MERMER ŞAMDAN

Ortalık sessizdi. Adam pencerinin önündeki divana uzanmış, kalorifer peteğine sırtını yaslayıp sıcakla mayışarak uyumuştu. Az sonra sessizliği bozansa adamın horlaması olmuştu.

Kadın mutfakta yemek yapıyordu. Yaşlanmıştı artık, ayakta durmakta zorlanıyordu. Yere oturmuş, serdiği bir örtünün üzerine kesme tahtasını koymuş öyle yapıyordu işini. Soğanı doğramaya başladı önce. Gözleri yaşardı hemen. Elinin tersiyle sildi gözlerini. Buruş buruş derisi tuttu yaşları içinde. Gözleri soğanı bahane bilmiş gibi durmaksızın yaşarmaya devam ediyordu. Sonra domatesleri doğradı küçük küçük. Sıra ince yeşil biberlere geldi. Her birinin ucunu kesip diline götürdü, acı mı diye baktı. Yemek acı olursa kocası yemezdi.

Bunları yaparken bir türkü söylüyordu kadın. Adamın horlamasını duymamak için her dakika sesini biraz daha yükseltiyordu. Koca gövdesini zorlukla hareket ettirip ayağa kalktı ve yemeği ocağa koydu. Her günkü gibi sıradan bir gündü. Yemek pişecek, sofrayı hazırlayacak, kocasını uyandıracaktı. En azından öyle olacağını sanıyordu ama bilinçaltının ona küçük bir sürprizi vardı.

Sebebini bilmeden hiç kullanmadıkları salonun kapısını açmıştı. İçeri girdi. Eski eşyaların her birine göz attı. Konsola doğru yürüdü, üzerinde duran mermer şamdanı aldı eline. Buz gibi soğuktu, içi ürperdi. Şamdanla birlikte odadan çıktı, eve yayılan yemeğin kokusu girmesin diye salonun kapısını kapadı. Odaya, kocasının yanına gitti. Başında durdu, bir dakika kadar ona baktı. Şamdanı tuttuğu sağ elini havaya kaldırdı ve şamdanla adamın kafasına vurmaya başladı. Sanki tüm bu kiloları o an daha güçlü vurabilmek için biriktirmişti hayatı boyunca. Vurdu, vurdu, vurdu. Adamın kafasından perdeye sıçrayan kanlara bakarken hangi leke çıkarıcıyı kullanabileceğini düşündü. Sonra elindeki üç başlı, soluk krem renginin kana bulanmasıyla pembeye dönen mermer şamdanı sehapanın üzerine koydu.

Mutfağa gidip yemeğin altını kapattı. Evin kapısını açıp karşı komşunun zilini çaldı. Komşusu kadını karşısında elleri ve kıyafeti kanlar içinde görünce bir yandan sorular sorup bir yandan da kadının sağına soluna bakmaya başladı. Yaşlı kadın “Öldü” dedi , “Ben öldürdüm”. Sonra apartman merdivenlerine çöktü. Çok vakit geçmeden polisler geldi. Kadının kollarına giren iki polis memuru onu oturduğu yerden zorlukla kaldırdı ayağa. O sırada komşusu hıçkıra hıçkıra ağlıyor, yirmi yıllık komşusuna hayret ve dehşetle soruyordu “Neden yaptın teyze, bir gün olsun kötü davranmadı o adam sana, bir gün olsun kavga ettiğinizi duymadım”.

Yaşlı kadın cevap verdi: “Çok horluyordu.”

Yorum bırakın