Persona - Sayı - 4 : İLETİŞİM

Page 1


EDİTÖRDEN Değerli Persona okurları, dördüncü sayımıza ulaşmış olmanın mutluluğu ve heyecanını sizlerle paylaşıyoruz. Bu sayıda

ele

aldığımız

tema

“İletişim”

oldu.

Persona’nın atıf geleneğini ise alanımızın değerli hocalarından Prof. Dr. Muharrem Kepçeoğlu ile devam ettirmeyi uygun gördük. 18 Haziran 2009 tarihinde hayatını kaybeden Prof. Dr. Muharrem Kepçepoğlu, Psikolojik Danışma ve Rehberlik çalışmalarına öncülük eden hocalarımızdan biriydi. İletişim temasını seçmemizin nedeni ise toplumumuzda

iletişim,

empati

ve

kavramlarının

giderek

güçsüzleşmesi.

dinleme Evet,

teknolojinin gelişmesiyle birlikte artık günün her anında birileriyle iletişim kurma imkânımız var. Peki

ya

kurulan

iletişim

kaliteli

mi?

Hissettiklerimizi karşı tarafa aktaramadığımız bir sohbet, resmi bir yazıdan daha öteye gidemez. Sözcüklerin de ruhları vardır, onları ruhlarından kopardığımızda cesetten farkları kalmaz. Hislerinizi insanlara

etkili

şekilde

aktarmak

istiyorsanız

sözcükleri ruhlarına kavuşturmalı ve uygun bir

olabilir. Önemli olan kendi etkili iletişim kanalınızı bulmaktır. Günümüzde

iletişim

kazalarından

kaynaklanan tartışma ve ayrılıkların sayısı oldukça fazladır. Bu kazaların Hacivat – Karagöz eğlencesi olmanın yanında ciddi problemlere yol açtığını da unutmamak gerekir. Bu konuda alınacak en doğru önlem iyi bir dinleyici olmak ve kendini iyi ifade edebilmektir. Hepimiz

bazen

iletişim

kurmaktan

korkarız ve kaçarız. Sevgimizi ifade edemeyiz, öfkemizi belli etmeyiz, bazen tüm duygulardan arınmış gibi görünürüz, bazen de karşıt tepki geliştirerek

hissettiklerimizin

istediklerimizin

tam

tersini

ve

söylemek

söyleriz.

Bu

davranışlarımız hayatımızı genelde olumsuz şekilde etkiler. İçimizi parçalar, başımızı taşlara vurdurur, gözlerimizi doldurur… İşte

bu

sayı:

içimizdeki

ukde,

dudaklarımızdaki gülümseme ve gözlerimizdeki yaş: İletişim’dir.

iletişim kanalı bulmalısınız. Bu kanal bazen bir dergi, bazen bir şarkı, bazen de bir damla gözyaşı

EYÜP CAN YAZICI


İÇİNDEKİLER EDİTÖRDEN

i

İÇİNDEKİLER

ii

Emojiler Kelimeleri Tüketiyor Mu? – Betül BOSTANCI

4

Yaşamımızı Zenginleştiren Yapıtaşları: İletişim Becerileri –Ömer Faruk AKBULUT

6

Psikolojik Danışmada Terapötik İletişim ve Empati – Burcu YAPAR

8

Televizyonun Çocuklar Üzerindeki Etkileri – Mustafa ATAŞ

11

Öğrenme Stilleri ve Öğrenci Arasındaki İlişkinin İletişime Yansıması – Devrim KARABULUT 13 Film Analizi: Başka Dilde Aşk – Sehile KURT

17

Özel Röportaj: Öğr. Gör. Nesteren GAZİOĞLU – Feyza Nur PÜSKÜLLÜ

20

Kitap Analizi: Şiddetsiz İletişim – Havva Merve BEKTAŞ

25

Komikli-Korkunçlu-Cirhinli Bölüm

27

Okuyucularımıza Sevgilerle

30

KAYNAKÇA

32


EMOJİLER KELİMELERİ TÜKETİYOR MU? 'Birçoğumuz hayatlarımızı sözcükler ve

kendilerinin

kavramlar yerine gülen ve ağlayan suratlı emojilerle

daha

ifade etmeye başladık. Hayır, birilerini iğneleyip,

formu

küçümsemek niyetinde değilim. Bizzat ben de

'emoji'lere

emoji ve kısaltmalar kullanan biriyim. Diyorum ki;

devretti.

yakın gelecekte romanlarda bile paragrafların

Emoticonların yerini alan emojilerde şöyle bir

kalkacağı,

satırlık

farklılık vardı. Duyguları anlatmaya yönelik yüz

cümlelerden oluşacağını söylemek artık bir kehanet

ifadelerinin yanı sıra birtakım anlam ve düşünceleri

değil.'

de

en

uzun

metinlerin

tek

-Buket Uzuner'in Kafkaokur dergisine yazdığı denemeden kısa bir alıntı. Aslında

içinde

bulunduğumuz

gelişmiş olan

ifade

eden

grafik

temelli

simgeler

bulunmaktaydı. Hayvanlar, yiyecek-içecek vs gibi. Evet, artık mesajlaşırken emojiler kullanılıyordu fakat nasıl oldu da kullanımı bu kadar yaygınlaştı?

ve

ileride

karşılaşabileceğimiz olası durumu açıkça ifade ediyor Buket Uzuner. Belki farkındayız belki değiliz bu durumun, ancak iletişim konusunda bir değişimin olduğunu inkâr edemeyiz.

Emojilerin birçok sosyal medya platformunda kullanılmaya başlanması ve bununla birlikte 2010 yılında Apple'in İphone cihazları üzerinde emojileri desteklemeye

başlaması,

popülerliğinin

önünü

emojilerin

açmış

oldu.

küresel Cihazlara

yüklenen emoji klavyeleri sayesinde bu ifadeler

İlk neyle başladı?

artık evrensel boyutlara ulaştı. Teknoloji ve artan internet kullanımı, e-postalar, akıllı telefonlar derken insanlar arası ilişkilerde değişimler

oldu.

Mesajlaşırken

uzun

uzun

yazmaktan sıkılan ya da daha hızlı şekilde kendini ifade etmek isteyen insanlar ilk önce kelimeleri sonra cümleleri kısaltmaya başladılar. Bu bir süre için bizleri idare edebildi. Hep daha fazlasını isteyen insanoğlu bu konuda da bizleri şaşırtmadı. Bir süre sonra şu fark edildi; e-posta iletişiminin yüz yüze iletişime benzemediği için yazılarda yer alan ironilerin anlaşılamaması sorunu yaşanıyordu. Böylelikle 'Emoticon' denilen, emojilerin atası olan

Burada dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta var:

ifadeler kullanılmaya başlandı. (Örneğin :-) gibi ).

Emoji

Emoticon sözcüğünün kökeni emotion(duygu) ve

ifadelerden oluşan bir klavyemiz daha var. Artık

icon(ikon) sözcüklerinin birleşiminden gelmektedir

harflere, sözcüklere eskisi kadar ihtiyacımız yok,

ve kendisi sözsüz iletişimin bir alternatifi olarak

cümle kurmakla vakit kaybetmiyoruz, ne ifade

görülmüştür.

etmek istiyorsak ona karşılık gelen emojileri

Her şeyin gelişip değiştiği dünyamızdan tabii ki

klavyesi.

Artık

harflerden

değil

de

kullanıyoruz. Ne kadar pratik ve kullanımı basit

emoticonlar da nasibini aldı. Onlar da yerini

PERSONA 4


değil mi? O kadar ki artık telefonları birini aramak

şeyler çok basit, tıpkı kullandığımız emojiler gibi.

yerine mesajlaşmak için kullanır olduk.

Mesela telefonlarımızla aramıza biraz olsun mesafe

Evde, okulda ya da bir kafede arkadaşlarımızla otururken

bile

kullanmamızı

sosyal sağlayan

medyayı

ve

interneti

akıllı

telefonlarımız

sayesinde

her

an

istediğimiz

biriyle

iletişim

kurabilecek durumdayız artık. Şöyle ki karşımızda biri otururken onunla konuşmak

yerine

sayesinde

o

an

rahatlıkla

iletişim

telefonlarımız başka

biriyle

koysak,

sosyal

yaşamaktan

medya

hesaplarımıza

bağımlı

vazgeçsek,

mesajlaşmak

yerine

dostlarımızı arayıp seslerini duysak ya da buluşup içimizi ısıtan birer kahve eşliğinde sohbet etsek onlarla, emojilerle değil de gerçek suretlerimizle ifade etsek duygularımızı. Daha güzel olmaz mı? Dünyanın bize sunduğu bu teknolojik kolaylıkları

tamamen

hayatımızdan

kurabiliyoruz.

çıkartmalıyız demiyorum, bize sağladığı

Hem çok mükemmel bir teknoloji

faydaları yok sayamayız devasa bir bilgi

hem de çok korkutucu. Her şeyde olduğu gibi biz insanlar bunun da ölçüsünü kaçırmak üzereyiz ya da belki de çoktan kaçırdık, bilemiyorum. Aslında ihtiyacımız olan

ve iletişim ağı yaratılmış durumda. Vurgulanması gereken asıl mesele, bunların yanında kişilerarası iletişimdeki temel değerlerimizi korumak. Yüz yüze iletişimin samimiyetini ve sıcaklığını unutmamak ve bunu sürdürebilmek.

Betül BOSTANCI Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi

PERSONA 5


YAŞAMIMIZI ZENGİNLEŞTİREN YAPITAŞLARI: İLETİŞİM BECERİLERİ

Bir alışveriş merkezindeki kasiyer ile müşteri

anlamda

arasındaki

almaktayız.

diyalog,

kırmızı

ışıkta

duran

bir

sürücünün trafik lambası ile olan etkileşimi, köpeklerin

birbirlerine

havlayarak

anlaşmaya

çalışması birer iletişim örneği olarak karşımıza çıkmaktadır.

‘’iletişim

becerileri’’

olarak

ele

‘’İletişim becerisi, saygıyı ve empatiyi temel alarak, etkin dinleyebilme, somut konuşarak uygun bir biçimde kendini açabilme, duygu ve düşünceleri karşıdaki kişiye maske takmadan ben

‘’İletişim bir tanıma göre; kişinin bilinçli

dili ile iletebilme, ‘’ben’’ savaşımı vermeden,

ya da bilinçsiz bir takım mesajlar gönderme ya da

başkalarını

bu mesajları anlamlandırma sürecidir’’ (Demirci,

koruyabilme, sözel mesajlarla sözel olmayan

2002). ‘’Başka bir tanıma göre ise; iki birim

mesajları uyumlu olarak kullanabilme biçiminde

arasında birbirine ilişkin mesaj alışverişi olarak

bireyin karşısındaki kişilerle doyum verici ilişkiler

tanımlanmaktadır’’ (Cüceloğlu, 1997).

kurabilmesini sağlayan,

İletişimsiz bir yaşam düşünebilmemiz imkânsızdır. Kişiler arasında gerçekleşecek olan iletişimin

kalitesi,

bireylerin

yaşamlarını

da

tepkileri

getiren

yaşamasını

görmeden

ve

kendi

haklarını

başkalarından bireyin

toplum

kolaylaştıran

olumlu içinde

öğrenilmiş

davranışlardır’’ (Yüksel-Şahin, 2005).

doğrudan etkileyebilecek bir olgudur. İletişim psikoloğu Doğan Cüceloğlu’nun bireyler arası

küçük

Bu süreçte etkili bir iletişimin yapıtaşları şunlardır:

iletişim sürecini; ‘’yaşamı zenginleştiren ya da fakirleştiren sihirli bir olay’’ olarak nitelendirmesi; bu

süreçte

iletişimin

yaşamımızı

zenginliğe

götürmesi için yerine getirmemiz gereken bazı önemli etkenler olduğunu ortaya koymaktadır.

Saygı: Etkili iletişim sürecindeki ilk faktör kişilerin hem kendisine hem de karşısındakine

saygı

duymasıdır.

Bu

süreçte saygı; ‘’karşıdaki kişinin ayrı bir birey

olarak

düşünce,

duygu

ve

eylemlerinde özgür olduğunu kabul etmek Bireylerin,

doyumlu

bir

yaşam

sürdürmelerine olanak sağlayan yapıtaşları genel

ve bunu iletmektir’’ (Acar, 1998).Yine bu süreçte bireyin karşısındakini; din, dil, ırk, statü, ekonomik gelir, cinsiyet ve eğitim

PERSONA 6


düzeyi ne olursa olsun kabul ederek,

2012).

yargılamaması, aşağılamamasıdır.

ifadelerinin anlaşılır ve açık bir dille ifade

Empati: Etkili iletişim sürecinde empati;

edilmesi gerekmektedir. Yine bu süreçte

bireylerin kendilerini başkaları yerine

bazı

koyarak

açısından

kendisini üstün göstermek için karmaşık

olmaktadır.

ifadeleri yer vermesi iletişim sürecini de

olaylara

bakmasına

onların

yardımcı

Bireylerin bu süreçte empatik bir iletişim kurması;

iletişimde

azalmasına

ve

çatışmaların

etkili

bir

Bireylerin

bireylerin

iletişim

sürecinde

karşısındaki

kişiden

olumsuz etkileyebilmektedir. 

iletişim

Kendini Açma: Bireyin kendisi ile ilgili bilgileri

kurulmasına olanak sağlamaktadır.

karşısındaki

ile

paylaşması,

sürecin pozitif olarak ilerlemesine olanak sağlamaktadır.  Ben Dili ile Konuşmak: Bu süreçte ‘’sen dili’’ yerine ‘’ben dili’’ kullanılması bireylerin iletişimden doyum almasını sağlamaktadır. Bireyin karşısındaki kişi ile

ilgili

olumlu

ya

da

olumsuz

duygularını ‘’ben dili’’ ile ifade etmesi gerekmektedir. Örneğin; ‘’Buluşmamıza geç kaldın ve çok iyi bir fırsatı kaçırdım’’ ifadesi ‘’sen dili’’ ile kurulmuştur ve karşıdaki kişiyi suçlayıcı bir ifadedir. Ama bu cümleyi ‘’ben dili’’ ifade 

Etkin Dinlemek: Bugün birçok alanda

etmemiz

‘’etkin dinlemek’’ kavramı pozitif bir

arttırmaktadır. ‘’Buluşmaya geç kalman

kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

çok iyi bir fırsatı kaçırmama sebep oldu,

Yine etkili iletişim sürecinde de bireylerin

çok üzüldüm’’

karşısındaki bireyi etkin bir şekilde dinlemesi

iletişimin

kalitesini

iletişimin

kalitesini

Beden Dilinin Kullanılması: İletişim sürecinin

yalnızca

‘’sözlü’’

olarak

arttırmaktadır. Bugün kültürümüzde etkin

gerçekleşmemesi, bu süreçte ‘’sözsüz

dinlemeyi engelleyen en büyük faktörde

iletişim’’ yani beden dilinin daha fazla bir

bireylerin

kişilerle

öneme sahip olmasına bağlı olarak bu

‘’anlamaya’’ odaklı bir iletişim süreci

süreçte el, kol, jest, mimik, karşıdaki

değil de, ‘’cevap’’ odaklı bir iletişim

bireyle aramızdaki mesafe gibi birçok

süreci gerçekleştirmeleridir.

faktöre bağlı olarak beden dilimizin etkili

Somut

karşısındaki

Konuşmak:

‘’Kişiler

arası

ilişkilerde birey, etkin dinleme davranışını

bir şekilde kullanılması iletişim sürecinin kalitesini arttırmaktadır.

gösterdikten sonra konuyla ilgili duygu, düşünce ve isteklerini ifade edebilmeli, ilişkiyi zenginleştirebilmelidir’’ (Gemci,

Bundan sonraki yaşamınızda, doyum aldığınız dileğiyle…

bir

iletişim

süreci

geçirmeniz

Ömer Faruk AKBULUT Ahi Evran Üniversitesi

PERSONA 7


PSİKOLOJİK DANIŞMADA TERAPÖTİK İLETİŞİM VE EMPATİ “Bazıları mesleğimin dert dinleme olduğu sanrısındalar. Muhtemelen kendilerini yansıtarak. Çünkü kültürümüzde pek çok beraberlik, dert anlatma ve dinleme zemininde hareket etme eğiliminde. Monolog ve dinleyicisi, ardından yaşanan boşluk.” Engin Geçtan / Zamane

Zaman zaman birilerine ihtiyaç duyarız. Bu

kişi

bazen

bir

arkadaşımız,

bir

arasında ikili yaşantıda duyguları işleme aracılığıyla

öğretmenimiz, bazen komşumuz olur bazen de bir

çeşitli olumsuz yaşantı ve duygularla gelen kişiye

psikolojik

danışmayı

yardım etme potansiyeli taşır. Bu ilişkinin sağlıklı

diğerleriyle kurulan iletişimden ayıran en önemli

bir şekilde kurulması danışmanın diğer oturumları

nokta “psikolojik danışma” iletişiminin “terapötik”

için temel oluşturacaktır. Eğer sağlıklı bir ilişki

yani

Psikolojik

kurulursa danışan fazla direnç göstermeyecek,

danışmada kullanılan terapötik ilişkinin niteliği

kendini gerçekleştirmek için somut adımlar atar

büyük önem taşımaktadır. Çünkü danışmaya gelen

hale gelecektir. Bu terapötik ilişkinin kurulabilmesi

birey

için danışana birtakım görevler düşmektedir. Bu

danışman.

iyileştirici

Psikolojik

yanının

danışmaya

olmasıdır.

gelene

yargılanmış,

reddedilmiş, yaşantılar

geçirmemiş

Terapötik

ilişki

bu

kadar

olabilir. sebeple

sonucunun

etkililiğini

“Her danışan yaşamının bir

belirleyici

göstermektedir.

Salt

kuram

temelli

terapist rolü, danışan da danışan rolünü yaşayacak ve böylece mekanikleşen bu ilişki biçimi danışana istenilen ölçüde bir yarar getiremeyebilecektir. Terapötik ilişki, danışanın iyileşeceği, için

uygun

konmuştur:

koşullara

diğer

araştırmacılar ilişkinin şimdi ve buradalığı, yüzleştirme

kendini gibi

açma,

koşulları

da

eklemişlerdir.

ölçütlere göre yaşanan bir terapötik ilişkide terapist

gelişmek

bu

noktada durmaktadır.”

mümkündür. Çünkü sadece dışarıdan ve nesnel

ve

ortaya

Rogers

empati ve tutarlılık. Daha sonra

neticesinde şu an durduğu

yaklaşımın çok da yeterli olmayacağını söylemek

değişmek

Carl

koşulsuz olumlu kabul, doğru

değiştiren bir kaos

olduğunu

kurucusu

tarafından

bir yerindeki hava akımını

belirlemede terapötik ilişkinin niteliğinin

Terapinin

kelebeğin dünyanın başka

Araştırmalar, sürecinin

görevler aslında koşullar Birey Merkezli

yerlerinde kanat çırpmış bir

gibi zarar verici ve incitici de psikoterapi

incinmiş,

sağlıklı

yararlı ve iyileştirici olabildiği olabilir.

bazen

işbirlikli iletişim ve psikolojik danışman ile danışan

Yukarıdaki tüm koşulların sağlandığı bir ortamda terapi büyük ihtimalle nitelikli bir şekilde sonlanacaktır. Bireyler gerçek hayatlarında sürekli yargılandıkları,

gerçekten

dinlenildiklerini

hissetmedikleri için terapi ortamında danışmanın, bireyin aslında değerli olduğunu, kendisinin orada onun için bulunduğunu

hissettirmesi

gerekir.

Danışanın psikolojik danışman tarafından sağlanan

adımları

güvenli, kabul edici ve saydam bir ilişki ortamında

atabileceği karşılıklı güven ve kabulle bir danışma

sahip olduğu özgürlüğünü kullanarak, yaşamında

ortamının hazırlanmasına denir. Terapötik ilişki,

sahip olduğu ve daha önce yüzleşmekten kaçındığı

PERSONA 8


ve algı yanılgılarının bulunduğu alanları incelemeye

anlamları, doğru ve gerçekçi bir biçimde hissetmesi

ve kabul etmeye başlar(Ergene,2015). Danışan ve

bu bunları danışana yansıtması anlamına gelir.

danışmanın oturuş biçimindeki doğallık, dinginlik

Etkili şekilde kullanıldığında empati danışanın

danışanın kendisi olmasına, duygu ve düşüncelerine

güvende olma duygusunu, anlaşılma hissini ve

daha kolay ulaşmasına yardım eder.

yardım

Koşulsuz olumlu kabulden kastedilen şey

etme

süreciyle

ilgili

doyumunu

arttırmaktadır.

onay değil, insanın hata ve yanlış yapabileceği ile

Danışanın cümlelerini aynen tekrar etmek

ilgili hoşgörülü bir yaklaşımdır. Aslına bakılırsa

empati kurmak demek değildir. Empatide ifade

Voltaire’in

ama

edilen duygunun şiddetine dikkat etmek ve o

görüşlerinizi söyleme özgürlüğünüzü sonuna kadar

duygunun şiddetine uygun tepki vermek gerekir.

destekliyorum.”

denebilir

Bunun için iyi bir dinleyici olmak, danışanın açık

koşulsuz kabul. Carl Rogers, “koşulsuz kabul”

olarak ifade ettiklerinin ötesinde ne demeye

kavramıyla danışanın sadece insan olduğu için

çalıştığını

saygı gösterilmesini anlamış ve bunu hümanist

olduğunda birey de kendinin farkına varacak,

boyut içinde değerlendirmiştir. Aşağıda konuyla

anlaşıldığını hissedecek, danışmadan aldığı doyum

ilgili olumlu ve olumsuz diyalog örneği verilmiştir.

artacaktır.

“Görüşlerinize sözüne

katılmıyorum paraleldir

da

sezinleyebilmek

Danışma

Örnek.1 Danışan (18 yaşında erkek lise öğrencisi) : Öğretmenlerin

bizleri

küçümseyici,

azarlayıcı

davranışlarından bıktım.

gösteremeyeceğimizi

sürecinde

gerekir.

Böyle

asla

empati

düşündüğümüz

bireyler

olabilir. Katiller, şiddet suçluluları, istismarcılar vb. empatik yaklaşırken katilin cinayetini, istismarcının suçunu onaylamamız gerektiği düşüncesi bizi ilk

Danışman: Bence öğretmenleri biraz anlamak

rahatsız eden konudur. Fakat empatik yaklaşımda

gerekir,

davranışlar

kişinin olumsuz eylemleri onaylamak zorunda

gösterdikçe, öğretmenler de azarlayıcı ve suçlayıcı

değiliz. Yalnızca yaşananları, hissedilenleri ve

oluyor.

süreci anlamak yeterlidir. Diğer türlü danışana karşı

öğrenciler

büyümemiş

ön yargılı olmak danışmanın niteliksiz bir şekilde Açıklama: Danışman, danışanı hiç anlamamış ve

sonlanmasına sebep olacaktır. Aşağıda yer alan

suçlayıcı öğretmen davranışını öğüt vererek haklı

Örnek.2 ve Örnek.3 ile doğru ve yanlış uygulamalar

göstermiş.

gösterilmeye çalışılmıştır.

Geçerli olabilecek yansıtma: Öğretmenlerinizin

Örnek.2

size karşı olan suçlayıcı ve yargılayıcı tutum ve söylemleri benli saygınızı. öz değer duygularınızı

Danışan: Annemle olan duygusal ilişkilerimin hiç

azaltıyor

kararlılığı olmadı. Bir yılda üç yüz altmış gün varsa

ve

küçültücü,

edilgen

duygular

bunun yüz otuz günü barışık, iki yüz otuz günü

hissetmenize neden oluyor.

küskünlükle geçmiştir. Kendi öz annemle böyle bir Terapötik

iletişimin

en

önemli

ilişkiyi yaşamam özgüvenimi sarsıyor.

koşullarından biri de empatidir. Carl Rogers’a göre empati, psikolojik danışmanın, danışanın yaşadığı

Danışman: Annenle ilişkilerinin nedenini ortaya

ve yaşamakta olduğu duyguları, bilincindeki özel

çıkararak onunla hep barışık kalmanın yollarını aramalısın.

PERSONA 9


Açıklama: Danışmanın yansıtmasında ne yeterli

Sonuç olarak aslında günlük kişilerarası

içerik yansıtması yapılmış ne de duygu yansıtması..

ilişkilerde de çok önemli olan iletişim biçimi

Sadece

psikolojik

öğüt

verilmiştir.

Danışanın duyguları

üzerinde

anlaşılmaya çalışılmamıştır.

danışmada iyileştirici

Danışanlar

Örnek.3

olmadıklarını

kullanıldığında etkiye

bireyler

sahip

olmaktadır.

yargılanmadıklarını,

yalnız

düşündüklerinde

ve

kendilerini

Danışan: İşte patronumu memnun etmek için

güvende hissettiklerinde sorunlarının çözümü için

elimden geleni yapıyorum.

çaba göstermeye istekli hale geleceklerdir. Yazımı empati kurmanın önemi anlatan çok sevdiğim şu

Danışman: Patronunu memnun etmek işinden

cümle ile bitirmek isterim: “Her danışan yaşamının

epeyce

bir yerlerinde kanat çırpmış bir kelebeğin dünyanın

bunalıyorsun

ve

umutsuzsun,

işini

kaybetmekten korkuyorsun. Açıklama: Duyguya ve içeriğe yeni eklemeler

başka bir yerindeki hava akımını değiştiren bir kaos neticesinde şu an durduğu noktada durmaktadır.”

yapılmış. Yüzeysel duyguların ötesine geçilerek derindeki duygulara inilmiş.

Burcu YAPAR Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

PERSONA 10


TELEVİZYONUN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Televizyon ortaya çıktığı günden beri insan

2004:271). Kimi uzmanlara göre televizyonun

hayatının

çocukları bu derece etkisi altına almasında tek etken

vazgeçilmez

bir

parçası

haline

gelmiştir. Geleceğimiz olan çocuklar ise bu

çocukların

yaygın

aracından

düşkünlüğü değildir. Sürekli çalışmak zorunda olan

düzeyleri

ebeveynlerin ilgisizliği ve zamansızlığı çocukları

çocukların yaşlarına, gelişimlerine, ailesel ve

televizyona yöneltmektedir. Televizyonun çocuklar

çevresel faktörlerine, izledikleri programların

üzerindeki başlıca etkileri: Tüketim toplumu bireyi

içeriklerine bağlı olarak farklılıklar gösterir.

olmaları üzerine etkileri, cinsel kimliğin oluşması

Dikkat edilmesi gereken televizyonun bilinçli

ve karşı cinsle olan ilişkiler üzerine etkisi, şiddet

bir şekilde kullanılmasıdır. Ancak günümüz

eğilimlerine

çocukları eğitici-öğretici içerikli programlardan

başarıya etkisi, kültürel yabancılaşmaya ve dildeki

ve

etkin

kitle

etkilenmektedirler.

ziyade

iletişim

Etkilenme

ebeveynlerinin

programları

tercih

açığa

kaydedilen çıkmaktadır.

alt

düzeye

düşünmeye

sıra

ve

getirdiği

gerekmektedir.

Ebeveynlerinden yeterli ilgiyi göremeyen ve onlarla zaman geçirmeyen

çocuklar

televizyona

indirmesi

televizyonun

meydana

edilmesi

ise aile içi ve dışı toplumsal en

olan

olumsuz davranışlara da dikkat

Ebeveynlerinden yeterli ilgiyi göremeyen ve onlarla zaman geçirmeyen çocuklar ilgilerini televizyona yönlendirmektedir.

Televizyon yanlış kullanıldığında ilişkileri

yanı

çocuklarda

kalan çocuğun, yaşamının belli bu

okumaya,

Bunların

gönderilen

mesajlar karşısında korunmasız

mesajlar

etkisi,

programlarına

yozlaşmaya etkisi şeklinde sıralanabilir.

ettikleri

izlemektedirler.

Televizyondan

dönemlerinde

televizyon

ilgilerini

yönlendirmektedir.

Ebeveynleri tarafından ihmal edilen

bakımından çocuğun toplumsallaşmasının baş

çocuk ise

olumlu olumsuz

içerik ayrımı

düşmanı olabilmektedir. Postman’a (1994:90)

yapmadan ilgisini çeken programları izlemektedir.

göre; en küçük çocuklar dahi televizyon

Olumsuz

izlemekten men edilmezler. En kötü yoksulluk

programlardaki kahramanları rol-model alan çocuk,

bile televizyondan vazgeçmeyi gerektirmez. En

bu kahramanların davranışlarını evde ya da okulda

iyi

sergileyebilmektedir.

eğitim

sistemi

bile

televizyonun

belirleyiciliğinden kurtulamaz. İlgi çeken uyarıcılara dikkatini yoğunlaştıran bir yapıya sahip olan çocukların hareket, renk ve ses birleşiminden oluşan televizyonlara ilgi duymaları olağan bir durumdur. Bazı araştırmalara göre, gelişmiş ülkelerde çocukların % 30’u her gün en az 3 saat 28 dakika televizyon izliyor, iki yaşında televizyonu açıp kapatabiliyor, orta öğrenimleri süresince 12 bin saat okulda, 15 bin saati de televizyon

önünde

geçirmekteler

(Ertürk,

içerikli

programları

izleyerek;

bu

Ülkemizde ise izlenen bazı dizi ve filmlerin (örn: Kurtlar Vadisi, Arka Sokaklar ) okullarda iletişim sorunları, akran zorbalığı, şiddet, istismar ve yaralama olaylarına neden olduğu görülmüştür. Günümüzde

pek

çok

etkisi

olduğu

bilinen

televizyonun gelişmekte olan çocuk beyni için taşıdığı olumsuz etki, çocukların televizyon izleme alışkanlıklarının kontrol edilmesi gereğini ortaya koymuştur. Çocukların dikkatlerini toparlayabilme sürelerinin kısalığı da göz önüne alınacak olursa,

PERSONA 11


televizyonda hızla akan görüntüler çocuklarda

ise; Olumsuz programların yanı sıra; bazı

konsantrasyon ve dikkat dağınıklığı oluşmasına

programlar çocukta sosyal davranışı geliştirme,

neden olabilmektedir. Ertürk’ün (2004:274) de

paylaşma, yardımlaşma duygusunu aşılama,

belirttiği gibi; Televizyonda görülen bombardıman

zihinsel gelişim ve dil gelişimine büyük katkılar

şeklinde hızlı geçen şeyler (örn: fragmanlar,

sunmaktadır.

reklamlar) çocuğun hızlı geçişler yapmasına ve

televizyonun olumsuz etkileri de göz ardı

yapılanmamış yanlış malzemeler almasına neden

edilmemeli, bu yönde çalışmalar yürütülmelidir.

Olumlu

olur. Böylece dikkat

etkileri

bulunsa

Çocuğun

süreklilik kazanmak

da

televizyondan

olumsuz etkilenmemesi için

yerine parçalanır ve

en

kaybolur.

büyük

sorumluluk

ebeveynler, öğretmenler ve

Çocuk içsel olarak

okul

psikolojik

anlamlar kuramadığı

danışmanlarına düşmektedir.

için bir şeyler inşa

Bu üçlü arasındaki iş birliği

edememeye

büyük

başlar.

önem

teşkil

Böylece televizyona

etmektedir.

teslim olan çocuk,

danışman

televizyon karşısında

kitle

pasif izleyici haline

sağlıklı kullanımı hakkında

Psikolojik velilere

iletişim

yönelik

araçlarının

geçer. Çocuk eğer günde 2-4 saatten fazla

bilgilendirici seminerler vererek ebeveynlerle

televizyon izlerse beyin fonksiyonları uyuşarak

iletişim halinde olmalı, çocukların izlediği

bağlantılar

program içerikleri

tembelleşir

ve

televizyonun

hakkında

ebeveynlerden

uyuşturucu etkisi ile beyin tek bir konuda

haftalık raporlar almalı ve bu konuda bilgi

odaklaşamayarak dikkat sürekliliğini kaybeder.

sahibi

Televizyon karşısında pasifize hale gelen çocuk

televizyon izleme saatleri ve izlenecek program

ilerleyen

içerikleri hakkında uygun kurallar belirlemeli ve

süreçlerde

akranlarıyla

iletişim

başlatma, iletişimi sürdürme, kendini açma,

olmalıdır.

Veliler

ise

çocukların

bu kurallardan asla taviz vermemelidir.

kendini ifade etme, diyalogu devam ettirme ve hayır

diyebilme

gibi

becerilerde

problem

yaşayacaktır. Önder ve Dağal’a (2006:174) göre

Mustafa ATAŞ Atatürk Üniversitesi

PERSONA 12


ÖĞRENME STİLLERİ VE ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ Öğrenme, bireyin yaşam süreci boyunca

Dunn ve Dr. Kenneth Dunn, eğitim/öğretim

yaşantılarıyla birlikte belli alanlarda kazandığı

hayatımıza

bilgilerdir. Öğrenme sürecinin sınırı yoktur. 7

kavramın doğru bir şekilde anlaşılmasıyla da

yaşından 77 yaşına kadar her birey, bir şeyler

okullarda

öğrenebilir ve hayatına uygulayabilir fakat bireyler

problemler ya azalmış ya da bitmiştir. Bu kavram,

belirli yaş aralığında normal kapasitelerinden çok

“Öğrenme Stilleridir”.

daha

fazlasını

öğrenir.

Özellikle

Havighurst

Gelişim Dönemlerini esas alırsak, “İlk çocukluk” ve “ Son çocukluk” dönemleri yani 2-12 yaş arası oldukça önemlidir. Birey, bebeklik döneminden çocukluk dönemine geçiş yaptığı sırada çevresinde bilmediği, henüz keşfetmediği yüzlerce eşya, olay vb. şeylerle karşılaşır. Bu yaş dönemlerinde bunları çözmek ve sonucunda neler olacağını “öğrenmek” ister. Aynı zamanda bu yaş aralığında çocuk, yeni bir kavramla da tanışır. “Öğretim”. Çocuklar, çağına ebeveynlerin

yaşanılan

Bu

birçok

Öğrenme stili, bireyin bir bilgiyi en iyi ve en kısa yoldan öğrenmesi için kullandığı yöntemdir. Öğrenme

stilimiz

karakteristiktir.

Bireyin,

davranışlarını ve elbette hayatını doğrudan etkiler. Öğrenme stili genel olarak aynı kalmak şartıyla yaşa,

cinsiyete,

coğrafyaya

göre

bazı

ufak

değişimler görebilir. 20.yy’ın ikinci yarısında hayatımıza giren bu kavramla birlikte, öğrenciler başta olmak üzere öğretim hayatının bir ucunu tutan her

bir

birey

köklü

değişimlere

gitmiştir.

vardığında

programları

değiştirilmiş,

öğretmenlerin

tutumları

onları

değişmiş

yenilikler

bekler.

gelmiştir.

elbette

ilk

kez,

olma”

ve

kavramlarıyla

nedenli

sokmuştur.

ders

anlamasını

“sınıf/okul

öğrenci

kavram

Okullardaki

öğretmenlerinin

“öğrenci

bir

okul

ve

Hayatlarında

yeni

vb.

olansa,

Asıl

önemli

öğrencilerin

kendilerini

keşfetmesi

kuralları”

olmuştur. Öğrenciler kendi

karşı

stillerini kavrayarak, okul

karşıya kalan çocukların,

hayatında

daha

başarılı

öğretim sürecinin henüz başındayken en kısa sürede

oldular, akran/öğretmen/aile üçgenindeki ilişkilerini

uyum sağlaması sağlanmalıdır. Bazı çocuklar sanki

onardılar, sınıf içerisindeki birçok olaya olan bakış

doğduklarından beri okul ortamı içerisindeymiş gibi

açısı

sessiz, sakin iken; bazılarıysa tam tersi durumdadır.

değişikliklerle

Yıllar geçtikçe durumları daha da kötüleşmektedir.

eğitimleri daha da etkili olmuş, öğretmenlerin

“Hiperaktif Çocuk” sıfatını yapıştırmaktalardır veya

öğrencileri üzerindeki bazı kalıplaşmış ifadelerinde

da bazı çocuklar çok iyi not alabiliyorken aynı

de azalma sağlanmıştır.

kelimeleri duyan bir başka çocuk neden iyi not alamıyor? İlkokul zamanlarımızda elbet kapıyı, pencereyi hep açıp kapayan bir kimse olmuştur. Peki, neden hep aynı çocuk veya çocuklar? Bu konu hakkında yapılan araştırmalar sonucunda Dr. Rita

geliştirdiler. birlikte,

Özellikle

müfredattaki

öğretmenlerin

lisans

Öğrenme stilleri 3 adettir. Her bireyin en az bir en çok üç stile sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu

stiller

sırasıyla;

Görsel,

İşitsel

ve

Kinestetik’tir.

PERSONA 13


ÖĞRENME STİLLERİ

GÜÇLÜ YANLARI

GÖRSEL

İŞİTSEL

KİNESTETİK

Gördüklerini hatırlar.

Duyusal bellek zayıftır.

Plan ve program yapmayı sever.

Karmaşık konuları sevmezler.

Detaylarla ilgilenir

Bilgi yazılı olmadıkça kavrayamayabilirler.

Uzak geleceği düşünür

Müzik kapasiteleri yüksektir.

Uzun süre sessizce okuyamazlar.

Hatip olabilir

Resimli anlatımları sevmezler.

Anlatım becerileri yüksektir

Yüzleri pek hatırlamazlar.

Kelime dağarcıkları geniştir.

Hemen hemen her şeye atılırlar.

Dil öğrenimi hızlıdır.

Çok konuşma ve hareketlidirler.

Kişiler arası ilişki kabiliyeti yüksektir.

Yazma konusunda berbattırlar.

Düzeni pek sevmezler.

kurmasıyla ve de yapacağımız el/kol hareketlerini

GÖRSEL ÖĞRENCİ Dış organıyla

dünyayı daha

ve

kuvvetli

öğrenmeyi yapar.

görme Öğretim

hayatlarında, her zaman planlı olmak ister ve yaptığı haftalık, aylık programların dışına çıkmak istemez. Resim gerektiren işlerde oldukça iyidir. Anlattıklarını oradan yaşıyormuş gibi anlatır. Uzak geleceğe yönelik plan yapar ve bu yüzden eş konusunda oldukça

sıkıntı

ZAYIF YANLARI

yaşar.

onun iyi bir şekilde görmesiyle, daha kalıcı olabileceğini unutmamalıyız. Görsel öğrenciler genel olarak sınıf içerisinde çok sıkıntı yaşamazlar fakat arka sıralara oturtarak veya da ders içeriğinde yeterli görsel materyal kullanmamak, onun için büyük

çizerler

içerisinde

ve

en

bu

çıkıp işlemi yaptırmak ve tekrarlattırmak). Ebeveynlerin kuracağı

görsel

iletişimlerde

çocuklarla kesinlikle

onların görebileceği bir şekilde

önemlisi

şikâyetlerini

öğretmenin tahtaya yazdıklarını

GÖRSEL ÖĞRENCİYLE İLETİŞİM

Öğretmenlerin

bir rol biçmesi önemlidir (örneğin; tahtaya

sınıf

eksiksiz not tutmaya çalışır.

olur.

stildekilerle sınıf içi iletişimde tahtaya etkin

Genellikle sessiz öğrenci profili

problem

dile

getirmesi

beklenir. Çocukla kurulan iletişim bağının gerilmemesi için görsel çocukla, aile içerisinde

yapılacak

konuşmalarda

görsel

bir

materyalle desteklenmiş iletişim veya da yüz yüze Öncelik olarak bu stildeki bir öğrenciyle

iletişim daha sağlıklıdır.

kuracağımız iletişim yolunda onunla göz teması

PERSONA 14


Bir bilgiyi “yaparak” kalıcı öğrenebilirler. Diğer

İŞİTSEL ÖĞRENCİ Dış dünyayı ve öğrenmeyi duyu organıyla daha kuvvetli yapar. Öğrenim hayatlarında, genel olarak derse

göre akademik başarı gösterir.

Matematik gibi formül isteyen derslerde sıkıntı yaşayabilir ama tam tersi edebiyat, tarih vb. derslere yüksek başarı gösterir. Dil öğrenimi iyidir. Kelime dağarcıkları geniştir. Hızlı okuma yapmayı sevmez.

türlü bilgi geçicidir. Grup çalışmalarında oldukça iyidir. Yönetme kabiliyetleri yüksektir. Hareket gerektiren alanlara yönelirler özellikle Beden, Arkeoloji,

duyar. Müzik alanında diğer stillere göre daha yeteneklidir. Müzik aletini öğrenmesi kolaydır. Okul

derslerinde

öğrenebilmek

bir için

bilgiyi müziği

kullanabilir.

Okul içerisinde öğretmenler öğrencileriyle

mutlaka

tonlamalarına dikkat ederek ve seçici İşitsel

konuşması öğrenci,

istenilir. kelimelerin

gücüne inanır ve iletişimlerinde kelimelerin kullanılış biçimine göre hareket eder. Öğretmenler, işitsel öğrencilerle ilgili bir problemin çözümü için mutlaka sessiz, karmaşa olmayan bir ortam bulmalıdır. İşitsel öğrencinin seslere olan özel

dikkatinin

önemlidir.

dağılmaması

Ebeveynlerse

örnek

verilebilir.

gruptadır! KİNESTETİK ÖĞRENCİYLE İLETİŞİM Bu stildeki öğrenciler okul içerisinde genellikle “Hiperaktif” veya “İlgi manyağı” sıfatları alır.

Öğretmenler

kinestetik

öğrencilerle

iletişiminde öğrencinin birçok duyusuna yönelik olmalıdır.

Örneğin,

görsel

bir

materyal

ile

konuşurken, ses tonunu da fark edilebilir ve vurgulu yapmalıdır. Kinestetik öğrenciler, okul kurallarına

İŞİTSEL ÖĞRENCİYLE İLETİŞİM

işitsel

vs.

“Hiperaktif” sıfatı verilen öğrencilerden birçoğu bu

Kendi kendilerine konuşmayı çok sever, bu yüzden “çok konuşkan bir çocuk” şikâyetlerini fazlasıyla

Coğrafya

öğretmen

işitsel

kolaylıkla uyum sağlayamayabilir, bu yüzden öğretmenler,

öğrencisine

karşı

iletişiminde

önyargısız ve sabırlı olmalıdır. “Sabır” anahtar kelimemizdir. Ebeveynlerse, kinestetik çocuklarıyla iletişiminde

kesinlikle

“sabırlı”

olmalıdır.

Çocuklarının onları dinlemesi için ödül yöntemi uygulanabilir(örneğin; dışarıda top oynayabilirsin). Kinestetik çocuğun dikkatini çekmek için yine hareket gerektiren davranışlarla ödüllendirmek veya da cezalandırmak, onun dikkatini bir süreliğine sizin üzerine çekecektir.

için

çocuklarıyla

kurduğu iletişimde, kızdıklarını ses tonuyla belli etmelidir. Sevindiği bir durum için de aynı durum geçerlidir. KİNESTETİK ÖĞRENCİ Dış dünyayı ve öğrenmeyi bedeniyle daha kuvvetli yapar. Öğrenim hayatlarında, planlı olmayı çok umursamaz. Planı ve programı sadece kolaylık olarak görür. Derslerde ve özellikle sınıf içerisinde birçok problem yaşayabilir zira bu stildeki çocuk oturmayı, sessiz kalmayı vb. durumları pek sevmez.

PERSONA 15


EBEVEYNLER NE YAPABİLİR? Ebeveynler,

çocuklarının

akademik

başarısının yüksek olmasını ister. Bu noktada, yapılması gerekenler çocuğun öğrenme stilinin okul hayatının henüz başındayken

en

öğrenilmesidir.

Böylece

çocuğunun

stilini

öğrenen çocuğunun başarısına

doğru

şekilde

ebeveyn, akademik destek

vermek

için o stilin odak noktasına göre hareket edecektir. Ebeveynlerin çocuğa olan yaklaşımında belirli bir seviyeden aşağı olmaması özen gösterilmelidir. Çocukla iletişime geçerken,

onun yaptığı hataları yüzüne vurup onun “beni sevmiyorlar” düşüncesine bürünmesini istemeyiz. Bu yüzden, çocukla yüz yüze onun öğrenme stiline uygun hareket konuşarak

ederek,

ya

ya

sadece

konuşurken

dokunarak ya da yazılı aile

kuralları

yaparak

çocuğun

aile

dengeyi

içi

bozmaması sağlanabilir.

da Aile

bireyleri birbirlerini iyi tanımalıdır zira sorunların kaynağı genellikle bireylerin kendi stilini ve karşısındakinin stilini bilmemesinden doğar.

Devrim KARABULUT Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

PERSONA 16


HİÇ KONUŞMADAN ANLAŞILABİLİR Mİ? - BAŞKA DİLDE AŞK FİLMİ 2009 / Türkiye / 98 dk / Dram / ImDb:7,4 Özet: Çağrı merkezinde çalışan Zeynep ile işitme engelli Onur’un ilişki kurma çabaları anlatılırken işitme engelli bir bireyle empati kuruyor ve çevrenin tutumlarını izliyoruz.

Onur, kendini engelliyle kabullenmiş, cesur ve toplumda birey olarak yer alma çabasında

olumsuz yargılara rağmen birliktelikleri için çabaladıklarını görüyoruz.

bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Evinde eşyalarıyla bir düzen kurulu: ışıklı su ısıtıcısı ve

Zeynep, babası annesini aldattıktan sonra

kapı zili; yatağı titreyerek uyandığı alarmı; yazı

annesinin bu duruma susmasına ve babasının

tahtası ve not defterleri var. Onur’u izlerken engelli

baskıcı tavırlarına katlanamayıp evi terk etmiş.

bireylerin karşılaştığı zorlukları, özellikle toplumsal

Arkadaşının yanında yaşarken girdiği iş yerlerinin

engellemeleri hissediyoruz. Engelli bir birey olarak

sonuncusu olan çağrı merkezinde ağır çalışma

toplumun olumsuz bakışlarından etkileniyor. Aynı

şartlarına karşı verdiği mücadeleyi görüyoruz. Her

zamanda annesinin açtığı dükkanda çalışmayı

gün bir aynaya gülümseyerek saatlerce tanımadığı,

reddedip ekonomik özgürlüğü için kütüphanede

görmediği onlarca insanla konuşmasının ve

çalıştığını, tek başına yaşayarak ayaklarının

patronunun ısrarlarına karşı birlikte olmak

üzerinde durduğunu, bedensel eksikliğini

istemediğini anlatmasının bıkkınlığı hissediliyor.

ödünleyerek bir takımda kürek çektiğini, engelli ve

İnsanlar konuşuyor ama dinlemiyor, annesi

engelli olmayan bireylerden oluşan bir sosyal

susuyor, patronu istemediğini anlamıyor.

çevresi olduğunu, toplumun tabiriyle engelli

Bunlardan bıkmışken bir gün hayatının erkeği

olmayan normal bir kız arkadaşıyla çevredeki tüm

karşısına çıkıyor: Onur. Hiç konuşmuyor,

PERSONA 17


duymuyor! Başta nasıl davranacağını bilemese de, Onur’un dediği gibi kendisi olduğunda birbirleriyle anlaşma, alışma çabaları başlıyor.

Yan karakterlerden Kamuran, travmatik bir yaşantı sonucu evden dışarıya çıkmaktan korkar(agorafobi). Evden başka bir yere gitmek kaygı verir, çünkü dışarısı zarar verebilecek olası yaşantılarla doludur. Kamuran’ın, Zeynep ve Onur’un birlikteliği ve onlardan aldığı destek, korkularıyla yüzleşmesi için yardımcı olmuştur. Onur’un iletişim kurma yollarının yazmaçizme, işaret dili ve dudak okuma olduğu görülüyor. Dudak okumak için diyalog kurarken yüzüne bakılarak konuşulmasını istiyor çünkü bakmamak onun için iletişimi kesmek anlamına geliyor. Zeynep daha iyi iletişim kurmak için işaret dili öğrenene kadar geçen zamanda yazarak, mesajlaşarak ve dudak okuma aracılığıyla iletişim kuruyorlar. Ailesiyle olan ilişkisini incelediğimizde; kendisine yetemeyeceğini düşünerek annesi aşırı korumacı, babası ise dışlayıcı bir tutum sergilediği fark ediliyor. Babası konuşmaya çalışırken çıkardığı seslerden utandığı ve engelli bir çocuğunun olması sorumluluğunu almak istemediği için evi terk ediyor, annesi de bu gerçeği bir kadın için terk etti diyerek oğlunu korumaya çalışıyor. Onur’un, babam bile beni dinlemiyorsa kimse dinlemez diyerek genelleme yaptığı ve konuşmaya çabalamaktan vazgeçtiğini anlıyoruz. Onur’un oldukça agresif tepkileri ve sinirli bir yapısı olduğu göze çarpmaktadır. Grup konuşmalarını takip etmekte zorlanmakta ve bazı durumları anlamadığı için sinirlenmektedir: Zeynep’in evinin önünde çıkan kavga ve protesto sırasında polisi yanlış anlayıp tepki vermesi

PERSONA 18


olaylarında görüldüğü gibi. Babasının gitmesinden

“Sana büyük bir sır söyleyeceğim, korkuyorum

kendini suçlaması ve yaşadığı utanma duygusu da

senden”

Onur’un agresif davranmasını tetikliyor.

Herkes korkuyor:

Anlamadan sinirle tepki verdiği zamanlar,

Onur ağzından çıkabilecek garip seslerden utanıp

Zeynep’in de iletişimlerinde engellenmişlik

konuşmaktan,

hissederek Onur’a agresif davrandığı görülüyor.

Zeynep’in terk etmesinden, engeli yüzünden mesleğiyle ilgili bir iş bulmaya

Toplumun ‘engelli kişinin ancak engelli

çalışırken atılmaktan korkuyor.

bir kişiyle birlikte olması’ gerektiği yargısını Onur

Zeynep tekrar iş değiştirmekten,

ve Zeynep üzerinde de hissediyoruz. Zeynep’in

iş arkadaşları da işsiz kalmaktan korkuyor.

arkadaşlarının bakışını ‘sağır olmasa yakışıklı

Onur’un annesi çocuğunun üzülmesinden,

çocukmuş’, ‘herkes biter diyordu, büyük sürpriz

Kamuran evden çıkmaktan korkuyor.

yaptınız’, ‘benim bir tane bile anormal ilişkim

Herkes, herkesten korkuyor...

olmadı’ ifadeleri yansıtıyor. Onur’un annesi ise Zeynep’i ilk gördüğünde işaret diliyle konuşuyor

Bir gün,

ve işaret dili öğrenmeye başladığında Zeynep’e

Kamuran dışarıya adım atıyor,

‘insan ilk başta hevesli oluyor ama sonra geçiyor’

Onur’un annesi, oğlunun gerçekleri bilmesiyle

diye yaklaşıyor. Zeynep’in ailesi engelli biriyle

yüzleşiyor,

olduğunu öğrendiğinde ise babası ‘biz senin neyini

Çağrı merkezindeki çalışanlar haklarını savunuyor,

eksik ettik de, eksik bir adamla birlikte oluyorsun’

Onur Zeynep’e güvenerek onun yanında

diyerek birlikteliklerine karşı çıkıyor.

konuşmaya çalışıyor Zeynep Onur’un kapısını tekrar çalıyor. İletişim kurmak herkes için bazen korku gibi olumsuz duygular barındırıyor olsa da; zamanla yine başkalarından destek alarak güveniyoruz. Bir gün kapı çalıyor ve “Ceketimi burada unutmuş olabilir miyim?” diye soruluyor. Kim bilir kaç kez çalınıyor? Yavaş yavaş yaşadıkça öğreniliyor; korkmadan adım atmak, çalışmak, konuşmak, sevmek...

Sehile KURT Marmara Üniversitesi

Kaynakça

PERSONA 19


TEKNOLOJİNİN ÇİFT, AİLE İLİŞKİSİ VE İLETİŞİME ETKİSİNE DAİR BİR RÖPORTAJ Bize biraz kendinizden ve alanda

danışmanlık merkezinde ergen, yetişkin çift ve

yaptıklarınızdan bahseder misiniz?

ailelerle çalışmalarımı sürdürüyorum. Bunun

Ben Nesteren Gazioğlu. Koç Üniversitesi

dışında çift aile terapileri derneği yönetim kurulu

psikoloji bölümü mezunuyum. Şuanda Maltepe

üyesiyim. Aynı zamanda Parents dergisinde düzenli

Üniversitesinde doktoramı bitirmek üzereyim.

olarak köşe yazılarımı sürdürüyorum. Bir yandan

Doktora tez konum internet bağımlılığı üzerine, bir

da Maltepe Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri

araştırma yapıyorum. Orta ve geç yetişkinlikteki

Fakültesi ve Eğitim Fakültesinde Psikoloji alanında

internet kullanımı inceliyorum. İnternet bağımlılığı

dersler veriyorum. Öğretim görevlisi olarak

benim özel ilgi alanlarımdan bir tanesi. Bunun yanı

çalışıyorum.

sıra 2009 yılında açtığım aile psikolojik

PERSONA 20


Hızla gelişen teknolojinin iletişime, çift ve

büyük harflerle bağrışmalar, çağrışmalar hepsi

aile ilişkilerine olumlu etkileri nelerdir?

sanal dünya üzerinden gidiyor. Burada kayıp olan

Teknoloji herhangi bir ürünün herhangi bir

şey duygu. Sanal ortamda duygunun akması çok

objenin zaman içerisindeki değişimidir. Diyelim ki

zor. Duygu akamadığı içinde çiftler çok hızlı

çamaşır makinası. Çamaşır makinasının eski haliyle

biçimde

şu anki arasında büyük bir fark var. Esasında bu bir

kopabiliyorlar. Bir anda bitti artık bu ilişki deyip

teknolojik gelişimdir. Aynı şekilde iletişim ve

facebooktan

etkileşim alanlarında da teknoloji gelişmeye ve

getiriyorlar. Birbirlerini engelliyorlar. Engellediği

araçlar olarak yaşantımızı kolaylaştırmaya devam

kişi nasıl ulaşabilecek, nasıl kendini anlatabilecek,

ediyor. Örneğin telefonlar. Eskiden farklı bir

nasıl temas kurabilecek? Ulaşım kapıları bir anda

varken

görüntülü

kapanmaya başlıyor. Tabi bunlarda teknolojinin sert

konuşabildiğimiz birbirimizle anında temas halinde

yönleri olabiliyor. Bir yönden de bağımlılık noktası

canlı yayınlar yapabildiğimiz cihazlarımız mevcut.

var. Bireylerden bir tanesi teknolojiyi bağımlı halde

Bunlar tabi ki teknoloji olarak hayatımıza yansıyor.

kullanıyorsa ilişkiyi olumsuz şekilde etkiliyor.

Teknoloji, bu kadar yoğun tempolar içerisinde

Bağımlı olan birey bütün yatırımını, zamanını,

hayatımızı

parasını, enerjisini sanal ortama adamaya başlıyor

telefon

sistemi

şimdi

kolaylaştırıyor.

En

büyük

birbirlerinden

ilişki

birbirlerini

avantajlarından bir tanesi bu. Hem iletişimi hem

ve

normal

zamanı kolaylaştırıyor. Örneğin eskiden biz yolda

kaybolmaya başlıyor.

ayrışabiliyorlar, ilişkisi

gerçek

yok

yaşantıda

haline

ortadan

kaybolurduk. Bulmaya çalışırdık. Sürekli sağa sola sorardık nerede diye. Şimdi bir konum paylaşarak hemen birbirimizi bulabiliyoruz. Teknoloji bir yandan da insan ilişkilerine de olumlu yönde katkı sağlayabiliyor. Örneğin uzak yerlere giden çiftler eskiden birbirlerinden haberdar olamazken şimdi anında fotoğraf paylaşabiliyorlar. “Bak buraya geldim.

Seni

çok

özledim.”

diyerek

kalp

gönderebiliyorlar. Emojiler vasıtasıyla duygularını birbirlerine aktarabiliyorlar. Bu anlamda ilişkinin sürdürülmesine katkı sağlayan olumlu yönleri var. Bunların yanı sıra olumsuz etkileri nelerdir? İnsanların normal yaşamdaki iletişim becerileri yavaş yavaş sönmeye başladı. İnsanlar nasıl başa çıkacaklarını, çatışma ortamında ne yapacaklarını bilemeyebiliyorlar. Göz göze temas kurup nasıl iletişim kuracakları noktasında sıkıntı yaşamaya

Peki bu bahsettiğiniz olumlu ve olumsuz etkiler çiftlerin çocuklarıyla olan iletişimi ne yönde etkiler?

başladılar. Bu sebepten dolayı ilişkiler genellikle

Hem olumlulardan hem de olumsuzlardan

mesajlar üzerinden yürümeye başladı. Tartışılacak

bahsettik. İkisini bir harmanladığımız zaman ortaya

gelip

çıkan tabloda aileyi düşünmek, aileyi baz almak

anlatılması gereken bütün meseleler mesajlar

gerekiyor. Bu tablo içerisinde ailede etkilenen

üzerinden yazılıyor. Kızgın yüzler gönderilebiliyor,

başka bireylerde var. Yani bu çiftin dışında

konular,

hayal

kırıklıkları

yüz

yüze

PERSONA 21


çocuklarda var. Çocuklar ebeveynlerini model

alabiliyor. Aile içerisinde anne “Bizim çocuk da

alıyorlar. Ebeveynler nasıl bir iletişim modeli

ergenliğe

sergiliyorsa çocuklarda benzer bir iletişim modeli

geçiriyor, odasından çıkmıyor.” diyor. Esasında kişi

üzerinden

Örneğin

orada bağımlılık üzerinde tecrübesini arttırıyor.

ebeveynler sert mizaçlı, birbirlerine bağıran bir

Bağımlı olduğu objeyle iç içe geçmeye başlıyor.

iletişim modeli sergiliyorlarsa çocuklarda bir süre

Tespit edildiği zamanlarda alt yapılarına bakmamız

sonra kendilerini bağırarak ifade etmeye başlıyor.

gerekiyor. Sanal ortamda bağımlılığın alt türleri

Ebeveynler kendilerini bir cihazın içine geri

var. Online oyun bağımlılığı mı, online sex

çekiyorlarsa çocuklarda bir süre sonra cihaz talep

bağımlılığı mı, online alış veriş bağımlılığı mı,

edip kendilerini geri çekmeye başlıyorlar. Bu gibi

online ilişki bakımlılığı mı alt kategorisi nedir ona

durumlarda bir salonun içerisinde yan yana oturan,

bakmak gerekiyor. Kişi sanal dünyayı kullanarak

ama hepsinin elinde kendi cihazları olan ve hepsi

gerçek yaşantıdan kaçmış oluyor.

başka âlemlerde, dünyalarda olan bir aile yapısı

İletişim sorunlarını veya eksikliğini o şekilde

karşımıza çıkıyor. Ki aileyi bir arada tutan en

telafi mi etmiş oluyor?

gitmeye

yöneliyorlar.

önemli unsurlardan bir tanesi de birlikte kaliteli

girdi.

Yani

İnternette

normal

biraz

yaşantı

fazla

içerisinde

vakit

bir

zamandır. Kaliteli zaman candan cana iletişimin

problemi, sıkıntısı var. İletişimle ilgili olabilir.

kurulduğu, candan cana bağların sağlandığı ve

Çözemediği büyük bir problemi olabilir. Ama

anlayışın daha aktif olduğu sistemdir.

normal yaşamla iletişim ve bağ kurup bunu çözmek

Çiftlerin iletişimi doğrudan etkileyen internet,

yerine sanal dünyaya kaçıyor. Diyelim ki cildimde

sosyal medya, oyun bağımlılığı hakkında

yara çıkmaya başladı. O yaraya bakmam gerekiyor.

neler söylemek istersiniz?

O yarayı araştırmam gerekiyor ki o yarayı tedavi

İnternet, cihaz, online, ekran bağımlılıkları

edebileyim. Ama o yaranın üzerine bir saat

da normal diğer bağımlılıklarla aynı şekilde tezahür

koyarsam, kıyafet koyarsam ve sürekli kapatırsam o

ediyor. Hepsinin farklı isimleri var ama alt yapıya

yara orada büyümeye devam eder. Bireylerde

baktığımızda tek söylenebilecek şey bağımlı.

normal yaşantıdaki problemlerine bakmıyorlar,

Bağımlı bireyler o cihazın yoksunluğu sırasında

orayı kapatıyorlar. Sanal dünyaya kaçıp kendilerini

kriz geliştirmeye başlıyorlar. Sürekli o cihaza

rahatlatıyorlar. Ama oradaki yara, gerçek hayattaki

ulaşacakları anı düşlememeye başlıyorlar. İnternette

problem orada durmaya ve büyümeye devam

olacakları anı hayal etmeye başlıyorlar. Engelleme

ediyor. Problem büyüdükçe birey daha da fazla

yaşadıklarında büyük bir hayal kırıklığı, öfke

sanal dünyaya kaçıyor.

hissetmeye başlıyorlar. Yani aşerme ve yoksunluk

Bu bahsettiğiniz bağımlılıklar sebebiyle size

belirtileri dediğimiz diğer bağımlılıklardaki bütün

başvuranlar oluyor mu?

unsurlar aynı sanal bağımlılıkta da meydana

Gün geçtikçe internet bağımlılığı dile

çıkabiliyor. Sanal ve internet bağımlılıklarının

gelmeye başladı. Halk arasında konuşulmaya ve

farklı bir yönü ise biraz geç tespit edilebiliyor.

adlandırılmaya başlandı. Zaman zaman yanlış da

Örneğin

çıkarsa

adlandırılıyor tabi. Benim eşim internet bağımlısı

davranışlarından kokusundan, hal ve tutumlarından

oldu diyorlar ama gerçekten kriterlere baktığımızda

anlarız ki bağımlı. Ya da bir madde bağımlısı

bağımlı

çıkarsa çok çabuk tespit edebiliriz. Ancak internet

azımsanmayacak kadar sayıda bireylerinde internet

bağımlısı bireylerin tespit edilmesi çok uzun zaman

ve ekran bağımlısı olmaya başladığını görüyoruz.

bir

alkolik

karşımıza

olmadığını

görüyoruz.

Fakat

PERSONA 22


Bu ilişkileri de negatif yönde etkilemeye başlıyor.

geliştirmesi

Özellikle çocuksuz olan bireylerde farklı şekilde

yaşamdaki problemlerim ne, beni memnun eden

çıkabiliyor. Yeni evleniyorlar. Aynı ev içerisinde

şeyler ne, memnun etmeyen şeyler ne, benim

yaşamaya başlıyorlar. Sonrasında şöyle bir cümle

partnerimden beklentilerim ne sorularına bireysel

duyuyoruz: “Benim eşimde evlendikten sonra

olarak net bir yanıt vermeleri gerekiyor. Bazen çok

kendini

verdi.”.

kontrolcü yapıda olan partner sürekli olarak

Televizyonda, bilgisayarda ekran bağımlılığıdır.

karşısındakine “ kalk o bilgisayarın başından”

Bazen de şunu görüyoruz aile içerisinde çocuklar

diyebilir. Ve karşısındaki kişi sadece bilgisayarda

kaçıyor. Sürekli telefon elinde oyun oynuyor. O

biraz zaman geçiren, bağımlı olmayan birisi bile

zaman şunu sormak gerekiyor: “Aile içerisi çok mu

olabilir. O yüzden ilişkideki çiftin alt dinamiklerine

eğlenceli ki onlar kaçıyor?” Yani aile içerisinde bir

bakmak gerekiyor. Eğer ilişki içeresinde bireyler

problem, sıkıntı var ki oradan kaçıyorlar. Neden

kendilerinin

kaçtıklarını bulmak gerekiyor. Asıl sıkıntı burada.

karşılaşıyorlarsa hemen başvurmaları gerekiyor.

Çift ilişkisinde başvurular sırasında bağımlılıklar

Çünkü

semptom olarak karşımıza çıkıyor. Daha derine

karmaşıklaşmadan kısa bir şekilde analiz edip

baktığımızda

başka

ortaya ilerlenecek yol haritası çıkartılabiliyor. Ama

karşılaşıyoruz.

Yani

bilgisayara,

televizyona

temel

problemlerle

vücudumuza

bir

virüs

girdiğinde bu bizde semptomlar yapar. Burnumuz

gerekiyor.

Benim

şuan

çözümleyemediği

problem

günlük

problemle

büyümeden

daha

da

eğer problem kemikleşmiş haldeyse bu sefer çalışma süresi, alanda daha fazla uzamış oluyor.

akar, gözümüz sulanır. Ama bunların hepsini yapan bir virüstür. Eğer biz göz akması, burun akmasına müdahale edersek virüs orda durmaya devam ettiği

Biz öğrencilere neler tavsiye edersiniz? Öğrencilere

tavsiyem

şu:

Öğrenciler

müddetçe başka şekilde çıkacak. Baş ağrısı

teknolojisiz olamaz. Öğrenciler özellikle gençler

yapacak. O yüzden temel mesele bu bağımlılığa

teknolojiyi

iten alt faktörü tespit etmekten geçiyor.

teknolojinin içerisini doğdu. Özellikle 90 ve sonrası

kullanacaklar.

Çünkü

herkes

bu

bütün kuşak hepsi teknolojinin içerisine doğdu. E

Genelde çiftler hangi noktada terapiye gidiyor

teknoloji olmadan yaşamaları çok zor. Mesela ben

veya size göre ne zaman gelmeliler?

doğduğumdan beri şemsiye var. E şemsiye olmadan

Genellikle bireyler ilk etapta sıkıntılarını, problemlerini kendileri çözümlemeye çalışıyorlar. Tek taraflı bir çaba olabiliyor bazen. Yani bir taraf diğer tarafı kontrol altın almaya ve değiştirmeye çalışıyor. Fakat öbür kişi değişmekle ilgili herhangi bir adım atmıyor. Çünkü işbirliği olması gerekiyor. %50

%50

iki

tarafında

işbirliği

sağlaması

gerekebiliyor. İş birliği sağlanamayan durumlar bu sefer daha şiddetli tartışmalara yol açabiliyor. Ve bu şiddetli tartışmalar sonrasında da zaman zaman ani bir boşanma kararı, aile içeresinde duygusal ya da fiziksel şiddet ortaya çıkabiliyor. Burada çiftlerin yapması gereken şey kendi kişisel farkındalıklarını

yaşar mıyım? Yaşarım ama şemsiye varken niye kullanmayayım gibi bir durum esasında. Sizlerde teknolojinin içine doğan bireyler olduğunuz için teknolojiyi

kullanacaksınız

ve

kullanmanızda

gerekiyor. Hatta bu devirde çok ekolojik yetişen bazı çocuklarla karşı karşıya kalıyoruz. Teknolojiye hayır, her şey organik olmalı diyorlar. Ama bir süre sonra bu kişilerinde normal yaşam becerilerinde sıkıntı yaşadıklarını görüyoruz. Onlarda sıkıntı yaşayıp terapiye başlayabiliyorlar. Bu durumda teknolojiyi kullanacağız ama teknolojinin bir araç olduğunu

unutmayacağız

amaca

dönüştürmeyeceğiz. Eğer kendimizde git gide artan

PERSONA 23


bir teknoloji kullanma ihtiyacı hissediyorsak, doyumsuzluk

yemeyen

bir

kullanım

ihtiyacı

hissediyorsak, 1 saat oynarken bu süre 5 saate

hissediyorsak, sürekli internette olma düşlemi yaşıyorsak o zaman biraz kendimizi sorgulamamız ve ne yöne gittiğimize bakmamız gerekiyor.

çıkıyorsa, internet olmadığı anda panik kaygı

Feyza Nur PÜSKÜLLÜ Maltepe Üniversitesi

PERSONA 24


DÜNYAYI “ŞİDDETSİZ İLETİŞİM” DİLİ KURTARACAK!

Kitabın Adı

Kitabın Yazarı

Sayfa Sayısı

• Şiddetsiz İletişim

• Marshall B. Rosenberg

• 232

Fiyatı

Yayınevi

• 12,78 TL

• Remzi Kitabevi

Kitaba önsöz yazan Şiddetsizlik İçin M. K. Gandhi

bize “Şiddetsiz İletişim Dili”ni kullanmayı aşama

Enstitüsü’nün

aşama anlatıyor.

kurucu

başkanı

Arun

Gandhi

sözlerine “1940’larda ırk ayrımcılığı yapan Güney Afrika’da koyu tenli bir kişi olarak büyümek hiç

Kitabın içeriğinden bahsetmek gerekirse, on üç

kimsenin hoşuna gidecek bir şey değildi. Özellikle

bölümden oluşuyor. Her bölümün başında o

de günün her anında derinizin rengi size kabaca

bölümün içeriğinde anlatılacaklar ile ilgili şiir ya da

hatırlatılıyorsa...” diye başlar. Biraz düşününce

şarkı sözleri bulunuyor. Üstelik bunların bir kısmı

2017’de de ırk, din, dil ayrımcılığı yapan bir

da kitabın yazarına ait.

ülkede, dünyada yaşamanın hiç hoş bir şey olmadığını hissettim.

Yazar şiddetsiz iletişimi “Şiddetten arındığında yüreğimizde doğal olarak var olan şefkat hali”

A. Gandhi çoğu zaman içimizdeki şiddeti kabul

gibi naif bir ifade ile tanımlar. Bu dil, direnç

etmeyiz çünkü bu konuda cahiliz. Şiddet kavga,

gösterme, savunmaya geçme, yargılama ve şiddet

cinayet,

savaş,

dayak

içeren tepkileri en aza

demektir ve bu yüzden

indirip;

şiddet

hissedilenleri

barındıran

biri

gözlemleri, ve

olmadığımızı

ihtiyaçları

açığa

varsayarız, der. Halbu ki

çıkarmayı amaçlıyor.

fiziksel şiddetin ateşini şiddetsiz

körükleyen şey pasif

Yazar

şiddettir.

iletişimin dört ögesinin:

Çoğu

kişi,

dünya

Gözlem,

acımasız bir yerdir ve

ihtiyaçlar,

duygu, istek/

rica

hayatta kalmak istiyorsan sen de öyle olmalısın der.

olduğunu söyler. Şiddetsiz iletişimin ilk kısmı

Ancak dünya biz ona ne anlam yüklediysek odur.

kendimizi bu dört ögeyi içerecek şekilde ifade

Eğer “biz” değişirsek dünya da değişir. Kendimizi

etmek ikinci kısmı ise dört öge aracılığı ile

değiştirmek

karşımızdakini empati ile dinlemektir.

de

dilimizi

ve

iletişim

yöntemlerimizi değiştirmekle başlar. Kitap da

PERSONA 25


Kitabın her bölümü birbiri ile bağlantılı ve birbirinden kıymetli fikirleri sunsa da “Şiddetsiz

Her açıdan çok beğendiğim ve elimden gelse

İletişimde Takdiri İfade Etme” ile ilgili olan

herkesin okumasını sağlayacağım kitapla ilgili

bölümün beni çok etkilediğini belirtmek isterim.

yazımı kitabın içindeki, Fransız yazar ve gazeteci

Çünkü her insan gibi takdir edilmeye ihtiyaç

Georges Bernanos’a ait şu sözler ile bitirmek

duysam da övgü ya da takdirle karşılaştığımda ne

istiyorum.

yapacağını bilemeyip, mahcubiyetle “önemli değil, estağfurullah”

deyip

çalışanlardanımdır.

konuyu

Kitabın

bu

kapatmaya bölümü

bana

“takdiri zarafetle kabul etme” yolunu gösterdi.

“Uzun zamandır düşünüyorum da eğer bir gün imha tekniklerinin

giderek

etkinleşmesi,

hepimizin

dünyadan silinip yok olmasına neden olursa bunun asıl sorumlusu ne zulüm, ne zulmün ortaya

Kitap, çevirinin başarısından da kaynaklı olarak,

çıkardığı öfke olacaktır. Asıl sorumlu, modern

oldukça akıcı ve etkili bir dile sahip. Ancak okunan

insanın

bölümlerin özümsenmesi için bitirmek biraz zaman

talimatı

alabiliyor.

olacaktır...”

tepkisizliği, büyük

bir

sorumsuzluğu itaatle

ve

her

kabullenmesi

Havva Merve BEKTAŞ

PERSONA 26


KOMİKLİ-KORKUNÇLU VE CİRHİNLİ BÖLÜM Komikli Bölüm Öncelikle şunu belirtmeliyim ki bu bölüm çok iyi espriler içermemekte, sadece yüzünüzde tebessüm oluşturmayı hedeflemektedir. Hemen herkes bir kere de olsa sevgilisine, hocasına, ya da ebeveynlerinden birine yanlış mesaj atmıştır. Şimdi yanlış mesaj gönderildikten sonra vücudumuzda gerçekleşen fiziksel ve psikolojik değişimleri inceleyeceğiz. 1. Acı bir yüz ifadesi eşliğinde söylenen argo sözcükler, başını duvarlara vurma, kişi yatakta ise başını yastığın altına sokarak kendini boğma girişiminde bulunma gibi davranışlar görülür. 2. İnkâr: Bu evrede “yoo, gitmedi ki mesaj, görmemiştir yaa” gibi inkâr ifadeleri kullanılır. Yüzde ciddiyetini koruyan ama aynı zamanda umutlu bir ifade vardır. 3. Açıklama: Bu evre gözyaşları eşliğinde telefona odaklanarak genellikle en hızlı yalan söyleme ve mesaj gönderme rekorunun kırıldığı evredir. 4. Kuzenim yazmış evresi: Bu evre en saçma bahanelerin üretildiği ve genelde hemen ardından karşı taraftan azar işittiği, sosyal medyadan engellendiği ya da uzun süre harçlık alamayacağının sinyalini aldığı evredir. 5. Kabullenme: Kabullenme evresinde kişi öz saygısını yerle bir edecek derecede yaratıcı küfürler eder ve telefonu öfkeyle bir kenara savurur. Son olarak yatağına uzanıp ölmeyi bekler. Teknolojik gelişmelerle birlikte bu sorun da ortadan kalkacak gibi görünüyor. İnstagramda gönderdiğiniz mesajı alıcı tarafından okunmadan sildiğinizde alıcı o mesajı göremiyormuş. Hatta bu özellik whatsapp’a da geliyor. Bu haberi duyduğumda “ulan bu gelişmeler neden benim ergenliğime denk gelmedi” şeklinde düşüncelere girmiştim. Ancak yanlış mesaj göndermenin yaşı yok sevgili okurlar. Unutmayın, her birey bir yanlış mesaj gönderen adayıdır.

PERSONA 27


Korkunçlu Bölüm Sevgiliniz sizi terk etti. Bir gün çok şiddetli bir tartışma sonrası bavulunu hazırlayıp çekip gitti. Tabii siz söylediklerinize çok pişman oldunuz çünkü tartışma sırasında tüm iletişim kanallarınızı kapatıp öfkeyle ağzınıza geleni söylemiştiniz. Bir gün mesaj attınız:

Tabii sizi bekleyen nükleer başlıklı triplerden ve öfke bombardımanlarından habersizdiniz. Tüm bu kıyamet sahnelerine rağmen birkaç gün sonra onu sizi dinlemeye ikna edebildiniz. Şimdi de sizi dinliyordu ama asla eskisi gibi olmuyordu. Bir gün mesajınızı görmesine rağmen cevap vermedi. Birkaç mesaj daha attınız. Ve şöyle bir mesaj aldınız: -

Bavulumu hazırlıyorum. Sonra sana döneceğim.

Mesajı okuduktan sonra içinizde Viyana Filarmoni Orkestrası konser vermeye ve havai fişek gösterileri düzenlenmeye başladı. Sevinçten ne yazacağınızı bilemediniz ve -

Gerçekten mi, buna çok sevindim 

Şeklinde bir cevap verdiniz. Hatta öyle sevinçliydiniz ki gönderdiği soru işaretini önemsemediniz bile. Birkaç saat sonra mesaj attı ve havadan sudan konuşmaya devam ettiniz. Konuşmalar aşırı mesafeliydi ama geri döneceğini söylemişti, kimin umurundaydı ki… Ertesi gün telefonuna ulaşamadınız. Bütün sosyal medya hesaplarından engellenmiştiniz. Ne olduğunu anlayamadınız ve onun yakın arkadaşını aradınız. Acı gerçeği o an öğrendiniz: Yurt dışına çıkmıştı ve bir daha geri dönmeyi düşünmüyordu. -

Ama bavulunu hazırlamıştı, geri dönecekti.

-

Hayır. Bavulunu hazırlıyordu ama sana geri döneceğim derken biraz bekle, bavulumu hazırladıktan sonra mesajına cevap vereceğim demek istemişti.

-

Ama nasıl…

-

Aslında o mesajı yanlış anlayarak umutlanmış olmasan onun yurt dışına çıkması ve geri dönmeyecek olması seni şimdi olduğu kadar yıpratmayacaktı.

PERSONA 28


Cirhinli Bölüm Korkunçlu bölümün başında iletişim kanallarını kapatmaktan bahsetmiştik. Şimdi size 2 durum, 2 ruh hali, 2 yaka, 2 fiyasko örneği vereceğim. Önce Çok keskin bir çizgiyle yollarınızın ayrıldığı biri var. Bu kişi eski sevgiliniz, eski çok iyi arkadaşınız ya da ikisinin karışımı bir şey olabilir. Onu gördüğünüzde ortadan kaybolmak, kafanızı deve kuşu gibi toprağa gömmek gibi isteklerde bulunuyorsunuz. Tabii bunları yaparken biraz garip davranıyorsunuz. Bir oldu, iki oldu sonra devamı geldi. Artık her gün görüyorsunuz. Artık gözünüz onu aramaya başlıyor sokaklarda. Hatta bir yerden sonra iyice alışıyorsunuz ve eskisi gibi onu görmek size moral vermeye başlıyor. Ama yine de iletişim kanallarınız kapalı. Sonra Bir gün onunla aynı ortamda bulunuyorsunuz tesadüfen. Bu kez selam veriyor, onunla konuşuyorsunuz. Evet, eskisi gibi değil tabii ki ama artık daha huzurlusunuz. Çünkü iletişim kanallarınızı açtınız. Bu huzur size direkt yüksek moral olarak yansıyacaktır. Hatta biraz abartıp onunla okey bile oynayabilirsiniz. Eğer tüm bunları yaparken hayatınıza normal bir şekilde devam edebiliyorsanız iyileşmişsiniz demektir. EYÜP CAN YAZICI Editör

PERSONA 29


PERSONA 30


PERSONA 31


KAYNAKÇA Acar, N. V. (1998). Terapötik İletişim. Ankara: Onur Ofset. ACAR, N.V., Yeniden Terapötik İletişim, Nobel Yayıncılık, 12. Baskı,2015. AKDOĞAN, R.,& Ceyhan, E., Terapötik İlişkide İnsan Faktörü, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2011; 3(1):117-141 Boynak H.Alp, Öğrenme Stilleri, İstanbul: Beyaz yayınları, 2007 COREY, G., Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram Ve Uygulamaları, Tuncay Ergene (çev.), Mentis Yayıncılık, 8. Baskı, 2015. CORMIER, S., & Hackney, H., Psikolojik Danışma Stratejiler ve Müdahaleler, Pegem Akademi,2. Baskı,2014. Cüceloğlu, D. (1997). Yeniden İnsan İnsana. İstanbul: Remzi Kitabevi. Demirci, E. (2002). İletişim becerileri eğitiminin mesleki eğitim merkezi’ne devam eden genç işçilerin

iletişim

becerilerini

değerlendirmelerine

etkisi.

Ankara:

Hacettepe

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ertürk, Y.D. (2004). Çocuk ve Televizyon Etkileşiminde Aile, 1. Uluslararası Çocuk ve İletişim Konferansı, 271,277. Ertürk, Y.D. & Ayşen A.G. (2006). Çocuğunuzu Televizyona Teslim Etmeyin, İstanbul: Nobel Basımevi. Gemci, H. (2012). İlköğretim 8. sınıf öğrencilerine uygulanan etkili iletişim ve empatik beceri eğitiminin öğrencilerin iletişim ve empatik becerilerine etkisinin incelenmesi. İzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Önder, A. & Dağal, B.A. (2006). Okul Öncesi Çocukların Annelerinin ‘Benimle Oynar mısın?’ Çocuk Programını Kalite Kriterlerine Göre Değerlendirmesi, 2. Uluslararası Çocuk ve İletişim Kongresi, 171-184. ÖZABACI, N.(Ed.), Psikolojik Danışmada Beceriler ve Farklı Teknikler, Vize Yayıncılık, 2014.

PERSONA 32


Polat, Ç. S. (2011). Engellere ilişkin kültürel tanımlamaların başka dilde aşk filmi üzerinden incelenmesi. Yüksek lisans tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Postman, N. (1994). Televizyon: Öldüren Eğlence, Osman Akınhay (Çeviren), İstanbul: Ayrıntı Yayınları. (Orijinal kitabın basım yılı 1985) SARI, E., Psikolojik Danışma ve Psikoterapi, Vize Yayıncılık, 2014. TOPSES, G., & Bulut-Serin, N., Psikolojik Danışma İlke ve Teknikleri, Nobel Yayıncılık,2014. Yüksel-Şahin, F. (2005). Grupla iletişim becerileri eğitiminin üniversite öğrencilerinin iletişim becerilerine etkisi. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Veznedaroğlu R.Levent, Özgür A. Oytun, 2005, Öğrenme Stilleri; Tanımlamalar, Modeller ve

İşlevler,

Erişim

tarihi:

18.01.2017,

http://ilkogretim-

online.org.tr/vol4say2/v04s02m1.pdf?ref=syshost.us

PERSONA 33



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.