12.01.2015 Views

00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü - Milli Eğitim ...

00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü - Milli Eğitim ...

00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü - Milli Eğitim ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

National Education<br />

kış/winter 2010 • yıl/year 39 • sayı/number 185<br />

Eğitim ve Sosyal Bilimler Dergisi/Journal of Education and Social Sciences<br />

Üç Ayda Bir Yayımlanır/Published Quarterly<br />

Hakemli Bir Dergidir/A Refereed Journal<br />

ISSN-1302-56<strong>00</strong><br />

Mil lî Eği tim Ba kan lığı Adı na Sahibi/The Publisher by Ministry of National Education<br />

Nimet ÇUBUKÇU<br />

Yayın Yönetmeni/General Director<br />

Aziz ZEREN<br />

Ya yım lar Da ire si Baş kanı/Director Proxy of Publication Department<br />

Yazı İşleri Müdürü/Editor in Chief<br />

Arif BÜK<br />

Şube Müdürü/Department Manager<br />

Yayın Kurulu/Editorial Board<br />

Prof. Dr. Ramazan KAPLAN<br />

Prof. Dr. Ahmet İNAM<br />

Prof. Dr. Yüksel KAVAK<br />

Doç. Dr. Derya ÖRS<br />

Yrd. Doç. Dr. M. Kayahan ÖZGÜL<br />

Ön İnceleme Kurulu/Pre-evaluation Committee<br />

Şaban ÖZÜDOĞRU<br />

Macit BALIK<br />

Dinçer EŞİTGİN<br />

Redaksiyon-Düzelti/Redaction-Correction<br />

Şaban ÖZÜDOĞRU<br />

Aysun İLDENİZ<br />

Çağrı GÜREL<br />

Macit BALIK<br />

İngilizce Danışmanı/English Adviser<br />

Faruk NORŞENLİ<br />

Haberleşme ve Koordinasyon/Communication<br />

Şaban ÖZÜDOĞRU (sozudogru@meb.gov.tr)<br />

Kapak Tasarım / Graphics-Design<br />

Hakkı USLU<br />

Dizgi/Composition<br />

Devlet Kitapları Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü<br />

Adres/Address<br />

MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar / ANKARA<br />

e-mail: <strong>med</strong>@meb.gov.tr web: http://yayim.meb.gov.tr<br />

Tel/Phone: (0 312) 212 81 45 - 4154-4152 Fax: (0 312) 212 81 48<br />

Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları/Ministry of National Education Publications: 4813<br />

Süreli Yayınlar Dizisi/Periodicals Series: 260<br />

Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığının 22/12/2<strong>00</strong>5 tarih ve 6089 sayılı oluru ile 5.<strong>00</strong>0 adet basılmıştır.<br />

The journal was printed 5.<strong>00</strong>0 pieces with the date of 22/12/2<strong>00</strong>5 and the number of 6089 of Publication Department Office of<br />

Ministry of National Education.


Bu Sayının Hakemleri/Guest Advisory Board<br />

Prof. Dr. İsa GÖKLER<br />

Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />

Prof. Dr. Abdulvahit ÇAKIR<br />

Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK<br />

Prof. Dr. Cahit KAVCAR<br />

Prof. Dr. Dinçay KÖKSAL<br />

Prof. Dr. Güler ÜLKÜ<br />

Prof. Dr. H. Ahmet KIRKKILIÇ<br />

Prof. Dr. Hayati AKYOL<br />

Prof. Dr. M. Metin KARAÖRS<br />

Prof. Dr. Mustafa ARGUNŞAH<br />

Prof. Dr. Özcan DEMİREL<br />

Prof. Dr. Sedat SEVER<br />

Prof. Dr. Hasan KAVRUK<br />

Prof. Dr. Hayati TÜFEKÇİOĞLU<br />

Prof. Dr. Hasan ŞENAY<br />

Prof. Dr. Hülya YILMAZ<br />

Prof. Dr. Mahmut ARSLAN<br />

Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN<br />

Prof. Dr. Mübeccel GÖNEN<br />

Prof. Dr. Murat ÖZBAY<br />

Prof. Dr. Musa GÜRSEL<br />

Prof. Dr. Mustafa BAKAÇ<br />

Prof. Dr. Nergiz ŞAKİRZADE SARI<br />

Prof. Dr. Önal SAYIN<br />

Prof. Dr. Rahmi YAĞBASAN<br />

Prof. Dr. Reşide KABADAYI<br />

Prof. Dr. Zafer BAHÇECİ<br />

Doç. Dr. Nazan OCAK İSKELELİ<br />

Doç. Dr. Salih UŞUN<br />

Doç. Dr. Abdullah KAPLAN<br />

Doç. Dr. Ali Sinan BİLGİLİ<br />

Doç. Dr. Çiğdem ÜNAL<br />

Doç. Dr. Ersin KIVRAK<br />

Doç. Dr. Hasan ÇAKIR<br />

Doç. Dr. Kudret ALTUN<br />

Doç. Dr. M. Bahaddin ACAT<br />

Doç. Dr. M. Zahit DİRİK<br />

Doç. Dr. Nefise Semra ERKAN<br />

Doç. Dr. Osman AKANDERE<br />

Doç. Dr. Songül TAŞ<br />

Doç. Dr. Süleyman TARMAN<br />

Yrd. Doç. Dr. Sinan İŞLER<br />

Yrd. Doç. Dr. İsmail AYDOĞAN<br />

Yrd. Doç. Dr. Esma BULUŞ KIRIKKAYA<br />

Yrd. Doç. Dr. İbrahim BAYAZİT<br />

Abo ne lik Ko şul la rı<br />

Derginin yıllık abone bedeli 20 YTL.dir. Abonelik için yıllık abone bedelinin Devlet Kitapları<br />

Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü adına T.C. Ziraat Bankası Elmadağ Şubesi 2016676/5016 no’lu<br />

hesabına yatırılarak makbuzun ve açık adresinizin Millî Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları<br />

Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü Bahçelievler Mah. Miraç Cad. Hasanoğlan-Elmadağ/ANKARA<br />

adresine gönderilmesi gerekmektedir.<br />

Abone-dağıtım<br />

Fikri NAYIR (0312) 866 22 01/246


Edi tör’den …<br />

Değerli okurlarımız,<br />

Bilindiği gibi, 2010 tarihi itibariyle 39. yılında 185. sayıya ulaştığımız Millî Eğitim<br />

dergisini; “eğitim ve sosyal bilimler” alanında yayımını sürdüren akademik bir süreli yayın<br />

olarak niteliyoruz. Ancak dergimizde yer alan makaleler ister fen bilimleri ile ilgili olsun,<br />

isterse sosyal bilimlerle ilgili konuları işlemiş olsun neticede mevcut eğitim sistemimizin işleyişini<br />

çeşitli yönleriyle ve değişik bakış açılarıyla ele almaktadır. Böylece,“Eğitim, öğretim ve<br />

sosyal bilimlere ilişkin bilgi, uygulama, sorun ve önerilerin bilimsel, akademik ve kuramsal<br />

düzlemde ortaya konulmasını, tartışılmasını ve taraflara ulaştırılmasını sağlamak.” şeklinde<br />

özetlenebilecek dergimizin amaçlarını da büyük ölçüde gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz.<br />

Geçmiş sayılarda olduğu gibi bu sayımızda da konu bakımından birbirine yakın<br />

makaleleri peşpeşe gelecek şekilde sınıflandırıyoruz.<br />

İlk grubu Türkçenin öğretimini çeşitli yönlerden ele alan beş makale oluşturuyor. H.<br />

Ömer Beydoğan; Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler başlıklı yazısında, okuma ve anlamanın<br />

önemini vurguladıktan sonra, okuma ve anlamayı kalıcı kılmaya yardımcı olan metin<br />

yapısı ve okuma-anlama stratejileri üzerinde duruyor. Ayrıca bu stratejilerin öğretiminde izlenecek<br />

aşamalara ayrıntılı biçimde yer veriyor. Cevdet Epçaçan ve Melih Erzen ise makalelerinin<br />

amacını; “ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin Türkçe derslerinde<br />

öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini kazandırmak için işe koştukları strateji ve teknikleri<br />

ne düzeyde uyguladıklarını ortaya koyacak bir ölçeği geliştirmek” biçiminde özetliyorlar.<br />

Nevin Akkaya ve Fatma Susar Kırmızı; Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının<br />

Uygulanmasına İlişkin Olarak Branş Öğretmenlerinin Görüşleri başlığını taşıyan makalenin<br />

amacını, “ yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması ile ilgili olarak 6.,7. ve 8.<br />

sınıf branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip programın etkili olan ve olmayan yönlerine<br />

yönelik olarak bir durum tespiti yapmak, uygulamadaki yetersizliklere ve gelecekte yapılacak<br />

değişikliklere ilişkin önerilerde bulunmak” olarak ifade ediyorlar. Ayfer Şahin, ilköğretim<br />

Türkçe ders kitaplarını öğretmen görüşlerini temel alarak kitaplarda bulunması gereken<br />

kriterlere uygunluk bakımından değerlendiriyor. Talat Aytan, Türkçe öğretiminde öğrencilere<br />

yazma becerisi kazandırabilmek için neler yapılabileceğini sorguluyor.<br />

Ana dil öğretimini yabancı dil öğretimini çeşitli bakımlardan ele alan üç makale izliyor.<br />

Abdulvahap Özpolat’ın demokrasinin ve demokratik anlayışın eğitime nasıl yansıması<br />

gerektiğini teferruatlı biçimde anlattığı makalesinden Haluk Ünsal’ın harmanlanmış öğrenim<br />

sistemini açıkladığı makalesine kadar birbirinden değerli çalışmaları bu sayımızda bulacaksınız.<br />

Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle….


Edi to ri al<br />

Dear readers<br />

As it is known, in 2010 and 39th year with 185th issue we qualify Journal of<br />

National Education as an academic periodical publication continuing ıts publication in the<br />

field of "Education and social sciences". However the articles in our journal whether they are<br />

about science or social sciences, eventually they treat functioning of our education system<br />

with various aspects and different perspectives. We think that we have largely perfor<strong>med</strong> our<br />

journal’s aim that can be summarized as putting forward knowledge, practice, problems<br />

and proposals about training, education and social sciences in scientific, academic and theoretical<br />

plane.<br />

As in past issues, in this issue we categorize the articles which has close subjects one<br />

after another.<br />

The fırst group consists of five articles which discuss Turkish teaching in various<br />

aspects. H. Ömer Beydoğan; with ıts article Strategies Effecting Reading and<br />

Comprehension, after highlighting the importance of reading and understanding, focuses<br />

on strategies about reading and understanding and text structure that helps making reading<br />

and understanding permanent. Addition, gives phase of this strategy to be followed in<br />

teaching in details. The aim of the article of Cevdet Epçaçan and Melih Erzen is summarized<br />

as developing a scale that will disclose at what level teachers’ working at first grade<br />

of primary schools, apply strategies and techniques on thier students aquiring reading ability.<br />

Nevin Akkaya and Fatma Susar Kırmızı; with their article The Ideas Of The Branch<br />

Teachers Related To The Application Of The New Turkish Course Curriculum intend to make<br />

an assessment related to the efficient and inefficient aspects of the curriculum after determining<br />

the ideas of the 6th, 7th, and 8th grade branch teachers related to the application<br />

of the new Turkish Course Curriculum; and to make suggestions related to the insufficiencies<br />

in the application, and the alterations to be made in the future. Ayfer Şahin, is evaluating<br />

Turkish textbook considering the criteria mentioned according to teachers’ opinions.<br />

Talat Aytan, is questioning what can be done to give students writing skills in Turkish teaching.<br />

The articles about teaching mother tongue are followed by three articles about<br />

teaching foreign language. Like Abdulvahap Özpolat’s article, how democracy and democratic<br />

understanding should be reflected on education and Halük Ünsal’s article that clarifies<br />

blended learning system, in this issue you will find valuable studies from each other<br />

Hope to meet you in our next issue.


‹çindekiler / Table of Contents<br />

Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler<br />

H. Ömer BEYDOĞAN • 8<br />

Strategies Effecting Reading And<br />

Comprehension<br />

Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği<br />

Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması<br />

Cevdet EPÇAÇAN - Melih ERZEN • 22<br />

The Study Of Validity And Reliability Of Scale<br />

Of Level Of Use Of Reading Comprehension<br />

Strategies Of Primary School Teachers<br />

Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının<br />

Uygulamasına İlişkin Olarak<br />

Branş Öğretmenlerinin Görüşleri<br />

Fatma Susar KIRMIZI - Nevin AKKAYA • 33<br />

The Ideas Of The Branch Teachers Related To<br />

The Application Of The New Turkish Course<br />

Curriculum<br />

İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders<br />

Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve Öğretmen<br />

Kılavuz Kitabının Öğretmen Görüşlerine<br />

Dayalı Olarak Değerlendirilmesi<br />

Ayfer ŞAHİN • 48<br />

Evaluation Of Primary Education Second And<br />

Third Class Turkish Textbook, Student<br />

Workbook And Teacher Guide Book<br />

According To Teacher Opinions<br />

İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini<br />

Geliştirmeye Yönelik<br />

Yeni Kompozisyon Teknikleri<br />

Talat AYTAN • 66<br />

New Composition Techniques For Improving<br />

Writing Skill At Primary And Secondary<br />

Education<br />

Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde<br />

Kültürlerarasılık<br />

İrem KIZILASLAN • 81<br />

Interculturality In Foreign Language<br />

Teacher Education<br />

Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine<br />

İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı Değişkenlere<br />

Göre İncelenmesi<br />

Hidayet TOK • 90<br />

Examining University Students’ Affective<br />

Attitudes Related To The English Course<br />

According To Some Varıables<br />

Millî Eğitim Bakanlığında Görevli<br />

İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi<br />

Eğitimine İlişkin Öneriler<br />

Cemal KARAATA • 107<br />

Suggestions For The In-Service Training Of<br />

English Teachers Who Work At State Schools


Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı:<br />

Harmanlanmış Öğrenme<br />

Halük ÜNSAL • 130<br />

A New Learning Approach: Blended Learning<br />

Aktif Öğrenme Tekniklerinin<br />

Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin<br />

Öğrenme Başarılarına ve<br />

Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi<br />

Neşe Döne AKKURT • 138<br />

The Effect Of Active Learning Techniqe On<br />

The Academic Achievement And The Behavior<br />

Enviroment Of The First Grade Of<br />

Inter<strong>med</strong>iate Students<br />

M. Emin Soysal’ın Hayatı ve<br />

Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri<br />

Selçuk UYGUN • 148<br />

The Life Of M. Emin Soysal And His Position In<br />

The History Of Village Institutes<br />

İlköğretim Okullarında Görevli<br />

Müdürlerin İletişim Stilleri<br />

Canan ÇETİNKANAT - Mesut SAĞNAK • 162<br />

The Primary School Principals’<br />

Communication Styles<br />

Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim<br />

I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki<br />

Ölçme-Değerlendirmeye İlişkin<br />

Görüşlerinin Değerlendirilmesi<br />

Çavuş ŞAHİN - Ersin ERSOY • 175<br />

Evaluating The Opinions Of Primary School<br />

Teachers About The Measurement And<br />

Assessment In The 1St Grade Science And<br />

Techonology Class<br />

Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde<br />

İşbirlikli Öğrenme Yönteminin<br />

Öğrenci Başarısına Etkisi<br />

Yalçın YALÇIN - Nevzat KAVCAR • 193<br />

Effects Of Cooperative Learning On Students’<br />

Achievement Relating Water Waves<br />

Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının<br />

Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />

Kader BİRİNCİ KONUR -<br />

Alipaşa AYAS - Barbaros KONUR • 227<br />

Teachers’ Views About Period Of Using Of<br />

Science And Technology Guide Textbooks<br />

Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji<br />

Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi<br />

Nilüfer CERİT BERBER - Musa SARI • 240<br />

The Effect Of Using Pedagogical-Analogical<br />

Models To Understanding The Work-Power-<br />

Energy Concepts


Okulöncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine<br />

İlişkin Yeterliliklerini Belirleme Ölçeğinin<br />

Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması<br />

Saide ÖZBEY -<br />

Fatma ALİSİNANOĞLU • 266<br />

Testing Validity And Reliability Of “The<br />

Preschool Teachers’ Competencies In Science<br />

Activities Scale”<br />

Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve<br />

Türkiye İçin Öneriler<br />

S. Nihat ŞAD - Sabahattin ARIBAŞ • 278<br />

Technology Education In Some Developed<br />

Countries And Implications For Turkey<br />

İlköğretim Sosyal Bilgiler<br />

Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının<br />

Öğrenimi ile İlgili Görüşleri<br />

Kadir ULUSOY • 3<strong>00</strong><br />

Preservice Social Science Teachers’ Opinions<br />

About Teaching The Concept Of Secularism<br />

Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla<br />

Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma<br />

Tekniğinin Öğrenciler Üzerindeki Etkileri<br />

Mutlu UYGUR -<br />

Tuğba YANPAR YELKEN • 314<br />

The Effect Of Preparing Posters On Students In<br />

Groupwork By The Use Of Newspaper Articles<br />

In Social Sciences Lessons<br />

Ortaöğretim Matematik Derslerinde<br />

Oyunların Kullanılabilirliği<br />

Işıkhan UĞUREL - Sevgi MORALI • 328<br />

Usability Of Games In High School<br />

Mathematics Lessons<br />

Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik<br />

Dersi Öğretim Programına İlişkin Görüşleri ve<br />

Programı Uygulama Yöntemlerinin Belirlenmesi<br />

Zeki NACAKCI • 353<br />

Music Teacher’s Assesment On New Music<br />

Curriculum In Primary Schools And Teaching<br />

Methods Applications<br />

Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak<br />

Demokrasinin Eğitime Yansımaları:<br />

Demokratik Eğitim<br />

Abdulvahap ÖZPOLAT • 365<br />

The Reflections Of Democracy On Education<br />

As A Social Change Paradigm: Democratic<br />

Education<br />

Millî Eğitim Dergisi Yayın İlkeleri • 382


OKUMA VE ANLAMAYI ETKİLEYEN STRATEJİLER<br />

H. Ömer BEYDOĞAN*<br />

Özet<br />

İnsan yaşam boyu öğrenir. Öğrenmelerinin büyük bir kısmını okumaanlama<br />

yoluyla gerçekleştirir. Bireylerin okuma-anlama becerilerini kullanma<br />

düzeyleri bireyden bireye farklılık gösterir. Okuma-anlama becerisini iyi kullanan<br />

bireylerde öğrenme düzeyi oldukça yüksektir. Bu durum bireyin okul başarısına<br />

doğrudan etki eder. Doğal olarak okuma-anlama becerisini etkin kullanma<br />

ilköğretimden yüksek öğretime kadar bireyin gelecekteki başarısını belirlemektedir.<br />

Bu nedenle bireyin okuma-anlama becerisini tek başına geliştirmesi,<br />

bireyin kendi kendine gerçekleştirebileceği bir süreç olarak tesadüfe bırakılamaz.<br />

Bireyde okuma-anlama gücünü artırmak için, bireyin okuma-anlama sürecinde<br />

gereksinim duyduğu stratejileri (yönelme, alma, kaydetme, hatırlama ve<br />

anlamlandırma) etkili kullanabilecek konuma getirilmesi gerekir.<br />

Öğrenme sürecinde bireyin bilişsel stili ile öğrenme stratejilerini uyumlu<br />

kullanması, onun algılama, ayırt etme ve anlama sürecini kolaylaştırmaktadır.<br />

Bu çalışmada okuma ve anlamayı kalıcı kılmaya yardımcı olan metin yapısı<br />

ve okuma-anlama stratejileri üzerinde durularak, bu stratejilerin öğretiminde<br />

izlenecek aşamalara yer verilmiştir.<br />

Anahtar Sözcükler: Öğrenme stratejisi, okuma-anlama, öğrenme stili ve<br />

okuma- anlama stratejileri<br />

Gi riş<br />

İçinde bulunduğumuz bilişim çağında, okuma bireyin başlıca öğrenme yollarından<br />

biridir. Birey sahip olduğu bilgilerin büyük bir kısmını okuma-anlama yoluyla<br />

edinir. Bu edinimin büyük bir kısmı sessiz okuma yoluyla gerçekleşir. Bu durum<br />

bizi, okuma-anlama gücü yüksek olan bireylerin daha kolay öğrendiği, düşük olanların<br />

daha zor öğrendiği yargısına götürmektedir (Özçelik, 1987, 101). Okuma-anlama<br />

yeterliği bütün öğrenme alanları için son derece önemli, önemli olduğu kadar da<br />

belirleyici bir beceri konumundadır. Öğrencinin bu denli önemli bir beceriyi kullanma<br />

biçiminin dikkatle incelenmesi ve bu beceriyi etkileyen değişkenlerin belirlenmesi<br />

gerekir. Doğal olarak okuma-anlama sürecinin en temel unsurlarından birisi yazılı<br />

materyallerdir. Yazılı materyaller, bireyin okuma-anlama becerisi edindikten sonra<br />

başvurduğu bilgi edinme araçlarıdır. Bu nedenle yazılı materyaller bireyin öğren<strong>med</strong>e<br />

en sık kullandığı araçlar arasında yer alır.<br />

Birey bilgi edinmek amacıyla yazılı metinleri okurken önce yazılı metne karşı<br />

duyuşsal yönden hazırlık yapar. Okumada bu süreci, öğrenme stiliyle uyumlu öğrenme<br />

stratejilerinin kullanımı izler. Öğrenme stilleri; bireyin bilgiyi tekrar düzenle<strong>med</strong>e tercih<br />

ettiği ve kullandığı, kendisinde yerleşik hale gelmiş, kalıplaşmış yaklaşımlardır. Okuyarak<br />

öğren<strong>med</strong>e bireyin bilgiyi algılayıp ayırt etmesinden ve yeniden anlamlandırıp zih-<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Ahi Evran Üniversitesi Eğt. Fak., Eğitim Bilimleri Bölümü, Kırşehir/Türkiye<br />

8<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

ninde düzenleyinceye kadar geçen aşamada öğrenme stili belirleyici bir işleve sahiptir.<br />

Bu nedenle birey kendi kendine öğrenme sürecinde öğrenme stiliyle uyumlu<br />

öğrenme stratejilerini işe koşar. Bireyin öğrenme stilini değiştirme şansına olmadığı<br />

için öğrenme stiliyle uyumlu öğrenme stratejilerini kullanma gereksinimi vardır.<br />

Okuma-anlamaya dayalı öğrenme stratejileri, okuma-anlama sürecinin başından<br />

sonuna kadar bireyin bilgiyi işleme sürecinde işe koştuğu düşünce ve davranışları<br />

etkileyen bütün zihinsel ve duyuşsal etkinlikleri kapsar.<br />

Öğrenme stratejileri bireyde, bireyin potansiyel olarak sahip olduğu özelliklerle<br />

ve öğrenme etkinlikleriyle etkileşim sonucunda ortaya çıkar. Öğrenme stiliyle<br />

uyumlu öğrenme stratejileri “hissetme”, “tercih etme” “seçme” ve “öğrenme aşamalarında”<br />

gerçekleşir(Riding, 2<strong>00</strong>2, 34).<br />

Birey okuma-anlama stratejilerini isteyerek okuma, bilgide seçici davranma,<br />

bilgiyi alma, bilgiyi zihinde canlandırma, yeni bilgilerle eski bilgiler arasında bağ<br />

kurup bütünleştirme süreçlerinde işe koşar. Okuma-anlama stratejileri aynı zamanda<br />

özümsenen ve bütünleştirilen bilgilerin gereksinim duyulduğunda kullanılmak üzere<br />

geri çağrılması aşamasında da kullanılır. Okuyucu, okuma çalışmasını öğrenme stiliyle<br />

uyumlu öğrenme stratejileriyle gerçekleştirdiğinde, okuduklarını denetlemesi ve<br />

yönlendirmesi kolaylaşmaktadır. Okurken seçtiği okuma amacına göre aynı veya<br />

farklı öğrenme stratejilerini kullanabilmektedir. Dolayısıyla okuma anlama stratejileri;<br />

öğretilebilen, geliştirilebilen ve gerektiğinde değiştirilebilen özelliklere sahiptir.<br />

Okuma-anlama sürecinde birey bütün dikkatini metne odaklar. Zihnini,<br />

metinde verilen mesajları algılama, ayırt etme, anlamlandırma, yeniden düzenleyip<br />

sunma noktasında yoğun bir şekilde kullanır Dikkatini metne odaklayamayan bireylerde<br />

duygu kayması meydana gelir. Duygu kaymasını engellemek için duygu kaymasına<br />

yol açan uyaranların ortadan kaldırılması ve dikkat bölünmelerinin en aza<br />

indirilmesi gerekir. Çünkü okuyup-anlama dikkati odaklamayı gerektiren zihinsel bir<br />

etkinliktir. Okunanları-anlamaya dayalı bir öğrenme, yoğun bir zihinsel çabayı, her<br />

çaba ise belli bir enerji kullanımını gerektirir. Bütün öğrenmeleri için gerekli olan<br />

enerjisini birey duyuşsal alanından alır. Bütün öğrenmelerde olduğu gibi okumaanlamaya<br />

dayalı öğrenmelerde de birey, gereksinim duyduğu enerjiyi duyuşsal yanını<br />

harekete geçirerek sağlar.<br />

Gerçekleştirilen okuma-anlama sürecinde birey uygun öğrenme stratejilerini<br />

istediği ölçüde uygulamaya koyabildiğinde metinde öngörülen anlama ulaşması<br />

daha da kolaylaşmaktadır. Amaçlıca yapılan her okumada birey hedefine okuduklarını<br />

zihninde yapılandırarak ulaşır. Zihninde yapılandırdığı bir düşünce, ancak bir<br />

mesaja veya mesaj içerikli bir materyale dönüştüğünde somutlaşır. Somutlaşan her<br />

mesaj anlam; biçim, kapsam, bütünlük ve mantıki tutarlılık içinde yapılandırıldığında<br />

bir değer kazanır. Dolayısıyla yapılandırılan metnin özellikleriyle okuma-anlama<br />

süreci arasında doğrudan bir ilişki vardır. Okunan mesajlar yoluyla birey, belli bir<br />

düşünme formu içinde belli bir anlayışa ulaşır. Bireyin belli bir anlayışa ulaşmasında<br />

okuduğu metindeki düşüncelerin işleniş biçimi ve kurgulanışı önem kazanır.<br />

Metinde işlenen temanın okuyucu tarafından doğru anlaşılması okuyucunun<br />

zihinsel düzenlemelerine yardımcı olacak yöntem ve teknikleri seçmesine, metnin<br />

düşünce örgüsünü çıkarmasına, metni yazan yazarının içinde bulunduğu dönemin<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 9


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

yaşam şartlarını ve değerlerini irdelemesine, yazarın konuyu ele alış biçimine ilişkin<br />

empati yapmasına, metnin içeriğini görselleştirecek şemalar kullanmasına, metnin<br />

temasından hareketle yeni çıkarımlarda bulunmasına bağlıdır. Okuyucunun bu tür<br />

zihinsel çabaları, metinde işlenen tema hakkında derinliğine anlayış oluşturmasını<br />

destekleyen etkinlikler olarak sıralanabilir.<br />

Okuma-Anlamada Kullanılan Duyuşsal Stratejiler<br />

Stratejik okuma becerisi sergileyen okuyucular duyuşsal stratejileri etkin kullanabilirler.<br />

Duyuşsal stratejiler; Okuyucunun okunacak metne dikkatinin çekilmesi,<br />

istekli kılınması, isteklilikte devamın sağlanması ve belli bir amaç doğrultusunda<br />

okumaya yönlendirilmesi gibi uyaranlarla doğrudan ilişkilidir. Duyuşsal stratejiler<br />

bütün bu süreçlerde zihnin gereksinim duyduğu enerjiyi ilgili duyu organlarına aktarır.<br />

Bu süreci etkileyen duyuşsal unsurları şöyle sıralamak mümkündür:<br />

Dikkat: Dikkat, psiko-fizik enerjinin bir noktada toplanması olarak tanımlanabilir.<br />

Bu enerji özelliği gereği okuyucunun kısa süreli kullandığı sınırlı bir kaynaktır.<br />

Dikkatin sağlanması, bireyin zihinsel enerjisini belli bir uyarana yöneltmesi ve diğerlerini<br />

ihmal etmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle bireyin metni tam algılayabilmesi için<br />

bütün enerjisini okuduğu metnin belirli bir bölümüne odaklaması gerekir.<br />

Odaklanma, aynı zamanda algıda seçicililiği kolaylaştırır. Algıda seçicilik dikkatin<br />

belli bir noktaya yönlendirilerek gereksiz şeylerle bölünmesine müsaade edilmemesiyle<br />

gerçekleşen bir yeterliktir. Birey algıda seçici davranmasını kolaylaştıracak bazı<br />

ek uyaranlar kullanabilir. Bunlar; metindeki zıtlıklardan faydalanma, metni alışılmışın<br />

dışında bir ses tonuyla okuma, metindeki önemli kısımların altını çizme, sayfanın<br />

kenarına not alma, soru işaretleri ve imler koyma (renkte, seste, boyutta, durağanlıktan<br />

hareketliliğe geçme gibi eylem biçimlerini yapma) gibi. Metinde yar alan duygusal<br />

içerikli, negatif ve pozitif kavramları dikkate alma, metinde yer alan ana ve yardımcı<br />

kavramların altını çizme, emir ve komutlara dayalı dikkat çekici unsurlara yer<br />

verme gibi duygusal uyaranları kullanabilir (Senemoğlu 1997, 295; Morgan, 1991, 275).<br />

İsteklendirme: İsteklendirme, bireyi öğren<strong>med</strong>e harekete geçiren güce verilen<br />

addır. Bireyde isteklendirme bireyin dış dünyasından ve iç dünyasından gelen uyaranlarla<br />

gerçekleşir. Araştırmacıların isteklendirme konusunda uzlaştığı ortak nokta,<br />

bireyde içten gelen uyaranların, dıştan sağlanan uyaranlardan daha etkili olduğu<br />

yönündedir(Hoska, 1993, 105-132). Bireyde içten gelen isteklilik, bireyin kendisi için<br />

bazı ölçütler koyup ve koyduğu ölçütlere ulaşmak için çaba göstermesiyle gerçekleşir.<br />

Okuma-anlamaya yönelimin sağlanması ve ön yaşantıların harekete geçirilmesi,<br />

anlamayı güçlendiren ve aynı zamanda başarıyı etkileyen bir değişkendir.<br />

Okuma–anlama çalışmalarında öğretmenler öğrencileri anlamlı okumaya yönlendirmek,<br />

onların zihinsel katılımını sağlamak için birçok yola başvurabilirler. Bu yollar<br />

genel olarak şöyle sıralanabilir:<br />

1. Okuma-anlamada öğrencilerin ilgisini çekecek metinler seçmek ve metinde<br />

işlenen konunun ilginç yanlarını ortaya koymak (Schıefele. 1999, 57-79; Schraw vd.,<br />

1995, 1-7) ve metindeki mesajları öğrencilerin bilgilerini zenginleştirici nitelikteki<br />

etkinliklerle desteklemek okumaya isteği artırmaktadır (Schraw, vd., 1994,1-18).<br />

10<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

2. Yazılı ve görsel metinleri öğrencinin kendisinin seçmesini sağlamak, seçtiği<br />

metni anlamasına yönelik çabalarının desteklenmek onu başkalarıyla paylaşmasını<br />

sağlamak öğrencinin okumaya daha fazla zaman ayırmasına yol açmaktadır<br />

(Reynolds, vd., 2<strong>00</strong>1,14-23).<br />

3. Sosyal etkileşimi içeren işbirlikçi okuma-anlama etkinliklerine yer vermek,<br />

öğrencide okumaya yönelimi ve başarıyı artırmaktadır( Isaac, vd. 1999, 265-293;<br />

Wentzel, 1993, 4-20).<br />

4. Okuma-anlama sürecinde öğretmeninden kendisini anladığı yönünde tepkiler<br />

alan öğrencilerde, öğrenmeye karşı olumlu bir tavır gelişmekte ve içten yönelim<br />

artmaktadır (Isaac, vd., 1999, 265-293; Wentzel, 1993, 4-20; Skinner vd., 1990, 22-32).<br />

5. Birçok teorisyen, okuma anlamada amacın tam olarak belirlenmesinin okumaya<br />

karşı isteği artırdığını vurgulamaktadır (Ames, 1992, 324-349).<br />

6. Okuma-anlama etkinliklerinde okumasının iyileştiğini fark eden öğrencilerde,<br />

okumaya karşı içten yönelim ve istek artmaktadır.<br />

7. Okunan metnin yazarı ve yazarın içinde bulunduğu dönem hakkında bilgi<br />

sahibi olmak, metnin yazarını şahsen tanımak, yazarın yaşadığı dönemin özellikleri<br />

hakkında bilgi sahibi olmak, yazarın etkilendiği felsefeyi bilmek gibi ön bilgiler,<br />

bireyde anlamayı kolaylaştırmaktadır.<br />

Okumaya karşı istekli olma, anlamada önemli bir yer tutmasına karşılık, isteklilikte<br />

sürekliliğin sağlanması anlamanın derinlik kazanması açısından son derece<br />

önemlidir. Bu nedenle bireyin istekliliğini devam ettirmesi için, okuma-anlama sürecinde<br />

bir dizi strateji işe koşulabilir.<br />

Kaygı: Birey güçlü bir istek ve arzuyla oluşturduğu beklentilerine ulaşamayacağını<br />

hissettiğinde tedirginlik hali yaşar. Bireyin kaygıdan uzaklaşmasının yolu,<br />

düzenli ve kontrollü okumak, kendi kendisine başarabileceği yaşantılar geçirerek<br />

özgüven oluşturmaktır.<br />

Tutum: Bireyin belli bir olay veya problem karşısında gösterdiği kalıplaşmış<br />

davranışlardır. Bu eğilim okumaya, muhakeme etmeye, yazı yazmaya, derse katılıma,<br />

okula veya öğretmene karşı olumsuz bir tutuma dönüştüğünde bireyin öğrenmesi<br />

olumsuz yönde etkilenir. Okuma-anlamaya karşı olumsuzluğa yol açan durumlar<br />

ortadan kaldırıldığında, tekrar okumaya karşı olumlu tutum oluşturma eğilimi<br />

artar.<br />

Bireyde okuma-anlama gücünü artıran ve üst düzey düşünme becerilerini<br />

geliştiren okuma-anlama stratejileri etkin kullanıldığında, bireylerde üst düzey davranış<br />

ve düşünce örüntüleri oluşmasına katkı getirmektedir. Üst düzey düşünme ve<br />

anlamlandırma becerisi, metni isteklice okumayı, uyaranlar arasında seçici davranmayı,<br />

yeni uyaranları ön yaşantılarla bütünleştirmeyi, özümlemeyi, içselleştirmeyi<br />

ve zihinde yeniden yapılandırmayı gerektirir.<br />

Okuma Öncesi İşe Koşulan Stratejiler<br />

Metnin teması üzerinde düşünme: Okuyucunun herhangi bir metni okumaya<br />

başlamadan önce okuduğu metnin ne ile ilgili olduğu hakkında düşünmesi, onun<br />

metni daha iyi anlamasına yardım eden zihinsel bir ön hazırlıktır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 11


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

“Metni gözden geçirme, metinle ilgili önbilgileri zihninde canlandırma, okuma amacını<br />

belirleme, metinde işlenen tema hakkında tahminde bulunma” gibi zihinsel etkinlikler,<br />

okuyucuyla metin arasındaki ilişkiyi artıran, okuyucuyu metnin içine çeken uyaranlardır.<br />

Okuma amacını belirleme: Amaç belirleme bireyin metne bakış açısını tayin<br />

eder. Araştırmalar, okunacak metnin niçin okunacağının bilinçlice düşünülmesinin<br />

anlamayı iyileştirdiğini göstermektedir (Presley, vd., 1997, 513-555).<br />

Metni Gözden Geçirme: Metni gözden geçirme, bireyin metnin önemli bölümlerini<br />

belirlemesine, amacına uygun kısımlarını saptamasına ve metnin ne hakkında<br />

olduğunu hissetmesine yardım eder.<br />

Bu süreç, “metnin ana başlıklarına bakma, metnin giriş, gelişme ve sonuç kısımlarını<br />

okuma, metni destekleyen özellikleri test etme, görsel öğelerle (grafik, tablo, şekil ve resim<br />

gibi) ilgili görsel okuma ve görsel düşünme” stratejilerini içerir. Örneğin metin ne hakkındadır,<br />

metinde işlenen konular nelerle ilgilidir, metin nasıl düzenlenmiştir gibi.<br />

Metinle İlgili Ön Bilgileri Harekete Geçirme: İyi okuyucu zor ve karmaşık bir<br />

metni okuduğunda metinde sunulan düşüncelerle kendi düşünceleri arasında ilişkiler<br />

kurabilir, yazarın öngörüleriyle ilgili zihninde bir temel oluşturabilir. Bu tür yeterliklere<br />

sahip olan öğrencilerin okuma-anlama stratejilerini etkin kullandığı söylenebilir<br />

(Pressley, 2<strong>00</strong>0, 545-565). Öğrenci genellikle bu süreci stratejik okumanın gerektirdiği<br />

temel aşamaları kullanarak gerçekleştirir. Stratejik okuma sürecinde “okuma<br />

amacını belirleme, metni gözden geçirme, konuya ilişkin önbilgilerini harekete geçirme, metni<br />

nasıl okuyacağını planlama, metni okurken metinle ilgili sorular sorma, metindeki bilgilerle<br />

konuya ilişkin önbilgilerini ilişkilendirme, tekrar okuma, anlamı ortaya çıkaracak ve yönlendirecek<br />

notlar alma” gibi etkinliklere yer verir. Başka bir ifadeyle süreç içinde başkalarının<br />

düşüncelerinden etkilenmeksizin kendi anlayışı doğrultusunda düşüncelerini<br />

kendi kendine düzenleyebileceği stratejileri kullanır (Pressley, 2<strong>00</strong>0, 545-565)<br />

Gözden geçirme esnasında metin hakkında genel olarak hissedilen şeyler,<br />

bireyin okurken bilgilerini hatırlamasına ve okumasını yönlendirmesine yardımcı<br />

olur (Levin vd., 1981, 44-71). Okumadan önce konu ile ilgili önbilgileri harekete geçirmek,<br />

bireyin metindeki düşüncelerle zihinsel bağ kurmasını sağlar. Bu tür uygulamaların<br />

hem metin muhtevasının hatırlanmasını hem de anlamayı kolaylaştırdığına<br />

ilişkin bulgular mevcuttur (Anderson vd., 1984,255-291). Bu noktada okuyucunun;<br />

“Bu konuda önce bildiklerim nelerdir Daha önceden edinmiş olduğum bilgilerimi<br />

bu metindeki bilgilerle nasıl ilişkilendirebilirim” gibi soruları kendisine yöneltmesi<br />

gerekir.<br />

Metin Hakkında Tahminde Bulunma: Bireyin metnin konusu hakkında öngörüler<br />

oluşturması, metni gözden geçirirken metin hakkında tahminde bulunmasını,<br />

konuya ilişkin önbilgilerini kullanmasını içerir. Metinle ilgili sorulara cevap vermesi,<br />

öğrenmesini kolaylaştıran stratejilerden birisidir<br />

Okuma Esnasında İşe Koşulan Stratejileri<br />

Tekrar Stratejileri: Bireyin okuduğu mesajlar arasından uygun bilgiyi seçmesine<br />

ve edinmesine yarayan zihinsel etkinliklerdir. Özelliği itibariyle olduğu gibi hatırlanması<br />

gereken mesajların ediniminde birey bu tür stratejileri kullanır. Hatırlamayı<br />

gerektiren öğrenmelerde, okuyucu daha sık tekrara gereksinim duyar. Okuma-anla-<br />

12<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

mada temel becerileri edinirken öğrenci bu tür zihinsel etkinliklere daha sık başvurur.<br />

İlköğretimin birinci kademesinde yapılan okuma anlama çalışmalarında bu tür<br />

stratejiler, öğretmenler tarafından öğrencilere birebir gösterilirken, ilköğretimin ikinci<br />

kademesindeki çalışmalarda öğrenciler bu stratejileri kendi kendilerine uygular.<br />

İlköğretimin ikinci kademesini izleyen dönemlerde ise okuyucu gereksinim duydukça<br />

bu stratejileri kullanır.<br />

Tekrar stratejilerini kullanırken bireyler, okuduklarını daha önceki yaşantılarıyla<br />

yeterince ilişkilendiremezler. İlişkilendirilemeyen bilgiler kısa süreli belleğe kaydedilir<br />

ve kalıcı hale gelmez.<br />

Bireyler yüzeysel okumadan derinliğine okumaya geçtikten sonra, tekrar stratejilerini<br />

kullanmada azalma ve bunların yerini anlamlandırma stratejilerini kullanmada<br />

artma gözlenir.<br />

Okuma-anlama sürecinde tekrar stratejilerini kullanan öğrenciler metni birkaç<br />

kez sesli okuma, metni okuduktan sonra metinde yer alan terimleri kullanarak metni tekrar<br />

yazma, metindeki bazı önemli noktaları olduğu gibi not alma, önemli söz ve söz gruplarının<br />

altını çizme gibi etkinlikler gözlenir.<br />

Metni Anlama ve Anlamlandırma: Okuyucu, bir metni okuduktan sonra<br />

metinden ne anladığını kendine soru olarak yönelttiğinde soruya vereceği cevap,<br />

metinde dillendirilen düşünceyi, zihninde ne düzeyde yapılandırmış olduğunu ortaya<br />

çıkarır. Birey bu aşamada anlamlandırma sürecinin iki önemli boyutuyla karşı karşıya<br />

gelir. Birincisi, yazılı metnin içeriğine anlam vermeye yönelik amaçlı düşünme,<br />

ikincisi ise yazılı metni anlamlandırırken sadece metinde sunulan yorumları değil,<br />

aynı zamanda kendi yaşantısına dayalı yorum yapma farklılığıdır(Alexander, vd.,<br />

2<strong>00</strong>0, 285-310). Anlamlandırma sürecinde metinde sunulan fikirler kadar, okuyucunun<br />

metinle ilgili ön yaşantıları da önem kazanır. Çünkü ön bilgiler metinden çıkarılan<br />

anlamı ve yorumları belirleyen bir değişkendir.<br />

Anlamlandırmada Kullanılan Stratejiler: Birey okuma-anlama sürecini güçlendirmek<br />

için kendi yaşantılarını harekete geçirecek stratejilere gereksinim duyar.<br />

Şema teorisine göre anlamlandırma, öğrenenin edindiği bilgileri ön yaşantılarıyla ilişkilendirmesi<br />

ve yeniden zihninde şemalaştırmasını gerektirir. Okuma-anlamada bu<br />

süreç birden fazla öğeyi eşleştirme, bağlantılar kurma ve zihinsel imgeler oluşturmayı<br />

kapsar. Okuduklarını zihninde yapılandırırken birey “zihinsel imgeler oluşturma,<br />

cümle içinde kullanma, sözcük yöntemine başvurma, metni kendi sözcükleri ile özetleme, yaratıcı<br />

not tutma, daha önce öğrendikleri ile yeni öğrendikleri arasında bağ kurma ve benzerlikleri<br />

bulma gibi bir dizi gayret içine girer. Bu gayretlerini metindeki “bilgileri daha anlamlı<br />

ve kullanışlı hale getirme, soruları cevaplandırma” gibi bir dizi zihinsel etkinlikle sürdürülür.<br />

Okuma-anlama sürecinde özet yazma, not tutma ve benzetim oluşturma gibi<br />

stratejiler anlamayı daha da artırmaktadır (Şimşek, vd. 1994, 461-469). Bu tür etkinlikler<br />

daha çok bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesine ve duyusal belleğe kaydedilmesine<br />

katkı sağlar.<br />

Örgütleme Stratejileri: Birey okuduklarına anlam verme sürecinde metinden<br />

edindiği mesajları zihninde yeniden düzenleyip, yapılandırabileceği etkinlikleri kullanır.<br />

Bu bağlamda, “metnin ana ve yardımcı düşüncesini belirleme, söz öbeklerini çıkarma,<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 13


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

metindeki öğeler arası ilişkileri belirleme, sebep-sonuç ilişkisine dayalı metnin düşünce örgüsünde<br />

aşamalı bir düzenleme yapma, metin içinde yer alan olay örgüsünü yatay ve dikey bağlamda<br />

ilişkilendirerek şemalaştırma, metinde işlenen düşünceyle uyumlu yeni bir yazı yazma”<br />

gibi bir dizi etkinliğe yer verir.<br />

Metinde ana ve yardımcı düşünceyi oluşturan “anahtar sözcükleri ve söz öbeklerini<br />

belirleme”, metnin düşünce örgüsünde yer alan “olgu ve olayları listeleme, sınıflama,<br />

karşılaştırma, birtakım genellemelere gitme” gibi etkinlikler de örgütlemeyi kolaylaştıran<br />

stratejiler kapsamında yer alır.<br />

Karmaşık metinleri anlama düzeyini yükseltmek isteyen bir birey, metni okurken<br />

ve metni okuduktan sonra bazı stratejileri etkin kullanmak durumundadır.<br />

Ancak bu şekilde okuma-anlama becerisini geliştirebilir (Pressley, vd., 1992, 513-555).<br />

Okuma esnasında uygulanan stratejiler bireye iki noktada katkı sağlar:<br />

1.Okunanları hatırlamada ve anlamada<br />

2.Okunanlarla ilgili yeterince anlam oluşturamadığında yeni birtakım stratejiler<br />

oluşturup bunları uygulamada.<br />

Metnin Yapısını Dikkate Alma: Metinde yapı kavramı, metnin mantık düzenini<br />

ve metin bilgisinin metin içinde işleniş biçimini gösterir. Metin düzenlenirken<br />

metnin içindeki mesajlarda, “listeleme, sıraya koyma, karşılaştırma, benzerlik ve zıtlıkları<br />

bulma, sebep sonuç ilişkisini belirleme, problem çözme, problemi tanımlama ve tasvir etme”<br />

gibi bir dizi yapılandırma kullanılabilir. Bu nedenle metnin düzenlenişi hakkında<br />

bilgi sahibi olmak okuyucunun anlama sürecini kolaylaştırmaktadır(Armbruster, vd.,<br />

1987, 331-346; Taylor, vd., 1984, 134-146).<br />

Okuma Sonrası İşe Koşulan Stratejiler<br />

Okuma sonrası işe koşulan özetleme, anlamayı kolaylaştıran bir stratejidir<br />

(Brown, 2<strong>00</strong>2). Özetleme sözlü, yazılı veya görsel ifadelerle gerçekleştirilebilir. Metin<br />

görsel şemalarla sunulduğunda, metnin önemli kısımları temel başlıklar ve terimler<br />

şeklinde kısaltılabilir. Örneğin, “metnin ana düşüncesi nedir yazar tarafından vurgulanan<br />

ana nokta nedir yazar bilgiyi nasıl bir düzenleme içinde sunmuştur” gibi<br />

sorulara cevap aranır.<br />

Sözel özetleme: Sözel özetleme, metnin bir bölümü okunduktan kısa bir süre<br />

sonra birey tarafından metnin okunan kısmıyla ilgili ana noktalar dikkate alınarak<br />

ortaya konulan yapılandırmalardır. Sözel özetleme bireyin anlayıp anlamadığını<br />

kontrol etmesi açısından oldukça faydalıdır (Duke, vd., 2<strong>00</strong>2, 205-242).<br />

Görsel Özetleme: Venn diyagramları ve anlam haritaları şeklindeki görsel<br />

düzenlemeler, metnin bütününü görmeye ve metindeki önemli bilgilerin yaratıcı bir<br />

özetlemeyle sunumuna yeni bir boyut katar. Belirginleşmiş görsel düzenlemeler, hem<br />

metindeki önemli mesajların fark edilmesinde hem de metin içeriğindeki mesajların<br />

yapılandırılmasında bireye yeni fırsatlar sunar (Vacca, 1989, 176). Başka bir ifadeyle<br />

görsel düzenlemeler, metinde sunulan ana düşünceyle diğer yardımcı düşünceler<br />

arasındaki ilişkilendirmelere ve bireyin zihninde anlamın oluşmasına hizmet eder.<br />

Okunan bir metnin teması hakkında okuyucunun zihninde görsel bir yapının oluşması,<br />

anlamın bir bütün halinde okuyucunun zihninde oluşmasını sağlar.<br />

14<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

Yazılı Özetleme:Araştırmalarla desteklenen diğer önemli bir anlamlandırma<br />

stratejisi, özetle<strong>med</strong>ir (Duke, vd., 2<strong>00</strong>2, 205-242). Özetleme, öğrenciye okuduklarını<br />

ve düşündüklerini metnin içeriğiyle tutarlı hale getirme fırsatı verir. Aynı zamanda<br />

yazılı özetlemenin gerektirdiği bir dizi kural ve ilkenin kullanımına ilişkin geri bildirim<br />

sağlar.<br />

Metni Açıklayıp ve Yönlendir<strong>med</strong>e Kullanılan Stratejiler:<br />

İyi okuyucu özelliğine sahip olmayan bir birey, okuduklarını zihninde anlamlandıramadığını<br />

ve zihinsel gücünü etkili yönlendire<strong>med</strong>iğini fark eder. Anlama<br />

sürecinde önemli olan okunan şeyin anlamını yönlendirebilmektir. Aksine iyi okuyucu<br />

özelliğine sahip olan bir birey okuduğu metnin temasına bağlı kalarak okuduğu<br />

metinde yer alan mesajlardan anlam çıkarıp, yorumlayabildiğinin farkındadır.<br />

Farkına varma, anlamanın en önemli unsurlarından biridir. Anlamı yönlendir<strong>med</strong>e<br />

birey kendisine yönelteceği sorular yardımıyla anlamın kapsamını oluşturur ve içeriğini<br />

doldurabilir. Kendisine yönelteceği sorular, metnin geneline yönelik sorular olabileceği<br />

gibi metnin ayrıntılarına yönelik soruları da içerebilir. Bu tip sorular metni<br />

açıklamaya ve anlamlandırmaya hizmet eden zihinsel etkinliklerdir.<br />

Anlamı İzleme Stratejileri: Anlamı izleme sürecinde öğrenci okuduklarını<br />

yeniden düzenler ve kontrol eder. Bu süreçte bazı stratejiler kullanır. Bu tür stratejileri<br />

kullanabilmesi için öğrencinin “biliş bilgisine” sahip olması gerekir. Biliş bilgisi, bireyin<br />

kendi biliş yapısının işleyiş biçimi hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Başka bir ifadeyle<br />

“kendini bilmesi ve tanımasıdır”. Biliş bilgisine sahip olan birey, neyi, nerede, nasıl<br />

ve ne kadar okuyup anlayabileceğine karar verebilir. Metnin yapısını belirleyebilen<br />

birey aynı zamanda belirlediği yapıyı kendi çalışmalarında nasıl kullanacağının da<br />

farkındadır. Bu durum onun metni daha iyi hatırlamasını sağlar (Carell, 1992, 475-<br />

487; Mc Gee. 1992; 581-590 Taylor, vd., 1983, 517-528). Anlamayı izleme sürecinde<br />

bireyde gözlenen yeterlikler şöyle sıralanabilir:<br />

“Sorunu belirleme ve tanımlama,”<br />

“Dikkati toplama ve tepkileri yönlendirme”,<br />

“Eksikleri giderme, hataları düzeltme ve alternatif çözüm yolları ortaya koyma”.<br />

Araştırmalar, kendini denetle<strong>med</strong>e başarısız olan bireylerin genellikle okuduklarını<br />

anlayıp-anlamama düzeylerini denetleme konusunda da yetersiz olduklarını<br />

ortaya koymaktadır (Osman, vd., 1992, 83- 99; Paris,vd., 1981, 5-22). Biliş bilgisine<br />

sahip olma tamamen okulda kazandırılan bir yeterlik değildir. Öğrencinin çocukluktan<br />

yetişkinliğe sürüp giden yetişme biçimi ve kişisel özellikleriyle ilişkili bir<br />

yeterliktir.<br />

Metni Anlama Yeterliği: Birey metin içi bağlam (sözcük, tümce ve onların bağlamları<br />

içinde ortaya çıkan bağlam) ile metin dışı bağlam (yaşantılar, dış dünyaya ait<br />

edinimler ve zihinsel şemalar) arasında sürekli etkileşimler sonucu bir anlama ulaşır.<br />

Çünkü insan zihni, anlam, yapı, bağlam ve bunlara bağlı birden çok öğeden eş<br />

zamanlı gelen uyaranları işlemek gibi bir özelliğe sahiptir (Rumelhart, 1977, 393-446).<br />

Metne dayalı öğrenmelerde birey, okuduğunu algılayıp ön yaşantıları ile<br />

bütünleştirebildiği ölçüde anlamlı öğrenmeler gerçekleştirebilmektedir.<br />

Bütünleştire<strong>med</strong>iğinde ise okudukları birbirinden bağımsız, anlamsız bir bilgi yığını<br />

haline dönüşmektedir. Bu durum bireyi okuyarak öğren<strong>med</strong>en uzaklaştırmakta ve<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 15


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

yeni arayışlara itmektedir. Zihnin etkin olmadığı öğrenmeler, anlamlı öğren<strong>med</strong>en<br />

uzak, reflekslere ve edimlere dönüşmektedir. Anlamlı öğren<strong>med</strong>en uzaklaşmanın<br />

nedeni seçilen metnin niteliği kadar okuma-anlamada kullanılan stratejilerin yetersizliğinden<br />

kaynaklanmaktadır.<br />

Metinde Yapı Anlam İlişkisi: Öğrenme sürecinde sıkça kullanılan metinler içerik<br />

ve yapı bakımından uygun şekilde tasarlandığında, anlamlı öğrenmeye katkı sağlamaktadır.<br />

Bu tür tasarımlar, bireyle metin arasında bir köprünün kurulmasını, stratejik<br />

ve derinliğine öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamaktadır. Bireyin öğrenme<br />

sürecinde anlamı yakalayamamasındaki başarısızlığının nedenlerini bulmasına yardım<br />

eder. Başarısızlığının üstesinden gelmesini sağlayacak etkinliklere yönelme fırsatı<br />

verir.<br />

Bireyin yüzeysel öğren<strong>med</strong>en stratejik öğrenmeye geçişinde metnin yapısı,<br />

anlamasını doğrudan etkilemektedir. Öğrenilenlerin hatırlanması noktasında yapılan<br />

araştırmalar, metin yapısındaki mantıksal tutarlılığın bireyin hatırlama gücünü etkilediğini<br />

göstermektedir. Engelhart ve arkadaşları (1984) ve Meyer ve arkadaşları<br />

(1980) tarafından yapılan araştırmalarda farklı metin yapılarının öğrencinin hatırlama<br />

gücü üzerinde farklı etkiler yaptığı sonucuna varılmıştır (Engelhart, vd., 1984, 65-<br />

74; Meyer, vd., 1980, 72-103; ). Şematik yapının sadece metinle ilgili bağlantıları ortaya<br />

koymak için değil, aynı zamanda hatırlama gücünü harekete geçirmek için kullanılabileceği<br />

ileri sürülmüştür. Metnin yapısı hakkında yetersiz bilgiye sahip olan<br />

öğrenciler metindeki bilgiyi kodlamada yetersiz kalmakta, bu durumun doğal sonucu<br />

olarak hatırlama güçleşmektedir (Kintsch, vd., 1978 p. 363-394) Dolayısıyla iyi<br />

yapılandırılmış metinlerin, iyi yapılandırılmamış metinlerden daha güvenilir ve daha<br />

etkili sonuçlar ortaya koyduğu belirtilmektedir.<br />

Araştırmalar, okuma–anlama stratejileri hakkında bilgilendirilen ve okumaanlama<br />

stratejilerinin nasıl kullanacağının farkında olan öğrencilerin okuma-anlama<br />

düzeyinin yükseldiği ve iyileştiği yönünde bulgular sunmaktadır.<br />

Okuma-Anlamada İzlenen Yaklaşımlar: Okuma-anlama sürecinde metin merkezli<br />

bir yaklaşım izlediğinde birey metinle edilgen bir etkileşim içine girer. Bu noktada<br />

birey, metinde sunulan düşünceleri ve mesajları zenginleştirerek kullanamadığı<br />

gibi kendi yaratıcılığını da sınırlar. Kendi yaşantısını, özel alan bilgisini ve artalan bilgisini<br />

kullanamaz. Okuduklarını anlamlandırmada ve üzerinde düşünerek yeni bağlamlar<br />

oluşturmada güçlük çeker.<br />

Metinden hareketle ortaya konulan anlamlandırmalar, birey için sığ ve yüzeyseldir.<br />

Emeksiz (1999) tarafından metnin derin yapısındaki anlama ulaşmada kullanılan<br />

soru sormayı konu alan proje çalışmasında, öğrencilerin metin tabanlı, iç doğrultulu,<br />

tümevarım esaslı bir yaklaşım izledikleri ve dünya bilgilerini yeterince işe koşamadıkları<br />

sonucuna varılmıştır. Bu durum okuyucuyu, sözcükleri metinde geçen<br />

anlamı sınırlı düzeyde kullanmaya, yazarın bakış perspektifi doğrultusunda ufkunu<br />

daraltmaya, yazarın ortaya koyduğu düşünceleri geliştirmekten uzaklaşmaya ve<br />

düşünsel kısırlığa itmektedir.<br />

Okuma-Anlama Stratejilerinin Öğretiminde İzlenecek Aşamalar<br />

Öğrenme-öğretme stratejilerinin öğretiminde öğretmen, öğrenci, aile ve okul<br />

işbirliği esastır. Bu paydaşların işbirliği sonucunda her öğrencinin farklı öğrenme<br />

16<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

süreçlerine gereksinim duyabileceği noktasında ortak bir görüş oluşturulmak durumundadır.<br />

Öğretmen, öğrencinin farklı öğrenme taktikleri kullanarak öğrenebileceğini<br />

göz önünde tutarak öğrenciyi merkeze alan bir öğrenme sürecini işe koşmalıdır.<br />

Böyle bir süreç içinde yer alan her öğrenci, aktif öğrenmenin gerektirdiği sorumlulukları<br />

üstlenmek durumundadır.<br />

Öğretmenler okuma-anlama stratejilerinin öğretiminde bazı temel kabullerden<br />

hareket etmek durumundadır. Bu kabuller:<br />

“Farklı bilişsel amaçlara hizmet edecek okuma-anlama stratejileri de farklıdır.<br />

Etkin bir okuma-anlama süreci, okuma-anlamanın bileşenleri arasında aşamalılığın<br />

ve uyumun sağlanmasını gerektirir.<br />

Her okuma-anlama stratejisi öğrencinin anlamasını kolaylaştırmak için işe<br />

koşulur.”şeklinde sıralanabilir.<br />

Bu nedenle öğretmen, okuma-anlama stratejilerini öğrencilerin bilgi ve becerileriyle<br />

ilişkilendirerek uygulanabilir bir yaşantıya dönüştürmelidir. Seçtiği ve uyguladığı<br />

okuma-anlama stratejilerinin verimliliğinin her öğrenci için aynı düzeyde gerçekleş<strong>med</strong>iğini<br />

bilmelidir.<br />

Öğretmen, okuma-anlamada işe koşulabilecek bazı stratejilerin model uygulamalarını<br />

(sesli okuma, önemli noktaları belirleme, ana düşünceyi bulma, metnin türünü<br />

belirleme, metnin düşünce yapısının analiz etme, cümle, paragraf ve metin içi<br />

paragrafların birbiriyle ilişkisini analiz etme gibi) sınıf içinde göstermelidir.<br />

Model Uygulamalar Yapma: Öğretmen, öğretim sürecinin her aşamasında<br />

model uygulamalara yer verebilir. Bu uygulamalar sayesinde daha öğretim sürecinin<br />

başında öğrencilere, öğretim stratejisiyle okumanın bileşenlerinin nasıl uyumlu kullanıldığını<br />

göstermiş olur. <strong>Genel</strong>likle okuyarak öğrenme süreci, başkalarının niyet ve<br />

düşünme biçimlerini fark etmeye dayanır. Ancak öğrenciler için uygun okuma şeklini<br />

belirlemenin yolu, öğrencilerin öğrenecekleri şeyleri görmelerini sağlamakla mümkündür.<br />

Bu noktada öğretmenin görevi, okuma-anlama sürecinde öğrenciye öğrenme<br />

stratejisinin nasıl işlediğini göstermektir (Bauman, vd.,1987, 608-612; Heler, 1986, 415-<br />

422). Mikro uygulamalar esnasında öğretmen, öğrencilerin düşüncelerini yüksek<br />

sesle dile getirmeleri için yeterince fırsat vermelidir. Öğretmen bunu yaparken,<br />

öğrencinin düşünme stratejisini nasıl kullanacağını açıklamalı, onun düşüncesini dışa<br />

vurmasını sağlamalıdır. Öğrenciye böyle bir fırsatın verilmesi, anlamlı öğrenmesi açısından<br />

son derece önemlidir.<br />

Rehberlik Etme: Rehberlik etme, adından da anlaşılacağı gibi öğretmen tarafından<br />

öğrencilere kolayca öğrenecekleri ve uygulama yapabilecekleri bir çevrenin<br />

hazırlanmasını ve öğrenmenin her aşamasında psikolojik destek bulabilecekleri yardımı<br />

gerektirir. Fiziki ve psikolojik yönden hazırlanan bir ortamda, öğrenciler yeterince<br />

dönüt ve düzeltme alabilir. Ancak böyle bir ortamda öğretmen ve öğrenci stratejiyi<br />

birlikte yürütür, ortaya çıkan sorumlulukları birlikte paylaşabilir (Bauman, vd.,<br />

1987, 608-612; Gambrell, vd., 1987, 638-642).<br />

Öğretmen, seçilen stratejiye uygun biçimde metin üzerinde yapısal düzenlemelerin<br />

yapılışını model olarak birkaç kez gösterdikten sonra, öğrencilerden, metnin<br />

yazarının düşünce örgüsünü belirlemelerini ister. Bu süreçte öğretmen, öğrencilerin<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 17


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

öğrenmelerine rehberlik edecek sorular sormak, metinde özellikle metnin yapısını<br />

çağrıştıran temel kavram ve sözcüklere dikkatlerini çekmek suretiyle metindeki<br />

ayrıntılara ilişkin ipuçları verebilir. Daha sonraki uygulamalarda öğrenciye stratejiyi<br />

bağımsız olarak yerine getirebileceği sorumluluklar verir. Uygulama anında öğrencinin<br />

atacağı adımları eksiksiz atması konusunda yüreklendirir, destekler. Eksikleri söz<br />

konusu olduğunda onlara eksiklerini giderici ek uygulama fırsatı verir.<br />

Bağımsız Uygulamalara Yer Verme: Öğretmen dersin uygulamalı kısmında<br />

öğrencilere okuma anlama stratejilerini kullanmaları konusunda tam sorumluluk<br />

verecek düzenlemeler yapabilir. Bu aşamada öğrenciler stratejileri kendileri seçer ve<br />

kendileri uygular. Burada önemli olan öğrencinin öğretim sürecinin önemli bir parçası<br />

olan stratejiyi doğru uygulaması ve uygulamada kendisine güven oluşturmasıdır.<br />

Stratejinin uygulanışı sırasında öğrencilerin hem doğru uygulamayı hem de<br />

uygulamada yapmış oldukları yanlışları görme, tartışma ve düzeltme fırsatı ile yüz<br />

yüze gelmeleri sağlanır. Amaç öğrencinin uygulamada başarısızlığına neden olan<br />

durumları kendisinin görüp ortadan kaldırması için ona bu dönütün verilmesidir.<br />

Öğrencinin Kendi Başına Düzenlemeler Yapmasına Fırsat Verme: Öğrenmeöğretme<br />

stratejilerinde algılama, ayırt etme, anlama, zihinde yapılandırma gibi bilgi<br />

işleme süreçlerini işe koşup değerlendirilebilen bir öğrenci, öğrenme stratejilerinin<br />

alandan alana, temadan temaya değişiklik göstereceğini fark eder. Bu farklılığı bilen<br />

öğrenci kendi düzenlemelerinde en etkili olan stratejileri seç<strong>med</strong>e bilinçlice hareket<br />

eder. Okuma-anlama sürecinde pek çok stratejinin kullanıldığını bilmesinden öte,<br />

stratejilerin her birinin ne zaman ve nasıl kullanılması gerektiğinin farkına varır<br />

(Malone, vd., 1992, 270-279).<br />

Sonuç olarak, okuma-anlama stratejilerinin öğretiminden birinci derecede<br />

sorumlu olan eğitim fakültelerinin ilgili bölüm ve anabilim dallarıdır. Bu bağlamda<br />

İlköğretim Bölümlerinin Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı ve Türkçe Eğitimi Bölümü<br />

Programlarında yer alan Türkçe öğretimi ve Türkçe özel öğretim derslerini yürüten<br />

öğretim elemanları, derslerinde, okuma-anlama stratejilerinin öğretimini ne zaman<br />

ve ne düzeyde uygulamaya koyacaklarını gerekçeleriyle ortaya koymak durumundadır.<br />

Öğretmen adayı öğrenciler okuma-anlama çalışmalarında niçin böyle bir stratejiyi<br />

kullanmaları gerektiği noktasında bilgilendirilmelidir. Öğretmen adayları bilgilenmenin<br />

yanında birebir uygulamalıdır. Bütün bunları öğrendikten sonra öğrencilerine<br />

öğretebilirler. Öğrenciler de ancak o zaman okuma-anlama stratejilerini amacına<br />

uygun kullanma yeterliğine ulaşabilir.<br />

Türkçe öğretimi derslerinde metinlerde ana ve yardımcı düşünceyi bulma,<br />

metinle ilgili soruları yanıtlama, metni zihinde canlandırma, metnin düşünce örgüsünü<br />

şematik hale getirme, olayların sırasını anlama, yazarın niyetini anlama, yazarın<br />

düşünceleri üzerinde empati yapma, verilen mesajların geri planındaki anlamı<br />

yakalama, yönergeleri izleme, eleştirel okuma, okuduğu mesajları sosyal yaşama<br />

aktarma gibi anlamlandırma becerilerini geliştirecek uygulamalara yer verilmelidir<br />

İlköğretimden yükseköğretime kadar öğrencilerin okuma-anlama sürecinde<br />

başarılı olmaları, okuma-anlama sürecinde edindikleri okuma-anlama stratejilerini<br />

uygulayabilme güçlerine bağlıdır. Bu becerilerin öğretimi ise öğretmen adaylarının<br />

iyi yetiştirilmesiyle mümkündür.<br />

18<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

Kaynakça<br />

Alexander, P. A. and Jetta T. L. (2<strong>00</strong>0) Learning From Text: A Multimensional And<br />

Developmental Perspective, in M. L. Kamıl, P. Mosenthal, P.D. Pearson & R.Barr (eds)<br />

Handbook Reading Sesearch Vol.III pp.285-310 Newyork Lonman.<br />

Ames, C. (1992). Achivement Goals And The Classroom Motivational Climate. in D. Shunk & J.<br />

Meece (Eds) Student perceptions in the clssroom (pp.324-349) Hillsade N,J, Rlbaum.<br />

Anderson R.C. and Pearson P.D. (1984). A Schema Theroetıc View Of Basic Processse in Reading.<br />

İn P.D.Pearson,R, Barr M.C. Kamil & P.Mosenthad (Eds) Homebook of Reading Research<br />

(pp 255-291) New York Longman.<br />

Armbruster, B. B, Anderson, T. H. and Ostergag, J. (1987). Does text structer/summarization instruction<br />

facilitate learning from expository text. Reading Research Quarterly 22, 331-<br />

346.<br />

Bauman, J. F & Ballard, P.Q.(1987) A Two Step Model For Promotion İndepence in<br />

Comprehension. Journal of Reading, 30, 608-612.<br />

Brown, R. (2<strong>00</strong>2). Straddling Two Worlds: Self-Directed Comprehension Instruction For Middle<br />

Schoolers, In C.C Block & Pressley (Eds) Comprehension Instruction: Research-based<br />

best practice (pp. 337-350) New-York Guilford.<br />

Carell, P. L. (1992). Awarenes Of Text Structure Effects Of Text Organization Of Memory: Text Of<br />

A Cognitive Hypothesis With Limited Exsposure Time. Discourse Process, 9, 475-487.<br />

Duke, N. and Pearson, P. D. (2<strong>00</strong>2). Effective practices for developing reading comprehension. In<br />

A.E. Farstrup & S.J.Samuels (Eds) What Research Has To Say About Reading Instruction<br />

(3rd ed, pp. 205-242) Newark DE: İnternational Reading Association.<br />

Emeksiz, E. Z. (1999). Yabancı Dil Öğrenimini Sürecinde Yer alan Metin Okuma ve Anlama<br />

Derslerinde Metin Okur Etkileşiminde Öğretmenin Rolü: Soru Sorma Teknikleri ve<br />

Etkililiğinin Ölçülmesi. Eskişehir Anadolu Ü. Proje Fonu.<br />

Engelhart C. S. and Hiebert E. H. (1984) Childrens developing awareness of text structure in<br />

expository materials. Journal of Educational Psychology 76, (1) 65-74.<br />

Gambrell, L. B, Kapius, B. A. and Wilson, R. M. (1987). Using Mental Imagery and<br />

Summarization to Achive İndepence in Comprehension. Journal of Reading, 30, 638-642.<br />

Heller. M. F. (1986). How do you know what you know Metacognitive modelling in the content<br />

areas. Journal of Reading, 29, 415-422.<br />

Hoska D. M. (1993). Motivating learners through CBI feedback:Develping a positive learner<br />

perspective İn J.V.Dempsey & G.C. Sales (eds) Interactive Instruction an Feedback<br />

(pp.105-132) Englewood Cliffs, NJ: Educatonal Technology Publications.<br />

Kintsch, W. and Van Dijk, T. A. (1978) Toward A Model Of Text Comprehension and Production,<br />

Psychological Review, 85, 363-394.<br />

Isaac J. D., Sansone, C. and Smith J. L. (1999). Other people as asource of interest in an activity.<br />

Journal of Experimental Social Psyhchology, 35, 265-293.<br />

Levin, J.R., and Pressley, M. (1981). İmproving Chilrens Prose Comprehension: Selected<br />

Strategise That Seem to Succeed. In C.M.Santa & B. L Hayes (Eds) Childrens Prose<br />

Comrehension: Research and Practice (pp. 44-71) Newark DE: internationale Reading<br />

Association.<br />

Malone, L. D. and Mastropieri, M. A. (1992). Reading Comprehension İn Truction:<br />

Summarization and Self-Monitoring Training For Students With Disabilities.<br />

Exceptional Children, 58, 270-279.<br />

Mc Gee. (1992). Awarenes Pof The Text Structure: Effects On Children’s Recall Of Expository<br />

Text. Reading Research Queterly, 17, 581-590.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 19


Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />

Meyer B. J. F. and Brandt D. M. and Bluth G.J. (1980). Use Of Top Level Structure in Text Key For<br />

Reading Comprehension Of Ninth-Grade Students. Reading Reseach Quarterly 16 (1),<br />

72-1<strong>00</strong>3.<br />

Morgan, Clıfford T. (1991). Psikolojiye Giriş (Çev: Sirel Karakaş, Hüsnü Arıcı, Orhan Aydın ve<br />

diğerleri) Hacettepe Üniversitesi Yayın No:1) Ankara.<br />

Osman M.E and Haneffin, M. J. (1992) Metacognition Resaerch and Theory: Analysis and<br />

Implications For Instructional Design Educational Technolgy Research and<br />

Development, 40 (2) 83-99.<br />

Pressley, M. (2<strong>00</strong>0). What schould comprehension instruction be the instruction of. in M. L.<br />

Kamıl, P.Mosenthal, P.D. Pearson & R. Barr (Eds)handbook of reading Research Vol, III<br />

pp. 545-565 Newyork, Longman.<br />

Pressley M. and Wharton-Mc Donald, R. (1997). Skilled Comprehension İnstruction and İts<br />

Development Through İnstruction. School Psychology Review, 26, 448-466.<br />

Özçelik, D. A., (1987) Eğitim Programları ve Öğretimi, <strong>Genel</strong> öğretim Yöntemi. Ankara, OSYM<br />

Eğitim Yayını.<br />

Paris, S.B and M. Myers. (1981). Comprehension Monitoring, Memory And Study Strategies Og<br />

Good And Poor Readers. Journal of Reading Behavior. 14 (1). 5-22.<br />

Reynolds, P. L. and Symons, S. (2<strong>00</strong>1) Motivational Variables and Childrens Text Research.<br />

Journal of Educatonal Psychology 93 (1). 14-23.<br />

Riding, R. (2<strong>00</strong>2). School Learning and Cognitive Style. David Fulton Publishers, London<br />

Britanin.<br />

Rumelhart, D. J. (1977). Toward and Interactive Model of Raeding. In Effects of Rhetorical<br />

Organizatıon on ESL Readers TESOL Quaterly (18), 393 -:446.<br />

Schraw, G., Brunning R. and Svaboda C. (1995). Source Of Stimotional Interst, Journal of<br />

Reading Behaviour, 27, p.1-7.<br />

Schraw G. and Dennison R. S. (1994) The Effect Of Reader Purpose On Interest and Recall.<br />

Journal Reading Behaviour, 26, (1),p1-18.<br />

Schıfelele U. (1999). İnterest and Learning From Text, Scientific Studies of Reading. 3, p.57-279.<br />

Schuder, T. (1993). The genesis of transactional strategies instruction in reading program for atrisk<br />

students. The elemantary School Journal, 94, p.183-2<strong>00</strong>.<br />

Senemoğlu N. (1997). Gelişim Öğrenme ve Öğretim, (Kuramdan Uygulamaya). Spot<br />

Matbaacılık Ankara.<br />

Skinner A. Wellborn J.G and Connell J. P (1990). What It Takes To Do Well in School and Whether<br />

I Have Got It: A Process Model Of Perceived Control and Children’s Engagement and<br />

Achivement in School. Journal of Educational Psychology 82 (1) 22-32.<br />

Şimşek, A. ve Deryakulu D. (1994). Kubaşık Kümelerde Akran Etkileşimini Artırmanın Bir Yolu<br />

Olarak Türetimci Öğrenme, 28-30 Nisan Çukurova Üniversitesi I.Eğitim Bilimleri<br />

Kongresi, Cilt 2, s.461-169.<br />

Taylor B. M. and S. J. Samuel. (1983). Children’s Of Text Structure İn The Recall Of Expository<br />

Material. Amrican Educational Research Journal, 20, (4) 517-528.<br />

Taylor, B .M and R. W. Beach. (1984). The Effects of Text Structure Instruction on Middle-Grade<br />

Students Comprehension and Production of Expository Text . Reading Research<br />

Quaterly 19 134- 146.<br />

Vacca R.T., Vacca, J.L (1989). Content Area Reading (3rd ed) New York:Harper Collins.<br />

Wentzel K. R. (1993). Motivation and Achievement in Early Adolescence The Rol Of Multıple<br />

Classroom Goals. Journal of Early Adoloscence 13, 4-20.<br />

Yalçın, A. (2<strong>00</strong>2). Türkçe Öğretim Yöntemlerinde Yeni Yaklaşımlar, Akçağ Yayınları Ankara.<br />

20<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u H. Ömer Beydoğan<br />

STRATEGIES EFFECTING READING AND<br />

COMPREHENSION<br />

H. Ömer BEYDOĞAN*<br />

Abst ract<br />

Human learn throughout their life. Great deal of learning is acquired<br />

from the reading text. The ways that people acquire knowledge through reading<br />

and comprehension are different each other. When the people have good reading-comprehension<br />

skills, they learn easily and acquire at high achievements<br />

standard. A natural result of this process, reading-comprehension skills determine<br />

next achievements of students from primary school to university. The process<br />

of reading and comprehension skills development shouldn’t be up to individuals.<br />

Motivational strategies, meaning strategies and recall strategies must<br />

be used effectively develop their reading and comprehension skills<br />

In learning process when cognitive style matches with the task, individual<br />

will find learning relatively easy. However, if the task different from their<br />

style then the individual finds learning more difficult. In this study, it has been<br />

researched reading and comprehension strategies which improve reading and<br />

comprehension skills and order strategies in teaching were given.<br />

Key Words: Learning strategies, reading-comprehension, learning<br />

styles, reading and comprehension strategies<br />

* Asst. Prof. Dr.; Ahi Evran University, Faculty of Education, Department of Educational<br />

Sciences Kırşehir/Türkiye<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 21


OKUDUĞUNU ANLAMA BECERİLERİ ÖLÇEĞİ<br />

GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI<br />

Cevdet EPÇAÇAN*<br />

Melih ERZEN**<br />

Özet<br />

Bu araştırmanın amacı ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin<br />

Türkçe derslerinde öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini<br />

kazandırmak için işe koştukları strateji ve teknikleri ne düzeyde uyguladıklarını<br />

ortaya koyacak bir ölçeği geliştirmektir. Ölçek maddeleri araştırmacı tarafından<br />

ilgili literatür taranarak ve öğretmen görüşlerine başvurularak hazırlanmıştır.<br />

Toplam 45 madde belirlenmiştir. Ölçek Ankara İl Millî Eğitim<br />

Müdürlüğü bünyesinde çalışan 172 öğretmene uygulanmıştır. Uygulamanın<br />

sonunda ölçek 32 maddeye indirilmiştir. Bu maddelerden 24’ü olumlu, 8’i olumsuz<br />

özellik göstermektedir. Ölçeğin Kaiser-Mayer-Olkin (KMO) katsayısı 0.81,<br />

Barlett Testi anlamlılık değeri 0.<strong>00</strong>0 bulunmuştur. Ölçeğin cronbach- alpha<br />

güvenirlik katsayısı 0.86 olarak bulunmuştur. Bu değerin oldukça iyi olduğu<br />

söylenebilir.<br />

Anahtar Sözcükler: Okuduğunu anlama, okuduğunu anlama stratejileri,<br />

ölçek<br />

Gi riş<br />

Okuma etkinliği, insanoğlunun bilgi kapasitesini artıran, düşünce ve inançlarına<br />

şekil veren, ona kişilik kazandıran etkin bir süreçtir. Bu süreç bireyin biyolojik,<br />

psikolojik, fizyolojik özelliklerinin etkin bir bütünlük içinde çalıştığı düşünsel bir<br />

etkinliktir. Bu etkinliğin özünde “anlama” hedefi vardır. Okuma sürecine ilişkin birçok<br />

farklı ama temelde anlamaya dayanan tanımlar yapılmıştır. Okuma, yazıya geçirilmiş<br />

bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak ve aynı zamanda seslere<br />

çevirmek, yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmektir (TDK, 2<strong>00</strong>5).<br />

Okuma, bilişsel davranışlarla psikomotor becerilerin ortak çalışmasıyla yazılı sembollerden<br />

anlam çıkarma etkinliğidir, yazının anlamlı sesler haline dönüşmesidir<br />

(Demirel ve Şahinel, 2<strong>00</strong>6, 81). Okuma ön bilgilerin kullanıldığı, yazar ve okuyucu<br />

arasındaki etkili iletişime dayalı, uygun bir yöntem ve amaç doğrultusunda, düzenli<br />

bir ortamda gerçekleştirilen bir anlam kurma sürecidir (Akyol, 2<strong>00</strong>5, 1). Okuma<br />

beyinde gerçekleşen anlam kurmaya dayalı karmaşık bir düşünme sürecidir. Okuma,<br />

bir yazıyı, kelimeleri, noktalama işaretleri ve diğer bütün öğeleriyle görme, algılama<br />

ve kavrama eylemidir (Ünalan, 2<strong>00</strong>1, 86). Okuma, dilsel kodla işaretlenmiş, yazara ait<br />

duygu, düşünce, kanı ve yorumların okur tarafından önce grafik işaretlerinin algı-<br />

* Dr.; Siirt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Araş. Görevlisi, Siirt.<br />

** Dr.; Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Türk Dili ve Edebiyatı Okutmanı, Ankara.<br />

22<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />

lanması, sonra da anlıksal bazı işlemleri içeren bilişsel bir süreç sonunda içeriğin algılanması<br />

eylemidir ( Kuzu, 2<strong>00</strong>3, 36). Okuma, yazıdaki duygu ve düşüncelerin kavranması,<br />

çözümlenmesi ve değerlendirilmesi gibi fizyolojik, zihinsel ve ruhsal yönleri<br />

bulunan karmaşık bir süreçtir (Sever, 1995, 12). Okuma etkinliği aktif bir süreçtir.<br />

Okuyucu okuduğu zaman yazara sorular sorar, yazarla tartışır. Bazı zamanlar okuyucu<br />

okuduğu metin aracılığıyla zihinsel olarak bir sorun içine itilir, okuyucu bu<br />

sorunu çözmek için çaba sarf eder. Bu çabanın sonucunda, okuyucunun önceki bilgileri<br />

ve deneyimleriyle de şekillenen bireysel yorum ve anlamlar ortaya çıkar (Pressley,<br />

2<strong>00</strong>1, 13).<br />

Okumada temel amaç okuduğunu kavrama ve bu yolla anlama yeteneğini<br />

geliştir<strong>med</strong>ir. Okuduğunu anlama, yazılı bir materyalden anlam çıkarmayı, ayrıntıları<br />

kavramayı gerektiren daha ilköğretim düzeyinde öğrencilere kazandırılması gereken<br />

temel dil becerilerinden biridir (Rose ve diğ. 2<strong>00</strong>0, 55). Okuduğunu anlama becerisi<br />

okuyucunun yazılı dildeki sembolleri tanıma ve algılamasına, dilsel bilgisine,<br />

zihinsel becerilerine ve dünya ile ilgili becerilerine dayanır. Bunların ötesinde, okuyucunun<br />

istekliliği, okumaya ilgisi, yargıları, okuma amacı ve okumanın gerçekleştiği<br />

ortam da okuduğunu anlama düzeyini etkilemektedir (Akyol, 2<strong>00</strong>5, 3).<br />

Demirel ve Şahinel (2<strong>00</strong>6, 89), iki ayrı çaba gibi görünen “okuma” ve “anlama”nın<br />

aslında birbirine neden – sonuç ilişkisi ile bağlı olduğunu belirterek, anlayarak<br />

okumanın birinci aşamasını iyi okumak, ikinci aşamasını da yazıyı kavramak olarak<br />

gösterirler.<br />

Öğrencinin okuduğunu sağlıklı bir biçimde anlayabilmesi için okuma öncesi,<br />

okuma sırası ve okuma sonrasında etkin olması, birçok strateji ve tekniği kullanabilmesi<br />

önemlidir. İyi bir okuyucu okuma öncesinde bir amaca sahiptir, metni gözden<br />

geçirir, ana hatlarıyla tarar, metinde nelerden söz edildiği hakkında hipotezler ileri<br />

sürer. Okuma esnasında metni baştan sona kadar okur. Bazen okumalarını tekrarlayabilir,<br />

okuduğu metinle ilgili notlar alabilir, okuduklarıyla ileri sürdüğü tahminlerini<br />

kontrol eder. Metinle ilgili özetlemeler yapar, metinde ileri sürülen düşünceleri<br />

araştırır, kendi ön bilgileriyle karşılaştırır, yazarla kendi düşünceleri arasında kritikler,<br />

çözümlemeler, yorumlamalar yapar. Okuma boyunca metnin temel özelliklerini<br />

gözlemler. Okuma esnasında metinde karşılaştığı problemleri tanımlar. Anlaşılmayan<br />

sözcükler, cümleler, paragraflar için tekrarlı okumalar yapar, farklı etkinliklerle<br />

karanlık noktaları aydınlatmaya çalışır. Okuma boyunca okuduğu metni değerlendirir,<br />

metin hakkında kararlar verir, metnin iyi ya da kötü yazıldığı konusunda düşünce<br />

ileri sürer, okuyucuların ilgisini çekecek nitelikte bir eser olup olmadığını belirlemeye<br />

çalışır. Okuma sonrasında iyi bir okuyucu seçici tekrarlı okumalarla metnin<br />

genel anlamını, düşüncelerini özetlemeye çalışır. Metinle ilgili yansımalar yapar.<br />

Metinden gelecekte nasıl yararlanılabileceğini, metnin kendisine neler kazandırdığını<br />

düşünür.<br />

Demirel’e göre bir metni anlayarak okuyabilmek için aşağıdaki yöntemlerden<br />

yararlanılmaktadır (Demirel ve Şahinel, 2<strong>00</strong>6, 89):<br />

• Yazıda ele alınan konuyu belirlemek<br />

• Anlamı bilinmeyen sözcüklerle, anlaşılmayan cümle ve paragrafları saptamak<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 23


Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />

• Anafikri bulmak<br />

• Yardımcı fikirleri bulmak<br />

• Metnin genel düşünce ve anlatım yapısını belirleme<br />

• Metin anlaşılmadığında okuma hızını azaltma.<br />

Okuduğunu anlama etkin bir süreçtir. Düşünme süreçleri, metinsel içerik,<br />

okuyucunun bilgisi, beklentileri ve okuma amaçları arasında bağlantılar sağlayan<br />

bilinçli, zihinsel etkinlikler aracılığıyla sürdürülür. Okuduğunu anlama etkinliklerinde<br />

temel amaç, okuyucunun düşünce gelişimini inşa etmektir. Böylece okuyucu<br />

anlayarak okuyabilir, bilişsel betimlemelerini yapabilir, başkalarıyla iletişim kurduğunda<br />

yeni öğrenmeler, anlamalar ortaya koyabilir (Block, 2<strong>00</strong>4, 2).<br />

Okuduğunu anlama stratejileri, anlamanın güçleştiği durumlarda, öğrencinin<br />

akademik konulardaki performansını geliştirebilen bilişsel araçlar olarak tanımlanır<br />

(Piloneita, 2<strong>00</strong>6, 27). Okuduğunu anlama stratejileri okuduğunu anlamayı geliştiren<br />

yapılandırmacı süreçlerin etkin bir parçası olarak kullanılır. Etkili okuyucular, anlamı<br />

yapılandırmak için okuma öncesi, okuma esnası ve sonrasında okuduğunu anlama<br />

stratejilerini kullanırlar. Aynı şekilde etkin öğretmenler de metin sürecini geliştirici<br />

stratejileri kullanmada ve okuma amacına dayalı stratejilerin kullanımını anlamada<br />

öğrencilerine yardım ederler. Anlamı yapılandırma, öğrencinin okuyabileceği, ön bilgilerini,<br />

problem çözme ve tahmin yapma becerilerini kullanarak yanıtlayabileceği<br />

metinlerle etkileşim içinde olmayı gerektirir. Etkin okuyucular okuduğunu anlamada<br />

etkindirler, okudukları metinden yeni anlamlar yapılandırabilmek için ön bilgilerini,<br />

değişik strateji ve teknikleri işe koşarlar. Okuma süreci, rüzgarın toprak üzerindeki<br />

etkili esmesine benzer. Rüzgar toprağın üzerindeki kiri ve tozu yalnızca toprak izin<br />

verdiği kadar kaldırır. Okunan bir metnin anlaşılması ve yorumlanması da ancak<br />

okuyucunun ön öğrenmeleri ve deneyimleri el verdiği ölçüde gerçekleşir (Pressley,<br />

2<strong>00</strong>1, 158).<br />

Okuduğunu anlama stratejileri; etkin, yetenekli olmaya, kendi kendini geliştirmeye,<br />

bilinçli okumaya katkı sağlayan, öğrenilebilen yöntemlerdir.<br />

Sınıf öğretmenleri okuduğunu kavrama stratejilerini gösteri, model olma veya<br />

rehberlik etme yoluyla metin okuma sırasında kullanabilirler. Öğretmen veya öğrenci<br />

olsun bir metin okuyan bir kimse, bu yöntemleri öğrendiği ve uyguladığı zaman<br />

ikinci kişilerin yardımı olmaksızın etkili bir biçimde metinle (yazarla) etkileşim kurabilir<br />

(Pressley, 2<strong>00</strong>1, 177). Tom Trabasso ve Edward Bouchard (Pressley, 2<strong>00</strong>1, 176) da<br />

okuduğunu anlama düzeyini yükselten kavrama stratejilerini 12 başlık altında toplamışlardır:<br />

• Kavramayı izleme<br />

• Grafikler, örgütlemeler, şemalar oluşturma<br />

• Etkin dinleyici olma<br />

• Zihinsel benzetmeler, semboller kullanma<br />

• Belleksel öğretim yapma<br />

• Ön bilgileri kullanma<br />

• Soru yanıtlama<br />

24<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />

• Soru üretme<br />

• Öykü yapısı oluşturma<br />

• Özetleme<br />

• Sözcük bilgisi öğretimi<br />

• Çoklu strateji öğretimi<br />

Yöntem<br />

Bu araştırmanın amacı ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin<br />

Türkçe derslerinde öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini kazandırmak için işe<br />

koştukları strateji ve teknikleri ne düzeyde uyguladıklarını ortaya koyacak bir ölçeği<br />

geliştirmektir.<br />

Ölçek formunun geliştirilmesi için, araştırmanın ilk aşamasında sosyo-ekonomik<br />

düzey açısından farklı okullarda görev yapan 15 sınıf öğretmeniyle, okuduğunu<br />

kavrama stratejilerinin işe koşulmasına ilişkin açık uçlu sorulara dayanan bir görüşme<br />

yapılmıştır. Gerek görüşme formunun betimsel analizinden elde edilen bilgilerle,<br />

gerekse okuduğunu kavrama stratejilerine ilişkin kuramsal kaynaklardan yararlanılarak,<br />

sınıf öğretmenlerinin görev yaptıkları okulun sosyo-ekonomik düzeyine, hizmet<br />

yıllarına, mezun oldukları bölüme ve cinsiyetlerine göre, okuma öncesinde,<br />

okuma esnasında ve okuma sonrasında okuduğunu anlama stratejilerini ne düzeyde<br />

işe koştuklarını betimlemeyi hedefleyen likert tipi 5’li bir ölçek formu hazırlanmıştır.<br />

Derecelemeler, “Her Zaman Yaparım”, “Çoğu Zaman Yaparım”, “Arasıra Yaparım”,<br />

“Yapmam”, “Hiç Yapmam” biçiminde yapılmıştır.<br />

Hazırlanan anketin kapsam geçerliğini sağlamak uzman görüşüne başvurulmuştur.<br />

Uzmanlardan alınan eleştiriler doğrultusunda anket formu yapılan düzeltmeler<br />

sonrasında ön uygulamaya hazır konuma getirilmiştir. Ön uygulama için<br />

Ankara ilindeki tüm ilköğretim okulları evren olarak kabul edilmiştir. Anket seçkisiz<br />

örnekleme yoluyla farklı sosyo-ekonomik çevrede bulunan ve esas araştırma kapsamı<br />

dışında olan ilköğretim okullarındaki 150 sınıf öğretmenine uygulanmıştır.<br />

Ölçeğin esas uygulaması için araştırma evrenini, 2<strong>00</strong>5 – 2<strong>00</strong>6 öğretim yılında<br />

Ankara merkez ilçelerinde (Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Mamak, Sincan) bulunan<br />

ilköğretim okullarında görevli olan ilköğretim sınıf öğretmenleri oluşturmuştur.<br />

Araştırmanın örneklemi de ismi geçen merkez ilçelerde yer alan ilköğretim okullarından<br />

random seçilen 14 ilköğretim okulu ve bu okullarda görevli ilköğretim sınıf<br />

öğretmenlerinden oluşturulmuştur. Örneklemi oluşturan ilköğretim okullarındaki<br />

görevli sınıf öğretmenlerinin %75’ine ulaşılabilmiştir. Veriler toplandıktan sonra<br />

anketin yapı geçerliği için faktör analizine başvurulmuştur. Faktör analizi binişik<br />

madde kalmayıncaya kadar tekrarlanmıştır. Faktör yükü .40’ın altında olan maddeler<br />

anketten çıkarılmıştır. Sonuç olarak üç boyuttan ve 32 maddeden oluşan bir ölçek<br />

elde edilmiştir. Her üç faktörün toplam varyansı açıklama oranı % 37,818’dir.<br />

Maddelerin faktör yük değerlerinin .448 ile .675 arasında olduğu saptanmıştır.<br />

Ardından anketin güvenirliği için yapılan analizde iç tutarlılık katsayısı (cronbach<br />

alpha) .86 bulunmuştur. Ölçeğin güvenirliliğini kuvvetlendirmek amacıyla ön uygulamada<br />

öğrencilerin almış olduğu toplam puanlarına göre oluşturulan alt %27’lik ve<br />

üst %27’likgrupların madde puanları arasındaki farklar ilişkisiz gruplar t testi kullanılarak<br />

sınanmıştır (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4: 165).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 25


Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />

Bulgular ve Yorum<br />

Faktör analizi yapılmadan önce verilerin faktör analizine uygunluğu KMO ve<br />

Bartlett Sphericity testiyle belirlenmiştir. Çünkü veriler üzerinde faktör analizinin<br />

yapılabilmesi için KMO değerinin en az ,60 olması ve Bartlett Sphericity testinin<br />

anlamlı çıkması önerilmektedir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4, 120). KMO Testi değeri .816,<br />

Bartlett Sphericity testi değeri 1708,487 (p


u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />

den oluşan ölçekten, faktör yükü 0,40’ın altında olan maddeler atılmış, 32 maddeden<br />

oluşan ve üç faktörde toplanan bir ölçek yapısına ulaşılmıştır. Tüm maddelerin faktör<br />

yük değerlerinin .448 ile .675 arasında olduğu saptanmıştır.<br />

Tablo -2 Öz Değer Faktör Grafiği<br />

Öz değer-Faktör grafiğinde, grafik eğrisinin ilk faktörden başlayarak hızlı bir<br />

düşüş gösterdiği ve bu düşüşün 3. faktörde de devam ettiği ve 3. faktörden sonra<br />

eğrinin aynı doğrultuda ilerlediği görülmektedir. Bundan hareketle, ölçekteki faktör<br />

sayısının 3 ile sınırlandırılabileceğini söylemek mümkündür.<br />

Tablo –3 Faktörlerin Öz Değeri ve Açıkladıkları Varyans Yüzdesi<br />

Faktör Öz Değer Açıklanan Varyans (%)<br />

1 4,87 15,22<br />

2 3,97 12,43<br />

3 3,25 10,16<br />

Tablo – 3’te görüldüğü üzere, 1. faktörün öz değeri 4,87 ve açıklanan varyans<br />

yüzdesi 15,22; 2. faktörün öz değeri 3,97 ve açıklanan varyans yüzdesi 12,43; 3. faktörün<br />

öz değeri 3,25 ve açıklanan varyans yüzdesi 10,16’dır. Bu sonuçlar, ölçeğin yapısal<br />

olarak üç faktörden oluşabileceğini göstermektedir. Birinci faktörde toplanan<br />

maddeler, “ okuduğunu anlamayı yapılandırma” kavramı ile; ikinci faktördeki maddeler<br />

“okuduğunu anlamayı destekleme” kavramı ile; üçüncü faktördeki maddeler<br />

ise, “okuduğunu anlamaya ilişkin sakıncalar” kavramı ile betimlenebilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 27


Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />

Tablo - 4 Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği İç Tutarlığına Yönelik<br />

Bağımsız Gruplar T Testi<br />

p < 0.05<br />

Gruplar N X Ss F t Sd p *<br />

Alt 46 3,41 ,15 ,34 -24,121 90 ,<strong>00</strong><br />

Üst 46 4,21 ,16<br />

Ölçeğin iç tutarlılığını belirleme kapsamında başvurulan yollardan bir tanesi<br />

de testin toplam puanlarına göre oluşturulan alt %27’lik ve üst % 27’lik grupların<br />

madde ortalama puanları arasındaki farkların ilişkisiz t testi kullanılarak sınanmasıdır.<br />

Analiz sonucunda gruplar arasında istendik yönde anlamlı bir farklılığın çıkması,<br />

testin iç tutarlılığının bir göstergesi olarak değerlendirilir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4: 165).<br />

Ölçekte yer alan her bir maddenin okuduğunu anlama stratejilerini işe koşma<br />

düzeyi bakımından bireyleri ayırt et<strong>med</strong>e ne derece yeterli olduğunu belirlemek<br />

amacıyla ölçek, puanlarına göre üst %27’lik ve alt %27’lik grubun madde puanları<br />

arasındaki farkın anlamlılığına bakılmıştır. Ölçek puanlarına göre; en düşük puandan<br />

başlayarak 46 öğretmen, en yüksek puandan başlayarak 46 öğretmenin puanları alınmış,<br />

arada kalanlar işleme dahil edilmemiştir. Elde edilen bulgular Tablo 5’te sunulmuştur.<br />

Tablo -4 incelendiğinde alt grupla üst grubun okuduğunu anlama stratejilerini<br />

işe koşma düzeyi puanları aritmetik ortalamaları (X) arasında anlamlı farklılık çıktığı<br />

gözlenmektedir (p=0.<strong>00</strong>0


u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />

S24<br />

S25<br />

S26<br />

S30<br />

S31<br />

S32<br />

S35<br />

S37<br />

S41<br />

S42<br />

S43<br />

S44<br />

S19<br />

S20<br />

S22<br />

S27<br />

S29<br />

S36<br />

S38<br />

S39<br />

,566<br />

,474<br />

,501<br />

,530<br />

,658<br />

,549<br />

,557<br />

,653<br />

,461<br />

,460<br />

,566<br />

,526<br />

,534<br />

,617<br />

,592<br />

,486<br />

,565<br />

,531<br />

,6<strong>00</strong><br />

,635<br />

,3309<br />

,5041<br />

,4<strong>00</strong>5<br />

,4748<br />

,4763<br />

,3936<br />

,4530<br />

,4101<br />

,4741<br />

,5292<br />

,46<strong>00</strong><br />

,3342<br />

,3371<br />

,3219<br />

,1597<br />

,2896<br />

,2650<br />

,2350<br />

,1429<br />

,3633<br />

,8629<br />

,8586<br />

,8613<br />

,8599<br />

,8596<br />

,8615<br />

,8599<br />

,8613<br />

,8592<br />

,8576<br />

,8599<br />

,8629<br />

,8633<br />

,8641<br />

,8669<br />

,8642<br />

,8656<br />

,8662<br />

,8678<br />

,8625<br />

Ölçeğin güvenirlik çalışması için iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. 172 öğretmenden<br />

alınan veriler sonucunda iç tutarlılık katsayısı (cronbach alpha) .86 bulunmuştur.<br />

Bu değer oldukça iyi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca her bir faktörde toplanan<br />

maddeler için iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. Birinci faktörde toplanan maddelerin<br />

iç tutarlılık katsayısı .84; ikinci faktörde toplanan maddelerin iç tutarlılık katsayısı<br />

.81; üçüncü faktörde toplanan maddelerin iç tutarlılık katsayısı ise .73 bulunmuştur.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Günümüz bilgi toplumunda, çağdaş toplum olmanın bir gereği olarak okuduğunu<br />

anlayan, irdeleyebilen, eleştirel açıdan değerlendirebilen bireylere gereksinim<br />

vardır. Bu bireylerin yetişmesinde öncelikli olarak sorumlu olanların başında<br />

sınıf öğretmenleri gelmektedir. Sınıf öğretmenlerinin, istenen nitelikte bireylerin<br />

yetiştirilmesinde, işe koştukları strateji, yöntem ve tekniklerin derse ve dolaylı olarak<br />

öğrenci niteliğine katkısı yadsınamaz. Çünkü okuduğunu anlayan bir öğrencinin<br />

öncelikle okumaya karşı ilgisi olumlu yönde gelişecek, bu olumlu eğilimin sonucu<br />

olarak da okuyan, okuduğunu anlayan, anladıklarını öğrenme ürününe ve bilgiye<br />

dönüştüren bireyler yetişebilecektir. Bu noktadan hareketle, okuduğunu anlama strateji,<br />

yöntem ve tekniklerinin işe koşulmasının gerekliliği daha iyi anlaşılabilecektir.<br />

Faktör analizi sonucunda bu ölçeğin üç boyutlu bir ölçek olabileceğine karar<br />

verilmiştir. Ölçeğe faktör yük değeri 0.40’ın üzerinde olan 32 madde eklenmiştir.<br />

Yapılan analiz sonucunda ölçeğin cronbach-alpha değeri 0.86 olarak bulunmuştur.<br />

Sınıf öğretmenlerinin ders etkinliklerinde okuduğunu kavrama strateji, yöntem ve<br />

tekniklerini ne düzeyde uyguladıklarını, uygulama düzeylerinin hangi değişkenlere<br />

göre değiştiğini bundan sonra bu ölçek aracılığıyla belirlemek mümkün olabilir. Sınıf<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 29


Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />

öğretmenleri bu ölçekten hareketle, okuduğunu anlama strateji, yöntem ve tekniklerinin<br />

hangilerini daha çok uyguladıklarını kendileri de tespit edebilir, kendileri için<br />

uygulamada rehber olarak kullanabilirler. Ayrıca bu ölçek, farklı öğrenim düzeylerinde<br />

işe koşulabilecek strateji, yöntem ve tekniklerin işe koşulma düzeyini sorgulayacak<br />

biçimde yeniden geliştirilebilir.<br />

Kaynakça<br />

Akyol, H. (2<strong>00</strong>5), Türkçe İlk Okuma Yazma Öğretimi, Pegema Yay. Ankara.<br />

Akyol, H. (2<strong>00</strong>6), Yeni Programa Uygun Türkçe Öğretim Yöntemleri, Kök Yay. Ankara.<br />

Demirel, Ö; Şahinel, M. (2<strong>00</strong>6), Türkçe Ve Sınıf Öğretmenleri İçin Türkçe Öğretimi, Pegema Yay.<br />

Ankara.<br />

Block, C.C. (1993), Strategy İnstruction İn A Literature-Based Reading Program, The Elementary<br />

School Journal, 94, 2, 139-151.<br />

Block, C.C. (2<strong>00</strong>4), Teaching Comprehension, Pearson Education İnc. New York.<br />

Büyüköztürk, Şener (2<strong>00</strong>4), Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı, Pegema Yay. Ankara.<br />

Kuzu, T. (2<strong>00</strong>3), Etkileşimsel Modele Uygun Okuma Öğretiminin Türkçe Bilgilendirici Metinleri<br />

Anlama Düzeyine Etkisi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />

Piloneita, P. (2<strong>00</strong>6), Genre and Comprehension Straregies Presented In Elementary Basal<br />

Reading Programs: A Content Analysis, Unpublished Doctoral Dissertation, Coral<br />

Fables Florida, University Of Miami, http://www.proquestcompany.com.<br />

Pressley, Michael, (2<strong>00</strong>2), Comprehension Strategies Instruction: Aturn Of The Century Status<br />

Report, Comprehension Instruction Research Based Best Practices, Guilford Pres, London.<br />

Rose, D.S. Ve Diğ. (2<strong>00</strong>0), İmagery Based Learning: İmproved Elementary Students Reading<br />

Comprehension With Drama Techniques, The Journal Of Educational Research,<br />

September /October Volume 94, No:1, Berkeley.<br />

Sever, S. (2<strong>00</strong>0), Türkçe Öğretimi Ve Tam Öğrenme, Anı Yayıncılık, Ankara.<br />

Trabossa, Tom, Bouchard, Edward, (2<strong>00</strong>2), Teaching Readers How To Comprehend Text<br />

Strategically, Comprehension Instruction Research Based Best Practices, Guilford Pres,<br />

London.<br />

Türk Dil Kurumu (2<strong>00</strong>5), Türkçe Sözlük, Tdk Yayınları, Ankara.<br />

Ünalan, Ş. (2<strong>00</strong>1), Türkçe Öğretimi, Nobel Yay. Ankara.<br />

Yıldız, C. (Editör ), (2<strong>00</strong>6), Yeni Öğretim Programına Göre Kuramdan Uygulamaya Türkçe Öğretimi,<br />

Pegema Yay. Ankara.<br />

30<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />

OKUDUĞUNU ANLAMA BECERİLERİ ÖLÇEĞİ<br />

SIRA<br />

MADDELER<br />

1 Okunacak metne öğrencilerin ilgilerini çekmek için bir olay, konu veya durumu<br />

kullanarak derse başlarım.<br />

2 Okuma öncesinde öğrencileri, metnin başlığından hareketle parçanın içeriğini<br />

tahmin etmeye teşvik ederim.<br />

3 Öğrencilerin ilgisini çekmek için, günlük yaşamdan seçilmiş parçalarla okuma<br />

etkinliğine başlarım.<br />

4 Öğrencilerden, parçayı okumaya başlamadan önce, okuma parçasının başlığıyla<br />

resim arasında ilişki kurmalarını isterim.<br />

5 Öğrencilerin metne ilgilerini çekmek amacıyla yeterli düzeyde işitsel ve görsel<br />

uyarıcıları kullanırım.<br />

6 Öğrencilerden okudukları metinlerle ilgili sorular yazmalarını isterim.<br />

7 Olay örgüsü karışık metinleri, öğrencilerin ana bölümler halinde çözümlemelerini<br />

sağlarım.<br />

8 Okunan parçayla ilgili hareketli / hareketsiz görsel materyallerle okuduğunu<br />

kavrama çalışmalarını desteklemeye çalışırım.<br />

9 Öğrencilerden okudukları metinle ilgili notlar tutmalarını isterim.<br />

10 Öğrencilerden, okunan metinde önemli görülen yerlerin altını çizmelerini isterim.<br />

11 Öğrencilerden, anlamını yeni öğrendikleri sözcükleri ezberlemelerini isterim.<br />

12 Okuduğunu anlama etkinliklerini, okuması iyi ve güzel olan öğrencilerle yaparım.<br />

13 Öğrencilere eksik bırakılmış metinler / öyküler vererek tamamlamalarını isterim.<br />

14 Öğrencilerden sorulara yanıt alırken, öğrenciye düşünme payı vermeyi bekle<strong>med</strong>en<br />

sorunun yanıtını kendim sınıfa söylerim.<br />

15 Öğrencilerle, okuduğunu kavrama etkinliklerini diğer derslerde de uygularım.<br />

16 Öğrencilerin okudukları parçanın ana fikrini bulmalarını sağlarım..<br />

17 Öğrencilerin her paragrafta dile getirilmek istenen düşünceyi bulmalarını sağlarım.<br />

18 Öğrencilere, okuma esnasında “ sonra ne olacak / ne olabilir” soruları yönelterek<br />

tahminlerde bulunmaya teşvik ederim.<br />

19 Metinde geçen ve anlamı bilinmeyen sözcüklerin anlamını, okuma esnasında<br />

söylerim.<br />

20 Okuduğunu anlama etkinliklerini daha çok, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla<br />

ifade edebilen başarılı ve orta düzeyde öğrencilerle yürütürüm.<br />

21 Betimlemeye dayalı okuma parçalarında betimlenen bölümleri öğrencilerin bulmalarını<br />

sağlarım.<br />

22 Öyküye dayalı parçalarda “bu öyküyü siz yazsaydınız, nasıl bitirirdiniz” gibi<br />

sorularla öğrencilerin metin üzerinde farklı bir kurgulama yapmalarını sağlarım.<br />

23 Metni anlamaya yönelik olarak “Ne Nerede Nasıl Ne zaman Niçin Kim”<br />

gibi soruları sorarım.<br />

24 Öyküye ve olaya dayalı parçalarda, öğrencilerin olay zincirini basamak basamak<br />

bulmalarını sağlarım.<br />

25 Okuduğunu anlama düzeylerini geliştirmek için öğrencilere düzeylerinin üstünde<br />

kitaplar okuturum.<br />

26 Öğrencilerin kavrama becerilerini geliştirmek için eksik bırakılmış metin<br />

tamamlama çalışmaları yaparım.<br />

27 Okunan metnin öğrenciler tarafından tam olarak anlaşıldığını ölçmek için sadece<br />

kitaptaki soruları sorarım.<br />

28 Öğrencilerden, okuduğunu anlamaya yönelik soruları kitapta geçen benzer ifadelerle<br />

yanıtlamalarını isterim.<br />

29 Öğrencilerden, metindeki kahramanları, metinde geçen ifadelerle anlatmalarını<br />

isterim.<br />

30 Öğrencilerden, okunan parçayla ilgili bir atasözü veya özdeyiş bulmalarını isterim.<br />

31 Sınıfta, okunan metinle ilgili küçük drama etkinlikleri düzenlerim.<br />

32 Öğrencilerin okudukları metni kendi sözcükleriyle özetlemelerini sağlarım.<br />

Hiç<br />

Yapmam<br />

Yapmam<br />

Ara Sıra<br />

Yaparım<br />

Çoğu Zaman<br />

Yaparım<br />

Her Zaman<br />

Yaparım<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 31


Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />

THE STUDY OF VALIDITY AND RELIABILITY<br />

OF SCALE OF LEVEL OF USE OF READING<br />

COMPREHENSION STRATEGIES OF PRIMARY<br />

SCHOOL TEACHERS<br />

Cevdet EPÇAÇAN*<br />

Melih ERZEN**<br />

Abst ract<br />

The aim of this study is to develop a scale that will disclose at what level<br />

teachers’, working at first grade of primary schools, apply strategies and techniques<br />

on thier students aquiring reading ability. Scale articles have been done<br />

by investigating related literature and by applying to teachers’ point of view. 45<br />

articles have been determined. 172 teachers, working with Management of<br />

Ankara’s Natioanl Education, have partipicated in the survey. The scale has<br />

been redueced to 32 articles, 24 of them having positive and 8 of them having<br />

negative aspect, at the end of application. Kaiser-Mayer-Olkin( KMO) coefficient<br />

of scale was 0.81, Barlett test meaningful value was 0.<strong>00</strong>0 and Cronbachalpha<br />

reliability coefficient of scale was accepted as 0.86. This is quite a reliable<br />

value.<br />

Key Words: Reading comprehension, reading comprehension strategies,<br />

scale<br />

* Dr.; Assistant; Siirt University Faculty of Education, Departmant of Educational Sciences,<br />

Siirt.<br />

** Dr.; Instructor; Gazi University, Departmant of Turkish Language and Literature, Ankara.<br />

32<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


YENİ TÜRKÇE DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ<br />

UYGULAMASINA İLİŞKİN OLARAK BRANŞ<br />

ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİ<br />

Fatma SUSAR KIRMIZI*<br />

Nevin AKKAYA**<br />

Özet<br />

Bu araştırmanın amacı, yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması<br />

ile ilgili olarak 6.,7. ve 8. branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip<br />

programın etkili olan ve olmayan yönlerine yönelik olarak bir durum tespiti<br />

yapmak, uygulamadaki yetersizliklere ve gelecekte yapılacak değişikliklere ilişkin<br />

önerilerde bulunmaktır. Çalışmada, nitel araştırma deseni kullanılmıştır.<br />

Araştırma verileri 29 öğretmenden elde edilmiş, verileri ele etmek için görüşme<br />

yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın evreni İzmir’in Buca İlçesine bağlı<br />

47 resmi ilköğretim okulundan oluşmaktadır. Örneklemini ise “Maksimum<br />

Çeşitlilik Örneklemesi” ile belirlenmiş 20 okul oluşturmaktadır. Çalışma bu<br />

okullarda 6., 7. ve 8. sınıflarda görev yapan 29 Türkçe öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir.<br />

Araştırma verilerinin tamamı açık uçlu sorulardan oluşan “Yarı<br />

Yapılandırılmış Görüşme Formu” ile elde edilmiştir. Formun hazırlanmasında<br />

öncelikle ilgili yazın taranmış, elde edilen bilgiler doğrultusunda denemelik<br />

görüşme maddelerinin bir araya getirilmesiyle “Yarı Yapılandırılmış Görüşme<br />

Formu” oluşturulmuştur. Forma yönelik olarak sekiz öğretim üyesinden<br />

uzman görüşü alınmış ve yapılan öneriler doğrultusunda sorular altı madde<br />

olarak yeniden düzenlenmiştir. Daha sonra 8 kişiyle yapılan deneme uygulaması<br />

sonucunda forma son şekli verilmiştir. Veriler, her iki araştırmacı tarafından<br />

kodlanmış ve daha sonra soruların güvenirliği “Güvenirlik=Görüş<br />

Birliği/Görüş Ayrılığı+Görüş Birliği x 1<strong>00</strong>” formülü ile hesaplanmıştır. Toplam<br />

29 öğretmenle yapılan görüşme sonunda elde edilen güvenirlik sonuçları ise<br />

birinci soru için % 84,37, ikinci soru için % 80,<strong>00</strong>, üçüncü soru için % 76,19, dördüncü<br />

soru için % 79,24, beşinci soru için % 73,43, altıncı soru için ise % 79,54<br />

olarak elde edilmiştir.<br />

Araştırmada öğretmen görüşlerinin; “programdan kaynaklanan sorunlar,<br />

programın uygulanmasını güçleştiren temel nedenler ve sınıf içi çalışmalar”<br />

etrafında odaklandığı tespit edilmiştir. Öğretmeler genel olarak “hizmet içi eğitimin<br />

yetersizliği, etkinliklerin çok fazla olması, etkinlikleri yetiştirmek için<br />

yeterince zaman bulamadıkları, metinlerin uzunluğu, okullarının yetersiz olanakları<br />

ve değerlendir<strong>med</strong>e” sorun yaşadıkları doğrultusunda görüş bildirmiştir.<br />

Anahtar Sözcükler: Türkçe öğretmeni, Türkçe Programı, Ana dili<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü.<br />

** Yrd. Doç Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 33


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

Gi riş<br />

Bilginin hızla artması, buna bağlı olarak teknoloji kullanımının ve iletişimin<br />

yaygınlaşması eğitim programlarındaki değişikliği zorunlu kılmıştır. “Çağımızdaki<br />

bilgi üretimi ve kapsamlı bilimsel gelişmelerin hızı, birçok ülkenin kültürel yaşamını<br />

etkilemekte; bu durum, bilimsel bilginin paylaşılmasında bir araç olan dilde de kendini<br />

göstermektedir. Eğlence endüstrisi ve yeni düşüncelerin sunduğu olanaklar,<br />

duygu ve düşüncelerin sözle paylaşımını ve iletişim sürecinin niteliğini değiştirmekte;<br />

insanlar arasındaki ortak yaşam değerleri, biçim ve içerik değişikliğine uğramakta;<br />

toplumsal ilişkilerde, görsel kültüre bağımlılık gösteren yeni sosyal değerler oluşmaktadır”<br />

(Sever, 159, 2<strong>00</strong>3). 21. yüzyılda yetişecek insan kaynağının uluslararası<br />

alanda rekabet gücü olan bireyler olması gerekir. Bu tip bireyleri yetiştirmek için de<br />

geniş kapsamlı, planlı, etkili, verimli öğretim programlarına ihtiyaç vardır.<br />

Hazırlanacak programlar günümüzde bireyin ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek<br />

nitelikte olmalıdır.<br />

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte başarılması gereken, hem bireyin<br />

hem de toplumun en büyük ihtiyacı olan bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma konusunda<br />

yeterlilik ve değişen dünyaya uyum sağlamadır. Bunun için sahip olunan nitelik<br />

ve imkânlar göz önüne alınarak program düzenlemeleri yapılmalıdır. Bu düzenleme<br />

içinde dil öğretim programlarının özel bir yeri ve önemi vardır.<br />

Bilginin hızla yenilendiği çağımızda bireyin ve toplumun bilgiye ulaşması, bilgiyi<br />

kullanması ve yeniden üretmesi, öncelikle bireylerde dil becerilerinin gelişmiş<br />

olmasıyla mümkündür. Hayatının her döneminde, her alanındaki kazanımların<br />

temeli dil becerileriyle atılır. Bunun farkında olan toplumlar özellikle ana dili öğretimine<br />

ayrı bir önem vermektedir (Göğüş, 1983). Dil öğretim programlarına yönelik<br />

olarak yapılan çalışmalar ve yeniliklere, son yıllarda gelişmiş ülkelerde önemi giderek<br />

artmış bir konudur. Geleceğin dünyasında yaşam koşullarıyla başa çıkabilecek,<br />

sorun çözme becerisi gelişmiş bireylerin yetişmesi ancak sağlam bir anlama ve anlatma<br />

eğitiminin verilmesiyle mümkündür. Programlarda, geleceğin dünyasında etkin<br />

birey olarak rol alacak kişilerin yetişmesi için geleneksel şekilde belirlenmiş bulunan<br />

öğretim programlarının, içeriklerin yerine, günümüz dünyasının sorunları ve gelecekteki<br />

yeni sorunlarla başa çıkmaya olanak tanıyan yeni hedeflerin belirlenmesi<br />

benimsenmiştir. Bu gerçeğin farkında olan ülkeler ana dil öğretim programlarını<br />

yeniden düzenleme konusunda oldukça etkili çalışmalar yapmıştır.<br />

Ülkemizde ilköğretim ikinci kade<strong>med</strong>e ana dili eğitimini de kapsamak üzere<br />

her alanda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. “Okulların hala çocukları matematik ve<br />

sosyal derslerdeki başarısıyla değerlendirdiği, sistemdeki ölçmenin ve OKS’nin de<br />

(son uygulamalar doğrultusunda SBS) bu durumu pekiştirdiği bilinen üzücü bir gerçektir<br />

(On Yedinci <strong>Milli</strong> Eğitim Şurası Manisa İli Komisyon Raporları, 9). Bu gerçekten<br />

hareketle ülkemizde de çağdaş yaklaşımlara dayalı bir dil öğretimi programı<br />

hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Öncelikle 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında<br />

birinci kade<strong>med</strong>e uygulanmaya başlayan program Çoklu Zekâ, Yapılandırmacı<br />

Yaklaşım, Beyin Temelli Öğrenme, Öğrenci Merkezli Öğrenme, Bireysel farklılıklara<br />

duyarlı öğretim Tematik Yaklaşım gibi yaklaşım ve modellere dayalı olarak geliştirilmiştir.<br />

Program geliştirme sürecinde Türkçe öğretimiyle ilgili olarak, son yıllarda<br />

ortaya konulan teori yaklaşım ve araştırmalar temel alınmıştır (Güneş, 2<strong>00</strong>6). Ülke-<br />

34<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

mizde de bu amaçla 2<strong>00</strong>4’te program değişikliğine gidilmiş ve yeni programın, öğrencilerin<br />

hayat boyu kullanmalarını hedeflediği temel beceriler şu şekilde belirtilmiştir:<br />

Türkçeyi doğru güzel ve etkili kullanma,<br />

Eleştirel düşünme,<br />

Yaratıcı düşünme,<br />

İletişim kurma,<br />

Problem Çözme,<br />

Araştırma,<br />

Karar verme,<br />

Bilgi teknolojilerini kullanma,<br />

Girişimcilik,<br />

Kişisel ve sosyal değerlere önem verme,<br />

Estetik ve zevk kazanma,<br />

Millî, manevi ve evrensel değerlere duyarlı olma (MEB, 2<strong>00</strong>5)<br />

Yeni ilköğretim programlarının başarıyla uygulanarak amacına ulaşabilmesi<br />

için her şeyden önce uygulamayı yapacak olan öğretmenlerin program hakkında bilgi<br />

sahibi olmaları ve programa sahip çıkmaları gereklidir. Öğretmenlere ve müfettişlere<br />

bu konuda olumlu fakat yetersiz olan seminerlerle daha sonra hizmet içi eğitim kurslarıyla<br />

bilgilendirme çalışmalarında bulunulmuştur (Akkaya ve Susar Kırmızı, 2<strong>00</strong>7).<br />

Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programı öncelikle ilköğretim 1. kade<strong>med</strong>e uygulanmış<br />

daha sonra 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında ülke çapında, 6. sınıflarda,<br />

2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılında ise 7. sınıflarda uygulamaya koyulmuştur.<br />

Uygulanan programların uygunluğunun ve verimliliğinin çok iyi araştırılması gerekmektedir.<br />

Çünkü programlar toplumun ve bireylerin niteliklerini ve ihtiyaçlarının<br />

karşılanabilirliğine uygun olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Uygun olmayan<br />

programların onarılması güç yaralar açacağı kuşku götürmez bir gerçektir.<br />

İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı’na yönelik olarak yapılan araştırmalar<br />

sonucunda, ikinci kade<strong>med</strong>e yeni programın uygulanmasına ilişkin herhangi<br />

bir araştırmaya rastlanmamıştır. Programın 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında 6. sınıflarda<br />

uygulamaya koyulduğu düşünülürse bu araştırmanın ilk çalışmalardan biri<br />

olduğu kabul edilebilir bir durumdur. Bu nedenle çalışmada daha çok ilköğretim<br />

birinci kade<strong>med</strong>e yapılan araştırmaların sonuçlarına yer verilmiştir.<br />

Akkaya ve Susar Kırmızı (2<strong>00</strong>7) yeni program doğrultusunda hazırlanan<br />

İlköğretim 4. ve 5. sınıf Türkçe Ders Kitaplarına yönelik bir araştırma yapmıştır.<br />

Çalışmada öğretmenlerin Türkçe Ders Kitabına, Öğrenci Çalışma Kitabına ve Öğretmen<br />

Kılavuz Kitabına ilişkin görüşlerini değerlendirmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarına<br />

göre, Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programına ilişkin olarak, hizmet içi eğitime<br />

gereksinim duymayan öğretmenlerin, 4. sınıf öğretmenlerinin, yeni Türkçe Dersi<br />

Öğretim Programına yönelik olarak yeterli bilgiye sahip olduğunu belirten öğretmenlerin<br />

ve 16–25 yıl arası çalışan öğretmenlerin Türkçe ders kitaplarına yönelik<br />

görüşlerinin daha olumlu olduğu tespit edilmiştir. Cinsiyet ve mezun olunan okul<br />

durumuna göre gruplara arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 35


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

Profesörler Kurulu Yeni İlköğretim Programını Değerlendirme Toplantısı<br />

(2<strong>00</strong>5) sonuçlarına göre program değişiklikleri ülkenin felsefesi, gereksinim ve yaşantılarından<br />

ortaya çıkan gerçeklerle örtüşmemektedir. Yeni İlköğretim Programı hazırlanırken<br />

önceki program geliştirme çalışmaları göz ardı edilmiş, konuya ilişkin bilimsel<br />

dönütlerden yararlanılmamıştır. Programının hazırlanmasında, varolan programın<br />

geliştirilmesi yerine, başka ülkelerde uygulanan programların ülkemize uyarlanması<br />

yoluna gidilmiştir. Oldukça kısa bir zamanda hazırlanan program, sistem<br />

bütünlüğü içinde ele alınamamış, deneme uygulaması zaman ve kapsam yönünden<br />

yetersiz kalmış ve tarafsız bir değerlendirmesi yapılmamıştır (Yaşar ve diğerleri,<br />

http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge%5B1%5D.pdf ).<br />

Coşkun (2<strong>00</strong>5) yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının değerlendirilmesine<br />

yönelik olarak, pilot okulların 4. ve 5. sınıflarında yaptığı çalışmayla Türkçe Ders<br />

Kitaplarının kullanımına ilişkin bazı sonuçlar ortaya koymuştur. Araştırmaya göre<br />

hazırlanacak olan kitapların içerik ve görsel unsurlar açısından niteliğinin önemli<br />

olduğu vurgulanmış ve kitapların kullanımının olduğu kadar diğer araç gereçlerin<br />

kullanımı konusunda öğretmenlerin yetersizliklerinin giderilmesi gerektiği belirtilmiştir.<br />

Özkara (2<strong>00</strong>6) Öğrenci Çalışma Kitaplarında yer alan etkinliklerin, Türkçe<br />

programında geçen yazma kazanımlarını karşılayıp karşılamadığını araştırmıştır.<br />

Araştırmanın sonucunda çalışma kitaplarında yer alan yazma etkinliklerinin, programda<br />

yer alan etkinliklerle örtüş<strong>med</strong>iği ve etkinliklerin geliştirilmesinde programın<br />

yeterince dikkate alınmadığı ortaya konulmuştur. Bunların yanı sıra kazanımlara ulaşılmasını<br />

sağlayacak etkinlik sayısının da dengeli olmadığı belirtilmiştir.<br />

2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim-öğretim yılında yeni Türkçe Dersi Öğretim programı öncelikle<br />

6. sınıflarda, aşamalı bir şekilde uygulamaya konmuştur. 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim<br />

yılında 7. sınıflarda da uygulanmaya başlanan Program, 2<strong>00</strong>8–2<strong>00</strong>9 eğitim öğretim<br />

yılında da 8. sınıflarda uygulamaya konulacaktır. Programı ilk defa uygulayan 6.<br />

sınıf öğretmenlerinin programla ilgili görüşleri, programın uygulanması sırasında<br />

karşılaşılan güçlüklerin olup olmadığının araştırılması, programın iyileştirilmesi,<br />

daha etkili ve verimli hale getirilmesi için önemlidir. Çalışmanın bu bakımdan alana<br />

katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br />

Araştırmanın Amacı ve Önemi<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı, başlattığı çalışmayla 2<strong>00</strong>4 yılında, İlköğretim birinci<br />

kademe programlarında, Türkçe Öğretimi dersini de içine alan kapsamlı bir değişiklik<br />

yapmıştır. Yapılandırmacılık, aktiflik, öğrenci merkezlilik ve tematik ilkelerine<br />

dayanan yeni program Çoklu Zekâ Kuramı ve bireysel farklılıklara duyarlı öğretim<br />

gibi çağdaş öğrenme yaklaşımlarının uygulanmasını öngörmektedir (Gömleksiz,<br />

2<strong>00</strong>5). Bu gelişmeler 2<strong>00</strong>5 yılından itibaren ilköğretimin ikinci kademesine de pilot<br />

uygulamalarla hayata geçirilmiştir. 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 yılından itibaren ise program yeniden<br />

gözden geçirilerek tüm Türkiye genelinde uygulamaya konulmuştur. Elbetteki geliştirilen<br />

bu programın hayata geçirilmesinde öğretmenlerin rolü oldukça önemlidir.<br />

Çünkü program onlar tarafından sınıfta birebir uygulanmakta doğal olarak da aksayan<br />

ve işleyen yönler en iyi onlar tarafından tespit edilmektedir. Bu düşünceden yola<br />

çıkılarak uygulanan programa öğretmenler açısından nasıl bakıldığı irdelenmiştir.<br />

36<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

Bu araştırmanın amacı, yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması<br />

ile ilgili olarak Türkçe branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip programın etkili<br />

olan ve olmayan yönlerine yönelik olarak bir durum tespiti yapmak, bu konudaki<br />

yetersizliklere ve gelecekte yapılacak değişikliklere ilişkin önerilerde bulunmaktır.<br />

Alt Problemler<br />

Araştırmanın amacı çerçevesinde şu alt problemlere yanıt aranmıştır:<br />

1. Öğretmenler, programdan kaynaklanan sorunları nasıl yansıtmışlardır<br />

2. Öğretmenler, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenlere ilişkin görüşlerini<br />

nasıl ortaya koymuşlardır<br />

3. Öğretmenler, sınıf içi çalışmalarına ilişkin görüşlerini nasıl yansıtmışlardır<br />

Yöntem<br />

Araştırmada, çalışmanın amacına uygun olarak nitel araştırma deseni<br />

(Yıldırım&Şimşek, 2<strong>00</strong>5; Denzin ve Lincoln, 1998; Miles ve Huberman 1994) kullanılmıştır.<br />

Evren ve Örneklem<br />

2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılının bahar döneminde yapılan araştırmanın evreni<br />

İzmir’in Buca İlçesine bağlı 47 resmi ilköğretim okulundan oluşmaktadır. Öğretmenlerin<br />

görüşlerini belirlemek için “Maksimum Çeşitlilik Örneklemesi” kullanılmıştır.<br />

Maksimum çeşitlilik örneklemesinde amaç, oluşturulan grupla probleme taraf<br />

olabilecek bireylerin çeşitliliğini en üst düzeyde yansıtmaktır (Patton, 1990; Maxwell,<br />

1996; Yıldırım&Şimşek, 2<strong>00</strong>5). Belirlenen örnekleme yöntemi ışığında okullar üst, orta<br />

ve alt sosyo-ekonomik düzeylere ayrılmış grupların her birinden yedişer okul seçilmiştir.<br />

Belirlenen yirmi bir okuldan birisinde Türkçe branş öğretmenlerine ulaşılmamıştır.<br />

Bu nedenle ancak 20 okulda 6., 7. ve 8. sınıflarda ders veren Türkçe branş<br />

öğretmenleri ile görüşmeler yapılabilmiştir. Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programı,<br />

2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında yalnızca 6. sınıflarda uygulandığı için öğretmenlerden<br />

bu sınıflarda yapılan uygulamalara ilişkin bilgi elde edilmiştir. Yapılan maksimum<br />

örnekleme sonucunda, araştırmanın nitel alt problemlerini yanıtlamak amacıyla<br />

toplam 29 öğretmen veri kaynağı olarak alınmıştır. Öğretmenlerin görüşlerini içeren<br />

29 görüşme formu, nitel veri seti olarak değerlendirmeye alınmıştır.<br />

Veri Toplama Aracı<br />

Araştırma verilerinin tümü, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve açık uçlu<br />

sorulardan oluşan “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” ile elde edilmiştir. Formun<br />

hazırlanmasında öncelikle ilgili yazın taranmış elde edilen bilgiler doğrultusunda<br />

görüşme soruları ortaya çıkarılmıştır. Bu sorulara kişisel bilgilerle ilgili sorular da<br />

eklenerek denemelik “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” oluşturulmuştur. Forma<br />

yönelik olarak, öğretim elemanı ve sınıf öğretmeninden oluşan sekiz alan uzmanından<br />

görüş alınmış, yapılan öneriler doğrultusunda bazı sorular yeniden düzenlenmiş,<br />

bazıları ise çıkarılmıştır. Form, son haliyle kişisel bilgiler ve altı sorudan oluşmaktadır.<br />

Araştırmacılar tarafından yapılan görüşmeler ortalama 30 dakika sürmüş,<br />

veriler yazılarak kaydedilmiştir. 8 kişiyle yapılan deneme uygulaması sonucunda formun<br />

işlevsel olduğu görüşüne ulaşılmıştır. Deneme uygulaması sonucunda veriler,<br />

her iki araştırmacı tarafından kodlanmış ve daha sonra soruların güvenirliği<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 37


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

“Güvenirlik=Görüş Birliği/Görüş Ayrılığı+Görüş Birliği x 1<strong>00</strong>” formülüyle hesaplanmıştır.<br />

Güvenirlik katsayısı, birinci soru için % 81,08; ikinci soru için % 77,77; üçüncü<br />

soru için % 80; dördüncü soru için % 75,51; beşinci soru için % 77,19; altıncı soru için<br />

ise % 68,75 olarak tespit edilmiştir. Aynı işlem 29 kişi ile gerçekleştirilen esas uygulamadan<br />

sonra da yapılmıştır. Araştırmada, değerlendirmeye alınan esas uygulama<br />

sonrasında elde edilen güvenirlik katsayısı birinci soru için % 84,37; ikinci soru için %<br />

80,<strong>00</strong>; üçüncü soru için % 76,19; dördüncü soru için % 79,24; beşinci soru için % 73,43;<br />

altıncı soru için ise % 79,54 olarak belirlenmiştir. Bu tür bir değerlendirme süreci hem<br />

nitel bulguların geçerliliğine ve güvenirliğine hem de kodların oluşturulmasına<br />

önemli bir katkı sağlamıştır.<br />

İşlem<br />

Araştırmanın nitel bir araştırma olması ve veri toplama aracının açık uçlu<br />

sorulardan oluşması nedeniyle elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi<br />

yapılarak açık kodlama yöntemine başvurulmuştur (Yıldız ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />

Öncelikle elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılmış. Oluşan metinler satır<br />

satır birkaç kez okunmuş ve buna yönelik kodlamalar oluşturulmuştur. Kodlama türlerinden<br />

verilerden çıkan kavramlara göre kodlama yapılmıştır. Ardından kodlar bir<br />

araya getirilerek ortak yönleri bulunmuş, böylece araştırma bulgularının ana hatlarını<br />

oluşturacak temalar (kategoriler) ortaya çıkarılmıştır. Belirlenen temalar altındaki<br />

kodlar birbirleriyle ilişkili biçimde açıklanarak yorumlanmış ve araştırmanın amacı<br />

doğrultusunda sonuçlar ortaya konulmuştur. Araştırmacılar tarafından yapılan<br />

yorumları desteklemek ve katılanların bakış açılarını yansıtmak amacıyla görüşme<br />

metinlerinden yapılan alıntılara yer verilmiştir. Alıntıların hemen sonrasında ise katılımcıların<br />

kişisel ve mesleki özelliklerini belirtmek için tanıtıcı kısaltmalara yer verilmiştir.<br />

Araştırmada kullanılan kısaltmalar: Bay öğretmenler (By.), bayan öğretmenler<br />

(Byn), yaş (38,31,45…), üst sosyo-ekonomik düzey okul (Üst), orta sosyo-ekonomik<br />

düzey okul (Orta), alt sosyo-ekonomik düzey okul (Alt) ve öğretmen sıra numarası<br />

(1,2,3…) şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin: [Byn.; 38; Üst; 25] şeklinde eklenen kişisel<br />

bilgilerin açıklaması şu şekildedir; Byn: Bayan, 38: Otuz sekiz yaşında, Üst: Üst<br />

sosyo-ekonomik düzeyde bir ilköğretim okulunda çalışıyor, 25: Yirmi beşinci sıradaki<br />

öğretmen.<br />

Görüş<strong>med</strong>en elde edilen veriler incelendiğinde “programdan kaynaklanan<br />

sorunlar” temasını oluşturan; “metinlerin yapısı, zaman kullanımı, değerlendirme”<br />

kodları, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenler temasını oluşturan;<br />

“okul donanımı, öğretmen yeterliliği ve öğrenci yeterliliği” kodları, sınıf içi çalışmalar<br />

temasını oluşturan; “etkinlik düzenleme, çalışmalardaki değişiklikler” kodları<br />

elde edilmiştir.<br />

Bulgular ve Yorum<br />

“Öğretmenler, programdan kaynaklanan sorunları nasıl yansıtmışlardır” şeklinde<br />

ifade edilen alt problem çerçevesinde öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde<br />

“programdan kaynaklanan sorunlar” temasını oluşturan “metinlerin yapısı, zaman<br />

kullanımı, değerlendirme” kodlarına ulaşılmıştır. Sıralanan kodlara ilişkin bazı bulgular,<br />

görüşmelerden ilgili yerler alıntılanarak aşamalı bir biçimde aşağıda sunulmuştur.<br />

38<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

“Metinlerin yapısı” koduna ilişkin olarak öğretmenler genel olarak olumsuz<br />

görüşler bildirmiştir. Metinlerin uzun ve ağır olduğu yönünde ortaya konulan görüşler<br />

oldukça fazladır:<br />

“(…)Kitaplardaki metinlerin daha kısa tutulmasını öneririm (…)” [By.; 44;<br />

Orta; 12]. “(…) Metinler altıncı sınıf düzeyine uygun değil. Birçok yabancı sözcük<br />

var. Çalışma kitabıyla paralel gidildiğinde etkinlikler bölümünde bu sözcüklerle ilgili<br />

yeterli alıştırma olmadığını görüyoruz. Okuma metinlerinde çok yabancı sözcük<br />

var. Oldukça uzun ve zor anlaşılır metinler (…)” [By.; 35; Orta; 10]. (…) Altıncı sınıflarda<br />

okunan metinlerin biraz daha düzeylerine uygun olmasının isterim. Öğrencileri<br />

ağır geliyor (…)” [By.; 27; Orta; 24]. “(…) Öğrenciler okuma metinlerini anlamakta<br />

güçlük çekiyorlar (…)” [Byn.; 40; Alt; 9].<br />

Alıntılardan da anlaşılacağı gibi öğretmenler özellikle metinlerin uzun olmasından<br />

yakınmaktadır. Metinler uzun olduğunda okuma için daha fazla zaman ayrılmakta<br />

aynı zamanda etkinliklerin gerçekleştirilmesi için kalan süre de yetersiz<br />

olmaktadır. Ayrıca uzun metinlerin okunması öğrenciler açısından da yorucu olabilmektedir.<br />

Programın kademeli bir şekilde uygulanacağı düşünülürse, bu sorun 7. ve<br />

8. sınıflarda da bazı sıkıntılara neden olabilir. Hem eğitim-öğretim sürecinde yer alan<br />

altıncı sınıfların metinleri hem de ilerde 7. ve 8. sınıflarda da işlenecek olan metinler,<br />

gerek uzun olmaları gerekse öğrencilerin gelişim düzeylerine uygunluğu açısından<br />

gözden geçirilmelidir.<br />

“Zaman yetersizliği” koduna ilişkin olarak öğretmenlerin genellikle etkinlikleri<br />

yetiştir<strong>med</strong>e süre yetersizliğinden yakındığı tespit edilmiştir. Programa yönelik<br />

çalışmalar gereken zamana sığdırılamamaktadır. Konuya ilişkin olarak şu alıntılara<br />

yer verilmiştir:<br />

“(…) Haftalık ders sayısı yetersiz. Sınıflardaki öğrencilerin kalabalık oluşundan<br />

tüm öğrencilere etkinliklerde yer veremiyorum (…)” [By.; 37; Üst; 16]. “(…)Süre<br />

yetmiyor. Pek çok konuyu yüzeysel işliyoruz (…)” [By.; 47; Orta; 17]. “(…) Program<br />

güzel ama ders saati arttırılmalı ya da etkinlikler azaltılmalı (…)” [Byn.; 31; Alt; 2].<br />

“(…) Süre konusunda çok sıkıntılıydım. Ama rehberlikte müfettişe sorduğumda<br />

“Her etkinliği yapmak zorunda değilsin, kendince önemli gördüklerini yap”<br />

demesi üzerine artık yetiştiremiyorum demiyorum. Ancak buna rağmen, her proje<br />

ödevinden sonra her öğrenci için ayrı bir değerlendirme formu doldurulması sıkıntı<br />

veriyor (…)” [Byn.; 38; Üst; 1].<br />

Gerek projelerin yapılmasında, gerekse sınıf içi etkinliklerin yetiştirilmesinde<br />

zaman sorunu yaşanmaktadır. Bu sorunu tetikleyen başka bir nedense sınıflardaki<br />

öğrenci sayısının çok olmasıdır. Etkinliklerin çok olması, proje konularının uzun<br />

zaman gerektirmesi, sınıfların kalabalık olması öğretmenler ve öğrenciler için zaman<br />

alıcıdır. Bir çok öğretmen ne yazık ki etkinlikleri yetiştirmek zorunda olmadığını bilmemektedir.<br />

Bu durum son alıntıda da görülmektedir. Yeni programa göre, öğretmenler<br />

gerek gördüğünde bazı etkinlikleri yapmayabilirler. Bu durum onların ve<br />

öğrencilerin işini büyük ölçüde kolaylaştırabilir. Yapılan bu araştırmada hizmet içi<br />

eğitim sürecinde öğretmenlerin bu konuda yeterince bilgilendiril<strong>med</strong>iğini ortaya<br />

çıkarmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 39


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

Öğretmen görüşleri “değerlendirme” kodu açısından incelendiğinde değerlendirme<br />

formlarının sayıca çok olduğu belirlenmiştir. Konuya ilişkin olarak dikkat<br />

çeken alıntılar şunlardır:<br />

“(…)Değerlendirme formlarının sayıca çok fazla olması, formların zamanında<br />

doldurulması konusunda güçlük yaratmaktadır (…)” [By.; 27; Orta; 24]. “(…)Yeni<br />

programın uygulanmasında en çok zorluk çekilen konu değerlendirme çalışmalarının<br />

çok olmasıdır (…)” [Byn.; 40; Alt; 21]. “(…) Değerlendirme formlarını çoğaltmak<br />

büyük külfet (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />

Elbette ölçme değerlendirme çalışmalarının yetersiz olduğu bir eğitim öğretim<br />

ortamı oldukça eksiktir. Ancak değerlendirme formlarına gereğinden fazla önem<br />

verilmesi de ölçme değerlendirme işini hem tek boyutlu kılmakta hem de öğretmenlere<br />

sıkıntı yaratmaktadır. Ölçeme değerlendirme çalışmalarının forma dayalı olmaktan<br />

uzak bir şekilde renklendirilmesi öğretmenlerin işini kolaylaştırabilir.<br />

“Öğretmenler, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenlere ilişkin görüşlerini<br />

nasıl ortaya koymuşlardır” şeklinde ifade edilen alt problem kapsamında<br />

öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde “programın uygulanmasını güçleştiren temel<br />

etkenler” temasını oluşturan “okul donanımı, öğretmen yeterliliği ve öğrenci yeterliliği”<br />

kodlarına ulaşılmıştır. Elde edilen kodlara ilişkin bulgu ve ilgili alıntılar aşamalı<br />

bir biçimde aşağıda sunulmuştur.<br />

Elde edilen verilere göre okulun donanımındaki yetersizliklerin programın<br />

uygulamasında birçok zorluğa neden olduğu ve programın etkililiğini sıkıntıya soktuğu<br />

tespit edilmiştir. Okul donanımı koduna ilişkin olarak ilginç alıntılar aşağıda<br />

sunulmaktadır:<br />

“(…) Okulumuz iyi durumda. Ben daha önce Tavas’ta bir İlköğretim okulunda<br />

çalıştım. Eğer ben bu yeni programla orada tanışsaydım gerçekten çok sıkıntı yaşardım.<br />

Okulumuzda zengin bir kütüphane, bilgisayar, her şey var (…)” [Byn.; 38; Üst;<br />

25]. “(…) Kütüphanede kaynaklar yeterli değil. İnternet erişimi var Öğrenciler sadece<br />

bilgisayar dersinde yararlanabiliyor. Kütüphanedeki bilgisayarda internet yok. Yani<br />

öğrenciler bilgisayarları istediği zaman kullanamıyor (…)” [Byn.; 31; Alt; 2]. “(…)<br />

Okulumuz donanım açısından yetersiz. Özellikle görsel olarak verilmesi gerekenleri<br />

uygulamak imkânsız. Kütüphane yetersiz. Ders işlenmesi için gerekli materyallere<br />

ulaşamıyoruz. Öğrencilerin internetten yararlanma olanağı yok (…)” [Byn.; 41; Alt; 6].<br />

“(…)Kütüphanemiz şu an için yetersiz. Okulumuzda internet bağlantısı var ancak bilgisayar<br />

dersinde kullanılıyor. Diğerleri ise idareciler tarafından… Öğrencilerin bilgisayar<br />

dersi haricinde diğer derslerde kullanabilecekleri bilgisayar yok (…)” [By.; 37;<br />

Alt; 19]. “(…)Okulumuzda internet laboratuarımız var ama sadece iş bunla bitmiyor.<br />

Okul kitaplığımız maalesef yok. Sınıf kitaplıklarıyla bu eksik giderilmeye çalışılıyor.<br />

Sınıflarda VCD ve televizyonumuz da eksik (…)” [By.; 44; Orta; 12].<br />

Daha çok üst ve sosyo-ekonomik düzeye sahip okullarda çalışan öğretmenlerin<br />

programı daha rahat uyguladıkları görülmüştür. Yetersiz donanıma sahip olan<br />

okullarda çalışan öğretmenler açısından programın uygulanması oldukça zor ve öz<br />

veri isteyen bir iştir. Hatta bu durum öğrenciler açısından da sorun yaratmaktadır.<br />

Özellikle bilgisayar erişimi ve kütüphane kullanımının büyük bir sorun olduğu anlaşılmaktadır.<br />

Öğrenciler, okulun bu konudaki açığını kapatmak için başka kütüphanelere,<br />

internet kafelere vb. gitmektedir.<br />

40<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

Elde edilen veriler “Öğretmen yeterliliği” kodu açısından incelendiğinde<br />

genel olarak öğretmenlerin programı uygulama konusunda kendilerini yeterli gör<strong>med</strong>ikleri<br />

belirlenmiştir. “Öğretmen yeterliliği” koduna yönelik olarak şu alıntılar<br />

yapılmıştır:<br />

“(…) Kendimi henüz programı uygulama konusunda yeterli görmüyorum.<br />

Çünkü yeni Türkçe Programını tanıtmak amacıyla düzenlenen üç günlük seminerde<br />

sorularımıza tatmin edici cevaplar alamadık. Etkinliklerin içeriği, uygulaması, dersin<br />

işlenişi, ölçme ve değerlendirme konularında kafamızda yer alan soru işaretlerinin<br />

hiç biri netleştirile<strong>med</strong>i. Tam anlamıyla kendi başımızın çaresine bakma durumunda<br />

kaldık (…)” [By.; 45; Orta; 22]. “(…) Yeni Türkçe programıyla ilgili gerekli olan hizmet<br />

içi eğitimden geç<strong>med</strong>iğim ve eğitim fakültesinde buna dönük eğitim ve öğretim<br />

almadığım için donanımlı görmüyorum kendimi(…)” [Byn.; 30; Alt; 7]. “(…) Kendimi<br />

yeni programı uygulayacak kadar donanımlı görmüyorum. Çünkü verilen üç günlük<br />

seminer yeterli değildi (…)” [Byn.; 40; Alt; 21].<br />

Alıntılardan da anlaşılacağı gibi öğretmenler programı uygulamak için gerekli<br />

bilgi birikimine sahip değildir. Bunun temel nedeni ise programa yönelik olarak<br />

düzenlenen hizmet içi eğitim programının hem süre hem de içerik açısından yetersiz<br />

oluşudur. Diğer taraftan Eğitim Fakültelerindeki öğretmen adaylarının da yeni<br />

Türkçe programına yönelik bir eğitim sürecinden geçtiği pek söylenemez. Bu iki<br />

durum öğretmenlerin uygulamalarda birçok sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır.<br />

Hizmet içi eğitim sürecinin yetersizliğine ilişkin olarak bir öğretmenimiz tarafından<br />

ortaya konulan düşünceler ilgi çekicidir: “(…)Tüm Türkçe öğretmenlerinin yeni<br />

programa yönelik hizmet içi eğitim seminerlerine alınması şart. Bu programı uygulamaya<br />

koyanların ilk önce bunu düşünmesi gerekirdi. Seminere katılan arkadaşlar bile<br />

program hakkında pek fazla bilgiye sahip değiller. Bu program kademeli olarak 7. ve<br />

8. sınıflara da uygulanacak. En kısa sürede seminer yapılması lazım. (…)” [By.; 35;<br />

Orta; 10].<br />

<strong>Genel</strong> olarak programı uygulama konusunda kendilerini yeterli görmeyen<br />

öğretmenler olduğu kadar bu konuda sıkıntı yaşamadığını belirten az sayıda öğretmen<br />

de bulunmaktadır. Öğretmenlerimiz konuya ilişkin görüşlerini faklı bir yönde<br />

ortaya koymuştur. Bu görüşlerin yer aldığı alıntılar aşağıda sunulmaktadır:<br />

“(…) Programı uygulamak için kendimi yeterli görüyorum. Çünkü deneyimlerim<br />

ve yılların verdiği birikimlerden yararlanıyorum (…)” [By.; 47; Orta; 17]. “(…)<br />

Kendimi yeterli görüyorum. Gerekli ön bilgilerin bir kısmını edinmiş durumdayım<br />

ancak daha donanımlı hale getirilebilirdik. Aynı zamanda yeni programı uygularken<br />

de tanıma süreci devam edecektir. Bana göre yeni programı uygulamak farklı bir<br />

donanım değil, faklı bir hazırlık gerektirmektedir (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />

Yapılan alıntılarda öğretmenler, kendilerini programı uygulama konusunda<br />

yeterli gördüğünü belirmektedir. Ancak bu yeterlilik, gereken bilgiye sahip olma<br />

durumu ile ilgili olmaktan çok deneyimlere güvenle açıklanmaktadır. Son alıntıda ise<br />

yine hizmet içi eğitim sürecinin yetersizliği dile getirilmektedir. Unutulmamalıdır ki<br />

deneyimli bir öğretmen olmak farklı, yeni programa ilişkin yeterli bilgiye sahip<br />

olmak farklı bir durumdur. Her sorunu deneyimlerle aşmak mümkün olmayabilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 41


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

Yapılan görüşmelerde “öğrenci yeterliliği” kodu kapsamında, öğrencilerin<br />

yeni programı benimse<strong>med</strong>e zorluk yaşadığı tespit edilmiştir. Gerek öğrencilerin<br />

geçmiş yıllarda kaynaklanan eksiklikleri gerekse bireysel tutumları programın etkili<br />

bir şekilde hayata geçirilmesinde sıkıntılara neden olmaktadır. Öğretmenlerle yapılan<br />

görüşmelerden, bu duruma ilişkilin olarak şu alıntılara yer verilmiştir:<br />

“(…)Temel bilgi ve beceri eksikliği olan öğrenciler yeni programdaki etkinlikleri<br />

yapabilecek seviyede değiller. Onlar derse katılamıyor. Dersi izleyemiyorlar.<br />

Etkinlikler öğrencilerin bireysel performanslarına dayalı olunca, çalışmasını sunmak<br />

isteyen tüm öğrencilerime fırsat tanıyamıyorum. Bu da onların şevkini kırıyor (…)”<br />

[By.; 37; Alt; 8]. “(…)Öğrenciler ilgisiz. Bazı etkinlikler de ilgilerini çekmiyor(…)”<br />

[Byn.; 40; Alt; 9]. “(…)Öğrenciler için de yeni bir sistem olması dolayısıyla kabul ettirme<br />

konusunda zorluklar yaşanıyor. Bilindiği gibi yenilikler genellikle tepki ile karşılanır<br />

önceleri. Alt yapılarının eksik olması, dersi oyun gibi görüp ciddiye almamaları<br />

ilk akla gelen sorunlar (…)” [Byn.; 30; Alt; 20].<br />

Bu görüşlerin özellikle alt sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenler<br />

tarafından dile getirilmesi dikkat çekici bir durumdur. Yapılan alıntılar doğrultusunda<br />

alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki öğrencilerin yeni programı benimsemekte<br />

zorluklar yaşadığı belirtilebilir. Gerek sınıfların kalabalık oluşu, gerek velilerin<br />

program konusunda yeterince bilgilendirilmeyişi, gerekse programın bu öğrencilere<br />

yeterince kucaklamaması sorunun kaynağı olarak düşünülebilir. Elbette bu sorunun<br />

yalnızca öğretmen tarafından çözümlenmesi çok zordur. Programın yeniden düzenlenmesi<br />

sürecinde yapılacak değişiklikler sorunun çözümüne biraz da olsa kolaylaştırabilir.<br />

Programda bu öğrencilere yönelik daha cazip ve basit etkinliklere yer verilmesi,<br />

velilerle görüşmeler yapılması, rehberlik hizmetlerinin arttırılması ve sınıf mevcutlarının<br />

azaltılması sorunun çözümünde yardım sağlayabilir.<br />

“Öğretmenler, sınıf içi çalışmalarına ilişkin görüşlerini nasıl yansıtmışlardır”<br />

alt problemine yanıt vermek amacıyla yapılan görüşmeler incelenmiş “sınıf içi çalışmalar”<br />

temasını oluşturan “etkinlik düzenleme ve çalışmalardaki değişiklikler” kodlarına<br />

ulaşılmıştır. Söz konusu kodlara ilişkin bulgular ve alıntılara aşağıda yer verilmiştir.<br />

“Etkinlik düzenleme” kodu açısında elde edilen veriler değerlendirildiğinde,<br />

öğretmenlerin tümünün, çalışma kitabı dışında etkinlik düzenle<strong>med</strong>ikleri tespit edilmiştir.<br />

Öğretmenler değişik nedenlerden dolayı, çalışma kitabında yer alan etkinliklerin<br />

dışında herhangi bir etkinlik yapmamaktadır. Bu koda ilişkin olarak şu alıntılara<br />

yer verilmiştir:<br />

“(…)Zaten kitaptaki etkinlikleri yetiştirmeye vakit bulamıyoruz. Ders süresi<br />

yetmiyor. Bu nedenle fazladan etkinlik düzenlemiyorum (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />

“(…)Gerek öğretmen kılavuz kitabında, gerekse çalışma kitabında bulunanlar oldukça<br />

zamanımızı alıyor. Bu yüzden ders kitabı dışında etkinlik düzenleyemiyoruz (…)”<br />

[By.; 35; Orta; 10]. “(…)Etkinlik düzenlemiyorum ancak zaman zaman ders kitabı<br />

dışından edebi metinler okuyarak etkinlikleri pekiştirmeye çalışıyorum (…)” [Byn.;<br />

30; Alt; 20].<br />

Öğretmenlerin, çoğunlukla süre yet<strong>med</strong>iğinden dolayı, çalışma kitabı dışında<br />

etkinlik düzenle<strong>med</strong>ikleri belirlenmiştir ya da etkinlik düzenleme konusunda yeterli<br />

bilgiye sahip değildirler. Ancak her ne kadar kitapta yeterli sayıda etkinlik yer alsa da<br />

42<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

farklı nedenlerden dolayı (bölge, konu özelliği, öğrencilerin özelliği vb.) etkinlik<br />

düzenlenmek zorunda kalınabilir. Bu nedenle öğretmelerin etkinlik düzenlemeyi bilmesi<br />

gerekmektedir. Bu nedenle etkinlik düzenleme konusunda öğretmenler bilgilendirilmelidir.<br />

Yapılan görüşmelerde “çalışmalardaki değişiklikler” koduna ilişkin olarak<br />

öğretmenler, yeni programa uygun olarak yapılan etkinliklerin, öğrencileri ve eğitim<br />

öğretim ortamı olumlu yönde etkilediğini belirtmiştir. <strong>Genel</strong> olarak yapılan etkinliklere<br />

ilişkin olarak öğretmenler olumlu yönde görüşler ortaya koymuştur:<br />

“(…) Geçen yıllardan farklı olarak öğrencilerin bireysel çabalarına daha fazla<br />

yer veriyorum. Ayrıca, yeni programla birlikte çocukların düşünmesine daha çok fırsat<br />

tanıyorum. Proje çalışmalarını destekliyorum (…)” [By.; 41; Üst; 14]. “(…) Geçen<br />

yıllardan farklı olarak, çalışma kitabına yönelik ödevler veriyorum. Deftere not tutma<br />

daha az gerçekleşiyor. Yazılı sınavlardaki sorular çalışma kitabına yönelik olarak<br />

resimli-şekilli ve çok sorulu hazırlanmaya başlandı (…)” [By.; 35; Orta; 10]. “(…) Yeni<br />

program öğrencinin daha aktif olması açısından yararlı. Etkinlikler yoluyla ezberden<br />

çok öğrenme sağlanıyor (…)” [Byn.; 40; Alt; 6]. “(…) Metinlerin işlenişi sıradan<br />

olmaktan çıkmış. Sürekli aynı tarzda yapılan kavratıcı uygulama çalışmalarının yerini<br />

etkinlikler almış. Ayrıca dilbilgisi konuları ve yazı çalışmaları için ders saati ayrılmadan<br />

örnekten sezdirilmeye çalışılıyor (…)” [By.; 45; Orta; 5]. “(…) Önceki yıllarda<br />

metin okuma, sözlük çalışmaları, dilbilgisi çalışmaları, birbirlerinden ayrı gibiydi.<br />

Sert geçişler yapılıyordu. Şimdi ise sözlük çalışmalarını metni okurken, dilbilgisini<br />

metnin içinde yapabiliyorum. Ayrıca öğrencilere daha fazla konuşma hakkı veriyorum.<br />

Dersi hep beraber öğreniyoruz. Her yaptığımız etkinliği ayrıca dosyaya koymamız<br />

da geçen yıldan farklı olan başka bir olay (…)” [Byn.; 38; Üst; 25].<br />

Daha önceki programa yönelik çalışmalar göz önüne alındığında yeni program<br />

daha olumlu görüş ve düşüncelerle değerlendirilmektedir. Yapılan çalışmalarda<br />

öğrencilerin daha aktif olması, çalışma kitabında yer alan etkinlikler, dilbilgisi çalışmalarının<br />

yenilenmesi, ödevlerin özellikleri öğretmenler tarafından memnuniyetle<br />

karşılanmaktadır. Önceki yıllardaki yer alan ezber anlayışından uzak, düşünsel süreci<br />

harekete geçiren, öğretici bir anlayıştan yola çıkılarak hazırlanan yeni program sınıf<br />

içi çalışmaları yönüyle olumlu özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda öğretmenlerin<br />

sınıf içi etkinliklerden memnun kaldığı söylenebilir. “Çalışmalardaki değişiklikler”<br />

koduna ilişkin olarak bu olumlu düşüncelerin yanı sıra olumsuzlukları da içeren bazı<br />

alıntılara yer vermek konuya ilişkin ikinci bir bakış açısı ortaya koyabilir.<br />

“(…)Program güzel ama etkinlikler azaltılmalı. Etkinlikler öğrenci seviyeleri<br />

dikkate alınarak düzenlenmeli. Bazıları çok üst seviyede (…)” [Byn.; 31; Alt; 2].<br />

“(…)Çalışma kitabındaki etkinliklerin bazıları öğrenci seviyesinin üstünde ve yaşamdan<br />

uzak. Ayrıca hayli çok etkinlik var. Bu nedenle her etkinlik hakkıyla yapılamıyor<br />

(…)” [By.; 41; Üst; 14].<br />

Öğretmen görüşlerinin bir kısmı da etkinliklerin öğrenci seviyesinin üstünde<br />

ve yaşamdan kopuk olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerin ilgisini çekmekten<br />

uzak bir şekilde hazırlanan etkinlikler, onların hem Türkçe dersinden hem de okuma<br />

sevgisinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu konuda yapılacak yeni düzenlemeler<br />

sınıf içi çalışmaları daha çekici kılacaktır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 43


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

Sonuç, Tartışma ve Öneriler<br />

Çalışmanın bu bölümünde araştırmadan elde edilen sonuçlar tartışılmış ve<br />

bunlara yönelik olarak öneriler geliştirilmiştir.<br />

Sonuç ve Tartışma<br />

Öğretmenler kitaplarda yer alan metinlerin uzun ve öğrencilerin gelişimine<br />

göre düzeyin üstünde olduğunu belirtmiştir. Öğretmenlere göre hem sözcük dağarcığı<br />

hem de uzunluk açısından metinler öğrencilere uygun değildir. Altıncı sınıf metinleri<br />

bu konuda oldukça eleştirilmektedir. Bilinmeyen sözcükleri fazlaca içeren uzun<br />

metinler öğrenciler için yorucu olabilmektedir. Bu durum onların hem derse hem de<br />

okumaya karşı tutumunu olumsuz yönde etkileyebilir “Okuma parçalarının uzun<br />

olması öğrencilerin okuma şevkini kırabileceği gibi parçaların anlaşılmasını da zorlaştırabilir”<br />

(İlköğretim Programı Değerlendirme ve Birleştirme Raporu, 2<strong>00</strong>7).<br />

Elde edilen bulgular ışığında öğretmenlerin etkinleri ve projeleri yetiştirme<br />

konusunda sorun yaşadıkları; bunları zamanında bitirmekte güçlük çektikleri söylenebilir.<br />

Ancak öğretmenlerin birçoğu kitapta yer alan bütün etkinlikleri yapmakla<br />

yükümlü olmadığından haberdar değildir. Yeni programa göre, öğretmenler gerek<br />

gördüğünde bazı etkinlikleri yapmayabilir ya da yeni etkinlik ekleyebilirler. Bu durumun<br />

farkında olmamaları, hizmet içi eğitim sürecine ilişkin yetersizliğin bir boyutu<br />

olarak nitelendirilebilir.<br />

Yapılan görüşmelerde değerlendirme formlarının sayısının çok olduğu ve<br />

bunun da öğretmenlerin verimini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir.<br />

Değerlendirme Formuna dayalı bir ölçme değerlendirme yerine daha zengin ölçme<br />

değerlendirme biçimlerine yer verilmesi bu sorunu ortadan kaldırabilir.<br />

Elde edilen verilere göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu yeterli teknik<br />

donanıma sahip olmayan okullarda programı uygulamanın zor olduğu yönünde<br />

görüşler ortaya koymuştur. Yeni program, ulaşmak istediği kazanımlara uygun olarak<br />

internet kullanımı, zengin bir kütüphane, fotokopi, görsel araç-gereçler vb. gerektirmektedir.<br />

Bu olanaklara sahip olmayan okullarda programın gerçek anlamda<br />

uygulanması zorlaşmaktadır. Eksikleri kapatmak isteyen öğretmeler öğrencileri okul<br />

dışındaki ortamlara yönlendirmek zorunda kalmaktadır (internet kafeler gibi). Bu<br />

durum ise zaman zaman hem öğrencileri hem de eğitim öğretim ortamını zora sokmaktadır.<br />

Özellikle de alt ve orta sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenler<br />

kütüphane, internet erişimi, öğrencilerin interneti kullanma olanağı, okulun<br />

laboratuar olanakları, okulun gerekli materyallere ulaşabilme yeterliliği vb açılardan<br />

ciddi sorunlar yaşamaktadır.<br />

Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu programı uygulama konusunda gerekli<br />

bilgi birikimine sahip değildir. Araştırmaya göre bunun iki temel nedeni vardır.<br />

Birincisi programı tanıtmaya yönelik olarak düzenlenen hizmet içi eğitim programının<br />

hem süre hem de içerik açısından yetersiz oluşudur. Diğeri ise eğitim fakültelerinde<br />

yetiştirilen Türkçe öğretmeni adaylarının yeni programa uygun bir eğitim öğretim<br />

sürecinden geçmemesidir. Bu iki durum programın etkili bir şekilde uygulanmasında<br />

ciddi sıkıntılar yaşanmasına neden olmaktadır.<br />

44<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

Yeni programa uygun olarak çalışma kitabında yer alan etkinliklerin, öğretmenler<br />

tarafından olumlu yönde değerlendirildiği belirlenmiştir. Zaman içerisinde<br />

bu çalışmaların yenilenmesi hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin gereksinimlerini<br />

karşılaması açısından faydalı olabilir. Ancak buna karşın öğretmenlerin bir kısmı<br />

da etkinliklerin öğrenci seviyesinin üstünde olduğunu belirtmiştir. Özellikle alt<br />

sosyo-ekonomik düzeye sahip bölgelerde yaşayan, temel bilgi ve beceri eksikliği<br />

bulunan öğrenciler programı benimsemekte zorlanmaktadır. Gerek velilerin programa<br />

yabancı oluşu gerek rehberlik hizmetlerinin eksikliği gerekse sınıf mevcutlarının<br />

fazla oluşu bu sorunun kaynağı olabilir. Diğer taraftan programın bu öğrencileri<br />

kucaklayacak şekilde düzenlenmeyişi de böyle bir durum yaratmış olabilir. Söz konusu<br />

olan sorunun çözümünde veli-öğretmen işbirliği, programın gözden geçirilmesinde<br />

yapılacak çalışmalar, öğrencilere verilecek rehberlik hizmetleri yardımcı olabilir.<br />

Hatta sınıf mevcutlarının azaltılması temel konularda eksik öğrencilerin derse dolayısıyla<br />

da programa daha olumlu bakmasında katkı sağlayabilir. Bu görüşlerin özellikle<br />

alt sosyo-ekonomik düzeyde çalışan öğretmenler tarafından dile getirilmesi dikkat<br />

çekici bir durumdur. Yapılan alıntılar doğrultusunda alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki<br />

öğrencilerin yeni programı benimsemekte zorluklar yaşadığı belirtilebilir.<br />

Elbette bu sorunun yalnızca öğretmen tarafından çözümlenmesi çok zordur.<br />

Programın yeniden düzenlenmesi sürecinde yapılacak değişiklikler sorunun çözümüne<br />

biraz da olsa kolaylaştırabilir. Programda bu öğrencilere yönelik daha cazip ve<br />

basit etkinliklere yer verilmesi, velilerle görüşmeler yapılması hatta gerektiğinde rehberlik<br />

yardımına başvurulması sorunun çözümünde yardım sağlayabilir.<br />

Öneriler<br />

1. Alt-sosyo ekonomik düzeydeki okulların donanımı kütüphane, bilgisayar<br />

vb. gereksinimler açısından desteklenmelidir.<br />

2. Metinlerin öğrencilerin yaşına ve zihinsel gelişimine uygun olup olmadığı<br />

konuya ilişkin uzman bir grup tarafından yeniden gözden geçirilmelidir. Altıncı sınıflarda<br />

daha kısa metinlere yer verilmelidir.<br />

3. Öğretmenler çalışma kitabı dışında etkinliklere yer vermeli. Bunları nasıl<br />

hazırlayacakları konusunda bilgilendirilmelidirler.<br />

4. Yeni Türkçe programı öğretici ve düşünsel süreci harekete geçirici çalışmalar<br />

içermektedir. Bu etkinlikler güncelliğini ve etkiliğini kaybetmemesi açısından her<br />

yıl gözden geçirilmelidir.<br />

5. Sınıfların kalabalık oluşu programın uygulanmasını zorlaştırmaktadır.<br />

Sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılmalıdır.<br />

6. Metinlerin uzunluğu ve öğrencilerin gelişim düzeylerine ne kadar uygun<br />

olduğu yeniden değerlendirilmelidir. Özellikle altıncı sınıfların metinleri bu konuda<br />

daha duyarlı bir anlayışla yeniden gözden geçirilmelidir.<br />

7. Türkçe Öğretim Programının tanıtılmasına yönelik olarak düzenlenen hizmet<br />

içi eğitim çalışmaları öğretmenlerin programı tanımasında yetersiz kalmıştır. Bu<br />

çalışmalar geliştirilerek tekrarlanmalıdır.<br />

8. Eğitim Fakülteleri Türkçe öğretmeni adaylarını yetiştirirken, yeni programı<br />

eğitim öğretim sürecinde tanıtmalıdır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 45


Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />

9. Alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki öğrencilerin programla bütünleşmesini<br />

kolaylaştırıcı çalışmalara yer verilmelidir. Bu bölgelerdeki rehberlik hizmetlerine özel<br />

bir önem verilmeli, sınıf mevcutları bir an önce azaltılmalı ve veliler program konusunda<br />

aydınlatılmalıdır.<br />

10. Değerlendirme formlarının sayısının çok oluşu verimi düşürmektedir.<br />

Değerlendirme formlarının sayısı azaltılmalıdır.<br />

Kaynakça<br />

AKKAYA, N. ve SUSAR KIRMIZI F. (2<strong>00</strong>7). Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan İlköğretim<br />

4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi.<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Üç Aylık Eğitim ve Sosyal Bilimler Dergisi. ISSN: 1302-56<strong>00</strong>. Sayı:174.<br />

COŞKUN, E. (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Dördüncü ve Beşinci Sınıf Öğretmen ve Öğrencilerinin Yeni<br />

Türkçe Dersi Öğretim Programıyla İlgili Görüşleri Üzerine Nitel Bir Araştırma. Kuram<br />

ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. Volume 5., Issue 2., Sayı 5(2). Ankara: Nobel<br />

Basımevi.<br />

PATTON, M. Q. (1990). Qualitative Evaluation and Research Methods. Newbury Park,<br />

California: Sage Publication.<br />

DENZİN, N. K. & LİNCOLN,Y.S. (1998). Strategies of Qualitative Inquiry. California:Sage.<br />

GÖĞÜŞ, Beşir (1983). Anadili Eğitim Programlarının Niteliği. Türk Dili-Dil Öğretimi Özel<br />

Sayısı. Sayı:379–380 Temmuz-Ağustos.<br />

GÖMLEKSİZ, M. N. (2<strong>00</strong>5). Yeni İlköğretim Programının Etkililiğinin Değerlendirilmesi. Kuram<br />

ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. Volume 5., Issue 2., Sayı 5(2). Ankara: Nobel<br />

Basımevi.<br />

GÜNEŞ, F. (2<strong>00</strong>6). Yeni Türkçe Öğretim Programı ve Öğretmenlerin Yetiştirilmesi. Ulusal Sınıf<br />

Öğretmenliği Kongresi 14-16 Nisan 2<strong>00</strong>6. Ankara: Kök Yayıncılık.<br />

MAXWELL, J.A. (1996). Qualitative Research Design: an interpretive approach, thousand<br />

oaks. California: Sage Publications.<br />

MANİSA MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. (2<strong>00</strong>6). On Yedinci <strong>Milli</strong> Eğitim Şurası İl Komisyon<br />

Raporları–2<strong>00</strong>6. Manisa.<br />

MEB (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı (6.,7.,8., Sınıflar). Ankara: Devlet<br />

Kitapları Müdürlüğü.<br />

MİLES, M.B. & HUBERMAN A.M. (1994). Qualitative Data Analiysis (Second Edition).<br />

London New Delhi: Sage Publication.<br />

ÖZKARA, Y. (2<strong>00</strong>6). Türkçe Dersi Öğrenci Çalışma Kitaplarının Türkçe Programında Geçen<br />

Yazma Kazanımlarını Karşılama Durumu. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi 14-16<br />

Nisan 2<strong>00</strong>6. Ankara: Kök Yayıncılık.<br />

SEVER, S. (2<strong>00</strong>3). Bilimsel Gelişmeler Karşısında Anadili Öğretiminin Sorumluluğu. Dil ve<br />

Dilimiz Türkçe. 13-14 Kasım 2<strong>00</strong>3. Ankara: Tömer Yayınları.<br />

YILDIRIM, A.&ŞİMŞEK, H. (2<strong>00</strong>5). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. 5. Baskı.<br />

Ankara: Seçkin Matbaası.<br />

İnternet Kaynakçası<br />

http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge%5B1%5D.pdf, Eğitim Programları ve Öğretim<br />

Alanı Profesörler Kurulu İlköğretim 1-5. Sınıflar Öğretim Programlarını<br />

Değerlendirme Toplantısı – Sonuç Bildirisi (Eskişehir-2<strong>00</strong>5) YAŞAR, Ş. VE DİĞERLERİ,<br />

Son Erişim Tarihi: 21.11.2<strong>00</strong>7.<br />

http://www.etkinegitim.net/forums/index.phptopic=6604.msg9307#msg9307, “İlköğretim<br />

Programı Değerlendirme ve Birleştirme Raporu”, Son Erişim Tarihi: 07.09.2<strong>00</strong>7<br />

46<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />

THE IDEAS OF THE BRANCH TEACHERS RELATED<br />

TO THE APPLICATION OF THE NEW TURKISH<br />

COURSE CURRICULUM<br />

Fatma SUSAR KIRMIZI*<br />

Nevin AKKAYA**<br />

Abst ract<br />

The aim of this research is to make an assessment related to the efficient<br />

and inefficient aspects of the curriculum after determining the ideas of the 6th,<br />

7th, and 8th grade branch teachers related to the application of the new Turkish<br />

Course Curriculum; and to make suggestions related to the insufficiencies in the<br />

application, and the alterations to be made in the future. At the study, the qualitative<br />

research pattern had been used. The data of the research had been obtained<br />

from 29 teachers, and interview method was used in order to obtain the<br />

data. The population of the research constituted of 47 official elementary schools<br />

which fall within Buca District of İzmir. And 20 schools determined by<br />

“Maximum Variety Sampling” constituted its subjects. The study was perfor<strong>med</strong><br />

with 29 branch teachers working at 6th, 7th, and 8th grades at these schools.<br />

Whole of the research data was obtained by “Semi-Structured Interview<br />

Form” which was consisting of open-ended questions. In preparation of the<br />

form, primarily, the related literature was reviewed, and the “Semi-Structured<br />

Interview Form” was for<strong>med</strong> by collecting together the test interview items in<br />

the light of the obtained data. Expert opinions were asked to eight lecturers related<br />

to the form, and in the lights of the suggestions made, the questions were<br />

rearranged as six items. Then, at the end of the test application perfor<strong>med</strong> with<br />

8 people, the final format of the form was created. The data was encoded by<br />

both researchers, and then the reliability of the questions were calculated by the<br />

following formula: “Reliability = Agreement/difference of opinion + Agreement<br />

× 1<strong>00</strong>”. And the reliability results obtained at the end of the interviews perfor<strong>med</strong><br />

with totally 29 teachers are 84,37% for the first question, 80,<strong>00</strong>% for the<br />

second question, 76,19% for the third question, 79,24% for the fourth question,<br />

73,43% for the fifth question, and 79,54% for the sixth question.<br />

At the study, it was determined that the teacher ideas were focused on<br />

“the problems resulting from the curriculum, fundamental reasons which make<br />

difficult to apply the curriculum and classroom activities”. The teachers generally<br />

deliver their opinion towards “the insufficiency of the in service training,<br />

having too much activities, not having enough time to complete the activities,<br />

longness of the texts, insufficient opportunities of their schools, and having difficulties<br />

on assessment”.<br />

Key Words: Turkish teacher, Turkish Curriculum, Mother tongue<br />

* Asst. Prof. Dr.; Pamukkale University, Faculty of Education, Department of Primary School<br />

Teaching.<br />

** Asst. Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Faculty of Education, Department of Turkish<br />

Education.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 47


İLKÖĞRETİM İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ SINIF TÜRKÇE<br />

DERS KİTABI, ÖĞRENCİ ÇALIŞMA KİTABI VE<br />

ÖĞRETMEN KILAVUZ KİTABININ ÖĞRETMEN<br />

GÖRÜŞLERİNE DAYALI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ<br />

Ayfer ŞAHİN*<br />

Özet<br />

Bu araştırmada ilköğretim ikinci ve üçüncü sınıf öğretmen ve öğrencilerine,<br />

2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında Millî Eğitim Bakanlığınca ücretsiz olarak dağıtılan<br />

Türkçe ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabı;<br />

Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihli, “Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ile Eğitim<br />

Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” de belirlenmiş<br />

olan ders kitaplarında bulunması gereken kriterlere göre geliştirilen ölçek ile<br />

öğretmen görüşlerine dayalı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada betimsel<br />

yöntem kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS paket programından<br />

yararlanılmış, yüzde (%) ve frekans (f) teknikleri kullanılmıştır. Yapılan analizler<br />

sonunda, öğretmenlerin genel olarak ders kitabı, çalışma kitabı ve öğretmen<br />

kılavuz kitabı hakkında “evet” ve “kısmen” düzeyinde olumlu görüşlere<br />

sahip oldukları ortaya konulmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Öğrenci ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı, öğretmen<br />

kılavuz kitabı<br />

Gi riş<br />

Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği’nde ders kitabını; “her tür<br />

ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında kullanılacak olan, konuları öğretim<br />

programları doğrultusunda hazırlanmış, öğrenim amacı ile kullanılan basılı eser”<br />

olarak tanımlamaktadır (Millî Eğitim Bakanlığı, 1995). Oğuzkan (1974) ise; “ders kitabı,<br />

belli bir dersin (matematik, Türkçe, Fizik vb.) öğretimi için, belli bir düzeydeki<br />

(ilköğretim 1, lise 1 gibi) öğrencilere yönelik olarak yazılan, içeriği yetişeklere (öğretim<br />

programlarına) uygun, incelemesi yapılmış ve onaylanmış temel kaynaktır”<br />

demektedir.<br />

Eğitim uzmanları, ders kitaplarını bilgilerin öğrencilere iletilmesinde en iyi<br />

kaynak ve birincil materyal olarak görmektedirler (Gökkaya, 2<strong>00</strong>3, 11). Sınıf içinde<br />

kullanılması önerilen çeşitli geleneksel ve modern araç-gereçler olmakla birlikte yapılan<br />

araştırmalar günümüzde de kitabın sınıf içindeki yerinin çok önemli olduğunu,<br />

öğretmenlerin birçok etkinliği kitapla başlatıp kitapla sürdürdüğünü göstermektedir<br />

(Ceyhan ve Yiğit, 2<strong>00</strong>4, 18). İyi hazırlanmış bir ders kitabı, hem öğretmenlere hem de<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı,<br />

Kırşehir<br />

48<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

öğrencilere büyük yarar sağlar, eğitim ve öğrenme etkinliklerinde öğretmen ve öğrencilere<br />

kılavuzluk eder.<br />

Hazırlanışlarında ve düzenlenmelerindeki sürekli denetimlilik özelliği, olgunlaşma<br />

ve geliştirilme yolunda geçirdikleri süreçlerin çok sayıda olması, titiz ve özenli<br />

çalışma gerektirici nitelikleri yönünden emek ve işlevsel değeri yüksek, kalıcı birer<br />

ürün olma özelliğini taşırlar (Güçlü vd., 2<strong>00</strong>1; Topses, 2<strong>00</strong>1). Öte yandan ders kitaplarının<br />

diğer eğitim araç-gereçlerine göre daha ekonomik olmaları, öğrenmeyi bireyselleştirmeleri,<br />

öğretimi yapısallaştırmaları, diğer pek çok öğretim aracıyla birlikte ve<br />

aynı anda kullanılabilmeleri, pek çok bilgiyi belli bir düzen içerisinde sunmaları vb.<br />

avantajları da eğitim öğretim etkinliklerinde yoğun olarak tercih edilmesini sağlamaktadır.<br />

Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere bakıldığında, ders kitaplarının her<br />

zaman önemli bir eğitim aracı olduğu görülmektedir. Örneğin, Japonlardan bazıları,<br />

ders kitaplarını bir toprak parçası kadar değerli bulmuşlardır. Önceleri Japon öğretmenler,<br />

okulda derste iken deprem olduğunda, kurtarılması gereken öncelikler arasında<br />

kitapları da belirtmişlerdir (Demirel ve Kıroğlu, 2<strong>00</strong>5, 3).<br />

Diğer taraftan Türkiye’de de ders kitapları, en temel bilgi kaynağıdır (Kaya,<br />

2<strong>00</strong>2, 92–93; Tertemiz vd., 2<strong>00</strong>4,1). Öğrenciler evde ve okulda derse hazırlık yapıyorlarken<br />

en çok ders kitabından yararlanmaktadırlar. Nitekim Tor’un (2<strong>00</strong>4)<br />

Türkiye’de yaptığı bir çalışmaya göre, ilköğretim 6,7,8. sınıf öğrencilerinin ödevlerini<br />

yaparken yararlandıkları kaynaklar arasında ilk sırayı ders kitapları almaktadır.<br />

Bunu sırasıyla ansiklopediler, yardımcı ders kitapları, bilgisayar ve eğitim CD’leri<br />

takip etmektedir. Özbay da (2<strong>00</strong>3, 37) araştırmasında, Türkçe öğretmenlerinin derslerini<br />

büyük oranda (% 94,4) ders kitabına bağlı kalarak işlediklerini ortaya koymuştur.<br />

Öğretmeni ve ailesi dışında öğrencinin gerektiğinde her an başvurabileceği en<br />

yakın kaynağı, ona rehberlik edecek ders kitabıdır (Şahin, 1998). Teknolojik gelişmelere<br />

rağmen ders kitapları, ana dili öğretiminde de öğretim materyali olarak çok<br />

önemli bir yere sahiptir. Türkçe derslerinde özellikle öğrencilere temel dil becerilerini<br />

kazandırmak için önemli bir işlevleri vardır. Bu işlev, kitaplarda yer alan metinlerden<br />

kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkçe derslerinde bütün dil becerileri (okuma,<br />

yazma, konuşma, dinleme ve dil bilgisi), bu metinlerden hareketle hazırlanan etkinlikler<br />

yoluyla kazandırılmaya çalışılmaktadır (Çeçen ve Çiftçi, 2<strong>00</strong>7, 39).<br />

Ülkemizde ders kitapları konusu geçmişten günümüze sürekli olarak güncelliğini<br />

korumuştur. Ders kitapları nasıl olmalıdır Öğretimde yeri ve önemi nedir<br />

Nasıl seçilmelidir gibi sorular Millî Eğitim Şûralarında, parti ve hükümet programlarında,<br />

kalkınma planlarında ele alınmış ve bu konuda çeşitli yönetmelikler çıkarılmıştır<br />

(Kılıç, 2<strong>00</strong>5, 38).<br />

Ders kitaplarının yarışma esasına göre hazırlanması, tek tip kitap uygulaması,<br />

çok kitap uygulamasının avantaj ve dezavantajları, ilköğretim ders kitaplarının devlet<br />

tarafından karşılanması gibi konular çeşitli zaman dilimleri içerisinde ve farklı<br />

platformlarda gündeme gelmiş ve tartışılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığının almış olduğu<br />

kararla, 2<strong>00</strong>3–2<strong>00</strong>4 eğitim-öğretim yılında ders kitapları Millî Eğitim tarihinde ilk<br />

defa ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Bu uygulama günümüzde,<br />

lise öğrencilerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmıştır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 49


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

Ülkemizde ders kitaplarının hazırlanması ile ilgili yönergenin Millî Eğitim<br />

Bakanlığınca son yıllarda sıs sık değiştirildiği ya da geliştirildiği görülmektedir.<br />

29.05.1995 tarih ve 22297 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Millî Eğitim Bakanlığı<br />

Ders Kitapları Yönetmeliği”nin adı 17.03.2<strong>00</strong>4 tarih ve 2504 sayılı Resmi Gazete’de<br />

yayınlanan yönetmelikle “Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları<br />

Yönetmeliği” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra Ekim 2<strong>00</strong>6 tarihinde 2589 sayılı<br />

Tebliğler Dergisi’nde yayınlanarak yürürlüğe giren “Ders Kitapları İle Eğitim<br />

Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” ise, Haziran 2<strong>00</strong>7<br />

tarihinde 2597 Sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan ve bu çalışmada da kitapların<br />

değerlendirilmesiyle ilgili kriterlerin belirlenmesinde yararlanılan, “Millî Eğitim<br />

Bakanlığı Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine<br />

İlişkin Yönerge”nin yayınlanmasıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.<br />

Yakın zamana kadar ders kitapları tek düzelik gösterirken, günümüzde dünyadaki<br />

çeşitliliği yansıtmaya özen göstermeye başlamışlardır. Son zamanlara kadar<br />

çocuk oyunlarına hemen hiç yer verilmezken bugünkü ders kitaplarında canlandırmaya,<br />

yaşayarak ve yaparak öğrenmeye daha fazla önem verilir olmuştur (Baştürk,<br />

2<strong>00</strong>5, 31).<br />

İlgili Araştırmalar<br />

Eğitim ortamlarının en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilmesine<br />

rağmen şimdiye kadar özellikle Türkçe dersi kitaplarının içerik; metin, dil, kelime<br />

kadrosunun nitelik ve nicelik gibi özellikleri üzerine yapılan akademik çalışmalar<br />

ülkemizde daha yeni başlamıştır (Karatay, 2<strong>00</strong>7, 50). Ülkemizde son yıllarda ders<br />

kitaplarının çeşitli boyutlarına dair yapılan araştırmalardan bir bölümü aşağıda kısa<br />

özetler halinde sunulmuştur:<br />

Akkaya ve Susar Kırmızı (2<strong>00</strong>7), “Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan<br />

İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre<br />

Değerlendirilmesi” başlıklı araştırmalarında, 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında<br />

İzmir’in Buca ilçesinde 31 ilköğretim okulunda görev yapan 156 adet 4. ve 5. sınıf<br />

öğretmenlerine anket uygulamışlardır. Bu anketten elde ettikleri verilere göre;<br />

Türkçe Dersi Öğretim Programı’na yönelik yeterli bilgiye sahip olan öğretmenlerin<br />

sahip olmadığını söyleyen öğretmenlere oranla ders kitapları ile ilgili düşüncelerinin<br />

daha olumlu olduğu ortaya konulmuştur. Öğretmenler programa yönelik yeterli bilgiye<br />

sahip olduklarında hazırlanan kitabı daha iyi anlamakta, kitapta yer alan yöntem<br />

ve teknikleri daha iyi uygulamakta ve doğal olarak da kitaplara olumlu bir gözle<br />

bakmaktadır. Programla ilgili olarak yeterli bilgiye sahip olmayan öğretmenler, gerek<br />

kitapları anlamada, gerekse uygulamada karşılaştıkları sorunlardan dolayı olumsuz<br />

görüşler belirtmektedirler.<br />

Zorbaz (2<strong>00</strong>7), “Türkçe Ders Kitaplarındaki Masalların Kelime–Cümle<br />

Uzunlukları Ve Okunabilirlik Düzeyleri Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı çalışmasında,<br />

ilköğretim Türkçe ders kitaplarındaki masalların kelime ve cümle uzunluklarının<br />

sınıflara göre değişimini ve metinlerin okunabilirlik düzeylerini incelemiştir.<br />

Araştırma sonucunda, ders kitaplarına alınan masalların kelime ve cümle uzunluklarının,<br />

öğrencilerin sınıf düzeylerine göre düzenli bir artış göster<strong>med</strong>iği, cümle uzunluğu<br />

ve okunabilirlik açısından altıncı sınıfa geçişte metinlerde bir değişiklik olduğu,<br />

bunun dışında sınıflara göre belirli bir değişimin olmadığı saptanmıştır.<br />

50<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Çeçen ve Çiftçi (2<strong>00</strong>7), İlköğretim 6. sınıf Türkçe ders kitaplarından üçünde<br />

yer alan metinleri tür ve tema açısından karşılaştırmışlar ve karşılaştırılan kitapların,<br />

metin türleri bakımından farklılıklar içerdiğini ortaya koymuşlardır. Çeşitli yayınevlerinin<br />

kitaplarını okumakla muhatap bırakılan öğrencilerin metin türleri bakımından<br />

aynı türlerle ve bütün türlerle tanıştırılmaları bakımından sınıflar düzeyinde<br />

okutulacak türlerin yetkililer tarafından, önceden belirlenmesinin gerekli olduğu<br />

yönünde görüşlerini ortaya koymuşlardır.<br />

Bedir ve Demir (2<strong>00</strong>6) Türkçe Ders Kitaplarını içerik, dil ve anlatım, değerlendirme<br />

ölçütleri açısından değerlendirmişlerdir. Araştırmanın sonucunda, yeni<br />

İlköğretim Okulu Türkçe Programı doğrultusunda hazırlanan ilköğretim 4. ve 5. sınıf<br />

Türkçe ders kitaplarına yönelik olarak öğretmenlerin olumlu görüşler taşıdıkları<br />

belirlenmiştir. Özellikle dil ve anlatıma yönelik olarak öğretmenler olumlu düşüncelerceler<br />

belirtirken, değerlendirme açısından daha az yeterli olduğu yönünde görüş<br />

bildirmişlerdir.<br />

Kolaç (2<strong>00</strong>3) ise çalışmasında, ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitaplarını<br />

öğretmen görüşlerine dayalı olarak değerlendirmiştir. Çalışmada Eskişehir Millî<br />

Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak görev yapan öğretmenlere, dördüncü sınıf Türkçe<br />

ders kitapları ile ilgili olarak; “fiziksel görünüm, içerik (metinler, dil ve anlatım ve dilbilgisi)<br />

ve alıştırma ve değerlendirme” ile ilgili sorulardan oluşan anket uygulanmıştır.<br />

Ünsal ve Güneş (2<strong>00</strong>2) tarafından yapılan çalışmada, ilköğretimin 4. sınıfında<br />

okutulmak üzere, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanmış ve 1993–1999 yılları arasında<br />

temel ders kitabı olarak okutulması uygun görülmüş olan Fen Bilgisi ders kitabındaki<br />

Fizik konuları; içerik, eğitsel tasarım, görsel sunum, dil ve anlatım yönlerinden<br />

eleştirel bir bakış açısıyla incelenmiş ve kitapların eğitsel tasarım, görsel sunum<br />

ve dil, anlatım bakımlarından, birçok hataları ve çelişkileri içerdikleri ortaya konulmuştur.<br />

Sezgin (2<strong>00</strong>0) “İlköğretim Okullarının Altıncı Sınıfları İçin Yazılan Türkçe Ders<br />

Kitapları Üzerine Bir İnceleme” başlıklı çalışmasında, Türkçe ders kitaplarından<br />

bazılarını şekil, metin sonu soruları, dilbilgisi ve yazım kuralları bakımlarından incelemiştir.<br />

Araştırma sonucunda, özellikle çeviri metinlerde dil ve anlatıma dikkat edil<strong>med</strong>iği,<br />

düz yazılara şiirden daha fazla yer verildiği, metin sonu sorularının öğrencilerin<br />

yaratıcılıklarını geliştirmekten uzak olduğu saptanmıştır.<br />

Amaç<br />

Çalışmadaki temel amaç, ilköğretim ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerine yönelik<br />

ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabının hazırlanmasında<br />

ve basılmasında öğretmen görüşlerine göre düzenlemelere gidilmesini sağlamaktır.<br />

Ayrıca, ders kitabı hazırlayacak olan yayınevlerine ve bilhassa da Millî Eğitim<br />

Bakanlığı yetkilerine öneriler ortaya koymaktır.<br />

Önem<br />

Ders kitapları, eğitim hizmetlerinin vazgeçilmez araçları olarak insan kaynaklarının<br />

niteliğinin geliştirilmesinde; öğretmenler, fizikî imkânlar ve eğitim programları<br />

kadar önemli bir yere sahiptir (Ceyhan ve Yiğit, 2<strong>00</strong>4, 26). Bu yönüyle öğrenciler<br />

için özel yerleri ve önemleri olan, eğitim öğretim süreçlerinin en temel araçları olarak<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 51


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

kabul edilirler. Bu kadar önemli olan bir ders aracı hazırlanırken, alanın gerçek<br />

uzmanları olan ve her türlü eğitim uygulamalarının merkezinde yer alan öğretmenlerin<br />

görüşleri doğrultusunda iyileştirmelerin yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.<br />

Çalışma bu duruma katkı sunacağından önemli görülmektedir.<br />

Yöntem<br />

Bu çalışmada, ilköğretim okulları ikinci ve üçüncü sınıf öğretmenlerinin, kullanmakta<br />

oldukları Türkçe ders kitabına, öğrenci çalışma kitabına ve öğretmen kılavuz<br />

kitabına ilişkin görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, mevcut durumun<br />

ortaya konulması amaçlandığı için betimsel yöntem kullanılmıştır.<br />

Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evreni, Kırşehir ili ilköğretim okullarıdır. İl merkezinde toplam<br />

29 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Araştırmanın örneklemi olarak, Kırşehir il merkezinde<br />

bulunan 29 ilköğretim okulunda 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında ikinci sınıfı okutan<br />

66 öğretmen ve üçüncü sınıfı okutan 62 öğretmenden tümüne ulaşılmıştır.<br />

Anketler gönüllü öğretmenlerce doldurulduğundan ikinci sınıflardan 51 ve üçüncü<br />

sınıflardan da 50 olmak üzere toplam 101 tanesinin geri dönüşü sağlanabilmiştir.<br />

Veri Toplama Araçlarının Geliştirilmesi ve Uygulanması<br />

Çalışmada, Millî Eğitim Bakanlığınca 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 Öğretim yılında okutulmak<br />

üzere öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz olarak dağıtılan Türkçe ders kitabı, öğrenci<br />

çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabına dair öğretmenlerin görüşlerini belirlemek<br />

üzere; Bakanlık ve özel kesim tarafından hazırlanan ders kitabı kriterlerini belirle<strong>med</strong>e<br />

halen geçerli yönerge olan, Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihinde ve 2597 sayılı Tebliğler<br />

Dergisi’nde yayımlanan “MEB Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve<br />

Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” de ortaya konulmuş olan;<br />

a) İçerik,<br />

b) Dil, anlatım ve üslup,<br />

c) Öğrenme ve öğretme ve ölçme-değerlendirme<br />

d) Teknik, tasarım ve düzenleme,<br />

yönlerinden dikkat edilecek kriterlerle birebir örtüşecek şekilde araştırmacı tarafından<br />

hazırlanmış olan anket, ilköğretim okullarında ikinci ve üçüncü sınıfları okutan<br />

öğretmenlere uygulanmıştır.<br />

Verilerin Analizi<br />

Araştırma için geliştirilen anketler uygulanıp toplandıktan sonra, geçerli olan<br />

101 anketteki veriler bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde<br />

SPSS paket programından yararlanılmıştır. Elde edilen verileri betimlemek için ise<br />

yüzde (%) ve frekans (f) teknikleri kullanılmıştır.<br />

Bulgular ve Yorumlar<br />

Araştırmanın bu bölümünde elde edilen bulgulara yer verilmiştir.<br />

Araştırmaya katılan öğretmenlerin okuttukları sınıfları gösteren tablo aşağıda sunulmuştur:<br />

52<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Okuttukları Sınıf Düzeyleri<br />

Sınıflar f %<br />

İkinci Sınıf 51 50,5<br />

Üçüncü Sınıf 40 49,5<br />

TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />

Tablo 1’de yer alan verilere bakıldığında, çalışmaya katılan öğretmenlerden<br />

51’i ikinci sınıfı, 50’si de üçüncü sınıfı okutmaktadırlar.<br />

Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre<br />

Dağılımları<br />

Sınıflar f %<br />

Bayan 75 74,3<br />

Erkek 26 25,7<br />

TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />

Çalışmaya katılan 101 öğretmenin 75’inin bayan, 26’sınının da erkek olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Mezun Oldukları Okullar<br />

Sınıflar f %<br />

Öğretmen Okulu - -<br />

Eğitim Enstitüsü 16 15,8<br />

Eğitim Yüksek Okulu 36 35,6<br />

Eğitim Fakültesi 48 47,5<br />

Yüksek Lisans - -<br />

Doktora - -<br />

Diğer (Fen-Ed. vd.) 1 1,0<br />

TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />

Tablo 3’te yer alan bulgulara göre; il merkezi ve merkeze bağlı olarak çalışan<br />

öğretmenlerin %15,8’inin eğitim enstitüsü, %35,6’sının eğitim yüksek okulu ve<br />

%47,5’inin de eğitim fakültesi çıkışlı oldukları saptanmıştır. Çalışmanın il merkezinde<br />

çalışan öğretmenlerle yapılmış olmasına rağmen, fakülte mezunu olan öğretmenlerin<br />

sayısının çok olması, eğitim yüksek okulunu bitiren öğretmenlerin çoğunluğunun<br />

sonradan bir lisans tamamlama programından (2+2) mezun olmaları şeklinde<br />

yorumlanmıştır. Zira öğretmenlerin kıdem yılları ile ilgili tablo-5’teki verilere bakıldığında,<br />

öğretmenlerin çoğunluğunun 20 yılın üzerinde kıdeme sahip oldukları<br />

görülmektedir. Sınıf öğretmenliği programlarını 20 yıl önce bitiren öğretmenlerin eğitim<br />

yüksek okulu çıkışlı olmaları gerekmektedir. Ülkemizde 1988 yılından itibaren 2<br />

yıllık eğitim yüksek okulları 4 yıllık eğitim fakültelerine dönüştürülmüştür.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 53


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

Fakülte mezunu öğretmen sayısının çok olmasına rağmen, yüksek lisans ve<br />

doktora yapan öğretmenin olmaması da öğretmenlerin kıdemlerinin yüksek olması<br />

ile ilgili bir durum olarak yorumlanmıştır.<br />

Tablo 4. Araştırmaya Katılan Öğretmenleri Unvanlarına Göre Dağılımları<br />

Sınıflar f %<br />

Aday Öğretmen 1 1,0<br />

Öğretmen 59 58,4<br />

Uzman Öğretmen 41 40,6<br />

Baş Öğretmen - -<br />

TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />

Araştırmaya katılan öğretmenlerin %58,4’ ü ‘öğretmen’, %40,6’sı ‘uzman<br />

öğretmen’ unvanlarına sahiptirler. Öğretmenlerin unvanları ile ilgili tabloda aday<br />

öğretmen sayısı çok azdır. Çünkü çalışma il merkezinde yapılmıştır ve Millî Eğitim<br />

Bakanlığının atama ve yer değiştirme kriterlerine göre ‘aday’ olan bir öğretmen il<br />

merkezindeki sıralı okullara atanamamaktadır. Muhtemelen ilgili öğretmen de mazereti<br />

nedeniyle geçici statüde merkezde görev yapmaktadır.<br />

Tablo 5. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Kıdemleri<br />

Sınıflar f %<br />

0–5 Yıl 2 2,0<br />

6–10 Yıl 2 2,0<br />

11–15 Yıl 19 18,8<br />

16–20 Yıl 34 33,7<br />

21–25 Yıl 24 23,8<br />

26 Yıl ve Üzeri 20 19,8<br />

TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />

Çalışma il merkezinde yapıldığı için, çalışmaya katılan öğretmenlerin<br />

çoğunluğunun kıdeminin 16 yıldan daha fazla olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin<br />

%33,7’si 16–20 yıl; %23,8’i 21–25 yıl ve %19,8’i de 26 yıl ve üzeri kıdeme sahiptirler.<br />

İlköğretim ikinci ve üçüncü sınıfları okutan öğretmenlerin, kullandıkları<br />

Türkçe ders kitaplarının içeriğine ilişkin görüşleri aşağıda tablo-6’da gösterilmiştir:<br />

54<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Tablo 6. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının İçeriğine İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri *<br />

Evet Kısmen Hayır<br />

Dersin öğretim programını kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.<br />

f 65 33 3<br />

% 64,4 32,7 3,0<br />

Dersin kazanımlarının tümünün dolaylı veya dolaysız olarak f 50 49 2<br />

işe koşulup koşulmadığına dikkat edilmiştir. % 49,5 48,5 2,0<br />

Konular ve üniteler, sınıf seviyesine göre günlük hayatla f 57 35 9<br />

bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmıştır. % 56,4 34,7 8,9<br />

Konular ve üniteler; problemleri belirtme, inceleme ve gözlem<br />

yolu ile gerekli deneyleri yapma, deneylerden sonuç çıkarma f 48 46 7<br />

ve bu sonuçları kontrol ederek bilimsel düşünme yöntemini % 47,5 45,5 6,9<br />

güçlendirecek şekilde işlenmiştir.<br />

Dersin özelliğine göre ünite, bölüm ve konular arasında hacim<br />

f 57 39 5<br />

bakımından programında belirtildiği şekilde uygun bir denge<br />

% 56,4 38,6 5,0<br />

kurulmuştur.<br />

Kazandırılacak bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerler<br />

f 54 42 5<br />

sınıf seviyesine uygun kavram ve örneklerden hareket<br />

% 53,5 41,6 5,0<br />

edilerek verilmiştir.<br />

Konuların işlenişinde, aynı sınıfta okutulan diğer derslerle f 67 28 6<br />

olan ilişkisi göz önünde bulundurulmuştur. % 66,3 27,7 5,9<br />

Konuların işlenişinde bir önceki sınıfın konularıyla bilgi,<br />

f 44 52 5<br />

kavram, ilke ve beceri bakımından bağlantısı kurulmuş ve<br />

% 43,6 51,5 5,,0<br />

bir üst sınıfla ilgili hazırlayıcı açıklamalara yer verilmiştir.<br />

Konular, öğretime yardımcı unsurlarla desteklenerek f 45 52 4<br />

anlaşılır hâle getirilmiştir. % 44,6 51,5 4,0<br />

Dersin özelliğine göre yeri geldiğinde deyimler, atasözleri,<br />

destanlar, türküler, resimler, fotoğraflar, minyatürler ve f 46 45 10<br />

benzeri kaynaklar kültürümüzün gelişmesini ve devamlılığını % 45,5 44,6 9,9<br />

sağlayacak şekilde işlenmiştir.<br />

Konuların işlenişinde gereksiz bilgi ve ayrıntıya yer f 53 41 7<br />

verilmemiştir. % 52,5 40,6 6,9<br />

Konular öğrenciyi sorgulama, araştırma, inceleme ve başka f 58 39 4<br />

kaynaklara yönlendirmeye teşvik edecek şekilde işlenmiştir. % 57,4 38,6 4,0<br />

İstatistikî ve bilimsel bilgiler güncellenmiş olarak verilmiştir.<br />

f 46 51 4<br />

% 45,5 50,5 4,0<br />

Konuların işlenişinde, yakından uzağa, basitten karmaşığa, f 62 33 6<br />

kolaydan zora ve somuttan soyuta giden bir yöntem izlenmiştir. % 61,4 32,7 5,9<br />

Öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını f 45 48 8<br />

sağlayacak unsurlara yer verilmiştir. % 44,6 47,5 7,9<br />

Kitaplarda metinleri açıklamak, pekiştirmek veya yorumlamak<br />

f 70 24 7<br />

için kullanılan görsel unsurlar metin ile uyumlu olacak biçimde<br />

% 69,3 23,8 6,9<br />

verilmiştir.<br />

* (N=101)<br />

İlköğretim ikinci ve üçüncü sınıfı okutan öğretmenlerin okuttukları ders kitaplarının<br />

içeriğine ilişkin, öğretmenlerin genel anlamda olumlu görüşlere sahip oldukları<br />

görülmektedir. Özellikle, “kitaplarda metinleri açıklamak, pekiştirmek veya<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 55


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

yorumlamak için kullanılan görsel unsurlar metin ile uyumlu olacak biçimde verilmiştir”<br />

(%69,3); “konuların işlenişinde, aynı sınıfta okutulan diğer derslerle olan ilişkisi<br />

göz önünde bulundurulmuştur” (%66,3); “dersin öğretim programını kapsayacak<br />

şekilde düzenlenmiştir” (%64,5); “konuların işlenişinde, yakından uzağa, basitten<br />

karmaşığa, kolaydan zora ve somuttan soyuta giden bir yöntem izlenmiştir” (%61,4);<br />

“konular öğrenciyi sorgulama, araştırma, inceleme ve başka kaynaklara yönlendirmeye<br />

teşvik edecek şekilde işlenmiştir” (%57,4); “dersin özelliğine göre ünite, bölüm<br />

ve konular arasında hacim bakımından programında belirtildiği şekilde uygun bir<br />

denge kurulmuştur” ve “konular ve üniteler, sınıf seviyesine göre günlük hayatla<br />

bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmıştır” (%56,4); “kazandırılacak bilgi, beceri,<br />

tavır ve tutumlar ile değerler sınıf seviyesine uygun kavram ve örneklerden hareket<br />

edilerek verilmiştir” (%53,5); “dersin kazanımlarının tümünün dolaylı veya dolaysız<br />

olarak işe koşulup koşulmadığına dikkat edilmiştir” (%49,5) maddelerine öğretmenlerin<br />

çoğunluğu ‘evet’ demişlerken, içeriğe ilişkin diğer maddelerde de büyük bir<br />

oranda ‘kısmen’ olarak düşünce bildirmişlerdir.<br />

Ders kitaplarının içeriğine ilişkin olumsuz düşünce belirten öğretmenlerin<br />

%9,9’u dersin özelliğine göre yeri geldiğinde deyimler, atasözleri, destanlar, türküler,<br />

resimler, fotoğraflar, minyatürler ve benzeri kaynakların kültürümüzün gelişmesini<br />

ve devamlılığını sağlayacak şekilde işlen<strong>med</strong>iğini, %8,9’u konular ve ünitelerin, sınıf<br />

seviyesine göre günlük hayatla bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmadığını, %<br />

7,9’u öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını sağlayacak unsurlara<br />

yer veril<strong>med</strong>iğini düşünmektedirler.<br />

Tablo 7. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Dil, Anlatım ve Üslup Özelliklerine<br />

İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri *<br />

Evet Kısmen Hayır<br />

Yaşayan Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılmıştır.<br />

f 63 33 5<br />

% 62,4 32,7 5,0<br />

Türkçeleşmiş kelimeler, yaşayan Türkçenin bir parçası olarak f 59 40 2<br />

değerlendirilmiştir. % 58,4 39,6 2,0<br />

Öğrencilerin seviyelerine uygun, yeni kelimeleri öğrenmelerine fırsat f 53 44 3<br />

veren zengin ve akıcı Türkçenin kullanılmasına özen gösterilmiştir. % 52,5 43,6 3,0<br />

Cümleler, öğrencinin zihnindeki bilgilerin yapılandırılmasına f 47 47 7<br />

yönelik olarak kurulmuştur. % 46,5 46,5 6,9<br />

Paragraf düzenleme kurallarına uyulmuş ve paragraflar f 64 30 7<br />

arasındaki anlam ve mantık ilişkisine dikkat edilmiştir. % 63,4 29,7 6,9<br />

Cümle uzunlukları, sınıf seviyesine uygun olarak düzenlenmiştir.<br />

f 39 43 19<br />

% 38,6 42,6 18,7<br />

Türkçenin kullanımında, Türk Dil Kurumunun son yayımladığı f 67 31 3<br />

Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu esas alınmıştır. % 66,3 30,7 3,0<br />

Konuların işlenişinde doğru, açık, anlaşılır bir dil ve anlatım f 58 37 6<br />

kullanılmıştır. % 57,4 36,6 5,9<br />

Kelimeler, nüanslara dikkat edilerek titizlikle seçilmiştir.<br />

f 46 46 9<br />

% 45,5 45,5 8,9<br />

Metinlerde akıcılık, mantık dokusu ve fikir bütünlüğü sağlanmıştır.<br />

f 51 39 11<br />

% 50,5 38,6 10,9<br />

İlköğretimin ilk üç sınıfında soyut kavramların kullanılmasından f 53 41 7<br />

kaçınılmıştır. % 52,5 40,6 6,9<br />

* (N=101)<br />

56<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Tablo 7 incelendiğinde; çalışmaya katılan öğretmenlerin ders kitaplarının dil,<br />

anlatım ve üslup özellikleriyle ilgili maddelere genel olarak ‘evet’ cevabını verdikleri<br />

görülmektedir. Ancak, “cümle uzunlukları, sınıf seviyesine uygun olarak düzenlenmiştir”<br />

ölçütüne öğretmenlerin %42,6’sının ‘kısmen’ ve %18,8’inin de ‘hayır’ cevabını<br />

vermeleri anlamlı bulunmuştur.<br />

Tablo 8. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Öğrenme, Öğretme ve<br />

Ölçme-Değerlendirme Özelliklerine İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri *<br />

Evet Kısmen Hayır<br />

Konular, öğrencileri muhakemeye, bağımsız ve yaratıcı<br />

f 52 46 3<br />

düşünmeye, kıyaslamaya ve edinilen bilgilerden hareketle<br />

% 51,5 45,5 3,0<br />

sonuçlar çıkarmaya yöneltecek şekilde işlenmiştir.<br />

Konularla ilgili hazırlık çalışmalarının öğrenciyi düşünmeye ve f 59 38 4<br />

araştırmaya yöneltecek nitelikte olmasına dikkat edilmiştir. % 58,4 37,6 4,0<br />

Öğrencinin yeni bilgileri ezberlemesi değil, zihninde f 62 2 7<br />

yapılandırması hedeflenmiştir. % 61,4 31,7 6,9<br />

Öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate alınmış ve üst düzey f 47 49 5<br />

düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır. % 46,5 48,5 5,0<br />

Konular, programın ilgili temel becerileri ile alt becerilerini<br />

f 54 45 2<br />

kazandıracak şekilde düzenlenmiş ve öğrencinin etkin rol<br />

% 53,5 44,6 2,0<br />

almasına imkân verecek biçimde işlenmiştir.<br />

Değerlendirmeye ilişkin unsurlar, ölçme ve değerlendirme f 56 38 7<br />

ilke ve teknikleri dikkate alınarak düzenlenmiştir. % 55,4 37,6 6,9<br />

Her ünite veya bölümün sonunda öğrenciye konularla ilgili bilgi,<br />

f 51 43 7<br />

beceri, değer, tutum ve yeterliklerin kazandırılıp kazandırılmadı-<br />

% 50,5 42,6 6,9<br />

ğını ölçmeye yarayan değerlendirme sorularına yer verilmiştir.<br />

Çoktan seçmeli, doğru-yanlış, boşluk doldurma, eşleştirme,<br />

yazılı yoklama ve benzeri sonuç değerlendirme teknikleri ile<br />

f 53 40 8<br />

ürün dosyası (portfolyo) değerlendirme, performans<br />

% 52,5 39,6 7,9<br />

değerlendirme, gözlem formu gibi süreç değerlendirme<br />

tekniklerine yer verilmiştir.<br />

* (N=101)<br />

Öğretmenlerin öğrenci ders kitaplarının öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme<br />

özellikleri ile ilgili olarak kendilerine yöneltilen maddelere verdikleri<br />

cevaplardan oluşan tablo incelendiğinde “öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate<br />

alınmış ve üst düzey düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır” maddesi dışındaki<br />

tüm maddelerde olumlu görüşlerin (evet cevaplarının) ağırlıklı olduğu görülmektedir.<br />

Bu ölçüt ile ilgili olarak öğretmenlerin %48,5’i ‘kısmen’ ve %5,0’ı da ‘hayır’<br />

şeklinde görüş bildirmişlerdir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 57


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

Tablo 9. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Teknik, Tasarım ve<br />

Düzenleme Özelliklerine İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri *<br />

Evet Kısmen Hayır<br />

Sayfa tasarımlarında resim, fotoğraf, grafik, şema, plan, harita ve<br />

f 63 31 7<br />

benzeri görsel unsurların yerleştirilmesinde görsel algının yanı<br />

% 62,4 30,7 6,9<br />

sıra, bunların eğiticilik ve öğreticilik niteliğine de önem verilmiştir.<br />

Görsel unsur, öğrencilerin gelişim basamaklarına uygun; görsel<br />

f 57 36 8<br />

algı yönünden ise renk uyumuna dikkat edilerek açık, temiz ve<br />

% 56,4 35,6 7,9<br />

net bir baskıyla hazırlanmıştır.<br />

Konularla ilgili yazı, resim, fotoğraf ve benzeri materyallerden f 63 32 6<br />

telif hakları gözetilerek alıntı yapılmıştır. % 62,4 31,7 5,9<br />

Konuların daha iyi öğrenilebilmesi için açıklayıcı, tamamlayıcı<br />

ve eğitici nitelikteki öğretime yardımcı harita, kroki, fotoğraf, f 51 41 9<br />

şema, grafik, resim ve benzeri görsel unsurlara yeterince yer % 50,5 40,6 8,9<br />

verilmiştir.<br />

Kitaplarda yer alan başlıklar sistematik biçimde düzenlenmiş ve f 56 42 3<br />

ikonografik bir sistem oluşturulmuştur. % 55,4 41,6 3,0<br />

Kitaplarda yer alan Türk Bayrağına, “Türk Bayrağı Kanunu” f 84 15 2<br />

ve “Türk Bayrağı Tüzüğü”ne uygun olarak yer verilmiştir. % 83,2 14,9 2,0<br />

* (N=101)<br />

Tablo 9’da yer alan bulgular incelendiğinde, çalışmaya katılan öğretmenlerin<br />

ders kitaplarının “teknik, tasarım ve düzenleme” özellikleri ile ilgili olarak görüşlerinin<br />

şu şekilde olduğu görülmektedir: “Sayfa tasarımlarında resim, fotoğraf, grafik,<br />

şema, plan, harita ve benzeri görsel unsurların yerleştirilmesinde görsel algının yanı<br />

sıra, bunların eğiticilik ve öğreticilik niteliğine de önem verilmiştir” maddesi ile ilgili<br />

olarak %62,4’ü evet, %30,7’si kısmen, %6,9’u hayır cevabını vermişlerdir. “Görsel<br />

unsur, öğrencilerin gelişim basamaklarına uygun; görsel algı yönünden ise renk uyumuna<br />

dikkat edilerek açık, temiz ve net bir baskıyla hazırlanmıştır” maddesiyle ilgili<br />

olarak, %56,4’ü evet, %35,6’sı kısmen, %8’i hayır demişlerken; öğretmenlerin<br />

%83,2’si ise “kitaplarda yer alacak Türk Bayrağına, “Türk Bayrağı Kanunu” ve “Türk<br />

Bayrağı Tüzüğü”ne uygun olarak yer verilmiştir” maddesine ‘evet’ demişlerdir.<br />

Tablo 10. Öğretmenlerin Öğrenci Çalışma Kitabına İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri *<br />

Evet Kısmen Hayır<br />

Öğretim programlarında yer alan amaçlar doğrultusunda<br />

f 60 38 3<br />

öğrencilere bilgi ve beceri kazandırılmasında yardımcı olacak<br />

% 59,4 37,6 3,0<br />

ve öğrenmeyi pekiştirecek unsurlara yer verilmiştir.<br />

Öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla öğrencinin ilgisini çekecek f 55 43 3<br />

çeşitli örneklere yer verilmiştir. % 54,5 42,6 3,0<br />

Konularla ilgili öğrenmeyi destekleyici ve günlük hayatla ilgisini f 52 46 3<br />

kurabileceği çalışmalara ağırlık verilmiştir. % 51,5 45,5 3,0<br />

Dersin özelliğine göre her konu işlendikten sonra o konuda<br />

amaçlanan bilgi, beceri, değer ve tutumların kazandırılıp f 50 44 7<br />

kazandırılmadığını ölçen çalışmalara ve değerlendirmelere yer % 49,5 43,6 6,9<br />

verilmiştir.<br />

58<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Konular, öğrencinin öğrenmesini kolaylaştıracak ve ilgisini<br />

f 59 39 3<br />

çekecek grafik, şekil, resim, fotoğraf, harita, karikatür gibi<br />

% 58,4 38,6 3,0<br />

görsel öğelerle desteklenmiştir.<br />

Öğrencilerin yeteneklerini geliştir<strong>med</strong>e yardımcı olacak çeşitli<br />

f 39 50 12<br />

örneklere, alıştırmalara, işlenen konular ve ünitelerle ilgili<br />

% 38,6 49,5 11,9<br />

internet adreslerine ve okuma kaynaklarına yer verilmiştir.<br />

Dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun yazılacağı<br />

çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon,<br />

harita, plan, resim, levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı f 20 59 22<br />

unsurlara; bazı ünite konularında kullanılmak üzere videokaseti, % 19,8 58,4 21,8<br />

ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket ve benzeri öğretimi<br />

destekleyici materyallere yer verilmiştir.<br />

Dersin özelliğine göre soru-cevap, doğru-yanlış, çoktan seçmeli,<br />

eşleştirme, boşluk doldurma, bireysel ve grup çalışmaları, f 44 50 7<br />

canlandırma, tablo tamamlama, cümle tamamlama gibi yöntem, % 43,6 49,5 6,9<br />

teknik ve etkinliklere yer verilmiştir.<br />

Dersin özelliğine göre inceleme, gezi, gözlem, deney ve f 48 45 8<br />

uygulamalarla ilgili yapılacak ön hazırlıklara yer verilmiştir. % 47,5 44,6 7,9<br />

Yapılacak gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda alınacak f 32 55 14<br />

sağlık ve güvenlik tedbirlerine yer verilmiştir. % 31,7 54,5 13,9<br />

Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda izlenecek iş ve işlem f 42 46 13<br />

basamaklarına yer verilmiştir. % 41,6 45,5 12,9<br />

Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda zaman ve malzeme f 33 57 11<br />

tasarrufu bakımından uyarılara yer verilmiştir. % 32,7 56,4 10,9<br />

Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda her işlem basamağında f 41 50 10<br />

öğrencilerle öğretmenin kuracağı iletişime yer verilmiştir. % 40,6 49,5 9,9<br />

Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda sonuca ulaşmak f 41 51 9<br />

açısından önemli yönlendirici tedbirlere yer verilmiştir. % 40,6 50,5 8,9<br />

Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda hangi unsurların f 40 51 10<br />

özellikle irdeleneceğiyle ilgili bilgilere yer verilmiştir. % 39,6 50,5 9,9<br />

* (N=101)<br />

Tablo 10’da öğretmenlerin öğrenci çalışma kitabına ilişkin görüşlerinden oluşan<br />

bulgular yer almaktadır. Öğretmenler öğrenci çalışma kitabıyla ilgili olarak kendilerine<br />

yöneltilen maddeleri genel olarak “kısmen’ cevabı ağırlıklı olarak cevaplamışlardır.<br />

Değerlendirme ölçütlerine öğretmenlerin kısmen ve hayır olarak verdikleri<br />

cevapların bir kısmı şu şekildedir: “Dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun<br />

yazılacağı çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon, harita,<br />

plan, resim, levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara; bazı ünite<br />

konularında kullanılmak üzere videokaseti, ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket<br />

ve benzeri öğretimi destekleyici materyallere yer verilmiştir” %58,4 kısmen ve %21,8<br />

hayır; “yapılacak gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda alınacak sağlık ve güvenlik<br />

tedbirlerine yer verilmiştir” %54,5 kısmen ve %13,9 hayır; “gezi, gözlem, deney ve<br />

uygulamalarda zaman ve malzeme tasarrufu bakımından uyarılara yer verilmiştir”<br />

%50,5 kısmen ve %8,9 hayır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 59


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

Tablo 11. Öğretmenlerin. Öğretmen Kılavuz Kitabına İlişkin Görüşleri<br />

Değerlendirme Ölçütleri * Evet Kısmen Hayır<br />

Konuların işlenişinde ulaşılmak istenen hedefler belirtilmiştir.<br />

f 74 25 2<br />

% 73,3 24,8 2,0<br />

Öğretim programlarında yer alan amaç ve açıklamalar<br />

doğrultusunda öğrencilere bilgi, beceri, tavır ve tutumların f 63 35 3<br />

kazandırılmasında öğretmene yardımcı olacak ve öğretmeyi % 62,4 34,7 3,0<br />

kolaylaştıracak açıklayıcı bilgiler yer almıştır.<br />

Öğretmeyi ve öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla ilgi çekici, f 58 38 5<br />

değişik örnek ve uygulamalar yer almıştır. % 57,4 37,6 5,0<br />

Bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerlerin öğrencilere<br />

f 61 38 2<br />

kazandırılabilmesi için kullanılabilecek araç-gereçle birlikte<br />

% 60,4 37,6 2,0<br />

öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmiştir.<br />

Konu ile ilgili zaman analizine ve konunun işleniş planına f 62 37 2<br />

yer verilmiştir % 61,4 36,6 2,0<br />

Öğretmenin konu ile ilgili yapacağı ön hazırlıklara yer verilmiştir.<br />

f 76 22 3<br />

% 75,2 21,8 3,0<br />

Konuya girerken daha önce işlenen konularla ilişkisini<br />

f 62 34 5<br />

sağlayacak ve öğrencinin ilgisini çekecek hatırlatmalara,<br />

% 61,4 33,7 5,0<br />

sorulara ve benzeri unsurlara yer verilmiştir.<br />

Ders kitabında yer alan ve açıklama gerektiren şekil, şema, f 53 45 3<br />

çizelge ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara yer verilmiştir. % 52,5 44,6 3,0<br />

Öğrencilerin gelişim farklılıkları dikkate alınarak seviye grupla- f 38 49 14<br />

rına göre hangi hususların vurgulanması gerektiği belirtilmiştir. % 37,6 48,5 13,9<br />

Konular işlenirken yeri geldikçe diğer derslerle bağlantı f 66 33 2<br />

kurulmuştur. % 65,3 32,7 2,0<br />

Konuların günlük hayatla ilgisini kurmak için örneklere yer f 61 37 3<br />

verilmiştir. % 60,4 36,6 3,0<br />

Dersin özelliğine göre konu işlendikten sonra bu konuda<br />

amaçlanan bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerlerin f 47 47 7<br />

kazandırılıp kazandırılmadığını anlamak için bunları % 46,5 46,5 6,9<br />

değerlendiren yeterli sayıda örnek soru yer almıştır.<br />

Öğrencilerin cevaplandıramadığı soruların özelliğine göre ne<br />

f 41 46 14<br />

yapılacağı konusunda öğretmene yol gösteren alternatif<br />

% 40,6 45,5 13,9<br />

değerlendirme çalışmalarına yer verilmiştir.<br />

Öğrencileri araştırmaya, bilgi ve teknoloji üretmeye yöneltecek f 53 45 3<br />

ödev, proje ve benzeri çalışmalara yer verilmiştir. % 52,5 44,6 3,0<br />

Dersin özelliğine göre öğrencilerde, standartlara uygun, ucuz,<br />

f 51 44 6<br />

kaliteli mal ve hizmet üretme, kullanma ve geliştirme bilinci<br />

% 50,5 43,6 5,9<br />

ve alışkanlıkları kazandıracak çalışmalara yer verilmiştir.<br />

Öğretmen kılavuz kitabının başında, sonunda veya ünite/<br />

tema başlarında ait olduğu dersin ünitelendirilmiş yıllık plan f 70 23 8<br />

taslağı ve kazanımların metinlere/temalara dağılım plan % 69,3 22,8 7,9<br />

taslağı verilmiştir.<br />

Konuların sonunda, verilen kavramlarla ilgili sözlük verilmiştir.<br />

f 54 38 9<br />

% 53,5 37,6 8,9<br />

Konu ile ilgili olarak öğretmenlerin ayrıntılı bilgi elde f 50 39 12<br />

edebileceği kaynaklara yer verilmiştir. % 49,5 38,6 11,9<br />

Türkçe dersinde dinleme/izleme öğrenme alanına yönelik<br />

kazanımlarını gerçekleştirmek üzere öğretmen kılavuz<br />

kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru, güzel ve<br />

f 41 29 31<br />

etkili Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi<br />

% 40,6 28,7 30,7<br />

materyaller öğretmen kılavuz kitabı ekinde verilmiştir.<br />

* (N=101)<br />

60<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

Öğretmenlerin, öğretmen kılavuz kitabı ile ilgili görüşleri tablo 11’de verilmiştir.<br />

Tablo incelendiğinde, çalışmaya katılan öğretmenlerin %30,7’sinin “Türkçe<br />

dersinin dinleme ve izleme öğrenme alanına yönelik kazanımlarını gerçekleştirmek<br />

üzere öğretmen kılavuz kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru, güzel ve etkili<br />

Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi materyaller öğretmen kılavuz kitabı<br />

ekinde verilmiştir” maddesine ‘hayır’ cevabı vermeleri dikkat çekmektedir. Bu maddeye<br />

‘kısmen’ diyenlerin oranı da %28,7’dir. Öğretmenlerin öğretmen kılavuz kitabı<br />

ile ilgili kendilerine sunulan maddelere verdikleri diğer cevaplara bakıldığında,<br />

“öğrencilerin gelişim farklılıkları dikkate alınarak seviye gruplarına göre hangi<br />

hususların vurgulanması gerektiği belirtilmiştir” ve “öğrencilerin cevaplandıramadığı<br />

soruların özelliğine göre ne yapılacağı konusunda öğretmene yol gösteren alternatif<br />

değerlendirme çalışmalarına yer verilmiştir” ölçütleri dışındaki maddelerde<br />

çoğunluğun ‘evet’ seçeneğinde yoğunlaştıkları görülmektedir.<br />

Sonuçlar ve Tartışma<br />

Öğretmenlerin öğrenci ders kitabının ‘içeriğine’ ilişkin görüşlerine dikkat edildiğinde,<br />

sadece; “konuların işlenişinde bir önceki sınıfın konularıyla bilgi, kavram,<br />

ilke ve beceri bakımından bağlantısı kurulmuş ve bir üst sınıfla ilgili hazırlayıcı açıklamalara<br />

yer verilmiştir”; “konular, öğretime yardımcı unsurlarla desteklenerek anlaşılır<br />

hâle getirilmiştir” ve “öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını<br />

sağlayacak unsurlara yer verilmiştir” maddelerine çoğunluğun ‘kısmen’ cevabını<br />

verdikleri, diğer bütün seçeneklerde ‘evet’ cevabında yoğunlaştıkları görülmektedir.<br />

Yani öğretmenler okutmuş oldukları ikinci ve üçüncü sınıf düzeyindeki Türkçe ders<br />

kitaplarının içeriği ile ilgili olarak genellikle olumlu düşüncelere sahiptirler.<br />

Öğretmenlerin ikinci ve üçüncü sınıf ders kitaplarının ‘dil, anlatım ve üslup’<br />

özellikleri ile ilgili olarak kendilerine sunulan tüm değerlendirme ölçütleri ile ilgili<br />

olumlu görüşe sahip oldukları ve genel olarak ‘evet’ şeklinde görüş bildirdikleri<br />

görülmektedir. Ancak burada, cümle uzunluklarının sınıf seviyesinin üzerinde olduğunu<br />

düşünen öğretmenlerin, sınıf seviyesinde olduğunu düşünen öğretmenlere oranının<br />

daha fazla olması (kısmen = % 42,6 ve hayır = % 18,8) dikkat çekmektedir.<br />

Ders kitaplarının ‘öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme’ kriterleri açısından<br />

değerlendirilmesinde de öğretmenler çoğunlukla ‘evet’ cevabını tercih etmişlerdir.<br />

Yalnız “öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate alınmış ve üst düzey düşünme<br />

becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır” maddesi ile ilgili olarak öğretmenlerin çoğunluğunun<br />

‘kısmen’ geliştirilmeye çalışıldığını düşündükleri saptanmıştır.<br />

Öğrenci ders kitapları ile ilgili olarak ‘kitapların teknik, tasarım ve düzenleme’<br />

özellikleri açısından bütün değerlendirme kriterleri ile ilgili olarak öğretmenler olumlu<br />

görüşe sahiptirler.<br />

Çalışmaya katılan öğretmenler öğrenci çalışma kitabını genel olarak ‘kısmen’<br />

yeterli bulmaktadırlar. “dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun yazılacağı<br />

çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon, harita, plan, resim,<br />

levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara; bazı ünite konularında kullanılmak<br />

üzere videokaseti, ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket ve benzeri öğretimi<br />

destekleyici materyallere” ve “öğrencilerin yeteneklerini geliştir<strong>med</strong>e yardımcı olacak<br />

çeşitli örneklere, alıştırmalara, işlenen konular ve ünitelerle ilgili internet adreslerine<br />

ve okuma kaynaklarına” yeterince yer veril<strong>med</strong>iğini düşünmektedirler.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 61


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

Öğretmenler son olarak Millî Eğitim Bakanlığınca yayınlanmış olan<br />

Yönerge’deki kriterlere göre, öğretmen kılavuz kitabını değerlendirmişlerdir. Öğretmenlerin<br />

çoğunluğu, öğretmen kılavuz kitabı ile ilgili olumlu görüşlere sahiptirler.<br />

Ancak, Türkçe dersinin dinleme/ izleme öğrenme alanına yönelik kazanımlarını gerçekleştirmek<br />

üzere öğretmen kılavuz kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru,<br />

güzel ve etkili Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi materyallerin öğretmen<br />

kılavuz kitabı ekinde verilmemiş olduğunu söylemişlerdir (kısmen= %28,7 ve hayır=<br />

%30,7) belirtmişlerdir.<br />

Öneriler<br />

Yeni programlar doğrultusunda hazırlanan ve Millî Eğitim Bakanlığınca<br />

2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 Öğretim yılında okutulmak üzere öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz olarak<br />

dağıtılan ikinci ve üçüncü sınıf Türkçe ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen<br />

kılavuz kitabının, Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihli, 2597 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan<br />

“MEB Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine<br />

İlişkin Yönerge” de belirlenmiş olan ders kitaplarının incelenmesinde ve değerlendirilmesinde<br />

“içerik, dil, anlatım ve üslup, öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme,<br />

teknik, tasarım ve düzenleme” yönlerinden dikkat edilecek kriterlere göre ilgili sınıfları<br />

okutan öğretmenlerce değerlendirildiği bu çalışmada ulaşılan sonuçlara göre<br />

oluşturulmuş olan öneriler aşağıda sunulmuştur:<br />

1. Öğretmenler, ders kitaplarını; “içerik; dil, anlatım ve üslup; öğrenme, öğretme<br />

ve ölçme-değerlendirme; teknik, tasarım ve düzenleme” açısından genel olarak<br />

yeterli bulmaktadırlar. Ancak, kendilerine yöneltilen “eklemek istediğiniz başka bir<br />

husus var mı, belirtiniz” şeklindeki açık uçlu soruya verdikleri cevaplarda, kitapta<br />

yer alan metin ve şiirlerin çok uzun olduğundan yakındıkları görülüştür. Bu durumun<br />

öğrencileri sıktığını ve anlama çalışmalarını güçleştirdiğini söylemektedirler.<br />

Ayrıca, öğrencilerin uzun metinleri özetle<strong>med</strong>e de güçlük yaşadıklarını dile getirmişlerdir.<br />

Şiirlerin uzunluğunun öğrencilerin estetik duygularını geliştir<strong>med</strong>iği ve şiir<br />

ezberleme çalışmalarını güçleştirdiği de öğretmenlerin eleştirileri arasındadır. Bu<br />

nedenle ders kitaplarında yer alan metinlerin daha kısa ve öğrenci seviyesine uygun<br />

edebi türlerden seçilmesine dikkat edilmelidir. Yine temalara uygun metinler belirlenirken,<br />

“bu kitap için yazılmış olan’ metinler yerine, ülkeye mal olmuş yazar ve şairlerin<br />

kaleme aldığı, millî, manevî ve kültürel zenginliklerimizi içeren örneklere daha<br />

çok yer verilmesi öğrencilerde okuma zevk ve alışkanlığının kazandırılmasına daha<br />

çok katkı sunacaktır.<br />

2. Öğrenci ders kitaplarında metinler çoğu yerde resimlerin üzerine de gelecek<br />

şekilde basılmıştır. Bu durum özellikle koyu zeminlerde öğrencilerin okumada güçlük<br />

çekmelerine neden olmaktadır. Metinler resimlerin üzerine ya denk getirilmemeli<br />

ve ya okunmaya engel oluşturmayacak zıt bir renk tercih edilmelidir.<br />

3. İkinci ve üçüncü sınıf düzeyindeki çocukların öğrenci ders kitabı ile çalışma<br />

kitabını ayrı ayrı kullanmada bir kargaşa yaşadıkları kitaplara yapılan önemli<br />

eleştirilerden birisidir. Ders kitabı ve çalışma kitabının birleştirilerek her tema için<br />

fasikül halinde, kitapçık veya tema dergileri şeklinde düzenlenip basılması öğrencileri<br />

ağır çanta yükünden kurtaracağı gibi, bu kargaşayı da ortadan kaldıracaktır.<br />

4. Örnekleme dâhil okulların ikinci sınıflarında okutulan ders kitabı Güneş<br />

Basın Yayın Pazarlama’ya aittir. İkinci sınıf ders kitaplarında yer alan metinlerde satır<br />

62<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

sonlarına gelen kelimeler için gerektiğinde hece bölmesi yapılmak yerine, boşluk<br />

bırakılıp yeni kelime alt satırdan başlayacak şekilde sayfa tasarımı yapılmıştır. Bu<br />

durum öğrenciler için satır sonlarına denk gelen kelimelerin hecelerine doğru bölünmesi<br />

için bir örnek oluşturmamaktadır.<br />

5. Değerlendirilmesi yapılan üçüncü sınıf ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve<br />

öğretmen kılavuz kitabı, Kırşehir il merkezindeki örnekleme dâhil tüm öğretmen ve<br />

öğrencilere Millî Eğitim Bakanlığınca 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında okutulmak üzere<br />

ücretsiz olarak dağıtılmış Harf Eğitim Yayıncılığı’na ait kitaplardır. Bu kitaplardan<br />

öğretmen kılavuz kitabının 88. sayfasında yer alan ‘Atatürk’ün İğde Ağacı’ metninin<br />

son bölümünde “…Cumhuriyet yönetiminde devlet başkanlığı babadan oğla geçmektedir.”<br />

denilmektedir. Yine aynı sınıfın öğrenci çalışma kitabının 95. sayfasında<br />

Bir yılın 12 ay olduğunu anlatan bir şiirde Temmuz ayından sonra Eylül ayına geçilmiş<br />

ve Ağustos ayı atlanmıştır. Bu kadar bariz yanlışlıkların bulunması, öğretmenlerde,<br />

Millî Eğitim Bakanlığı yetkili organlarınca kitapların yeterince incelenip denetlen<strong>med</strong>iği<br />

düşüncesinin oluşmasına neden olmuştur.<br />

6. Öğretmenler genel olarak öğrenci çalışma kitabının ve öğretmen kılavuzunun<br />

bir takım görsel gereçlerle desteklen<strong>med</strong>iğini belirtmişlerdir. Türkçenin inceliklerine<br />

dair öğrencilere güzel örneklerin sunulması; dilimizin sevdirilebilmesi, doğru<br />

ve etkili kullanılmasının sağlanabilmesi için son derece önemlidir. Kaldı ki çağımız<br />

teknoloji çağıdır ve görsel unsurlarla desteklenen öğrenmelerin daha kalıcı sonuçlarının<br />

olduğu herkesçe malumdur. Bu nedenlerle çeşitli şiir ve masal kasetlerine,<br />

kitaplarda yer alan diğer metin türlerinin doğru seslendirilişlerinin olduğu kaset,<br />

VCD, DVD gibi gereçlere ve güzel dilimizin inceliklerinin, zenginliklerinin yer aldığı<br />

diğer bir takım çalışma CD’lerine, video ve ses kasetlerine çalışma kitaplarının ekinde<br />

mutlaka yer verilmelidir.<br />

7. Öğrenci çalışma kitaplarındaki ‘boşluk doldurma’ tekniğinde verilen boşluklar<br />

öğrencilerin doğru kelime veya kelime gruplarını yazmaları için yetersizdir.<br />

Bu durum öğrencilerin yazı estetiğinin kaybolmasına, anlatmak istediklerini verilen<br />

boşluklara sığdıramadıkları için ifade bozukluğunun oluşmasına neden olmaktadır.<br />

Bu nedenle bu tip etkinliklerde doğru cevabın sığdırılabileceği yeterli boşluk bırakılmalıdır.<br />

8. Öğretmenlerin en çok üzerinde durdukları bir başka konu ders kitaplarının<br />

kaliteli ciltlen<strong>med</strong>iği, daha senenin başında kitapların dağıldığı, sayfalarının koptuğu<br />

şeklindedir. Kitapları kullananların çocuk olduğu da göz önüne alınıp; daha kaliteli,<br />

kopmayan, dağılmayan bir ciltlemenin yapılması bir zorunluluktur.<br />

Kaynakça<br />

AKKAYA, Nevin ve Fatma SUSAR KIRMIZI (2<strong>00</strong>7). “Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan<br />

İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre<br />

Değerlendirilmesi”, Millî Eğitim. (174), 232-249.<br />

BAŞTÜRK, M. (2<strong>00</strong>5). Ders Kitaplarının Tarihçesi. Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, (Ed. Ö.<br />

Demirel Ve K. Kıroğlu), Pegem A Yayınları, sf. 13-36, Ankara.<br />

BEDİR, G. ve DEMİR, S (2<strong>00</strong>6). “İlköğretim 4 Ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının İçerik, Dil Ve<br />

Anlatım, Değerlendirme Ölçütleri Bakımından İncelenmesi”. Ulusal Sınıf Öğretmenliği<br />

Kongresi Bildiri Kitabı, Kök Yayıncılık., C.2, 214-223, Ankara.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 63


İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />

CEYHAN, Erdal. ve YİĞİT, Birol. (2<strong>00</strong>4). Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, Anı Yayıncılık,<br />

Ankara.<br />

ÇEÇEN, M. Akif ve Ömer ÇİFTÇİ. (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim 6. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarında Yer Alan<br />

Metinlerin Tür ve Tema Açısından Değerlendirilme”, Millî Eğitim. (173), 39-49.<br />

DEMİREL, Özcan ve Kasım KIROĞLU. (2<strong>00</strong>5). Eğitim ve Ders Kitapları. Konu Alanı Ders Kitabı<br />

İncelemesi. (Editörler: Ö. Demirel ve K. Kıroğlu), Öğreti Yayınları, Ankara.<br />

GÖKKAYA, K. (2<strong>00</strong>3). Sosyal Bilgilere Giriş. Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu- Sosyal<br />

Bilgiler, (Ed. C. Şahin), Gündüz Eğitim Yayıncılık, Ankara.<br />

GÜÇLÜ ve Diğerleri (2<strong>00</strong>1). Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Hayat Bilgisi 1-3, Nobel Yayın<br />

Dağıtım, Ankara.<br />

KARATAY, Halit. (2<strong>00</strong>7). “Türkçe Dersi Kitaplarında Kelime Çalışmaları”, Millî Eğitim. (173), 55-<br />

66.<br />

KAYA, Z. (2<strong>00</strong>2). Uzaktan Egitim, Pegem A. Yayıncılık, Ankara.<br />

KILIÇ, Durmuş. (2<strong>00</strong>5). Ders Kitabının Öğretimdeki Yeri. Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi<br />

(Ed: Özcan Demirel ve Kasım Kıroğlu), Pegem A Yayınlanı, Ankara.<br />

KOLAÇ, E. (2<strong>00</strong>3). “İlköğretim Dördüncü Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Dayalı<br />

Olarak Değerlendirilmesi”. Uludağ Ün. Eğitim Fakültesi Dergisi. XVII (1), 105-137,<br />

Bursa.<br />

OĞUZKAN, A. F. (1974). Eğitim Terimleri Sözlüğü, İnkılap Yayınları, Ankara.<br />

ÖZBAY, Murat. (2<strong>00</strong>3). Öğretmen Görüşlerine Göre İlköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi.<br />

Ankara: Gölge Ofset Matbaacılık.<br />

SEZGİN, G. (2<strong>00</strong>0). İlköğretim Okullarının Altıncı Sınıfları İçin Yazılan Türkçe Ders<br />

Kitapları Üzerine Bir İnceleme, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />

ŞAHİN, Tülay (1998). “Amerika’da İlkokul 5.Sınıflarda Okutulan Ana Dili Ders Kitabının<br />

Değerlendirilmesi. Dünyada ve Türkiye’de Anadili Eğitimi”. Sempozyum Bildirileri,<br />

Ankara Üniv. Tömer Yayınları, Ankara.<br />

TERTEMİZ, N. , ERCAN, L. Ve KAYABAŞI, Y. (2<strong>00</strong>1). Ders Kitabı ve Egitimdeki Önemi, Konu<br />

Alanı Ders Kitabı inceleme Kılavuzu (Sosyal Bilgiler 4-8, Vatandaslık ve insan<br />

Hakları Egitimi 4-8, T.C. inkılap Tarihi ve Atatürkçülük 4-8), Nobel Yayınevi, Ankara.<br />

TOPSES, Gürsen (2<strong>00</strong>1). Hayat Bilgisi Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu Hazırlama Gerekçesi. Konu<br />

Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu- Hayat Bilgisi (Ed. Leyla Küçükahmet). Nobel<br />

Yayınevi, Ankara.<br />

TOR, H. (2<strong>00</strong>4). “İlköğretim Öğrencilerinin Bilgi Teknolojilerinden Yararlanma Düzeyleri Üzerine Bir<br />

Arştırma”, The Turkish Online Journal of Education Technology JOJET, Volume 3.<br />

Issue1. Article16.<br />

ÜNSAL, Yasin ve GÜNEŞ, Bilal (2<strong>00</strong>2). “Bir Kitap İnceleme Çalışması Örneği Olarak M.E.B<br />

İlköğretim 4. Sınıf Fen Bilgisi Ders Kitabına Fizik Konuları Yönünden Eleştirel Bir<br />

Bakış”. G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, (3): 107-120<br />

http://eku.comu.edu.tr/index/3/1/kzorbaz “Türkçe Ders Kitaplarındaki Masalların Kelime –<br />

Cümle Uzunlukları Ve Okunabilirlik Düzeyleri Üzerine Bir Değerlendirme. Eğitimde<br />

Kuram Ve Uygulama”, Journal Of Theory And Practice İn Education, 3(1): 87-10, K.Z.<br />

ZORBAZ, 02. Nisan 2<strong>00</strong>8.<br />

64<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Ayfer Şahin<br />

EVALUATION OF PRIMARY EDUCATION SECOND<br />

AND THIRD CLASS TURKISH TEXTBOOK, STUDENT<br />

WORKBOOK AND TEACHER GUIDE BOOK<br />

ACCORDING TO TEACHER OPINIONS<br />

Ayfer ŞAHİN*<br />

Abst ract<br />

In this survey primary education second and third class Turkish textbook,<br />

student workbook and teacher guide book, which were handed out to students<br />

and teachers free by Ministry of Education in 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 academic year,<br />

have been evaluated according to scales developed considering the criteria mentioned<br />

in June 2<strong>00</strong>7 bearing date “Instruction regarding inspection and evaluation<br />

of textbooks and education material of Ministry of Education” and according<br />

to the teachers’ opinions. Descriptional method has been used in the study.<br />

For the statistical analysis of the data, got benefit from SPSS packet program,<br />

percentage (%) and frequency (f) techniques have been used. At the end of the<br />

analysis made; it has been introduced that teachers have positive ideas generally<br />

about textbook, workbook and teacher guide book at “yes” and “partially”<br />

level.<br />

Key Words: Student textbook, student workbook, teacher guide book<br />

* Asst. Prof. Dr.; Ahi Evran University, Faculty of Education, Primary School Teaching<br />

Programme, Kırşehir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 65


İLK VE ORTAÖĞRETİMDE<br />

YAZMA BECERİSİNİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK<br />

YENİ KOMPOZİSYON TEKNİKLERİ<br />

Talat AYTAN*<br />

Özet<br />

Türkçe öğretiminde temel öğrenme alanlarından biri de yazmadır.<br />

Duygu, düşünce, hayal ve isteklerin yazıya dökülmesi olarak tarif edilen yazma<br />

etkinliği sadece öğrencilik hayatında değil yaşamın her aşamasında kendini<br />

göstermektedir. Yenilenen müfredat programı ile birlikte ders kitaplarında da<br />

yazma becerisine yönelik etkinliklerde farklı teknikler kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Tekdüzeliğin yerini çeşitliliğin alması bizi de yeni araştırmalara yöneltmiştir.<br />

Bu itibarla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi<br />

Yabancı Diller Bölümü Hazırlık Programı’nın İngilizce kompozisyon<br />

yazma öğretimi teknikleri tarafımızdan incelenmiştir. Yaptığımız incelemeler ve<br />

değerlendirmeler sonucunda ilk ve ortaöğretimde uygulanabilecek yazma teknikleri<br />

ortaya konulmuş ve bu tekniklerin uygulama örnek ve önerileri de dikkatlere<br />

sunulmuştur. Amacımız Türkçe öğretiminin önemli bir ayağı olan<br />

yazma becerisini öğrencilere kazandırma adına yeni bir pencere açabilmektir.<br />

Anahtar Sözcükler: Yazma becerisi, kompozisyon, yeni teknikler<br />

Gi riş<br />

Yazma, genellikle duygu, düşünce hayal ve isteklerin yazıya geçirilmesi olarak<br />

tanımlanır. ”Sözün uçtuğunu, yazının kaldığını” idrak eden insanoğlu mağara<br />

duvarlarından başladığı yazı serüvenine taş, papirüs, ceylan derisi ve kâğıt ile devam<br />

etmiştir.<br />

Yazma, insanın doğası gereği kendini dışa vurduğu davranışlardan birisidir.<br />

Duygu, düşünce, görüş ve hayallerin sözle ifade edilmesi yeterli değildir. Dil gelişiminde<br />

yazı da çok önemlidir. Yazma, insanın günlük çalışmalarında olduğu kadar<br />

meslekteki bilgilerini başkalarına aktarmak açısından da bir ihtiyaçtır. Yalnız edebiyatla<br />

uğraşanlar değil diğer alanlarda çalışanlar da yazma ihtiyacı duyarlar. Yazma,<br />

belli bir amaca yönelen kişisel, mesleki ve toplumsal yönlerden gerekliliği olan bir<br />

ifade şeklidir. Yazma becerisi, günlük hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza<br />

çıkmaktadır. Yazı, insanların birbiriyle iletişim kurmak için kullandıkları dil<br />

denen sistemi, belli işaretlerle belirleyen ikinci bir sistemdir. Bir başka deyişle yazı,<br />

sözün resimleştirilmiş biçimidir (Özbay, 2<strong>00</strong>7,115)<br />

* Darıca İlk Öğretim Okulu, Akçabat-Trabzon.<br />

66<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Talat Aytan<br />

Bir “ifade ve beceri dersi” olarak tanımlanan Türkçe dersinin temel öğrenme<br />

alanlarından birisi yazmadır. 2<strong>00</strong>5 yılından önce davranışçı yaklaşım gereğince hazırlanan<br />

ders kitaplarında yazma davranışını kazandırmaya yönelik çalışmaları birkaç<br />

formda özetlemek mümkündür:<br />

‚ ………. üzerine bir kompozisyon yazınız.<br />

‚ Sevdiğiniz bir kişi, hayvan ya da nesneyi kompozisyon biçiminde tanıtınız.<br />

‚ Unutamadığınız ve sizi çok etkileyen bir olayı kompozisyon biçiminde<br />

yazınız.<br />

Eğitim bilimlerindeki yeni gelişmelere ve çağın ihtiyaçlarına cevap verme<br />

maksadıyla 2<strong>00</strong>5 yılında yapılandırmacı yaklaşıma geçilmiş ve ders kitapları da bu<br />

anlayışa göre düzenlenmiştir. Bu bağlamda giriş ya da sonuç bölümü verilen bir kompozisyonun<br />

tamamlanması, resim ve fotoğraflardan hareketle yazma, karışık verilmiş<br />

cümlelerden paragraf oluşturma, ilk dizesi verilmiş bir şiiri tamamlama… vs. gibi<br />

tekniklerden yararlanmaya başlanmıştır. Ders kitaplarındaki yenilik ve çeşitlilik bizi<br />

de arayışlara itmiş ve bu heyecanla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve<br />

Teknoloji Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Hazırlık Sınıfı İngilizce kompozisyon<br />

yazma öğretimi tekniklerine yöneltmiştir. Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler<br />

neticesinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine uygulanabilecek teknikler dikkatlere<br />

sunulmuştur. İlgili tekniklerin uygulama örneklerine ve önerilerine de yer verilmiştir.<br />

Öğrencilerin tavsiye edilen teknikleri kullanarak yazma becerilerini geliştirmeleri<br />

ve Türkçe öğretimi açısından önemli gördüğümüz bu becerinin daha disipline ve<br />

daha organize bir şekilde öğrencilere kazandırılması hedeflenmiştir.<br />

Kompozisyon Teknikleri<br />

1. Düşünce Kompozisyonu Tekniği<br />

Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />

2) Gelişme Paragrafı(bir ya da daha fazla paragraf)<br />

3) Sonuç Paragrafı<br />

Düşünce kompozisyonu tekniğinde belirli bir konu hakkındaki düşünceler ve<br />

bakış açıları ifade edilir.<br />

Giriş Paragrafı: Kompozisyonda giriş paragrafı, konuyu genel olarak tanıtır<br />

ve ana düşünce cümlesi(metnin son cümlesi)ni bulundurur.<br />

ó Konuyla ilgili temel bilgiler verme, deneyimlerden yararlanma, alıntı yapma<br />

suretiyle paragrafa giriş yapılabilir. Bu okuyucuda merak uyandırılmaya çalışılır.<br />

ó Her giriş paragrafı konu hakkındaki fikrimizi ve bakış açımızı bildiren ana<br />

düşünce cümlesiyle son bulur.<br />

Gelişme Paragrafları: Gelişme paragraflarının amacı, ana düşünce cümlesini<br />

nedenler gösterip destekleyerek konuya açıklık getirmektir.<br />

ó Yardımcı düşünce sayısı kadar gelişme paragrafı olabilir.<br />

ó Her gelişme paragrafı, yardımcı düşünce cümlesiyle başlar. Bütün yardımcı<br />

düşünce cümleleri, ana düşünce cümlesini destekler.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 67


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

ó Detay, örnek, bilimsel gerçek ya da kişisel deneyimler, gelişme paragraflarını<br />

besleyen önemli kaynaklardır.<br />

ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenip bitirilir.<br />

Sonuç Paragrafı: Sonuç paragrafında yazar, kompozisyonun ana düşüncesini<br />

tekrar eder ve konu ile ilgili son düşüncelerini verir. Örneğin; yazar tavsiye verebilir,<br />

probleme-şayet varsa-çözüm önerebilir ya da gelecekte olabileceklere dair tahminde<br />

bulunabilir.<br />

ó Sonuç paragrafı tamamen yeni ya da alakasız konular içermemelidir.<br />

ó Son olarak yazıdaki dil bilgisel ve teknik hatalar bulunarak düzeltilir ve<br />

kompozisyona bir başlık belirlenir.<br />

Önerilen konular: 1)Alternatif tıp tedavileri<br />

2) Turizm<br />

3) ÖSS, SBS<br />

Örnek kompozisyon:<br />

PAMUKKALE’DE TURİZM<br />

Bembeyaz görüntüsüyle eşsiz bir güzellik sergileyen Pamukkale travertenleri,<br />

Türkiye’deki en büyük doğal alanlardan birisidir. Bu özellikleri<br />

nedeniyle Pamukkale, yıllardır yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur.<br />

Fakat bilim adamlarına göre, Pamukkale günden güne daha da kirli bir hâle<br />

geliyor. Bu nedenlerden ötürü ben, Pamukkale’nin turizme kapatılması gerektiğini<br />

düşünüyorum.<br />

Turizm, Pamukkale’ye birçok açıdan zarar veriyor ve buna neden olarak<br />

öncelikle dikkatsiz turistleri gösterebilirim çünkü onların bıraktıkları çöpler<br />

burayı kirletiyor. Bu insanlar, tükettikleri maddelerin poşetlerini, teneke<br />

kutuları ve bunlar gibi yok olmaları yıllar alan atıkları, kaygısızca bu güzelliklerin<br />

içine bırakıyorlar. Bilim adamları, Pamukkale’deki beyaz taşların yarısından<br />

fazlasının bilinçsiz turistlerin bıraktığı kimyasal atıklar yüzünden<br />

ciddi şekilde zarar gördüğünü söylüyorlar. Bu nedenle ben, bilinçsiz insanların<br />

günden güne mahvettiği Pamukkale’nin, turizme açık olmasını doğru bulmuyorum.<br />

Tüm bunların yanında, bu güzelliklerden yararlanmak isteyen girişimciler<br />

var ki, onların yaptıkları yıkımı göz ardı etmek mümkün değil.<br />

Burada insanlar, travertenlerin civarında çok sayıda otel, pansiyon ve kaplıca<br />

merkezleri inşa ettiler ve bunlar büyük bir nüfus patlamasını ve yüksek oranda<br />

çevre kirliliğini beraberinde getirdi. Ayrıca, turizmin getirdiği bu hareketlilik,<br />

Pamukkale’de fiyatların daha da yükselmesine ve yerli halk için hayat<br />

şartlarının zorlaşmasına neden oldu. Dört kişilik bir aile, on yıl önce rahatlıkla<br />

geçinebildiği parayla bugün neredeyse idare edemez hâle geldi. Yani<br />

buradaki turizm potansiyelini fark eden fırsatçı girişimciler, hem doğaya hem<br />

de yöre sakinlerine zarar veriyor.<br />

68<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Talat Aytan<br />

Pamukkale, Türkiye’deki koruma altına alınması gereken yerlerin<br />

başında geliyor çünkü burası her gün dikkatsiz turistler tarafından kirletiliyor<br />

ve bunun yanında buraya turizm alanında yapılan yatırımlar, travertenleri<br />

tanınmaz hâle getiriyor ve yöre halkının yaşam kalitesini düşürüyor. Sonuç<br />

olarak bence, Pamukkale’nin turizm adı altında yok oluşuna seyirci kalmamalıyız<br />

ve bu doğal mirasımızı bir an önce koruma altına alacak önlemleri alması<br />

yönünde devleti teşvik edici çalışmalar yapmalıyız.<br />

Esengül SAĞLAM<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

2. Öyküleyici Kompozisyon Tekniği<br />

Taslak: 1)Giriş<br />

2)Gelişme<br />

3)Sonuç<br />

ó Bir çeşit kısa öyküdür. Konusu kendimizle, arkadaşlarımızla ya da ailemizle<br />

ilgili olabilir.<br />

ó Zaman sıralaması (olay öncesi, olay anı ve olay sonrası) önemlidir, geçmiş<br />

zaman kipi kullanılır.<br />

ó Olayları betimlerken beş duyudan(görme, işitme, tatma, koklama, dokunma)<br />

faydalanılır.<br />

ó Benzetmelerden ve niteleme sıfatlarından yararlanılır; çünkü bunlar yazıyı<br />

etkileyici kılar ve okuyucunun hislerini canlı tutarak kafasındaki resmi netleştirir.<br />

ÖRNEK: 1. Kıyıya doğru gelen büyük dalga bizi çok şaşırttı.<br />

2. Kıyıya doğru gelen dev dalgayı görünce gözlerimize inanamadık.<br />

Giriş Paragrafı: Olayın ne olduğu ve olaydan önce yapılanlar anlatılır.<br />

Gelişme Paragrafı: Olay sırasında hissedilenler ve yapılan şeyler anlatılır.<br />

Sonuç Paragrafı: Olaydan sonra yaşanılanlar anlatılır.<br />

Önerilen konular: 1)Şahit olduğunuz etkileyici bir olay (deprem, fırtına, sel,<br />

doğum, düğün, yaş günü…)<br />

2)Arkadaşlarınızla yaşadığınız bir macera<br />

Örnek kompozisyon:<br />

FIRTINA<br />

Balkonda uzanmış yıldızları seyrederken bir yandan da önümüzdeki<br />

yaz tatilini düşünüyordum. O kadar güzel bir mayıs gecesiydi ki bir gece önce<br />

haber saatinde duyduğum haber beni endişelendirmiyordu bile! Oysaki yetkililer,<br />

sadece 10 km ötemizde başlayan ve benim kasabama doğru yaklaşmakta<br />

olan bir fırtınadan ve bunun için önlem almamız gerektiğinden bahsediyorlardı<br />

ısrarla.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 69


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

10 Mayıs sabahı, sert rüzgârlarla başladı fırtına. Sonra gökyüzü birden<br />

karardı ve neredeyse hiçbir şey göremez hâle geldik. Babam camları metal<br />

panolarla kaplamaya çalışırken annem konserve yiyecekleri ve çok sayıda pili<br />

bir araya getirmekle meşguldü. Bütün gün yağmur yağdı fakat gece olduğunda<br />

ürkütücü uğultusuyla rüzgâr geri döndü. Buna dayanmamız gerçekten<br />

çok zordu. Gece yarısı korkunç bir ses duyduk; camdan baktığımızda rüzgârın<br />

bahçe çitimizi kırarak parçalarını sürüklediğini ve bir ağacın yere yuvarlandığını<br />

gördük. Hepimiz evin içine hapsolmuştuk ve birbirimizi sakinleştirmeye<br />

çalışıyorduk. Maalesef uyumak bizim için imkânsızdı.<br />

İki günlük işkencenin ardından, geride kırık çitler, devrilmiş ağaçlar<br />

ve zarar gören evler bırakan fırtına nihayet sona ermişti. Şükürler olsun ki hiç<br />

kimse yaralanmamıştı. Hasarlı ev ve kırık çitlerin tamiri iki haftalık çileli bir<br />

çalışmayı gerektirmişti; fakat duyduğumuz yorgunluk hissi yeni bir fırtına<br />

ihtimalinin verdiği endişe yanında hiç kalıyordu.<br />

Zeynep COŞKUN<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

3. Neden-Sonuç Kompozisyonu Tekniği<br />

Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />

2)Gelişme paragrafı(iki ya da üç paragraf)<br />

3)Sonuç paragrafı<br />

ó Olaylar karmaşık sonuçlar zincirine neden olabilir. Bir olay başka sonuçlara<br />

da neden olabilecek sonuçlar doğurur. Neden-sonuç kompozisyonu işte bu nedensel<br />

zinciri kullanmayı gerektirir.<br />

ó Bir problem belirlenerek, onun nedenlerini ve sonuçlarını gösteren bir taslak<br />

çıkarılır.<br />

Örnek konu: Nehir Kirliliği<br />

Nedenler<br />

1)Ham kanalizasyon atıkları, zararlı bakteriler,<br />

kötü kokular<br />

2)Zehirli kimyasallar, zararlı kimyasallar,<br />

ölü hayvanlar (kuş, balık)<br />

Sonuçlar<br />

1.Balıkçılık ve turizm oranlarında düşüş<br />

2.Değişen çevre dengesi<br />

Giriş Paragrafı: Bu paragrafa; konudan genel olarak bahsederek, problemin<br />

tanımını yaparak, alakalı bir hikâye ya da deneyim anlatarak, bir soru sorup sonra<br />

açıklayarak başlanır.<br />

ó Ana düşünce cümlesi, düşünce kompozisyonunda olduğu gibi paragrafın<br />

sonuna yazılır.<br />

70<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Talat Aytan<br />

ÖRNEK: Bana göre, Tonya yöresinde görülen nehir kirliliğinin ham kanalizasyon<br />

atıkları ve zehirli kimyasallar gibi iki temel nedeni ve bunlara bağlı olan birçok<br />

sonucu vardır.<br />

Gelişme Paragrafları: İki ya da üç gelişme paragrafı yazılır. Her gelişme paragrafı,<br />

problemin nedenini bildiren yardımcı düşünce cümlesiyle başlar.<br />

Örnek yardımcı düşünce cümlesi 1:Tonya yöresinde görülen nehir kirliliğinin<br />

en önemli nedenlerinden biri ham kanalizasyon atıklarıdır.<br />

Örnek yardımcı düşünce cümlesi 2: Nehir kirliliğinin diğer bir önemli nedeni<br />

de zehirli kimyasallardır.<br />

ó Hem birinci hem ikinci gelişme paragrafında, problemin nedeni ve sonuçları<br />

sırasıyla verilir.<br />

ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenerek bitirilir.<br />

Sonuç Paragrafı: <strong>Genel</strong> olarak konu özetlenir, bir ya da birkaç çözüm önerisinde<br />

bulunulur ve son düşünce verilir.<br />

Önerilen konular: 1) Küresel ısınma<br />

2) Kanser<br />

3) Alkolizm<br />

4) Stres<br />

5) Başarısızlık<br />

Örnek Kompozisyon:<br />

ORMANSIZLAŞMA<br />

Kitaplarda söylenilen, bundan yüzyıllar önce bugünkünden daha fazla<br />

orman alanının olduğuna inanmak gerçekten çok zor. Bazen merak ediyorum;<br />

dünyayı, bir annenin çocuğunu kucaklaması gibi çevreleyen bu ağaçlara ne<br />

olduğunu. Benim çocukluğumda, ben ve arkadaşlarım ağaçlar konusunda pek<br />

dikkatli değildik çünkü onların, dünyanın geri kalanı için yeterli olduğunu<br />

düşünüyorduk. Özellikle bahar günlerinde, ağaçlardan gelen yumuşak esintiler<br />

ve hoş kokular bizi çok mutlu ediyordu. Maalesef, bugün ağaç sayısında<br />

ciddi bir azalma var ve korkarım ki buna neden olan yoksulluğa ve bilinçsiz<br />

insanlara karşı bir önlem alınmadıkça, yakın tarihte temiz hava almak bizim<br />

için oldukça zorlaşacak.<br />

Ormansızlaşmanın ana nedenlerinden biri yoksulluktur. Yoksulluk,<br />

başta kırsal yerleri olmak üzere dünyanın her yerini kuşatmıştır. Maddi<br />

durumları iyi olmayan ve para kazanmak isteyen insanlar büyük şehirlere göç<br />

ediyorlar ve böylece onların arazilerinde bulunan ağaçlar bakımsız kalıyor.<br />

Şehirlere yapılan bu yoğun göç beraberinde kalacak yer problemini de getiriyor.<br />

Sonra, bu insanlar kendilerine kalacak yer sağlamak amacıyla ağaçları<br />

keserek onların yerine evler inşa ediyorlar. Kesilen ağaç sayısı sanıldığı gibi<br />

az değildir. Ardından, bu ağaçların bir kısmı mobilya firmalarına satılıyor.<br />

Son olarak hiç kimsenin aklına zalimce katledilen ağaçların yerine bir yenisini<br />

dikmek gelmiyor.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 71


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

Ormansızlaşmanın diğer bir önemli nedeni de bilinçsiz insanların<br />

davranışlarıdır. Bu tür insanlar genellikle yaptıkları şeylerin sonuçlarını<br />

düşünmezler ve hayal edemeyecekleri kadar korkunç olaylara sebep olabilirler.<br />

Örneğin; pikniğe giderler, eğlenirler, yemeklerini pişirmek için ateş yakarlar<br />

fakat piknik bittikten sonra yaktıkları ateşi söndür<strong>med</strong>en giderler. Sonra,<br />

küçücük bir kıvılcımla başlayan yangın, koca bir ormanı yok eder ve onun<br />

yerine bomboş bir arazi bırakır. Muhakkak ki, pikniğe giden her insan böyle<br />

bir yıkıma neden olmaz; ancak onlardan sadece birinin bile küçük bir ateşi söndürmeyi<br />

unutması, felaketi kaçınılmaz kılar.<br />

Özetle, yoksulluğun ve bilinçsiz insanların davranışlarının, ormansızlaşmanın<br />

ana nedenleri olduğunu düşünüyorum. Biz biliyoruz ki tüm<br />

dünyada ağaç sayısını artırmak için çok şey yapabiliriz. Bunun yanında,<br />

büyük bir kuruluş olan TEMA, Türkiye’nin her yerinde ağaç dikimleri yapıyor<br />

ve dikilecek yeni ağaçlar için organizasyonlar düzenleyerek para biriktirmeye<br />

çalışıyor. Ayrıca, bazı okullarda çocuklara ağaç dikimi ve onların önemi<br />

öğretiliyor. Ne yazık ki, yapılmayı bekleyen çok şey daha var. Öncelikle devlet,<br />

yeşil alanlar oluşturmak için özel araziler ayırmalıdır ve mantıklı bir<br />

gerekçe olmadıkça, ağaç kesimine izin vermemelidir. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız<br />

ki, başta ormanlar olmak üzere tüm yeşil alanlar, dünyamızın nefes<br />

almasına yardımcı olarak dengede kalmasını sağlar ve küresel ısınmayı engeller.<br />

İde Evre KÜÇÜKKİBAR<br />

TOBB ETÜ Yabancı Diller Bölümü Öğretim Görevlisi<br />

4. İkna Edici Kompozisyon Tekniği<br />

Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />

2)Gelişme paragrafı(iki paragraf ve bir çürütme paragrafı)<br />

3)Sonuç paragrafı<br />

ó Bu kompozisyonun amacı, okuyucuyu sizin konu hakkındaki görüşlerinizin<br />

doğru olduğu yönünde ikna etmektir. Bunun için düşüncenizi destekleyen sağlam<br />

nedenlere ihtiyacınız vardır.<br />

ó İyi bir ikna edici kompozisyon için sağlam nedenler ve netlik çok önemlidir.<br />

Diğer kuvvetli bir ikna yöntemi de konu hakkındaki karşıt bir düşünceyi çürütmektir.<br />

Giriş Paragrafı: Giriş paragrafı, okuyucuya kompozisyonda ne anlatılacağına<br />

dair ipuçları vermesi bakımından önem arz eder. Ayrıca okuyucunun konuya ilgi<br />

duymasını ve okumaya devam etmesini sağlar.<br />

ó Bu paragrafta kullanılan üç yaygın teknik vardır: 1) Konunun neden önemli<br />

olduğunu açıklamak 2)Teşvik edici bir soru sormak 3) Alakalı bir hikâye anlatmak<br />

veya anekdot (hikâyecik) vermek<br />

ó Giriş paragrafı ana düşünce cümlesiyle son bulur.<br />

72<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


ó Gelişme paragrafları birer cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />

Sonuç Paragrafı: Konu toparlanır ve ana düşünce cümlesi farklı bir şekilde<br />

tekrar edilir.<br />

Etkileyici bir final için önerilen üç teknik vardır:<br />

1) Okuyucuyu konu hakkında düşünmeye sevk eden bir soru sormak<br />

2) Eğer girişte yapılmamışsa alakalı bir hikâye anlatmak veya anekdot vermek<br />

3) Gelecekle ilgili bir tahminde bulunmak<br />

Önerilen Konular: 1) Seçmen yaşı<br />

2) Ötenazi<br />

3) İdam<br />

4) Hayvanların kobay olarak kullanılması<br />

Örnek Kompozisyon:<br />

İDAM CEZASI<br />

Yüzyıllardır, devletler suç oranını düşürmeye çalışmışlar ve bunun<br />

için pek çok yöntem uygulamışlardır. Recm, dayak, ömür boyu hapis bunlardan<br />

sadece birkaçıdır. Bütün bu cezaların içinde, suçluların yasalar gereğince<br />

hayatlarına son veren idam cezası, en tartışmalı olanıdır. Bana göre, vahşi bir<br />

eylem olan idam cezası, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmamalıdır.<br />

İdam cezasını desteklemememin ilk nedeni, herkesin ikinci bir şansı<br />

hak ettiğini düşünüyor olmamdır. Cezasını vermek için bir suçluyu öldürmek<br />

çözüm değildir. Bunun yerine, onların bu suçları işleme nedenlerini arayıp<br />

bulmaya çalışmalıyız. Onları, eğitmeli ya da tedavi etmeliyiz ve daha iyi<br />

vatandaşlar hâline getirmeliyiz. Onlar bunun kendilerini değiştirmeleri, yenilemeleri<br />

için ikinci bir şans olduğunu fark ederler ve sonunda işe yaradığını<br />

görürler.<br />

İdam cezasına karşı olmamın ikinci bir nedeni de buna cezadan ziyade<br />

bir hediye gözüyle bakılmasıdır. Birçok kurban ailesi, suçluların öldürülmeyi<br />

hak et<strong>med</strong>iğini çünkü bu yöntemin, ömür boyu hapse mahkûm olmaları hâlinde<br />

onları bekleyen acılardan kurtardığını düşünüyorlar. Bu nedenlerden dolau<br />

Talat Aytan<br />

Gelişme Paragrafları: Her gelişme paragrafı yardımcı düşünce cümlesiyle<br />

başlar.<br />

ó Birinci ve ikinci gelişme paragraflarında, ana düşünce cümlesinde belirtilen<br />

fikri destekleyen nedenler verilir.<br />

ó Üçüncü gelişme paragrafının adı çürütme paragrafıdır. Bu paragrafta konu<br />

ile ilgili karşıt bir düşünce verilir ve ardından onun neden yanlış olduğuna dair açıklamalar<br />

yapılır.<br />

ÖRNEK: Bazı karşıt görüşlüler ötenazinin insanlık dışı bir uygulama olduğunu<br />

söylüyorlar. Fakat ben bunun yeterli bir gerekçe olduğunu düşünmüyorum<br />

çünkü……………………………….<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 73


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

yı, mahkûmların hapis cezası çekmeleri daha iyidir çünkü bu vesileyle yaptıklarının<br />

farkına varırlar ve olgunlaşırlar.<br />

Diğer bir yandan, idam cezasının serbest bırakılması gerektiğini düşünen<br />

bazı insanlar var. Bu insanlara göre, bir suçluyu cezalandırmanın tek<br />

yolu, ona hak ettiğini vermektir ki buna biz “dişe diş, göze göz” diyoruz. Fakat<br />

ben bu bakış açısına tamamen karşıyım çünkü biz demokratik bir dünyada<br />

yaşıyoruz; suçlunun yaptığının aynısını yaparak ondan intikam almak, yalnızca<br />

ilkel toplumlarda görülebilir. Biz demokratik ve modern insanlarız ve<br />

hatalara karşı daha mantıklı ve anlayışlı olmalıyız.<br />

Özetle, insanları suç işlemekten alıkoyan birçok yöntem vardır; eğitim,<br />

eğer akıl sağlıkları yerinde değilse tedavi ya da zaman içinde rahatlamalarını<br />

beklemek, bunlardan yalnızca ikisidir. Bu bakış açısıyla, bence bir suçlunun<br />

hayatına son vermek çözüm değildir ve idam cezası, dünyanın her yerinde<br />

uygulamadan kaldırılmalıdır.<br />

Çiğdem MERCAN<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

5. Sınıflandırma Kompozisyonu Tekniği<br />

Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />

2)Gelişme paragrafı (Üç paragraf)<br />

3)Sonuç paragrafı<br />

ó Bu kompozisyonda bir türün, ana kategorinin üç alt kategorisi bulunur ve<br />

her gelişme paragrafında bir alt kategori incelenir.<br />

ó Alt kategoriler, aynı ölçütler esas alınarak incelenir.<br />

ó Kategorileri belirten bir taslak çıkarılır.<br />

Örnek konu: Öğretmenler<br />

1)Devlet okullarında çalışanlar<br />

2)Özel okullarda çalışanlar<br />

3)Özel ders verenler<br />

Kriterler<br />

1)Çalışma saatleri<br />

2)Maaşları<br />

3)Verimlilikleri<br />

Giriş Paragrafı: Kompozisyona, ana kategori tanıtılarak, onun neden önemli<br />

olduğu anlatılarak başlanır.<br />

ó Ana kategoriyle ilgili eğer varsa tarihi bilgi verilebilir.<br />

ó Paragrafın sonunda ana düşünce cümlesi verilir.<br />

74<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />

Sonuç Paragrafı: Bu paragrafta kompozisyon; 1)Alt kategoriler özetlenerek<br />

2)Ana düşünce cümlesi tekrar edilerek 3)Final düşüncesi verilerek 4)Gelecekle ilgili<br />

tahminde bulunularak bitirilebilir.<br />

Önerilen konular: 1) Öğrenciler<br />

2) Tatil çeşitleri<br />

3) Anne/babalar<br />

Örnek Kompozisyon:<br />

TÜRKİYE’DEKİ ÖĞRETMENLER<br />

Ülkemizdeki bütün öğretmenleri tek bir kritere göre değerlendirebilir<br />

miyiz Böyle bir değerlendirme ne kadar doğru sonuçlar verir Bence bu yöntem<br />

kabul edilemez çünkü ülkemizde çok sayıda okul türü ve bunların arasında<br />

önemli farklılıklar vardır ve öğretmenleri çalışma yerlerinden bağımsız<br />

düşünemeyiz. Öğretmenlerle alakalı her şey okuldan okula değişir. Türkiye’de<br />

öğretmenler, devlet okullarında çalışanlar, özel okullarda çalışanlar ve özel<br />

ders verenler olmak üzere üçe ayrılır ve bana göre bu çeşitlilik onların çalışma<br />

saatleri, maaşları ve verimlilikleriyle doğrudan ilişkilidir.<br />

Türkiye’de öğretmenlerin büyük bir bölümü devlet okullarında görev<br />

yaparlar. Bu okullardaki öğretmenler çok fazla çalışır. Örneğin; özellikle öğretmen<br />

açığı olan okullarda, bir öğretmen haftada otuz saatin üstünde derse girebilir.<br />

Bu kadar zaman ve güç harcamalarına rağmen, maaşları gerçekten çok<br />

düşüktür. Bu yüzden birçok öğretmen aldıkları maaşla geçinemiyor ve diğer<br />

bir iş daha bulmak zorunda kalıyor. Buna ek olarak, bu devlet okullarında çalışan<br />

öğretmenlerin verimlilikleri düşüktür; çünkü bu okullarda çok sayıda<br />

öğrenci vardır. Sınıflar çok kalabalık olduğu için öğretmenler, öğrencilerine<br />

yeterli ilgiyi gösteremezler ve bundan hem öğretmenler hem de öğrenciler<br />

olumsuz etkilenirler. Sonuç olarak, devlet okullarında çalışan öğretmenler,<br />

başta çalışma saatleri, maaşları ve verimlilikleri olmak üzere pek çok sorunla<br />

karşılaşırlar.<br />

Ülkemizdeki öğretmenlerin diğer bir kısmı da özel okullarda çalışırlar.<br />

Bu okullarda, devlet okullarına kıyasla çalışma saatleri daha az ve dengelidir.<br />

Ayrıca maaşları ve çalışma saatleri arasında bir dengesizlik söz konusu değildir.<br />

Okul şartlarından memnun olan öğretmenler daha verimli olurlar. Bunda,<br />

kalabalık olmayan sınıfların payı büyüktür. Özetle, özel okullardaki öğretmenler,<br />

devlet okullarındakilere göre daha iyi koşullarda çalışırlar.<br />

Son olarak, özel ders veren öğretmenleri ele alacağız. Artık Türkiye’de<br />

de aileler tarafından yoğun olarak tercih edilen özel öğretmenler, çalışma saatlerini<br />

kendileri belirlerler. Bu durum hem öğretmenler hem öğrenciler açısınu<br />

Talat Aytan<br />

Gelişme Paragrafı (Üç paragraf):Her gelişme paragrafı yardımcı düşünce<br />

cümlesiyle başlar.<br />

ó Her alt kategori bir paragrafta anlatılır.<br />

ó Kategoriler tanımlanırken paralel ölçütler esas alınır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 75


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

dan faydalıdır. Ayrıca, bu öğretmenler, günde sadece iki ya da üç çocukla ilgilendikleri<br />

için daha verimlidirler. Maaşları Türkiye ortalamasının üstündedir<br />

ve genellikle ek gelire ihtiyaç duymazlar. Böylece, özel ders veren öğretmenler<br />

diğerlerine göre çok daha iyi koşullara sahiptirler.<br />

Özetle, öğretmenlerin çalıştığı kurum(devlet okulu, özel okul, özel ders<br />

merkezi)lar çalışma saatleri, maaşları ve verimlilikleri konularında belirleyicidir.<br />

Öğretmenler hakkında düşünürken, onların çalışma koşullarını göz ardı<br />

etmemeliyiz, yoksa değerlendirmemizden objektif sonuçlar alamayız.<br />

Esengül SAĞLAM<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

6. Benzerlik ve Farklılık Kompozisyonu Tekniği<br />

Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />

2) Gelişme Paragrafı(iki paragraf)<br />

3) Sonuç Paragrafı<br />

Giriş Paragrafı: Okuyucunun dikkatini çekici nitelikte bir cümleyle kompozisyona<br />

başlanabilir. Bu bir soru sorarak veya insanların konuyu neden ilginç bulduğuna<br />

dair bilgiler vererek olabilir.<br />

ó Son cümle ana düşünce cümlesidir. Burada iki konu arasında hem benzerliklerin<br />

hem de farklılıkların olduğu belirtilir.<br />

ó İki konu arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları gösteren bir taslak çıkarılır.<br />

Örnek konu: Türkiye’de yaşam/Amerika’da yaşam<br />

Benzerlikler: Aile, hobiler, ulaşım<br />

Farklılıklar: Okul, arkadaşlar, dil<br />

Gelişme Paragrafları: İki şey arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları belirten<br />

iki gelişme paragrafı yazılır.<br />

ó Gelişme paragrafları yardımcı düşünce cümleleriyle başlar ve hepsi ana<br />

düşünce cümlesini destekler.<br />

ó Amaca uygun bağlaçlar ve edatlar kullanılır. Bu, kompozisyonun akıcılığı<br />

için önemlidir.<br />

Sonuç Paragrafı: Benzerlikler ve farklılıklar kısaca tekrar edilir.<br />

ó Ana düşünce cümlesi farklı bir şekilde tekrar edilir ve final düşüncesi verilir.<br />

Önerilen Konular: 1) Üniversite hayatı/Lise hayatı<br />

2) Masaüstü bilgisayar/Dizüstü bilgisayar<br />

3) Yaz turizmi/Kış turizmi<br />

4) Yurtta kalmak/Evde kalmak<br />

76<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Talat Aytan<br />

Örnek Kompozisyon:<br />

POPSTAR VE STAR AVCISI<br />

Yıllardır televizyon kanalları reytinglerini artırma çalışıyor ve bunun<br />

için bazı televizyon şovları ve yarışmalar düzenliyor. Bu şovlar insanların<br />

dikkatini özellikle şarkılar, danslar ve heyecan yaratma yöntemleriyle çekmeye<br />

çalışıyor. Bugünlerde reytingleri hayli yüksek iki rakip yarışma programı olan<br />

Star Avcısı ve Popstar çok beğeniliyor ve bana göre bu ikisi arasında bazı benzerlikler<br />

ve farklılıklar var.<br />

Popstar ve Star Avcısı arasında, şarkı seçimi, jüri üyelerinin yarışmacılara<br />

karşı tutumu ve yapım için harcanan bütçe gibi bazı temel farklılıklar<br />

vardır. Öncelikle, bu iki programın şarkı seçimi tamamen birbirinden farklıdır.<br />

Örneğin; Popstar’da pop tarzında şarkılar seçilirken, Star Avcısı’nda rock<br />

müzik tercih edilir. Ayrıca, jüri üyelerinin yarışmacılara karşı tutumu<br />

Popstar’da Star Avcısı’na göre daha katıdır. Örneğin; Popstar programlarının<br />

birinde, jüri üyelerinden biri bir yarışmacıya hakaret ederek ona bardak atmış<br />

ve bu davranışı günlerce <strong>med</strong>yada tartışılmıştı. Son olarak, bu programlar için<br />

harcanan bütçeler farklıdır. Popstar için milyonlarca dolar harcanırken Star<br />

Avcısı çok az bir bütçeyle gerçekleştirilmektedir.<br />

Diğer bir taraftan bu iki program arasında yayın saatleri ve nitelikleri<br />

gibi iki benzer taraf da vardır. Her iki programın niteliği de bize gösteriyor<br />

ki onların amaçları müzik dünyasına yeni bir star kazandırmaktır. Hem<br />

Popstar hem de Star Avcısı, yarışmacılara birinci olmaları hâlinde albüm,<br />

araba ve bir miktar para vaat ediyor. Ayrıca, bu programların ikisi de çarşamba<br />

günü akşam saat 20:<strong>00</strong>’de başlıyor ve birbirleriyle mücadele ederek günün<br />

en yüksek reytingini almak istiyorlar. Özetle nitelik, yayınlandıkları saat dilimi<br />

ile günü bakımından Popstar ve Star Avcısı benzerdir.<br />

Son olarak, bu iki program, bütçeleri, şarkı seçimleri ve jürilerinin<br />

yarışmacılara karşı tutumları bakımından farklıyken, yayın saatleri ve nitelikleri<br />

düşünüldüğünde benzerdirler. Bana göre, tüm bunlar reytingi etkileyen<br />

faktörlerdir.<br />

Zeynep COŞKUN<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

7. Betimleyici Kompozisyon Tekniği<br />

Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />

2)Gelişme Paragrafı(İki paragraf)<br />

3)Sonuç Paragrafı<br />

ó Gelişme paragrafında konu iki ana kategoriye ve her kategori kendi içinde<br />

alt kategorilere ayrılarak incelenir. Bunu yapmaktaki amaç, konuyu daha net bir<br />

şekilde betimlemek ve yazının okunabilirliğini, akıcılığını artırmaktır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 77


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

Örnek konu: İdeal Oda Arkadaşı<br />

1) Karakter: Güvenilirlik, Anlayış<br />

2) Öz geçmiş: Eğitim, Aile<br />

Giriş Paragrafı: Konuya kısa bir giriş yapılır, alıntı yapılabilir ya da kısa bir<br />

öykü anlatılabilir.<br />

ó Paragrafın sonunda ana düşünce cümlesi verilir.<br />

ÖRNEK: Ben ideal bir oda arkadaşında şunları ararım: karakter ve iyi bir aile<br />

ve okul eğitimiyle donanmış öz geçmiş.<br />

Gelişme Paragrafları: Her bir gelişme paragrafının konusu bir ana kategoridir<br />

ve ona ait alt kategorilerdir.<br />

ó Gelişme paragraflarına yardımcı düşünce cümlesiyle başlanır ve daha sonra<br />

alt kategoriler incelenir.<br />

ó Örneklerden ve kişisel deneyimlerden yararlanılabilir.<br />

ó Gelişme paragrafları bir cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />

Sonuç Paragrafı: Kategoriler kısaca tekrar edilir ve final düşüncesiyle yazı son<br />

bulur.<br />

Önerilen konular: 1) İdeal üniversite<br />

2) İdeal anne/baba<br />

3) İdeal eş<br />

4) İdeal öğretmen<br />

Örnek Kompozisyon:<br />

İDEAL EŞ<br />

Bazılarına göre evlenmek gerçekten zor bir karardır. Evlilik, geleceği<br />

şekillendiren bir karar ve sonsuza dek sürmesi hayal edilen bir olgu olduğu<br />

için, karar aşamasında çok şeye dikkat edilir. Bana göre, ideal bir eş, başta dış<br />

görünüş ve kişilik olmak üzere bazı karakteristik özelliklere sahip olmalıdır.<br />

Benim için ideal bir eşin dış görünüşü önemlidir. Öncelikle boyu<br />

uzun olmalıdır çünkü ben 1.75 boyundayım ve bana göre uzun erkekler daha<br />

yakışıklı ve etkileyici oluyorlar. Muhtemelen böyle düşünüyor olmamın nedeni,<br />

çocukluğumdan beri ünlü basketbolculara olan hayranlığımdır. Ayrıca<br />

benim eşim atletik yapılı olmalıdır. Uzun yıllar birlikte olacağımızı düşünürsek,<br />

o dış görünüşüne ve sağlığına özen göstermelidir ve bu da ancak sporla<br />

olabilir. Yani bana göre ideal bir eş, formunu korumaya çalışmalı ve bunun<br />

için sürekli egzersiz yapmalıdır.<br />

Bence ideal bir eşte aranması gereken diğer bir önemli özellik de onun<br />

kişiliğidir. Sadakat, bağımsızlık ve sorumluluk bilinci aradığım başlıca özelliklerdir.<br />

Neden sadakat çok önemli Çünkü evlilik, sonsuza kadar sürmesi<br />

temenni edilen kutsal bir müessesedir ve bu ancak iki tarafın da birbirlerine<br />

karşı dürüst ve sadık olmalarıyla mümkündür. Sadece iyi günlerde değil kötü<br />

78<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Talat Aytan<br />

günlerde de eşime güvenmeliyim. Buna ek olarak, eşim bağımsız olmalıdır,<br />

ailesine ve arkadaşlarına bağlı olarak karar vermemelidir. Ayrıca evlilik eşlerin<br />

her şeyi beraber yapacağı anlamına gelmez. Her iki taraf birbirinden ayrı olarak<br />

kendi hayatlarını da devam ettirmelidirler. Son olarak, benim için sorumluluk<br />

bilinci de çok önemlidir. Ailesine karşı sorumluluk sahibi olmalıdır ve ev<br />

işlerinde bana yardımcı olmalıdır. Eğer bana yardım etmezse ve ortak işlerde<br />

beni yalnız bırakırsa, evlilik bizim için sevecen bir atmosferden ziyade bir yük<br />

olur.<br />

Toplumumuzda evlilik, en çok arzu edilen ve aynı zamanda en çok korkulan<br />

olgulardan biridir. Bence herkes hem evlilikle hem de evlenmeyi düşündükleri<br />

eşlerle ilgili hayaller kurarlar. Dünyadaki tüm insanlar gibi ben de bazı<br />

özelliklere sahibim ve bunların eşimde de olması gerektiğini düşünüyorum.<br />

Özetle uzun, atletik bir dış görünüş ve sadık, bağımsız, sorumluluk sahibi bir<br />

kişilik ideal bir eşte aradığım temel özelliklerdir.<br />

Esengül SAĞLAM<br />

TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />

Sonuç<br />

Yazma becerisi, Türkçe öğretiminin dört temel becerisinden biridir.Öğrencilere<br />

yazma becerisinin kazandırılmasında başta sınıf öğretmenleri ve Türkçe öğretmenleri<br />

olmak üzere tüm eğitimcilere büyük rol düşmektedir. Yazma etkinliklerinin<br />

daha disipline ve daha organize bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Bu itibarla,<br />

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Yabancı<br />

Diller Bölümü Hazırlık Programı’nın İngilizce kompozisyon yazma öğretimi teknikleri<br />

tarafımızdan incelenmiş, ilk ve orta öğretimde uygulanabilecek yedi farklı kompozisyon<br />

tekniği örnek ve önerileriyle dikkatlere sunulmuştur. Çalışmanın tüm eğitim<br />

camiasına faydalı olması, yegâne ümidimizdir.<br />

Kaynakça<br />

BROUKAL, Milada (1996).Weaving It Together 4,Connecting Reading and Writing, Printed in<br />

the United States of America, Second Edition.<br />

GRAMER,Margot, SOLORZANO,S.Helen(2<strong>00</strong>4).North Star Reading and Writing, High<br />

Inter<strong>med</strong>iate, Longman, Printed in the United States of America, Second Edition.<br />

TOBB ETÜ Yabancı Diller Bölümü Ders Notları.<br />

ÖZBAY, Murat(2<strong>00</strong>7).Türkçe Özel Öğretim Yöntemleri II, Öncü Kitap, Ankara.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 79


İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />

NEW COMPOSITION TECHNIQUES FOR<br />

IMPROVING WRITING SKILL AT PRIMARY<br />

AND SECONDARY EDUCATION<br />

Talat AYTAN*<br />

Abst ract<br />

One of the main learning fields in Turkish teaching is writing.Writing<br />

activity which is described as expressing sensasitions, thoughts and imagines<br />

proves its worth not only during education life but also in all parts of the life.<br />

With the renewed curriculum in textbooks, the new methods are started to be<br />

used in the activities related to writing skill. Monotony replaced with diversity<br />

and it caused us to reseach new topics, therefore; the methods of teaching students<br />

about writing an essay, which are taught by Program of Foreign<br />

Languages in TOBB University of Economics and Technology, were examined<br />

by us. According to the results of our examination and evaluation, writing methods<br />

that can be put into practice in elementary and secondary education were<br />

brought up and model essays of these techniques and suggestions were presented<br />

carefully. Our aim is to give students an opportunity to develop their writing<br />

ability, which is an important base for teaching Turkish.<br />

Key Words: Writing ability, essay, new methods<br />

80<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


YABANCI DİL ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SÜRECİNDE<br />

KÜLTÜRLERARASILIK<br />

İrem KIZILASLAN*<br />

Özet<br />

Kültürlerarası iletişimin kaçınılmaz olduğu global bir köye dönüşen<br />

dünyamızda, yabancı dil öğretiminin önemli hedeflerinden biri, kültürlerarası<br />

iletişimsel yeterlilik becerisinin geliştirilmesi olmuştur. Pek çok ülke bu amaçla<br />

yabancı dil öğretmen yetiştirme programlarına kültürlerarasılık boyutunu dahil<br />

etmiştir. Bu çalışmada, öncelikle yabancı dil eğitiminde kültürlerarası iletişimsel<br />

yeterliliğin önemi ve öğretmenin rolü tartışılmaktadır. Sonrasında, Avrupa ülkelerinde<br />

yabancı dil öğretmeni yetiştiren bazı kurumların bu yöndeki uygulamalarından<br />

örnekler verilerek, Türkiye özelinde bir durum değerlendirmesi yapılmıştır.<br />

Sonuç bölümünde ise görülen bazı eksikliklerin giderilebilmesi için<br />

çözüm önerileri sunulmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Yabancı dil öğretimi, kültürlerarası iletişimsel<br />

yeterlilik, öğretmen yetiştirme<br />

Gi riş<br />

Küreselleşme sürecinin hızlı bir şekilde yaşandığı ve çok uzak sayılan mesafelerin<br />

bile yakınlaştığı günümüz dünyasında, etkili bir iletişim için bir yabancı dil özellikle<br />

İngilizce bilmek bir gereklilik hâline gelmiştir. Önceleri daha çok dilbilgisine<br />

dayalı olarak yapılan yabancı dil eğitimi, 21. yüzyılın değişen şartları içerisinde<br />

yetersiz kalmaktadır. Bugün toplumlararası iletişimin doğru ve etkin bir biçimde sağlanabilmesi<br />

için, dilbilgisel doğruluktan çok kültürel yöne odaklanan ve kültürlerarası<br />

farklılıklara hoşgörü ile bakabilen yabancı dil konuşucularına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Bu gelişmelere paralel olarak, günümüz yabancı dil eğitimde ‘kültürel farkındalık’<br />

ve ‘kültürlerarası iletişimsel yeterlilik’ gibi kavramlar ön plana çıkmaktadır.<br />

Yabancı dil öğretimi ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik<br />

Yabancı dil öğretiminde kültürün özellikle kültürlerarası iletişimin önemi üzerine<br />

yapılan araştırmalar, öğrencinin öğrendiği dilin kültürünü kavrayarak kültürlerarası<br />

iletişimsel becerisini geliştirmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Gökmen’e<br />

(2<strong>00</strong>5) göre kültürlerarası iletişimsel yeterlilik, “başka dilsel kültüre sahip insanlarla,<br />

onların dilinde etkili ve uygun bir biçimde iletişim kurma becerisidir” (s.70).<br />

Kültürlerarası yaklaşıma dayalı dil öğretiminin ana bileşeni her ne kadar hedef kültür<br />

olarak düşünülse de, “tam anlamıyla yapılacak dil öğretiminde öğrencinin öncelikle<br />

kendi kültüründe yetkin ve farklı kültürleri algılayabilecek bir kapasiteye sahip<br />

olması beklenmektedir”(Altundağ, 2<strong>00</strong>7, 34).<br />

* Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Bölümü, İngiliz Dili Eğitimi<br />

Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 81


Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />

Günümüz toplumunda kültürlerarası yeterlilik, Risager (2<strong>00</strong>0)’in ifade ettiği<br />

gibi, hedef kültür / kaynak kültür ikilisinden çok daha karmaşık kültürel düzeyleri<br />

içine alan ve öğrencinin farklı bir dünya görüşünü kendi dünya görüşüne göre değerlendirip<br />

kavramasını gerektiren aktif bir süreçtir. Sürekli bir değişimi içeren kültürlerarası<br />

öğrenme sürecine dahil olan birey, House’a göre (2<strong>00</strong>7), hem ait olduğu kültür<br />

hem de yeni tanıştığı kültürü bilen ve bu ikisi arasında kendine özgü bir ‘üçüncü<br />

yol’ yaratabilen kişidir. Benzer şekilde Güvenç (1991), kültürleşme olarak adlandırdığı<br />

bu süreci şu şekilde açıklıyor:<br />

Aynı ölçüde ya da ayrı toplumlarda, birbirinden az çok farklı<br />

görünen değişik kültürlerle yetişmiş, eğitilmiş birey ve grupların birbiriyle<br />

kültürel etkileşime girmesi, belli bir kültür alışverişi sonunda, karşılıklı<br />

olarak birbirinden etkilenip değişikliğe uğrayıp, çoğu zaman,<br />

üçüncü ve yepyeni bir kültür bileşiminin ortaya çıkmasına “kültürleşme”<br />

deniyor (s.287).<br />

Bu bağlamda yabancı dil öğretiminin asıl hedefi, öğrendiği dilde sadece dilsel<br />

yetkinliğe sahip bireyler yetiştirmekten çok, kendi kültürü ile diğer kültürler arasındaki<br />

ilişkiyi görebilen, kendinden farklı olana yani ‘ötekine’ ilgi gösteren ve sorgulayan<br />

kendini sosyal ve kültürel olarak gerçekleştirmiş uluslararası konuşucular (intercultural<br />

speakers) yetiştirmek olmalıdır.<br />

Yabancı bir dil edinmenin, ana dilimizdeki kavramların, anlatımların karşılığını<br />

o dilde bulup kullanma olmadığını belirten Ozil (1991) şöyle devam etmektedir:<br />

Çeşitli toplumların dünyaya bakış açılarına, düşünme ve değer<br />

sistemlerine açılan bir kapıdır yabancı dil. . . Yabancı bir dil ya da diller,<br />

bize bu dillerin dünyayı algılama biçimlerini ve değer sistemlerini<br />

tanıttığından, hem o dillerin kültürleriyle donanmış kişilerle her alanda<br />

daha iyi iletişim kurabilmemizi sağlıyor, hem de kendi düşüncemizi<br />

geliştiriyor, çevremizi genişletiyor, bunun da ötesinde kültürler arasında<br />

değişik ve aynı olan yanlar kendi varlığımızın, kendi benliğimizin<br />

bilincine daha iyi varmamıza ve kendi konumumuzu daha iyi belirlememize<br />

yardımcı oluyor (s.96).<br />

Gerçekten de, kültürlerarası öğrenme sürecinin asıl çıkış noktası kendi kültürümüz,<br />

yani kendi geçmişimiz ve deneyimimizdir. Diğer bir deyişle, kültürlerarası<br />

öğrenme, Kaikkonen’in (1997) belirttiği gibi, bireyin kendi kültürü tarafından belirlenen<br />

dünyaya bakış açısının zamanla çok kültürlü bir boyut kazanarak genişlediği ve<br />

onun kendi dil ve kültürüne ait özelliklerin daha iyi farkına vardığı bir süreçtir.<br />

Bireyin kültürlerarasılık sürecinin önemli bir parçası olan kimlik deneyimi<br />

dışındaki kültürlerarası ilkelerden bazıları şunlardır:<br />

• Ötekine açıklık yani ötekiyle diyalog içinde olma<br />

• Güven ve farklılığa etkin saygı<br />

• Etkin hoşgörü<br />

• Değişimi kabul etme ve hoş karşılama (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0, 32-36).<br />

Oldukça derin süreçlerin yaşanmasını gerektiren kültürlerarası yeterliliğin<br />

Byram’a (2<strong>00</strong>0) göre beş boyutu bulunmaktadır: Diğer kültüre duyulan merak ve<br />

82<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u İrem Kızılaslan<br />

açıklığı içeren tutum ve davranışlar, toplumsal ve bireysel etkileşim süreçleri hakkında<br />

sahip olunan bilgi, farklı kültürler arasındaki ilişkileri yorumlama becerisi, farklı<br />

kültürler arasında rahatça hareket edebilme ve eleştirel düşünme becerileri.<br />

Kültürlerarası yeterliğin pek çok yönünü tanımlayan Byram’ın bu çok bilinen<br />

modelinden anlaşıldığı üzere, günümüzde yabancı dil öğretimi geleneksel yaklaşımlardan<br />

uzaklaşarak, kültürlerarası boyutu da içine alan çok daha kapsamlı bir çalışma<br />

alanı hâline gelmiştir.<br />

Öğretmenin rolü ve önemi<br />

Kültürlerarası bir bakış açısıyla yapılması beklenen yabancı dil öğretimi,<br />

öğretmenlerin sorumluluklarını arttırmakta ve onların bu alanda yeterli bilgi, beceri<br />

ve tutumları geliştirmelerini gerekli kılmaktadır. Öğrencilerini kültürlerarası iletişimin<br />

olağan ayrıntılarına hazırlamak durumunda olan dil öğretmenlerinin kültürlerarasılık<br />

becerisini geliştirmeye yönelik bir eğitim almaları zorunludur.<br />

Willems’e (2<strong>00</strong>2) göre yabancı dil öğretmenlerinin sahip olmaları gereken kültürlerarasılık<br />

becerisi üç boyutludur. Bunlar: kültürel etmenler hakkında bilgi, kültürel<br />

kimliğin bileşenlerini kavrama becerisi, kültürel farklılıklara açık olma ve uzlaşma<br />

becerisi. Aslında öğretmenin kendini bu yönde geliştirmesi ve öğrettiği yabancı dil ile<br />

ilişkili kültür(ler) ve kendi kültürü hakkında yeterli bilgiye sahip olması ciddi önem<br />

taşır. Çünkü öğretmen, farklı ve benzer noktalar üzerinde yoğunlaşarak hedef kültür(ler)<br />

ile kaynak kültür arasında bir köprü rolü oynamakta ve öğrencilerinin zihinlerinde<br />

var olabilecek bir takım ön yargıların kırılmasında kilit görev yapmaktadır.<br />

(Sercu, 2<strong>00</strong>6, 57; Garrido & Alvarez, 2<strong>00</strong>6, 169).<br />

Tüm bunlara ek olarak, kültürlerarası yeterliliğin dil öğretimindeki yeri ve<br />

önemini kavramış bir öğretmenin, kullandığı öğretim materyallerinin ne ölçüde bu<br />

amaca hizmet ettiğini değerlendirebilecek ve gerektiğinde hiç çekin<strong>med</strong>en değişiklikler<br />

yapabilecek güce ve bilgiye sahip olması beklenmektedir.<br />

Risager (2<strong>00</strong>0) öğretmenin kültürlerarası yeterlilik kazanımında duygusal<br />

(affective) yönü ön plana çıkarmaktadır. Bu nitelik, bireyin dünyaya ve diğer insanlara<br />

duyduğu güven, kendine saygısı ve kendini nasıl algıladığı ile bağlantılıdır ve<br />

soru sormak, ötekine açık olmak ve asılsız varsayımları reddedebilmek için gereken<br />

en önemli ön koşuldur. Ancak bu deneyim göründüğü kadar kolay değildir, öğretmeni<br />

zorlar ve yaratıcılık gerektirir. Böyle bir kültürlerarası duyarlılığa –Ötekinedoğru<br />

olan süreç kendimize dokunmamızı, kendimizi değiştirmemizi gerekli kılar.<br />

Bu anlayışta öteki, bireyin kendini keşfetmesi için kaçınılmaz olur (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0,<br />

35).<br />

Öyleyse, kültürlerarası iletişimsel yeterliliğin sağlanmasında temel etmenin<br />

bizi biz yapan özellikler olduğu söylenebilir. Başka bir ifadeyle, bir öğretmen olarak<br />

kültürlerarası iletişimde başarıya ulaşmak, izlenen yöntem ya da yaklaşımdan çok bir<br />

birey olarak kendini gerçekleştirmek ve sınıf içinde kurulan insancıl ilişkilerle ilintilidir.<br />

Sowden (2<strong>00</strong>7), kişisel gelişim ve kendini gerçekleştirmeyi kültürlerarasılık<br />

sürecinin yapı taşlarından biri olarak görür. Şüphesiz, böyle bir gelişim bu ağır ve<br />

karmaşık süreçle baş etmemizi sağlar. Çünkü dünyayı, insan ilişkilerini ve en önemlisi<br />

kendimizi ne kadar iyi anlarsak, iletişim kurmak ve kendimizi başkalarının yeri-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 83


Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />

ne koymak o kadar kolay olur. Sowden bu gerçeği şu basit tümcelerle ifade eder:<br />

“Eğer sınıfta ne yaptığım temelde benim bir birey olarak kim olduğuma bağlı ise, o<br />

zaman ben daha iyi bir öğretmen olmak için kendimi mümkün olduğu kadar çok<br />

geliştirmeliyim”. Bu durumda cevaplanması gereken can alıcı sorular, söz konusu<br />

kişisel gelişimin nasıl sağlanacağı ve başarının temel formüllerinin öğretmenlere nasıl<br />

verileceği ile ilgilidir.<br />

Dünyada ve Türkiye’deki öğretmen yetiştirme programlarına kısa bir bakış<br />

Dünyada ve Türkiye’de bu görüşlerin zaman kaybet<strong>med</strong>en yaşama geçirilebilmesi<br />

için yabancı dil öğretmen yetiştirme programlarında bazı değişikliklerin<br />

yapılması kaçınılmazdır. Kültürlerarası yeterliliğe sahip olması beklenen öğretmenlerin,<br />

başkalarınca belirlenen izlemleri benimsemek yerine, öğrencilerinin gerçekte<br />

neye ihtiyaç duyduğunu tahmin edebilen ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda kendi yolunu<br />

belirleyen gerçek profesyoneller olarak yetiştirilmeleri önemlidir (Willems, 2<strong>00</strong>2,<br />

13). Yabancı dil öğretmenlerinin, kültürlerarası etkileşim sürecine dahil olabilmek için<br />

ele almak zorunda oldukları eğitimsel, teknik, ahlaki ve psiko-sosyal roller ve bu rollerin<br />

getirdiği sorumluluklarla baş edebilmeleri büyük ölçüde aldıkları eğitim ve sağladıkları<br />

profesyonel gelişime bağlıdır.<br />

Bugün dünya geneline bakıldığında, özellikle Avrupa ülkelerindeki yabancı<br />

dil öğretmen yetiştirme uygulamalarının, iş dünyasının beklentilerine uygun ve küresel<br />

değişimlere paralel bir yol izlediği görülmektedir. Avrupa Komisyonunun 2<strong>00</strong>4<br />

tarihli raporunda, bazı Avrupa ülkelerinde kültürlerarasılık ilkelerini ön planda tutan<br />

öğretmen yetiştirme süreçlerindeki uygulamalara yer verilmiştir. Bu çalışmada,<br />

raporda yer alan bazı Avrupa ülkelerindeki uygulamalar sadece örnek oluşturmak<br />

amacıyla sunulacaktır.<br />

Örnek 1: Pedagoji Akademisi – Avusturya<br />

Pedagoji Akademisi, ilk ve ortaöğretim Fransızca, İtalyanca ve ağırlıkla<br />

İngilizce öğretmeni yetiştiren bir kurumdur. Akademinin temel amaçlarından biri,<br />

öğretmen adaylarına öğrendikleri dil ve ilgili kültür(ler) hakkında kapsamlı bir deneyim<br />

kazandırmaktır. Bu amaçla, hem öğrencilerin hem de akademik personelin yararlanabildiği<br />

üç farklı karşılıklı değişim programı uygulanmaktadır. Öğretmen adaylarının<br />

yüzde onu Erasmus programından yararlanmakta ve her dönem seçilmiş on<br />

eğitimci yurt dışında düzenlenen beceri geliştirme kurslarına katılmaktadır. Ayrıca,<br />

Comenius projesi ve Avrupa Öğretmen Hareketliliği (Mobile European Teacher)<br />

programı kapsamında, öğrencilere yurt dışında ilgili bir kurumda iki hafta eğitim<br />

görme imkanı sunulmaktadır.<br />

Örnek 2: Bremen Üniversitesi - Almanya<br />

Bremen Üniversitesi, İngiliz ve Amerikan Çalışmaları Bölümü kapsamında<br />

ortaöğretim yabancı dil öğretmeni yetiştirmektedir. Karşılaştırmalı kültür çalışmaları,<br />

kültürlerarası becerilerin gelişimine yönelik ayrı bir program, kültürel farkındalık<br />

ve müfredat dışı kültürel faaliyetler üniversitenin öğretmen yetiştirme politikasının<br />

temelini oluşturmaktadır. Yabancı dil öğretmen adaylarının bir süreliğine yurt dışında<br />

bulunmaları eğitimlerinin zorunlu bir parçasıdır.<br />

84<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u İrem Kızılaslan<br />

Örnek 3: Oslo Üniversitesi – Norveç<br />

Oslo Üniversitesi Eğitim Fakültesinin Öğretmen Yetiştirme ve Okul Gelişimi<br />

Bölümü, Avrupa ülkeleri yüksek öğretim kurumları arasında işbirliğinin artırılmasına<br />

yönelik Bolonya Süreci hedefleri doğrultusunda eğitim vermektedir. Öğretmen<br />

yetiştirme programlarında kültürel farkındalık ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik<br />

kazandırmaya yönelik dersler bulunmaktadır. Üniversitede yer alan inter<strong>med</strong>ya merkezi,<br />

öğrenciler ve akademik personelin yurt dışındaki ilgili kurumlarla çok rahat iletişim<br />

kurmalarını sağlamaktadır. Kardeş üniversitelere yapılan ziyaretlere ek olarak,<br />

öğretmen adayları yazışmalar, kurumlar arası bir etkileşim forumu, elektronik posta<br />

ya da video konferans sistemi ile kültürlerarası iletişim kurma imkanına sahiptirler.<br />

Örnek 4: St. Martin Koleji – İngiltere<br />

St. Martin Koleji, ilk ve orta öğretim düzeyinde Fransızca, Almanca, İtalyanca<br />

ve İspanyolca öğretmeni yetiştiren ve öğretmen adaylarına sunduğu farklı deneyimler<br />

ve yenilikçi yaklaşımlardan dolayı tercih edilen bir kurumdur. Öğrenciler, kardeş<br />

üniversiteler aracılığıyla yurt dışında dört ay süreyle kalabilmekte ve git<strong>med</strong>en önce<br />

orada geçirecekleri zamanı daha verimli geçirebilmeleri için bir ön eğitim almaktadırlar.<br />

St. Martin Koleji, öğrencilerinin yurt dışındaki eğitimlerinde yeterli ilerlemenin<br />

sağlanması için, kardeş üniversitelerle sürekli bağlantı içinde bulunmaktadır.<br />

Türkiye özelinde durum<br />

Çağımızın küreselleşen dünya düzeninde Avrupa ile bütünleşme sürecini<br />

yaşayan Türkiye’de yabancı dil öğretmenliği popüler bir meslek olmuş, üniversitelerin<br />

yabancı dil öğretmenliği bölümleri yüksek puanlarla öğrenci kabul eder olmuşlardır<br />

(Aydoğan&Çilsal, 2<strong>00</strong>7, 180). Çağın koşullarının bir sonucu olarak,<br />

Türkiye’deki yabancı dil öğretiminde, Atay’ın (2<strong>00</strong>5) vurguladığı gibi, ‘kültürlerarası<br />

öğrenme’ ve ‘kültürlerarası anlama’ gibi kavramlar telaffuz edilmeye başlanmış ve<br />

bu konuda sınırlı sayıda da olsa bazı araştırmalar yapılmıştır.<br />

Kültürlerarası yeterlilik günümüzde yabancı dil öğretiminin önemli bileşenlerinden<br />

biri hâline gelmiş olsa da, Türkiye’de yabancı dil eğitiminin hâlå ağırlıklı olarak<br />

dilbilgisel yöne odaklandığını görmekteyiz. Bu durum kaçınılmaz olarak yabancı<br />

dil öğretmen yetiştirme programlarına da yansımaktadır. Bu programlarda önerilen<br />

dersler içerisinde dil öğretiminde kültürlerarasılık olgusunun önemini işleyen ya<br />

da kültürlerarası iletişimsel becerinin kazanılmasına yönelik bir takım alıştırmalar,<br />

oyunlar ve tartışma konularına yer veren dersler bulunmamaktadır.<br />

Son dönemde, eğitim fakültelerinde uygulanan öğretmen yetiştirme programlarının,<br />

çağımızın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip öğretmenler yetiştir<strong>med</strong>eki<br />

yeterlilikleri tartışılmaya başlanmış ve programlarla ilgili sorunları çözümlemeye<br />

yönelik bazı değişiklikler yapılmıştır. Yenilenen öğretmen yetiştirme programları<br />

2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 akademik yılından itibaren uygulamaya girmiştir (YÖK, Öğretmen<br />

Yetiştirme). Güncellenen programların en önemli özelliklerinden birisi, genel kültür<br />

derslerinin oranlarının arttırılmasıdır. Bu değişikliğin amacı, üniversite düzeyinde<br />

yetiştirilen öğretmen adayına aydın bir kişide bulunması gereken entelektüel donanımı<br />

kazandırmaktır. Bu amaçla konulan genel kültür derslerinden biri de Etkili<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 85


Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />

İletişim dersidir. Ancak dersin içeriği daha çok öğrenci, öğretmen ve veli iletişiminde<br />

dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili olup yabancı dil öğretmenlerinin hedef dilde<br />

dünyayla sağlıklı bir iletişim kurmasını sağlayacak olan kültürel etmenleri kapsamamaktadır<br />

İngilizce Öğretmenliği lisans programlarındaki alan bilgisi derslerinin içerikleri<br />

incelendiğinde, bu çalışmada örnek olarak verilen bazı Avrupa üniversitelerindeki<br />

uygulamaların aksine, öğretmen adaylarına kültürel ve kültürlerarası değerler farkındalığı<br />

ve kültürlerarası iletişim becerileri kazandırmak amacıyla konulan özel bir<br />

ders veya faaliyetin olmadığı görülmektedir. Söz konusu programdaki alan derslerinden<br />

sadece ikisinin içeriğinde kültürlerarası etkileşimin önemi vurgulanmaktadır:<br />

İngilizce Öğretiminde Yaklaşımlar II: İngiliz Dili Öğretiminde farklı<br />

öğrenci ihtiyacına uygun yaklaşımlar, güncel uygulamalar, dil öğretiminde<br />

kültürün önemi, teknolojinin kullanımı, gelişen dünyada iletişimin<br />

yeri ve kültürlerarası etkileşim.<br />

Edebiyat ve Dil Öğretimi I-II: Edebiyat ve dil öğretiminin kuram<br />

ve uygulama boyutunda bütünlenmesi, kültür öğretimi yöntemlerinin<br />

kısa öykü ve roman kullanımı yoluyla incelenmesi, karşılaştırmalı ve<br />

karşıtsal açıdan ana ve erek dil ve kültüründeki nesne ve ürünler, atasözleri<br />

ve deyimler, kalıplaşmış ifadeler, toplumsal yapılar, roller ve<br />

ilişkiler, gelenekler, görenekler, adetler, inançlar, değerler, yasaklar ve<br />

tabular vb.<br />

Özellikle Edebiyat ve Dil Öğretimi ders içeriği, kültür hakkında en iyi bilinen<br />

modellerden biri olan buzdağı modeline göre, suyun üzerinde kalan çok küçük bir<br />

bölümü yansıtmaktadır. Bir buzdağına benzetilen kültürün de görünür kısımları vardır:<br />

Dil, yemek, müzik, edebiyat, mutfak akla gelen ilk yönlerdir. Ancak asıl zor olan,<br />

normallik söylemi, güzellik anlayışı, çocuk yetiştirmeyi etkileyen düşünceler, temizlik<br />

anlayışı, ergenlik söylemleri, beden dili ve yüz ifadeleri gibi pek çok önemli kavramı<br />

içinde tutan görünür olmayan kitlenin farkına varmaktır. Anlaşıldığı üzere,<br />

programda yer alan bu ders hedef kültürün sadece görünür kısımlarını vurgulamakta,<br />

ancak bu kısımların dayandığı temellere değinmemektedir (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0, 18-<br />

20; Lázár, 2<strong>00</strong>7, 7).<br />

Şurası çok açıktır ki, Türkiye’de uygulanan yabancı dil öğretmen programlarında<br />

kültür öğesi yeterince yer bulamamaktadır. Ozil’in (1999) bu konudaki değerlendirmesi,<br />

ne yazıktır ki, aradan geçen dokuz yıla karşın hâlå gerçekliğini korumaktadır:<br />

“Türkiye’deki sistem içerisinde yetişen öğretmenlerin bir kısmı öğrencilik<br />

yıllarında gördüğü öğretim modelinin aynısını kendi öğrencilerine uygulamakta ve<br />

kültür öğesini göz ardı etmektedir”.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Kabul etmek gerekir ki, kültürlerarası iletişimsel yeterliliğin kazanılması bazı<br />

köklü değişimler içereceğinden hem dil öğretmenleri hem de öğrenciler için zorlayıcı<br />

bir süreçtir. Ancak bu deneyim, aynı zamanda bireyin yaşam tarzını daha anlamlı<br />

kılmak ve kimliğini zenginleştirmek açısından çok değerli bir kazanımdır. Günümüz<br />

eğitim ihtiyaçlarına cevap verebilecek çağdaş bir öğretmen rehberliğinde gerçekleşen<br />

yabancı dil öğretimi, farklı dünya görüşlerine kapı açtığından, belki de “hayal edile-<br />

86<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u İrem Kızılaslan<br />

bilecek en değerli zihinsel faaliyetlerden birisidir” (Willems, 2<strong>00</strong>2, 19).<br />

21.yüzyıl yabancı dil öğretmeninden beklenen, kültürlerarası iletişimin tüm<br />

katmanlarını içselleştirerek, öğrencilerini farklı düşünce yolculuklarına çıkarabilmesidir.<br />

Bu bilincin yaşama geçirilmesi ve desteklenmesi için bazı öneriler ortaya konulabilir:<br />

• Kültürlerarası ya da sosyo-kültürel pedagojinin yabancı dil öğretmen yetiştirme<br />

programlarına dâhil edilmesi atılması gereken ilk adımdır. Kültür ve kültür<br />

çalışmalarının yabancı dil öğretmen yetiştirme sürecinin ayrılmaz parçası olması bir<br />

zorunluluktur (Atay, 2<strong>00</strong>5, 233; Doğançay-Aktuna, 2<strong>00</strong>5, 99; Lázár, 2<strong>00</strong>3, 35; Willems,<br />

2<strong>00</strong>2, 13).<br />

• Kültürlerarası öğrenme sürecinin ana ilkelerinden biri olan kendi kültürünü<br />

tanıma, öğretmen yetiştirme programlarının temel taşlarından biri olmalıdır.<br />

Diğerlerini anlayabilmekten önce, kendini ve kendi kültürünün anlayış, inanç, ahlaki<br />

ilke ve değer mekanizmalarını bilen öğretmenler yetiştirmek önemlidir. Bu nedenle,<br />

“küresel uyum” (global appropriacy) ve “yerel sahiplenme” (local appropriation)<br />

anlayışı Türkiye’de yabancı dil öğretmen yetiştirme sürecinin merkezinde yer almalıdır<br />

(Kramsch& Sullivan, 1996, 199; Gillart vd, 2<strong>00</strong>0, 31).<br />

• Dikkat edilmesi gereken bir başka konu, öğretim materyallerinin kültürel<br />

içeriğidir. Kullanılan öğretim materyallerinin hem ulusal hem de uluslararası bağlamlara<br />

yer vermesi önemlidir (Alptekin, 2<strong>00</strong>2, 63). Bu bağlamda, öğretmen adayı, ileride<br />

kendi sınıfında kullanacağı öğretim materyallerinin kültürel içeriğini değerlendirebilecek<br />

donanıma sahip olmalıdır. İngilizce Öğretmenliği Lisans Programı VII.<br />

yarıyıl Yabancı Dil Öğretiminde Materyal İnceleme ve Geliştirme dersinin içeriği, kültürlerarasılık<br />

boyutunu kapsayacak şekilde geliştirilebilir.<br />

• Eğitim fakülteleri yabancı dil bölümlerindeki akademik personel ve öğrencilere<br />

daha fazla yurt dışı deneyim fırsatı sunulmalıdır. Hâlen uygulanmakta olan<br />

Erasmus vb. Avrupa Birliği programlarından daha fazla öğrencinin yararlanması, 21.<br />

yüzyıl toplumunun ihtiyaçları doğrultusunda öğretmen yetiştirmek açısından önemlidir.<br />

• Son olarak, öğretmen adaylarının uzun süreler yurt dışında kalmasını sağlamak<br />

ülkemiz şartlarında masraflı olabileceğinden, Türkiye’deki öğretmen yetiştiren<br />

kurumların yurt dışındaki ilgili kurumlarla internet aracılığıyla bağlantılarını kolaylaştırabilecek<br />

bir inter<strong>med</strong>ya merkezi, kültürlerarası iletişimin sağlanması açısından<br />

çok yararlı olacaktır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 87


Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />

Kaynakça<br />

ALPTEKİN, Cem (2<strong>00</strong>2). “Towards intercultural communicative competence in ELT”, ELT<br />

Journal,Vol. 56(1), pp.57-64.<br />

ALTUNDAĞ, Pınar (2<strong>00</strong>7). Kültürlerarası Yeterlilik ve Korece Öğretimi, Ankara Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />

ATAY, Derin (2<strong>00</strong>5). “Reflections on the Cultural Dimensions of Language Teaching”, Language and<br />

International Communication, Vol.5 (3&4), pp. 222-236.<br />

AYDOĞAN, İsmail & ÇİLSAL, Zehra (2<strong>00</strong>7). “Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yetiştirilme Süreci<br />

(Türkiye ve Diğer Ülkeler)”, Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, S.22, ss. 179-197.<br />

BYRAM, Michael (2<strong>00</strong>0). “Assessing Intercultural Competence in Language Teaching”, Sprogforum,<br />

Vol.6 (18), pp. 8-13.<br />

DOĞANÇAY-AKTUNA, Seran (2<strong>00</strong>5). “Intercultural communication in English language teacher<br />

education”, ELT Journal, Vol.59(2), pp. 99-107.<br />

GARRIDO, Cecilia, & ALVAREZ, Inma (‘<strong>00</strong>6). “Language teacher education for intercultural understanding”,<br />

European Journal of Teacher Education, May 2<strong>00</strong>6, Vol. 29 (2), pp. 163-179.<br />

GILLART; A., HAJI-KELLA, M., CASCAO GUEDES, M., RAYKOVA, A., SCHACHINGER, C., &<br />

TAYLOR, M. (2<strong>00</strong>0). Kültürlerarası Öğrenme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih<br />

Vakfı, İstanbul.<br />

GÖKMEN, M.Ertan (2<strong>00</strong>5). “Yabancı Dil Öğretiminde Kültürlerarası İletişimsel Edinç”, Dil Dergisi,<br />

Nisan – Mayıs – Haziran 2<strong>00</strong>5, S.128, ss.69-78.<br />

GÜVENÇ, Bozkurt (1991). İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul.<br />

HOUSE, Juliane (2<strong>00</strong>7). Intercultural Language Use and Language Learning, Springer,<br />

Netherlands.<br />

KAIKKONEN, Pauli (1997). “Learning a culture and a foreign language at school – aspects of intercultural<br />

learning”, Language Learning Journal, March 1997, No. 15,pp. 47-51.<br />

KELLY, M., GRENFELL, M., ALLAN, R., KRIZA, C., & McEVAY, W. (2<strong>00</strong>4). European Profile for<br />

Language Teacher Education. A Frame of Reference, University of Southampton, UK.<br />

KRAMSCH, Claire & SULLIVAN, Patricia (1996). “Appropriate Pedagogy”, ELT Journal, Vol.50(3),<br />

pp. 199-212.<br />

LAZAR, Ildiko (2<strong>00</strong>3). Incorporating Intercultural Communicative Competence in Language<br />

Teacher Education, Council of Europe Publishing, Kapfenberg.<br />

OZİL Şeyda (1991). “Dil ve Kültür”, Çağdaş Kültürümüz Olgular ve Sorunlar içinde, Cem<br />

Yayınevi, İstanbul.<br />

http://www. ingilish.com/kultur-aktarımı.htm, “Devlet Okullarındaki Yabancı Dil Derslerinde<br />

Hedef Kültüre Ait Öğelerin Aktarımı”, Şeyda OZIL (1999), Erişim tarihi, Eylül, 2<strong>00</strong>8.<br />

RISAGER, Karen (2<strong>00</strong>0). “The teacher’s intercultural competence”, Sprogforum, Vol.6 (18), pp.14-<br />

20.<br />

SERCU, Lies (2<strong>00</strong>6). “The foreign language and intercultural competence teacher: the acquisition of a<br />

new professional identity”, Intercultural Education, Vol.17(1), pp. 55-72.<br />

SOWDEN, Colin (2<strong>00</strong>7). “Culture and the ‘good teacher’ in the English Language classroom”, ELT<br />

Journal, 61(4), pp. 304-310.<br />

WILLEMS, Gerard M. (2<strong>00</strong>2). Language Teacher Education Policy Promoting Linguistic<br />

Diversity and Intercultural Communication, Council of Europe, Strasbourg.<br />

http://www.yok.gov.tr/egitim/ogretmen/ingilizce_ogretmenligi.doc “İngilizce Öğretmenliği<br />

Lisans Programı”, Yükseköğretim Kurulu, Erişim Tarihi, Eylül, 2<strong>00</strong>8.<br />

88<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u İrem Kızılaslan<br />

INTERCULTURALITY IN FOREIGN LANGUAGE<br />

TEACHER EDUCATION<br />

İrem KIZILASLAN*<br />

Abst ract<br />

The fact that the world we live in has turned into a global village implies<br />

that there is a growing need for understanding different forms of cross-cultural<br />

interaction. This development has extended and challenged the main objectives<br />

of foreign language education and shifted focus to the intercultural dimension.<br />

Teachers are now required to teach intercultural communicative competence.<br />

This paper on the one hand analyses how foreign language teacher education<br />

programs in some European universities prepare teacher trainees for<br />

their new professional identity. On the other, it examines to what extent current<br />

foreign language teacher education programs in Turkey address the needs of<br />

today’s teachers, in particular in relation to the integration of intercultural<br />

dimension into language teaching and learning.<br />

Key Words: Foreign language education, intercultural communicative<br />

competence, teacher development<br />

* Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Department of Foreign Languages,<br />

English Language and Education Programme<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 89


ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN İNGİLİZCE DERSİNE<br />

İLİŞKİN DUYUŞSAL TUTUMLARININ BAZI<br />

DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ<br />

Hidayet TOK*<br />

Özet<br />

Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin yabancı dil İngilizce dersine<br />

karşı duyuşsal tutumlarının cinsiyete, disiplinlere, ailenin ekonomik durumuna<br />

ve anne babanın eğitim düzeyine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma,<br />

İnönü Üniversitesi Eğitim ve Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıfında<br />

İngilizce dersi alan, Matematik, Fizik, Biyoloji ve Sosyal Bilgiler bölümlerinde<br />

okuyan 141 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Verilerin toplanmasında “İngilizce<br />

Dersine İlişkin Duyuşsal Alan Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde<br />

Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, T- testi, Oneway Anova ve Duncan<br />

testi kullanılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: 1.<br />

Öğrencilerin yabancı dile karşı duyuşsal tutumların ortalamaları babanın ve<br />

annenin eğitim düzeyine göre anlamlı farklılık göstermiştir. 2. Tutum ölçeği<br />

ortalamalarının ailenin gelirine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde<br />

olmamasına rağmen, tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde ailelerin<br />

gelir durumları yüksek olan öğrencilerin duyuşsal tutumları daha yüksek<br />

çıkmıştır. 3. Tutum ölçeği ortalamalarında disiplinlere göre anlamlı farklılık vardır.<br />

Yani Matematik ve Biyoloji bölümlerinde okuyan öğrencilerin duyuşsal<br />

tutumları, Fizik ve Sosyal Bilimlerde okuyan öğrencilere göre daha yüksektir. 4.<br />

Tutum ölçeği ortalamalarının cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık<br />

düzeyinde olmamasına rağmen, tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde<br />

kız öğrencilerin tutumları daha yüksektir. 5. Öğrencilerin yarısından fazlasının<br />

yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal tutumları olumlu düzeydedir. 6. Öğrencilerin<br />

yarısından fazlası İngilizce dersini öğrenmek için istekli ve aynı zamanda<br />

kaygılı oldukları görülmüştür.<br />

Anahtar Sözcükler: İngilizce, duyuşsal tutum, üniversite öğrencisi,<br />

sosyo-ekonomik<br />

Gi riş<br />

Bilim ve teknolojide ileri düzeye ulaşan gelişmeler, bilgiye ulaşmanın ve bilgiyi<br />

kullanmanın gereğini ortaya koymaktadır. Bilginin iletiminde artık küresel bir<br />

iletişim dili olarak kabul edilen İngilizcenin önemi artmıştır. Bu gelişmelerle birlikte<br />

İngilizce artık öğrenilmesi gereken bir dil konumuna gelmiştir. İngilizcenin öğrenilmesi<br />

ve etkili bir biçimde kullanılması yönünde gerekli becerilerin kazandırılması<br />

ise öncelikle öğrencilerin İngilizce dersine ilişkin tutumlarının hangi düzeyde<br />

olduğunun bilinmesini gerekli kılmaktadır.<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Zirve Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Gaziantep.<br />

* Bu çalışma 22-23 Haziran, 2<strong>00</strong>8 tarihinde “ICES’08 International Conference on Education<br />

Science” kongresinde bildiri olarak sunulmuştur.<br />

90<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Hidayet Tok<br />

Öğrencilerin İngilizceyi öğrenmeleri ile ilgili bazı sorunlarla karşılaşmaları ve<br />

başarısız olmaları, birçok araştırmaya konu olmuştur. Bazı sorunlar, okul koşulları ve<br />

öğretmen yeterlilikleri ile ilgiliyken, bazı sorunların da çocuğun yaşadığı çevre–aile<br />

ve bazen de kendileri ile ilgili unsurlardan kaynaklandığı görülmektedir. Öğrencinin,<br />

önceki eğitim yaşantıları ( okul öncesi ve sonrası) ile beraberinde getirdiği öğrenme<br />

yaşantıları, okul ve derslere yönelik olumlu veya olumsuz tutumlar kazanmasına yol<br />

açmaktadır. Öğrencinin İngilizceyi öğrenmeye istekli olması hâlinde, daha fazla çaba<br />

harcayacağı düşünülebilir. Uzun süreli bir çalışmaya hazırlıklı olmayan öğrenciler, bu<br />

sürecin neredeyse başında, ümitsizliğe kapılıp yabancı dil dersine yönelik istenmeyen<br />

tutumlar geliştirilebilir.<br />

Bireyin eğitim-öğretim süreci içerisinde, bilişsel öğrenme yaşantılarının yanı<br />

sıra duyuşsal öğrenme yaşantılarının da önemli bir yer tutuğu bilinmektedir. Öğrenme<br />

etkinliklerinde olduğunca çok sayıda duyu organına hitap edildiğinde öğrenmenin<br />

kalıcı ve etkin bir şekilde gerçekleşeceği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, eğitimin<br />

bütün dallarında olduğu gibi yabancı dil eğitiminde de amaç bireyi duyuşsal ve<br />

bilişsel açıdan geliştirmek ve onun davranışlarında bu yönde istendik değişiklikler<br />

oluşturmaktır.<br />

Duyuş kavramının genel olarak duygular ve coşkularla ilgili olduğu belirtilmektedir.<br />

Duyuş ve biliş, eş zamanlı olarak meydana gelirken, duyuş duygu ve coşkularla<br />

ilgili zihinsel özellikler olarak tanımlanmaktadır (Bacanlı, 1999). Tutum kavramı<br />

ise, bireyin herhangi bir grup şeye, bireylere, olaylara ve çok farklı durumlara<br />

karşı bireysel etkinliklerindeki seçimini etkileyen kazanılmış içsel bir durum olarak<br />

tanımlanabilir (Senemoğlu, 2<strong>00</strong>1: 421). Tutum, bir davranış değil, bireyi davranış yapmaya<br />

hazırlayan bir eğilimdir. Örneğin, öğrencinin öğrenmeyi istemesi, öğrenciyi<br />

öğrenmeye güdüler, bunun neticesinde öğrenci öğrenme sürecinin gerektirdiklerini<br />

yapmaya başlar (Başaran, 2<strong>00</strong>0: 236-237). Eğer bireyin bir şeye karşı olumsuz bir tutumu<br />

varsa, birey o şey hakkında olumsuz ifadeleri benimseyecek ve olumsuz inançlar<br />

geliştirecektir (Morgan, 1991: 363). Tutumlar, eğitim sürecinin başarı ya da başarısızlığını<br />

etkilemektedir. Olumlu tutumlar öğrenme sürecinde öğrencileri daha başarılı<br />

kılarken, olumsuz tutumlar başarısız kılabilmektedir (Korkut, 1994).<br />

Güdülenme, ilgiler ve tutumlar bireyin öğrenme yaşantısını geliştiren önemli<br />

etkenlerdir. Olumlu tutum, kişisel ilgileri artırmak ve okumayı zevkli hâle getirmek<br />

okuma alışkanlığı kazandırmanın temel bileşenleridir (Calkins, 2<strong>00</strong>1; Stonavich,<br />

2<strong>00</strong>0).<br />

Tutumun genelde kabul edilen üç öğesi vardır. Bunlar; düşünce, duygu ve<br />

davranıştır (Kağıtçıbaşı, 1976). Ancak davranışlar, tutumdan farklıdır. Yapılan araştırmalara<br />

göre insanlar her zaman, tutumları doğrultusunda davranış göstermektedir<br />

(Akkoyunlu, 1996: 1<strong>00</strong>). Tutumlar sosyal ve psikolojik öğeleri içermesi nedeniyle<br />

genellikle, sosyal psikolojinin inceleme konusu olmuştur. Ancak, son yıllarda eğitimle<br />

ilgili araştırmalar, bireyin öğrenilecek materyale, öğretmene, öğrenim gördüğü<br />

konu alanına yönelik tutumlarının okul başarılarını etkilediğini ortaya koymaktadır<br />

(Pehlivan, 1994). İfade ve beceri dersleri arasında yer alan dil dersleri öğrencilerin<br />

duyuşsal ve bilişsel kavrama yeteneklerinin oluşmasında birbirlerini tamamlayacak<br />

özelliklere sahiptir. Okullarda öğrenmeyi iki değişken etkilemektedir. İlki, bilişsel<br />

giriş davranışları ve duyuşsal giriş özelliklerini içeren ‘öğrenci nitelikleri ile öğrenciye<br />

sunulan öğretim hizmetlerinin niteliğidir. Bilişsel giriş davranışları; ‘okuduğunu<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 91


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

anlama’ ve ‘dili kullanma gücü’ gibi genel ön öğrenmeleri içerir. Duyuşsal giriş özellikleri<br />

ise, öğrencinin öğrenme ünitesine karşı ilgisinin, tutumunun ve akademik benlik<br />

kavramının bileşkesidir (Sever, 2<strong>00</strong>0).<br />

Newman’a (1997) göre sınıftaki eğitim durumlarında, öğretmen-öğrenci,<br />

öğrenci-öğrenci etkileşimi, cinsiyet farklılıkları, kültür, sosyo-ekonomik durum ve<br />

diğer bireysel farklılıkların tümü öğrenmeyi etkilemektedir. Bir öğrencinin belli bir<br />

üniteyi iyi öğrenebilmesi için, bu öğrencinin, öğrenilecek olan yeni üniteye açık olması,<br />

o üniteyi iyice öğrenmeye karşı istek duyması ve güçlükle karşılaşması halinde bu<br />

güçlükleri aşmaya yetecek güç ve çabayı gösterebileceğine güvenmesi gerekir.<br />

Duyuşsal giriş özellikleri öğrencinin; derse veya konuya karşı ilgi ve tutumunu, okullardaki<br />

öğrenmelere yönelik ilgi ve tutumunu, öğrencinin kendi kendine karşı tutumunu,<br />

etkilemektedir (Bloom,1979). <strong>Genel</strong> olarak duyuşsal giriş özellikleri, öğrencinin<br />

öğretmeni, anne babası ve okul ya da sınıftaki arkadaşlarının kendisi ile ilgili yargılardan<br />

etkilenmektedir. Araştırmalar, duyuşsal giriş özelliklerinin okul içi bir değişken<br />

olduğunu göstermektedir. Bu yüzden olumlu duyuşsal giriş özellikleri için,<br />

öğretmenlere büyük rol düşmektedir (Sever, 2<strong>00</strong>0).<br />

Yabancı dil sınıflarında öğrencilerin performansı üzerinde duyuşsal değişkenlerin<br />

etkisi konusunda önemli birçok teorik ve deneysel çalışma mevcuttur. Bilindiği<br />

gibi, yabancı dil öğretiminde; duyuşsal özellikler de bilişsel alan davranışları kadar<br />

kritik bir öneme sahiptir. Çeşitli araştırmalar; program, kullanılan öğretim yöntem ve<br />

teknikleri, öğrenme stratejileri, materyal, yabancı dile zaman ayrılması, ailenin ve<br />

yabancı dil öğretmeninin tutumu, motivasyon gibi faktörlerin öğrencinin yabancı dile<br />

yönelik yaklaşımını etkilediğini ve yine öğrencinin sınıf arkadaşları ve öğretmeni ile<br />

olan ilişkisinin de yabancı dil yeterliğinde/başarışında temel bir etkiye sahip olduğunu<br />

ortaya koymuştur (Chambers, 1999; Chan, 1996; Gardner, 1985; Gardner ve<br />

Maclnytre, 1993; Graham, 2<strong>00</strong>4; Oxford, 1994; Yashima, 2<strong>00</strong>2. Aktaran Saracaloğlu ve<br />

Varol, 2<strong>00</strong>7).<br />

Günümüzde yabancı dil öğren<strong>med</strong>e duyuşsal faktörlerin rolünü belirlemek<br />

amacıyla yapılan çalışmaların yeterli sayıda olduğu söylenemez. Ancak yetersiz de<br />

olsa bu alanda çalışmalar yürütülmektedir. Duyuşsal alan; tutum, motivasyon, kaygı,<br />

benlik saygısı, empati, öz-yeterlik gibi özellikleri kapsamaktadır ve bu özellikler dil<br />

öğren<strong>med</strong>e temel etmenler olarak görülmektedir (Maclntyre ve Gardner 1991;<br />

Moskowitz, 1999; Oxford, 1994; Rossiter, 2<strong>00</strong>3). Mitchell ve Myles (1998) ile Ellis<br />

(1994) tarafından yapılan çalışmalar; öğrenci tutumlarının, yabancı dil öğren<strong>med</strong>eki<br />

başarı düzeyini ve başarının da öğrenciyi etkilediğini ortaya koymuştur. Buna göre;<br />

öğrencinin yabancı dile ilişkin olumlu tutumu, başarı düzeyini yükseltmekte, ancak<br />

olumsuz tutumu da başarısızlığını pekiştirebilmektedir.<br />

Başka bir araştırmada (Yaşar, 1989) da, yabancı dilde başarılı olmanın, olumlu<br />

tutumlarda artışa yol açtığı bulunmuştur. Chambers (1999), Cross (1988), Gürel<br />

(1986), Hsiang (1992), İnal, Evin ve Saracaloğlu (2<strong>00</strong>5), Karaş (1997), Saracaloğlu<br />

(2<strong>00</strong>0), Saracaloğlu, Varol ve Evin (2<strong>00</strong>5), Yashima (2<strong>00</strong>2) tarafından yapılan araştırmalarda<br />

tutum ile başarı/yeterlik arasında olumlu ilişkiler saptanmıştır.<br />

Gardner ve Lambert’ in (1972) tutum, motivasyon ve yabancı dil başarısı<br />

üzerindeki ses getiren çalışması yabancı dil araştırmacılarını harekete geçirmiştir.<br />

Çalışmalarında yabancı dile karşı öğrenme motivasyonuna sahip ve pozitif tutum-<br />

92<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Hidayet Tok<br />

ları olan öğrenciler ve bu dili konuşanlar, daha az pozitif tutumları olan ve motivasyonları<br />

düşük düzeyde olan öğrencilere göre çok daha başarılı olduklarını gösterdiler.<br />

Gardner ve Lambert çalışmalarında ayrıca iki tür motivasyonundan söz<br />

etmektedirler: Birincisi, dil başarısının değeri açısından yabancı bir dilin çalışılması<br />

yani yabancı bir dili bir amaca erişmek için araç olarak kullanılması (instrumental),<br />

ikincisi yabancı dil kültürünü benimseyerek o topluma katılma amacıyla yabancı<br />

dil öğrenme (integrative) şeklinde ifade edilmektedir. Gardner ve Lambertta<br />

(1972: 215) göre, entegre olma motivasyonuna sahip olan öğrencilerin yapancı dilde<br />

iletişim becerilerini daha çok geliştirmek için daha sıkı çalışmaları beklenmektedir.<br />

Çünkü, bu öğrenciler motivasyonu az olan öğrencilere göre, öğrenmek istekleri dili<br />

ana dil olarak konuşan bireylerle konuşmak için çok daha fazla çaba harcayacaklardır.<br />

Ülkemizde, yabancı dile yönelik duyuşsal tutum ile ilgili çalışmaların yeterli<br />

sayıda ve düzeyde olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir. Sözgelimi,<br />

“duyuşsal alan” konusu dikkate alındığında, Google Scholar’da yapılan basit tarama<br />

sonucu, küresel ölçekte yapılmış yaklaşık 27.<strong>00</strong>0 çalışma içerisinde ülkemizde sadece<br />

10 çalışmanın gerçekleştirildiği görülmektedir. Özetle, yabancı dil öğrenimindeki<br />

diğer alt alanlarda olduğu gibi yabancı dile yönelik duyuşsal tutum odak alan çalışmaların<br />

da yeterli olduğunu söylemek söz konusu değildir. Ülkemizde bu alana<br />

yönelik çalışmaların sınırlı olması araştırmacıyı bu konuda harekete geçirmiştir.<br />

Sonuç olarak, duyuşsal alana yönelik davranışların kazandırılmasında ve<br />

geliştirilmesinde aile, öğretmen, okul, arkadaşlar, çeşitli sosyal gruplar gibi bireyin<br />

içinde bulunduğu ve etkilendiği yakın çevrenin yanı sıra kitle iletişim araçları ve toplumsal<br />

kuralların da etkisi vardır. Bireyin duyuşsal davranışları üzerinde okul ve<br />

öğretmen bazen aileden daha etkili olabilmektedir. Bu konuda araştırmalar yapılıp<br />

konunun önemi gündeme getirilirse, yabancı dili öğrenenler için duyuşsal alanın en<br />

az bilişsel alan kadar önemli ve gerekli olduğu ortaya çıkacak ve ona göre davranılacaktır.<br />

Araştırmanın Amacı<br />

Bu araştırmanın temel amacı üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik<br />

duyuşsal tutumlarının tespiti ve bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Bu temel<br />

amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır: 1. Üniversite öğrencilerinin<br />

İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları cinsiyetlerine göre değişmekte midir 2.<br />

Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları ailenin sosyoekonomik<br />

düzeyine göre değişmekte midir 3. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine<br />

ilişkin duyuşsal tutumları annenin eğitim düzeyine göre değişmekte midir 4.<br />

Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları babanın eğitim<br />

düzeyine göre değişmekte midir 5. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin<br />

duyuşsal tutumları disiplinlere göre değişmekte midir<br />

Yöntem<br />

Bu araştırma Survey tipi bir araştırmadır. Survey (Betimleme) yöntemi olayların,<br />

objelerin, varlıkların, kurumların, grupların ve çeşitli alanların ne olduğunu<br />

betimlemeye, açıklamaya çalışır (Kaptan, 1998:59).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 93


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Evren ve Örneklem<br />

Bu araştırmanın evreni 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında İnönü üniversitesi Eğitim ve<br />

Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıfında yabancı dil İngilizce dersi alan öğrenciler<br />

oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında İnönü Üniversitesi<br />

Eğitim ve Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıflarında İngilizce dersi alan<br />

ve rast gele seçilen 141 öğrenci oluşturmaktadır.<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Veri toplama aracı olarak Gömleksiz (2<strong>00</strong>3) tarafında hazırlanmış olan tutum<br />

ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 91 maddelik beşli Likert tipi “İngilizce Duyuşsal<br />

Alana İlişkin Tutum Ölçeği” geliştirilmiş ve Ölçek geliştirilirken ilgili literatürden,<br />

öğrenci görüşlerinden ve uzman yargısından yararlanılmıştır. Fırat Üniversitesi’nde<br />

okuyan 310 öğrenciden elde edilen veriler faktör analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiş<br />

ve yapılan analiz sonucunda, 38’i olumlu, 18’i olumsuz toplam 56 madde<br />

seçilmiş ve ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .95 olarak bulunmuştur. Bu<br />

sonuç, ölçeğin güvenilir bir ölçek olduğunu ortaya koymaktadır. Ölçeğin KMO değeri<br />

.94, Bartlett testi ise 8084,684 olarak bulunmuştur. (Gömleksiz, 2<strong>00</strong>3). İnönü üniversitesinde<br />

okuyan 141 öğrenciden elde edilen veriler faktör analiz yöntemi kullanılarak<br />

tekrar değerlendirilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik kat sayısı .9502<br />

olarak bulunmuştur. Ölçek üniversite öğrencilerinin İngilizce dersinde duyuşsal<br />

alana ilişkin özelliklerini ölçmek için tek boyutlu tasarlanmasına rağmen, dikkatlice<br />

incelendiğinde ölçeğin dört boyuttan oluştuğu görülmektedir. Bu boyutlar isteklilik,<br />

kaygı, öğren<strong>med</strong>e risk alma, ve sosyallik boyutlarıdır. 56 maddelik bu ölçek likert<br />

tipi (5’li derecelendirme) bir ölçektir. Her bir tutum maddesi beşli seçenekten<br />

(Tamamen katılıyorum, Katılıyorum, Kısmen katılıyorum, Katılmıyorum, Hiç katılmıyorum<br />

) oluşmaktadır.<br />

Ölçek, İnönü üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik ve Sosyal<br />

Bilgiler Öğretmenliği bölümü, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji ve Fizik bölümlerinde<br />

okuyan 141 öğrenci üzerinde uygulanmıştır.<br />

Verilerin Analizi<br />

Araştırmanın amaçları doğrultusunda toplanan verilerin değerlendirilmesinde<br />

frekans, aritmetik ortalama, standart sapma, t testi, oneway anova ve Duncan testinden<br />

yararlanılmıştır. Verilerin çözümlemesinde SSPS 1<strong>00</strong>.0 programı kullanılmıştır.<br />

Bu istatistiklerin manidarlıklarının saptamasında .05 anlamlık düzeyi belirlenmiştir.<br />

Sınırlıklar<br />

Bu çalışma sadece bir üniversitede ve 141 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Bu<br />

araştırmanın bir çok üniversitede ve çok sayıda öğrenci üzerinde yapılması sonuçların<br />

genellemesini sağlayıp güvenirliğini artıracaktır.<br />

Bulgular ve Yorum<br />

Bu bölümde araştırmanın alt problemleri doğrultusunda toplanan verilere<br />

dayalı bulgular üzerinde durulmuştur. Elde edilen bulgularla öğrencilerin İngilizce<br />

dersine yönelik duyuşsal tutumları; cinsiyetlerine, ailenin sosyo-ekonomik düzeyine,<br />

annenin eğitim düzeyine ve babanın e¤itim düzeyine göre faklılık gösteriyor mu<br />

Şeklindeki sorulara cevap aranmıştır.<br />

94<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Hidayet Tok<br />

Bölüm I<br />

Tablo1 Araştırmaya Alınan Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine<br />

İlişkin Duyuşsal Tutumları Cinsiyetlerine Göre T Testi Sonucu<br />

CINSIYET N Mean Std. Deviation T-değeri Anlamlılık<br />

düzeyi<br />

TUTUM Bayan 77 3,4629 ,6733 1,307 0,193<br />

Erkek 64 3,3161 ,6516<br />

Tablo 2<br />

Cinsiyet N Ortalama % Toplam Score<br />

Bayan 77 193 68.92 280<br />

Erkek 64 185 66.07 280<br />

Toplam 141<br />

Tablo 1 de görüldüğü gibi, P=0,193>0,05 olduğundan tutum ölçeği ortalamalarının<br />

cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde olmamasına rağmen,<br />

tablodaki tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde, kız öğrencilerin İngilizce<br />

dersine karşı duyuşsal tutumları daha yüksektir. %20 sınırında düzeyinde anlamlılık<br />

sınırına yaklaşmaktadır. Tablo 2’ de bayan öğrencilerin duyuşsal tutum puanlarının<br />

ortalaması 193 ve bu puan toplam puanın yaklaşık %69’u nu oluşturmaktadır.<br />

Erkek öğrencilerin duyuşsal ortalama puanı 185 ve toplam puanın % 66 altısını oluşturmaktadır.<br />

Tablo 3 Ailenin Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce<br />

Dersine Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları<br />

Aylık Gelir N Ortalam. SD SE 95% Min. Max.<br />

Confidence<br />

Interval<br />

for Mean<br />

Alt Sınır Üst Sınır<br />

5<strong>00</strong> YTL’ den aşağı 46 3,3179 ,7840 ,1156 3,0851 3,5507 1,21 4,82<br />

501-2<strong>00</strong>0YTL arası 64 3,3630 ,5798 7,248E-02 3,2182 3,5078 1,50 4,39<br />

2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri 31 3,5812 ,6246 ,1122 3,3521 3,8103 1,84 4,57<br />

Toplam 141 3,3963 ,6652 5,602E-02 3,2855 3,5070 1,21 4,82<br />

Tablo 4 Gelir Düzeyi ile Tutum Ölçeğinin Varyans Analizi Tablosu<br />

Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />

Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />

Gruplar arası 1,414 2 ,707 1,612 ,203<br />

Gruplar içi 60,540 138 ,439<br />

Toplam 61,954 140<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 95


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Tablo 3 ve 4 incelendiğinde, P=0,203>0,05 olduğundan tutum ölçeği ortalamaları,<br />

öğrencilerin ailelerinin gelirine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde<br />

olmamasına rağmen, tablodaki duyuşsal tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde<br />

ailelerinin gelir durumları yüksek olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı<br />

duyuşsal tutumları daha yüksektir. %20 sınırında düzeyi anlamlılık sınırına yaklaşmıştır.<br />

Tablo 5<br />

Ailelerin aylık gelir Subset for alpha = .05<br />

durumu<br />

N<br />

1 2<br />

Duncan(a,b) 5<strong>00</strong> YTL’ den aşağı 46 3,3179<br />

501-2<strong>00</strong>0YTL arası 64 3,3630<br />

2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri 31 3,5812<br />

Total ,083<br />

Tablo 5’te Ailelerin aylık gelirleri iki grupta toplanmıştır. Aylık gelirleri 5<strong>00</strong><br />

YTL ve 501-2<strong>00</strong>0 YTL arası olan aileler birinci grupta, 2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri olan aileler<br />

ikinci grupta toplanmıştır. Gelir düzeyleri yüksek olan ailelerin öğrencilerinin yabancı<br />

dil dersine karşı duyuşsal tutumları daha yüksek çıkmıştır.<br />

Tablo 6 Annenin Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce Dersine<br />

Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının Varyans Analizine Göre Sonuçları<br />

Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />

Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />

Gruplar arası 3,317 2 1,658 3,903 ,022<br />

Gruplar içi 58,637 138 ,425<br />

Toplam 61,954 140<br />

Tablo 6’da P=0,022


u Hidayet Tok<br />

Tablo 7 Annenin Eğitim durumu ile ilgili Duncan Testi<br />

Annenin Eğitim Subset for alpha = .05<br />

Durumu<br />

N<br />

1 2<br />

Duncan(a,b) Okur yazar değil 34 3,2552<br />

İlkokul Mezunu 86 3,3667<br />

Lise mezunu 21 3,7457<br />

Sig. ,483 1,<strong>00</strong>0<br />

Tablo 8 Babanın E¤itim Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce Dersine<br />

Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının One way Anova Sonuçları<br />

Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />

Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />

Gruplar arası 4,184 3 1,395 3,308 ,022<br />

Gruplar içi 57,769 137 ,422<br />

Toplam 61,954 140<br />

Tablo 8’e bakıldığında P=0,022


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Tablo 10’a P=0,<strong>00</strong>7


u Hidayet Tok<br />

olumlu düzeyde olduğu söylenebilir. Bu bulgu duyuşsal tutum ölçeğinin alt boyutlar<br />

olan, Kaygı, İsteklilik, Risk Alma ve Sosyal Değer boyutları tarafında da desteklenmektedir.<br />

Örneğin İsteklilik alt boyutu incelendiğinde, 29 ila 145 puan aralığında<br />

olması gereken bu alt tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 36 ila 144 (tabloda<br />

gösterildiği gibi ) tür. İsteklilik alt boyutun ortalaması 104.64, Medyan 109, Mod 109<br />

bütün bu puanlar ortalama puan olan 87’nin çok üzerindedir. Bu da şunu göstermektedir:<br />

katılımcıların yarısından fazlası İngilizce dersini öğrenmek için isteklidir.<br />

Yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal tutum ölçeğinin başka bir alt boyutu<br />

olan kaygı durumuna bakıldığında, 18 ila 90 puan aralığında olması gereken bu alt<br />

tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 18 ila 90 (tabloda gösterildiği gibi )dır.<br />

Kaygı alt boyutun ortalaması 59.02, Medyan 60, Mod 61 bütün bu puanlar ortalama<br />

puan olan 54’ün biraz üzerindedir Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından<br />

fazlası İngilizce dersine karşı kaygılıdır. Öğren<strong>med</strong>e sıfır kaygının ve aşırı<br />

kaygının başarısızlığa neden olduğu çeşitli araştırmalarda göstermektedir.<br />

Dolayısıyla öğrenmenin gerçekleşebilmesi için orta düzeyde bir kaygının olması<br />

gerekmektedir. http://www.twu.edu/O-sl/counseling/SelfHelp048.html<br />

İngilizceye karşı duyuşsal tutum ölçeğinin başka bir alt boyutu olan sosyallik<br />

boyutu incelendiğinde, 3 ila 15 puan aralığında olması gereken bu alt tutum boyutu,<br />

bu çalışmada gerçek aralık 3 ila 15 (tabloda gösterildiği gibi ) dır. Sosyallik alt boyutun<br />

ortalaması 9.66, Medyan 10, Mod 11 bütün bu puanlar ortalama puan olan 9’ün<br />

biraz üzerindedir Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından fazlası<br />

İngilizce dersine sosyal bir değer olarak bakmaktadır. Sosyallik boyutunun yüksek<br />

olması ayrıca, öğrencilerin dil öğrenmeye istekli olduklarını gösterir.<br />

Başka bir alt boyut olan İngilizce öğren<strong>med</strong>e risk alma boyutudur. 5 ila 25<br />

puan aralığında olması gereken bu alt tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 9 ila<br />

23 (tabloda gösterildiği gibi ) tür. Öğren<strong>med</strong>e risk alma alt boyutun ortalaması 15.85,<br />

Medyan 16, Mod 16. Bütün bu puanlar ortalama puan olan 15’ün biraz üzerindedir.<br />

Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından fazlası İngilizce öğren<strong>med</strong>e risk<br />

almayı göze almaktadır. Bu alt boyut da öğrencilerin dil öğrenmeye çok istekli olduklarını<br />

göstermektedir.<br />

Tablo 13 Disiplinlere Göre Duyuşsal Tutumun Ölçeği Alt Boyutlarının<br />

İncelenmesi<br />

Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />

Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />

İngilizce Gruplar arası 7,890 3 2,630 5,703 ,<strong>00</strong>1<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 63,177 137 ,461<br />

İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />

İngilizce Gruplar arası 3,076 3 1,025 1,808 ,149<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 77,690 137 ,567<br />

Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 4,301 3 1,434 3,617 ,015<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 54,305 137 ,396<br />

Risk Alma Toplam 58,607 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 9,825 3 3,275 2,967 ,034<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 151,212 137 1,104<br />

Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 99


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Tablo 13 incelendiğinde disiplinlere göre duyuşsal tutum ölçeği alt boyutları<br />

arasında kaygı boyutu dışında anlamlı bir ilişki vardır. İsteklilik= p < .<strong>00</strong>1, Risk<br />

alma= p


u Hidayet Tok<br />

Tablo 17 Annenin Eğitim Durumu İle İlgili Duyuşsal Tutum ölçeği Alt<br />

Boyutlarının İncelenmesi<br />

Sum of<br />

Squares df Mean Square F Sig.<br />

İngilizce Gruplar arası 1,635 2 ,817 1,624 ,201<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 69,432 138 ,503<br />

İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />

İngilizce Gruplar arası 6,740 2 3,370 6,283 ,<strong>00</strong>2<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 74,026 138 ,536<br />

Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 6,047 2 3,024 7,939 ,<strong>00</strong>1<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 52,559 138 ,381<br />

Risk Alma Toplam 58,607 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 7,650 2 3,825 3,441 ,035<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 153,387 138 1,111<br />

Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />

Tablo 17’de annenin eğitim durumu ile İngilizce dersine karşı duyuşsal tutum<br />

ölçeğinin alt boyutları arasında anlamalı bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Kaygı<br />

Boyutu= p< .<strong>00</strong>2, Risk alma= p


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Tablo 19 ve 20’de annelerin eğitim düzeyine göre öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />

risk alma ve sosyal alt boyutları incelendiğinde, Anneleri Lise mezunu olan<br />

öğrencilerin risk alma ve sosyal boyutlarının, anneleri diğer eğitim düzeyinde olan<br />

öğrencilerinkine göre yüksek olduğu görülmektedir. Sosyal ve risk alma durumları “<br />

Katılıyorum” seçeneğine yakın düzeydedir.<br />

Tablo 21 Babanın Eğitim Durumu İle İlgili Duyuşsal tutum Ölçeği Alt<br />

Boyutlarının İncelenmesi<br />

Sum of<br />

Tutum Squares df Mean Square F Sig.<br />

İngilizce Gruplar arası 3,532 3 1,177 2,389 ,072<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 67,535 137 ,493<br />

İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />

İngilizce Gruplar arası 5,797 3 1,932 3,531 ,017<br />

Dersine Karşı Gruplar İçi 74,969 137 ,547<br />

Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 8,044 3 2,681 7,266 ,<strong>00</strong>0<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 50,562 137 ,369<br />

Risk Alma Toplam 58,607 140<br />

İngilizce Dersini Gruplar arası 9,085 3 3,028 2,730 ,046<br />

Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 151,952 137 1,109<br />

Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />

Tablo 21 babanın eğitim durumu ile İngilizce dersine karşı duyuşsal tutum<br />

ölçeğinin alt boyutları arasında anlamalı bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Kaygı<br />

Boyutu= p< .017, Risk Alma= p


u Hidayet Tok<br />

Tablo 22 ve 23 babaların eğitim düzeyine göre öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />

risk alma ve kaygı alt boyutları incelendiğinde, babaları üniversite mezunu olan<br />

öğrencilerin risk alma ve kaygı boyutlarının, babaları diğer eğitim düzeyinde olan<br />

öğrencilerinkine göre yüksek olduğu görülmektedir. kaygı ve risk alma durumları “<br />

Katılıyorum” seçeneğine yakın düzeydedir.<br />

Sonuç:<br />

Araştırmada elde edilen verilere göre şu sonuca varılabilir:<br />

1. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları arasında<br />

cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamasına rağmen tutum<br />

ölçeği ortalamaları incelendiğinde bayan öğrencilerin duyuşsal tutumlarının daha<br />

yüksek olduğu görülmüştür. %20 sınırında düzeyinde anlamlılık sınırına yaklaşmıştır.<br />

2. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları arasında<br />

ailenin sosyo-ekonomik düzeyine göre istatistiksel olarak anlamlı fark olmamasına<br />

rağmen, tablodaki tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde gelir durumları<br />

yüksek olanların tutumları daha yüksektir. %20 sınırında anlamlılık düzeyine<br />

yaklaşmıştır.<br />

3. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları annenin<br />

eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani anneleri lise mezunu<br />

olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumları, anneleri okur yazar<br />

olmayan ve ilkokul mezunu olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumlarından<br />

daha fazladır. Anneleri lise mezunu olan öğrencilerin tutumları “katılıyorum”<br />

düzeyinde iken anneleri ilkokul ve okur yazar olmayan öğrencilerin duyuşsal<br />

tutumları “kısmen katılıyorum” düzeyindedir.<br />

4. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları babanın<br />

eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani babaları üniversite<br />

mezunu olan ile okuryazar olmayan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal<br />

tutumların düzeyi, babaları ilkokul ve lise mezunu olan öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />

düzeyinden daha yüksektir. Babaları üniversite ve okuryazar olmayan öğrencilerin<br />

duyuşsal tutumları “katılıyorum” düzeyinde iken, babaları ilkokul ve lise eğitimlilerinki<br />

“kısmen katılıyorum” düzeyindedir.<br />

5. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları disiplinlere<br />

göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani Matematik ve Biyoloji bölümlerinde<br />

okuyan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumları, Fizik ve Sosyal<br />

Bilimlerde okuyan öğrencilere göre daha olumludur.<br />

6. Öğrencilerin yarısından fazlasının yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal<br />

tutumları olumlu düzeydedir.<br />

7. Öğrencilerin yarısından fazlasının İngilizce dersini öğrenmek için istekli ve<br />

aynı zamanda kaygılı oldukları görülmüştür.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 103


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

Öneriler<br />

Bu sonuçlar ışığında aşağıdaki öneriler sunulabilir:<br />

1. Duyuşsal tutumun dil üzerinde önemli derecede etkisi olduğu çeşitli araştırmalarda<br />

gösterilmektedir. Bu araştırmada da anne-babanın ekonomik ve eğitim<br />

düzeylerinin öğrencilerin tutumları üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla<br />

aileler çocuklarının dil öğrenmelerini teşvik etmelidir. Öğrencilerin olumlu yönde<br />

yönlendirilmeleri, öğrencilerin dil öğrenmelerinde büyük katkı sağlayacak ve olumlu<br />

tutum göstermelerine yardımcı olacaktır.<br />

2. Öğrencilerin duyuşsal tutumlarını etkileyen en öneli etmenler kaygı ve<br />

isteklilik etmenleridir. Öğrencilerin gereksiz kaygılardan kurtulmaları için öğretmenlerin<br />

dersin başlangıcında bu duruma yönelik açıklamalar yapmaları gerekmektedir.<br />

Öğrencilerin dile karşı istek ve cesaretlerini artırmak için çaba göstermelidir.<br />

Kaynakça<br />

Akkoyunlu, B. (1996). “Öğrencilerin Bilgisayara Karşı Tutumları”, Eğitim Bilimleri Dergisi,<br />

Cilt:20, Nisan, s. 1<strong>00</strong>.<br />

Bacanlı, H., (1999), Duyuşsal Davranış Eğitimi. Ankara: Nobel Yayın ve Dağıtım.<br />

Başaran, İ. E.. (2<strong>00</strong>0). Eğitim Psikoloji. Ankara: Feryal Matbaası.<br />

Bloom, B., S. (1979). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, Çeviren: Durmuş Ali Özçelik, Ankara,<br />

Millî Eğitim Bakanlığı Yay.<br />

Calkins, L.M. (2<strong>00</strong>1). “The art of Teaching Reading”, New York, Longman.<br />

Chambers, G. N. (1999). Motivating Language Learners. Clevedon, Multilingual Matters.<br />

Chan, I. K. S. (1996). Motivational Orientations and Metacognitive Abilies of Intellectually Gifted<br />

Students. Gifted Child Quarterly. 40 (4), 184- 193.<br />

Cross, D. (1988). Selection, Setting and Streaming in Language Teaching.System 16 (1): 13-22.<br />

Ellis, R. (1994). The Study of Second Language Acquisition. Oxford: Oxford University Press.<br />

Ely, C. M. (1986). An Analysis of Discomfort, Risk-taking, Sociability, and Motivation in the L2<br />

Classroom. Language Learning, 36, 1–25.<br />

Gardner, R. C. (1985). Social Psychology and Second Language Learning. The Role of Attitudes and<br />

Motivation. London: Edward Arnold.<br />

Gardner, R. C. (1988). The Social-Educational Model of Second Language Learning:<br />

Assumptions, Findings and Issues. Language Learning. 38, 101-126.<br />

Gardner, Lambert (1972) Attittude and Motivation in Second Language learning. Rowley, MA:<br />

Newbury House.<br />

Gardner, R. C. and Macintyre, P. D. (1993). On the Measurement of Affective Variables in Second<br />

Language Learning. Language Learning, 43, 157-194.<br />

Gömleksiz, N. (2<strong>00</strong>3), “İngilizce Duyuşsal Alana İlişkin Bir Tutum Ölçeğinin Geçerlik Ve<br />

Güvenirliği” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Elazığ.<br />

Gürel, H. (1986). Yabancı Dil Olarak İngilizce Öğrenme Başarısı ile Öğrencilerin Akademik<br />

Benlik Tasarımları ve Tutumları Arasındaki İlişki. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara:<br />

H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />

Hsiang, P.H (1992). The Relationship Between Attitudes and Motivation Variables and Learning<br />

English as a Foreign Language of Chinese Students From Taiwan. Unpub . M.A. Thesis.<br />

Arlington: The University of Texas.<br />

İnal, S. Evin, İ. and A. S. Saracaloğlu. (2<strong>00</strong>5). The Relation Between Students’ Attitudes toward<br />

Foreign Language and Foreign Language Achievement. Dil Dergisi. 130: 37-52.<br />

104<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Hidayet Tok<br />

Kağıtçıbaşı, Ç:.(1976). İnsan ve İnsanlar, Ankara, Sevinç Mat.<br />

Kaptan, S. (1998). Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri. Ankara: Tekışık Basımevi.<br />

Karaş M. (1997). Using Attitude Scale to Investigate Student Attitude. Boğaziçi Symposium.<br />

İstanbul.<br />

Korkut, F.(1994). İnsan İlişkilerinde Tutum ve Tavırların Önemi, İnsan İlişkileri Ders Kitabı, Prof. Dr.<br />

Mürüvvet Bilen, Ecem Yay., Ankara.<br />

Macintyre, P. And Gardner, R. (1991). Methods and Results in the Study of Anxiety and<br />

Language Learning: A Review of Literature. Language Learning. 41, 85-117.<br />

Mitchell, R. and F. Myles. (1998). Second Language Learning Theories. London: Edward Arnold.<br />

Morgan, Cliford T. (1991). Psikolojiye Giriş. 8. Baskı (çev. Hüsnü Arıcı, Orhan Aydın ve diğerleri),<br />

Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınları, Ankara.<br />

Moskowitz, G. (1999). Enhancing Personel Development: Humanistic activities at work. In J.<br />

Arnold (Ed), Affect in Language Learning (177-193). Cambridge: Cambridge University<br />

Press.<br />

Newman, F. (1997). “Primary Teacher Dilemmas in Teacher Training”, Teacher Development, Vol.<br />

1.<br />

Oxford, R. L. and J. Shearin. (1994). Language Learning Motivation: Expanding The Theoretical<br />

Framework. Modern Language Journal. 78: 12-28.<br />

Pehlivan, H.(1994). “Eğitim Bilimleri Öğrencilerinin Öğrenim Gördükleri Bölüme Yönelik<br />

Tutumları”, Hacettepe Üniv., Eğitim Fakültesi Dergisi, 10, s. 49 – 53.<br />

Rossiter, M. J. (2<strong>00</strong>3). The Effects of Affective Strategy Training in The ESL Classroom. TESL- EJ.<br />

7, 2: 20-40, September.<br />

Saracaloğlu, A.S. ve Varol. (2<strong>00</strong>7) “Beden Eğitimi Öğretmeni Adaylarının Yabancı Dile Yönelik<br />

Tutumları Ve Akademik Benlik Tasarımları İle Yabancı Dil Başarıları Arasındaki İlişkisi<br />

“Eğitimde Kuram ve Uygulama 2<strong>00</strong>7, 3 (1):39-59.<br />

Saracaloğlu, A. S., Varol, R. ve Q. Evin. (2<strong>00</strong>5). Yabancı Dil Hazırlık Okuluna Devam Eden Beden<br />

Eğitimi Bölümü Öğrencilerinin Yabancı Dil Öğrenme Düzeyi ile Bilişsel ve Duyuşsal<br />

Özellikleri Arasındaki İlişki. Yayınlanmamış Araştırma. Aydın: ADÜ Eğitim Fakültesi.<br />

Senemoğlu, N. (2<strong>00</strong>1). Gelişim Öğrenme ve Öğretim. Ankara: Gazi Kitabevi.<br />

Sever, S.(2<strong>00</strong>0). Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme, Ankara, Anı Yayıncılık, 3.Baskı.<br />

Stanoich, K.E. (2<strong>00</strong>0). “Progress in Understanding Reading: Scientific Foundations and New<br />

Frontiers”, New York: Guilford Press.<br />

http://www.twu.edu/O-sl/counseling/SelfHelp048.html 02.06.2<strong>00</strong>8 tarihinde erişilmiştir.<br />

Yashima, T. (2<strong>00</strong>2). Willingness to Communicate in Second Language: The Japanese EFL<br />

Context. The Modern Language Journal. 86, 54-66.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 105


Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />

EXAMINING UNIVERSITY STUDENTS’ AFFECTIVE<br />

ATTITUDES RELATED TO THE ENGLISH COURSE<br />

ACCORDING TO SOME VARIABLES<br />

Hidayet TOK*<br />

Abst ract<br />

In this study, the university students’ affective attitudes related to the<br />

English course were examined according to gender, disciplines, family economic<br />

situation and education level of the parents. This study was carried out upon<br />

141 students who get English in the first class of Mathematics, Physics, Biology,<br />

and Social Science departments in the Faculty of Education and Science and<br />

Letters, İnönü University. For obtaining data “Affective Domain Attitude With<br />

Respect To English Course Scale” was administered. The mean, Standard<br />

Deviation, T- test, Oneway Anova and Duncan tests were used in analysing the<br />

date. The results of this study are: 1. The averages of students’ affective attitudes<br />

towards the English course displayed a significant difference according to<br />

parents’ education level. 2. Although the averages of attitude scale, in respect of<br />

family income, are not at a significant difference level in statistical term, by scrutinizing<br />

the average of atittude scale, the attitudes of those whose parents’<br />

income is high are higher. 3. There is a significant difference in the averge of attitude<br />

scale according to disciplines. That is, the affective attitudes of the students<br />

in Math and Biology majors are higer than the students in Physics and Social<br />

Science majors. 4. Although the average of attitudes are not at a significant difference<br />

level according to gender, by analysing the average of attitude, the affective<br />

attitudes of female students are a bit higher. 5. More than half of the students’<br />

attidude towards the English course is at a positive level. 6. It was seen<br />

that more than half of the students are willing and at the same time they are anxious<br />

to learn English.<br />

Key Words: English, Affective Attitude, University Students, Social-<br />

Economic<br />

* Asst. Prof. Dr.; Zirve University, Faculty of Education, Gaziantep.<br />

106<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINDA GÖREVLİ<br />

İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİNİN HİZMET İÇİ<br />

EĞİTİMİNE İLİŞKİN ÖNERİLER<br />

Cemal KARAATA*<br />

Özet<br />

Bu çalışmanın amacı, devlet okullarındaki İngilizce öğretmenlerine<br />

yönelik hizmet içi eğitimi (HİE) faaliyetleri konusunda mevcut durumu ortaya<br />

koyarak eksikleri gidermek amaçlı bir model geliştirmek ve paydaşlara öneriler<br />

sunmaktır. Türkiye’de resmi ilk ve orta dereceli okullarda görev yapmakta olan<br />

38196 İngilizce öğretmeninin %40.17’si lisans düzeyinde İngilizce öğretim yöntem<br />

ve teknikleri ile ilgili bir eğitim almamışlardır. %14.95’i de tamamen branş<br />

dışı olarak görev yapmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürütülen<br />

HİE faaliyetleri ise yetersiz kalmaktadır. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 yılları arasında 1 defa<br />

HİE programına katılan öğretmen oranı sadece %11.49’a ulaşabilmiştir. Tüm<br />

Türkiye’de İngilizce formatör sayısı 291’dir ve yarısı aktif değildir. HİE etkinliklerine<br />

katılım oranının, hangi konularda HİE’ne daha çok ihtiyaç duyulduğunun<br />

ve kişisel İngilizce yeterliklerine yönelik öğretmenlerin neler yaptıklarının<br />

belirlenmesi amacıyla İstanbul’da 3 ilçede 4 farklı okul türünde görev yapan<br />

151 İngilizce öğretmenine bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre, katılımcı<br />

öğretmenlerin %55’i meslek hayatlarında hiçbir HİE faaliyetine katılmamıştır.<br />

Bununla beraber, %69.5’i HİE’nin mesleki gelişimleri için bir şart olduğunu<br />

düşünmekte ve %64.2’si her sene HİE faaliyetlerine katılmak istediklerini<br />

belirtmektedirler. Anket uygulamasıyla eş zamanlı olarak 2 formatör öğretmen<br />

ve Hizmetiçi Eğitim Daire Başkanlığı(HEDB)’ndan ilgili şube müdürü ile yüz<br />

yüze görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bilgiler anket bulgularını doğrular<br />

niteliktedir.<br />

Anahtar Sözcükler: İngilizce öğretimi, hizmet öncesi eğitim, hizmet içi<br />

eğitim, hizmet içi eğitim modeli, mesleki gelişim<br />

Gi riş<br />

Günümüz dünyasında bilgi çok çabuk üretilmekte, yayılmakta, değişmekte ve<br />

eskimektedir. Bundan 40-50 sene evvel ortaya atılan bir eğitim teorisi yıllarca kabul<br />

görebilmekte ve uygulanabilmekteydi. Şimdi ise 3-5 sene içerisinde eskimekte, yerini<br />

yeni teoriler ve uygulamalara bırakmaktadır. İçinde bulunduğumuz Bilgi Çağında<br />

bilgi süratle artarak beş yılda bir, ikiye katlandığından, bilgi toplumunda diplomaların<br />

geçerlik süresi beş yılla sınırlandırılmıştır. (Toptan, 2<strong>00</strong>1, 388). Bilginin böylesine<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Fatih Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı<br />

Bölümü<br />

** Bu makalenin ilk hâli, 22 Kasım 2<strong>00</strong>7’de Gazi Üniversitesinde, Türkiye’de Yabancı Dil<br />

Eğitimi 1. Ulusal Kongresi’nde bildiri olarak sunulmuştur.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 107


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

süratli artması karşısında, bir kimsenin hizmet öncesinde aldığı eğitim üç beş yıl içinde<br />

belli noktalarda yetersiz kalmakta ve kişinin bu bilgilerle mesleğini gereği gibi<br />

yürütmesi zorlaşmaktadır. Bu nedenle eğitim alanında her öğretmenin, eğitimle ilgili<br />

yayınlardan, İnternetten ve her türlü imkândan yararlanarak meslekle ilgili yenilikleri<br />

ve gelişmeleri takip edip meslek hayatı boyunca bilgilerini yenileyerek kendini<br />

devamlı yetiştirmesi zorunludur. (Tekışık, 2<strong>00</strong>1)<br />

Söz konusu zorunluluk, yabancı dil öğretmenleri için de geçerlidir.<br />

Hengirmen’e göre (1993,13) yabancı dil öğretiminde başarının elde edilebilmesi için 4<br />

temel etken vardır: 1- Yöntem, 2- Eğitim Araçları, 3- Eğitim Ortamı, 4- Öğretim<br />

Tekniği. Bu 4 temel etken göz önüne alındığında ancak iyi eğitim almış ve kendisini<br />

sürekli yenileyen bir yabancı dil öğretmeninin bu etkenleri öğretim lehine etkin bir<br />

şekilde kullanabileceği açıkça görülmektedir.<br />

Türkiye’de ilk ve orta dereceli devlet okullarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin<br />

hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimleri ile ilgili bilgileri incelediğimizde, hizmet<br />

içi eğitimin önemi ve yeniden ele alınmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır.<br />

Türkiye’deki resmi ilk ve orta dereceli okullarda çalışan İngilizce öğretmenlerinin<br />

sayısı ve hizmet öncesi eğitim bilgileri Çizelge 1’de verilmiştir:<br />

Çizelge 1. İngilizce Öğretmenlerinin Mezuniyetlerine Göre Dağılımları<br />

Eğitim Fakültesi Fen-Edebiyat Fakültesi Branş Dışı<br />

Mezunları* Mezunları** (sözleşmeli+kadrolu)<br />

22.856 9.630 5.710<br />

% 59.83 %25.22 %14.95<br />

(MEB Personel <strong>Genel</strong> Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısındaki bilgilerden derlenmiştir)<br />

*Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı mezunları<br />

**Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık ve Dilbilimi<br />

bölümleri mezunları<br />

Çizelge 1’de de belirtildiği gibi, 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihi itibariyle Millî Eğitim<br />

Bakanlığına bağlı devlet okullarında 35518’i kadrolu olmak üzere toplam 38196<br />

İngilizce öğretmeni görev yapmaktadır. Bunlardan 22856’sı Eğitim Fakültesi (İngiliz<br />

Dili Eğitimi), 9630’u Fen-Edebiyat Fakültesi (İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan<br />

Kültürü ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık, Dilbilimi) mezunları, 3032’si de branş<br />

dışıdır. 2678 öğretmen de sözleşmeli olarak görev yapmaktadır. (MEB Personel <strong>Genel</strong><br />

Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısı)<br />

Bu verilerden de anlaşıldığı üzere lisans döneminde İngilizce öğretmenlerinin<br />

sadece % 59.83’ü İngiliz Dili Eğitimi (İDE) metodolojisi ile ilgili eğitim almıştır.<br />

%25.22’si de alan bilgisi olarak yeterli bir İngilizce eğitimi almış ama bir metodoloji<br />

eğitiminden geçmemiştir. %14.95’i ise ne alan bilgisine yönelik ne de İngilizce öğretim<br />

yöntem ve teknikleri ile ilgili bir eğitim görmemişlerdir. Branş dışı ve Fen-<br />

Edebiyat Fakültesi mezunu olan öğretmenlerimiz, göreve başlamadan önce formas-<br />

108<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

yon programlarında aldıkları dersler haricinde ek bir hizmet öncesi eğitime tâbi tutulmamışlardır<br />

(Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Son 5 yılda MEB Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığının<br />

düzenlediği İngilizce öğretim yöntem ve teknikleri ile ilgili 82 kurs programına sadece<br />

4389 İngilizce öğretmeni katılmıştır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu da mevcut öğretmenlerin<br />

ancak %11.49’unu oluşturmaktadır. Bu hızla yapılacak HİE ile şu andaki İngilizce<br />

öğretmenlerinin hepsinin sadece 1 defa bir HİE programına katılmaları 43.51 yıl alacaktır.<br />

Çizelge 2. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 Yılları Arası Alanlarında HİE Alan İngilizce<br />

Öğretmen Sayıları<br />

Yıl Düzenlenen Faaliyet Katılımcı Sayısı<br />

Sayısı<br />

2<strong>00</strong>3 15 731<br />

2<strong>00</strong>4 18 956<br />

2<strong>00</strong>5 17 965<br />

2<strong>00</strong>6 17 933<br />

2<strong>00</strong>7 15 804<br />

Toplam 82 4389<br />

(MEB Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı 26.10.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısındaki<br />

bilgilerden derlenmiştir)<br />

Ayrıca, verilen HİE kurs programlarının içerikleri incelendiğinde görülmektedir<br />

ki öğretmenlerin ihtiyacı olan temel konuların sadece bir kısmı eğitim kapsamında<br />

verilebilmektedir (Çeltik, 2<strong>00</strong>7; Budak, 2<strong>00</strong>7). MEB’in istihdam ettiği öğretmen<br />

sayısının fazlalığı ve merkeziyetçi yönetim sistemi düşünüldüğünde İngilizce öğretmenlerinin<br />

tümünün yeteri sayı ve kalitede HİE alması ve sürekli eğitimlerinin sağlanması<br />

pek kolay ve olası gözükmemektedir.<br />

Yukarıda açıklanan hizmet öncesi eğitim durumu ve hizmet içi eğitim etkinliklerinin<br />

yanında HİE’ne duyulan ihtiyacın başka nedenleri de vardır. Öncelikle,<br />

İngiliz Dili Eğitimi bölümü mezunu öğretmenlerin hizmet öncesi aldıkları teorik bilgilerle<br />

Öğretmenlik Uygulamaları ve Okul Deneyimi derslerinden elde ettikleri okul<br />

tecrübesi ideal anlamda her zaman yeterli olamamakta veya yeterli olunan durumlarda<br />

bu alanda çok hızlı yeni bilgi üretiliyor olmasından dolayı öğretmenlerimizin<br />

HİE ile desteklenmeleri bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmet öncesi<br />

alınacak eğitim ne kadar mükemmel olursa olsun öğretmenlik tecrübesinin çoğunun<br />

meslek içerisinde elde edilebildiği ve bu konuda karşılaşılan sorunların bire bir HİE<br />

ile giderilmesi gerekliliği (meslek boyunca lisans eğitiminde öğrenilmeyen pek çok<br />

konuda problemlerle karşılaşılmaktadır) bilinen ve yaşanan bir gerçektir. (Slater,<br />

1998). Ayrıca, gelişen eğitim teknolojileri (akıllı tahta, podcast, blogging, internet,<br />

ipod, e-posta, vb.) ve bunların yabancı dil eğitiminde etkin kullanılması ancak bu araç<br />

ve yazılımlarla ilgili HİE faaliyetleri ile mümkün olacaktır. Belli aralıklarla değişen<br />

ders müfredatları, eğitim anlayışları ve bunlara uygun hazırlanan ders materyallerinin<br />

eğitimde verimli bir şekilde uygulanabilmesi de sık sık güncellenen HİE programlarını<br />

gerekli kılan diğer bir faktördür.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 109


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Amaç<br />

Bu çalışmanın amacı, İngilizce öğretimi konusunda ülkemizde yaşanmakta<br />

olan problemlerin nedenlerinden biri olarak gördüğümüz, İngilizce öğretmenlerinin<br />

hizmet içi eğitimlerindeki eksiklikleri ortaya koyarak çözüm yolları ile ilgili paydaşlara<br />

bir takım öneriler sunmak ve konuyla ilgili bir HİE modeli geliştirmektir.<br />

Araştırma Problemi<br />

Makalemize konu olan araştırma problemi, Türkiye’de ilk ve orta dereceli<br />

devlet okullarında görev yapan İngilizce öğretmenlerine uygulanan hizmet içi eğitim<br />

faaliyetlerinin yeterli olmamasıdır. Bu araştırmada şu sorulara yanıt aranmıştır:<br />

a) İngilizce öğretmenlerimiz İngilizce öğretim yöntem ve teknikleri ile ilgili ne<br />

sıklıkta bir HİE faaliyetine katılmaktadırlar<br />

b) Öğretmenlerimiz İDE alanında kendilerini yetiştirmek için neler yapmaktadırlar<br />

c) Öğretmenlerimiz genel İngilizce yeterlikleri için neler yapmaktadırlar<br />

d) Öğretmenlerimiz İDE alanında öncelikle hangi konularda hizmet içi eğitime<br />

ihtiyaç duymaktadırlar<br />

Araştırma ve bulguların analizinden önce HİE konusunda MEB’in yaptıkları<br />

incelenmiş, son yıllarda yapılan bazı uygulamalara yer verilmiştir.<br />

Hizmet içi Eğitim Alanında Millî Eğitim Bakanlığının Yaptıkları<br />

Millî Eğitim Bakanlığı HİE faaliyetlerini merkezî anlamda Hizmetiçi Eğitim<br />

Dairesi Başkanlığı tarafından, illerde de İl Millî Eğitim Müdürlüklerine bağlı HİE<br />

şubeleri tarafından yürütmektedir. MEB personelin görev başından ayrılmadan bölgesinde<br />

eğitimini sağlamak için, 1993’te mahallî hizmet içi eğitimi plânlama ve uygulamayı<br />

illere devretmiştir. (06.01.1993 gün,1993/2 sayılı genelge) (Bağcı ve Şimşek,<br />

2<strong>00</strong>0). Her sene HEDB 5-6 civarında il seçmekte ve o illerde HİE planlamaktadır. Bu<br />

programlara katılım genellikle gönüllülük esasına göre yapılmaktadır. Yapılan bazı<br />

görevlendirmelerde de HİE’lerin genel çekiciliğinin olmamasından veya kişisel<br />

sebeplerden dolayı öğretmenler rapor almakta ve bu eğitimlere katılmamaktadır.<br />

Örneğin 2<strong>00</strong>5’de Ankara’da yapılan İngilizce öğretim teknikleri HİE programına<br />

sadece 20 öğretmen katılmıştır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). 2<strong>00</strong>6 yılında Eğitim Teknolojileri <strong>Genel</strong><br />

Müdürlüğü (EĞİTEK) bünyesinde düzenlenen ve Oregon Üniversitesinden bir öğretim<br />

üyesinin verdiği 2 günlük “İnternetin İngilizce Öğretiminde Kullanımı” adlı<br />

seminere Ankara’da bulunan Anadolu Liselerinin her birinden bir öğretmen bile zor<br />

bulunabilmiştir, bazılarından katılım sağlanamamıştır. Senede 5-6 il seçilmesi yoluyla<br />

81 il olan ülkemizde bir ile sıra gelmesi ve o ildeki öğretmenin HİE’ne katılabilme<br />

şansı çok düşük olmaktadır. Bu süre zarfında iller arası ataması olan öğretmenlerden<br />

de bu fırsatı kaçıranlar olmaktadır. Bir örnek olarak 24 sene İngilizce öğretmenliği<br />

yaparak 2<strong>00</strong>4’de emekli olmuş ve bu sürenin ilk 2 senesi hariç 22 senesini İstanbul<br />

Bayrampaşa ve Kadıköy ilçelerinde geçirmiş bir İngilizce öğretmenimiz, ömründe<br />

sadece bir defa 5 günlük bir HİE’ne katılmıştır (Ceyda, 2<strong>00</strong>7).<br />

Merkezî HİE’nin yetişe<strong>med</strong>iği açıkları kapatmanın çözümü olarak düşünülen<br />

mahallî HİE’ler de yeterli düzeyde uygulanmamaktadır. Her ne kadar Bakanlık mer-<br />

110<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

kez teşkilatı tarafından genelgelerle valiliklere duyurularak mahallî HİE teşvik edilse<br />

de eldeki veriler göstermektedir ki çoğu il ve ilçe Millî Eğitim Müdürlüğü öğretmenlerine<br />

HİE düzenlememektedir. Bir örnek olması için 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 yılı için web sitelerine<br />

bakılan farklı büyüklükteki 12 ilden hiçbirinde bir HİE faaliyeti görülememiştir.<br />

İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü web sitesinde yer alan bir bilgiye göre 2<strong>00</strong>6 yılında<br />

biri Şile ilçesinde 5 günlük, diğeri Eminönü ilçesinde 1 günlük olmak üzere sadece iki<br />

İngilizce öğretim teknikleri semineri verilmiştir.<br />

İllerde bulunan formatörler de tamamen il Millî Eğitim Müdürlüğündeki HİE<br />

Şube Müdürünün inisiyatifine göre hareket etmek zorunda kalmaktadır.<br />

Türkiye’deki toplam formatör İngilizce öğretmeni sayısı 291’dir ve 2<strong>00</strong>4’den bu yana<br />

yeni formatör eğitilmemiştir (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu sayının en az yarısı da aktif değildir.<br />

Örneğin İstanbul genelinde sadece 4 formatör öğretmen vardır ve bunlardan Kadıköy<br />

ve Pendik’teki ikisi aktif olarak görev yapmaktadırlar (Budak, 2<strong>00</strong>7).<br />

Bütün bunlarla beraber son 2 yılda iki farklı ve güzel uygulama yapılmıştır.<br />

Bunlardan birincisi Amerikan Büyükelçiliği Eğitim Ataşeliği ile EĞİTEK işbirliği ile<br />

Türkiye’ye getirilen ve 10 ay süresince EĞİTEK bünyesinde görev yapan bir İngilizce<br />

eğitim uzmanının (Monica Wiesmann-Hirchert) gerek yüz yüze gerekse çevrimiçi<br />

uzaktan eğitim yoluyla verdiği eğitimlerdir. İkincisi ise, 2<strong>00</strong>7 yılı yazında yapılan ve<br />

81 ilden 481 İngilizce öğretmeninin merkezî eğitimle eğitilerek kendi illerinde eğitimler<br />

vermesiyle yürütülen “Pratik İngilizce Konuşma Yöntem ve Teknikleri” konulu<br />

bir HİE faaliyetidir.<br />

Son olarak, Dünya Bankası destekli Orta Öğretim Projesi kapsamında, 25<strong>00</strong><br />

civarında İngilizce öğretmeninin yurt dışında 4 aylık bir süreyle eğitilmeleri ve<br />

dönüşlerinde formatör öğretmen olarak görev yapmaları ile ilgili bir proje için ihale<br />

açılmıştır. Aynı zamanda İngilizce öğretmenlerinin çevrimiçi (uzaktan ve yüz yüze)<br />

eğitimleri ile ilgili yeni bir program başlatılmış; Ankara ve İstanbul’da uygulamaya<br />

geçilmiştir. (http://hedb.meb.gov.tr)<br />

Yapılan HİE faaliyetlerinde üniversitelerle, British Council, Amerikan<br />

Büyükelçiliği Eğitim Ataşeliği gibi kurumlarla işbirliği yapılmaktadır ama bu işbirliği<br />

yıl içine yayılan ve sürekliliği olan bir işbirliği değildir. <strong>Genel</strong>de verilecek olan bir<br />

kurs ya da seminerin eğiticisi bulunması konularında o dönemle sınırlı bir işbirliği<br />

olmaktadır. Bir diğer eksik konu da HİE faaliyetleri verilirken ilköğretim ve ortaöğretim<br />

İngilizce öğretmenleri diye ayrım yapılmakta ama özellikle ortaöğretimde<br />

bulunan farklı okul türleri dikkate alınmamaktadır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7; Budak, 2<strong>00</strong>7).<br />

Yöntem<br />

Bu çalışmada veri toplama aracı olarak öncelikle Millî Eğitim Bakanlığının<br />

Hizmet içi Eğitim Daire Başkanlığından İngilizce öğretmenlerinin hizmet içi eğitiminden<br />

sorumlu şube müdürü ve İstanbul ve Ankara’da formatörlük yapan birer<br />

İngilizce öğretmeni ile yapılan yüz yüze görüşmeler kullanılmış ve mevcut durum<br />

betimlenmiştir. Daha sonra HİE ile ilgili İngilizce öğretmenlerinin düşüncelerini, ihtiyaçlarını,<br />

mesleki gelişimleri için yaptıklarını ve HİE’ne katılım oranlarını belirlemek<br />

amacıyla üç bölümden oluşan bir anket uygulanmıştır. Anketin 1. bölümünde görev<br />

yapılan okul türü, hizmet yılı, cinsiyet, mezun olunan fakülte ve bölüm ile (yapılıyorsa)<br />

lisansüstü eğitimin alanı ile ilgili bilgiler istenmiştir. 2. bölümde 5’li Likert ölçeği<br />

ile öğretmenlerin hizmet öncesi ve HİE ile ilgili düşünceleri sorgulanmıştır. 3.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 111


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

bölümde de ucu açık ve seçenekli sorularla MEB içi ve dışı katıldıkları HİE programları,<br />

kişisel mesleki gelişimleri ve İngilizce yeterlilikleri için yaptıkları, HİE’nin ne sıklıkta<br />

ve kimler tarafından verilmesini istedikleri ile en çok ihtiyaç duydukları 3 HİE<br />

konusu sorulmuştur.<br />

Araştırmanın örneklemini İstanbul ili Fatih, Küçükçekmece ve Esenler ilçelerindeki<br />

4 farklı okul türünde (ilköğretim, düz lise, Anadolu Lisesi, Meslek Lisesi)<br />

görev yapan 151 (50 Erkek, 101 Kadın) İngilizce öğretmeni oluşturmaktadır. Veri toplama<br />

aracı 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılının Nisan ayında bu üç ilçedeki resmî ilk ve<br />

ortaöğretim okullarından 32 okulda görev yapmakta olan 187 İngilizce öğretmenine<br />

ulaştırılmış, 151 öğretmenden cevap alınabilmiştir. Uygulamadan sonra, elde edilen<br />

verilerin frekans ve yüzde değerleri SPSS istatistik programı kullanılarak hesaplanmış<br />

ve sonuçlar betimsel olarak ifade edilmiştir. Bunun yanında verilerde önemli<br />

görülen bazı çapraz değerlendirmeler yapılmıştır. Analizlerin sonucunda elde edilen<br />

bulgular, hizmet içi eğitim ile ilgili olanlar ile sınırlandırılarak tablolar hâlinde sunulmuştur.<br />

Bulgular ve Analiz<br />

Öğretmenlerin Kişisel Bilgileri<br />

Anket çalışmasına katılan öğretmenlerin çalıştıkları okul türleri ve hizmet yıllarına<br />

göre dağılımları Tablo 1 ve 2’de verilmiştir.<br />

Tablo 1. Öğretmenlerin Okul Türlerine Göre Dağılımları<br />

Frekans Yüzde<br />

İlköğretim 1<strong>00</strong> 66,2<br />

Lise 25 16,6<br />

Anadolu Lisesi 22 14,6<br />

Meslek Lisesi 4 2,6<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 2. Öğretmenlerin Hizmet Yıllarına Göre Dağılımları<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

0-5 Yıl 50 33,1 33,1<br />

6-10 Yıl 63 41,7 74,8<br />

11-15 Yıl 19 12,6 87,4<br />

16-20 Yıl 5 3,3 90,7<br />

20 Yıl ve üstü 14 9,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

112<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

Anket uygulanan öğretmenlerin %64.2’si (Tablo 3) hizmet öncesi İngilizce<br />

metodoloji eğitimi almışlardır. %27.2’si ise yeterli bir alan bilgisi almışlar ama metodoloji<br />

eğitiminden geçmemişlerdir. % 8.6’sı ise branş dışı olanlardır ve hizmet öncesi<br />

üniversitelerin dil bölümlerinde okumamışlardır. Bu rakamlar Türkiye genelinde<br />

geçerli olan (aynı sırayla) % 59.83, %25.22 ve %14.95 oranlarıyla kıyaslandığında<br />

anket yapılan okullarda durumun çok az daha iyi olduğu ama anlamlı sayılabilecek<br />

derecede bir farklılığa rastlanmadığı görülecektir.<br />

Tablo 3. Öğretmenlerin Mezun Oldukları Bölümlere Göre Dağılımları<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

İngiliz Dili Eğitimi 97 64,2 64,2<br />

Fen-Edebiyat Fakültesi* 41 27,2 91,4<br />

Branş Dışı 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

* Fen-Edebiyat Fakültelerinin İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı,<br />

Mütercim-Tercümanlık ve İngiliz Dilbilimi bölümleri mezunları<br />

Anket uygulanan öğretmenlerin %88.1’nin (Tablo 4) herhangi bir lisansüstü<br />

eğitimi bulunmamaktadır. Sadece %5.3’ü alanında yüksek lisans yapmış veya yapmaktadır.<br />

Herhangi doktoralı bir İngilizce öğretmeni bulunmamaktadır.<br />

Tablo 4. Öğretmenlerin Lisansüstü Eğitimlerine Göre Dağılımları<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Yok 133 88,1 88,1<br />

İng. D. Eğt. 8 5,3 93,4<br />

Farklı Branş 10 6,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitimine İlişkin Düşünceleri<br />

Bu bölümde İngilizce öğretmenlerinin HİE ile ilgili değişik düşünce ve inançları<br />

5’li Likert ölçeği ile sorgulanmıştır. Analiz ve tablolarda gösterim kolaylığı açısından<br />

‘tamamen katılıyorum’ ve ‘katılıyorum’ şıkları ile ‘tamamen katılmıyorum’ ve<br />

‘katılmıyorum’ şıkları birleştirilerek veriler değerlendirilmiştir. Tablo 5 ve 6’ya baktığımız<br />

zaman İngilizce öğretmenlerinin % 71.5’inin (‘tamamen katılıyorum’ veya ‘katılıyorum’<br />

şıklarını işaretleyerek) hizmet öncesi verilen İngilizce metot eğitimini teorik<br />

açıdan yeterli bulduklarını, buna karşın sadece % 49’unun aynı eğitimi pratik açıdan<br />

yeterli olarak değerlendirdiklerini görmekteyiz.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 113


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Tablo 5. Yüksek Öğrenim Boyunca Alınan Teorik Eğitimin Yeterliliği<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 56 37,1 37,1<br />

Katılıyorum 52 34,4 71,5<br />

Kararsızım 10 6,6 78,1<br />

Katılmıyorum 26 17,2 95,4<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 7 4,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 6. Yüksek Öğrenim Boyunca Alınan Pratik Eğitimin Yeterliliği<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 27 17,9 17,9<br />

Katılıyorum 47 31,1 49,0<br />

Kararsızım 17 11,3 60,3<br />

Katılmıyorum 47 31,1 91,4<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerin %69.5’i (Tablo 7) mesleki gelişimleri için HİE’yi bir şart olarak<br />

gördüklerini söylemişlerdir. Bu noktada üzerinde durulması gereken bir nokta, %13.9<br />

gibi küçümsenmeyecek bir oranda öğretmenimizin HİE’yi mesleki gelişim için bir<br />

şart olarak algılamamalarıdır.<br />

Tablo7. Mesleki Gelişim İçin HİE’nin Şart Olması<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 56 37,1 37,1<br />

Katılıyorum 49 32,5 69,5<br />

Kararsızım 25 16,6 86,1<br />

Katılmıyorum 14 9,3 95,4<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 7 4,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerimizin %80.8’i (Tablo 8) İngilizce öğretiminde kullanılacak websitelerini<br />

bildiklerini söylemektedir. Bu da oldukça önemli bir orandır. Diğer bir araştırmayla<br />

ortaya çıkartılması gereken bir konu ise bu web sitelerinden hangi verimlilik<br />

oranında ve ne sıklıkta yararlanılarak elde edilen bilgilerin eğitim ortamına aktarılabildiğidir.<br />

114<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

Tablo 8. İngilizce Öğretiminde Kullanılacak Web Sitelerini Bilme<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 58 38,4 38,4<br />

Katılıyorum 64 42,4 80,8<br />

Kararsızım 18 11,9 92,7<br />

Katılmıyorum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

HİE’den alınan puanların belli kriterler dâhilinde sicile yansıması ve atama,<br />

terfi, yer değiştirmeler ve Anadolu Lisesi, Fen Lisesi vb. okullara öğretmen seçiminde<br />

etkin olması konusunda %72.8 (Tablo 9) oranında öğretmenimiz olumlu düşünmektedir.<br />

MEB gibi çalışma ortamı çok yaygın ve çeşitli olan bir kurumda sicil ve atamalarda<br />

etkili olan bir HİE’nin ne kadar etkili olacağı bu sonuçtan da kolayca anlaşılmaktadır.<br />

Tablo 9. HİE’nin Sicile Yansıması<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 64 42,4 42,4<br />

Katılıyorum 46 30,5 72,8<br />

Kararsızım 22 14,6 87,4<br />

Katılmıyorum 11 7,3 94,7<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 8 5,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerin %32.5’i (Tablo 10) HİE faaliyetlerinden haberdar olmadığını<br />

ifade etmiştir. İnternetin çok yaygınlaştığı İstanbul gibi bir ilde bu konudaki sıkıntının<br />

öğretmenlerin takip sıkıntısından kaynaklandığı ihtimali akla daha yakın gelmektedir.<br />

Tablo 10. MEB’in Düzenlediği HİE’lerden Haberdar Olma<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 18 11,9 11,9<br />

Katılıyorum 44 29,1 41,1<br />

Kararsızım 40 26,5 67,5<br />

Katılmıyorum 38 25,2 92,7<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 115


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Öğretmenlerin % 50.3’ü (Tablo 11) kişisel İngilizce yeterliği için de HİE düzenlenmesine<br />

taraftardır. Öğretim yöntemlerine yönelik HİE’lerin yanı sıra (hatta zaman<br />

kısıtlığı düşünülerek aynı programlar içinde) öğretmenlerimizin İngilizce düzeylerini<br />

artırmalarını sağlayıcı programlar da düşünülebilir.<br />

Tablo 11. Kişisel İngilizce Yeterliği İçin HİE Düzenlenmesi<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 26 17,2 17,2<br />

Katılıyorum 50 33,1 50,3<br />

Kararsızım 19 12,6 62,9<br />

Katılmıyorum 36 23,8 86,8<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 20 13,2 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

MEB Eğitim Portalında (http://www.egitim.gov.tr) açılacak olan bir<br />

“İngilizce Öğretimi” bölümüne gelen tepkiler çok olumlu olmuş ve öğretmenlerin<br />

%79.5’i (Tablo 12) böyle bir imkandan faydalanmak isteyeceklerini belirtmişlerdir.<br />

Tablo 12. MEB Eğitim Portalında İngiliz Dili Eğitimi Bölümünün Açılması<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 64 42,4 42,4<br />

Katılıyorum 56 37,1 79,5<br />

Kararsızım 17 11,3 90,7<br />

Katılmıyorum 8 5,3 96,0<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,0 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerimiz HİE’ne katılımın zorunlu olmasından yana olmamışlar,<br />

sadece %26.5’u (Tablo 13) zorunlu olması fikrine katıldıklarını söylemişlerdir.<br />

Tablo 13. HİE’ne Katılımın Zorunlu Olması<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Tamamen Katılıyorum 15 9,9 9,9<br />

Katılıyorum 25 16,6 26,5<br />

Kararsızım 29 19,2 45,7<br />

Katılmıyorum 44 29,1 74,8<br />

Kesinlikle Katılmıyorum 38 25,2 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

116<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

İstanbul gibi Türkiye’nin en büyük şehrinde bile HİE’ye katılım oranları son<br />

derece azdır. 151 öğretmenin %55’i (Tablo 14) hiç HİE’ye katılmamışlardır. %29.1’i de<br />

sadece bir defa katılmışlardır ve bu öğretmenler içerisinde 20 sene üstü hizmet yılı<br />

olanlar da vardır.<br />

Tablo 14. MEB’in Düzenlediği HİE’ye Katılım Sayısı<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç Katılmadım 83 55,0 55,0<br />

1 Defa Katıldım 44 29,1 84,1<br />

2 Defa Katıldım 15 9,9 94,0<br />

3 Defa Katıldım 7 4,6 98,7<br />

4 ve üzeri katıldım 2 1,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Öğretmenlerimizin %43.7’si (Tablo 15) İDE (İngiliz Dili Eğitimi) konusunda<br />

üniversiteden sonra hiç kitap bitir<strong>med</strong>iklerini, %33.8’i (Tablo 16) de hiç makale okumadıklarını<br />

ifade etmişlerdir. Bu da bu alandaki gelişmelerden ve bilimsel çalışmalardan<br />

bu öğretmenlerimizin ne kadar uzak kaldıklarını göstermektedir.<br />

Tablo 15. İDE ile İlgili En Son Ne Zaman Kitap Bitirildiği<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç bitir<strong>med</strong>im 66 43,7 43,7<br />

1 Yıl önce bitirdim 38 25,2 68,9<br />

2 Yıl önce bitirdim 13 8,6 77,5<br />

3 Yıl önce bitirdim 13 8,6 86,1<br />

4 Yıl ve daha önce Bitirdim 21 13,9 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 16. İDE ile İlgili En Son Ne Zaman Bir Makale Okunduğu<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç Okumadım 51 33,8 33,8<br />

Son 6 Ay İçerisinde Okudum 57 37,7 71,5<br />

6 Ay ile 1 Sene İçerisinde Okudum 25 16,6 88,1<br />

1 ile 2 Sene İçerisinde Okudum 7 4,6 92,7<br />

2 Sene ve Daha Öncesinde Okudum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 117


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

HİE’nin kim tarafından verilmesini istersiniz sorusuna öğretmenlerimiz birinci<br />

ve ikinci sırada British Council uzmanları ile öğretim üyeleri cevabını vermişler,<br />

MEB’de görevli formatör öğretmenler ancak %20.5 ile üçüncü sırada yer almışlardır.<br />

Bu da formatör öğretmenlik sisteminin tekrar gözden geçirilerek öğretmenlerin<br />

kabulleneceği bir şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini göstermektedir.<br />

Tablo 17. HİE’nin Kimler Tarafından Verilmesini İstersiniz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

İngilizce Formatörleri 31 20,5 20,7<br />

Öğretim Üyeleri 47 30,5 51,3<br />

British Council Uzmanları 69 45,7 97,3<br />

Diğerleri 4 2,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 150 99,3<br />

Girilmeyen Bilgi 1 ,7<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

HİE’nin hangi sıklıkta verilmesi konusunda ise öğretmenlerimizin %64,2’si<br />

(Tablo 18) her sene, %18.5’i de 2 senede bir katılmak istediklerini ifade etmişlerdir.<br />

Tablo 18. HİE’ne Ne Sıklıkta Katılmak İstersiniz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Her Sene 97 64,2 64,2<br />

2 Senede Bir 28 18,5 82,8<br />

3 - 4 Senede Bir 7 4,6 87,4<br />

Daha Uzun Zaman Aralıklarında 19 12,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Kişisel İngilizce Gelişimine Yönelik Sorular<br />

Öğretmenlerimizin kendi kişisel İngilizce seviyelerinin artması için bir haftada<br />

ortalama hangi faaliyetleri kaçar saat yaptıkları sorulunca, %29.8’inin (Tablo 19)<br />

hiç kitap/dergi okumadıklarını, %62.9’unun (Tablo 20) günlük bir İngilizce gazeteyi<br />

hiç takip et<strong>med</strong>iklerini, %37.7’sinin (Tablo 21) hiç İngilizce haber seyret<strong>med</strong>iklerini,<br />

%80.8’nin (Tablo 23) ana dili İngilizce olan biriyle pratik yapma fırsatı hiç bulamadıklarını<br />

öğrenmekteyiz. Buna karşılık öğretmenlerimizin İngilizce film/dizi seyretme<br />

oranlarının oldukça yüksek olduğunu görmekteyiz (ör: haftada 4 saat üzeri %36.4<br />

(Tablo 22)). Bu seyretmenin hangi koşullarda genel İngilizce gelişimine faydalı olacağı<br />

ayrı bir araştırma konusudur.<br />

118<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

Tablo 19. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Kitap/Dergi Okursunuz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç 45 29,8 29,8<br />

1 Saat 52 34,4 64,2<br />

2 Saat 16 10,6 74,8<br />

3 Saat 19 12,6 87,4<br />

4 Saat ve Üzeri 19 12,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 20. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Gazete Okursunuz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç 95 62,9 62,9<br />

1 Saat 33 21,9 84,8<br />

2 Saat 16 10,6 95,4<br />

3 Saat 2 1,3 96,7<br />

4 Saat ve Üzeri 5 3,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 21. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Haber Seyredersiniz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç 57 37,7 37,7<br />

1 Saat 45 29,8 67,5<br />

2 Saat 24 15,9 83,4<br />

3 Saat 12 7,9 91,4<br />

4 Saat ve Üzeri 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Tablo 22. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Film/Dizi Seyredersiniz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç 21 13,9 13,9<br />

1 Saat 38 25,2 39,1<br />

2 Saat 26 17,2 56,3<br />

3 Saat 11 7,3 63,6<br />

4 Saat ve Üzeri 55 36,4 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 119


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Tablo 23. Haftada Ortalama Kaç Saat Pratik Yapma Şansı Bulabiliyorsunuz<br />

Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />

Hiç 122 80,8 80,8<br />

1 Saat 16 10,6 91,4<br />

2 Saat 4 2,6 94,0<br />

3 Saat 1 ,7 94,7<br />

4 Saat ve Üzeri 8 5,3 1<strong>00</strong>,0<br />

Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />

Hizmet içi Eğitimi için Hangi Konulara Öncelikle İhtiyaç Duyulduğu<br />

HİE ile ilgili en çok ihtiyaç duyulan ilk üç konu sorulduğunda konuşma öğretimine<br />

duyulan ihtiyacın öne çıktığı ve ilk iki sırada en çok işaretlenen seçenek olduğu<br />

(1. sırada %38.4, 2. sırada %15.2 – Tablo 24) görülmektedir. 3. sırada ise %16.6<br />

(Tablo 24) ile bilişim teknolojilerinin İngilizce öğretiminde kullanımı seçeneği gelmektedir.<br />

Bu isteklerin hemen yanı sıra öne çıkan konular özellikle materyal hazırlama<br />

ve uyarlama, öğrenme stilleri ve öğrenme stratejileridir. Dikkat çekici bir nokta ise<br />

okullarımızdaki İngilizce eğitiminde de ihmal edildiğini gördüğümüz dinleme öğretimine<br />

yönelik ciddi bir talebin (1. sırada %3.3, 2.sırada %9.9, 3. sırada %2.0 – Tablo<br />

24) olmayışıdır<br />

Tablo 24. HİE İçin İhtiyaç Duyulan Konuların İlk 3 Sırası<br />

1. SIRA 2. SIRA 3. SIRA<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

Kelime Öğretimi 13 8,6 15 9,9 6 4,0<br />

Dilbilgisi Öğretimi 7 4,6 8 5,3 10 6,6<br />

Konuşma Öğretimi 58 38,4 23 15,2 15 9,9<br />

Dinleme Öğretimi 5 3,3 15 9,9 3 2,0<br />

Yazma Öğretimi 3 2,0 9 6,0 15 9,9<br />

Okuma Öğretimi 2 1,3 3 2,0 4 2,6<br />

Bilişim Teknolojilerinin Kullanımı 29 19,2 18 11,9 25 16,6<br />

Materyal Hazırlama ve Uyarlama 16 10,6 20 13,2 21 13,9<br />

Öğrenme Stratejileri 16 10,6 20 13,2 22 14,6<br />

Öğrenme Stilleri 1 ,7 17 11,3 22 14,6<br />

Ölçme Değerlendirme 1 ,7 3 2,0 6 4,0<br />

Diğer 2 1,3<br />

TOPLAM 151 1<strong>00</strong>,0 151 1<strong>00</strong>,0 151 1<strong>00</strong>,0<br />

120<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

Çapraz Değerlendirmeler<br />

Bu bölümde, elde edilen verilerden bazıları arasında dikkate değer çapraz<br />

değerlendirmeler yapılmıştır.<br />

Tablo 25. Mezun Oldukları Bölümlere Göre Öğretmenlerin HİE’nin Zorunlu<br />

Olmasına İlişkin Düşünceleri<br />

HİE zorunlu tutulmalıdır.<br />

Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Mezun<br />

olunan<br />

Bölüm<br />

İngiliz<br />

Dili<br />

Eğitimi<br />

Fen-<br />

Edebiyat<br />

Fakültesi<br />

Branş<br />

Dışı<br />

N 9 17 21 29 21 97<br />

Kendi<br />

içinde 9.3 17.5 21.6 29.9 21.6 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 5 7 6 11 12 41<br />

Kendi<br />

içinde 12.2 17.1 14.6 26.8 29.3 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 1 1 2 4 5 13<br />

Kendi<br />

içinde 7.7 7.7 15.4 30.8 38.5 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 15 25 29 44 38 151<br />

Toplam<br />

Kendi<br />

içinde 9.9 16.6 19.2 29.1 25.2 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

Öncelikle, Eğitim Fakültelerinin İngiliz Dili Eğitimi bölümleri (%26.8) ile Fen-<br />

Edebiyat Fakültelerinin İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı,<br />

Mütercim-Tercümanlık ve Dilbilimi bölümlerinden (%29.3) mezun olan öğretmenlerin<br />

HİE’nin zorunlu olması ile ilgili düşünceleri yakın gözükmektedir. İlginç olan<br />

HİE’ne en çok ihtiyaç duyması gereken kesim olan branş dışı öğretmenlerin sadece<br />

%15.4’nün HİE’nin zorunlu olmasını istemeleri, buna karşın %69.3 gibi büyük bir<br />

çoğunluğunun ise HİE’nin zorunlu olmasına karşı olmalarıdır (Tablo 25).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 121


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Tablo 26. Mezun Oldukları Bölümlere Göre Öğretmenlerin Hizmet Öncesi<br />

Aldıkları Pratik Eğitimi Yeterli Görmeleri<br />

Hizmet öncesi aldığımız pratik eğitim yeterlidir.<br />

Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

Mezun<br />

olunan<br />

Bölüm<br />

İngiliz<br />

Dili<br />

Eğitimi<br />

İDE mezunu öğretmenlerin %80.4’ü, Fen-Edebiyat Fakültelerinin İngilizce ile<br />

ilgili dil bölümlerinden mezun olan öğretmenlerin ise %63.4’ü hizmet öncesi aldıkları<br />

pratik eğitimi yeterli görmektedirler. Buna karşın branş dışı öğretmenlerin %14.8’i<br />

bu eğitimi yeterli görmekte ama %46.2’si yeterli görmemektedir. Burada iki sonuç<br />

ortaya çıkmaktadır: Birincisi, branş dışı ve Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının hizmet<br />

öncesi İngilizce eğitimi ile ilgili pratik bir eğitimleri olmadığı için kastettikleri<br />

öğretmenlik öncesi aldıkları 1 yıllık formasyon eğitimidir. Bu da esasında yeterli bir<br />

eğitim değildir. İkincisi ise, branş dışı öğretmenlerin uygulamalı eğitimle ilgili eksikleri<br />

için daha fazla ve ayrı programlarla HİE düzenlenme gerekliliğidir.<br />

Bir diğer çapraz değerlendir<strong>med</strong>e ise kalabalık sınıflar, öğretmenin ders yükü,<br />

velilerin ilgisizliği gibi temel sorunlar çözül<strong>med</strong>en yapılacak HİE’lerin bir işe yaramayacağı<br />

düşüncesine hizmet yılı 0-5 olanlar %78, 6-10 arası olanlar %58, 11-15 arası<br />

olanlar %15, 16-20 arası olanlar %1, 20 yıl ve üstü olanlar %8 oranında katılmışlardır.<br />

Bu oldukça ilginç bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslekte daha yeni öğretmenlerin<br />

enerjisinin ve idealizminin daha yüksek olması beklenirken tersi bir sonuç<br />

çıkmıştır. Yeni öğretmenlerin HİE ile ilgili daha fazla motive edilmeye ihtiyaç duydukları<br />

görülmektedir. <strong>Genel</strong> anlamda da HİE’ne katılımın mecburi olmasını isteyen<br />

oranın %26.5 olduğu düşünüldüğünde HİE motivasyonun artırılması gerektiği aşikardır.<br />

Fen-<br />

Edebiyat<br />

Fakültesi<br />

Branş<br />

Dışı<br />

N 39 39 4 13 2 97<br />

Kendi<br />

içinde 40.2 40.2 4.1 13.4 2.1 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 14 12 3 8 4 41<br />

Kendi<br />

içinde 34.1 29.3 7.3 19.5 9.8 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 3 1 3 5 1 13<br />

Kendi<br />

içinde 23.1 7.7 23.1 38.5 7.7 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

N 56 52 10 26 7 151<br />

Toplam<br />

Kendi<br />

içinde 37.1 34.4 6.6 17.2 4.6 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

122<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


Sonuçlar ve Tartışma<br />

Resmi ilk ve orta öğretim kurumlarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin hizmet<br />

içi eğitim faaliyetleri ile ilgili uyguladığımız anket ve derlediğimiz veriler üzerinde<br />

durulması gereken bir açığın varlığını ortaya koymaktadır. Öncelikle, hizmet<br />

öncesi eğitim açığı anket uygulanan İstanbul gibi bir ildeki örneklem olarak alınan<br />

okullarda da belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta ve Çizelge 1’de yer alan Türkiye<br />

geneli bilgilerle uyum arz etmektedir. 151 öğretmenin sadece %64.2’si İngiliz Dili<br />

Eğitimi bölümü mezunudur. Bu rakam Türkiye genelindeki %59.83 rakamı ile yakındır.<br />

Bu genel açık, HİE’nin önemini bir kez daha bütün netliğiyle ortaya koymaktadır.<br />

Kısa vadede yeterli İDE bölümü mezunları ile kapatılabilecek gibi görünmeyen bu<br />

açık ancak çok iyi tasarlanmış bir HİE modeli ile kapatılabilecektir. Anket uygulanan<br />

öğretmenlerden sadece %5.3’ü İDE dalında yüksek lisans yapmış veya yapmaktadır.<br />

Bu rakam da farklı teşviklerle artırılmalıdır. İstanbul gibi pek çok imkânın bulunduğu<br />

Türkiye’nin en büyük ilinde ankete katılan öğretmenlerimizin %55 gibi çok büyük<br />

bir oranı hiçbir HİE faaliyetine katılmamıştır. Bununla birlikte, %69.5’i HİE’nin mesleki<br />

gelişimleri için bir şart olduğunu düşünmekte ve yine %64.2’si her sene HİE faau<br />

Cemal Karaata<br />

Tablo 27 Hizmet Yılı İle Diğer Sorunlar Gideril<strong>med</strong>en HİE’nin Bir İşe<br />

Yaramayacağı Düşüncesi Arasındaki İlgi<br />

Diğer sorunlar gideril<strong>med</strong>en HİE bir işe yaramaz.<br />

Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />

Katılıyorum<br />

Katılmıyorum<br />

n 17 22 7 3 1 50<br />

0-5<br />

Yıl<br />

Kendi<br />

içinde 34.0 44.0 14.0 6.0 2.0 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

n 20 17 16 6 4 63<br />

Hizmet<br />

Yılı<br />

6-10<br />

Yıl<br />

11-15<br />

Yıl<br />

16-20<br />

Yıl<br />

20 Yıl<br />

ve üstü<br />

Kendi<br />

içinde 31.7 27.0 25.4 9.5 6.3 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

n 1 14 3 1 0 19<br />

Kendi<br />

içinde 5.3 73.7 15.8 5.3 .0 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

n 0 1 3 0 1 5<br />

Kendi<br />

içinde .0 20.0 60.0 .0 20.0 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

n 6 2 3 1 2 14<br />

Kendi<br />

içinde 42.9 14.3 21.4 7.1 14.3 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

n 44 56 32 11 8 151<br />

Toplam<br />

Kendi<br />

içinde 29.1 37.1 21.2 7.3 5.3 1<strong>00</strong>.0<br />

Yüzdesi<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 123


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

liyetlerine katılmak istediklerini belirtmektedirler. %72.8 oranında öğretmenimiz HİE<br />

faaliyetlerinin sicillerine yansımasını ve atama ve yer değiştirmelerde etkin olmasını<br />

iyi bir fikir olarak gördüklerini söylemektedirler. MEB Eğitim Portalında açılacak<br />

olan İngilizce öğretimi ile ilgili bir bölümü de %79.5 oranında İngilizce öğretmeni faydalı<br />

bulmakta ve yararlanacaklarını beyan etmektedirler.<br />

Bunların yanında öğretmenlerimizin gerek İDE alanında kendilerini geliştirme,<br />

gerekse kişisel İngilizce yeterliklerini artırma konusunda gayretlerinin az olduğu<br />

gözlemlenmiştir. %43.7 oranında öğretmen üniversite sonrasında öğretim metodolojisi<br />

üzerine hiçbir kitap okumadığını, %33.8 oranında öğretmen de hiçbir makale bitir<strong>med</strong>iklerini<br />

söylemişlerdir. Öğretmenlerimizden %29.8’i (genel olarak) hiç İngilizce<br />

kitap veya dergi okumadığını, %62.9’u günlük bir İngilizce gazete takip et<strong>med</strong>iğini,<br />

%37.7’si hiç İngilizce haber seyret<strong>med</strong>iğini ve %80.8’i ana dili İngilizce olan birisiyle<br />

pratik yapma şansını hiç bulamadığını ifade etmiştir. Hem genel İngilizce yeterlikleri<br />

hem de yabancı dil öğretim yöntem ve teknikleri konusunda etkinlikleri çok az olan<br />

İngilizce öğretmenlerinin yıllar içerisinde köreleceği ve öğrencilere de yeterince faydalı<br />

olamayacakları açıktır. Bu eksikleri en aza indirgeyebilmek için önce bir Hizmet<br />

içi Eğitim Modeli önerilecek ve daha sonra bu modelin işlerliğini sağlayabilecek bazı<br />

öneriler sunulacaktır.<br />

Önerilen Hizmet içi Eğitimi Modeli<br />

Etkin bir HİE sağlanabilmesi için MEB, üniversiteler, özel sektör ve İngilizce<br />

öğretmenleri arasındaki koordinasyonu kolaylaştırabileceği düşünülen bir HİE<br />

modeli önerilmektedir.<br />

Çizelge 3. MEB’de Çalışan İngilizce Öğretmenleri için Hizmet içi Eğitimi Modeli<br />

MEB İngiliz Dili Eğitimi<br />

Komisyonu<br />

Üniversiteler<br />

(Bölge Merkezi)<br />

Öğretim Üyeleri<br />

Formatörler<br />

Zümre Başkanları<br />

Metodoloji<br />

Kitapçığı<br />

Öğretim Üyeleri<br />

HEDB temsilcisi<br />

Formatörler<br />

Özel Sektör Temsilcisi<br />

EĞİTEK Temsilcisi<br />

Millî Eğitim Akademisi<br />

HİE Birim Amiri<br />

İnternet TV<br />

(Örnek Dersler)<br />

Eğitim Portalı<br />

-Ders paylaşımı<br />

-Materyal Paylaşımı<br />

-İDE Materyalleri<br />

-Makaleler<br />

-Ders planları<br />

-Linkler, vb.<br />

e-bültenler<br />

İngilizce öğretmenleri<br />

forumu<br />

124<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

Önerilen bu modelde, üniversitelerden öğretim üyeleri, formatör öğretmenler,<br />

HEDB temsilcisi, özel sektör temsilcisi, EĞİTEK’ten teknik temsilci ve hayata geçirildiğinde<br />

Millî Eğitim Akademisi HİE’den sorumlu birim amirinden oluşan ‘MEB<br />

İngiliz Dili Eğitimi Komisyonu’ yürütücü ve organizatör görevi üstlenmektedir.<br />

Türkiye’deki bulundukları bölgelerde merkez olabilecek İngiliz Dili Eğitimi<br />

Bölümlerinin bulunduğu iller (Samsun, Diyarbakır, Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa,<br />

Antalya, Adana, Erzurum, Trabzon, Eskişehir, Çanakkale, Konya, Kayseri) birer bölge<br />

merkezi kabul edilerek buradaki öğretim üyelerinin başkanlığında formatör öğretmenlerin<br />

ve olabildiğince zümre başkanlarının eğitimler yapmaları ve sorumlu<br />

oldukları bölge içerisindeki öğretmenlerin HİE’lerini yürütmeleri öngörülmektedir.<br />

Elbette, öğretim üyelerimizin ders yoğunlukları, üniversitelerde aldıkları idari görevler,<br />

yaptıkları akademik çalışmalar, öğretmenlerimizin ders yükleri ve idari görevleri<br />

düşünülerek ideal olmasa da olabilenin en iyisinin yapılması hedeflenmektedir. Özellikle,<br />

yaz tatilleri iyi değerlendirebilir ve yapılacak olan HİE hem maddi hem de<br />

öğretmenler için atama, hizmet puanı; öğretim üyeleri için de akademik bir kısım<br />

getiriler olarak değerlendirilebilirse çok daha çekici ve verimli olabilir. Bu eğitimlerin<br />

içeriği ve yürütülmesi ise ‘MEB İngiliz Dili Eğitimi Komisyonu’ tarafından takip edilecektir.<br />

Komisyon, MEB Eğitim Portalı bünyesinde açılacak olan İngilizce öğretimi<br />

bölümünde, farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin ihtiyaçlarına ve okuttukları<br />

ders kitaplarına göre öğretim teknikleri ve materyalleri içeren dokümanlar<br />

hazırlayacak/hazırlatacak ve yayınlayacaktır. Bu portalda aynı zamanda materyal<br />

paylaşımı, İDE forumu, faydalı linkler, haftanın ders planı, oyunlar, şarkılar, derste<br />

kullanılabilecek pratik etkinlikler, günün sözü, deyimi, kelimesi, vb. bölümler bulunacak<br />

ve öğretmenler bu sayfadan rahatlıkla faydalanabileceklerdir. Bu etkinlikler,<br />

komisyonun desteğiyle hazırlanacak İnternet TV’den yayınlanan örnek dersler ve<br />

öğretmenlerimizin e-postalarına atılan ‘İDE bültenleri’ ile desteklenecektir. Bu<br />

modelde MEB devre dışı bırakılmamakta, Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı temsilcisi,<br />

Millî Eğitim Akademisi HİE’den sorumlu birim amiri, formatör öğretmenler<br />

hep işin içinde tutulmaktadır. Portala materyallerin hazırlanmasında, İnternet TV için<br />

örnek derslerin çekiminde veya hazır derslerin uyarlanarak kullanılmasında özel sektör<br />

işbirliği gerekebileceği için komisyonda ihtiyaç hâlinde ve süresince bir özel sektör<br />

temsilcisinin de olması öngörülmüştür.<br />

Diğer önemli bir konu da, bir taraftan bu modelin sağlayacağı eğitimler yapılırken,<br />

merkezî ve mahallî mevcut sistemle yürütülen eğitimlerin de devam ettirilmesi<br />

ve böylece maksimum faydanın elde edilmesidir. Formatör öğretmenlerin ders<br />

yüklerinin de azaltılarak sorumlu oldukları bölgelerde okulları ziyaretleri ve öğretmenlerin<br />

zümre toplantılarına katılarak iyi örnekleri ve uygulamaları okullara taşımaları,<br />

öğretmenlerin sorunlarına yerinde bir kısım öneriler getirmeleri bu modelde<br />

hedeflenmektedir.<br />

Yapılan anket çalışmasının bulguları ve derlenen bilgiler ışığında hizmet<br />

öncesi ve hizmet içi eğitimi eksikliklerinin giderilmesine ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 125


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

Millî Eğitim Bakanlığına Öneriler<br />

Bu bölümde HİE ile ilgili eksiklerin giderilmesi için MEB’e bir kısım öneriler<br />

sunulmaktadır. Bunun için anketle elde edilen bilgilerin yanı sıra derlenen ve makalenin<br />

başında yer alan genel veriler ile HİE uygulamalarına ilişkin HEDB yetkilileri<br />

(Çeltik, 2<strong>00</strong>7), formatör öğretmenler (Budak, 2<strong>00</strong>7; Coşkun, 2<strong>00</strong>7) ve İngilizce öğretmenleri<br />

ile yapılan görüşmelerden (Hırçın, 2<strong>00</strong>8) de yararlanılmıştır:<br />

1- Bakanlık bünyesinde görev yapan İngilizce öğretmen sayısının çok fazla<br />

olduğu (38916) ve bu kadar öğretmene HİE sağlanmasının her zaman<br />

mümkün olmayacağı göz önüne alındığında MEB’in internet sitesinde<br />

sürekli eğitimin sağlanacağı bir bölümün olması ve devamlı yenilenen bilgilerin<br />

bu sitede yer almasının sağlanması iyi olacaktır. Ankete katılan<br />

öğretmenlerimizin %79.5’i bu fikre olumlu bakmış ve böyle bir kaynaktan<br />

yararlanacaklarını ifade etmişlerdir.<br />

2- Ülkemizin her yerinde öğretmenlerimizin devamlı internet imkanına<br />

sahip olmadıkları da düşünülerek bir metodoloji el kitapçığı bastırılıp<br />

öğretmenlerimize dağıtılabilir.<br />

3- Bütün öğretmenlerimize “meb.gov.tr” uzantılı e-posta adresi verilmesi<br />

projesinin uygulamaya geçirilmesi durumunda İngilizce öğretmenlerimize<br />

derslerde uygulayabilecekleri teknik ve yöntemlerle ilgili ihtiyaçlarına<br />

uygun bültenler gönderilebilir.<br />

4- İnternet TV’de örnek dersler yayınlanabilir. Bu dersler İngilizce eğitimi ile<br />

ilgili daha önceden hazırlanmış videolar olabileceği gibi Türkiye’deki devlet<br />

okullarında çekilmiş videolar da olabilir. Bu konuda MEB, özel sektör<br />

ile işbirliği yapabileceği gibi tecrübeli ve başarılı İngilizce öğretmenlerinden<br />

bir komisyon kurarak (kitap inceleme/yazma komisyonları gibi) ve<br />

gerekli maddi ve teknik desteği de vererek bu videoların çekimini EĞİTEK<br />

bünyesinde yaptırabilir.<br />

5- İngilizce formatör yetiştirilirken yurt dışındaki TEFL (Teaching English as<br />

a Foreign Language – İngilizce’nin Yabancı Dil olarak öğretilmesi) programlarına<br />

ve Avrupa Birliği (AB) kapsamındaki eğitimlere öğretmen gönderilerek<br />

hem uygulamayı bilen hem de işin bilimsel yönünü öğrenen formatörlerin<br />

yetiştirilmesi sağlanabilir.<br />

6- Mevcut durumda İngilizce öğretmenlerinin katıldıkları HİE faaliyetleri<br />

eğer MEB tarafından veya MEB işbirliği ile gerçekleştirilmiş ise kendi terfilerinde<br />

kabul görmektedir. Bu ise tamamen diğer faaliyetlere katılımı<br />

köreltmektedir. Hatta AB projeleri çerçevesinde Dış İlişkiler <strong>Genel</strong><br />

Müdürlüğü tarafından yurtdışına İngilizce öğretim metotları üzerine eğitimlere<br />

katılmak için gönderilen öğretmenlerin bile aldıkları belgeler kabul<br />

edilmemektedir. (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu konuda MEB bir mevzuat değişikliği<br />

yapabilir ve alınan belgeleri belli ölçüler içerisinde kabul edebilir. Böylece<br />

MEB’in yanı sıra özel sektör-üniversite-AB gibi farklı kurumların verdikleri<br />

HİE’ler de geçerli sayılabilir.<br />

126<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


7- HİE faaliyetleri düzenlenirken mevcut durumun aksine (Çeltik, 2<strong>00</strong>7) MEB<br />

bünyesindeki farklı okul türleri de göz önüne alınarak özellikle Anadolu<br />

Liseleri, Anadolu Öğretmen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve Fen<br />

Liselerindeki öğretmenler için daha farklı HİE programları uygulanabilir.<br />

8- Öğretmenlerin HİE programlarına katılmaları ve katıldıkları zaman da<br />

istekli olmaları ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlama açısından<br />

yapılabilecekler:<br />

a) HİE’den aldıkları belgelerin kendi terfilerine etki etmelerinin sağlanması<br />

ve bunun için uygun mevzuatın çıkartılması,<br />

b) HİE’den alınan belgelerin il içi ve iller arası atamalarda, Bakanlık merkez<br />

teşkilatına yapılacak görevlendirmelerde ve Anadolu Lisesi, Fen<br />

Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, vb. okullara öğretmen seçiminde belirleyici<br />

faktörlerden biri olarak mevzuatta yer alması,<br />

c) HİE’ne katılım ve sağlanacak asgari bir başarının hizmet puanı olarak<br />

öğretmene yansıtılması, (ilk üç madde ile ilgili ankete katılan öğretmenlerin<br />

%72.8’i olumlu görüş bildirmişlerdir)<br />

d) Eğitimler esnasında kabul edebilecekleri kişilerden eğitim görmeleri,<br />

(formatörleri kendilerine eşit gördükleri için kabul etmeyenler olabilmektedir,<br />

uygulanan ankette British Council uzmanları (%30.5) ve<br />

öğretim üyeleri (%20.5) ön sırada yer almıştır).<br />

9- Formatörlük sisteminin daha iyi çalışabilmesi için yapılabilecekler:<br />

a) Formatör sayısı artırılabilir. Toplamda 291 olan fakat bir kısmı da aktif<br />

olmayan formatörlerin sayısı Türkiye geneli düşünüldüğünde yeterli<br />

değildir. 2<strong>00</strong>4’den beri yeni formatör eğitimi yapılmamıştır (Çeltik,<br />

2<strong>00</strong>7).<br />

b) Formatörlerin öğretmenler tarafından kabulünün kolaylaşması için<br />

İDE alanında en az yüksek lisans yapma veya İngiliz Kültür’ün (British<br />

Council) verdiği sertifikalı öğretmen eğitimi kurslarına katılım imkânı<br />

verilebilir.<br />

c) <strong>Genel</strong> anlamda formatörlerin okul ziyaretlerinde bulunabilmeleri, okul<br />

ve bölge zümre toplantılarına katılarak iyi örnekleri okullara taşımaları<br />

ve bazı problemlere yerinde çözüm önerileri getirebilmeleri için ders<br />

yüklerinin azaltılması, maddi ve yasal desteğin sağlanması<br />

Üniversitelere Öneriler<br />

Yine anket sonuçlarından elde edilen bulgular da dikkate alınarak üniversitelerle<br />

ilgili öneriler aşağıda sunulmuştur:<br />

1- Hizmet içi ve sürekli eğitimin merkezi uygulamalarla yeterli düzeyde verilemeyeceği<br />

(gerek genel istatistikler, gerekse anket sonuçları net bir şekilde<br />

ortaya koymuştur) göz önünde bulundurularak Eğitim Fakültelerinin<br />

bulunduğu iller merkez kabul edilmek suretiyle MEB-üniversiteler işbirliği<br />

sağlanabilir ve İngilizce öğretmenlerinin HİE’leri buralardaki öğretim<br />

üyelerinin sorumlu olacakları bölgedeki İngilizce formatörleri ve gerektiu<br />

Cemal Karaata<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 127


Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />

ğinde eğitim bölgelerindeki zümre başkanları ile yapacakları işbirliği<br />

yoluyla illerde gerçekleştirilebilir. (Çizelge 3 – HİE Modeli)<br />

2- MEB’in mevzuatı uygun hâle getirmesi durumunda, Eğitim Fakültelerinin<br />

olduğu illerde, öğretmen açığını karşılamak da bir yan hedef olarak düşünülerek<br />

4. sınıftaki öğrencilerin staj süreleri artırılabilir ve daha fazla derse<br />

girmeleri sağlanabilir. Bu şekilde aynı zamanda hizmet öncesi pratik tecrübe<br />

de artırılmış olur.<br />

3- Öğretmen açığını kapatmak için Yabancı Diller Eğitimi Bölümlerinin<br />

Fransız ve Alman Dili ve Eğitimi gibi farklı anabilim dallarında okuyan<br />

öğrencilere hazırlıktan itibaren ikinci yabancı dil dersi verilerek bu açık<br />

daha mantıksal bir yolla kapatılabilir. (Günday, 2<strong>00</strong>7) Zaten bu öğrenciler<br />

kendi branş dillerinde “yabancı dil öğretim teknikleri” dersleri almaktadırlar.<br />

Kaynakça<br />

BAĞCI, N. ve Selma ŞİMŞEK (2<strong>00</strong>0). “Millî Eğitim Personeline Yönelik Hizmet İçi Eğitim<br />

Faaliyetlerine <strong>Genel</strong> Bir Bakış”, Millî Eğitim Dergisi, Bahar 2<strong>00</strong>0, ss.146-157<br />

BARTELS, Nat (ed.) (2<strong>00</strong>5). Applied Linguistics and Language Teacher Education, Springer<br />

Netherlands, New York.<br />

BUDAK, Ayfer (2<strong>00</strong>7). 19 Ekim. Cemal Karaata, İstanbul.<br />

COŞKUN, Abidin (2<strong>00</strong>7). 26 Ekim. Cemal Karaata, Ankara.<br />

ÇELTİK, İnci (2<strong>00</strong>7). 26 Ekim. Cemal Karaata, Ankara.<br />

GÜNDAY, Rıfat. (2<strong>00</strong>7). “Yabancı Dil Öğretiminde Başarısızlığa Neden Olan Etmenler Üzerine Bir<br />

Araştırma”, Millî Eğitim Dergisi, Yaz 2<strong>00</strong>7, S.175, ss.210-219.<br />

HENGİRMEN, Mehmet (1993). Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, Engin, Ankara.<br />

HIRÇIN, H. Yavuz (2<strong>00</strong>8). 17 Nisan. Cemal Karaata, İstanbul.<br />

MEB Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı (1995). Terfi Nedeni Olarak Hizmetiçi<br />

Eğitim, Millî Eğitim Basımevi, Ankara<br />

MEB Personel <strong>Genel</strong> Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısı<br />

SLATER, Paul (1998) “Language Teacher Education”, Journal of Further and Higher Education,<br />

Vol.22, Issue3, 382-386.<br />

TEKIŞIK, Hüseyin Hüsnü (2<strong>00</strong>1). “Öğretmenlik Mesleği ve Öğretmen Yetiştirme”, Çağdaş Eğitim<br />

Dergisi, Kasım 2<strong>00</strong>1, S.281, ss. 1-5<br />

TOPTAN, Köksal (2<strong>00</strong>1).Yeniden Yapılanma, 2<strong>00</strong>0 Yılında Türk Millî Eğitim Örgütü ve<br />

Yönetim, Tekışık Vakfı Yayınları, Ankara<br />

http://istanbul.meb.gov.tr/bolumler/hizmetici/faal.htm, İstanbul İl Millî Eğitim<br />

Müdürlüğünce Düzenlenecek Olan 2<strong>00</strong>6 Yılı Aylara Göre Mahalli Hizmetiçi Faaliyet<br />

Listesi, 2<strong>00</strong>6, 11 Haziran 2<strong>00</strong>8’de erişilmiştir<br />

http://hedb.meb.gov.tr , Anasayfa, 27 Haziran 2<strong>00</strong>8’de erişilmiştir<br />

128<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Cemal Karaata<br />

SUGGESTIONS FOR THE IN-SERVICE TRAINING OF<br />

ENGLISH TEACHERS WHO WORK AT STATE SCHOOLS<br />

Cemal KARAATA*<br />

Abst ract<br />

The aim of this study is, after determining the present situation of the<br />

in-service training (INSET) programs of the English teachers who work at state<br />

schools, to develop an INSET model which will compensate for the inadequacies<br />

and put forward suggestions to solve the related problems. Of the 38.196<br />

state school teachers of English in Turkey, 40.17% has not had any training in<br />

English Language Teaching (ELT) in their pre-service education. 14.95% of them<br />

are not graduates of language departments at all. The INSET programs carried<br />

out by the Ministry of National Education (MoNE) are not adequate enough.<br />

The percentage of English teachers who had the chance to join INSET programs<br />

between 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 is only 11.49. The number of mentor teachers all around<br />

Turkey is only 291 and half of them are inactive. A questionnaire has been<br />

administered to 151 teachers who work in three different neighborhoods in<br />

İstanbul at various types of secondary and high schools to find out the rate of<br />

attendance to INSET programs, the most needed subjects in INSET courses and<br />

teachers’ activities for their personal English proficiency. According to the<br />

results of the questionnaire, 55% of the teachers have never attended an INSET<br />

program in their professional life. However, 69.5% think that INSET is a must<br />

for their professional development and 64.2% want to attend such programs<br />

every year. A semi-structured interview has been conducted with 2 mentor<br />

teachers and the head of the relevant unit from INSET Department of the<br />

Ministry. The data obtained from interviews is in total compliance with the<br />

questionnaire results.<br />

Key Words: Teaching English, pre-service training, in-service training,<br />

in-service training model, professional development<br />

* Assist. Prof. Dr.; Fatih University Faculty of Arts and Sciences Department of American<br />

Culture and Literature<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 129


YENİ BİR ÖĞRENME YAKLAŞIMI:<br />

HARMANLANMIŞ ÖĞRENME*<br />

Halük ÜNSAL**<br />

Özet<br />

Öğretme-öğrenme süreci çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir.<br />

Teknolojik gelişmeler ve bilgisayar yazılım programlarındaki uygulamalar<br />

öğretme-öğrenme sürecini direkt etkiler hâle gelmiştir. Ancak birkaç yıldır<br />

yoğun olarak düşünülen ve uygulanan bu yaklaşımın yerine bugün yeni bir<br />

yaklaşım gelmiştir. Bu yaklaşım harmanlanmış öğrenme yaklaşımıdır. Bu öğrenme,<br />

öğretme–öğrenme sürecinde öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretmen etkileşimiyle<br />

birlikte Web destekli öğrenmenin olanaklarını da sunmaktadır. Bu yaklaşım,<br />

öğrenmeye çeşitlilik kazandıracağı ve gelecekte uygulanabilecek yaklaşımlardan<br />

biri olabileceği için önemli görülmektedir. Bu makalede, web destekli ve<br />

yüzyüze öğrenmenin birlikte gerçekleştirildiği harmanlanmış öğrenme yaklaşımının<br />

avantaj ve dezavantajları, modelleri ve kazandıracağı zenginlikler tartışılmıştır.<br />

Anahtar Sözcükler: Harmanlanmış öğrenme, yüz yüze öğrenme, web<br />

destekli öğrenme<br />

Gi riş<br />

Ondokuzuncu yüzyılın sonuna doğru şu soru soruldu. Nasıl Öğreniriz İşte<br />

bununla birlikte yeni yaklaşımlar ve yeni düşünceler artmaya başladı. Artık insanların<br />

nasıl öğrendiği bilinmektedir. Öğrenme ile öğretmenin madalyonun iki yüzü<br />

olmadığı anlaşılmaktadır. Burada “öğrenme ile öğretme farklı süreçlerdir. Öğretilebilen<br />

şeylerin öğretilmesi gerekir ve bunlar başka türlü öğrenilemez. Ama öğrenilebilen<br />

şeylerin de öğrenilmesi gerekir ve bunlar öğretilemez.” görüşü ortaya çıkmaktadır<br />

(Drucker, 1996).<br />

Yeni anlayış öğrenme teorileri ve teknolojiyle birlikte değişmeye başlamıştır.<br />

Bununla birlikte öğrenme biçimleri değişmiş, etkinlikler artmış, öğrenmeyi öğrenme<br />

uygulamaları önem kazanmış ve bireysel öğrenme temel alınmaya başlamıştır. Ayrıca<br />

öğrenme sadece sınıf ortamında gerçekleşmeyip, internet erişiminin olduğu her noktada<br />

gerçekleşebilir duruma gelmiştir. Bugün öğretme-öğrenme sürecinde geleneksel<br />

olarak kullanılan yüz-yüze öğrenme yaklaşımın yerine bilgisayar/web destekli<br />

öğrenme yaklaşımının uygulanması düşünülmüştür. Ancak birkaç yıldır yoğun olarak<br />

düşünülen ve uygulanan bu yaklaşımın yerine bugün yeni bir yaklaşım gelmiştir.<br />

Bu yaklaşım harmanlanmış öğrenme yaklaşımıdır.<br />

* Bu çalışma, Gazi Ü. GEF tarafından düzenlenen VII. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />

Eğitimi Kongresi’nde (2<strong>00</strong>6) sözlü bildiri olarak sunulmuştur.<br />

** Dr.; Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />

130<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Halük Ünsal<br />

<strong>Genel</strong> olarak bakıldığında eğitim 3<strong>00</strong>0 yıldır geleneksel olarak sınıf ortamında<br />

uygulanmaktadır. Bugün de eğitimlerin %80’i sınıf ortamında gerçekleşmektedir.<br />

Öğren<strong>med</strong>eki evrensel en son teknoloji, 5<strong>00</strong> yıl önce basılmış kitaplardı. Son 10 yıldaki<br />

öğrenme ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler kalite, etki, kolaylık ve öğrenme maliyeti<br />

açılarından değişiklikler sağlamıştır. Geleneksel ve teknoloji esaslı öğretimde “harmanlanmış”<br />

yaklaşımların tam kullanımının öğrencilerdeki öğrenme deneyimlerini<br />

nasıl sağlayacağı ve harmanlamış yaklaşımların öğrenmenin önemli mesleki süreçlerde<br />

nasıl bir stratejik etkiye sahip olduğu yeni anlaşılmaktadır (Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1).<br />

Drucker (1996) yeni teknolojilerin bazı değişiklikler yapmaya zorlayacağını,<br />

bu teknolojinin öğretim teknolojisinden çok öğrenme teknolojisi merkezli olacağını<br />

ileri sürmektedir. Öğüt (2<strong>00</strong>1) ise bilgi çağındaki kurumların, teknolojik gelişmelere<br />

uyum sağlamasını ve personelini etkileşimli öğrenme ortamıyla geleceğe hazırlanmasını<br />

istemektedir. Bu durumda teknoloji ve öğrenmeyi birleştiren harmanlanmış<br />

öğrenme yeni bir başlangıç olarak düşünülebilir.<br />

Harmanlanmış öğrenmenin tanımı, harmanlanmış öğrenmenin bileşenleri,<br />

modelleri, içerik seçimi, faydaları, ortak etkinlikleri, temel öğeleri ve bileşenlerinden<br />

oluşan bu çalışmada harmanlamış öğrenme kısaca açıklanmaya çalışılmıştır.<br />

Tanım<br />

Dijital öğrenme teknolojileri her geçen gün gelişerek geleneksel yüz yüze<br />

öğrenme ortamlarında da yerini almaktadır. Yaygın öğrenme şekilleri ve yüz yüze<br />

öğrenme ortamlarının kesiştiği yerde karşımıza harmanlanmış öğrenme çıkmaktadır<br />

(Graham, 2<strong>00</strong>4). Harmanlanmış öğrenme başka bir ifadeyle web destekli öğrenme ile<br />

sınıftaki öğrenmenin avantajlı ve güçlü birkaç yönlerinin birleştirilmesidir (Horton,<br />

2<strong>00</strong>0). Yeni bir yaklaşım olan bu öğrenme, teknolojinin öğrenme-öğretme sürecinde<br />

ve insanın hayatında vazgeçilmez olmasıyla daha da önemli bir duruma gelmiştir. O<br />

halde harmanlanmış öğrenme nedir<br />

Harmanlanmış öğrenme kısaca öğrenme sonuçlarını ve paylaşılan (delivery)<br />

program olarak öğrenme sonunda üst amaçları gerçekleştirmek amacıyla birden fazla<br />

paylaşım yolu kullanan bir öğretim programı olarak tanımlanabilir. Bu, farklı öğrenme<br />

paylaşımlarının kendi başına karıştırılması ve eşleştirilmesi değil, öğrenme ve<br />

mesleki sonuçlara odaklanmasıdır. Bu yüzden bu tanımlama şöyle değiştirilebilir<br />

(Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1);<br />

Harmanlanmış öğrenme, doğru becerilerin, doğru kişiye, doğru zamanda<br />

kazandırılması için doğru kişisel öğrenme şekliyle, doğru öğrenme teknolojilerinin<br />

eşleştirilmesiyle ve öğrenme amaçlarının uygulanmasıyla, en yüksek başarıyı sağlamaya<br />

odaklanır.<br />

Bu tanımlamada gizlenmiş prensipler şunlardır;<br />

√ Burada paylaşma metodundan çok öğrenme amaçlarına odaklanılır.<br />

√ Birçok kişisel öğrenme stilleri, geniş kitlelere ulaşmak için desteğe ihtiyaç<br />

duyar.<br />

√ Her birey öğrenme olayına farklı bilgilerle katılır.<br />

√ Birçok durumda, en etkili öğrenme stratejisi ”sadece o an ihtiyaç duyulan<br />

şey” dir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 131


Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />

Wilson ve Smilanich (2<strong>00</strong>4)’e göre harmanlanmış öğrenme genelde iki ya da<br />

daha fazla yöntemin öğrenim ihtiyacı için kullanılması anlamına gelmektedir. Yani<br />

harmanlanmış öğrenme; belirli amaçlar doğrultusunda, istenilen öğrenme amaçlarının<br />

kazanılmasında uygulanan en etkili öğrenme biçimlerinin kullanılmasıdır.<br />

Harmanlanmış öğrenme ortamının oluşturulmasında Web destekli öğrenme<br />

ile yüz-yüze öğrenmenin avantajlı yanlarının alınması ve dezavantajlı yanlarının ise<br />

alınmamasına dikkat edilmelidir. Bu harmanlamanın güçlü olunan alanlarda kurulması<br />

gereklidir. Bunun için de konunun, içeriğin, öğrenci özelliklerinin, kazandırılacak<br />

davranışların, öğrenme ortamının ve teknolojik altyapının bilinmesi amaca ulaşmayı<br />

kolaylaştırabilir (Osguthorpe ve Graham, 2<strong>00</strong>3).<br />

Uzmanların harmanlanmış öğrenme tecrübeleri gösteriyor ki, bu prensipleri<br />

uygulamaya koyulduğunda geleneksel yaklaşımlara göre öğretim programları etki,<br />

ulaşım ve kazanç olarak köklü gelişmelerle sonuçlanabilir. Bu gelişmeler, değişim<br />

potansiyeline sahip olunduğunda oldukça yararlıdırlar (Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1).<br />

Harmanlanmış öğrenme bileşenleri Şekil 1’de görülmektedir. Osguthorpe ve<br />

Graham (2<strong>00</strong>3) harmanlamadaki amacı, yüz yüze öğrenme ve çevrimiçi öğrenme<br />

unsurları arasında dengenin iyi kurulması olarak açıklamaktadır. Ayrıca harmanlanmış<br />

öğrenmenin en önemli unsurlarından biri olarak da, her öğrenme ortamının<br />

avantajlı yanlarının alınması, dezavantajlarının ise alınmaması; yani dengenin, avantajların<br />

fazla olduğu alanda kurulmaya çalışılması olarak ifade etmektedir.<br />

Harmanlanmış öğrenmenin bileşenleri ve modeller<br />

Avantajlı Alanlar<br />

Yüz yüze<br />

öğrenme<br />

unsurları<br />

Harmanlama-1<br />

Harmanlama<br />

Harmanlama-2<br />

Harmanlama-3<br />

Çevrimiçi<br />

(online/web)<br />

öğrenme<br />

unsurları<br />

Dezavantajlı Alanlar<br />

Şekil 1. Yüz yüze ve Çevrimiçi Öğrenme Unsurlarının<br />

Avantajlı Alanların Harmanlanması<br />

Osguthorpe ve Graham (2<strong>00</strong>3) harmanlanmış öğrenme yaklaşımında yararlanılabilecek<br />

modelleri şöyle açıklamaktadır;<br />

1. Model: Web ve yüz yüze öğrenme etkinlikleri,<br />

2. Model: Web ve yüz yüze öğrenciler,<br />

3. Model: Web ve yüz-yüze öğretim elemanları<br />

132<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Halük Ünsal<br />

1 2 3<br />

Öğrenme<br />

Etkinlikleri<br />

Öğrenciler<br />

Öğretmenler<br />

Yüz yüze<br />

Yüz yüze<br />

Yüz yüze<br />

Çevrimiçi /Web<br />

Çevrimiçi /Web<br />

Çevrimiçi /Web<br />

Şekil 2. Çevrimiçi ve Yüz Yüze Ortamın Unsurları<br />

Birinci model, Web destekli öğrenme ve yüz yüze öğrenme etkinliklerinin birlikte<br />

uygulanmasını içermektedir. İkinci modelde, hem Web destekli öğrenme ortamı<br />

hem de yüz-yüze öğrenen öğrenciler bulunmaktadır. Üçüncüsün de ise Web destekli<br />

öğrenme ortamıyla birlikte birden fazla öğretim elemanıyla iletişim imkânı sağlanmaktadır.<br />

Bu modellerin herhangi birisinin seçilmesinde mevcut imkânlar dikkate alınarak<br />

yapılması daha yararlı sonuçlar doğurabilecektir. Yukarıdaki modellerin sadece<br />

biri kullanılabileceği gibi birden fazla modelden de yararlanılabilir. Burada programın<br />

amaçları ve hedef kitlenin özellikleri göz önüne alınarak model uygulamaya<br />

konabilir.<br />

Web destekli öğrenme ve yüz yüze öğrenme birlikte yer almaktadır ve öğrenmenin<br />

kalitesini artırmaktadır (Kerres ve Witt, 2<strong>00</strong>3). Bu durumda Web destekli<br />

öğrenmenin avantajlı yönlerinin, yüz yüze öğrenmenin avantajlı yönleriyle bütünleştirmek,<br />

uygulanacak eğitim programın amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırabilir.<br />

Ayrıca Web destekli öğretimde Horton (2<strong>00</strong>0) tarafından geliştirilen çeşitli eğitim<br />

programları (tutorials) ve ders modelleri kullanılabilir (Ünsal, 2<strong>00</strong>4).<br />

Osguthorpe ve Graham’a (2<strong>00</strong>3) göre harmanlanmış öğrenme yaklaşımının<br />

tasarlanmasında, Web destekli öğrenme ve yüz-yüze öğren<strong>med</strong>eki öğretim unsurlarının<br />

benzer ve farklı biçimleri olacaktır. Öğretim unsurlarından; öğretim materyalinin<br />

dağıtımı, öğrenme materyalleriyle etkileşim, öğretmen ile etkileşim, öğrencilerle<br />

etkileşim ve çoklu etkileşim değişebilecektir. Burada amaç olarak, temel unsurlara<br />

göre iyi bir tasarımın gerçekleştirilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 133


Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />

Harmanlanmış ve yüz yüze öğrenme ortamına ilişkin bir program<br />

Delialioğlu (2<strong>00</strong>4) harmanlanmış öğrenme ile yüz yüze öğrenme ortamının<br />

ortak etkinliklerini grup çalışması, kısa sınavlar, çalışma sayfaları, puanlama, proje ve<br />

sınıf içi etkinlikler biçiminde açıklamıştır (Bakınız Tablo 1).<br />

Aşağıda sunulan her iki öğrenme yaklaşımına göre belirtilen etkinlikler konuya,<br />

süreye, amaca ve diğer imkânlara göre değişebilmektedir. Ayrıca ortak ve farklı<br />

etkinlikler ilave edilebilir. Bu ortak veya farklı etkinliklerin içeriği ve düzeyi tekrar<br />

belirlenebilir.<br />

Tablo 1. Harmanlanmış ve Yüz Yüze Öğrenme Ortamının Ortak Etkinlikleri<br />

Yüz Yüze Öğrenme Ortak Etkinlikler Harmanlanmış Öğrenme<br />

Sınıfta 3 saatlik ders<br />

Sınıfta 1 saatlik ders<br />

Powerpoint sunumlarının Grup çalışması Web sitesi<br />

öğretmen tarafından<br />

desteklenmesi<br />

Kitaplar Kısa sınavlar Forum<br />

Çalışma sayfaları Bilişsel araçlar<br />

Puanlama<br />

Web kaynakları<br />

(Assignments)<br />

Proje<br />

İzleme (log) sistemi<br />

Sınıf İçi Etkinlikler<br />

Harmanlanmış öğrenme bileşenleri<br />

Harmanlanmış öğrenme yeni bir şey değildir. Fakat eskiden harmanlama<br />

öğrenme içeriği, sınıf ortamı (sunular, labaratuar, kitap vs) sınırlılıklarına sahipti.<br />

Bugün okulların seçebilecekleri birçok öğrenme yaklaşımları bulunmaktadır. Singh<br />

ve Reed’e (2<strong>00</strong>1) göre bunlar;<br />

Eş zamanlı (synchronous) fiziksel biçimler,<br />

√ Öğretmen liderliğinde sınıflar ve öğretmen.<br />

√ Katılımlı laboratuar çalışmaları ve çalıştaylar<br />

√ Alan gezileri<br />

Eş zamanlı (synchronous) çevrimiçi biçimler (canlı e-öğrenme):<br />

√ e-görüşmeler/toplantılar<br />

√ Sanal sınıflar<br />

√ Web seminerleri ve radyo veya TV yayını<br />

√ Koçluk (coaching)<br />

√ Mesajla anında görüşme<br />

134<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Halük Ünsal<br />

Kişisel hızda farklı zamanlı (asynhronous) biçimler:<br />

√ Dokuman ve Web sayfaları<br />

√ Web/bilgisayar destekli eğitim modülleri<br />

√ Değerlendirme/test ve anketler<br />

√ Benzetişimler<br />

√ Mesleki yardım ve elektronik performans destek sistemleri<br />

√ Canlı olay kaydı<br />

√ Çevrimiçi öğrenme toplulukları ve tartışma forumlarıdır.<br />

Bunun yanı sına harmanlanmış öğrenmeyle ilişkili psikolojik, teknolojik, teorik,<br />

iletişim ve yönetim sistemi gibi ana unsurları vardır (Bakınız Ek:1). Harmanlanmış<br />

öğrenme; bilgisayar destekli öğrenme, web destekli öğrenme, elektronik öğrenme,<br />

öğrenme yönetim sistemi ve öğrenme platformu ile karşılıklı etkileşim içerisindedir.<br />

Ayrıca harmanlanmış öğrenmenin ilişkili olduğu bütün bu unsurların da kendi içinde<br />

ilişkili olduğu başka alanlar bulunmaktadır. Örneğin, bilgisayar destekli öğrenme;<br />

davranışçılık, bilgisayar destekli uygulamalar, yaşam boyu öğrenme ve Web destekli<br />

öğrenme alanlarıyla doğrudan ilgilidir ve buradaki gelişmeler bilgisayar destekli<br />

öğrenmeyi etkileyerek değiştirir.<br />

Okul ortamında, sınıf içinde ve dışında Web destekli veya yüz yüze öğrenme<br />

yaklaşımlı yukarıda sayılan uygulamalar yapılabilir. Bunların biri yapılabileceği gibi<br />

birkaç tanesi de olabilir. Burada önemli olan, öğretim elemanı eşliğinde diğer uzmanlarında<br />

katılımıyla kararlaştırılacak planlamanın yapılmasıdır. Ayrıca okulun imkanlarının<br />

ve güçlü olduğu alanlarının rasyonel değerlendirilmesidir.<br />

Harmanlanmış öğrenmenin faydaları<br />

Uygulanacak harmanlanmış öğrenme yaklaşımının hem öğrenci ve öğretim<br />

elemanı, hem de öğretim kurumu ve etkinliği açısından birçok yararı olacaktır.<br />

Singh ve Reed (2<strong>00</strong>1) harmanlanmış öğrenme yaklaşımının bazı faydalarını<br />

kısaca şöyle açıklamaktadır:<br />

1. Öğrenme etkililiğini artırır.<br />

2. Zenginliği sürekli kılar.<br />

3. Zaman ve maliyet açısından uygundur.<br />

4. Sonuçlar en uygun düzeyde gerçekleşir.<br />

5. Harmanlanmış çalışmalar hemen ortaya çıkar.<br />

Bunların yanında harmanlanmış öğrenme yaklaşımının uygulanması; öğrenme<br />

zenginliği, bilgiye erişim, sosyal etkileşim, öğrenmeyi yönetme vb. önemli sonuçlara<br />

ulaştırmaktadır (Osguthorpe ve Graham, 2<strong>00</strong>3).<br />

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki, genel olarak bu öğrenme<br />

yaklaşımı, bireysel öğrenme, bireysel hız, dinleme, okuma, görme ve uygulama açısından<br />

çeşitlilik, işbirliği ve iletişim yoğunluğu sağlamaktadır. Ayrıca geribildirimde<br />

hız, öğrenme ortamında serbestlik, zaman ve öğrenme maliyeti yönünden tasarruf<br />

gibi olumlu etkiye sahip olduğu söylenebilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 135


Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Yeni bir öğrenme yaklaşımı olan harmanlanmış öğrenme, öğretim elemanlarını,<br />

öğrencileri ve öğretim faaliyetlerini etkileyecek niteliktedir. İstenen başarı, öğretim<br />

sürecinde hem çevrimiçi hem de yüz yüze öğrenme unsurlarının güçlü alanlarda<br />

tasarlanmasıyla sağlanabilir. O halde öğretim elemansız ve teknoloji desteksiz bir<br />

öğretimin bugün ve gelecekte de mümkün olamayacağı ileri sürülebilir.<br />

Gates (1999)’e göre üniversiteler daha az para harcayarak daha çok öğrenciye<br />

eğitim-öğretim imkânları hazırlamalıdır. Çünkü öğretim kurumlarının teknoloji destekli<br />

çözümlere eğilim göstermekte olduğu görüşündedir. O halde başta üniversiteler<br />

olmak üzere diğer öğretim kurumları ve öğretim elemanları istenen amaçlara ulaşmak<br />

için yeni bir öğretim programı hazırlayabilir. İnternet ve Web destekli öğrenme<br />

ortamıyla bilgiler paylaşılabilir.<br />

Bu öğrenme yaklaşımı daha çok ABD’deki üniversiteler tarafından uygulanmakta<br />

ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Türkiye’de ise bazı üniversiteler (Bilkent,<br />

ODTÜ, Sakarya gibi) tarafından benzer çalışmalar yapılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda<br />

bu uygulamanın daha fazla üniversitede çeşitli boyutlardaki uygulamayla<br />

hayata geçirileceği ümit edilmektedir.<br />

Kaynakça<br />

Blended Learning/hybrides Lernen. http://beat.doebe.li/bibliothek/w01417.html, adresinden<br />

14.07.2<strong>00</strong>6 tarihinde elde edilmiştir.<br />

DELİALİOĞLU, Ö. (2<strong>00</strong>4). Effectiveness of Hybrid Instruction on Certain Cognitive and<br />

Affective Learning Outcomes in A Computer Networks Course. ODTÜ Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara.<br />

DRUCKER, P. (1996). Yeni Gerçekler. (Çev. Birtane Karanakçı) Türkiye İş Bankası Kültür<br />

Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara.<br />

GATES, B. (1999). Önümüzdeki Yol. (Çev. Esra Davutoğlu, Alper Erdal) Arkadaş Yayınları,<br />

Ankara.<br />

GRAHAM, C. R. (2<strong>00</strong>4). Blended Learning Systems. (Eds. Curtis J. Bonk, Charles R. Graham, Jay<br />

Cross, ve Michael G. Moore) The Handbook of Blended Learning: Global Perspective,<br />

Local Designs. Pfeiffer Publishing, San Francisco.<br />

HORTON, W. (2<strong>00</strong>0). Designing Web-Based Training. How to teach anyone anything anywhere<br />

anytime. William Horton Consultign, Inc. USA.<br />

KERRES, M. ve WITT, C. (2<strong>00</strong>3). “A Didactical Framework for the Design of Blended Learning<br />

Arrangements.” Journal of Educatinol Media, Carfax Publishing,Vol 28, Nos.2-3.<br />

OSGUTHORPE, T. R. ve GRAHAM, C. R. (2<strong>00</strong>3). “Blended Learning Environments Definitions and<br />

Directions.” The Quarterly Review of Distance Education. Volume 4(3). ss.227-233.<br />

ÖĞÜT, A. (2<strong>00</strong>1). Bilgi Çağında Yönetim. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.<br />

SINGH, H.ve REED, C. (2<strong>00</strong>1). A White Paper: Achieving Success with Blended Learning.<br />

Centra Software.<br />

ÜNSAL, H. (2<strong>00</strong>4). “Web <strong>Destek</strong>li Eğitim, Elektronik Öğrenme Ve Web <strong>Destek</strong>li Öğretim<br />

Programlarındaki Çeşitli Ders Modelleri.” Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, S.2(3). ss.375-388.<br />

WILSON, D. ve SMİLANCH, E. (2<strong>00</strong>5). The Other Blended Learning. A Classroom-Centered<br />

Approach. Pfeiffer Publishing, San Francisco.<br />

136<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Halük Ünsal<br />

A NEW LEARNING APPROACH:<br />

BLENDED LEARNING<br />

Halük ÜNSAL*<br />

Abst ract<br />

Teaching-learning is a confusing and many dimensioned process.<br />

Technological cahanings and softwares effects learning-teaching process<br />

directly. However, there is a new approach has become very popular recently. It<br />

is na<strong>med</strong> “blended learning”. This new approach also offers web-based learning<br />

possibilities at the same time with student-student and student-instructor<br />

interaction. This approach considered as a new important way for enriching<br />

learning for the future teaching. In this paper, advantages and disadvantages,<br />

models and results of this new web based and face to face approach- blended<br />

learning.<br />

Key Words: Blended learning, face to face learning, web based learning<br />

* Research asistant.; Gazi University, Faculty of Education, Department of Educational<br />

Sciences.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 137


AKTİF ÖĞRENME TEKNİKLERİNİN LİSE 1. SINIF<br />

ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME BAŞARILARINA VE<br />

ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARINA ETKİSİ<br />

Neşe Döne AKKURT*<br />

Özet<br />

Bu araştırma; lise 1. sınıf biyoloji dersi ‘Ekoloji; Canlılar ve Çevre’ ünitesinin<br />

öğretiminde aktif öğrenme yaklaşımının etkisini incelemeye yönelik<br />

deneysel bir çalışmadır. Araştırmanın amacı, ilgili ünitenin öğretiminde ve çevreye<br />

karşı iyi tutum geliştir<strong>med</strong>e aktif öğrenme yaklaşımı ile geleneksel (klasik)<br />

öğretim yöntemleri arasında bir farklılık olup olmadığını belirlemektir.<br />

Araştırmada ‘kontrol gruplu ön– son test modeli’ kullanılmıştır.<br />

Araştırma 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 öğretim yılında Ankara iline bağlı Mamak ilçesinde bulunan<br />

Tuzlu Çayır Lisesi’nde yapılmıştır.<br />

Araştırma, biyoloji dersini aynı öğretmenden alan, iki farklı sınıfa uygulanmıştır.<br />

Deney grubu 33, kontrol grubu 31 öğrenciden oluşturulmuştur. Deney<br />

grubunda aktif öğrenme yaklaşımına uygun olarak hazırlanan çalışma yaprağı<br />

ve etkinliklerle öğretim yapılmış, kontrol grubunda ise geleneksel yöntemle<br />

ders işlenmiştir.<br />

Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından, işlenen ünite ile ilgili<br />

farklı kaynaklardan yararlanılarak çoktan seçmeli 32 soruluk bir başarı testi<br />

hazırlanmıştır. Ayrıca ERTEN (2<strong>00</strong>4) tarafından geliştirilmiş olan Çevre Tutum<br />

Ölçeği kullanılmıştır. Bu testler deney ve kontrol gruplarına araştırma başlamadan<br />

ve deneysel çalışmanın bitiminde iki kez uygulanmıştır.<br />

Araştırmada, ‘Aktif Öğrenme yaklaşımının lise 1. sınıf biyoloji dersinin<br />

‘Ekoloji; Canlılar ve Çevre’ ilgili ünitesinin öğretiminde öğrencilerin bilgi, kavrama<br />

ve çevre duyarlılığı düzeyindeki başarılarını arttırmada geleneksel yönteme<br />

göre daha etkilidir’ sonucu bulunmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Aktif öğrenme, biyoloji öğretimi, akademik başarı,<br />

çevre tutumu<br />

Gi riş<br />

Yaşadığımız yüzyılda temel fen bilimleri ve bunlara dayalı olarak gelişen<br />

modern teknoloji, dünyamızı hızla değiştirmiştir. Bu gelişme ve değişme insan yaşamını,<br />

dünyanın düşünce sistemini ve kültürel hayatını etkilemiştir. Yeni nesillerin bu<br />

değişimlere uyum sağlayabilecek, katkıda bulunabilecek biçimde yetiştirilmesi için,<br />

bütün öğretim yöntemlerinin yeniden ele alınmasını ve bugünün değişen koşullarını<br />

ve geleceğin ihtiyaçlarını dikkate alarak yetiştirilmesini gerekli hale getirmiştir.<br />

* Dok. Öğrencisi; Gazi Üniversitesi, Gazi Eğt.Fak., OFMAE Bölümü, Biyoloji Eğitimi A.B.D.,<br />

Ankara<br />

138<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Neşe Döne Akkurt<br />

Bilgi çağının yaşandığı günümüz eğitim sisteminde temel amaç, öğrencilerimize<br />

mevcut bilgileri aktarmaktan çok bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak<br />

olmalıdır. Bu ise, üst düzey zihinsel süreç becerileri ile olur. Başka bir deyişle, ezberden<br />

çok, kavrayarak öğrenme, karşılaşılan yeni durumlarla ilgili problemleri çözebilme<br />

ve bilimsel yöntem süreci ile ilgili becerileri gerektirir (Kaptan, 1999) .<br />

Gelecek nesillerin dünyadaki gelişmelere uyum gösterebilecek şekilde yetişmesinde<br />

etkin olan öğretmenlerimizin öğrencilere sürekli teorik bilgiyi vermek yerine,<br />

onların bilgiye kendilerinin ulaşması ve öğrendiklerini uygulaması için gerekli<br />

öğrenme ortamını sağlaması gerekir.<br />

Öğrenciler yalnızca işittikleri şeyleri kolayca unuturlar. Oysa bizzat katıldıkları<br />

bir eğitim etkinliği onların konuyu daha iyi anlamalarına ve kolay kolay unutmamalarına<br />

yardım etmektedir. Öğrenciler sınıflarda pasif bir durumda oturarak<br />

konuları öğrenmek istememektedirler. Klasik yöntemlere yapılan eleştirilerin hemen<br />

hemen tümü bu noktadan kaynaklanmaktadır. Yapılan pek çok çalışma klasik yöntemlerle<br />

öğretim etkinliğinin son derece düşük olduğunu ortaya koymuştur. Bir<br />

öğretmen, klasik bir yöntemi, örneğin; anlatımı sürekli bir biçimde uzun bir zaman<br />

periyodunda kullanmamalı, 15 dakikanın sonunda etkinlik değiştirmelidir<br />

(Küçükahmet, 1995).<br />

Fen bilgisi eğitiminin amacına ulaşmasında öğretmen son derece önemli bir<br />

unsurdur. Fen bilgisi derslerinde öğretmen; öğrencilere çalışmaları sırasında rehberlik<br />

etmeli, yeni teknikleri öğrencilere kazandırmalı, laboratuarda deneyleri en iyi bir<br />

şekilde yapmalı ve yaptırmaya çalışmalı, elde edilen yeni buluşları öğrencilere kavratmalı,<br />

özellikle laboratuar derslerinde öğrenciler arasındaki işbirliğini sağlayabilmelidir.<br />

Ayrıca öğretmen; öğrencileri sistemli inceleme ve araştırmaya, olayları açıklayabilmeye,<br />

sınıf içi bilgilerini sınıf dışındaki dünya olaylarıyla ilişkilendirmeye,<br />

proje çalışmalarında doğal, endüstriyel ve sosyal çevreyi kullanmaya sevk etmelidir<br />

(Kaptan, 1999) .<br />

Fen bilimlerinin bir parçası olan biyoloji eğitiminin amacına ulaşmasında da<br />

öğretmenin davranışlarının, öğretmenin öğrenci ile olan iletişim yeteneğinin ve öğretim<br />

tekniklerinin son derece önemi vardır. Bu çalışma içerisinde öğrenci merkezli<br />

öğrenimi temel alan aktif öğrenme yaklaşımının akademik başarı üzerine etkisi incelenerek,<br />

bu yaklaşımın geleneksel öğrenme yaklaşımı ile karşılaştırılması yapılmıştır.<br />

Yöntem<br />

Bu bölüm örneklem, veri toplama aracı, işlem ve verilerin analizi kısımlarından<br />

oluşmaktadır.<br />

Örneklem<br />

Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ili Mamak ilçesi ortaöğretim okulları<br />

arasından seçilmiş olan Tuzlu Çayır Lisesinde lise 1. sınıf kademesinde olan 9/A ve<br />

9/C sınıfı öğrencileri oluşturmuştur. Deney grubu olarak seçilen 9/A sınıfının mevcudu<br />

33 kişidir. Kontrol grubu olarak seçilen 9/C sınıfının mevcudu ise 31 kişidir.<br />

Araştırmanın çalışma grubu toplam 64 öğrenciden oluşmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 139


Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />

Veri Toplama Aracı<br />

Araştırmanın verileri iki ayrı ölçek kullanılarak elde edilmiştir.<br />

1. Öğrencilerin işlenecek konu hakkındaki bilgileri ölçmek amacı ile araştırmacı<br />

tarafından bir başarı testi hazırlanmıştır. Başarı testi 32 sorudan ibaret olup sorular<br />

5’li skala üzerinden cevaplandırılacak şekilde düzenlenmiştir. Başarı testinin pilot<br />

uygulama sonucunda Cronbach a katsayısı (Güvenirlilik katsayısı) 0.83 bulunmuştur.<br />

2. Öğrencilerin çevreye olan tutumlarını ölçmek için çevre tutum ölçeği kullanılmıştır.<br />

Kullanılan ölçek Erten (2<strong>00</strong>4) tarafından geliştirilmiş olup 29 maddeden<br />

oluşmaktadır. Öğrencilerin çevrelerine olan dikkat ve tutumlarını değerlendiren<br />

ölçek 5’li skala üzerinden düzenlenmiştir.<br />

İşlem<br />

1. Deney ve kontrol grupları seçkisiz olarak belirlenmiştir. Deney ve kontrol<br />

gruplarının seçiminde sınıf mevcutları ve öğrencilerin başarı düzeyleri dikkate alınmıştır.<br />

2. Deney ve kontrol gruplarının bilgi düzeyi denkliğinin belirlenmesi açısından<br />

her iki gruba da ‘Başarı Testi’ ve ‘Çevre Tutum Ölçeği’ ön test olarak uygulanmış<br />

ve gruplar arasında testlerle belirlenecek olan özelliklerde bir fark olup olmadığı test<br />

edilmiştir.<br />

3. Araştırmanın uygulamasına başlamadan önce deney grubu öğrencilerine<br />

‘Aktif Öğrenme Etkinlikleri’ hakkında bilgi verilmiş ve bu etkinliklerin özellikleri<br />

tanıtılmıştır.<br />

4. Kontrol grubunda dersler, araştırmacı tarafından, geleneksel öğrenme yaklaşımına<br />

uygun, beş haftalık olarak planlanmış ve bu plan rehberliğinde ikişer saatlik<br />

sürede aktif öğrenme etkinlikleri kullanılmadan işlenmiştir.<br />

5. Deney grubunda ise hazırlanan aktif öğrenme etkinlikleri dikkate alınarak<br />

beş haftalık ders planı yapılmış ve bu plan rehberliğinde konular araştırmacı tarafından<br />

ikişer saatlik sürede işlenmiştir.<br />

6. Beş haftalık uygulama süreci sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerine,<br />

ön test olarak uygulanan ‘Başarı Testi’ ve ‘Çevre Tutum Ölçeği’ son test olarak<br />

uygulanmıştır.<br />

7. Ön test ve son test sonuçları, istatistiksel çözümlemeler ile analiz edilmiştir.<br />

8. Analizler, bulgular bölümünde verilerek sonuçlar üzerine yorumlar yapılmıştır.<br />

Verilerin Analizi ve Kullanılan İstatistiksel Teknikler<br />

Ön test ve son test sonucu elde edilen puanlar esas alınarak her iki grubun<br />

başarısı arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için ‘Mann-Whitney’ ve<br />

‘t testi’ kullanılmıştır. Buna göre;<br />

• Gruplar arasında ön test olarak uygulanan başarı test sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />

140<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Neşe Döne Akkurt<br />

• Gruplar arasında ön test olarak uygulanan tutum ölçeği sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />

• Gruplar arasında son test olarak uygulanan başarı test sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />

• Gruplar arasında son test olarak uygulanan tutum ölçeği sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />

elde edilip sonuçlar; bulgular ve yorum bölümünde verilmiştir.<br />

Bulgular<br />

Çalışmaya başlamadan önce deney ve kontrol grubuna başarı testi uygulanmıştır.<br />

Tablo–1: Kontrol ve Deney Gruplarının Başarı Ön Testlerinin t Testine ve Son<br />

Testlerinin Mann-Whitney Testine Göre İstatistiksel Analizi<br />

GRUP DENEK İLK ARİTMETİK SON ARİTMETİK İLK P SON P<br />

SAYISI ORT. ORT. DEĞERİ DEĞERİ<br />

Deney Grubu 33 11,42 25,27<br />

0.101* 0.<strong>00</strong>0*<br />

Kontrol Grubu 31 9,74 17,65<br />

Tablo 1’de verilen t-testi istatistiksel analiz sonuçlarına göre ilk p > 0.05 olduğu<br />

için (0.101 > 0.05) başarı ilk testleri bakımından iki grubun arasında istatistiksel<br />

olarak anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu sonuç, her iki grubun başarı<br />

yönünden seviyelerinin birbirine yakın olduğunu göstermektedir.<br />

Konuların işlenmesi tamamlandıktan sonraki hafta, son test uygulanmıştır. Bu<br />

sonuçlara göre deney grubunun ortalaması 25.27, kontrol grubunun ortalaması ise<br />

17.65 olarak bulunmuştur. Başarı son test sonuçları Kolmogorov Smirnov test analizine<br />

tabi tutulmuştur.<br />

Kolmogorov Smirnov test analizinden son p değeri 0.<strong>00</strong> sonucu bulunmuştur.<br />

Son p değeri % 95 anlamlılık düzeyinde 0.05 değerinden küçük olduğu ( 0.<strong>00</strong>< 0.05 )<br />

için, bu p değerine göre grupların test puanlarının dağılımı normal değildir. Dağılım<br />

normal dağılım göster<strong>med</strong>iğinden, iki grubun başarı son test sonuçlarının karşılaştırılmasında,<br />

non-parametrik test (parametrik olmayan test analizi) analizlerinden<br />

Mann-Whitney testinin kullanılması uygun görülmüştür. Tablo 1’de verilen istatistiksel<br />

analiz sonuçlarına göre (son p < 0.05 olduğu için) başarı son test bakımından iki<br />

grubun arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.<br />

Deney ve kontrol gruplarının ön test ve son test sonuçları arasındaki puan<br />

artışlarının karşılaştırılması sonucunda, Aktif Öğrenme yöntemleri ile öğrenim gören<br />

öğrencilerin, geleneksel yöntemler ile öğretim gören öğrencilerden daha fazla puan<br />

artışı gösterdikleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla, Aktif öğrenme yöntemine göre hazırlanan<br />

etkinliklerin, öğrencilerin ‘Ekoloji ve Çevre Kirliliği’ konusunu öğrenme başarıları<br />

üzerine önemli bir katkıda bulunduğu gözlenmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 141


Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />

Tablo-2: Kontrol ve Deney Gruplarının Çevre Tutum Ölçeği Ön Testlerinin t<br />

Testine ve Son Testlerinin Mann-Whitney Testine Göre İstatistiksel Analizi<br />

GRUP DENEK İLK ARİTMETİK SON ARİTMETİK İLK P SON P<br />

SAYISI ORT. ORT. DEĞERİ DEĞERİ<br />

Deney Grubu 33 95.82 104.75<br />

0.831* 0.<strong>00</strong>6*<br />

Kontrol Grubu 31 93.52 92.61<br />

Tablo 2’de verilen istatistiksel analiz sonuçlarına göre p > 0.05 olduğu için<br />

(0.831 > 0.05) çevre tutum ön testleri bakımından iki grubun arasında istatistiksel olarak<br />

önemli bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu sonuç her iki grubun çevreye yönelik<br />

tutum seviyelerinin birbirine yakın olduğunu göstermektedir.<br />

Konuların işlenmesi tamamlandıktan sonraki hafta, son test olarak çevre<br />

tutum ölçeği tekrar uygulanmıştır. Tablo 2’de verilen istatistiksel analiz sonuçlarına<br />

göre (son p < 0.05 olduğu için) çevre tutum ölçeği son testi bakımından iki grubun<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.<br />

Deney ve kontrol gruplarının ön test ve son test sonuçları arasındaki puan<br />

farklarının karşılaştırılması sonucunda, çevre tutum ölçeği testinde; Aktif Öğrenme<br />

yöntemleri ile öğrenim gören öğrencilerin, , geleneksel yöntemler ile öğrenim gören<br />

öğrencilerden daha fazla puan değişimi gösterdikleri tespit edilmiştir.<br />

Deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarının karşılaştırılması sonucunda;<br />

Aktif Öğrenme yöntemleri ile öğrenim gören öğrencilerin ‘Ekoloji ve Çevre<br />

Kirliliği’ konusu ile ilgili olumlu tutum geliştirdiği söylenebilir. Dolayısıyla bu sonuçlara<br />

göre, Aktif öğrenme yöntemine göre hazırlanan etkinliklerin öğrencilerin Çevre<br />

Kirliliği konusunda olumlu tutum geliştirmesi üzerine önemli bir katkıda bulunduğu<br />

söylenebilir.<br />

Tartışma ve Sonuç<br />

‘Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Ekoloji ve Çevre<br />

Kirliliği Konusunu Öğrenme Başarılarına ve Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi’<br />

isimli bu araştırmada aktif öğrenmenin, başarıya ve çevreye karşı tutum geliştirmeye<br />

olan olumlu etkisi tespit edilmiştir. Literatür taraması sonucunda; bu araştırmaya<br />

paralel sonuçlar bulan araştırmalar aşağıda özetlenmiştir.<br />

Yılmaz (1995) ‘Lise 2. sınıf fizik dersinde aktif yöntemin öğrenci başarısına<br />

etkisi’ konulu araştırmasında; deney grubuna aktif öğrenme yaklaşımına uygun<br />

etkinliklerle öğretim yapmış ve çalışma bitiminde her iki gruba da bir başarı testi<br />

uygulamıştır. Araştırma sonunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı<br />

olduğu; yani aktif öğrenme teknikleri kullanan yöntemin geleneksel yönteme göre<br />

daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır.<br />

Anthony (1996) ‘Yapısalcı Çatıda Aktif Öğrenme’ isimli çalışmasında Aktif<br />

Öğrenmeyi, Yapısalcı Yaklaşımın önemli prensiplerinden biri olarak işlemiştir. Örnek<br />

olay incelemesi ile aktif ve pasif öğrenme yaklaşımlarının karşıtlıklarını incelemiştir.<br />

142<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Neşe Döne Akkurt<br />

Araştırma sonucunda iki öğrenci arasındaki öğrenme davranışları karşılaştırılmış ve<br />

aktif öğrenmenin karmaşık stratejilerinin, öğrencinin bilgiyi tam olarak yapılandırmasında<br />

etkili olamadığını gözlemlemiştir.<br />

Biricik (1999) tarafından yapılan araştırmada ilköğretim 2. sınıf matematik<br />

öğretiminde aktif etkileşimli öğrenme yaklaşımının öğrenci başarısına etkisi incelenmiştir.<br />

Çalışma sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu,<br />

aktif öğrenme yönteminin bilgi–kavrama, uygulama ve toplam başarıyı artırmada<br />

geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır.<br />

Atılboz (2<strong>00</strong>1) ‘Lise 1. Sınıf Öğrencilerinde Hücre ve Moleküler Biyoloji<br />

Konuları ile İlgili Görsel ve Deneysel Malzeme Kullanımının Başarı Üzerine Etkisi’<br />

isimli çalışmasında son test (Hücre Bölünmesi Başarı Testi ve Biyoloji Dersi Tutum<br />

Ölçeği) sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı ve biyoloji<br />

dersine karşı, daha olumlu tutum geliştirdiğini gözlemlemiştir.<br />

Balcı (2<strong>00</strong>1) tarafından yapılan ‘Lise Öğrencileri İçin Mayoz Bölünme İle İlgili<br />

Bir Model Geliştirilmesi ve Bu Modelin Başarıya Etkisi’ isimli çalışmada araştırmacı,<br />

öğrencilerin kolaylıkla anlayabileceği bir model geliştirerek bu modelin mayoz<br />

bölünmenin açıklanması ve mayoz ile ilgili yanlış anlamaların giderilmesindeki etkisini<br />

incelemiş, deney grubunun Mayoz bölünme konusunu kontrol grubundan daha<br />

iyi öğrendiğini, deney grubunda kavram yanılgılarının düzeltildiğini ve daha az hata<br />

yapıldığını tespit etmiştir.<br />

Marbach ve Sokolove (2<strong>00</strong>2) ‘Geleneksel ve Aktif Öğrenme Sınıflarında<br />

Öğrenci Öğretmen İlişkisini Geliştir<strong>med</strong>e e-mail ve Sınıf İçi Yazışmanın Kullanımı’<br />

isimli araştırmasında, aktif öğrenme sınıflarında mesaj gönderiminin ve yazışmanın<br />

fazla olduğu görülmüştür. Ancak araştırmacılar bu sonucun yanında öğrenci ve<br />

öğretmen ilişkileri için öğrencilerin, aktif öğrenme ve geleneksel öğrenme sınıflarında<br />

yazışmaya yönlendirilmesi gerektiğini öne sürmüştür.<br />

Haıdet ve arkadaşları (2<strong>00</strong>4) ‘Kalabalık Gruplarda Pasif Öğrenme Stratejilerine<br />

Karşı Aktif Öğrenme Stratejilerinin Denenmesi’ isimli çalışmanın amacı etkinliklerin<br />

sonuçlarına göre aktif ve pasif öğretme stratejilerinin etkisini kıyaslamaktır. Bu konferanslardan<br />

hemen sonra ve bir ay boyunca katılımcıların konferanslar hakkındaki<br />

bilgileri ve davranışları ölçülmüş, her iki öğretim metodunun katılımcıların bilgi ve<br />

davranışlarının düzelmesinde etkili olduğu görülmüştür. İki grup arasındaki değerlendir<strong>med</strong>e<br />

istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bilginin algılanması<br />

ve davranışın olumlu değişmesindeki zararlı etkilerin aynı olduğu, aynı konu içeriğinin<br />

kullanıldığı bu konferanslarda aktif öğrenme stratejilerinin etkisi ile araştırmacılar<br />

öğretim için harcanan süreyi %50 oranında azaltmışlardır. Ayrıca aktif öğrenme<br />

stratejilerinin uygulandığı grupta öğrenci-öğrenci etkileşiminin desteklenmesi sağlanmıştır.<br />

Demirci (2<strong>00</strong>3) ‘Etkin Öğrenme Yaklaşımının Erişiye Etkisi’ isimli deneysel<br />

çalışmasında, ilköğretim 5.sınıf fen bilgisi öğretiminde etkin öğretimin erişiye etkisi<br />

incelenmiştir. Araştırma sonucunda fen bilgisi dersinde etkin öğrenme yaklaşımının<br />

uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretimin uygulandığı kontrol grubu arasında,<br />

deney grubunda uygulanan tekniklerin etkili olduğunu kanıtlayan anlamlı bir<br />

fark ortaya çıkmıştır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 143


Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />

Yiğit ve Akdeniz (2<strong>00</strong>3) ‘Fizik Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Etkinliklerin<br />

Öğrenci Kazanımları Üzerine Etkisi: Elektrik Devreleri Örneği’ isimli çalışmasında<br />

elektrik devrelerine yönelik olarak geliştirilen logo destekli programın çalışma yaprağı<br />

ile yapılan uygulamalarının öğrencilerin başarı ve tutumları üzerine etkisini<br />

araştırmıştır. Elde edilen verilere göre bilgisayar destekli öğretim sayesinde elektrik<br />

devrelerine ilişkin puanlarda anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Farklılığın temeli,<br />

çalışma yaprağı kapsamındaki uygulamaların bir sonucu olarak düşünülmüştür.<br />

Ünal (2<strong>00</strong>4) ‘İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Nokta, Düzlem, Doğru<br />

Parçası Uzay Ve Işın Konusunun Aktif Öğrenme İle Öğretiminin Öğrenci Başarısına<br />

Etkisi’ isimli çalışmanın sonucuna göre deney grubunda uygulanan aktif öğrenme<br />

yönteminin, kontrol grubunda uygulanan geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu<br />

ortaya çıkmıştır.<br />

Biyoloji dersi genellikle öğretmenlerce sadece teorik bilgiler bütünü olarak<br />

sunulması nedeni ile öğrencilere sıkıcı, ezbere dayalı bir ders izlenimi verir. Böylece<br />

bu derse karşı ilgi oldukça düşük olmuş, öğretim başarısında ise istenilen seviyeye<br />

tam anlamıyla ulaşılamamıştır. Geleneksel öğrenme yöntemlerinden farklı olarak<br />

uygulanabilecek farklı öğrenme tekniklerinin etkisiyle biyoloji dersi öğrencilerin ilgisini<br />

çeken, güncel hayatta gözlemledikleri ve merak ettikleri, birçok canlıyı ve olayları<br />

bulabilecekleri bir ders şeklini alabilecektir.<br />

Geleneksel yöntemden farklı olarak oluşturulan ve aktif öğrenme yöntemi ile<br />

işlenen biyoloji dersinin daha verimli olduğunu ispatlayan bu araştırmanın ortaya<br />

koyduğu bulgular ışığında biyoloji dersinin başarısı için aşağıdaki öneriler sıralanabilir:<br />

1. Biyoloji öğretiminde; okullarda kalıplaşmış olarak kullanılan ezbere dayalı<br />

olan geleneksel öğrenme yöntemlerinden uzaklaşıp, yaratıcı ve ilgi çekici olan yeni<br />

yöntem ve tekniklere başvurulmalıdır.<br />

2. Yeni yöntem ve teknik olarak; başarısı kanıtlanmış birçok tekniği içine alan<br />

aktif öğrenme yöntemi kullanılabilir.<br />

3. Okullarda biyoloji dersi gibi görselliğin önemli olduğu derslerde araç-gereç<br />

ve materyaller, öğretmenleri, aktif öğrenme tekniklerini kullanmaya teşvik edici<br />

olmalıdır.<br />

4. Öğretmenler ve özellikle öğretmen adayları biyoloji öğretiminde aktif<br />

öğrenme yöntemlerinin kullanılmasına ilişkin bilgi ve becerilerle donatılmalıdır.<br />

5. Bu bilgi ve becerilerle donatılan öğretmenlerin görevleri şöyle sıralanabilir<br />

• Ders planları aktif öğrenme yönteminin uygulanmasına olanak verecek<br />

şekilde hazırlanmalı ve gerekli araç-gereçler kullanılarak, dersin öğrenciye aktarımı<br />

zenginleştirmelidir.<br />

• Öğrencilere daha çok söz hakkı verilerek, onların yaratıcılık ve keşfetme<br />

yetenekleri ön plana çıkarılmalıdır.<br />

• Öğretmen öğretici değil, yol gösterici olmalıdır.<br />

144<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Neşe Döne Akkurt<br />

Kaynakça<br />

AÇIKGÖZ, K (2<strong>00</strong>6) ‘Aktif Öğrenme (Sekizinci Baskı) Ankara: Biliş Yayıncılık<br />

AKÇAY, M (1990) ‘Biyoloji Dersinde Farklı Öğretim Metotlarının Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />

Ankara: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />

AKGÜNDÜZ, D. (2<strong>00</strong>2) ‘İlköğretim Fen Bilgisi Dersi Öğretimi 6. Sınıf Biyoloji Konularında<br />

Kavram Haritalarının Kullanımı ve Başarıya Olan Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

AŞILIOĞLU, G, AYTAÇ, Ö. (2<strong>00</strong>2) ‘Biyoloji Eğitiminde Yeni Gelişmeler’ Ankara: Gazi Üniversitesi<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü<br />

ATILBOZ, G. (2<strong>00</strong>1) ‘Lise 1. Sınıf Öğrencilerinde Hücre ve Moleküler Biyoloji Konuları ile<br />

İlgili Görsel ve Deneysel Malzeme Kullanımının Başarı Üzerine Etkisi’ Ankara: Gazi<br />

Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

ANTHONY, G. (1996) ‘Active Learning in a Constructivist Framework’ Educational Studies in<br />

Mathematics Publisher Volume 31, Number 4 Pages: 349- 369 http://www.springerlink.com<br />

adresinden 26 Temmuz2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır<br />

BALCI, N.(2<strong>00</strong>1) ‘Lise Öğrencileri İçin Mayoz Bölünme İle İlgili Bir Model Geliştirilmesi ve<br />

Bu modelin Başarıya Etkisinin Araştırılması’ Ankara: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />

Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />

BİLGE, O. (2<strong>00</strong>5) İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Asal Sayılar ve Çarpanlara Ayırma<br />

Ünitesinin Hedef Ve Davranışlarını Kazandırmada Aktif Öğrenme Yaklaşımının<br />

Etkisi Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

BİRİCİK, G.(1999) ‘İlköğretim 2. Sınıf matematik Öğretiminde “Aktif Etkileşimli Öğrenme<br />

Yaklaşımı” ‘nın Öğrenci Başarısına Etkisi’ Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

ÇAKMAK, M(2<strong>00</strong>0) ‘İlköğretimde Matematik Öğretimi ve Aktif Öğrenme Teknikleri’ Ankara:<br />

Gazi Üniversitesi Dergisi. Cilt 20.Sayı:3<br />

ÇOLAK S.(2<strong>00</strong>5) ‘İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Asit-Bazlar Konusundaki Başarılarına,<br />

Kavramsal Değişimlerine ve Fene Karşı Tutumlarına Yapılandırıcı Öğrenme<br />

Yaklaşımına Dayalı Öğretim Yöntemlerinin Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim<br />

Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

DENEVE K. and HEPPNER M. (1997) ‘Role Play Simulations: The Assessment of an Active<br />

Learning Technique and Comparisons with Traditional’ Lectures Innovative Higher<br />

Education, Vol. 21, No.3,http://www.springerlink.com adresinden 26 Temmuz 2<strong>00</strong>6<br />

tarihinde alınmıştır<br />

DEMİRCİ, C. (2<strong>00</strong>3) ‘Etkin Öğrenme Yaklaşımının Erişiye Etkisi’ Hacettepe Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi 25: 38- 47<br />

EKİCİ, G. (1996) ‘Biyoloji Öğretmenlerinin Öğretimde Kullandıkları Yöntemler ve<br />

Karşılaştıkları Sorunlar’ Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi.<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.<br />

ERTEN,S. (2<strong>00</strong>2) ‘İlköğretimin II. Kademesindeki (6.,7. ve 8. Sınıflar) Öğrencilerde Çevreye<br />

Yararlı Davranışların Araştırılması’ Ankara: V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />

Eğitimi Kongresi / 16-18 Eylül 2<strong>00</strong>2.<br />

ERTEN, S. (2<strong>00</strong>6) ‘Çevre Eğitimi ve Çevre Bilinci Nedir, Çevre Eğitimi Nasıl Olmalıdır’<br />

Ankara: Çevre ve İnsan Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın Organı. Sayı 65.<br />

2<strong>00</strong>6/2<br />

ERTEN, S. (2<strong>00</strong>6) ‘Nasıl Bir Çevre Eğitimi ve Çevre Dostu Davranışlar Kazandırmaya Yönelik<br />

Örnek Uygulamalar’ Ankara: VII. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi<br />

/ 7- 9 Eylül<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 145


Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />

GÖRÜMLÜ, T (2<strong>00</strong>3) ‘Liselerde Çevreye Karşı Duyarlılığın Oluşturulmasında Çevre<br />

Eğitiminin Önemi’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans<br />

Tezi<br />

GÜROL, M. ‘Aktif öğrenmeyi temel alan oluşturmacı Öğrenme tasarımının uygulanması ve<br />

Başarıya etkisi’ Elazığ: Fırat Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi<br />

HAIDET P, MORGAN R, MALLEY K, MORAN B. and RICHARDS B. A (2<strong>00</strong>4) ‘Controlled Trial<br />

of Active Versus Passive Learning Strategies in a Large Group Setting’ Advances in<br />

Health Sciences Education 9: 15–27, 38(3): 263–267. http://www.springerlink.com adresinden<br />

26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />

HOPKINS D.,REYNOLD D.(1992) ‘Effective Schooling: Research, Theory and Practice’,Sayfa<br />

79 Newyork: School Development Series<br />

KAPLAN, H (2<strong>00</strong>2) ‘Cumhuriyet’ ten Günümüze Ortaöğretim Kurumlarında Biyoloji Öğretiminin<br />

Yapısı ve Sorunları’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek<br />

Lisans Tezi<br />

KARADAYI, G (2<strong>00</strong>5) ‘Ortaöğretim Öğretmenlerinin Küresel, Ulusal ve Yerel Çevre Sorunları<br />

Hakkındaki Görüşleri’ Ankara: Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi<br />

KOCK A, SLEEGERS P, VOETEN M.J.M. (2<strong>00</strong>5) ‘New Learning and Choices of Secondary<br />

School Teachers When Arranging Learning Environments’ Teaching and Teacher<br />

Education Volume 21, Issue 7 Pages 799-816. http.//www.sciencedirect.com adresinden<br />

26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />

MARBACH-G and SOKOLOVE P. (2<strong>00</strong>2) ‘The Use of E-Mail and In-Class Writing to Facilitate<br />

Student–Instructor Interaction in Large-Enrollment Traditional and Active Learning<br />

Classes’ Journal of Science Education and Technology,Vol. 11, No. 2, http://www.springerlink.com<br />

adresinden 26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />

McCOMBS B.L., WHISLER J.S.(1997) ‘The Learner-Centered Classroom and School Strategies<br />

for İncreasing Student Motivation and Achievement’, Sayfa:102-190 San Francisco:<br />

Jossey-Bass A Willey Company .<br />

NORMAN G.( 2<strong>00</strong>4.) ‘Editorial – What’s the Active Ingredient in Active Learning’ Advances<br />

in Health Sciences Education 9: 1–3, 2<strong>00</strong>4 http.//www.sciencedirect.com adresinden 26<br />

Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />

ORLİCH D.C., KAUCHAK D., HARDER R.J. ve diğerleri (1990) ‘Teaching Stragies’ (Üçüncü<br />

Baskı) Toronto: D.C. Heath and Company<br />

SABAN, A (2<strong>00</strong>4) ‘Öğrenme Öğretme Süreci’ Ankara: Nobel Yayıncılık<br />

ŞAHİN, O (2<strong>00</strong>5) ‘ilköğretim 6. Sınıf Matematik Dersinde Aktif Öğrenme Teknikleri ile<br />

Anlatılan Ölçüler Ünitesinin Öğrenci Başarısına Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi,<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />

ÜNAL, A (2<strong>00</strong>4) ‘İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Nokta Doğru, Düzlem, Doğru Parçası<br />

Uzay ve Işın Konusunun Aktif Öğrenme İle Öğretiminin Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />

Ankara: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />

YILMAZ, A. (1995). ‘Lise 2’nci Sınıf Fizik Dersinde Aktif Yöntemin Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />

YİĞİT, N., AKDENİZ, A. R. (2<strong>00</strong>3) ‘Fizik Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Etkinliklerin<br />

Öğrenci Kazanımları Üzerine Etkisi: Elektrik Devreleri Örneği’ GÜ, Gazi Eğitim<br />

Fakültesi Dergisi, Cilt 23, Sayı 3 99-113<br />

WALKER S (2<strong>00</strong>3) ‘Active Learning Strategies to Promote Critical Thinking’ William Paterson<br />

University, Wayne, NJ 38(3): 263–267 http.//www.sciencedirect.com adresinden 26<br />

Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />

146<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Neşe Döne Akkurt<br />

THE EFFECT OF ACTIVE LEARNING<br />

TECHNIQE ON THE ACADEMIC ACHIEVEMENT<br />

AND THE BEHAVIOR ENVIRONMENT OF THE FIRST<br />

GRADE OF INTERMEDIATE STUDENTS<br />

Neşe Döne AKKURT*<br />

Abst ract<br />

This research is an experimental study aiming at exaiming the effect of<br />

active learning approach in the unit of ecology, alives and environment in biology<br />

in the first grade of inter<strong>med</strong>iate school. The aim of the research is to determine<br />

whether there is a difference between active learning approach and the traditional<br />

teaching method while teaching this unit.<br />

In this research ‘pre-test and post-test model with different control groups’<br />

was used.The study was carried out in the academic year of 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 in<br />

Tuzluçayır High School in the County of Mamak in Ankara.<br />

This study was conducted in two different classes learning biology with<br />

the guidance of the same teacher.there were 33 students in the experimental<br />

group and 31 students in the control group. The experimental group was taught<br />

by worksheets and activities that were prepared in harmony with active learning<br />

approach, while the lesson was conducted through the traditional method<br />

in the control group.<br />

As the data collection tool, a 32-question achievement test, which tested<br />

the unit metioned, was prepared by the researcher by utilizing various sources.<br />

In the other and environment attitude scale which was improved by ERTEN<br />

(2<strong>00</strong>4) is used. This test was administered to the experimental and the control<br />

groups before the study and at the end of it.<br />

We conclude that in the first grade of High School, during the teaching<br />

of the unit ecology, alives and environment in biology, the approach of active<br />

learning is more effective than the traditional learning.<br />

Key Words: Active learning, biology teaching, academic achievement,<br />

behavior of environment<br />

* Postgraduate; Gazi University, Faculty of Education, Department of Secondary Education<br />

Science and Mathematics Teaching, Biology Teaching Programme, Ankara<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 147


M. EMİN SOYSAL’IN HAYATI VE<br />

KÖY ENSTİTÜLERİ TARİHİNDEKİ YERİ<br />

Selçuk UYGUN*<br />

Özet<br />

Bu araştırmanın amacı, Türk eğitim tarihinde öğretmen eğitiminin çeşitlendiği<br />

bir dönemde önemli görevlerde bulunan M. Emin Soysal’ın köy enstitüleri<br />

tarihindeki etkisini tartışmaktır. Soysal, köy enstitülerinin ilk kurucu<br />

müdürlerindendir ve Enstitülerin değişime uğradığı dönemde Milletvekilidir.<br />

Bundan dolayı onun, köy enstitüleri tarihindeki yeri araştırmaya değerdir. Bu<br />

araştırmada yazılı kaynaklara dayalı veriler, tarihsel yöntemle ele alınmış ve<br />

değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularında Soysal’ın, köy enstitüleri tarihinin<br />

açıklanmasında önemli bir yeri olduğu görülmüştür. Soysal’ın köy enstitüleri<br />

üzerine yapılan tartışmalarda farklı bir söylem içinde olduğu anlaşılmaktadır.<br />

Ona göre enstitüler, köye uygun nitelikli öğretmen yetiştirmeyi amaçlamıştır.<br />

Ancak kısa sürede sayıları ve öğrenci kontenjanları artırılan enstitülerde, nitelikli<br />

köy öğretmeni yetiştirme düşüncesinden uzaklaşılmıştır. Onun köy enstitülerinin<br />

kuruluşundaki etkisi, Kızılçullu Köy Enstitüsü ile sınırlı kalmıştır.<br />

Enstitüler üzerinde 1946 sonrası yapılan düzenlemelerde ise göreceli de olsa<br />

politik bir etkisi söz konusudur.<br />

Anahtar Sözcükler: M. Emin Soysal, öğretmen eğitimi, eğitim tarihi,<br />

köy enstitüleri<br />

Gi riş<br />

Mehmet Emin Soysal, Türkiye’de öğretmen eğitiminin çeşitlendiği bir dönemde<br />

öğretmen yetiştirme uygulamaları ve politik karar süreçlerinde üstlendiği görevler<br />

nedeniyle Türk eğitim tarihinde önemli bir yer tutar. Onun, özellikle köy enstitülerinin<br />

kuruluş ve değişime uğradığı dönemlerdeki etkisi önemlidir.<br />

Soysal’ın Türk eğitim tarihinde önemli yer tutmasının başlıca nedenleri iki<br />

başlık altında toplanabilir:<br />

Köy enstitülerinin kuruluşunda oynadığı rol, eğitim anlayışı ve uygulamaları<br />

Köy enstitüleri tartışmalarındaki yeri ve köy enstitülerinin değişim geçirdiği<br />

dönemlerdeki politik etkisi.<br />

Bu makalede Soysal’ın hayatı, kişiliği, köy enstitüleri odaklı öğretmen yetiştirme<br />

politika ve uygulamalarındaki çabaları, görüşleri ve etkileri tartışılmıştır.<br />

Araştırmada yazılı kaynaklara dayalı veriler, tarihsel yöntemle ele alınmış ve<br />

değerlendirilmiştir. Yazılı kaynakların toplanmasında, Soysal’ın evindeki kütüphanesinden<br />

de yararlanılmış ve böylece birinci el kaynaklara ulaşılmıştır.<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri<br />

Bölümü.<br />

148<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

“M. Emin Soysal’ın hayatı ve köy enstitüleri tarihindeki yeri” adlı bu araştırma,<br />

köy enstitüleri üzerinden yürütülen tartışmalara yeni bir boyut kazandıracağı<br />

için önemlidir. Çünkü O’nun köy enstitüleri hakkındaki değerlendirmeleri, enstitüler<br />

konusunda temel eser veren bir çok enstitülü yazar ve araştırmacıdan farklıdır. Bu<br />

araştırmada, köy enstitüleri konusunda Soysal’ı diğerlerinden ayıran balıca fikir ve<br />

uygulamalara ilişkin tartışmalara da yer verilmeye çalışılmıştır. Bu tartışmalara,<br />

Onun köy enstitülerindeki yeri ve etkisini daha anlaşılır kılacağı düşüncesiyle yer<br />

verilmiştir.<br />

1. Hayatı ve Eserleri<br />

Mehmet Emin Soysal 1 , 1906 yılında Elbistan’da (Kahraman Maraş) doğdu.<br />

Babası Cuma Soysal, bir çiftçiydi. İlkokulu Elbistan’da bitirdi. Parlak zekâsını keşfeden<br />

ittihatçı bir subayın teşvikiyle “Sivas Öğretmen Okulu”na girdi ve burayı 1926’da<br />

bitirdi. 1926-1928 yıllarında ilkokul öğretmenliği yaptı.<br />

1928 yılında Gazi Terbiye Enstitüsüne girdi. 1931’de yüksek öğrenimini burada<br />

tamamlayan Soysal, 01.08.1931 ve 30.09.1937 tarihleri arasında sırasıyla Konya ve<br />

Ankara’da İlköğretim Müfettişliği görevlerinde bulundu. İlköğretim Müfettişliği görevinde<br />

iken 1936-1937 yıllarında Çiftelere bağlı Eğitmen Kursunu yönetti ve Ankara<br />

köylerinde bu denemeyi başarıyla tamamladı (Uyar, 2<strong>00</strong>0).<br />

Köye uygun geçici öğretmen yetiştirmeye dönük Eğitmen Kursu yöneticiliğinden<br />

sonra, 30.09.1937 tarihinde köy enstitülerinin ilk deneme uygulamalarından<br />

biri olan Kızılçullu Köy Öğretmen Okulunun ve aynı yerde açılan Eğitmen Kursunun<br />

kuruluşu için Müdür olarak görevlendirildi. 30.11.1942 tarihine kadar, daha sonraki<br />

yıllarda kurulan köy enstitülerine de örnek olacak bu okulun kurumsallaşmasında<br />

önemli çabalar gösterdi. Bakanlık merkez teşkilatı ile görüş ayrılığına düştüğünden<br />

dolayı kendisi hakkında Bakanlık tarafından tahkikat başlatıldı ve Bakanlık müfettişlerinin<br />

yaptığı soruşturma neticesinde 1942’de Müdürlük görevinden alındı (Soysal,<br />

1947).<br />

30.11.1942’den 21.07.1946 tarihine kadar Bursa Kız Öğretmen Okulu’nda<br />

“Tedris Usûlü” öğretmenliği yaptı ve bu sırada köy enstitüleri üzerine bazı yayın<br />

çalışmalarında bulundu. 1946’da Bağımsız Milletvekili adayı olarak Kahraman<br />

Maraş’tan Milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Bağımsız<br />

Milletvekili iken 1949’da Cumhuriyet Halk Partisi’ne girdi. 1950-1957 yılları arasında<br />

“kendi partilerine gir<strong>med</strong>iği için kızan zamanın iktidarının (Demokrat Parti) başı herhangi<br />

bir göreve müsaade ve muvafakat et<strong>med</strong>iğinden” (Sicil dosyasından kendi ifadesi) açıktan<br />

maaş alarak ve yazarlık yaparak (Ulus Gazetesi’nde yazılar yazmıştır) geçimini<br />

sağladı (Soysal, 1967). 27.10 1957 tarihinde tekrar Kahraman Maraş’tan Milletvekili<br />

seçildi. Bu görevini 27 Mayıs 1960 İhtilâline kadar yürüttü.<br />

29.09.1960 - 31.10.1961 tarihleri arasında Türk Eğitim Derneği Ankara<br />

Koleji’nde Felsefe öğretmenliği yaptı.<br />

06.01.1961’de, İhtilâlden sonra Kurucu Meclis Üyeliğine seçildi ve bu görevini<br />

25.10.1961 tarihine kadar sürdürdü. Ocak 1962’de Dışişleri Bakanlığı tarafından<br />

1 Onun hayatı ile ilgili temel veriler, bizzat kendisinin daktilo ettiği “Emin Soysal’ın Sicil<br />

Durumu” adlı belgeye dayanmaktadır. Bu belge oğlu Yalçın Soysal’dan temin edilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 149


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

Kıbrıs’a Kültür Ataşesi olarak atandı. 26.02.1962’den 01.08.1965’e kadar Lefkoşa<br />

Büyükelçiliği’nde, üç buçuk yıl Kültür Ataşesi olarak görev yaptı. 1965’den 1967’ye<br />

kadar Dışişleri Bakanlığı AZEM Dairesinde İdari Memur olarak çalıştı. 1967-1970<br />

yılarında da Yunanistan’da Kültür Ataşeliği görevlerinde bulundu.<br />

11 Mayıs 1970’te Gümülcine’de kalp krizinden vefat etti. Yalçın ve Ülkü adında<br />

iki çocuk babasıdır. İlk eğitim bilimci ve köye öğretmen yetiştirme düşüncesinin<br />

önemli fikir adamlarından biri olarak bilinen Dr. Halil Fikret Kanad’ın dostu ve yeğeninin<br />

eşidir.<br />

Soysal’ın meslekî yaşamında üstlendiği görevler, onun Türk eğitim tarihinde<br />

önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. O, Eğitmen Kurslarının ve Köy<br />

Enstitülerinin ilk kurucularındandır (Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı<br />

kanunla kurulmuştur) ve enstitülerin köklü değişim geçirdiği yıllarda (1946-1950)<br />

parlamenterdir.<br />

Onun önemli eserleri şunlardır: İş Ünitesi Meslekî Metot Kitabı (1935),<br />

Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi I (1940), Köy Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu<br />

Köy Enstitüsü (1943) Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi II (1943), İlköğretim Olayları<br />

ve Köy Enstitüleri (1945), İbiş, Emmioğlu (1951).<br />

Onun eserlerinde köy enstitüleriyle özdeşleşen dönemin Eğitim Bakanı H. Âli<br />

Yücel ve İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü İ. Hakkı Tonguç’a ve onların şahsında köy enstitülerine<br />

eleştirel bir yaklaşım söz konusudur. Soysal bu tutumunu şöyle izah etmektedir<br />

(1945: 9): “Hakikatleri okuyanlar, mevzuun esasına muarız olduğumuzu sanmamalılar.<br />

Bu işin ve fikrin uğruna yıllarca ömrünü, duygu ve düşüncesini hatta şeref ve varlığını vermiş<br />

bir fert olarak böyle düşünmemize imkân yoktur. Bilakis, bu temiz ve faydalı fikri ve esasını<br />

öldürürcesine çürüten bugünkü sakat işleyiş ve durumu ele alarak onun korunmasını sağlamak<br />

emelindeyiz.” Köy enstitülü yöneticilere ve enstitülerdeki bazı uygulamalara<br />

karşı yaptığı eleştiriler karşısında Soysal, enstitüler üzerine eser veren birçok yazar<br />

tarafından (Örn bkz: Kırby, 1962; Türkoğlu, 2<strong>00</strong>0; Tonguç, 2<strong>00</strong>1) enstitüleri yıpratan<br />

ve bu kurumların değiştirilmesinde ve kapatılmasında etkili olan kişi olarak eleştirilmiştir.<br />

2. Kişiliği<br />

Soysal, bir aksiyon adamıdır. Bu kişiliği ile Gazi Terbiye Enstitüsü öğrenciliği<br />

sırasında Tonguç ve Kanad’ın gözüne girmiş ve bu yüzden köy öğretmeni yetiştirme<br />

denemelerinde kendisine genç yaşta aktif görevler verilmiştir. Köylü olması nedeniyle<br />

köylülerin okutulması davasına yürekten inanmıştır. Yalman (1937: 142) O’nu, “çiftçi<br />

ailesinden yetişmiş, toprak adamına ruhça yakın idealist bir terbiyeci” olarak tanımlamıştır.<br />

Köye öğretmen yetiştirme tartışmalarının gündemde olduğu 1937 yılında<br />

Kanad’ın, kendisine, bu iş için İzmir Kızılçullu’da Amerikalılardan bir bina satın alındığını<br />

söylediğini ileri sürerek şöyle der (Soysal, 1942:32): “Bu sıralarda Halil Fikret<br />

(Kanad), sık sık evime gelip gidiyor. Maksadı yeni müessese için beni kandırmak. ‘Fikir ve<br />

proje kolay, iş onun tatbikatında; realize edilişinde ve tahakkukunda…’ (diyordu)”<br />

Onun aktif ve çalışkan kişiliğine ilişkin bir çok eserde (Örn. bkz: Kırby, 1962;<br />

Türkoğlu, 2<strong>00</strong>0; Tonguç, 2<strong>00</strong>1) olumlu değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak bu değerlendirmelerde<br />

onun aktifliği, çalışkanlığı ve pratikliği genel kabul görmekle birlikte<br />

en hafif ifadeyle “benmerkezci” ve başarıları karşısında takdir edilmeyi bekleyen<br />

150<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

olumsuz bir kişiliğe sahip olduğu da vurgulanmıştır. Tonguç’un (2<strong>00</strong>1:286), Soysal’ın<br />

kişiliğine ilişkin değerlendirmesi şöyledir: “Soysal’ın atılgan ve çalışkan olduğu doğruydu.<br />

Ama bunların yanında öyle bazı kişilik özellikleri vardı ki, bunlar on yıl sonra köy enstitülerinin<br />

baş yıkıcılarından biri olmaya kadar götürecekti. (…) Soysal, ‘Mahmudiye’deki<br />

Eğitmen Kursunda yöneticilik görevinin sona ermesinden önce deneylerde daha fazla çalışmasının<br />

doğru olmayacağını belirten kişilik özellikleri göstermeye başlamıştı.’ Bunların başında<br />

onun benlik kaygısından ve kişisel değerlendirilme beklentisinden kendisini kurtaramaması<br />

geliyordu.” Köy Enstitüleriyle özdeşleşen Yücel ve Baba Tonguç’un Soysal hakkındaki<br />

değerlendirmeleri de bu yöndedir. Tonguç’un Soysal’a yazdığı bir mektupta<br />

(08.11.1938) şu değerlendirmeler dikkat çekicidir (Tonguç, 1999: 24): “Şahıslar hakkında<br />

pek merhametsizce ve o insanların bulundukları şartları, yaratılıştan getirdikleri şeyleri<br />

gözetmeksizin, tamamen hissi hareket ederek bir hücum etmen var ki, senin gibi, insanları<br />

idare etmek, yetiştirmek ve onlara iyi kıymetler aşılamak vazifesini üzerine alan bir kimseye<br />

bunu hiç yakıştıramam.” Bu tür değerlendirmelerde öznellik her zaman söz konusu<br />

olabilir. Soysal’ın kişiliğine yönelik olumsuz değerlendirmelerde bulunanlardan biri<br />

de Enstitüler hakkında ilk araştırma yapan Fay Kırby’dir (Örn bkz: Kırby, 1962: 193-<br />

196). Kırby’nin Soysal’ın kişiliğine yönelik değerlendirmeleri, daha sonraki yıllarda<br />

enstitüler hakkında araştırma yapanlar üzerinde etkili olmuş ve bu yüzden Soysal’ın<br />

köy enstitüleri konusunda verdiği eserler ve sarfettiği düşünceler hakkıyla irdelenmemiş<br />

olabilir.<br />

Soysal hakkında yapılan olumsuz değerlendirmelerde, onun eski bir köy enstitüsü<br />

müdürü olarak enstitülere ve yöneticilere yaptığı eleştirilerin olumsuz yansımaları<br />

olabilir. Soysal kendisine yöneltilen olumsuz eleştirileri, kitap ve makalelerinde<br />

cevaplama yoluna gitmiştir. 1 Kasım 1947 tarihli Tasvir Gazetesinde yayınlanan<br />

“H. Âli Yücel’e Açık Mektup” adlı makalesinde “ben merkezci” ve “takdir bekleyen”<br />

kişiliğine yönelik suçlamalara Soysal şöyle cevap vermiştir: “Niçin hakkımda tahkikat<br />

ve teftiş yaptırdığınızdan dolayı şehadetimin aleyhinizde olacağını düşünüyorsunuz da saat<br />

verdiğinizden dolayı (Yücel’in kendisine İzmir’de iken başarısından dolayı hediye ettiği<br />

saatten söz ediyor) lehinizde olacağını düşünmüyorsunuz Bir kere daha söyleyeyim: Her<br />

ikisi de benim doğru söylememe mani değildir.”<br />

Soysal’ın eserleri, Yücel ve Tonguç’la yaptığı mektuplaşmalar incelendiğinde<br />

onun bağımsız, açık sözlü ve özgüveni yüksek bir kişiliğe sahip olduğu söylenebilir.<br />

Belki de bu özelliklerinden dolayı diğer Enstitülü yönetici ve yazarlar tarafından eleştiriye<br />

maruz kalmış olabilir. Çünkü o eleştirilerini yalnız köy enstitüsü müdürlüğünden<br />

ayrıldıktan sonra yapmamış; daha önceki yıllarda da enstitülerdeki bazı uygulamaları<br />

eleştirmiş, hatta özeleştiri de bulunabilmiş bir kişidir. Bu yüzden Soysal,<br />

Kızılıçullu’da göreve başladıktan sonra Bakanlık ve merkezdeki yöneticilerle zaman<br />

zaman itilafa düşmüştür. Bunun en önemli nedeni, onun enstitülerdeki uygulamalarla<br />

ilgili kişisel olarak aldığı kararlar, merkeze ilettiği öneriler ve merkezin zaman<br />

zaman emrivakilerine karşı yönelttiği eleştirilerdir. Örneğin O, 1940’ta Bakan Yücel’in<br />

“Kızılçullu Köy Enstitüsü’ne yeni 350 öğrenci toplama ve bunları iki buçuk ay sonra sınıf<br />

geçirme” emrine enstitüsündeki eğitimin niteliğini düşüreceği kaygısıyla karşı çıkmıştır<br />

(Soysal, 1947). İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü Tonguç’a yazdığı mektuplarda onun<br />

açık sözlü ve eleştirel yaklaşımı açıkça fark edilir. 1940’ta Tonguç’a gönderdiği bir<br />

mektupta şunları yazmıştır (Tonguç, 2<strong>00</strong>1): “Kızarım, atarım tutarım, sizi eleştiririm,<br />

ama yine sizinle birlikteyim…” Köy enstitülerinin daha iyi anlaşılabilmesi için Soysal<br />

gibi bağımsız ve eleştirel bir kimliğe sahip insanın varlığı önemlidir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 151


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

3. Köy Enstitülerinin Kuruluşunda Oynadığı Rol, Eğitim Anlayışı ve<br />

Uygulamaları<br />

Soysal’ın köy enstitüleri tarihindeki rolü, eğitmen kursları ile başlamıştır.<br />

1930’ların ikinci yarısında köylerin öğretmen sorununa köklü bir çözüm arayışına<br />

gidilmiştir. Çünkü yaklaşık 40 bin köyün 35 bininde okul ve öğretmen yoktur. O yıllarda<br />

şartların zorlamasıyla bulunan geçici çözümlerden biri eğitmenliktir (Uygun,<br />

2<strong>00</strong>2). 1935 yılında az nüfuslu köylerde açılacak 3 sınıflı okullara geçici de olsa eğitmen<br />

yetiştirmek için askerliklerini çavuş olarak yapmış olanlardan yararlanma<br />

düşüncesi ortaya atılmış ve bir komisyon kurulmuştur. Yedi kişilik bu komisyonda<br />

Emin Soysal da vardı. Köye uygun yeni tip öğretmen yetiştirme düşüncesi bu komisyonda<br />

tartışılıp kabul edilmiştir.<br />

Soysal’ın da bulunduğu köy eğitimi komisyonunda eğitmenli köy okullarının<br />

program esasları belirlenmiş ve üç yıllık köy ilkokullarında okutulacak ve gezici başöğretmenlerin<br />

eline verilecek kitaplar yazılmıştır. Tüm bu işlerde Soysal, aktif görevler<br />

üstlenmiş ve işlerin organizasyonunu sağlamıştır. O, Türkçe ve okuma-yazma<br />

metinleri üzerinde çalışmış ve kitap yazımına bizzat katılmıştır (Uyar, 2<strong>00</strong>0; Yalman,<br />

1937; Soysal, 1942).<br />

Eğitmenli köy okullarının programlarını yapan, eğitmen kılavuzlarını, yönetmeliğini<br />

ve Köy Eğitmenleri Kanunu taslağını hazırlayan komisyon, işi bitince dağılmıştır.<br />

Her üye kendi asli görevine dönmüş fakat İlköğretim Müfettişi olan Soysal,<br />

Eskişehir Çifteler Eğitmen Deneme Kursu’nun yöneticiliğine getirilmiştir. Soysal,<br />

eğitmen kursunun eğitim şefi olarak “öğretim metotları” dersine kendisi girmiş ve<br />

“öğretmenlik bilgisi” uygulama derslerini Ankara köylerinde organize ederek bu<br />

denemenin başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştır (Uyar, 2<strong>00</strong>0).<br />

Köy öğretmeni (eğitmeni) yetiştirme konusundaki bu deneyim, Soysal’ın otoritesini<br />

ve saygınlığını artırmıştır. Bu sırada yeni tipteki öğretmeni yetiştirecek köy<br />

öğretmen okulları fikri olgunlaşmış ve açılması düşünülen ilk kurumlardan birisine<br />

Soysal atanmıştır. Onun, köy enstitülerinin doğuşuyla ilgili tespitleri şöyledir:<br />

“Eğitmen işlerine başladığımız günden beri İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürlüğü yapan Hakkı<br />

Tonguç da eğitmen işinden sonra köy öğretmen okulları (köy enstitüleri) işini düşünüyor ve<br />

benimsemiş bulunuyordu. Kendisiyle gece gündüz sık sık buluşuyoruz. Köylerde yatıyor,<br />

sabahlara kadar sıtma tutmuş gibi köy işleri üzerine düşünüp konuşuyoruz.” Enstitülerin<br />

kuruluşunda eğitmen yetiştirme deneyiminin belirleyici bir etkisi vardır. Bunu<br />

Tonguç (1998: 528) şöyle ifade etmiştir: “Köy enstitüleri teşkilatı, eğitmen teşkilatının üzerine<br />

kurulabilmiştir.” İzmir Kızılçullu’daki Amerikan Koleji’nin satın alınmasıyla yeni<br />

tipteki köy öğretmenini yetiştirecek iki deneme okulundan biri olacak Kızılçullu’daki<br />

öğretmen okulunun müdürlüğüne Tonguç, Soysal’a teklif eder (Diğer deneme okulu<br />

Eskişehir Çiftelerdedir ve Müdürü Rauf İnan’dır). Soysal, önce tereddüt eder, ama<br />

“okulun programının ve organizasyonunun yapılmasında tam yetki alarak” Tonguç’un teklifini<br />

kabul eder. Soysal (1942: 33) tereddüdünün gerekçesini Tonguç’a şöyle ifade<br />

etmiştir: “Bu iş öteki gibi değildir. Uzun zaman ister. İlmî ve zor bir iştir. Müfredatı yok.<br />

Talimatı yok. Ona göre yetişmiş elemanları yok. Beni gönderirseniz, yarın vekil değişir. Sen<br />

değişirsin. Sizden sonrakiler klasik usullerle, köhne kanunlara göre hareket ederler. Ben de<br />

yanarım...”<br />

152<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

Soysal’ın İzmir Kızılçullu Eğitmen Kursu ve Köy Enstitüsü Müdürlüğü<br />

1942’ye kadar sürmüştür. Ancak onun, İzmir’deki bu göreve getirilişinden hemen<br />

sonra Bakan Yücel ve okulun bağlı olduğu İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü Tonguç’la arası<br />

açılmaya başlamıştır. Onun Bakanlıktaki yöneticilerle arasının açılmasının en önemli<br />

nedenlerinden biri eleştirel kişiliğidir. 1942’de hakkında açılan bir soruşturma ile görevinden<br />

alınmıştır. Soruşturma, mahkemeye intikal etmiş ve mahkeme, 22.11.1944<br />

tarih ve 39/1944 sayılı kararı ile bir suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesi ile sonuçlanmıştır<br />

(Soysal, 1947: 4).<br />

Soysal, köy enstitüleri fikrinin gelişim ve uygulama aşamalarında önemli rol<br />

üstlenmiştir. Ancak onun, belki de açık sözlü ve eleştirel kişiliğinin de etkisiyle, merkezî<br />

yöneticilerle arası açılmış ve 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan<br />

sonra Köy Enstitüleri Sistemi hakkındaki fikir ve uygulamaları engellenmiştir.<br />

Soysal’ın eğitim anlayışını, eğitmen yetiştirme deneyimi ve köy enstitüsü<br />

müdürlüğü sırasındaki uygulamalarında ve onun enstitüler hakkında çok az eserlerin<br />

verildiği dönemlerde yayınladığı kitaplarda görebiliriz.<br />

Soysal’ın köy öğretmeni yetiştirme fikir ve uygulamaları Kanad’ın etkisinde<br />

gelişmiştir (Kanad için bkz: Uygun, 2<strong>00</strong>2). O, bunu şöyle ifade eder (Soysal, 1942: 32):<br />

“Köy enstitülerinin fikir, plan ve projesinin senelerce Gazi Terbiye Enstitüsü Pedagoji Şubesi<br />

şefliği yaparak memlekete bir çok kıymetli elemanlar yetiştiren, değerli ve beynelmilel ayarda<br />

eserler yazan bir Türk terbiyecisine ait olması övünülecek bir hadisedir.” O, “Köy<br />

Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu Köy Enstitüsü” adlı kitabında Kanad’ın 24 Mart<br />

1935’te Kurun Gazetesi’nde yazdığı “Yarının Muallimleri Nasıl Yetiştirilmeli” başlıklı<br />

köy öğretmenini yetiştirmeye dönük makalesine yer vermiştir. O, aynı kitabında<br />

1937’de köy öğretmen okulunun bir Kızılçullu’da bir de Eskişehir’de açılmasına ilişkin<br />

verilen emrin genel hatlarını sıraladıktan sonra, şu değerlendirmeyi yapmıştır<br />

(Soysal, 1942: 35):<br />

“Bu emir, ruh ve hedef bakımından Fikret Kanad’ın projesine göre idi. Fakat tecrübe<br />

olarak açılan bu müessesenin işlemesi yönünden zamanın bazı klasik durumunu da gözetmişti.<br />

Bu emirden başka elimize verilmiş talimat, müfredat ve direktif yoktu. İş başına gelirken<br />

Fikret Kanad’la bir gün gece saat 3’e kadar işin fikriyatı üzerine konuştuk.” Daha sonraki<br />

yıllarda Kanad’ın yeğeni ile evlenen Soysal’ın Kanad’la sık sık görüştüğü ve köy<br />

öğretmeni yetiştirme konusunda görüş alış verişinde bulunduğu anlaşılmaktadır.<br />

Kırby (1962:136-196), köy şartlarına göre ve köyün ihtiyaçlarına cevap verecek<br />

yeni tipteki Kızılçullu ve Çifteler’de açılan bu okulların, köy öğretmeni yetiştirme<br />

konusunda deneme okulları olduğunu belirtmekle birlikte, köy enstitülerin esasını<br />

Soysal’ın başında bulunduğu Kızılçullu’nun değil Çifteler olduğunu iddia etmiştir.<br />

Kırby, Soysal’ın başında bulunduğu Kızılçullu denemesinin daha başarılı gösterildiğini<br />

kabul etse de Soysal’ı ve onun eğitim anlayış ve uygulamalarını eleştirmekten<br />

geri durmamış ve Kızılçullu’daki başarıyı başka etkenlere bağlamış ve bu başarının<br />

Soysal’ın girişimleri ile abartıldığını ileri sürmüştür. Kuşkusuz bu konu tartışmalıdır.<br />

17 Nisan 1940’ta çıkan 3803 sayılı kanunla bu kurumlar “Köy Enstitüsü” adını almıştır.<br />

Kırby’nin (1962: 147) köy enstitüsü modeli tartışmalarındaki bir değerlendirmesi<br />

de şöyledir: “17 Nisan 1940 tarihinden itibaren Kızılçullu, ismi olarak bir Köy Enstitüsü idi,<br />

fakat gerçekte Temmuz 1942’de Emin Soysal’ın görevinin sona ermesine kadar, daima “köy<br />

öğretmen okulu” karakterini muhafaza etmiştir. Bu itibarla, Kanad ve Soysal “Köy Enstitüsü”<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 153


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

dedikleri zaman yalnız Soysal’ın Kızılçullu’sunu kabul ederler. (Biz) Köy Enstitüsü dediğimiz<br />

zaman buna Kızılçullu dahil değildir.” Enstitülerin kurucusu Tonguç’un da (1998: 599-<br />

656 - ilk baskısı 1939), Köy Enstitüsü olarak Kızılçullu’dan değil de Çifteler Köy<br />

Enstitüsü’nden bahsetmesi düşündürücüdür. Burada bu tartışmalara girilmeyecektir.<br />

Ancak kısaca şunu ifade etmekte yarar vardır: Soysal, Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan<br />

sonra adı Kızılçullu Köy Enstitüsü olan kurumun başında 1942’ye kadar<br />

Müdürlük görevinde bulunmuş ve 1942’de buradan mezun olan öğrenciler Köy<br />

Enstitüsü diplomasını almıştır.<br />

Soysal (1942: 41), her ne kadar tartışmalı bir iddia da olsa (bkz: Kırby 1962;<br />

Türkoğlu 2<strong>00</strong>0; Tonguç 2<strong>00</strong>1), bu kurumlara “köy enstitüsü” adının ilk defa kendisi<br />

tarafından verildiğini ileri sürmüştür. 1937’de Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde stajyer<br />

olarak göreve başlayıp daha sonraki yıllarda diğer köy enstitülerinde yöneticilik<br />

yapan Gedikoğlu, 1971’de yazmış olduğu kitabında böyle bir ayrım gözetmemiştir.<br />

Hatta o Kırby’nin Soysal’a yönelik eleştirel yaklaşımını şu sözleriyle eleştirmiştir<br />

(Gedikoğlu, 1971: 354): “Köy Enstitülerini doğurabilmenin sancılarını çekenleri, alın teri<br />

dökenleri hiçe saymanın pervasızlığına düşmenin yeri yoktur. Olayları kişisel sataşmalar, kaprisler,<br />

kin ve garezler açısından değil, tarafsız ve nesnel bir görüşle olduğu gibi değerlendirmeye<br />

çalışmalıyız.”<br />

Soysal, Türkiye’de köy eğitimi üzerine kafa yoran ve klasik okul anlayışının<br />

dışında yeni bir okul modeli kurma şansı yakalamış ender bir eğitim bilimcidir. O,<br />

genelde eğitim özelde köy eğitimi ve köy öğretmeni yetiştirme konusundaki fikir ve<br />

uygulamalarını “Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi” adlı kitaplarında somut bir şekilde<br />

ortaya koymuştur. Soysal’ın Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi, bir tecrübe okulu<br />

olarak süreç içerisinde geliştirilmiştir. Köy Enstitüleri Sistemi içinde Kızılçullu Köy<br />

Enstitüsü’nün ayrı bir yeri vardır. Çünkü Soysal, bu enstitüde diğerlerinden farklı<br />

olarak sınırlı da olsa düşüncelerini hayata geçirme fırsatı bulmuştur. O, teorisyen bir<br />

eğitimci olmamakla birlikte özgün okul modeli geliştirebilen etkili bir gözlemci ve<br />

uygulamacıdır. Ancak onun düşünceleri, 1940- 1946 yılları arasında kabul görmemiştir.<br />

Enstitü müdürlüğü 1942’ye kadar devam etse de düşüncelerinin hayata geçirilmesi<br />

kısmen sınırlı kalmış ve diğer enstitülerdeki etkisi engellenmiştir.<br />

Soysal, kendisinin eğitim anlayışını “kültür” kavramıyla açıklamıştır. Onun<br />

bu konudaki görüşleri şöyledir (Soysal, 1943: 198): “Bizde epeyce bir zamandan beri “kültür”<br />

tabirinden sadece edebiyat, felsefe, tarih, coğrafya, fen ilâ… gibi olanları kitaptan, kulaktan<br />

kazanılan bilgi manasında kullanılmakta ve mekteplerimizde de sadece nazarî alanda<br />

malumat verilerek gençlerin kültür sahibi olacağı kanaati takip edilmektedir. Bu yönde o derece<br />

ileri gitmişizdir ki, mesela bir okuyucu Göte’nin Şarlote’yi nerede öptüğünü bilirse derin<br />

kültür sahibi, bilgili adam deniyor da, öbür tarafta birisi çok güzel hayvan yetiştirse veya<br />

üzüm ıslah etse, ilâ… bunun bilgi ve görüşüne kültür, kendisine de kültürlü demiyoruz. Bu,<br />

bize mektepçiliğimizde ve dolayısıyla hayatımızda çok pahalıya mal olmuştur. 1937’den itibaren<br />

Kızılçullu Enstitüsü Müfredatını yaparken mümkün mertebe kültür kelimesinin bu dar<br />

anlayışından kurtulmaya çalıştık.” O hayata dönük, işe yarar bir eğitim anlayışını<br />

savunmuştur. O, köy enstitüsünü klasik öğretmen okullarından farklı düşünmüş, köy<br />

çocuklarının bilhassa ileride yalnız öğretmen değil, köyler için elverişli çeşitli iş ve<br />

meslek adamları yetiştireceği için okulun bünyesinde özellikle ziraat, sanat ve köylüsel<br />

hayat ve hürriyet bakımından tamamen farklı bir “iş okulu” olarak görmüş ve<br />

çalışmıştır.<br />

154<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

Soysal’a (1942: 45) göre, “köy enstitüsü, ne sadece bir sanat ve teknik okulu, ne de<br />

zirai üretim amacıyla açılan ziraat müessesesi ve ne de bugünkü hayat dinamizmi karşısında<br />

ölmüş, nazari malumat veren ezberci muallim mektebi değildir. Karakterli, becerikli, kültürlü,<br />

iradeli ve mütefekkir; köyün ihtiyacına elverişli öğretmen yetiştirecek müessesedir.”<br />

Köy enstitüleri “iş eğitimi” ilkesini esas almış kurumlardır. Ancak bu okullardaki<br />

iş eğitimi uygulamaları tartışmalı bir konudur (Uygun, 2<strong>00</strong>7). Soysal’ın iş eğitimi<br />

anlayışında üretim, amaç değildir. Üretim, işin bir tür verimliliğe dönüşen sonucudur.<br />

Amaç, eğitimdir. Onun, Kızılçullu Köy Enstitüsü’ndeki iş eğitimi uygulamalarına<br />

ilişkin bazı değerlendirmeleri maddeler halinde şöyle sıralanabilir (Soysal, 1940;<br />

Soysal, 1943):<br />

• Yaparak öğrenme, iş, faaliyet diye pedagoji kitaplarında ileri prensipler olarak<br />

görülen yöntemlere yer verilmiştir.<br />

• Çocukların iş içinde istidat, beden ve ruh gelişimlerini üretime feda etme<br />

yoluna ve böylece basit ruhlu, düşüncesiz, yaptığı işte şuur sahibi olmayan<br />

adamlar halinde yetişmelerine katiyen meydan verilmemeye çalışılmıştır.<br />

• İşlerde irade kadar bilgiye, zihne, estetik ve sosyal duyguya, ilgiye de yer ve<br />

önem verilmiştir.<br />

• Çocukların kültür, sanat ve meslekî yönden bütün olarak gelişimlerine özen<br />

gösterilmiştir. Onların diğer alanlarda yetişmelerini ihmal edip, temrinlerini,<br />

teknik esasları da bırakıp bütün binaları tamir ve inşa için tutulan usta ve<br />

amelelerle bir hamlede bitirmeye çalışılmamıştır. Her sınıf, inşaatta kendi<br />

sanat müfredatını ilerletmek ve tamamlamak üzere çalıştırılmıştır. Asıl gaye,<br />

öğrencinin planlı, esaslı ve evsaflı bir surette yetiştirilmesidir.<br />

• “İş eğitimi” ilkesine göre yapılan eğitimde üretim de doğaldır. Yapılan binalar,<br />

açılan kanallar, dikilen elbiseler hep işin ürünleridir. Ancak bunlarda<br />

çocukların körpe vücut ve ruhları, yaş ve seviyeleri, diğer derslerle olan<br />

münasebet ve ilgili güçleri gözetilmelidir. Üretimde Kızılçullu’da makul,<br />

doğru yol tutulmuştur.<br />

Soysal’ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri köy enstitülerindeki “iş<br />

eğitimi” uygulamalarıdır. Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde iş eğitimi uygulamaları diğer<br />

enstitülere de örnek olacak şekilde gerçekleştirilmiştir (Soysal,1942: 63): “Bütün bu<br />

işler kendilerine ayrılan zaman ve ders saatlerinde muntazaman diğer ders ve işleri sekteye<br />

uğratıp ihmal ettir<strong>med</strong>en, öğrencilerin ruh ve bedenlerindeki ahenkli inkişafı gözeterek yapıldı…<br />

İş prensibindeki bu noktayı kavrayamayanlar ya nesli sadece kötü bir amele ruhlu kafasız<br />

puroleter halde yetiştirmeyi kendilerine gaye edinenlerdir; yahutta bilgisizlik, sathilik<br />

yüzünden bu hataya düşenlerdir. Halbuki bu çocuklar her şeyden evvel öğretmen olacaklar;<br />

öğretmen ise yine her şeyin üstünde bilgi, görüş ve düşünüş sahibi olan adam demektir.”<br />

Soysal, tüm köy enstitülerini ortak bir okul modeli olarak görmüş ve eğitmenlik<br />

uygulamasını başarıyla tamamlayıp yeni bir denemenin başına geçtiğini<br />

düşünerek Kızılçullu Köy Enstitüsünü bir hayat okulu olarak tasarlamaya çalışmış ve<br />

bu kurumun 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan sonra açılan<br />

diğer enstitülere de model olmasını istemiştir. Ancak bu süreçte bazı gelişmelerin<br />

köy enstitüsü sisteminin oluşturulmasında eleştirilerde bulunduğundan aleyhine<br />

döndüğü için, sistem içerisinde “Kızılçullu’da bir çıbanbaşı” olarak görülmüş (Uyar,<br />

2<strong>00</strong>0: 228); görüş ve önerileri merkezi yöneticiler tarafından dikkate alınmamıştır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 155


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

Soysal’ın eğitmenlik uygulaması ve köy enstitülerine yönelik bazı eleştirileri<br />

ve değerlendirmeleri maddeler halinde şöyle sıralanabilir (Soysal, 1945):<br />

• İlk eğitmen kursuna önem verilmişti. Maalesef, her işte olduğu gibi bu iş de,<br />

başlanıldığı gibi devam ettirilmemiştir. Köy enstitülerine bağlanan bu kurslar,<br />

daha ziyade Enstitülerin inşaat işlerine yarayan birer angarya müessesesi<br />

halini almıştır.<br />

• Köy enstitüleri son derece acele ile ve yalnız kemiyet ele alınarak ve düşünülerek<br />

kurulmuştur.<br />

• Enstitülere 1940’tan sonra haddinden fazla öğrenci alma düşüncesiyle,<br />

öğrenci seçim işinde gözetilen esaslara uyulmamıştır.<br />

• Birden bire her birinde 8<strong>00</strong>- 12<strong>00</strong> öğrenci toplanan köy enstitüsü açınca bunlara<br />

idare amirleri ve yüzlerce öğretmen bulabilme güçlüğü baş göstermiştir.<br />

Bu yüzden köy enstitülerine % 90’dan fazla ilköğretmen okulu mezunları,<br />

öğretmen olarak tayin edilmiştir.<br />

• Bir çok enstitü, kendi iaşe masraflarını karşılama kaygısıyla ekme, biçme<br />

sevdasına düşmüş ve öğrencilerin öğretmen olma amacına göre yetişmelerini<br />

ihmal etmiştir.<br />

• Bazı enstitülerde üretim, çocukların eskittikleri ayakkabıları bile karşılayamamıştır.<br />

Böylece, enstitülerde üretim meselesini ilgililer tamamen yanlış ve<br />

hatalı istikamette tutmuşlardır. Halbuki, bu müesseseler kurulurken gaye:<br />

gençleri üretim içinde fennî bilgi ve itiyat kazandırarak yetiştirmekti…<br />

Enstitülerin kurucu müdürlerinden biri olarak Soysal’ın köy enstitülerine<br />

yönelik eserleri ve görüşleri dikkate alınmadan köy enstitülerini objektif olarak anlamak<br />

güçtür. Onun eleştirilerinde de öznel bir çok değerlendirmeye rastlanabilir.<br />

Ancak köy enstitüleri konusunda araştırma yapanların, Soysal’ın eserlerini görmezlikten<br />

gelmesi veya onun köy enstitülerine yönelik görüş ve fikirlerine eleştirel bir<br />

yaklaşım sergileyerek kusursuz bir köy enstitüsü sistemini modelize etmesi, bilimsel<br />

anlayışla pek bağdaşmamaktadır. Türk eğitim tarihinde Soysal, köy enstitüsü sisteminin<br />

gelişim ve değişiminde önemli bir rol üstlenmiştir.<br />

4. Köy Enstitüleri Tartışmalarındaki Yeri ve Köy Enstitülerinin Değişim<br />

Geçirdiği Dönemlerdeki Politik Etkisi<br />

1946’da çok partili hayata geçildikten sonra köy enstitülerinde önemli değişikliklere<br />

gidilmiştir. Seçimlerden sonra Millî Eğitim Bakanı H. Âli Yücel ve İlköğretim<br />

<strong>Genel</strong> Müdürü İ. Hakkı Tonguç görevlerinden alınmış ve köy enstitüleri konusunda<br />

değişim isteklerine açık yöneticiler (Bakanlığa sırasıyla R. Şemsettin Sirer ve Tahsin<br />

Banguoğlu, İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürlüğüne ise Y. Kâzım Köni) iş başına getirilmiştir.<br />

Köy enstitüleri konusundaki tartışmalar, seçim öncesi her iki büyük parti (CHP ve DP)<br />

tarafından ciddiye alınmış ve köy enstitülerinin “düzeltilmesi”, “iyileştirilmesi” ve<br />

“takviye” edilmesi yönünde yeni fikirler ileri sürülmüştür. Köy enstitülerine yönelik<br />

yeni fikir ve eleştirilerin temel dayanaklarından birisi, belki de en etkilisi eski bir köy<br />

enstitüsü müdürü olan Soysal’dır. Onun 1945’te yayınladığı “İlköğretim Olayları ve Köy<br />

Enstitüleri” adlı kitabı, Cumhurbaşkanı İnönü’ye ulaşacak kadar geniş yankı yaratmıştır<br />

(Görüşme: Yalçın Soysal). Soysal, 1946’dan 1950’ye kadar da eski bir köy enstitüsü<br />

müdürü olarak artık Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Bu süreçte köy enstitü-<br />

156<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

leri ile ilgili yeni düzenlemelerde O’nun otoritesi, hem TBMM üyelerinin hem de iş<br />

başında olan yöneticilerin üzerinde önemli bir etki oluşturmuştur.<br />

1946-1950 yılları arasında köy enstitüleri üzerinde yapılan düzenlemeler, özellikle<br />

bazı enstitülü öğretmen, yazar ve araştırmacılar tarafından enstitü felsefesinden<br />

uzaklaşma ve yozlaşma olarak görülmüştür (Uygun, 2<strong>00</strong>7: 201). Ancak çok partili<br />

siyasi yaşama geçildikten sonra enstitülerdeki düzenlemelerin bir ihtiyaç olduğunu<br />

savunanlar da az değildir. Enstitülerdeki değişimin ihtiyaç olduğunu ileri süenlerin<br />

başlıca gerekçeleri şöyle sıralanabilir (Soysal, 1945; Gedikoğlu, 1971; Yiğit, 1992;<br />

Akyüz, 2<strong>00</strong>7; Uygun, 2<strong>00</strong>7):<br />

• Uygulamada hem öğretmen, hem de ziraatçi veya sanatkâr yetiştirmenin<br />

mümkün olmayacağı anlaşılmıştır. Buradan yetişen öğretmen adayları kültür<br />

ve meslek bilgisi açısından eksik yetişmektedir.<br />

• Tek parti döneminde açılan bu okulların sol eğilimli bireyler olarak yetiştiklerine<br />

ilişkin iddialar vardır.<br />

• Öğrenciler, iş alanlarında fazla mesai harcamaktadırlar. Programları öğretmen<br />

yetiştirme yönünden zayıftır.<br />

• Köy öğretmeni ve şehir öğretmeni ayrılığı oluşturulmuştur ve bu mesleğin<br />

saygınlığına gölge düşürmüştür.<br />

• Öğretmenlerin kendi köylerine “başöğretmen” olarak atanması ve 20 yıl<br />

mecburi hizmete tabi tutulması rahatsızlık oluşturmuştur.<br />

1940- 1946 yılları arasında köy enstitüleri uygulamalarında görüş ve önerileri<br />

dikkate alınmayan Soysal, 1946’da parlamentoya girerek köy enstitülerinin düzenlenmesi<br />

çalışmalarında aktif bir rol üstlenmiştir. Bu düzenleme çalışmalarında bir parlamenter<br />

olarak onun ne kadar etkili olduğu tartışılabilir. Ancak 1946 sonrası yapılan<br />

düzenlemeler ile onun düşünceleri arasındaki paralellik az çok bir fikir verebilir.<br />

1946-1950 yılları arasında enstitülerde yapılan bazı değişiklikler şöyle sıralanabilir:<br />

• Enstitülerin yönetici ve öğretmenlerinin kadrolarında önemli bir değişikliğe<br />

gidilmiştir. Buralara daha çok Gazi Terbiye Enstitüsü’nden mezun, enstitülü<br />

öğretmenlerin anlatılarına göre milliyetçi (Uygun, 2<strong>00</strong>7) öğretmenler<br />

atanmıştır.<br />

• Enstitülerin yeni bir öğretim programı yapılmıştır (1947). 1947 programının<br />

en önemli özelliği, enstitülerin bir sanat okulu olmadığı gerekçesiyle hazırlanmış<br />

ve bu kurumları üretim amacından uzaklaştıracak şekilde tasarlanmış<br />

olmasıdır.<br />

• Enstitü çıkışlı öğretmenlerin ve eğitmenlerin atanmasında yeni bir düzenlemeye<br />

gidilmiştir. Başöğretmenlikler, enstitülü genç öğretmenlerden alınmış;<br />

birden fazla öğretmeni olan okullarda bu görev kıdemli olana verilmiştir.<br />

Öğretmenlerin ücretlerinde yeni düzenlemelere gidilmiştir.<br />

• Yeni bir “Köy Enstitüleri Yönetmeliği” hazırlanmıştır (25.03.1947).<br />

• Yüksek Köy Enstitüsü’nün yönetmeliği değiştirilmiş ve ardından bu kurum<br />

kapatılmıştır.<br />

• 3803 ve 4274 sayılı köy enstitüleri kanunlarında önemli değişikliklere gidilmiş<br />

ve yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 157


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

Türkoğlu’nun (2<strong>00</strong>0: 551), Soysal’ın Türkiye Büyük Meclisi’ndeki etkileriyle<br />

ilgili değerlendirmeleri şöyledir: “Kızılçullu Müdürü Emin Soysal, Maraş bağımsız milletvekili<br />

olarak meclise girmiş, daha önceden de tanışıp anlaştığı Bakan Sirer’le bu konuda iyi bir<br />

ikili oluşturmuştu. (…) Mecliste Emin Soysal, Bakan olarak Sirer’e Enstitülerle ilgili soru<br />

yönelterek bir çok sav öne sürüyor, ‘bu konuda ne yaptınız’ diyor, ondan yanıt istiyordu. ‘Türk<br />

öğretmeninin başka işleri bırakıp ne zaman yalnızca millî şuurun gelişmesine ağırlık vereceği,<br />

solculuk yuvası olan Yüksek Köy Enstitüsü’nün hala niçin kapatılmadığı’ gibi sorulardı bunlar.<br />

Enstitülerde dinsizliğin, ahlâksızlığın, solculuğun başını alıp gittiğini söylüyordu. Bu<br />

eleştiriler sırasında Emin Soysal, Yücel ve Tonguç’a o kadar olmayacak hücumlarda bulunuyordu<br />

ki kimi yandaşı milletvekilleri bile kişilik haklarına saldırmaması konusunda onu uyarmak<br />

zorunda kalmıştı. Ama yeni Millî Eğitim Bakanı Sirer’in aradığı Meclis ortamı yaratılmıştı.<br />

Böylece yapmak istedikleri oylanmasa da onaylanmış oluyordu.” Türkoğlu’nun bu<br />

değerlendirmeleri Soysal’ın enstitülerin değişim döneminde etkili olduğunu göstermesi<br />

açısından önemlidir. Ancak ona ilişkin atfedilen bazı sözlerin tartışmaya da açık<br />

olduğu unutulmamalıdır. Soysal (1945), köy enstitülerine karşı yönelttiği eleştirilerde<br />

amacının yıkıcı değil, bu kurumları geliştirmeye yönelik olduğunu belirtmiştir<br />

Soysal’ın eleştirel kişiliği, köy enstitülerinin değişim geçirdiği dönemde<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) oturumlarında da karşımıza çıkmaktadır. O,<br />

enstitülerle ilgili Meclise verilen değişiklik önergelerinin ne tamamen yanında ne de<br />

tamamen karşısında olmuştur. O, enstitülerin geliştirilmesi veya iyileştirilmesi için<br />

doğru bildiğini açık bir şekilde dile getirmekten çekinmemiştir. Örneğin, 3803, 4274<br />

ve 4459 sayılı Kanunların Köy Okulu, Öğretmen Evi, Köy Sağlık Memurları ve Ebeleri<br />

Evleri İnşa Ettirilmesiyle ve bazı kanunların kaldırılmasıyla ilgili 5210 sayılı kanunun<br />

görüşmesinde TBMM’nde bir maddenin tartışılması sırasında şu görüşleri ileri sürmüştür<br />

(Köy Enstitüleri İle İlgili Yasalar II 2<strong>00</strong>0: 132-138): “Muhterem arkadaşlar, komisyon<br />

kararına üç noktadan uymadığımı işaret ve imza etmiş bulunuyorum….” Bu yasanın<br />

görüşmesinde Soysal, köy okulu ve köy öğretmen evlerinin yapımının yalnız köylünün<br />

sırtına yüklenmesine karşı çıkmış ve konuşmasının devamında şunları söylemiştir:<br />

“Senelerden beri, köylüye tatbik ettiğimiz inşaat işleri, içtimai adalet yönünden<br />

Anayasamızın ruhuna aykırıdır. Bu işte tam içtimai adaleti tahakkuk ettirebilmemiz için bu<br />

şeyi, Millî Eğitim Bakanının getirdiği kanunun ruhunu şehir ve kasabalarımızda da tatbik<br />

etmek mevkiindeyiz.”<br />

Soysal’ın 1946-1950 yıllarında yapılan köy enstitüleri ile ilgili değişikliklerdeki<br />

etkisini daha iyi anlayıp yorumlamada, onun Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi ve<br />

İlköğretim Olayları ve Köy Enstitüleri adlı kitapları önemli kaynaklardır. O bu kitaplarında<br />

açıkladığı görüşlerini köy enstitülerinin değişim geçirdiği dönemlerde yapılan<br />

Meclis ve komisyon tartışmalarında da dile getirmiştir (Köy Enstitüleri İle İlgili<br />

Yasalar, 2<strong>00</strong>0). Örneğin bu görüşlerden bazıları şöyle sıralanabilir:<br />

• Köy enstitüleri, öğrencilerin nitelikli öğretmen olabilmeleri için meslekî ve<br />

kültürel yönden gelişmelerini sağlayıcı nitelikte olmalıdır.<br />

• Köy enstitüsü mezunları için 20 lira ücret ve 20 yıl mecburi hizmet rasyonel<br />

değildir.<br />

• Köylerde başöğretmenliğin yalnız enstitü mezunu öğretmenlere tahsis edilmesi,<br />

öğretmenler arasında küskünlüğe ve haksızlığa neden olacaktır.<br />

• Öğretmen köyde üretim işiyle uğraşmalıdır ancak bu uğraş onun geçim derdine<br />

düşüp mesleğini aksatmasına neden olmamalıdır.<br />

158<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

Bu tartışmalarda da görüldüğü gibi Soysal, hem köy enstitüleri sisteminin<br />

kuruluşunda hem de bu sisteme yöneltilen eleştiriler karşısında 1946-1950 yıllarında<br />

enstitüler üzerinde yapılan değişikliklerde önemli rol oynamıştır.<br />

Sonuç ve <strong>Genel</strong> Değerlendirme<br />

Soysal’ın, Türkiye’de öğretmen yetiştirme, köy okulu ve köy enstitülerine<br />

yönelik görüş ve uygulamalarıyla, 1930’ların ikinci yarısı ve 1940’lı yıllarda Türk eğitim<br />

tarihinde önemli rol üstlendiği görülmektedir. O’nun köy öğretmeni yetiştirme<br />

konusundaki düşünceleri, özgün kuramsal bir teori olmamakla birlikte, 1930’lu yılların<br />

ikinci yarısından itibaren uygulama boyutunda öncülüğünü yaptığı köye uygun<br />

öğretmen yetiştirme deneyciliği özgündür. Ayrıca köy enstitüleri sistemi içerisinde<br />

beş yıl kurucu müdürlüğünü yaptığı Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün, enstitü modelinin<br />

geliştirilmesinde ayrı bir yeri vardır.<br />

Soysal, 1937-1942 yılları arasında Kızılçullu Köy Enstitüsü modelinin geliştirilmesinde<br />

aktif bir rol üstlenmesine rağmen 1940’tan sonra köy enstitülerine yönelik<br />

düşüncelerini hayata geçirme noktasında engellerle karşılaşmış ve 1940’tan sonra<br />

açılan diğer enstitülerde etkili olamamıştır. O, köy enstitülerinde köyün ihtiyacına<br />

cevap verecek nitelikte “iş eğitimi” vasıtasıyla köycü öğretmenin yetiştirilmesini<br />

hedeflemiştir. “İş eğitimi”, diğer köy enstitülerinde onun düşündüğü gibi uygulanamamış<br />

ve bu yüzden kültür ve meslek bilgisi yetersiz öğretmen yetiştiren bu kurumlara<br />

güven sarsılmıştır. Soysal’ın 1946 sonrası köy enstitülerinin düzenlenmesine<br />

yönelik çabaları, bu kurumlara güveni sağlamaya yöneliktir. O, bu süreçte bazı<br />

düzenlemelerde etkin rol oynasa da köy enstitüleri modeli işlevselliğini yitirmiştir.<br />

Köy enstitüleri tartışmalarında, Soysal’ın eserleri bu kurumlara farklı bir bakış<br />

açısı kazandırmaktadır. Köy enstitüleri üzerine yapılan tartışmalar henüz güncelliğini<br />

kaybetmemiştir. Türkiye’de, gelenekselin dışında farklı bir okul modeli arayışı sık<br />

rastlanan bir olay değildir. Türk eğitimini çağdaşlaştırmaya çalışanlar, genelde<br />

Batıdaki gelişmeleri izlemenin veya kopya etmenin yeterli olacağını düşünmüştür.<br />

Ancak köy enstitüsü modeli bu süreçte istisnadır. Köy enstitüleri, ne Doğu Blokunda<br />

uygulanan üretim okulunun ne de Batı Blokunda uygulanan iş okulunun kopyasıdır.<br />

Köy enstitüsü modeli, Batı’daki çağdaş akımların izlerini taşımakla birlikte Türk eğitimciler<br />

tarafından geliştirilmiş bir okul sistemidir. Bu sistemin geliştirilmesinde ve<br />

değiştirilmesinde etkili bir isim olan Emin Soysal’ın köy enstitülerine yönelik görüş,<br />

tecrübe ve değerlendirmeleri yeni araştırmalara ışık tutacak niteliktedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 159


M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />

Kaynakça<br />

Akyüz, Yahya (2<strong>00</strong>7). Türk Eğitim Tarihi (M. Ö. 1<strong>00</strong>0-M. S. 2<strong>00</strong>7). Ankara: Pegem Yayıncılık<br />

Gedikoğlu, Şevket (1971). Evreleri Getirdikleri ve Yankılarıyla Köy Enstitüleri. Ankara: İş<br />

Matbaacılık ve Ticaret.<br />

Görüşme (2<strong>00</strong>2, Haziran 3). “Babam Emin Soysal” (akt. . Y. Soysal, Görüşmeci. S.Uygun). Ankara.<br />

KEÇEV (2<strong>00</strong>0). Köy Enstitüleri İle İlgili Yasalar (II Cilt). Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş<br />

Eğitim Vakfı Yayınları.<br />

KEÇEV (2<strong>00</strong>1). Basında Köy Enstitüleri (II Cilt). Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim<br />

Vakfı Yayınları.<br />

Kırby, Fay (1962). Türkiye’de Köy Enstitüleri. Ankara: İmece Yayınları.<br />

Soysal, Emin (1940 -1943). Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi I-II.<br />

Soysal, Emin (1942). Köy Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu Köy Enstitüsü. Bursa: Bursa<br />

Yeni Basımevi.<br />

Soysal, Emin (1945). İlköğretim Olayları ve Köy Enstitüleri. Bursa: Uygun Basımevi.<br />

Soysal, Emin (1947, Ekim 31). “Davam Adlı Bir Kitap Neşretmesi Münasebeti İle H. Âli Yücel’e Açık<br />

Mektup”. Tasvir Gazetesi.<br />

Soysal, Emin (1967). “Emin Soysal’ın Sicil Durumu” Özel Dosya Fotokopisi (Oğlu Y. Soysal’dan<br />

temin edilmiştir).<br />

Tonguç, Emin (2<strong>00</strong>1). Bir Eğitim Devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç (Yaşamı, Öğretisi, Eylemi).<br />

Ankara: Güldikeni Yayınları.<br />

Tonguç, İ. Hakkı (1999). Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları (Hazır. E. Tonguç). Ankara:<br />

Güldikeni Yayınları.<br />

Tonguç, İ. Hakkı (1998). Eğitim Yolu İle Canlandırılacak Köy (ilk baskı 1939). Ankara: Köy<br />

Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı.<br />

Türkoğlu, Pakize (2<strong>00</strong>0). Tonguç ve Enstitüleri. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.<br />

Uyar. Bahattin (2<strong>00</strong>0). Tonguç’un Eğitmenleri. Ankara: Öğretmen Dünyası.<br />

Uygun, Selçuk (2<strong>00</strong>2, Temmuz). “Eğitmenlikten Öğretmenliğe”. Tarih ve Toplum Dergisi.<br />

Uygun, Selçuk (2<strong>00</strong>7). Tanıkların Dilinden Bir Dönem Öğretmen Okulları (İlköğretmen<br />

Okulları ve Köy Enstitüleri). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.<br />

Uygun, Selçuk ve Diğerleri (2<strong>00</strong>2). Reform Pedagojisi Eğitim Bilimleri Okul Reformu Öğretmen<br />

Eğitimi ve Dr. Halil Fikret Kanad. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri<br />

Fakültesi Yayınları.<br />

Yalman, A. Emin (1937, Sonkanun). “Köye Işık Taşıyacak Köylüler…” Kültür Bakanlığı Dergisi.<br />

Yiğit, Ali Ata (1992). İnönü Dönemi Eğitim ve Kültür Politikası. İstanbul: Boğaziçi Yayınları.<br />

160<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Selçuk Uygun<br />

THE LIFE OF M. EMİN SOYSAL AND HIS POSITION<br />

IN THE HISTORY OF VILLAGE INSTITUTES<br />

Selçuk UYGUN*<br />

Abst ract<br />

The aim of this research is to discuss M. Emin Soysal’s, who worked at<br />

important positions in the period of teacher educations were increased in variety<br />

in Turk Education History, life and his effects on Village Institutes’ history.<br />

He was one of the first founder managers of the Village Institutes and, was a<br />

Member of Parliament in the Village Institutes changing period. Because of this,<br />

his position, in Village Institutes’’ history, is worth to research. In this research,<br />

the data, based on written resources, were discussed by historical method and<br />

evaluated. In research findings, it was found that Soysal had an important position<br />

on enlightening Village Institutes. It is understood that Soysal had different<br />

expression in discussions about Village Institutes. According to him, the<br />

Institutes ai<strong>med</strong> at training well-qualified teachers who were appropriate for<br />

village. But in the Institutes, where the students numbers and quotas increased<br />

in a short period, there was backed out of the thought of ai<strong>med</strong> at training wellqualified<br />

village teachers. His relative effect, on foundation of Village Institute,<br />

was limited with Kızılçullu Village Institute. However there was Soysal’s political<br />

effect, as relatively, on the arrangements which about the Institute and were<br />

made after the years of 1946.<br />

Key Words: M. Emin Soysal, teacher education, history of education,<br />

village institutes<br />

* Asst. Prof. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart University, Faculty of Education, Department of<br />

Educational Sciences Çanakkale.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 161


İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREVLİ<br />

MÜDÜRLERİN İLETİŞİM STİLLERİ<br />

Canan ÇETİNKANAT*<br />

Mesut SAĞNAK**<br />

Özet<br />

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim<br />

stillerini belirlemektir. Veri toplama aracı olarak, Kremer-Hayon ve<br />

Wubbels (1993)’in geliştirdikleri müdür etkileşim anketi kullanılmıştır. Anket,<br />

liderlik, yardımseverlik/cana yakınlık, anlayışlılık, sorumluluk/serbestlik,<br />

kararsızlık, memnuniyetsizlik, azarlayıcılık ve kuralcılık boyutlarına ilişkin toplam<br />

62 maddeden oluşmaktadır. Araştırmaya Niğde İl merkezinde bulunan 21<br />

ilköğretim okulunda görevli 305 öğretmen katılmıştır. Elde edilen veriler, araştırmanın<br />

amacına uygun olarak aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi, varyans<br />

analizi, Tukey testi istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir.<br />

Araştırmanın sonuçlarına göre, ilköğretim okullarında görevli öğretmenlerin,<br />

müdürlerin en yüksek düzeyde liderlik ve en düşük düzeyde memnuniyetsizlik<br />

davranışı gösterdiklerini algıladıkları belirlenmiştir. Müdürlerin davranışlarına<br />

ilişkin öğretmen algıları, kıdem, cinsiyet ve branş değişkenlerine göre farklılaştığı;<br />

eğitim durumu değişkenine göre bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.<br />

Anahtar Sözcükler: Müdürlerin kişiler arası davranışları, müdürlerin<br />

iletişim stilleri, etkileşim<br />

Gi riş<br />

Örgüt ve yönetimin çeşitli tanımları, bunlar arasındaki ilişkiye yön vermektedir.<br />

Örgüt, üyeleri arasındaki ilişkilerin bir örgüsüdür (Bursalıoğlu, 1994, 14).<br />

Yönetim, diğer kişilerin çabaları yoluyla amaçların başarılması olarak tanımlanabilir.<br />

Bir yöneticinin karşılaştığı bir durumu analiz etmesi, bunun sonucunda yararlı<br />

çözümler bulması, planlanan değişikliklerin etkilerini ve sonuçlarını görmesi, gerekli<br />

öğeleri örgütlemesi ve denetimi sağlaması iyi bir iletişim sisteminin kurulmasıyla<br />

sağlanabilir (Can, 1997, 250).<br />

Formal bir örgütün temel öğeleri, ortak amaç, bu ortak amaca katkıda bulunmaya<br />

istekli bireyler ve iletişimdir. Açıktır ki, iletişim olmadan anlaşılmış ve benimsenmiş<br />

bir ortak amaç, böyle bir ortak amaca katkıda bulunmak isteyenlerin eşgüdümlenmiş<br />

bir çabası söz konusu olamaz (Aydın, 1991, 146).<br />

İletişim, Latincede paylaşma anlamına gelen communis kelimesinden çıkarılmış<br />

bir terimdir. İnsan davranışını değiştirmek amacıyla her türlü kavram ve sembo-<br />

* Prof. Dr.; Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />

** Yrd. Doç. Dr.; Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />

162<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

lün iletilme süreci olarak tanımlanabilir (Bursalıoğlu, 1994, 117). Pek çok tanımı<br />

bulanmakla birlikte iletişim, kaynak ve hedef arasında davranış değişikliği oluşturmak<br />

amacıyla bilgi, fikir, tutum, duygu ve becerilerin anlamlarının ortak kılınma<br />

süreci (Çetinkanat, 1994, 96) olarak tanımlanabilir.<br />

İnsanlar sürekli olarak birbirleriyle etkileşim içindedirler. Bu nedenle insan<br />

davranışları bir bakıma toplumsal davranış olarak görülebilir. İşte insanlar arasında<br />

etkileşimi sağlayan araç iletişimdir. Böylelikle kişiler algılarını, isteklerini, duygu ve<br />

değerlerini, tutumlarını ve ihtiyaçlarını açığa vurabilirler (Can, 1997, 251).<br />

Geniş anlamda iletişim süreci insan davranışını değiştirmek, örgütte bir<br />

haberleşme ağı kurmak, kişiler ve gruplar arası ilişkileri geliştirmek, yetkinin görevlerini<br />

gerçekleştirmek ve etkili bir koordinasyon sağlamak amaçlarıyla kullanılır.<br />

Karar yönetim açısından ne kadar önem taşıyorsa, iletişim örgüt açısından o kadar<br />

önemlidir (Bursalıoğlu, 1994, 114).<br />

Ortak bir amacın gerçekleşmesi için iki ya da daha fazla kişinin bireysel rollerinin<br />

eşgüdümü zorunlu olduğunda, bir örgüt oluşmaktadır. Bu durum, iletişimi<br />

zorunlu kılmaktadır. Bir başka anlatımla, iletişim olmadan örgüt olamaz. İletişim<br />

olmadan ortak bir amacın oluşturulması, bu ortak amaç doğrultusunda bireysel çabaların<br />

eşgüdümlenmesi olanaksızdır. İletişim bir araçtır. Formal bir örgütü oluşturma,<br />

örgüt amaçlarına açıklık kazandırma, anlaşılmasını ve benimsenmesini sağlama,<br />

bireysel ve grup çabalarını ortak amaçlar doğrultusunda eşgüdümleme aracıdır<br />

(Aydın, 1991, 146).<br />

Araştırmacılar otuz yılı aşkın bir süredir, sosyoloji, örgütsel davranış, örgütsel<br />

iletişim gibi alanlarda örgütsel yapı içinde kişiler arası iletişim ilişkilerinin önemini<br />

araştırmaktadır. İlk olarak Barnard, bir örgütün farklı düzeylerinin ve öğelerini koordine<br />

et<strong>med</strong>e iletişimin rolüne işaret etmiştir (Reyes ve Hoyle, 1992, 163).<br />

İletişimin etkili olabilmesi için üç yönlü bir süreç olması gerekir. Örgüt içinde<br />

yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya doğru ve yatay iletişim gerekmektedir (Aydın,<br />

1991, 147). Bir örgütte yukarıdan aşağıya doğru iletişim örgüt amacını gerçekleştirmeye,<br />

aşağıdan yukarıya doğru iletişim ise personel gereksinimini karşılamaya<br />

dayanmaktadır (Celep, 1992, 302).<br />

İletişim, eğitim sürecinin temelidir (Dean, 1990, 145). Eğitim örgütlerinde etkili<br />

bir iletişimi gerçekleştirmek için yönetici öğretim kadrosu ile özdeşleşebilir, gereksinime<br />

koşut olarak iletişim kanalları oluşturabilir ve bu kanalların sürekli olarak açık<br />

olmasını sağlayabilir (Aydın, 1991, 149).<br />

Eğitim örgütlerinde kişiler arası ilişkiler, yönetim süreçleri üzerinde derin ve<br />

geniş etkiler yapar; çünkü eğitim öncelikle sosyal ve politik bir girişimdir. Özellikle<br />

küçük çaptaki ayrı eğitim kurumlarında bu ilişkiler sıklaşır ve iletişim formal olmaktan<br />

çok informal kanallar ve kapsam aracılığıyla çalışır (Bursalıoğlu, 1994, 118). Formal<br />

iletişim sistemi her zaman informal iletişim ağı ile desteklenir. İnformal iletişim, örgüt<br />

üyelerinin kişisel ve sosyal ilişkilerine dayanır. İnformal örgüt ve onun iletişim sistemi<br />

örgütsel amaçlardan çok bireysel amaçlara göre ayarlanmıştır. Bu nedenle, informal<br />

iletişim sistemi formal sistemle uyumlu ve tutarlı olmayabilir. Bu iki iletişim sisteminin<br />

birbiriyle tutarlı olması ya da olmaması, örgütsel amaçların bireysel amaçlarla ve<br />

işgörenlerin tutumları ile uyum derecelerine bağlıdır (Aydın, 1991, 148).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 163


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

İletişimde sorun düşüncelerin, konuşmadan daha hızlı olmasından kaynaklanır.<br />

Dakikada ortalama 125 kelime konuşulur ama dinlerken bile beyin bundan daha<br />

hızlı düşünce üretmeye devam eder (Wendel, 1974, 33). Bu nedenle ilişkilerin özenle<br />

ve iletişim engellerine dikkat ederek sürdürülmesi önemlidir.<br />

Okul iklimi üzerine klasik çalışmaya sahip Halpin ve Croft (1966), açık okul<br />

ikliminin önemini vurgulamış, öğretmenlerin ve müdürlerin içten davranışlarına<br />

gereksinim olduğunu belirtmişlerdir. Pek çok araştırma, pozitif okul iklimi oluşturmada,<br />

kadro geliştir<strong>med</strong>e, öğrenci başarısını, öğretmen motivasyonunu ve okulun<br />

etkililiğini sağlamada müdürlerin önemini ortaya koymuştur (Kremer-Hayon ve<br />

Wubbels, 1993, 115).<br />

Kişiler arası ilişkiler ve grup dinamiği eğitim örgütleri için daha çok önem<br />

taşır. Çünkü bu örgütler diğerlerine göre daha informal bir yapı ve hava içinde çalışır.<br />

Zaten eğitim girişiminin ham ve işlenmiş maddesi olan insan, bu ilişkilerin hem<br />

üreticisi hem de tüketicisidir (Bursalıoğlu, 1994, 24).<br />

İletişim sürecinde iki temel öğe; bilgi veren ve alandır. Ancak iletişime yön<br />

veren ve kurulacak iletişimin niteliğini belirleyen en önemli öğe bilgiyi aktarandır. Bir<br />

örgütte iletişim sürecini başlatan ve yapısını belirleyen kimse yöneticidir (Celep,<br />

1992, 301).<br />

Müdürün rolünde kişiler arası arena merkezi bir rol oynar. Müdür-öğretmen<br />

ilişkisi, okulun örgütsel iklimini değerlendiren pek çok aracın önemli bir öğesidir.<br />

Araştırmalar, müdür-öğretmen ilişkisinin okulun etkililiğine ve öğretmenlerin<br />

doyum düzeylerine etkisinin altını çizmişlerdir (Kremer-Hayon ve Wubbels, 1993,<br />

116).<br />

Müdürler, idealleri, politikaları, prosedürleri vb. paylaşmak için öğretmen,<br />

öğrenci ve velilerle iletişim kurar, öğretmenlerin öğretim etkinliklerini denetim ve<br />

değerlendirme yoluyla etkiler, bu da sözlü ve yazılı iletişimi zorunlu kılar. Yapılan<br />

araştırmalar, müdürlerin zamanının %70’e yakınını kişiler arası iletişime ayırdıklarını<br />

belirtmektedir (Reyes ve Hoyle, 1992, 163).<br />

Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin algısına göre, ilköğretim okullarında<br />

görevli müdürlerin iletişim stillerini belirlemektir. Bu algıyı betimlemek için,<br />

Leary’nin kişiler arası ilişkilere ilişkin genel modelini eğitim örgütlerine uyarlayan<br />

Wubbels’in modelinden yararlanılmıştır. Leary ve arkadaşları, klinik çalışmaları<br />

sonucunda, kişiler arası davranışın farklı türlerini kısa cümleler halinde düzenlemişler,<br />

önce bunları 16 daha sonra 8 kategoride kodlamışlar ve düzenlemişlerdir<br />

(Wubbels vd., 1993, 14). Leary’nin üstünlük-itaat ve düşmanlık-sevgi boyutlarını eğitime<br />

uyarlayan Wubbels, bu iki boyutu yakınlık (işbirliği-karşıtlık) ve etki (üstünlükitaat)<br />

olarak nitelendirmiş, yapılandırılmış kişiler arası davranışı şekil 1’de görüldüğü<br />

gibi 8 dilime yerleştirmiştir (Brok vd., 2<strong>00</strong>5, 767). Yakınlık, işbirliğinin derecesini,<br />

etki ise kontrolün derecesini belirtmektedir.<br />

164<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

Üstünlük<br />

(Dominance)<br />

Kuralcılık<br />

DO<br />

Liderlik<br />

DC<br />

Karşıtlık<br />

(Opposition)<br />

Azarlayıcılık<br />

Memnuniyetsizlik<br />

OD<br />

E<br />

T<br />

K<br />

İ<br />

YAKINLIK<br />

CD<br />

Yardımseverlik<br />

Cana yakınlık<br />

SO<br />

Anlayışlılık<br />

İşbirliği<br />

(Cooperation)<br />

CS<br />

SO<br />

Kararsızlık<br />

SC<br />

Sorumluluk<br />

Serbestlik<br />

İtaat<br />

(Submission)<br />

Şekil 1. Kişiler Arası Davranış Modeli (Kaynak: Wubbels, 1993, 16).<br />

Modelin dilimleri sekiz farklı davranışı betimlemektedir. Bunlar, liderlik (DC),<br />

yardımseverlik/cana yakınlık (CD), anlayışlılık (CS), sorumluluk/serbestlik (SC),<br />

kararsızlık (SO), memnuniyetsizlik (OS), azarlayıcılık (OD) ve kuralcılıktır (DO)<br />

(Wubbels vd., 1993, 17). Dilimler, şekilde görüldüğü gibi, sistemdeki pozisyonlarına<br />

göre DC, CD vb. olarak nitelendirilmiştir. Örneğin, liderlik ve yardımseverlik/cana<br />

yakınlık dilimleri, hem üstünlük hem de işbirliği olarak nitelendirilmiştir. DC diliminde,<br />

üstünlük bakış açısı işbirliğinden daha etkilidir. CD bölümü ise, daha çok<br />

işbirliği, daha az üstünlük tipi davranışları içerir (Brok vd., 2<strong>00</strong>5, 767).<br />

Problem Cümlesi<br />

İlköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmenlerin<br />

algıları nelerdir<br />

Alt Problem<br />

İlköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmen<br />

algıları arasında; eğitim durumu, mesleki kıdem, branş ve cinsiyet değişkenleri bakımından<br />

anlamlı fark var mıdır<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 165


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

Yöntem<br />

Araştırma betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın çalışma evrenini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7<br />

eğitim-öğretim yılında Niğde Merkez ilköğretim okullarında görevli 781 öğretmen<br />

oluşturmuştur. Niğde İl Merkezinde 31 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Yansız<br />

örnekleme yoluyla 21 ilköğretim okulu araştırma kapsamına alınmış ve bu okullarda<br />

görevli 305 öğretmen araştırmaya katılmıştır. İlköğretim okullarındaki katılımcı sayısı<br />

çalışma evreninin % 39’unu oluşturmuştur.<br />

Veri toplama aracı olarak Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) tarafından geliştirilen<br />

“Müdür Etkileşim Anketi” (Questionnaire on Principal Interaction) kullanılmıştır.<br />

Anket, Wubbels ve arkadaşları tarafından kişiler arası davranış modeline<br />

dayalı olarak geliştirilen öğretmen etkileşim anketinden uyarlanmıştır.<br />

Araştırmacılar, bu çalışma sonucunda müdür etkileşim anketinin alt boyutlarına<br />

ilişkin Alpha (a) değerlerini liderlik .69, yardımseverlik/cana yakınlık .81, anlayışlılık<br />

.85, sorumluluk/serbestlik .70, kararsızlık .86, memnuniyetsizlik .75, azarlayıcılık<br />

.85 ve kuralcılık .70 olarak bulmuşlardır. Öğretmenlerin algılarını belirlemek<br />

için kullanılan anket 62 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler 8 boyut üzerinden<br />

değerlendirilmiştir. Sorular karıştırılarak anket formuna yerleştirilmiştir. Anket formundaki<br />

dizilişine göre, 1., 9., 17., 25., 33., 41., 49. sırada liderlik; 2., 10., 18., 26., 34.,<br />

42., 50. sırada yardımseverlik/cana yakınlık; 3., 11., 19., 27., 35., 43., 51., 56. sırada<br />

anlayışlılık; 4., 12., 20., 28., 36., 44., 52., 57., 61. sırada sorumluluk/ serbestlik; 5., 13.,<br />

21., 29., 37., 45. sırada kararsızlık; 6., 14., 22., 30., 38., 46., 53., 58. sırada memnuniyetsizlik;<br />

7., 15., 23., 31., 39., 47., 54., 59. sırada azarlayıcılık; 8., 16., 24., 32., 40., 48.,<br />

55., 60., 62. sırada kuralcılık soruları yer almıştır. Anket soruları, hiç, az, bazen, sık<br />

sık, her zaman olmak üzere beşli derecelendirme ölçeği üzerinde yanıtlanmıştır.<br />

Araştırmada kullanılan bu aracın, önce İngilizce’den Türkçe’ye daha sonra<br />

Türkçe’den İngilizce’ye çevirisi yapılarak dilimize uygunluğu sağlanmıştır.<br />

Uygulamadan önce anketin güvenirlik çalışması yapılmıştır. Anket ön uygulama<br />

amacıyla 15 gün ara ile 30 kişiye uygulanmış ve Pearson korelasyon değeri .74; sekiz<br />

boyutun Alpha (a) değerleri ise sırasıyla liderlik .65, yardımseverlik/cana yakınlık<br />

.70, anlayışlılık .63, sorumluluk/serbestlik .72, kararsızlık .75, memnuniyetsizlik .74,<br />

azarlayıcılık .81 ve kuralcılık .81 olarak bulunmuştur. Elde edilen veriler araştırmanın<br />

amacına uygun olarak aritmetik ortalama, standart sapma, t testi, varyans analizi,<br />

Tukey testi istatistiksel yöntemleri kullanılarak analiz edilmiştir. Ankette kullanılan<br />

beşli derecelendirme ölçeğine uygun olarak elde edilen verilerin yorumlanması için<br />

0-0.79 (hiç), 0.80-1.59 (az), 1.60-2.39 (bazen), 2.40-3.19 (sık sık), 3.20-4.<strong>00</strong> (her zaman)<br />

puan aralıkları kullanılmıştır.<br />

166<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

Bulgular ve Yorum<br />

Tablo 1. Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin Öğretmen Algıları<br />

Davranış Boyutları N X S Sıra<br />

Liderlik 305 2.82 5.74 1<br />

Yardımseverlik/<br />

Cana yakınlık<br />

305 2.77 6.15 2<br />

Anlayışlılık 305 2.75 6.38 3<br />

Sorumluluk/<br />

Serbestlik<br />

305 2.16 4.<strong>00</strong> 4<br />

Kararsızlık 305 1.40 3.89 6<br />

Memnuniyetsizlik 305 1.22 6.79 8<br />

Azarlayıcılık 305 1.33 7.20 7<br />

Kuralcılık 305 1.93 6.98 5<br />

Tablo 1’de, ilköğretim okullarında görevli öğretmenlerin, müdürlerin iletişim<br />

stillerine ilişkin algıları, liderlik 2.82 (sık sık), yardımseverlik/cana yakınlık 2.77 (sık<br />

sık), anlayışlılık 2.75 (sık sık), sorumluluk/serbestlik 2.16 (bazen), kararsızlık 1.40<br />

(az), memnuniyetsizlik 1.22 (az), azarlayıcılık 1.33 (az) ve kuralcılık 1.93 (bazen) olarak<br />

bulunmuştur.<br />

Ortalamalara göre müdürlerin davranış boyutları, liderlik 1., yardımseverlik/cana<br />

yakınlık 2., anlayışlılık 3., sorumluluk/serbestlik 4., kuralcılık 5., kararsızlık<br />

6., azarlayıcılık 7. ve memnuniyetsizlik 8. sırada yer almıştır.<br />

Bu bulgulara göre, genel olarak, yöneticilerin en yüksek düzeyde işbirliği ve<br />

en düşük düzeyde karşıtlık olarak nitelendirilen iletişim stillerini kullandıkları söylenebilir.<br />

Bu bulgu, Yıldız (1996)’ın ilköğretim okulu yöneticileri iletişim sürecinde<br />

çoğunlukla katı kurallar yerine işbirliğine dayalı bir yol izler bulgusu ile paralellik<br />

göstermektedir.<br />

Müdürlerin liderlik davranışlarının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Bu<br />

durum, ilköğretim okulu müdürlerinin dönüşümcü liderlik özelliklerine sahip olma<br />

ve liderlik davranışlarını gösterme düzeylerinin yüksek olduğunu gösteren araştırma<br />

bulguları ile (Çelik, 1998; Karip, 1998; Şahin, 2<strong>00</strong>4) tutarlılık göstermektedir<br />

Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) yaptıkları araştırmada, öğretmenlerin<br />

müdürlerden liderlik, yardımseverlik/ cana yakınlık ve anlayışlılık davranışları beklediklerini<br />

saptamışlardır. Buna göre, ilköğretimde görevli müdürlerin iletişim stillerinin<br />

öğretmenlerin beklentilerine uygun olduğu söylenebilir.<br />

Kremer-Hayon ve Wubbels (1993), doyum ile liderlik, yardımseverlik/cana<br />

yakınlık, anlayışlılık, sorumluluk/serbestlik arasında pozitif; memnuniyetsizlik,<br />

kararsızlık, azarlayıcılık arasında negatif ilişki belirlemişlerdir. Stres ile liderlik, yardımseverlik/cana<br />

yakınlık, anlayışlılık ve sorumluluk/serbestlik arasında negatif;<br />

memnuniyetsizlik, belirsizlik, azarlayıcılık arasında pozitif ilişki saptamışlardır.<br />

Ayrıca, müdürlerin iletişim stilleri, işbirliği niteliği arttıkça ve karşıtlık niteliği azaldıkça<br />

öğretmenlerin doyum düzeylerinin arttığı sonucuna ulaşmışlardır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 167


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

Müdürlerin iletişim stillerine ilişkin bu araştırmada, liderlik, sorumluluk/serbestlik<br />

ve işbirliği niteliğinin öne çıktığı yardımseverlik/cana yakınlık ve anlayış<br />

boyutlarının; kuralcılık, kararsızlık, azarlayıcılık ve memnuniyetsizlik boyutlarına<br />

göre ortalamalarının yüksek olması olumlu bir sonuç olarak yorumlanabilir.<br />

Bununla birlikte, Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) aynı araştırmada, müdürlerin<br />

kurala dayalı iletişim stili arttıkça öğretmenlerin stres düzeylerinin arttığını<br />

belirtmişlerdir. Müdürlerin kurala dayalı davranışlarının ortalaması 1.93 (bazen) olarak<br />

bulunmuştur. Buna göre, müdürlerin kurala dayalı davranışlarını azaltmaları<br />

gerektiği söylenebilir.<br />

Araştırma bulgularına göre müdürlerin, kararsızlık (1.40), memnuniyetsizlik<br />

(1.22) ve azarlayıcılık (1.33) davranışlarını az da olsa gösterdikleri anlaşılmaktadır.<br />

Müdürlerin, kişiler arası ilişkileri dolayısıyla okulun iklimini olumsuz etkilemesi beklenen<br />

bu davranışları az düzeyinde de olsa göstermemesi gerektiği söylenebilir<br />

Tablo 2. Eğitim Durumlarına Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine<br />

İlişkin Algıları Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi<br />

Davranış Boyutları Veri Kareler Kareler<br />

SD F p*<br />

Grupları Toplamı Ortalaması<br />

Liderlik<br />

Yardımseverlik/<br />

Cana Yakınlık<br />

Anlayışlılık<br />

Sorumluluk/<br />

Serbestlik<br />

Kararsızlık<br />

Memnuniyetsizlik<br />

Azarlayıcılık<br />

Kuralcılık<br />

GA 10.806 3 3.602<br />

Gİ 1<strong>00</strong>31.18 301 33.326 .108 .955<br />

Toplam 1<strong>00</strong>41.99 304<br />

GA 37.431 3 12.477<br />

Gİ 11471.44 301 38.111 .327 .806<br />

Toplam 11508.87 304<br />

GA 41.<strong>00</strong>2 3 13.667<br />

Gİ 12371.44 301 41.101 .333 .802<br />

Toplam 12412.45 304<br />

GA 6.484 3 2.161<br />

Gİ 4861.741 301 16.152 .134 .940<br />

Toplam 4868.230 304<br />

GA 71.839 3 23.946<br />

Gİ 4543.289 301 15.094 1.586 .193<br />

Toplam 4615.128 304<br />

GA 150.643 3 50.214<br />

Gİ 13895.80 301 46.165 1.088 .355<br />

Toplam 14046.44 304<br />

GA 113.129 3 37.710<br />

Gİ 15664.08 301 52.040 .725 .538<br />

Toplam 15777.21 304<br />

GA 204.<strong>00</strong>7 3 68.<strong>00</strong>2<br />

Gİ 14642.28 301 48.645 1.398 .244<br />

Toplam 14846.28 304<br />

*p


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

Tablo 2’de görüldüğü gibi, öğretmenlerin eğitim durumlarına göre, müdürlerin<br />

iletişim stillerine ilişkin algıları arasında fark bulunmamıştır. Buna göre, eğitim<br />

durumunun, öğretmenlerin algılarında farklılığa yol açmadığı söylenebilir.<br />

Tablo 3. Kıdemlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />

Algıları Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi<br />

Davranış Boyutları Veri Kareler Kareler<br />

SD F p*<br />

Grupları Toplamı Ortalaması<br />

Liderlik<br />

Yardımseverlik/<br />

Cana Yakınlık<br />

Anlayışlılık<br />

Sorumluluk/<br />

Serbestlik<br />

Kararsızlık<br />

Memnuniyetsizlik<br />

Azarlayıcılık<br />

Kuralcılık<br />

GA 152.959 4 38.240<br />

Gİ 9889.028 3<strong>00</strong> 32.963 1.160 .329<br />

Toplam 1<strong>00</strong>41.99 304<br />

GA 214.199 4 53.550<br />

Gİ 11294.67 3<strong>00</strong> 37.649 1.422 .226<br />

Toplam 11508.87 304<br />

GA 223.951 4 55.988<br />

Gİ 12188.50 3<strong>00</strong> 40.628 1.378 .241<br />

Toplam 12412.45 304<br />

GA 13.793 4 3.448<br />

Gİ 4854.436 3<strong>00</strong> 16.181 .213 .931<br />

Toplam 4868.230 304<br />

GA 206.836 4 51.709<br />

Gİ 4408.292 3<strong>00</strong> 14.694 3.519* .<strong>00</strong>8<br />

Toplam 4615.128 304<br />

GA 542.733 4 135.683<br />

Gİ 13503.71 3<strong>00</strong> 45.012 3.014* .018<br />

Toplam 14046.44 304<br />

GA 656.562 4 164.141<br />

Gİ 15120.65 3<strong>00</strong> 50.402 3.257* .012<br />

Toplam 15777.21 304<br />

GA 372.76 4 93.192<br />

Gİ 14473.52 3<strong>00</strong> 48.245 1.932 .105<br />

Toplam 14846.28 304<br />

*p


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

Tablo 4. Kıdemlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin Kararsızlık, Memnuniyetsizlik ve<br />

Azarlayıcılık Davranışlarına İlişkin Algıları Arasındaki Fark İçin Tukey Testi<br />

Kararsızlık Memnuniyetsizlik Azarlayıcılık<br />

Değişkenler<br />

N 1 2 1 2 1 2<br />

1 39 6.3590 6.9487 8.6667<br />

2 55 8.4909 9.2<strong>00</strong>0 9.2<strong>00</strong>0 9.6182<br />

3 55 8.8182 10.1273 10.1273 11.0364 11.0364<br />

4 47 9.1702 11.7872 13.6809<br />

5 109 8.6514 10.1651 10.1651 10.4404 10.4404<br />

Tablo 4 incelendiğinde, kararsızlık boyutuna ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme<br />

sahip Grup1 ile 6-10 yıl kıdeme sahip Grup2, 11-15 yıl kıdeme sahip Grup3, 16-20 yıl<br />

kıdeme sahip Grup4 ve 20 yıl ve yukarısı kıdeme sahip Grup5 arasında olduğu görülmektedir.<br />

1-5 yıl kıdeme sahip öğretmenler, diğer gruplara göre, müdürlerin kararsızlık<br />

davranışını daha düşük düzeyde algılamaktadır. Memnuniyetsizlik boyutuna<br />

ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme sahip Grup1 ile 16-20 yıl kıdeme sahip Grup4 arasında<br />

olduğu görülmektedir. 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenler, 1-5 yıl kıdeme sahip<br />

öğretmenlere göre, okul müdürlerinin daha memnuniyetsiz olduğunu algılamaktadır.<br />

Azarlayıcılık boyutuna ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme sahip Grup1 ve 6-10 yıl kıdeme<br />

sahip Grup2 ile 16-20 yıl kıdeme sahip Grup4 arasında olduğu anlaşılmaktadır.<br />

Buna göre, 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenler, 1-5 yıl ve 6-10 yıl kıdeme sahip öğretmenlere<br />

göre müdürlerin daha azarlayıcı davrandığını algılamaktadır.<br />

Tablo 5. Cinsiyetlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />

Algıları Arasındaki Fark İçin t- Testi<br />

Davranış Boyutları Değişkenler N X S t p*<br />

Liderlik<br />

Kadın 169 20.<strong>00</strong> 5.45<br />

Erkek 136 19.52 6.10<br />

.719 .473<br />

Yardımseverlik/ Kadın 169 19.18 6.07<br />

Cana Yakınlık Erkek 136 19.74 6.25<br />

.788 .431<br />

Anlayışlılık<br />

Kadın 169 21.76 6.57<br />

Erkek 136 22.38 6.15<br />

.833 .406<br />

Sorumluluk/ Kadın 169 19.39 4.19<br />

Serbestlik Erkek 136 19.61 3.75<br />

.492 .623<br />

Kararsızlık<br />

Kadın 169 7.86 3.79<br />

Erkek 136 9.14 3.91<br />

2.880* .<strong>00</strong>4<br />

Memnuniyetsizlik<br />

Kadın 169 9.56 6.62<br />

Erkek 136 10.13 7.01<br />

.729 .466<br />

Kadın 169 11.02 7.47<br />

Azarlayıcılık<br />

Erkek 136 10.23 6.85<br />

.950 .343<br />

Kuralcılık<br />

Kadın 169 18.08 7.14<br />

Erkek 136 16.58 6.72<br />

1.87 .062<br />

*p


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre, müdürlerin davranışlarına ilişkin görüşleri<br />

arasında kararsızlık boyutuna ilişkin anlamlı fark bulunmuştur. Erkek öğretmenler,<br />

kadın öğretmenlere göre okul müdürlerini daha kararsız olarak algılamaktadır.<br />

Tablo 6. Branşlarına Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />

Algıları Arasındaki Fark İçin t- Testi<br />

Davranış Boyutları Değişkenler N X S t p*<br />

Liderlik<br />

Sınıf 184 19.97 5.76<br />

.672 .502<br />

Branş 121 19.52 5.73<br />

Yardımseverlik/ Sınıf 184 19.31 6.16<br />

Cana Yakınlık Branş 121 19.61 6.14<br />

.411 .681<br />

Anlayışlılık<br />

Sınıf 184 21.95 6.50<br />

Branş 121 22.18 6.22<br />

.308 .758<br />

Sorumluluk/ Sınıf 184 19.56 4.06<br />

Serbestlik Branş 121 19.38 3.91<br />

.395 .693<br />

Kararsızlık<br />

Sınıf 184 8.53 3.95<br />

Branş 121 8.29 3.81<br />

.515 .607<br />

Memnuniyetsizlik<br />

Sınıf 184 10.35 6.99<br />

Branş 121 9.01 6.42<br />

1.680 .093<br />

Azarlayıcılık<br />

Sınıf 184 11.41 7.65<br />

Branş 121 9.54 6.33<br />

2.229* .027<br />

*p


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

Sonuçlar<br />

1. İlköğretim okullarında görevli öğretmenlerin, müdürlerin iletişim stillerine<br />

ilişkin algıları, liderlik 2.82 (sık sık), yardımseverlik/cana yakınlık 2.77 (sık sık), anlayışlılık<br />

2.75 (sık sık), sorumluluk/serbestlik 2.16 (bazen), kararsızlık 1.40 (az), memnuniyetsizlik<br />

1.22 (az), azarlayıcılık 1.33 (az) ve kuralcılık 1.93 (bazen) olarak bulunmuştur.<br />

2. Öğretmenlerin eğitim durumlarına göre müdürlerin iletişim stillerine ilişkin<br />

algıları arasında fark bulunmamıştır.<br />

3. Kıdemlerine göre öğretmenlerin, kararsızlık, memnuniyetsizlik ve azarlayıcılık<br />

davranış boyutlarına ilişkin algıları arasında fark bulunmuştur. 1-5 yıl kıdeme<br />

sahip öğretmenlerin, diğer gruplara göre, müdürlerin kararsızlık davranışını daha<br />

düşük düzeyde;16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin, 1-5 yıl kıdeme sahip öğretmenlere<br />

göre okul müdürlerinin memnuniyetsizlik davranışını; 1-5 yıl ve 6-10 yıl<br />

kıdeme sahip öğretmenlere göre de azarlayıcılık davranışını daha yüksek düzeyde<br />

algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.<br />

4. Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre müdürlerin iletişim stillerine ilişkin algıları<br />

arasında kararsızlık boyutuna ilişkin fark bulunmuştur. Erkek öğretmenlerin,<br />

kadın öğretmenlere göre okul müdürlerinin daha kararsız davrandıklarını algıladıkları<br />

belirlenmiştir.<br />

5. Branşlarına göre öğretmenlerin, müdürlerin azarlayıcılık ve kuralcılık davranışlarına<br />

ilişkin görüşleri arasında fark bulunmuştur. Sınıf öğretmenlerinin branş<br />

öğretmenlerine göre okul müdürlerinin azarlayıcılık ve kuralcılık davranışlarını daha<br />

yüksek düzeyde algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.<br />

Öneriler<br />

1. İlköğretim Okullarında görevli müdürler kuralcılık davranışını daha düşük<br />

düzeyde göstermelidir.<br />

2. Müdürlerin kişiler arası ilişkileri olumsuz etkilemesi beklenen kararsızlık,<br />

memnuniyetsizlik ve azarlayıcılık davranışlarını göstermemesi gerektiği önerilebilir.<br />

3. Müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmenlerin ve öğrencilerin algıları<br />

ve beklentileri araştırılabilir.<br />

4. Müdürlerin iletişim stilleri ile öğretmenlerin doyum, motivasyon, bağlılık<br />

ve stres düzeyleri arasındaki ilişki araştırılabilir.<br />

172<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />

Kaynakça<br />

Aydın, M. (1991). Eğitim Yönetimi, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara.<br />

Brok, P., Fisher, D. ve Scott, R. (2<strong>00</strong>5). “The Importance of Teacher Interpersonal Behaviour For Student<br />

Attitudes in Brunei Primary Science Classes”, International Journal of Science Education,<br />

27 (7), 765-779.<br />

Bursalıoğlu, Z. (1994). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış, Pegem A Yayıncılık, Ankara.<br />

Can, H. (1997). Organizasyon ve Yönetim, Siyasal Kitabevi, Ankara.<br />

Celep, C. (1992). “İlkokullarda Yönetici-Öğretmen İletişimi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim<br />

Fakültesi Dergisi, 8, 301-316.<br />

Çelik, V. (1998). “Eğitimde Dönüşümcü Liderlik”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 16,<br />

423-442.<br />

Çetinkanat, C. (1994). “Etkili İletişim Becerileri“, Bilim ve Teknik Dergisi, 96-97.<br />

Dean, J. (1990). Managing The Primary School, Routledge, New York.<br />

Halpin, A. W. (1966). Theory and Research in Administration, The Mc<strong>Milli</strong>an Co., New York.<br />

Karip, E. (1998). “Dönüşümcü Liderlik”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 16, 443-465.<br />

Kremer-Hayon, L. ve Wubbels, T. (1993). Principals’ Interpersonal Behavior and Teachers’<br />

Satisfaction. Do You Know What You Look Like Interpersonal Relationships in<br />

Education. Ed.: Theo Wubbels ve Jack Levy (London: The Falmer Press, 1993), 113-122.<br />

Reyes, P. ve Hoyle, D. (1992). “Teachers’ Satisfaction With Principals’ Communication”, Journal of<br />

Educational Research, 85 (3), 163-168.<br />

Şahin, S. (2<strong>00</strong>4). “Okul Müdürlerinin Dönüşümcü ve Sürdürümcü Liderlik Stilleri ile Okul Kültürü<br />

Arasındaki İlişkiler”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 4(2), 365-396.<br />

Wendell, J. (1974). “The Faithful Process of Mr. A. Talking to Mr. B. Effective Communication”,<br />

Harvard Business Review Reprint Series.<br />

Wubbels, T., Creton, H., Levy, J. ve Hooymayers, H. (1993). The Model For Interpersonal Teacher<br />

Behavior. Do You Know What You Look Like Interpersonal Relationships in Education.<br />

Ed.: Theo Wubbels ve Jack Levy (London: The Falmer Press, 1993), 13-27.<br />

Yıldız, K. (1996). Bolu İlköğretim Okullarında Yönetici-Öğretmen İletişimi, Abant İzzet Baysal<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Bolu.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 173


İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />

THE PRIMARY SCHOOL PRINCIPALS’<br />

COMMUNICATION STYLES<br />

Canan ÇETİNKANAT*<br />

Mesut SAĞNAK**<br />

Abst ract<br />

The purpose of this study was to determine the primary school principals’<br />

communication styles. The data of the research were collected with<br />

“Questionnaire on Principal Interaction” developed by Kremer-Hayon and<br />

Wubbels (1993). The questionnaire consists of 62 questions related to the dimensions:<br />

Leadership, helpful/friendly, understanding, responsibility/freedom,<br />

uncertain, dissatisfied, admonishing and strict. 305 elementary school teachers<br />

participated to the research from 21 schools in Niğde . The data have been<br />

analysed using means, standard deviation, t-test, variance analyze and Tukey<br />

test. The results of the study indicated that elementary school teachers perceived<br />

that primary school principals showed leadership at maximum level and satisfaction<br />

at minimum. It was found out that perceptions of elementary school<br />

teachers about principal behaviours differentiated according to seniority, gender<br />

and branch; but there were not any differences related to their education level.<br />

Key Words: Principals’ interpersonal behaviours, principals’communication<br />

styles, interaction<br />

* Prof. Dr.; Abant İzzet Baysal University, Faculty of Education, Department of Educational<br />

Sciences<br />

** Ass. Prof.; Niğde University, Faculty of Education, Department of Educational Sciences<br />

174<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


SINIF ÖĞRETMENLERİNİN İLKÖĞRETİM<br />

I. KADEME FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDEKİ<br />

ÖLÇME-DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN<br />

GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ*<br />

Çavuş ŞAHİN**<br />

Ersin ERSOY***<br />

Özet<br />

Araştırmada sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek<br />

amaçlanmıştır. Bu araştırma betimsel nitelikte olup tarama modelleri kullanılmıştır.<br />

Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen<br />

anket formu kullanılmıştır. Anket geliştirme sürecinde alanda yapılmış çalışmalar<br />

incelenmiş ve konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. İncelemeler doğrultusunda<br />

ölçme aracının taslağı hazırlanmış ve hazırlanan taslak alan uzmanlarının<br />

görüşlerine sunularak kapsam geçerliği sorgulanmış ve ön uygulama<br />

yapılmıştır. Ön uygulama sonucunda gerekli düzenlemeler yapılarak iki ana<br />

bölümden oluşan ölçme aracına son şekli verilmiştir. Hazırlanan ölçme aracı<br />

Çanakkale İli merkez ve ilçe-belde-köylerde görev yapan 2<strong>00</strong> sınıf öğretmenine<br />

uygulanmıştır. Araştırmada anket formlarında elde edilen verilerin çözümü için<br />

SPSS 13.0 paket programından yararlanılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki<br />

sorulara verdikleri cevapların frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalamaları<br />

(X) ve standart sapmaları (ss) hesaplanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket<br />

formundaki soruları verdikleri cevapların bağımsız değişkenlere göre dağılımının<br />

anlamlılığı t testi, tek yönlü varyans testi ve ki kare (x 2 ) tekniği ile test edilmiştir.<br />

Bulgulara dayalı olarak sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye<br />

ilişkin görüşlerine bakıldığında ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenler<br />

hizmet içi eğitime ihtiyaçları bulunduklarını ifade etmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin<br />

ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />

ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlaması, ölçme ve değerlendirme<br />

konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim<br />

programında yeterli örnekler bulunma, ölçme ve değerlendirme için programda<br />

önerilen sürenin yeterliliği, ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlılığı,<br />

ölçme ve değerlendirme formlarının fazlalığı, ölçme yöntemlerinin çok zaman<br />

* Bu çalışma Yrd. Doç. Dr. Çavuş ŞAHİN yönetiminde yürütülen ve Çanakkale Onsekiz Mart<br />

Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından desteklenen Ersin ERSOY’un yüksek<br />

lisans tez özetidir.<br />

** Yrd. Doç. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü<br />

Sınıf Öğretmenliği ABD.<br />

*** Yüksek Lisans Öğrencisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

İlköğretim/Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 175


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

alması, ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu, değerlendirme sorularının<br />

yeterliliği, değerlendirmenin çok zaman alması ve değerlendirme sisteminin çok<br />

karmaşık olduğu konularında kararsız oldukları gözlenmiştir. Sınıf öğretmenleri<br />

ölçme değerlendirme konusunda kendilerine yardımcı olacak uzmanların<br />

yeterli olmadığı görüşündedirler. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen<br />

ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında cinsiyete<br />

göre, hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Sınıf öğretmenlerinin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye<br />

ilişkin görüşleri arasında sınıf düzeyine, mezun oldukları okula göre<br />

anlamlı farklılık bulunduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin ölçme<br />

ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları çoğu zaman ile ara<br />

sıra arasında değişmektedir. Yine sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen<br />

ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />

kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında cinsiyete, okutulan sınıf düzeyine,<br />

mezun oldukları okula göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Sınıf öğretmenlerinin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme<br />

ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri<br />

arasında hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunmuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Ölçme, değerlendirme, fen ve tpeknoloji<br />

Gi riş<br />

Eğitim, bir ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda ileriye dönük uzun<br />

hedeflerinin belirlenmesinde temel bir yapı taşı niteliğindedir. Ekonomik, sosyal ve<br />

siyasal alanlarda başarının elde edilmesi eğitim sisteminden elde edilen başarıya bağlıdır<br />

(Yıldırım, 2<strong>00</strong>6:14). Eğitim alan bireylerde eğitim sürecinin sonucu olarak bazı<br />

istendik davranışların oluşması beklenir (Ayaydın, 2<strong>00</strong>4). Bu yaklaşımla birlikte, yetiştiricilerin<br />

gerçekleştirmek zorunda oldukları belli başlı görevler vardır. Bu görevler<br />

şöyle sıralanabilir: Öğrencide geliştirilecek davranışların önceden kararlaştırılıp bir<br />

sıraya konması, bu davranışları geliştirici öğrenme yaşantılarını gerçekleştirecek eğitim<br />

durumlarının düzenlenmesi, istendik ve beklendik davranışları geliştir<strong>med</strong>eki<br />

etkililik derecelerinin araştırılması yani değerlendirme (Ertürk, 1988:108). Bireyin etkileşimde<br />

bulunduğu çevre şartlarını kontrol edebildiğimiz oranda, istediğimiz özelliklere<br />

sahip insanı yetiştirme şansımız artmaktadır. Bu da bizi etkili ve verimli bir eğitim<br />

için planlı olmak gerekliliğine götürür. Bu gereklilik ise eğitimde program kavramını<br />

getirir. Eğitim programı, hedef, içerik, öğrenme-öğretme süreci ve değerlendirme öğeleri<br />

arasındaki dinamik ilişkiler bütünü olarak tanımlanır (Tan, 1990:1). Bu tanımdan<br />

da anlaşılacağı üzere bir eğitim programının dört temel öğesi olduğu vurgulanmaktadır.<br />

Bu öğeler hedef, içerik, öğrenme-öğretme süreci ile ölçme-değerlendir<strong>med</strong>ir<br />

(Demirel, 2<strong>00</strong>0:6). Hedef kavramı içinde öğrenilene kazandırılacak istendik davranışlar<br />

da yer almaktadır. İçerik öğesi ile eğitim programında hedeflere uygun davranışlar<br />

da yer almaktadır. İçerik öğesi ile eğitim programında hedeflere uygun düşecek konular<br />

bütünü düşünülmektedir. Öğrenme-öğretme sürecinde ise, hedeflere ulaşmak için<br />

hangi öğrenme-öğretme modellerinin, stratejilerinin, yöntemlerinin ve tekniklerinin<br />

seçileceği belirtilmektedir. Ölçme ve değerlendirme öğesinde ise hedef-davranışların<br />

ayrı ayrı test edilip, istendik davranışların ne kadarının kazandırıldığı ve yapılan eğitimin<br />

kalite kontrolü vurgulanmaktadır (Adıyaman, 2<strong>00</strong>5:18). Eğitimin amacına ulaşabilmesi<br />

için eğitimin çok iyi planlanması ve uygulanması, uygulanan eğitimin amacına<br />

ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi ve eğitim programı açısından beklentilere ne<br />

derecede ulaşıldığı ve programın amacına ulaşmasına engel olan sebeplerin neler<br />

176<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Eğitim programının başarısının tespit edilmesi<br />

ölçme ve değerlendirme yoluyla gerçekleşmektedir. Ölçme ve değerlendirme,<br />

her eğitim-öğretim sürecinin önemli bir parçası ve eğitimde nitelik arayışlarının temel<br />

unsurudur. Ölçme ve değerlendirmenin asıl amacı, eğitim kalitesinin ölçülmesi ve iyileştirilmesidir<br />

(Balcı ve Tekkaya, 2<strong>00</strong>0). Okullarda öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeyi<br />

zorunlu kılan nedenlerden biri, öğrencilerin eğitim sistemi içindeki ilerleyişini,<br />

akışını düzenleme ihtiyacıdır (Arık, 2<strong>00</strong>6). Eğitim çalışmalarında ölçme ve<br />

değerlendirmeye çok gerek vardır. Ölçme ve değerlendirme, bu amaçlara ne derece<br />

ulaşıldığını belirle<strong>med</strong>e çok işe yarar (Binbaşıoğlu, 1983:15). Ölçme ve değerlendirmenin,<br />

öğretmeyi ve öğrenmeyi şekillendirmek gibi amaçları vardır. Ölçme ve değerlendirme<br />

ile ne öğretildiği ve nasıl öğretildiği önemli koşullardandır (Harlen, 2<strong>00</strong>4).<br />

Ölçme ve değerlendirme sonuçları dersleri, eğitimsel faaliyetleri ve bunlarla ilgili olarak<br />

elde edilen başarıyı, başta öğrencinin ve öğretmenin program amaçlarına ne dereceye<br />

kadar yaklaşılabildiğini gösteren bir işarettir (Tekindal, 2<strong>00</strong>2:130). Ölçme ve<br />

değerlendirme, bütün derslerde olduğu gibi Fen ve Teknoloji dersinde de büyük<br />

öneme sahiptir. Fen ve Teknoloji dersi, bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme,<br />

problem çözme ve karar verme becerileri geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen<br />

bireyler olmalarını sağlamaları, çevreleri ve dünya hakkındaki merak duygusunu sürdürmeleri<br />

için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgileri geliştirmesi<br />

yönüyle öne çıktığından bu derste yapılan ölçme ve değerlendirmelerin önemi<br />

daha da artmaktadır. Fen ve Teknoloji dersinin öneminden dolayı bu derste yapılacak<br />

ölçme ve değerlendirmelerin dikkatli ve özenli bir şekilde yapılması gerekir. Fen ve<br />

Teknoloji dersinde de ölçme ve değerlendirme, dersin hedef ve kazanımlarına ne derece<br />

ulaşıldığının, öğretim süreci içerisinde nelerin işlenip nelerin işle<strong>med</strong>iğinin, yapılan<br />

öğretimin öğrencilerin gelişim özelliklerini ne derece etkilediğinin ortaya konulmasında<br />

farklı şekil ve biçimlerde kullanılmaktadır (Akpınar ve Ergin, 2<strong>00</strong>6). Bu durum eğitimin<br />

mimarları olan öğretmenleri ön plana çıkarmaktadır. Öğretmenler sistemli olarak<br />

eğitimi ölçme ve değerlendirme kurallarına bağlı kalarak sürekli değerlendirmek<br />

zorundadır. Öğretmenler sınıftaki ölçme ve değerlendirme zamanlarının çoğunu test<br />

hazırlama, uygulama ve puanlama ile geçirmektedir (Gullickson, 1984). Öğretmenler<br />

sınıftaki zamanlarının % 15’ini ölçme ve değerlendirme için harcamaktadır (Daniel ve<br />

King, 1998). Öğretmenler, kalan zamanlarının çoğunu ise değerlendirmeye bağlantılı<br />

aktivitelerle harcarlar (Plake ve diğerleri, 1993). Ölçme ve değerlendirme, kararın<br />

öğretmenler tarafından verildiği gibi birtakım öznel görünüşleri de içine alır<br />

(Hopkins, 1998:8). Ölçme ve değerlendirme objektif ve güvenilir yöntemlerle yapıldığı<br />

takdirde eğitim ve öğretimdeki başarıyı olumsuz etkileyen sebepler ortaya çıkarılabilir<br />

(Erdemir, 2<strong>00</strong>7). Dünyada olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de eğitimde ölçme<br />

ve değerlendirme yöntemlerini kullanacak olanlar öğretmenlerdir. Ölçme ve değerlendirme<br />

alanının özel bilgilerini kazanmış bir öğretmenle, bu bilgileri yeterince kazanamamış<br />

bir öğretmenin meslek anlayışı ve öğrenci üzerindeki kararları farklı olmaktadır.<br />

Ölçme ve değerlendirme bilgilerini kazanmış ve bu bilgileri öğrenci davranışlarının<br />

ölçülmesinde kullanan öğretmenler, öğrenciler hakkında daha doğru ve hatasız<br />

kararlar verebilmektedir (İşman, 2<strong>00</strong>1:1-2). Bir öğretmen, sınıf içerisinde birçok karar<br />

vermelidir. Sınıfta iyi kararlar vermek bilgi, beceri gerektirir. (Nitko, 2<strong>00</strong>4:4). Kuşkusuz<br />

öğretmenin planlanan bir öğretim etkinliği ile öğrencilere yönelik hedeflenen amaçlara<br />

ulaşılıp ulaşılmadığını ortaya koyabilmek için, hangi ölçme ve değerlendirme araçlarını<br />

kullanacağını da belirlemesi gerekir. (Karaca, 2<strong>00</strong>3) Öğrenci ilerlemesinin değer-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 177


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

lendirilmesi, bütün öğretmenlerin beklentisidir ve öğretmenler rutin olarak, bu beklentiyi<br />

karşılamak için türlü testler ve daha az resmi tekniklere başvururlar<br />

(Gullickson, 1985). Öğretmenlerin sahip olması gerekli olan önemli bir özellik de onların<br />

yeterli düzeyde ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerileriyle donanmış olmasıdır<br />

(Çakan, 2<strong>00</strong>4) Bütün öğretmenler öğrencilerinin ne öğrendiği ile ilgilenirler ve onların<br />

gelişimlerini takip edebilmek için uygun değerlendirme yöntemlerini bulmak zorundadırlar<br />

(Korkmaz ve Kaptan, 2<strong>00</strong>3). Bu çalışma ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />

dersi ile ilgili öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme konusunda mesleki donanımlarının<br />

arttırılması için öneriler geliştirilmesi, öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde ölçme ve değerlendirme uygulamaları arasında benzerlik veya<br />

farklılıkların ortaya konulmasına olanak sağlayacaktır.<br />

Araştırmanın Amacı<br />

Araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmektir.<br />

Temel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.<br />

1. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri nelerdir<br />

2. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri cinsiyete, okutulan<br />

sınıf düzeyine, hizmet yılına ve mezun olunan okula göre anlamlı bir farklılık göstermekte<br />

midir<br />

3. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenleri ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde hangi ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini ne sıklıkla<br />

kullanmaktadırlar<br />

4. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıkları cinsiyete, okutulan sınıf düzeyine, hizmet yılına ve mezun olunan<br />

okula göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir<br />

Yöntem<br />

Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmektir.<br />

Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modelleri kullanılmıştır. Nicel<br />

araştırmanın temel çalışma prensibi elde edilen bulguların bir şekilde sayısal değerlerle<br />

ifade edilmesi ve ölçülebilmesidir. Ayrıca herhangi bir etkeni inceleyerek değişkenler<br />

arasındaki neden-sonuç ilişkilerini tespit etmek ve sonuçları karşılaştırarak<br />

ölçmek için nicel araştırma yöntemleri kullanılır (Ekiz, 2<strong>00</strong>3:93). Survey yöntemi, geçmişte<br />

veya halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan<br />

araştırma yaklaşımıdır (Karasar, 2<strong>00</strong>0:34). Bu yüzden, araştırma betimsel nitelikte<br />

olup ilişkisel tarama modeli uygulanmıştır.<br />

Bu araştırmada; sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />

dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek amacıyla araştırmacı<br />

tarafından hazırlanan anket formları uygulanmıştır. Belli değişkenleri kullanarak<br />

bu değişkenler açısından ayrıntılı betimlemeler yapılmış, bu betimlemeler birbiriyle<br />

karşılaştırılmış, karşılaştırmalar yapılırken benzerlik ve farklılıklar dikkatlice<br />

belirlenmiş ve elde edilen sonuç yorumlanmıştır.<br />

178<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Araştırma Evreni ve Örneklemi<br />

Bu araştırmanın çalışma evrenini, 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 öğretim yılı bahar dönemi<br />

Çanakkale ili merkez ve ilçelerinde bulunan ilköğretim okulları ile bu okulların 4. ve<br />

5. sınıflarında görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır.<br />

Örneklemini ise basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen Çanakkale İli<br />

merkez ve ilçelerinde bulunan ilköğretim okullarında görev yapmakta olan 2<strong>00</strong> sınıf<br />

öğretmeni oluşturmaktadır. Basit tesadüfi örnekleme yönteminde evreni oluşturan<br />

her birimin örnekleme içerisinde yer alma olasılığı aynıdır. Diğer bir anlatımla, birimler<br />

birbirinden bağımsız olarak eşit seçilme şansına sahip olmaktadır. Evren hacmi N,<br />

örneklem hacmi n olarak alındığında evrendeki her birimin seçilme olasılığı n/N olacaktır.<br />

Bu yöntemde evren, kesin sınırlarla belirlenir ve evreni oluşturan her bir birime<br />

bir numara verilerek liste yapılır. Hazırlanan listedeki her bir birime ilişkin numaralardan<br />

örneklem sayısı kadar numara rastgele belirlenir (Ural ve Kılıç, 2<strong>00</strong>5:32).<br />

Verilerin Toplanması<br />

Verileri toplamak amacıyla anket formlarının deneklere uygulanabilmesi için<br />

gerekli izinler alınmış, örneklem olarak alınan okullarda görev yapmakta olan 2<strong>00</strong><br />

sınıf öğretmenine teslim edilmiş ve anket formunu cevaplamaları sağlanmıştır. Öncelikle<br />

uygulamanın yapıldığı okulların müdürleri ile irtibat kurularak kendilerine<br />

araştırmanın amacı hakkında bilgi verilmiş ve anketler araştırma izin yazısı ile birlikte<br />

bizzat araştırmacı tarafından okullara dağıtılmıştır. Anketlerden 227 tanesi geri<br />

dönmüştür. Anketlerden 27 tanesi gerek boş bırakıldığı gerekse amaca uygun doldurulmadığı<br />

belirlendiğinden değerlendirmeye alınmamıştır. Sonuç olarak örnekleme<br />

alınan okullarda görev yapmakta olan 4.-5. sınıf öğretmenlerine ait 2<strong>00</strong> anket formu<br />

geçerli kabul edilerek değerlendirmeye alınmıştır.<br />

Veri Toplama Aracının Özellikleri<br />

Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen anket<br />

formu kullanılmıştır. Anket geliştirme sürecinde alanda yapılmış çalışmalar incelenmiş<br />

ve konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. İncelemeler doğrultusunda ölçme<br />

aracının taslağı hazırlanmış ve hazırlanan taslak alan uzmanlarının görüşlerine sunularak<br />

kapsam geçerliği sorgulanmıştır. Geliştirilen ölçme aracı örnekleme ait deneme<br />

grubuna uygulanmış ve ön uygulamadan alınan veriler üzerinde yapılan analizler<br />

sonucunda ölçme aracının Cronbach Alpha katsayısı 0.83 olarak hesaplanmıştır. Ön<br />

uygulama sonucunda gerekli düzenlemeler yapılarak iki ana bölümden oluşan ölçme<br />

aracına son şekli verilmiştir. Anketin birinci bölümünde örnekleme yönelik öğretmenlerin<br />

kişisel bilgilerini saptamaya yönelik 7 soru hazırlanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma/kullanmama durumlarına<br />

ve kullanma/kullanmama sebeplerine yönelik 36 soru hazırlanmıştır.<br />

Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması<br />

Araştırmada anket formlarında elde edilen verilerin çözümü için SPSS 13.0<br />

paket programından yararlanılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki sorulara<br />

verdikleri cevapların frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalamaları (X) ve standart<br />

sapmaları (ss) hesaplanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki soruları verdikleri<br />

cevapların bağımsız değişkenlere göre dağılımının anlamlılığı t testi, tek yönlü<br />

varyans testi ve ki kare (x 2 ) tekniği ile test edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde, sınıf<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 179


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine verdikleri yanıtların<br />

puanlarını hesaplamak amacıyla da ankette yer alan maddelere, “Tamamen<br />

Katılıyorum” için 5, “Katılıyorum” için 4, “Kararsızım” için 3, “Katılmıyorum” için<br />

2, “Kesinlikle Katılmıyorum” için 1 puan verilmiştir. Çözümlemeler sonucunda elde<br />

edilen bulgular, 1.<strong>00</strong>-1.79’a kadar “Kesinlikle Katılmıyorum”, 1.80-2.59’a<br />

“Katılmıyorum”, 2.60-3.39’a kadar “Kararsızım”, 3.40-4.19’a kadar “Katılıyorum”,<br />

4.20-5.<strong>00</strong>’a kadar “Tamamen Katılıyorum” aralıkları temel alınarak yorumlanmıştır.<br />

Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerinin kullanma sıklıklarına<br />

verdikleri yanıtların puanlarını hesaplamak amacıyla da ankette yer alan<br />

maddelere “Çoğu Zaman” için 3, “Arasıra” için 2, “Hiçbir Zaman” 1 puan verilmiştir.<br />

Çözümlemeler sonucunda elde edilen bulgular, 1.<strong>00</strong>-1.66’e kadar “Hiçbir Zaman”,<br />

1.67-2.33’e kadar “Arasıra”, 2.34-3.<strong>00</strong>’a kadar “Çoğu Zaman” aralıkları temel alınarak<br />

yorumlanmıştır.<br />

Bulgular<br />

Tablo 1. Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji<br />

Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşleri<br />

Tamamen<br />

Katılıyorum<br />

Katılıyorum<br />

Kararsızım<br />

Katılmıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

X<br />

s<br />

Ölçme ve değerlendirme konusunda<br />

öğretmenlerin hizmet içi eğitime<br />

ihtiyaçları bulunmaktadır.<br />

f<br />

55<br />

%<br />

27.5<br />

f<br />

92<br />

%<br />

46.0<br />

f<br />

17<br />

%<br />

8.5<br />

f<br />

29<br />

%<br />

14.5<br />

f<br />

7<br />

%<br />

3.5<br />

3.80<br />

1.104<br />

Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />

yeni yaklaşımlarla ilgili olarak<br />

Fen ve Teknoloji öğretim programı<br />

yeterli açıklamalar sağlamaktadır.<br />

10<br />

5.0<br />

67<br />

33.5<br />

51<br />

25.5<br />

56<br />

28.0<br />

16<br />

8.0<br />

3.<strong>00</strong><br />

1.068<br />

Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />

yeni yaklaşımlarla ilgili olarak<br />

Fen ve Teknoloji öğretim programında<br />

yeterli örnekler bulunmaktadır.<br />

7<br />

3.5<br />

74<br />

37.0<br />

52<br />

26.0<br />

56<br />

28.0<br />

11<br />

5.5<br />

3.05<br />

1.<strong>00</strong>6<br />

Ölçme değerlendirme konusunda<br />

öğretmenlere yardımcı olacak<br />

uzmanlar yeterlidir.<br />

1<br />

.5<br />

41<br />

20.5<br />

37<br />

18.5<br />

83<br />

41.5<br />

38<br />

19.0<br />

2.42<br />

1.033<br />

Ölçme ve değerlendirme için programda<br />

önerilen süre yeterlidir.<br />

12<br />

6.0<br />

62<br />

31.0<br />

24<br />

12.0<br />

77<br />

38.5<br />

25<br />

12.5<br />

2.80<br />

1.183<br />

Ölçme ve değerlendirme formları<br />

kullanışlıdır.<br />

8<br />

4.0<br />

48<br />

24.0<br />

55<br />

27.5<br />

68<br />

34.0<br />

21<br />

10.5<br />

2.77<br />

1.054<br />

Ölçme ve değerlendirme formları<br />

fazladır.<br />

28<br />

14.0<br />

74<br />

37.0<br />

28<br />

14.0<br />

52<br />

26.0<br />

18<br />

9.0<br />

3.21<br />

1.230<br />

Ölçme yöntemleri çok zaman almaktadır.<br />

33<br />

16.5<br />

76<br />

38.0<br />

25<br />

12.5<br />

53<br />

26.5<br />

13<br />

6.5<br />

3.32<br />

1.213<br />

Ölçme yöntemleri çok karmaşıktır.<br />

Değerlendirme soruları yeterlidir.<br />

13<br />

2<br />

6.5<br />

1.0<br />

75<br />

61<br />

37.5<br />

30.5<br />

36<br />

35<br />

18.0<br />

17.5<br />

67<br />

88<br />

33.5<br />

44.0<br />

9<br />

14<br />

4.5<br />

7.0<br />

3.08<br />

2.75<br />

1.072<br />

1.<strong>00</strong>2<br />

Değerlendirme çok zaman almaktadır.<br />

26<br />

13.0<br />

84<br />

42.0<br />

26<br />

13.0<br />

54<br />

27.0<br />

10<br />

5.0<br />

3.31<br />

1.149<br />

Değerlendirme sistemi çok karmaşıktır.<br />

17<br />

8.5<br />

66<br />

33.0<br />

39<br />

19.5<br />

64<br />

32.0<br />

14<br />

7.0<br />

3.04<br />

1.129<br />

GENEL ORTALAMA<br />

3.04<br />

.462<br />

180<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Tablo 1’de sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />

ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerine ait bulgulara yer verilmiştir. Bu bulguya<br />

göre “Ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenlerin hizmet içi eğitime<br />

ihtiyaçları bulunmaktadır” ( X = 3.80) görüşüne ilişkin puan ortalaması Katılıyorum<br />

düzeyindedir. Bu durum, sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme konusunda<br />

hizmet içi eğitime ihtiyaçları bulunduklarını göstermektedir. “Ölçme ve değerlendirme<br />

konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programı<br />

yeterli açıklamalar sağlamaktadır” ( X = 3.<strong>00</strong>) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum,<br />

öğretmenlerin bir kısmı ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili<br />

olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağladığı görüşünde<br />

iken bir kısmı ise ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili<br />

olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlamadığı görüşünde<br />

oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />

yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler<br />

bulunmaktadır” ( X = 3.05) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir<br />

kısmı ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve<br />

Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulunduğu görüşünde iken bir kısmı<br />

ise ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve<br />

Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulunmadığı görüşünde oldukları<br />

şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme değerlendirme konusunda öğretmenlere yardımcı<br />

olacak uzmanlar yeterlidir.” ( X = 2.42) Katılmıyorum düzeyindedir. Bu durum,<br />

ölçme değerlendirme konusunda öğretmenlere yardımcı olacak uzmanların yeterli<br />

olmadığı şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme için programda önerilen<br />

süre yeterlidir” ( X = 2.80) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir<br />

kısmı ölçme ve değerlendirme için programda önerilen süre yeterli bulurken bir<br />

kısmı ise süreyi yetersiz buldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme<br />

formları kullanışlıdır” ( X = 2.77) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin<br />

bir kısmı ölçme ve değerlendirme formlarını kullanışlı bulurken bir kısmı<br />

ise kullanışlı bulmadıkları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme formları<br />

fazladır” ( X = 3.21) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir kısmı<br />

ölçme ve değerlendirme formlarını fazla olduğu görüşünde iken bir kısmı ise fazla<br />

olmadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme yöntemleri çok<br />

zaman almaktadır” ( X = 3.32) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin<br />

bir kısmı ölçme yöntemlerinin çok zaman aldığı görüşünde iken bir kısmı ise ölçme<br />

yöntemlerinin çok zaman almadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir.<br />

“Ölçme yöntemleri çok karmaşıktır” ( X = 3.08) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum,<br />

öğretmenlerin bir kısmı ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu görüşünde iken<br />

bir kısmı ise ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olmadığı görüşünde oldukları şeklinde<br />

yorumlanabilir. “Değerlendirme soruları yeterlidir” ( X = 2.75) Kararsızım<br />

düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir kısmı değerlendirme sorularını yeterli<br />

bulurken bir kısmı ise yetersiz buldukları şeklinde yorumlanabilir. “Değerlendirme<br />

çok zaman almaktadır” ( X = 3.31) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum öğretmenlerin<br />

bir kısmı değerlendirme çok zaman aldığı görüşünde iken bir kısmı ise çok zaman<br />

almadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Değerlendirme sistemi çok<br />

karmaşıktır” ( X = 3.04) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum öğretmenlerin bir kısmı<br />

değerlendirme sisteminin çok karmaşık olduğu görüşünde iken bir kısmı ise çok kar-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 181


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

maşık olmadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir Sınıf öğretmenlerinin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde ölçme ve değerlendirmeye ilişkin<br />

görüşlerine ait puanların genel ortalamasının ( X = 3.04) Kararsızım düzeyinde olduğu<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 2. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyetleri İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />

Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />

*p>.05<br />

Cinsiyet N X S sd t p<br />

Bay 91 3.0641 .49583<br />

198 .568 .571*<br />

Bayan 109 3.0268 .43433<br />

Tablo 2’de, cinsiyete göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında farklılık<br />

olup olmadığına ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, bay öğretmenlerin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye yönelik<br />

görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.06), bayan öğretmenlerin ilköğretim I.<br />

kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine<br />

ilişkin puan ortalaması ( X = 3.03)’tür. Bu iki ortalama arasındaki farkın istatistiksel<br />

bakımdan anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan t testinde, t değeri .568 olarak<br />

bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık<br />

bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri benzerlik göstermektedir.<br />

Tablo 3. Sınıf Öğretmenlerinin Okuttukları Sınıf Düzeyi İle İlköğretim I.<br />

Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin<br />

Görüşlerinin Analizi<br />

**p


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Tablo 4. Sınıf Öğretmenlerinin Hizmet Yılı İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />

Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />

Hizmet Yılı N X<br />

S<br />

1-5 Yıl 32 3.<strong>00</strong>78 .39050<br />

6-10 Yıl 47 2.9858 .42290<br />

11-15 Yıl 48 3.0347 .55032<br />

16-20 Yıl 36 2.9861 .41714<br />

21 Yıl ve üzeri 37 3.2162 .46748<br />

TOPLAM 2<strong>00</strong> 3.0438 .46251<br />

Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem<br />

Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi<br />

Gruplar Arası 1.423 4 .356<br />

Gruplar İçi 41.145 195 .211 1.686 .155*<br />

Toplam Kareler 42.569 199<br />

*p>.05<br />

Sınıf öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına<br />

ilişkin bulgular Tablo 4’de verilmiştir. Bu bulgulara göre, 1-5 yıl arası kıdeme sahip<br />

öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye<br />

yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.<strong>00</strong>), 6-10 yıl arası kıdeme<br />

sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve<br />

değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.99), 11-15 yıl<br />

arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.03), 16-<br />

20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.99), 21<br />

yıl ve üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />

( X = 3.22)’dir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim<br />

I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri<br />

arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir [ F (4-195) = 1.686, p>.05 ]. Bu<br />

durum farklı kıdeme sahip sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerinin benzerlik gösterdiği<br />

şeklinde yorumlanabilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 183


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

Tablo 5. Sınıf Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Okul İle İlköğretim I.<br />

Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin<br />

Görüşlerinin Analizi<br />

Hizmet Yılı N X<br />

S<br />

1. Eğitim Enstitüsü 46 3.2192 .38544<br />

2. Öğretmen Okulu 16 3.0833 .42054<br />

3. 2+2 Lisans Tamamlama 34 3.0172 .51073<br />

4. 4 Yıllık Lisans Mezunu 95 2.9877 .46936<br />

5. Yüksek Lisans ve Doktora 7 2.6905 .37796<br />

6. Diğer Fakülteler 2 3.0417 .64818<br />

TOPLAM 2<strong>00</strong> 3.0438 .46251<br />

Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem Anlamlı<br />

Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi Fark<br />

Gruplar Arası 2.637 5 .527<br />

1-4<br />

Gruplar İçi 39.932 194 .206 2.562 .029**<br />

1-5<br />

Toplam Kareler 42.569 199<br />

**p


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Tablo 6. Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji<br />

Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini Kullanma<br />

Sıklıklarına İlişkin Görüşleri<br />

Çoğu<br />

Zaman<br />

Ara Sıra<br />

Hiçbir<br />

Zaman<br />

X<br />

S<br />

f % f % f %<br />

Çoktan Seçmeli Testler 172 86.0 28 14.0 - - 2.86 .347<br />

Sözlü Sınavlar 67 33.5 111 55.5 22 11.0 2.23 .629<br />

Doğru-Yanlış Soruları 110 55.0 89 44.5 1 .5 2.55 .509<br />

Eşleştirme Soruları 98 49.0 93 46.5 9 4.5 2.45 .581<br />

Yazılı Sınavlar 98 49.0 92 46.0 10 5.0 2.44 .590<br />

Boşluk Doldurma Soruları 95 47.5 101 50.5 4 2.0 2.46 .537<br />

Performans Değerlendirme 92 46.0 101 50.5 7 3.5 2.43 .562<br />

Öğrenci Ürün Dosyası (Portfolyo) 89 44.5 94 47.0 17 8.5 2.36 .634<br />

Kavram Haritaları 62 31.0 120 60.0 18 9.0 2.22 .594<br />

Yapılandırılmış Grid 27 13.5 95 47.5 78 39.0 1.73 .680<br />

Tanılayıcı Dallanmış Ağaç 36 18.0 107 53.5 57 28.5 1.90 .675<br />

Kelime İlişkilendirme 74 37.0 109 54.5 17 8.5 2.29 .613<br />

Grup Ve/Veya Akran Değerlendirmesi 51 25.5 126 63.0 23 11.5 2.14 .593<br />

Öz (Kendi Kendini Değerlendirme) 68 34.0 119 59.5 13 6.5 2.28 .575<br />

Gözlem 102 51.0 92 46.0 6 3.0 2.48 .558<br />

Proje 90 45.0 109 54.5 1 .5 2.45 .508<br />

Drama 43 21.5 132 66.0 25 12.5 2.09 .578<br />

Görüşme 44 22.0 123 61.5 33 16.5 2.05 .620<br />

Yazılı Raporlar 43 21.5 124 62.0 33 16.5 2.05 .616<br />

Gösteri 63 31.5 118 59.0 19 9.5 2.22 .603<br />

Poster 47 23.5 126 63.0 27 13.5 2.10 .602<br />

Tablo 6 incelendiğinde sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına ilişkin görüşlerine ait bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre<br />

çoktan seçmeli testlere ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.86) Çoğu zaman<br />

düzeyinde iken, sözlü sınavlara ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.23)<br />

Arasıra düzeyinde, doğru-yanlış sorularına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />

( X = 2.55) Çoğu zaman düzeyinde, eşleştirme sorularına ilişkin görüşlerinin puan<br />

ortalaması ( X = 2.45) Çoğu zaman düzeyinde, yazılı sınavlara ilişkin görüşlerinin<br />

puan ortalaması ( X = 2.44) Çoğu zaman düzeyinde, boşluk doldurma sorularına iliş-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 185


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

kin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.46) Çoğu zaman düzeyinde, performans<br />

değerlendirmeye ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.43) Çoğu zaman düzeyinde,<br />

öğrenci ürün dosyasına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X =2.36) Çoğu<br />

zaman düzeyinde, kavram haritalarına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X =<br />

2.22) Arasıra düzeyinde, yapılandırılmış gride ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />

( X = 1.73) Arasıra düzeyinde, tanılayıcı dallanmış ağaca ilişkin görüşlerinin puan<br />

ortalaması ( X = 1.90) Arasıra düzeyinde, kelime ilişkilendirmeye ilişkin görüşlerinin<br />

puan ortalaması ( X = 2.29) Arasıra düzeyinde, grup ve/veya akran değerlendirmeye<br />

ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.14) Arasıra düzeyinde, öz değerlendirmeye<br />

ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.28) Arasıra düzeyinde, gözleme<br />

ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.48) Çoğu zaman düzeyinde, projeye ilişkin<br />

görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.45) Çoğu zaman düzeyinde, dramaya ilişkin<br />

görüşlerinin puan ortalaması ( X =2.09) Arasıra düzeyinde, görüşmeye ilişkin görüşlerinin<br />

puan ortalaması ( X = 2.05) Arasıra düzeyinde, yazılı raporlara ilişkin görüşlerinin<br />

puan ortalaması ( X = 2.05) Arasıra düzeyinde, gösteriye ilişkin görüşlerinin<br />

puan ortalaması ( X = 2.22) Arasıra düzeyinde, postere ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />

( X = 2.10) Arasıra düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu durum, sınıf öğretmenlerinin<br />

çoğunluğunun ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini ara sıra kullandıkları<br />

şeklinde yorumlanabilir.<br />

Tablo 7. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyetleri İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />

Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini<br />

Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />

Cinsiyet N X S sd t p<br />

Bay 91 2.2433 .25520<br />

198 1.476 .142*<br />

Bayan 109 2.2997 .27987<br />

*p>.05<br />

Tablo 7’de, cinsiyete göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgulara<br />

yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, bay öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.24), bayan<br />

öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve<br />

değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin<br />

puan ortalaması ( X = 2.30)’dur. Bu iki ortalama arasındaki farkın istatistiksel bakımdan<br />

anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan t testinde, t değeri 1.476 olarak<br />

bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.<br />

Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />

dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />

ilişkin görüşleri benzerlik göstermektedir.<br />

186<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Tablo 8. Sınıf Öğretmenlerinin Okuttuklar Sınıf Düzeyi İle İlköğretim I.<br />

Kademe Fen ve Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç<br />

ve Yöntemlerini Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />

Cinsiyet N X S sd t p<br />

4. Sınıf 95 2.2617 .27345<br />

198 .617 .538*<br />

5. Sınıf 105 2.2853 .26714<br />

*p>.05<br />

Tablo 8’de, okutulan sınıf düzeyine göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I.<br />

kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />

kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına<br />

ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, 4. sınıf okutan öğretmenlerin ilköğretim<br />

I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />

( X = 2.26), 5. sınıf okutan öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />

kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />

yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.29)’dur. Bu iki ortalama arasındaki<br />

farkın istatistiksel bakımdan anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan<br />

t testinde, t değeri .617 olarak bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde<br />

anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. 4. sınıf okutan öğretmenler ile 5. sınıf okutan<br />

öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme<br />

ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri benzerlik<br />

göstermektedir.<br />

Tablo 9. Sınıf Öğretmenlerinin Hizmet Yılı İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />

Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini<br />

Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />

Hizmet Yılı N X<br />

S<br />

1-5 Yıl 32 2.1786 .28776<br />

6-10 Yıl 47 2.3404 .22729<br />

11-15 Yıl 48 2.2877 .26575<br />

16-20 Yıl 36 2.1931 .27905<br />

21 Yıl ve üzeri 37 2.3333 .26961<br />

TOPLAM 2<strong>00</strong> 2.2740 .26973<br />

Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem Anlamlı<br />

Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi Fark<br />

Gruplar Arası .874 4 .218<br />

1-2<br />

Gruplar İçi 13.605 195 .070 3.130 .016**<br />

Toplam Kareler 14.478 199<br />

2-3<br />

**p


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

Sınıf öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />

kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />

ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgular Tablo 9’da<br />

verilmiştir. Bu bulgulara göre, 1-5 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I.<br />

kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />

kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />

( X = 2.18), 6-10 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.34), 11-15 yıl<br />

arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik<br />

görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.29), 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan<br />

ortalaması ( X = 2.19), 21 yıl ve üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin İlköğretim I. kademe<br />

Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />

kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalamasının ( X = 2.33)<br />

olduğu görülmektedir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin hizmet yılı ile<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin<br />

görüşleri arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir [F (4-195) =3.130, p.05<br />

Sınıf öğretmenlerinin mezun oldukları okul ile ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgular<br />

Tablo 10’da verilmiştir. Bu bulgulara göre, eğitim enstitüsü mezunu öğretmenlerin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalama-<br />

188<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

sı ( X = 2.28), öğretmen okulu mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.35), 2+2 lisans<br />

tamamlama mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />

kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />

yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.27), 4 yıllık lisans mezunu öğretmenlerin<br />

ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve<br />

değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin<br />

puan ortalaması ( X = 2.25), yüksek lisans ve doktora mezunu öğretmenlerin ilköğretim<br />

I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç<br />

ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />

( X = 2.44), diğer fakülte mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />

Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalamasının ( X = 2.31) olduğu<br />

görülmektedir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin mezun oldukları okul<br />

ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında anlamlı<br />

bir fark olmadığı görülmektedir [ F (5-194) = .890, p>.05 ]. Bu durum farklı okullardan<br />

mezun olan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />

görüşlerinin benzerlik gösterdiği şeklinde yorumlanabilir.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Araştırmada sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu<br />

temel amaç çerçevesinde elde edilen sonuçlar aşağıda açıklanmıştır.<br />

1. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerine bakıldığında<br />

ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenlerin hizmet içi eğitime ihtiyaçları<br />

bulunduklarını ifade etmişlerdir.<br />

2. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla<br />

ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlaması,<br />

ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji<br />

öğretim programında yeterli örnekler bulunma, ölçme ve değerlendirme için programda<br />

önerilen sürenin yeterliliği, ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlılığı,<br />

ölçme ve değerlendirme formlarının fazlalığı, ölçme yöntemlerinin çok zaman alması,<br />

ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu, değerlendirme sorularının yeterliliği,<br />

değerlendirmenin çok zaman alması ve değerlendirme sisteminin çok karmaşık olduğu<br />

konularında kararsız oldukları gözlenmiştir. Sınıf öğretmenlerinin bir kısmı ilköğretim<br />

I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerinde<br />

olumlu görüş bildirirken bir kısmı ise olumsuz görüş bildirmektedir.<br />

3. Sınıf öğretmenleri ölçme değerlendirme konusunda kendilerine yardımcı<br />

olacak uzmanların yeterli olmadığı görüşündedirler.<br />

4. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında cinsiyete göre, hizmet yılına göre<br />

anlamlı farklılık bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenleri ilköğretim I. kademe<br />

Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin benzer görüşlere<br />

sahiptirler.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 189


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

5. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında sınıf düzeyine göre mezun<br />

oldukları okula göre anlamlı farklılık bulunmuştur. 4. sınıf okutan sınıf öğretmenleri<br />

ile 5. sınıf okutan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />

ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri farklılık göstermektedir.<br />

6. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />

sıklıklarına bakıldığında çoktan seçmeli testleri, eşleştirme soruları, yazılı sınavları,<br />

boşluk doldurma sorularını, performans değerlendirmeyi, öğrenci ürün dosyasını,<br />

gözlemi ve projeyi çoğu zaman kullandıklarını, sözlü sınavları, kavram haritalarını,<br />

yapılandırılmış gridi, tanılayıcı dallanmış ağacı, kelime ilişkilendirmeyi, grup<br />

ve/veya akran değerlendirmeyi, öz değerlendirmeyi, dramayı, görüşmeyi, yazılı<br />

raporları, gösteriyi ve posteri ara sıra kullandıklarını ifade etmişlerdir.<br />

7. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />

görüşleri arasında cinsiyete göre, okutulan sınıf düzeyine göre, mezun oldukları<br />

okula göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları benzerlik göstermektedir.<br />

Yine 4. sınıf ve 5. sınıf okutan sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları benzerlik göstermektedir.<br />

8. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />

görüşleri arasında hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunmuştur. Farklı hizmet<br />

yılına sahip sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />

ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları farklılık<br />

göstermektedir.<br />

Öneriler<br />

Araştırmanın sonuçlarından hareketle aşağıdaki önerilere ulaşılmıştır:<br />

1. Sınıf öğretmenlerini ölçme ve değerlendirme konularında yönlendirecek<br />

uzmanlar yetiştirilebilir.<br />

2. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme çalışmalarında zamanı<br />

uygun kullanmalarını sağlayacak uygulamalar yapılabilir.<br />

3. Sınıf öğretmenlerine gerek geleneksel gerekse alternatif ölçme ve değerlendirme<br />

araç ve yöntemlerine yönelik hizmet içi eğitim seminerleri verilebilir.<br />

4. Ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />

ve Teknoloji öğretim programı yeterli açıklamalar sağlayabilir.<br />

5. Ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />

ve Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulundurulabilir.<br />

6. Ölçme ve değerlendirme için programda önerilen sürenin yeterliliği sağlanabilir.<br />

7. Ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlı ve yeterli sayıda olmasına<br />

yönelik çalışmalar yapılabilir.<br />

8. Üniversitelerdeki Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme derslerinde ilköğretimde<br />

yer alan her dersin öğretimi ve programı göz önüne alınabilir.<br />

9. Belirli sınırlılıklar içersinde geçen bu araştırma sonuçları, gerçekleştirilecek<br />

yeni ve daha kapsamlı araştırmalarla zenginleştirilebilir. Araştırmacılar bu alandaki<br />

boşluğu kapatmaya yönelik bu tür çalışma ve araştırmaların özellikle üniversitelerde<br />

yaygınlaştırılması gereğine inanmaktadır.<br />

190<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />

Kaynakça<br />

ADIYAMAN, Y. (2<strong>00</strong>5). İlköğretim 4., 6. ve 8. Sınıflarında Türkçe Dersine Giren Öğretmenlerin<br />

Ölçme Değerlendirme Düzeyleri, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Afyon.<br />

AKPINAR, E. ve ERGİN, Ö. (2<strong>00</strong>6). “Fen Bilgisi Öğretmenlerinin Yazılı Sınav Sorularının<br />

Değerlendirilmesi”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, Sayı: 172, 225-231.<br />

AYAYDIN, A. (2<strong>00</strong>4). “İlköğretim Görsel Sanatlar (Resim-İş) Eğitiminde Değerlendirme Sorunu”,<br />

Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 7, 27-39.<br />

BALCI, E. ve TEKKAYA, C. (2<strong>00</strong>0). “Ölçme ve Değerlendirme Tekniklerine Yönelik Bir Ölçeğin<br />

Geliştirmesi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 18, 42-50.<br />

BİNBAŞIOĞLU, C. (1983). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Binbaşıoğlu Yayınevi, Ankara<br />

ÇAKAN, M. (2<strong>00</strong>4). “Öğretmenlerin Ölçme-Değerlendirme Uygulamaları ve Yeterlik Düzeyleri: İlk ve<br />

Ortaöğretim”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 37, Sayı: 2,<br />

99-114.<br />

DANIEL, L. G. and KING, D. (1998). “A Knowledge and Use Of Testing and Measurement Literacy<br />

Of Elementary and Secondary Teachers”, Journal of Educational Research, 91 (6), 331-344.<br />

DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>0). Eğitimde Program Geliştirme, PegemA Yayıncılık, Ankara.<br />

ERDEMİR, Z. A. (2<strong>00</strong>7). İlköğretim İkinci Kademe Öğretmenlerinin Ölçme Değerlendirme<br />

Tekniklerini Etkin Kullanabilme Yeterliklerinin Araştırılması (Kahramanmaraş<br />

Örneği), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kahramanmaraş.<br />

ERTÜRK, S. (1988). Eğitimde Program Geliştirme (5. Baskı), Yelkentepe Yayınları No: 4.,<br />

Ankara.<br />

GULLICKSON, A. R. (1984). “Teacher Perspectives Of Their Instructional Use Of Tests”, Journal of<br />

Educational Research, 77(4), 244-248.<br />

………. (1985). “Student Evaluation Techniques And Their Relationship To Grade And Curriculum”,<br />

Journal of Educational Research, 79 (2), 96-1<strong>00</strong>.<br />

HARLEN, W. (2<strong>00</strong>4). “Rethinking The Teacher’s Role In Assessment”, BERA Annual Conference,<br />

2<strong>00</strong>4, as part of the symposium: Assessment for Learning: Where from Where next<br />

HOPKINS, K. D. (1998). Educational And Psychological Measurement And Evaluation (8th<br />

ed.), Allyn & Bacon, Boston.<br />

İŞMAN, A. (2<strong>00</strong>1). Türk Eğitim Sisteminde Ölçme ve Değerlendirme: <strong>Genel</strong> Kavramlar,<br />

Uygulamalar, Sorunlar, Çözüm Önerileri ve Yeni Bir Model, Değişim Yayınları,<br />

Adapazarı.<br />

KARACA, E. (2<strong>00</strong>3). “Öğretimde Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi”, Anadolu Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 2, 129-140.<br />

KORKMAZ, H. ve KAPTAN, F. (2<strong>00</strong>3). “İlköğretim Fen Öğretmenlerinin Portfolyoların<br />

Uygulanabilirliğine Yönelik Güçlükler Hakkındaki Algıları”, Pamukkale Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 13, 159-166.<br />

NITKO, A. J. (2<strong>00</strong>4). Educational Assessment Of Students (4th Edition). Englewood Cliffs, NJ:<br />

Prentice Hall.<br />

PLAKE, B. S., IMPARA, J. C. and FAGER, J. J. (1993). “Assessment Competencies of Teachers: A<br />

National Survey”, Educational Measurement: Issues and Practice, 12(1), 10-…..<br />

TAN, Ş. (1990). Eğitim Sisteminin Değerlendirme Öğesinin Değerlendirilmesi, Hacettepe<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />

TEKİNDAL, S. (2<strong>00</strong>2). Okullarda Ölçme ve Değerlendirme Yöntemleri, Evrim Yayınevi,<br />

İstanbul.<br />

YILDIRIM, A. (2<strong>00</strong>6). İlköğretim Okulları İkinci Kade<strong>med</strong>e Ölçme ve Değerlendirmeye<br />

İlişkin Görüşler (Diyarbakır ve Elazığ Örneği), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Elazığ.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 191


Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />

EVALUATING THE OPINIONS OF PRIMARY<br />

SCHOOL TEACHERS ABOUT THE MEASUREMENT<br />

AND ASSESSMENT IN THE 1ST GRADE SCIENCE<br />

AND TECHONOLOGY CLASS<br />

Çavuş ŞAHİN*<br />

Ersin ERSOY**<br />

Abst ract<br />

In the research, evaluating the opinions of primary school teachers<br />

about the measurement and assessment in the 1st grade Science and<br />

Techonology Class is ai<strong>med</strong>. As this research is a descriptive one, survey models<br />

were used in it. In the research, questionnaire forms that were developed by the<br />

researcher were used as the data collection vehicle. During the process of improvement,<br />

studies made in subject area were inspected and literature research<br />

about the subject was made. Under the light of investigations, draft of the measurement<br />

vehicle was prepared and scope validity was inspected and pre-application<br />

was made after the draft was presented to the subject area specialists.<br />

After the pre-application results; by making the neccesary arrengements, the last<br />

shape was given to measurement vehicle which is in the form of two main parts.<br />

Prepared measurement vehicle was applied to 2<strong>00</strong> primary teachers who work<br />

in Çanakkale city center, county-city-villages. In the research, in order to analyse<br />

the datas obtained from the questionnaire, the pocket programme SPSS 13.0<br />

was used. The frequency (f), percentage (%), and arithmetical mean of the answers<br />

that teachers gave in the questionnaire were calculated with the help of T-<br />

Test, One Way ANOVA and Chi-square (x²) technique.<br />

When the opinions of the teachers about the measurement and assessment<br />

according to the datas is examined, they stated that they are in the need of<br />

inservice training. About the new approaches for the measurement and assessment<br />

subject, they seem to be indecisive about Science and Technology Education<br />

Programme’s supplement of sufficient explanations, having adequate examples,<br />

the time sufficiency in the measurement and assessment programme, the service<br />

ability of the measurement and assessment forms, the excessive number of measurement<br />

and assessment forms, the measurement methods’ taking over-time,<br />

the complexity of the measurement methods, the sufficiency of assessment questions,<br />

assessment’s taking over-time and the complexity of the assesment.<br />

Primary school teachers have the opinion of the incapacity of the specialists who<br />

would be helpful for them on measurement and assessment. No meaningful difference<br />

according to sex and service year found among the primary teachers’ opinions<br />

on the measurement and assessment in the 1st grade Science and<br />

Technology class. It is found that there is a meaningful difference according the<br />

class level and the school they graduated from among the primary school teachers’<br />

opinions on the measurement and assesment in the 1st grade Science and<br />

Technology class. The frequency of teachers’ usage of measurement and assesment<br />

vehicles and methods changes between “usually” and “occasionally”. Also<br />

there is no meaningful difference according to sex, class level and the school they<br />

graduated from among the opinions of the primary teachers for usage frequency<br />

of measurement and assessment vehicle and methods in the 1st grade Science and<br />

Technology classes. Meaningful difference according to service year was found<br />

among the opinions of the teachers on the usage frequence of the measurement<br />

and assesment in the 1st Grade Science and Technology classes.<br />

Key Words: Measurement, Assessment, Science and Technology<br />

* Asst. Prof. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart University, Faculty of Education, Department of<br />

Primary school Teaching<br />

192<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


SU DALGALARI KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE<br />

İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME YÖNTEMİNİN<br />

ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ<br />

Yalçın YALÇIN*<br />

Nevzat KAVCAR**<br />

Özet<br />

Bu araştırma ile ortaöğretim düzeyinde, su dalgaları konusunun öğrenimine<br />

yönelik etkinlikler geliştirilmesi ve bu etkinliklerin kullanıldığı işbirlikli<br />

öğrenme yönteminin öğrencilerin konuya yönelik başarı ile öğrencilerin öğretim<br />

yöntemine yönelik görüşleri üzerindeki etkilerinin geleneksel öğretiminkilerle<br />

karşılaştırılması amaçlanmıştır.<br />

Araştırma 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında bir devlet lisesinin son sınıfında<br />

okuyan ve sayısal alanı seçen öğrenciler ile yapılmıştır. Araştırma ön ölçüm ve<br />

son ölçüm uygulanarak, 22 kişilik deney ve 18 kişilik kontrol grubu üzerinde<br />

yürütülmüştür.<br />

Denel işlemler süresince deney grubunda işbirlikli öğrenme teknikleriyle<br />

birlikte, etkili öğrenme işlerine göre hazırlanan su dalgaları konusuna<br />

yönelik etkinliklerle; kontrol grubunda ise, geleneksel öğretim yöntemleriyle<br />

ders işlenmiştir. Denel işlemler öncesi ve sonrasında her iki gruba başarı ölçeği<br />

uygulanmıştır. Ayrıca, uygulamanın bitiminde her iki gruptaki öğrencilere kullanılan<br />

yöntemlere yönelik görüşleri kompozisyon biçiminde yazdırılmıştır.<br />

Araştırmanın sonucunda; işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim sınıfı<br />

öğrencileri arasında akademik başarıları arasında deney grubu yönünde<br />

olumlu fark olduğu bulunmuştur.<br />

Ayrıca öğrenciler tarafından yazılan kompozisyonlardan; işbirlikli<br />

öğrenmenin, öğrencilerin birtakım sosyal becerilerini kullanmalarını ve geliştirmelerini<br />

sağladığı, bilgi paylaşımı sayesinde konuyu daha iyi öğrenmelerine<br />

yardımcı olduğuna yönelik etkilerinin olduğu ortaya konulmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Su Dalgaları, İşbirlikli Öğrenme, Geleneksel Öğretim<br />

Yöntemi, Öğrenci Başarısı<br />

Gi riş<br />

Bilindiği gibi fizik, doğal olayların ilkelerinin ve kurallarının çalışıldığı bir<br />

alandır. Fizik eğitimi sadece fizikçi olmak için fiziği öğretmeyi amaçlamaz, bunun<br />

yanında fen ve teknoloji okuryazarlığının gelişmesine de yardım eder. Fiziği öğrenmek<br />

ve öğretmek çeşitli yaklaşımlara ve durumlara sahip karmaşık bir sistem ve<br />

zaman alan bir olgunlaşma sürecidir (Zhang, 1996:167). Ne var ki, konuların büyük<br />

* Yüksek Lisans Öğrencisi, Dokuz Eylül Ünv., Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi ABD, İzmir<br />

** Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi ABD, İzmir<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 193


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

bir bölümünün tamamlanmaya çalışıldığı çoğu fizik derslerinde bu durum dikkate<br />

alınmaz (Saarelainen ve Viiri, 1999). Çoğu öğrencinin, fiziği soyut bulduğu ve zor<br />

olduğuna inandığı için sev<strong>med</strong>iği çok iyi bilinir. Fiziğin nasıl öğretilmesi ve öğrenilmesi<br />

gerektiği fizikçiler için uzun zamandır zor bir konu olmuştur (Zhang, 1996:1).<br />

Dalgalar konusunun öğretimi üzerine yurt içinde ve yurt dışında çok fazla<br />

çalışmaya rastlanılmamış olması ve özellikle su dalgaları üzerine yapılan herhangi bir<br />

çalışmaya ulaşılamamış olmasından dolayı; optik dersinde bazı ışık olaylarının ışığın<br />

dalga modelinden yararlanılarak açıklanması ve bu özelliklerin su dalgalarındaki birçok<br />

olaya benzetilebilmesi, kuantum dersinin öğretiminde dalga modelinden yararlanılmasından<br />

dolayı bu çalışma için su dalgaları konusunun öğretimi seçilmiştir.<br />

Öğrenci merkezli eğitim bilginin doğrudan kazandırılamayacağını göstermiştir.<br />

Birey bilgiyi kendi çabasıyla keşfetmeli ve yapılandırmalıdır; bunun da geleneksel<br />

sınıflarda gerçekleştirilemeyeceği ortadadır(Atasoy ve Akdeniz, 2<strong>00</strong>6:157). Bu<br />

durumda yapılandırmacı öğrenme anlayışının öğretime aktarıldığı sınıflarla geleneksel<br />

sınıflar arasında büyük farklar doğmaktadır.<br />

İşbirlikli öğrenme yönteminin fen öğretimine uygulandığı yurt içi ve yurt dışı<br />

çalışmaların sonuçları yöntemin, bilişsel ve duyuşsal gelişim açısından başarılı olduğunu<br />

göstermiştir.<br />

Erdem ve Morgil (2<strong>00</strong>4) yaptıkları çalışmada, kimya derslerinde ortaklaşa ve<br />

işbirliği yapılarak oluşturulan küçük grupta öğrenme ortamlarına katılan kimya<br />

öğretmenliği öğrencilerinin görüşlerini ve bu grupların öğrencileri ne anlamda etkilediğini<br />

belirlemeye ve bu etkinliklerin nasıl daha iyi duruma getirilebileceğini belirlemeye<br />

çalışmışlardır.<br />

Dilek ve Gürdal (2<strong>00</strong>4) tarafından yapılan çalışmanın amacı ısı- sıcaklık ve<br />

genleşme konularında kubaşık öğrenme tekniklerinden parçalı öğretim tekniği ile<br />

geleneksel yöntemin öğrencilerin akademik başarılarına ve hatırlamalarına etkisini<br />

belirlemektir.<br />

Çalışkan ve arkadaşları (2<strong>00</strong>5) tarafından Temel Fizik II laboratuvarı dersini<br />

alan kimya eğitimi ile fen bilgisi eğitimi öğrencileri üzerinde yürütülen çalışmada,<br />

deney grubu öğrencilerine işbirlikli öğrenme yönteminin “Birlikte Öğrenme” tekniği<br />

ile özetleme ve soru çıkarma öğretimsel işleri kullanılmıştır.<br />

Şengören (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyinde, ışıkta girişim ve kırınım<br />

konularının öğrenimine yönelik etkinlikler geliştirilmesi ve bu etkinliklerin kullanıldığı<br />

işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin konuya yönelik başarı, hatırda tutma,<br />

optik dersine yönelik tutum, fizik dersine yönelik güven-önem düzeyi ile öğrencilerin<br />

öğretim yöntemine ve kullanılan materyallere yönelik duyuşsal özellikleri üzerindeki<br />

etkilerinin geleneksel öğretim ile karşılaştırılmasını amaçlamıştır.<br />

Tanel (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyinde termodinamiğin ikinci yasası<br />

ve entropi konularının işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim yöntemleriyle öğrenilmesinin<br />

öğrencilerin başarısı, hatırda tutması, termodinamik dersine yönelik tutumu,<br />

fizik dersine ilişkin kendilerine duydukları güven ve öğrenmelerini etkileyen<br />

etkenlere verdikleri önem üzerindeki etkilerinin incelenmesi ile kontrol grubu ve<br />

deney grubu öğrencilerinin uygulanan yöntemler ve uygulamanın içeriğine ilişkin<br />

görüşlerini incelemiştir.<br />

194<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Tanel (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyindeki manyetizma konularının<br />

öğretiminde geleneksel öğretim yöntemi ile işbirlikli öğrenme yönteminin, öğrencilerin<br />

akademik başarısı, temel kavramları ve bu kavramlar arasındaki ilişkileri öğrenme<br />

düzeyi, konulara yönelik edindikleri bilgileri ile öğrenilen kavramları ve bu kavramlar<br />

arasındaki ilişkileri hatırda tutma düzeyi, fizik dersine yönelik tutumu ve kendilerine<br />

duydukları güven, fizik konularını anlamada etkili olan etkenlere verdikleri<br />

önemler üzerindeki etkilerinin karşılaştırılması, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin<br />

yapılan uygulama ve uygulamanın içeriğine yönelik düşüncelerini incelemiştir.<br />

Samiullah (1995) yaptığı çalışmada, üniversite fizik dersinin mekanik kısmında<br />

uygulanan işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin başarı ve tutumlarına etkisini<br />

araştırmıştır. Çalışmanın verileri başarı değişkeni için, ön ölçüm-son ölçüm,<br />

mekanik kavram ölçeği ve sınıf sınavları; tutum değişkeni için ise öğrenci geri dönütlerinden<br />

toplanmıştır.<br />

Berger ve Hazne (2<strong>00</strong>5) yaptıkları çalışmada, işbirlikli öğrenme tekniklerinden<br />

“birleştirme” tekniği ile geleneksel öğretimi karşılaştırmışlardır.<br />

Ayrıca işbirlikli öğrenme yöntemine yönelik yurt dışında ilköğretim fen bilgisi<br />

(Lewis, Stern ve Linn 1993; Merebah 1987), üniversite fizik (Heller ve Hollabaugh<br />

1992; Heller ve ark. 1992), üniversite kimya (Towns ve Grant 1997) ve üniversite biyoloji<br />

(Sadler, 2<strong>00</strong>2) alanlarında yapılmış birçok çalışmadan söz edilebilir. Yurt içinde ise<br />

ilköğretim fen bilgisi (Aslan ve Afyon 2<strong>00</strong>5; Ateş 2<strong>00</strong>4), ortaöğretim kimya (Tezcan ve<br />

ark. 2<strong>00</strong>5), ortaöğretim biyoloji (Hevedanlı ve Akbayın 2<strong>00</strong>5) alanlarında yapılmış<br />

çalışmalar da yer almaktadır.<br />

“Su Dalgaları” Konusunun Öğretimi İle İlgili Yapılmış Yayın ve<br />

Araştırmalar<br />

Dalga Hareketi ünitesi alanında Su Dalgaları konusu üzerine hazırlanan bir<br />

teze ya da makaleye rastlanamamıştır. Yapılan araştırmalarda ilerleyen dalgalar,<br />

mekanik dalgalar, Doppler olayı üzerine çalışmalara ulaşılabilmiştir.<br />

Tanel, Şengören ve Kavcar (2<strong>00</strong>6) yaptıkları çalışmalarında öğrencilerin mekanik<br />

dalgalar konusundaki yanılgılarını gidermeye çalışmışlardır. Bu çalışmada geleneksel<br />

yöntemin kavram yanılgılarını gider<strong>med</strong>e yetersiz olduğu, işbirlikli öğrenme<br />

yönteminin uygulanmasıyla giderilip giderilemeyeceği belirlenmeye çalışılmıştır.<br />

Ayrıca Witmann, Steinberg ve Redish (1999), mekanik dalgalarla ilgili yapmış<br />

oldukları çalışmalarında dalgaların girişimine yönelik denek öğrencilerin birtakım<br />

zorluklara sahip olduklarını saptamışlardır.<br />

Gimenez ve ark.(2<strong>00</strong>8) yaptıkları çalışmalarında Doppler olayını benzetimlerle<br />

anlatarak öğrencilerin başarısına etkisini incelemişlerdir.<br />

Coyne(2<strong>00</strong>0) yüksek lisans tezinde, Işık ve Ses Dalgaları konusuna yönelik<br />

laboratuvar etkinlikleri ve kılavuzu geliştirmeyi tasarlamıştır. Bu çalışmada, ışık, dalgalar<br />

ve ses için laboratuvar kılavuzu yazmayı, öğrencilerin kılavuzu doğru anlamalarını,<br />

verilen yönergeleri öğretmenlerinin küçük yöneltmeleriyle başarılı bir şekilde<br />

gerçekleştirmelerini ve araştırma temelli laboratuvar kullanarak öğrencilerin zihinde<br />

tutma ve başarılarını geliştirmeyi amaçlamıştır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 195


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Yöntem<br />

Araştırma Modeli<br />

Araştırmada ön ölçüm ve son ölçüm uygulanarak bir deney ve bir kontrol<br />

grubu üzerinden yürütülen deneme modeli kullanılmıştır (Karasar, 2<strong>00</strong>0:97).<br />

Grupların oluşturulması rasgele yapılmadığından dolayı araştırma deneme modelinin<br />

bir çeşidi olan yarı deneysel desen modelindedir (Ekiz, 2<strong>00</strong>3:102). Araştırmanın<br />

bağımsız değişkenleri işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim yöntemleri; bağımlı<br />

değişkeni ise başarıdır.<br />

Deney Deseni<br />

Denel işlemler süresince deney grubuna işbirlikli öğrenme teknikleri (Birlikte<br />

Öğrenme ve Birlikte Soralım-Birlikte Öğrenelim) ile birlikte, etkili öğrenme işlerine<br />

göre hazırlanan su dalgaları konularına yönelik etkinlikler uygulanmış; kontrol grubuna<br />

ise, geleneksel öğretim yöntemleri (anlatım, soru-yanıt, tartışma) uygulanmıştır.<br />

İşbirlikli öğrenme gruplarında hazırlanmış olan günlük planlara (Ek-1) uygun<br />

olarak öncelikle, konunun anlaşılması, yapılandırılması ile ilke ve sonuçlara ulaşılmasına<br />

yönelik hazırlanan çalışma yaprakları ile geliştirdiğimiz materyallere oldukça<br />

uygun bir teknik olduğu düşünülen, “Birlikte Öğrenme” uygulaması üzerinden<br />

yürütülmüştür. Ders başlamadan önce sıralar öğrencilerin yüz yüze etkileşimlerini<br />

sağlamak amacıyla grup çalışmasına uygun şekilde düzenlenmiştir.<br />

Grup içinde olumlu bağımlılığı sağlamak amacıyla çalışma yaprakları ve diğer<br />

materyallerden her bir gruba birer tane verilmiş, fakat her öğrencinin daha sonra, kullanılan<br />

materyali edinmesi sağlanmıştır. Öğrenciler, verilen etkinlikler üzerinde<br />

öğretmeni çağırmadan önce grup içinde tartışma yapmaya özendirilmiştir.<br />

Araştırmacının görevi bir gruptan ötekine dolaşarak öğrencileri gözlemek,<br />

takıldıkları yerlerde rehberlik etmek, yanıtı doğrudan ver<strong>med</strong>en, sorular sorarak<br />

öğrencileri yönlendirmek, çözüm süresinin çabuklaşmasına yardımcı olmak, grupların<br />

hızını dengelemek ve etkinliklerin sorunsuz tamamlanmasını sağlamak olmuştur.<br />

Çalışma yapraklarından sonra verilen problemler de birlikte öğrenme tekniği<br />

ile çözülmüş ve gruplar içinden herhangi bir öğrenci kaldırılarak çözümü sınıfla paylaşması<br />

sağlanmıştır.<br />

Çalışma yapraklarının sorunsuz tamamlanması sağlanmaya çalışılmış ayrıca<br />

birtakım hataların oluşmasını engellemek için bunlar araştırmacı tarafından toplanarak<br />

daha sonraki derste geri dönütleri verilmiştir. Böylece grup değerlendirilmesi<br />

yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca öğrenciler bireysel olarak sınava alınarak bireysel<br />

değerlendirme de yapılmıştır.<br />

Birlikte soralım birlikte öğrenelim tekniği her dersin sonunda ayrılan bir sürede<br />

uygulanmış ve öğrencilerin yaratıcı sorular sormaları sağlanmıştır. Konuya ilişkin<br />

deneyler ise konu bitiminde birlikte öğrenme tekniği ile yapılmıştır. Bu deneyler sırasında<br />

öğrencilere uygulayacaklar basamaklar verilmemiş, sonuca kendi aralarında<br />

tartışarak ulaşmaları beklenmiştir.<br />

196<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Kontrol grubunda ise hazırlanan günlük planlara (Ek-2) bağlı olarak , kavram<br />

ve ilkeler araştırmacı tarafından sözlü olarak sunulmuştur. Çalışma yapraklarındaki<br />

etkinlikler araştırmacı tarafından sunulmuş ve problemlerin çözümleri için öğrenciler<br />

özendirilmiştir. Bu grupta deneyler geleneksel yöntemle yapılmış, dört ya da beş<br />

kişilik gruplar halinde verilen yönergeye bağlı olarak deneyi yaparak sonuca ulaşmaları<br />

sağlanmıştır. Deney grubunda kullanılan materyallerin içerik olarak tamamı<br />

kontrol grubuna da kullanılmış ama bu etkinlikler araştırmacı tarafından gerçekleştirilerek,<br />

iki grup arasında doğacak farkın, yöntemden kaynaklanması sağlanmaya<br />

çalışılmıştır.<br />

Grubun Adı Deney Öncesi Denel İşlemler Deney Sonrası<br />

Deney Grubu N=22 Başarı Ölçeği İşbirlikli öğrenme Başarı Ölçeği<br />

yöntemleri (BÖ+BSBÖ) Öğrenci kompozisyonları<br />

Kontrol Grubu N=18 Başarı Ölçeği Geleneksel öğretim Başarı Ölçeği<br />

yöntemleri (düz anlatım, Öğrenci kompozistartışma<br />

ve soru-yanıt) yonları<br />

Denel işlemlerin sonucunda her iki gruba son ölçüm olarak başarı ölçeği tekrar<br />

uygulanmıştır. Bunların yanında denel işlemlerin sonucunda her iki gruptaki<br />

öğrencilere derste kullanılan yöntemlere yönelik görüşleri kompozisyon biçiminde<br />

yazdırılmıştır.<br />

Deney Grubu Öğrencilerine Uygulanan İşbirlikli Öğrenme Teknikleri<br />

Birlikte Öğrenme (BÖ)<br />

Johnson ve Johnson tarafından geliştirilen bir tekniktir. Öğrenciler, dört ya da<br />

beş kişiden oluşan türdeş olmayan (heterojen) gruplarda kendilerine verilen çalışma<br />

yaprakları üzerinde birlikte çalışırlar. Gruptaki bütün öğrenciler çalışma yaprağını<br />

alır; yalnız, grupta bir çalışma yaprağı kullanılır. Grup üyeleri grubun yapısı, verilen<br />

görevin amaçları doğrultusunda ne yapacakları, grubun birlikte nasıl iyi çalışacağı<br />

hakkında kararlar alırlar. Sonuçta ortak bir ürün ortaya koyarlar. Öğretmenden yardım<br />

iste<strong>med</strong>en önce, grup üyelerinin birbirlerine yardım etmeleri beklenir. Öğrenciler<br />

grup içindeki başarılarına ve bireysel başarılarına göre değerlendirilirler (Açıkgöz,<br />

2<strong>00</strong>2:177; Kömleksiz, 1995:38; Sadler, 2<strong>00</strong>2:15). Tekniğin uygulanması sırasında gereken<br />

işlemler; öğretimsel hedeflerin belirlenmesi, grup büyüklüğüne karar verilmesi,<br />

öğrencilerin gruplara ayrılması, sınıfın düzenlenmesi, öğretim gereçlerinin bağımlılık<br />

yaratacak biçimde planlanması, bağımlılığı sağlamak için grup üyelerine görevler<br />

verilmesi, akademik işin açıklanması, olumlu amaç bağımlılığının yaratılması, bireysel<br />

değerlendirme yapılması, gruplar arasında işbirliğinin sağlanması, başarı için<br />

gerekli ölçütlerin açıklanması, istendik davranışların belirlenmesi, öğrenci davranışlarının<br />

yönlendirilmesi, grup çalışmasına yardımcı olunması, işbirliği becerilerini<br />

öğretebilmek için araya girilmesi, dersin sona erdirilmesi, öğrenci öğrenmesinin nitel<br />

ve nicel olarak değerlendirilmesi, grubun ne kadar iyi çalıştığının değerlendirilmesi<br />

ve akademik çelişkiler oluşturulmasıdır (Açıkgöz, 2<strong>00</strong>2:177).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 197


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Birlikte Soralım – Birlikte Öğrenelim (BSBÖ)<br />

Bu teknik Açıkgöz tarafından geliştirilmiştir. Açıkgöz (2<strong>00</strong>2:219)’e göre birlikte<br />

soralım birlikte öğrenelim, her düzeyde ve her konu alanında uygulanabilecek<br />

esnek bir işbirlikli öğrenme tekniğidir. Teknikte, hazıra konma etkisini ortadan kaldırmak<br />

için, olumlu bağımlılık, bireysel değerlendirilebilirlik, grup ürünü ve ödülü<br />

ile yüz yüze etkileşim ilkelerine özel önem verilmiştir. Tekniğin uygulanması sırasında;<br />

okuma parçaları, soru – yanıt kartları, temalar yaprağı, grup sunumunu değerlendirme<br />

formu ve sınav gibi gereçlere gereksinim vardır. Tekniğin uygulanması sırasındaki<br />

işlemler; grupların oluşturulması, okuma, öğrenci sorularının hazırlanması,<br />

grup sorusunun hazırlanması, grup sorularının gönderilmesi, grup sorularının yanıtlanması,<br />

yanıtların sınıfta sunulması, grup sunumunun değerlendirilmesi, grup sürecinin<br />

değerlendirilmesi, bütün sınıf tartışması ve sınamadır (Açıkgöz, 2<strong>00</strong>2:214;<br />

Açıkgöz, 1993:187).<br />

Örneklem<br />

Araştırmanın örneklemini bir devlet lisesinin son sınıfında öğrenim gören ve<br />

sayısal alanı seçen iki sınıfta toplam 40 öğrenci oluşturmaktadır. Kullanılan desenin<br />

deneysel desen olması nedeniyle, örneklem sayısı az olacağından sonuçları evrene<br />

genelleme olasılığı yoktur. Araştırmanın örneklemini oluşturan iki sınıftan biri kontrol<br />

diğeri ise deney grubu olarak seçilmiştir. Deney grubu 22 öğrenci, kontrol grubu<br />

ise 18 öğrenciden oluşmaktadır. Hem deney hem de kontrol grubunda eğitim-öğretim<br />

araştırmacı tarafından sürdürülmüştür.<br />

Bu okulun seçilme nedeni; su dalgaları konusu lise son sınıfta okutulacağından<br />

ve de yeni dört yıllık sistemde henüz son sınıf öğrenci bulunmadığından dolayı,<br />

önceki üç yıllık sisteme göre eğitim gören öğrencilerinin var olması ve ayrıca deneylerin<br />

yapılabilmesi için gerekli araç-gereçlerin bulunmasıdır.<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Başarı Ölçeği<br />

“Su Dalgaları” konusuna yönelik başarı ölçeği (Ek-3) araştırmacı tarafından<br />

geliştirilmiştir. Araştırmada ön-ölçüm ve son-ölçüm olarak kullanılan başarı ölçeği,<br />

deney ve kontrol grubu öğrencilerinin yöntem uygulamadan önce ve uygulamadan<br />

hemen sonra başarı düzeylerini karşılaştırarak, öğrencilerin bilişsel düzeydeki farklılıklarında<br />

yöntemin etkili olup olmadığını ortaya koymak amacıyla geliştirilmiştir.<br />

Sorular hazırlanmadan önce fizik dersindeki ilgili konuların içerik çözümlemesi<br />

yapılarak su dalgaları konusunda Bloom’un bilişsel alan sınıflandırmasına<br />

uygun olarak bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarında<br />

hedef davranışlar (Ek-4) belirlenmiştir.<br />

Belirlenen hedef davranışlar doğrultusunda çoktan seçmeli soruların hazırlanması<br />

sırasında konuya yönelik yerli ders kitapları ile test kitapları incelenerek var<br />

olan sorular taranmış ve uygun görülen soruların bazıları doğrudan bazıları ise<br />

değiştirilerek ölçeğe alınmıştır. Geliştirilen ölçek güvenirlik çalışması öncesi 30 çoktan<br />

seçmeli sorudan oluşmuştur.<br />

Ölçeğin güvenirliğini hesaplamak için 30 sorudan oluşan ölçek, eski üç yıllık<br />

programda okuyan üçüncü sınıfı bitirmiş öğrencilere uygulanması zorunluluğundan,<br />

198<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

bu öğrencilerin mezun olmalarından dolayı öğrenci bulunamaması ve uygulamanın<br />

başlama tarihi olan Aralık ayına yetişmeyeceği düşünülerek yaz dönemi içinde çeşitli<br />

özel dershanelere kayıtlı, konuyu daha önceden öğrenmiş 148 öğrenciye uygulanmıştır.<br />

Ölçek maddelerindeki her soru, bir madde kökünden ve biri doğru dört çeldirici<br />

olmak üzere beş seçenekten oluşmuştur. Madde analizi için Finesse paket programı<br />

kullanılmış ve her bir ölçek maddesinin güçlük derecesi ve ayırt ediciliği hesaplanmıştır.<br />

Madde seçiminde ayırt etme gücü 0,20 den küçük olan maddeler kullanılmamış;<br />

0,20-0,30 arasındakiler kullanılabilir ve 0,30-0,40 arasındakiler iyi, 0,40 ten<br />

daha büyük olanlar ise çok iyi olarak ele alınmıştır (Özçelik, 1989:125). Analizler<br />

sonucunda ölçek 25 maddelik son biçimini almış, ölçeğin güvenirliği (KR 20 ) 0,93<br />

bulunmuştur.<br />

Başarı ölçeği her iki gruba denel işlemlerden önce ve denel işlemlerden sonra<br />

olmak üzere 5 hafta ara ile uygulanmıştır.<br />

Öğrenci Kompozisyonları<br />

Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin, dersin çeşitli yönleriyle ilgili<br />

duyuşsal özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması amacıyla, Açıkgöz (1993) ve<br />

Samiullah (1995) tarafından izlenilen yol kullanılarak öğrenci kompozisyonları (Ek-5)<br />

yazdırılmıştır. Bu kompozisyonları yazmaları için, uygulamanın bitiminde öğrencilere<br />

derste izlenilen yönteme, kullanılan etkinliklere vb. yönelik bireysel görüşlerini<br />

yazmalarının istendiği bir ön yazı verilmiştir.<br />

Araştırma Materyallerinin Hazırlanması<br />

Öğretim tasarım sürecindeki en ilginç ve en zor aşamalardan birisi öğretim<br />

materyallerinin seçimi, tasarımı ve etkili kullanımıdır. Tüm konuların öğretilmesinde<br />

ve öğrenilmesinde tek bir materyalden söz etmek olası değildir, birinin diğerine göre<br />

kullanımı daha etkilidir (Uşun, 2<strong>00</strong>0:3).<br />

Bu araştırmada, ortaöğretim fizik dersinde öğretilen Su Dalgaları konularına<br />

yönelik etkinliklerin yer aldığı materyaller geliştirilmiştir.<br />

Çalışmada geliştirilen materyaller yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak<br />

hazırlanmaya çalışılmış; bilgi doğrudan verilmemiş, öğrencilerin bilgiye ulaşmalarını<br />

sağlamak için yollar gösterilmeye çalışılmıştır. Materyallerin genel amacı öğrencilerin<br />

konuyla ilgili temel kavramları anlamalarını, ilke ve sonuçlara ulaşabilmelerini,<br />

öğrendiklerini farklı durumlara uygulayabilmelerini, yaparak yaşarak öğrenebilmelerini<br />

ve derse yönelik olumlu tutum geliştirmelerini sağlamaktır.<br />

Dersler bu amaçla hazırlanan çalışma yaprakları (Ek-6), problem yaprakları<br />

(Ek-7) ve deneyler (Ek-8) üzerinden yürütülmüştür.<br />

Bulgular<br />

Bu bölümde, deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin başarı ölçeği ve kullanılan<br />

yönteme yönelik kompozisyon sorularına verdikleri yanıtlarının her bir alt<br />

problemle ilgili olarak yapılan analizleri sonucunda elde edilen bulgular yorumlarıyla<br />

birlikte sunulmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 199


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Alt Problem 1. Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencilerinin<br />

uygulama öncesi öğrenme düzeyleri anlamlı bir faklılık göstermekte midir<br />

Çizelge 1. Deney ve Kontrol Gruplarının Ön Ölçüm Başarı Ölçeği<br />

Puanlarına Göre t-testi Sonuçları<br />

Denek Aritmetik Standart<br />

Grup Sayısı Ortalama Sapma t p<br />

Önem<br />

(N) ( X ) (S)<br />

Denetimi<br />

Deney 22 8,09 2,06 1,254 0,217 p>0,05<br />

Kontrol 18 7,17 2,59 fark önemsiz<br />

Ölçeğin en yüksek puanı: 25<br />

Çizelge 1’de görüldüğü gibi her iki gruptaki öğrencilerin denel işlem öncesi<br />

başarı ölçeği ön ölçüm puanlarının ortalamalarının önemli bir farklılık gösterip göster<strong>med</strong>iğini<br />

sınamak üzere yapılan t-testi analizi 0,05 düzeyinde önemli bir farklılık<br />

göstermemektedir (t=1,254; p>0,05). Bir başka deyişle, sıfır hipotezi doğrulanmış<br />

olup denel işlem öncesinde akademik başarıları açısından her iki grubun eşit düzeyde<br />

olduğu söylenebilir.<br />

Alt Problem 2. Deney grubu öğrencilerinin ön ölçüm – son ölçüm sonuçları<br />

arasında anlamlı bir farklılık var mıdır<br />

Çizelge 2. Deney Grubunun Ön ve Son Ölçüm Başarı Ölçeği Puanlarına<br />

Göre t-testi Sonuçları<br />

Denek Aritmetik Standart<br />

Grup Sayısı Ortalama Sapma t p<br />

Önem<br />

Denetimi<br />

(N) ( X ) (S)<br />

Ön Ölçüm 22 8,09 2,06 p


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Çizelge 3’de görüldüğü gibi kontrol grubundaki öğrencilerin başarı ölçeği ön<br />

ve son ölçüm puanlarının ortalamalarının önemli bir farklılık gösterip göster<strong>med</strong>iğini<br />

sınamak üzere yapılan t-testi analizi 0,05 düzeyinde önemli bir farklılık göstermektedir<br />

(t=-6,589; p


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Olumlu görüş bildiren öğrenciler, ilköğretimden beri bu yöntem ile ders anlatılmasından<br />

dolayı yönteme alışık olduklarını, yeni uygulanacak yönteme alışmalarının<br />

zaman alacağını ve ayrıca dersin soru-cevap, tartışma ve deney gibi etkinliklerle desteklendiği<br />

için zevkli geçtiğini belirtmişlerdir.<br />

Olumsuz görüş bildiren öğrenciler ise, derslerde öğrencinin edilgen dinleyici<br />

konumda olduğunu, konuların soyut kaldığını, derslerde daha çok tartışma ve iletişim<br />

ortamlarının olması gerektiğini belirtmektedirler.<br />

Bu tablolardan çıkan bulgular, denel işlemlerden, sonra her iki gruptaki öğrencilerin<br />

başarılarının gelişmiş olması, aynı zamanda deney grubunun kontrol grubuna<br />

göre başarılarında olumlu fark çıkması bulgularını desteklemektedir.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Bu bölümde, ortaöğretim fizik dersi “Su Dalgaları” konusunun öğretimine<br />

yönelik olarak geliştirilen etkinliklerin kullanıldığı işbirlikli öğrenme ve geleneksel<br />

öğretim yöntemlerinin öğrencilerin akademik başarısına etkilerini belirlemek amacıyla<br />

yapılan araştırmadan elde edilen bulgularla ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen<br />

önerilere yer verilmiştir.<br />

Sonuç ve Tartışma<br />

“Su Dalgaları” konusunun öğretiminde, işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim<br />

yöntemlerinin öğrencilerin başarısı üzerindeki etkileri ve uygulanan yöntemler<br />

ile ilgili öğrenci görüşlerinin incelendiği bu araştırmada, elde edilen başlıca sonuçlar<br />

şunlardır:<br />

1. “Su Dalgaları” konusunun öğretiminde işbirlikli öğrenme yöntemi ile öğrenen<br />

öğrenciler, geleneksel öğretim yöntemi ile öğrenen öğrencilere göre daha başarılı<br />

olmuşlardır. Buradan, işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin “Su Dalgaları”<br />

konusundaki başarısını arttırdığı sonucuna varılmıştır (Çizelge 4).<br />

Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencileri son ölçümlerinde, ön<br />

ölçümlerine göre anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (Çizelge 2 ve Çizelge 3).<br />

İşbirlikli öğrenme yönteminin öğrenci başarısını artırdığı sonucu, gerek yurt<br />

içi gerekse yurt dışı yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlarla uyum içerisindedir.<br />

Yurt içinde, ilköğretim fen bilgisi (Aslan ve Afyon, 2<strong>00</strong>5; Ateş, 2<strong>00</strong>4; Kasap,<br />

1996), ortaöğretim fizik (Dilek ve Gürdal, 2<strong>00</strong>4; Sarıay, 2<strong>00</strong>8), ortaöğretim kimya<br />

(Tezcan, Yılmaz ve Babaoğlu, 2<strong>00</strong>5), ortaöğretim biyoloji (Hevedanlı ve Akbayın,<br />

2<strong>00</strong>5; Sucuoğlu, 2<strong>00</strong>3), üniversite fen bilgisi (Bilgin ve Geban, 2<strong>00</strong>4), üniversite fizik<br />

(Tanel, 2<strong>00</strong>6; Tanel ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Tanel, 2<strong>00</strong>6; Şengören, 2<strong>00</strong>6; Şengören ve Kavcar,<br />

2<strong>00</strong>8), üniversite kimya (Erdem ve Morgil, 2<strong>00</strong>4; Nakipoğlu ve Benlikaya, 2<strong>00</strong>1) alanlarında<br />

yapılan çalışmalar işbirlikli öğrenmenin öğrenci başarısını arttırdığını destekleyen<br />

araştırmalardan bazılarıdır.<br />

Yurt dışında ise, ilköğretim fen bilgisi (Akinsola, 1999; Lewis, Stern ve Linn,<br />

1993; Merebah, 1987), ortaöğretim fizik (Towns ve Grant, 1997), ortaöğretim kimya<br />

(Balfakih, 2<strong>00</strong>3), üniversite fizik (Heler ve Hollabaugh, 1992; Heler ve ark., 1992) ve<br />

üniversite biyoloji (Sadler, 2<strong>00</strong>2) alanlarında yapılan çalışmalar işbirlikli öğrenmenin<br />

öğrenci başarısını arttırdığını destekleyen araştırmalardan bazılarıdır.<br />

202<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

2. Kontrol grubu öğrencileri, ilk kez karşılaştıkları ve zorlanacaklarını düşündükleri<br />

konunun öğretmen tarafından anlatılmasını savunmaktadırlar. Bu nedenle<br />

kontrol grubu öğrencilerinin çoğunluğu (N=9), geleneksel öğretim yönteminden hoşnut<br />

olduklarını ve yöntem değiştirmek iste<strong>med</strong>iklerini belirtmişlerdir. Johnson ve<br />

diğer. (1998) de yaptıkları çalışmalarında öğrencilerin öğretimdeki değişikliklere direnebileceğini<br />

ve anlatım yönteminin sürmesi için baskı uygulayabileceklerini belirtmektedirler.<br />

Kontrol grubu öğrencilerinin kullandığımız geleneksel öğretim yönteminden<br />

hoşnut olmalarının, daha önce farklı bir ya da birden çok yöntemin kullanıldığı ders<br />

anlatımı ile karşılaşmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.<br />

3. Deney grubu öğrencilerinin büyük çoğunlukla (N=14), işbirlikli öğrenme<br />

yönteminden hoşnut oldukları görülmüştür. Bu sonuç alan yazınındaki diğer çalışmaların<br />

sonuçları ile uyum içindedir. Herreid (1998)’in aktardığına göre; işbirlikli<br />

öğrenme yönteminin kullanıldığı 12<strong>00</strong> çalışmayı inceleyen Johnson ve Johnson (1989,<br />

1993), öğrencilerin geleneksel öğretim yöntemine göre, işbirlikli deneyimden daha<br />

çok hoşlandıklarını vurgulamaktadırlar.<br />

McKittrick ve diğer. (1999), ortaöğretim mekanik konularının öğretiminde kullandıkları<br />

işbirlikli öğrenme yöntemini, hem öğrenci hem de öğretmenlerin aynı<br />

şekilde anlama ve öğrenmeyi geliştiren etkili bir yöntem olarak bulduğunu belirtmektedirler.<br />

Mills ve diğer. (1999), fizik öğrencileri üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmalarında,<br />

yöntemin öğrencileri etkin bir biçimde düşünmeye ve görüşlerini değiştirmeye<br />

cesaretlendirdiğini belirtmektedirler.<br />

İşbirlikli öğrenme yöntemi ile Erdem ve Morgil (2<strong>00</strong>4) öğrencilerin güven<br />

becerilerinin geliştiğinin gözlendiğini, Nakiboğlu ve Benlikaya (2<strong>00</strong>1) da öğrencilerin<br />

kendilerine olan güveninin arttığının belirlendiğini rapor etmektedirler.<br />

Deney grubu öğrencilerinin son ölçümlerde, kontrol grubu öğrencilerine göre<br />

daha başarılı olmaları, işbirlikli öğrenme gruplarında problem çözme becerilerinin<br />

geleneksel öğretim gruplarına göre daha fazla geliştiğinin de bir göstergesidir. Benzer<br />

sonuçlar Tanel,R., 2<strong>00</strong>6; Tanel ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Tanel,Z.,2<strong>00</strong>6; Şengören 2<strong>00</strong>6; Şengören<br />

ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Heller ve diğer. (1992) ile Yu ve Stokes (1998)’un çalışmalarında ve<br />

Broyles (1999)’ın aktardığına göre, Hollabaugh (1995)’un çalışmasında da ortaya<br />

konulmuştur.<br />

Hazırlanan materyaller, öğrencilerin konuyu öğrenmek için çaba gösterip<br />

düşünmelerini gerektirmiş, bu durum öğrencileri yorarken başarılarının artmasını<br />

sağlamıştır.<br />

Yapılan deneyler sırasında öğrencilerin birlikte çalışmaları, deneyin sonucuna<br />

ulaşmaları için birlikte düşünüp karar vermelerini sağlamıştır.<br />

Alan yazınında “Su Dalgaları” konusunda yapılmış bir çalışmaya rastlanmamış<br />

olması elde edilen sonuçların özgünlüğünü artırmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 203


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Öneriler<br />

Çalışmamızın sonuçlarından ve uygulama sırasındaki deneyimlerden yola<br />

çıkılarak aşağıdaki öneriler geliştirilebilir:<br />

1. İşbirlikli öğrenme “Su Dalgaları” konusunda kullanılabilecek etkili bir yöntem<br />

olarak önerilmektedir.<br />

2. Öğrencilerin derse etkin katılımları sağlanmalıdır. Bu bağlamda, öğretmenlerin<br />

sınıf yönetimi konusunda bilgi ve beceriye sahip olmaları önem taşımaktadır.<br />

3. Öğrencilerin düşünüp analiz etmelerini sağlayacak görsel ve düşünsel ders<br />

materyalleri hazırlanmalıdır. Basit ve ucuz ders araçlarının doğrudan öğrenciler tarafından<br />

da hazırlanmasına önem verilmelidir.<br />

4. Öğrencilerin işbirliği içinde çalışmalarını sağlayacak ve düşüncelerini birbiriyle<br />

paylaşabileceği ortamlar hazırlanmalıdır.<br />

5. Öğrencilerin, olayları somut olarak gözlemleyebilmeleri için laboratuvar ve<br />

gösteri deneylerine önem verilmelidir.<br />

6. Fizik dersi için diğer konuların öğretiminde de kullanılmak üzere etkili<br />

materyaller hazırlanmalıdır.<br />

7. İşbirlikli öğrenme yönteminin etkinliğinin diğer öğrenme yöntemleri ile<br />

karşılaştırılarak desteklenmesi sağlanmalıdır.<br />

8. Bu araştırmada geliştirilen materyallere benzer materyaller “Dalgalar” ünitesinin<br />

diğer konuları için de geliştirilmelidir.<br />

9. Bu çalışmanın ülke genelindeki lise öğrencilerine genellenebilmesi için ortak<br />

araştırma projeleri yapılmalıdır.<br />

10. Fizik dersine yönelik işbirlikli öğrenme yöntemi ile ilgili geliştirilen materyallerin<br />

elektronik ortamda paylaşımı sağlanmalıdır.<br />

Kaynakça<br />

Açıkgöz, K. Ü., (2<strong>00</strong>2). Aktif Öğrenme, Eğitim Dünyası Yayınları, İzmir.<br />

Açıkgöz, K., (1993). İşbirliğine Dayalı Öğrenme ve Geleneksel Öğretimin Üniversite Öğrencilerinin<br />

Akademik Başarısı, Hatırda Tutma Düzeyleri ve Duyuşsal Özellikleri Üzerindeki<br />

Etkileri. A. Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi: I. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi (25-28 Eylül<br />

1990) Kongre Kitapçığı: 187-201. Ankara: MEB Yayınları.<br />

Aslan, O. ve Afyon, A., (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Fen Bilgisi Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme<br />

Yönteminin Öğrencilerin Başarı ve Tutumlarına Etkisi. Selçuk Üniversitesi Eğitim<br />

Fakültesi Dergisi. Sayı 19:137-155.<br />

Atasoy, Ş. ve Akdeniz, A. R. (2<strong>00</strong>6). Yapılandırmacı Öğrenme Kuramına Uygun Geliştirilen<br />

Çalışma Yapraklarının Uygulama Sürecinin Değerlendirilmesi. <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi. Yıl<br />

35. Sayı 170: 157-174.<br />

Ateş, M., (2<strong>00</strong>4). İşbirlikli Öğrenme Yönteminin İlköğretim İkinci Kade<strong>med</strong>e Madde ve Özellikleri<br />

Ünitesinde Öğrenci Başarısına Etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Berger, R. ve Hazne, M., (2<strong>00</strong>5). The Jigsaw Method in the Upper Secondary School Physics –Its<br />

Impact on Motivation, Learning and Achievement. Proceeding of the Fifth International<br />

Conference of ESERA. (28 Ağustos-1 Eylül 2<strong>00</strong>5). Barcelona. S:1581-1583.<br />

204<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Bilgin, İ. ve Geban, Ö., (2<strong>00</strong>4). İşbirlikli Öğrenme Yöntemi ve Cinsiyetin Sınıf Öğretmenliği<br />

Öğretmen Adaylarının Fen Bilgisi Dersine Karşı Tutumlarına, Fen Bilgisi Öğretimi I<br />

Dersindeki Başarılarına Etkisinin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi<br />

Dergisi. 26: 9-18.<br />

Broyles, M. L., (1999). A Comparison of the Participation in Cooperative Learning on the Success<br />

of Physics, Engineering and Mathematics Students. Yayınlanmış Doktora Tezi. Texas<br />

A&M Üniversitesi.<br />

Coyne, D.M., (2<strong>00</strong>0). An Inquiry-Based Laboratory Approach to Teach Units on Light and<br />

Waves/Sound in the High School Science Classroom. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi,<br />

Michigan State University.<br />

Çalışkan, S., Sezgin, S. G. ve Erol, M., (2<strong>00</strong>5). İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Fizik<br />

Laboratuvar Başarısı ve Tutumu Üzerindeki Etkileri. Çağdaş Eğitim. 320: 23-29.<br />

Dilek, C. ve Gürdal, A., (2<strong>00</strong>4). Fizik Eğitiminde Parçalı Öğretim Tekniğinin Öğrenci Başarısına<br />

Etkisi. VI. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi (9-11 Eylül 2<strong>00</strong>4) İstanbul:<br />

Marmara Üniversitesi. Bildiriler Cilt I. Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi:<br />

330-336.<br />

Ekiz, D., (2<strong>00</strong>3). Eğitimde Araştırma Yöntem ve Metodlarına Giriş. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />

Erdem, E. ve Morgil, İ., (2<strong>00</strong>4). Kimya Dersinde Küçük Grupta Öğrenme Konusunda Öğrenci<br />

Görüşleri. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, (16-18 Eylül 2<strong>00</strong>2).<br />

Ankara. Bildiriler Cilt I: 759-763.<br />

Gimenez, M.H., Vidaurre, A., Riera, J. ve Monsoriu, A., (2<strong>00</strong>8). Visualizing the Doppler Effect.<br />

Latin-American Journal of Physics Education. 2(1): 37-39.<br />

Heller, P. ve Hollabaugh, M., (1992). Teaching Problem Solving Through Cooperative Grouping.<br />

Part 2: Designing Problems and Structuring Groups. American Journal of Physics. 60(7):<br />

637-644.<br />

Heller, P., Keight, R. ve Anderson, S., (1992). Teaching Problem Solving Through Cooperative<br />

Grouping. Part 1: Group Versus Individual Problem Solving. American Journal of<br />

Physics. 60(7): 627-636.<br />

Herreid, C. F., (1998). Why isn’t Cooperative Learning Used to Teach Science. Bioscience.<br />

48(7):553-560.<br />

Hevedanlı, M. ve Akbayın, H., (2<strong>00</strong>5). Biyoloji Öğretiminde Tam Öğrenmeye Dayalı İşbirlikli<br />

Öğrenme Yönteminin Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Çağdaş Eğitim. 326: 38-46.<br />

Johnson, D. W., Johnson, R. T. ve Smith, K. A., (1998). Cooperative Learning Returns to College<br />

What Evidence is There That it Works Change. 30(4): 27-35.<br />

Karasar, N., (2<strong>00</strong>0). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.<br />

Kasap, H., (1996). İşbirlikli Öğrenme, Fen Başarısı, Hatırda Tutma, Öğrenci Yüklemeleri ve<br />

İşbirlikli Öğrenme Gruplarındaki Etkileşim. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Kömleksiz, M. (1995). Kubaşık Öğrenme Teknikleri. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi<br />

Dergisi. II(12):36-41.<br />

Lewis, E. L., Stern, J. L. ve Linn, M. C., (1993). The Effect of Computer Simulations on<br />

Introductory Thermodynamics Understanding. Educational Technology. 33(1): 45-58.<br />

McKittrick, B., Mulhall, P. ve Gunstone, R., (1999). Improving Understanding in Physics: An<br />

Effective Teaching Procedure. Australian Science Teachers Journal. 45(3): 27-33.<br />

Merebah, S. A. A., (1987). Cooperative Learning in Science: A Comparative Study in Saudi<br />

Arabia. Yayımlanmış Doktora Tezi. Kansas Devlet Üniversitesi.<br />

Mills, D., McKittrick, B., Mulhall, P. ve Feteris, S., (1999). CUP: Cooperative Learning that Works.<br />

Physics Education. 34(1): 11-15.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 205


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Saarelainen, M. ve Viiri, J., (1999). University Physics Students’ Conceptualizations of Optics<br />

Designing Educational Reconstruction on Optics Course for Undergraduate Physics<br />

Teachers. Proceeding of Second International Conference of the ESERA, (31 Ağustos – 4<br />

Eylül 1999). Kiel, Germany. http://www.ipn.uni-kiel.de/projekte/esera/book/all.htm<br />

(15.03.2<strong>00</strong>8).<br />

Sadler, K. C., (2<strong>00</strong>2). The Effectiveness of Cooperative Learning as an Instructional Strategy to<br />

Increase Biological Literacy and Academic Achievement in a Large, Nonmajors College<br />

Biology Class. Yayımlanmış Doktora Tezi. Tennessee State University.<br />

Sarıay, M., (2<strong>00</strong>8). Ortaöğretim Fizik Dersi İtme ve Momentum Konusu Öğretim Programını<br />

Geliştirme Üzerine Bir Çalışma. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ Eğitim<br />

Bilimleri Enstitüsü.<br />

Sucuoğlu, H., (2<strong>00</strong>3). İşbirlikli Öğrenmenin Öğrencilerin Yükleme, Edim ve Strateji Kullanımı<br />

Üzerindeki Etkileri ve İşbirlikli Öğrenme Gruplarındaki Etkileşim Örüntüleri.<br />

Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Şengören, S. K., (2<strong>00</strong>6). Optik Dersi Işıkta Girişim ve Kırınım Konularının Etkinlik Temelli Öğretimi:<br />

İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Etkilerinin Araştırılması. Yayımlanmamış Doktora<br />

Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Şengören, S. K. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>8). Girişim ve Kırınım Konularının İşbirliğine Dayalı Öğrenme<br />

Ortamlarında Öğreniminin Öğrenci Başarısı ve Hatırda Tutma Düzeyine Etkisi. TFD<br />

24. Uluslararası Fizik Kongresi. (28 Ağustos-31 Ağustos 2<strong>00</strong>7). Malatya. Balkan Physics<br />

Letters, Special Issue, TPS 24th Physics Congress, Boğaziçi University Press. 592-598.<br />

Tanel, R., (2<strong>00</strong>6). Termodinamiğin İkinci Yasası ve Entropi Konularının Öğrenimine İşbirlikli<br />

Öğrenme Yönteminin Etkilerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Tanel, R. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>8). Termodinamiğin İkinci Yasası ve Entropi Konularının İşbirlikli<br />

Öğrenme Yöntemiyle Öğrenilmesinin Akademik Başarı ve Hatırda Tutma Üzerine<br />

Etkilerinin İncelenmesi. TFD 24. Uluslararası Fizik Kongresi. (28 Ağustos-31 Ağustos<br />

2<strong>00</strong>7). Malatya. Balkan Physics Letters, Special Issue, TPS 24th Physics Congress,<br />

Boğaziçi University Press. 576-581.<br />

Tanel, R., Şengören, S.K. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>6). The Effect of Using the Cooperative Learnings<br />

Strategies on Students’ Conceptual Change for the Subject of Mechanical Waves, Poster<br />

bildiri (6 th International Conference of the Balkan Physical Union, 22-26 August 2<strong>00</strong>6,<br />

İstanbul, Türkiye); BPU-6 April 2<strong>00</strong>7, AIP Conference Proceedings, s.846.<br />

Tanel, Z., (2<strong>00</strong>6). Manyetizma Konularının Lisans Düzeyindeki Öğretiminde, Geleneksel Öğretim<br />

Yöntemi İle İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Etkilerinin Karşılaştırılması.<br />

Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />

Tezcan, H., Yılmaz, Ü. ve Babaoğlu, M., (2<strong>00</strong>5). Radyoaktivite Öğretiminde İşbirlikçi Öğrenme<br />

Yöntemi ile Geleneksel Öğretim Yöntemin Başarıya Etkileri. Pamukkale Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı. 17: 55-67.<br />

Towns, M. H. ve Grant, E. R., (1997). I Believe I Will Go Out of This Class Actually Knowing<br />

Something’: Cooperative Learning Activities in Physical Chemistry. Journal of Research<br />

in Science Teaching. 34(8): 819-835.<br />

Uşun, S., (2<strong>00</strong>0). Özel Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme. Ankara: Pegem Yayıncılık.<br />

Witmann, M.C., Steinberg, R.N. ve Redish, E.F., (1999). Making Sense of How Students Make<br />

Sense of Mechanical Waves. The Physics Teacher. 37(1): 15-21.<br />

Yu, K. N. ve Stokes, M. J. (1998). Students Teaching Students in a Teaching Studio. Physics<br />

Education. 33(5): 282-285.<br />

206<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

EK-1<br />

İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME YÖNTEMİNE UYGUN HAZIRLANMIŞ<br />

GÜNLÜK DERS PLANI<br />

Ders: Fizik<br />

Süre: 45+45 dk.<br />

Ünite: Dalga Hareketi<br />

Konu: Su Dalgaları Üretilmesi, Hareketi, Yansıması<br />

Öğretimsel Hedefler:<br />

Hedef- 1: “Dalga Hareketi” ünitesine ait belli başlı terimler bilgisi.<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Atma terimini açıklama<br />

2. Frekans terimini açıklama<br />

3. Periyot terimini açıklama<br />

4. Dalga hareketi terimini açıklama<br />

5. Dalgaboyu terimini açıklama<br />

Hedef- 2: Su dalgaları konusuyla ilgili temel ilkeleri açıklayabilme.<br />

Hedef- Davranışlar:<br />

1. Su dalgalarının oluşumunu açıklama<br />

2. Su dalgalarının temel özelliklerini açıklama<br />

3. Su dalgalarında tepe ve çukur noktaların özelliklerini açıklama<br />

4. Dalga çeşitlerini açıklama<br />

Hedef- 3: Su dalgalarının engellerde yansımalarını açıklayabilme.<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Doğrusal dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />

2. Doğrusal dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />

3. Dairesel dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />

4. Dairesel dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />

5. Su dalgalarının yansımalarını ışığın yansıması ilkelerinden yararlanarak açıklama.<br />

Hedef- 4: Su dalgaları konusuyla ilgili belli başlı verileri istenilen anlatım biçimine çevirebilme<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Dalganın hızını veren bağıntıyı yazma<br />

2. Dalganın hızının nelere bağlı olduğunu açıklama<br />

3. Stroboskop yardımıyla dalganın hızının nasıl ölçüldüğünü açıklama<br />

İçerik: Bu derste su dalgaları konusunun yalnızca yukarıdaki hedef ve hedef davranışları içine<br />

alan bölüm işlenecektir. Dersin içeriği kısaca; dalga hareketi ünitesine ait temel kavramlar, su<br />

dalgalarının oluşumu ve özellikleri, su dalgalarının engellerden yansıması, dalga hızının ölçülmesi<br />

ve konuya yönelik soruların çözülmesi basamaklarından oluşmaktadır.<br />

Kullanılacak Malzemeler: Çalışma yaprakları, problem yaprakları.<br />

Ders Öncesi Düzenleme: Uygulanacak tekniklere karar verilmesi, çalışma yapraklarının çoğaltılması,<br />

derslikteki sıraların grup çalışmasına uygun düzenlenmesi.<br />

Yöntem: İşbirlikli öğrenme<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 207


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Teknik: Birlikte öğrenme<br />

Öğretimsel İşler: Ders, hazırlanan çalışma yaprakları ve problem yapraklarının ilgili kısımlarıyla<br />

işlenecektir. Çalışma yaprakları; öğrencilerin sonuç çıkarma, yordama yapma gibi öğretimsel<br />

işleri grup arkadaşlarıyla birlikte yapmalarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.<br />

Öğretimsel İşlem Basamakları:<br />

• Öğrencilerin oluşturulan gruplar halinde oturmalarını sağlama<br />

• Grup içindeki her üyenin kendi aralarında 1’den 4’e kadar numara almaları istenerek tahtaya<br />

bu numaralara karşılık gelen yazıcı, sözcü-bilgi toplayıcı, malzemeci ve yönetici-güdüleyici<br />

görevlerini yazma ve her üyenin görev almasını sağlama<br />

• Malzemecilere öğrenme malzemelerinden birer tane verme ve malzemeyi grupla paylaşmalarını<br />

sağlama<br />

• Öğrencilere yapmaları gerekenleri açıklama<br />

• Grup üyelerinin sorumluluklarını hatırlatma<br />

• Gruplar arasında dolaşarak gerektiğinde öğrencileri yönlendirme<br />

• Öğrencilerin çalışma yapraklarını doğru doldurmalarını sağlama<br />

• Grupların bilgi toplayıcılar aracılığıyla diğer grup üyeleri ile etkileşim içinde olmalarını sağlama<br />

• Çalışma yapraklarını kontrol etmek ve dönüt sağlamak amacıyla toplamak<br />

• Öğrencilere problem yapraklarını dağıtma ve üzerinde çalışmalarını sağlama<br />

• Herhangi bir gruptan bir üyenin seçilerek yanıtı sınıfa sunmasını isteme<br />

• Grupları çalışmalarına göre değerlendirme<br />

Hedeften Haberdar Etme: Çalışma yapraklarında “aklıma takılanlar bölümü” ile öğrencilere<br />

hangi hedeflere ulaşılmak istenildiği kısaca verilmiştir.<br />

Ön Öğrenmelerin Hatırlatılması: Çalışma yapraklarında “hatırlatmalar ve ipuçları” ve “tartışma<br />

soruları” bölümleri ile öğrencilere ön öğrenmeleri hatırlatılmaya çalışılmıştır.<br />

Değerlendirme: Çalışma yaprakları ve verdiklere yanıtlara göre gruplara puan verme.<br />

208<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

EK-2<br />

GELENEKSEL ÖĞRETİM YÖNTEMİNE UYGUN HAZIRLANMIŞ<br />

GÜNLÜK DERS PLANI<br />

Ders: Fizik<br />

Süre: 45+45 dk.<br />

Ünite: Dalga Hareketi<br />

Konu: Su Dalgaları Üretilmesi, Hareketi, Yansıması<br />

Öğretimsel Hedefler:<br />

Hedef- 1: “Dalga Hareketi” ünitesine ait belli başlı terimler bilgisi.<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Atma terimini açıklama<br />

2. Frekans terimini açıklama<br />

3. Periyot terimini açıklama<br />

4. Dalga hareketi terimini açıklama<br />

5. Dalgaboyu terimini açıklama<br />

Hedef- 2: Su dalgaları konusuyla ilgili temel ilkeleri açıklayabilme.<br />

Hedef- Davranışlar:<br />

1. Su dalgalarının oluşumunu açıklama<br />

2. Su dalgalarının temel özelliklerini açıklama<br />

3. Su dalgalarında tepe ve çukur noktaların özelliklerini açıklama<br />

4. Dalga çeşitlerini açıklama<br />

Hedef- 3: Su dalgalarının engellerde yansımalarını açıklayabilme.<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Doğrusal dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />

2. Doğrusal dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />

3. Dairesel dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />

4. Dairesel dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />

5. Su dalgalarının yansımalarını ışığın yansıması ilkelerinden yararlanarak açıklama.<br />

Hedef- 4: Su dalgaları konusuyla ilgili belli başlı verileri istenilen anlatım biçimine çevirebilme<br />

Hedef-Davranışlar:<br />

1. Dalganın hızını veren bağıntıyı yazma<br />

2. Dalganın hızının nelere bağlı olduğunu açıklama<br />

3. Stroboskop yardımıyla dalganın hızının nasıl ölçüldüğünü açıklama<br />

İçerik: Bu derste su dalgaları konusunun yalnızca yukarıdaki hedef ve hedef davranışları içine<br />

alan bölüm işlenecektir. Dersin içeriği kısaca; dalga hareketi ünitesine ait temel kavramlar, su<br />

dalgalarının oluşumu ve özellikleri, su dalgalarının engellerden yansıması, dalga hızının ölçülmesi<br />

ve konuya yönelik soruların çözülmesi basamaklarından oluşmaktadır.<br />

Kullanılacak Malzemeler: Çalışma yaprakları, problem yaprakları.<br />

Ders Öncesi Düzenleme: Uygulanacak tekniklere karar verilmesi, çalışma yapraklarının çoğaltılması.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 209


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Yöntem: Geleneksel öğretim<br />

Öğretimsel İşler: Ders, hazırlanan çalışma yaprakları ve problem yapraklarının ilgili kısımlarıyla<br />

işlenecektir. Çalışma yaprakları; öğrencilerin sonuç çıkarma, yordama yapma gibi öğretimsel<br />

işleri kendi başlarına yapmalarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.<br />

Öğretimsel İşlem Basamakları:<br />

• Öğrencilere konunun öğretmen tarafından anlatılması<br />

• Öğrencilere öğrenme malzemelerinden birer tane verme<br />

• Öğrencilerin çalışma yapraklarını doğru doldurmalarını sağlama<br />

• Öğrencilerin cevaplarını sınıf arkadaşlarıyla paylaşmalarını sağlama<br />

• Çalışma yapraklarını kontrol etmek ve dönüt sağlamak amacıyla toplamak<br />

• Öğrencilere problem yapraklarını dağıtma ve üzerinde çalışmalarını sağlama<br />

• Herhangi bir öğrencinin seçilerek yanıtı sınıfa sunmasını isteme<br />

Hedeften Haberdar Etme: Çalışma yapraklarında “aklıma takılanlar bölümü” ile öğrencilere<br />

hangi hedeflere ulaşılmak istenildiği kısaca verilmiştir.<br />

Ön Öğrenmelerin Hatırlatılması: Çalışma yapraklarında “hatırlatmalar ve ipuçları” ve “tartışma<br />

soruları” bölümleri ile öğrencilere ön öğrenmeleri hatırlatılmaya çalışılmıştır.<br />

Değerlendirme: Çalışma yaprakları ve verdiklere yanıtlara göre puan verme.<br />

210<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

EK-3<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 211


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

212<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 213


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

214<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 215


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

216<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

EK-4<br />

DALGA HAREKETİ ÜNİTESİ BELİRTKE TABLOSU<br />

Dalgaların Girişimi<br />

Su Dalgaları<br />

Dalga Hareketi<br />

Ünitenin Konuları<br />

Hedef Davranışlar<br />

HEDEFLER<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

Dalga kavramını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />

Periyodik dalga, periyot, frekans, dalgaboyu, dalga hızı<br />

kavramlarını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />

Yansıma ve kırılmayı tanımlama<br />

Ayrılma ve kırınımı tanımlama<br />

Girişimi tanımlama<br />

Faz farkı kavramını tanımlama<br />

Doppler olayını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />

Dalga hareketi ünitesine<br />

ilişkin temel kavramlar<br />

bilgisi<br />

X<br />

X<br />

Su dalgalarının hızının derinliğe göre değiştiğini söyleme<br />

Dalgaların girişimi için en az iki kaynak gerektiğini söyleme<br />

Dalga hareketi<br />

ünitesine ilişkin<br />

temel kavramlar<br />

bilgisi<br />

BİLGİ<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

Periyot, frekans, dalgaboyu, dalga hızı kavramlarının karşılığı<br />

olan simge ve birimleri yazma<br />

Dalgaları titreşim ve yayılma doğrultularına göre adlandırma<br />

Girişim olayındaki bağıntılarda kullanılan simgeleri yazma<br />

Faz farkının karşılığı olan simgeyi yazma<br />

Dalga hareketi<br />

ünitesine ilişkin<br />

temel alışı<br />

bilgisi<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

Dalgalarda hız, periyot, frekans ilişkilerini yazma/söyleme<br />

Dalgalarda kırılma olayı için Snell bağıntısını yazma<br />

Girişim deseni için yol farkı bağıntısını yazma<br />

Düğüm çizgileri için gerekli koşulu yazma<br />

Dalga katarı için gerekli koşulu yazma<br />

Faz farkı bağıntısını yazma<br />

Dalga hareketi ünitesine<br />

ilişkin temel<br />

genelleme, ilke ve<br />

kuramlar bilgisi<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

Enine ve boyuna dalga oluşumunu yorumlama<br />

Su dalgalarında yansımayı şekil çizerek yorumlama<br />

Stroboskop yardımıyla periyodik dalgaların hızının<br />

ölçülmesini açıklama<br />

Dalgaları duruyor görme durumlarını yazma<br />

Su dalgalarında kırılmayı şekil çizerek açıklama<br />

Dalga hızının derinliğe göre nasıl değiştiğini söyleme<br />

Girişim deseninin şeklini çizerek yorumlama<br />

Girişim deseni üzerinde düğüm ve karın noktalarını gösterme<br />

Faz farkının girişim desenine etkisini yorumlama<br />

Dalga hareketi ünitesine ilişkin<br />

temel bilimsel bilgileri kavrama<br />

KAVRAMA<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 217


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

Dalgaların Girişimi<br />

Su Dalgaları<br />

Dalga Hareketi<br />

Ünitenin Konuları<br />

Hedef Davranışlar<br />

HEDEFLER<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

X<br />

Düzlem ve dairesel su dalgalarının engellerde yansımasını<br />

değişik durumlar için yorumlama<br />

Hareketli kaynağın oluşturduğu su dalgalarının en büyük ve<br />

en küçük dalga boylarını gerekli şekilleri çizerek yorumlama<br />

Girişim olayının şeklini çizerek yol farkı formülünü hesaplama<br />

Su dalgalarında yansıma ile ışığın yansıması arasında ilişki<br />

kurma<br />

Su dalgalarının kırılması ile ışığın kırılması arasında ilişki<br />

kurma<br />

Su dalgalarının mercek şeklindeki ortamlardan geçişi ile ışığın<br />

merceklerde kırılması arasında ilişki kurma<br />

Su dalgalarında kırılma özelliklerini içen problemler çözme<br />

Girişim ile ilgili problemler çözme<br />

Dalgaların yansımasını ve kırılmasını deney yaparak irdeleme<br />

Su dalgalarının derin ve sığ ortamlardan geçişini deney<br />

yaparak irdeleme<br />

Dalga hareketi ünitesine ilişkin temel<br />

bilimsel bilgileri uygulama<br />

Dalga hareketi<br />

ünitesine ilişkin<br />

temel bilimsel bilgileri<br />

analiz etme<br />

UYGULAMA ANALİZ<br />

218<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

EK-5<br />

ÖĞRENCİ KOMPOZİSYONU<br />

Öncelikle uygulamaya katılıp etkinliklerin başarılı bir şekilde tamamlanmasını<br />

sağladığınız için teşekkür ederim.<br />

Sizin görüşleriniz daha sonraki fizik derslerinde uygulanacak yöntem ve<br />

etkinliklere katkı sağlaması, yapılacak çalışmalara ışık tutması açısından bizim için<br />

oldukça önemli, bu nedenle aşağıdaki sorularla ilgili düşüncelerinizi samimi olarak<br />

yazacağınıza inanıyorum. Bunun için şimdiden teşekkür ederim.<br />

• Derste uygulanan işbirlikli öğrenme yöntemi ve uygulanan etkinlikler hakkındaki<br />

düşüncelerin nelerdir<br />

• Derste uygulanan yöntem ile daha önceki geleneksel öğrenme yöntemi arasında<br />

derslerin işlenişi (derslerin zevkli geçmesi, öğrenme) bakımından karşılaştırma<br />

yapar mısın<br />

……………………………………………………<br />

Öncelikle uygulamaya katıldığınız için teşekkür ederim.<br />

Sizin görüşleriniz daha sonraki fizik derslerinde uygulanacak yöntem ve<br />

etkinliklere katkı sağlaması, yapılacak çalışmalara ışık tutması açısından bizim için<br />

oldukça önemli, bu nedenle aşağıdaki sorularla ilgili düşüncelerinizi samimi olarak<br />

yazacağınıza inanıyorum. Bunun için şimdiden teşekkür ederim.<br />

• Derste izlediğimiz yöntemle ilgili düşünceleriniz nelerdir<br />

• Derslerinde geleneksel yöntemden farklı bir yöntem izlemek ister miydin<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 219


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

ÇALIŞMA YAPRAĞI<br />

EK-6<br />

220<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 221


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

PROBLEM YAPRAĞI<br />

EK-7<br />

222<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 223


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

DENEY YAPRAĞI<br />

EK-8<br />

224<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 225


Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />

EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING<br />

ON STUDENTS’ ACHIEVEMENT RELATING<br />

WATER WAVES<br />

Yalçın YALÇIN*<br />

Nevzat KAVCAR**<br />

Abst ract<br />

By this research, it was intended to develop some activities related to<br />

instructing water waves at the level of secondary school, and to compare effects<br />

of the cooperative learning method, in which these activities were used on students’<br />

achievement and views towards actual teaching methods, with conventional<br />

teaching methods.<br />

The research was perfor<strong>med</strong> on the forth grade students who go to a<br />

state school in 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 academic year. The research was conducted by a total<br />

of 40 students, 22 of them is na<strong>med</strong> as experimental group whereas 18 of them<br />

is na<strong>med</strong> as control group.<br />

During the experimental processes, together with cooperative learning<br />

techniques, according to learning tasks activities relating water waves prepared<br />

were applied on the experimental group, whereas traditional teaching techniques<br />

were applied on the control group students. Before and after the experimental<br />

processes; achievement tests were applied on both groups. Moreover, at<br />

the end of the experimental processes, the students in both groups were asked<br />

to write down their ideas in composition towards the methods used during the<br />

lessons.<br />

At the end of research, it was found that there were some significant differences<br />

in favour of experimental group on the achievement.<br />

Moreover, it was revealed from the compositions, written down by the<br />

students, that the cooperative learning provided the students to use and develop<br />

some certain social skills, and help them to learn in a better way by sharing<br />

information.<br />

Key Words: Water waves, cooperative learning, conventional teaching<br />

methods, students’ achievement<br />

* Master’s Student; Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Division of Physics<br />

Education, İzmir<br />

∗∗ Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Division of Physics Education,<br />

İzmir<br />

226<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ KILAVUZ KİTAPLARININ<br />

KULLANIM SÜRECİNE İLİŞKİN<br />

ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ*<br />

Kader B. KONUR**<br />

Alipaşa AYAS***<br />

Barbaros KONUR****<br />

Özet<br />

Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji dersi öğretmen kılavuz kitaplarının<br />

faydalılığı, kullanılabilirliği, içeriği ve programa uygunluğu hakkında öğretmenlerin<br />

düşüncelerini belirlemektir. Çalışmada yarı yapılandırılmış mülakat ve<br />

yapılandırılmamış gözlem kullanılmıştır. Elde edilen veriler kodlama yapılarak<br />

anlamlı hale getirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde<br />

Rize ili Çayeli ilçesi ilköğretim okullarının üç tanesinden seçilen 6 sınıf öğretmeni<br />

oluşturmaktadır. Çalışmada kılavuz kitaplarda çok fazla etkinliğe yer verildiği,<br />

ağır bir dilin kullanıldığı, zaman ve araç-gereç sıkıntısının olduğu, öğrenci<br />

seviyelerinin dikkate alınmadığı, doldurulması gereken formların öğretmenin<br />

çok zamanını aldığı ortaya çıkmıştır. Buna karşın kılavuz kitapların; tasarımının<br />

ve ünite dağılımının iyi yapıldığı, iş birliği ve dayanışmayı sağladığı, yaparak<br />

yaşayarak öğrenmeye sevk ettiği, öğretmene rehber olduğu ve çeşitlilik sağladığı<br />

ve öğretmenleri plan yükünden kurtardığı ortaya çıkmıştır. Öneri olarak, belirlenen<br />

problemlerle ilgili uygulamaya yönelik olarak hizmet-içi eğitim seminerleri<br />

düzenlenmelidir. Ayrıca, etkinliklerde kullanılan materyal eksikliği giderilmeli,<br />

böylece programa daha uygun bir öğretim yapılması sağlanabilir.<br />

Anahtar Sözcükler: Fen ve Teknoloji dersi, öğretmen, kılavuz kitaplar<br />

Gi riş<br />

Eğitim, bireyin içinde yaşadığı topluma uyumunu sağlamak ve yeteneklerini<br />

geliştirmek amacı ile davranışlarında istenilen değişiklikleri oluşturma etkinliği ve<br />

sürecidir. Eğitim sistemi içinde, ilköğretim en önemli basamaktır. Çocuğun yaşadığı<br />

topluma ait bir varlık olması ancak ilköğretim sayesinde olmaktadır. Bu yüzden eğitimin<br />

bu kademesi temel eğitim olarak tanımlanmaktadır. Diğer eğitim basamakları<br />

da ilköğretime dayandığı için bu temel eğitim, toplumun sadece eğitim sistemini<br />

değil, öteki sistemleri de olumlu ya da olumsuz etkilemektedir (Aycan vd., 2<strong>00</strong>2).<br />

Bir ülkenin eğitim sistemi içinde uygulanan eğitim programları, öncelikle<br />

ülkenin kendi gereksinimlerine ve yaşantılarına uygun olmak durumundadır. Ülke-<br />

* Bu çalışma Eylül 2<strong>00</strong>7’de XVI. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi’nde sunulmuştur.<br />

** Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Çayeli/RİZE<br />

*** KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, TRABZON<br />

**** MEB Sırt İlköğretim Okulu, Çayeli, RİZE<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 227


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

mizde Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla toplumsal yaşamda ve toplumsal sistemlerde<br />

oldukça kapsamlı değişimlerin gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu bir dönemde,<br />

eğitim basamaklarında yapısal düzenlemelerin yapılması ve bu düzenlemeler<br />

doğrultusunda eğitim programlarının geliştirilmesi gereksinimi duyulmuştur. 2<strong>00</strong>5-<br />

2<strong>00</strong>6 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya konulan “Yeni İlköğretim<br />

Programı”nın bu gereksinime dayandırıldığı kuşkusuzdur. Bu çerçevede programın<br />

“öğrenci merkezli” ya da “yapılandırmacı” yaklaşımdan hareketle etkinlik temelli,<br />

öğrencinin öğrenme sürecine aktif olarak katılmasını amaçlayan, sınıf içi ve sınıf dışı<br />

öğrenme deneyimlerini bütünleştirmeye önem veren bir anlayışla geliştirilmeye çalışıldığı<br />

görülmektedir. Bu özellikler dikkate alındığı zaman yeni programın, ilköğretim<br />

düzeyindeki eğitime önemli katkılar getirme potansiyeli olduğu söylenebilir<br />

(Öğretim Programlarını Değerlendirme Toplantısı, 2<strong>00</strong>5).<br />

Toplum ve çevre kalkınmasının temeli, ilköğretim çağında fen bilgisi dersleri<br />

ile atılır. Bu derste çocuklar, içinde yaşadıkları fen ve tabiat dünyası ile ilgili bilimsel<br />

okuryazarlık kazanırlar (Akgün, 1996). Bilimsel okuryazarlık, “doğal dünyayı tanımak,<br />

açıklamak ve yorumlamak amacıyla, bilimde genel olarak kabul gören teorileri<br />

kullanabilme kabiliyeti” olarak tanımlanabilir (Shiland, 1998). Bilimsel okuryazarlık,<br />

hem öğretme yöntemlerinde hem de fen bilgisi ders kitaplarında kullanılması yararlar<br />

getirecek olan bir kavramdır (Başlantı, 2<strong>00</strong>0). Günümüzde öğrencilerin fen derslerindeki<br />

başarısızlıkları herkes tarafından bilinmektedir. Öğrencilerin fen başarıları,<br />

fen öğretiminin başarısı ile bağıntılıdır. Eğitim sistemimizde, ilköğretim okulları ve<br />

liselerde öğrencilerin fen derslerindeki başarılarının arttırılması konusuna gittikçe<br />

artan bir önem verilmektedir (Demircioğlu ve Geban, 1996). Öğrenimlerinin ilk yıllarında,<br />

öğrencilerde fen bilgisi sağlam temellere oturtulmazsa, ileriki yıllarda onlardan<br />

başarı beklenemez. Bunun için, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi muhakeme yeteneğini<br />

geliştiren fen eğitimine yöneltmek gerekir. Bu da onlara öğrenimlerinin ilk yıllarında<br />

fen derslerini sevdirmekle mümkündür (Gürdal ve Kulaberoğlu, 1998). Bu<br />

amaca ulaşma yolunda, dersle ilgili kullanılan kitaplar önemli bir yere sahiptir. Ders<br />

kitapları, öğretim programlarında yer alan konulara ait bilgileri plânlı ve düzenli bir<br />

biçimde inceleyip açıklayan, olarak öğrenciyi dersin hedefleri doğrultusunda yönlendiren<br />

temel bilgi kaynaklarıdır (Kutlu, 1998).<br />

Chiappetta, Fillman ve Sethna (1991)’a göre, fen bilgisi kitapları, derslerde çok<br />

fazla miktarlarda bilgi birikimini öğrenciye sunmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu<br />

da, öğretmenlerin ders müfredatlarını bu amaca uygun olarak organize etmelerini ve<br />

öğrencilerin bilimsel girişimi bu şekilde algılamalarını sağlamaktadır. Soong ve Yager<br />

(1993), okullarda kullanılan ders kitabının, o okuldaki fen bilgisi öğretiminin durumunun<br />

anlaşılmasında önemli bir gösterge olduğu yorumunu yapmışlardır. Öğrencilerin,<br />

neredeyse bütün bilgilerin kaynağı olarak ders kitaplarını gördüklerini ve ders<br />

kitabını bütün bilimlerin kendisinden tecrübe edilebileceği bir araç olarak algıladıklarını<br />

belirtmişlerdir. Ayrıca ilköğretim, okumayı sevme ve iyi okuma alışkanlığı<br />

kazanmada başlangıç dönemidir (Kılıç vd., 2<strong>00</strong>1). Ders kitaplarında, öğrencilerin dikkat<br />

ve ilgisini konuya çekmesine, davranışın kazandırılması aşamasındaki öğrenme<br />

yaşantılarını sunmasına ve ünite sonunda kontrolü sağlamasına, öğrencinin gözlem,<br />

deney ve araştırma yaparak belli sonuçlara kendi kendine ulaşmasına fırsat verilmelidir<br />

(Kaptan, 1999).<br />

2<strong>00</strong>4 yılında yapılan öğretim programı değişiklikleriyle öğrenci merkezli bir<br />

eğitim düşünülerek fen bilgisi dersi “Fen ve Teknoloji” dersi olarak değiştirilmiş ve<br />

228<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

öğrenci ders kitaplarına ek olarak öğrenci çalışma kitapları ve öğretmen kılavuz<br />

kitapları da bu dersin kapsamında sunulmuştur. Bu kitaplar hazırlanırken ders kitaplarının<br />

hazırlanmasındaki temel ilkeler göz önüne alındığından öğretmenlerin öğrenciye<br />

rehber olması açısından fayda sağlayacaktır. Öğretmenlerin öğrencilere iyi bir<br />

fen okur-yazarlığı kazandırmaları için kılavuz kitapların etkili olması ve öğretmenlerin<br />

de bu kitapları etkili kullanması önemlidir. Bu nedenle, kılavuz kitapların kullanım<br />

sürecindeki etkililiğinin araştırılması gerekmektedir.<br />

Buradan hareketle çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji<br />

Dersi kılavuz kitaplarıyla ilgili görüşlerinin belirlenmesidir. Çalışmada, öğretmenlerin<br />

Fen ve Teknoloji Dersi kılavuz kitapları hakkındaki görüşleri; bu kitapların faydaları,<br />

kullanılabilirliği, içeriğinin yeterliliği, programa uygunluğu ve katkıları bağlamında<br />

ele alınmıştır.<br />

Yöntem<br />

Araştırma probleminin doğası gereği nitel özellik taşıyan bu çalışmada nitel<br />

araştırma desenlerinden olgu bilim kullanılmıştır. Olgu bilim deseni farkında olunan<br />

ancak derinlemesine ve ayrıntılı bir anlayışa sahip olunmayan olgulara odaklanmaktadır<br />

(Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />

Olgularla günlük yaşantıda sık sık karşılaşılsa da bu tanışıklık onların tam olarak<br />

anlaşıldığı anlamına gelmez. İnsanlara tümüyle yabancı olmayan aynı zamanda<br />

da tam anlamının kavranamadığı olguları araştırmayı amaçlayan çalışmalar için olgu<br />

bilim iyi bir araştırma zemini oluşturmaktadır. Olgu bilim araştırmalarında başlıca<br />

veri toplama aracı görüş<strong>med</strong>ir. Olgulara ilişkin yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmak<br />

için görüşmenin araştırmacılara sunduğu etkileşim ve esneklik yoluyla irdeleme<br />

özelliklerinin kullanılması gerekmektedir. Araştırmacının görüşülen bireyle güven ve<br />

empatiye dayalı bir etkileşim ortamı oluşturabilmesi önemlidir. Olgu bilim araştırmalarında<br />

yapılan görüşmelere temel oluşturmak ya da desteklemek amacıyla veri<br />

toplama aracı olarak gözlem de kullanılabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />

Bu çalışmada, öğretmenlerin görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlandığı için<br />

nitel veri toplama tekniklerinden olan yarı yapılandırılmış mülakat ve verileri desteklemek<br />

amacıyla yapılandırılmamış gözlem gibi veri toplama araçlarının kullanılması<br />

tercih edilmiştir. Böylelikle daha derinlemesine, açıklayıcı verilerin elde edilmesi<br />

mümkün olabilir. Yarı yapılandırılmış mülakatta araştırmacı mülakat sorularını<br />

mülakata başlamadan önce hazırlar, fakat bireyler ve koşullara bakarak bazı esneklikler<br />

sağlayabilir. Araştırmacının asıl görevi, tartışmada sorulan soruların dışına<br />

çıkıldığında mülakata katılan bireylerin tartışma konusu üzerinde odaklanmalarını<br />

sağlamaktır. Özel bir konuda derinlemesine soru sorma, cevap eksik veya açık değil<br />

ise tekrar soru sorarak durumu daha açıklayıcı hale getirip cevapları tamamlama fırsatı<br />

sunma bu teknik yardımı ile gerçekleşebilir. Mülakattan elde edilen verileri desteklemek<br />

amacıyla da yapılandırılmamış gözlem kullanılmıştır. Gözlem, bir veya<br />

daha fazla birey tarafından gerçek yaşamda gerçekleştirilenlerin planlı biçimde izlenerek<br />

kayıt altına alınmasıdır (Çepni, 2<strong>00</strong>7).<br />

Öğretmenlerle 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde yapılan ve 40-45 dk süren mülakatlarda,<br />

fen ve teknoloji dersi öğretmen kılavuz kitaplarının faydalılığı, kullanılabilirliği,<br />

içeriği ve programa uygunluğu ve katkıları hakkında öğretmenlere sorular yöneltilerek<br />

görüşleri alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca dönemin başında, ortasında ve sonuna<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 229


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

doğru okullara gidilerek öğretmenlerin sınıflarındaki uygulamaları belli aralıklarla<br />

gözlenmiş ve gerekli notlar tutulmuştur. Bu notlardaki mülakattan elde edilen verileri<br />

destekleyen sonuçlardan tartışma kısmında bahsedilmiştir.<br />

Örneklem<br />

Olgu bilim araştırmalarında veri kaynakları araştırmanın odaklandığı olguyu<br />

yaşayan ve bu olguyu dışa vurabilecek veya yansıtabilecek bireyler ya da gruplardır.<br />

Özellikle mülakatlarla derinlemesine veri elde edilecekse örneklemin çok sayıda<br />

olmasına gerek olmayabilir. Çünkü örnekleme dahil edilecek kişilerden elde edilmesi<br />

düşünülen verinin derinliği ve genişliği örneklemin büyüklüğü ile genellikle ters<br />

orantılıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />

Bu araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde Rize ili Çayeli ilçesi ilköğretim<br />

okullarının üç tanesinden seçilen 6 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Nitel<br />

çalışmalarda örneklemin büyüklüğünden çok verinin derinliğinin daha önemli olduğu<br />

yukarda bahsedilmiştir. İlköğretimin ilk kademesinde Fen ve Teknoloji dersini sınıf<br />

öğretmenleri verdiği için amaçlı olarak 4. ve 5. sınıf öğretmenleri seçilmiştir. Fen ve<br />

Teknoloji dersi hem 4.sınıf hem de 5.sınıflarda okutulduğu için her iki sınıftan öğretmenlerin<br />

görüşleri alınıp ilköğretimin ilk kademesi bazında veriler değerlendirilmiştir.<br />

Verilerin Analizi<br />

Strauss (1987) nitel araştırmadaki veri analiz yöntemlerinin standart hale getirilemeyeceğini<br />

ve veri analizini standartlaştırmanın nitel araştırmacıyı sınır -<br />

landıracağını vurgulamaktadır. Standartlaştırılmış veri analizinin araştırma yo luyla<br />

eldeki verilere uygun, zengin ve derinlemesine sonuçlar elde edilmesini olumsuz<br />

yönde etkileyeceğini dile getirmektedir.<br />

Olgu bilim araştırmalarında veri analizi, yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmaya<br />

yöneliktir. Bu amaçla yapılan içerik analizinde verinin kavramsallaştırılması ve<br />

olguyu tanımlayabilecek temaların ortaya çıkarılması çabası vardır. Bu analizde birbirine<br />

benzeyen veriler belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirilir ve<br />

okuyucunun anlayabileceği bir şekilde düzenlenir. Sonuçlar betimsel bir anlatım ile<br />

sunulur ve sık sık doğrudan alıntılara yer verilerek bulgular açıklanır ve yorumlanır.<br />

Veri kodlamasında araştırmacı, elde ettiği bilgileri inceleyerek, anlamlı bölümlere<br />

ayırmaya ve her bölümün kavramsal olarak ne anlam ifade ettiğini bulmaya çalışır.<br />

Bu bölümler bazen bir sözcük, bazen bir cümle ya da paragraf, bazen de bir sayfalık<br />

veri olabilir. Kendi içinde anlamlı bir bütün oluşturan bu bölümler, araştırmacı tarafından<br />

isimlendirilerek kodlanır. Böylelikle farklı bölümlerde yer alan ve anlam ba -<br />

kımından ilişkili olan verilerin bir araya getirilmesi ve ilişkilendirilmesi mümkün<br />

olur (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5). Bu çalışmada nitel verilerin düzenlenmesinde önemli<br />

bir kolaylık sağlayan veri kodlaması yapılmıştır. Mülakattan elde edilen ortak<br />

görüşler dikkate alınarak verilerden çıkarılan kavramlara göre kodlamalar yapılmış<br />

ve anlamlı hale getirilmiştir.<br />

Çalışmada kullanılan yapılandırılmamış gözlemde öğretmenlerin mülakatta<br />

verdikleri cevaplara uygun hareket edip et<strong>med</strong>iklerinin, söylediklerinin var olan<br />

ortamla uygunluk sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için<br />

gözlem sonuçlarından yeri geldiğinde mülakat verilerini destekleyip destekle<strong>med</strong>iği<br />

konusunda bahsedilmiştir.<br />

230<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

Çalışmada geçerliği artırma adına öğretmenlerle uzun süreli etkileşim sağlanmaya<br />

çalışılmış, belli aralıklarla okullara gidilerek birden fazla gözlem yapılmıştır.<br />

Mülakatlarda derinlemesine veri toplanmaya çalışılarak anlaşılmayan kısımlarla ilgili<br />

katılımcılara dönülerek o kısımları biraz daha açıklamaları istenmiştir. Güvenirlik<br />

adına ise, veri kodlamaları bir başka uzmana kontrol ettirilerek kodlamaların amaçlı<br />

olarak seçilen katılımcıların verdiği ifadeleri temsil edip et<strong>med</strong>iğinin kontrolü yaptırılmıştır.<br />

Yapılan kodlamaların araştırma sorularını yansıtıp yansıtmadığı uzmanla<br />

birlikte tartışılarak, ifadelerin en uygun kategoride toplanması sağlanmıştır.<br />

Bulgular<br />

Mülakatın katılımcılara uygulanmasından sonra elde edilen bulgular gruplandırılarak<br />

aşağıda sunulmuştur.<br />

Kılavuz kitapların faydalılığı ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji dersi<br />

kılavuz kitaplarından yeterince faydalanıyor musunuz Yoksa halen eski sisteme<br />

göre mi dersleri işliyorsunuz“ şeklindedir. Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda<br />

Tablo 1 oluşturulmuştur.<br />

Tablo 1’e göre, mülakata katılan öğretmenlerin tümü fen ve teknoloji kılavuz<br />

kitaplarından onlara rehber olduğu için mümkün olduğu kadar imkânlar doğrultusunda<br />

faydalandıklarını, eski sistemi tamamen terk etmeyip eski ders kitaplarını ve<br />

gerekli gördüklerinde başka kaynakları kullandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca bir kişi<br />

sadece kılavuz kitapların kullanılmasının öğretmenin yapacaklarını kalıplaştırdığını<br />

ve bu noktada başka kaynaklara başvurduğunu da belirtmiştir.<br />

Kişi<br />

Tablo 1. Kılavuz Kitapların Faydalılığı ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />

Kılavuz kitaptan<br />

faydalanma<br />

Farklı kaynak<br />

kullanımı<br />

Eski sistemden<br />

faydalanma<br />

1<br />

İmkânlar doğrultusunda faydalanıyorum.<br />

Çevre, okul ve sınıf ortamına<br />

göre bütün kaynaklardan faydalanıyorum.<br />

Eski ders kitapları başta olmak<br />

üzere başka kitap ve dergiler de<br />

kullanıyorum.<br />

2<br />

3<br />

Öğretmeni yönlendirdiği için<br />

yeterince faydalanmaya çalışıyorum.<br />

Ünitenin hazırlık aşamasında<br />

inceleyip faydalanmaya çalışıyorum.<br />

Uygun gördüğüm etkinlikleri<br />

başka kaynaklardan da yararlanarak<br />

yapıyorum.<br />

Bazen öğretmeni kalıplaştırdığını<br />

düşündüğümde<br />

başka kitaplara başvuruyorum.<br />

Eski sistemi tamamen terk<br />

ettiğimi söyleyemem.<br />

<strong>Genel</strong>likle yeni sisteme göre<br />

dersleri işliyoruz.<br />

4<br />

Öğretmene rehber olduğu için<br />

faydalanıyorum.<br />

Çok sık olmasa da başka kitaplardan<br />

yararlanıyorum.<br />

Yeni programa uygun olarak<br />

hareket ediyorum.<br />

5<br />

6<br />

En iyi şekilde yararlanmaya<br />

çalışıyorum.<br />

Mümkün olduğu kadar yararlanıyorum.<br />

Bilgi konusunda eksiklikler<br />

olduğu zaman başka kaynaklar<br />

kullanıyorum.<br />

Dersleri sadece bu kitaptan<br />

işlemiyorum, başka kaynaklardan<br />

da faydalanıyorum.<br />

Eski sistemden faydalanıyoruz,<br />

fakat dersleri çoğunlukla yeni<br />

sisteme göre yapıyoruz.<br />

Eski sistemden bazen yararlanıyorum.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 231


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

Kılavuz kitapların kullanışlılığı ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji<br />

dersi kılavuz kitaplarının kullanışlılığı nasıldır Anlaşılabilir mi” şeklindedir.<br />

Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 2 oluşturulmuştur.<br />

Tablo 2’ye göre, mülakata katılan herkes kılavuz kitaplarda etkinlik sayısının<br />

çok olması ve işleniş kısımlarının ayrıntılı ele alınmasının uygulamada özellikle<br />

zaman olarak sıkıntı yarattığını, daha anlaşılır ve sade bir dil kullanılması gerektiğini,<br />

öğretmenlerin doldurmaları gereken değerlendirme formları ve ölçeklerin öğretmene<br />

yük olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca kitabın hazırlanmasında 3 kişi kitabın<br />

tasarımının, ünite dağılımının iyi yapıldığını, diğer 3 kişide bazı bölümlerin karmaşık<br />

olduğunu ve öğrencilerin seviyelerinin ve hazır bulunuşluk düzeylerinin dikkate<br />

alınmadığını ifade etmişlerdir.<br />

Tablo 2. Kılavuz Kitapların Kullanışlılığı ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />

Kişi<br />

Etkinlik sayısı<br />

Dil kullanımı<br />

Kitabın hazırlanması<br />

Öğretmen yükü<br />

1<br />

Etkinliklerin çok sayıda<br />

olması sıkıntı yaratmakta.<br />

Sade ve anlaşılır bir<br />

dille hazırlanabilirdi.<br />

Kılavuz kitapların<br />

tasarımı ve kalitesi iyi.<br />

Doldurulacak değerlendirme<br />

formları öğretmene<br />

çok yük olmaktadır.<br />

2<br />

Etkinlik sayısı çok<br />

fazla.<br />

Bazı kısımlarda ağır dil<br />

kullanılmıştır.<br />

Ünitelerin dağılımı<br />

doğru ve başarılı bir<br />

şekilde yapılmıştır.<br />

Doldurulacak ölçekler<br />

öğretmenin çok vaktini<br />

almaktadır.<br />

3<br />

Kılavuz kitaplarda çok<br />

fazla etkinlik mevcut.<br />

Biraz daha sade bir dil<br />

kullanılabilirdi.<br />

Organizasyon şeması<br />

kitabın daha iyi kavranmasını<br />

sağlamıştır.<br />

Kimse bu ölçekleri doldurmuyor.<br />

Seneye de<br />

doldurmaz.<br />

4<br />

Çok fazla etkinlik<br />

olduğu için zaman<br />

sıkıntısı yaşanıyor.<br />

Daha açık, anlaşılır ve<br />

net bilgiler verilmelidir.<br />

Bazı bölümler karmaşık.<br />

Sayfalardaki<br />

yoğunluk azaltılabilir.<br />

Ölçeklerin hepsini doldurmak<br />

çok vakit alır.<br />

5<br />

Etkinlikler çok zaman<br />

alıcı.<br />

Dilin anlaşılmasında<br />

biraz zorluk çekiliyor.<br />

Öğrenci seviyeleri dikkate<br />

alınmamış.<br />

Formların hepsini dolduracak<br />

zaman yok.<br />

6<br />

Tüm etkinlikleri yapmak<br />

çok vaktimizi alıyor.<br />

Bazı karmaşık kısımlar<br />

olsa da genelde<br />

anlaşılır.<br />

Öğrencilerin hazır<br />

bulunuşluk düzeyleri<br />

dikkate alınmamış.<br />

Formlar kırtasiye ve<br />

zaman açısından çok<br />

yük oluyor.<br />

Kılavuz kitapların yeterliliği ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji dersi<br />

kılavuz kitaplarının içeriğinin yeterliliği hakkında neler düşünüyorsunuz<br />

Eksiklikler varsa bunların neler olduğunu belirtir misiniz” şeklindedir. Mülakattan<br />

elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 3 oluşturulmuştur.<br />

232<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

Tablo 3. Kılavuz Kitapların İçerik Yeterliliği ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />

Kişi<br />

İçerik yeterliliği<br />

Öğretmen eksikliği<br />

Soru eksikliği<br />

1<br />

<strong>Genel</strong>de içeriği yeterli.<br />

Tüm yöntem ve teknikleri<br />

kullanamıyorum.<br />

Çalışma kitabındaki soru ve<br />

cevaplar verilmemiş.<br />

2<br />

İçeriğinde eksiklik görmüyorum.<br />

Kitabın gerektirdiği teknikleri<br />

kullanmada eksikliklerimiz var.<br />

Sadece çalışma kitabındaki<br />

soruların bazıları verilmemiş.<br />

3<br />

Öğrenci merkezli olarak içeriği<br />

yeterli.<br />

Öğrenci seviyelerindeki farklılıklar<br />

tüm yöntemleri kullanmamızı<br />

etkiliyor.<br />

FB -<br />

4<br />

Öğrenciyi araştırmaya sevk<br />

ediyor.<br />

Gerekli yöntem ve teknikleri<br />

kullanmada sıkıntılar var.<br />

FB -<br />

5<br />

Yeterli, konular birbiriyle bağlantılı.<br />

FB-<br />

Öğrenciyi konuya hazırlamak<br />

için yönlendirici sorular olmalı.<br />

6<br />

Yeterli sayılır.<br />

FB-<br />

Daha çok soru ile konular<br />

pekiştirilmeli.<br />

FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />

Tablo 3’e göre, mülakata katılan tüm kişiler içeriğin genelde yeterli olduğunu,<br />

4 kişi öğretmenlerin kitabın gerektirdiği yöntem ve teknikleri kullanmadaki eksikliklerinin<br />

göz ardı edildiğini, 2 kişi çalışma kitabındaki soru ve cevapların veril<strong>med</strong>iğini,<br />

2 kişi ise öğrenciyi konuya hazırlamak için yönlendirici soruların olması gerektiğini<br />

belirtmişlerdir.<br />

Kılavuz kitapların programa uygunluğu ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve<br />

Teknoloji dersi kılavuz kitaplarının programa uygunluğu nasıldır” şeklindedir.<br />

Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 4 oluşturulmuştur.<br />

Tablo 4. Kılavuz Kitapların Programa Uygunluğu ile İlgili Öğretmen<br />

Görüşleri<br />

Kişi Zaman yetersizliği<br />

Malzeme eksikliği<br />

Öğretimin aksaması<br />

1<br />

Uygun, fakat kitaptaki tüm<br />

etkinliklerin yapılmasında<br />

zaman sıkıntısı oluyor.<br />

Kitaptaki tüm etkinlikler için<br />

gerekli olan malzemeler eksik.<br />

Çeşitli nedenlerle okulun tatil<br />

olması programa uygunluğu<br />

aksatıyor.<br />

2<br />

Uygundur, fakat her şeyi yapmaya<br />

kalksak süre sıkıntısı<br />

yaşıyoruz.<br />

Gerekli araç-gerecin hepsi mevcut<br />

değil.<br />

Tatilleri telafi ederken etkinliklerde<br />

seçici davranıyorum.<br />

3<br />

Uygundur, dersin haftada 4<br />

saat olması da iyi.<br />

Bazen malzeme sıkıntısı yaşıyoruz.<br />

Öğretimin aksamadığı durumlarda<br />

programa uygundur.<br />

4<br />

Programla paralel bir şekilde<br />

gitmeye çalışıyoruz.<br />

Etkinlikleri yapmak için tüm<br />

malzemelere sahip değiliz.<br />

Kar tatili gibi tatillerde programda<br />

gecikmeler yaşanıyor.<br />

5<br />

Bazen zaman yetişmiyor.<br />

Araç-gereç eksikliğimiz var.<br />

FB-<br />

6<br />

Her şeyi yapmaya zaman yetmiyor.<br />

Tüm malzemeleri bulmakta<br />

zorlanıyoruz.<br />

FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />

FB-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 233


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

Tablo 4’e göre, mülakata katılan tüm kişiler genelde kılavuz kitapların programa<br />

uygun olduğunu, fakat zaman ve araç-gereç konusunda etkinliklerde sıkıntılar<br />

yaşandığını ve bundan dolayı programa tamamen uygunluk açısından bazen sıkıntılar<br />

yaşadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca 4 kişi de bu konuda, çeşitli nedenlerle tatil<br />

zamanları araya girdiğinde etkinlikleri yetiştirmek adına seçici davranarak programı<br />

takip edebildiğini ifade etmişlerdir.<br />

Kılavuz kitapların öğretmene katkıları ile ilgili mülakat sorusu “Önceki yıllarda<br />

öğretmen kılavuz kitapları yoktu. Bu yıl kılavuz kitapların olması size ne tür katkılar<br />

sağladı” şeklindedir. Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 5<br />

oluşturulmuştur.<br />

Tablo 5. Kılavuz Kitapların Öğretmene Katkıları ile İlgili Öğretmen<br />

Görüşleri<br />

Kişi<br />

Rehber olma<br />

Araştırma yapma<br />

Plan yapma<br />

1<br />

Rehber olmuştur.<br />

Hem öğretmene hem öğrenciye<br />

araştırma yapma imkânı sağladı.<br />

Öğretmeni plan yükünden kurtarmıştır.<br />

2<br />

Çeşitlilik sağlayarak rehberlik<br />

yapmıştır.<br />

Araştırmacı sorularla yaratıcı<br />

düşünmeyi sağladı.<br />

Plan yapma aşamasında faydalandım.<br />

3<br />

Bize yol gösterici oldu.<br />

Dersler tekdüzelikten kurtuldu.<br />

Plan yapmada bize kolaylık<br />

sağlamıştır.<br />

4<br />

Neyi nasıl yapacağımızı bize<br />

gösteriyor.<br />

Araştırma sorularıyla öğrenci<br />

merkezli eğitime yönelmemizi<br />

sağladı.<br />

<strong>Genel</strong> olarak dersin planlanmasında<br />

çok faydası oldu.<br />

5<br />

Öğretmenin kaynak kitabı<br />

olması açısından iyi oldu.<br />

Öğretmenin derse hazırlanmasına<br />

katkısı oluyor.<br />

FB-<br />

6<br />

Birçok yönde öğretmene rehber<br />

olmuştur.<br />

Araştırma soruları konulara<br />

zenginlik katıyor.<br />

FB-<br />

FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />

Tablo 5’e göre, mülakata katılan herkes bu kılavuz kitapların öğretmenin elinde<br />

kaynak kitap olması açısından rehber olduğunu, çeşitlilik sağladığını, öğretmene<br />

ve öğrenciye araştırma yapma imkânı sağladığını belirtmişlerdir. Ayrıca mülakata<br />

katılan 4 öğretmen kılavuz kitapların kendilerine plan yapma konusunda faydalı<br />

olduğunu da ifade etmişlerdir.<br />

Tartışma<br />

Yeni müfredatla birlikte fen bilgisi dersinin adı “Fen ve Teknoloji” şeklinde<br />

değiştirilmiş ve içerik olarak önceki yıllardaki kitaplara göre birçok farklılık yapılmıştır.<br />

Bunun yanında öğretmenlere kılavuz kitaplar gönderilmiştir. Kılavuz kitaplarla<br />

ilgili yapılan bu çalışma, öğretmenler yeterli bilgi ile donatılmadan, altyapısı<br />

hazırlanmadan program uygulamaya konulduğu için bir anda olan bu değişikliğe<br />

ayak uydurmada problemlerin yaşandığını göstermektedir. Literatürde yeni programın<br />

uygulanma aşamasında altyapı yetersizliği olduğundan bahseden çalışma mevcuttur<br />

(Özpolat vd., 2<strong>00</strong>7). Bunun bir göstergesi de öğretmenlerin eski sistemden ve<br />

eski ders kitaplarından vazgeçememeleridir. Bu durum yapılan mülakatlarda da<br />

234<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

belirtilmiştir. Öğretmenler fen ve teknoloji kılavuz kitaplarından mümkün olduğu<br />

kadar imkânlar doğrultusunda faydalansalar da eski sistemi tamamen bir kenara<br />

bırakamamışlardır. Çünkü eski sisteme alışkın olan öğretmenler bir anda çok farklı<br />

bir programın uygulamaya konulmasıyla programa adapte olmakta zorluk yaşamışlar<br />

ve daha önceki yıllardaki alışkanlıklarından hemen vazgeçememişlerdir. Öğretmenlerin<br />

yeni programa yönelik olarak kendilerini kısmen yeterli gördükleri Özdemir<br />

(2<strong>00</strong>5) tarafından yapılan çalışmada belirtilmiştir. Kılavuz kitaplarda etkinlik<br />

sayısının çok olması ve işlenişin ayrıntılı ele alınmasının uygulamada özellikle zaman<br />

olarak sıkıntı yarattığından, daha anlaşılır bir dil kullanılması gerektiğinden, bazı<br />

bölümlerin karmaşık olduğundan ve öğrencilerin seviyelerinin dikkate alınmadığından<br />

bahsedilmiştir. Literatürde kazanımların çok olmasından dolayı ders sayısının<br />

yetersiz kalması, öğrenci seviyelerindeki uçurumların etkinliklerin birlikte yapılmasına<br />

engel olduğunu belirten sonuçlara ulaşılmıştır (MEB, 2<strong>00</strong>7). Sınıflara girilerek<br />

yapılan gözlemde de öğretmenlerin etkinlikleri yapmada zaman sıkıntısı yaşadıkları,<br />

bazı öğrencilerin öğretmenin söylediklerini kolay kavrarken bazılarının anlamadığı<br />

görülmüştür. Bu problemin, programın biraz aceleyle hazırlanmasından kaynaklanabileceği<br />

bazı öğretmenler tarafından da söylenmiştir. Ayrıca öğretmenlerin<br />

kitabın gerektirdiği yöntem ve teknikleri kullanmadaki eksiklikleri göz ardı edilmiş,<br />

tüm öğretmenlerin yöntem ve teknikleri eksiksiz bilip uygulayabildiği kabul edilmiştir.<br />

Öğretmen bu yöntem ve tekniklerin hepsini kullanabilse de öğrenci sayısı ve<br />

seviye farklılıklardan dolayı uygulanabilirlikte yine sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu<br />

sonuçla ilgili literatürde benzer bulgulara rastlanmıştır (Şahin, 2<strong>00</strong>8; Gömleksiz, 2<strong>00</strong>5;<br />

Gömleksiz, 2<strong>00</strong>7; Güven, 2<strong>00</strong>8). Her öğrenciye göre ayrı yöntemler kullanıldığında<br />

zaman probleminin ortaya çıkması, başarılı öğrencilere göre kullanılan yöntemlerde<br />

diğer öğrencilerin tamamen geri kalması, daha düşük seviyeli öğrencilere göre eğitim<br />

yapılmasının başarılı öğrencileri mağdur etmesi gibi sorunlar okullarda yapılan gözlem<br />

sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Kaldı ki öğretmenlerin çoğu yine genelde kendi<br />

bildikleri, onlara daha kolay gelen yöntem ve teknikleri kullanmada ısrarcı olmaktadırlar.<br />

<strong>Genel</strong> olarak kılavuz kitaplar programa uygun olsa da, zaman ve gerekli araçgereç<br />

konusunda sıkıntılar yaşandığı için programa tamamen uygunluk söz konusu<br />

olamamaktadır. Literatürde de öğretmenler tarafından doldurulmuş bir değerlendirme<br />

formu çalışmasında, öğrencinin malzemeleri unutuyor olması, etkinlik için getirilen<br />

malzemelerin yeterli olmayışı, bütün grupların aynı anda bir etkinliği yapacak<br />

malzemeyi bulamaması, öğrencilerin kendi kendine çalışamaması, öğrencilerin<br />

köyde yaşamaları nedeniyle bütün araç gereçleri hemen temin edemeyecek olması<br />

gibi benzer sonuçlardan bahsedilmiştir (MEB, 2<strong>00</strong>7). Yapılan gözlemlerde, etkinliklerde<br />

gerekli olan araç gereçten bazılarının okullarda ya bulunmadığı yada öğrenci<br />

gruplarına yetecek kadar olmadığı gözlenmiştir. Öğrencilerden istenen malzemelerin<br />

ise bazı öğrenciler tarafından getirilmemesi de deneylerin yapımı aşamasında sıkıntı<br />

yaratmaktadır. Bu araç gereç eksikliğini destekleyen başka çalışmalar da mevcuttur<br />

(Güzel ve Alkan, 2<strong>00</strong>5). Araç gereç eksikliğine ek olarak bir de çeşitli nedenlerle okullar<br />

tatil edildiğinde programın takibinin daha zor olduğu belirtilmiştir. Kılavuz kitaplarda<br />

konularda kavram yanılgısı yaşanan noktaların ve ilgi çekici kısımların dikkate<br />

alınmasının öğretmene çeşitlilik sağladığı ve öğretmenin elinde bir rehber kitap olması<br />

açısından önemli olduğu söylenebilir. Fakat asıl problem, çoğu öğretmenin bu kılavuz<br />

kitapları nasıl kullanacakları konusunda sorun yaşamaları ve bir belirsizlik için-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 235


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

de olmalarıdır. Eğitim öğretim yılının başında yeni programın tanıtılmasına yönelik<br />

seminerler düzenlense de teoriye dayalı olduğu için ve kısa sürede verildiği için<br />

öğretmenlere tamamen yararlı olmamaktadır. Yeni program tanıtım seminerinin<br />

yeterli olmadığı, seminer zaman olarak uygunsuz olduğu ve semineri sunanların da<br />

alanında pek yeterli olmadığı literatürdeki çalışmalarla da desteklenmektedir<br />

(Erdoğan, 2<strong>00</strong>5; Ercan ve Altun, 2<strong>00</strong>5; Metin ve Cansüngü Koray, 2<strong>00</strong>7). TEDP Kocaeli<br />

İl Proje Yürütme Birimi (2<strong>00</strong>5) tarafından yapılan araştırmada ve Öğretim<br />

Programlarını Değerlendirme Toplantısı’ nda (2<strong>00</strong>5) kılavuz kitaplarla ilgili benzer<br />

sonuçlara rastlanmıştır.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Fen bilgisi kılavuz kitapları hakkında öğretmen görüşlerinin ortaya çıkarılmasıyla<br />

ilgili yaptığımız mülakat ve gözlem verilerinden aşağıdaki sonuçlar çıkarılmıştır.<br />

• Kılavuz kitaplarda çok fazla etkinliğe yer verildiği, ağır bir dilin kullanıldığı,<br />

etkinliklerin tümünü uygulamada zaman ve malzeme sıkıntısının olduğu,<br />

• Kılavuz kitaplarda öğrenci seviyelerinin ve hazır bulunuşluk düzeylerinin<br />

dikkate alınmadığı, doldurulması gereken formlar ve ölçeklerin öğretmenin<br />

çok zamanını aldığı,<br />

• Kılavuz kitaplar çok fazla yöntem ve tekniklerin kullanımını gerektirdiği<br />

için öğretmenlerin bu teknikleri kullanımındaki yetersizliklerinin göz ardı<br />

edildiği,<br />

• Kılavuz kitaplardaki etkinliklerin zaman alması, malzeme yetersizliği ve<br />

çeşitli nedenlerle (Seviye Tespit Sınavı, kar tatili, mahalli kurtuluş günleri<br />

vb.) okulun tatil olması bir araya geldiği zaman programa uygunluk açısından<br />

aksaklıklar yaşandığı, aksi halde programa uygun eğitim öğretim yapıldığı,<br />

• Ayrıca kılavuz kitabın tasarımının ve ünite dağılımının iyi yapıldığı, iş birliği<br />

ve dayanışmayı sağladığı, yaparak yaşayarak öğrenmeye sevk ettiği,<br />

öğretmene rehber olduğu ve çeşitlilik sağladığı, öğretmeni ve öğrenciyi<br />

araştırmaya sevk ettiği ve öğretmenleri plan yükünden kurtardığı ortaya<br />

çıkarılmıştır.<br />

Yukarıdaki sonuçlara dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur.<br />

Yeni programın uygulanmasının ilk yılları olması nedeni ile öğretmenlerde<br />

çeşitli sorunlar tespit edilmiştir. Bu çalışmada sonuçları genelleme gibi bir amacımız<br />

olmadığı için çalışmada ortaya çıkarılan sorunlar çalışmada kullanılan örneklemin<br />

sorunlarıdır. Benzer çalışmalar Türkiye genelinde yapılacak olursa genel sorunların<br />

neler olduğu daha iyi tespit edilebilir. Böylece öğretmenler için bir çeşit ihtiyaç analizi<br />

yapılmış olur. Tespit edilen bu sorunlara yönelik olarak da belli aralıklarla hizmet<br />

içi eğitim seminerleri düzenlenebilir. Fakat bu seminerlerde özellikle uygulamalı olarak<br />

örnek anlatımlara yer verilmelidir ki öğretmenlere daha faydalı olabilsin. Ayrıca<br />

kılavuz kitaplardaki etkinliklere yönelik olarak öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu araçgereç<br />

eksikliğinin giderilmesi ile programın gerektirdiği şekilde uygulanması daha<br />

iyi sağlanabilir.<br />

236<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

Kaynakça<br />

AKGÜN, Ş. (1996). Fen Bilgisi Öğretimi, Zirve Ofset, Giresun.<br />

AYCAN, Ş., KAYNAR, Ü.H., TÜRKOĞUZ, S. ve ARI, E. (2<strong>00</strong>2). “İlköğretimde Kullanılan Fen Bilgisi<br />

Ders Kitaplarının Bazı Kriterlere Göre İncelenmesi”, V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />

Eğitimi Kongresi, ODTÜ, Ankara.<br />

BAŞLANTI, U. (2<strong>00</strong>0). “Bilimsel Okur-Yazarlık İlkeleri Açısından Fen Bilgisi Ders Kitapları İçerik<br />

Analizi”, IV. Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi, 6-8 Eylül, Ankara.<br />

CHIAPETTA, E.L. FILLMAN, D.A & SETHNA, H (1991). “A Method to Quantify Major Themes of<br />

Scientific Literacy in Science Textbooks”, Journal of Research in Science Teaching, 28 (8),<br />

713-725.<br />

ÇEPNİ, S. (2<strong>00</strong>7). Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş, Celepler Matbaacılık, Trabzon.<br />

DEMİRCİOĞLU, H. ve GEBAN, Ö (1996). “Fen Bilgisi Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Öğretim ve<br />

Geleneksel Problem Çözme Etkinliklerinin Ders Başarısı Bakımından Karşılaştırılması”,<br />

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 183-185.<br />

ERCAN, F. ve ALTUN, S. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi 4 ve 5.Sınıflar Öğretim<br />

Programına İlişkin Öğretmen Görüşleri”, Yeni İlköğretim Programı Değerlendirme<br />

Sempozyum Kitabı.<br />

ERDOĞAN, M. (2<strong>00</strong>5). “Yeni Geliştirilen 5.Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Müfredatı, Pilot Uygulama<br />

Yansımaları”, Yeni İlköğretim Programı Değerlendirme Sempozyum Kitabı.<br />

GÖMLEKSİZ M. N (2<strong>00</strong>5). “Yeni İlköğretim Programının Uygulamadaki Etkililiğinin<br />

Değerlendirilmesi”. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Dergisi, 5 (2), 339-384.<br />

GÖMLEKSİZ M. N. (2<strong>00</strong>7). “Yeni İlköğretim Programına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin Çeşitli<br />

Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi”. Eurasian Journal of Educational Research, 27,<br />

69-82.<br />

GÜRDAL, A. ve KULABEROĞLU, N (1998). “Fen Öğretiminde Kavram Haritaları”, Millî Eğitim<br />

Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık, 140, 47- 53.<br />

GÜZEL, E. ve ALKAN, H (2<strong>00</strong>5). “Yeniden Yapılandırılan İlköğretim Programı Pilot Uygulamasının<br />

Değerlendirilmesi”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 5(2), 385- 402.<br />

GÜVEN, S (2<strong>00</strong>8). “Sınıf Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Ders Programlarının Uygulanmasına İlişkin<br />

Görüşleri”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 177, 224-236.<br />

KAPTAN, F. (1999). Fen Bilgisi Öğretimi, <strong>Milli</strong> Eğitim Basımevi, İstanbul.<br />

KILIÇ, Z. ve diğ. (2<strong>00</strong>1). Fen Bilgisi 4-8, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel<br />

Yayın Dağıtım, Ankara.<br />

KUTLU, Ö. (1998). “İlköğretimde Öğrenci Yetiştirme Yaklaşımı, Öğretme-Öğrenme Sürecinin<br />

İzlenmesi: Öğrenme Eksikliklerinin ve Güçlüklerin Belirlenmesi ve Öğretimde Başarısızlığın<br />

Önlenmesi”, Eğitimde Yansımalar: IV, Cumhuriyetin 75. Yılında İlköğretim 1. Ulusal<br />

Sempozyumu, Ankara.<br />

MEB, 4 ve 5. Sınıflar Yeni İlköğretim Program Kitaplarını Değerlendirme<br />

Formu.http://duzce.meb.gov.tr/08_DUYURULAR/1%20programlari_%22_donem%2<br />

aporlari/5_sinif/Fen_ve_Teknoloji 5.doc. (Erişim Tarihi: 25/06/2<strong>00</strong>7)<br />

METİN, D. ve CANSÜNGÜ KORAY, Ö. (2<strong>00</strong>7). “Hizmet İçinde Görevli Öğretmenlerin Yeni Fen Ve<br />

Teknoloji Dersi Öğretim Programı Hakkındaki Görüşleri: Nitel Bir Çalışma”, 16. Ulusal<br />

Eğitim Bilimleri Kongresi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Tokat.<br />

ÖĞRETİM PROGRAMLARINI (İLKÖĞRETİM 1-5. SINIFLAR) DEĞERLENDİRME TOPLAN-<br />

TISI SONUÇ BİLDİRİSİ (2<strong>00</strong>5). http://ilköğretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge<br />

[1].pdf (Erişim Tarihi: 10/05/2<strong>00</strong>7)<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 237


Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />

ÖZDEMİR, M. S. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Okullarındaki Öğretmenlerin Yeni İlköğretim Programlarına<br />

İlişkin Görüşleri.” XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi, Denizli, 573-581.<br />

ÖZPOLAT, A. SEZER, F. İŞGÖR, İ. ve SEZER, M (2<strong>00</strong>7). “Sınıf Öğretmenlerinin Yeni ilköğretim<br />

Programına İlişkin Görüşleri”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 174, 206-213.<br />

SHILAND, T.W (1998). “The Atheoretical Nature of the National Science Education Standards”,<br />

Science Education, 82 (5), 615-617.<br />

SOONG, B.C & YAGER, R.E (1993). “The Inclusion of STS Material in the Most Frequently Used<br />

Secondary Science Textbook in the U.S”, Journal of Research in Science Teaching, 30 (4),<br />

339-349.<br />

STRAUSS, A.L (1987). Qualitative Analysis for Social Scientists. University Press, Cambridge,<br />

UK.<br />

ŞAHİN, İ (2<strong>00</strong>8). “Yeni İlköğretim Birinci Kademe Fen ve Teknoloji Programının Değerlendirilmesi”,<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 177, 181-207.<br />

TEDP KOCAELİ İL PROJE YÜRÜTME BİRİMİ (2<strong>00</strong>5). Avrupa Birliği – Türkiye Temel Eğitime<br />

<strong>Destek</strong> Programı Çerçevesinde Yürütülen Yeni İlköğretim Uygulamaları İle İlgili Kocaeli<br />

İl Raporu.<br />

YILDIRIM, A. ve ŞİMŞEK, H. (2<strong>00</strong>5). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin<br />

Yayıncılık, Ankara.<br />

238<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />

TEACHERS’ VIEWS ABOUT PERIOD OF USING<br />

OF SCIENCE AND TECHNOLOGY GUIDE TEXTBOOKS<br />

Kader B. KONUR*<br />

Alipaşa AYAS**<br />

Barbaros KONUR***<br />

Abst ract<br />

The aim of the study is to determine teachers’ views about science and<br />

technology course teacher guide textbooks’ usefulness, content, suitability with<br />

the curriculum. Semi-constructed interviews and unconstructed observations as<br />

data gathering instrument are used. Gathered data were coded. The samples of<br />

study are six primary school teachers who are teaching in a three primary school<br />

in Çayeli/RİZE in 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 autumn period. In study, it is found out that<br />

guide textbooks include many activities, used a diffucult language, the time and<br />

the materials are not enough, ignoring level of students, forms get a lot of time<br />

of to fill. On the other hand, it is defined that guide text books whose design and<br />

unit dispersion is good, provide collective and solidarity, direct teaching by<br />

doing and living, guide to teacher and provide diversity, save teachers from<br />

doing plan. As a recommendation, in-service training seminars include illustrative<br />

practices should be arranged related to problems which are fixed. Besides,<br />

lack of materials which will be used in activities should be overcame. In this<br />

way, it can be provided suitable teaching for curriculum.<br />

Key Words: Science and Technology course, teacher, guide textbooks<br />

* Rize University Faculty of Education, Çayeli/RİZE<br />

** KTU Fatih Faculty of Education, TRABZON<br />

*** Sırt Primary School, Çayeli/RİZE<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 239


PEDAGOJİK-ANALOJİK MODELLERİN<br />

İŞ-GÜÇ-ENERJİ KONUSU İLE İLGİLİ KAVRAMLARI<br />

ANLAMAYA ETKİSİ<br />

Nilüfer CERİT BERBER*<br />

Musa SARI**<br />

Özet<br />

Araştırmanın amacı, pedagojik-analojik modellerin kullanımının,<br />

öğrencilerin iş-güç-enerji konusunu kavramalarına olan etkisini araştırmak ve<br />

geleneksel ders anlatım yöntemi ile karşılaştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda<br />

iş, güç, enerji konusunda çeşitli pedagojik-analojik modeller geliştirilmiş ve iş,<br />

güç, enerji konusunu anlamaya olan etkisi incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini,<br />

Konya Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesi’ nin iki farklı şubesindeki toplam<br />

53 10. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Şubelerden biri pedagojik- analojik<br />

modellerden olan animasyonların ve analojilerin kullanılacağı deney grubu,<br />

diğeri ise geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanılacağı kontrol grubu olarak<br />

seçilmiştir. Araştırmada deneysel araştırma yönteminin öntest-sontest deseni<br />

kullanılmıştır. 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 öğretim yılının ikinci döneminde dört hafta süreyle<br />

uygulama yapılmıştır.<br />

Araştırmada veri toplamak amacıyla iş-güç-enerji konusu ile ilgili bir<br />

kavram başarı testi ve yazılı cevap gerektiren bir test geliştirilmiştir. Hazırlanan<br />

kavram başarı testinin kapsam geçerliliği, yapı geçerliliği, güvenilirliği incelenmiş<br />

ve test maddelerinin analizi yapılmıştır. Pilot çalışma verilerine göre testin<br />

Cronbach Alfa güvenilirlik katsayısı 0,927, KR–20 güvenilirlik katsayısı ise 0,921<br />

bulunmuştur. Kavram başarı testinden elde edilen veriler bağımsız grup t testi<br />

ile analiz edilmiştir. Sonuçlar modellerin kullanıldığı grup lehinde anlamlı çıkmıştır.<br />

Yazılı cevap gerektiren test yardımıyla nitel anlamda veri toplanmış ve<br />

öğrencilerin getirdikleri açıklamalar karşılaştırılmıştır.<br />

Anahtar Sözcükler: Pedagojik-analojik modeller, iş-güç-enerji, animasyonlar,<br />

analojiler<br />

Gi riş<br />

Model, karmaşık bir nesne veya sürecin basitleştirilmiş şekilleridir. Modeller,<br />

bir nesnenin nasıl oluştuğunu, nasıl davranacağını veya bir sürecin nasıl geliştiğini<br />

anlamamıza ve tahminler yapmamıza yardım ederler. Modeller gerçek değildir ve<br />

kabul gören modeller yeni bilgilerle değişebilir (Harrison, 2<strong>00</strong>1). Modeller, karmaşık<br />

görünen olayların insanlar tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla kullanı-<br />

* Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Fizik eğitimi ABD<br />

** Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi ABD<br />

240<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

lan bilimsel ve zihinsel etkinliklerdir (Paton, 1996). Modeller üç boyutlu yapılar, eşitlikler,<br />

diyagramlar, analojiler, metaforlar ve simülasyonlar gibi bilimsel olguya ilişkin<br />

sembolik gösterimlerin geniş bir çeşitlemesini içerir (Harrison and Treagust, 1996).<br />

Richards ve diğ.(1992), modellerin açıklamaya ve anlamaya yardım eden yapılar<br />

olduğunu ve bir durumu kolaylaştıran ve genellikle görsel olan analojik araçlar<br />

olduğunu ifade eder. Bir model bir sistemin potansiyel davranışını açıklayan ya da<br />

tanımlayan bir kurallar grubudur. Atom, elektron, kuark gibi yapıları veya kimyasal<br />

reaksiyonları model kullanmaksızın nasıl açıklayabilir ya da tanımlayabiliriz Öğretmenler<br />

öğrencilerin yüzlerinde soyut bir açıklama anında beliren endişeli bakışlar<br />

gördüklerinde ne yaparlar İşte o zaman bir analojiye veya bir modele ihtiyaç duyarlar<br />

ve bu da fen derslerinde analojik modellerin neden ve ne sıklıkla kullanıldığını<br />

açıklar.<br />

Öğrenme ve öğretme bir süreçtir ve bu süreç, öğrencilerin yeni kavramları<br />

anlayabilmeleri için kendi zihinsel modellerini oluşturmalarını gerektirir. Bu anlamda<br />

bilimsel modeller değerli araçlardır. Çünkü karmaşık olguları basitleştirmek,<br />

soyutu somut hale getirmek, çıplak gözle görülemeyeni görünür hale getirmek ve<br />

öğrencilerin daha önceki bilgileri ile bağ kurarak konuyu ortama uyarlamak görevlerini<br />

üstlenirler (Hestenes, 1996). Modeller farklı yaş ve yeteneğe göre ölçeklendirme<br />

modellerinden teorik modellere kadar çeşitlilik gösterir. Tüm modellerin ortak özelliği,<br />

gündelik yaşam içindeki nesne ve olayları, karmaşık bilimsel düşünceleri ifade<br />

etmekte kullanılan analojiler olmalarıdır. Birçok araştırma onların bilimsel öğretme<br />

ve öğren<strong>med</strong>eki önemini destekler ( Harrison, 2<strong>00</strong>1).<br />

Analojiler ve örnekler; öğrenme işleminde aşina olunmayan durumu, aşina<br />

hale getirmek için kullanılırlar. Analojiler aşina olunan bir durumla aşina olunmayan<br />

bir durum arasındaki benzerlikleri vurgularken, örnekler o kavramın özelliklerini<br />

gösterir (Treagust et. al., 1992). Analojilerin soyut kavramları geliştir<strong>med</strong>e önemli faydaları<br />

vardır. Analojiler sezgi düzeyindeki bilgileri zenginleştirip yoğunlaştırarak<br />

bilinçli modeller seviyesine çıkarmaya yardımcı olur (Brown, 1993). Analojiler bilimsel<br />

öğren<strong>med</strong>e kavramsal değişmeyi hızlandıran, problem çözmeyi, öğrenme ve öğretimde<br />

bilimsel muhakemeyi ve buluşları geliştiren en önemli araçlardır (Duit, 1991).<br />

Animasyonlar, hareketli tarzda gerçeğin veya hayalin canlandırılması olarak<br />

tanımlanabilinir. Animasyonlar verilmiş bir konu üzerine öğrencilerin dikkatini çekmeye<br />

ve dikkatini muhafaza etmeye imkân sağlamaktadır. Bu teknolojik araç, öğrencinin<br />

bilgisine ve öğrenim süreci içerisinde öğrencinin bilgilerinin gelişimine uyarlanmak<br />

zorundadır. Deneysel bulgular gösterdi ki, animasyonlar az bir ön bilgiye<br />

sahip olan öğrencilerde anlamayı teşvik etmektedir. Animasyonların dinamik görünümü<br />

ve soyut olayları canlandırabilme özelliğine sahip olmasından ötürü, öğrenme<br />

üzerine pozitif bir etki oluşturmaktadır. Bir kimyasal olayın veya mikroskobik seviye<br />

ile ilişkilendirilmiş kavramların görselleştirilmesi onların öğrenciler tarafından daha<br />

iyi bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Animasyonu içine alan bir öğrenme<br />

olayı öğrencilerde iyi bir anlayış oluşumuna destek vermektedir (Pekdağ, 2<strong>00</strong>5).<br />

Pek çok araştırma, fen derslerinde fen kavram ve süreçlerini öğrencilere açıklamada<br />

model kullanımının önemini desteklemektedir. Model deyince akla, matematiksel<br />

formüllerden haritalara, animasyonlardan diyagramlara uzanan geniş bir yelpaze<br />

gelir. Fakat bunlar arasında öğretme ve öğrenme amacıyla kullanılanlar vardır<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 241


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

ki bunlara pedagojik-analojik modeller denir. Pedagojik-analojik modeller anlamayı<br />

kolaylaştırarak kalıcı öğrenmeyi sağlayarak öğretime yardımcı olan görsel benzetme<br />

araçlarıdır. Son yıllarda pek çok araştırmanın, kavram yanılgıları ve bu yanılgıların<br />

düzeltilmesine yönelik olarak ortaya atılan kavramsal değişim süreci üzerinde odaklandığı<br />

görülmektedir. Kavramsal değişim, anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi ve<br />

kavram yanılgılarının giderilmesi için mevcut bilgilerin gözden geçirildiği ve yeni<br />

bilgilerle uyumun sağlandığı bir süreçtir. Bu süreçte sağlanması gereken şartlardan<br />

bir de yeni bilgilerin anlaşılırlığı olacaktır. Bu bağlamda yeni kavramlar öğretilirken<br />

pedagojik-analojik modellerin kullanılması, bu şartı yerine getir<strong>med</strong>e etkili olacak ve<br />

kavramsal değişimin gerçekleşme ihtimali de artmış olacaktır.<br />

Bu bilgiler doğrultusunda araştırmanın amacı, pedagojik-analojik modellerin<br />

kullanımının, öğrencilerin iş-güç-enerji konusunu kavramalarına olan etkisini araştırmak<br />

ve geleneksel ders anlatım yöntemi ile karşılaştırmaktır.<br />

Yöntem<br />

Araştırmada öntest-sontest desenli deneysel araştırma yöntemi kullanılmıştır.<br />

Biri deney grubu, diğeri kontrol grubu olmak üzere iki grup tespit edilmiştir.<br />

Uygulamaya geç<strong>med</strong>en önce bu gruplara ön test olarak iş-güç-enerji kavram başarı<br />

testi uygulanmıştır. Uygulanan kavram başarı testi, istatistik programı ile analiz edilerek<br />

grupların başarı ortalamaları arasında bir farklılığın olup olmadığı incelenmiştir.<br />

Öntest sonuçları gruplar arasında başarı açısından anlamlı bir farklılığın olmadığını<br />

göstermiştir. Deney grubuna pedagojik-analojik modeller kullanılarak, kontrol<br />

grubuna ise geleneksel öğretim yöntemleri ile öğretim yapılmıştır. Uygulama her iki<br />

gruba paralel olarak ve lise fizik müfredatına uygun şekilde yapılmıştır. Deney grubunda<br />

işlenecek ders için bilgisayar animasyonları ve sözlü analojiler geliştirilmiştir.<br />

Uygulamaların ardından, iş-güç enerji kavram testi son test olarak tekrar uygulanmıştır.<br />

Her bir gruba ait son test sonuçları istatistik programı yardımıyla analiz edilerek,<br />

aralarında başarı ortalamaları açısından anlamlı bir fark oluşup oluşmadığı incelenmiştir.<br />

Yazılı cevap gerektiren test ise her iki gruba uygulama sonrasında uygulanmıştır.<br />

Yazılı cevap gerektiren teste verilen cevaplar kavram yanılgıları açısından<br />

irdelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 Öğretim Yılı ikinci döneminde,<br />

Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesinde okuyan 53 10. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır.<br />

Araştırmada veri toplamak amacıyla iş-güç-enerji konusu ile ilgili bir kavram<br />

başarı testi ve yazılı cevap gerektiren bir test geliştirilmiştir. Böylece hem nicel hem<br />

nitel anlamda veri toplanmıştır. Kavram başarı testi 27 çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır.<br />

Hazırlanan kavram testinin kapsam geçerliliğine, yapı geçerliliğine, güvenilirliğine<br />

bakılmış ve test maddelerinin analizi yapılmıştır. Bu nedenle hazırlanan<br />

test öncelikle iş-güç-enerji konusunu görmüş olan 3<strong>00</strong> lise 3. sınıf öğrencisine pilot<br />

çalışma olarak uygulanmıştır. Pilot çalışma verilerine göre testin Cronbach Alfa güvenilirlik<br />

katsayısı 0,927, KR–20 güvenilirlik katsayısı ise 0,921 bulunmuştur. Testin faktör<br />

yapısını belirlemek üzere faktör analizi yapılmış ve testin tek boyutlu olduğu<br />

görülmüştür. İş-güç-enerji kavram başarı testindeki soruların doğru cevap yüzdeleri<br />

0,240–0,777 arasında değişmektedir. Doğru cevap yüzdeleri 0,40-0,60 arasında kalan<br />

orta güçlükteki sorular testin % 40’ ını; 0,40’ ın altında kalan zor sorular testin % 15’<br />

ini; 0,60’ ın üstünde kalan kolay sorular ise testin % 44’ ünü oluşturmaktadır. Test<br />

maddelerinin ayırt edicilik indislerinin 0,33-0,42 arasında değiştiği görülmektedir.<br />

242<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

Bunun yanı sıra testin ortalama ayırt ediciliği 0,35 civarındadır. Buna göre ayırt edicilik<br />

açısından kullanılabilir bir test olduğu söylenebilir (Yılmaz 2<strong>00</strong>4). Grupların<br />

uygulama sonrasında konu ile ilgili kavram yanılgılarının ne düzeyde olduğunu ölçmek<br />

ve karşılaştırmak için yazılı cevap gerektiren 14 sorudan oluşan bir test geliştirilmiştir.<br />

Test, öğrencilerin günlük hayattan aşina oldukları bazı durumlarla ilgili<br />

yorum yapmalarını gerektiren sorulardan oluşmaktadır.<br />

Bulgular<br />

İstatistiksel analizler, istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin<br />

analizinde Bağımsız grup t-testi kullanılmıştır. Hipotezler 0,05’ lik anlamlılık seviyesinde<br />

test edilmiştir.<br />

İş- güç-enerji kavram başarı testine ilişkin bulgular: Öncelikle araştırma<br />

verilerinin normal dağılıma uyup uymadığını anlamak için Shapiro Wilks normalite<br />

testi yapılmıştır. Ayrıca, normallik testinin sonucuna göre normal dağılım göstermeyen<br />

veri gruplarının basıklık(kurtosis) ve çarpıklık(skewness) değerleri de incelenmiştir.<br />

Çarpıklık ve basıklık ölçüsü +2 ile -2 aralığında değerler almış olan grupların<br />

da normal dağılım gösterdiği kabul edilmiştir ( George ve Mallery, 2<strong>00</strong>3). İş-güç-enerji<br />

kavram başarı testine ait ön test ve son test verilerinin normal dağılıma uyduğu<br />

görülmüştür ve parametrik testlerden olan bağımsız grup t-testi kullanılmıştır. Elde<br />

edilen sonuçlar Tablo 1’ de görülmektedir.<br />

Tablo 1. Uygulama öncesi ve sonrası iş-güç-enerji kavram başarı testi ile ilgili<br />

bağımsız t testi özeti<br />

Öntest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p) Eta Kare (η 2 )<br />

Deney grubu 27 6,77 2,70<br />

Kontrol Grubu 26 6,96 1,61<br />

0,301 0,765 0,<strong>00</strong>17<br />

Sontest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p) Eta Kare (η 2 )<br />

Deney grubu 27 11,11 3,03<br />

Kontrol Grubu 26 8,65 2,98<br />

2,977 0,<strong>00</strong>4 0,15<br />

Tablo 1’ den de görüldüğü gibi uygulama öncesinde gruplar arasında anlamlı<br />

bir farklılık görülmezken, uygulama sonrasında gruplar arasında anlamlı bir farklılık<br />

vardır (p< 0,05). Buna göre pedagojik-analojik modellerin kullanıldığı deney<br />

grubu iş- güç-enerji kavram başarı testi açısından geleneksel öğretim yöntemlerinin<br />

kullanıldığı kontrol grubuna göre daha başarılıdır. Ayrıca, etki büyüklüğü indeksi<br />

olan eta kare değeri ortalamalar arasındaki farka ilişkin geniş bir etki büyüklüğü göstermektedir<br />

(η 2 > 0,14). Buna göre, deney grubunda uygulanan öğretim yaklaşımı işgüç-enerji<br />

konusu ile ilgili başarı üzerinde kuvvetli etkiye sahiptir denilebilir.<br />

Uygulama sonrasında deney ve kontrol gruplarındaki kız ve erkek öğrencilerin<br />

iş-güç-enerji kavramları ile ilgili başarı ortalamaları karşılaştırılmış ve elde edilen<br />

sonuçlar Tablo 2’ de verilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 243


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

Tablo 2. Uygulama öncesi ve sonrası kız ve erkek öğrencilerin iş-güç-enerji<br />

kavram başarı testi ile ilgili bağımsız t testi özeti<br />

Öntest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p)<br />

Deney Kız 13 6,61 2,59 0,296 0,770<br />

Grubu Erkek 14 6,92 2,89<br />

Kontrol Kız 17 6,94 1,63 0,086 0,932<br />

Grubu Erkek 9 7,<strong>00</strong> 1,65<br />

Sontest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p)<br />

Deney Kız 13 11,15 3,67 0,069 0,945<br />

Grubu Erkek 14 11,07 2,43<br />

Kontrol Kız 17 8,64 2,76 0,14 0,989<br />

Grubu Erkek 9 8,66 3,53<br />

Tablo 2’ den de görüldüğü gibi, uygulama öncesinde deney ve kontrol gruplarındaki<br />

kız ve erkek öğrencilerin iş-güç-enerji kavramları ile ilgili başarı ortalamaları<br />

karşılaştırıldığında cinsiyet açısından bir farklılık görülmemiştir. Aynı şekilde,<br />

uygulama sonrasında da kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır<br />

(p> 0,05).<br />

Yazılı cevap gerektiren teste ilişkin bulgular: Öğrencilerin yazılı cevap<br />

gerektiren teste verdikleri cevaplar tek tek incelenmiş ve frekans ve yüzdeliklerle birlikte<br />

aynen verilmiştir. Cevaplar ve ifadeler, doğru (D), yanlış (Y), eksik (E) ve çelişkili<br />

(Ç) şeklinde gruplandırılmıştır.<br />

1. “Bir halat çekme yarışında, takımlardan biri diğerine yavaş yavaş yenilmektedir.<br />

Bu durumda hangi takım iş yapmaktadır Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />

cevaplar Tablo 3‘de görülmektedir.<br />

Tablo 3: Halat çekme yarışı sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Biri pozitif diğeri negatif yönde iş<br />

yapar.<br />

7<br />

27<br />

İki takım da iş yapar ama kazanan<br />

takım daha fazla iş yapar.<br />

6<br />

22<br />

E<br />

İkisi de yola aldığı için iş yaparlar.<br />

Takımların ikisi de güç harcar ve yorulur.<br />

İkisi de iş yapar.<br />

4<br />

5<br />

15<br />

19<br />

D<br />

Kazanan pozitif yönde, kaybeden<br />

negatif yönde iş yapar.<br />

Her ikisi de birbirine kuvvet uygular<br />

ve yol aldırır. İkisi de iş yapar.<br />

6<br />

5<br />

22<br />

19<br />

Y<br />

Yenilen takım iş yapar. Kuvvetin etkisiyle<br />

yer değiştirir.<br />

9<br />

35<br />

Biri yenmek diğeri yenilmemek için iş<br />

yapar.<br />

4<br />

15<br />

Kazanan kazanmak için, yenilen yenilmemek<br />

için çaba sarf eder. İkisi de iş<br />

yapar.<br />

1<br />

4<br />

Ç<br />

Kazanan taraf yenilen tarafa kuvvet<br />

uygular ve yol aldırır. Kendisi iş yapar,<br />

karşısındakine de iş yaptırır.<br />

3<br />

11<br />

İş-güç-enerji konusunun modeller eşliğinde işlendiği deney grubundaki<br />

öğrencilerin % 89 unun, geleneksel ders anlatım yöntemi ile işlenen kontrol grubundaki<br />

öğrencilerin % 27 sinin soruya doğru cevaplar verdiği görülmektedir. Kontrol<br />

244<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

grubundaki öğrencilerin fizikteki iş kavramını günlük hayatta kullandığımız iş kavramı<br />

ile aynı anlamda kullandıkları görülmektedir. Kontrol grubundaki öğrencilerin<br />

% 19’ u “Yorulan iş yapmıştır” şeklinde bir kavram yanılgısına sahiptir denilebilir.<br />

Yine kontrol grubu öğrencilerinin % 9’ u, kuvvet uygulayanın değil üzerine kuvvet<br />

uygulananın iş yaptığı gibi bir yanılgıya sahiptir. Ayrıca yine kontrol grubu öğrencilerinin<br />

% 15’ inin iş yapmak için sadece yol almanın yeterli olduğu gibi eksik düşünceye<br />

sahip oldukları görülmektedir.<br />

2. “Halterci, halteri yukarı kaldırırken mi yoksa başının üzerinde tutarken mi<br />

iş yapar Yoksa her iki durumda da iş yapar mı Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />

cevaplar Tablo 4’ de görülmektedir.<br />

Tablo 4. Halterci sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu 2<br />

f<br />

%<br />

Halteri kaldırırken iş yapılır. Yol aldığı<br />

için.<br />

9<br />

35<br />

Halteri kaldırırken iş yapılır. Alınan<br />

bir yol ve uygulanan bir kuvvet vardır.<br />

7<br />

26<br />

D<br />

Halteri kaldırırken iş yapılır. Hareket<br />

ettiği için<br />

2<br />

8<br />

D<br />

Halteri kaldırırken iş yapılır. Yer değiştirme<br />

vardır.<br />

Halteri kaldırırken yer çekimine karşı<br />

iş yapılır.<br />

8<br />

3<br />

30<br />

11<br />

E<br />

İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />

kuvvet uygulanır.<br />

6<br />

23<br />

E<br />

İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />

kuvvet uygulanır.<br />

3<br />

11<br />

Y<br />

İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />

güç sarf eder.<br />

6<br />

23<br />

Y<br />

İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />

yorulur.<br />

5<br />

19<br />

İş kavramı ile ilgili olarak sorulan bu soruda da deney grubunun % 67’ sinin,<br />

kontrol grubunun ise % 43’ ünün doğru cevaplar verdiği görülmektedir.<br />

3. “Bir mağazanın birinci katından ikinci katına merdivenleri ya da asansörü<br />

kullanarak çıkabilirsiniz. Yerçekimi kuvvetinin üzerinize yaptığı iş hangi durumda<br />

fazla olur Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 5’ de görülmektedir.<br />

Tablo 5. Merdiven ve asansör sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

İkisinde de yapılan iş aynıdır.<br />

Yükseklik aynıdır.<br />

2<br />

8<br />

D<br />

İkisinde de yapılan iş aynıdır.<br />

Yükseklik aynıdır.<br />

10<br />

37<br />

Y<br />

Asansörde fazladır. Hem asansörün<br />

hem kişinin ağırlığı vardır.<br />

Asansörde fazladır. Asansör daha<br />

hızlıdır.<br />

Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />

yol alınır.<br />

Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />

zaman alır.<br />

Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />

enerji harcanır.<br />

10<br />

2<br />

2<br />

2<br />

3<br />

37<br />

8<br />

8<br />

8<br />

12<br />

Y<br />

Asansörde fazladır.<br />

F = mg + ma olduğu için.<br />

Merdiven de daha fazladır. Yoruluruz.<br />

Merdiven de daha fazladır. Basamakları<br />

çıkarken kuvvet uygularız.<br />

Merdiven de daha fazladır. Her adım<br />

için ayrı iş yapılır.<br />

7<br />

4<br />

1<br />

1<br />

26<br />

15<br />

4<br />

4<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 245


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

Daha önceki sorularda olduğu gibi, 2. deney grubundaki öğrencilerin doğru<br />

cevap verme oranı kontrol grubundaki öğrencilerden fazladır.<br />

4. “Bir cismin üzerine birden fazla kuvvet etki ediyorsa ve cisim yer değiştiriyorsa,<br />

yapılan toplam iş nasıl hesaplanır” sorusuna verilen cevaplar Tablo 6’ da<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 6. Toplam iş sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

Net kuvvet bulunup alınan yol ile<br />

çarpılır.<br />

10<br />

38<br />

Bileşke kuvvet bulunur ve alınan yol<br />

ile çarpılır.<br />

13<br />

48<br />

D<br />

Kuvvetler bileşenlerine ayrılır ve cismin<br />

gittiği yöndeki kuvvetten zıt yöndekiler<br />

çıkarılır. Kalan yolla çarpılır.<br />

3<br />

12<br />

D<br />

Her kuvvetin yaptığı iş bulunur ve<br />

toplanır.<br />

7<br />

26<br />

E<br />

Büyük kuvvetten küçük kuvvet<br />

çıkarılır ve yolla çarpılır.<br />

Kuvvetten sürtünme kuvveti çıkarılır.<br />

7<br />

5<br />

27<br />

19<br />

E<br />

Kuvvetler birbirini eksiltir. Kalan kuvvet<br />

yol ile çarpılır.<br />

Kuvvetler aynı yöndeyse toplarız,<br />

farklı yöndeyse çıkartırız. Kalanı yol<br />

ile çarparız.<br />

1<br />

5<br />

4<br />

19<br />

Bu soruya deney grubu öğrencilerinin % 74’ ü, kontrol grubu öğrencilerinin<br />

% 50’ si doğru cevap vermiştir. Kontrol grubundaki öğrencilerin hiçbirinin her kuvvetin<br />

yaptığı işlerin toplanması gerektiğini söylememeleri dikkat çekicidir. Bu durum<br />

kontrol grubundaki öğrencilerin işin negatif değerler alabileceğini kavrayamamış<br />

olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle birden fazla işin nasıl toplanacağı<br />

konusunda kararsız kalmış olabilirler.<br />

5. “İş ve güç arasındaki ilişki nedir” sorusuna verilen cevaplar Tablo 7’ de<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 7. İş ve güç sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />

7<br />

27<br />

Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />

10<br />

37<br />

D<br />

Güç = İş/ Zaman<br />

7<br />

27<br />

D<br />

Güç, iş yapma hızıdır.<br />

5<br />

19<br />

Güç, işe bağlıdır.<br />

2<br />

8<br />

Güç, işe bağlıdır.<br />

3<br />

11<br />

E<br />

İşte alınan bir yol vardır.<br />

2<br />

8<br />

E<br />

İşte zaman önemli değildir. Ama güçte<br />

önemlidir.<br />

4<br />

15<br />

İş, güce bağlıdır.<br />

3<br />

12<br />

P = W/t<br />

27<br />

1<strong>00</strong><br />

Y<br />

İş, güç yardımıyla bir cismin hareket<br />

ettirilmesidir.<br />

5<br />

19<br />

Y<br />

Gücü fazla olan daha çok iş yapar.<br />

5<br />

19<br />

Deney grubundaki öğrencilerin büyük kısmı bu soruya doğru cevaplar vermiştir.<br />

Kontrol grubundaki öğrencilerin % 31’ i ise konuyu görmüş olmalarına rağmen<br />

gücün kuvvetle aynı olduğunu düşünmektedir.<br />

246<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

6. “Hızlanan bir cismin üzerine mi yoksa yavaşlayan bir cismin üzerine mi iş<br />

yapılır Yoksa her iki durumda da iş yapılır mı Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />

cevaplar Tablo 8’ de görülmektedir.<br />

Tablo 8. Hızlanan ve yavaşlayan cisim sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Her iki durumda da iş yapılır. Kuvvet<br />

etki eder.<br />

6<br />

23<br />

Her iki durumda da iş yapılır. İş yapılması<br />

için kuvvetin yönü değil doğrultusu<br />

önemlidir.<br />

2<br />

7<br />

E<br />

Her iki durumda da iş yapılır.<br />

Hızlanan +, yavaşlayan – yönde iş<br />

yapar.<br />

Her iki durumda da iş yapılır. İki<br />

durumda da yol alınır.<br />

4<br />

11<br />

15<br />

42<br />

D<br />

Her iki durumda da iş yapılır. İkisinde<br />

de hızı arttırmak ya da yavaşlatmak<br />

için kuvvet uygulanır.<br />

Her iki durumda da iş yapılır. Araba<br />

yavaşlarken frene basınca sürtünme<br />

kuvveti iş yapar. Gaza basınca hızlanır.<br />

Yine iş yapılır.<br />

7<br />

8<br />

26<br />

30<br />

Ç<br />

Y<br />

Eğer kuvvet etki ediyorsa ve yol alıyorlarsa<br />

iş yapılır.<br />

Yavaşlayana F kuvveti etki ediyorsa iş<br />

yapar ama fs yavaşlatıyorsa iş yapmaz.<br />

3<br />

2<br />

12<br />

8<br />

E<br />

Her iki durumda da iş yapılır.<br />

Hızlananın hızlanması, yavaşlayanın<br />

yavaşlaması için iş yapılır.<br />

Her iki durumda da iş yapılır. Biri<br />

pozitif diğeri negatif iş yapar.<br />

3<br />

7<br />

11<br />

26<br />

Deney grubundaki öğrencilere “otomobil analojisi” uygulandığı için bu gruptaki<br />

öğrencilerin % 30’ unun bu benzetmeyle cevap verdikleri görülmektedir. Deney<br />

grubundaki öğrencilerin açıklamaları kontrol grubundaki öğrencilere göre daha doğrudur.<br />

7. “Sürtünmesiz bir ortamda sabit hızla ilerleyen bir cismin üzerine iş yapılmakta<br />

mıdır Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 9’ da görülmektedir.<br />

Tablo 9. Sabit hızlı cisim sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

İş yapılmaz.<br />

5<br />

19<br />

D<br />

İş yapılmaz. Kinetik enerjisi değişmez.<br />

19<br />

70<br />

E<br />

Ç<br />

İş yapılır. Hızı vardır.<br />

İş yapılır. Yol alır.<br />

İş yapılır. Kuvvet etki ediyorsa yapılır.<br />

6<br />

11<br />

3<br />

23<br />

42<br />

12<br />

E<br />

İş yapılır. Hareket eder.<br />

İş yapılır. Yol alır.<br />

2<br />

6<br />

7<br />

22<br />

İş-eneri teoremi ile ilgili olarak sorulan bu soruda grupların cevapları arasında<br />

bariz farklılık vardır. Deney grubunun % 70’ i doğru cevap verirken, kontrol grubunun<br />

% 19’ u doğru cevap vermiştir.<br />

8. “Gerilmiş bir yay bir oku fırlatabilir. Hatta yayı ne kadar çok gererseniz ok<br />

o kadar büyük bir hızla fırlar. Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo<br />

10’ da görülmektedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 247


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

Tablo 10. Gerilmiş yay sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Potansiyel enerji nedeniyle artar.<br />

Fazla gerilen yay fazla kuvvet uygular.<br />

16<br />

5<br />

62<br />

19<br />

Esneklik ve enerjiyle ilgilidir.<br />

Potansiyel enerji artar.<br />

2<br />

8<br />

7<br />

30<br />

Y<br />

Yayda harcanan güç fazladır.<br />

Yay sabiti artar.<br />

3<br />

2<br />

12<br />

8<br />

D<br />

Gerginlik artınca kuvvet de artar.<br />

Yaydaki sıkışma artınca oka yapılan iş<br />

ve hız artar.<br />

Gerildikçe potansiyel enerji ve kinetik<br />

enerji artar.<br />

3<br />

5<br />

7<br />

11<br />

19<br />

26<br />

Y<br />

Güç harcanarak oka iş yaptırılır.<br />

2<br />

7<br />

Grupların doğru cevap oranları hemen hemen aynıdır. Fakat deney grubundaki<br />

öğrenciler daha açıklayıcı cevaplar vermişlerdir.<br />

9. “Bir lastik top belli bir yükseklikten yere doğru fırlatıldığında, ilk yüksekliğinden<br />

daha yükseğe zıplar. Neden Açıklayınız…” sorusuna verilen cevaplar Tablo<br />

11’ de görülmektedir.<br />

Tablo 11. Yere doğru fırlatılan lastik top sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

E<br />

Başlangıçta kinetik enerjisi artmıştır.<br />

Potansiyel enerji önce kinetiğe sonra<br />

tekrar potansiyel enerjiye döner.<br />

Topta potansiyel enerjiyle birlikte<br />

kinetik enerji de birikir<br />

9<br />

8<br />

2<br />

35<br />

31<br />

8<br />

D<br />

Başlangıçta hem kinetik hem de potansiyel<br />

enerjisi vardır.<br />

Kalan enerjisinin hepsi potansiyel<br />

enerjiye dönüşmüştür.<br />

Top yere çarpınca, yer topa kuvvet<br />

uygular.<br />

11<br />

6<br />

4<br />

41<br />

22<br />

15<br />

Daha yükseğe sıçrayamaz.<br />

2<br />

8<br />

E<br />

Potansiyel enerji depolanır.<br />

mgh = 1/2mV2 + 1/2kx2<br />

4<br />

15<br />

Y<br />

Top çarpınca hızı artar. Etki-tepki<br />

prensibi.<br />

5<br />

19<br />

Top yer çarpınca yer topa kuvvet<br />

uyguluyor ve topun potansiyel enerjisi<br />

artıyor.<br />

2<br />

7<br />

Bu soruya çok çeşitli yorumlar getirilmiştir. Deney grubunun % 63’ ü, kontrol<br />

grubunun ise % 35’ i doğru açıklamalar yapmıştır.<br />

10. “Bir salıncağa periyodik olarak kuvvet uygulanmaktadır ve salıncak giderek<br />

yükselmektedir. Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 12’ de<br />

görülmektedir.<br />

248<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

Tablo 12. Salıncak sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Kuvvet uygulanıyor ve iş yapılıyor.<br />

Salıncak yol aldığı için iş yapar.<br />

8<br />

5<br />

31<br />

19<br />

D<br />

Salıncak uygulanan kuvvetle iş yapar<br />

ve gittikçe hızlanarak yükselir.<br />

Sürekli iş yapılır ve salıncağın enerjisi<br />

artar.<br />

9<br />

7<br />

33<br />

26<br />

E<br />

Kuvvet uygulanınca iş yapılır ve yol<br />

alır.<br />

7<br />

27<br />

E<br />

Uygulanan her kuvvetle salıncak biraz<br />

daha hızlanır.<br />

5<br />

19<br />

Y<br />

Salıncağın potansiyel enerjisi artar.<br />

Kuvvet arttıkça aldığı yol artar.<br />

4<br />

2<br />

15<br />

8<br />

Y<br />

Eylemsizlik nedeniyle.<br />

Kuvvet ve hız giderek artar.<br />

3<br />

3<br />

11<br />

11<br />

Bu soruda da deney grubundaki öğrencilerin gerek doğru cevap verme gerekse<br />

daha açıklayıcı cevap verme oranları kontrol grubuna göre yüksektir.<br />

11. “Hızlandırılmış bir bisiklet, pedalı döndür<strong>med</strong>en bir süre daha yol alır.<br />

Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 13’ de görülmektedir.<br />

Tablo 13. Bisiklet sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f %<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

E<br />

Depoladığı enerjiyi pedal çevir<strong>med</strong>en<br />

de kullanır.<br />

Bisiklette depolanan kinetik enerji<br />

bitene kadar yol alır.<br />

Depoladığı enerjiyi atmak için<br />

7<br />

7<br />

3<br />

27<br />

27<br />

12<br />

D<br />

İş yaptığı için hız kazanır. Bu hız sürtünme<br />

nedeniyle tükenir. Bu arada yol<br />

alır.<br />

Sürtünmeli ortamda bir süre gider.<br />

Sürtünme kinetik enerjiyi hemen bitirmez.<br />

5<br />

6<br />

4<br />

19<br />

22<br />

15<br />

Kinetik enerjisi tamamen potansiyel<br />

enerjiye dönüşene kadar yol alır.<br />

6<br />

23<br />

Pedalın kinetik enerjisi biraz daha iş<br />

yapar.<br />

4<br />

15<br />

Y<br />

Kinetik enerji azalarak potansiyel<br />

enerjiye dönüşür ve bu potansiyel<br />

enerjiyle biraz daha yol alır.<br />

3<br />

12<br />

E<br />

Y<br />

Bisikletin hızı aniden sıfıra düşmez.<br />

Potansiyel enerji depolanmıştır.<br />

3<br />

5<br />

11<br />

19<br />

Deney grubundaki öğrencilerin % 71’ i, kontrol grubundaki öğrencileri % 54’<br />

ü çeşitli doğru cevaplar vermiştir. Fakat bütün öğrencilerin % 26’ sının bisikletin kinetik<br />

enerjisinin potansiyel enerjiye dönüşeceğini söylemeleri dikkat çekicidir. “Kinetik<br />

enerjinin tükendiği yerde potansiyel enerji artar” şeklinde bir yanılgıya sahiptirler. Bu<br />

öğrencilerin potansiyel enerji kavramını tam olarak kavrayamadıkları söylenebilir.<br />

12. “Belli bir yükseklikten düşen lastik bir top, yerden zıpladıktan sonra neden<br />

ilk yüksekliğine çıkamaz Açıklayınız..” sorusuna verilen cevaplar Tablo 14’ de<br />

görülmektedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 249


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

Tablo 14. Belli bir yükseklikten düşen lastik top sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Yer sürtünmeli olduğundan enerjisinin<br />

bir kısmı harcanır.<br />

Isı enerjisi şeklinde kayıp olur.<br />

7<br />

8<br />

27<br />

31<br />

D<br />

Yere düşünce kinetik enerjisinin bir<br />

kısmı ısı enerjisine dönüşür.<br />

Hava sürtünmesinden dolayı enerjisi<br />

azalır.<br />

9<br />

8<br />

33<br />

30<br />

E<br />

Potansiyel enerjisi azalır.<br />

3<br />

12<br />

E<br />

İlk atıldığındaki kinetik enerjinin bir<br />

kısmı kaybolmuştur.<br />

4<br />

15<br />

Y<br />

Yer çekimi ivmesi nedeniyle çıkamaz.<br />

7<br />

27<br />

Y<br />

Yer çekiminden dolayı hızı ve kinetik<br />

enerjisi azalır.<br />

6<br />

22<br />

Bu soruya her iki grubun verdiği doğru cevap oranları birbirine yakındır.<br />

13. “Masa üzerinde duran bir bloğa bir süre kuvvet uygulayıp harekete geçirdikten<br />

sonra kuvvet uygulamayı bırakırsak, blok bir süre daha hareket edip durur.<br />

Burada kaybolan kinetik enerjiye ne olmuştur Sizce burada enerji korunmuş mudur<br />

Açıklayınız..” sorusuna verilen cevaplar Tablo 15’ de görülmektedir.<br />

Tablo 15. Masa üzerindeki blok sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

Ç<br />

Enerji korunmuştur. Sürtünme kinetik<br />

enerjiyi başka bir enerjiye dönüştürmüştür.<br />

Enerji korunmuştur. Kinetik enerji ısı<br />

enerjisine dönüşür ve mekanik enerji<br />

korunur.<br />

8<br />

3<br />

31<br />

12<br />

D<br />

Enerji korunmamıştır. Sürtün<strong>med</strong>en<br />

dolayı enerji ısıya dönüşür.<br />

Enerji korunmuştur. Sürtünme yoluyla<br />

kinetik enerji ısı enerjisine dönüşür.<br />

3<br />

19<br />

11<br />

70<br />

Enerji korunmamıştır. Durmuştur.<br />

7<br />

27<br />

Enerji korunmamıştır. Durduğu için.<br />

3<br />

11<br />

Y<br />

Enerji korunmamıştır. Sürtün<strong>med</strong>en<br />

dolayı kaybolmuştur.<br />

Enerji korunmuştur. Kinetik enerji<br />

potansiyel enerjiye dönüşmüştür.<br />

3<br />

4<br />

12<br />

15<br />

Y<br />

Enerji korunmuştur. Kinetik enerji<br />

potansiyel enerjiye dönüşmüştür.<br />

2<br />

7<br />

Bu soruya deney grubu öğrencileri kontrol grubu öğrencilerine göre daha<br />

doğru cevaplar vermiştir. Deney grubunun %81’ i, kontrol grubunun ise % 31’ i soruya<br />

doğru cevap vermiştir.<br />

14. “Bir akarsu üzerine kurulmuş bir hidroelektrik santralde elektrik enerjisi<br />

üretilmesinin temel prensibini açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 16’ da<br />

görülmektedir.<br />

250<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

Tablo 16. Hidroelektrik santral sorusuna verilen cevaplar<br />

Kontrol Grubu<br />

f<br />

%<br />

Deney grubu<br />

f<br />

%<br />

D<br />

E<br />

Enerji kaybolmaz başka bir enerjiye<br />

dönüşür.<br />

Su çarkı döndürür ve enerji üretilir.<br />

9<br />

7<br />

35<br />

27<br />

D<br />

Enerji kaybolmaz başka bir enerjiye<br />

dönüşür.<br />

Suyun potansiyel enerjisi kullanılır.<br />

14<br />

6<br />

52<br />

22<br />

Akan suyun kinetik enerjisi santrale<br />

geçer.<br />

6<br />

23<br />

E<br />

Suyun kinetik enerjisi elektrik enerjisine<br />

dönüşür.<br />

4<br />

15<br />

Y<br />

Akarsuyun dalgalarıyla elektrik enerjisi<br />

kazanılır.<br />

4<br />

15<br />

Y<br />

Suyun akış hızı ve debisi ile…<br />

3<br />

11<br />

Deney grubundaki öğrencilere konuyla ilgili bir model sunulmuştur ve dolayısıyla<br />

deney grubu öğrencilerinin % 74’ ü doğru cevap verirken kontrol grubu<br />

öğrencilerinin % 35’ i doğru cevap vermiştir.<br />

<strong>Genel</strong> olarak bakıldığında, yazılı cevap gerektiren testte yer alan 14 soruya<br />

pedagojik-analojik modellerin kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin doğru cevap<br />

verme oranları geleneksel ders anlatım yöntemlerinin kullanıldığı kontrol grubu<br />

öğrencilerine göre daha yüksektir. Ayrıca sorulara getirilen açıklamaların doğruluğu<br />

ve çeşitliliği açısından incelendiğinde deney grubu öğrencileri kontrol grubu öğrencilerinden<br />

daha başarılıdır. Bu durumda, fizik konularının görsel materyaller ve benzetmeler<br />

eşliğinde öğrencilere sunulması öğrencilerin konuyu anlamaları açısından<br />

gereklidir denilebilir.<br />

Sonuçlar ve Öneriler<br />

Araştırma sonuçları, iş-güç-enerji kavramlarını anlama açısından, pedagojik-analojik<br />

modellerin uygulandığı deney grubunun geleneksel öğretim yaklaşımının<br />

uygulandığı kontrol grubuna göre daha başarılı olduğunu göstermiştir. Buna<br />

göre, iş-güç-enerji konusu ile ilgili kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasında,<br />

model kullanımının geleneksel öğretim yaklaşımına göre daha etkili olduğu<br />

anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile pedagojik-analojik modeller, iş-güç-enerji konusu<br />

ile ilgili kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmıştır denilebilir.<br />

Bu sonuç, bu konuda yapılan pek çok araştırma sonuçları ile de uyum içindedir.<br />

Sezgin (2<strong>00</strong>2), ilköğretim 4.sınıf “elektrik” ünitesini deney grubunda animasyonlar<br />

kullanarak, kontrol grubunda geleneksel öğretim yöntemi ile işlemiş ve<br />

gerek başarı gerekse kalıcılık açısından öntestlerde aralarında anlamlı bir fark<br />

bulunmayan bu grupların sontestlerde aralarında deney grubu lehine anlamlı farklılıkların<br />

ortaya çıktığını tespit etmiştir. Sağırlı (2<strong>00</strong>2), analoji yönteminin öğrencilerin<br />

başarısına etkisini araştırdığı çalışmasında, “elektrik” konusunu kullanmış ve<br />

analoji yönteminin öğrencilerin ders başarısını olumlu yönde etkilediği sonucuna<br />

ulaşmıştır. Chiu ve Lin (2<strong>00</strong>5), farklı tipteki analojilerin, öğrencilerin basit bir elektrik<br />

devresinin, seri ve paralel bağlı devrelerin işleyişi ile ilgili öğrenmelerini ve<br />

kavram yanılgılarını nasıl etkilediğini araştıran bir çalışma yapmışlardır. Ayrıca,<br />

öğretim öncesi ve sonrasında, öğrencilerin zihinsel modellerini araştırmışlardır.<br />

Sonuçlar, analoji kullanımının, karmaşık bilimsel kavramlarla ilgili sadece yoğun<br />

bir anlama sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda öğrencilerin bu konulardaki kavram<br />

yanılgılarının üstesinden gelmelerine yardım ettiğini göstermiştir. Daşdemir<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 251


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

(2<strong>00</strong>6), ilköğretim 6. ve 8. sınıf fen bilgisi derslerinde animasyon kullanımının başarıya<br />

ve kalıcılığa olan etkisini ve öğrencilerin bu yöntem ile ilgili düşüncelerini araştırmıştır.<br />

Araştırma sonuçları animasyonların kullanıldığı deney gruplarındaki<br />

öğrencilerle geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanıldığı kontrol gruplarındaki<br />

öğrenciler arasında başarı ve bilginin kalıcılığı yönünden deney grupları lehine<br />

anlamlı bir farlılığın olduğunu göstermiştir. Ayrıca animasyon gruplarındaki öğrencilerin<br />

animasyon yönteminin kullanılmasıyla ilgili görüşlerinin olumlu olduğu tespit<br />

edilmiştir. Göncü, H. (2<strong>00</strong>6), üç boyutlu görsel animasyonlarla hazırlanmış bilgisayar<br />

destekli ders sunumların, lise 2.sınıf “kimyasal reaksiyonlar” konusunun<br />

öğrenciler tarafından kavranmasında etkili olduğunu tespit etmiştir. Mat İskender<br />

(2<strong>00</strong>7), İlköğretim Fen ve Teknoloji dersi 8. sınıf müfredatında yer alan “mitoz ve<br />

mayoz hücre bölünmesi” konusunun animasyon kullanılarak öğretiminin öğrenci<br />

başarısına etkisini incelemiş ve istatistiksel analizler sonucunda animasyonlarla<br />

yapılan öğretimin geleneksel öğretime göre öğrenci başarısında daha etkili olduğunu<br />

bulmuştur. Demirci Güler (2<strong>00</strong>7), fen ve teknoloji dersinin öğretilmesi sürecinde<br />

analoji yönteminin kullanımının, öğrencilerin başarısı ve bilgilerinin kalıcılığını<br />

olumlu yönde etkilediğini tespit etmiştir.<br />

Buna göre, kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için model ve benzetmelerden<br />

faydalanılmalıdır. Fizik dersi matematiksel formüllere ve sayısal işlemlere<br />

boğulmamalıdır. Fizik günlük yaşantımızla iç içe olan bir bilim dalıdır. Fizik kavramlarının<br />

ve prensiplerinin hayatın bir parçası olduğuna vurgu yapılmalı, günlük<br />

olaylardan örnekler sunulmalı ve fizik kavramları somutlaştırılmalıdır. Fiziğin her<br />

ünitesine yönelik benzer çalışmalar yapılmalıdır. Analojiler ve bilgisayar animasyonları<br />

gibi benzetme yöntemleri, fiziğin her konusu için hazırlanmalı ve bu stratejiler<br />

daha da geliştirilmelidir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan ve denenen bu materyaller,<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda kullanılmalıdır. Öğretmenler, bu çalışmalardan<br />

haberdar olmalı, önemsemeli ve artık geleneksel öğretim yöntemlerini<br />

minimuma indirip modern öğretim yöntemlerini kullanmayı kendilerine bir görev<br />

saymalıdırlar. Ayrıca ders kitapları ve ders programları uygun ve yerinde analojilerle<br />

desteklenmelidir.<br />

252<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

Not: Bu çalışma Nilüfer CERİT BERBER’ in Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri<br />

Enstitüsünde hazırladığı “İş-Güç-Enerji Konusunun Öğretiminde Pedagojik-Analojik<br />

Modellerin Kavramsal Değişimin Gerçekleşmesine Etkisi: Konya İli Örneği” isimli<br />

tezden türetilmiştir. Ayrıca, bu çalışma 23- 25 Haziran 2<strong>00</strong>8 tarihli ve “International<br />

Conference on Educational Sciences” isimli konferansta sözlü bildiri olarak sunulmuştur.<br />

Ekler:<br />

* Çalışmada kullanılan analoji örnekleri<br />

OTOMOBİL ANALOJİSİ<br />

Araba kullanma süreci iş-güç-enerji konusu ile ilgili hemen hemen bütün kavramları<br />

görebildiğimiz bir süreçtir. Potansiyel enerji, kinetik enerji, mekanik enerji, iş,<br />

sürtünme kuvvetlerinin yaptığı iş gibi… Sadece araba kullanma süreci incelenerek bu<br />

kavramların birbirleriyle olan ilişkisi daha kolay anlaşılabilir.<br />

KAYNAK<br />

Depodaki benzin<br />

Arabanın hareketi<br />

Gaza basmak<br />

Frene basmak<br />

Benzinin bitmesi ve arabanın durması<br />

HEDEF<br />

Potansiyel enerji<br />

Kinetik enerji<br />

Pozitif iş yapmak<br />

Negatif iş yapmak<br />

Sürtünmeler nedeniyle mekanik<br />

enerji kaybı<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 253


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

ENERJİNİN KORUNUMU KANUNU<br />

Enerjinin korunumu kanunu tıpkı su döngüsüne benzer. Su döngüsüne göre,<br />

dünyadaki su kaynakları ne artar ne de azalır. Sadece form değiştirir. Enerjinin korunumu<br />

kanununa göre de, dünyadaki toplam enerji ne artar ne de azalır. Sadece form<br />

değiştirir. Su buharı gökyüzünde yoğunlaşarak bulutları oluşturur. Koşullar uygun<br />

olduğunda yağış meydana gelir. Yağış şeklinde yeryüzüne düşen su, toprağa, okyanuslara<br />

ve denizlere karışır. Böylece yeraltı ve yerüstü suları oluşur. Su, yüzey sularının<br />

buharlaşmasıyla atmosfere geri döner.<br />

KAYNAK<br />

Su<br />

Yoğunlaşma (Bulutlar)<br />

Yağış<br />

Yeraltı ve yerüstü suları (Denizler,<br />

göller, vs.)<br />

Buharlaşma<br />

HEDEF<br />

Enerji<br />

Potansiyel enerji<br />

PE‘den KE‘ye geçiş<br />

Kinetik enerji<br />

KE‘den PE‘ye geçiş<br />

* Çalışmada kullanılan animasyon örnekleri<br />

254<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

* İş- güç- enerji kavram başarı testi<br />

İŞ-GÜÇ-ENERJİ KAVRAM BAŞARI TESTİ Cinsiyeti: K £ E £<br />

Adı Soyadı:<br />

1-) Aşağıda verilen eylemlerden hangisinde iş yapılmamıştır<br />

A) Markette alışveriş sepetini itmek<br />

B) Duvarı itmek<br />

C) Yerdeki kitapları alıp kitaplığa dizmek<br />

D) Yüksek bir yerden atlamak<br />

E) Kaydıraktan kaymak<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 255


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

2-) Kütlesi m olan bir cismin hız-zaman grafiği<br />

şekildeki gibidir. m, V o ve t bilinenleri ile;<br />

I) t sürede yapılan net iş<br />

II) Cismin kinetik enerjisindeki değişme<br />

III) Cisme uygulanan net kuvvet<br />

niceliklerinden hangileri bulunabilir<br />

A) Yalnız II B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />

3-)<br />

Şekildeki özdeş iki yay, sürtünmesiz yatay düzlemde birer uçlarından tutturulmuş<br />

ve öteki uçlarından da eşit miktarda sıkıştırılarak önlerine M 1 ve M 2 kütleleri<br />

konmuştur. M 1 > M 2 dir. Serbest bırakılan kütlelerin yaydan ayrılma enerjileri<br />

E 1 ve E 2 , hız büyüklükleri V 1 ve V 2 ise, aşağıdakilerden hangisi doğrudur<br />

A) E 1 = E 2 ve V 1 < V 2<br />

B) E 1 = E 2 ve V 1 > V 2<br />

C) E 1 = E 2 ve V 1 = V 2<br />

D) E 1 > E 2 ve V 1 > V 2<br />

E) E 1 < E 2 ve V 1 < V 2<br />

4-) I) Halterci, ağırlığı elinde tutarken belli bir iş yapar.<br />

II) Enerjisi olan cisim iş yapabilir.<br />

III) Üzerine iş yapılan cismin kinetik enerjisi artar ya da azalır.<br />

Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri kesinlikle doğrudur<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />

256<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

5-)<br />

m kütleli cisim şekildeki A noktasından serbest bırakılınca yayı x kadar sıkıştırabiliyor.<br />

X sıkışma miktarının hesaplanabilmesi için aşağıdakilerden hangisinin<br />

bilinmesine gerek yoktur (sürtünmeler ihmal ediliyor )<br />

A) h 1 yüksekliği<br />

B) h 2 yüksekliği<br />

C) m cismin kütlesi<br />

D) k yay sabiti<br />

E) g yerçekimi ivmesi<br />

6-) I) Çok iş yapan daha güçlüdür.<br />

II) Yapılan iş aynı olduğunda, harcanan güç de aynıdır.<br />

III) Harcanan enerji aynı iken, güç farklı olabilir.<br />

Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri kesinlikle doğrudur<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />

7-) Şekilde bir cisme uygulanan dört<br />

kuvvet görülmektedir. Cisim kuvvetlerin<br />

etkisinde sadece x doğrultusunda<br />

hareket edebiliyorsa; bu kuvvetlerden<br />

hangileri kesinlikle iş yapamaz<br />

A) Yalnız F 4 B)Yalnız F 3 C)Yalnız F 2<br />

D) F 2 ve F 3 E) F 3 ve F 4<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 257


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

8-) Kuvvet, yerdeğiştirme ve iş nicelikleri için aşağıdakilerden hangisi doğrudur<br />

Kuvvet Yerdeğiştirme İş<br />

A) Vektörel Vektörel Vektörel<br />

B) Vektörel Skaler Vektörel<br />

C) Vektörel Vektörel Skaler<br />

D) Skaler Skaler Skaler<br />

E) Vektörel Skaler Skaler<br />

9-) Kütlesi m olan cisim K noktasından V o hızı ile geçtiği anda cisme, sürtünmesiz x<br />

yolunda sabit ve yatay F kuvveti etkiyor. F kuvveti bilindiğine göre, cismin L<br />

noktasındaki kinetik enerjisi;<br />

I) x uzaklığı<br />

II) V o ilk hızı<br />

III) m kütlesi<br />

niceliklerinden hangilerine bağlıdır<br />

A) Yalnız I B) I ve III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />

10-) P ağırlığındaki bir cismi sabit hızla K noktasından<br />

L noktasına çıkarmakla yapılan iş W 1 , L den<br />

M ye çıkarmakla yapılan iş W 2 , M den N ye<br />

çıkarmakla yapılan iş W 3 olduğuna göre, W 1,<br />

W 2 ve W 3 arasında nasıl bir ilişki vardır (sürtünme<br />

yok)<br />

A) W 1 > W 2 = W 3 B) W 3 > W 1 = W 2 C) W 1 > W 2 > W 3<br />

D) W 3 > W 2 > W 1 E) W 1 = W 2 = W 3<br />

11-) Şekildeki m kütleli cisim A noktasından V o ilk<br />

hızı ile atılıyor. Cisim E noktasına kadar çıkabildiğine<br />

göre;<br />

I) ABCDE yolu sürtünmesizdir.<br />

II) Cismin B ve D deki hız büyüklükleri eşittir.<br />

III) E den geri dönen cisim A ya kadar çıkamaz.<br />

yargılarından hangisi yada hangileri yanlıştır<br />

A) Yalnız I B) I ve III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />

258<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

12-) I) Cisim aşağıya doğru hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />

II) Cisim yukarıya doğru hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />

III) Cisim yatay olarak hareket ediyorsa, iş sıfırdır.<br />

IV) Cisim yatay olarak hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />

Bir cisme etki eden yerçekimi kuvvetinin yaptığı işle ilgili olarak yukarıdakilerden<br />

hangisi yada hangileri doğrudur<br />

A) I ve III B) II ve III C) I ve IV D) II ve IV E) Hiçbiri<br />

13-) Şekilde, bir cismin hız-zaman grafiği verilmiştir.<br />

Hangi aralık yada aralıklarda cisim üzerine<br />

iş yapılmıştır<br />

A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve IV D) II ve III E) II, III ve IV<br />

14-)<br />

Şekil-I ve Şekil-II de K ve L cisimleri aynı yükseklikten harekete başlıyorlar. Eğik<br />

düzlemlerin alt uçlarına geldiklerinde V k > V L olduğu görülmektedir. Bunun<br />

nedeni aşağıdakilerden hangileri ile açıklanabilir<br />

I) K cisminin kütlesinin L cisminin kütlesinden daha büyük olması.<br />

II) K cisminin potansiyel enerjisinin, L cisminin potansiyel enerjisinden büyük<br />

olması.<br />

III) K nın başlangıçta ilk hızının olması.<br />

A) Yalnız II B)Yalnız III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 259


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

15-) I) Bir cismin üzerine yapılan iş sıfırsa, cisim hareket etmez.<br />

II) Bir cismin üzerine yapılan iş sıfırsa, cismin hızı değişmez.<br />

III) Bir cisim yavaşlıyorsa yapılan iş negatiftir.<br />

Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri kesinlikle doğrudur<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />

16-) Şekildeki m kütleli cisim, K noktasından<br />

V hızıyla atılınca H noktasına kadar<br />

çıkıp duruyor. Aynı cisim N den serbest<br />

bırakılınca L noktasına kadar çıkabiliyor.<br />

Buna göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır<br />

A) NM arası sürtünmesizdir.<br />

B) ML arası sürtünmesizdir.<br />

C) KL arası sürtünmeli olabilir.<br />

D) HN arası sürtünmeli olabilir.<br />

E) Bütün yol sürtünmelidir.<br />

17-) m kütleli bir bloğa sürtünmeli bir masa üzerinde kısa süreli bir kuvvet uygulanıp<br />

bırakılıyor. Bir süre sonra, aşağıdakilerden hangisi yanlıştır<br />

A) Bloğun kinetik enerjisi azalır.<br />

B) Bloğun mekanik enerjisi değişmez.<br />

C) Blok sürtünme kuvvetlerinin etkisiyle durur.<br />

D) Sürtünme kuvveti blok üzerinde iş yapar.<br />

E) Bloğun potansiyel enerjisi değişmez.<br />

18-) h yüksekliğinden m kütleli bir<br />

cisim V 0 hızıyla atıldığında sürtünmeli<br />

yatay düzlemde x kadar yol<br />

alıp duruyor. Bu x yolunun büyüklüğü<br />

aşağıdakilerden hangilerinin<br />

değişmesinden etkilenir (Sadece<br />

yatay düzlem sürtünmelidir.)<br />

I) h yüksekliği<br />

II) V 0 hızı<br />

III) m kütlesi<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III<br />

260<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

19-) Eğik düzlemin alt ucundan V hızı ile atılan<br />

cismin toplam enerjisini aşağıdaki grafiklerden<br />

hangisi ifade eder (Sürtünme yok)<br />

A) B) C)<br />

D) E)<br />

20-)<br />

m kütleli bir cisim şekildeki gibi h yüksekliğinden V ilk hızı ile atılıyor. Cisim K,<br />

L, M, N ve T noktalarından geçtiğine göre cismin hangi noktadaki kinetik enerjisi<br />

en küçüktür (Sürtünme yok)<br />

A) K B) L C) M D) N E) T<br />

21-) Bir mağazanın bir katından diğerine yürüyen merdivenle, asansörle ve merdivenlerle<br />

çıkarken kütle çekim potansiyel enerjimizde olacak değişiklikler için<br />

hangisi ya da hangileri doğrudur<br />

I) Asansör ve yürüyen merdivenle çıkınca aynı, merdivenlerden çıkınca farklı<br />

olur.<br />

II) Asansörle en fazla, merdivenlerden yürüyerek çıkınca en az olur.<br />

III) Her durumda kütle çekim potansiyel enerjisi aynı olur.<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) Hiçbiri E) I, II ve III<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 261


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

22-) I) Güç, enerji aktarma hızıdır.<br />

II) Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />

III) Güç, yapılan işin geçen zamana oranıdır.<br />

Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri doğrudur<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />

23-)<br />

Sürtünmesi önemsiz ortamda A noktasından serbest bırakılan araba B ve C noktalarından<br />

geçerek hareketini sürdürüyor. Harekete ilişkin;<br />

I) Arabanın B ve C noktalarındaki mekanik enerjileri aynıdır.<br />

II) Arabanın K, L ve M konumlarındaki kinetik enerjileri aynıdır.<br />

III) Araba KB ve LC yollarını çıkarken mekanik enerjisi azalır.<br />

ifadelerinden hangileri doğrudur<br />

A) Yalnız I B)Yalnız III C) I ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />

24-) I- Hareketli bir cismi durdururken iş yapılır.<br />

II- Duran bir cismi harekete geçirirken iş yapılır.<br />

III- Hareket halindeki cisim üzerine iş yapılmaktadır.<br />

Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri kesinlikle doğrudur<br />

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III<br />

25-) Üç özdeş top bir binanın tepesinden aynı ilk hızla atılıyor. Topun biri yatay olarak,<br />

diğeri yatayın üzerinde bir açıyla ve üçüncüsü de yatayın altında bir açıyla<br />

atılıyor. Hava direncini önemsemeyerek, topların yere çarpmadan hemen önceki<br />

hızlarını karşılaştırınız.<br />

A) Üç top da yere aynı hızla düşer.<br />

B) Yatayın altında bir açıyla atılan top yere en büyük hızla düşer.<br />

C) Yatayın üzerinde bir açıyla atılan top yere en büyük hızla düşer.<br />

D) Yere en az hızla yatay olarak atılan top düşer.<br />

E) Üç top da yere farklı hızla düşer.<br />

262<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

26-) Şekildeki sistem sabit hızla hareket etmektedir.<br />

Sistemin ısı enerjisi, kinetik enerjisi ve yere göre<br />

potansiyel enerjisi nasıl değişir (Yere çarpmadan<br />

önce)<br />

Isı Potansiyel Enerji Kinetik Enerji<br />

A) Artar Azalır Artar<br />

B) Artar Artar Değişmez<br />

C) Değişmez Azalır Artar<br />

D) Artar Azalır Değişmez<br />

E) Azalır Azalır Değişmez<br />

27-) m kütleli cisim, sabit F kuvvetinin etkisinde Δx yolunu, Δt sürede alıyor. m, F, Δx<br />

ve Δt verilenleri ile;<br />

I) Enerjisindeki değişme<br />

II) Yapılan iş<br />

III) Güç<br />

niceliklerinden hangileri hesaplanabilir (Sürtünme yok)<br />

A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 263


Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />

Kaynakça<br />

BROWN, D.E. (1993). “Refocusing Core İntuitions: Aconcretizing Role For Analogy in Conceptual<br />

Change”, Journal of Research in Science Teaching, 30(10), 1273–1290.<br />

CHİU, M. AND LİN, J. (2<strong>00</strong>5). “Promoting Fourth Graders’ Conceptual Change Of Their<br />

Understanding Of Electric Current Via Multiple Analogies”, Journal Of Research In<br />

Science Teachıng, 42(4), 429–464.<br />

DAŞDEMİR, İ. (2<strong>00</strong>6). Animasyon Kullanımının İlköğretim Fen Bilgisi Dersinde Akademik<br />

Başarıya Ve Kalıcılığa Olan Etkisi, Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum.<br />

DEMİRCİ GÜLER, M.P. (2<strong>00</strong>7). Fen Öğretiminde Kullanılan Analojiler, Analoji Kullanımının<br />

Öğrenci Başarısı, Tutumu Ve Bilginin Kalıcılığına Etkisinin Araştırılması, Gazi Üniversitesi<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Doktora Tezi), Ankara.<br />

DUİT, R. (1991). “On The Role of Analogies and Metaphors in Learning Science”, Science Education,<br />

75, 649–672.<br />

GEORGE, D. and MALLERY, P. (2<strong>00</strong>3). SPSS for Windows step by step: A simple guide and<br />

reference, 4th edition, Boston: Allyn & Bacon, USA.<br />

GÖNCÜ, H. (2<strong>00</strong>6). Lise 2. Sınıf Kimyasal Reaksiyonlar Konusunda Hazırlanan Bilgisayar<br />

<strong>Destek</strong>li Ders Sunumlarının Öğrenci Başarısına, Kavram Öğretimine Ve Öğrencilerin<br />

Kimyaya Karşı Tutumlarına Etkileri Üzerine Deneysel Bir Çalışma, Gazi Üniversitesi<br />

Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />

HARRİSON A.G. and TREAGUST D.F. (1996). “Secondary Students’ Mental Models of Atoms and<br />

Molecules: İmplications for Teaching Chemistry”, Science Education, 80(5), 509- 534.<br />

HARRİSON, A. G. (2<strong>00</strong>1). “How Do Teachers and Textbook Writers Model Scientific Ideas for<br />

Students”, Research in Science Education, 1: 401–435.<br />

HESTENES, D. (1996). “Modeling Methodology for Physics Teachers”, Proceedings of the<br />

International Conference on Undergraduate Physics Education, College Park, MA.<br />

MAT İSKENDER, B. (2<strong>00</strong>7). Özel Dershanelerde Animasyon Kullanımıyla Bilgisayar <strong>Destek</strong>li<br />

Fen Öğretiminin Öğrenci Başarısına, Hatırda Tutma Düzeyine Ve Duyuşsal Özellikleri<br />

Üzerine Etkisi., Muğla Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), Muğla.<br />

PATON, R.C. (1996). “On a Apparently Simple Modelling problem in Biology”, International Journal<br />

of Science Education, 18(1), 55–64.<br />

PEKDAĞ, B. (2<strong>00</strong>5). “Fen Eğitiminde Bilgi ve İletişim Teknolojileri”, BAÜ Fen Bilimleri Enstitüsü<br />

Dergisi, 7(2).<br />

RİCHARDS, J., BAROWY, W. and LEVİN, D. (1992). “Computer Simulations in the Science<br />

Classroom”, Journal of Science Education and Technology, 1(1), 67- 79.<br />

SAĞIRLI, S. (2<strong>00</strong>2). Fen Bilgisi Öğretiminde Analoji Kullanımının Öğrenci Başarısına Etkisi,<br />

Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),<br />

İstanbul.<br />

SEZGİN, M.E. (2<strong>00</strong>2). İkili Kodlama Kuramına Dayalı Olarak Hazırlanan Multi<strong>med</strong>ya Ders<br />

Yazılımının Fen Bilgisi Öğretimindeki Akademik Başarıya, Öğrenme Düzeylerine Ve<br />

Kalıcılığa Etkisi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), Adana.<br />

TREAGUST, D.F., DUİT, R., JOSLİN, P. and LİNDAUER, I. (1992). “Science Teachers’ Use of<br />

Analogies: Observations from Classroom Practice”, International Journal of Science<br />

Education, 14(4),413–422.<br />

YILMAZ, H. (2<strong>00</strong>4). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.<br />

264<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />

THE EFFECT OF USING PEDAGOGICAL-ANALOGICAL<br />

MODELS TO UNDERSTANDING<br />

THE WORK-POWER-ENERGY CONCEPTS<br />

Nilüfer CERİT BERBER*<br />

Musa SARI**<br />

Abst ract<br />

Aim of this study is to compare the effect of using pedagogical- analogical<br />

models to understanding the work- power- energy concepts of the students.<br />

Because of this aim, in this study, various pedagogical- analogical models<br />

were developed and effectiveness of these tools on understanding work- powerenergy<br />

and subject were investigated. Sample of this study consisted 53 students<br />

of tenth class read at Konya Meram Muhittin Güzelkılınç High School’ s two<br />

class. One of this classes was selected as experimental group that was used animations<br />

and analogies. Other group was selected as control group that was used<br />

traditional methods. In the study, the pretest- posttest design of experimental<br />

investigation method was used. Applications of the lessons were carried out<br />

throughout 4 weeks at second semester of 2<strong>00</strong>6- 2<strong>00</strong>7 education year.<br />

For collecting the data, a concept achievement test and a written answer<br />

test were developed. In this way, both quantitative data and qualitative data<br />

were collected. Content validity, factoral validity, reliability of the concept achievement<br />

test and items of test were analysed. According to data of pilot study,<br />

cronbach alfa reliability coefficient was 0,927; KR- 20 reliability coefficient was<br />

0,921. Data of concept achievement test were analysed by way of independent<br />

group t test. The results were meaningful in favour of experiment group on<br />

whıch pedagogical- analogical models were used. Qualitative data were collected<br />

by way of the written answer test and explanations of the students at two<br />

groups were compared<br />

Key Words: Pedagogical-analogical models, work- power- energy, animations,<br />

analogies.<br />

* Selçuk University, Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Department of Physics Teaching<br />

** Gazi University, Gazi Faculty of Education, Department of Physics Teaching<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 265


OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN<br />

FEN ETKİNLİKLERİNE İLİŞKİN YETERLİLİKLERİNİ<br />

BELİRLEME ÖLÇEĞİNİN GEÇERLİLİK VE<br />

GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI<br />

Saide ÖZBEY*<br />

Fatma ALİSİNANOĞLU**<br />

Özet<br />

Nitelikli bir eğitimin verilmesinde öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri<br />

büyük önem taşımaktadır. Öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri, değişen koşullardaki<br />

eğitime adapte olabilmelerinde ve mesleki alanda kendilerini yenileyebilmelerinde<br />

gerekli ön koşuldur. Öğretmenlerin mesleki alanda genel yeterliliklerinin<br />

yanı sıra mesleki alandaki spesifik konularda da yeterliliklerini belirle<strong>med</strong>e<br />

kullanılacak ölçme araçlarına gereksinim bulunmaktadır. Bu nedenle bu<br />

araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini<br />

ölçme amacına yönelik bir ölçek geliştirme çalışması yapılmıştır. Ölçeğin<br />

geçerlik ve güvenirlik çalışmasına 232 öğretmen katılmıştır. Araştırmada ölçek<br />

geliştirme aşamaları takip edilmiştir. Geçerlik ve güvenirlik çalışmalarında ölçeğin,<br />

Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı. .82 olarak bulunmuştur. Bu sayı ölçeğin<br />

geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu ifade etmektedir. Çalışmanın<br />

bundan sonraki araştırmalara ışık tutacağı umulmaktadır.<br />

Anahtar Sözcükler: Okul öncesi, öğretmen, fen eğitimi, yeterlilik<br />

Gi riş<br />

Okul öncesi dönem, çocuğun bilişsel, fiziksel, dil, duygusal ve sosyal yönden<br />

en önemli ilerleme kaydettiği dönemdir. İnsan hayatındaki kritik dönemlerden birisi<br />

olması nedeniyle bu yaşlardaki çocuklara verilecek eğitim de kalıcı izler bırakmaktadır<br />

(Şahin, 2<strong>00</strong>0, 1). Merak ve araştırmanın en üst noktada olduğu bu dönemde<br />

çocuklara verilecek eğitim için son derece özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu<br />

bağlamda okul öncesinde verilecek fen eğimi dikkati çekmektedir. Okul öncesinde<br />

fen eğitimi, çocukların merak duygularını geliştirerek, araştırma yapmasına fırsat<br />

tanıyan, çevrelerindeki olayları ve nesneleri gözlemleyerek farklılıkları ve benzerlikleri<br />

keşfetmesi için zemin hazırlayan ve çocuklar için günlük yaşamda gerekli olan<br />

sayısız becerileri kazandıran bir eğitimdir. Öğretmenin ise, bu eğitim ortamında<br />

yeterli bilgi düzeyine sahip olması ve bu bilgileri uygulamaya aktarabilme becerisi<br />

* Dr.; Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi<br />

Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi.<br />

** Prof Dr.; Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi<br />

Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.<br />

266<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

önemli rol oynamaktadır (Bal, 1993,146; Şahin ve Ökçün, 2<strong>00</strong>0, 23; Aktaş Arnas,<br />

2<strong>00</strong>2,76; Ardaç, 2<strong>00</strong>3, 25).<br />

Ayvacı vd. (2<strong>00</strong>2)’nin 15 okul öncesi öğretmeni ile yaptığı bir çalışmada öğretmenlerin<br />

fen etkinliklerine zaman ayıramadıkları ve geleneksel (ezbere) bir eğitimin<br />

verdikleri sonucu ortaya çıkmıştır (Ayvacı, vd., 2<strong>00</strong>2, 4). Karaer ve Kösterellioğlu<br />

(2<strong>00</strong>5, 450), Amasya ve Sinop illerindeki okul öncesi öğretmenlerinin fen kavramlarını<br />

kazandırmak için kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmada,<br />

okul öncesi öğretmenlerinin aldıkları fen eğitimini yeterli bulmadıkları ve fen<br />

eğitimine yönelik hizmet içi kurslarını düzenlenmemesi ya da öğretmenlerin bu kurslara<br />

katılamamaları gibi nedenlerle kendilerini fen eğitiminde geliştire<strong>med</strong>ikleri,<br />

sonucuna ulaşılmıştır.<br />

Şahin (2<strong>00</strong>4)’e göre yeterlik kavramı, bir işi ya da görevi etkili bir şekilde yerine<br />

getirebilmek için sahip olunması gereken özelliklerdir.. Yeterlik, bir görevi icra etmek ve görevin<br />

gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek için ihtiyaç duyulan yetenek, bilgi ve becerileri<br />

ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, belirli bir görevi ya da rolü kabul edilebilir bir düzeyde<br />

yerine getirmek için sahip olunması gereken kapasiteyi vurgular. Yeterlilik temel alınarak<br />

yapılan araştırmalar Türkiye’de ve dünyada son yıllarda artarak önem kazanmaya<br />

başlamıştır (Şahin, 2<strong>00</strong>4,1; Seferoğlu, 2<strong>00</strong>4:1).<br />

Yapılan literatür taramasında Okul Öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerine<br />

ilişkin yeterliliklerini ölçmek için akademik araştırmalarda kullanılabilecek geçerli ve<br />

güvenilir bir ölçme aracının olmadığı görülmüştür. Bu nedenle bu çalışma okul öncesi<br />

eğitimi kurumlarında görev yapan öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini<br />

ölçmek için bir ölçek geliştirme amacıyla yapılmıştır.<br />

Araştırmanın Amacı<br />

Okul Öncesi Öğretmelerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme<br />

Ölçeği, okul öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerinde, materyal ve yöntem kullanımlarına,<br />

Fen etkinliklerini uygulamaya yönelik bilgi düzeylerine, Fen etkinliklerine<br />

yönelik genel bilgi düzeylerine, Fen etkinliklerini uygulama sürecindeki davranışlarına<br />

ilişkin yeterliliklerini ölç<strong>med</strong>e geçerli ve güvenilir midir<br />

Veri Toplama Aracının Hazırlanması<br />

Okul Öncesi Öğretmelerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme<br />

Ölçeğinin deneme formunun oluşturulması için, ilk olarak fen etkinliklerine ilişkin,<br />

yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalara ve ilgili kavramsal çerçeveye ulaşılmaya<br />

çalışılmıştır. Öncelikle ilgili literatürden elde edilen bilgiler ve alandan uzmanların<br />

görüşleri değerlendirilerek, fen etkinliklerine yönelik yeterlilik ölçeğindeki maddeler<br />

için, kaynak oluşturulmuştur.<br />

İkinci aşamada, Okul öncesi fen etkinliklerine ilişkin literatürden elde edilen<br />

bilgiler değerlendirilerek farklı boyutlarda 113 maddeden oluşan bir madde havuzu<br />

oluşturulmuş ve öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini belirlemeye<br />

yönelik 113 maddelik bir taslak form oluşturulmuştur.<br />

Üçüncü aşamada, ölçeğin taslak formunda yer alan soruların öğretmenlerin<br />

fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini belirle<strong>med</strong>eki yeterliği ve amaca uygunluğunu<br />

incelemek amacıyla on uzmandan, uzman değerlendirme formu kullanılarak<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 267


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />

görüş alınmıştır. Soruların amaç için uygun olup olmadığına ilişkin uzman cevapları,<br />

Likert tipi beşli derecelendirme ölçeği ile puanlanmıştır. Ölçek maddeleri uzman<br />

değerlendirme formunda maddelerin amaca uygunluğunda; (1) Hiç Maddenin ölçeğe<br />

hiç uygun olmadığını ve ölçekten çıkarılması gerektiğini; (2) Az Maddenin ölçeğe<br />

genel olarak uygun olmadığını, ancak büyük oranda değişiklik yapılarak ölçeğe dâhil<br />

edilebileceğini; (3) Orta Maddenin ölçeğe uygun olduğunu ancak bazı değişiklikler<br />

yapılmasının daha uygun olacağını; (4) Çok Maddenin ölçek için genel olarak uygun<br />

olduğunu; (5) Tam Maddenin ölçek için tamamen uygun olduğu düşüncesini yansıtmaktadır.<br />

Soruların amaca uygunluğuna karar ver<strong>med</strong>e hesaplanan madde ortalama<br />

puanları, beşli derecelendirme ölçeğinin orta derecede uygun (3) Kararsızım) seçeneğinin<br />

gerçek üst sınırı olan 3.5 puanı ile karşılaştırılmıştır. Madde ortalama puanı<br />

3,5’ten küçük olan 43 madde taslak formdan çıkartılarak ölçeğin 70 maddelik deneme<br />

formu elde edilmiştir.<br />

Yöntem<br />

Araştırmanın evrenini Ankara il merkezindeki resmi ve özel okul öncesi eğitim<br />

kurumlarında görev yapmakta olan toplam 1461 öğretmen oluşturmaktadır.<br />

Araştırmanın örneklemini ise evrenden random yöntemi ile seçilmiş olan,<br />

2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılı I. döneminde Ankara ilinde merkez ilçelerden<br />

Yenimahalle, Çankaya, Etimesgut, Sincan, Altındağ ve Keçiören’de bulunan <strong>Milli</strong><br />

Eğitim Bakanlığına Bağlı bağımsız anaokullarında ve ilköğretim okullarına bağlı<br />

anasınıflarında, 3–6 yaş grubunda görev yapan toplam 232 öğretmen oluşturmaktadır.<br />

Araştırma kapsamında söz konusu ilçelerde, ölçek madde sayısının beş katı<br />

dikkate alınarak toplam 350 öğretmene ulaşılmış, ancak Yenimahalle’de 120,<br />

Çankaya’da 61, Etimesğut’ta 31, Sincan’da 5, Altındağ’da 8, Keçiören’de 7 öğretmen<br />

olmak üzere, toplam 232 öğretmenden ölçek formları tam doldurulmuş olarak<br />

alınabilmiştir.<br />

Araştırmanın verileri, 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 öğretim yılı birinci döneminde ilköğretim<br />

okullarının anasınıflarında ve anaokullarında çalışan öğretmenlere, araştırma kapsamında<br />

geliştirilen veri toplama aracının uygulanmasıyla toplanmıştır.<br />

Ölçeğin yapı geçerliği, faktör yapısı, açımlayıcı faktör analizi (AFA, exploratory<br />

factor analysis) ile incelenmiştir. AFA ile ölçekte yer alan maddelerinin ölçtükleri<br />

faktörlerin keşfedilmesi amaçlanmıştır (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 123).<br />

Ölçeğin güvenirliği için, ilk olarak Cronbach Alfa katsayısı ve Spearman<br />

Brown iki yarı test korelasyonu hesaplanmıştır. Ölçekte yer alan soruların, bireyleri<br />

ölçülen özellik bakımından ayırt et<strong>med</strong>eki yeterliliği,<br />

a. Düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu ve b. Toplam ölçek puanına dayalı<br />

olarak oluşturulan alt-üst %27’lik grupların madde ortalama puanları arasındaki<br />

farklar ilişkisiz t-testi kullanılarak incelenmiştir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 171).<br />

Ölçeğin alt faktörlerinde yer alan maddelerin ölçtükleri özellik açısından kişileri<br />

ayırt et<strong>med</strong>e ne kadar yeterli olduklarının belirlenmesi amacıyla ilk olarak düzeltilmiş<br />

madde-toplam puan korelasyonları hesaplanmıştır. Ek olarak, toplam puana<br />

göre belirlenmiş üst %27 ve alt %27’lik grupların,<br />

268<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

a. Alt ölçek (faktör) puanları ve b. Madde puanları arasında anlamlı bir fark<br />

olup olmadığını belirlemek için t-testi kullanılmıştır. Ölçeğin her bir faktörünün<br />

güvenirliğini belirlemek için Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısına bakılmıştır. Ayrıca<br />

ölçeğin faktör puanlarının ortalama ve standart sapma değerleri ile faktörler arasındaki<br />

korelasyonlar, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon tekniği ile hesaplanmıştır<br />

(Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 171).<br />

Araştırmada elde edilen verilerin betimlenmesinde aritmetik ortalama ve<br />

standart sapma değerleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularının yorumlanmasında<br />

0.01 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır. Analizler, SPSS 11.0 programı kullanılarak<br />

yapılmıştır.<br />

Bulgular ve Yorum<br />

Ölçeğin Geçerliliğine İlişkin Bulgular<br />

Açımlayıcı faktör analizi (AFA) sonucunda ölçekde ilk başta beklenen faktör<br />

sayısından daha fazla faktör çıkmıştır. Maddelerin faktör yük değerleri incelenmiş<br />

ve birden fazla faktörde yüksek yük değeri gösteren 24 madde, hangi faktörü ölç<strong>med</strong>e<br />

belirleyici olmadığı gerekçesiyle ölçekten çıkarılmıştır. Ardından faktör analizi,<br />

ölçeğin uzman görüşleri dikkate alınarak meydana getirilen dört faktörden oluştuğu<br />

göz önünde bulundurularak dört faktörlü olarak tekrar edilmiş ve yine birden<br />

fazla faktörde yüksek yük değeri veren 10 madde ölçekten çıkarılmıştır. Bu maddeler<br />

de ölçekten çıkartılarak analizler tekrar edilmiş ve 2 madde daha ölçekten çıkarılmıştır.<br />

Daha sonra yapılan analizlerde ortak faktör varyansı .25 altında kalan maddeler,<br />

ölçeğin güvenirliğine ilişkin düzeltilmiş madde toplam korelasyonları da<br />

hesaplanarak ve maddenin silinmesi durumundaki Cronbach Alpha değerleri de<br />

incelenerek 5 madde daha ölçekten çıkarılmıştır. Analiz sonuçları, ölçekte yer alan 29<br />

maddeden 10’unun birinci faktörde, 10’unun ikinci faktörde, 6’sının üçüncü faktörde<br />

ve 3’ünün ise dördüncü faktörde yüksek yük değeri verdiğini göstermiştir.<br />

Son durumda, 29 maddeden oluşan ölçeğin birinci faktörünün faktör yük<br />

değerlerinin .474 ile .741; ikinci faktörünün faktör yük değerlerinin .478 ile .659; üçüncü<br />

faktörünün faktör yük değerlerinin .493 ile .625 ve dördüncü faktörünün faktör<br />

yük değerlerinin ise .505 ile .650 arasında değiştiği belirlenmiştir.<br />

Birinci faktörün açıkladığı varyans %20.68, ikinci faktörün açıkladığı varyans<br />

%8.81, üçüncü faktörün açıkladığı varyans %6.17 ve dördüncü faktörün açıkladığı<br />

varyans ise %5.70’dir. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans ise %41.35’dir. AFA sonuçları<br />

Tablo 2’de verilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 269


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />

Tablo 2. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />

Açımlayıcı Faktör Analizi Sonuçları<br />

Faktör Yük Değerleri<br />

İlk Madde No Ortak Faktör Varyansı<br />

Faktör 1 Faktör 2 Faktör 3 Faktör 4<br />

M42 .579 .741<br />

M36 .535 .706<br />

M39 .446 .653<br />

M46 .567 .651<br />

M47 .566 .630<br />

M44 .370 .598<br />

M33 .544 .537<br />

M58 .349 .529<br />

M53 .360 .483<br />

M68 .359 .474<br />

M57 .495 .659<br />

M60 .432 .596<br />

M45 .421 .546<br />

M63 .377 .537<br />

M19 .422 .535<br />

M40 .316 .534<br />

M30 .408 .508<br />

M55 .273 .507<br />

M20 .415 .501<br />

M7 .270 .478<br />

M13 .437 .625<br />

M31 .451 .563<br />

M23 .340 .555<br />

M11 .373 .534<br />

M32 .483 .532<br />

M8 .283 .493<br />

M48 .529 .650<br />

M56 .305 .34 .532<br />

M61 .286 .505<br />

Açıklanan Varyans (%) Toplam=% 41.35 20.68 8.81 6.17 5.70<br />

270<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

Tablo 3’de ölçeğin faktörlerinin ortalama ve standart sapma değerleri ile faktörler<br />

arası ve faktör-toplam puanlar arası korelasyonları verilmiştir.<br />

Tablo 3. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğindeki<br />

Faktörlerin Ortalama ve Standart Sapma Değerleri İle Faktörler Arası<br />

Korelasyonları<br />

Faktör<br />

Korelasyonlar<br />

S<br />

(madde sayısı) X<br />

F1 F2 F3 F4<br />

F1 42.26 4.54 - .379 .418 .095<br />

F2 37.38 5.64 - .255 .169<br />

F3 25.41 3.03 - .068<br />

F4 9.30 2.03 -<br />

Toplam 114.35 10.58 .770 .801 .615 .343<br />

*p


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />

Tablo 4. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />

Düzeltilmiş Madde Toplam Korelasyonları ve Üst %27, Alt %27 Puanları<br />

Arasındaki İlişkisiz t testi Sonuçları<br />

Faktör Adı İlk Madde No: Yeni Madde No.<br />

Düzeltilmiş<br />

t<br />

Madde-Toplam<br />

(üst%27-alt%27)*<br />

Korelasyonu<br />

M42 M1 .63 18.45<br />

M36 M2 .61 15.<strong>00</strong><br />

M46 M3 .59 18.11<br />

M39 M4 .54 14.35<br />

Faktör 1 M47 M5 .61 21.54<br />

M44 M6 .47 17.57<br />

M58 M7 .46 16.70<br />

M33 M8 .52 15.57<br />

M53 M9 .37 24.30<br />

M68 M10 .38 22.86<br />

M57 M11 .51 32.51<br />

M60 M12 .41 31.88<br />

M19 M13 .45 18.99<br />

M63 M14 .43 26.56<br />

Faktör 2 M45 M15 .44 13.59<br />

M55 M16 .38 13.07<br />

M40 M17 .43 20.98<br />

M20 M18 .40 12.77<br />

M7 M19 .38 23.56<br />

M30 M20 .44 17.95<br />

M13 M21 .50 14.14<br />

M11 M22 .32 14.90<br />

Faktör 3 M8 M23 .31 12.23<br />

M23 M24 .39 13.75<br />

M32 M25 .43 17.99<br />

M31 M26 .32 13.93<br />

M48 M27 .29 41.97<br />

Faktör 4 M56 M28 .18 22.87<br />

M61 M29 .16 22.99<br />

*p


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

Buna göre, ölçekteki maddelerin düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu<br />

değerleri 0.63 ile 0.16 arasında değişmektedir. Üst %27 ile alt %27’lik grubun puanları<br />

arasında yapılan t testi sonuçları tüm maddeler ve alt ölçek toplam puanları için<br />

anlamlı bir farklılık olduğunu göstermektedir.<br />

Ölçeğin alt boyutlarının ve tamamının iç tutarlığı için hesaplanan alfa katsayıları<br />

Tablo 5’de verilmiştir.<br />

Tablo 5. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />

Cronbach Alfa Katsayıları<br />

Faktörler<br />

Cronbach Alpha Değeri<br />

Faktör 1 .82<br />

Faktör 2 .76<br />

Faktör 3 .63<br />

Faktör 4 .36<br />

Toplam .82<br />

Türkçe form için alfa değerleri .36 ile .82 arasında değişmektedir. Ölçeğin<br />

genelinin güvenirliği için hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı. 82 olarak<br />

hesaplanmıştır. Ölçeğin Spearman Brown iki yarı test korelasyonu .71’dir. Aynı değer,<br />

örneklemin birinci yarısı için .77 ve ikinci yarısı için .70’dir.<br />

Sonuç<br />

Okulöncesi eğitimi kurumlarında görev yapan öğretmenlerin fen etkinliklerine<br />

ilişkin yeterliliklerini belirlemek amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen,<br />

“Okul Öncesinde Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeği,” Likert tipi<br />

beşli derecelendirme ölçeğidir ve 29 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, “Tamamen katılıyorum<br />

(5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kararsızım (3)”, “Katılmıyorum (2)”, “Kesinlikle<br />

Katılmıyorum (1)” seçeneklerinden oluşmaktadır. Ölçekteki maddelerin 17’si olumlu<br />

12’si ise olumsuz maddelerden oluşmaktadır. Olumsuz maddeler tersine puanlanmaktadır.<br />

Ölçekten alınacak en düşük puan 29, en yüksek puan ise 145’dir. Ölçekten<br />

alınacak yüksek puan, öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerinin yüksek<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

Ölçeğin Cronbach Alpha Değeri birinci faktör için .82; ikinci faktör için .76.;<br />

üçüncü faktör için.63; dördüncü faktör için .36’dır.Ölçeğin genelinin güvenirliği için<br />

hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı .82 dir. İstatistiksel bulgular değerlendirildiğinde,<br />

geliştirilen ölçeğin, okul öncesi öğretmelerinin fen etkinliklerine ilişkin<br />

yeterliliklerini ölçmek için kullanılabilecek geçerliliğe ve güvenirliğe sahip olan<br />

bir ölçme aracı olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Tablo 6’da Okul Öncesi Öğretmenlerinin<br />

Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterlilikleri Belirleme Ölçeğinin son şekli verilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 273


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />

Tablo 6. Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin<br />

Yeterlilikleri Belirleme Ölçeği<br />

Yeni<br />

Madde<br />

No<br />

Eski<br />

Madde<br />

No<br />

Maddeler<br />

Tamamen<br />

Katılıyorum<br />

Katılıyorum<br />

Kararsızım<br />

Katılmıyorum<br />

Kesinlikle<br />

Katılmıyorum<br />

I.Faktör: Öğretmenin Kullandığı<br />

Materyal ve Yöntemler<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1<br />

1<br />

42<br />

O.Ö.Fen etkinliklerinde çocukların<br />

gözlem yapmasına fırsat verecek<br />

ortamlar oluştururum<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

2<br />

36<br />

O.Ö.Fen etkinlikleri için proje konusu<br />

seçerken çocukların ilgilerini ve gelişim<br />

düzeylerini göz önünde bulundururum.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

3<br />

46<br />

Fen etkinlikleri sırasında çocukların soru<br />

sormasına fırsat veririm<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

4<br />

39<br />

O.Ö.Fen etkinlikleri sırasında çocukların<br />

farklı fikirler ortaya koyarak tartışmalarına<br />

rehberlik ederim.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

5<br />

47<br />

Fen etkinlikleri sırasında çocuklara sorular<br />

sorarak olayla ilgili yorum yapmalarına<br />

fırsat veririm<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

6<br />

44<br />

Gezi sonrasında resim yaptırırım.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

7<br />

58<br />

O.Ö.Fen etkinliklerinde açık uçlu<br />

sorularla problem durumunu çocuklara<br />

buldururum.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

8<br />

33<br />

Fen etkinlikleri için kitap, dergi. gazete,<br />

belgesel gibi farklı materyaller bulmaya<br />

özen gösteririm<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

9<br />

53<br />

Fen etkinlikleri kapsamında sık sık<br />

inceleme gezileri düzenlerim.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*10<br />

*68<br />

Okul öncesinde fen eğitimi ile ilgili<br />

yeterli bilgi düzeyine sahip değilim<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

II. Faktör: Öğretmenin Uygulamaya<br />

İlişkin Bilgi Düzeyi<br />

*11<br />

*57<br />

O.Ö.Fen etkinliklerinde ortaya koyulan<br />

problem durumuna çözüm yollarını<br />

çocuklara ben söylerim<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*12<br />

*60<br />

O.Ö.Fen etkinliklerinde yapılan deneylerin<br />

sonucunda neler olduğunu çocuklara ben<br />

anlatırım.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*13<br />

*19<br />

Fen eğitimi soyut kavramları içerir. Bu<br />

nedenle okul öncesinde fen konularını<br />

çocuklar anlayamazlar.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

274<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

*14<br />

*15<br />

*63<br />

*45<br />

Fen etkinliklerinde değerlendirmeyi<br />

kendim yaparım.<br />

Deneyleri her zaman ben yaparım<br />

çocuklar seyrederler.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*16<br />

*55<br />

Grup çalışmaları karmaşaya neden olduğu<br />

için fen etkinlikleri sırasında grup<br />

çalışmalarına yer vermem.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*17<br />

*40<br />

Kavram haritaları okul öncesinde fen<br />

etkinliklerinde kullanılması uygun<br />

olmayan bir tekniktir.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*18<br />

*20<br />

Problem çözme sadece matematikle ilgili<br />

bir durumdur. Bu nedenle problem<br />

çözmeyi sadece matematik etkinliklerinde<br />

kullanıyorum.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*19<br />

*7<br />

Dünyamız, gökyüzü yıldızlar, ısı, ışık ve<br />

manyetik gibi konular okul öncesinde fen<br />

etkinlikleri için uygun fen konuları<br />

değildir. Bu nedenle bu konulara günlük<br />

planımda yer vermiyorum.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

*20<br />

*30<br />

Su, kum, çamur gibi materyallerin<br />

temizliği zor olduğu için bu materyalleri<br />

fen etkinliklerinde kullanamıyorum<br />

III. Faktör: Öğretmenin Fen Etkinliklerine<br />

Yönelik <strong>Genel</strong> Bilgi Düzeyi<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

21<br />

13<br />

Okul öncesi eğitimde fen etkinlikleri<br />

çocuklarda gözlem yapma, yaratıcı düşünme<br />

ve problem çözme becerisini geliştirir.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

22<br />

23<br />

11<br />

8<br />

Okul öncesi eğitim kurumlarında, sınıfta<br />

fen doğa köşesi mutlaka olmalıdır.<br />

Okul öncesinde fen etkinlikleri çocuklarda<br />

gözlem, yaratıcı düşünme yeteneğini ve<br />

problem çözme becerisini geliştirmek<br />

amacıyla planlanmalıdır<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

24<br />

23<br />

Öğretmen fen etkinlikleri sırasında<br />

çocuklarla beraber araştıran, öğrenen konumunda<br />

olmalıdır.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

25<br />

32<br />

Günlük yaşamda kullanılan basit bazı araç<br />

ve gereçleri fen etkinliklerinde çocuklara<br />

kullandırırım<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

26<br />

31<br />

Resim ve grafik gibi materyalleri fen<br />

etkinliklerinde kullanıyorum.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

IV. Faktör: Fen Etkinliklerini Uygulama<br />

Sürecinde Öğretmenin Davranışları.<br />

*27<br />

*48<br />

Deneylerin her aşamasında çocuklara ne<br />

yapacaklarını söylerim.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

28<br />

56<br />

Kavram haritalarını öğretmen<br />

rehberliğinde çocuklara hazırlatırım<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

29<br />

61<br />

Fen etkinliklerini oyun, müzik, drama,<br />

Türkçe dil etkinlikleri ve okuma-yazmaya<br />

hazırlık çalışmaları ile bütünleştirerek<br />

veriyorum.<br />

*İşaretli maddeler tersine puanlanmaktadır.<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

□<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 275


Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />

Kaynakça<br />

AKTAŞ ARNAS, Yaşare. (2<strong>00</strong>2) .Okulöncesi Dön<strong>med</strong>e Fen Eğitiminin Amaçları. Çocuk Gelişimi ve<br />

Eğitimi Dergisi, (6,7), 1–7.<br />

http://.www.eğitim.edu.tr./myfiles/open.aspx&3file&pdf. (29.05.2<strong>00</strong>5)<br />

ARDAÇ, Dilek. (2<strong>00</strong>3).Fen Eğitiminde Güncel Yaklaşımlar. Çoluk Çocuk Dergisi, (22), 24-25.<br />

AYVACI, Hakan Şevki; DEVECİOĞLU, Yasemin; YİĞİT, Nevzat. (2<strong>00</strong>2). Okulöncesi Öğretmenlerinin<br />

Fen ve Doğa Etkinliklerindeki Yeterliliklerinin Belirlenmesi. V. Ulusal Fen Bilimleri ve<br />

Matematik Eğitimi Kongresi.(Bildiriler),Eylül, Ankara,1–5.<br />

http://.www.fedu.metu.edu.tr/ufbmek.5/b.kitabı. . (29.05.2<strong>00</strong>5)<br />

BAL, Servet. (1993). Anaokullarında Fen Çalışmaları. 9. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi ve<br />

Yaygınlaştırılması Semineri, Ankara, Seminer Kitabı, Ya-Pa Yayınları,<br />

İstanbul,146–151.<br />

BÜYÜKÖZTÜRK, Şener.(2<strong>00</strong>3).Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi Elkitabı İstatistik, Araştırma<br />

Deseni SPSS Uygulamaları ve Yorum Pegem A Yayıncılık.<br />

SEFEROĞLU, Süleyman Sadi.(2<strong>00</strong>4). Öğretmen Yeterlilikleri ve Mesleki Gelişim. Bilim ve Aklın<br />

Aydınlığında Eğitimi Dergisi. Sayı.58.<br />

ŞAHİN, Ali Ekber (2<strong>00</strong>4).Öğretmen Yeterliliklerinin Belirlenmesi. Bilim ve Aklın Aydınlığında<br />

Eğitimi Dergisi. Sayı.58.<br />

ŞAHİN, Fatma. (2<strong>00</strong>0). Okul Öncesinde Fen Bilgisi Öğretimi ve Aktivite Örnekleri. Ya-Pa<br />

Yayınları, İstanbul.<br />

ŞAHİN, Fatma; ÖKÇÜN, Filiz.(2<strong>00</strong>0). Okulöncesinde Aktivitelerle Fen Kavramlarının Geliştirilmesi<br />

Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hakemli<br />

Dergisi (Öneri). Cilt.3.Sayı:13. 23-30.<br />

KARAER, Hatice; KÖSTERELİOĞLU, Meltem. (2<strong>00</strong>5). Amasya ve Sinop İllerinde Çalışan Okul<br />

Öncesi Öğretmenlerin Fen Kavramlarının Öğretilmesinde Kullandıkları Yöntemlerin<br />

Belirlenmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi (447-454).Cilt:13, No:12, Ekim.<br />

276<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />

TESTING VALIDITY AND RELIABILITY OF<br />

“THE PRESCHOOL TEACHERS’ COMPETENCIES<br />

IN SCIENCE ACTIVITIES SCALE”<br />

Saide ÖZBEY*<br />

Fatma ALİSİNANOĞLU**<br />

Abst ract<br />

Professional competencies are of great significance in the delivery of<br />

qualified instruction. Teachers’ professional competencies stand as a precondition<br />

for their adaptation to education in the changing conditions and for their professional<br />

development. Sound instruments are needed to identify teachers’<br />

branch-specific competencies as well as their general professional competencies.<br />

Hence, this study aims to develop a scale to measure preschool teachers’ competencies<br />

in science activities. 232 teachers participated in the testing of the validity<br />

and reliability. Stages involved with scale development were observed. As<br />

a result, the Cronbach Alpha for the scale was found to be .82, which indicates<br />

that the scale is both valid and reliable. It is hoped that this study will be a starting<br />

point for prospective research.<br />

Key Words: Preschool teachers, science education, teacher competencies<br />

* Dr.; Gazi University, Gazi Faculty of Education, Early Childhood Teaching Programme<br />

** Prof. Dr.; Gazi University, Gazi Faculty of Education, Early Childhood Teaching<br />

Programme<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 277


BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE TEKNOLOJİ EĞİTİMİ<br />

VE TÜRKİYE İÇİN ÖNERİLER*<br />

S. Nihat ŞAD**<br />

Sabahattin ARIBAŞ***<br />

Özet<br />

Teknolojinin hızla geliştiği ve günlük hayatımızın her alanına sirayet<br />

ettiği bir çağda kalkınma ile teknolojik gelişme arasında doğru orantı kurmak<br />

mümkündür. Bu yüzden teknoloji okur-yazarlığı ve teknoloji öğretimi kavramları<br />

giderek önem kazanmıştır. Kalkınmış ülkeler eğitim programlarını teknolojiye<br />

çabuk uyum sağlayabilen, teknolojiyi verimli kullanabilen ve yeni teknolojiler<br />

üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek şekilde geliştirmişlerdir.<br />

Bu çalışmada ABD, İngiltere ve Fransa gibi kalkınmış ülkelerde uygulanan eğitim<br />

programları içerisinde teknoloji öğretiminin yerinin saptaması ve<br />

Türkiye’deki mevcut durumla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yapılan karşılaştırmada<br />

adı geçen ülkelerin teknoloji öğretimi açısından genel bir bilinç geliştirdikleri<br />

ve eğitim sistemlerini de buna göre geliştirdikleri görülmüştür.<br />

Türkiye’de ise bu bilinç nispeten geç gelişmiş ve diğer örneklerde olduğu gibi<br />

sivil kurum ve kuruluşlardan yeterince destek alınamamıştır. Ayrıca teknoloji<br />

dersleriyle diğer dersler arasındaki yatay kaynaşıklığın yaratılması açısından da<br />

farklılıklar gözlenmiştir.<br />

Anahtar Sözcükler: Teknoloji okuryazarlığı, teknoloji öğretimi,<br />

İngiltere, Fransa, ABD ve Türkiye<br />

Giriş ve Amaç<br />

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında düzenli olarak hazırlanan<br />

İnsani Gelişim Raporunun 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8 indeksinde (Human Development Report<br />

[HDR], 2<strong>00</strong>7) ülkelerin gelişmişlik düzeyleri farklı ölçütler (tahmini insan ömrü, ekonomik<br />

gelişmişlik, bilgiye erişim vb.) açısından istatistiklerle karşılaştırılmaktadır. Bu<br />

karşılaştırmalar, ülkelerin durum değerlendirmeleri ve gelecekle ilgili kalkınma planlamaları<br />

açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin 177 ülke arasında 84. sırada yer<br />

aldığı 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 İnsani Gelişim raporundaki manidar karşılaştırmalardan birisi de<br />

“Bilgiye Erişim” başlığının “Teknoloji Kullanımı ve Üretimi” alt başlığındaki karşılaştırmadır<br />

(bkz. Tablo 1). Teknolojinin hızla geliştiği ve günlük hayatımızın her alanına<br />

sirayet ettiği bir çağda kalkınma ile teknolojik gelişme arasında doğru orantı<br />

* Bu çalışma, 01-03 Eylül 2<strong>00</strong>8’de Sakarya’da düzenlenen 17. Ulusal Eğitim Bilimleri<br />

Kongresinde sunulan “Kalkınmış Ülkelerde ve Türkiye’de Teknoloji Öğretimi” başlıklı çalışmanın<br />

geliştirilmiş halidir.<br />

** Okt.; İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya<br />

*** Prof. Dr.; İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya<br />

278<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

kurmak mümkündür. Ancak “Teknoloji Kullanımı ve Üretimi” başlığından da anlaşılacağı<br />

gibi teknolojik gelişmenin sadece kullanma boyutu yoktur. Herhangi bir ülkenin<br />

teknolojik gelişmişliği açısından önemli olan diğer gösterge teknolojiyi üretebilme<br />

yeterliliğidir. Bu açıdan ülkeler sadece vatandaşlarının sahip oldukları sabit telefon<br />

hatlarının veya cep telefonu hatlarının sayısı ve internet kullanım oranları açısından<br />

karşılaştırılmamakta, aynı zamanda yeni üretilen teknolojilere verilen patent<br />

sayıları, lisans ve telif hakkı ücretleri, GSMH’dan araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına<br />

ayrılan para miktarı ve Ar-Ge’de çalışan araştırmacı sayılarına göre karşılaştırılmaktadır<br />

(bkz. Tablo 1). Tabloya bakıldığında Türkiye’nin kullanımla ilgili<br />

birinci grup göstergeler açısından üst sıralardaki ülkeleri yakaladığı görülmektedir<br />

(örneğin 84. sıradaki Türkiye’de 2<strong>00</strong>5 yılı itibariyle 1<strong>00</strong>0 kişiden 605’i cep telefonu<br />

abonesiyken 4. Sıradaki Kanada’da bu sayı 514, 12. Sıradaki ABD’de ise 680’dir).<br />

Ancak aynı durum teknoloji üretimine gelindiğinde yukarıda sayılan göstergelerle<br />

ilgili yetersizlikler Türkiye’yi 84. sıraya geriletmiştir (2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 yılları arasında<br />

Türkiye’de her bir milyon kişiden sadece 1’i ürettiği bir fikir ya da ürün için patent<br />

alırken bu sayı 2. sıradaki Norveç’te tam 103 kat daha fazladır).<br />

Tablo 1. Ülkelerin teknolojiyi kullanma ve üretme göstergeleri<br />

Sabit telefon Üretilen Kişi başına Ar-Ge’de<br />

hattı teknolojilere ödenen lisans çalışan<br />

aboneliği Cep telefonu İnternet verilen patent ve telif hakkı Ar-Ge araştırmacı<br />

(Her 1<strong>00</strong>0 aboneleri kullanıcıları sayısı ücretleri harcamaları sayısı<br />

kişide) (1 milyon (ABD $) (%GSMH) (1 milyon<br />

kişi başına)<br />

kişi başına)<br />

İnsani<br />

Gelişim 1990 2<strong>00</strong>5 1990 2<strong>00</strong>5 1990 2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 1990-2<strong>00</strong>5<br />

Sırası<br />

1 İzlanda 512 653 39 1,024 0 869 0 0.0 3.0 6.807<br />

2. Norveç 503 460 46 1,028 7 735 103 78.4 1.7 4.587<br />

3. Avustralya 456 564 11 906 6 698 31 25 1.7 3.759<br />

4. Kanada 550 566 21 514 4 520 35 107.6 1.9 3.597<br />

5. İrlanda 280 489 7 1.012 0 276 80 142.2 1.2 2.674<br />

8. Japonya 441 460 7 742 (.) 668 857 138 3.1 5.287<br />

10. Fransa 495 586 5 789 1 430 155 97.1 2.2 3.212<br />

12. ABD 545 606 21 680 8 630 244 191.5 2.7 4.605<br />

16. İngiltere 441 528 19 1.088 1 473 62 220.8 1.9 2.706<br />

84. Türkiye 122 263 1 605 0 222 1 0 0.7 341<br />

Kaynak: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında yayınlanan İnsani Gelişim Raporu 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8 (HDR - Human<br />

Development Report, 2<strong>00</strong>7)<br />

Bu karşılaştırmalar ülkelerin eğitim sistemleri ve politikaları açısından bazı<br />

çıkarımları ve yükümlülükleri beraberinde getirmektedir. Bu sıralamada üstlerde yer<br />

alan, teknoloji üretebilen kalkınmış bir ülke olabilmek için ülkeler programlarını teknolojiye<br />

çabuk uyum sağlayabilen, teknolojiyi verimli kullanabilen ve yeni teknolojiler<br />

üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek şekilde geliştirmişlerdir. Bu çalışmanın<br />

amacı ABD, İngiltere ve Fransa gibi kalkınmış ülkelerde uygulanan eğitim<br />

programları içerisinde teknoloji öğretiminin yerinin ne olduğunu saptamak ve<br />

Türkiye’deki mevcut durumla kıyaslama yapmaktır. Bu kıyaslamalara geç<strong>med</strong>en<br />

önce teknoloji eğitimiyle bağlantılı bazı terimleri tanımlamakta yarar vardır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 279


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Teknoloji, Teknoloji Okuryazarlığı ve Teknoloji Eğitimi<br />

“Teknoloji belirli amaçlara ulaşmada, belirli sorunları çöz<strong>med</strong>e, gözleme<br />

dayalı ve kanıtlanmış bilgilerin uygulanmasıdır” (Demirel, 1993, 91). Alkan’a (1998,<br />

13) göre teknoloji “kazanılmış yeteneklerin işe koşulmasıyla doğaya egemen olmak<br />

için gerekli işlevsel yapılar oluşturmaktır”. Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu-<br />

International Technology Education Association (UTEK, 2<strong>00</strong>0) teknolojiyi,<br />

“İnsanoğlunun duyduğu ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması amacıyla doğal ortamın<br />

yenilenmesi, değiştirilmesi veya düzeltilmesidir.” Bu konuyla ilgili genel yanılgılardan<br />

birisi teknolojinin bilgisayar ve benzeri elektronik cihazlarla indirgenmesidir.<br />

Yukarıdaki tanımlardan hareketle binlerce yıl önce insanoğlunun doğaya hâkim<br />

olması sürecinde basit bir mızrak o koşullar için en geçerli teknoloji ürünüyken, bilgi<br />

ve iletişim teknolojilerinde muazzam bir gelişmenin yaşandığı günümüzde internet<br />

geçerli bir teknolojidir.<br />

Doğaya hâkimiyet sürecinde aktif rol alan teknolojinin gelişim serüveninde<br />

geleneksel kas gücünün yerini zihin gücü almıştır. Öyle ki yaşadığımız döneme bilgi<br />

çağı, bu çağın gereğini yerine getiren toplumlara da bilgi toplumu denilmekte ve bu<br />

çağdaş toplum bireylerin bilgiye erişme ve bu bilgiyi elde etme, değerlendirme ve<br />

iletme becerilerine sahip olmalarını, kısacası bilgi okuryazarı olmalarını gerektirmektedir<br />

(Polat, 2<strong>00</strong>6). Günümüzde ise bilginin birçok teknoloji ürünü yardımıyla üretilerek<br />

başta internet, televizyon, bilgisayar, cep telefonu olmak üzere tamamen güncel<br />

teknoloji ürünleri aracılığıyla yayıldığını söyleyebiliriz.<br />

ABD’de yapılan bir çalışmada günümüz bireylerinin meslek hayatlarında<br />

başarılı olabilmeleri için kazanmaları gereken beceriler şöyle sıralanmıştı (Polat,<br />

2<strong>00</strong>6):<br />

• Kaynak Kullanımı (Zaman, para, mekân, materyal ve personel paylaşımı)<br />

• Kişilerarası ilişkiler (takım çalışması, başkalarına öğretme, müşteri hizmetleri, liderlik,<br />

görüşme becerileri, farklı kültürde insanlarla çalışma).<br />

• Bilgi Kullanımı (bilginin elde edilmesi ve değerlendirilmesi, düzenlenmesi, yorumlanması<br />

ve teknolojik olanaklar kullanılarak iletilmesi).<br />

• Sistem Yaklaşımı (sosyal, kurumsal ve teknolojik sistemlerin işleyişinin anlaşılması,<br />

performansın izlenmesi ve etkinleştirilmesi, sistemlerin oluşturulması ve geliştirilmesi).<br />

• Teknoloji Kullanımı (ekipman ve araçların seçimi, özel işlemlerin gerçekleştirilmesinde<br />

teknolojiden yararlanma).<br />

Buradan hareketle günümüzde bilgi okuryazarı olabilmenin gerekliliklerinden<br />

birinin de teknoloji okuryazarı olmak olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası<br />

Teknoloji Eğitimi Kurumu (UTEK, 2<strong>00</strong>6) teknoloji okuryazarlığını, “teknolojiyi kullanma,<br />

yönetme, değerlendirme ve anlama becerisi” olarak tanımlamaktadır. Bu<br />

beceri tarih boyunca bireylerin, toplulukların ve ulusların ekonomik refahları açısından<br />

hayati önem arz etmiştir. Ekonomik öneminin ötesinde, teknolojinin ne ölçüde<br />

geliştirildiği ve nasıl kullanıldığı yeni kuşakların geleceklerini ve hatta tüm dünyada<br />

hayatın sürdürülebilirliğini tayin etmektedir (UTEK, 2<strong>00</strong>6). Birleşmiş Milletler<br />

Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO, 2<strong>00</strong>8), teknoloji okuryazarlığı yaklaşımı-<br />

280<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

nın politik hedefini, sosyal kalkınmayı desteklemek ve ekonomik verimliliği arttırmak<br />

amacıyla yeni teknolojilere ayak uydurabilen öğrenciler, vatandaşlar ve işgücü<br />

yaratmak olarak tanımlar. Bu politikaların eğitim sisteminde hayata geçirilmesi süreci<br />

ise kısaca teknoloji eğitimi veya öğretimi olarak tanımlanabilir. Teknoloji eğitimi<br />

öğrencilerin teknoloji ve teknolojik ürünlerle ilgili bilgi düzeylerini arttırmayı ve teknolojik<br />

okuryazarlığın yanında teknolojiyi kullanma becerileri kazandırmayı amaçlar<br />

(Sade ve Coll, 2<strong>00</strong>3).<br />

Daha teknik bir tanım yapmak gerekirse, Teknoloji Eğitimi, bireylere teknoloji<br />

ve teknolojinin etkilerini anlama, tanıma ve kullanma yeterlilikleri kazandıran, öğretim<br />

süreçlerinde gözlem yapma, tasarlama, sayısal sonuçlar çıkarma ve grafik hazırlama<br />

gibi etkinliklere yer veren, teknik resim dilini anlama ve kullanma yeterlikleri<br />

kazandıran, okul-çevre bütünlüğünü güçlendiren, Matematik, Fen Bilgisi, Resim-İş<br />

ve Türkçe gibi derslerden faydalanmayı sağlayan bir bilim dalıdır (Karaağaçlı ve<br />

Mahiroğlu, 2<strong>00</strong>5). Teknoloji eğitimi kavramının kökenlerinin çok yeni olduğu söylenemez.<br />

1980’lerde gerek içerik gerekse isim açısından endüstriyel sanat eğitiminin<br />

yerini yavaş yavaş teknoloji eğitimine bıraktığı söylenebilir. 1990’lara gelindiğinde<br />

teknoloji eğitiminin fen ve mühendislik alanlarıyla olan bağları giderek kuvvetlenmiş<br />

ve özellikle ilgili meslek grupları teknoloji eğitimiyle ilgili yeni standartlar geliştirmeye<br />

koyulmuştur. Ayrıca geçmişte endüstriyel alanların genel eğitim içerisindeki<br />

önemine kıyasla bugün gerek öğretim teknolojileri gerekse sanal öğrenme teknolojisi<br />

bakımından teknoloji eğitiminin genel eğitim-öğretim içerisinde daha yaygın bir yeri<br />

olduğunu söyleyebiliriz (Pannapecker, 2<strong>00</strong>4).<br />

Bilgi çağında teknoloji eğitiminin özellikle bilişim teknolojilerinin öğretimine<br />

odaklanması kaçınılmaz olmuştur. Avrupa’da birçok ülkede okulların bilgisayar ve<br />

diğer bilişim teknolojisi araçlarıyla donatılması ve eğitim programlarına bilişim teknoloji<br />

derslerinin dâhil edilmesi yoluyla öğrencilerin teknolojiye ayak uydurmalarının<br />

amaçlanması öncelikli bir eğitim politikası haline gelmiştir. Avrupa Komisyonu<br />

Eğitim ve Kültür <strong>Genel</strong> Müdürlüğünün (AKEKGM, 2<strong>00</strong>1) 2<strong>00</strong>1 yılında yaptığı bir<br />

araştırmada Avrupa ülkelerinin eğitim sistemlerinde Bilişim ve İletişim teknolojilerine<br />

yer verme nedenleri önem sırasına göre aşağıdaki gibi saptanmıştır:<br />

1. <strong>Genel</strong> olarak eğitim kalitesini ve öğrencilerin beceri düzeylerini arttırmak amacıyla<br />

öğrenme öğretme süreçlerini iyileştirmek;<br />

2. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi gereği herkesin Bilişim ve İletişim teknolojilerine erişimini<br />

sağlamak;<br />

3. Hayatboyu eğitim ve öğretimin gelişmesine katkıda bulunmak;<br />

4. Bilgi toplumunun yaratılması ve geliştirilmesine mümkün olduğunca katkıda<br />

bulunmak,<br />

5. İnsanları Bilgi ve İletişim teknolojilerine yönelik sorumlu, eleştirel ve yaratıcı<br />

tutumlar geliştirmeye teşvik etmek ve insanların bilgi toplumunun birer bireyi<br />

olmasını kolaylaştırmak;<br />

6. Ekonomik kalkınmayı ve rekabetçiliği desteklemek;<br />

7. Genç insanların işgücü piyasasına entegrasyonunu desteklemek.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 281


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Benzer şekilde Sade ve Coll (2<strong>00</strong>3) teknoloji eğitiminin nedenleri arasında teknolojinin<br />

ülke ekonomisinin kalkınmasındaki etkisi, bireysel gelişimin önemli bir parçası<br />

oluşu ve artık kültürlerin vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sıralar. Ancak<br />

bu amaçların ne ölçüde gerçekleştirilebildiği sürekli olarak denetlenmelidir. Ülkelerin<br />

hızla artan teknoloji öğretimi programlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi<br />

gerekmektedir. Bu yüzden özellikle program geliştirme sürecinin ve teknoloji öğretimiyle<br />

ilgili araştırmaların yoğun olarak yaşandığı ABD, İngiltere, Fransa (Sade ve<br />

Coll, 2<strong>00</strong>3; Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6) gibi kalkınmış ülkelerin programlarının incelenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa’da Teknoloji Eğitimi<br />

Amerika Birleşik Devletleri<br />

a) <strong>Genel</strong> bakış<br />

Endüstriyel Teknoloji eğitiminin bir asırdan uzun süredir uygulanmakta olduğu<br />

düşünülürse (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3) Amerika’da teknololoji eğitiminin örgün<br />

eğitim programlarına dahil edilmesi gereği uzun süre önce hissedilmeye başlanmıştır.<br />

Özellikle 1960’lı yıllarda sanayinin duyduğu vasıflı teknik işgücünün yetiştirilmesi<br />

amacıyla mesleki eğitim kapsamında teknoloji eğitimine önemli yatırımlar yapılmıştır<br />

(Lewis, 1999). Ancak tarihsel seyir içerisinde zanaat gerektiren endüstriyel eğitimden<br />

çağdaş teknoloji bilgisi ve becerisini gerektiren daha modern bir eğitime<br />

geçişmiştir (Lewis, 2<strong>00</strong>0).<br />

Amerika Bilimde İlerleme Kurumu (The American Association for the<br />

Advancement of Science) tarafından 1985’te başlatılan Proje 2061 Tüm Amerikalar için<br />

Bilim projesi kapsamında fen, teknoloji ve matematik okuryazarlığının ülke çapında<br />

geliştirilmesi amaçlanmıştır (Cajas, 2<strong>00</strong>0). ABD’de teknoloji eğitimi konusunda bir<br />

başka öncü kuruluş da International Technology Education Association-Uluslararası<br />

Teknoloji Eğitimi Kurumudur (UTEK). 1939 yılından beri faaliyet gösteren kurum<br />

eğitimin her kademesinde öğrencilerin en iyi standartlarda teknik kapasitelerle<br />

donanmasını sağlamayı ve eğitimcilere de bu yolda gerekli mesleki desteği sağlamayı<br />

amaçlamış ve uluslararası bir kimlik kazanmıştır (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0,<br />

2<strong>00</strong>6). ABD’de genel anlamda eğitim sorumluluğu eyaletlere bırakılmakla birlikte<br />

(Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3), UTEK öncülüğünde 1990’lerin ikinci yarısından itibaren<br />

çağdaş teknoloji eğitimi açısından standartlar belirlenerek ülke genelinde tutarlılık<br />

sağlanmaya çalışılmıştır.<br />

b) Teknoloji öğretim programı<br />

ABD’de zorunlu eğitim 12 yıldır ve teknoloji eğitimi anaokulu düzeyinde başlayarak<br />

her düzeyde verilmektedir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3). Teknoloji öğretiminde<br />

genel olarak disiplinlerarası bir yaklaşım izlenerek, teknolojinin tüm derslerle ilişkilendirilmesi<br />

(technology across the curriculum) yolu benimsenmiştir (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bu<br />

disiplinlerarası teknoloji öğretimi programının geliştirilmesi amacıyla UTEK tarafından<br />

1990’ların ortasında Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesi başlatılmıştır<br />

(Loveland, 2<strong>00</strong>4; Newberry, 2<strong>00</strong>1; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>6). Ulusal Bilim Vakfı<br />

(National Science Foundation) ve Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından<br />

finanse edilen bu projenin genel amacı teknoloji eğitimiyle ilgilenenlere, teknolojik<br />

açıdan okuryazar olmanın ne anlama geldiği, bunun ulus çapında nasıl gerçekleş-<br />

282<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

tirilebileceği ve ulus için neden önemli olduğu konularında net bir bakış açısı kazandırmaktır.<br />

Projenin özel amacı ise zorunlu eğitim sürecini tamamlayan her Amerikan<br />

gencinin teknoloji okuryazarı olmasını, yani “teknolojinin doğasını anlayabilen, teknolojik<br />

araç ve süreçleri doğru kullanabilen ve teknolojiyle ilgili konularda toplumsal<br />

kararlara iştirak edebilen” bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır (Lewis, 1999).<br />

Projenin 1994-1996 yılları arasındaki birinci aşamasında öncelikle mühendislik,<br />

matematik, fen, beşeri ve eğitim bilimlerinden ve hükümet, meslek kuruluşları ve<br />

sanayiden temsilcilerin oluşturduğu 25 kişilik bir komisyon tarafından teknoloji eğitimin<br />

mantığı ve yapısını (yol haritası) belirlenmiştir. Hazırlanan taslak planın yaklaşık<br />

5<strong>00</strong> uzman tarafından gözden geçirilmesinin ve birçok çalıştayda uzmanlar tarafından<br />

incelenmesinin ardından son halini almıştır. Projenin birinci aşamasında hazırlanan<br />

Tüm Amerikalılar için Teknoloji: Teknoloji Eğitiminin Temel Mantığı ve Yapısı başlıklı<br />

raporda anaokulundan lise son sınıfa kadar tüm öğrencilerin teknoloji okuryazarlık<br />

düzeylerini geliştirmek için gerekli içeriğin seçilmesinde ve düzenlenmesinde işe<br />

koşulacak teknolojinin evrensel özellikleri sunulmuştur. Teknoloji öğretim programlarının<br />

içeriğini oluşturacak olan teknolojinin evrensel 10 özelliği 3 ana başlık altında<br />

şu şekilde toplanmıştır (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>6):<br />

Tablo 2. Teknolojinin evrensel özellikleri<br />

Bilgi<br />

• Teknolojinin doğası ve evrimi<br />

• Bağlantılar<br />

• Teknolojiyle ilgili kavramlar ve<br />

ilkeler<br />

Süreçler<br />

• Teknolojik süreç ve sistemlerin<br />

tasarlanması ve geliştirilmesi<br />

• Teknolojik sistem basamaklarının<br />

belirlenmesi ve kontrolü<br />

• Teknolojik sistemlerden faydalanılması<br />

• Teknolojik sistemlerin etki ve<br />

sonuçlarının değerlendirilmesi<br />

Bağlamlar<br />

• Biyolojik ve kimyasal sistemler<br />

• Bilişim sistemleri<br />

• Fiziksel sistemler<br />

Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesinin 2. Aşamasında (1996-2<strong>00</strong>0) ise teknoloji<br />

eğitimine temel oluşturacak 10 evrensel özellik, 5 kategoriden ve 20 maddeden<br />

oluşan Teknoloji Okuryazarlığı Standartlarına (TOS) dönüştürülmüştür.<br />

Anaokulundan lise son sınıfa kadar tüm sınıflarda öğrencilere teknoloji eğitimi kapsamında<br />

kazandırılacak davranışsal hedefleri de ifade eden bu standartlar ve örnek<br />

hedefler şöyledir (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6):<br />

Kategori A: Teknolojinin doğası<br />

Stnd. 1: Öğrenciler teknolojinin özellikleri ve kapsamıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(Anaokulu: Doğal dünya ile insan yapımı dünyanın farklı olduğunu söyleme)<br />

Stnd. 2: Öğrenciler teknolojinin temel kavramlarıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(3.-5. sınıflar: Sistemin bir parçası olmadığında planlandığı gibi çalışmayacağını kestirebilme)<br />

Stnd. 3: Öğrenciler teknolojiler arasındaki ilişkiler ve teknolojiyle diğer konu alanları arasındaki<br />

bağlantılarla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(6.-8. sınıflar: Bir ortam için geliştirilmiş olan bir ürün, sistem ya da donanımın bir başka ortama<br />

da uygulanabileceğini kestirebilme)<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 283


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Kategori B: Teknoloji ve toplum<br />

Stnd. 4: Öğrenciler teknolojinin kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi etkileriyle ilgili bir anlayış<br />

geliştireceklerdir.<br />

(9.-12. sınıflar: Teknolojilerin geliştirilmesi, seçimi ve kullanımında etik hususların neden önemli<br />

olduğunu gerekçeleriyle açıklayabilme)<br />

Stnd. 5: Öğrenciler teknolojinin çevreye etkileriyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(Anaokulu: Bazı maddelerin geri dönüşüme sokulabileceğini /yeniden kullanılabileceğini söyleme)<br />

Stnd. 6: Öğrenciler teknolojinin geliştirilmesi ve kullanımında toplumun rolüyle ilgili bir anlayış<br />

geliştireceklerdir.<br />

(3.-5. sınıflar: İnsanlarının değişen ihtiyaçları ve isteklerini karşılamak amacıyla eski teknolojilerin<br />

geliştirildiğini ya da yeni teknolojilerin üretildiğini söyleme/yazma)<br />

Stnd. 7: Öğrenciler teknolojinin tarih üzerindeki etkisiyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(9.-12. sınıflar: Sanat ve beşeri bilimlerin yeniden doğuşu sayılan Rönesans hareketinin teknoloji<br />

tarihi açısından da önemli bir gelişme olduğunu söyleme/yazma)<br />

Kategori C: Tasarım<br />

Stnd. 8: Öğrenciler tasarım kavramının özellikleriyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(Anaokulu: Tasarımın yaratıcı bir süreç olduğunu söyleme)<br />

Stnd. 9: Öğrenciler mühendislik tasarımıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />

(3.-5. sınıflar: Mühendislik tasarımı sürecinin bir problemi tanımlama, fikirler üretme, bir çözüm<br />

yolu seçme, çözüm yolunu/yollarını sınama, ürünü ortaya koyma, onu değerlendirme ve<br />

sonuçları sunma aşamalarından oluştuğunu yazma/söyleme.)<br />

Stnd. 10: Öğrenciler problem çözme sürecinde sorunun tespiti ve giderilmesi sürecinin, araştırma<br />

ve geliştirmenin (AR&GE), icat ve innovasyonun ve deneysel çalışmanın rolüyle ilgili bir<br />

anlayış geliştireceklerdir.<br />

(9.-12. sınıflar: Her sorunun teknolojiyle bağlantılı olmadığını ve her sorunun teknoloji kullanılarak<br />

çözülemeyeceğini söyleme/yazma)<br />

Kategori D: Teknolojik bir dünya için gerekli beceriler<br />

Stnd. 11: Öğrenciler tasarım sürecini uygulayabilmek için gerekli becerileri kazanacaklardır.<br />

(Anaokulu: Tasarımın sürecini kullanarak bir nesne üretebilme/inşa edebilme)<br />

Stnd. 12: Öğrenciler teknolojik ürünleri ve sistemleri kullanabilmek ve muhafaza edebilmek için<br />

gerekli becerileri kazanacaklardır.<br />

(3.-5. sınıflar: Belirli işler için gerekli doğru araç-gereç, ürün ve sistemleri seçip emniyetli bir<br />

şekilde kullanabilme)<br />

Stnd. 13: Öğrenciler ürünlerin ve sistemlerin etkilerini değerlendirebilmek için gerekli beceriler<br />

kazanacaklardır.<br />

(6.-8. sınıflar: Veri toplamak için araçlar tasarlayıp kullanabilme)<br />

Kategori E: Tasarım Dünyası<br />

Stnd. 14: Öğrenciler tıbbi teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip kullanabilecekleridir.<br />

(Anaokulu: İnsanların kendi sağlıklarını korumaları için tasarlanmış ürünlere örnekler verebilme)<br />

Stnd. 15: Öğrenciler tarım ve ilgili biyo-teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />

seçip kullanabilecekleridir.<br />

284<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

(3.-5. sınıflar: Tarım uygulamalarında kullanılan farklı süreç, sistem ve ürünlere örnekler verebilme)<br />

Stnd. 16: Öğrenciler enerji ve güç teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />

seçip kullanabilecekleridir.<br />

(6.-8. sınıflar: Çevremizde kullanılan enerjinin önemli bir kısmının etkin kullanılmadığını örneklerle<br />

açıklayabilme)<br />

Stnd. 17: Öğrenciler bilgi ve İletişim teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />

seçip kullanabilecekleridir.<br />

(9.-12. sınıflar: Bilgi ve İletişim teknolojilerinin bilginin gönderilmesi ve alınmasını içeren girdiler,<br />

süreçler ve çıktılarda oluştuğunu yazma/söyleme)<br />

Stnd. 18: Öğrenciler ulaştırma teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />

kullanabilecekleridir.<br />

(Anaokulu: İnsanları ve eşyaları havada, karada, denizde veya uzayda bir yerden bir başka yere<br />

ulaştırmaya yarayan taşıtlara örnekler verebilme)<br />

Stnd. 19: Öğrenciler üretim teknolojileriyle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />

kullanabilecekleridir.<br />

(3.-5. sınıflar: Üretim süreçlerinin, üretim amacıyla bir ürünün tasarlanması, kaynakların toplanması<br />

ve materyallerin ayrıştırılması, işlenmesi ve birleştirilmesi için gerekli aletlerin kullanılmasını<br />

içerdiğini yazma/söyleme)<br />

Stnd. 20: Öğrenciler inşaat teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />

kullanabilecekleridir.<br />

(6.-8. sınıflar: Binaların genellikle çeşitli alt sistemlere sahip olduğunu örneklerle açıklama)<br />

Ancak Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumunun 2<strong>00</strong>0 tarihli Teknoloji<br />

Okuryazarlığı Standartları (TOS) tek başına bir eğitim programının tüm unsurlarını<br />

karşılamamaktadır. Daha ziyade temel kavramları ve görüşleri, anlamlı etkinlikler ve<br />

yaşantılarla bağlantıları ve her öğrencinin gelişim özelliklerine uygun bilgi ve becerileri<br />

tanımlamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi TOS öğretim programı içerisinde<br />

teknolojiyle alakalı kavramsal içerik örgütleyicisi olarak kullanılabilir. TOS’taki standartlar<br />

şu kılavuz niteliğindeki ilkeler üzerine inşa edilmiştir (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK,<br />

2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6; Walmsley, 2<strong>00</strong>3):<br />

1. Öğrencilerin öğrenmeleri açısından ortak bir dizi beklentiyi ortaya koyar.<br />

2. Öğrencilerin gelişim aşamalarına uygundur.<br />

3. Yerel, eyalet bazında ve bölgesel düzeyde anlamlı, açık ve uygun programlar<br />

geliştirmek için gerekli temeli sağlar.<br />

4. Anaokulundan 12. Sınıfa kadar diğer konu alanlarıyla disiplinler arası içerik bağlantılarını<br />

geliştirir.<br />

5. Aktif ve yaşantı temelli öğrenme sürecini teşvik eder ve geliştirir.<br />

Program geliştirme yaklaşımı çerçevesinde TOS’u tamamlayan bir öğretim<br />

programı oluşturabilmek için UTEK, Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesinin III.<br />

aşamasında 2<strong>00</strong>3 yılında Teknoloji Okuryazarlığında Mükemmele Doğru: Öğrencinin<br />

Değerlendirilmesi, Mesleki Gelişim ve Program Standartlarını (TOMD) geliştirmiştir.<br />

TOMD standartları teknoloji öğretim programıyla ilgili çeşitli kararları eğitmenlere<br />

bırakacak şekilde tasarlanmıştır. Değerlendirmeyle ilgili oluşturulan toplam beş standart,<br />

teknoloji öğretim programının sınama durumlarıyla ilgilidir. Bu standartlar<br />

özetle, değerlendir<strong>med</strong>e TOS’la tutarlılık, değerlendirmenin amaca uygunluğu,<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 285


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

değerlendirmenin araştırma temelli sistematik ilkelere dayanması, uygulamaya ağırlık<br />

verilmesi ve bilgi toplamaya dayanmasını gerektirmektedir. Mesleki gelişimle ilgili<br />

yedi maddede ise teknoloji eğitimiyle ilgilenecek olan kişilerin (öğretmen, eğitmen,<br />

müfettiş ve yöneticiler) yetiştirilmesinde uyulması gereken standartlara yer verilmiştir.<br />

Bu standartlar da özetle teknoloji öğretmeni yetiştirmenin TOS’la tutarlılık içinde<br />

olmasını; öğrenen merkezli bir yaklaşımın temele alınmasını; öğretmenlerin program<br />

tasarım ve değerlendirme sürecine katılımını; teknoloji öğretimini, öğrencinin öğrenmesini<br />

ve öğrencinin değerlendirmesini destekleyen öğretim stratejilerinin kazandırılmasını;<br />

öğretmenlere teknoloji eğitimi için uygun ortamlar tasarlayabilme ve yönetebilme<br />

becerilerinin kazandırılmasını; öğretmenlerin kendi mesleki gelişimleriyle<br />

ilgili sorumluluk duygusu kazandırılmasını ve öğretmenlerin hizmet öncesi/hizmet<br />

içi eğitimlerinin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesini gerektirmektedir.<br />

Son olarak da teknoloji programının tasarlanması ve uygulanmasıyla ilgili de standartlar<br />

belirlenmiştir. Bu standartlar teknoloji programının geliştirilmesinde TOS’la<br />

tutarlılığı; uygulamanın tüm öğrenciler için teknoloji okuryazarlığını kolaylaştırmasını;<br />

programın uygulandığı ortamın ve değerlendirmesinin bir önceki amacı desteklemesini<br />

ve programın ilgili kişilerce yönetilmesini gerektirmektedir (Dugger, 2<strong>00</strong>5;<br />

UTEK, 2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6).<br />

c) Teknoloji öğretmen yetiştirme<br />

ABD’de ilk ve orta öğretim kademesinde teknoloji öğretimi sadece teknoloji<br />

öğretmenleri tarafından değil, yukarıda belirtilen standartlara uygun olarak teknoloji<br />

öğretimi kavram ve ilkelerini kendi derslerinin öğretim programlarına dahil eden<br />

her öğretmen tarafından yürütülmektedir (Newberry, 2<strong>00</strong>1). Öğretmen yetiştiren<br />

yüksek öğretim kurumlarında teknoloji öğretimiyle ilgili kazandırılması gereken<br />

beceriler TOMD’un Mesleki Gelişim alt başlığı altındaki yedi standartla belirlenmiştir.<br />

İngiltere<br />

a) <strong>Genel</strong> bakış<br />

Teknolojinin kalkınmadaki önemini vurgulamak amacıyla verilen örneklerden<br />

birisi İngiliz sanayi devrimidir (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bugün de İngiltere teknoloji ve kalkınma<br />

arasındaki sıkı ilişkinin önemini eğitim sistemine yansıtan başlıca ülkelerden biridir.<br />

Galler’le birlikte teknoloji eğitimini 5-16 yaş grubu için zorunlu müfredata dâhil<br />

eden ilk ülkelerden biri İngiltere’dir. İngiliz hükümeti 1990 yılında teknolojinin ekonomideki<br />

artan öneminden hareketle programa Tasarım ve Teknoloji dersini dâhil<br />

etmiştir (Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4). Bugün İngiltere, Finlandiya’yla birlikte teknoloji<br />

eğitimiyle ilgili en fazla araştırmanın yapıldığı ülkedir (Charty and Phelan, 2<strong>00</strong>6).<br />

Ülke genelinde teknolojinin eğitime entegrasyonu konusunda çaba gösteren<br />

önemli kuruluşlar vardır. Bunlardan en önemlisi Becta’dır (British Educational<br />

Communications and Technology Agency-İngiliz Eğitsel İletişim ve Teknoloji<br />

Kurumu). Becta, ulusal eğitim sisteminde teknoloji kullanımının geliştirilmesini<br />

amaçlayan ve bu amaçla sanayiyle işbirliği içerisinde çalışan devlet finansmanlı bir<br />

kurumdur (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 36). Bu kurumun da katkılarıyla bugün İngiltere’de tüm<br />

okullarda öğrencilere bilgisayar temin edilmiş durumdadır. Ülke genelinde bilgi ve<br />

İletişim teknolojilerinin ve e-öğrenme stratejilerinin okullarda yaygınlaşmasında<br />

bakanlığın en önemli yardımcısı konumundadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />

286<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

b) Teknoloji öğretim programı<br />

İngiliz teknoloji öğretim programı, ABD’de uygulanan imalat, inşaat, ulaşım ve<br />

enerji gibi kavram ve konu merkezli program yaklaşımının aksine, tasarım ve problem<br />

çözme gibi becerileri kazandırmayı amaçlayan zihinsel süreç merkezli bir yaklaşıma<br />

göre tasarlanmıştır (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bu bağlamda Tasarım ve Teknoloji dersi ile teknoloji<br />

konulu bir diğer ders olan Bilgi ve İletişim Teknolojisi dersinin öğretim programları<br />

Eğitim ve Beceriler Bakanlığı (Department for Education and Skills -DfES) ve<br />

Nitelikler ve Program Başkanlığı (Qualifications and Curriculum Authority - QCA)<br />

tarafından hazırlanmmıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />

İngiltere’de 5-11 yaş grubunu kapsayan 1. ve 2. kademelerde uygulanan eğitim<br />

programının öğrencilere kazandırmayı amaçladığı altı kilit beceriden biri de bilgi<br />

teknolojilerini kullanabilmektir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 121; Rasinen, 2<strong>00</strong>3). Diğerleri ise<br />

iletişim kurabilme, sayıları kullanabilme, başkalarıyla çalışabilme, kendi öğrenmelerini<br />

ve performansını geliştirme ve problem çöz<strong>med</strong>ir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 121 ).<br />

İngiltere’de 5-7 yaş arasındaki öğrencilerin devam ettiği 1. kademe, 7-11 yaş<br />

arası öğrencilerin devam ettiği 2. kademe ve 11-14 yaş arası öğrencilerin devam ettiği<br />

3. kade<strong>med</strong>e okutulan zorunlu müfredatta İngilizce, Matematik ve Fen derslerinin<br />

yanında Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT), Tasarım ve Teknoloji gibi teknoloji dersleri<br />

ile Tarih, Coğrafya, Sanat ve Tasarım, Müzik, Beden Eğitimi ve Modern Yabancı Dil<br />

(sadece 4. kade<strong>med</strong>e) gibi temel dersler de yer almaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 120;<br />

Rasinen, 2<strong>00</strong>3). 14-16 yaş grubunu kapsayan 4. kade<strong>med</strong>e ise 2<strong>00</strong>2 Temel Eğitim<br />

Kanunu ile zorunlu dersler sadece İngilizce, Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT),<br />

Matematik, Fen, Vatandaşlık, Beden Eğitimi ve Dini Eğitim derslerine indirgenmiş<br />

olup, Tasarım ve Teknoloji dersi zorunlu olmaktan çıkarılmıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 162;<br />

Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4; Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />

Temelde yedi konu alanında (elektronik ürünler, gıda teknolojisi, grafik ürünleri,<br />

ürün tasarımı, dayanıklı malzeme teknolojisi, sistemler ve kontrol teknolojisi ve tekstil teknolojisi)<br />

(Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6) öğrencilere teknolojik bilgi ve beceri kazandırmayı<br />

amaçlayan Tasarım ve Teknoloji dersinin davranışsal hedefleri, ilgili programda şöyle<br />

sıralanmıştır (Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4):<br />

1. İnsan yapımı mevcut araç, gereç ve sistemleri etkili bir şekilde kullanabilme,<br />

2. Bu araç, gereç ve sistemlerin kişisel, sosyal, ekonomik ve çevresel yansımalarını<br />

eleştirel bir gözle değerlendirebilme,<br />

3. Mevcut araç, gereç ve sistemlerin kullanım alanlarını geliştirip genişletebilme,<br />

4. Yeni araç, gereç ve sistemler tasarlayabilme, yapabilme ve bunlara değer verme.<br />

5. Araç, gereç ve sistemlerdeki hataları tespit edebilme ve düzeltebilme.<br />

Wilson ve Harris (2<strong>00</strong>4), Tasarım ve Teknoloji dersinin disiplinler arası bir<br />

konu olduğunu; hem tasarımı hem de teknolojiyi içerdiğini ancak daha kapsamlı<br />

olduğunu; öğrencileri gerçek hayatta karşılaşacakları sorunlara etkili ve yaratıcı<br />

çözümler bulabilmeleri için gerekli kapasite ve değer yargılarını geliştirmeye teşvik<br />

ettiğini; tasarıma ve etkinliğe odaklanarak tüm öğrencilerde teknolojiyi kullanabilme<br />

kabiliyetini geliştirdiğini; bilişsel modelleme sürecini içerdiğini ve dünyayı daha<br />

yaşanılır kılmak amacıyla öğrencileri yaratıcı bireyler olarak yetiştirebilmek için bilgiyle<br />

motivasyonu birleştirdiğini söyler.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 287


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Rasinen (2<strong>00</strong>3) genel olarak tasarım ve teknoloji eğitiminin amacının geleceğin<br />

hızla değişen teknolojilerine ayak uydurabilen bireyler yetiştirmek olduğunu vurgular.<br />

Teknoloji eğitimi sayesinde öğrenciler yaşam kalitesini iyileştirebilmek için yaratıcı<br />

düşünebilecek ve üretebilecektir; hem bireysel olarak hem de bir ekip üyesi olarak<br />

karşılaşılan problemlere özerk ve yaratıcı çözümler bulabilecek; pratik becerileri,<br />

estetiği, sosyal ve çevresel konuları sentezleyebilecek; mevcut ve geçmiş tasarım ve<br />

teknolojileri, kullanım ve etkileriyle birlikte değerlendirebilecek; eşyanın bilgili ve<br />

bilinçli üreticileri ve kullanıcıları haline gelebilceklerdir (Rasinen, 2<strong>00</strong>3). Bu amaçla<br />

öğrencilere her kade<strong>med</strong>e giderek zorlaşan özel davranışsal hedefleri kazanabilmeleri<br />

için fikir geliştirme, planlama ve aktarma becerisi; kaliteli ürünler elde etmek için<br />

gerekli aletleri, ekipmanları, materyalleri ve bileşenleri doğru kullanma becerisi;<br />

süreçleri ve ürünleri değerlendirebilme davranışı; materyal ve bileşenleri bilme ve<br />

kavrama davranışları kazandırılmalıdır (Walmsley, 2<strong>00</strong>3). Eğitim programlarının<br />

etkili bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Bakanlık, ders planları, etkileşimli videolar,<br />

CD-ROM’lar ve değerlendirme materyallerini içeren dijital öğretmen kaynaklarını<br />

internette http://www.curriculumonline.gov.uk. adresinde yayınlamaktadır.<br />

Ayrıca Nitelikler ve Program Başkanlığı http://www.ncaction.org.uk. adresinde<br />

farklı yaş grupları ve öğretim kademeleri için öğretim programlarını tanıtan<br />

“Uygulamada Ulusal Eğitim Programı”nı (National Curriculum in Action) öğretmenlere,<br />

velilere, öğrencilere ve diğer eğitim paydaşlarına sunmak suretiyle programları<br />

dijital ortama taşımıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />

Teknoloji öğretimi ile ilgili değerlendir<strong>med</strong>e genel eğitim programının değerlendirme<br />

ilkelerine uyulmaktadır. Diğer derslerle birlikte Tasarım ve Teknoloji ve<br />

Bilgi ve İletişim Teknolojisi derslerinin yılsonu değerlendirmeleri de öğrencilerin sınıf<br />

içindeki sözlü, yazılı ve uygulamalı çalışmalara, ev ödevlerine ve yapılan sınav<br />

sonuçlarına göre yapılmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 170). Ancak teknoloji öğretim programının<br />

uygulamaya yönelik tasarım ve problem çözebilme hedeflerine uygun olarak<br />

yazılı/teorik değerlendirmelerin ağrılıklı ortalaması % 40’iken, proje ve uygulamaları<br />

içeren performansa değerlendirmenin payı % 60 olarak belirlenmiştir (Charty ve<br />

Phelan, 2<strong>00</strong>6)<br />

Orta öğretim sonunda verilen diploma olan GCSE (General Certificates of<br />

Secondary Education) öğrencinin ders kredisi ve başarısına göre genel bir orta öğretim<br />

diploması olabileceği gibi mesleki nitelikte bir alan diploması özelliği de taşıyabilir.<br />

Bu mesleki ders alanlarından birisi de Bilgi ve İletişim Teknolojisidir (Eurybase,<br />

2<strong>00</strong>7a, 180). Eylül 2<strong>00</strong>1’den itibaren genel zorunlu orta öğretim kademesini tamamlayan<br />

16 ve üstü yaş grubundan öğrencilere üç temel beceri olarak nitelendirilen iletişim,<br />

sayısal yetenek ve bilgi teknolojisi alanlarında isteğe bağlı dersler de sunulmaktadır<br />

(Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 184).<br />

İngiltere’de teknoloji eğitimi veren Kent teknoloji kolejleri (City technology<br />

colleges- CTCs) ve Sanat teknolojisi kent kolejleri (city colleges for the technology of<br />

the arts -CCTAs) de vardır. Bu okullar sadece İngiltere’de bulunan devlet finansmanlı<br />

bağımsız orta öğretim kumlarıdır. Bu okullar diğer bağımsız okullardan farklı olarak<br />

özel sponsorlar veya girişimciler tarafından Eğitim ve Beceriler Bakanlığıyla yapılan<br />

özel anlaşmalar sonucunda açılır. Okulun sahibi ve yöneticisi olan bu kişiler bina<br />

ve demirbaş giderlerinin önemli bir bölümünü karşıladıktan sonra Bakanlık personel<br />

maaşı, bakım ve onarım, sigorta vb. gibi diğer okullara sağladığı normal ödenekleri<br />

288<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

yıllık bazda ödeyerek okulu finanse eder. Şu anda İngiltere’de biri Sanat teknolojisi<br />

kent koleji (Güney Londra’da) olmak üzere toplam 15 adet kent teknoloji koleji mevcuttur<br />

(Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 149).<br />

c) Teknoloji Öğretmeni yetiştirme<br />

İngiltere’de bilgi ve iletişim teknolojisi genel olarak öğretmenlik mesleği açısından<br />

çok şey ifade etmektedir. Eylül 2<strong>00</strong>1’den beri alanı ne olursa olsun stajyer<br />

öğretmelerin Kalifiye Öğretmen Statüsü’ne erişebilmeleri için gerek kendi derslerinin<br />

öğretiminde gerekse materyal hazırlama, öğrencilerin gelişim kayıtlarını tutma vb.<br />

gibi öğretmenliğin gerektirdiği diğer işleri yapmada Bilgi ve İletişim Teknolojisini<br />

etkili bir şekilde kullanabildiklerini sınavla kanıtlamaları gerekmektedir (Eurybase,<br />

2<strong>00</strong>7a, 266).<br />

Teknoloji branş öğretmenlerinin yetiştirilmesinde ise farklı modeller kullanılmaktadır.<br />

Lisans eğitimi deneyim ve niteliğe göre 2-3 yıl arasında değişmektedir.<br />

Eğitim sonunda Fen, Edebiyat ya da Eğitim alanlarında lisans dereceleri, bazı dersleri<br />

almak koşuluyla da Kalifiye Öğretmen Statüsü alınabilir. Öğretmen Yetiştirme<br />

Dairesi (Teacher Training Agency-TTA) nitelikli öğretmenlerin yetiştirilebilmesini<br />

sağlamak amacıyla öğretmenlerin temel eğitimin finansmanını karşılar. Geçmişte<br />

lisans mezunu teknoloji öğretmenleri sadece ilköğretimde, lisansüstü eğitimini<br />

tamamlayanlar da ortaöğretimde görevlendirilirken, bugün artık ortaöğretim için<br />

Tasarım ve Teknoloji dersi öğretmenlerini yetiştiren lisans programları da açılmıştır.<br />

İngiltere’de 2<strong>00</strong>6 yılı itibariyle, teknoloji öğretmeni yetiştiren yaklaşık 12 üniversite<br />

vardır (Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6).<br />

Fransa<br />

a) <strong>Genel</strong> bakış<br />

Fransa’da ilköğretim 3 yaşından başlayarak 11 yaşına kadar 3 kademe halinde<br />

sürer. İlk kademe (3-5 yaş) okul öncesi kademesi; ikinci (5-8 yaş) ve üçüncü kademeler<br />

de (8-11 yaş) temel eğitim kademeleridir. Ortaokul (kolej) 11 yaşından itibaren 16<br />

yaşına kadar toplam 4 sene boyunca sürer (sınıflar 6’dan geriye doğru 3. sınıfa kadar<br />

ilerler). Kolejin ilk yılı olan 6. Sınıf, ilköğretimden koleje geçiş özelliği taşır, öğrenciler<br />

gözlem ve uyum süreci geçirir. Takip eden 5. ve 4. sınıfların ardından 3. sınıfta öğrenciler,<br />

mesleki yönlendirme ile ya genel liseye ya da teknolojik ve mesleki liseye devam<br />

etmeye karar verirler. İlkokul ve ortaokul (kolej) (6-16 yaş arası) zorunludur<br />

(Eurybase, 2<strong>00</strong>7b; Ginestie, 2<strong>00</strong>5).<br />

Fransız eğitim sistemi 1980’li yıllardan itibaren projeyle öğretim kavramıyla<br />

tanışmıştır. Bu anlayış geleneksel dogmatik bilgi aktarımı anlayışından öğrencilerin<br />

bireysel farklılıkları ve öğrenme ihtiyaçlarının dikkate alındığı, öğrenen özerkliğinin<br />

ön plana çıkarıldığı öğrenci merkezli daha çağdaş bir eğitim yaklaşımına geçiş<br />

anlamına gelmekteydi. Teknoloji eğitimi 1980’lerin ortalarında yaşanan bu geçişle<br />

birlikte “el işleri ve teknik eğitim”in yerini alarak (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3) fen ve<br />

teknoloji eğitiminin bir parçası olarak ilköğretime, zorunlu bir ders olarak ilköğretimin<br />

ikinci kademesine ve seçmeli bir ders olarak da liselere girmiştir (Ginestie,<br />

2<strong>00</strong>5).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 289


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

b) Teknoloji öğretim programı<br />

11 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihli bir genelgede Fransa’da zorunlu öğretimin (ilk ve orta)<br />

amacı yedi ilke çerçevesinde belirlenmiştir. Fransızca diline hakimiyet, bir yabancı<br />

dile hakimiyet, matematik ve fen kültürünü edinmiş olma, evrensel/beşeri bir kültür<br />

edinmiş olma, sosyal ve yurttaşlıkla ilgili becerileri edinmiş olma, bağımsız ve inisiyatif<br />

sahibi olabilme becerilerinin yanında, öğrencilerin her geçen gün gelişen bilgi<br />

teknolojisi araç gereçlerini kullanabilme becerisi ve bu teknolojileri eleştirel bir gözle<br />

değerlendirebilme davranışını kazanmaları amaçlanmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 63-<br />

64).<br />

Okul öncesini takip eden ilköğretimin ilk kademesinde (5-8 yaş) Fransızca<br />

(haftada 9-10 saat), Birlikte Yaşama eğitimi (haftada bir kez maks. 30 dk. tartışma),<br />

Matematik (haftada 5-5.5 saat), Dünyayı Keşfedelim (haftada 3-3.5 saat), Yabancı veya<br />

Bölgesel diller (haftada 1-2 saat), Sanat Eğitimi (haftada 3 saat) ve Beden Eğitimi ve<br />

Spor (Haftada 3 saat) gibi temel dersler aşamalı olarak verilirken, teknoloji öğretimine<br />

ikinci kade<strong>med</strong>e (8-11 yaş) haftada 2-3 saat arasında Deneysel Fen ve Teknoloji<br />

dersi ile başlanmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b). Teknoloji eğitiminde, gelecek yüzyıldaki<br />

“iş”in doğası ile ilgilenilen ve özellikle enformasyon teknolojisi üzerine odaklanılan<br />

“Modern Teknoloji” yaklaşımı benimsenmiştir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3). Programın<br />

uygulanışı esnasında mümkün olduğunca Matematik dersiyle bağlantı kurulması<br />

beklenen bu yeni Deneysel Fen ve Teknoloji dersinde deneysel bir yaklaşım temele<br />

alınmaktadır. Bu anlayış, bilginin deneyler, gözlemler ve ölçümler esnasında sorulan<br />

sorulara verilen cevaplar yoluyla sunulmasının daha kalıcı olacağı ilkesine dayanmaktadır<br />

(Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 55).<br />

Fransa’da teknoloji eğitimi ortaokullarda (kolej) 4 yıl boyunca (11-16 yaş arası)<br />

zorunludur. Kolej kültürünün iki temel unsuru modern yabancı dil öğretimi ve teknoloji<br />

öğretimidir. Kolejin ilk yılı olan 6. sınıfta haftada 1.5 saat verilen Ocak 2<strong>00</strong>5<br />

tarihli teknoloji öğretim programı ilköğretim birinci kade<strong>med</strong>e verilen “Dünyayı<br />

Keşfedelim” dersinin ve ikinci kade<strong>med</strong>e verilmeye başlayan “Deneysel Fen ve<br />

Teknoloji” dersinin devamı niteliğindedir. Teknoloji eğitimi öğrencilerin eğitimlerine<br />

devam etmeleri açısından önemli bir başarı etmeni olan yeni bilgi ve İletişim teknolojilerini<br />

kullanabilme bilgi, tutum ve becerisini kapsar. Teknoloji dersi kolejin ikinci<br />

dönemi olan 5. ve 4. sınıflarda 2-2.5 saat ve son dönemi olan 3. sınıfta 2 saat verilmektedir<br />

(AKEKGM, 2<strong>00</strong>1; Eurybase, 2<strong>00</strong>7b; Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />

Rasinen de (2<strong>00</strong>3) Fransız eğitim sisteminin kolej aşamasında verilen teknoloji<br />

eğitiminin temel amacını çalışma hayatı, üretim ve beşeri ihtiyaçlar arasındaki sıkı<br />

ilişkiyi ve teknolojinin toplum ve kültür üzerindeki etkilerini açıklığa kavuşturmak<br />

olarak tanımlar. Bu amaçla öğrencilerin teknolojinin günlük hayatta kullanımıyla ilgili<br />

somut örneklerle karşı karşıya gelmesi ve bu durumlarda gerekli olan becerileri<br />

kazanmaları şarttır. Bu becerilerin kazandırılması sürecinde öğrencilerde görülmesi<br />

amaçlanan davranışlar şunlardır (Rasinen, 2<strong>00</strong>3):<br />

1. Teknolojik sistemlere, kullanımlarına ve ilgili uygulamalara aşina olma<br />

2. İlgili disipline özgü doğru dili kullanmayı öğrenme<br />

290<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

3. Belirli bir problem için birden çok çözümün mevcut olduğu bir durumda kullanılabilecek<br />

uygun teknolojik yöntemlere aşina olma,<br />

4. Farklı durumlarda bir problemi çözmek için gerekli ileri uzmanlık bilgi ve becerisini<br />

kullanabilme,<br />

5. Ekipmanları ve kontrol sistemlerini güvenlik talimatlarına ve ergonomi yasalarına<br />

uyarak akılcı yollarla kullanabilme,<br />

6. Teknolojik gelişmeleri, farklı üretim yollarını ve benzer teknik sorunlara uygulanabilecek<br />

farklı teknik çözümleri devamlı takip etmek,<br />

7. Okul ve teşebbüs arasındaki bağlantıları takip edebilme ve oluşturabilme,<br />

8. Duygusal engellere ve önyargılara kapılmadan teknoloji dünyasında yer alabilme<br />

ve eleştirel bir tutum geliştirebilme.<br />

Teknoloji derslerine ayrılan süre haftalık 90 ila 120 dakika arasındadır. Bu<br />

zamanın 2/5’inin işüstünde eğitim ya da yaparak-yaşayarak öğrenmeye ayrılması<br />

amaçlanmaktadır. Teknoloji eğitimi ilkokulda sınıf öğretmenler tarafından yürütülürken,<br />

ortaokulda alan öğretmenleri tarafından yürütülür (Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />

Koleji izleyen ortaöğretimin ikinci kademesi olan lisede öğrenciler 2 yıl boyunca<br />

ya genel ya da teknolojik ve mesleki alanda eğitimlerine devam ederler. <strong>Genel</strong> liseler<br />

Edebi (Fransız dili, felsefe ve modern diller), Ekonomi ve Sosyal (iktisadi ve sosyal<br />

bilimler) ve Fen (matematik, fizik bilimleri ve beşeri doğa bilimleri) diye üç alana<br />

ayrılır. Teknolojik ve mesleki liselerde ise 8 ayrı alanda eğitim verilir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b,<br />

73).<br />

c) Teknoloji öğretmeni yetiştirme<br />

1980’lerin sonu ve 1990’ların başında el işleri ve teknik eğitimden çağdaş teknoloji<br />

eğitimine geçiş aşamasında teknoloji dersleri büyük ölçüde eski teknik öğretmen<br />

kadrosuyla devam ettirilmiş, takip eden yıllarda teknoloji derslerinde daha çok<br />

fen alanından öğretmenler görevlendirilmiştir (de Vries, 1994). Teknoloji öğretim<br />

programlarının hedeflerini layıkıyla gerçekleştirebilmeleri amacıyla öğretmenler hizmetiçi<br />

eğitim programlarına alınmıştır. Bu dönemde uygulanan teknoloji öğretim<br />

programı gereği öğretmenlerin temel görevlerinden birisi her yıl öğrencilerine gruplar<br />

halinde yeni bir teknoloji projesi hazırlatmak olmuştur. 2<strong>00</strong>0’li yıllara gelindiğinde<br />

ileri teknoloji üniversitelerinden mezun teknoloji öğretmenlerinin sayısı artarak<br />

geleneksel öğretmenlerin yerlerini almışlardır (Ginestie, 2<strong>00</strong>5).<br />

Bugün sadece teknoloji branş öğretmenlerinin değil tüm öğretmenlerin teknoloji<br />

konusunda bilgi ve beceri sahibi olmaları belenmektedir. Fransa’da öğretmen<br />

yetiştir<strong>med</strong>en sorumlu yüksek öğretim kurumları olan Öğretmen Yetiştirme<br />

Enstitülerinden (University Teacher Training Institutes) mezun olan her öğretmenin<br />

sahip olması gereken on temel nitelikten bir tanesi de Bilgi ve İletişim teknolojilerine<br />

hakim olmaktır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 155-156).<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 291


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Türkiye’de Teknoloji Eğitimi<br />

Ülkelerin eğitim başarılarının karşılaştırılması amacıyla yapılan uluslararası<br />

TIMSS-R (1999) ve PISA (2<strong>00</strong>3) sınavlarının sonucunda Türkiye’nin başarısının tatmin<br />

edici düzeyde olmadığı görülmüştür (Tatlı, 2<strong>00</strong>7). Bu başarısızlığın nedenlerini inceleme<br />

ve özellikle Fen ve Teknoloji alanındaki eksikliklerin giderilmesi için <strong>Milli</strong><br />

Eğitim Bakanlığı tarafından somut adımlar atılmaya çalışılmış ve hazırlanan yeni eğitim<br />

programı ile ders içeriğinde, öğrenci ve öğretmen rollerinde gerçekleştirilen radikal<br />

değişikliklerle bu eksikliklerin giderilmesi hedeflenmiştir.<br />

İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde ilköğretimin, kendilerine<br />

güvenen, sistemli düşünebilen, girişimci, planlı çalışma alışkanlığına sahip estetik<br />

duyguları ve yaratıcılıkları gelişmiş bireyler yetiştirmenin yanında teknolojiyi etkili<br />

biçimde kullanabilen bireyler yetiştirmeyi amaçladığı belirtilmektedir (MEB, 2<strong>00</strong>3).<br />

2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan yeni İlköğretim programının<br />

tüm sınıflar için geliştirmeyi öngördüğü 8 temel alandan biri Türkçe’yi doğru,<br />

etkili ve güzel kullanma; eleştirel düşünme; yaratıcı düşünme; İletişim kurma; problem<br />

çözme; araştırma-sorgulama ve girişimcilik becerilerinin yanında bilgi teknolojilerini<br />

kullanma becerisidir (Kıroğlu, 2<strong>00</strong>6).<br />

Bu beceriyi öğrencilere kazandırmak için programa eklenen derslerin başında<br />

4-8. sınıflarda haftada 4’der saat sunulan zorunlu Fen ve Teknoloji dersi ile 6-8. sınıflarda<br />

haftada 2’şer saat sunulan zorunlu Teknoloji ve Tasarım dersidir. Ayrıca tüm ilköğretim<br />

öğrencileri için 4-5. sınıflarda haftada 2’şer saat diğer sınıflarda ise haftada<br />

birer saat olmak üzere seçmeli Bilişim Teknolojileri dersi programda mevcuttur<br />

(MEB, 2<strong>00</strong>7).<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı tarafından 2<strong>00</strong>4-2<strong>00</strong>5 öğretim yılının başında ilköğretim<br />

müfredatı değiştirilerek fen bilgisi dersinin adı fen ve teknoloji dersi olmuş, altı il ve<br />

104 pilot okulda uygulanmıştır. 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 öğretim yılında da yeni ilköğretim müfredatı,<br />

resmi olarak bütün okullarda uygulanmaya ve yeni programa göre yazdırılan<br />

ders kitapları okutulmaya başlanmıştır (Dindar ve Yaygın, 2<strong>00</strong>7).<br />

İlköğretim fen ve teknoloji dersi öğretim programına eskisinden farklı olarak;<br />

fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında bilgi, deneyim, ilgi geliştirmelerini sağlayabilme,<br />

öğrenmeyi öğrenmelerini ve bu sayede iş alanlarının değişen mahiyetine<br />

ayak uydurabilmelerini sağlama, bilme ve anlamaya istekli davranma, sorgulama,<br />

doğal çevrelere değer verme, mantığa değer verme, eylemlerin sonuçlarını düşünme<br />

gibi bilimsel değerlere sahip olma, meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerileri<br />

kullanarak ekonomik verimliliklerini artırma gibi yeni amaçlar eklenmiştir<br />

(Demiraslan, 2<strong>00</strong>8).<br />

İlköğretimin 6-8. Sınıflarında haftada 2’şer saat okutulan Teknoloji ve Tasarım<br />

Dersi Öğretim Programı’nın genel hedefleri ise aşağıdaki gibi belirlenmiştir (MEB,<br />

2<strong>00</strong>6): Buna göre öğrencilerin,<br />

1. Merak eden, soru sormaktan çekinmeyen, gözlem ve araştırma yapmaya hevesli<br />

bir kişiliğe sahip olmaları,<br />

2. Çevresindeki olay ve mekânlar arasındaki ilişkiyi kendine has bir bakış açısıyla<br />

değerlendirmeleri,<br />

292<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

3. Karşılaştıkları güçlükleri yenmek için özgün çözümler üretmeleri,<br />

4. Öz güvenini, hayal gücünü ve estetik duygularını geliştirmeleri,<br />

5. Kendisi ve çevresi ile barışık, rekabete ve yeni yaşantılar edinmeye açık olmaları,<br />

6. Bağımsız olarak düşünebilme alışkanlığı edinmeleri,<br />

7. Özgün tasarımlar ortaya çıkarmaları,<br />

8. Aldığı kararları değerlendirmeleri ve sorumluluklarını taşımaları,<br />

9. Gelecek ile ilgili kurgular yapmaları,<br />

10. Teknolojik gelişmeler karşısında kendilerini yenilemeleri,<br />

11. Duygu ve düşüncelerini farklı yollarla ifade etmeleri amaçlanmaktadır.<br />

2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılı itibariyle uygulamadan kaldırılan İlköğretim Seçmeli<br />

Bilgisayar Dersi yerine programa eklenen İlköğretim Seçmeli Bilişim Teknolojileri (1-<br />

8. sınıflar) Dersi öğrencilere temelde aşağıdaki öğrenme alanları kapsamında davranışlar<br />

kazandırmayı amaçlamaktadır:<br />

1. Temel İşlemler ve Kavramlar<br />

2. Bilişim Teknolojileri’nin Kullanımı<br />

3. Bilişim Teknolojileri’nde İleri Uygulamalar<br />

4. Bilişim Teknolojileri’nde Bilimsel Süreç<br />

5. Bilişim Teknolojileri Etiği ve Sosyal Değerler<br />

Ortaöğretim kurumlarında haftada 2 saat okutulmak üzere seçmeli olarak<br />

programa eklenen Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersi öğretimi programda öğrencilere<br />

kazandırılması amaçlanan temel beceriler şöyle sıralanmıştır (MEB, 2<strong>00</strong>5):<br />

1. Bilgiye ayırt edici biçimde ulaşma, araştırma, analiz etme, paylaşma ve yaratıcı<br />

biçimde sunabilme,<br />

2. Farklı toplum ve kültürlerdeki insanların düşünce ve deneyimlerine bilgi ve iletişim<br />

teknolojilerini kullanarak hızlı bir şekilde ulaşabilme,<br />

3. Bireysel kararlar verebilme ve bağımsız düşünebilme,<br />

4. Bilgi ve iletişim teknolojilerini evde, işyerinde, şu anda ve gelecekteki etkinliklerinde<br />

nerede ve ne zaman kullanacaklarını ayırt edebilme.<br />

Programda, dersin öğretim programının uluslararası eşdeğer öğretim programları<br />

ile örtüşecek nitelikte olmasına önem verildiği belirtilse de başta ABD,<br />

İngiltere ve Fransa olmak üzere diğer ülkelerde bu dersin muadilinin zorunlu ders<br />

olarak okutulduğu görülmektedir.<br />

MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü tarafından Temel<br />

Eğitime <strong>Destek</strong> projesi kapsamında 2<strong>00</strong>6 yılında son şekli verilen ve MEB Tebliğler<br />

dergisinde yayınlanan Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlilikleri içersinde yapılandırmacı<br />

eğitim anlayışının gerektirdiği öğretmen nitelikleri 6 ana yeterlik, 31 alt yeterlik<br />

ve 233 performans göstergesi altında tanımlanmıştır (MEB Öğretmen Yetiştirme ve<br />

Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, 2<strong>00</strong>6). Bu yeterlikler arasında öğretmenlerin teknoloji<br />

öğretimiyle ilgili olarak sahip olması gereken niteliklere yer verilmiştir. Bu nitelikler<br />

ilgili metindeki kodlarıyla birlikte aşağıda verilmiştir:<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 293


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Kişisel ve Meslekî Değerler – Meslekî Gelişim<br />

A3.8. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili yasal ve ahlâki sorumlulukları bilir ve bunları öğrencilere<br />

kazandırır.<br />

A5.12.Teknoloji okur-yazarıdır (teknoloji ile ilgili kavram ve uygulamaların bilgi ve becerisine<br />

sahiptir).<br />

A5.13.Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri izler.<br />

A6.2.Meslekî gelişimini desteklemek ve verimliliğini artırmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden<br />

yararlanır.<br />

A6.9. Bilgi ve iletişim teknolojilerinden (on-line dergi, paket yazılımlar, e-posta, v.b) bilgiyi paylaşma<br />

amacıyla yararlanır.<br />

Öğrenciyi Tanıma<br />

B2.3.Bilgi ve iletişim teknolojilerini de kullanarak, farklı deneyimlere, özelliklere ve yeteneklere<br />

sahip öğrencilere uygun öğrenme ortamları hazırlar.<br />

Öğretme ve Öğrenme Süreci<br />

C1.9.Ders plânında bilgi ve iletişim teknolojilerinin nasıl kullanılacağına yer verir.<br />

C2.3. Materyal hazırlamada bilgisayar ve diğer teknolojik araçlardan yararlanır.<br />

C2.9.Teknolojik ortamlardaki (veri tabanları, çevrimiçi kaynaklar vb.) öğretme – öğrenme ile<br />

ilgili kaynaklara ulaşır, bunları doğruluk ve uygunlukları açısından değerlendirir.<br />

C3.8.Teknoloji kaynaklarının etkili kullanımına model olur ve bunları öğretir.<br />

C5.8.Öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını dikkate alarak öğrenci merkezli stratejileri destekleyen teknolojiler<br />

kullanır.<br />

Öğrenmeyi, Gelişimi İzleme ve Değerlendirme<br />

D3.2.Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak verileri analiz eder.<br />

D3.8.Bilgi ve iletişim teknolojilerini de kullanarak değerlendirme sonuçlarını veliler, okul yönetimi<br />

ve diğer eğitimcilerle paylaşır.<br />

Her branştan öğretmen ve öğretmen adaylarının bu yeterliklere sahip olmasının<br />

Bakanlık tarafından beklenmesi oldukça manidardır. Bu becerilere sahip bir<br />

öğretmenin öğrencisine örnek olması ve onları teknolojiyi doğru ve faydalı bir şekilde<br />

kullanmaya teşvik etmesi de oldukça önemlidir.<br />

Sonuç<br />

Teknoloji, bilgi okuryazarlığı ve teknoloji okuryazarlığı gibi kavramların giderek<br />

önem kazandığı günümüzde ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri bilgi ve teknoloji<br />

üretim kapasiteleriyle ölçülmeye başlamıştır. Bilgi ve teknoloji üretebilen kalkınmış<br />

ülkeler eğitim programlarını teknolojiye çabuk adapte olabilen, teknolojiyi verimli<br />

kullanabilen ve yeni teknolojiler üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek<br />

şekilde geliştirmelidir. Bu program geliştirme süreci müfredata teknolojiyle alakalı<br />

dersleri bağımsız olarak eklemekten ibaret olmamalıdır. Eğitim programının genel<br />

hedefleri bu yönde düzenlenerek teknoloji eğitimi bütün derslere yayılmalı ve teknoloji<br />

öğretimi dersleri ile diğer dersler arasında yatay kaynaşıklık ilişkisine dikkat edilmelidir.<br />

294<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

Yapılan incele<strong>med</strong>e ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin eğitim sistemlerinin<br />

genel amaçları içerisine çağdaş bireyin özelliklerinden biri olan teknoloji okuryazarlığını<br />

da eklediği görülmüştür. Ülkemizde de özellikle Uluslararası karşılaştırmalar<br />

sonucu ve teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamak adına teknoloji öğretimiyle<br />

ilgili somut adımların atıldığı görülmüştür. Ancak bu bilincin örneğin ABD’de,<br />

İngiltere’de, Fransa’da 1990’lı yılların aşında somut adıma dönüştürülmesine rağmen<br />

Türkiye’de ancak 2<strong>00</strong>0’li yıllarda teknoloji eğitimine ağırlık verilmeye başlanmıştır.<br />

Teknolojinin gelişim hızı dikkate alındığında 5-10 yıllık bir kaybın göz ardı edilmesi<br />

mümkün gözükmemektedir.<br />

Teknolojinin gerek amaç gerekse araç olarak eğitimin programlarına dahil<br />

edilmesinde başlıca sorumluluk eğitim bakanlıklarının olmakla birlikte, bağımsız<br />

kurumların da bu konuda destek sağladığı görülmektedir. Örneğin ABD’de, çalışmaları<br />

ülke sınırlarını aşan Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (UTEK) 1939’dan beri<br />

eğitim her kademesinde öğrencilerin en iyi standartlarda teknik kapasitelerle donanmasını<br />

sağlamayı ve eğitimcilere de bu yolda gerekli mesleki desteği sağlamayı amaçlamaktadır.<br />

Bu kurum Ulusal Bilim Derneğinin (National Science Foundation) ve<br />

Ulusal Havacılık ve Uzay Vakfı (NASA) de desteğiyle 1994 yılından başlayarak kademeli<br />

olarak teknoloji eğitiminin standartlarını bir program geliştirme süreci çerçevesinde<br />

hazırlamıştır. İngiltere’de ise İngiliz Eğitsel İletişim ve Teknoloji Kurumu olan<br />

Becta ülke genelinde bilgi ve İletişim teknolojilerinin ve e-öğrenme stratejilerinin<br />

okullarda yaygınlaşmasında bakanlığın en önemli yardımcısı olmuştur. Ayrıca özel<br />

sektörün açtıkları Kent teknoloji kolejleri ve Sanat teknolojisi kent kolejleri de teknoloji<br />

ağırlıklı eğitim hizmeti sunmaktadır. Türkiye’de ise bu tür girişimlerin bakanlık<br />

çalışmalarıyla sınırlı kaldığı görülmektedir. Örneğin 2<strong>00</strong>5 yılı Haziran ayında başlatılmış<br />

olan “Bilgisayarlı Eğitime <strong>Destek</strong> Kampanyası” kapsamında iş adamları ve<br />

vatandaşlarımız tarafından okullarımıza 110 bin bilgisayar bağışlanmıştır. Diğer<br />

alımlar MEB bütçesi ve Dünya Bankası kredisiyle sağlanmaktadır. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>5 yılları<br />

arasında 19 bin okulda bilişim teknolojisi sınıfları kurulmuştur. 2<strong>00</strong>2 yılında 164<br />

öğrenciye bir bilgisayar düşerken, 2<strong>00</strong>6’da bu oran 48 öğrenciye bir bilgisayar olacak<br />

şekilde iyileştirilmiştir (Eurybase, 2<strong>00</strong>6). İngiltere’de 2<strong>00</strong>5 itibariyle okulların yüzde<br />

96’sının internete bağlı olduğu ve ilkokullarda her bilgisayara 11 öğrencinin, lisede 1<br />

bilgisayara 7 öğrencinin düştüğünü gerçeğini (Sular, 2<strong>00</strong>5) hatırlatırsak Türkiye’nin<br />

kat etmesi gereken yolla ilgili bir fikir edinebiliriz.<br />

İncelenen ülkelerin hepsinde Teknoloji, Tasarım ve Teknoloji, Bilgi ve İletişim<br />

Teknolojisi (ICT), Deneysel Fen ve Teknoloji, Fen ve Teknoloji gibi çeşitli isimlerle<br />

zorunlu ve seçmeli teknoloji derslerin haftada 1-4 saat arayla verildiği görülmektedir.<br />

Bu açıdan özellikle Fransa ve Türkiye’de teknoloji eğitiminin ilköğretim Fen dersi<br />

öğretimi programıyla kaynaştırıldığı görülmektedir. Uygulamada mümkün olduğunca<br />

Matematik dersiyle bağlantı kurulması ve öğrenci merkezli, yapılandırmacı,<br />

deneysel bir yaklaşımı temele alması beklenen Fransa’daki Deneysel Fen ve Teknoloji<br />

dersinin Türkiye’deki muadili olan Fen ve Teknoloji dersi benzer amaçları gütmesine<br />

rağmen istenen başarıyı gösterebilmiş değildir. Dindar ve Yaygın (2<strong>00</strong>7) tarafından<br />

fen ve teknoloji dersi öğretmenleri üzerinde yapılan bir araştırmada öğretmenler yeni<br />

bir yapılanmaya gidilen eğitim sisteminin ve oluşturulan müfredatın, program kitabında<br />

da sözü edilen fen-teknoloji toplum yaklaşımını yeterince barındırmadığını<br />

belirtmişlerdir. Yine bu çalışmada fen ve teknoloji dersinin öğrencileri bilimsel açıdan<br />

fen ve teknoloji okuryazarı bireyler haline getirme amacının yeterince sağlanamadığı<br />

vurgulanmaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 295


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

Öğretmen yetiştirme açısından bakıldığında örneğin İngiltere’de branşa bakılmadan<br />

tüm öğretmenlerden Bilgi ve İletişim Teknolojisi becerilerine sahip olmaları<br />

istenmekte, ABD’de teknoloji öğretimi programı dahilinde öğretmen nitelikleriyle ilgili<br />

standartlar ayrıntılı olarak vurgulanmaktadır. Fransa’da ise ilkokulda teknoloji derslerini<br />

yürüten sınıf öğretmenlerine ve tüm diğer aday öğretmenlere gerekli bilgi ve<br />

beceriler üniversitede kazandırılmaktadır. Türkiye’de öğretmen yetiştir<strong>med</strong>e teknoloji<br />

okuryazarlık becerilerinin önemi doğrultusunda eğitim fakültelerinin programlarına<br />

zorunlu bilgisayar dersleri eklenmiş, öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı derslerinde<br />

öğrencilere ilgili bilgi, tutum ve becerilerinin kazandırılması planlanmıştır.<br />

Ayrıca bilgisayarla ilgili branş derslerini verecek olan öğretmenleri yetiştirmek amacıyla<br />

Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümleri kurulmuştur. Diğer yandan<br />

2<strong>00</strong>6 yılı itibariyle Bakanlık tüm öğretmenlerin sahip olması gereken Öğretmenlik<br />

Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlilik ölçütlerini yayınlamış ve bu yeterlikler arasında teknoloji<br />

okuryazarlığına da vurguda bulunulmuştur. Yapılan çalışmalara bakıldığında bunun<br />

acil bir ihtiyaç olduğu görülmektedir. Örneğin Fen ve Teknoloji dersi öğretmenlerinin<br />

teknoloji okuryazarlık düzeyleriyle ilgili çalışmaların sonuçları öğretmenlerin dersin<br />

teknolojiyle ilgili kısmında yetersiz kaldıklarını göstermektedir. Karamustafaoğlu<br />

(2<strong>00</strong>6) çalışmasında öğretmenlerin VCD-DVD ve bilgisayar kullanımının düzeylerinin<br />

düşük olduğunu bildirmiştir. Demiraslan ve Koçak Usluel (2<strong>00</strong>5) ise öğretmenlerin<br />

çoğunluğunun bilgisayar kullanabilmesine karşın bilgi ve iletişim teknolojilerinin<br />

öğrenme öğretme sürecine entegrasyonuyla ilgili herhangi bir etkinlikte bulunmadıklarını<br />

ve alışageldikleri yöntemleri kullanmayı tercih ettiklerini bildirmiştir.<br />

Öneriler<br />

Yapılan karşılaştırmalar ve değerlendirmeler sonucunda ülkemizde teknoloji<br />

eğitimi bağlamında şu önerilere yer verilebilir:<br />

1. Teknoloji eğitimi kapsamında yapılan harcamalar öncelikle bilgisayar, internet vb.<br />

teknolojilere yoğunlaştırılırsa ve program boyutu ihmal edilirse (bu donanım nasıl<br />

ve ne zaman kullanılacak; bunları kullanacak öğretmenler yeterli bilgi beceriye<br />

sahip mi) teknoloji verimli kullanılamayacağı için eğitimde ekonomiklik ilkesi ihlal<br />

edilmiş olacaktır. Dolayısıyla öncelikle okullarda öğrenci başına kaç bilgisayar düştüğü<br />

değil, öğrenci başına kaç teknoloji okuryazarı öğretmen düştüğü ve programın<br />

teknoloji öğretimine uygun hale getirilip getiril<strong>med</strong>iği önemli olmalıdır.<br />

2. Teknoloji öğretimi de teknoloji gibi hızla gelişen bir alan olduğu için gelişmiş<br />

ülkelerin programları ve program değerlendirme alışmaları sürekli takip edilmeli<br />

ve karşılaştırmalar yapılmalıdır.<br />

3. Teknoloji eğitimi münferit dersler halinde programa dahil edilmemeli yatay kaynaşıklık<br />

sağlayacak şekilde tüm programa yayılmalıdır. Bu amaçla öğretmenlerin<br />

Bakanlıkça yayınlanan Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterliliklerine sahip olma<br />

düzeyleri gerek öğretmen alımlarında gerekse hizmet süresince yapılacak sınavlarla<br />

denetlenmelidir.<br />

4. ABD’de olduğu gibi program geliştirme anlayışı çerçevesinde teknoloji eğitimine<br />

yönelik genel standartlar belirlenmelidir. Bu standartlar incelenerek ülke gereksinimleri<br />

ve özellikleri doğrultusunda yeniden uyarlanmalıdır.<br />

5. Ülkemizde teknoloji eğitiminin daha bilimsel ve güncel yürütülmesi amacıyla<br />

teknoloji konusunda söz sahibi olan TÜBİTAK, <strong>Milli</strong> Savunma Bakanlığı vb. gibi<br />

kurum/kuruluşlarımızla daha yakın bir koordinasyon ve işbirliği sağlanması<br />

gereklidir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3).<br />

296<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

Kaynakça<br />

ALKAN, Cevat (1998) Eğitim Teknolojisi. Anı Yayıncılık, Ankara.<br />

Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür <strong>Genel</strong> Müdürlüğü (2<strong>00</strong>1). Information and<br />

Communication Technology in European Education Systems. Eurydice\<br />

Belçika. http://www.mszs.si/eurydice/pub/eurydice/ICT.pdf/<br />

CAJAS, Fernando (2<strong>00</strong>0) “Technology education research: Potential directions”. Journal of<br />

Technology Education, 12(1), ss. 75-85.<br />

CARTY, Anthony ve PHELAN, Pat (2<strong>00</strong>6) “The Nature and Provision of Technology Education in<br />

Ireland”. Journal of Technology Education. 18(1), ss.7-26.<br />

De Vries, Marc, J. (1994) “Technology Education in Western Europe”. Layton, D. (Editör),<br />

Innovations in Science and Technology Education, Vol. V. Paris: UNESCO.<br />

http://www.iteawww.org/PATT10/Barak.pdf<br />

DEMİRASLAN, Yasemin ve KOÇAK USLUEL, Yasemin (2<strong>00</strong>5). “Bilgi ve İletişim<br />

Teknolojilerinin Öğrenme Öğretme Sürecine Entegrasyonunda Öğretmenlerin Durumu”.<br />

The Turkish Online Journal of Educational Technology, ISSN: 1303-6521 4(3).<br />

http://www.tojet.net/articles/4315.htm<br />

DEMİRASLAN, Yasemin (2<strong>00</strong>8). “Investigating the Propriety of a Science and Technology Curriculum<br />

in Turkey”. Annual Meeting of the American Educational Research Association, New<br />

York.<br />

DEMİREL, Özcan (1993). Eğitim terimleri sözlüğü. Usem Yayınları, Ankara.<br />

DİNDAR, Halil ve YANGIN, Selami (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programına<br />

Geçiş Sürecinde Öğretmenlerin Bakış Açılarının değerlendirilmesi”, Kastamonu Eğitim<br />

Dergisi, 15(1), ss. 185-198.<br />

DUGGER, William (2<strong>00</strong>5). “Twenty Years of Educational Standards for Technology Education in the<br />

United States”. 2<strong>00</strong>5 PATT Konferansı. http://www.iteaconnect.org/Conference/<br />

PATT/PATT15/Dugger.pdf.<br />

Eurybase (2<strong>00</strong>6). Türk eğitim Sisteminin Örgütlenmesi 2<strong>00</strong>6/07. The Information<br />

Database on Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />

Eurybase (2<strong>00</strong>7a). The Education System in England, Wales, Northern Ireland 2<strong>00</strong>6/07. The<br />

Information Database on Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />

Eurybase (2<strong>00</strong>7b). The Education System in France 2<strong>00</strong>6/07. The Information Database on<br />

Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />

GINESTIE, Jacques (2<strong>00</strong>5) “Analysing technology education through the curricular evolution and the<br />

investigation themes”, International Conference PATT 15th, 18-22 Nisan, Haarlem,<br />

Hollanda. http://www.iteaconnect.org/Conference/PATT/PATT15/Ginestie.pdf<br />

Human Development Report (2<strong>00</strong>7). Fighting climate change: Human Solidarity in a<br />

Divided World 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı. New York.<br />

KARAAĞAÇLI, Mustafa ve MAHİROĞLU, Ahmet (2<strong>00</strong>5). “Yapılandırmacı Öğretim<br />

Açısından Teknoloji Eğitiminin Değerlendirilmesi”, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı: 16, s.47-63.<br />

KARAMUSTAFAOĞLU, Orhan (2<strong>00</strong>6). “Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Öğretim Materyallerini<br />

Kullanma Düzeyleri: Amasya İli Örneği” AÜ. Bayburt Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(1), ss.<br />

90-101.<br />

KIROĞLU, Kasım (2<strong>00</strong>6). Yeni ilköğretim Programları 1-5. Sınıflar. PegemA Yayıncılık, Ankara.<br />

LEWIS, Theodore (1999). “Research in technology education-Some areas of need”. Journal of<br />

Technology Education, 10(2), ss. 41-56.<br />

LEWIS, Theodore (2<strong>00</strong>0). “Technology Education and Developing Countries”. International Journal<br />

of Technology and Design Education, 10, ss. 163–179.<br />

LOVELAND, Thomas (2<strong>00</strong>4) “Technology Education Standards Implementation in Florida”. Journal<br />

of Technology Education, 16(1), ss. 40- 54.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 297


Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />

MEB (2<strong>00</strong>3) İlköğretim Kurumları Yönetmeliği. 27/08/2<strong>00</strong>3 tarihli 25212 sayılı Resmi Gazete.<br />

MEB (2<strong>00</strong>5). Orta Öğretim Kurumları Bilgi ve İletişim Teknolojisi Dersi Öğretim Programı.<br />

Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara.<br />

MEB (2<strong>00</strong>6). İlköğretim Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7 ve 8.<br />

Sınıflar). Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara.<br />

MEB (2<strong>00</strong>7). İlköğretim Okulları Haftalık Ders Çizelgesi (Son hali)-07/06/2<strong>00</strong>7.<br />

http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.phpname=Downloads&d_op=viewdo<br />

wnload&cid=72<br />

MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü (2<strong>00</strong>6). “Temel Eğitime <strong>Destek</strong> Projesi<br />

“Öğretmen Eğitimi Bileşeni”: Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlikleri”. Tebliğler Dergisi<br />

Cilt:69, Sayı: 2590.<br />

NEWBERRY, Pamela B. (2<strong>00</strong>1) “Technology Education in the U.S.: A Status Report”. The<br />

Technology Teacher, September, ss. 1-16.<br />

PANNAPECKER, John (2<strong>00</strong>4). “Technology education and history: Who’s driving (Editorial).”<br />

Journal of Technology Education. 16(1), ss. 72-83<br />

POLAT, Çoşkun (2<strong>00</strong>6). “Bilgi Çağında Üniversite Eğitimi İçin Bir Açılım: Bilgi Okuryazarlıgı Ögretimi”<br />

A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 30, ss. 249-266.<br />

RASINEN, Aki (2<strong>00</strong>3) “An Analysis of the Technology Education Curriculum of Six Countries.”<br />

Journal of Technology Education, 15(1), ss. 31-47<br />

SADE, David ve COLL, Richard (2<strong>00</strong>3). “Technology and Technology Education: Views of Some<br />

Solomon Island Primary Teachers And Curriculum Development Officers.” International<br />

Journal of Science and Mathematics Education, Sayı: 1, ss. 87–114.<br />

SULAR, Mehmet Kasım (2<strong>00</strong>5). Web Tabanlı Pedagojik Formasyon Eğitimi ve Örnek Sanal<br />

Ders Tasarımı ve Yönetimi (Gaziantep Üniversitesi Örneği), Gaziantep Üniversitesi<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep.<br />

ŞENEL, Ahmet ve GENÇOĞLU, Serhat (2<strong>00</strong>3) “Küreselleşen Dünyada Teknoloji Eğitimi”. G.Ü.<br />

Endüstriyel Sanatlar Eğt. Fak. Derg., Yıl 11, Sayı 12, ss.45-65<br />

TATLI, Ercan (2<strong>00</strong>7). Sınıf Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersinde<br />

Yapılandırmacı Öğretmen Rollerini Yerine Getirme Düzeyleri (Aday Öğretmenlerin<br />

Görüşlerine Dayalı Bir Değerlendirme), S.Demirel Üniversitesi Fen Bilgisi Eğitimi,<br />

(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Burdur.<br />

Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (1996). Technology for all Americans: A Rationale and<br />

Structure for the Study of Technology. Reston, VA: Author.<br />

http://www.iteaconnect.org/Publications/publications.htm<br />

Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>0). Standards for Technological Literacy: Content<br />

for the Study of Technology. Reston, VA: Author, http://www.iteaconnect.org/<br />

Publications/publications.htm<br />

Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>3). Advancing Excellence in Technological<br />

Literacy: Student Assessment, Professional Development, and Program Standards.<br />

Reston, VA:Author, http://www.iteaconnect.org/Publications/publications.htm<br />

Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>6) Technology Literacy for All: A Rationale and<br />

Structure for the Study of Technology. http://www.iteaconnect.org/Publications/<br />

publications.htm<br />

UNESCO (2<strong>00</strong>8) ICT Competency Standards for Teachers, Competency Standards Modules.<br />

UK: UNESCO, http://cst.unesco-ci.org/sites/projects/cst/The%20Standards/ICT-<br />

CST-Competency%20Standards%20Modules.pdf<br />

WALMSLEY, Brad (2<strong>00</strong>3). “Partnership-Centered Learning: The Case For Pedagogic Balance in<br />

Technology Education”. Journal of Technology Education 14(2), ss. 56-69.<br />

WILSON, Valerie ve HARRIS, Marlene (2<strong>00</strong>4). “Creating Change A Review of the Impact of Design<br />

and Technology in Schools in England”. Journal of Technology Education, 15(2), ss. 46-65.<br />

298<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />

TECHNOLOGY EDUCATION IN SOME DEVELOPED<br />

COUNTRIES AND IMPLICATIONS FOR TURKEY<br />

S. Nihat ŞAD*<br />

Sabahattin ARIBAŞ**<br />

Abst ract<br />

In an era in which technology develops at a great pace and affects every<br />

aspects of our life, it is reasonable to assume an association between technology<br />

and growth. Therefore, the terms technology literacy and teaching technology<br />

have gradually gained importance. Developed nations have developed their<br />

curricula with the goal to raise individuals who can easily adapt to fast developing<br />

technology, use it efficiently, and generate new technologies. This paper<br />

intends to determine the place of technology education in developed countries<br />

like USA, England and France to compare them with the present situation in<br />

Turkey. The comparison revealed that the above cited nations have developed<br />

awareness towards technology education and developed their curricula accordingly.<br />

Turkey, however, has been rather late to raise similar awareness and<br />

unlikely deprived of the supports from civil institutions and organizations.<br />

Moreover differences were observed in achieving horizontal integration.<br />

Key Words: Technology literacy, teaching technology, England, France,<br />

USA, Turkey<br />

* Instructor; İnönü University, Faculty of Education, Malatya<br />

** Prof.Dr.; İnönü University, Faculty of Education, Malatya<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 299


İLKÖĞRETİM SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMEN<br />

ADAYLARININ LAİKLİK KAVRAMININ<br />

ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ<br />

Kadir ULUSOY*<br />

Özet<br />

Bu çalışma 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılında Adıyaman Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim dalında 3 ve 4. sınıflardan<br />

71 öğretmen adayının kavram öğretimi ve “laiklik” kavramını nasıl öğretebilecekleri<br />

konusunda düşünceleri ve görüşlerini almak için yapıldı. Öğretmen<br />

adaylarına açık uçlu sorular soruldu, öğrenciler sorular ile ilgili görüş ve önerilerini<br />

yazdılar. Yazılan görüş ve öneriler frekanslara ayrıldı, birbirine yakın ifadeler<br />

aynı frekansta yer aldı. Araştırmada elde edilen bazı sonuçlar şunlardır:<br />

Bu çalışmaya katılan öğretmen adayları kavram öğretimi ile ilgili olarak; kavramların<br />

konu ile ilişkilendirilerek işlenmesini, kavramları işlerken farklı yöntem<br />

ve tekniklerden yararlanılmasını, bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta,<br />

basitten karmaşığa, özelden genele gidecek şekilde öğretilmesini ve kavram<br />

haritalarından yararlanılmasını istemektedir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />

en fazla drama yöntemini kullanarak öğretmek istediklerini belirtmişlerdir.<br />

Daha sonra görsel materyaller kullanma, kavram haritası oluşturma ve laiklikle,<br />

dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlama isteğinde<br />

olduklarını belirtmişlerdir. Bu çalışma öğretmen adaylarının kavram<br />

öğretimi ve “laiklik” kavramının öğretimi ile ilgili görüşleri öğrenmek bakımından<br />

önemlidir.<br />

Anahtar Sözcükler: Laiklik, kavram, sosyal bilgiler, öğretmen adayları<br />

Gi riş<br />

Ülkemizde genelde laikliğin ne olup, ne olmadığı üzerinde tartışmalar sürüp<br />

gitmektedir. Laikliğin ne olup olmadığının önemi kadar, insanların ne anlayıp anlamadığı<br />

ve okullarımızda nasıl öğretildiği de önemlidir. Çünkü okullarda laiklik tam<br />

anlamıyla öğretilmiş olsaydı, bugün laikliğin ne olup olmadığı hala tartışılıyor<br />

olmazdı. Ülkemizde eğitim programları alanında yapılan revizyondan sonra 2<strong>00</strong>5<br />

sosyal bilgiler programında 5. sınıf Atatürkçülük konuları içinde yer alan laiklik kavramının<br />

giriş düzeyinde verilmesi belirtilmiştir. Bu kavram daha sonraki yıllarda<br />

İlköğretim 8. sınıfta Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinde<br />

pekiştirme düzeyinde verilecektir. 2<strong>00</strong>5 programında kavram öğretimi ile ilgili bölümü<br />

hazırlayan Candan (2<strong>00</strong>5), kavram öğretiminde; grafik materyaller, anlam<br />

çözümleme tabloları, kavram ağları ve kavram haritalarının kullanılabileceğini belirtmiştir.<br />

Bu açıdan, öğretmenliğe başladıklarında programda belirtilen çalışmaları<br />

* Yrd. Doç. Dr.; Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ABD.<br />

Öğretim Üyesi<br />

3<strong>00</strong><br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

okullarda uygulayacak olan ve gelecekte laiklik konusunu öğrencilere anlatacak olan<br />

sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kavram ve laiklik kavramının öğretimi ile ilgili<br />

görüşleri oldukça önemlidir.<br />

Bu görüşlere geç<strong>med</strong>en önce laiklik ile ilgili düşüncelere yer vermekte fayda<br />

vardır. Türkiye Cumhuriyeti, tarih boyunca <strong>med</strong>eniyet beşiği olarak bilinen coğrafyanın<br />

yeni sahibiydi. Kuruluşundan itibaren modernleşmeyi sadece sözde değil,<br />

özde prensip edinen bu yeni devlet; çağdaşlaşmayı özümsemiş, demokratik, hukuk<br />

ilkelerini özümseyen “laik” bireyler yetiştirmeyi hedef edinmiştir. Bu hedefleri gerçekleştirmek<br />

için ilkeler benimsenmiş ve inkılâplar yapılmıştır. Yapılan inkılâpların<br />

başarılı olabilmesi için inkılâpların vatandaşlara benimsetilmesi gerekiyordu.<br />

Nitekim Atatürk de çok iyi biliyordu ki; kendi içine kapanmış, çağın yeniliklerinden<br />

ve uygarlığından uzaklaşmış bir Türkiye, çağdaş dünya ölçüleri içinde evrensel bir<br />

nitelik kazanamayacaktır. Atatürk’e göre; “Doğunun uygarlık anlayışı, maddi ve<br />

manevi dünya olaylarını din görüşü ile değerlendiriyordu. Bu uygarlık kavramı yaşadıkça,<br />

kalkınma ve refah sağlanamazdı” (Çomak:2<strong>00</strong>3). Bunun için ne yapmak gerekiyordu<br />

Bu sorunun cevabı, Atatürkçü düşünce sistemi içinde önemli bir yer tutan<br />

“laiklik” kavramının anlaşılıp uygulanması gerekliydi. Atatürk ilkelerinden biri ve<br />

Türkiye Cumhuriyetinin temeli olan “Laiklik” nedir<br />

Laiklik, Atatürkçü düşünce sisteminin özünü oluşturan akılcı ve bilimci tutumun<br />

ayrılmaz bir parçası, aynı zamanda Türk inkılâbının temel hedefi olan çağdaşlaşmanın<br />

vazgeçilmez şartıdır. Laiklik olmadan ne akılcı yaklaşımın varlığından söz<br />

edilebilir, ne de çağdaşlaşma hedefine ulaşılması mümkün olabilir. Ülkemizde din ve<br />

devlet işlerinin birbirinden ayrılmasındaki amaç Genç (1995)’in de belirttiği gibi;<br />

“dinin kişinin vicdan alanına ilişkin olduğunu, inanç ve ibadet konularını kapsadığını<br />

dünya işlerinin ise dünyevi iktidarlar tarafından din kurallarına göre değil, toplumun<br />

değişen ihtiyaçlarından kaynaklanan akılcı kurallara göre yürütüleceğini kabul<br />

etmektedir.” İşte Atatürkçü düşünce sistemindeki laiklik anlayışının Türkiye’de gerçekleştirmek<br />

istediği de budur.<br />

Laiklik, kısaca, devletin yani; siyasi-hukuki örgütün bir unsurunu oluşturan<br />

egemenliğin kaynağının veya devletin hukukunun kaynağının beşeri irade olması<br />

olarak tanımlanmaktadır. Laiklik düşüncesinde, toplum, salt “akli” bir veri olarak<br />

algılanmaktadır. Bunun zorunlu sonucu ise kanun önünde eşitliktir. Kanun önünde<br />

eşitlik, din ve vicdan hürriyetini zorunlu kılmıştır. Kuşkusuz, “laik” hukuk düzenlerinde,<br />

herkes, “dinini yaşamakta” serbesttir. Ancak, bu serbestlik, ister kanun, ister<br />

örf ve adet biçiminde ortaya çıkmış olsun, hukukun kaynağının “beşeri irade” olması<br />

esasıyla sınırlıdır. Laiklik, beşeri düşüncede, bilimde meydana gelen değişimin<br />

zorunlu bir sonucudur (Hafızoğlu:1996). Laiklik kavramına, ‘politik düzenlemelerde<br />

dinin herhangi bir belirleyiciliğinin olmaması’ şeklinde daha net bir tanım getirmek de<br />

mümkündür (Kaya: 2<strong>00</strong>7). Turan, Safran vd (2<strong>00</strong>3)’ne göre, “laik” olmak; dünya işlerini<br />

din işlerinden, dini otoriteden ayrı olarak ele almak anlamına gelmektedir.<br />

Laiklik ise; sosyal hayatta din kurallarına tabi olmayan hukuk anlayışını ifade eder.<br />

Başgil (1991)’e göre; laiklik; din ile devlet işlerinin ayrılması ve devletin vicdan işlerinin<br />

gerçekleşmesine tarafsız kalmasıdır. Başka bir deyişle; devletin, Allah ile kul arasından<br />

çekilmesi ve dinin de devlet işlerine karışmaması, yani akıl ile imanın yetki<br />

alanlarının birbirinden ayrılmasıdır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 301


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

Laiklik gibi anlaşılması ve anlatılması tartışmalar yaratan birçok kavram sosyal<br />

bilgiler dersindeki tarih konularında ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve<br />

Atatürkçülük derslerinde mevcuttur. Bundan dolayı bu derslerde kavram öğretimi<br />

oldukça önem arz etmektedir. Çünkü kavramlar belli bir konuda birçok bilgiyi<br />

düzenleyen ve birleştiren unsurlardır. Eğitim, çoğu zaman, kavramların öğretilmesiyle<br />

ilgilidir (MEB: 2<strong>00</strong>5). Temel kavramlar anlaşılmadıkça konu ilgili ileri düzeydeki<br />

diğer kavramların anlaşılamayacağı bilinmektedir (Çepni,S.ve Diğ. 2<strong>00</strong>0). Bu<br />

bakımdan laiklik kavramının ne olduğu anlaşılmadan laiklikle ilgili yapılacak konuşmalarda<br />

yanılgılar ve yanlışlıklar olacaktır. Sosyal bilgiler öğretiminde, kavramların<br />

öğrenilmesini, öğretimin odak noktası olarak belirlemenin birçok faydası vardır:<br />

“Kavramların öğrenilmesi öğrencilerin akademik başarıları üzerinde olumlu etki sağlar.<br />

Öğrenme ve hatırlamayı basitleştir. İletişimi kolaylaştırır. Öğretimi kişiselleştirir.<br />

Gerçek ile yanlış algılamayı ayırt etmeye ve karmaşık anlamaya yardımcı olur.<br />

Problem çözme ve akıl yürütme becerisini geliştirir” (Doğanay: 2<strong>00</strong>3a).<br />

Sosyal bilgilerin en önemli parçalarından olan tarih öğretimi aracılığıyla, çağımız<br />

insanının ihtiyaç duyduğu önemli nitelik ve beceriler öğrencilere kazandırılabilir.<br />

Bu ders aracılığıyla öğrencilere duyuşsal niteliklerin kazandırılmasının yanında,<br />

sosyal beceriler, geçmişle bugünü mukayese edebilme, değişim ve sürekliliği algılayabilme,<br />

kanıtları değerlendirebilme, eleştirel ve analitik düşünebilme gibi pek çok<br />

özelliğin kazandırılması mümkündür (Demircioğlu; 2<strong>00</strong>7). Özellikle ilköğretim aşamasında<br />

öğrencilere öğretilecek tarih bilgileri öğrencilerin günlük hayatta kullanabileceği<br />

ve kolaylıkla algılayabileceği tarzda olmalıdır. Yaylacı (2<strong>00</strong>7)’nın da belirttiği<br />

gibi; ilköğretimden itibaren, çocuk kendisi ve dünya ile ilgili fikir ve algılarını oluşturmaya<br />

başlar, bu bakımdan bu dönem oldukça hassastır.<br />

Laiklik kavramının öğretilmesinde ve öğrenilmesindeki en önemli hususlardan<br />

biride kavram yanılgısıdır. Çünkü laiklik kavramının ne olduğu bilin<strong>med</strong>en<br />

yapılacak açıklamalarda mutlaka yanlış bilgiler yer almaktadır. Bu yanlış anlamaların<br />

ve yanılgıların önlenmesi oldukça önemlidir. Çünkü öğrenciler, genellikle sahip<br />

oldukları bu kavram yanılgılarını değiştirme konusunda çok tutucudurlar ve değişikliğe<br />

direnç gösterirler (Benson, Wittrock and Baur, 1993; Fellows, 1994; Schmidt,<br />

1997, Koray, Özdemir ve Tatar, 2<strong>00</strong>5). Bu direnci yıkmak konusunda sosyal bilgiler<br />

öğretmenlerine önemli görevler düşmektedir. Kavram yanılgısını düzeltmek ve yanlış<br />

anlamayı gidermek için öğrencinin geçmişte laiklikle ilgili neler bildiğini, laiklik<br />

kavramına karşı tutumunu öğretmenin bilmesinde fayda vardır. Bu sayede öğrencinin<br />

laiklik kavramı ile ilgili edindiği kavram yanılgısı giderilebilir. Koray, Özdemir ve<br />

Tatar (2<strong>00</strong>5)’ın da belirttiği gibi örgün eğitim sürecinde de kavram yanılgılarının oluşması<br />

söz konusudur. Bazı bilgilerin hatalı olarak öğretilmesi ile kavram yanılgıları<br />

ortaya çıkabilir. Ayrıca öğrencilerin, yeni öğrenme durumlarında kendi ön bilgilerini<br />

kullanmalarında yetersizlik yaşadıkları, öğrenme süresince zihinlerinde kavramsal<br />

değişimi sağlamada başarısızlığa uğradıkları ve kavramları öğrenirken belirli durumlarda<br />

anlam bütünlüğü kuramadıkları durumlarda da kavram yanılgıları oluşabilir.<br />

Laiklik kavramının öğrenilmeye başlandığı ilköğretim döneminde bu kavramla<br />

ilgili iyi bir alt yapı oluşturulması son derece mühimdir. Çünkü laiklik kavramı<br />

anlaşılır şekilde öğretile<strong>med</strong>iği ve kavratılamadığı sürece ilerleyen yıllarda da<br />

laiklikle ilgili tartışmalar hiçbir ilerleme göster<strong>med</strong>en sürüp gidecektir. Bu nedenle<br />

özellikle eğitim öğretim kademesinin temelini teşkil eden ilköğretimde laiklik kav-<br />

302<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

ramının öğrencilerin anlayabileceği şekilde işlenmesi, ilerleyen yıllarda bu kavramı<br />

daha iyi anlamalarına yardım edeceğinden dolayı sosyal bilgiler öğretmenlerinin<br />

laiklik kavramını işleyişleri oldukça önemlidir. Bu sebeple sosyal bilgiler öğretmenlerinin<br />

laikliğin öğretimi ile ilgili görüş ve düşünceleri oldukça önem arz<br />

etmektedir.<br />

Amaç: Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının laiklik kavramının öğretimine<br />

yönelik görüşlerini ve önerileri almaktır. Gelecekte laiklik kavramını öğretecek olan<br />

sosyal bilgiler öğretmen adaylarının laiklik kavramının nasıl öğretilmesi gerektiği<br />

konusundaki düşüncelerinin oldukça önemli olduğunu düşünülerek bu çalışma<br />

yapılmıştır. Laiklik kavramını öğretecek olan öğretmen adayları; kavram öğretimi ve<br />

laiklik kavramının öğretimi ile ilgili neler düşünüyorlar Sorusuna cevap aranacak ve<br />

laiklik kavramını nasıl işlemeyi düşündükleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu amaçla<br />

öğretmen adaylarına aşağıdaki açık uçlu sorular yöneltilmiştir;<br />

√ “Laiklik” kavramından ne anladığınızı yazınız.<br />

√ Kavram öğretimini gerçekleştirmek için neler yaparsınız<br />

√ “Laiklik” kavramını işlerken nasıl bir uygulama yapmayı düşünüyorsunuz<br />

Metot: Araştırma “Sosyal Bilgiler” öğretmen adaylarının laiklik kavramının<br />

öğretimiyle ilgili görüşlerini ortaya koymak olduğundan betimsel bir çalışmadır.<br />

Araştırmanın evrenini Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde bulunan 44 “Sosyal<br />

Bilgiler Öğretmenliği” anabilim dalında öğrenim gören 3 ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır.<br />

Ancak bu sayıda bir öğrenci kitlesine ulaşmanın zorlukları sebebiyle,<br />

evrenden örneklem seçilmiştir. Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi “Sosyal<br />

Bilgiler Öğretmenliği” anabilim dalında 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında 3 ve 4.<br />

sınıflarda öğrenim gören 71 öğretmen adayı, araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır.<br />

Araştırma verilerinin toplanması amacıyla 3 açık uçlu soru, öğretmen adaylarına<br />

yazılı olarak verilmiştir. Herhangi bir zaman sınırlandırması olmadan sorulara<br />

cevap vermeleri istenmiştir. Öğretmen adaylarının verdikleri cevaplar içerisinde birbirine<br />

yakın olan görüşler, aynı kategori içerisinde değerlendirilmiş ve toplanan verilerin<br />

frekansı alınarak anlamlaştırılmıştır.<br />

Bulgular: Bu bölümde, ilerleyen yıllarda laiklik kavramını öğretecek olan sosyal<br />

bilgiler öğretmen adaylarının kavramların ve laiklik kavramının nasıl öğretilmesi<br />

gerektiği konusundaki düşünce ve görüşlerinin frekans dağılımlarına yer verilmektedir.<br />

“Çizelgelerde öğretmen adaylarının verdikleri cevaplardan bir birine yakın olan<br />

görüşler aynı frekansta toplanmıştır.”<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 303


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

Çizelge 1: Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramından Ne Anladıkları İle<br />

İlgili İfadeleri:<br />

Frekanslar<br />

Laiklik düşüncelerimizi, inancımızı serbestçe ve başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en<br />

yaşayabilmemizdir. 45<br />

Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. 41<br />

Laikliği benimseyenler herkese saygılı olur. 40<br />

Laiklik her görüşe saygı gösterir. 40<br />

Laiklik birçok görüşün bir arada olmasıdır. 34<br />

Laiklik uygulaması zor bir kavramdır. 26<br />

Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor. 18<br />

Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa olsun, bizi yasalara göre yönetmek<br />

zorundadır. 13<br />

Laiklik soyut bir kavramdır, anlatımı belki kolay ama öğrencilerin anlaması<br />

oldukça zor oluyor. 9<br />

Laikliği anlatabilmek için, önce laikliğin ne olduğu tam olarak bilmek gereklidir. 7<br />

Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak gerekir. 4<br />

√<br />

√<br />

1.Çizelgeye göre öğretmen adayları laiklik kavramından ne anladıkları ile<br />

ilgili en çok katılımı % 63.3’lük bir oranla “düşüncelerimizi, inancımızı serbestçe<br />

ve başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en yaşayabilme” şeklinde belirtmiştir.<br />

İkinci olarak % 57.7’lik oranla “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması”<br />

şeklinde algıladıklarını ifade etmişlerdir. Bu ifade, ilköğretimden itibaren<br />

kullanılan kitabi ve teknik bir ifadedir, üniversite öğrencilerinin de bu<br />

şekilde anlamaları oldukça normaldir.<br />

√ Laikliği benimseyenlerin herkese saygılı olacağını ve laikliğin her görüşe<br />

saygı gösterdiğini belirtenlerin görüşleri % 56.3’tür.<br />

√ Laiklik uygulanması zor bir kavramdır, şeklinde görüş bildirenler de %<br />

36.6’lık bir oran sahiptir. Yaklaşık öğretmen adaylarının üçte biri laikliğin<br />

uygulanmasının zor olduğunu belirtmiştir.<br />

√ Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor diyenlerin oranı % 25.3’tür.<br />

√<br />

√<br />

Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa olsun, bizi yasalara göre yönetmek<br />

zorundadır, diyen öğretmen adaylarının görüşleri % 18.3’lük bir<br />

orana sahiptir<br />

Laikliği anlatabilmek için önce laikliğin ne olduğunu tam olarak bilmek<br />

gereklidir, diyenlerin oranı % 9.8’dir.<br />

√ Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak gerekir, diye<br />

fikir beyan eden öğretmen adaylarının görüşleri % 5.6’dır.<br />

Bu sonuçlara göre öğretmen adayları, birçok ifadelerinde laiklik kavramından<br />

ne anladıklarını belirtmişlerdir. Ancak bazı ifadeler laiklik kavramından ne anladıklarından<br />

ziyade laiklik kavramı ile ilgili düşüncelerini yansıtmaktadır. Bunlar:<br />

“Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor. Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa<br />

olsun, bizi yasalara göre yönetmek zorundadır. Soyut bir kavramdır, anlatımı belki kolay ama<br />

304<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

öğrencilerin anlaması oldukça zor oluyor. Laikliği anlatabilmek için, önce laikliğin ne olduğu<br />

tam olarak bilmek gereklidir. Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak<br />

gerekir” ifadeleridir.<br />

Çizelge 2: Öğretmen Adaylarının Kavram Öğretimi Esnasında Neler Yapmak<br />

İstedikleri İle İlgili Görüşleri:<br />

Frekanslar<br />

Kavramlar konu ile ilişkilendirilerek işlenmeli, farklı yöntem ve<br />

tekniklerden yararlanmalı (Analiz yolu, anlam çözümleme tabloları, problem<br />

çözme, beyin fırtınası, kavram ağı oluşturma vb.). 41<br />

Bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta, basitten karmaşığa, özelden<br />

genele gidecek şekilde öğretilebilir. 34<br />

Kavram haritalarından yararlanılmalı. 25<br />

İşlenilecek kavram ile ilgili görsel ögelerden yararlanılmalıdır. 17<br />

Hedef belirlenmeli, süreç planlanmalı, ortam iyi hazırlanmalı 14<br />

Öğrencilerin bireysel farklılıkları kavram öğretiminde mutlaka dikkate<br />

alınmalı, eskiden bildikleri bilgiler aynen tekrarlanmamalı, öğrencilerin<br />

derse dikkati çekilmeli, öğrencilerin konu ile ilgili hazır bulunuşluluğu<br />

öğrenilmeye çalışılmalı. 13<br />

İşlenilecek kavramın seviyeye uygun olması çok önemlidir. Kavram<br />

öğretilirken kavram karışıklığına neden olunmamalıdır. 13<br />

Yeni bilgiler eski bilgilerle ilişkilendirilmelidir. 11<br />

Kavram öğretimi başarılı olursa konuların öğretilmesi ve kalıcılığı sağlanır.<br />

Zıt ve benzer kavramlar öğretilebilinir. 8<br />

Kavramlar yaşantıyla ilişkilendirilmelidir. 8<br />

Somutlaştırmak, tanım yaptırabilmek, farklı örnekler vermek, öğrencinin<br />

yaşadığı çevreyle ilişkilendirilebilmeli. 6<br />

Öğretmen derse hazırlıklı gelmelidir, pratik ve etkili bir işleyiş yapmalıdır,<br />

öğrenciye pekiştireç vermelidir ve değerlendirme yapmalıdır. 5<br />

Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır, kavram bireyin ön<br />

bilgileriyle ilişkilendirilmelidir. 3<br />

Öğretilecek kavram söylenir, bu kavramın ne olduğu açıklanmalı. 3<br />

Kavram güncel bir konuda geçiyorsa öğretimi daha kolay olur. 1<br />

Çizelge 2’ye göre; öğretmen adaylarının kavram öğretimi esnasında neler yapmak<br />

istedikleri ile ilgili görüşleri frekanslara ayrılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde;<br />

√<br />

√<br />

√<br />

Öğrenciler en çok görüşü; farklı yöntem ve tekniklerin kullanılması ile<br />

(örneğin; analiz yolu, problem çözme, beyin fırtınası vb.) kavram öğretiminin<br />

yapılmasının etkili olacağı yönünde belirtmişlerdir. Bu görüşe katılanların<br />

oranı % 57.7’dir.<br />

İkinci olarak; bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta, basitten karmaşığa,<br />

özelden genele gidecek şekilde öğretebilirim, diyen öğretmen adaylarının<br />

görüşü gelmektedir. Bu görüşün oranı % 47.8’dir.<br />

Üçüncü olarak, kavram haritalarından yararlanılmalı, görüşü yer almıştır.<br />

Bu görüşü belirtenlerin oranı % 35.2’dir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 305


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

√ Daha sonra, işlenilecek kavram ile ilgili görsel ögelerden yararlanılmalıdır,<br />

görüşü gelmektedir. Bu görüşe katılan öğrencilerin oranı % 23.9’dur.<br />

Bu yöntem ve uygulamalar yapılırsa ezberden uzaklaşılır, böylece kavramlar<br />

ile ilgili bilgiler kalıcı olur. Öğrencilerin bireysel farklılıkları kavram öğretiminde<br />

mutlaka dikkate alınmalı, eskiden bildikleri bilgiler aynen tekrarlanmamalı, öğrencilerin<br />

derse dikkati çekilmeli, öğrencilerin konu ile ilgili hazır bulunuşluluğu öğrenilmeye<br />

çalışılmalı ve işlenilecek kavramın seviyeye uygun olması çok önemlidir.<br />

√<br />

√<br />

Kavram öğretilirken kavram karışıklığına neden olunmamalıdır, görüşlerinin<br />

oranları % 28.3’dür. Kavram öğretimi başarılı olursa konuların öğretilmesi<br />

ve kalıcılığı sağlanır. Zıt ve benzer kavramlar öğretilebilinir.<br />

Kavramlar yaşantıyla ilişkilendirilmelidir, görüşlerini belirtenlerin oranları<br />

% 11.2’dir.<br />

√ En düşük görüş frekansı ise “Kavram güncel bir konuda geçiyorsa öğretimi<br />

daha kolay olur”, görüşünü benimseyen öğrenci oranı % 1.4’dür.<br />

Çizelge 3: Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramını İşlerken Neler Yapmak<br />

İstedikleri İle İlgili Görüşleri:<br />

Frekanslar<br />

Drama yöntemi kullanırım. 47<br />

Görsel materyaller kullanırım. 43<br />

Konu soyut olduğu için somutlaştırırım. 42<br />

Kavram haritası oluştururum. 39<br />

Laiklikle, dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlarım. 38<br />

Öğrencilerin laiklikle ilgili görüşlerini alırım. 35<br />

Anlatım yöntemini kullanırım. 34<br />

Soru–cevap yöntemini kullanırım. 34<br />

Atatürk’ün laikliğe yaptığı katkılar örneklerle açıklarım. 30<br />

Tartışma yaptırırım. 28<br />

Din özgürlüğünün olması önemi vurgularım. 28<br />

Laiklik uygulamaları ile ilgili örnekler veririm. 23<br />

Laikliği anlatmadan önce demokrasinin önemine değinirim. 19<br />

Örnek olay incelemesi yaptırırım. 18<br />

Öğrencilere laiklikle ilgili çeşitli görüşlerden örnekler veririm. 18<br />

Konuyu pekiştirmek için sorular sorarım. 15<br />

Hak ve özgürlükler çerçevesinde öğretmeye çalışırım. 12<br />

Laikliğin toplumdaki yansımalarını işlerim. 9<br />

Konuyla ilgili çeşitli materyaller hazırlarlım. 3<br />

3. Çizelgeye göre öğretmen adayları; öğretim ilke ve yöntemleri, özel öğretim<br />

yöntemleri, öğretim materyalleri gibi derslerde öğrendikleri bilgiler ile “laiklik” kavramını<br />

öğretebileceklerini düşünmektedirler. Bu bölümde öğretmen adayları genelde<br />

hangi yöntemleri kullanacaklarını belirtmişlerdir. Kavram öğretiminde önemli bir yer<br />

306<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

tutan anlam çözümleme tablosu ve kavram bulmacalarını laiklik kavramının öğretimi<br />

sırasında kullanabileceklerini belirtmemişlerdir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />

öğretirken şunları yapmak istemektedir. En fazla oranda “drama % 66.1, görsel<br />

materyaller kullanımı % 60.5, konu soyut olduğu için somutlaştırırım % 59.1, kavram<br />

haritası oluşturma % 54.9, laiklikle, dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren<br />

tablolar hazırlama % 53.5, anlatım % 47.8, soru-cevap yöntemi % 47.8”, kullanma<br />

isteği görülmektedir. Bunların dışında; Atatürk’ün laikliğe yaptığı katkılar örneklerle<br />

açıklarım % 42.2, tartışma yaptırırım % 39.4, din özgürlüğünün olması önemi vurgularım<br />

% 39.4, laiklik uygulamaları ile ilgili örnekler veririm % 32.3, laikliği anlatmadan<br />

önce demokrasinin önemine değinirim % 26.7, örnek olay incelemesi yaptırırım<br />

% 25.3, öğrencilere laiklikle ilgili çeşitli görüşlerden örnekler veririm % 25.3, konuyu<br />

pekiştirmek için sorular sorarım % 21.2, hak ve özgürlükler çerçevesinde öğretmeye<br />

çalışırım % 16.9, laikliğin toplumdaki yansımalarını işlerim % 12.6, konuyla ilgili<br />

çeşitli materyaller hazırlarım % 4.2, oranında öğretmen adaylarının görüş bildirdiği<br />

görülmektedir. Bu sonuçlara göre; öğretmen adaylarının genelde konuyu somutlaştırmaya<br />

yönelik ifadeler kullandıkları görülmektedir.<br />

Aşağıda bazı öğretmen adaylarının laiklik konusunu işlerken neler yapmak<br />

istedikleri ile ilgili görüşlerine yer verilecektir. Öğretmen adayları;<br />

“Önce devletin ne olduğunu sonra dinin ne olduğunu anlatırım, devlet<br />

kavramının içinde din kavramının yerini anlatırım, bu iki kavramın birbirinden<br />

farklı olduğunu kesinlikle anlatırım.”<br />

“Öğrencilere daha önce laiklik kavramını duyup duymadıkları sorarım,<br />

öğrencilerin soyut olarak bildiği bilgileri somutlaştırmak gerekir, öznel<br />

bilgileri ortak noktalarda buluşturmaya çalışırım, öğrencilerin ön bilgilerini<br />

sınar, daha sonra kavramı öğrenciye anlatırım. Kavramı pekiştirmek için olabildiğince<br />

çok örnek veririm”.<br />

“Din özgürlüğünün olmasının önemini vurgular, devletin dininin<br />

olmamasının her dinin yaşamasına fırsat verdiğini belirtirim.”<br />

“Öğrencilere din, devlet ve laiklikten ne anladıklarını sorarım, aldığım<br />

cevaplardan sonra konuyu soyuttan somuta doğru götürürüm, laikliğin<br />

daha iyi anlaşılabilmesi için; proje ödevi hazırlamalarını, araştırma yapmalarını<br />

ülkemizde nasıl uygulandığını araştırmalarını öğrenmelerine yardımcı<br />

olurum.”<br />

“Öğrencilerin bildiklerinden bil<strong>med</strong>iklerine doğru giderim, eski-yeni<br />

ve “laik”-“laik olmayan” dönemle ilgili belgeler gösteririm, görsel ve işitsel<br />

materyaller kullanırım.”<br />

“Laiklik kavramı Atatürk ilke ve inkılâplarına uygun olarak anlatılmalıdır.<br />

Laiklik; dili, dini, ırkı, ne olursa olsun bir toplumda yaşayan insanların<br />

bir arada olması için birbirine hoşgörü ile yaklaşmasıdır.”<br />

“Günlük hayatta laiklikle ilgili mesaj veren örnek olayları kullanırım.”<br />

“Bir tablo yaparak laikliğin olması ve olmaması durumunda neler olacağını<br />

öğrencilere beyin fırtınası yaptırarak buldururum.”<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 307


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

“Öğrencilere saltanatın kaldırılması, cumhuriyetin ilanı ve halifeliğin<br />

kaldırılmasını anlatılıp, bu inkılâplar sonucunda neler kazandığımızdan bahsederim.”<br />

“Demokrasi kavramı ile ilişkili olduğundan önce demokrasinin iyi<br />

özümsenmesini sağlarım.”<br />

“Her öğrencinin birbirine saygılı olması için bütün görüşlerin iyi ve<br />

kötü yanlarını öğretirim. Öğrencilerin ön yargıdan uzak olmasına dikkat ederim.<br />

Konuyla ilgili başka kavramları da öğretirim.”<br />

“Laikliğin sözlük anlamını öğretirim, “laik” devletler hakkında bilgi<br />

veririm. Laikliğin ülkemize kazanımlarını anlatırım.”<br />

“Öğrencilerin siyasi görüşleri oluşmadığından laiklik öğrencilere dikkatli<br />

biçimde anlatılmalıdır. Öğretmen kendi siyasi fikrini ortaya koymamalıdır<br />

çünkü böylece hem hedef ve kazanımdan uzaklaşmış olur, hem de tarafsızlığını<br />

kaybetmiş olur. Bireylerin dini inancı ne olursa olsun birlik ve beraberlik<br />

içinde yaşayabileceklerini anlatırım.”<br />

“Öğrencilere sunuş yöntemi yapılarak laikliği anlatırım, anlatımdan<br />

sonra test yapılarak öğrencilerin laikliği anlayıp anlamadığı anlarım.”<br />

“Öğrencilere her din ve inancın diğerine üstünlük kurmaya çalışırsa<br />

sürekli çatışma ortamı oluşturacağını, laiklik sayesinde bütün din ve inançlara<br />

eşit mesafede olunduğunu, bunun için laikliğin çok önemli olduğunu anlatırım.<br />

“Fen derslerinde laboratuarda kavramlar deneyerek, yaparak öğretilebiliyor,<br />

ancak tarih derslerinde kavramlar farklı yöntemlerle öğretilebilir, örneğin;<br />

tartışma, görsel materyal kullanma, beyin fırtınası vb. kullanılmalı ve<br />

konu pekiştirilmelidir.”<br />

“Laiklikle ilgili konuştuktan sonra teokratik devlet ile “laik” devlet<br />

arasındaki farkı gösteren tablolar sergilerim, bu ülkelere de örnekler veririm.”<br />

“Tarihi süreçte din, yargı, hükümet gibi devlet kurumların hangi aşamalardan<br />

geçtiğini ve laikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu örneklerle açıklarım.”<br />

“Laiklik kavramını demokrasi ile ilişkilendirilerek anlatırım.”<br />

Drama yöntemi ile işleyiş yaparım,“Sınıfı 10’ar kişilik 2 gruba ayırırım.<br />

Bir grup laiklik diğer grup ise din ile yönetilen bir toplum olur. Her iki<br />

grupta da her dine ve düşünceye sahip insanlar olur, din ile yönetilen toplumlarda<br />

mevcut dinin dışındaki inançlara sahip insanların çektiği sıkıntıları<br />

anlatılır, “laik” toplumda ise her dine inanan insanların özgürce davrandığını<br />

gösteririm böylece öğrenciler laikliği daha iyi anlar.”<br />

“Üç ayrı dinin mabet yerlerini öğrencilere gösteririm, sonra hoşgörüden<br />

bahsederim, sonra her dine ve görüşe saygılı olmayı anlatırım”<br />

“Din ve devlet işlerinin aynı ve farklı olduğunu gösteren drama uygulamaları<br />

yaparım.”<br />

308<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

“Laikliğin faydasını gösteren güzel örnekler anlatırım.”<br />

“Öğrencilere bazı haklarının olduğunu ve bu hakların başkalarına<br />

zarar ver<strong>med</strong>en kullanılabileceğini anlatırım. Daha sonra bir öğrenciyi öğretmen<br />

bir öğrenciyi cami hocası yaparım, ikisi de görevlerini söyler” bende ikisinin<br />

de görevinin ayrı olduğunu ve ikisinin de birbirine saygı göstermesi<br />

gerektiğini belirtirim. Bu durumun laiklik olduğunu söylerim.<br />

“Laikliğe geçiş aşamalarını anlatırım.”<br />

“İnsanlar arası diyalogdan bahsedilmeli, insanların birbirine karşı<br />

sevgi, saygı, hoşgörü konusunda bilinçlendirilmesi gerekir.” Şeklinde görüş<br />

bildirmişlerdir. Öğretmen adaylarının farklı yöntem ve teknikleri kullanmak<br />

istemeleri oldukça önemlidir. Bu sayede ders ezberden, sıkıcılıktan, monotonluktan<br />

ve tek düzelikten kurtulacaktır. Böylece laiklik kavramının öğretiminde<br />

istenilen başarıya ulaşılabilir.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

İlköğretim aşamasında öğrencilere aktarılacak bilgilerin kolaylığı, ilginçliği ve<br />

anlaşılırlığının yanında, dersi işleyen eğitimcinin de özellikle kavramları öğretirken<br />

izleyeceği yöntem, teknik ve tutumlar önemlidir. Anık (2<strong>00</strong>7)’ın yaptığı çalışmada<br />

öğrenciye göre eğitici; kavramlar öneren, kuramlar öngören, modeller tasarlayan bir<br />

akademisyen ve araştırmacı olmaktan ziyade; ders anlatmasını bilen, öğrenciye dersini<br />

belletebilen, pedagojik performans açısından yetkin bir profesyonel olmak zorundadır.<br />

Öğrencinin dersi anlamasını kolaylaştırdığı için eğiticinin düzgün ve gramere<br />

uygun cümlelerle ders anlatmasını istemektedir. Kuru ve duru bir anlatım dili ile<br />

anlaşılmayı bulanıklaştıracak yoğunlukta eski–yeni Türkçe veya yabancı dil terimler<br />

kullanmaması, vurgu ve tonlamaları yerli yerince yapması, ölçülü bir vücut dili kullanması;<br />

alana hâkimiyeti ve yatkınlığını sergileyecek iletişim becerileri ortaya koyması<br />

ve özellikle hitabeti ile etkilemesi; öğrencinin eğiticide aradığı bazı iletişim kıstaslarıdır.<br />

Özellikle bilgi, beceri, değer ve kavram öğretiminde öğretmenin takınacağı<br />

yaklaşım çok önemlidir. Eğer ki kavram öğretiminde öğretmen, gerekli yöntem ve<br />

teknikleri kullanamıyorsa, işlediği konuyu ne kadar iyi bilirse bilsin başarıya ulaşmakta<br />

çok zorlanacaktır. Çünkü;<br />

Kavram öğretiminde uygun yöntemin belirlenmesi ve uygulanması<br />

önemlidir. Öğrenciler çevrelerini kendi başlarına gözlemlerler ve bu gözlemler<br />

sonucunda elde ettiklerini ders esnasında sunulan kavramlarla bütünleştiremezlerse<br />

bilim çevresince kabul edilemeyen öğrenci kavramlarının oluşmasına<br />

neden olur (Kılıç 2<strong>00</strong>7:10).<br />

Laiklik, soyut bir kavramdır ve insanların farklı algılamalarına açıktır. Bu<br />

sebeple özellikle ilköğretim çağındaki öğrencilerin soyut kavramları öğrenmelerinin<br />

zorluğu da göz önünde bulundurularak bu kavramın öğretilmesine özen gösterilmelidir.<br />

İlköğretim öğrencileri gündelik hayatta laiklik kavramını mutlaka duymaktadırlar<br />

ve bu kavramla karşılaşmaktadırlar. Bu durum ile ilgili Gelman (1999) şunları<br />

söylemektedir:<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 309


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

Küçük çocuklar, soyut kavramların çoğu hakkında ayrıntılı ve somut<br />

bilgileri olmamasına karşın, soyut kavramların olduğunu ve bu kavramların<br />

birbirlerini nasıl etkilediklerini bilirler (Akt: Sucuoğlu, Büyüköztürk,<br />

Ünsal; 2<strong>00</strong>8:206).<br />

İlköğretimin ikinci kademesinde görev yapan sosyal bilgiler öğretmenleri, sosyal<br />

bilimlerin ürettiği bilimsel bilgiler aracılığıyla öğrencilere vatandaşlık becerileri<br />

kazandırmaya çalışmaktadırlar (Barcan 1971; Köstüklü 1999; Doğanay 2<strong>00</strong>3b,<br />

Demircioğlu; 2<strong>00</strong>6). Laikliği benimsemiş olan devlet sistemimizde laiklik konularını<br />

işleyecek olan öğretmen adaylarının görüşleri oldukça önemlidir.<br />

Çalışma sonucuna göre; bu çalışmaya katılan öğretmen adayları kavram öğretimi<br />

ile ilgili olarak; kavramların konu ile ilişkilendirilerek işlenmesini, kavramları<br />

işlerken farklı yöntem ve tekniklerden yararlanılmasını, bilinenden bilinmeyene,<br />

somuttan soyuta, basitten karmaşığa, özelden genele gidecek şekilde öğretilmesini ve<br />

kavram haritalarından yararlanılmasını istemektedir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />

öğretirken en fazla drama yöntemi kullanacaklarını belirtmiştir. 47 öğrenci ile<br />

en fazla katılım bu yöndedir. Daha sonra görsel materyaller kullanma, konuyu<br />

somutlaştıracak materyallerin kullanılması, kavram haritası oluşturma ve laiklikle,<br />

dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlama isteği önemli<br />

oranda öğrencilerin müracaat etmek istedikleri yöntemlerdir. Öğretmen adayları laikliği<br />

anlatırken laikliğin, yanlış anlamaya sebep olmayacak şekilde anlatılmasını, ayrıca<br />

anlatım esnasında soru-cevap yönteminin de kullanılmasını istemektedirler.<br />

Görsel materyallerden yararlanmak da kavram öğretiminde başvurulması<br />

gereken yöntemlerden birisidir. Çünkü görsellik bir materyalin kalıcılığını ve somutlaştırılmasını<br />

artıran önemli bir özelliktir. Shu-Ling (2<strong>00</strong>0) özellikle soyut kavramların<br />

öğrenilmesinde, görsel-işitsel sunumların etkisini ortaya çıkarmıştır. Beishuizen<br />

ve Diğerleri (2<strong>00</strong>2) de somut örneklerin olması gerektiğini ifade etmişler ve araştırmaları<br />

ile desteklemişlerdir.<br />

Çalışmadan sonra öğrencilerle yapılan görüş<strong>med</strong>e bazı öğrenciler, “laiklik kavramının<br />

yeterince anlatılamadığını, bu kavramın insanları birleştirmek yerine karşı karşıya<br />

getirmek için kullanıldığını” belirttiler. Oysa laiklik sayesinde insanların bir birine inanç<br />

ve düşünce olarak saygı duymasının temel alındığında, bu saygı anlayışı uygulandığında<br />

hiçbir sorunun olmayacağı belirtilmiştir. Laikliği insanlara benimsetmek istiyorsak;<br />

laikliğin din karşıtlığı olduğu, laiklikte hiçbir dine yer olmadığı gibi anlayış<br />

ve yorumlardan uzaklaşılmalıdır. Bu ve buna benzer yorumlar insanları ister<br />

Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevi olsun, isterse yerel dinlere inansın, insanlarda<br />

tedirginlik yaratabilir. Oysa insanlar laikliği; inançlarının, düşüncelerinin, dini<br />

yaşayabilmelerinin garantisi ve sigortası olarak görmeleri çok önemlidir.<br />

Öğrencilerin bazıları “laikliğin faydasını anlatan güzel örnekler anlatırım” demiştir.<br />

Bu uygulamaya çok ihtiyaç vardır. Çünkü ülkemizde laiklikle ilgili yapılan tartışmalar<br />

laikliğin halka kazandırdıklarını değil, bazı kişilerin yaşam tarzları, kılık kıyafetleri<br />

veya davranışları üzerinedir. Bu tartışmaların laikliği benimsetmeye değil,<br />

insanlar arası gerginliğe sebep olduğu unutulmamalıdır. Laikliğe katkı sağlamayan<br />

bu tür tartışmalar yerine, laikliğin kazanımlarını anlatacak televizyon programları<br />

yapılabilir.<br />

310<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

Kısacası; öğretmen adaylarının kavram öğretimi ve laiklik kavramının öğretimi<br />

sırasında farklı yöntem ve teknikleri kullanmak istemeleri oldukça önemlidir.<br />

Öğrencilerin kavram öğretimi ve laiklik kavramının öğretimi konusunda istekli olmaları<br />

bu konuda daha etkin olmalarında fayda sağlayacaktır. Çalışmaya katılan öğretmen<br />

adaylarının da belirttiği gibi laikliği anlatırken yanlış anlamaya sebep olmayacak<br />

şekilde anlatmak oldukça önemlidir.<br />

Okuyan ve araştıran insanlar, doğruyu da yanlışı da görebilmelidir. <strong>Genel</strong>de<br />

insanlar başkalarının gözünden, dilinden veya kaleminden bilgi sahibi olduğu için<br />

olayları düşün<strong>med</strong>en, yorumlamadan, analiz et<strong>med</strong>en karar veriyor. Böylece insanlar<br />

başkalarının istediği gibi hayatlarını yönlendiriyorlar. Bu süreçte özellikle hassas ve<br />

iyi bilinmesi gereken konulardan olan “din, milliyetçilik, laiklik ve Atatürkçülük” istismar<br />

konusu olabiliyor. Oysa bu değerler hiç kimsenin, hiçbir zümrenin veya siyasi<br />

partinin tekelinde değildir. Türkiye Cumhuriyetinin her vatandaşı; hem Atatürkçü,<br />

hem laik, hem milliyetçi hem de bir dine inanan veya inanmayan birisi olabilir.<br />

Atatürkçülük, milliyetçilik, laiklik bizim bir arada yaşamamızda, birlik ve beraberlik<br />

içinde olmamızda, bir birimize saygı duymamızda, en mühimi; “millet olmamızda”<br />

çok önemli unsurlardır.<br />

Öneriler:<br />

v Laiklik kavramı öğretilirken ezberden kaçınılarak, “anlama, yorumlama,<br />

analiz, sentez çalışmaları, problem çözme, eleştirel düşünme, beyin fırtınası<br />

oluşturma gibi uygulamalar yapılmalı; kavram haritası, kavram ağı ve<br />

anlam çözümleme tabloları oluşturulmalıdır.<br />

v Laiklik kavramı işlenirken sınıf içinde münazara ve panel gibi uygulamalar<br />

yapılarak farklı bakış açılarının ortaya çıkması sağlanmalıdır.<br />

v Taşlı (2<strong>00</strong>5)’ın uyguladığı gibi kavram öğretiminde bulmacalarda kullanılabilir.<br />

Böylece bulmacada geçen kavramlarla ilgili öğrenci bilgilerini ölçmek<br />

için ön test ve son test uygulaması da yapılabilir.<br />

v Öğrencinin laiklik kavramını en iyi anlatan örneklerden hareket ederek bir<br />

genellemeye ulaşması sağlanmalıdır.<br />

v Gazete ve dergilerde laiklikle ilgili öğrenci seviyesine uygun yazılar öğrencilere<br />

okutturularak, anlama ve yorumlama çalışmaları yaptırılmalıdır.<br />

v Atatürk’ün laiklikle ilgili sözleri üzerinde durulup, Atatürkçü düşünce sisteminde<br />

laikliğin yeri ve öneminin doğru algılanması sağlanmalıdır.<br />

v Laiklik kavramının sadece “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması”<br />

olarak gösterilmekten kaçınılmalı. Laikliğin birlik ve beraberlik içinde<br />

yaşama imkânı sağladığı, farklı inanç ve düşüncelere hoşgörü ile bakmamıza<br />

yardımcı olduğu ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyetinde “bir millet<br />

olma” yolunda önemli bir misyon üstlendiğini pekiştirmek gerekmektedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 311


İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />

Kaynakça<br />

Anık, C. (2<strong>00</strong>7). “Eğiticinin Performansını Niteleyen Faktörler”, Bilig, sayı: 43, (133-168).<br />

Barcan, A. (1971). Social Science, History And The New Curriculum, Sdney: Hick Smith & Sons.<br />

Başgil, A. F. (1991). Din ve Laiklik, İstanbul.<br />

Beishuizen, J., Stoutjesdijk, E., Spuijbroek, S.,Bouwmeester, S.,Geest, H. (2<strong>00</strong>2). “Understanding<br />

Abstract Expository Text”, British Journal of Educational Pschology, 72, (279-297).<br />

Benson, D. L., Wittrock, M. C. & Baur, M. E. (1993). “Student’s Preconceptions of the Nature of<br />

Gases”, Journal of Research in Science Teaching, 30(6), (587-597).<br />

Candan A. S. (2<strong>00</strong>5). “Kavramlar” Sosyal Bilgiler 4-5.Sınıf Programı (s:85-93) Ankara: MEB<br />

Basımevi.<br />

Çepni, S., Aydın, A., Ayvacı, H.Ş. (2<strong>00</strong>0). “Dört ve beşinci sınıflarda fen bilgisi programındaki<br />

fizik kavramlarının öğrenciler tarafından anlaşılma düzeyleri”. Fen Bilimleri Eğitimi<br />

Kongresi Bildiriler Kitabı 2<strong>00</strong>0,(135-140).<br />

Çomak, H. (2<strong>00</strong>3). Atatürkçü Düşünce Sistemi ve Çağdaşlaşma, Atatürkçülük Konferansları I,<br />

Ankara: <strong>Genel</strong>kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları.<br />

Demircioğlu, İ. H. (2<strong>00</strong>6). “Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Sosyal Bilimler Hakkındaki<br />

Görüşleri”, Bilig, sayı: 36, (113-124).<br />

Demircioğlu, İ.H. (2<strong>00</strong>7). “Tarih Öğretiminde Filmlerin Yeri ve Önemi”, Bilig, sayı: 42, (77-93).<br />

Doğanay, A. (2<strong>00</strong>3a). “Öğretimde Kavram ve <strong>Genel</strong>lemelerin Geliştirilmesi”, Hayat Bilgisi ve<br />

Sosyal Bilgiler Öğretimi, (Ed: Öztürk C.ve Dilek, D), Ankara: Pegem A Yayıncılık<br />

Doğanay, A. (2<strong>00</strong>3b). “Sosyal Bilgiler Öğretimi”, (Ed: Öztürk C. ve Dilek D. ), Hayat Bilgisi ve<br />

Sosyal Bilgiler Öğretimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık.<br />

Fellows, N. J. (1994). “A window into thinking: Using student writing to understand conceptual<br />

change in science learning”, Journal of Research in Science Teaching, 31(9),(985-1<strong>00</strong>1).<br />

Genç, R. (1995). Türkiye Cumhuriyeti’nin Laikleşmesinde 3 Mart 1924 Tarihli Kanunların<br />

Önemi, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi,<br />

Atatürk ve Atatürkçülük Dizisi:11<br />

Kaya, S. (2<strong>00</strong>7). Laiklik, httpwww.derinsular.compdfLaiklik.pdf (Erişim tarihi: 24.03.2<strong>00</strong>8).<br />

Kılıç, F. (2<strong>00</strong>7). Mikro Düzeyde İçerik Düzenleme Stratejilerinin Kavramların, <strong>Genel</strong>lemelerin Öğrenilmesine<br />

ve Bilişsel Esnekliğe Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />

Koray, Ö. Özdemir, M. ve Tatar, N. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Öğrencilerinin “Birimler” Hakkında<br />

Sahip Oldukları Kavram Yanılgıları: Kütle ve Ağırlık Örneği”, İlköğretim Online, 4(2),<br />

(24-31).<br />

Köstüklü, N. (1999). Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi, Konya: Günay Ofset.<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Sosyal Bilgiler Programı, İstanbul.<br />

Schmidt, H. J. (1997). “Students’misconceptions’ looking for a pattern”. Science Education, 81,<br />

(123-135).<br />

Shu-Ling, L. (2<strong>00</strong>0). “Influence of Audio-Visual Presentations on Learning Abstract Concept”,<br />

International Journal of Instructional Media, 27(2).<br />

Sucuoğlu, B. Büyüköztürk Ş. Ünsal P.(2<strong>00</strong>8). “Türk Çocuklarının Temel-İlişkisel Kavram<br />

Bilgilerinin Değerlendirilmesi”, İlköğretim Online, 7(1), (203-217).<br />

Taşlı İ. (2<strong>00</strong>5). “4.-7. Sınıf Sosyal Bilgiler Programı Üniteleri İle İlgili Kavram Bulmacaları Örnekleri”,<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim, sayı:66 http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/166/index3-tasli.htm<br />

(Erişim tarihi:03.02.2<strong>00</strong>9).<br />

Turan, R. Safran M. vd. (2<strong>00</strong>3). Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Ankara: Gazi Kitapevi.<br />

Yaylacı, G. Ö. (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim Düzeyinde Kariyer Eğitimi ve Danışmanlığı”, Bilig, sayı: 40,<br />

(119-140).<br />

312<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Kadir Ulusoy<br />

PRESERVICE SOCIAL SCIENCE TEACHERS’<br />

OPINIONS ABOUT TEACHING THE CONCEPT<br />

OF SECULARISM<br />

Kadir ULUSOY*<br />

Abst ract<br />

This study has been conducted in Adiyaman University during 2<strong>00</strong>7-<br />

2<strong>00</strong>8 school year with 71 preservice social science teachers. The main purpose of<br />

this study was to investigate preservice social sciences teachers’ ideas and believes<br />

about how to teach “Secularism” concept. The data was collected by using<br />

open ended questionnaires and students’ written responses to the questions.<br />

The collected data were grouped into various frequencies and similar statements<br />

were gathered in the same frequency groups. Preservice teachers participated<br />

in this study stated that it is important to teach concepts by relating the<br />

subject; to use different teaching methods and techniques; to teach concepts by<br />

going from known to unknown, concrete to abstract, basic to complex, specific<br />

to general; to use concept maps. These preservice teachers also stated that they<br />

mostly prefer to teach the concept of secularism by using drama techniques.<br />

Using visual materials, concept maps and preparing tables which shows the differences<br />

between the secular and theocratic governments were some other methods<br />

mentioned by preservice teachers in their responses. This study is important<br />

regarding to identify preservice teachers’ ideas about concept teaching and<br />

teaching secularism concept.<br />

Key Words: Secularism, concept, social sciences, preservice a teachers<br />

* Asst. Prof. Dr.; Mersin University, Faculty of Edition, Mersin-Türkiye.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 313


SOSYAL BİLGİLER DERSİNDE GRUP ÇALIŞMASIYLA<br />

GAZETE KÜPÜRLERİNDEN POSTER OLUŞTURMA<br />

TEKNİĞİNİN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ<br />

Mutlu UYGUR*<br />

Tuğba YANPAR YELKEN**<br />

Özet<br />

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim Sosyal Bilgiler derslerinde grup çalışmasıyla<br />

yürütülen gazete kupürleri yardımıyla poster hazırlama etkinliğinin<br />

öğrenci başarısı üzerindeki etkisini tespit etmektir. Bunun için 5. sınıf Sosyal<br />

Bilgiler dersi, “toplum için çalışanlar” ünitesi seçilmiştir. Çalışmada deney ve<br />

kontrol grupları oluşturulmuştur. Yapılandırmacı kuram doğrultusunda yenilenen<br />

programın uygulamaları hem kontrol hem de deney gruplarında yürütülmüştür.<br />

Bu çalışmalara ek olarak deney grubunda öğrenciler ders içeriklerine<br />

paralel biçimde gruplarla gazete kupürlerinden yararlanarak poster oluşturmuşlardır.<br />

Araştırma, 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında Mersin Mimar Sinan<br />

İlköğretim Okulunda 5. sınıf öğrencileri arasında yapılmıştır. 5-D sınıfı deney<br />

grubunu, 5-C sınıfı kontrol grubunu oluşturmak üzere toplam 58 öğrenci bu<br />

araştırmanın deneklerini oluşturmaktadır. Verilerin analizi SPSS paket programında<br />

t-testi kullanılarak yapılmıştır. Çalışma sonunda deney grubu lehine<br />

anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Sosyal Bilgiler Dersi, Gazete Kupürleri, Grup<br />

Çalışması, Poster Hazırlama<br />

Gi riş<br />

Öğrenciler, konu ya da problemi kendileri inceledikleri, bunları uygulamalı olarak<br />

çalıştıkları, uygulama çalışmalarının sonuçlarını not ederek, kendi aralarında<br />

sonuçları tartıştıkları durumlarda daha fazla öğrenmektedirler. İlköğretim okullarında<br />

öğrencilerin bu yönde eğitim alabilmeleri eskiden beri amaçlanmıştır. Bu doğrultuda<br />

ülkemiz ilköğretim okullarında uygulanmakta olan program, 2<strong>00</strong>5’den itibaren “yapılandırmacı”<br />

eğitim kuramı doğrultusunda yenilenerek uygulamaya konulmuştur.<br />

Yapılandırmacı (oluşturmacı) kuram, öğrenciyi dersin merkezine alan, dersin<br />

başından sonuna kadar etkin hale getiren, öğretmeni bilgi veren öğretici konumundan<br />

yönlendirici olduğu rehber konumuna getiren, bilginin tekrarı değil, transferi ve<br />

yeniden yapılandırılmasının söz konusu olduğu, değerlendirmenin üründen çok<br />

süreç odaklı olduğu vurgusunu yapan bir kuramdır (Özden, 2<strong>00</strong>3, 55; Huitt, 2<strong>00</strong>3;<br />

* MEB, Mimar Sinan İlköğretim Okulu, Mersin<br />

** Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Mersin<br />

314<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Titiz, 2<strong>00</strong>5, 17). Yapılandırmacılık öğretimle ilgili değil, bilgi ve öğrenme ile ilgili bir<br />

kuramdır ve bu kuram bilgiyi temelden kurmaya dayanır (Demirel, 2<strong>00</strong>5b, 233-234).<br />

Bilginin öğrenci tarafından inşası için bilgiye öğrenci kendisi ulaşmalı ve yorumlamalı,<br />

bunun içinde sınıfta grup dinamikleri oluşturarak öğrenciyi motive etmeli, ders<br />

zevkli hale getirilmelidir.<br />

Bu kurama göre, dersin öğretmeni etkileşimli öğretim materyallerini ve ilk<br />

elden kaynakları kullanır. Öğrencilerinin ilk elden bilgi edinmelerine yardımcı olur.<br />

Öğrencilere hazır bilgi vermez (Akpınar ve Ergin, 2<strong>00</strong>5, 55-64).<br />

Yapılandırmacı kuramda öğretmenlere, öğretim sürecinde bazı farklı alternatif<br />

yöntemler önerilmektedir. 2<strong>00</strong>7 - 2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında TTKB (Talim Terbiye<br />

Kurulu Başkanlığı) okullarda uygulanmak üzere “müze ile eğitim” ve “eğitimde<br />

gazete kupürlerinden yararlanma” gibi iki farklı etkinlik önermiştir. Eğitim sürecinde<br />

ülkemiz okullarında pek yaygın kullanılmayan gazeteler özellikle Sosyal Bilgiler<br />

dersinde kullanılabilecek bir görsel öğretim materyali niteliği taşımaktadır.<br />

Eğitim-Öğretimde Gazete Kullanımı<br />

Sosyal Bilgiler dersi, öğrencilerin güncel olayları ve anlık gelişmeleri takip<br />

etmeleri gereken bir derstir. Yapılandırmacı kuramda öğrencinin bilgiyi yapılandırması<br />

istendiğine göre, öğrencilerin Sosyal Bilgiler dersi için gündemi takip eden,<br />

yorum ve eleştiri yapabilen, bilgiyi anlamlı hale getirebilen bireyler olmaları sağlanmalıdır.<br />

Gazete yoluyla güncel konuların takibini yaparak öğrenci bu kazanımı edinebilir.<br />

Ayrıca öğrenci görsel bir öğretim materyalinden faydalandığı için de ders<br />

daha eğlenceli hale getirilmiş olur.<br />

Sosyal Bilgiler dersinde gazete kullanımı yoluyla Sosyal Bilgiler öğretiminin<br />

amaçlarına da önemli ölçüde ulaşılmış olur. Ayrıca Sosyal Bilgiler dersi aracılığıyla<br />

gazete okumaya, gazetedeki haberleri izlemeye, haberlerle ilgili konularda düşünce<br />

üretip, yorum yapmaya alışan öğrenciler, daha sonraki yaşantılarında da bu alışkanlıklarını<br />

sürdürürler. Sosyal Bilgiler dersini işlerken sınıfında gazeteye yer veren, dersin<br />

konularını gazetelerdeki günlük haberlerle ilişkilendiren bir öğretmen toplumsal<br />

olaylara karşı duyarlı, sorumlu, içinde yaşadığı yakın ve uzak toplumsal çevresini<br />

tanıyan bireyler yetiştirmiş olur (Deveci, 2<strong>00</strong>5).<br />

Özellikle ilköğretimde öğrencilere gazetenin önemi ve gazete okuma alışkanlığı<br />

grup etkinlikleriyle çalışmalar yaptırılarak kazandırılabilir. Gazetelerden işlenen<br />

konuyla ilgili güncel haberlerin yer aldığı kupürlerin toplanarak öğrenci tarafından<br />

üniteyle ilgili posterlerin oluşturulması bu etkinliklerden biri olabilir. MEB, Talim<br />

Terbiye Kurulunun da bu yönde bazı çalışma ve önerileri mevcuttur.<br />

Millî Eğitim Bakanlığı-Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (TTKB), 24.01.2<strong>00</strong>8<br />

tarih ve 3 no’lu kararında, “ilköğretim 4.-8. sınıf öğretim programlarının, öğrenmeöğretme<br />

süreçlerinde gazete kupürlerinden yararlanma” başlığıyla önerilerde bulunmuş,<br />

bu yöndeki resmi yazıyı tüm ilköğretim okullarına göndermiş ve gereğinin<br />

yapılması yönünde görüş bildirmiştir.<br />

TTKB, İlköğretim 4.-8. Sınıf öğretim programında, gazete kupürlerinden<br />

yararlanma ile ilişkilendirilen kazanımları da belirlemiştir.<br />

5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde gazete kupürleriyle sağlanabilecek kazanımlar<br />

ve açıklamalar Tablo 1’ de gösterilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 315


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

Tablo 1. İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıf Öğretim Programında “Gazete<br />

Kupürlerinden Yararlanma” İle İlişkilendirilen Kazanımlar<br />

Sınıf<br />

Öğrenme<br />

Alanı/<br />

Ünite<br />

Kazanımlar<br />

Açıklamalar<br />

5. Sınıf<br />

Gruplar,<br />

Kurumlar<br />

ve<br />

Sosyal<br />

Örgütler/<br />

Toplum<br />

İçin<br />

Çalışanlar<br />

1. Toplumun temel ihtiyaçlarıyla bu ihtiyaçlara<br />

hizmet eden kurumları ilişkilendirir.<br />

2. Kurumların insan yaşamındaki yeri konusunda<br />

görüş oluşturur.<br />

3. Sivil toplum kuruluşlarını etkinlik alanlarına<br />

göre sınıflandırır.<br />

4. Sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinin<br />

sonuçlarını değerlendirir.<br />

Kamu yararına çalışan<br />

sivil toplum kuruluşları,<br />

kuruluş amaçları,<br />

çalışmaları vb. ile ilgili<br />

gazete kupürleri<br />

toplatılarak sivil<br />

toplum kuruluşlarını<br />

resmî kurum ve kuruluşlarla<br />

ilişkilerini içeren<br />

sunu hazırlatılabilir.<br />

5. Bireylerin rolleri açısından sivil toplum<br />

kuruluşlarını resmî kurum ve kuruluşlarla<br />

karşılaştırır.<br />

Kaynak: ttkb.meb.gov.tr/yenicalismalar/gazete.pdf . Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />

Çalışmada gazete kupürleri grup çalışmasıyla kullanılmakta, öğrenciler bu<br />

kupürlerden posterler oluşturmaktadırlar. Bilgiyi yapılandıran sınıfta bu tür etkinliklerin<br />

yapılması önerilmektedir. Bu çalışma da yapılandırmacı kuramın bu noktasından<br />

hareketle, öğrencilerin gruplara ayrılarak, işbirlikli öğrenme biçiminde çalışmaları<br />

sağlanmıştır. Öğrencilerde işbirliği ortamı sınıfta çalışma grupları oluşturularak<br />

sağlanmıştır. İşbirlikli öğrenme ortamları aşağıda tanımlanmıştır.<br />

İş Birlikli Öğrenme<br />

İş birlikli öğrenme ortamları bilgiyi yapılandıran sınıflarda yer alan öğrenme<br />

ortamlarının başında yer almaktadır.<br />

Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81), geleneksel öğrenme ile yapılandırmacı öğrenme ayrımını<br />

Tablo 2’ de gösterildiği şekilde yapmıştır;<br />

Tablo 2. Geleneksel Öğrenme ile Yapılandırmacı Öğrenmenin Karşılaştırılması<br />

Geleneksel Öğrenme<br />

Tümevarım<br />

Sabit program<br />

Öğretmen doğru yanıtları araştırır<br />

Değerlendirme ders sonunda ve bağımsızdır<br />

Öğrenciler bireysel çalışır<br />

Yapılandırmacı Öğrenme<br />

Tümdengelim<br />

Öğrenci sorunlarına göre değişebilen<br />

program<br />

Temel kavramları anlamalarıyla ilgilenir<br />

Süreç odaklı tümel değerlendirmeye dönük<br />

Öğrenciler gruplar halinde çalışır<br />

Kaynak: Demirel, 2<strong>00</strong>5a.<br />

316<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Demirel (2<strong>00</strong>5, 103), bilgiyi yapılandıran (yapılandırmacı öğrenme uygulanan)<br />

sınıfta öğrenci etkinliklerinin gruplar halinde çalışarak yapılması gerektiğini belirtmiştir.<br />

Wilson (1997) ise yapılandırmacı öğren<strong>med</strong>e kullanılan stratejileri, drama,<br />

proje çalışmaları, tasarımlayarak öğrenme, öğreterek öğrenme ve işbirlikli öğrenme<br />

olarak tanımlamaktadır.<br />

Açıkgöz’e göre (1992, 3), İşbirlikli öğrenme, öğrencilerin ortak bir amaç doğrultusunda,<br />

küçük gruplar halinde, birbirlerinin öğrenmesine yardım ederek çalışmalarıdır.<br />

İş birlikli öğrenme, öğrencilerin konulara ilgisini artırır, etnik, cinsiyet, ırksal,<br />

zeka düzeyleri ve kişisel özellikleri farklı öğrenciler arasındaki olumlu tutumları ve<br />

sosyal etkileşimleri geliştirir. Burada etkinlikler grupla çalışma ve grubun her üyesinin<br />

katılımını dikkate alan biçimde oluşturulmalıdır (Güven, 2<strong>00</strong>4). Gruplar bireyde<br />

değişiklikler oluşturmada etkilidirler. Bireylerdeki değişimler grup sayesinde daha<br />

kalıcı hâle gelir, iş birlikli grup çalışmalarında öğretim daha etkilidir, grup içinde başkalarından<br />

dönütler alma öğrenme sürecinin etkisini olumlu yönde etkiler. Grup içinde<br />

çalışmak bireyi, hem bilişsel hem duygusal hem de sosyal öğrenmeler açısından<br />

zenginleştirir (Askew ve Kernel, 1998, 8-9; Aktaran: Güven, 2<strong>00</strong>4).<br />

Bilgin ve Karaduman (2<strong>00</strong>5, 32-45), Sarıtaş (1999), Yanpar, Hazer ve Arslan<br />

(2<strong>00</strong>6, 113-122), çalışmalarında geleneksel yönteme göre işbirlikli öğrenme yöntemi<br />

lehine anlamlı farklılıklar oluştuğu sonucuna ulaşmışlardır.<br />

Belirtilen bu çalışmalarda iş birlikli öğrenme ortamlarının öğrenci başarılarını<br />

artırdığı tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmada da, işbirlikli öğrenme ortamı uygulamalarından<br />

biri olan grupla öğretim tekniği uygulanmıştır. Aşağıda grupla öğretim<br />

tekniği ve grup çalışmalarının amaç ve kapsamı açıklanmıştır.<br />

Grupla öğretim tekniği: Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81-103), Grupla Öğretimde 8 tekniğin<br />

bulunduğunu belirtmiştir. Bu teknikler şunlardır: Beyin fırtınası, gösteri, sorucevap,<br />

drama-rol yapma, benzetim, ikili ve grup çalışması, mikro öğretim, eğitsel<br />

oyunlar.<br />

Bu çalışmada yukarıda yer alan tekniklerden grup çalışması tekniği uygulanmıştır.<br />

Grup çalışması: En az 2, en fazla 10 öğrencinin bir araya gelerek belli bir amaç<br />

doğrultusunda yaptıkları sınıf içi çalışmaya grup çalışması denir.<br />

Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81-103), kalabalık sınıflarda grup oluşturulurken dikkat edilecek<br />

noktaları şu şekilde belirtmektedir.<br />

1. Bir sınıfta 5 yada 6 grup oluşturulması idealdir.<br />

2. Bir ideal grup çalışması 3 kişiyle olabileceği gibi, bu sayı 10-15’ e kadar çıkabilir.<br />

3. Gruplar arası niteliği belirlemek için her gruba aynı konu verilmelidir.<br />

4. Gruplar öğretmen tarafından random yolla oluşturulmalıdır.<br />

5. Her grubun bir lideri-koordinatörü olmalıdır.<br />

6. Öğretmen grup çalışmalarını yakından izlemeli, kontrol etmeli ve yardımcı<br />

olmalıdır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 317


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

Grupla çalışma tekniğinde öğretmenin uyması gereken bazı önemli kurallar<br />

vardır. Beydoğan (2<strong>00</strong>4), grupla öğretimde öğretmenin rolünü 3 basamakta belirtmiştir.<br />

Bu basamaklar şunlardır: 1. Öğrencilerin işleyeceği çalışmanın amacını açıklamak,<br />

2. Öğrencilerin çalışmaya tam katılımını sağlamak için motive etmek, 3. Çalışılması<br />

planlanan konu için gerekli ön öğrenmeleri öğrencilere hatırlatmak.<br />

Grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster hazırlama tekniği: Bu teknik<br />

grup çalışmaları ve poster hazırlama etkinliklerinin bileşimi ile oluşturulmuştur. Bu<br />

teknik uygulanırken izlenecek adımlar şu şekilde sıralanabilir: 1. Öğretmen öğrencilerin<br />

işleyeceği çalışmanın amacını açıklar. 2. Poster hazırlama tekniği hakkında öğrenciler<br />

bilgilendirilerek, örnek posterler gösterilir. 2. Sınıfta random yolla 5 ya da 6 grup<br />

oluşturulur. Gruplarda ideal öğrenci sayısı 5-9 arasıdır. 4. Her gruba bir lider-koordinatör<br />

seçilir(öğrenciler seçebilir). 3. Gruplar arası niteliği belirlemek için her gruba<br />

aynı konu verilmelidir. Konunun farklı bölümleri verilebilir. Gruplar çalışmanın içeriğine<br />

göre kendilerine isim seçerler. 6. Öğretmen konuyla ilgili gazete haberlerini okur<br />

ve etkili kupürleri gösterir. Gruplarda her öğrencinin etkin rol alarak bilhassa güncel<br />

konularla ilgili kupürleri toplamaları istenir. 7. Gruplarda aynı tür kupürlerin toplanmaması<br />

için iş bölümü görev dağılımı yapılması sağlanır. 8. Toplanan kupürler, öğretmen<br />

ve öğrenciler tarafından ortak değerlendirmeyle ayıklanarak poster için uygun<br />

olanlar seçilir. 9. Renkli fon kartonlar üzerine kupürler yapıştırılır. Kupürlerin altına ve<br />

yanına amaca uygun yazılar grup tarafından yazılır. 10. Son şeklini almış olan posterler<br />

okul koridorunda ya da sergi salonunda sergilenir.<br />

Amaç<br />

Bu araştırmanın amacı, 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde, “Toplum İçin<br />

Çalışanlar” ünitesiyle ilgili kazanımların doğru ve yeterince öğrenilmesini sağlamak<br />

amacıyla eğitim-öğretim ortamında, kontrol grubunda kullanılan yapılandırmacı<br />

kurama göre hazırlanmış olağan ders içeriği ile deney grubunda yürütülen yapılandırmacı<br />

kurama uygun ders içeriğinin “grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster<br />

hazırlama tekniği” kullanılarak desteklendiği uygulamalarda, öğrencilere etkileri<br />

açısından farklılık olup, olmadığını saptamaktır.<br />

Yapılandırmacı kuramda bu etkinliğin etkililiğini tespit etmek ve öğrencilerin<br />

Sosyal Bilgiler dersine karşı tutumlarını bu etkinliklerin ne derece etkilediğinin tespit<br />

edilmesi amaçlanmıştır.<br />

Problem Cümlesi<br />

5. Sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “toplum için çalışanlar” ünitesinde, grup çalışmalarında<br />

gazete kupürleriyle poster hazırlama tekniğinin öğrenciler üzerindeki<br />

(tutum-akademik benlik-ders başarısı) etkileri nelerdir<br />

Alt Problemler<br />

1. Grup çalışmalarıyla gazete kupürlerinden poster hazırlama tekniğinin<br />

uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Sosyal Bilgiler dersi akademik benlik kavramı<br />

puanları arasında uygulama öncesi ve sonrası anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

2. Grup çalışmalarıyla gazete kupürlerinden poster hazırlama tekniğinin<br />

uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum puanları<br />

arasında uygulama öncesi ve sonrası anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

318<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


3. Deney grubunun ön test başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı<br />

puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

4. Kontrol grubunun son test başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı<br />

puanı arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

5. Deney grubunun son test başarı puanı ile deney grubunun ön test başarı<br />

puanını arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

6. Deney grubu son test başarı puanı ile kontrol grubu son test başarı puanı<br />

arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />

Sınırlılıklar<br />

Bu araştırma;<br />

1. 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “Toplum İçin Çalışanlar” ünitesi ile,<br />

2. Deney grubuna uygulanan, grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster<br />

hazırlama tekniği ve kontrol grubuna uygulanan olağan ders içeriğiyle,<br />

3. Uygulanan ölçme araçlarıyla,<br />

4. 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında, Mersin Mimar Sinan İlköğretim Okulu 5-<br />

D ve 5-C sınıfı öğrencileri ile sınırlandırılmıştır.<br />

Sayıltılar<br />

1. Kavram başarı testinin kapsam geçerliliği için uzman kanısı yeterlidir.<br />

2. Deney ve kontrol grubunda kontrol altına alınamayan değişkenler, sonucu<br />

anlamlı derecede etkilememektedir.<br />

Materyal ve Metot<br />

Araştırma Grubu<br />

Bu araştırmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırma grubunu Mersin<br />

Mimar Sinan İlköğretim Okulunda 5-D ve 5-C sınıfında bulunan toplam 58 öğrenci<br />

oluşturmaktadır. 5-D sınıfında bulunan 29 öğrenci deney grubunu, 5-C sınıfında<br />

bulunan 29 öğrenci ise kontrol grubunu oluşturmuşlardır. Şubeler random (rasgele)<br />

olarak seçilmiştir.<br />

Veri Toplama Araçları<br />

Sosyal Bilgiler dersi akademik benlik kavramı ölçeği: Senemoğlu (1989)<br />

tarafından Türkçeye uyarlanan Brookover’in (1964) akademik benlik kavramı ölçeği<br />

Sosyal Bilgiler dersi için hazırlanmıştır. Senemoğlu (1989) tarafından bu ölçeğin güvenirliği<br />

3 farklı grupta 0.80, 0.84 ve 0.89 olarak bulunmuştur.<br />

Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum ölçeği: Yanpar, Çakar ve Şahin (2<strong>00</strong>0)<br />

tarafından geliştirilen Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum ölçeğinde 27 madde<br />

bulunmaktadır. Bu maddelerden 12’si negatif anlamlıdır. Ölçeğin güvenirliği, 0.94<br />

olarak bulunmuştur.<br />

Başarı testi: Grupların bilişsel giriş davranışlarını ölçmek amacıyla, 5. Sınıf<br />

Sosyal Bilgiler dersi, Toplum İçin Çalışanlar ünitesiyle ilgili belirtilen kazanımları içeu<br />

Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 319


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

ren 35 soru hazırlanmıştır Testin hazırlanmasında, 5.sınıf Sosyal Bilgiler dersinin<br />

öğretim programı, MEB Ders Kitabı (2<strong>00</strong>7,43) ve hazırlık-test kitaplarından faydalanılmıştır.<br />

Hazırlanan 35 soru Mersin Üniversitesinden bir öğretim üyesi ve Mimar<br />

Sinan İlköğretim Okulundan 3 sınıf öğretmeninin ortak kanıları sonucu 25 soruya<br />

indirilmiştir. Sorular, 5 seçenekli çoktan seçmeli sorular şeklinde hazırlanmıştır. Testin<br />

güvenirliği 0,81 olarak bulunmuştur. Bu sonuç, testin çalışmada kullanılabilecek<br />

düzeyde güvenirliğe sahip olduğunu göstermektedir.<br />

Verilerin Analizi<br />

Elde edilen verilerin analizi amacıyla t testi, SPSS 12 paket programı kullanılarak<br />

yapılmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel olarak anlamlılığını test etmek<br />

amacıyla hata payı üst sınırı .05 olarak kabul edilmiştir.<br />

İşlem<br />

Çalışma amacıyla 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “toplum için çalışanlar”<br />

ünitesi belirlenmiştir. Hazırlanan ve geçerliliği uzman kanısıyla onaylanan test soruları<br />

deney ve kontrol gruplarına ayrı ayrı uygulanmıştır. Yaklaşık 4 hafta süren ünite<br />

boyunca deney grubuna, grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster hazırlama<br />

tekniğini uygulamaları sağlanmıştır. Deney grubu, üyeleri random olarak seçilen 4<br />

eşit büyüklükteki gruptan oluşmaktadır. Öğrenciler daha önceki deneyimlerinden<br />

grup çalışmasını bilmektedirler. Her grup kendisine bir başkan ve sözcü seçmiştir.<br />

Gruplar öğrenciler tarafından, “Tema Grubu”, “Yeşilay Grubu”, “Kızılay Grubu” ve<br />

“Lösev Grubu” olarak adlandırılmıştır. Gruplarda her öğrencinin etkin rol alarak bilhassa<br />

güncel konularla ilgili kupürleri toplamaları istenmiştir. Ünite konuları yapılandırmacı<br />

kuram doğrultusunda belirlenen içerikte ilerlemiş buna ek olarak öğrenciler,<br />

öğrendikleri konularla ilgili poster oluşturmaya ilk hafta hazırlık ve tanıtım<br />

olmak üzere toplam 4 hafta boyunca devam etmişlerdir. Posterler bir müddet okul<br />

koridorlarında sergilenerek değerlendirilmesi sınıf öğrencileri ve ziyaretçi öğrencilerce<br />

yapılmıştır.<br />

Ayrıca deney grubu öğrencilerine ön test ve son test olarak Senemoğlu<br />

(1989) tarafından Türkçeye uyarlanan Brookover’in (1964) akademik benlik kavramı<br />

ölçeği ve Yanpar, Çakar ve Şahin (2<strong>00</strong>0) tarafından geliştirilen Sosyal Bilgiler dersine<br />

yönelik tutum ölçeği uygulanmıştır.<br />

Kontrol grubunda yapılandırmacı kuram doğrultusunda belirlenen içerikte<br />

ilerlemeler sağlanmış ekstra talimatlar ve teknikler uygulanmamıştır. Kontrol grubu<br />

öğretmenine ne doğrultuda bir ders uygulaması yaptığını sorduğumuzda, daha çok<br />

öğretmen kılavuz kitabında belirtilen doğrultuda uygulamalar yapmaya çalıştığını<br />

fakat bazen, klasik düz anlatım yöntemi veya soru-cevap yöntemine başvurmak<br />

zorunda kaldığını zira sürenin yet<strong>med</strong>iğini, konuları tamamlayamayacağı endişesi<br />

taşıdığını belirtmiştir.<br />

Uygulama süresince, ders ve çalışma kitabı programda belirtilen şekilde<br />

takip edilmiştir. Uygulamalar bitene kadar her iki gruba da gözlemler yapılmıştır.<br />

Ünitenin sonunda her iki gruba da aynı başarı testi son test olarak uygulanarak veriler<br />

SPSS 12 istatistik programında analiz edilmiştir.<br />

320<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Bulgular<br />

Bu bölümde araştırmanın alt problemlerine ilişkin bulgular yer almaktadır.<br />

Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Tablo 3. Akademik Benlik Kavramı Puanlarının Karşılaştırılması<br />

GRUP N t p<br />

DENEY ÖNTEST 29 t= -2.02 p= 0.08<br />

DENEY SONTEST 29 0.08 > 0.05<br />

Akademik Benlik Kavramı Ölçeği, deney grubuna çalışma başlamadan önce<br />

ve çalışma tamamlandıktan sonra uygulanmıştır. Tablo 3’e göre, bu ölçeğe uygulanan<br />

t testi sonucunda t=-2.02 ve p=0.08 bulunmuştur. Bu sonuca göre, deney grubunun<br />

ön-son Sosyal Bilgiler Dersi Akademik Benlik Kavramı Ölçeği puanlarının ortalamaları<br />

arasında istatistiksel olarak, anlamlı bir fark (p > 0.05, p=0.08) yoktur.<br />

Arada anlamlı bir farkın çıkmamasının nedeni çalışma süresinin 4 hafta gibi<br />

kısa bir süre olmasıdır. Bir anlamda öğrencinin öğrenme özgeçmişi kısa bir süreyi<br />

kapsadığı için akademik benlik kavramı puanları değişmemiştir.<br />

Senemoğlu’nun aktardığına göre (2<strong>00</strong>7), Bloom (1976), Akademik Benlik<br />

Kavramını, öğrencinin öğrenme özgeçmişine dayalı olarak, hedeflerle tutarlı öğrenme<br />

düzeyine ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin kendini algılayış tarzı olarak tanımlamaktadır.<br />

İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Tablo 4. Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği Puanlarının Karşılaştırılması<br />

GRUP N t P<br />

DENEY ÖNTEST 29 t= -2.09 p= 0.04<br />

DENEY SONTEST 29 0.04 < 0.05<br />

Tutum ölçeği, deney grubuna çalışma başlamadan önce ve çalışma tamamlandıktan<br />

sonra uygulanmıştır. Tablo 4’e göre, tutum ölçeklerine uygulanan t testi sonucunda<br />

t=-2,09 ve p=0,04 bulunmuştur. Bu sonuca göre, deney grubunun ön-son<br />

Sosyal Bilgiler Tutum Ölçeği puanlarının ortalamaları arasında istatistiksel olarak,<br />

anlamlı bir fark (p < 0.05, p=0.04) vardır. Öğrenci tutumlarında az da olsa olumlu<br />

yönde bir değişim meydana gelmiştir.<br />

Öğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine karşı tutumlarında 0.05 düzeyinde anlamlı<br />

bir farkın olduğu fakat 0.01 düzeyinde anlamlı bir farkın bulunmadığı ortaya çıkmıştır.<br />

Bu durum aradaki anlamlı farkın çok küçük olduğu anlamına gelmektedir.<br />

Öğrenci tutumlarında anlamlı farkın çıkmasının nedeni öğrencilerin uygulanan<br />

tekniği sevmelerinden kaynaklanmaktadır. Farkın küçük çıkmasının nedeni ise<br />

uygulama süresinin 4 hafta gibi kısa bir süre olmasından dolayıdır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 321


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Araştırmanın üçüncü alt problemine bağlı olarak deney grubunun ön test<br />

başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı puanları arasında anlamlı düzeyde<br />

farklılık olup olmadığına ait bulgular Tablo 5’de verilmiştir.<br />

Tablo 5. Ön Test Puanlarına Göre Deney ve Kontrol Gruplarının<br />

Karşılaştırılması(t-testi Analizi Sonuçları)<br />

GRUP N X S.S T P<br />

DENEY ÖNTEST 29 38.13 15.32 t= 0.362 p= 0.719<br />

KONTROL ÖNTEST 29 36.82 12.06 .719> 0.05<br />

Tablo 5’ de deney ve kontrol gruplarının ortalamaları, standart sapmaları, t ve<br />

p değerleri belirtilmiştir. Bu tabloya göre deney grubunun aritmetik ortalaması 38.13,<br />

kontrol grubunun aritmetik ortalaması 36.82, deney grubunun standart sapması<br />

15.32, kontrol grubunun standart sapması 12.06 ve t testi sonucu 0.719 olarak bulunmuştur.<br />

Tablo incelendiğinde p > 0.05 (p=.719) olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre<br />

deney ve kontrol grupları ön test-son test puanları arasında anlamlı bir fark yoktur.<br />

Deney ve kontrol grubu öğrencileri yaklaşık olarak araştırmanın başlangıcında<br />

birbirlerine denk düzeydedir.<br />

Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Tablo 6. Kontrol Grubunun Ön Test ve Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />

analizi sonuçları)<br />

GRUP N X S.S T P<br />

KONTROL ÖNTEST 29 36.82 12.06 t=-5.35 p=0.<strong>00</strong><br />

KONTROL SONTEST 29 50.82 12.49 0.<strong>00</strong> < 0.05<br />

Olağan ders içeriğinin uygulandığı kontrol grubunun ön test-son test puanları<br />

Tablo 6’ da verilmiştir. Bu tablo incelendiğinde kontrol grubunun ön test ortalamasının<br />

36.82’ den son test ortalamasında 50.82’ ye yükseldiği görülmektedir. Kontrol<br />

grubunun standart sapması ön testte 12.06, son testte 12.49 bulunmuştur. Kontrol grubuna<br />

uygulanan ön test-son test sonucunda t=-5.35 ve p=0.<strong>00</strong> bulunmuştur. Tablo 6’<br />

ya göre p < 0.05’tir.<br />

Ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan t-testi<br />

sonucunda bu farkın anlamlı olduğu görülmektedir<br />

Bu sonuç kontrol grubunda uygulanan olağan ders içeriğinin öğrenci başarısını<br />

artırdığını göstermektedir.<br />

322<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Beşinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Tablo 7. Deney Grubunun Ön Test-Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />

analizi sonuçları)<br />

GRUP N X S.S T P<br />

DENEY ÖNTEST 29 38.13 15.32 t = -8.03 p=0,<strong>00</strong><br />

DENEY SONTEST 29 67.79 23.07 0.<strong>00</strong> < 0.05<br />

Tablo 7’ de grup çalışmasıyla gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğini<br />

uyguladığımız deney grubunun ön test-son test başarı puanlarına ilişkin veriler<br />

gösterilmiştir. Deney grubunun ön test ortalaması 38.13, son test ortalaması 67.79 çıkmıştır.<br />

Deney grubunun ön testte standart sapması 15.32, son testte standart sapması<br />

23.07 bulunmuştur. Tablo 7 incelendiğinde deney grubuna uygulanan ön test-son test<br />

sonucu t = -8.03 ve p=0.<strong>00</strong> olduğu görülmektedir.<br />

Tablo 7’ ye göre p < 0.05’ tir.<br />

Bu verilere göre deney grubunun ön test ile son test başarı puanı arasında bir<br />

artışın olduğu görülmektedir. Ortalamalar arasındaki bu farkın anlamlı olup olmadığına<br />

yönelik yapılan t-testi sonucunda bu farkın anlamlı olduğu görülmektedir. Bu<br />

sonuca göre, grup çalışmasıyla gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğinin<br />

uygulandığı deney grubundaki öğrencilerin başarısında önemli bir artış meydana<br />

gelmiştir.<br />

Altıncı Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />

Tablo 8. Deney ve Kontrol Grubunun Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />

analizi sonuçları)<br />

GRUP N X S.S T P<br />

DENEY SONTEST 29 67.79 23.07 t=3.48 p=0.<strong>00</strong>1<br />

KONTROL SONTEST 29 50.82 12.49 0.<strong>00</strong>1 < 0.05<br />

5. Sınıf Sosyal Bilgiler dersi “toplum için çalışanlar” ünitesinde, grup çalışmasıyla<br />

gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğinin uygulandığı sınıf olan deney<br />

grubundaki öğrenci başarısı, kontrol grubundaki öğrencilere göre anlamlı düzeyde<br />

fazla çıkmıştır. Bu verileri test etmek için t testi uygulanmıştır.<br />

Tablo 8’ de deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarına göre ortalamaları,<br />

standart sapmaları, t ve p değerleri belirtilmiştir. Bu tabloya göre deney grubunun<br />

aritmetik ortalaması 67.79, kontrol grubunun aritmetik ortalaması 50.82, deney grubunun<br />

standart sapması 23.07, kontrol grubunun standart sapması 12.49 ve t testi<br />

sonucu 3.48 olarak bulunmuştur.<br />

Tablo incelendiğinde p < 0.05 (p=0.<strong>00</strong>1) olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre<br />

deney ve kontrol grupları arasında son test puanlarına göre anlamlı bir fark vardır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 323


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

Başarı puanları açısından bakıldığında deney grubu öğrencilerinin anlamlı<br />

derecede kontrol grubu öğrencilerinden başarılı oldukları sonucu ortaya çıkmıştır.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Sonuçlar<br />

Yenilenen Sosyal Bilgiler programında, öğrenci merkezli, Sosyal Bilgiler açısından,<br />

bilgi ve beceriyi dengeleyen, öğrencinin kendi yaşantılarını ve bireysel farklılıklarını<br />

dikkate alarak çevreyle etkileşimine olanak sağlayan yeni bir anlayış yaşama<br />

geçirilmeye çalışılmaktadır (TTKBa, 2<strong>00</strong>5).<br />

Yenilenen Sosyal Bilgiler programının farklı yönleri olarak etkinlik temelli<br />

öğren<strong>med</strong>e, öğrencilerin işbirliği yaparak birbirlerinden öğrenme fırsatı bulabilmeleri,<br />

etkinlikler sonunda ürettiklerini sınıfta sunarak bir şeyleri başarmanın hazzını<br />

yaşayabilmeleri ve öz güven kazanabilmelerinin amaçlandığı belirtilmektedir. Ayrıca<br />

program öğrencilerin, bilgiyi kendi yaşantılarından yola çıkarak, yine kendisinin<br />

yapılandırmasını hedeflemektedir. Araştırma, sorgulama ve üretmeye dayanan<br />

öğrenme yaşantılarının programın ana eksenini oluşturduğu göze çarpmaktadır.<br />

Talim Terbiye Kurulu program geliştirme çalışmaları modülünde, programların<br />

yaklaşımı bölümünde, “eğitim, kitap dışı kaynaklara yönlendirilmelidir” ibaresine<br />

yer vermiştir. Burada, okullarda eğitimin, tamamen ders ve test kitaplarına bağımlı<br />

hâle geldiği, kitaptaki konuların öğrenciler tarafından bellenmesi, sorunca söylemesi<br />

ve istenirse yazılmasının yeterli gibi algılandığı belirtilmiştir. Öneri olarak gazete,<br />

dergi, ders dışı kitaplar, öğrenci velileri ve diğer alanında uzman kişilerin öğrenme<br />

işlevine katılmalarının sağlanması gerektiği yönünde görüş belirtmişlerdir<br />

(TTKBb, 2<strong>00</strong>5).<br />

Yapılandırmacı kuram doğrultusunda yenilenen bu programda bazı alternatif<br />

yöntemlerin uygulanması yukarıda görüldüğü gibi önerilmektedir. Son olarak TTKB<br />

derslerde gazete kupürlerinden yararlanılmasını önermiştir. Burada hem alternatif<br />

kaynakları öğrencilere tanıtmak hem de bir anlamda onların gazete okuru yapılması<br />

amaçlanmıştır.<br />

Bu çalışmada, “gruplar aracılığıyla gazete kupürlerinden faydalanarak poster<br />

oluşturma” tekniğiyle işlenen bir Sosyal Bilgiler ünitesinde öğrenci başarısındaki<br />

artışın bu yöntemin uygulanmadığı diğer sınıfa göre daha yüksek olduğu sonucuna<br />

varılmıştır. Öğrenciler grupla poster hazırlamanın onları çok mutlu ettiğini sonuçta<br />

ellerinde somut bir eser bulunmasının gurur verici olduğunu belirtmişlerdir.<br />

Çalışmada önceki derslerde etkin rol alamayan daha pasif ve çekingen öğrencilerin<br />

etkin hale gelerek grup çalışmasından zevk aldıkları gözlenmiştir. Öğrencilere bir<br />

daha böyle bir çalışma ister misiniz sorusunu yönlendirdiğimizde sınıfın büyük<br />

çoğunluğu coşkuyla evet yanıtını vermiştir.<br />

Gazete kupürleriyle oluşan bu çalışmaların okul koridorunda sergilenmesi ve<br />

bunun sonucunda gördüğü ilgi, ayrıca posterlerin değerlendirmesini yine öğrencilerin<br />

kendilerinin yapması çalışmaya ilgi ve heyecanı artırmıştır.<br />

324<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

Öneriler<br />

Bu sonuçlara göre getirilebilecek önerileri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:<br />

1. Gazete kupürleriyle yapılan bu çalışmaya benzer farklı kaynaklar, eski kitap<br />

ve dergilerdeki yazılar veya internet kaynaklı bilgilerle bu çalışmalar tekrarlanmalıdır.<br />

2. Daha üst sınıflara posterler bilgisayar ortamında hazırlatılarak öğrenci başarısındaki<br />

etkisi test edilmelidir.<br />

3. Bu yöntem İlköğretimin her basamağında içeriği hafifletilerek veya zorlaştırılarak<br />

kullanılabilecek öğrenci ilgisi ve motivasyonunu artıracak bir yöntemdir. Bu<br />

doğrultuda dersler düzenlenmelidir.<br />

4. Bu tekniğin etkililiği, diğer derslerde de çalışılmalı ve test edilmelidir.<br />

5. Bu tekniğin, öğrencilerin gazete okuma ve bilgiye ulaşma yönündeki tutumları<br />

ne derece değiştirdiğine yönelik farklı çalışmalar da yapılmalıdır.<br />

6. Öğretmenler bu tür farklı tekniklerin kullanımı için teşvik edilmeli ve eğitilmelidir.<br />

Kaynakça<br />

AÇIKGÖZ, K. (1992). İşbirlikli Öğrenme, Kuram, Araştırma, Uygulama, Uğurel Matbaası,<br />

Malatya.<br />

AKPINAR, E., ERGİN, Ö. (2<strong>00</strong>5)., “Yapılandırmacı Kuramda Fen Öğretmeninin Rolü”,<br />

İlköğretim-Online, 4(2), 55-64, [Online]: http://ilkogretim-online.org.tr, Erişim:<br />

24.3.2<strong>00</strong>8.<br />

BEYDOĞAN, H, Ö. (2<strong>00</strong>4). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme, Eser Ofset, Ankara.<br />

BİLGİN, İ., KARADUMAN, A. (2<strong>00</strong>5). “İşbirlikli Öğrenmenin 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Dersine<br />

Karşı Tutumlarına Etkisinin incelenmesi”, İlköğretim-Online, 4(2), 32-45, [Online]:<br />

http://ilkogretim-online.org.tr, Erişim:12.4.2<strong>00</strong>8.<br />

DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>5a). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme, Öğretme Sanatı, Pegem A<br />

Yayıncılık, , 308: 81,103, Ankara.<br />

DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>5b). Eğitimde Program Geliştirme, Pegem A Yayıncılık, 368: 233 , 234. Ankara.<br />

DEVECİ, H. (2<strong>00</strong>5). “Sosyal Bilgiler Dersinde Gazete Kullanımı”, The Turkish Online Journal of<br />

Educational Technology – TOJET, ISSN: 1303-6521, volume 4, Issue 3, Article 21, July.<br />

GÜVEN, İ. (2<strong>00</strong>4). “Etkili Bir Öğretim İçin Öğretmenden Beklenenler”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, Sayı<br />

164, Güz 2<strong>00</strong>4.<br />

HUİTT, W. (2<strong>00</strong>3). “Constructivism. Educational Psychology Interactive”, Valdosta, Ga: Valdosta<br />

State University. Retrieved, 2<strong>00</strong>3, Erişim: Http://Chiron.Valdosta.Edu/ Whuitt/ Col/<br />

Cogsys/Construct.Html, Tarih: 21.12.2<strong>00</strong>7.<br />

MEB. (2<strong>00</strong>7). 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı, Devlet Kitapları, 3. Baskı, Feza Gazetecilik A.Ş.,<br />

203:43, İstanbul.<br />

SENEMOĞLU, N. (2<strong>00</strong>7). Gelişim, Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya, Gönül<br />

Yayıncılık, Ankara.<br />

SARITAŞ, E. (1999). “İlköğretim I. Devrede İşbirlikli Öğrenme Yöntemi İle Geleneksel Öğrenme<br />

Yöntemlerinin Başarılı ve Başarısız Öğrenciler Üzerindeki Etkisi”, Pamukkale Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, , sayı 6, Özel Sayı.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 325


Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />

ÖZDEN, Y. (2<strong>00</strong>3). Öğrenme ve Öğretme, Pegema Yayıncılık, 247:55, Ankara.<br />

YANPAR, T., HAZER, B., ARSLAN, A. (2<strong>00</strong>6). ”10. Sınıf Çözünürlük Konusunda Oluşturmacı<br />

Öğrenme Yaklaşımına Dayalı Grup Çalışmalarının Kullanılması”, İnönü Üniversitesi<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı:11, 113-122, Bahar 2<strong>00</strong>6.<br />

TİTİZ, O. (2<strong>00</strong>5). Yeni Öğretim Sistemi, Zambak Yayınları, 151:17, İstanbul.<br />

WİLSON, BRENT, G. (1997). “Reflections on Constructivism and lnstructional Design”,.<br />

Educational Technology Publications, Denver, Englewood Cliiffs NJ.<br />

TTKB, http://ttkb.meb.gov.tr/yenicalismalar/gazete.pdf, “İlköğretim 4-8. Sınıf Öğretim<br />

Programlarının Öğrenme-Öğretme Süreçlerinde Gazete Kupürlerinden Yararlanma”,<br />

Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />

TTKBa, http:// ttkb.meb.gov.tr/ogretmen, , “İlköğretim 1-5.Sınıf Programları Tanıtım El<br />

Kitabı”, 2<strong>00</strong>5, Erişim: 15.04.2<strong>00</strong>8.<br />

TTKBb, http://ttkb.meb.gov.tr/ programlar/ prog_giris/prg_giris.pdf, “Program Geliştirme<br />

Çalışmaları”, 2<strong>00</strong>5, Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />

326<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />

THE EFFECT OF PREPARING POSTERS ON STUDENTS<br />

IN GROUPWORK BY THE USE OF NEWSPAPER<br />

ARTICLES IN SOCIAL SCIENCES LESSONS<br />

Mutlu UYGUR*<br />

Tuğba YANPAR YELKEN**<br />

Abst ract<br />

The aim of this study is to find out The effect of preparing posters in groupwork<br />

by the use of newspaper articles in social sciences lessons in primary<br />

schools. Fifth classes social sciences lesson, “the ones who work for the society”<br />

unit has been chosen fort his study. There are control groups and experimental<br />

groups in this study. On the view of constructivist theory The applications of<br />

renewed programme have been perfor<strong>med</strong> on both control and experimental<br />

groups. In addition to this study, parallel with lessons contents the students<br />

have prepared posters using the newspaper articles in experimental groups.<br />

The research has been done among the students who are in the 5 th class<br />

in Mersin Mimar Sinan primary school in 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 educational year. This research<br />

consists of totaly 58 students as the experimental group students in 5-C.<br />

The data analyse has been done by using t-test in SPSS packet programme. The<br />

end of studying, meaningful differences have been found for the benefit of the<br />

experimental group.<br />

Key Words: Social Sciences Lessons, Newspaper Articles, Groupwork,<br />

Preparing Posters<br />

* Ministry of National Education, Mimar Sinan Primary School, Mersin<br />

** Mersin University, Faculty of Education, Department of Educational Sciences, Mersin<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 327


ORTAÖĞRETİM MATEMATİK DERSLERİNDE<br />

OYUNLARIN KULLANILABİLİRLİĞİ<br />

Işıkhan UĞUREL*<br />

Sevgi MORALI**<br />

Özet<br />

Bu çalışmada öğretim yöntemi, öğrenme ve ölçme<br />

değerlendirme aracı olarak tanımlanan oyunların aynı İnsanoğlu hiçbir<br />

zamanda diğer pek çok araç ve yöntemin de bir arada<br />

zaman<br />

oyunların<br />

entegre edilebildiği yapılar olmasından yola çıkılarak,<br />

icadında olduğu<br />

ortaöğretim matematik derslerinde kullanılabilirliği ve<br />

kadar zeki<br />

oyunlardan ne şekilde yararlanılabileceği üzerine matematik<br />

öğretmenleri (N=44) ve öğretmen adaylarının<br />

olmadı...<br />

(N=226) görüşlerinin betimlenmesi amaçlanmıştır. Bu Leibniz, 1715<br />

amaç doğrultusunda örnek eğitsel matematik oyunları<br />

hazırlanmış ve örneklemdeki bireylerin bir bölümüne sunumları yapılmıştır.<br />

Veriler araştırmanın ele aldığı problemler doğrultusunda görüşlerinin belirlenebilmesi<br />

için 6 açık uçlu sorunun yer aldığı bir ön-bilgi formu ve iki tür maddeyi<br />

içeren bir anket (güvenirliği spss ile 0.84 olarak hesaplanmıştır) yardımı ile<br />

toplanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarından seçilen bir grubunun geliştirdiği<br />

eğitsel matematik oyunlarının analizleri yapılmıştır. Bulgular, katılımcı her iki<br />

grubunda araştırma konusuna yönelik bilgi ve deneyimlerinin çok sınırlı olduğunu<br />

ve oyunları sunumlar yardımı ile tanıyan öğretmenlerin görüşlerinin daha<br />

olumlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.<br />

Anahtar Sözcükler: Oyun, Oyun Matematik İlişkisi, Matematik Öğretimi<br />

Gi riş<br />

Günümüzde oyun, kavram olarak pek çok farklı alanda farklı karşılıları olan<br />

ortak bir kapsayıcı terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Spor oyunları, tiyatro oyunları,<br />

halk oyunları, eğitim oyunları vd bunlardan bazılarıdır. Tüm bu çeşitlilik ve alan<br />

zenginliği beraberinde oyun kavramı için herkesçe kabul gören bir tanım yapılmasını<br />

güçleştirmektedir. Ancak yinede tüm oyunlar için genellenebilirlik özelliği aranmadan<br />

farklı farklı tanımlar yapmak mümkündür. Bunlardan bazıları,<br />

John Dewey oyunu, sonuç gözetilmeyen bilinçsiz davranışlar olarak<br />

nitelerken; Huizinga bunu, isteyerek ve kurallı olarak belli bir zaman ve mekânda<br />

yapılan faaliyetler alarak tanımlıyor. Spencer’in gözünde gerekli olmayan<br />

artık enerjilerin atılması görünümünü alan oyun; Eibesfeldt’te çıraklığın aktif bir<br />

şekli, Groos’da hayatın daha sonraki safhalarına hazırlık, Mitchell ve Mason’da<br />

* Arş. Gör.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi<br />

ABD.<br />

** Yrd. Doç. Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik<br />

Eğitimi ABD.<br />

328<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


insanın kendini ifade etmesi, Gulick’de de yapılması istenilenin yapılması seklinde<br />

tanımlanmaktadır (Ergün, 1980, 102) biçiminde örneklenebilir.<br />

Dönmez ise oyunu,<br />

Belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen,<br />

her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel,<br />

bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası<br />

ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade etmektedir (MEB, 2<strong>00</strong>6, 5).<br />

Oyuna yönelen yaklaşımlar ve araştırmalar sadece bazı tanımlara ulaşma ile<br />

yetinmeyip oyun oynamanın temeline inen, insanın neden oyun oynadığı ele alan<br />

kuramlara değin uzanmaktadır. Bunlardan bazıları; psikolog M. J. Ellis “En Uygun<br />

Canlılık Düzeyi Kuramını”, Hollanda’lı tarihçi Johan Huizinga’nın oyunu kültürlerin<br />

oluşumundaki en önemli öge olarak ele alarak oluşturduğu “Homo-Ludens”<br />

(oyuncu insan) tanımlaması, Helenko’nun “Sistem Teorisi”, Friedrich Schiller ve<br />

Helbert Spencer’in “Artan Enerji Teorisi”, Moriltz Lazarus’un “Yeniden Yaratma<br />

Teorisi” ve Karl Groos’un “İçgüdüsel Alışkanlık Teorisi” sıralanabilir (ayrıntılı bilgi<br />

için bkz [Poyraz, 2<strong>00</strong>3]). Elbette Piaget’in de bu alana katkılarını unutmamak gerek.<br />

Piaget’in oyunu doğrudan doğruya bilişsel süreçler ve bilişsel gelişim bağlamına yerleştirmesi<br />

ile oyuna yönelik önem ve ilgi son derece artmıştır (Nicolopoulou, 2<strong>00</strong>4).<br />

Oyuna ve oyunun doğasına yönelik tüm çalışmalar oyunun sadece hoş vakit geçirme,<br />

eğlenme, dinlenme ve boş zaman faaliyeti olmasından eğitimsel bir araç olarak ele<br />

alınması uzanan bir süreci doğurmuş ve eğitimsel açıdan oyunu önemli bir ilgi ve<br />

araştırma odağı haline getirmiştir. Özellikle okul öncesi ve ilköğretim kademelerinde<br />

oyuna yönelik çok sayıda araştırmaya rastlanmak mümkündür. Ancak daha ileri<br />

kademelerdeki inceleme ve araştırmalar aynı ölçüde değildir. Bu araştırmadaki amaçlardan<br />

biri var olan bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir katkı sağlamaktır.<br />

Eğitim alanında oyuna yönelen bu ilgi ve araştırma akımında matematik eğitimcilerinin<br />

de benzer yönelimlerde olduğu ve bu sürece dâhil oldukları görülmektedir.<br />

Bu durum aslında matematik ve oyun arasındaki etkileşimlerin doğal bir sonucudur.<br />

Bazılarına göre ilk bakışta matematik ve oyunu bir arada ele almanın şaşırtıcı<br />

ve garipsenir bir durum olduğu düşünülebilir. Biri ciddi, uğraşı gerektiren ve formal<br />

bir eğitimin sonucu öğrenilen diğeri ise eğlenceyi, dinlenmeyi çağrıştıran amaçsız bir<br />

eylem biçimi olarak görüldüğünde bu yanılgı belirebilir. Ancak matematik ve oyunun<br />

etkileşim alanları düşünülenden çok daha fazladır.<br />

Her iki kavrama yönelik tanımlar açısından etkileşimlere bakacak olursak;<br />

Faulkner (1995), oyun kavramını, “matematiksel düşüncenin temellerinin atıldığı<br />

gerçek yaşam deneyimleri üzerine kurulmuş [süreç]” olarak tanımlarken, Umay<br />

(2<strong>00</strong>2) ise “oyunlar büyük ölçüde matematik, matematik ise bütünüyle oyundur”<br />

demektedir (s.280). Yapısal etkileşimlere bakılacak olursa, Guzman’ın oyunların ve<br />

matematiğin yapısına yönelik düşüncesi ise, her ikisinde de belirli nesnelerin ve onları<br />

tanımlayan kuralların kabulü aracılığı ile ve bu kurallar kümesine sürekli bir bağlılıkla<br />

hareket edildiğinden yapıları gözle görülür şekilde benzerdir (Guzman, 1990)<br />

biçiminde iken, Davis ve Hersh (2<strong>00</strong>2). ‘Formalist Matematik Felsefesi’ adlı yazılarında<br />

formalist matematikçiye göre matematiğin ifade ettiği şeyin, aritmetikten başlayarak,<br />

yapılan sadece bir mantıksal çıkarsama oyunu olduğunu söylemektedir.<br />

Umay’ın (2<strong>00</strong>2, s.280) belirttiğine göre Nesin bu benzerliğe şu şekilde değinmektedir;<br />

“tavla, okey gibi zarla oynanan oyunlar şans olarak nitelenebilen, önceden bilinmeu<br />

Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 329


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

yen durumlar içerse de büyük ölçüde strateji geliştirme, akıl yürütme gibi matematiksel<br />

davranışlar gerektirir”.<br />

Burada değinilen matematik ve oyun arasındaki yapısal etkileşimlerin daha<br />

ayrıntılandırılması mümkündür. Örneğin oyunlarda ve oyun sürecinde yer alan bazı<br />

soru formları ile matematiksel başlıklar arasında birebir eşlemeler yapılabilmektedir.<br />

Soru Formları<br />

Matematiksel Başlıklar<br />

Bunu nasıl oynayabilirim ........................................................................... Yorumlama<br />

Oynamanın en iyi yolu nedir ..................................................................... Optimizasyon<br />

Kazanacağımdan nasıl emin olabilirim .................................................... Analiz<br />

Bunu böyle yaparsan ne olur ..................................................................... Varyasyon<br />

Bu oyun şununla aynı ................................................................................... İzomorfizm<br />

Şunu yaparak kazanabilirim ........................................................................ Bir durum [analizi]<br />

Bu diğer oyunlarda da işe yarar.................................................................. <strong>Genel</strong>leme<br />

Bunu (sana) gösterebilirim ........................................................................... Kanıtlama<br />

Oyunu bu şekilde kaydedebilirim .............................................................. Sembol ve notasyon<br />

http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (2<strong>00</strong>4).<br />

Matematik eğitimi açısından oyunların etkilerine yönelik etkileşimlere bakılacak<br />

olursa, [başarıya yönelik] Randel ve Morris (1992), eğitimsel amaçlar için oyunların<br />

etkililiğine yönelik yaptıkları geniş çaplı (matematik, sosyal bilimler, mantık,<br />

fizik ve biyolojideki) alan taramasında 67 tane araştırmayı incelemiş ve bu karşılaştırmalı<br />

çalışmada oyunların kullanılmasının en uygun olduğu alanın matematik<br />

olduğu ifade etmiştir. [matematiğin popülerleştirilmesinde] Matematik ve oyunun gerçek<br />

doğasına, uygulama durumlarına ve tarih boyunca birbirlerine yaptığı etkilerine<br />

bakarak detaylı bir analiz yapmaya çalışan Guzman (1990), ise oyunları matematiğin<br />

popülerleştirilmesinde önemli bir araç olarak nitelendirmektedir. [teknoloji destekli<br />

matematik öğretimini destekle<strong>med</strong>e] Bilgisayar, simülasyon ve video oyunlarının matematik<br />

eğitimdeki uygulamalarına yönelik; Kaleidoscope, (2<strong>00</strong>7), Song, (2<strong>00</strong>2) ve<br />

Moss, (2<strong>00</strong>4) gibi çalışmaları örneklendirilebilir. Kaleidoscope’un (TELMA European<br />

Research Team çalışmalarına dayanan) literatür derlemesinde Parametrik denklemlerin<br />

davranışları hakkındaki bilgilerin öğrenilmesini hedefleyen “Aquamoose 3D”, web<br />

yardımı ile evde ve okulda öğrenmeyi başlatmak, evde ve okulda öğrenme arasındaki<br />

boşluğu azaltmak ve matematiği zenginleştirmek için oluşturulmuş “Thinklets”, E-<br />

GEMS” (Electronic Games for Education in Math and Science) tarafından geliştirilen<br />

“Phoenix Quest” ve “Super Tangram” yönelik bulgular ele alınmaktadır. Dokuz yaştan<br />

başlayarak yetişkinliğe kadar olan kitleyi hedef alan akıl yürütmeye (reasoning)<br />

dayalı 12 etaptan oluşan bir diğer oyun ise “Zoombinilerin Mantıksal Yolculuğu” oyunudur<br />

(Moss, 2<strong>00</strong>4).<br />

Matematik ve oyunun etkileşim alanlarının daha da arttırılması mümkündür<br />

ancak burada etkileşim alanlarının tümüne değinilmeyecektir. (Bu konuda ileri bilgiler<br />

için geniş boyutlu bir derlemeyi içeren (Uğurel ve Moralı, 2<strong>00</strong>8) çalışması incelenebilir.)<br />

Tüm bu etkileşim alanları ve oyuna yönelik kuramsal ve uygulamaya dönük<br />

bilgiler ışığında oyunlardan ortaöğretim seviyesinde matematik öğretiminde de<br />

330<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

yararlanılabileceği düşüncesini desteklemek ve bu konudaki ülkemiz matematik<br />

öğretmenleri ve öğretmen adaylarının düşüncelerini ayrıntılı olarak betimlemek<br />

gerekliliği doğmaktadır. Elbette genel olarak oyun tanımları ve çeşitliliğinde olduğu<br />

gibi matematik oyunlarında da (matematik oyunu başlığı altında) çok çeşitlilik olduğu<br />

görülmektedir. Bu nedenle belli bir sınırlandırmaya gitmek doğal bir zorunluluktur.<br />

Bu amaçla bu araştırmanın başlangıcında literatürde ikinci bir boşluk görülmüştür.<br />

“Matematik oyunu” nedir Kuraları ne(ler) olmalıdır Onları ne(ler) eğitsel kılmaktadır<br />

Bu ve benzeri soruları yanıtlayabilmenin yolu matematik oyunlarının sınıflandırılmasına<br />

yönelik geniş çaplı başka bir araştırmanın konusudur. Bu nedenle biz burada<br />

sadece “eğitsel matematik oyunu” (EMO) kavramının yapısı ve özelliklerine değinmeyi<br />

ve araştırmadaki veri toplama araçlarından bir kısmı olarak EMO’ları kullanmayı<br />

yeğliyoruz.<br />

Bir EMO’nun özelliklerine yönelik üç tanımlama iki farklı kaynakta şu şekilde<br />

verilmektedir;<br />

• Sadece iki oyuncusu olan,<br />

• Sadece düşünme becerisi gerektiren,<br />

• Her zaman tam bilgi sunan (İki oyuncunun da her şeyi çok net gördüğü ve<br />

oyun kartlarında olduğu gibi saklı durumların olmadığı)<br />

• <strong>Genel</strong>de şans faktörü olmayan (ancak nadirde olsa istisnalar olabilir)<br />

• Oynanmasından zevk alınan (eğitimsel oyunlar bunun dışındadır),<br />

• <strong>Genel</strong>likle mantıklı bir zaman dilimi sonunda sona eren,<br />

• Minimum özel araç-gereç gerektiren yapılar<br />

http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (2<strong>00</strong>3) biçiminde sıralanmaktadır.<br />

EMO için benzer iki tanımlama ise Bright ve Harvey tarafından NCTM için<br />

hazırlanan “Learning and Mathematical Games” monografisinde “Mathematics<br />

Instructional Game” başlığı altında iki şekilde verilmektedir. İlk tanımda, ilk beş özellik<br />

Inbar ve Stoll (1971), kalan iki özellik Bright ve Harvey tarafından ortaya konulmaktadır;<br />

√ Serbestçe katılınan,<br />

√ Bir görev ya da rakibe karşı mücadele edilen,<br />

√ Belli yapı ve kuralara sahip (oyunun kuralları ve amaçları gibi) ve özelikle<br />

bunlar aracılığıyla oyucuların hamle ve davranışlarını değiştirmemelerinin<br />

sağlandığı,<br />

√ Psikolojik olarak, gerçek yaşam aktivitelerinden zaman ve mekân açısından<br />

açıkça sınırlandırılmamış/soyutlanmamış serbestçe bulunulan durumlar<br />

sunan,<br />

√ Sosyal olarak aktivite ya da oyun durumlarının kendilerini minimum önemde<br />

gördüğü,<br />

√ Oyundaki durum-uzayının sonlu olduğu,<br />

√ Durum uzayının belli sayıda hamle ile tamamlandığı yapılardır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 331


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

Bir kişilik oyunları hariç tutan Fletcher (1971)’in oyun tanımında yer alan ikinci<br />

tanımlamadaki özellikler ise şunlardır;<br />

• Bir grup oyuncusu olan (iki ya da daha fazla kişi)<br />

• Oyuncuların hareketlerini seçmesini yönlendirmesini belirleyecek bir takım<br />

net kuralları olan,<br />

• Önceden tahmin edilebilir biçimde bir grup muhtemel çıktısı (amaçlar,<br />

ödüller) olan,<br />

• Oyuncular arasında bir rekabetin var olduğu,<br />

• Her bir oyuncunun belli sayıda hamle kapasitesi olduğu (belli kaynaklarla<br />

sınırlı),<br />

• Belli bir bilgi sistemi içeren yapılardır (Bright ve Harvey, 1985).<br />

Bu üç tanımlamadan yola çıkarak bizim araştırmamızda örneklerini oluşturmak<br />

için temel aldığımız EMO özellikleri ise;<br />

1. Bir ya da daha fazla oyuncusu olan,<br />

2. Bir kısım tanımlanmış kuralları bulunan,<br />

3. Belli bir zaman diliminde sona eren,<br />

4. Ağırlıklı olarak düşünme becerisi gerektiren<br />

5. İlgili konu alanında (matematik, fizik, vb) bazı öğretimsel hedeflerin gerçekleştirilmesine<br />

zemin oluşturan,<br />

6. Oyundaki durum-uzayının irdelenmesi aracılığı ile matematiksel düşüncenin<br />

gelişimine olanak tanıyan,<br />

7. Belli bir matematik konu ya da kavramının (ya da onların bir grubunun)<br />

öğrenilmesini ya da pekiştirilmesini doğrudan amaçlayan,<br />

8. Durum-uzayı, öğretimsel hedefler ve matematik konu ya da kavramlarına<br />

yönelik etkileşimli yapısı ile formal bir ölçme-değerlendirmeye imkân sağlayan<br />

biçiminde ifade edilebilir.<br />

Araştırmanın Amacı<br />

Matematik öğretmen adaylarının ve matematik öğretmenlerinin ortaöğretim<br />

matematik derslerinde oyunların kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılabilir ise bunun ne<br />

şekilde olması gerektiği, oyunların öğretime getireceği olumlu ve olumsuz yanların açığa çıkarılması<br />

başlıkları altında görüşlerinin ortaya konması amaçlanmaktadır.<br />

Araştırmada Yanıtı Aranan Sorular<br />

1- a) Matematik öğretmen adaylarının öğretim amaçlı kullanılacak oyunların<br />

uyulama biçimlerine yönelik görüşleri nasıl şekillenmektedir<br />

b) Matematik öğretmenlerinin öğretim amaçlı kullanılacak oyunların<br />

uygulama biçimlerine yönelik görüşleri nasıl şekillenmektedir<br />

332<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

2- a) Öğretmen adaylarının oyunlara yönelik belli bir süre bilgilendirici bir<br />

eğitim almaları oyunlara ve onların kullanılabilirliğine yönelik düşüncelerinde bir<br />

değişim oluşturabilir mi<br />

b) Söz konusu bilgilendirme eğitimi sonrasında adayların geliştirdiği oyun<br />

örneklerinin yapısal ve işlevsel özellikleri ne şekilde yapılanmaktadır<br />

3- Matematik öğretmen adayları ile matematik öğretmenlerinin araştırma<br />

konusuna ilişkin görüşleri arasında bir farklılaşma var mıdır<br />

4- Araştırmacılarca hazırlanan oyunların sunumunun yapılması matematik<br />

öğretmenlerinin düşünceleri ne şekilde etkilemektedir<br />

Yöntem<br />

Bu araştırma öncesinde öğretmen adayları ile yapılan formal olmayan bireysel<br />

sözlü ön görüşmelerde önemli bir eksiklik olarak oyunlar hakkında çok az bilgi sahibi<br />

oldukları görülmüştür. Benzer bir sıkıntının görev yapmakta olan matematik öğretmenlerinde<br />

de var olabileceği düşüncesi sonucu daha sistematik bir betimleme yapmak<br />

için bu araştırma tasarlanmıştır. Araştırmada nitel ve nicel veri toplama araçları<br />

birlikte kullanılmıştır. Bu yönü ile araştırma bir üçleme/çeşitleme (triangulation)<br />

çalışmasıdır. Çeşitleme türlerinden en çok bilinen form araştırma sorusunun incelenmesi<br />

için çoklu veri türlerinin kullanılmasına dayanan veri çeşitlemesidir (Olsen,<br />

2<strong>00</strong>4). Bu çalışmada da bir veri çeşitlemesi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Wolcott<br />

nitel çalışmalarda analiz kavramı yerine dönüştürme kavramını kullanır ve dönüştürme<br />

yöntemlerini üçe ayırır bunlar: betimleme, analiz ve yorumlamadır (Coffey ve<br />

Atkinson’dan aktaran Kuş, 2<strong>00</strong>6, s.14). Araştırmanın nitel aşamasındaki analizlerin<br />

temel amacı ağırlıklı olarak betimleme ve kısmen yorumlamadır. Veri toplama, analiz<br />

ve değerlendirme süreçlerinde ise vaka çalışması (case study) esas alınmıştır.<br />

Remenyi ve ark belirttiği gibi vaka çalışması “… bir olgunun anlaşılması ve açıklanmasına,<br />

çeşitli konularda gerçekleşen olayların içerdiği bazı noktaların keşfine ve<br />

anlamlandırılmasına katkıda bulunur”(Bilim, 2<strong>00</strong>7, s.193). Vaka çalışması farklı kaynak<br />

ve araştırma yöntemlerinin bir arada kullanımı yoluyla farklı açılardan bilgi toplama<br />

ve inceleme yapmaya imkan sağlar (Mitra ve Lankford, 1999 dan aktaran Bilim<br />

2<strong>00</strong>7).<br />

Örneklem: Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği<br />

bölümünde öğrenim görmekte olan 123 bayan ve 103 erkek (N 1 =226) öğretmen<br />

adayı ve İzmir ilinde bulunan farklı liselerde (dört farklı türde lise seçilmiştir) görev<br />

yapmakta olan 28 bayan ve 16 erkek (N 2 =44) matematik öğretmeni örneklem grupları<br />

olarak seçilmiştir. Öğretmenlerin seçiminde gönüllülük esas alınmıştır.<br />

Okullarına fax ve e-mail ile yapılan başvuru sonrasında araştırmaya katılmak isteyen<br />

öğretmenlerden okul türüne göre belirlenen sayıda seçim yapılmıştır. Öğretmen<br />

adaylarının seçiminde ise anket uygulamasında her sınıf seviyesinde öğrencilerin<br />

yarıdan fazlasının katılımı esas alınmıştır. Oyuna yönelik eğitim alma ve sonrasında<br />

oyun geliştirme çalışması için 3. sınıftaki öğretmen adayları, ön bilgi formu uygulaması<br />

için ise 1. sınıftaki öğretmen adayları tesadüfi olmayan amaçlı örnekleme<br />

yoluyla seçilmiştir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 333


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

Tablo 1<br />

Öğretmen Adaylarının Sınıflara Göre Sayısal Dağılımı<br />

I. Sınıf II. Sınıf III. Sınıf VI. Sınıf V. Sınıf<br />

50 50 40 46 40<br />

Tablo 2<br />

Matematik Öğretmenlerinin Okul Türüne Göre Sayısal Dağılımı<br />

FL AL NL DL<br />

2 11 19 12<br />

FL: Fen Lisesi NL: Normal (Düz) Lise AL: Anadolu Lisesi DL: Diğer Liseler<br />

Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada nitel ve nicel<br />

veri toplama araçları bir arada kullanılmıştır. Nicel verilere yönelik araştırmacılarca<br />

geliştirilen bir anket, nitel veriler için ön-bilgi formu (OBF) ve örneklem grubunun bir<br />

kısmı (üçüncü sınıftaki öğretmen adayları) tarafından geliştirilen oyunlardan (ÖA-O)<br />

yararlanılmıştır.<br />

OBF’nin oluşturulmasının iki amacı vardır. İlki (herhangi bir formasyon eğitimi<br />

almamış olan) birinci sınıfta olan öğretmen adayları ile öğretmenlerin matematik<br />

derslerinde oyunların kullanılmasına yönelik düşüncelerini karşılıklı olarak betimlemek,<br />

ikincisi ise araştırmacılarca geliştirilen eğitsel matematik oyunları (EMO) örneklerini<br />

görme ve inceleme şansı verilen örneklemdeki matematik öğretmenleri ile inceleme<br />

şansı verilmemiş olanların düşüncelerinde nasıl bir değişiklik olduğunu saptamaktır.<br />

İkinci amaç için sadece öğretmenlerden bir grubun seçilmesinin nedeni onların<br />

görüşlerinin yalnızca anket yoluyla değil ÖBF bulguları ile de destekleyerek<br />

sonuçların geçerliğini arttırmaktır. İkinci neden ise öğretmen adaylarına yönelik ekstra<br />

bir çalışma tasarlanmış ve bir grup öğretmen adayına oyunlara yönelik bilgilendirme<br />

ve örnek oyun geliştirme fırsatının tanınacak olmasıdır. Böylece her örneklem<br />

grubundan da farklı açılardan farklı biçimlerde verilerin toplanması amaçlanmıştır.<br />

EMO’ları örneklemek için araştırmacılarca 5’i literatürde yer alan ve 6’sını<br />

kendilerinin geliştirdiği 11 oyunun yer aldığı bir oyun seti (AR-O) hazırlanmıştır.<br />

Aşağıda araştırmada veri toplamak üzere yararlanılan araçlar ve yapılan<br />

uygulama biçimlerine tek tek yer verilmektedir.<br />

Ön-bilgi formu (ÖBF): Yukarıda belirtilen iki amacı gerçekleştirmek için oluşturulan<br />

bu form 6 açık uçlu maddeyi içermektedir. Ön bilgi formu bir araştırmacı<br />

tarafından geliştirilmiş analizi ve yorumlanması ise iki araştırmacı tarafından yapılmıştır.<br />

Örneklemden seçilen öğretmenlerin araştırmacılarca oluşturulan örnek oyun<br />

setini (AR-O) inceleme ve araştırmacılar ile tartışma fırsatı veril<strong>med</strong>en önceki fikirlerini<br />

belirlemek için 29 matematik öğretmenine (ikinci amaç) ve aynı öğretmenler ile<br />

öğretmen adayının görüşlerini betimlemek için birinci sınıftaki 50 öğretmen adayına<br />

(birinci amaç) uygulama yapılmıştır. Bu formda yer alan sorular belirlenirken oyunların<br />

daha çok sınıf içi uygulama biçimlerine ve sahip oldukları olumlu ve olumsuz<br />

etkilerine yönelik düşüncelerinin açığa çıkarılması hedeflenmiştir. Ön-bilgi formları<br />

334<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

uygulandıktan sonra çözümlemeleri yapılırken önce cevapları ifade eden anahtar<br />

kelime ve cümlelere dönüştürülmüş daha sonra da yanıtların çeşitliliğine, bireylerce<br />

verilen örneklere ve yapılan açıklamalara göre kategorileştirilmiştir. Anahtar kelimelere<br />

indirgeme işlemi bir araştırmacı tarafından yapılmıştır. Bu süreçte formlara verilen<br />

yanıtlar yorum ya da karşılaştırma yapılmaksızın doğruda katılımcıların kendi<br />

ifadelerindeki söylemleri esas alınarak yapılmıştır. Sonrasında belirlenen anahtar<br />

kelimeler ve bunlardan hareketle cümlelere geçiş, kategorilere ayırma, verilen örnekleri<br />

değerlendirme ve tablolama işlemleri iki araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />

Özellikle kategorilere ayırma ve sıklık ve frekans oranlarını belirleme işlemlerinde<br />

araştırmacılar bağımsız olarak irdeleme yaparak sonuçların güvenirliğini sağlamayı<br />

amaçlardır. Ön-bilgi formunda yer alan sorular şöyledir;<br />

1. Lise matematik konularına yönelik olarak bildiğiniz oyunlar var mı<br />

(Yanıtınız evet ise oyundan kısaca bahsedebilir misiniz.)<br />

2. Derslerinizde oyunlara yer veriyor musunuz Bu durumun nedenlerini<br />

(olumlu ya da olumsuz) kısaca belirtebilir misiniz<br />

(Öğretmen adayları için bu soru: Öğretmenlik hayatınızda matematik derslerinde<br />

oyunlara yer vermeyi düşünüyor musunuz Biçiminde sorulmuştur)<br />

3. Ülkemizde uygulanmakta olan müfredat, ÖSS ve eğitim-öğretim koşulları<br />

içerisinde matematik derslerinde oyunların uygulanabileceğini ve yararlı<br />

olacağını düşünüyor musunuz Düşüncelerinizin nedenlerini kısaca belirtiniz.<br />

4. Lise matematik kavramlarına yönelik oyunlar sizce nasıl olmalıdır (özellikleri,<br />

hangi konuları kapsaması gerektiği, oyunlarda kullanılacak araçgereçler,<br />

uygulama süreleri,...vb açılardan yanıtlama çalışınız)<br />

5. Matematik ve oyun kelimelerinin bir arada kullanılması size aşağıdaki<br />

ifadelerden hangisini çağrıştırıyor Neden<br />

(İmkansızlık,Uyum, Benzerlik, İlginç, Güçlük)<br />

6. Oyunların öğrenciler üzerinde meydana getireceği olumlu ve olumsuz yönlerin<br />

neler olabileceğini düşünüyorsunuz Kısaca maddeleyiniz.<br />

Araştırmacılarca geliştirilen ve derlenen oyunlar (AR-O): Bireye, topluma,<br />

zamana, amaçlarına göre çok çeşitlilik gösteren oyunların öğretimde kullanılan (ya da<br />

kullanılması önerilen) biçimleri üzerine bazı kriterler oluşturulmuş olsa da ülkemizde<br />

henüz bunlar üzerinde yeterince fikir birliğine varılmadığı, özellikle öğretime<br />

yönelik oyunların oldukça sınırlı sayıda örneklenmesi sebebiyle öğretmenlerden<br />

oluşturulan bir gruba hazırlanan oyun örnekleri ile yapılan sunumlarla bu tarz oyunları<br />

görme, inceleme ve tartışma fırsatı verilmesinin görüşlerinin yapılanmasında<br />

önem taşıyacağı düşünülmüştür. Bu nedenle araştırma konusu olarak oyunların seçilmesi<br />

sonrasında örnek oyunların oluşturulmasının gerekliliği gündeme gelmiştir.<br />

Hazırlanan oyunlar, sunum yapılmak için seçilen grupta yer almayan 4 lise<br />

matematik öğretmeninin görüşüne sunularak düşünceleri doğrultusunda yeniden<br />

yapılandırılmıştır. Özellikle düz liselerde ve meslek liselerinde görev yapan öğretmenlerin<br />

belirttiği görüşler sonrasında oyunlar biraz daha basitleştirilmiş, bazıları<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 335


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

bilinen birtakım oyun yapılarına dönüştürülmüştür. Çalışmaların sonunda 5’i literatürden<br />

yararlanılarak 6’sı da araştırmacılar tarafından geliştirilerek toplam 11 oyundan<br />

oluşan bir set hazırlanmıştır. (bkz. tablo 3) Böylece EMO’ları görme ve inceleme<br />

fırsatı olan bireylerin EMO’ların farklı yapı, işlev ve özelliklerini örnekler üzerinden<br />

gözleyebilmesi ve onlar üzerine tartışabilmeleri hedeflenmiştir. Geliştiren 11 oyun<br />

özellikle araştırmacılarca geliştirilenler üzerine ortaöğretim sınıflarında herhangi bir<br />

pilot uygulama yapılarak geçerliği ya da güvenirliğine bakılmamıştır. Çünkü bu<br />

oyunlar ile amaç sadece sunumları yapılan örneklemdeki bireylere matematik oyunu<br />

dendiğinde genel anlamda EMO da yer alan özelliklerin ne(ler) olabileceğini sezdirmektir.<br />

Literatürden seçilen EMO örnekleri iki araştırmacının irdelemeleri ve tartışmaları<br />

ile üzerinde hem fikir olunan örneklerden seçilmiştir. Sette yer alan diğer 6<br />

oyun ise bir araştırmacı tarafından geliştirilmiş ve sonrasında diğer araştırmacı ve<br />

öğretmen görüşleri ve incelemeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılmıştır. Bu ya<br />

da benzer oyunların uygulamalarına yönelik ve matematik öğretimindeki işlevlerine<br />

yönelik yapılacak olan araştırmalarda ayrıca güvenirlik ve geçerlik çalışmalarının<br />

yapılması önerilmektedir.<br />

Tablo 3<br />

ARAŞTIRMACILARCA GELİŞTİRİLEN ve DERLENEN OYUNLAR (AR-O)<br />

OYUN<br />

O1<br />

O2<br />

O3<br />

O4<br />

O5<br />

O6<br />

İsim<br />

Bölünebilme<br />

oyunu<br />

Eğri çizimi yapboz<br />

oyunu<br />

Sayılarla<br />

ilginç bir<br />

deneyim<br />

Juniper Green<br />

Asal sayı<br />

labirenti<br />

Defineyi arama<br />

Amaçlar<br />

2,3,4,5,6,7 ve<br />

10 ile<br />

bölünebilme<br />

kurallarını<br />

kullanabilme<br />

Türevin<br />

uygulamalarını<br />

kavrayabilme,<br />

fonksiyonların<br />

grafiklerinin<br />

çizimlerini<br />

kavrayabilme<br />

ve çizebilme<br />

Reel sayıları<br />

kavrayabilme<br />

ve reel<br />

sayılarla<br />

işlem<br />

yapabilme<br />

Doğal sayıları<br />

kavrayabilme<br />

ve doğal<br />

sayılarla<br />

işlem<br />

yapabilme<br />

Doğal sayıları<br />

kavrayabilme<br />

ve doğal<br />

sayılarla<br />

işlem<br />

yapabilme<br />

Permütasyon<br />

&<br />

kombinasyonu<br />

kavrayabilme,<br />

bu kavramlara<br />

yönelik<br />

uygulama<br />

yapabilme.<br />

Araçlar<br />

Her bir<br />

öğrenci için<br />

bir petek<br />

şekli<br />

Her grup için<br />

bir çalışma<br />

kağıdı<br />

Her öğrenci<br />

grubu için bir<br />

çalışma<br />

kağıdı ve<br />

cetvel<br />

1<strong>00</strong> lük sayı<br />

tablosu<br />

Her öğrenci<br />

grubu için bir<br />

labirent<br />

kağıdı<br />

Her grup için<br />

bir soru listesi<br />

kağıdı ve<br />

define haritası.<br />

Seviye<br />

9. Sınıf<br />

11. Sınıf<br />

9. Sınıf<br />

9. Sınıf<br />

9. Sınıf<br />

10. Sınıf<br />

Uygulama<br />

Biçimi<br />

2 kişilik<br />

gruplar<br />

3 kişilik gruplar<br />

2 kişilik<br />

gruplar<br />

2 kişilik<br />

gruplar<br />

3 kişilik<br />

gruplar<br />

4 kişilik<br />

gruplar<br />

Zaman<br />

10-15 dk<br />

20-25 dk<br />

10-15 dk<br />

10-15 dk<br />

10-15 dk<br />

30-35 dk<br />

Kaynak<br />

Araştırmacı<br />

Araştırmacı<br />

Literatür<br />

Literatür<br />

Literatür<br />

Araştırmacı<br />

Hedef<br />

Davranış<br />

Hd1, Hd2<br />

Hf1, Hf2, Hf3,<br />

Hf4, Hf5, Hf6,<br />

Hf7, Hf8, Hf9,<br />

Hf10, Hf11<br />

Hn1, Hn2,<br />

Hn3, Hn4<br />

Hpn1, Hpn2<br />

Hpn1, Hpn2<br />

NOT: Hedef davranışlar bir önceki Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı kitabından seçilmiştir.<br />

336<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

OYUN<br />

O7<br />

O8<br />

O9<br />

O10<br />

O11<br />

İsim<br />

İkinci derece<br />

denklemler<br />

bulmacası<br />

Polinom<br />

bulmacası<br />

Exploring functions<br />

Başlangıç-bitiş<br />

oyunu<br />

Trigonometrik<br />

eğlence<br />

Amaçlar<br />

İkinci dereceden<br />

bir bilinmeyenli<br />

denklemler ile<br />

ilgili uygulama<br />

yapma<br />

Polinomlar ile<br />

ilgili temel<br />

kavramları<br />

kavrama<br />

Fonksiyonların temel<br />

özelliklerini ve<br />

çeşitlerini kavrama<br />

ve uygulama yapma<br />

Lise 4. sınıfa<br />

kadar olan<br />

konulara yönelik<br />

uygulama yapma<br />

Trigonometrik<br />

fonksiyonların<br />

değer tablosunu<br />

kullanabilme<br />

Araçlar<br />

Her bir grup<br />

için bir bulmaca<br />

kağıdı<br />

Her öğrenci için<br />

bir bulmaca<br />

kağıdı<br />

Tepegöz, grafik<br />

hesap makinesi, boş<br />

çalışma kağıdı<br />

Hazır oyun<br />

diyagramı<br />

Bilgisayar,<br />

oyun CD si,<br />

Trigonometrik<br />

fonksiyonların<br />

değerler tablosu<br />

Seviye<br />

10. Sınıf<br />

9. Sınıf<br />

9. Sınıf<br />

12. Sınıf<br />

10. Sınıf<br />

Uygulama<br />

Biçimi<br />

2 kişilik gruplar<br />

Bireysel çalışma<br />

4 kişilik gruplar<br />

2 kişilik gruplar<br />

Bireysel çalışma<br />

Zaman<br />

20-25 dk<br />

5-10 dk<br />

20-25 dk<br />

20-25 dk<br />

5-10 dk<br />

Kaynak<br />

Araştırmacı<br />

Araştırmacı<br />

Literatür<br />

Araştırmacı<br />

Araştırmacı<br />

Hedef<br />

Davranış<br />

He1, He2, He3,<br />

He4, He5, He6<br />

Hp1, Hp2, Hp3,<br />

Hp4, Hp5, Hp6,<br />

Hp7, Hp8, Hp9<br />

Hf1, Hf2, Hf3, Hf4<br />

Pek çok konuya<br />

yönelik<br />

uygulamalar<br />

Htrg1, Htrg2<br />

NOT: Oyunlar hazırlandığında eski öğretim programı uygulanmakta olduğundan hedef davranışlara baz alınmıştır.<br />

Anket: Araştırmada verilerin toplanması sürecinde yararlanılan araçlardan<br />

biri de iki grup maddeyi içeren ankettir. İlk grup tercih sorularını ikinci grup ise 5’li<br />

Likert tipi sorulardan oluşmaktadır. Bu aracın maddeleri pilot çalışma öncesinde ve<br />

sonrasında olmak üzere iki kez iki uzmanın görüşlerine sunulmuş ve görüşleri doğrultusunda<br />

yeniden düzenlenmiştir. Anket örneklemin tamamı üzerinde uygulanmadan<br />

önce rasgele seçilen, fakültemizde öğrenim görmekte olan (N=50) İlköğretim<br />

Matematik Öğretmenliği bölümü öğrencisi, (N=85) Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği<br />

bölümü öğrencisi ve (N=9) merkez ilçelerdeki farklı liselerde görev yapmakta<br />

matematik öğretmeninden oluşan (N pilot =144) bir grup üzerinde uygulanmıştır.<br />

Yapılan pilot uygulama ile ölçme aracının SPSS programı ile hesaplanan güvenirlik<br />

(cromboach alpha) katsayısı 0.84 olarak bulunmuştur.<br />

Öğretmen adaylarınca geliştirilen oyunlar (ÖA-O): Bu çalışmanın aşamalarından<br />

biri de üçüncü sınıftaki (N=40) öğretmen adaylarının kendi EMO‘nı oluşturmalarına<br />

yönelik bir bölümü içermektedir. Çalışmanın bu aşaması için üçüncü sınıf öğrencilerinin<br />

seçilme sebebi, 5 yıllık eğitim sürecinin ortasında olmaları ve böylece pür matematik<br />

dersleri aracılığı ile matematiğin yapısı ve matematiksel bilginin nasıl oluşturulduğuna<br />

yönelik temel bilgileri almış olmalarının yanında pedagojik formasyona yönelik<br />

derslerine almaya başlıyor olmalarıdır. Araştırma sürecinde ön-bilgi formu ve anket<br />

uygulamaları yapıldıktan sonra ayrıca üçüncü sınıftaki öğretmen adayları ile iki ay<br />

boyunca haftada 3 saat oyun, oyun türleri, eğitimsel oyunlar, insanın neden oyun oynadığı,<br />

oyun oynamanın psikolojik, sosyolojik ve eğitim bilim açısından kuramsal temelleri<br />

ve öğrencilerce serbest araştırma çalışmaları yapılarak onlar tarafından bulunan<br />

bazı matematik oyunlarını kapsayan bilgilendirme ve tartışma oturumları gerçekleştirilmiştir.<br />

İki ayın sonunda edindikleri genel bilgileri ürüne dönüştürebilme becerilerini<br />

yoklamak ve aynı zamanda ölçme araçları vasıtası ile belirttikleri düşüncelerini<br />

geliştirdikleri oyunlar açısından değerlendirebilmek için onlardan grup halinde<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 337


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

çalışarak eğitsel oyun örnekleri hazırlamaları istenmiştir. Bu istek doğrultusunda öğretmen<br />

adaylarının yürütülen bilgilendirme ve tartışma oturumlarının son gününde<br />

üyelerini kendilerinin belirlediği 4 ya da 5 kişilik gruplar hallinde çalışmaları için<br />

olanak sağlanmıştır. Adaylar gruplar halinde istedikleri lise matematik konularından<br />

her hangi birine yönelik bir ya da birkaç kavramı içeren ve onların öğretimine yönelik<br />

kazanımları hedef alan oyunlar (ÖA-O) oluşturmayı denemiştir. Oyun üretme aşamasında<br />

grupların yanlarında lise matematik ders kitapları ve matematik dersi öğretim<br />

programı kitapçığı bulunmasına izin verilmiştir. Adayların bu süreç ve sonrasındaki<br />

üretimlerinde özgün olabilmesi için araştırmacı tarafından oluşturulan örnek oyunlar<br />

seti (AR-O) onlarla paylaşılmamıştır. Üçüncü sınıftaki öğretmen adaylarıyla yapılan bu<br />

uygulamana çalışmasında amaç onların oyun ve oyun oynama yönelik hem eğitim<br />

bilim hem de matematik eğitimi açısından yapılan yaklaşımlarırdaki derinliğin ve önemin<br />

farkına varmalarını sağlamak ve bu farkındalıkla kendi oyunlarını geliştirmelerine<br />

yönlendirmektir. Öğretmen adaylarının oluşturduğu oyunlar üzerine elde edilen bulgular<br />

bu makalede (oyunun) tür, içerik, hedef alınan matematik konusu/kavramı,<br />

oyunu uygulamada tercih ettikleri biçim ve zamanlama, oyunun amacı gibi genel noktalardaki<br />

özelliklerini betimlemektir. Ancak öğretmen adaylarının geliştirdikleri oyunların<br />

derinlemesi analizlerini, içerdikleri matematik konu ya da kavramını ele alış<br />

biçimleri, ne derinlikte ve hangi öğrenme yaklaşımlarına uygun olarak yapılandırdıklarını,<br />

yararlandıkları araç-gereçlerin yapı ve işlevlerini ve diğer özellikleri karşılıklı<br />

olarak (bir kaç yıl boyunca aynı eğitimin verildiği farklı gruplardaki durumu) ele alan<br />

en başka bir çalışma yazarlarca sürdürülmektedir. Dolayısı ile burada adaylarca<br />

geliştirilen oyunlardan diğer verileri desteklemek ve yorumlamadaki çerçeveyi<br />

genişletmek ve ulaşılan sonuçları daha güvenilir kılmak adına yüzeysel bir tasvir<br />

sunulmaktadır. Öğretmen adayları tarafından hazırlanan bu oyunların isim, içerdiği<br />

konu, sınıf seviyesi ve uygulama biçimine göre dağılımı aşağıdaki gibidir.<br />

Tablo 4<br />

ÖĞRETMEN ADAYLARINCA GELİŞTİRİLEN OYUNLAR (ÖA-O)<br />

Takım<br />

No<br />

Oyun<br />

No<br />

Sınıf<br />

Seviyesi<br />

Oyunun<br />

İsmi<br />

Oyundaki Matematik<br />

Konusu<br />

Uygulama<br />

Şekli<br />

III-a<br />

1<br />

9. Sınıf<br />

Modlama<br />

Moduler Aritmetik<br />

3 ya da 4 kişilik gruplar<br />

III-b<br />

2<br />

9. Sınıf<br />

Meydan Muharabesi<br />

İkinci Dereceden Bir<br />

Bilinmeyenli Denkl.<br />

2 ya da 3 kişilik<br />

gruplar<br />

III-c<br />

3<br />

9. Sınıf<br />

Kısa Yol<br />

Üçgen<br />

Bireysel<br />

III-d<br />

4<br />

9. Sınıf<br />

Labirent<br />

Pisagor ve Euclid<br />

Bağıntıları<br />

Bireysel ya da<br />

2 kişilik gruplar<br />

III-e<br />

5<br />

9. Sınıf<br />

Masa Oyunu<br />

Bilinci Dereceden İki<br />

Bilinmeyenli Denkl.<br />

Bireysel<br />

III-f<br />

6<br />

9. Sınıf<br />

Parabollerin Dansı<br />

İkinci Derece Denklemler<br />

10 Kişilik gruplar<br />

III-g<br />

7<br />

10. Sınıf<br />

Kendini Bul<br />

Trigonometri<br />

Tüm sınıf 6 gruba<br />

ayrılarak<br />

III-h<br />

8<br />

9. Sınıf<br />

Uçağın Rotası<br />

Moduler Aritmetik<br />

2 Kişilik gruplar<br />

III-i<br />

9<br />

9. Sınıf<br />

Hangisi Acaba <br />

Fonksiyonlar<br />

4 Kişilik gruplar<br />

Buraya kadar veri toplama araçları ve onların uygulama biçimlerine yönelik<br />

ortaya konan bilgiler aşağıdaki gibi bir tablo ile özetlenebilir.<br />

338<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

Uygulama<br />

Zamanı<br />

Tablo 5<br />

Öğretmen Adayı Matematik Öğretmeni<br />

OBF<br />

50 29<br />

Anket<br />

136<br />

15<br />

Oyunlar<br />

40<br />

(ÖA-O)<br />

ÖRNEKLEM N 1 =226 N 2 =44<br />

Bulgular ve Yorum<br />

Sonuçların ortaya konmasında ilk olarak OBF’dan elde edilen bulgulara değinilecektir.<br />

Örneklemde yer alan bireylerin OBF’daki sorulara verdikleri yanıtlara ilişkin<br />

ortaya çıkan verilerin iki grup (öğretmen adayı ve öğretmenler) açısından karşılaştırmalı<br />

olarak irdelenebilmesi için tablo-6 oluşturulmuştur. Daha sonra üçüncü<br />

sınıftaki öğretmen adaylarınca geliştirilen oyunların analizlerinden ortaya çıkan bulgulara<br />

yer verilmiştir. En son bölümde ise anketten elde edilen bulgular ve yorumlarına<br />

değinilmektedir.<br />

Tablo 6<br />

SORU NO ÖĞRETMENLER ÖĞRETMEN ADAYLARI<br />

S1<br />

S3<br />

S2<br />

S4<br />

S5<br />

S6<br />

Özellikler<br />

Konular<br />

Araçlar<br />

Olumlu<br />

Olumsuz<br />

Evet Hayır Fikrim Yok Evet Hayır Fikrim Yok<br />

17% 83% 0% 4% 96% 0%<br />

59% 31% 10% 54% 38% 8%<br />

Sıklıkla Bazen Hayır Evet Hayır Belki<br />

0% 34% 66% 94% 4% 2%<br />

- az zaman alıcı √<br />

- somutlaştırıcı<br />

- akılda kalıcılığı sağlayan<br />

- kullanışlı<br />

- eğlenceli ve zevkli √<br />

- kavramayı geliştiren<br />

- teknoloji destekli<br />

* Geometri ve analitik geometri derslerinde<br />

* Permütasyon, Kombinasyon √<br />

* Olasılık √<br />

* Fonksiyonlar √<br />

* Sayı problemleri<br />

Bilgisayar, karton malzeme, kağıt kalem<br />

İmkansızlık 10% İlginç 35%<br />

Uyum 24% Zorluk 3%<br />

Benzerlik 28%<br />

- Derse ilgiyi ve dikkati arttırır (32%) √<br />

- Tutumu omumlu yönde etkiler (27%)√<br />

- Kalıcı öğrenme sağlar 11%)<br />

- Derse katılım arttırır (9%)<br />

- Yaratıcılığı geliştirir (9%) √<br />

- Dersi eğlenceli ve zevli kılar (7%) √<br />

- az zaman alıcı √<br />

- düşünmeyi gerektiren,<br />

- ilgi ve dikkat çekici<br />

- anlaşılması zor olan konularda<br />

- eğlenceli ve zevkli √<br />

- kapsamı geniş olmalı (birden fazla konuyu içermeli)<br />

- günlük yaşamla ilişki kuran<br />

* Permütesyon, kombinasyon √<br />

* Olasılık √<br />

* Fonksiyonlar √<br />

* Türev<br />

* İntegral<br />

Bilgisayar, tepegöz, kağıt, kalem, tahta<br />

İmkansızlık 4% İlginç 32%<br />

Uyum 40% Zorluk 8%<br />

Benzerlik 16%<br />

- Derse ilgiyi ve dikkati arttırır (50%) √<br />

- Tutumu olumlu yönde etkiler (42%) √<br />

- Öğrenmeyi kolaylaştırır (30%)<br />

- Düşünme becerisini geliştirir (16%)<br />

- Dersi eğlenceli ve zevkli kılar (14%) √<br />

- Başarıyı arttırır (12%)<br />

- Matematik ile yaşamın ilişkilendirilmesini sağlar (10%)<br />

- Derse katılımı arttırır (8%) √<br />

- Sınıf içi iletişimi güçlendirir (8%)<br />

- Yaratıcılığı geliştirir (8%) √<br />

- Sınıfın kontrolü zorlaşır (41%) √<br />

- Sınıfın kontrolü zorlaşır (14%) √<br />

- Derslerde zaman sıkıntısı yaratır (10%) - Bazı öğrenciler sıkılabilir (8%) √<br />

- Kalabalık sınıflarda uygulanması zordur (10%) - Matematikten uzaklaşılmasına neden olur (4%)<br />

- Başarılı öğrenciler sıkılabilir (7%) √<br />

(√) : Her iki grupta ortak olan görüşleri ifade etmektedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 339


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

Matematik Öğretmenlerinin Ön-Bilgi Formu (OBF) Yanıtları<br />

Öğretmenlerin yanıtları incelendiğinde oyunlar hakkında bilgi sahibi olmayan<br />

grubun (%83) çoğunlukta olduğu görülmektedir. Bazı oyunları bildiğini ifade eden<br />

(%17) kesimin sıraladığı oyunlar; zeka oyunları, zar oyunları ve mantık oyunlarıdır.<br />

Sıraladıkları örnekler öğretmenlerin matematik derslerinde yararlanılabilecek oyunlar<br />

için daha çok popüler matematik dergileri vb yayınlarda yer alan oyunları tanıdıklarını<br />

ve eğitimsel oyunlara ilişkin bilgi düzeylerinin az olduğu dolayısı ile genele<br />

bakıldığında oyunlara ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadıkları sonucuna ulaşılmaktadır.<br />

(S1)<br />

Müfredatta yer alan konuların yoğunluğu ve ÖSS, öğretmenler için oyunların<br />

derslerde kullanılabilirliğini %59 oranına indirgemiştir. Oyunları uygulanabilir bulan<br />

öğretmenlerin temel vurgusu oyunların bazı konularda uygulanabileceğidir. Bu<br />

düşüncenin altında yatan diğer unsurlardan biri ÖSS için soru hazırlama ve derslerde<br />

test çözme aktivitelerinin çok zaman aldığı ve bu yüzden oyunlara az zaman ayrılabileceğidir.<br />

Diğer bir unsur ise oyunların ancak uygun şartlar sağlanırsa (daha fazla<br />

zaman ve materyal desteği gibi) uygulanabileceğidir. Oyunların matematik derslerindeki<br />

uygulanabilirliğini de etkileyeceğini düşündüğümüz bu görüş öğretmenlerin<br />

oyun kavramına yönelik yapısal algılarında araç gereçlerin yer aldığı ve materyaller<br />

ile desteklenmesi gerektiği ve oyunun çok zaman alıcı bir faaliyet olduğuna yönelik<br />

kanaate sahip olduklarını göstermektedir. Bu da oyunları (zeka, zar ve mantık oyunları<br />

gibi) müfredattaki konuları içermeyen biçimlerde görmeleri ile ilişkilidir.<br />

Konuları kavramada destek görevi yükledikleri oyunları müfredat konularını içerir<br />

tarzda ele almamaları, söz konusu desteği daha çok mantıksal ve matematiksel<br />

düşünmeye dolaylı katkı olarak algıladıkları yorumuna götürebilir.<br />

Oyunların (%31) uygulanamayacağını ifade eden öğretmenler ise bu durumun<br />

nedenleri olarak; eğitim sistemimizin uygun olmadığını, ÖSS’ye engel teşkil ettiğini,<br />

matematik müfredatının yoğun olduğunu ve oyunların lise seviyesine uygun olmadığını<br />

gerekçe göstermişlerdir. Bir öğretmenin yanıtı daha da ilginçtir,<br />

(Bay E) “Pür matematik ile oyunların yapısının uyuşmayacağını düşünüyorum.<br />

Matematik derslerinde bunlara gerek yoktur.”<br />

Yanıtlar öğretmenlerin oyunlara ilişkin ön yargılarının uç noktalarını belirleme<br />

açısından önemli bulunmuştur. Bu tür ön yargılar oyunların eğlenceli boşa zaman<br />

harcama aracı olarak algılanması ve öğretimsel değerlerinin az ya da hiç olmadığı<br />

görüşlerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle matematik müfredatı ve ÖSS gerekçeleri<br />

oyunların bu iki yapıya destek sağlamada etkisiz olduğuna inandıklarını ortaya<br />

çıkarmaktadır. (S3)<br />

Öğretmenlere oyunlardan derslerde yararlanıp yararlanmadıklarına yönelik<br />

yöneltilen soruya büyük bir bölümü (%66) hayır yanıtı verirken, bazen yanıtını verenler<br />

%34, sıklıkla kullandığını ifade edenler ise %0 dır. Müfredatta ve ÖSS de başarının<br />

elde edilmesinde konu ve kavramların daha iyi kavranması önemli ölçütlerin başında<br />

yer almasına karşın öğretmenlerin aksine bunları oyunların uygulamasında engel<br />

olarak görmeleri matematik öğretimde temel odaklarının test ve soru çözme de başarı<br />

üzerine yoğunlaşmış olmalarından ileri gelmektedir. Müfredatı ÖSS için uygulanması<br />

gereken bir genel planlama olarak algılamaları ve test dendiğinde de büyük<br />

340<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

oranda işlemsel uygulama sorularını baz almaları bu duruma yol açmaktadır. Bu tarz<br />

bir düşünce zinciri sonuç olarak öğretmenleri oyunların test sistemini destekle<strong>med</strong>iği<br />

düşüncesine ulaştırmaktadır. Bu nedenle de matematik derslerinde oyunu kullanma<br />

şanslarını az ya da hiç olarak tanımlamalarına yönlendirmektedir. (S2)<br />

Yöneltilen dördüncü soruda lise matematik konularına yönelik oyunların<br />

nasıl olması gerektiği sorulmuştur. Öğretmenlerin genel olarak oyunların sahip olması<br />

gereken özellikleri; akılda kalıcılığı, somutlaştırmayı, eğlenceli ve zevkli öğrenme ortamını<br />

sağlayan kısa zaman diliminde uygulanabilen, kullanışlı, teknoloji destekli ve kavramayı<br />

geliştiren şeklinde sıralamışlardır. Oyunlarda yararlanılabilecek araçlar olarak; bilgisayar,<br />

karton malzeme, kağıt ve kalem ifade edilmiştir. Oyunlardan yararlanmak için<br />

öncelikli olarak tercih ettikleri matematik konuları ise; geometri ve analitik geometri<br />

konuları, permütasyon, kombinasyon, olasılık, fonksiyonlar ve sayı problemleridir. Öğretmenler<br />

bu konuları sıralarken bunların öğrencilerin kavramada daha fazla sıkıntı<br />

yaşadıkları ve testlerde az sayıda doğru çıkarabildikleri konular olduğunu ifade<br />

etmişlerdir. Bu nedenle oyunlardan beklentileri zor olan konuların somutlaştırma ve<br />

eğlence unsurları ile daha anlaşılabilir olacağına yönelmektedir. Bir diğer nokta da<br />

oyunların uygulanabilmesi için daha önce ifade ettikleri daha fazla zaman ve materyal<br />

desteğinin gerekli olduğu düşüncesine rağmen oyunlarda yararlanılabilecek araçlar<br />

için bilgisayara ek olarak karton malzeme, kağıt, kalem gibi basit ve her sınıfta<br />

rahatlıkla olan araçları sıralamaları bu tür isteklerinin daha çok bilgisayar gibi teknolojik<br />

araçlara yönelik olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bilgisayarı, oyunlarda kullanılacak<br />

araçlardan biri olarak belirtmeleri (zar, mantık vb oyunlar dışında) öğrencileri,<br />

aileleri ve yakınlarının (özellikle genç bireyler) oluşturduğu çevrelerinde bilgisayar<br />

ve video oyunlarını yaygın olarak görmelerinden kaynaklanmış olabileceğini düşünmekteyiz.<br />

Oyunların kullanışlığına yönelik talepleri aynı zamanda sınıf içi basit malzemeler<br />

ile oynanabilmesini de kapsamaktadır. (S4)<br />

Beşinci soruya gelindiğinde ise, matematik ile oyun kavramlarının bir arada<br />

düşünülmesi öğretmenler için en çok (%35) ilginç, (%28) benzerlik ve (%24) uyumu çağrıştırmıştır.<br />

İlginçlik için matematik ve oyunun bilinen toplumsal düşünme açısından<br />

bir araya gelmelerinin oldukça ilgi çekici, beklen<strong>med</strong>ik olduğu, benzerlik için matematik<br />

ve oyundaki düşünme süreçlerinin bazılarının benzer olduğu, uyum için ise<br />

matematik derslerinde içerisinde bazı konularda uyumlu olarak oyunların kullanılabileceğini<br />

ifade etmişlerdir. En büyük yüzdenin ilginçlikte olması bizi onların da bu<br />

güne kadar bu konuda hem teorik hem de uygulama açısından büyük oranda bir<br />

deneyimlerinin olmamasının etkili olduğu düşüncesine götürmektedir. Benzerlik seçeneği<br />

için örnekledikleri mantık, matematik oyunlarının daha çok kısa sürede çözülebilecek<br />

sorular biçiminde olmaları nedeni ile test soruları çözme ya da işlemsel alıştırma<br />

yapmaya benzer bir süreci ihtiva ettiği düşünülebilir. Benzerlik terimine verilen<br />

yüzdelik oranının yüksek olmasında bu tür düşünceye dayandığı tahmin edilmektedir.<br />

(S5)<br />

Altıncı soruya verdikleri yanıtlar ile oyunların öğrenciler üzerinde meydana<br />

getireceği olumlu ve olumsuz yönlerin belirtilmesi istenmiştir. Öğretmenlerin yanıtları<br />

frekanslarına göre sıralandığında oyunların olumlu ve olumsuz yönleri aşağıdaki<br />

gibi sıralanmıştır;<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 341


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

* ilgi ve dikkati arttıracağı (%32),<br />

* tutumu olumlu yönde etkileyeceği (%27),<br />

* kalıcı öğrenme sağlayacağı (%11),<br />

* derse katılımı arttıracağı (%9),<br />

* yaratıcılığı geliştireceği (%9)<br />

* dersleri eğlenceli ve zevkli kılacağı (%7) belirtilmiştir. Olumsuz yönler ise;<br />

* sınıf hâkimiyetini zorlaştıracağı (%41),<br />

* derslerde zaman sıkıntısı yaratacağını (%10),<br />

* kalabalık sınıflarda uygulanmasının zor olduğu (%10)<br />

* başarılı olan öğrencilerin oyunlar esnasında sıkılabilecekleri (%7) biçimindedir.<br />

Yanıtlara bakıldığında öğretmenlerin ağırlıklı olarak oyunların duyuşsal alana<br />

yönelik etkileri olabileceği düşüncesine sahip oldukları görülmektedir. Sadece kalıcı<br />

öğrenme sağlamadaki vurguları dışında bilişsel gelişime katkı söz konusu olduğunda<br />

oyunların rollerini oldukça sınırlandırmaktadırlar. Olumsuz etkilere yönelik<br />

yüzde oranı (%41) olumlulara göre daha fazla olduğu görülmektedir. Olumsuz etkilerine<br />

yönelik düşüncelerinin önyargılarından kaynaklandığını düşünmekteyiz.<br />

Çünkü genel olarak oyunları tanımadığını ve derslerinde kullanmadığını ifade etmelerine<br />

rağmen özellikle sınıf hâkimiyetini zorlaştıracağını ifade etmeleri peşin<br />

hükümlü olduklarını düşündürtmektedir. Başarılı öğrencilerin sıkılacağı fikri ise<br />

öğretmenleri oyunların basit ve ağırlıklı olarak tutumu olumlu yönde geliştirmeye<br />

amaçlı araçlar oldukları ve bu nedenle de başarılı öğrencilerin ilgi ve dikkatlerini<br />

çekemeyeceği fikrine yöneltmektedir. (S6)<br />

Matematik Öğretmen Adaylarının Ön-Bilgi Formu (ÖBF) Yanıtları<br />

Öğretmen adaylarınca da öğretmenlerde olduğu gibi lise matematik konularında<br />

yer alan kavramlara yönelik eğitsel oyunları yeterince (%96) bilin<strong>med</strong>iği görülmektedir.<br />

Bu oranın yüksekliği şaşırtıcıdır. Öğretmen adaylarının teknoloji ve internet<br />

ile daha yakından ilgilenir olmaları ve özellikle bilgisayar oyunları üzerinde<br />

oldukça bilgili olmalarına rağmen bu ilgi ve eğilimleri içerisinde matematik oyunlarının<br />

az da olsa yer almaması dikkat çekicidir. En azından bilgisayar tabanlı matematik<br />

oyunları üzerinde asgari bir bilgiye sahip olmaları beklenmekteydi. OBF birinci<br />

sınıftaki öğretmen adaylarına uygulandığından bu düşüncelerinin ve tercihlerinde<br />

ortaya çıkmasında, lise öğrenimlerinin önemli ölçüde etkisinin olması beklemek<br />

doğaldır. Dolayısıyla matematik derslerinde yararlanılabilecek bilgisayar oyunlarını<br />

bilmemeleri aynı zamanda lisedeki matematik öğrenim sürecinde bu tür bir eksikliğin<br />

bulunduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. (S1)<br />

Müfredatta yer alan konuların yoğunluğu ve ÖSS öğretmen adayları için<br />

oyunların derslerde kullanılabilirliğini %54 oranına indirgemiştir. Uygulanamayacağını<br />

ifade eden (%38) diğer kesimin sıraladığı nedenler; ÖSS’ye engel teşkil edeceği,<br />

oyunları uygulamanın zor olacağı, müfredatın uygun olmadığı, oyunların lise seviyesine<br />

uygun olmadığı biçimindedir. Öğretmen adaylarının odaklandığı nedenlerin başında<br />

gelen oyunların derslerde zaman sıkıntısı yaratacağıdır. Adaylarının düşüncelerinin<br />

bu yönde olması oyunları derslerin doğal akışı içerisinde kullanımına yönelik öğretimi<br />

destekleyici yanları ile değil ders sunumlarından arta kalan zamanlarda uygulanmasına<br />

yönelik bir fikre sahip olduklarını düşündürtmektedir. Adayların bu soruya<br />

342<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

yönelik düşünceleri ve yanıtlarındaki yüzdeler öğretmenlerininkine oldukça paraleldir.<br />

(S3)<br />

Diğer soruda adaylar oyunları (bilmemelerine rağmen) %94 gibi bir oranda<br />

meslek yaşamlarında kullanmak istemektedir. Zaman sıkıntısı ve ÖSS’ye yönelik<br />

engel olarak belirtmelerine karşın bu kadar yüksek bir oranda kullanmak istemeleri<br />

şaşırtıcıdır. Bu oranın altında yatan etmenlere bakıldığında sıraladıkları başlıca<br />

unsurlar; oyunların matematik korkusunu azaltacağı, derslerde sıkıcılığı ortadan kaldıracağı<br />

ve motivasyonu arttıracağıdır. Sıralananlar, adayların oyunlardan beklentilerinin daha<br />

çok duyuşsal alana yönelik olduğunu ortaya çıkarmaktadır. (S2)<br />

Matematik kavramlarına yönelik oyunların özelliklerini sorgulayan dördüncü<br />

soruya adayların verdiği yanıtlara gelince; az zaman alan, düşünme gerektiren, ilgi ve dikkat<br />

çekici, basit araçlarla uygulanabilen, eğlenceli ve zevkli, kapsamı geniş olan, anlaşılması<br />

zor olan konuları içeren, günlük yaşam ile ilişki kuran maddeleri sıralanmaktadır.<br />

Oyunlarda kullanılmasını düşündükleri araçlar bilgisayar, tepegöz, tahta, kağıt ve<br />

kalemdir. Özellikle uygulanmasını önerdikleri matematik konuları ise; permütasyon,<br />

kombinasyon, olasılık, fonksiyonlar, türev ve integraldir. Dikkat çekici özellikler arasında<br />

öğretmenlerden farklı olarak oyunların düşünmeyi gerektiren, kapsamı geniş olan (birden<br />

fazla konuya yönelik) ve günlük yaşamla ilişki kurulmasını sağlayan biçimlerde olmasını<br />

istemeleridir. Oyunları tanıma oranları düşük olmasına karşın oyunlara yükledikleri<br />

özelliklerin bu şekilde yapılanması adayların matematik öğretimine yönelik bakış açılarının<br />

bir yansıması olarak algılanmıştır. Oyunları uygulamada var olan biçimde<br />

değil de, arzu ettikleri matematik öğretimi bağlamında düşündükleri yorumu yapılabilir.<br />

Sıraladıkları matematik konuları öğrenilmesi ve öğretilmesini zor olarak gördükleri<br />

konulardır. Bunu oyunların özellikleri içerisinde zor olan konuları içermeli biçiminde<br />

ifade etmişlerdir. Adayların oyunlarda kullanılacak araçlara yönelik düşünceleri<br />

öğretmenler ile benzerdir. (S4)<br />

Verilen beş kelimeye yönelik çağrışım sorusuna adaylar yaklaşımları; (%40)<br />

uyum, (%32) ilginçlik ve (%16) benzerlik yönündedir. Öğretmen adaylarının bu kelimelere<br />

yönelik açıklamaları aşağı yukarı öğretmenlerinki ile aynıdır. Bu yüzdeler adayların<br />

oyunların matematik derslerinde kullanılmasına yönelik öğretmenlerden biraz<br />

daha pozitif bir tutum içerisinde olduklarını ifade etmektedir. (S5)<br />

Son soru için öğretmen adayları yanıtları incelendiğinde olumlu etkiler olarak;<br />

* derse karşı ilgi ve dikkati arttıracağı (%50),<br />

* tutumu olumlu yönde etkileyeceği (%42),<br />

* öğrenmeyi kolaylaştıracağı (%30),<br />

* düşünme becerisi geliştireceği (%16),<br />

* dersleri eğlenceli ve zevkli kılacağı (%14),<br />

* başarıyı arttıracağı (%12),<br />

* matematik ile yaşamın ilişkilendirilmesini sağlayacağı (%10),<br />

* derse katılımı artıracağı (%8),<br />

* sınıf içi iletişimi güçlendireceği (%8),<br />

* yaratıcılığı geliştireceği (%8) sıralaması yapılırken olumsuz etkiler ise;<br />

* sınıf kontrolünü zorlaştırma (%14),<br />

* bazı öğrencileri sıkabileceği (%8) biçimindedir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 343


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

Bu yanıtlar yukarıdaki diğer bulguları desteklemektedir. Olumsuz etkilere<br />

yönelik yüzde oranları olumlulara göre çok daha düşük düzeydedir. Öğretmenlerden<br />

farklı olarak ÖSS, müfredat vb konularda oyunların derslerde kullanılmasına yönelik<br />

benzer kaygıları taşımalarına rağmen öğretmen adayları daha pozitif ve daha deneme<br />

yanlısı görünmektedir. Oyunların olumlu katkılarını ağırlıklı olarak duyuşsal<br />

alana yönelik sıralamalarına karşın başarıyı arttıracağı ve öğrenmeyi kolaylaştıracağı<br />

ifadeleri belli oranda da olsa bilişsel katkılarını ifade etmektedir. Bu durum dikkate<br />

değerdir. Oyunların sınıf içi iletişimi arttırmaya yönelik etkisini ifade etmeleri de<br />

oyunları sadece bireysel değil grup içi ve öğretmen-öğrenci etkileşimi içerisinde gördüklerinin<br />

bir göstergesi olarak algılanmaktadır.<br />

Her iki grup açısından da (öğretmen ve öğretmen adayı) oyununa yönelik<br />

ortak olarak ortaya konan anahtar noktalar (“√ ” imli maddeler) göz önüne alındığında<br />

aşağıdaki şekilde bir oyun tanımlaması yapılabilir.<br />

Şekil 1<br />

Ortak bakış açılarını yansıtan oyun tanımı şeması<br />

Bu şekle göre matematik öğretimindeki oyunlar; az zaman alıcı, dersleri eğlenceli<br />

kılarak olumlu tutum gelişimine yardımcı, derse karşı ilgi ve dikkati arttıran, ancak ÖSS ve<br />

müfredatın uygulanmasında engel oluşturabilecek yanları olan ve öncelikli olarak permütasyon,<br />

kombinasyon, olasılık ve fonksiyonlar konularına yönelik uygulanması tercih edilen<br />

yapılardır.<br />

Öğretmen Adaylarınca Geliştirilen Oyunların (ÖA-O) Analizi<br />

Üçüncü sınıftaki öğretmen adayları ile iki ay boyunca haftada 3 saat oyun,<br />

oyun türleri, eğitimsel oyunlar, insanın neden oyun oynadığı, oyun oynamanın psikolojik,<br />

sosyolojik ve eğitim bilim açısından kuramsal temelleri ve öğrencilerce serbest<br />

araştırma çalışmaları yapılarak onlar tarafından bulunan bazı basit matematik<br />

oyunlarını kapsayan bilgilendirme ve tartışma oturumları gerçekleştirilmesine yönelik<br />

yürütülen iki aylık eğitimin son gününde grup çalışması ile ürettikleri oyunlar<br />

incelendiğinde şu sonuçlara ulaşılmıştır.<br />

344<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

III-g grubunun oluşturduğu oyun dışındaki diğer tüm oyunlar 9. sınıf düzeyindedir.<br />

Oyunlardan sadece iki tanesi (yaklaşık %20) geometri konularına yöneliktir.<br />

Öğretmen adayları oyunların sınıf içi uygulanma biçimlerine yönelik büyük oranda<br />

grup çalışmasını tercih etmektedir. Hazırlanan oyunlarda genel amaç bilgilerin tekrarlanması,<br />

pekiştirilmesi ve işlem yapma becerisine yöneliktir. Kavramsal öğrenmeyi<br />

destekleme açısından oyunların yapılandırılmasını denemekten kaçınmışlardır.<br />

Bunun nedenini bu tür bir oyun geliştirmek için çok daha fazla zamana ihtiyaçları<br />

olduğu ve daha fazla düşünmeleri gerektiği biçiminde özetlemişlerdir. Oyunlardan 6<br />

tanesi bilinen oyun türlerinin (monopoly, dart, kağıt oyunları, vb) farklı bir uygulaması<br />

biçimindedir. Dokuzuncu oyun bir televizyon yarışma programının formatından<br />

esinlenerek hazırlanmıştır. Önceki bölümlerde genel olarak öğretmen ve öğretmen<br />

adaylarının öğrenilmesi/öğretilmesini zor olarak nitelendirdikleri konuların,<br />

oyun geliştiren üçüncü sınıftaki bu grup tarafından da oyun üret<strong>med</strong>e kaçınılan<br />

konular olduğu gözlenmektedir. Sadece 9. oyun ile fonksiyonlar konusu seçilerek<br />

sıralanan zor konulardan birisine yönelik bir oyun üretilmiştir. Oyunlarda genel eğilim<br />

rekabeti kullanarak gruplar arasında yarışma yoluyla belirlenen amaçlara ulaşılması<br />

yönündedir. Oyunlar belli bir zamana ya da puana gore sona ermektedir.<br />

Adaylar yazılı raporlarında belirtmeseler de içerikleri dikkate alındığında büyük<br />

oranda oyunları ders sonu ya da yeni bir konuya geçerken önceki konunun tekrarlamasına<br />

yönelik kullanacak şekilde yapılandırmışlardır. Bu durum yine hatırlama ve<br />

tekrar yoluyla konuların pekiştirilmesi ve işlemsel becerilerin kazandırılmasının<br />

amaçlanmasından kaynaklanmaktadır. Ölçme-değerlendirme açısından da oyunlardan<br />

ağırlıklı olarak işlemsel becerileri puanlandırma ve grup ödülleri verme yolunu<br />

tercih etmektedirler. Kavramsal gelişim, olası kavram yanılgıları ya da eksik algılamaları<br />

belirleme, problem çözme, matematiksel düşünme vb becerilerin ölçümünü<br />

hedef alma, geliştirilen oyunlarda çok az rastlanan yaklaşımlardır. Verilen iki aylık<br />

(ağırlıklı olarak teorik düzeyde) eğitim süresince öğretmen adaylarının yaklaşımları<br />

büyük oranda olumlu yönde ilerlemiştir. Eğitimin belli dönemlerindeki söylemleri ve<br />

paylaşılan konulara gösterdileri ilgi bunun birer göstergesidir. Hazırladıkları oyunların<br />

raporlarında belirttikleri düşünceleri matematik derslerinde oyunlardan yararlanılmasına<br />

yönelik tutum ve inançlarını yansıtmaktadır.<br />

Çoğu öğrenci bir konuyu öğrenmek yerine onu ezberlemeyi tercih eder. Fakat bu<br />

öğrenme kalıcı olmaz. Bu nedenle ezberlemeyi yok etmek için birçok yola başvurulması<br />

gereklidir. Bence bu yöntemlerin en verimlisi oyundur. Çünkü oyun her yaşta öğrencinin<br />

ilgisini çeker ve kalıcı olur. (Bay S.K.)<br />

... dersin başında işlenecek konunun genel hatları ile ilgili uygulanacak bir<br />

oyun konunun daha rahat kavranmasını ve öğrencilerin dersten zevk almalarını sağlar.<br />

Ayrıca oyunlar yardımı ile öğrencilerin gözündeki katı öğretmen modeli de değişir.<br />

Matematikte oyunun kullanılması hem öğretmeni hem de öğrenciyi derse güdüler<br />

ve başarıyı attırır. (Bayan A.E.)<br />

Matematiği ilkokuldan beri seviyorum. Ama derslerin işleniş biçiminden hiçbir<br />

zaman hoşlanmamışımdır. Matematik hep çok zor bir dersmiş gibi işlenir. Bu da öğrencilerin<br />

psikolojilerini bozar ve matematiğe karşı olan ilgilerinin azalmasına neden olur.<br />

Hâlbuki ben matematiğin çok zevkli bir oyun olduğunu düşünüyorum. (Bayan A.T.)<br />

Tüm bu olumlu yaklaşımlarına karşın oyunları tanıma oranlarının düşük<br />

olması, sınırlı sayıda oyun örneği biliyor olmaları ve matematik derslerin oyunlar ile<br />

olan deneyimlerindeki eksiklikler, adayları nitelikli oyun üret<strong>med</strong>en alıkoymaktadır.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 345


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

Oyunları uygulayarak dönütler alma şanslarının olmaması ve adayların öğretmenlik<br />

tecrübelerinin bulunmaması da oyunların niteliklerini olumsuz yönde etkilemiş olabilir.<br />

Oyunlar üzerinde tartışma yaptırma, var olan oynama biçimlerinin analizlerini<br />

ve farklı varyasyonların olabilirliği ve bu yolla matematiksel düşünmeyi ilerletmeyi<br />

kısa süreli bu eğitimin sonundaki üretimlerinde oyunlarına entegre edememişlerdir.<br />

Bu yönü ile sayfa 5 ve 6 sıralanan örneklerinin geliştirilmesi için baz alınan bir<br />

EMO’nun sahip olması gereken 8 özelliğin öğretmen adaylarının geliştirdikleri oyunlardaki<br />

durumu şu şekilde ortaya çıkmaktadır,<br />

Şekil 2<br />

Öğretmen adaylarının oyunlarında (ÖA-O) özelliklerin niteliği<br />

Anketten Elde Edilen Bulgular ve Yorumlar<br />

Anketten elde edilen bulgularda öncelikle tercih sorularına yönelik verilen<br />

yanıtlara yer verilecektir. Tercih soruları yanıtlanırken bireylere birden fazla madde<br />

işaretleyebilecekleri söylenmiştir. Bu kısımdaki maddeler oyunların sınıf içi uygulama<br />

biçimlerine yönelik katılımcıların düşüncelerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.<br />

Her iki grubun oyunların uygulanma biçimlerine yönelik görüşleri aşağıdaki gibi<br />

tablolaştırılmıştır.<br />

Tablo 7<br />

ÖĞR ADAYI (1) /ÖĞRETMEN (2) [%] ÖĞR ADAYI (1) /ÖĞRETMEN (2) [%]<br />

Tercih Maddeleri-I (1) / (2) Tercih Maddeleri-II (1) / (2)<br />

Küçük gruplara yönelik olarak 63.3/ 54.5 Ünitenin başında 24.8/ 32.7<br />

Büyük gruplara yönelik olarak 40.7/ 43.2 Dersin başında 35.8/ 42.2<br />

Bireysel olarak 5.3/ 20.5 Derslerin son 5-10 dk’sında 57.1/ 44.5<br />

Sadece gönüllü öğrencilerle 11.9/ 6.8 Haftada birkaç kez 58.4/ 2.4<br />

Uygulamayı düşünmüyorum 16.4/ 0 Sözlü ölçümler esnasında 14.6/ 0<br />

Tablo. 7 “Tercih Maddeleri-I” açısından öğretmen adaylarının oyunları uygulamada<br />

en çok (%63.3) küçük grupları [2-4 kişilik] ve (%40.7) büyük grupları [5-10 kişilik]<br />

tercih ederken, öğretmenlerin paralel biçimde (%54.5) küçük grupları ve ardından<br />

(%43.2) büyük grupları tercih ettiğini göstermektedir. Öğretmen adayları en az birey-<br />

346<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


İki grubun düşünceleri arasında ilişkinin incelenmesi için yapılan t-testi sonucunda<br />

farkın (p=0.01) anlamlı olduğu görülmektedir. Bu fark, sunum yapılan matematik<br />

öğretmenlerinin yapılmayanlara nazaran, öğretimde oyunlardan yararlanılmasına<br />

yönelik daha olumlu görüşler taşıdıkları biçiminde ifade edilebilir. Bulgular doğrultusunda,<br />

araştırma için oluşturulan örnek oyunlar her ne kadar bazı sınırlılıklar<br />

içerip öğrenciler üzerinde uygulanarak dönütleri tespit edilmemiş olsa da öğretmenu<br />

Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

sel uygulamayı tercih ederken, öğretmenlerin tercihleri ise uygulamayı düşünmeyenlerin<br />

dışında sadece gönüllü (%6.8) öğrencilerle seçeneğidir.<br />

Bu durum her iki grubunda oyunların sınıf içi uygulamalarda sosyal iletişim<br />

ve çalışma yanlarını öne çıkarma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu yönde<br />

tercihte bulunmalarının bir diğer nedeni de oyunları daha çok eğlenceli yarışmalar<br />

olarak algılamalarından da ileri geliyor olabilir.<br />

“Tercih Maddeleri-II” açısından adaylar haftada birkaç kez (%58.4) ve, ağırlıklı<br />

olarak derslerin son 5-10 dk’sında (%57.1) oyunlardan yararlanma yolunu seçerken,<br />

öğretmenlerin genel eğilimi ise derslerin son 5-10 dakikasında (%44.5) ve derslerin<br />

başlangıcında (%42.2) yararlanma yönündedir.<br />

Burada ilginç bir nokta ortaya çıkmaktadır. OBF bulgularında oyunları matematik<br />

derslerinde kullanma konusunda öğretmen adaylarına göre daha negatif bir<br />

düşünceye sahip olmalarına karşın oyunları derslerinde uygulamayı düşünmeyen<br />

(%0) hiçbir öğretmenin olmayışıdır. Bu durum derslerinde zaman zamanda olsa<br />

oyunları uygulamayı istediklerini ancak engel olarak gördükleri etkenler (ÖSS, müfredat,<br />

kalabalık sınıflar nedeni ile sınıf hâkimiyetindeki zorluk, vb) nedeniyle derslerinde<br />

yer vere<strong>med</strong>iklerini düşündürtmektedir. Her iki örneklem grubunun da oyunları<br />

büyük oranda derslerin sonunda ya da başında kullanmayı tercih etmeleri yine<br />

oyunları daha çok konuları pekiştirme ve işlemsel uygulama berilerini geliştirme<br />

yönünde ele almaları ile yakından ilişkili olduğu kanısındayız. Önyargıları ve oyunlara<br />

yönelik bilgi eksiklikleri öğretmenleri var olan şartlar içerisinde bile oyunlardan<br />

derslerinde yararlanmalarına yönelik denemeler yapmaktan da alıkoymaktadır. Bu<br />

konuda yeniliklere açık olma anlamında harekete geçmek yerine klasik öğretim yapmayı<br />

yeğler durumda görünmektedirler.<br />

Anketten elde edilen bulgulara yönelik ikinci olarak ortaya konacak sonuçlar<br />

örneklem gruplarının kendi içinde ve karşılıklı olarak süreç içinde beliren bazı araştırma<br />

sorularına yönelik durumların incelenmesini hedef almaktadır.<br />

u İkinci inceleme alanı içerisinde ilk olarak yanıtlanmaya çalışılan soru, “matematik<br />

öğretimine yönelik, öğretimde kullanılabilecek oyunları örneklemek amacıyla geliştirilen<br />

oyunların (AR-O) öğretmenlerle paylaşılması onların oyunların kullanımına yönelik düşüncelerinde<br />

bir değişmeye yol açmış mıdır” biçimindedir.<br />

Tablo 8<br />

GRUP N X S sd T p<br />

Sunum Yapılan 29 148.66 13.03 42 3.<strong>00</strong><br />

Sunum Yapılmayan 0.01<br />

15 139.37 9.41 (p< 0.05)<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 347


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

lerin araştırma konularına yönelik görüşlerinde belirgin bir etki yaratmış olduğu gözlenmektedir.<br />

u İkinci inceleme alanı içerisinde ele alınan bir diğer soru “matematik öğretmenlerinin<br />

oyunların derslerde kullanımına ilişkin düşüncelerini görev yapmakta oldukları<br />

liselerin türü etkilemekte midir<br />

Tablo 9<br />

Varyansın kaynağı Kareler toplamı sd Kareler ortalaması F P<br />

Gruplar arası 536.817 4 134.204 1.011<br />

0.414<br />

Gruplar içi 5178.093 39 132.772 (p> 0.05)<br />

Verilere uygulanan Anova sonuçlarına göre düzenlenen tablo-9 incelendiğinde<br />

öğretmenlerin halen görev yaptıkları lise türünün düşüncelerinde belirgin bir etki<br />

uyandırmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum lise türü ne olursa olsun matematik<br />

öğretmenlerinin oyunları kullanmaya düşüncelerinde benzer bir eğilimde olduklarını<br />

resmetmektedir.<br />

u OBF yardımı ile öğretmen ve öğretmen adaylarının araştırma konusuna<br />

yönelik bakış açıları önceki bölümlerde irdelenmişti. Ancak OBF birinci sınıftaki<br />

öğretmen adayları üzerinde uygulandığından daha genel bir yargıya varabilmek için<br />

tüm katılımcıların görüşlerini işin işine katmak için yanıtlanması gereken sorulardan<br />

biride şu şekilde oluşturulmuştur. “Matematik öğretmen adayları ile matematik öğretmenlerinin<br />

araştırma konularına ilişkin görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır”<br />

Veriler üzerinde t-testi uygulanarak oluşturulan tablo aşağıdaki gibidir.<br />

Tablo 11<br />

KİŞİ N X S sd T p<br />

ÖĞRETMEN 44 146.93 11.70 268 2.834 0.<strong>00</strong>5<br />

ÖĞR. ADAYI 226 139.87 15.68 (p< 0.05)<br />

Matematik öğretmenleri ve öğretmen<br />

adaylarının görüşleri arasında<br />

anlamlı bir farkın olduğu görülmektedir.<br />

Bu kez araştırma konusuna yönelik daha<br />

olumlu düşünceye sahip olan kesim<br />

(146.93) öğretmenlerdir. İki örneklem<br />

grubunun tamamı söz konusu olduğunda<br />

ise öğretmenlerin çok daha pozitif<br />

oldukları görülmektedir. Bizce bu sonuç<br />

geliştirilen AR-O’ların gerçekten güçlü<br />

bir etki yarattığının bir göstergesidir.<br />

Çünkü AR-O’ları inceleyen, tartışan<br />

öğretmen grubu 29 kişi (N toplam =44) yani<br />

tüm grubun %66’sıdır. Ancak öğretmen<br />

348<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

adaylarına bu tür bir deneyim yaşatılmamıştır. Dolayısı ile sadece OBF yanıtları incelendiğinde<br />

birinci sınıftaki öğretmen adayları 50 kişi (N anket =136) olup yaklaşık %37<br />

lik bir oranda OBF’nu yanıtlayan öğretmen adayı vardır. Öğretmenlerin %66 sı AR-<br />

O’larla deneyim yaşamış ve sonrasında anket uygulanmış olduğundan uygulama<br />

yapılan birey sayısı tümünde büyük bir payı oluşturmuştur. Bu nedenle her iki gruptaki<br />

tüm bireyler baz alındığında şu yorumu yapmak mümkün olabilir, AR-O’lar ile<br />

deneyim yaşayan bireylerin sayısı arttıkça oyunların kullanılması yönelik düşüncelerinin<br />

pozitif yönde gelişmesi de artmaktadır. Bu durum şek-3 teki gibi modellenebilir.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

Yapılan bu araştırma ile öğretimin hemen her kademesine yönelik nitelikli bir<br />

öğretim yöntemi ve öğrenme aracı olan (eğitsel) oyunlar hakkında matematik öğretmenleri<br />

ve öğretmen adaylarının görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular<br />

örneklemde yer alan bireylerin büyük bölümünün öğretime yönelik oyunlar<br />

hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını göstermiştir. Deneklerin kastedilen oyunlara<br />

yönelik örneklemeleri popüler dergi, gazete ve kitaplarda ya da internette yer<br />

alan bilgi egzersizleri ve matematik mantık bulmacaları/sorularından oluşmaktadır.<br />

Bu durumun nedenleri; oyun tanımlamalarının çok çeşitli olması, oyunları sınıflandırmanın<br />

zorluğu, matematik oyunu terimi altında pek çok oyunun örneklenmesi ve<br />

öğretimde oyunlardan yararlanılmasına yönelik yapılan çalışmaların ağırlıklı olarak<br />

okul önceci ve ilköğretim dönemlerini kapsaması gösterilebilir. Araştırmada geliştirilen<br />

oyunların sunulması, görüşleri kayda değer ölçüde etkilemiştir. Söz konusu<br />

sunumlarda EMO kavramı AR-O örnekleri üzerinden tartışılmış ve bu tanım altında<br />

özellikleri sezdirilmeye çalışılmıştır. OBF yanıtlayan ve anketin uygulandığı her iki<br />

grubun tümü karşılaştırıldığında AR-O’ların öğretmenlerin araştırma konusuna<br />

yönelik düşüncelerin değişimde önemli bir etki oluşturabildiğini gözlenmiştir. Ayrıca<br />

oyunların birer öğrenme-öğretme yöntemi, aracı ve ölçme değerlendirme ortamı olarak<br />

algılanmaya başlanmasında bireylere oyunları inceleme ve oyun geliştirme deneyimlerinin<br />

yaşatılmasının olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. Öğretmen adaylarının<br />

geliştirdiği oyunlar bazı yetersizlikler ve bir EMO da olması gereken özellikler<br />

açısından eksik yanlar barındırsa da öğretmen adaylarının zihinlerinde oyun kavramının<br />

yapılandırılmasına ve bu işi daha ciddiye almalarına imkân sağlamaktadır. Bu<br />

tür çalışmalar oyunların sadece eğlence ve hoş vakit geçirme yanlarından daha fazla<br />

şeylere sahip oldukları yönünde sezgisel bir sürecin başlamasını sağlamaktadır.<br />

Tüm sonuçlar öğretmelerin ve öğretmen adaylarının matematik derslerinde<br />

oyunlardan yararlanılmasına yönelik teşvik edilmelerinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.<br />

Söz konusu gerekliliğin ne şekilde karşılanabileceğine yönelik birkaç öneride<br />

bulunmak mümkündür.<br />

Önerilerden ilki matematik öğretmeni yetiştirme sürecinde fakültelerde oyun,<br />

oyun türleri, eğitsel oyun, matematik oyunu ve eğitsel matematik oyunu gibi alanlarda<br />

teorik ve uygulama aşamaları yönelik bilgilendirmelere yer verilebileceğidir.<br />

Hem öğretmen adaylarına hem de öğretmenlere yönelik gerçekleştirilebilecek söz<br />

konusu bu bilgilendirmeler oyunların matematik derslerinde işlevsel araçlar olduğuna<br />

ve matematik öğretimini desteklediğine yönelmelidir. Çoğu öğretmen oyunları<br />

derslerine adapte et<strong>med</strong>en önce öğrenme araçları olarak oyunların etkililiğine yöne-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 349


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

lik kanıtlara ihtiyaç duymaktadır (Becker, 2<strong>00</strong>5). Becker’in bu ihtiyaca yönelik ortaya<br />

koyduğu ikna oluşturma yolarından biri pedagojiden yararlanmadır. Daha açık bir<br />

ifade ile kabul edilmiş öğrenme-öğretme teorileri ile var olan oyun yapılarının ögeleri<br />

arasında bağlantılar kurulmasıdır. Bu tip bağlantıları oluşturmak özellikle EMO lar<br />

açısından çok zor gözükmemektedir. Örneğin 2 ve daha çok oyuncunun yer aldığı<br />

EMO’larda sosyal yapılandırmacılık yaklaşımının ortaya koyduğu bilginin bireylerce<br />

sosyal gruplar içerisinde (sosyo-kültürel) etkileşimler yoluyla yapılandırıldığına<br />

yönelik genel anlayışın kolayca yer bulabileceği ifade edilebilir. Ayrıca ağırlıklı olarak<br />

düşünme becerisine dayanan ve oyunlardaki durum uzayının irdelenmesi yoluyla<br />

matematiksel düşünmeyi geliştirmesini hedefleyen özellikleri ile EMO’lar Piaget ve<br />

diğer bilişsel psikologlarca ortaya konan bilişsel gelişim teorisiyle etkileşim alanlarına<br />

sahip olduğu öngörülebilir. Bunların yanında Becker kendi çalışmasında<br />

Gardner’in çoklu zeka teorisi ve Gagne’nin öğrenmenin farklı tür ve seviyeleri olduğunu<br />

öne süren (Conditions for Learning) teorisi ile oyun yapılarının ögelerinin nasıl<br />

ilişkilendirilebileceğini de göstermektedir.<br />

İkinci olarak matematik oyunu ve eğitsel matematik oyunu örneklerinin geliştirilmesi<br />

ve bunların kullanımlarının deneysel ve nitel araştırmalar ile getireceği<br />

olumlu ve olumsuz yanların araştırılmasıdır. Böylece sadece oyun örneklerini inceleme<br />

ve tartışma yoluyla değil, bu alanda yapılan araştırma ve proje sonuçlarıyla da<br />

kullanımlarına yönelik teşvik sağlanabilir.<br />

EMO’lar matematik tarihi ile ilişkilendirilerek sınıflarda araştırma çalışmalarının<br />

yapılmasına olanak tanıyabilir. Pek çok kültürel oyun ve tarihi gelişim süreçleri<br />

matematiksel düşüncenin gelişimi ile ilişkilendirilebilir. Bu oyunlar yardımı ile diğerlerinde<br />

olduğu gibi genelleme, analiz, yorumlama, soyutlama ve kanıtlama gibi becerilerin<br />

gelişmesini sağlayan uygulamalar yaptırılabilir.<br />

Teknoloji destekli (özellikle bilgisayar ve hesap makinesi yoluyla) EMO geliştirilmesi<br />

ve uygulama örneklerinin arttırılması denenmelidir. Bu yolla hem teknoloji<br />

destekli matematik öğretiminin yaygınlaşmasında hem de EMO’ların niteliklerinin<br />

arttırılmasında önemli ilerlemeler sağlanabilir.<br />

Matematik öğretmenlerinin oyunlar ve özellikle EMO’lar konusunda bilgi<br />

alış-verişini sağlamak ve uygulama sonuçlarını paylaşmak ve uzman destekleri alabilmek<br />

amacı ile ulusal bir internet sitesi oluşturulabilir ve interaktif bilgi akışı sağlanabilir.<br />

Ancak bu tür girişimin sistematik bir işleyişe sahip olması açısından MEB<br />

bünyesinde yapılandırılması daha doğru bir tercih olacaktır.<br />

Oyunların olumlu etkilerine karşın bazı olumsuz etkileri de olabilir. Bu etkileri<br />

azaltmak ve ortadan kaldırmak için bunların neler olabileceğinin belirlenmesine<br />

yönelik kapsamlı araştırmaların yapılması bu araştırma alanının gerekliliklerindendir.<br />

350<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />

Kaynakça<br />

BECKER, K. (2<strong>00</strong>5). How Are Games Educational Learning Theories Embodied in Games,<br />

Digital Games Research Association Conference, June 16th-20 th , Vancouver, Canada.<br />

BİLİM, Y. (2<strong>00</strong>7). Araştırma Yöntemi Olarak Vaka Çalışması ve Süreci. A. Yüksel, B. Mil ve Y.<br />

Bilim (Ed.), Nitel Araştırma. Neden, Nasıl, Niçin (s. 193-212). Ankara: Detay<br />

Yayıncılık.<br />

CIMT [Centre for Innovation in Mathematics Teaching] (1998). “Games in the Classroom”,<br />

http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (10 Şubat 2<strong>00</strong>4 tarihinde alınmıştır).<br />

DAVIS, P. J. & HERSH, R. (2<strong>00</strong>2). Matematiğin Seyir Defteri, (Çev.) Ender Abadoğlu, Doruk<br />

Yayıncılık, Ankara.<br />

ERGÜN, M. (1980). “Oyun ve Oyuncak Üzerine”, <strong>Milli</strong> Eğitim-I/1, s.102-119.<br />

FAULKNER, D. (1995). Play, Self and The Social World, Blavkwell Puplishing, pp. .231-287.<br />

GUZMAN M. De. (1990). “The Role of Games and Puzzles in the Popularizton of Mathematics”,<br />

L’Enseignement Mathematique, (36), pp. 359-368.<br />

KALEIDOSCOPE. “Learning Patterns for the Design and Deployment of Mathematical Games”<br />

http://lp.noe-kaleidoscope.org/outcomes/litrev/LP-LitReview-v2-desdep-<br />

2<strong>00</strong>60314.pdf (02 Eylül 2<strong>00</strong>7 tarihinde alınmıştır).<br />

KUŞ, E. (2<strong>00</strong>6). Sosyal Bilimlerde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Nitel Veri Analizi, Anı Yayıncılık,<br />

Ankara.<br />

MEB (2<strong>00</strong>6). Eğitsel Oyunlar Dersi Öğretim Programı, 12. Sınıf, Ankara.<br />

MOSS, T. P. (2<strong>00</strong>4). Playful Thoughts: A Study of the Effects of Logical Journey of the Zoombinis<br />

on Elementary Students’ Mathematical Attitudes and Reasoning Skills, Unpublished<br />

Doctoral Dissertation, Teachers College, Columbia University.<br />

NICOLOPOULOU, A. (2<strong>00</strong>4). “Oyun, Bilişsel Gelişim ve Toplumsal Dünya: Piaget, Vygotsky ve<br />

Sonrası”, (Çev. Bağlı, T. Melike), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt<br />

37, S.2, s.137-168.<br />

OLSEN, W. (2<strong>00</strong>4). Methodological Triangulation and Realist Research: An Indian Exemplar. B.<br />

Carter & C. New (Ed.), Making Realism Work: Realist Social Theory and Empirical<br />

Research (pp. 212-224). London and NY: Routledge.<br />

POYRAZ, H. (2<strong>00</strong>3). Okul Öncesi Dönemde Oyun ve Oyuncak, Anı Yayıncılık, 2. Baskı.<br />

Ankara.<br />

SONG, Z.(2<strong>00</strong>2). Designing Game-Based Interactive Mathematics Learning Environments for<br />

Children, Unpublished Master Thesis, Shandong University.<br />

UMAY, A. (2<strong>00</strong>2). “Öteki Matematik”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S.23, s. 275-<br />

281.<br />

UĞUREL, I. ve MORALI, S. (2<strong>00</strong>8). Matematik ve Oyun Etkileşimi, GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi<br />

Dergisi, Cilt 28, S. 3, s. 75-98.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 351


Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />

USABILITY OF GAMES IN HIGH SCHOOL<br />

MATHEMATICS LESSONS<br />

Işıkhan UĞUREL*<br />

Sevgi MORALI**<br />

Abst ract<br />

This article aims at finding out math teachers’ (N=44) and math teacher<br />

trainees’ (N=226) views concerning how to make use of games that are considered<br />

not only as a tool and method in teaching but also as structures in which<br />

several other tools and methods are put together. In accordance with the purpose<br />

of this study, various educational games were prepared and presented to<br />

some of the teachers in the sample. The data were gathered by means of a preknowledge<br />

form in which there are 6 open-ended questions and a questionnaire<br />

(the reliability coefficient of the questionnaire was found to be 0,84 with SPSS)<br />

which has two parts. The first part includes preference items and the second one<br />

has 5 point Likert type items. Furthermore, educational mathematics games<br />

developed by a group of teacher trainees were analyzed. The findings have<br />

revealed that both teachers’ and teacher trainees’ have limited knowledge about<br />

the research subject. In addition, teachers to whom the games were presented<br />

finally have more positive views .<br />

Key Words: Game, Game and Mathematics Relationship, Mathematics<br />

Teaching<br />

* Res. Ass.; Dokuz Eylül University, Buca Education Faculty, Department of Mathematics<br />

Education<br />

** Assistant Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Buca Education Faculty, Department of<br />

Mathematics Education<br />

352<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


MÜZİK ÖĞRETMENLERİNİN YENİ İLKÖĞRETİM<br />

MÜZİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINA İLİŞKİN<br />

GÖRÜŞLERİ VE PROGRAMI UYGULAMA<br />

YÖNTEMLERİNİN BELİRLENMESİ<br />

Zeki NACAKCI*<br />

Özet<br />

Bu araştırmayla, MEB’nın 2<strong>00</strong>7- 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren<br />

uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni “İlköğretim Müzik<br />

Dersi Öğretim Programı”nı uygulayan müzik öğretmenlerinin ders işleme yöntemlerinin<br />

tespit edilmesi, müzik öğretmenlerinin yeni program ve kitaplar hakkındaki<br />

olumlu ya da olumsuz düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu<br />

amaçla, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara ve Doğu Anadolu bölgelerinde<br />

görev yapan 70 müzik öğretmenine “Yapılandırılmış Görüşme formu<br />

ve Anket” uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, Öğretmenlerin yeni yaklaşımlara<br />

dayalı aktif öğrenme yöntemlerini yeterince kullanmadıklarını, programı<br />

öğretmen merkezli bildik yöntemlerle uyguladıkları, bu tür ders işleme biçimlerini<br />

kendilerine ders işleme modeli olarak benimsedikleri söylenebilir.<br />

Araştırmada ayrıca programın daha etkili ve verimli uygulanmasına yönelik<br />

saptamalarda da bulunulmuştur.<br />

Anahtar Sözcükler: Müzik Dersi, program, yöntemler<br />

Bilgi ve teknolojinin hızla değişerek ve gelişerek önem kazandığı günümüzde<br />

toplumların farklılaşan ihtiyaçları, hemen her alanda çeşitlilik göstermekte, yeni<br />

uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Özellikle son yıllarda her alanda daha<br />

nitelikli ve değişime ayak uydurabilecek etkili bireylere ihtiyaç duyulması, bireylerin<br />

yetiştirilmesi ve topluma kazandırılmasından sorumlu olan eğitim modellerinin,<br />

çağın gereklerine göre yenilenmesini zorunlu kılmıştır. Buna göre sanayi toplumunun<br />

ihtiyaçları çerçevesinde yapılanan eğitim sistemleri, gelişen bilgi toplumunun rekabetçi<br />

yapısını ve beklentilerini karşılayamamıştır. Bu nedenle, Geleceğin dünyasına<br />

yön verecek bireyleri yetiştirmek için, Uzak Doğu, Kuzey Amerika ve Avrupa Birliği<br />

ülkeleri eğitimde program yenileme çalışmaları içerisine girmişlerdir.<br />

Bu bağlamda, ülkemizin de, toplumun beklentileri ve hazır oluş düzeyleri<br />

doğrultusunda bilişim çağına ayak uydurabilmek için eğitimde gerekli görülen yenileşmeleri<br />

gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.<br />

Dünyada ve ülkemizde eğitim alanında yaşanan bu son gelişmelere <strong>Milli</strong><br />

Eğitim Bakanlığı da kayıtsız kalmamış, eğitim – öğretim sürecini daha aktif ve çağdaş<br />

bir yapıya kavuşturmak amacıyla, yapılandırmacı yaklaşımı temel alan ilköğretim<br />

öğretim programı çalışmalarına başlamıştır. Bu amaçla, 2<strong>00</strong>4 – 2<strong>00</strong>5 eğitim - öğretim<br />

* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fak., Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 353


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

yılında pilot bölgelerde 4 derste (mihver derslerde ) uygulamaya konulan yeni programın<br />

müzik eğitimi boyutu 2<strong>00</strong>7 – 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulanmaya<br />

başlanmıştır.<br />

Türk milli eğitim sisteminin içinde bulunduğu bu yenileşme hareketlerinin<br />

genel müzik eğitimi sürecine katkı sağlaması beklenmektedir. Bu geçiş döneminde<br />

yeni “İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programı”nın olumlu veya olumsuz yönleri,<br />

programın uygulanma süreci, uygulanma koşulları vb. alanlarda eğitim bilimcileri ve<br />

eğitimcilerin yapacakları çalışmalar bu süreci destekleyip arttıracaktır.<br />

Tüm bu belirtilenlerin doğrultusunda hazırlanan bu çalışma, MEB’nın 2<strong>00</strong>7-<br />

2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma<br />

dayalı yeni programı uygulayan müzik öğretmenlerinin, programı ne ölçüde<br />

özüne ve ders işleme yöntemlerine göre uygulayıp uygulamadığının belirlenmesi,<br />

yeni program ve çalışma kitabı hakkındaki öğretmen görüşlerinin saptanması bakımından<br />

programın gelecek öğretim yıllarındaki başarısını etkilemesi yönünde yararlı<br />

olabilecektir.<br />

Araştırmanın Amaçları<br />

Bu araştırmayla,<br />

‚ MEB’nın 2<strong>00</strong>7- 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulamaya koyduğu<br />

yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni “İlköğretim Müzik Dersi Öğretim<br />

Programı”nı uygulayan müzik öğretmenlerinin uygulayageldikleri<br />

ders işleme yöntemlerinin tespit edilmesi,<br />

‚ Müzik öğretmenlerinin yeni program ve kitaplar hakkındaki olumlu ya da<br />

olumsuz düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

Yöntem<br />

Araştırma Modeli<br />

Araştırmada, Müzik öğretmelerinin yeni program hakkındaki görüşleri ve<br />

ders işleme yöntemlerini saptamaya yönelik betimsel araştırma yöntemi uygulanmış<br />

ve nitel araştırma tekniklerinden yararlanılmıştır.<br />

Evren ve Örneklem<br />

Araştırmanın evrenini, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara ve<br />

Doğu Anadolu bölgelerinde görev yapan 70 müzik öğretmeni oluşturmaktadır.<br />

Verilerin Toplanması<br />

Müzik öğretmenlerinin ilköğretim dersinde uygulayageldikleri ders işleme<br />

yöntemlerini tespit etmek amacıyla, araştırmacı tarafından 70 müzik öğretmenine<br />

“Yapılandırılmış Görüşme formu” ve “Anket” uygulanmıştır. Görüşmelerden elde<br />

edilen veriler hazırlanan form üzerine kaydedilmiştir.<br />

Görüşme, belirlenen amaç çerçevesinin dışına çıkılmaması ve bu amaçla hangi<br />

verilerin toplanacağının belirlenip sınırlandırılması gereğiyle tam yapılandırılmış<br />

olarak planlanmıştır. Görüşme formu, müzik öğretmenlerinin müzik dersinde uyguladıkları<br />

yöntem ve teknikler, kullandıkları araç-gereç ve materyaller, derse hazırlık<br />

süreçleri vb. nitel verileri toplamaya yönelik 10 görüşme sorusu ve 10 anket sorusundan<br />

oluşmuştur. Araştırma sorularının geliştirilmesi aşamasında, soruların objektif<br />

özellikleri taşıması, anlaşılabilir ve uygulanabilir olması gibi temel ölçütlere dikkat<br />

354<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Zeki Nacakcı<br />

edilmiştir. Hazırlanan görüşme sorularının kapsam geçerliliği, müzik eğitimi ve eğitim<br />

bilimleri alanlarında uzman kişilerin görüşleri alınarak sağlanmıştır. Anket sorularının<br />

12 madde ile pilot uygulaması yapılmış, ölçekten madde korelâsyon değeri<br />

.30’ un altında olanlar çıkarılmıştır. Yapılan faktör analizinde ölçeğin toplam varyansın<br />

%58’ ini açıkladığı görülmüştür. Geliştirilen ölçek 10 maddelik 5 dereceli Likert<br />

tipi anket sorusundan meydana gelmektedir.<br />

Verilerin Çözümlenmesi<br />

Yapılandırılmış görüşme formunun uygulanmasından elde edilen nitel verileri<br />

çözümlemek için içerik analizi yapılmıştır. Analiz neticesi ve anket sorularından<br />

elde edilen veriler SPSS (Statiscal Package for Social Science) paket programında<br />

çözümlenmiştir. İstatistiksel anlamlılık için 0,05 anlamlılık düzeyi seçilmiştir.<br />

Bulguların istatiksel olarak ifade edilmesinde, frekans (f), yüzde (%), ve aritmetik<br />

ortalama ( X ) kullanılmıştır. “Ölçekte kullanılan olumlu ve olumsuz önermelerin<br />

yorumlanmasında, aritmetik ortalama ve tablo 1’ de gösterilen puan aralıkları esas<br />

alınmıştır”(Köklü vd.,2<strong>00</strong>6,17-20). Öğretmen görüşlerindeki farklılıkları belirlemek<br />

için student t testi istatiksel modellerinden yararlanılmıştır. Ölçekte kullanılan 1, 4, 5,<br />

6, 8 ve 9. önermeler olumsuz diğerleri olumlu olarak belirlenmiştir.<br />

Tablo 1. Ölçeğe ilişkin cevap seçeneklerinin puan aralıkları<br />

Olumlu sorular Cevap seçenekleri Olumsuz sorular<br />

1,<strong>00</strong> – 1,79 Hiç katılmıyorum 4,20 – 5,<strong>00</strong><br />

1,80 – 2,59 Çok az katılıyorum 3,40 – 4,19<br />

2,60 – 3,39 Kısmen katılıyorum 2,60 – 3,39<br />

3,40 – 4,19 Büyük ölçüde katılıyorum 1,80 – 2,59<br />

4,20 – 5,<strong>00</strong> Tamamen katılıyorum 1,<strong>00</strong> – 1,79<br />

Bulgular ve Yorumlar<br />

Toplanan verilerden elde edilen bulgular, önce tablo olarak sunulmuş sonra<br />

sözel olarak istatiksel bir dille ifade edildikten sonra yorumlanmıştır.<br />

Tablo 2. Müzik Öğretmenlerinin İlköğretim Müzik Programına İlişkin Anket<br />

Görüşlerinin Frekans, Yüzde ve Aritmetik Ortalama Dağılımları<br />

Önermeler<br />

Tamamen Büyük Ölç. Kısmen Çok az Hiç<br />

X<br />

katılıyorum katılıyorum katılıyorum katılıyorum katılmıyorum<br />

f % f % f % F % F %<br />

1- Öğrenciler, derslerde sıkılıyorlar. 3 4,3 21 30 24 34,3 4 5,7 18 25,7 3,18<br />

2- Ders işleme yöntemimin,<br />

yeni programda da öğrencilerin<br />

öğrenme sevilerini geliştir<strong>med</strong>e 13 18,6 24 34,3 23 32,9 7 10 3 4,3 3,52<br />

oldukça etkili olduğunu<br />

düşünüyorum.<br />

3- Yeni programda sınıflar<br />

kalabalık olsa da dersin<br />

uygulanmasında öğrencilerin 3 4,3 11 15,7 17 24,3 22 31,4 17 24,3 2,44<br />

bireysel farklılıklarını<br />

dikkate alınabilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 355


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

4- Öğrenciler üzerinde geçerli ve<br />

etkin bir ölçme değerlendirme 8 11,4 32 45,7 20 28,6 3 4,3 7 10 2,55<br />

yapılabildiğini düşünmüyorum.<br />

5- Öğrenciler soru sormaya 1 1,4 7 10 16 22,9 14 20 32 45,7 3,98<br />

çekiniyorlar.<br />

6- Ölçme değerlendirme,<br />

öğrenci yönlendirme vb.<br />

alanlarda öğrenci ürün 19 27,1 21 30 25 35,7 5 7,1 0 0 2,22<br />

dosyalarından tam<br />

anlamı ile yararlanılmıyor.<br />

7- Yeni programın yararlı<br />

olabilmesi için öğretmenlerin 26 37,1 14 20 9 12,9 6 8,6 15 21,4 3,42<br />

hizmet içi eğitime alınması<br />

gereklidir.<br />

8- Öğrenciler etkinlikleri<br />

öğretmeni merkeze almadan 19 27,1 20 28,6 16 22,9 6 8,6 9 12,9 2,51<br />

gerçekleştiremiyorlar.<br />

9- Öğrenciler kendi öğrenme<br />

süreçlerine etki edip 16 22,9 20 28,6 21 30 11 15,7 2 2,9 2,47<br />

sorumluluk almıyorlar.<br />

10-Öğrenciler derslerde geçmiş<br />

birikimleri veya diğer derslerle 4 5,7 12 17,1 18 25,7 19 27,1 17 24,3 2,53<br />

bağ kurup yorum yapabiliyor.<br />

Olumlu Dereceleme: 1,<strong>00</strong> – 1,79 => Hiç Katılmıyorum / 1,80 – 2,59 => Çok az Katılıyorum / 2,60 – 3,39<br />

=> Kısmen Katılıyorum / 3,40 –4,19 => Büyük ölçüde Katılıyorum / 4,20 – 5,<strong>00</strong> => Tamamen Katılıyorum<br />

Tablo 2 incelendiğinde;<br />

1. “Öğrenciler, derslerde sıkılıyorlar.” önermesine, öğretmenlerin % 34,3’ü kısmen<br />

katıldıklarını, % 30’ u büyük ölçüde katıldıklarını, % 25,7’ si hiç katılmadıklarını, % 5,7’<br />

si çok az katıldıklarını, % 4,3’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin<br />

genel ortalama 3,18 (kısmen katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya<br />

göre öğretmenler öğrencilerin müzik derslerinde kısmen sıkıldıklarını düşündükleri<br />

söylenebilir.<br />

2.“Ders işleme yöntemimin, yeni programda da öğrencilerin öğrenme sevilerini geliştir<strong>med</strong>e<br />

oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.” önermesine, öğretmenlerin % 34,3’ü<br />

büyük ölçüde katıldıklarını, % 18,6’sı tamamen katıldıklarını, % 32,9’u kısmen katıldıklarını,<br />

% 10’u çok az katıldıklarını, % 4,3’ü hiç katılmadıklarını belirtmişlerdir. Bu<br />

önermeye ilişkin genel ortalama 3,52 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir.<br />

Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni<br />

programda ders işleme yöntemlerinin yeterli olduğunu düşündükleri söylenebilir.<br />

3.“Yeni programda sınıflar kalabalık olsa da dersin uygulanmasında öğrencilerin<br />

bireysel farklılıklarını dikkate alınabilir.” önermesine, öğretmenlerin % 31,4’ü çok az<br />

katıldıklarını, % 24,3’ü hiç katılmadıklarını, % 24,3’ü kısmen katıldıklarını, % 15,7’si<br />

büyük ölçüde katıldıklarını, % 4,3’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye<br />

ilişkin genel ortalama 2,44 (çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu<br />

genel ortalamaya göre öğretmenlerin, program ne tür bir yenilik getirirse getirsin<br />

kalabalık sınıflarda bireysel farklılıkların dikkate alınmasının çok zor olduğu düşüncesinde<br />

oldukları söylenebilir.<br />

4.“Öğrenciler üzerinde geçerli ve etkin bir ölçme değerlendirme yapılabildiğini<br />

düşünmüyorum.” önermesine, öğretmenlerin % 45,7’si büyük ölçüde katıldıklarını, %<br />

356<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Zeki Nacakcı<br />

28,6’ sı kısmen katıldıklarını, % 11,4’ü tamamen katıldıklarını, % 10’u hiç katılmadıklarını,<br />

% 4,3’ü çok az katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama<br />

2,55 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya<br />

göre öğretmenlerin etkin bir ölçme değerlendirme yapılamadığı görüşünde birleştikleri<br />

söylenebilir.<br />

5.“Öğrenciler soru sormaya çekiniyorlar.” % 45,7’ si hiç katılmadıklarını, % 22,9’u<br />

kısmen katıldıklarını, % 20’ si çok az katıldıklarını, % 10’ u büyük ölçüde katıldıklarını,<br />

% 1,4’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama<br />

3,98 (çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre<br />

öğretmenlerin, öğrencilerin müzik derslerinde soru sormaya çekin<strong>med</strong>iklerini<br />

düşündükleri söylenebilir.<br />

6.“Ölçme değerlendirme, öğrenci yönlendirme vb. alanlarda öğrenci ürün dosyalarından<br />

tam anlamı ile yararlanılmıyor.” önermesine, öğretmenlerin % 35,7’si kısmen katıldıklarını,<br />

% 30’u büyük ölçüde katıldıklarını, % 27,1’i tamamen katıldıklarını, % 7,1’i<br />

çok az katıldıklarını, % 0’ı hiç katılmadıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin<br />

genel ortalama 2,22 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel<br />

ortalamaya göre öğretmenlerin, öğrenci ürün dosyalarından öğrencileri değerlendirme<br />

ve ilgili alanlara yönlendir<strong>med</strong>e yeterince yararlanılmadığı düşüncesinde oldukları<br />

söylenebilir.<br />

7.“Yeni programın yararlı olabilmesi için öğretmenlerin hizmet içi eğitime alınması<br />

gereklidir.” önermesine, öğretmenlerin % 37,1’i tamamen katıldıklarını, % 21,4’ü hiç<br />

katılmadıklarını, % 20’si büyük ölçüde katıldıklarını, % 12,9’u kısmen katıldıklarını,<br />

% 8,6’sı çok az katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 3,42<br />

(büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre<br />

öğretmenlerin, yeni programın yararlı olabilmesi için hizmet içi eğitimin gerekliliği<br />

görüşünde birleştikleri söylenebilir.<br />

8.“Öğrenciler etkinlikleri, öğretmeni merkeze almadan gerçekleştiremiyorlar.” önermesine,<br />

öğretmenlerin % 28,6’sı büyük ölçüde katıldıklarını, % 27,1’i tamamen katıldıklarını,<br />

% 22,9’u kısmen katıldıklarını, % 12,9’u hiç katılmadıklarını, % 8,6’sı çok az<br />

katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,51 (büyük ölçüde<br />

katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin,<br />

öğrencilerin ders etkinliklerini öğretmeni merkeze almadan gerçekleştire<strong>med</strong>ikleri<br />

görüşünde oldukları söylenebilir.<br />

9.“Öğrenciler kendi öğrenme süreçlerine etki edip sorumluluk almıyorlar.” önermesine,<br />

öğretmenlerin % 30’u kısmen katıldıklarını, % 28,6’sı büyük ölçüde katıldıklarını,<br />

% 22,9’u tamamen katıldıklarını, % 15,7’si çok az katıldıklarını, % 2,9’u hiç katılmadıklarını<br />

belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,47 (büyük ölçüde katılıyorum)<br />

düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin, yapılandırmacı<br />

yaklaşımın gereği olan öğrenme sürecine etki ederek sorumluluk alma duygusunun<br />

öğrenciler tarafından yeterince uygulanmadığı görüşünde oldukları söylenebilir.<br />

10. “Öğrenciler derslerde geçmiş birikimleri veya diğer derslerle bağ kurup yorum<br />

yapabiliyor.” önermesine, öğretmenlerin % 27,1’i çok az katıldıklarını, % 25,7’si kısmen<br />

katıldıklarını, % 24,3’ü hiç katılmadıklarını, % 17,1’i büyük ölçüde katıldıklarını, %<br />

5,7’si tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,53<br />

(çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin,<br />

yapılandırmacı yaklaşımın önemli bir boyutu olan geçmiş birikimleri veya<br />

diğer derslerle bağ kurup yorum yapabilme yetisinin öğrenciler tarafından yeterince<br />

uygulanamadığı görüşünde oldukları söylenebilir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 357


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

Tablo 3. Müzik Öğretmenlerinin Uygulanagelen Ders İşleme Yöntemleri ve<br />

Yeni İlköğretim Müzik Programına İlişkin Görüşlerinin Frekans Yüzde Dağılımı<br />

Görüşme Boyutları Öğretmen Görüşleri Kod F %<br />

Blok flüt ve org 1 32 46<br />

Cd-kaset 2 19 27<br />

1. Araç - gereç kullanma<br />

Ritim çalgıları 3 14 20<br />

Bağlama 4 7 10<br />

Gitar 5 5 7<br />

Tepegöz 6 3 4<br />

Düz anlatım 1 42 60<br />

Gösterip Yaptırma 3 30 43<br />

57<br />

Uygulama ve yaptırma 3 10 14<br />

2.Yöntem ve tekniklerden Kulaktan öğretim 4 28 40<br />

53<br />

yararlanma Dinletme 4 9 13<br />

Soru – cevap 2 37 52<br />

Drama 5 4 6<br />

Tartışma-Beyin Fırtınası 6 3 4<br />

Hayır-Hazırlamıyorum 1 42 60<br />

Cd-Vcd ve kaset 2 13 19<br />

3. Materyal hazırlama<br />

Ritim çalgıları 3 7 10<br />

Görsel resimler 4 5 7<br />

Nota kartları 5 2 3<br />

Oyun Materyalleri 6 1 1<br />

Hayır-Faydalanmıyoruz 1 29 41<br />

Çok az 2 11 16<br />

4. Yaratıcı fikirlerden<br />

Materyal oluşturma 3 9 13<br />

yararlanma<br />

Etkinlikler 4 5 7<br />

13<br />

Proje ödevleri 4 4 6<br />

Ritim ve ezgi yaratmada 5 7 10<br />

Fikir üretemiyorlar 6 5 7<br />

Dikkate almıyoruz 1 34 49<br />

55<br />

Sınıflar kalabalık alamıyoruz 1 4 6<br />

5. Bireysel farklılıklar<br />

Yetenekli ve çalgı çalanlar 2 17 24<br />

Birebir çalışma ile 3 8 11<br />

Grup çalışmaları 4 4 6<br />

Farklı öğretim teknikleri uyguluyoruz 5 3 4<br />

İlgilenmiyoruz 1 54 77<br />

6. Eğitimdeki gelişmeler Arasıra İnternet veya iletişim araçları 2 9 13<br />

Hizmet içi seminer 3 7 10<br />

Hayır değiştirmiyoruz 1 56 80<br />

7. Oturma düzeni Arasıra tek kişi ile 2 9 13<br />

Bazen grup çalışmalarında 3 5 7<br />

358<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


1.“İlköğretim müzik derslerinde hangi araç gereçleri kullanıyorsunuz” Sorusuna<br />

görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 46’sı blok flüt ve org, % 27’si cd ve kasetlerden<br />

yararlandıkları, % 20’si ritim çalgıları kullandıkları, % 10’u bağlama, % 7’si<br />

Gitar, % 4’ü tepegözden yararlandıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin<br />

büyük bir çoğunluğunun müzik derslerinde başta blok flüt ve org olmak<br />

üzere, cd-kaset ve ritim çalgıları gibi araç-gereçleri kullandıkları anlaşılmıştır.<br />

2.“İlköğretim müzik dersi öğretim programındaki kazanımları kazandırmada hangi<br />

yöntem ve tekniklerden nasıl yararlanıyorsunuz” Sorusuna görüşmeye katılan müzik<br />

öğretmenleri; bilişsel davranışları kazandırmada % 60’ı düz anlatım, % 52’si soru<br />

cevap, % 6’sı drama, % 4’ü tartışma ve beyin fırtınası yöntemlerinden yararlandıkları,<br />

devinişsel davranışları kazandırmak için % 57’si gösterip yaptırma ve uygulama,<br />

% 53’ü ise kulaktan öğretim yöntemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulau<br />

Zeki Nacakcı<br />

Bilmiyorum- Takip etmiyorum 1 37 53<br />

Drama 4 5 7<br />

Yaparak-yaşayarak öğrenme 4 3 4<br />

Oyunlaştırma 4 2 3<br />

8. Öğrenme–Öğretme Örnekleme 4 2 3<br />

Stratejileri İşbirlikçi Öğretim 3 5 7<br />

Grupla tartışma 3 4 6<br />

Öğrenme stratejileri 2 7 10<br />

Problem çözme 5 4 6<br />

Beyin fırtınası 5 1 1<br />

Ders kitabının olmaması büyük eksiklik 1 53 76<br />

Farklı şarkı ve ezgiler olmalı, 2 36 51<br />

Güncel şarkılar olmalı 2 11 16<br />

Nota yazılırken zaman kaybediliyor 3 11 16<br />

Etkinliklere zaman yetersiz 3 12 17<br />

Çalışma kitabı yetersiz 4 16 23<br />

9. Çalışma Kitabı hakkında<br />

Çalışma kitabını kullanmıyorum 4 3 4<br />

Konu bağlantıları iyi değil 5 9 13<br />

Sınıf seviyeleri arasındaki bağ iyi değil 5 5 7<br />

Yazı ve imla eksikleri 6 9 13<br />

İyi bir kitap 7 6 9<br />

Bazı sınıflar iyi bazıları kötü 8 5 7<br />

Araç gereç sağlanmalı 1 39 56<br />

Ders süresi yetersiz 2 26 37<br />

Öğrenciler daha hevesli 3 19 27<br />

Öğrenciler eski bilgilerle bağ kuramıyor 4 17 24<br />

Etkinlikler amacına ulaşmıyor 5 15 22<br />

10. Program görüşleri Öğrenci katılımı iyi 6 9 13<br />

Zihniyet değiş<strong>med</strong>en plan yaramaz 7 5 7<br />

Ülke şartlarına göre güncel değil 7 4 6<br />

Proje ve perfo.ödevleri çok yoruyor 8 8 11<br />

Gereksiz bilgiler 9 7 10<br />

Öğrencide disiplinsizlik yaratıyor 10 4 6<br />

17<br />

13<br />

7<br />

67<br />

33<br />

27<br />

20<br />

13<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 359


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

ra göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun bilişsel davranışları kazandırmada<br />

daha çok düz anlatım ve soru-cevap yöntemlerini tercih ettikleri, devinişsel davranışları<br />

kazandırmak için ise çoğunlukla kulaktan öğretim, gösterip yaptırma ve uygulama<br />

yöntemlerini kullandıkları anlaşılmıştır.<br />

3.“Derslere göre ders işleme materyalleri hazırlıyor musunuz Hazırlıyor iseniz bunlar<br />

nelerdir” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 60’ı hiçbir materyal<br />

hazırlamadıkları, % 19’u cd ve kaset kullandıklarını, % 10’u ritim çalgıları, % 7’si<br />

görsel resimler, % 3’ü nota kartları, % 1’i oyun materyalleri hazırladıklarını belirtmişlerdir.<br />

Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun derse özel materyaller<br />

hazırlamadıkları, (%19+%10) % 29’unun materyal olarak cd-kaset ve ritim çalgıları<br />

kullandıkları, çok az kısmının ders özel hazırlık yaptıkları anlaşılmıştır.<br />

4.“Öğrencilerin yaratıcı fikirlerinden yararlanıyor musunuz Evet, ise nasıl”<br />

Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 41’i öğrencilerden bu konuda<br />

faydalanmadıklarını, % 16’sı çok az faydalandıklarını, % 13’ü materyal oluşturmada,<br />

% 13’ü proje ödevleri ve etkinliklerde yararlandıklarını, % 10’u ritim ve ezgi yaratmada,<br />

% 7’si öğrencilerin fikir ürete<strong>med</strong>iklerini belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre<br />

öğretmenlerin çoğunluğunun öğrencilerin yaratıcı fikirlerinden yararlanmadıkları,<br />

öğrencilerin görüşlerini dikkate alan öğretmenlerin ise, öğrencilerden materyal oluşturmada,<br />

proje ödevleri ve etkinlikler üret<strong>med</strong>e yararlandıkları belirlenmiştir.<br />

5.“Dersin uygulanmasında öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alıyor musunuz<br />

Evet ise nasıl” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 55’i bireysel<br />

farklılıkları gözet<strong>med</strong>ikleri, % 45’i dikkate aldıklarını belirtmişlerdir. Bireysel farklılıkları<br />

dikkate alan öğretmenlerin % 24’ü sadece yetenekli ve çalgı çalan öğrencilere<br />

zaman ayırdıklarını, % 11’i ders dışı birebir çalışma ile, % 6’sı grup çalışmaları ile, %<br />

4’ü farklı öğretim teknikleri ile bireysel farklılıkları gözettiklerini belirtmişlerdir. Bu<br />

bulgulara göre öğretmenlerin çoğunluğunun öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate<br />

almadıkları, bireysel farklılıkları gözetenlerin ise; daha çok yetenekli çalgı çalan<br />

öğrencilere zaman ayırdıkları ve ders dışında birebir ve grup çalışmaları yaptıkları<br />

anlaşılmıştır.<br />

6.“Öğretme-Öğrenme etkinlikleri konusunda yeni gelişmeleri veya sempozyum gibi<br />

bilimsel toplantıları takip ediyor musunuz Örneklendirebilir misiniz” Sorusuna görüşmeye<br />

katılan müzik öğretmenlerinin % 77’si ilgilen<strong>med</strong>iklerini, % 13’ü ara sıra internet<br />

veya iletişim araçları ile, % 10’u hizmet içi seminerler yardımı ile takip edebildiklerini<br />

belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun<br />

mesleki açıdan kendileri geliştirebilecek gelişmeleri takip ede<strong>med</strong>ikleri anlaşılmıştır.<br />

Çok az kısmının ise iletişim araçları ve hizmet içi kurslarla Öğretme-Öğrenme etkinlikleri<br />

konusunda yeni gelişmeleri takip edebildikleri anlaşılmıştır.<br />

7.“Sınıf oturma düzenini derslere göre değiştiriyor musunuz” Sorusuna görüşmeye<br />

katılan müzik öğretmenlerinin % 80’i değişiklik yapmadıklarını, % 13’ü tek kişi ile,<br />

% 7’si grup çalışmalarında değişiklik yaptıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre<br />

öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun derslerde sınıf oturma düzeni değiştir<strong>med</strong>ikleri<br />

anlaşılmıştır.<br />

8.“Aktif öğrenme yöntemleri, öğrenme veya öğretme stratejilerinden hangileri biliyorsunuz<br />

Maddeleyiniz.” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin %53’ü<br />

bilmiyorum ya da takip et<strong>med</strong>iklerini, % 17’si drama, örnekleme, oyunlaştırma ve<br />

yaparak yaşayarak öğrenme, % 13’ü işbirlikçi öğretim ve grupla tartışma, % 10’u<br />

öğrenme stratejilerini, % 7’si problem çözme ve beyin fırtınası yöntemlerini bildikle-<br />

360<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Zeki Nacakcı<br />

rini belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun aktif<br />

öğrenme yöntemleri, öğrenme-öğretme stratejileri gibi yöntemler ve eğitimdeki yeni<br />

yönelimlerle fazla ilgilen<strong>med</strong>ikleri anlaşılmıştır. Diğer öğretmenlerin ise, derslerde<br />

drama, örnekleme, oyunlaştırma, yaparak yaşayarak öğrenme, işbirlikçi öğretim ve<br />

grupla tartışma, yöntemlerini kullandıkları anlaşılmıştır.<br />

9.“Yeni müzik çalışma kitabını nasıl buluyorsunuz. Eksikleri nelerdir Diğer derslerde<br />

olduğu gibi öğretmen kılavuz kitabı ve çalışma kitabının yanında ders kitabının olmaması<br />

sizi ve öğrencileri nasıl etkiliyor” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin<br />

% 76’sı ders kitabının olmamasını büyük eksiklik olarak görüyor, % 67’si seviyeye<br />

uygun güncel, farklı şarkı ve ezgilerin olmasını belirtiyor, % 33’ü nota yazarken<br />

zaman kaybettiklerini ve etkinliklere zaman yetiştire<strong>med</strong>iklerini belirmiş,% 27’si<br />

çalışma kitabını yetersiz buldukları için kullanmadıklarını, % 20’si çalışma kitabındaki<br />

sınıf seviyeleri ve konu bağlantılarının akıcı olmadığını, % 13’ ü maddi hataların<br />

olduğunu, % 9’u çalışma kitabının iyi ve yeni bir değişiklik getiren kitap olduğunu,<br />

% 7’si bazı sınıflarda yetersiz bazı sınıflar için uygun olduğunu belirtmiştir. Bu bulgulara<br />

göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu tarafından “Müzik Ders Kitabı”nın<br />

olmaması derslerin uygulanması bakımından büyük bir eksiklik olarak görülmektedir.<br />

Ayrıca Öğretmenlerin çoğunun kitaplardaki şarkı ve türkülerin, seviyeye uygun<br />

daha farklı güncel şarkı ve türküler olması gerektiği görüşünde birleştikleri söylenebilir.<br />

Öğretmenlerin bazılarının ise, çalışma kitabını yetersiz, sınıf seviyeleri ve konu<br />

bağlantılarının akıcı olmadığı gerekçeleriyle kullanmadıkları anlaşılmıştır.<br />

10. “İlköğretim müzik dersinde uygulanan yeni programın olumlu ve olumsuz yönlerini<br />

belirtiniz.” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 56’sı programın<br />

uygulanmasındaki ders araç-gereçlerin sağlanması gerektiğini, % 37’si ders sürelerinin<br />

programı uygulamaya yetersiz kaldığı, % 27’ si öğrencilerin derslerde daha çok<br />

zevk aldıklarını, % 24’ü öğrencilerin eski bilgilerle bağ kuramadıklarını, % 22’ si<br />

etkinliklerin amacına ulaşmadığını, % 13’ü derslere öğrenci katılımının iyi olduğunu,<br />

% 13’ü ülkenin eğitim şartlarının ve zihniyetin değiş<strong>med</strong>en programın bir işe yaramayacağını,<br />

% 11’i proje ve performans ödevlerinin öğrencilerin çok fazla zamanını<br />

alıp müzikten uzaklaştırdığını, % 10’u programda gereksiz bilgilerin olduğunu, %<br />

6’sı programın uygulanmasından sonra öğrencilerde disiplin sorunları ortaya çıktığını<br />

belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu yeni programın<br />

etkili olabilmesi için mutlaka, programın uygulanmasına yönelik araç – gereç,<br />

materyal desteği sağlanması gerektiğini önemle belirtmişlerdir. Öğretmenlerin üçte<br />

birlik dilimi programın öğrencilerin derse bakışlarına yeni bir hava getirdiğini, ancak<br />

etkinlikleri uygulamada zamanın yetersiz olduğunu ders saatinin haftada iki saat<br />

olması gerektiği görüşünü bildirmişlerdir. Öğretmenlerin bazılarına göre, öğrencilerin<br />

konular arasında bağ kurmakta zorlandıkları, programın ülke şartlarına göre güncellenmesi<br />

gerektiği, proje ve performans ödevlerine fazla yer verildiği belirlenmiş,<br />

bununla birlikte bazı disiplin sorunları ile karşılaştıkları anlaşılmıştır.<br />

Sonuç ve Öneriler<br />

İlköğretim müzik eğitimi, öğrencilerin; müziksel davranışları kazanması,<br />

sanatsal gelişimi ve mesleki yaşamlarına yön vermesi, okul içi ve dışı kazandığı estetik<br />

bakış açısını geliştirerek tüm yaşamında kullanabilmesi bakımından önemlidir.<br />

Dolayısıyla sağlıklı bir gelecek için her öğrencinin ilgi, yetenek, tutum, davranış ve<br />

öğrenme gibi bireysel farklılıkları dikkate alınmalı, öğrenciler merkeze alınarak olabildiğince<br />

her bireye ayrı özen gösterilmelidir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 361


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı’da bu hassasiyetle eğitim-öğretim sürecinde yıllardır<br />

uygulanagelen, bilgileri ve kuralları ezberlemeye dayalı eğitim sisteminden uzaklaşarak,<br />

bilgilerin sürekli olarak güncellenebilmesine olanak sağlayan, öğrencilerin<br />

aktif olduğu birey merkezli eğitim sistemlerinin uygulanmasına olanak tanıyan yapılandırmacı<br />

yaklaşıma dayalı yeni İlköğretim Müzik Programını 2<strong>00</strong>7 – 2<strong>00</strong>8 eğitim –<br />

öğretim yılından itibaren uygulamaya başlamıştır. Programın uygulandığı ilk yılsonunda<br />

programın ve ona bağlı eğitim araçlarının uygulanmasındaki olumlu ve olumsuz<br />

yönleri müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda tespit etmeye yönelik<br />

yapılan bu araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:<br />

Araştırmada, öne çıkan en önemli sonuçlardan biri, yapılandırmacı yaklaşıma<br />

dayalı uygulanan eğitim sistemlerinin başarılı ve etkili olabilmesi için gereken temel<br />

ölçütlerde bir takım sorun ve çelişkiler bulunmasıdır. Bu sorun ve çelişkiler genel olarak<br />

şu şekilde sıralanabilir:<br />

“Müzik eğitiminin dört ana bileşeni vardır. Bunlar; Öğrenci, öğretmen, müzik<br />

ve programdır. Müzik eğitiminde bu dört ana öğe ya da bileşen birbirleriyle sürekli<br />

etkileşirler. Bu süreçte en çok etkiyi öğretmen sağlar”(Uçan,2<strong>00</strong>4,11). Dolayısıyla yeni<br />

programın ülkemiz müzik eğitimine ne kadar yarar sağlayacağı ve etkilerinin ne<br />

boyutta olacağı müzik öğretmenlerinin ders içi uygulamalarıyla doğrudan ilintilidir.<br />

Buradan hareketle, müzik öğretmenlerinin derse hazırlık süreci, kullanılan materyal,<br />

ders işleme yöntemleri bulguları birlikte göz önüne alındığında; Öğretmenlerin yeni<br />

yaklaşımlara dayalı aktif öğrenme yöntemlerini yeterince kullanmadıkları, programı<br />

öğretmen merkezli bildik yöntemlerle uyguladıkları, bu tür ders işleme biçimlerini<br />

kendilerine ders işleme modeli olarak benimsedikleri söylenebilir. Bu durumun da<br />

uygulanması düşünülen yeni müzik programının yöntem ve uygulama boyutuyla<br />

pek bağdaşmadığı düşünülmektedir. Programın uygulanmasında ve başarıya ulaşmasında<br />

bu denli etkisi olan öğretmenlerin uygulanagelen ders işleme modellerinin<br />

yeni programda olabilecek olası eksiklikler ve uygulamaların değerlendirilip düzeltilmesini<br />

geciktireceği veya kamufle edeceği ön görülmektedir.<br />

Müzik öğretmenlerinin çoğu yukarıda belirtilen ders işleme yöntemi ile yeni<br />

program arasındaki ilintinin farkında olup, programın etkili ve başarılı olabilmesi<br />

için hizmet içi eğitimin gerekliliğini önemle vurgularken, bazı öğretmenler, eğitimdeki<br />

yeni yönelimleri takip etmemelerine karşın, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı<br />

yeni programda ders işleme yöntemlerinin yeterli olduğunu düşünmektedirler.<br />

Şüphesiz ki “Müzik öğretiminde, her öğretmen kendine özgü bir yol izleyebilir. Bu<br />

kişisel öğretme metodu, öğretmenin eğitim tecrübesine, amaçlarına, sınıf ortamına ve<br />

öğrencilerin gereksinimlerine paralel olarak ortaya çıkar. Ancak öğretmenin bu kişisel<br />

yöntemi bilimsel ve sağlıklı temellere oturtabilmesi için, müzik eğitimi hakkındaki<br />

genel yaklaşım ve yöntemleri yakından tanıyıp, fikir sahibi olması<br />

gereklidir”(Toksoy,2<strong>00</strong>5,12). Dolayısıyla tüm öğretmenlerimizin eğitimdeki yeni<br />

gelişmelere ve yönelimlere açık olması gerekmektedir.<br />

Yapılandırmacı yaklaşıma dayalı hazırlanan program ve eğitim araçlarının<br />

uygulanmasında bazı beklentiler bulunmaktadır. Öğretmenlerin görüşlerine göre,<br />

öğrencilerin etkinlikleri öğretmeni merkeze almadan gerçekleştirememeleri, kendi<br />

öğrenme süreçlerine etki edip sorumluluk alamamaları, derslerde geçmiş birikimleri<br />

veya diğer derslerle bağ kurup yorum yapamamaları bu beklentileri yeterince karşılayamamakta,<br />

yeni programın uygulanmasında öğrencilerin de desteğe ve zamana<br />

ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.<br />

362<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Zeki Nacakcı<br />

Programın uygulanmasında öğretmenlerin alt yapı yetersizliğiyle ( fiziki şartlar,<br />

araç-gereç, materyal eksikliği, vb.) karşılaştıkları görülmektedir. Yine zaman<br />

yetersizliği nedeniyle öğrenci ürün dosyalarından yeterince yararlanılmadığı, geçerli<br />

ve etkin bir ölçme değerlendirme yapılamadığı görülmüştür.<br />

Araştırmada müzik öğretmenlerinin görüşlerine göre program ve eğitim araçlarındaki<br />

en önemli eksik “Müzik Ders Kitabı”nın olmamasıdır. Öğretmenler “neden<br />

sadece müzik ders kitabımız yok” gibi öğrenci tepkileri ile karşılaştıklarını belirtmektedirler.<br />

Bu bağlamda, tüm derslerin ders kitabı varken sadece müzik ders kitabının<br />

olmaması öğrencilerde derse verilen önem fikrini çağrıştırarak, müzik dersinin<br />

önemsiz bir ders olduğu düşüncesini akla getirebilmektedir. Bu durum öğretmenler<br />

ve öğrenciler için sorun yaratmaktadır.<br />

Programın gereği doğrultusunda, farklı, güncel şarkılar ve türkülerden oluşan,<br />

konu bağlantıların daha sarmal yapıldığı, açıklayıcı, bilişsel düzeyden daha çok<br />

devinişsel düzeye ağırlık verilen, çalgı eğitimi boyutunun daha titizlikle ele alındığı<br />

çalışma ve ders kitabı öğretmenlerin beklentilerini oluşturmaktadır.<br />

Tüm bu belirtilenlerin ışığında, Müzik eğitiminin genel amaçlarına ulaşılabilmesi<br />

ve MEB’nın yeni uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma dayalı<br />

İlköğretim Müzik Dersi Öğretim programının amacına yönelik uygulanabilmesi ve<br />

yeni programın varsa eksik yönlerinin tespit edilebilmesi için, müzik öğretmenlerinin<br />

uygulayageldikleri yöntemleri değiştirmeleri veya geliştirmeleri, yeni yaklaşımlara<br />

dayalı aktif öğrenme yöntemlerini daha çok uygulamaları gerekmektedir. Müzik öğretmenlerinin<br />

uygulanagelen yöntemlerindeki bu değişim döngüsünü başlatmak için bir<br />

an önce hizmet içi eğitim kursları düzenlenmeli, öğretmenleri bilgilendirici ve eğitici<br />

kitapçıklar hazırlanmalı ve alan uzmanları tarafından çeşitli etkinlikler yapılmalıdır.<br />

Talim Terbiye Kurulu tarafından araç-gereç ve teknolojik desteği sağlanmış yeni bir<br />

müzik ders kitabı hazırlanmalıdır. Öğrencileri interaktif eğitimin olanakları ile tanıştıracak<br />

yeni projeler hazırlanmalıdır. Örneğin interaktif çalgı eğitimi, seslerin tanıtımı,<br />

müzikal oyunlar, özgün eser yaratabilmelerine olanak sağlayan programlar gibi…<br />

Programın müzik eğitimine yeni bir heyecan ve dinamizm getirdiği düşünülmektedir.<br />

Ancak yeni programın etkili ve verimli olabilmesi için müzik öğretmenlerinin<br />

(ders kitabı eksikliği, araç-gereç desteği, konular arasındaki sarmallık, süre yetersizliği,<br />

güncel şarkı ve türküler vb.) görüş ve beklentileri yerinde ve mutlaka dikkate<br />

alınmalıdır. Çalışmanın uygulandığı sırada programın henüz daha birinci yılında<br />

olması, çalışma sonuçlarında göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. Ancak yine<br />

de çalışmanın bulgularından yeni program ve programın yapılandırmacı yaklaşımın<br />

gereklerine göre uygulanması konusunda bazı soru işaretleri akla gelmektedir. Ülkemizdeki<br />

yeni eğitim yönelimlerinden biri olan yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni<br />

müzik dersi öğretim programının başarılı ve etkili olabilmesi için mutlaka program,<br />

program eğitim araçları, program alt yapısı ve uygulanma boyutları tekrar gözden<br />

geçirilmeli, gerekli ve eksik görülen boyutlar yenilenmelidir.<br />

Kaynakça<br />

http://muzikbilim.com, TOKSOY, Ç. A. (2<strong>00</strong>5). Günümüz Müzik Eğitiminde Kullanılan<br />

Metotlar ve Yaklaşımlara <strong>Genel</strong> Bir Bakış, Müzik ve Bilim Dergisi, sayı:4, 09.08.2<strong>00</strong>6<br />

http://www.ttkb.meb.gov.tr, <strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye kurulu Başkanlığı,<br />

İlköğretim Müzik Dersi Programı, 06.08.2<strong>00</strong>8<br />

Köklü, N., BÜYÜKÖZTÜRK Ş., Bökeoğlu,Ö. (2<strong>00</strong>6). Sosyal Bilimler İçin İstatistik, Ankara:<br />

Pegem yayınları.<br />

UÇAN A., (2<strong>00</strong>4). Musıki Muallim Mektebi ve Müzik Eğitimi, Müzed Dergisi, Sayı 10, Ankara.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 363


Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />

MUSIC TEACHER’S ASSESMENT ON NEW<br />

MUSIC CURRICULUM IN PRIMARY SCHOOLS AND<br />

TEACHING METHODS APPLICATIONS<br />

Zeki NACAKCI*<br />

Abst ract<br />

The aim of this research is to find out the methods that have been used<br />

in teaching “the new constructive music lesson curriculum” which has been in<br />

use since the 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 Educational year and the positive and negative views<br />

(comments) of the lesson teachers on the new programme and books. In order<br />

to succeed in this quest 70 teachers chosen from Central Anatolia, The Black Sea,<br />

Mediterranean, Aegean Sea, Marmara and East Anatolian regions were applied<br />

“ the constuctive interview form and questionaire”. The result revealed that the<br />

teachers don’t use the active learning techniques and use their own ways of<br />

teaching instead which shows that these ways of teaching have become their<br />

own teaching module.The study also comprises estimations on better and more<br />

effective applications of the programme.<br />

Key Words: Music Lesson, curriculum, methods<br />

* Asst. Prof. Dr.; Yüzüncü Yıl University, Faculty of Education, Department of Fine Arts,<br />

Music Teaching, Programme<br />

364<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


BİR TOPLUMSAL DEĞİŞME PARADİGMASI OLARAK<br />

DEMOKRASİNİN EĞİTİME YANSIMALARI:<br />

DEMOKRATİK EĞİTİM<br />

Abdulvahap ÖZPOLAT*<br />

Özet<br />

Toplumların sosyal kurumlarının yapısını, işlevini, amacını ve önceliklerini<br />

önemli ölçüde etkileyen faktörlerden biri çağın geçerli paradigmalarıdır.<br />

Demokrasi de bir siyasal sistem, bir dizi ilkler ve değerler bütünü, bireysel ve<br />

toplumsal hayatı etkileyen bir kültür ve zihniyet biçimi olarak çağımızın geçerli<br />

paradigmalarından biri olup birçok toplumsal kurumun ürettiği hizmetin<br />

niteliğini etkilemektedir. Bu süreçte eğitim kurumunun da politika, strateji,<br />

program, mevzuat, yönetim gibi birçok bileşeni, demokrasinin gerektirdiği ilkeler,<br />

bilgiler, beceriler, değerler ve davranışlar temelinde yeniden yapılandırılmaktadır.<br />

İki yüz yıllık demokrasi arayışı ve yarım asrı aşkın da demokrasi<br />

deneyimi olan Türk toplumunun, demokrasinin sunduğu hayat standardına<br />

kavuşabilmesi için eğitim sistemi ve anlayışını demokratik eğitim temelinde<br />

dönüştürmesi gerekmektedir. Belirlediği ülke vizyonunun gerekeli kıldığı ve<br />

sahip olduğu tarihsel-toplumsal birikimin mümkün kılacağı bu dönüşüm, küresel<br />

rekabet, bilgi toplumuna geçiş ve Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanma süreçlerinde<br />

Türkiye’de toplumsal açıdan gelişimci bir rol oynayacaktır.<br />

Anahtar Sözcükler: Toplum, eğitim, okul, demokrasi, demokratikleşme,<br />

paradigma, sosyal değişme<br />

Gi riş<br />

İnsanlık tarihinin bazı dönemlerinde, kimi kavramlar ve değerler toplumsal<br />

bilinçte bazılarına göre daha belirgin biçimde öne çıkmış ve önem kazanmıştır. Bir<br />

süreç olarak yaşanan bu durum, Türkiye’nin de dâhil olduğu birçok ülkede genellikle<br />

toplumun aydınları ile siyasi ve yönetici seçkinleri tarafından yönlendirilmiştir.<br />

Zamanın geçerli sosyal yaklaşımlarına uyarlanması şeklinde yaşanan bu sürecin<br />

sosyo-kültürel arka planı, ülkelere göre kısmi farklılıklar gösterse de çoğunlukla toplumların<br />

üretim ve tüketim tarzı, örgütlenme biçimi, siyasal sistemleri ve kültürel<br />

miraslarının etkisinde şekillenmiştir. Günümüz bağlamında modernleşme, demokratikleşme,<br />

küreselleşme gibi süreçleri ihtiva eden bu durum, bir bağımsız değişken<br />

olarak bütün toplumsal kurumların yapısını, işleyiş ve işlevini etkilemekte, onların<br />

kendilerini yeniden yapılandırmalarına neden olmaktadır.<br />

İnsanı hayatın öznesi hâline getirme fırsatını sunması nedeniyle itibar gören<br />

bir siyasal sistem olarak demokrasi, toplumların yapısını derinden etkilemekte,<br />

hukuktan ekonomiye, devlet örgütlenmesinden bireyin günlük hayatına kadar birçok<br />

* Dr.; <strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 365


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

alanı yeniden yapılandırmaktadır. Bu özelliği demokrasiyi birçok toplum için bir<br />

amaç hâline getirmiştir. Günümüzde sosyal mobilitenin artması ve küreselleşmenin<br />

ulusal sınırları aşındırması nedeniyle birçok toplumun önemli ölçüde heterojenleşmesi,<br />

bireyin daha güçlü hâle gelmesi, bilişim ve iletişim teknolojilerinin toplumsal<br />

ilişkilerde saydamlığı artırması gibi faktörler, birçok toplumda özgürlük, eşitlik,<br />

çoğulculuk ve farklılıklara saygıyı mümkün kılan siyasal, kültürel ve eğitimsel sistemleri<br />

zorunlu bir ihtiyaç hâline getirmiştir. Bu ihtiyaç, demokrasiye bir siyasal sistem<br />

olmanın ötesinde önem kazandırmış ve onu geniş halk kitlelerinin özlemi hâline<br />

getirmiştir.<br />

Toplumu sürekli yeniden inşa etme aracı ve bir toplumsal kurum olarak görülen<br />

eğitimin, çağın yükselen değeri olan demokrasiden bağımsız olması mümkün<br />

değildir. Kaldı ki toplumun da devletten beklentisi, demokrasi kültürünün nimetlerinden<br />

yararlanmak için eğitim kurumunun bir misyon üstlenmesidir. Bu talebin<br />

gereği olarak demokratik eğitim ve demokrasi eğitimi birçok ülkenin öncelikli politikaları<br />

arasında yer almaya başlamıştır. Aytaç (1985: 2)’a göre: “Endüstriyel yönden<br />

gelişmiş ülkelerde okul kuruluş sistemlerinin demokratikleştirilmesi, yalnızca eğitim<br />

politikasının değil, fakat sosyal politikanın da merkezî bir problemi hâlini almıştır.<br />

Çünkü ancak okul kuruluş sistemlerinin demokratikleştirilmesi ile herkese mensup<br />

olduğu sosyal ve ekonomik menşelere bağlı kalmadan, eşit fırsatlar ve sosyal hareketlilik<br />

şansı temin etmek mümkün olacaktır. … Eski zümresel toplum düzenlerini<br />

temsil eden ve bu sebeple de zümresel statüleri muhafaza etmek amacına göre kurulmuş<br />

bulunan geleneksel okul kuruluş sistemleri günümüzün “sosyal mobilite”ye<br />

dayalı yeni toplum düzenlerine artık uygun düşmemektedir. Yeni toplum, yeni okullar<br />

talep etmektedir.” Celkan (1991: 158)’a göre de; okullarda öğretimin demokratikleştirilmesi,<br />

esas itibariyle okulun seçicilik özelliğine bir tepki olarak doğmuştur.<br />

Seçicilik geleneksel okula mahsustur. Oysa modern okulun bariz özelliği demokratikliktir.<br />

Bir ülkede demokrasinin gücü, onun birey ve toplum düzeyinde kabul görme<br />

derecesiyle orantılıdır. Buna göre esas ve öncelikli olan toplumun demokratikleşmesidir.<br />

Böyle bir toplum demokrasiyi yaşatacak, demokrasi de onun gelişimini tamamlaması<br />

için gerekli fırsatları yaratacaktır. Zira bireyler, ancak iyi bir eğitim almakla<br />

kişiliklerini geliştirebilir; hak ve özgürlükleriyle, sorumluluklarını ve demokratik<br />

hayatın gereklerini öğrenebilirler. Bu durum demokrasinin, hem eğitimin konusu<br />

olması hem de niteliğini oluşturmasını gerektirmektedir.<br />

Hotaman (2<strong>00</strong>9: 474-485)’ın Gökçe’den aktardığına göre “Demokratik bir siyasi<br />

sistemde eğitimin en önemli işlevi, insan zihninde köklü demokrasi düşüncesini<br />

geliştirerek demokrasiyi insanın doğal bir davranış ve düşünce biçimi hâline getirmektir.<br />

Demokratik bir eğitim, insanların sınıf, ırk, cinsiyet, düşünce farklılığına göre<br />

değil; bireysel kavrama gücüne dayalı olarak düzenlenen eğitimdir.” Demokrasi eğitimini<br />

de içeren demokratik eğitim, demokrasinin ilke ve değerlerinin günlük hayatla<br />

ve güncel sorunlarla ilişkilendirilerek eğitimin amaç, politika, program, mevzuat,<br />

materyal, okul kültürü ve öğretim uygulamaları boyutunda esas alınmasıdır. Bu çalışmada,<br />

ülkemizde yaşanmakta olan toplumsal değişme süreçleri paralelinde demokrasinin<br />

eğitim felsefemiz, programlarımız ve uygulamalarımızda esas alınmasının<br />

gereği ve önemi tartışılarak uygulayıcılara ve karar vericilere teorik bir çerçeve sunulmaya<br />

çalışılmıştır.<br />

366<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

Eğitim ve Toplumsal Paradigmalar<br />

Toplumların eğitim felsefesi, onların sahip oldukları toplumsal örgütlenme<br />

biçimlerine, siyasal sistemlere, egemenlik ilişkilerine ve yaşadıkları toplumsal değişme<br />

dinamiklerinin ihtiva ettiği paradigmalara dayanır. İnsanın dünyayı algılamada kabul<br />

ettiği doğrular sistematiği veya çağın yükselen değerleri olarak nitelendirilen paradigmaların<br />

geçerlilik süresi, coğrafi ve sosyal kapsamı, her paradigmanın etkililik derecesine<br />

göre değişebilir. İnsanlık tarihi ölçeğinde bakıldığında bir sistem bütünlüğü oluşturan<br />

ve geniş kitlelerin düşünce, inanç, tercih ve yaşam tarzlarında köklü değişmeler<br />

meydana getiren kimi felsefi akımları, siyasal sistemleri ve ahlaki öğretilerini birer<br />

paradigma olarak değerlendirmek mümkündür. Bu paradigmalar bir veya birden çok<br />

toplumun sosyal yapıları, kurumları ve ilişkileri üzerinde derin izler bırakır.<br />

Toplumlar genellikle etkisinde kaldıkları paradigmalar paralelinde kendilerini<br />

sosyal, kültürel ve siyasal açıdan yeniden üretme gereği duyarlar. Bu süreçte önemli<br />

rol üstlenen eğitim kurumu da içerik, amaç, uygulama ve diğer boyutlarda kendisini<br />

söz konusu paradigmaların gereklerine uyarlar. Bu tespit ışığında eğitimin farklı toplumlardaki<br />

önceliklerine bakıldığında, örneğin otoriter yönetimlerin egemen olduğu<br />

toplumlarda uysallık, uyumluluk ve itaat tutumlarına aşırı vurgu yapılarak itaatkâr<br />

bireylerin; kendilerini başka toplumların tehdidi altında hisseden ve güvenlik sorunu<br />

yaşayan toplumlarda kahramanlık değerinin idealize edilerek savaşçı bireylerin yetiştirilemeye<br />

çalışıldığı görülür. Aynı şekilde, dine dayalı devlet örgütlenmelerinde dindar<br />

bireyler, ulus esasına dayalı toplumlarda da ulusal bilincin geliştirilmesi için<br />

vatandaşlık ile ilgili değerler öne çıkarılarak milliyetçi bireyler yetiştirilmeye çalışılmaktadır.<br />

Demokratik yönetim ve anlayışın egemen olduğu toplumlarda da doğal olarak<br />

demokrasinin temel ilklerini esas alan bir eğitim anlayışı ön plana çıkmaktadır.<br />

Demokratik olmayan toplumların eğitime ilişkin öncelikleri farklı olsa da<br />

sonuç itibariyle bu toplumlarda geçerli olan paradigmalar, “toplumu denetleyenin<br />

kim olduğu” sorusuna endekslidir. Ulus devletin ortaya çıkışıyla birlikte kitleselleşen<br />

ve önemi daha da artan kurumsal-zorunlu eğitim, baskıcı yönetimlerin hâkim<br />

olduğu toplumlarda genellikle devlet-birey, merkez-kenar, güçlü-zayıf ilişkisinde<br />

birincilerin çıkarlarını korumak için kullanılır. Bu tür yönetimlerde eğitim, bireyi<br />

kültürlendirme, onun şahsiyetini gerçekleştirme amacı taşımaktan çok iktidarı haklılaştırma<br />

araçlarından biri olarak değerlendirilir. Toplumu denetleyen güçler tarafından<br />

belirli bir “hayat tarzı” özellikle kurumsal eğitim yoluyla topluma empoze<br />

edilerek sosyal kontrol âdeta “toplumsal çeşitsizlik” ve görüşlerin, inançların, kültürlerin<br />

birbirlerine “benzetilmesi” temelinde sağlanır. Eğitimin “nasıl”lığı tartışmasına,<br />

eğitimin toplumsal tarafları olan devlet, veli, öğrenci ve eğitim iş görenleri<br />

eşit veya denk taraflar olarak katılmazlar. <strong>Genel</strong>likle tartışmanın tek öznesi olarak<br />

devlet adına yönetici seçkinler, devletin çıkarlarını gözeterek eğitimin niteliğini<br />

belirlerler. Eğitim ve okul, çoğu zaman herhangi bir doktrini, felsefi veya politik<br />

görüşü empoze etme aracı olarak değerlendirilir. Veli, öğrenci ve öğretmenler, eğitimin<br />

öznesi değil, birer öznesi olarak kabul edilirler. Buna karşılık eğitimin sosyal<br />

paydaşları, eğitimle ilgili çeşitli süreçlerde giderek daha fazla oranda katılımcı<br />

olmak ve sonucu etkilemek istemektedirler. Toplumun demokrasiye duyduğu özlemin<br />

ifadesi olan bu talep, demokrasi kültürünün toplumsal tabanda kabulünü göstermesi<br />

açısından önemli olup otoriter yönetimlerdeki yönetici seçkinlerin ve ayrıcalıklı<br />

zümrelerin mutlakıyetçi, totaliter ve yanlı edimlerini öznelerarası ussallığın<br />

denetimine çekme girişimidir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 367


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

Çağımızda demokrasiyle yönetilmek ve bireylerin günlük hayatında demokrasi<br />

kültürünü hâkim kılmak müreffeh bir toplum olmanın ölçütü olarak kabul edilmektedir.<br />

Demokratik yönden gelişen toplumlara bakıldığında, geçmişe oranla<br />

önemi giderek artan eşitlik, insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü, dünya barışı,<br />

diyalog ve hoşgörü, saydamlık, çoğulculuk, çevre bilinci gibi alanlarda kayda<br />

değer gelişmelerin sağlandığı, bunların varlık koşulu olarak demokrasinin, “insani<br />

ve rasyonel olanı mümkün kılma” iddiasını önemli ölçüde gerçekleştirdiği görülmektedir.<br />

Cumhuriyetin kuruluşundan beri muasır <strong>med</strong>eniyetler düzeyinin üzerine<br />

çıkma hedefine odaklanan ve kimi problem alanlarına rağmen cumhuriyeti demokrasi<br />

ile taçlandırmaya çalışan Türkiye’de de demokrasiye ilişkin talep, artık siyasal<br />

boyutun ötesinde, günlük hayat ve toplumsal ilişkilerde yaşanan bir kültür olmak<br />

şeklinde kendini göstermektedir. Bu talebin şiddeti ve kapsamı son yıllarda daha da<br />

artmış ve giderek de artmaktadır.<br />

Antik Çağda “devletin yapacağı kanunlarda eğitimin, toplumun bütün bireylerini<br />

kuşatmasına özen göstermesi gerektiği” şeklinde ilk defa Aristo tarafından<br />

savunulan demokratik eğitim (Kansu, 1939: 30), günümüzde demokratik bireyin, toplumun<br />

ve yönetimin varlık koşulu hâline gelmiştir. Ne var ki demokrasinin bir kültür,<br />

yönetim biçimi ve anlayış olarak yerleştirilmesi, Wile (2<strong>00</strong>0: 170)’nin ifadesiyle<br />

“Yetişkinlerin yetiştirilmesine değil, çocukların eğitilmesine bağlıdır.” Çünkü demokrasi<br />

içgüdüsel, doğuştan verili veya kendiliğinden oluşan bir olgu değil, “kültürel”<br />

bir olgudur. Toplumsal örgütlenme ve ilişkiler sürecinde toplum tarafından üretilir.<br />

Bu yönüyle demokrasi, bir yönetim biçimi değil bir yaşam biçimidir (Güvenç, 1995:<br />

163). Bütün kültürel olgular gibi demokrasi de bireylere eğitim yoluyla öğretilir, yaşanır<br />

ve yaşatılır. Dolayısıyla demokrasi, bir bakıma eğitimin ürünü ve bağımlı değişkenidir.<br />

Eğitim kurumları, demokrasi kültürünü kazandırmayı, bireyin sosyalleştirilmesi<br />

sürecinde gerçekleştirir. Bunu yaparken doğal olarak okul, bir yandan demokrasi<br />

kültürünü üretip yaşatırken, diğer yandan da demokrasinin güçlü söyleminden<br />

etkilenmekte ve bu yönde kendini revize etmektedir.<br />

Günümüzde, kimi düşünürlerin kitlesel-kurumsal okula ilişkin radikal eleştirileri<br />

bulunsa da (Spring: 1991), modern toplumlarda eğitimin, bilimsel ampirik bilgi<br />

temelinde toplumsal-düşünsel dinamizmi, bireysel özgürlüğü ve insan haklarını ön<br />

plana çıkardığı görülmektedir. Bu değişme, eğitimin sosyal kontrol işlevini ortadan<br />

kaldırmıyor ama devletin eğitime ilişkin tekelci tasarrufunu da demokratik ilkeler<br />

temelinde tartışmaya açmaktadır. Botomore (1977: 301)’ye göre bu açıdan bakıldığında,<br />

modern toplumlarda formel eğitim, davranışları düzenle<strong>med</strong>e bağımsız rol oynayan<br />

fikirler ve değerler aşılamaktadır.<br />

Demokratik birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de demokratikleşme yönündeki<br />

paradigma değişimi, eğitim kurumunu derinden etkilemektedir. Toplumda eğitime<br />

dair fırsat ve imkân eşitliğinin yasalarda daha belirgin hâle getirilmesi, toplumsal<br />

hareketlilik ve istihdam politikalarında eğitimin etkisinin artması, eğitim yoluyla<br />

kazanılmış statülerin yasal güvencelere kavuşturularak verili statülerden üstün tutulması;<br />

eğitim politikalarında taban odaklılığın ve öğrenci merkezliliğin daha öne çıkması,<br />

söz konusu paradigma değişiminin nesnel göstergeleridir. Toplumun demokratikleşmesi<br />

ve rasyonelleşmesi açısından önem arz eden bu ve benzeri gelişmelerin<br />

daha da ileri bir düzeye taşınması, eğitim sisteminin bütün bileşenlerinin demokratik<br />

ilke ve standartlara kavuşturulması gerekmektedir.<br />

368<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

Türkiye’de demokratik eğitim anlayışının tam olarak hayata geçirilebilmesi<br />

için eğitimin çeşitli süreçlerinde yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, bilimsel<br />

kuruluşlar, veliler, öğrenciler ve eğitim çalışanlarının daha etkili rol almaları, okul<br />

yönetiminde veli ve öğrenci temsilcilerinin etkili hâle getirilmesi ve katılımlarının artırılması,<br />

eğitim yönetimindeki hiyerarşik kademelerin azaltılarak tabanın yetki ve<br />

sorumluluğunun artırılması, öğrencilerin ve öğretmenlerin belirli bir kıyafet giyme<br />

zorunluluğunun kaldırılması, öğrenciye seçmeli öğretim programı ve öğretmen imkânının<br />

sunulması, seçmeli ders uygulamasının yaygınlaştırılarak bütün içindeki ağırlığının<br />

artırılması, bu konuda öğrencinin seçme hakkının güvenceye kavuşturulması,<br />

özel öğretim teşebbüsünün desteklenmesi, eğitimde fırsat ve imkân eşitsizliğinin minimize<br />

edilmesi, eğitimin amaçlarında bireyin hak ve özgürlüklerinin öne çıkarılması,<br />

eğitim iş görenlerinin eğitsel-yönetsel kararlara katılmalarının teşvik edilmesi, öğretmen<br />

meslek örgütlerinin desteklenmesi, eğitim hukukunun evrensel standartlara<br />

kavuşturulması, öğretim programları ve ders kitaplarının demokratik mesajlar açısından<br />

güçlendirilmesi, demokrasi kültürüne hizmet edecek öğrenci organizasyonları ve<br />

örgütlenmesinin (öğrenci kurulları, kulüpleri vb.) teşvik edilmesi gerekmektedir.<br />

Demokratik Eğitimin Serüveni<br />

Eğitimin demokratik nitelikte olması gerektiği görüşü, günümüzdeki modern<br />

biçiminden oldukça farklı olmasına ve kimi noksanlıklarına rağmen demokratik<br />

yönetimin ilk örneği olan Atina Şehir Devleti’nde (MÖ 509-404) gündeme getirilmesinden<br />

bu yana giderek geniş bir taraftar kitlesi bulmuştur. Aytaç (1992: 24-25)’a göre<br />

Antik Çağda demokrasinin salt kitlelerin egemenliği şeklinde dejenere olmaması için<br />

onun gerektirdiği erdemlerin eğitim yoluyla topluma kazandırılması ihtiyacına binaen<br />

bütün aydınlanma dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de eğitime entelektüel<br />

bir formasyon kazandırma misyonu yüklenmiştir.<br />

Demokrasinin öngördüğü insan odaklı eğitim anlayışı, 15 ve 16. yy. da<br />

Rönesans’la birlikte güç kazanan hümanizma akımı içinde kendine uygun bir zemin<br />

bularak gelişmeye başlamıştır. Bu kapsamda Almanya’da Erasmus’un, Fransa’da<br />

Montaigne’nin, İngiltere’de Tomas Elyot’un eğitime ilişkin hümanistik görüşleri daha<br />

sonra başlayacak olan demokratik eğitim anlayışının alt yapısını oluşturmuştur.<br />

Hümanizma hareketinin yanında Aydınlanma Çağında İngiltere’de J.<br />

Locke’un, Fransa’da J.J. Rousseau’nun natüralist eğitim görüşleri de demokratik eğitim<br />

anlayışının gelişmesinde etkili olmuştur. Locke’a göre eğitimde aşırı sertlik çocuğun<br />

hür olan tabiatını yıkar. Rousseau da “Emile ya da Eğitim Üzerine” adlı ünlü<br />

pedagojik romanında natüralist eğitimin felsefi ve pedagojik çerçevesini belirlerken<br />

demokrasinin gerektirdiği ilke, değer ve becerileri önemli birer amaç olarak belirlemiştir.<br />

Rousseau’ya göre “Çocuklara ödevlerinden önce haklarından bahsetmelidir.”<br />

(Kanad, 1948, 340). Zira ona göre mevcut eğitim, insanı değil belirli bir vatandaş olan<br />

insanı yetiştirmektedir. Oysa çocuk ne hekim, ne asker, ne de papaz olmalıdır. O her<br />

şeyden önce insan olmalıdır (Aytaç, 1992: 188).<br />

Demokratik değer ve becerilerin eğitimin temel karakterini oluşturması gerektiği<br />

yönündeki görüşler, sistematik olarak ilk defa John Dewey tarafından 1916 yılında<br />

yayınlanan “Demokrasi ve Eğitim” adlı eserde ele alınmıştır. Ona göre eğitim en<br />

geniş anlamıyla sosyal hayatın sürdürülmesi aracıdır. Demokrasi siyasal bir sistem<br />

olmanın ötesinde bir anlam taşımakta olup eğitime adanmış bir olgudur.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 369


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

Demokrasinin öngördüğü düzenlemeler ancak eğitim yoluyla sağlanabilir (Dewey<br />

1996: 84). Yeşil (2<strong>00</strong>2: 41)’in Rainer ve Guyton’dan aktardığına göre çoğu eğitimci;<br />

demokratik teori, değer ve inançlar ile eğitim arasında doğrudan bir ilişki kurmaktadır.<br />

Örneğin, Goodlad, sosyal ve politik demokraside eğitimi incelemiş ve eğitimle<br />

demokrasi arasında içinden çıkılmaz bir ilişkinin olduğunu ifade etmiştir. Yener ve<br />

diğerleri (2<strong>00</strong>7; 111-130)’nin Chomsky’den aktardığına göre demokratik eğitim, eğitimin<br />

demokrasiye olan katkısı şeklinde düşünülmelidir. Demokratik eğitimin formal<br />

yanını okullar, informal yanını ise aile ve çevre oluşturur. Demokratik eğitimde iki<br />

eşit ağırlıkta amaç belirlenmelidir; bir yandan aklın ve akli eylemin oluşumu; diğer<br />

yandan kişisel yaratıcılığın ve ötekinin özne olarak tanınmasının gelişimi.<br />

Ülkemizde cumhuriyetin erken dönemlerinden beri tartışılan demokratik eğitim<br />

ya da eğitimin demokratikleştirilmesini Baltacoğlu (1932, 214), okulda eğitim<br />

konularının beşerileşmesi, disiplin kurallarının yumuşaması, özellikle vücuda tatbik<br />

edilen cezaların azaltılması, bedeni ve bedii harselere (spor ve sanat kültürüne) önem<br />

verilmesi, bireysel farklılıkları ve bireyi esas alan usullere itibar edilmesi, öğrencilerin<br />

müstakil sıra ve masalar kullanması gibi uygulamalarla açıklar. Oğuzkan (1974:49)’ın<br />

hazırladığı “Eğitim Terimleri Sözlüğü”nde “Eğitim-öğretim çalışmalarında, öğretmen-öğrenci<br />

ilişkilerinde, eğitsel etkinliklerde öğrencinin birey olarak değerine ve<br />

bütünlüğüne, birlikte çalışmaya, karşılıklı saygıya, hoşgörüye, kişiliğe değer veren ve<br />

önem veren eğitim.” şeklinde tanımlan demokratik eğitim, Kepenekçi-Karaman<br />

(2<strong>00</strong>3, 45)’a göre eğitimin merkezinde bireyin, yani öğrencinin olması, her bireyin<br />

kendine özgü bir kişilik olarak kabul edilmesi ve ona saygı duyulmasıdır.<br />

“Demokratik eğitim, geleneklere saygılı olmakla birlikte, … hür düşünceli insanların<br />

yetiştirilmesini esas alır. Öğrencileri düşünmeye, araştırmaya yöneltmek, demokratik<br />

eğitimin özünü oluşturur” (Büyükkaragöz ve Kesici,1998: 56).<br />

Geçmişten günümüze kadar eğitimde demokratikleşme sürecini etkileyen<br />

önemli faktörlerden biri, Fransız Devrimi’dir. İnsan hakları, hürriyet, eşitlik ve kardeşlik<br />

ilkelerini öne çıkaran ve bunları siyasal ve toplumsal ilişkilere hâkim kılmayı<br />

amaçlayan bu devrim, söz konusu ilkelerin eğitim yoluyla topluma benimsetilmesini<br />

öngörmüştür. Bunun sağlanabilmesi için eğitimin herkese açık bir hizmet hâline gelmesi<br />

ve kitleselleşmesi gerekiyordu. Daha sonra zorunlu ve parasız eğitime geçişe<br />

zemin hazırlayan bu durum, hem bilimsel ve teknik alanda iki yüz yılda meydana<br />

gelen muazzam gelişmeyi tetiklemiş hem de kitlelerin eğitime erişimini kolaylaştırmıştır.<br />

Başlı başına bu gelişme demokrasinin gelişimi, dolaylı olarak da demokratik<br />

eğitimin gelişimi açısından önemli bir adım olmuştur.<br />

Ancak Fransız Devriminin hürriyet, eşitlik, kardeşlik ilkelerini savunmak ve<br />

eğitimin kitleselleşmesini desteklemek suretiyle demokratikleşmeye ve rasyonelleşmeye<br />

sağladığı katkının yanında, ulus devlet modelini ve ulusçuluğu özendirici yönü<br />

de ülkelerin eğitim sistemlerinin ulusları aşan düzeyde demokratik değerler ve ilkelerle<br />

beslenmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Çünkü ulus devletin değerler hiyerarşisinde<br />

“insanlık” kavramı ve ona ilişkin evrensel değerler, ulus ve ulusal değerler<br />

karşısında nispeten geri plandadır. Öyle ki, ulus devletin esas alındığı hemen hemen<br />

her ülkede eğitim, bireyin hayatını idame etmesi ve sosyalleşmesi için gerekli olan<br />

kimi bilgi, beceri ve değerleri bireylere kazandırmanın yanında, önemli ölçüde, ülkelerin<br />

siyasal sistemlerini meşrulaştırma ve bu sisteme bağlı vatandaşları yetiştirmenin<br />

aracı olarak kullanılmıştır. Ulus devletlerde eğitime yüklenen bu misyon, evrensel<br />

anlamda insana dair esas amacın gözden kaçırılmasına neden olmuştur. Bu durum<br />

370<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

teorik bağlamda olmasa da uygulama boyutunda etnik köken, vatandaşlık, dünya<br />

görüşü vb. özelliklerinden kaynaklanan kimliğin, bireyin insan olma özelliğinden<br />

kaynaklanan kimliğinin üstünde tutulması sonucunu doğurmuştur. Bunun gereği<br />

olarak bireylere önce erkek veya kadın sonra insan, önce Türk, Arap, İngiliz sonra<br />

insan, önce Müslüman, Hristiyan, Musevi sonra insan, önce sosyalist, kapitalist, liberal<br />

sonra insan olmak zihniyeti kazandırılmıştır. Buna karşılık demokrasi açısından<br />

bakılınca insanlık kimliği her şeyin üzerindedir.<br />

Ülkemiz boyutunda bakıldığında, yaklaşık iki yüzyıllık serüveninde demokrasi,<br />

uzun süre sadece bir yönetim biçimi olarak görüldüğü için, yüzyılımızın son çeyreğine<br />

kadar siyaset dışında eğitim dâhil diğer toplumsal kurumların yapı ve işleyişini<br />

etkileme konusunda başarılı olamamıştır. Bunun önemli nedenlerinden biri, yeni rejimin<br />

öngördüğü yeni hayat tarzını, siyasal sistemi ve zihniyet biçimini eğitim kurumu<br />

üzerinden olabildiği kadar kısa sürede halka benimsetme stratejisini uygulamış olmasıdır.<br />

Tek parti iktidarı döneminde uygulanan bu strateji ile varılmak istenen hedef, 11.<br />

Cumhuriyet Hükümeti (I. Refik Saydam hükümeti-1939) programında “Türk çocuğunun<br />

ahlakı temiz, ruhça ve bedence sağlam, milletine vatanına Cumhuriyete ve inkılaba<br />

sadık yetiştirmek maarifimizin başlıca hedefidir.” ve 1943 tarihli CHP programında<br />

“Eğitim her türlü hurafeden uzak, Millî ideolojiye uygun, vatan, millet ve aile<br />

severlik esasına dayanmalıdır.” (Ekinci, 2<strong>00</strong>7: 38-144) şeklinde ifade edilmiştir.<br />

Yeni rejimin tetiklediği toplumsal değişme sürecinin gerektirdiği birikim ve<br />

dinamizmin toplumda yeteri kadar bulunmaması nedeniyle başvurulan indirgemeci<br />

değişme/değiştirme stratejisi, doğası gereği, demokrasiyi ve toplumsal muhalefeti<br />

mümkün kılma aracı olan demokratik eğitimi dışta tutmuştur. Rejimi ve millî ideolojiyi<br />

koruma kaygısının ön planda tutulduğu bu uygulama, yeni rejimin karşılaştığı<br />

toplumsal direncin aşılmasını kolaylaştırmış olmakla birlikte, başta eğitim kurumlarımızda<br />

olmak üzere demokrasi kültürünün bireysel ve toplumsal boyutta gelişmesi<br />

üzerinde geciktirici bir rol oynamıştır.<br />

Türkiye’de demokratik eğitim anlayışını geciktiren önemli başka bir neden,<br />

Osmanlı Devleti ile genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında eğitim-kültür bağlamındaki<br />

sürekliliğin eğitimin pratiğini etkilemesidir. Özellikle uygulama boyutunda<br />

Osmanlı dönemi disiplin anlayışı, öğretim yöntem ve teknikleri ile okul kültürünün<br />

uzun yıllar Cumhuriyet döneminde de yaşatılması, demokratik eğitim anlayışının<br />

gelişmesi önünde önemli bir engel olduğu söylenebilir.<br />

Geçmişten günümüze kadar demokratik eğitim anlayışının gelişmesini engelleyen<br />

önemli faktörlerden biri de bu eğitim anlayışının eğitimin millîliğine ve uluslaşma<br />

sürecine zarar verebileceği kaygısıdır. Bu kaygı, eğitime ilişkin karar vericilerin<br />

ve politika geliştiricilerin meşrutiyet ve cumhuriyet dönemleri boyunca ve önemli<br />

ölçüde de hâlen aşamadıkları bir psikolojik baraj olmuştur. Bu durum demokratik<br />

eğitim anlayışı hakkında toplumsal tabandan gelen taleplerin de baskı altında tutulmasına<br />

neden olmakta ve sistemin demokratik temelde evirilmesini engellemektedir.<br />

Hâlbuki demokrasinin sorguladığı eğitim, “millî eğitim” değil, “milliyetçi eğitim”dir.<br />

Zira durumsallık ve mahallilik ilkesini dikkate alan, farklı kültürleri ve<br />

yaşam biçimlerini bir zenginlik kabul eden ve bunları saygıdeğer bulan demokrasi<br />

pek tabii olarak, milliyetçi söylem içer<strong>med</strong>ikçe millî eğitimi dışta tutmaz.<br />

Türkiye’nin demografik ve kültürel açıdan heterojen bir yapı arz etmesi<br />

zaman zaman demokrasiye yapılan askerî müdahaleler ile devletle özdeşleşen ve<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 371


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

onun himayesinde yaşayan kimi görüşlerin eğitim yoluyla topluma benimsetilmesi<br />

çabası demokratik eğitim talebinin sürekli baskı altında tutulmasına ve devletin bu<br />

eğitim anlayışı karşısında mesafeli durmasına neden olmuştur. Bu nedenlerden bazıları,<br />

geçmişte olduğu gibi günümüzde de demokratik eğitime geçişi geciktiren faktörler<br />

olarak varlığını sürdürmektedir.<br />

Türkiye’de çok partili sisteme geçişten sonra önemine vurgu yapılmaya başlanan<br />

demokratik eğitim anlayışına ilk defa Hasan Saka’nın II. hükümetinin programında<br />

(1948-1949) şöyle yer verildiği görülür: “Yurdumuzun <strong>med</strong>eniyet ve refah<br />

yolunda ilerlemesini halk iradesine dayanan bir idarenin devamında görüyoruz.<br />

Bunun için kanunlarda, sosyal ve politik hayatta olduğu gibi her derecede okullarımızda<br />

demokratik terbiyenin yerleşmesine ehemmiyet vereceğiz” (Ekinci, 2<strong>00</strong>7: 47).<br />

Aynı dönemde 1949 yılında yapılan 4. Millî Eğitim Şûrası’nda da “demokrasi eğitimi”<br />

konusu, bir gündem maddesi olarak ele alınmış ve şûra kararları arasında “eğitim ve<br />

öğretimde dayanılan demokratik esasların gözden geçirilmesi” (MEB, 1998: 28) şeklinde<br />

bir ifadeye yer verilmiştir. Ancak uygulamaya bakıldığında demokratik eğitim<br />

ile ilgili olarak bu dönemde gözle görülür bir gelişme sağlanamadığı anlaşılmaktadır.<br />

Yukarıda belirtilen nedenlerle Türkiye’de demokratik eğitime geçiş sürekli<br />

ertelenen bir konu olmuştur. Bununla birlikte, demokrasinin küresel ölçekte bir paradigma<br />

haline gelmesi, iç kamuoyunda da demokrasiyi bir siyasal ve toplumsal<br />

çözüm yolu olarak gören çevrelerin baskısı sonucunda okullarda zaman zaman<br />

demokrasi eğitimi ile ilgili bazı konulara yer verildiği görülür. Bu bağlamda, 1960’lı<br />

yıllarda yapılan köklü müfredat reformunda ve sonraki dönemlerde, demokrasi tarihi,<br />

kültürü ve uygulamalarını öğretmeyi amaçlayan kimi konular çeşitli derslerin<br />

öğretim programlarına yansıtılmıştır. 1973’te yürürlüğe giren 1739 sayılı Millî Eğitim<br />

Temel Kanunu’nun 11. maddesinde “Demokrasi eğitimi” eğitimin temel ilkeleri arasında<br />

tanımlanmıştır.<br />

Türkiye’de şimdiye kadar demokrasi eğitimi ile ilgili olarak kısmi gelişmeler<br />

sağlanmışsa da eğitimin felsefesi, amaçları, uygulamaları, yönetimi, mevzuatı, materyalleri,<br />

öğretmen eğitimi ve okul kültürünün demokratikleştirilmesi yönünde köklü<br />

bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Okutan (2<strong>00</strong>9: 196-202)’a göre<br />

“Türk Eğitim Sisteminde amaçlanan demokratik eğitim sisteminin demokratik bir<br />

havada gelişim gösterdiği okullar gün geçtikçe çoğalmaya başladı. Ancak bu artışın<br />

çağdaş demokratik ülkelerdeki okulların düzeyinde olmadığı gözlenmektedir.”<br />

Türkiye’de 2<strong>00</strong>4 yılında başlayan ve hâlâ devam etmekte olan eğitim sisteminin<br />

ıslahı çalışmalarıyla demokrasi ve ekonomi alanında son dönemlerde sağlanan<br />

gelişmelerin eğitim yoluyla pekiştirilmesi hedeflenmiş ve bu hedef bağlamında eğitim,<br />

öğretim programları ve çeşitli projeler yoluyla demokrasi ve insan hakları konseptine<br />

duyarlı hâle getirilmeye çalışılmıştır. Henüz hakkında bir etki değerlendirme<br />

araştırması yapılmadığı için bu çalışmaların demokratik eğitime katkısının ne düzeyde<br />

olduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte, bu konuda politika boyutunda<br />

bir arayışın varlığı bile demokrasiye susamış bir toplum için önemlidir.<br />

Demokratik Eğitimin Temel Nitelikleri<br />

Çağımızda toplumsal bütünleşmeyi sağlama, birlikte yaşama imkânını üretme,<br />

bireylerin hayat standardını ve kalitesini yükseltme, demokratik siyasal sistemi yaşatmanın<br />

en geçerli yolu bireylere demokratik değer ve becerileri kazandırmaktır. Bunun<br />

372<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

yanında, toplumda güven duygusunun artırılması ve güvenlik maliyetinin düşürülmesi,<br />

bireyin güçlendirilmesi, devlet-vatandaş, birey-toplum ilişkisinde insani ve rasyonel<br />

bir anlayışın hâkim kılınması da demokrasi paradigmasına dayalı bir eğitim<br />

anlayışının varlığını gerektirmektedir. Demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla<br />

hayata geçirilebilmesi, ancak kurumsal eğitim ile mümkündür. Bu açıdan bakıldığında<br />

demokrasi ve eğitim birbirinin var oluş şartlarını hazırlayan unsurlardır. Zira<br />

demokrasinin varlık şartlarından biri, toplumu oluşturan bireylerin demokrasiyi bilmek<br />

ve onu yaşamak için gerekli olan bilgi, beceri, değer ve davranışlara sahip olmasıdır.<br />

Aynı zamanda eğitimin kitleselleşmesi, fırsat eşitliğine dayanması, içeriğinin ferdin<br />

ihtiyacına uygun olması gibi hususlar da demokrasinin varlığını gerektirir.<br />

Demokratik toplumda geçerli olan siyasal sistem ve değer felsefesi “insan<br />

merkezliliği” esas alır ve bunun gereğini eğitim kurumu üzerinden karşılar. Böyle bir<br />

toplumda eğitimin amacı dünyayı insan için daha iyi yaşanabilir hâle getirmektir.<br />

İnsanının hakları, özgürlükleri, onuru, mutluluğu ve gelişimi için gerekli araçları,<br />

imkânları, fırsatları ve ortamı yaratmaktır. Eğitim kurumunun bunu başarabilmesi<br />

için hem bütün bileşenleriyle demokratik nitelik taşıması hem de içerik boyutunda<br />

demokrasi eğitimine yer vermesi gerekmektedir. Demokratik eğitimin gereği olarak<br />

toplumda okullar demokrasinin yaşandığı ve üretildiği merkezlerdir. Okulda inşa<br />

edilen, oradan aileye, sokağa, iş hayatına yayılan demokrasi kültürü, bütün sorunları<br />

değilse bile önemli bir kısmını çözebilecektir. Zira en önemli sermayeleri güçlü bir<br />

demokrasiye sahip olmak olan gelişmiş toplumlarda da yaşanan birçok sorun,<br />

demokrasinin standardı yükseltilerek ve demokrasi kültürü toplumsal tabana yayılarak<br />

çözülmüştür. Çünkü gücünü toplumsal tabandan alan ve birey düzeyinde bir kültür<br />

olarak yaşanan demokrasi, bir siyasal sistem olarak da daha güçlü ve daha kalıcı<br />

olduğu için sorun çözme kabiliyeti de güçlü olacaktır.<br />

Geleneksel toplumsal bütünleşme araçlarından din, töre ve geleneğin<br />

modernleşme, küreselleşme ve bireyselleşme gibi toplumsal değişme süreçlerinin<br />

baskın etkisi karşısında gerilemesinden kaynaklanan boşluğu doldurmanın, toplumsal<br />

bütünleşme için gerekli olan değerleri üretmenin en etkili aracı demokratik eğitimdir.<br />

Toplumsal bütünleşmeyi koruyabilmenin ve toplumsal çözül<strong>med</strong>en korunabilmenin<br />

etkili aracı olarak eğitim kurumunun günümüzde bu rolünü yerine getirebilmesi<br />

ve aynı zamanda bu çerçeveyi ulusal ölçeğin ötesine taşıyarak evrensel ölçekte<br />

birlikte var oluşun imkânını üretebilmesi için eğitimin başta içeriği olmak üzere<br />

bütün bileşenlerinin demokratik ilkelere uygun olması gerekir. Bu bağlamda, Dewey<br />

(1996: 95)’e göre, “yalnızca, savaşların vahşet ve korkunçluğunu öğretmeye ve uluslar<br />

arasındaki kıskançlığı, düşmanlığı uyaracak her şeyi öğretim ve eğitimden kaldırmak<br />

yeterli değildir. Toplulukları, coğrafi sınırları aşarak, ortak uğraş ile birbirine<br />

bağlayan ne kadar birleştirici, insancıl öge varsa, özellikle bunlara önem vermelidir.<br />

Bütün insanların birbirleri ile daha özgür, daha yararlı, daha dolgun paylaşmalarına<br />

göre, ulusal egemenliğin, yapıca ikinci derecede koruyucu olduğu düşüncesi, insan<br />

zihninde yön veren bir yetenek olacak biçimde uyarılmalı, telkin edilmelidir. Eğer bu<br />

uygulama bir eğitim felsefesinin sınırları ve düşüncesine yabancı görülürse, bu algılama,<br />

eğitim kavramının önce sunulan anlamının yeterince anlatılamadığını, anlaşılamadığını<br />

gösterir. Bu sonuç, bireysel yeteneği sosyal amaçlar yönünde geliştirerek<br />

özgürlüğüne kavuşturmaya uğraşan öğretim-eğitim düşüncesine bağlıdır. Bunun<br />

karşıtı durumda, demokratik eğitim ölçütü ancak kararsızlık içinde uygulanabilir.”<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 373


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

Günümüzde birçok ülke, birlikte yaşama imkânının ve müreffeh bir hayat<br />

standardının eğitim üzerinden yaratılan bir ortak payda ve eşit fırsatlar ile mümkün<br />

olabileceğini kabul etmektedir. Özünde demokrasi paradigmasını içeren bu durum,<br />

demokrasinin bir düşünme biçimi, bir bakış açısı ve hayat tarzı olarak eğitime konu<br />

edilmesini ve aynı zamanda eğitimin de demokrasiye uyarlanmasını gerektirmektedir.<br />

Ne var ki ülkemizde çok partili sisteme geçilişinden günümüze kadar hedeflenen<br />

bir siyasal sistem ve zihniyet biçimi olmasına rağmen demokrasinin getirdiği değerler<br />

ve ilkeler ile gerektirdiği eleştirel düşünme, karar verme, problem çözme gibi<br />

zihinsel becerilerden çok onun tarihi ve teorisi eğitime konu edilmiştir.<br />

Demokrasinin sorgulamayı esas alan bilgi, beceri ve değerleri öne çıkarması<br />

genellikle sosyal kontrolü zorlaştıran bir faktör olarak görüldüğü için onun bu yönü<br />

eğitimin felsefe, içerik ve uygulamalarında yeteri kadar öne çıkarılmamıştır. Bu<br />

nedenle yarım asrı aşan süreye rağmen demokrasinin bireysel, toplumsal ve siyasal<br />

boyutta kalıcılığı sağlanamamıştır. Özdemir (1997: 102)’e göre “1946 yılında çok partili<br />

hayata geçişle başlayan demokratikleşme hareketinin eğitim halkası tamamlanmamıştır.<br />

Eğitim sistemimiz çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda köklü bir<br />

değişikliğin gerçekleştirilmesini amaçlayan bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.<br />

Eğitimde otoriteye itaati temel alan bir yaklaşım yerine öğrenciyi merkeze alan bir<br />

zihniyet değişikliği yaşanmaktadır. Ancak Türkiye’de hiçbir kesim eğitime bu şekilde<br />

yaklaşmamaktadır. Eğitimi bir şartlandırma süreci olarak görmekte ve çocukları<br />

kim önce ele geçirirse o şartlandırır anlayışı görülmektedir.”<br />

Ülkemizde demokrasi paradigmasının “demokratik eğitim” yerine “demokrasi<br />

eğitimi” şeklinde ve yetersiz ölçüde eğitime konu edilmesi ile demokrasimizin<br />

kırılganlığı ve toplumsal destekten yoksunluğu arasında anlamlı bir ilişki olduğu<br />

gerçeği, demokratik eğitim paradigmasının daha köklü bir şekilde eğitime yansıtılmasını<br />

zorunlu kılmaktadır. Bu konuda yapılması gereken, demokrasiyi okulun<br />

yaşantısı ve kültürü hâline getirmek ve onu kendi kültür ortamında gerçek yaşantılardan<br />

yararlanarak öğretmektir. Radikal bir değişimi ifade eden bu yaklaşımın, Millî<br />

Eğitim Bakanlığınca son yıllarda başlatılan eğitimi ıslah çalışmalarında bir ölçüde<br />

dikkate alındığı; öğretim programlarında, ders kitaplarında ve bazı yönetmeliklerde<br />

yapılan değişikliklerde öğrenci ve insan merkezliliğe vurgu yapıldığı, öğrencinin şahsiyeti<br />

ve hakları ile ilgili konulara yer verildiği görülmekle birlikte, demokratik eğitime<br />

geçiş için çok daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Demokrasi herhangi bir uygarlık çevresinin önceliklerini değil, insanlığın<br />

ortak değerlerini ve insanca bir yaşamın temel gereklerini esas alır. Bu özelliği<br />

demokrasiyi, herkese ve her kesime eşit mesafede duran bir ortak payda hâline getirdiğinden,<br />

demokrasi, “herkes için iyi/doğru olan nedir” sorusuna yanıt oluşturan<br />

çözümler üzerinde odaklanır. İnsani ve rasyonel olana aykırı olmaksızın ülkelerin<br />

kendi ulusal önceliklerinden hareket etme hakkını saklı tutan demokrasi, aynı yaklaşımın<br />

ve ilkelerin eğitimde de esas alınmasını gerektirmektedir. Eğitimin felsefe, politika,<br />

program, strateji, karar, yönetim, iletişim, materyal, mevzuat, kurum kültürü<br />

gibi bileşenlerinin tamamı için bir referans ve doğrulama ölçütü, bir amaç ve kültür<br />

olarak değerlendirilmesi gereken demokratik eğitimin temel nitelikleri aşağıda açıklanmaya<br />

çalışılmıştır.<br />

• İnsan merkezlilik: Demokrasinin tartışma dışında tuttuğu temel ilkelerden<br />

biri, “insani olanın esas olduğu” dur. Bu nedenle, evrensel insani paydayı<br />

374<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

temel doğrulama ölçütü olarak kabul eder. Bireysel ve ulusal gerçekliği yadsımaz<br />

ama insani olanın bireysel ve ulusal olana feda edilmesini de kabul<br />

etmez. Eğitimin ulusallığını kabul eder ama eğitimin cinsiyetçi, ırkçı, ulusalcı,<br />

bölgeci, ayrımcı olmasını kabul etmez. Devletin bireyi ve toplumu görmek<br />

isteme biçimine bağlı olarak eğitimi şekillendirmesini, onu bir ideolojik<br />

aygıt ve siyasal haklılaştırma aracı olarak kullanmasını reddeder.<br />

Demokratik eğitim anlayışında amaç, insanı özgür, onurlu ve mutlu kılarak<br />

gelişimini sağlamaktır. Bu nedenle demokratik eğitimde program, materyal,<br />

yönetim, denetim gibi eğitimin bütün unsurları öğrenciler karşısında sadece<br />

birer araçtır.<br />

• Öğrenci merkezlilik: Klasik pedagojinin geçerli yöntemi olan öğretmen,<br />

kitap veya program merkezli eğitim anlayışı yerine demokratik eğitim,<br />

öğretmenin eğitim sürecindeki önemini yadsımaksızın öğrenci merkezliliği<br />

esas alır. Buna göre eğitimin bütün bileşenleri ve okul içi eğitim uygulamaları<br />

öğrencinin ihtiyaçları ve kendi gerçekliği dikkate alınarak düzenlenir.<br />

Öğretmen sınıf içinde bir otorite olmaktan çok bir rehber ve kolaylaştırıcıdır.<br />

Öğrenci öğrenme sürecinin aktif bir unsuru, katılımcısı ve aktörlerinden<br />

biridir. Demokratik eğitim açısından öğrenci merkezliliğin diğer bir ifadesi,<br />

okul ortamında öğrencilerin kendilerini değerli hissetmeleri, başkalarına<br />

karşı güven duygusuna sahip olmalarıdır. Bu nedenle demokratik eğitimde<br />

öğrencinin hakları ve şahsiyeti mukaddestir.<br />

• İnsan hakları: İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü demokrasinin temel<br />

unsurları olduğu gibi demokratik eğitimin de temel konularıdır.<br />

Demokratik eğitim bireyin kendi haklarını kullanmasını, başkalarının haklarına<br />

da saygılı olmasını, hatta onların korunması için çaba gösterilmesini<br />

öngörür. Çayır (2<strong>00</strong>3: 95)’ın Meintjes’den aktardığına göre, demokratik<br />

değerlere ve insan haklarına saygılı bir kültür oluşturacak eğitimin, “güçlendirme”<br />

eğitimi olması gerekiyor. Güçlendirme, öğrencilere sadece bilginin<br />

üretiminde değil, haklarına sahip çıkma, demokratik değerleri ve insan<br />

haklarını koruma için aktif katılımda bulunma, bu doğrultuda gerekli becerileri<br />

kazandırma eğitimidir. Bunun için de öncelikle öğrencilerde, hakların<br />

özneleri oldukları, aktif katılımla çevrelerinde değişiklik yaratabilecekleri<br />

bilincinin uyandırılması gerekir.<br />

• Hak-görev dengesi: Demokratik eğitim çocuğa haklarının neler olduğu ve<br />

bunları nasıl kullanması gerektiğinin bilgisini verir. Aynı zamanda hak ve<br />

özgürlüklerinin de neler olduğu ve onları başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en nasıl<br />

kullanabileceğini de öğretir. Bireyin özgürlüğünü her durumda üstün tutan<br />

demokrasi, sınırsız özgürlüğü, özgürlüğün ve demokrasinin sonu olarak<br />

görür. Bu nedenle demokratik eğitim, hak ve özgürlük bilgisini çocuğa<br />

verirken, çocuğun aynı zamanda toplumun bir üyesi ve devletin de bir<br />

vatandaşı olduğu gerçeğini dikkate alarak onun topluma ve devlete karşı<br />

görev ve sorumluluklarının neler olduğunu ve bunları nasıl yerine getireceğini<br />

de öğretir.<br />

• Farklılıklara saygı: Demokrasi farklı olmayı bir hak olarak değerlendirir. Bu<br />

nedenle “Herkes farklı, herkes eşit ve herkes değerli” ilkesini esas alır.<br />

Demokratik eğitim de doğal ve toplumsal çoğulculuğu esas alır ve bunu<br />

korur. Bu nedenle toplumda ırk, renk, cinsiyet, inanç, siyasi ve felsefi düşün-<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 375


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

ce, sosyal köken, dil, kültür, yaşam tarzı gibi farklılıkların hayatın doğallığı<br />

ve dinamizmi içinde özgürce yaşayabilmesinin esas alındığı bir öğretim<br />

programının uygulanmasını öngörür. Demokratik eğitim, bunlara dayalı<br />

her türlü ayrımcılığı kınayıcı ve dışlayıcı bir içeriğe sahiptir. Toplumdaki<br />

bireylerin birbirlerine güvenmelerini özendirir ama bunun olması için birbirlerine<br />

düşünce, inanç, kültür, etnik köken vb. açılardan benzemelerini<br />

şart koşmaz.<br />

• Bireysel gelişim: Demokrasi gücünü özgür bireyden alır. Bu nedenle demokratik<br />

eğitim de bireyi yaşamın öznesi hâline getirmeyi amaçlar, onun kişisel<br />

gelişimini ön plana çıkarır. Kişilerin bireysel özgünlüğünün korunmasını<br />

ve geliştirilmesini savunur. <strong>Genel</strong> ve eşitlikçi bir dil gerektiren demokratik<br />

eğitim, herkes için eğitim, herkes için özgürlük ve refah anlayışını içerir.<br />

Engström (2<strong>00</strong>8: 17)’e göre demokratik eğitim, çocuğu bir grubun üyesi olarak<br />

değil, bir birey olarak esas alır. Ona insan olmaktan ötürü kazandığı<br />

değerin verilmesi gerektiği ve kadın ile erkeğin toplumun her alanında eşit<br />

değerde olduğu ilkesinden hareket eder. Kendi kendine yetebilmeyi sağlayan<br />

becerileri, özgürlüğü ve bireysel başarıyı vurgular; öz güven, iç denetim<br />

ve demokratik disiplin anlayışını kazandırmayı hedefler.<br />

• Esnek zihinsel yapı: Demokratik eğitim herhangi bir içeriğin empoze edilerek<br />

bireylerin şartlandırılmalarını reddeder. Bu eğitim topluma bir proje,<br />

standart bir hayat tarzı veya bir doktrin dayatmaz, ideolojik kaygılar gütmez.<br />

Çocuğu birinin yandaşı, diğerinin karşıtı yapma amacı taşımaz, adres<br />

göstermez. Bu eğitim, bir seçim yapmanın, birini diğerine tercih etmenin<br />

bilimsel yöntemini ve rasyonel ölçütlerini öğretir. Demokratik eğitim, bireylerin<br />

görüş ve inançlarının saygıdeğer olduğunu kabul eder, ama her düşünce<br />

ve inancın mutlak doğruyu temsil edemeyebileceği ihtimalini dikkate<br />

alır. Demokrasi saydamlığa önem verir. Demokratik bir toplumun vatandaşları<br />

da sabit fikirli ve eleştiri kabul etmeyen bireyler olmamalıdırlar.<br />

Demokratik vatandaş zeki, esnek ve değişime ve yeniliğe açık olmalıdır.<br />

Demokratik eğitim de bunu mümkün kılacak bir eğitim felsefesine ve uygulamalarına<br />

sahip olmalıdır.<br />

• Beceri eğitimi: Demokratik eğitim bilgiye dayalı entelektüelliği özendirir<br />

ama ansiklopedik eğitim anlayışını yeterli görmez. Bireyin kendi ayakları<br />

üzerinde durabilmesi için çeşitli becerilerle donanması gerektiğini savunur.<br />

Bu bağlamda analitik, yaratıcı ve eleştirel düşünme, değişimi algılama, araştırma<br />

yapma, empati ve iletişim kurma, katılımcı, girişimci ve uzlaşmacı<br />

olma, karar verme gibi beceriler öne çıkmaktadır. Bu becerileri kazanmak<br />

bireylerin demokrasiyi yaşatabilme imkânı için de gereklidir. Özer (2<strong>00</strong>7: 18-<br />

28)’e göre demokratik bir siyasal ve sosyal yapının kurulması için eğitilen<br />

bireylerde belirli becerilerin olması gerekmektedir. Eğitim sistemi, esasında<br />

bu becerileri kazandırmak için var olan yapılardır. Demokrasinin gerekli kıldığı<br />

beceriler; temel bilgiler, zihinsel/bilişsel beceriler, teknik beceriler, iletişim<br />

becerileri, kişisel, sosyal, kültürel ve ekonomik beceriler olarak sıralanabilir.<br />

• Değer eğitimi: Demokratik eğitim, birey, vatandaş ve insan oluşun çelişmezliği<br />

esasına dayanır. Bu nedenle bir yandan bireysel gelişmeyi ve kişilik<br />

oluşumunu desteklerken, diğer yandan insani olana aykırı olmamak koşu-<br />

376<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

luyla bir dizi ulusal ve evrensel değerin bireylere benimsetilmesini de öngörür.<br />

Demokrasi bireysel ve toplumsal hayatın kendi paradigmasına uygun<br />

yaşanabilmesi için bireylerin hoşgörü, diyalog, güven, dürüstlük, adalet,<br />

dayanışma, vatanseverlik, kültürel mirasın korunması, insan haklarına<br />

saygı, temel özgürlükler, fırsat eşitliği, hukukun üstünlüğü, kişisel sorumluluk,<br />

eşitlik, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele, farklılıklara saygı, çevreye<br />

karşı duyarlılık gibi değerlere sahip olmalarını gerektirir. Bu nedenle demokratik<br />

eğitim ve demokrasi eğitiminde değer eğitimi önemli bir yer tutar.<br />

• Rasyonellik ilkesi: Demokrasi epistemolojik bağlamda akla itibar edilmesini<br />

esas alır. Bu nedenle demokratik eğitim bilimsel yöntemi ve akla uygunluğu<br />

eğitimin her bileşeninin asli unsuru olarak kabul eder. Aklı, doğru-yanlış<br />

ikilemi bağlamında bir doğrulama ölçütü olarak kabul eden demokrasi,<br />

dolayısıyla da demokratik eğitim, bilimsel yöntemi ve zihniyeti de bireylere<br />

kazandırmayı esas kabul eder.<br />

• Nezaket eğitimi: Demokratik eğitimin önemli amaçlarından biri, toplumda<br />

saygı ve sevgi temelinde bir arada yaşamayı mümkün kılmaktır. Bu amaç,<br />

diyalog ve uzlaşı kültürünün varlığını gerektirir. Kalıcı ve uzlaşmacı bir<br />

diyalog ise nezaketin bir anlayış, kültür ve etkileşim biçimi olarak toplumda<br />

kıymetlendirilmiş olmasıyla mümkündür. Özellikle sanat, edebiyat ve<br />

felsefe konuları üzerinden öğretilebilen nezaket, demokratik eğitim söz<br />

konusu olduğunda daha fazla oranda kurumsal eğitimin konusu olabilecektir.<br />

• İnsanlık halleri: Demokrasi, bir dünya cenneti yaratma iddiasını taşımaz.<br />

İnsanların doğası gereği hem doğru hem yanlış, hem iyi hem kötü, hem<br />

güzel hem çirkin fiil, düşünce, inanç ve/veya hallerinin olabileceğini kabul<br />

eder. Demokratik eğitim, bireyi daha iyiye, doğruya ve güzele ulaştırmayı<br />

hedefler ancak mükemmele ulaştırma iddiasını taşımaz. Her insanın içinde<br />

bulunduğu duruma göre bir ölçüde adil, zalim, cesur, korkak, cömert, cimri,<br />

çalışkan, tembel, bilgili, cahil olmasını doğal kabul eder. Demokratik eğitim<br />

insanın doğasına müdahale et<strong>med</strong>en, onun edimlerinden olumluların mümkün<br />

olduğu kadar gelişmesi için fırsatlar yaratır. Olumsuz olanların ise tolere<br />

edilebilir sınırların dışına çıkmaması için gerekli tedbirleri alır. Bunun<br />

özeti, başkalarında görmek istediğimiz olumlu özelliklerin onlar tarafından<br />

bizde de görülmek istendiğini bilmek ve kendimizde bulunan olumsuz özelliklerin<br />

başkasında da bulunması hâlinde onlara tahammül edebilmektir.<br />

• Diyalojik eğitim: Demokratik eğitim, diyalog ilkesine dayanır. Klasik pedagojinin<br />

hâkim yöntemi olan anlatım metodunu sorgular. Öğretimin öğretmen-öğrenci,<br />

öğrenci-öğrenci arasında sohbet, muhabbet, münazara havasında<br />

karşılıklı diyalog şeklinde olmasını öngörür. Freire (1998: 59)’e göre<br />

“Diyalog aracılığıyla öğrencilerin öğretmeni ve öğretmenin öğrencileri ortadan<br />

kalkar ve yeni terimler doğar: Öğrenci öğretmen ve öğretmen öğrenciler.<br />

Öğretmen artık sadece öğreten değil, öğrencileri ile diyalog içinde kendisi<br />

de öğretilen biridir; öğrenciler ise kendilerine öğretilirken kendileri de<br />

öğreten kişilerdir. Böylece öğretmen ve öğrenciler, içinde herkesin büyüdüğü<br />

bir sürecin sorumluları hâline gelirler. Bu süreçte “otorite”ye dayalı<br />

gerekçeler artık geçerli değildir; artık etki edebilmesi için otorite, özgürlüğün<br />

safında olmalıdır, karşısında değil.”<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 377


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

• Kuralların otoritesi: Okul küçük bir toplumdur. Bu sebeple toplumun<br />

kuralları okulun kurallarını da meydana getirir. Toplumda geçerli olan sosyal<br />

davranış kurallarının tümü okuldaki ilişkilerde de geçerlidir (Doğan,<br />

2<strong>00</strong>7: 104). Bireyi özgürleştirici yönünün yanında, bir ilkeler rejimi olan<br />

demokrasi de kurallı yaşamayı gerektirir. Ancak demokrasi uyulacak kuralların<br />

mutlaka meşru ve rasyonel bir temelinin bulunmasını şart koşar. Bu<br />

nedenle demokratik eğitimde disiplin, şahıslar (öğretmen, yönetici, veli)<br />

üzerinden sağlanmaktan çok, kurallar ve ilkelerin otoritesi üzerinden sağlanır.<br />

Kuralların belirlenmesinde de demokratik katılımcılığın gereği yapılır<br />

ve mümkün olduğu kadar kurallar ortaklaşa belirlenir. Bu eğitimde kurallara<br />

uyma, dıştan bir baskının sonucunda değil, çoğunlukla, bir trafik kuralına;<br />

bir oyunun, bir yarışmanın kurallarına uymada olduğu gibi gönüllülük<br />

temelinde gerçekleşir.<br />

Demokratik eğitim yoluyla demokrasi, insanı bir giysi gibi dışarıdan, bir<br />

duygu ve düşünce gibi içerden kuşatan bir olgu ve anlık ilişkilerimize hâkim bir kültür,<br />

bir değer felsefesi olarak sınıf ve okul ortamında her zaman yaşanmalı ve yaşatılmalıdır<br />

(Özpolat, 2<strong>00</strong>9; 167). Demokratik eğitim, bazıları yukarıda sayılan özellik<br />

ve öncelikleri elbette ki otoriter bir eğitim anlayışıyla öğrencilere kazandırılamaz.<br />

Bunu başaracak eğitim, bütün unsurlarıyla öğrenciyi merkeze alan, onu aktif kılan,<br />

öğrencinin kendisini değerli hissetmesini sağlayan, onun hakları ve şahsiyetine karşı<br />

duyarlı olmayı esas alan demokratik eğitimdir. Türkiye’de demokratik eğitim anlayışına<br />

duyulan ihtiyaç işsizlik, enflasyon, trafik, göç gibi sorunların çözümü kadar<br />

önemli ve acil bir ihtiyaçtır.<br />

Küreselleşme, modernleşme ve bilişim teknolojilerinin dünya ölçeğinde yarattığı<br />

yeni tehditler ve/veya fırsatların belirleyiciliği karşısında, ülkemizde mevcut<br />

heterojen sosyo-kültürel yapı dikkate alındığında, toplumsal bütünleşmeyi güçlendirmek<br />

ve bir arada yaşama kültürünü korumak ancak demokratik değerlere dayalı<br />

esnek bir zihniyetin bireylerde ve toplumda geliştirilmesiyle mümkün olabilecektir.<br />

Aksi hâlde toplumdaki farklılıklarımız kültürel zenginliğimiz olmak yerine bir sosyal<br />

risk ve güvenlik problemi hâline gelebilecektir. Zira bir ülkenin sokaklarını, okullarını,<br />

mabetlerini, kışlalarını, pazarlarını paylaşan farklı düşünce, inanç, kültür ve hayat<br />

tarzlarına sahip insanlara, farklıklara saygı öğretil<strong>med</strong>en onların bir arada tutulması<br />

ve onlardan bir millet yaratılması mümkün değildir. Farklı düşünce, inanç, etnik<br />

köken, yaşam tarzı ve kültürlerin bulunduğu uygarlıklar beşiği ülkemizde, giderek<br />

etkili olan kimi ayrımcı ve/veya ayrıştırıcı unsurlar karşısında, söz konusu farklıklarımızdan<br />

anlamlı bir bütünlüğün oluşturulması millî birlik ve bütünlüğümüz açısından<br />

da bir zorunluluktur. Demokrasi ve demokratik eğitim bu riskleri körükleyen<br />

unsurlar değil, aksine bu risklerden devleti, toplumu ve bireyi koruyan çözümlerdir.<br />

Bu nedenle demokrasi kültürü, insan hakları ve farklıklara saygı anlayışının eğitimde<br />

egemen kılınması giderek acil bir ihtiyaç hâline gelmektedir.<br />

Eğitimde paradigmal ölçekte bir değişimi ifade eden demokratik eğitim anlayışına<br />

geçiş, ülkemizin <strong>med</strong>eniyet hedefi, bölgesel ve küresel ölçekte model olma vizyonu,<br />

Avrupa Birliği’ne üye olma çabası gibi stratejik nedenlerin yanında, eğitim<br />

bilimlerinde öne çıkan öğrenci merkezli anlayış ve uygulamaların eğitim sistemine<br />

hâkim kılınması açısından da önem arz etmektedir. Diğer yandan, dünyada ve ülkemizde<br />

vatandaşlık anlayışında meydana gelen değişmeler de bu değişimi gerektirmektedir.<br />

Demokratik vatandaşlık, aktif vatandaşlık, katılımcı vatandaşlık gibi kav-<br />

378<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

ramlarla ifade edilen söz konusu yaklaşım, ülkemizde de giderek bir toplumsal talep<br />

hâline gelmektedir. Zira artık aileler, çocuklarının sadece kendilerine başkaları tarafından<br />

verili olanlarla yetinmelerinin ötesinde, onların kendi ayakları üzerinde durabilen,<br />

demokratik değerleri benimsemiş birer evlat, birey ve vatandaş olarak yetişmelerini<br />

istemektedirler. Ailelerin ve toplumun istediği vatandaş artık sadece ormanlara<br />

zarar vermeyen, vergi kaçırmayan, kamu malını koruyan, çöpünü geri dönüşüme<br />

veren, askere giden, devlete ve topluma karşı görevlerinin fakında olan vatandaş<br />

değildir. Onların özlemini duydukları vatandaş aynı zamanda kamusal politikaları<br />

sorgulayan, sosyal ve siyasal hayata aktif katılım sağlayan, görevleri kadar hak ve<br />

özgürlüklerini de bilen, onları kullanan vatandaştır. Bu vatandaş devlet, toplum,<br />

gelenek, kültür karşısında bir “nesne” değil, onları anlayan, yorumlayan, yenileyen,<br />

dönüştüren bir “özne”, “birey” ve “şahsiyet”tir. Ne var ki, ülkemizde son yıllarda<br />

eğitimde sağlanan birçok olumlu gelişmeye rağmen, program, mevzuat, öğretim<br />

uygulamaları, öğretmen eğitimi, yönetim, denetim, kurum kültürü, iletişim, örgütlenme<br />

modeli, çevre ile ilişkiler ve disiplin anlayışı gibi birçok alanda eğitimimizin<br />

demokrasi, insan hakları ve öğrenci merkezliliğe uygunluk açısından hâlâ güçlendirilmesine<br />

ihtiyaç duyulmaktadır.<br />

Sonuç<br />

Her geçen gün sosyal, ekonomik ve siyasi önemi daha da artan eğitimin, özellikle<br />

de kurumsal eğitimin toplumdaki kimi güç öznelerinin elinde insanlığın aleyhine<br />

kullanılmaması; rasyonel, insani ve ahlaki olana uygun olarak bireyin ve toplumun<br />

refahını, mutluluğunu ve gelişimini gözetecek amaçları gerçekleştirebilmesi için<br />

demokratik duyarlılıklar temelinde yapılandırılması bir zorunluluktur. Bu durum,<br />

sosyal ve kültürel yapısı heterojen, demokrasisi ve ekonomisi kırılgan özellikler gösteren<br />

Türkiye gibi ülkeler açısından daha acil bir ihtiyaçtır. Bireyi güçlendiren, ama<br />

aynı zamanda diyalog, hoşgörü, farklılıklara saygı ve uzlaşma kültürünü de toplumda<br />

hâkim kılabilecek bir öze sahip olan demokratik eğitim, toplumsal bütünleşmemiz<br />

açısından önemli fırsatlar doğuracak potansiyeli içermektedir.<br />

Birer toplumsal değişme dinamiği olarak küreselleşme ve modernleşeme<br />

süreçlerinin yoğun bir şekilde yaşandığı ve aynı zamanda, Türkiye’nin Avrupa<br />

Birliğine üye olma çalışmalarının hız kazandığı günümüzde, cumhuriyetin ilanından<br />

beri amaçlanan “muasır <strong>med</strong>eniyetler seviyesinin üzerine çıkma” hedefine ulaşmanın<br />

yolu, çağımızın geçerli paradigması olarak demokrasinin toplumsal kurumlara,<br />

günlük hayata, sosyal ilişkilere, bireysel ve toplumsal tercihlere yön verecek hâle getirilmesidir.<br />

Demokrasinin toplumda bu denli yaygın ve güçlü olması ise, onun, hem<br />

eğitimin felsefesi hem konusu hem de uygulamasının asli unsuru olarak değerlendirilmesiyle<br />

mümkündür. Yani hem demokrasinin öğretilmesi hem de eğitim sisteminin<br />

bütün bileşenleri ve felsefesinin demokratikleştirilmesidir.<br />

Hayat boyu öğrenme fikrini esas alan demokratik eğitim, geniş tabanlı bir yaklaşım<br />

olup yasal, sosyal, siyasal, kültürel alanlarla bağlantılıdır. Bu eğitim anlayışı tüm<br />

vatandaşların demokratik süreçlere katılımını sağlamaya ve toplumda demokrasi kültürünü<br />

yaygınlaştırmaya yöneliktir. Birtakım ilkeler, değerler, kavramlar, beceriler ve<br />

tutumlardan oluşan demokratik eğitim ve demokrasi eğitiminin içeriğinin oluşturduğu<br />

çerçevenin içselleştirilmesi, onun gerektirdiği bilgilerin, değerlerin, becerilerin ve<br />

tutumların edinilmesi için öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, eğitim yöneticilerimiz ve<br />

velilerimizin yaratıcı, üretken, aktif, katılımcı ve eşitlikçi olmaları gerekir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 379


Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />

Kaynakça<br />

AYTAÇ, Kemal (1985). Avrupa Okul Sistemlerinin Demokratlaştırılması, Ankara Üniversitesi<br />

Yayınları, Ankara.<br />

AYTAÇ, Kemal (1992). Avrupa Eğitim Tarihi, Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yayını,<br />

İstanbul.<br />

BALTACIOĞLU, İ. Hakkı (1932). İçtimai Mektep Nazariyesi ve Prensipleri, Sühulet Kitabevi,<br />

İstanbul.<br />

BOTTOMORE, T.B.(1977). Toplumbilim, (Çev: Ünsal Oskay), Doğan Yayınevi, Ankara.<br />

BÜYÜKKARAGÖZ, S.Savaş, KESİCİ Şahin, (1998). Demokrasi ve İnsan Hakları Eğitimi, Türk<br />

Demokrasi Vakfı Yayınları, Ankara.<br />

CELKAN, Hikmet Y.(1991). Eğitim Sosyolojisi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir<br />

Eğitim Fakültesi Yayını, Erzurum.<br />

ÇAYIR, Kenan (2<strong>00</strong>3). Ders Kitaplarında İnsan Hakları ve Demokrasi Bilinci, Ders<br />

Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Sonuçları, ss, 90-105, Türkiye Ekonomik ve<br />

Toplumsal Tarih Vakfı Yayını, İstanbul.<br />

DEWEY, John (1996). Demokrasi ve Eğitim, (Çev: M. Salih Otaran), Başarı Yayımcılık, İstanbul.<br />

DOĞAN, İsmail (2<strong>00</strong>7). Modern Toplumda Vatandaşlık, Demokrasi ve İnsan Hakları, 6. Baskı,<br />

Pegem A Yayıncılık, Ankara.<br />

EKİNCİ, Yusuf (2<strong>00</strong>7). Siyasi Parti ve Hükümet Programlarında Eğitim (1920-2<strong>00</strong>7), M&B<br />

Yayın-Dağıtım, Ankara.<br />

ENGSTRÖM, Gülseren (2<strong>00</strong>8). Ailede ve Okulda Demokratik Eşitliğe Dayalı Çocuk Eğitimi,<br />

Anadolu Sanat ve Kültür Merkezi, Stockholm.<br />

GÜVENÇ, Bozkurt (1995). Kültür ve Eğitim, Gündoğan Yayınları, Ankara<br />

HOTAMAN, Davut (2<strong>00</strong>9). “Demokratik Eğitim: Demokratik Bir Eğitim Programı”, İnternational<br />

Symposium on Democracy and Democracy Education in Europe, 11-12 June 2<strong>00</strong>9,<br />

Çanakkale, ss. 474-48.5<br />

KANAD, H. Fikret (1948). Pedagoji Tarihi, 3. Basım, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.<br />

KANSU, N. Atuf (1939). Pedagoji Tarihi, Maarif Matbaası, İstanbul.<br />

KEPENEKÇİ K. Yasemin (2<strong>00</strong>3). Demokratik Okul, Eğitim Araştırmaları, 3 (11),: ss 44-53.<br />

Ankara.<br />

Millî Eğitim Şûraları (1939-1996), (1998). Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu<br />

Başkanlığı Yayını, Millî Eğitim Basımevi, Ankara.<br />

SPRING, Joel (1991). Özgür Eğitim, (Çev: Ayşen Ekmekçi), Ayrıntı Yay, İstanbul.<br />

OKUTAN, Mehmet (2<strong>00</strong>9). “Türk Eğitim Sisteminde Demokrasi Eğitimi”, İnternational<br />

Symposium on Democracy and Democracy Education in Europe, 11-12 June 2<strong>00</strong>9,<br />

Çanakkale, ss. 196-202.<br />

ÖZDEMİR, Servet (1997). Eğitimde Örgütsel Yenileşme, 2. Baskı, Pegem Yayınları, Ankara.<br />

OĞUZKAN, A. Ferhan (1974). Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara Üniversitesi Basımevi,<br />

Ankara,<br />

ÖZDEN Yener ve diğerleri (2<strong>00</strong>7). “Demokratik Eğitim Politikası (Eleştirel Bir Yaklaşım)”, Erzincan<br />

Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt-Sayı: 9-2 Yıl: 2<strong>00</strong>7, Sivas, ss. 111-130.<br />

ÖZER, Zafer (2<strong>00</strong>7). “Demokrasi Kültürü ve Yapılandırıcı Eğitim”, Aklın ve Bilimin Aydınlığında<br />

Eğitim Dergisi, Nisan 2<strong>00</strong>7, Ankara.<br />

ÖZPOLAT, Abdulvahap (2<strong>00</strong>9). Demokratik Vatandaşlık-Birlikte Yaşama Kültürü, Hegem<br />

Yayınları, Ankara.<br />

WILE, James M (2<strong>00</strong>0). “A Literacy Lesson In Democraty Education”, Social Studies, July/August<br />

2<strong>00</strong>0, pp. 170-177,<br />

YEŞİL, Rüştü (2<strong>00</strong>2). Okul ve Ailede İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi, Nobel Yayınevi,<br />

Ankara.<br />

380<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


u Abdulvahap Özpolat<br />

THE REFLECTIONS OF DEMOCRACY ON<br />

EDUCATION AS A SOCIAL CHANGE PARADIGM:<br />

DEMOCRATIC EDUCATION<br />

Abdulvahap ÖZPOLAT*<br />

Abst ract<br />

One of the factors which significantly affects the structure, function, aim<br />

and priority of social institutions of societies is the current paradigms of our age.<br />

Democracy as a political system, complement of a series of principles and values,<br />

and a cultural and mental concept which affects individual and social life, is<br />

one of the paradigms of our age which affects the quality of the services provided<br />

by many social institutions. Meanwhile, many components of the educational<br />

organization such as policy, strategy, curricula, legislation and management<br />

are being restructured on the basis of the principles, knowledge, skills, values<br />

and behaviours required for democracy. In order to provide the standards of<br />

democratic life for Turkish society, which had looked for democracy for two centuries<br />

and have had democratic experience for more than a half century, the perception<br />

and system of education require to be transfor<strong>med</strong> on the basis of<br />

democratic education. Such a transformation which will be possible in support<br />

with the historical-social experiences which are necessary in terms of the vision<br />

of the country, will play a developing role in the processes of global competition,<br />

transformation to the knowledge society and preparation for membership of<br />

European Union in terms of socialization in Turkey.<br />

Key Words: Society, education, school, democracy, democratization,<br />

paradigm, social change<br />

* Dr.; Ministry of National Education, Member of Board of Education and Discipline and Vice<br />

Headmaster.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 381


MİLLÎ EĞİTİM DERGİSİ<br />

YAYIN İLKELERİ<br />

Millî Eğitim, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan eğitim, bilim,<br />

sanat ve kültürle ilgili gelişmeleri izleyen, sorunları ortaya koyan, inceleyen, alandaki<br />

çalışma sonuçlarını ilgililere duyurarak iletişim işlevini yerine getiren, eğitimin<br />

paydaşları arasında ortak bilinç ve sorumluluk duygusunu oluşturmayı hedefleyen<br />

üç aylık, hakemli, bilimsel bir dergidir.<br />

Dergi, Şubat, Mayıs , Ağustos ve Kasım aylarında Kış, Bahar, Yaz, Güz<br />

olmak üzere yılda dört sayı yayımlanır. Her yılın sonunda, derginin yıllık dizini çıkarılır.<br />

Dergi yönetimince belirlenecek kütüphanelere, uluslar arası yayın tarama<br />

kurumlarına ve abonelere, yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içerisinde gönderilir.<br />

Amaç<br />

Eğitim, öğretim ve sosyal bilimlere ilişkin bilgi, uygulama, sorun ve önerilerin<br />

bilimsel, akademik ve kuramsal düzlemde ortaya konulmasını, tartışılmasını ve taraflara<br />

ulaştırılmasını sağlamak.<br />

Konu ve İçerik<br />

Millî Eğitim dergisinde, eğitim ve sosyal bilimler alanındaki yazılara yer verilecektir.<br />

Yazılarda araştırmaya dayalı olma, alana katkı sağlama, uygulamaya ilişkin<br />

sorunları ortaya koyma, yeni ve farklı gelişmeleri irdeleme ölçütleri dikkate alınacaktır.<br />

Araştırma, inceleme ve derleme yazılarının Millî Eğitim dergisinde yayımlanabilmesi<br />

için daha önce bir başka yayın organında yayımlanmamış veya yayımlanmak<br />

üzere kabul edilmemiş olması gerekir. Bir sempozyum veya kongre gibi bilimsel<br />

toplantılarda sunulan bildirilerde bilimsel toplantının adı, yeri ve tarihi belirtilmelidir.<br />

Bir araştırma kurumu veya kuruluşu tarafından desteklenen çalışmalarda desteği<br />

sağlayan kuruluşun adı, projenin ismi, projenin (varsa) tarih, sayı ve numarası anılmalıdır.<br />

Yazıların Değerlendirilmesi<br />

Millî Eğitim dergisinin bir Yayın Kurulu ve Ön İnceleme Kurulu vardır.<br />

Yayımlanmak üzere gönderilen yazılar önce amaç, konu, sunuş tarzı, yazım kuralları<br />

ve yayın ilkelerine uygunluk yönlerinden Ön İnceleme Kurulu'nca incelenir. Seçilen<br />

yazılar, bilimsel bakımdan değerlendirilmek üzere Yayın Kurulu'na sunulur. Yayın<br />

Kurulu'nca uygun bulunan yazılar alanında eser ve çalışmalarıyla tanınmış iki hakeme<br />

gönderilir. Hakem raporları gizlidir ve beş yıl süreyle saklanır. Hakem raporlarından<br />

biri olumlu, diğeri olumsuz olduğunda, yazı üçüncü bir hakeme gönderilebilir.<br />

Yazarlar, Hakem(ler) ve Yayın Kurulu'nun eleştiri, öneri ve düzeltmelerini<br />

dikkate almak zorundadır. Katılmadıkları hususlar olduğunda bunları ayrı bir sayfada,<br />

gerekçeleri ile birlikte açıklama hakkına da sahiptirler. Yayımı kabul edilmeyen<br />

yazıların yalnızca birinci nüshaları istendiğinde yazarlarına iade edilir.<br />

382<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


Yayın Kurulu'nca, yayımlanan yazılarda esasa yönelik olmayan küçük düzeltmeler<br />

yapılabilir.<br />

Yayımlanan yazılardaki görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir.<br />

Basılan sayı, derginin internetteki http://www.yayim.meb.gov.tr adresli web<br />

sayfasında ayrıca yayımlanır.<br />

Yazı ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.<br />

Yazım Dili<br />

Yazım dili Türkçedir. Ancak, her sayıda derginin üçte bir oranını geçmeyecek<br />

şekilde İngilizce yazılara da yer verilebilir. Yayımlanacak yazıların Türkçe özetlerinin<br />

yanında İngilizce özetleri de gönderilmelidir.<br />

Yazılarda Türk Dil Kurumunun İmlâ Kılavuzu'na uyulması zorunludur.<br />

MAKALENİN YAZIM KURALLARI VE YAPISI<br />

Makalenin genel olarak aşağıda belirtilen düzene göre sunulmasına özen gösterilmelidir:<br />

1- Yazılara bir başlık konulmalı,<br />

2- Yazar ad(lar)ı ve adres(ler)i belirtilmeli,<br />

3- Türkçe ve İngilizce özet (anahtar kelimeler eklenerek) yapılmalı,<br />

4- Makale, çalışmanın amaç, kapsam, çalışma yöntemlerini belirten bir giriş<br />

bölümüyle başlamalı; veriler, gözlemler, görüşler, yorumlar, tartışmalar... gibi ara ve<br />

alt bölümlerle devam etmeli; ve nihayet tartışma ve sonuçlar (veya sonuçlar ve tartışmalar)<br />

bölümüyle son bulmalı,<br />

5- Katkı (varsa) belirtilmeli,<br />

6- Yazının sonuna Kaynaklar Dizini eklenmelidir.<br />

1) Başlık<br />

Türkçe ve İngilizce olarak konuyu en iyi şekilde belirtmeli, on iki kelimeyi<br />

geçmemeli ve koyu olarak yazılmalıdır.<br />

2) Yazar Ad(lar)ı ve Adres(ler)i<br />

Yazar adları, soyadı büyük harflerle olmak üzere koyu karakterde, adresler<br />

normal italik karakterde yazılmalıdır.<br />

3) Özet<br />

Yüz elli kelimeyi geçmeyecek şekilde yazılmış, yazının tümünü en kısa ve öz<br />

olarak (özellikle çalışmanın amacını ve sonucunu) yansıtacak nitelikte olmalıdır. Özetin<br />

başlığı ve metin kısmı farklı karakterle yazılmalıdır. Özet içinde, yararlanılan kaynaklar,<br />

şekil ve çizelgeler yer almamalı; özetin altında bir satır boşluk bırakılarak en<br />

az üç, en çok sekiz anahtar kelime verilmelidir.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 383


4) Makale<br />

Ana Metin: Makale A4 boyutunda kâğıt üzerine, bilgisayarda 1,5 satır aralıkla<br />

ve 12 punto (Times New Roman yazı karakteri) ile yazılmalıdır. Sayfa kenarlarında<br />

3 cm'lik boşluk bırakılmalı ve sayfalar numaralandırılmalıdır . Yazılar altı bin kelimeyi<br />

ya da otuz sayfayı aşmamalıdır.<br />

Ana Başlıklar: Bunlar, sıra ile özet, ana metnin bölümleri, teşekkür (varsa),<br />

kaynakça, ve eklerden (varsa) oluşmaktadır. Ana başlıklar küçük harflerle ve koyu<br />

olarak yazılmalıdır.<br />

Ara Başlıklar: Tamamı koyu olarak ve ana başlıktan daha küçük punto ile<br />

yazılacak; ancak, her kelimenin ilk harfi büyük olacak, başlık sonunda satırbaşı yapılacaktır.<br />

Alt Başlıklar: Tamamı koyu olarak yazılacak; ancak, başlığın ilk kelimesindeki<br />

birinci harf büyük olacak, başlık sonuna iki nokta (üst üste) konularak yazıya aynı<br />

satırdan devam edilecektir.<br />

Şekiller: Şekiller, küçült<strong>med</strong>e ve basımda sorun yaratmamak için siyah<br />

mürekkep ile, düzgün ve yeterli çizgi kalınlığında aydınger veya beyaz kâğıda çizilmelidir.<br />

Her şekil ayrı bir sayfada olmalıdır. Şekiller 1 (bir)'den başlayarak ayrıca<br />

numaralandırılmalı ve her şeklin altına başlığıyla birlikte yazılmalıdır.<br />

Çizelgeler: Şekiller gibi, 1 (bir)'den başlayarak ayrıca numaralandırılmalı ve<br />

her çizelgenin üstüne başlığıyla birlikte yazılmalıdır. Şekil ve çizelgelerin başlıkları,<br />

kısa ve öz olarak seçilmeli ve her kelimenin ilk harfi büyük, diğerleri küçük harflerle<br />

yazılmalıdır. Gerekli durumlarda açıklayıcı dipnotlar veya kısaltmalar şekil ve çizelgelerin<br />

hemen altında verilmelidir.<br />

Resimler: Parlak, sert (yüksek kontrastlı) fotoğraf kâğıdına basılmalıdır.<br />

Ayrıca şekiller için verilen kurallara uyulmalıdır.<br />

Şekil, çizelge ve resimler on sayfayı aşmamalıdır. Teknik imkâna sahip yazarlar,<br />

şekil, çizelge ve resimleri aynen basılabilecek nitelikte olmak şartıyla metin içindeki<br />

yerlerine yerleştirebilirler. Bu imkâna sahip olmayanlar, bunlar için metin içinde<br />

aynı boyutta boşluk bırakarak içine şekil, çizelge veya resim numaralarını yazmalıdır.<br />

Metin İçinde Kaynak Verme: Metin içinde kaynak ver<strong>med</strong>e aşağıdaki örneklere<br />

uyulmalı, kesinlikle dipnot şeklinde kaynak gösterilmemelidir.<br />

a) Metin içinde tek yazarlı kaynaklara değinme yapılırken, aşağıdaki örnekte<br />

olduğu gibi, önce araştırıcının soyadı, sonra parantez içinde yayım tarihi ve alıntı<br />

yapılan sayfa numarası verilir:<br />

(Köksoy, 1998, 25)<br />

384<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


Birden çok kaynak söz konusuysa, kaynakların aralarına noktalı virgül (;)<br />

konarak aşağıdaki örnekte olduğu gibi yazılır:<br />

(Bilgegil, 1970, 75; Kaplan, 1974, 20; Aktaş, 1990, 12)<br />

b) Çok yazarlı yayınlara metin içinde değinilirken, aşağıdaki gibi ilk yazar adı<br />

belirtilmeli, diğerleri için vd. harfleri kullanılmalıdır. Ancak kaynaklar dizininde<br />

bütün yazarların isimleri yer almalıdır:<br />

(İpekten vd., 1975, 32)<br />

c) Ulaşılamayan bir yayına metin içinde değinme yapılırken bu kaynakla birlikte<br />

alıntının yapıldığı kaynak da aşağıdaki gibi belirtilmelidir:<br />

(Köprülü, 1911, 75'ten aktaran; Çelik, 1998, 25)<br />

d) Kişisel görüşmelere metin içinde soyadı ve tarih belirtilerek değinilmeli,<br />

ayrıca kaynaklar dizininde belirtilmelidir:<br />

(Tarakçı, 2<strong>00</strong>4)<br />

5) Katkı Belirtme<br />

Yazarın dışında makaleye katkısı bulunan(lar) varsa yazının sonunda ayrıca<br />

belirtilir.<br />

6) Kaynaklar Dizini<br />

Kaynaklar dizini, yazar soyadlarını esas alan alfabetik bir sırayla, aşağıdaki<br />

kurallara göre dizilmelidir.<br />

a) Süreli yayınlar<br />

Yazar ad(lar)'ı, tarih, makalenin başlığı, süreli yayının adı (kısaltılmamış ve<br />

koyu), cilt no, (sayı no), sayfa no.:<br />

BOZAN, Mahmut (2<strong>00</strong>4). “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”, Millî<br />

Eğitim, Kış 2<strong>00</strong>4, S.161, ss.95-111.<br />

b) Bildiriler<br />

Yazar ad(lar)'ı, tarih, bildirinin başlığı, sempozyumun veya kongrenin adı,<br />

editör(ler), basımevi, cilt no, düzenlendiği yerin adı, sayfa no.:<br />

ÖZEK, N., MASKAN, A. K. ve GÖNEN, S. (1998). “Fizik Öğrenimi İle İlgili<br />

Motivasyonel Faktörler Konusunda Bir Çalışma”, III. Fen Bilimleri Sempozyumu,<br />

Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon.<br />

c) Kitaplar<br />

Yazar ad(lar)'ı, tarih, kitabın adı (ilk harfleri büyük), yayınevi, basıldığı şehrin<br />

adı:<br />

ÖZBALCI, Mustafa (1997). Mehmet Rauf'un Romanlarında Şahıslar<br />

Kadrosu, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 385


d) Raporlar ve tezler<br />

Yazar ad(lar)'ı, tarih, raporun veya tezin başlığı, kuruluş veya üniversitenin<br />

adı, (yayımlanıp-yayımlanmadığı, raporun veya tezin türü), şehir adı:<br />

YILDIZ, Alpay Doğan (1999). Selim İleri'nin Romanları Üzerine ‘Okur<br />

Merkezli' Bir Yaklaşım, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun.<br />

e) İnternetten alınan bilgiler<br />

İnternet adresi, yazının ve yazarının adı, internette yayımlanma tarihi.<br />

http://www.yayim.meb.gov.tr, “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”,<br />

Mahmut BOZAN, 1 Şubat 2<strong>00</strong>4.<br />

f) Kişisel görüşmeler<br />

Görüşülen kişi veya kişilerin adı, tarih, görüşen kişi(ler), görüşmenin yapıldığı<br />

şehrin adı.<br />

TARAKÇI, Celâl (2<strong>00</strong>4). 17 Mayıs, Şaban Sağlık, D. Ali Tökel, Şahin Köktürk,<br />

Fikret Uslucan, A. Cüneyt Issı, Ankara.<br />

g) Bunların dışındaki alıntılar için APA standartlarına uyulmalıdır.<br />

Yazıların Gönderilmesi ve Telif Ücretleri<br />

Millî Eğitim dergisinde yayımlanması istenen yazılar, biri orijinal diğer ikisi<br />

yazar isimleri ve adresleri kapatılmak üzere üç nüsha olarak yazının CD’si ile<br />

Yayımlar Dairesi Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçe eşliğinde dergi adresine gönderilir.<br />

Yayıma kabul edilen yazıların son düzeltmeleri yapılmış olarak bilgisayar<br />

CD’si ile şekillerin orijinalleri en geç bir ay içinde dergi adresine ulaştırılır.<br />

Yayımlanan yazıların hakemlerine, inceleme ücreti, yayım tarihinden itibaren iki ay<br />

içerisinde mevcut telif hakları yönetmeliği hükümleri çerçevesinde ödenir.<br />

386<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


PUBLICATION PRINCIPLES OF<br />

THE JOURNAL OF NATIONAL EDUCATION<br />

The Journal of National Education, a refereed scientific journal, is published<br />

quarterly by The Ministry of National Education. The journal aims to follow developments<br />

about education, art and culture. In order to constitute a common feeling of consciousness<br />

and responsibility it intends to put forwards issues and to investigate them.<br />

It also performs the communication function by presenting field study results to qualified<br />

persons.<br />

The Journal is published quarterly in February, May, August and November as<br />

winter, spring, summer and fall issues. At the end of each year an annual index is issued.<br />

The Journal is sent to certain libraries, international publication indexing institutions<br />

and subscribers within a month after publication.<br />

Objective<br />

To put forward and discuss issues on instruction, education and social sciences<br />

such as knowledge, applications, problems and suggestions with a scientific, academic<br />

and theoretical sense.<br />

Subject and Content<br />

The articles about education and social sciences will be published in the journal.<br />

The following criteria will be taken into consideration: articles must be based on<br />

research, provide a new contribution, put forward issues about application and examine<br />

new and different developments.<br />

In order an article to be published in the Journal of National Education, it must<br />

not be published before or accepted for publication elsewhere. If presented in a scientific<br />

meeting such as symposium or congress, the name, place and date of the scientific<br />

meeting must be stated. If supported by a research institution, the name of the sponsor,<br />

date, issue and number of the project must be added.<br />

Review<br />

Articles are reviewed by the Editorial Board and the Pre-evaluation Committee<br />

of the journal. The submitted articles are first evaluated by the Pre-evaluation<br />

Committee whether the articles meet aim, subject, presentation style, writing rules and<br />

publication principles. Selected articles are presented to the Editorial Board for scientific<br />

evaluation after which they are sent to two qualified referees. Referee reports are kept<br />

secret and saved for five years. If one of the reports is positive and the other is negative,<br />

then the article is sent to a third referee.<br />

Authors should take into consideration the corrections and suggestions by the<br />

referees and the Editorial Board. If there is a disagreement by the author, he/she has a<br />

right to explain it with justifications. Only one copy of the unaccepted articles is sent<br />

back to the author if desired.<br />

The Editorial Board has the right to make minor corrections, which do not change<br />

the whole meaning.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 387


Authors accept the responsibility of the content of articles.<br />

Printed issue is published on the Internet at http://www.yayim.meb.gov.tr<br />

Copy right is allowed if referenced.<br />

Language<br />

Papers must be submitted in Turkish. However, papers in English can be published<br />

provided that they do not exceed one-third of the whole article. Both Turkish and<br />

English abstracts of the article are required.<br />

The writing guidelines by the Turkish Language Institution must be followed in<br />

articles.<br />

WRITING RULES AND ARTICLE STRUCTURE<br />

The following rules must be taken into consideration:<br />

1- There should be an article title,<br />

2- Author names and addresses should be indicated,<br />

3- Turkish and English abstracts (with keywords) should be provided,<br />

4- The article must start with an introduction indicating the aim, content and<br />

methodology; it must provide data, observations, comments and discussions etc. in subsections;<br />

it must end with results and suggestions.<br />

5- Contributions, if there are, must be acknowledged,<br />

6- References must be added at the end.<br />

1) Title<br />

The article title must be relevant not exceeding twelve words in bold characters.<br />

2) Author name(s) and addresses<br />

Both first and last names must be capital case letters in bold; addresses must be<br />

lower case and normal italic letters.<br />

3) Abstract<br />

Abstracts should not exceed one hundred and fifty words projecting the aim and<br />

the result of the work as relevant and short as possible. The abstract title and the text<br />

should be written in different characters. References, figures and tables should not be<br />

included in the abstract. Key words between three and eight words should be added.<br />

4) Article<br />

Main text should be written in Times News Roman in 12-point font on A4 size<br />

paper with 1.5 line-spaced. The pages should be numbered with 3 cm space from each<br />

side. Texts should not exceed six thousand words or thirty pages.<br />

388<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


Main titles: abstract, main text sections, acknowledgement, reference and appendices.<br />

They should be written in lower cases letters as bold.<br />

Minor titles: should be written bold and smaller than the main title; first letters<br />

should be in capital case; paragraphs after the title must be tabbed.<br />

Subtitles: should be written bold; first letters should be in capital case; titles must<br />

be followed by columns and the text should follow it im<strong>med</strong>iately.<br />

Figures: In order to avoid printing difficulties figures should be drawn/printed<br />

out in black on drawing or white papers. Each figure should be given on a separate page.<br />

They should be numbered starting from 1 and captioned underneath.<br />

Tables: Should be numbered starting from 1 and captioned above. Figure and<br />

table captions should be short and relevant beginning with capital case letters. Footnotes<br />

or abbreviations should be provided under figures and tables.<br />

Images: Should be printed on bright, high contrast photographic paper. The same<br />

rules for figures are applied.<br />

Figures, tables and images should not exceed ten pages. Those who have technical<br />

capacities may put their figures, tables and images on the main text provided that<br />

they meet the above requirements. Otherwise, enough space should be left within the<br />

text for figures, tables and images indicating their numbers.<br />

Citing: Should only be in the following forms. Footnotes should not be used for<br />

citing.<br />

a) For single author, last name should be followed by publication date and page<br />

number in parenthesis:<br />

(Köksoy, 1998, 25)<br />

For multiple references, semi-column should be used between author names:<br />

(Bilgegil, 1970, 75; Kaplan, 1974, 20; Aktaş, 1990, 12)<br />

b) For multiple authors, first author name should be followed by et al., but all the<br />

names should be indicated in references.<br />

(‹pekten et al., 1975, 32)<br />

c) If citing from an unavailable reference, the original and the citing references<br />

should be indicated as follows:<br />

(From Köprülü, 1911, 75 by Çelik, 1998, 25)<br />

d) Personal conversations should be cited in the text by indicating last name and<br />

date and should also be referenced.<br />

(Tarakç›, 2<strong>00</strong>4)<br />

5) Contributions<br />

Any other contributor(s) should be mentioned at the end.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 389


6) References<br />

References should be cited in text by giving the last names of the author(s) in the<br />

following format.<br />

a) Periodicals<br />

Author name(s), date, title, periodical name (full name in bold), volume (issue),<br />

page number(s):<br />

BOZAN, Mahmut (2<strong>00</strong>4). “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”, Millî<br />

Eğitim, Winter, 2<strong>00</strong>4, Vol.161, pp.95-111.<br />

b) Presentations<br />

Author name(s), date, title, symposium or congress name, editor name(s), publisher,<br />

volume, place, page number(s):<br />

ÖZEK, N., MASKAN, A. K. ve GÖNEN, S. (1998). “Fizik Öğrenimi İle İlgili<br />

Motivasyonel Faktörler Konusunda Bir Çalışma”, III. Fen Bilimleri Sempozyumu, Karadeniz<br />

Teknik<br />

Üniversitesi, Fatih E¤itim Fakültesi, Trabzon.<br />

c) Books<br />

Author name(s), date, book title (first letters in capital case), publisher, place of<br />

publisher:<br />

ÖZBALCI, Mustafa (1997). Mehmet Rauf’un Romanlar›nda fiah›slar Kadrosu,<br />

Millî E¤itim Bakanl›¤› Yay›nlar›, ‹stanbul.<br />

d) Reports and theses:<br />

Author name(s), date, report or thesis title, institution name or university, (if published<br />

or unpublished and type of the material), place:<br />

YILDIZ, Alpay Do¤an (1999). Selim ‹leri’nin Romanlar› Üzerine ‘Okur Merkezli’<br />

Bir Yaklaş›m, Ondokuz May›s University Social Sciences Institute, (Unpublished Master<br />

Thesis), Samsun.<br />

e) Internet references<br />

Internet address, text name and author name(s), publication date on the Internet.<br />

http://www.yayim.meb.gov.tr, “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”,<br />

Mahmut BOZAN, 1 February 2<strong>00</strong>4.<br />

f) Personal conversations<br />

Interviewee name(s), date, interviewer, place.<br />

TARAKÇI, Celâl (2<strong>00</strong>4). 17 May, Şaban Sa¤l›k, D. Ali Tökel, Şahin Köktürk, Fikret<br />

Uslucan, A. Cüneyt Iss›, Ankara.<br />

390<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010


g) The remaining citing should meet the APA criteria<br />

Article Submission and Copyright Fees<br />

Three printed copies of articles and the computer CD should be submitted to the<br />

journal address. One should be the original copy while the other two copies should not<br />

include the author names and addresses. Accepted papers should be submitted after corrections<br />

on CD with original figures. Reviewing fees to the referees is paid within two<br />

months after the publication of the article in accordance with the current copyright rules.<br />

Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 391

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!