00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel MüdürlüÄü - Milli EÄitim ...
00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel MüdürlüÄü - Milli EÄitim ...
00_med sablon - Destek Hizmetleri Genel MüdürlüÄü - Milli EÄitim ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
National Education<br />
kış/winter 2010 • yıl/year 39 • sayı/number 185<br />
Eğitim ve Sosyal Bilimler Dergisi/Journal of Education and Social Sciences<br />
Üç Ayda Bir Yayımlanır/Published Quarterly<br />
Hakemli Bir Dergidir/A Refereed Journal<br />
ISSN-1302-56<strong>00</strong><br />
Mil lî Eği tim Ba kan lığı Adı na Sahibi/The Publisher by Ministry of National Education<br />
Nimet ÇUBUKÇU<br />
Yayın Yönetmeni/General Director<br />
Aziz ZEREN<br />
Ya yım lar Da ire si Baş kanı/Director Proxy of Publication Department<br />
Yazı İşleri Müdürü/Editor in Chief<br />
Arif BÜK<br />
Şube Müdürü/Department Manager<br />
Yayın Kurulu/Editorial Board<br />
Prof. Dr. Ramazan KAPLAN<br />
Prof. Dr. Ahmet İNAM<br />
Prof. Dr. Yüksel KAVAK<br />
Doç. Dr. Derya ÖRS<br />
Yrd. Doç. Dr. M. Kayahan ÖZGÜL<br />
Ön İnceleme Kurulu/Pre-evaluation Committee<br />
Şaban ÖZÜDOĞRU<br />
Macit BALIK<br />
Dinçer EŞİTGİN<br />
Redaksiyon-Düzelti/Redaction-Correction<br />
Şaban ÖZÜDOĞRU<br />
Aysun İLDENİZ<br />
Çağrı GÜREL<br />
Macit BALIK<br />
İngilizce Danışmanı/English Adviser<br />
Faruk NORŞENLİ<br />
Haberleşme ve Koordinasyon/Communication<br />
Şaban ÖZÜDOĞRU (sozudogru@meb.gov.tr)<br />
Kapak Tasarım / Graphics-Design<br />
Hakkı USLU<br />
Dizgi/Composition<br />
Devlet Kitapları Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü<br />
Adres/Address<br />
MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı Teknikokullar / ANKARA<br />
e-mail: <strong>med</strong>@meb.gov.tr web: http://yayim.meb.gov.tr<br />
Tel/Phone: (0 312) 212 81 45 - 4154-4152 Fax: (0 312) 212 81 48<br />
Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları/Ministry of National Education Publications: 4813<br />
Süreli Yayınlar Dizisi/Periodicals Series: 260<br />
Millî Eğitim Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığının 22/12/2<strong>00</strong>5 tarih ve 6089 sayılı oluru ile 5.<strong>00</strong>0 adet basılmıştır.<br />
The journal was printed 5.<strong>00</strong>0 pieces with the date of 22/12/2<strong>00</strong>5 and the number of 6089 of Publication Department Office of<br />
Ministry of National Education.
Bu Sayının Hakemleri/Guest Advisory Board<br />
Prof. Dr. İsa GÖKLER<br />
Prof. Dr. Münevver YALÇINKAYA<br />
Prof. Dr. Abdulvahit ÇAKIR<br />
Prof. Dr. Ali Osman ÖZTÜRK<br />
Prof. Dr. Cahit KAVCAR<br />
Prof. Dr. Dinçay KÖKSAL<br />
Prof. Dr. Güler ÜLKÜ<br />
Prof. Dr. H. Ahmet KIRKKILIÇ<br />
Prof. Dr. Hayati AKYOL<br />
Prof. Dr. M. Metin KARAÖRS<br />
Prof. Dr. Mustafa ARGUNŞAH<br />
Prof. Dr. Özcan DEMİREL<br />
Prof. Dr. Sedat SEVER<br />
Prof. Dr. Hasan KAVRUK<br />
Prof. Dr. Hayati TÜFEKÇİOĞLU<br />
Prof. Dr. Hasan ŞENAY<br />
Prof. Dr. Hülya YILMAZ<br />
Prof. Dr. Mahmut ARSLAN<br />
Prof. Dr. Mehmet ŞİŞMAN<br />
Prof. Dr. Mübeccel GÖNEN<br />
Prof. Dr. Murat ÖZBAY<br />
Prof. Dr. Musa GÜRSEL<br />
Prof. Dr. Mustafa BAKAÇ<br />
Prof. Dr. Nergiz ŞAKİRZADE SARI<br />
Prof. Dr. Önal SAYIN<br />
Prof. Dr. Rahmi YAĞBASAN<br />
Prof. Dr. Reşide KABADAYI<br />
Prof. Dr. Zafer BAHÇECİ<br />
Doç. Dr. Nazan OCAK İSKELELİ<br />
Doç. Dr. Salih UŞUN<br />
Doç. Dr. Abdullah KAPLAN<br />
Doç. Dr. Ali Sinan BİLGİLİ<br />
Doç. Dr. Çiğdem ÜNAL<br />
Doç. Dr. Ersin KIVRAK<br />
Doç. Dr. Hasan ÇAKIR<br />
Doç. Dr. Kudret ALTUN<br />
Doç. Dr. M. Bahaddin ACAT<br />
Doç. Dr. M. Zahit DİRİK<br />
Doç. Dr. Nefise Semra ERKAN<br />
Doç. Dr. Osman AKANDERE<br />
Doç. Dr. Songül TAŞ<br />
Doç. Dr. Süleyman TARMAN<br />
Yrd. Doç. Dr. Sinan İŞLER<br />
Yrd. Doç. Dr. İsmail AYDOĞAN<br />
Yrd. Doç. Dr. Esma BULUŞ KIRIKKAYA<br />
Yrd. Doç. Dr. İbrahim BAYAZİT<br />
Abo ne lik Ko şul la rı<br />
Derginin yıllık abone bedeli 20 YTL.dir. Abonelik için yıllık abone bedelinin Devlet Kitapları<br />
Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü adına T.C. Ziraat Bankası Elmadağ Şubesi 2016676/5016 no’lu<br />
hesabına yatırılarak makbuzun ve açık adresinizin Millî Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları<br />
Döner Sermaye İşletmesi Müdürlüğü Bahçelievler Mah. Miraç Cad. Hasanoğlan-Elmadağ/ANKARA<br />
adresine gönderilmesi gerekmektedir.<br />
Abone-dağıtım<br />
Fikri NAYIR (0312) 866 22 01/246
Edi tör’den …<br />
Değerli okurlarımız,<br />
Bilindiği gibi, 2010 tarihi itibariyle 39. yılında 185. sayıya ulaştığımız Millî Eğitim<br />
dergisini; “eğitim ve sosyal bilimler” alanında yayımını sürdüren akademik bir süreli yayın<br />
olarak niteliyoruz. Ancak dergimizde yer alan makaleler ister fen bilimleri ile ilgili olsun,<br />
isterse sosyal bilimlerle ilgili konuları işlemiş olsun neticede mevcut eğitim sistemimizin işleyişini<br />
çeşitli yönleriyle ve değişik bakış açılarıyla ele almaktadır. Böylece,“Eğitim, öğretim ve<br />
sosyal bilimlere ilişkin bilgi, uygulama, sorun ve önerilerin bilimsel, akademik ve kuramsal<br />
düzlemde ortaya konulmasını, tartışılmasını ve taraflara ulaştırılmasını sağlamak.” şeklinde<br />
özetlenebilecek dergimizin amaçlarını da büyük ölçüde gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz.<br />
Geçmiş sayılarda olduğu gibi bu sayımızda da konu bakımından birbirine yakın<br />
makaleleri peşpeşe gelecek şekilde sınıflandırıyoruz.<br />
İlk grubu Türkçenin öğretimini çeşitli yönlerden ele alan beş makale oluşturuyor. H.<br />
Ömer Beydoğan; Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler başlıklı yazısında, okuma ve anlamanın<br />
önemini vurguladıktan sonra, okuma ve anlamayı kalıcı kılmaya yardımcı olan metin<br />
yapısı ve okuma-anlama stratejileri üzerinde duruyor. Ayrıca bu stratejilerin öğretiminde izlenecek<br />
aşamalara ayrıntılı biçimde yer veriyor. Cevdet Epçaçan ve Melih Erzen ise makalelerinin<br />
amacını; “ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin Türkçe derslerinde<br />
öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini kazandırmak için işe koştukları strateji ve teknikleri<br />
ne düzeyde uyguladıklarını ortaya koyacak bir ölçeği geliştirmek” biçiminde özetliyorlar.<br />
Nevin Akkaya ve Fatma Susar Kırmızı; Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının<br />
Uygulanmasına İlişkin Olarak Branş Öğretmenlerinin Görüşleri başlığını taşıyan makalenin<br />
amacını, “ yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması ile ilgili olarak 6.,7. ve 8.<br />
sınıf branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip programın etkili olan ve olmayan yönlerine<br />
yönelik olarak bir durum tespiti yapmak, uygulamadaki yetersizliklere ve gelecekte yapılacak<br />
değişikliklere ilişkin önerilerde bulunmak” olarak ifade ediyorlar. Ayfer Şahin, ilköğretim<br />
Türkçe ders kitaplarını öğretmen görüşlerini temel alarak kitaplarda bulunması gereken<br />
kriterlere uygunluk bakımından değerlendiriyor. Talat Aytan, Türkçe öğretiminde öğrencilere<br />
yazma becerisi kazandırabilmek için neler yapılabileceğini sorguluyor.<br />
Ana dil öğretimini yabancı dil öğretimini çeşitli bakımlardan ele alan üç makale izliyor.<br />
Abdulvahap Özpolat’ın demokrasinin ve demokratik anlayışın eğitime nasıl yansıması<br />
gerektiğini teferruatlı biçimde anlattığı makalesinden Haluk Ünsal’ın harmanlanmış öğrenim<br />
sistemini açıkladığı makalesine kadar birbirinden değerli çalışmaları bu sayımızda bulacaksınız.<br />
Bir sonraki sayıda buluşmak dileğiyle….
Edi to ri al<br />
Dear readers<br />
As it is known, in 2010 and 39th year with 185th issue we qualify Journal of<br />
National Education as an academic periodical publication continuing ıts publication in the<br />
field of "Education and social sciences". However the articles in our journal whether they are<br />
about science or social sciences, eventually they treat functioning of our education system<br />
with various aspects and different perspectives. We think that we have largely perfor<strong>med</strong> our<br />
journal’s aim that can be summarized as putting forward knowledge, practice, problems<br />
and proposals about training, education and social sciences in scientific, academic and theoretical<br />
plane.<br />
As in past issues, in this issue we categorize the articles which has close subjects one<br />
after another.<br />
The fırst group consists of five articles which discuss Turkish teaching in various<br />
aspects. H. Ömer Beydoğan; with ıts article Strategies Effecting Reading and<br />
Comprehension, after highlighting the importance of reading and understanding, focuses<br />
on strategies about reading and understanding and text structure that helps making reading<br />
and understanding permanent. Addition, gives phase of this strategy to be followed in<br />
teaching in details. The aim of the article of Cevdet Epçaçan and Melih Erzen is summarized<br />
as developing a scale that will disclose at what level teachers’ working at first grade<br />
of primary schools, apply strategies and techniques on thier students aquiring reading ability.<br />
Nevin Akkaya and Fatma Susar Kırmızı; with their article The Ideas Of The Branch<br />
Teachers Related To The Application Of The New Turkish Course Curriculum intend to make<br />
an assessment related to the efficient and inefficient aspects of the curriculum after determining<br />
the ideas of the 6th, 7th, and 8th grade branch teachers related to the application<br />
of the new Turkish Course Curriculum; and to make suggestions related to the insufficiencies<br />
in the application, and the alterations to be made in the future. Ayfer Şahin, is evaluating<br />
Turkish textbook considering the criteria mentioned according to teachers’ opinions.<br />
Talat Aytan, is questioning what can be done to give students writing skills in Turkish teaching.<br />
The articles about teaching mother tongue are followed by three articles about<br />
teaching foreign language. Like Abdulvahap Özpolat’s article, how democracy and democratic<br />
understanding should be reflected on education and Halük Ünsal’s article that clarifies<br />
blended learning system, in this issue you will find valuable studies from each other<br />
Hope to meet you in our next issue.
‹çindekiler / Table of Contents<br />
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler<br />
H. Ömer BEYDOĞAN • 8<br />
Strategies Effecting Reading And<br />
Comprehension<br />
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği<br />
Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması<br />
Cevdet EPÇAÇAN - Melih ERZEN • 22<br />
The Study Of Validity And Reliability Of Scale<br />
Of Level Of Use Of Reading Comprehension<br />
Strategies Of Primary School Teachers<br />
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının<br />
Uygulamasına İlişkin Olarak<br />
Branş Öğretmenlerinin Görüşleri<br />
Fatma Susar KIRMIZI - Nevin AKKAYA • 33<br />
The Ideas Of The Branch Teachers Related To<br />
The Application Of The New Turkish Course<br />
Curriculum<br />
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders<br />
Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve Öğretmen<br />
Kılavuz Kitabının Öğretmen Görüşlerine<br />
Dayalı Olarak Değerlendirilmesi<br />
Ayfer ŞAHİN • 48<br />
Evaluation Of Primary Education Second And<br />
Third Class Turkish Textbook, Student<br />
Workbook And Teacher Guide Book<br />
According To Teacher Opinions<br />
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini<br />
Geliştirmeye Yönelik<br />
Yeni Kompozisyon Teknikleri<br />
Talat AYTAN • 66<br />
New Composition Techniques For Improving<br />
Writing Skill At Primary And Secondary<br />
Education<br />
Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde<br />
Kültürlerarasılık<br />
İrem KIZILASLAN • 81<br />
Interculturality In Foreign Language<br />
Teacher Education<br />
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine<br />
İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı Değişkenlere<br />
Göre İncelenmesi<br />
Hidayet TOK • 90<br />
Examining University Students’ Affective<br />
Attitudes Related To The English Course<br />
According To Some Varıables<br />
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli<br />
İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi<br />
Eğitimine İlişkin Öneriler<br />
Cemal KARAATA • 107<br />
Suggestions For The In-Service Training Of<br />
English Teachers Who Work At State Schools
Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı:<br />
Harmanlanmış Öğrenme<br />
Halük ÜNSAL • 130<br />
A New Learning Approach: Blended Learning<br />
Aktif Öğrenme Tekniklerinin<br />
Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin<br />
Öğrenme Başarılarına ve<br />
Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi<br />
Neşe Döne AKKURT • 138<br />
The Effect Of Active Learning Techniqe On<br />
The Academic Achievement And The Behavior<br />
Enviroment Of The First Grade Of<br />
Inter<strong>med</strong>iate Students<br />
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve<br />
Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri<br />
Selçuk UYGUN • 148<br />
The Life Of M. Emin Soysal And His Position In<br />
The History Of Village Institutes<br />
İlköğretim Okullarında Görevli<br />
Müdürlerin İletişim Stilleri<br />
Canan ÇETİNKANAT - Mesut SAĞNAK • 162<br />
The Primary School Principals’<br />
Communication Styles<br />
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim<br />
I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki<br />
Ölçme-Değerlendirmeye İlişkin<br />
Görüşlerinin Değerlendirilmesi<br />
Çavuş ŞAHİN - Ersin ERSOY • 175<br />
Evaluating The Opinions Of Primary School<br />
Teachers About The Measurement And<br />
Assessment In The 1St Grade Science And<br />
Techonology Class<br />
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde<br />
İşbirlikli Öğrenme Yönteminin<br />
Öğrenci Başarısına Etkisi<br />
Yalçın YALÇIN - Nevzat KAVCAR • 193<br />
Effects Of Cooperative Learning On Students’<br />
Achievement Relating Water Waves<br />
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının<br />
Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen Görüşleri<br />
Kader BİRİNCİ KONUR -<br />
Alipaşa AYAS - Barbaros KONUR • 227<br />
Teachers’ Views About Period Of Using Of<br />
Science And Technology Guide Textbooks<br />
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji<br />
Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi<br />
Nilüfer CERİT BERBER - Musa SARI • 240<br />
The Effect Of Using Pedagogical-Analogical<br />
Models To Understanding The Work-Power-<br />
Energy Concepts
Okulöncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine<br />
İlişkin Yeterliliklerini Belirleme Ölçeğinin<br />
Geçerlilik ve Güvenirlik Çalışması<br />
Saide ÖZBEY -<br />
Fatma ALİSİNANOĞLU • 266<br />
Testing Validity And Reliability Of “The<br />
Preschool Teachers’ Competencies In Science<br />
Activities Scale”<br />
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve<br />
Türkiye İçin Öneriler<br />
S. Nihat ŞAD - Sabahattin ARIBAŞ • 278<br />
Technology Education In Some Developed<br />
Countries And Implications For Turkey<br />
İlköğretim Sosyal Bilgiler<br />
Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının<br />
Öğrenimi ile İlgili Görüşleri<br />
Kadir ULUSOY • 3<strong>00</strong><br />
Preservice Social Science Teachers’ Opinions<br />
About Teaching The Concept Of Secularism<br />
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla<br />
Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma<br />
Tekniğinin Öğrenciler Üzerindeki Etkileri<br />
Mutlu UYGUR -<br />
Tuğba YANPAR YELKEN • 314<br />
The Effect Of Preparing Posters On Students In<br />
Groupwork By The Use Of Newspaper Articles<br />
In Social Sciences Lessons<br />
Ortaöğretim Matematik Derslerinde<br />
Oyunların Kullanılabilirliği<br />
Işıkhan UĞUREL - Sevgi MORALI • 328<br />
Usability Of Games In High School<br />
Mathematics Lessons<br />
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik<br />
Dersi Öğretim Programına İlişkin Görüşleri ve<br />
Programı Uygulama Yöntemlerinin Belirlenmesi<br />
Zeki NACAKCI • 353<br />
Music Teacher’s Assesment On New Music<br />
Curriculum In Primary Schools And Teaching<br />
Methods Applications<br />
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak<br />
Demokrasinin Eğitime Yansımaları:<br />
Demokratik Eğitim<br />
Abdulvahap ÖZPOLAT • 365<br />
The Reflections Of Democracy On Education<br />
As A Social Change Paradigm: Democratic<br />
Education<br />
Millî Eğitim Dergisi Yayın İlkeleri • 382
OKUMA VE ANLAMAYI ETKİLEYEN STRATEJİLER<br />
H. Ömer BEYDOĞAN*<br />
Özet<br />
İnsan yaşam boyu öğrenir. Öğrenmelerinin büyük bir kısmını okumaanlama<br />
yoluyla gerçekleştirir. Bireylerin okuma-anlama becerilerini kullanma<br />
düzeyleri bireyden bireye farklılık gösterir. Okuma-anlama becerisini iyi kullanan<br />
bireylerde öğrenme düzeyi oldukça yüksektir. Bu durum bireyin okul başarısına<br />
doğrudan etki eder. Doğal olarak okuma-anlama becerisini etkin kullanma<br />
ilköğretimden yüksek öğretime kadar bireyin gelecekteki başarısını belirlemektedir.<br />
Bu nedenle bireyin okuma-anlama becerisini tek başına geliştirmesi,<br />
bireyin kendi kendine gerçekleştirebileceği bir süreç olarak tesadüfe bırakılamaz.<br />
Bireyde okuma-anlama gücünü artırmak için, bireyin okuma-anlama sürecinde<br />
gereksinim duyduğu stratejileri (yönelme, alma, kaydetme, hatırlama ve<br />
anlamlandırma) etkili kullanabilecek konuma getirilmesi gerekir.<br />
Öğrenme sürecinde bireyin bilişsel stili ile öğrenme stratejilerini uyumlu<br />
kullanması, onun algılama, ayırt etme ve anlama sürecini kolaylaştırmaktadır.<br />
Bu çalışmada okuma ve anlamayı kalıcı kılmaya yardımcı olan metin yapısı<br />
ve okuma-anlama stratejileri üzerinde durularak, bu stratejilerin öğretiminde<br />
izlenecek aşamalara yer verilmiştir.<br />
Anahtar Sözcükler: Öğrenme stratejisi, okuma-anlama, öğrenme stili ve<br />
okuma- anlama stratejileri<br />
Gi riş<br />
İçinde bulunduğumuz bilişim çağında, okuma bireyin başlıca öğrenme yollarından<br />
biridir. Birey sahip olduğu bilgilerin büyük bir kısmını okuma-anlama yoluyla<br />
edinir. Bu edinimin büyük bir kısmı sessiz okuma yoluyla gerçekleşir. Bu durum<br />
bizi, okuma-anlama gücü yüksek olan bireylerin daha kolay öğrendiği, düşük olanların<br />
daha zor öğrendiği yargısına götürmektedir (Özçelik, 1987, 101). Okuma-anlama<br />
yeterliği bütün öğrenme alanları için son derece önemli, önemli olduğu kadar da<br />
belirleyici bir beceri konumundadır. Öğrencinin bu denli önemli bir beceriyi kullanma<br />
biçiminin dikkatle incelenmesi ve bu beceriyi etkileyen değişkenlerin belirlenmesi<br />
gerekir. Doğal olarak okuma-anlama sürecinin en temel unsurlarından birisi yazılı<br />
materyallerdir. Yazılı materyaller, bireyin okuma-anlama becerisi edindikten sonra<br />
başvurduğu bilgi edinme araçlarıdır. Bu nedenle yazılı materyaller bireyin öğren<strong>med</strong>e<br />
en sık kullandığı araçlar arasında yer alır.<br />
Birey bilgi edinmek amacıyla yazılı metinleri okurken önce yazılı metne karşı<br />
duyuşsal yönden hazırlık yapar. Okumada bu süreci, öğrenme stiliyle uyumlu öğrenme<br />
stratejilerinin kullanımı izler. Öğrenme stilleri; bireyin bilgiyi tekrar düzenle<strong>med</strong>e tercih<br />
ettiği ve kullandığı, kendisinde yerleşik hale gelmiş, kalıplaşmış yaklaşımlardır. Okuyarak<br />
öğren<strong>med</strong>e bireyin bilgiyi algılayıp ayırt etmesinden ve yeniden anlamlandırıp zih-<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Ahi Evran Üniversitesi Eğt. Fak., Eğitim Bilimleri Bölümü, Kırşehir/Türkiye<br />
8<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
ninde düzenleyinceye kadar geçen aşamada öğrenme stili belirleyici bir işleve sahiptir.<br />
Bu nedenle birey kendi kendine öğrenme sürecinde öğrenme stiliyle uyumlu<br />
öğrenme stratejilerini işe koşar. Bireyin öğrenme stilini değiştirme şansına olmadığı<br />
için öğrenme stiliyle uyumlu öğrenme stratejilerini kullanma gereksinimi vardır.<br />
Okuma-anlamaya dayalı öğrenme stratejileri, okuma-anlama sürecinin başından<br />
sonuna kadar bireyin bilgiyi işleme sürecinde işe koştuğu düşünce ve davranışları<br />
etkileyen bütün zihinsel ve duyuşsal etkinlikleri kapsar.<br />
Öğrenme stratejileri bireyde, bireyin potansiyel olarak sahip olduğu özelliklerle<br />
ve öğrenme etkinlikleriyle etkileşim sonucunda ortaya çıkar. Öğrenme stiliyle<br />
uyumlu öğrenme stratejileri “hissetme”, “tercih etme” “seçme” ve “öğrenme aşamalarında”<br />
gerçekleşir(Riding, 2<strong>00</strong>2, 34).<br />
Birey okuma-anlama stratejilerini isteyerek okuma, bilgide seçici davranma,<br />
bilgiyi alma, bilgiyi zihinde canlandırma, yeni bilgilerle eski bilgiler arasında bağ<br />
kurup bütünleştirme süreçlerinde işe koşar. Okuma-anlama stratejileri aynı zamanda<br />
özümsenen ve bütünleştirilen bilgilerin gereksinim duyulduğunda kullanılmak üzere<br />
geri çağrılması aşamasında da kullanılır. Okuyucu, okuma çalışmasını öğrenme stiliyle<br />
uyumlu öğrenme stratejileriyle gerçekleştirdiğinde, okuduklarını denetlemesi ve<br />
yönlendirmesi kolaylaşmaktadır. Okurken seçtiği okuma amacına göre aynı veya<br />
farklı öğrenme stratejilerini kullanabilmektedir. Dolayısıyla okuma anlama stratejileri;<br />
öğretilebilen, geliştirilebilen ve gerektiğinde değiştirilebilen özelliklere sahiptir.<br />
Okuma-anlama sürecinde birey bütün dikkatini metne odaklar. Zihnini,<br />
metinde verilen mesajları algılama, ayırt etme, anlamlandırma, yeniden düzenleyip<br />
sunma noktasında yoğun bir şekilde kullanır Dikkatini metne odaklayamayan bireylerde<br />
duygu kayması meydana gelir. Duygu kaymasını engellemek için duygu kaymasına<br />
yol açan uyaranların ortadan kaldırılması ve dikkat bölünmelerinin en aza<br />
indirilmesi gerekir. Çünkü okuyup-anlama dikkati odaklamayı gerektiren zihinsel bir<br />
etkinliktir. Okunanları-anlamaya dayalı bir öğrenme, yoğun bir zihinsel çabayı, her<br />
çaba ise belli bir enerji kullanımını gerektirir. Bütün öğrenmeleri için gerekli olan<br />
enerjisini birey duyuşsal alanından alır. Bütün öğrenmelerde olduğu gibi okumaanlamaya<br />
dayalı öğrenmelerde de birey, gereksinim duyduğu enerjiyi duyuşsal yanını<br />
harekete geçirerek sağlar.<br />
Gerçekleştirilen okuma-anlama sürecinde birey uygun öğrenme stratejilerini<br />
istediği ölçüde uygulamaya koyabildiğinde metinde öngörülen anlama ulaşması<br />
daha da kolaylaşmaktadır. Amaçlıca yapılan her okumada birey hedefine okuduklarını<br />
zihninde yapılandırarak ulaşır. Zihninde yapılandırdığı bir düşünce, ancak bir<br />
mesaja veya mesaj içerikli bir materyale dönüştüğünde somutlaşır. Somutlaşan her<br />
mesaj anlam; biçim, kapsam, bütünlük ve mantıki tutarlılık içinde yapılandırıldığında<br />
bir değer kazanır. Dolayısıyla yapılandırılan metnin özellikleriyle okuma-anlama<br />
süreci arasında doğrudan bir ilişki vardır. Okunan mesajlar yoluyla birey, belli bir<br />
düşünme formu içinde belli bir anlayışa ulaşır. Bireyin belli bir anlayışa ulaşmasında<br />
okuduğu metindeki düşüncelerin işleniş biçimi ve kurgulanışı önem kazanır.<br />
Metinde işlenen temanın okuyucu tarafından doğru anlaşılması okuyucunun<br />
zihinsel düzenlemelerine yardımcı olacak yöntem ve teknikleri seçmesine, metnin<br />
düşünce örgüsünü çıkarmasına, metni yazan yazarının içinde bulunduğu dönemin<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 9
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
yaşam şartlarını ve değerlerini irdelemesine, yazarın konuyu ele alış biçimine ilişkin<br />
empati yapmasına, metnin içeriğini görselleştirecek şemalar kullanmasına, metnin<br />
temasından hareketle yeni çıkarımlarda bulunmasına bağlıdır. Okuyucunun bu tür<br />
zihinsel çabaları, metinde işlenen tema hakkında derinliğine anlayış oluşturmasını<br />
destekleyen etkinlikler olarak sıralanabilir.<br />
Okuma-Anlamada Kullanılan Duyuşsal Stratejiler<br />
Stratejik okuma becerisi sergileyen okuyucular duyuşsal stratejileri etkin kullanabilirler.<br />
Duyuşsal stratejiler; Okuyucunun okunacak metne dikkatinin çekilmesi,<br />
istekli kılınması, isteklilikte devamın sağlanması ve belli bir amaç doğrultusunda<br />
okumaya yönlendirilmesi gibi uyaranlarla doğrudan ilişkilidir. Duyuşsal stratejiler<br />
bütün bu süreçlerde zihnin gereksinim duyduğu enerjiyi ilgili duyu organlarına aktarır.<br />
Bu süreci etkileyen duyuşsal unsurları şöyle sıralamak mümkündür:<br />
Dikkat: Dikkat, psiko-fizik enerjinin bir noktada toplanması olarak tanımlanabilir.<br />
Bu enerji özelliği gereği okuyucunun kısa süreli kullandığı sınırlı bir kaynaktır.<br />
Dikkatin sağlanması, bireyin zihinsel enerjisini belli bir uyarana yöneltmesi ve diğerlerini<br />
ihmal etmesiyle gerçekleşir. Bu nedenle bireyin metni tam algılayabilmesi için<br />
bütün enerjisini okuduğu metnin belirli bir bölümüne odaklaması gerekir.<br />
Odaklanma, aynı zamanda algıda seçicililiği kolaylaştırır. Algıda seçicilik dikkatin<br />
belli bir noktaya yönlendirilerek gereksiz şeylerle bölünmesine müsaade edilmemesiyle<br />
gerçekleşen bir yeterliktir. Birey algıda seçici davranmasını kolaylaştıracak bazı<br />
ek uyaranlar kullanabilir. Bunlar; metindeki zıtlıklardan faydalanma, metni alışılmışın<br />
dışında bir ses tonuyla okuma, metindeki önemli kısımların altını çizme, sayfanın<br />
kenarına not alma, soru işaretleri ve imler koyma (renkte, seste, boyutta, durağanlıktan<br />
hareketliliğe geçme gibi eylem biçimlerini yapma) gibi. Metinde yar alan duygusal<br />
içerikli, negatif ve pozitif kavramları dikkate alma, metinde yer alan ana ve yardımcı<br />
kavramların altını çizme, emir ve komutlara dayalı dikkat çekici unsurlara yer<br />
verme gibi duygusal uyaranları kullanabilir (Senemoğlu 1997, 295; Morgan, 1991, 275).<br />
İsteklendirme: İsteklendirme, bireyi öğren<strong>med</strong>e harekete geçiren güce verilen<br />
addır. Bireyde isteklendirme bireyin dış dünyasından ve iç dünyasından gelen uyaranlarla<br />
gerçekleşir. Araştırmacıların isteklendirme konusunda uzlaştığı ortak nokta,<br />
bireyde içten gelen uyaranların, dıştan sağlanan uyaranlardan daha etkili olduğu<br />
yönündedir(Hoska, 1993, 105-132). Bireyde içten gelen isteklilik, bireyin kendisi için<br />
bazı ölçütler koyup ve koyduğu ölçütlere ulaşmak için çaba göstermesiyle gerçekleşir.<br />
Okuma-anlamaya yönelimin sağlanması ve ön yaşantıların harekete geçirilmesi,<br />
anlamayı güçlendiren ve aynı zamanda başarıyı etkileyen bir değişkendir.<br />
Okuma–anlama çalışmalarında öğretmenler öğrencileri anlamlı okumaya yönlendirmek,<br />
onların zihinsel katılımını sağlamak için birçok yola başvurabilirler. Bu yollar<br />
genel olarak şöyle sıralanabilir:<br />
1. Okuma-anlamada öğrencilerin ilgisini çekecek metinler seçmek ve metinde<br />
işlenen konunun ilginç yanlarını ortaya koymak (Schıefele. 1999, 57-79; Schraw vd.,<br />
1995, 1-7) ve metindeki mesajları öğrencilerin bilgilerini zenginleştirici nitelikteki<br />
etkinliklerle desteklemek okumaya isteği artırmaktadır (Schraw, vd., 1994,1-18).<br />
10<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
2. Yazılı ve görsel metinleri öğrencinin kendisinin seçmesini sağlamak, seçtiği<br />
metni anlamasına yönelik çabalarının desteklenmek onu başkalarıyla paylaşmasını<br />
sağlamak öğrencinin okumaya daha fazla zaman ayırmasına yol açmaktadır<br />
(Reynolds, vd., 2<strong>00</strong>1,14-23).<br />
3. Sosyal etkileşimi içeren işbirlikçi okuma-anlama etkinliklerine yer vermek,<br />
öğrencide okumaya yönelimi ve başarıyı artırmaktadır( Isaac, vd. 1999, 265-293;<br />
Wentzel, 1993, 4-20).<br />
4. Okuma-anlama sürecinde öğretmeninden kendisini anladığı yönünde tepkiler<br />
alan öğrencilerde, öğrenmeye karşı olumlu bir tavır gelişmekte ve içten yönelim<br />
artmaktadır (Isaac, vd., 1999, 265-293; Wentzel, 1993, 4-20; Skinner vd., 1990, 22-32).<br />
5. Birçok teorisyen, okuma anlamada amacın tam olarak belirlenmesinin okumaya<br />
karşı isteği artırdığını vurgulamaktadır (Ames, 1992, 324-349).<br />
6. Okuma-anlama etkinliklerinde okumasının iyileştiğini fark eden öğrencilerde,<br />
okumaya karşı içten yönelim ve istek artmaktadır.<br />
7. Okunan metnin yazarı ve yazarın içinde bulunduğu dönem hakkında bilgi<br />
sahibi olmak, metnin yazarını şahsen tanımak, yazarın yaşadığı dönemin özellikleri<br />
hakkında bilgi sahibi olmak, yazarın etkilendiği felsefeyi bilmek gibi ön bilgiler,<br />
bireyde anlamayı kolaylaştırmaktadır.<br />
Okumaya karşı istekli olma, anlamada önemli bir yer tutmasına karşılık, isteklilikte<br />
sürekliliğin sağlanması anlamanın derinlik kazanması açısından son derece<br />
önemlidir. Bu nedenle bireyin istekliliğini devam ettirmesi için, okuma-anlama sürecinde<br />
bir dizi strateji işe koşulabilir.<br />
Kaygı: Birey güçlü bir istek ve arzuyla oluşturduğu beklentilerine ulaşamayacağını<br />
hissettiğinde tedirginlik hali yaşar. Bireyin kaygıdan uzaklaşmasının yolu,<br />
düzenli ve kontrollü okumak, kendi kendisine başarabileceği yaşantılar geçirerek<br />
özgüven oluşturmaktır.<br />
Tutum: Bireyin belli bir olay veya problem karşısında gösterdiği kalıplaşmış<br />
davranışlardır. Bu eğilim okumaya, muhakeme etmeye, yazı yazmaya, derse katılıma,<br />
okula veya öğretmene karşı olumsuz bir tutuma dönüştüğünde bireyin öğrenmesi<br />
olumsuz yönde etkilenir. Okuma-anlamaya karşı olumsuzluğa yol açan durumlar<br />
ortadan kaldırıldığında, tekrar okumaya karşı olumlu tutum oluşturma eğilimi<br />
artar.<br />
Bireyde okuma-anlama gücünü artıran ve üst düzey düşünme becerilerini<br />
geliştiren okuma-anlama stratejileri etkin kullanıldığında, bireylerde üst düzey davranış<br />
ve düşünce örüntüleri oluşmasına katkı getirmektedir. Üst düzey düşünme ve<br />
anlamlandırma becerisi, metni isteklice okumayı, uyaranlar arasında seçici davranmayı,<br />
yeni uyaranları ön yaşantılarla bütünleştirmeyi, özümlemeyi, içselleştirmeyi<br />
ve zihinde yeniden yapılandırmayı gerektirir.<br />
Okuma Öncesi İşe Koşulan Stratejiler<br />
Metnin teması üzerinde düşünme: Okuyucunun herhangi bir metni okumaya<br />
başlamadan önce okuduğu metnin ne ile ilgili olduğu hakkında düşünmesi, onun<br />
metni daha iyi anlamasına yardım eden zihinsel bir ön hazırlıktır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 11
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
“Metni gözden geçirme, metinle ilgili önbilgileri zihninde canlandırma, okuma amacını<br />
belirleme, metinde işlenen tema hakkında tahminde bulunma” gibi zihinsel etkinlikler,<br />
okuyucuyla metin arasındaki ilişkiyi artıran, okuyucuyu metnin içine çeken uyaranlardır.<br />
Okuma amacını belirleme: Amaç belirleme bireyin metne bakış açısını tayin<br />
eder. Araştırmalar, okunacak metnin niçin okunacağının bilinçlice düşünülmesinin<br />
anlamayı iyileştirdiğini göstermektedir (Presley, vd., 1997, 513-555).<br />
Metni Gözden Geçirme: Metni gözden geçirme, bireyin metnin önemli bölümlerini<br />
belirlemesine, amacına uygun kısımlarını saptamasına ve metnin ne hakkında<br />
olduğunu hissetmesine yardım eder.<br />
Bu süreç, “metnin ana başlıklarına bakma, metnin giriş, gelişme ve sonuç kısımlarını<br />
okuma, metni destekleyen özellikleri test etme, görsel öğelerle (grafik, tablo, şekil ve resim<br />
gibi) ilgili görsel okuma ve görsel düşünme” stratejilerini içerir. Örneğin metin ne hakkındadır,<br />
metinde işlenen konular nelerle ilgilidir, metin nasıl düzenlenmiştir gibi.<br />
Metinle İlgili Ön Bilgileri Harekete Geçirme: İyi okuyucu zor ve karmaşık bir<br />
metni okuduğunda metinde sunulan düşüncelerle kendi düşünceleri arasında ilişkiler<br />
kurabilir, yazarın öngörüleriyle ilgili zihninde bir temel oluşturabilir. Bu tür yeterliklere<br />
sahip olan öğrencilerin okuma-anlama stratejilerini etkin kullandığı söylenebilir<br />
(Pressley, 2<strong>00</strong>0, 545-565). Öğrenci genellikle bu süreci stratejik okumanın gerektirdiği<br />
temel aşamaları kullanarak gerçekleştirir. Stratejik okuma sürecinde “okuma<br />
amacını belirleme, metni gözden geçirme, konuya ilişkin önbilgilerini harekete geçirme, metni<br />
nasıl okuyacağını planlama, metni okurken metinle ilgili sorular sorma, metindeki bilgilerle<br />
konuya ilişkin önbilgilerini ilişkilendirme, tekrar okuma, anlamı ortaya çıkaracak ve yönlendirecek<br />
notlar alma” gibi etkinliklere yer verir. Başka bir ifadeyle süreç içinde başkalarının<br />
düşüncelerinden etkilenmeksizin kendi anlayışı doğrultusunda düşüncelerini<br />
kendi kendine düzenleyebileceği stratejileri kullanır (Pressley, 2<strong>00</strong>0, 545-565)<br />
Gözden geçirme esnasında metin hakkında genel olarak hissedilen şeyler,<br />
bireyin okurken bilgilerini hatırlamasına ve okumasını yönlendirmesine yardımcı<br />
olur (Levin vd., 1981, 44-71). Okumadan önce konu ile ilgili önbilgileri harekete geçirmek,<br />
bireyin metindeki düşüncelerle zihinsel bağ kurmasını sağlar. Bu tür uygulamaların<br />
hem metin muhtevasının hatırlanmasını hem de anlamayı kolaylaştırdığına<br />
ilişkin bulgular mevcuttur (Anderson vd., 1984,255-291). Bu noktada okuyucunun;<br />
“Bu konuda önce bildiklerim nelerdir Daha önceden edinmiş olduğum bilgilerimi<br />
bu metindeki bilgilerle nasıl ilişkilendirebilirim” gibi soruları kendisine yöneltmesi<br />
gerekir.<br />
Metin Hakkında Tahminde Bulunma: Bireyin metnin konusu hakkında öngörüler<br />
oluşturması, metni gözden geçirirken metin hakkında tahminde bulunmasını,<br />
konuya ilişkin önbilgilerini kullanmasını içerir. Metinle ilgili sorulara cevap vermesi,<br />
öğrenmesini kolaylaştıran stratejilerden birisidir<br />
Okuma Esnasında İşe Koşulan Stratejileri<br />
Tekrar Stratejileri: Bireyin okuduğu mesajlar arasından uygun bilgiyi seçmesine<br />
ve edinmesine yarayan zihinsel etkinliklerdir. Özelliği itibariyle olduğu gibi hatırlanması<br />
gereken mesajların ediniminde birey bu tür stratejileri kullanır. Hatırlamayı<br />
gerektiren öğrenmelerde, okuyucu daha sık tekrara gereksinim duyar. Okuma-anla-<br />
12<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
mada temel becerileri edinirken öğrenci bu tür zihinsel etkinliklere daha sık başvurur.<br />
İlköğretimin birinci kademesinde yapılan okuma anlama çalışmalarında bu tür<br />
stratejiler, öğretmenler tarafından öğrencilere birebir gösterilirken, ilköğretimin ikinci<br />
kademesindeki çalışmalarda öğrenciler bu stratejileri kendi kendilerine uygular.<br />
İlköğretimin ikinci kademesini izleyen dönemlerde ise okuyucu gereksinim duydukça<br />
bu stratejileri kullanır.<br />
Tekrar stratejilerini kullanırken bireyler, okuduklarını daha önceki yaşantılarıyla<br />
yeterince ilişkilendiremezler. İlişkilendirilemeyen bilgiler kısa süreli belleğe kaydedilir<br />
ve kalıcı hale gelmez.<br />
Bireyler yüzeysel okumadan derinliğine okumaya geçtikten sonra, tekrar stratejilerini<br />
kullanmada azalma ve bunların yerini anlamlandırma stratejilerini kullanmada<br />
artma gözlenir.<br />
Okuma-anlama sürecinde tekrar stratejilerini kullanan öğrenciler metni birkaç<br />
kez sesli okuma, metni okuduktan sonra metinde yer alan terimleri kullanarak metni tekrar<br />
yazma, metindeki bazı önemli noktaları olduğu gibi not alma, önemli söz ve söz gruplarının<br />
altını çizme gibi etkinlikler gözlenir.<br />
Metni Anlama ve Anlamlandırma: Okuyucu, bir metni okuduktan sonra<br />
metinden ne anladığını kendine soru olarak yönelttiğinde soruya vereceği cevap,<br />
metinde dillendirilen düşünceyi, zihninde ne düzeyde yapılandırmış olduğunu ortaya<br />
çıkarır. Birey bu aşamada anlamlandırma sürecinin iki önemli boyutuyla karşı karşıya<br />
gelir. Birincisi, yazılı metnin içeriğine anlam vermeye yönelik amaçlı düşünme,<br />
ikincisi ise yazılı metni anlamlandırırken sadece metinde sunulan yorumları değil,<br />
aynı zamanda kendi yaşantısına dayalı yorum yapma farklılığıdır(Alexander, vd.,<br />
2<strong>00</strong>0, 285-310). Anlamlandırma sürecinde metinde sunulan fikirler kadar, okuyucunun<br />
metinle ilgili ön yaşantıları da önem kazanır. Çünkü ön bilgiler metinden çıkarılan<br />
anlamı ve yorumları belirleyen bir değişkendir.<br />
Anlamlandırmada Kullanılan Stratejiler: Birey okuma-anlama sürecini güçlendirmek<br />
için kendi yaşantılarını harekete geçirecek stratejilere gereksinim duyar.<br />
Şema teorisine göre anlamlandırma, öğrenenin edindiği bilgileri ön yaşantılarıyla ilişkilendirmesi<br />
ve yeniden zihninde şemalaştırmasını gerektirir. Okuma-anlamada bu<br />
süreç birden fazla öğeyi eşleştirme, bağlantılar kurma ve zihinsel imgeler oluşturmayı<br />
kapsar. Okuduklarını zihninde yapılandırırken birey “zihinsel imgeler oluşturma,<br />
cümle içinde kullanma, sözcük yöntemine başvurma, metni kendi sözcükleri ile özetleme, yaratıcı<br />
not tutma, daha önce öğrendikleri ile yeni öğrendikleri arasında bağ kurma ve benzerlikleri<br />
bulma gibi bir dizi gayret içine girer. Bu gayretlerini metindeki “bilgileri daha anlamlı<br />
ve kullanışlı hale getirme, soruları cevaplandırma” gibi bir dizi zihinsel etkinlikle sürdürülür.<br />
Okuma-anlama sürecinde özet yazma, not tutma ve benzetim oluşturma gibi<br />
stratejiler anlamayı daha da artırmaktadır (Şimşek, vd. 1994, 461-469). Bu tür etkinlikler<br />
daha çok bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesine ve duyusal belleğe kaydedilmesine<br />
katkı sağlar.<br />
Örgütleme Stratejileri: Birey okuduklarına anlam verme sürecinde metinden<br />
edindiği mesajları zihninde yeniden düzenleyip, yapılandırabileceği etkinlikleri kullanır.<br />
Bu bağlamda, “metnin ana ve yardımcı düşüncesini belirleme, söz öbeklerini çıkarma,<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 13
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
metindeki öğeler arası ilişkileri belirleme, sebep-sonuç ilişkisine dayalı metnin düşünce örgüsünde<br />
aşamalı bir düzenleme yapma, metin içinde yer alan olay örgüsünü yatay ve dikey bağlamda<br />
ilişkilendirerek şemalaştırma, metinde işlenen düşünceyle uyumlu yeni bir yazı yazma”<br />
gibi bir dizi etkinliğe yer verir.<br />
Metinde ana ve yardımcı düşünceyi oluşturan “anahtar sözcükleri ve söz öbeklerini<br />
belirleme”, metnin düşünce örgüsünde yer alan “olgu ve olayları listeleme, sınıflama,<br />
karşılaştırma, birtakım genellemelere gitme” gibi etkinlikler de örgütlemeyi kolaylaştıran<br />
stratejiler kapsamında yer alır.<br />
Karmaşık metinleri anlama düzeyini yükseltmek isteyen bir birey, metni okurken<br />
ve metni okuduktan sonra bazı stratejileri etkin kullanmak durumundadır.<br />
Ancak bu şekilde okuma-anlama becerisini geliştirebilir (Pressley, vd., 1992, 513-555).<br />
Okuma esnasında uygulanan stratejiler bireye iki noktada katkı sağlar:<br />
1.Okunanları hatırlamada ve anlamada<br />
2.Okunanlarla ilgili yeterince anlam oluşturamadığında yeni birtakım stratejiler<br />
oluşturup bunları uygulamada.<br />
Metnin Yapısını Dikkate Alma: Metinde yapı kavramı, metnin mantık düzenini<br />
ve metin bilgisinin metin içinde işleniş biçimini gösterir. Metin düzenlenirken<br />
metnin içindeki mesajlarda, “listeleme, sıraya koyma, karşılaştırma, benzerlik ve zıtlıkları<br />
bulma, sebep sonuç ilişkisini belirleme, problem çözme, problemi tanımlama ve tasvir etme”<br />
gibi bir dizi yapılandırma kullanılabilir. Bu nedenle metnin düzenlenişi hakkında<br />
bilgi sahibi olmak okuyucunun anlama sürecini kolaylaştırmaktadır(Armbruster, vd.,<br />
1987, 331-346; Taylor, vd., 1984, 134-146).<br />
Okuma Sonrası İşe Koşulan Stratejiler<br />
Okuma sonrası işe koşulan özetleme, anlamayı kolaylaştıran bir stratejidir<br />
(Brown, 2<strong>00</strong>2). Özetleme sözlü, yazılı veya görsel ifadelerle gerçekleştirilebilir. Metin<br />
görsel şemalarla sunulduğunda, metnin önemli kısımları temel başlıklar ve terimler<br />
şeklinde kısaltılabilir. Örneğin, “metnin ana düşüncesi nedir yazar tarafından vurgulanan<br />
ana nokta nedir yazar bilgiyi nasıl bir düzenleme içinde sunmuştur” gibi<br />
sorulara cevap aranır.<br />
Sözel özetleme: Sözel özetleme, metnin bir bölümü okunduktan kısa bir süre<br />
sonra birey tarafından metnin okunan kısmıyla ilgili ana noktalar dikkate alınarak<br />
ortaya konulan yapılandırmalardır. Sözel özetleme bireyin anlayıp anlamadığını<br />
kontrol etmesi açısından oldukça faydalıdır (Duke, vd., 2<strong>00</strong>2, 205-242).<br />
Görsel Özetleme: Venn diyagramları ve anlam haritaları şeklindeki görsel<br />
düzenlemeler, metnin bütününü görmeye ve metindeki önemli bilgilerin yaratıcı bir<br />
özetlemeyle sunumuna yeni bir boyut katar. Belirginleşmiş görsel düzenlemeler, hem<br />
metindeki önemli mesajların fark edilmesinde hem de metin içeriğindeki mesajların<br />
yapılandırılmasında bireye yeni fırsatlar sunar (Vacca, 1989, 176). Başka bir ifadeyle<br />
görsel düzenlemeler, metinde sunulan ana düşünceyle diğer yardımcı düşünceler<br />
arasındaki ilişkilendirmelere ve bireyin zihninde anlamın oluşmasına hizmet eder.<br />
Okunan bir metnin teması hakkında okuyucunun zihninde görsel bir yapının oluşması,<br />
anlamın bir bütün halinde okuyucunun zihninde oluşmasını sağlar.<br />
14<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
Yazılı Özetleme:Araştırmalarla desteklenen diğer önemli bir anlamlandırma<br />
stratejisi, özetle<strong>med</strong>ir (Duke, vd., 2<strong>00</strong>2, 205-242). Özetleme, öğrenciye okuduklarını<br />
ve düşündüklerini metnin içeriğiyle tutarlı hale getirme fırsatı verir. Aynı zamanda<br />
yazılı özetlemenin gerektirdiği bir dizi kural ve ilkenin kullanımına ilişkin geri bildirim<br />
sağlar.<br />
Metni Açıklayıp ve Yönlendir<strong>med</strong>e Kullanılan Stratejiler:<br />
İyi okuyucu özelliğine sahip olmayan bir birey, okuduklarını zihninde anlamlandıramadığını<br />
ve zihinsel gücünü etkili yönlendire<strong>med</strong>iğini fark eder. Anlama<br />
sürecinde önemli olan okunan şeyin anlamını yönlendirebilmektir. Aksine iyi okuyucu<br />
özelliğine sahip olan bir birey okuduğu metnin temasına bağlı kalarak okuduğu<br />
metinde yer alan mesajlardan anlam çıkarıp, yorumlayabildiğinin farkındadır.<br />
Farkına varma, anlamanın en önemli unsurlarından biridir. Anlamı yönlendir<strong>med</strong>e<br />
birey kendisine yönelteceği sorular yardımıyla anlamın kapsamını oluşturur ve içeriğini<br />
doldurabilir. Kendisine yönelteceği sorular, metnin geneline yönelik sorular olabileceği<br />
gibi metnin ayrıntılarına yönelik soruları da içerebilir. Bu tip sorular metni<br />
açıklamaya ve anlamlandırmaya hizmet eden zihinsel etkinliklerdir.<br />
Anlamı İzleme Stratejileri: Anlamı izleme sürecinde öğrenci okuduklarını<br />
yeniden düzenler ve kontrol eder. Bu süreçte bazı stratejiler kullanır. Bu tür stratejileri<br />
kullanabilmesi için öğrencinin “biliş bilgisine” sahip olması gerekir. Biliş bilgisi, bireyin<br />
kendi biliş yapısının işleyiş biçimi hakkında bilgi sahibi olmasıdır. Başka bir ifadeyle<br />
“kendini bilmesi ve tanımasıdır”. Biliş bilgisine sahip olan birey, neyi, nerede, nasıl<br />
ve ne kadar okuyup anlayabileceğine karar verebilir. Metnin yapısını belirleyebilen<br />
birey aynı zamanda belirlediği yapıyı kendi çalışmalarında nasıl kullanacağının da<br />
farkındadır. Bu durum onun metni daha iyi hatırlamasını sağlar (Carell, 1992, 475-<br />
487; Mc Gee. 1992; 581-590 Taylor, vd., 1983, 517-528). Anlamayı izleme sürecinde<br />
bireyde gözlenen yeterlikler şöyle sıralanabilir:<br />
“Sorunu belirleme ve tanımlama,”<br />
“Dikkati toplama ve tepkileri yönlendirme”,<br />
“Eksikleri giderme, hataları düzeltme ve alternatif çözüm yolları ortaya koyma”.<br />
Araştırmalar, kendini denetle<strong>med</strong>e başarısız olan bireylerin genellikle okuduklarını<br />
anlayıp-anlamama düzeylerini denetleme konusunda da yetersiz olduklarını<br />
ortaya koymaktadır (Osman, vd., 1992, 83- 99; Paris,vd., 1981, 5-22). Biliş bilgisine<br />
sahip olma tamamen okulda kazandırılan bir yeterlik değildir. Öğrencinin çocukluktan<br />
yetişkinliğe sürüp giden yetişme biçimi ve kişisel özellikleriyle ilişkili bir<br />
yeterliktir.<br />
Metni Anlama Yeterliği: Birey metin içi bağlam (sözcük, tümce ve onların bağlamları<br />
içinde ortaya çıkan bağlam) ile metin dışı bağlam (yaşantılar, dış dünyaya ait<br />
edinimler ve zihinsel şemalar) arasında sürekli etkileşimler sonucu bir anlama ulaşır.<br />
Çünkü insan zihni, anlam, yapı, bağlam ve bunlara bağlı birden çok öğeden eş<br />
zamanlı gelen uyaranları işlemek gibi bir özelliğe sahiptir (Rumelhart, 1977, 393-446).<br />
Metne dayalı öğrenmelerde birey, okuduğunu algılayıp ön yaşantıları ile<br />
bütünleştirebildiği ölçüde anlamlı öğrenmeler gerçekleştirebilmektedir.<br />
Bütünleştire<strong>med</strong>iğinde ise okudukları birbirinden bağımsız, anlamsız bir bilgi yığını<br />
haline dönüşmektedir. Bu durum bireyi okuyarak öğren<strong>med</strong>en uzaklaştırmakta ve<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 15
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
yeni arayışlara itmektedir. Zihnin etkin olmadığı öğrenmeler, anlamlı öğren<strong>med</strong>en<br />
uzak, reflekslere ve edimlere dönüşmektedir. Anlamlı öğren<strong>med</strong>en uzaklaşmanın<br />
nedeni seçilen metnin niteliği kadar okuma-anlamada kullanılan stratejilerin yetersizliğinden<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
Metinde Yapı Anlam İlişkisi: Öğrenme sürecinde sıkça kullanılan metinler içerik<br />
ve yapı bakımından uygun şekilde tasarlandığında, anlamlı öğrenmeye katkı sağlamaktadır.<br />
Bu tür tasarımlar, bireyle metin arasında bir köprünün kurulmasını, stratejik<br />
ve derinliğine öğrenmenin gerçekleşmesini sağlamaktadır. Bireyin öğrenme<br />
sürecinde anlamı yakalayamamasındaki başarısızlığının nedenlerini bulmasına yardım<br />
eder. Başarısızlığının üstesinden gelmesini sağlayacak etkinliklere yönelme fırsatı<br />
verir.<br />
Bireyin yüzeysel öğren<strong>med</strong>en stratejik öğrenmeye geçişinde metnin yapısı,<br />
anlamasını doğrudan etkilemektedir. Öğrenilenlerin hatırlanması noktasında yapılan<br />
araştırmalar, metin yapısındaki mantıksal tutarlılığın bireyin hatırlama gücünü etkilediğini<br />
göstermektedir. Engelhart ve arkadaşları (1984) ve Meyer ve arkadaşları<br />
(1980) tarafından yapılan araştırmalarda farklı metin yapılarının öğrencinin hatırlama<br />
gücü üzerinde farklı etkiler yaptığı sonucuna varılmıştır (Engelhart, vd., 1984, 65-<br />
74; Meyer, vd., 1980, 72-103; ). Şematik yapının sadece metinle ilgili bağlantıları ortaya<br />
koymak için değil, aynı zamanda hatırlama gücünü harekete geçirmek için kullanılabileceği<br />
ileri sürülmüştür. Metnin yapısı hakkında yetersiz bilgiye sahip olan<br />
öğrenciler metindeki bilgiyi kodlamada yetersiz kalmakta, bu durumun doğal sonucu<br />
olarak hatırlama güçleşmektedir (Kintsch, vd., 1978 p. 363-394) Dolayısıyla iyi<br />
yapılandırılmış metinlerin, iyi yapılandırılmamış metinlerden daha güvenilir ve daha<br />
etkili sonuçlar ortaya koyduğu belirtilmektedir.<br />
Araştırmalar, okuma–anlama stratejileri hakkında bilgilendirilen ve okumaanlama<br />
stratejilerinin nasıl kullanacağının farkında olan öğrencilerin okuma-anlama<br />
düzeyinin yükseldiği ve iyileştiği yönünde bulgular sunmaktadır.<br />
Okuma-Anlamada İzlenen Yaklaşımlar: Okuma-anlama sürecinde metin merkezli<br />
bir yaklaşım izlediğinde birey metinle edilgen bir etkileşim içine girer. Bu noktada<br />
birey, metinde sunulan düşünceleri ve mesajları zenginleştirerek kullanamadığı<br />
gibi kendi yaratıcılığını da sınırlar. Kendi yaşantısını, özel alan bilgisini ve artalan bilgisini<br />
kullanamaz. Okuduklarını anlamlandırmada ve üzerinde düşünerek yeni bağlamlar<br />
oluşturmada güçlük çeker.<br />
Metinden hareketle ortaya konulan anlamlandırmalar, birey için sığ ve yüzeyseldir.<br />
Emeksiz (1999) tarafından metnin derin yapısındaki anlama ulaşmada kullanılan<br />
soru sormayı konu alan proje çalışmasında, öğrencilerin metin tabanlı, iç doğrultulu,<br />
tümevarım esaslı bir yaklaşım izledikleri ve dünya bilgilerini yeterince işe koşamadıkları<br />
sonucuna varılmıştır. Bu durum okuyucuyu, sözcükleri metinde geçen<br />
anlamı sınırlı düzeyde kullanmaya, yazarın bakış perspektifi doğrultusunda ufkunu<br />
daraltmaya, yazarın ortaya koyduğu düşünceleri geliştirmekten uzaklaşmaya ve<br />
düşünsel kısırlığa itmektedir.<br />
Okuma-Anlama Stratejilerinin Öğretiminde İzlenecek Aşamalar<br />
Öğrenme-öğretme stratejilerinin öğretiminde öğretmen, öğrenci, aile ve okul<br />
işbirliği esastır. Bu paydaşların işbirliği sonucunda her öğrencinin farklı öğrenme<br />
16<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
süreçlerine gereksinim duyabileceği noktasında ortak bir görüş oluşturulmak durumundadır.<br />
Öğretmen, öğrencinin farklı öğrenme taktikleri kullanarak öğrenebileceğini<br />
göz önünde tutarak öğrenciyi merkeze alan bir öğrenme sürecini işe koşmalıdır.<br />
Böyle bir süreç içinde yer alan her öğrenci, aktif öğrenmenin gerektirdiği sorumlulukları<br />
üstlenmek durumundadır.<br />
Öğretmenler okuma-anlama stratejilerinin öğretiminde bazı temel kabullerden<br />
hareket etmek durumundadır. Bu kabuller:<br />
“Farklı bilişsel amaçlara hizmet edecek okuma-anlama stratejileri de farklıdır.<br />
Etkin bir okuma-anlama süreci, okuma-anlamanın bileşenleri arasında aşamalılığın<br />
ve uyumun sağlanmasını gerektirir.<br />
Her okuma-anlama stratejisi öğrencinin anlamasını kolaylaştırmak için işe<br />
koşulur.”şeklinde sıralanabilir.<br />
Bu nedenle öğretmen, okuma-anlama stratejilerini öğrencilerin bilgi ve becerileriyle<br />
ilişkilendirerek uygulanabilir bir yaşantıya dönüştürmelidir. Seçtiği ve uyguladığı<br />
okuma-anlama stratejilerinin verimliliğinin her öğrenci için aynı düzeyde gerçekleş<strong>med</strong>iğini<br />
bilmelidir.<br />
Öğretmen, okuma-anlamada işe koşulabilecek bazı stratejilerin model uygulamalarını<br />
(sesli okuma, önemli noktaları belirleme, ana düşünceyi bulma, metnin türünü<br />
belirleme, metnin düşünce yapısının analiz etme, cümle, paragraf ve metin içi<br />
paragrafların birbiriyle ilişkisini analiz etme gibi) sınıf içinde göstermelidir.<br />
Model Uygulamalar Yapma: Öğretmen, öğretim sürecinin her aşamasında<br />
model uygulamalara yer verebilir. Bu uygulamalar sayesinde daha öğretim sürecinin<br />
başında öğrencilere, öğretim stratejisiyle okumanın bileşenlerinin nasıl uyumlu kullanıldığını<br />
göstermiş olur. <strong>Genel</strong>likle okuyarak öğrenme süreci, başkalarının niyet ve<br />
düşünme biçimlerini fark etmeye dayanır. Ancak öğrenciler için uygun okuma şeklini<br />
belirlemenin yolu, öğrencilerin öğrenecekleri şeyleri görmelerini sağlamakla mümkündür.<br />
Bu noktada öğretmenin görevi, okuma-anlama sürecinde öğrenciye öğrenme<br />
stratejisinin nasıl işlediğini göstermektir (Bauman, vd.,1987, 608-612; Heler, 1986, 415-<br />
422). Mikro uygulamalar esnasında öğretmen, öğrencilerin düşüncelerini yüksek<br />
sesle dile getirmeleri için yeterince fırsat vermelidir. Öğretmen bunu yaparken,<br />
öğrencinin düşünme stratejisini nasıl kullanacağını açıklamalı, onun düşüncesini dışa<br />
vurmasını sağlamalıdır. Öğrenciye böyle bir fırsatın verilmesi, anlamlı öğrenmesi açısından<br />
son derece önemlidir.<br />
Rehberlik Etme: Rehberlik etme, adından da anlaşılacağı gibi öğretmen tarafından<br />
öğrencilere kolayca öğrenecekleri ve uygulama yapabilecekleri bir çevrenin<br />
hazırlanmasını ve öğrenmenin her aşamasında psikolojik destek bulabilecekleri yardımı<br />
gerektirir. Fiziki ve psikolojik yönden hazırlanan bir ortamda, öğrenciler yeterince<br />
dönüt ve düzeltme alabilir. Ancak böyle bir ortamda öğretmen ve öğrenci stratejiyi<br />
birlikte yürütür, ortaya çıkan sorumlulukları birlikte paylaşabilir (Bauman, vd.,<br />
1987, 608-612; Gambrell, vd., 1987, 638-642).<br />
Öğretmen, seçilen stratejiye uygun biçimde metin üzerinde yapısal düzenlemelerin<br />
yapılışını model olarak birkaç kez gösterdikten sonra, öğrencilerden, metnin<br />
yazarının düşünce örgüsünü belirlemelerini ister. Bu süreçte öğretmen, öğrencilerin<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 17
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
öğrenmelerine rehberlik edecek sorular sormak, metinde özellikle metnin yapısını<br />
çağrıştıran temel kavram ve sözcüklere dikkatlerini çekmek suretiyle metindeki<br />
ayrıntılara ilişkin ipuçları verebilir. Daha sonraki uygulamalarda öğrenciye stratejiyi<br />
bağımsız olarak yerine getirebileceği sorumluluklar verir. Uygulama anında öğrencinin<br />
atacağı adımları eksiksiz atması konusunda yüreklendirir, destekler. Eksikleri söz<br />
konusu olduğunda onlara eksiklerini giderici ek uygulama fırsatı verir.<br />
Bağımsız Uygulamalara Yer Verme: Öğretmen dersin uygulamalı kısmında<br />
öğrencilere okuma anlama stratejilerini kullanmaları konusunda tam sorumluluk<br />
verecek düzenlemeler yapabilir. Bu aşamada öğrenciler stratejileri kendileri seçer ve<br />
kendileri uygular. Burada önemli olan öğrencinin öğretim sürecinin önemli bir parçası<br />
olan stratejiyi doğru uygulaması ve uygulamada kendisine güven oluşturmasıdır.<br />
Stratejinin uygulanışı sırasında öğrencilerin hem doğru uygulamayı hem de<br />
uygulamada yapmış oldukları yanlışları görme, tartışma ve düzeltme fırsatı ile yüz<br />
yüze gelmeleri sağlanır. Amaç öğrencinin uygulamada başarısızlığına neden olan<br />
durumları kendisinin görüp ortadan kaldırması için ona bu dönütün verilmesidir.<br />
Öğrencinin Kendi Başına Düzenlemeler Yapmasına Fırsat Verme: Öğrenmeöğretme<br />
stratejilerinde algılama, ayırt etme, anlama, zihinde yapılandırma gibi bilgi<br />
işleme süreçlerini işe koşup değerlendirilebilen bir öğrenci, öğrenme stratejilerinin<br />
alandan alana, temadan temaya değişiklik göstereceğini fark eder. Bu farklılığı bilen<br />
öğrenci kendi düzenlemelerinde en etkili olan stratejileri seç<strong>med</strong>e bilinçlice hareket<br />
eder. Okuma-anlama sürecinde pek çok stratejinin kullanıldığını bilmesinden öte,<br />
stratejilerin her birinin ne zaman ve nasıl kullanılması gerektiğinin farkına varır<br />
(Malone, vd., 1992, 270-279).<br />
Sonuç olarak, okuma-anlama stratejilerinin öğretiminden birinci derecede<br />
sorumlu olan eğitim fakültelerinin ilgili bölüm ve anabilim dallarıdır. Bu bağlamda<br />
İlköğretim Bölümlerinin Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı ve Türkçe Eğitimi Bölümü<br />
Programlarında yer alan Türkçe öğretimi ve Türkçe özel öğretim derslerini yürüten<br />
öğretim elemanları, derslerinde, okuma-anlama stratejilerinin öğretimini ne zaman<br />
ve ne düzeyde uygulamaya koyacaklarını gerekçeleriyle ortaya koymak durumundadır.<br />
Öğretmen adayı öğrenciler okuma-anlama çalışmalarında niçin böyle bir stratejiyi<br />
kullanmaları gerektiği noktasında bilgilendirilmelidir. Öğretmen adayları bilgilenmenin<br />
yanında birebir uygulamalıdır. Bütün bunları öğrendikten sonra öğrencilerine<br />
öğretebilirler. Öğrenciler de ancak o zaman okuma-anlama stratejilerini amacına<br />
uygun kullanma yeterliğine ulaşabilir.<br />
Türkçe öğretimi derslerinde metinlerde ana ve yardımcı düşünceyi bulma,<br />
metinle ilgili soruları yanıtlama, metni zihinde canlandırma, metnin düşünce örgüsünü<br />
şematik hale getirme, olayların sırasını anlama, yazarın niyetini anlama, yazarın<br />
düşünceleri üzerinde empati yapma, verilen mesajların geri planındaki anlamı<br />
yakalama, yönergeleri izleme, eleştirel okuma, okuduğu mesajları sosyal yaşama<br />
aktarma gibi anlamlandırma becerilerini geliştirecek uygulamalara yer verilmelidir<br />
İlköğretimden yükseköğretime kadar öğrencilerin okuma-anlama sürecinde<br />
başarılı olmaları, okuma-anlama sürecinde edindikleri okuma-anlama stratejilerini<br />
uygulayabilme güçlerine bağlıdır. Bu becerilerin öğretimi ise öğretmen adaylarının<br />
iyi yetiştirilmesiyle mümkündür.<br />
18<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
Kaynakça<br />
Alexander, P. A. and Jetta T. L. (2<strong>00</strong>0) Learning From Text: A Multimensional And<br />
Developmental Perspective, in M. L. Kamıl, P. Mosenthal, P.D. Pearson & R.Barr (eds)<br />
Handbook Reading Sesearch Vol.III pp.285-310 Newyork Lonman.<br />
Ames, C. (1992). Achivement Goals And The Classroom Motivational Climate. in D. Shunk & J.<br />
Meece (Eds) Student perceptions in the clssroom (pp.324-349) Hillsade N,J, Rlbaum.<br />
Anderson R.C. and Pearson P.D. (1984). A Schema Theroetıc View Of Basic Processse in Reading.<br />
İn P.D.Pearson,R, Barr M.C. Kamil & P.Mosenthad (Eds) Homebook of Reading Research<br />
(pp 255-291) New York Longman.<br />
Armbruster, B. B, Anderson, T. H. and Ostergag, J. (1987). Does text structer/summarization instruction<br />
facilitate learning from expository text. Reading Research Quarterly 22, 331-<br />
346.<br />
Bauman, J. F & Ballard, P.Q.(1987) A Two Step Model For Promotion İndepence in<br />
Comprehension. Journal of Reading, 30, 608-612.<br />
Brown, R. (2<strong>00</strong>2). Straddling Two Worlds: Self-Directed Comprehension Instruction For Middle<br />
Schoolers, In C.C Block & Pressley (Eds) Comprehension Instruction: Research-based<br />
best practice (pp. 337-350) New-York Guilford.<br />
Carell, P. L. (1992). Awarenes Of Text Structure Effects Of Text Organization Of Memory: Text Of<br />
A Cognitive Hypothesis With Limited Exsposure Time. Discourse Process, 9, 475-487.<br />
Duke, N. and Pearson, P. D. (2<strong>00</strong>2). Effective practices for developing reading comprehension. In<br />
A.E. Farstrup & S.J.Samuels (Eds) What Research Has To Say About Reading Instruction<br />
(3rd ed, pp. 205-242) Newark DE: İnternational Reading Association.<br />
Emeksiz, E. Z. (1999). Yabancı Dil Öğrenimini Sürecinde Yer alan Metin Okuma ve Anlama<br />
Derslerinde Metin Okur Etkileşiminde Öğretmenin Rolü: Soru Sorma Teknikleri ve<br />
Etkililiğinin Ölçülmesi. Eskişehir Anadolu Ü. Proje Fonu.<br />
Engelhart C. S. and Hiebert E. H. (1984) Childrens developing awareness of text structure in<br />
expository materials. Journal of Educational Psychology 76, (1) 65-74.<br />
Gambrell, L. B, Kapius, B. A. and Wilson, R. M. (1987). Using Mental Imagery and<br />
Summarization to Achive İndepence in Comprehension. Journal of Reading, 30, 638-642.<br />
Heller. M. F. (1986). How do you know what you know Metacognitive modelling in the content<br />
areas. Journal of Reading, 29, 415-422.<br />
Hoska D. M. (1993). Motivating learners through CBI feedback:Develping a positive learner<br />
perspective İn J.V.Dempsey & G.C. Sales (eds) Interactive Instruction an Feedback<br />
(pp.105-132) Englewood Cliffs, NJ: Educatonal Technology Publications.<br />
Kintsch, W. and Van Dijk, T. A. (1978) Toward A Model Of Text Comprehension and Production,<br />
Psychological Review, 85, 363-394.<br />
Isaac J. D., Sansone, C. and Smith J. L. (1999). Other people as asource of interest in an activity.<br />
Journal of Experimental Social Psyhchology, 35, 265-293.<br />
Levin, J.R., and Pressley, M. (1981). İmproving Chilrens Prose Comprehension: Selected<br />
Strategise That Seem to Succeed. In C.M.Santa & B. L Hayes (Eds) Childrens Prose<br />
Comrehension: Research and Practice (pp. 44-71) Newark DE: internationale Reading<br />
Association.<br />
Malone, L. D. and Mastropieri, M. A. (1992). Reading Comprehension İn Truction:<br />
Summarization and Self-Monitoring Training For Students With Disabilities.<br />
Exceptional Children, 58, 270-279.<br />
Mc Gee. (1992). Awarenes Pof The Text Structure: Effects On Children’s Recall Of Expository<br />
Text. Reading Research Queterly, 17, 581-590.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 19
Okuma ve Anlamayı Etkileyen Stratejiler u<br />
Meyer B. J. F. and Brandt D. M. and Bluth G.J. (1980). Use Of Top Level Structure in Text Key For<br />
Reading Comprehension Of Ninth-Grade Students. Reading Reseach Quarterly 16 (1),<br />
72-1<strong>00</strong>3.<br />
Morgan, Clıfford T. (1991). Psikolojiye Giriş (Çev: Sirel Karakaş, Hüsnü Arıcı, Orhan Aydın ve<br />
diğerleri) Hacettepe Üniversitesi Yayın No:1) Ankara.<br />
Osman M.E and Haneffin, M. J. (1992) Metacognition Resaerch and Theory: Analysis and<br />
Implications For Instructional Design Educational Technolgy Research and<br />
Development, 40 (2) 83-99.<br />
Pressley, M. (2<strong>00</strong>0). What schould comprehension instruction be the instruction of. in M. L.<br />
Kamıl, P.Mosenthal, P.D. Pearson & R. Barr (Eds)handbook of reading Research Vol, III<br />
pp. 545-565 Newyork, Longman.<br />
Pressley M. and Wharton-Mc Donald, R. (1997). Skilled Comprehension İnstruction and İts<br />
Development Through İnstruction. School Psychology Review, 26, 448-466.<br />
Özçelik, D. A., (1987) Eğitim Programları ve Öğretimi, <strong>Genel</strong> öğretim Yöntemi. Ankara, OSYM<br />
Eğitim Yayını.<br />
Paris, S.B and M. Myers. (1981). Comprehension Monitoring, Memory And Study Strategies Og<br />
Good And Poor Readers. Journal of Reading Behavior. 14 (1). 5-22.<br />
Reynolds, P. L. and Symons, S. (2<strong>00</strong>1) Motivational Variables and Childrens Text Research.<br />
Journal of Educatonal Psychology 93 (1). 14-23.<br />
Riding, R. (2<strong>00</strong>2). School Learning and Cognitive Style. David Fulton Publishers, London<br />
Britanin.<br />
Rumelhart, D. J. (1977). Toward and Interactive Model of Raeding. In Effects of Rhetorical<br />
Organizatıon on ESL Readers TESOL Quaterly (18), 393 -:446.<br />
Schraw, G., Brunning R. and Svaboda C. (1995). Source Of Stimotional Interst, Journal of<br />
Reading Behaviour, 27, p.1-7.<br />
Schraw G. and Dennison R. S. (1994) The Effect Of Reader Purpose On Interest and Recall.<br />
Journal Reading Behaviour, 26, (1),p1-18.<br />
Schıfelele U. (1999). İnterest and Learning From Text, Scientific Studies of Reading. 3, p.57-279.<br />
Schuder, T. (1993). The genesis of transactional strategies instruction in reading program for atrisk<br />
students. The elemantary School Journal, 94, p.183-2<strong>00</strong>.<br />
Senemoğlu N. (1997). Gelişim Öğrenme ve Öğretim, (Kuramdan Uygulamaya). Spot<br />
Matbaacılık Ankara.<br />
Skinner A. Wellborn J.G and Connell J. P (1990). What It Takes To Do Well in School and Whether<br />
I Have Got It: A Process Model Of Perceived Control and Children’s Engagement and<br />
Achivement in School. Journal of Educational Psychology 82 (1) 22-32.<br />
Şimşek, A. ve Deryakulu D. (1994). Kubaşık Kümelerde Akran Etkileşimini Artırmanın Bir Yolu<br />
Olarak Türetimci Öğrenme, 28-30 Nisan Çukurova Üniversitesi I.Eğitim Bilimleri<br />
Kongresi, Cilt 2, s.461-169.<br />
Taylor B. M. and S. J. Samuel. (1983). Children’s Of Text Structure İn The Recall Of Expository<br />
Material. Amrican Educational Research Journal, 20, (4) 517-528.<br />
Taylor, B .M and R. W. Beach. (1984). The Effects of Text Structure Instruction on Middle-Grade<br />
Students Comprehension and Production of Expository Text . Reading Research<br />
Quaterly 19 134- 146.<br />
Vacca R.T., Vacca, J.L (1989). Content Area Reading (3rd ed) New York:Harper Collins.<br />
Wentzel K. R. (1993). Motivation and Achievement in Early Adolescence The Rol Of Multıple<br />
Classroom Goals. Journal of Early Adoloscence 13, 4-20.<br />
Yalçın, A. (2<strong>00</strong>2). Türkçe Öğretim Yöntemlerinde Yeni Yaklaşımlar, Akçağ Yayınları Ankara.<br />
20<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u H. Ömer Beydoğan<br />
STRATEGIES EFFECTING READING AND<br />
COMPREHENSION<br />
H. Ömer BEYDOĞAN*<br />
Abst ract<br />
Human learn throughout their life. Great deal of learning is acquired<br />
from the reading text. The ways that people acquire knowledge through reading<br />
and comprehension are different each other. When the people have good reading-comprehension<br />
skills, they learn easily and acquire at high achievements<br />
standard. A natural result of this process, reading-comprehension skills determine<br />
next achievements of students from primary school to university. The process<br />
of reading and comprehension skills development shouldn’t be up to individuals.<br />
Motivational strategies, meaning strategies and recall strategies must<br />
be used effectively develop their reading and comprehension skills<br />
In learning process when cognitive style matches with the task, individual<br />
will find learning relatively easy. However, if the task different from their<br />
style then the individual finds learning more difficult. In this study, it has been<br />
researched reading and comprehension strategies which improve reading and<br />
comprehension skills and order strategies in teaching were given.<br />
Key Words: Learning strategies, reading-comprehension, learning<br />
styles, reading and comprehension strategies<br />
* Asst. Prof. Dr.; Ahi Evran University, Faculty of Education, Department of Educational<br />
Sciences Kırşehir/Türkiye<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 21
OKUDUĞUNU ANLAMA BECERİLERİ ÖLÇEĞİ<br />
GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI<br />
Cevdet EPÇAÇAN*<br />
Melih ERZEN**<br />
Özet<br />
Bu araştırmanın amacı ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin<br />
Türkçe derslerinde öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini<br />
kazandırmak için işe koştukları strateji ve teknikleri ne düzeyde uyguladıklarını<br />
ortaya koyacak bir ölçeği geliştirmektir. Ölçek maddeleri araştırmacı tarafından<br />
ilgili literatür taranarak ve öğretmen görüşlerine başvurularak hazırlanmıştır.<br />
Toplam 45 madde belirlenmiştir. Ölçek Ankara İl Millî Eğitim<br />
Müdürlüğü bünyesinde çalışan 172 öğretmene uygulanmıştır. Uygulamanın<br />
sonunda ölçek 32 maddeye indirilmiştir. Bu maddelerden 24’ü olumlu, 8’i olumsuz<br />
özellik göstermektedir. Ölçeğin Kaiser-Mayer-Olkin (KMO) katsayısı 0.81,<br />
Barlett Testi anlamlılık değeri 0.<strong>00</strong>0 bulunmuştur. Ölçeğin cronbach- alpha<br />
güvenirlik katsayısı 0.86 olarak bulunmuştur. Bu değerin oldukça iyi olduğu<br />
söylenebilir.<br />
Anahtar Sözcükler: Okuduğunu anlama, okuduğunu anlama stratejileri,<br />
ölçek<br />
Gi riş<br />
Okuma etkinliği, insanoğlunun bilgi kapasitesini artıran, düşünce ve inançlarına<br />
şekil veren, ona kişilik kazandıran etkin bir süreçtir. Bu süreç bireyin biyolojik,<br />
psikolojik, fizyolojik özelliklerinin etkin bir bütünlük içinde çalıştığı düşünsel bir<br />
etkinliktir. Bu etkinliğin özünde “anlama” hedefi vardır. Okuma sürecine ilişkin birçok<br />
farklı ama temelde anlamaya dayanan tanımlar yapılmıştır. Okuma, yazıya geçirilmiş<br />
bir metne bakarak bunu sessizce çözümleyip anlamak ve aynı zamanda seslere<br />
çevirmek, yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmektir (TDK, 2<strong>00</strong>5).<br />
Okuma, bilişsel davranışlarla psikomotor becerilerin ortak çalışmasıyla yazılı sembollerden<br />
anlam çıkarma etkinliğidir, yazının anlamlı sesler haline dönüşmesidir<br />
(Demirel ve Şahinel, 2<strong>00</strong>6, 81). Okuma ön bilgilerin kullanıldığı, yazar ve okuyucu<br />
arasındaki etkili iletişime dayalı, uygun bir yöntem ve amaç doğrultusunda, düzenli<br />
bir ortamda gerçekleştirilen bir anlam kurma sürecidir (Akyol, 2<strong>00</strong>5, 1). Okuma<br />
beyinde gerçekleşen anlam kurmaya dayalı karmaşık bir düşünme sürecidir. Okuma,<br />
bir yazıyı, kelimeleri, noktalama işaretleri ve diğer bütün öğeleriyle görme, algılama<br />
ve kavrama eylemidir (Ünalan, 2<strong>00</strong>1, 86). Okuma, dilsel kodla işaretlenmiş, yazara ait<br />
duygu, düşünce, kanı ve yorumların okur tarafından önce grafik işaretlerinin algı-<br />
* Dr.; Siirt Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Araş. Görevlisi, Siirt.<br />
** Dr.; Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Türk Dili ve Edebiyatı Okutmanı, Ankara.<br />
22<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />
lanması, sonra da anlıksal bazı işlemleri içeren bilişsel bir süreç sonunda içeriğin algılanması<br />
eylemidir ( Kuzu, 2<strong>00</strong>3, 36). Okuma, yazıdaki duygu ve düşüncelerin kavranması,<br />
çözümlenmesi ve değerlendirilmesi gibi fizyolojik, zihinsel ve ruhsal yönleri<br />
bulunan karmaşık bir süreçtir (Sever, 1995, 12). Okuma etkinliği aktif bir süreçtir.<br />
Okuyucu okuduğu zaman yazara sorular sorar, yazarla tartışır. Bazı zamanlar okuyucu<br />
okuduğu metin aracılığıyla zihinsel olarak bir sorun içine itilir, okuyucu bu<br />
sorunu çözmek için çaba sarf eder. Bu çabanın sonucunda, okuyucunun önceki bilgileri<br />
ve deneyimleriyle de şekillenen bireysel yorum ve anlamlar ortaya çıkar (Pressley,<br />
2<strong>00</strong>1, 13).<br />
Okumada temel amaç okuduğunu kavrama ve bu yolla anlama yeteneğini<br />
geliştir<strong>med</strong>ir. Okuduğunu anlama, yazılı bir materyalden anlam çıkarmayı, ayrıntıları<br />
kavramayı gerektiren daha ilköğretim düzeyinde öğrencilere kazandırılması gereken<br />
temel dil becerilerinden biridir (Rose ve diğ. 2<strong>00</strong>0, 55). Okuduğunu anlama becerisi<br />
okuyucunun yazılı dildeki sembolleri tanıma ve algılamasına, dilsel bilgisine,<br />
zihinsel becerilerine ve dünya ile ilgili becerilerine dayanır. Bunların ötesinde, okuyucunun<br />
istekliliği, okumaya ilgisi, yargıları, okuma amacı ve okumanın gerçekleştiği<br />
ortam da okuduğunu anlama düzeyini etkilemektedir (Akyol, 2<strong>00</strong>5, 3).<br />
Demirel ve Şahinel (2<strong>00</strong>6, 89), iki ayrı çaba gibi görünen “okuma” ve “anlama”nın<br />
aslında birbirine neden – sonuç ilişkisi ile bağlı olduğunu belirterek, anlayarak<br />
okumanın birinci aşamasını iyi okumak, ikinci aşamasını da yazıyı kavramak olarak<br />
gösterirler.<br />
Öğrencinin okuduğunu sağlıklı bir biçimde anlayabilmesi için okuma öncesi,<br />
okuma sırası ve okuma sonrasında etkin olması, birçok strateji ve tekniği kullanabilmesi<br />
önemlidir. İyi bir okuyucu okuma öncesinde bir amaca sahiptir, metni gözden<br />
geçirir, ana hatlarıyla tarar, metinde nelerden söz edildiği hakkında hipotezler ileri<br />
sürer. Okuma esnasında metni baştan sona kadar okur. Bazen okumalarını tekrarlayabilir,<br />
okuduğu metinle ilgili notlar alabilir, okuduklarıyla ileri sürdüğü tahminlerini<br />
kontrol eder. Metinle ilgili özetlemeler yapar, metinde ileri sürülen düşünceleri<br />
araştırır, kendi ön bilgileriyle karşılaştırır, yazarla kendi düşünceleri arasında kritikler,<br />
çözümlemeler, yorumlamalar yapar. Okuma boyunca metnin temel özelliklerini<br />
gözlemler. Okuma esnasında metinde karşılaştığı problemleri tanımlar. Anlaşılmayan<br />
sözcükler, cümleler, paragraflar için tekrarlı okumalar yapar, farklı etkinliklerle<br />
karanlık noktaları aydınlatmaya çalışır. Okuma boyunca okuduğu metni değerlendirir,<br />
metin hakkında kararlar verir, metnin iyi ya da kötü yazıldığı konusunda düşünce<br />
ileri sürer, okuyucuların ilgisini çekecek nitelikte bir eser olup olmadığını belirlemeye<br />
çalışır. Okuma sonrasında iyi bir okuyucu seçici tekrarlı okumalarla metnin<br />
genel anlamını, düşüncelerini özetlemeye çalışır. Metinle ilgili yansımalar yapar.<br />
Metinden gelecekte nasıl yararlanılabileceğini, metnin kendisine neler kazandırdığını<br />
düşünür.<br />
Demirel’e göre bir metni anlayarak okuyabilmek için aşağıdaki yöntemlerden<br />
yararlanılmaktadır (Demirel ve Şahinel, 2<strong>00</strong>6, 89):<br />
• Yazıda ele alınan konuyu belirlemek<br />
• Anlamı bilinmeyen sözcüklerle, anlaşılmayan cümle ve paragrafları saptamak<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 23
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />
• Anafikri bulmak<br />
• Yardımcı fikirleri bulmak<br />
• Metnin genel düşünce ve anlatım yapısını belirleme<br />
• Metin anlaşılmadığında okuma hızını azaltma.<br />
Okuduğunu anlama etkin bir süreçtir. Düşünme süreçleri, metinsel içerik,<br />
okuyucunun bilgisi, beklentileri ve okuma amaçları arasında bağlantılar sağlayan<br />
bilinçli, zihinsel etkinlikler aracılığıyla sürdürülür. Okuduğunu anlama etkinliklerinde<br />
temel amaç, okuyucunun düşünce gelişimini inşa etmektir. Böylece okuyucu<br />
anlayarak okuyabilir, bilişsel betimlemelerini yapabilir, başkalarıyla iletişim kurduğunda<br />
yeni öğrenmeler, anlamalar ortaya koyabilir (Block, 2<strong>00</strong>4, 2).<br />
Okuduğunu anlama stratejileri, anlamanın güçleştiği durumlarda, öğrencinin<br />
akademik konulardaki performansını geliştirebilen bilişsel araçlar olarak tanımlanır<br />
(Piloneita, 2<strong>00</strong>6, 27). Okuduğunu anlama stratejileri okuduğunu anlamayı geliştiren<br />
yapılandırmacı süreçlerin etkin bir parçası olarak kullanılır. Etkili okuyucular, anlamı<br />
yapılandırmak için okuma öncesi, okuma esnası ve sonrasında okuduğunu anlama<br />
stratejilerini kullanırlar. Aynı şekilde etkin öğretmenler de metin sürecini geliştirici<br />
stratejileri kullanmada ve okuma amacına dayalı stratejilerin kullanımını anlamada<br />
öğrencilerine yardım ederler. Anlamı yapılandırma, öğrencinin okuyabileceği, ön bilgilerini,<br />
problem çözme ve tahmin yapma becerilerini kullanarak yanıtlayabileceği<br />
metinlerle etkileşim içinde olmayı gerektirir. Etkin okuyucular okuduğunu anlamada<br />
etkindirler, okudukları metinden yeni anlamlar yapılandırabilmek için ön bilgilerini,<br />
değişik strateji ve teknikleri işe koşarlar. Okuma süreci, rüzgarın toprak üzerindeki<br />
etkili esmesine benzer. Rüzgar toprağın üzerindeki kiri ve tozu yalnızca toprak izin<br />
verdiği kadar kaldırır. Okunan bir metnin anlaşılması ve yorumlanması da ancak<br />
okuyucunun ön öğrenmeleri ve deneyimleri el verdiği ölçüde gerçekleşir (Pressley,<br />
2<strong>00</strong>1, 158).<br />
Okuduğunu anlama stratejileri; etkin, yetenekli olmaya, kendi kendini geliştirmeye,<br />
bilinçli okumaya katkı sağlayan, öğrenilebilen yöntemlerdir.<br />
Sınıf öğretmenleri okuduğunu kavrama stratejilerini gösteri, model olma veya<br />
rehberlik etme yoluyla metin okuma sırasında kullanabilirler. Öğretmen veya öğrenci<br />
olsun bir metin okuyan bir kimse, bu yöntemleri öğrendiği ve uyguladığı zaman<br />
ikinci kişilerin yardımı olmaksızın etkili bir biçimde metinle (yazarla) etkileşim kurabilir<br />
(Pressley, 2<strong>00</strong>1, 177). Tom Trabasso ve Edward Bouchard (Pressley, 2<strong>00</strong>1, 176) da<br />
okuduğunu anlama düzeyini yükselten kavrama stratejilerini 12 başlık altında toplamışlardır:<br />
• Kavramayı izleme<br />
• Grafikler, örgütlemeler, şemalar oluşturma<br />
• Etkin dinleyici olma<br />
• Zihinsel benzetmeler, semboller kullanma<br />
• Belleksel öğretim yapma<br />
• Ön bilgileri kullanma<br />
• Soru yanıtlama<br />
24<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />
• Soru üretme<br />
• Öykü yapısı oluşturma<br />
• Özetleme<br />
• Sözcük bilgisi öğretimi<br />
• Çoklu strateji öğretimi<br />
Yöntem<br />
Bu araştırmanın amacı ilköğretim okullarında 1. kademe sınıf öğretmenlerinin<br />
Türkçe derslerinde öğrencilere okuduğunu kavrama becerilerini kazandırmak için işe<br />
koştukları strateji ve teknikleri ne düzeyde uyguladıklarını ortaya koyacak bir ölçeği<br />
geliştirmektir.<br />
Ölçek formunun geliştirilmesi için, araştırmanın ilk aşamasında sosyo-ekonomik<br />
düzey açısından farklı okullarda görev yapan 15 sınıf öğretmeniyle, okuduğunu<br />
kavrama stratejilerinin işe koşulmasına ilişkin açık uçlu sorulara dayanan bir görüşme<br />
yapılmıştır. Gerek görüşme formunun betimsel analizinden elde edilen bilgilerle,<br />
gerekse okuduğunu kavrama stratejilerine ilişkin kuramsal kaynaklardan yararlanılarak,<br />
sınıf öğretmenlerinin görev yaptıkları okulun sosyo-ekonomik düzeyine, hizmet<br />
yıllarına, mezun oldukları bölüme ve cinsiyetlerine göre, okuma öncesinde,<br />
okuma esnasında ve okuma sonrasında okuduğunu anlama stratejilerini ne düzeyde<br />
işe koştuklarını betimlemeyi hedefleyen likert tipi 5’li bir ölçek formu hazırlanmıştır.<br />
Derecelemeler, “Her Zaman Yaparım”, “Çoğu Zaman Yaparım”, “Arasıra Yaparım”,<br />
“Yapmam”, “Hiç Yapmam” biçiminde yapılmıştır.<br />
Hazırlanan anketin kapsam geçerliğini sağlamak uzman görüşüne başvurulmuştur.<br />
Uzmanlardan alınan eleştiriler doğrultusunda anket formu yapılan düzeltmeler<br />
sonrasında ön uygulamaya hazır konuma getirilmiştir. Ön uygulama için<br />
Ankara ilindeki tüm ilköğretim okulları evren olarak kabul edilmiştir. Anket seçkisiz<br />
örnekleme yoluyla farklı sosyo-ekonomik çevrede bulunan ve esas araştırma kapsamı<br />
dışında olan ilköğretim okullarındaki 150 sınıf öğretmenine uygulanmıştır.<br />
Ölçeğin esas uygulaması için araştırma evrenini, 2<strong>00</strong>5 – 2<strong>00</strong>6 öğretim yılında<br />
Ankara merkez ilçelerinde (Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Mamak, Sincan) bulunan<br />
ilköğretim okullarında görevli olan ilköğretim sınıf öğretmenleri oluşturmuştur.<br />
Araştırmanın örneklemi de ismi geçen merkez ilçelerde yer alan ilköğretim okullarından<br />
random seçilen 14 ilköğretim okulu ve bu okullarda görevli ilköğretim sınıf<br />
öğretmenlerinden oluşturulmuştur. Örneklemi oluşturan ilköğretim okullarındaki<br />
görevli sınıf öğretmenlerinin %75’ine ulaşılabilmiştir. Veriler toplandıktan sonra<br />
anketin yapı geçerliği için faktör analizine başvurulmuştur. Faktör analizi binişik<br />
madde kalmayıncaya kadar tekrarlanmıştır. Faktör yükü .40’ın altında olan maddeler<br />
anketten çıkarılmıştır. Sonuç olarak üç boyuttan ve 32 maddeden oluşan bir ölçek<br />
elde edilmiştir. Her üç faktörün toplam varyansı açıklama oranı % 37,818’dir.<br />
Maddelerin faktör yük değerlerinin .448 ile .675 arasında olduğu saptanmıştır.<br />
Ardından anketin güvenirliği için yapılan analizde iç tutarlılık katsayısı (cronbach<br />
alpha) .86 bulunmuştur. Ölçeğin güvenirliliğini kuvvetlendirmek amacıyla ön uygulamada<br />
öğrencilerin almış olduğu toplam puanlarına göre oluşturulan alt %27’lik ve<br />
üst %27’likgrupların madde puanları arasındaki farklar ilişkisiz gruplar t testi kullanılarak<br />
sınanmıştır (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4: 165).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 25
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />
Bulgular ve Yorum<br />
Faktör analizi yapılmadan önce verilerin faktör analizine uygunluğu KMO ve<br />
Bartlett Sphericity testiyle belirlenmiştir. Çünkü veriler üzerinde faktör analizinin<br />
yapılabilmesi için KMO değerinin en az ,60 olması ve Bartlett Sphericity testinin<br />
anlamlı çıkması önerilmektedir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4, 120). KMO Testi değeri .816,<br />
Bartlett Sphericity testi değeri 1708,487 (p
u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />
den oluşan ölçekten, faktör yükü 0,40’ın altında olan maddeler atılmış, 32 maddeden<br />
oluşan ve üç faktörde toplanan bir ölçek yapısına ulaşılmıştır. Tüm maddelerin faktör<br />
yük değerlerinin .448 ile .675 arasında olduğu saptanmıştır.<br />
Tablo -2 Öz Değer Faktör Grafiği<br />
Öz değer-Faktör grafiğinde, grafik eğrisinin ilk faktörden başlayarak hızlı bir<br />
düşüş gösterdiği ve bu düşüşün 3. faktörde de devam ettiği ve 3. faktörden sonra<br />
eğrinin aynı doğrultuda ilerlediği görülmektedir. Bundan hareketle, ölçekteki faktör<br />
sayısının 3 ile sınırlandırılabileceğini söylemek mümkündür.<br />
Tablo –3 Faktörlerin Öz Değeri ve Açıkladıkları Varyans Yüzdesi<br />
Faktör Öz Değer Açıklanan Varyans (%)<br />
1 4,87 15,22<br />
2 3,97 12,43<br />
3 3,25 10,16<br />
Tablo – 3’te görüldüğü üzere, 1. faktörün öz değeri 4,87 ve açıklanan varyans<br />
yüzdesi 15,22; 2. faktörün öz değeri 3,97 ve açıklanan varyans yüzdesi 12,43; 3. faktörün<br />
öz değeri 3,25 ve açıklanan varyans yüzdesi 10,16’dır. Bu sonuçlar, ölçeğin yapısal<br />
olarak üç faktörden oluşabileceğini göstermektedir. Birinci faktörde toplanan<br />
maddeler, “ okuduğunu anlamayı yapılandırma” kavramı ile; ikinci faktördeki maddeler<br />
“okuduğunu anlamayı destekleme” kavramı ile; üçüncü faktördeki maddeler<br />
ise, “okuduğunu anlamaya ilişkin sakıncalar” kavramı ile betimlenebilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 27
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />
Tablo - 4 Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği İç Tutarlığına Yönelik<br />
Bağımsız Gruplar T Testi<br />
p < 0.05<br />
Gruplar N X Ss F t Sd p *<br />
Alt 46 3,41 ,15 ,34 -24,121 90 ,<strong>00</strong><br />
Üst 46 4,21 ,16<br />
Ölçeğin iç tutarlılığını belirleme kapsamında başvurulan yollardan bir tanesi<br />
de testin toplam puanlarına göre oluşturulan alt %27’lik ve üst % 27’lik grupların<br />
madde ortalama puanları arasındaki farkların ilişkisiz t testi kullanılarak sınanmasıdır.<br />
Analiz sonucunda gruplar arasında istendik yönde anlamlı bir farklılığın çıkması,<br />
testin iç tutarlılığının bir göstergesi olarak değerlendirilir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>4: 165).<br />
Ölçekte yer alan her bir maddenin okuduğunu anlama stratejilerini işe koşma<br />
düzeyi bakımından bireyleri ayırt et<strong>med</strong>e ne derece yeterli olduğunu belirlemek<br />
amacıyla ölçek, puanlarına göre üst %27’lik ve alt %27’lik grubun madde puanları<br />
arasındaki farkın anlamlılığına bakılmıştır. Ölçek puanlarına göre; en düşük puandan<br />
başlayarak 46 öğretmen, en yüksek puandan başlayarak 46 öğretmenin puanları alınmış,<br />
arada kalanlar işleme dahil edilmemiştir. Elde edilen bulgular Tablo 5’te sunulmuştur.<br />
Tablo -4 incelendiğinde alt grupla üst grubun okuduğunu anlama stratejilerini<br />
işe koşma düzeyi puanları aritmetik ortalamaları (X) arasında anlamlı farklılık çıktığı<br />
gözlenmektedir (p=0.<strong>00</strong>0
u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />
S24<br />
S25<br />
S26<br />
S30<br />
S31<br />
S32<br />
S35<br />
S37<br />
S41<br />
S42<br />
S43<br />
S44<br />
S19<br />
S20<br />
S22<br />
S27<br />
S29<br />
S36<br />
S38<br />
S39<br />
,566<br />
,474<br />
,501<br />
,530<br />
,658<br />
,549<br />
,557<br />
,653<br />
,461<br />
,460<br />
,566<br />
,526<br />
,534<br />
,617<br />
,592<br />
,486<br />
,565<br />
,531<br />
,6<strong>00</strong><br />
,635<br />
,3309<br />
,5041<br />
,4<strong>00</strong>5<br />
,4748<br />
,4763<br />
,3936<br />
,4530<br />
,4101<br />
,4741<br />
,5292<br />
,46<strong>00</strong><br />
,3342<br />
,3371<br />
,3219<br />
,1597<br />
,2896<br />
,2650<br />
,2350<br />
,1429<br />
,3633<br />
,8629<br />
,8586<br />
,8613<br />
,8599<br />
,8596<br />
,8615<br />
,8599<br />
,8613<br />
,8592<br />
,8576<br />
,8599<br />
,8629<br />
,8633<br />
,8641<br />
,8669<br />
,8642<br />
,8656<br />
,8662<br />
,8678<br />
,8625<br />
Ölçeğin güvenirlik çalışması için iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. 172 öğretmenden<br />
alınan veriler sonucunda iç tutarlılık katsayısı (cronbach alpha) .86 bulunmuştur.<br />
Bu değer oldukça iyi olarak değerlendirilebilir. Ayrıca her bir faktörde toplanan<br />
maddeler için iç tutarlık katsayısı hesaplanmıştır. Birinci faktörde toplanan maddelerin<br />
iç tutarlılık katsayısı .84; ikinci faktörde toplanan maddelerin iç tutarlılık katsayısı<br />
.81; üçüncü faktörde toplanan maddelerin iç tutarlılık katsayısı ise .73 bulunmuştur.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Günümüz bilgi toplumunda, çağdaş toplum olmanın bir gereği olarak okuduğunu<br />
anlayan, irdeleyebilen, eleştirel açıdan değerlendirebilen bireylere gereksinim<br />
vardır. Bu bireylerin yetişmesinde öncelikli olarak sorumlu olanların başında<br />
sınıf öğretmenleri gelmektedir. Sınıf öğretmenlerinin, istenen nitelikte bireylerin<br />
yetiştirilmesinde, işe koştukları strateji, yöntem ve tekniklerin derse ve dolaylı olarak<br />
öğrenci niteliğine katkısı yadsınamaz. Çünkü okuduğunu anlayan bir öğrencinin<br />
öncelikle okumaya karşı ilgisi olumlu yönde gelişecek, bu olumlu eğilimin sonucu<br />
olarak da okuyan, okuduğunu anlayan, anladıklarını öğrenme ürününe ve bilgiye<br />
dönüştüren bireyler yetişebilecektir. Bu noktadan hareketle, okuduğunu anlama strateji,<br />
yöntem ve tekniklerinin işe koşulmasının gerekliliği daha iyi anlaşılabilecektir.<br />
Faktör analizi sonucunda bu ölçeğin üç boyutlu bir ölçek olabileceğine karar<br />
verilmiştir. Ölçeğe faktör yük değeri 0.40’ın üzerinde olan 32 madde eklenmiştir.<br />
Yapılan analiz sonucunda ölçeğin cronbach-alpha değeri 0.86 olarak bulunmuştur.<br />
Sınıf öğretmenlerinin ders etkinliklerinde okuduğunu kavrama strateji, yöntem ve<br />
tekniklerini ne düzeyde uyguladıklarını, uygulama düzeylerinin hangi değişkenlere<br />
göre değiştiğini bundan sonra bu ölçek aracılığıyla belirlemek mümkün olabilir. Sınıf<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 29
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />
öğretmenleri bu ölçekten hareketle, okuduğunu anlama strateji, yöntem ve tekniklerinin<br />
hangilerini daha çok uyguladıklarını kendileri de tespit edebilir, kendileri için<br />
uygulamada rehber olarak kullanabilirler. Ayrıca bu ölçek, farklı öğrenim düzeylerinde<br />
işe koşulabilecek strateji, yöntem ve tekniklerin işe koşulma düzeyini sorgulayacak<br />
biçimde yeniden geliştirilebilir.<br />
Kaynakça<br />
Akyol, H. (2<strong>00</strong>5), Türkçe İlk Okuma Yazma Öğretimi, Pegema Yay. Ankara.<br />
Akyol, H. (2<strong>00</strong>6), Yeni Programa Uygun Türkçe Öğretim Yöntemleri, Kök Yay. Ankara.<br />
Demirel, Ö; Şahinel, M. (2<strong>00</strong>6), Türkçe Ve Sınıf Öğretmenleri İçin Türkçe Öğretimi, Pegema Yay.<br />
Ankara.<br />
Block, C.C. (1993), Strategy İnstruction İn A Literature-Based Reading Program, The Elementary<br />
School Journal, 94, 2, 139-151.<br />
Block, C.C. (2<strong>00</strong>4), Teaching Comprehension, Pearson Education İnc. New York.<br />
Büyüköztürk, Şener (2<strong>00</strong>4), Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı, Pegema Yay. Ankara.<br />
Kuzu, T. (2<strong>00</strong>3), Etkileşimsel Modele Uygun Okuma Öğretiminin Türkçe Bilgilendirici Metinleri<br />
Anlama Düzeyine Etkisi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />
Piloneita, P. (2<strong>00</strong>6), Genre and Comprehension Straregies Presented In Elementary Basal<br />
Reading Programs: A Content Analysis, Unpublished Doctoral Dissertation, Coral<br />
Fables Florida, University Of Miami, http://www.proquestcompany.com.<br />
Pressley, Michael, (2<strong>00</strong>2), Comprehension Strategies Instruction: Aturn Of The Century Status<br />
Report, Comprehension Instruction Research Based Best Practices, Guilford Pres, London.<br />
Rose, D.S. Ve Diğ. (2<strong>00</strong>0), İmagery Based Learning: İmproved Elementary Students Reading<br />
Comprehension With Drama Techniques, The Journal Of Educational Research,<br />
September /October Volume 94, No:1, Berkeley.<br />
Sever, S. (2<strong>00</strong>0), Türkçe Öğretimi Ve Tam Öğrenme, Anı Yayıncılık, Ankara.<br />
Trabossa, Tom, Bouchard, Edward, (2<strong>00</strong>2), Teaching Readers How To Comprehend Text<br />
Strategically, Comprehension Instruction Research Based Best Practices, Guilford Pres,<br />
London.<br />
Türk Dil Kurumu (2<strong>00</strong>5), Türkçe Sözlük, Tdk Yayınları, Ankara.<br />
Ünalan, Ş. (2<strong>00</strong>1), Türkçe Öğretimi, Nobel Yay. Ankara.<br />
Yıldız, C. (Editör ), (2<strong>00</strong>6), Yeni Öğretim Programına Göre Kuramdan Uygulamaya Türkçe Öğretimi,<br />
Pegema Yay. Ankara.<br />
30<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cevdet Epçaçan / Melih Erzen<br />
OKUDUĞUNU ANLAMA BECERİLERİ ÖLÇEĞİ<br />
SIRA<br />
MADDELER<br />
1 Okunacak metne öğrencilerin ilgilerini çekmek için bir olay, konu veya durumu<br />
kullanarak derse başlarım.<br />
2 Okuma öncesinde öğrencileri, metnin başlığından hareketle parçanın içeriğini<br />
tahmin etmeye teşvik ederim.<br />
3 Öğrencilerin ilgisini çekmek için, günlük yaşamdan seçilmiş parçalarla okuma<br />
etkinliğine başlarım.<br />
4 Öğrencilerden, parçayı okumaya başlamadan önce, okuma parçasının başlığıyla<br />
resim arasında ilişki kurmalarını isterim.<br />
5 Öğrencilerin metne ilgilerini çekmek amacıyla yeterli düzeyde işitsel ve görsel<br />
uyarıcıları kullanırım.<br />
6 Öğrencilerden okudukları metinlerle ilgili sorular yazmalarını isterim.<br />
7 Olay örgüsü karışık metinleri, öğrencilerin ana bölümler halinde çözümlemelerini<br />
sağlarım.<br />
8 Okunan parçayla ilgili hareketli / hareketsiz görsel materyallerle okuduğunu<br />
kavrama çalışmalarını desteklemeye çalışırım.<br />
9 Öğrencilerden okudukları metinle ilgili notlar tutmalarını isterim.<br />
10 Öğrencilerden, okunan metinde önemli görülen yerlerin altını çizmelerini isterim.<br />
11 Öğrencilerden, anlamını yeni öğrendikleri sözcükleri ezberlemelerini isterim.<br />
12 Okuduğunu anlama etkinliklerini, okuması iyi ve güzel olan öğrencilerle yaparım.<br />
13 Öğrencilere eksik bırakılmış metinler / öyküler vererek tamamlamalarını isterim.<br />
14 Öğrencilerden sorulara yanıt alırken, öğrenciye düşünme payı vermeyi bekle<strong>med</strong>en<br />
sorunun yanıtını kendim sınıfa söylerim.<br />
15 Öğrencilerle, okuduğunu kavrama etkinliklerini diğer derslerde de uygularım.<br />
16 Öğrencilerin okudukları parçanın ana fikrini bulmalarını sağlarım..<br />
17 Öğrencilerin her paragrafta dile getirilmek istenen düşünceyi bulmalarını sağlarım.<br />
18 Öğrencilere, okuma esnasında “ sonra ne olacak / ne olabilir” soruları yönelterek<br />
tahminlerde bulunmaya teşvik ederim.<br />
19 Metinde geçen ve anlamı bilinmeyen sözcüklerin anlamını, okuma esnasında<br />
söylerim.<br />
20 Okuduğunu anlama etkinliklerini daha çok, duygu ve düşüncelerini rahatlıkla<br />
ifade edebilen başarılı ve orta düzeyde öğrencilerle yürütürüm.<br />
21 Betimlemeye dayalı okuma parçalarında betimlenen bölümleri öğrencilerin bulmalarını<br />
sağlarım.<br />
22 Öyküye dayalı parçalarda “bu öyküyü siz yazsaydınız, nasıl bitirirdiniz” gibi<br />
sorularla öğrencilerin metin üzerinde farklı bir kurgulama yapmalarını sağlarım.<br />
23 Metni anlamaya yönelik olarak “Ne Nerede Nasıl Ne zaman Niçin Kim”<br />
gibi soruları sorarım.<br />
24 Öyküye ve olaya dayalı parçalarda, öğrencilerin olay zincirini basamak basamak<br />
bulmalarını sağlarım.<br />
25 Okuduğunu anlama düzeylerini geliştirmek için öğrencilere düzeylerinin üstünde<br />
kitaplar okuturum.<br />
26 Öğrencilerin kavrama becerilerini geliştirmek için eksik bırakılmış metin<br />
tamamlama çalışmaları yaparım.<br />
27 Okunan metnin öğrenciler tarafından tam olarak anlaşıldığını ölçmek için sadece<br />
kitaptaki soruları sorarım.<br />
28 Öğrencilerden, okuduğunu anlamaya yönelik soruları kitapta geçen benzer ifadelerle<br />
yanıtlamalarını isterim.<br />
29 Öğrencilerden, metindeki kahramanları, metinde geçen ifadelerle anlatmalarını<br />
isterim.<br />
30 Öğrencilerden, okunan parçayla ilgili bir atasözü veya özdeyiş bulmalarını isterim.<br />
31 Sınıfta, okunan metinle ilgili küçük drama etkinlikleri düzenlerim.<br />
32 Öğrencilerin okudukları metni kendi sözcükleriyle özetlemelerini sağlarım.<br />
Hiç<br />
Yapmam<br />
Yapmam<br />
Ara Sıra<br />
Yaparım<br />
Çoğu Zaman<br />
Yaparım<br />
Her Zaman<br />
Yaparım<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 31
Okuduğunu Anlama Becerileri Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması u<br />
THE STUDY OF VALIDITY AND RELIABILITY<br />
OF SCALE OF LEVEL OF USE OF READING<br />
COMPREHENSION STRATEGIES OF PRIMARY<br />
SCHOOL TEACHERS<br />
Cevdet EPÇAÇAN*<br />
Melih ERZEN**<br />
Abst ract<br />
The aim of this study is to develop a scale that will disclose at what level<br />
teachers’, working at first grade of primary schools, apply strategies and techniques<br />
on thier students aquiring reading ability. Scale articles have been done<br />
by investigating related literature and by applying to teachers’ point of view. 45<br />
articles have been determined. 172 teachers, working with Management of<br />
Ankara’s Natioanl Education, have partipicated in the survey. The scale has<br />
been redueced to 32 articles, 24 of them having positive and 8 of them having<br />
negative aspect, at the end of application. Kaiser-Mayer-Olkin( KMO) coefficient<br />
of scale was 0.81, Barlett test meaningful value was 0.<strong>00</strong>0 and Cronbachalpha<br />
reliability coefficient of scale was accepted as 0.86. This is quite a reliable<br />
value.<br />
Key Words: Reading comprehension, reading comprehension strategies,<br />
scale<br />
* Dr.; Assistant; Siirt University Faculty of Education, Departmant of Educational Sciences,<br />
Siirt.<br />
** Dr.; Instructor; Gazi University, Departmant of Turkish Language and Literature, Ankara.<br />
32<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
YENİ TÜRKÇE DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ<br />
UYGULAMASINA İLİŞKİN OLARAK BRANŞ<br />
ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİ<br />
Fatma SUSAR KIRMIZI*<br />
Nevin AKKAYA**<br />
Özet<br />
Bu araştırmanın amacı, yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması<br />
ile ilgili olarak 6.,7. ve 8. branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip<br />
programın etkili olan ve olmayan yönlerine yönelik olarak bir durum tespiti<br />
yapmak, uygulamadaki yetersizliklere ve gelecekte yapılacak değişikliklere ilişkin<br />
önerilerde bulunmaktır. Çalışmada, nitel araştırma deseni kullanılmıştır.<br />
Araştırma verileri 29 öğretmenden elde edilmiş, verileri ele etmek için görüşme<br />
yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın evreni İzmir’in Buca İlçesine bağlı<br />
47 resmi ilköğretim okulundan oluşmaktadır. Örneklemini ise “Maksimum<br />
Çeşitlilik Örneklemesi” ile belirlenmiş 20 okul oluşturmaktadır. Çalışma bu<br />
okullarda 6., 7. ve 8. sınıflarda görev yapan 29 Türkçe öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir.<br />
Araştırma verilerinin tamamı açık uçlu sorulardan oluşan “Yarı<br />
Yapılandırılmış Görüşme Formu” ile elde edilmiştir. Formun hazırlanmasında<br />
öncelikle ilgili yazın taranmış, elde edilen bilgiler doğrultusunda denemelik<br />
görüşme maddelerinin bir araya getirilmesiyle “Yarı Yapılandırılmış Görüşme<br />
Formu” oluşturulmuştur. Forma yönelik olarak sekiz öğretim üyesinden<br />
uzman görüşü alınmış ve yapılan öneriler doğrultusunda sorular altı madde<br />
olarak yeniden düzenlenmiştir. Daha sonra 8 kişiyle yapılan deneme uygulaması<br />
sonucunda forma son şekli verilmiştir. Veriler, her iki araştırmacı tarafından<br />
kodlanmış ve daha sonra soruların güvenirliği “Güvenirlik=Görüş<br />
Birliği/Görüş Ayrılığı+Görüş Birliği x 1<strong>00</strong>” formülü ile hesaplanmıştır. Toplam<br />
29 öğretmenle yapılan görüşme sonunda elde edilen güvenirlik sonuçları ise<br />
birinci soru için % 84,37, ikinci soru için % 80,<strong>00</strong>, üçüncü soru için % 76,19, dördüncü<br />
soru için % 79,24, beşinci soru için % 73,43, altıncı soru için ise % 79,54<br />
olarak elde edilmiştir.<br />
Araştırmada öğretmen görüşlerinin; “programdan kaynaklanan sorunlar,<br />
programın uygulanmasını güçleştiren temel nedenler ve sınıf içi çalışmalar”<br />
etrafında odaklandığı tespit edilmiştir. Öğretmeler genel olarak “hizmet içi eğitimin<br />
yetersizliği, etkinliklerin çok fazla olması, etkinlikleri yetiştirmek için<br />
yeterince zaman bulamadıkları, metinlerin uzunluğu, okullarının yetersiz olanakları<br />
ve değerlendir<strong>med</strong>e” sorun yaşadıkları doğrultusunda görüş bildirmiştir.<br />
Anahtar Sözcükler: Türkçe öğretmeni, Türkçe Programı, Ana dili<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Pamukkale Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü.<br />
** Yrd. Doç Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 33
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
Gi riş<br />
Bilginin hızla artması, buna bağlı olarak teknoloji kullanımının ve iletişimin<br />
yaygınlaşması eğitim programlarındaki değişikliği zorunlu kılmıştır. “Çağımızdaki<br />
bilgi üretimi ve kapsamlı bilimsel gelişmelerin hızı, birçok ülkenin kültürel yaşamını<br />
etkilemekte; bu durum, bilimsel bilginin paylaşılmasında bir araç olan dilde de kendini<br />
göstermektedir. Eğlence endüstrisi ve yeni düşüncelerin sunduğu olanaklar,<br />
duygu ve düşüncelerin sözle paylaşımını ve iletişim sürecinin niteliğini değiştirmekte;<br />
insanlar arasındaki ortak yaşam değerleri, biçim ve içerik değişikliğine uğramakta;<br />
toplumsal ilişkilerde, görsel kültüre bağımlılık gösteren yeni sosyal değerler oluşmaktadır”<br />
(Sever, 159, 2<strong>00</strong>3). 21. yüzyılda yetişecek insan kaynağının uluslararası<br />
alanda rekabet gücü olan bireyler olması gerekir. Bu tip bireyleri yetiştirmek için de<br />
geniş kapsamlı, planlı, etkili, verimli öğretim programlarına ihtiyaç vardır.<br />
Hazırlanacak programlar günümüzde bireyin ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek<br />
nitelikte olmalıdır.<br />
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişte başarılması gereken, hem bireyin<br />
hem de toplumun en büyük ihtiyacı olan bilgiye erişim ve bilgiyi kullanma konusunda<br />
yeterlilik ve değişen dünyaya uyum sağlamadır. Bunun için sahip olunan nitelik<br />
ve imkânlar göz önüne alınarak program düzenlemeleri yapılmalıdır. Bu düzenleme<br />
içinde dil öğretim programlarının özel bir yeri ve önemi vardır.<br />
Bilginin hızla yenilendiği çağımızda bireyin ve toplumun bilgiye ulaşması, bilgiyi<br />
kullanması ve yeniden üretmesi, öncelikle bireylerde dil becerilerinin gelişmiş<br />
olmasıyla mümkündür. Hayatının her döneminde, her alanındaki kazanımların<br />
temeli dil becerileriyle atılır. Bunun farkında olan toplumlar özellikle ana dili öğretimine<br />
ayrı bir önem vermektedir (Göğüş, 1983). Dil öğretim programlarına yönelik<br />
olarak yapılan çalışmalar ve yeniliklere, son yıllarda gelişmiş ülkelerde önemi giderek<br />
artmış bir konudur. Geleceğin dünyasında yaşam koşullarıyla başa çıkabilecek,<br />
sorun çözme becerisi gelişmiş bireylerin yetişmesi ancak sağlam bir anlama ve anlatma<br />
eğitiminin verilmesiyle mümkündür. Programlarda, geleceğin dünyasında etkin<br />
birey olarak rol alacak kişilerin yetişmesi için geleneksel şekilde belirlenmiş bulunan<br />
öğretim programlarının, içeriklerin yerine, günümüz dünyasının sorunları ve gelecekteki<br />
yeni sorunlarla başa çıkmaya olanak tanıyan yeni hedeflerin belirlenmesi<br />
benimsenmiştir. Bu gerçeğin farkında olan ülkeler ana dil öğretim programlarını<br />
yeniden düzenleme konusunda oldukça etkili çalışmalar yapmıştır.<br />
Ülkemizde ilköğretim ikinci kade<strong>med</strong>e ana dili eğitimini de kapsamak üzere<br />
her alanda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. “Okulların hala çocukları matematik ve<br />
sosyal derslerdeki başarısıyla değerlendirdiği, sistemdeki ölçmenin ve OKS’nin de<br />
(son uygulamalar doğrultusunda SBS) bu durumu pekiştirdiği bilinen üzücü bir gerçektir<br />
(On Yedinci <strong>Milli</strong> Eğitim Şurası Manisa İli Komisyon Raporları, 9). Bu gerçekten<br />
hareketle ülkemizde de çağdaş yaklaşımlara dayalı bir dil öğretimi programı<br />
hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Öncelikle 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında<br />
birinci kade<strong>med</strong>e uygulanmaya başlayan program Çoklu Zekâ, Yapılandırmacı<br />
Yaklaşım, Beyin Temelli Öğrenme, Öğrenci Merkezli Öğrenme, Bireysel farklılıklara<br />
duyarlı öğretim Tematik Yaklaşım gibi yaklaşım ve modellere dayalı olarak geliştirilmiştir.<br />
Program geliştirme sürecinde Türkçe öğretimiyle ilgili olarak, son yıllarda<br />
ortaya konulan teori yaklaşım ve araştırmalar temel alınmıştır (Güneş, 2<strong>00</strong>6). Ülke-<br />
34<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
mizde de bu amaçla 2<strong>00</strong>4’te program değişikliğine gidilmiş ve yeni programın, öğrencilerin<br />
hayat boyu kullanmalarını hedeflediği temel beceriler şu şekilde belirtilmiştir:<br />
Türkçeyi doğru güzel ve etkili kullanma,<br />
Eleştirel düşünme,<br />
Yaratıcı düşünme,<br />
İletişim kurma,<br />
Problem Çözme,<br />
Araştırma,<br />
Karar verme,<br />
Bilgi teknolojilerini kullanma,<br />
Girişimcilik,<br />
Kişisel ve sosyal değerlere önem verme,<br />
Estetik ve zevk kazanma,<br />
Millî, manevi ve evrensel değerlere duyarlı olma (MEB, 2<strong>00</strong>5)<br />
Yeni ilköğretim programlarının başarıyla uygulanarak amacına ulaşabilmesi<br />
için her şeyden önce uygulamayı yapacak olan öğretmenlerin program hakkında bilgi<br />
sahibi olmaları ve programa sahip çıkmaları gereklidir. Öğretmenlere ve müfettişlere<br />
bu konuda olumlu fakat yetersiz olan seminerlerle daha sonra hizmet içi eğitim kurslarıyla<br />
bilgilendirme çalışmalarında bulunulmuştur (Akkaya ve Susar Kırmızı, 2<strong>00</strong>7).<br />
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programı öncelikle ilköğretim 1. kade<strong>med</strong>e uygulanmış<br />
daha sonra 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında ülke çapında, 6. sınıflarda,<br />
2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılında ise 7. sınıflarda uygulamaya koyulmuştur.<br />
Uygulanan programların uygunluğunun ve verimliliğinin çok iyi araştırılması gerekmektedir.<br />
Çünkü programlar toplumun ve bireylerin niteliklerini ve ihtiyaçlarının<br />
karşılanabilirliğine uygun olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Uygun olmayan<br />
programların onarılması güç yaralar açacağı kuşku götürmez bir gerçektir.<br />
İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı’na yönelik olarak yapılan araştırmalar<br />
sonucunda, ikinci kade<strong>med</strong>e yeni programın uygulanmasına ilişkin herhangi<br />
bir araştırmaya rastlanmamıştır. Programın 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında 6. sınıflarda<br />
uygulamaya koyulduğu düşünülürse bu araştırmanın ilk çalışmalardan biri<br />
olduğu kabul edilebilir bir durumdur. Bu nedenle çalışmada daha çok ilköğretim<br />
birinci kade<strong>med</strong>e yapılan araştırmaların sonuçlarına yer verilmiştir.<br />
Akkaya ve Susar Kırmızı (2<strong>00</strong>7) yeni program doğrultusunda hazırlanan<br />
İlköğretim 4. ve 5. sınıf Türkçe Ders Kitaplarına yönelik bir araştırma yapmıştır.<br />
Çalışmada öğretmenlerin Türkçe Ders Kitabına, Öğrenci Çalışma Kitabına ve Öğretmen<br />
Kılavuz Kitabına ilişkin görüşlerini değerlendirmişlerdir. Araştırmanın sonuçlarına<br />
göre, Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programına ilişkin olarak, hizmet içi eğitime<br />
gereksinim duymayan öğretmenlerin, 4. sınıf öğretmenlerinin, yeni Türkçe Dersi<br />
Öğretim Programına yönelik olarak yeterli bilgiye sahip olduğunu belirten öğretmenlerin<br />
ve 16–25 yıl arası çalışan öğretmenlerin Türkçe ders kitaplarına yönelik<br />
görüşlerinin daha olumlu olduğu tespit edilmiştir. Cinsiyet ve mezun olunan okul<br />
durumuna göre gruplara arasında anlamlı bir farklılık olmadığı belirlenmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 35
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
Profesörler Kurulu Yeni İlköğretim Programını Değerlendirme Toplantısı<br />
(2<strong>00</strong>5) sonuçlarına göre program değişiklikleri ülkenin felsefesi, gereksinim ve yaşantılarından<br />
ortaya çıkan gerçeklerle örtüşmemektedir. Yeni İlköğretim Programı hazırlanırken<br />
önceki program geliştirme çalışmaları göz ardı edilmiş, konuya ilişkin bilimsel<br />
dönütlerden yararlanılmamıştır. Programının hazırlanmasında, varolan programın<br />
geliştirilmesi yerine, başka ülkelerde uygulanan programların ülkemize uyarlanması<br />
yoluna gidilmiştir. Oldukça kısa bir zamanda hazırlanan program, sistem<br />
bütünlüğü içinde ele alınamamış, deneme uygulaması zaman ve kapsam yönünden<br />
yetersiz kalmış ve tarafsız bir değerlendirmesi yapılmamıştır (Yaşar ve diğerleri,<br />
http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge%5B1%5D.pdf ).<br />
Coşkun (2<strong>00</strong>5) yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının değerlendirilmesine<br />
yönelik olarak, pilot okulların 4. ve 5. sınıflarında yaptığı çalışmayla Türkçe Ders<br />
Kitaplarının kullanımına ilişkin bazı sonuçlar ortaya koymuştur. Araştırmaya göre<br />
hazırlanacak olan kitapların içerik ve görsel unsurlar açısından niteliğinin önemli<br />
olduğu vurgulanmış ve kitapların kullanımının olduğu kadar diğer araç gereçlerin<br />
kullanımı konusunda öğretmenlerin yetersizliklerinin giderilmesi gerektiği belirtilmiştir.<br />
Özkara (2<strong>00</strong>6) Öğrenci Çalışma Kitaplarında yer alan etkinliklerin, Türkçe<br />
programında geçen yazma kazanımlarını karşılayıp karşılamadığını araştırmıştır.<br />
Araştırmanın sonucunda çalışma kitaplarında yer alan yazma etkinliklerinin, programda<br />
yer alan etkinliklerle örtüş<strong>med</strong>iği ve etkinliklerin geliştirilmesinde programın<br />
yeterince dikkate alınmadığı ortaya konulmuştur. Bunların yanı sıra kazanımlara ulaşılmasını<br />
sağlayacak etkinlik sayısının da dengeli olmadığı belirtilmiştir.<br />
2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim-öğretim yılında yeni Türkçe Dersi Öğretim programı öncelikle<br />
6. sınıflarda, aşamalı bir şekilde uygulamaya konmuştur. 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim<br />
yılında 7. sınıflarda da uygulanmaya başlanan Program, 2<strong>00</strong>8–2<strong>00</strong>9 eğitim öğretim<br />
yılında da 8. sınıflarda uygulamaya konulacaktır. Programı ilk defa uygulayan 6.<br />
sınıf öğretmenlerinin programla ilgili görüşleri, programın uygulanması sırasında<br />
karşılaşılan güçlüklerin olup olmadığının araştırılması, programın iyileştirilmesi,<br />
daha etkili ve verimli hale getirilmesi için önemlidir. Çalışmanın bu bakımdan alana<br />
katkı sağlayacağı düşünülmektedir.<br />
Araştırmanın Amacı ve Önemi<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı, başlattığı çalışmayla 2<strong>00</strong>4 yılında, İlköğretim birinci<br />
kademe programlarında, Türkçe Öğretimi dersini de içine alan kapsamlı bir değişiklik<br />
yapmıştır. Yapılandırmacılık, aktiflik, öğrenci merkezlilik ve tematik ilkelerine<br />
dayanan yeni program Çoklu Zekâ Kuramı ve bireysel farklılıklara duyarlı öğretim<br />
gibi çağdaş öğrenme yaklaşımlarının uygulanmasını öngörmektedir (Gömleksiz,<br />
2<strong>00</strong>5). Bu gelişmeler 2<strong>00</strong>5 yılından itibaren ilköğretimin ikinci kademesine de pilot<br />
uygulamalarla hayata geçirilmiştir. 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 yılından itibaren ise program yeniden<br />
gözden geçirilerek tüm Türkiye genelinde uygulamaya konulmuştur. Elbetteki geliştirilen<br />
bu programın hayata geçirilmesinde öğretmenlerin rolü oldukça önemlidir.<br />
Çünkü program onlar tarafından sınıfta birebir uygulanmakta doğal olarak da aksayan<br />
ve işleyen yönler en iyi onlar tarafından tespit edilmektedir. Bu düşünceden yola<br />
çıkılarak uygulanan programa öğretmenler açısından nasıl bakıldığı irdelenmiştir.<br />
36<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
Bu araştırmanın amacı, yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının uygulanması<br />
ile ilgili olarak Türkçe branş öğretmenlerinin görüşlerini belirleyip programın etkili<br />
olan ve olmayan yönlerine yönelik olarak bir durum tespiti yapmak, bu konudaki<br />
yetersizliklere ve gelecekte yapılacak değişikliklere ilişkin önerilerde bulunmaktır.<br />
Alt Problemler<br />
Araştırmanın amacı çerçevesinde şu alt problemlere yanıt aranmıştır:<br />
1. Öğretmenler, programdan kaynaklanan sorunları nasıl yansıtmışlardır<br />
2. Öğretmenler, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenlere ilişkin görüşlerini<br />
nasıl ortaya koymuşlardır<br />
3. Öğretmenler, sınıf içi çalışmalarına ilişkin görüşlerini nasıl yansıtmışlardır<br />
Yöntem<br />
Araştırmada, çalışmanın amacına uygun olarak nitel araştırma deseni<br />
(Yıldırım&Şimşek, 2<strong>00</strong>5; Denzin ve Lincoln, 1998; Miles ve Huberman 1994) kullanılmıştır.<br />
Evren ve Örneklem<br />
2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılının bahar döneminde yapılan araştırmanın evreni<br />
İzmir’in Buca İlçesine bağlı 47 resmi ilköğretim okulundan oluşmaktadır. Öğretmenlerin<br />
görüşlerini belirlemek için “Maksimum Çeşitlilik Örneklemesi” kullanılmıştır.<br />
Maksimum çeşitlilik örneklemesinde amaç, oluşturulan grupla probleme taraf<br />
olabilecek bireylerin çeşitliliğini en üst düzeyde yansıtmaktır (Patton, 1990; Maxwell,<br />
1996; Yıldırım&Şimşek, 2<strong>00</strong>5). Belirlenen örnekleme yöntemi ışığında okullar üst, orta<br />
ve alt sosyo-ekonomik düzeylere ayrılmış grupların her birinden yedişer okul seçilmiştir.<br />
Belirlenen yirmi bir okuldan birisinde Türkçe branş öğretmenlerine ulaşılmamıştır.<br />
Bu nedenle ancak 20 okulda 6., 7. ve 8. sınıflarda ders veren Türkçe branş<br />
öğretmenleri ile görüşmeler yapılabilmiştir. Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programı,<br />
2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 eğitim öğretim yılında yalnızca 6. sınıflarda uygulandığı için öğretmenlerden<br />
bu sınıflarda yapılan uygulamalara ilişkin bilgi elde edilmiştir. Yapılan maksimum<br />
örnekleme sonucunda, araştırmanın nitel alt problemlerini yanıtlamak amacıyla<br />
toplam 29 öğretmen veri kaynağı olarak alınmıştır. Öğretmenlerin görüşlerini içeren<br />
29 görüşme formu, nitel veri seti olarak değerlendirmeye alınmıştır.<br />
Veri Toplama Aracı<br />
Araştırma verilerinin tümü, araştırmacılar tarafından geliştirilen ve açık uçlu<br />
sorulardan oluşan “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” ile elde edilmiştir. Formun<br />
hazırlanmasında öncelikle ilgili yazın taranmış elde edilen bilgiler doğrultusunda<br />
görüşme soruları ortaya çıkarılmıştır. Bu sorulara kişisel bilgilerle ilgili sorular da<br />
eklenerek denemelik “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” oluşturulmuştur. Forma<br />
yönelik olarak, öğretim elemanı ve sınıf öğretmeninden oluşan sekiz alan uzmanından<br />
görüş alınmış, yapılan öneriler doğrultusunda bazı sorular yeniden düzenlenmiş,<br />
bazıları ise çıkarılmıştır. Form, son haliyle kişisel bilgiler ve altı sorudan oluşmaktadır.<br />
Araştırmacılar tarafından yapılan görüşmeler ortalama 30 dakika sürmüş,<br />
veriler yazılarak kaydedilmiştir. 8 kişiyle yapılan deneme uygulaması sonucunda formun<br />
işlevsel olduğu görüşüne ulaşılmıştır. Deneme uygulaması sonucunda veriler,<br />
her iki araştırmacı tarafından kodlanmış ve daha sonra soruların güvenirliği<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 37
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
“Güvenirlik=Görüş Birliği/Görüş Ayrılığı+Görüş Birliği x 1<strong>00</strong>” formülüyle hesaplanmıştır.<br />
Güvenirlik katsayısı, birinci soru için % 81,08; ikinci soru için % 77,77; üçüncü<br />
soru için % 80; dördüncü soru için % 75,51; beşinci soru için % 77,19; altıncı soru için<br />
ise % 68,75 olarak tespit edilmiştir. Aynı işlem 29 kişi ile gerçekleştirilen esas uygulamadan<br />
sonra da yapılmıştır. Araştırmada, değerlendirmeye alınan esas uygulama<br />
sonrasında elde edilen güvenirlik katsayısı birinci soru için % 84,37; ikinci soru için %<br />
80,<strong>00</strong>; üçüncü soru için % 76,19; dördüncü soru için % 79,24; beşinci soru için % 73,43;<br />
altıncı soru için ise % 79,54 olarak belirlenmiştir. Bu tür bir değerlendirme süreci hem<br />
nitel bulguların geçerliliğine ve güvenirliğine hem de kodların oluşturulmasına<br />
önemli bir katkı sağlamıştır.<br />
İşlem<br />
Araştırmanın nitel bir araştırma olması ve veri toplama aracının açık uçlu<br />
sorulardan oluşması nedeniyle elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi<br />
yapılarak açık kodlama yöntemine başvurulmuştur (Yıldız ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />
Öncelikle elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılmış. Oluşan metinler satır<br />
satır birkaç kez okunmuş ve buna yönelik kodlamalar oluşturulmuştur. Kodlama türlerinden<br />
verilerden çıkan kavramlara göre kodlama yapılmıştır. Ardından kodlar bir<br />
araya getirilerek ortak yönleri bulunmuş, böylece araştırma bulgularının ana hatlarını<br />
oluşturacak temalar (kategoriler) ortaya çıkarılmıştır. Belirlenen temalar altındaki<br />
kodlar birbirleriyle ilişkili biçimde açıklanarak yorumlanmış ve araştırmanın amacı<br />
doğrultusunda sonuçlar ortaya konulmuştur. Araştırmacılar tarafından yapılan<br />
yorumları desteklemek ve katılanların bakış açılarını yansıtmak amacıyla görüşme<br />
metinlerinden yapılan alıntılara yer verilmiştir. Alıntıların hemen sonrasında ise katılımcıların<br />
kişisel ve mesleki özelliklerini belirtmek için tanıtıcı kısaltmalara yer verilmiştir.<br />
Araştırmada kullanılan kısaltmalar: Bay öğretmenler (By.), bayan öğretmenler<br />
(Byn), yaş (38,31,45…), üst sosyo-ekonomik düzey okul (Üst), orta sosyo-ekonomik<br />
düzey okul (Orta), alt sosyo-ekonomik düzey okul (Alt) ve öğretmen sıra numarası<br />
(1,2,3…) şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin: [Byn.; 38; Üst; 25] şeklinde eklenen kişisel<br />
bilgilerin açıklaması şu şekildedir; Byn: Bayan, 38: Otuz sekiz yaşında, Üst: Üst<br />
sosyo-ekonomik düzeyde bir ilköğretim okulunda çalışıyor, 25: Yirmi beşinci sıradaki<br />
öğretmen.<br />
Görüş<strong>med</strong>en elde edilen veriler incelendiğinde “programdan kaynaklanan<br />
sorunlar” temasını oluşturan; “metinlerin yapısı, zaman kullanımı, değerlendirme”<br />
kodları, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenler temasını oluşturan;<br />
“okul donanımı, öğretmen yeterliliği ve öğrenci yeterliliği” kodları, sınıf içi çalışmalar<br />
temasını oluşturan; “etkinlik düzenleme, çalışmalardaki değişiklikler” kodları<br />
elde edilmiştir.<br />
Bulgular ve Yorum<br />
“Öğretmenler, programdan kaynaklanan sorunları nasıl yansıtmışlardır” şeklinde<br />
ifade edilen alt problem çerçevesinde öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde<br />
“programdan kaynaklanan sorunlar” temasını oluşturan “metinlerin yapısı, zaman<br />
kullanımı, değerlendirme” kodlarına ulaşılmıştır. Sıralanan kodlara ilişkin bazı bulgular,<br />
görüşmelerden ilgili yerler alıntılanarak aşamalı bir biçimde aşağıda sunulmuştur.<br />
38<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
“Metinlerin yapısı” koduna ilişkin olarak öğretmenler genel olarak olumsuz<br />
görüşler bildirmiştir. Metinlerin uzun ve ağır olduğu yönünde ortaya konulan görüşler<br />
oldukça fazladır:<br />
“(…)Kitaplardaki metinlerin daha kısa tutulmasını öneririm (…)” [By.; 44;<br />
Orta; 12]. “(…) Metinler altıncı sınıf düzeyine uygun değil. Birçok yabancı sözcük<br />
var. Çalışma kitabıyla paralel gidildiğinde etkinlikler bölümünde bu sözcüklerle ilgili<br />
yeterli alıştırma olmadığını görüyoruz. Okuma metinlerinde çok yabancı sözcük<br />
var. Oldukça uzun ve zor anlaşılır metinler (…)” [By.; 35; Orta; 10]. (…) Altıncı sınıflarda<br />
okunan metinlerin biraz daha düzeylerine uygun olmasının isterim. Öğrencileri<br />
ağır geliyor (…)” [By.; 27; Orta; 24]. “(…) Öğrenciler okuma metinlerini anlamakta<br />
güçlük çekiyorlar (…)” [Byn.; 40; Alt; 9].<br />
Alıntılardan da anlaşılacağı gibi öğretmenler özellikle metinlerin uzun olmasından<br />
yakınmaktadır. Metinler uzun olduğunda okuma için daha fazla zaman ayrılmakta<br />
aynı zamanda etkinliklerin gerçekleştirilmesi için kalan süre de yetersiz<br />
olmaktadır. Ayrıca uzun metinlerin okunması öğrenciler açısından da yorucu olabilmektedir.<br />
Programın kademeli bir şekilde uygulanacağı düşünülürse, bu sorun 7. ve<br />
8. sınıflarda da bazı sıkıntılara neden olabilir. Hem eğitim-öğretim sürecinde yer alan<br />
altıncı sınıfların metinleri hem de ilerde 7. ve 8. sınıflarda da işlenecek olan metinler,<br />
gerek uzun olmaları gerekse öğrencilerin gelişim düzeylerine uygunluğu açısından<br />
gözden geçirilmelidir.<br />
“Zaman yetersizliği” koduna ilişkin olarak öğretmenlerin genellikle etkinlikleri<br />
yetiştir<strong>med</strong>e süre yetersizliğinden yakındığı tespit edilmiştir. Programa yönelik<br />
çalışmalar gereken zamana sığdırılamamaktadır. Konuya ilişkin olarak şu alıntılara<br />
yer verilmiştir:<br />
“(…) Haftalık ders sayısı yetersiz. Sınıflardaki öğrencilerin kalabalık oluşundan<br />
tüm öğrencilere etkinliklerde yer veremiyorum (…)” [By.; 37; Üst; 16]. “(…)Süre<br />
yetmiyor. Pek çok konuyu yüzeysel işliyoruz (…)” [By.; 47; Orta; 17]. “(…) Program<br />
güzel ama ders saati arttırılmalı ya da etkinlikler azaltılmalı (…)” [Byn.; 31; Alt; 2].<br />
“(…) Süre konusunda çok sıkıntılıydım. Ama rehberlikte müfettişe sorduğumda<br />
“Her etkinliği yapmak zorunda değilsin, kendince önemli gördüklerini yap”<br />
demesi üzerine artık yetiştiremiyorum demiyorum. Ancak buna rağmen, her proje<br />
ödevinden sonra her öğrenci için ayrı bir değerlendirme formu doldurulması sıkıntı<br />
veriyor (…)” [Byn.; 38; Üst; 1].<br />
Gerek projelerin yapılmasında, gerekse sınıf içi etkinliklerin yetiştirilmesinde<br />
zaman sorunu yaşanmaktadır. Bu sorunu tetikleyen başka bir nedense sınıflardaki<br />
öğrenci sayısının çok olmasıdır. Etkinliklerin çok olması, proje konularının uzun<br />
zaman gerektirmesi, sınıfların kalabalık olması öğretmenler ve öğrenciler için zaman<br />
alıcıdır. Bir çok öğretmen ne yazık ki etkinlikleri yetiştirmek zorunda olmadığını bilmemektedir.<br />
Bu durum son alıntıda da görülmektedir. Yeni programa göre, öğretmenler<br />
gerek gördüğünde bazı etkinlikleri yapmayabilirler. Bu durum onların ve<br />
öğrencilerin işini büyük ölçüde kolaylaştırabilir. Yapılan bu araştırmada hizmet içi<br />
eğitim sürecinde öğretmenlerin bu konuda yeterince bilgilendiril<strong>med</strong>iğini ortaya<br />
çıkarmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 39
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
Öğretmen görüşleri “değerlendirme” kodu açısından incelendiğinde değerlendirme<br />
formlarının sayıca çok olduğu belirlenmiştir. Konuya ilişkin olarak dikkat<br />
çeken alıntılar şunlardır:<br />
“(…)Değerlendirme formlarının sayıca çok fazla olması, formların zamanında<br />
doldurulması konusunda güçlük yaratmaktadır (…)” [By.; 27; Orta; 24]. “(…)Yeni<br />
programın uygulanmasında en çok zorluk çekilen konu değerlendirme çalışmalarının<br />
çok olmasıdır (…)” [Byn.; 40; Alt; 21]. “(…) Değerlendirme formlarını çoğaltmak<br />
büyük külfet (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />
Elbette ölçme değerlendirme çalışmalarının yetersiz olduğu bir eğitim öğretim<br />
ortamı oldukça eksiktir. Ancak değerlendirme formlarına gereğinden fazla önem<br />
verilmesi de ölçme değerlendirme işini hem tek boyutlu kılmakta hem de öğretmenlere<br />
sıkıntı yaratmaktadır. Ölçeme değerlendirme çalışmalarının forma dayalı olmaktan<br />
uzak bir şekilde renklendirilmesi öğretmenlerin işini kolaylaştırabilir.<br />
“Öğretmenler, programın uygulanmasını güçleştiren temel etkenlere ilişkin görüşlerini<br />
nasıl ortaya koymuşlardır” şeklinde ifade edilen alt problem kapsamında<br />
öğretmenlerin görüşleri incelendiğinde “programın uygulanmasını güçleştiren temel<br />
etkenler” temasını oluşturan “okul donanımı, öğretmen yeterliliği ve öğrenci yeterliliği”<br />
kodlarına ulaşılmıştır. Elde edilen kodlara ilişkin bulgu ve ilgili alıntılar aşamalı<br />
bir biçimde aşağıda sunulmuştur.<br />
Elde edilen verilere göre okulun donanımındaki yetersizliklerin programın<br />
uygulamasında birçok zorluğa neden olduğu ve programın etkililiğini sıkıntıya soktuğu<br />
tespit edilmiştir. Okul donanımı koduna ilişkin olarak ilginç alıntılar aşağıda<br />
sunulmaktadır:<br />
“(…) Okulumuz iyi durumda. Ben daha önce Tavas’ta bir İlköğretim okulunda<br />
çalıştım. Eğer ben bu yeni programla orada tanışsaydım gerçekten çok sıkıntı yaşardım.<br />
Okulumuzda zengin bir kütüphane, bilgisayar, her şey var (…)” [Byn.; 38; Üst;<br />
25]. “(…) Kütüphanede kaynaklar yeterli değil. İnternet erişimi var Öğrenciler sadece<br />
bilgisayar dersinde yararlanabiliyor. Kütüphanedeki bilgisayarda internet yok. Yani<br />
öğrenciler bilgisayarları istediği zaman kullanamıyor (…)” [Byn.; 31; Alt; 2]. “(…)<br />
Okulumuz donanım açısından yetersiz. Özellikle görsel olarak verilmesi gerekenleri<br />
uygulamak imkânsız. Kütüphane yetersiz. Ders işlenmesi için gerekli materyallere<br />
ulaşamıyoruz. Öğrencilerin internetten yararlanma olanağı yok (…)” [Byn.; 41; Alt; 6].<br />
“(…)Kütüphanemiz şu an için yetersiz. Okulumuzda internet bağlantısı var ancak bilgisayar<br />
dersinde kullanılıyor. Diğerleri ise idareciler tarafından… Öğrencilerin bilgisayar<br />
dersi haricinde diğer derslerde kullanabilecekleri bilgisayar yok (…)” [By.; 37;<br />
Alt; 19]. “(…)Okulumuzda internet laboratuarımız var ama sadece iş bunla bitmiyor.<br />
Okul kitaplığımız maalesef yok. Sınıf kitaplıklarıyla bu eksik giderilmeye çalışılıyor.<br />
Sınıflarda VCD ve televizyonumuz da eksik (…)” [By.; 44; Orta; 12].<br />
Daha çok üst ve sosyo-ekonomik düzeye sahip okullarda çalışan öğretmenlerin<br />
programı daha rahat uyguladıkları görülmüştür. Yetersiz donanıma sahip olan<br />
okullarda çalışan öğretmenler açısından programın uygulanması oldukça zor ve öz<br />
veri isteyen bir iştir. Hatta bu durum öğrenciler açısından da sorun yaratmaktadır.<br />
Özellikle bilgisayar erişimi ve kütüphane kullanımının büyük bir sorun olduğu anlaşılmaktadır.<br />
Öğrenciler, okulun bu konudaki açığını kapatmak için başka kütüphanelere,<br />
internet kafelere vb. gitmektedir.<br />
40<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
Elde edilen veriler “Öğretmen yeterliliği” kodu açısından incelendiğinde<br />
genel olarak öğretmenlerin programı uygulama konusunda kendilerini yeterli gör<strong>med</strong>ikleri<br />
belirlenmiştir. “Öğretmen yeterliliği” koduna yönelik olarak şu alıntılar<br />
yapılmıştır:<br />
“(…) Kendimi henüz programı uygulama konusunda yeterli görmüyorum.<br />
Çünkü yeni Türkçe Programını tanıtmak amacıyla düzenlenen üç günlük seminerde<br />
sorularımıza tatmin edici cevaplar alamadık. Etkinliklerin içeriği, uygulaması, dersin<br />
işlenişi, ölçme ve değerlendirme konularında kafamızda yer alan soru işaretlerinin<br />
hiç biri netleştirile<strong>med</strong>i. Tam anlamıyla kendi başımızın çaresine bakma durumunda<br />
kaldık (…)” [By.; 45; Orta; 22]. “(…) Yeni Türkçe programıyla ilgili gerekli olan hizmet<br />
içi eğitimden geç<strong>med</strong>iğim ve eğitim fakültesinde buna dönük eğitim ve öğretim<br />
almadığım için donanımlı görmüyorum kendimi(…)” [Byn.; 30; Alt; 7]. “(…) Kendimi<br />
yeni programı uygulayacak kadar donanımlı görmüyorum. Çünkü verilen üç günlük<br />
seminer yeterli değildi (…)” [Byn.; 40; Alt; 21].<br />
Alıntılardan da anlaşılacağı gibi öğretmenler programı uygulamak için gerekli<br />
bilgi birikimine sahip değildir. Bunun temel nedeni ise programa yönelik olarak<br />
düzenlenen hizmet içi eğitim programının hem süre hem de içerik açısından yetersiz<br />
oluşudur. Diğer taraftan Eğitim Fakültelerindeki öğretmen adaylarının da yeni<br />
Türkçe programına yönelik bir eğitim sürecinden geçtiği pek söylenemez. Bu iki<br />
durum öğretmenlerin uygulamalarda birçok sıkıntı yaşamasına neden olmaktadır.<br />
Hizmet içi eğitim sürecinin yetersizliğine ilişkin olarak bir öğretmenimiz tarafından<br />
ortaya konulan düşünceler ilgi çekicidir: “(…)Tüm Türkçe öğretmenlerinin yeni<br />
programa yönelik hizmet içi eğitim seminerlerine alınması şart. Bu programı uygulamaya<br />
koyanların ilk önce bunu düşünmesi gerekirdi. Seminere katılan arkadaşlar bile<br />
program hakkında pek fazla bilgiye sahip değiller. Bu program kademeli olarak 7. ve<br />
8. sınıflara da uygulanacak. En kısa sürede seminer yapılması lazım. (…)” [By.; 35;<br />
Orta; 10].<br />
<strong>Genel</strong> olarak programı uygulama konusunda kendilerini yeterli görmeyen<br />
öğretmenler olduğu kadar bu konuda sıkıntı yaşamadığını belirten az sayıda öğretmen<br />
de bulunmaktadır. Öğretmenlerimiz konuya ilişkin görüşlerini faklı bir yönde<br />
ortaya koymuştur. Bu görüşlerin yer aldığı alıntılar aşağıda sunulmaktadır:<br />
“(…) Programı uygulamak için kendimi yeterli görüyorum. Çünkü deneyimlerim<br />
ve yılların verdiği birikimlerden yararlanıyorum (…)” [By.; 47; Orta; 17]. “(…)<br />
Kendimi yeterli görüyorum. Gerekli ön bilgilerin bir kısmını edinmiş durumdayım<br />
ancak daha donanımlı hale getirilebilirdik. Aynı zamanda yeni programı uygularken<br />
de tanıma süreci devam edecektir. Bana göre yeni programı uygulamak farklı bir<br />
donanım değil, faklı bir hazırlık gerektirmektedir (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />
Yapılan alıntılarda öğretmenler, kendilerini programı uygulama konusunda<br />
yeterli gördüğünü belirmektedir. Ancak bu yeterlilik, gereken bilgiye sahip olma<br />
durumu ile ilgili olmaktan çok deneyimlere güvenle açıklanmaktadır. Son alıntıda ise<br />
yine hizmet içi eğitim sürecinin yetersizliği dile getirilmektedir. Unutulmamalıdır ki<br />
deneyimli bir öğretmen olmak farklı, yeni programa ilişkin yeterli bilgiye sahip<br />
olmak farklı bir durumdur. Her sorunu deneyimlerle aşmak mümkün olmayabilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 41
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
Yapılan görüşmelerde “öğrenci yeterliliği” kodu kapsamında, öğrencilerin<br />
yeni programı benimse<strong>med</strong>e zorluk yaşadığı tespit edilmiştir. Gerek öğrencilerin<br />
geçmiş yıllarda kaynaklanan eksiklikleri gerekse bireysel tutumları programın etkili<br />
bir şekilde hayata geçirilmesinde sıkıntılara neden olmaktadır. Öğretmenlerle yapılan<br />
görüşmelerden, bu duruma ilişkilin olarak şu alıntılara yer verilmiştir:<br />
“(…)Temel bilgi ve beceri eksikliği olan öğrenciler yeni programdaki etkinlikleri<br />
yapabilecek seviyede değiller. Onlar derse katılamıyor. Dersi izleyemiyorlar.<br />
Etkinlikler öğrencilerin bireysel performanslarına dayalı olunca, çalışmasını sunmak<br />
isteyen tüm öğrencilerime fırsat tanıyamıyorum. Bu da onların şevkini kırıyor (…)”<br />
[By.; 37; Alt; 8]. “(…)Öğrenciler ilgisiz. Bazı etkinlikler de ilgilerini çekmiyor(…)”<br />
[Byn.; 40; Alt; 9]. “(…)Öğrenciler için de yeni bir sistem olması dolayısıyla kabul ettirme<br />
konusunda zorluklar yaşanıyor. Bilindiği gibi yenilikler genellikle tepki ile karşılanır<br />
önceleri. Alt yapılarının eksik olması, dersi oyun gibi görüp ciddiye almamaları<br />
ilk akla gelen sorunlar (…)” [Byn.; 30; Alt; 20].<br />
Bu görüşlerin özellikle alt sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenler<br />
tarafından dile getirilmesi dikkat çekici bir durumdur. Yapılan alıntılar doğrultusunda<br />
alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki öğrencilerin yeni programı benimsemekte<br />
zorluklar yaşadığı belirtilebilir. Gerek sınıfların kalabalık oluşu, gerek velilerin<br />
program konusunda yeterince bilgilendirilmeyişi, gerekse programın bu öğrencilere<br />
yeterince kucaklamaması sorunun kaynağı olarak düşünülebilir. Elbette bu sorunun<br />
yalnızca öğretmen tarafından çözümlenmesi çok zordur. Programın yeniden düzenlenmesi<br />
sürecinde yapılacak değişiklikler sorunun çözümüne biraz da olsa kolaylaştırabilir.<br />
Programda bu öğrencilere yönelik daha cazip ve basit etkinliklere yer verilmesi,<br />
velilerle görüşmeler yapılması, rehberlik hizmetlerinin arttırılması ve sınıf mevcutlarının<br />
azaltılması sorunun çözümünde yardım sağlayabilir.<br />
“Öğretmenler, sınıf içi çalışmalarına ilişkin görüşlerini nasıl yansıtmışlardır”<br />
alt problemine yanıt vermek amacıyla yapılan görüşmeler incelenmiş “sınıf içi çalışmalar”<br />
temasını oluşturan “etkinlik düzenleme ve çalışmalardaki değişiklikler” kodlarına<br />
ulaşılmıştır. Söz konusu kodlara ilişkin bulgular ve alıntılara aşağıda yer verilmiştir.<br />
“Etkinlik düzenleme” kodu açısında elde edilen veriler değerlendirildiğinde,<br />
öğretmenlerin tümünün, çalışma kitabı dışında etkinlik düzenle<strong>med</strong>ikleri tespit edilmiştir.<br />
Öğretmenler değişik nedenlerden dolayı, çalışma kitabında yer alan etkinliklerin<br />
dışında herhangi bir etkinlik yapmamaktadır. Bu koda ilişkin olarak şu alıntılara<br />
yer verilmiştir:<br />
“(…)Zaten kitaptaki etkinlikleri yetiştirmeye vakit bulamıyoruz. Ders süresi<br />
yetmiyor. Bu nedenle fazladan etkinlik düzenlemiyorum (…)” [Byn.; 31; Alt; 26].<br />
“(…)Gerek öğretmen kılavuz kitabında, gerekse çalışma kitabında bulunanlar oldukça<br />
zamanımızı alıyor. Bu yüzden ders kitabı dışında etkinlik düzenleyemiyoruz (…)”<br />
[By.; 35; Orta; 10]. “(…)Etkinlik düzenlemiyorum ancak zaman zaman ders kitabı<br />
dışından edebi metinler okuyarak etkinlikleri pekiştirmeye çalışıyorum (…)” [Byn.;<br />
30; Alt; 20].<br />
Öğretmenlerin, çoğunlukla süre yet<strong>med</strong>iğinden dolayı, çalışma kitabı dışında<br />
etkinlik düzenle<strong>med</strong>ikleri belirlenmiştir ya da etkinlik düzenleme konusunda yeterli<br />
bilgiye sahip değildirler. Ancak her ne kadar kitapta yeterli sayıda etkinlik yer alsa da<br />
42<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
farklı nedenlerden dolayı (bölge, konu özelliği, öğrencilerin özelliği vb.) etkinlik<br />
düzenlenmek zorunda kalınabilir. Bu nedenle öğretmelerin etkinlik düzenlemeyi bilmesi<br />
gerekmektedir. Bu nedenle etkinlik düzenleme konusunda öğretmenler bilgilendirilmelidir.<br />
Yapılan görüşmelerde “çalışmalardaki değişiklikler” koduna ilişkin olarak<br />
öğretmenler, yeni programa uygun olarak yapılan etkinliklerin, öğrencileri ve eğitim<br />
öğretim ortamı olumlu yönde etkilediğini belirtmiştir. <strong>Genel</strong> olarak yapılan etkinliklere<br />
ilişkin olarak öğretmenler olumlu yönde görüşler ortaya koymuştur:<br />
“(…) Geçen yıllardan farklı olarak öğrencilerin bireysel çabalarına daha fazla<br />
yer veriyorum. Ayrıca, yeni programla birlikte çocukların düşünmesine daha çok fırsat<br />
tanıyorum. Proje çalışmalarını destekliyorum (…)” [By.; 41; Üst; 14]. “(…) Geçen<br />
yıllardan farklı olarak, çalışma kitabına yönelik ödevler veriyorum. Deftere not tutma<br />
daha az gerçekleşiyor. Yazılı sınavlardaki sorular çalışma kitabına yönelik olarak<br />
resimli-şekilli ve çok sorulu hazırlanmaya başlandı (…)” [By.; 35; Orta; 10]. “(…) Yeni<br />
program öğrencinin daha aktif olması açısından yararlı. Etkinlikler yoluyla ezberden<br />
çok öğrenme sağlanıyor (…)” [Byn.; 40; Alt; 6]. “(…) Metinlerin işlenişi sıradan<br />
olmaktan çıkmış. Sürekli aynı tarzda yapılan kavratıcı uygulama çalışmalarının yerini<br />
etkinlikler almış. Ayrıca dilbilgisi konuları ve yazı çalışmaları için ders saati ayrılmadan<br />
örnekten sezdirilmeye çalışılıyor (…)” [By.; 45; Orta; 5]. “(…) Önceki yıllarda<br />
metin okuma, sözlük çalışmaları, dilbilgisi çalışmaları, birbirlerinden ayrı gibiydi.<br />
Sert geçişler yapılıyordu. Şimdi ise sözlük çalışmalarını metni okurken, dilbilgisini<br />
metnin içinde yapabiliyorum. Ayrıca öğrencilere daha fazla konuşma hakkı veriyorum.<br />
Dersi hep beraber öğreniyoruz. Her yaptığımız etkinliği ayrıca dosyaya koymamız<br />
da geçen yıldan farklı olan başka bir olay (…)” [Byn.; 38; Üst; 25].<br />
Daha önceki programa yönelik çalışmalar göz önüne alındığında yeni program<br />
daha olumlu görüş ve düşüncelerle değerlendirilmektedir. Yapılan çalışmalarda<br />
öğrencilerin daha aktif olması, çalışma kitabında yer alan etkinlikler, dilbilgisi çalışmalarının<br />
yenilenmesi, ödevlerin özellikleri öğretmenler tarafından memnuniyetle<br />
karşılanmaktadır. Önceki yıllardaki yer alan ezber anlayışından uzak, düşünsel süreci<br />
harekete geçiren, öğretici bir anlayıştan yola çıkılarak hazırlanan yeni program sınıf<br />
içi çalışmaları yönüyle olumlu özellikler taşımaktadır. Bu bağlamda öğretmenlerin<br />
sınıf içi etkinliklerden memnun kaldığı söylenebilir. “Çalışmalardaki değişiklikler”<br />
koduna ilişkin olarak bu olumlu düşüncelerin yanı sıra olumsuzlukları da içeren bazı<br />
alıntılara yer vermek konuya ilişkin ikinci bir bakış açısı ortaya koyabilir.<br />
“(…)Program güzel ama etkinlikler azaltılmalı. Etkinlikler öğrenci seviyeleri<br />
dikkate alınarak düzenlenmeli. Bazıları çok üst seviyede (…)” [Byn.; 31; Alt; 2].<br />
“(…)Çalışma kitabındaki etkinliklerin bazıları öğrenci seviyesinin üstünde ve yaşamdan<br />
uzak. Ayrıca hayli çok etkinlik var. Bu nedenle her etkinlik hakkıyla yapılamıyor<br />
(…)” [By.; 41; Üst; 14].<br />
Öğretmen görüşlerinin bir kısmı da etkinliklerin öğrenci seviyesinin üstünde<br />
ve yaşamdan kopuk olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerin ilgisini çekmekten<br />
uzak bir şekilde hazırlanan etkinlikler, onların hem Türkçe dersinden hem de okuma<br />
sevgisinden uzaklaşmasına neden olabilir. Bu konuda yapılacak yeni düzenlemeler<br />
sınıf içi çalışmaları daha çekici kılacaktır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 43
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
Sonuç, Tartışma ve Öneriler<br />
Çalışmanın bu bölümünde araştırmadan elde edilen sonuçlar tartışılmış ve<br />
bunlara yönelik olarak öneriler geliştirilmiştir.<br />
Sonuç ve Tartışma<br />
Öğretmenler kitaplarda yer alan metinlerin uzun ve öğrencilerin gelişimine<br />
göre düzeyin üstünde olduğunu belirtmiştir. Öğretmenlere göre hem sözcük dağarcığı<br />
hem de uzunluk açısından metinler öğrencilere uygun değildir. Altıncı sınıf metinleri<br />
bu konuda oldukça eleştirilmektedir. Bilinmeyen sözcükleri fazlaca içeren uzun<br />
metinler öğrenciler için yorucu olabilmektedir. Bu durum onların hem derse hem de<br />
okumaya karşı tutumunu olumsuz yönde etkileyebilir “Okuma parçalarının uzun<br />
olması öğrencilerin okuma şevkini kırabileceği gibi parçaların anlaşılmasını da zorlaştırabilir”<br />
(İlköğretim Programı Değerlendirme ve Birleştirme Raporu, 2<strong>00</strong>7).<br />
Elde edilen bulgular ışığında öğretmenlerin etkinleri ve projeleri yetiştirme<br />
konusunda sorun yaşadıkları; bunları zamanında bitirmekte güçlük çektikleri söylenebilir.<br />
Ancak öğretmenlerin birçoğu kitapta yer alan bütün etkinlikleri yapmakla<br />
yükümlü olmadığından haberdar değildir. Yeni programa göre, öğretmenler gerek<br />
gördüğünde bazı etkinlikleri yapmayabilir ya da yeni etkinlik ekleyebilirler. Bu durumun<br />
farkında olmamaları, hizmet içi eğitim sürecine ilişkin yetersizliğin bir boyutu<br />
olarak nitelendirilebilir.<br />
Yapılan görüşmelerde değerlendirme formlarının sayısının çok olduğu ve<br />
bunun da öğretmenlerin verimini olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir.<br />
Değerlendirme Formuna dayalı bir ölçme değerlendirme yerine daha zengin ölçme<br />
değerlendirme biçimlerine yer verilmesi bu sorunu ortadan kaldırabilir.<br />
Elde edilen verilere göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu yeterli teknik<br />
donanıma sahip olmayan okullarda programı uygulamanın zor olduğu yönünde<br />
görüşler ortaya koymuştur. Yeni program, ulaşmak istediği kazanımlara uygun olarak<br />
internet kullanımı, zengin bir kütüphane, fotokopi, görsel araç-gereçler vb. gerektirmektedir.<br />
Bu olanaklara sahip olmayan okullarda programın gerçek anlamda<br />
uygulanması zorlaşmaktadır. Eksikleri kapatmak isteyen öğretmeler öğrencileri okul<br />
dışındaki ortamlara yönlendirmek zorunda kalmaktadır (internet kafeler gibi). Bu<br />
durum ise zaman zaman hem öğrencileri hem de eğitim öğretim ortamını zora sokmaktadır.<br />
Özellikle de alt ve orta sosyo-ekonomik düzeydeki okullarda çalışan öğretmenler<br />
kütüphane, internet erişimi, öğrencilerin interneti kullanma olanağı, okulun<br />
laboratuar olanakları, okulun gerekli materyallere ulaşabilme yeterliliği vb açılardan<br />
ciddi sorunlar yaşamaktadır.<br />
Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu programı uygulama konusunda gerekli<br />
bilgi birikimine sahip değildir. Araştırmaya göre bunun iki temel nedeni vardır.<br />
Birincisi programı tanıtmaya yönelik olarak düzenlenen hizmet içi eğitim programının<br />
hem süre hem de içerik açısından yetersiz oluşudur. Diğeri ise eğitim fakültelerinde<br />
yetiştirilen Türkçe öğretmeni adaylarının yeni programa uygun bir eğitim öğretim<br />
sürecinden geçmemesidir. Bu iki durum programın etkili bir şekilde uygulanmasında<br />
ciddi sıkıntılar yaşanmasına neden olmaktadır.<br />
44<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
Yeni programa uygun olarak çalışma kitabında yer alan etkinliklerin, öğretmenler<br />
tarafından olumlu yönde değerlendirildiği belirlenmiştir. Zaman içerisinde<br />
bu çalışmaların yenilenmesi hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin gereksinimlerini<br />
karşılaması açısından faydalı olabilir. Ancak buna karşın öğretmenlerin bir kısmı<br />
da etkinliklerin öğrenci seviyesinin üstünde olduğunu belirtmiştir. Özellikle alt<br />
sosyo-ekonomik düzeye sahip bölgelerde yaşayan, temel bilgi ve beceri eksikliği<br />
bulunan öğrenciler programı benimsemekte zorlanmaktadır. Gerek velilerin programa<br />
yabancı oluşu gerek rehberlik hizmetlerinin eksikliği gerekse sınıf mevcutlarının<br />
fazla oluşu bu sorunun kaynağı olabilir. Diğer taraftan programın bu öğrencileri<br />
kucaklayacak şekilde düzenlenmeyişi de böyle bir durum yaratmış olabilir. Söz konusu<br />
olan sorunun çözümünde veli-öğretmen işbirliği, programın gözden geçirilmesinde<br />
yapılacak çalışmalar, öğrencilere verilecek rehberlik hizmetleri yardımcı olabilir.<br />
Hatta sınıf mevcutlarının azaltılması temel konularda eksik öğrencilerin derse dolayısıyla<br />
da programa daha olumlu bakmasında katkı sağlayabilir. Bu görüşlerin özellikle<br />
alt sosyo-ekonomik düzeyde çalışan öğretmenler tarafından dile getirilmesi dikkat<br />
çekici bir durumdur. Yapılan alıntılar doğrultusunda alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki<br />
öğrencilerin yeni programı benimsemekte zorluklar yaşadığı belirtilebilir.<br />
Elbette bu sorunun yalnızca öğretmen tarafından çözümlenmesi çok zordur.<br />
Programın yeniden düzenlenmesi sürecinde yapılacak değişiklikler sorunun çözümüne<br />
biraz da olsa kolaylaştırabilir. Programda bu öğrencilere yönelik daha cazip ve<br />
basit etkinliklere yer verilmesi, velilerle görüşmeler yapılması hatta gerektiğinde rehberlik<br />
yardımına başvurulması sorunun çözümünde yardım sağlayabilir.<br />
Öneriler<br />
1. Alt-sosyo ekonomik düzeydeki okulların donanımı kütüphane, bilgisayar<br />
vb. gereksinimler açısından desteklenmelidir.<br />
2. Metinlerin öğrencilerin yaşına ve zihinsel gelişimine uygun olup olmadığı<br />
konuya ilişkin uzman bir grup tarafından yeniden gözden geçirilmelidir. Altıncı sınıflarda<br />
daha kısa metinlere yer verilmelidir.<br />
3. Öğretmenler çalışma kitabı dışında etkinliklere yer vermeli. Bunları nasıl<br />
hazırlayacakları konusunda bilgilendirilmelidirler.<br />
4. Yeni Türkçe programı öğretici ve düşünsel süreci harekete geçirici çalışmalar<br />
içermektedir. Bu etkinlikler güncelliğini ve etkiliğini kaybetmemesi açısından her<br />
yıl gözden geçirilmelidir.<br />
5. Sınıfların kalabalık oluşu programın uygulanmasını zorlaştırmaktadır.<br />
Sınıflardaki öğrenci sayısı azaltılmalıdır.<br />
6. Metinlerin uzunluğu ve öğrencilerin gelişim düzeylerine ne kadar uygun<br />
olduğu yeniden değerlendirilmelidir. Özellikle altıncı sınıfların metinleri bu konuda<br />
daha duyarlı bir anlayışla yeniden gözden geçirilmelidir.<br />
7. Türkçe Öğretim Programının tanıtılmasına yönelik olarak düzenlenen hizmet<br />
içi eğitim çalışmaları öğretmenlerin programı tanımasında yetersiz kalmıştır. Bu<br />
çalışmalar geliştirilerek tekrarlanmalıdır.<br />
8. Eğitim Fakülteleri Türkçe öğretmeni adaylarını yetiştirirken, yeni programı<br />
eğitim öğretim sürecinde tanıtmalıdır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 45
Yeni Türkçe Dersi Öğretim Programının Uygulamasına İlişkin Olarak Branş ... u<br />
9. Alt sosyo-ekonomik bölgelerdeki öğrencilerin programla bütünleşmesini<br />
kolaylaştırıcı çalışmalara yer verilmelidir. Bu bölgelerdeki rehberlik hizmetlerine özel<br />
bir önem verilmeli, sınıf mevcutları bir an önce azaltılmalı ve veliler program konusunda<br />
aydınlatılmalıdır.<br />
10. Değerlendirme formlarının sayısının çok oluşu verimi düşürmektedir.<br />
Değerlendirme formlarının sayısı azaltılmalıdır.<br />
Kaynakça<br />
AKKAYA, N. ve SUSAR KIRMIZI F. (2<strong>00</strong>7). Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan İlköğretim<br />
4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi.<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Üç Aylık Eğitim ve Sosyal Bilimler Dergisi. ISSN: 1302-56<strong>00</strong>. Sayı:174.<br />
COŞKUN, E. (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Dördüncü ve Beşinci Sınıf Öğretmen ve Öğrencilerinin Yeni<br />
Türkçe Dersi Öğretim Programıyla İlgili Görüşleri Üzerine Nitel Bir Araştırma. Kuram<br />
ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. Volume 5., Issue 2., Sayı 5(2). Ankara: Nobel<br />
Basımevi.<br />
PATTON, M. Q. (1990). Qualitative Evaluation and Research Methods. Newbury Park,<br />
California: Sage Publication.<br />
DENZİN, N. K. & LİNCOLN,Y.S. (1998). Strategies of Qualitative Inquiry. California:Sage.<br />
GÖĞÜŞ, Beşir (1983). Anadili Eğitim Programlarının Niteliği. Türk Dili-Dil Öğretimi Özel<br />
Sayısı. Sayı:379–380 Temmuz-Ağustos.<br />
GÖMLEKSİZ, M. N. (2<strong>00</strong>5). Yeni İlköğretim Programının Etkililiğinin Değerlendirilmesi. Kuram<br />
ve Uygulamada Eğitim Bilimleri. Volume 5., Issue 2., Sayı 5(2). Ankara: Nobel<br />
Basımevi.<br />
GÜNEŞ, F. (2<strong>00</strong>6). Yeni Türkçe Öğretim Programı ve Öğretmenlerin Yetiştirilmesi. Ulusal Sınıf<br />
Öğretmenliği Kongresi 14-16 Nisan 2<strong>00</strong>6. Ankara: Kök Yayıncılık.<br />
MAXWELL, J.A. (1996). Qualitative Research Design: an interpretive approach, thousand<br />
oaks. California: Sage Publications.<br />
MANİSA MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ. (2<strong>00</strong>6). On Yedinci <strong>Milli</strong> Eğitim Şurası İl Komisyon<br />
Raporları–2<strong>00</strong>6. Manisa.<br />
MEB (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Programı (6.,7.,8., Sınıflar). Ankara: Devlet<br />
Kitapları Müdürlüğü.<br />
MİLES, M.B. & HUBERMAN A.M. (1994). Qualitative Data Analiysis (Second Edition).<br />
London New Delhi: Sage Publication.<br />
ÖZKARA, Y. (2<strong>00</strong>6). Türkçe Dersi Öğrenci Çalışma Kitaplarının Türkçe Programında Geçen<br />
Yazma Kazanımlarını Karşılama Durumu. Ulusal Sınıf Öğretmenliği Kongresi 14-16<br />
Nisan 2<strong>00</strong>6. Ankara: Kök Yayıncılık.<br />
SEVER, S. (2<strong>00</strong>3). Bilimsel Gelişmeler Karşısında Anadili Öğretiminin Sorumluluğu. Dil ve<br />
Dilimiz Türkçe. 13-14 Kasım 2<strong>00</strong>3. Ankara: Tömer Yayınları.<br />
YILDIRIM, A.&ŞİMŞEK, H. (2<strong>00</strong>5). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri. 5. Baskı.<br />
Ankara: Seçkin Matbaası.<br />
İnternet Kaynakçası<br />
http://ilkogretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge%5B1%5D.pdf, Eğitim Programları ve Öğretim<br />
Alanı Profesörler Kurulu İlköğretim 1-5. Sınıflar Öğretim Programlarını<br />
Değerlendirme Toplantısı – Sonuç Bildirisi (Eskişehir-2<strong>00</strong>5) YAŞAR, Ş. VE DİĞERLERİ,<br />
Son Erişim Tarihi: 21.11.2<strong>00</strong>7.<br />
http://www.etkinegitim.net/forums/index.phptopic=6604.msg9307#msg9307, “İlköğretim<br />
Programı Değerlendirme ve Birleştirme Raporu”, Son Erişim Tarihi: 07.09.2<strong>00</strong>7<br />
46<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Fatma Susar Kırmızı / Nevin Akkaya<br />
THE IDEAS OF THE BRANCH TEACHERS RELATED<br />
TO THE APPLICATION OF THE NEW TURKISH<br />
COURSE CURRICULUM<br />
Fatma SUSAR KIRMIZI*<br />
Nevin AKKAYA**<br />
Abst ract<br />
The aim of this research is to make an assessment related to the efficient<br />
and inefficient aspects of the curriculum after determining the ideas of the 6th,<br />
7th, and 8th grade branch teachers related to the application of the new Turkish<br />
Course Curriculum; and to make suggestions related to the insufficiencies in the<br />
application, and the alterations to be made in the future. At the study, the qualitative<br />
research pattern had been used. The data of the research had been obtained<br />
from 29 teachers, and interview method was used in order to obtain the<br />
data. The population of the research constituted of 47 official elementary schools<br />
which fall within Buca District of İzmir. And 20 schools determined by<br />
“Maximum Variety Sampling” constituted its subjects. The study was perfor<strong>med</strong><br />
with 29 branch teachers working at 6th, 7th, and 8th grades at these schools.<br />
Whole of the research data was obtained by “Semi-Structured Interview<br />
Form” which was consisting of open-ended questions. In preparation of the<br />
form, primarily, the related literature was reviewed, and the “Semi-Structured<br />
Interview Form” was for<strong>med</strong> by collecting together the test interview items in<br />
the light of the obtained data. Expert opinions were asked to eight lecturers related<br />
to the form, and in the lights of the suggestions made, the questions were<br />
rearranged as six items. Then, at the end of the test application perfor<strong>med</strong> with<br />
8 people, the final format of the form was created. The data was encoded by<br />
both researchers, and then the reliability of the questions were calculated by the<br />
following formula: “Reliability = Agreement/difference of opinion + Agreement<br />
× 1<strong>00</strong>”. And the reliability results obtained at the end of the interviews perfor<strong>med</strong><br />
with totally 29 teachers are 84,37% for the first question, 80,<strong>00</strong>% for the<br />
second question, 76,19% for the third question, 79,24% for the fourth question,<br />
73,43% for the fifth question, and 79,54% for the sixth question.<br />
At the study, it was determined that the teacher ideas were focused on<br />
“the problems resulting from the curriculum, fundamental reasons which make<br />
difficult to apply the curriculum and classroom activities”. The teachers generally<br />
deliver their opinion towards “the insufficiency of the in service training,<br />
having too much activities, not having enough time to complete the activities,<br />
longness of the texts, insufficient opportunities of their schools, and having difficulties<br />
on assessment”.<br />
Key Words: Turkish teacher, Turkish Curriculum, Mother tongue<br />
* Asst. Prof. Dr.; Pamukkale University, Faculty of Education, Department of Primary School<br />
Teaching.<br />
** Asst. Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Faculty of Education, Department of Turkish<br />
Education.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 47
İLKÖĞRETİM İKİNCİ VE ÜÇÜNCÜ SINIF TÜRKÇE<br />
DERS KİTABI, ÖĞRENCİ ÇALIŞMA KİTABI VE<br />
ÖĞRETMEN KILAVUZ KİTABININ ÖĞRETMEN<br />
GÖRÜŞLERİNE DAYALI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ<br />
Ayfer ŞAHİN*<br />
Özet<br />
Bu araştırmada ilköğretim ikinci ve üçüncü sınıf öğretmen ve öğrencilerine,<br />
2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında Millî Eğitim Bakanlığınca ücretsiz olarak dağıtılan<br />
Türkçe ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabı;<br />
Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihli, “Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ile Eğitim<br />
Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” de belirlenmiş<br />
olan ders kitaplarında bulunması gereken kriterlere göre geliştirilen ölçek ile<br />
öğretmen görüşlerine dayalı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmada betimsel<br />
yöntem kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde SPSS paket programından<br />
yararlanılmış, yüzde (%) ve frekans (f) teknikleri kullanılmıştır. Yapılan analizler<br />
sonunda, öğretmenlerin genel olarak ders kitabı, çalışma kitabı ve öğretmen<br />
kılavuz kitabı hakkında “evet” ve “kısmen” düzeyinde olumlu görüşlere<br />
sahip oldukları ortaya konulmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Öğrenci ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı, öğretmen<br />
kılavuz kitabı<br />
Gi riş<br />
Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları Yönetmeliği’nde ders kitabını; “her tür<br />
ve derecedeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında kullanılacak olan, konuları öğretim<br />
programları doğrultusunda hazırlanmış, öğrenim amacı ile kullanılan basılı eser”<br />
olarak tanımlamaktadır (Millî Eğitim Bakanlığı, 1995). Oğuzkan (1974) ise; “ders kitabı,<br />
belli bir dersin (matematik, Türkçe, Fizik vb.) öğretimi için, belli bir düzeydeki<br />
(ilköğretim 1, lise 1 gibi) öğrencilere yönelik olarak yazılan, içeriği yetişeklere (öğretim<br />
programlarına) uygun, incelemesi yapılmış ve onaylanmış temel kaynaktır”<br />
demektedir.<br />
Eğitim uzmanları, ders kitaplarını bilgilerin öğrencilere iletilmesinde en iyi<br />
kaynak ve birincil materyal olarak görmektedirler (Gökkaya, 2<strong>00</strong>3, 11). Sınıf içinde<br />
kullanılması önerilen çeşitli geleneksel ve modern araç-gereçler olmakla birlikte yapılan<br />
araştırmalar günümüzde de kitabın sınıf içindeki yerinin çok önemli olduğunu,<br />
öğretmenlerin birçok etkinliği kitapla başlatıp kitapla sürdürdüğünü göstermektedir<br />
(Ceyhan ve Yiğit, 2<strong>00</strong>4, 18). İyi hazırlanmış bir ders kitabı, hem öğretmenlere hem de<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı,<br />
Kırşehir<br />
48<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
öğrencilere büyük yarar sağlar, eğitim ve öğrenme etkinliklerinde öğretmen ve öğrencilere<br />
kılavuzluk eder.<br />
Hazırlanışlarında ve düzenlenmelerindeki sürekli denetimlilik özelliği, olgunlaşma<br />
ve geliştirilme yolunda geçirdikleri süreçlerin çok sayıda olması, titiz ve özenli<br />
çalışma gerektirici nitelikleri yönünden emek ve işlevsel değeri yüksek, kalıcı birer<br />
ürün olma özelliğini taşırlar (Güçlü vd., 2<strong>00</strong>1; Topses, 2<strong>00</strong>1). Öte yandan ders kitaplarının<br />
diğer eğitim araç-gereçlerine göre daha ekonomik olmaları, öğrenmeyi bireyselleştirmeleri,<br />
öğretimi yapısallaştırmaları, diğer pek çok öğretim aracıyla birlikte ve<br />
aynı anda kullanılabilmeleri, pek çok bilgiyi belli bir düzen içerisinde sunmaları vb.<br />
avantajları da eğitim öğretim etkinliklerinde yoğun olarak tercih edilmesini sağlamaktadır.<br />
Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere bakıldığında, ders kitaplarının her<br />
zaman önemli bir eğitim aracı olduğu görülmektedir. Örneğin, Japonlardan bazıları,<br />
ders kitaplarını bir toprak parçası kadar değerli bulmuşlardır. Önceleri Japon öğretmenler,<br />
okulda derste iken deprem olduğunda, kurtarılması gereken öncelikler arasında<br />
kitapları da belirtmişlerdir (Demirel ve Kıroğlu, 2<strong>00</strong>5, 3).<br />
Diğer taraftan Türkiye’de de ders kitapları, en temel bilgi kaynağıdır (Kaya,<br />
2<strong>00</strong>2, 92–93; Tertemiz vd., 2<strong>00</strong>4,1). Öğrenciler evde ve okulda derse hazırlık yapıyorlarken<br />
en çok ders kitabından yararlanmaktadırlar. Nitekim Tor’un (2<strong>00</strong>4)<br />
Türkiye’de yaptığı bir çalışmaya göre, ilköğretim 6,7,8. sınıf öğrencilerinin ödevlerini<br />
yaparken yararlandıkları kaynaklar arasında ilk sırayı ders kitapları almaktadır.<br />
Bunu sırasıyla ansiklopediler, yardımcı ders kitapları, bilgisayar ve eğitim CD’leri<br />
takip etmektedir. Özbay da (2<strong>00</strong>3, 37) araştırmasında, Türkçe öğretmenlerinin derslerini<br />
büyük oranda (% 94,4) ders kitabına bağlı kalarak işlediklerini ortaya koymuştur.<br />
Öğretmeni ve ailesi dışında öğrencinin gerektiğinde her an başvurabileceği en<br />
yakın kaynağı, ona rehberlik edecek ders kitabıdır (Şahin, 1998). Teknolojik gelişmelere<br />
rağmen ders kitapları, ana dili öğretiminde de öğretim materyali olarak çok<br />
önemli bir yere sahiptir. Türkçe derslerinde özellikle öğrencilere temel dil becerilerini<br />
kazandırmak için önemli bir işlevleri vardır. Bu işlev, kitaplarda yer alan metinlerden<br />
kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkçe derslerinde bütün dil becerileri (okuma,<br />
yazma, konuşma, dinleme ve dil bilgisi), bu metinlerden hareketle hazırlanan etkinlikler<br />
yoluyla kazandırılmaya çalışılmaktadır (Çeçen ve Çiftçi, 2<strong>00</strong>7, 39).<br />
Ülkemizde ders kitapları konusu geçmişten günümüze sürekli olarak güncelliğini<br />
korumuştur. Ders kitapları nasıl olmalıdır Öğretimde yeri ve önemi nedir<br />
Nasıl seçilmelidir gibi sorular Millî Eğitim Şûralarında, parti ve hükümet programlarında,<br />
kalkınma planlarında ele alınmış ve bu konuda çeşitli yönetmelikler çıkarılmıştır<br />
(Kılıç, 2<strong>00</strong>5, 38).<br />
Ders kitaplarının yarışma esasına göre hazırlanması, tek tip kitap uygulaması,<br />
çok kitap uygulamasının avantaj ve dezavantajları, ilköğretim ders kitaplarının devlet<br />
tarafından karşılanması gibi konular çeşitli zaman dilimleri içerisinde ve farklı<br />
platformlarda gündeme gelmiş ve tartışılmıştır. Millî Eğitim Bakanlığının almış olduğu<br />
kararla, 2<strong>00</strong>3–2<strong>00</strong>4 eğitim-öğretim yılında ders kitapları Millî Eğitim tarihinde ilk<br />
defa ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılmıştır. Bu uygulama günümüzde,<br />
lise öğrencilerini de kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmıştır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 49
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
Ülkemizde ders kitaplarının hazırlanması ile ilgili yönergenin Millî Eğitim<br />
Bakanlığınca son yıllarda sıs sık değiştirildiği ya da geliştirildiği görülmektedir.<br />
29.05.1995 tarih ve 22297 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Millî Eğitim Bakanlığı<br />
Ders Kitapları Yönetmeliği”nin adı 17.03.2<strong>00</strong>4 tarih ve 2504 sayılı Resmi Gazete’de<br />
yayınlanan yönetmelikle “Millî Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları<br />
Yönetmeliği” olarak değiştirilmiştir. Daha sonra Ekim 2<strong>00</strong>6 tarihinde 2589 sayılı<br />
Tebliğler Dergisi’nde yayınlanarak yürürlüğe giren “Ders Kitapları İle Eğitim<br />
Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” ise, Haziran 2<strong>00</strong>7<br />
tarihinde 2597 Sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan ve bu çalışmada da kitapların<br />
değerlendirilmesiyle ilgili kriterlerin belirlenmesinde yararlanılan, “Millî Eğitim<br />
Bakanlığı Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine<br />
İlişkin Yönerge”nin yayınlanmasıyla birlikte yürürlükten kaldırılmıştır.<br />
Yakın zamana kadar ders kitapları tek düzelik gösterirken, günümüzde dünyadaki<br />
çeşitliliği yansıtmaya özen göstermeye başlamışlardır. Son zamanlara kadar<br />
çocuk oyunlarına hemen hiç yer verilmezken bugünkü ders kitaplarında canlandırmaya,<br />
yaşayarak ve yaparak öğrenmeye daha fazla önem verilir olmuştur (Baştürk,<br />
2<strong>00</strong>5, 31).<br />
İlgili Araştırmalar<br />
Eğitim ortamlarının en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilmesine<br />
rağmen şimdiye kadar özellikle Türkçe dersi kitaplarının içerik; metin, dil, kelime<br />
kadrosunun nitelik ve nicelik gibi özellikleri üzerine yapılan akademik çalışmalar<br />
ülkemizde daha yeni başlamıştır (Karatay, 2<strong>00</strong>7, 50). Ülkemizde son yıllarda ders<br />
kitaplarının çeşitli boyutlarına dair yapılan araştırmalardan bir bölümü aşağıda kısa<br />
özetler halinde sunulmuştur:<br />
Akkaya ve Susar Kırmızı (2<strong>00</strong>7), “Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan<br />
İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre<br />
Değerlendirilmesi” başlıklı araştırmalarında, 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında<br />
İzmir’in Buca ilçesinde 31 ilköğretim okulunda görev yapan 156 adet 4. ve 5. sınıf<br />
öğretmenlerine anket uygulamışlardır. Bu anketten elde ettikleri verilere göre;<br />
Türkçe Dersi Öğretim Programı’na yönelik yeterli bilgiye sahip olan öğretmenlerin<br />
sahip olmadığını söyleyen öğretmenlere oranla ders kitapları ile ilgili düşüncelerinin<br />
daha olumlu olduğu ortaya konulmuştur. Öğretmenler programa yönelik yeterli bilgiye<br />
sahip olduklarında hazırlanan kitabı daha iyi anlamakta, kitapta yer alan yöntem<br />
ve teknikleri daha iyi uygulamakta ve doğal olarak da kitaplara olumlu bir gözle<br />
bakmaktadır. Programla ilgili olarak yeterli bilgiye sahip olmayan öğretmenler, gerek<br />
kitapları anlamada, gerekse uygulamada karşılaştıkları sorunlardan dolayı olumsuz<br />
görüşler belirtmektedirler.<br />
Zorbaz (2<strong>00</strong>7), “Türkçe Ders Kitaplarındaki Masalların Kelime–Cümle<br />
Uzunlukları Ve Okunabilirlik Düzeyleri Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı çalışmasında,<br />
ilköğretim Türkçe ders kitaplarındaki masalların kelime ve cümle uzunluklarının<br />
sınıflara göre değişimini ve metinlerin okunabilirlik düzeylerini incelemiştir.<br />
Araştırma sonucunda, ders kitaplarına alınan masalların kelime ve cümle uzunluklarının,<br />
öğrencilerin sınıf düzeylerine göre düzenli bir artış göster<strong>med</strong>iği, cümle uzunluğu<br />
ve okunabilirlik açısından altıncı sınıfa geçişte metinlerde bir değişiklik olduğu,<br />
bunun dışında sınıflara göre belirli bir değişimin olmadığı saptanmıştır.<br />
50<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Çeçen ve Çiftçi (2<strong>00</strong>7), İlköğretim 6. sınıf Türkçe ders kitaplarından üçünde<br />
yer alan metinleri tür ve tema açısından karşılaştırmışlar ve karşılaştırılan kitapların,<br />
metin türleri bakımından farklılıklar içerdiğini ortaya koymuşlardır. Çeşitli yayınevlerinin<br />
kitaplarını okumakla muhatap bırakılan öğrencilerin metin türleri bakımından<br />
aynı türlerle ve bütün türlerle tanıştırılmaları bakımından sınıflar düzeyinde<br />
okutulacak türlerin yetkililer tarafından, önceden belirlenmesinin gerekli olduğu<br />
yönünde görüşlerini ortaya koymuşlardır.<br />
Bedir ve Demir (2<strong>00</strong>6) Türkçe Ders Kitaplarını içerik, dil ve anlatım, değerlendirme<br />
ölçütleri açısından değerlendirmişlerdir. Araştırmanın sonucunda, yeni<br />
İlköğretim Okulu Türkçe Programı doğrultusunda hazırlanan ilköğretim 4. ve 5. sınıf<br />
Türkçe ders kitaplarına yönelik olarak öğretmenlerin olumlu görüşler taşıdıkları<br />
belirlenmiştir. Özellikle dil ve anlatıma yönelik olarak öğretmenler olumlu düşüncelerceler<br />
belirtirken, değerlendirme açısından daha az yeterli olduğu yönünde görüş<br />
bildirmişlerdir.<br />
Kolaç (2<strong>00</strong>3) ise çalışmasında, ilköğretim dördüncü sınıf Türkçe ders kitaplarını<br />
öğretmen görüşlerine dayalı olarak değerlendirmiştir. Çalışmada Eskişehir Millî<br />
Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak görev yapan öğretmenlere, dördüncü sınıf Türkçe<br />
ders kitapları ile ilgili olarak; “fiziksel görünüm, içerik (metinler, dil ve anlatım ve dilbilgisi)<br />
ve alıştırma ve değerlendirme” ile ilgili sorulardan oluşan anket uygulanmıştır.<br />
Ünsal ve Güneş (2<strong>00</strong>2) tarafından yapılan çalışmada, ilköğretimin 4. sınıfında<br />
okutulmak üzere, Millî Eğitim Bakanlığınca hazırlanmış ve 1993–1999 yılları arasında<br />
temel ders kitabı olarak okutulması uygun görülmüş olan Fen Bilgisi ders kitabındaki<br />
Fizik konuları; içerik, eğitsel tasarım, görsel sunum, dil ve anlatım yönlerinden<br />
eleştirel bir bakış açısıyla incelenmiş ve kitapların eğitsel tasarım, görsel sunum<br />
ve dil, anlatım bakımlarından, birçok hataları ve çelişkileri içerdikleri ortaya konulmuştur.<br />
Sezgin (2<strong>00</strong>0) “İlköğretim Okullarının Altıncı Sınıfları İçin Yazılan Türkçe Ders<br />
Kitapları Üzerine Bir İnceleme” başlıklı çalışmasında, Türkçe ders kitaplarından<br />
bazılarını şekil, metin sonu soruları, dilbilgisi ve yazım kuralları bakımlarından incelemiştir.<br />
Araştırma sonucunda, özellikle çeviri metinlerde dil ve anlatıma dikkat edil<strong>med</strong>iği,<br />
düz yazılara şiirden daha fazla yer verildiği, metin sonu sorularının öğrencilerin<br />
yaratıcılıklarını geliştirmekten uzak olduğu saptanmıştır.<br />
Amaç<br />
Çalışmadaki temel amaç, ilköğretim ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerine yönelik<br />
ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabının hazırlanmasında<br />
ve basılmasında öğretmen görüşlerine göre düzenlemelere gidilmesini sağlamaktır.<br />
Ayrıca, ders kitabı hazırlayacak olan yayınevlerine ve bilhassa da Millî Eğitim<br />
Bakanlığı yetkilerine öneriler ortaya koymaktır.<br />
Önem<br />
Ders kitapları, eğitim hizmetlerinin vazgeçilmez araçları olarak insan kaynaklarının<br />
niteliğinin geliştirilmesinde; öğretmenler, fizikî imkânlar ve eğitim programları<br />
kadar önemli bir yere sahiptir (Ceyhan ve Yiğit, 2<strong>00</strong>4, 26). Bu yönüyle öğrenciler<br />
için özel yerleri ve önemleri olan, eğitim öğretim süreçlerinin en temel araçları olarak<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 51
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
kabul edilirler. Bu kadar önemli olan bir ders aracı hazırlanırken, alanın gerçek<br />
uzmanları olan ve her türlü eğitim uygulamalarının merkezinde yer alan öğretmenlerin<br />
görüşleri doğrultusunda iyileştirmelerin yapılması kaçınılmaz bir zorunluluktur.<br />
Çalışma bu duruma katkı sunacağından önemli görülmektedir.<br />
Yöntem<br />
Bu çalışmada, ilköğretim okulları ikinci ve üçüncü sınıf öğretmenlerinin, kullanmakta<br />
oldukları Türkçe ders kitabına, öğrenci çalışma kitabına ve öğretmen kılavuz<br />
kitabına ilişkin görüşleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, mevcut durumun<br />
ortaya konulması amaçlandığı için betimsel yöntem kullanılmıştır.<br />
Evren ve Örneklem<br />
Araştırmanın evreni, Kırşehir ili ilköğretim okullarıdır. İl merkezinde toplam<br />
29 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Araştırmanın örneklemi olarak, Kırşehir il merkezinde<br />
bulunan 29 ilköğretim okulunda 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında ikinci sınıfı okutan<br />
66 öğretmen ve üçüncü sınıfı okutan 62 öğretmenden tümüne ulaşılmıştır.<br />
Anketler gönüllü öğretmenlerce doldurulduğundan ikinci sınıflardan 51 ve üçüncü<br />
sınıflardan da 50 olmak üzere toplam 101 tanesinin geri dönüşü sağlanabilmiştir.<br />
Veri Toplama Araçlarının Geliştirilmesi ve Uygulanması<br />
Çalışmada, Millî Eğitim Bakanlığınca 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 Öğretim yılında okutulmak<br />
üzere öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz olarak dağıtılan Türkçe ders kitabı, öğrenci<br />
çalışma kitabı ve öğretmen kılavuz kitabına dair öğretmenlerin görüşlerini belirlemek<br />
üzere; Bakanlık ve özel kesim tarafından hazırlanan ders kitabı kriterlerini belirle<strong>med</strong>e<br />
halen geçerli yönerge olan, Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihinde ve 2597 sayılı Tebliğler<br />
Dergisi’nde yayımlanan “MEB Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve<br />
Değerlendirilmesine İlişkin Yönerge” de ortaya konulmuş olan;<br />
a) İçerik,<br />
b) Dil, anlatım ve üslup,<br />
c) Öğrenme ve öğretme ve ölçme-değerlendirme<br />
d) Teknik, tasarım ve düzenleme,<br />
yönlerinden dikkat edilecek kriterlerle birebir örtüşecek şekilde araştırmacı tarafından<br />
hazırlanmış olan anket, ilköğretim okullarında ikinci ve üçüncü sınıfları okutan<br />
öğretmenlere uygulanmıştır.<br />
Verilerin Analizi<br />
Araştırma için geliştirilen anketler uygulanıp toplandıktan sonra, geçerli olan<br />
101 anketteki veriler bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Verilerin istatistiksel analizinde<br />
SPSS paket programından yararlanılmıştır. Elde edilen verileri betimlemek için ise<br />
yüzde (%) ve frekans (f) teknikleri kullanılmıştır.<br />
Bulgular ve Yorumlar<br />
Araştırmanın bu bölümünde elde edilen bulgulara yer verilmiştir.<br />
Araştırmaya katılan öğretmenlerin okuttukları sınıfları gösteren tablo aşağıda sunulmuştur:<br />
52<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Tablo 1. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Okuttukları Sınıf Düzeyleri<br />
Sınıflar f %<br />
İkinci Sınıf 51 50,5<br />
Üçüncü Sınıf 40 49,5<br />
TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />
Tablo 1’de yer alan verilere bakıldığında, çalışmaya katılan öğretmenlerden<br />
51’i ikinci sınıfı, 50’si de üçüncü sınıfı okutmaktadırlar.<br />
Tablo 2. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Cinsiyetlerine Göre<br />
Dağılımları<br />
Sınıflar f %<br />
Bayan 75 74,3<br />
Erkek 26 25,7<br />
TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />
Çalışmaya katılan 101 öğretmenin 75’inin bayan, 26’sınının da erkek olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 3. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Mezun Oldukları Okullar<br />
Sınıflar f %<br />
Öğretmen Okulu - -<br />
Eğitim Enstitüsü 16 15,8<br />
Eğitim Yüksek Okulu 36 35,6<br />
Eğitim Fakültesi 48 47,5<br />
Yüksek Lisans - -<br />
Doktora - -<br />
Diğer (Fen-Ed. vd.) 1 1,0<br />
TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />
Tablo 3’te yer alan bulgulara göre; il merkezi ve merkeze bağlı olarak çalışan<br />
öğretmenlerin %15,8’inin eğitim enstitüsü, %35,6’sının eğitim yüksek okulu ve<br />
%47,5’inin de eğitim fakültesi çıkışlı oldukları saptanmıştır. Çalışmanın il merkezinde<br />
çalışan öğretmenlerle yapılmış olmasına rağmen, fakülte mezunu olan öğretmenlerin<br />
sayısının çok olması, eğitim yüksek okulunu bitiren öğretmenlerin çoğunluğunun<br />
sonradan bir lisans tamamlama programından (2+2) mezun olmaları şeklinde<br />
yorumlanmıştır. Zira öğretmenlerin kıdem yılları ile ilgili tablo-5’teki verilere bakıldığında,<br />
öğretmenlerin çoğunluğunun 20 yılın üzerinde kıdeme sahip oldukları<br />
görülmektedir. Sınıf öğretmenliği programlarını 20 yıl önce bitiren öğretmenlerin eğitim<br />
yüksek okulu çıkışlı olmaları gerekmektedir. Ülkemizde 1988 yılından itibaren 2<br />
yıllık eğitim yüksek okulları 4 yıllık eğitim fakültelerine dönüştürülmüştür.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 53
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
Fakülte mezunu öğretmen sayısının çok olmasına rağmen, yüksek lisans ve<br />
doktora yapan öğretmenin olmaması da öğretmenlerin kıdemlerinin yüksek olması<br />
ile ilgili bir durum olarak yorumlanmıştır.<br />
Tablo 4. Araştırmaya Katılan Öğretmenleri Unvanlarına Göre Dağılımları<br />
Sınıflar f %<br />
Aday Öğretmen 1 1,0<br />
Öğretmen 59 58,4<br />
Uzman Öğretmen 41 40,6<br />
Baş Öğretmen - -<br />
TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />
Araştırmaya katılan öğretmenlerin %58,4’ ü ‘öğretmen’, %40,6’sı ‘uzman<br />
öğretmen’ unvanlarına sahiptirler. Öğretmenlerin unvanları ile ilgili tabloda aday<br />
öğretmen sayısı çok azdır. Çünkü çalışma il merkezinde yapılmıştır ve Millî Eğitim<br />
Bakanlığının atama ve yer değiştirme kriterlerine göre ‘aday’ olan bir öğretmen il<br />
merkezindeki sıralı okullara atanamamaktadır. Muhtemelen ilgili öğretmen de mazereti<br />
nedeniyle geçici statüde merkezde görev yapmaktadır.<br />
Tablo 5. Araştırmaya Katılan Öğretmenlerin Kıdemleri<br />
Sınıflar f %<br />
0–5 Yıl 2 2,0<br />
6–10 Yıl 2 2,0<br />
11–15 Yıl 19 18,8<br />
16–20 Yıl 34 33,7<br />
21–25 Yıl 24 23,8<br />
26 Yıl ve Üzeri 20 19,8<br />
TOPLAM 101 1<strong>00</strong><br />
Çalışma il merkezinde yapıldığı için, çalışmaya katılan öğretmenlerin<br />
çoğunluğunun kıdeminin 16 yıldan daha fazla olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin<br />
%33,7’si 16–20 yıl; %23,8’i 21–25 yıl ve %19,8’i de 26 yıl ve üzeri kıdeme sahiptirler.<br />
İlköğretim ikinci ve üçüncü sınıfları okutan öğretmenlerin, kullandıkları<br />
Türkçe ders kitaplarının içeriğine ilişkin görüşleri aşağıda tablo-6’da gösterilmiştir:<br />
54<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Tablo 6. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının İçeriğine İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri *<br />
Evet Kısmen Hayır<br />
Dersin öğretim programını kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.<br />
f 65 33 3<br />
% 64,4 32,7 3,0<br />
Dersin kazanımlarının tümünün dolaylı veya dolaysız olarak f 50 49 2<br />
işe koşulup koşulmadığına dikkat edilmiştir. % 49,5 48,5 2,0<br />
Konular ve üniteler, sınıf seviyesine göre günlük hayatla f 57 35 9<br />
bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmıştır. % 56,4 34,7 8,9<br />
Konular ve üniteler; problemleri belirtme, inceleme ve gözlem<br />
yolu ile gerekli deneyleri yapma, deneylerden sonuç çıkarma f 48 46 7<br />
ve bu sonuçları kontrol ederek bilimsel düşünme yöntemini % 47,5 45,5 6,9<br />
güçlendirecek şekilde işlenmiştir.<br />
Dersin özelliğine göre ünite, bölüm ve konular arasında hacim<br />
f 57 39 5<br />
bakımından programında belirtildiği şekilde uygun bir denge<br />
% 56,4 38,6 5,0<br />
kurulmuştur.<br />
Kazandırılacak bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerler<br />
f 54 42 5<br />
sınıf seviyesine uygun kavram ve örneklerden hareket<br />
% 53,5 41,6 5,0<br />
edilerek verilmiştir.<br />
Konuların işlenişinde, aynı sınıfta okutulan diğer derslerle f 67 28 6<br />
olan ilişkisi göz önünde bulundurulmuştur. % 66,3 27,7 5,9<br />
Konuların işlenişinde bir önceki sınıfın konularıyla bilgi,<br />
f 44 52 5<br />
kavram, ilke ve beceri bakımından bağlantısı kurulmuş ve<br />
% 43,6 51,5 5,,0<br />
bir üst sınıfla ilgili hazırlayıcı açıklamalara yer verilmiştir.<br />
Konular, öğretime yardımcı unsurlarla desteklenerek f 45 52 4<br />
anlaşılır hâle getirilmiştir. % 44,6 51,5 4,0<br />
Dersin özelliğine göre yeri geldiğinde deyimler, atasözleri,<br />
destanlar, türküler, resimler, fotoğraflar, minyatürler ve f 46 45 10<br />
benzeri kaynaklar kültürümüzün gelişmesini ve devamlılığını % 45,5 44,6 9,9<br />
sağlayacak şekilde işlenmiştir.<br />
Konuların işlenişinde gereksiz bilgi ve ayrıntıya yer f 53 41 7<br />
verilmemiştir. % 52,5 40,6 6,9<br />
Konular öğrenciyi sorgulama, araştırma, inceleme ve başka f 58 39 4<br />
kaynaklara yönlendirmeye teşvik edecek şekilde işlenmiştir. % 57,4 38,6 4,0<br />
İstatistikî ve bilimsel bilgiler güncellenmiş olarak verilmiştir.<br />
f 46 51 4<br />
% 45,5 50,5 4,0<br />
Konuların işlenişinde, yakından uzağa, basitten karmaşığa, f 62 33 6<br />
kolaydan zora ve somuttan soyuta giden bir yöntem izlenmiştir. % 61,4 32,7 5,9<br />
Öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını f 45 48 8<br />
sağlayacak unsurlara yer verilmiştir. % 44,6 47,5 7,9<br />
Kitaplarda metinleri açıklamak, pekiştirmek veya yorumlamak<br />
f 70 24 7<br />
için kullanılan görsel unsurlar metin ile uyumlu olacak biçimde<br />
% 69,3 23,8 6,9<br />
verilmiştir.<br />
* (N=101)<br />
İlköğretim ikinci ve üçüncü sınıfı okutan öğretmenlerin okuttukları ders kitaplarının<br />
içeriğine ilişkin, öğretmenlerin genel anlamda olumlu görüşlere sahip oldukları<br />
görülmektedir. Özellikle, “kitaplarda metinleri açıklamak, pekiştirmek veya<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 55
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
yorumlamak için kullanılan görsel unsurlar metin ile uyumlu olacak biçimde verilmiştir”<br />
(%69,3); “konuların işlenişinde, aynı sınıfta okutulan diğer derslerle olan ilişkisi<br />
göz önünde bulundurulmuştur” (%66,3); “dersin öğretim programını kapsayacak<br />
şekilde düzenlenmiştir” (%64,5); “konuların işlenişinde, yakından uzağa, basitten<br />
karmaşığa, kolaydan zora ve somuttan soyuta giden bir yöntem izlenmiştir” (%61,4);<br />
“konular öğrenciyi sorgulama, araştırma, inceleme ve başka kaynaklara yönlendirmeye<br />
teşvik edecek şekilde işlenmiştir” (%57,4); “dersin özelliğine göre ünite, bölüm<br />
ve konular arasında hacim bakımından programında belirtildiği şekilde uygun bir<br />
denge kurulmuştur” ve “konular ve üniteler, sınıf seviyesine göre günlük hayatla<br />
bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmıştır” (%56,4); “kazandırılacak bilgi, beceri,<br />
tavır ve tutumlar ile değerler sınıf seviyesine uygun kavram ve örneklerden hareket<br />
edilerek verilmiştir” (%53,5); “dersin kazanımlarının tümünün dolaylı veya dolaysız<br />
olarak işe koşulup koşulmadığına dikkat edilmiştir” (%49,5) maddelerine öğretmenlerin<br />
çoğunluğu ‘evet’ demişlerken, içeriğe ilişkin diğer maddelerde de büyük bir<br />
oranda ‘kısmen’ olarak düşünce bildirmişlerdir.<br />
Ders kitaplarının içeriğine ilişkin olumsuz düşünce belirten öğretmenlerin<br />
%9,9’u dersin özelliğine göre yeri geldiğinde deyimler, atasözleri, destanlar, türküler,<br />
resimler, fotoğraflar, minyatürler ve benzeri kaynakların kültürümüzün gelişmesini<br />
ve devamlılığını sağlayacak şekilde işlen<strong>med</strong>iğini, %8,9’u konular ve ünitelerin, sınıf<br />
seviyesine göre günlük hayatla bağlantılı ve uygulamalı olarak ele alınmadığını, %<br />
7,9’u öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını sağlayacak unsurlara<br />
yer veril<strong>med</strong>iğini düşünmektedirler.<br />
Tablo 7. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Dil, Anlatım ve Üslup Özelliklerine<br />
İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri *<br />
Evet Kısmen Hayır<br />
Yaşayan Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılmıştır.<br />
f 63 33 5<br />
% 62,4 32,7 5,0<br />
Türkçeleşmiş kelimeler, yaşayan Türkçenin bir parçası olarak f 59 40 2<br />
değerlendirilmiştir. % 58,4 39,6 2,0<br />
Öğrencilerin seviyelerine uygun, yeni kelimeleri öğrenmelerine fırsat f 53 44 3<br />
veren zengin ve akıcı Türkçenin kullanılmasına özen gösterilmiştir. % 52,5 43,6 3,0<br />
Cümleler, öğrencinin zihnindeki bilgilerin yapılandırılmasına f 47 47 7<br />
yönelik olarak kurulmuştur. % 46,5 46,5 6,9<br />
Paragraf düzenleme kurallarına uyulmuş ve paragraflar f 64 30 7<br />
arasındaki anlam ve mantık ilişkisine dikkat edilmiştir. % 63,4 29,7 6,9<br />
Cümle uzunlukları, sınıf seviyesine uygun olarak düzenlenmiştir.<br />
f 39 43 19<br />
% 38,6 42,6 18,7<br />
Türkçenin kullanımında, Türk Dil Kurumunun son yayımladığı f 67 31 3<br />
Türkçe Sözlük ve Yazım Kılavuzu esas alınmıştır. % 66,3 30,7 3,0<br />
Konuların işlenişinde doğru, açık, anlaşılır bir dil ve anlatım f 58 37 6<br />
kullanılmıştır. % 57,4 36,6 5,9<br />
Kelimeler, nüanslara dikkat edilerek titizlikle seçilmiştir.<br />
f 46 46 9<br />
% 45,5 45,5 8,9<br />
Metinlerde akıcılık, mantık dokusu ve fikir bütünlüğü sağlanmıştır.<br />
f 51 39 11<br />
% 50,5 38,6 10,9<br />
İlköğretimin ilk üç sınıfında soyut kavramların kullanılmasından f 53 41 7<br />
kaçınılmıştır. % 52,5 40,6 6,9<br />
* (N=101)<br />
56<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Tablo 7 incelendiğinde; çalışmaya katılan öğretmenlerin ders kitaplarının dil,<br />
anlatım ve üslup özellikleriyle ilgili maddelere genel olarak ‘evet’ cevabını verdikleri<br />
görülmektedir. Ancak, “cümle uzunlukları, sınıf seviyesine uygun olarak düzenlenmiştir”<br />
ölçütüne öğretmenlerin %42,6’sının ‘kısmen’ ve %18,8’inin de ‘hayır’ cevabını<br />
vermeleri anlamlı bulunmuştur.<br />
Tablo 8. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Öğrenme, Öğretme ve<br />
Ölçme-Değerlendirme Özelliklerine İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri *<br />
Evet Kısmen Hayır<br />
Konular, öğrencileri muhakemeye, bağımsız ve yaratıcı<br />
f 52 46 3<br />
düşünmeye, kıyaslamaya ve edinilen bilgilerden hareketle<br />
% 51,5 45,5 3,0<br />
sonuçlar çıkarmaya yöneltecek şekilde işlenmiştir.<br />
Konularla ilgili hazırlık çalışmalarının öğrenciyi düşünmeye ve f 59 38 4<br />
araştırmaya yöneltecek nitelikte olmasına dikkat edilmiştir. % 58,4 37,6 4,0<br />
Öğrencinin yeni bilgileri ezberlemesi değil, zihninde f 62 2 7<br />
yapılandırması hedeflenmiştir. % 61,4 31,7 6,9<br />
Öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate alınmış ve üst düzey f 47 49 5<br />
düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır. % 46,5 48,5 5,0<br />
Konular, programın ilgili temel becerileri ile alt becerilerini<br />
f 54 45 2<br />
kazandıracak şekilde düzenlenmiş ve öğrencinin etkin rol<br />
% 53,5 44,6 2,0<br />
almasına imkân verecek biçimde işlenmiştir.<br />
Değerlendirmeye ilişkin unsurlar, ölçme ve değerlendirme f 56 38 7<br />
ilke ve teknikleri dikkate alınarak düzenlenmiştir. % 55,4 37,6 6,9<br />
Her ünite veya bölümün sonunda öğrenciye konularla ilgili bilgi,<br />
f 51 43 7<br />
beceri, değer, tutum ve yeterliklerin kazandırılıp kazandırılmadı-<br />
% 50,5 42,6 6,9<br />
ğını ölçmeye yarayan değerlendirme sorularına yer verilmiştir.<br />
Çoktan seçmeli, doğru-yanlış, boşluk doldurma, eşleştirme,<br />
yazılı yoklama ve benzeri sonuç değerlendirme teknikleri ile<br />
f 53 40 8<br />
ürün dosyası (portfolyo) değerlendirme, performans<br />
% 52,5 39,6 7,9<br />
değerlendirme, gözlem formu gibi süreç değerlendirme<br />
tekniklerine yer verilmiştir.<br />
* (N=101)<br />
Öğretmenlerin öğrenci ders kitaplarının öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme<br />
özellikleri ile ilgili olarak kendilerine yöneltilen maddelere verdikleri<br />
cevaplardan oluşan tablo incelendiğinde “öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate<br />
alınmış ve üst düzey düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır” maddesi dışındaki<br />
tüm maddelerde olumlu görüşlerin (evet cevaplarının) ağırlıklı olduğu görülmektedir.<br />
Bu ölçüt ile ilgili olarak öğretmenlerin %48,5’i ‘kısmen’ ve %5,0’ı da ‘hayır’<br />
şeklinde görüş bildirmişlerdir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 57
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
Tablo 9. Öğretmenlerin Öğrenci Ders Kitabının Teknik, Tasarım ve<br />
Düzenleme Özelliklerine İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri *<br />
Evet Kısmen Hayır<br />
Sayfa tasarımlarında resim, fotoğraf, grafik, şema, plan, harita ve<br />
f 63 31 7<br />
benzeri görsel unsurların yerleştirilmesinde görsel algının yanı<br />
% 62,4 30,7 6,9<br />
sıra, bunların eğiticilik ve öğreticilik niteliğine de önem verilmiştir.<br />
Görsel unsur, öğrencilerin gelişim basamaklarına uygun; görsel<br />
f 57 36 8<br />
algı yönünden ise renk uyumuna dikkat edilerek açık, temiz ve<br />
% 56,4 35,6 7,9<br />
net bir baskıyla hazırlanmıştır.<br />
Konularla ilgili yazı, resim, fotoğraf ve benzeri materyallerden f 63 32 6<br />
telif hakları gözetilerek alıntı yapılmıştır. % 62,4 31,7 5,9<br />
Konuların daha iyi öğrenilebilmesi için açıklayıcı, tamamlayıcı<br />
ve eğitici nitelikteki öğretime yardımcı harita, kroki, fotoğraf, f 51 41 9<br />
şema, grafik, resim ve benzeri görsel unsurlara yeterince yer % 50,5 40,6 8,9<br />
verilmiştir.<br />
Kitaplarda yer alan başlıklar sistematik biçimde düzenlenmiş ve f 56 42 3<br />
ikonografik bir sistem oluşturulmuştur. % 55,4 41,6 3,0<br />
Kitaplarda yer alan Türk Bayrağına, “Türk Bayrağı Kanunu” f 84 15 2<br />
ve “Türk Bayrağı Tüzüğü”ne uygun olarak yer verilmiştir. % 83,2 14,9 2,0<br />
* (N=101)<br />
Tablo 9’da yer alan bulgular incelendiğinde, çalışmaya katılan öğretmenlerin<br />
ders kitaplarının “teknik, tasarım ve düzenleme” özellikleri ile ilgili olarak görüşlerinin<br />
şu şekilde olduğu görülmektedir: “Sayfa tasarımlarında resim, fotoğraf, grafik,<br />
şema, plan, harita ve benzeri görsel unsurların yerleştirilmesinde görsel algının yanı<br />
sıra, bunların eğiticilik ve öğreticilik niteliğine de önem verilmiştir” maddesi ile ilgili<br />
olarak %62,4’ü evet, %30,7’si kısmen, %6,9’u hayır cevabını vermişlerdir. “Görsel<br />
unsur, öğrencilerin gelişim basamaklarına uygun; görsel algı yönünden ise renk uyumuna<br />
dikkat edilerek açık, temiz ve net bir baskıyla hazırlanmıştır” maddesiyle ilgili<br />
olarak, %56,4’ü evet, %35,6’sı kısmen, %8’i hayır demişlerken; öğretmenlerin<br />
%83,2’si ise “kitaplarda yer alacak Türk Bayrağına, “Türk Bayrağı Kanunu” ve “Türk<br />
Bayrağı Tüzüğü”ne uygun olarak yer verilmiştir” maddesine ‘evet’ demişlerdir.<br />
Tablo 10. Öğretmenlerin Öğrenci Çalışma Kitabına İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri *<br />
Evet Kısmen Hayır<br />
Öğretim programlarında yer alan amaçlar doğrultusunda<br />
f 60 38 3<br />
öğrencilere bilgi ve beceri kazandırılmasında yardımcı olacak<br />
% 59,4 37,6 3,0<br />
ve öğrenmeyi pekiştirecek unsurlara yer verilmiştir.<br />
Öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla öğrencinin ilgisini çekecek f 55 43 3<br />
çeşitli örneklere yer verilmiştir. % 54,5 42,6 3,0<br />
Konularla ilgili öğrenmeyi destekleyici ve günlük hayatla ilgisini f 52 46 3<br />
kurabileceği çalışmalara ağırlık verilmiştir. % 51,5 45,5 3,0<br />
Dersin özelliğine göre her konu işlendikten sonra o konuda<br />
amaçlanan bilgi, beceri, değer ve tutumların kazandırılıp f 50 44 7<br />
kazandırılmadığını ölçen çalışmalara ve değerlendirmelere yer % 49,5 43,6 6,9<br />
verilmiştir.<br />
58<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Konular, öğrencinin öğrenmesini kolaylaştıracak ve ilgisini<br />
f 59 39 3<br />
çekecek grafik, şekil, resim, fotoğraf, harita, karikatür gibi<br />
% 58,4 38,6 3,0<br />
görsel öğelerle desteklenmiştir.<br />
Öğrencilerin yeteneklerini geliştir<strong>med</strong>e yardımcı olacak çeşitli<br />
f 39 50 12<br />
örneklere, alıştırmalara, işlenen konular ve ünitelerle ilgili<br />
% 38,6 49,5 11,9<br />
internet adreslerine ve okuma kaynaklarına yer verilmiştir.<br />
Dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun yazılacağı<br />
çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon,<br />
harita, plan, resim, levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı f 20 59 22<br />
unsurlara; bazı ünite konularında kullanılmak üzere videokaseti, % 19,8 58,4 21,8<br />
ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket ve benzeri öğretimi<br />
destekleyici materyallere yer verilmiştir.<br />
Dersin özelliğine göre soru-cevap, doğru-yanlış, çoktan seçmeli,<br />
eşleştirme, boşluk doldurma, bireysel ve grup çalışmaları, f 44 50 7<br />
canlandırma, tablo tamamlama, cümle tamamlama gibi yöntem, % 43,6 49,5 6,9<br />
teknik ve etkinliklere yer verilmiştir.<br />
Dersin özelliğine göre inceleme, gezi, gözlem, deney ve f 48 45 8<br />
uygulamalarla ilgili yapılacak ön hazırlıklara yer verilmiştir. % 47,5 44,6 7,9<br />
Yapılacak gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda alınacak f 32 55 14<br />
sağlık ve güvenlik tedbirlerine yer verilmiştir. % 31,7 54,5 13,9<br />
Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda izlenecek iş ve işlem f 42 46 13<br />
basamaklarına yer verilmiştir. % 41,6 45,5 12,9<br />
Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda zaman ve malzeme f 33 57 11<br />
tasarrufu bakımından uyarılara yer verilmiştir. % 32,7 56,4 10,9<br />
Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda her işlem basamağında f 41 50 10<br />
öğrencilerle öğretmenin kuracağı iletişime yer verilmiştir. % 40,6 49,5 9,9<br />
Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda sonuca ulaşmak f 41 51 9<br />
açısından önemli yönlendirici tedbirlere yer verilmiştir. % 40,6 50,5 8,9<br />
Gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda hangi unsurların f 40 51 10<br />
özellikle irdeleneceğiyle ilgili bilgilere yer verilmiştir. % 39,6 50,5 9,9<br />
* (N=101)<br />
Tablo 10’da öğretmenlerin öğrenci çalışma kitabına ilişkin görüşlerinden oluşan<br />
bulgular yer almaktadır. Öğretmenler öğrenci çalışma kitabıyla ilgili olarak kendilerine<br />
yöneltilen maddeleri genel olarak “kısmen’ cevabı ağırlıklı olarak cevaplamışlardır.<br />
Değerlendirme ölçütlerine öğretmenlerin kısmen ve hayır olarak verdikleri<br />
cevapların bir kısmı şu şekildedir: “Dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun<br />
yazılacağı çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon, harita,<br />
plan, resim, levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara; bazı ünite<br />
konularında kullanılmak üzere videokaseti, ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket<br />
ve benzeri öğretimi destekleyici materyallere yer verilmiştir” %58,4 kısmen ve %21,8<br />
hayır; “yapılacak gezi, gözlem, deney ve uygulamalarda alınacak sağlık ve güvenlik<br />
tedbirlerine yer verilmiştir” %54,5 kısmen ve %13,9 hayır; “gezi, gözlem, deney ve<br />
uygulamalarda zaman ve malzeme tasarrufu bakımından uyarılara yer verilmiştir”<br />
%50,5 kısmen ve %8,9 hayır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 59
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
Tablo 11. Öğretmenlerin. Öğretmen Kılavuz Kitabına İlişkin Görüşleri<br />
Değerlendirme Ölçütleri * Evet Kısmen Hayır<br />
Konuların işlenişinde ulaşılmak istenen hedefler belirtilmiştir.<br />
f 74 25 2<br />
% 73,3 24,8 2,0<br />
Öğretim programlarında yer alan amaç ve açıklamalar<br />
doğrultusunda öğrencilere bilgi, beceri, tavır ve tutumların f 63 35 3<br />
kazandırılmasında öğretmene yardımcı olacak ve öğretmeyi % 62,4 34,7 3,0<br />
kolaylaştıracak açıklayıcı bilgiler yer almıştır.<br />
Öğretmeyi ve öğrenmeyi kolaylaştırmak amacıyla ilgi çekici, f 58 38 5<br />
değişik örnek ve uygulamalar yer almıştır. % 57,4 37,6 5,0<br />
Bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerlerin öğrencilere<br />
f 61 38 2<br />
kazandırılabilmesi için kullanılabilecek araç-gereçle birlikte<br />
% 60,4 37,6 2,0<br />
öğretim yöntem ve tekniklerine yer verilmiştir.<br />
Konu ile ilgili zaman analizine ve konunun işleniş planına f 62 37 2<br />
yer verilmiştir % 61,4 36,6 2,0<br />
Öğretmenin konu ile ilgili yapacağı ön hazırlıklara yer verilmiştir.<br />
f 76 22 3<br />
% 75,2 21,8 3,0<br />
Konuya girerken daha önce işlenen konularla ilişkisini<br />
f 62 34 5<br />
sağlayacak ve öğrencinin ilgisini çekecek hatırlatmalara,<br />
% 61,4 33,7 5,0<br />
sorulara ve benzeri unsurlara yer verilmiştir.<br />
Ders kitabında yer alan ve açıklama gerektiren şekil, şema, f 53 45 3<br />
çizelge ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara yer verilmiştir. % 52,5 44,6 3,0<br />
Öğrencilerin gelişim farklılıkları dikkate alınarak seviye grupla- f 38 49 14<br />
rına göre hangi hususların vurgulanması gerektiği belirtilmiştir. % 37,6 48,5 13,9<br />
Konular işlenirken yeri geldikçe diğer derslerle bağlantı f 66 33 2<br />
kurulmuştur. % 65,3 32,7 2,0<br />
Konuların günlük hayatla ilgisini kurmak için örneklere yer f 61 37 3<br />
verilmiştir. % 60,4 36,6 3,0<br />
Dersin özelliğine göre konu işlendikten sonra bu konuda<br />
amaçlanan bilgi, beceri, tavır ve tutumlar ile değerlerin f 47 47 7<br />
kazandırılıp kazandırılmadığını anlamak için bunları % 46,5 46,5 6,9<br />
değerlendiren yeterli sayıda örnek soru yer almıştır.<br />
Öğrencilerin cevaplandıramadığı soruların özelliğine göre ne<br />
f 41 46 14<br />
yapılacağı konusunda öğretmene yol gösteren alternatif<br />
% 40,6 45,5 13,9<br />
değerlendirme çalışmalarına yer verilmiştir.<br />
Öğrencileri araştırmaya, bilgi ve teknoloji üretmeye yöneltecek f 53 45 3<br />
ödev, proje ve benzeri çalışmalara yer verilmiştir. % 52,5 44,6 3,0<br />
Dersin özelliğine göre öğrencilerde, standartlara uygun, ucuz,<br />
f 51 44 6<br />
kaliteli mal ve hizmet üretme, kullanma ve geliştirme bilinci<br />
% 50,5 43,6 5,9<br />
ve alışkanlıkları kazandıracak çalışmalara yer verilmiştir.<br />
Öğretmen kılavuz kitabının başında, sonunda veya ünite/<br />
tema başlarında ait olduğu dersin ünitelendirilmiş yıllık plan f 70 23 8<br />
taslağı ve kazanımların metinlere/temalara dağılım plan % 69,3 22,8 7,9<br />
taslağı verilmiştir.<br />
Konuların sonunda, verilen kavramlarla ilgili sözlük verilmiştir.<br />
f 54 38 9<br />
% 53,5 37,6 8,9<br />
Konu ile ilgili olarak öğretmenlerin ayrıntılı bilgi elde f 50 39 12<br />
edebileceği kaynaklara yer verilmiştir. % 49,5 38,6 11,9<br />
Türkçe dersinde dinleme/izleme öğrenme alanına yönelik<br />
kazanımlarını gerçekleştirmek üzere öğretmen kılavuz<br />
kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru, güzel ve<br />
f 41 29 31<br />
etkili Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi<br />
% 40,6 28,7 30,7<br />
materyaller öğretmen kılavuz kitabı ekinde verilmiştir.<br />
* (N=101)<br />
60<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
Öğretmenlerin, öğretmen kılavuz kitabı ile ilgili görüşleri tablo 11’de verilmiştir.<br />
Tablo incelendiğinde, çalışmaya katılan öğretmenlerin %30,7’sinin “Türkçe<br />
dersinin dinleme ve izleme öğrenme alanına yönelik kazanımlarını gerçekleştirmek<br />
üzere öğretmen kılavuz kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru, güzel ve etkili<br />
Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi materyaller öğretmen kılavuz kitabı<br />
ekinde verilmiştir” maddesine ‘hayır’ cevabı vermeleri dikkat çekmektedir. Bu maddeye<br />
‘kısmen’ diyenlerin oranı da %28,7’dir. Öğretmenlerin öğretmen kılavuz kitabı<br />
ile ilgili kendilerine sunulan maddelere verdikleri diğer cevaplara bakıldığında,<br />
“öğrencilerin gelişim farklılıkları dikkate alınarak seviye gruplarına göre hangi<br />
hususların vurgulanması gerektiği belirtilmiştir” ve “öğrencilerin cevaplandıramadığı<br />
soruların özelliğine göre ne yapılacağı konusunda öğretmene yol gösteren alternatif<br />
değerlendirme çalışmalarına yer verilmiştir” ölçütleri dışındaki maddelerde<br />
çoğunluğun ‘evet’ seçeneğinde yoğunlaştıkları görülmektedir.<br />
Sonuçlar ve Tartışma<br />
Öğretmenlerin öğrenci ders kitabının ‘içeriğine’ ilişkin görüşlerine dikkat edildiğinde,<br />
sadece; “konuların işlenişinde bir önceki sınıfın konularıyla bilgi, kavram,<br />
ilke ve beceri bakımından bağlantısı kurulmuş ve bir üst sınıfla ilgili hazırlayıcı açıklamalara<br />
yer verilmiştir”; “konular, öğretime yardımcı unsurlarla desteklenerek anlaşılır<br />
hâle getirilmiştir” ve “öğrencilerin kitaplardan verimli şekilde yararlanmasını<br />
sağlayacak unsurlara yer verilmiştir” maddelerine çoğunluğun ‘kısmen’ cevabını<br />
verdikleri, diğer bütün seçeneklerde ‘evet’ cevabında yoğunlaştıkları görülmektedir.<br />
Yani öğretmenler okutmuş oldukları ikinci ve üçüncü sınıf düzeyindeki Türkçe ders<br />
kitaplarının içeriği ile ilgili olarak genellikle olumlu düşüncelere sahiptirler.<br />
Öğretmenlerin ikinci ve üçüncü sınıf ders kitaplarının ‘dil, anlatım ve üslup’<br />
özellikleri ile ilgili olarak kendilerine sunulan tüm değerlendirme ölçütleri ile ilgili<br />
olumlu görüşe sahip oldukları ve genel olarak ‘evet’ şeklinde görüş bildirdikleri<br />
görülmektedir. Ancak burada, cümle uzunluklarının sınıf seviyesinin üzerinde olduğunu<br />
düşünen öğretmenlerin, sınıf seviyesinde olduğunu düşünen öğretmenlere oranının<br />
daha fazla olması (kısmen = % 42,6 ve hayır = % 18,8) dikkat çekmektedir.<br />
Ders kitaplarının ‘öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme’ kriterleri açısından<br />
değerlendirilmesinde de öğretmenler çoğunlukla ‘evet’ cevabını tercih etmişlerdir.<br />
Yalnız “öğrenme yöntemleri ve stratejileri dikkate alınmış ve üst düzey düşünme<br />
becerileri geliştirilmeye çalışılmıştır” maddesi ile ilgili olarak öğretmenlerin çoğunluğunun<br />
‘kısmen’ geliştirilmeye çalışıldığını düşündükleri saptanmıştır.<br />
Öğrenci ders kitapları ile ilgili olarak ‘kitapların teknik, tasarım ve düzenleme’<br />
özellikleri açısından bütün değerlendirme kriterleri ile ilgili olarak öğretmenler olumlu<br />
görüşe sahiptirler.<br />
Çalışmaya katılan öğretmenler öğrenci çalışma kitabını genel olarak ‘kısmen’<br />
yeterli bulmaktadırlar. “dersin özelliğine göre uygulama ve işlem sonucunun yazılacağı<br />
çizelgelere, bilgi ve veri tablolarına, şekil, grafik, kroki, şablon, harita, plan, resim,<br />
levha, fotoğraf ve benzeri öğretime yardımcı unsurlara; bazı ünite konularında kullanılmak<br />
üzere videokaseti, ses kaseti, slâyt, CD, DVD, VCD, disket ve benzeri öğretimi<br />
destekleyici materyallere” ve “öğrencilerin yeteneklerini geliştir<strong>med</strong>e yardımcı olacak<br />
çeşitli örneklere, alıştırmalara, işlenen konular ve ünitelerle ilgili internet adreslerine<br />
ve okuma kaynaklarına” yeterince yer veril<strong>med</strong>iğini düşünmektedirler.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 61
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
Öğretmenler son olarak Millî Eğitim Bakanlığınca yayınlanmış olan<br />
Yönerge’deki kriterlere göre, öğretmen kılavuz kitabını değerlendirmişlerdir. Öğretmenlerin<br />
çoğunluğu, öğretmen kılavuz kitabı ile ilgili olumlu görüşlere sahiptirler.<br />
Ancak, Türkçe dersinin dinleme/ izleme öğrenme alanına yönelik kazanımlarını gerçekleştirmek<br />
üzere öğretmen kılavuz kitabında yer alan dinleme metinlerinin doğru,<br />
güzel ve etkili Türkçe ile seslendirildiği kaset, CD, VCD gibi materyallerin öğretmen<br />
kılavuz kitabı ekinde verilmemiş olduğunu söylemişlerdir (kısmen= %28,7 ve hayır=<br />
%30,7) belirtmişlerdir.<br />
Öneriler<br />
Yeni programlar doğrultusunda hazırlanan ve Millî Eğitim Bakanlığınca<br />
2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 Öğretim yılında okutulmak üzere öğrencilere ve öğretmenlere ücretsiz olarak<br />
dağıtılan ikinci ve üçüncü sınıf Türkçe ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen<br />
kılavuz kitabının, Haziran 2<strong>00</strong>7 tarihli, 2597 sayılı Tebliğler Dergisi’nde yayımlanan<br />
“MEB Ders Kitapları ile Eğitim Araçlarının İncelenmesi ve Değerlendirilmesine<br />
İlişkin Yönerge” de belirlenmiş olan ders kitaplarının incelenmesinde ve değerlendirilmesinde<br />
“içerik, dil, anlatım ve üslup, öğrenme, öğretme ve ölçme-değerlendirme,<br />
teknik, tasarım ve düzenleme” yönlerinden dikkat edilecek kriterlere göre ilgili sınıfları<br />
okutan öğretmenlerce değerlendirildiği bu çalışmada ulaşılan sonuçlara göre<br />
oluşturulmuş olan öneriler aşağıda sunulmuştur:<br />
1. Öğretmenler, ders kitaplarını; “içerik; dil, anlatım ve üslup; öğrenme, öğretme<br />
ve ölçme-değerlendirme; teknik, tasarım ve düzenleme” açısından genel olarak<br />
yeterli bulmaktadırlar. Ancak, kendilerine yöneltilen “eklemek istediğiniz başka bir<br />
husus var mı, belirtiniz” şeklindeki açık uçlu soruya verdikleri cevaplarda, kitapta<br />
yer alan metin ve şiirlerin çok uzun olduğundan yakındıkları görülüştür. Bu durumun<br />
öğrencileri sıktığını ve anlama çalışmalarını güçleştirdiğini söylemektedirler.<br />
Ayrıca, öğrencilerin uzun metinleri özetle<strong>med</strong>e de güçlük yaşadıklarını dile getirmişlerdir.<br />
Şiirlerin uzunluğunun öğrencilerin estetik duygularını geliştir<strong>med</strong>iği ve şiir<br />
ezberleme çalışmalarını güçleştirdiği de öğretmenlerin eleştirileri arasındadır. Bu<br />
nedenle ders kitaplarında yer alan metinlerin daha kısa ve öğrenci seviyesine uygun<br />
edebi türlerden seçilmesine dikkat edilmelidir. Yine temalara uygun metinler belirlenirken,<br />
“bu kitap için yazılmış olan’ metinler yerine, ülkeye mal olmuş yazar ve şairlerin<br />
kaleme aldığı, millî, manevî ve kültürel zenginliklerimizi içeren örneklere daha<br />
çok yer verilmesi öğrencilerde okuma zevk ve alışkanlığının kazandırılmasına daha<br />
çok katkı sunacaktır.<br />
2. Öğrenci ders kitaplarında metinler çoğu yerde resimlerin üzerine de gelecek<br />
şekilde basılmıştır. Bu durum özellikle koyu zeminlerde öğrencilerin okumada güçlük<br />
çekmelerine neden olmaktadır. Metinler resimlerin üzerine ya denk getirilmemeli<br />
ve ya okunmaya engel oluşturmayacak zıt bir renk tercih edilmelidir.<br />
3. İkinci ve üçüncü sınıf düzeyindeki çocukların öğrenci ders kitabı ile çalışma<br />
kitabını ayrı ayrı kullanmada bir kargaşa yaşadıkları kitaplara yapılan önemli<br />
eleştirilerden birisidir. Ders kitabı ve çalışma kitabının birleştirilerek her tema için<br />
fasikül halinde, kitapçık veya tema dergileri şeklinde düzenlenip basılması öğrencileri<br />
ağır çanta yükünden kurtaracağı gibi, bu kargaşayı da ortadan kaldıracaktır.<br />
4. Örnekleme dâhil okulların ikinci sınıflarında okutulan ders kitabı Güneş<br />
Basın Yayın Pazarlama’ya aittir. İkinci sınıf ders kitaplarında yer alan metinlerde satır<br />
62<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
sonlarına gelen kelimeler için gerektiğinde hece bölmesi yapılmak yerine, boşluk<br />
bırakılıp yeni kelime alt satırdan başlayacak şekilde sayfa tasarımı yapılmıştır. Bu<br />
durum öğrenciler için satır sonlarına denk gelen kelimelerin hecelerine doğru bölünmesi<br />
için bir örnek oluşturmamaktadır.<br />
5. Değerlendirilmesi yapılan üçüncü sınıf ders kitabı, öğrenci çalışma kitabı ve<br />
öğretmen kılavuz kitabı, Kırşehir il merkezindeki örnekleme dâhil tüm öğretmen ve<br />
öğrencilere Millî Eğitim Bakanlığınca 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 öğretim yılında okutulmak üzere<br />
ücretsiz olarak dağıtılmış Harf Eğitim Yayıncılığı’na ait kitaplardır. Bu kitaplardan<br />
öğretmen kılavuz kitabının 88. sayfasında yer alan ‘Atatürk’ün İğde Ağacı’ metninin<br />
son bölümünde “…Cumhuriyet yönetiminde devlet başkanlığı babadan oğla geçmektedir.”<br />
denilmektedir. Yine aynı sınıfın öğrenci çalışma kitabının 95. sayfasında<br />
Bir yılın 12 ay olduğunu anlatan bir şiirde Temmuz ayından sonra Eylül ayına geçilmiş<br />
ve Ağustos ayı atlanmıştır. Bu kadar bariz yanlışlıkların bulunması, öğretmenlerde,<br />
Millî Eğitim Bakanlığı yetkili organlarınca kitapların yeterince incelenip denetlen<strong>med</strong>iği<br />
düşüncesinin oluşmasına neden olmuştur.<br />
6. Öğretmenler genel olarak öğrenci çalışma kitabının ve öğretmen kılavuzunun<br />
bir takım görsel gereçlerle desteklen<strong>med</strong>iğini belirtmişlerdir. Türkçenin inceliklerine<br />
dair öğrencilere güzel örneklerin sunulması; dilimizin sevdirilebilmesi, doğru<br />
ve etkili kullanılmasının sağlanabilmesi için son derece önemlidir. Kaldı ki çağımız<br />
teknoloji çağıdır ve görsel unsurlarla desteklenen öğrenmelerin daha kalıcı sonuçlarının<br />
olduğu herkesçe malumdur. Bu nedenlerle çeşitli şiir ve masal kasetlerine,<br />
kitaplarda yer alan diğer metin türlerinin doğru seslendirilişlerinin olduğu kaset,<br />
VCD, DVD gibi gereçlere ve güzel dilimizin inceliklerinin, zenginliklerinin yer aldığı<br />
diğer bir takım çalışma CD’lerine, video ve ses kasetlerine çalışma kitaplarının ekinde<br />
mutlaka yer verilmelidir.<br />
7. Öğrenci çalışma kitaplarındaki ‘boşluk doldurma’ tekniğinde verilen boşluklar<br />
öğrencilerin doğru kelime veya kelime gruplarını yazmaları için yetersizdir.<br />
Bu durum öğrencilerin yazı estetiğinin kaybolmasına, anlatmak istediklerini verilen<br />
boşluklara sığdıramadıkları için ifade bozukluğunun oluşmasına neden olmaktadır.<br />
Bu nedenle bu tip etkinliklerde doğru cevabın sığdırılabileceği yeterli boşluk bırakılmalıdır.<br />
8. Öğretmenlerin en çok üzerinde durdukları bir başka konu ders kitaplarının<br />
kaliteli ciltlen<strong>med</strong>iği, daha senenin başında kitapların dağıldığı, sayfalarının koptuğu<br />
şeklindedir. Kitapları kullananların çocuk olduğu da göz önüne alınıp; daha kaliteli,<br />
kopmayan, dağılmayan bir ciltlemenin yapılması bir zorunluluktur.<br />
Kaynakça<br />
AKKAYA, Nevin ve Fatma SUSAR KIRMIZI (2<strong>00</strong>7). “Yeni Program Doğrultusunda Hazırlanan<br />
İlköğretim 4. ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Göre<br />
Değerlendirilmesi”, Millî Eğitim. (174), 232-249.<br />
BAŞTÜRK, M. (2<strong>00</strong>5). Ders Kitaplarının Tarihçesi. Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, (Ed. Ö.<br />
Demirel Ve K. Kıroğlu), Pegem A Yayınları, sf. 13-36, Ankara.<br />
BEDİR, G. ve DEMİR, S (2<strong>00</strong>6). “İlköğretim 4 Ve 5. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının İçerik, Dil Ve<br />
Anlatım, Değerlendirme Ölçütleri Bakımından İncelenmesi”. Ulusal Sınıf Öğretmenliği<br />
Kongresi Bildiri Kitabı, Kök Yayıncılık., C.2, 214-223, Ankara.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 63
İlköğretim İkinci ve Üçüncü Sınıf Türkçe Ders Kitabı, Öğrenci Çalışma Kitabı ve ... u<br />
CEYHAN, Erdal. ve YİĞİT, Birol. (2<strong>00</strong>4). Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi, Anı Yayıncılık,<br />
Ankara.<br />
ÇEÇEN, M. Akif ve Ömer ÇİFTÇİ. (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim 6. Sınıf Türkçe Ders Kitaplarında Yer Alan<br />
Metinlerin Tür ve Tema Açısından Değerlendirilme”, Millî Eğitim. (173), 39-49.<br />
DEMİREL, Özcan ve Kasım KIROĞLU. (2<strong>00</strong>5). Eğitim ve Ders Kitapları. Konu Alanı Ders Kitabı<br />
İncelemesi. (Editörler: Ö. Demirel ve K. Kıroğlu), Öğreti Yayınları, Ankara.<br />
GÖKKAYA, K. (2<strong>00</strong>3). Sosyal Bilgilere Giriş. Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu- Sosyal<br />
Bilgiler, (Ed. C. Şahin), Gündüz Eğitim Yayıncılık, Ankara.<br />
GÜÇLÜ ve Diğerleri (2<strong>00</strong>1). Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Hayat Bilgisi 1-3, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara.<br />
KARATAY, Halit. (2<strong>00</strong>7). “Türkçe Dersi Kitaplarında Kelime Çalışmaları”, Millî Eğitim. (173), 55-<br />
66.<br />
KAYA, Z. (2<strong>00</strong>2). Uzaktan Egitim, Pegem A. Yayıncılık, Ankara.<br />
KILIÇ, Durmuş. (2<strong>00</strong>5). Ders Kitabının Öğretimdeki Yeri. Konu Alanı Ders Kitabı İncelemesi<br />
(Ed: Özcan Demirel ve Kasım Kıroğlu), Pegem A Yayınlanı, Ankara.<br />
KOLAÇ, E. (2<strong>00</strong>3). “İlköğretim Dördüncü Sınıf Türkçe Ders Kitaplarının Öğretmen Görüşlerine Dayalı<br />
Olarak Değerlendirilmesi”. Uludağ Ün. Eğitim Fakültesi Dergisi. XVII (1), 105-137,<br />
Bursa.<br />
OĞUZKAN, A. F. (1974). Eğitim Terimleri Sözlüğü, İnkılap Yayınları, Ankara.<br />
ÖZBAY, Murat. (2<strong>00</strong>3). Öğretmen Görüşlerine Göre İlköğretim Okullarında Türkçe Öğretimi.<br />
Ankara: Gölge Ofset Matbaacılık.<br />
SEZGİN, G. (2<strong>00</strong>0). İlköğretim Okullarının Altıncı Sınıfları İçin Yazılan Türkçe Ders<br />
Kitapları Üzerine Bir İnceleme, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gazi Üniversitesi<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.<br />
ŞAHİN, Tülay (1998). “Amerika’da İlkokul 5.Sınıflarda Okutulan Ana Dili Ders Kitabının<br />
Değerlendirilmesi. Dünyada ve Türkiye’de Anadili Eğitimi”. Sempozyum Bildirileri,<br />
Ankara Üniv. Tömer Yayınları, Ankara.<br />
TERTEMİZ, N. , ERCAN, L. Ve KAYABAŞI, Y. (2<strong>00</strong>1). Ders Kitabı ve Egitimdeki Önemi, Konu<br />
Alanı Ders Kitabı inceleme Kılavuzu (Sosyal Bilgiler 4-8, Vatandaslık ve insan<br />
Hakları Egitimi 4-8, T.C. inkılap Tarihi ve Atatürkçülük 4-8), Nobel Yayınevi, Ankara.<br />
TOPSES, Gürsen (2<strong>00</strong>1). Hayat Bilgisi Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu Hazırlama Gerekçesi. Konu<br />
Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu- Hayat Bilgisi (Ed. Leyla Küçükahmet). Nobel<br />
Yayınevi, Ankara.<br />
TOR, H. (2<strong>00</strong>4). “İlköğretim Öğrencilerinin Bilgi Teknolojilerinden Yararlanma Düzeyleri Üzerine Bir<br />
Arştırma”, The Turkish Online Journal of Education Technology JOJET, Volume 3.<br />
Issue1. Article16.<br />
ÜNSAL, Yasin ve GÜNEŞ, Bilal (2<strong>00</strong>2). “Bir Kitap İnceleme Çalışması Örneği Olarak M.E.B<br />
İlköğretim 4. Sınıf Fen Bilgisi Ders Kitabına Fizik Konuları Yönünden Eleştirel Bir<br />
Bakış”. G.Ü. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22, (3): 107-120<br />
http://eku.comu.edu.tr/index/3/1/kzorbaz “Türkçe Ders Kitaplarındaki Masalların Kelime –<br />
Cümle Uzunlukları Ve Okunabilirlik Düzeyleri Üzerine Bir Değerlendirme. Eğitimde<br />
Kuram Ve Uygulama”, Journal Of Theory And Practice İn Education, 3(1): 87-10, K.Z.<br />
ZORBAZ, 02. Nisan 2<strong>00</strong>8.<br />
64<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Ayfer Şahin<br />
EVALUATION OF PRIMARY EDUCATION SECOND<br />
AND THIRD CLASS TURKISH TEXTBOOK, STUDENT<br />
WORKBOOK AND TEACHER GUIDE BOOK<br />
ACCORDING TO TEACHER OPINIONS<br />
Ayfer ŞAHİN*<br />
Abst ract<br />
In this survey primary education second and third class Turkish textbook,<br />
student workbook and teacher guide book, which were handed out to students<br />
and teachers free by Ministry of Education in 2<strong>00</strong>7–2<strong>00</strong>8 academic year,<br />
have been evaluated according to scales developed considering the criteria mentioned<br />
in June 2<strong>00</strong>7 bearing date “Instruction regarding inspection and evaluation<br />
of textbooks and education material of Ministry of Education” and according<br />
to the teachers’ opinions. Descriptional method has been used in the study.<br />
For the statistical analysis of the data, got benefit from SPSS packet program,<br />
percentage (%) and frequency (f) techniques have been used. At the end of the<br />
analysis made; it has been introduced that teachers have positive ideas generally<br />
about textbook, workbook and teacher guide book at “yes” and “partially”<br />
level.<br />
Key Words: Student textbook, student workbook, teacher guide book<br />
* Asst. Prof. Dr.; Ahi Evran University, Faculty of Education, Primary School Teaching<br />
Programme, Kırşehir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 65
İLK VE ORTAÖĞRETİMDE<br />
YAZMA BECERİSİNİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK<br />
YENİ KOMPOZİSYON TEKNİKLERİ<br />
Talat AYTAN*<br />
Özet<br />
Türkçe öğretiminde temel öğrenme alanlarından biri de yazmadır.<br />
Duygu, düşünce, hayal ve isteklerin yazıya dökülmesi olarak tarif edilen yazma<br />
etkinliği sadece öğrencilik hayatında değil yaşamın her aşamasında kendini<br />
göstermektedir. Yenilenen müfredat programı ile birlikte ders kitaplarında da<br />
yazma becerisine yönelik etkinliklerde farklı teknikler kullanılmaya başlanmıştır.<br />
Tekdüzeliğin yerini çeşitliliğin alması bizi de yeni araştırmalara yöneltmiştir.<br />
Bu itibarla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi<br />
Yabancı Diller Bölümü Hazırlık Programı’nın İngilizce kompozisyon<br />
yazma öğretimi teknikleri tarafımızdan incelenmiştir. Yaptığımız incelemeler ve<br />
değerlendirmeler sonucunda ilk ve ortaöğretimde uygulanabilecek yazma teknikleri<br />
ortaya konulmuş ve bu tekniklerin uygulama örnek ve önerileri de dikkatlere<br />
sunulmuştur. Amacımız Türkçe öğretiminin önemli bir ayağı olan<br />
yazma becerisini öğrencilere kazandırma adına yeni bir pencere açabilmektir.<br />
Anahtar Sözcükler: Yazma becerisi, kompozisyon, yeni teknikler<br />
Gi riş<br />
Yazma, genellikle duygu, düşünce hayal ve isteklerin yazıya geçirilmesi olarak<br />
tanımlanır. ”Sözün uçtuğunu, yazının kaldığını” idrak eden insanoğlu mağara<br />
duvarlarından başladığı yazı serüvenine taş, papirüs, ceylan derisi ve kâğıt ile devam<br />
etmiştir.<br />
Yazma, insanın doğası gereği kendini dışa vurduğu davranışlardan birisidir.<br />
Duygu, düşünce, görüş ve hayallerin sözle ifade edilmesi yeterli değildir. Dil gelişiminde<br />
yazı da çok önemlidir. Yazma, insanın günlük çalışmalarında olduğu kadar<br />
meslekteki bilgilerini başkalarına aktarmak açısından da bir ihtiyaçtır. Yalnız edebiyatla<br />
uğraşanlar değil diğer alanlarda çalışanlar da yazma ihtiyacı duyarlar. Yazma,<br />
belli bir amaca yönelen kişisel, mesleki ve toplumsal yönlerden gerekliliği olan bir<br />
ifade şeklidir. Yazma becerisi, günlük hayatımızın hemen hemen her alanında karşımıza<br />
çıkmaktadır. Yazı, insanların birbiriyle iletişim kurmak için kullandıkları dil<br />
denen sistemi, belli işaretlerle belirleyen ikinci bir sistemdir. Bir başka deyişle yazı,<br />
sözün resimleştirilmiş biçimidir (Özbay, 2<strong>00</strong>7,115)<br />
* Darıca İlk Öğretim Okulu, Akçabat-Trabzon.<br />
66<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Talat Aytan<br />
Bir “ifade ve beceri dersi” olarak tanımlanan Türkçe dersinin temel öğrenme<br />
alanlarından birisi yazmadır. 2<strong>00</strong>5 yılından önce davranışçı yaklaşım gereğince hazırlanan<br />
ders kitaplarında yazma davranışını kazandırmaya yönelik çalışmaları birkaç<br />
formda özetlemek mümkündür:<br />
‚ ………. üzerine bir kompozisyon yazınız.<br />
‚ Sevdiğiniz bir kişi, hayvan ya da nesneyi kompozisyon biçiminde tanıtınız.<br />
‚ Unutamadığınız ve sizi çok etkileyen bir olayı kompozisyon biçiminde<br />
yazınız.<br />
Eğitim bilimlerindeki yeni gelişmelere ve çağın ihtiyaçlarına cevap verme<br />
maksadıyla 2<strong>00</strong>5 yılında yapılandırmacı yaklaşıma geçilmiş ve ders kitapları da bu<br />
anlayışa göre düzenlenmiştir. Bu bağlamda giriş ya da sonuç bölümü verilen bir kompozisyonun<br />
tamamlanması, resim ve fotoğraflardan hareketle yazma, karışık verilmiş<br />
cümlelerden paragraf oluşturma, ilk dizesi verilmiş bir şiiri tamamlama… vs. gibi<br />
tekniklerden yararlanmaya başlanmıştır. Ders kitaplarındaki yenilik ve çeşitlilik bizi<br />
de arayışlara itmiş ve bu heyecanla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve<br />
Teknoloji Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü Hazırlık Sınıfı İngilizce kompozisyon<br />
yazma öğretimi tekniklerine yöneltmiştir. Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler<br />
neticesinde ilk ve ortaöğretim öğrencilerine uygulanabilecek teknikler dikkatlere<br />
sunulmuştur. İlgili tekniklerin uygulama örneklerine ve önerilerine de yer verilmiştir.<br />
Öğrencilerin tavsiye edilen teknikleri kullanarak yazma becerilerini geliştirmeleri<br />
ve Türkçe öğretimi açısından önemli gördüğümüz bu becerinin daha disipline ve<br />
daha organize bir şekilde öğrencilere kazandırılması hedeflenmiştir.<br />
Kompozisyon Teknikleri<br />
1. Düşünce Kompozisyonu Tekniği<br />
Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />
2) Gelişme Paragrafı(bir ya da daha fazla paragraf)<br />
3) Sonuç Paragrafı<br />
Düşünce kompozisyonu tekniğinde belirli bir konu hakkındaki düşünceler ve<br />
bakış açıları ifade edilir.<br />
Giriş Paragrafı: Kompozisyonda giriş paragrafı, konuyu genel olarak tanıtır<br />
ve ana düşünce cümlesi(metnin son cümlesi)ni bulundurur.<br />
ó Konuyla ilgili temel bilgiler verme, deneyimlerden yararlanma, alıntı yapma<br />
suretiyle paragrafa giriş yapılabilir. Bu okuyucuda merak uyandırılmaya çalışılır.<br />
ó Her giriş paragrafı konu hakkındaki fikrimizi ve bakış açımızı bildiren ana<br />
düşünce cümlesiyle son bulur.<br />
Gelişme Paragrafları: Gelişme paragraflarının amacı, ana düşünce cümlesini<br />
nedenler gösterip destekleyerek konuya açıklık getirmektir.<br />
ó Yardımcı düşünce sayısı kadar gelişme paragrafı olabilir.<br />
ó Her gelişme paragrafı, yardımcı düşünce cümlesiyle başlar. Bütün yardımcı<br />
düşünce cümleleri, ana düşünce cümlesini destekler.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 67
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
ó Detay, örnek, bilimsel gerçek ya da kişisel deneyimler, gelişme paragraflarını<br />
besleyen önemli kaynaklardır.<br />
ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenip bitirilir.<br />
Sonuç Paragrafı: Sonuç paragrafında yazar, kompozisyonun ana düşüncesini<br />
tekrar eder ve konu ile ilgili son düşüncelerini verir. Örneğin; yazar tavsiye verebilir,<br />
probleme-şayet varsa-çözüm önerebilir ya da gelecekte olabileceklere dair tahminde<br />
bulunabilir.<br />
ó Sonuç paragrafı tamamen yeni ya da alakasız konular içermemelidir.<br />
ó Son olarak yazıdaki dil bilgisel ve teknik hatalar bulunarak düzeltilir ve<br />
kompozisyona bir başlık belirlenir.<br />
Önerilen konular: 1)Alternatif tıp tedavileri<br />
2) Turizm<br />
3) ÖSS, SBS<br />
Örnek kompozisyon:<br />
PAMUKKALE’DE TURİZM<br />
Bembeyaz görüntüsüyle eşsiz bir güzellik sergileyen Pamukkale travertenleri,<br />
Türkiye’deki en büyük doğal alanlardan birisidir. Bu özellikleri<br />
nedeniyle Pamukkale, yıllardır yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur.<br />
Fakat bilim adamlarına göre, Pamukkale günden güne daha da kirli bir hâle<br />
geliyor. Bu nedenlerden ötürü ben, Pamukkale’nin turizme kapatılması gerektiğini<br />
düşünüyorum.<br />
Turizm, Pamukkale’ye birçok açıdan zarar veriyor ve buna neden olarak<br />
öncelikle dikkatsiz turistleri gösterebilirim çünkü onların bıraktıkları çöpler<br />
burayı kirletiyor. Bu insanlar, tükettikleri maddelerin poşetlerini, teneke<br />
kutuları ve bunlar gibi yok olmaları yıllar alan atıkları, kaygısızca bu güzelliklerin<br />
içine bırakıyorlar. Bilim adamları, Pamukkale’deki beyaz taşların yarısından<br />
fazlasının bilinçsiz turistlerin bıraktığı kimyasal atıklar yüzünden<br />
ciddi şekilde zarar gördüğünü söylüyorlar. Bu nedenle ben, bilinçsiz insanların<br />
günden güne mahvettiği Pamukkale’nin, turizme açık olmasını doğru bulmuyorum.<br />
Tüm bunların yanında, bu güzelliklerden yararlanmak isteyen girişimciler<br />
var ki, onların yaptıkları yıkımı göz ardı etmek mümkün değil.<br />
Burada insanlar, travertenlerin civarında çok sayıda otel, pansiyon ve kaplıca<br />
merkezleri inşa ettiler ve bunlar büyük bir nüfus patlamasını ve yüksek oranda<br />
çevre kirliliğini beraberinde getirdi. Ayrıca, turizmin getirdiği bu hareketlilik,<br />
Pamukkale’de fiyatların daha da yükselmesine ve yerli halk için hayat<br />
şartlarının zorlaşmasına neden oldu. Dört kişilik bir aile, on yıl önce rahatlıkla<br />
geçinebildiği parayla bugün neredeyse idare edemez hâle geldi. Yani<br />
buradaki turizm potansiyelini fark eden fırsatçı girişimciler, hem doğaya hem<br />
de yöre sakinlerine zarar veriyor.<br />
68<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Talat Aytan<br />
Pamukkale, Türkiye’deki koruma altına alınması gereken yerlerin<br />
başında geliyor çünkü burası her gün dikkatsiz turistler tarafından kirletiliyor<br />
ve bunun yanında buraya turizm alanında yapılan yatırımlar, travertenleri<br />
tanınmaz hâle getiriyor ve yöre halkının yaşam kalitesini düşürüyor. Sonuç<br />
olarak bence, Pamukkale’nin turizm adı altında yok oluşuna seyirci kalmamalıyız<br />
ve bu doğal mirasımızı bir an önce koruma altına alacak önlemleri alması<br />
yönünde devleti teşvik edici çalışmalar yapmalıyız.<br />
Esengül SAĞLAM<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
2. Öyküleyici Kompozisyon Tekniği<br />
Taslak: 1)Giriş<br />
2)Gelişme<br />
3)Sonuç<br />
ó Bir çeşit kısa öyküdür. Konusu kendimizle, arkadaşlarımızla ya da ailemizle<br />
ilgili olabilir.<br />
ó Zaman sıralaması (olay öncesi, olay anı ve olay sonrası) önemlidir, geçmiş<br />
zaman kipi kullanılır.<br />
ó Olayları betimlerken beş duyudan(görme, işitme, tatma, koklama, dokunma)<br />
faydalanılır.<br />
ó Benzetmelerden ve niteleme sıfatlarından yararlanılır; çünkü bunlar yazıyı<br />
etkileyici kılar ve okuyucunun hislerini canlı tutarak kafasındaki resmi netleştirir.<br />
ÖRNEK: 1. Kıyıya doğru gelen büyük dalga bizi çok şaşırttı.<br />
2. Kıyıya doğru gelen dev dalgayı görünce gözlerimize inanamadık.<br />
Giriş Paragrafı: Olayın ne olduğu ve olaydan önce yapılanlar anlatılır.<br />
Gelişme Paragrafı: Olay sırasında hissedilenler ve yapılan şeyler anlatılır.<br />
Sonuç Paragrafı: Olaydan sonra yaşanılanlar anlatılır.<br />
Önerilen konular: 1)Şahit olduğunuz etkileyici bir olay (deprem, fırtına, sel,<br />
doğum, düğün, yaş günü…)<br />
2)Arkadaşlarınızla yaşadığınız bir macera<br />
Örnek kompozisyon:<br />
FIRTINA<br />
Balkonda uzanmış yıldızları seyrederken bir yandan da önümüzdeki<br />
yaz tatilini düşünüyordum. O kadar güzel bir mayıs gecesiydi ki bir gece önce<br />
haber saatinde duyduğum haber beni endişelendirmiyordu bile! Oysaki yetkililer,<br />
sadece 10 km ötemizde başlayan ve benim kasabama doğru yaklaşmakta<br />
olan bir fırtınadan ve bunun için önlem almamız gerektiğinden bahsediyorlardı<br />
ısrarla.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 69
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
10 Mayıs sabahı, sert rüzgârlarla başladı fırtına. Sonra gökyüzü birden<br />
karardı ve neredeyse hiçbir şey göremez hâle geldik. Babam camları metal<br />
panolarla kaplamaya çalışırken annem konserve yiyecekleri ve çok sayıda pili<br />
bir araya getirmekle meşguldü. Bütün gün yağmur yağdı fakat gece olduğunda<br />
ürkütücü uğultusuyla rüzgâr geri döndü. Buna dayanmamız gerçekten<br />
çok zordu. Gece yarısı korkunç bir ses duyduk; camdan baktığımızda rüzgârın<br />
bahçe çitimizi kırarak parçalarını sürüklediğini ve bir ağacın yere yuvarlandığını<br />
gördük. Hepimiz evin içine hapsolmuştuk ve birbirimizi sakinleştirmeye<br />
çalışıyorduk. Maalesef uyumak bizim için imkânsızdı.<br />
İki günlük işkencenin ardından, geride kırık çitler, devrilmiş ağaçlar<br />
ve zarar gören evler bırakan fırtına nihayet sona ermişti. Şükürler olsun ki hiç<br />
kimse yaralanmamıştı. Hasarlı ev ve kırık çitlerin tamiri iki haftalık çileli bir<br />
çalışmayı gerektirmişti; fakat duyduğumuz yorgunluk hissi yeni bir fırtına<br />
ihtimalinin verdiği endişe yanında hiç kalıyordu.<br />
Zeynep COŞKUN<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
3. Neden-Sonuç Kompozisyonu Tekniği<br />
Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />
2)Gelişme paragrafı(iki ya da üç paragraf)<br />
3)Sonuç paragrafı<br />
ó Olaylar karmaşık sonuçlar zincirine neden olabilir. Bir olay başka sonuçlara<br />
da neden olabilecek sonuçlar doğurur. Neden-sonuç kompozisyonu işte bu nedensel<br />
zinciri kullanmayı gerektirir.<br />
ó Bir problem belirlenerek, onun nedenlerini ve sonuçlarını gösteren bir taslak<br />
çıkarılır.<br />
Örnek konu: Nehir Kirliliği<br />
Nedenler<br />
1)Ham kanalizasyon atıkları, zararlı bakteriler,<br />
kötü kokular<br />
2)Zehirli kimyasallar, zararlı kimyasallar,<br />
ölü hayvanlar (kuş, balık)<br />
Sonuçlar<br />
1.Balıkçılık ve turizm oranlarında düşüş<br />
2.Değişen çevre dengesi<br />
Giriş Paragrafı: Bu paragrafa; konudan genel olarak bahsederek, problemin<br />
tanımını yaparak, alakalı bir hikâye ya da deneyim anlatarak, bir soru sorup sonra<br />
açıklayarak başlanır.<br />
ó Ana düşünce cümlesi, düşünce kompozisyonunda olduğu gibi paragrafın<br />
sonuna yazılır.<br />
70<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Talat Aytan<br />
ÖRNEK: Bana göre, Tonya yöresinde görülen nehir kirliliğinin ham kanalizasyon<br />
atıkları ve zehirli kimyasallar gibi iki temel nedeni ve bunlara bağlı olan birçok<br />
sonucu vardır.<br />
Gelişme Paragrafları: İki ya da üç gelişme paragrafı yazılır. Her gelişme paragrafı,<br />
problemin nedenini bildiren yardımcı düşünce cümlesiyle başlar.<br />
Örnek yardımcı düşünce cümlesi 1:Tonya yöresinde görülen nehir kirliliğinin<br />
en önemli nedenlerinden biri ham kanalizasyon atıklarıdır.<br />
Örnek yardımcı düşünce cümlesi 2: Nehir kirliliğinin diğer bir önemli nedeni<br />
de zehirli kimyasallardır.<br />
ó Hem birinci hem ikinci gelişme paragrafında, problemin nedeni ve sonuçları<br />
sırasıyla verilir.<br />
ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenerek bitirilir.<br />
Sonuç Paragrafı: <strong>Genel</strong> olarak konu özetlenir, bir ya da birkaç çözüm önerisinde<br />
bulunulur ve son düşünce verilir.<br />
Önerilen konular: 1) Küresel ısınma<br />
2) Kanser<br />
3) Alkolizm<br />
4) Stres<br />
5) Başarısızlık<br />
Örnek Kompozisyon:<br />
ORMANSIZLAŞMA<br />
Kitaplarda söylenilen, bundan yüzyıllar önce bugünkünden daha fazla<br />
orman alanının olduğuna inanmak gerçekten çok zor. Bazen merak ediyorum;<br />
dünyayı, bir annenin çocuğunu kucaklaması gibi çevreleyen bu ağaçlara ne<br />
olduğunu. Benim çocukluğumda, ben ve arkadaşlarım ağaçlar konusunda pek<br />
dikkatli değildik çünkü onların, dünyanın geri kalanı için yeterli olduğunu<br />
düşünüyorduk. Özellikle bahar günlerinde, ağaçlardan gelen yumuşak esintiler<br />
ve hoş kokular bizi çok mutlu ediyordu. Maalesef, bugün ağaç sayısında<br />
ciddi bir azalma var ve korkarım ki buna neden olan yoksulluğa ve bilinçsiz<br />
insanlara karşı bir önlem alınmadıkça, yakın tarihte temiz hava almak bizim<br />
için oldukça zorlaşacak.<br />
Ormansızlaşmanın ana nedenlerinden biri yoksulluktur. Yoksulluk,<br />
başta kırsal yerleri olmak üzere dünyanın her yerini kuşatmıştır. Maddi<br />
durumları iyi olmayan ve para kazanmak isteyen insanlar büyük şehirlere göç<br />
ediyorlar ve böylece onların arazilerinde bulunan ağaçlar bakımsız kalıyor.<br />
Şehirlere yapılan bu yoğun göç beraberinde kalacak yer problemini de getiriyor.<br />
Sonra, bu insanlar kendilerine kalacak yer sağlamak amacıyla ağaçları<br />
keserek onların yerine evler inşa ediyorlar. Kesilen ağaç sayısı sanıldığı gibi<br />
az değildir. Ardından, bu ağaçların bir kısmı mobilya firmalarına satılıyor.<br />
Son olarak hiç kimsenin aklına zalimce katledilen ağaçların yerine bir yenisini<br />
dikmek gelmiyor.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 71
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
Ormansızlaşmanın diğer bir önemli nedeni de bilinçsiz insanların<br />
davranışlarıdır. Bu tür insanlar genellikle yaptıkları şeylerin sonuçlarını<br />
düşünmezler ve hayal edemeyecekleri kadar korkunç olaylara sebep olabilirler.<br />
Örneğin; pikniğe giderler, eğlenirler, yemeklerini pişirmek için ateş yakarlar<br />
fakat piknik bittikten sonra yaktıkları ateşi söndür<strong>med</strong>en giderler. Sonra,<br />
küçücük bir kıvılcımla başlayan yangın, koca bir ormanı yok eder ve onun<br />
yerine bomboş bir arazi bırakır. Muhakkak ki, pikniğe giden her insan böyle<br />
bir yıkıma neden olmaz; ancak onlardan sadece birinin bile küçük bir ateşi söndürmeyi<br />
unutması, felaketi kaçınılmaz kılar.<br />
Özetle, yoksulluğun ve bilinçsiz insanların davranışlarının, ormansızlaşmanın<br />
ana nedenleri olduğunu düşünüyorum. Biz biliyoruz ki tüm<br />
dünyada ağaç sayısını artırmak için çok şey yapabiliriz. Bunun yanında,<br />
büyük bir kuruluş olan TEMA, Türkiye’nin her yerinde ağaç dikimleri yapıyor<br />
ve dikilecek yeni ağaçlar için organizasyonlar düzenleyerek para biriktirmeye<br />
çalışıyor. Ayrıca, bazı okullarda çocuklara ağaç dikimi ve onların önemi<br />
öğretiliyor. Ne yazık ki, yapılmayı bekleyen çok şey daha var. Öncelikle devlet,<br />
yeşil alanlar oluşturmak için özel araziler ayırmalıdır ve mantıklı bir<br />
gerekçe olmadıkça, ağaç kesimine izin vermemelidir. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız<br />
ki, başta ormanlar olmak üzere tüm yeşil alanlar, dünyamızın nefes<br />
almasına yardımcı olarak dengede kalmasını sağlar ve küresel ısınmayı engeller.<br />
İde Evre KÜÇÜKKİBAR<br />
TOBB ETÜ Yabancı Diller Bölümü Öğretim Görevlisi<br />
4. İkna Edici Kompozisyon Tekniği<br />
Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />
2)Gelişme paragrafı(iki paragraf ve bir çürütme paragrafı)<br />
3)Sonuç paragrafı<br />
ó Bu kompozisyonun amacı, okuyucuyu sizin konu hakkındaki görüşlerinizin<br />
doğru olduğu yönünde ikna etmektir. Bunun için düşüncenizi destekleyen sağlam<br />
nedenlere ihtiyacınız vardır.<br />
ó İyi bir ikna edici kompozisyon için sağlam nedenler ve netlik çok önemlidir.<br />
Diğer kuvvetli bir ikna yöntemi de konu hakkındaki karşıt bir düşünceyi çürütmektir.<br />
Giriş Paragrafı: Giriş paragrafı, okuyucuya kompozisyonda ne anlatılacağına<br />
dair ipuçları vermesi bakımından önem arz eder. Ayrıca okuyucunun konuya ilgi<br />
duymasını ve okumaya devam etmesini sağlar.<br />
ó Bu paragrafta kullanılan üç yaygın teknik vardır: 1) Konunun neden önemli<br />
olduğunu açıklamak 2)Teşvik edici bir soru sormak 3) Alakalı bir hikâye anlatmak<br />
veya anekdot (hikâyecik) vermek<br />
ó Giriş paragrafı ana düşünce cümlesiyle son bulur.<br />
72<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
ó Gelişme paragrafları birer cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />
Sonuç Paragrafı: Konu toparlanır ve ana düşünce cümlesi farklı bir şekilde<br />
tekrar edilir.<br />
Etkileyici bir final için önerilen üç teknik vardır:<br />
1) Okuyucuyu konu hakkında düşünmeye sevk eden bir soru sormak<br />
2) Eğer girişte yapılmamışsa alakalı bir hikâye anlatmak veya anekdot vermek<br />
3) Gelecekle ilgili bir tahminde bulunmak<br />
Önerilen Konular: 1) Seçmen yaşı<br />
2) Ötenazi<br />
3) İdam<br />
4) Hayvanların kobay olarak kullanılması<br />
Örnek Kompozisyon:<br />
İDAM CEZASI<br />
Yüzyıllardır, devletler suç oranını düşürmeye çalışmışlar ve bunun<br />
için pek çok yöntem uygulamışlardır. Recm, dayak, ömür boyu hapis bunlardan<br />
sadece birkaçıdır. Bütün bu cezaların içinde, suçluların yasalar gereğince<br />
hayatlarına son veren idam cezası, en tartışmalı olanıdır. Bana göre, vahşi bir<br />
eylem olan idam cezası, dünyanın hiçbir yerinde uygulanmamalıdır.<br />
İdam cezasını desteklemememin ilk nedeni, herkesin ikinci bir şansı<br />
hak ettiğini düşünüyor olmamdır. Cezasını vermek için bir suçluyu öldürmek<br />
çözüm değildir. Bunun yerine, onların bu suçları işleme nedenlerini arayıp<br />
bulmaya çalışmalıyız. Onları, eğitmeli ya da tedavi etmeliyiz ve daha iyi<br />
vatandaşlar hâline getirmeliyiz. Onlar bunun kendilerini değiştirmeleri, yenilemeleri<br />
için ikinci bir şans olduğunu fark ederler ve sonunda işe yaradığını<br />
görürler.<br />
İdam cezasına karşı olmamın ikinci bir nedeni de buna cezadan ziyade<br />
bir hediye gözüyle bakılmasıdır. Birçok kurban ailesi, suçluların öldürülmeyi<br />
hak et<strong>med</strong>iğini çünkü bu yöntemin, ömür boyu hapse mahkûm olmaları hâlinde<br />
onları bekleyen acılardan kurtardığını düşünüyorlar. Bu nedenlerden dolau<br />
Talat Aytan<br />
Gelişme Paragrafları: Her gelişme paragrafı yardımcı düşünce cümlesiyle<br />
başlar.<br />
ó Birinci ve ikinci gelişme paragraflarında, ana düşünce cümlesinde belirtilen<br />
fikri destekleyen nedenler verilir.<br />
ó Üçüncü gelişme paragrafının adı çürütme paragrafıdır. Bu paragrafta konu<br />
ile ilgili karşıt bir düşünce verilir ve ardından onun neden yanlış olduğuna dair açıklamalar<br />
yapılır.<br />
ÖRNEK: Bazı karşıt görüşlüler ötenazinin insanlık dışı bir uygulama olduğunu<br />
söylüyorlar. Fakat ben bunun yeterli bir gerekçe olduğunu düşünmüyorum<br />
çünkü……………………………….<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 73
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
yı, mahkûmların hapis cezası çekmeleri daha iyidir çünkü bu vesileyle yaptıklarının<br />
farkına varırlar ve olgunlaşırlar.<br />
Diğer bir yandan, idam cezasının serbest bırakılması gerektiğini düşünen<br />
bazı insanlar var. Bu insanlara göre, bir suçluyu cezalandırmanın tek<br />
yolu, ona hak ettiğini vermektir ki buna biz “dişe diş, göze göz” diyoruz. Fakat<br />
ben bu bakış açısına tamamen karşıyım çünkü biz demokratik bir dünyada<br />
yaşıyoruz; suçlunun yaptığının aynısını yaparak ondan intikam almak, yalnızca<br />
ilkel toplumlarda görülebilir. Biz demokratik ve modern insanlarız ve<br />
hatalara karşı daha mantıklı ve anlayışlı olmalıyız.<br />
Özetle, insanları suç işlemekten alıkoyan birçok yöntem vardır; eğitim,<br />
eğer akıl sağlıkları yerinde değilse tedavi ya da zaman içinde rahatlamalarını<br />
beklemek, bunlardan yalnızca ikisidir. Bu bakış açısıyla, bence bir suçlunun<br />
hayatına son vermek çözüm değildir ve idam cezası, dünyanın her yerinde<br />
uygulamadan kaldırılmalıdır.<br />
Çiğdem MERCAN<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
5. Sınıflandırma Kompozisyonu Tekniği<br />
Taslak: 1)Giriş paragrafı<br />
2)Gelişme paragrafı (Üç paragraf)<br />
3)Sonuç paragrafı<br />
ó Bu kompozisyonda bir türün, ana kategorinin üç alt kategorisi bulunur ve<br />
her gelişme paragrafında bir alt kategori incelenir.<br />
ó Alt kategoriler, aynı ölçütler esas alınarak incelenir.<br />
ó Kategorileri belirten bir taslak çıkarılır.<br />
Örnek konu: Öğretmenler<br />
1)Devlet okullarında çalışanlar<br />
2)Özel okullarda çalışanlar<br />
3)Özel ders verenler<br />
Kriterler<br />
1)Çalışma saatleri<br />
2)Maaşları<br />
3)Verimlilikleri<br />
Giriş Paragrafı: Kompozisyona, ana kategori tanıtılarak, onun neden önemli<br />
olduğu anlatılarak başlanır.<br />
ó Ana kategoriyle ilgili eğer varsa tarihi bilgi verilebilir.<br />
ó Paragrafın sonunda ana düşünce cümlesi verilir.<br />
74<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
ó Her gelişme paragrafı bir cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />
Sonuç Paragrafı: Bu paragrafta kompozisyon; 1)Alt kategoriler özetlenerek<br />
2)Ana düşünce cümlesi tekrar edilerek 3)Final düşüncesi verilerek 4)Gelecekle ilgili<br />
tahminde bulunularak bitirilebilir.<br />
Önerilen konular: 1) Öğrenciler<br />
2) Tatil çeşitleri<br />
3) Anne/babalar<br />
Örnek Kompozisyon:<br />
TÜRKİYE’DEKİ ÖĞRETMENLER<br />
Ülkemizdeki bütün öğretmenleri tek bir kritere göre değerlendirebilir<br />
miyiz Böyle bir değerlendirme ne kadar doğru sonuçlar verir Bence bu yöntem<br />
kabul edilemez çünkü ülkemizde çok sayıda okul türü ve bunların arasında<br />
önemli farklılıklar vardır ve öğretmenleri çalışma yerlerinden bağımsız<br />
düşünemeyiz. Öğretmenlerle alakalı her şey okuldan okula değişir. Türkiye’de<br />
öğretmenler, devlet okullarında çalışanlar, özel okullarda çalışanlar ve özel<br />
ders verenler olmak üzere üçe ayrılır ve bana göre bu çeşitlilik onların çalışma<br />
saatleri, maaşları ve verimlilikleriyle doğrudan ilişkilidir.<br />
Türkiye’de öğretmenlerin büyük bir bölümü devlet okullarında görev<br />
yaparlar. Bu okullardaki öğretmenler çok fazla çalışır. Örneğin; özellikle öğretmen<br />
açığı olan okullarda, bir öğretmen haftada otuz saatin üstünde derse girebilir.<br />
Bu kadar zaman ve güç harcamalarına rağmen, maaşları gerçekten çok<br />
düşüktür. Bu yüzden birçok öğretmen aldıkları maaşla geçinemiyor ve diğer<br />
bir iş daha bulmak zorunda kalıyor. Buna ek olarak, bu devlet okullarında çalışan<br />
öğretmenlerin verimlilikleri düşüktür; çünkü bu okullarda çok sayıda<br />
öğrenci vardır. Sınıflar çok kalabalık olduğu için öğretmenler, öğrencilerine<br />
yeterli ilgiyi gösteremezler ve bundan hem öğretmenler hem de öğrenciler<br />
olumsuz etkilenirler. Sonuç olarak, devlet okullarında çalışan öğretmenler,<br />
başta çalışma saatleri, maaşları ve verimlilikleri olmak üzere pek çok sorunla<br />
karşılaşırlar.<br />
Ülkemizdeki öğretmenlerin diğer bir kısmı da özel okullarda çalışırlar.<br />
Bu okullarda, devlet okullarına kıyasla çalışma saatleri daha az ve dengelidir.<br />
Ayrıca maaşları ve çalışma saatleri arasında bir dengesizlik söz konusu değildir.<br />
Okul şartlarından memnun olan öğretmenler daha verimli olurlar. Bunda,<br />
kalabalık olmayan sınıfların payı büyüktür. Özetle, özel okullardaki öğretmenler,<br />
devlet okullarındakilere göre daha iyi koşullarda çalışırlar.<br />
Son olarak, özel ders veren öğretmenleri ele alacağız. Artık Türkiye’de<br />
de aileler tarafından yoğun olarak tercih edilen özel öğretmenler, çalışma saatlerini<br />
kendileri belirlerler. Bu durum hem öğretmenler hem öğrenciler açısınu<br />
Talat Aytan<br />
Gelişme Paragrafı (Üç paragraf):Her gelişme paragrafı yardımcı düşünce<br />
cümlesiyle başlar.<br />
ó Her alt kategori bir paragrafta anlatılır.<br />
ó Kategoriler tanımlanırken paralel ölçütler esas alınır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 75
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
dan faydalıdır. Ayrıca, bu öğretmenler, günde sadece iki ya da üç çocukla ilgilendikleri<br />
için daha verimlidirler. Maaşları Türkiye ortalamasının üstündedir<br />
ve genellikle ek gelire ihtiyaç duymazlar. Böylece, özel ders veren öğretmenler<br />
diğerlerine göre çok daha iyi koşullara sahiptirler.<br />
Özetle, öğretmenlerin çalıştığı kurum(devlet okulu, özel okul, özel ders<br />
merkezi)lar çalışma saatleri, maaşları ve verimlilikleri konularında belirleyicidir.<br />
Öğretmenler hakkında düşünürken, onların çalışma koşullarını göz ardı<br />
etmemeliyiz, yoksa değerlendirmemizden objektif sonuçlar alamayız.<br />
Esengül SAĞLAM<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
6. Benzerlik ve Farklılık Kompozisyonu Tekniği<br />
Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />
2) Gelişme Paragrafı(iki paragraf)<br />
3) Sonuç Paragrafı<br />
Giriş Paragrafı: Okuyucunun dikkatini çekici nitelikte bir cümleyle kompozisyona<br />
başlanabilir. Bu bir soru sorarak veya insanların konuyu neden ilginç bulduğuna<br />
dair bilgiler vererek olabilir.<br />
ó Son cümle ana düşünce cümlesidir. Burada iki konu arasında hem benzerliklerin<br />
hem de farklılıkların olduğu belirtilir.<br />
ó İki konu arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları gösteren bir taslak çıkarılır.<br />
Örnek konu: Türkiye’de yaşam/Amerika’da yaşam<br />
Benzerlikler: Aile, hobiler, ulaşım<br />
Farklılıklar: Okul, arkadaşlar, dil<br />
Gelişme Paragrafları: İki şey arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları belirten<br />
iki gelişme paragrafı yazılır.<br />
ó Gelişme paragrafları yardımcı düşünce cümleleriyle başlar ve hepsi ana<br />
düşünce cümlesini destekler.<br />
ó Amaca uygun bağlaçlar ve edatlar kullanılır. Bu, kompozisyonun akıcılığı<br />
için önemlidir.<br />
Sonuç Paragrafı: Benzerlikler ve farklılıklar kısaca tekrar edilir.<br />
ó Ana düşünce cümlesi farklı bir şekilde tekrar edilir ve final düşüncesi verilir.<br />
Önerilen Konular: 1) Üniversite hayatı/Lise hayatı<br />
2) Masaüstü bilgisayar/Dizüstü bilgisayar<br />
3) Yaz turizmi/Kış turizmi<br />
4) Yurtta kalmak/Evde kalmak<br />
76<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Talat Aytan<br />
Örnek Kompozisyon:<br />
POPSTAR VE STAR AVCISI<br />
Yıllardır televizyon kanalları reytinglerini artırma çalışıyor ve bunun<br />
için bazı televizyon şovları ve yarışmalar düzenliyor. Bu şovlar insanların<br />
dikkatini özellikle şarkılar, danslar ve heyecan yaratma yöntemleriyle çekmeye<br />
çalışıyor. Bugünlerde reytingleri hayli yüksek iki rakip yarışma programı olan<br />
Star Avcısı ve Popstar çok beğeniliyor ve bana göre bu ikisi arasında bazı benzerlikler<br />
ve farklılıklar var.<br />
Popstar ve Star Avcısı arasında, şarkı seçimi, jüri üyelerinin yarışmacılara<br />
karşı tutumu ve yapım için harcanan bütçe gibi bazı temel farklılıklar<br />
vardır. Öncelikle, bu iki programın şarkı seçimi tamamen birbirinden farklıdır.<br />
Örneğin; Popstar’da pop tarzında şarkılar seçilirken, Star Avcısı’nda rock<br />
müzik tercih edilir. Ayrıca, jüri üyelerinin yarışmacılara karşı tutumu<br />
Popstar’da Star Avcısı’na göre daha katıdır. Örneğin; Popstar programlarının<br />
birinde, jüri üyelerinden biri bir yarışmacıya hakaret ederek ona bardak atmış<br />
ve bu davranışı günlerce <strong>med</strong>yada tartışılmıştı. Son olarak, bu programlar için<br />
harcanan bütçeler farklıdır. Popstar için milyonlarca dolar harcanırken Star<br />
Avcısı çok az bir bütçeyle gerçekleştirilmektedir.<br />
Diğer bir taraftan bu iki program arasında yayın saatleri ve nitelikleri<br />
gibi iki benzer taraf da vardır. Her iki programın niteliği de bize gösteriyor<br />
ki onların amaçları müzik dünyasına yeni bir star kazandırmaktır. Hem<br />
Popstar hem de Star Avcısı, yarışmacılara birinci olmaları hâlinde albüm,<br />
araba ve bir miktar para vaat ediyor. Ayrıca, bu programların ikisi de çarşamba<br />
günü akşam saat 20:<strong>00</strong>’de başlıyor ve birbirleriyle mücadele ederek günün<br />
en yüksek reytingini almak istiyorlar. Özetle nitelik, yayınlandıkları saat dilimi<br />
ile günü bakımından Popstar ve Star Avcısı benzerdir.<br />
Son olarak, bu iki program, bütçeleri, şarkı seçimleri ve jürilerinin<br />
yarışmacılara karşı tutumları bakımından farklıyken, yayın saatleri ve nitelikleri<br />
düşünüldüğünde benzerdirler. Bana göre, tüm bunlar reytingi etkileyen<br />
faktörlerdir.<br />
Zeynep COŞKUN<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
7. Betimleyici Kompozisyon Tekniği<br />
Taslak: 1) Giriş Paragrafı<br />
2)Gelişme Paragrafı(İki paragraf)<br />
3)Sonuç Paragrafı<br />
ó Gelişme paragrafında konu iki ana kategoriye ve her kategori kendi içinde<br />
alt kategorilere ayrılarak incelenir. Bunu yapmaktaki amaç, konuyu daha net bir<br />
şekilde betimlemek ve yazının okunabilirliğini, akıcılığını artırmaktır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 77
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
Örnek konu: İdeal Oda Arkadaşı<br />
1) Karakter: Güvenilirlik, Anlayış<br />
2) Öz geçmiş: Eğitim, Aile<br />
Giriş Paragrafı: Konuya kısa bir giriş yapılır, alıntı yapılabilir ya da kısa bir<br />
öykü anlatılabilir.<br />
ó Paragrafın sonunda ana düşünce cümlesi verilir.<br />
ÖRNEK: Ben ideal bir oda arkadaşında şunları ararım: karakter ve iyi bir aile<br />
ve okul eğitimiyle donanmış öz geçmiş.<br />
Gelişme Paragrafları: Her bir gelişme paragrafının konusu bir ana kategoridir<br />
ve ona ait alt kategorilerdir.<br />
ó Gelişme paragraflarına yardımcı düşünce cümlesiyle başlanır ve daha sonra<br />
alt kategoriler incelenir.<br />
ó Örneklerden ve kişisel deneyimlerden yararlanılabilir.<br />
ó Gelişme paragrafları bir cümleyle özetlenir ve bitirilir.<br />
Sonuç Paragrafı: Kategoriler kısaca tekrar edilir ve final düşüncesiyle yazı son<br />
bulur.<br />
Önerilen konular: 1) İdeal üniversite<br />
2) İdeal anne/baba<br />
3) İdeal eş<br />
4) İdeal öğretmen<br />
Örnek Kompozisyon:<br />
İDEAL EŞ<br />
Bazılarına göre evlenmek gerçekten zor bir karardır. Evlilik, geleceği<br />
şekillendiren bir karar ve sonsuza dek sürmesi hayal edilen bir olgu olduğu<br />
için, karar aşamasında çok şeye dikkat edilir. Bana göre, ideal bir eş, başta dış<br />
görünüş ve kişilik olmak üzere bazı karakteristik özelliklere sahip olmalıdır.<br />
Benim için ideal bir eşin dış görünüşü önemlidir. Öncelikle boyu<br />
uzun olmalıdır çünkü ben 1.75 boyundayım ve bana göre uzun erkekler daha<br />
yakışıklı ve etkileyici oluyorlar. Muhtemelen böyle düşünüyor olmamın nedeni,<br />
çocukluğumdan beri ünlü basketbolculara olan hayranlığımdır. Ayrıca<br />
benim eşim atletik yapılı olmalıdır. Uzun yıllar birlikte olacağımızı düşünürsek,<br />
o dış görünüşüne ve sağlığına özen göstermelidir ve bu da ancak sporla<br />
olabilir. Yani bana göre ideal bir eş, formunu korumaya çalışmalı ve bunun<br />
için sürekli egzersiz yapmalıdır.<br />
Bence ideal bir eşte aranması gereken diğer bir önemli özellik de onun<br />
kişiliğidir. Sadakat, bağımsızlık ve sorumluluk bilinci aradığım başlıca özelliklerdir.<br />
Neden sadakat çok önemli Çünkü evlilik, sonsuza kadar sürmesi<br />
temenni edilen kutsal bir müessesedir ve bu ancak iki tarafın da birbirlerine<br />
karşı dürüst ve sadık olmalarıyla mümkündür. Sadece iyi günlerde değil kötü<br />
78<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Talat Aytan<br />
günlerde de eşime güvenmeliyim. Buna ek olarak, eşim bağımsız olmalıdır,<br />
ailesine ve arkadaşlarına bağlı olarak karar vermemelidir. Ayrıca evlilik eşlerin<br />
her şeyi beraber yapacağı anlamına gelmez. Her iki taraf birbirinden ayrı olarak<br />
kendi hayatlarını da devam ettirmelidirler. Son olarak, benim için sorumluluk<br />
bilinci de çok önemlidir. Ailesine karşı sorumluluk sahibi olmalıdır ve ev<br />
işlerinde bana yardımcı olmalıdır. Eğer bana yardım etmezse ve ortak işlerde<br />
beni yalnız bırakırsa, evlilik bizim için sevecen bir atmosferden ziyade bir yük<br />
olur.<br />
Toplumumuzda evlilik, en çok arzu edilen ve aynı zamanda en çok korkulan<br />
olgulardan biridir. Bence herkes hem evlilikle hem de evlenmeyi düşündükleri<br />
eşlerle ilgili hayaller kurarlar. Dünyadaki tüm insanlar gibi ben de bazı<br />
özelliklere sahibim ve bunların eşimde de olması gerektiğini düşünüyorum.<br />
Özetle uzun, atletik bir dış görünüş ve sadık, bağımsız, sorumluluk sahibi bir<br />
kişilik ideal bir eşte aradığım temel özelliklerdir.<br />
Esengül SAĞLAM<br />
TOBB ETÜ Hazırlık Sınıfı Öğrencisi<br />
Sonuç<br />
Yazma becerisi, Türkçe öğretiminin dört temel becerisinden biridir.Öğrencilere<br />
yazma becerisinin kazandırılmasında başta sınıf öğretmenleri ve Türkçe öğretmenleri<br />
olmak üzere tüm eğitimcilere büyük rol düşmektedir. Yazma etkinliklerinin<br />
daha disipline ve daha organize bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. Bu itibarla,<br />
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Yabancı<br />
Diller Bölümü Hazırlık Programı’nın İngilizce kompozisyon yazma öğretimi teknikleri<br />
tarafımızdan incelenmiş, ilk ve orta öğretimde uygulanabilecek yedi farklı kompozisyon<br />
tekniği örnek ve önerileriyle dikkatlere sunulmuştur. Çalışmanın tüm eğitim<br />
camiasına faydalı olması, yegâne ümidimizdir.<br />
Kaynakça<br />
BROUKAL, Milada (1996).Weaving It Together 4,Connecting Reading and Writing, Printed in<br />
the United States of America, Second Edition.<br />
GRAMER,Margot, SOLORZANO,S.Helen(2<strong>00</strong>4).North Star Reading and Writing, High<br />
Inter<strong>med</strong>iate, Longman, Printed in the United States of America, Second Edition.<br />
TOBB ETÜ Yabancı Diller Bölümü Ders Notları.<br />
ÖZBAY, Murat(2<strong>00</strong>7).Türkçe Özel Öğretim Yöntemleri II, Öncü Kitap, Ankara.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 79
İlk ve Ortaöğretimde Yazma Becerisini Geliştirmeye Yönelik Yeni Komposizyon ... u<br />
NEW COMPOSITION TECHNIQUES FOR<br />
IMPROVING WRITING SKILL AT PRIMARY<br />
AND SECONDARY EDUCATION<br />
Talat AYTAN*<br />
Abst ract<br />
One of the main learning fields in Turkish teaching is writing.Writing<br />
activity which is described as expressing sensasitions, thoughts and imagines<br />
proves its worth not only during education life but also in all parts of the life.<br />
With the renewed curriculum in textbooks, the new methods are started to be<br />
used in the activities related to writing skill. Monotony replaced with diversity<br />
and it caused us to reseach new topics, therefore; the methods of teaching students<br />
about writing an essay, which are taught by Program of Foreign<br />
Languages in TOBB University of Economics and Technology, were examined<br />
by us. According to the results of our examination and evaluation, writing methods<br />
that can be put into practice in elementary and secondary education were<br />
brought up and model essays of these techniques and suggestions were presented<br />
carefully. Our aim is to give students an opportunity to develop their writing<br />
ability, which is an important base for teaching Turkish.<br />
Key Words: Writing ability, essay, new methods<br />
80<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
YABANCI DİL ÖĞRETMEN YETİŞTİRME SÜRECİNDE<br />
KÜLTÜRLERARASILIK<br />
İrem KIZILASLAN*<br />
Özet<br />
Kültürlerarası iletişimin kaçınılmaz olduğu global bir köye dönüşen<br />
dünyamızda, yabancı dil öğretiminin önemli hedeflerinden biri, kültürlerarası<br />
iletişimsel yeterlilik becerisinin geliştirilmesi olmuştur. Pek çok ülke bu amaçla<br />
yabancı dil öğretmen yetiştirme programlarına kültürlerarasılık boyutunu dahil<br />
etmiştir. Bu çalışmada, öncelikle yabancı dil eğitiminde kültürlerarası iletişimsel<br />
yeterliliğin önemi ve öğretmenin rolü tartışılmaktadır. Sonrasında, Avrupa ülkelerinde<br />
yabancı dil öğretmeni yetiştiren bazı kurumların bu yöndeki uygulamalarından<br />
örnekler verilerek, Türkiye özelinde bir durum değerlendirmesi yapılmıştır.<br />
Sonuç bölümünde ise görülen bazı eksikliklerin giderilebilmesi için<br />
çözüm önerileri sunulmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Yabancı dil öğretimi, kültürlerarası iletişimsel<br />
yeterlilik, öğretmen yetiştirme<br />
Gi riş<br />
Küreselleşme sürecinin hızlı bir şekilde yaşandığı ve çok uzak sayılan mesafelerin<br />
bile yakınlaştığı günümüz dünyasında, etkili bir iletişim için bir yabancı dil özellikle<br />
İngilizce bilmek bir gereklilik hâline gelmiştir. Önceleri daha çok dilbilgisine<br />
dayalı olarak yapılan yabancı dil eğitimi, 21. yüzyılın değişen şartları içerisinde<br />
yetersiz kalmaktadır. Bugün toplumlararası iletişimin doğru ve etkin bir biçimde sağlanabilmesi<br />
için, dilbilgisel doğruluktan çok kültürel yöne odaklanan ve kültürlerarası<br />
farklılıklara hoşgörü ile bakabilen yabancı dil konuşucularına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Bu gelişmelere paralel olarak, günümüz yabancı dil eğitimde ‘kültürel farkındalık’<br />
ve ‘kültürlerarası iletişimsel yeterlilik’ gibi kavramlar ön plana çıkmaktadır.<br />
Yabancı dil öğretimi ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik<br />
Yabancı dil öğretiminde kültürün özellikle kültürlerarası iletişimin önemi üzerine<br />
yapılan araştırmalar, öğrencinin öğrendiği dilin kültürünü kavrayarak kültürlerarası<br />
iletişimsel becerisini geliştirmesine yardımcı olmayı hedeflemektedir. Gökmen’e<br />
(2<strong>00</strong>5) göre kültürlerarası iletişimsel yeterlilik, “başka dilsel kültüre sahip insanlarla,<br />
onların dilinde etkili ve uygun bir biçimde iletişim kurma becerisidir” (s.70).<br />
Kültürlerarası yaklaşıma dayalı dil öğretiminin ana bileşeni her ne kadar hedef kültür<br />
olarak düşünülse de, “tam anlamıyla yapılacak dil öğretiminde öğrencinin öncelikle<br />
kendi kültüründe yetkin ve farklı kültürleri algılayabilecek bir kapasiteye sahip<br />
olması beklenmektedir”(Altundağ, 2<strong>00</strong>7, 34).<br />
* Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Bölümü, İngiliz Dili Eğitimi<br />
Anabilim Dalı, Öğretim Görevlisi<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 81
Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />
Günümüz toplumunda kültürlerarası yeterlilik, Risager (2<strong>00</strong>0)’in ifade ettiği<br />
gibi, hedef kültür / kaynak kültür ikilisinden çok daha karmaşık kültürel düzeyleri<br />
içine alan ve öğrencinin farklı bir dünya görüşünü kendi dünya görüşüne göre değerlendirip<br />
kavramasını gerektiren aktif bir süreçtir. Sürekli bir değişimi içeren kültürlerarası<br />
öğrenme sürecine dahil olan birey, House’a göre (2<strong>00</strong>7), hem ait olduğu kültür<br />
hem de yeni tanıştığı kültürü bilen ve bu ikisi arasında kendine özgü bir ‘üçüncü<br />
yol’ yaratabilen kişidir. Benzer şekilde Güvenç (1991), kültürleşme olarak adlandırdığı<br />
bu süreci şu şekilde açıklıyor:<br />
Aynı ölçüde ya da ayrı toplumlarda, birbirinden az çok farklı<br />
görünen değişik kültürlerle yetişmiş, eğitilmiş birey ve grupların birbiriyle<br />
kültürel etkileşime girmesi, belli bir kültür alışverişi sonunda, karşılıklı<br />
olarak birbirinden etkilenip değişikliğe uğrayıp, çoğu zaman,<br />
üçüncü ve yepyeni bir kültür bileşiminin ortaya çıkmasına “kültürleşme”<br />
deniyor (s.287).<br />
Bu bağlamda yabancı dil öğretiminin asıl hedefi, öğrendiği dilde sadece dilsel<br />
yetkinliğe sahip bireyler yetiştirmekten çok, kendi kültürü ile diğer kültürler arasındaki<br />
ilişkiyi görebilen, kendinden farklı olana yani ‘ötekine’ ilgi gösteren ve sorgulayan<br />
kendini sosyal ve kültürel olarak gerçekleştirmiş uluslararası konuşucular (intercultural<br />
speakers) yetiştirmek olmalıdır.<br />
Yabancı bir dil edinmenin, ana dilimizdeki kavramların, anlatımların karşılığını<br />
o dilde bulup kullanma olmadığını belirten Ozil (1991) şöyle devam etmektedir:<br />
Çeşitli toplumların dünyaya bakış açılarına, düşünme ve değer<br />
sistemlerine açılan bir kapıdır yabancı dil. . . Yabancı bir dil ya da diller,<br />
bize bu dillerin dünyayı algılama biçimlerini ve değer sistemlerini<br />
tanıttığından, hem o dillerin kültürleriyle donanmış kişilerle her alanda<br />
daha iyi iletişim kurabilmemizi sağlıyor, hem de kendi düşüncemizi<br />
geliştiriyor, çevremizi genişletiyor, bunun da ötesinde kültürler arasında<br />
değişik ve aynı olan yanlar kendi varlığımızın, kendi benliğimizin<br />
bilincine daha iyi varmamıza ve kendi konumumuzu daha iyi belirlememize<br />
yardımcı oluyor (s.96).<br />
Gerçekten de, kültürlerarası öğrenme sürecinin asıl çıkış noktası kendi kültürümüz,<br />
yani kendi geçmişimiz ve deneyimimizdir. Diğer bir deyişle, kültürlerarası<br />
öğrenme, Kaikkonen’in (1997) belirttiği gibi, bireyin kendi kültürü tarafından belirlenen<br />
dünyaya bakış açısının zamanla çok kültürlü bir boyut kazanarak genişlediği ve<br />
onun kendi dil ve kültürüne ait özelliklerin daha iyi farkına vardığı bir süreçtir.<br />
Bireyin kültürlerarasılık sürecinin önemli bir parçası olan kimlik deneyimi<br />
dışındaki kültürlerarası ilkelerden bazıları şunlardır:<br />
• Ötekine açıklık yani ötekiyle diyalog içinde olma<br />
• Güven ve farklılığa etkin saygı<br />
• Etkin hoşgörü<br />
• Değişimi kabul etme ve hoş karşılama (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0, 32-36).<br />
Oldukça derin süreçlerin yaşanmasını gerektiren kültürlerarası yeterliliğin<br />
Byram’a (2<strong>00</strong>0) göre beş boyutu bulunmaktadır: Diğer kültüre duyulan merak ve<br />
82<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u İrem Kızılaslan<br />
açıklığı içeren tutum ve davranışlar, toplumsal ve bireysel etkileşim süreçleri hakkında<br />
sahip olunan bilgi, farklı kültürler arasındaki ilişkileri yorumlama becerisi, farklı<br />
kültürler arasında rahatça hareket edebilme ve eleştirel düşünme becerileri.<br />
Kültürlerarası yeterliğin pek çok yönünü tanımlayan Byram’ın bu çok bilinen<br />
modelinden anlaşıldığı üzere, günümüzde yabancı dil öğretimi geleneksel yaklaşımlardan<br />
uzaklaşarak, kültürlerarası boyutu da içine alan çok daha kapsamlı bir çalışma<br />
alanı hâline gelmiştir.<br />
Öğretmenin rolü ve önemi<br />
Kültürlerarası bir bakış açısıyla yapılması beklenen yabancı dil öğretimi,<br />
öğretmenlerin sorumluluklarını arttırmakta ve onların bu alanda yeterli bilgi, beceri<br />
ve tutumları geliştirmelerini gerekli kılmaktadır. Öğrencilerini kültürlerarası iletişimin<br />
olağan ayrıntılarına hazırlamak durumunda olan dil öğretmenlerinin kültürlerarasılık<br />
becerisini geliştirmeye yönelik bir eğitim almaları zorunludur.<br />
Willems’e (2<strong>00</strong>2) göre yabancı dil öğretmenlerinin sahip olmaları gereken kültürlerarasılık<br />
becerisi üç boyutludur. Bunlar: kültürel etmenler hakkında bilgi, kültürel<br />
kimliğin bileşenlerini kavrama becerisi, kültürel farklılıklara açık olma ve uzlaşma<br />
becerisi. Aslında öğretmenin kendini bu yönde geliştirmesi ve öğrettiği yabancı dil ile<br />
ilişkili kültür(ler) ve kendi kültürü hakkında yeterli bilgiye sahip olması ciddi önem<br />
taşır. Çünkü öğretmen, farklı ve benzer noktalar üzerinde yoğunlaşarak hedef kültür(ler)<br />
ile kaynak kültür arasında bir köprü rolü oynamakta ve öğrencilerinin zihinlerinde<br />
var olabilecek bir takım ön yargıların kırılmasında kilit görev yapmaktadır.<br />
(Sercu, 2<strong>00</strong>6, 57; Garrido & Alvarez, 2<strong>00</strong>6, 169).<br />
Tüm bunlara ek olarak, kültürlerarası yeterliliğin dil öğretimindeki yeri ve<br />
önemini kavramış bir öğretmenin, kullandığı öğretim materyallerinin ne ölçüde bu<br />
amaca hizmet ettiğini değerlendirebilecek ve gerektiğinde hiç çekin<strong>med</strong>en değişiklikler<br />
yapabilecek güce ve bilgiye sahip olması beklenmektedir.<br />
Risager (2<strong>00</strong>0) öğretmenin kültürlerarası yeterlilik kazanımında duygusal<br />
(affective) yönü ön plana çıkarmaktadır. Bu nitelik, bireyin dünyaya ve diğer insanlara<br />
duyduğu güven, kendine saygısı ve kendini nasıl algıladığı ile bağlantılıdır ve<br />
soru sormak, ötekine açık olmak ve asılsız varsayımları reddedebilmek için gereken<br />
en önemli ön koşuldur. Ancak bu deneyim göründüğü kadar kolay değildir, öğretmeni<br />
zorlar ve yaratıcılık gerektirir. Böyle bir kültürlerarası duyarlılığa –Ötekinedoğru<br />
olan süreç kendimize dokunmamızı, kendimizi değiştirmemizi gerekli kılar.<br />
Bu anlayışta öteki, bireyin kendini keşfetmesi için kaçınılmaz olur (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0,<br />
35).<br />
Öyleyse, kültürlerarası iletişimsel yeterliliğin sağlanmasında temel etmenin<br />
bizi biz yapan özellikler olduğu söylenebilir. Başka bir ifadeyle, bir öğretmen olarak<br />
kültürlerarası iletişimde başarıya ulaşmak, izlenen yöntem ya da yaklaşımdan çok bir<br />
birey olarak kendini gerçekleştirmek ve sınıf içinde kurulan insancıl ilişkilerle ilintilidir.<br />
Sowden (2<strong>00</strong>7), kişisel gelişim ve kendini gerçekleştirmeyi kültürlerarasılık<br />
sürecinin yapı taşlarından biri olarak görür. Şüphesiz, böyle bir gelişim bu ağır ve<br />
karmaşık süreçle baş etmemizi sağlar. Çünkü dünyayı, insan ilişkilerini ve en önemlisi<br />
kendimizi ne kadar iyi anlarsak, iletişim kurmak ve kendimizi başkalarının yeri-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 83
Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />
ne koymak o kadar kolay olur. Sowden bu gerçeği şu basit tümcelerle ifade eder:<br />
“Eğer sınıfta ne yaptığım temelde benim bir birey olarak kim olduğuma bağlı ise, o<br />
zaman ben daha iyi bir öğretmen olmak için kendimi mümkün olduğu kadar çok<br />
geliştirmeliyim”. Bu durumda cevaplanması gereken can alıcı sorular, söz konusu<br />
kişisel gelişimin nasıl sağlanacağı ve başarının temel formüllerinin öğretmenlere nasıl<br />
verileceği ile ilgilidir.<br />
Dünyada ve Türkiye’deki öğretmen yetiştirme programlarına kısa bir bakış<br />
Dünyada ve Türkiye’de bu görüşlerin zaman kaybet<strong>med</strong>en yaşama geçirilebilmesi<br />
için yabancı dil öğretmen yetiştirme programlarında bazı değişikliklerin<br />
yapılması kaçınılmazdır. Kültürlerarası yeterliliğe sahip olması beklenen öğretmenlerin,<br />
başkalarınca belirlenen izlemleri benimsemek yerine, öğrencilerinin gerçekte<br />
neye ihtiyaç duyduğunu tahmin edebilen ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda kendi yolunu<br />
belirleyen gerçek profesyoneller olarak yetiştirilmeleri önemlidir (Willems, 2<strong>00</strong>2,<br />
13). Yabancı dil öğretmenlerinin, kültürlerarası etkileşim sürecine dahil olabilmek için<br />
ele almak zorunda oldukları eğitimsel, teknik, ahlaki ve psiko-sosyal roller ve bu rollerin<br />
getirdiği sorumluluklarla baş edebilmeleri büyük ölçüde aldıkları eğitim ve sağladıkları<br />
profesyonel gelişime bağlıdır.<br />
Bugün dünya geneline bakıldığında, özellikle Avrupa ülkelerindeki yabancı<br />
dil öğretmen yetiştirme uygulamalarının, iş dünyasının beklentilerine uygun ve küresel<br />
değişimlere paralel bir yol izlediği görülmektedir. Avrupa Komisyonunun 2<strong>00</strong>4<br />
tarihli raporunda, bazı Avrupa ülkelerinde kültürlerarasılık ilkelerini ön planda tutan<br />
öğretmen yetiştirme süreçlerindeki uygulamalara yer verilmiştir. Bu çalışmada,<br />
raporda yer alan bazı Avrupa ülkelerindeki uygulamalar sadece örnek oluşturmak<br />
amacıyla sunulacaktır.<br />
Örnek 1: Pedagoji Akademisi – Avusturya<br />
Pedagoji Akademisi, ilk ve ortaöğretim Fransızca, İtalyanca ve ağırlıkla<br />
İngilizce öğretmeni yetiştiren bir kurumdur. Akademinin temel amaçlarından biri,<br />
öğretmen adaylarına öğrendikleri dil ve ilgili kültür(ler) hakkında kapsamlı bir deneyim<br />
kazandırmaktır. Bu amaçla, hem öğrencilerin hem de akademik personelin yararlanabildiği<br />
üç farklı karşılıklı değişim programı uygulanmaktadır. Öğretmen adaylarının<br />
yüzde onu Erasmus programından yararlanmakta ve her dönem seçilmiş on<br />
eğitimci yurt dışında düzenlenen beceri geliştirme kurslarına katılmaktadır. Ayrıca,<br />
Comenius projesi ve Avrupa Öğretmen Hareketliliği (Mobile European Teacher)<br />
programı kapsamında, öğrencilere yurt dışında ilgili bir kurumda iki hafta eğitim<br />
görme imkanı sunulmaktadır.<br />
Örnek 2: Bremen Üniversitesi - Almanya<br />
Bremen Üniversitesi, İngiliz ve Amerikan Çalışmaları Bölümü kapsamında<br />
ortaöğretim yabancı dil öğretmeni yetiştirmektedir. Karşılaştırmalı kültür çalışmaları,<br />
kültürlerarası becerilerin gelişimine yönelik ayrı bir program, kültürel farkındalık<br />
ve müfredat dışı kültürel faaliyetler üniversitenin öğretmen yetiştirme politikasının<br />
temelini oluşturmaktadır. Yabancı dil öğretmen adaylarının bir süreliğine yurt dışında<br />
bulunmaları eğitimlerinin zorunlu bir parçasıdır.<br />
84<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u İrem Kızılaslan<br />
Örnek 3: Oslo Üniversitesi – Norveç<br />
Oslo Üniversitesi Eğitim Fakültesinin Öğretmen Yetiştirme ve Okul Gelişimi<br />
Bölümü, Avrupa ülkeleri yüksek öğretim kurumları arasında işbirliğinin artırılmasına<br />
yönelik Bolonya Süreci hedefleri doğrultusunda eğitim vermektedir. Öğretmen<br />
yetiştirme programlarında kültürel farkındalık ve kültürlerarası iletişimsel yeterlilik<br />
kazandırmaya yönelik dersler bulunmaktadır. Üniversitede yer alan inter<strong>med</strong>ya merkezi,<br />
öğrenciler ve akademik personelin yurt dışındaki ilgili kurumlarla çok rahat iletişim<br />
kurmalarını sağlamaktadır. Kardeş üniversitelere yapılan ziyaretlere ek olarak,<br />
öğretmen adayları yazışmalar, kurumlar arası bir etkileşim forumu, elektronik posta<br />
ya da video konferans sistemi ile kültürlerarası iletişim kurma imkanına sahiptirler.<br />
Örnek 4: St. Martin Koleji – İngiltere<br />
St. Martin Koleji, ilk ve orta öğretim düzeyinde Fransızca, Almanca, İtalyanca<br />
ve İspanyolca öğretmeni yetiştiren ve öğretmen adaylarına sunduğu farklı deneyimler<br />
ve yenilikçi yaklaşımlardan dolayı tercih edilen bir kurumdur. Öğrenciler, kardeş<br />
üniversiteler aracılığıyla yurt dışında dört ay süreyle kalabilmekte ve git<strong>med</strong>en önce<br />
orada geçirecekleri zamanı daha verimli geçirebilmeleri için bir ön eğitim almaktadırlar.<br />
St. Martin Koleji, öğrencilerinin yurt dışındaki eğitimlerinde yeterli ilerlemenin<br />
sağlanması için, kardeş üniversitelerle sürekli bağlantı içinde bulunmaktadır.<br />
Türkiye özelinde durum<br />
Çağımızın küreselleşen dünya düzeninde Avrupa ile bütünleşme sürecini<br />
yaşayan Türkiye’de yabancı dil öğretmenliği popüler bir meslek olmuş, üniversitelerin<br />
yabancı dil öğretmenliği bölümleri yüksek puanlarla öğrenci kabul eder olmuşlardır<br />
(Aydoğan&Çilsal, 2<strong>00</strong>7, 180). Çağın koşullarının bir sonucu olarak,<br />
Türkiye’deki yabancı dil öğretiminde, Atay’ın (2<strong>00</strong>5) vurguladığı gibi, ‘kültürlerarası<br />
öğrenme’ ve ‘kültürlerarası anlama’ gibi kavramlar telaffuz edilmeye başlanmış ve<br />
bu konuda sınırlı sayıda da olsa bazı araştırmalar yapılmıştır.<br />
Kültürlerarası yeterlilik günümüzde yabancı dil öğretiminin önemli bileşenlerinden<br />
biri hâline gelmiş olsa da, Türkiye’de yabancı dil eğitiminin hâlå ağırlıklı olarak<br />
dilbilgisel yöne odaklandığını görmekteyiz. Bu durum kaçınılmaz olarak yabancı<br />
dil öğretmen yetiştirme programlarına da yansımaktadır. Bu programlarda önerilen<br />
dersler içerisinde dil öğretiminde kültürlerarasılık olgusunun önemini işleyen ya<br />
da kültürlerarası iletişimsel becerinin kazanılmasına yönelik bir takım alıştırmalar,<br />
oyunlar ve tartışma konularına yer veren dersler bulunmamaktadır.<br />
Son dönemde, eğitim fakültelerinde uygulanan öğretmen yetiştirme programlarının,<br />
çağımızın gerektirdiği bilgi ve becerilere sahip öğretmenler yetiştir<strong>med</strong>eki<br />
yeterlilikleri tartışılmaya başlanmış ve programlarla ilgili sorunları çözümlemeye<br />
yönelik bazı değişiklikler yapılmıştır. Yenilenen öğretmen yetiştirme programları<br />
2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 akademik yılından itibaren uygulamaya girmiştir (YÖK, Öğretmen<br />
Yetiştirme). Güncellenen programların en önemli özelliklerinden birisi, genel kültür<br />
derslerinin oranlarının arttırılmasıdır. Bu değişikliğin amacı, üniversite düzeyinde<br />
yetiştirilen öğretmen adayına aydın bir kişide bulunması gereken entelektüel donanımı<br />
kazandırmaktır. Bu amaçla konulan genel kültür derslerinden biri de Etkili<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 85
Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />
İletişim dersidir. Ancak dersin içeriği daha çok öğrenci, öğretmen ve veli iletişiminde<br />
dikkat edilmesi gereken hususlarla ilgili olup yabancı dil öğretmenlerinin hedef dilde<br />
dünyayla sağlıklı bir iletişim kurmasını sağlayacak olan kültürel etmenleri kapsamamaktadır<br />
İngilizce Öğretmenliği lisans programlarındaki alan bilgisi derslerinin içerikleri<br />
incelendiğinde, bu çalışmada örnek olarak verilen bazı Avrupa üniversitelerindeki<br />
uygulamaların aksine, öğretmen adaylarına kültürel ve kültürlerarası değerler farkındalığı<br />
ve kültürlerarası iletişim becerileri kazandırmak amacıyla konulan özel bir<br />
ders veya faaliyetin olmadığı görülmektedir. Söz konusu programdaki alan derslerinden<br />
sadece ikisinin içeriğinde kültürlerarası etkileşimin önemi vurgulanmaktadır:<br />
İngilizce Öğretiminde Yaklaşımlar II: İngiliz Dili Öğretiminde farklı<br />
öğrenci ihtiyacına uygun yaklaşımlar, güncel uygulamalar, dil öğretiminde<br />
kültürün önemi, teknolojinin kullanımı, gelişen dünyada iletişimin<br />
yeri ve kültürlerarası etkileşim.<br />
Edebiyat ve Dil Öğretimi I-II: Edebiyat ve dil öğretiminin kuram<br />
ve uygulama boyutunda bütünlenmesi, kültür öğretimi yöntemlerinin<br />
kısa öykü ve roman kullanımı yoluyla incelenmesi, karşılaştırmalı ve<br />
karşıtsal açıdan ana ve erek dil ve kültüründeki nesne ve ürünler, atasözleri<br />
ve deyimler, kalıplaşmış ifadeler, toplumsal yapılar, roller ve<br />
ilişkiler, gelenekler, görenekler, adetler, inançlar, değerler, yasaklar ve<br />
tabular vb.<br />
Özellikle Edebiyat ve Dil Öğretimi ders içeriği, kültür hakkında en iyi bilinen<br />
modellerden biri olan buzdağı modeline göre, suyun üzerinde kalan çok küçük bir<br />
bölümü yansıtmaktadır. Bir buzdağına benzetilen kültürün de görünür kısımları vardır:<br />
Dil, yemek, müzik, edebiyat, mutfak akla gelen ilk yönlerdir. Ancak asıl zor olan,<br />
normallik söylemi, güzellik anlayışı, çocuk yetiştirmeyi etkileyen düşünceler, temizlik<br />
anlayışı, ergenlik söylemleri, beden dili ve yüz ifadeleri gibi pek çok önemli kavramı<br />
içinde tutan görünür olmayan kitlenin farkına varmaktır. Anlaşıldığı üzere,<br />
programda yer alan bu ders hedef kültürün sadece görünür kısımlarını vurgulamakta,<br />
ancak bu kısımların dayandığı temellere değinmemektedir (Gillart vd., 2<strong>00</strong>0, 18-<br />
20; Lázár, 2<strong>00</strong>7, 7).<br />
Şurası çok açıktır ki, Türkiye’de uygulanan yabancı dil öğretmen programlarında<br />
kültür öğesi yeterince yer bulamamaktadır. Ozil’in (1999) bu konudaki değerlendirmesi,<br />
ne yazıktır ki, aradan geçen dokuz yıla karşın hâlå gerçekliğini korumaktadır:<br />
“Türkiye’deki sistem içerisinde yetişen öğretmenlerin bir kısmı öğrencilik<br />
yıllarında gördüğü öğretim modelinin aynısını kendi öğrencilerine uygulamakta ve<br />
kültür öğesini göz ardı etmektedir”.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Kabul etmek gerekir ki, kültürlerarası iletişimsel yeterliliğin kazanılması bazı<br />
köklü değişimler içereceğinden hem dil öğretmenleri hem de öğrenciler için zorlayıcı<br />
bir süreçtir. Ancak bu deneyim, aynı zamanda bireyin yaşam tarzını daha anlamlı<br />
kılmak ve kimliğini zenginleştirmek açısından çok değerli bir kazanımdır. Günümüz<br />
eğitim ihtiyaçlarına cevap verebilecek çağdaş bir öğretmen rehberliğinde gerçekleşen<br />
yabancı dil öğretimi, farklı dünya görüşlerine kapı açtığından, belki de “hayal edile-<br />
86<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u İrem Kızılaslan<br />
bilecek en değerli zihinsel faaliyetlerden birisidir” (Willems, 2<strong>00</strong>2, 19).<br />
21.yüzyıl yabancı dil öğretmeninden beklenen, kültürlerarası iletişimin tüm<br />
katmanlarını içselleştirerek, öğrencilerini farklı düşünce yolculuklarına çıkarabilmesidir.<br />
Bu bilincin yaşama geçirilmesi ve desteklenmesi için bazı öneriler ortaya konulabilir:<br />
• Kültürlerarası ya da sosyo-kültürel pedagojinin yabancı dil öğretmen yetiştirme<br />
programlarına dâhil edilmesi atılması gereken ilk adımdır. Kültür ve kültür<br />
çalışmalarının yabancı dil öğretmen yetiştirme sürecinin ayrılmaz parçası olması bir<br />
zorunluluktur (Atay, 2<strong>00</strong>5, 233; Doğançay-Aktuna, 2<strong>00</strong>5, 99; Lázár, 2<strong>00</strong>3, 35; Willems,<br />
2<strong>00</strong>2, 13).<br />
• Kültürlerarası öğrenme sürecinin ana ilkelerinden biri olan kendi kültürünü<br />
tanıma, öğretmen yetiştirme programlarının temel taşlarından biri olmalıdır.<br />
Diğerlerini anlayabilmekten önce, kendini ve kendi kültürünün anlayış, inanç, ahlaki<br />
ilke ve değer mekanizmalarını bilen öğretmenler yetiştirmek önemlidir. Bu nedenle,<br />
“küresel uyum” (global appropriacy) ve “yerel sahiplenme” (local appropriation)<br />
anlayışı Türkiye’de yabancı dil öğretmen yetiştirme sürecinin merkezinde yer almalıdır<br />
(Kramsch& Sullivan, 1996, 199; Gillart vd, 2<strong>00</strong>0, 31).<br />
• Dikkat edilmesi gereken bir başka konu, öğretim materyallerinin kültürel<br />
içeriğidir. Kullanılan öğretim materyallerinin hem ulusal hem de uluslararası bağlamlara<br />
yer vermesi önemlidir (Alptekin, 2<strong>00</strong>2, 63). Bu bağlamda, öğretmen adayı, ileride<br />
kendi sınıfında kullanacağı öğretim materyallerinin kültürel içeriğini değerlendirebilecek<br />
donanıma sahip olmalıdır. İngilizce Öğretmenliği Lisans Programı VII.<br />
yarıyıl Yabancı Dil Öğretiminde Materyal İnceleme ve Geliştirme dersinin içeriği, kültürlerarasılık<br />
boyutunu kapsayacak şekilde geliştirilebilir.<br />
• Eğitim fakülteleri yabancı dil bölümlerindeki akademik personel ve öğrencilere<br />
daha fazla yurt dışı deneyim fırsatı sunulmalıdır. Hâlen uygulanmakta olan<br />
Erasmus vb. Avrupa Birliği programlarından daha fazla öğrencinin yararlanması, 21.<br />
yüzyıl toplumunun ihtiyaçları doğrultusunda öğretmen yetiştirmek açısından önemlidir.<br />
• Son olarak, öğretmen adaylarının uzun süreler yurt dışında kalmasını sağlamak<br />
ülkemiz şartlarında masraflı olabileceğinden, Türkiye’deki öğretmen yetiştiren<br />
kurumların yurt dışındaki ilgili kurumlarla internet aracılığıyla bağlantılarını kolaylaştırabilecek<br />
bir inter<strong>med</strong>ya merkezi, kültürlerarası iletişimin sağlanması açısından<br />
çok yararlı olacaktır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 87
Yabancı Dil Öğretmen Yetiştirme Sürecinde Kültürlerarasılık u<br />
Kaynakça<br />
ALPTEKİN, Cem (2<strong>00</strong>2). “Towards intercultural communicative competence in ELT”, ELT<br />
Journal,Vol. 56(1), pp.57-64.<br />
ALTUNDAĞ, Pınar (2<strong>00</strong>7). Kültürlerarası Yeterlilik ve Korece Öğretimi, Ankara Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />
ATAY, Derin (2<strong>00</strong>5). “Reflections on the Cultural Dimensions of Language Teaching”, Language and<br />
International Communication, Vol.5 (3&4), pp. 222-236.<br />
AYDOĞAN, İsmail & ÇİLSAL, Zehra (2<strong>00</strong>7). “Yabancı Dil Öğretmenlerinin Yetiştirilme Süreci<br />
(Türkiye ve Diğer Ülkeler)”, Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, S.22, ss. 179-197.<br />
BYRAM, Michael (2<strong>00</strong>0). “Assessing Intercultural Competence in Language Teaching”, Sprogforum,<br />
Vol.6 (18), pp. 8-13.<br />
DOĞANÇAY-AKTUNA, Seran (2<strong>00</strong>5). “Intercultural communication in English language teacher<br />
education”, ELT Journal, Vol.59(2), pp. 99-107.<br />
GARRIDO, Cecilia, & ALVAREZ, Inma (‘<strong>00</strong>6). “Language teacher education for intercultural understanding”,<br />
European Journal of Teacher Education, May 2<strong>00</strong>6, Vol. 29 (2), pp. 163-179.<br />
GILLART; A., HAJI-KELLA, M., CASCAO GUEDES, M., RAYKOVA, A., SCHACHINGER, C., &<br />
TAYLOR, M. (2<strong>00</strong>0). Kültürlerarası Öğrenme, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih<br />
Vakfı, İstanbul.<br />
GÖKMEN, M.Ertan (2<strong>00</strong>5). “Yabancı Dil Öğretiminde Kültürlerarası İletişimsel Edinç”, Dil Dergisi,<br />
Nisan – Mayıs – Haziran 2<strong>00</strong>5, S.128, ss.69-78.<br />
GÜVENÇ, Bozkurt (1991). İnsan ve Kültür, Remzi Kitabevi, İstanbul.<br />
HOUSE, Juliane (2<strong>00</strong>7). Intercultural Language Use and Language Learning, Springer,<br />
Netherlands.<br />
KAIKKONEN, Pauli (1997). “Learning a culture and a foreign language at school – aspects of intercultural<br />
learning”, Language Learning Journal, March 1997, No. 15,pp. 47-51.<br />
KELLY, M., GRENFELL, M., ALLAN, R., KRIZA, C., & McEVAY, W. (2<strong>00</strong>4). European Profile for<br />
Language Teacher Education. A Frame of Reference, University of Southampton, UK.<br />
KRAMSCH, Claire & SULLIVAN, Patricia (1996). “Appropriate Pedagogy”, ELT Journal, Vol.50(3),<br />
pp. 199-212.<br />
LAZAR, Ildiko (2<strong>00</strong>3). Incorporating Intercultural Communicative Competence in Language<br />
Teacher Education, Council of Europe Publishing, Kapfenberg.<br />
OZİL Şeyda (1991). “Dil ve Kültür”, Çağdaş Kültürümüz Olgular ve Sorunlar içinde, Cem<br />
Yayınevi, İstanbul.<br />
http://www. ingilish.com/kultur-aktarımı.htm, “Devlet Okullarındaki Yabancı Dil Derslerinde<br />
Hedef Kültüre Ait Öğelerin Aktarımı”, Şeyda OZIL (1999), Erişim tarihi, Eylül, 2<strong>00</strong>8.<br />
RISAGER, Karen (2<strong>00</strong>0). “The teacher’s intercultural competence”, Sprogforum, Vol.6 (18), pp.14-<br />
20.<br />
SERCU, Lies (2<strong>00</strong>6). “The foreign language and intercultural competence teacher: the acquisition of a<br />
new professional identity”, Intercultural Education, Vol.17(1), pp. 55-72.<br />
SOWDEN, Colin (2<strong>00</strong>7). “Culture and the ‘good teacher’ in the English Language classroom”, ELT<br />
Journal, 61(4), pp. 304-310.<br />
WILLEMS, Gerard M. (2<strong>00</strong>2). Language Teacher Education Policy Promoting Linguistic<br />
Diversity and Intercultural Communication, Council of Europe, Strasbourg.<br />
http://www.yok.gov.tr/egitim/ogretmen/ingilizce_ogretmenligi.doc “İngilizce Öğretmenliği<br />
Lisans Programı”, Yükseköğretim Kurulu, Erişim Tarihi, Eylül, 2<strong>00</strong>8.<br />
88<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u İrem Kızılaslan<br />
INTERCULTURALITY IN FOREIGN LANGUAGE<br />
TEACHER EDUCATION<br />
İrem KIZILASLAN*<br />
Abst ract<br />
The fact that the world we live in has turned into a global village implies<br />
that there is a growing need for understanding different forms of cross-cultural<br />
interaction. This development has extended and challenged the main objectives<br />
of foreign language education and shifted focus to the intercultural dimension.<br />
Teachers are now required to teach intercultural communicative competence.<br />
This paper on the one hand analyses how foreign language teacher education<br />
programs in some European universities prepare teacher trainees for<br />
their new professional identity. On the other, it examines to what extent current<br />
foreign language teacher education programs in Turkey address the needs of<br />
today’s teachers, in particular in relation to the integration of intercultural<br />
dimension into language teaching and learning.<br />
Key Words: Foreign language education, intercultural communicative<br />
competence, teacher development<br />
* Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Department of Foreign Languages,<br />
English Language and Education Programme<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 89
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN İNGİLİZCE DERSİNE<br />
İLİŞKİN DUYUŞSAL TUTUMLARININ BAZI<br />
DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ<br />
Hidayet TOK*<br />
Özet<br />
Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin yabancı dil İngilizce dersine<br />
karşı duyuşsal tutumlarının cinsiyete, disiplinlere, ailenin ekonomik durumuna<br />
ve anne babanın eğitim düzeyine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma,<br />
İnönü Üniversitesi Eğitim ve Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıfında<br />
İngilizce dersi alan, Matematik, Fizik, Biyoloji ve Sosyal Bilgiler bölümlerinde<br />
okuyan 141 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Verilerin toplanmasında “İngilizce<br />
Dersine İlişkin Duyuşsal Alan Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizinde<br />
Aritmetik Ortalama, Standart Sapma, T- testi, Oneway Anova ve Duncan<br />
testi kullanılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: 1.<br />
Öğrencilerin yabancı dile karşı duyuşsal tutumların ortalamaları babanın ve<br />
annenin eğitim düzeyine göre anlamlı farklılık göstermiştir. 2. Tutum ölçeği<br />
ortalamalarının ailenin gelirine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde<br />
olmamasına rağmen, tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde ailelerin<br />
gelir durumları yüksek olan öğrencilerin duyuşsal tutumları daha yüksek<br />
çıkmıştır. 3. Tutum ölçeği ortalamalarında disiplinlere göre anlamlı farklılık vardır.<br />
Yani Matematik ve Biyoloji bölümlerinde okuyan öğrencilerin duyuşsal<br />
tutumları, Fizik ve Sosyal Bilimlerde okuyan öğrencilere göre daha yüksektir. 4.<br />
Tutum ölçeği ortalamalarının cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık<br />
düzeyinde olmamasına rağmen, tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde<br />
kız öğrencilerin tutumları daha yüksektir. 5. Öğrencilerin yarısından fazlasının<br />
yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal tutumları olumlu düzeydedir. 6. Öğrencilerin<br />
yarısından fazlası İngilizce dersini öğrenmek için istekli ve aynı zamanda<br />
kaygılı oldukları görülmüştür.<br />
Anahtar Sözcükler: İngilizce, duyuşsal tutum, üniversite öğrencisi,<br />
sosyo-ekonomik<br />
Gi riş<br />
Bilim ve teknolojide ileri düzeye ulaşan gelişmeler, bilgiye ulaşmanın ve bilgiyi<br />
kullanmanın gereğini ortaya koymaktadır. Bilginin iletiminde artık küresel bir<br />
iletişim dili olarak kabul edilen İngilizcenin önemi artmıştır. Bu gelişmelerle birlikte<br />
İngilizce artık öğrenilmesi gereken bir dil konumuna gelmiştir. İngilizcenin öğrenilmesi<br />
ve etkili bir biçimde kullanılması yönünde gerekli becerilerin kazandırılması<br />
ise öncelikle öğrencilerin İngilizce dersine ilişkin tutumlarının hangi düzeyde<br />
olduğunun bilinmesini gerekli kılmaktadır.<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Zirve Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi, Gaziantep.<br />
* Bu çalışma 22-23 Haziran, 2<strong>00</strong>8 tarihinde “ICES’08 International Conference on Education<br />
Science” kongresinde bildiri olarak sunulmuştur.<br />
90<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Hidayet Tok<br />
Öğrencilerin İngilizceyi öğrenmeleri ile ilgili bazı sorunlarla karşılaşmaları ve<br />
başarısız olmaları, birçok araştırmaya konu olmuştur. Bazı sorunlar, okul koşulları ve<br />
öğretmen yeterlilikleri ile ilgiliyken, bazı sorunların da çocuğun yaşadığı çevre–aile<br />
ve bazen de kendileri ile ilgili unsurlardan kaynaklandığı görülmektedir. Öğrencinin,<br />
önceki eğitim yaşantıları ( okul öncesi ve sonrası) ile beraberinde getirdiği öğrenme<br />
yaşantıları, okul ve derslere yönelik olumlu veya olumsuz tutumlar kazanmasına yol<br />
açmaktadır. Öğrencinin İngilizceyi öğrenmeye istekli olması hâlinde, daha fazla çaba<br />
harcayacağı düşünülebilir. Uzun süreli bir çalışmaya hazırlıklı olmayan öğrenciler, bu<br />
sürecin neredeyse başında, ümitsizliğe kapılıp yabancı dil dersine yönelik istenmeyen<br />
tutumlar geliştirilebilir.<br />
Bireyin eğitim-öğretim süreci içerisinde, bilişsel öğrenme yaşantılarının yanı<br />
sıra duyuşsal öğrenme yaşantılarının da önemli bir yer tutuğu bilinmektedir. Öğrenme<br />
etkinliklerinde olduğunca çok sayıda duyu organına hitap edildiğinde öğrenmenin<br />
kalıcı ve etkin bir şekilde gerçekleşeceği bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, eğitimin<br />
bütün dallarında olduğu gibi yabancı dil eğitiminde de amaç bireyi duyuşsal ve<br />
bilişsel açıdan geliştirmek ve onun davranışlarında bu yönde istendik değişiklikler<br />
oluşturmaktır.<br />
Duyuş kavramının genel olarak duygular ve coşkularla ilgili olduğu belirtilmektedir.<br />
Duyuş ve biliş, eş zamanlı olarak meydana gelirken, duyuş duygu ve coşkularla<br />
ilgili zihinsel özellikler olarak tanımlanmaktadır (Bacanlı, 1999). Tutum kavramı<br />
ise, bireyin herhangi bir grup şeye, bireylere, olaylara ve çok farklı durumlara<br />
karşı bireysel etkinliklerindeki seçimini etkileyen kazanılmış içsel bir durum olarak<br />
tanımlanabilir (Senemoğlu, 2<strong>00</strong>1: 421). Tutum, bir davranış değil, bireyi davranış yapmaya<br />
hazırlayan bir eğilimdir. Örneğin, öğrencinin öğrenmeyi istemesi, öğrenciyi<br />
öğrenmeye güdüler, bunun neticesinde öğrenci öğrenme sürecinin gerektirdiklerini<br />
yapmaya başlar (Başaran, 2<strong>00</strong>0: 236-237). Eğer bireyin bir şeye karşı olumsuz bir tutumu<br />
varsa, birey o şey hakkında olumsuz ifadeleri benimseyecek ve olumsuz inançlar<br />
geliştirecektir (Morgan, 1991: 363). Tutumlar, eğitim sürecinin başarı ya da başarısızlığını<br />
etkilemektedir. Olumlu tutumlar öğrenme sürecinde öğrencileri daha başarılı<br />
kılarken, olumsuz tutumlar başarısız kılabilmektedir (Korkut, 1994).<br />
Güdülenme, ilgiler ve tutumlar bireyin öğrenme yaşantısını geliştiren önemli<br />
etkenlerdir. Olumlu tutum, kişisel ilgileri artırmak ve okumayı zevkli hâle getirmek<br />
okuma alışkanlığı kazandırmanın temel bileşenleridir (Calkins, 2<strong>00</strong>1; Stonavich,<br />
2<strong>00</strong>0).<br />
Tutumun genelde kabul edilen üç öğesi vardır. Bunlar; düşünce, duygu ve<br />
davranıştır (Kağıtçıbaşı, 1976). Ancak davranışlar, tutumdan farklıdır. Yapılan araştırmalara<br />
göre insanlar her zaman, tutumları doğrultusunda davranış göstermektedir<br />
(Akkoyunlu, 1996: 1<strong>00</strong>). Tutumlar sosyal ve psikolojik öğeleri içermesi nedeniyle<br />
genellikle, sosyal psikolojinin inceleme konusu olmuştur. Ancak, son yıllarda eğitimle<br />
ilgili araştırmalar, bireyin öğrenilecek materyale, öğretmene, öğrenim gördüğü<br />
konu alanına yönelik tutumlarının okul başarılarını etkilediğini ortaya koymaktadır<br />
(Pehlivan, 1994). İfade ve beceri dersleri arasında yer alan dil dersleri öğrencilerin<br />
duyuşsal ve bilişsel kavrama yeteneklerinin oluşmasında birbirlerini tamamlayacak<br />
özelliklere sahiptir. Okullarda öğrenmeyi iki değişken etkilemektedir. İlki, bilişsel<br />
giriş davranışları ve duyuşsal giriş özelliklerini içeren ‘öğrenci nitelikleri ile öğrenciye<br />
sunulan öğretim hizmetlerinin niteliğidir. Bilişsel giriş davranışları; ‘okuduğunu<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 91
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
anlama’ ve ‘dili kullanma gücü’ gibi genel ön öğrenmeleri içerir. Duyuşsal giriş özellikleri<br />
ise, öğrencinin öğrenme ünitesine karşı ilgisinin, tutumunun ve akademik benlik<br />
kavramının bileşkesidir (Sever, 2<strong>00</strong>0).<br />
Newman’a (1997) göre sınıftaki eğitim durumlarında, öğretmen-öğrenci,<br />
öğrenci-öğrenci etkileşimi, cinsiyet farklılıkları, kültür, sosyo-ekonomik durum ve<br />
diğer bireysel farklılıkların tümü öğrenmeyi etkilemektedir. Bir öğrencinin belli bir<br />
üniteyi iyi öğrenebilmesi için, bu öğrencinin, öğrenilecek olan yeni üniteye açık olması,<br />
o üniteyi iyice öğrenmeye karşı istek duyması ve güçlükle karşılaşması halinde bu<br />
güçlükleri aşmaya yetecek güç ve çabayı gösterebileceğine güvenmesi gerekir.<br />
Duyuşsal giriş özellikleri öğrencinin; derse veya konuya karşı ilgi ve tutumunu, okullardaki<br />
öğrenmelere yönelik ilgi ve tutumunu, öğrencinin kendi kendine karşı tutumunu,<br />
etkilemektedir (Bloom,1979). <strong>Genel</strong> olarak duyuşsal giriş özellikleri, öğrencinin<br />
öğretmeni, anne babası ve okul ya da sınıftaki arkadaşlarının kendisi ile ilgili yargılardan<br />
etkilenmektedir. Araştırmalar, duyuşsal giriş özelliklerinin okul içi bir değişken<br />
olduğunu göstermektedir. Bu yüzden olumlu duyuşsal giriş özellikleri için,<br />
öğretmenlere büyük rol düşmektedir (Sever, 2<strong>00</strong>0).<br />
Yabancı dil sınıflarında öğrencilerin performansı üzerinde duyuşsal değişkenlerin<br />
etkisi konusunda önemli birçok teorik ve deneysel çalışma mevcuttur. Bilindiği<br />
gibi, yabancı dil öğretiminde; duyuşsal özellikler de bilişsel alan davranışları kadar<br />
kritik bir öneme sahiptir. Çeşitli araştırmalar; program, kullanılan öğretim yöntem ve<br />
teknikleri, öğrenme stratejileri, materyal, yabancı dile zaman ayrılması, ailenin ve<br />
yabancı dil öğretmeninin tutumu, motivasyon gibi faktörlerin öğrencinin yabancı dile<br />
yönelik yaklaşımını etkilediğini ve yine öğrencinin sınıf arkadaşları ve öğretmeni ile<br />
olan ilişkisinin de yabancı dil yeterliğinde/başarışında temel bir etkiye sahip olduğunu<br />
ortaya koymuştur (Chambers, 1999; Chan, 1996; Gardner, 1985; Gardner ve<br />
Maclnytre, 1993; Graham, 2<strong>00</strong>4; Oxford, 1994; Yashima, 2<strong>00</strong>2. Aktaran Saracaloğlu ve<br />
Varol, 2<strong>00</strong>7).<br />
Günümüzde yabancı dil öğren<strong>med</strong>e duyuşsal faktörlerin rolünü belirlemek<br />
amacıyla yapılan çalışmaların yeterli sayıda olduğu söylenemez. Ancak yetersiz de<br />
olsa bu alanda çalışmalar yürütülmektedir. Duyuşsal alan; tutum, motivasyon, kaygı,<br />
benlik saygısı, empati, öz-yeterlik gibi özellikleri kapsamaktadır ve bu özellikler dil<br />
öğren<strong>med</strong>e temel etmenler olarak görülmektedir (Maclntyre ve Gardner 1991;<br />
Moskowitz, 1999; Oxford, 1994; Rossiter, 2<strong>00</strong>3). Mitchell ve Myles (1998) ile Ellis<br />
(1994) tarafından yapılan çalışmalar; öğrenci tutumlarının, yabancı dil öğren<strong>med</strong>eki<br />
başarı düzeyini ve başarının da öğrenciyi etkilediğini ortaya koymuştur. Buna göre;<br />
öğrencinin yabancı dile ilişkin olumlu tutumu, başarı düzeyini yükseltmekte, ancak<br />
olumsuz tutumu da başarısızlığını pekiştirebilmektedir.<br />
Başka bir araştırmada (Yaşar, 1989) da, yabancı dilde başarılı olmanın, olumlu<br />
tutumlarda artışa yol açtığı bulunmuştur. Chambers (1999), Cross (1988), Gürel<br />
(1986), Hsiang (1992), İnal, Evin ve Saracaloğlu (2<strong>00</strong>5), Karaş (1997), Saracaloğlu<br />
(2<strong>00</strong>0), Saracaloğlu, Varol ve Evin (2<strong>00</strong>5), Yashima (2<strong>00</strong>2) tarafından yapılan araştırmalarda<br />
tutum ile başarı/yeterlik arasında olumlu ilişkiler saptanmıştır.<br />
Gardner ve Lambert’ in (1972) tutum, motivasyon ve yabancı dil başarısı<br />
üzerindeki ses getiren çalışması yabancı dil araştırmacılarını harekete geçirmiştir.<br />
Çalışmalarında yabancı dile karşı öğrenme motivasyonuna sahip ve pozitif tutum-<br />
92<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Hidayet Tok<br />
ları olan öğrenciler ve bu dili konuşanlar, daha az pozitif tutumları olan ve motivasyonları<br />
düşük düzeyde olan öğrencilere göre çok daha başarılı olduklarını gösterdiler.<br />
Gardner ve Lambert çalışmalarında ayrıca iki tür motivasyonundan söz<br />
etmektedirler: Birincisi, dil başarısının değeri açısından yabancı bir dilin çalışılması<br />
yani yabancı bir dili bir amaca erişmek için araç olarak kullanılması (instrumental),<br />
ikincisi yabancı dil kültürünü benimseyerek o topluma katılma amacıyla yabancı<br />
dil öğrenme (integrative) şeklinde ifade edilmektedir. Gardner ve Lambertta<br />
(1972: 215) göre, entegre olma motivasyonuna sahip olan öğrencilerin yapancı dilde<br />
iletişim becerilerini daha çok geliştirmek için daha sıkı çalışmaları beklenmektedir.<br />
Çünkü, bu öğrenciler motivasyonu az olan öğrencilere göre, öğrenmek istekleri dili<br />
ana dil olarak konuşan bireylerle konuşmak için çok daha fazla çaba harcayacaklardır.<br />
Ülkemizde, yabancı dile yönelik duyuşsal tutum ile ilgili çalışmaların yeterli<br />
sayıda ve düzeyde olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir. Sözgelimi,<br />
“duyuşsal alan” konusu dikkate alındığında, Google Scholar’da yapılan basit tarama<br />
sonucu, küresel ölçekte yapılmış yaklaşık 27.<strong>00</strong>0 çalışma içerisinde ülkemizde sadece<br />
10 çalışmanın gerçekleştirildiği görülmektedir. Özetle, yabancı dil öğrenimindeki<br />
diğer alt alanlarda olduğu gibi yabancı dile yönelik duyuşsal tutum odak alan çalışmaların<br />
da yeterli olduğunu söylemek söz konusu değildir. Ülkemizde bu alana<br />
yönelik çalışmaların sınırlı olması araştırmacıyı bu konuda harekete geçirmiştir.<br />
Sonuç olarak, duyuşsal alana yönelik davranışların kazandırılmasında ve<br />
geliştirilmesinde aile, öğretmen, okul, arkadaşlar, çeşitli sosyal gruplar gibi bireyin<br />
içinde bulunduğu ve etkilendiği yakın çevrenin yanı sıra kitle iletişim araçları ve toplumsal<br />
kuralların da etkisi vardır. Bireyin duyuşsal davranışları üzerinde okul ve<br />
öğretmen bazen aileden daha etkili olabilmektedir. Bu konuda araştırmalar yapılıp<br />
konunun önemi gündeme getirilirse, yabancı dili öğrenenler için duyuşsal alanın en<br />
az bilişsel alan kadar önemli ve gerekli olduğu ortaya çıkacak ve ona göre davranılacaktır.<br />
Araştırmanın Amacı<br />
Bu araştırmanın temel amacı üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik<br />
duyuşsal tutumlarının tespiti ve bazı değişkenlere göre incelenmesidir. Bu temel<br />
amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır: 1. Üniversite öğrencilerinin<br />
İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları cinsiyetlerine göre değişmekte midir 2.<br />
Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları ailenin sosyoekonomik<br />
düzeyine göre değişmekte midir 3. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine<br />
ilişkin duyuşsal tutumları annenin eğitim düzeyine göre değişmekte midir 4.<br />
Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin duyuşsal tutumları babanın eğitim<br />
düzeyine göre değişmekte midir 5. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine ilişkin<br />
duyuşsal tutumları disiplinlere göre değişmekte midir<br />
Yöntem<br />
Bu araştırma Survey tipi bir araştırmadır. Survey (Betimleme) yöntemi olayların,<br />
objelerin, varlıkların, kurumların, grupların ve çeşitli alanların ne olduğunu<br />
betimlemeye, açıklamaya çalışır (Kaptan, 1998:59).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 93
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Evren ve Örneklem<br />
Bu araştırmanın evreni 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında İnönü üniversitesi Eğitim ve<br />
Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıfında yabancı dil İngilizce dersi alan öğrenciler<br />
oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında İnönü Üniversitesi<br />
Eğitim ve Fen Edebiyat fakültelerinin birinci sınıflarında İngilizce dersi alan<br />
ve rast gele seçilen 141 öğrenci oluşturmaktadır.<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Veri toplama aracı olarak Gömleksiz (2<strong>00</strong>3) tarafında hazırlanmış olan tutum<br />
ölçeği kullanılmıştır. Bu ölçekte 91 maddelik beşli Likert tipi “İngilizce Duyuşsal<br />
Alana İlişkin Tutum Ölçeği” geliştirilmiş ve Ölçek geliştirilirken ilgili literatürden,<br />
öğrenci görüşlerinden ve uzman yargısından yararlanılmıştır. Fırat Üniversitesi’nde<br />
okuyan 310 öğrenciden elde edilen veriler faktör analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiş<br />
ve yapılan analiz sonucunda, 38’i olumlu, 18’i olumsuz toplam 56 madde<br />
seçilmiş ve ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .95 olarak bulunmuştur. Bu<br />
sonuç, ölçeğin güvenilir bir ölçek olduğunu ortaya koymaktadır. Ölçeğin KMO değeri<br />
.94, Bartlett testi ise 8084,684 olarak bulunmuştur. (Gömleksiz, 2<strong>00</strong>3). İnönü üniversitesinde<br />
okuyan 141 öğrenciden elde edilen veriler faktör analiz yöntemi kullanılarak<br />
tekrar değerlendirilmiştir. Ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik kat sayısı .9502<br />
olarak bulunmuştur. Ölçek üniversite öğrencilerinin İngilizce dersinde duyuşsal<br />
alana ilişkin özelliklerini ölçmek için tek boyutlu tasarlanmasına rağmen, dikkatlice<br />
incelendiğinde ölçeğin dört boyuttan oluştuğu görülmektedir. Bu boyutlar isteklilik,<br />
kaygı, öğren<strong>med</strong>e risk alma, ve sosyallik boyutlarıdır. 56 maddelik bu ölçek likert<br />
tipi (5’li derecelendirme) bir ölçektir. Her bir tutum maddesi beşli seçenekten<br />
(Tamamen katılıyorum, Katılıyorum, Kısmen katılıyorum, Katılmıyorum, Hiç katılmıyorum<br />
) oluşmaktadır.<br />
Ölçek, İnönü üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik ve Sosyal<br />
Bilgiler Öğretmenliği bölümü, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji ve Fizik bölümlerinde<br />
okuyan 141 öğrenci üzerinde uygulanmıştır.<br />
Verilerin Analizi<br />
Araştırmanın amaçları doğrultusunda toplanan verilerin değerlendirilmesinde<br />
frekans, aritmetik ortalama, standart sapma, t testi, oneway anova ve Duncan testinden<br />
yararlanılmıştır. Verilerin çözümlemesinde SSPS 1<strong>00</strong>.0 programı kullanılmıştır.<br />
Bu istatistiklerin manidarlıklarının saptamasında .05 anlamlık düzeyi belirlenmiştir.<br />
Sınırlıklar<br />
Bu çalışma sadece bir üniversitede ve 141 öğrenci üzerinde yapılmıştır. Bu<br />
araştırmanın bir çok üniversitede ve çok sayıda öğrenci üzerinde yapılması sonuçların<br />
genellemesini sağlayıp güvenirliğini artıracaktır.<br />
Bulgular ve Yorum<br />
Bu bölümde araştırmanın alt problemleri doğrultusunda toplanan verilere<br />
dayalı bulgular üzerinde durulmuştur. Elde edilen bulgularla öğrencilerin İngilizce<br />
dersine yönelik duyuşsal tutumları; cinsiyetlerine, ailenin sosyo-ekonomik düzeyine,<br />
annenin eğitim düzeyine ve babanın e¤itim düzeyine göre faklılık gösteriyor mu<br />
Şeklindeki sorulara cevap aranmıştır.<br />
94<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Hidayet Tok<br />
Bölüm I<br />
Tablo1 Araştırmaya Alınan Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine<br />
İlişkin Duyuşsal Tutumları Cinsiyetlerine Göre T Testi Sonucu<br />
CINSIYET N Mean Std. Deviation T-değeri Anlamlılık<br />
düzeyi<br />
TUTUM Bayan 77 3,4629 ,6733 1,307 0,193<br />
Erkek 64 3,3161 ,6516<br />
Tablo 2<br />
Cinsiyet N Ortalama % Toplam Score<br />
Bayan 77 193 68.92 280<br />
Erkek 64 185 66.07 280<br />
Toplam 141<br />
Tablo 1 de görüldüğü gibi, P=0,193>0,05 olduğundan tutum ölçeği ortalamalarının<br />
cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde olmamasına rağmen,<br />
tablodaki tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde, kız öğrencilerin İngilizce<br />
dersine karşı duyuşsal tutumları daha yüksektir. %20 sınırında düzeyinde anlamlılık<br />
sınırına yaklaşmaktadır. Tablo 2’ de bayan öğrencilerin duyuşsal tutum puanlarının<br />
ortalaması 193 ve bu puan toplam puanın yaklaşık %69’u nu oluşturmaktadır.<br />
Erkek öğrencilerin duyuşsal ortalama puanı 185 ve toplam puanın % 66 altısını oluşturmaktadır.<br />
Tablo 3 Ailenin Sosyo-Ekonomik Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce<br />
Dersine Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının Varyans Analizi Sonuçları<br />
Aylık Gelir N Ortalam. SD SE 95% Min. Max.<br />
Confidence<br />
Interval<br />
for Mean<br />
Alt Sınır Üst Sınır<br />
5<strong>00</strong> YTL’ den aşağı 46 3,3179 ,7840 ,1156 3,0851 3,5507 1,21 4,82<br />
501-2<strong>00</strong>0YTL arası 64 3,3630 ,5798 7,248E-02 3,2182 3,5078 1,50 4,39<br />
2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri 31 3,5812 ,6246 ,1122 3,3521 3,8103 1,84 4,57<br />
Toplam 141 3,3963 ,6652 5,602E-02 3,2855 3,5070 1,21 4,82<br />
Tablo 4 Gelir Düzeyi ile Tutum Ölçeğinin Varyans Analizi Tablosu<br />
Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />
Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />
Gruplar arası 1,414 2 ,707 1,612 ,203<br />
Gruplar içi 60,540 138 ,439<br />
Toplam 61,954 140<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 95
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Tablo 3 ve 4 incelendiğinde, P=0,203>0,05 olduğundan tutum ölçeği ortalamaları,<br />
öğrencilerin ailelerinin gelirine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık düzeyinde<br />
olmamasına rağmen, tablodaki duyuşsal tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde<br />
ailelerinin gelir durumları yüksek olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı<br />
duyuşsal tutumları daha yüksektir. %20 sınırında düzeyi anlamlılık sınırına yaklaşmıştır.<br />
Tablo 5<br />
Ailelerin aylık gelir Subset for alpha = .05<br />
durumu<br />
N<br />
1 2<br />
Duncan(a,b) 5<strong>00</strong> YTL’ den aşağı 46 3,3179<br />
501-2<strong>00</strong>0YTL arası 64 3,3630<br />
2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri 31 3,5812<br />
Total ,083<br />
Tablo 5’te Ailelerin aylık gelirleri iki grupta toplanmıştır. Aylık gelirleri 5<strong>00</strong><br />
YTL ve 501-2<strong>00</strong>0 YTL arası olan aileler birinci grupta, 2<strong>00</strong>0 YTL’e üzeri olan aileler<br />
ikinci grupta toplanmıştır. Gelir düzeyleri yüksek olan ailelerin öğrencilerinin yabancı<br />
dil dersine karşı duyuşsal tutumları daha yüksek çıkmıştır.<br />
Tablo 6 Annenin Eğitim Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce Dersine<br />
Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının Varyans Analizine Göre Sonuçları<br />
Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />
Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />
Gruplar arası 3,317 2 1,658 3,903 ,022<br />
Gruplar içi 58,637 138 ,425<br />
Toplam 61,954 140<br />
Tablo 6’da P=0,022
u Hidayet Tok<br />
Tablo 7 Annenin Eğitim durumu ile ilgili Duncan Testi<br />
Annenin Eğitim Subset for alpha = .05<br />
Durumu<br />
N<br />
1 2<br />
Duncan(a,b) Okur yazar değil 34 3,2552<br />
İlkokul Mezunu 86 3,3667<br />
Lise mezunu 21 3,7457<br />
Sig. ,483 1,<strong>00</strong>0<br />
Tablo 8 Babanın E¤itim Düzeyine Göre Öğrencilerin İngilizce Dersine<br />
Karşı Duyuşsal Tutum Puanlarının One way Anova Sonuçları<br />
Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />
Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />
Gruplar arası 4,184 3 1,395 3,308 ,022<br />
Gruplar içi 57,769 137 ,422<br />
Toplam 61,954 140<br />
Tablo 8’e bakıldığında P=0,022
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Tablo 10’a P=0,<strong>00</strong>7
u Hidayet Tok<br />
olumlu düzeyde olduğu söylenebilir. Bu bulgu duyuşsal tutum ölçeğinin alt boyutlar<br />
olan, Kaygı, İsteklilik, Risk Alma ve Sosyal Değer boyutları tarafında da desteklenmektedir.<br />
Örneğin İsteklilik alt boyutu incelendiğinde, 29 ila 145 puan aralığında<br />
olması gereken bu alt tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 36 ila 144 (tabloda<br />
gösterildiği gibi ) tür. İsteklilik alt boyutun ortalaması 104.64, Medyan 109, Mod 109<br />
bütün bu puanlar ortalama puan olan 87’nin çok üzerindedir. Bu da şunu göstermektedir:<br />
katılımcıların yarısından fazlası İngilizce dersini öğrenmek için isteklidir.<br />
Yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal tutum ölçeğinin başka bir alt boyutu<br />
olan kaygı durumuna bakıldığında, 18 ila 90 puan aralığında olması gereken bu alt<br />
tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 18 ila 90 (tabloda gösterildiği gibi )dır.<br />
Kaygı alt boyutun ortalaması 59.02, Medyan 60, Mod 61 bütün bu puanlar ortalama<br />
puan olan 54’ün biraz üzerindedir Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından<br />
fazlası İngilizce dersine karşı kaygılıdır. Öğren<strong>med</strong>e sıfır kaygının ve aşırı<br />
kaygının başarısızlığa neden olduğu çeşitli araştırmalarda göstermektedir.<br />
Dolayısıyla öğrenmenin gerçekleşebilmesi için orta düzeyde bir kaygının olması<br />
gerekmektedir. http://www.twu.edu/O-sl/counseling/SelfHelp048.html<br />
İngilizceye karşı duyuşsal tutum ölçeğinin başka bir alt boyutu olan sosyallik<br />
boyutu incelendiğinde, 3 ila 15 puan aralığında olması gereken bu alt tutum boyutu,<br />
bu çalışmada gerçek aralık 3 ila 15 (tabloda gösterildiği gibi ) dır. Sosyallik alt boyutun<br />
ortalaması 9.66, Medyan 10, Mod 11 bütün bu puanlar ortalama puan olan 9’ün<br />
biraz üzerindedir Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından fazlası<br />
İngilizce dersine sosyal bir değer olarak bakmaktadır. Sosyallik boyutunun yüksek<br />
olması ayrıca, öğrencilerin dil öğrenmeye istekli olduklarını gösterir.<br />
Başka bir alt boyut olan İngilizce öğren<strong>med</strong>e risk alma boyutudur. 5 ila 25<br />
puan aralığında olması gereken bu alt tutum boyutu, bu çalışmada gerçek aralık 9 ila<br />
23 (tabloda gösterildiği gibi ) tür. Öğren<strong>med</strong>e risk alma alt boyutun ortalaması 15.85,<br />
Medyan 16, Mod 16. Bütün bu puanlar ortalama puan olan 15’ün biraz üzerindedir.<br />
Bu da şunu göstermektedir: katılımcıların yarısından fazlası İngilizce öğren<strong>med</strong>e risk<br />
almayı göze almaktadır. Bu alt boyut da öğrencilerin dil öğrenmeye çok istekli olduklarını<br />
göstermektedir.<br />
Tablo 13 Disiplinlere Göre Duyuşsal Tutumun Ölçeği Alt Boyutlarının<br />
İncelenmesi<br />
Kareler Serbestlik Kareler F-değeri Anlamlılık<br />
Toplamı derecesi ortalaması düzeyi(p)<br />
İngilizce Gruplar arası 7,890 3 2,630 5,703 ,<strong>00</strong>1<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 63,177 137 ,461<br />
İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />
İngilizce Gruplar arası 3,076 3 1,025 1,808 ,149<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 77,690 137 ,567<br />
Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 4,301 3 1,434 3,617 ,015<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 54,305 137 ,396<br />
Risk Alma Toplam 58,607 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 9,825 3 3,275 2,967 ,034<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 151,212 137 1,104<br />
Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 99
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Tablo 13 incelendiğinde disiplinlere göre duyuşsal tutum ölçeği alt boyutları<br />
arasında kaygı boyutu dışında anlamlı bir ilişki vardır. İsteklilik= p < .<strong>00</strong>1, Risk<br />
alma= p
u Hidayet Tok<br />
Tablo 17 Annenin Eğitim Durumu İle İlgili Duyuşsal Tutum ölçeği Alt<br />
Boyutlarının İncelenmesi<br />
Sum of<br />
Squares df Mean Square F Sig.<br />
İngilizce Gruplar arası 1,635 2 ,817 1,624 ,201<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 69,432 138 ,503<br />
İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />
İngilizce Gruplar arası 6,740 2 3,370 6,283 ,<strong>00</strong>2<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 74,026 138 ,536<br />
Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 6,047 2 3,024 7,939 ,<strong>00</strong>1<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 52,559 138 ,381<br />
Risk Alma Toplam 58,607 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 7,650 2 3,825 3,441 ,035<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 153,387 138 1,111<br />
Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />
Tablo 17’de annenin eğitim durumu ile İngilizce dersine karşı duyuşsal tutum<br />
ölçeğinin alt boyutları arasında anlamalı bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Kaygı<br />
Boyutu= p< .<strong>00</strong>2, Risk alma= p
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Tablo 19 ve 20’de annelerin eğitim düzeyine göre öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />
risk alma ve sosyal alt boyutları incelendiğinde, Anneleri Lise mezunu olan<br />
öğrencilerin risk alma ve sosyal boyutlarının, anneleri diğer eğitim düzeyinde olan<br />
öğrencilerinkine göre yüksek olduğu görülmektedir. Sosyal ve risk alma durumları “<br />
Katılıyorum” seçeneğine yakın düzeydedir.<br />
Tablo 21 Babanın Eğitim Durumu İle İlgili Duyuşsal tutum Ölçeği Alt<br />
Boyutlarının İncelenmesi<br />
Sum of<br />
Tutum Squares df Mean Square F Sig.<br />
İngilizce Gruplar arası 3,532 3 1,177 2,389 ,072<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 67,535 137 ,493<br />
İstekli Olma Toplam 71,067 140<br />
İngilizce Gruplar arası 5,797 3 1,932 3,531 ,017<br />
Dersine Karşı Gruplar İçi 74,969 137 ,547<br />
Kaygı Düzeyi Toplam 80,766 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 8,044 3 2,681 7,266 ,<strong>00</strong>0<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 50,562 137 ,369<br />
Risk Alma Toplam 58,607 140<br />
İngilizce Dersini Gruplar arası 9,085 3 3,028 2,730 ,046<br />
Öğren<strong>med</strong>e Gruplar İçi 151,952 137 1,109<br />
Sosyal Boyut Toplam 161,037 140<br />
Tablo 21 babanın eğitim durumu ile İngilizce dersine karşı duyuşsal tutum<br />
ölçeğinin alt boyutları arasında anlamalı bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Kaygı<br />
Boyutu= p< .017, Risk Alma= p
u Hidayet Tok<br />
Tablo 22 ve 23 babaların eğitim düzeyine göre öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />
risk alma ve kaygı alt boyutları incelendiğinde, babaları üniversite mezunu olan<br />
öğrencilerin risk alma ve kaygı boyutlarının, babaları diğer eğitim düzeyinde olan<br />
öğrencilerinkine göre yüksek olduğu görülmektedir. kaygı ve risk alma durumları “<br />
Katılıyorum” seçeneğine yakın düzeydedir.<br />
Sonuç:<br />
Araştırmada elde edilen verilere göre şu sonuca varılabilir:<br />
1. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları arasında<br />
cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmamasına rağmen tutum<br />
ölçeği ortalamaları incelendiğinde bayan öğrencilerin duyuşsal tutumlarının daha<br />
yüksek olduğu görülmüştür. %20 sınırında düzeyinde anlamlılık sınırına yaklaşmıştır.<br />
2. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları arasında<br />
ailenin sosyo-ekonomik düzeyine göre istatistiksel olarak anlamlı fark olmamasına<br />
rağmen, tablodaki tutum ölçeği ortalamalarını incelediğimizde gelir durumları<br />
yüksek olanların tutumları daha yüksektir. %20 sınırında anlamlılık düzeyine<br />
yaklaşmıştır.<br />
3. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları annenin<br />
eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani anneleri lise mezunu<br />
olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumları, anneleri okur yazar<br />
olmayan ve ilkokul mezunu olan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumlarından<br />
daha fazladır. Anneleri lise mezunu olan öğrencilerin tutumları “katılıyorum”<br />
düzeyinde iken anneleri ilkokul ve okur yazar olmayan öğrencilerin duyuşsal<br />
tutumları “kısmen katılıyorum” düzeyindedir.<br />
4. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları babanın<br />
eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani babaları üniversite<br />
mezunu olan ile okuryazar olmayan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal<br />
tutumların düzeyi, babaları ilkokul ve lise mezunu olan öğrencilerin duyuşsal tutumlarının<br />
düzeyinden daha yüksektir. Babaları üniversite ve okuryazar olmayan öğrencilerin<br />
duyuşsal tutumları “katılıyorum” düzeyinde iken, babaları ilkokul ve lise eğitimlilerinki<br />
“kısmen katılıyorum” düzeyindedir.<br />
5. Üniversite öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik duyuşsal tutumları disiplinlere<br />
göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Yani Matematik ve Biyoloji bölümlerinde<br />
okuyan öğrencilerin İngilizce dersine karşı duyuşsal tutumları, Fizik ve Sosyal<br />
Bilimlerde okuyan öğrencilere göre daha olumludur.<br />
6. Öğrencilerin yarısından fazlasının yabancı dil İngilizceye karşı duyuşsal<br />
tutumları olumlu düzeydedir.<br />
7. Öğrencilerin yarısından fazlasının İngilizce dersini öğrenmek için istekli ve<br />
aynı zamanda kaygılı oldukları görülmüştür.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 103
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
Öneriler<br />
Bu sonuçlar ışığında aşağıdaki öneriler sunulabilir:<br />
1. Duyuşsal tutumun dil üzerinde önemli derecede etkisi olduğu çeşitli araştırmalarda<br />
gösterilmektedir. Bu araştırmada da anne-babanın ekonomik ve eğitim<br />
düzeylerinin öğrencilerin tutumları üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Dolayısıyla<br />
aileler çocuklarının dil öğrenmelerini teşvik etmelidir. Öğrencilerin olumlu yönde<br />
yönlendirilmeleri, öğrencilerin dil öğrenmelerinde büyük katkı sağlayacak ve olumlu<br />
tutum göstermelerine yardımcı olacaktır.<br />
2. Öğrencilerin duyuşsal tutumlarını etkileyen en öneli etmenler kaygı ve<br />
isteklilik etmenleridir. Öğrencilerin gereksiz kaygılardan kurtulmaları için öğretmenlerin<br />
dersin başlangıcında bu duruma yönelik açıklamalar yapmaları gerekmektedir.<br />
Öğrencilerin dile karşı istek ve cesaretlerini artırmak için çaba göstermelidir.<br />
Kaynakça<br />
Akkoyunlu, B. (1996). “Öğrencilerin Bilgisayara Karşı Tutumları”, Eğitim Bilimleri Dergisi,<br />
Cilt:20, Nisan, s. 1<strong>00</strong>.<br />
Bacanlı, H., (1999), Duyuşsal Davranış Eğitimi. Ankara: Nobel Yayın ve Dağıtım.<br />
Başaran, İ. E.. (2<strong>00</strong>0). Eğitim Psikoloji. Ankara: Feryal Matbaası.<br />
Bloom, B., S. (1979). İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, Çeviren: Durmuş Ali Özçelik, Ankara,<br />
Millî Eğitim Bakanlığı Yay.<br />
Calkins, L.M. (2<strong>00</strong>1). “The art of Teaching Reading”, New York, Longman.<br />
Chambers, G. N. (1999). Motivating Language Learners. Clevedon, Multilingual Matters.<br />
Chan, I. K. S. (1996). Motivational Orientations and Metacognitive Abilies of Intellectually Gifted<br />
Students. Gifted Child Quarterly. 40 (4), 184- 193.<br />
Cross, D. (1988). Selection, Setting and Streaming in Language Teaching.System 16 (1): 13-22.<br />
Ellis, R. (1994). The Study of Second Language Acquisition. Oxford: Oxford University Press.<br />
Ely, C. M. (1986). An Analysis of Discomfort, Risk-taking, Sociability, and Motivation in the L2<br />
Classroom. Language Learning, 36, 1–25.<br />
Gardner, R. C. (1985). Social Psychology and Second Language Learning. The Role of Attitudes and<br />
Motivation. London: Edward Arnold.<br />
Gardner, R. C. (1988). The Social-Educational Model of Second Language Learning:<br />
Assumptions, Findings and Issues. Language Learning. 38, 101-126.<br />
Gardner, Lambert (1972) Attittude and Motivation in Second Language learning. Rowley, MA:<br />
Newbury House.<br />
Gardner, R. C. and Macintyre, P. D. (1993). On the Measurement of Affective Variables in Second<br />
Language Learning. Language Learning, 43, 157-194.<br />
Gömleksiz, N. (2<strong>00</strong>3), “İngilizce Duyuşsal Alana İlişkin Bir Tutum Ölçeğinin Geçerlik Ve<br />
Güvenirliği” Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Elazığ.<br />
Gürel, H. (1986). Yabancı Dil Olarak İngilizce Öğrenme Başarısı ile Öğrencilerin Akademik<br />
Benlik Tasarımları ve Tutumları Arasındaki İlişki. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara:<br />
H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />
Hsiang, P.H (1992). The Relationship Between Attitudes and Motivation Variables and Learning<br />
English as a Foreign Language of Chinese Students From Taiwan. Unpub . M.A. Thesis.<br />
Arlington: The University of Texas.<br />
İnal, S. Evin, İ. and A. S. Saracaloğlu. (2<strong>00</strong>5). The Relation Between Students’ Attitudes toward<br />
Foreign Language and Foreign Language Achievement. Dil Dergisi. 130: 37-52.<br />
104<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Hidayet Tok<br />
Kağıtçıbaşı, Ç:.(1976). İnsan ve İnsanlar, Ankara, Sevinç Mat.<br />
Kaptan, S. (1998). Bilimsel Araştırma ve İstatistik Teknikleri. Ankara: Tekışık Basımevi.<br />
Karaş M. (1997). Using Attitude Scale to Investigate Student Attitude. Boğaziçi Symposium.<br />
İstanbul.<br />
Korkut, F.(1994). İnsan İlişkilerinde Tutum ve Tavırların Önemi, İnsan İlişkileri Ders Kitabı, Prof. Dr.<br />
Mürüvvet Bilen, Ecem Yay., Ankara.<br />
Macintyre, P. And Gardner, R. (1991). Methods and Results in the Study of Anxiety and<br />
Language Learning: A Review of Literature. Language Learning. 41, 85-117.<br />
Mitchell, R. and F. Myles. (1998). Second Language Learning Theories. London: Edward Arnold.<br />
Morgan, Cliford T. (1991). Psikolojiye Giriş. 8. Baskı (çev. Hüsnü Arıcı, Orhan Aydın ve diğerleri),<br />
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Yayınları, Ankara.<br />
Moskowitz, G. (1999). Enhancing Personel Development: Humanistic activities at work. In J.<br />
Arnold (Ed), Affect in Language Learning (177-193). Cambridge: Cambridge University<br />
Press.<br />
Newman, F. (1997). “Primary Teacher Dilemmas in Teacher Training”, Teacher Development, Vol.<br />
1.<br />
Oxford, R. L. and J. Shearin. (1994). Language Learning Motivation: Expanding The Theoretical<br />
Framework. Modern Language Journal. 78: 12-28.<br />
Pehlivan, H.(1994). “Eğitim Bilimleri Öğrencilerinin Öğrenim Gördükleri Bölüme Yönelik<br />
Tutumları”, Hacettepe Üniv., Eğitim Fakültesi Dergisi, 10, s. 49 – 53.<br />
Rossiter, M. J. (2<strong>00</strong>3). The Effects of Affective Strategy Training in The ESL Classroom. TESL- EJ.<br />
7, 2: 20-40, September.<br />
Saracaloğlu, A.S. ve Varol. (2<strong>00</strong>7) “Beden Eğitimi Öğretmeni Adaylarının Yabancı Dile Yönelik<br />
Tutumları Ve Akademik Benlik Tasarımları İle Yabancı Dil Başarıları Arasındaki İlişkisi<br />
“Eğitimde Kuram ve Uygulama 2<strong>00</strong>7, 3 (1):39-59.<br />
Saracaloğlu, A. S., Varol, R. ve Q. Evin. (2<strong>00</strong>5). Yabancı Dil Hazırlık Okuluna Devam Eden Beden<br />
Eğitimi Bölümü Öğrencilerinin Yabancı Dil Öğrenme Düzeyi ile Bilişsel ve Duyuşsal<br />
Özellikleri Arasındaki İlişki. Yayınlanmamış Araştırma. Aydın: ADÜ Eğitim Fakültesi.<br />
Senemoğlu, N. (2<strong>00</strong>1). Gelişim Öğrenme ve Öğretim. Ankara: Gazi Kitabevi.<br />
Sever, S.(2<strong>00</strong>0). Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme, Ankara, Anı Yayıncılık, 3.Baskı.<br />
Stanoich, K.E. (2<strong>00</strong>0). “Progress in Understanding Reading: Scientific Foundations and New<br />
Frontiers”, New York: Guilford Press.<br />
http://www.twu.edu/O-sl/counseling/SelfHelp048.html 02.06.2<strong>00</strong>8 tarihinde erişilmiştir.<br />
Yashima, T. (2<strong>00</strong>2). Willingness to Communicate in Second Language: The Japanese EFL<br />
Context. The Modern Language Journal. 86, 54-66.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 105
Üniversite Öğrencilerinin İngilizce Dersine İlişkin Duyuşsal Tutumlarının Bazı ... u<br />
EXAMINING UNIVERSITY STUDENTS’ AFFECTIVE<br />
ATTITUDES RELATED TO THE ENGLISH COURSE<br />
ACCORDING TO SOME VARIABLES<br />
Hidayet TOK*<br />
Abst ract<br />
In this study, the university students’ affective attitudes related to the<br />
English course were examined according to gender, disciplines, family economic<br />
situation and education level of the parents. This study was carried out upon<br />
141 students who get English in the first class of Mathematics, Physics, Biology,<br />
and Social Science departments in the Faculty of Education and Science and<br />
Letters, İnönü University. For obtaining data “Affective Domain Attitude With<br />
Respect To English Course Scale” was administered. The mean, Standard<br />
Deviation, T- test, Oneway Anova and Duncan tests were used in analysing the<br />
date. The results of this study are: 1. The averages of students’ affective attitudes<br />
towards the English course displayed a significant difference according to<br />
parents’ education level. 2. Although the averages of attitude scale, in respect of<br />
family income, are not at a significant difference level in statistical term, by scrutinizing<br />
the average of atittude scale, the attitudes of those whose parents’<br />
income is high are higher. 3. There is a significant difference in the averge of attitude<br />
scale according to disciplines. That is, the affective attitudes of the students<br />
in Math and Biology majors are higer than the students in Physics and Social<br />
Science majors. 4. Although the average of attitudes are not at a significant difference<br />
level according to gender, by analysing the average of attitude, the affective<br />
attitudes of female students are a bit higher. 5. More than half of the students’<br />
attidude towards the English course is at a positive level. 6. It was seen<br />
that more than half of the students are willing and at the same time they are anxious<br />
to learn English.<br />
Key Words: English, Affective Attitude, University Students, Social-<br />
Economic<br />
* Asst. Prof. Dr.; Zirve University, Faculty of Education, Gaziantep.<br />
106<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINDA GÖREVLİ<br />
İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİNİN HİZMET İÇİ<br />
EĞİTİMİNE İLİŞKİN ÖNERİLER<br />
Cemal KARAATA*<br />
Özet<br />
Bu çalışmanın amacı, devlet okullarındaki İngilizce öğretmenlerine<br />
yönelik hizmet içi eğitimi (HİE) faaliyetleri konusunda mevcut durumu ortaya<br />
koyarak eksikleri gidermek amaçlı bir model geliştirmek ve paydaşlara öneriler<br />
sunmaktır. Türkiye’de resmi ilk ve orta dereceli okullarda görev yapmakta olan<br />
38196 İngilizce öğretmeninin %40.17’si lisans düzeyinde İngilizce öğretim yöntem<br />
ve teknikleri ile ilgili bir eğitim almamışlardır. %14.95’i de tamamen branş<br />
dışı olarak görev yapmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yürütülen<br />
HİE faaliyetleri ise yetersiz kalmaktadır. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 yılları arasında 1 defa<br />
HİE programına katılan öğretmen oranı sadece %11.49’a ulaşabilmiştir. Tüm<br />
Türkiye’de İngilizce formatör sayısı 291’dir ve yarısı aktif değildir. HİE etkinliklerine<br />
katılım oranının, hangi konularda HİE’ne daha çok ihtiyaç duyulduğunun<br />
ve kişisel İngilizce yeterliklerine yönelik öğretmenlerin neler yaptıklarının<br />
belirlenmesi amacıyla İstanbul’da 3 ilçede 4 farklı okul türünde görev yapan<br />
151 İngilizce öğretmenine bir anket uygulanmıştır. Anket sonuçlarına göre, katılımcı<br />
öğretmenlerin %55’i meslek hayatlarında hiçbir HİE faaliyetine katılmamıştır.<br />
Bununla beraber, %69.5’i HİE’nin mesleki gelişimleri için bir şart olduğunu<br />
düşünmekte ve %64.2’si her sene HİE faaliyetlerine katılmak istediklerini<br />
belirtmektedirler. Anket uygulamasıyla eş zamanlı olarak 2 formatör öğretmen<br />
ve Hizmetiçi Eğitim Daire Başkanlığı(HEDB)’ndan ilgili şube müdürü ile yüz<br />
yüze görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bilgiler anket bulgularını doğrular<br />
niteliktedir.<br />
Anahtar Sözcükler: İngilizce öğretimi, hizmet öncesi eğitim, hizmet içi<br />
eğitim, hizmet içi eğitim modeli, mesleki gelişim<br />
Gi riş<br />
Günümüz dünyasında bilgi çok çabuk üretilmekte, yayılmakta, değişmekte ve<br />
eskimektedir. Bundan 40-50 sene evvel ortaya atılan bir eğitim teorisi yıllarca kabul<br />
görebilmekte ve uygulanabilmekteydi. Şimdi ise 3-5 sene içerisinde eskimekte, yerini<br />
yeni teoriler ve uygulamalara bırakmaktadır. İçinde bulunduğumuz Bilgi Çağında<br />
bilgi süratle artarak beş yılda bir, ikiye katlandığından, bilgi toplumunda diplomaların<br />
geçerlik süresi beş yılla sınırlandırılmıştır. (Toptan, 2<strong>00</strong>1, 388). Bilginin böylesine<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Fatih Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı<br />
Bölümü<br />
** Bu makalenin ilk hâli, 22 Kasım 2<strong>00</strong>7’de Gazi Üniversitesinde, Türkiye’de Yabancı Dil<br />
Eğitimi 1. Ulusal Kongresi’nde bildiri olarak sunulmuştur.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 107
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
süratli artması karşısında, bir kimsenin hizmet öncesinde aldığı eğitim üç beş yıl içinde<br />
belli noktalarda yetersiz kalmakta ve kişinin bu bilgilerle mesleğini gereği gibi<br />
yürütmesi zorlaşmaktadır. Bu nedenle eğitim alanında her öğretmenin, eğitimle ilgili<br />
yayınlardan, İnternetten ve her türlü imkândan yararlanarak meslekle ilgili yenilikleri<br />
ve gelişmeleri takip edip meslek hayatı boyunca bilgilerini yenileyerek kendini<br />
devamlı yetiştirmesi zorunludur. (Tekışık, 2<strong>00</strong>1)<br />
Söz konusu zorunluluk, yabancı dil öğretmenleri için de geçerlidir.<br />
Hengirmen’e göre (1993,13) yabancı dil öğretiminde başarının elde edilebilmesi için 4<br />
temel etken vardır: 1- Yöntem, 2- Eğitim Araçları, 3- Eğitim Ortamı, 4- Öğretim<br />
Tekniği. Bu 4 temel etken göz önüne alındığında ancak iyi eğitim almış ve kendisini<br />
sürekli yenileyen bir yabancı dil öğretmeninin bu etkenleri öğretim lehine etkin bir<br />
şekilde kullanabileceği açıkça görülmektedir.<br />
Türkiye’de ilk ve orta dereceli devlet okullarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin<br />
hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimleri ile ilgili bilgileri incelediğimizde, hizmet<br />
içi eğitimin önemi ve yeniden ele alınmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır.<br />
Türkiye’deki resmi ilk ve orta dereceli okullarda çalışan İngilizce öğretmenlerinin<br />
sayısı ve hizmet öncesi eğitim bilgileri Çizelge 1’de verilmiştir:<br />
Çizelge 1. İngilizce Öğretmenlerinin Mezuniyetlerine Göre Dağılımları<br />
Eğitim Fakültesi Fen-Edebiyat Fakültesi Branş Dışı<br />
Mezunları* Mezunları** (sözleşmeli+kadrolu)<br />
22.856 9.630 5.710<br />
% 59.83 %25.22 %14.95<br />
(MEB Personel <strong>Genel</strong> Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısındaki bilgilerden derlenmiştir)<br />
*Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı mezunları<br />
**Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, İngiliz Dili ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık ve Dilbilimi<br />
bölümleri mezunları<br />
Çizelge 1’de de belirtildiği gibi, 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihi itibariyle Millî Eğitim<br />
Bakanlığına bağlı devlet okullarında 35518’i kadrolu olmak üzere toplam 38196<br />
İngilizce öğretmeni görev yapmaktadır. Bunlardan 22856’sı Eğitim Fakültesi (İngiliz<br />
Dili Eğitimi), 9630’u Fen-Edebiyat Fakültesi (İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan<br />
Kültürü ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık, Dilbilimi) mezunları, 3032’si de branş<br />
dışıdır. 2678 öğretmen de sözleşmeli olarak görev yapmaktadır. (MEB Personel <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısı)<br />
Bu verilerden de anlaşıldığı üzere lisans döneminde İngilizce öğretmenlerinin<br />
sadece % 59.83’ü İngiliz Dili Eğitimi (İDE) metodolojisi ile ilgili eğitim almıştır.<br />
%25.22’si de alan bilgisi olarak yeterli bir İngilizce eğitimi almış ama bir metodoloji<br />
eğitiminden geçmemiştir. %14.95’i ise ne alan bilgisine yönelik ne de İngilizce öğretim<br />
yöntem ve teknikleri ile ilgili bir eğitim görmemişlerdir. Branş dışı ve Fen-<br />
Edebiyat Fakültesi mezunu olan öğretmenlerimiz, göreve başlamadan önce formas-<br />
108<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
yon programlarında aldıkları dersler haricinde ek bir hizmet öncesi eğitime tâbi tutulmamışlardır<br />
(Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Son 5 yılda MEB Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığının<br />
düzenlediği İngilizce öğretim yöntem ve teknikleri ile ilgili 82 kurs programına sadece<br />
4389 İngilizce öğretmeni katılmıştır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu da mevcut öğretmenlerin<br />
ancak %11.49’unu oluşturmaktadır. Bu hızla yapılacak HİE ile şu andaki İngilizce<br />
öğretmenlerinin hepsinin sadece 1 defa bir HİE programına katılmaları 43.51 yıl alacaktır.<br />
Çizelge 2. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 Yılları Arası Alanlarında HİE Alan İngilizce<br />
Öğretmen Sayıları<br />
Yıl Düzenlenen Faaliyet Katılımcı Sayısı<br />
Sayısı<br />
2<strong>00</strong>3 15 731<br />
2<strong>00</strong>4 18 956<br />
2<strong>00</strong>5 17 965<br />
2<strong>00</strong>6 17 933<br />
2<strong>00</strong>7 15 804<br />
Toplam 82 4389<br />
(MEB Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı 26.10.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısındaki<br />
bilgilerden derlenmiştir)<br />
Ayrıca, verilen HİE kurs programlarının içerikleri incelendiğinde görülmektedir<br />
ki öğretmenlerin ihtiyacı olan temel konuların sadece bir kısmı eğitim kapsamında<br />
verilebilmektedir (Çeltik, 2<strong>00</strong>7; Budak, 2<strong>00</strong>7). MEB’in istihdam ettiği öğretmen<br />
sayısının fazlalığı ve merkeziyetçi yönetim sistemi düşünüldüğünde İngilizce öğretmenlerinin<br />
tümünün yeteri sayı ve kalitede HİE alması ve sürekli eğitimlerinin sağlanması<br />
pek kolay ve olası gözükmemektedir.<br />
Yukarıda açıklanan hizmet öncesi eğitim durumu ve hizmet içi eğitim etkinliklerinin<br />
yanında HİE’ne duyulan ihtiyacın başka nedenleri de vardır. Öncelikle,<br />
İngiliz Dili Eğitimi bölümü mezunu öğretmenlerin hizmet öncesi aldıkları teorik bilgilerle<br />
Öğretmenlik Uygulamaları ve Okul Deneyimi derslerinden elde ettikleri okul<br />
tecrübesi ideal anlamda her zaman yeterli olamamakta veya yeterli olunan durumlarda<br />
bu alanda çok hızlı yeni bilgi üretiliyor olmasından dolayı öğretmenlerimizin<br />
HİE ile desteklenmeleri bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmet öncesi<br />
alınacak eğitim ne kadar mükemmel olursa olsun öğretmenlik tecrübesinin çoğunun<br />
meslek içerisinde elde edilebildiği ve bu konuda karşılaşılan sorunların bire bir HİE<br />
ile giderilmesi gerekliliği (meslek boyunca lisans eğitiminde öğrenilmeyen pek çok<br />
konuda problemlerle karşılaşılmaktadır) bilinen ve yaşanan bir gerçektir. (Slater,<br />
1998). Ayrıca, gelişen eğitim teknolojileri (akıllı tahta, podcast, blogging, internet,<br />
ipod, e-posta, vb.) ve bunların yabancı dil eğitiminde etkin kullanılması ancak bu araç<br />
ve yazılımlarla ilgili HİE faaliyetleri ile mümkün olacaktır. Belli aralıklarla değişen<br />
ders müfredatları, eğitim anlayışları ve bunlara uygun hazırlanan ders materyallerinin<br />
eğitimde verimli bir şekilde uygulanabilmesi de sık sık güncellenen HİE programlarını<br />
gerekli kılan diğer bir faktördür.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 109
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Amaç<br />
Bu çalışmanın amacı, İngilizce öğretimi konusunda ülkemizde yaşanmakta<br />
olan problemlerin nedenlerinden biri olarak gördüğümüz, İngilizce öğretmenlerinin<br />
hizmet içi eğitimlerindeki eksiklikleri ortaya koyarak çözüm yolları ile ilgili paydaşlara<br />
bir takım öneriler sunmak ve konuyla ilgili bir HİE modeli geliştirmektir.<br />
Araştırma Problemi<br />
Makalemize konu olan araştırma problemi, Türkiye’de ilk ve orta dereceli<br />
devlet okullarında görev yapan İngilizce öğretmenlerine uygulanan hizmet içi eğitim<br />
faaliyetlerinin yeterli olmamasıdır. Bu araştırmada şu sorulara yanıt aranmıştır:<br />
a) İngilizce öğretmenlerimiz İngilizce öğretim yöntem ve teknikleri ile ilgili ne<br />
sıklıkta bir HİE faaliyetine katılmaktadırlar<br />
b) Öğretmenlerimiz İDE alanında kendilerini yetiştirmek için neler yapmaktadırlar<br />
c) Öğretmenlerimiz genel İngilizce yeterlikleri için neler yapmaktadırlar<br />
d) Öğretmenlerimiz İDE alanında öncelikle hangi konularda hizmet içi eğitime<br />
ihtiyaç duymaktadırlar<br />
Araştırma ve bulguların analizinden önce HİE konusunda MEB’in yaptıkları<br />
incelenmiş, son yıllarda yapılan bazı uygulamalara yer verilmiştir.<br />
Hizmet içi Eğitim Alanında Millî Eğitim Bakanlığının Yaptıkları<br />
Millî Eğitim Bakanlığı HİE faaliyetlerini merkezî anlamda Hizmetiçi Eğitim<br />
Dairesi Başkanlığı tarafından, illerde de İl Millî Eğitim Müdürlüklerine bağlı HİE<br />
şubeleri tarafından yürütmektedir. MEB personelin görev başından ayrılmadan bölgesinde<br />
eğitimini sağlamak için, 1993’te mahallî hizmet içi eğitimi plânlama ve uygulamayı<br />
illere devretmiştir. (06.01.1993 gün,1993/2 sayılı genelge) (Bağcı ve Şimşek,<br />
2<strong>00</strong>0). Her sene HEDB 5-6 civarında il seçmekte ve o illerde HİE planlamaktadır. Bu<br />
programlara katılım genellikle gönüllülük esasına göre yapılmaktadır. Yapılan bazı<br />
görevlendirmelerde de HİE’lerin genel çekiciliğinin olmamasından veya kişisel<br />
sebeplerden dolayı öğretmenler rapor almakta ve bu eğitimlere katılmamaktadır.<br />
Örneğin 2<strong>00</strong>5’de Ankara’da yapılan İngilizce öğretim teknikleri HİE programına<br />
sadece 20 öğretmen katılmıştır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). 2<strong>00</strong>6 yılında Eğitim Teknolojileri <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü (EĞİTEK) bünyesinde düzenlenen ve Oregon Üniversitesinden bir öğretim<br />
üyesinin verdiği 2 günlük “İnternetin İngilizce Öğretiminde Kullanımı” adlı<br />
seminere Ankara’da bulunan Anadolu Liselerinin her birinden bir öğretmen bile zor<br />
bulunabilmiştir, bazılarından katılım sağlanamamıştır. Senede 5-6 il seçilmesi yoluyla<br />
81 il olan ülkemizde bir ile sıra gelmesi ve o ildeki öğretmenin HİE’ne katılabilme<br />
şansı çok düşük olmaktadır. Bu süre zarfında iller arası ataması olan öğretmenlerden<br />
de bu fırsatı kaçıranlar olmaktadır. Bir örnek olarak 24 sene İngilizce öğretmenliği<br />
yaparak 2<strong>00</strong>4’de emekli olmuş ve bu sürenin ilk 2 senesi hariç 22 senesini İstanbul<br />
Bayrampaşa ve Kadıköy ilçelerinde geçirmiş bir İngilizce öğretmenimiz, ömründe<br />
sadece bir defa 5 günlük bir HİE’ne katılmıştır (Ceyda, 2<strong>00</strong>7).<br />
Merkezî HİE’nin yetişe<strong>med</strong>iği açıkları kapatmanın çözümü olarak düşünülen<br />
mahallî HİE’ler de yeterli düzeyde uygulanmamaktadır. Her ne kadar Bakanlık mer-<br />
110<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
kez teşkilatı tarafından genelgelerle valiliklere duyurularak mahallî HİE teşvik edilse<br />
de eldeki veriler göstermektedir ki çoğu il ve ilçe Millî Eğitim Müdürlüğü öğretmenlerine<br />
HİE düzenlememektedir. Bir örnek olması için 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 yılı için web sitelerine<br />
bakılan farklı büyüklükteki 12 ilden hiçbirinde bir HİE faaliyeti görülememiştir.<br />
İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü web sitesinde yer alan bir bilgiye göre 2<strong>00</strong>6 yılında<br />
biri Şile ilçesinde 5 günlük, diğeri Eminönü ilçesinde 1 günlük olmak üzere sadece iki<br />
İngilizce öğretim teknikleri semineri verilmiştir.<br />
İllerde bulunan formatörler de tamamen il Millî Eğitim Müdürlüğündeki HİE<br />
Şube Müdürünün inisiyatifine göre hareket etmek zorunda kalmaktadır.<br />
Türkiye’deki toplam formatör İngilizce öğretmeni sayısı 291’dir ve 2<strong>00</strong>4’den bu yana<br />
yeni formatör eğitilmemiştir (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu sayının en az yarısı da aktif değildir.<br />
Örneğin İstanbul genelinde sadece 4 formatör öğretmen vardır ve bunlardan Kadıköy<br />
ve Pendik’teki ikisi aktif olarak görev yapmaktadırlar (Budak, 2<strong>00</strong>7).<br />
Bütün bunlarla beraber son 2 yılda iki farklı ve güzel uygulama yapılmıştır.<br />
Bunlardan birincisi Amerikan Büyükelçiliği Eğitim Ataşeliği ile EĞİTEK işbirliği ile<br />
Türkiye’ye getirilen ve 10 ay süresince EĞİTEK bünyesinde görev yapan bir İngilizce<br />
eğitim uzmanının (Monica Wiesmann-Hirchert) gerek yüz yüze gerekse çevrimiçi<br />
uzaktan eğitim yoluyla verdiği eğitimlerdir. İkincisi ise, 2<strong>00</strong>7 yılı yazında yapılan ve<br />
81 ilden 481 İngilizce öğretmeninin merkezî eğitimle eğitilerek kendi illerinde eğitimler<br />
vermesiyle yürütülen “Pratik İngilizce Konuşma Yöntem ve Teknikleri” konulu<br />
bir HİE faaliyetidir.<br />
Son olarak, Dünya Bankası destekli Orta Öğretim Projesi kapsamında, 25<strong>00</strong><br />
civarında İngilizce öğretmeninin yurt dışında 4 aylık bir süreyle eğitilmeleri ve<br />
dönüşlerinde formatör öğretmen olarak görev yapmaları ile ilgili bir proje için ihale<br />
açılmıştır. Aynı zamanda İngilizce öğretmenlerinin çevrimiçi (uzaktan ve yüz yüze)<br />
eğitimleri ile ilgili yeni bir program başlatılmış; Ankara ve İstanbul’da uygulamaya<br />
geçilmiştir. (http://hedb.meb.gov.tr)<br />
Yapılan HİE faaliyetlerinde üniversitelerle, British Council, Amerikan<br />
Büyükelçiliği Eğitim Ataşeliği gibi kurumlarla işbirliği yapılmaktadır ama bu işbirliği<br />
yıl içine yayılan ve sürekliliği olan bir işbirliği değildir. <strong>Genel</strong>de verilecek olan bir<br />
kurs ya da seminerin eğiticisi bulunması konularında o dönemle sınırlı bir işbirliği<br />
olmaktadır. Bir diğer eksik konu da HİE faaliyetleri verilirken ilköğretim ve ortaöğretim<br />
İngilizce öğretmenleri diye ayrım yapılmakta ama özellikle ortaöğretimde<br />
bulunan farklı okul türleri dikkate alınmamaktadır (Çeltik, 2<strong>00</strong>7; Budak, 2<strong>00</strong>7).<br />
Yöntem<br />
Bu çalışmada veri toplama aracı olarak öncelikle Millî Eğitim Bakanlığının<br />
Hizmet içi Eğitim Daire Başkanlığından İngilizce öğretmenlerinin hizmet içi eğitiminden<br />
sorumlu şube müdürü ve İstanbul ve Ankara’da formatörlük yapan birer<br />
İngilizce öğretmeni ile yapılan yüz yüze görüşmeler kullanılmış ve mevcut durum<br />
betimlenmiştir. Daha sonra HİE ile ilgili İngilizce öğretmenlerinin düşüncelerini, ihtiyaçlarını,<br />
mesleki gelişimleri için yaptıklarını ve HİE’ne katılım oranlarını belirlemek<br />
amacıyla üç bölümden oluşan bir anket uygulanmıştır. Anketin 1. bölümünde görev<br />
yapılan okul türü, hizmet yılı, cinsiyet, mezun olunan fakülte ve bölüm ile (yapılıyorsa)<br />
lisansüstü eğitimin alanı ile ilgili bilgiler istenmiştir. 2. bölümde 5’li Likert ölçeği<br />
ile öğretmenlerin hizmet öncesi ve HİE ile ilgili düşünceleri sorgulanmıştır. 3.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 111
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
bölümde de ucu açık ve seçenekli sorularla MEB içi ve dışı katıldıkları HİE programları,<br />
kişisel mesleki gelişimleri ve İngilizce yeterlilikleri için yaptıkları, HİE’nin ne sıklıkta<br />
ve kimler tarafından verilmesini istedikleri ile en çok ihtiyaç duydukları 3 HİE<br />
konusu sorulmuştur.<br />
Araştırmanın örneklemini İstanbul ili Fatih, Küçükçekmece ve Esenler ilçelerindeki<br />
4 farklı okul türünde (ilköğretim, düz lise, Anadolu Lisesi, Meslek Lisesi)<br />
görev yapan 151 (50 Erkek, 101 Kadın) İngilizce öğretmeni oluşturmaktadır. Veri toplama<br />
aracı 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılının Nisan ayında bu üç ilçedeki resmî ilk ve<br />
ortaöğretim okullarından 32 okulda görev yapmakta olan 187 İngilizce öğretmenine<br />
ulaştırılmış, 151 öğretmenden cevap alınabilmiştir. Uygulamadan sonra, elde edilen<br />
verilerin frekans ve yüzde değerleri SPSS istatistik programı kullanılarak hesaplanmış<br />
ve sonuçlar betimsel olarak ifade edilmiştir. Bunun yanında verilerde önemli<br />
görülen bazı çapraz değerlendirmeler yapılmıştır. Analizlerin sonucunda elde edilen<br />
bulgular, hizmet içi eğitim ile ilgili olanlar ile sınırlandırılarak tablolar hâlinde sunulmuştur.<br />
Bulgular ve Analiz<br />
Öğretmenlerin Kişisel Bilgileri<br />
Anket çalışmasına katılan öğretmenlerin çalıştıkları okul türleri ve hizmet yıllarına<br />
göre dağılımları Tablo 1 ve 2’de verilmiştir.<br />
Tablo 1. Öğretmenlerin Okul Türlerine Göre Dağılımları<br />
Frekans Yüzde<br />
İlköğretim 1<strong>00</strong> 66,2<br />
Lise 25 16,6<br />
Anadolu Lisesi 22 14,6<br />
Meslek Lisesi 4 2,6<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 2. Öğretmenlerin Hizmet Yıllarına Göre Dağılımları<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
0-5 Yıl 50 33,1 33,1<br />
6-10 Yıl 63 41,7 74,8<br />
11-15 Yıl 19 12,6 87,4<br />
16-20 Yıl 5 3,3 90,7<br />
20 Yıl ve üstü 14 9,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
112<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
Anket uygulanan öğretmenlerin %64.2’si (Tablo 3) hizmet öncesi İngilizce<br />
metodoloji eğitimi almışlardır. %27.2’si ise yeterli bir alan bilgisi almışlar ama metodoloji<br />
eğitiminden geçmemişlerdir. % 8.6’sı ise branş dışı olanlardır ve hizmet öncesi<br />
üniversitelerin dil bölümlerinde okumamışlardır. Bu rakamlar Türkiye genelinde<br />
geçerli olan (aynı sırayla) % 59.83, %25.22 ve %14.95 oranlarıyla kıyaslandığında<br />
anket yapılan okullarda durumun çok az daha iyi olduğu ama anlamlı sayılabilecek<br />
derecede bir farklılığa rastlanmadığı görülecektir.<br />
Tablo 3. Öğretmenlerin Mezun Oldukları Bölümlere Göre Dağılımları<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
İngiliz Dili Eğitimi 97 64,2 64,2<br />
Fen-Edebiyat Fakültesi* 41 27,2 91,4<br />
Branş Dışı 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
* Fen-Edebiyat Fakültelerinin İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı,<br />
Mütercim-Tercümanlık ve İngiliz Dilbilimi bölümleri mezunları<br />
Anket uygulanan öğretmenlerin %88.1’nin (Tablo 4) herhangi bir lisansüstü<br />
eğitimi bulunmamaktadır. Sadece %5.3’ü alanında yüksek lisans yapmış veya yapmaktadır.<br />
Herhangi doktoralı bir İngilizce öğretmeni bulunmamaktadır.<br />
Tablo 4. Öğretmenlerin Lisansüstü Eğitimlerine Göre Dağılımları<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Yok 133 88,1 88,1<br />
İng. D. Eğt. 8 5,3 93,4<br />
Farklı Branş 10 6,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitimine İlişkin Düşünceleri<br />
Bu bölümde İngilizce öğretmenlerinin HİE ile ilgili değişik düşünce ve inançları<br />
5’li Likert ölçeği ile sorgulanmıştır. Analiz ve tablolarda gösterim kolaylığı açısından<br />
‘tamamen katılıyorum’ ve ‘katılıyorum’ şıkları ile ‘tamamen katılmıyorum’ ve<br />
‘katılmıyorum’ şıkları birleştirilerek veriler değerlendirilmiştir. Tablo 5 ve 6’ya baktığımız<br />
zaman İngilizce öğretmenlerinin % 71.5’inin (‘tamamen katılıyorum’ veya ‘katılıyorum’<br />
şıklarını işaretleyerek) hizmet öncesi verilen İngilizce metot eğitimini teorik<br />
açıdan yeterli bulduklarını, buna karşın sadece % 49’unun aynı eğitimi pratik açıdan<br />
yeterli olarak değerlendirdiklerini görmekteyiz.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 113
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Tablo 5. Yüksek Öğrenim Boyunca Alınan Teorik Eğitimin Yeterliliği<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 56 37,1 37,1<br />
Katılıyorum 52 34,4 71,5<br />
Kararsızım 10 6,6 78,1<br />
Katılmıyorum 26 17,2 95,4<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 7 4,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 6. Yüksek Öğrenim Boyunca Alınan Pratik Eğitimin Yeterliliği<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 27 17,9 17,9<br />
Katılıyorum 47 31,1 49,0<br />
Kararsızım 17 11,3 60,3<br />
Katılmıyorum 47 31,1 91,4<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerin %69.5’i (Tablo 7) mesleki gelişimleri için HİE’yi bir şart olarak<br />
gördüklerini söylemişlerdir. Bu noktada üzerinde durulması gereken bir nokta, %13.9<br />
gibi küçümsenmeyecek bir oranda öğretmenimizin HİE’yi mesleki gelişim için bir<br />
şart olarak algılamamalarıdır.<br />
Tablo7. Mesleki Gelişim İçin HİE’nin Şart Olması<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 56 37,1 37,1<br />
Katılıyorum 49 32,5 69,5<br />
Kararsızım 25 16,6 86,1<br />
Katılmıyorum 14 9,3 95,4<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 7 4,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerimizin %80.8’i (Tablo 8) İngilizce öğretiminde kullanılacak websitelerini<br />
bildiklerini söylemektedir. Bu da oldukça önemli bir orandır. Diğer bir araştırmayla<br />
ortaya çıkartılması gereken bir konu ise bu web sitelerinden hangi verimlilik<br />
oranında ve ne sıklıkta yararlanılarak elde edilen bilgilerin eğitim ortamına aktarılabildiğidir.<br />
114<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
Tablo 8. İngilizce Öğretiminde Kullanılacak Web Sitelerini Bilme<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 58 38,4 38,4<br />
Katılıyorum 64 42,4 80,8<br />
Kararsızım 18 11,9 92,7<br />
Katılmıyorum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
HİE’den alınan puanların belli kriterler dâhilinde sicile yansıması ve atama,<br />
terfi, yer değiştirmeler ve Anadolu Lisesi, Fen Lisesi vb. okullara öğretmen seçiminde<br />
etkin olması konusunda %72.8 (Tablo 9) oranında öğretmenimiz olumlu düşünmektedir.<br />
MEB gibi çalışma ortamı çok yaygın ve çeşitli olan bir kurumda sicil ve atamalarda<br />
etkili olan bir HİE’nin ne kadar etkili olacağı bu sonuçtan da kolayca anlaşılmaktadır.<br />
Tablo 9. HİE’nin Sicile Yansıması<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 64 42,4 42,4<br />
Katılıyorum 46 30,5 72,8<br />
Kararsızım 22 14,6 87,4<br />
Katılmıyorum 11 7,3 94,7<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 8 5,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerin %32.5’i (Tablo 10) HİE faaliyetlerinden haberdar olmadığını<br />
ifade etmiştir. İnternetin çok yaygınlaştığı İstanbul gibi bir ilde bu konudaki sıkıntının<br />
öğretmenlerin takip sıkıntısından kaynaklandığı ihtimali akla daha yakın gelmektedir.<br />
Tablo 10. MEB’in Düzenlediği HİE’lerden Haberdar Olma<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 18 11,9 11,9<br />
Katılıyorum 44 29,1 41,1<br />
Kararsızım 40 26,5 67,5<br />
Katılmıyorum 38 25,2 92,7<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 115
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Öğretmenlerin % 50.3’ü (Tablo 11) kişisel İngilizce yeterliği için de HİE düzenlenmesine<br />
taraftardır. Öğretim yöntemlerine yönelik HİE’lerin yanı sıra (hatta zaman<br />
kısıtlığı düşünülerek aynı programlar içinde) öğretmenlerimizin İngilizce düzeylerini<br />
artırmalarını sağlayıcı programlar da düşünülebilir.<br />
Tablo 11. Kişisel İngilizce Yeterliği İçin HİE Düzenlenmesi<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 26 17,2 17,2<br />
Katılıyorum 50 33,1 50,3<br />
Kararsızım 19 12,6 62,9<br />
Katılmıyorum 36 23,8 86,8<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 20 13,2 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
MEB Eğitim Portalında (http://www.egitim.gov.tr) açılacak olan bir<br />
“İngilizce Öğretimi” bölümüne gelen tepkiler çok olumlu olmuş ve öğretmenlerin<br />
%79.5’i (Tablo 12) böyle bir imkandan faydalanmak isteyeceklerini belirtmişlerdir.<br />
Tablo 12. MEB Eğitim Portalında İngiliz Dili Eğitimi Bölümünün Açılması<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 64 42,4 42,4<br />
Katılıyorum 56 37,1 79,5<br />
Kararsızım 17 11,3 90,7<br />
Katılmıyorum 8 5,3 96,0<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 6 4,0 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerimiz HİE’ne katılımın zorunlu olmasından yana olmamışlar,<br />
sadece %26.5’u (Tablo 13) zorunlu olması fikrine katıldıklarını söylemişlerdir.<br />
Tablo 13. HİE’ne Katılımın Zorunlu Olması<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Tamamen Katılıyorum 15 9,9 9,9<br />
Katılıyorum 25 16,6 26,5<br />
Kararsızım 29 19,2 45,7<br />
Katılmıyorum 44 29,1 74,8<br />
Kesinlikle Katılmıyorum 38 25,2 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
116<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
İstanbul gibi Türkiye’nin en büyük şehrinde bile HİE’ye katılım oranları son<br />
derece azdır. 151 öğretmenin %55’i (Tablo 14) hiç HİE’ye katılmamışlardır. %29.1’i de<br />
sadece bir defa katılmışlardır ve bu öğretmenler içerisinde 20 sene üstü hizmet yılı<br />
olanlar da vardır.<br />
Tablo 14. MEB’in Düzenlediği HİE’ye Katılım Sayısı<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç Katılmadım 83 55,0 55,0<br />
1 Defa Katıldım 44 29,1 84,1<br />
2 Defa Katıldım 15 9,9 94,0<br />
3 Defa Katıldım 7 4,6 98,7<br />
4 ve üzeri katıldım 2 1,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Öğretmenlerimizin %43.7’si (Tablo 15) İDE (İngiliz Dili Eğitimi) konusunda<br />
üniversiteden sonra hiç kitap bitir<strong>med</strong>iklerini, %33.8’i (Tablo 16) de hiç makale okumadıklarını<br />
ifade etmişlerdir. Bu da bu alandaki gelişmelerden ve bilimsel çalışmalardan<br />
bu öğretmenlerimizin ne kadar uzak kaldıklarını göstermektedir.<br />
Tablo 15. İDE ile İlgili En Son Ne Zaman Kitap Bitirildiği<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç bitir<strong>med</strong>im 66 43,7 43,7<br />
1 Yıl önce bitirdim 38 25,2 68,9<br />
2 Yıl önce bitirdim 13 8,6 77,5<br />
3 Yıl önce bitirdim 13 8,6 86,1<br />
4 Yıl ve daha önce Bitirdim 21 13,9 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 16. İDE ile İlgili En Son Ne Zaman Bir Makale Okunduğu<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç Okumadım 51 33,8 33,8<br />
Son 6 Ay İçerisinde Okudum 57 37,7 71,5<br />
6 Ay ile 1 Sene İçerisinde Okudum 25 16,6 88,1<br />
1 ile 2 Sene İçerisinde Okudum 7 4,6 92,7<br />
2 Sene ve Daha Öncesinde Okudum 11 7,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 117
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
HİE’nin kim tarafından verilmesini istersiniz sorusuna öğretmenlerimiz birinci<br />
ve ikinci sırada British Council uzmanları ile öğretim üyeleri cevabını vermişler,<br />
MEB’de görevli formatör öğretmenler ancak %20.5 ile üçüncü sırada yer almışlardır.<br />
Bu da formatör öğretmenlik sisteminin tekrar gözden geçirilerek öğretmenlerin<br />
kabulleneceği bir şekilde yeniden yapılandırılması gerektiğini göstermektedir.<br />
Tablo 17. HİE’nin Kimler Tarafından Verilmesini İstersiniz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
İngilizce Formatörleri 31 20,5 20,7<br />
Öğretim Üyeleri 47 30,5 51,3<br />
British Council Uzmanları 69 45,7 97,3<br />
Diğerleri 4 2,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 150 99,3<br />
Girilmeyen Bilgi 1 ,7<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
HİE’nin hangi sıklıkta verilmesi konusunda ise öğretmenlerimizin %64,2’si<br />
(Tablo 18) her sene, %18.5’i de 2 senede bir katılmak istediklerini ifade etmişlerdir.<br />
Tablo 18. HİE’ne Ne Sıklıkta Katılmak İstersiniz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Her Sene 97 64,2 64,2<br />
2 Senede Bir 28 18,5 82,8<br />
3 - 4 Senede Bir 7 4,6 87,4<br />
Daha Uzun Zaman Aralıklarında 19 12,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Kişisel İngilizce Gelişimine Yönelik Sorular<br />
Öğretmenlerimizin kendi kişisel İngilizce seviyelerinin artması için bir haftada<br />
ortalama hangi faaliyetleri kaçar saat yaptıkları sorulunca, %29.8’inin (Tablo 19)<br />
hiç kitap/dergi okumadıklarını, %62.9’unun (Tablo 20) günlük bir İngilizce gazeteyi<br />
hiç takip et<strong>med</strong>iklerini, %37.7’sinin (Tablo 21) hiç İngilizce haber seyret<strong>med</strong>iklerini,<br />
%80.8’nin (Tablo 23) ana dili İngilizce olan biriyle pratik yapma fırsatı hiç bulamadıklarını<br />
öğrenmekteyiz. Buna karşılık öğretmenlerimizin İngilizce film/dizi seyretme<br />
oranlarının oldukça yüksek olduğunu görmekteyiz (ör: haftada 4 saat üzeri %36.4<br />
(Tablo 22)). Bu seyretmenin hangi koşullarda genel İngilizce gelişimine faydalı olacağı<br />
ayrı bir araştırma konusudur.<br />
118<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
Tablo 19. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Kitap/Dergi Okursunuz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç 45 29,8 29,8<br />
1 Saat 52 34,4 64,2<br />
2 Saat 16 10,6 74,8<br />
3 Saat 19 12,6 87,4<br />
4 Saat ve Üzeri 19 12,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 20. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Gazete Okursunuz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç 95 62,9 62,9<br />
1 Saat 33 21,9 84,8<br />
2 Saat 16 10,6 95,4<br />
3 Saat 2 1,3 96,7<br />
4 Saat ve Üzeri 5 3,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 21. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Haber Seyredersiniz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç 57 37,7 37,7<br />
1 Saat 45 29,8 67,5<br />
2 Saat 24 15,9 83,4<br />
3 Saat 12 7,9 91,4<br />
4 Saat ve Üzeri 13 8,6 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Tablo 22. Haftada Ortalama Kaç Saat İngilizce Film/Dizi Seyredersiniz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç 21 13,9 13,9<br />
1 Saat 38 25,2 39,1<br />
2 Saat 26 17,2 56,3<br />
3 Saat 11 7,3 63,6<br />
4 Saat ve Üzeri 55 36,4 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 119
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Tablo 23. Haftada Ortalama Kaç Saat Pratik Yapma Şansı Bulabiliyorsunuz<br />
Frekans Yüzde Kümülatif Yüzde<br />
Hiç 122 80,8 80,8<br />
1 Saat 16 10,6 91,4<br />
2 Saat 4 2,6 94,0<br />
3 Saat 1 ,7 94,7<br />
4 Saat ve Üzeri 8 5,3 1<strong>00</strong>,0<br />
Toplam 151 1<strong>00</strong>,0<br />
Hizmet içi Eğitimi için Hangi Konulara Öncelikle İhtiyaç Duyulduğu<br />
HİE ile ilgili en çok ihtiyaç duyulan ilk üç konu sorulduğunda konuşma öğretimine<br />
duyulan ihtiyacın öne çıktığı ve ilk iki sırada en çok işaretlenen seçenek olduğu<br />
(1. sırada %38.4, 2. sırada %15.2 – Tablo 24) görülmektedir. 3. sırada ise %16.6<br />
(Tablo 24) ile bilişim teknolojilerinin İngilizce öğretiminde kullanımı seçeneği gelmektedir.<br />
Bu isteklerin hemen yanı sıra öne çıkan konular özellikle materyal hazırlama<br />
ve uyarlama, öğrenme stilleri ve öğrenme stratejileridir. Dikkat çekici bir nokta ise<br />
okullarımızdaki İngilizce eğitiminde de ihmal edildiğini gördüğümüz dinleme öğretimine<br />
yönelik ciddi bir talebin (1. sırada %3.3, 2.sırada %9.9, 3. sırada %2.0 – Tablo<br />
24) olmayışıdır<br />
Tablo 24. HİE İçin İhtiyaç Duyulan Konuların İlk 3 Sırası<br />
1. SIRA 2. SIRA 3. SIRA<br />
Frekans Yüzde Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />
Kelime Öğretimi 13 8,6 15 9,9 6 4,0<br />
Dilbilgisi Öğretimi 7 4,6 8 5,3 10 6,6<br />
Konuşma Öğretimi 58 38,4 23 15,2 15 9,9<br />
Dinleme Öğretimi 5 3,3 15 9,9 3 2,0<br />
Yazma Öğretimi 3 2,0 9 6,0 15 9,9<br />
Okuma Öğretimi 2 1,3 3 2,0 4 2,6<br />
Bilişim Teknolojilerinin Kullanımı 29 19,2 18 11,9 25 16,6<br />
Materyal Hazırlama ve Uyarlama 16 10,6 20 13,2 21 13,9<br />
Öğrenme Stratejileri 16 10,6 20 13,2 22 14,6<br />
Öğrenme Stilleri 1 ,7 17 11,3 22 14,6<br />
Ölçme Değerlendirme 1 ,7 3 2,0 6 4,0<br />
Diğer 2 1,3<br />
TOPLAM 151 1<strong>00</strong>,0 151 1<strong>00</strong>,0 151 1<strong>00</strong>,0<br />
120<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
Çapraz Değerlendirmeler<br />
Bu bölümde, elde edilen verilerden bazıları arasında dikkate değer çapraz<br />
değerlendirmeler yapılmıştır.<br />
Tablo 25. Mezun Oldukları Bölümlere Göre Öğretmenlerin HİE’nin Zorunlu<br />
Olmasına İlişkin Düşünceleri<br />
HİE zorunlu tutulmalıdır.<br />
Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
Mezun<br />
olunan<br />
Bölüm<br />
İngiliz<br />
Dili<br />
Eğitimi<br />
Fen-<br />
Edebiyat<br />
Fakültesi<br />
Branş<br />
Dışı<br />
N 9 17 21 29 21 97<br />
Kendi<br />
içinde 9.3 17.5 21.6 29.9 21.6 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 5 7 6 11 12 41<br />
Kendi<br />
içinde 12.2 17.1 14.6 26.8 29.3 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 1 1 2 4 5 13<br />
Kendi<br />
içinde 7.7 7.7 15.4 30.8 38.5 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 15 25 29 44 38 151<br />
Toplam<br />
Kendi<br />
içinde 9.9 16.6 19.2 29.1 25.2 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
Öncelikle, Eğitim Fakültelerinin İngiliz Dili Eğitimi bölümleri (%26.8) ile Fen-<br />
Edebiyat Fakültelerinin İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı,<br />
Mütercim-Tercümanlık ve Dilbilimi bölümlerinden (%29.3) mezun olan öğretmenlerin<br />
HİE’nin zorunlu olması ile ilgili düşünceleri yakın gözükmektedir. İlginç olan<br />
HİE’ne en çok ihtiyaç duyması gereken kesim olan branş dışı öğretmenlerin sadece<br />
%15.4’nün HİE’nin zorunlu olmasını istemeleri, buna karşın %69.3 gibi büyük bir<br />
çoğunluğunun ise HİE’nin zorunlu olmasına karşı olmalarıdır (Tablo 25).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 121
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Tablo 26. Mezun Oldukları Bölümlere Göre Öğretmenlerin Hizmet Öncesi<br />
Aldıkları Pratik Eğitimi Yeterli Görmeleri<br />
Hizmet öncesi aldığımız pratik eğitim yeterlidir.<br />
Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
Mezun<br />
olunan<br />
Bölüm<br />
İngiliz<br />
Dili<br />
Eğitimi<br />
İDE mezunu öğretmenlerin %80.4’ü, Fen-Edebiyat Fakültelerinin İngilizce ile<br />
ilgili dil bölümlerinden mezun olan öğretmenlerin ise %63.4’ü hizmet öncesi aldıkları<br />
pratik eğitimi yeterli görmektedirler. Buna karşın branş dışı öğretmenlerin %14.8’i<br />
bu eğitimi yeterli görmekte ama %46.2’si yeterli görmemektedir. Burada iki sonuç<br />
ortaya çıkmaktadır: Birincisi, branş dışı ve Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının hizmet<br />
öncesi İngilizce eğitimi ile ilgili pratik bir eğitimleri olmadığı için kastettikleri<br />
öğretmenlik öncesi aldıkları 1 yıllık formasyon eğitimidir. Bu da esasında yeterli bir<br />
eğitim değildir. İkincisi ise, branş dışı öğretmenlerin uygulamalı eğitimle ilgili eksikleri<br />
için daha fazla ve ayrı programlarla HİE düzenlenme gerekliliğidir.<br />
Bir diğer çapraz değerlendir<strong>med</strong>e ise kalabalık sınıflar, öğretmenin ders yükü,<br />
velilerin ilgisizliği gibi temel sorunlar çözül<strong>med</strong>en yapılacak HİE’lerin bir işe yaramayacağı<br />
düşüncesine hizmet yılı 0-5 olanlar %78, 6-10 arası olanlar %58, 11-15 arası<br />
olanlar %15, 16-20 arası olanlar %1, 20 yıl ve üstü olanlar %8 oranında katılmışlardır.<br />
Bu oldukça ilginç bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Meslekte daha yeni öğretmenlerin<br />
enerjisinin ve idealizminin daha yüksek olması beklenirken tersi bir sonuç<br />
çıkmıştır. Yeni öğretmenlerin HİE ile ilgili daha fazla motive edilmeye ihtiyaç duydukları<br />
görülmektedir. <strong>Genel</strong> anlamda da HİE’ne katılımın mecburi olmasını isteyen<br />
oranın %26.5 olduğu düşünüldüğünde HİE motivasyonun artırılması gerektiği aşikardır.<br />
Fen-<br />
Edebiyat<br />
Fakültesi<br />
Branş<br />
Dışı<br />
N 39 39 4 13 2 97<br />
Kendi<br />
içinde 40.2 40.2 4.1 13.4 2.1 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 14 12 3 8 4 41<br />
Kendi<br />
içinde 34.1 29.3 7.3 19.5 9.8 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 3 1 3 5 1 13<br />
Kendi<br />
içinde 23.1 7.7 23.1 38.5 7.7 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
N 56 52 10 26 7 151<br />
Toplam<br />
Kendi<br />
içinde 37.1 34.4 6.6 17.2 4.6 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
122<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
Sonuçlar ve Tartışma<br />
Resmi ilk ve orta öğretim kurumlarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin hizmet<br />
içi eğitim faaliyetleri ile ilgili uyguladığımız anket ve derlediğimiz veriler üzerinde<br />
durulması gereken bir açığın varlığını ortaya koymaktadır. Öncelikle, hizmet<br />
öncesi eğitim açığı anket uygulanan İstanbul gibi bir ildeki örneklem olarak alınan<br />
okullarda da belirgin bir şekilde ortaya çıkmakta ve Çizelge 1’de yer alan Türkiye<br />
geneli bilgilerle uyum arz etmektedir. 151 öğretmenin sadece %64.2’si İngiliz Dili<br />
Eğitimi bölümü mezunudur. Bu rakam Türkiye genelindeki %59.83 rakamı ile yakındır.<br />
Bu genel açık, HİE’nin önemini bir kez daha bütün netliğiyle ortaya koymaktadır.<br />
Kısa vadede yeterli İDE bölümü mezunları ile kapatılabilecek gibi görünmeyen bu<br />
açık ancak çok iyi tasarlanmış bir HİE modeli ile kapatılabilecektir. Anket uygulanan<br />
öğretmenlerden sadece %5.3’ü İDE dalında yüksek lisans yapmış veya yapmaktadır.<br />
Bu rakam da farklı teşviklerle artırılmalıdır. İstanbul gibi pek çok imkânın bulunduğu<br />
Türkiye’nin en büyük ilinde ankete katılan öğretmenlerimizin %55 gibi çok büyük<br />
bir oranı hiçbir HİE faaliyetine katılmamıştır. Bununla birlikte, %69.5’i HİE’nin mesleki<br />
gelişimleri için bir şart olduğunu düşünmekte ve yine %64.2’si her sene HİE faau<br />
Cemal Karaata<br />
Tablo 27 Hizmet Yılı İle Diğer Sorunlar Gideril<strong>med</strong>en HİE’nin Bir İşe<br />
Yaramayacağı Düşüncesi Arasındaki İlgi<br />
Diğer sorunlar gideril<strong>med</strong>en HİE bir işe yaramaz.<br />
Tamamen Katılıyorum Kararsızım Katılmıyorum Kesinlikle Toplam<br />
Katılıyorum<br />
Katılmıyorum<br />
n 17 22 7 3 1 50<br />
0-5<br />
Yıl<br />
Kendi<br />
içinde 34.0 44.0 14.0 6.0 2.0 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
n 20 17 16 6 4 63<br />
Hizmet<br />
Yılı<br />
6-10<br />
Yıl<br />
11-15<br />
Yıl<br />
16-20<br />
Yıl<br />
20 Yıl<br />
ve üstü<br />
Kendi<br />
içinde 31.7 27.0 25.4 9.5 6.3 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
n 1 14 3 1 0 19<br />
Kendi<br />
içinde 5.3 73.7 15.8 5.3 .0 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
n 0 1 3 0 1 5<br />
Kendi<br />
içinde .0 20.0 60.0 .0 20.0 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
n 6 2 3 1 2 14<br />
Kendi<br />
içinde 42.9 14.3 21.4 7.1 14.3 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
n 44 56 32 11 8 151<br />
Toplam<br />
Kendi<br />
içinde 29.1 37.1 21.2 7.3 5.3 1<strong>00</strong>.0<br />
Yüzdesi<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 123
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
liyetlerine katılmak istediklerini belirtmektedirler. %72.8 oranında öğretmenimiz HİE<br />
faaliyetlerinin sicillerine yansımasını ve atama ve yer değiştirmelerde etkin olmasını<br />
iyi bir fikir olarak gördüklerini söylemektedirler. MEB Eğitim Portalında açılacak<br />
olan İngilizce öğretimi ile ilgili bir bölümü de %79.5 oranında İngilizce öğretmeni faydalı<br />
bulmakta ve yararlanacaklarını beyan etmektedirler.<br />
Bunların yanında öğretmenlerimizin gerek İDE alanında kendilerini geliştirme,<br />
gerekse kişisel İngilizce yeterliklerini artırma konusunda gayretlerinin az olduğu<br />
gözlemlenmiştir. %43.7 oranında öğretmen üniversite sonrasında öğretim metodolojisi<br />
üzerine hiçbir kitap okumadığını, %33.8 oranında öğretmen de hiçbir makale bitir<strong>med</strong>iklerini<br />
söylemişlerdir. Öğretmenlerimizden %29.8’i (genel olarak) hiç İngilizce<br />
kitap veya dergi okumadığını, %62.9’u günlük bir İngilizce gazete takip et<strong>med</strong>iğini,<br />
%37.7’si hiç İngilizce haber seyret<strong>med</strong>iğini ve %80.8’i ana dili İngilizce olan birisiyle<br />
pratik yapma şansını hiç bulamadığını ifade etmiştir. Hem genel İngilizce yeterlikleri<br />
hem de yabancı dil öğretim yöntem ve teknikleri konusunda etkinlikleri çok az olan<br />
İngilizce öğretmenlerinin yıllar içerisinde köreleceği ve öğrencilere de yeterince faydalı<br />
olamayacakları açıktır. Bu eksikleri en aza indirgeyebilmek için önce bir Hizmet<br />
içi Eğitim Modeli önerilecek ve daha sonra bu modelin işlerliğini sağlayabilecek bazı<br />
öneriler sunulacaktır.<br />
Önerilen Hizmet içi Eğitimi Modeli<br />
Etkin bir HİE sağlanabilmesi için MEB, üniversiteler, özel sektör ve İngilizce<br />
öğretmenleri arasındaki koordinasyonu kolaylaştırabileceği düşünülen bir HİE<br />
modeli önerilmektedir.<br />
Çizelge 3. MEB’de Çalışan İngilizce Öğretmenleri için Hizmet içi Eğitimi Modeli<br />
MEB İngiliz Dili Eğitimi<br />
Komisyonu<br />
Üniversiteler<br />
(Bölge Merkezi)<br />
Öğretim Üyeleri<br />
Formatörler<br />
Zümre Başkanları<br />
Metodoloji<br />
Kitapçığı<br />
Öğretim Üyeleri<br />
HEDB temsilcisi<br />
Formatörler<br />
Özel Sektör Temsilcisi<br />
EĞİTEK Temsilcisi<br />
Millî Eğitim Akademisi<br />
HİE Birim Amiri<br />
İnternet TV<br />
(Örnek Dersler)<br />
Eğitim Portalı<br />
-Ders paylaşımı<br />
-Materyal Paylaşımı<br />
-İDE Materyalleri<br />
-Makaleler<br />
-Ders planları<br />
-Linkler, vb.<br />
e-bültenler<br />
İngilizce öğretmenleri<br />
forumu<br />
124<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
Önerilen bu modelde, üniversitelerden öğretim üyeleri, formatör öğretmenler,<br />
HEDB temsilcisi, özel sektör temsilcisi, EĞİTEK’ten teknik temsilci ve hayata geçirildiğinde<br />
Millî Eğitim Akademisi HİE’den sorumlu birim amirinden oluşan ‘MEB<br />
İngiliz Dili Eğitimi Komisyonu’ yürütücü ve organizatör görevi üstlenmektedir.<br />
Türkiye’deki bulundukları bölgelerde merkez olabilecek İngiliz Dili Eğitimi<br />
Bölümlerinin bulunduğu iller (Samsun, Diyarbakır, Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa,<br />
Antalya, Adana, Erzurum, Trabzon, Eskişehir, Çanakkale, Konya, Kayseri) birer bölge<br />
merkezi kabul edilerek buradaki öğretim üyelerinin başkanlığında formatör öğretmenlerin<br />
ve olabildiğince zümre başkanlarının eğitimler yapmaları ve sorumlu<br />
oldukları bölge içerisindeki öğretmenlerin HİE’lerini yürütmeleri öngörülmektedir.<br />
Elbette, öğretim üyelerimizin ders yoğunlukları, üniversitelerde aldıkları idari görevler,<br />
yaptıkları akademik çalışmalar, öğretmenlerimizin ders yükleri ve idari görevleri<br />
düşünülerek ideal olmasa da olabilenin en iyisinin yapılması hedeflenmektedir. Özellikle,<br />
yaz tatilleri iyi değerlendirebilir ve yapılacak olan HİE hem maddi hem de<br />
öğretmenler için atama, hizmet puanı; öğretim üyeleri için de akademik bir kısım<br />
getiriler olarak değerlendirilebilirse çok daha çekici ve verimli olabilir. Bu eğitimlerin<br />
içeriği ve yürütülmesi ise ‘MEB İngiliz Dili Eğitimi Komisyonu’ tarafından takip edilecektir.<br />
Komisyon, MEB Eğitim Portalı bünyesinde açılacak olan İngilizce öğretimi<br />
bölümünde, farklı okul türlerinde görev yapan öğretmenlerin ihtiyaçlarına ve okuttukları<br />
ders kitaplarına göre öğretim teknikleri ve materyalleri içeren dokümanlar<br />
hazırlayacak/hazırlatacak ve yayınlayacaktır. Bu portalda aynı zamanda materyal<br />
paylaşımı, İDE forumu, faydalı linkler, haftanın ders planı, oyunlar, şarkılar, derste<br />
kullanılabilecek pratik etkinlikler, günün sözü, deyimi, kelimesi, vb. bölümler bulunacak<br />
ve öğretmenler bu sayfadan rahatlıkla faydalanabileceklerdir. Bu etkinlikler,<br />
komisyonun desteğiyle hazırlanacak İnternet TV’den yayınlanan örnek dersler ve<br />
öğretmenlerimizin e-postalarına atılan ‘İDE bültenleri’ ile desteklenecektir. Bu<br />
modelde MEB devre dışı bırakılmamakta, Hizmetiçi Eğitim Dairesi Başkanlığı temsilcisi,<br />
Millî Eğitim Akademisi HİE’den sorumlu birim amiri, formatör öğretmenler<br />
hep işin içinde tutulmaktadır. Portala materyallerin hazırlanmasında, İnternet TV için<br />
örnek derslerin çekiminde veya hazır derslerin uyarlanarak kullanılmasında özel sektör<br />
işbirliği gerekebileceği için komisyonda ihtiyaç hâlinde ve süresince bir özel sektör<br />
temsilcisinin de olması öngörülmüştür.<br />
Diğer önemli bir konu da, bir taraftan bu modelin sağlayacağı eğitimler yapılırken,<br />
merkezî ve mahallî mevcut sistemle yürütülen eğitimlerin de devam ettirilmesi<br />
ve böylece maksimum faydanın elde edilmesidir. Formatör öğretmenlerin ders<br />
yüklerinin de azaltılarak sorumlu oldukları bölgelerde okulları ziyaretleri ve öğretmenlerin<br />
zümre toplantılarına katılarak iyi örnekleri ve uygulamaları okullara taşımaları,<br />
öğretmenlerin sorunlarına yerinde bir kısım öneriler getirmeleri bu modelde<br />
hedeflenmektedir.<br />
Yapılan anket çalışmasının bulguları ve derlenen bilgiler ışığında hizmet<br />
öncesi ve hizmet içi eğitimi eksikliklerinin giderilmesine ilişkin bazı öneriler sunulmuştur.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 125
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
Millî Eğitim Bakanlığına Öneriler<br />
Bu bölümde HİE ile ilgili eksiklerin giderilmesi için MEB’e bir kısım öneriler<br />
sunulmaktadır. Bunun için anketle elde edilen bilgilerin yanı sıra derlenen ve makalenin<br />
başında yer alan genel veriler ile HİE uygulamalarına ilişkin HEDB yetkilileri<br />
(Çeltik, 2<strong>00</strong>7), formatör öğretmenler (Budak, 2<strong>00</strong>7; Coşkun, 2<strong>00</strong>7) ve İngilizce öğretmenleri<br />
ile yapılan görüşmelerden (Hırçın, 2<strong>00</strong>8) de yararlanılmıştır:<br />
1- Bakanlık bünyesinde görev yapan İngilizce öğretmen sayısının çok fazla<br />
olduğu (38916) ve bu kadar öğretmene HİE sağlanmasının her zaman<br />
mümkün olmayacağı göz önüne alındığında MEB’in internet sitesinde<br />
sürekli eğitimin sağlanacağı bir bölümün olması ve devamlı yenilenen bilgilerin<br />
bu sitede yer almasının sağlanması iyi olacaktır. Ankete katılan<br />
öğretmenlerimizin %79.5’i bu fikre olumlu bakmış ve böyle bir kaynaktan<br />
yararlanacaklarını ifade etmişlerdir.<br />
2- Ülkemizin her yerinde öğretmenlerimizin devamlı internet imkanına<br />
sahip olmadıkları da düşünülerek bir metodoloji el kitapçığı bastırılıp<br />
öğretmenlerimize dağıtılabilir.<br />
3- Bütün öğretmenlerimize “meb.gov.tr” uzantılı e-posta adresi verilmesi<br />
projesinin uygulamaya geçirilmesi durumunda İngilizce öğretmenlerimize<br />
derslerde uygulayabilecekleri teknik ve yöntemlerle ilgili ihtiyaçlarına<br />
uygun bültenler gönderilebilir.<br />
4- İnternet TV’de örnek dersler yayınlanabilir. Bu dersler İngilizce eğitimi ile<br />
ilgili daha önceden hazırlanmış videolar olabileceği gibi Türkiye’deki devlet<br />
okullarında çekilmiş videolar da olabilir. Bu konuda MEB, özel sektör<br />
ile işbirliği yapabileceği gibi tecrübeli ve başarılı İngilizce öğretmenlerinden<br />
bir komisyon kurarak (kitap inceleme/yazma komisyonları gibi) ve<br />
gerekli maddi ve teknik desteği de vererek bu videoların çekimini EĞİTEK<br />
bünyesinde yaptırabilir.<br />
5- İngilizce formatör yetiştirilirken yurt dışındaki TEFL (Teaching English as<br />
a Foreign Language – İngilizce’nin Yabancı Dil olarak öğretilmesi) programlarına<br />
ve Avrupa Birliği (AB) kapsamındaki eğitimlere öğretmen gönderilerek<br />
hem uygulamayı bilen hem de işin bilimsel yönünü öğrenen formatörlerin<br />
yetiştirilmesi sağlanabilir.<br />
6- Mevcut durumda İngilizce öğretmenlerinin katıldıkları HİE faaliyetleri<br />
eğer MEB tarafından veya MEB işbirliği ile gerçekleştirilmiş ise kendi terfilerinde<br />
kabul görmektedir. Bu ise tamamen diğer faaliyetlere katılımı<br />
köreltmektedir. Hatta AB projeleri çerçevesinde Dış İlişkiler <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü tarafından yurtdışına İngilizce öğretim metotları üzerine eğitimlere<br />
katılmak için gönderilen öğretmenlerin bile aldıkları belgeler kabul<br />
edilmemektedir. (Çeltik, 2<strong>00</strong>7). Bu konuda MEB bir mevzuat değişikliği<br />
yapabilir ve alınan belgeleri belli ölçüler içerisinde kabul edebilir. Böylece<br />
MEB’in yanı sıra özel sektör-üniversite-AB gibi farklı kurumların verdikleri<br />
HİE’ler de geçerli sayılabilir.<br />
126<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
7- HİE faaliyetleri düzenlenirken mevcut durumun aksine (Çeltik, 2<strong>00</strong>7) MEB<br />
bünyesindeki farklı okul türleri de göz önüne alınarak özellikle Anadolu<br />
Liseleri, Anadolu Öğretmen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve Fen<br />
Liselerindeki öğretmenler için daha farklı HİE programları uygulanabilir.<br />
8- Öğretmenlerin HİE programlarına katılmaları ve katıldıkları zaman da<br />
istekli olmaları ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlama açısından<br />
yapılabilecekler:<br />
a) HİE’den aldıkları belgelerin kendi terfilerine etki etmelerinin sağlanması<br />
ve bunun için uygun mevzuatın çıkartılması,<br />
b) HİE’den alınan belgelerin il içi ve iller arası atamalarda, Bakanlık merkez<br />
teşkilatına yapılacak görevlendirmelerde ve Anadolu Lisesi, Fen<br />
Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, vb. okullara öğretmen seçiminde belirleyici<br />
faktörlerden biri olarak mevzuatta yer alması,<br />
c) HİE’ne katılım ve sağlanacak asgari bir başarının hizmet puanı olarak<br />
öğretmene yansıtılması, (ilk üç madde ile ilgili ankete katılan öğretmenlerin<br />
%72.8’i olumlu görüş bildirmişlerdir)<br />
d) Eğitimler esnasında kabul edebilecekleri kişilerden eğitim görmeleri,<br />
(formatörleri kendilerine eşit gördükleri için kabul etmeyenler olabilmektedir,<br />
uygulanan ankette British Council uzmanları (%30.5) ve<br />
öğretim üyeleri (%20.5) ön sırada yer almıştır).<br />
9- Formatörlük sisteminin daha iyi çalışabilmesi için yapılabilecekler:<br />
a) Formatör sayısı artırılabilir. Toplamda 291 olan fakat bir kısmı da aktif<br />
olmayan formatörlerin sayısı Türkiye geneli düşünüldüğünde yeterli<br />
değildir. 2<strong>00</strong>4’den beri yeni formatör eğitimi yapılmamıştır (Çeltik,<br />
2<strong>00</strong>7).<br />
b) Formatörlerin öğretmenler tarafından kabulünün kolaylaşması için<br />
İDE alanında en az yüksek lisans yapma veya İngiliz Kültür’ün (British<br />
Council) verdiği sertifikalı öğretmen eğitimi kurslarına katılım imkânı<br />
verilebilir.<br />
c) <strong>Genel</strong> anlamda formatörlerin okul ziyaretlerinde bulunabilmeleri, okul<br />
ve bölge zümre toplantılarına katılarak iyi örnekleri okullara taşımaları<br />
ve bazı problemlere yerinde çözüm önerileri getirebilmeleri için ders<br />
yüklerinin azaltılması, maddi ve yasal desteğin sağlanması<br />
Üniversitelere Öneriler<br />
Yine anket sonuçlarından elde edilen bulgular da dikkate alınarak üniversitelerle<br />
ilgili öneriler aşağıda sunulmuştur:<br />
1- Hizmet içi ve sürekli eğitimin merkezi uygulamalarla yeterli düzeyde verilemeyeceği<br />
(gerek genel istatistikler, gerekse anket sonuçları net bir şekilde<br />
ortaya koymuştur) göz önünde bulundurularak Eğitim Fakültelerinin<br />
bulunduğu iller merkez kabul edilmek suretiyle MEB-üniversiteler işbirliği<br />
sağlanabilir ve İngilizce öğretmenlerinin HİE’leri buralardaki öğretim<br />
üyelerinin sorumlu olacakları bölgedeki İngilizce formatörleri ve gerektiu<br />
Cemal Karaata<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 127
Millî Eğitim Bakanlığında Görevli İngilizce Öğretmenlerinin Hizmet İçi Eğitimine ... u<br />
ğinde eğitim bölgelerindeki zümre başkanları ile yapacakları işbirliği<br />
yoluyla illerde gerçekleştirilebilir. (Çizelge 3 – HİE Modeli)<br />
2- MEB’in mevzuatı uygun hâle getirmesi durumunda, Eğitim Fakültelerinin<br />
olduğu illerde, öğretmen açığını karşılamak da bir yan hedef olarak düşünülerek<br />
4. sınıftaki öğrencilerin staj süreleri artırılabilir ve daha fazla derse<br />
girmeleri sağlanabilir. Bu şekilde aynı zamanda hizmet öncesi pratik tecrübe<br />
de artırılmış olur.<br />
3- Öğretmen açığını kapatmak için Yabancı Diller Eğitimi Bölümlerinin<br />
Fransız ve Alman Dili ve Eğitimi gibi farklı anabilim dallarında okuyan<br />
öğrencilere hazırlıktan itibaren ikinci yabancı dil dersi verilerek bu açık<br />
daha mantıksal bir yolla kapatılabilir. (Günday, 2<strong>00</strong>7) Zaten bu öğrenciler<br />
kendi branş dillerinde “yabancı dil öğretim teknikleri” dersleri almaktadırlar.<br />
Kaynakça<br />
BAĞCI, N. ve Selma ŞİMŞEK (2<strong>00</strong>0). “Millî Eğitim Personeline Yönelik Hizmet İçi Eğitim<br />
Faaliyetlerine <strong>Genel</strong> Bir Bakış”, Millî Eğitim Dergisi, Bahar 2<strong>00</strong>0, ss.146-157<br />
BARTELS, Nat (ed.) (2<strong>00</strong>5). Applied Linguistics and Language Teacher Education, Springer<br />
Netherlands, New York.<br />
BUDAK, Ayfer (2<strong>00</strong>7). 19 Ekim. Cemal Karaata, İstanbul.<br />
COŞKUN, Abidin (2<strong>00</strong>7). 26 Ekim. Cemal Karaata, Ankara.<br />
ÇELTİK, İnci (2<strong>00</strong>7). 26 Ekim. Cemal Karaata, Ankara.<br />
GÜNDAY, Rıfat. (2<strong>00</strong>7). “Yabancı Dil Öğretiminde Başarısızlığa Neden Olan Etmenler Üzerine Bir<br />
Araştırma”, Millî Eğitim Dergisi, Yaz 2<strong>00</strong>7, S.175, ss.210-219.<br />
HENGİRMEN, Mehmet (1993). Yabancı Dil Öğretim Yöntemleri, Engin, Ankara.<br />
HIRÇIN, H. Yavuz (2<strong>00</strong>8). 17 Nisan. Cemal Karaata, İstanbul.<br />
MEB Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı (1995). Terfi Nedeni Olarak Hizmetiçi<br />
Eğitim, Millî Eğitim Basımevi, Ankara<br />
MEB Personel <strong>Genel</strong> Müdürlüğü 15.11.2<strong>00</strong>7 tarihli cevabi yazısı<br />
SLATER, Paul (1998) “Language Teacher Education”, Journal of Further and Higher Education,<br />
Vol.22, Issue3, 382-386.<br />
TEKIŞIK, Hüseyin Hüsnü (2<strong>00</strong>1). “Öğretmenlik Mesleği ve Öğretmen Yetiştirme”, Çağdaş Eğitim<br />
Dergisi, Kasım 2<strong>00</strong>1, S.281, ss. 1-5<br />
TOPTAN, Köksal (2<strong>00</strong>1).Yeniden Yapılanma, 2<strong>00</strong>0 Yılında Türk Millî Eğitim Örgütü ve<br />
Yönetim, Tekışık Vakfı Yayınları, Ankara<br />
http://istanbul.meb.gov.tr/bolumler/hizmetici/faal.htm, İstanbul İl Millî Eğitim<br />
Müdürlüğünce Düzenlenecek Olan 2<strong>00</strong>6 Yılı Aylara Göre Mahalli Hizmetiçi Faaliyet<br />
Listesi, 2<strong>00</strong>6, 11 Haziran 2<strong>00</strong>8’de erişilmiştir<br />
http://hedb.meb.gov.tr , Anasayfa, 27 Haziran 2<strong>00</strong>8’de erişilmiştir<br />
128<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Cemal Karaata<br />
SUGGESTIONS FOR THE IN-SERVICE TRAINING OF<br />
ENGLISH TEACHERS WHO WORK AT STATE SCHOOLS<br />
Cemal KARAATA*<br />
Abst ract<br />
The aim of this study is, after determining the present situation of the<br />
in-service training (INSET) programs of the English teachers who work at state<br />
schools, to develop an INSET model which will compensate for the inadequacies<br />
and put forward suggestions to solve the related problems. Of the 38.196<br />
state school teachers of English in Turkey, 40.17% has not had any training in<br />
English Language Teaching (ELT) in their pre-service education. 14.95% of them<br />
are not graduates of language departments at all. The INSET programs carried<br />
out by the Ministry of National Education (MoNE) are not adequate enough.<br />
The percentage of English teachers who had the chance to join INSET programs<br />
between 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>7 is only 11.49. The number of mentor teachers all around<br />
Turkey is only 291 and half of them are inactive. A questionnaire has been<br />
administered to 151 teachers who work in three different neighborhoods in<br />
İstanbul at various types of secondary and high schools to find out the rate of<br />
attendance to INSET programs, the most needed subjects in INSET courses and<br />
teachers’ activities for their personal English proficiency. According to the<br />
results of the questionnaire, 55% of the teachers have never attended an INSET<br />
program in their professional life. However, 69.5% think that INSET is a must<br />
for their professional development and 64.2% want to attend such programs<br />
every year. A semi-structured interview has been conducted with 2 mentor<br />
teachers and the head of the relevant unit from INSET Department of the<br />
Ministry. The data obtained from interviews is in total compliance with the<br />
questionnaire results.<br />
Key Words: Teaching English, pre-service training, in-service training,<br />
in-service training model, professional development<br />
* Assist. Prof. Dr.; Fatih University Faculty of Arts and Sciences Department of American<br />
Culture and Literature<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 129
YENİ BİR ÖĞRENME YAKLAŞIMI:<br />
HARMANLANMIŞ ÖĞRENME*<br />
Halük ÜNSAL**<br />
Özet<br />
Öğretme-öğrenme süreci çok boyutlu ve karmaşık bir süreçtir.<br />
Teknolojik gelişmeler ve bilgisayar yazılım programlarındaki uygulamalar<br />
öğretme-öğrenme sürecini direkt etkiler hâle gelmiştir. Ancak birkaç yıldır<br />
yoğun olarak düşünülen ve uygulanan bu yaklaşımın yerine bugün yeni bir<br />
yaklaşım gelmiştir. Bu yaklaşım harmanlanmış öğrenme yaklaşımıdır. Bu öğrenme,<br />
öğretme–öğrenme sürecinde öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretmen etkileşimiyle<br />
birlikte Web destekli öğrenmenin olanaklarını da sunmaktadır. Bu yaklaşım,<br />
öğrenmeye çeşitlilik kazandıracağı ve gelecekte uygulanabilecek yaklaşımlardan<br />
biri olabileceği için önemli görülmektedir. Bu makalede, web destekli ve<br />
yüzyüze öğrenmenin birlikte gerçekleştirildiği harmanlanmış öğrenme yaklaşımının<br />
avantaj ve dezavantajları, modelleri ve kazandıracağı zenginlikler tartışılmıştır.<br />
Anahtar Sözcükler: Harmanlanmış öğrenme, yüz yüze öğrenme, web<br />
destekli öğrenme<br />
Gi riş<br />
Ondokuzuncu yüzyılın sonuna doğru şu soru soruldu. Nasıl Öğreniriz İşte<br />
bununla birlikte yeni yaklaşımlar ve yeni düşünceler artmaya başladı. Artık insanların<br />
nasıl öğrendiği bilinmektedir. Öğrenme ile öğretmenin madalyonun iki yüzü<br />
olmadığı anlaşılmaktadır. Burada “öğrenme ile öğretme farklı süreçlerdir. Öğretilebilen<br />
şeylerin öğretilmesi gerekir ve bunlar başka türlü öğrenilemez. Ama öğrenilebilen<br />
şeylerin de öğrenilmesi gerekir ve bunlar öğretilemez.” görüşü ortaya çıkmaktadır<br />
(Drucker, 1996).<br />
Yeni anlayış öğrenme teorileri ve teknolojiyle birlikte değişmeye başlamıştır.<br />
Bununla birlikte öğrenme biçimleri değişmiş, etkinlikler artmış, öğrenmeyi öğrenme<br />
uygulamaları önem kazanmış ve bireysel öğrenme temel alınmaya başlamıştır. Ayrıca<br />
öğrenme sadece sınıf ortamında gerçekleşmeyip, internet erişiminin olduğu her noktada<br />
gerçekleşebilir duruma gelmiştir. Bugün öğretme-öğrenme sürecinde geleneksel<br />
olarak kullanılan yüz-yüze öğrenme yaklaşımın yerine bilgisayar/web destekli<br />
öğrenme yaklaşımının uygulanması düşünülmüştür. Ancak birkaç yıldır yoğun olarak<br />
düşünülen ve uygulanan bu yaklaşımın yerine bugün yeni bir yaklaşım gelmiştir.<br />
Bu yaklaşım harmanlanmış öğrenme yaklaşımıdır.<br />
* Bu çalışma, Gazi Ü. GEF tarafından düzenlenen VII. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />
Eğitimi Kongresi’nde (2<strong>00</strong>6) sözlü bildiri olarak sunulmuştur.<br />
** Dr.; Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />
130<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Halük Ünsal<br />
<strong>Genel</strong> olarak bakıldığında eğitim 3<strong>00</strong>0 yıldır geleneksel olarak sınıf ortamında<br />
uygulanmaktadır. Bugün de eğitimlerin %80’i sınıf ortamında gerçekleşmektedir.<br />
Öğren<strong>med</strong>eki evrensel en son teknoloji, 5<strong>00</strong> yıl önce basılmış kitaplardı. Son 10 yıldaki<br />
öğrenme ve teknoloji alanlarındaki gelişmeler kalite, etki, kolaylık ve öğrenme maliyeti<br />
açılarından değişiklikler sağlamıştır. Geleneksel ve teknoloji esaslı öğretimde “harmanlanmış”<br />
yaklaşımların tam kullanımının öğrencilerdeki öğrenme deneyimlerini<br />
nasıl sağlayacağı ve harmanlamış yaklaşımların öğrenmenin önemli mesleki süreçlerde<br />
nasıl bir stratejik etkiye sahip olduğu yeni anlaşılmaktadır (Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1).<br />
Drucker (1996) yeni teknolojilerin bazı değişiklikler yapmaya zorlayacağını,<br />
bu teknolojinin öğretim teknolojisinden çok öğrenme teknolojisi merkezli olacağını<br />
ileri sürmektedir. Öğüt (2<strong>00</strong>1) ise bilgi çağındaki kurumların, teknolojik gelişmelere<br />
uyum sağlamasını ve personelini etkileşimli öğrenme ortamıyla geleceğe hazırlanmasını<br />
istemektedir. Bu durumda teknoloji ve öğrenmeyi birleştiren harmanlanmış<br />
öğrenme yeni bir başlangıç olarak düşünülebilir.<br />
Harmanlanmış öğrenmenin tanımı, harmanlanmış öğrenmenin bileşenleri,<br />
modelleri, içerik seçimi, faydaları, ortak etkinlikleri, temel öğeleri ve bileşenlerinden<br />
oluşan bu çalışmada harmanlamış öğrenme kısaca açıklanmaya çalışılmıştır.<br />
Tanım<br />
Dijital öğrenme teknolojileri her geçen gün gelişerek geleneksel yüz yüze<br />
öğrenme ortamlarında da yerini almaktadır. Yaygın öğrenme şekilleri ve yüz yüze<br />
öğrenme ortamlarının kesiştiği yerde karşımıza harmanlanmış öğrenme çıkmaktadır<br />
(Graham, 2<strong>00</strong>4). Harmanlanmış öğrenme başka bir ifadeyle web destekli öğrenme ile<br />
sınıftaki öğrenmenin avantajlı ve güçlü birkaç yönlerinin birleştirilmesidir (Horton,<br />
2<strong>00</strong>0). Yeni bir yaklaşım olan bu öğrenme, teknolojinin öğrenme-öğretme sürecinde<br />
ve insanın hayatında vazgeçilmez olmasıyla daha da önemli bir duruma gelmiştir. O<br />
halde harmanlanmış öğrenme nedir<br />
Harmanlanmış öğrenme kısaca öğrenme sonuçlarını ve paylaşılan (delivery)<br />
program olarak öğrenme sonunda üst amaçları gerçekleştirmek amacıyla birden fazla<br />
paylaşım yolu kullanan bir öğretim programı olarak tanımlanabilir. Bu, farklı öğrenme<br />
paylaşımlarının kendi başına karıştırılması ve eşleştirilmesi değil, öğrenme ve<br />
mesleki sonuçlara odaklanmasıdır. Bu yüzden bu tanımlama şöyle değiştirilebilir<br />
(Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1);<br />
Harmanlanmış öğrenme, doğru becerilerin, doğru kişiye, doğru zamanda<br />
kazandırılması için doğru kişisel öğrenme şekliyle, doğru öğrenme teknolojilerinin<br />
eşleştirilmesiyle ve öğrenme amaçlarının uygulanmasıyla, en yüksek başarıyı sağlamaya<br />
odaklanır.<br />
Bu tanımlamada gizlenmiş prensipler şunlardır;<br />
√ Burada paylaşma metodundan çok öğrenme amaçlarına odaklanılır.<br />
√ Birçok kişisel öğrenme stilleri, geniş kitlelere ulaşmak için desteğe ihtiyaç<br />
duyar.<br />
√ Her birey öğrenme olayına farklı bilgilerle katılır.<br />
√ Birçok durumda, en etkili öğrenme stratejisi ”sadece o an ihtiyaç duyulan<br />
şey” dir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 131
Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />
Wilson ve Smilanich (2<strong>00</strong>4)’e göre harmanlanmış öğrenme genelde iki ya da<br />
daha fazla yöntemin öğrenim ihtiyacı için kullanılması anlamına gelmektedir. Yani<br />
harmanlanmış öğrenme; belirli amaçlar doğrultusunda, istenilen öğrenme amaçlarının<br />
kazanılmasında uygulanan en etkili öğrenme biçimlerinin kullanılmasıdır.<br />
Harmanlanmış öğrenme ortamının oluşturulmasında Web destekli öğrenme<br />
ile yüz-yüze öğrenmenin avantajlı yanlarının alınması ve dezavantajlı yanlarının ise<br />
alınmamasına dikkat edilmelidir. Bu harmanlamanın güçlü olunan alanlarda kurulması<br />
gereklidir. Bunun için de konunun, içeriğin, öğrenci özelliklerinin, kazandırılacak<br />
davranışların, öğrenme ortamının ve teknolojik altyapının bilinmesi amaca ulaşmayı<br />
kolaylaştırabilir (Osguthorpe ve Graham, 2<strong>00</strong>3).<br />
Uzmanların harmanlanmış öğrenme tecrübeleri gösteriyor ki, bu prensipleri<br />
uygulamaya koyulduğunda geleneksel yaklaşımlara göre öğretim programları etki,<br />
ulaşım ve kazanç olarak köklü gelişmelerle sonuçlanabilir. Bu gelişmeler, değişim<br />
potansiyeline sahip olunduğunda oldukça yararlıdırlar (Singh ve Reed, 2<strong>00</strong>1).<br />
Harmanlanmış öğrenme bileşenleri Şekil 1’de görülmektedir. Osguthorpe ve<br />
Graham (2<strong>00</strong>3) harmanlamadaki amacı, yüz yüze öğrenme ve çevrimiçi öğrenme<br />
unsurları arasında dengenin iyi kurulması olarak açıklamaktadır. Ayrıca harmanlanmış<br />
öğrenmenin en önemli unsurlarından biri olarak da, her öğrenme ortamının<br />
avantajlı yanlarının alınması, dezavantajlarının ise alınmaması; yani dengenin, avantajların<br />
fazla olduğu alanda kurulmaya çalışılması olarak ifade etmektedir.<br />
Harmanlanmış öğrenmenin bileşenleri ve modeller<br />
Avantajlı Alanlar<br />
Yüz yüze<br />
öğrenme<br />
unsurları<br />
Harmanlama-1<br />
Harmanlama<br />
Harmanlama-2<br />
Harmanlama-3<br />
Çevrimiçi<br />
(online/web)<br />
öğrenme<br />
unsurları<br />
Dezavantajlı Alanlar<br />
Şekil 1. Yüz yüze ve Çevrimiçi Öğrenme Unsurlarının<br />
Avantajlı Alanların Harmanlanması<br />
Osguthorpe ve Graham (2<strong>00</strong>3) harmanlanmış öğrenme yaklaşımında yararlanılabilecek<br />
modelleri şöyle açıklamaktadır;<br />
1. Model: Web ve yüz yüze öğrenme etkinlikleri,<br />
2. Model: Web ve yüz yüze öğrenciler,<br />
3. Model: Web ve yüz-yüze öğretim elemanları<br />
132<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Halük Ünsal<br />
1 2 3<br />
Öğrenme<br />
Etkinlikleri<br />
Öğrenciler<br />
Öğretmenler<br />
Yüz yüze<br />
Yüz yüze<br />
Yüz yüze<br />
Çevrimiçi /Web<br />
Çevrimiçi /Web<br />
Çevrimiçi /Web<br />
Şekil 2. Çevrimiçi ve Yüz Yüze Ortamın Unsurları<br />
Birinci model, Web destekli öğrenme ve yüz yüze öğrenme etkinliklerinin birlikte<br />
uygulanmasını içermektedir. İkinci modelde, hem Web destekli öğrenme ortamı<br />
hem de yüz-yüze öğrenen öğrenciler bulunmaktadır. Üçüncüsün de ise Web destekli<br />
öğrenme ortamıyla birlikte birden fazla öğretim elemanıyla iletişim imkânı sağlanmaktadır.<br />
Bu modellerin herhangi birisinin seçilmesinde mevcut imkânlar dikkate alınarak<br />
yapılması daha yararlı sonuçlar doğurabilecektir. Yukarıdaki modellerin sadece<br />
biri kullanılabileceği gibi birden fazla modelden de yararlanılabilir. Burada programın<br />
amaçları ve hedef kitlenin özellikleri göz önüne alınarak model uygulamaya<br />
konabilir.<br />
Web destekli öğrenme ve yüz yüze öğrenme birlikte yer almaktadır ve öğrenmenin<br />
kalitesini artırmaktadır (Kerres ve Witt, 2<strong>00</strong>3). Bu durumda Web destekli<br />
öğrenmenin avantajlı yönlerinin, yüz yüze öğrenmenin avantajlı yönleriyle bütünleştirmek,<br />
uygulanacak eğitim programın amaçlarına ulaşmasını kolaylaştırabilir.<br />
Ayrıca Web destekli öğretimde Horton (2<strong>00</strong>0) tarafından geliştirilen çeşitli eğitim<br />
programları (tutorials) ve ders modelleri kullanılabilir (Ünsal, 2<strong>00</strong>4).<br />
Osguthorpe ve Graham’a (2<strong>00</strong>3) göre harmanlanmış öğrenme yaklaşımının<br />
tasarlanmasında, Web destekli öğrenme ve yüz-yüze öğren<strong>med</strong>eki öğretim unsurlarının<br />
benzer ve farklı biçimleri olacaktır. Öğretim unsurlarından; öğretim materyalinin<br />
dağıtımı, öğrenme materyalleriyle etkileşim, öğretmen ile etkileşim, öğrencilerle<br />
etkileşim ve çoklu etkileşim değişebilecektir. Burada amaç olarak, temel unsurlara<br />
göre iyi bir tasarımın gerçekleştirilmesi gerektiği üzerinde durulmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 133
Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />
Harmanlanmış ve yüz yüze öğrenme ortamına ilişkin bir program<br />
Delialioğlu (2<strong>00</strong>4) harmanlanmış öğrenme ile yüz yüze öğrenme ortamının<br />
ortak etkinliklerini grup çalışması, kısa sınavlar, çalışma sayfaları, puanlama, proje ve<br />
sınıf içi etkinlikler biçiminde açıklamıştır (Bakınız Tablo 1).<br />
Aşağıda sunulan her iki öğrenme yaklaşımına göre belirtilen etkinlikler konuya,<br />
süreye, amaca ve diğer imkânlara göre değişebilmektedir. Ayrıca ortak ve farklı<br />
etkinlikler ilave edilebilir. Bu ortak veya farklı etkinliklerin içeriği ve düzeyi tekrar<br />
belirlenebilir.<br />
Tablo 1. Harmanlanmış ve Yüz Yüze Öğrenme Ortamının Ortak Etkinlikleri<br />
Yüz Yüze Öğrenme Ortak Etkinlikler Harmanlanmış Öğrenme<br />
Sınıfta 3 saatlik ders<br />
Sınıfta 1 saatlik ders<br />
Powerpoint sunumlarının Grup çalışması Web sitesi<br />
öğretmen tarafından<br />
desteklenmesi<br />
Kitaplar Kısa sınavlar Forum<br />
Çalışma sayfaları Bilişsel araçlar<br />
Puanlama<br />
Web kaynakları<br />
(Assignments)<br />
Proje<br />
İzleme (log) sistemi<br />
Sınıf İçi Etkinlikler<br />
Harmanlanmış öğrenme bileşenleri<br />
Harmanlanmış öğrenme yeni bir şey değildir. Fakat eskiden harmanlama<br />
öğrenme içeriği, sınıf ortamı (sunular, labaratuar, kitap vs) sınırlılıklarına sahipti.<br />
Bugün okulların seçebilecekleri birçok öğrenme yaklaşımları bulunmaktadır. Singh<br />
ve Reed’e (2<strong>00</strong>1) göre bunlar;<br />
Eş zamanlı (synchronous) fiziksel biçimler,<br />
√ Öğretmen liderliğinde sınıflar ve öğretmen.<br />
√ Katılımlı laboratuar çalışmaları ve çalıştaylar<br />
√ Alan gezileri<br />
Eş zamanlı (synchronous) çevrimiçi biçimler (canlı e-öğrenme):<br />
√ e-görüşmeler/toplantılar<br />
√ Sanal sınıflar<br />
√ Web seminerleri ve radyo veya TV yayını<br />
√ Koçluk (coaching)<br />
√ Mesajla anında görüşme<br />
134<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Halük Ünsal<br />
Kişisel hızda farklı zamanlı (asynhronous) biçimler:<br />
√ Dokuman ve Web sayfaları<br />
√ Web/bilgisayar destekli eğitim modülleri<br />
√ Değerlendirme/test ve anketler<br />
√ Benzetişimler<br />
√ Mesleki yardım ve elektronik performans destek sistemleri<br />
√ Canlı olay kaydı<br />
√ Çevrimiçi öğrenme toplulukları ve tartışma forumlarıdır.<br />
Bunun yanı sına harmanlanmış öğrenmeyle ilişkili psikolojik, teknolojik, teorik,<br />
iletişim ve yönetim sistemi gibi ana unsurları vardır (Bakınız Ek:1). Harmanlanmış<br />
öğrenme; bilgisayar destekli öğrenme, web destekli öğrenme, elektronik öğrenme,<br />
öğrenme yönetim sistemi ve öğrenme platformu ile karşılıklı etkileşim içerisindedir.<br />
Ayrıca harmanlanmış öğrenmenin ilişkili olduğu bütün bu unsurların da kendi içinde<br />
ilişkili olduğu başka alanlar bulunmaktadır. Örneğin, bilgisayar destekli öğrenme;<br />
davranışçılık, bilgisayar destekli uygulamalar, yaşam boyu öğrenme ve Web destekli<br />
öğrenme alanlarıyla doğrudan ilgilidir ve buradaki gelişmeler bilgisayar destekli<br />
öğrenmeyi etkileyerek değiştirir.<br />
Okul ortamında, sınıf içinde ve dışında Web destekli veya yüz yüze öğrenme<br />
yaklaşımlı yukarıda sayılan uygulamalar yapılabilir. Bunların biri yapılabileceği gibi<br />
birkaç tanesi de olabilir. Burada önemli olan, öğretim elemanı eşliğinde diğer uzmanlarında<br />
katılımıyla kararlaştırılacak planlamanın yapılmasıdır. Ayrıca okulun imkanlarının<br />
ve güçlü olduğu alanlarının rasyonel değerlendirilmesidir.<br />
Harmanlanmış öğrenmenin faydaları<br />
Uygulanacak harmanlanmış öğrenme yaklaşımının hem öğrenci ve öğretim<br />
elemanı, hem de öğretim kurumu ve etkinliği açısından birçok yararı olacaktır.<br />
Singh ve Reed (2<strong>00</strong>1) harmanlanmış öğrenme yaklaşımının bazı faydalarını<br />
kısaca şöyle açıklamaktadır:<br />
1. Öğrenme etkililiğini artırır.<br />
2. Zenginliği sürekli kılar.<br />
3. Zaman ve maliyet açısından uygundur.<br />
4. Sonuçlar en uygun düzeyde gerçekleşir.<br />
5. Harmanlanmış çalışmalar hemen ortaya çıkar.<br />
Bunların yanında harmanlanmış öğrenme yaklaşımının uygulanması; öğrenme<br />
zenginliği, bilgiye erişim, sosyal etkileşim, öğrenmeyi yönetme vb. önemli sonuçlara<br />
ulaştırmaktadır (Osguthorpe ve Graham, 2<strong>00</strong>3).<br />
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılmaktadır ki, genel olarak bu öğrenme<br />
yaklaşımı, bireysel öğrenme, bireysel hız, dinleme, okuma, görme ve uygulama açısından<br />
çeşitlilik, işbirliği ve iletişim yoğunluğu sağlamaktadır. Ayrıca geribildirimde<br />
hız, öğrenme ortamında serbestlik, zaman ve öğrenme maliyeti yönünden tasarruf<br />
gibi olumlu etkiye sahip olduğu söylenebilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 135
Yeni Bir Öğrenme Yaklaşımı: Harmanlanmış Öğrenme u<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Yeni bir öğrenme yaklaşımı olan harmanlanmış öğrenme, öğretim elemanlarını,<br />
öğrencileri ve öğretim faaliyetlerini etkileyecek niteliktedir. İstenen başarı, öğretim<br />
sürecinde hem çevrimiçi hem de yüz yüze öğrenme unsurlarının güçlü alanlarda<br />
tasarlanmasıyla sağlanabilir. O halde öğretim elemansız ve teknoloji desteksiz bir<br />
öğretimin bugün ve gelecekte de mümkün olamayacağı ileri sürülebilir.<br />
Gates (1999)’e göre üniversiteler daha az para harcayarak daha çok öğrenciye<br />
eğitim-öğretim imkânları hazırlamalıdır. Çünkü öğretim kurumlarının teknoloji destekli<br />
çözümlere eğilim göstermekte olduğu görüşündedir. O halde başta üniversiteler<br />
olmak üzere diğer öğretim kurumları ve öğretim elemanları istenen amaçlara ulaşmak<br />
için yeni bir öğretim programı hazırlayabilir. İnternet ve Web destekli öğrenme<br />
ortamıyla bilgiler paylaşılabilir.<br />
Bu öğrenme yaklaşımı daha çok ABD’deki üniversiteler tarafından uygulanmakta<br />
ve olumlu sonuçlar alınmaktadır. Türkiye’de ise bazı üniversiteler (Bilkent,<br />
ODTÜ, Sakarya gibi) tarafından benzer çalışmalar yapılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda<br />
bu uygulamanın daha fazla üniversitede çeşitli boyutlardaki uygulamayla<br />
hayata geçirileceği ümit edilmektedir.<br />
Kaynakça<br />
Blended Learning/hybrides Lernen. http://beat.doebe.li/bibliothek/w01417.html, adresinden<br />
14.07.2<strong>00</strong>6 tarihinde elde edilmiştir.<br />
DELİALİOĞLU, Ö. (2<strong>00</strong>4). Effectiveness of Hybrid Instruction on Certain Cognitive and<br />
Affective Learning Outcomes in A Computer Networks Course. ODTÜ Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara.<br />
DRUCKER, P. (1996). Yeni Gerçekler. (Çev. Birtane Karanakçı) Türkiye İş Bankası Kültür<br />
Yayınları, Beşinci Baskı, Ankara.<br />
GATES, B. (1999). Önümüzdeki Yol. (Çev. Esra Davutoğlu, Alper Erdal) Arkadaş Yayınları,<br />
Ankara.<br />
GRAHAM, C. R. (2<strong>00</strong>4). Blended Learning Systems. (Eds. Curtis J. Bonk, Charles R. Graham, Jay<br />
Cross, ve Michael G. Moore) The Handbook of Blended Learning: Global Perspective,<br />
Local Designs. Pfeiffer Publishing, San Francisco.<br />
HORTON, W. (2<strong>00</strong>0). Designing Web-Based Training. How to teach anyone anything anywhere<br />
anytime. William Horton Consultign, Inc. USA.<br />
KERRES, M. ve WITT, C. (2<strong>00</strong>3). “A Didactical Framework for the Design of Blended Learning<br />
Arrangements.” Journal of Educatinol Media, Carfax Publishing,Vol 28, Nos.2-3.<br />
OSGUTHORPE, T. R. ve GRAHAM, C. R. (2<strong>00</strong>3). “Blended Learning Environments Definitions and<br />
Directions.” The Quarterly Review of Distance Education. Volume 4(3). ss.227-233.<br />
ÖĞÜT, A. (2<strong>00</strong>1). Bilgi Çağında Yönetim. Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.<br />
SINGH, H.ve REED, C. (2<strong>00</strong>1). A White Paper: Achieving Success with Blended Learning.<br />
Centra Software.<br />
ÜNSAL, H. (2<strong>00</strong>4). “Web <strong>Destek</strong>li Eğitim, Elektronik Öğrenme Ve Web <strong>Destek</strong>li Öğretim<br />
Programlarındaki Çeşitli Ders Modelleri.” Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, S.2(3). ss.375-388.<br />
WILSON, D. ve SMİLANCH, E. (2<strong>00</strong>5). The Other Blended Learning. A Classroom-Centered<br />
Approach. Pfeiffer Publishing, San Francisco.<br />
136<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Halük Ünsal<br />
A NEW LEARNING APPROACH:<br />
BLENDED LEARNING<br />
Halük ÜNSAL*<br />
Abst ract<br />
Teaching-learning is a confusing and many dimensioned process.<br />
Technological cahanings and softwares effects learning-teaching process<br />
directly. However, there is a new approach has become very popular recently. It<br />
is na<strong>med</strong> “blended learning”. This new approach also offers web-based learning<br />
possibilities at the same time with student-student and student-instructor<br />
interaction. This approach considered as a new important way for enriching<br />
learning for the future teaching. In this paper, advantages and disadvantages,<br />
models and results of this new web based and face to face approach- blended<br />
learning.<br />
Key Words: Blended learning, face to face learning, web based learning<br />
* Research asistant.; Gazi University, Faculty of Education, Department of Educational<br />
Sciences.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 137
AKTİF ÖĞRENME TEKNİKLERİNİN LİSE 1. SINIF<br />
ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRENME BAŞARILARINA VE<br />
ÇEVREYE YÖNELİK TUTUMLARINA ETKİSİ<br />
Neşe Döne AKKURT*<br />
Özet<br />
Bu araştırma; lise 1. sınıf biyoloji dersi ‘Ekoloji; Canlılar ve Çevre’ ünitesinin<br />
öğretiminde aktif öğrenme yaklaşımının etkisini incelemeye yönelik<br />
deneysel bir çalışmadır. Araştırmanın amacı, ilgili ünitenin öğretiminde ve çevreye<br />
karşı iyi tutum geliştir<strong>med</strong>e aktif öğrenme yaklaşımı ile geleneksel (klasik)<br />
öğretim yöntemleri arasında bir farklılık olup olmadığını belirlemektir.<br />
Araştırmada ‘kontrol gruplu ön– son test modeli’ kullanılmıştır.<br />
Araştırma 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 öğretim yılında Ankara iline bağlı Mamak ilçesinde bulunan<br />
Tuzlu Çayır Lisesi’nde yapılmıştır.<br />
Araştırma, biyoloji dersini aynı öğretmenden alan, iki farklı sınıfa uygulanmıştır.<br />
Deney grubu 33, kontrol grubu 31 öğrenciden oluşturulmuştur. Deney<br />
grubunda aktif öğrenme yaklaşımına uygun olarak hazırlanan çalışma yaprağı<br />
ve etkinliklerle öğretim yapılmış, kontrol grubunda ise geleneksel yöntemle<br />
ders işlenmiştir.<br />
Veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından, işlenen ünite ile ilgili<br />
farklı kaynaklardan yararlanılarak çoktan seçmeli 32 soruluk bir başarı testi<br />
hazırlanmıştır. Ayrıca ERTEN (2<strong>00</strong>4) tarafından geliştirilmiş olan Çevre Tutum<br />
Ölçeği kullanılmıştır. Bu testler deney ve kontrol gruplarına araştırma başlamadan<br />
ve deneysel çalışmanın bitiminde iki kez uygulanmıştır.<br />
Araştırmada, ‘Aktif Öğrenme yaklaşımının lise 1. sınıf biyoloji dersinin<br />
‘Ekoloji; Canlılar ve Çevre’ ilgili ünitesinin öğretiminde öğrencilerin bilgi, kavrama<br />
ve çevre duyarlılığı düzeyindeki başarılarını arttırmada geleneksel yönteme<br />
göre daha etkilidir’ sonucu bulunmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Aktif öğrenme, biyoloji öğretimi, akademik başarı,<br />
çevre tutumu<br />
Gi riş<br />
Yaşadığımız yüzyılda temel fen bilimleri ve bunlara dayalı olarak gelişen<br />
modern teknoloji, dünyamızı hızla değiştirmiştir. Bu gelişme ve değişme insan yaşamını,<br />
dünyanın düşünce sistemini ve kültürel hayatını etkilemiştir. Yeni nesillerin bu<br />
değişimlere uyum sağlayabilecek, katkıda bulunabilecek biçimde yetiştirilmesi için,<br />
bütün öğretim yöntemlerinin yeniden ele alınmasını ve bugünün değişen koşullarını<br />
ve geleceğin ihtiyaçlarını dikkate alarak yetiştirilmesini gerekli hale getirmiştir.<br />
* Dok. Öğrencisi; Gazi Üniversitesi, Gazi Eğt.Fak., OFMAE Bölümü, Biyoloji Eğitimi A.B.D.,<br />
Ankara<br />
138<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Neşe Döne Akkurt<br />
Bilgi çağının yaşandığı günümüz eğitim sisteminde temel amaç, öğrencilerimize<br />
mevcut bilgileri aktarmaktan çok bilgiye ulaşma becerilerini kazandırmak<br />
olmalıdır. Bu ise, üst düzey zihinsel süreç becerileri ile olur. Başka bir deyişle, ezberden<br />
çok, kavrayarak öğrenme, karşılaşılan yeni durumlarla ilgili problemleri çözebilme<br />
ve bilimsel yöntem süreci ile ilgili becerileri gerektirir (Kaptan, 1999) .<br />
Gelecek nesillerin dünyadaki gelişmelere uyum gösterebilecek şekilde yetişmesinde<br />
etkin olan öğretmenlerimizin öğrencilere sürekli teorik bilgiyi vermek yerine,<br />
onların bilgiye kendilerinin ulaşması ve öğrendiklerini uygulaması için gerekli<br />
öğrenme ortamını sağlaması gerekir.<br />
Öğrenciler yalnızca işittikleri şeyleri kolayca unuturlar. Oysa bizzat katıldıkları<br />
bir eğitim etkinliği onların konuyu daha iyi anlamalarına ve kolay kolay unutmamalarına<br />
yardım etmektedir. Öğrenciler sınıflarda pasif bir durumda oturarak<br />
konuları öğrenmek istememektedirler. Klasik yöntemlere yapılan eleştirilerin hemen<br />
hemen tümü bu noktadan kaynaklanmaktadır. Yapılan pek çok çalışma klasik yöntemlerle<br />
öğretim etkinliğinin son derece düşük olduğunu ortaya koymuştur. Bir<br />
öğretmen, klasik bir yöntemi, örneğin; anlatımı sürekli bir biçimde uzun bir zaman<br />
periyodunda kullanmamalı, 15 dakikanın sonunda etkinlik değiştirmelidir<br />
(Küçükahmet, 1995).<br />
Fen bilgisi eğitiminin amacına ulaşmasında öğretmen son derece önemli bir<br />
unsurdur. Fen bilgisi derslerinde öğretmen; öğrencilere çalışmaları sırasında rehberlik<br />
etmeli, yeni teknikleri öğrencilere kazandırmalı, laboratuarda deneyleri en iyi bir<br />
şekilde yapmalı ve yaptırmaya çalışmalı, elde edilen yeni buluşları öğrencilere kavratmalı,<br />
özellikle laboratuar derslerinde öğrenciler arasındaki işbirliğini sağlayabilmelidir.<br />
Ayrıca öğretmen; öğrencileri sistemli inceleme ve araştırmaya, olayları açıklayabilmeye,<br />
sınıf içi bilgilerini sınıf dışındaki dünya olaylarıyla ilişkilendirmeye,<br />
proje çalışmalarında doğal, endüstriyel ve sosyal çevreyi kullanmaya sevk etmelidir<br />
(Kaptan, 1999) .<br />
Fen bilimlerinin bir parçası olan biyoloji eğitiminin amacına ulaşmasında da<br />
öğretmenin davranışlarının, öğretmenin öğrenci ile olan iletişim yeteneğinin ve öğretim<br />
tekniklerinin son derece önemi vardır. Bu çalışma içerisinde öğrenci merkezli<br />
öğrenimi temel alan aktif öğrenme yaklaşımının akademik başarı üzerine etkisi incelenerek,<br />
bu yaklaşımın geleneksel öğrenme yaklaşımı ile karşılaştırılması yapılmıştır.<br />
Yöntem<br />
Bu bölüm örneklem, veri toplama aracı, işlem ve verilerin analizi kısımlarından<br />
oluşmaktadır.<br />
Örneklem<br />
Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara ili Mamak ilçesi ortaöğretim okulları<br />
arasından seçilmiş olan Tuzlu Çayır Lisesinde lise 1. sınıf kademesinde olan 9/A ve<br />
9/C sınıfı öğrencileri oluşturmuştur. Deney grubu olarak seçilen 9/A sınıfının mevcudu<br />
33 kişidir. Kontrol grubu olarak seçilen 9/C sınıfının mevcudu ise 31 kişidir.<br />
Araştırmanın çalışma grubu toplam 64 öğrenciden oluşmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 139
Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />
Veri Toplama Aracı<br />
Araştırmanın verileri iki ayrı ölçek kullanılarak elde edilmiştir.<br />
1. Öğrencilerin işlenecek konu hakkındaki bilgileri ölçmek amacı ile araştırmacı<br />
tarafından bir başarı testi hazırlanmıştır. Başarı testi 32 sorudan ibaret olup sorular<br />
5’li skala üzerinden cevaplandırılacak şekilde düzenlenmiştir. Başarı testinin pilot<br />
uygulama sonucunda Cronbach a katsayısı (Güvenirlilik katsayısı) 0.83 bulunmuştur.<br />
2. Öğrencilerin çevreye olan tutumlarını ölçmek için çevre tutum ölçeği kullanılmıştır.<br />
Kullanılan ölçek Erten (2<strong>00</strong>4) tarafından geliştirilmiş olup 29 maddeden<br />
oluşmaktadır. Öğrencilerin çevrelerine olan dikkat ve tutumlarını değerlendiren<br />
ölçek 5’li skala üzerinden düzenlenmiştir.<br />
İşlem<br />
1. Deney ve kontrol grupları seçkisiz olarak belirlenmiştir. Deney ve kontrol<br />
gruplarının seçiminde sınıf mevcutları ve öğrencilerin başarı düzeyleri dikkate alınmıştır.<br />
2. Deney ve kontrol gruplarının bilgi düzeyi denkliğinin belirlenmesi açısından<br />
her iki gruba da ‘Başarı Testi’ ve ‘Çevre Tutum Ölçeği’ ön test olarak uygulanmış<br />
ve gruplar arasında testlerle belirlenecek olan özelliklerde bir fark olup olmadığı test<br />
edilmiştir.<br />
3. Araştırmanın uygulamasına başlamadan önce deney grubu öğrencilerine<br />
‘Aktif Öğrenme Etkinlikleri’ hakkında bilgi verilmiş ve bu etkinliklerin özellikleri<br />
tanıtılmıştır.<br />
4. Kontrol grubunda dersler, araştırmacı tarafından, geleneksel öğrenme yaklaşımına<br />
uygun, beş haftalık olarak planlanmış ve bu plan rehberliğinde ikişer saatlik<br />
sürede aktif öğrenme etkinlikleri kullanılmadan işlenmiştir.<br />
5. Deney grubunda ise hazırlanan aktif öğrenme etkinlikleri dikkate alınarak<br />
beş haftalık ders planı yapılmış ve bu plan rehberliğinde konular araştırmacı tarafından<br />
ikişer saatlik sürede işlenmiştir.<br />
6. Beş haftalık uygulama süreci sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerine,<br />
ön test olarak uygulanan ‘Başarı Testi’ ve ‘Çevre Tutum Ölçeği’ son test olarak<br />
uygulanmıştır.<br />
7. Ön test ve son test sonuçları, istatistiksel çözümlemeler ile analiz edilmiştir.<br />
8. Analizler, bulgular bölümünde verilerek sonuçlar üzerine yorumlar yapılmıştır.<br />
Verilerin Analizi ve Kullanılan İstatistiksel Teknikler<br />
Ön test ve son test sonucu elde edilen puanlar esas alınarak her iki grubun<br />
başarısı arasındaki farkın anlamlı olup olmadığını belirlemek için ‘Mann-Whitney’ ve<br />
‘t testi’ kullanılmıştır. Buna göre;<br />
• Gruplar arasında ön test olarak uygulanan başarı test sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />
140<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Neşe Döne Akkurt<br />
• Gruplar arasında ön test olarak uygulanan tutum ölçeği sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />
• Gruplar arasında son test olarak uygulanan başarı test sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />
• Gruplar arasında son test olarak uygulanan tutum ölçeği sonuçlarının karşılaştırmaları,<br />
elde edilip sonuçlar; bulgular ve yorum bölümünde verilmiştir.<br />
Bulgular<br />
Çalışmaya başlamadan önce deney ve kontrol grubuna başarı testi uygulanmıştır.<br />
Tablo–1: Kontrol ve Deney Gruplarının Başarı Ön Testlerinin t Testine ve Son<br />
Testlerinin Mann-Whitney Testine Göre İstatistiksel Analizi<br />
GRUP DENEK İLK ARİTMETİK SON ARİTMETİK İLK P SON P<br />
SAYISI ORT. ORT. DEĞERİ DEĞERİ<br />
Deney Grubu 33 11,42 25,27<br />
0.101* 0.<strong>00</strong>0*<br />
Kontrol Grubu 31 9,74 17,65<br />
Tablo 1’de verilen t-testi istatistiksel analiz sonuçlarına göre ilk p > 0.05 olduğu<br />
için (0.101 > 0.05) başarı ilk testleri bakımından iki grubun arasında istatistiksel<br />
olarak anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu sonuç, her iki grubun başarı<br />
yönünden seviyelerinin birbirine yakın olduğunu göstermektedir.<br />
Konuların işlenmesi tamamlandıktan sonraki hafta, son test uygulanmıştır. Bu<br />
sonuçlara göre deney grubunun ortalaması 25.27, kontrol grubunun ortalaması ise<br />
17.65 olarak bulunmuştur. Başarı son test sonuçları Kolmogorov Smirnov test analizine<br />
tabi tutulmuştur.<br />
Kolmogorov Smirnov test analizinden son p değeri 0.<strong>00</strong> sonucu bulunmuştur.<br />
Son p değeri % 95 anlamlılık düzeyinde 0.05 değerinden küçük olduğu ( 0.<strong>00</strong>< 0.05 )<br />
için, bu p değerine göre grupların test puanlarının dağılımı normal değildir. Dağılım<br />
normal dağılım göster<strong>med</strong>iğinden, iki grubun başarı son test sonuçlarının karşılaştırılmasında,<br />
non-parametrik test (parametrik olmayan test analizi) analizlerinden<br />
Mann-Whitney testinin kullanılması uygun görülmüştür. Tablo 1’de verilen istatistiksel<br />
analiz sonuçlarına göre (son p < 0.05 olduğu için) başarı son test bakımından iki<br />
grubun arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.<br />
Deney ve kontrol gruplarının ön test ve son test sonuçları arasındaki puan<br />
artışlarının karşılaştırılması sonucunda, Aktif Öğrenme yöntemleri ile öğrenim gören<br />
öğrencilerin, geleneksel yöntemler ile öğretim gören öğrencilerden daha fazla puan<br />
artışı gösterdikleri tespit edilmiştir. Dolayısıyla, Aktif öğrenme yöntemine göre hazırlanan<br />
etkinliklerin, öğrencilerin ‘Ekoloji ve Çevre Kirliliği’ konusunu öğrenme başarıları<br />
üzerine önemli bir katkıda bulunduğu gözlenmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 141
Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />
Tablo-2: Kontrol ve Deney Gruplarının Çevre Tutum Ölçeği Ön Testlerinin t<br />
Testine ve Son Testlerinin Mann-Whitney Testine Göre İstatistiksel Analizi<br />
GRUP DENEK İLK ARİTMETİK SON ARİTMETİK İLK P SON P<br />
SAYISI ORT. ORT. DEĞERİ DEĞERİ<br />
Deney Grubu 33 95.82 104.75<br />
0.831* 0.<strong>00</strong>6*<br />
Kontrol Grubu 31 93.52 92.61<br />
Tablo 2’de verilen istatistiksel analiz sonuçlarına göre p > 0.05 olduğu için<br />
(0.831 > 0.05) çevre tutum ön testleri bakımından iki grubun arasında istatistiksel olarak<br />
önemli bir farklılık olmadığı görülmüştür. Bu sonuç her iki grubun çevreye yönelik<br />
tutum seviyelerinin birbirine yakın olduğunu göstermektedir.<br />
Konuların işlenmesi tamamlandıktan sonraki hafta, son test olarak çevre<br />
tutum ölçeği tekrar uygulanmıştır. Tablo 2’de verilen istatistiksel analiz sonuçlarına<br />
göre (son p < 0.05 olduğu için) çevre tutum ölçeği son testi bakımından iki grubun<br />
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.<br />
Deney ve kontrol gruplarının ön test ve son test sonuçları arasındaki puan<br />
farklarının karşılaştırılması sonucunda, çevre tutum ölçeği testinde; Aktif Öğrenme<br />
yöntemleri ile öğrenim gören öğrencilerin, , geleneksel yöntemler ile öğrenim gören<br />
öğrencilerden daha fazla puan değişimi gösterdikleri tespit edilmiştir.<br />
Deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarının karşılaştırılması sonucunda;<br />
Aktif Öğrenme yöntemleri ile öğrenim gören öğrencilerin ‘Ekoloji ve Çevre<br />
Kirliliği’ konusu ile ilgili olumlu tutum geliştirdiği söylenebilir. Dolayısıyla bu sonuçlara<br />
göre, Aktif öğrenme yöntemine göre hazırlanan etkinliklerin öğrencilerin Çevre<br />
Kirliliği konusunda olumlu tutum geliştirmesi üzerine önemli bir katkıda bulunduğu<br />
söylenebilir.<br />
Tartışma ve Sonuç<br />
‘Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Ekoloji ve Çevre<br />
Kirliliği Konusunu Öğrenme Başarılarına ve Çevreye Yönelik Tutumlarına Etkisi’<br />
isimli bu araştırmada aktif öğrenmenin, başarıya ve çevreye karşı tutum geliştirmeye<br />
olan olumlu etkisi tespit edilmiştir. Literatür taraması sonucunda; bu araştırmaya<br />
paralel sonuçlar bulan araştırmalar aşağıda özetlenmiştir.<br />
Yılmaz (1995) ‘Lise 2. sınıf fizik dersinde aktif yöntemin öğrenci başarısına<br />
etkisi’ konulu araştırmasında; deney grubuna aktif öğrenme yaklaşımına uygun<br />
etkinliklerle öğretim yapmış ve çalışma bitiminde her iki gruba da bir başarı testi<br />
uygulamıştır. Araştırma sonunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı<br />
olduğu; yani aktif öğrenme teknikleri kullanan yöntemin geleneksel yönteme göre<br />
daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır.<br />
Anthony (1996) ‘Yapısalcı Çatıda Aktif Öğrenme’ isimli çalışmasında Aktif<br />
Öğrenmeyi, Yapısalcı Yaklaşımın önemli prensiplerinden biri olarak işlemiştir. Örnek<br />
olay incelemesi ile aktif ve pasif öğrenme yaklaşımlarının karşıtlıklarını incelemiştir.<br />
142<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Neşe Döne Akkurt<br />
Araştırma sonucunda iki öğrenci arasındaki öğrenme davranışları karşılaştırılmış ve<br />
aktif öğrenmenin karmaşık stratejilerinin, öğrencinin bilgiyi tam olarak yapılandırmasında<br />
etkili olamadığını gözlemlemiştir.<br />
Biricik (1999) tarafından yapılan araştırmada ilköğretim 2. sınıf matematik<br />
öğretiminde aktif etkileşimli öğrenme yaklaşımının öğrenci başarısına etkisi incelenmiştir.<br />
Çalışma sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu,<br />
aktif öğrenme yönteminin bilgi–kavrama, uygulama ve toplam başarıyı artırmada<br />
geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır.<br />
Atılboz (2<strong>00</strong>1) ‘Lise 1. Sınıf Öğrencilerinde Hücre ve Moleküler Biyoloji<br />
Konuları ile İlgili Görsel ve Deneysel Malzeme Kullanımının Başarı Üzerine Etkisi’<br />
isimli çalışmasında son test (Hücre Bölünmesi Başarı Testi ve Biyoloji Dersi Tutum<br />
Ölçeği) sonucunda deney grubunun kontrol grubuna göre daha başarılı ve biyoloji<br />
dersine karşı, daha olumlu tutum geliştirdiğini gözlemlemiştir.<br />
Balcı (2<strong>00</strong>1) tarafından yapılan ‘Lise Öğrencileri İçin Mayoz Bölünme İle İlgili<br />
Bir Model Geliştirilmesi ve Bu Modelin Başarıya Etkisi’ isimli çalışmada araştırmacı,<br />
öğrencilerin kolaylıkla anlayabileceği bir model geliştirerek bu modelin mayoz<br />
bölünmenin açıklanması ve mayoz ile ilgili yanlış anlamaların giderilmesindeki etkisini<br />
incelemiş, deney grubunun Mayoz bölünme konusunu kontrol grubundan daha<br />
iyi öğrendiğini, deney grubunda kavram yanılgılarının düzeltildiğini ve daha az hata<br />
yapıldığını tespit etmiştir.<br />
Marbach ve Sokolove (2<strong>00</strong>2) ‘Geleneksel ve Aktif Öğrenme Sınıflarında<br />
Öğrenci Öğretmen İlişkisini Geliştir<strong>med</strong>e e-mail ve Sınıf İçi Yazışmanın Kullanımı’<br />
isimli araştırmasında, aktif öğrenme sınıflarında mesaj gönderiminin ve yazışmanın<br />
fazla olduğu görülmüştür. Ancak araştırmacılar bu sonucun yanında öğrenci ve<br />
öğretmen ilişkileri için öğrencilerin, aktif öğrenme ve geleneksel öğrenme sınıflarında<br />
yazışmaya yönlendirilmesi gerektiğini öne sürmüştür.<br />
Haıdet ve arkadaşları (2<strong>00</strong>4) ‘Kalabalık Gruplarda Pasif Öğrenme Stratejilerine<br />
Karşı Aktif Öğrenme Stratejilerinin Denenmesi’ isimli çalışmanın amacı etkinliklerin<br />
sonuçlarına göre aktif ve pasif öğretme stratejilerinin etkisini kıyaslamaktır. Bu konferanslardan<br />
hemen sonra ve bir ay boyunca katılımcıların konferanslar hakkındaki<br />
bilgileri ve davranışları ölçülmüş, her iki öğretim metodunun katılımcıların bilgi ve<br />
davranışlarının düzelmesinde etkili olduğu görülmüştür. İki grup arasındaki değerlendir<strong>med</strong>e<br />
istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bilginin algılanması<br />
ve davranışın olumlu değişmesindeki zararlı etkilerin aynı olduğu, aynı konu içeriğinin<br />
kullanıldığı bu konferanslarda aktif öğrenme stratejilerinin etkisi ile araştırmacılar<br />
öğretim için harcanan süreyi %50 oranında azaltmışlardır. Ayrıca aktif öğrenme<br />
stratejilerinin uygulandığı grupta öğrenci-öğrenci etkileşiminin desteklenmesi sağlanmıştır.<br />
Demirci (2<strong>00</strong>3) ‘Etkin Öğrenme Yaklaşımının Erişiye Etkisi’ isimli deneysel<br />
çalışmasında, ilköğretim 5.sınıf fen bilgisi öğretiminde etkin öğretimin erişiye etkisi<br />
incelenmiştir. Araştırma sonucunda fen bilgisi dersinde etkin öğrenme yaklaşımının<br />
uygulandığı deney grubu ile geleneksel öğretimin uygulandığı kontrol grubu arasında,<br />
deney grubunda uygulanan tekniklerin etkili olduğunu kanıtlayan anlamlı bir<br />
fark ortaya çıkmıştır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 143
Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />
Yiğit ve Akdeniz (2<strong>00</strong>3) ‘Fizik Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Etkinliklerin<br />
Öğrenci Kazanımları Üzerine Etkisi: Elektrik Devreleri Örneği’ isimli çalışmasında<br />
elektrik devrelerine yönelik olarak geliştirilen logo destekli programın çalışma yaprağı<br />
ile yapılan uygulamalarının öğrencilerin başarı ve tutumları üzerine etkisini<br />
araştırmıştır. Elde edilen verilere göre bilgisayar destekli öğretim sayesinde elektrik<br />
devrelerine ilişkin puanlarda anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Farklılığın temeli,<br />
çalışma yaprağı kapsamındaki uygulamaların bir sonucu olarak düşünülmüştür.<br />
Ünal (2<strong>00</strong>4) ‘İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Nokta, Düzlem, Doğru<br />
Parçası Uzay Ve Işın Konusunun Aktif Öğrenme İle Öğretiminin Öğrenci Başarısına<br />
Etkisi’ isimli çalışmanın sonucuna göre deney grubunda uygulanan aktif öğrenme<br />
yönteminin, kontrol grubunda uygulanan geleneksel yönteme göre daha etkili olduğu<br />
ortaya çıkmıştır.<br />
Biyoloji dersi genellikle öğretmenlerce sadece teorik bilgiler bütünü olarak<br />
sunulması nedeni ile öğrencilere sıkıcı, ezbere dayalı bir ders izlenimi verir. Böylece<br />
bu derse karşı ilgi oldukça düşük olmuş, öğretim başarısında ise istenilen seviyeye<br />
tam anlamıyla ulaşılamamıştır. Geleneksel öğrenme yöntemlerinden farklı olarak<br />
uygulanabilecek farklı öğrenme tekniklerinin etkisiyle biyoloji dersi öğrencilerin ilgisini<br />
çeken, güncel hayatta gözlemledikleri ve merak ettikleri, birçok canlıyı ve olayları<br />
bulabilecekleri bir ders şeklini alabilecektir.<br />
Geleneksel yöntemden farklı olarak oluşturulan ve aktif öğrenme yöntemi ile<br />
işlenen biyoloji dersinin daha verimli olduğunu ispatlayan bu araştırmanın ortaya<br />
koyduğu bulgular ışığında biyoloji dersinin başarısı için aşağıdaki öneriler sıralanabilir:<br />
1. Biyoloji öğretiminde; okullarda kalıplaşmış olarak kullanılan ezbere dayalı<br />
olan geleneksel öğrenme yöntemlerinden uzaklaşıp, yaratıcı ve ilgi çekici olan yeni<br />
yöntem ve tekniklere başvurulmalıdır.<br />
2. Yeni yöntem ve teknik olarak; başarısı kanıtlanmış birçok tekniği içine alan<br />
aktif öğrenme yöntemi kullanılabilir.<br />
3. Okullarda biyoloji dersi gibi görselliğin önemli olduğu derslerde araç-gereç<br />
ve materyaller, öğretmenleri, aktif öğrenme tekniklerini kullanmaya teşvik edici<br />
olmalıdır.<br />
4. Öğretmenler ve özellikle öğretmen adayları biyoloji öğretiminde aktif<br />
öğrenme yöntemlerinin kullanılmasına ilişkin bilgi ve becerilerle donatılmalıdır.<br />
5. Bu bilgi ve becerilerle donatılan öğretmenlerin görevleri şöyle sıralanabilir<br />
• Ders planları aktif öğrenme yönteminin uygulanmasına olanak verecek<br />
şekilde hazırlanmalı ve gerekli araç-gereçler kullanılarak, dersin öğrenciye aktarımı<br />
zenginleştirmelidir.<br />
• Öğrencilere daha çok söz hakkı verilerek, onların yaratıcılık ve keşfetme<br />
yetenekleri ön plana çıkarılmalıdır.<br />
• Öğretmen öğretici değil, yol gösterici olmalıdır.<br />
144<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Neşe Döne Akkurt<br />
Kaynakça<br />
AÇIKGÖZ, K (2<strong>00</strong>6) ‘Aktif Öğrenme (Sekizinci Baskı) Ankara: Biliş Yayıncılık<br />
AKÇAY, M (1990) ‘Biyoloji Dersinde Farklı Öğretim Metotlarının Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />
Ankara: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />
AKGÜNDÜZ, D. (2<strong>00</strong>2) ‘İlköğretim Fen Bilgisi Dersi Öğretimi 6. Sınıf Biyoloji Konularında<br />
Kavram Haritalarının Kullanımı ve Başarıya Olan Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
AŞILIOĞLU, G, AYTAÇ, Ö. (2<strong>00</strong>2) ‘Biyoloji Eğitiminde Yeni Gelişmeler’ Ankara: Gazi Üniversitesi<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü<br />
ATILBOZ, G. (2<strong>00</strong>1) ‘Lise 1. Sınıf Öğrencilerinde Hücre ve Moleküler Biyoloji Konuları ile<br />
İlgili Görsel ve Deneysel Malzeme Kullanımının Başarı Üzerine Etkisi’ Ankara: Gazi<br />
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
ANTHONY, G. (1996) ‘Active Learning in a Constructivist Framework’ Educational Studies in<br />
Mathematics Publisher Volume 31, Number 4 Pages: 349- 369 http://www.springerlink.com<br />
adresinden 26 Temmuz2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır<br />
BALCI, N.(2<strong>00</strong>1) ‘Lise Öğrencileri İçin Mayoz Bölünme İle İlgili Bir Model Geliştirilmesi ve<br />
Bu modelin Başarıya Etkisinin Araştırılması’ Ankara: Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri<br />
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />
BİLGE, O. (2<strong>00</strong>5) İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Asal Sayılar ve Çarpanlara Ayırma<br />
Ünitesinin Hedef Ve Davranışlarını Kazandırmada Aktif Öğrenme Yaklaşımının<br />
Etkisi Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
BİRİCİK, G.(1999) ‘İlköğretim 2. Sınıf matematik Öğretiminde “Aktif Etkileşimli Öğrenme<br />
Yaklaşımı” ‘nın Öğrenci Başarısına Etkisi’ Bursa: Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
ÇAKMAK, M(2<strong>00</strong>0) ‘İlköğretimde Matematik Öğretimi ve Aktif Öğrenme Teknikleri’ Ankara:<br />
Gazi Üniversitesi Dergisi. Cilt 20.Sayı:3<br />
ÇOLAK S.(2<strong>00</strong>5) ‘İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Asit-Bazlar Konusundaki Başarılarına,<br />
Kavramsal Değişimlerine ve Fene Karşı Tutumlarına Yapılandırıcı Öğrenme<br />
Yaklaşımına Dayalı Öğretim Yöntemlerinin Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim<br />
Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
DENEVE K. and HEPPNER M. (1997) ‘Role Play Simulations: The Assessment of an Active<br />
Learning Technique and Comparisons with Traditional’ Lectures Innovative Higher<br />
Education, Vol. 21, No.3,http://www.springerlink.com adresinden 26 Temmuz 2<strong>00</strong>6<br />
tarihinde alınmıştır<br />
DEMİRCİ, C. (2<strong>00</strong>3) ‘Etkin Öğrenme Yaklaşımının Erişiye Etkisi’ Hacettepe Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi 25: 38- 47<br />
EKİCİ, G. (1996) ‘Biyoloji Öğretmenlerinin Öğretimde Kullandıkları Yöntemler ve<br />
Karşılaştıkları Sorunlar’ Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi.<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara.<br />
ERTEN,S. (2<strong>00</strong>2) ‘İlköğretimin II. Kademesindeki (6.,7. ve 8. Sınıflar) Öğrencilerde Çevreye<br />
Yararlı Davranışların Araştırılması’ Ankara: V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />
Eğitimi Kongresi / 16-18 Eylül 2<strong>00</strong>2.<br />
ERTEN, S. (2<strong>00</strong>6) ‘Çevre Eğitimi ve Çevre Bilinci Nedir, Çevre Eğitimi Nasıl Olmalıdır’<br />
Ankara: Çevre ve İnsan Dergisi, Çevre ve Orman Bakanlığı Yayın Organı. Sayı 65.<br />
2<strong>00</strong>6/2<br />
ERTEN, S. (2<strong>00</strong>6) ‘Nasıl Bir Çevre Eğitimi ve Çevre Dostu Davranışlar Kazandırmaya Yönelik<br />
Örnek Uygulamalar’ Ankara: VII. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi<br />
/ 7- 9 Eylül<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 145
Aktif Öğrenme Tekniklerinin Lise 1. Sınıf Öğrencilerinin Öğrenme Başarılarına ve ... u<br />
GÖRÜMLÜ, T (2<strong>00</strong>3) ‘Liselerde Çevreye Karşı Duyarlılığın Oluşturulmasında Çevre<br />
Eğitiminin Önemi’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans<br />
Tezi<br />
GÜROL, M. ‘Aktif öğrenmeyi temel alan oluşturmacı Öğrenme tasarımının uygulanması ve<br />
Başarıya etkisi’ Elazığ: Fırat Üniversitesi, Teknik Eğitim Fakültesi<br />
HAIDET P, MORGAN R, MALLEY K, MORAN B. and RICHARDS B. A (2<strong>00</strong>4) ‘Controlled Trial<br />
of Active Versus Passive Learning Strategies in a Large Group Setting’ Advances in<br />
Health Sciences Education 9: 15–27, 38(3): 263–267. http://www.springerlink.com adresinden<br />
26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />
HOPKINS D.,REYNOLD D.(1992) ‘Effective Schooling: Research, Theory and Practice’,Sayfa<br />
79 Newyork: School Development Series<br />
KAPLAN, H (2<strong>00</strong>2) ‘Cumhuriyet’ ten Günümüze Ortaöğretim Kurumlarında Biyoloji Öğretiminin<br />
Yapısı ve Sorunları’ Ankara: Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek<br />
Lisans Tezi<br />
KARADAYI, G (2<strong>00</strong>5) ‘Ortaöğretim Öğretmenlerinin Küresel, Ulusal ve Yerel Çevre Sorunları<br />
Hakkındaki Görüşleri’ Ankara: Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi<br />
KOCK A, SLEEGERS P, VOETEN M.J.M. (2<strong>00</strong>5) ‘New Learning and Choices of Secondary<br />
School Teachers When Arranging Learning Environments’ Teaching and Teacher<br />
Education Volume 21, Issue 7 Pages 799-816. http.//www.sciencedirect.com adresinden<br />
26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />
MARBACH-G and SOKOLOVE P. (2<strong>00</strong>2) ‘The Use of E-Mail and In-Class Writing to Facilitate<br />
Student–Instructor Interaction in Large-Enrollment Traditional and Active Learning<br />
Classes’ Journal of Science Education and Technology,Vol. 11, No. 2, http://www.springerlink.com<br />
adresinden 26 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />
McCOMBS B.L., WHISLER J.S.(1997) ‘The Learner-Centered Classroom and School Strategies<br />
for İncreasing Student Motivation and Achievement’, Sayfa:102-190 San Francisco:<br />
Jossey-Bass A Willey Company .<br />
NORMAN G.( 2<strong>00</strong>4.) ‘Editorial – What’s the Active Ingredient in Active Learning’ Advances<br />
in Health Sciences Education 9: 1–3, 2<strong>00</strong>4 http.//www.sciencedirect.com adresinden 26<br />
Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />
ORLİCH D.C., KAUCHAK D., HARDER R.J. ve diğerleri (1990) ‘Teaching Stragies’ (Üçüncü<br />
Baskı) Toronto: D.C. Heath and Company<br />
SABAN, A (2<strong>00</strong>4) ‘Öğrenme Öğretme Süreci’ Ankara: Nobel Yayıncılık<br />
ŞAHİN, O (2<strong>00</strong>5) ‘ilköğretim 6. Sınıf Matematik Dersinde Aktif Öğrenme Teknikleri ile<br />
Anlatılan Ölçüler Ünitesinin Öğrenci Başarısına Etkisi’ Ankara: Gazi Üniversitesi,<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />
ÜNAL, A (2<strong>00</strong>4) ‘İlköğretim 6. Sınıf Matematik Dersi Nokta Doğru, Düzlem, Doğru Parçası<br />
Uzay ve Işın Konusunun Aktif Öğrenme İle Öğretiminin Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />
Ankara: Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi<br />
YILMAZ, A. (1995). ‘Lise 2’nci Sınıf Fizik Dersinde Aktif Yöntemin Öğrenci Başarısına Etkisi’<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi<br />
YİĞİT, N., AKDENİZ, A. R. (2<strong>00</strong>3) ‘Fizik Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Etkinliklerin<br />
Öğrenci Kazanımları Üzerine Etkisi: Elektrik Devreleri Örneği’ GÜ, Gazi Eğitim<br />
Fakültesi Dergisi, Cilt 23, Sayı 3 99-113<br />
WALKER S (2<strong>00</strong>3) ‘Active Learning Strategies to Promote Critical Thinking’ William Paterson<br />
University, Wayne, NJ 38(3): 263–267 http.//www.sciencedirect.com adresinden 26<br />
Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihinde alınmıştır.<br />
146<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Neşe Döne Akkurt<br />
THE EFFECT OF ACTIVE LEARNING<br />
TECHNIQE ON THE ACADEMIC ACHIEVEMENT<br />
AND THE BEHAVIOR ENVIRONMENT OF THE FIRST<br />
GRADE OF INTERMEDIATE STUDENTS<br />
Neşe Döne AKKURT*<br />
Abst ract<br />
This research is an experimental study aiming at exaiming the effect of<br />
active learning approach in the unit of ecology, alives and environment in biology<br />
in the first grade of inter<strong>med</strong>iate school. The aim of the research is to determine<br />
whether there is a difference between active learning approach and the traditional<br />
teaching method while teaching this unit.<br />
In this research ‘pre-test and post-test model with different control groups’<br />
was used.The study was carried out in the academic year of 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 in<br />
Tuzluçayır High School in the County of Mamak in Ankara.<br />
This study was conducted in two different classes learning biology with<br />
the guidance of the same teacher.there were 33 students in the experimental<br />
group and 31 students in the control group. The experimental group was taught<br />
by worksheets and activities that were prepared in harmony with active learning<br />
approach, while the lesson was conducted through the traditional method<br />
in the control group.<br />
As the data collection tool, a 32-question achievement test, which tested<br />
the unit metioned, was prepared by the researcher by utilizing various sources.<br />
In the other and environment attitude scale which was improved by ERTEN<br />
(2<strong>00</strong>4) is used. This test was administered to the experimental and the control<br />
groups before the study and at the end of it.<br />
We conclude that in the first grade of High School, during the teaching<br />
of the unit ecology, alives and environment in biology, the approach of active<br />
learning is more effective than the traditional learning.<br />
Key Words: Active learning, biology teaching, academic achievement,<br />
behavior of environment<br />
* Postgraduate; Gazi University, Faculty of Education, Department of Secondary Education<br />
Science and Mathematics Teaching, Biology Teaching Programme, Ankara<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 147
M. EMİN SOYSAL’IN HAYATI VE<br />
KÖY ENSTİTÜLERİ TARİHİNDEKİ YERİ<br />
Selçuk UYGUN*<br />
Özet<br />
Bu araştırmanın amacı, Türk eğitim tarihinde öğretmen eğitiminin çeşitlendiği<br />
bir dönemde önemli görevlerde bulunan M. Emin Soysal’ın köy enstitüleri<br />
tarihindeki etkisini tartışmaktır. Soysal, köy enstitülerinin ilk kurucu<br />
müdürlerindendir ve Enstitülerin değişime uğradığı dönemde Milletvekilidir.<br />
Bundan dolayı onun, köy enstitüleri tarihindeki yeri araştırmaya değerdir. Bu<br />
araştırmada yazılı kaynaklara dayalı veriler, tarihsel yöntemle ele alınmış ve<br />
değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularında Soysal’ın, köy enstitüleri tarihinin<br />
açıklanmasında önemli bir yeri olduğu görülmüştür. Soysal’ın köy enstitüleri<br />
üzerine yapılan tartışmalarda farklı bir söylem içinde olduğu anlaşılmaktadır.<br />
Ona göre enstitüler, köye uygun nitelikli öğretmen yetiştirmeyi amaçlamıştır.<br />
Ancak kısa sürede sayıları ve öğrenci kontenjanları artırılan enstitülerde, nitelikli<br />
köy öğretmeni yetiştirme düşüncesinden uzaklaşılmıştır. Onun köy enstitülerinin<br />
kuruluşundaki etkisi, Kızılçullu Köy Enstitüsü ile sınırlı kalmıştır.<br />
Enstitüler üzerinde 1946 sonrası yapılan düzenlemelerde ise göreceli de olsa<br />
politik bir etkisi söz konusudur.<br />
Anahtar Sözcükler: M. Emin Soysal, öğretmen eğitimi, eğitim tarihi,<br />
köy enstitüleri<br />
Gi riş<br />
Mehmet Emin Soysal, Türkiye’de öğretmen eğitiminin çeşitlendiği bir dönemde<br />
öğretmen yetiştirme uygulamaları ve politik karar süreçlerinde üstlendiği görevler<br />
nedeniyle Türk eğitim tarihinde önemli bir yer tutar. Onun, özellikle köy enstitülerinin<br />
kuruluş ve değişime uğradığı dönemlerdeki etkisi önemlidir.<br />
Soysal’ın Türk eğitim tarihinde önemli yer tutmasının başlıca nedenleri iki<br />
başlık altında toplanabilir:<br />
Köy enstitülerinin kuruluşunda oynadığı rol, eğitim anlayışı ve uygulamaları<br />
Köy enstitüleri tartışmalarındaki yeri ve köy enstitülerinin değişim geçirdiği<br />
dönemlerdeki politik etkisi.<br />
Bu makalede Soysal’ın hayatı, kişiliği, köy enstitüleri odaklı öğretmen yetiştirme<br />
politika ve uygulamalarındaki çabaları, görüşleri ve etkileri tartışılmıştır.<br />
Araştırmada yazılı kaynaklara dayalı veriler, tarihsel yöntemle ele alınmış ve<br />
değerlendirilmiştir. Yazılı kaynakların toplanmasında, Soysal’ın evindeki kütüphanesinden<br />
de yararlanılmış ve böylece birinci el kaynaklara ulaşılmıştır.<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri<br />
Bölümü.<br />
148<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
“M. Emin Soysal’ın hayatı ve köy enstitüleri tarihindeki yeri” adlı bu araştırma,<br />
köy enstitüleri üzerinden yürütülen tartışmalara yeni bir boyut kazandıracağı<br />
için önemlidir. Çünkü O’nun köy enstitüleri hakkındaki değerlendirmeleri, enstitüler<br />
konusunda temel eser veren bir çok enstitülü yazar ve araştırmacıdan farklıdır. Bu<br />
araştırmada, köy enstitüleri konusunda Soysal’ı diğerlerinden ayıran balıca fikir ve<br />
uygulamalara ilişkin tartışmalara da yer verilmeye çalışılmıştır. Bu tartışmalara,<br />
Onun köy enstitülerindeki yeri ve etkisini daha anlaşılır kılacağı düşüncesiyle yer<br />
verilmiştir.<br />
1. Hayatı ve Eserleri<br />
Mehmet Emin Soysal 1 , 1906 yılında Elbistan’da (Kahraman Maraş) doğdu.<br />
Babası Cuma Soysal, bir çiftçiydi. İlkokulu Elbistan’da bitirdi. Parlak zekâsını keşfeden<br />
ittihatçı bir subayın teşvikiyle “Sivas Öğretmen Okulu”na girdi ve burayı 1926’da<br />
bitirdi. 1926-1928 yıllarında ilkokul öğretmenliği yaptı.<br />
1928 yılında Gazi Terbiye Enstitüsüne girdi. 1931’de yüksek öğrenimini burada<br />
tamamlayan Soysal, 01.08.1931 ve 30.09.1937 tarihleri arasında sırasıyla Konya ve<br />
Ankara’da İlköğretim Müfettişliği görevlerinde bulundu. İlköğretim Müfettişliği görevinde<br />
iken 1936-1937 yıllarında Çiftelere bağlı Eğitmen Kursunu yönetti ve Ankara<br />
köylerinde bu denemeyi başarıyla tamamladı (Uyar, 2<strong>00</strong>0).<br />
Köye uygun geçici öğretmen yetiştirmeye dönük Eğitmen Kursu yöneticiliğinden<br />
sonra, 30.09.1937 tarihinde köy enstitülerinin ilk deneme uygulamalarından<br />
biri olan Kızılçullu Köy Öğretmen Okulunun ve aynı yerde açılan Eğitmen Kursunun<br />
kuruluşu için Müdür olarak görevlendirildi. 30.11.1942 tarihine kadar, daha sonraki<br />
yıllarda kurulan köy enstitülerine de örnek olacak bu okulun kurumsallaşmasında<br />
önemli çabalar gösterdi. Bakanlık merkez teşkilatı ile görüş ayrılığına düştüğünden<br />
dolayı kendisi hakkında Bakanlık tarafından tahkikat başlatıldı ve Bakanlık müfettişlerinin<br />
yaptığı soruşturma neticesinde 1942’de Müdürlük görevinden alındı (Soysal,<br />
1947).<br />
30.11.1942’den 21.07.1946 tarihine kadar Bursa Kız Öğretmen Okulu’nda<br />
“Tedris Usûlü” öğretmenliği yaptı ve bu sırada köy enstitüleri üzerine bazı yayın<br />
çalışmalarında bulundu. 1946’da Bağımsız Milletvekili adayı olarak Kahraman<br />
Maraş’tan Milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girdi. Bağımsız<br />
Milletvekili iken 1949’da Cumhuriyet Halk Partisi’ne girdi. 1950-1957 yılları arasında<br />
“kendi partilerine gir<strong>med</strong>iği için kızan zamanın iktidarının (Demokrat Parti) başı herhangi<br />
bir göreve müsaade ve muvafakat et<strong>med</strong>iğinden” (Sicil dosyasından kendi ifadesi) açıktan<br />
maaş alarak ve yazarlık yaparak (Ulus Gazetesi’nde yazılar yazmıştır) geçimini<br />
sağladı (Soysal, 1967). 27.10 1957 tarihinde tekrar Kahraman Maraş’tan Milletvekili<br />
seçildi. Bu görevini 27 Mayıs 1960 İhtilâline kadar yürüttü.<br />
29.09.1960 - 31.10.1961 tarihleri arasında Türk Eğitim Derneği Ankara<br />
Koleji’nde Felsefe öğretmenliği yaptı.<br />
06.01.1961’de, İhtilâlden sonra Kurucu Meclis Üyeliğine seçildi ve bu görevini<br />
25.10.1961 tarihine kadar sürdürdü. Ocak 1962’de Dışişleri Bakanlığı tarafından<br />
1 Onun hayatı ile ilgili temel veriler, bizzat kendisinin daktilo ettiği “Emin Soysal’ın Sicil<br />
Durumu” adlı belgeye dayanmaktadır. Bu belge oğlu Yalçın Soysal’dan temin edilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 149
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
Kıbrıs’a Kültür Ataşesi olarak atandı. 26.02.1962’den 01.08.1965’e kadar Lefkoşa<br />
Büyükelçiliği’nde, üç buçuk yıl Kültür Ataşesi olarak görev yaptı. 1965’den 1967’ye<br />
kadar Dışişleri Bakanlığı AZEM Dairesinde İdari Memur olarak çalıştı. 1967-1970<br />
yılarında da Yunanistan’da Kültür Ataşeliği görevlerinde bulundu.<br />
11 Mayıs 1970’te Gümülcine’de kalp krizinden vefat etti. Yalçın ve Ülkü adında<br />
iki çocuk babasıdır. İlk eğitim bilimci ve köye öğretmen yetiştirme düşüncesinin<br />
önemli fikir adamlarından biri olarak bilinen Dr. Halil Fikret Kanad’ın dostu ve yeğeninin<br />
eşidir.<br />
Soysal’ın meslekî yaşamında üstlendiği görevler, onun Türk eğitim tarihinde<br />
önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. O, Eğitmen Kurslarının ve Köy<br />
Enstitülerinin ilk kurucularındandır (Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı<br />
kanunla kurulmuştur) ve enstitülerin köklü değişim geçirdiği yıllarda (1946-1950)<br />
parlamenterdir.<br />
Onun önemli eserleri şunlardır: İş Ünitesi Meslekî Metot Kitabı (1935),<br />
Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi I (1940), Köy Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu<br />
Köy Enstitüsü (1943) Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi II (1943), İlköğretim Olayları<br />
ve Köy Enstitüleri (1945), İbiş, Emmioğlu (1951).<br />
Onun eserlerinde köy enstitüleriyle özdeşleşen dönemin Eğitim Bakanı H. Âli<br />
Yücel ve İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü İ. Hakkı Tonguç’a ve onların şahsında köy enstitülerine<br />
eleştirel bir yaklaşım söz konusudur. Soysal bu tutumunu şöyle izah etmektedir<br />
(1945: 9): “Hakikatleri okuyanlar, mevzuun esasına muarız olduğumuzu sanmamalılar.<br />
Bu işin ve fikrin uğruna yıllarca ömrünü, duygu ve düşüncesini hatta şeref ve varlığını vermiş<br />
bir fert olarak böyle düşünmemize imkân yoktur. Bilakis, bu temiz ve faydalı fikri ve esasını<br />
öldürürcesine çürüten bugünkü sakat işleyiş ve durumu ele alarak onun korunmasını sağlamak<br />
emelindeyiz.” Köy enstitülü yöneticilere ve enstitülerdeki bazı uygulamalara<br />
karşı yaptığı eleştiriler karşısında Soysal, enstitüler üzerine eser veren birçok yazar<br />
tarafından (Örn bkz: Kırby, 1962; Türkoğlu, 2<strong>00</strong>0; Tonguç, 2<strong>00</strong>1) enstitüleri yıpratan<br />
ve bu kurumların değiştirilmesinde ve kapatılmasında etkili olan kişi olarak eleştirilmiştir.<br />
2. Kişiliği<br />
Soysal, bir aksiyon adamıdır. Bu kişiliği ile Gazi Terbiye Enstitüsü öğrenciliği<br />
sırasında Tonguç ve Kanad’ın gözüne girmiş ve bu yüzden köy öğretmeni yetiştirme<br />
denemelerinde kendisine genç yaşta aktif görevler verilmiştir. Köylü olması nedeniyle<br />
köylülerin okutulması davasına yürekten inanmıştır. Yalman (1937: 142) O’nu, “çiftçi<br />
ailesinden yetişmiş, toprak adamına ruhça yakın idealist bir terbiyeci” olarak tanımlamıştır.<br />
Köye öğretmen yetiştirme tartışmalarının gündemde olduğu 1937 yılında<br />
Kanad’ın, kendisine, bu iş için İzmir Kızılçullu’da Amerikalılardan bir bina satın alındığını<br />
söylediğini ileri sürerek şöyle der (Soysal, 1942:32): “Bu sıralarda Halil Fikret<br />
(Kanad), sık sık evime gelip gidiyor. Maksadı yeni müessese için beni kandırmak. ‘Fikir ve<br />
proje kolay, iş onun tatbikatında; realize edilişinde ve tahakkukunda…’ (diyordu)”<br />
Onun aktif ve çalışkan kişiliğine ilişkin bir çok eserde (Örn. bkz: Kırby, 1962;<br />
Türkoğlu, 2<strong>00</strong>0; Tonguç, 2<strong>00</strong>1) olumlu değerlendirmeler yapılmıştır. Ancak bu değerlendirmelerde<br />
onun aktifliği, çalışkanlığı ve pratikliği genel kabul görmekle birlikte<br />
en hafif ifadeyle “benmerkezci” ve başarıları karşısında takdir edilmeyi bekleyen<br />
150<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
olumsuz bir kişiliğe sahip olduğu da vurgulanmıştır. Tonguç’un (2<strong>00</strong>1:286), Soysal’ın<br />
kişiliğine ilişkin değerlendirmesi şöyledir: “Soysal’ın atılgan ve çalışkan olduğu doğruydu.<br />
Ama bunların yanında öyle bazı kişilik özellikleri vardı ki, bunlar on yıl sonra köy enstitülerinin<br />
baş yıkıcılarından biri olmaya kadar götürecekti. (…) Soysal, ‘Mahmudiye’deki<br />
Eğitmen Kursunda yöneticilik görevinin sona ermesinden önce deneylerde daha fazla çalışmasının<br />
doğru olmayacağını belirten kişilik özellikleri göstermeye başlamıştı.’ Bunların başında<br />
onun benlik kaygısından ve kişisel değerlendirilme beklentisinden kendisini kurtaramaması<br />
geliyordu.” Köy Enstitüleriyle özdeşleşen Yücel ve Baba Tonguç’un Soysal hakkındaki<br />
değerlendirmeleri de bu yöndedir. Tonguç’un Soysal’a yazdığı bir mektupta<br />
(08.11.1938) şu değerlendirmeler dikkat çekicidir (Tonguç, 1999: 24): “Şahıslar hakkında<br />
pek merhametsizce ve o insanların bulundukları şartları, yaratılıştan getirdikleri şeyleri<br />
gözetmeksizin, tamamen hissi hareket ederek bir hücum etmen var ki, senin gibi, insanları<br />
idare etmek, yetiştirmek ve onlara iyi kıymetler aşılamak vazifesini üzerine alan bir kimseye<br />
bunu hiç yakıştıramam.” Bu tür değerlendirmelerde öznellik her zaman söz konusu<br />
olabilir. Soysal’ın kişiliğine yönelik olumsuz değerlendirmelerde bulunanlardan biri<br />
de Enstitüler hakkında ilk araştırma yapan Fay Kırby’dir (Örn bkz: Kırby, 1962: 193-<br />
196). Kırby’nin Soysal’ın kişiliğine yönelik değerlendirmeleri, daha sonraki yıllarda<br />
enstitüler hakkında araştırma yapanlar üzerinde etkili olmuş ve bu yüzden Soysal’ın<br />
köy enstitüleri konusunda verdiği eserler ve sarfettiği düşünceler hakkıyla irdelenmemiş<br />
olabilir.<br />
Soysal hakkında yapılan olumsuz değerlendirmelerde, onun eski bir köy enstitüsü<br />
müdürü olarak enstitülere ve yöneticilere yaptığı eleştirilerin olumsuz yansımaları<br />
olabilir. Soysal kendisine yöneltilen olumsuz eleştirileri, kitap ve makalelerinde<br />
cevaplama yoluna gitmiştir. 1 Kasım 1947 tarihli Tasvir Gazetesinde yayınlanan<br />
“H. Âli Yücel’e Açık Mektup” adlı makalesinde “ben merkezci” ve “takdir bekleyen”<br />
kişiliğine yönelik suçlamalara Soysal şöyle cevap vermiştir: “Niçin hakkımda tahkikat<br />
ve teftiş yaptırdığınızdan dolayı şehadetimin aleyhinizde olacağını düşünüyorsunuz da saat<br />
verdiğinizden dolayı (Yücel’in kendisine İzmir’de iken başarısından dolayı hediye ettiği<br />
saatten söz ediyor) lehinizde olacağını düşünmüyorsunuz Bir kere daha söyleyeyim: Her<br />
ikisi de benim doğru söylememe mani değildir.”<br />
Soysal’ın eserleri, Yücel ve Tonguç’la yaptığı mektuplaşmalar incelendiğinde<br />
onun bağımsız, açık sözlü ve özgüveni yüksek bir kişiliğe sahip olduğu söylenebilir.<br />
Belki de bu özelliklerinden dolayı diğer Enstitülü yönetici ve yazarlar tarafından eleştiriye<br />
maruz kalmış olabilir. Çünkü o eleştirilerini yalnız köy enstitüsü müdürlüğünden<br />
ayrıldıktan sonra yapmamış; daha önceki yıllarda da enstitülerdeki bazı uygulamaları<br />
eleştirmiş, hatta özeleştiri de bulunabilmiş bir kişidir. Bu yüzden Soysal,<br />
Kızılıçullu’da göreve başladıktan sonra Bakanlık ve merkezdeki yöneticilerle zaman<br />
zaman itilafa düşmüştür. Bunun en önemli nedeni, onun enstitülerdeki uygulamalarla<br />
ilgili kişisel olarak aldığı kararlar, merkeze ilettiği öneriler ve merkezin zaman<br />
zaman emrivakilerine karşı yönelttiği eleştirilerdir. Örneğin O, 1940’ta Bakan Yücel’in<br />
“Kızılçullu Köy Enstitüsü’ne yeni 350 öğrenci toplama ve bunları iki buçuk ay sonra sınıf<br />
geçirme” emrine enstitüsündeki eğitimin niteliğini düşüreceği kaygısıyla karşı çıkmıştır<br />
(Soysal, 1947). İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü Tonguç’a yazdığı mektuplarda onun<br />
açık sözlü ve eleştirel yaklaşımı açıkça fark edilir. 1940’ta Tonguç’a gönderdiği bir<br />
mektupta şunları yazmıştır (Tonguç, 2<strong>00</strong>1): “Kızarım, atarım tutarım, sizi eleştiririm,<br />
ama yine sizinle birlikteyim…” Köy enstitülerinin daha iyi anlaşılabilmesi için Soysal<br />
gibi bağımsız ve eleştirel bir kimliğe sahip insanın varlığı önemlidir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 151
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
3. Köy Enstitülerinin Kuruluşunda Oynadığı Rol, Eğitim Anlayışı ve<br />
Uygulamaları<br />
Soysal’ın köy enstitüleri tarihindeki rolü, eğitmen kursları ile başlamıştır.<br />
1930’ların ikinci yarısında köylerin öğretmen sorununa köklü bir çözüm arayışına<br />
gidilmiştir. Çünkü yaklaşık 40 bin köyün 35 bininde okul ve öğretmen yoktur. O yıllarda<br />
şartların zorlamasıyla bulunan geçici çözümlerden biri eğitmenliktir (Uygun,<br />
2<strong>00</strong>2). 1935 yılında az nüfuslu köylerde açılacak 3 sınıflı okullara geçici de olsa eğitmen<br />
yetiştirmek için askerliklerini çavuş olarak yapmış olanlardan yararlanma<br />
düşüncesi ortaya atılmış ve bir komisyon kurulmuştur. Yedi kişilik bu komisyonda<br />
Emin Soysal da vardı. Köye uygun yeni tip öğretmen yetiştirme düşüncesi bu komisyonda<br />
tartışılıp kabul edilmiştir.<br />
Soysal’ın da bulunduğu köy eğitimi komisyonunda eğitmenli köy okullarının<br />
program esasları belirlenmiş ve üç yıllık köy ilkokullarında okutulacak ve gezici başöğretmenlerin<br />
eline verilecek kitaplar yazılmıştır. Tüm bu işlerde Soysal, aktif görevler<br />
üstlenmiş ve işlerin organizasyonunu sağlamıştır. O, Türkçe ve okuma-yazma<br />
metinleri üzerinde çalışmış ve kitap yazımına bizzat katılmıştır (Uyar, 2<strong>00</strong>0; Yalman,<br />
1937; Soysal, 1942).<br />
Eğitmenli köy okullarının programlarını yapan, eğitmen kılavuzlarını, yönetmeliğini<br />
ve Köy Eğitmenleri Kanunu taslağını hazırlayan komisyon, işi bitince dağılmıştır.<br />
Her üye kendi asli görevine dönmüş fakat İlköğretim Müfettişi olan Soysal,<br />
Eskişehir Çifteler Eğitmen Deneme Kursu’nun yöneticiliğine getirilmiştir. Soysal,<br />
eğitmen kursunun eğitim şefi olarak “öğretim metotları” dersine kendisi girmiş ve<br />
“öğretmenlik bilgisi” uygulama derslerini Ankara köylerinde organize ederek bu<br />
denemenin başarıyla sonuçlanmasını sağlamıştır (Uyar, 2<strong>00</strong>0).<br />
Köy öğretmeni (eğitmeni) yetiştirme konusundaki bu deneyim, Soysal’ın otoritesini<br />
ve saygınlığını artırmıştır. Bu sırada yeni tipteki öğretmeni yetiştirecek köy<br />
öğretmen okulları fikri olgunlaşmış ve açılması düşünülen ilk kurumlardan birisine<br />
Soysal atanmıştır. Onun, köy enstitülerinin doğuşuyla ilgili tespitleri şöyledir:<br />
“Eğitmen işlerine başladığımız günden beri İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürlüğü yapan Hakkı<br />
Tonguç da eğitmen işinden sonra köy öğretmen okulları (köy enstitüleri) işini düşünüyor ve<br />
benimsemiş bulunuyordu. Kendisiyle gece gündüz sık sık buluşuyoruz. Köylerde yatıyor,<br />
sabahlara kadar sıtma tutmuş gibi köy işleri üzerine düşünüp konuşuyoruz.” Enstitülerin<br />
kuruluşunda eğitmen yetiştirme deneyiminin belirleyici bir etkisi vardır. Bunu<br />
Tonguç (1998: 528) şöyle ifade etmiştir: “Köy enstitüleri teşkilatı, eğitmen teşkilatının üzerine<br />
kurulabilmiştir.” İzmir Kızılçullu’daki Amerikan Koleji’nin satın alınmasıyla yeni<br />
tipteki köy öğretmenini yetiştirecek iki deneme okulundan biri olacak Kızılçullu’daki<br />
öğretmen okulunun müdürlüğüne Tonguç, Soysal’a teklif eder (Diğer deneme okulu<br />
Eskişehir Çiftelerdedir ve Müdürü Rauf İnan’dır). Soysal, önce tereddüt eder, ama<br />
“okulun programının ve organizasyonunun yapılmasında tam yetki alarak” Tonguç’un teklifini<br />
kabul eder. Soysal (1942: 33) tereddüdünün gerekçesini Tonguç’a şöyle ifade<br />
etmiştir: “Bu iş öteki gibi değildir. Uzun zaman ister. İlmî ve zor bir iştir. Müfredatı yok.<br />
Talimatı yok. Ona göre yetişmiş elemanları yok. Beni gönderirseniz, yarın vekil değişir. Sen<br />
değişirsin. Sizden sonrakiler klasik usullerle, köhne kanunlara göre hareket ederler. Ben de<br />
yanarım...”<br />
152<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
Soysal’ın İzmir Kızılçullu Eğitmen Kursu ve Köy Enstitüsü Müdürlüğü<br />
1942’ye kadar sürmüştür. Ancak onun, İzmir’deki bu göreve getirilişinden hemen<br />
sonra Bakan Yücel ve okulun bağlı olduğu İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürü Tonguç’la arası<br />
açılmaya başlamıştır. Onun Bakanlıktaki yöneticilerle arasının açılmasının en önemli<br />
nedenlerinden biri eleştirel kişiliğidir. 1942’de hakkında açılan bir soruşturma ile görevinden<br />
alınmıştır. Soruşturma, mahkemeye intikal etmiş ve mahkeme, 22.11.1944<br />
tarih ve 39/1944 sayılı kararı ile bir suç unsuruna rastlanmadığı gerekçesi ile sonuçlanmıştır<br />
(Soysal, 1947: 4).<br />
Soysal, köy enstitüleri fikrinin gelişim ve uygulama aşamalarında önemli rol<br />
üstlenmiştir. Ancak onun, belki de açık sözlü ve eleştirel kişiliğinin de etkisiyle, merkezî<br />
yöneticilerle arası açılmış ve 17 Nisan 1940’ta Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan<br />
sonra Köy Enstitüleri Sistemi hakkındaki fikir ve uygulamaları engellenmiştir.<br />
Soysal’ın eğitim anlayışını, eğitmen yetiştirme deneyimi ve köy enstitüsü<br />
müdürlüğü sırasındaki uygulamalarında ve onun enstitüler hakkında çok az eserlerin<br />
verildiği dönemlerde yayınladığı kitaplarda görebiliriz.<br />
Soysal’ın köy öğretmeni yetiştirme fikir ve uygulamaları Kanad’ın etkisinde<br />
gelişmiştir (Kanad için bkz: Uygun, 2<strong>00</strong>2). O, bunu şöyle ifade eder (Soysal, 1942: 32):<br />
“Köy enstitülerinin fikir, plan ve projesinin senelerce Gazi Terbiye Enstitüsü Pedagoji Şubesi<br />
şefliği yaparak memlekete bir çok kıymetli elemanlar yetiştiren, değerli ve beynelmilel ayarda<br />
eserler yazan bir Türk terbiyecisine ait olması övünülecek bir hadisedir.” O, “Köy<br />
Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu Köy Enstitüsü” adlı kitabında Kanad’ın 24 Mart<br />
1935’te Kurun Gazetesi’nde yazdığı “Yarının Muallimleri Nasıl Yetiştirilmeli” başlıklı<br />
köy öğretmenini yetiştirmeye dönük makalesine yer vermiştir. O, aynı kitabında<br />
1937’de köy öğretmen okulunun bir Kızılçullu’da bir de Eskişehir’de açılmasına ilişkin<br />
verilen emrin genel hatlarını sıraladıktan sonra, şu değerlendirmeyi yapmıştır<br />
(Soysal, 1942: 35):<br />
“Bu emir, ruh ve hedef bakımından Fikret Kanad’ın projesine göre idi. Fakat tecrübe<br />
olarak açılan bu müessesenin işlemesi yönünden zamanın bazı klasik durumunu da gözetmişti.<br />
Bu emirden başka elimize verilmiş talimat, müfredat ve direktif yoktu. İş başına gelirken<br />
Fikret Kanad’la bir gün gece saat 3’e kadar işin fikriyatı üzerine konuştuk.” Daha sonraki<br />
yıllarda Kanad’ın yeğeni ile evlenen Soysal’ın Kanad’la sık sık görüştüğü ve köy<br />
öğretmeni yetiştirme konusunda görüş alış verişinde bulunduğu anlaşılmaktadır.<br />
Kırby (1962:136-196), köy şartlarına göre ve köyün ihtiyaçlarına cevap verecek<br />
yeni tipteki Kızılçullu ve Çifteler’de açılan bu okulların, köy öğretmeni yetiştirme<br />
konusunda deneme okulları olduğunu belirtmekle birlikte, köy enstitülerin esasını<br />
Soysal’ın başında bulunduğu Kızılçullu’nun değil Çifteler olduğunu iddia etmiştir.<br />
Kırby, Soysal’ın başında bulunduğu Kızılçullu denemesinin daha başarılı gösterildiğini<br />
kabul etse de Soysal’ı ve onun eğitim anlayış ve uygulamalarını eleştirmekten<br />
geri durmamış ve Kızılçullu’daki başarıyı başka etkenlere bağlamış ve bu başarının<br />
Soysal’ın girişimleri ile abartıldığını ileri sürmüştür. Kuşkusuz bu konu tartışmalıdır.<br />
17 Nisan 1940’ta çıkan 3803 sayılı kanunla bu kurumlar “Köy Enstitüsü” adını almıştır.<br />
Kırby’nin (1962: 147) köy enstitüsü modeli tartışmalarındaki bir değerlendirmesi<br />
de şöyledir: “17 Nisan 1940 tarihinden itibaren Kızılçullu, ismi olarak bir Köy Enstitüsü idi,<br />
fakat gerçekte Temmuz 1942’de Emin Soysal’ın görevinin sona ermesine kadar, daima “köy<br />
öğretmen okulu” karakterini muhafaza etmiştir. Bu itibarla, Kanad ve Soysal “Köy Enstitüsü”<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 153
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
dedikleri zaman yalnız Soysal’ın Kızılçullu’sunu kabul ederler. (Biz) Köy Enstitüsü dediğimiz<br />
zaman buna Kızılçullu dahil değildir.” Enstitülerin kurucusu Tonguç’un da (1998: 599-<br />
656 - ilk baskısı 1939), Köy Enstitüsü olarak Kızılçullu’dan değil de Çifteler Köy<br />
Enstitüsü’nden bahsetmesi düşündürücüdür. Burada bu tartışmalara girilmeyecektir.<br />
Ancak kısaca şunu ifade etmekte yarar vardır: Soysal, Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan<br />
sonra adı Kızılçullu Köy Enstitüsü olan kurumun başında 1942’ye kadar<br />
Müdürlük görevinde bulunmuş ve 1942’de buradan mezun olan öğrenciler Köy<br />
Enstitüsü diplomasını almıştır.<br />
Soysal (1942: 41), her ne kadar tartışmalı bir iddia da olsa (bkz: Kırby 1962;<br />
Türkoğlu 2<strong>00</strong>0; Tonguç 2<strong>00</strong>1), bu kurumlara “köy enstitüsü” adının ilk defa kendisi<br />
tarafından verildiğini ileri sürmüştür. 1937’de Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde stajyer<br />
olarak göreve başlayıp daha sonraki yıllarda diğer köy enstitülerinde yöneticilik<br />
yapan Gedikoğlu, 1971’de yazmış olduğu kitabında böyle bir ayrım gözetmemiştir.<br />
Hatta o Kırby’nin Soysal’a yönelik eleştirel yaklaşımını şu sözleriyle eleştirmiştir<br />
(Gedikoğlu, 1971: 354): “Köy Enstitülerini doğurabilmenin sancılarını çekenleri, alın teri<br />
dökenleri hiçe saymanın pervasızlığına düşmenin yeri yoktur. Olayları kişisel sataşmalar, kaprisler,<br />
kin ve garezler açısından değil, tarafsız ve nesnel bir görüşle olduğu gibi değerlendirmeye<br />
çalışmalıyız.”<br />
Soysal, Türkiye’de köy eğitimi üzerine kafa yoran ve klasik okul anlayışının<br />
dışında yeni bir okul modeli kurma şansı yakalamış ender bir eğitim bilimcidir. O,<br />
genelde eğitim özelde köy eğitimi ve köy öğretmeni yetiştirme konusundaki fikir ve<br />
uygulamalarını “Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi” adlı kitaplarında somut bir şekilde<br />
ortaya koymuştur. Soysal’ın Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi, bir tecrübe okulu<br />
olarak süreç içerisinde geliştirilmiştir. Köy Enstitüleri Sistemi içinde Kızılçullu Köy<br />
Enstitüsü’nün ayrı bir yeri vardır. Çünkü Soysal, bu enstitüde diğerlerinden farklı<br />
olarak sınırlı da olsa düşüncelerini hayata geçirme fırsatı bulmuştur. O, teorisyen bir<br />
eğitimci olmamakla birlikte özgün okul modeli geliştirebilen etkili bir gözlemci ve<br />
uygulamacıdır. Ancak onun düşünceleri, 1940- 1946 yılları arasında kabul görmemiştir.<br />
Enstitü müdürlüğü 1942’ye kadar devam etse de düşüncelerinin hayata geçirilmesi<br />
kısmen sınırlı kalmış ve diğer enstitülerdeki etkisi engellenmiştir.<br />
Soysal, kendisinin eğitim anlayışını “kültür” kavramıyla açıklamıştır. Onun<br />
bu konudaki görüşleri şöyledir (Soysal, 1943: 198): “Bizde epeyce bir zamandan beri “kültür”<br />
tabirinden sadece edebiyat, felsefe, tarih, coğrafya, fen ilâ… gibi olanları kitaptan, kulaktan<br />
kazanılan bilgi manasında kullanılmakta ve mekteplerimizde de sadece nazarî alanda<br />
malumat verilerek gençlerin kültür sahibi olacağı kanaati takip edilmektedir. Bu yönde o derece<br />
ileri gitmişizdir ki, mesela bir okuyucu Göte’nin Şarlote’yi nerede öptüğünü bilirse derin<br />
kültür sahibi, bilgili adam deniyor da, öbür tarafta birisi çok güzel hayvan yetiştirse veya<br />
üzüm ıslah etse, ilâ… bunun bilgi ve görüşüne kültür, kendisine de kültürlü demiyoruz. Bu,<br />
bize mektepçiliğimizde ve dolayısıyla hayatımızda çok pahalıya mal olmuştur. 1937’den itibaren<br />
Kızılçullu Enstitüsü Müfredatını yaparken mümkün mertebe kültür kelimesinin bu dar<br />
anlayışından kurtulmaya çalıştık.” O hayata dönük, işe yarar bir eğitim anlayışını<br />
savunmuştur. O, köy enstitüsünü klasik öğretmen okullarından farklı düşünmüş, köy<br />
çocuklarının bilhassa ileride yalnız öğretmen değil, köyler için elverişli çeşitli iş ve<br />
meslek adamları yetiştireceği için okulun bünyesinde özellikle ziraat, sanat ve köylüsel<br />
hayat ve hürriyet bakımından tamamen farklı bir “iş okulu” olarak görmüş ve<br />
çalışmıştır.<br />
154<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
Soysal’a (1942: 45) göre, “köy enstitüsü, ne sadece bir sanat ve teknik okulu, ne de<br />
zirai üretim amacıyla açılan ziraat müessesesi ve ne de bugünkü hayat dinamizmi karşısında<br />
ölmüş, nazari malumat veren ezberci muallim mektebi değildir. Karakterli, becerikli, kültürlü,<br />
iradeli ve mütefekkir; köyün ihtiyacına elverişli öğretmen yetiştirecek müessesedir.”<br />
Köy enstitüleri “iş eğitimi” ilkesini esas almış kurumlardır. Ancak bu okullardaki<br />
iş eğitimi uygulamaları tartışmalı bir konudur (Uygun, 2<strong>00</strong>7). Soysal’ın iş eğitimi<br />
anlayışında üretim, amaç değildir. Üretim, işin bir tür verimliliğe dönüşen sonucudur.<br />
Amaç, eğitimdir. Onun, Kızılçullu Köy Enstitüsü’ndeki iş eğitimi uygulamalarına<br />
ilişkin bazı değerlendirmeleri maddeler halinde şöyle sıralanabilir (Soysal, 1940;<br />
Soysal, 1943):<br />
• Yaparak öğrenme, iş, faaliyet diye pedagoji kitaplarında ileri prensipler olarak<br />
görülen yöntemlere yer verilmiştir.<br />
• Çocukların iş içinde istidat, beden ve ruh gelişimlerini üretime feda etme<br />
yoluna ve böylece basit ruhlu, düşüncesiz, yaptığı işte şuur sahibi olmayan<br />
adamlar halinde yetişmelerine katiyen meydan verilmemeye çalışılmıştır.<br />
• İşlerde irade kadar bilgiye, zihne, estetik ve sosyal duyguya, ilgiye de yer ve<br />
önem verilmiştir.<br />
• Çocukların kültür, sanat ve meslekî yönden bütün olarak gelişimlerine özen<br />
gösterilmiştir. Onların diğer alanlarda yetişmelerini ihmal edip, temrinlerini,<br />
teknik esasları da bırakıp bütün binaları tamir ve inşa için tutulan usta ve<br />
amelelerle bir hamlede bitirmeye çalışılmamıştır. Her sınıf, inşaatta kendi<br />
sanat müfredatını ilerletmek ve tamamlamak üzere çalıştırılmıştır. Asıl gaye,<br />
öğrencinin planlı, esaslı ve evsaflı bir surette yetiştirilmesidir.<br />
• “İş eğitimi” ilkesine göre yapılan eğitimde üretim de doğaldır. Yapılan binalar,<br />
açılan kanallar, dikilen elbiseler hep işin ürünleridir. Ancak bunlarda<br />
çocukların körpe vücut ve ruhları, yaş ve seviyeleri, diğer derslerle olan<br />
münasebet ve ilgili güçleri gözetilmelidir. Üretimde Kızılçullu’da makul,<br />
doğru yol tutulmuştur.<br />
Soysal’ın en çok üzerinde durduğu konulardan biri köy enstitülerindeki “iş<br />
eğitimi” uygulamalarıdır. Kızılçullu Köy Enstitüsü’nde iş eğitimi uygulamaları diğer<br />
enstitülere de örnek olacak şekilde gerçekleştirilmiştir (Soysal,1942: 63): “Bütün bu<br />
işler kendilerine ayrılan zaman ve ders saatlerinde muntazaman diğer ders ve işleri sekteye<br />
uğratıp ihmal ettir<strong>med</strong>en, öğrencilerin ruh ve bedenlerindeki ahenkli inkişafı gözeterek yapıldı…<br />
İş prensibindeki bu noktayı kavrayamayanlar ya nesli sadece kötü bir amele ruhlu kafasız<br />
puroleter halde yetiştirmeyi kendilerine gaye edinenlerdir; yahutta bilgisizlik, sathilik<br />
yüzünden bu hataya düşenlerdir. Halbuki bu çocuklar her şeyden evvel öğretmen olacaklar;<br />
öğretmen ise yine her şeyin üstünde bilgi, görüş ve düşünüş sahibi olan adam demektir.”<br />
Soysal, tüm köy enstitülerini ortak bir okul modeli olarak görmüş ve eğitmenlik<br />
uygulamasını başarıyla tamamlayıp yeni bir denemenin başına geçtiğini<br />
düşünerek Kızılçullu Köy Enstitüsünü bir hayat okulu olarak tasarlamaya çalışmış ve<br />
bu kurumun 17 Nisan 1940’ta 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu çıktıktan sonra açılan<br />
diğer enstitülere de model olmasını istemiştir. Ancak bu süreçte bazı gelişmelerin<br />
köy enstitüsü sisteminin oluşturulmasında eleştirilerde bulunduğundan aleyhine<br />
döndüğü için, sistem içerisinde “Kızılçullu’da bir çıbanbaşı” olarak görülmüş (Uyar,<br />
2<strong>00</strong>0: 228); görüş ve önerileri merkezi yöneticiler tarafından dikkate alınmamıştır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 155
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
Soysal’ın eğitmenlik uygulaması ve köy enstitülerine yönelik bazı eleştirileri<br />
ve değerlendirmeleri maddeler halinde şöyle sıralanabilir (Soysal, 1945):<br />
• İlk eğitmen kursuna önem verilmişti. Maalesef, her işte olduğu gibi bu iş de,<br />
başlanıldığı gibi devam ettirilmemiştir. Köy enstitülerine bağlanan bu kurslar,<br />
daha ziyade Enstitülerin inşaat işlerine yarayan birer angarya müessesesi<br />
halini almıştır.<br />
• Köy enstitüleri son derece acele ile ve yalnız kemiyet ele alınarak ve düşünülerek<br />
kurulmuştur.<br />
• Enstitülere 1940’tan sonra haddinden fazla öğrenci alma düşüncesiyle,<br />
öğrenci seçim işinde gözetilen esaslara uyulmamıştır.<br />
• Birden bire her birinde 8<strong>00</strong>- 12<strong>00</strong> öğrenci toplanan köy enstitüsü açınca bunlara<br />
idare amirleri ve yüzlerce öğretmen bulabilme güçlüğü baş göstermiştir.<br />
Bu yüzden köy enstitülerine % 90’dan fazla ilköğretmen okulu mezunları,<br />
öğretmen olarak tayin edilmiştir.<br />
• Bir çok enstitü, kendi iaşe masraflarını karşılama kaygısıyla ekme, biçme<br />
sevdasına düşmüş ve öğrencilerin öğretmen olma amacına göre yetişmelerini<br />
ihmal etmiştir.<br />
• Bazı enstitülerde üretim, çocukların eskittikleri ayakkabıları bile karşılayamamıştır.<br />
Böylece, enstitülerde üretim meselesini ilgililer tamamen yanlış ve<br />
hatalı istikamette tutmuşlardır. Halbuki, bu müesseseler kurulurken gaye:<br />
gençleri üretim içinde fennî bilgi ve itiyat kazandırarak yetiştirmekti…<br />
Enstitülerin kurucu müdürlerinden biri olarak Soysal’ın köy enstitülerine<br />
yönelik eserleri ve görüşleri dikkate alınmadan köy enstitülerini objektif olarak anlamak<br />
güçtür. Onun eleştirilerinde de öznel bir çok değerlendirmeye rastlanabilir.<br />
Ancak köy enstitüleri konusunda araştırma yapanların, Soysal’ın eserlerini görmezlikten<br />
gelmesi veya onun köy enstitülerine yönelik görüş ve fikirlerine eleştirel bir<br />
yaklaşım sergileyerek kusursuz bir köy enstitüsü sistemini modelize etmesi, bilimsel<br />
anlayışla pek bağdaşmamaktadır. Türk eğitim tarihinde Soysal, köy enstitüsü sisteminin<br />
gelişim ve değişiminde önemli bir rol üstlenmiştir.<br />
4. Köy Enstitüleri Tartışmalarındaki Yeri ve Köy Enstitülerinin Değişim<br />
Geçirdiği Dönemlerdeki Politik Etkisi<br />
1946’da çok partili hayata geçildikten sonra köy enstitülerinde önemli değişikliklere<br />
gidilmiştir. Seçimlerden sonra Millî Eğitim Bakanı H. Âli Yücel ve İlköğretim<br />
<strong>Genel</strong> Müdürü İ. Hakkı Tonguç görevlerinden alınmış ve köy enstitüleri konusunda<br />
değişim isteklerine açık yöneticiler (Bakanlığa sırasıyla R. Şemsettin Sirer ve Tahsin<br />
Banguoğlu, İlköğretim <strong>Genel</strong> Müdürlüğüne ise Y. Kâzım Köni) iş başına getirilmiştir.<br />
Köy enstitüleri konusundaki tartışmalar, seçim öncesi her iki büyük parti (CHP ve DP)<br />
tarafından ciddiye alınmış ve köy enstitülerinin “düzeltilmesi”, “iyileştirilmesi” ve<br />
“takviye” edilmesi yönünde yeni fikirler ileri sürülmüştür. Köy enstitülerine yönelik<br />
yeni fikir ve eleştirilerin temel dayanaklarından birisi, belki de en etkilisi eski bir köy<br />
enstitüsü müdürü olan Soysal’dır. Onun 1945’te yayınladığı “İlköğretim Olayları ve Köy<br />
Enstitüleri” adlı kitabı, Cumhurbaşkanı İnönü’ye ulaşacak kadar geniş yankı yaratmıştır<br />
(Görüşme: Yalçın Soysal). Soysal, 1946’dan 1950’ye kadar da eski bir köy enstitüsü<br />
müdürü olarak artık Türkiye Büyük Millet Meclisindedir. Bu süreçte köy enstitü-<br />
156<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
leri ile ilgili yeni düzenlemelerde O’nun otoritesi, hem TBMM üyelerinin hem de iş<br />
başında olan yöneticilerin üzerinde önemli bir etki oluşturmuştur.<br />
1946-1950 yılları arasında köy enstitüleri üzerinde yapılan düzenlemeler, özellikle<br />
bazı enstitülü öğretmen, yazar ve araştırmacılar tarafından enstitü felsefesinden<br />
uzaklaşma ve yozlaşma olarak görülmüştür (Uygun, 2<strong>00</strong>7: 201). Ancak çok partili<br />
siyasi yaşama geçildikten sonra enstitülerdeki düzenlemelerin bir ihtiyaç olduğunu<br />
savunanlar da az değildir. Enstitülerdeki değişimin ihtiyaç olduğunu ileri süenlerin<br />
başlıca gerekçeleri şöyle sıralanabilir (Soysal, 1945; Gedikoğlu, 1971; Yiğit, 1992;<br />
Akyüz, 2<strong>00</strong>7; Uygun, 2<strong>00</strong>7):<br />
• Uygulamada hem öğretmen, hem de ziraatçi veya sanatkâr yetiştirmenin<br />
mümkün olmayacağı anlaşılmıştır. Buradan yetişen öğretmen adayları kültür<br />
ve meslek bilgisi açısından eksik yetişmektedir.<br />
• Tek parti döneminde açılan bu okulların sol eğilimli bireyler olarak yetiştiklerine<br />
ilişkin iddialar vardır.<br />
• Öğrenciler, iş alanlarında fazla mesai harcamaktadırlar. Programları öğretmen<br />
yetiştirme yönünden zayıftır.<br />
• Köy öğretmeni ve şehir öğretmeni ayrılığı oluşturulmuştur ve bu mesleğin<br />
saygınlığına gölge düşürmüştür.<br />
• Öğretmenlerin kendi köylerine “başöğretmen” olarak atanması ve 20 yıl<br />
mecburi hizmete tabi tutulması rahatsızlık oluşturmuştur.<br />
1940- 1946 yılları arasında köy enstitüleri uygulamalarında görüş ve önerileri<br />
dikkate alınmayan Soysal, 1946’da parlamentoya girerek köy enstitülerinin düzenlenmesi<br />
çalışmalarında aktif bir rol üstlenmiştir. Bu düzenleme çalışmalarında bir parlamenter<br />
olarak onun ne kadar etkili olduğu tartışılabilir. Ancak 1946 sonrası yapılan<br />
düzenlemeler ile onun düşünceleri arasındaki paralellik az çok bir fikir verebilir.<br />
1946-1950 yılları arasında enstitülerde yapılan bazı değişiklikler şöyle sıralanabilir:<br />
• Enstitülerin yönetici ve öğretmenlerinin kadrolarında önemli bir değişikliğe<br />
gidilmiştir. Buralara daha çok Gazi Terbiye Enstitüsü’nden mezun, enstitülü<br />
öğretmenlerin anlatılarına göre milliyetçi (Uygun, 2<strong>00</strong>7) öğretmenler<br />
atanmıştır.<br />
• Enstitülerin yeni bir öğretim programı yapılmıştır (1947). 1947 programının<br />
en önemli özelliği, enstitülerin bir sanat okulu olmadığı gerekçesiyle hazırlanmış<br />
ve bu kurumları üretim amacından uzaklaştıracak şekilde tasarlanmış<br />
olmasıdır.<br />
• Enstitü çıkışlı öğretmenlerin ve eğitmenlerin atanmasında yeni bir düzenlemeye<br />
gidilmiştir. Başöğretmenlikler, enstitülü genç öğretmenlerden alınmış;<br />
birden fazla öğretmeni olan okullarda bu görev kıdemli olana verilmiştir.<br />
Öğretmenlerin ücretlerinde yeni düzenlemelere gidilmiştir.<br />
• Yeni bir “Köy Enstitüleri Yönetmeliği” hazırlanmıştır (25.03.1947).<br />
• Yüksek Köy Enstitüsü’nün yönetmeliği değiştirilmiş ve ardından bu kurum<br />
kapatılmıştır.<br />
• 3803 ve 4274 sayılı köy enstitüleri kanunlarında önemli değişikliklere gidilmiş<br />
ve yeni yasal düzenlemeler yapılmıştır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 157
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
Türkoğlu’nun (2<strong>00</strong>0: 551), Soysal’ın Türkiye Büyük Meclisi’ndeki etkileriyle<br />
ilgili değerlendirmeleri şöyledir: “Kızılçullu Müdürü Emin Soysal, Maraş bağımsız milletvekili<br />
olarak meclise girmiş, daha önceden de tanışıp anlaştığı Bakan Sirer’le bu konuda iyi bir<br />
ikili oluşturmuştu. (…) Mecliste Emin Soysal, Bakan olarak Sirer’e Enstitülerle ilgili soru<br />
yönelterek bir çok sav öne sürüyor, ‘bu konuda ne yaptınız’ diyor, ondan yanıt istiyordu. ‘Türk<br />
öğretmeninin başka işleri bırakıp ne zaman yalnızca millî şuurun gelişmesine ağırlık vereceği,<br />
solculuk yuvası olan Yüksek Köy Enstitüsü’nün hala niçin kapatılmadığı’ gibi sorulardı bunlar.<br />
Enstitülerde dinsizliğin, ahlâksızlığın, solculuğun başını alıp gittiğini söylüyordu. Bu<br />
eleştiriler sırasında Emin Soysal, Yücel ve Tonguç’a o kadar olmayacak hücumlarda bulunuyordu<br />
ki kimi yandaşı milletvekilleri bile kişilik haklarına saldırmaması konusunda onu uyarmak<br />
zorunda kalmıştı. Ama yeni Millî Eğitim Bakanı Sirer’in aradığı Meclis ortamı yaratılmıştı.<br />
Böylece yapmak istedikleri oylanmasa da onaylanmış oluyordu.” Türkoğlu’nun bu<br />
değerlendirmeleri Soysal’ın enstitülerin değişim döneminde etkili olduğunu göstermesi<br />
açısından önemlidir. Ancak ona ilişkin atfedilen bazı sözlerin tartışmaya da açık<br />
olduğu unutulmamalıdır. Soysal (1945), köy enstitülerine karşı yönelttiği eleştirilerde<br />
amacının yıkıcı değil, bu kurumları geliştirmeye yönelik olduğunu belirtmiştir<br />
Soysal’ın eleştirel kişiliği, köy enstitülerinin değişim geçirdiği dönemde<br />
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) oturumlarında da karşımıza çıkmaktadır. O,<br />
enstitülerle ilgili Meclise verilen değişiklik önergelerinin ne tamamen yanında ne de<br />
tamamen karşısında olmuştur. O, enstitülerin geliştirilmesi veya iyileştirilmesi için<br />
doğru bildiğini açık bir şekilde dile getirmekten çekinmemiştir. Örneğin, 3803, 4274<br />
ve 4459 sayılı Kanunların Köy Okulu, Öğretmen Evi, Köy Sağlık Memurları ve Ebeleri<br />
Evleri İnşa Ettirilmesiyle ve bazı kanunların kaldırılmasıyla ilgili 5210 sayılı kanunun<br />
görüşmesinde TBMM’nde bir maddenin tartışılması sırasında şu görüşleri ileri sürmüştür<br />
(Köy Enstitüleri İle İlgili Yasalar II 2<strong>00</strong>0: 132-138): “Muhterem arkadaşlar, komisyon<br />
kararına üç noktadan uymadığımı işaret ve imza etmiş bulunuyorum….” Bu yasanın<br />
görüşmesinde Soysal, köy okulu ve köy öğretmen evlerinin yapımının yalnız köylünün<br />
sırtına yüklenmesine karşı çıkmış ve konuşmasının devamında şunları söylemiştir:<br />
“Senelerden beri, köylüye tatbik ettiğimiz inşaat işleri, içtimai adalet yönünden<br />
Anayasamızın ruhuna aykırıdır. Bu işte tam içtimai adaleti tahakkuk ettirebilmemiz için bu<br />
şeyi, Millî Eğitim Bakanının getirdiği kanunun ruhunu şehir ve kasabalarımızda da tatbik<br />
etmek mevkiindeyiz.”<br />
Soysal’ın 1946-1950 yıllarında yapılan köy enstitüleri ile ilgili değişikliklerdeki<br />
etkisini daha iyi anlayıp yorumlamada, onun Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi ve<br />
İlköğretim Olayları ve Köy Enstitüleri adlı kitapları önemli kaynaklardır. O bu kitaplarında<br />
açıkladığı görüşlerini köy enstitülerinin değişim geçirdiği dönemlerde yapılan<br />
Meclis ve komisyon tartışmalarında da dile getirmiştir (Köy Enstitüleri İle İlgili<br />
Yasalar, 2<strong>00</strong>0). Örneğin bu görüşlerden bazıları şöyle sıralanabilir:<br />
• Köy enstitüleri, öğrencilerin nitelikli öğretmen olabilmeleri için meslekî ve<br />
kültürel yönden gelişmelerini sağlayıcı nitelikte olmalıdır.<br />
• Köy enstitüsü mezunları için 20 lira ücret ve 20 yıl mecburi hizmet rasyonel<br />
değildir.<br />
• Köylerde başöğretmenliğin yalnız enstitü mezunu öğretmenlere tahsis edilmesi,<br />
öğretmenler arasında küskünlüğe ve haksızlığa neden olacaktır.<br />
• Öğretmen köyde üretim işiyle uğraşmalıdır ancak bu uğraş onun geçim derdine<br />
düşüp mesleğini aksatmasına neden olmamalıdır.<br />
158<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
Bu tartışmalarda da görüldüğü gibi Soysal, hem köy enstitüleri sisteminin<br />
kuruluşunda hem de bu sisteme yöneltilen eleştiriler karşısında 1946-1950 yıllarında<br />
enstitüler üzerinde yapılan değişikliklerde önemli rol oynamıştır.<br />
Sonuç ve <strong>Genel</strong> Değerlendirme<br />
Soysal’ın, Türkiye’de öğretmen yetiştirme, köy okulu ve köy enstitülerine<br />
yönelik görüş ve uygulamalarıyla, 1930’ların ikinci yarısı ve 1940’lı yıllarda Türk eğitim<br />
tarihinde önemli rol üstlendiği görülmektedir. O’nun köy öğretmeni yetiştirme<br />
konusundaki düşünceleri, özgün kuramsal bir teori olmamakla birlikte, 1930’lu yılların<br />
ikinci yarısından itibaren uygulama boyutunda öncülüğünü yaptığı köye uygun<br />
öğretmen yetiştirme deneyciliği özgündür. Ayrıca köy enstitüleri sistemi içerisinde<br />
beş yıl kurucu müdürlüğünü yaptığı Kızılçullu Köy Enstitüsü’nün, enstitü modelinin<br />
geliştirilmesinde ayrı bir yeri vardır.<br />
Soysal, 1937-1942 yılları arasında Kızılçullu Köy Enstitüsü modelinin geliştirilmesinde<br />
aktif bir rol üstlenmesine rağmen 1940’tan sonra köy enstitülerine yönelik<br />
düşüncelerini hayata geçirme noktasında engellerle karşılaşmış ve 1940’tan sonra<br />
açılan diğer enstitülerde etkili olamamıştır. O, köy enstitülerinde köyün ihtiyacına<br />
cevap verecek nitelikte “iş eğitimi” vasıtasıyla köycü öğretmenin yetiştirilmesini<br />
hedeflemiştir. “İş eğitimi”, diğer köy enstitülerinde onun düşündüğü gibi uygulanamamış<br />
ve bu yüzden kültür ve meslek bilgisi yetersiz öğretmen yetiştiren bu kurumlara<br />
güven sarsılmıştır. Soysal’ın 1946 sonrası köy enstitülerinin düzenlenmesine<br />
yönelik çabaları, bu kurumlara güveni sağlamaya yöneliktir. O, bu süreçte bazı<br />
düzenlemelerde etkin rol oynasa da köy enstitüleri modeli işlevselliğini yitirmiştir.<br />
Köy enstitüleri tartışmalarında, Soysal’ın eserleri bu kurumlara farklı bir bakış<br />
açısı kazandırmaktadır. Köy enstitüleri üzerine yapılan tartışmalar henüz güncelliğini<br />
kaybetmemiştir. Türkiye’de, gelenekselin dışında farklı bir okul modeli arayışı sık<br />
rastlanan bir olay değildir. Türk eğitimini çağdaşlaştırmaya çalışanlar, genelde<br />
Batıdaki gelişmeleri izlemenin veya kopya etmenin yeterli olacağını düşünmüştür.<br />
Ancak köy enstitüsü modeli bu süreçte istisnadır. Köy enstitüleri, ne Doğu Blokunda<br />
uygulanan üretim okulunun ne de Batı Blokunda uygulanan iş okulunun kopyasıdır.<br />
Köy enstitüsü modeli, Batı’daki çağdaş akımların izlerini taşımakla birlikte Türk eğitimciler<br />
tarafından geliştirilmiş bir okul sistemidir. Bu sistemin geliştirilmesinde ve<br />
değiştirilmesinde etkili bir isim olan Emin Soysal’ın köy enstitülerine yönelik görüş,<br />
tecrübe ve değerlendirmeleri yeni araştırmalara ışık tutacak niteliktedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 159
M. Emin Soysal’ın Hayatı ve Köy Enstitüleri Tarihindeki Yeri u<br />
Kaynakça<br />
Akyüz, Yahya (2<strong>00</strong>7). Türk Eğitim Tarihi (M. Ö. 1<strong>00</strong>0-M. S. 2<strong>00</strong>7). Ankara: Pegem Yayıncılık<br />
Gedikoğlu, Şevket (1971). Evreleri Getirdikleri ve Yankılarıyla Köy Enstitüleri. Ankara: İş<br />
Matbaacılık ve Ticaret.<br />
Görüşme (2<strong>00</strong>2, Haziran 3). “Babam Emin Soysal” (akt. . Y. Soysal, Görüşmeci. S.Uygun). Ankara.<br />
KEÇEV (2<strong>00</strong>0). Köy Enstitüleri İle İlgili Yasalar (II Cilt). Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş<br />
Eğitim Vakfı Yayınları.<br />
KEÇEV (2<strong>00</strong>1). Basında Köy Enstitüleri (II Cilt). Ankara: Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim<br />
Vakfı Yayınları.<br />
Kırby, Fay (1962). Türkiye’de Köy Enstitüleri. Ankara: İmece Yayınları.<br />
Soysal, Emin (1940 -1943). Kızılçullu Köy Enstitüsü Sistemi I-II.<br />
Soysal, Emin (1942). Köy Enstitülerinin Tarihçesi ve Kızılçullu Köy Enstitüsü. Bursa: Bursa<br />
Yeni Basımevi.<br />
Soysal, Emin (1945). İlköğretim Olayları ve Köy Enstitüleri. Bursa: Uygun Basımevi.<br />
Soysal, Emin (1947, Ekim 31). “Davam Adlı Bir Kitap Neşretmesi Münasebeti İle H. Âli Yücel’e Açık<br />
Mektup”. Tasvir Gazetesi.<br />
Soysal, Emin (1967). “Emin Soysal’ın Sicil Durumu” Özel Dosya Fotokopisi (Oğlu Y. Soysal’dan<br />
temin edilmiştir).<br />
Tonguç, Emin (2<strong>00</strong>1). Bir Eğitim Devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç (Yaşamı, Öğretisi, Eylemi).<br />
Ankara: Güldikeni Yayınları.<br />
Tonguç, İ. Hakkı (1999). Mektuplarla Köy Enstitüsü Yılları (Hazır. E. Tonguç). Ankara:<br />
Güldikeni Yayınları.<br />
Tonguç, İ. Hakkı (1998). Eğitim Yolu İle Canlandırılacak Köy (ilk baskı 1939). Ankara: Köy<br />
Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı.<br />
Türkoğlu, Pakize (2<strong>00</strong>0). Tonguç ve Enstitüleri. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.<br />
Uyar. Bahattin (2<strong>00</strong>0). Tonguç’un Eğitmenleri. Ankara: Öğretmen Dünyası.<br />
Uygun, Selçuk (2<strong>00</strong>2, Temmuz). “Eğitmenlikten Öğretmenliğe”. Tarih ve Toplum Dergisi.<br />
Uygun, Selçuk (2<strong>00</strong>7). Tanıkların Dilinden Bir Dönem Öğretmen Okulları (İlköğretmen<br />
Okulları ve Köy Enstitüleri). Ankara: Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları.<br />
Uygun, Selçuk ve Diğerleri (2<strong>00</strong>2). Reform Pedagojisi Eğitim Bilimleri Okul Reformu Öğretmen<br />
Eğitimi ve Dr. Halil Fikret Kanad. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri<br />
Fakültesi Yayınları.<br />
Yalman, A. Emin (1937, Sonkanun). “Köye Işık Taşıyacak Köylüler…” Kültür Bakanlığı Dergisi.<br />
Yiğit, Ali Ata (1992). İnönü Dönemi Eğitim ve Kültür Politikası. İstanbul: Boğaziçi Yayınları.<br />
160<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Selçuk Uygun<br />
THE LIFE OF M. EMİN SOYSAL AND HIS POSITION<br />
IN THE HISTORY OF VILLAGE INSTITUTES<br />
Selçuk UYGUN*<br />
Abst ract<br />
The aim of this research is to discuss M. Emin Soysal’s, who worked at<br />
important positions in the period of teacher educations were increased in variety<br />
in Turk Education History, life and his effects on Village Institutes’ history.<br />
He was one of the first founder managers of the Village Institutes and, was a<br />
Member of Parliament in the Village Institutes changing period. Because of this,<br />
his position, in Village Institutes’’ history, is worth to research. In this research,<br />
the data, based on written resources, were discussed by historical method and<br />
evaluated. In research findings, it was found that Soysal had an important position<br />
on enlightening Village Institutes. It is understood that Soysal had different<br />
expression in discussions about Village Institutes. According to him, the<br />
Institutes ai<strong>med</strong> at training well-qualified teachers who were appropriate for<br />
village. But in the Institutes, where the students numbers and quotas increased<br />
in a short period, there was backed out of the thought of ai<strong>med</strong> at training wellqualified<br />
village teachers. His relative effect, on foundation of Village Institute,<br />
was limited with Kızılçullu Village Institute. However there was Soysal’s political<br />
effect, as relatively, on the arrangements which about the Institute and were<br />
made after the years of 1946.<br />
Key Words: M. Emin Soysal, teacher education, history of education,<br />
village institutes<br />
* Asst. Prof. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart University, Faculty of Education, Department of<br />
Educational Sciences Çanakkale.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 161
İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREVLİ<br />
MÜDÜRLERİN İLETİŞİM STİLLERİ<br />
Canan ÇETİNKANAT*<br />
Mesut SAĞNAK**<br />
Özet<br />
Bu araştırmanın amacı, ilköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim<br />
stillerini belirlemektir. Veri toplama aracı olarak, Kremer-Hayon ve<br />
Wubbels (1993)’in geliştirdikleri müdür etkileşim anketi kullanılmıştır. Anket,<br />
liderlik, yardımseverlik/cana yakınlık, anlayışlılık, sorumluluk/serbestlik,<br />
kararsızlık, memnuniyetsizlik, azarlayıcılık ve kuralcılık boyutlarına ilişkin toplam<br />
62 maddeden oluşmaktadır. Araştırmaya Niğde İl merkezinde bulunan 21<br />
ilköğretim okulunda görevli 305 öğretmen katılmıştır. Elde edilen veriler, araştırmanın<br />
amacına uygun olarak aritmetik ortalama, standart sapma, t-testi, varyans<br />
analizi, Tukey testi istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilmiştir.<br />
Araştırmanın sonuçlarına göre, ilköğretim okullarında görevli öğretmenlerin,<br />
müdürlerin en yüksek düzeyde liderlik ve en düşük düzeyde memnuniyetsizlik<br />
davranışı gösterdiklerini algıladıkları belirlenmiştir. Müdürlerin davranışlarına<br />
ilişkin öğretmen algıları, kıdem, cinsiyet ve branş değişkenlerine göre farklılaştığı;<br />
eğitim durumu değişkenine göre bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Anahtar Sözcükler: Müdürlerin kişiler arası davranışları, müdürlerin<br />
iletişim stilleri, etkileşim<br />
Gi riş<br />
Örgüt ve yönetimin çeşitli tanımları, bunlar arasındaki ilişkiye yön vermektedir.<br />
Örgüt, üyeleri arasındaki ilişkilerin bir örgüsüdür (Bursalıoğlu, 1994, 14).<br />
Yönetim, diğer kişilerin çabaları yoluyla amaçların başarılması olarak tanımlanabilir.<br />
Bir yöneticinin karşılaştığı bir durumu analiz etmesi, bunun sonucunda yararlı<br />
çözümler bulması, planlanan değişikliklerin etkilerini ve sonuçlarını görmesi, gerekli<br />
öğeleri örgütlemesi ve denetimi sağlaması iyi bir iletişim sisteminin kurulmasıyla<br />
sağlanabilir (Can, 1997, 250).<br />
Formal bir örgütün temel öğeleri, ortak amaç, bu ortak amaca katkıda bulunmaya<br />
istekli bireyler ve iletişimdir. Açıktır ki, iletişim olmadan anlaşılmış ve benimsenmiş<br />
bir ortak amaç, böyle bir ortak amaca katkıda bulunmak isteyenlerin eşgüdümlenmiş<br />
bir çabası söz konusu olamaz (Aydın, 1991, 146).<br />
İletişim, Latincede paylaşma anlamına gelen communis kelimesinden çıkarılmış<br />
bir terimdir. İnsan davranışını değiştirmek amacıyla her türlü kavram ve sembo-<br />
* Prof. Dr.; Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />
** Yrd. Doç. Dr.; Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü<br />
162<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
lün iletilme süreci olarak tanımlanabilir (Bursalıoğlu, 1994, 117). Pek çok tanımı<br />
bulanmakla birlikte iletişim, kaynak ve hedef arasında davranış değişikliği oluşturmak<br />
amacıyla bilgi, fikir, tutum, duygu ve becerilerin anlamlarının ortak kılınma<br />
süreci (Çetinkanat, 1994, 96) olarak tanımlanabilir.<br />
İnsanlar sürekli olarak birbirleriyle etkileşim içindedirler. Bu nedenle insan<br />
davranışları bir bakıma toplumsal davranış olarak görülebilir. İşte insanlar arasında<br />
etkileşimi sağlayan araç iletişimdir. Böylelikle kişiler algılarını, isteklerini, duygu ve<br />
değerlerini, tutumlarını ve ihtiyaçlarını açığa vurabilirler (Can, 1997, 251).<br />
Geniş anlamda iletişim süreci insan davranışını değiştirmek, örgütte bir<br />
haberleşme ağı kurmak, kişiler ve gruplar arası ilişkileri geliştirmek, yetkinin görevlerini<br />
gerçekleştirmek ve etkili bir koordinasyon sağlamak amaçlarıyla kullanılır.<br />
Karar yönetim açısından ne kadar önem taşıyorsa, iletişim örgüt açısından o kadar<br />
önemlidir (Bursalıoğlu, 1994, 114).<br />
Ortak bir amacın gerçekleşmesi için iki ya da daha fazla kişinin bireysel rollerinin<br />
eşgüdümü zorunlu olduğunda, bir örgüt oluşmaktadır. Bu durum, iletişimi<br />
zorunlu kılmaktadır. Bir başka anlatımla, iletişim olmadan örgüt olamaz. İletişim<br />
olmadan ortak bir amacın oluşturulması, bu ortak amaç doğrultusunda bireysel çabaların<br />
eşgüdümlenmesi olanaksızdır. İletişim bir araçtır. Formal bir örgütü oluşturma,<br />
örgüt amaçlarına açıklık kazandırma, anlaşılmasını ve benimsenmesini sağlama,<br />
bireysel ve grup çabalarını ortak amaçlar doğrultusunda eşgüdümleme aracıdır<br />
(Aydın, 1991, 146).<br />
Araştırmacılar otuz yılı aşkın bir süredir, sosyoloji, örgütsel davranış, örgütsel<br />
iletişim gibi alanlarda örgütsel yapı içinde kişiler arası iletişim ilişkilerinin önemini<br />
araştırmaktadır. İlk olarak Barnard, bir örgütün farklı düzeylerinin ve öğelerini koordine<br />
et<strong>med</strong>e iletişimin rolüne işaret etmiştir (Reyes ve Hoyle, 1992, 163).<br />
İletişimin etkili olabilmesi için üç yönlü bir süreç olması gerekir. Örgüt içinde<br />
yukarıdan aşağıya, aşağıdan yukarıya doğru ve yatay iletişim gerekmektedir (Aydın,<br />
1991, 147). Bir örgütte yukarıdan aşağıya doğru iletişim örgüt amacını gerçekleştirmeye,<br />
aşağıdan yukarıya doğru iletişim ise personel gereksinimini karşılamaya<br />
dayanmaktadır (Celep, 1992, 302).<br />
İletişim, eğitim sürecinin temelidir (Dean, 1990, 145). Eğitim örgütlerinde etkili<br />
bir iletişimi gerçekleştirmek için yönetici öğretim kadrosu ile özdeşleşebilir, gereksinime<br />
koşut olarak iletişim kanalları oluşturabilir ve bu kanalların sürekli olarak açık<br />
olmasını sağlayabilir (Aydın, 1991, 149).<br />
Eğitim örgütlerinde kişiler arası ilişkiler, yönetim süreçleri üzerinde derin ve<br />
geniş etkiler yapar; çünkü eğitim öncelikle sosyal ve politik bir girişimdir. Özellikle<br />
küçük çaptaki ayrı eğitim kurumlarında bu ilişkiler sıklaşır ve iletişim formal olmaktan<br />
çok informal kanallar ve kapsam aracılığıyla çalışır (Bursalıoğlu, 1994, 118). Formal<br />
iletişim sistemi her zaman informal iletişim ağı ile desteklenir. İnformal iletişim, örgüt<br />
üyelerinin kişisel ve sosyal ilişkilerine dayanır. İnformal örgüt ve onun iletişim sistemi<br />
örgütsel amaçlardan çok bireysel amaçlara göre ayarlanmıştır. Bu nedenle, informal<br />
iletişim sistemi formal sistemle uyumlu ve tutarlı olmayabilir. Bu iki iletişim sisteminin<br />
birbiriyle tutarlı olması ya da olmaması, örgütsel amaçların bireysel amaçlarla ve<br />
işgörenlerin tutumları ile uyum derecelerine bağlıdır (Aydın, 1991, 148).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 163
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
İletişimde sorun düşüncelerin, konuşmadan daha hızlı olmasından kaynaklanır.<br />
Dakikada ortalama 125 kelime konuşulur ama dinlerken bile beyin bundan daha<br />
hızlı düşünce üretmeye devam eder (Wendel, 1974, 33). Bu nedenle ilişkilerin özenle<br />
ve iletişim engellerine dikkat ederek sürdürülmesi önemlidir.<br />
Okul iklimi üzerine klasik çalışmaya sahip Halpin ve Croft (1966), açık okul<br />
ikliminin önemini vurgulamış, öğretmenlerin ve müdürlerin içten davranışlarına<br />
gereksinim olduğunu belirtmişlerdir. Pek çok araştırma, pozitif okul iklimi oluşturmada,<br />
kadro geliştir<strong>med</strong>e, öğrenci başarısını, öğretmen motivasyonunu ve okulun<br />
etkililiğini sağlamada müdürlerin önemini ortaya koymuştur (Kremer-Hayon ve<br />
Wubbels, 1993, 115).<br />
Kişiler arası ilişkiler ve grup dinamiği eğitim örgütleri için daha çok önem<br />
taşır. Çünkü bu örgütler diğerlerine göre daha informal bir yapı ve hava içinde çalışır.<br />
Zaten eğitim girişiminin ham ve işlenmiş maddesi olan insan, bu ilişkilerin hem<br />
üreticisi hem de tüketicisidir (Bursalıoğlu, 1994, 24).<br />
İletişim sürecinde iki temel öğe; bilgi veren ve alandır. Ancak iletişime yön<br />
veren ve kurulacak iletişimin niteliğini belirleyen en önemli öğe bilgiyi aktarandır. Bir<br />
örgütte iletişim sürecini başlatan ve yapısını belirleyen kimse yöneticidir (Celep,<br />
1992, 301).<br />
Müdürün rolünde kişiler arası arena merkezi bir rol oynar. Müdür-öğretmen<br />
ilişkisi, okulun örgütsel iklimini değerlendiren pek çok aracın önemli bir öğesidir.<br />
Araştırmalar, müdür-öğretmen ilişkisinin okulun etkililiğine ve öğretmenlerin<br />
doyum düzeylerine etkisinin altını çizmişlerdir (Kremer-Hayon ve Wubbels, 1993,<br />
116).<br />
Müdürler, idealleri, politikaları, prosedürleri vb. paylaşmak için öğretmen,<br />
öğrenci ve velilerle iletişim kurar, öğretmenlerin öğretim etkinliklerini denetim ve<br />
değerlendirme yoluyla etkiler, bu da sözlü ve yazılı iletişimi zorunlu kılar. Yapılan<br />
araştırmalar, müdürlerin zamanının %70’e yakınını kişiler arası iletişime ayırdıklarını<br />
belirtmektedir (Reyes ve Hoyle, 1992, 163).<br />
Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin algısına göre, ilköğretim okullarında<br />
görevli müdürlerin iletişim stillerini belirlemektir. Bu algıyı betimlemek için,<br />
Leary’nin kişiler arası ilişkilere ilişkin genel modelini eğitim örgütlerine uyarlayan<br />
Wubbels’in modelinden yararlanılmıştır. Leary ve arkadaşları, klinik çalışmaları<br />
sonucunda, kişiler arası davranışın farklı türlerini kısa cümleler halinde düzenlemişler,<br />
önce bunları 16 daha sonra 8 kategoride kodlamışlar ve düzenlemişlerdir<br />
(Wubbels vd., 1993, 14). Leary’nin üstünlük-itaat ve düşmanlık-sevgi boyutlarını eğitime<br />
uyarlayan Wubbels, bu iki boyutu yakınlık (işbirliği-karşıtlık) ve etki (üstünlükitaat)<br />
olarak nitelendirmiş, yapılandırılmış kişiler arası davranışı şekil 1’de görüldüğü<br />
gibi 8 dilime yerleştirmiştir (Brok vd., 2<strong>00</strong>5, 767). Yakınlık, işbirliğinin derecesini,<br />
etki ise kontrolün derecesini belirtmektedir.<br />
164<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
Üstünlük<br />
(Dominance)<br />
Kuralcılık<br />
DO<br />
Liderlik<br />
DC<br />
Karşıtlık<br />
(Opposition)<br />
Azarlayıcılık<br />
Memnuniyetsizlik<br />
OD<br />
E<br />
T<br />
K<br />
İ<br />
YAKINLIK<br />
CD<br />
Yardımseverlik<br />
Cana yakınlık<br />
SO<br />
Anlayışlılık<br />
İşbirliği<br />
(Cooperation)<br />
CS<br />
SO<br />
Kararsızlık<br />
SC<br />
Sorumluluk<br />
Serbestlik<br />
İtaat<br />
(Submission)<br />
Şekil 1. Kişiler Arası Davranış Modeli (Kaynak: Wubbels, 1993, 16).<br />
Modelin dilimleri sekiz farklı davranışı betimlemektedir. Bunlar, liderlik (DC),<br />
yardımseverlik/cana yakınlık (CD), anlayışlılık (CS), sorumluluk/serbestlik (SC),<br />
kararsızlık (SO), memnuniyetsizlik (OS), azarlayıcılık (OD) ve kuralcılıktır (DO)<br />
(Wubbels vd., 1993, 17). Dilimler, şekilde görüldüğü gibi, sistemdeki pozisyonlarına<br />
göre DC, CD vb. olarak nitelendirilmiştir. Örneğin, liderlik ve yardımseverlik/cana<br />
yakınlık dilimleri, hem üstünlük hem de işbirliği olarak nitelendirilmiştir. DC diliminde,<br />
üstünlük bakış açısı işbirliğinden daha etkilidir. CD bölümü ise, daha çok<br />
işbirliği, daha az üstünlük tipi davranışları içerir (Brok vd., 2<strong>00</strong>5, 767).<br />
Problem Cümlesi<br />
İlköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmenlerin<br />
algıları nelerdir<br />
Alt Problem<br />
İlköğretim okullarında görevli müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmen<br />
algıları arasında; eğitim durumu, mesleki kıdem, branş ve cinsiyet değişkenleri bakımından<br />
anlamlı fark var mıdır<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 165
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
Yöntem<br />
Araştırma betimsel bir araştırmadır. Araştırmanın çalışma evrenini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7<br />
eğitim-öğretim yılında Niğde Merkez ilköğretim okullarında görevli 781 öğretmen<br />
oluşturmuştur. Niğde İl Merkezinde 31 ilköğretim okulu bulunmaktadır. Yansız<br />
örnekleme yoluyla 21 ilköğretim okulu araştırma kapsamına alınmış ve bu okullarda<br />
görevli 305 öğretmen araştırmaya katılmıştır. İlköğretim okullarındaki katılımcı sayısı<br />
çalışma evreninin % 39’unu oluşturmuştur.<br />
Veri toplama aracı olarak Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) tarafından geliştirilen<br />
“Müdür Etkileşim Anketi” (Questionnaire on Principal Interaction) kullanılmıştır.<br />
Anket, Wubbels ve arkadaşları tarafından kişiler arası davranış modeline<br />
dayalı olarak geliştirilen öğretmen etkileşim anketinden uyarlanmıştır.<br />
Araştırmacılar, bu çalışma sonucunda müdür etkileşim anketinin alt boyutlarına<br />
ilişkin Alpha (a) değerlerini liderlik .69, yardımseverlik/cana yakınlık .81, anlayışlılık<br />
.85, sorumluluk/serbestlik .70, kararsızlık .86, memnuniyetsizlik .75, azarlayıcılık<br />
.85 ve kuralcılık .70 olarak bulmuşlardır. Öğretmenlerin algılarını belirlemek<br />
için kullanılan anket 62 maddeden oluşmaktadır. Bu maddeler 8 boyut üzerinden<br />
değerlendirilmiştir. Sorular karıştırılarak anket formuna yerleştirilmiştir. Anket formundaki<br />
dizilişine göre, 1., 9., 17., 25., 33., 41., 49. sırada liderlik; 2., 10., 18., 26., 34.,<br />
42., 50. sırada yardımseverlik/cana yakınlık; 3., 11., 19., 27., 35., 43., 51., 56. sırada<br />
anlayışlılık; 4., 12., 20., 28., 36., 44., 52., 57., 61. sırada sorumluluk/ serbestlik; 5., 13.,<br />
21., 29., 37., 45. sırada kararsızlık; 6., 14., 22., 30., 38., 46., 53., 58. sırada memnuniyetsizlik;<br />
7., 15., 23., 31., 39., 47., 54., 59. sırada azarlayıcılık; 8., 16., 24., 32., 40., 48.,<br />
55., 60., 62. sırada kuralcılık soruları yer almıştır. Anket soruları, hiç, az, bazen, sık<br />
sık, her zaman olmak üzere beşli derecelendirme ölçeği üzerinde yanıtlanmıştır.<br />
Araştırmada kullanılan bu aracın, önce İngilizce’den Türkçe’ye daha sonra<br />
Türkçe’den İngilizce’ye çevirisi yapılarak dilimize uygunluğu sağlanmıştır.<br />
Uygulamadan önce anketin güvenirlik çalışması yapılmıştır. Anket ön uygulama<br />
amacıyla 15 gün ara ile 30 kişiye uygulanmış ve Pearson korelasyon değeri .74; sekiz<br />
boyutun Alpha (a) değerleri ise sırasıyla liderlik .65, yardımseverlik/cana yakınlık<br />
.70, anlayışlılık .63, sorumluluk/serbestlik .72, kararsızlık .75, memnuniyetsizlik .74,<br />
azarlayıcılık .81 ve kuralcılık .81 olarak bulunmuştur. Elde edilen veriler araştırmanın<br />
amacına uygun olarak aritmetik ortalama, standart sapma, t testi, varyans analizi,<br />
Tukey testi istatistiksel yöntemleri kullanılarak analiz edilmiştir. Ankette kullanılan<br />
beşli derecelendirme ölçeğine uygun olarak elde edilen verilerin yorumlanması için<br />
0-0.79 (hiç), 0.80-1.59 (az), 1.60-2.39 (bazen), 2.40-3.19 (sık sık), 3.20-4.<strong>00</strong> (her zaman)<br />
puan aralıkları kullanılmıştır.<br />
166<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
Bulgular ve Yorum<br />
Tablo 1. Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin Öğretmen Algıları<br />
Davranış Boyutları N X S Sıra<br />
Liderlik 305 2.82 5.74 1<br />
Yardımseverlik/<br />
Cana yakınlık<br />
305 2.77 6.15 2<br />
Anlayışlılık 305 2.75 6.38 3<br />
Sorumluluk/<br />
Serbestlik<br />
305 2.16 4.<strong>00</strong> 4<br />
Kararsızlık 305 1.40 3.89 6<br />
Memnuniyetsizlik 305 1.22 6.79 8<br />
Azarlayıcılık 305 1.33 7.20 7<br />
Kuralcılık 305 1.93 6.98 5<br />
Tablo 1’de, ilköğretim okullarında görevli öğretmenlerin, müdürlerin iletişim<br />
stillerine ilişkin algıları, liderlik 2.82 (sık sık), yardımseverlik/cana yakınlık 2.77 (sık<br />
sık), anlayışlılık 2.75 (sık sık), sorumluluk/serbestlik 2.16 (bazen), kararsızlık 1.40<br />
(az), memnuniyetsizlik 1.22 (az), azarlayıcılık 1.33 (az) ve kuralcılık 1.93 (bazen) olarak<br />
bulunmuştur.<br />
Ortalamalara göre müdürlerin davranış boyutları, liderlik 1., yardımseverlik/cana<br />
yakınlık 2., anlayışlılık 3., sorumluluk/serbestlik 4., kuralcılık 5., kararsızlık<br />
6., azarlayıcılık 7. ve memnuniyetsizlik 8. sırada yer almıştır.<br />
Bu bulgulara göre, genel olarak, yöneticilerin en yüksek düzeyde işbirliği ve<br />
en düşük düzeyde karşıtlık olarak nitelendirilen iletişim stillerini kullandıkları söylenebilir.<br />
Bu bulgu, Yıldız (1996)’ın ilköğretim okulu yöneticileri iletişim sürecinde<br />
çoğunlukla katı kurallar yerine işbirliğine dayalı bir yol izler bulgusu ile paralellik<br />
göstermektedir.<br />
Müdürlerin liderlik davranışlarının ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Bu<br />
durum, ilköğretim okulu müdürlerinin dönüşümcü liderlik özelliklerine sahip olma<br />
ve liderlik davranışlarını gösterme düzeylerinin yüksek olduğunu gösteren araştırma<br />
bulguları ile (Çelik, 1998; Karip, 1998; Şahin, 2<strong>00</strong>4) tutarlılık göstermektedir<br />
Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) yaptıkları araştırmada, öğretmenlerin<br />
müdürlerden liderlik, yardımseverlik/ cana yakınlık ve anlayışlılık davranışları beklediklerini<br />
saptamışlardır. Buna göre, ilköğretimde görevli müdürlerin iletişim stillerinin<br />
öğretmenlerin beklentilerine uygun olduğu söylenebilir.<br />
Kremer-Hayon ve Wubbels (1993), doyum ile liderlik, yardımseverlik/cana<br />
yakınlık, anlayışlılık, sorumluluk/serbestlik arasında pozitif; memnuniyetsizlik,<br />
kararsızlık, azarlayıcılık arasında negatif ilişki belirlemişlerdir. Stres ile liderlik, yardımseverlik/cana<br />
yakınlık, anlayışlılık ve sorumluluk/serbestlik arasında negatif;<br />
memnuniyetsizlik, belirsizlik, azarlayıcılık arasında pozitif ilişki saptamışlardır.<br />
Ayrıca, müdürlerin iletişim stilleri, işbirliği niteliği arttıkça ve karşıtlık niteliği azaldıkça<br />
öğretmenlerin doyum düzeylerinin arttığı sonucuna ulaşmışlardır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 167
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
Müdürlerin iletişim stillerine ilişkin bu araştırmada, liderlik, sorumluluk/serbestlik<br />
ve işbirliği niteliğinin öne çıktığı yardımseverlik/cana yakınlık ve anlayış<br />
boyutlarının; kuralcılık, kararsızlık, azarlayıcılık ve memnuniyetsizlik boyutlarına<br />
göre ortalamalarının yüksek olması olumlu bir sonuç olarak yorumlanabilir.<br />
Bununla birlikte, Kremer-Hayon ve Wubbels (1993) aynı araştırmada, müdürlerin<br />
kurala dayalı iletişim stili arttıkça öğretmenlerin stres düzeylerinin arttığını<br />
belirtmişlerdir. Müdürlerin kurala dayalı davranışlarının ortalaması 1.93 (bazen) olarak<br />
bulunmuştur. Buna göre, müdürlerin kurala dayalı davranışlarını azaltmaları<br />
gerektiği söylenebilir.<br />
Araştırma bulgularına göre müdürlerin, kararsızlık (1.40), memnuniyetsizlik<br />
(1.22) ve azarlayıcılık (1.33) davranışlarını az da olsa gösterdikleri anlaşılmaktadır.<br />
Müdürlerin, kişiler arası ilişkileri dolayısıyla okulun iklimini olumsuz etkilemesi beklenen<br />
bu davranışları az düzeyinde de olsa göstermemesi gerektiği söylenebilir<br />
Tablo 2. Eğitim Durumlarına Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine<br />
İlişkin Algıları Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi<br />
Davranış Boyutları Veri Kareler Kareler<br />
SD F p*<br />
Grupları Toplamı Ortalaması<br />
Liderlik<br />
Yardımseverlik/<br />
Cana Yakınlık<br />
Anlayışlılık<br />
Sorumluluk/<br />
Serbestlik<br />
Kararsızlık<br />
Memnuniyetsizlik<br />
Azarlayıcılık<br />
Kuralcılık<br />
GA 10.806 3 3.602<br />
Gİ 1<strong>00</strong>31.18 301 33.326 .108 .955<br />
Toplam 1<strong>00</strong>41.99 304<br />
GA 37.431 3 12.477<br />
Gİ 11471.44 301 38.111 .327 .806<br />
Toplam 11508.87 304<br />
GA 41.<strong>00</strong>2 3 13.667<br />
Gİ 12371.44 301 41.101 .333 .802<br />
Toplam 12412.45 304<br />
GA 6.484 3 2.161<br />
Gİ 4861.741 301 16.152 .134 .940<br />
Toplam 4868.230 304<br />
GA 71.839 3 23.946<br />
Gİ 4543.289 301 15.094 1.586 .193<br />
Toplam 4615.128 304<br />
GA 150.643 3 50.214<br />
Gİ 13895.80 301 46.165 1.088 .355<br />
Toplam 14046.44 304<br />
GA 113.129 3 37.710<br />
Gİ 15664.08 301 52.040 .725 .538<br />
Toplam 15777.21 304<br />
GA 204.<strong>00</strong>7 3 68.<strong>00</strong>2<br />
Gİ 14642.28 301 48.645 1.398 .244<br />
Toplam 14846.28 304<br />
*p
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
Tablo 2’de görüldüğü gibi, öğretmenlerin eğitim durumlarına göre, müdürlerin<br />
iletişim stillerine ilişkin algıları arasında fark bulunmamıştır. Buna göre, eğitim<br />
durumunun, öğretmenlerin algılarında farklılığa yol açmadığı söylenebilir.<br />
Tablo 3. Kıdemlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />
Algıları Arasındaki Farklar İçin Tek Yönlü Varyans Analizi<br />
Davranış Boyutları Veri Kareler Kareler<br />
SD F p*<br />
Grupları Toplamı Ortalaması<br />
Liderlik<br />
Yardımseverlik/<br />
Cana Yakınlık<br />
Anlayışlılık<br />
Sorumluluk/<br />
Serbestlik<br />
Kararsızlık<br />
Memnuniyetsizlik<br />
Azarlayıcılık<br />
Kuralcılık<br />
GA 152.959 4 38.240<br />
Gİ 9889.028 3<strong>00</strong> 32.963 1.160 .329<br />
Toplam 1<strong>00</strong>41.99 304<br />
GA 214.199 4 53.550<br />
Gİ 11294.67 3<strong>00</strong> 37.649 1.422 .226<br />
Toplam 11508.87 304<br />
GA 223.951 4 55.988<br />
Gİ 12188.50 3<strong>00</strong> 40.628 1.378 .241<br />
Toplam 12412.45 304<br />
GA 13.793 4 3.448<br />
Gİ 4854.436 3<strong>00</strong> 16.181 .213 .931<br />
Toplam 4868.230 304<br />
GA 206.836 4 51.709<br />
Gİ 4408.292 3<strong>00</strong> 14.694 3.519* .<strong>00</strong>8<br />
Toplam 4615.128 304<br />
GA 542.733 4 135.683<br />
Gİ 13503.71 3<strong>00</strong> 45.012 3.014* .018<br />
Toplam 14046.44 304<br />
GA 656.562 4 164.141<br />
Gİ 15120.65 3<strong>00</strong> 50.402 3.257* .012<br />
Toplam 15777.21 304<br />
GA 372.76 4 93.192<br />
Gİ 14473.52 3<strong>00</strong> 48.245 1.932 .105<br />
Toplam 14846.28 304<br />
*p
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
Tablo 4. Kıdemlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin Kararsızlık, Memnuniyetsizlik ve<br />
Azarlayıcılık Davranışlarına İlişkin Algıları Arasındaki Fark İçin Tukey Testi<br />
Kararsızlık Memnuniyetsizlik Azarlayıcılık<br />
Değişkenler<br />
N 1 2 1 2 1 2<br />
1 39 6.3590 6.9487 8.6667<br />
2 55 8.4909 9.2<strong>00</strong>0 9.2<strong>00</strong>0 9.6182<br />
3 55 8.8182 10.1273 10.1273 11.0364 11.0364<br />
4 47 9.1702 11.7872 13.6809<br />
5 109 8.6514 10.1651 10.1651 10.4404 10.4404<br />
Tablo 4 incelendiğinde, kararsızlık boyutuna ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme<br />
sahip Grup1 ile 6-10 yıl kıdeme sahip Grup2, 11-15 yıl kıdeme sahip Grup3, 16-20 yıl<br />
kıdeme sahip Grup4 ve 20 yıl ve yukarısı kıdeme sahip Grup5 arasında olduğu görülmektedir.<br />
1-5 yıl kıdeme sahip öğretmenler, diğer gruplara göre, müdürlerin kararsızlık<br />
davranışını daha düşük düzeyde algılamaktadır. Memnuniyetsizlik boyutuna<br />
ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme sahip Grup1 ile 16-20 yıl kıdeme sahip Grup4 arasında<br />
olduğu görülmektedir. 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenler, 1-5 yıl kıdeme sahip<br />
öğretmenlere göre, okul müdürlerinin daha memnuniyetsiz olduğunu algılamaktadır.<br />
Azarlayıcılık boyutuna ilişkin farkın, 1-5 yıl kıdeme sahip Grup1 ve 6-10 yıl kıdeme<br />
sahip Grup2 ile 16-20 yıl kıdeme sahip Grup4 arasında olduğu anlaşılmaktadır.<br />
Buna göre, 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenler, 1-5 yıl ve 6-10 yıl kıdeme sahip öğretmenlere<br />
göre müdürlerin daha azarlayıcı davrandığını algılamaktadır.<br />
Tablo 5. Cinsiyetlerine Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />
Algıları Arasındaki Fark İçin t- Testi<br />
Davranış Boyutları Değişkenler N X S t p*<br />
Liderlik<br />
Kadın 169 20.<strong>00</strong> 5.45<br />
Erkek 136 19.52 6.10<br />
.719 .473<br />
Yardımseverlik/ Kadın 169 19.18 6.07<br />
Cana Yakınlık Erkek 136 19.74 6.25<br />
.788 .431<br />
Anlayışlılık<br />
Kadın 169 21.76 6.57<br />
Erkek 136 22.38 6.15<br />
.833 .406<br />
Sorumluluk/ Kadın 169 19.39 4.19<br />
Serbestlik Erkek 136 19.61 3.75<br />
.492 .623<br />
Kararsızlık<br />
Kadın 169 7.86 3.79<br />
Erkek 136 9.14 3.91<br />
2.880* .<strong>00</strong>4<br />
Memnuniyetsizlik<br />
Kadın 169 9.56 6.62<br />
Erkek 136 10.13 7.01<br />
.729 .466<br />
Kadın 169 11.02 7.47<br />
Azarlayıcılık<br />
Erkek 136 10.23 6.85<br />
.950 .343<br />
Kuralcılık<br />
Kadın 169 18.08 7.14<br />
Erkek 136 16.58 6.72<br />
1.87 .062<br />
*p
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre, müdürlerin davranışlarına ilişkin görüşleri<br />
arasında kararsızlık boyutuna ilişkin anlamlı fark bulunmuştur. Erkek öğretmenler,<br />
kadın öğretmenlere göre okul müdürlerini daha kararsız olarak algılamaktadır.<br />
Tablo 6. Branşlarına Göre Öğretmenlerin Müdürlerin İletişim Stillerine İlişkin<br />
Algıları Arasındaki Fark İçin t- Testi<br />
Davranış Boyutları Değişkenler N X S t p*<br />
Liderlik<br />
Sınıf 184 19.97 5.76<br />
.672 .502<br />
Branş 121 19.52 5.73<br />
Yardımseverlik/ Sınıf 184 19.31 6.16<br />
Cana Yakınlık Branş 121 19.61 6.14<br />
.411 .681<br />
Anlayışlılık<br />
Sınıf 184 21.95 6.50<br />
Branş 121 22.18 6.22<br />
.308 .758<br />
Sorumluluk/ Sınıf 184 19.56 4.06<br />
Serbestlik Branş 121 19.38 3.91<br />
.395 .693<br />
Kararsızlık<br />
Sınıf 184 8.53 3.95<br />
Branş 121 8.29 3.81<br />
.515 .607<br />
Memnuniyetsizlik<br />
Sınıf 184 10.35 6.99<br />
Branş 121 9.01 6.42<br />
1.680 .093<br />
Azarlayıcılık<br />
Sınıf 184 11.41 7.65<br />
Branş 121 9.54 6.33<br />
2.229* .027<br />
*p
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
Sonuçlar<br />
1. İlköğretim okullarında görevli öğretmenlerin, müdürlerin iletişim stillerine<br />
ilişkin algıları, liderlik 2.82 (sık sık), yardımseverlik/cana yakınlık 2.77 (sık sık), anlayışlılık<br />
2.75 (sık sık), sorumluluk/serbestlik 2.16 (bazen), kararsızlık 1.40 (az), memnuniyetsizlik<br />
1.22 (az), azarlayıcılık 1.33 (az) ve kuralcılık 1.93 (bazen) olarak bulunmuştur.<br />
2. Öğretmenlerin eğitim durumlarına göre müdürlerin iletişim stillerine ilişkin<br />
algıları arasında fark bulunmamıştır.<br />
3. Kıdemlerine göre öğretmenlerin, kararsızlık, memnuniyetsizlik ve azarlayıcılık<br />
davranış boyutlarına ilişkin algıları arasında fark bulunmuştur. 1-5 yıl kıdeme<br />
sahip öğretmenlerin, diğer gruplara göre, müdürlerin kararsızlık davranışını daha<br />
düşük düzeyde;16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin, 1-5 yıl kıdeme sahip öğretmenlere<br />
göre okul müdürlerinin memnuniyetsizlik davranışını; 1-5 yıl ve 6-10 yıl<br />
kıdeme sahip öğretmenlere göre de azarlayıcılık davranışını daha yüksek düzeyde<br />
algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.<br />
4. Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre müdürlerin iletişim stillerine ilişkin algıları<br />
arasında kararsızlık boyutuna ilişkin fark bulunmuştur. Erkek öğretmenlerin,<br />
kadın öğretmenlere göre okul müdürlerinin daha kararsız davrandıklarını algıladıkları<br />
belirlenmiştir.<br />
5. Branşlarına göre öğretmenlerin, müdürlerin azarlayıcılık ve kuralcılık davranışlarına<br />
ilişkin görüşleri arasında fark bulunmuştur. Sınıf öğretmenlerinin branş<br />
öğretmenlerine göre okul müdürlerinin azarlayıcılık ve kuralcılık davranışlarını daha<br />
yüksek düzeyde algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Öneriler<br />
1. İlköğretim Okullarında görevli müdürler kuralcılık davranışını daha düşük<br />
düzeyde göstermelidir.<br />
2. Müdürlerin kişiler arası ilişkileri olumsuz etkilemesi beklenen kararsızlık,<br />
memnuniyetsizlik ve azarlayıcılık davranışlarını göstermemesi gerektiği önerilebilir.<br />
3. Müdürlerin iletişim stillerine ilişkin öğretmenlerin ve öğrencilerin algıları<br />
ve beklentileri araştırılabilir.<br />
4. Müdürlerin iletişim stilleri ile öğretmenlerin doyum, motivasyon, bağlılık<br />
ve stres düzeyleri arasındaki ilişki araştırılabilir.<br />
172<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Canan Çetinkanat / Mesut Sağnak<br />
Kaynakça<br />
Aydın, M. (1991). Eğitim Yönetimi, Hatipoğlu Yayınevi, Ankara.<br />
Brok, P., Fisher, D. ve Scott, R. (2<strong>00</strong>5). “The Importance of Teacher Interpersonal Behaviour For Student<br />
Attitudes in Brunei Primary Science Classes”, International Journal of Science Education,<br />
27 (7), 765-779.<br />
Bursalıoğlu, Z. (1994). Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış, Pegem A Yayıncılık, Ankara.<br />
Can, H. (1997). Organizasyon ve Yönetim, Siyasal Kitabevi, Ankara.<br />
Celep, C. (1992). “İlkokullarda Yönetici-Öğretmen İletişimi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim<br />
Fakültesi Dergisi, 8, 301-316.<br />
Çelik, V. (1998). “Eğitimde Dönüşümcü Liderlik”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 16,<br />
423-442.<br />
Çetinkanat, C. (1994). “Etkili İletişim Becerileri“, Bilim ve Teknik Dergisi, 96-97.<br />
Dean, J. (1990). Managing The Primary School, Routledge, New York.<br />
Halpin, A. W. (1966). Theory and Research in Administration, The Mc<strong>Milli</strong>an Co., New York.<br />
Karip, E. (1998). “Dönüşümcü Liderlik”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 16, 443-465.<br />
Kremer-Hayon, L. ve Wubbels, T. (1993). Principals’ Interpersonal Behavior and Teachers’<br />
Satisfaction. Do You Know What You Look Like Interpersonal Relationships in<br />
Education. Ed.: Theo Wubbels ve Jack Levy (London: The Falmer Press, 1993), 113-122.<br />
Reyes, P. ve Hoyle, D. (1992). “Teachers’ Satisfaction With Principals’ Communication”, Journal of<br />
Educational Research, 85 (3), 163-168.<br />
Şahin, S. (2<strong>00</strong>4). “Okul Müdürlerinin Dönüşümcü ve Sürdürümcü Liderlik Stilleri ile Okul Kültürü<br />
Arasındaki İlişkiler”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 4(2), 365-396.<br />
Wendell, J. (1974). “The Faithful Process of Mr. A. Talking to Mr. B. Effective Communication”,<br />
Harvard Business Review Reprint Series.<br />
Wubbels, T., Creton, H., Levy, J. ve Hooymayers, H. (1993). The Model For Interpersonal Teacher<br />
Behavior. Do You Know What You Look Like Interpersonal Relationships in Education.<br />
Ed.: Theo Wubbels ve Jack Levy (London: The Falmer Press, 1993), 13-27.<br />
Yıldız, K. (1996). Bolu İlköğretim Okullarında Yönetici-Öğretmen İletişimi, Abant İzzet Baysal<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisan Tezi), Bolu.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 173
İlköğretim Okullarında Görevli Müdürlerin İletişim Stilleri u<br />
THE PRIMARY SCHOOL PRINCIPALS’<br />
COMMUNICATION STYLES<br />
Canan ÇETİNKANAT*<br />
Mesut SAĞNAK**<br />
Abst ract<br />
The purpose of this study was to determine the primary school principals’<br />
communication styles. The data of the research were collected with<br />
“Questionnaire on Principal Interaction” developed by Kremer-Hayon and<br />
Wubbels (1993). The questionnaire consists of 62 questions related to the dimensions:<br />
Leadership, helpful/friendly, understanding, responsibility/freedom,<br />
uncertain, dissatisfied, admonishing and strict. 305 elementary school teachers<br />
participated to the research from 21 schools in Niğde . The data have been<br />
analysed using means, standard deviation, t-test, variance analyze and Tukey<br />
test. The results of the study indicated that elementary school teachers perceived<br />
that primary school principals showed leadership at maximum level and satisfaction<br />
at minimum. It was found out that perceptions of elementary school<br />
teachers about principal behaviours differentiated according to seniority, gender<br />
and branch; but there were not any differences related to their education level.<br />
Key Words: Principals’ interpersonal behaviours, principals’communication<br />
styles, interaction<br />
* Prof. Dr.; Abant İzzet Baysal University, Faculty of Education, Department of Educational<br />
Sciences<br />
** Ass. Prof.; Niğde University, Faculty of Education, Department of Educational Sciences<br />
174<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
SINIF ÖĞRETMENLERİNİN İLKÖĞRETİM<br />
I. KADEME FEN VE TEKNOLOJİ DERSİNDEKİ<br />
ÖLÇME-DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN<br />
GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ*<br />
Çavuş ŞAHİN**<br />
Ersin ERSOY***<br />
Özet<br />
Araştırmada sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek<br />
amaçlanmıştır. Bu araştırma betimsel nitelikte olup tarama modelleri kullanılmıştır.<br />
Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen<br />
anket formu kullanılmıştır. Anket geliştirme sürecinde alanda yapılmış çalışmalar<br />
incelenmiş ve konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. İncelemeler doğrultusunda<br />
ölçme aracının taslağı hazırlanmış ve hazırlanan taslak alan uzmanlarının<br />
görüşlerine sunularak kapsam geçerliği sorgulanmış ve ön uygulama<br />
yapılmıştır. Ön uygulama sonucunda gerekli düzenlemeler yapılarak iki ana<br />
bölümden oluşan ölçme aracına son şekli verilmiştir. Hazırlanan ölçme aracı<br />
Çanakkale İli merkez ve ilçe-belde-köylerde görev yapan 2<strong>00</strong> sınıf öğretmenine<br />
uygulanmıştır. Araştırmada anket formlarında elde edilen verilerin çözümü için<br />
SPSS 13.0 paket programından yararlanılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki<br />
sorulara verdikleri cevapların frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalamaları<br />
(X) ve standart sapmaları (ss) hesaplanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket<br />
formundaki soruları verdikleri cevapların bağımsız değişkenlere göre dağılımının<br />
anlamlılığı t testi, tek yönlü varyans testi ve ki kare (x 2 ) tekniği ile test edilmiştir.<br />
Bulgulara dayalı olarak sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye<br />
ilişkin görüşlerine bakıldığında ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenler<br />
hizmet içi eğitime ihtiyaçları bulunduklarını ifade etmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin<br />
ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />
ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlaması, ölçme ve değerlendirme<br />
konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim<br />
programında yeterli örnekler bulunma, ölçme ve değerlendirme için programda<br />
önerilen sürenin yeterliliği, ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlılığı,<br />
ölçme ve değerlendirme formlarının fazlalığı, ölçme yöntemlerinin çok zaman<br />
* Bu çalışma Yrd. Doç. Dr. Çavuş ŞAHİN yönetiminde yürütülen ve Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri tarafından desteklenen Ersin ERSOY’un yüksek<br />
lisans tez özetidir.<br />
** Yrd. Doç. Dr.; Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü<br />
Sınıf Öğretmenliği ABD.<br />
*** Yüksek Lisans Öğrencisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />
İlköğretim/Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 175
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
alması, ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu, değerlendirme sorularının<br />
yeterliliği, değerlendirmenin çok zaman alması ve değerlendirme sisteminin çok<br />
karmaşık olduğu konularında kararsız oldukları gözlenmiştir. Sınıf öğretmenleri<br />
ölçme değerlendirme konusunda kendilerine yardımcı olacak uzmanların<br />
yeterli olmadığı görüşündedirler. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen<br />
ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında cinsiyete<br />
göre, hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Sınıf öğretmenlerinin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye<br />
ilişkin görüşleri arasında sınıf düzeyine, mezun oldukları okula göre<br />
anlamlı farklılık bulunduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin ölçme<br />
ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları çoğu zaman ile ara<br />
sıra arasında değişmektedir. Yine sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen<br />
ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />
kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında cinsiyete, okutulan sınıf düzeyine,<br />
mezun oldukları okula göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Sınıf öğretmenlerinin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme<br />
ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri<br />
arasında hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Ölçme, değerlendirme, fen ve tpeknoloji<br />
Gi riş<br />
Eğitim, bir ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda ileriye dönük uzun<br />
hedeflerinin belirlenmesinde temel bir yapı taşı niteliğindedir. Ekonomik, sosyal ve<br />
siyasal alanlarda başarının elde edilmesi eğitim sisteminden elde edilen başarıya bağlıdır<br />
(Yıldırım, 2<strong>00</strong>6:14). Eğitim alan bireylerde eğitim sürecinin sonucu olarak bazı<br />
istendik davranışların oluşması beklenir (Ayaydın, 2<strong>00</strong>4). Bu yaklaşımla birlikte, yetiştiricilerin<br />
gerçekleştirmek zorunda oldukları belli başlı görevler vardır. Bu görevler<br />
şöyle sıralanabilir: Öğrencide geliştirilecek davranışların önceden kararlaştırılıp bir<br />
sıraya konması, bu davranışları geliştirici öğrenme yaşantılarını gerçekleştirecek eğitim<br />
durumlarının düzenlenmesi, istendik ve beklendik davranışları geliştir<strong>med</strong>eki<br />
etkililik derecelerinin araştırılması yani değerlendirme (Ertürk, 1988:108). Bireyin etkileşimde<br />
bulunduğu çevre şartlarını kontrol edebildiğimiz oranda, istediğimiz özelliklere<br />
sahip insanı yetiştirme şansımız artmaktadır. Bu da bizi etkili ve verimli bir eğitim<br />
için planlı olmak gerekliliğine götürür. Bu gereklilik ise eğitimde program kavramını<br />
getirir. Eğitim programı, hedef, içerik, öğrenme-öğretme süreci ve değerlendirme öğeleri<br />
arasındaki dinamik ilişkiler bütünü olarak tanımlanır (Tan, 1990:1). Bu tanımdan<br />
da anlaşılacağı üzere bir eğitim programının dört temel öğesi olduğu vurgulanmaktadır.<br />
Bu öğeler hedef, içerik, öğrenme-öğretme süreci ile ölçme-değerlendir<strong>med</strong>ir<br />
(Demirel, 2<strong>00</strong>0:6). Hedef kavramı içinde öğrenilene kazandırılacak istendik davranışlar<br />
da yer almaktadır. İçerik öğesi ile eğitim programında hedeflere uygun davranışlar<br />
da yer almaktadır. İçerik öğesi ile eğitim programında hedeflere uygun düşecek konular<br />
bütünü düşünülmektedir. Öğrenme-öğretme sürecinde ise, hedeflere ulaşmak için<br />
hangi öğrenme-öğretme modellerinin, stratejilerinin, yöntemlerinin ve tekniklerinin<br />
seçileceği belirtilmektedir. Ölçme ve değerlendirme öğesinde ise hedef-davranışların<br />
ayrı ayrı test edilip, istendik davranışların ne kadarının kazandırıldığı ve yapılan eğitimin<br />
kalite kontrolü vurgulanmaktadır (Adıyaman, 2<strong>00</strong>5:18). Eğitimin amacına ulaşabilmesi<br />
için eğitimin çok iyi planlanması ve uygulanması, uygulanan eğitimin amacına<br />
ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi ve eğitim programı açısından beklentilere ne<br />
derecede ulaşıldığı ve programın amacına ulaşmasına engel olan sebeplerin neler<br />
176<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir. Eğitim programının başarısının tespit edilmesi<br />
ölçme ve değerlendirme yoluyla gerçekleşmektedir. Ölçme ve değerlendirme,<br />
her eğitim-öğretim sürecinin önemli bir parçası ve eğitimde nitelik arayışlarının temel<br />
unsurudur. Ölçme ve değerlendirmenin asıl amacı, eğitim kalitesinin ölçülmesi ve iyileştirilmesidir<br />
(Balcı ve Tekkaya, 2<strong>00</strong>0). Okullarda öğrenci başarısını ölçme ve değerlendirmeyi<br />
zorunlu kılan nedenlerden biri, öğrencilerin eğitim sistemi içindeki ilerleyişini,<br />
akışını düzenleme ihtiyacıdır (Arık, 2<strong>00</strong>6). Eğitim çalışmalarında ölçme ve<br />
değerlendirmeye çok gerek vardır. Ölçme ve değerlendirme, bu amaçlara ne derece<br />
ulaşıldığını belirle<strong>med</strong>e çok işe yarar (Binbaşıoğlu, 1983:15). Ölçme ve değerlendirmenin,<br />
öğretmeyi ve öğrenmeyi şekillendirmek gibi amaçları vardır. Ölçme ve değerlendirme<br />
ile ne öğretildiği ve nasıl öğretildiği önemli koşullardandır (Harlen, 2<strong>00</strong>4).<br />
Ölçme ve değerlendirme sonuçları dersleri, eğitimsel faaliyetleri ve bunlarla ilgili olarak<br />
elde edilen başarıyı, başta öğrencinin ve öğretmenin program amaçlarına ne dereceye<br />
kadar yaklaşılabildiğini gösteren bir işarettir (Tekindal, 2<strong>00</strong>2:130). Ölçme ve<br />
değerlendirme, bütün derslerde olduğu gibi Fen ve Teknoloji dersinde de büyük<br />
öneme sahiptir. Fen ve Teknoloji dersi, bireylerin araştırma-sorgulama, eleştirel düşünme,<br />
problem çözme ve karar verme becerileri geliştirmeleri, yaşam boyu öğrenen<br />
bireyler olmalarını sağlamaları, çevreleri ve dünya hakkındaki merak duygusunu sürdürmeleri<br />
için gerekli olan fenle ilgili beceri, tutum, değer, anlayış ve bilgileri geliştirmesi<br />
yönüyle öne çıktığından bu derste yapılan ölçme ve değerlendirmelerin önemi<br />
daha da artmaktadır. Fen ve Teknoloji dersinin öneminden dolayı bu derste yapılacak<br />
ölçme ve değerlendirmelerin dikkatli ve özenli bir şekilde yapılması gerekir. Fen ve<br />
Teknoloji dersinde de ölçme ve değerlendirme, dersin hedef ve kazanımlarına ne derece<br />
ulaşıldığının, öğretim süreci içerisinde nelerin işlenip nelerin işle<strong>med</strong>iğinin, yapılan<br />
öğretimin öğrencilerin gelişim özelliklerini ne derece etkilediğinin ortaya konulmasında<br />
farklı şekil ve biçimlerde kullanılmaktadır (Akpınar ve Ergin, 2<strong>00</strong>6). Bu durum eğitimin<br />
mimarları olan öğretmenleri ön plana çıkarmaktadır. Öğretmenler sistemli olarak<br />
eğitimi ölçme ve değerlendirme kurallarına bağlı kalarak sürekli değerlendirmek<br />
zorundadır. Öğretmenler sınıftaki ölçme ve değerlendirme zamanlarının çoğunu test<br />
hazırlama, uygulama ve puanlama ile geçirmektedir (Gullickson, 1984). Öğretmenler<br />
sınıftaki zamanlarının % 15’ini ölçme ve değerlendirme için harcamaktadır (Daniel ve<br />
King, 1998). Öğretmenler, kalan zamanlarının çoğunu ise değerlendirmeye bağlantılı<br />
aktivitelerle harcarlar (Plake ve diğerleri, 1993). Ölçme ve değerlendirme, kararın<br />
öğretmenler tarafından verildiği gibi birtakım öznel görünüşleri de içine alır<br />
(Hopkins, 1998:8). Ölçme ve değerlendirme objektif ve güvenilir yöntemlerle yapıldığı<br />
takdirde eğitim ve öğretimdeki başarıyı olumsuz etkileyen sebepler ortaya çıkarılabilir<br />
(Erdemir, 2<strong>00</strong>7). Dünyada olduğu gibi Türk eğitim sisteminde de eğitimde ölçme<br />
ve değerlendirme yöntemlerini kullanacak olanlar öğretmenlerdir. Ölçme ve değerlendirme<br />
alanının özel bilgilerini kazanmış bir öğretmenle, bu bilgileri yeterince kazanamamış<br />
bir öğretmenin meslek anlayışı ve öğrenci üzerindeki kararları farklı olmaktadır.<br />
Ölçme ve değerlendirme bilgilerini kazanmış ve bu bilgileri öğrenci davranışlarının<br />
ölçülmesinde kullanan öğretmenler, öğrenciler hakkında daha doğru ve hatasız<br />
kararlar verebilmektedir (İşman, 2<strong>00</strong>1:1-2). Bir öğretmen, sınıf içerisinde birçok karar<br />
vermelidir. Sınıfta iyi kararlar vermek bilgi, beceri gerektirir. (Nitko, 2<strong>00</strong>4:4). Kuşkusuz<br />
öğretmenin planlanan bir öğretim etkinliği ile öğrencilere yönelik hedeflenen amaçlara<br />
ulaşılıp ulaşılmadığını ortaya koyabilmek için, hangi ölçme ve değerlendirme araçlarını<br />
kullanacağını da belirlemesi gerekir. (Karaca, 2<strong>00</strong>3) Öğrenci ilerlemesinin değer-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 177
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
lendirilmesi, bütün öğretmenlerin beklentisidir ve öğretmenler rutin olarak, bu beklentiyi<br />
karşılamak için türlü testler ve daha az resmi tekniklere başvururlar<br />
(Gullickson, 1985). Öğretmenlerin sahip olması gerekli olan önemli bir özellik de onların<br />
yeterli düzeyde ölçme ve değerlendirme bilgi ve becerileriyle donanmış olmasıdır<br />
(Çakan, 2<strong>00</strong>4) Bütün öğretmenler öğrencilerinin ne öğrendiği ile ilgilenirler ve onların<br />
gelişimlerini takip edebilmek için uygun değerlendirme yöntemlerini bulmak zorundadırlar<br />
(Korkmaz ve Kaptan, 2<strong>00</strong>3). Bu çalışma ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />
dersi ile ilgili öğretmenlerin ölçme ve değerlendirme konusunda mesleki donanımlarının<br />
arttırılması için öneriler geliştirilmesi, öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde ölçme ve değerlendirme uygulamaları arasında benzerlik veya<br />
farklılıkların ortaya konulmasına olanak sağlayacaktır.<br />
Araştırmanın Amacı<br />
Araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmektir.<br />
Temel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır.<br />
1. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri nelerdir<br />
2. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri cinsiyete, okutulan<br />
sınıf düzeyine, hizmet yılına ve mezun olunan okula göre anlamlı bir farklılık göstermekte<br />
midir<br />
3. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenleri ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde hangi ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini ne sıklıkla<br />
kullanmaktadırlar<br />
4. İlköğretimde görevli sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıkları cinsiyete, okutulan sınıf düzeyine, hizmet yılına ve mezun olunan<br />
okula göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir<br />
Yöntem<br />
Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmektir.<br />
Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modelleri kullanılmıştır. Nicel<br />
araştırmanın temel çalışma prensibi elde edilen bulguların bir şekilde sayısal değerlerle<br />
ifade edilmesi ve ölçülebilmesidir. Ayrıca herhangi bir etkeni inceleyerek değişkenler<br />
arasındaki neden-sonuç ilişkilerini tespit etmek ve sonuçları karşılaştırarak<br />
ölçmek için nicel araştırma yöntemleri kullanılır (Ekiz, 2<strong>00</strong>3:93). Survey yöntemi, geçmişte<br />
veya halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan<br />
araştırma yaklaşımıdır (Karasar, 2<strong>00</strong>0:34). Bu yüzden, araştırma betimsel nitelikte<br />
olup ilişkisel tarama modeli uygulanmıştır.<br />
Bu araştırmada; sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />
dersindeki ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek amacıyla araştırmacı<br />
tarafından hazırlanan anket formları uygulanmıştır. Belli değişkenleri kullanarak<br />
bu değişkenler açısından ayrıntılı betimlemeler yapılmış, bu betimlemeler birbiriyle<br />
karşılaştırılmış, karşılaştırmalar yapılırken benzerlik ve farklılıklar dikkatlice<br />
belirlenmiş ve elde edilen sonuç yorumlanmıştır.<br />
178<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Araştırma Evreni ve Örneklemi<br />
Bu araştırmanın çalışma evrenini, 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 öğretim yılı bahar dönemi<br />
Çanakkale ili merkez ve ilçelerinde bulunan ilköğretim okulları ile bu okulların 4. ve<br />
5. sınıflarında görev yapmakta olan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır.<br />
Örneklemini ise basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen Çanakkale İli<br />
merkez ve ilçelerinde bulunan ilköğretim okullarında görev yapmakta olan 2<strong>00</strong> sınıf<br />
öğretmeni oluşturmaktadır. Basit tesadüfi örnekleme yönteminde evreni oluşturan<br />
her birimin örnekleme içerisinde yer alma olasılığı aynıdır. Diğer bir anlatımla, birimler<br />
birbirinden bağımsız olarak eşit seçilme şansına sahip olmaktadır. Evren hacmi N,<br />
örneklem hacmi n olarak alındığında evrendeki her birimin seçilme olasılığı n/N olacaktır.<br />
Bu yöntemde evren, kesin sınırlarla belirlenir ve evreni oluşturan her bir birime<br />
bir numara verilerek liste yapılır. Hazırlanan listedeki her bir birime ilişkin numaralardan<br />
örneklem sayısı kadar numara rastgele belirlenir (Ural ve Kılıç, 2<strong>00</strong>5:32).<br />
Verilerin Toplanması<br />
Verileri toplamak amacıyla anket formlarının deneklere uygulanabilmesi için<br />
gerekli izinler alınmış, örneklem olarak alınan okullarda görev yapmakta olan 2<strong>00</strong><br />
sınıf öğretmenine teslim edilmiş ve anket formunu cevaplamaları sağlanmıştır. Öncelikle<br />
uygulamanın yapıldığı okulların müdürleri ile irtibat kurularak kendilerine<br />
araştırmanın amacı hakkında bilgi verilmiş ve anketler araştırma izin yazısı ile birlikte<br />
bizzat araştırmacı tarafından okullara dağıtılmıştır. Anketlerden 227 tanesi geri<br />
dönmüştür. Anketlerden 27 tanesi gerek boş bırakıldığı gerekse amaca uygun doldurulmadığı<br />
belirlendiğinden değerlendirmeye alınmamıştır. Sonuç olarak örnekleme<br />
alınan okullarda görev yapmakta olan 4.-5. sınıf öğretmenlerine ait 2<strong>00</strong> anket formu<br />
geçerli kabul edilerek değerlendirmeye alınmıştır.<br />
Veri Toplama Aracının Özellikleri<br />
Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen anket<br />
formu kullanılmıştır. Anket geliştirme sürecinde alanda yapılmış çalışmalar incelenmiş<br />
ve konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır. İncelemeler doğrultusunda ölçme<br />
aracının taslağı hazırlanmış ve hazırlanan taslak alan uzmanlarının görüşlerine sunularak<br />
kapsam geçerliği sorgulanmıştır. Geliştirilen ölçme aracı örnekleme ait deneme<br />
grubuna uygulanmış ve ön uygulamadan alınan veriler üzerinde yapılan analizler<br />
sonucunda ölçme aracının Cronbach Alpha katsayısı 0.83 olarak hesaplanmıştır. Ön<br />
uygulama sonucunda gerekli düzenlemeler yapılarak iki ana bölümden oluşan ölçme<br />
aracına son şekli verilmiştir. Anketin birinci bölümünde örnekleme yönelik öğretmenlerin<br />
kişisel bilgilerini saptamaya yönelik 7 soru hazırlanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma/kullanmama durumlarına<br />
ve kullanma/kullanmama sebeplerine yönelik 36 soru hazırlanmıştır.<br />
Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması<br />
Araştırmada anket formlarında elde edilen verilerin çözümü için SPSS 13.0<br />
paket programından yararlanılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki sorulara<br />
verdikleri cevapların frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalamaları (X) ve standart<br />
sapmaları (ss) hesaplanmıştır. Sınıf öğretmenlerinin anket formundaki soruları verdikleri<br />
cevapların bağımsız değişkenlere göre dağılımının anlamlılığı t testi, tek yönlü<br />
varyans testi ve ki kare (x 2 ) tekniği ile test edilmiştir. Verilerin çözümlenmesinde, sınıf<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 179
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine verdikleri yanıtların<br />
puanlarını hesaplamak amacıyla da ankette yer alan maddelere, “Tamamen<br />
Katılıyorum” için 5, “Katılıyorum” için 4, “Kararsızım” için 3, “Katılmıyorum” için<br />
2, “Kesinlikle Katılmıyorum” için 1 puan verilmiştir. Çözümlemeler sonucunda elde<br />
edilen bulgular, 1.<strong>00</strong>-1.79’a kadar “Kesinlikle Katılmıyorum”, 1.80-2.59’a<br />
“Katılmıyorum”, 2.60-3.39’a kadar “Kararsızım”, 3.40-4.19’a kadar “Katılıyorum”,<br />
4.20-5.<strong>00</strong>’a kadar “Tamamen Katılıyorum” aralıkları temel alınarak yorumlanmıştır.<br />
Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerinin kullanma sıklıklarına<br />
verdikleri yanıtların puanlarını hesaplamak amacıyla da ankette yer alan<br />
maddelere “Çoğu Zaman” için 3, “Arasıra” için 2, “Hiçbir Zaman” 1 puan verilmiştir.<br />
Çözümlemeler sonucunda elde edilen bulgular, 1.<strong>00</strong>-1.66’e kadar “Hiçbir Zaman”,<br />
1.67-2.33’e kadar “Arasıra”, 2.34-3.<strong>00</strong>’a kadar “Çoğu Zaman” aralıkları temel alınarak<br />
yorumlanmıştır.<br />
Bulgular<br />
Tablo 1. Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji<br />
Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşleri<br />
Tamamen<br />
Katılıyorum<br />
Katılıyorum<br />
Kararsızım<br />
Katılmıyorum<br />
Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
X<br />
s<br />
Ölçme ve değerlendirme konusunda<br />
öğretmenlerin hizmet içi eğitime<br />
ihtiyaçları bulunmaktadır.<br />
f<br />
55<br />
%<br />
27.5<br />
f<br />
92<br />
%<br />
46.0<br />
f<br />
17<br />
%<br />
8.5<br />
f<br />
29<br />
%<br />
14.5<br />
f<br />
7<br />
%<br />
3.5<br />
3.80<br />
1.104<br />
Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />
yeni yaklaşımlarla ilgili olarak<br />
Fen ve Teknoloji öğretim programı<br />
yeterli açıklamalar sağlamaktadır.<br />
10<br />
5.0<br />
67<br />
33.5<br />
51<br />
25.5<br />
56<br />
28.0<br />
16<br />
8.0<br />
3.<strong>00</strong><br />
1.068<br />
Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />
yeni yaklaşımlarla ilgili olarak<br />
Fen ve Teknoloji öğretim programında<br />
yeterli örnekler bulunmaktadır.<br />
7<br />
3.5<br />
74<br />
37.0<br />
52<br />
26.0<br />
56<br />
28.0<br />
11<br />
5.5<br />
3.05<br />
1.<strong>00</strong>6<br />
Ölçme değerlendirme konusunda<br />
öğretmenlere yardımcı olacak<br />
uzmanlar yeterlidir.<br />
1<br />
.5<br />
41<br />
20.5<br />
37<br />
18.5<br />
83<br />
41.5<br />
38<br />
19.0<br />
2.42<br />
1.033<br />
Ölçme ve değerlendirme için programda<br />
önerilen süre yeterlidir.<br />
12<br />
6.0<br />
62<br />
31.0<br />
24<br />
12.0<br />
77<br />
38.5<br />
25<br />
12.5<br />
2.80<br />
1.183<br />
Ölçme ve değerlendirme formları<br />
kullanışlıdır.<br />
8<br />
4.0<br />
48<br />
24.0<br />
55<br />
27.5<br />
68<br />
34.0<br />
21<br />
10.5<br />
2.77<br />
1.054<br />
Ölçme ve değerlendirme formları<br />
fazladır.<br />
28<br />
14.0<br />
74<br />
37.0<br />
28<br />
14.0<br />
52<br />
26.0<br />
18<br />
9.0<br />
3.21<br />
1.230<br />
Ölçme yöntemleri çok zaman almaktadır.<br />
33<br />
16.5<br />
76<br />
38.0<br />
25<br />
12.5<br />
53<br />
26.5<br />
13<br />
6.5<br />
3.32<br />
1.213<br />
Ölçme yöntemleri çok karmaşıktır.<br />
Değerlendirme soruları yeterlidir.<br />
13<br />
2<br />
6.5<br />
1.0<br />
75<br />
61<br />
37.5<br />
30.5<br />
36<br />
35<br />
18.0<br />
17.5<br />
67<br />
88<br />
33.5<br />
44.0<br />
9<br />
14<br />
4.5<br />
7.0<br />
3.08<br />
2.75<br />
1.072<br />
1.<strong>00</strong>2<br />
Değerlendirme çok zaman almaktadır.<br />
26<br />
13.0<br />
84<br />
42.0<br />
26<br />
13.0<br />
54<br />
27.0<br />
10<br />
5.0<br />
3.31<br />
1.149<br />
Değerlendirme sistemi çok karmaşıktır.<br />
17<br />
8.5<br />
66<br />
33.0<br />
39<br />
19.5<br />
64<br />
32.0<br />
14<br />
7.0<br />
3.04<br />
1.129<br />
GENEL ORTALAMA<br />
3.04<br />
.462<br />
180<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Tablo 1’de sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />
ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerine ait bulgulara yer verilmiştir. Bu bulguya<br />
göre “Ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenlerin hizmet içi eğitime<br />
ihtiyaçları bulunmaktadır” ( X = 3.80) görüşüne ilişkin puan ortalaması Katılıyorum<br />
düzeyindedir. Bu durum, sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme konusunda<br />
hizmet içi eğitime ihtiyaçları bulunduklarını göstermektedir. “Ölçme ve değerlendirme<br />
konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programı<br />
yeterli açıklamalar sağlamaktadır” ( X = 3.<strong>00</strong>) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum,<br />
öğretmenlerin bir kısmı ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili<br />
olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağladığı görüşünde<br />
iken bir kısmı ise ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili<br />
olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlamadığı görüşünde<br />
oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme konusundaki<br />
yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler<br />
bulunmaktadır” ( X = 3.05) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir<br />
kısmı ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve<br />
Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulunduğu görüşünde iken bir kısmı<br />
ise ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve<br />
Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulunmadığı görüşünde oldukları<br />
şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme değerlendirme konusunda öğretmenlere yardımcı<br />
olacak uzmanlar yeterlidir.” ( X = 2.42) Katılmıyorum düzeyindedir. Bu durum,<br />
ölçme değerlendirme konusunda öğretmenlere yardımcı olacak uzmanların yeterli<br />
olmadığı şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme için programda önerilen<br />
süre yeterlidir” ( X = 2.80) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir<br />
kısmı ölçme ve değerlendirme için programda önerilen süre yeterli bulurken bir<br />
kısmı ise süreyi yetersiz buldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme<br />
formları kullanışlıdır” ( X = 2.77) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin<br />
bir kısmı ölçme ve değerlendirme formlarını kullanışlı bulurken bir kısmı<br />
ise kullanışlı bulmadıkları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme ve değerlendirme formları<br />
fazladır” ( X = 3.21) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir kısmı<br />
ölçme ve değerlendirme formlarını fazla olduğu görüşünde iken bir kısmı ise fazla<br />
olmadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Ölçme yöntemleri çok<br />
zaman almaktadır” ( X = 3.32) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin<br />
bir kısmı ölçme yöntemlerinin çok zaman aldığı görüşünde iken bir kısmı ise ölçme<br />
yöntemlerinin çok zaman almadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir.<br />
“Ölçme yöntemleri çok karmaşıktır” ( X = 3.08) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum,<br />
öğretmenlerin bir kısmı ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu görüşünde iken<br />
bir kısmı ise ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olmadığı görüşünde oldukları şeklinde<br />
yorumlanabilir. “Değerlendirme soruları yeterlidir” ( X = 2.75) Kararsızım<br />
düzeyindedir. Bu durum, öğretmenlerin bir kısmı değerlendirme sorularını yeterli<br />
bulurken bir kısmı ise yetersiz buldukları şeklinde yorumlanabilir. “Değerlendirme<br />
çok zaman almaktadır” ( X = 3.31) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum öğretmenlerin<br />
bir kısmı değerlendirme çok zaman aldığı görüşünde iken bir kısmı ise çok zaman<br />
almadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir. “Değerlendirme sistemi çok<br />
karmaşıktır” ( X = 3.04) Kararsızım düzeyindedir. Bu durum öğretmenlerin bir kısmı<br />
değerlendirme sisteminin çok karmaşık olduğu görüşünde iken bir kısmı ise çok kar-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 181
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
maşık olmadığı görüşünde oldukları şeklinde yorumlanabilir Sınıf öğretmenlerinin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde ölçme ve değerlendirmeye ilişkin<br />
görüşlerine ait puanların genel ortalamasının ( X = 3.04) Kararsızım düzeyinde olduğu<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 2. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyetleri İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />
Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />
*p>.05<br />
Cinsiyet N X S sd t p<br />
Bay 91 3.0641 .49583<br />
198 .568 .571*<br />
Bayan 109 3.0268 .43433<br />
Tablo 2’de, cinsiyete göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında farklılık<br />
olup olmadığına ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, bay öğretmenlerin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye yönelik<br />
görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.06), bayan öğretmenlerin ilköğretim I.<br />
kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine<br />
ilişkin puan ortalaması ( X = 3.03)’tür. Bu iki ortalama arasındaki farkın istatistiksel<br />
bakımdan anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan t testinde, t değeri .568 olarak<br />
bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık<br />
bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri benzerlik göstermektedir.<br />
Tablo 3. Sınıf Öğretmenlerinin Okuttukları Sınıf Düzeyi İle İlköğretim I.<br />
Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin<br />
Görüşlerinin Analizi<br />
**p
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Tablo 4. Sınıf Öğretmenlerinin Hizmet Yılı İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />
Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />
Hizmet Yılı N X<br />
S<br />
1-5 Yıl 32 3.<strong>00</strong>78 .39050<br />
6-10 Yıl 47 2.9858 .42290<br />
11-15 Yıl 48 3.0347 .55032<br />
16-20 Yıl 36 2.9861 .41714<br />
21 Yıl ve üzeri 37 3.2162 .46748<br />
TOPLAM 2<strong>00</strong> 3.0438 .46251<br />
Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem<br />
Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi<br />
Gruplar Arası 1.423 4 .356<br />
Gruplar İçi 41.145 195 .211 1.686 .155*<br />
Toplam Kareler 42.569 199<br />
*p>.05<br />
Sınıf öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına<br />
ilişkin bulgular Tablo 4’de verilmiştir. Bu bulgulara göre, 1-5 yıl arası kıdeme sahip<br />
öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye<br />
yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.<strong>00</strong>), 6-10 yıl arası kıdeme<br />
sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve<br />
değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.99), 11-15 yıl<br />
arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 3.03), 16-<br />
20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.99), 21<br />
yıl ve üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />
( X = 3.22)’dir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim<br />
I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri<br />
arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmektedir [ F (4-195) = 1.686, p>.05 ]. Bu<br />
durum farklı kıdeme sahip sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerinin benzerlik gösterdiği<br />
şeklinde yorumlanabilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 183
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
Tablo 5. Sınıf Öğretmenlerinin Mezun Oldukları Okul İle İlköğretim I.<br />
Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme ve Değerlendirmeye İlişkin<br />
Görüşlerinin Analizi<br />
Hizmet Yılı N X<br />
S<br />
1. Eğitim Enstitüsü 46 3.2192 .38544<br />
2. Öğretmen Okulu 16 3.0833 .42054<br />
3. 2+2 Lisans Tamamlama 34 3.0172 .51073<br />
4. 4 Yıllık Lisans Mezunu 95 2.9877 .46936<br />
5. Yüksek Lisans ve Doktora 7 2.6905 .37796<br />
6. Diğer Fakülteler 2 3.0417 .64818<br />
TOPLAM 2<strong>00</strong> 3.0438 .46251<br />
Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem Anlamlı<br />
Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi Fark<br />
Gruplar Arası 2.637 5 .527<br />
1-4<br />
Gruplar İçi 39.932 194 .206 2.562 .029**<br />
1-5<br />
Toplam Kareler 42.569 199<br />
**p
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Tablo 6. Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji<br />
Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini Kullanma<br />
Sıklıklarına İlişkin Görüşleri<br />
Çoğu<br />
Zaman<br />
Ara Sıra<br />
Hiçbir<br />
Zaman<br />
X<br />
S<br />
f % f % f %<br />
Çoktan Seçmeli Testler 172 86.0 28 14.0 - - 2.86 .347<br />
Sözlü Sınavlar 67 33.5 111 55.5 22 11.0 2.23 .629<br />
Doğru-Yanlış Soruları 110 55.0 89 44.5 1 .5 2.55 .509<br />
Eşleştirme Soruları 98 49.0 93 46.5 9 4.5 2.45 .581<br />
Yazılı Sınavlar 98 49.0 92 46.0 10 5.0 2.44 .590<br />
Boşluk Doldurma Soruları 95 47.5 101 50.5 4 2.0 2.46 .537<br />
Performans Değerlendirme 92 46.0 101 50.5 7 3.5 2.43 .562<br />
Öğrenci Ürün Dosyası (Portfolyo) 89 44.5 94 47.0 17 8.5 2.36 .634<br />
Kavram Haritaları 62 31.0 120 60.0 18 9.0 2.22 .594<br />
Yapılandırılmış Grid 27 13.5 95 47.5 78 39.0 1.73 .680<br />
Tanılayıcı Dallanmış Ağaç 36 18.0 107 53.5 57 28.5 1.90 .675<br />
Kelime İlişkilendirme 74 37.0 109 54.5 17 8.5 2.29 .613<br />
Grup Ve/Veya Akran Değerlendirmesi 51 25.5 126 63.0 23 11.5 2.14 .593<br />
Öz (Kendi Kendini Değerlendirme) 68 34.0 119 59.5 13 6.5 2.28 .575<br />
Gözlem 102 51.0 92 46.0 6 3.0 2.48 .558<br />
Proje 90 45.0 109 54.5 1 .5 2.45 .508<br />
Drama 43 21.5 132 66.0 25 12.5 2.09 .578<br />
Görüşme 44 22.0 123 61.5 33 16.5 2.05 .620<br />
Yazılı Raporlar 43 21.5 124 62.0 33 16.5 2.05 .616<br />
Gösteri 63 31.5 118 59.0 19 9.5 2.22 .603<br />
Poster 47 23.5 126 63.0 27 13.5 2.10 .602<br />
Tablo 6 incelendiğinde sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına ilişkin görüşlerine ait bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre<br />
çoktan seçmeli testlere ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.86) Çoğu zaman<br />
düzeyinde iken, sözlü sınavlara ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.23)<br />
Arasıra düzeyinde, doğru-yanlış sorularına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />
( X = 2.55) Çoğu zaman düzeyinde, eşleştirme sorularına ilişkin görüşlerinin puan<br />
ortalaması ( X = 2.45) Çoğu zaman düzeyinde, yazılı sınavlara ilişkin görüşlerinin<br />
puan ortalaması ( X = 2.44) Çoğu zaman düzeyinde, boşluk doldurma sorularına iliş-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 185
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
kin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.46) Çoğu zaman düzeyinde, performans<br />
değerlendirmeye ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.43) Çoğu zaman düzeyinde,<br />
öğrenci ürün dosyasına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X =2.36) Çoğu<br />
zaman düzeyinde, kavram haritalarına ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X =<br />
2.22) Arasıra düzeyinde, yapılandırılmış gride ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />
( X = 1.73) Arasıra düzeyinde, tanılayıcı dallanmış ağaca ilişkin görüşlerinin puan<br />
ortalaması ( X = 1.90) Arasıra düzeyinde, kelime ilişkilendirmeye ilişkin görüşlerinin<br />
puan ortalaması ( X = 2.29) Arasıra düzeyinde, grup ve/veya akran değerlendirmeye<br />
ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.14) Arasıra düzeyinde, öz değerlendirmeye<br />
ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.28) Arasıra düzeyinde, gözleme<br />
ilişkin görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.48) Çoğu zaman düzeyinde, projeye ilişkin<br />
görüşlerinin puan ortalaması ( X = 2.45) Çoğu zaman düzeyinde, dramaya ilişkin<br />
görüşlerinin puan ortalaması ( X =2.09) Arasıra düzeyinde, görüşmeye ilişkin görüşlerinin<br />
puan ortalaması ( X = 2.05) Arasıra düzeyinde, yazılı raporlara ilişkin görüşlerinin<br />
puan ortalaması ( X = 2.05) Arasıra düzeyinde, gösteriye ilişkin görüşlerinin<br />
puan ortalaması ( X = 2.22) Arasıra düzeyinde, postere ilişkin görüşlerinin puan ortalaması<br />
( X = 2.10) Arasıra düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu durum, sınıf öğretmenlerinin<br />
çoğunluğunun ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini ara sıra kullandıkları<br />
şeklinde yorumlanabilir.<br />
Tablo 7. Sınıf Öğretmenlerinin Cinsiyetleri İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />
Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini<br />
Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />
Cinsiyet N X S sd t p<br />
Bay 91 2.2433 .25520<br />
198 1.476 .142*<br />
Bayan 109 2.2997 .27987<br />
*p>.05<br />
Tablo 7’de, cinsiyete göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgulara<br />
yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, bay öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.24), bayan<br />
öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve<br />
değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin<br />
puan ortalaması ( X = 2.30)’dur. Bu iki ortalama arasındaki farkın istatistiksel bakımdan<br />
anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan t testinde, t değeri 1.476 olarak<br />
bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde anlamlı bir farklılık bulunamamıştır.<br />
Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji<br />
dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />
ilişkin görüşleri benzerlik göstermektedir.<br />
186<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Tablo 8. Sınıf Öğretmenlerinin Okuttuklar Sınıf Düzeyi İle İlköğretim I.<br />
Kademe Fen ve Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç<br />
ve Yöntemlerini Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />
Cinsiyet N X S sd t p<br />
4. Sınıf 95 2.2617 .27345<br />
198 .617 .538*<br />
5. Sınıf 105 2.2853 .26714<br />
*p>.05<br />
Tablo 8’de, okutulan sınıf düzeyine göre sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I.<br />
kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />
kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına<br />
ilişkin bulgulara yer verilmiştir. Bu bulgulara göre, 4. sınıf okutan öğretmenlerin ilköğretim<br />
I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />
( X = 2.26), 5. sınıf okutan öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />
kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />
yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.29)’dur. Bu iki ortalama arasındaki<br />
farkın istatistiksel bakımdan anlamlı olup olmadığını belirlemek için yapılan<br />
t testinde, t değeri .617 olarak bulunmuştur. Ortalamalar arasında 0.05 önem düzeyinde<br />
anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. 4. sınıf okutan öğretmenler ile 5. sınıf okutan<br />
öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme<br />
ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri benzerlik<br />
göstermektedir.<br />
Tablo 9. Sınıf Öğretmenlerinin Hizmet Yılı İle İlköğretim I. Kademe Fen ve<br />
Teknoloji Dersinde Kullandıkları Ölçme ve Değerlendirme Araç ve Yöntemlerini<br />
Kullanma Sıklıklarına İlişkin Görüşlerinin Analizi<br />
Hizmet Yılı N X<br />
S<br />
1-5 Yıl 32 2.1786 .28776<br />
6-10 Yıl 47 2.3404 .22729<br />
11-15 Yıl 48 2.2877 .26575<br />
16-20 Yıl 36 2.1931 .27905<br />
21 Yıl ve üzeri 37 2.3333 .26961<br />
TOPLAM 2<strong>00</strong> 2.2740 .26973<br />
Varyans Kareler Serbestlik Kareler F Önem Anlamlı<br />
Analizi Toplamı Derecesi Ortalaması Değeri Düzeyi Fark<br />
Gruplar Arası .874 4 .218<br />
1-2<br />
Gruplar İçi 13.605 195 .070 3.130 .016**<br />
Toplam Kareler 14.478 199<br />
2-3<br />
**p
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
Sınıf öğretmenlerinin hizmet yılı ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />
kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />
ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgular Tablo 9’da<br />
verilmiştir. Bu bulgulara göre, 1-5 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I.<br />
kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />
kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />
( X = 2.18), 6-10 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.34), 11-15 yıl<br />
arası kıdeme sahip öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik<br />
görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.29), 16-20 yıl kıdeme sahip öğretmenlerin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan<br />
ortalaması ( X = 2.19), 21 yıl ve üzeri kıdeme sahip öğretmenlerin İlköğretim I. kademe<br />
Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini<br />
kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalamasının ( X = 2.33)<br />
olduğu görülmektedir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin hizmet yılı ile<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin<br />
görüşleri arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir [F (4-195) =3.130, p.05<br />
Sınıf öğretmenlerinin mezun oldukları okul ile ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında farklılık olup olmadığına ilişkin bulgular<br />
Tablo 10’da verilmiştir. Bu bulgulara göre, eğitim enstitüsü mezunu öğretmenlerin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalama-<br />
188<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
sı ( X = 2.28), öğretmen okulu mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.35), 2+2 lisans<br />
tamamlama mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde<br />
kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına<br />
yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması ( X = 2.27), 4 yıllık lisans mezunu öğretmenlerin<br />
ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve<br />
değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin<br />
puan ortalaması ( X = 2.25), yüksek lisans ve doktora mezunu öğretmenlerin ilköğretim<br />
I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç<br />
ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalaması<br />
( X = 2.44), diğer fakülte mezunu öğretmenlerin ilköğretim I. kademe Fen ve<br />
Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına yönelik görüşlerine ilişkin puan ortalamasının ( X = 2.31) olduğu<br />
görülmektedir. Elde edilen bu bulgulara göre, öğretmenlerinin mezun oldukları okul<br />
ile ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin görüşleri arasında anlamlı<br />
bir fark olmadığı görülmektedir [ F (5-194) = .890, p>.05 ]. Bu durum farklı okullardan<br />
mezun olan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />
görüşlerinin benzerlik gösterdiği şeklinde yorumlanabilir.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Araştırmada sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme-değerlendirmeye ilişkin görüşlerini değerlendirmek amaçlanmıştır. Bu<br />
temel amaç çerçevesinde elde edilen sonuçlar aşağıda açıklanmıştır.<br />
1. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerine bakıldığında<br />
ölçme ve değerlendirme konusunda öğretmenlerin hizmet içi eğitime ihtiyaçları<br />
bulunduklarını ifade etmişlerdir.<br />
2. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla<br />
ilgili olarak Fen ve Teknoloji öğretim programının yeterli açıklamalar sağlaması,<br />
ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen ve Teknoloji<br />
öğretim programında yeterli örnekler bulunma, ölçme ve değerlendirme için programda<br />
önerilen sürenin yeterliliği, ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlılığı,<br />
ölçme ve değerlendirme formlarının fazlalığı, ölçme yöntemlerinin çok zaman alması,<br />
ölçme yöntemlerinin çok karmaşık olduğu, değerlendirme sorularının yeterliliği,<br />
değerlendirmenin çok zaman alması ve değerlendirme sisteminin çok karmaşık olduğu<br />
konularında kararsız oldukları gözlenmiştir. Sınıf öğretmenlerinin bir kısmı ilköğretim<br />
I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşlerinde<br />
olumlu görüş bildirirken bir kısmı ise olumsuz görüş bildirmektedir.<br />
3. Sınıf öğretmenleri ölçme değerlendirme konusunda kendilerine yardımcı<br />
olacak uzmanların yeterli olmadığı görüşündedirler.<br />
4. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında cinsiyete göre, hizmet yılına göre<br />
anlamlı farklılık bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenleri ilköğretim I. kademe<br />
Fen ve Teknoloji dersindeki ölçme ve değerlendirmeye ilişkin benzer görüşlere<br />
sahiptirler.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 189
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
5. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri arasında sınıf düzeyine göre mezun<br />
oldukları okula göre anlamlı farklılık bulunmuştur. 4. sınıf okutan sınıf öğretmenleri<br />
ile 5. sınıf okutan sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersindeki<br />
ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüşleri farklılık göstermektedir.<br />
6. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma<br />
sıklıklarına bakıldığında çoktan seçmeli testleri, eşleştirme soruları, yazılı sınavları,<br />
boşluk doldurma sorularını, performans değerlendirmeyi, öğrenci ürün dosyasını,<br />
gözlemi ve projeyi çoğu zaman kullandıklarını, sözlü sınavları, kavram haritalarını,<br />
yapılandırılmış gridi, tanılayıcı dallanmış ağacı, kelime ilişkilendirmeyi, grup<br />
ve/veya akran değerlendirmeyi, öz değerlendirmeyi, dramayı, görüşmeyi, yazılı<br />
raporları, gösteriyi ve posteri ara sıra kullandıklarını ifade etmişlerdir.<br />
7. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />
görüşleri arasında cinsiyete göre, okutulan sınıf düzeyine göre, mezun oldukları<br />
okula göre anlamlı farklılık bulunamamıştır. Bay ve bayan sınıf öğretmenlerinin<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları benzerlik göstermektedir.<br />
Yine 4. sınıf ve 5. sınıf okutan sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları benzerlik göstermektedir.<br />
8. Sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıklarına ilişkin<br />
görüşleri arasında hizmet yılına göre anlamlı farklılık bulunmuştur. Farklı hizmet<br />
yılına sahip sınıf öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe Fen ve Teknoloji dersinde kullandıkları<br />
ölçme ve değerlendirme araç ve yöntemlerini kullanma sıklıkları farklılık<br />
göstermektedir.<br />
Öneriler<br />
Araştırmanın sonuçlarından hareketle aşağıdaki önerilere ulaşılmıştır:<br />
1. Sınıf öğretmenlerini ölçme ve değerlendirme konularında yönlendirecek<br />
uzmanlar yetiştirilebilir.<br />
2. Sınıf öğretmenlerinin ölçme ve değerlendirme çalışmalarında zamanı<br />
uygun kullanmalarını sağlayacak uygulamalar yapılabilir.<br />
3. Sınıf öğretmenlerine gerek geleneksel gerekse alternatif ölçme ve değerlendirme<br />
araç ve yöntemlerine yönelik hizmet içi eğitim seminerleri verilebilir.<br />
4. Ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />
ve Teknoloji öğretim programı yeterli açıklamalar sağlayabilir.<br />
5. Ölçme ve değerlendirme konusundaki yeni yaklaşımlarla ilgili olarak Fen<br />
ve Teknoloji öğretim programında yeterli örnekler bulundurulabilir.<br />
6. Ölçme ve değerlendirme için programda önerilen sürenin yeterliliği sağlanabilir.<br />
7. Ölçme ve değerlendirme formlarının kullanışlı ve yeterli sayıda olmasına<br />
yönelik çalışmalar yapılabilir.<br />
8. Üniversitelerdeki Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme derslerinde ilköğretimde<br />
yer alan her dersin öğretimi ve programı göz önüne alınabilir.<br />
9. Belirli sınırlılıklar içersinde geçen bu araştırma sonuçları, gerçekleştirilecek<br />
yeni ve daha kapsamlı araştırmalarla zenginleştirilebilir. Araştırmacılar bu alandaki<br />
boşluğu kapatmaya yönelik bu tür çalışma ve araştırmaların özellikle üniversitelerde<br />
yaygınlaştırılması gereğine inanmaktadır.<br />
190<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Çavuş Şahin / Ersin Ersoy<br />
Kaynakça<br />
ADIYAMAN, Y. (2<strong>00</strong>5). İlköğretim 4., 6. ve 8. Sınıflarında Türkçe Dersine Giren Öğretmenlerin<br />
Ölçme Değerlendirme Düzeyleri, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Afyon.<br />
AKPINAR, E. ve ERGİN, Ö. (2<strong>00</strong>6). “Fen Bilgisi Öğretmenlerinin Yazılı Sınav Sorularının<br />
Değerlendirilmesi”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, Sayı: 172, 225-231.<br />
AYAYDIN, A. (2<strong>00</strong>4). “İlköğretim Görsel Sanatlar (Resim-İş) Eğitiminde Değerlendirme Sorunu”,<br />
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 7, 27-39.<br />
BALCI, E. ve TEKKAYA, C. (2<strong>00</strong>0). “Ölçme ve Değerlendirme Tekniklerine Yönelik Bir Ölçeğin<br />
Geliştirmesi”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 18, 42-50.<br />
BİNBAŞIOĞLU, C. (1983). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Binbaşıoğlu Yayınevi, Ankara<br />
ÇAKAN, M. (2<strong>00</strong>4). “Öğretmenlerin Ölçme-Değerlendirme Uygulamaları ve Yeterlik Düzeyleri: İlk ve<br />
Ortaöğretim”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt: 37, Sayı: 2,<br />
99-114.<br />
DANIEL, L. G. and KING, D. (1998). “A Knowledge and Use Of Testing and Measurement Literacy<br />
Of Elementary and Secondary Teachers”, Journal of Educational Research, 91 (6), 331-344.<br />
DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>0). Eğitimde Program Geliştirme, PegemA Yayıncılık, Ankara.<br />
ERDEMİR, Z. A. (2<strong>00</strong>7). İlköğretim İkinci Kademe Öğretmenlerinin Ölçme Değerlendirme<br />
Tekniklerini Etkin Kullanabilme Yeterliklerinin Araştırılması (Kahramanmaraş<br />
Örneği), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kahramanmaraş.<br />
ERTÜRK, S. (1988). Eğitimde Program Geliştirme (5. Baskı), Yelkentepe Yayınları No: 4.,<br />
Ankara.<br />
GULLICKSON, A. R. (1984). “Teacher Perspectives Of Their Instructional Use Of Tests”, Journal of<br />
Educational Research, 77(4), 244-248.<br />
………. (1985). “Student Evaluation Techniques And Their Relationship To Grade And Curriculum”,<br />
Journal of Educational Research, 79 (2), 96-1<strong>00</strong>.<br />
HARLEN, W. (2<strong>00</strong>4). “Rethinking The Teacher’s Role In Assessment”, BERA Annual Conference,<br />
2<strong>00</strong>4, as part of the symposium: Assessment for Learning: Where from Where next<br />
HOPKINS, K. D. (1998). Educational And Psychological Measurement And Evaluation (8th<br />
ed.), Allyn & Bacon, Boston.<br />
İŞMAN, A. (2<strong>00</strong>1). Türk Eğitim Sisteminde Ölçme ve Değerlendirme: <strong>Genel</strong> Kavramlar,<br />
Uygulamalar, Sorunlar, Çözüm Önerileri ve Yeni Bir Model, Değişim Yayınları,<br />
Adapazarı.<br />
KARACA, E. (2<strong>00</strong>3). “Öğretimde Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi”, Anadolu Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 13, Sayı: 2, 129-140.<br />
KORKMAZ, H. ve KAPTAN, F. (2<strong>00</strong>3). “İlköğretim Fen Öğretmenlerinin Portfolyoların<br />
Uygulanabilirliğine Yönelik Güçlükler Hakkındaki Algıları”, Pamukkale Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 13, 159-166.<br />
NITKO, A. J. (2<strong>00</strong>4). Educational Assessment Of Students (4th Edition). Englewood Cliffs, NJ:<br />
Prentice Hall.<br />
PLAKE, B. S., IMPARA, J. C. and FAGER, J. J. (1993). “Assessment Competencies of Teachers: A<br />
National Survey”, Educational Measurement: Issues and Practice, 12(1), 10-…..<br />
TAN, Ş. (1990). Eğitim Sisteminin Değerlendirme Öğesinin Değerlendirilmesi, Hacettepe<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />
TEKİNDAL, S. (2<strong>00</strong>2). Okullarda Ölçme ve Değerlendirme Yöntemleri, Evrim Yayınevi,<br />
İstanbul.<br />
YILDIRIM, A. (2<strong>00</strong>6). İlköğretim Okulları İkinci Kade<strong>med</strong>e Ölçme ve Değerlendirmeye<br />
İlişkin Görüşler (Diyarbakır ve Elazığ Örneği), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Elazığ.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 191
Sınıf Öğretmenlerinin İlköğretim I. Kademe Fen ve Teknoloji Dersindeki Ölçme- ... u<br />
EVALUATING THE OPINIONS OF PRIMARY<br />
SCHOOL TEACHERS ABOUT THE MEASUREMENT<br />
AND ASSESSMENT IN THE 1ST GRADE SCIENCE<br />
AND TECHONOLOGY CLASS<br />
Çavuş ŞAHİN*<br />
Ersin ERSOY**<br />
Abst ract<br />
In the research, evaluating the opinions of primary school teachers<br />
about the measurement and assessment in the 1st grade Science and<br />
Techonology Class is ai<strong>med</strong>. As this research is a descriptive one, survey models<br />
were used in it. In the research, questionnaire forms that were developed by the<br />
researcher were used as the data collection vehicle. During the process of improvement,<br />
studies made in subject area were inspected and literature research<br />
about the subject was made. Under the light of investigations, draft of the measurement<br />
vehicle was prepared and scope validity was inspected and pre-application<br />
was made after the draft was presented to the subject area specialists.<br />
After the pre-application results; by making the neccesary arrengements, the last<br />
shape was given to measurement vehicle which is in the form of two main parts.<br />
Prepared measurement vehicle was applied to 2<strong>00</strong> primary teachers who work<br />
in Çanakkale city center, county-city-villages. In the research, in order to analyse<br />
the datas obtained from the questionnaire, the pocket programme SPSS 13.0<br />
was used. The frequency (f), percentage (%), and arithmetical mean of the answers<br />
that teachers gave in the questionnaire were calculated with the help of T-<br />
Test, One Way ANOVA and Chi-square (x²) technique.<br />
When the opinions of the teachers about the measurement and assessment<br />
according to the datas is examined, they stated that they are in the need of<br />
inservice training. About the new approaches for the measurement and assessment<br />
subject, they seem to be indecisive about Science and Technology Education<br />
Programme’s supplement of sufficient explanations, having adequate examples,<br />
the time sufficiency in the measurement and assessment programme, the service<br />
ability of the measurement and assessment forms, the excessive number of measurement<br />
and assessment forms, the measurement methods’ taking over-time,<br />
the complexity of the measurement methods, the sufficiency of assessment questions,<br />
assessment’s taking over-time and the complexity of the assesment.<br />
Primary school teachers have the opinion of the incapacity of the specialists who<br />
would be helpful for them on measurement and assessment. No meaningful difference<br />
according to sex and service year found among the primary teachers’ opinions<br />
on the measurement and assessment in the 1st grade Science and<br />
Technology class. It is found that there is a meaningful difference according the<br />
class level and the school they graduated from among the primary school teachers’<br />
opinions on the measurement and assesment in the 1st grade Science and<br />
Technology class. The frequency of teachers’ usage of measurement and assesment<br />
vehicles and methods changes between “usually” and “occasionally”. Also<br />
there is no meaningful difference according to sex, class level and the school they<br />
graduated from among the opinions of the primary teachers for usage frequency<br />
of measurement and assessment vehicle and methods in the 1st grade Science and<br />
Technology classes. Meaningful difference according to service year was found<br />
among the opinions of the teachers on the usage frequence of the measurement<br />
and assesment in the 1st Grade Science and Technology classes.<br />
Key Words: Measurement, Assessment, Science and Technology<br />
* Asst. Prof. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart University, Faculty of Education, Department of<br />
Primary school Teaching<br />
192<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
SU DALGALARI KONUSUNUN ÖĞRETİMİNDE<br />
İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME YÖNTEMİNİN<br />
ÖĞRENCİ BAŞARISINA ETKİSİ<br />
Yalçın YALÇIN*<br />
Nevzat KAVCAR**<br />
Özet<br />
Bu araştırma ile ortaöğretim düzeyinde, su dalgaları konusunun öğrenimine<br />
yönelik etkinlikler geliştirilmesi ve bu etkinliklerin kullanıldığı işbirlikli<br />
öğrenme yönteminin öğrencilerin konuya yönelik başarı ile öğrencilerin öğretim<br />
yöntemine yönelik görüşleri üzerindeki etkilerinin geleneksel öğretiminkilerle<br />
karşılaştırılması amaçlanmıştır.<br />
Araştırma 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılında bir devlet lisesinin son sınıfında<br />
okuyan ve sayısal alanı seçen öğrenciler ile yapılmıştır. Araştırma ön ölçüm ve<br />
son ölçüm uygulanarak, 22 kişilik deney ve 18 kişilik kontrol grubu üzerinde<br />
yürütülmüştür.<br />
Denel işlemler süresince deney grubunda işbirlikli öğrenme teknikleriyle<br />
birlikte, etkili öğrenme işlerine göre hazırlanan su dalgaları konusuna<br />
yönelik etkinliklerle; kontrol grubunda ise, geleneksel öğretim yöntemleriyle<br />
ders işlenmiştir. Denel işlemler öncesi ve sonrasında her iki gruba başarı ölçeği<br />
uygulanmıştır. Ayrıca, uygulamanın bitiminde her iki gruptaki öğrencilere kullanılan<br />
yöntemlere yönelik görüşleri kompozisyon biçiminde yazdırılmıştır.<br />
Araştırmanın sonucunda; işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim sınıfı<br />
öğrencileri arasında akademik başarıları arasında deney grubu yönünde<br />
olumlu fark olduğu bulunmuştur.<br />
Ayrıca öğrenciler tarafından yazılan kompozisyonlardan; işbirlikli<br />
öğrenmenin, öğrencilerin birtakım sosyal becerilerini kullanmalarını ve geliştirmelerini<br />
sağladığı, bilgi paylaşımı sayesinde konuyu daha iyi öğrenmelerine<br />
yardımcı olduğuna yönelik etkilerinin olduğu ortaya konulmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Su Dalgaları, İşbirlikli Öğrenme, Geleneksel Öğretim<br />
Yöntemi, Öğrenci Başarısı<br />
Gi riş<br />
Bilindiği gibi fizik, doğal olayların ilkelerinin ve kurallarının çalışıldığı bir<br />
alandır. Fizik eğitimi sadece fizikçi olmak için fiziği öğretmeyi amaçlamaz, bunun<br />
yanında fen ve teknoloji okuryazarlığının gelişmesine de yardım eder. Fiziği öğrenmek<br />
ve öğretmek çeşitli yaklaşımlara ve durumlara sahip karmaşık bir sistem ve<br />
zaman alan bir olgunlaşma sürecidir (Zhang, 1996:167). Ne var ki, konuların büyük<br />
* Yüksek Lisans Öğrencisi, Dokuz Eylül Ünv., Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi ABD, İzmir<br />
** Prof. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fizik Eğitimi ABD, İzmir<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 193
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
bir bölümünün tamamlanmaya çalışıldığı çoğu fizik derslerinde bu durum dikkate<br />
alınmaz (Saarelainen ve Viiri, 1999). Çoğu öğrencinin, fiziği soyut bulduğu ve zor<br />
olduğuna inandığı için sev<strong>med</strong>iği çok iyi bilinir. Fiziğin nasıl öğretilmesi ve öğrenilmesi<br />
gerektiği fizikçiler için uzun zamandır zor bir konu olmuştur (Zhang, 1996:1).<br />
Dalgalar konusunun öğretimi üzerine yurt içinde ve yurt dışında çok fazla<br />
çalışmaya rastlanılmamış olması ve özellikle su dalgaları üzerine yapılan herhangi bir<br />
çalışmaya ulaşılamamış olmasından dolayı; optik dersinde bazı ışık olaylarının ışığın<br />
dalga modelinden yararlanılarak açıklanması ve bu özelliklerin su dalgalarındaki birçok<br />
olaya benzetilebilmesi, kuantum dersinin öğretiminde dalga modelinden yararlanılmasından<br />
dolayı bu çalışma için su dalgaları konusunun öğretimi seçilmiştir.<br />
Öğrenci merkezli eğitim bilginin doğrudan kazandırılamayacağını göstermiştir.<br />
Birey bilgiyi kendi çabasıyla keşfetmeli ve yapılandırmalıdır; bunun da geleneksel<br />
sınıflarda gerçekleştirilemeyeceği ortadadır(Atasoy ve Akdeniz, 2<strong>00</strong>6:157). Bu<br />
durumda yapılandırmacı öğrenme anlayışının öğretime aktarıldığı sınıflarla geleneksel<br />
sınıflar arasında büyük farklar doğmaktadır.<br />
İşbirlikli öğrenme yönteminin fen öğretimine uygulandığı yurt içi ve yurt dışı<br />
çalışmaların sonuçları yöntemin, bilişsel ve duyuşsal gelişim açısından başarılı olduğunu<br />
göstermiştir.<br />
Erdem ve Morgil (2<strong>00</strong>4) yaptıkları çalışmada, kimya derslerinde ortaklaşa ve<br />
işbirliği yapılarak oluşturulan küçük grupta öğrenme ortamlarına katılan kimya<br />
öğretmenliği öğrencilerinin görüşlerini ve bu grupların öğrencileri ne anlamda etkilediğini<br />
belirlemeye ve bu etkinliklerin nasıl daha iyi duruma getirilebileceğini belirlemeye<br />
çalışmışlardır.<br />
Dilek ve Gürdal (2<strong>00</strong>4) tarafından yapılan çalışmanın amacı ısı- sıcaklık ve<br />
genleşme konularında kubaşık öğrenme tekniklerinden parçalı öğretim tekniği ile<br />
geleneksel yöntemin öğrencilerin akademik başarılarına ve hatırlamalarına etkisini<br />
belirlemektir.<br />
Çalışkan ve arkadaşları (2<strong>00</strong>5) tarafından Temel Fizik II laboratuvarı dersini<br />
alan kimya eğitimi ile fen bilgisi eğitimi öğrencileri üzerinde yürütülen çalışmada,<br />
deney grubu öğrencilerine işbirlikli öğrenme yönteminin “Birlikte Öğrenme” tekniği<br />
ile özetleme ve soru çıkarma öğretimsel işleri kullanılmıştır.<br />
Şengören (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyinde, ışıkta girişim ve kırınım<br />
konularının öğrenimine yönelik etkinlikler geliştirilmesi ve bu etkinliklerin kullanıldığı<br />
işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin konuya yönelik başarı, hatırda tutma,<br />
optik dersine yönelik tutum, fizik dersine yönelik güven-önem düzeyi ile öğrencilerin<br />
öğretim yöntemine ve kullanılan materyallere yönelik duyuşsal özellikleri üzerindeki<br />
etkilerinin geleneksel öğretim ile karşılaştırılmasını amaçlamıştır.<br />
Tanel (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyinde termodinamiğin ikinci yasası<br />
ve entropi konularının işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim yöntemleriyle öğrenilmesinin<br />
öğrencilerin başarısı, hatırda tutması, termodinamik dersine yönelik tutumu,<br />
fizik dersine ilişkin kendilerine duydukları güven ve öğrenmelerini etkileyen<br />
etkenlere verdikleri önem üzerindeki etkilerinin incelenmesi ile kontrol grubu ve<br />
deney grubu öğrencilerinin uygulanan yöntemler ve uygulamanın içeriğine ilişkin<br />
görüşlerini incelemiştir.<br />
194<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Tanel (2<strong>00</strong>6) doktora tezinde, lisans düzeyindeki manyetizma konularının<br />
öğretiminde geleneksel öğretim yöntemi ile işbirlikli öğrenme yönteminin, öğrencilerin<br />
akademik başarısı, temel kavramları ve bu kavramlar arasındaki ilişkileri öğrenme<br />
düzeyi, konulara yönelik edindikleri bilgileri ile öğrenilen kavramları ve bu kavramlar<br />
arasındaki ilişkileri hatırda tutma düzeyi, fizik dersine yönelik tutumu ve kendilerine<br />
duydukları güven, fizik konularını anlamada etkili olan etkenlere verdikleri<br />
önemler üzerindeki etkilerinin karşılaştırılması, deney ve kontrol grubu öğrencilerinin<br />
yapılan uygulama ve uygulamanın içeriğine yönelik düşüncelerini incelemiştir.<br />
Samiullah (1995) yaptığı çalışmada, üniversite fizik dersinin mekanik kısmında<br />
uygulanan işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin başarı ve tutumlarına etkisini<br />
araştırmıştır. Çalışmanın verileri başarı değişkeni için, ön ölçüm-son ölçüm,<br />
mekanik kavram ölçeği ve sınıf sınavları; tutum değişkeni için ise öğrenci geri dönütlerinden<br />
toplanmıştır.<br />
Berger ve Hazne (2<strong>00</strong>5) yaptıkları çalışmada, işbirlikli öğrenme tekniklerinden<br />
“birleştirme” tekniği ile geleneksel öğretimi karşılaştırmışlardır.<br />
Ayrıca işbirlikli öğrenme yöntemine yönelik yurt dışında ilköğretim fen bilgisi<br />
(Lewis, Stern ve Linn 1993; Merebah 1987), üniversite fizik (Heller ve Hollabaugh<br />
1992; Heller ve ark. 1992), üniversite kimya (Towns ve Grant 1997) ve üniversite biyoloji<br />
(Sadler, 2<strong>00</strong>2) alanlarında yapılmış birçok çalışmadan söz edilebilir. Yurt içinde ise<br />
ilköğretim fen bilgisi (Aslan ve Afyon 2<strong>00</strong>5; Ateş 2<strong>00</strong>4), ortaöğretim kimya (Tezcan ve<br />
ark. 2<strong>00</strong>5), ortaöğretim biyoloji (Hevedanlı ve Akbayın 2<strong>00</strong>5) alanlarında yapılmış<br />
çalışmalar da yer almaktadır.<br />
“Su Dalgaları” Konusunun Öğretimi İle İlgili Yapılmış Yayın ve<br />
Araştırmalar<br />
Dalga Hareketi ünitesi alanında Su Dalgaları konusu üzerine hazırlanan bir<br />
teze ya da makaleye rastlanamamıştır. Yapılan araştırmalarda ilerleyen dalgalar,<br />
mekanik dalgalar, Doppler olayı üzerine çalışmalara ulaşılabilmiştir.<br />
Tanel, Şengören ve Kavcar (2<strong>00</strong>6) yaptıkları çalışmalarında öğrencilerin mekanik<br />
dalgalar konusundaki yanılgılarını gidermeye çalışmışlardır. Bu çalışmada geleneksel<br />
yöntemin kavram yanılgılarını gider<strong>med</strong>e yetersiz olduğu, işbirlikli öğrenme<br />
yönteminin uygulanmasıyla giderilip giderilemeyeceği belirlenmeye çalışılmıştır.<br />
Ayrıca Witmann, Steinberg ve Redish (1999), mekanik dalgalarla ilgili yapmış<br />
oldukları çalışmalarında dalgaların girişimine yönelik denek öğrencilerin birtakım<br />
zorluklara sahip olduklarını saptamışlardır.<br />
Gimenez ve ark.(2<strong>00</strong>8) yaptıkları çalışmalarında Doppler olayını benzetimlerle<br />
anlatarak öğrencilerin başarısına etkisini incelemişlerdir.<br />
Coyne(2<strong>00</strong>0) yüksek lisans tezinde, Işık ve Ses Dalgaları konusuna yönelik<br />
laboratuvar etkinlikleri ve kılavuzu geliştirmeyi tasarlamıştır. Bu çalışmada, ışık, dalgalar<br />
ve ses için laboratuvar kılavuzu yazmayı, öğrencilerin kılavuzu doğru anlamalarını,<br />
verilen yönergeleri öğretmenlerinin küçük yöneltmeleriyle başarılı bir şekilde<br />
gerçekleştirmelerini ve araştırma temelli laboratuvar kullanarak öğrencilerin zihinde<br />
tutma ve başarılarını geliştirmeyi amaçlamıştır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 195
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Yöntem<br />
Araştırma Modeli<br />
Araştırmada ön ölçüm ve son ölçüm uygulanarak bir deney ve bir kontrol<br />
grubu üzerinden yürütülen deneme modeli kullanılmıştır (Karasar, 2<strong>00</strong>0:97).<br />
Grupların oluşturulması rasgele yapılmadığından dolayı araştırma deneme modelinin<br />
bir çeşidi olan yarı deneysel desen modelindedir (Ekiz, 2<strong>00</strong>3:102). Araştırmanın<br />
bağımsız değişkenleri işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim yöntemleri; bağımlı<br />
değişkeni ise başarıdır.<br />
Deney Deseni<br />
Denel işlemler süresince deney grubuna işbirlikli öğrenme teknikleri (Birlikte<br />
Öğrenme ve Birlikte Soralım-Birlikte Öğrenelim) ile birlikte, etkili öğrenme işlerine<br />
göre hazırlanan su dalgaları konularına yönelik etkinlikler uygulanmış; kontrol grubuna<br />
ise, geleneksel öğretim yöntemleri (anlatım, soru-yanıt, tartışma) uygulanmıştır.<br />
İşbirlikli öğrenme gruplarında hazırlanmış olan günlük planlara (Ek-1) uygun<br />
olarak öncelikle, konunun anlaşılması, yapılandırılması ile ilke ve sonuçlara ulaşılmasına<br />
yönelik hazırlanan çalışma yaprakları ile geliştirdiğimiz materyallere oldukça<br />
uygun bir teknik olduğu düşünülen, “Birlikte Öğrenme” uygulaması üzerinden<br />
yürütülmüştür. Ders başlamadan önce sıralar öğrencilerin yüz yüze etkileşimlerini<br />
sağlamak amacıyla grup çalışmasına uygun şekilde düzenlenmiştir.<br />
Grup içinde olumlu bağımlılığı sağlamak amacıyla çalışma yaprakları ve diğer<br />
materyallerden her bir gruba birer tane verilmiş, fakat her öğrencinin daha sonra, kullanılan<br />
materyali edinmesi sağlanmıştır. Öğrenciler, verilen etkinlikler üzerinde<br />
öğretmeni çağırmadan önce grup içinde tartışma yapmaya özendirilmiştir.<br />
Araştırmacının görevi bir gruptan ötekine dolaşarak öğrencileri gözlemek,<br />
takıldıkları yerlerde rehberlik etmek, yanıtı doğrudan ver<strong>med</strong>en, sorular sorarak<br />
öğrencileri yönlendirmek, çözüm süresinin çabuklaşmasına yardımcı olmak, grupların<br />
hızını dengelemek ve etkinliklerin sorunsuz tamamlanmasını sağlamak olmuştur.<br />
Çalışma yapraklarından sonra verilen problemler de birlikte öğrenme tekniği<br />
ile çözülmüş ve gruplar içinden herhangi bir öğrenci kaldırılarak çözümü sınıfla paylaşması<br />
sağlanmıştır.<br />
Çalışma yapraklarının sorunsuz tamamlanması sağlanmaya çalışılmış ayrıca<br />
birtakım hataların oluşmasını engellemek için bunlar araştırmacı tarafından toplanarak<br />
daha sonraki derste geri dönütleri verilmiştir. Böylece grup değerlendirilmesi<br />
yapılmaya çalışılmıştır. Ayrıca öğrenciler bireysel olarak sınava alınarak bireysel<br />
değerlendirme de yapılmıştır.<br />
Birlikte soralım birlikte öğrenelim tekniği her dersin sonunda ayrılan bir sürede<br />
uygulanmış ve öğrencilerin yaratıcı sorular sormaları sağlanmıştır. Konuya ilişkin<br />
deneyler ise konu bitiminde birlikte öğrenme tekniği ile yapılmıştır. Bu deneyler sırasında<br />
öğrencilere uygulayacaklar basamaklar verilmemiş, sonuca kendi aralarında<br />
tartışarak ulaşmaları beklenmiştir.<br />
196<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Kontrol grubunda ise hazırlanan günlük planlara (Ek-2) bağlı olarak , kavram<br />
ve ilkeler araştırmacı tarafından sözlü olarak sunulmuştur. Çalışma yapraklarındaki<br />
etkinlikler araştırmacı tarafından sunulmuş ve problemlerin çözümleri için öğrenciler<br />
özendirilmiştir. Bu grupta deneyler geleneksel yöntemle yapılmış, dört ya da beş<br />
kişilik gruplar halinde verilen yönergeye bağlı olarak deneyi yaparak sonuca ulaşmaları<br />
sağlanmıştır. Deney grubunda kullanılan materyallerin içerik olarak tamamı<br />
kontrol grubuna da kullanılmış ama bu etkinlikler araştırmacı tarafından gerçekleştirilerek,<br />
iki grup arasında doğacak farkın, yöntemden kaynaklanması sağlanmaya<br />
çalışılmıştır.<br />
Grubun Adı Deney Öncesi Denel İşlemler Deney Sonrası<br />
Deney Grubu N=22 Başarı Ölçeği İşbirlikli öğrenme Başarı Ölçeği<br />
yöntemleri (BÖ+BSBÖ) Öğrenci kompozisyonları<br />
Kontrol Grubu N=18 Başarı Ölçeği Geleneksel öğretim Başarı Ölçeği<br />
yöntemleri (düz anlatım, Öğrenci kompozistartışma<br />
ve soru-yanıt) yonları<br />
Denel işlemlerin sonucunda her iki gruba son ölçüm olarak başarı ölçeği tekrar<br />
uygulanmıştır. Bunların yanında denel işlemlerin sonucunda her iki gruptaki<br />
öğrencilere derste kullanılan yöntemlere yönelik görüşleri kompozisyon biçiminde<br />
yazdırılmıştır.<br />
Deney Grubu Öğrencilerine Uygulanan İşbirlikli Öğrenme Teknikleri<br />
Birlikte Öğrenme (BÖ)<br />
Johnson ve Johnson tarafından geliştirilen bir tekniktir. Öğrenciler, dört ya da<br />
beş kişiden oluşan türdeş olmayan (heterojen) gruplarda kendilerine verilen çalışma<br />
yaprakları üzerinde birlikte çalışırlar. Gruptaki bütün öğrenciler çalışma yaprağını<br />
alır; yalnız, grupta bir çalışma yaprağı kullanılır. Grup üyeleri grubun yapısı, verilen<br />
görevin amaçları doğrultusunda ne yapacakları, grubun birlikte nasıl iyi çalışacağı<br />
hakkında kararlar alırlar. Sonuçta ortak bir ürün ortaya koyarlar. Öğretmenden yardım<br />
iste<strong>med</strong>en önce, grup üyelerinin birbirlerine yardım etmeleri beklenir. Öğrenciler<br />
grup içindeki başarılarına ve bireysel başarılarına göre değerlendirilirler (Açıkgöz,<br />
2<strong>00</strong>2:177; Kömleksiz, 1995:38; Sadler, 2<strong>00</strong>2:15). Tekniğin uygulanması sırasında gereken<br />
işlemler; öğretimsel hedeflerin belirlenmesi, grup büyüklüğüne karar verilmesi,<br />
öğrencilerin gruplara ayrılması, sınıfın düzenlenmesi, öğretim gereçlerinin bağımlılık<br />
yaratacak biçimde planlanması, bağımlılığı sağlamak için grup üyelerine görevler<br />
verilmesi, akademik işin açıklanması, olumlu amaç bağımlılığının yaratılması, bireysel<br />
değerlendirme yapılması, gruplar arasında işbirliğinin sağlanması, başarı için<br />
gerekli ölçütlerin açıklanması, istendik davranışların belirlenmesi, öğrenci davranışlarının<br />
yönlendirilmesi, grup çalışmasına yardımcı olunması, işbirliği becerilerini<br />
öğretebilmek için araya girilmesi, dersin sona erdirilmesi, öğrenci öğrenmesinin nitel<br />
ve nicel olarak değerlendirilmesi, grubun ne kadar iyi çalıştığının değerlendirilmesi<br />
ve akademik çelişkiler oluşturulmasıdır (Açıkgöz, 2<strong>00</strong>2:177).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 197
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Birlikte Soralım – Birlikte Öğrenelim (BSBÖ)<br />
Bu teknik Açıkgöz tarafından geliştirilmiştir. Açıkgöz (2<strong>00</strong>2:219)’e göre birlikte<br />
soralım birlikte öğrenelim, her düzeyde ve her konu alanında uygulanabilecek<br />
esnek bir işbirlikli öğrenme tekniğidir. Teknikte, hazıra konma etkisini ortadan kaldırmak<br />
için, olumlu bağımlılık, bireysel değerlendirilebilirlik, grup ürünü ve ödülü<br />
ile yüz yüze etkileşim ilkelerine özel önem verilmiştir. Tekniğin uygulanması sırasında;<br />
okuma parçaları, soru – yanıt kartları, temalar yaprağı, grup sunumunu değerlendirme<br />
formu ve sınav gibi gereçlere gereksinim vardır. Tekniğin uygulanması sırasındaki<br />
işlemler; grupların oluşturulması, okuma, öğrenci sorularının hazırlanması,<br />
grup sorusunun hazırlanması, grup sorularının gönderilmesi, grup sorularının yanıtlanması,<br />
yanıtların sınıfta sunulması, grup sunumunun değerlendirilmesi, grup sürecinin<br />
değerlendirilmesi, bütün sınıf tartışması ve sınamadır (Açıkgöz, 2<strong>00</strong>2:214;<br />
Açıkgöz, 1993:187).<br />
Örneklem<br />
Araştırmanın örneklemini bir devlet lisesinin son sınıfında öğrenim gören ve<br />
sayısal alanı seçen iki sınıfta toplam 40 öğrenci oluşturmaktadır. Kullanılan desenin<br />
deneysel desen olması nedeniyle, örneklem sayısı az olacağından sonuçları evrene<br />
genelleme olasılığı yoktur. Araştırmanın örneklemini oluşturan iki sınıftan biri kontrol<br />
diğeri ise deney grubu olarak seçilmiştir. Deney grubu 22 öğrenci, kontrol grubu<br />
ise 18 öğrenciden oluşmaktadır. Hem deney hem de kontrol grubunda eğitim-öğretim<br />
araştırmacı tarafından sürdürülmüştür.<br />
Bu okulun seçilme nedeni; su dalgaları konusu lise son sınıfta okutulacağından<br />
ve de yeni dört yıllık sistemde henüz son sınıf öğrenci bulunmadığından dolayı,<br />
önceki üç yıllık sisteme göre eğitim gören öğrencilerinin var olması ve ayrıca deneylerin<br />
yapılabilmesi için gerekli araç-gereçlerin bulunmasıdır.<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Başarı Ölçeği<br />
“Su Dalgaları” konusuna yönelik başarı ölçeği (Ek-3) araştırmacı tarafından<br />
geliştirilmiştir. Araştırmada ön-ölçüm ve son-ölçüm olarak kullanılan başarı ölçeği,<br />
deney ve kontrol grubu öğrencilerinin yöntem uygulamadan önce ve uygulamadan<br />
hemen sonra başarı düzeylerini karşılaştırarak, öğrencilerin bilişsel düzeydeki farklılıklarında<br />
yöntemin etkili olup olmadığını ortaya koymak amacıyla geliştirilmiştir.<br />
Sorular hazırlanmadan önce fizik dersindeki ilgili konuların içerik çözümlemesi<br />
yapılarak su dalgaları konusunda Bloom’un bilişsel alan sınıflandırmasına<br />
uygun olarak bilgi, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme basamaklarında<br />
hedef davranışlar (Ek-4) belirlenmiştir.<br />
Belirlenen hedef davranışlar doğrultusunda çoktan seçmeli soruların hazırlanması<br />
sırasında konuya yönelik yerli ders kitapları ile test kitapları incelenerek var<br />
olan sorular taranmış ve uygun görülen soruların bazıları doğrudan bazıları ise<br />
değiştirilerek ölçeğe alınmıştır. Geliştirilen ölçek güvenirlik çalışması öncesi 30 çoktan<br />
seçmeli sorudan oluşmuştur.<br />
Ölçeğin güvenirliğini hesaplamak için 30 sorudan oluşan ölçek, eski üç yıllık<br />
programda okuyan üçüncü sınıfı bitirmiş öğrencilere uygulanması zorunluluğundan,<br />
198<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
bu öğrencilerin mezun olmalarından dolayı öğrenci bulunamaması ve uygulamanın<br />
başlama tarihi olan Aralık ayına yetişmeyeceği düşünülerek yaz dönemi içinde çeşitli<br />
özel dershanelere kayıtlı, konuyu daha önceden öğrenmiş 148 öğrenciye uygulanmıştır.<br />
Ölçek maddelerindeki her soru, bir madde kökünden ve biri doğru dört çeldirici<br />
olmak üzere beş seçenekten oluşmuştur. Madde analizi için Finesse paket programı<br />
kullanılmış ve her bir ölçek maddesinin güçlük derecesi ve ayırt ediciliği hesaplanmıştır.<br />
Madde seçiminde ayırt etme gücü 0,20 den küçük olan maddeler kullanılmamış;<br />
0,20-0,30 arasındakiler kullanılabilir ve 0,30-0,40 arasındakiler iyi, 0,40 ten<br />
daha büyük olanlar ise çok iyi olarak ele alınmıştır (Özçelik, 1989:125). Analizler<br />
sonucunda ölçek 25 maddelik son biçimini almış, ölçeğin güvenirliği (KR 20 ) 0,93<br />
bulunmuştur.<br />
Başarı ölçeği her iki gruba denel işlemlerden önce ve denel işlemlerden sonra<br />
olmak üzere 5 hafta ara ile uygulanmıştır.<br />
Öğrenci Kompozisyonları<br />
Deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin, dersin çeşitli yönleriyle ilgili<br />
duyuşsal özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması amacıyla, Açıkgöz (1993) ve<br />
Samiullah (1995) tarafından izlenilen yol kullanılarak öğrenci kompozisyonları (Ek-5)<br />
yazdırılmıştır. Bu kompozisyonları yazmaları için, uygulamanın bitiminde öğrencilere<br />
derste izlenilen yönteme, kullanılan etkinliklere vb. yönelik bireysel görüşlerini<br />
yazmalarının istendiği bir ön yazı verilmiştir.<br />
Araştırma Materyallerinin Hazırlanması<br />
Öğretim tasarım sürecindeki en ilginç ve en zor aşamalardan birisi öğretim<br />
materyallerinin seçimi, tasarımı ve etkili kullanımıdır. Tüm konuların öğretilmesinde<br />
ve öğrenilmesinde tek bir materyalden söz etmek olası değildir, birinin diğerine göre<br />
kullanımı daha etkilidir (Uşun, 2<strong>00</strong>0:3).<br />
Bu araştırmada, ortaöğretim fizik dersinde öğretilen Su Dalgaları konularına<br />
yönelik etkinliklerin yer aldığı materyaller geliştirilmiştir.<br />
Çalışmada geliştirilen materyaller yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak<br />
hazırlanmaya çalışılmış; bilgi doğrudan verilmemiş, öğrencilerin bilgiye ulaşmalarını<br />
sağlamak için yollar gösterilmeye çalışılmıştır. Materyallerin genel amacı öğrencilerin<br />
konuyla ilgili temel kavramları anlamalarını, ilke ve sonuçlara ulaşabilmelerini,<br />
öğrendiklerini farklı durumlara uygulayabilmelerini, yaparak yaşarak öğrenebilmelerini<br />
ve derse yönelik olumlu tutum geliştirmelerini sağlamaktır.<br />
Dersler bu amaçla hazırlanan çalışma yaprakları (Ek-6), problem yaprakları<br />
(Ek-7) ve deneyler (Ek-8) üzerinden yürütülmüştür.<br />
Bulgular<br />
Bu bölümde, deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin başarı ölçeği ve kullanılan<br />
yönteme yönelik kompozisyon sorularına verdikleri yanıtlarının her bir alt<br />
problemle ilgili olarak yapılan analizleri sonucunda elde edilen bulgular yorumlarıyla<br />
birlikte sunulmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 199
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Alt Problem 1. Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencilerinin<br />
uygulama öncesi öğrenme düzeyleri anlamlı bir faklılık göstermekte midir<br />
Çizelge 1. Deney ve Kontrol Gruplarının Ön Ölçüm Başarı Ölçeği<br />
Puanlarına Göre t-testi Sonuçları<br />
Denek Aritmetik Standart<br />
Grup Sayısı Ortalama Sapma t p<br />
Önem<br />
(N) ( X ) (S)<br />
Denetimi<br />
Deney 22 8,09 2,06 1,254 0,217 p>0,05<br />
Kontrol 18 7,17 2,59 fark önemsiz<br />
Ölçeğin en yüksek puanı: 25<br />
Çizelge 1’de görüldüğü gibi her iki gruptaki öğrencilerin denel işlem öncesi<br />
başarı ölçeği ön ölçüm puanlarının ortalamalarının önemli bir farklılık gösterip göster<strong>med</strong>iğini<br />
sınamak üzere yapılan t-testi analizi 0,05 düzeyinde önemli bir farklılık<br />
göstermemektedir (t=1,254; p>0,05). Bir başka deyişle, sıfır hipotezi doğrulanmış<br />
olup denel işlem öncesinde akademik başarıları açısından her iki grubun eşit düzeyde<br />
olduğu söylenebilir.<br />
Alt Problem 2. Deney grubu öğrencilerinin ön ölçüm – son ölçüm sonuçları<br />
arasında anlamlı bir farklılık var mıdır<br />
Çizelge 2. Deney Grubunun Ön ve Son Ölçüm Başarı Ölçeği Puanlarına<br />
Göre t-testi Sonuçları<br />
Denek Aritmetik Standart<br />
Grup Sayısı Ortalama Sapma t p<br />
Önem<br />
Denetimi<br />
(N) ( X ) (S)<br />
Ön Ölçüm 22 8,09 2,06 p
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Çizelge 3’de görüldüğü gibi kontrol grubundaki öğrencilerin başarı ölçeği ön<br />
ve son ölçüm puanlarının ortalamalarının önemli bir farklılık gösterip göster<strong>med</strong>iğini<br />
sınamak üzere yapılan t-testi analizi 0,05 düzeyinde önemli bir farklılık göstermektedir<br />
(t=-6,589; p
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Olumlu görüş bildiren öğrenciler, ilköğretimden beri bu yöntem ile ders anlatılmasından<br />
dolayı yönteme alışık olduklarını, yeni uygulanacak yönteme alışmalarının<br />
zaman alacağını ve ayrıca dersin soru-cevap, tartışma ve deney gibi etkinliklerle desteklendiği<br />
için zevkli geçtiğini belirtmişlerdir.<br />
Olumsuz görüş bildiren öğrenciler ise, derslerde öğrencinin edilgen dinleyici<br />
konumda olduğunu, konuların soyut kaldığını, derslerde daha çok tartışma ve iletişim<br />
ortamlarının olması gerektiğini belirtmektedirler.<br />
Bu tablolardan çıkan bulgular, denel işlemlerden, sonra her iki gruptaki öğrencilerin<br />
başarılarının gelişmiş olması, aynı zamanda deney grubunun kontrol grubuna<br />
göre başarılarında olumlu fark çıkması bulgularını desteklemektedir.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Bu bölümde, ortaöğretim fizik dersi “Su Dalgaları” konusunun öğretimine<br />
yönelik olarak geliştirilen etkinliklerin kullanıldığı işbirlikli öğrenme ve geleneksel<br />
öğretim yöntemlerinin öğrencilerin akademik başarısına etkilerini belirlemek amacıyla<br />
yapılan araştırmadan elde edilen bulgularla ulaşılan sonuçlara ve geliştirilen<br />
önerilere yer verilmiştir.<br />
Sonuç ve Tartışma<br />
“Su Dalgaları” konusunun öğretiminde, işbirlikli öğrenme ve geleneksel öğretim<br />
yöntemlerinin öğrencilerin başarısı üzerindeki etkileri ve uygulanan yöntemler<br />
ile ilgili öğrenci görüşlerinin incelendiği bu araştırmada, elde edilen başlıca sonuçlar<br />
şunlardır:<br />
1. “Su Dalgaları” konusunun öğretiminde işbirlikli öğrenme yöntemi ile öğrenen<br />
öğrenciler, geleneksel öğretim yöntemi ile öğrenen öğrencilere göre daha başarılı<br />
olmuşlardır. Buradan, işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin “Su Dalgaları”<br />
konusundaki başarısını arttırdığı sonucuna varılmıştır (Çizelge 4).<br />
Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencileri son ölçümlerinde, ön<br />
ölçümlerine göre anlamlı bir fark olduğu görülmüştür (Çizelge 2 ve Çizelge 3).<br />
İşbirlikli öğrenme yönteminin öğrenci başarısını artırdığı sonucu, gerek yurt<br />
içi gerekse yurt dışı yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlarla uyum içerisindedir.<br />
Yurt içinde, ilköğretim fen bilgisi (Aslan ve Afyon, 2<strong>00</strong>5; Ateş, 2<strong>00</strong>4; Kasap,<br />
1996), ortaöğretim fizik (Dilek ve Gürdal, 2<strong>00</strong>4; Sarıay, 2<strong>00</strong>8), ortaöğretim kimya<br />
(Tezcan, Yılmaz ve Babaoğlu, 2<strong>00</strong>5), ortaöğretim biyoloji (Hevedanlı ve Akbayın,<br />
2<strong>00</strong>5; Sucuoğlu, 2<strong>00</strong>3), üniversite fen bilgisi (Bilgin ve Geban, 2<strong>00</strong>4), üniversite fizik<br />
(Tanel, 2<strong>00</strong>6; Tanel ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Tanel, 2<strong>00</strong>6; Şengören, 2<strong>00</strong>6; Şengören ve Kavcar,<br />
2<strong>00</strong>8), üniversite kimya (Erdem ve Morgil, 2<strong>00</strong>4; Nakipoğlu ve Benlikaya, 2<strong>00</strong>1) alanlarında<br />
yapılan çalışmalar işbirlikli öğrenmenin öğrenci başarısını arttırdığını destekleyen<br />
araştırmalardan bazılarıdır.<br />
Yurt dışında ise, ilköğretim fen bilgisi (Akinsola, 1999; Lewis, Stern ve Linn,<br />
1993; Merebah, 1987), ortaöğretim fizik (Towns ve Grant, 1997), ortaöğretim kimya<br />
(Balfakih, 2<strong>00</strong>3), üniversite fizik (Heler ve Hollabaugh, 1992; Heler ve ark., 1992) ve<br />
üniversite biyoloji (Sadler, 2<strong>00</strong>2) alanlarında yapılan çalışmalar işbirlikli öğrenmenin<br />
öğrenci başarısını arttırdığını destekleyen araştırmalardan bazılarıdır.<br />
202<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
2. Kontrol grubu öğrencileri, ilk kez karşılaştıkları ve zorlanacaklarını düşündükleri<br />
konunun öğretmen tarafından anlatılmasını savunmaktadırlar. Bu nedenle<br />
kontrol grubu öğrencilerinin çoğunluğu (N=9), geleneksel öğretim yönteminden hoşnut<br />
olduklarını ve yöntem değiştirmek iste<strong>med</strong>iklerini belirtmişlerdir. Johnson ve<br />
diğer. (1998) de yaptıkları çalışmalarında öğrencilerin öğretimdeki değişikliklere direnebileceğini<br />
ve anlatım yönteminin sürmesi için baskı uygulayabileceklerini belirtmektedirler.<br />
Kontrol grubu öğrencilerinin kullandığımız geleneksel öğretim yönteminden<br />
hoşnut olmalarının, daha önce farklı bir ya da birden çok yöntemin kullanıldığı ders<br />
anlatımı ile karşılaşmamalarından kaynaklandığı düşünülmektedir.<br />
3. Deney grubu öğrencilerinin büyük çoğunlukla (N=14), işbirlikli öğrenme<br />
yönteminden hoşnut oldukları görülmüştür. Bu sonuç alan yazınındaki diğer çalışmaların<br />
sonuçları ile uyum içindedir. Herreid (1998)’in aktardığına göre; işbirlikli<br />
öğrenme yönteminin kullanıldığı 12<strong>00</strong> çalışmayı inceleyen Johnson ve Johnson (1989,<br />
1993), öğrencilerin geleneksel öğretim yöntemine göre, işbirlikli deneyimden daha<br />
çok hoşlandıklarını vurgulamaktadırlar.<br />
McKittrick ve diğer. (1999), ortaöğretim mekanik konularının öğretiminde kullandıkları<br />
işbirlikli öğrenme yöntemini, hem öğrenci hem de öğretmenlerin aynı<br />
şekilde anlama ve öğrenmeyi geliştiren etkili bir yöntem olarak bulduğunu belirtmektedirler.<br />
Mills ve diğer. (1999), fizik öğrencileri üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmalarında,<br />
yöntemin öğrencileri etkin bir biçimde düşünmeye ve görüşlerini değiştirmeye<br />
cesaretlendirdiğini belirtmektedirler.<br />
İşbirlikli öğrenme yöntemi ile Erdem ve Morgil (2<strong>00</strong>4) öğrencilerin güven<br />
becerilerinin geliştiğinin gözlendiğini, Nakiboğlu ve Benlikaya (2<strong>00</strong>1) da öğrencilerin<br />
kendilerine olan güveninin arttığının belirlendiğini rapor etmektedirler.<br />
Deney grubu öğrencilerinin son ölçümlerde, kontrol grubu öğrencilerine göre<br />
daha başarılı olmaları, işbirlikli öğrenme gruplarında problem çözme becerilerinin<br />
geleneksel öğretim gruplarına göre daha fazla geliştiğinin de bir göstergesidir. Benzer<br />
sonuçlar Tanel,R., 2<strong>00</strong>6; Tanel ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Tanel,Z.,2<strong>00</strong>6; Şengören 2<strong>00</strong>6; Şengören<br />
ve Kavcar, 2<strong>00</strong>8; Heller ve diğer. (1992) ile Yu ve Stokes (1998)’un çalışmalarında ve<br />
Broyles (1999)’ın aktardığına göre, Hollabaugh (1995)’un çalışmasında da ortaya<br />
konulmuştur.<br />
Hazırlanan materyaller, öğrencilerin konuyu öğrenmek için çaba gösterip<br />
düşünmelerini gerektirmiş, bu durum öğrencileri yorarken başarılarının artmasını<br />
sağlamıştır.<br />
Yapılan deneyler sırasında öğrencilerin birlikte çalışmaları, deneyin sonucuna<br />
ulaşmaları için birlikte düşünüp karar vermelerini sağlamıştır.<br />
Alan yazınında “Su Dalgaları” konusunda yapılmış bir çalışmaya rastlanmamış<br />
olması elde edilen sonuçların özgünlüğünü artırmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 203
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Öneriler<br />
Çalışmamızın sonuçlarından ve uygulama sırasındaki deneyimlerden yola<br />
çıkılarak aşağıdaki öneriler geliştirilebilir:<br />
1. İşbirlikli öğrenme “Su Dalgaları” konusunda kullanılabilecek etkili bir yöntem<br />
olarak önerilmektedir.<br />
2. Öğrencilerin derse etkin katılımları sağlanmalıdır. Bu bağlamda, öğretmenlerin<br />
sınıf yönetimi konusunda bilgi ve beceriye sahip olmaları önem taşımaktadır.<br />
3. Öğrencilerin düşünüp analiz etmelerini sağlayacak görsel ve düşünsel ders<br />
materyalleri hazırlanmalıdır. Basit ve ucuz ders araçlarının doğrudan öğrenciler tarafından<br />
da hazırlanmasına önem verilmelidir.<br />
4. Öğrencilerin işbirliği içinde çalışmalarını sağlayacak ve düşüncelerini birbiriyle<br />
paylaşabileceği ortamlar hazırlanmalıdır.<br />
5. Öğrencilerin, olayları somut olarak gözlemleyebilmeleri için laboratuvar ve<br />
gösteri deneylerine önem verilmelidir.<br />
6. Fizik dersi için diğer konuların öğretiminde de kullanılmak üzere etkili<br />
materyaller hazırlanmalıdır.<br />
7. İşbirlikli öğrenme yönteminin etkinliğinin diğer öğrenme yöntemleri ile<br />
karşılaştırılarak desteklenmesi sağlanmalıdır.<br />
8. Bu araştırmada geliştirilen materyallere benzer materyaller “Dalgalar” ünitesinin<br />
diğer konuları için de geliştirilmelidir.<br />
9. Bu çalışmanın ülke genelindeki lise öğrencilerine genellenebilmesi için ortak<br />
araştırma projeleri yapılmalıdır.<br />
10. Fizik dersine yönelik işbirlikli öğrenme yöntemi ile ilgili geliştirilen materyallerin<br />
elektronik ortamda paylaşımı sağlanmalıdır.<br />
Kaynakça<br />
Açıkgöz, K. Ü., (2<strong>00</strong>2). Aktif Öğrenme, Eğitim Dünyası Yayınları, İzmir.<br />
Açıkgöz, K., (1993). İşbirliğine Dayalı Öğrenme ve Geleneksel Öğretimin Üniversite Öğrencilerinin<br />
Akademik Başarısı, Hatırda Tutma Düzeyleri ve Duyuşsal Özellikleri Üzerindeki<br />
Etkileri. A. Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi: I. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi (25-28 Eylül<br />
1990) Kongre Kitapçığı: 187-201. Ankara: MEB Yayınları.<br />
Aslan, O. ve Afyon, A., (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Fen Bilgisi Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme<br />
Yönteminin Öğrencilerin Başarı ve Tutumlarına Etkisi. Selçuk Üniversitesi Eğitim<br />
Fakültesi Dergisi. Sayı 19:137-155.<br />
Atasoy, Ş. ve Akdeniz, A. R. (2<strong>00</strong>6). Yapılandırmacı Öğrenme Kuramına Uygun Geliştirilen<br />
Çalışma Yapraklarının Uygulama Sürecinin Değerlendirilmesi. <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi. Yıl<br />
35. Sayı 170: 157-174.<br />
Ateş, M., (2<strong>00</strong>4). İşbirlikli Öğrenme Yönteminin İlköğretim İkinci Kade<strong>med</strong>e Madde ve Özellikleri<br />
Ünitesinde Öğrenci Başarısına Etkisi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Berger, R. ve Hazne, M., (2<strong>00</strong>5). The Jigsaw Method in the Upper Secondary School Physics –Its<br />
Impact on Motivation, Learning and Achievement. Proceeding of the Fifth International<br />
Conference of ESERA. (28 Ağustos-1 Eylül 2<strong>00</strong>5). Barcelona. S:1581-1583.<br />
204<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Bilgin, İ. ve Geban, Ö., (2<strong>00</strong>4). İşbirlikli Öğrenme Yöntemi ve Cinsiyetin Sınıf Öğretmenliği<br />
Öğretmen Adaylarının Fen Bilgisi Dersine Karşı Tutumlarına, Fen Bilgisi Öğretimi I<br />
Dersindeki Başarılarına Etkisinin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi<br />
Dergisi. 26: 9-18.<br />
Broyles, M. L., (1999). A Comparison of the Participation in Cooperative Learning on the Success<br />
of Physics, Engineering and Mathematics Students. Yayınlanmış Doktora Tezi. Texas<br />
A&M Üniversitesi.<br />
Coyne, D.M., (2<strong>00</strong>0). An Inquiry-Based Laboratory Approach to Teach Units on Light and<br />
Waves/Sound in the High School Science Classroom. Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi,<br />
Michigan State University.<br />
Çalışkan, S., Sezgin, S. G. ve Erol, M., (2<strong>00</strong>5). İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrencilerin Fizik<br />
Laboratuvar Başarısı ve Tutumu Üzerindeki Etkileri. Çağdaş Eğitim. 320: 23-29.<br />
Dilek, C. ve Gürdal, A., (2<strong>00</strong>4). Fizik Eğitiminde Parçalı Öğretim Tekniğinin Öğrenci Başarısına<br />
Etkisi. VI. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi (9-11 Eylül 2<strong>00</strong>4) İstanbul:<br />
Marmara Üniversitesi. Bildiriler Cilt I. Ankara: Devlet Kitapları Müdürlüğü Basımevi:<br />
330-336.<br />
Ekiz, D., (2<strong>00</strong>3). Eğitimde Araştırma Yöntem ve Metodlarına Giriş. Ankara: Anı Yayıncılık.<br />
Erdem, E. ve Morgil, İ., (2<strong>00</strong>4). Kimya Dersinde Küçük Grupta Öğrenme Konusunda Öğrenci<br />
Görüşleri. V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik Eğitimi Kongresi, (16-18 Eylül 2<strong>00</strong>2).<br />
Ankara. Bildiriler Cilt I: 759-763.<br />
Gimenez, M.H., Vidaurre, A., Riera, J. ve Monsoriu, A., (2<strong>00</strong>8). Visualizing the Doppler Effect.<br />
Latin-American Journal of Physics Education. 2(1): 37-39.<br />
Heller, P. ve Hollabaugh, M., (1992). Teaching Problem Solving Through Cooperative Grouping.<br />
Part 2: Designing Problems and Structuring Groups. American Journal of Physics. 60(7):<br />
637-644.<br />
Heller, P., Keight, R. ve Anderson, S., (1992). Teaching Problem Solving Through Cooperative<br />
Grouping. Part 1: Group Versus Individual Problem Solving. American Journal of<br />
Physics. 60(7): 627-636.<br />
Herreid, C. F., (1998). Why isn’t Cooperative Learning Used to Teach Science. Bioscience.<br />
48(7):553-560.<br />
Hevedanlı, M. ve Akbayın, H., (2<strong>00</strong>5). Biyoloji Öğretiminde Tam Öğrenmeye Dayalı İşbirlikli<br />
Öğrenme Yönteminin Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Çağdaş Eğitim. 326: 38-46.<br />
Johnson, D. W., Johnson, R. T. ve Smith, K. A., (1998). Cooperative Learning Returns to College<br />
What Evidence is There That it Works Change. 30(4): 27-35.<br />
Karasar, N., (2<strong>00</strong>0). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım.<br />
Kasap, H., (1996). İşbirlikli Öğrenme, Fen Başarısı, Hatırda Tutma, Öğrenci Yüklemeleri ve<br />
İşbirlikli Öğrenme Gruplarındaki Etkileşim. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Kömleksiz, M. (1995). Kubaşık Öğrenme Teknikleri. Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi<br />
Dergisi. II(12):36-41.<br />
Lewis, E. L., Stern, J. L. ve Linn, M. C., (1993). The Effect of Computer Simulations on<br />
Introductory Thermodynamics Understanding. Educational Technology. 33(1): 45-58.<br />
McKittrick, B., Mulhall, P. ve Gunstone, R., (1999). Improving Understanding in Physics: An<br />
Effective Teaching Procedure. Australian Science Teachers Journal. 45(3): 27-33.<br />
Merebah, S. A. A., (1987). Cooperative Learning in Science: A Comparative Study in Saudi<br />
Arabia. Yayımlanmış Doktora Tezi. Kansas Devlet Üniversitesi.<br />
Mills, D., McKittrick, B., Mulhall, P. ve Feteris, S., (1999). CUP: Cooperative Learning that Works.<br />
Physics Education. 34(1): 11-15.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 205
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Saarelainen, M. ve Viiri, J., (1999). University Physics Students’ Conceptualizations of Optics<br />
Designing Educational Reconstruction on Optics Course for Undergraduate Physics<br />
Teachers. Proceeding of Second International Conference of the ESERA, (31 Ağustos – 4<br />
Eylül 1999). Kiel, Germany. http://www.ipn.uni-kiel.de/projekte/esera/book/all.htm<br />
(15.03.2<strong>00</strong>8).<br />
Sadler, K. C., (2<strong>00</strong>2). The Effectiveness of Cooperative Learning as an Instructional Strategy to<br />
Increase Biological Literacy and Academic Achievement in a Large, Nonmajors College<br />
Biology Class. Yayımlanmış Doktora Tezi. Tennessee State University.<br />
Sarıay, M., (2<strong>00</strong>8). Ortaöğretim Fizik Dersi İtme ve Momentum Konusu Öğretim Programını<br />
Geliştirme Üzerine Bir Çalışma. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. DEÜ Eğitim<br />
Bilimleri Enstitüsü.<br />
Sucuoğlu, H., (2<strong>00</strong>3). İşbirlikli Öğrenmenin Öğrencilerin Yükleme, Edim ve Strateji Kullanımı<br />
Üzerindeki Etkileri ve İşbirlikli Öğrenme Gruplarındaki Etkileşim Örüntüleri.<br />
Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Şengören, S. K., (2<strong>00</strong>6). Optik Dersi Işıkta Girişim ve Kırınım Konularının Etkinlik Temelli Öğretimi:<br />
İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Etkilerinin Araştırılması. Yayımlanmamış Doktora<br />
Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Şengören, S. K. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>8). Girişim ve Kırınım Konularının İşbirliğine Dayalı Öğrenme<br />
Ortamlarında Öğreniminin Öğrenci Başarısı ve Hatırda Tutma Düzeyine Etkisi. TFD<br />
24. Uluslararası Fizik Kongresi. (28 Ağustos-31 Ağustos 2<strong>00</strong>7). Malatya. Balkan Physics<br />
Letters, Special Issue, TPS 24th Physics Congress, Boğaziçi University Press. 592-598.<br />
Tanel, R., (2<strong>00</strong>6). Termodinamiğin İkinci Yasası ve Entropi Konularının Öğrenimine İşbirlikli<br />
Öğrenme Yönteminin Etkilerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Tanel, R. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>8). Termodinamiğin İkinci Yasası ve Entropi Konularının İşbirlikli<br />
Öğrenme Yöntemiyle Öğrenilmesinin Akademik Başarı ve Hatırda Tutma Üzerine<br />
Etkilerinin İncelenmesi. TFD 24. Uluslararası Fizik Kongresi. (28 Ağustos-31 Ağustos<br />
2<strong>00</strong>7). Malatya. Balkan Physics Letters, Special Issue, TPS 24th Physics Congress,<br />
Boğaziçi University Press. 576-581.<br />
Tanel, R., Şengören, S.K. ve Kavcar, N., (2<strong>00</strong>6). The Effect of Using the Cooperative Learnings<br />
Strategies on Students’ Conceptual Change for the Subject of Mechanical Waves, Poster<br />
bildiri (6 th International Conference of the Balkan Physical Union, 22-26 August 2<strong>00</strong>6,<br />
İstanbul, Türkiye); BPU-6 April 2<strong>00</strong>7, AIP Conference Proceedings, s.846.<br />
Tanel, Z., (2<strong>00</strong>6). Manyetizma Konularının Lisans Düzeyindeki Öğretiminde, Geleneksel Öğretim<br />
Yöntemi İle İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Etkilerinin Karşılaştırılması.<br />
Yayımlanmamış Doktora Tezi. DEÜ Eğitim Bilimleri Enstitüsü.<br />
Tezcan, H., Yılmaz, Ü. ve Babaoğlu, M., (2<strong>00</strong>5). Radyoaktivite Öğretiminde İşbirlikçi Öğrenme<br />
Yöntemi ile Geleneksel Öğretim Yöntemin Başarıya Etkileri. Pamukkale Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı. 17: 55-67.<br />
Towns, M. H. ve Grant, E. R., (1997). I Believe I Will Go Out of This Class Actually Knowing<br />
Something’: Cooperative Learning Activities in Physical Chemistry. Journal of Research<br />
in Science Teaching. 34(8): 819-835.<br />
Uşun, S., (2<strong>00</strong>0). Özel Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme. Ankara: Pegem Yayıncılık.<br />
Witmann, M.C., Steinberg, R.N. ve Redish, E.F., (1999). Making Sense of How Students Make<br />
Sense of Mechanical Waves. The Physics Teacher. 37(1): 15-21.<br />
Yu, K. N. ve Stokes, M. J. (1998). Students Teaching Students in a Teaching Studio. Physics<br />
Education. 33(5): 282-285.<br />
206<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
EK-1<br />
İŞBİRLİKLİ ÖĞRENME YÖNTEMİNE UYGUN HAZIRLANMIŞ<br />
GÜNLÜK DERS PLANI<br />
Ders: Fizik<br />
Süre: 45+45 dk.<br />
Ünite: Dalga Hareketi<br />
Konu: Su Dalgaları Üretilmesi, Hareketi, Yansıması<br />
Öğretimsel Hedefler:<br />
Hedef- 1: “Dalga Hareketi” ünitesine ait belli başlı terimler bilgisi.<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Atma terimini açıklama<br />
2. Frekans terimini açıklama<br />
3. Periyot terimini açıklama<br />
4. Dalga hareketi terimini açıklama<br />
5. Dalgaboyu terimini açıklama<br />
Hedef- 2: Su dalgaları konusuyla ilgili temel ilkeleri açıklayabilme.<br />
Hedef- Davranışlar:<br />
1. Su dalgalarının oluşumunu açıklama<br />
2. Su dalgalarının temel özelliklerini açıklama<br />
3. Su dalgalarında tepe ve çukur noktaların özelliklerini açıklama<br />
4. Dalga çeşitlerini açıklama<br />
Hedef- 3: Su dalgalarının engellerde yansımalarını açıklayabilme.<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Doğrusal dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />
2. Doğrusal dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />
3. Dairesel dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />
4. Dairesel dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />
5. Su dalgalarının yansımalarını ışığın yansıması ilkelerinden yararlanarak açıklama.<br />
Hedef- 4: Su dalgaları konusuyla ilgili belli başlı verileri istenilen anlatım biçimine çevirebilme<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Dalganın hızını veren bağıntıyı yazma<br />
2. Dalganın hızının nelere bağlı olduğunu açıklama<br />
3. Stroboskop yardımıyla dalganın hızının nasıl ölçüldüğünü açıklama<br />
İçerik: Bu derste su dalgaları konusunun yalnızca yukarıdaki hedef ve hedef davranışları içine<br />
alan bölüm işlenecektir. Dersin içeriği kısaca; dalga hareketi ünitesine ait temel kavramlar, su<br />
dalgalarının oluşumu ve özellikleri, su dalgalarının engellerden yansıması, dalga hızının ölçülmesi<br />
ve konuya yönelik soruların çözülmesi basamaklarından oluşmaktadır.<br />
Kullanılacak Malzemeler: Çalışma yaprakları, problem yaprakları.<br />
Ders Öncesi Düzenleme: Uygulanacak tekniklere karar verilmesi, çalışma yapraklarının çoğaltılması,<br />
derslikteki sıraların grup çalışmasına uygun düzenlenmesi.<br />
Yöntem: İşbirlikli öğrenme<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 207
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Teknik: Birlikte öğrenme<br />
Öğretimsel İşler: Ders, hazırlanan çalışma yaprakları ve problem yapraklarının ilgili kısımlarıyla<br />
işlenecektir. Çalışma yaprakları; öğrencilerin sonuç çıkarma, yordama yapma gibi öğretimsel<br />
işleri grup arkadaşlarıyla birlikte yapmalarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.<br />
Öğretimsel İşlem Basamakları:<br />
• Öğrencilerin oluşturulan gruplar halinde oturmalarını sağlama<br />
• Grup içindeki her üyenin kendi aralarında 1’den 4’e kadar numara almaları istenerek tahtaya<br />
bu numaralara karşılık gelen yazıcı, sözcü-bilgi toplayıcı, malzemeci ve yönetici-güdüleyici<br />
görevlerini yazma ve her üyenin görev almasını sağlama<br />
• Malzemecilere öğrenme malzemelerinden birer tane verme ve malzemeyi grupla paylaşmalarını<br />
sağlama<br />
• Öğrencilere yapmaları gerekenleri açıklama<br />
• Grup üyelerinin sorumluluklarını hatırlatma<br />
• Gruplar arasında dolaşarak gerektiğinde öğrencileri yönlendirme<br />
• Öğrencilerin çalışma yapraklarını doğru doldurmalarını sağlama<br />
• Grupların bilgi toplayıcılar aracılığıyla diğer grup üyeleri ile etkileşim içinde olmalarını sağlama<br />
• Çalışma yapraklarını kontrol etmek ve dönüt sağlamak amacıyla toplamak<br />
• Öğrencilere problem yapraklarını dağıtma ve üzerinde çalışmalarını sağlama<br />
• Herhangi bir gruptan bir üyenin seçilerek yanıtı sınıfa sunmasını isteme<br />
• Grupları çalışmalarına göre değerlendirme<br />
Hedeften Haberdar Etme: Çalışma yapraklarında “aklıma takılanlar bölümü” ile öğrencilere<br />
hangi hedeflere ulaşılmak istenildiği kısaca verilmiştir.<br />
Ön Öğrenmelerin Hatırlatılması: Çalışma yapraklarında “hatırlatmalar ve ipuçları” ve “tartışma<br />
soruları” bölümleri ile öğrencilere ön öğrenmeleri hatırlatılmaya çalışılmıştır.<br />
Değerlendirme: Çalışma yaprakları ve verdiklere yanıtlara göre gruplara puan verme.<br />
208<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
EK-2<br />
GELENEKSEL ÖĞRETİM YÖNTEMİNE UYGUN HAZIRLANMIŞ<br />
GÜNLÜK DERS PLANI<br />
Ders: Fizik<br />
Süre: 45+45 dk.<br />
Ünite: Dalga Hareketi<br />
Konu: Su Dalgaları Üretilmesi, Hareketi, Yansıması<br />
Öğretimsel Hedefler:<br />
Hedef- 1: “Dalga Hareketi” ünitesine ait belli başlı terimler bilgisi.<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Atma terimini açıklama<br />
2. Frekans terimini açıklama<br />
3. Periyot terimini açıklama<br />
4. Dalga hareketi terimini açıklama<br />
5. Dalgaboyu terimini açıklama<br />
Hedef- 2: Su dalgaları konusuyla ilgili temel ilkeleri açıklayabilme.<br />
Hedef- Davranışlar:<br />
1. Su dalgalarının oluşumunu açıklama<br />
2. Su dalgalarının temel özelliklerini açıklama<br />
3. Su dalgalarında tepe ve çukur noktaların özelliklerini açıklama<br />
4. Dalga çeşitlerini açıklama<br />
Hedef- 3: Su dalgalarının engellerde yansımalarını açıklayabilme.<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Doğrusal dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />
2. Doğrusal dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />
3. Dairesel dalganın düz engelde yansımasının şeklini çizme<br />
4. Dairesel dalganın parabolik engelde yansımasının şeklini çizme<br />
5. Su dalgalarının yansımalarını ışığın yansıması ilkelerinden yararlanarak açıklama.<br />
Hedef- 4: Su dalgaları konusuyla ilgili belli başlı verileri istenilen anlatım biçimine çevirebilme<br />
Hedef-Davranışlar:<br />
1. Dalganın hızını veren bağıntıyı yazma<br />
2. Dalganın hızının nelere bağlı olduğunu açıklama<br />
3. Stroboskop yardımıyla dalganın hızının nasıl ölçüldüğünü açıklama<br />
İçerik: Bu derste su dalgaları konusunun yalnızca yukarıdaki hedef ve hedef davranışları içine<br />
alan bölüm işlenecektir. Dersin içeriği kısaca; dalga hareketi ünitesine ait temel kavramlar, su<br />
dalgalarının oluşumu ve özellikleri, su dalgalarının engellerden yansıması, dalga hızının ölçülmesi<br />
ve konuya yönelik soruların çözülmesi basamaklarından oluşmaktadır.<br />
Kullanılacak Malzemeler: Çalışma yaprakları, problem yaprakları.<br />
Ders Öncesi Düzenleme: Uygulanacak tekniklere karar verilmesi, çalışma yapraklarının çoğaltılması.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 209
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Yöntem: Geleneksel öğretim<br />
Öğretimsel İşler: Ders, hazırlanan çalışma yaprakları ve problem yapraklarının ilgili kısımlarıyla<br />
işlenecektir. Çalışma yaprakları; öğrencilerin sonuç çıkarma, yordama yapma gibi öğretimsel<br />
işleri kendi başlarına yapmalarını sağlayacak şekilde hazırlanmıştır.<br />
Öğretimsel İşlem Basamakları:<br />
• Öğrencilere konunun öğretmen tarafından anlatılması<br />
• Öğrencilere öğrenme malzemelerinden birer tane verme<br />
• Öğrencilerin çalışma yapraklarını doğru doldurmalarını sağlama<br />
• Öğrencilerin cevaplarını sınıf arkadaşlarıyla paylaşmalarını sağlama<br />
• Çalışma yapraklarını kontrol etmek ve dönüt sağlamak amacıyla toplamak<br />
• Öğrencilere problem yapraklarını dağıtma ve üzerinde çalışmalarını sağlama<br />
• Herhangi bir öğrencinin seçilerek yanıtı sınıfa sunmasını isteme<br />
Hedeften Haberdar Etme: Çalışma yapraklarında “aklıma takılanlar bölümü” ile öğrencilere<br />
hangi hedeflere ulaşılmak istenildiği kısaca verilmiştir.<br />
Ön Öğrenmelerin Hatırlatılması: Çalışma yapraklarında “hatırlatmalar ve ipuçları” ve “tartışma<br />
soruları” bölümleri ile öğrencilere ön öğrenmeleri hatırlatılmaya çalışılmıştır.<br />
Değerlendirme: Çalışma yaprakları ve verdiklere yanıtlara göre puan verme.<br />
210<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
EK-3<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 211
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
212<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 213
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
214<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 215
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
216<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
EK-4<br />
DALGA HAREKETİ ÜNİTESİ BELİRTKE TABLOSU<br />
Dalgaların Girişimi<br />
Su Dalgaları<br />
Dalga Hareketi<br />
Ünitenin Konuları<br />
Hedef Davranışlar<br />
HEDEFLER<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
Dalga kavramını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />
Periyodik dalga, periyot, frekans, dalgaboyu, dalga hızı<br />
kavramlarını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />
Yansıma ve kırılmayı tanımlama<br />
Ayrılma ve kırınımı tanımlama<br />
Girişimi tanımlama<br />
Faz farkı kavramını tanımlama<br />
Doppler olayını derste geçen ifadesiyle yazma/söyleme<br />
Dalga hareketi ünitesine<br />
ilişkin temel kavramlar<br />
bilgisi<br />
X<br />
X<br />
Su dalgalarının hızının derinliğe göre değiştiğini söyleme<br />
Dalgaların girişimi için en az iki kaynak gerektiğini söyleme<br />
Dalga hareketi<br />
ünitesine ilişkin<br />
temel kavramlar<br />
bilgisi<br />
BİLGİ<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
Periyot, frekans, dalgaboyu, dalga hızı kavramlarının karşılığı<br />
olan simge ve birimleri yazma<br />
Dalgaları titreşim ve yayılma doğrultularına göre adlandırma<br />
Girişim olayındaki bağıntılarda kullanılan simgeleri yazma<br />
Faz farkının karşılığı olan simgeyi yazma<br />
Dalga hareketi<br />
ünitesine ilişkin<br />
temel alışı<br />
bilgisi<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
Dalgalarda hız, periyot, frekans ilişkilerini yazma/söyleme<br />
Dalgalarda kırılma olayı için Snell bağıntısını yazma<br />
Girişim deseni için yol farkı bağıntısını yazma<br />
Düğüm çizgileri için gerekli koşulu yazma<br />
Dalga katarı için gerekli koşulu yazma<br />
Faz farkı bağıntısını yazma<br />
Dalga hareketi ünitesine<br />
ilişkin temel<br />
genelleme, ilke ve<br />
kuramlar bilgisi<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
Enine ve boyuna dalga oluşumunu yorumlama<br />
Su dalgalarında yansımayı şekil çizerek yorumlama<br />
Stroboskop yardımıyla periyodik dalgaların hızının<br />
ölçülmesini açıklama<br />
Dalgaları duruyor görme durumlarını yazma<br />
Su dalgalarında kırılmayı şekil çizerek açıklama<br />
Dalga hızının derinliğe göre nasıl değiştiğini söyleme<br />
Girişim deseninin şeklini çizerek yorumlama<br />
Girişim deseni üzerinde düğüm ve karın noktalarını gösterme<br />
Faz farkının girişim desenine etkisini yorumlama<br />
Dalga hareketi ünitesine ilişkin<br />
temel bilimsel bilgileri kavrama<br />
KAVRAMA<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 217
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
Dalgaların Girişimi<br />
Su Dalgaları<br />
Dalga Hareketi<br />
Ünitenin Konuları<br />
Hedef Davranışlar<br />
HEDEFLER<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
X<br />
Düzlem ve dairesel su dalgalarının engellerde yansımasını<br />
değişik durumlar için yorumlama<br />
Hareketli kaynağın oluşturduğu su dalgalarının en büyük ve<br />
en küçük dalga boylarını gerekli şekilleri çizerek yorumlama<br />
Girişim olayının şeklini çizerek yol farkı formülünü hesaplama<br />
Su dalgalarında yansıma ile ışığın yansıması arasında ilişki<br />
kurma<br />
Su dalgalarının kırılması ile ışığın kırılması arasında ilişki<br />
kurma<br />
Su dalgalarının mercek şeklindeki ortamlardan geçişi ile ışığın<br />
merceklerde kırılması arasında ilişki kurma<br />
Su dalgalarında kırılma özelliklerini içen problemler çözme<br />
Girişim ile ilgili problemler çözme<br />
Dalgaların yansımasını ve kırılmasını deney yaparak irdeleme<br />
Su dalgalarının derin ve sığ ortamlardan geçişini deney<br />
yaparak irdeleme<br />
Dalga hareketi ünitesine ilişkin temel<br />
bilimsel bilgileri uygulama<br />
Dalga hareketi<br />
ünitesine ilişkin<br />
temel bilimsel bilgileri<br />
analiz etme<br />
UYGULAMA ANALİZ<br />
218<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
EK-5<br />
ÖĞRENCİ KOMPOZİSYONU<br />
Öncelikle uygulamaya katılıp etkinliklerin başarılı bir şekilde tamamlanmasını<br />
sağladığınız için teşekkür ederim.<br />
Sizin görüşleriniz daha sonraki fizik derslerinde uygulanacak yöntem ve<br />
etkinliklere katkı sağlaması, yapılacak çalışmalara ışık tutması açısından bizim için<br />
oldukça önemli, bu nedenle aşağıdaki sorularla ilgili düşüncelerinizi samimi olarak<br />
yazacağınıza inanıyorum. Bunun için şimdiden teşekkür ederim.<br />
• Derste uygulanan işbirlikli öğrenme yöntemi ve uygulanan etkinlikler hakkındaki<br />
düşüncelerin nelerdir<br />
• Derste uygulanan yöntem ile daha önceki geleneksel öğrenme yöntemi arasında<br />
derslerin işlenişi (derslerin zevkli geçmesi, öğrenme) bakımından karşılaştırma<br />
yapar mısın<br />
……………………………………………………<br />
Öncelikle uygulamaya katıldığınız için teşekkür ederim.<br />
Sizin görüşleriniz daha sonraki fizik derslerinde uygulanacak yöntem ve<br />
etkinliklere katkı sağlaması, yapılacak çalışmalara ışık tutması açısından bizim için<br />
oldukça önemli, bu nedenle aşağıdaki sorularla ilgili düşüncelerinizi samimi olarak<br />
yazacağınıza inanıyorum. Bunun için şimdiden teşekkür ederim.<br />
• Derste izlediğimiz yöntemle ilgili düşünceleriniz nelerdir<br />
• Derslerinde geleneksel yöntemden farklı bir yöntem izlemek ister miydin<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 219
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
ÇALIŞMA YAPRAĞI<br />
EK-6<br />
220<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 221
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
PROBLEM YAPRAĞI<br />
EK-7<br />
222<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 223
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
DENEY YAPRAĞI<br />
EK-8<br />
224<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Yalçın Yalçın / Nevzat Kavcar<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 225
Su Dalgaları Konusunun Öğretiminde İşbirlikli Öğrenme Yönteminin Öğrenci ... u<br />
EFFECTS OF COOPERATIVE LEARNING<br />
ON STUDENTS’ ACHIEVEMENT RELATING<br />
WATER WAVES<br />
Yalçın YALÇIN*<br />
Nevzat KAVCAR**<br />
Abst ract<br />
By this research, it was intended to develop some activities related to<br />
instructing water waves at the level of secondary school, and to compare effects<br />
of the cooperative learning method, in which these activities were used on students’<br />
achievement and views towards actual teaching methods, with conventional<br />
teaching methods.<br />
The research was perfor<strong>med</strong> on the forth grade students who go to a<br />
state school in 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 academic year. The research was conducted by a total<br />
of 40 students, 22 of them is na<strong>med</strong> as experimental group whereas 18 of them<br />
is na<strong>med</strong> as control group.<br />
During the experimental processes, together with cooperative learning<br />
techniques, according to learning tasks activities relating water waves prepared<br />
were applied on the experimental group, whereas traditional teaching techniques<br />
were applied on the control group students. Before and after the experimental<br />
processes; achievement tests were applied on both groups. Moreover, at<br />
the end of the experimental processes, the students in both groups were asked<br />
to write down their ideas in composition towards the methods used during the<br />
lessons.<br />
At the end of research, it was found that there were some significant differences<br />
in favour of experimental group on the achievement.<br />
Moreover, it was revealed from the compositions, written down by the<br />
students, that the cooperative learning provided the students to use and develop<br />
some certain social skills, and help them to learn in a better way by sharing<br />
information.<br />
Key Words: Water waves, cooperative learning, conventional teaching<br />
methods, students’ achievement<br />
* Master’s Student; Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Division of Physics<br />
Education, İzmir<br />
∗∗ Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Buca Faculty of Education, Division of Physics Education,<br />
İzmir<br />
226<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ KILAVUZ KİTAPLARININ<br />
KULLANIM SÜRECİNE İLİŞKİN<br />
ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ*<br />
Kader B. KONUR**<br />
Alipaşa AYAS***<br />
Barbaros KONUR****<br />
Özet<br />
Bu çalışmanın amacı, fen ve teknoloji dersi öğretmen kılavuz kitaplarının<br />
faydalılığı, kullanılabilirliği, içeriği ve programa uygunluğu hakkında öğretmenlerin<br />
düşüncelerini belirlemektir. Çalışmada yarı yapılandırılmış mülakat ve<br />
yapılandırılmamış gözlem kullanılmıştır. Elde edilen veriler kodlama yapılarak<br />
anlamlı hale getirilmiştir. Araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde<br />
Rize ili Çayeli ilçesi ilköğretim okullarının üç tanesinden seçilen 6 sınıf öğretmeni<br />
oluşturmaktadır. Çalışmada kılavuz kitaplarda çok fazla etkinliğe yer verildiği,<br />
ağır bir dilin kullanıldığı, zaman ve araç-gereç sıkıntısının olduğu, öğrenci<br />
seviyelerinin dikkate alınmadığı, doldurulması gereken formların öğretmenin<br />
çok zamanını aldığı ortaya çıkmıştır. Buna karşın kılavuz kitapların; tasarımının<br />
ve ünite dağılımının iyi yapıldığı, iş birliği ve dayanışmayı sağladığı, yaparak<br />
yaşayarak öğrenmeye sevk ettiği, öğretmene rehber olduğu ve çeşitlilik sağladığı<br />
ve öğretmenleri plan yükünden kurtardığı ortaya çıkmıştır. Öneri olarak, belirlenen<br />
problemlerle ilgili uygulamaya yönelik olarak hizmet-içi eğitim seminerleri<br />
düzenlenmelidir. Ayrıca, etkinliklerde kullanılan materyal eksikliği giderilmeli,<br />
böylece programa daha uygun bir öğretim yapılması sağlanabilir.<br />
Anahtar Sözcükler: Fen ve Teknoloji dersi, öğretmen, kılavuz kitaplar<br />
Gi riş<br />
Eğitim, bireyin içinde yaşadığı topluma uyumunu sağlamak ve yeteneklerini<br />
geliştirmek amacı ile davranışlarında istenilen değişiklikleri oluşturma etkinliği ve<br />
sürecidir. Eğitim sistemi içinde, ilköğretim en önemli basamaktır. Çocuğun yaşadığı<br />
topluma ait bir varlık olması ancak ilköğretim sayesinde olmaktadır. Bu yüzden eğitimin<br />
bu kademesi temel eğitim olarak tanımlanmaktadır. Diğer eğitim basamakları<br />
da ilköğretime dayandığı için bu temel eğitim, toplumun sadece eğitim sistemini<br />
değil, öteki sistemleri de olumlu ya da olumsuz etkilemektedir (Aycan vd., 2<strong>00</strong>2).<br />
Bir ülkenin eğitim sistemi içinde uygulanan eğitim programları, öncelikle<br />
ülkenin kendi gereksinimlerine ve yaşantılarına uygun olmak durumundadır. Ülke-<br />
* Bu çalışma Eylül 2<strong>00</strong>7’de XVI. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi’nde sunulmuştur.<br />
** Rize Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Çayeli/RİZE<br />
*** KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi, OFMAE Bölümü, TRABZON<br />
**** MEB Sırt İlköğretim Okulu, Çayeli, RİZE<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 227
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
mizde Avrupa Birliği’ne uyum amacıyla toplumsal yaşamda ve toplumsal sistemlerde<br />
oldukça kapsamlı değişimlerin gerçekleştirilmesinin zorunlu olduğu bir dönemde,<br />
eğitim basamaklarında yapısal düzenlemelerin yapılması ve bu düzenlemeler<br />
doğrultusunda eğitim programlarının geliştirilmesi gereksinimi duyulmuştur. 2<strong>00</strong>5-<br />
2<strong>00</strong>6 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya konulan “Yeni İlköğretim<br />
Programı”nın bu gereksinime dayandırıldığı kuşkusuzdur. Bu çerçevede programın<br />
“öğrenci merkezli” ya da “yapılandırmacı” yaklaşımdan hareketle etkinlik temelli,<br />
öğrencinin öğrenme sürecine aktif olarak katılmasını amaçlayan, sınıf içi ve sınıf dışı<br />
öğrenme deneyimlerini bütünleştirmeye önem veren bir anlayışla geliştirilmeye çalışıldığı<br />
görülmektedir. Bu özellikler dikkate alındığı zaman yeni programın, ilköğretim<br />
düzeyindeki eğitime önemli katkılar getirme potansiyeli olduğu söylenebilir<br />
(Öğretim Programlarını Değerlendirme Toplantısı, 2<strong>00</strong>5).<br />
Toplum ve çevre kalkınmasının temeli, ilköğretim çağında fen bilgisi dersleri<br />
ile atılır. Bu derste çocuklar, içinde yaşadıkları fen ve tabiat dünyası ile ilgili bilimsel<br />
okuryazarlık kazanırlar (Akgün, 1996). Bilimsel okuryazarlık, “doğal dünyayı tanımak,<br />
açıklamak ve yorumlamak amacıyla, bilimde genel olarak kabul gören teorileri<br />
kullanabilme kabiliyeti” olarak tanımlanabilir (Shiland, 1998). Bilimsel okuryazarlık,<br />
hem öğretme yöntemlerinde hem de fen bilgisi ders kitaplarında kullanılması yararlar<br />
getirecek olan bir kavramdır (Başlantı, 2<strong>00</strong>0). Günümüzde öğrencilerin fen derslerindeki<br />
başarısızlıkları herkes tarafından bilinmektedir. Öğrencilerin fen başarıları,<br />
fen öğretiminin başarısı ile bağıntılıdır. Eğitim sistemimizde, ilköğretim okulları ve<br />
liselerde öğrencilerin fen derslerindeki başarılarının arttırılması konusuna gittikçe<br />
artan bir önem verilmektedir (Demircioğlu ve Geban, 1996). Öğrenimlerinin ilk yıllarında,<br />
öğrencilerde fen bilgisi sağlam temellere oturtulmazsa, ileriki yıllarda onlardan<br />
başarı beklenemez. Bunun için, ülkemizin geleceği olan gençlerimizi muhakeme yeteneğini<br />
geliştiren fen eğitimine yöneltmek gerekir. Bu da onlara öğrenimlerinin ilk yıllarında<br />
fen derslerini sevdirmekle mümkündür (Gürdal ve Kulaberoğlu, 1998). Bu<br />
amaca ulaşma yolunda, dersle ilgili kullanılan kitaplar önemli bir yere sahiptir. Ders<br />
kitapları, öğretim programlarında yer alan konulara ait bilgileri plânlı ve düzenli bir<br />
biçimde inceleyip açıklayan, olarak öğrenciyi dersin hedefleri doğrultusunda yönlendiren<br />
temel bilgi kaynaklarıdır (Kutlu, 1998).<br />
Chiappetta, Fillman ve Sethna (1991)’a göre, fen bilgisi kitapları, derslerde çok<br />
fazla miktarlarda bilgi birikimini öğrenciye sunmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu<br />
da, öğretmenlerin ders müfredatlarını bu amaca uygun olarak organize etmelerini ve<br />
öğrencilerin bilimsel girişimi bu şekilde algılamalarını sağlamaktadır. Soong ve Yager<br />
(1993), okullarda kullanılan ders kitabının, o okuldaki fen bilgisi öğretiminin durumunun<br />
anlaşılmasında önemli bir gösterge olduğu yorumunu yapmışlardır. Öğrencilerin,<br />
neredeyse bütün bilgilerin kaynağı olarak ders kitaplarını gördüklerini ve ders<br />
kitabını bütün bilimlerin kendisinden tecrübe edilebileceği bir araç olarak algıladıklarını<br />
belirtmişlerdir. Ayrıca ilköğretim, okumayı sevme ve iyi okuma alışkanlığı<br />
kazanmada başlangıç dönemidir (Kılıç vd., 2<strong>00</strong>1). Ders kitaplarında, öğrencilerin dikkat<br />
ve ilgisini konuya çekmesine, davranışın kazandırılması aşamasındaki öğrenme<br />
yaşantılarını sunmasına ve ünite sonunda kontrolü sağlamasına, öğrencinin gözlem,<br />
deney ve araştırma yaparak belli sonuçlara kendi kendine ulaşmasına fırsat verilmelidir<br />
(Kaptan, 1999).<br />
2<strong>00</strong>4 yılında yapılan öğretim programı değişiklikleriyle öğrenci merkezli bir<br />
eğitim düşünülerek fen bilgisi dersi “Fen ve Teknoloji” dersi olarak değiştirilmiş ve<br />
228<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
öğrenci ders kitaplarına ek olarak öğrenci çalışma kitapları ve öğretmen kılavuz<br />
kitapları da bu dersin kapsamında sunulmuştur. Bu kitaplar hazırlanırken ders kitaplarının<br />
hazırlanmasındaki temel ilkeler göz önüne alındığından öğretmenlerin öğrenciye<br />
rehber olması açısından fayda sağlayacaktır. Öğretmenlerin öğrencilere iyi bir<br />
fen okur-yazarlığı kazandırmaları için kılavuz kitapların etkili olması ve öğretmenlerin<br />
de bu kitapları etkili kullanması önemlidir. Bu nedenle, kılavuz kitapların kullanım<br />
sürecindeki etkililiğinin araştırılması gerekmektedir.<br />
Buradan hareketle çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji<br />
Dersi kılavuz kitaplarıyla ilgili görüşlerinin belirlenmesidir. Çalışmada, öğretmenlerin<br />
Fen ve Teknoloji Dersi kılavuz kitapları hakkındaki görüşleri; bu kitapların faydaları,<br />
kullanılabilirliği, içeriğinin yeterliliği, programa uygunluğu ve katkıları bağlamında<br />
ele alınmıştır.<br />
Yöntem<br />
Araştırma probleminin doğası gereği nitel özellik taşıyan bu çalışmada nitel<br />
araştırma desenlerinden olgu bilim kullanılmıştır. Olgu bilim deseni farkında olunan<br />
ancak derinlemesine ve ayrıntılı bir anlayışa sahip olunmayan olgulara odaklanmaktadır<br />
(Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />
Olgularla günlük yaşantıda sık sık karşılaşılsa da bu tanışıklık onların tam olarak<br />
anlaşıldığı anlamına gelmez. İnsanlara tümüyle yabancı olmayan aynı zamanda<br />
da tam anlamının kavranamadığı olguları araştırmayı amaçlayan çalışmalar için olgu<br />
bilim iyi bir araştırma zemini oluşturmaktadır. Olgu bilim araştırmalarında başlıca<br />
veri toplama aracı görüş<strong>med</strong>ir. Olgulara ilişkin yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmak<br />
için görüşmenin araştırmacılara sunduğu etkileşim ve esneklik yoluyla irdeleme<br />
özelliklerinin kullanılması gerekmektedir. Araştırmacının görüşülen bireyle güven ve<br />
empatiye dayalı bir etkileşim ortamı oluşturabilmesi önemlidir. Olgu bilim araştırmalarında<br />
yapılan görüşmelere temel oluşturmak ya da desteklemek amacıyla veri<br />
toplama aracı olarak gözlem de kullanılabilir (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />
Bu çalışmada, öğretmenlerin görüşlerinin ortaya çıkarılması amaçlandığı için<br />
nitel veri toplama tekniklerinden olan yarı yapılandırılmış mülakat ve verileri desteklemek<br />
amacıyla yapılandırılmamış gözlem gibi veri toplama araçlarının kullanılması<br />
tercih edilmiştir. Böylelikle daha derinlemesine, açıklayıcı verilerin elde edilmesi<br />
mümkün olabilir. Yarı yapılandırılmış mülakatta araştırmacı mülakat sorularını<br />
mülakata başlamadan önce hazırlar, fakat bireyler ve koşullara bakarak bazı esneklikler<br />
sağlayabilir. Araştırmacının asıl görevi, tartışmada sorulan soruların dışına<br />
çıkıldığında mülakata katılan bireylerin tartışma konusu üzerinde odaklanmalarını<br />
sağlamaktır. Özel bir konuda derinlemesine soru sorma, cevap eksik veya açık değil<br />
ise tekrar soru sorarak durumu daha açıklayıcı hale getirip cevapları tamamlama fırsatı<br />
sunma bu teknik yardımı ile gerçekleşebilir. Mülakattan elde edilen verileri desteklemek<br />
amacıyla da yapılandırılmamış gözlem kullanılmıştır. Gözlem, bir veya<br />
daha fazla birey tarafından gerçek yaşamda gerçekleştirilenlerin planlı biçimde izlenerek<br />
kayıt altına alınmasıdır (Çepni, 2<strong>00</strong>7).<br />
Öğretmenlerle 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde yapılan ve 40-45 dk süren mülakatlarda,<br />
fen ve teknoloji dersi öğretmen kılavuz kitaplarının faydalılığı, kullanılabilirliği,<br />
içeriği ve programa uygunluğu ve katkıları hakkında öğretmenlere sorular yöneltilerek<br />
görüşleri alınmaya çalışılmıştır. Ayrıca dönemin başında, ortasında ve sonuna<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 229
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
doğru okullara gidilerek öğretmenlerin sınıflarındaki uygulamaları belli aralıklarla<br />
gözlenmiş ve gerekli notlar tutulmuştur. Bu notlardaki mülakattan elde edilen verileri<br />
destekleyen sonuçlardan tartışma kısmında bahsedilmiştir.<br />
Örneklem<br />
Olgu bilim araştırmalarında veri kaynakları araştırmanın odaklandığı olguyu<br />
yaşayan ve bu olguyu dışa vurabilecek veya yansıtabilecek bireyler ya da gruplardır.<br />
Özellikle mülakatlarla derinlemesine veri elde edilecekse örneklemin çok sayıda<br />
olmasına gerek olmayabilir. Çünkü örnekleme dahil edilecek kişilerden elde edilmesi<br />
düşünülen verinin derinliği ve genişliği örneklemin büyüklüğü ile genellikle ters<br />
orantılıdır (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5).<br />
Bu araştırmanın örneklemini 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 güz döneminde Rize ili Çayeli ilçesi ilköğretim<br />
okullarının üç tanesinden seçilen 6 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Nitel<br />
çalışmalarda örneklemin büyüklüğünden çok verinin derinliğinin daha önemli olduğu<br />
yukarda bahsedilmiştir. İlköğretimin ilk kademesinde Fen ve Teknoloji dersini sınıf<br />
öğretmenleri verdiği için amaçlı olarak 4. ve 5. sınıf öğretmenleri seçilmiştir. Fen ve<br />
Teknoloji dersi hem 4.sınıf hem de 5.sınıflarda okutulduğu için her iki sınıftan öğretmenlerin<br />
görüşleri alınıp ilköğretimin ilk kademesi bazında veriler değerlendirilmiştir.<br />
Verilerin Analizi<br />
Strauss (1987) nitel araştırmadaki veri analiz yöntemlerinin standart hale getirilemeyeceğini<br />
ve veri analizini standartlaştırmanın nitel araştırmacıyı sınır -<br />
landıracağını vurgulamaktadır. Standartlaştırılmış veri analizinin araştırma yo luyla<br />
eldeki verilere uygun, zengin ve derinlemesine sonuçlar elde edilmesini olumsuz<br />
yönde etkileyeceğini dile getirmektedir.<br />
Olgu bilim araştırmalarında veri analizi, yaşantıları ve anlamları ortaya çıkarmaya<br />
yöneliktir. Bu amaçla yapılan içerik analizinde verinin kavramsallaştırılması ve<br />
olguyu tanımlayabilecek temaların ortaya çıkarılması çabası vardır. Bu analizde birbirine<br />
benzeyen veriler belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirilir ve<br />
okuyucunun anlayabileceği bir şekilde düzenlenir. Sonuçlar betimsel bir anlatım ile<br />
sunulur ve sık sık doğrudan alıntılara yer verilerek bulgular açıklanır ve yorumlanır.<br />
Veri kodlamasında araştırmacı, elde ettiği bilgileri inceleyerek, anlamlı bölümlere<br />
ayırmaya ve her bölümün kavramsal olarak ne anlam ifade ettiğini bulmaya çalışır.<br />
Bu bölümler bazen bir sözcük, bazen bir cümle ya da paragraf, bazen de bir sayfalık<br />
veri olabilir. Kendi içinde anlamlı bir bütün oluşturan bu bölümler, araştırmacı tarafından<br />
isimlendirilerek kodlanır. Böylelikle farklı bölümlerde yer alan ve anlam ba -<br />
kımından ilişkili olan verilerin bir araya getirilmesi ve ilişkilendirilmesi mümkün<br />
olur (Yıldırım ve Şimşek, 2<strong>00</strong>5). Bu çalışmada nitel verilerin düzenlenmesinde önemli<br />
bir kolaylık sağlayan veri kodlaması yapılmıştır. Mülakattan elde edilen ortak<br />
görüşler dikkate alınarak verilerden çıkarılan kavramlara göre kodlamalar yapılmış<br />
ve anlamlı hale getirilmiştir.<br />
Çalışmada kullanılan yapılandırılmamış gözlemde öğretmenlerin mülakatta<br />
verdikleri cevaplara uygun hareket edip et<strong>med</strong>iklerinin, söylediklerinin var olan<br />
ortamla uygunluk sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bunun için<br />
gözlem sonuçlarından yeri geldiğinde mülakat verilerini destekleyip destekle<strong>med</strong>iği<br />
konusunda bahsedilmiştir.<br />
230<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
Çalışmada geçerliği artırma adına öğretmenlerle uzun süreli etkileşim sağlanmaya<br />
çalışılmış, belli aralıklarla okullara gidilerek birden fazla gözlem yapılmıştır.<br />
Mülakatlarda derinlemesine veri toplanmaya çalışılarak anlaşılmayan kısımlarla ilgili<br />
katılımcılara dönülerek o kısımları biraz daha açıklamaları istenmiştir. Güvenirlik<br />
adına ise, veri kodlamaları bir başka uzmana kontrol ettirilerek kodlamaların amaçlı<br />
olarak seçilen katılımcıların verdiği ifadeleri temsil edip et<strong>med</strong>iğinin kontrolü yaptırılmıştır.<br />
Yapılan kodlamaların araştırma sorularını yansıtıp yansıtmadığı uzmanla<br />
birlikte tartışılarak, ifadelerin en uygun kategoride toplanması sağlanmıştır.<br />
Bulgular<br />
Mülakatın katılımcılara uygulanmasından sonra elde edilen bulgular gruplandırılarak<br />
aşağıda sunulmuştur.<br />
Kılavuz kitapların faydalılığı ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji dersi<br />
kılavuz kitaplarından yeterince faydalanıyor musunuz Yoksa halen eski sisteme<br />
göre mi dersleri işliyorsunuz“ şeklindedir. Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda<br />
Tablo 1 oluşturulmuştur.<br />
Tablo 1’e göre, mülakata katılan öğretmenlerin tümü fen ve teknoloji kılavuz<br />
kitaplarından onlara rehber olduğu için mümkün olduğu kadar imkânlar doğrultusunda<br />
faydalandıklarını, eski sistemi tamamen terk etmeyip eski ders kitaplarını ve<br />
gerekli gördüklerinde başka kaynakları kullandıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca bir kişi<br />
sadece kılavuz kitapların kullanılmasının öğretmenin yapacaklarını kalıplaştırdığını<br />
ve bu noktada başka kaynaklara başvurduğunu da belirtmiştir.<br />
Kişi<br />
Tablo 1. Kılavuz Kitapların Faydalılığı ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />
Kılavuz kitaptan<br />
faydalanma<br />
Farklı kaynak<br />
kullanımı<br />
Eski sistemden<br />
faydalanma<br />
1<br />
İmkânlar doğrultusunda faydalanıyorum.<br />
Çevre, okul ve sınıf ortamına<br />
göre bütün kaynaklardan faydalanıyorum.<br />
Eski ders kitapları başta olmak<br />
üzere başka kitap ve dergiler de<br />
kullanıyorum.<br />
2<br />
3<br />
Öğretmeni yönlendirdiği için<br />
yeterince faydalanmaya çalışıyorum.<br />
Ünitenin hazırlık aşamasında<br />
inceleyip faydalanmaya çalışıyorum.<br />
Uygun gördüğüm etkinlikleri<br />
başka kaynaklardan da yararlanarak<br />
yapıyorum.<br />
Bazen öğretmeni kalıplaştırdığını<br />
düşündüğümde<br />
başka kitaplara başvuruyorum.<br />
Eski sistemi tamamen terk<br />
ettiğimi söyleyemem.<br />
<strong>Genel</strong>likle yeni sisteme göre<br />
dersleri işliyoruz.<br />
4<br />
Öğretmene rehber olduğu için<br />
faydalanıyorum.<br />
Çok sık olmasa da başka kitaplardan<br />
yararlanıyorum.<br />
Yeni programa uygun olarak<br />
hareket ediyorum.<br />
5<br />
6<br />
En iyi şekilde yararlanmaya<br />
çalışıyorum.<br />
Mümkün olduğu kadar yararlanıyorum.<br />
Bilgi konusunda eksiklikler<br />
olduğu zaman başka kaynaklar<br />
kullanıyorum.<br />
Dersleri sadece bu kitaptan<br />
işlemiyorum, başka kaynaklardan<br />
da faydalanıyorum.<br />
Eski sistemden faydalanıyoruz,<br />
fakat dersleri çoğunlukla yeni<br />
sisteme göre yapıyoruz.<br />
Eski sistemden bazen yararlanıyorum.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 231
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
Kılavuz kitapların kullanışlılığı ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji<br />
dersi kılavuz kitaplarının kullanışlılığı nasıldır Anlaşılabilir mi” şeklindedir.<br />
Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 2 oluşturulmuştur.<br />
Tablo 2’ye göre, mülakata katılan herkes kılavuz kitaplarda etkinlik sayısının<br />
çok olması ve işleniş kısımlarının ayrıntılı ele alınmasının uygulamada özellikle<br />
zaman olarak sıkıntı yarattığını, daha anlaşılır ve sade bir dil kullanılması gerektiğini,<br />
öğretmenlerin doldurmaları gereken değerlendirme formları ve ölçeklerin öğretmene<br />
yük olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca kitabın hazırlanmasında 3 kişi kitabın<br />
tasarımının, ünite dağılımının iyi yapıldığını, diğer 3 kişide bazı bölümlerin karmaşık<br />
olduğunu ve öğrencilerin seviyelerinin ve hazır bulunuşluk düzeylerinin dikkate<br />
alınmadığını ifade etmişlerdir.<br />
Tablo 2. Kılavuz Kitapların Kullanışlılığı ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />
Kişi<br />
Etkinlik sayısı<br />
Dil kullanımı<br />
Kitabın hazırlanması<br />
Öğretmen yükü<br />
1<br />
Etkinliklerin çok sayıda<br />
olması sıkıntı yaratmakta.<br />
Sade ve anlaşılır bir<br />
dille hazırlanabilirdi.<br />
Kılavuz kitapların<br />
tasarımı ve kalitesi iyi.<br />
Doldurulacak değerlendirme<br />
formları öğretmene<br />
çok yük olmaktadır.<br />
2<br />
Etkinlik sayısı çok<br />
fazla.<br />
Bazı kısımlarda ağır dil<br />
kullanılmıştır.<br />
Ünitelerin dağılımı<br />
doğru ve başarılı bir<br />
şekilde yapılmıştır.<br />
Doldurulacak ölçekler<br />
öğretmenin çok vaktini<br />
almaktadır.<br />
3<br />
Kılavuz kitaplarda çok<br />
fazla etkinlik mevcut.<br />
Biraz daha sade bir dil<br />
kullanılabilirdi.<br />
Organizasyon şeması<br />
kitabın daha iyi kavranmasını<br />
sağlamıştır.<br />
Kimse bu ölçekleri doldurmuyor.<br />
Seneye de<br />
doldurmaz.<br />
4<br />
Çok fazla etkinlik<br />
olduğu için zaman<br />
sıkıntısı yaşanıyor.<br />
Daha açık, anlaşılır ve<br />
net bilgiler verilmelidir.<br />
Bazı bölümler karmaşık.<br />
Sayfalardaki<br />
yoğunluk azaltılabilir.<br />
Ölçeklerin hepsini doldurmak<br />
çok vakit alır.<br />
5<br />
Etkinlikler çok zaman<br />
alıcı.<br />
Dilin anlaşılmasında<br />
biraz zorluk çekiliyor.<br />
Öğrenci seviyeleri dikkate<br />
alınmamış.<br />
Formların hepsini dolduracak<br />
zaman yok.<br />
6<br />
Tüm etkinlikleri yapmak<br />
çok vaktimizi alıyor.<br />
Bazı karmaşık kısımlar<br />
olsa da genelde<br />
anlaşılır.<br />
Öğrencilerin hazır<br />
bulunuşluk düzeyleri<br />
dikkate alınmamış.<br />
Formlar kırtasiye ve<br />
zaman açısından çok<br />
yük oluyor.<br />
Kılavuz kitapların yeterliliği ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve Teknoloji dersi<br />
kılavuz kitaplarının içeriğinin yeterliliği hakkında neler düşünüyorsunuz<br />
Eksiklikler varsa bunların neler olduğunu belirtir misiniz” şeklindedir. Mülakattan<br />
elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 3 oluşturulmuştur.<br />
232<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
Tablo 3. Kılavuz Kitapların İçerik Yeterliliği ile İlgili Öğretmen Görüşleri<br />
Kişi<br />
İçerik yeterliliği<br />
Öğretmen eksikliği<br />
Soru eksikliği<br />
1<br />
<strong>Genel</strong>de içeriği yeterli.<br />
Tüm yöntem ve teknikleri<br />
kullanamıyorum.<br />
Çalışma kitabındaki soru ve<br />
cevaplar verilmemiş.<br />
2<br />
İçeriğinde eksiklik görmüyorum.<br />
Kitabın gerektirdiği teknikleri<br />
kullanmada eksikliklerimiz var.<br />
Sadece çalışma kitabındaki<br />
soruların bazıları verilmemiş.<br />
3<br />
Öğrenci merkezli olarak içeriği<br />
yeterli.<br />
Öğrenci seviyelerindeki farklılıklar<br />
tüm yöntemleri kullanmamızı<br />
etkiliyor.<br />
FB -<br />
4<br />
Öğrenciyi araştırmaya sevk<br />
ediyor.<br />
Gerekli yöntem ve teknikleri<br />
kullanmada sıkıntılar var.<br />
FB -<br />
5<br />
Yeterli, konular birbiriyle bağlantılı.<br />
FB-<br />
Öğrenciyi konuya hazırlamak<br />
için yönlendirici sorular olmalı.<br />
6<br />
Yeterli sayılır.<br />
FB-<br />
Daha çok soru ile konular<br />
pekiştirilmeli.<br />
FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />
Tablo 3’e göre, mülakata katılan tüm kişiler içeriğin genelde yeterli olduğunu,<br />
4 kişi öğretmenlerin kitabın gerektirdiği yöntem ve teknikleri kullanmadaki eksikliklerinin<br />
göz ardı edildiğini, 2 kişi çalışma kitabındaki soru ve cevapların veril<strong>med</strong>iğini,<br />
2 kişi ise öğrenciyi konuya hazırlamak için yönlendirici soruların olması gerektiğini<br />
belirtmişlerdir.<br />
Kılavuz kitapların programa uygunluğu ile ilgili mülakat sorusu “Fen ve<br />
Teknoloji dersi kılavuz kitaplarının programa uygunluğu nasıldır” şeklindedir.<br />
Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 4 oluşturulmuştur.<br />
Tablo 4. Kılavuz Kitapların Programa Uygunluğu ile İlgili Öğretmen<br />
Görüşleri<br />
Kişi Zaman yetersizliği<br />
Malzeme eksikliği<br />
Öğretimin aksaması<br />
1<br />
Uygun, fakat kitaptaki tüm<br />
etkinliklerin yapılmasında<br />
zaman sıkıntısı oluyor.<br />
Kitaptaki tüm etkinlikler için<br />
gerekli olan malzemeler eksik.<br />
Çeşitli nedenlerle okulun tatil<br />
olması programa uygunluğu<br />
aksatıyor.<br />
2<br />
Uygundur, fakat her şeyi yapmaya<br />
kalksak süre sıkıntısı<br />
yaşıyoruz.<br />
Gerekli araç-gerecin hepsi mevcut<br />
değil.<br />
Tatilleri telafi ederken etkinliklerde<br />
seçici davranıyorum.<br />
3<br />
Uygundur, dersin haftada 4<br />
saat olması da iyi.<br />
Bazen malzeme sıkıntısı yaşıyoruz.<br />
Öğretimin aksamadığı durumlarda<br />
programa uygundur.<br />
4<br />
Programla paralel bir şekilde<br />
gitmeye çalışıyoruz.<br />
Etkinlikleri yapmak için tüm<br />
malzemelere sahip değiliz.<br />
Kar tatili gibi tatillerde programda<br />
gecikmeler yaşanıyor.<br />
5<br />
Bazen zaman yetişmiyor.<br />
Araç-gereç eksikliğimiz var.<br />
FB-<br />
6<br />
Her şeyi yapmaya zaman yetmiyor.<br />
Tüm malzemeleri bulmakta<br />
zorlanıyoruz.<br />
FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />
FB-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 233
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
Tablo 4’e göre, mülakata katılan tüm kişiler genelde kılavuz kitapların programa<br />
uygun olduğunu, fakat zaman ve araç-gereç konusunda etkinliklerde sıkıntılar<br />
yaşandığını ve bundan dolayı programa tamamen uygunluk açısından bazen sıkıntılar<br />
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca 4 kişi de bu konuda, çeşitli nedenlerle tatil<br />
zamanları araya girdiğinde etkinlikleri yetiştirmek adına seçici davranarak programı<br />
takip edebildiğini ifade etmişlerdir.<br />
Kılavuz kitapların öğretmene katkıları ile ilgili mülakat sorusu “Önceki yıllarda<br />
öğretmen kılavuz kitapları yoktu. Bu yıl kılavuz kitapların olması size ne tür katkılar<br />
sağladı” şeklindedir. Mülakattan elde edilen veriler doğrultusunda Tablo 5<br />
oluşturulmuştur.<br />
Tablo 5. Kılavuz Kitapların Öğretmene Katkıları ile İlgili Öğretmen<br />
Görüşleri<br />
Kişi<br />
Rehber olma<br />
Araştırma yapma<br />
Plan yapma<br />
1<br />
Rehber olmuştur.<br />
Hem öğretmene hem öğrenciye<br />
araştırma yapma imkânı sağladı.<br />
Öğretmeni plan yükünden kurtarmıştır.<br />
2<br />
Çeşitlilik sağlayarak rehberlik<br />
yapmıştır.<br />
Araştırmacı sorularla yaratıcı<br />
düşünmeyi sağladı.<br />
Plan yapma aşamasında faydalandım.<br />
3<br />
Bize yol gösterici oldu.<br />
Dersler tekdüzelikten kurtuldu.<br />
Plan yapmada bize kolaylık<br />
sağlamıştır.<br />
4<br />
Neyi nasıl yapacağımızı bize<br />
gösteriyor.<br />
Araştırma sorularıyla öğrenci<br />
merkezli eğitime yönelmemizi<br />
sağladı.<br />
<strong>Genel</strong> olarak dersin planlanmasında<br />
çok faydası oldu.<br />
5<br />
Öğretmenin kaynak kitabı<br />
olması açısından iyi oldu.<br />
Öğretmenin derse hazırlanmasına<br />
katkısı oluyor.<br />
FB-<br />
6<br />
Birçok yönde öğretmene rehber<br />
olmuştur.<br />
Araştırma soruları konulara<br />
zenginlik katıyor.<br />
FB-<br />
FB -: Konuyla ilgili herhangi bir fikirde bulunulmamıştır.<br />
Tablo 5’e göre, mülakata katılan herkes bu kılavuz kitapların öğretmenin elinde<br />
kaynak kitap olması açısından rehber olduğunu, çeşitlilik sağladığını, öğretmene<br />
ve öğrenciye araştırma yapma imkânı sağladığını belirtmişlerdir. Ayrıca mülakata<br />
katılan 4 öğretmen kılavuz kitapların kendilerine plan yapma konusunda faydalı<br />
olduğunu da ifade etmişlerdir.<br />
Tartışma<br />
Yeni müfredatla birlikte fen bilgisi dersinin adı “Fen ve Teknoloji” şeklinde<br />
değiştirilmiş ve içerik olarak önceki yıllardaki kitaplara göre birçok farklılık yapılmıştır.<br />
Bunun yanında öğretmenlere kılavuz kitaplar gönderilmiştir. Kılavuz kitaplarla<br />
ilgili yapılan bu çalışma, öğretmenler yeterli bilgi ile donatılmadan, altyapısı<br />
hazırlanmadan program uygulamaya konulduğu için bir anda olan bu değişikliğe<br />
ayak uydurmada problemlerin yaşandığını göstermektedir. Literatürde yeni programın<br />
uygulanma aşamasında altyapı yetersizliği olduğundan bahseden çalışma mevcuttur<br />
(Özpolat vd., 2<strong>00</strong>7). Bunun bir göstergesi de öğretmenlerin eski sistemden ve<br />
eski ders kitaplarından vazgeçememeleridir. Bu durum yapılan mülakatlarda da<br />
234<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
belirtilmiştir. Öğretmenler fen ve teknoloji kılavuz kitaplarından mümkün olduğu<br />
kadar imkânlar doğrultusunda faydalansalar da eski sistemi tamamen bir kenara<br />
bırakamamışlardır. Çünkü eski sisteme alışkın olan öğretmenler bir anda çok farklı<br />
bir programın uygulamaya konulmasıyla programa adapte olmakta zorluk yaşamışlar<br />
ve daha önceki yıllardaki alışkanlıklarından hemen vazgeçememişlerdir. Öğretmenlerin<br />
yeni programa yönelik olarak kendilerini kısmen yeterli gördükleri Özdemir<br />
(2<strong>00</strong>5) tarafından yapılan çalışmada belirtilmiştir. Kılavuz kitaplarda etkinlik<br />
sayısının çok olması ve işlenişin ayrıntılı ele alınmasının uygulamada özellikle zaman<br />
olarak sıkıntı yarattığından, daha anlaşılır bir dil kullanılması gerektiğinden, bazı<br />
bölümlerin karmaşık olduğundan ve öğrencilerin seviyelerinin dikkate alınmadığından<br />
bahsedilmiştir. Literatürde kazanımların çok olmasından dolayı ders sayısının<br />
yetersiz kalması, öğrenci seviyelerindeki uçurumların etkinliklerin birlikte yapılmasına<br />
engel olduğunu belirten sonuçlara ulaşılmıştır (MEB, 2<strong>00</strong>7). Sınıflara girilerek<br />
yapılan gözlemde de öğretmenlerin etkinlikleri yapmada zaman sıkıntısı yaşadıkları,<br />
bazı öğrencilerin öğretmenin söylediklerini kolay kavrarken bazılarının anlamadığı<br />
görülmüştür. Bu problemin, programın biraz aceleyle hazırlanmasından kaynaklanabileceği<br />
bazı öğretmenler tarafından da söylenmiştir. Ayrıca öğretmenlerin<br />
kitabın gerektirdiği yöntem ve teknikleri kullanmadaki eksiklikleri göz ardı edilmiş,<br />
tüm öğretmenlerin yöntem ve teknikleri eksiksiz bilip uygulayabildiği kabul edilmiştir.<br />
Öğretmen bu yöntem ve tekniklerin hepsini kullanabilse de öğrenci sayısı ve<br />
seviye farklılıklardan dolayı uygulanabilirlikte yine sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu<br />
sonuçla ilgili literatürde benzer bulgulara rastlanmıştır (Şahin, 2<strong>00</strong>8; Gömleksiz, 2<strong>00</strong>5;<br />
Gömleksiz, 2<strong>00</strong>7; Güven, 2<strong>00</strong>8). Her öğrenciye göre ayrı yöntemler kullanıldığında<br />
zaman probleminin ortaya çıkması, başarılı öğrencilere göre kullanılan yöntemlerde<br />
diğer öğrencilerin tamamen geri kalması, daha düşük seviyeli öğrencilere göre eğitim<br />
yapılmasının başarılı öğrencileri mağdur etmesi gibi sorunlar okullarda yapılan gözlem<br />
sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Kaldı ki öğretmenlerin çoğu yine genelde kendi<br />
bildikleri, onlara daha kolay gelen yöntem ve teknikleri kullanmada ısrarcı olmaktadırlar.<br />
<strong>Genel</strong> olarak kılavuz kitaplar programa uygun olsa da, zaman ve gerekli araçgereç<br />
konusunda sıkıntılar yaşandığı için programa tamamen uygunluk söz konusu<br />
olamamaktadır. Literatürde de öğretmenler tarafından doldurulmuş bir değerlendirme<br />
formu çalışmasında, öğrencinin malzemeleri unutuyor olması, etkinlik için getirilen<br />
malzemelerin yeterli olmayışı, bütün grupların aynı anda bir etkinliği yapacak<br />
malzemeyi bulamaması, öğrencilerin kendi kendine çalışamaması, öğrencilerin<br />
köyde yaşamaları nedeniyle bütün araç gereçleri hemen temin edemeyecek olması<br />
gibi benzer sonuçlardan bahsedilmiştir (MEB, 2<strong>00</strong>7). Yapılan gözlemlerde, etkinliklerde<br />
gerekli olan araç gereçten bazılarının okullarda ya bulunmadığı yada öğrenci<br />
gruplarına yetecek kadar olmadığı gözlenmiştir. Öğrencilerden istenen malzemelerin<br />
ise bazı öğrenciler tarafından getirilmemesi de deneylerin yapımı aşamasında sıkıntı<br />
yaratmaktadır. Bu araç gereç eksikliğini destekleyen başka çalışmalar da mevcuttur<br />
(Güzel ve Alkan, 2<strong>00</strong>5). Araç gereç eksikliğine ek olarak bir de çeşitli nedenlerle okullar<br />
tatil edildiğinde programın takibinin daha zor olduğu belirtilmiştir. Kılavuz kitaplarda<br />
konularda kavram yanılgısı yaşanan noktaların ve ilgi çekici kısımların dikkate<br />
alınmasının öğretmene çeşitlilik sağladığı ve öğretmenin elinde bir rehber kitap olması<br />
açısından önemli olduğu söylenebilir. Fakat asıl problem, çoğu öğretmenin bu kılavuz<br />
kitapları nasıl kullanacakları konusunda sorun yaşamaları ve bir belirsizlik için-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 235
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
de olmalarıdır. Eğitim öğretim yılının başında yeni programın tanıtılmasına yönelik<br />
seminerler düzenlense de teoriye dayalı olduğu için ve kısa sürede verildiği için<br />
öğretmenlere tamamen yararlı olmamaktadır. Yeni program tanıtım seminerinin<br />
yeterli olmadığı, seminer zaman olarak uygunsuz olduğu ve semineri sunanların da<br />
alanında pek yeterli olmadığı literatürdeki çalışmalarla da desteklenmektedir<br />
(Erdoğan, 2<strong>00</strong>5; Ercan ve Altun, 2<strong>00</strong>5; Metin ve Cansüngü Koray, 2<strong>00</strong>7). TEDP Kocaeli<br />
İl Proje Yürütme Birimi (2<strong>00</strong>5) tarafından yapılan araştırmada ve Öğretim<br />
Programlarını Değerlendirme Toplantısı’ nda (2<strong>00</strong>5) kılavuz kitaplarla ilgili benzer<br />
sonuçlara rastlanmıştır.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Fen bilgisi kılavuz kitapları hakkında öğretmen görüşlerinin ortaya çıkarılmasıyla<br />
ilgili yaptığımız mülakat ve gözlem verilerinden aşağıdaki sonuçlar çıkarılmıştır.<br />
• Kılavuz kitaplarda çok fazla etkinliğe yer verildiği, ağır bir dilin kullanıldığı,<br />
etkinliklerin tümünü uygulamada zaman ve malzeme sıkıntısının olduğu,<br />
• Kılavuz kitaplarda öğrenci seviyelerinin ve hazır bulunuşluk düzeylerinin<br />
dikkate alınmadığı, doldurulması gereken formlar ve ölçeklerin öğretmenin<br />
çok zamanını aldığı,<br />
• Kılavuz kitaplar çok fazla yöntem ve tekniklerin kullanımını gerektirdiği<br />
için öğretmenlerin bu teknikleri kullanımındaki yetersizliklerinin göz ardı<br />
edildiği,<br />
• Kılavuz kitaplardaki etkinliklerin zaman alması, malzeme yetersizliği ve<br />
çeşitli nedenlerle (Seviye Tespit Sınavı, kar tatili, mahalli kurtuluş günleri<br />
vb.) okulun tatil olması bir araya geldiği zaman programa uygunluk açısından<br />
aksaklıklar yaşandığı, aksi halde programa uygun eğitim öğretim yapıldığı,<br />
• Ayrıca kılavuz kitabın tasarımının ve ünite dağılımının iyi yapıldığı, iş birliği<br />
ve dayanışmayı sağladığı, yaparak yaşayarak öğrenmeye sevk ettiği,<br />
öğretmene rehber olduğu ve çeşitlilik sağladığı, öğretmeni ve öğrenciyi<br />
araştırmaya sevk ettiği ve öğretmenleri plan yükünden kurtardığı ortaya<br />
çıkarılmıştır.<br />
Yukarıdaki sonuçlara dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur.<br />
Yeni programın uygulanmasının ilk yılları olması nedeni ile öğretmenlerde<br />
çeşitli sorunlar tespit edilmiştir. Bu çalışmada sonuçları genelleme gibi bir amacımız<br />
olmadığı için çalışmada ortaya çıkarılan sorunlar çalışmada kullanılan örneklemin<br />
sorunlarıdır. Benzer çalışmalar Türkiye genelinde yapılacak olursa genel sorunların<br />
neler olduğu daha iyi tespit edilebilir. Böylece öğretmenler için bir çeşit ihtiyaç analizi<br />
yapılmış olur. Tespit edilen bu sorunlara yönelik olarak da belli aralıklarla hizmet<br />
içi eğitim seminerleri düzenlenebilir. Fakat bu seminerlerde özellikle uygulamalı olarak<br />
örnek anlatımlara yer verilmelidir ki öğretmenlere daha faydalı olabilsin. Ayrıca<br />
kılavuz kitaplardaki etkinliklere yönelik olarak öğretmenlerin ihtiyaç duyduğu araçgereç<br />
eksikliğinin giderilmesi ile programın gerektirdiği şekilde uygulanması daha<br />
iyi sağlanabilir.<br />
236<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
Kaynakça<br />
AKGÜN, Ş. (1996). Fen Bilgisi Öğretimi, Zirve Ofset, Giresun.<br />
AYCAN, Ş., KAYNAR, Ü.H., TÜRKOĞUZ, S. ve ARI, E. (2<strong>00</strong>2). “İlköğretimde Kullanılan Fen Bilgisi<br />
Ders Kitaplarının Bazı Kriterlere Göre İncelenmesi”, V. Ulusal Fen Bilimleri ve Matematik<br />
Eğitimi Kongresi, ODTÜ, Ankara.<br />
BAŞLANTI, U. (2<strong>00</strong>0). “Bilimsel Okur-Yazarlık İlkeleri Açısından Fen Bilgisi Ders Kitapları İçerik<br />
Analizi”, IV. Fen Bilimleri Eğitimi Kongresi, 6-8 Eylül, Ankara.<br />
CHIAPETTA, E.L. FILLMAN, D.A & SETHNA, H (1991). “A Method to Quantify Major Themes of<br />
Scientific Literacy in Science Textbooks”, Journal of Research in Science Teaching, 28 (8),<br />
713-725.<br />
ÇEPNİ, S. (2<strong>00</strong>7). Araştırma ve Proje Çalışmalarına Giriş, Celepler Matbaacılık, Trabzon.<br />
DEMİRCİOĞLU, H. ve GEBAN, Ö (1996). “Fen Bilgisi Öğretiminde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Öğretim ve<br />
Geleneksel Problem Çözme Etkinliklerinin Ders Başarısı Bakımından Karşılaştırılması”,<br />
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 13, 183-185.<br />
ERCAN, F. ve ALTUN, S. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi 4 ve 5.Sınıflar Öğretim<br />
Programına İlişkin Öğretmen Görüşleri”, Yeni İlköğretim Programı Değerlendirme<br />
Sempozyum Kitabı.<br />
ERDOĞAN, M. (2<strong>00</strong>5). “Yeni Geliştirilen 5.Sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Müfredatı, Pilot Uygulama<br />
Yansımaları”, Yeni İlköğretim Programı Değerlendirme Sempozyum Kitabı.<br />
GÖMLEKSİZ M. N (2<strong>00</strong>5). “Yeni İlköğretim Programının Uygulamadaki Etkililiğinin<br />
Değerlendirilmesi”. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri Dergisi, 5 (2), 339-384.<br />
GÖMLEKSİZ M. N. (2<strong>00</strong>7). “Yeni İlköğretim Programına İlişkin Öğretmen Görüşlerinin Çeşitli<br />
Değişkenler Açısından Değerlendirilmesi”. Eurasian Journal of Educational Research, 27,<br />
69-82.<br />
GÜRDAL, A. ve KULABEROĞLU, N (1998). “Fen Öğretiminde Kavram Haritaları”, Millî Eğitim<br />
Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık, 140, 47- 53.<br />
GÜZEL, E. ve ALKAN, H (2<strong>00</strong>5). “Yeniden Yapılandırılan İlköğretim Programı Pilot Uygulamasının<br />
Değerlendirilmesi”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 5(2), 385- 402.<br />
GÜVEN, S (2<strong>00</strong>8). “Sınıf Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Ders Programlarının Uygulanmasına İlişkin<br />
Görüşleri”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 177, 224-236.<br />
KAPTAN, F. (1999). Fen Bilgisi Öğretimi, <strong>Milli</strong> Eğitim Basımevi, İstanbul.<br />
KILIÇ, Z. ve diğ. (2<strong>00</strong>1). Fen Bilgisi 4-8, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel<br />
Yayın Dağıtım, Ankara.<br />
KUTLU, Ö. (1998). “İlköğretimde Öğrenci Yetiştirme Yaklaşımı, Öğretme-Öğrenme Sürecinin<br />
İzlenmesi: Öğrenme Eksikliklerinin ve Güçlüklerin Belirlenmesi ve Öğretimde Başarısızlığın<br />
Önlenmesi”, Eğitimde Yansımalar: IV, Cumhuriyetin 75. Yılında İlköğretim 1. Ulusal<br />
Sempozyumu, Ankara.<br />
MEB, 4 ve 5. Sınıflar Yeni İlköğretim Program Kitaplarını Değerlendirme<br />
Formu.http://duzce.meb.gov.tr/08_DUYURULAR/1%20programlari_%22_donem%2<br />
aporlari/5_sinif/Fen_ve_Teknoloji 5.doc. (Erişim Tarihi: 25/06/2<strong>00</strong>7)<br />
METİN, D. ve CANSÜNGÜ KORAY, Ö. (2<strong>00</strong>7). “Hizmet İçinde Görevli Öğretmenlerin Yeni Fen Ve<br />
Teknoloji Dersi Öğretim Programı Hakkındaki Görüşleri: Nitel Bir Çalışma”, 16. Ulusal<br />
Eğitim Bilimleri Kongresi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Tokat.<br />
ÖĞRETİM PROGRAMLARINI (İLKÖĞRETİM 1-5. SINIFLAR) DEĞERLENDİRME TOPLAN-<br />
TISI SONUÇ BİLDİRİSİ (2<strong>00</strong>5). http://ilköğretim-online.org.tr/vol5say1/sbildirge<br />
[1].pdf (Erişim Tarihi: 10/05/2<strong>00</strong>7)<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 237
Fen ve Teknoloji Dersi Kılavuz Kitaplarının Kullanım Sürecine İlişkin Öğretmen ... u<br />
ÖZDEMİR, M. S. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Okullarındaki Öğretmenlerin Yeni İlköğretim Programlarına<br />
İlişkin Görüşleri.” XIV. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, Pamukkale Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi, Denizli, 573-581.<br />
ÖZPOLAT, A. SEZER, F. İŞGÖR, İ. ve SEZER, M (2<strong>00</strong>7). “Sınıf Öğretmenlerinin Yeni ilköğretim<br />
Programına İlişkin Görüşleri”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 174, 206-213.<br />
SHILAND, T.W (1998). “The Atheoretical Nature of the National Science Education Standards”,<br />
Science Education, 82 (5), 615-617.<br />
SOONG, B.C & YAGER, R.E (1993). “The Inclusion of STS Material in the Most Frequently Used<br />
Secondary Science Textbook in the U.S”, Journal of Research in Science Teaching, 30 (4),<br />
339-349.<br />
STRAUSS, A.L (1987). Qualitative Analysis for Social Scientists. University Press, Cambridge,<br />
UK.<br />
ŞAHİN, İ (2<strong>00</strong>8). “Yeni İlköğretim Birinci Kademe Fen ve Teknoloji Programının Değerlendirilmesi”,<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, 177, 181-207.<br />
TEDP KOCAELİ İL PROJE YÜRÜTME BİRİMİ (2<strong>00</strong>5). Avrupa Birliği – Türkiye Temel Eğitime<br />
<strong>Destek</strong> Programı Çerçevesinde Yürütülen Yeni İlköğretim Uygulamaları İle İlgili Kocaeli<br />
İl Raporu.<br />
YILDIRIM, A. ve ŞİMŞEK, H. (2<strong>00</strong>5). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Seçkin<br />
Yayıncılık, Ankara.<br />
238<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kader B. Konur / Alipaşa Ayas / Barbaros Konur<br />
TEACHERS’ VIEWS ABOUT PERIOD OF USING<br />
OF SCIENCE AND TECHNOLOGY GUIDE TEXTBOOKS<br />
Kader B. KONUR*<br />
Alipaşa AYAS**<br />
Barbaros KONUR***<br />
Abst ract<br />
The aim of the study is to determine teachers’ views about science and<br />
technology course teacher guide textbooks’ usefulness, content, suitability with<br />
the curriculum. Semi-constructed interviews and unconstructed observations as<br />
data gathering instrument are used. Gathered data were coded. The samples of<br />
study are six primary school teachers who are teaching in a three primary school<br />
in Çayeli/RİZE in 2<strong>00</strong>6-2<strong>00</strong>7 autumn period. In study, it is found out that<br />
guide textbooks include many activities, used a diffucult language, the time and<br />
the materials are not enough, ignoring level of students, forms get a lot of time<br />
of to fill. On the other hand, it is defined that guide text books whose design and<br />
unit dispersion is good, provide collective and solidarity, direct teaching by<br />
doing and living, guide to teacher and provide diversity, save teachers from<br />
doing plan. As a recommendation, in-service training seminars include illustrative<br />
practices should be arranged related to problems which are fixed. Besides,<br />
lack of materials which will be used in activities should be overcame. In this<br />
way, it can be provided suitable teaching for curriculum.<br />
Key Words: Science and Technology course, teacher, guide textbooks<br />
* Rize University Faculty of Education, Çayeli/RİZE<br />
** KTU Fatih Faculty of Education, TRABZON<br />
*** Sırt Primary School, Çayeli/RİZE<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 239
PEDAGOJİK-ANALOJİK MODELLERİN<br />
İŞ-GÜÇ-ENERJİ KONUSU İLE İLGİLİ KAVRAMLARI<br />
ANLAMAYA ETKİSİ<br />
Nilüfer CERİT BERBER*<br />
Musa SARI**<br />
Özet<br />
Araştırmanın amacı, pedagojik-analojik modellerin kullanımının,<br />
öğrencilerin iş-güç-enerji konusunu kavramalarına olan etkisini araştırmak ve<br />
geleneksel ders anlatım yöntemi ile karşılaştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda<br />
iş, güç, enerji konusunda çeşitli pedagojik-analojik modeller geliştirilmiş ve iş,<br />
güç, enerji konusunu anlamaya olan etkisi incelenmiştir. Çalışmanın örneklemini,<br />
Konya Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesi’ nin iki farklı şubesindeki toplam<br />
53 10. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Şubelerden biri pedagojik- analojik<br />
modellerden olan animasyonların ve analojilerin kullanılacağı deney grubu,<br />
diğeri ise geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanılacağı kontrol grubu olarak<br />
seçilmiştir. Araştırmada deneysel araştırma yönteminin öntest-sontest deseni<br />
kullanılmıştır. 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 öğretim yılının ikinci döneminde dört hafta süreyle<br />
uygulama yapılmıştır.<br />
Araştırmada veri toplamak amacıyla iş-güç-enerji konusu ile ilgili bir<br />
kavram başarı testi ve yazılı cevap gerektiren bir test geliştirilmiştir. Hazırlanan<br />
kavram başarı testinin kapsam geçerliliği, yapı geçerliliği, güvenilirliği incelenmiş<br />
ve test maddelerinin analizi yapılmıştır. Pilot çalışma verilerine göre testin<br />
Cronbach Alfa güvenilirlik katsayısı 0,927, KR–20 güvenilirlik katsayısı ise 0,921<br />
bulunmuştur. Kavram başarı testinden elde edilen veriler bağımsız grup t testi<br />
ile analiz edilmiştir. Sonuçlar modellerin kullanıldığı grup lehinde anlamlı çıkmıştır.<br />
Yazılı cevap gerektiren test yardımıyla nitel anlamda veri toplanmış ve<br />
öğrencilerin getirdikleri açıklamalar karşılaştırılmıştır.<br />
Anahtar Sözcükler: Pedagojik-analojik modeller, iş-güç-enerji, animasyonlar,<br />
analojiler<br />
Gi riş<br />
Model, karmaşık bir nesne veya sürecin basitleştirilmiş şekilleridir. Modeller,<br />
bir nesnenin nasıl oluştuğunu, nasıl davranacağını veya bir sürecin nasıl geliştiğini<br />
anlamamıza ve tahminler yapmamıza yardım ederler. Modeller gerçek değildir ve<br />
kabul gören modeller yeni bilgilerle değişebilir (Harrison, 2<strong>00</strong>1). Modeller, karmaşık<br />
görünen olayların insanlar tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmak amacıyla kullanı-<br />
* Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Fizik eğitimi ABD<br />
** Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi ABD<br />
240<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
lan bilimsel ve zihinsel etkinliklerdir (Paton, 1996). Modeller üç boyutlu yapılar, eşitlikler,<br />
diyagramlar, analojiler, metaforlar ve simülasyonlar gibi bilimsel olguya ilişkin<br />
sembolik gösterimlerin geniş bir çeşitlemesini içerir (Harrison and Treagust, 1996).<br />
Richards ve diğ.(1992), modellerin açıklamaya ve anlamaya yardım eden yapılar<br />
olduğunu ve bir durumu kolaylaştıran ve genellikle görsel olan analojik araçlar<br />
olduğunu ifade eder. Bir model bir sistemin potansiyel davranışını açıklayan ya da<br />
tanımlayan bir kurallar grubudur. Atom, elektron, kuark gibi yapıları veya kimyasal<br />
reaksiyonları model kullanmaksızın nasıl açıklayabilir ya da tanımlayabiliriz Öğretmenler<br />
öğrencilerin yüzlerinde soyut bir açıklama anında beliren endişeli bakışlar<br />
gördüklerinde ne yaparlar İşte o zaman bir analojiye veya bir modele ihtiyaç duyarlar<br />
ve bu da fen derslerinde analojik modellerin neden ve ne sıklıkla kullanıldığını<br />
açıklar.<br />
Öğrenme ve öğretme bir süreçtir ve bu süreç, öğrencilerin yeni kavramları<br />
anlayabilmeleri için kendi zihinsel modellerini oluşturmalarını gerektirir. Bu anlamda<br />
bilimsel modeller değerli araçlardır. Çünkü karmaşık olguları basitleştirmek,<br />
soyutu somut hale getirmek, çıplak gözle görülemeyeni görünür hale getirmek ve<br />
öğrencilerin daha önceki bilgileri ile bağ kurarak konuyu ortama uyarlamak görevlerini<br />
üstlenirler (Hestenes, 1996). Modeller farklı yaş ve yeteneğe göre ölçeklendirme<br />
modellerinden teorik modellere kadar çeşitlilik gösterir. Tüm modellerin ortak özelliği,<br />
gündelik yaşam içindeki nesne ve olayları, karmaşık bilimsel düşünceleri ifade<br />
etmekte kullanılan analojiler olmalarıdır. Birçok araştırma onların bilimsel öğretme<br />
ve öğren<strong>med</strong>eki önemini destekler ( Harrison, 2<strong>00</strong>1).<br />
Analojiler ve örnekler; öğrenme işleminde aşina olunmayan durumu, aşina<br />
hale getirmek için kullanılırlar. Analojiler aşina olunan bir durumla aşina olunmayan<br />
bir durum arasındaki benzerlikleri vurgularken, örnekler o kavramın özelliklerini<br />
gösterir (Treagust et. al., 1992). Analojilerin soyut kavramları geliştir<strong>med</strong>e önemli faydaları<br />
vardır. Analojiler sezgi düzeyindeki bilgileri zenginleştirip yoğunlaştırarak<br />
bilinçli modeller seviyesine çıkarmaya yardımcı olur (Brown, 1993). Analojiler bilimsel<br />
öğren<strong>med</strong>e kavramsal değişmeyi hızlandıran, problem çözmeyi, öğrenme ve öğretimde<br />
bilimsel muhakemeyi ve buluşları geliştiren en önemli araçlardır (Duit, 1991).<br />
Animasyonlar, hareketli tarzda gerçeğin veya hayalin canlandırılması olarak<br />
tanımlanabilinir. Animasyonlar verilmiş bir konu üzerine öğrencilerin dikkatini çekmeye<br />
ve dikkatini muhafaza etmeye imkân sağlamaktadır. Bu teknolojik araç, öğrencinin<br />
bilgisine ve öğrenim süreci içerisinde öğrencinin bilgilerinin gelişimine uyarlanmak<br />
zorundadır. Deneysel bulgular gösterdi ki, animasyonlar az bir ön bilgiye<br />
sahip olan öğrencilerde anlamayı teşvik etmektedir. Animasyonların dinamik görünümü<br />
ve soyut olayları canlandırabilme özelliğine sahip olmasından ötürü, öğrenme<br />
üzerine pozitif bir etki oluşturmaktadır. Bir kimyasal olayın veya mikroskobik seviye<br />
ile ilişkilendirilmiş kavramların görselleştirilmesi onların öğrenciler tarafından daha<br />
iyi bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Animasyonu içine alan bir öğrenme<br />
olayı öğrencilerde iyi bir anlayış oluşumuna destek vermektedir (Pekdağ, 2<strong>00</strong>5).<br />
Pek çok araştırma, fen derslerinde fen kavram ve süreçlerini öğrencilere açıklamada<br />
model kullanımının önemini desteklemektedir. Model deyince akla, matematiksel<br />
formüllerden haritalara, animasyonlardan diyagramlara uzanan geniş bir yelpaze<br />
gelir. Fakat bunlar arasında öğretme ve öğrenme amacıyla kullanılanlar vardır<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 241
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
ki bunlara pedagojik-analojik modeller denir. Pedagojik-analojik modeller anlamayı<br />
kolaylaştırarak kalıcı öğrenmeyi sağlayarak öğretime yardımcı olan görsel benzetme<br />
araçlarıdır. Son yıllarda pek çok araştırmanın, kavram yanılgıları ve bu yanılgıların<br />
düzeltilmesine yönelik olarak ortaya atılan kavramsal değişim süreci üzerinde odaklandığı<br />
görülmektedir. Kavramsal değişim, anlamlı öğrenmenin gerçekleşebilmesi ve<br />
kavram yanılgılarının giderilmesi için mevcut bilgilerin gözden geçirildiği ve yeni<br />
bilgilerle uyumun sağlandığı bir süreçtir. Bu süreçte sağlanması gereken şartlardan<br />
bir de yeni bilgilerin anlaşılırlığı olacaktır. Bu bağlamda yeni kavramlar öğretilirken<br />
pedagojik-analojik modellerin kullanılması, bu şartı yerine getir<strong>med</strong>e etkili olacak ve<br />
kavramsal değişimin gerçekleşme ihtimali de artmış olacaktır.<br />
Bu bilgiler doğrultusunda araştırmanın amacı, pedagojik-analojik modellerin<br />
kullanımının, öğrencilerin iş-güç-enerji konusunu kavramalarına olan etkisini araştırmak<br />
ve geleneksel ders anlatım yöntemi ile karşılaştırmaktır.<br />
Yöntem<br />
Araştırmada öntest-sontest desenli deneysel araştırma yöntemi kullanılmıştır.<br />
Biri deney grubu, diğeri kontrol grubu olmak üzere iki grup tespit edilmiştir.<br />
Uygulamaya geç<strong>med</strong>en önce bu gruplara ön test olarak iş-güç-enerji kavram başarı<br />
testi uygulanmıştır. Uygulanan kavram başarı testi, istatistik programı ile analiz edilerek<br />
grupların başarı ortalamaları arasında bir farklılığın olup olmadığı incelenmiştir.<br />
Öntest sonuçları gruplar arasında başarı açısından anlamlı bir farklılığın olmadığını<br />
göstermiştir. Deney grubuna pedagojik-analojik modeller kullanılarak, kontrol<br />
grubuna ise geleneksel öğretim yöntemleri ile öğretim yapılmıştır. Uygulama her iki<br />
gruba paralel olarak ve lise fizik müfredatına uygun şekilde yapılmıştır. Deney grubunda<br />
işlenecek ders için bilgisayar animasyonları ve sözlü analojiler geliştirilmiştir.<br />
Uygulamaların ardından, iş-güç enerji kavram testi son test olarak tekrar uygulanmıştır.<br />
Her bir gruba ait son test sonuçları istatistik programı yardımıyla analiz edilerek,<br />
aralarında başarı ortalamaları açısından anlamlı bir fark oluşup oluşmadığı incelenmiştir.<br />
Yazılı cevap gerektiren test ise her iki gruba uygulama sonrasında uygulanmıştır.<br />
Yazılı cevap gerektiren teste verilen cevaplar kavram yanılgıları açısından<br />
irdelenmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2<strong>00</strong>6–2<strong>00</strong>7 Öğretim Yılı ikinci döneminde,<br />
Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesinde okuyan 53 10. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır.<br />
Araştırmada veri toplamak amacıyla iş-güç-enerji konusu ile ilgili bir kavram<br />
başarı testi ve yazılı cevap gerektiren bir test geliştirilmiştir. Böylece hem nicel hem<br />
nitel anlamda veri toplanmıştır. Kavram başarı testi 27 çoktan seçmeli sorudan oluşmaktadır.<br />
Hazırlanan kavram testinin kapsam geçerliliğine, yapı geçerliliğine, güvenilirliğine<br />
bakılmış ve test maddelerinin analizi yapılmıştır. Bu nedenle hazırlanan<br />
test öncelikle iş-güç-enerji konusunu görmüş olan 3<strong>00</strong> lise 3. sınıf öğrencisine pilot<br />
çalışma olarak uygulanmıştır. Pilot çalışma verilerine göre testin Cronbach Alfa güvenilirlik<br />
katsayısı 0,927, KR–20 güvenilirlik katsayısı ise 0,921 bulunmuştur. Testin faktör<br />
yapısını belirlemek üzere faktör analizi yapılmış ve testin tek boyutlu olduğu<br />
görülmüştür. İş-güç-enerji kavram başarı testindeki soruların doğru cevap yüzdeleri<br />
0,240–0,777 arasında değişmektedir. Doğru cevap yüzdeleri 0,40-0,60 arasında kalan<br />
orta güçlükteki sorular testin % 40’ ını; 0,40’ ın altında kalan zor sorular testin % 15’<br />
ini; 0,60’ ın üstünde kalan kolay sorular ise testin % 44’ ünü oluşturmaktadır. Test<br />
maddelerinin ayırt edicilik indislerinin 0,33-0,42 arasında değiştiği görülmektedir.<br />
242<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
Bunun yanı sıra testin ortalama ayırt ediciliği 0,35 civarındadır. Buna göre ayırt edicilik<br />
açısından kullanılabilir bir test olduğu söylenebilir (Yılmaz 2<strong>00</strong>4). Grupların<br />
uygulama sonrasında konu ile ilgili kavram yanılgılarının ne düzeyde olduğunu ölçmek<br />
ve karşılaştırmak için yazılı cevap gerektiren 14 sorudan oluşan bir test geliştirilmiştir.<br />
Test, öğrencilerin günlük hayattan aşina oldukları bazı durumlarla ilgili<br />
yorum yapmalarını gerektiren sorulardan oluşmaktadır.<br />
Bulgular<br />
İstatistiksel analizler, istatistik programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin<br />
analizinde Bağımsız grup t-testi kullanılmıştır. Hipotezler 0,05’ lik anlamlılık seviyesinde<br />
test edilmiştir.<br />
İş- güç-enerji kavram başarı testine ilişkin bulgular: Öncelikle araştırma<br />
verilerinin normal dağılıma uyup uymadığını anlamak için Shapiro Wilks normalite<br />
testi yapılmıştır. Ayrıca, normallik testinin sonucuna göre normal dağılım göstermeyen<br />
veri gruplarının basıklık(kurtosis) ve çarpıklık(skewness) değerleri de incelenmiştir.<br />
Çarpıklık ve basıklık ölçüsü +2 ile -2 aralığında değerler almış olan grupların<br />
da normal dağılım gösterdiği kabul edilmiştir ( George ve Mallery, 2<strong>00</strong>3). İş-güç-enerji<br />
kavram başarı testine ait ön test ve son test verilerinin normal dağılıma uyduğu<br />
görülmüştür ve parametrik testlerden olan bağımsız grup t-testi kullanılmıştır. Elde<br />
edilen sonuçlar Tablo 1’ de görülmektedir.<br />
Tablo 1. Uygulama öncesi ve sonrası iş-güç-enerji kavram başarı testi ile ilgili<br />
bağımsız t testi özeti<br />
Öntest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p) Eta Kare (η 2 )<br />
Deney grubu 27 6,77 2,70<br />
Kontrol Grubu 26 6,96 1,61<br />
0,301 0,765 0,<strong>00</strong>17<br />
Sontest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p) Eta Kare (η 2 )<br />
Deney grubu 27 11,11 3,03<br />
Kontrol Grubu 26 8,65 2,98<br />
2,977 0,<strong>00</strong>4 0,15<br />
Tablo 1’ den de görüldüğü gibi uygulama öncesinde gruplar arasında anlamlı<br />
bir farklılık görülmezken, uygulama sonrasında gruplar arasında anlamlı bir farklılık<br />
vardır (p< 0,05). Buna göre pedagojik-analojik modellerin kullanıldığı deney<br />
grubu iş- güç-enerji kavram başarı testi açısından geleneksel öğretim yöntemlerinin<br />
kullanıldığı kontrol grubuna göre daha başarılıdır. Ayrıca, etki büyüklüğü indeksi<br />
olan eta kare değeri ortalamalar arasındaki farka ilişkin geniş bir etki büyüklüğü göstermektedir<br />
(η 2 > 0,14). Buna göre, deney grubunda uygulanan öğretim yaklaşımı işgüç-enerji<br />
konusu ile ilgili başarı üzerinde kuvvetli etkiye sahiptir denilebilir.<br />
Uygulama sonrasında deney ve kontrol gruplarındaki kız ve erkek öğrencilerin<br />
iş-güç-enerji kavramları ile ilgili başarı ortalamaları karşılaştırılmış ve elde edilen<br />
sonuçlar Tablo 2’ de verilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 243
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
Tablo 2. Uygulama öncesi ve sonrası kız ve erkek öğrencilerin iş-güç-enerji<br />
kavram başarı testi ile ilgili bağımsız t testi özeti<br />
Öntest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p)<br />
Deney Kız 13 6,61 2,59 0,296 0,770<br />
Grubu Erkek 14 6,92 2,89<br />
Kontrol Kız 17 6,94 1,63 0,086 0,932<br />
Grubu Erkek 9 7,<strong>00</strong> 1,65<br />
Sontest N Ortalama Standart sapma t Anlamlılık (p)<br />
Deney Kız 13 11,15 3,67 0,069 0,945<br />
Grubu Erkek 14 11,07 2,43<br />
Kontrol Kız 17 8,64 2,76 0,14 0,989<br />
Grubu Erkek 9 8,66 3,53<br />
Tablo 2’ den de görüldüğü gibi, uygulama öncesinde deney ve kontrol gruplarındaki<br />
kız ve erkek öğrencilerin iş-güç-enerji kavramları ile ilgili başarı ortalamaları<br />
karşılaştırıldığında cinsiyet açısından bir farklılık görülmemiştir. Aynı şekilde,<br />
uygulama sonrasında da kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark oluşmamıştır<br />
(p> 0,05).<br />
Yazılı cevap gerektiren teste ilişkin bulgular: Öğrencilerin yazılı cevap<br />
gerektiren teste verdikleri cevaplar tek tek incelenmiş ve frekans ve yüzdeliklerle birlikte<br />
aynen verilmiştir. Cevaplar ve ifadeler, doğru (D), yanlış (Y), eksik (E) ve çelişkili<br />
(Ç) şeklinde gruplandırılmıştır.<br />
1. “Bir halat çekme yarışında, takımlardan biri diğerine yavaş yavaş yenilmektedir.<br />
Bu durumda hangi takım iş yapmaktadır Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />
cevaplar Tablo 3‘de görülmektedir.<br />
Tablo 3: Halat çekme yarışı sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Biri pozitif diğeri negatif yönde iş<br />
yapar.<br />
7<br />
27<br />
İki takım da iş yapar ama kazanan<br />
takım daha fazla iş yapar.<br />
6<br />
22<br />
E<br />
İkisi de yola aldığı için iş yaparlar.<br />
Takımların ikisi de güç harcar ve yorulur.<br />
İkisi de iş yapar.<br />
4<br />
5<br />
15<br />
19<br />
D<br />
Kazanan pozitif yönde, kaybeden<br />
negatif yönde iş yapar.<br />
Her ikisi de birbirine kuvvet uygular<br />
ve yol aldırır. İkisi de iş yapar.<br />
6<br />
5<br />
22<br />
19<br />
Y<br />
Yenilen takım iş yapar. Kuvvetin etkisiyle<br />
yer değiştirir.<br />
9<br />
35<br />
Biri yenmek diğeri yenilmemek için iş<br />
yapar.<br />
4<br />
15<br />
Kazanan kazanmak için, yenilen yenilmemek<br />
için çaba sarf eder. İkisi de iş<br />
yapar.<br />
1<br />
4<br />
Ç<br />
Kazanan taraf yenilen tarafa kuvvet<br />
uygular ve yol aldırır. Kendisi iş yapar,<br />
karşısındakine de iş yaptırır.<br />
3<br />
11<br />
İş-güç-enerji konusunun modeller eşliğinde işlendiği deney grubundaki<br />
öğrencilerin % 89 unun, geleneksel ders anlatım yöntemi ile işlenen kontrol grubundaki<br />
öğrencilerin % 27 sinin soruya doğru cevaplar verdiği görülmektedir. Kontrol<br />
244<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
grubundaki öğrencilerin fizikteki iş kavramını günlük hayatta kullandığımız iş kavramı<br />
ile aynı anlamda kullandıkları görülmektedir. Kontrol grubundaki öğrencilerin<br />
% 19’ u “Yorulan iş yapmıştır” şeklinde bir kavram yanılgısına sahiptir denilebilir.<br />
Yine kontrol grubu öğrencilerinin % 9’ u, kuvvet uygulayanın değil üzerine kuvvet<br />
uygulananın iş yaptığı gibi bir yanılgıya sahiptir. Ayrıca yine kontrol grubu öğrencilerinin<br />
% 15’ inin iş yapmak için sadece yol almanın yeterli olduğu gibi eksik düşünceye<br />
sahip oldukları görülmektedir.<br />
2. “Halterci, halteri yukarı kaldırırken mi yoksa başının üzerinde tutarken mi<br />
iş yapar Yoksa her iki durumda da iş yapar mı Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />
cevaplar Tablo 4’ de görülmektedir.<br />
Tablo 4. Halterci sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu 2<br />
f<br />
%<br />
Halteri kaldırırken iş yapılır. Yol aldığı<br />
için.<br />
9<br />
35<br />
Halteri kaldırırken iş yapılır. Alınan<br />
bir yol ve uygulanan bir kuvvet vardır.<br />
7<br />
26<br />
D<br />
Halteri kaldırırken iş yapılır. Hareket<br />
ettiği için<br />
2<br />
8<br />
D<br />
Halteri kaldırırken iş yapılır. Yer değiştirme<br />
vardır.<br />
Halteri kaldırırken yer çekimine karşı<br />
iş yapılır.<br />
8<br />
3<br />
30<br />
11<br />
E<br />
İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />
kuvvet uygulanır.<br />
6<br />
23<br />
E<br />
İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />
kuvvet uygulanır.<br />
3<br />
11<br />
Y<br />
İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />
güç sarf eder.<br />
6<br />
23<br />
Y<br />
İki durumda da iş yapılır. İkisinde de<br />
yorulur.<br />
5<br />
19<br />
İş kavramı ile ilgili olarak sorulan bu soruda da deney grubunun % 67’ sinin,<br />
kontrol grubunun ise % 43’ ünün doğru cevaplar verdiği görülmektedir.<br />
3. “Bir mağazanın birinci katından ikinci katına merdivenleri ya da asansörü<br />
kullanarak çıkabilirsiniz. Yerçekimi kuvvetinin üzerinize yaptığı iş hangi durumda<br />
fazla olur Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 5’ de görülmektedir.<br />
Tablo 5. Merdiven ve asansör sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
İkisinde de yapılan iş aynıdır.<br />
Yükseklik aynıdır.<br />
2<br />
8<br />
D<br />
İkisinde de yapılan iş aynıdır.<br />
Yükseklik aynıdır.<br />
10<br />
37<br />
Y<br />
Asansörde fazladır. Hem asansörün<br />
hem kişinin ağırlığı vardır.<br />
Asansörde fazladır. Asansör daha<br />
hızlıdır.<br />
Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />
yol alınır.<br />
Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />
zaman alır.<br />
Merdiven de daha fazladır. Daha çok<br />
enerji harcanır.<br />
10<br />
2<br />
2<br />
2<br />
3<br />
37<br />
8<br />
8<br />
8<br />
12<br />
Y<br />
Asansörde fazladır.<br />
F = mg + ma olduğu için.<br />
Merdiven de daha fazladır. Yoruluruz.<br />
Merdiven de daha fazladır. Basamakları<br />
çıkarken kuvvet uygularız.<br />
Merdiven de daha fazladır. Her adım<br />
için ayrı iş yapılır.<br />
7<br />
4<br />
1<br />
1<br />
26<br />
15<br />
4<br />
4<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 245
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
Daha önceki sorularda olduğu gibi, 2. deney grubundaki öğrencilerin doğru<br />
cevap verme oranı kontrol grubundaki öğrencilerden fazladır.<br />
4. “Bir cismin üzerine birden fazla kuvvet etki ediyorsa ve cisim yer değiştiriyorsa,<br />
yapılan toplam iş nasıl hesaplanır” sorusuna verilen cevaplar Tablo 6’ da<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 6. Toplam iş sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
Net kuvvet bulunup alınan yol ile<br />
çarpılır.<br />
10<br />
38<br />
Bileşke kuvvet bulunur ve alınan yol<br />
ile çarpılır.<br />
13<br />
48<br />
D<br />
Kuvvetler bileşenlerine ayrılır ve cismin<br />
gittiği yöndeki kuvvetten zıt yöndekiler<br />
çıkarılır. Kalan yolla çarpılır.<br />
3<br />
12<br />
D<br />
Her kuvvetin yaptığı iş bulunur ve<br />
toplanır.<br />
7<br />
26<br />
E<br />
Büyük kuvvetten küçük kuvvet<br />
çıkarılır ve yolla çarpılır.<br />
Kuvvetten sürtünme kuvveti çıkarılır.<br />
7<br />
5<br />
27<br />
19<br />
E<br />
Kuvvetler birbirini eksiltir. Kalan kuvvet<br />
yol ile çarpılır.<br />
Kuvvetler aynı yöndeyse toplarız,<br />
farklı yöndeyse çıkartırız. Kalanı yol<br />
ile çarparız.<br />
1<br />
5<br />
4<br />
19<br />
Bu soruya deney grubu öğrencilerinin % 74’ ü, kontrol grubu öğrencilerinin<br />
% 50’ si doğru cevap vermiştir. Kontrol grubundaki öğrencilerin hiçbirinin her kuvvetin<br />
yaptığı işlerin toplanması gerektiğini söylememeleri dikkat çekicidir. Bu durum<br />
kontrol grubundaki öğrencilerin işin negatif değerler alabileceğini kavrayamamış<br />
olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle birden fazla işin nasıl toplanacağı<br />
konusunda kararsız kalmış olabilirler.<br />
5. “İş ve güç arasındaki ilişki nedir” sorusuna verilen cevaplar Tablo 7’ de<br />
görülmektedir.<br />
Tablo 7. İş ve güç sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />
7<br />
27<br />
Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />
10<br />
37<br />
D<br />
Güç = İş/ Zaman<br />
7<br />
27<br />
D<br />
Güç, iş yapma hızıdır.<br />
5<br />
19<br />
Güç, işe bağlıdır.<br />
2<br />
8<br />
Güç, işe bağlıdır.<br />
3<br />
11<br />
E<br />
İşte alınan bir yol vardır.<br />
2<br />
8<br />
E<br />
İşte zaman önemli değildir. Ama güçte<br />
önemlidir.<br />
4<br />
15<br />
İş, güce bağlıdır.<br />
3<br />
12<br />
P = W/t<br />
27<br />
1<strong>00</strong><br />
Y<br />
İş, güç yardımıyla bir cismin hareket<br />
ettirilmesidir.<br />
5<br />
19<br />
Y<br />
Gücü fazla olan daha çok iş yapar.<br />
5<br />
19<br />
Deney grubundaki öğrencilerin büyük kısmı bu soruya doğru cevaplar vermiştir.<br />
Kontrol grubundaki öğrencilerin % 31’ i ise konuyu görmüş olmalarına rağmen<br />
gücün kuvvetle aynı olduğunu düşünmektedir.<br />
246<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
6. “Hızlanan bir cismin üzerine mi yoksa yavaşlayan bir cismin üzerine mi iş<br />
yapılır Yoksa her iki durumda da iş yapılır mı Açıklayınız.” sorusuna verilen<br />
cevaplar Tablo 8’ de görülmektedir.<br />
Tablo 8. Hızlanan ve yavaşlayan cisim sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Her iki durumda da iş yapılır. Kuvvet<br />
etki eder.<br />
6<br />
23<br />
Her iki durumda da iş yapılır. İş yapılması<br />
için kuvvetin yönü değil doğrultusu<br />
önemlidir.<br />
2<br />
7<br />
E<br />
Her iki durumda da iş yapılır.<br />
Hızlanan +, yavaşlayan – yönde iş<br />
yapar.<br />
Her iki durumda da iş yapılır. İki<br />
durumda da yol alınır.<br />
4<br />
11<br />
15<br />
42<br />
D<br />
Her iki durumda da iş yapılır. İkisinde<br />
de hızı arttırmak ya da yavaşlatmak<br />
için kuvvet uygulanır.<br />
Her iki durumda da iş yapılır. Araba<br />
yavaşlarken frene basınca sürtünme<br />
kuvveti iş yapar. Gaza basınca hızlanır.<br />
Yine iş yapılır.<br />
7<br />
8<br />
26<br />
30<br />
Ç<br />
Y<br />
Eğer kuvvet etki ediyorsa ve yol alıyorlarsa<br />
iş yapılır.<br />
Yavaşlayana F kuvveti etki ediyorsa iş<br />
yapar ama fs yavaşlatıyorsa iş yapmaz.<br />
3<br />
2<br />
12<br />
8<br />
E<br />
Her iki durumda da iş yapılır.<br />
Hızlananın hızlanması, yavaşlayanın<br />
yavaşlaması için iş yapılır.<br />
Her iki durumda da iş yapılır. Biri<br />
pozitif diğeri negatif iş yapar.<br />
3<br />
7<br />
11<br />
26<br />
Deney grubundaki öğrencilere “otomobil analojisi” uygulandığı için bu gruptaki<br />
öğrencilerin % 30’ unun bu benzetmeyle cevap verdikleri görülmektedir. Deney<br />
grubundaki öğrencilerin açıklamaları kontrol grubundaki öğrencilere göre daha doğrudur.<br />
7. “Sürtünmesiz bir ortamda sabit hızla ilerleyen bir cismin üzerine iş yapılmakta<br />
mıdır Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 9’ da görülmektedir.<br />
Tablo 9. Sabit hızlı cisim sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
İş yapılmaz.<br />
5<br />
19<br />
D<br />
İş yapılmaz. Kinetik enerjisi değişmez.<br />
19<br />
70<br />
E<br />
Ç<br />
İş yapılır. Hızı vardır.<br />
İş yapılır. Yol alır.<br />
İş yapılır. Kuvvet etki ediyorsa yapılır.<br />
6<br />
11<br />
3<br />
23<br />
42<br />
12<br />
E<br />
İş yapılır. Hareket eder.<br />
İş yapılır. Yol alır.<br />
2<br />
6<br />
7<br />
22<br />
İş-eneri teoremi ile ilgili olarak sorulan bu soruda grupların cevapları arasında<br />
bariz farklılık vardır. Deney grubunun % 70’ i doğru cevap verirken, kontrol grubunun<br />
% 19’ u doğru cevap vermiştir.<br />
8. “Gerilmiş bir yay bir oku fırlatabilir. Hatta yayı ne kadar çok gererseniz ok<br />
o kadar büyük bir hızla fırlar. Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo<br />
10’ da görülmektedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 247
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
Tablo 10. Gerilmiş yay sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Potansiyel enerji nedeniyle artar.<br />
Fazla gerilen yay fazla kuvvet uygular.<br />
16<br />
5<br />
62<br />
19<br />
Esneklik ve enerjiyle ilgilidir.<br />
Potansiyel enerji artar.<br />
2<br />
8<br />
7<br />
30<br />
Y<br />
Yayda harcanan güç fazladır.<br />
Yay sabiti artar.<br />
3<br />
2<br />
12<br />
8<br />
D<br />
Gerginlik artınca kuvvet de artar.<br />
Yaydaki sıkışma artınca oka yapılan iş<br />
ve hız artar.<br />
Gerildikçe potansiyel enerji ve kinetik<br />
enerji artar.<br />
3<br />
5<br />
7<br />
11<br />
19<br />
26<br />
Y<br />
Güç harcanarak oka iş yaptırılır.<br />
2<br />
7<br />
Grupların doğru cevap oranları hemen hemen aynıdır. Fakat deney grubundaki<br />
öğrenciler daha açıklayıcı cevaplar vermişlerdir.<br />
9. “Bir lastik top belli bir yükseklikten yere doğru fırlatıldığında, ilk yüksekliğinden<br />
daha yükseğe zıplar. Neden Açıklayınız…” sorusuna verilen cevaplar Tablo<br />
11’ de görülmektedir.<br />
Tablo 11. Yere doğru fırlatılan lastik top sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
E<br />
Başlangıçta kinetik enerjisi artmıştır.<br />
Potansiyel enerji önce kinetiğe sonra<br />
tekrar potansiyel enerjiye döner.<br />
Topta potansiyel enerjiyle birlikte<br />
kinetik enerji de birikir<br />
9<br />
8<br />
2<br />
35<br />
31<br />
8<br />
D<br />
Başlangıçta hem kinetik hem de potansiyel<br />
enerjisi vardır.<br />
Kalan enerjisinin hepsi potansiyel<br />
enerjiye dönüşmüştür.<br />
Top yere çarpınca, yer topa kuvvet<br />
uygular.<br />
11<br />
6<br />
4<br />
41<br />
22<br />
15<br />
Daha yükseğe sıçrayamaz.<br />
2<br />
8<br />
E<br />
Potansiyel enerji depolanır.<br />
mgh = 1/2mV2 + 1/2kx2<br />
4<br />
15<br />
Y<br />
Top çarpınca hızı artar. Etki-tepki<br />
prensibi.<br />
5<br />
19<br />
Top yer çarpınca yer topa kuvvet<br />
uyguluyor ve topun potansiyel enerjisi<br />
artıyor.<br />
2<br />
7<br />
Bu soruya çok çeşitli yorumlar getirilmiştir. Deney grubunun % 63’ ü, kontrol<br />
grubunun ise % 35’ i doğru açıklamalar yapmıştır.<br />
10. “Bir salıncağa periyodik olarak kuvvet uygulanmaktadır ve salıncak giderek<br />
yükselmektedir. Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 12’ de<br />
görülmektedir.<br />
248<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
Tablo 12. Salıncak sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Kuvvet uygulanıyor ve iş yapılıyor.<br />
Salıncak yol aldığı için iş yapar.<br />
8<br />
5<br />
31<br />
19<br />
D<br />
Salıncak uygulanan kuvvetle iş yapar<br />
ve gittikçe hızlanarak yükselir.<br />
Sürekli iş yapılır ve salıncağın enerjisi<br />
artar.<br />
9<br />
7<br />
33<br />
26<br />
E<br />
Kuvvet uygulanınca iş yapılır ve yol<br />
alır.<br />
7<br />
27<br />
E<br />
Uygulanan her kuvvetle salıncak biraz<br />
daha hızlanır.<br />
5<br />
19<br />
Y<br />
Salıncağın potansiyel enerjisi artar.<br />
Kuvvet arttıkça aldığı yol artar.<br />
4<br />
2<br />
15<br />
8<br />
Y<br />
Eylemsizlik nedeniyle.<br />
Kuvvet ve hız giderek artar.<br />
3<br />
3<br />
11<br />
11<br />
Bu soruda da deney grubundaki öğrencilerin gerek doğru cevap verme gerekse<br />
daha açıklayıcı cevap verme oranları kontrol grubuna göre yüksektir.<br />
11. “Hızlandırılmış bir bisiklet, pedalı döndür<strong>med</strong>en bir süre daha yol alır.<br />
Neden Açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 13’ de görülmektedir.<br />
Tablo 13. Bisiklet sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f %<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
E<br />
Depoladığı enerjiyi pedal çevir<strong>med</strong>en<br />
de kullanır.<br />
Bisiklette depolanan kinetik enerji<br />
bitene kadar yol alır.<br />
Depoladığı enerjiyi atmak için<br />
7<br />
7<br />
3<br />
27<br />
27<br />
12<br />
D<br />
İş yaptığı için hız kazanır. Bu hız sürtünme<br />
nedeniyle tükenir. Bu arada yol<br />
alır.<br />
Sürtünmeli ortamda bir süre gider.<br />
Sürtünme kinetik enerjiyi hemen bitirmez.<br />
5<br />
6<br />
4<br />
19<br />
22<br />
15<br />
Kinetik enerjisi tamamen potansiyel<br />
enerjiye dönüşene kadar yol alır.<br />
6<br />
23<br />
Pedalın kinetik enerjisi biraz daha iş<br />
yapar.<br />
4<br />
15<br />
Y<br />
Kinetik enerji azalarak potansiyel<br />
enerjiye dönüşür ve bu potansiyel<br />
enerjiyle biraz daha yol alır.<br />
3<br />
12<br />
E<br />
Y<br />
Bisikletin hızı aniden sıfıra düşmez.<br />
Potansiyel enerji depolanmıştır.<br />
3<br />
5<br />
11<br />
19<br />
Deney grubundaki öğrencilerin % 71’ i, kontrol grubundaki öğrencileri % 54’<br />
ü çeşitli doğru cevaplar vermiştir. Fakat bütün öğrencilerin % 26’ sının bisikletin kinetik<br />
enerjisinin potansiyel enerjiye dönüşeceğini söylemeleri dikkat çekicidir. “Kinetik<br />
enerjinin tükendiği yerde potansiyel enerji artar” şeklinde bir yanılgıya sahiptirler. Bu<br />
öğrencilerin potansiyel enerji kavramını tam olarak kavrayamadıkları söylenebilir.<br />
12. “Belli bir yükseklikten düşen lastik bir top, yerden zıpladıktan sonra neden<br />
ilk yüksekliğine çıkamaz Açıklayınız..” sorusuna verilen cevaplar Tablo 14’ de<br />
görülmektedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 249
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
Tablo 14. Belli bir yükseklikten düşen lastik top sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Yer sürtünmeli olduğundan enerjisinin<br />
bir kısmı harcanır.<br />
Isı enerjisi şeklinde kayıp olur.<br />
7<br />
8<br />
27<br />
31<br />
D<br />
Yere düşünce kinetik enerjisinin bir<br />
kısmı ısı enerjisine dönüşür.<br />
Hava sürtünmesinden dolayı enerjisi<br />
azalır.<br />
9<br />
8<br />
33<br />
30<br />
E<br />
Potansiyel enerjisi azalır.<br />
3<br />
12<br />
E<br />
İlk atıldığındaki kinetik enerjinin bir<br />
kısmı kaybolmuştur.<br />
4<br />
15<br />
Y<br />
Yer çekimi ivmesi nedeniyle çıkamaz.<br />
7<br />
27<br />
Y<br />
Yer çekiminden dolayı hızı ve kinetik<br />
enerjisi azalır.<br />
6<br />
22<br />
Bu soruya her iki grubun verdiği doğru cevap oranları birbirine yakındır.<br />
13. “Masa üzerinde duran bir bloğa bir süre kuvvet uygulayıp harekete geçirdikten<br />
sonra kuvvet uygulamayı bırakırsak, blok bir süre daha hareket edip durur.<br />
Burada kaybolan kinetik enerjiye ne olmuştur Sizce burada enerji korunmuş mudur<br />
Açıklayınız..” sorusuna verilen cevaplar Tablo 15’ de görülmektedir.<br />
Tablo 15. Masa üzerindeki blok sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
Ç<br />
Enerji korunmuştur. Sürtünme kinetik<br />
enerjiyi başka bir enerjiye dönüştürmüştür.<br />
Enerji korunmuştur. Kinetik enerji ısı<br />
enerjisine dönüşür ve mekanik enerji<br />
korunur.<br />
8<br />
3<br />
31<br />
12<br />
D<br />
Enerji korunmamıştır. Sürtün<strong>med</strong>en<br />
dolayı enerji ısıya dönüşür.<br />
Enerji korunmuştur. Sürtünme yoluyla<br />
kinetik enerji ısı enerjisine dönüşür.<br />
3<br />
19<br />
11<br />
70<br />
Enerji korunmamıştır. Durmuştur.<br />
7<br />
27<br />
Enerji korunmamıştır. Durduğu için.<br />
3<br />
11<br />
Y<br />
Enerji korunmamıştır. Sürtün<strong>med</strong>en<br />
dolayı kaybolmuştur.<br />
Enerji korunmuştur. Kinetik enerji<br />
potansiyel enerjiye dönüşmüştür.<br />
3<br />
4<br />
12<br />
15<br />
Y<br />
Enerji korunmuştur. Kinetik enerji<br />
potansiyel enerjiye dönüşmüştür.<br />
2<br />
7<br />
Bu soruya deney grubu öğrencileri kontrol grubu öğrencilerine göre daha<br />
doğru cevaplar vermiştir. Deney grubunun %81’ i, kontrol grubunun ise % 31’ i soruya<br />
doğru cevap vermiştir.<br />
14. “Bir akarsu üzerine kurulmuş bir hidroelektrik santralde elektrik enerjisi<br />
üretilmesinin temel prensibini açıklayınız.” sorusuna verilen cevaplar Tablo 16’ da<br />
görülmektedir.<br />
250<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
Tablo 16. Hidroelektrik santral sorusuna verilen cevaplar<br />
Kontrol Grubu<br />
f<br />
%<br />
Deney grubu<br />
f<br />
%<br />
D<br />
E<br />
Enerji kaybolmaz başka bir enerjiye<br />
dönüşür.<br />
Su çarkı döndürür ve enerji üretilir.<br />
9<br />
7<br />
35<br />
27<br />
D<br />
Enerji kaybolmaz başka bir enerjiye<br />
dönüşür.<br />
Suyun potansiyel enerjisi kullanılır.<br />
14<br />
6<br />
52<br />
22<br />
Akan suyun kinetik enerjisi santrale<br />
geçer.<br />
6<br />
23<br />
E<br />
Suyun kinetik enerjisi elektrik enerjisine<br />
dönüşür.<br />
4<br />
15<br />
Y<br />
Akarsuyun dalgalarıyla elektrik enerjisi<br />
kazanılır.<br />
4<br />
15<br />
Y<br />
Suyun akış hızı ve debisi ile…<br />
3<br />
11<br />
Deney grubundaki öğrencilere konuyla ilgili bir model sunulmuştur ve dolayısıyla<br />
deney grubu öğrencilerinin % 74’ ü doğru cevap verirken kontrol grubu<br />
öğrencilerinin % 35’ i doğru cevap vermiştir.<br />
<strong>Genel</strong> olarak bakıldığında, yazılı cevap gerektiren testte yer alan 14 soruya<br />
pedagojik-analojik modellerin kullanıldığı deney grubu öğrencilerinin doğru cevap<br />
verme oranları geleneksel ders anlatım yöntemlerinin kullanıldığı kontrol grubu<br />
öğrencilerine göre daha yüksektir. Ayrıca sorulara getirilen açıklamaların doğruluğu<br />
ve çeşitliliği açısından incelendiğinde deney grubu öğrencileri kontrol grubu öğrencilerinden<br />
daha başarılıdır. Bu durumda, fizik konularının görsel materyaller ve benzetmeler<br />
eşliğinde öğrencilere sunulması öğrencilerin konuyu anlamaları açısından<br />
gereklidir denilebilir.<br />
Sonuçlar ve Öneriler<br />
Araştırma sonuçları, iş-güç-enerji kavramlarını anlama açısından, pedagojik-analojik<br />
modellerin uygulandığı deney grubunun geleneksel öğretim yaklaşımının<br />
uygulandığı kontrol grubuna göre daha başarılı olduğunu göstermiştir. Buna<br />
göre, iş-güç-enerji konusu ile ilgili kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasında,<br />
model kullanımının geleneksel öğretim yaklaşımına göre daha etkili olduğu<br />
anlaşılmaktadır. Başka bir ifade ile pedagojik-analojik modeller, iş-güç-enerji konusu<br />
ile ilgili kavramların öğrenciler tarafından anlaşılmasını kolaylaştırmıştır denilebilir.<br />
Bu sonuç, bu konuda yapılan pek çok araştırma sonuçları ile de uyum içindedir.<br />
Sezgin (2<strong>00</strong>2), ilköğretim 4.sınıf “elektrik” ünitesini deney grubunda animasyonlar<br />
kullanarak, kontrol grubunda geleneksel öğretim yöntemi ile işlemiş ve<br />
gerek başarı gerekse kalıcılık açısından öntestlerde aralarında anlamlı bir fark<br />
bulunmayan bu grupların sontestlerde aralarında deney grubu lehine anlamlı farklılıkların<br />
ortaya çıktığını tespit etmiştir. Sağırlı (2<strong>00</strong>2), analoji yönteminin öğrencilerin<br />
başarısına etkisini araştırdığı çalışmasında, “elektrik” konusunu kullanmış ve<br />
analoji yönteminin öğrencilerin ders başarısını olumlu yönde etkilediği sonucuna<br />
ulaşmıştır. Chiu ve Lin (2<strong>00</strong>5), farklı tipteki analojilerin, öğrencilerin basit bir elektrik<br />
devresinin, seri ve paralel bağlı devrelerin işleyişi ile ilgili öğrenmelerini ve<br />
kavram yanılgılarını nasıl etkilediğini araştıran bir çalışma yapmışlardır. Ayrıca,<br />
öğretim öncesi ve sonrasında, öğrencilerin zihinsel modellerini araştırmışlardır.<br />
Sonuçlar, analoji kullanımının, karmaşık bilimsel kavramlarla ilgili sadece yoğun<br />
bir anlama sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda öğrencilerin bu konulardaki kavram<br />
yanılgılarının üstesinden gelmelerine yardım ettiğini göstermiştir. Daşdemir<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 251
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
(2<strong>00</strong>6), ilköğretim 6. ve 8. sınıf fen bilgisi derslerinde animasyon kullanımının başarıya<br />
ve kalıcılığa olan etkisini ve öğrencilerin bu yöntem ile ilgili düşüncelerini araştırmıştır.<br />
Araştırma sonuçları animasyonların kullanıldığı deney gruplarındaki<br />
öğrencilerle geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanıldığı kontrol gruplarındaki<br />
öğrenciler arasında başarı ve bilginin kalıcılığı yönünden deney grupları lehine<br />
anlamlı bir farlılığın olduğunu göstermiştir. Ayrıca animasyon gruplarındaki öğrencilerin<br />
animasyon yönteminin kullanılmasıyla ilgili görüşlerinin olumlu olduğu tespit<br />
edilmiştir. Göncü, H. (2<strong>00</strong>6), üç boyutlu görsel animasyonlarla hazırlanmış bilgisayar<br />
destekli ders sunumların, lise 2.sınıf “kimyasal reaksiyonlar” konusunun<br />
öğrenciler tarafından kavranmasında etkili olduğunu tespit etmiştir. Mat İskender<br />
(2<strong>00</strong>7), İlköğretim Fen ve Teknoloji dersi 8. sınıf müfredatında yer alan “mitoz ve<br />
mayoz hücre bölünmesi” konusunun animasyon kullanılarak öğretiminin öğrenci<br />
başarısına etkisini incelemiş ve istatistiksel analizler sonucunda animasyonlarla<br />
yapılan öğretimin geleneksel öğretime göre öğrenci başarısında daha etkili olduğunu<br />
bulmuştur. Demirci Güler (2<strong>00</strong>7), fen ve teknoloji dersinin öğretilmesi sürecinde<br />
analoji yönteminin kullanımının, öğrencilerin başarısı ve bilgilerinin kalıcılığını<br />
olumlu yönde etkilediğini tespit etmiştir.<br />
Buna göre, kavramların anlaşılmasını kolaylaştırmak için model ve benzetmelerden<br />
faydalanılmalıdır. Fizik dersi matematiksel formüllere ve sayısal işlemlere<br />
boğulmamalıdır. Fizik günlük yaşantımızla iç içe olan bir bilim dalıdır. Fizik kavramlarının<br />
ve prensiplerinin hayatın bir parçası olduğuna vurgu yapılmalı, günlük<br />
olaylardan örnekler sunulmalı ve fizik kavramları somutlaştırılmalıdır. Fiziğin her<br />
ünitesine yönelik benzer çalışmalar yapılmalıdır. Analojiler ve bilgisayar animasyonları<br />
gibi benzetme yöntemleri, fiziğin her konusu için hazırlanmalı ve bu stratejiler<br />
daha da geliştirilmelidir. Araştırmacılar tarafından hazırlanan ve denenen bu materyaller,<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda kullanılmalıdır. Öğretmenler, bu çalışmalardan<br />
haberdar olmalı, önemsemeli ve artık geleneksel öğretim yöntemlerini<br />
minimuma indirip modern öğretim yöntemlerini kullanmayı kendilerine bir görev<br />
saymalıdırlar. Ayrıca ders kitapları ve ders programları uygun ve yerinde analojilerle<br />
desteklenmelidir.<br />
252<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
Not: Bu çalışma Nilüfer CERİT BERBER’ in Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri<br />
Enstitüsünde hazırladığı “İş-Güç-Enerji Konusunun Öğretiminde Pedagojik-Analojik<br />
Modellerin Kavramsal Değişimin Gerçekleşmesine Etkisi: Konya İli Örneği” isimli<br />
tezden türetilmiştir. Ayrıca, bu çalışma 23- 25 Haziran 2<strong>00</strong>8 tarihli ve “International<br />
Conference on Educational Sciences” isimli konferansta sözlü bildiri olarak sunulmuştur.<br />
Ekler:<br />
* Çalışmada kullanılan analoji örnekleri<br />
OTOMOBİL ANALOJİSİ<br />
Araba kullanma süreci iş-güç-enerji konusu ile ilgili hemen hemen bütün kavramları<br />
görebildiğimiz bir süreçtir. Potansiyel enerji, kinetik enerji, mekanik enerji, iş,<br />
sürtünme kuvvetlerinin yaptığı iş gibi… Sadece araba kullanma süreci incelenerek bu<br />
kavramların birbirleriyle olan ilişkisi daha kolay anlaşılabilir.<br />
KAYNAK<br />
Depodaki benzin<br />
Arabanın hareketi<br />
Gaza basmak<br />
Frene basmak<br />
Benzinin bitmesi ve arabanın durması<br />
HEDEF<br />
Potansiyel enerji<br />
Kinetik enerji<br />
Pozitif iş yapmak<br />
Negatif iş yapmak<br />
Sürtünmeler nedeniyle mekanik<br />
enerji kaybı<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 253
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
ENERJİNİN KORUNUMU KANUNU<br />
Enerjinin korunumu kanunu tıpkı su döngüsüne benzer. Su döngüsüne göre,<br />
dünyadaki su kaynakları ne artar ne de azalır. Sadece form değiştirir. Enerjinin korunumu<br />
kanununa göre de, dünyadaki toplam enerji ne artar ne de azalır. Sadece form<br />
değiştirir. Su buharı gökyüzünde yoğunlaşarak bulutları oluşturur. Koşullar uygun<br />
olduğunda yağış meydana gelir. Yağış şeklinde yeryüzüne düşen su, toprağa, okyanuslara<br />
ve denizlere karışır. Böylece yeraltı ve yerüstü suları oluşur. Su, yüzey sularının<br />
buharlaşmasıyla atmosfere geri döner.<br />
KAYNAK<br />
Su<br />
Yoğunlaşma (Bulutlar)<br />
Yağış<br />
Yeraltı ve yerüstü suları (Denizler,<br />
göller, vs.)<br />
Buharlaşma<br />
HEDEF<br />
Enerji<br />
Potansiyel enerji<br />
PE‘den KE‘ye geçiş<br />
Kinetik enerji<br />
KE‘den PE‘ye geçiş<br />
* Çalışmada kullanılan animasyon örnekleri<br />
254<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
* İş- güç- enerji kavram başarı testi<br />
İŞ-GÜÇ-ENERJİ KAVRAM BAŞARI TESTİ Cinsiyeti: K £ E £<br />
Adı Soyadı:<br />
1-) Aşağıda verilen eylemlerden hangisinde iş yapılmamıştır<br />
A) Markette alışveriş sepetini itmek<br />
B) Duvarı itmek<br />
C) Yerdeki kitapları alıp kitaplığa dizmek<br />
D) Yüksek bir yerden atlamak<br />
E) Kaydıraktan kaymak<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 255
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
2-) Kütlesi m olan bir cismin hız-zaman grafiği<br />
şekildeki gibidir. m, V o ve t bilinenleri ile;<br />
I) t sürede yapılan net iş<br />
II) Cismin kinetik enerjisindeki değişme<br />
III) Cisme uygulanan net kuvvet<br />
niceliklerinden hangileri bulunabilir<br />
A) Yalnız II B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />
3-)<br />
Şekildeki özdeş iki yay, sürtünmesiz yatay düzlemde birer uçlarından tutturulmuş<br />
ve öteki uçlarından da eşit miktarda sıkıştırılarak önlerine M 1 ve M 2 kütleleri<br />
konmuştur. M 1 > M 2 dir. Serbest bırakılan kütlelerin yaydan ayrılma enerjileri<br />
E 1 ve E 2 , hız büyüklükleri V 1 ve V 2 ise, aşağıdakilerden hangisi doğrudur<br />
A) E 1 = E 2 ve V 1 < V 2<br />
B) E 1 = E 2 ve V 1 > V 2<br />
C) E 1 = E 2 ve V 1 = V 2<br />
D) E 1 > E 2 ve V 1 > V 2<br />
E) E 1 < E 2 ve V 1 < V 2<br />
4-) I) Halterci, ağırlığı elinde tutarken belli bir iş yapar.<br />
II) Enerjisi olan cisim iş yapabilir.<br />
III) Üzerine iş yapılan cismin kinetik enerjisi artar ya da azalır.<br />
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri kesinlikle doğrudur<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />
256<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
5-)<br />
m kütleli cisim şekildeki A noktasından serbest bırakılınca yayı x kadar sıkıştırabiliyor.<br />
X sıkışma miktarının hesaplanabilmesi için aşağıdakilerden hangisinin<br />
bilinmesine gerek yoktur (sürtünmeler ihmal ediliyor )<br />
A) h 1 yüksekliği<br />
B) h 2 yüksekliği<br />
C) m cismin kütlesi<br />
D) k yay sabiti<br />
E) g yerçekimi ivmesi<br />
6-) I) Çok iş yapan daha güçlüdür.<br />
II) Yapılan iş aynı olduğunda, harcanan güç de aynıdır.<br />
III) Harcanan enerji aynı iken, güç farklı olabilir.<br />
Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri kesinlikle doğrudur<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />
7-) Şekilde bir cisme uygulanan dört<br />
kuvvet görülmektedir. Cisim kuvvetlerin<br />
etkisinde sadece x doğrultusunda<br />
hareket edebiliyorsa; bu kuvvetlerden<br />
hangileri kesinlikle iş yapamaz<br />
A) Yalnız F 4 B)Yalnız F 3 C)Yalnız F 2<br />
D) F 2 ve F 3 E) F 3 ve F 4<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 257
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
8-) Kuvvet, yerdeğiştirme ve iş nicelikleri için aşağıdakilerden hangisi doğrudur<br />
Kuvvet Yerdeğiştirme İş<br />
A) Vektörel Vektörel Vektörel<br />
B) Vektörel Skaler Vektörel<br />
C) Vektörel Vektörel Skaler<br />
D) Skaler Skaler Skaler<br />
E) Vektörel Skaler Skaler<br />
9-) Kütlesi m olan cisim K noktasından V o hızı ile geçtiği anda cisme, sürtünmesiz x<br />
yolunda sabit ve yatay F kuvveti etkiyor. F kuvveti bilindiğine göre, cismin L<br />
noktasındaki kinetik enerjisi;<br />
I) x uzaklığı<br />
II) V o ilk hızı<br />
III) m kütlesi<br />
niceliklerinden hangilerine bağlıdır<br />
A) Yalnız I B) I ve III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />
10-) P ağırlığındaki bir cismi sabit hızla K noktasından<br />
L noktasına çıkarmakla yapılan iş W 1 , L den<br />
M ye çıkarmakla yapılan iş W 2 , M den N ye<br />
çıkarmakla yapılan iş W 3 olduğuna göre, W 1,<br />
W 2 ve W 3 arasında nasıl bir ilişki vardır (sürtünme<br />
yok)<br />
A) W 1 > W 2 = W 3 B) W 3 > W 1 = W 2 C) W 1 > W 2 > W 3<br />
D) W 3 > W 2 > W 1 E) W 1 = W 2 = W 3<br />
11-) Şekildeki m kütleli cisim A noktasından V o ilk<br />
hızı ile atılıyor. Cisim E noktasına kadar çıkabildiğine<br />
göre;<br />
I) ABCDE yolu sürtünmesizdir.<br />
II) Cismin B ve D deki hız büyüklükleri eşittir.<br />
III) E den geri dönen cisim A ya kadar çıkamaz.<br />
yargılarından hangisi yada hangileri yanlıştır<br />
A) Yalnız I B) I ve III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />
258<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
12-) I) Cisim aşağıya doğru hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />
II) Cisim yukarıya doğru hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />
III) Cisim yatay olarak hareket ediyorsa, iş sıfırdır.<br />
IV) Cisim yatay olarak hareket ediyorsa, iş pozitiftir.<br />
Bir cisme etki eden yerçekimi kuvvetinin yaptığı işle ilgili olarak yukarıdakilerden<br />
hangisi yada hangileri doğrudur<br />
A) I ve III B) II ve III C) I ve IV D) II ve IV E) Hiçbiri<br />
13-) Şekilde, bir cismin hız-zaman grafiği verilmiştir.<br />
Hangi aralık yada aralıklarda cisim üzerine<br />
iş yapılmıştır<br />
A) Yalnız II B) Yalnız III C) I ve IV D) II ve III E) II, III ve IV<br />
14-)<br />
Şekil-I ve Şekil-II de K ve L cisimleri aynı yükseklikten harekete başlıyorlar. Eğik<br />
düzlemlerin alt uçlarına geldiklerinde V k > V L olduğu görülmektedir. Bunun<br />
nedeni aşağıdakilerden hangileri ile açıklanabilir<br />
I) K cisminin kütlesinin L cisminin kütlesinden daha büyük olması.<br />
II) K cisminin potansiyel enerjisinin, L cisminin potansiyel enerjisinden büyük<br />
olması.<br />
III) K nın başlangıçta ilk hızının olması.<br />
A) Yalnız II B)Yalnız III C) II ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 259
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
15-) I) Bir cismin üzerine yapılan iş sıfırsa, cisim hareket etmez.<br />
II) Bir cismin üzerine yapılan iş sıfırsa, cismin hızı değişmez.<br />
III) Bir cisim yavaşlıyorsa yapılan iş negatiftir.<br />
Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri kesinlikle doğrudur<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />
16-) Şekildeki m kütleli cisim, K noktasından<br />
V hızıyla atılınca H noktasına kadar<br />
çıkıp duruyor. Aynı cisim N den serbest<br />
bırakılınca L noktasına kadar çıkabiliyor.<br />
Buna göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır<br />
A) NM arası sürtünmesizdir.<br />
B) ML arası sürtünmesizdir.<br />
C) KL arası sürtünmeli olabilir.<br />
D) HN arası sürtünmeli olabilir.<br />
E) Bütün yol sürtünmelidir.<br />
17-) m kütleli bir bloğa sürtünmeli bir masa üzerinde kısa süreli bir kuvvet uygulanıp<br />
bırakılıyor. Bir süre sonra, aşağıdakilerden hangisi yanlıştır<br />
A) Bloğun kinetik enerjisi azalır.<br />
B) Bloğun mekanik enerjisi değişmez.<br />
C) Blok sürtünme kuvvetlerinin etkisiyle durur.<br />
D) Sürtünme kuvveti blok üzerinde iş yapar.<br />
E) Bloğun potansiyel enerjisi değişmez.<br />
18-) h yüksekliğinden m kütleli bir<br />
cisim V 0 hızıyla atıldığında sürtünmeli<br />
yatay düzlemde x kadar yol<br />
alıp duruyor. Bu x yolunun büyüklüğü<br />
aşağıdakilerden hangilerinin<br />
değişmesinden etkilenir (Sadece<br />
yatay düzlem sürtünmelidir.)<br />
I) h yüksekliği<br />
II) V 0 hızı<br />
III) m kütlesi<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) I ve III E) I, II ve III<br />
260<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
19-) Eğik düzlemin alt ucundan V hızı ile atılan<br />
cismin toplam enerjisini aşağıdaki grafiklerden<br />
hangisi ifade eder (Sürtünme yok)<br />
A) B) C)<br />
D) E)<br />
20-)<br />
m kütleli bir cisim şekildeki gibi h yüksekliğinden V ilk hızı ile atılıyor. Cisim K,<br />
L, M, N ve T noktalarından geçtiğine göre cismin hangi noktadaki kinetik enerjisi<br />
en küçüktür (Sürtünme yok)<br />
A) K B) L C) M D) N E) T<br />
21-) Bir mağazanın bir katından diğerine yürüyen merdivenle, asansörle ve merdivenlerle<br />
çıkarken kütle çekim potansiyel enerjimizde olacak değişiklikler için<br />
hangisi ya da hangileri doğrudur<br />
I) Asansör ve yürüyen merdivenle çıkınca aynı, merdivenlerden çıkınca farklı<br />
olur.<br />
II) Asansörle en fazla, merdivenlerden yürüyerek çıkınca en az olur.<br />
III) Her durumda kütle çekim potansiyel enerjisi aynı olur.<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) Hiçbiri E) I, II ve III<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 261
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
22-) I) Güç, enerji aktarma hızıdır.<br />
II) Güç, birim zamanda yapılan iştir.<br />
III) Güç, yapılan işin geçen zamana oranıdır.<br />
Yukarıdaki ifadelerden hangisi yada hangileri doğrudur<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III<br />
23-)<br />
Sürtünmesi önemsiz ortamda A noktasından serbest bırakılan araba B ve C noktalarından<br />
geçerek hareketini sürdürüyor. Harekete ilişkin;<br />
I) Arabanın B ve C noktalarındaki mekanik enerjileri aynıdır.<br />
II) Arabanın K, L ve M konumlarındaki kinetik enerjileri aynıdır.<br />
III) Araba KB ve LC yollarını çıkarken mekanik enerjisi azalır.<br />
ifadelerinden hangileri doğrudur<br />
A) Yalnız I B)Yalnız III C) I ve III D) I ve II E) I, II ve III<br />
24-) I- Hareketli bir cismi durdururken iş yapılır.<br />
II- Duran bir cismi harekete geçirirken iş yapılır.<br />
III- Hareket halindeki cisim üzerine iş yapılmaktadır.<br />
Yukarıdaki ifadelerden hangisi ya da hangileri kesinlikle doğrudur<br />
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III<br />
25-) Üç özdeş top bir binanın tepesinden aynı ilk hızla atılıyor. Topun biri yatay olarak,<br />
diğeri yatayın üzerinde bir açıyla ve üçüncüsü de yatayın altında bir açıyla<br />
atılıyor. Hava direncini önemsemeyerek, topların yere çarpmadan hemen önceki<br />
hızlarını karşılaştırınız.<br />
A) Üç top da yere aynı hızla düşer.<br />
B) Yatayın altında bir açıyla atılan top yere en büyük hızla düşer.<br />
C) Yatayın üzerinde bir açıyla atılan top yere en büyük hızla düşer.<br />
D) Yere en az hızla yatay olarak atılan top düşer.<br />
E) Üç top da yere farklı hızla düşer.<br />
262<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
26-) Şekildeki sistem sabit hızla hareket etmektedir.<br />
Sistemin ısı enerjisi, kinetik enerjisi ve yere göre<br />
potansiyel enerjisi nasıl değişir (Yere çarpmadan<br />
önce)<br />
Isı Potansiyel Enerji Kinetik Enerji<br />
A) Artar Azalır Artar<br />
B) Artar Artar Değişmez<br />
C) Değişmez Azalır Artar<br />
D) Artar Azalır Değişmez<br />
E) Azalır Azalır Değişmez<br />
27-) m kütleli cisim, sabit F kuvvetinin etkisinde Δx yolunu, Δt sürede alıyor. m, F, Δx<br />
ve Δt verilenleri ile;<br />
I) Enerjisindeki değişme<br />
II) Yapılan iş<br />
III) Güç<br />
niceliklerinden hangileri hesaplanabilir (Sürtünme yok)<br />
A) Yalnız I B) I ve II C) I ve III D) II ve III E) I, II ve III<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 263
Pedagojik-Analojik Modellerin İş-Güç-Enerji Konusu ile İlgili Kavramları Anlamaya Etkisi u<br />
Kaynakça<br />
BROWN, D.E. (1993). “Refocusing Core İntuitions: Aconcretizing Role For Analogy in Conceptual<br />
Change”, Journal of Research in Science Teaching, 30(10), 1273–1290.<br />
CHİU, M. AND LİN, J. (2<strong>00</strong>5). “Promoting Fourth Graders’ Conceptual Change Of Their<br />
Understanding Of Electric Current Via Multiple Analogies”, Journal Of Research In<br />
Science Teachıng, 42(4), 429–464.<br />
DAŞDEMİR, İ. (2<strong>00</strong>6). Animasyon Kullanımının İlköğretim Fen Bilgisi Dersinde Akademik<br />
Başarıya Ve Kalıcılığa Olan Etkisi, Atatürk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum.<br />
DEMİRCİ GÜLER, M.P. (2<strong>00</strong>7). Fen Öğretiminde Kullanılan Analojiler, Analoji Kullanımının<br />
Öğrenci Başarısı, Tutumu Ve Bilginin Kalıcılığına Etkisinin Araştırılması, Gazi Üniversitesi<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Doktora Tezi), Ankara.<br />
DUİT, R. (1991). “On The Role of Analogies and Metaphors in Learning Science”, Science Education,<br />
75, 649–672.<br />
GEORGE, D. and MALLERY, P. (2<strong>00</strong>3). SPSS for Windows step by step: A simple guide and<br />
reference, 4th edition, Boston: Allyn & Bacon, USA.<br />
GÖNCÜ, H. (2<strong>00</strong>6). Lise 2. Sınıf Kimyasal Reaksiyonlar Konusunda Hazırlanan Bilgisayar<br />
<strong>Destek</strong>li Ders Sunumlarının Öğrenci Başarısına, Kavram Öğretimine Ve Öğrencilerin<br />
Kimyaya Karşı Tutumlarına Etkileri Üzerine Deneysel Bir Çalışma, Gazi Üniversitesi<br />
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.<br />
HARRİSON A.G. and TREAGUST D.F. (1996). “Secondary Students’ Mental Models of Atoms and<br />
Molecules: İmplications for Teaching Chemistry”, Science Education, 80(5), 509- 534.<br />
HARRİSON, A. G. (2<strong>00</strong>1). “How Do Teachers and Textbook Writers Model Scientific Ideas for<br />
Students”, Research in Science Education, 1: 401–435.<br />
HESTENES, D. (1996). “Modeling Methodology for Physics Teachers”, Proceedings of the<br />
International Conference on Undergraduate Physics Education, College Park, MA.<br />
MAT İSKENDER, B. (2<strong>00</strong>7). Özel Dershanelerde Animasyon Kullanımıyla Bilgisayar <strong>Destek</strong>li<br />
Fen Öğretiminin Öğrenci Başarısına, Hatırda Tutma Düzeyine Ve Duyuşsal Özellikleri<br />
Üzerine Etkisi., Muğla Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), Muğla.<br />
PATON, R.C. (1996). “On a Apparently Simple Modelling problem in Biology”, International Journal<br />
of Science Education, 18(1), 55–64.<br />
PEKDAĞ, B. (2<strong>00</strong>5). “Fen Eğitiminde Bilgi ve İletişim Teknolojileri”, BAÜ Fen Bilimleri Enstitüsü<br />
Dergisi, 7(2).<br />
RİCHARDS, J., BAROWY, W. and LEVİN, D. (1992). “Computer Simulations in the Science<br />
Classroom”, Journal of Science Education and Technology, 1(1), 67- 79.<br />
SAĞIRLI, S. (2<strong>00</strong>2). Fen Bilgisi Öğretiminde Analoji Kullanımının Öğrenci Başarısına Etkisi,<br />
Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi),<br />
İstanbul.<br />
SEZGİN, M.E. (2<strong>00</strong>2). İkili Kodlama Kuramına Dayalı Olarak Hazırlanan Multi<strong>med</strong>ya Ders<br />
Yazılımının Fen Bilgisi Öğretimindeki Akademik Başarıya, Öğrenme Düzeylerine Ve<br />
Kalıcılığa Etkisi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), Adana.<br />
TREAGUST, D.F., DUİT, R., JOSLİN, P. and LİNDAUER, I. (1992). “Science Teachers’ Use of<br />
Analogies: Observations from Classroom Practice”, International Journal of Science<br />
Education, 14(4),413–422.<br />
YILMAZ, H. (2<strong>00</strong>4). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme, Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.<br />
264<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Nilüfer Cerit Berber / Musa Sarı<br />
THE EFFECT OF USING PEDAGOGICAL-ANALOGICAL<br />
MODELS TO UNDERSTANDING<br />
THE WORK-POWER-ENERGY CONCEPTS<br />
Nilüfer CERİT BERBER*<br />
Musa SARI**<br />
Abst ract<br />
Aim of this study is to compare the effect of using pedagogical- analogical<br />
models to understanding the work- power- energy concepts of the students.<br />
Because of this aim, in this study, various pedagogical- analogical models<br />
were developed and effectiveness of these tools on understanding work- powerenergy<br />
and subject were investigated. Sample of this study consisted 53 students<br />
of tenth class read at Konya Meram Muhittin Güzelkılınç High School’ s two<br />
class. One of this classes was selected as experimental group that was used animations<br />
and analogies. Other group was selected as control group that was used<br />
traditional methods. In the study, the pretest- posttest design of experimental<br />
investigation method was used. Applications of the lessons were carried out<br />
throughout 4 weeks at second semester of 2<strong>00</strong>6- 2<strong>00</strong>7 education year.<br />
For collecting the data, a concept achievement test and a written answer<br />
test were developed. In this way, both quantitative data and qualitative data<br />
were collected. Content validity, factoral validity, reliability of the concept achievement<br />
test and items of test were analysed. According to data of pilot study,<br />
cronbach alfa reliability coefficient was 0,927; KR- 20 reliability coefficient was<br />
0,921. Data of concept achievement test were analysed by way of independent<br />
group t test. The results were meaningful in favour of experiment group on<br />
whıch pedagogical- analogical models were used. Qualitative data were collected<br />
by way of the written answer test and explanations of the students at two<br />
groups were compared<br />
Key Words: Pedagogical-analogical models, work- power- energy, animations,<br />
analogies.<br />
* Selçuk University, Ahmet Keleşoğlu Faculty of Education, Department of Physics Teaching<br />
** Gazi University, Gazi Faculty of Education, Department of Physics Teaching<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 265
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN<br />
FEN ETKİNLİKLERİNE İLİŞKİN YETERLİLİKLERİNİ<br />
BELİRLEME ÖLÇEĞİNİN GEÇERLİLİK VE<br />
GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI<br />
Saide ÖZBEY*<br />
Fatma ALİSİNANOĞLU**<br />
Özet<br />
Nitelikli bir eğitimin verilmesinde öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri<br />
büyük önem taşımaktadır. Öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri, değişen koşullardaki<br />
eğitime adapte olabilmelerinde ve mesleki alanda kendilerini yenileyebilmelerinde<br />
gerekli ön koşuldur. Öğretmenlerin mesleki alanda genel yeterliliklerinin<br />
yanı sıra mesleki alandaki spesifik konularda da yeterliliklerini belirle<strong>med</strong>e<br />
kullanılacak ölçme araçlarına gereksinim bulunmaktadır. Bu nedenle bu<br />
araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini<br />
ölçme amacına yönelik bir ölçek geliştirme çalışması yapılmıştır. Ölçeğin<br />
geçerlik ve güvenirlik çalışmasına 232 öğretmen katılmıştır. Araştırmada ölçek<br />
geliştirme aşamaları takip edilmiştir. Geçerlik ve güvenirlik çalışmalarında ölçeğin,<br />
Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı. .82 olarak bulunmuştur. Bu sayı ölçeğin<br />
geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğunu ifade etmektedir. Çalışmanın<br />
bundan sonraki araştırmalara ışık tutacağı umulmaktadır.<br />
Anahtar Sözcükler: Okul öncesi, öğretmen, fen eğitimi, yeterlilik<br />
Gi riş<br />
Okul öncesi dönem, çocuğun bilişsel, fiziksel, dil, duygusal ve sosyal yönden<br />
en önemli ilerleme kaydettiği dönemdir. İnsan hayatındaki kritik dönemlerden birisi<br />
olması nedeniyle bu yaşlardaki çocuklara verilecek eğitim de kalıcı izler bırakmaktadır<br />
(Şahin, 2<strong>00</strong>0, 1). Merak ve araştırmanın en üst noktada olduğu bu dönemde<br />
çocuklara verilecek eğitim için son derece özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu<br />
bağlamda okul öncesinde verilecek fen eğimi dikkati çekmektedir. Okul öncesinde<br />
fen eğitimi, çocukların merak duygularını geliştirerek, araştırma yapmasına fırsat<br />
tanıyan, çevrelerindeki olayları ve nesneleri gözlemleyerek farklılıkları ve benzerlikleri<br />
keşfetmesi için zemin hazırlayan ve çocuklar için günlük yaşamda gerekli olan<br />
sayısız becerileri kazandıran bir eğitimdir. Öğretmenin ise, bu eğitim ortamında<br />
yeterli bilgi düzeyine sahip olması ve bu bilgileri uygulamaya aktarabilme becerisi<br />
* Dr.; Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi<br />
Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi.<br />
** Prof Dr.; Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okul Öncesi Eğitimi<br />
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi.<br />
266<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
önemli rol oynamaktadır (Bal, 1993,146; Şahin ve Ökçün, 2<strong>00</strong>0, 23; Aktaş Arnas,<br />
2<strong>00</strong>2,76; Ardaç, 2<strong>00</strong>3, 25).<br />
Ayvacı vd. (2<strong>00</strong>2)’nin 15 okul öncesi öğretmeni ile yaptığı bir çalışmada öğretmenlerin<br />
fen etkinliklerine zaman ayıramadıkları ve geleneksel (ezbere) bir eğitimin<br />
verdikleri sonucu ortaya çıkmıştır (Ayvacı, vd., 2<strong>00</strong>2, 4). Karaer ve Kösterellioğlu<br />
(2<strong>00</strong>5, 450), Amasya ve Sinop illerindeki okul öncesi öğretmenlerinin fen kavramlarını<br />
kazandırmak için kullandıkları yöntemleri belirlemek amacıyla yaptıkları araştırmada,<br />
okul öncesi öğretmenlerinin aldıkları fen eğitimini yeterli bulmadıkları ve fen<br />
eğitimine yönelik hizmet içi kurslarını düzenlenmemesi ya da öğretmenlerin bu kurslara<br />
katılamamaları gibi nedenlerle kendilerini fen eğitiminde geliştire<strong>med</strong>ikleri,<br />
sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Şahin (2<strong>00</strong>4)’e göre yeterlik kavramı, bir işi ya da görevi etkili bir şekilde yerine<br />
getirebilmek için sahip olunması gereken özelliklerdir.. Yeterlik, bir görevi icra etmek ve görevin<br />
gerektirdiği sorumlulukları yerine getirmek için ihtiyaç duyulan yetenek, bilgi ve becerileri<br />
ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, belirli bir görevi ya da rolü kabul edilebilir bir düzeyde<br />
yerine getirmek için sahip olunması gereken kapasiteyi vurgular. Yeterlilik temel alınarak<br />
yapılan araştırmalar Türkiye’de ve dünyada son yıllarda artarak önem kazanmaya<br />
başlamıştır (Şahin, 2<strong>00</strong>4,1; Seferoğlu, 2<strong>00</strong>4:1).<br />
Yapılan literatür taramasında Okul Öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerine<br />
ilişkin yeterliliklerini ölçmek için akademik araştırmalarda kullanılabilecek geçerli ve<br />
güvenilir bir ölçme aracının olmadığı görülmüştür. Bu nedenle bu çalışma okul öncesi<br />
eğitimi kurumlarında görev yapan öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini<br />
ölçmek için bir ölçek geliştirme amacıyla yapılmıştır.<br />
Araştırmanın Amacı<br />
Okul Öncesi Öğretmelerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme<br />
Ölçeği, okul öncesi öğretmenlerinin Fen etkinliklerinde, materyal ve yöntem kullanımlarına,<br />
Fen etkinliklerini uygulamaya yönelik bilgi düzeylerine, Fen etkinliklerine<br />
yönelik genel bilgi düzeylerine, Fen etkinliklerini uygulama sürecindeki davranışlarına<br />
ilişkin yeterliliklerini ölç<strong>med</strong>e geçerli ve güvenilir midir<br />
Veri Toplama Aracının Hazırlanması<br />
Okul Öncesi Öğretmelerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme<br />
Ölçeğinin deneme formunun oluşturulması için, ilk olarak fen etkinliklerine ilişkin,<br />
yurt içi ve yurt dışında yapılan araştırmalara ve ilgili kavramsal çerçeveye ulaşılmaya<br />
çalışılmıştır. Öncelikle ilgili literatürden elde edilen bilgiler ve alandan uzmanların<br />
görüşleri değerlendirilerek, fen etkinliklerine yönelik yeterlilik ölçeğindeki maddeler<br />
için, kaynak oluşturulmuştur.<br />
İkinci aşamada, Okul öncesi fen etkinliklerine ilişkin literatürden elde edilen<br />
bilgiler değerlendirilerek farklı boyutlarda 113 maddeden oluşan bir madde havuzu<br />
oluşturulmuş ve öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini belirlemeye<br />
yönelik 113 maddelik bir taslak form oluşturulmuştur.<br />
Üçüncü aşamada, ölçeğin taslak formunda yer alan soruların öğretmenlerin<br />
fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerini belirle<strong>med</strong>eki yeterliği ve amaca uygunluğunu<br />
incelemek amacıyla on uzmandan, uzman değerlendirme formu kullanılarak<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 267
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />
görüş alınmıştır. Soruların amaç için uygun olup olmadığına ilişkin uzman cevapları,<br />
Likert tipi beşli derecelendirme ölçeği ile puanlanmıştır. Ölçek maddeleri uzman<br />
değerlendirme formunda maddelerin amaca uygunluğunda; (1) Hiç Maddenin ölçeğe<br />
hiç uygun olmadığını ve ölçekten çıkarılması gerektiğini; (2) Az Maddenin ölçeğe<br />
genel olarak uygun olmadığını, ancak büyük oranda değişiklik yapılarak ölçeğe dâhil<br />
edilebileceğini; (3) Orta Maddenin ölçeğe uygun olduğunu ancak bazı değişiklikler<br />
yapılmasının daha uygun olacağını; (4) Çok Maddenin ölçek için genel olarak uygun<br />
olduğunu; (5) Tam Maddenin ölçek için tamamen uygun olduğu düşüncesini yansıtmaktadır.<br />
Soruların amaca uygunluğuna karar ver<strong>med</strong>e hesaplanan madde ortalama<br />
puanları, beşli derecelendirme ölçeğinin orta derecede uygun (3) Kararsızım) seçeneğinin<br />
gerçek üst sınırı olan 3.5 puanı ile karşılaştırılmıştır. Madde ortalama puanı<br />
3,5’ten küçük olan 43 madde taslak formdan çıkartılarak ölçeğin 70 maddelik deneme<br />
formu elde edilmiştir.<br />
Yöntem<br />
Araştırmanın evrenini Ankara il merkezindeki resmi ve özel okul öncesi eğitim<br />
kurumlarında görev yapmakta olan toplam 1461 öğretmen oluşturmaktadır.<br />
Araştırmanın örneklemini ise evrenden random yöntemi ile seçilmiş olan,<br />
2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılı I. döneminde Ankara ilinde merkez ilçelerden<br />
Yenimahalle, Çankaya, Etimesgut, Sincan, Altındağ ve Keçiören’de bulunan <strong>Milli</strong><br />
Eğitim Bakanlığına Bağlı bağımsız anaokullarında ve ilköğretim okullarına bağlı<br />
anasınıflarında, 3–6 yaş grubunda görev yapan toplam 232 öğretmen oluşturmaktadır.<br />
Araştırma kapsamında söz konusu ilçelerde, ölçek madde sayısının beş katı<br />
dikkate alınarak toplam 350 öğretmene ulaşılmış, ancak Yenimahalle’de 120,<br />
Çankaya’da 61, Etimesğut’ta 31, Sincan’da 5, Altındağ’da 8, Keçiören’de 7 öğretmen<br />
olmak üzere, toplam 232 öğretmenden ölçek formları tam doldurulmuş olarak<br />
alınabilmiştir.<br />
Araştırmanın verileri, 2<strong>00</strong>5–2<strong>00</strong>6 öğretim yılı birinci döneminde ilköğretim<br />
okullarının anasınıflarında ve anaokullarında çalışan öğretmenlere, araştırma kapsamında<br />
geliştirilen veri toplama aracının uygulanmasıyla toplanmıştır.<br />
Ölçeğin yapı geçerliği, faktör yapısı, açımlayıcı faktör analizi (AFA, exploratory<br />
factor analysis) ile incelenmiştir. AFA ile ölçekte yer alan maddelerinin ölçtükleri<br />
faktörlerin keşfedilmesi amaçlanmıştır (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 123).<br />
Ölçeğin güvenirliği için, ilk olarak Cronbach Alfa katsayısı ve Spearman<br />
Brown iki yarı test korelasyonu hesaplanmıştır. Ölçekte yer alan soruların, bireyleri<br />
ölçülen özellik bakımından ayırt et<strong>med</strong>eki yeterliliği,<br />
a. Düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu ve b. Toplam ölçek puanına dayalı<br />
olarak oluşturulan alt-üst %27’lik grupların madde ortalama puanları arasındaki<br />
farklar ilişkisiz t-testi kullanılarak incelenmiştir (Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 171).<br />
Ölçeğin alt faktörlerinde yer alan maddelerin ölçtükleri özellik açısından kişileri<br />
ayırt et<strong>med</strong>e ne kadar yeterli olduklarının belirlenmesi amacıyla ilk olarak düzeltilmiş<br />
madde-toplam puan korelasyonları hesaplanmıştır. Ek olarak, toplam puana<br />
göre belirlenmiş üst %27 ve alt %27’lik grupların,<br />
268<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
a. Alt ölçek (faktör) puanları ve b. Madde puanları arasında anlamlı bir fark<br />
olup olmadığını belirlemek için t-testi kullanılmıştır. Ölçeğin her bir faktörünün<br />
güvenirliğini belirlemek için Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısına bakılmıştır. Ayrıca<br />
ölçeğin faktör puanlarının ortalama ve standart sapma değerleri ile faktörler arasındaki<br />
korelasyonlar, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon tekniği ile hesaplanmıştır<br />
(Büyüköztürk, 2<strong>00</strong>3, 171).<br />
Araştırmada elde edilen verilerin betimlenmesinde aritmetik ortalama ve<br />
standart sapma değerleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularının yorumlanmasında<br />
0.01 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır. Analizler, SPSS 11.0 programı kullanılarak<br />
yapılmıştır.<br />
Bulgular ve Yorum<br />
Ölçeğin Geçerliliğine İlişkin Bulgular<br />
Açımlayıcı faktör analizi (AFA) sonucunda ölçekde ilk başta beklenen faktör<br />
sayısından daha fazla faktör çıkmıştır. Maddelerin faktör yük değerleri incelenmiş<br />
ve birden fazla faktörde yüksek yük değeri gösteren 24 madde, hangi faktörü ölç<strong>med</strong>e<br />
belirleyici olmadığı gerekçesiyle ölçekten çıkarılmıştır. Ardından faktör analizi,<br />
ölçeğin uzman görüşleri dikkate alınarak meydana getirilen dört faktörden oluştuğu<br />
göz önünde bulundurularak dört faktörlü olarak tekrar edilmiş ve yine birden<br />
fazla faktörde yüksek yük değeri veren 10 madde ölçekten çıkarılmıştır. Bu maddeler<br />
de ölçekten çıkartılarak analizler tekrar edilmiş ve 2 madde daha ölçekten çıkarılmıştır.<br />
Daha sonra yapılan analizlerde ortak faktör varyansı .25 altında kalan maddeler,<br />
ölçeğin güvenirliğine ilişkin düzeltilmiş madde toplam korelasyonları da<br />
hesaplanarak ve maddenin silinmesi durumundaki Cronbach Alpha değerleri de<br />
incelenerek 5 madde daha ölçekten çıkarılmıştır. Analiz sonuçları, ölçekte yer alan 29<br />
maddeden 10’unun birinci faktörde, 10’unun ikinci faktörde, 6’sının üçüncü faktörde<br />
ve 3’ünün ise dördüncü faktörde yüksek yük değeri verdiğini göstermiştir.<br />
Son durumda, 29 maddeden oluşan ölçeğin birinci faktörünün faktör yük<br />
değerlerinin .474 ile .741; ikinci faktörünün faktör yük değerlerinin .478 ile .659; üçüncü<br />
faktörünün faktör yük değerlerinin .493 ile .625 ve dördüncü faktörünün faktör<br />
yük değerlerinin ise .505 ile .650 arasında değiştiği belirlenmiştir.<br />
Birinci faktörün açıkladığı varyans %20.68, ikinci faktörün açıkladığı varyans<br />
%8.81, üçüncü faktörün açıkladığı varyans %6.17 ve dördüncü faktörün açıkladığı<br />
varyans ise %5.70’dir. Ölçeğin açıkladığı toplam varyans ise %41.35’dir. AFA sonuçları<br />
Tablo 2’de verilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 269
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />
Tablo 2. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />
Açımlayıcı Faktör Analizi Sonuçları<br />
Faktör Yük Değerleri<br />
İlk Madde No Ortak Faktör Varyansı<br />
Faktör 1 Faktör 2 Faktör 3 Faktör 4<br />
M42 .579 .741<br />
M36 .535 .706<br />
M39 .446 .653<br />
M46 .567 .651<br />
M47 .566 .630<br />
M44 .370 .598<br />
M33 .544 .537<br />
M58 .349 .529<br />
M53 .360 .483<br />
M68 .359 .474<br />
M57 .495 .659<br />
M60 .432 .596<br />
M45 .421 .546<br />
M63 .377 .537<br />
M19 .422 .535<br />
M40 .316 .534<br />
M30 .408 .508<br />
M55 .273 .507<br />
M20 .415 .501<br />
M7 .270 .478<br />
M13 .437 .625<br />
M31 .451 .563<br />
M23 .340 .555<br />
M11 .373 .534<br />
M32 .483 .532<br />
M8 .283 .493<br />
M48 .529 .650<br />
M56 .305 .34 .532<br />
M61 .286 .505<br />
Açıklanan Varyans (%) Toplam=% 41.35 20.68 8.81 6.17 5.70<br />
270<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
Tablo 3’de ölçeğin faktörlerinin ortalama ve standart sapma değerleri ile faktörler<br />
arası ve faktör-toplam puanlar arası korelasyonları verilmiştir.<br />
Tablo 3. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğindeki<br />
Faktörlerin Ortalama ve Standart Sapma Değerleri İle Faktörler Arası<br />
Korelasyonları<br />
Faktör<br />
Korelasyonlar<br />
S<br />
(madde sayısı) X<br />
F1 F2 F3 F4<br />
F1 42.26 4.54 - .379 .418 .095<br />
F2 37.38 5.64 - .255 .169<br />
F3 25.41 3.03 - .068<br />
F4 9.30 2.03 -<br />
Toplam 114.35 10.58 .770 .801 .615 .343<br />
*p
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />
Tablo 4. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />
Düzeltilmiş Madde Toplam Korelasyonları ve Üst %27, Alt %27 Puanları<br />
Arasındaki İlişkisiz t testi Sonuçları<br />
Faktör Adı İlk Madde No: Yeni Madde No.<br />
Düzeltilmiş<br />
t<br />
Madde-Toplam<br />
(üst%27-alt%27)*<br />
Korelasyonu<br />
M42 M1 .63 18.45<br />
M36 M2 .61 15.<strong>00</strong><br />
M46 M3 .59 18.11<br />
M39 M4 .54 14.35<br />
Faktör 1 M47 M5 .61 21.54<br />
M44 M6 .47 17.57<br />
M58 M7 .46 16.70<br />
M33 M8 .52 15.57<br />
M53 M9 .37 24.30<br />
M68 M10 .38 22.86<br />
M57 M11 .51 32.51<br />
M60 M12 .41 31.88<br />
M19 M13 .45 18.99<br />
M63 M14 .43 26.56<br />
Faktör 2 M45 M15 .44 13.59<br />
M55 M16 .38 13.07<br />
M40 M17 .43 20.98<br />
M20 M18 .40 12.77<br />
M7 M19 .38 23.56<br />
M30 M20 .44 17.95<br />
M13 M21 .50 14.14<br />
M11 M22 .32 14.90<br />
Faktör 3 M8 M23 .31 12.23<br />
M23 M24 .39 13.75<br />
M32 M25 .43 17.99<br />
M31 M26 .32 13.93<br />
M48 M27 .29 41.97<br />
Faktör 4 M56 M28 .18 22.87<br />
M61 M29 .16 22.99<br />
*p
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
Buna göre, ölçekteki maddelerin düzeltilmiş madde-toplam korelasyonu<br />
değerleri 0.63 ile 0.16 arasında değişmektedir. Üst %27 ile alt %27’lik grubun puanları<br />
arasında yapılan t testi sonuçları tüm maddeler ve alt ölçek toplam puanları için<br />
anlamlı bir farklılık olduğunu göstermektedir.<br />
Ölçeğin alt boyutlarının ve tamamının iç tutarlığı için hesaplanan alfa katsayıları<br />
Tablo 5’de verilmiştir.<br />
Tablo 5. Okul Öncesi Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeğinin<br />
Cronbach Alfa Katsayıları<br />
Faktörler<br />
Cronbach Alpha Değeri<br />
Faktör 1 .82<br />
Faktör 2 .76<br />
Faktör 3 .63<br />
Faktör 4 .36<br />
Toplam .82<br />
Türkçe form için alfa değerleri .36 ile .82 arasında değişmektedir. Ölçeğin<br />
genelinin güvenirliği için hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı. 82 olarak<br />
hesaplanmıştır. Ölçeğin Spearman Brown iki yarı test korelasyonu .71’dir. Aynı değer,<br />
örneklemin birinci yarısı için .77 ve ikinci yarısı için .70’dir.<br />
Sonuç<br />
Okulöncesi eğitimi kurumlarında görev yapan öğretmenlerin fen etkinliklerine<br />
ilişkin yeterliliklerini belirlemek amacıyla, araştırmacılar tarafından geliştirilen,<br />
“Okul Öncesinde Fen Etkinliklerine İlişkin Öğretmen Yeterlilik Ölçeği,” Likert tipi<br />
beşli derecelendirme ölçeğidir ve 29 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, “Tamamen katılıyorum<br />
(5)”, “Katılıyorum (4)”, “Kararsızım (3)”, “Katılmıyorum (2)”, “Kesinlikle<br />
Katılmıyorum (1)” seçeneklerinden oluşmaktadır. Ölçekteki maddelerin 17’si olumlu<br />
12’si ise olumsuz maddelerden oluşmaktadır. Olumsuz maddeler tersine puanlanmaktadır.<br />
Ölçekten alınacak en düşük puan 29, en yüksek puan ise 145’dir. Ölçekten<br />
alınacak yüksek puan, öğretmenlerin fen etkinliklerine ilişkin yeterliliklerinin yüksek<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
Ölçeğin Cronbach Alpha Değeri birinci faktör için .82; ikinci faktör için .76.;<br />
üçüncü faktör için.63; dördüncü faktör için .36’dır.Ölçeğin genelinin güvenirliği için<br />
hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı .82 dir. İstatistiksel bulgular değerlendirildiğinde,<br />
geliştirilen ölçeğin, okul öncesi öğretmelerinin fen etkinliklerine ilişkin<br />
yeterliliklerini ölçmek için kullanılabilecek geçerliliğe ve güvenirliğe sahip olan<br />
bir ölçme aracı olduğunu söyleyebilmek mümkündür. Tablo 6’da Okul Öncesi Öğretmenlerinin<br />
Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterlilikleri Belirleme Ölçeğinin son şekli verilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 273
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />
Tablo 6. Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin<br />
Yeterlilikleri Belirleme Ölçeği<br />
Yeni<br />
Madde<br />
No<br />
Eski<br />
Madde<br />
No<br />
Maddeler<br />
Tamamen<br />
Katılıyorum<br />
Katılıyorum<br />
Kararsızım<br />
Katılmıyorum<br />
Kesinlikle<br />
Katılmıyorum<br />
I.Faktör: Öğretmenin Kullandığı<br />
Materyal ve Yöntemler<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
1<br />
42<br />
O.Ö.Fen etkinliklerinde çocukların<br />
gözlem yapmasına fırsat verecek<br />
ortamlar oluştururum<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
2<br />
36<br />
O.Ö.Fen etkinlikleri için proje konusu<br />
seçerken çocukların ilgilerini ve gelişim<br />
düzeylerini göz önünde bulundururum.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
3<br />
46<br />
Fen etkinlikleri sırasında çocukların soru<br />
sormasına fırsat veririm<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
4<br />
39<br />
O.Ö.Fen etkinlikleri sırasında çocukların<br />
farklı fikirler ortaya koyarak tartışmalarına<br />
rehberlik ederim.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
5<br />
47<br />
Fen etkinlikleri sırasında çocuklara sorular<br />
sorarak olayla ilgili yorum yapmalarına<br />
fırsat veririm<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
6<br />
44<br />
Gezi sonrasında resim yaptırırım.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
7<br />
58<br />
O.Ö.Fen etkinliklerinde açık uçlu<br />
sorularla problem durumunu çocuklara<br />
buldururum.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
8<br />
33<br />
Fen etkinlikleri için kitap, dergi. gazete,<br />
belgesel gibi farklı materyaller bulmaya<br />
özen gösteririm<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
9<br />
53<br />
Fen etkinlikleri kapsamında sık sık<br />
inceleme gezileri düzenlerim.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*10<br />
*68<br />
Okul öncesinde fen eğitimi ile ilgili<br />
yeterli bilgi düzeyine sahip değilim<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
II. Faktör: Öğretmenin Uygulamaya<br />
İlişkin Bilgi Düzeyi<br />
*11<br />
*57<br />
O.Ö.Fen etkinliklerinde ortaya koyulan<br />
problem durumuna çözüm yollarını<br />
çocuklara ben söylerim<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*12<br />
*60<br />
O.Ö.Fen etkinliklerinde yapılan deneylerin<br />
sonucunda neler olduğunu çocuklara ben<br />
anlatırım.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*13<br />
*19<br />
Fen eğitimi soyut kavramları içerir. Bu<br />
nedenle okul öncesinde fen konularını<br />
çocuklar anlayamazlar.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
274<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
*14<br />
*15<br />
*63<br />
*45<br />
Fen etkinliklerinde değerlendirmeyi<br />
kendim yaparım.<br />
Deneyleri her zaman ben yaparım<br />
çocuklar seyrederler.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*16<br />
*55<br />
Grup çalışmaları karmaşaya neden olduğu<br />
için fen etkinlikleri sırasında grup<br />
çalışmalarına yer vermem.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*17<br />
*40<br />
Kavram haritaları okul öncesinde fen<br />
etkinliklerinde kullanılması uygun<br />
olmayan bir tekniktir.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*18<br />
*20<br />
Problem çözme sadece matematikle ilgili<br />
bir durumdur. Bu nedenle problem<br />
çözmeyi sadece matematik etkinliklerinde<br />
kullanıyorum.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*19<br />
*7<br />
Dünyamız, gökyüzü yıldızlar, ısı, ışık ve<br />
manyetik gibi konular okul öncesinde fen<br />
etkinlikleri için uygun fen konuları<br />
değildir. Bu nedenle bu konulara günlük<br />
planımda yer vermiyorum.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
*20<br />
*30<br />
Su, kum, çamur gibi materyallerin<br />
temizliği zor olduğu için bu materyalleri<br />
fen etkinliklerinde kullanamıyorum<br />
III. Faktör: Öğretmenin Fen Etkinliklerine<br />
Yönelik <strong>Genel</strong> Bilgi Düzeyi<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
21<br />
13<br />
Okul öncesi eğitimde fen etkinlikleri<br />
çocuklarda gözlem yapma, yaratıcı düşünme<br />
ve problem çözme becerisini geliştirir.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
22<br />
23<br />
11<br />
8<br />
Okul öncesi eğitim kurumlarında, sınıfta<br />
fen doğa köşesi mutlaka olmalıdır.<br />
Okul öncesinde fen etkinlikleri çocuklarda<br />
gözlem, yaratıcı düşünme yeteneğini ve<br />
problem çözme becerisini geliştirmek<br />
amacıyla planlanmalıdır<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
24<br />
23<br />
Öğretmen fen etkinlikleri sırasında<br />
çocuklarla beraber araştıran, öğrenen konumunda<br />
olmalıdır.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
25<br />
32<br />
Günlük yaşamda kullanılan basit bazı araç<br />
ve gereçleri fen etkinliklerinde çocuklara<br />
kullandırırım<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
26<br />
31<br />
Resim ve grafik gibi materyalleri fen<br />
etkinliklerinde kullanıyorum.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
IV. Faktör: Fen Etkinliklerini Uygulama<br />
Sürecinde Öğretmenin Davranışları.<br />
*27<br />
*48<br />
Deneylerin her aşamasında çocuklara ne<br />
yapacaklarını söylerim.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
28<br />
56<br />
Kavram haritalarını öğretmen<br />
rehberliğinde çocuklara hazırlatırım<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
29<br />
61<br />
Fen etkinliklerini oyun, müzik, drama,<br />
Türkçe dil etkinlikleri ve okuma-yazmaya<br />
hazırlık çalışmaları ile bütünleştirerek<br />
veriyorum.<br />
*İşaretli maddeler tersine puanlanmaktadır.<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
□<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 275
Okul Öncesi Öğretmenlerinin Fen Etkinliklerine İlişkin Yeterliliklerini Belirleme ... u<br />
Kaynakça<br />
AKTAŞ ARNAS, Yaşare. (2<strong>00</strong>2) .Okulöncesi Dön<strong>med</strong>e Fen Eğitiminin Amaçları. Çocuk Gelişimi ve<br />
Eğitimi Dergisi, (6,7), 1–7.<br />
http://.www.eğitim.edu.tr./myfiles/open.aspx&3file&pdf. (29.05.2<strong>00</strong>5)<br />
ARDAÇ, Dilek. (2<strong>00</strong>3).Fen Eğitiminde Güncel Yaklaşımlar. Çoluk Çocuk Dergisi, (22), 24-25.<br />
AYVACI, Hakan Şevki; DEVECİOĞLU, Yasemin; YİĞİT, Nevzat. (2<strong>00</strong>2). Okulöncesi Öğretmenlerinin<br />
Fen ve Doğa Etkinliklerindeki Yeterliliklerinin Belirlenmesi. V. Ulusal Fen Bilimleri ve<br />
Matematik Eğitimi Kongresi.(Bildiriler),Eylül, Ankara,1–5.<br />
http://.www.fedu.metu.edu.tr/ufbmek.5/b.kitabı. . (29.05.2<strong>00</strong>5)<br />
BAL, Servet. (1993). Anaokullarında Fen Çalışmaları. 9. Ya-Pa Okulöncesi Eğitimi ve<br />
Yaygınlaştırılması Semineri, Ankara, Seminer Kitabı, Ya-Pa Yayınları,<br />
İstanbul,146–151.<br />
BÜYÜKÖZTÜRK, Şener.(2<strong>00</strong>3).Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi Elkitabı İstatistik, Araştırma<br />
Deseni SPSS Uygulamaları ve Yorum Pegem A Yayıncılık.<br />
SEFEROĞLU, Süleyman Sadi.(2<strong>00</strong>4). Öğretmen Yeterlilikleri ve Mesleki Gelişim. Bilim ve Aklın<br />
Aydınlığında Eğitimi Dergisi. Sayı.58.<br />
ŞAHİN, Ali Ekber (2<strong>00</strong>4).Öğretmen Yeterliliklerinin Belirlenmesi. Bilim ve Aklın Aydınlığında<br />
Eğitimi Dergisi. Sayı.58.<br />
ŞAHİN, Fatma. (2<strong>00</strong>0). Okul Öncesinde Fen Bilgisi Öğretimi ve Aktivite Örnekleri. Ya-Pa<br />
Yayınları, İstanbul.<br />
ŞAHİN, Fatma; ÖKÇÜN, Filiz.(2<strong>00</strong>0). Okulöncesinde Aktivitelerle Fen Kavramlarının Geliştirilmesi<br />
Üzerine Bir Araştırma. Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hakemli<br />
Dergisi (Öneri). Cilt.3.Sayı:13. 23-30.<br />
KARAER, Hatice; KÖSTERELİOĞLU, Meltem. (2<strong>00</strong>5). Amasya ve Sinop İllerinde Çalışan Okul<br />
Öncesi Öğretmenlerin Fen Kavramlarının Öğretilmesinde Kullandıkları Yöntemlerin<br />
Belirlenmesi. Kastamonu Eğitim Dergisi (447-454).Cilt:13, No:12, Ekim.<br />
276<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Saide Özbey / Fatma Alisinanoğlu<br />
TESTING VALIDITY AND RELIABILITY OF<br />
“THE PRESCHOOL TEACHERS’ COMPETENCIES<br />
IN SCIENCE ACTIVITIES SCALE”<br />
Saide ÖZBEY*<br />
Fatma ALİSİNANOĞLU**<br />
Abst ract<br />
Professional competencies are of great significance in the delivery of<br />
qualified instruction. Teachers’ professional competencies stand as a precondition<br />
for their adaptation to education in the changing conditions and for their professional<br />
development. Sound instruments are needed to identify teachers’<br />
branch-specific competencies as well as their general professional competencies.<br />
Hence, this study aims to develop a scale to measure preschool teachers’ competencies<br />
in science activities. 232 teachers participated in the testing of the validity<br />
and reliability. Stages involved with scale development were observed. As<br />
a result, the Cronbach Alpha for the scale was found to be .82, which indicates<br />
that the scale is both valid and reliable. It is hoped that this study will be a starting<br />
point for prospective research.<br />
Key Words: Preschool teachers, science education, teacher competencies<br />
* Dr.; Gazi University, Gazi Faculty of Education, Early Childhood Teaching Programme<br />
** Prof. Dr.; Gazi University, Gazi Faculty of Education, Early Childhood Teaching<br />
Programme<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 277
BAZI GELİŞMİŞ ÜLKELERDE TEKNOLOJİ EĞİTİMİ<br />
VE TÜRKİYE İÇİN ÖNERİLER*<br />
S. Nihat ŞAD**<br />
Sabahattin ARIBAŞ***<br />
Özet<br />
Teknolojinin hızla geliştiği ve günlük hayatımızın her alanına sirayet<br />
ettiği bir çağda kalkınma ile teknolojik gelişme arasında doğru orantı kurmak<br />
mümkündür. Bu yüzden teknoloji okur-yazarlığı ve teknoloji öğretimi kavramları<br />
giderek önem kazanmıştır. Kalkınmış ülkeler eğitim programlarını teknolojiye<br />
çabuk uyum sağlayabilen, teknolojiyi verimli kullanabilen ve yeni teknolojiler<br />
üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek şekilde geliştirmişlerdir.<br />
Bu çalışmada ABD, İngiltere ve Fransa gibi kalkınmış ülkelerde uygulanan eğitim<br />
programları içerisinde teknoloji öğretiminin yerinin saptaması ve<br />
Türkiye’deki mevcut durumla karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yapılan karşılaştırmada<br />
adı geçen ülkelerin teknoloji öğretimi açısından genel bir bilinç geliştirdikleri<br />
ve eğitim sistemlerini de buna göre geliştirdikleri görülmüştür.<br />
Türkiye’de ise bu bilinç nispeten geç gelişmiş ve diğer örneklerde olduğu gibi<br />
sivil kurum ve kuruluşlardan yeterince destek alınamamıştır. Ayrıca teknoloji<br />
dersleriyle diğer dersler arasındaki yatay kaynaşıklığın yaratılması açısından da<br />
farklılıklar gözlenmiştir.<br />
Anahtar Sözcükler: Teknoloji okuryazarlığı, teknoloji öğretimi,<br />
İngiltere, Fransa, ABD ve Türkiye<br />
Giriş ve Amaç<br />
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında düzenli olarak hazırlanan<br />
İnsani Gelişim Raporunun 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8 indeksinde (Human Development Report<br />
[HDR], 2<strong>00</strong>7) ülkelerin gelişmişlik düzeyleri farklı ölçütler (tahmini insan ömrü, ekonomik<br />
gelişmişlik, bilgiye erişim vb.) açısından istatistiklerle karşılaştırılmaktadır. Bu<br />
karşılaştırmalar, ülkelerin durum değerlendirmeleri ve gelecekle ilgili kalkınma planlamaları<br />
açısından son derece önemlidir. Türkiye’nin 177 ülke arasında 84. sırada yer<br />
aldığı 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 İnsani Gelişim raporundaki manidar karşılaştırmalardan birisi de<br />
“Bilgiye Erişim” başlığının “Teknoloji Kullanımı ve Üretimi” alt başlığındaki karşılaştırmadır<br />
(bkz. Tablo 1). Teknolojinin hızla geliştiği ve günlük hayatımızın her alanına<br />
sirayet ettiği bir çağda kalkınma ile teknolojik gelişme arasında doğru orantı<br />
* Bu çalışma, 01-03 Eylül 2<strong>00</strong>8’de Sakarya’da düzenlenen 17. Ulusal Eğitim Bilimleri<br />
Kongresinde sunulan “Kalkınmış Ülkelerde ve Türkiye’de Teknoloji Öğretimi” başlıklı çalışmanın<br />
geliştirilmiş halidir.<br />
** Okt.; İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya<br />
*** Prof. Dr.; İnönü Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Malatya<br />
278<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
kurmak mümkündür. Ancak “Teknoloji Kullanımı ve Üretimi” başlığından da anlaşılacağı<br />
gibi teknolojik gelişmenin sadece kullanma boyutu yoktur. Herhangi bir ülkenin<br />
teknolojik gelişmişliği açısından önemli olan diğer gösterge teknolojiyi üretebilme<br />
yeterliliğidir. Bu açıdan ülkeler sadece vatandaşlarının sahip oldukları sabit telefon<br />
hatlarının veya cep telefonu hatlarının sayısı ve internet kullanım oranları açısından<br />
karşılaştırılmamakta, aynı zamanda yeni üretilen teknolojilere verilen patent<br />
sayıları, lisans ve telif hakkı ücretleri, GSMH’dan araştırma geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarına<br />
ayrılan para miktarı ve Ar-Ge’de çalışan araştırmacı sayılarına göre karşılaştırılmaktadır<br />
(bkz. Tablo 1). Tabloya bakıldığında Türkiye’nin kullanımla ilgili<br />
birinci grup göstergeler açısından üst sıralardaki ülkeleri yakaladığı görülmektedir<br />
(örneğin 84. sıradaki Türkiye’de 2<strong>00</strong>5 yılı itibariyle 1<strong>00</strong>0 kişiden 605’i cep telefonu<br />
abonesiyken 4. Sıradaki Kanada’da bu sayı 514, 12. Sıradaki ABD’de ise 680’dir).<br />
Ancak aynı durum teknoloji üretimine gelindiğinde yukarıda sayılan göstergelerle<br />
ilgili yetersizlikler Türkiye’yi 84. sıraya geriletmiştir (2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 yılları arasında<br />
Türkiye’de her bir milyon kişiden sadece 1’i ürettiği bir fikir ya da ürün için patent<br />
alırken bu sayı 2. sıradaki Norveç’te tam 103 kat daha fazladır).<br />
Tablo 1. Ülkelerin teknolojiyi kullanma ve üretme göstergeleri<br />
Sabit telefon Üretilen Kişi başına Ar-Ge’de<br />
hattı teknolojilere ödenen lisans çalışan<br />
aboneliği Cep telefonu İnternet verilen patent ve telif hakkı Ar-Ge araştırmacı<br />
(Her 1<strong>00</strong>0 aboneleri kullanıcıları sayısı ücretleri harcamaları sayısı<br />
kişide) (1 milyon (ABD $) (%GSMH) (1 milyon<br />
kişi başına)<br />
kişi başına)<br />
İnsani<br />
Gelişim 1990 2<strong>00</strong>5 1990 2<strong>00</strong>5 1990 2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>5 2<strong>00</strong>0-2<strong>00</strong>5 1990-2<strong>00</strong>5<br />
Sırası<br />
1 İzlanda 512 653 39 1,024 0 869 0 0.0 3.0 6.807<br />
2. Norveç 503 460 46 1,028 7 735 103 78.4 1.7 4.587<br />
3. Avustralya 456 564 11 906 6 698 31 25 1.7 3.759<br />
4. Kanada 550 566 21 514 4 520 35 107.6 1.9 3.597<br />
5. İrlanda 280 489 7 1.012 0 276 80 142.2 1.2 2.674<br />
8. Japonya 441 460 7 742 (.) 668 857 138 3.1 5.287<br />
10. Fransa 495 586 5 789 1 430 155 97.1 2.2 3.212<br />
12. ABD 545 606 21 680 8 630 244 191.5 2.7 4.605<br />
16. İngiltere 441 528 19 1.088 1 473 62 220.8 1.9 2.706<br />
84. Türkiye 122 263 1 605 0 222 1 0 0.7 341<br />
Kaynak: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı kapsamında yayınlanan İnsani Gelişim Raporu 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8 (HDR - Human<br />
Development Report, 2<strong>00</strong>7)<br />
Bu karşılaştırmalar ülkelerin eğitim sistemleri ve politikaları açısından bazı<br />
çıkarımları ve yükümlülükleri beraberinde getirmektedir. Bu sıralamada üstlerde yer<br />
alan, teknoloji üretebilen kalkınmış bir ülke olabilmek için ülkeler programlarını teknolojiye<br />
çabuk uyum sağlayabilen, teknolojiyi verimli kullanabilen ve yeni teknolojiler<br />
üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek şekilde geliştirmişlerdir. Bu çalışmanın<br />
amacı ABD, İngiltere ve Fransa gibi kalkınmış ülkelerde uygulanan eğitim<br />
programları içerisinde teknoloji öğretiminin yerinin ne olduğunu saptamak ve<br />
Türkiye’deki mevcut durumla kıyaslama yapmaktır. Bu kıyaslamalara geç<strong>med</strong>en<br />
önce teknoloji eğitimiyle bağlantılı bazı terimleri tanımlamakta yarar vardır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 279
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Teknoloji, Teknoloji Okuryazarlığı ve Teknoloji Eğitimi<br />
“Teknoloji belirli amaçlara ulaşmada, belirli sorunları çöz<strong>med</strong>e, gözleme<br />
dayalı ve kanıtlanmış bilgilerin uygulanmasıdır” (Demirel, 1993, 91). Alkan’a (1998,<br />
13) göre teknoloji “kazanılmış yeteneklerin işe koşulmasıyla doğaya egemen olmak<br />
için gerekli işlevsel yapılar oluşturmaktır”. Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu-<br />
International Technology Education Association (UTEK, 2<strong>00</strong>0) teknolojiyi,<br />
“İnsanoğlunun duyduğu ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması amacıyla doğal ortamın<br />
yenilenmesi, değiştirilmesi veya düzeltilmesidir.” Bu konuyla ilgili genel yanılgılardan<br />
birisi teknolojinin bilgisayar ve benzeri elektronik cihazlarla indirgenmesidir.<br />
Yukarıdaki tanımlardan hareketle binlerce yıl önce insanoğlunun doğaya hâkim<br />
olması sürecinde basit bir mızrak o koşullar için en geçerli teknoloji ürünüyken, bilgi<br />
ve iletişim teknolojilerinde muazzam bir gelişmenin yaşandığı günümüzde internet<br />
geçerli bir teknolojidir.<br />
Doğaya hâkimiyet sürecinde aktif rol alan teknolojinin gelişim serüveninde<br />
geleneksel kas gücünün yerini zihin gücü almıştır. Öyle ki yaşadığımız döneme bilgi<br />
çağı, bu çağın gereğini yerine getiren toplumlara da bilgi toplumu denilmekte ve bu<br />
çağdaş toplum bireylerin bilgiye erişme ve bu bilgiyi elde etme, değerlendirme ve<br />
iletme becerilerine sahip olmalarını, kısacası bilgi okuryazarı olmalarını gerektirmektedir<br />
(Polat, 2<strong>00</strong>6). Günümüzde ise bilginin birçok teknoloji ürünü yardımıyla üretilerek<br />
başta internet, televizyon, bilgisayar, cep telefonu olmak üzere tamamen güncel<br />
teknoloji ürünleri aracılığıyla yayıldığını söyleyebiliriz.<br />
ABD’de yapılan bir çalışmada günümüz bireylerinin meslek hayatlarında<br />
başarılı olabilmeleri için kazanmaları gereken beceriler şöyle sıralanmıştı (Polat,<br />
2<strong>00</strong>6):<br />
• Kaynak Kullanımı (Zaman, para, mekân, materyal ve personel paylaşımı)<br />
• Kişilerarası ilişkiler (takım çalışması, başkalarına öğretme, müşteri hizmetleri, liderlik,<br />
görüşme becerileri, farklı kültürde insanlarla çalışma).<br />
• Bilgi Kullanımı (bilginin elde edilmesi ve değerlendirilmesi, düzenlenmesi, yorumlanması<br />
ve teknolojik olanaklar kullanılarak iletilmesi).<br />
• Sistem Yaklaşımı (sosyal, kurumsal ve teknolojik sistemlerin işleyişinin anlaşılması,<br />
performansın izlenmesi ve etkinleştirilmesi, sistemlerin oluşturulması ve geliştirilmesi).<br />
• Teknoloji Kullanımı (ekipman ve araçların seçimi, özel işlemlerin gerçekleştirilmesinde<br />
teknolojiden yararlanma).<br />
Buradan hareketle günümüzde bilgi okuryazarı olabilmenin gerekliliklerinden<br />
birinin de teknoloji okuryazarı olmak olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası<br />
Teknoloji Eğitimi Kurumu (UTEK, 2<strong>00</strong>6) teknoloji okuryazarlığını, “teknolojiyi kullanma,<br />
yönetme, değerlendirme ve anlama becerisi” olarak tanımlamaktadır. Bu<br />
beceri tarih boyunca bireylerin, toplulukların ve ulusların ekonomik refahları açısından<br />
hayati önem arz etmiştir. Ekonomik öneminin ötesinde, teknolojinin ne ölçüde<br />
geliştirildiği ve nasıl kullanıldığı yeni kuşakların geleceklerini ve hatta tüm dünyada<br />
hayatın sürdürülebilirliğini tayin etmektedir (UTEK, 2<strong>00</strong>6). Birleşmiş Milletler<br />
Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO, 2<strong>00</strong>8), teknoloji okuryazarlığı yaklaşımı-<br />
280<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
nın politik hedefini, sosyal kalkınmayı desteklemek ve ekonomik verimliliği arttırmak<br />
amacıyla yeni teknolojilere ayak uydurabilen öğrenciler, vatandaşlar ve işgücü<br />
yaratmak olarak tanımlar. Bu politikaların eğitim sisteminde hayata geçirilmesi süreci<br />
ise kısaca teknoloji eğitimi veya öğretimi olarak tanımlanabilir. Teknoloji eğitimi<br />
öğrencilerin teknoloji ve teknolojik ürünlerle ilgili bilgi düzeylerini arttırmayı ve teknolojik<br />
okuryazarlığın yanında teknolojiyi kullanma becerileri kazandırmayı amaçlar<br />
(Sade ve Coll, 2<strong>00</strong>3).<br />
Daha teknik bir tanım yapmak gerekirse, Teknoloji Eğitimi, bireylere teknoloji<br />
ve teknolojinin etkilerini anlama, tanıma ve kullanma yeterlilikleri kazandıran, öğretim<br />
süreçlerinde gözlem yapma, tasarlama, sayısal sonuçlar çıkarma ve grafik hazırlama<br />
gibi etkinliklere yer veren, teknik resim dilini anlama ve kullanma yeterlikleri<br />
kazandıran, okul-çevre bütünlüğünü güçlendiren, Matematik, Fen Bilgisi, Resim-İş<br />
ve Türkçe gibi derslerden faydalanmayı sağlayan bir bilim dalıdır (Karaağaçlı ve<br />
Mahiroğlu, 2<strong>00</strong>5). Teknoloji eğitimi kavramının kökenlerinin çok yeni olduğu söylenemez.<br />
1980’lerde gerek içerik gerekse isim açısından endüstriyel sanat eğitiminin<br />
yerini yavaş yavaş teknoloji eğitimine bıraktığı söylenebilir. 1990’lara gelindiğinde<br />
teknoloji eğitiminin fen ve mühendislik alanlarıyla olan bağları giderek kuvvetlenmiş<br />
ve özellikle ilgili meslek grupları teknoloji eğitimiyle ilgili yeni standartlar geliştirmeye<br />
koyulmuştur. Ayrıca geçmişte endüstriyel alanların genel eğitim içerisindeki<br />
önemine kıyasla bugün gerek öğretim teknolojileri gerekse sanal öğrenme teknolojisi<br />
bakımından teknoloji eğitiminin genel eğitim-öğretim içerisinde daha yaygın bir yeri<br />
olduğunu söyleyebiliriz (Pannapecker, 2<strong>00</strong>4).<br />
Bilgi çağında teknoloji eğitiminin özellikle bilişim teknolojilerinin öğretimine<br />
odaklanması kaçınılmaz olmuştur. Avrupa’da birçok ülkede okulların bilgisayar ve<br />
diğer bilişim teknolojisi araçlarıyla donatılması ve eğitim programlarına bilişim teknoloji<br />
derslerinin dâhil edilmesi yoluyla öğrencilerin teknolojiye ayak uydurmalarının<br />
amaçlanması öncelikli bir eğitim politikası haline gelmiştir. Avrupa Komisyonu<br />
Eğitim ve Kültür <strong>Genel</strong> Müdürlüğünün (AKEKGM, 2<strong>00</strong>1) 2<strong>00</strong>1 yılında yaptığı bir<br />
araştırmada Avrupa ülkelerinin eğitim sistemlerinde Bilişim ve İletişim teknolojilerine<br />
yer verme nedenleri önem sırasına göre aşağıdaki gibi saptanmıştır:<br />
1. <strong>Genel</strong> olarak eğitim kalitesini ve öğrencilerin beceri düzeylerini arttırmak amacıyla<br />
öğrenme öğretme süreçlerini iyileştirmek;<br />
2. Eğitimde fırsat eşitliği ilkesi gereği herkesin Bilişim ve İletişim teknolojilerine erişimini<br />
sağlamak;<br />
3. Hayatboyu eğitim ve öğretimin gelişmesine katkıda bulunmak;<br />
4. Bilgi toplumunun yaratılması ve geliştirilmesine mümkün olduğunca katkıda<br />
bulunmak,<br />
5. İnsanları Bilgi ve İletişim teknolojilerine yönelik sorumlu, eleştirel ve yaratıcı<br />
tutumlar geliştirmeye teşvik etmek ve insanların bilgi toplumunun birer bireyi<br />
olmasını kolaylaştırmak;<br />
6. Ekonomik kalkınmayı ve rekabetçiliği desteklemek;<br />
7. Genç insanların işgücü piyasasına entegrasyonunu desteklemek.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 281
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Benzer şekilde Sade ve Coll (2<strong>00</strong>3) teknoloji eğitiminin nedenleri arasında teknolojinin<br />
ülke ekonomisinin kalkınmasındaki etkisi, bireysel gelişimin önemli bir parçası<br />
oluşu ve artık kültürlerin vazgeçilmez bir parçası haline gelmesini sıralar. Ancak<br />
bu amaçların ne ölçüde gerçekleştirilebildiği sürekli olarak denetlenmelidir. Ülkelerin<br />
hızla artan teknoloji öğretimi programlarının karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi<br />
gerekmektedir. Bu yüzden özellikle program geliştirme sürecinin ve teknoloji öğretimiyle<br />
ilgili araştırmaların yoğun olarak yaşandığı ABD, İngiltere, Fransa (Sade ve<br />
Coll, 2<strong>00</strong>3; Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6) gibi kalkınmış ülkelerin programlarının incelenmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa’da Teknoloji Eğitimi<br />
Amerika Birleşik Devletleri<br />
a) <strong>Genel</strong> bakış<br />
Endüstriyel Teknoloji eğitiminin bir asırdan uzun süredir uygulanmakta olduğu<br />
düşünülürse (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3) Amerika’da teknololoji eğitiminin örgün<br />
eğitim programlarına dahil edilmesi gereği uzun süre önce hissedilmeye başlanmıştır.<br />
Özellikle 1960’lı yıllarda sanayinin duyduğu vasıflı teknik işgücünün yetiştirilmesi<br />
amacıyla mesleki eğitim kapsamında teknoloji eğitimine önemli yatırımlar yapılmıştır<br />
(Lewis, 1999). Ancak tarihsel seyir içerisinde zanaat gerektiren endüstriyel eğitimden<br />
çağdaş teknoloji bilgisi ve becerisini gerektiren daha modern bir eğitime<br />
geçişmiştir (Lewis, 2<strong>00</strong>0).<br />
Amerika Bilimde İlerleme Kurumu (The American Association for the<br />
Advancement of Science) tarafından 1985’te başlatılan Proje 2061 Tüm Amerikalar için<br />
Bilim projesi kapsamında fen, teknoloji ve matematik okuryazarlığının ülke çapında<br />
geliştirilmesi amaçlanmıştır (Cajas, 2<strong>00</strong>0). ABD’de teknoloji eğitimi konusunda bir<br />
başka öncü kuruluş da International Technology Education Association-Uluslararası<br />
Teknoloji Eğitimi Kurumudur (UTEK). 1939 yılından beri faaliyet gösteren kurum<br />
eğitimin her kademesinde öğrencilerin en iyi standartlarda teknik kapasitelerle<br />
donanmasını sağlamayı ve eğitimcilere de bu yolda gerekli mesleki desteği sağlamayı<br />
amaçlamış ve uluslararası bir kimlik kazanmıştır (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0,<br />
2<strong>00</strong>6). ABD’de genel anlamda eğitim sorumluluğu eyaletlere bırakılmakla birlikte<br />
(Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3), UTEK öncülüğünde 1990’lerin ikinci yarısından itibaren<br />
çağdaş teknoloji eğitimi açısından standartlar belirlenerek ülke genelinde tutarlılık<br />
sağlanmaya çalışılmıştır.<br />
b) Teknoloji öğretim programı<br />
ABD’de zorunlu eğitim 12 yıldır ve teknoloji eğitimi anaokulu düzeyinde başlayarak<br />
her düzeyde verilmektedir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3). Teknoloji öğretiminde<br />
genel olarak disiplinlerarası bir yaklaşım izlenerek, teknolojinin tüm derslerle ilişkilendirilmesi<br />
(technology across the curriculum) yolu benimsenmiştir (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bu<br />
disiplinlerarası teknoloji öğretimi programının geliştirilmesi amacıyla UTEK tarafından<br />
1990’ların ortasında Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesi başlatılmıştır<br />
(Loveland, 2<strong>00</strong>4; Newberry, 2<strong>00</strong>1; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>6). Ulusal Bilim Vakfı<br />
(National Science Foundation) ve Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) tarafından<br />
finanse edilen bu projenin genel amacı teknoloji eğitimiyle ilgilenenlere, teknolojik<br />
açıdan okuryazar olmanın ne anlama geldiği, bunun ulus çapında nasıl gerçekleş-<br />
282<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
tirilebileceği ve ulus için neden önemli olduğu konularında net bir bakış açısı kazandırmaktır.<br />
Projenin özel amacı ise zorunlu eğitim sürecini tamamlayan her Amerikan<br />
gencinin teknoloji okuryazarı olmasını, yani “teknolojinin doğasını anlayabilen, teknolojik<br />
araç ve süreçleri doğru kullanabilen ve teknolojiyle ilgili konularda toplumsal<br />
kararlara iştirak edebilen” bireyler olarak yetişmelerini sağlamaktır (Lewis, 1999).<br />
Projenin 1994-1996 yılları arasındaki birinci aşamasında öncelikle mühendislik,<br />
matematik, fen, beşeri ve eğitim bilimlerinden ve hükümet, meslek kuruluşları ve<br />
sanayiden temsilcilerin oluşturduğu 25 kişilik bir komisyon tarafından teknoloji eğitimin<br />
mantığı ve yapısını (yol haritası) belirlenmiştir. Hazırlanan taslak planın yaklaşık<br />
5<strong>00</strong> uzman tarafından gözden geçirilmesinin ve birçok çalıştayda uzmanlar tarafından<br />
incelenmesinin ardından son halini almıştır. Projenin birinci aşamasında hazırlanan<br />
Tüm Amerikalılar için Teknoloji: Teknoloji Eğitiminin Temel Mantığı ve Yapısı başlıklı<br />
raporda anaokulundan lise son sınıfa kadar tüm öğrencilerin teknoloji okuryazarlık<br />
düzeylerini geliştirmek için gerekli içeriğin seçilmesinde ve düzenlenmesinde işe<br />
koşulacak teknolojinin evrensel özellikleri sunulmuştur. Teknoloji öğretim programlarının<br />
içeriğini oluşturacak olan teknolojinin evrensel 10 özelliği 3 ana başlık altında<br />
şu şekilde toplanmıştır (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 1996, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>6):<br />
Tablo 2. Teknolojinin evrensel özellikleri<br />
Bilgi<br />
• Teknolojinin doğası ve evrimi<br />
• Bağlantılar<br />
• Teknolojiyle ilgili kavramlar ve<br />
ilkeler<br />
Süreçler<br />
• Teknolojik süreç ve sistemlerin<br />
tasarlanması ve geliştirilmesi<br />
• Teknolojik sistem basamaklarının<br />
belirlenmesi ve kontrolü<br />
• Teknolojik sistemlerden faydalanılması<br />
• Teknolojik sistemlerin etki ve<br />
sonuçlarının değerlendirilmesi<br />
Bağlamlar<br />
• Biyolojik ve kimyasal sistemler<br />
• Bilişim sistemleri<br />
• Fiziksel sistemler<br />
Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesinin 2. Aşamasında (1996-2<strong>00</strong>0) ise teknoloji<br />
eğitimine temel oluşturacak 10 evrensel özellik, 5 kategoriden ve 20 maddeden<br />
oluşan Teknoloji Okuryazarlığı Standartlarına (TOS) dönüştürülmüştür.<br />
Anaokulundan lise son sınıfa kadar tüm sınıflarda öğrencilere teknoloji eğitimi kapsamında<br />
kazandırılacak davranışsal hedefleri de ifade eden bu standartlar ve örnek<br />
hedefler şöyledir (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK, 2<strong>00</strong>0, 2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6):<br />
Kategori A: Teknolojinin doğası<br />
Stnd. 1: Öğrenciler teknolojinin özellikleri ve kapsamıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(Anaokulu: Doğal dünya ile insan yapımı dünyanın farklı olduğunu söyleme)<br />
Stnd. 2: Öğrenciler teknolojinin temel kavramlarıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(3.-5. sınıflar: Sistemin bir parçası olmadığında planlandığı gibi çalışmayacağını kestirebilme)<br />
Stnd. 3: Öğrenciler teknolojiler arasındaki ilişkiler ve teknolojiyle diğer konu alanları arasındaki<br />
bağlantılarla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(6.-8. sınıflar: Bir ortam için geliştirilmiş olan bir ürün, sistem ya da donanımın bir başka ortama<br />
da uygulanabileceğini kestirebilme)<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 283
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Kategori B: Teknoloji ve toplum<br />
Stnd. 4: Öğrenciler teknolojinin kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi etkileriyle ilgili bir anlayış<br />
geliştireceklerdir.<br />
(9.-12. sınıflar: Teknolojilerin geliştirilmesi, seçimi ve kullanımında etik hususların neden önemli<br />
olduğunu gerekçeleriyle açıklayabilme)<br />
Stnd. 5: Öğrenciler teknolojinin çevreye etkileriyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(Anaokulu: Bazı maddelerin geri dönüşüme sokulabileceğini /yeniden kullanılabileceğini söyleme)<br />
Stnd. 6: Öğrenciler teknolojinin geliştirilmesi ve kullanımında toplumun rolüyle ilgili bir anlayış<br />
geliştireceklerdir.<br />
(3.-5. sınıflar: İnsanlarının değişen ihtiyaçları ve isteklerini karşılamak amacıyla eski teknolojilerin<br />
geliştirildiğini ya da yeni teknolojilerin üretildiğini söyleme/yazma)<br />
Stnd. 7: Öğrenciler teknolojinin tarih üzerindeki etkisiyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(9.-12. sınıflar: Sanat ve beşeri bilimlerin yeniden doğuşu sayılan Rönesans hareketinin teknoloji<br />
tarihi açısından da önemli bir gelişme olduğunu söyleme/yazma)<br />
Kategori C: Tasarım<br />
Stnd. 8: Öğrenciler tasarım kavramının özellikleriyle ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(Anaokulu: Tasarımın yaratıcı bir süreç olduğunu söyleme)<br />
Stnd. 9: Öğrenciler mühendislik tasarımıyla ilgili bir anlayış geliştireceklerdir.<br />
(3.-5. sınıflar: Mühendislik tasarımı sürecinin bir problemi tanımlama, fikirler üretme, bir çözüm<br />
yolu seçme, çözüm yolunu/yollarını sınama, ürünü ortaya koyma, onu değerlendirme ve<br />
sonuçları sunma aşamalarından oluştuğunu yazma/söyleme.)<br />
Stnd. 10: Öğrenciler problem çözme sürecinde sorunun tespiti ve giderilmesi sürecinin, araştırma<br />
ve geliştirmenin (AR&GE), icat ve innovasyonun ve deneysel çalışmanın rolüyle ilgili bir<br />
anlayış geliştireceklerdir.<br />
(9.-12. sınıflar: Her sorunun teknolojiyle bağlantılı olmadığını ve her sorunun teknoloji kullanılarak<br />
çözülemeyeceğini söyleme/yazma)<br />
Kategori D: Teknolojik bir dünya için gerekli beceriler<br />
Stnd. 11: Öğrenciler tasarım sürecini uygulayabilmek için gerekli becerileri kazanacaklardır.<br />
(Anaokulu: Tasarımın sürecini kullanarak bir nesne üretebilme/inşa edebilme)<br />
Stnd. 12: Öğrenciler teknolojik ürünleri ve sistemleri kullanabilmek ve muhafaza edebilmek için<br />
gerekli becerileri kazanacaklardır.<br />
(3.-5. sınıflar: Belirli işler için gerekli doğru araç-gereç, ürün ve sistemleri seçip emniyetli bir<br />
şekilde kullanabilme)<br />
Stnd. 13: Öğrenciler ürünlerin ve sistemlerin etkilerini değerlendirebilmek için gerekli beceriler<br />
kazanacaklardır.<br />
(6.-8. sınıflar: Veri toplamak için araçlar tasarlayıp kullanabilme)<br />
Kategori E: Tasarım Dünyası<br />
Stnd. 14: Öğrenciler tıbbi teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip kullanabilecekleridir.<br />
(Anaokulu: İnsanların kendi sağlıklarını korumaları için tasarlanmış ürünlere örnekler verebilme)<br />
Stnd. 15: Öğrenciler tarım ve ilgili biyo-teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />
seçip kullanabilecekleridir.<br />
284<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
(3.-5. sınıflar: Tarım uygulamalarında kullanılan farklı süreç, sistem ve ürünlere örnekler verebilme)<br />
Stnd. 16: Öğrenciler enerji ve güç teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />
seçip kullanabilecekleridir.<br />
(6.-8. sınıflar: Çevremizde kullanılan enerjinin önemli bir kısmının etkin kullanılmadığını örneklerle<br />
açıklayabilme)<br />
Stnd. 17: Öğrenciler bilgi ve İletişim teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri<br />
seçip kullanabilecekleridir.<br />
(9.-12. sınıflar: Bilgi ve İletişim teknolojilerinin bilginin gönderilmesi ve alınmasını içeren girdiler,<br />
süreçler ve çıktılarda oluştuğunu yazma/söyleme)<br />
Stnd. 18: Öğrenciler ulaştırma teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />
kullanabilecekleridir.<br />
(Anaokulu: İnsanları ve eşyaları havada, karada, denizde veya uzayda bir yerden bir başka yere<br />
ulaştırmaya yarayan taşıtlara örnekler verebilme)<br />
Stnd. 19: Öğrenciler üretim teknolojileriyle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />
kullanabilecekleridir.<br />
(3.-5. sınıflar: Üretim süreçlerinin, üretim amacıyla bir ürünün tasarlanması, kaynakların toplanması<br />
ve materyallerin ayrıştırılması, işlenmesi ve birleştirilmesi için gerekli aletlerin kullanılmasını<br />
içerdiğini yazma/söyleme)<br />
Stnd. 20: Öğrenciler inşaat teknolojilerle ilgili bir anlayış geliştirecek ve bu teknolojileri seçip<br />
kullanabilecekleridir.<br />
(6.-8. sınıflar: Binaların genellikle çeşitli alt sistemlere sahip olduğunu örneklerle açıklama)<br />
Ancak Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumunun 2<strong>00</strong>0 tarihli Teknoloji<br />
Okuryazarlığı Standartları (TOS) tek başına bir eğitim programının tüm unsurlarını<br />
karşılamamaktadır. Daha ziyade temel kavramları ve görüşleri, anlamlı etkinlikler ve<br />
yaşantılarla bağlantıları ve her öğrencinin gelişim özelliklerine uygun bilgi ve becerileri<br />
tanımlamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi TOS öğretim programı içerisinde<br />
teknolojiyle alakalı kavramsal içerik örgütleyicisi olarak kullanılabilir. TOS’taki standartlar<br />
şu kılavuz niteliğindeki ilkeler üzerine inşa edilmiştir (Dugger, 2<strong>00</strong>5; UTEK,<br />
2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6; Walmsley, 2<strong>00</strong>3):<br />
1. Öğrencilerin öğrenmeleri açısından ortak bir dizi beklentiyi ortaya koyar.<br />
2. Öğrencilerin gelişim aşamalarına uygundur.<br />
3. Yerel, eyalet bazında ve bölgesel düzeyde anlamlı, açık ve uygun programlar<br />
geliştirmek için gerekli temeli sağlar.<br />
4. Anaokulundan 12. Sınıfa kadar diğer konu alanlarıyla disiplinler arası içerik bağlantılarını<br />
geliştirir.<br />
5. Aktif ve yaşantı temelli öğrenme sürecini teşvik eder ve geliştirir.<br />
Program geliştirme yaklaşımı çerçevesinde TOS’u tamamlayan bir öğretim<br />
programı oluşturabilmek için UTEK, Tüm Amerikalılar için Teknoloji Projesinin III.<br />
aşamasında 2<strong>00</strong>3 yılında Teknoloji Okuryazarlığında Mükemmele Doğru: Öğrencinin<br />
Değerlendirilmesi, Mesleki Gelişim ve Program Standartlarını (TOMD) geliştirmiştir.<br />
TOMD standartları teknoloji öğretim programıyla ilgili çeşitli kararları eğitmenlere<br />
bırakacak şekilde tasarlanmıştır. Değerlendirmeyle ilgili oluşturulan toplam beş standart,<br />
teknoloji öğretim programının sınama durumlarıyla ilgilidir. Bu standartlar<br />
özetle, değerlendir<strong>med</strong>e TOS’la tutarlılık, değerlendirmenin amaca uygunluğu,<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 285
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
değerlendirmenin araştırma temelli sistematik ilkelere dayanması, uygulamaya ağırlık<br />
verilmesi ve bilgi toplamaya dayanmasını gerektirmektedir. Mesleki gelişimle ilgili<br />
yedi maddede ise teknoloji eğitimiyle ilgilenecek olan kişilerin (öğretmen, eğitmen,<br />
müfettiş ve yöneticiler) yetiştirilmesinde uyulması gereken standartlara yer verilmiştir.<br />
Bu standartlar da özetle teknoloji öğretmeni yetiştirmenin TOS’la tutarlılık içinde<br />
olmasını; öğrenen merkezli bir yaklaşımın temele alınmasını; öğretmenlerin program<br />
tasarım ve değerlendirme sürecine katılımını; teknoloji öğretimini, öğrencinin öğrenmesini<br />
ve öğrencinin değerlendirmesini destekleyen öğretim stratejilerinin kazandırılmasını;<br />
öğretmenlere teknoloji eğitimi için uygun ortamlar tasarlayabilme ve yönetebilme<br />
becerilerinin kazandırılmasını; öğretmenlerin kendi mesleki gelişimleriyle<br />
ilgili sorumluluk duygusu kazandırılmasını ve öğretmenlerin hizmet öncesi/hizmet<br />
içi eğitimlerinin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesini gerektirmektedir.<br />
Son olarak da teknoloji programının tasarlanması ve uygulanmasıyla ilgili de standartlar<br />
belirlenmiştir. Bu standartlar teknoloji programının geliştirilmesinde TOS’la<br />
tutarlılığı; uygulamanın tüm öğrenciler için teknoloji okuryazarlığını kolaylaştırmasını;<br />
programın uygulandığı ortamın ve değerlendirmesinin bir önceki amacı desteklemesini<br />
ve programın ilgili kişilerce yönetilmesini gerektirmektedir (Dugger, 2<strong>00</strong>5;<br />
UTEK, 2<strong>00</strong>3, 2<strong>00</strong>6).<br />
c) Teknoloji öğretmen yetiştirme<br />
ABD’de ilk ve orta öğretim kademesinde teknoloji öğretimi sadece teknoloji<br />
öğretmenleri tarafından değil, yukarıda belirtilen standartlara uygun olarak teknoloji<br />
öğretimi kavram ve ilkelerini kendi derslerinin öğretim programlarına dahil eden<br />
her öğretmen tarafından yürütülmektedir (Newberry, 2<strong>00</strong>1). Öğretmen yetiştiren<br />
yüksek öğretim kurumlarında teknoloji öğretimiyle ilgili kazandırılması gereken<br />
beceriler TOMD’un Mesleki Gelişim alt başlığı altındaki yedi standartla belirlenmiştir.<br />
İngiltere<br />
a) <strong>Genel</strong> bakış<br />
Teknolojinin kalkınmadaki önemini vurgulamak amacıyla verilen örneklerden<br />
birisi İngiliz sanayi devrimidir (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bugün de İngiltere teknoloji ve kalkınma<br />
arasındaki sıkı ilişkinin önemini eğitim sistemine yansıtan başlıca ülkelerden biridir.<br />
Galler’le birlikte teknoloji eğitimini 5-16 yaş grubu için zorunlu müfredata dâhil<br />
eden ilk ülkelerden biri İngiltere’dir. İngiliz hükümeti 1990 yılında teknolojinin ekonomideki<br />
artan öneminden hareketle programa Tasarım ve Teknoloji dersini dâhil<br />
etmiştir (Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4). Bugün İngiltere, Finlandiya’yla birlikte teknoloji<br />
eğitimiyle ilgili en fazla araştırmanın yapıldığı ülkedir (Charty and Phelan, 2<strong>00</strong>6).<br />
Ülke genelinde teknolojinin eğitime entegrasyonu konusunda çaba gösteren<br />
önemli kuruluşlar vardır. Bunlardan en önemlisi Becta’dır (British Educational<br />
Communications and Technology Agency-İngiliz Eğitsel İletişim ve Teknoloji<br />
Kurumu). Becta, ulusal eğitim sisteminde teknoloji kullanımının geliştirilmesini<br />
amaçlayan ve bu amaçla sanayiyle işbirliği içerisinde çalışan devlet finansmanlı bir<br />
kurumdur (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 36). Bu kurumun da katkılarıyla bugün İngiltere’de tüm<br />
okullarda öğrencilere bilgisayar temin edilmiş durumdadır. Ülke genelinde bilgi ve<br />
İletişim teknolojilerinin ve e-öğrenme stratejilerinin okullarda yaygınlaşmasında<br />
bakanlığın en önemli yardımcısı konumundadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />
286<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
b) Teknoloji öğretim programı<br />
İngiliz teknoloji öğretim programı, ABD’de uygulanan imalat, inşaat, ulaşım ve<br />
enerji gibi kavram ve konu merkezli program yaklaşımının aksine, tasarım ve problem<br />
çözme gibi becerileri kazandırmayı amaçlayan zihinsel süreç merkezli bir yaklaşıma<br />
göre tasarlanmıştır (Lewis, 2<strong>00</strong>0). Bu bağlamda Tasarım ve Teknoloji dersi ile teknoloji<br />
konulu bir diğer ders olan Bilgi ve İletişim Teknolojisi dersinin öğretim programları<br />
Eğitim ve Beceriler Bakanlığı (Department for Education and Skills -DfES) ve<br />
Nitelikler ve Program Başkanlığı (Qualifications and Curriculum Authority - QCA)<br />
tarafından hazırlanmmıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />
İngiltere’de 5-11 yaş grubunu kapsayan 1. ve 2. kademelerde uygulanan eğitim<br />
programının öğrencilere kazandırmayı amaçladığı altı kilit beceriden biri de bilgi<br />
teknolojilerini kullanabilmektir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 121; Rasinen, 2<strong>00</strong>3). Diğerleri ise<br />
iletişim kurabilme, sayıları kullanabilme, başkalarıyla çalışabilme, kendi öğrenmelerini<br />
ve performansını geliştirme ve problem çöz<strong>med</strong>ir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 121 ).<br />
İngiltere’de 5-7 yaş arasındaki öğrencilerin devam ettiği 1. kademe, 7-11 yaş<br />
arası öğrencilerin devam ettiği 2. kademe ve 11-14 yaş arası öğrencilerin devam ettiği<br />
3. kade<strong>med</strong>e okutulan zorunlu müfredatta İngilizce, Matematik ve Fen derslerinin<br />
yanında Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT), Tasarım ve Teknoloji gibi teknoloji dersleri<br />
ile Tarih, Coğrafya, Sanat ve Tasarım, Müzik, Beden Eğitimi ve Modern Yabancı Dil<br />
(sadece 4. kade<strong>med</strong>e) gibi temel dersler de yer almaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 120;<br />
Rasinen, 2<strong>00</strong>3). 14-16 yaş grubunu kapsayan 4. kade<strong>med</strong>e ise 2<strong>00</strong>2 Temel Eğitim<br />
Kanunu ile zorunlu dersler sadece İngilizce, Bilgi ve İletişim Teknolojisi (ICT),<br />
Matematik, Fen, Vatandaşlık, Beden Eğitimi ve Dini Eğitim derslerine indirgenmiş<br />
olup, Tasarım ve Teknoloji dersi zorunlu olmaktan çıkarılmıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 162;<br />
Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4; Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />
Temelde yedi konu alanında (elektronik ürünler, gıda teknolojisi, grafik ürünleri,<br />
ürün tasarımı, dayanıklı malzeme teknolojisi, sistemler ve kontrol teknolojisi ve tekstil teknolojisi)<br />
(Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6) öğrencilere teknolojik bilgi ve beceri kazandırmayı<br />
amaçlayan Tasarım ve Teknoloji dersinin davranışsal hedefleri, ilgili programda şöyle<br />
sıralanmıştır (Wilson ve Harris, 2<strong>00</strong>4):<br />
1. İnsan yapımı mevcut araç, gereç ve sistemleri etkili bir şekilde kullanabilme,<br />
2. Bu araç, gereç ve sistemlerin kişisel, sosyal, ekonomik ve çevresel yansımalarını<br />
eleştirel bir gözle değerlendirebilme,<br />
3. Mevcut araç, gereç ve sistemlerin kullanım alanlarını geliştirip genişletebilme,<br />
4. Yeni araç, gereç ve sistemler tasarlayabilme, yapabilme ve bunlara değer verme.<br />
5. Araç, gereç ve sistemlerdeki hataları tespit edebilme ve düzeltebilme.<br />
Wilson ve Harris (2<strong>00</strong>4), Tasarım ve Teknoloji dersinin disiplinler arası bir<br />
konu olduğunu; hem tasarımı hem de teknolojiyi içerdiğini ancak daha kapsamlı<br />
olduğunu; öğrencileri gerçek hayatta karşılaşacakları sorunlara etkili ve yaratıcı<br />
çözümler bulabilmeleri için gerekli kapasite ve değer yargılarını geliştirmeye teşvik<br />
ettiğini; tasarıma ve etkinliğe odaklanarak tüm öğrencilerde teknolojiyi kullanabilme<br />
kabiliyetini geliştirdiğini; bilişsel modelleme sürecini içerdiğini ve dünyayı daha<br />
yaşanılır kılmak amacıyla öğrencileri yaratıcı bireyler olarak yetiştirebilmek için bilgiyle<br />
motivasyonu birleştirdiğini söyler.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 287
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Rasinen (2<strong>00</strong>3) genel olarak tasarım ve teknoloji eğitiminin amacının geleceğin<br />
hızla değişen teknolojilerine ayak uydurabilen bireyler yetiştirmek olduğunu vurgular.<br />
Teknoloji eğitimi sayesinde öğrenciler yaşam kalitesini iyileştirebilmek için yaratıcı<br />
düşünebilecek ve üretebilecektir; hem bireysel olarak hem de bir ekip üyesi olarak<br />
karşılaşılan problemlere özerk ve yaratıcı çözümler bulabilecek; pratik becerileri,<br />
estetiği, sosyal ve çevresel konuları sentezleyebilecek; mevcut ve geçmiş tasarım ve<br />
teknolojileri, kullanım ve etkileriyle birlikte değerlendirebilecek; eşyanın bilgili ve<br />
bilinçli üreticileri ve kullanıcıları haline gelebilceklerdir (Rasinen, 2<strong>00</strong>3). Bu amaçla<br />
öğrencilere her kade<strong>med</strong>e giderek zorlaşan özel davranışsal hedefleri kazanabilmeleri<br />
için fikir geliştirme, planlama ve aktarma becerisi; kaliteli ürünler elde etmek için<br />
gerekli aletleri, ekipmanları, materyalleri ve bileşenleri doğru kullanma becerisi;<br />
süreçleri ve ürünleri değerlendirebilme davranışı; materyal ve bileşenleri bilme ve<br />
kavrama davranışları kazandırılmalıdır (Walmsley, 2<strong>00</strong>3). Eğitim programlarının<br />
etkili bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla Bakanlık, ders planları, etkileşimli videolar,<br />
CD-ROM’lar ve değerlendirme materyallerini içeren dijital öğretmen kaynaklarını<br />
internette http://www.curriculumonline.gov.uk. adresinde yayınlamaktadır.<br />
Ayrıca Nitelikler ve Program Başkanlığı http://www.ncaction.org.uk. adresinde<br />
farklı yaş grupları ve öğretim kademeleri için öğretim programlarını tanıtan<br />
“Uygulamada Ulusal Eğitim Programı”nı (National Curriculum in Action) öğretmenlere,<br />
velilere, öğrencilere ve diğer eğitim paydaşlarına sunmak suretiyle programları<br />
dijital ortama taşımıştır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 128).<br />
Teknoloji öğretimi ile ilgili değerlendir<strong>med</strong>e genel eğitim programının değerlendirme<br />
ilkelerine uyulmaktadır. Diğer derslerle birlikte Tasarım ve Teknoloji ve<br />
Bilgi ve İletişim Teknolojisi derslerinin yılsonu değerlendirmeleri de öğrencilerin sınıf<br />
içindeki sözlü, yazılı ve uygulamalı çalışmalara, ev ödevlerine ve yapılan sınav<br />
sonuçlarına göre yapılmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 170). Ancak teknoloji öğretim programının<br />
uygulamaya yönelik tasarım ve problem çözebilme hedeflerine uygun olarak<br />
yazılı/teorik değerlendirmelerin ağrılıklı ortalaması % 40’iken, proje ve uygulamaları<br />
içeren performansa değerlendirmenin payı % 60 olarak belirlenmiştir (Charty ve<br />
Phelan, 2<strong>00</strong>6)<br />
Orta öğretim sonunda verilen diploma olan GCSE (General Certificates of<br />
Secondary Education) öğrencinin ders kredisi ve başarısına göre genel bir orta öğretim<br />
diploması olabileceği gibi mesleki nitelikte bir alan diploması özelliği de taşıyabilir.<br />
Bu mesleki ders alanlarından birisi de Bilgi ve İletişim Teknolojisidir (Eurybase,<br />
2<strong>00</strong>7a, 180). Eylül 2<strong>00</strong>1’den itibaren genel zorunlu orta öğretim kademesini tamamlayan<br />
16 ve üstü yaş grubundan öğrencilere üç temel beceri olarak nitelendirilen iletişim,<br />
sayısal yetenek ve bilgi teknolojisi alanlarında isteğe bağlı dersler de sunulmaktadır<br />
(Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 184).<br />
İngiltere’de teknoloji eğitimi veren Kent teknoloji kolejleri (City technology<br />
colleges- CTCs) ve Sanat teknolojisi kent kolejleri (city colleges for the technology of<br />
the arts -CCTAs) de vardır. Bu okullar sadece İngiltere’de bulunan devlet finansmanlı<br />
bağımsız orta öğretim kumlarıdır. Bu okullar diğer bağımsız okullardan farklı olarak<br />
özel sponsorlar veya girişimciler tarafından Eğitim ve Beceriler Bakanlığıyla yapılan<br />
özel anlaşmalar sonucunda açılır. Okulun sahibi ve yöneticisi olan bu kişiler bina<br />
ve demirbaş giderlerinin önemli bir bölümünü karşıladıktan sonra Bakanlık personel<br />
maaşı, bakım ve onarım, sigorta vb. gibi diğer okullara sağladığı normal ödenekleri<br />
288<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
yıllık bazda ödeyerek okulu finanse eder. Şu anda İngiltere’de biri Sanat teknolojisi<br />
kent koleji (Güney Londra’da) olmak üzere toplam 15 adet kent teknoloji koleji mevcuttur<br />
(Eurybase, 2<strong>00</strong>7a, 149).<br />
c) Teknoloji Öğretmeni yetiştirme<br />
İngiltere’de bilgi ve iletişim teknolojisi genel olarak öğretmenlik mesleği açısından<br />
çok şey ifade etmektedir. Eylül 2<strong>00</strong>1’den beri alanı ne olursa olsun stajyer<br />
öğretmelerin Kalifiye Öğretmen Statüsü’ne erişebilmeleri için gerek kendi derslerinin<br />
öğretiminde gerekse materyal hazırlama, öğrencilerin gelişim kayıtlarını tutma vb.<br />
gibi öğretmenliğin gerektirdiği diğer işleri yapmada Bilgi ve İletişim Teknolojisini<br />
etkili bir şekilde kullanabildiklerini sınavla kanıtlamaları gerekmektedir (Eurybase,<br />
2<strong>00</strong>7a, 266).<br />
Teknoloji branş öğretmenlerinin yetiştirilmesinde ise farklı modeller kullanılmaktadır.<br />
Lisans eğitimi deneyim ve niteliğe göre 2-3 yıl arasında değişmektedir.<br />
Eğitim sonunda Fen, Edebiyat ya da Eğitim alanlarında lisans dereceleri, bazı dersleri<br />
almak koşuluyla da Kalifiye Öğretmen Statüsü alınabilir. Öğretmen Yetiştirme<br />
Dairesi (Teacher Training Agency-TTA) nitelikli öğretmenlerin yetiştirilebilmesini<br />
sağlamak amacıyla öğretmenlerin temel eğitimin finansmanını karşılar. Geçmişte<br />
lisans mezunu teknoloji öğretmenleri sadece ilköğretimde, lisansüstü eğitimini<br />
tamamlayanlar da ortaöğretimde görevlendirilirken, bugün artık ortaöğretim için<br />
Tasarım ve Teknoloji dersi öğretmenlerini yetiştiren lisans programları da açılmıştır.<br />
İngiltere’de 2<strong>00</strong>6 yılı itibariyle, teknoloji öğretmeni yetiştiren yaklaşık 12 üniversite<br />
vardır (Charty ve Phelan, 2<strong>00</strong>6).<br />
Fransa<br />
a) <strong>Genel</strong> bakış<br />
Fransa’da ilköğretim 3 yaşından başlayarak 11 yaşına kadar 3 kademe halinde<br />
sürer. İlk kademe (3-5 yaş) okul öncesi kademesi; ikinci (5-8 yaş) ve üçüncü kademeler<br />
de (8-11 yaş) temel eğitim kademeleridir. Ortaokul (kolej) 11 yaşından itibaren 16<br />
yaşına kadar toplam 4 sene boyunca sürer (sınıflar 6’dan geriye doğru 3. sınıfa kadar<br />
ilerler). Kolejin ilk yılı olan 6. Sınıf, ilköğretimden koleje geçiş özelliği taşır, öğrenciler<br />
gözlem ve uyum süreci geçirir. Takip eden 5. ve 4. sınıfların ardından 3. sınıfta öğrenciler,<br />
mesleki yönlendirme ile ya genel liseye ya da teknolojik ve mesleki liseye devam<br />
etmeye karar verirler. İlkokul ve ortaokul (kolej) (6-16 yaş arası) zorunludur<br />
(Eurybase, 2<strong>00</strong>7b; Ginestie, 2<strong>00</strong>5).<br />
Fransız eğitim sistemi 1980’li yıllardan itibaren projeyle öğretim kavramıyla<br />
tanışmıştır. Bu anlayış geleneksel dogmatik bilgi aktarımı anlayışından öğrencilerin<br />
bireysel farklılıkları ve öğrenme ihtiyaçlarının dikkate alındığı, öğrenen özerkliğinin<br />
ön plana çıkarıldığı öğrenci merkezli daha çağdaş bir eğitim yaklaşımına geçiş<br />
anlamına gelmekteydi. Teknoloji eğitimi 1980’lerin ortalarında yaşanan bu geçişle<br />
birlikte “el işleri ve teknik eğitim”in yerini alarak (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3) fen ve<br />
teknoloji eğitiminin bir parçası olarak ilköğretime, zorunlu bir ders olarak ilköğretimin<br />
ikinci kademesine ve seçmeli bir ders olarak da liselere girmiştir (Ginestie,<br />
2<strong>00</strong>5).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 289
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
b) Teknoloji öğretim programı<br />
11 Temmuz 2<strong>00</strong>6 tarihli bir genelgede Fransa’da zorunlu öğretimin (ilk ve orta)<br />
amacı yedi ilke çerçevesinde belirlenmiştir. Fransızca diline hakimiyet, bir yabancı<br />
dile hakimiyet, matematik ve fen kültürünü edinmiş olma, evrensel/beşeri bir kültür<br />
edinmiş olma, sosyal ve yurttaşlıkla ilgili becerileri edinmiş olma, bağımsız ve inisiyatif<br />
sahibi olabilme becerilerinin yanında, öğrencilerin her geçen gün gelişen bilgi<br />
teknolojisi araç gereçlerini kullanabilme becerisi ve bu teknolojileri eleştirel bir gözle<br />
değerlendirebilme davranışını kazanmaları amaçlanmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 63-<br />
64).<br />
Okul öncesini takip eden ilköğretimin ilk kademesinde (5-8 yaş) Fransızca<br />
(haftada 9-10 saat), Birlikte Yaşama eğitimi (haftada bir kez maks. 30 dk. tartışma),<br />
Matematik (haftada 5-5.5 saat), Dünyayı Keşfedelim (haftada 3-3.5 saat), Yabancı veya<br />
Bölgesel diller (haftada 1-2 saat), Sanat Eğitimi (haftada 3 saat) ve Beden Eğitimi ve<br />
Spor (Haftada 3 saat) gibi temel dersler aşamalı olarak verilirken, teknoloji öğretimine<br />
ikinci kade<strong>med</strong>e (8-11 yaş) haftada 2-3 saat arasında Deneysel Fen ve Teknoloji<br />
dersi ile başlanmaktadır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b). Teknoloji eğitiminde, gelecek yüzyıldaki<br />
“iş”in doğası ile ilgilenilen ve özellikle enformasyon teknolojisi üzerine odaklanılan<br />
“Modern Teknoloji” yaklaşımı benimsenmiştir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3). Programın<br />
uygulanışı esnasında mümkün olduğunca Matematik dersiyle bağlantı kurulması<br />
beklenen bu yeni Deneysel Fen ve Teknoloji dersinde deneysel bir yaklaşım temele<br />
alınmaktadır. Bu anlayış, bilginin deneyler, gözlemler ve ölçümler esnasında sorulan<br />
sorulara verilen cevaplar yoluyla sunulmasının daha kalıcı olacağı ilkesine dayanmaktadır<br />
(Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 55).<br />
Fransa’da teknoloji eğitimi ortaokullarda (kolej) 4 yıl boyunca (11-16 yaş arası)<br />
zorunludur. Kolej kültürünün iki temel unsuru modern yabancı dil öğretimi ve teknoloji<br />
öğretimidir. Kolejin ilk yılı olan 6. sınıfta haftada 1.5 saat verilen Ocak 2<strong>00</strong>5<br />
tarihli teknoloji öğretim programı ilköğretim birinci kade<strong>med</strong>e verilen “Dünyayı<br />
Keşfedelim” dersinin ve ikinci kade<strong>med</strong>e verilmeye başlayan “Deneysel Fen ve<br />
Teknoloji” dersinin devamı niteliğindedir. Teknoloji eğitimi öğrencilerin eğitimlerine<br />
devam etmeleri açısından önemli bir başarı etmeni olan yeni bilgi ve İletişim teknolojilerini<br />
kullanabilme bilgi, tutum ve becerisini kapsar. Teknoloji dersi kolejin ikinci<br />
dönemi olan 5. ve 4. sınıflarda 2-2.5 saat ve son dönemi olan 3. sınıfta 2 saat verilmektedir<br />
(AKEKGM, 2<strong>00</strong>1; Eurybase, 2<strong>00</strong>7b; Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />
Rasinen de (2<strong>00</strong>3) Fransız eğitim sisteminin kolej aşamasında verilen teknoloji<br />
eğitiminin temel amacını çalışma hayatı, üretim ve beşeri ihtiyaçlar arasındaki sıkı<br />
ilişkiyi ve teknolojinin toplum ve kültür üzerindeki etkilerini açıklığa kavuşturmak<br />
olarak tanımlar. Bu amaçla öğrencilerin teknolojinin günlük hayatta kullanımıyla ilgili<br />
somut örneklerle karşı karşıya gelmesi ve bu durumlarda gerekli olan becerileri<br />
kazanmaları şarttır. Bu becerilerin kazandırılması sürecinde öğrencilerde görülmesi<br />
amaçlanan davranışlar şunlardır (Rasinen, 2<strong>00</strong>3):<br />
1. Teknolojik sistemlere, kullanımlarına ve ilgili uygulamalara aşina olma<br />
2. İlgili disipline özgü doğru dili kullanmayı öğrenme<br />
290<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
3. Belirli bir problem için birden çok çözümün mevcut olduğu bir durumda kullanılabilecek<br />
uygun teknolojik yöntemlere aşina olma,<br />
4. Farklı durumlarda bir problemi çözmek için gerekli ileri uzmanlık bilgi ve becerisini<br />
kullanabilme,<br />
5. Ekipmanları ve kontrol sistemlerini güvenlik talimatlarına ve ergonomi yasalarına<br />
uyarak akılcı yollarla kullanabilme,<br />
6. Teknolojik gelişmeleri, farklı üretim yollarını ve benzer teknik sorunlara uygulanabilecek<br />
farklı teknik çözümleri devamlı takip etmek,<br />
7. Okul ve teşebbüs arasındaki bağlantıları takip edebilme ve oluşturabilme,<br />
8. Duygusal engellere ve önyargılara kapılmadan teknoloji dünyasında yer alabilme<br />
ve eleştirel bir tutum geliştirebilme.<br />
Teknoloji derslerine ayrılan süre haftalık 90 ila 120 dakika arasındadır. Bu<br />
zamanın 2/5’inin işüstünde eğitim ya da yaparak-yaşayarak öğrenmeye ayrılması<br />
amaçlanmaktadır. Teknoloji eğitimi ilkokulda sınıf öğretmenler tarafından yürütülürken,<br />
ortaokulda alan öğretmenleri tarafından yürütülür (Rasinen, 2<strong>00</strong>3).<br />
Koleji izleyen ortaöğretimin ikinci kademesi olan lisede öğrenciler 2 yıl boyunca<br />
ya genel ya da teknolojik ve mesleki alanda eğitimlerine devam ederler. <strong>Genel</strong> liseler<br />
Edebi (Fransız dili, felsefe ve modern diller), Ekonomi ve Sosyal (iktisadi ve sosyal<br />
bilimler) ve Fen (matematik, fizik bilimleri ve beşeri doğa bilimleri) diye üç alana<br />
ayrılır. Teknolojik ve mesleki liselerde ise 8 ayrı alanda eğitim verilir (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b,<br />
73).<br />
c) Teknoloji öğretmeni yetiştirme<br />
1980’lerin sonu ve 1990’ların başında el işleri ve teknik eğitimden çağdaş teknoloji<br />
eğitimine geçiş aşamasında teknoloji dersleri büyük ölçüde eski teknik öğretmen<br />
kadrosuyla devam ettirilmiş, takip eden yıllarda teknoloji derslerinde daha çok<br />
fen alanından öğretmenler görevlendirilmiştir (de Vries, 1994). Teknoloji öğretim<br />
programlarının hedeflerini layıkıyla gerçekleştirebilmeleri amacıyla öğretmenler hizmetiçi<br />
eğitim programlarına alınmıştır. Bu dönemde uygulanan teknoloji öğretim<br />
programı gereği öğretmenlerin temel görevlerinden birisi her yıl öğrencilerine gruplar<br />
halinde yeni bir teknoloji projesi hazırlatmak olmuştur. 2<strong>00</strong>0’li yıllara gelindiğinde<br />
ileri teknoloji üniversitelerinden mezun teknoloji öğretmenlerinin sayısı artarak<br />
geleneksel öğretmenlerin yerlerini almışlardır (Ginestie, 2<strong>00</strong>5).<br />
Bugün sadece teknoloji branş öğretmenlerinin değil tüm öğretmenlerin teknoloji<br />
konusunda bilgi ve beceri sahibi olmaları belenmektedir. Fransa’da öğretmen<br />
yetiştir<strong>med</strong>en sorumlu yüksek öğretim kurumları olan Öğretmen Yetiştirme<br />
Enstitülerinden (University Teacher Training Institutes) mezun olan her öğretmenin<br />
sahip olması gereken on temel nitelikten bir tanesi de Bilgi ve İletişim teknolojilerine<br />
hakim olmaktır (Eurybase, 2<strong>00</strong>7b, 155-156).<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 291
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Türkiye’de Teknoloji Eğitimi<br />
Ülkelerin eğitim başarılarının karşılaştırılması amacıyla yapılan uluslararası<br />
TIMSS-R (1999) ve PISA (2<strong>00</strong>3) sınavlarının sonucunda Türkiye’nin başarısının tatmin<br />
edici düzeyde olmadığı görülmüştür (Tatlı, 2<strong>00</strong>7). Bu başarısızlığın nedenlerini inceleme<br />
ve özellikle Fen ve Teknoloji alanındaki eksikliklerin giderilmesi için <strong>Milli</strong><br />
Eğitim Bakanlığı tarafından somut adımlar atılmaya çalışılmış ve hazırlanan yeni eğitim<br />
programı ile ders içeriğinde, öğrenci ve öğretmen rollerinde gerçekleştirilen radikal<br />
değişikliklerle bu eksikliklerin giderilmesi hedeflenmiştir.<br />
İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 5. Maddesinde ilköğretimin, kendilerine<br />
güvenen, sistemli düşünebilen, girişimci, planlı çalışma alışkanlığına sahip estetik<br />
duyguları ve yaratıcılıkları gelişmiş bireyler yetiştirmenin yanında teknolojiyi etkili<br />
biçimde kullanabilen bireyler yetiştirmeyi amaçladığı belirtilmektedir (MEB, 2<strong>00</strong>3).<br />
2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan yeni İlköğretim programının<br />
tüm sınıflar için geliştirmeyi öngördüğü 8 temel alandan biri Türkçe’yi doğru,<br />
etkili ve güzel kullanma; eleştirel düşünme; yaratıcı düşünme; İletişim kurma; problem<br />
çözme; araştırma-sorgulama ve girişimcilik becerilerinin yanında bilgi teknolojilerini<br />
kullanma becerisidir (Kıroğlu, 2<strong>00</strong>6).<br />
Bu beceriyi öğrencilere kazandırmak için programa eklenen derslerin başında<br />
4-8. sınıflarda haftada 4’der saat sunulan zorunlu Fen ve Teknoloji dersi ile 6-8. sınıflarda<br />
haftada 2’şer saat sunulan zorunlu Teknoloji ve Tasarım dersidir. Ayrıca tüm ilköğretim<br />
öğrencileri için 4-5. sınıflarda haftada 2’şer saat diğer sınıflarda ise haftada<br />
birer saat olmak üzere seçmeli Bilişim Teknolojileri dersi programda mevcuttur<br />
(MEB, 2<strong>00</strong>7).<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı tarafından 2<strong>00</strong>4-2<strong>00</strong>5 öğretim yılının başında ilköğretim<br />
müfredatı değiştirilerek fen bilgisi dersinin adı fen ve teknoloji dersi olmuş, altı il ve<br />
104 pilot okulda uygulanmıştır. 2<strong>00</strong>5-2<strong>00</strong>6 öğretim yılında da yeni ilköğretim müfredatı,<br />
resmi olarak bütün okullarda uygulanmaya ve yeni programa göre yazdırılan<br />
ders kitapları okutulmaya başlanmıştır (Dindar ve Yaygın, 2<strong>00</strong>7).<br />
İlköğretim fen ve teknoloji dersi öğretim programına eskisinden farklı olarak;<br />
fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında bilgi, deneyim, ilgi geliştirmelerini sağlayabilme,<br />
öğrenmeyi öğrenmelerini ve bu sayede iş alanlarının değişen mahiyetine<br />
ayak uydurabilmelerini sağlama, bilme ve anlamaya istekli davranma, sorgulama,<br />
doğal çevrelere değer verme, mantığa değer verme, eylemlerin sonuçlarını düşünme<br />
gibi bilimsel değerlere sahip olma, meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerileri<br />
kullanarak ekonomik verimliliklerini artırma gibi yeni amaçlar eklenmiştir<br />
(Demiraslan, 2<strong>00</strong>8).<br />
İlköğretimin 6-8. Sınıflarında haftada 2’şer saat okutulan Teknoloji ve Tasarım<br />
Dersi Öğretim Programı’nın genel hedefleri ise aşağıdaki gibi belirlenmiştir (MEB,<br />
2<strong>00</strong>6): Buna göre öğrencilerin,<br />
1. Merak eden, soru sormaktan çekinmeyen, gözlem ve araştırma yapmaya hevesli<br />
bir kişiliğe sahip olmaları,<br />
2. Çevresindeki olay ve mekânlar arasındaki ilişkiyi kendine has bir bakış açısıyla<br />
değerlendirmeleri,<br />
292<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
3. Karşılaştıkları güçlükleri yenmek için özgün çözümler üretmeleri,<br />
4. Öz güvenini, hayal gücünü ve estetik duygularını geliştirmeleri,<br />
5. Kendisi ve çevresi ile barışık, rekabete ve yeni yaşantılar edinmeye açık olmaları,<br />
6. Bağımsız olarak düşünebilme alışkanlığı edinmeleri,<br />
7. Özgün tasarımlar ortaya çıkarmaları,<br />
8. Aldığı kararları değerlendirmeleri ve sorumluluklarını taşımaları,<br />
9. Gelecek ile ilgili kurgular yapmaları,<br />
10. Teknolojik gelişmeler karşısında kendilerini yenilemeleri,<br />
11. Duygu ve düşüncelerini farklı yollarla ifade etmeleri amaçlanmaktadır.<br />
2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 öğretim yılı itibariyle uygulamadan kaldırılan İlköğretim Seçmeli<br />
Bilgisayar Dersi yerine programa eklenen İlköğretim Seçmeli Bilişim Teknolojileri (1-<br />
8. sınıflar) Dersi öğrencilere temelde aşağıdaki öğrenme alanları kapsamında davranışlar<br />
kazandırmayı amaçlamaktadır:<br />
1. Temel İşlemler ve Kavramlar<br />
2. Bilişim Teknolojileri’nin Kullanımı<br />
3. Bilişim Teknolojileri’nde İleri Uygulamalar<br />
4. Bilişim Teknolojileri’nde Bilimsel Süreç<br />
5. Bilişim Teknolojileri Etiği ve Sosyal Değerler<br />
Ortaöğretim kurumlarında haftada 2 saat okutulmak üzere seçmeli olarak<br />
programa eklenen Bilgi ve İletişim Teknolojileri dersi öğretimi programda öğrencilere<br />
kazandırılması amaçlanan temel beceriler şöyle sıralanmıştır (MEB, 2<strong>00</strong>5):<br />
1. Bilgiye ayırt edici biçimde ulaşma, araştırma, analiz etme, paylaşma ve yaratıcı<br />
biçimde sunabilme,<br />
2. Farklı toplum ve kültürlerdeki insanların düşünce ve deneyimlerine bilgi ve iletişim<br />
teknolojilerini kullanarak hızlı bir şekilde ulaşabilme,<br />
3. Bireysel kararlar verebilme ve bağımsız düşünebilme,<br />
4. Bilgi ve iletişim teknolojilerini evde, işyerinde, şu anda ve gelecekteki etkinliklerinde<br />
nerede ve ne zaman kullanacaklarını ayırt edebilme.<br />
Programda, dersin öğretim programının uluslararası eşdeğer öğretim programları<br />
ile örtüşecek nitelikte olmasına önem verildiği belirtilse de başta ABD,<br />
İngiltere ve Fransa olmak üzere diğer ülkelerde bu dersin muadilinin zorunlu ders<br />
olarak okutulduğu görülmektedir.<br />
MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü tarafından Temel<br />
Eğitime <strong>Destek</strong> projesi kapsamında 2<strong>00</strong>6 yılında son şekli verilen ve MEB Tebliğler<br />
dergisinde yayınlanan Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlilikleri içersinde yapılandırmacı<br />
eğitim anlayışının gerektirdiği öğretmen nitelikleri 6 ana yeterlik, 31 alt yeterlik<br />
ve 233 performans göstergesi altında tanımlanmıştır (MEB Öğretmen Yetiştirme ve<br />
Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü, 2<strong>00</strong>6). Bu yeterlikler arasında öğretmenlerin teknoloji<br />
öğretimiyle ilgili olarak sahip olması gereken niteliklere yer verilmiştir. Bu nitelikler<br />
ilgili metindeki kodlarıyla birlikte aşağıda verilmiştir:<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 293
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Kişisel ve Meslekî Değerler – Meslekî Gelişim<br />
A3.8. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili yasal ve ahlâki sorumlulukları bilir ve bunları öğrencilere<br />
kazandırır.<br />
A5.12.Teknoloji okur-yazarıdır (teknoloji ile ilgili kavram ve uygulamaların bilgi ve becerisine<br />
sahiptir).<br />
A5.13.Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri izler.<br />
A6.2.Meslekî gelişimini desteklemek ve verimliliğini artırmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden<br />
yararlanır.<br />
A6.9. Bilgi ve iletişim teknolojilerinden (on-line dergi, paket yazılımlar, e-posta, v.b) bilgiyi paylaşma<br />
amacıyla yararlanır.<br />
Öğrenciyi Tanıma<br />
B2.3.Bilgi ve iletişim teknolojilerini de kullanarak, farklı deneyimlere, özelliklere ve yeteneklere<br />
sahip öğrencilere uygun öğrenme ortamları hazırlar.<br />
Öğretme ve Öğrenme Süreci<br />
C1.9.Ders plânında bilgi ve iletişim teknolojilerinin nasıl kullanılacağına yer verir.<br />
C2.3. Materyal hazırlamada bilgisayar ve diğer teknolojik araçlardan yararlanır.<br />
C2.9.Teknolojik ortamlardaki (veri tabanları, çevrimiçi kaynaklar vb.) öğretme – öğrenme ile<br />
ilgili kaynaklara ulaşır, bunları doğruluk ve uygunlukları açısından değerlendirir.<br />
C3.8.Teknoloji kaynaklarının etkili kullanımına model olur ve bunları öğretir.<br />
C5.8.Öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını dikkate alarak öğrenci merkezli stratejileri destekleyen teknolojiler<br />
kullanır.<br />
Öğrenmeyi, Gelişimi İzleme ve Değerlendirme<br />
D3.2.Bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak verileri analiz eder.<br />
D3.8.Bilgi ve iletişim teknolojilerini de kullanarak değerlendirme sonuçlarını veliler, okul yönetimi<br />
ve diğer eğitimcilerle paylaşır.<br />
Her branştan öğretmen ve öğretmen adaylarının bu yeterliklere sahip olmasının<br />
Bakanlık tarafından beklenmesi oldukça manidardır. Bu becerilere sahip bir<br />
öğretmenin öğrencisine örnek olması ve onları teknolojiyi doğru ve faydalı bir şekilde<br />
kullanmaya teşvik etmesi de oldukça önemlidir.<br />
Sonuç<br />
Teknoloji, bilgi okuryazarlığı ve teknoloji okuryazarlığı gibi kavramların giderek<br />
önem kazandığı günümüzde ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri bilgi ve teknoloji<br />
üretim kapasiteleriyle ölçülmeye başlamıştır. Bilgi ve teknoloji üretebilen kalkınmış<br />
ülkeler eğitim programlarını teknolojiye çabuk adapte olabilen, teknolojiyi verimli<br />
kullanabilen ve yeni teknolojiler üretebilen bireyler yetiştirebilmeyi hedefleyecek<br />
şekilde geliştirmelidir. Bu program geliştirme süreci müfredata teknolojiyle alakalı<br />
dersleri bağımsız olarak eklemekten ibaret olmamalıdır. Eğitim programının genel<br />
hedefleri bu yönde düzenlenerek teknoloji eğitimi bütün derslere yayılmalı ve teknoloji<br />
öğretimi dersleri ile diğer dersler arasında yatay kaynaşıklık ilişkisine dikkat edilmelidir.<br />
294<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
Yapılan incele<strong>med</strong>e ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin eğitim sistemlerinin<br />
genel amaçları içerisine çağdaş bireyin özelliklerinden biri olan teknoloji okuryazarlığını<br />
da eklediği görülmüştür. Ülkemizde de özellikle Uluslararası karşılaştırmalar<br />
sonucu ve teknolojik gelişmelerin gerisinde kalmamak adına teknoloji öğretimiyle<br />
ilgili somut adımların atıldığı görülmüştür. Ancak bu bilincin örneğin ABD’de,<br />
İngiltere’de, Fransa’da 1990’lı yılların aşında somut adıma dönüştürülmesine rağmen<br />
Türkiye’de ancak 2<strong>00</strong>0’li yıllarda teknoloji eğitimine ağırlık verilmeye başlanmıştır.<br />
Teknolojinin gelişim hızı dikkate alındığında 5-10 yıllık bir kaybın göz ardı edilmesi<br />
mümkün gözükmemektedir.<br />
Teknolojinin gerek amaç gerekse araç olarak eğitimin programlarına dahil<br />
edilmesinde başlıca sorumluluk eğitim bakanlıklarının olmakla birlikte, bağımsız<br />
kurumların da bu konuda destek sağladığı görülmektedir. Örneğin ABD’de, çalışmaları<br />
ülke sınırlarını aşan Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (UTEK) 1939’dan beri<br />
eğitim her kademesinde öğrencilerin en iyi standartlarda teknik kapasitelerle donanmasını<br />
sağlamayı ve eğitimcilere de bu yolda gerekli mesleki desteği sağlamayı amaçlamaktadır.<br />
Bu kurum Ulusal Bilim Derneğinin (National Science Foundation) ve<br />
Ulusal Havacılık ve Uzay Vakfı (NASA) de desteğiyle 1994 yılından başlayarak kademeli<br />
olarak teknoloji eğitiminin standartlarını bir program geliştirme süreci çerçevesinde<br />
hazırlamıştır. İngiltere’de ise İngiliz Eğitsel İletişim ve Teknoloji Kurumu olan<br />
Becta ülke genelinde bilgi ve İletişim teknolojilerinin ve e-öğrenme stratejilerinin<br />
okullarda yaygınlaşmasında bakanlığın en önemli yardımcısı olmuştur. Ayrıca özel<br />
sektörün açtıkları Kent teknoloji kolejleri ve Sanat teknolojisi kent kolejleri de teknoloji<br />
ağırlıklı eğitim hizmeti sunmaktadır. Türkiye’de ise bu tür girişimlerin bakanlık<br />
çalışmalarıyla sınırlı kaldığı görülmektedir. Örneğin 2<strong>00</strong>5 yılı Haziran ayında başlatılmış<br />
olan “Bilgisayarlı Eğitime <strong>Destek</strong> Kampanyası” kapsamında iş adamları ve<br />
vatandaşlarımız tarafından okullarımıza 110 bin bilgisayar bağışlanmıştır. Diğer<br />
alımlar MEB bütçesi ve Dünya Bankası kredisiyle sağlanmaktadır. 2<strong>00</strong>3-2<strong>00</strong>5 yılları<br />
arasında 19 bin okulda bilişim teknolojisi sınıfları kurulmuştur. 2<strong>00</strong>2 yılında 164<br />
öğrenciye bir bilgisayar düşerken, 2<strong>00</strong>6’da bu oran 48 öğrenciye bir bilgisayar olacak<br />
şekilde iyileştirilmiştir (Eurybase, 2<strong>00</strong>6). İngiltere’de 2<strong>00</strong>5 itibariyle okulların yüzde<br />
96’sının internete bağlı olduğu ve ilkokullarda her bilgisayara 11 öğrencinin, lisede 1<br />
bilgisayara 7 öğrencinin düştüğünü gerçeğini (Sular, 2<strong>00</strong>5) hatırlatırsak Türkiye’nin<br />
kat etmesi gereken yolla ilgili bir fikir edinebiliriz.<br />
İncelenen ülkelerin hepsinde Teknoloji, Tasarım ve Teknoloji, Bilgi ve İletişim<br />
Teknolojisi (ICT), Deneysel Fen ve Teknoloji, Fen ve Teknoloji gibi çeşitli isimlerle<br />
zorunlu ve seçmeli teknoloji derslerin haftada 1-4 saat arayla verildiği görülmektedir.<br />
Bu açıdan özellikle Fransa ve Türkiye’de teknoloji eğitiminin ilköğretim Fen dersi<br />
öğretimi programıyla kaynaştırıldığı görülmektedir. Uygulamada mümkün olduğunca<br />
Matematik dersiyle bağlantı kurulması ve öğrenci merkezli, yapılandırmacı,<br />
deneysel bir yaklaşımı temele alması beklenen Fransa’daki Deneysel Fen ve Teknoloji<br />
dersinin Türkiye’deki muadili olan Fen ve Teknoloji dersi benzer amaçları gütmesine<br />
rağmen istenen başarıyı gösterebilmiş değildir. Dindar ve Yaygın (2<strong>00</strong>7) tarafından<br />
fen ve teknoloji dersi öğretmenleri üzerinde yapılan bir araştırmada öğretmenler yeni<br />
bir yapılanmaya gidilen eğitim sisteminin ve oluşturulan müfredatın, program kitabında<br />
da sözü edilen fen-teknoloji toplum yaklaşımını yeterince barındırmadığını<br />
belirtmişlerdir. Yine bu çalışmada fen ve teknoloji dersinin öğrencileri bilimsel açıdan<br />
fen ve teknoloji okuryazarı bireyler haline getirme amacının yeterince sağlanamadığı<br />
vurgulanmaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 295
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
Öğretmen yetiştirme açısından bakıldığında örneğin İngiltere’de branşa bakılmadan<br />
tüm öğretmenlerden Bilgi ve İletişim Teknolojisi becerilerine sahip olmaları<br />
istenmekte, ABD’de teknoloji öğretimi programı dahilinde öğretmen nitelikleriyle ilgili<br />
standartlar ayrıntılı olarak vurgulanmaktadır. Fransa’da ise ilkokulda teknoloji derslerini<br />
yürüten sınıf öğretmenlerine ve tüm diğer aday öğretmenlere gerekli bilgi ve<br />
beceriler üniversitede kazandırılmaktadır. Türkiye’de öğretmen yetiştir<strong>med</strong>e teknoloji<br />
okuryazarlık becerilerinin önemi doğrultusunda eğitim fakültelerinin programlarına<br />
zorunlu bilgisayar dersleri eklenmiş, öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı derslerinde<br />
öğrencilere ilgili bilgi, tutum ve becerilerinin kazandırılması planlanmıştır.<br />
Ayrıca bilgisayarla ilgili branş derslerini verecek olan öğretmenleri yetiştirmek amacıyla<br />
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümleri kurulmuştur. Diğer yandan<br />
2<strong>00</strong>6 yılı itibariyle Bakanlık tüm öğretmenlerin sahip olması gereken Öğretmenlik<br />
Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlilik ölçütlerini yayınlamış ve bu yeterlikler arasında teknoloji<br />
okuryazarlığına da vurguda bulunulmuştur. Yapılan çalışmalara bakıldığında bunun<br />
acil bir ihtiyaç olduğu görülmektedir. Örneğin Fen ve Teknoloji dersi öğretmenlerinin<br />
teknoloji okuryazarlık düzeyleriyle ilgili çalışmaların sonuçları öğretmenlerin dersin<br />
teknolojiyle ilgili kısmında yetersiz kaldıklarını göstermektedir. Karamustafaoğlu<br />
(2<strong>00</strong>6) çalışmasında öğretmenlerin VCD-DVD ve bilgisayar kullanımının düzeylerinin<br />
düşük olduğunu bildirmiştir. Demiraslan ve Koçak Usluel (2<strong>00</strong>5) ise öğretmenlerin<br />
çoğunluğunun bilgisayar kullanabilmesine karşın bilgi ve iletişim teknolojilerinin<br />
öğrenme öğretme sürecine entegrasyonuyla ilgili herhangi bir etkinlikte bulunmadıklarını<br />
ve alışageldikleri yöntemleri kullanmayı tercih ettiklerini bildirmiştir.<br />
Öneriler<br />
Yapılan karşılaştırmalar ve değerlendirmeler sonucunda ülkemizde teknoloji<br />
eğitimi bağlamında şu önerilere yer verilebilir:<br />
1. Teknoloji eğitimi kapsamında yapılan harcamalar öncelikle bilgisayar, internet vb.<br />
teknolojilere yoğunlaştırılırsa ve program boyutu ihmal edilirse (bu donanım nasıl<br />
ve ne zaman kullanılacak; bunları kullanacak öğretmenler yeterli bilgi beceriye<br />
sahip mi) teknoloji verimli kullanılamayacağı için eğitimde ekonomiklik ilkesi ihlal<br />
edilmiş olacaktır. Dolayısıyla öncelikle okullarda öğrenci başına kaç bilgisayar düştüğü<br />
değil, öğrenci başına kaç teknoloji okuryazarı öğretmen düştüğü ve programın<br />
teknoloji öğretimine uygun hale getirilip getiril<strong>med</strong>iği önemli olmalıdır.<br />
2. Teknoloji öğretimi de teknoloji gibi hızla gelişen bir alan olduğu için gelişmiş<br />
ülkelerin programları ve program değerlendirme alışmaları sürekli takip edilmeli<br />
ve karşılaştırmalar yapılmalıdır.<br />
3. Teknoloji eğitimi münferit dersler halinde programa dahil edilmemeli yatay kaynaşıklık<br />
sağlayacak şekilde tüm programa yayılmalıdır. Bu amaçla öğretmenlerin<br />
Bakanlıkça yayınlanan Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterliliklerine sahip olma<br />
düzeyleri gerek öğretmen alımlarında gerekse hizmet süresince yapılacak sınavlarla<br />
denetlenmelidir.<br />
4. ABD’de olduğu gibi program geliştirme anlayışı çerçevesinde teknoloji eğitimine<br />
yönelik genel standartlar belirlenmelidir. Bu standartlar incelenerek ülke gereksinimleri<br />
ve özellikleri doğrultusunda yeniden uyarlanmalıdır.<br />
5. Ülkemizde teknoloji eğitiminin daha bilimsel ve güncel yürütülmesi amacıyla<br />
teknoloji konusunda söz sahibi olan TÜBİTAK, <strong>Milli</strong> Savunma Bakanlığı vb. gibi<br />
kurum/kuruluşlarımızla daha yakın bir koordinasyon ve işbirliği sağlanması<br />
gereklidir (Şenel ve Gençoğlu, 2<strong>00</strong>3).<br />
296<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
Kaynakça<br />
ALKAN, Cevat (1998) Eğitim Teknolojisi. Anı Yayıncılık, Ankara.<br />
Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür <strong>Genel</strong> Müdürlüğü (2<strong>00</strong>1). Information and<br />
Communication Technology in European Education Systems. Eurydice\<br />
Belçika. http://www.mszs.si/eurydice/pub/eurydice/ICT.pdf/<br />
CAJAS, Fernando (2<strong>00</strong>0) “Technology education research: Potential directions”. Journal of<br />
Technology Education, 12(1), ss. 75-85.<br />
CARTY, Anthony ve PHELAN, Pat (2<strong>00</strong>6) “The Nature and Provision of Technology Education in<br />
Ireland”. Journal of Technology Education. 18(1), ss.7-26.<br />
De Vries, Marc, J. (1994) “Technology Education in Western Europe”. Layton, D. (Editör),<br />
Innovations in Science and Technology Education, Vol. V. Paris: UNESCO.<br />
http://www.iteawww.org/PATT10/Barak.pdf<br />
DEMİRASLAN, Yasemin ve KOÇAK USLUEL, Yasemin (2<strong>00</strong>5). “Bilgi ve İletişim<br />
Teknolojilerinin Öğrenme Öğretme Sürecine Entegrasyonunda Öğretmenlerin Durumu”.<br />
The Turkish Online Journal of Educational Technology, ISSN: 1303-6521 4(3).<br />
http://www.tojet.net/articles/4315.htm<br />
DEMİRASLAN, Yasemin (2<strong>00</strong>8). “Investigating the Propriety of a Science and Technology Curriculum<br />
in Turkey”. Annual Meeting of the American Educational Research Association, New<br />
York.<br />
DEMİREL, Özcan (1993). Eğitim terimleri sözlüğü. Usem Yayınları, Ankara.<br />
DİNDAR, Halil ve YANGIN, Selami (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programına<br />
Geçiş Sürecinde Öğretmenlerin Bakış Açılarının değerlendirilmesi”, Kastamonu Eğitim<br />
Dergisi, 15(1), ss. 185-198.<br />
DUGGER, William (2<strong>00</strong>5). “Twenty Years of Educational Standards for Technology Education in the<br />
United States”. 2<strong>00</strong>5 PATT Konferansı. http://www.iteaconnect.org/Conference/<br />
PATT/PATT15/Dugger.pdf.<br />
Eurybase (2<strong>00</strong>6). Türk eğitim Sisteminin Örgütlenmesi 2<strong>00</strong>6/07. The Information<br />
Database on Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />
Eurybase (2<strong>00</strong>7a). The Education System in England, Wales, Northern Ireland 2<strong>00</strong>6/07. The<br />
Information Database on Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />
Eurybase (2<strong>00</strong>7b). The Education System in France 2<strong>00</strong>6/07. The Information Database on<br />
Education Systems in Europe, www.eurydice.org.<br />
GINESTIE, Jacques (2<strong>00</strong>5) “Analysing technology education through the curricular evolution and the<br />
investigation themes”, International Conference PATT 15th, 18-22 Nisan, Haarlem,<br />
Hollanda. http://www.iteaconnect.org/Conference/PATT/PATT15/Ginestie.pdf<br />
Human Development Report (2<strong>00</strong>7). Fighting climate change: Human Solidarity in a<br />
Divided World 2<strong>00</strong>7/2<strong>00</strong>8. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı. New York.<br />
KARAAĞAÇLI, Mustafa ve MAHİROĞLU, Ahmet (2<strong>00</strong>5). “Yapılandırmacı Öğretim<br />
Açısından Teknoloji Eğitiminin Değerlendirilmesi”, Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, sayı: 16, s.47-63.<br />
KARAMUSTAFAOĞLU, Orhan (2<strong>00</strong>6). “Fen ve Teknoloji Öğretmenlerinin Öğretim Materyallerini<br />
Kullanma Düzeyleri: Amasya İli Örneği” AÜ. Bayburt Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(1), ss.<br />
90-101.<br />
KIROĞLU, Kasım (2<strong>00</strong>6). Yeni ilköğretim Programları 1-5. Sınıflar. PegemA Yayıncılık, Ankara.<br />
LEWIS, Theodore (1999). “Research in technology education-Some areas of need”. Journal of<br />
Technology Education, 10(2), ss. 41-56.<br />
LEWIS, Theodore (2<strong>00</strong>0). “Technology Education and Developing Countries”. International Journal<br />
of Technology and Design Education, 10, ss. 163–179.<br />
LOVELAND, Thomas (2<strong>00</strong>4) “Technology Education Standards Implementation in Florida”. Journal<br />
of Technology Education, 16(1), ss. 40- 54.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 297
Bazı Gelişmiş Ülkelerde Teknoloji Eğitimi ve Türkiye İçin Öneriler u<br />
MEB (2<strong>00</strong>3) İlköğretim Kurumları Yönetmeliği. 27/08/2<strong>00</strong>3 tarihli 25212 sayılı Resmi Gazete.<br />
MEB (2<strong>00</strong>5). Orta Öğretim Kurumları Bilgi ve İletişim Teknolojisi Dersi Öğretim Programı.<br />
Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara.<br />
MEB (2<strong>00</strong>6). İlköğretim Teknoloji ve Tasarım Dersi Öğretim Programı ve Kılavuzu (6, 7 ve 8.<br />
Sınıflar). Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Ankara.<br />
MEB (2<strong>00</strong>7). İlköğretim Okulları Haftalık Ders Çizelgesi (Son hali)-07/06/2<strong>00</strong>7.<br />
http://ttkb.meb.gov.tr/ogretmen/modules.phpname=Downloads&d_op=viewdo<br />
wnload&cid=72<br />
MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi <strong>Genel</strong> Müdürlüğü (2<strong>00</strong>6). “Temel Eğitime <strong>Destek</strong> Projesi<br />
“Öğretmen Eğitimi Bileşeni”: Öğretmenlik Mesleği <strong>Genel</strong> Yeterlikleri”. Tebliğler Dergisi<br />
Cilt:69, Sayı: 2590.<br />
NEWBERRY, Pamela B. (2<strong>00</strong>1) “Technology Education in the U.S.: A Status Report”. The<br />
Technology Teacher, September, ss. 1-16.<br />
PANNAPECKER, John (2<strong>00</strong>4). “Technology education and history: Who’s driving (Editorial).”<br />
Journal of Technology Education. 16(1), ss. 72-83<br />
POLAT, Çoşkun (2<strong>00</strong>6). “Bilgi Çağında Üniversite Eğitimi İçin Bir Açılım: Bilgi Okuryazarlıgı Ögretimi”<br />
A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 30, ss. 249-266.<br />
RASINEN, Aki (2<strong>00</strong>3) “An Analysis of the Technology Education Curriculum of Six Countries.”<br />
Journal of Technology Education, 15(1), ss. 31-47<br />
SADE, David ve COLL, Richard (2<strong>00</strong>3). “Technology and Technology Education: Views of Some<br />
Solomon Island Primary Teachers And Curriculum Development Officers.” International<br />
Journal of Science and Mathematics Education, Sayı: 1, ss. 87–114.<br />
SULAR, Mehmet Kasım (2<strong>00</strong>5). Web Tabanlı Pedagojik Formasyon Eğitimi ve Örnek Sanal<br />
Ders Tasarımı ve Yönetimi (Gaziantep Üniversitesi Örneği), Gaziantep Üniversitesi<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Gaziantep.<br />
ŞENEL, Ahmet ve GENÇOĞLU, Serhat (2<strong>00</strong>3) “Küreselleşen Dünyada Teknoloji Eğitimi”. G.Ü.<br />
Endüstriyel Sanatlar Eğt. Fak. Derg., Yıl 11, Sayı 12, ss.45-65<br />
TATLI, Ercan (2<strong>00</strong>7). Sınıf Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersinde<br />
Yapılandırmacı Öğretmen Rollerini Yerine Getirme Düzeyleri (Aday Öğretmenlerin<br />
Görüşlerine Dayalı Bir Değerlendirme), S.Demirel Üniversitesi Fen Bilgisi Eğitimi,<br />
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Burdur.<br />
Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (1996). Technology for all Americans: A Rationale and<br />
Structure for the Study of Technology. Reston, VA: Author.<br />
http://www.iteaconnect.org/Publications/publications.htm<br />
Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>0). Standards for Technological Literacy: Content<br />
for the Study of Technology. Reston, VA: Author, http://www.iteaconnect.org/<br />
Publications/publications.htm<br />
Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>3). Advancing Excellence in Technological<br />
Literacy: Student Assessment, Professional Development, and Program Standards.<br />
Reston, VA:Author, http://www.iteaconnect.org/Publications/publications.htm<br />
Uluslararası Teknoloji Eğitimi Kurumu (2<strong>00</strong>6) Technology Literacy for All: A Rationale and<br />
Structure for the Study of Technology. http://www.iteaconnect.org/Publications/<br />
publications.htm<br />
UNESCO (2<strong>00</strong>8) ICT Competency Standards for Teachers, Competency Standards Modules.<br />
UK: UNESCO, http://cst.unesco-ci.org/sites/projects/cst/The%20Standards/ICT-<br />
CST-Competency%20Standards%20Modules.pdf<br />
WALMSLEY, Brad (2<strong>00</strong>3). “Partnership-Centered Learning: The Case For Pedagogic Balance in<br />
Technology Education”. Journal of Technology Education 14(2), ss. 56-69.<br />
WILSON, Valerie ve HARRIS, Marlene (2<strong>00</strong>4). “Creating Change A Review of the Impact of Design<br />
and Technology in Schools in England”. Journal of Technology Education, 15(2), ss. 46-65.<br />
298<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u S. Nihat Şad / Sabahattin Arıbaş<br />
TECHNOLOGY EDUCATION IN SOME DEVELOPED<br />
COUNTRIES AND IMPLICATIONS FOR TURKEY<br />
S. Nihat ŞAD*<br />
Sabahattin ARIBAŞ**<br />
Abst ract<br />
In an era in which technology develops at a great pace and affects every<br />
aspects of our life, it is reasonable to assume an association between technology<br />
and growth. Therefore, the terms technology literacy and teaching technology<br />
have gradually gained importance. Developed nations have developed their<br />
curricula with the goal to raise individuals who can easily adapt to fast developing<br />
technology, use it efficiently, and generate new technologies. This paper<br />
intends to determine the place of technology education in developed countries<br />
like USA, England and France to compare them with the present situation in<br />
Turkey. The comparison revealed that the above cited nations have developed<br />
awareness towards technology education and developed their curricula accordingly.<br />
Turkey, however, has been rather late to raise similar awareness and<br />
unlikely deprived of the supports from civil institutions and organizations.<br />
Moreover differences were observed in achieving horizontal integration.<br />
Key Words: Technology literacy, teaching technology, England, France,<br />
USA, Turkey<br />
* Instructor; İnönü University, Faculty of Education, Malatya<br />
** Prof.Dr.; İnönü University, Faculty of Education, Malatya<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 299
İLKÖĞRETİM SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMEN<br />
ADAYLARININ LAİKLİK KAVRAMININ<br />
ÖĞRETİMİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ<br />
Kadir ULUSOY*<br />
Özet<br />
Bu çalışma 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim öğretim yılında Adıyaman Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim dalında 3 ve 4. sınıflardan<br />
71 öğretmen adayının kavram öğretimi ve “laiklik” kavramını nasıl öğretebilecekleri<br />
konusunda düşünceleri ve görüşlerini almak için yapıldı. Öğretmen<br />
adaylarına açık uçlu sorular soruldu, öğrenciler sorular ile ilgili görüş ve önerilerini<br />
yazdılar. Yazılan görüş ve öneriler frekanslara ayrıldı, birbirine yakın ifadeler<br />
aynı frekansta yer aldı. Araştırmada elde edilen bazı sonuçlar şunlardır:<br />
Bu çalışmaya katılan öğretmen adayları kavram öğretimi ile ilgili olarak; kavramların<br />
konu ile ilişkilendirilerek işlenmesini, kavramları işlerken farklı yöntem<br />
ve tekniklerden yararlanılmasını, bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta,<br />
basitten karmaşığa, özelden genele gidecek şekilde öğretilmesini ve kavram<br />
haritalarından yararlanılmasını istemektedir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />
en fazla drama yöntemini kullanarak öğretmek istediklerini belirtmişlerdir.<br />
Daha sonra görsel materyaller kullanma, kavram haritası oluşturma ve laiklikle,<br />
dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlama isteğinde<br />
olduklarını belirtmişlerdir. Bu çalışma öğretmen adaylarının kavram<br />
öğretimi ve “laiklik” kavramının öğretimi ile ilgili görüşleri öğrenmek bakımından<br />
önemlidir.<br />
Anahtar Sözcükler: Laiklik, kavram, sosyal bilgiler, öğretmen adayları<br />
Gi riş<br />
Ülkemizde genelde laikliğin ne olup, ne olmadığı üzerinde tartışmalar sürüp<br />
gitmektedir. Laikliğin ne olup olmadığının önemi kadar, insanların ne anlayıp anlamadığı<br />
ve okullarımızda nasıl öğretildiği de önemlidir. Çünkü okullarda laiklik tam<br />
anlamıyla öğretilmiş olsaydı, bugün laikliğin ne olup olmadığı hala tartışılıyor<br />
olmazdı. Ülkemizde eğitim programları alanında yapılan revizyondan sonra 2<strong>00</strong>5<br />
sosyal bilgiler programında 5. sınıf Atatürkçülük konuları içinde yer alan laiklik kavramının<br />
giriş düzeyinde verilmesi belirtilmiştir. Bu kavram daha sonraki yıllarda<br />
İlköğretim 8. sınıfta Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersinde<br />
pekiştirme düzeyinde verilecektir. 2<strong>00</strong>5 programında kavram öğretimi ile ilgili bölümü<br />
hazırlayan Candan (2<strong>00</strong>5), kavram öğretiminde; grafik materyaller, anlam<br />
çözümleme tabloları, kavram ağları ve kavram haritalarının kullanılabileceğini belirtmiştir.<br />
Bu açıdan, öğretmenliğe başladıklarında programda belirtilen çalışmaları<br />
* Yrd. Doç. Dr.; Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ABD.<br />
Öğretim Üyesi<br />
3<strong>00</strong><br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
okullarda uygulayacak olan ve gelecekte laiklik konusunu öğrencilere anlatacak olan<br />
sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kavram ve laiklik kavramının öğretimi ile ilgili<br />
görüşleri oldukça önemlidir.<br />
Bu görüşlere geç<strong>med</strong>en önce laiklik ile ilgili düşüncelere yer vermekte fayda<br />
vardır. Türkiye Cumhuriyeti, tarih boyunca <strong>med</strong>eniyet beşiği olarak bilinen coğrafyanın<br />
yeni sahibiydi. Kuruluşundan itibaren modernleşmeyi sadece sözde değil,<br />
özde prensip edinen bu yeni devlet; çağdaşlaşmayı özümsemiş, demokratik, hukuk<br />
ilkelerini özümseyen “laik” bireyler yetiştirmeyi hedef edinmiştir. Bu hedefleri gerçekleştirmek<br />
için ilkeler benimsenmiş ve inkılâplar yapılmıştır. Yapılan inkılâpların<br />
başarılı olabilmesi için inkılâpların vatandaşlara benimsetilmesi gerekiyordu.<br />
Nitekim Atatürk de çok iyi biliyordu ki; kendi içine kapanmış, çağın yeniliklerinden<br />
ve uygarlığından uzaklaşmış bir Türkiye, çağdaş dünya ölçüleri içinde evrensel bir<br />
nitelik kazanamayacaktır. Atatürk’e göre; “Doğunun uygarlık anlayışı, maddi ve<br />
manevi dünya olaylarını din görüşü ile değerlendiriyordu. Bu uygarlık kavramı yaşadıkça,<br />
kalkınma ve refah sağlanamazdı” (Çomak:2<strong>00</strong>3). Bunun için ne yapmak gerekiyordu<br />
Bu sorunun cevabı, Atatürkçü düşünce sistemi içinde önemli bir yer tutan<br />
“laiklik” kavramının anlaşılıp uygulanması gerekliydi. Atatürk ilkelerinden biri ve<br />
Türkiye Cumhuriyetinin temeli olan “Laiklik” nedir<br />
Laiklik, Atatürkçü düşünce sisteminin özünü oluşturan akılcı ve bilimci tutumun<br />
ayrılmaz bir parçası, aynı zamanda Türk inkılâbının temel hedefi olan çağdaşlaşmanın<br />
vazgeçilmez şartıdır. Laiklik olmadan ne akılcı yaklaşımın varlığından söz<br />
edilebilir, ne de çağdaşlaşma hedefine ulaşılması mümkün olabilir. Ülkemizde din ve<br />
devlet işlerinin birbirinden ayrılmasındaki amaç Genç (1995)’in de belirttiği gibi;<br />
“dinin kişinin vicdan alanına ilişkin olduğunu, inanç ve ibadet konularını kapsadığını<br />
dünya işlerinin ise dünyevi iktidarlar tarafından din kurallarına göre değil, toplumun<br />
değişen ihtiyaçlarından kaynaklanan akılcı kurallara göre yürütüleceğini kabul<br />
etmektedir.” İşte Atatürkçü düşünce sistemindeki laiklik anlayışının Türkiye’de gerçekleştirmek<br />
istediği de budur.<br />
Laiklik, kısaca, devletin yani; siyasi-hukuki örgütün bir unsurunu oluşturan<br />
egemenliğin kaynağının veya devletin hukukunun kaynağının beşeri irade olması<br />
olarak tanımlanmaktadır. Laiklik düşüncesinde, toplum, salt “akli” bir veri olarak<br />
algılanmaktadır. Bunun zorunlu sonucu ise kanun önünde eşitliktir. Kanun önünde<br />
eşitlik, din ve vicdan hürriyetini zorunlu kılmıştır. Kuşkusuz, “laik” hukuk düzenlerinde,<br />
herkes, “dinini yaşamakta” serbesttir. Ancak, bu serbestlik, ister kanun, ister<br />
örf ve adet biçiminde ortaya çıkmış olsun, hukukun kaynağının “beşeri irade” olması<br />
esasıyla sınırlıdır. Laiklik, beşeri düşüncede, bilimde meydana gelen değişimin<br />
zorunlu bir sonucudur (Hafızoğlu:1996). Laiklik kavramına, ‘politik düzenlemelerde<br />
dinin herhangi bir belirleyiciliğinin olmaması’ şeklinde daha net bir tanım getirmek de<br />
mümkündür (Kaya: 2<strong>00</strong>7). Turan, Safran vd (2<strong>00</strong>3)’ne göre, “laik” olmak; dünya işlerini<br />
din işlerinden, dini otoriteden ayrı olarak ele almak anlamına gelmektedir.<br />
Laiklik ise; sosyal hayatta din kurallarına tabi olmayan hukuk anlayışını ifade eder.<br />
Başgil (1991)’e göre; laiklik; din ile devlet işlerinin ayrılması ve devletin vicdan işlerinin<br />
gerçekleşmesine tarafsız kalmasıdır. Başka bir deyişle; devletin, Allah ile kul arasından<br />
çekilmesi ve dinin de devlet işlerine karışmaması, yani akıl ile imanın yetki<br />
alanlarının birbirinden ayrılmasıdır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 301
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
Laiklik gibi anlaşılması ve anlatılması tartışmalar yaratan birçok kavram sosyal<br />
bilgiler dersindeki tarih konularında ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve<br />
Atatürkçülük derslerinde mevcuttur. Bundan dolayı bu derslerde kavram öğretimi<br />
oldukça önem arz etmektedir. Çünkü kavramlar belli bir konuda birçok bilgiyi<br />
düzenleyen ve birleştiren unsurlardır. Eğitim, çoğu zaman, kavramların öğretilmesiyle<br />
ilgilidir (MEB: 2<strong>00</strong>5). Temel kavramlar anlaşılmadıkça konu ilgili ileri düzeydeki<br />
diğer kavramların anlaşılamayacağı bilinmektedir (Çepni,S.ve Diğ. 2<strong>00</strong>0). Bu<br />
bakımdan laiklik kavramının ne olduğu anlaşılmadan laiklikle ilgili yapılacak konuşmalarda<br />
yanılgılar ve yanlışlıklar olacaktır. Sosyal bilgiler öğretiminde, kavramların<br />
öğrenilmesini, öğretimin odak noktası olarak belirlemenin birçok faydası vardır:<br />
“Kavramların öğrenilmesi öğrencilerin akademik başarıları üzerinde olumlu etki sağlar.<br />
Öğrenme ve hatırlamayı basitleştir. İletişimi kolaylaştırır. Öğretimi kişiselleştirir.<br />
Gerçek ile yanlış algılamayı ayırt etmeye ve karmaşık anlamaya yardımcı olur.<br />
Problem çözme ve akıl yürütme becerisini geliştirir” (Doğanay: 2<strong>00</strong>3a).<br />
Sosyal bilgilerin en önemli parçalarından olan tarih öğretimi aracılığıyla, çağımız<br />
insanının ihtiyaç duyduğu önemli nitelik ve beceriler öğrencilere kazandırılabilir.<br />
Bu ders aracılığıyla öğrencilere duyuşsal niteliklerin kazandırılmasının yanında,<br />
sosyal beceriler, geçmişle bugünü mukayese edebilme, değişim ve sürekliliği algılayabilme,<br />
kanıtları değerlendirebilme, eleştirel ve analitik düşünebilme gibi pek çok<br />
özelliğin kazandırılması mümkündür (Demircioğlu; 2<strong>00</strong>7). Özellikle ilköğretim aşamasında<br />
öğrencilere öğretilecek tarih bilgileri öğrencilerin günlük hayatta kullanabileceği<br />
ve kolaylıkla algılayabileceği tarzda olmalıdır. Yaylacı (2<strong>00</strong>7)’nın da belirttiği<br />
gibi; ilköğretimden itibaren, çocuk kendisi ve dünya ile ilgili fikir ve algılarını oluşturmaya<br />
başlar, bu bakımdan bu dönem oldukça hassastır.<br />
Laiklik kavramının öğretilmesinde ve öğrenilmesindeki en önemli hususlardan<br />
biride kavram yanılgısıdır. Çünkü laiklik kavramının ne olduğu bilin<strong>med</strong>en<br />
yapılacak açıklamalarda mutlaka yanlış bilgiler yer almaktadır. Bu yanlış anlamaların<br />
ve yanılgıların önlenmesi oldukça önemlidir. Çünkü öğrenciler, genellikle sahip<br />
oldukları bu kavram yanılgılarını değiştirme konusunda çok tutucudurlar ve değişikliğe<br />
direnç gösterirler (Benson, Wittrock and Baur, 1993; Fellows, 1994; Schmidt,<br />
1997, Koray, Özdemir ve Tatar, 2<strong>00</strong>5). Bu direnci yıkmak konusunda sosyal bilgiler<br />
öğretmenlerine önemli görevler düşmektedir. Kavram yanılgısını düzeltmek ve yanlış<br />
anlamayı gidermek için öğrencinin geçmişte laiklikle ilgili neler bildiğini, laiklik<br />
kavramına karşı tutumunu öğretmenin bilmesinde fayda vardır. Bu sayede öğrencinin<br />
laiklik kavramı ile ilgili edindiği kavram yanılgısı giderilebilir. Koray, Özdemir ve<br />
Tatar (2<strong>00</strong>5)’ın da belirttiği gibi örgün eğitim sürecinde de kavram yanılgılarının oluşması<br />
söz konusudur. Bazı bilgilerin hatalı olarak öğretilmesi ile kavram yanılgıları<br />
ortaya çıkabilir. Ayrıca öğrencilerin, yeni öğrenme durumlarında kendi ön bilgilerini<br />
kullanmalarında yetersizlik yaşadıkları, öğrenme süresince zihinlerinde kavramsal<br />
değişimi sağlamada başarısızlığa uğradıkları ve kavramları öğrenirken belirli durumlarda<br />
anlam bütünlüğü kuramadıkları durumlarda da kavram yanılgıları oluşabilir.<br />
Laiklik kavramının öğrenilmeye başlandığı ilköğretim döneminde bu kavramla<br />
ilgili iyi bir alt yapı oluşturulması son derece mühimdir. Çünkü laiklik kavramı<br />
anlaşılır şekilde öğretile<strong>med</strong>iği ve kavratılamadığı sürece ilerleyen yıllarda da<br />
laiklikle ilgili tartışmalar hiçbir ilerleme göster<strong>med</strong>en sürüp gidecektir. Bu nedenle<br />
özellikle eğitim öğretim kademesinin temelini teşkil eden ilköğretimde laiklik kav-<br />
302<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
ramının öğrencilerin anlayabileceği şekilde işlenmesi, ilerleyen yıllarda bu kavramı<br />
daha iyi anlamalarına yardım edeceğinden dolayı sosyal bilgiler öğretmenlerinin<br />
laiklik kavramını işleyişleri oldukça önemlidir. Bu sebeple sosyal bilgiler öğretmenlerinin<br />
laikliğin öğretimi ile ilgili görüş ve düşünceleri oldukça önem arz<br />
etmektedir.<br />
Amaç: Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının laiklik kavramının öğretimine<br />
yönelik görüşlerini ve önerileri almaktır. Gelecekte laiklik kavramını öğretecek olan<br />
sosyal bilgiler öğretmen adaylarının laiklik kavramının nasıl öğretilmesi gerektiği<br />
konusundaki düşüncelerinin oldukça önemli olduğunu düşünülerek bu çalışma<br />
yapılmıştır. Laiklik kavramını öğretecek olan öğretmen adayları; kavram öğretimi ve<br />
laiklik kavramının öğretimi ile ilgili neler düşünüyorlar Sorusuna cevap aranacak ve<br />
laiklik kavramını nasıl işlemeyi düşündükleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu amaçla<br />
öğretmen adaylarına aşağıdaki açık uçlu sorular yöneltilmiştir;<br />
√ “Laiklik” kavramından ne anladığınızı yazınız.<br />
√ Kavram öğretimini gerçekleştirmek için neler yaparsınız<br />
√ “Laiklik” kavramını işlerken nasıl bir uygulama yapmayı düşünüyorsunuz<br />
Metot: Araştırma “Sosyal Bilgiler” öğretmen adaylarının laiklik kavramının<br />
öğretimiyle ilgili görüşlerini ortaya koymak olduğundan betimsel bir çalışmadır.<br />
Araştırmanın evrenini Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde bulunan 44 “Sosyal<br />
Bilgiler Öğretmenliği” anabilim dalında öğrenim gören 3 ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır.<br />
Ancak bu sayıda bir öğrenci kitlesine ulaşmanın zorlukları sebebiyle,<br />
evrenden örneklem seçilmiştir. Adıyaman Üniversitesi Eğitim Fakültesi “Sosyal<br />
Bilgiler Öğretmenliği” anabilim dalında 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında 3 ve 4.<br />
sınıflarda öğrenim gören 71 öğretmen adayı, araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır.<br />
Araştırma verilerinin toplanması amacıyla 3 açık uçlu soru, öğretmen adaylarına<br />
yazılı olarak verilmiştir. Herhangi bir zaman sınırlandırması olmadan sorulara<br />
cevap vermeleri istenmiştir. Öğretmen adaylarının verdikleri cevaplar içerisinde birbirine<br />
yakın olan görüşler, aynı kategori içerisinde değerlendirilmiş ve toplanan verilerin<br />
frekansı alınarak anlamlaştırılmıştır.<br />
Bulgular: Bu bölümde, ilerleyen yıllarda laiklik kavramını öğretecek olan sosyal<br />
bilgiler öğretmen adaylarının kavramların ve laiklik kavramının nasıl öğretilmesi<br />
gerektiği konusundaki düşünce ve görüşlerinin frekans dağılımlarına yer verilmektedir.<br />
“Çizelgelerde öğretmen adaylarının verdikleri cevaplardan bir birine yakın olan<br />
görüşler aynı frekansta toplanmıştır.”<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 303
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
Çizelge 1: Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramından Ne Anladıkları İle<br />
İlgili İfadeleri:<br />
Frekanslar<br />
Laiklik düşüncelerimizi, inancımızı serbestçe ve başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en<br />
yaşayabilmemizdir. 45<br />
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. 41<br />
Laikliği benimseyenler herkese saygılı olur. 40<br />
Laiklik her görüşe saygı gösterir. 40<br />
Laiklik birçok görüşün bir arada olmasıdır. 34<br />
Laiklik uygulaması zor bir kavramdır. 26<br />
Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor. 18<br />
Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa olsun, bizi yasalara göre yönetmek<br />
zorundadır. 13<br />
Laiklik soyut bir kavramdır, anlatımı belki kolay ama öğrencilerin anlaması<br />
oldukça zor oluyor. 9<br />
Laikliği anlatabilmek için, önce laikliğin ne olduğu tam olarak bilmek gereklidir. 7<br />
Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak gerekir. 4<br />
√<br />
√<br />
1.Çizelgeye göre öğretmen adayları laiklik kavramından ne anladıkları ile<br />
ilgili en çok katılımı % 63.3’lük bir oranla “düşüncelerimizi, inancımızı serbestçe<br />
ve başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en yaşayabilme” şeklinde belirtmiştir.<br />
İkinci olarak % 57.7’lik oranla “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması”<br />
şeklinde algıladıklarını ifade etmişlerdir. Bu ifade, ilköğretimden itibaren<br />
kullanılan kitabi ve teknik bir ifadedir, üniversite öğrencilerinin de bu<br />
şekilde anlamaları oldukça normaldir.<br />
√ Laikliği benimseyenlerin herkese saygılı olacağını ve laikliğin her görüşe<br />
saygı gösterdiğini belirtenlerin görüşleri % 56.3’tür.<br />
√ Laiklik uygulanması zor bir kavramdır, şeklinde görüş bildirenler de %<br />
36.6’lık bir oran sahiptir. Yaklaşık öğretmen adaylarının üçte biri laikliğin<br />
uygulanmasının zor olduğunu belirtmiştir.<br />
√ Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor diyenlerin oranı % 25.3’tür.<br />
√<br />
√<br />
Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa olsun, bizi yasalara göre yönetmek<br />
zorundadır, diyen öğretmen adaylarının görüşleri % 18.3’lük bir<br />
orana sahiptir<br />
Laikliği anlatabilmek için önce laikliğin ne olduğunu tam olarak bilmek<br />
gereklidir, diyenlerin oranı % 9.8’dir.<br />
√ Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak gerekir, diye<br />
fikir beyan eden öğretmen adaylarının görüşleri % 5.6’dır.<br />
Bu sonuçlara göre öğretmen adayları, birçok ifadelerinde laiklik kavramından<br />
ne anladıklarını belirtmişlerdir. Ancak bazı ifadeler laiklik kavramından ne anladıklarından<br />
ziyade laiklik kavramı ile ilgili düşüncelerini yansıtmaktadır. Bunlar:<br />
“Laikliğin ne olduğu tam olarak anlatılamıyor. Bizi yönetenlerin dini, düşüncesi, ne olursa<br />
olsun, bizi yasalara göre yönetmek zorundadır. Soyut bir kavramdır, anlatımı belki kolay ama<br />
304<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
öğrencilerin anlaması oldukça zor oluyor. Laikliği anlatabilmek için, önce laikliğin ne olduğu<br />
tam olarak bilmek gereklidir. Laikliği, öğrencilerin yanlış anlamasına zemin hazırlamamak<br />
gerekir” ifadeleridir.<br />
Çizelge 2: Öğretmen Adaylarının Kavram Öğretimi Esnasında Neler Yapmak<br />
İstedikleri İle İlgili Görüşleri:<br />
Frekanslar<br />
Kavramlar konu ile ilişkilendirilerek işlenmeli, farklı yöntem ve<br />
tekniklerden yararlanmalı (Analiz yolu, anlam çözümleme tabloları, problem<br />
çözme, beyin fırtınası, kavram ağı oluşturma vb.). 41<br />
Bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta, basitten karmaşığa, özelden<br />
genele gidecek şekilde öğretilebilir. 34<br />
Kavram haritalarından yararlanılmalı. 25<br />
İşlenilecek kavram ile ilgili görsel ögelerden yararlanılmalıdır. 17<br />
Hedef belirlenmeli, süreç planlanmalı, ortam iyi hazırlanmalı 14<br />
Öğrencilerin bireysel farklılıkları kavram öğretiminde mutlaka dikkate<br />
alınmalı, eskiden bildikleri bilgiler aynen tekrarlanmamalı, öğrencilerin<br />
derse dikkati çekilmeli, öğrencilerin konu ile ilgili hazır bulunuşluluğu<br />
öğrenilmeye çalışılmalı. 13<br />
İşlenilecek kavramın seviyeye uygun olması çok önemlidir. Kavram<br />
öğretilirken kavram karışıklığına neden olunmamalıdır. 13<br />
Yeni bilgiler eski bilgilerle ilişkilendirilmelidir. 11<br />
Kavram öğretimi başarılı olursa konuların öğretilmesi ve kalıcılığı sağlanır.<br />
Zıt ve benzer kavramlar öğretilebilinir. 8<br />
Kavramlar yaşantıyla ilişkilendirilmelidir. 8<br />
Somutlaştırmak, tanım yaptırabilmek, farklı örnekler vermek, öğrencinin<br />
yaşadığı çevreyle ilişkilendirilebilmeli. 6<br />
Öğretmen derse hazırlıklı gelmelidir, pratik ve etkili bir işleyiş yapmalıdır,<br />
öğrenciye pekiştireç vermelidir ve değerlendirme yapmalıdır. 5<br />
Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır, kavram bireyin ön<br />
bilgileriyle ilişkilendirilmelidir. 3<br />
Öğretilecek kavram söylenir, bu kavramın ne olduğu açıklanmalı. 3<br />
Kavram güncel bir konuda geçiyorsa öğretimi daha kolay olur. 1<br />
Çizelge 2’ye göre; öğretmen adaylarının kavram öğretimi esnasında neler yapmak<br />
istedikleri ile ilgili görüşleri frekanslara ayrılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde;<br />
√<br />
√<br />
√<br />
Öğrenciler en çok görüşü; farklı yöntem ve tekniklerin kullanılması ile<br />
(örneğin; analiz yolu, problem çözme, beyin fırtınası vb.) kavram öğretiminin<br />
yapılmasının etkili olacağı yönünde belirtmişlerdir. Bu görüşe katılanların<br />
oranı % 57.7’dir.<br />
İkinci olarak; bilinenden bilinmeyene, somuttan soyuta, basitten karmaşığa,<br />
özelden genele gidecek şekilde öğretebilirim, diyen öğretmen adaylarının<br />
görüşü gelmektedir. Bu görüşün oranı % 47.8’dir.<br />
Üçüncü olarak, kavram haritalarından yararlanılmalı, görüşü yer almıştır.<br />
Bu görüşü belirtenlerin oranı % 35.2’dir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 305
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
√ Daha sonra, işlenilecek kavram ile ilgili görsel ögelerden yararlanılmalıdır,<br />
görüşü gelmektedir. Bu görüşe katılan öğrencilerin oranı % 23.9’dur.<br />
Bu yöntem ve uygulamalar yapılırsa ezberden uzaklaşılır, böylece kavramlar<br />
ile ilgili bilgiler kalıcı olur. Öğrencilerin bireysel farklılıkları kavram öğretiminde<br />
mutlaka dikkate alınmalı, eskiden bildikleri bilgiler aynen tekrarlanmamalı, öğrencilerin<br />
derse dikkati çekilmeli, öğrencilerin konu ile ilgili hazır bulunuşluluğu öğrenilmeye<br />
çalışılmalı ve işlenilecek kavramın seviyeye uygun olması çok önemlidir.<br />
√<br />
√<br />
Kavram öğretilirken kavram karışıklığına neden olunmamalıdır, görüşlerinin<br />
oranları % 28.3’dür. Kavram öğretimi başarılı olursa konuların öğretilmesi<br />
ve kalıcılığı sağlanır. Zıt ve benzer kavramlar öğretilebilinir.<br />
Kavramlar yaşantıyla ilişkilendirilmelidir, görüşlerini belirtenlerin oranları<br />
% 11.2’dir.<br />
√ En düşük görüş frekansı ise “Kavram güncel bir konuda geçiyorsa öğretimi<br />
daha kolay olur”, görüşünü benimseyen öğrenci oranı % 1.4’dür.<br />
Çizelge 3: Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramını İşlerken Neler Yapmak<br />
İstedikleri İle İlgili Görüşleri:<br />
Frekanslar<br />
Drama yöntemi kullanırım. 47<br />
Görsel materyaller kullanırım. 43<br />
Konu soyut olduğu için somutlaştırırım. 42<br />
Kavram haritası oluştururum. 39<br />
Laiklikle, dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlarım. 38<br />
Öğrencilerin laiklikle ilgili görüşlerini alırım. 35<br />
Anlatım yöntemini kullanırım. 34<br />
Soru–cevap yöntemini kullanırım. 34<br />
Atatürk’ün laikliğe yaptığı katkılar örneklerle açıklarım. 30<br />
Tartışma yaptırırım. 28<br />
Din özgürlüğünün olması önemi vurgularım. 28<br />
Laiklik uygulamaları ile ilgili örnekler veririm. 23<br />
Laikliği anlatmadan önce demokrasinin önemine değinirim. 19<br />
Örnek olay incelemesi yaptırırım. 18<br />
Öğrencilere laiklikle ilgili çeşitli görüşlerden örnekler veririm. 18<br />
Konuyu pekiştirmek için sorular sorarım. 15<br />
Hak ve özgürlükler çerçevesinde öğretmeye çalışırım. 12<br />
Laikliğin toplumdaki yansımalarını işlerim. 9<br />
Konuyla ilgili çeşitli materyaller hazırlarlım. 3<br />
3. Çizelgeye göre öğretmen adayları; öğretim ilke ve yöntemleri, özel öğretim<br />
yöntemleri, öğretim materyalleri gibi derslerde öğrendikleri bilgiler ile “laiklik” kavramını<br />
öğretebileceklerini düşünmektedirler. Bu bölümde öğretmen adayları genelde<br />
hangi yöntemleri kullanacaklarını belirtmişlerdir. Kavram öğretiminde önemli bir yer<br />
306<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
tutan anlam çözümleme tablosu ve kavram bulmacalarını laiklik kavramının öğretimi<br />
sırasında kullanabileceklerini belirtmemişlerdir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />
öğretirken şunları yapmak istemektedir. En fazla oranda “drama % 66.1, görsel<br />
materyaller kullanımı % 60.5, konu soyut olduğu için somutlaştırırım % 59.1, kavram<br />
haritası oluşturma % 54.9, laiklikle, dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren<br />
tablolar hazırlama % 53.5, anlatım % 47.8, soru-cevap yöntemi % 47.8”, kullanma<br />
isteği görülmektedir. Bunların dışında; Atatürk’ün laikliğe yaptığı katkılar örneklerle<br />
açıklarım % 42.2, tartışma yaptırırım % 39.4, din özgürlüğünün olması önemi vurgularım<br />
% 39.4, laiklik uygulamaları ile ilgili örnekler veririm % 32.3, laikliği anlatmadan<br />
önce demokrasinin önemine değinirim % 26.7, örnek olay incelemesi yaptırırım<br />
% 25.3, öğrencilere laiklikle ilgili çeşitli görüşlerden örnekler veririm % 25.3, konuyu<br />
pekiştirmek için sorular sorarım % 21.2, hak ve özgürlükler çerçevesinde öğretmeye<br />
çalışırım % 16.9, laikliğin toplumdaki yansımalarını işlerim % 12.6, konuyla ilgili<br />
çeşitli materyaller hazırlarım % 4.2, oranında öğretmen adaylarının görüş bildirdiği<br />
görülmektedir. Bu sonuçlara göre; öğretmen adaylarının genelde konuyu somutlaştırmaya<br />
yönelik ifadeler kullandıkları görülmektedir.<br />
Aşağıda bazı öğretmen adaylarının laiklik konusunu işlerken neler yapmak<br />
istedikleri ile ilgili görüşlerine yer verilecektir. Öğretmen adayları;<br />
“Önce devletin ne olduğunu sonra dinin ne olduğunu anlatırım, devlet<br />
kavramının içinde din kavramının yerini anlatırım, bu iki kavramın birbirinden<br />
farklı olduğunu kesinlikle anlatırım.”<br />
“Öğrencilere daha önce laiklik kavramını duyup duymadıkları sorarım,<br />
öğrencilerin soyut olarak bildiği bilgileri somutlaştırmak gerekir, öznel<br />
bilgileri ortak noktalarda buluşturmaya çalışırım, öğrencilerin ön bilgilerini<br />
sınar, daha sonra kavramı öğrenciye anlatırım. Kavramı pekiştirmek için olabildiğince<br />
çok örnek veririm”.<br />
“Din özgürlüğünün olmasının önemini vurgular, devletin dininin<br />
olmamasının her dinin yaşamasına fırsat verdiğini belirtirim.”<br />
“Öğrencilere din, devlet ve laiklikten ne anladıklarını sorarım, aldığım<br />
cevaplardan sonra konuyu soyuttan somuta doğru götürürüm, laikliğin<br />
daha iyi anlaşılabilmesi için; proje ödevi hazırlamalarını, araştırma yapmalarını<br />
ülkemizde nasıl uygulandığını araştırmalarını öğrenmelerine yardımcı<br />
olurum.”<br />
“Öğrencilerin bildiklerinden bil<strong>med</strong>iklerine doğru giderim, eski-yeni<br />
ve “laik”-“laik olmayan” dönemle ilgili belgeler gösteririm, görsel ve işitsel<br />
materyaller kullanırım.”<br />
“Laiklik kavramı Atatürk ilke ve inkılâplarına uygun olarak anlatılmalıdır.<br />
Laiklik; dili, dini, ırkı, ne olursa olsun bir toplumda yaşayan insanların<br />
bir arada olması için birbirine hoşgörü ile yaklaşmasıdır.”<br />
“Günlük hayatta laiklikle ilgili mesaj veren örnek olayları kullanırım.”<br />
“Bir tablo yaparak laikliğin olması ve olmaması durumunda neler olacağını<br />
öğrencilere beyin fırtınası yaptırarak buldururum.”<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 307
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
“Öğrencilere saltanatın kaldırılması, cumhuriyetin ilanı ve halifeliğin<br />
kaldırılmasını anlatılıp, bu inkılâplar sonucunda neler kazandığımızdan bahsederim.”<br />
“Demokrasi kavramı ile ilişkili olduğundan önce demokrasinin iyi<br />
özümsenmesini sağlarım.”<br />
“Her öğrencinin birbirine saygılı olması için bütün görüşlerin iyi ve<br />
kötü yanlarını öğretirim. Öğrencilerin ön yargıdan uzak olmasına dikkat ederim.<br />
Konuyla ilgili başka kavramları da öğretirim.”<br />
“Laikliğin sözlük anlamını öğretirim, “laik” devletler hakkında bilgi<br />
veririm. Laikliğin ülkemize kazanımlarını anlatırım.”<br />
“Öğrencilerin siyasi görüşleri oluşmadığından laiklik öğrencilere dikkatli<br />
biçimde anlatılmalıdır. Öğretmen kendi siyasi fikrini ortaya koymamalıdır<br />
çünkü böylece hem hedef ve kazanımdan uzaklaşmış olur, hem de tarafsızlığını<br />
kaybetmiş olur. Bireylerin dini inancı ne olursa olsun birlik ve beraberlik<br />
içinde yaşayabileceklerini anlatırım.”<br />
“Öğrencilere sunuş yöntemi yapılarak laikliği anlatırım, anlatımdan<br />
sonra test yapılarak öğrencilerin laikliği anlayıp anlamadığı anlarım.”<br />
“Öğrencilere her din ve inancın diğerine üstünlük kurmaya çalışırsa<br />
sürekli çatışma ortamı oluşturacağını, laiklik sayesinde bütün din ve inançlara<br />
eşit mesafede olunduğunu, bunun için laikliğin çok önemli olduğunu anlatırım.<br />
“Fen derslerinde laboratuarda kavramlar deneyerek, yaparak öğretilebiliyor,<br />
ancak tarih derslerinde kavramlar farklı yöntemlerle öğretilebilir, örneğin;<br />
tartışma, görsel materyal kullanma, beyin fırtınası vb. kullanılmalı ve<br />
konu pekiştirilmelidir.”<br />
“Laiklikle ilgili konuştuktan sonra teokratik devlet ile “laik” devlet<br />
arasındaki farkı gösteren tablolar sergilerim, bu ülkelere de örnekler veririm.”<br />
“Tarihi süreçte din, yargı, hükümet gibi devlet kurumların hangi aşamalardan<br />
geçtiğini ve laikliğe neden ihtiyaç duyulduğunu örneklerle açıklarım.”<br />
“Laiklik kavramını demokrasi ile ilişkilendirilerek anlatırım.”<br />
Drama yöntemi ile işleyiş yaparım,“Sınıfı 10’ar kişilik 2 gruba ayırırım.<br />
Bir grup laiklik diğer grup ise din ile yönetilen bir toplum olur. Her iki<br />
grupta da her dine ve düşünceye sahip insanlar olur, din ile yönetilen toplumlarda<br />
mevcut dinin dışındaki inançlara sahip insanların çektiği sıkıntıları<br />
anlatılır, “laik” toplumda ise her dine inanan insanların özgürce davrandığını<br />
gösteririm böylece öğrenciler laikliği daha iyi anlar.”<br />
“Üç ayrı dinin mabet yerlerini öğrencilere gösteririm, sonra hoşgörüden<br />
bahsederim, sonra her dine ve görüşe saygılı olmayı anlatırım”<br />
“Din ve devlet işlerinin aynı ve farklı olduğunu gösteren drama uygulamaları<br />
yaparım.”<br />
308<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
“Laikliğin faydasını gösteren güzel örnekler anlatırım.”<br />
“Öğrencilere bazı haklarının olduğunu ve bu hakların başkalarına<br />
zarar ver<strong>med</strong>en kullanılabileceğini anlatırım. Daha sonra bir öğrenciyi öğretmen<br />
bir öğrenciyi cami hocası yaparım, ikisi de görevlerini söyler” bende ikisinin<br />
de görevinin ayrı olduğunu ve ikisinin de birbirine saygı göstermesi<br />
gerektiğini belirtirim. Bu durumun laiklik olduğunu söylerim.<br />
“Laikliğe geçiş aşamalarını anlatırım.”<br />
“İnsanlar arası diyalogdan bahsedilmeli, insanların birbirine karşı<br />
sevgi, saygı, hoşgörü konusunda bilinçlendirilmesi gerekir.” Şeklinde görüş<br />
bildirmişlerdir. Öğretmen adaylarının farklı yöntem ve teknikleri kullanmak<br />
istemeleri oldukça önemlidir. Bu sayede ders ezberden, sıkıcılıktan, monotonluktan<br />
ve tek düzelikten kurtulacaktır. Böylece laiklik kavramının öğretiminde<br />
istenilen başarıya ulaşılabilir.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
İlköğretim aşamasında öğrencilere aktarılacak bilgilerin kolaylığı, ilginçliği ve<br />
anlaşılırlığının yanında, dersi işleyen eğitimcinin de özellikle kavramları öğretirken<br />
izleyeceği yöntem, teknik ve tutumlar önemlidir. Anık (2<strong>00</strong>7)’ın yaptığı çalışmada<br />
öğrenciye göre eğitici; kavramlar öneren, kuramlar öngören, modeller tasarlayan bir<br />
akademisyen ve araştırmacı olmaktan ziyade; ders anlatmasını bilen, öğrenciye dersini<br />
belletebilen, pedagojik performans açısından yetkin bir profesyonel olmak zorundadır.<br />
Öğrencinin dersi anlamasını kolaylaştırdığı için eğiticinin düzgün ve gramere<br />
uygun cümlelerle ders anlatmasını istemektedir. Kuru ve duru bir anlatım dili ile<br />
anlaşılmayı bulanıklaştıracak yoğunlukta eski–yeni Türkçe veya yabancı dil terimler<br />
kullanmaması, vurgu ve tonlamaları yerli yerince yapması, ölçülü bir vücut dili kullanması;<br />
alana hâkimiyeti ve yatkınlığını sergileyecek iletişim becerileri ortaya koyması<br />
ve özellikle hitabeti ile etkilemesi; öğrencinin eğiticide aradığı bazı iletişim kıstaslarıdır.<br />
Özellikle bilgi, beceri, değer ve kavram öğretiminde öğretmenin takınacağı<br />
yaklaşım çok önemlidir. Eğer ki kavram öğretiminde öğretmen, gerekli yöntem ve<br />
teknikleri kullanamıyorsa, işlediği konuyu ne kadar iyi bilirse bilsin başarıya ulaşmakta<br />
çok zorlanacaktır. Çünkü;<br />
Kavram öğretiminde uygun yöntemin belirlenmesi ve uygulanması<br />
önemlidir. Öğrenciler çevrelerini kendi başlarına gözlemlerler ve bu gözlemler<br />
sonucunda elde ettiklerini ders esnasında sunulan kavramlarla bütünleştiremezlerse<br />
bilim çevresince kabul edilemeyen öğrenci kavramlarının oluşmasına<br />
neden olur (Kılıç 2<strong>00</strong>7:10).<br />
Laiklik, soyut bir kavramdır ve insanların farklı algılamalarına açıktır. Bu<br />
sebeple özellikle ilköğretim çağındaki öğrencilerin soyut kavramları öğrenmelerinin<br />
zorluğu da göz önünde bulundurularak bu kavramın öğretilmesine özen gösterilmelidir.<br />
İlköğretim öğrencileri gündelik hayatta laiklik kavramını mutlaka duymaktadırlar<br />
ve bu kavramla karşılaşmaktadırlar. Bu durum ile ilgili Gelman (1999) şunları<br />
söylemektedir:<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 309
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
Küçük çocuklar, soyut kavramların çoğu hakkında ayrıntılı ve somut<br />
bilgileri olmamasına karşın, soyut kavramların olduğunu ve bu kavramların<br />
birbirlerini nasıl etkilediklerini bilirler (Akt: Sucuoğlu, Büyüköztürk,<br />
Ünsal; 2<strong>00</strong>8:206).<br />
İlköğretimin ikinci kademesinde görev yapan sosyal bilgiler öğretmenleri, sosyal<br />
bilimlerin ürettiği bilimsel bilgiler aracılığıyla öğrencilere vatandaşlık becerileri<br />
kazandırmaya çalışmaktadırlar (Barcan 1971; Köstüklü 1999; Doğanay 2<strong>00</strong>3b,<br />
Demircioğlu; 2<strong>00</strong>6). Laikliği benimsemiş olan devlet sistemimizde laiklik konularını<br />
işleyecek olan öğretmen adaylarının görüşleri oldukça önemlidir.<br />
Çalışma sonucuna göre; bu çalışmaya katılan öğretmen adayları kavram öğretimi<br />
ile ilgili olarak; kavramların konu ile ilişkilendirilerek işlenmesini, kavramları<br />
işlerken farklı yöntem ve tekniklerden yararlanılmasını, bilinenden bilinmeyene,<br />
somuttan soyuta, basitten karmaşığa, özelden genele gidecek şekilde öğretilmesini ve<br />
kavram haritalarından yararlanılmasını istemektedir. Öğretmen adayları laiklik kavramını<br />
öğretirken en fazla drama yöntemi kullanacaklarını belirtmiştir. 47 öğrenci ile<br />
en fazla katılım bu yöndedir. Daha sonra görsel materyaller kullanma, konuyu<br />
somutlaştıracak materyallerin kullanılması, kavram haritası oluşturma ve laiklikle,<br />
dine dayalı yönetimler arasındaki farkı gösteren tablolar hazırlama isteği önemli<br />
oranda öğrencilerin müracaat etmek istedikleri yöntemlerdir. Öğretmen adayları laikliği<br />
anlatırken laikliğin, yanlış anlamaya sebep olmayacak şekilde anlatılmasını, ayrıca<br />
anlatım esnasında soru-cevap yönteminin de kullanılmasını istemektedirler.<br />
Görsel materyallerden yararlanmak da kavram öğretiminde başvurulması<br />
gereken yöntemlerden birisidir. Çünkü görsellik bir materyalin kalıcılığını ve somutlaştırılmasını<br />
artıran önemli bir özelliktir. Shu-Ling (2<strong>00</strong>0) özellikle soyut kavramların<br />
öğrenilmesinde, görsel-işitsel sunumların etkisini ortaya çıkarmıştır. Beishuizen<br />
ve Diğerleri (2<strong>00</strong>2) de somut örneklerin olması gerektiğini ifade etmişler ve araştırmaları<br />
ile desteklemişlerdir.<br />
Çalışmadan sonra öğrencilerle yapılan görüş<strong>med</strong>e bazı öğrenciler, “laiklik kavramının<br />
yeterince anlatılamadığını, bu kavramın insanları birleştirmek yerine karşı karşıya<br />
getirmek için kullanıldığını” belirttiler. Oysa laiklik sayesinde insanların bir birine inanç<br />
ve düşünce olarak saygı duymasının temel alındığında, bu saygı anlayışı uygulandığında<br />
hiçbir sorunun olmayacağı belirtilmiştir. Laikliği insanlara benimsetmek istiyorsak;<br />
laikliğin din karşıtlığı olduğu, laiklikte hiçbir dine yer olmadığı gibi anlayış<br />
ve yorumlardan uzaklaşılmalıdır. Bu ve buna benzer yorumlar insanları ister<br />
Müslüman, ister Hıristiyan, ister Musevi olsun, isterse yerel dinlere inansın, insanlarda<br />
tedirginlik yaratabilir. Oysa insanlar laikliği; inançlarının, düşüncelerinin, dini<br />
yaşayabilmelerinin garantisi ve sigortası olarak görmeleri çok önemlidir.<br />
Öğrencilerin bazıları “laikliğin faydasını anlatan güzel örnekler anlatırım” demiştir.<br />
Bu uygulamaya çok ihtiyaç vardır. Çünkü ülkemizde laiklikle ilgili yapılan tartışmalar<br />
laikliğin halka kazandırdıklarını değil, bazı kişilerin yaşam tarzları, kılık kıyafetleri<br />
veya davranışları üzerinedir. Bu tartışmaların laikliği benimsetmeye değil,<br />
insanlar arası gerginliğe sebep olduğu unutulmamalıdır. Laikliğe katkı sağlamayan<br />
bu tür tartışmalar yerine, laikliğin kazanımlarını anlatacak televizyon programları<br />
yapılabilir.<br />
310<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
Kısacası; öğretmen adaylarının kavram öğretimi ve laiklik kavramının öğretimi<br />
sırasında farklı yöntem ve teknikleri kullanmak istemeleri oldukça önemlidir.<br />
Öğrencilerin kavram öğretimi ve laiklik kavramının öğretimi konusunda istekli olmaları<br />
bu konuda daha etkin olmalarında fayda sağlayacaktır. Çalışmaya katılan öğretmen<br />
adaylarının da belirttiği gibi laikliği anlatırken yanlış anlamaya sebep olmayacak<br />
şekilde anlatmak oldukça önemlidir.<br />
Okuyan ve araştıran insanlar, doğruyu da yanlışı da görebilmelidir. <strong>Genel</strong>de<br />
insanlar başkalarının gözünden, dilinden veya kaleminden bilgi sahibi olduğu için<br />
olayları düşün<strong>med</strong>en, yorumlamadan, analiz et<strong>med</strong>en karar veriyor. Böylece insanlar<br />
başkalarının istediği gibi hayatlarını yönlendiriyorlar. Bu süreçte özellikle hassas ve<br />
iyi bilinmesi gereken konulardan olan “din, milliyetçilik, laiklik ve Atatürkçülük” istismar<br />
konusu olabiliyor. Oysa bu değerler hiç kimsenin, hiçbir zümrenin veya siyasi<br />
partinin tekelinde değildir. Türkiye Cumhuriyetinin her vatandaşı; hem Atatürkçü,<br />
hem laik, hem milliyetçi hem de bir dine inanan veya inanmayan birisi olabilir.<br />
Atatürkçülük, milliyetçilik, laiklik bizim bir arada yaşamamızda, birlik ve beraberlik<br />
içinde olmamızda, bir birimize saygı duymamızda, en mühimi; “millet olmamızda”<br />
çok önemli unsurlardır.<br />
Öneriler:<br />
v Laiklik kavramı öğretilirken ezberden kaçınılarak, “anlama, yorumlama,<br />
analiz, sentez çalışmaları, problem çözme, eleştirel düşünme, beyin fırtınası<br />
oluşturma gibi uygulamalar yapılmalı; kavram haritası, kavram ağı ve<br />
anlam çözümleme tabloları oluşturulmalıdır.<br />
v Laiklik kavramı işlenirken sınıf içinde münazara ve panel gibi uygulamalar<br />
yapılarak farklı bakış açılarının ortaya çıkması sağlanmalıdır.<br />
v Taşlı (2<strong>00</strong>5)’ın uyguladığı gibi kavram öğretiminde bulmacalarda kullanılabilir.<br />
Böylece bulmacada geçen kavramlarla ilgili öğrenci bilgilerini ölçmek<br />
için ön test ve son test uygulaması da yapılabilir.<br />
v Öğrencinin laiklik kavramını en iyi anlatan örneklerden hareket ederek bir<br />
genellemeye ulaşması sağlanmalıdır.<br />
v Gazete ve dergilerde laiklikle ilgili öğrenci seviyesine uygun yazılar öğrencilere<br />
okutturularak, anlama ve yorumlama çalışmaları yaptırılmalıdır.<br />
v Atatürk’ün laiklikle ilgili sözleri üzerinde durulup, Atatürkçü düşünce sisteminde<br />
laikliğin yeri ve öneminin doğru algılanması sağlanmalıdır.<br />
v Laiklik kavramının sadece “din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması”<br />
olarak gösterilmekten kaçınılmalı. Laikliğin birlik ve beraberlik içinde<br />
yaşama imkânı sağladığı, farklı inanç ve düşüncelere hoşgörü ile bakmamıza<br />
yardımcı olduğu ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyetinde “bir millet<br />
olma” yolunda önemli bir misyon üstlendiğini pekiştirmek gerekmektedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 311
İlköğretim Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Laiklik Kavramının Öğretimi İle İlgili... u<br />
Kaynakça<br />
Anık, C. (2<strong>00</strong>7). “Eğiticinin Performansını Niteleyen Faktörler”, Bilig, sayı: 43, (133-168).<br />
Barcan, A. (1971). Social Science, History And The New Curriculum, Sdney: Hick Smith & Sons.<br />
Başgil, A. F. (1991). Din ve Laiklik, İstanbul.<br />
Beishuizen, J., Stoutjesdijk, E., Spuijbroek, S.,Bouwmeester, S.,Geest, H. (2<strong>00</strong>2). “Understanding<br />
Abstract Expository Text”, British Journal of Educational Pschology, 72, (279-297).<br />
Benson, D. L., Wittrock, M. C. & Baur, M. E. (1993). “Student’s Preconceptions of the Nature of<br />
Gases”, Journal of Research in Science Teaching, 30(6), (587-597).<br />
Candan A. S. (2<strong>00</strong>5). “Kavramlar” Sosyal Bilgiler 4-5.Sınıf Programı (s:85-93) Ankara: MEB<br />
Basımevi.<br />
Çepni, S., Aydın, A., Ayvacı, H.Ş. (2<strong>00</strong>0). “Dört ve beşinci sınıflarda fen bilgisi programındaki<br />
fizik kavramlarının öğrenciler tarafından anlaşılma düzeyleri”. Fen Bilimleri Eğitimi<br />
Kongresi Bildiriler Kitabı 2<strong>00</strong>0,(135-140).<br />
Çomak, H. (2<strong>00</strong>3). Atatürkçü Düşünce Sistemi ve Çağdaşlaşma, Atatürkçülük Konferansları I,<br />
Ankara: <strong>Genel</strong>kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları.<br />
Demircioğlu, İ. H. (2<strong>00</strong>6). “Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Sosyal Bilimler Hakkındaki<br />
Görüşleri”, Bilig, sayı: 36, (113-124).<br />
Demircioğlu, İ.H. (2<strong>00</strong>7). “Tarih Öğretiminde Filmlerin Yeri ve Önemi”, Bilig, sayı: 42, (77-93).<br />
Doğanay, A. (2<strong>00</strong>3a). “Öğretimde Kavram ve <strong>Genel</strong>lemelerin Geliştirilmesi”, Hayat Bilgisi ve<br />
Sosyal Bilgiler Öğretimi, (Ed: Öztürk C.ve Dilek, D), Ankara: Pegem A Yayıncılık<br />
Doğanay, A. (2<strong>00</strong>3b). “Sosyal Bilgiler Öğretimi”, (Ed: Öztürk C. ve Dilek D. ), Hayat Bilgisi ve<br />
Sosyal Bilgiler Öğretimi, Ankara: Pegem A Yayıncılık.<br />
Fellows, N. J. (1994). “A window into thinking: Using student writing to understand conceptual<br />
change in science learning”, Journal of Research in Science Teaching, 31(9),(985-1<strong>00</strong>1).<br />
Genç, R. (1995). Türkiye Cumhuriyeti’nin Laikleşmesinde 3 Mart 1924 Tarihli Kanunların<br />
Önemi, Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi,<br />
Atatürk ve Atatürkçülük Dizisi:11<br />
Kaya, S. (2<strong>00</strong>7). Laiklik, httpwww.derinsular.compdfLaiklik.pdf (Erişim tarihi: 24.03.2<strong>00</strong>8).<br />
Kılıç, F. (2<strong>00</strong>7). Mikro Düzeyde İçerik Düzenleme Stratejilerinin Kavramların, <strong>Genel</strong>lemelerin Öğrenilmesine<br />
ve Bilişsel Esnekliğe Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Adana: Çukurova Üniversitesi.<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü.<br />
Koray, Ö. Özdemir, M. ve Tatar, N. (2<strong>00</strong>5). “İlköğretim Öğrencilerinin “Birimler” Hakkında<br />
Sahip Oldukları Kavram Yanılgıları: Kütle ve Ağırlık Örneği”, İlköğretim Online, 4(2),<br />
(24-31).<br />
Köstüklü, N. (1999). Sosyal Bilimler ve Tarih Öğretimi, Konya: Günay Ofset.<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı (2<strong>00</strong>5). İlköğretim Sosyal Bilgiler Programı, İstanbul.<br />
Schmidt, H. J. (1997). “Students’misconceptions’ looking for a pattern”. Science Education, 81,<br />
(123-135).<br />
Shu-Ling, L. (2<strong>00</strong>0). “Influence of Audio-Visual Presentations on Learning Abstract Concept”,<br />
International Journal of Instructional Media, 27(2).<br />
Sucuoğlu, B. Büyüköztürk Ş. Ünsal P.(2<strong>00</strong>8). “Türk Çocuklarının Temel-İlişkisel Kavram<br />
Bilgilerinin Değerlendirilmesi”, İlköğretim Online, 7(1), (203-217).<br />
Taşlı İ. (2<strong>00</strong>5). “4.-7. Sınıf Sosyal Bilgiler Programı Üniteleri İle İlgili Kavram Bulmacaları Örnekleri”,<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim, sayı:66 http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/166/index3-tasli.htm<br />
(Erişim tarihi:03.02.2<strong>00</strong>9).<br />
Turan, R. Safran M. vd. (2<strong>00</strong>3). Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi, Ankara: Gazi Kitapevi.<br />
Yaylacı, G. Ö. (2<strong>00</strong>7). “İlköğretim Düzeyinde Kariyer Eğitimi ve Danışmanlığı”, Bilig, sayı: 40,<br />
(119-140).<br />
312<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Kadir Ulusoy<br />
PRESERVICE SOCIAL SCIENCE TEACHERS’<br />
OPINIONS ABOUT TEACHING THE CONCEPT<br />
OF SECULARISM<br />
Kadir ULUSOY*<br />
Abst ract<br />
This study has been conducted in Adiyaman University during 2<strong>00</strong>7-<br />
2<strong>00</strong>8 school year with 71 preservice social science teachers. The main purpose of<br />
this study was to investigate preservice social sciences teachers’ ideas and believes<br />
about how to teach “Secularism” concept. The data was collected by using<br />
open ended questionnaires and students’ written responses to the questions.<br />
The collected data were grouped into various frequencies and similar statements<br />
were gathered in the same frequency groups. Preservice teachers participated<br />
in this study stated that it is important to teach concepts by relating the<br />
subject; to use different teaching methods and techniques; to teach concepts by<br />
going from known to unknown, concrete to abstract, basic to complex, specific<br />
to general; to use concept maps. These preservice teachers also stated that they<br />
mostly prefer to teach the concept of secularism by using drama techniques.<br />
Using visual materials, concept maps and preparing tables which shows the differences<br />
between the secular and theocratic governments were some other methods<br />
mentioned by preservice teachers in their responses. This study is important<br />
regarding to identify preservice teachers’ ideas about concept teaching and<br />
teaching secularism concept.<br />
Key Words: Secularism, concept, social sciences, preservice a teachers<br />
* Asst. Prof. Dr.; Mersin University, Faculty of Edition, Mersin-Türkiye.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 313
SOSYAL BİLGİLER DERSİNDE GRUP ÇALIŞMASIYLA<br />
GAZETE KÜPÜRLERİNDEN POSTER OLUŞTURMA<br />
TEKNİĞİNİN ÖĞRENCİLER ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ<br />
Mutlu UYGUR*<br />
Tuğba YANPAR YELKEN**<br />
Özet<br />
Bu araştırmanın amacı, ilköğretim Sosyal Bilgiler derslerinde grup çalışmasıyla<br />
yürütülen gazete kupürleri yardımıyla poster hazırlama etkinliğinin<br />
öğrenci başarısı üzerindeki etkisini tespit etmektir. Bunun için 5. sınıf Sosyal<br />
Bilgiler dersi, “toplum için çalışanlar” ünitesi seçilmiştir. Çalışmada deney ve<br />
kontrol grupları oluşturulmuştur. Yapılandırmacı kuram doğrultusunda yenilenen<br />
programın uygulamaları hem kontrol hem de deney gruplarında yürütülmüştür.<br />
Bu çalışmalara ek olarak deney grubunda öğrenciler ders içeriklerine<br />
paralel biçimde gruplarla gazete kupürlerinden yararlanarak poster oluşturmuşlardır.<br />
Araştırma, 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında Mersin Mimar Sinan<br />
İlköğretim Okulunda 5. sınıf öğrencileri arasında yapılmıştır. 5-D sınıfı deney<br />
grubunu, 5-C sınıfı kontrol grubunu oluşturmak üzere toplam 58 öğrenci bu<br />
araştırmanın deneklerini oluşturmaktadır. Verilerin analizi SPSS paket programında<br />
t-testi kullanılarak yapılmıştır. Çalışma sonunda deney grubu lehine<br />
anlamlı farklılıklar bulunmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Sosyal Bilgiler Dersi, Gazete Kupürleri, Grup<br />
Çalışması, Poster Hazırlama<br />
Gi riş<br />
Öğrenciler, konu ya da problemi kendileri inceledikleri, bunları uygulamalı olarak<br />
çalıştıkları, uygulama çalışmalarının sonuçlarını not ederek, kendi aralarında<br />
sonuçları tartıştıkları durumlarda daha fazla öğrenmektedirler. İlköğretim okullarında<br />
öğrencilerin bu yönde eğitim alabilmeleri eskiden beri amaçlanmıştır. Bu doğrultuda<br />
ülkemiz ilköğretim okullarında uygulanmakta olan program, 2<strong>00</strong>5’den itibaren “yapılandırmacı”<br />
eğitim kuramı doğrultusunda yenilenerek uygulamaya konulmuştur.<br />
Yapılandırmacı (oluşturmacı) kuram, öğrenciyi dersin merkezine alan, dersin<br />
başından sonuna kadar etkin hale getiren, öğretmeni bilgi veren öğretici konumundan<br />
yönlendirici olduğu rehber konumuna getiren, bilginin tekrarı değil, transferi ve<br />
yeniden yapılandırılmasının söz konusu olduğu, değerlendirmenin üründen çok<br />
süreç odaklı olduğu vurgusunu yapan bir kuramdır (Özden, 2<strong>00</strong>3, 55; Huitt, 2<strong>00</strong>3;<br />
* MEB, Mimar Sinan İlköğretim Okulu, Mersin<br />
** Mersin Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Mersin<br />
314<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Titiz, 2<strong>00</strong>5, 17). Yapılandırmacılık öğretimle ilgili değil, bilgi ve öğrenme ile ilgili bir<br />
kuramdır ve bu kuram bilgiyi temelden kurmaya dayanır (Demirel, 2<strong>00</strong>5b, 233-234).<br />
Bilginin öğrenci tarafından inşası için bilgiye öğrenci kendisi ulaşmalı ve yorumlamalı,<br />
bunun içinde sınıfta grup dinamikleri oluşturarak öğrenciyi motive etmeli, ders<br />
zevkli hale getirilmelidir.<br />
Bu kurama göre, dersin öğretmeni etkileşimli öğretim materyallerini ve ilk<br />
elden kaynakları kullanır. Öğrencilerinin ilk elden bilgi edinmelerine yardımcı olur.<br />
Öğrencilere hazır bilgi vermez (Akpınar ve Ergin, 2<strong>00</strong>5, 55-64).<br />
Yapılandırmacı kuramda öğretmenlere, öğretim sürecinde bazı farklı alternatif<br />
yöntemler önerilmektedir. 2<strong>00</strong>7 - 2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında TTKB (Talim Terbiye<br />
Kurulu Başkanlığı) okullarda uygulanmak üzere “müze ile eğitim” ve “eğitimde<br />
gazete kupürlerinden yararlanma” gibi iki farklı etkinlik önermiştir. Eğitim sürecinde<br />
ülkemiz okullarında pek yaygın kullanılmayan gazeteler özellikle Sosyal Bilgiler<br />
dersinde kullanılabilecek bir görsel öğretim materyali niteliği taşımaktadır.<br />
Eğitim-Öğretimde Gazete Kullanımı<br />
Sosyal Bilgiler dersi, öğrencilerin güncel olayları ve anlık gelişmeleri takip<br />
etmeleri gereken bir derstir. Yapılandırmacı kuramda öğrencinin bilgiyi yapılandırması<br />
istendiğine göre, öğrencilerin Sosyal Bilgiler dersi için gündemi takip eden,<br />
yorum ve eleştiri yapabilen, bilgiyi anlamlı hale getirebilen bireyler olmaları sağlanmalıdır.<br />
Gazete yoluyla güncel konuların takibini yaparak öğrenci bu kazanımı edinebilir.<br />
Ayrıca öğrenci görsel bir öğretim materyalinden faydalandığı için de ders<br />
daha eğlenceli hale getirilmiş olur.<br />
Sosyal Bilgiler dersinde gazete kullanımı yoluyla Sosyal Bilgiler öğretiminin<br />
amaçlarına da önemli ölçüde ulaşılmış olur. Ayrıca Sosyal Bilgiler dersi aracılığıyla<br />
gazete okumaya, gazetedeki haberleri izlemeye, haberlerle ilgili konularda düşünce<br />
üretip, yorum yapmaya alışan öğrenciler, daha sonraki yaşantılarında da bu alışkanlıklarını<br />
sürdürürler. Sosyal Bilgiler dersini işlerken sınıfında gazeteye yer veren, dersin<br />
konularını gazetelerdeki günlük haberlerle ilişkilendiren bir öğretmen toplumsal<br />
olaylara karşı duyarlı, sorumlu, içinde yaşadığı yakın ve uzak toplumsal çevresini<br />
tanıyan bireyler yetiştirmiş olur (Deveci, 2<strong>00</strong>5).<br />
Özellikle ilköğretimde öğrencilere gazetenin önemi ve gazete okuma alışkanlığı<br />
grup etkinlikleriyle çalışmalar yaptırılarak kazandırılabilir. Gazetelerden işlenen<br />
konuyla ilgili güncel haberlerin yer aldığı kupürlerin toplanarak öğrenci tarafından<br />
üniteyle ilgili posterlerin oluşturulması bu etkinliklerden biri olabilir. MEB, Talim<br />
Terbiye Kurulunun da bu yönde bazı çalışma ve önerileri mevcuttur.<br />
Millî Eğitim Bakanlığı-Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı (TTKB), 24.01.2<strong>00</strong>8<br />
tarih ve 3 no’lu kararında, “ilköğretim 4.-8. sınıf öğretim programlarının, öğrenmeöğretme<br />
süreçlerinde gazete kupürlerinden yararlanma” başlığıyla önerilerde bulunmuş,<br />
bu yöndeki resmi yazıyı tüm ilköğretim okullarına göndermiş ve gereğinin<br />
yapılması yönünde görüş bildirmiştir.<br />
TTKB, İlköğretim 4.-8. Sınıf öğretim programında, gazete kupürlerinden<br />
yararlanma ile ilişkilendirilen kazanımları da belirlemiştir.<br />
5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde gazete kupürleriyle sağlanabilecek kazanımlar<br />
ve açıklamalar Tablo 1’ de gösterilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 315
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
Tablo 1. İlköğretim Sosyal Bilgiler Dersi 5. Sınıf Öğretim Programında “Gazete<br />
Kupürlerinden Yararlanma” İle İlişkilendirilen Kazanımlar<br />
Sınıf<br />
Öğrenme<br />
Alanı/<br />
Ünite<br />
Kazanımlar<br />
Açıklamalar<br />
5. Sınıf<br />
Gruplar,<br />
Kurumlar<br />
ve<br />
Sosyal<br />
Örgütler/<br />
Toplum<br />
İçin<br />
Çalışanlar<br />
1. Toplumun temel ihtiyaçlarıyla bu ihtiyaçlara<br />
hizmet eden kurumları ilişkilendirir.<br />
2. Kurumların insan yaşamındaki yeri konusunda<br />
görüş oluşturur.<br />
3. Sivil toplum kuruluşlarını etkinlik alanlarına<br />
göre sınıflandırır.<br />
4. Sivil toplum kuruluşlarının etkinliklerinin<br />
sonuçlarını değerlendirir.<br />
Kamu yararına çalışan<br />
sivil toplum kuruluşları,<br />
kuruluş amaçları,<br />
çalışmaları vb. ile ilgili<br />
gazete kupürleri<br />
toplatılarak sivil<br />
toplum kuruluşlarını<br />
resmî kurum ve kuruluşlarla<br />
ilişkilerini içeren<br />
sunu hazırlatılabilir.<br />
5. Bireylerin rolleri açısından sivil toplum<br />
kuruluşlarını resmî kurum ve kuruluşlarla<br />
karşılaştırır.<br />
Kaynak: ttkb.meb.gov.tr/yenicalismalar/gazete.pdf . Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />
Çalışmada gazete kupürleri grup çalışmasıyla kullanılmakta, öğrenciler bu<br />
kupürlerden posterler oluşturmaktadırlar. Bilgiyi yapılandıran sınıfta bu tür etkinliklerin<br />
yapılması önerilmektedir. Bu çalışma da yapılandırmacı kuramın bu noktasından<br />
hareketle, öğrencilerin gruplara ayrılarak, işbirlikli öğrenme biçiminde çalışmaları<br />
sağlanmıştır. Öğrencilerde işbirliği ortamı sınıfta çalışma grupları oluşturularak<br />
sağlanmıştır. İşbirlikli öğrenme ortamları aşağıda tanımlanmıştır.<br />
İş Birlikli Öğrenme<br />
İş birlikli öğrenme ortamları bilgiyi yapılandıran sınıflarda yer alan öğrenme<br />
ortamlarının başında yer almaktadır.<br />
Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81), geleneksel öğrenme ile yapılandırmacı öğrenme ayrımını<br />
Tablo 2’ de gösterildiği şekilde yapmıştır;<br />
Tablo 2. Geleneksel Öğrenme ile Yapılandırmacı Öğrenmenin Karşılaştırılması<br />
Geleneksel Öğrenme<br />
Tümevarım<br />
Sabit program<br />
Öğretmen doğru yanıtları araştırır<br />
Değerlendirme ders sonunda ve bağımsızdır<br />
Öğrenciler bireysel çalışır<br />
Yapılandırmacı Öğrenme<br />
Tümdengelim<br />
Öğrenci sorunlarına göre değişebilen<br />
program<br />
Temel kavramları anlamalarıyla ilgilenir<br />
Süreç odaklı tümel değerlendirmeye dönük<br />
Öğrenciler gruplar halinde çalışır<br />
Kaynak: Demirel, 2<strong>00</strong>5a.<br />
316<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Demirel (2<strong>00</strong>5, 103), bilgiyi yapılandıran (yapılandırmacı öğrenme uygulanan)<br />
sınıfta öğrenci etkinliklerinin gruplar halinde çalışarak yapılması gerektiğini belirtmiştir.<br />
Wilson (1997) ise yapılandırmacı öğren<strong>med</strong>e kullanılan stratejileri, drama,<br />
proje çalışmaları, tasarımlayarak öğrenme, öğreterek öğrenme ve işbirlikli öğrenme<br />
olarak tanımlamaktadır.<br />
Açıkgöz’e göre (1992, 3), İşbirlikli öğrenme, öğrencilerin ortak bir amaç doğrultusunda,<br />
küçük gruplar halinde, birbirlerinin öğrenmesine yardım ederek çalışmalarıdır.<br />
İş birlikli öğrenme, öğrencilerin konulara ilgisini artırır, etnik, cinsiyet, ırksal,<br />
zeka düzeyleri ve kişisel özellikleri farklı öğrenciler arasındaki olumlu tutumları ve<br />
sosyal etkileşimleri geliştirir. Burada etkinlikler grupla çalışma ve grubun her üyesinin<br />
katılımını dikkate alan biçimde oluşturulmalıdır (Güven, 2<strong>00</strong>4). Gruplar bireyde<br />
değişiklikler oluşturmada etkilidirler. Bireylerdeki değişimler grup sayesinde daha<br />
kalıcı hâle gelir, iş birlikli grup çalışmalarında öğretim daha etkilidir, grup içinde başkalarından<br />
dönütler alma öğrenme sürecinin etkisini olumlu yönde etkiler. Grup içinde<br />
çalışmak bireyi, hem bilişsel hem duygusal hem de sosyal öğrenmeler açısından<br />
zenginleştirir (Askew ve Kernel, 1998, 8-9; Aktaran: Güven, 2<strong>00</strong>4).<br />
Bilgin ve Karaduman (2<strong>00</strong>5, 32-45), Sarıtaş (1999), Yanpar, Hazer ve Arslan<br />
(2<strong>00</strong>6, 113-122), çalışmalarında geleneksel yönteme göre işbirlikli öğrenme yöntemi<br />
lehine anlamlı farklılıklar oluştuğu sonucuna ulaşmışlardır.<br />
Belirtilen bu çalışmalarda iş birlikli öğrenme ortamlarının öğrenci başarılarını<br />
artırdığı tespit edilmiştir. Yapılan bu çalışmada da, işbirlikli öğrenme ortamı uygulamalarından<br />
biri olan grupla öğretim tekniği uygulanmıştır. Aşağıda grupla öğretim<br />
tekniği ve grup çalışmalarının amaç ve kapsamı açıklanmıştır.<br />
Grupla öğretim tekniği: Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81-103), Grupla Öğretimde 8 tekniğin<br />
bulunduğunu belirtmiştir. Bu teknikler şunlardır: Beyin fırtınası, gösteri, sorucevap,<br />
drama-rol yapma, benzetim, ikili ve grup çalışması, mikro öğretim, eğitsel<br />
oyunlar.<br />
Bu çalışmada yukarıda yer alan tekniklerden grup çalışması tekniği uygulanmıştır.<br />
Grup çalışması: En az 2, en fazla 10 öğrencinin bir araya gelerek belli bir amaç<br />
doğrultusunda yaptıkları sınıf içi çalışmaya grup çalışması denir.<br />
Demirel (2<strong>00</strong>5a, 81-103), kalabalık sınıflarda grup oluşturulurken dikkat edilecek<br />
noktaları şu şekilde belirtmektedir.<br />
1. Bir sınıfta 5 yada 6 grup oluşturulması idealdir.<br />
2. Bir ideal grup çalışması 3 kişiyle olabileceği gibi, bu sayı 10-15’ e kadar çıkabilir.<br />
3. Gruplar arası niteliği belirlemek için her gruba aynı konu verilmelidir.<br />
4. Gruplar öğretmen tarafından random yolla oluşturulmalıdır.<br />
5. Her grubun bir lideri-koordinatörü olmalıdır.<br />
6. Öğretmen grup çalışmalarını yakından izlemeli, kontrol etmeli ve yardımcı<br />
olmalıdır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 317
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
Grupla çalışma tekniğinde öğretmenin uyması gereken bazı önemli kurallar<br />
vardır. Beydoğan (2<strong>00</strong>4), grupla öğretimde öğretmenin rolünü 3 basamakta belirtmiştir.<br />
Bu basamaklar şunlardır: 1. Öğrencilerin işleyeceği çalışmanın amacını açıklamak,<br />
2. Öğrencilerin çalışmaya tam katılımını sağlamak için motive etmek, 3. Çalışılması<br />
planlanan konu için gerekli ön öğrenmeleri öğrencilere hatırlatmak.<br />
Grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster hazırlama tekniği: Bu teknik<br />
grup çalışmaları ve poster hazırlama etkinliklerinin bileşimi ile oluşturulmuştur. Bu<br />
teknik uygulanırken izlenecek adımlar şu şekilde sıralanabilir: 1. Öğretmen öğrencilerin<br />
işleyeceği çalışmanın amacını açıklar. 2. Poster hazırlama tekniği hakkında öğrenciler<br />
bilgilendirilerek, örnek posterler gösterilir. 2. Sınıfta random yolla 5 ya da 6 grup<br />
oluşturulur. Gruplarda ideal öğrenci sayısı 5-9 arasıdır. 4. Her gruba bir lider-koordinatör<br />
seçilir(öğrenciler seçebilir). 3. Gruplar arası niteliği belirlemek için her gruba<br />
aynı konu verilmelidir. Konunun farklı bölümleri verilebilir. Gruplar çalışmanın içeriğine<br />
göre kendilerine isim seçerler. 6. Öğretmen konuyla ilgili gazete haberlerini okur<br />
ve etkili kupürleri gösterir. Gruplarda her öğrencinin etkin rol alarak bilhassa güncel<br />
konularla ilgili kupürleri toplamaları istenir. 7. Gruplarda aynı tür kupürlerin toplanmaması<br />
için iş bölümü görev dağılımı yapılması sağlanır. 8. Toplanan kupürler, öğretmen<br />
ve öğrenciler tarafından ortak değerlendirmeyle ayıklanarak poster için uygun<br />
olanlar seçilir. 9. Renkli fon kartonlar üzerine kupürler yapıştırılır. Kupürlerin altına ve<br />
yanına amaca uygun yazılar grup tarafından yazılır. 10. Son şeklini almış olan posterler<br />
okul koridorunda ya da sergi salonunda sergilenir.<br />
Amaç<br />
Bu araştırmanın amacı, 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinde, “Toplum İçin<br />
Çalışanlar” ünitesiyle ilgili kazanımların doğru ve yeterince öğrenilmesini sağlamak<br />
amacıyla eğitim-öğretim ortamında, kontrol grubunda kullanılan yapılandırmacı<br />
kurama göre hazırlanmış olağan ders içeriği ile deney grubunda yürütülen yapılandırmacı<br />
kurama uygun ders içeriğinin “grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster<br />
hazırlama tekniği” kullanılarak desteklendiği uygulamalarda, öğrencilere etkileri<br />
açısından farklılık olup, olmadığını saptamaktır.<br />
Yapılandırmacı kuramda bu etkinliğin etkililiğini tespit etmek ve öğrencilerin<br />
Sosyal Bilgiler dersine karşı tutumlarını bu etkinliklerin ne derece etkilediğinin tespit<br />
edilmesi amaçlanmıştır.<br />
Problem Cümlesi<br />
5. Sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “toplum için çalışanlar” ünitesinde, grup çalışmalarında<br />
gazete kupürleriyle poster hazırlama tekniğinin öğrenciler üzerindeki<br />
(tutum-akademik benlik-ders başarısı) etkileri nelerdir<br />
Alt Problemler<br />
1. Grup çalışmalarıyla gazete kupürlerinden poster hazırlama tekniğinin<br />
uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Sosyal Bilgiler dersi akademik benlik kavramı<br />
puanları arasında uygulama öncesi ve sonrası anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
2. Grup çalışmalarıyla gazete kupürlerinden poster hazırlama tekniğinin<br />
uygulandığı deney grubu öğrencilerinin Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum puanları<br />
arasında uygulama öncesi ve sonrası anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
318<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
3. Deney grubunun ön test başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı<br />
puanları arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
4. Kontrol grubunun son test başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı<br />
puanı arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
5. Deney grubunun son test başarı puanı ile deney grubunun ön test başarı<br />
puanını arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
6. Deney grubu son test başarı puanı ile kontrol grubu son test başarı puanı<br />
arasında anlamlı düzeyde farklılık var mıdır<br />
Sınırlılıklar<br />
Bu araştırma;<br />
1. 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “Toplum İçin Çalışanlar” ünitesi ile,<br />
2. Deney grubuna uygulanan, grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster<br />
hazırlama tekniği ve kontrol grubuna uygulanan olağan ders içeriğiyle,<br />
3. Uygulanan ölçme araçlarıyla,<br />
4. 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 eğitim-öğretim yılında, Mersin Mimar Sinan İlköğretim Okulu 5-<br />
D ve 5-C sınıfı öğrencileri ile sınırlandırılmıştır.<br />
Sayıltılar<br />
1. Kavram başarı testinin kapsam geçerliliği için uzman kanısı yeterlidir.<br />
2. Deney ve kontrol grubunda kontrol altına alınamayan değişkenler, sonucu<br />
anlamlı derecede etkilememektedir.<br />
Materyal ve Metot<br />
Araştırma Grubu<br />
Bu araştırmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Araştırma grubunu Mersin<br />
Mimar Sinan İlköğretim Okulunda 5-D ve 5-C sınıfında bulunan toplam 58 öğrenci<br />
oluşturmaktadır. 5-D sınıfında bulunan 29 öğrenci deney grubunu, 5-C sınıfında<br />
bulunan 29 öğrenci ise kontrol grubunu oluşturmuşlardır. Şubeler random (rasgele)<br />
olarak seçilmiştir.<br />
Veri Toplama Araçları<br />
Sosyal Bilgiler dersi akademik benlik kavramı ölçeği: Senemoğlu (1989)<br />
tarafından Türkçeye uyarlanan Brookover’in (1964) akademik benlik kavramı ölçeği<br />
Sosyal Bilgiler dersi için hazırlanmıştır. Senemoğlu (1989) tarafından bu ölçeğin güvenirliği<br />
3 farklı grupta 0.80, 0.84 ve 0.89 olarak bulunmuştur.<br />
Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum ölçeği: Yanpar, Çakar ve Şahin (2<strong>00</strong>0)<br />
tarafından geliştirilen Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutum ölçeğinde 27 madde<br />
bulunmaktadır. Bu maddelerden 12’si negatif anlamlıdır. Ölçeğin güvenirliği, 0.94<br />
olarak bulunmuştur.<br />
Başarı testi: Grupların bilişsel giriş davranışlarını ölçmek amacıyla, 5. Sınıf<br />
Sosyal Bilgiler dersi, Toplum İçin Çalışanlar ünitesiyle ilgili belirtilen kazanımları içeu<br />
Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 319
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
ren 35 soru hazırlanmıştır Testin hazırlanmasında, 5.sınıf Sosyal Bilgiler dersinin<br />
öğretim programı, MEB Ders Kitabı (2<strong>00</strong>7,43) ve hazırlık-test kitaplarından faydalanılmıştır.<br />
Hazırlanan 35 soru Mersin Üniversitesinden bir öğretim üyesi ve Mimar<br />
Sinan İlköğretim Okulundan 3 sınıf öğretmeninin ortak kanıları sonucu 25 soruya<br />
indirilmiştir. Sorular, 5 seçenekli çoktan seçmeli sorular şeklinde hazırlanmıştır. Testin<br />
güvenirliği 0,81 olarak bulunmuştur. Bu sonuç, testin çalışmada kullanılabilecek<br />
düzeyde güvenirliğe sahip olduğunu göstermektedir.<br />
Verilerin Analizi<br />
Elde edilen verilerin analizi amacıyla t testi, SPSS 12 paket programı kullanılarak<br />
yapılmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel olarak anlamlılığını test etmek<br />
amacıyla hata payı üst sınırı .05 olarak kabul edilmiştir.<br />
İşlem<br />
Çalışma amacıyla 5. sınıf Sosyal Bilgiler dersinin “toplum için çalışanlar”<br />
ünitesi belirlenmiştir. Hazırlanan ve geçerliliği uzman kanısıyla onaylanan test soruları<br />
deney ve kontrol gruplarına ayrı ayrı uygulanmıştır. Yaklaşık 4 hafta süren ünite<br />
boyunca deney grubuna, grup çalışmalarında gazete kupürleriyle poster hazırlama<br />
tekniğini uygulamaları sağlanmıştır. Deney grubu, üyeleri random olarak seçilen 4<br />
eşit büyüklükteki gruptan oluşmaktadır. Öğrenciler daha önceki deneyimlerinden<br />
grup çalışmasını bilmektedirler. Her grup kendisine bir başkan ve sözcü seçmiştir.<br />
Gruplar öğrenciler tarafından, “Tema Grubu”, “Yeşilay Grubu”, “Kızılay Grubu” ve<br />
“Lösev Grubu” olarak adlandırılmıştır. Gruplarda her öğrencinin etkin rol alarak bilhassa<br />
güncel konularla ilgili kupürleri toplamaları istenmiştir. Ünite konuları yapılandırmacı<br />
kuram doğrultusunda belirlenen içerikte ilerlemiş buna ek olarak öğrenciler,<br />
öğrendikleri konularla ilgili poster oluşturmaya ilk hafta hazırlık ve tanıtım<br />
olmak üzere toplam 4 hafta boyunca devam etmişlerdir. Posterler bir müddet okul<br />
koridorlarında sergilenerek değerlendirilmesi sınıf öğrencileri ve ziyaretçi öğrencilerce<br />
yapılmıştır.<br />
Ayrıca deney grubu öğrencilerine ön test ve son test olarak Senemoğlu<br />
(1989) tarafından Türkçeye uyarlanan Brookover’in (1964) akademik benlik kavramı<br />
ölçeği ve Yanpar, Çakar ve Şahin (2<strong>00</strong>0) tarafından geliştirilen Sosyal Bilgiler dersine<br />
yönelik tutum ölçeği uygulanmıştır.<br />
Kontrol grubunda yapılandırmacı kuram doğrultusunda belirlenen içerikte<br />
ilerlemeler sağlanmış ekstra talimatlar ve teknikler uygulanmamıştır. Kontrol grubu<br />
öğretmenine ne doğrultuda bir ders uygulaması yaptığını sorduğumuzda, daha çok<br />
öğretmen kılavuz kitabında belirtilen doğrultuda uygulamalar yapmaya çalıştığını<br />
fakat bazen, klasik düz anlatım yöntemi veya soru-cevap yöntemine başvurmak<br />
zorunda kaldığını zira sürenin yet<strong>med</strong>iğini, konuları tamamlayamayacağı endişesi<br />
taşıdığını belirtmiştir.<br />
Uygulama süresince, ders ve çalışma kitabı programda belirtilen şekilde<br />
takip edilmiştir. Uygulamalar bitene kadar her iki gruba da gözlemler yapılmıştır.<br />
Ünitenin sonunda her iki gruba da aynı başarı testi son test olarak uygulanarak veriler<br />
SPSS 12 istatistik programında analiz edilmiştir.<br />
320<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Bulgular<br />
Bu bölümde araştırmanın alt problemlerine ilişkin bulgular yer almaktadır.<br />
Birinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Tablo 3. Akademik Benlik Kavramı Puanlarının Karşılaştırılması<br />
GRUP N t p<br />
DENEY ÖNTEST 29 t= -2.02 p= 0.08<br />
DENEY SONTEST 29 0.08 > 0.05<br />
Akademik Benlik Kavramı Ölçeği, deney grubuna çalışma başlamadan önce<br />
ve çalışma tamamlandıktan sonra uygulanmıştır. Tablo 3’e göre, bu ölçeğe uygulanan<br />
t testi sonucunda t=-2.02 ve p=0.08 bulunmuştur. Bu sonuca göre, deney grubunun<br />
ön-son Sosyal Bilgiler Dersi Akademik Benlik Kavramı Ölçeği puanlarının ortalamaları<br />
arasında istatistiksel olarak, anlamlı bir fark (p > 0.05, p=0.08) yoktur.<br />
Arada anlamlı bir farkın çıkmamasının nedeni çalışma süresinin 4 hafta gibi<br />
kısa bir süre olmasıdır. Bir anlamda öğrencinin öğrenme özgeçmişi kısa bir süreyi<br />
kapsadığı için akademik benlik kavramı puanları değişmemiştir.<br />
Senemoğlu’nun aktardığına göre (2<strong>00</strong>7), Bloom (1976), Akademik Benlik<br />
Kavramını, öğrencinin öğrenme özgeçmişine dayalı olarak, hedeflerle tutarlı öğrenme<br />
düzeyine ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin kendini algılayış tarzı olarak tanımlamaktadır.<br />
İkinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Tablo 4. Sosyal Bilgiler Dersi Tutum Ölçeği Puanlarının Karşılaştırılması<br />
GRUP N t P<br />
DENEY ÖNTEST 29 t= -2.09 p= 0.04<br />
DENEY SONTEST 29 0.04 < 0.05<br />
Tutum ölçeği, deney grubuna çalışma başlamadan önce ve çalışma tamamlandıktan<br />
sonra uygulanmıştır. Tablo 4’e göre, tutum ölçeklerine uygulanan t testi sonucunda<br />
t=-2,09 ve p=0,04 bulunmuştur. Bu sonuca göre, deney grubunun ön-son<br />
Sosyal Bilgiler Tutum Ölçeği puanlarının ortalamaları arasında istatistiksel olarak,<br />
anlamlı bir fark (p < 0.05, p=0.04) vardır. Öğrenci tutumlarında az da olsa olumlu<br />
yönde bir değişim meydana gelmiştir.<br />
Öğrencilerin Sosyal Bilgiler dersine karşı tutumlarında 0.05 düzeyinde anlamlı<br />
bir farkın olduğu fakat 0.01 düzeyinde anlamlı bir farkın bulunmadığı ortaya çıkmıştır.<br />
Bu durum aradaki anlamlı farkın çok küçük olduğu anlamına gelmektedir.<br />
Öğrenci tutumlarında anlamlı farkın çıkmasının nedeni öğrencilerin uygulanan<br />
tekniği sevmelerinden kaynaklanmaktadır. Farkın küçük çıkmasının nedeni ise<br />
uygulama süresinin 4 hafta gibi kısa bir süre olmasından dolayıdır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 321
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
Üçüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Araştırmanın üçüncü alt problemine bağlı olarak deney grubunun ön test<br />
başarı puanı ile kontrol grubunun ön test başarı puanları arasında anlamlı düzeyde<br />
farklılık olup olmadığına ait bulgular Tablo 5’de verilmiştir.<br />
Tablo 5. Ön Test Puanlarına Göre Deney ve Kontrol Gruplarının<br />
Karşılaştırılması(t-testi Analizi Sonuçları)<br />
GRUP N X S.S T P<br />
DENEY ÖNTEST 29 38.13 15.32 t= 0.362 p= 0.719<br />
KONTROL ÖNTEST 29 36.82 12.06 .719> 0.05<br />
Tablo 5’ de deney ve kontrol gruplarının ortalamaları, standart sapmaları, t ve<br />
p değerleri belirtilmiştir. Bu tabloya göre deney grubunun aritmetik ortalaması 38.13,<br />
kontrol grubunun aritmetik ortalaması 36.82, deney grubunun standart sapması<br />
15.32, kontrol grubunun standart sapması 12.06 ve t testi sonucu 0.719 olarak bulunmuştur.<br />
Tablo incelendiğinde p > 0.05 (p=.719) olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre<br />
deney ve kontrol grupları ön test-son test puanları arasında anlamlı bir fark yoktur.<br />
Deney ve kontrol grubu öğrencileri yaklaşık olarak araştırmanın başlangıcında<br />
birbirlerine denk düzeydedir.<br />
Dördüncü Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Tablo 6. Kontrol Grubunun Ön Test ve Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />
analizi sonuçları)<br />
GRUP N X S.S T P<br />
KONTROL ÖNTEST 29 36.82 12.06 t=-5.35 p=0.<strong>00</strong><br />
KONTROL SONTEST 29 50.82 12.49 0.<strong>00</strong> < 0.05<br />
Olağan ders içeriğinin uygulandığı kontrol grubunun ön test-son test puanları<br />
Tablo 6’ da verilmiştir. Bu tablo incelendiğinde kontrol grubunun ön test ortalamasının<br />
36.82’ den son test ortalamasında 50.82’ ye yükseldiği görülmektedir. Kontrol<br />
grubunun standart sapması ön testte 12.06, son testte 12.49 bulunmuştur. Kontrol grubuna<br />
uygulanan ön test-son test sonucunda t=-5.35 ve p=0.<strong>00</strong> bulunmuştur. Tablo 6’<br />
ya göre p < 0.05’tir.<br />
Ortalamalar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığına yönelik yapılan t-testi<br />
sonucunda bu farkın anlamlı olduğu görülmektedir<br />
Bu sonuç kontrol grubunda uygulanan olağan ders içeriğinin öğrenci başarısını<br />
artırdığını göstermektedir.<br />
322<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Beşinci Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Tablo 7. Deney Grubunun Ön Test-Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />
analizi sonuçları)<br />
GRUP N X S.S T P<br />
DENEY ÖNTEST 29 38.13 15.32 t = -8.03 p=0,<strong>00</strong><br />
DENEY SONTEST 29 67.79 23.07 0.<strong>00</strong> < 0.05<br />
Tablo 7’ de grup çalışmasıyla gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğini<br />
uyguladığımız deney grubunun ön test-son test başarı puanlarına ilişkin veriler<br />
gösterilmiştir. Deney grubunun ön test ortalaması 38.13, son test ortalaması 67.79 çıkmıştır.<br />
Deney grubunun ön testte standart sapması 15.32, son testte standart sapması<br />
23.07 bulunmuştur. Tablo 7 incelendiğinde deney grubuna uygulanan ön test-son test<br />
sonucu t = -8.03 ve p=0.<strong>00</strong> olduğu görülmektedir.<br />
Tablo 7’ ye göre p < 0.05’ tir.<br />
Bu verilere göre deney grubunun ön test ile son test başarı puanı arasında bir<br />
artışın olduğu görülmektedir. Ortalamalar arasındaki bu farkın anlamlı olup olmadığına<br />
yönelik yapılan t-testi sonucunda bu farkın anlamlı olduğu görülmektedir. Bu<br />
sonuca göre, grup çalışmasıyla gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğinin<br />
uygulandığı deney grubundaki öğrencilerin başarısında önemli bir artış meydana<br />
gelmiştir.<br />
Altıncı Alt Probleme İlişkin Bulgular<br />
Tablo 8. Deney ve Kontrol Grubunun Son Test Puanlarının Karşılaştırılması(ttesti<br />
analizi sonuçları)<br />
GRUP N X S.S T P<br />
DENEY SONTEST 29 67.79 23.07 t=3.48 p=0.<strong>00</strong>1<br />
KONTROL SONTEST 29 50.82 12.49 0.<strong>00</strong>1 < 0.05<br />
5. Sınıf Sosyal Bilgiler dersi “toplum için çalışanlar” ünitesinde, grup çalışmasıyla<br />
gazete kupürlerinden poster oluşturma tekniğinin uygulandığı sınıf olan deney<br />
grubundaki öğrenci başarısı, kontrol grubundaki öğrencilere göre anlamlı düzeyde<br />
fazla çıkmıştır. Bu verileri test etmek için t testi uygulanmıştır.<br />
Tablo 8’ de deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarına göre ortalamaları,<br />
standart sapmaları, t ve p değerleri belirtilmiştir. Bu tabloya göre deney grubunun<br />
aritmetik ortalaması 67.79, kontrol grubunun aritmetik ortalaması 50.82, deney grubunun<br />
standart sapması 23.07, kontrol grubunun standart sapması 12.49 ve t testi<br />
sonucu 3.48 olarak bulunmuştur.<br />
Tablo incelendiğinde p < 0.05 (p=0.<strong>00</strong>1) olduğu görülmektedir. Bu sonuca göre<br />
deney ve kontrol grupları arasında son test puanlarına göre anlamlı bir fark vardır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 323
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
Başarı puanları açısından bakıldığında deney grubu öğrencilerinin anlamlı<br />
derecede kontrol grubu öğrencilerinden başarılı oldukları sonucu ortaya çıkmıştır.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Sonuçlar<br />
Yenilenen Sosyal Bilgiler programında, öğrenci merkezli, Sosyal Bilgiler açısından,<br />
bilgi ve beceriyi dengeleyen, öğrencinin kendi yaşantılarını ve bireysel farklılıklarını<br />
dikkate alarak çevreyle etkileşimine olanak sağlayan yeni bir anlayış yaşama<br />
geçirilmeye çalışılmaktadır (TTKBa, 2<strong>00</strong>5).<br />
Yenilenen Sosyal Bilgiler programının farklı yönleri olarak etkinlik temelli<br />
öğren<strong>med</strong>e, öğrencilerin işbirliği yaparak birbirlerinden öğrenme fırsatı bulabilmeleri,<br />
etkinlikler sonunda ürettiklerini sınıfta sunarak bir şeyleri başarmanın hazzını<br />
yaşayabilmeleri ve öz güven kazanabilmelerinin amaçlandığı belirtilmektedir. Ayrıca<br />
program öğrencilerin, bilgiyi kendi yaşantılarından yola çıkarak, yine kendisinin<br />
yapılandırmasını hedeflemektedir. Araştırma, sorgulama ve üretmeye dayanan<br />
öğrenme yaşantılarının programın ana eksenini oluşturduğu göze çarpmaktadır.<br />
Talim Terbiye Kurulu program geliştirme çalışmaları modülünde, programların<br />
yaklaşımı bölümünde, “eğitim, kitap dışı kaynaklara yönlendirilmelidir” ibaresine<br />
yer vermiştir. Burada, okullarda eğitimin, tamamen ders ve test kitaplarına bağımlı<br />
hâle geldiği, kitaptaki konuların öğrenciler tarafından bellenmesi, sorunca söylemesi<br />
ve istenirse yazılmasının yeterli gibi algılandığı belirtilmiştir. Öneri olarak gazete,<br />
dergi, ders dışı kitaplar, öğrenci velileri ve diğer alanında uzman kişilerin öğrenme<br />
işlevine katılmalarının sağlanması gerektiği yönünde görüş belirtmişlerdir<br />
(TTKBb, 2<strong>00</strong>5).<br />
Yapılandırmacı kuram doğrultusunda yenilenen bu programda bazı alternatif<br />
yöntemlerin uygulanması yukarıda görüldüğü gibi önerilmektedir. Son olarak TTKB<br />
derslerde gazete kupürlerinden yararlanılmasını önermiştir. Burada hem alternatif<br />
kaynakları öğrencilere tanıtmak hem de bir anlamda onların gazete okuru yapılması<br />
amaçlanmıştır.<br />
Bu çalışmada, “gruplar aracılığıyla gazete kupürlerinden faydalanarak poster<br />
oluşturma” tekniğiyle işlenen bir Sosyal Bilgiler ünitesinde öğrenci başarısındaki<br />
artışın bu yöntemin uygulanmadığı diğer sınıfa göre daha yüksek olduğu sonucuna<br />
varılmıştır. Öğrenciler grupla poster hazırlamanın onları çok mutlu ettiğini sonuçta<br />
ellerinde somut bir eser bulunmasının gurur verici olduğunu belirtmişlerdir.<br />
Çalışmada önceki derslerde etkin rol alamayan daha pasif ve çekingen öğrencilerin<br />
etkin hale gelerek grup çalışmasından zevk aldıkları gözlenmiştir. Öğrencilere bir<br />
daha böyle bir çalışma ister misiniz sorusunu yönlendirdiğimizde sınıfın büyük<br />
çoğunluğu coşkuyla evet yanıtını vermiştir.<br />
Gazete kupürleriyle oluşan bu çalışmaların okul koridorunda sergilenmesi ve<br />
bunun sonucunda gördüğü ilgi, ayrıca posterlerin değerlendirmesini yine öğrencilerin<br />
kendilerinin yapması çalışmaya ilgi ve heyecanı artırmıştır.<br />
324<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
Öneriler<br />
Bu sonuçlara göre getirilebilecek önerileri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:<br />
1. Gazete kupürleriyle yapılan bu çalışmaya benzer farklı kaynaklar, eski kitap<br />
ve dergilerdeki yazılar veya internet kaynaklı bilgilerle bu çalışmalar tekrarlanmalıdır.<br />
2. Daha üst sınıflara posterler bilgisayar ortamında hazırlatılarak öğrenci başarısındaki<br />
etkisi test edilmelidir.<br />
3. Bu yöntem İlköğretimin her basamağında içeriği hafifletilerek veya zorlaştırılarak<br />
kullanılabilecek öğrenci ilgisi ve motivasyonunu artıracak bir yöntemdir. Bu<br />
doğrultuda dersler düzenlenmelidir.<br />
4. Bu tekniğin etkililiği, diğer derslerde de çalışılmalı ve test edilmelidir.<br />
5. Bu tekniğin, öğrencilerin gazete okuma ve bilgiye ulaşma yönündeki tutumları<br />
ne derece değiştirdiğine yönelik farklı çalışmalar da yapılmalıdır.<br />
6. Öğretmenler bu tür farklı tekniklerin kullanımı için teşvik edilmeli ve eğitilmelidir.<br />
Kaynakça<br />
AÇIKGÖZ, K. (1992). İşbirlikli Öğrenme, Kuram, Araştırma, Uygulama, Uğurel Matbaası,<br />
Malatya.<br />
AKPINAR, E., ERGİN, Ö. (2<strong>00</strong>5)., “Yapılandırmacı Kuramda Fen Öğretmeninin Rolü”,<br />
İlköğretim-Online, 4(2), 55-64, [Online]: http://ilkogretim-online.org.tr, Erişim:<br />
24.3.2<strong>00</strong>8.<br />
BEYDOĞAN, H, Ö. (2<strong>00</strong>4). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme, Eser Ofset, Ankara.<br />
BİLGİN, İ., KARADUMAN, A. (2<strong>00</strong>5). “İşbirlikli Öğrenmenin 8. Sınıf Öğrencilerinin Fen Dersine<br />
Karşı Tutumlarına Etkisinin incelenmesi”, İlköğretim-Online, 4(2), 32-45, [Online]:<br />
http://ilkogretim-online.org.tr, Erişim:12.4.2<strong>00</strong>8.<br />
DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>5a). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme, Öğretme Sanatı, Pegem A<br />
Yayıncılık, , 308: 81,103, Ankara.<br />
DEMİREL, Ö. (2<strong>00</strong>5b). Eğitimde Program Geliştirme, Pegem A Yayıncılık, 368: 233 , 234. Ankara.<br />
DEVECİ, H. (2<strong>00</strong>5). “Sosyal Bilgiler Dersinde Gazete Kullanımı”, The Turkish Online Journal of<br />
Educational Technology – TOJET, ISSN: 1303-6521, volume 4, Issue 3, Article 21, July.<br />
GÜVEN, İ. (2<strong>00</strong>4). “Etkili Bir Öğretim İçin Öğretmenden Beklenenler”, <strong>Milli</strong> Eğitim Dergisi, Sayı<br />
164, Güz 2<strong>00</strong>4.<br />
HUİTT, W. (2<strong>00</strong>3). “Constructivism. Educational Psychology Interactive”, Valdosta, Ga: Valdosta<br />
State University. Retrieved, 2<strong>00</strong>3, Erişim: Http://Chiron.Valdosta.Edu/ Whuitt/ Col/<br />
Cogsys/Construct.Html, Tarih: 21.12.2<strong>00</strong>7.<br />
MEB. (2<strong>00</strong>7). 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı, Devlet Kitapları, 3. Baskı, Feza Gazetecilik A.Ş.,<br />
203:43, İstanbul.<br />
SENEMOĞLU, N. (2<strong>00</strong>7). Gelişim, Öğrenme ve Öğretim: Kuramdan Uygulamaya, Gönül<br />
Yayıncılık, Ankara.<br />
SARITAŞ, E. (1999). “İlköğretim I. Devrede İşbirlikli Öğrenme Yöntemi İle Geleneksel Öğrenme<br />
Yöntemlerinin Başarılı ve Başarısız Öğrenciler Üzerindeki Etkisi”, Pamukkale Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, , sayı 6, Özel Sayı.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 325
Sosyal Bilgiler Dersinde Grup Çalışmasıyla Gazete Küpürlerinden Poster Oluşturma ... u<br />
ÖZDEN, Y. (2<strong>00</strong>3). Öğrenme ve Öğretme, Pegema Yayıncılık, 247:55, Ankara.<br />
YANPAR, T., HAZER, B., ARSLAN, A. (2<strong>00</strong>6). ”10. Sınıf Çözünürlük Konusunda Oluşturmacı<br />
Öğrenme Yaklaşımına Dayalı Grup Çalışmalarının Kullanılması”, İnönü Üniversitesi<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı:11, 113-122, Bahar 2<strong>00</strong>6.<br />
TİTİZ, O. (2<strong>00</strong>5). Yeni Öğretim Sistemi, Zambak Yayınları, 151:17, İstanbul.<br />
WİLSON, BRENT, G. (1997). “Reflections on Constructivism and lnstructional Design”,.<br />
Educational Technology Publications, Denver, Englewood Cliiffs NJ.<br />
TTKB, http://ttkb.meb.gov.tr/yenicalismalar/gazete.pdf, “İlköğretim 4-8. Sınıf Öğretim<br />
Programlarının Öğrenme-Öğretme Süreçlerinde Gazete Kupürlerinden Yararlanma”,<br />
Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />
TTKBa, http:// ttkb.meb.gov.tr/ogretmen, , “İlköğretim 1-5.Sınıf Programları Tanıtım El<br />
Kitabı”, 2<strong>00</strong>5, Erişim: 15.04.2<strong>00</strong>8.<br />
TTKBb, http://ttkb.meb.gov.tr/ programlar/ prog_giris/prg_giris.pdf, “Program Geliştirme<br />
Çalışmaları”, 2<strong>00</strong>5, Erişim: 12.04.2<strong>00</strong>8.<br />
326<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Mutlu Uygur / Tuğba Yanpar Yelken<br />
THE EFFECT OF PREPARING POSTERS ON STUDENTS<br />
IN GROUPWORK BY THE USE OF NEWSPAPER<br />
ARTICLES IN SOCIAL SCIENCES LESSONS<br />
Mutlu UYGUR*<br />
Tuğba YANPAR YELKEN**<br />
Abst ract<br />
The aim of this study is to find out The effect of preparing posters in groupwork<br />
by the use of newspaper articles in social sciences lessons in primary<br />
schools. Fifth classes social sciences lesson, “the ones who work for the society”<br />
unit has been chosen fort his study. There are control groups and experimental<br />
groups in this study. On the view of constructivist theory The applications of<br />
renewed programme have been perfor<strong>med</strong> on both control and experimental<br />
groups. In addition to this study, parallel with lessons contents the students<br />
have prepared posters using the newspaper articles in experimental groups.<br />
The research has been done among the students who are in the 5 th class<br />
in Mersin Mimar Sinan primary school in 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 educational year. This research<br />
consists of totaly 58 students as the experimental group students in 5-C.<br />
The data analyse has been done by using t-test in SPSS packet programme. The<br />
end of studying, meaningful differences have been found for the benefit of the<br />
experimental group.<br />
Key Words: Social Sciences Lessons, Newspaper Articles, Groupwork,<br />
Preparing Posters<br />
* Ministry of National Education, Mimar Sinan Primary School, Mersin<br />
** Mersin University, Faculty of Education, Department of Educational Sciences, Mersin<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 327
ORTAÖĞRETİM MATEMATİK DERSLERİNDE<br />
OYUNLARIN KULLANILABİLİRLİĞİ<br />
Işıkhan UĞUREL*<br />
Sevgi MORALI**<br />
Özet<br />
Bu çalışmada öğretim yöntemi, öğrenme ve ölçme<br />
değerlendirme aracı olarak tanımlanan oyunların aynı İnsanoğlu hiçbir<br />
zamanda diğer pek çok araç ve yöntemin de bir arada<br />
zaman<br />
oyunların<br />
entegre edilebildiği yapılar olmasından yola çıkılarak,<br />
icadında olduğu<br />
ortaöğretim matematik derslerinde kullanılabilirliği ve<br />
kadar zeki<br />
oyunlardan ne şekilde yararlanılabileceği üzerine matematik<br />
öğretmenleri (N=44) ve öğretmen adaylarının<br />
olmadı...<br />
(N=226) görüşlerinin betimlenmesi amaçlanmıştır. Bu Leibniz, 1715<br />
amaç doğrultusunda örnek eğitsel matematik oyunları<br />
hazırlanmış ve örneklemdeki bireylerin bir bölümüne sunumları yapılmıştır.<br />
Veriler araştırmanın ele aldığı problemler doğrultusunda görüşlerinin belirlenebilmesi<br />
için 6 açık uçlu sorunun yer aldığı bir ön-bilgi formu ve iki tür maddeyi<br />
içeren bir anket (güvenirliği spss ile 0.84 olarak hesaplanmıştır) yardımı ile<br />
toplanmıştır. Ayrıca öğretmen adaylarından seçilen bir grubunun geliştirdiği<br />
eğitsel matematik oyunlarının analizleri yapılmıştır. Bulgular, katılımcı her iki<br />
grubunda araştırma konusuna yönelik bilgi ve deneyimlerinin çok sınırlı olduğunu<br />
ve oyunları sunumlar yardımı ile tanıyan öğretmenlerin görüşlerinin daha<br />
olumlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.<br />
Anahtar Sözcükler: Oyun, Oyun Matematik İlişkisi, Matematik Öğretimi<br />
Gi riş<br />
Günümüzde oyun, kavram olarak pek çok farklı alanda farklı karşılıları olan<br />
ortak bir kapsayıcı terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Spor oyunları, tiyatro oyunları,<br />
halk oyunları, eğitim oyunları vd bunlardan bazılarıdır. Tüm bu çeşitlilik ve alan<br />
zenginliği beraberinde oyun kavramı için herkesçe kabul gören bir tanım yapılmasını<br />
güçleştirmektedir. Ancak yinede tüm oyunlar için genellenebilirlik özelliği aranmadan<br />
farklı farklı tanımlar yapmak mümkündür. Bunlardan bazıları,<br />
John Dewey oyunu, sonuç gözetilmeyen bilinçsiz davranışlar olarak<br />
nitelerken; Huizinga bunu, isteyerek ve kurallı olarak belli bir zaman ve mekânda<br />
yapılan faaliyetler alarak tanımlıyor. Spencer’in gözünde gerekli olmayan<br />
artık enerjilerin atılması görünümünü alan oyun; Eibesfeldt’te çıraklığın aktif bir<br />
şekli, Groos’da hayatın daha sonraki safhalarına hazırlık, Mitchell ve Mason’da<br />
* Arş. Gör.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Eğitimi<br />
ABD.<br />
** Yrd. Doç. Dr.; Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik<br />
Eğitimi ABD.<br />
328<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
insanın kendini ifade etmesi, Gulick’de de yapılması istenilenin yapılması seklinde<br />
tanımlanmaktadır (Ergün, 1980, 102) biçiminde örneklenebilir.<br />
Dönmez ise oyunu,<br />
Belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen,<br />
her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel,<br />
bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası<br />
ve çocuk için en etkin öğrenme süreci olarak ifade etmektedir (MEB, 2<strong>00</strong>6, 5).<br />
Oyuna yönelen yaklaşımlar ve araştırmalar sadece bazı tanımlara ulaşma ile<br />
yetinmeyip oyun oynamanın temeline inen, insanın neden oyun oynadığı ele alan<br />
kuramlara değin uzanmaktadır. Bunlardan bazıları; psikolog M. J. Ellis “En Uygun<br />
Canlılık Düzeyi Kuramını”, Hollanda’lı tarihçi Johan Huizinga’nın oyunu kültürlerin<br />
oluşumundaki en önemli öge olarak ele alarak oluşturduğu “Homo-Ludens”<br />
(oyuncu insan) tanımlaması, Helenko’nun “Sistem Teorisi”, Friedrich Schiller ve<br />
Helbert Spencer’in “Artan Enerji Teorisi”, Moriltz Lazarus’un “Yeniden Yaratma<br />
Teorisi” ve Karl Groos’un “İçgüdüsel Alışkanlık Teorisi” sıralanabilir (ayrıntılı bilgi<br />
için bkz [Poyraz, 2<strong>00</strong>3]). Elbette Piaget’in de bu alana katkılarını unutmamak gerek.<br />
Piaget’in oyunu doğrudan doğruya bilişsel süreçler ve bilişsel gelişim bağlamına yerleştirmesi<br />
ile oyuna yönelik önem ve ilgi son derece artmıştır (Nicolopoulou, 2<strong>00</strong>4).<br />
Oyuna ve oyunun doğasına yönelik tüm çalışmalar oyunun sadece hoş vakit geçirme,<br />
eğlenme, dinlenme ve boş zaman faaliyeti olmasından eğitimsel bir araç olarak ele<br />
alınması uzanan bir süreci doğurmuş ve eğitimsel açıdan oyunu önemli bir ilgi ve<br />
araştırma odağı haline getirmiştir. Özellikle okul öncesi ve ilköğretim kademelerinde<br />
oyuna yönelik çok sayıda araştırmaya rastlanmak mümkündür. Ancak daha ileri<br />
kademelerdeki inceleme ve araştırmalar aynı ölçüde değildir. Bu araştırmadaki amaçlardan<br />
biri var olan bu boşluğun doldurulmasına yönelik bir katkı sağlamaktır.<br />
Eğitim alanında oyuna yönelen bu ilgi ve araştırma akımında matematik eğitimcilerinin<br />
de benzer yönelimlerde olduğu ve bu sürece dâhil oldukları görülmektedir.<br />
Bu durum aslında matematik ve oyun arasındaki etkileşimlerin doğal bir sonucudur.<br />
Bazılarına göre ilk bakışta matematik ve oyunu bir arada ele almanın şaşırtıcı<br />
ve garipsenir bir durum olduğu düşünülebilir. Biri ciddi, uğraşı gerektiren ve formal<br />
bir eğitimin sonucu öğrenilen diğeri ise eğlenceyi, dinlenmeyi çağrıştıran amaçsız bir<br />
eylem biçimi olarak görüldüğünde bu yanılgı belirebilir. Ancak matematik ve oyunun<br />
etkileşim alanları düşünülenden çok daha fazladır.<br />
Her iki kavrama yönelik tanımlar açısından etkileşimlere bakacak olursak;<br />
Faulkner (1995), oyun kavramını, “matematiksel düşüncenin temellerinin atıldığı<br />
gerçek yaşam deneyimleri üzerine kurulmuş [süreç]” olarak tanımlarken, Umay<br />
(2<strong>00</strong>2) ise “oyunlar büyük ölçüde matematik, matematik ise bütünüyle oyundur”<br />
demektedir (s.280). Yapısal etkileşimlere bakılacak olursa, Guzman’ın oyunların ve<br />
matematiğin yapısına yönelik düşüncesi ise, her ikisinde de belirli nesnelerin ve onları<br />
tanımlayan kuralların kabulü aracılığı ile ve bu kurallar kümesine sürekli bir bağlılıkla<br />
hareket edildiğinden yapıları gözle görülür şekilde benzerdir (Guzman, 1990)<br />
biçiminde iken, Davis ve Hersh (2<strong>00</strong>2). ‘Formalist Matematik Felsefesi’ adlı yazılarında<br />
formalist matematikçiye göre matematiğin ifade ettiği şeyin, aritmetikten başlayarak,<br />
yapılan sadece bir mantıksal çıkarsama oyunu olduğunu söylemektedir.<br />
Umay’ın (2<strong>00</strong>2, s.280) belirttiğine göre Nesin bu benzerliğe şu şekilde değinmektedir;<br />
“tavla, okey gibi zarla oynanan oyunlar şans olarak nitelenebilen, önceden bilinmeu<br />
Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 329
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
yen durumlar içerse de büyük ölçüde strateji geliştirme, akıl yürütme gibi matematiksel<br />
davranışlar gerektirir”.<br />
Burada değinilen matematik ve oyun arasındaki yapısal etkileşimlerin daha<br />
ayrıntılandırılması mümkündür. Örneğin oyunlarda ve oyun sürecinde yer alan bazı<br />
soru formları ile matematiksel başlıklar arasında birebir eşlemeler yapılabilmektedir.<br />
Soru Formları<br />
Matematiksel Başlıklar<br />
Bunu nasıl oynayabilirim ........................................................................... Yorumlama<br />
Oynamanın en iyi yolu nedir ..................................................................... Optimizasyon<br />
Kazanacağımdan nasıl emin olabilirim .................................................... Analiz<br />
Bunu böyle yaparsan ne olur ..................................................................... Varyasyon<br />
Bu oyun şununla aynı ................................................................................... İzomorfizm<br />
Şunu yaparak kazanabilirim ........................................................................ Bir durum [analizi]<br />
Bu diğer oyunlarda da işe yarar.................................................................. <strong>Genel</strong>leme<br />
Bunu (sana) gösterebilirim ........................................................................... Kanıtlama<br />
Oyunu bu şekilde kaydedebilirim .............................................................. Sembol ve notasyon<br />
http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (2<strong>00</strong>4).<br />
Matematik eğitimi açısından oyunların etkilerine yönelik etkileşimlere bakılacak<br />
olursa, [başarıya yönelik] Randel ve Morris (1992), eğitimsel amaçlar için oyunların<br />
etkililiğine yönelik yaptıkları geniş çaplı (matematik, sosyal bilimler, mantık,<br />
fizik ve biyolojideki) alan taramasında 67 tane araştırmayı incelemiş ve bu karşılaştırmalı<br />
çalışmada oyunların kullanılmasının en uygun olduğu alanın matematik<br />
olduğu ifade etmiştir. [matematiğin popülerleştirilmesinde] Matematik ve oyunun gerçek<br />
doğasına, uygulama durumlarına ve tarih boyunca birbirlerine yaptığı etkilerine<br />
bakarak detaylı bir analiz yapmaya çalışan Guzman (1990), ise oyunları matematiğin<br />
popülerleştirilmesinde önemli bir araç olarak nitelendirmektedir. [teknoloji destekli<br />
matematik öğretimini destekle<strong>med</strong>e] Bilgisayar, simülasyon ve video oyunlarının matematik<br />
eğitimdeki uygulamalarına yönelik; Kaleidoscope, (2<strong>00</strong>7), Song, (2<strong>00</strong>2) ve<br />
Moss, (2<strong>00</strong>4) gibi çalışmaları örneklendirilebilir. Kaleidoscope’un (TELMA European<br />
Research Team çalışmalarına dayanan) literatür derlemesinde Parametrik denklemlerin<br />
davranışları hakkındaki bilgilerin öğrenilmesini hedefleyen “Aquamoose 3D”, web<br />
yardımı ile evde ve okulda öğrenmeyi başlatmak, evde ve okulda öğrenme arasındaki<br />
boşluğu azaltmak ve matematiği zenginleştirmek için oluşturulmuş “Thinklets”, E-<br />
GEMS” (Electronic Games for Education in Math and Science) tarafından geliştirilen<br />
“Phoenix Quest” ve “Super Tangram” yönelik bulgular ele alınmaktadır. Dokuz yaştan<br />
başlayarak yetişkinliğe kadar olan kitleyi hedef alan akıl yürütmeye (reasoning)<br />
dayalı 12 etaptan oluşan bir diğer oyun ise “Zoombinilerin Mantıksal Yolculuğu” oyunudur<br />
(Moss, 2<strong>00</strong>4).<br />
Matematik ve oyunun etkileşim alanlarının daha da arttırılması mümkündür<br />
ancak burada etkileşim alanlarının tümüne değinilmeyecektir. (Bu konuda ileri bilgiler<br />
için geniş boyutlu bir derlemeyi içeren (Uğurel ve Moralı, 2<strong>00</strong>8) çalışması incelenebilir.)<br />
Tüm bu etkileşim alanları ve oyuna yönelik kuramsal ve uygulamaya dönük<br />
bilgiler ışığında oyunlardan ortaöğretim seviyesinde matematik öğretiminde de<br />
330<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
yararlanılabileceği düşüncesini desteklemek ve bu konudaki ülkemiz matematik<br />
öğretmenleri ve öğretmen adaylarının düşüncelerini ayrıntılı olarak betimlemek<br />
gerekliliği doğmaktadır. Elbette genel olarak oyun tanımları ve çeşitliliğinde olduğu<br />
gibi matematik oyunlarında da (matematik oyunu başlığı altında) çok çeşitlilik olduğu<br />
görülmektedir. Bu nedenle belli bir sınırlandırmaya gitmek doğal bir zorunluluktur.<br />
Bu amaçla bu araştırmanın başlangıcında literatürde ikinci bir boşluk görülmüştür.<br />
“Matematik oyunu” nedir Kuraları ne(ler) olmalıdır Onları ne(ler) eğitsel kılmaktadır<br />
Bu ve benzeri soruları yanıtlayabilmenin yolu matematik oyunlarının sınıflandırılmasına<br />
yönelik geniş çaplı başka bir araştırmanın konusudur. Bu nedenle biz burada<br />
sadece “eğitsel matematik oyunu” (EMO) kavramının yapısı ve özelliklerine değinmeyi<br />
ve araştırmadaki veri toplama araçlarından bir kısmı olarak EMO’ları kullanmayı<br />
yeğliyoruz.<br />
Bir EMO’nun özelliklerine yönelik üç tanımlama iki farklı kaynakta şu şekilde<br />
verilmektedir;<br />
• Sadece iki oyuncusu olan,<br />
• Sadece düşünme becerisi gerektiren,<br />
• Her zaman tam bilgi sunan (İki oyuncunun da her şeyi çok net gördüğü ve<br />
oyun kartlarında olduğu gibi saklı durumların olmadığı)<br />
• <strong>Genel</strong>de şans faktörü olmayan (ancak nadirde olsa istisnalar olabilir)<br />
• Oynanmasından zevk alınan (eğitimsel oyunlar bunun dışındadır),<br />
• <strong>Genel</strong>likle mantıklı bir zaman dilimi sonunda sona eren,<br />
• Minimum özel araç-gereç gerektiren yapılar<br />
http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (2<strong>00</strong>3) biçiminde sıralanmaktadır.<br />
EMO için benzer iki tanımlama ise Bright ve Harvey tarafından NCTM için<br />
hazırlanan “Learning and Mathematical Games” monografisinde “Mathematics<br />
Instructional Game” başlığı altında iki şekilde verilmektedir. İlk tanımda, ilk beş özellik<br />
Inbar ve Stoll (1971), kalan iki özellik Bright ve Harvey tarafından ortaya konulmaktadır;<br />
√ Serbestçe katılınan,<br />
√ Bir görev ya da rakibe karşı mücadele edilen,<br />
√ Belli yapı ve kuralara sahip (oyunun kuralları ve amaçları gibi) ve özelikle<br />
bunlar aracılığıyla oyucuların hamle ve davranışlarını değiştirmemelerinin<br />
sağlandığı,<br />
√ Psikolojik olarak, gerçek yaşam aktivitelerinden zaman ve mekân açısından<br />
açıkça sınırlandırılmamış/soyutlanmamış serbestçe bulunulan durumlar<br />
sunan,<br />
√ Sosyal olarak aktivite ya da oyun durumlarının kendilerini minimum önemde<br />
gördüğü,<br />
√ Oyundaki durum-uzayının sonlu olduğu,<br />
√ Durum uzayının belli sayıda hamle ile tamamlandığı yapılardır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 331
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
Bir kişilik oyunları hariç tutan Fletcher (1971)’in oyun tanımında yer alan ikinci<br />
tanımlamadaki özellikler ise şunlardır;<br />
• Bir grup oyuncusu olan (iki ya da daha fazla kişi)<br />
• Oyuncuların hareketlerini seçmesini yönlendirmesini belirleyecek bir takım<br />
net kuralları olan,<br />
• Önceden tahmin edilebilir biçimde bir grup muhtemel çıktısı (amaçlar,<br />
ödüller) olan,<br />
• Oyuncular arasında bir rekabetin var olduğu,<br />
• Her bir oyuncunun belli sayıda hamle kapasitesi olduğu (belli kaynaklarla<br />
sınırlı),<br />
• Belli bir bilgi sistemi içeren yapılardır (Bright ve Harvey, 1985).<br />
Bu üç tanımlamadan yola çıkarak bizim araştırmamızda örneklerini oluşturmak<br />
için temel aldığımız EMO özellikleri ise;<br />
1. Bir ya da daha fazla oyuncusu olan,<br />
2. Bir kısım tanımlanmış kuralları bulunan,<br />
3. Belli bir zaman diliminde sona eren,<br />
4. Ağırlıklı olarak düşünme becerisi gerektiren<br />
5. İlgili konu alanında (matematik, fizik, vb) bazı öğretimsel hedeflerin gerçekleştirilmesine<br />
zemin oluşturan,<br />
6. Oyundaki durum-uzayının irdelenmesi aracılığı ile matematiksel düşüncenin<br />
gelişimine olanak tanıyan,<br />
7. Belli bir matematik konu ya da kavramının (ya da onların bir grubunun)<br />
öğrenilmesini ya da pekiştirilmesini doğrudan amaçlayan,<br />
8. Durum-uzayı, öğretimsel hedefler ve matematik konu ya da kavramlarına<br />
yönelik etkileşimli yapısı ile formal bir ölçme-değerlendirmeye imkân sağlayan<br />
biçiminde ifade edilebilir.<br />
Araştırmanın Amacı<br />
Matematik öğretmen adaylarının ve matematik öğretmenlerinin ortaöğretim<br />
matematik derslerinde oyunların kullanılıp kullanılamayacağı, kullanılabilir ise bunun ne<br />
şekilde olması gerektiği, oyunların öğretime getireceği olumlu ve olumsuz yanların açığa çıkarılması<br />
başlıkları altında görüşlerinin ortaya konması amaçlanmaktadır.<br />
Araştırmada Yanıtı Aranan Sorular<br />
1- a) Matematik öğretmen adaylarının öğretim amaçlı kullanılacak oyunların<br />
uyulama biçimlerine yönelik görüşleri nasıl şekillenmektedir<br />
b) Matematik öğretmenlerinin öğretim amaçlı kullanılacak oyunların<br />
uygulama biçimlerine yönelik görüşleri nasıl şekillenmektedir<br />
332<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
2- a) Öğretmen adaylarının oyunlara yönelik belli bir süre bilgilendirici bir<br />
eğitim almaları oyunlara ve onların kullanılabilirliğine yönelik düşüncelerinde bir<br />
değişim oluşturabilir mi<br />
b) Söz konusu bilgilendirme eğitimi sonrasında adayların geliştirdiği oyun<br />
örneklerinin yapısal ve işlevsel özellikleri ne şekilde yapılanmaktadır<br />
3- Matematik öğretmen adayları ile matematik öğretmenlerinin araştırma<br />
konusuna ilişkin görüşleri arasında bir farklılaşma var mıdır<br />
4- Araştırmacılarca hazırlanan oyunların sunumunun yapılması matematik<br />
öğretmenlerinin düşünceleri ne şekilde etkilemektedir<br />
Yöntem<br />
Bu araştırma öncesinde öğretmen adayları ile yapılan formal olmayan bireysel<br />
sözlü ön görüşmelerde önemli bir eksiklik olarak oyunlar hakkında çok az bilgi sahibi<br />
oldukları görülmüştür. Benzer bir sıkıntının görev yapmakta olan matematik öğretmenlerinde<br />
de var olabileceği düşüncesi sonucu daha sistematik bir betimleme yapmak<br />
için bu araştırma tasarlanmıştır. Araştırmada nitel ve nicel veri toplama araçları<br />
birlikte kullanılmıştır. Bu yönü ile araştırma bir üçleme/çeşitleme (triangulation)<br />
çalışmasıdır. Çeşitleme türlerinden en çok bilinen form araştırma sorusunun incelenmesi<br />
için çoklu veri türlerinin kullanılmasına dayanan veri çeşitlemesidir (Olsen,<br />
2<strong>00</strong>4). Bu çalışmada da bir veri çeşitlemesi gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Wolcott<br />
nitel çalışmalarda analiz kavramı yerine dönüştürme kavramını kullanır ve dönüştürme<br />
yöntemlerini üçe ayırır bunlar: betimleme, analiz ve yorumlamadır (Coffey ve<br />
Atkinson’dan aktaran Kuş, 2<strong>00</strong>6, s.14). Araştırmanın nitel aşamasındaki analizlerin<br />
temel amacı ağırlıklı olarak betimleme ve kısmen yorumlamadır. Veri toplama, analiz<br />
ve değerlendirme süreçlerinde ise vaka çalışması (case study) esas alınmıştır.<br />
Remenyi ve ark belirttiği gibi vaka çalışması “… bir olgunun anlaşılması ve açıklanmasına,<br />
çeşitli konularda gerçekleşen olayların içerdiği bazı noktaların keşfine ve<br />
anlamlandırılmasına katkıda bulunur”(Bilim, 2<strong>00</strong>7, s.193). Vaka çalışması farklı kaynak<br />
ve araştırma yöntemlerinin bir arada kullanımı yoluyla farklı açılardan bilgi toplama<br />
ve inceleme yapmaya imkan sağlar (Mitra ve Lankford, 1999 dan aktaran Bilim<br />
2<strong>00</strong>7).<br />
Örneklem: Buca Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği<br />
bölümünde öğrenim görmekte olan 123 bayan ve 103 erkek (N 1 =226) öğretmen<br />
adayı ve İzmir ilinde bulunan farklı liselerde (dört farklı türde lise seçilmiştir) görev<br />
yapmakta olan 28 bayan ve 16 erkek (N 2 =44) matematik öğretmeni örneklem grupları<br />
olarak seçilmiştir. Öğretmenlerin seçiminde gönüllülük esas alınmıştır.<br />
Okullarına fax ve e-mail ile yapılan başvuru sonrasında araştırmaya katılmak isteyen<br />
öğretmenlerden okul türüne göre belirlenen sayıda seçim yapılmıştır. Öğretmen<br />
adaylarının seçiminde ise anket uygulamasında her sınıf seviyesinde öğrencilerin<br />
yarıdan fazlasının katılımı esas alınmıştır. Oyuna yönelik eğitim alma ve sonrasında<br />
oyun geliştirme çalışması için 3. sınıftaki öğretmen adayları, ön bilgi formu uygulaması<br />
için ise 1. sınıftaki öğretmen adayları tesadüfi olmayan amaçlı örnekleme<br />
yoluyla seçilmiştir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 333
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
Tablo 1<br />
Öğretmen Adaylarının Sınıflara Göre Sayısal Dağılımı<br />
I. Sınıf II. Sınıf III. Sınıf VI. Sınıf V. Sınıf<br />
50 50 40 46 40<br />
Tablo 2<br />
Matematik Öğretmenlerinin Okul Türüne Göre Sayısal Dağılımı<br />
FL AL NL DL<br />
2 11 19 12<br />
FL: Fen Lisesi NL: Normal (Düz) Lise AL: Anadolu Lisesi DL: Diğer Liseler<br />
Araştırmada Kullanılan Veri Toplama Araçları: Bu çalışmada nitel ve nicel<br />
veri toplama araçları bir arada kullanılmıştır. Nicel verilere yönelik araştırmacılarca<br />
geliştirilen bir anket, nitel veriler için ön-bilgi formu (OBF) ve örneklem grubunun bir<br />
kısmı (üçüncü sınıftaki öğretmen adayları) tarafından geliştirilen oyunlardan (ÖA-O)<br />
yararlanılmıştır.<br />
OBF’nin oluşturulmasının iki amacı vardır. İlki (herhangi bir formasyon eğitimi<br />
almamış olan) birinci sınıfta olan öğretmen adayları ile öğretmenlerin matematik<br />
derslerinde oyunların kullanılmasına yönelik düşüncelerini karşılıklı olarak betimlemek,<br />
ikincisi ise araştırmacılarca geliştirilen eğitsel matematik oyunları (EMO) örneklerini<br />
görme ve inceleme şansı verilen örneklemdeki matematik öğretmenleri ile inceleme<br />
şansı verilmemiş olanların düşüncelerinde nasıl bir değişiklik olduğunu saptamaktır.<br />
İkinci amaç için sadece öğretmenlerden bir grubun seçilmesinin nedeni onların<br />
görüşlerinin yalnızca anket yoluyla değil ÖBF bulguları ile de destekleyerek<br />
sonuçların geçerliğini arttırmaktır. İkinci neden ise öğretmen adaylarına yönelik ekstra<br />
bir çalışma tasarlanmış ve bir grup öğretmen adayına oyunlara yönelik bilgilendirme<br />
ve örnek oyun geliştirme fırsatının tanınacak olmasıdır. Böylece her örneklem<br />
grubundan da farklı açılardan farklı biçimlerde verilerin toplanması amaçlanmıştır.<br />
EMO’ları örneklemek için araştırmacılarca 5’i literatürde yer alan ve 6’sını<br />
kendilerinin geliştirdiği 11 oyunun yer aldığı bir oyun seti (AR-O) hazırlanmıştır.<br />
Aşağıda araştırmada veri toplamak üzere yararlanılan araçlar ve yapılan<br />
uygulama biçimlerine tek tek yer verilmektedir.<br />
Ön-bilgi formu (ÖBF): Yukarıda belirtilen iki amacı gerçekleştirmek için oluşturulan<br />
bu form 6 açık uçlu maddeyi içermektedir. Ön bilgi formu bir araştırmacı<br />
tarafından geliştirilmiş analizi ve yorumlanması ise iki araştırmacı tarafından yapılmıştır.<br />
Örneklemden seçilen öğretmenlerin araştırmacılarca oluşturulan örnek oyun<br />
setini (AR-O) inceleme ve araştırmacılar ile tartışma fırsatı veril<strong>med</strong>en önceki fikirlerini<br />
belirlemek için 29 matematik öğretmenine (ikinci amaç) ve aynı öğretmenler ile<br />
öğretmen adayının görüşlerini betimlemek için birinci sınıftaki 50 öğretmen adayına<br />
(birinci amaç) uygulama yapılmıştır. Bu formda yer alan sorular belirlenirken oyunların<br />
daha çok sınıf içi uygulama biçimlerine ve sahip oldukları olumlu ve olumsuz<br />
etkilerine yönelik düşüncelerinin açığa çıkarılması hedeflenmiştir. Ön-bilgi formları<br />
334<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
uygulandıktan sonra çözümlemeleri yapılırken önce cevapları ifade eden anahtar<br />
kelime ve cümlelere dönüştürülmüş daha sonra da yanıtların çeşitliliğine, bireylerce<br />
verilen örneklere ve yapılan açıklamalara göre kategorileştirilmiştir. Anahtar kelimelere<br />
indirgeme işlemi bir araştırmacı tarafından yapılmıştır. Bu süreçte formlara verilen<br />
yanıtlar yorum ya da karşılaştırma yapılmaksızın doğruda katılımcıların kendi<br />
ifadelerindeki söylemleri esas alınarak yapılmıştır. Sonrasında belirlenen anahtar<br />
kelimeler ve bunlardan hareketle cümlelere geçiş, kategorilere ayırma, verilen örnekleri<br />
değerlendirme ve tablolama işlemleri iki araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />
Özellikle kategorilere ayırma ve sıklık ve frekans oranlarını belirleme işlemlerinde<br />
araştırmacılar bağımsız olarak irdeleme yaparak sonuçların güvenirliğini sağlamayı<br />
amaçlardır. Ön-bilgi formunda yer alan sorular şöyledir;<br />
1. Lise matematik konularına yönelik olarak bildiğiniz oyunlar var mı<br />
(Yanıtınız evet ise oyundan kısaca bahsedebilir misiniz.)<br />
2. Derslerinizde oyunlara yer veriyor musunuz Bu durumun nedenlerini<br />
(olumlu ya da olumsuz) kısaca belirtebilir misiniz<br />
(Öğretmen adayları için bu soru: Öğretmenlik hayatınızda matematik derslerinde<br />
oyunlara yer vermeyi düşünüyor musunuz Biçiminde sorulmuştur)<br />
3. Ülkemizde uygulanmakta olan müfredat, ÖSS ve eğitim-öğretim koşulları<br />
içerisinde matematik derslerinde oyunların uygulanabileceğini ve yararlı<br />
olacağını düşünüyor musunuz Düşüncelerinizin nedenlerini kısaca belirtiniz.<br />
4. Lise matematik kavramlarına yönelik oyunlar sizce nasıl olmalıdır (özellikleri,<br />
hangi konuları kapsaması gerektiği, oyunlarda kullanılacak araçgereçler,<br />
uygulama süreleri,...vb açılardan yanıtlama çalışınız)<br />
5. Matematik ve oyun kelimelerinin bir arada kullanılması size aşağıdaki<br />
ifadelerden hangisini çağrıştırıyor Neden<br />
(İmkansızlık,Uyum, Benzerlik, İlginç, Güçlük)<br />
6. Oyunların öğrenciler üzerinde meydana getireceği olumlu ve olumsuz yönlerin<br />
neler olabileceğini düşünüyorsunuz Kısaca maddeleyiniz.<br />
Araştırmacılarca geliştirilen ve derlenen oyunlar (AR-O): Bireye, topluma,<br />
zamana, amaçlarına göre çok çeşitlilik gösteren oyunların öğretimde kullanılan (ya da<br />
kullanılması önerilen) biçimleri üzerine bazı kriterler oluşturulmuş olsa da ülkemizde<br />
henüz bunlar üzerinde yeterince fikir birliğine varılmadığı, özellikle öğretime<br />
yönelik oyunların oldukça sınırlı sayıda örneklenmesi sebebiyle öğretmenlerden<br />
oluşturulan bir gruba hazırlanan oyun örnekleri ile yapılan sunumlarla bu tarz oyunları<br />
görme, inceleme ve tartışma fırsatı verilmesinin görüşlerinin yapılanmasında<br />
önem taşıyacağı düşünülmüştür. Bu nedenle araştırma konusu olarak oyunların seçilmesi<br />
sonrasında örnek oyunların oluşturulmasının gerekliliği gündeme gelmiştir.<br />
Hazırlanan oyunlar, sunum yapılmak için seçilen grupta yer almayan 4 lise<br />
matematik öğretmeninin görüşüne sunularak düşünceleri doğrultusunda yeniden<br />
yapılandırılmıştır. Özellikle düz liselerde ve meslek liselerinde görev yapan öğretmenlerin<br />
belirttiği görüşler sonrasında oyunlar biraz daha basitleştirilmiş, bazıları<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 335
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
bilinen birtakım oyun yapılarına dönüştürülmüştür. Çalışmaların sonunda 5’i literatürden<br />
yararlanılarak 6’sı da araştırmacılar tarafından geliştirilerek toplam 11 oyundan<br />
oluşan bir set hazırlanmıştır. (bkz. tablo 3) Böylece EMO’ları görme ve inceleme<br />
fırsatı olan bireylerin EMO’ların farklı yapı, işlev ve özelliklerini örnekler üzerinden<br />
gözleyebilmesi ve onlar üzerine tartışabilmeleri hedeflenmiştir. Geliştiren 11 oyun<br />
özellikle araştırmacılarca geliştirilenler üzerine ortaöğretim sınıflarında herhangi bir<br />
pilot uygulama yapılarak geçerliği ya da güvenirliğine bakılmamıştır. Çünkü bu<br />
oyunlar ile amaç sadece sunumları yapılan örneklemdeki bireylere matematik oyunu<br />
dendiğinde genel anlamda EMO da yer alan özelliklerin ne(ler) olabileceğini sezdirmektir.<br />
Literatürden seçilen EMO örnekleri iki araştırmacının irdelemeleri ve tartışmaları<br />
ile üzerinde hem fikir olunan örneklerden seçilmiştir. Sette yer alan diğer 6<br />
oyun ise bir araştırmacı tarafından geliştirilmiş ve sonrasında diğer araştırmacı ve<br />
öğretmen görüşleri ve incelemeleri doğrultusunda yeniden yapılandırılmıştır. Bu ya<br />
da benzer oyunların uygulamalarına yönelik ve matematik öğretimindeki işlevlerine<br />
yönelik yapılacak olan araştırmalarda ayrıca güvenirlik ve geçerlik çalışmalarının<br />
yapılması önerilmektedir.<br />
Tablo 3<br />
ARAŞTIRMACILARCA GELİŞTİRİLEN ve DERLENEN OYUNLAR (AR-O)<br />
OYUN<br />
O1<br />
O2<br />
O3<br />
O4<br />
O5<br />
O6<br />
İsim<br />
Bölünebilme<br />
oyunu<br />
Eğri çizimi yapboz<br />
oyunu<br />
Sayılarla<br />
ilginç bir<br />
deneyim<br />
Juniper Green<br />
Asal sayı<br />
labirenti<br />
Defineyi arama<br />
Amaçlar<br />
2,3,4,5,6,7 ve<br />
10 ile<br />
bölünebilme<br />
kurallarını<br />
kullanabilme<br />
Türevin<br />
uygulamalarını<br />
kavrayabilme,<br />
fonksiyonların<br />
grafiklerinin<br />
çizimlerini<br />
kavrayabilme<br />
ve çizebilme<br />
Reel sayıları<br />
kavrayabilme<br />
ve reel<br />
sayılarla<br />
işlem<br />
yapabilme<br />
Doğal sayıları<br />
kavrayabilme<br />
ve doğal<br />
sayılarla<br />
işlem<br />
yapabilme<br />
Doğal sayıları<br />
kavrayabilme<br />
ve doğal<br />
sayılarla<br />
işlem<br />
yapabilme<br />
Permütasyon<br />
&<br />
kombinasyonu<br />
kavrayabilme,<br />
bu kavramlara<br />
yönelik<br />
uygulama<br />
yapabilme.<br />
Araçlar<br />
Her bir<br />
öğrenci için<br />
bir petek<br />
şekli<br />
Her grup için<br />
bir çalışma<br />
kağıdı<br />
Her öğrenci<br />
grubu için bir<br />
çalışma<br />
kağıdı ve<br />
cetvel<br />
1<strong>00</strong> lük sayı<br />
tablosu<br />
Her öğrenci<br />
grubu için bir<br />
labirent<br />
kağıdı<br />
Her grup için<br />
bir soru listesi<br />
kağıdı ve<br />
define haritası.<br />
Seviye<br />
9. Sınıf<br />
11. Sınıf<br />
9. Sınıf<br />
9. Sınıf<br />
9. Sınıf<br />
10. Sınıf<br />
Uygulama<br />
Biçimi<br />
2 kişilik<br />
gruplar<br />
3 kişilik gruplar<br />
2 kişilik<br />
gruplar<br />
2 kişilik<br />
gruplar<br />
3 kişilik<br />
gruplar<br />
4 kişilik<br />
gruplar<br />
Zaman<br />
10-15 dk<br />
20-25 dk<br />
10-15 dk<br />
10-15 dk<br />
10-15 dk<br />
30-35 dk<br />
Kaynak<br />
Araştırmacı<br />
Araştırmacı<br />
Literatür<br />
Literatür<br />
Literatür<br />
Araştırmacı<br />
Hedef<br />
Davranış<br />
Hd1, Hd2<br />
Hf1, Hf2, Hf3,<br />
Hf4, Hf5, Hf6,<br />
Hf7, Hf8, Hf9,<br />
Hf10, Hf11<br />
Hn1, Hn2,<br />
Hn3, Hn4<br />
Hpn1, Hpn2<br />
Hpn1, Hpn2<br />
NOT: Hedef davranışlar bir önceki Ortaöğretim Matematik Dersi Öğretim Programı kitabından seçilmiştir.<br />
336<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
OYUN<br />
O7<br />
O8<br />
O9<br />
O10<br />
O11<br />
İsim<br />
İkinci derece<br />
denklemler<br />
bulmacası<br />
Polinom<br />
bulmacası<br />
Exploring functions<br />
Başlangıç-bitiş<br />
oyunu<br />
Trigonometrik<br />
eğlence<br />
Amaçlar<br />
İkinci dereceden<br />
bir bilinmeyenli<br />
denklemler ile<br />
ilgili uygulama<br />
yapma<br />
Polinomlar ile<br />
ilgili temel<br />
kavramları<br />
kavrama<br />
Fonksiyonların temel<br />
özelliklerini ve<br />
çeşitlerini kavrama<br />
ve uygulama yapma<br />
Lise 4. sınıfa<br />
kadar olan<br />
konulara yönelik<br />
uygulama yapma<br />
Trigonometrik<br />
fonksiyonların<br />
değer tablosunu<br />
kullanabilme<br />
Araçlar<br />
Her bir grup<br />
için bir bulmaca<br />
kağıdı<br />
Her öğrenci için<br />
bir bulmaca<br />
kağıdı<br />
Tepegöz, grafik<br />
hesap makinesi, boş<br />
çalışma kağıdı<br />
Hazır oyun<br />
diyagramı<br />
Bilgisayar,<br />
oyun CD si,<br />
Trigonometrik<br />
fonksiyonların<br />
değerler tablosu<br />
Seviye<br />
10. Sınıf<br />
9. Sınıf<br />
9. Sınıf<br />
12. Sınıf<br />
10. Sınıf<br />
Uygulama<br />
Biçimi<br />
2 kişilik gruplar<br />
Bireysel çalışma<br />
4 kişilik gruplar<br />
2 kişilik gruplar<br />
Bireysel çalışma<br />
Zaman<br />
20-25 dk<br />
5-10 dk<br />
20-25 dk<br />
20-25 dk<br />
5-10 dk<br />
Kaynak<br />
Araştırmacı<br />
Araştırmacı<br />
Literatür<br />
Araştırmacı<br />
Araştırmacı<br />
Hedef<br />
Davranış<br />
He1, He2, He3,<br />
He4, He5, He6<br />
Hp1, Hp2, Hp3,<br />
Hp4, Hp5, Hp6,<br />
Hp7, Hp8, Hp9<br />
Hf1, Hf2, Hf3, Hf4<br />
Pek çok konuya<br />
yönelik<br />
uygulamalar<br />
Htrg1, Htrg2<br />
NOT: Oyunlar hazırlandığında eski öğretim programı uygulanmakta olduğundan hedef davranışlara baz alınmıştır.<br />
Anket: Araştırmada verilerin toplanması sürecinde yararlanılan araçlardan<br />
biri de iki grup maddeyi içeren ankettir. İlk grup tercih sorularını ikinci grup ise 5’li<br />
Likert tipi sorulardan oluşmaktadır. Bu aracın maddeleri pilot çalışma öncesinde ve<br />
sonrasında olmak üzere iki kez iki uzmanın görüşlerine sunulmuş ve görüşleri doğrultusunda<br />
yeniden düzenlenmiştir. Anket örneklemin tamamı üzerinde uygulanmadan<br />
önce rasgele seçilen, fakültemizde öğrenim görmekte olan (N=50) İlköğretim<br />
Matematik Öğretmenliği bölümü öğrencisi, (N=85) Ortaöğretim Matematik Öğretmenliği<br />
bölümü öğrencisi ve (N=9) merkez ilçelerdeki farklı liselerde görev yapmakta<br />
matematik öğretmeninden oluşan (N pilot =144) bir grup üzerinde uygulanmıştır.<br />
Yapılan pilot uygulama ile ölçme aracının SPSS programı ile hesaplanan güvenirlik<br />
(cromboach alpha) katsayısı 0.84 olarak bulunmuştur.<br />
Öğretmen adaylarınca geliştirilen oyunlar (ÖA-O): Bu çalışmanın aşamalarından<br />
biri de üçüncü sınıftaki (N=40) öğretmen adaylarının kendi EMO‘nı oluşturmalarına<br />
yönelik bir bölümü içermektedir. Çalışmanın bu aşaması için üçüncü sınıf öğrencilerinin<br />
seçilme sebebi, 5 yıllık eğitim sürecinin ortasında olmaları ve böylece pür matematik<br />
dersleri aracılığı ile matematiğin yapısı ve matematiksel bilginin nasıl oluşturulduğuna<br />
yönelik temel bilgileri almış olmalarının yanında pedagojik formasyona yönelik<br />
derslerine almaya başlıyor olmalarıdır. Araştırma sürecinde ön-bilgi formu ve anket<br />
uygulamaları yapıldıktan sonra ayrıca üçüncü sınıftaki öğretmen adayları ile iki ay<br />
boyunca haftada 3 saat oyun, oyun türleri, eğitimsel oyunlar, insanın neden oyun oynadığı,<br />
oyun oynamanın psikolojik, sosyolojik ve eğitim bilim açısından kuramsal temelleri<br />
ve öğrencilerce serbest araştırma çalışmaları yapılarak onlar tarafından bulunan<br />
bazı matematik oyunlarını kapsayan bilgilendirme ve tartışma oturumları gerçekleştirilmiştir.<br />
İki ayın sonunda edindikleri genel bilgileri ürüne dönüştürebilme becerilerini<br />
yoklamak ve aynı zamanda ölçme araçları vasıtası ile belirttikleri düşüncelerini<br />
geliştirdikleri oyunlar açısından değerlendirebilmek için onlardan grup halinde<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 337
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
çalışarak eğitsel oyun örnekleri hazırlamaları istenmiştir. Bu istek doğrultusunda öğretmen<br />
adaylarının yürütülen bilgilendirme ve tartışma oturumlarının son gününde<br />
üyelerini kendilerinin belirlediği 4 ya da 5 kişilik gruplar hallinde çalışmaları için<br />
olanak sağlanmıştır. Adaylar gruplar halinde istedikleri lise matematik konularından<br />
her hangi birine yönelik bir ya da birkaç kavramı içeren ve onların öğretimine yönelik<br />
kazanımları hedef alan oyunlar (ÖA-O) oluşturmayı denemiştir. Oyun üretme aşamasında<br />
grupların yanlarında lise matematik ders kitapları ve matematik dersi öğretim<br />
programı kitapçığı bulunmasına izin verilmiştir. Adayların bu süreç ve sonrasındaki<br />
üretimlerinde özgün olabilmesi için araştırmacı tarafından oluşturulan örnek oyunlar<br />
seti (AR-O) onlarla paylaşılmamıştır. Üçüncü sınıftaki öğretmen adaylarıyla yapılan bu<br />
uygulamana çalışmasında amaç onların oyun ve oyun oynama yönelik hem eğitim<br />
bilim hem de matematik eğitimi açısından yapılan yaklaşımlarırdaki derinliğin ve önemin<br />
farkına varmalarını sağlamak ve bu farkındalıkla kendi oyunlarını geliştirmelerine<br />
yönlendirmektir. Öğretmen adaylarının oluşturduğu oyunlar üzerine elde edilen bulgular<br />
bu makalede (oyunun) tür, içerik, hedef alınan matematik konusu/kavramı,<br />
oyunu uygulamada tercih ettikleri biçim ve zamanlama, oyunun amacı gibi genel noktalardaki<br />
özelliklerini betimlemektir. Ancak öğretmen adaylarının geliştirdikleri oyunların<br />
derinlemesi analizlerini, içerdikleri matematik konu ya da kavramını ele alış<br />
biçimleri, ne derinlikte ve hangi öğrenme yaklaşımlarına uygun olarak yapılandırdıklarını,<br />
yararlandıkları araç-gereçlerin yapı ve işlevlerini ve diğer özellikleri karşılıklı<br />
olarak (bir kaç yıl boyunca aynı eğitimin verildiği farklı gruplardaki durumu) ele alan<br />
en başka bir çalışma yazarlarca sürdürülmektedir. Dolayısı ile burada adaylarca<br />
geliştirilen oyunlardan diğer verileri desteklemek ve yorumlamadaki çerçeveyi<br />
genişletmek ve ulaşılan sonuçları daha güvenilir kılmak adına yüzeysel bir tasvir<br />
sunulmaktadır. Öğretmen adayları tarafından hazırlanan bu oyunların isim, içerdiği<br />
konu, sınıf seviyesi ve uygulama biçimine göre dağılımı aşağıdaki gibidir.<br />
Tablo 4<br />
ÖĞRETMEN ADAYLARINCA GELİŞTİRİLEN OYUNLAR (ÖA-O)<br />
Takım<br />
No<br />
Oyun<br />
No<br />
Sınıf<br />
Seviyesi<br />
Oyunun<br />
İsmi<br />
Oyundaki Matematik<br />
Konusu<br />
Uygulama<br />
Şekli<br />
III-a<br />
1<br />
9. Sınıf<br />
Modlama<br />
Moduler Aritmetik<br />
3 ya da 4 kişilik gruplar<br />
III-b<br />
2<br />
9. Sınıf<br />
Meydan Muharabesi<br />
İkinci Dereceden Bir<br />
Bilinmeyenli Denkl.<br />
2 ya da 3 kişilik<br />
gruplar<br />
III-c<br />
3<br />
9. Sınıf<br />
Kısa Yol<br />
Üçgen<br />
Bireysel<br />
III-d<br />
4<br />
9. Sınıf<br />
Labirent<br />
Pisagor ve Euclid<br />
Bağıntıları<br />
Bireysel ya da<br />
2 kişilik gruplar<br />
III-e<br />
5<br />
9. Sınıf<br />
Masa Oyunu<br />
Bilinci Dereceden İki<br />
Bilinmeyenli Denkl.<br />
Bireysel<br />
III-f<br />
6<br />
9. Sınıf<br />
Parabollerin Dansı<br />
İkinci Derece Denklemler<br />
10 Kişilik gruplar<br />
III-g<br />
7<br />
10. Sınıf<br />
Kendini Bul<br />
Trigonometri<br />
Tüm sınıf 6 gruba<br />
ayrılarak<br />
III-h<br />
8<br />
9. Sınıf<br />
Uçağın Rotası<br />
Moduler Aritmetik<br />
2 Kişilik gruplar<br />
III-i<br />
9<br />
9. Sınıf<br />
Hangisi Acaba <br />
Fonksiyonlar<br />
4 Kişilik gruplar<br />
Buraya kadar veri toplama araçları ve onların uygulama biçimlerine yönelik<br />
ortaya konan bilgiler aşağıdaki gibi bir tablo ile özetlenebilir.<br />
338<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
Uygulama<br />
Zamanı<br />
Tablo 5<br />
Öğretmen Adayı Matematik Öğretmeni<br />
OBF<br />
50 29<br />
Anket<br />
136<br />
15<br />
Oyunlar<br />
40<br />
(ÖA-O)<br />
ÖRNEKLEM N 1 =226 N 2 =44<br />
Bulgular ve Yorum<br />
Sonuçların ortaya konmasında ilk olarak OBF’dan elde edilen bulgulara değinilecektir.<br />
Örneklemde yer alan bireylerin OBF’daki sorulara verdikleri yanıtlara ilişkin<br />
ortaya çıkan verilerin iki grup (öğretmen adayı ve öğretmenler) açısından karşılaştırmalı<br />
olarak irdelenebilmesi için tablo-6 oluşturulmuştur. Daha sonra üçüncü<br />
sınıftaki öğretmen adaylarınca geliştirilen oyunların analizlerinden ortaya çıkan bulgulara<br />
yer verilmiştir. En son bölümde ise anketten elde edilen bulgular ve yorumlarına<br />
değinilmektedir.<br />
Tablo 6<br />
SORU NO ÖĞRETMENLER ÖĞRETMEN ADAYLARI<br />
S1<br />
S3<br />
S2<br />
S4<br />
S5<br />
S6<br />
Özellikler<br />
Konular<br />
Araçlar<br />
Olumlu<br />
Olumsuz<br />
Evet Hayır Fikrim Yok Evet Hayır Fikrim Yok<br />
17% 83% 0% 4% 96% 0%<br />
59% 31% 10% 54% 38% 8%<br />
Sıklıkla Bazen Hayır Evet Hayır Belki<br />
0% 34% 66% 94% 4% 2%<br />
- az zaman alıcı √<br />
- somutlaştırıcı<br />
- akılda kalıcılığı sağlayan<br />
- kullanışlı<br />
- eğlenceli ve zevkli √<br />
- kavramayı geliştiren<br />
- teknoloji destekli<br />
* Geometri ve analitik geometri derslerinde<br />
* Permütasyon, Kombinasyon √<br />
* Olasılık √<br />
* Fonksiyonlar √<br />
* Sayı problemleri<br />
Bilgisayar, karton malzeme, kağıt kalem<br />
İmkansızlık 10% İlginç 35%<br />
Uyum 24% Zorluk 3%<br />
Benzerlik 28%<br />
- Derse ilgiyi ve dikkati arttırır (32%) √<br />
- Tutumu omumlu yönde etkiler (27%)√<br />
- Kalıcı öğrenme sağlar 11%)<br />
- Derse katılım arttırır (9%)<br />
- Yaratıcılığı geliştirir (9%) √<br />
- Dersi eğlenceli ve zevli kılar (7%) √<br />
- az zaman alıcı √<br />
- düşünmeyi gerektiren,<br />
- ilgi ve dikkat çekici<br />
- anlaşılması zor olan konularda<br />
- eğlenceli ve zevkli √<br />
- kapsamı geniş olmalı (birden fazla konuyu içermeli)<br />
- günlük yaşamla ilişki kuran<br />
* Permütesyon, kombinasyon √<br />
* Olasılık √<br />
* Fonksiyonlar √<br />
* Türev<br />
* İntegral<br />
Bilgisayar, tepegöz, kağıt, kalem, tahta<br />
İmkansızlık 4% İlginç 32%<br />
Uyum 40% Zorluk 8%<br />
Benzerlik 16%<br />
- Derse ilgiyi ve dikkati arttırır (50%) √<br />
- Tutumu olumlu yönde etkiler (42%) √<br />
- Öğrenmeyi kolaylaştırır (30%)<br />
- Düşünme becerisini geliştirir (16%)<br />
- Dersi eğlenceli ve zevkli kılar (14%) √<br />
- Başarıyı arttırır (12%)<br />
- Matematik ile yaşamın ilişkilendirilmesini sağlar (10%)<br />
- Derse katılımı arttırır (8%) √<br />
- Sınıf içi iletişimi güçlendirir (8%)<br />
- Yaratıcılığı geliştirir (8%) √<br />
- Sınıfın kontrolü zorlaşır (41%) √<br />
- Sınıfın kontrolü zorlaşır (14%) √<br />
- Derslerde zaman sıkıntısı yaratır (10%) - Bazı öğrenciler sıkılabilir (8%) √<br />
- Kalabalık sınıflarda uygulanması zordur (10%) - Matematikten uzaklaşılmasına neden olur (4%)<br />
- Başarılı öğrenciler sıkılabilir (7%) √<br />
(√) : Her iki grupta ortak olan görüşleri ifade etmektedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 339
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
Matematik Öğretmenlerinin Ön-Bilgi Formu (OBF) Yanıtları<br />
Öğretmenlerin yanıtları incelendiğinde oyunlar hakkında bilgi sahibi olmayan<br />
grubun (%83) çoğunlukta olduğu görülmektedir. Bazı oyunları bildiğini ifade eden<br />
(%17) kesimin sıraladığı oyunlar; zeka oyunları, zar oyunları ve mantık oyunlarıdır.<br />
Sıraladıkları örnekler öğretmenlerin matematik derslerinde yararlanılabilecek oyunlar<br />
için daha çok popüler matematik dergileri vb yayınlarda yer alan oyunları tanıdıklarını<br />
ve eğitimsel oyunlara ilişkin bilgi düzeylerinin az olduğu dolayısı ile genele<br />
bakıldığında oyunlara ilişkin yeterli bilgiye sahip olmadıkları sonucuna ulaşılmaktadır.<br />
(S1)<br />
Müfredatta yer alan konuların yoğunluğu ve ÖSS, öğretmenler için oyunların<br />
derslerde kullanılabilirliğini %59 oranına indirgemiştir. Oyunları uygulanabilir bulan<br />
öğretmenlerin temel vurgusu oyunların bazı konularda uygulanabileceğidir. Bu<br />
düşüncenin altında yatan diğer unsurlardan biri ÖSS için soru hazırlama ve derslerde<br />
test çözme aktivitelerinin çok zaman aldığı ve bu yüzden oyunlara az zaman ayrılabileceğidir.<br />
Diğer bir unsur ise oyunların ancak uygun şartlar sağlanırsa (daha fazla<br />
zaman ve materyal desteği gibi) uygulanabileceğidir. Oyunların matematik derslerindeki<br />
uygulanabilirliğini de etkileyeceğini düşündüğümüz bu görüş öğretmenlerin<br />
oyun kavramına yönelik yapısal algılarında araç gereçlerin yer aldığı ve materyaller<br />
ile desteklenmesi gerektiği ve oyunun çok zaman alıcı bir faaliyet olduğuna yönelik<br />
kanaate sahip olduklarını göstermektedir. Bu da oyunları (zeka, zar ve mantık oyunları<br />
gibi) müfredattaki konuları içermeyen biçimlerde görmeleri ile ilişkilidir.<br />
Konuları kavramada destek görevi yükledikleri oyunları müfredat konularını içerir<br />
tarzda ele almamaları, söz konusu desteği daha çok mantıksal ve matematiksel<br />
düşünmeye dolaylı katkı olarak algıladıkları yorumuna götürebilir.<br />
Oyunların (%31) uygulanamayacağını ifade eden öğretmenler ise bu durumun<br />
nedenleri olarak; eğitim sistemimizin uygun olmadığını, ÖSS’ye engel teşkil ettiğini,<br />
matematik müfredatının yoğun olduğunu ve oyunların lise seviyesine uygun olmadığını<br />
gerekçe göstermişlerdir. Bir öğretmenin yanıtı daha da ilginçtir,<br />
(Bay E) “Pür matematik ile oyunların yapısının uyuşmayacağını düşünüyorum.<br />
Matematik derslerinde bunlara gerek yoktur.”<br />
Yanıtlar öğretmenlerin oyunlara ilişkin ön yargılarının uç noktalarını belirleme<br />
açısından önemli bulunmuştur. Bu tür ön yargılar oyunların eğlenceli boşa zaman<br />
harcama aracı olarak algılanması ve öğretimsel değerlerinin az ya da hiç olmadığı<br />
görüşlerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle matematik müfredatı ve ÖSS gerekçeleri<br />
oyunların bu iki yapıya destek sağlamada etkisiz olduğuna inandıklarını ortaya<br />
çıkarmaktadır. (S3)<br />
Öğretmenlere oyunlardan derslerde yararlanıp yararlanmadıklarına yönelik<br />
yöneltilen soruya büyük bir bölümü (%66) hayır yanıtı verirken, bazen yanıtını verenler<br />
%34, sıklıkla kullandığını ifade edenler ise %0 dır. Müfredatta ve ÖSS de başarının<br />
elde edilmesinde konu ve kavramların daha iyi kavranması önemli ölçütlerin başında<br />
yer almasına karşın öğretmenlerin aksine bunları oyunların uygulamasında engel<br />
olarak görmeleri matematik öğretimde temel odaklarının test ve soru çözme de başarı<br />
üzerine yoğunlaşmış olmalarından ileri gelmektedir. Müfredatı ÖSS için uygulanması<br />
gereken bir genel planlama olarak algılamaları ve test dendiğinde de büyük<br />
340<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
oranda işlemsel uygulama sorularını baz almaları bu duruma yol açmaktadır. Bu tarz<br />
bir düşünce zinciri sonuç olarak öğretmenleri oyunların test sistemini destekle<strong>med</strong>iği<br />
düşüncesine ulaştırmaktadır. Bu nedenle de matematik derslerinde oyunu kullanma<br />
şanslarını az ya da hiç olarak tanımlamalarına yönlendirmektedir. (S2)<br />
Yöneltilen dördüncü soruda lise matematik konularına yönelik oyunların<br />
nasıl olması gerektiği sorulmuştur. Öğretmenlerin genel olarak oyunların sahip olması<br />
gereken özellikleri; akılda kalıcılığı, somutlaştırmayı, eğlenceli ve zevkli öğrenme ortamını<br />
sağlayan kısa zaman diliminde uygulanabilen, kullanışlı, teknoloji destekli ve kavramayı<br />
geliştiren şeklinde sıralamışlardır. Oyunlarda yararlanılabilecek araçlar olarak; bilgisayar,<br />
karton malzeme, kağıt ve kalem ifade edilmiştir. Oyunlardan yararlanmak için<br />
öncelikli olarak tercih ettikleri matematik konuları ise; geometri ve analitik geometri<br />
konuları, permütasyon, kombinasyon, olasılık, fonksiyonlar ve sayı problemleridir. Öğretmenler<br />
bu konuları sıralarken bunların öğrencilerin kavramada daha fazla sıkıntı<br />
yaşadıkları ve testlerde az sayıda doğru çıkarabildikleri konular olduğunu ifade<br />
etmişlerdir. Bu nedenle oyunlardan beklentileri zor olan konuların somutlaştırma ve<br />
eğlence unsurları ile daha anlaşılabilir olacağına yönelmektedir. Bir diğer nokta da<br />
oyunların uygulanabilmesi için daha önce ifade ettikleri daha fazla zaman ve materyal<br />
desteğinin gerekli olduğu düşüncesine rağmen oyunlarda yararlanılabilecek araçlar<br />
için bilgisayara ek olarak karton malzeme, kağıt, kalem gibi basit ve her sınıfta<br />
rahatlıkla olan araçları sıralamaları bu tür isteklerinin daha çok bilgisayar gibi teknolojik<br />
araçlara yönelik olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bilgisayarı, oyunlarda kullanılacak<br />
araçlardan biri olarak belirtmeleri (zar, mantık vb oyunlar dışında) öğrencileri,<br />
aileleri ve yakınlarının (özellikle genç bireyler) oluşturduğu çevrelerinde bilgisayar<br />
ve video oyunlarını yaygın olarak görmelerinden kaynaklanmış olabileceğini düşünmekteyiz.<br />
Oyunların kullanışlığına yönelik talepleri aynı zamanda sınıf içi basit malzemeler<br />
ile oynanabilmesini de kapsamaktadır. (S4)<br />
Beşinci soruya gelindiğinde ise, matematik ile oyun kavramlarının bir arada<br />
düşünülmesi öğretmenler için en çok (%35) ilginç, (%28) benzerlik ve (%24) uyumu çağrıştırmıştır.<br />
İlginçlik için matematik ve oyunun bilinen toplumsal düşünme açısından<br />
bir araya gelmelerinin oldukça ilgi çekici, beklen<strong>med</strong>ik olduğu, benzerlik için matematik<br />
ve oyundaki düşünme süreçlerinin bazılarının benzer olduğu, uyum için ise<br />
matematik derslerinde içerisinde bazı konularda uyumlu olarak oyunların kullanılabileceğini<br />
ifade etmişlerdir. En büyük yüzdenin ilginçlikte olması bizi onların da bu<br />
güne kadar bu konuda hem teorik hem de uygulama açısından büyük oranda bir<br />
deneyimlerinin olmamasının etkili olduğu düşüncesine götürmektedir. Benzerlik seçeneği<br />
için örnekledikleri mantık, matematik oyunlarının daha çok kısa sürede çözülebilecek<br />
sorular biçiminde olmaları nedeni ile test soruları çözme ya da işlemsel alıştırma<br />
yapmaya benzer bir süreci ihtiva ettiği düşünülebilir. Benzerlik terimine verilen<br />
yüzdelik oranının yüksek olmasında bu tür düşünceye dayandığı tahmin edilmektedir.<br />
(S5)<br />
Altıncı soruya verdikleri yanıtlar ile oyunların öğrenciler üzerinde meydana<br />
getireceği olumlu ve olumsuz yönlerin belirtilmesi istenmiştir. Öğretmenlerin yanıtları<br />
frekanslarına göre sıralandığında oyunların olumlu ve olumsuz yönleri aşağıdaki<br />
gibi sıralanmıştır;<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 341
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
* ilgi ve dikkati arttıracağı (%32),<br />
* tutumu olumlu yönde etkileyeceği (%27),<br />
* kalıcı öğrenme sağlayacağı (%11),<br />
* derse katılımı arttıracağı (%9),<br />
* yaratıcılığı geliştireceği (%9)<br />
* dersleri eğlenceli ve zevkli kılacağı (%7) belirtilmiştir. Olumsuz yönler ise;<br />
* sınıf hâkimiyetini zorlaştıracağı (%41),<br />
* derslerde zaman sıkıntısı yaratacağını (%10),<br />
* kalabalık sınıflarda uygulanmasının zor olduğu (%10)<br />
* başarılı olan öğrencilerin oyunlar esnasında sıkılabilecekleri (%7) biçimindedir.<br />
Yanıtlara bakıldığında öğretmenlerin ağırlıklı olarak oyunların duyuşsal alana<br />
yönelik etkileri olabileceği düşüncesine sahip oldukları görülmektedir. Sadece kalıcı<br />
öğrenme sağlamadaki vurguları dışında bilişsel gelişime katkı söz konusu olduğunda<br />
oyunların rollerini oldukça sınırlandırmaktadırlar. Olumsuz etkilere yönelik<br />
yüzde oranı (%41) olumlulara göre daha fazla olduğu görülmektedir. Olumsuz etkilerine<br />
yönelik düşüncelerinin önyargılarından kaynaklandığını düşünmekteyiz.<br />
Çünkü genel olarak oyunları tanımadığını ve derslerinde kullanmadığını ifade etmelerine<br />
rağmen özellikle sınıf hâkimiyetini zorlaştıracağını ifade etmeleri peşin<br />
hükümlü olduklarını düşündürtmektedir. Başarılı öğrencilerin sıkılacağı fikri ise<br />
öğretmenleri oyunların basit ve ağırlıklı olarak tutumu olumlu yönde geliştirmeye<br />
amaçlı araçlar oldukları ve bu nedenle de başarılı öğrencilerin ilgi ve dikkatlerini<br />
çekemeyeceği fikrine yöneltmektedir. (S6)<br />
Matematik Öğretmen Adaylarının Ön-Bilgi Formu (ÖBF) Yanıtları<br />
Öğretmen adaylarınca da öğretmenlerde olduğu gibi lise matematik konularında<br />
yer alan kavramlara yönelik eğitsel oyunları yeterince (%96) bilin<strong>med</strong>iği görülmektedir.<br />
Bu oranın yüksekliği şaşırtıcıdır. Öğretmen adaylarının teknoloji ve internet<br />
ile daha yakından ilgilenir olmaları ve özellikle bilgisayar oyunları üzerinde<br />
oldukça bilgili olmalarına rağmen bu ilgi ve eğilimleri içerisinde matematik oyunlarının<br />
az da olsa yer almaması dikkat çekicidir. En azından bilgisayar tabanlı matematik<br />
oyunları üzerinde asgari bir bilgiye sahip olmaları beklenmekteydi. OBF birinci<br />
sınıftaki öğretmen adaylarına uygulandığından bu düşüncelerinin ve tercihlerinde<br />
ortaya çıkmasında, lise öğrenimlerinin önemli ölçüde etkisinin olması beklemek<br />
doğaldır. Dolayısıyla matematik derslerinde yararlanılabilecek bilgisayar oyunlarını<br />
bilmemeleri aynı zamanda lisedeki matematik öğrenim sürecinde bu tür bir eksikliğin<br />
bulunduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. (S1)<br />
Müfredatta yer alan konuların yoğunluğu ve ÖSS öğretmen adayları için<br />
oyunların derslerde kullanılabilirliğini %54 oranına indirgemiştir. Uygulanamayacağını<br />
ifade eden (%38) diğer kesimin sıraladığı nedenler; ÖSS’ye engel teşkil edeceği,<br />
oyunları uygulamanın zor olacağı, müfredatın uygun olmadığı, oyunların lise seviyesine<br />
uygun olmadığı biçimindedir. Öğretmen adaylarının odaklandığı nedenlerin başında<br />
gelen oyunların derslerde zaman sıkıntısı yaratacağıdır. Adaylarının düşüncelerinin<br />
bu yönde olması oyunları derslerin doğal akışı içerisinde kullanımına yönelik öğretimi<br />
destekleyici yanları ile değil ders sunumlarından arta kalan zamanlarda uygulanmasına<br />
yönelik bir fikre sahip olduklarını düşündürtmektedir. Adayların bu soruya<br />
342<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
yönelik düşünceleri ve yanıtlarındaki yüzdeler öğretmenlerininkine oldukça paraleldir.<br />
(S3)<br />
Diğer soruda adaylar oyunları (bilmemelerine rağmen) %94 gibi bir oranda<br />
meslek yaşamlarında kullanmak istemektedir. Zaman sıkıntısı ve ÖSS’ye yönelik<br />
engel olarak belirtmelerine karşın bu kadar yüksek bir oranda kullanmak istemeleri<br />
şaşırtıcıdır. Bu oranın altında yatan etmenlere bakıldığında sıraladıkları başlıca<br />
unsurlar; oyunların matematik korkusunu azaltacağı, derslerde sıkıcılığı ortadan kaldıracağı<br />
ve motivasyonu arttıracağıdır. Sıralananlar, adayların oyunlardan beklentilerinin daha<br />
çok duyuşsal alana yönelik olduğunu ortaya çıkarmaktadır. (S2)<br />
Matematik kavramlarına yönelik oyunların özelliklerini sorgulayan dördüncü<br />
soruya adayların verdiği yanıtlara gelince; az zaman alan, düşünme gerektiren, ilgi ve dikkat<br />
çekici, basit araçlarla uygulanabilen, eğlenceli ve zevkli, kapsamı geniş olan, anlaşılması<br />
zor olan konuları içeren, günlük yaşam ile ilişki kuran maddeleri sıralanmaktadır.<br />
Oyunlarda kullanılmasını düşündükleri araçlar bilgisayar, tepegöz, tahta, kağıt ve<br />
kalemdir. Özellikle uygulanmasını önerdikleri matematik konuları ise; permütasyon,<br />
kombinasyon, olasılık, fonksiyonlar, türev ve integraldir. Dikkat çekici özellikler arasında<br />
öğretmenlerden farklı olarak oyunların düşünmeyi gerektiren, kapsamı geniş olan (birden<br />
fazla konuya yönelik) ve günlük yaşamla ilişki kurulmasını sağlayan biçimlerde olmasını<br />
istemeleridir. Oyunları tanıma oranları düşük olmasına karşın oyunlara yükledikleri<br />
özelliklerin bu şekilde yapılanması adayların matematik öğretimine yönelik bakış açılarının<br />
bir yansıması olarak algılanmıştır. Oyunları uygulamada var olan biçimde<br />
değil de, arzu ettikleri matematik öğretimi bağlamında düşündükleri yorumu yapılabilir.<br />
Sıraladıkları matematik konuları öğrenilmesi ve öğretilmesini zor olarak gördükleri<br />
konulardır. Bunu oyunların özellikleri içerisinde zor olan konuları içermeli biçiminde<br />
ifade etmişlerdir. Adayların oyunlarda kullanılacak araçlara yönelik düşünceleri<br />
öğretmenler ile benzerdir. (S4)<br />
Verilen beş kelimeye yönelik çağrışım sorusuna adaylar yaklaşımları; (%40)<br />
uyum, (%32) ilginçlik ve (%16) benzerlik yönündedir. Öğretmen adaylarının bu kelimelere<br />
yönelik açıklamaları aşağı yukarı öğretmenlerinki ile aynıdır. Bu yüzdeler adayların<br />
oyunların matematik derslerinde kullanılmasına yönelik öğretmenlerden biraz<br />
daha pozitif bir tutum içerisinde olduklarını ifade etmektedir. (S5)<br />
Son soru için öğretmen adayları yanıtları incelendiğinde olumlu etkiler olarak;<br />
* derse karşı ilgi ve dikkati arttıracağı (%50),<br />
* tutumu olumlu yönde etkileyeceği (%42),<br />
* öğrenmeyi kolaylaştıracağı (%30),<br />
* düşünme becerisi geliştireceği (%16),<br />
* dersleri eğlenceli ve zevkli kılacağı (%14),<br />
* başarıyı arttıracağı (%12),<br />
* matematik ile yaşamın ilişkilendirilmesini sağlayacağı (%10),<br />
* derse katılımı artıracağı (%8),<br />
* sınıf içi iletişimi güçlendireceği (%8),<br />
* yaratıcılığı geliştireceği (%8) sıralaması yapılırken olumsuz etkiler ise;<br />
* sınıf kontrolünü zorlaştırma (%14),<br />
* bazı öğrencileri sıkabileceği (%8) biçimindedir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 343
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
Bu yanıtlar yukarıdaki diğer bulguları desteklemektedir. Olumsuz etkilere<br />
yönelik yüzde oranları olumlulara göre çok daha düşük düzeydedir. Öğretmenlerden<br />
farklı olarak ÖSS, müfredat vb konularda oyunların derslerde kullanılmasına yönelik<br />
benzer kaygıları taşımalarına rağmen öğretmen adayları daha pozitif ve daha deneme<br />
yanlısı görünmektedir. Oyunların olumlu katkılarını ağırlıklı olarak duyuşsal<br />
alana yönelik sıralamalarına karşın başarıyı arttıracağı ve öğrenmeyi kolaylaştıracağı<br />
ifadeleri belli oranda da olsa bilişsel katkılarını ifade etmektedir. Bu durum dikkate<br />
değerdir. Oyunların sınıf içi iletişimi arttırmaya yönelik etkisini ifade etmeleri de<br />
oyunları sadece bireysel değil grup içi ve öğretmen-öğrenci etkileşimi içerisinde gördüklerinin<br />
bir göstergesi olarak algılanmaktadır.<br />
Her iki grup açısından da (öğretmen ve öğretmen adayı) oyununa yönelik<br />
ortak olarak ortaya konan anahtar noktalar (“√ ” imli maddeler) göz önüne alındığında<br />
aşağıdaki şekilde bir oyun tanımlaması yapılabilir.<br />
Şekil 1<br />
Ortak bakış açılarını yansıtan oyun tanımı şeması<br />
Bu şekle göre matematik öğretimindeki oyunlar; az zaman alıcı, dersleri eğlenceli<br />
kılarak olumlu tutum gelişimine yardımcı, derse karşı ilgi ve dikkati arttıran, ancak ÖSS ve<br />
müfredatın uygulanmasında engel oluşturabilecek yanları olan ve öncelikli olarak permütasyon,<br />
kombinasyon, olasılık ve fonksiyonlar konularına yönelik uygulanması tercih edilen<br />
yapılardır.<br />
Öğretmen Adaylarınca Geliştirilen Oyunların (ÖA-O) Analizi<br />
Üçüncü sınıftaki öğretmen adayları ile iki ay boyunca haftada 3 saat oyun,<br />
oyun türleri, eğitimsel oyunlar, insanın neden oyun oynadığı, oyun oynamanın psikolojik,<br />
sosyolojik ve eğitim bilim açısından kuramsal temelleri ve öğrencilerce serbest<br />
araştırma çalışmaları yapılarak onlar tarafından bulunan bazı basit matematik<br />
oyunlarını kapsayan bilgilendirme ve tartışma oturumları gerçekleştirilmesine yönelik<br />
yürütülen iki aylık eğitimin son gününde grup çalışması ile ürettikleri oyunlar<br />
incelendiğinde şu sonuçlara ulaşılmıştır.<br />
344<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
III-g grubunun oluşturduğu oyun dışındaki diğer tüm oyunlar 9. sınıf düzeyindedir.<br />
Oyunlardan sadece iki tanesi (yaklaşık %20) geometri konularına yöneliktir.<br />
Öğretmen adayları oyunların sınıf içi uygulanma biçimlerine yönelik büyük oranda<br />
grup çalışmasını tercih etmektedir. Hazırlanan oyunlarda genel amaç bilgilerin tekrarlanması,<br />
pekiştirilmesi ve işlem yapma becerisine yöneliktir. Kavramsal öğrenmeyi<br />
destekleme açısından oyunların yapılandırılmasını denemekten kaçınmışlardır.<br />
Bunun nedenini bu tür bir oyun geliştirmek için çok daha fazla zamana ihtiyaçları<br />
olduğu ve daha fazla düşünmeleri gerektiği biçiminde özetlemişlerdir. Oyunlardan 6<br />
tanesi bilinen oyun türlerinin (monopoly, dart, kağıt oyunları, vb) farklı bir uygulaması<br />
biçimindedir. Dokuzuncu oyun bir televizyon yarışma programının formatından<br />
esinlenerek hazırlanmıştır. Önceki bölümlerde genel olarak öğretmen ve öğretmen<br />
adaylarının öğrenilmesi/öğretilmesini zor olarak nitelendirdikleri konuların,<br />
oyun geliştiren üçüncü sınıftaki bu grup tarafından da oyun üret<strong>med</strong>e kaçınılan<br />
konular olduğu gözlenmektedir. Sadece 9. oyun ile fonksiyonlar konusu seçilerek<br />
sıralanan zor konulardan birisine yönelik bir oyun üretilmiştir. Oyunlarda genel eğilim<br />
rekabeti kullanarak gruplar arasında yarışma yoluyla belirlenen amaçlara ulaşılması<br />
yönündedir. Oyunlar belli bir zamana ya da puana gore sona ermektedir.<br />
Adaylar yazılı raporlarında belirtmeseler de içerikleri dikkate alındığında büyük<br />
oranda oyunları ders sonu ya da yeni bir konuya geçerken önceki konunun tekrarlamasına<br />
yönelik kullanacak şekilde yapılandırmışlardır. Bu durum yine hatırlama ve<br />
tekrar yoluyla konuların pekiştirilmesi ve işlemsel becerilerin kazandırılmasının<br />
amaçlanmasından kaynaklanmaktadır. Ölçme-değerlendirme açısından da oyunlardan<br />
ağırlıklı olarak işlemsel becerileri puanlandırma ve grup ödülleri verme yolunu<br />
tercih etmektedirler. Kavramsal gelişim, olası kavram yanılgıları ya da eksik algılamaları<br />
belirleme, problem çözme, matematiksel düşünme vb becerilerin ölçümünü<br />
hedef alma, geliştirilen oyunlarda çok az rastlanan yaklaşımlardır. Verilen iki aylık<br />
(ağırlıklı olarak teorik düzeyde) eğitim süresince öğretmen adaylarının yaklaşımları<br />
büyük oranda olumlu yönde ilerlemiştir. Eğitimin belli dönemlerindeki söylemleri ve<br />
paylaşılan konulara gösterdileri ilgi bunun birer göstergesidir. Hazırladıkları oyunların<br />
raporlarında belirttikleri düşünceleri matematik derslerinde oyunlardan yararlanılmasına<br />
yönelik tutum ve inançlarını yansıtmaktadır.<br />
Çoğu öğrenci bir konuyu öğrenmek yerine onu ezberlemeyi tercih eder. Fakat bu<br />
öğrenme kalıcı olmaz. Bu nedenle ezberlemeyi yok etmek için birçok yola başvurulması<br />
gereklidir. Bence bu yöntemlerin en verimlisi oyundur. Çünkü oyun her yaşta öğrencinin<br />
ilgisini çeker ve kalıcı olur. (Bay S.K.)<br />
... dersin başında işlenecek konunun genel hatları ile ilgili uygulanacak bir<br />
oyun konunun daha rahat kavranmasını ve öğrencilerin dersten zevk almalarını sağlar.<br />
Ayrıca oyunlar yardımı ile öğrencilerin gözündeki katı öğretmen modeli de değişir.<br />
Matematikte oyunun kullanılması hem öğretmeni hem de öğrenciyi derse güdüler<br />
ve başarıyı attırır. (Bayan A.E.)<br />
Matematiği ilkokuldan beri seviyorum. Ama derslerin işleniş biçiminden hiçbir<br />
zaman hoşlanmamışımdır. Matematik hep çok zor bir dersmiş gibi işlenir. Bu da öğrencilerin<br />
psikolojilerini bozar ve matematiğe karşı olan ilgilerinin azalmasına neden olur.<br />
Hâlbuki ben matematiğin çok zevkli bir oyun olduğunu düşünüyorum. (Bayan A.T.)<br />
Tüm bu olumlu yaklaşımlarına karşın oyunları tanıma oranlarının düşük<br />
olması, sınırlı sayıda oyun örneği biliyor olmaları ve matematik derslerin oyunlar ile<br />
olan deneyimlerindeki eksiklikler, adayları nitelikli oyun üret<strong>med</strong>en alıkoymaktadır.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 345
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
Oyunları uygulayarak dönütler alma şanslarının olmaması ve adayların öğretmenlik<br />
tecrübelerinin bulunmaması da oyunların niteliklerini olumsuz yönde etkilemiş olabilir.<br />
Oyunlar üzerinde tartışma yaptırma, var olan oynama biçimlerinin analizlerini<br />
ve farklı varyasyonların olabilirliği ve bu yolla matematiksel düşünmeyi ilerletmeyi<br />
kısa süreli bu eğitimin sonundaki üretimlerinde oyunlarına entegre edememişlerdir.<br />
Bu yönü ile sayfa 5 ve 6 sıralanan örneklerinin geliştirilmesi için baz alınan bir<br />
EMO’nun sahip olması gereken 8 özelliğin öğretmen adaylarının geliştirdikleri oyunlardaki<br />
durumu şu şekilde ortaya çıkmaktadır,<br />
Şekil 2<br />
Öğretmen adaylarının oyunlarında (ÖA-O) özelliklerin niteliği<br />
Anketten Elde Edilen Bulgular ve Yorumlar<br />
Anketten elde edilen bulgularda öncelikle tercih sorularına yönelik verilen<br />
yanıtlara yer verilecektir. Tercih soruları yanıtlanırken bireylere birden fazla madde<br />
işaretleyebilecekleri söylenmiştir. Bu kısımdaki maddeler oyunların sınıf içi uygulama<br />
biçimlerine yönelik katılımcıların düşüncelerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.<br />
Her iki grubun oyunların uygulanma biçimlerine yönelik görüşleri aşağıdaki gibi<br />
tablolaştırılmıştır.<br />
Tablo 7<br />
ÖĞR ADAYI (1) /ÖĞRETMEN (2) [%] ÖĞR ADAYI (1) /ÖĞRETMEN (2) [%]<br />
Tercih Maddeleri-I (1) / (2) Tercih Maddeleri-II (1) / (2)<br />
Küçük gruplara yönelik olarak 63.3/ 54.5 Ünitenin başında 24.8/ 32.7<br />
Büyük gruplara yönelik olarak 40.7/ 43.2 Dersin başında 35.8/ 42.2<br />
Bireysel olarak 5.3/ 20.5 Derslerin son 5-10 dk’sında 57.1/ 44.5<br />
Sadece gönüllü öğrencilerle 11.9/ 6.8 Haftada birkaç kez 58.4/ 2.4<br />
Uygulamayı düşünmüyorum 16.4/ 0 Sözlü ölçümler esnasında 14.6/ 0<br />
Tablo. 7 “Tercih Maddeleri-I” açısından öğretmen adaylarının oyunları uygulamada<br />
en çok (%63.3) küçük grupları [2-4 kişilik] ve (%40.7) büyük grupları [5-10 kişilik]<br />
tercih ederken, öğretmenlerin paralel biçimde (%54.5) küçük grupları ve ardından<br />
(%43.2) büyük grupları tercih ettiğini göstermektedir. Öğretmen adayları en az birey-<br />
346<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
İki grubun düşünceleri arasında ilişkinin incelenmesi için yapılan t-testi sonucunda<br />
farkın (p=0.01) anlamlı olduğu görülmektedir. Bu fark, sunum yapılan matematik<br />
öğretmenlerinin yapılmayanlara nazaran, öğretimde oyunlardan yararlanılmasına<br />
yönelik daha olumlu görüşler taşıdıkları biçiminde ifade edilebilir. Bulgular doğrultusunda,<br />
araştırma için oluşturulan örnek oyunlar her ne kadar bazı sınırlılıklar<br />
içerip öğrenciler üzerinde uygulanarak dönütleri tespit edilmemiş olsa da öğretmenu<br />
Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
sel uygulamayı tercih ederken, öğretmenlerin tercihleri ise uygulamayı düşünmeyenlerin<br />
dışında sadece gönüllü (%6.8) öğrencilerle seçeneğidir.<br />
Bu durum her iki grubunda oyunların sınıf içi uygulamalarda sosyal iletişim<br />
ve çalışma yanlarını öne çıkarma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu yönde<br />
tercihte bulunmalarının bir diğer nedeni de oyunları daha çok eğlenceli yarışmalar<br />
olarak algılamalarından da ileri geliyor olabilir.<br />
“Tercih Maddeleri-II” açısından adaylar haftada birkaç kez (%58.4) ve, ağırlıklı<br />
olarak derslerin son 5-10 dk’sında (%57.1) oyunlardan yararlanma yolunu seçerken,<br />
öğretmenlerin genel eğilimi ise derslerin son 5-10 dakikasında (%44.5) ve derslerin<br />
başlangıcında (%42.2) yararlanma yönündedir.<br />
Burada ilginç bir nokta ortaya çıkmaktadır. OBF bulgularında oyunları matematik<br />
derslerinde kullanma konusunda öğretmen adaylarına göre daha negatif bir<br />
düşünceye sahip olmalarına karşın oyunları derslerinde uygulamayı düşünmeyen<br />
(%0) hiçbir öğretmenin olmayışıdır. Bu durum derslerinde zaman zamanda olsa<br />
oyunları uygulamayı istediklerini ancak engel olarak gördükleri etkenler (ÖSS, müfredat,<br />
kalabalık sınıflar nedeni ile sınıf hâkimiyetindeki zorluk, vb) nedeniyle derslerinde<br />
yer vere<strong>med</strong>iklerini düşündürtmektedir. Her iki örneklem grubunun da oyunları<br />
büyük oranda derslerin sonunda ya da başında kullanmayı tercih etmeleri yine<br />
oyunları daha çok konuları pekiştirme ve işlemsel uygulama berilerini geliştirme<br />
yönünde ele almaları ile yakından ilişkili olduğu kanısındayız. Önyargıları ve oyunlara<br />
yönelik bilgi eksiklikleri öğretmenleri var olan şartlar içerisinde bile oyunlardan<br />
derslerinde yararlanmalarına yönelik denemeler yapmaktan da alıkoymaktadır. Bu<br />
konuda yeniliklere açık olma anlamında harekete geçmek yerine klasik öğretim yapmayı<br />
yeğler durumda görünmektedirler.<br />
Anketten elde edilen bulgulara yönelik ikinci olarak ortaya konacak sonuçlar<br />
örneklem gruplarının kendi içinde ve karşılıklı olarak süreç içinde beliren bazı araştırma<br />
sorularına yönelik durumların incelenmesini hedef almaktadır.<br />
u İkinci inceleme alanı içerisinde ilk olarak yanıtlanmaya çalışılan soru, “matematik<br />
öğretimine yönelik, öğretimde kullanılabilecek oyunları örneklemek amacıyla geliştirilen<br />
oyunların (AR-O) öğretmenlerle paylaşılması onların oyunların kullanımına yönelik düşüncelerinde<br />
bir değişmeye yol açmış mıdır” biçimindedir.<br />
Tablo 8<br />
GRUP N X S sd T p<br />
Sunum Yapılan 29 148.66 13.03 42 3.<strong>00</strong><br />
Sunum Yapılmayan 0.01<br />
15 139.37 9.41 (p< 0.05)<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 347
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
lerin araştırma konularına yönelik görüşlerinde belirgin bir etki yaratmış olduğu gözlenmektedir.<br />
u İkinci inceleme alanı içerisinde ele alınan bir diğer soru “matematik öğretmenlerinin<br />
oyunların derslerde kullanımına ilişkin düşüncelerini görev yapmakta oldukları<br />
liselerin türü etkilemekte midir<br />
Tablo 9<br />
Varyansın kaynağı Kareler toplamı sd Kareler ortalaması F P<br />
Gruplar arası 536.817 4 134.204 1.011<br />
0.414<br />
Gruplar içi 5178.093 39 132.772 (p> 0.05)<br />
Verilere uygulanan Anova sonuçlarına göre düzenlenen tablo-9 incelendiğinde<br />
öğretmenlerin halen görev yaptıkları lise türünün düşüncelerinde belirgin bir etki<br />
uyandırmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum lise türü ne olursa olsun matematik<br />
öğretmenlerinin oyunları kullanmaya düşüncelerinde benzer bir eğilimde olduklarını<br />
resmetmektedir.<br />
u OBF yardımı ile öğretmen ve öğretmen adaylarının araştırma konusuna<br />
yönelik bakış açıları önceki bölümlerde irdelenmişti. Ancak OBF birinci sınıftaki<br />
öğretmen adayları üzerinde uygulandığından daha genel bir yargıya varabilmek için<br />
tüm katılımcıların görüşlerini işin işine katmak için yanıtlanması gereken sorulardan<br />
biride şu şekilde oluşturulmuştur. “Matematik öğretmen adayları ile matematik öğretmenlerinin<br />
araştırma konularına ilişkin görüşleri arasında anlamlı bir fark var mıdır”<br />
Veriler üzerinde t-testi uygulanarak oluşturulan tablo aşağıdaki gibidir.<br />
Tablo 11<br />
KİŞİ N X S sd T p<br />
ÖĞRETMEN 44 146.93 11.70 268 2.834 0.<strong>00</strong>5<br />
ÖĞR. ADAYI 226 139.87 15.68 (p< 0.05)<br />
Matematik öğretmenleri ve öğretmen<br />
adaylarının görüşleri arasında<br />
anlamlı bir farkın olduğu görülmektedir.<br />
Bu kez araştırma konusuna yönelik daha<br />
olumlu düşünceye sahip olan kesim<br />
(146.93) öğretmenlerdir. İki örneklem<br />
grubunun tamamı söz konusu olduğunda<br />
ise öğretmenlerin çok daha pozitif<br />
oldukları görülmektedir. Bizce bu sonuç<br />
geliştirilen AR-O’ların gerçekten güçlü<br />
bir etki yarattığının bir göstergesidir.<br />
Çünkü AR-O’ları inceleyen, tartışan<br />
öğretmen grubu 29 kişi (N toplam =44) yani<br />
tüm grubun %66’sıdır. Ancak öğretmen<br />
348<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
adaylarına bu tür bir deneyim yaşatılmamıştır. Dolayısı ile sadece OBF yanıtları incelendiğinde<br />
birinci sınıftaki öğretmen adayları 50 kişi (N anket =136) olup yaklaşık %37<br />
lik bir oranda OBF’nu yanıtlayan öğretmen adayı vardır. Öğretmenlerin %66 sı AR-<br />
O’larla deneyim yaşamış ve sonrasında anket uygulanmış olduğundan uygulama<br />
yapılan birey sayısı tümünde büyük bir payı oluşturmuştur. Bu nedenle her iki gruptaki<br />
tüm bireyler baz alındığında şu yorumu yapmak mümkün olabilir, AR-O’lar ile<br />
deneyim yaşayan bireylerin sayısı arttıkça oyunların kullanılması yönelik düşüncelerinin<br />
pozitif yönde gelişmesi de artmaktadır. Bu durum şek-3 teki gibi modellenebilir.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
Yapılan bu araştırma ile öğretimin hemen her kademesine yönelik nitelikli bir<br />
öğretim yöntemi ve öğrenme aracı olan (eğitsel) oyunlar hakkında matematik öğretmenleri<br />
ve öğretmen adaylarının görüşleri belirlenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular<br />
örneklemde yer alan bireylerin büyük bölümünün öğretime yönelik oyunlar<br />
hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını göstermiştir. Deneklerin kastedilen oyunlara<br />
yönelik örneklemeleri popüler dergi, gazete ve kitaplarda ya da internette yer<br />
alan bilgi egzersizleri ve matematik mantık bulmacaları/sorularından oluşmaktadır.<br />
Bu durumun nedenleri; oyun tanımlamalarının çok çeşitli olması, oyunları sınıflandırmanın<br />
zorluğu, matematik oyunu terimi altında pek çok oyunun örneklenmesi ve<br />
öğretimde oyunlardan yararlanılmasına yönelik yapılan çalışmaların ağırlıklı olarak<br />
okul önceci ve ilköğretim dönemlerini kapsaması gösterilebilir. Araştırmada geliştirilen<br />
oyunların sunulması, görüşleri kayda değer ölçüde etkilemiştir. Söz konusu<br />
sunumlarda EMO kavramı AR-O örnekleri üzerinden tartışılmış ve bu tanım altında<br />
özellikleri sezdirilmeye çalışılmıştır. OBF yanıtlayan ve anketin uygulandığı her iki<br />
grubun tümü karşılaştırıldığında AR-O’ların öğretmenlerin araştırma konusuna<br />
yönelik düşüncelerin değişimde önemli bir etki oluşturabildiğini gözlenmiştir. Ayrıca<br />
oyunların birer öğrenme-öğretme yöntemi, aracı ve ölçme değerlendirme ortamı olarak<br />
algılanmaya başlanmasında bireylere oyunları inceleme ve oyun geliştirme deneyimlerinin<br />
yaşatılmasının olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür. Öğretmen adaylarının<br />
geliştirdiği oyunlar bazı yetersizlikler ve bir EMO da olması gereken özellikler<br />
açısından eksik yanlar barındırsa da öğretmen adaylarının zihinlerinde oyun kavramının<br />
yapılandırılmasına ve bu işi daha ciddiye almalarına imkân sağlamaktadır. Bu<br />
tür çalışmalar oyunların sadece eğlence ve hoş vakit geçirme yanlarından daha fazla<br />
şeylere sahip oldukları yönünde sezgisel bir sürecin başlamasını sağlamaktadır.<br />
Tüm sonuçlar öğretmelerin ve öğretmen adaylarının matematik derslerinde<br />
oyunlardan yararlanılmasına yönelik teşvik edilmelerinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.<br />
Söz konusu gerekliliğin ne şekilde karşılanabileceğine yönelik birkaç öneride<br />
bulunmak mümkündür.<br />
Önerilerden ilki matematik öğretmeni yetiştirme sürecinde fakültelerde oyun,<br />
oyun türleri, eğitsel oyun, matematik oyunu ve eğitsel matematik oyunu gibi alanlarda<br />
teorik ve uygulama aşamaları yönelik bilgilendirmelere yer verilebileceğidir.<br />
Hem öğretmen adaylarına hem de öğretmenlere yönelik gerçekleştirilebilecek söz<br />
konusu bu bilgilendirmeler oyunların matematik derslerinde işlevsel araçlar olduğuna<br />
ve matematik öğretimini desteklediğine yönelmelidir. Çoğu öğretmen oyunları<br />
derslerine adapte et<strong>med</strong>en önce öğrenme araçları olarak oyunların etkililiğine yöne-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 349
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
lik kanıtlara ihtiyaç duymaktadır (Becker, 2<strong>00</strong>5). Becker’in bu ihtiyaca yönelik ortaya<br />
koyduğu ikna oluşturma yolarından biri pedagojiden yararlanmadır. Daha açık bir<br />
ifade ile kabul edilmiş öğrenme-öğretme teorileri ile var olan oyun yapılarının ögeleri<br />
arasında bağlantılar kurulmasıdır. Bu tip bağlantıları oluşturmak özellikle EMO lar<br />
açısından çok zor gözükmemektedir. Örneğin 2 ve daha çok oyuncunun yer aldığı<br />
EMO’larda sosyal yapılandırmacılık yaklaşımının ortaya koyduğu bilginin bireylerce<br />
sosyal gruplar içerisinde (sosyo-kültürel) etkileşimler yoluyla yapılandırıldığına<br />
yönelik genel anlayışın kolayca yer bulabileceği ifade edilebilir. Ayrıca ağırlıklı olarak<br />
düşünme becerisine dayanan ve oyunlardaki durum uzayının irdelenmesi yoluyla<br />
matematiksel düşünmeyi geliştirmesini hedefleyen özellikleri ile EMO’lar Piaget ve<br />
diğer bilişsel psikologlarca ortaya konan bilişsel gelişim teorisiyle etkileşim alanlarına<br />
sahip olduğu öngörülebilir. Bunların yanında Becker kendi çalışmasında<br />
Gardner’in çoklu zeka teorisi ve Gagne’nin öğrenmenin farklı tür ve seviyeleri olduğunu<br />
öne süren (Conditions for Learning) teorisi ile oyun yapılarının ögelerinin nasıl<br />
ilişkilendirilebileceğini de göstermektedir.<br />
İkinci olarak matematik oyunu ve eğitsel matematik oyunu örneklerinin geliştirilmesi<br />
ve bunların kullanımlarının deneysel ve nitel araştırmalar ile getireceği<br />
olumlu ve olumsuz yanların araştırılmasıdır. Böylece sadece oyun örneklerini inceleme<br />
ve tartışma yoluyla değil, bu alanda yapılan araştırma ve proje sonuçlarıyla da<br />
kullanımlarına yönelik teşvik sağlanabilir.<br />
EMO’lar matematik tarihi ile ilişkilendirilerek sınıflarda araştırma çalışmalarının<br />
yapılmasına olanak tanıyabilir. Pek çok kültürel oyun ve tarihi gelişim süreçleri<br />
matematiksel düşüncenin gelişimi ile ilişkilendirilebilir. Bu oyunlar yardımı ile diğerlerinde<br />
olduğu gibi genelleme, analiz, yorumlama, soyutlama ve kanıtlama gibi becerilerin<br />
gelişmesini sağlayan uygulamalar yaptırılabilir.<br />
Teknoloji destekli (özellikle bilgisayar ve hesap makinesi yoluyla) EMO geliştirilmesi<br />
ve uygulama örneklerinin arttırılması denenmelidir. Bu yolla hem teknoloji<br />
destekli matematik öğretiminin yaygınlaşmasında hem de EMO’ların niteliklerinin<br />
arttırılmasında önemli ilerlemeler sağlanabilir.<br />
Matematik öğretmenlerinin oyunlar ve özellikle EMO’lar konusunda bilgi<br />
alış-verişini sağlamak ve uygulama sonuçlarını paylaşmak ve uzman destekleri alabilmek<br />
amacı ile ulusal bir internet sitesi oluşturulabilir ve interaktif bilgi akışı sağlanabilir.<br />
Ancak bu tür girişimin sistematik bir işleyişe sahip olması açısından MEB<br />
bünyesinde yapılandırılması daha doğru bir tercih olacaktır.<br />
Oyunların olumlu etkilerine karşın bazı olumsuz etkileri de olabilir. Bu etkileri<br />
azaltmak ve ortadan kaldırmak için bunların neler olabileceğinin belirlenmesine<br />
yönelik kapsamlı araştırmaların yapılması bu araştırma alanının gerekliliklerindendir.<br />
350<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Işıkhan Uğurel / Sevgi Moralı<br />
Kaynakça<br />
BECKER, K. (2<strong>00</strong>5). How Are Games Educational Learning Theories Embodied in Games,<br />
Digital Games Research Association Conference, June 16th-20 th , Vancouver, Canada.<br />
BİLİM, Y. (2<strong>00</strong>7). Araştırma Yöntemi Olarak Vaka Çalışması ve Süreci. A. Yüksel, B. Mil ve Y.<br />
Bilim (Ed.), Nitel Araştırma. Neden, Nasıl, Niçin (s. 193-212). Ankara: Detay<br />
Yayıncılık.<br />
CIMT [Centre for Innovation in Mathematics Teaching] (1998). “Games in the Classroom”,<br />
http://www.ex.ac.uk/cimt/res2/gameclas.htm (10 Şubat 2<strong>00</strong>4 tarihinde alınmıştır).<br />
DAVIS, P. J. & HERSH, R. (2<strong>00</strong>2). Matematiğin Seyir Defteri, (Çev.) Ender Abadoğlu, Doruk<br />
Yayıncılık, Ankara.<br />
ERGÜN, M. (1980). “Oyun ve Oyuncak Üzerine”, <strong>Milli</strong> Eğitim-I/1, s.102-119.<br />
FAULKNER, D. (1995). Play, Self and The Social World, Blavkwell Puplishing, pp. .231-287.<br />
GUZMAN M. De. (1990). “The Role of Games and Puzzles in the Popularizton of Mathematics”,<br />
L’Enseignement Mathematique, (36), pp. 359-368.<br />
KALEIDOSCOPE. “Learning Patterns for the Design and Deployment of Mathematical Games”<br />
http://lp.noe-kaleidoscope.org/outcomes/litrev/LP-LitReview-v2-desdep-<br />
2<strong>00</strong>60314.pdf (02 Eylül 2<strong>00</strong>7 tarihinde alınmıştır).<br />
KUŞ, E. (2<strong>00</strong>6). Sosyal Bilimlerde Bilgisayar <strong>Destek</strong>li Nitel Veri Analizi, Anı Yayıncılık,<br />
Ankara.<br />
MEB (2<strong>00</strong>6). Eğitsel Oyunlar Dersi Öğretim Programı, 12. Sınıf, Ankara.<br />
MOSS, T. P. (2<strong>00</strong>4). Playful Thoughts: A Study of the Effects of Logical Journey of the Zoombinis<br />
on Elementary Students’ Mathematical Attitudes and Reasoning Skills, Unpublished<br />
Doctoral Dissertation, Teachers College, Columbia University.<br />
NICOLOPOULOU, A. (2<strong>00</strong>4). “Oyun, Bilişsel Gelişim ve Toplumsal Dünya: Piaget, Vygotsky ve<br />
Sonrası”, (Çev. Bağlı, T. Melike), Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, Cilt<br />
37, S.2, s.137-168.<br />
OLSEN, W. (2<strong>00</strong>4). Methodological Triangulation and Realist Research: An Indian Exemplar. B.<br />
Carter & C. New (Ed.), Making Realism Work: Realist Social Theory and Empirical<br />
Research (pp. 212-224). London and NY: Routledge.<br />
POYRAZ, H. (2<strong>00</strong>3). Okul Öncesi Dönemde Oyun ve Oyuncak, Anı Yayıncılık, 2. Baskı.<br />
Ankara.<br />
SONG, Z.(2<strong>00</strong>2). Designing Game-Based Interactive Mathematics Learning Environments for<br />
Children, Unpublished Master Thesis, Shandong University.<br />
UMAY, A. (2<strong>00</strong>2). “Öteki Matematik”, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, S.23, s. 275-<br />
281.<br />
UĞUREL, I. ve MORALI, S. (2<strong>00</strong>8). Matematik ve Oyun Etkileşimi, GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi<br />
Dergisi, Cilt 28, S. 3, s. 75-98.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 351
Ortaöğretim Matematik Derslerinde Oyunların Kullanılabilirliği u<br />
USABILITY OF GAMES IN HIGH SCHOOL<br />
MATHEMATICS LESSONS<br />
Işıkhan UĞUREL*<br />
Sevgi MORALI**<br />
Abst ract<br />
This article aims at finding out math teachers’ (N=44) and math teacher<br />
trainees’ (N=226) views concerning how to make use of games that are considered<br />
not only as a tool and method in teaching but also as structures in which<br />
several other tools and methods are put together. In accordance with the purpose<br />
of this study, various educational games were prepared and presented to<br />
some of the teachers in the sample. The data were gathered by means of a preknowledge<br />
form in which there are 6 open-ended questions and a questionnaire<br />
(the reliability coefficient of the questionnaire was found to be 0,84 with SPSS)<br />
which has two parts. The first part includes preference items and the second one<br />
has 5 point Likert type items. Furthermore, educational mathematics games<br />
developed by a group of teacher trainees were analyzed. The findings have<br />
revealed that both teachers’ and teacher trainees’ have limited knowledge about<br />
the research subject. In addition, teachers to whom the games were presented<br />
finally have more positive views .<br />
Key Words: Game, Game and Mathematics Relationship, Mathematics<br />
Teaching<br />
* Res. Ass.; Dokuz Eylül University, Buca Education Faculty, Department of Mathematics<br />
Education<br />
** Assistant Prof. Dr.; Dokuz Eylül University, Buca Education Faculty, Department of<br />
Mathematics Education<br />
352<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
MÜZİK ÖĞRETMENLERİNİN YENİ İLKÖĞRETİM<br />
MÜZİK DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMINA İLİŞKİN<br />
GÖRÜŞLERİ VE PROGRAMI UYGULAMA<br />
YÖNTEMLERİNİN BELİRLENMESİ<br />
Zeki NACAKCI*<br />
Özet<br />
Bu araştırmayla, MEB’nın 2<strong>00</strong>7- 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren<br />
uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni “İlköğretim Müzik<br />
Dersi Öğretim Programı”nı uygulayan müzik öğretmenlerinin ders işleme yöntemlerinin<br />
tespit edilmesi, müzik öğretmenlerinin yeni program ve kitaplar hakkındaki<br />
olumlu ya da olumsuz düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu<br />
amaçla, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara ve Doğu Anadolu bölgelerinde<br />
görev yapan 70 müzik öğretmenine “Yapılandırılmış Görüşme formu<br />
ve Anket” uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, Öğretmenlerin yeni yaklaşımlara<br />
dayalı aktif öğrenme yöntemlerini yeterince kullanmadıklarını, programı<br />
öğretmen merkezli bildik yöntemlerle uyguladıkları, bu tür ders işleme biçimlerini<br />
kendilerine ders işleme modeli olarak benimsedikleri söylenebilir.<br />
Araştırmada ayrıca programın daha etkili ve verimli uygulanmasına yönelik<br />
saptamalarda da bulunulmuştur.<br />
Anahtar Sözcükler: Müzik Dersi, program, yöntemler<br />
Bilgi ve teknolojinin hızla değişerek ve gelişerek önem kazandığı günümüzde<br />
toplumların farklılaşan ihtiyaçları, hemen her alanda çeşitlilik göstermekte, yeni<br />
uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Özellikle son yıllarda her alanda daha<br />
nitelikli ve değişime ayak uydurabilecek etkili bireylere ihtiyaç duyulması, bireylerin<br />
yetiştirilmesi ve topluma kazandırılmasından sorumlu olan eğitim modellerinin,<br />
çağın gereklerine göre yenilenmesini zorunlu kılmıştır. Buna göre sanayi toplumunun<br />
ihtiyaçları çerçevesinde yapılanan eğitim sistemleri, gelişen bilgi toplumunun rekabetçi<br />
yapısını ve beklentilerini karşılayamamıştır. Bu nedenle, Geleceğin dünyasına<br />
yön verecek bireyleri yetiştirmek için, Uzak Doğu, Kuzey Amerika ve Avrupa Birliği<br />
ülkeleri eğitimde program yenileme çalışmaları içerisine girmişlerdir.<br />
Bu bağlamda, ülkemizin de, toplumun beklentileri ve hazır oluş düzeyleri<br />
doğrultusunda bilişim çağına ayak uydurabilmek için eğitimde gerekli görülen yenileşmeleri<br />
gerçekleştirmesi kaçınılmazdır.<br />
Dünyada ve ülkemizde eğitim alanında yaşanan bu son gelişmelere <strong>Milli</strong><br />
Eğitim Bakanlığı da kayıtsız kalmamış, eğitim – öğretim sürecini daha aktif ve çağdaş<br />
bir yapıya kavuşturmak amacıyla, yapılandırmacı yaklaşımı temel alan ilköğretim<br />
öğretim programı çalışmalarına başlamıştır. Bu amaçla, 2<strong>00</strong>4 – 2<strong>00</strong>5 eğitim - öğretim<br />
* Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fak., Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 353
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
yılında pilot bölgelerde 4 derste (mihver derslerde ) uygulamaya konulan yeni programın<br />
müzik eğitimi boyutu 2<strong>00</strong>7 – 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulanmaya<br />
başlanmıştır.<br />
Türk milli eğitim sisteminin içinde bulunduğu bu yenileşme hareketlerinin<br />
genel müzik eğitimi sürecine katkı sağlaması beklenmektedir. Bu geçiş döneminde<br />
yeni “İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programı”nın olumlu veya olumsuz yönleri,<br />
programın uygulanma süreci, uygulanma koşulları vb. alanlarda eğitim bilimcileri ve<br />
eğitimcilerin yapacakları çalışmalar bu süreci destekleyip arttıracaktır.<br />
Tüm bu belirtilenlerin doğrultusunda hazırlanan bu çalışma, MEB’nın 2<strong>00</strong>7-<br />
2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma<br />
dayalı yeni programı uygulayan müzik öğretmenlerinin, programı ne ölçüde<br />
özüne ve ders işleme yöntemlerine göre uygulayıp uygulamadığının belirlenmesi,<br />
yeni program ve çalışma kitabı hakkındaki öğretmen görüşlerinin saptanması bakımından<br />
programın gelecek öğretim yıllarındaki başarısını etkilemesi yönünde yararlı<br />
olabilecektir.<br />
Araştırmanın Amaçları<br />
Bu araştırmayla,<br />
‚ MEB’nın 2<strong>00</strong>7- 2<strong>00</strong>8 Eğitim – Öğretim yılından itibaren uygulamaya koyduğu<br />
yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni “İlköğretim Müzik Dersi Öğretim<br />
Programı”nı uygulayan müzik öğretmenlerinin uygulayageldikleri<br />
ders işleme yöntemlerinin tespit edilmesi,<br />
‚ Müzik öğretmenlerinin yeni program ve kitaplar hakkındaki olumlu ya da<br />
olumsuz düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />
Yöntem<br />
Araştırma Modeli<br />
Araştırmada, Müzik öğretmelerinin yeni program hakkındaki görüşleri ve<br />
ders işleme yöntemlerini saptamaya yönelik betimsel araştırma yöntemi uygulanmış<br />
ve nitel araştırma tekniklerinden yararlanılmıştır.<br />
Evren ve Örneklem<br />
Araştırmanın evrenini, İç Anadolu, Karadeniz, Akdeniz, Ege, Marmara ve<br />
Doğu Anadolu bölgelerinde görev yapan 70 müzik öğretmeni oluşturmaktadır.<br />
Verilerin Toplanması<br />
Müzik öğretmenlerinin ilköğretim dersinde uygulayageldikleri ders işleme<br />
yöntemlerini tespit etmek amacıyla, araştırmacı tarafından 70 müzik öğretmenine<br />
“Yapılandırılmış Görüşme formu” ve “Anket” uygulanmıştır. Görüşmelerden elde<br />
edilen veriler hazırlanan form üzerine kaydedilmiştir.<br />
Görüşme, belirlenen amaç çerçevesinin dışına çıkılmaması ve bu amaçla hangi<br />
verilerin toplanacağının belirlenip sınırlandırılması gereğiyle tam yapılandırılmış<br />
olarak planlanmıştır. Görüşme formu, müzik öğretmenlerinin müzik dersinde uyguladıkları<br />
yöntem ve teknikler, kullandıkları araç-gereç ve materyaller, derse hazırlık<br />
süreçleri vb. nitel verileri toplamaya yönelik 10 görüşme sorusu ve 10 anket sorusundan<br />
oluşmuştur. Araştırma sorularının geliştirilmesi aşamasında, soruların objektif<br />
özellikleri taşıması, anlaşılabilir ve uygulanabilir olması gibi temel ölçütlere dikkat<br />
354<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Zeki Nacakcı<br />
edilmiştir. Hazırlanan görüşme sorularının kapsam geçerliliği, müzik eğitimi ve eğitim<br />
bilimleri alanlarında uzman kişilerin görüşleri alınarak sağlanmıştır. Anket sorularının<br />
12 madde ile pilot uygulaması yapılmış, ölçekten madde korelâsyon değeri<br />
.30’ un altında olanlar çıkarılmıştır. Yapılan faktör analizinde ölçeğin toplam varyansın<br />
%58’ ini açıkladığı görülmüştür. Geliştirilen ölçek 10 maddelik 5 dereceli Likert<br />
tipi anket sorusundan meydana gelmektedir.<br />
Verilerin Çözümlenmesi<br />
Yapılandırılmış görüşme formunun uygulanmasından elde edilen nitel verileri<br />
çözümlemek için içerik analizi yapılmıştır. Analiz neticesi ve anket sorularından<br />
elde edilen veriler SPSS (Statiscal Package for Social Science) paket programında<br />
çözümlenmiştir. İstatistiksel anlamlılık için 0,05 anlamlılık düzeyi seçilmiştir.<br />
Bulguların istatiksel olarak ifade edilmesinde, frekans (f), yüzde (%), ve aritmetik<br />
ortalama ( X ) kullanılmıştır. “Ölçekte kullanılan olumlu ve olumsuz önermelerin<br />
yorumlanmasında, aritmetik ortalama ve tablo 1’ de gösterilen puan aralıkları esas<br />
alınmıştır”(Köklü vd.,2<strong>00</strong>6,17-20). Öğretmen görüşlerindeki farklılıkları belirlemek<br />
için student t testi istatiksel modellerinden yararlanılmıştır. Ölçekte kullanılan 1, 4, 5,<br />
6, 8 ve 9. önermeler olumsuz diğerleri olumlu olarak belirlenmiştir.<br />
Tablo 1. Ölçeğe ilişkin cevap seçeneklerinin puan aralıkları<br />
Olumlu sorular Cevap seçenekleri Olumsuz sorular<br />
1,<strong>00</strong> – 1,79 Hiç katılmıyorum 4,20 – 5,<strong>00</strong><br />
1,80 – 2,59 Çok az katılıyorum 3,40 – 4,19<br />
2,60 – 3,39 Kısmen katılıyorum 2,60 – 3,39<br />
3,40 – 4,19 Büyük ölçüde katılıyorum 1,80 – 2,59<br />
4,20 – 5,<strong>00</strong> Tamamen katılıyorum 1,<strong>00</strong> – 1,79<br />
Bulgular ve Yorumlar<br />
Toplanan verilerden elde edilen bulgular, önce tablo olarak sunulmuş sonra<br />
sözel olarak istatiksel bir dille ifade edildikten sonra yorumlanmıştır.<br />
Tablo 2. Müzik Öğretmenlerinin İlköğretim Müzik Programına İlişkin Anket<br />
Görüşlerinin Frekans, Yüzde ve Aritmetik Ortalama Dağılımları<br />
Önermeler<br />
Tamamen Büyük Ölç. Kısmen Çok az Hiç<br />
X<br />
katılıyorum katılıyorum katılıyorum katılıyorum katılmıyorum<br />
f % f % f % F % F %<br />
1- Öğrenciler, derslerde sıkılıyorlar. 3 4,3 21 30 24 34,3 4 5,7 18 25,7 3,18<br />
2- Ders işleme yöntemimin,<br />
yeni programda da öğrencilerin<br />
öğrenme sevilerini geliştir<strong>med</strong>e 13 18,6 24 34,3 23 32,9 7 10 3 4,3 3,52<br />
oldukça etkili olduğunu<br />
düşünüyorum.<br />
3- Yeni programda sınıflar<br />
kalabalık olsa da dersin<br />
uygulanmasında öğrencilerin 3 4,3 11 15,7 17 24,3 22 31,4 17 24,3 2,44<br />
bireysel farklılıklarını<br />
dikkate alınabilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 355
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
4- Öğrenciler üzerinde geçerli ve<br />
etkin bir ölçme değerlendirme 8 11,4 32 45,7 20 28,6 3 4,3 7 10 2,55<br />
yapılabildiğini düşünmüyorum.<br />
5- Öğrenciler soru sormaya 1 1,4 7 10 16 22,9 14 20 32 45,7 3,98<br />
çekiniyorlar.<br />
6- Ölçme değerlendirme,<br />
öğrenci yönlendirme vb.<br />
alanlarda öğrenci ürün 19 27,1 21 30 25 35,7 5 7,1 0 0 2,22<br />
dosyalarından tam<br />
anlamı ile yararlanılmıyor.<br />
7- Yeni programın yararlı<br />
olabilmesi için öğretmenlerin 26 37,1 14 20 9 12,9 6 8,6 15 21,4 3,42<br />
hizmet içi eğitime alınması<br />
gereklidir.<br />
8- Öğrenciler etkinlikleri<br />
öğretmeni merkeze almadan 19 27,1 20 28,6 16 22,9 6 8,6 9 12,9 2,51<br />
gerçekleştiremiyorlar.<br />
9- Öğrenciler kendi öğrenme<br />
süreçlerine etki edip 16 22,9 20 28,6 21 30 11 15,7 2 2,9 2,47<br />
sorumluluk almıyorlar.<br />
10-Öğrenciler derslerde geçmiş<br />
birikimleri veya diğer derslerle 4 5,7 12 17,1 18 25,7 19 27,1 17 24,3 2,53<br />
bağ kurup yorum yapabiliyor.<br />
Olumlu Dereceleme: 1,<strong>00</strong> – 1,79 => Hiç Katılmıyorum / 1,80 – 2,59 => Çok az Katılıyorum / 2,60 – 3,39<br />
=> Kısmen Katılıyorum / 3,40 –4,19 => Büyük ölçüde Katılıyorum / 4,20 – 5,<strong>00</strong> => Tamamen Katılıyorum<br />
Tablo 2 incelendiğinde;<br />
1. “Öğrenciler, derslerde sıkılıyorlar.” önermesine, öğretmenlerin % 34,3’ü kısmen<br />
katıldıklarını, % 30’ u büyük ölçüde katıldıklarını, % 25,7’ si hiç katılmadıklarını, % 5,7’<br />
si çok az katıldıklarını, % 4,3’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin<br />
genel ortalama 3,18 (kısmen katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya<br />
göre öğretmenler öğrencilerin müzik derslerinde kısmen sıkıldıklarını düşündükleri<br />
söylenebilir.<br />
2.“Ders işleme yöntemimin, yeni programda da öğrencilerin öğrenme sevilerini geliştir<strong>med</strong>e<br />
oldukça etkili olduğunu düşünüyorum.” önermesine, öğretmenlerin % 34,3’ü<br />
büyük ölçüde katıldıklarını, % 18,6’sı tamamen katıldıklarını, % 32,9’u kısmen katıldıklarını,<br />
% 10’u çok az katıldıklarını, % 4,3’ü hiç katılmadıklarını belirtmişlerdir. Bu<br />
önermeye ilişkin genel ortalama 3,52 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir.<br />
Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni<br />
programda ders işleme yöntemlerinin yeterli olduğunu düşündükleri söylenebilir.<br />
3.“Yeni programda sınıflar kalabalık olsa da dersin uygulanmasında öğrencilerin<br />
bireysel farklılıklarını dikkate alınabilir.” önermesine, öğretmenlerin % 31,4’ü çok az<br />
katıldıklarını, % 24,3’ü hiç katılmadıklarını, % 24,3’ü kısmen katıldıklarını, % 15,7’si<br />
büyük ölçüde katıldıklarını, % 4,3’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye<br />
ilişkin genel ortalama 2,44 (çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu<br />
genel ortalamaya göre öğretmenlerin, program ne tür bir yenilik getirirse getirsin<br />
kalabalık sınıflarda bireysel farklılıkların dikkate alınmasının çok zor olduğu düşüncesinde<br />
oldukları söylenebilir.<br />
4.“Öğrenciler üzerinde geçerli ve etkin bir ölçme değerlendirme yapılabildiğini<br />
düşünmüyorum.” önermesine, öğretmenlerin % 45,7’si büyük ölçüde katıldıklarını, %<br />
356<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Zeki Nacakcı<br />
28,6’ sı kısmen katıldıklarını, % 11,4’ü tamamen katıldıklarını, % 10’u hiç katılmadıklarını,<br />
% 4,3’ü çok az katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama<br />
2,55 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya<br />
göre öğretmenlerin etkin bir ölçme değerlendirme yapılamadığı görüşünde birleştikleri<br />
söylenebilir.<br />
5.“Öğrenciler soru sormaya çekiniyorlar.” % 45,7’ si hiç katılmadıklarını, % 22,9’u<br />
kısmen katıldıklarını, % 20’ si çok az katıldıklarını, % 10’ u büyük ölçüde katıldıklarını,<br />
% 1,4’ü tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama<br />
3,98 (çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre<br />
öğretmenlerin, öğrencilerin müzik derslerinde soru sormaya çekin<strong>med</strong>iklerini<br />
düşündükleri söylenebilir.<br />
6.“Ölçme değerlendirme, öğrenci yönlendirme vb. alanlarda öğrenci ürün dosyalarından<br />
tam anlamı ile yararlanılmıyor.” önermesine, öğretmenlerin % 35,7’si kısmen katıldıklarını,<br />
% 30’u büyük ölçüde katıldıklarını, % 27,1’i tamamen katıldıklarını, % 7,1’i<br />
çok az katıldıklarını, % 0’ı hiç katılmadıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin<br />
genel ortalama 2,22 (büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel<br />
ortalamaya göre öğretmenlerin, öğrenci ürün dosyalarından öğrencileri değerlendirme<br />
ve ilgili alanlara yönlendir<strong>med</strong>e yeterince yararlanılmadığı düşüncesinde oldukları<br />
söylenebilir.<br />
7.“Yeni programın yararlı olabilmesi için öğretmenlerin hizmet içi eğitime alınması<br />
gereklidir.” önermesine, öğretmenlerin % 37,1’i tamamen katıldıklarını, % 21,4’ü hiç<br />
katılmadıklarını, % 20’si büyük ölçüde katıldıklarını, % 12,9’u kısmen katıldıklarını,<br />
% 8,6’sı çok az katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 3,42<br />
(büyük ölçüde katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre<br />
öğretmenlerin, yeni programın yararlı olabilmesi için hizmet içi eğitimin gerekliliği<br />
görüşünde birleştikleri söylenebilir.<br />
8.“Öğrenciler etkinlikleri, öğretmeni merkeze almadan gerçekleştiremiyorlar.” önermesine,<br />
öğretmenlerin % 28,6’sı büyük ölçüde katıldıklarını, % 27,1’i tamamen katıldıklarını,<br />
% 22,9’u kısmen katıldıklarını, % 12,9’u hiç katılmadıklarını, % 8,6’sı çok az<br />
katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,51 (büyük ölçüde<br />
katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin,<br />
öğrencilerin ders etkinliklerini öğretmeni merkeze almadan gerçekleştire<strong>med</strong>ikleri<br />
görüşünde oldukları söylenebilir.<br />
9.“Öğrenciler kendi öğrenme süreçlerine etki edip sorumluluk almıyorlar.” önermesine,<br />
öğretmenlerin % 30’u kısmen katıldıklarını, % 28,6’sı büyük ölçüde katıldıklarını,<br />
% 22,9’u tamamen katıldıklarını, % 15,7’si çok az katıldıklarını, % 2,9’u hiç katılmadıklarını<br />
belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,47 (büyük ölçüde katılıyorum)<br />
düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin, yapılandırmacı<br />
yaklaşımın gereği olan öğrenme sürecine etki ederek sorumluluk alma duygusunun<br />
öğrenciler tarafından yeterince uygulanmadığı görüşünde oldukları söylenebilir.<br />
10. “Öğrenciler derslerde geçmiş birikimleri veya diğer derslerle bağ kurup yorum<br />
yapabiliyor.” önermesine, öğretmenlerin % 27,1’i çok az katıldıklarını, % 25,7’si kısmen<br />
katıldıklarını, % 24,3’ü hiç katılmadıklarını, % 17,1’i büyük ölçüde katıldıklarını, %<br />
5,7’si tamamen katıldıklarını belirtmişlerdir. Bu önermeye ilişkin genel ortalama 2,53<br />
(çok az katılıyorum) düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu genel ortalamaya göre öğretmenlerin,<br />
yapılandırmacı yaklaşımın önemli bir boyutu olan geçmiş birikimleri veya<br />
diğer derslerle bağ kurup yorum yapabilme yetisinin öğrenciler tarafından yeterince<br />
uygulanamadığı görüşünde oldukları söylenebilir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 357
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
Tablo 3. Müzik Öğretmenlerinin Uygulanagelen Ders İşleme Yöntemleri ve<br />
Yeni İlköğretim Müzik Programına İlişkin Görüşlerinin Frekans Yüzde Dağılımı<br />
Görüşme Boyutları Öğretmen Görüşleri Kod F %<br />
Blok flüt ve org 1 32 46<br />
Cd-kaset 2 19 27<br />
1. Araç - gereç kullanma<br />
Ritim çalgıları 3 14 20<br />
Bağlama 4 7 10<br />
Gitar 5 5 7<br />
Tepegöz 6 3 4<br />
Düz anlatım 1 42 60<br />
Gösterip Yaptırma 3 30 43<br />
57<br />
Uygulama ve yaptırma 3 10 14<br />
2.Yöntem ve tekniklerden Kulaktan öğretim 4 28 40<br />
53<br />
yararlanma Dinletme 4 9 13<br />
Soru – cevap 2 37 52<br />
Drama 5 4 6<br />
Tartışma-Beyin Fırtınası 6 3 4<br />
Hayır-Hazırlamıyorum 1 42 60<br />
Cd-Vcd ve kaset 2 13 19<br />
3. Materyal hazırlama<br />
Ritim çalgıları 3 7 10<br />
Görsel resimler 4 5 7<br />
Nota kartları 5 2 3<br />
Oyun Materyalleri 6 1 1<br />
Hayır-Faydalanmıyoruz 1 29 41<br />
Çok az 2 11 16<br />
4. Yaratıcı fikirlerden<br />
Materyal oluşturma 3 9 13<br />
yararlanma<br />
Etkinlikler 4 5 7<br />
13<br />
Proje ödevleri 4 4 6<br />
Ritim ve ezgi yaratmada 5 7 10<br />
Fikir üretemiyorlar 6 5 7<br />
Dikkate almıyoruz 1 34 49<br />
55<br />
Sınıflar kalabalık alamıyoruz 1 4 6<br />
5. Bireysel farklılıklar<br />
Yetenekli ve çalgı çalanlar 2 17 24<br />
Birebir çalışma ile 3 8 11<br />
Grup çalışmaları 4 4 6<br />
Farklı öğretim teknikleri uyguluyoruz 5 3 4<br />
İlgilenmiyoruz 1 54 77<br />
6. Eğitimdeki gelişmeler Arasıra İnternet veya iletişim araçları 2 9 13<br />
Hizmet içi seminer 3 7 10<br />
Hayır değiştirmiyoruz 1 56 80<br />
7. Oturma düzeni Arasıra tek kişi ile 2 9 13<br />
Bazen grup çalışmalarında 3 5 7<br />
358<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
1.“İlköğretim müzik derslerinde hangi araç gereçleri kullanıyorsunuz” Sorusuna<br />
görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 46’sı blok flüt ve org, % 27’si cd ve kasetlerden<br />
yararlandıkları, % 20’si ritim çalgıları kullandıkları, % 10’u bağlama, % 7’si<br />
Gitar, % 4’ü tepegözden yararlandıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin<br />
büyük bir çoğunluğunun müzik derslerinde başta blok flüt ve org olmak<br />
üzere, cd-kaset ve ritim çalgıları gibi araç-gereçleri kullandıkları anlaşılmıştır.<br />
2.“İlköğretim müzik dersi öğretim programındaki kazanımları kazandırmada hangi<br />
yöntem ve tekniklerden nasıl yararlanıyorsunuz” Sorusuna görüşmeye katılan müzik<br />
öğretmenleri; bilişsel davranışları kazandırmada % 60’ı düz anlatım, % 52’si soru<br />
cevap, % 6’sı drama, % 4’ü tartışma ve beyin fırtınası yöntemlerinden yararlandıkları,<br />
devinişsel davranışları kazandırmak için % 57’si gösterip yaptırma ve uygulama,<br />
% 53’ü ise kulaktan öğretim yöntemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulau<br />
Zeki Nacakcı<br />
Bilmiyorum- Takip etmiyorum 1 37 53<br />
Drama 4 5 7<br />
Yaparak-yaşayarak öğrenme 4 3 4<br />
Oyunlaştırma 4 2 3<br />
8. Öğrenme–Öğretme Örnekleme 4 2 3<br />
Stratejileri İşbirlikçi Öğretim 3 5 7<br />
Grupla tartışma 3 4 6<br />
Öğrenme stratejileri 2 7 10<br />
Problem çözme 5 4 6<br />
Beyin fırtınası 5 1 1<br />
Ders kitabının olmaması büyük eksiklik 1 53 76<br />
Farklı şarkı ve ezgiler olmalı, 2 36 51<br />
Güncel şarkılar olmalı 2 11 16<br />
Nota yazılırken zaman kaybediliyor 3 11 16<br />
Etkinliklere zaman yetersiz 3 12 17<br />
Çalışma kitabı yetersiz 4 16 23<br />
9. Çalışma Kitabı hakkında<br />
Çalışma kitabını kullanmıyorum 4 3 4<br />
Konu bağlantıları iyi değil 5 9 13<br />
Sınıf seviyeleri arasındaki bağ iyi değil 5 5 7<br />
Yazı ve imla eksikleri 6 9 13<br />
İyi bir kitap 7 6 9<br />
Bazı sınıflar iyi bazıları kötü 8 5 7<br />
Araç gereç sağlanmalı 1 39 56<br />
Ders süresi yetersiz 2 26 37<br />
Öğrenciler daha hevesli 3 19 27<br />
Öğrenciler eski bilgilerle bağ kuramıyor 4 17 24<br />
Etkinlikler amacına ulaşmıyor 5 15 22<br />
10. Program görüşleri Öğrenci katılımı iyi 6 9 13<br />
Zihniyet değiş<strong>med</strong>en plan yaramaz 7 5 7<br />
Ülke şartlarına göre güncel değil 7 4 6<br />
Proje ve perfo.ödevleri çok yoruyor 8 8 11<br />
Gereksiz bilgiler 9 7 10<br />
Öğrencide disiplinsizlik yaratıyor 10 4 6<br />
17<br />
13<br />
7<br />
67<br />
33<br />
27<br />
20<br />
13<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 359
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
ra göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun bilişsel davranışları kazandırmada<br />
daha çok düz anlatım ve soru-cevap yöntemlerini tercih ettikleri, devinişsel davranışları<br />
kazandırmak için ise çoğunlukla kulaktan öğretim, gösterip yaptırma ve uygulama<br />
yöntemlerini kullandıkları anlaşılmıştır.<br />
3.“Derslere göre ders işleme materyalleri hazırlıyor musunuz Hazırlıyor iseniz bunlar<br />
nelerdir” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 60’ı hiçbir materyal<br />
hazırlamadıkları, % 19’u cd ve kaset kullandıklarını, % 10’u ritim çalgıları, % 7’si<br />
görsel resimler, % 3’ü nota kartları, % 1’i oyun materyalleri hazırladıklarını belirtmişlerdir.<br />
Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun derse özel materyaller<br />
hazırlamadıkları, (%19+%10) % 29’unun materyal olarak cd-kaset ve ritim çalgıları<br />
kullandıkları, çok az kısmının ders özel hazırlık yaptıkları anlaşılmıştır.<br />
4.“Öğrencilerin yaratıcı fikirlerinden yararlanıyor musunuz Evet, ise nasıl”<br />
Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 41’i öğrencilerden bu konuda<br />
faydalanmadıklarını, % 16’sı çok az faydalandıklarını, % 13’ü materyal oluşturmada,<br />
% 13’ü proje ödevleri ve etkinliklerde yararlandıklarını, % 10’u ritim ve ezgi yaratmada,<br />
% 7’si öğrencilerin fikir ürete<strong>med</strong>iklerini belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre<br />
öğretmenlerin çoğunluğunun öğrencilerin yaratıcı fikirlerinden yararlanmadıkları,<br />
öğrencilerin görüşlerini dikkate alan öğretmenlerin ise, öğrencilerden materyal oluşturmada,<br />
proje ödevleri ve etkinlikler üret<strong>med</strong>e yararlandıkları belirlenmiştir.<br />
5.“Dersin uygulanmasında öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alıyor musunuz<br />
Evet ise nasıl” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 55’i bireysel<br />
farklılıkları gözet<strong>med</strong>ikleri, % 45’i dikkate aldıklarını belirtmişlerdir. Bireysel farklılıkları<br />
dikkate alan öğretmenlerin % 24’ü sadece yetenekli ve çalgı çalan öğrencilere<br />
zaman ayırdıklarını, % 11’i ders dışı birebir çalışma ile, % 6’sı grup çalışmaları ile, %<br />
4’ü farklı öğretim teknikleri ile bireysel farklılıkları gözettiklerini belirtmişlerdir. Bu<br />
bulgulara göre öğretmenlerin çoğunluğunun öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate<br />
almadıkları, bireysel farklılıkları gözetenlerin ise; daha çok yetenekli çalgı çalan<br />
öğrencilere zaman ayırdıkları ve ders dışında birebir ve grup çalışmaları yaptıkları<br />
anlaşılmıştır.<br />
6.“Öğretme-Öğrenme etkinlikleri konusunda yeni gelişmeleri veya sempozyum gibi<br />
bilimsel toplantıları takip ediyor musunuz Örneklendirebilir misiniz” Sorusuna görüşmeye<br />
katılan müzik öğretmenlerinin % 77’si ilgilen<strong>med</strong>iklerini, % 13’ü ara sıra internet<br />
veya iletişim araçları ile, % 10’u hizmet içi seminerler yardımı ile takip edebildiklerini<br />
belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun<br />
mesleki açıdan kendileri geliştirebilecek gelişmeleri takip ede<strong>med</strong>ikleri anlaşılmıştır.<br />
Çok az kısmının ise iletişim araçları ve hizmet içi kurslarla Öğretme-Öğrenme etkinlikleri<br />
konusunda yeni gelişmeleri takip edebildikleri anlaşılmıştır.<br />
7.“Sınıf oturma düzenini derslere göre değiştiriyor musunuz” Sorusuna görüşmeye<br />
katılan müzik öğretmenlerinin % 80’i değişiklik yapmadıklarını, % 13’ü tek kişi ile,<br />
% 7’si grup çalışmalarında değişiklik yaptıklarını belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre<br />
öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun derslerde sınıf oturma düzeni değiştir<strong>med</strong>ikleri<br />
anlaşılmıştır.<br />
8.“Aktif öğrenme yöntemleri, öğrenme veya öğretme stratejilerinden hangileri biliyorsunuz<br />
Maddeleyiniz.” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin %53’ü<br />
bilmiyorum ya da takip et<strong>med</strong>iklerini, % 17’si drama, örnekleme, oyunlaştırma ve<br />
yaparak yaşayarak öğrenme, % 13’ü işbirlikçi öğretim ve grupla tartışma, % 10’u<br />
öğrenme stratejilerini, % 7’si problem çözme ve beyin fırtınası yöntemlerini bildikle-<br />
360<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Zeki Nacakcı<br />
rini belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun aktif<br />
öğrenme yöntemleri, öğrenme-öğretme stratejileri gibi yöntemler ve eğitimdeki yeni<br />
yönelimlerle fazla ilgilen<strong>med</strong>ikleri anlaşılmıştır. Diğer öğretmenlerin ise, derslerde<br />
drama, örnekleme, oyunlaştırma, yaparak yaşayarak öğrenme, işbirlikçi öğretim ve<br />
grupla tartışma, yöntemlerini kullandıkları anlaşılmıştır.<br />
9.“Yeni müzik çalışma kitabını nasıl buluyorsunuz. Eksikleri nelerdir Diğer derslerde<br />
olduğu gibi öğretmen kılavuz kitabı ve çalışma kitabının yanında ders kitabının olmaması<br />
sizi ve öğrencileri nasıl etkiliyor” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin<br />
% 76’sı ders kitabının olmamasını büyük eksiklik olarak görüyor, % 67’si seviyeye<br />
uygun güncel, farklı şarkı ve ezgilerin olmasını belirtiyor, % 33’ü nota yazarken<br />
zaman kaybettiklerini ve etkinliklere zaman yetiştire<strong>med</strong>iklerini belirmiş,% 27’si<br />
çalışma kitabını yetersiz buldukları için kullanmadıklarını, % 20’si çalışma kitabındaki<br />
sınıf seviyeleri ve konu bağlantılarının akıcı olmadığını, % 13’ ü maddi hataların<br />
olduğunu, % 9’u çalışma kitabının iyi ve yeni bir değişiklik getiren kitap olduğunu,<br />
% 7’si bazı sınıflarda yetersiz bazı sınıflar için uygun olduğunu belirtmiştir. Bu bulgulara<br />
göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu tarafından “Müzik Ders Kitabı”nın<br />
olmaması derslerin uygulanması bakımından büyük bir eksiklik olarak görülmektedir.<br />
Ayrıca Öğretmenlerin çoğunun kitaplardaki şarkı ve türkülerin, seviyeye uygun<br />
daha farklı güncel şarkı ve türküler olması gerektiği görüşünde birleştikleri söylenebilir.<br />
Öğretmenlerin bazılarının ise, çalışma kitabını yetersiz, sınıf seviyeleri ve konu<br />
bağlantılarının akıcı olmadığı gerekçeleriyle kullanmadıkları anlaşılmıştır.<br />
10. “İlköğretim müzik dersinde uygulanan yeni programın olumlu ve olumsuz yönlerini<br />
belirtiniz.” Sorusuna görüşmeye katılan müzik öğretmenlerinin % 56’sı programın<br />
uygulanmasındaki ders araç-gereçlerin sağlanması gerektiğini, % 37’si ders sürelerinin<br />
programı uygulamaya yetersiz kaldığı, % 27’ si öğrencilerin derslerde daha çok<br />
zevk aldıklarını, % 24’ü öğrencilerin eski bilgilerle bağ kuramadıklarını, % 22’ si<br />
etkinliklerin amacına ulaşmadığını, % 13’ü derslere öğrenci katılımının iyi olduğunu,<br />
% 13’ü ülkenin eğitim şartlarının ve zihniyetin değiş<strong>med</strong>en programın bir işe yaramayacağını,<br />
% 11’i proje ve performans ödevlerinin öğrencilerin çok fazla zamanını<br />
alıp müzikten uzaklaştırdığını, % 10’u programda gereksiz bilgilerin olduğunu, %<br />
6’sı programın uygulanmasından sonra öğrencilerde disiplin sorunları ortaya çıktığını<br />
belirtmişlerdir. Bu bulgulara göre öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu yeni programın<br />
etkili olabilmesi için mutlaka, programın uygulanmasına yönelik araç – gereç,<br />
materyal desteği sağlanması gerektiğini önemle belirtmişlerdir. Öğretmenlerin üçte<br />
birlik dilimi programın öğrencilerin derse bakışlarına yeni bir hava getirdiğini, ancak<br />
etkinlikleri uygulamada zamanın yetersiz olduğunu ders saatinin haftada iki saat<br />
olması gerektiği görüşünü bildirmişlerdir. Öğretmenlerin bazılarına göre, öğrencilerin<br />
konular arasında bağ kurmakta zorlandıkları, programın ülke şartlarına göre güncellenmesi<br />
gerektiği, proje ve performans ödevlerine fazla yer verildiği belirlenmiş,<br />
bununla birlikte bazı disiplin sorunları ile karşılaştıkları anlaşılmıştır.<br />
Sonuç ve Öneriler<br />
İlköğretim müzik eğitimi, öğrencilerin; müziksel davranışları kazanması,<br />
sanatsal gelişimi ve mesleki yaşamlarına yön vermesi, okul içi ve dışı kazandığı estetik<br />
bakış açısını geliştirerek tüm yaşamında kullanabilmesi bakımından önemlidir.<br />
Dolayısıyla sağlıklı bir gelecek için her öğrencinin ilgi, yetenek, tutum, davranış ve<br />
öğrenme gibi bireysel farklılıkları dikkate alınmalı, öğrenciler merkeze alınarak olabildiğince<br />
her bireye ayrı özen gösterilmelidir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 361
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
<strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı’da bu hassasiyetle eğitim-öğretim sürecinde yıllardır<br />
uygulanagelen, bilgileri ve kuralları ezberlemeye dayalı eğitim sisteminden uzaklaşarak,<br />
bilgilerin sürekli olarak güncellenebilmesine olanak sağlayan, öğrencilerin<br />
aktif olduğu birey merkezli eğitim sistemlerinin uygulanmasına olanak tanıyan yapılandırmacı<br />
yaklaşıma dayalı yeni İlköğretim Müzik Programını 2<strong>00</strong>7 – 2<strong>00</strong>8 eğitim –<br />
öğretim yılından itibaren uygulamaya başlamıştır. Programın uygulandığı ilk yılsonunda<br />
programın ve ona bağlı eğitim araçlarının uygulanmasındaki olumlu ve olumsuz<br />
yönleri müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda tespit etmeye yönelik<br />
yapılan bu araştırmada şu sonuçlara ulaşılmıştır:<br />
Araştırmada, öne çıkan en önemli sonuçlardan biri, yapılandırmacı yaklaşıma<br />
dayalı uygulanan eğitim sistemlerinin başarılı ve etkili olabilmesi için gereken temel<br />
ölçütlerde bir takım sorun ve çelişkiler bulunmasıdır. Bu sorun ve çelişkiler genel olarak<br />
şu şekilde sıralanabilir:<br />
“Müzik eğitiminin dört ana bileşeni vardır. Bunlar; Öğrenci, öğretmen, müzik<br />
ve programdır. Müzik eğitiminde bu dört ana öğe ya da bileşen birbirleriyle sürekli<br />
etkileşirler. Bu süreçte en çok etkiyi öğretmen sağlar”(Uçan,2<strong>00</strong>4,11). Dolayısıyla yeni<br />
programın ülkemiz müzik eğitimine ne kadar yarar sağlayacağı ve etkilerinin ne<br />
boyutta olacağı müzik öğretmenlerinin ders içi uygulamalarıyla doğrudan ilintilidir.<br />
Buradan hareketle, müzik öğretmenlerinin derse hazırlık süreci, kullanılan materyal,<br />
ders işleme yöntemleri bulguları birlikte göz önüne alındığında; Öğretmenlerin yeni<br />
yaklaşımlara dayalı aktif öğrenme yöntemlerini yeterince kullanmadıkları, programı<br />
öğretmen merkezli bildik yöntemlerle uyguladıkları, bu tür ders işleme biçimlerini<br />
kendilerine ders işleme modeli olarak benimsedikleri söylenebilir. Bu durumun da<br />
uygulanması düşünülen yeni müzik programının yöntem ve uygulama boyutuyla<br />
pek bağdaşmadığı düşünülmektedir. Programın uygulanmasında ve başarıya ulaşmasında<br />
bu denli etkisi olan öğretmenlerin uygulanagelen ders işleme modellerinin<br />
yeni programda olabilecek olası eksiklikler ve uygulamaların değerlendirilip düzeltilmesini<br />
geciktireceği veya kamufle edeceği ön görülmektedir.<br />
Müzik öğretmenlerinin çoğu yukarıda belirtilen ders işleme yöntemi ile yeni<br />
program arasındaki ilintinin farkında olup, programın etkili ve başarılı olabilmesi<br />
için hizmet içi eğitimin gerekliliğini önemle vurgularken, bazı öğretmenler, eğitimdeki<br />
yeni yönelimleri takip etmemelerine karşın, yapılandırmacı yaklaşıma dayalı<br />
yeni programda ders işleme yöntemlerinin yeterli olduğunu düşünmektedirler.<br />
Şüphesiz ki “Müzik öğretiminde, her öğretmen kendine özgü bir yol izleyebilir. Bu<br />
kişisel öğretme metodu, öğretmenin eğitim tecrübesine, amaçlarına, sınıf ortamına ve<br />
öğrencilerin gereksinimlerine paralel olarak ortaya çıkar. Ancak öğretmenin bu kişisel<br />
yöntemi bilimsel ve sağlıklı temellere oturtabilmesi için, müzik eğitimi hakkındaki<br />
genel yaklaşım ve yöntemleri yakından tanıyıp, fikir sahibi olması<br />
gereklidir”(Toksoy,2<strong>00</strong>5,12). Dolayısıyla tüm öğretmenlerimizin eğitimdeki yeni<br />
gelişmelere ve yönelimlere açık olması gerekmektedir.<br />
Yapılandırmacı yaklaşıma dayalı hazırlanan program ve eğitim araçlarının<br />
uygulanmasında bazı beklentiler bulunmaktadır. Öğretmenlerin görüşlerine göre,<br />
öğrencilerin etkinlikleri öğretmeni merkeze almadan gerçekleştirememeleri, kendi<br />
öğrenme süreçlerine etki edip sorumluluk alamamaları, derslerde geçmiş birikimleri<br />
veya diğer derslerle bağ kurup yorum yapamamaları bu beklentileri yeterince karşılayamamakta,<br />
yeni programın uygulanmasında öğrencilerin de desteğe ve zamana<br />
ihtiyacı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.<br />
362<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Zeki Nacakcı<br />
Programın uygulanmasında öğretmenlerin alt yapı yetersizliğiyle ( fiziki şartlar,<br />
araç-gereç, materyal eksikliği, vb.) karşılaştıkları görülmektedir. Yine zaman<br />
yetersizliği nedeniyle öğrenci ürün dosyalarından yeterince yararlanılmadığı, geçerli<br />
ve etkin bir ölçme değerlendirme yapılamadığı görülmüştür.<br />
Araştırmada müzik öğretmenlerinin görüşlerine göre program ve eğitim araçlarındaki<br />
en önemli eksik “Müzik Ders Kitabı”nın olmamasıdır. Öğretmenler “neden<br />
sadece müzik ders kitabımız yok” gibi öğrenci tepkileri ile karşılaştıklarını belirtmektedirler.<br />
Bu bağlamda, tüm derslerin ders kitabı varken sadece müzik ders kitabının<br />
olmaması öğrencilerde derse verilen önem fikrini çağrıştırarak, müzik dersinin<br />
önemsiz bir ders olduğu düşüncesini akla getirebilmektedir. Bu durum öğretmenler<br />
ve öğrenciler için sorun yaratmaktadır.<br />
Programın gereği doğrultusunda, farklı, güncel şarkılar ve türkülerden oluşan,<br />
konu bağlantıların daha sarmal yapıldığı, açıklayıcı, bilişsel düzeyden daha çok<br />
devinişsel düzeye ağırlık verilen, çalgı eğitimi boyutunun daha titizlikle ele alındığı<br />
çalışma ve ders kitabı öğretmenlerin beklentilerini oluşturmaktadır.<br />
Tüm bu belirtilenlerin ışığında, Müzik eğitiminin genel amaçlarına ulaşılabilmesi<br />
ve MEB’nın yeni uygulamaya koyduğu yapılandırmacı yaklaşıma dayalı<br />
İlköğretim Müzik Dersi Öğretim programının amacına yönelik uygulanabilmesi ve<br />
yeni programın varsa eksik yönlerinin tespit edilebilmesi için, müzik öğretmenlerinin<br />
uygulayageldikleri yöntemleri değiştirmeleri veya geliştirmeleri, yeni yaklaşımlara<br />
dayalı aktif öğrenme yöntemlerini daha çok uygulamaları gerekmektedir. Müzik öğretmenlerinin<br />
uygulanagelen yöntemlerindeki bu değişim döngüsünü başlatmak için bir<br />
an önce hizmet içi eğitim kursları düzenlenmeli, öğretmenleri bilgilendirici ve eğitici<br />
kitapçıklar hazırlanmalı ve alan uzmanları tarafından çeşitli etkinlikler yapılmalıdır.<br />
Talim Terbiye Kurulu tarafından araç-gereç ve teknolojik desteği sağlanmış yeni bir<br />
müzik ders kitabı hazırlanmalıdır. Öğrencileri interaktif eğitimin olanakları ile tanıştıracak<br />
yeni projeler hazırlanmalıdır. Örneğin interaktif çalgı eğitimi, seslerin tanıtımı,<br />
müzikal oyunlar, özgün eser yaratabilmelerine olanak sağlayan programlar gibi…<br />
Programın müzik eğitimine yeni bir heyecan ve dinamizm getirdiği düşünülmektedir.<br />
Ancak yeni programın etkili ve verimli olabilmesi için müzik öğretmenlerinin<br />
(ders kitabı eksikliği, araç-gereç desteği, konular arasındaki sarmallık, süre yetersizliği,<br />
güncel şarkı ve türküler vb.) görüş ve beklentileri yerinde ve mutlaka dikkate<br />
alınmalıdır. Çalışmanın uygulandığı sırada programın henüz daha birinci yılında<br />
olması, çalışma sonuçlarında göz ardı edilmemesi gereken bir gerçektir. Ancak yine<br />
de çalışmanın bulgularından yeni program ve programın yapılandırmacı yaklaşımın<br />
gereklerine göre uygulanması konusunda bazı soru işaretleri akla gelmektedir. Ülkemizdeki<br />
yeni eğitim yönelimlerinden biri olan yapılandırmacı yaklaşıma dayalı yeni<br />
müzik dersi öğretim programının başarılı ve etkili olabilmesi için mutlaka program,<br />
program eğitim araçları, program alt yapısı ve uygulanma boyutları tekrar gözden<br />
geçirilmeli, gerekli ve eksik görülen boyutlar yenilenmelidir.<br />
Kaynakça<br />
http://muzikbilim.com, TOKSOY, Ç. A. (2<strong>00</strong>5). Günümüz Müzik Eğitiminde Kullanılan<br />
Metotlar ve Yaklaşımlara <strong>Genel</strong> Bir Bakış, Müzik ve Bilim Dergisi, sayı:4, 09.08.2<strong>00</strong>6<br />
http://www.ttkb.meb.gov.tr, <strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye kurulu Başkanlığı,<br />
İlköğretim Müzik Dersi Programı, 06.08.2<strong>00</strong>8<br />
Köklü, N., BÜYÜKÖZTÜRK Ş., Bökeoğlu,Ö. (2<strong>00</strong>6). Sosyal Bilimler İçin İstatistik, Ankara:<br />
Pegem yayınları.<br />
UÇAN A., (2<strong>00</strong>4). Musıki Muallim Mektebi ve Müzik Eğitimi, Müzed Dergisi, Sayı 10, Ankara.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 363
Müzik Öğretmenlerinin Yeni İlköğretim Müzik Dersi Öğretim Programına İlişkin ... u<br />
MUSIC TEACHER’S ASSESMENT ON NEW<br />
MUSIC CURRICULUM IN PRIMARY SCHOOLS AND<br />
TEACHING METHODS APPLICATIONS<br />
Zeki NACAKCI*<br />
Abst ract<br />
The aim of this research is to find out the methods that have been used<br />
in teaching “the new constructive music lesson curriculum” which has been in<br />
use since the 2<strong>00</strong>7-2<strong>00</strong>8 Educational year and the positive and negative views<br />
(comments) of the lesson teachers on the new programme and books. In order<br />
to succeed in this quest 70 teachers chosen from Central Anatolia, The Black Sea,<br />
Mediterranean, Aegean Sea, Marmara and East Anatolian regions were applied<br />
“ the constuctive interview form and questionaire”. The result revealed that the<br />
teachers don’t use the active learning techniques and use their own ways of<br />
teaching instead which shows that these ways of teaching have become their<br />
own teaching module.The study also comprises estimations on better and more<br />
effective applications of the programme.<br />
Key Words: Music Lesson, curriculum, methods<br />
* Asst. Prof. Dr.; Yüzüncü Yıl University, Faculty of Education, Department of Fine Arts,<br />
Music Teaching, Programme<br />
364<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
BİR TOPLUMSAL DEĞİŞME PARADİGMASI OLARAK<br />
DEMOKRASİNİN EĞİTİME YANSIMALARI:<br />
DEMOKRATİK EĞİTİM<br />
Abdulvahap ÖZPOLAT*<br />
Özet<br />
Toplumların sosyal kurumlarının yapısını, işlevini, amacını ve önceliklerini<br />
önemli ölçüde etkileyen faktörlerden biri çağın geçerli paradigmalarıdır.<br />
Demokrasi de bir siyasal sistem, bir dizi ilkler ve değerler bütünü, bireysel ve<br />
toplumsal hayatı etkileyen bir kültür ve zihniyet biçimi olarak çağımızın geçerli<br />
paradigmalarından biri olup birçok toplumsal kurumun ürettiği hizmetin<br />
niteliğini etkilemektedir. Bu süreçte eğitim kurumunun da politika, strateji,<br />
program, mevzuat, yönetim gibi birçok bileşeni, demokrasinin gerektirdiği ilkeler,<br />
bilgiler, beceriler, değerler ve davranışlar temelinde yeniden yapılandırılmaktadır.<br />
İki yüz yıllık demokrasi arayışı ve yarım asrı aşkın da demokrasi<br />
deneyimi olan Türk toplumunun, demokrasinin sunduğu hayat standardına<br />
kavuşabilmesi için eğitim sistemi ve anlayışını demokratik eğitim temelinde<br />
dönüştürmesi gerekmektedir. Belirlediği ülke vizyonunun gerekeli kıldığı ve<br />
sahip olduğu tarihsel-toplumsal birikimin mümkün kılacağı bu dönüşüm, küresel<br />
rekabet, bilgi toplumuna geçiş ve Avrupa Birliği üyeliğine hazırlanma süreçlerinde<br />
Türkiye’de toplumsal açıdan gelişimci bir rol oynayacaktır.<br />
Anahtar Sözcükler: Toplum, eğitim, okul, demokrasi, demokratikleşme,<br />
paradigma, sosyal değişme<br />
Gi riş<br />
İnsanlık tarihinin bazı dönemlerinde, kimi kavramlar ve değerler toplumsal<br />
bilinçte bazılarına göre daha belirgin biçimde öne çıkmış ve önem kazanmıştır. Bir<br />
süreç olarak yaşanan bu durum, Türkiye’nin de dâhil olduğu birçok ülkede genellikle<br />
toplumun aydınları ile siyasi ve yönetici seçkinleri tarafından yönlendirilmiştir.<br />
Zamanın geçerli sosyal yaklaşımlarına uyarlanması şeklinde yaşanan bu sürecin<br />
sosyo-kültürel arka planı, ülkelere göre kısmi farklılıklar gösterse de çoğunlukla toplumların<br />
üretim ve tüketim tarzı, örgütlenme biçimi, siyasal sistemleri ve kültürel<br />
miraslarının etkisinde şekillenmiştir. Günümüz bağlamında modernleşme, demokratikleşme,<br />
küreselleşme gibi süreçleri ihtiva eden bu durum, bir bağımsız değişken<br />
olarak bütün toplumsal kurumların yapısını, işleyiş ve işlevini etkilemekte, onların<br />
kendilerini yeniden yapılandırmalarına neden olmaktadır.<br />
İnsanı hayatın öznesi hâline getirme fırsatını sunması nedeniyle itibar gören<br />
bir siyasal sistem olarak demokrasi, toplumların yapısını derinden etkilemekte,<br />
hukuktan ekonomiye, devlet örgütlenmesinden bireyin günlük hayatına kadar birçok<br />
* Dr.; <strong>Milli</strong> Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 365
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
alanı yeniden yapılandırmaktadır. Bu özelliği demokrasiyi birçok toplum için bir<br />
amaç hâline getirmiştir. Günümüzde sosyal mobilitenin artması ve küreselleşmenin<br />
ulusal sınırları aşındırması nedeniyle birçok toplumun önemli ölçüde heterojenleşmesi,<br />
bireyin daha güçlü hâle gelmesi, bilişim ve iletişim teknolojilerinin toplumsal<br />
ilişkilerde saydamlığı artırması gibi faktörler, birçok toplumda özgürlük, eşitlik,<br />
çoğulculuk ve farklılıklara saygıyı mümkün kılan siyasal, kültürel ve eğitimsel sistemleri<br />
zorunlu bir ihtiyaç hâline getirmiştir. Bu ihtiyaç, demokrasiye bir siyasal sistem<br />
olmanın ötesinde önem kazandırmış ve onu geniş halk kitlelerinin özlemi hâline<br />
getirmiştir.<br />
Toplumu sürekli yeniden inşa etme aracı ve bir toplumsal kurum olarak görülen<br />
eğitimin, çağın yükselen değeri olan demokrasiden bağımsız olması mümkün<br />
değildir. Kaldı ki toplumun da devletten beklentisi, demokrasi kültürünün nimetlerinden<br />
yararlanmak için eğitim kurumunun bir misyon üstlenmesidir. Bu talebin<br />
gereği olarak demokratik eğitim ve demokrasi eğitimi birçok ülkenin öncelikli politikaları<br />
arasında yer almaya başlamıştır. Aytaç (1985: 2)’a göre: “Endüstriyel yönden<br />
gelişmiş ülkelerde okul kuruluş sistemlerinin demokratikleştirilmesi, yalnızca eğitim<br />
politikasının değil, fakat sosyal politikanın da merkezî bir problemi hâlini almıştır.<br />
Çünkü ancak okul kuruluş sistemlerinin demokratikleştirilmesi ile herkese mensup<br />
olduğu sosyal ve ekonomik menşelere bağlı kalmadan, eşit fırsatlar ve sosyal hareketlilik<br />
şansı temin etmek mümkün olacaktır. … Eski zümresel toplum düzenlerini<br />
temsil eden ve bu sebeple de zümresel statüleri muhafaza etmek amacına göre kurulmuş<br />
bulunan geleneksel okul kuruluş sistemleri günümüzün “sosyal mobilite”ye<br />
dayalı yeni toplum düzenlerine artık uygun düşmemektedir. Yeni toplum, yeni okullar<br />
talep etmektedir.” Celkan (1991: 158)’a göre de; okullarda öğretimin demokratikleştirilmesi,<br />
esas itibariyle okulun seçicilik özelliğine bir tepki olarak doğmuştur.<br />
Seçicilik geleneksel okula mahsustur. Oysa modern okulun bariz özelliği demokratikliktir.<br />
Bir ülkede demokrasinin gücü, onun birey ve toplum düzeyinde kabul görme<br />
derecesiyle orantılıdır. Buna göre esas ve öncelikli olan toplumun demokratikleşmesidir.<br />
Böyle bir toplum demokrasiyi yaşatacak, demokrasi de onun gelişimini tamamlaması<br />
için gerekli fırsatları yaratacaktır. Zira bireyler, ancak iyi bir eğitim almakla<br />
kişiliklerini geliştirebilir; hak ve özgürlükleriyle, sorumluluklarını ve demokratik<br />
hayatın gereklerini öğrenebilirler. Bu durum demokrasinin, hem eğitimin konusu<br />
olması hem de niteliğini oluşturmasını gerektirmektedir.<br />
Hotaman (2<strong>00</strong>9: 474-485)’ın Gökçe’den aktardığına göre “Demokratik bir siyasi<br />
sistemde eğitimin en önemli işlevi, insan zihninde köklü demokrasi düşüncesini<br />
geliştirerek demokrasiyi insanın doğal bir davranış ve düşünce biçimi hâline getirmektir.<br />
Demokratik bir eğitim, insanların sınıf, ırk, cinsiyet, düşünce farklılığına göre<br />
değil; bireysel kavrama gücüne dayalı olarak düzenlenen eğitimdir.” Demokrasi eğitimini<br />
de içeren demokratik eğitim, demokrasinin ilke ve değerlerinin günlük hayatla<br />
ve güncel sorunlarla ilişkilendirilerek eğitimin amaç, politika, program, mevzuat,<br />
materyal, okul kültürü ve öğretim uygulamaları boyutunda esas alınmasıdır. Bu çalışmada,<br />
ülkemizde yaşanmakta olan toplumsal değişme süreçleri paralelinde demokrasinin<br />
eğitim felsefemiz, programlarımız ve uygulamalarımızda esas alınmasının<br />
gereği ve önemi tartışılarak uygulayıcılara ve karar vericilere teorik bir çerçeve sunulmaya<br />
çalışılmıştır.<br />
366<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
Eğitim ve Toplumsal Paradigmalar<br />
Toplumların eğitim felsefesi, onların sahip oldukları toplumsal örgütlenme<br />
biçimlerine, siyasal sistemlere, egemenlik ilişkilerine ve yaşadıkları toplumsal değişme<br />
dinamiklerinin ihtiva ettiği paradigmalara dayanır. İnsanın dünyayı algılamada kabul<br />
ettiği doğrular sistematiği veya çağın yükselen değerleri olarak nitelendirilen paradigmaların<br />
geçerlilik süresi, coğrafi ve sosyal kapsamı, her paradigmanın etkililik derecesine<br />
göre değişebilir. İnsanlık tarihi ölçeğinde bakıldığında bir sistem bütünlüğü oluşturan<br />
ve geniş kitlelerin düşünce, inanç, tercih ve yaşam tarzlarında köklü değişmeler<br />
meydana getiren kimi felsefi akımları, siyasal sistemleri ve ahlaki öğretilerini birer<br />
paradigma olarak değerlendirmek mümkündür. Bu paradigmalar bir veya birden çok<br />
toplumun sosyal yapıları, kurumları ve ilişkileri üzerinde derin izler bırakır.<br />
Toplumlar genellikle etkisinde kaldıkları paradigmalar paralelinde kendilerini<br />
sosyal, kültürel ve siyasal açıdan yeniden üretme gereği duyarlar. Bu süreçte önemli<br />
rol üstlenen eğitim kurumu da içerik, amaç, uygulama ve diğer boyutlarda kendisini<br />
söz konusu paradigmaların gereklerine uyarlar. Bu tespit ışığında eğitimin farklı toplumlardaki<br />
önceliklerine bakıldığında, örneğin otoriter yönetimlerin egemen olduğu<br />
toplumlarda uysallık, uyumluluk ve itaat tutumlarına aşırı vurgu yapılarak itaatkâr<br />
bireylerin; kendilerini başka toplumların tehdidi altında hisseden ve güvenlik sorunu<br />
yaşayan toplumlarda kahramanlık değerinin idealize edilerek savaşçı bireylerin yetiştirilemeye<br />
çalışıldığı görülür. Aynı şekilde, dine dayalı devlet örgütlenmelerinde dindar<br />
bireyler, ulus esasına dayalı toplumlarda da ulusal bilincin geliştirilmesi için<br />
vatandaşlık ile ilgili değerler öne çıkarılarak milliyetçi bireyler yetiştirilmeye çalışılmaktadır.<br />
Demokratik yönetim ve anlayışın egemen olduğu toplumlarda da doğal olarak<br />
demokrasinin temel ilklerini esas alan bir eğitim anlayışı ön plana çıkmaktadır.<br />
Demokratik olmayan toplumların eğitime ilişkin öncelikleri farklı olsa da<br />
sonuç itibariyle bu toplumlarda geçerli olan paradigmalar, “toplumu denetleyenin<br />
kim olduğu” sorusuna endekslidir. Ulus devletin ortaya çıkışıyla birlikte kitleselleşen<br />
ve önemi daha da artan kurumsal-zorunlu eğitim, baskıcı yönetimlerin hâkim<br />
olduğu toplumlarda genellikle devlet-birey, merkez-kenar, güçlü-zayıf ilişkisinde<br />
birincilerin çıkarlarını korumak için kullanılır. Bu tür yönetimlerde eğitim, bireyi<br />
kültürlendirme, onun şahsiyetini gerçekleştirme amacı taşımaktan çok iktidarı haklılaştırma<br />
araçlarından biri olarak değerlendirilir. Toplumu denetleyen güçler tarafından<br />
belirli bir “hayat tarzı” özellikle kurumsal eğitim yoluyla topluma empoze<br />
edilerek sosyal kontrol âdeta “toplumsal çeşitsizlik” ve görüşlerin, inançların, kültürlerin<br />
birbirlerine “benzetilmesi” temelinde sağlanır. Eğitimin “nasıl”lığı tartışmasına,<br />
eğitimin toplumsal tarafları olan devlet, veli, öğrenci ve eğitim iş görenleri<br />
eşit veya denk taraflar olarak katılmazlar. <strong>Genel</strong>likle tartışmanın tek öznesi olarak<br />
devlet adına yönetici seçkinler, devletin çıkarlarını gözeterek eğitimin niteliğini<br />
belirlerler. Eğitim ve okul, çoğu zaman herhangi bir doktrini, felsefi veya politik<br />
görüşü empoze etme aracı olarak değerlendirilir. Veli, öğrenci ve öğretmenler, eğitimin<br />
öznesi değil, birer öznesi olarak kabul edilirler. Buna karşılık eğitimin sosyal<br />
paydaşları, eğitimle ilgili çeşitli süreçlerde giderek daha fazla oranda katılımcı<br />
olmak ve sonucu etkilemek istemektedirler. Toplumun demokrasiye duyduğu özlemin<br />
ifadesi olan bu talep, demokrasi kültürünün toplumsal tabanda kabulünü göstermesi<br />
açısından önemli olup otoriter yönetimlerdeki yönetici seçkinlerin ve ayrıcalıklı<br />
zümrelerin mutlakıyetçi, totaliter ve yanlı edimlerini öznelerarası ussallığın<br />
denetimine çekme girişimidir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 367
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
Çağımızda demokrasiyle yönetilmek ve bireylerin günlük hayatında demokrasi<br />
kültürünü hâkim kılmak müreffeh bir toplum olmanın ölçütü olarak kabul edilmektedir.<br />
Demokratik yönden gelişen toplumlara bakıldığında, geçmişe oranla<br />
önemi giderek artan eşitlik, insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü, dünya barışı,<br />
diyalog ve hoşgörü, saydamlık, çoğulculuk, çevre bilinci gibi alanlarda kayda<br />
değer gelişmelerin sağlandığı, bunların varlık koşulu olarak demokrasinin, “insani<br />
ve rasyonel olanı mümkün kılma” iddiasını önemli ölçüde gerçekleştirdiği görülmektedir.<br />
Cumhuriyetin kuruluşundan beri muasır <strong>med</strong>eniyetler düzeyinin üzerine<br />
çıkma hedefine odaklanan ve kimi problem alanlarına rağmen cumhuriyeti demokrasi<br />
ile taçlandırmaya çalışan Türkiye’de de demokrasiye ilişkin talep, artık siyasal<br />
boyutun ötesinde, günlük hayat ve toplumsal ilişkilerde yaşanan bir kültür olmak<br />
şeklinde kendini göstermektedir. Bu talebin şiddeti ve kapsamı son yıllarda daha da<br />
artmış ve giderek de artmaktadır.<br />
Antik Çağda “devletin yapacağı kanunlarda eğitimin, toplumun bütün bireylerini<br />
kuşatmasına özen göstermesi gerektiği” şeklinde ilk defa Aristo tarafından<br />
savunulan demokratik eğitim (Kansu, 1939: 30), günümüzde demokratik bireyin, toplumun<br />
ve yönetimin varlık koşulu hâline gelmiştir. Ne var ki demokrasinin bir kültür,<br />
yönetim biçimi ve anlayış olarak yerleştirilmesi, Wile (2<strong>00</strong>0: 170)’nin ifadesiyle<br />
“Yetişkinlerin yetiştirilmesine değil, çocukların eğitilmesine bağlıdır.” Çünkü demokrasi<br />
içgüdüsel, doğuştan verili veya kendiliğinden oluşan bir olgu değil, “kültürel”<br />
bir olgudur. Toplumsal örgütlenme ve ilişkiler sürecinde toplum tarafından üretilir.<br />
Bu yönüyle demokrasi, bir yönetim biçimi değil bir yaşam biçimidir (Güvenç, 1995:<br />
163). Bütün kültürel olgular gibi demokrasi de bireylere eğitim yoluyla öğretilir, yaşanır<br />
ve yaşatılır. Dolayısıyla demokrasi, bir bakıma eğitimin ürünü ve bağımlı değişkenidir.<br />
Eğitim kurumları, demokrasi kültürünü kazandırmayı, bireyin sosyalleştirilmesi<br />
sürecinde gerçekleştirir. Bunu yaparken doğal olarak okul, bir yandan demokrasi<br />
kültürünü üretip yaşatırken, diğer yandan da demokrasinin güçlü söyleminden<br />
etkilenmekte ve bu yönde kendini revize etmektedir.<br />
Günümüzde, kimi düşünürlerin kitlesel-kurumsal okula ilişkin radikal eleştirileri<br />
bulunsa da (Spring: 1991), modern toplumlarda eğitimin, bilimsel ampirik bilgi<br />
temelinde toplumsal-düşünsel dinamizmi, bireysel özgürlüğü ve insan haklarını ön<br />
plana çıkardığı görülmektedir. Bu değişme, eğitimin sosyal kontrol işlevini ortadan<br />
kaldırmıyor ama devletin eğitime ilişkin tekelci tasarrufunu da demokratik ilkeler<br />
temelinde tartışmaya açmaktadır. Botomore (1977: 301)’ye göre bu açıdan bakıldığında,<br />
modern toplumlarda formel eğitim, davranışları düzenle<strong>med</strong>e bağımsız rol oynayan<br />
fikirler ve değerler aşılamaktadır.<br />
Demokratik birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de demokratikleşme yönündeki<br />
paradigma değişimi, eğitim kurumunu derinden etkilemektedir. Toplumda eğitime<br />
dair fırsat ve imkân eşitliğinin yasalarda daha belirgin hâle getirilmesi, toplumsal<br />
hareketlilik ve istihdam politikalarında eğitimin etkisinin artması, eğitim yoluyla<br />
kazanılmış statülerin yasal güvencelere kavuşturularak verili statülerden üstün tutulması;<br />
eğitim politikalarında taban odaklılığın ve öğrenci merkezliliğin daha öne çıkması,<br />
söz konusu paradigma değişiminin nesnel göstergeleridir. Toplumun demokratikleşmesi<br />
ve rasyonelleşmesi açısından önem arz eden bu ve benzeri gelişmelerin<br />
daha da ileri bir düzeye taşınması, eğitim sisteminin bütün bileşenlerinin demokratik<br />
ilke ve standartlara kavuşturulması gerekmektedir.<br />
368<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
Türkiye’de demokratik eğitim anlayışının tam olarak hayata geçirilebilmesi<br />
için eğitimin çeşitli süreçlerinde yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, bilimsel<br />
kuruluşlar, veliler, öğrenciler ve eğitim çalışanlarının daha etkili rol almaları, okul<br />
yönetiminde veli ve öğrenci temsilcilerinin etkili hâle getirilmesi ve katılımlarının artırılması,<br />
eğitim yönetimindeki hiyerarşik kademelerin azaltılarak tabanın yetki ve<br />
sorumluluğunun artırılması, öğrencilerin ve öğretmenlerin belirli bir kıyafet giyme<br />
zorunluluğunun kaldırılması, öğrenciye seçmeli öğretim programı ve öğretmen imkânının<br />
sunulması, seçmeli ders uygulamasının yaygınlaştırılarak bütün içindeki ağırlığının<br />
artırılması, bu konuda öğrencinin seçme hakkının güvenceye kavuşturulması,<br />
özel öğretim teşebbüsünün desteklenmesi, eğitimde fırsat ve imkân eşitsizliğinin minimize<br />
edilmesi, eğitimin amaçlarında bireyin hak ve özgürlüklerinin öne çıkarılması,<br />
eğitim iş görenlerinin eğitsel-yönetsel kararlara katılmalarının teşvik edilmesi, öğretmen<br />
meslek örgütlerinin desteklenmesi, eğitim hukukunun evrensel standartlara<br />
kavuşturulması, öğretim programları ve ders kitaplarının demokratik mesajlar açısından<br />
güçlendirilmesi, demokrasi kültürüne hizmet edecek öğrenci organizasyonları ve<br />
örgütlenmesinin (öğrenci kurulları, kulüpleri vb.) teşvik edilmesi gerekmektedir.<br />
Demokratik Eğitimin Serüveni<br />
Eğitimin demokratik nitelikte olması gerektiği görüşü, günümüzdeki modern<br />
biçiminden oldukça farklı olmasına ve kimi noksanlıklarına rağmen demokratik<br />
yönetimin ilk örneği olan Atina Şehir Devleti’nde (MÖ 509-404) gündeme getirilmesinden<br />
bu yana giderek geniş bir taraftar kitlesi bulmuştur. Aytaç (1992: 24-25)’a göre<br />
Antik Çağda demokrasinin salt kitlelerin egemenliği şeklinde dejenere olmaması için<br />
onun gerektirdiği erdemlerin eğitim yoluyla topluma kazandırılması ihtiyacına binaen<br />
bütün aydınlanma dönemlerinde olduğu gibi bu dönemde de eğitime entelektüel<br />
bir formasyon kazandırma misyonu yüklenmiştir.<br />
Demokrasinin öngördüğü insan odaklı eğitim anlayışı, 15 ve 16. yy. da<br />
Rönesans’la birlikte güç kazanan hümanizma akımı içinde kendine uygun bir zemin<br />
bularak gelişmeye başlamıştır. Bu kapsamda Almanya’da Erasmus’un, Fransa’da<br />
Montaigne’nin, İngiltere’de Tomas Elyot’un eğitime ilişkin hümanistik görüşleri daha<br />
sonra başlayacak olan demokratik eğitim anlayışının alt yapısını oluşturmuştur.<br />
Hümanizma hareketinin yanında Aydınlanma Çağında İngiltere’de J.<br />
Locke’un, Fransa’da J.J. Rousseau’nun natüralist eğitim görüşleri de demokratik eğitim<br />
anlayışının gelişmesinde etkili olmuştur. Locke’a göre eğitimde aşırı sertlik çocuğun<br />
hür olan tabiatını yıkar. Rousseau da “Emile ya da Eğitim Üzerine” adlı ünlü<br />
pedagojik romanında natüralist eğitimin felsefi ve pedagojik çerçevesini belirlerken<br />
demokrasinin gerektirdiği ilke, değer ve becerileri önemli birer amaç olarak belirlemiştir.<br />
Rousseau’ya göre “Çocuklara ödevlerinden önce haklarından bahsetmelidir.”<br />
(Kanad, 1948, 340). Zira ona göre mevcut eğitim, insanı değil belirli bir vatandaş olan<br />
insanı yetiştirmektedir. Oysa çocuk ne hekim, ne asker, ne de papaz olmalıdır. O her<br />
şeyden önce insan olmalıdır (Aytaç, 1992: 188).<br />
Demokratik değer ve becerilerin eğitimin temel karakterini oluşturması gerektiği<br />
yönündeki görüşler, sistematik olarak ilk defa John Dewey tarafından 1916 yılında<br />
yayınlanan “Demokrasi ve Eğitim” adlı eserde ele alınmıştır. Ona göre eğitim en<br />
geniş anlamıyla sosyal hayatın sürdürülmesi aracıdır. Demokrasi siyasal bir sistem<br />
olmanın ötesinde bir anlam taşımakta olup eğitime adanmış bir olgudur.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 369
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
Demokrasinin öngördüğü düzenlemeler ancak eğitim yoluyla sağlanabilir (Dewey<br />
1996: 84). Yeşil (2<strong>00</strong>2: 41)’in Rainer ve Guyton’dan aktardığına göre çoğu eğitimci;<br />
demokratik teori, değer ve inançlar ile eğitim arasında doğrudan bir ilişki kurmaktadır.<br />
Örneğin, Goodlad, sosyal ve politik demokraside eğitimi incelemiş ve eğitimle<br />
demokrasi arasında içinden çıkılmaz bir ilişkinin olduğunu ifade etmiştir. Yener ve<br />
diğerleri (2<strong>00</strong>7; 111-130)’nin Chomsky’den aktardığına göre demokratik eğitim, eğitimin<br />
demokrasiye olan katkısı şeklinde düşünülmelidir. Demokratik eğitimin formal<br />
yanını okullar, informal yanını ise aile ve çevre oluşturur. Demokratik eğitimde iki<br />
eşit ağırlıkta amaç belirlenmelidir; bir yandan aklın ve akli eylemin oluşumu; diğer<br />
yandan kişisel yaratıcılığın ve ötekinin özne olarak tanınmasının gelişimi.<br />
Ülkemizde cumhuriyetin erken dönemlerinden beri tartışılan demokratik eğitim<br />
ya da eğitimin demokratikleştirilmesini Baltacoğlu (1932, 214), okulda eğitim<br />
konularının beşerileşmesi, disiplin kurallarının yumuşaması, özellikle vücuda tatbik<br />
edilen cezaların azaltılması, bedeni ve bedii harselere (spor ve sanat kültürüne) önem<br />
verilmesi, bireysel farklılıkları ve bireyi esas alan usullere itibar edilmesi, öğrencilerin<br />
müstakil sıra ve masalar kullanması gibi uygulamalarla açıklar. Oğuzkan (1974:49)’ın<br />
hazırladığı “Eğitim Terimleri Sözlüğü”nde “Eğitim-öğretim çalışmalarında, öğretmen-öğrenci<br />
ilişkilerinde, eğitsel etkinliklerde öğrencinin birey olarak değerine ve<br />
bütünlüğüne, birlikte çalışmaya, karşılıklı saygıya, hoşgörüye, kişiliğe değer veren ve<br />
önem veren eğitim.” şeklinde tanımlan demokratik eğitim, Kepenekçi-Karaman<br />
(2<strong>00</strong>3, 45)’a göre eğitimin merkezinde bireyin, yani öğrencinin olması, her bireyin<br />
kendine özgü bir kişilik olarak kabul edilmesi ve ona saygı duyulmasıdır.<br />
“Demokratik eğitim, geleneklere saygılı olmakla birlikte, … hür düşünceli insanların<br />
yetiştirilmesini esas alır. Öğrencileri düşünmeye, araştırmaya yöneltmek, demokratik<br />
eğitimin özünü oluşturur” (Büyükkaragöz ve Kesici,1998: 56).<br />
Geçmişten günümüze kadar eğitimde demokratikleşme sürecini etkileyen<br />
önemli faktörlerden biri, Fransız Devrimi’dir. İnsan hakları, hürriyet, eşitlik ve kardeşlik<br />
ilkelerini öne çıkaran ve bunları siyasal ve toplumsal ilişkilere hâkim kılmayı<br />
amaçlayan bu devrim, söz konusu ilkelerin eğitim yoluyla topluma benimsetilmesini<br />
öngörmüştür. Bunun sağlanabilmesi için eğitimin herkese açık bir hizmet hâline gelmesi<br />
ve kitleselleşmesi gerekiyordu. Daha sonra zorunlu ve parasız eğitime geçişe<br />
zemin hazırlayan bu durum, hem bilimsel ve teknik alanda iki yüz yılda meydana<br />
gelen muazzam gelişmeyi tetiklemiş hem de kitlelerin eğitime erişimini kolaylaştırmıştır.<br />
Başlı başına bu gelişme demokrasinin gelişimi, dolaylı olarak da demokratik<br />
eğitimin gelişimi açısından önemli bir adım olmuştur.<br />
Ancak Fransız Devriminin hürriyet, eşitlik, kardeşlik ilkelerini savunmak ve<br />
eğitimin kitleselleşmesini desteklemek suretiyle demokratikleşmeye ve rasyonelleşmeye<br />
sağladığı katkının yanında, ulus devlet modelini ve ulusçuluğu özendirici yönü<br />
de ülkelerin eğitim sistemlerinin ulusları aşan düzeyde demokratik değerler ve ilkelerle<br />
beslenmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Çünkü ulus devletin değerler hiyerarşisinde<br />
“insanlık” kavramı ve ona ilişkin evrensel değerler, ulus ve ulusal değerler<br />
karşısında nispeten geri plandadır. Öyle ki, ulus devletin esas alındığı hemen hemen<br />
her ülkede eğitim, bireyin hayatını idame etmesi ve sosyalleşmesi için gerekli olan<br />
kimi bilgi, beceri ve değerleri bireylere kazandırmanın yanında, önemli ölçüde, ülkelerin<br />
siyasal sistemlerini meşrulaştırma ve bu sisteme bağlı vatandaşları yetiştirmenin<br />
aracı olarak kullanılmıştır. Ulus devletlerde eğitime yüklenen bu misyon, evrensel<br />
anlamda insana dair esas amacın gözden kaçırılmasına neden olmuştur. Bu durum<br />
370<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
teorik bağlamda olmasa da uygulama boyutunda etnik köken, vatandaşlık, dünya<br />
görüşü vb. özelliklerinden kaynaklanan kimliğin, bireyin insan olma özelliğinden<br />
kaynaklanan kimliğinin üstünde tutulması sonucunu doğurmuştur. Bunun gereği<br />
olarak bireylere önce erkek veya kadın sonra insan, önce Türk, Arap, İngiliz sonra<br />
insan, önce Müslüman, Hristiyan, Musevi sonra insan, önce sosyalist, kapitalist, liberal<br />
sonra insan olmak zihniyeti kazandırılmıştır. Buna karşılık demokrasi açısından<br />
bakılınca insanlık kimliği her şeyin üzerindedir.<br />
Ülkemiz boyutunda bakıldığında, yaklaşık iki yüzyıllık serüveninde demokrasi,<br />
uzun süre sadece bir yönetim biçimi olarak görüldüğü için, yüzyılımızın son çeyreğine<br />
kadar siyaset dışında eğitim dâhil diğer toplumsal kurumların yapı ve işleyişini<br />
etkileme konusunda başarılı olamamıştır. Bunun önemli nedenlerinden biri, yeni rejimin<br />
öngördüğü yeni hayat tarzını, siyasal sistemi ve zihniyet biçimini eğitim kurumu<br />
üzerinden olabildiği kadar kısa sürede halka benimsetme stratejisini uygulamış olmasıdır.<br />
Tek parti iktidarı döneminde uygulanan bu strateji ile varılmak istenen hedef, 11.<br />
Cumhuriyet Hükümeti (I. Refik Saydam hükümeti-1939) programında “Türk çocuğunun<br />
ahlakı temiz, ruhça ve bedence sağlam, milletine vatanına Cumhuriyete ve inkılaba<br />
sadık yetiştirmek maarifimizin başlıca hedefidir.” ve 1943 tarihli CHP programında<br />
“Eğitim her türlü hurafeden uzak, Millî ideolojiye uygun, vatan, millet ve aile<br />
severlik esasına dayanmalıdır.” (Ekinci, 2<strong>00</strong>7: 38-144) şeklinde ifade edilmiştir.<br />
Yeni rejimin tetiklediği toplumsal değişme sürecinin gerektirdiği birikim ve<br />
dinamizmin toplumda yeteri kadar bulunmaması nedeniyle başvurulan indirgemeci<br />
değişme/değiştirme stratejisi, doğası gereği, demokrasiyi ve toplumsal muhalefeti<br />
mümkün kılma aracı olan demokratik eğitimi dışta tutmuştur. Rejimi ve millî ideolojiyi<br />
koruma kaygısının ön planda tutulduğu bu uygulama, yeni rejimin karşılaştığı<br />
toplumsal direncin aşılmasını kolaylaştırmış olmakla birlikte, başta eğitim kurumlarımızda<br />
olmak üzere demokrasi kültürünün bireysel ve toplumsal boyutta gelişmesi<br />
üzerinde geciktirici bir rol oynamıştır.<br />
Türkiye’de demokratik eğitim anlayışını geciktiren önemli başka bir neden,<br />
Osmanlı Devleti ile genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasında eğitim-kültür bağlamındaki<br />
sürekliliğin eğitimin pratiğini etkilemesidir. Özellikle uygulama boyutunda<br />
Osmanlı dönemi disiplin anlayışı, öğretim yöntem ve teknikleri ile okul kültürünün<br />
uzun yıllar Cumhuriyet döneminde de yaşatılması, demokratik eğitim anlayışının<br />
gelişmesi önünde önemli bir engel olduğu söylenebilir.<br />
Geçmişten günümüze kadar demokratik eğitim anlayışının gelişmesini engelleyen<br />
önemli faktörlerden biri de bu eğitim anlayışının eğitimin millîliğine ve uluslaşma<br />
sürecine zarar verebileceği kaygısıdır. Bu kaygı, eğitime ilişkin karar vericilerin<br />
ve politika geliştiricilerin meşrutiyet ve cumhuriyet dönemleri boyunca ve önemli<br />
ölçüde de hâlen aşamadıkları bir psikolojik baraj olmuştur. Bu durum demokratik<br />
eğitim anlayışı hakkında toplumsal tabandan gelen taleplerin de baskı altında tutulmasına<br />
neden olmakta ve sistemin demokratik temelde evirilmesini engellemektedir.<br />
Hâlbuki demokrasinin sorguladığı eğitim, “millî eğitim” değil, “milliyetçi eğitim”dir.<br />
Zira durumsallık ve mahallilik ilkesini dikkate alan, farklı kültürleri ve<br />
yaşam biçimlerini bir zenginlik kabul eden ve bunları saygıdeğer bulan demokrasi<br />
pek tabii olarak, milliyetçi söylem içer<strong>med</strong>ikçe millî eğitimi dışta tutmaz.<br />
Türkiye’nin demografik ve kültürel açıdan heterojen bir yapı arz etmesi<br />
zaman zaman demokrasiye yapılan askerî müdahaleler ile devletle özdeşleşen ve<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 371
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
onun himayesinde yaşayan kimi görüşlerin eğitim yoluyla topluma benimsetilmesi<br />
çabası demokratik eğitim talebinin sürekli baskı altında tutulmasına ve devletin bu<br />
eğitim anlayışı karşısında mesafeli durmasına neden olmuştur. Bu nedenlerden bazıları,<br />
geçmişte olduğu gibi günümüzde de demokratik eğitime geçişi geciktiren faktörler<br />
olarak varlığını sürdürmektedir.<br />
Türkiye’de çok partili sisteme geçişten sonra önemine vurgu yapılmaya başlanan<br />
demokratik eğitim anlayışına ilk defa Hasan Saka’nın II. hükümetinin programında<br />
(1948-1949) şöyle yer verildiği görülür: “Yurdumuzun <strong>med</strong>eniyet ve refah<br />
yolunda ilerlemesini halk iradesine dayanan bir idarenin devamında görüyoruz.<br />
Bunun için kanunlarda, sosyal ve politik hayatta olduğu gibi her derecede okullarımızda<br />
demokratik terbiyenin yerleşmesine ehemmiyet vereceğiz” (Ekinci, 2<strong>00</strong>7: 47).<br />
Aynı dönemde 1949 yılında yapılan 4. Millî Eğitim Şûrası’nda da “demokrasi eğitimi”<br />
konusu, bir gündem maddesi olarak ele alınmış ve şûra kararları arasında “eğitim ve<br />
öğretimde dayanılan demokratik esasların gözden geçirilmesi” (MEB, 1998: 28) şeklinde<br />
bir ifadeye yer verilmiştir. Ancak uygulamaya bakıldığında demokratik eğitim<br />
ile ilgili olarak bu dönemde gözle görülür bir gelişme sağlanamadığı anlaşılmaktadır.<br />
Yukarıda belirtilen nedenlerle Türkiye’de demokratik eğitime geçiş sürekli<br />
ertelenen bir konu olmuştur. Bununla birlikte, demokrasinin küresel ölçekte bir paradigma<br />
haline gelmesi, iç kamuoyunda da demokrasiyi bir siyasal ve toplumsal<br />
çözüm yolu olarak gören çevrelerin baskısı sonucunda okullarda zaman zaman<br />
demokrasi eğitimi ile ilgili bazı konulara yer verildiği görülür. Bu bağlamda, 1960’lı<br />
yıllarda yapılan köklü müfredat reformunda ve sonraki dönemlerde, demokrasi tarihi,<br />
kültürü ve uygulamalarını öğretmeyi amaçlayan kimi konular çeşitli derslerin<br />
öğretim programlarına yansıtılmıştır. 1973’te yürürlüğe giren 1739 sayılı Millî Eğitim<br />
Temel Kanunu’nun 11. maddesinde “Demokrasi eğitimi” eğitimin temel ilkeleri arasında<br />
tanımlanmıştır.<br />
Türkiye’de şimdiye kadar demokrasi eğitimi ile ilgili olarak kısmi gelişmeler<br />
sağlanmışsa da eğitimin felsefesi, amaçları, uygulamaları, yönetimi, mevzuatı, materyalleri,<br />
öğretmen eğitimi ve okul kültürünün demokratikleştirilmesi yönünde köklü<br />
bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Okutan (2<strong>00</strong>9: 196-202)’a göre<br />
“Türk Eğitim Sisteminde amaçlanan demokratik eğitim sisteminin demokratik bir<br />
havada gelişim gösterdiği okullar gün geçtikçe çoğalmaya başladı. Ancak bu artışın<br />
çağdaş demokratik ülkelerdeki okulların düzeyinde olmadığı gözlenmektedir.”<br />
Türkiye’de 2<strong>00</strong>4 yılında başlayan ve hâlâ devam etmekte olan eğitim sisteminin<br />
ıslahı çalışmalarıyla demokrasi ve ekonomi alanında son dönemlerde sağlanan<br />
gelişmelerin eğitim yoluyla pekiştirilmesi hedeflenmiş ve bu hedef bağlamında eğitim,<br />
öğretim programları ve çeşitli projeler yoluyla demokrasi ve insan hakları konseptine<br />
duyarlı hâle getirilmeye çalışılmıştır. Henüz hakkında bir etki değerlendirme<br />
araştırması yapılmadığı için bu çalışmaların demokratik eğitime katkısının ne düzeyde<br />
olduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte, bu konuda politika boyutunda<br />
bir arayışın varlığı bile demokrasiye susamış bir toplum için önemlidir.<br />
Demokratik Eğitimin Temel Nitelikleri<br />
Çağımızda toplumsal bütünleşmeyi sağlama, birlikte yaşama imkânını üretme,<br />
bireylerin hayat standardını ve kalitesini yükseltme, demokratik siyasal sistemi yaşatmanın<br />
en geçerli yolu bireylere demokratik değer ve becerileri kazandırmaktır. Bunun<br />
372<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
yanında, toplumda güven duygusunun artırılması ve güvenlik maliyetinin düşürülmesi,<br />
bireyin güçlendirilmesi, devlet-vatandaş, birey-toplum ilişkisinde insani ve rasyonel<br />
bir anlayışın hâkim kılınması da demokrasi paradigmasına dayalı bir eğitim<br />
anlayışının varlığını gerektirmektedir. Demokrasinin bütün kural ve kurumlarıyla<br />
hayata geçirilebilmesi, ancak kurumsal eğitim ile mümkündür. Bu açıdan bakıldığında<br />
demokrasi ve eğitim birbirinin var oluş şartlarını hazırlayan unsurlardır. Zira<br />
demokrasinin varlık şartlarından biri, toplumu oluşturan bireylerin demokrasiyi bilmek<br />
ve onu yaşamak için gerekli olan bilgi, beceri, değer ve davranışlara sahip olmasıdır.<br />
Aynı zamanda eğitimin kitleselleşmesi, fırsat eşitliğine dayanması, içeriğinin ferdin<br />
ihtiyacına uygun olması gibi hususlar da demokrasinin varlığını gerektirir.<br />
Demokratik toplumda geçerli olan siyasal sistem ve değer felsefesi “insan<br />
merkezliliği” esas alır ve bunun gereğini eğitim kurumu üzerinden karşılar. Böyle bir<br />
toplumda eğitimin amacı dünyayı insan için daha iyi yaşanabilir hâle getirmektir.<br />
İnsanının hakları, özgürlükleri, onuru, mutluluğu ve gelişimi için gerekli araçları,<br />
imkânları, fırsatları ve ortamı yaratmaktır. Eğitim kurumunun bunu başarabilmesi<br />
için hem bütün bileşenleriyle demokratik nitelik taşıması hem de içerik boyutunda<br />
demokrasi eğitimine yer vermesi gerekmektedir. Demokratik eğitimin gereği olarak<br />
toplumda okullar demokrasinin yaşandığı ve üretildiği merkezlerdir. Okulda inşa<br />
edilen, oradan aileye, sokağa, iş hayatına yayılan demokrasi kültürü, bütün sorunları<br />
değilse bile önemli bir kısmını çözebilecektir. Zira en önemli sermayeleri güçlü bir<br />
demokrasiye sahip olmak olan gelişmiş toplumlarda da yaşanan birçok sorun,<br />
demokrasinin standardı yükseltilerek ve demokrasi kültürü toplumsal tabana yayılarak<br />
çözülmüştür. Çünkü gücünü toplumsal tabandan alan ve birey düzeyinde bir kültür<br />
olarak yaşanan demokrasi, bir siyasal sistem olarak da daha güçlü ve daha kalıcı<br />
olduğu için sorun çözme kabiliyeti de güçlü olacaktır.<br />
Geleneksel toplumsal bütünleşme araçlarından din, töre ve geleneğin<br />
modernleşme, küreselleşme ve bireyselleşme gibi toplumsal değişme süreçlerinin<br />
baskın etkisi karşısında gerilemesinden kaynaklanan boşluğu doldurmanın, toplumsal<br />
bütünleşme için gerekli olan değerleri üretmenin en etkili aracı demokratik eğitimdir.<br />
Toplumsal bütünleşmeyi koruyabilmenin ve toplumsal çözül<strong>med</strong>en korunabilmenin<br />
etkili aracı olarak eğitim kurumunun günümüzde bu rolünü yerine getirebilmesi<br />
ve aynı zamanda bu çerçeveyi ulusal ölçeğin ötesine taşıyarak evrensel ölçekte<br />
birlikte var oluşun imkânını üretebilmesi için eğitimin başta içeriği olmak üzere<br />
bütün bileşenlerinin demokratik ilkelere uygun olması gerekir. Bu bağlamda, Dewey<br />
(1996: 95)’e göre, “yalnızca, savaşların vahşet ve korkunçluğunu öğretmeye ve uluslar<br />
arasındaki kıskançlığı, düşmanlığı uyaracak her şeyi öğretim ve eğitimden kaldırmak<br />
yeterli değildir. Toplulukları, coğrafi sınırları aşarak, ortak uğraş ile birbirine<br />
bağlayan ne kadar birleştirici, insancıl öge varsa, özellikle bunlara önem vermelidir.<br />
Bütün insanların birbirleri ile daha özgür, daha yararlı, daha dolgun paylaşmalarına<br />
göre, ulusal egemenliğin, yapıca ikinci derecede koruyucu olduğu düşüncesi, insan<br />
zihninde yön veren bir yetenek olacak biçimde uyarılmalı, telkin edilmelidir. Eğer bu<br />
uygulama bir eğitim felsefesinin sınırları ve düşüncesine yabancı görülürse, bu algılama,<br />
eğitim kavramının önce sunulan anlamının yeterince anlatılamadığını, anlaşılamadığını<br />
gösterir. Bu sonuç, bireysel yeteneği sosyal amaçlar yönünde geliştirerek<br />
özgürlüğüne kavuşturmaya uğraşan öğretim-eğitim düşüncesine bağlıdır. Bunun<br />
karşıtı durumda, demokratik eğitim ölçütü ancak kararsızlık içinde uygulanabilir.”<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 373
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
Günümüzde birçok ülke, birlikte yaşama imkânının ve müreffeh bir hayat<br />
standardının eğitim üzerinden yaratılan bir ortak payda ve eşit fırsatlar ile mümkün<br />
olabileceğini kabul etmektedir. Özünde demokrasi paradigmasını içeren bu durum,<br />
demokrasinin bir düşünme biçimi, bir bakış açısı ve hayat tarzı olarak eğitime konu<br />
edilmesini ve aynı zamanda eğitimin de demokrasiye uyarlanmasını gerektirmektedir.<br />
Ne var ki ülkemizde çok partili sisteme geçilişinden günümüze kadar hedeflenen<br />
bir siyasal sistem ve zihniyet biçimi olmasına rağmen demokrasinin getirdiği değerler<br />
ve ilkeler ile gerektirdiği eleştirel düşünme, karar verme, problem çözme gibi<br />
zihinsel becerilerden çok onun tarihi ve teorisi eğitime konu edilmiştir.<br />
Demokrasinin sorgulamayı esas alan bilgi, beceri ve değerleri öne çıkarması<br />
genellikle sosyal kontrolü zorlaştıran bir faktör olarak görüldüğü için onun bu yönü<br />
eğitimin felsefe, içerik ve uygulamalarında yeteri kadar öne çıkarılmamıştır. Bu<br />
nedenle yarım asrı aşan süreye rağmen demokrasinin bireysel, toplumsal ve siyasal<br />
boyutta kalıcılığı sağlanamamıştır. Özdemir (1997: 102)’e göre “1946 yılında çok partili<br />
hayata geçişle başlayan demokratikleşme hareketinin eğitim halkası tamamlanmamıştır.<br />
Eğitim sistemimiz çağdaşlaşma ve demokratikleşme yolunda köklü bir<br />
değişikliğin gerçekleştirilmesini amaçlayan bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.<br />
Eğitimde otoriteye itaati temel alan bir yaklaşım yerine öğrenciyi merkeze alan bir<br />
zihniyet değişikliği yaşanmaktadır. Ancak Türkiye’de hiçbir kesim eğitime bu şekilde<br />
yaklaşmamaktadır. Eğitimi bir şartlandırma süreci olarak görmekte ve çocukları<br />
kim önce ele geçirirse o şartlandırır anlayışı görülmektedir.”<br />
Ülkemizde demokrasi paradigmasının “demokratik eğitim” yerine “demokrasi<br />
eğitimi” şeklinde ve yetersiz ölçüde eğitime konu edilmesi ile demokrasimizin<br />
kırılganlığı ve toplumsal destekten yoksunluğu arasında anlamlı bir ilişki olduğu<br />
gerçeği, demokratik eğitim paradigmasının daha köklü bir şekilde eğitime yansıtılmasını<br />
zorunlu kılmaktadır. Bu konuda yapılması gereken, demokrasiyi okulun<br />
yaşantısı ve kültürü hâline getirmek ve onu kendi kültür ortamında gerçek yaşantılardan<br />
yararlanarak öğretmektir. Radikal bir değişimi ifade eden bu yaklaşımın, Millî<br />
Eğitim Bakanlığınca son yıllarda başlatılan eğitimi ıslah çalışmalarında bir ölçüde<br />
dikkate alındığı; öğretim programlarında, ders kitaplarında ve bazı yönetmeliklerde<br />
yapılan değişikliklerde öğrenci ve insan merkezliliğe vurgu yapıldığı, öğrencinin şahsiyeti<br />
ve hakları ile ilgili konulara yer verildiği görülmekle birlikte, demokratik eğitime<br />
geçiş için çok daha kapsamlı çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Demokrasi herhangi bir uygarlık çevresinin önceliklerini değil, insanlığın<br />
ortak değerlerini ve insanca bir yaşamın temel gereklerini esas alır. Bu özelliği<br />
demokrasiyi, herkese ve her kesime eşit mesafede duran bir ortak payda hâline getirdiğinden,<br />
demokrasi, “herkes için iyi/doğru olan nedir” sorusuna yanıt oluşturan<br />
çözümler üzerinde odaklanır. İnsani ve rasyonel olana aykırı olmaksızın ülkelerin<br />
kendi ulusal önceliklerinden hareket etme hakkını saklı tutan demokrasi, aynı yaklaşımın<br />
ve ilkelerin eğitimde de esas alınmasını gerektirmektedir. Eğitimin felsefe, politika,<br />
program, strateji, karar, yönetim, iletişim, materyal, mevzuat, kurum kültürü<br />
gibi bileşenlerinin tamamı için bir referans ve doğrulama ölçütü, bir amaç ve kültür<br />
olarak değerlendirilmesi gereken demokratik eğitimin temel nitelikleri aşağıda açıklanmaya<br />
çalışılmıştır.<br />
• İnsan merkezlilik: Demokrasinin tartışma dışında tuttuğu temel ilkelerden<br />
biri, “insani olanın esas olduğu” dur. Bu nedenle, evrensel insani paydayı<br />
374<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
temel doğrulama ölçütü olarak kabul eder. Bireysel ve ulusal gerçekliği yadsımaz<br />
ama insani olanın bireysel ve ulusal olana feda edilmesini de kabul<br />
etmez. Eğitimin ulusallığını kabul eder ama eğitimin cinsiyetçi, ırkçı, ulusalcı,<br />
bölgeci, ayrımcı olmasını kabul etmez. Devletin bireyi ve toplumu görmek<br />
isteme biçimine bağlı olarak eğitimi şekillendirmesini, onu bir ideolojik<br />
aygıt ve siyasal haklılaştırma aracı olarak kullanmasını reddeder.<br />
Demokratik eğitim anlayışında amaç, insanı özgür, onurlu ve mutlu kılarak<br />
gelişimini sağlamaktır. Bu nedenle demokratik eğitimde program, materyal,<br />
yönetim, denetim gibi eğitimin bütün unsurları öğrenciler karşısında sadece<br />
birer araçtır.<br />
• Öğrenci merkezlilik: Klasik pedagojinin geçerli yöntemi olan öğretmen,<br />
kitap veya program merkezli eğitim anlayışı yerine demokratik eğitim,<br />
öğretmenin eğitim sürecindeki önemini yadsımaksızın öğrenci merkezliliği<br />
esas alır. Buna göre eğitimin bütün bileşenleri ve okul içi eğitim uygulamaları<br />
öğrencinin ihtiyaçları ve kendi gerçekliği dikkate alınarak düzenlenir.<br />
Öğretmen sınıf içinde bir otorite olmaktan çok bir rehber ve kolaylaştırıcıdır.<br />
Öğrenci öğrenme sürecinin aktif bir unsuru, katılımcısı ve aktörlerinden<br />
biridir. Demokratik eğitim açısından öğrenci merkezliliğin diğer bir ifadesi,<br />
okul ortamında öğrencilerin kendilerini değerli hissetmeleri, başkalarına<br />
karşı güven duygusuna sahip olmalarıdır. Bu nedenle demokratik eğitimde<br />
öğrencinin hakları ve şahsiyeti mukaddestir.<br />
• İnsan hakları: İnsan hakları ve hukukun üstünlüğü demokrasinin temel<br />
unsurları olduğu gibi demokratik eğitimin de temel konularıdır.<br />
Demokratik eğitim bireyin kendi haklarını kullanmasını, başkalarının haklarına<br />
da saygılı olmasını, hatta onların korunması için çaba gösterilmesini<br />
öngörür. Çayır (2<strong>00</strong>3: 95)’ın Meintjes’den aktardığına göre, demokratik<br />
değerlere ve insan haklarına saygılı bir kültür oluşturacak eğitimin, “güçlendirme”<br />
eğitimi olması gerekiyor. Güçlendirme, öğrencilere sadece bilginin<br />
üretiminde değil, haklarına sahip çıkma, demokratik değerleri ve insan<br />
haklarını koruma için aktif katılımda bulunma, bu doğrultuda gerekli becerileri<br />
kazandırma eğitimidir. Bunun için de öncelikle öğrencilerde, hakların<br />
özneleri oldukları, aktif katılımla çevrelerinde değişiklik yaratabilecekleri<br />
bilincinin uyandırılması gerekir.<br />
• Hak-görev dengesi: Demokratik eğitim çocuğa haklarının neler olduğu ve<br />
bunları nasıl kullanması gerektiğinin bilgisini verir. Aynı zamanda hak ve<br />
özgürlüklerinin de neler olduğu ve onları başkalarına zarar ver<strong>med</strong>en nasıl<br />
kullanabileceğini de öğretir. Bireyin özgürlüğünü her durumda üstün tutan<br />
demokrasi, sınırsız özgürlüğü, özgürlüğün ve demokrasinin sonu olarak<br />
görür. Bu nedenle demokratik eğitim, hak ve özgürlük bilgisini çocuğa<br />
verirken, çocuğun aynı zamanda toplumun bir üyesi ve devletin de bir<br />
vatandaşı olduğu gerçeğini dikkate alarak onun topluma ve devlete karşı<br />
görev ve sorumluluklarının neler olduğunu ve bunları nasıl yerine getireceğini<br />
de öğretir.<br />
• Farklılıklara saygı: Demokrasi farklı olmayı bir hak olarak değerlendirir. Bu<br />
nedenle “Herkes farklı, herkes eşit ve herkes değerli” ilkesini esas alır.<br />
Demokratik eğitim de doğal ve toplumsal çoğulculuğu esas alır ve bunu<br />
korur. Bu nedenle toplumda ırk, renk, cinsiyet, inanç, siyasi ve felsefi düşün-<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 375
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
ce, sosyal köken, dil, kültür, yaşam tarzı gibi farklılıkların hayatın doğallığı<br />
ve dinamizmi içinde özgürce yaşayabilmesinin esas alındığı bir öğretim<br />
programının uygulanmasını öngörür. Demokratik eğitim, bunlara dayalı<br />
her türlü ayrımcılığı kınayıcı ve dışlayıcı bir içeriğe sahiptir. Toplumdaki<br />
bireylerin birbirlerine güvenmelerini özendirir ama bunun olması için birbirlerine<br />
düşünce, inanç, kültür, etnik köken vb. açılardan benzemelerini<br />
şart koşmaz.<br />
• Bireysel gelişim: Demokrasi gücünü özgür bireyden alır. Bu nedenle demokratik<br />
eğitim de bireyi yaşamın öznesi hâline getirmeyi amaçlar, onun kişisel<br />
gelişimini ön plana çıkarır. Kişilerin bireysel özgünlüğünün korunmasını<br />
ve geliştirilmesini savunur. <strong>Genel</strong> ve eşitlikçi bir dil gerektiren demokratik<br />
eğitim, herkes için eğitim, herkes için özgürlük ve refah anlayışını içerir.<br />
Engström (2<strong>00</strong>8: 17)’e göre demokratik eğitim, çocuğu bir grubun üyesi olarak<br />
değil, bir birey olarak esas alır. Ona insan olmaktan ötürü kazandığı<br />
değerin verilmesi gerektiği ve kadın ile erkeğin toplumun her alanında eşit<br />
değerde olduğu ilkesinden hareket eder. Kendi kendine yetebilmeyi sağlayan<br />
becerileri, özgürlüğü ve bireysel başarıyı vurgular; öz güven, iç denetim<br />
ve demokratik disiplin anlayışını kazandırmayı hedefler.<br />
• Esnek zihinsel yapı: Demokratik eğitim herhangi bir içeriğin empoze edilerek<br />
bireylerin şartlandırılmalarını reddeder. Bu eğitim topluma bir proje,<br />
standart bir hayat tarzı veya bir doktrin dayatmaz, ideolojik kaygılar gütmez.<br />
Çocuğu birinin yandaşı, diğerinin karşıtı yapma amacı taşımaz, adres<br />
göstermez. Bu eğitim, bir seçim yapmanın, birini diğerine tercih etmenin<br />
bilimsel yöntemini ve rasyonel ölçütlerini öğretir. Demokratik eğitim, bireylerin<br />
görüş ve inançlarının saygıdeğer olduğunu kabul eder, ama her düşünce<br />
ve inancın mutlak doğruyu temsil edemeyebileceği ihtimalini dikkate<br />
alır. Demokrasi saydamlığa önem verir. Demokratik bir toplumun vatandaşları<br />
da sabit fikirli ve eleştiri kabul etmeyen bireyler olmamalıdırlar.<br />
Demokratik vatandaş zeki, esnek ve değişime ve yeniliğe açık olmalıdır.<br />
Demokratik eğitim de bunu mümkün kılacak bir eğitim felsefesine ve uygulamalarına<br />
sahip olmalıdır.<br />
• Beceri eğitimi: Demokratik eğitim bilgiye dayalı entelektüelliği özendirir<br />
ama ansiklopedik eğitim anlayışını yeterli görmez. Bireyin kendi ayakları<br />
üzerinde durabilmesi için çeşitli becerilerle donanması gerektiğini savunur.<br />
Bu bağlamda analitik, yaratıcı ve eleştirel düşünme, değişimi algılama, araştırma<br />
yapma, empati ve iletişim kurma, katılımcı, girişimci ve uzlaşmacı<br />
olma, karar verme gibi beceriler öne çıkmaktadır. Bu becerileri kazanmak<br />
bireylerin demokrasiyi yaşatabilme imkânı için de gereklidir. Özer (2<strong>00</strong>7: 18-<br />
28)’e göre demokratik bir siyasal ve sosyal yapının kurulması için eğitilen<br />
bireylerde belirli becerilerin olması gerekmektedir. Eğitim sistemi, esasında<br />
bu becerileri kazandırmak için var olan yapılardır. Demokrasinin gerekli kıldığı<br />
beceriler; temel bilgiler, zihinsel/bilişsel beceriler, teknik beceriler, iletişim<br />
becerileri, kişisel, sosyal, kültürel ve ekonomik beceriler olarak sıralanabilir.<br />
• Değer eğitimi: Demokratik eğitim, birey, vatandaş ve insan oluşun çelişmezliği<br />
esasına dayanır. Bu nedenle bir yandan bireysel gelişmeyi ve kişilik<br />
oluşumunu desteklerken, diğer yandan insani olana aykırı olmamak koşu-<br />
376<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
luyla bir dizi ulusal ve evrensel değerin bireylere benimsetilmesini de öngörür.<br />
Demokrasi bireysel ve toplumsal hayatın kendi paradigmasına uygun<br />
yaşanabilmesi için bireylerin hoşgörü, diyalog, güven, dürüstlük, adalet,<br />
dayanışma, vatanseverlik, kültürel mirasın korunması, insan haklarına<br />
saygı, temel özgürlükler, fırsat eşitliği, hukukun üstünlüğü, kişisel sorumluluk,<br />
eşitlik, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele, farklılıklara saygı, çevreye<br />
karşı duyarlılık gibi değerlere sahip olmalarını gerektirir. Bu nedenle demokratik<br />
eğitim ve demokrasi eğitiminde değer eğitimi önemli bir yer tutar.<br />
• Rasyonellik ilkesi: Demokrasi epistemolojik bağlamda akla itibar edilmesini<br />
esas alır. Bu nedenle demokratik eğitim bilimsel yöntemi ve akla uygunluğu<br />
eğitimin her bileşeninin asli unsuru olarak kabul eder. Aklı, doğru-yanlış<br />
ikilemi bağlamında bir doğrulama ölçütü olarak kabul eden demokrasi,<br />
dolayısıyla da demokratik eğitim, bilimsel yöntemi ve zihniyeti de bireylere<br />
kazandırmayı esas kabul eder.<br />
• Nezaket eğitimi: Demokratik eğitimin önemli amaçlarından biri, toplumda<br />
saygı ve sevgi temelinde bir arada yaşamayı mümkün kılmaktır. Bu amaç,<br />
diyalog ve uzlaşı kültürünün varlığını gerektirir. Kalıcı ve uzlaşmacı bir<br />
diyalog ise nezaketin bir anlayış, kültür ve etkileşim biçimi olarak toplumda<br />
kıymetlendirilmiş olmasıyla mümkündür. Özellikle sanat, edebiyat ve<br />
felsefe konuları üzerinden öğretilebilen nezaket, demokratik eğitim söz<br />
konusu olduğunda daha fazla oranda kurumsal eğitimin konusu olabilecektir.<br />
• İnsanlık halleri: Demokrasi, bir dünya cenneti yaratma iddiasını taşımaz.<br />
İnsanların doğası gereği hem doğru hem yanlış, hem iyi hem kötü, hem<br />
güzel hem çirkin fiil, düşünce, inanç ve/veya hallerinin olabileceğini kabul<br />
eder. Demokratik eğitim, bireyi daha iyiye, doğruya ve güzele ulaştırmayı<br />
hedefler ancak mükemmele ulaştırma iddiasını taşımaz. Her insanın içinde<br />
bulunduğu duruma göre bir ölçüde adil, zalim, cesur, korkak, cömert, cimri,<br />
çalışkan, tembel, bilgili, cahil olmasını doğal kabul eder. Demokratik eğitim<br />
insanın doğasına müdahale et<strong>med</strong>en, onun edimlerinden olumluların mümkün<br />
olduğu kadar gelişmesi için fırsatlar yaratır. Olumsuz olanların ise tolere<br />
edilebilir sınırların dışına çıkmaması için gerekli tedbirleri alır. Bunun<br />
özeti, başkalarında görmek istediğimiz olumlu özelliklerin onlar tarafından<br />
bizde de görülmek istendiğini bilmek ve kendimizde bulunan olumsuz özelliklerin<br />
başkasında da bulunması hâlinde onlara tahammül edebilmektir.<br />
• Diyalojik eğitim: Demokratik eğitim, diyalog ilkesine dayanır. Klasik pedagojinin<br />
hâkim yöntemi olan anlatım metodunu sorgular. Öğretimin öğretmen-öğrenci,<br />
öğrenci-öğrenci arasında sohbet, muhabbet, münazara havasında<br />
karşılıklı diyalog şeklinde olmasını öngörür. Freire (1998: 59)’e göre<br />
“Diyalog aracılığıyla öğrencilerin öğretmeni ve öğretmenin öğrencileri ortadan<br />
kalkar ve yeni terimler doğar: Öğrenci öğretmen ve öğretmen öğrenciler.<br />
Öğretmen artık sadece öğreten değil, öğrencileri ile diyalog içinde kendisi<br />
de öğretilen biridir; öğrenciler ise kendilerine öğretilirken kendileri de<br />
öğreten kişilerdir. Böylece öğretmen ve öğrenciler, içinde herkesin büyüdüğü<br />
bir sürecin sorumluları hâline gelirler. Bu süreçte “otorite”ye dayalı<br />
gerekçeler artık geçerli değildir; artık etki edebilmesi için otorite, özgürlüğün<br />
safında olmalıdır, karşısında değil.”<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 377
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
• Kuralların otoritesi: Okul küçük bir toplumdur. Bu sebeple toplumun<br />
kuralları okulun kurallarını da meydana getirir. Toplumda geçerli olan sosyal<br />
davranış kurallarının tümü okuldaki ilişkilerde de geçerlidir (Doğan,<br />
2<strong>00</strong>7: 104). Bireyi özgürleştirici yönünün yanında, bir ilkeler rejimi olan<br />
demokrasi de kurallı yaşamayı gerektirir. Ancak demokrasi uyulacak kuralların<br />
mutlaka meşru ve rasyonel bir temelinin bulunmasını şart koşar. Bu<br />
nedenle demokratik eğitimde disiplin, şahıslar (öğretmen, yönetici, veli)<br />
üzerinden sağlanmaktan çok, kurallar ve ilkelerin otoritesi üzerinden sağlanır.<br />
Kuralların belirlenmesinde de demokratik katılımcılığın gereği yapılır<br />
ve mümkün olduğu kadar kurallar ortaklaşa belirlenir. Bu eğitimde kurallara<br />
uyma, dıştan bir baskının sonucunda değil, çoğunlukla, bir trafik kuralına;<br />
bir oyunun, bir yarışmanın kurallarına uymada olduğu gibi gönüllülük<br />
temelinde gerçekleşir.<br />
Demokratik eğitim yoluyla demokrasi, insanı bir giysi gibi dışarıdan, bir<br />
duygu ve düşünce gibi içerden kuşatan bir olgu ve anlık ilişkilerimize hâkim bir kültür,<br />
bir değer felsefesi olarak sınıf ve okul ortamında her zaman yaşanmalı ve yaşatılmalıdır<br />
(Özpolat, 2<strong>00</strong>9; 167). Demokratik eğitim, bazıları yukarıda sayılan özellik<br />
ve öncelikleri elbette ki otoriter bir eğitim anlayışıyla öğrencilere kazandırılamaz.<br />
Bunu başaracak eğitim, bütün unsurlarıyla öğrenciyi merkeze alan, onu aktif kılan,<br />
öğrencinin kendisini değerli hissetmesini sağlayan, onun hakları ve şahsiyetine karşı<br />
duyarlı olmayı esas alan demokratik eğitimdir. Türkiye’de demokratik eğitim anlayışına<br />
duyulan ihtiyaç işsizlik, enflasyon, trafik, göç gibi sorunların çözümü kadar<br />
önemli ve acil bir ihtiyaçtır.<br />
Küreselleşme, modernleşme ve bilişim teknolojilerinin dünya ölçeğinde yarattığı<br />
yeni tehditler ve/veya fırsatların belirleyiciliği karşısında, ülkemizde mevcut<br />
heterojen sosyo-kültürel yapı dikkate alındığında, toplumsal bütünleşmeyi güçlendirmek<br />
ve bir arada yaşama kültürünü korumak ancak demokratik değerlere dayalı<br />
esnek bir zihniyetin bireylerde ve toplumda geliştirilmesiyle mümkün olabilecektir.<br />
Aksi hâlde toplumdaki farklılıklarımız kültürel zenginliğimiz olmak yerine bir sosyal<br />
risk ve güvenlik problemi hâline gelebilecektir. Zira bir ülkenin sokaklarını, okullarını,<br />
mabetlerini, kışlalarını, pazarlarını paylaşan farklı düşünce, inanç, kültür ve hayat<br />
tarzlarına sahip insanlara, farklıklara saygı öğretil<strong>med</strong>en onların bir arada tutulması<br />
ve onlardan bir millet yaratılması mümkün değildir. Farklı düşünce, inanç, etnik<br />
köken, yaşam tarzı ve kültürlerin bulunduğu uygarlıklar beşiği ülkemizde, giderek<br />
etkili olan kimi ayrımcı ve/veya ayrıştırıcı unsurlar karşısında, söz konusu farklıklarımızdan<br />
anlamlı bir bütünlüğün oluşturulması millî birlik ve bütünlüğümüz açısından<br />
da bir zorunluluktur. Demokrasi ve demokratik eğitim bu riskleri körükleyen<br />
unsurlar değil, aksine bu risklerden devleti, toplumu ve bireyi koruyan çözümlerdir.<br />
Bu nedenle demokrasi kültürü, insan hakları ve farklıklara saygı anlayışının eğitimde<br />
egemen kılınması giderek acil bir ihtiyaç hâline gelmektedir.<br />
Eğitimde paradigmal ölçekte bir değişimi ifade eden demokratik eğitim anlayışına<br />
geçiş, ülkemizin <strong>med</strong>eniyet hedefi, bölgesel ve küresel ölçekte model olma vizyonu,<br />
Avrupa Birliği’ne üye olma çabası gibi stratejik nedenlerin yanında, eğitim<br />
bilimlerinde öne çıkan öğrenci merkezli anlayış ve uygulamaların eğitim sistemine<br />
hâkim kılınması açısından da önem arz etmektedir. Diğer yandan, dünyada ve ülkemizde<br />
vatandaşlık anlayışında meydana gelen değişmeler de bu değişimi gerektirmektedir.<br />
Demokratik vatandaşlık, aktif vatandaşlık, katılımcı vatandaşlık gibi kav-<br />
378<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
ramlarla ifade edilen söz konusu yaklaşım, ülkemizde de giderek bir toplumsal talep<br />
hâline gelmektedir. Zira artık aileler, çocuklarının sadece kendilerine başkaları tarafından<br />
verili olanlarla yetinmelerinin ötesinde, onların kendi ayakları üzerinde durabilen,<br />
demokratik değerleri benimsemiş birer evlat, birey ve vatandaş olarak yetişmelerini<br />
istemektedirler. Ailelerin ve toplumun istediği vatandaş artık sadece ormanlara<br />
zarar vermeyen, vergi kaçırmayan, kamu malını koruyan, çöpünü geri dönüşüme<br />
veren, askere giden, devlete ve topluma karşı görevlerinin fakında olan vatandaş<br />
değildir. Onların özlemini duydukları vatandaş aynı zamanda kamusal politikaları<br />
sorgulayan, sosyal ve siyasal hayata aktif katılım sağlayan, görevleri kadar hak ve<br />
özgürlüklerini de bilen, onları kullanan vatandaştır. Bu vatandaş devlet, toplum,<br />
gelenek, kültür karşısında bir “nesne” değil, onları anlayan, yorumlayan, yenileyen,<br />
dönüştüren bir “özne”, “birey” ve “şahsiyet”tir. Ne var ki, ülkemizde son yıllarda<br />
eğitimde sağlanan birçok olumlu gelişmeye rağmen, program, mevzuat, öğretim<br />
uygulamaları, öğretmen eğitimi, yönetim, denetim, kurum kültürü, iletişim, örgütlenme<br />
modeli, çevre ile ilişkiler ve disiplin anlayışı gibi birçok alanda eğitimimizin<br />
demokrasi, insan hakları ve öğrenci merkezliliğe uygunluk açısından hâlâ güçlendirilmesine<br />
ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Sonuç<br />
Her geçen gün sosyal, ekonomik ve siyasi önemi daha da artan eğitimin, özellikle<br />
de kurumsal eğitimin toplumdaki kimi güç öznelerinin elinde insanlığın aleyhine<br />
kullanılmaması; rasyonel, insani ve ahlaki olana uygun olarak bireyin ve toplumun<br />
refahını, mutluluğunu ve gelişimini gözetecek amaçları gerçekleştirebilmesi için<br />
demokratik duyarlılıklar temelinde yapılandırılması bir zorunluluktur. Bu durum,<br />
sosyal ve kültürel yapısı heterojen, demokrasisi ve ekonomisi kırılgan özellikler gösteren<br />
Türkiye gibi ülkeler açısından daha acil bir ihtiyaçtır. Bireyi güçlendiren, ama<br />
aynı zamanda diyalog, hoşgörü, farklılıklara saygı ve uzlaşma kültürünü de toplumda<br />
hâkim kılabilecek bir öze sahip olan demokratik eğitim, toplumsal bütünleşmemiz<br />
açısından önemli fırsatlar doğuracak potansiyeli içermektedir.<br />
Birer toplumsal değişme dinamiği olarak küreselleşme ve modernleşeme<br />
süreçlerinin yoğun bir şekilde yaşandığı ve aynı zamanda, Türkiye’nin Avrupa<br />
Birliğine üye olma çalışmalarının hız kazandığı günümüzde, cumhuriyetin ilanından<br />
beri amaçlanan “muasır <strong>med</strong>eniyetler seviyesinin üzerine çıkma” hedefine ulaşmanın<br />
yolu, çağımızın geçerli paradigması olarak demokrasinin toplumsal kurumlara,<br />
günlük hayata, sosyal ilişkilere, bireysel ve toplumsal tercihlere yön verecek hâle getirilmesidir.<br />
Demokrasinin toplumda bu denli yaygın ve güçlü olması ise, onun, hem<br />
eğitimin felsefesi hem konusu hem de uygulamasının asli unsuru olarak değerlendirilmesiyle<br />
mümkündür. Yani hem demokrasinin öğretilmesi hem de eğitim sisteminin<br />
bütün bileşenleri ve felsefesinin demokratikleştirilmesidir.<br />
Hayat boyu öğrenme fikrini esas alan demokratik eğitim, geniş tabanlı bir yaklaşım<br />
olup yasal, sosyal, siyasal, kültürel alanlarla bağlantılıdır. Bu eğitim anlayışı tüm<br />
vatandaşların demokratik süreçlere katılımını sağlamaya ve toplumda demokrasi kültürünü<br />
yaygınlaştırmaya yöneliktir. Birtakım ilkeler, değerler, kavramlar, beceriler ve<br />
tutumlardan oluşan demokratik eğitim ve demokrasi eğitiminin içeriğinin oluşturduğu<br />
çerçevenin içselleştirilmesi, onun gerektirdiği bilgilerin, değerlerin, becerilerin ve<br />
tutumların edinilmesi için öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, eğitim yöneticilerimiz ve<br />
velilerimizin yaratıcı, üretken, aktif, katılımcı ve eşitlikçi olmaları gerekir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 379
Bir Toplumsal Değişme Paradigması Olarak Demokrasinin Eğitime Yansımaları: ... u<br />
Kaynakça<br />
AYTAÇ, Kemal (1985). Avrupa Okul Sistemlerinin Demokratlaştırılması, Ankara Üniversitesi<br />
Yayınları, Ankara.<br />
AYTAÇ, Kemal (1992). Avrupa Eğitim Tarihi, Marmara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Yayını,<br />
İstanbul.<br />
BALTACIOĞLU, İ. Hakkı (1932). İçtimai Mektep Nazariyesi ve Prensipleri, Sühulet Kitabevi,<br />
İstanbul.<br />
BOTTOMORE, T.B.(1977). Toplumbilim, (Çev: Ünsal Oskay), Doğan Yayınevi, Ankara.<br />
BÜYÜKKARAGÖZ, S.Savaş, KESİCİ Şahin, (1998). Demokrasi ve İnsan Hakları Eğitimi, Türk<br />
Demokrasi Vakfı Yayınları, Ankara.<br />
CELKAN, Hikmet Y.(1991). Eğitim Sosyolojisi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir<br />
Eğitim Fakültesi Yayını, Erzurum.<br />
ÇAYIR, Kenan (2<strong>00</strong>3). Ders Kitaplarında İnsan Hakları ve Demokrasi Bilinci, Ders<br />
Kitaplarında İnsan Hakları: Tarama Sonuçları, ss, 90-105, Türkiye Ekonomik ve<br />
Toplumsal Tarih Vakfı Yayını, İstanbul.<br />
DEWEY, John (1996). Demokrasi ve Eğitim, (Çev: M. Salih Otaran), Başarı Yayımcılık, İstanbul.<br />
DOĞAN, İsmail (2<strong>00</strong>7). Modern Toplumda Vatandaşlık, Demokrasi ve İnsan Hakları, 6. Baskı,<br />
Pegem A Yayıncılık, Ankara.<br />
EKİNCİ, Yusuf (2<strong>00</strong>7). Siyasi Parti ve Hükümet Programlarında Eğitim (1920-2<strong>00</strong>7), M&B<br />
Yayın-Dağıtım, Ankara.<br />
ENGSTRÖM, Gülseren (2<strong>00</strong>8). Ailede ve Okulda Demokratik Eşitliğe Dayalı Çocuk Eğitimi,<br />
Anadolu Sanat ve Kültür Merkezi, Stockholm.<br />
GÜVENÇ, Bozkurt (1995). Kültür ve Eğitim, Gündoğan Yayınları, Ankara<br />
HOTAMAN, Davut (2<strong>00</strong>9). “Demokratik Eğitim: Demokratik Bir Eğitim Programı”, İnternational<br />
Symposium on Democracy and Democracy Education in Europe, 11-12 June 2<strong>00</strong>9,<br />
Çanakkale, ss. 474-48.5<br />
KANAD, H. Fikret (1948). Pedagoji Tarihi, 3. Basım, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul.<br />
KANSU, N. Atuf (1939). Pedagoji Tarihi, Maarif Matbaası, İstanbul.<br />
KEPENEKÇİ K. Yasemin (2<strong>00</strong>3). Demokratik Okul, Eğitim Araştırmaları, 3 (11),: ss 44-53.<br />
Ankara.<br />
Millî Eğitim Şûraları (1939-1996), (1998). Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu<br />
Başkanlığı Yayını, Millî Eğitim Basımevi, Ankara.<br />
SPRING, Joel (1991). Özgür Eğitim, (Çev: Ayşen Ekmekçi), Ayrıntı Yay, İstanbul.<br />
OKUTAN, Mehmet (2<strong>00</strong>9). “Türk Eğitim Sisteminde Demokrasi Eğitimi”, İnternational<br />
Symposium on Democracy and Democracy Education in Europe, 11-12 June 2<strong>00</strong>9,<br />
Çanakkale, ss. 196-202.<br />
ÖZDEMİR, Servet (1997). Eğitimde Örgütsel Yenileşme, 2. Baskı, Pegem Yayınları, Ankara.<br />
OĞUZKAN, A. Ferhan (1974). Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara Üniversitesi Basımevi,<br />
Ankara,<br />
ÖZDEN Yener ve diğerleri (2<strong>00</strong>7). “Demokratik Eğitim Politikası (Eleştirel Bir Yaklaşım)”, Erzincan<br />
Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt-Sayı: 9-2 Yıl: 2<strong>00</strong>7, Sivas, ss. 111-130.<br />
ÖZER, Zafer (2<strong>00</strong>7). “Demokrasi Kültürü ve Yapılandırıcı Eğitim”, Aklın ve Bilimin Aydınlığında<br />
Eğitim Dergisi, Nisan 2<strong>00</strong>7, Ankara.<br />
ÖZPOLAT, Abdulvahap (2<strong>00</strong>9). Demokratik Vatandaşlık-Birlikte Yaşama Kültürü, Hegem<br />
Yayınları, Ankara.<br />
WILE, James M (2<strong>00</strong>0). “A Literacy Lesson In Democraty Education”, Social Studies, July/August<br />
2<strong>00</strong>0, pp. 170-177,<br />
YEŞİL, Rüştü (2<strong>00</strong>2). Okul ve Ailede İnsan Hakları ve Demokrasi Eğitimi, Nobel Yayınevi,<br />
Ankara.<br />
380<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
u Abdulvahap Özpolat<br />
THE REFLECTIONS OF DEMOCRACY ON<br />
EDUCATION AS A SOCIAL CHANGE PARADIGM:<br />
DEMOCRATIC EDUCATION<br />
Abdulvahap ÖZPOLAT*<br />
Abst ract<br />
One of the factors which significantly affects the structure, function, aim<br />
and priority of social institutions of societies is the current paradigms of our age.<br />
Democracy as a political system, complement of a series of principles and values,<br />
and a cultural and mental concept which affects individual and social life, is<br />
one of the paradigms of our age which affects the quality of the services provided<br />
by many social institutions. Meanwhile, many components of the educational<br />
organization such as policy, strategy, curricula, legislation and management<br />
are being restructured on the basis of the principles, knowledge, skills, values<br />
and behaviours required for democracy. In order to provide the standards of<br />
democratic life for Turkish society, which had looked for democracy for two centuries<br />
and have had democratic experience for more than a half century, the perception<br />
and system of education require to be transfor<strong>med</strong> on the basis of<br />
democratic education. Such a transformation which will be possible in support<br />
with the historical-social experiences which are necessary in terms of the vision<br />
of the country, will play a developing role in the processes of global competition,<br />
transformation to the knowledge society and preparation for membership of<br />
European Union in terms of socialization in Turkey.<br />
Key Words: Society, education, school, democracy, democratization,<br />
paradigm, social change<br />
* Dr.; Ministry of National Education, Member of Board of Education and Discipline and Vice<br />
Headmaster.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 381
MİLLÎ EĞİTİM DERGİSİ<br />
YAYIN İLKELERİ<br />
Millî Eğitim, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan eğitim, bilim,<br />
sanat ve kültürle ilgili gelişmeleri izleyen, sorunları ortaya koyan, inceleyen, alandaki<br />
çalışma sonuçlarını ilgililere duyurarak iletişim işlevini yerine getiren, eğitimin<br />
paydaşları arasında ortak bilinç ve sorumluluk duygusunu oluşturmayı hedefleyen<br />
üç aylık, hakemli, bilimsel bir dergidir.<br />
Dergi, Şubat, Mayıs , Ağustos ve Kasım aylarında Kış, Bahar, Yaz, Güz<br />
olmak üzere yılda dört sayı yayımlanır. Her yılın sonunda, derginin yıllık dizini çıkarılır.<br />
Dergi yönetimince belirlenecek kütüphanelere, uluslar arası yayın tarama<br />
kurumlarına ve abonelere, yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içerisinde gönderilir.<br />
Amaç<br />
Eğitim, öğretim ve sosyal bilimlere ilişkin bilgi, uygulama, sorun ve önerilerin<br />
bilimsel, akademik ve kuramsal düzlemde ortaya konulmasını, tartışılmasını ve taraflara<br />
ulaştırılmasını sağlamak.<br />
Konu ve İçerik<br />
Millî Eğitim dergisinde, eğitim ve sosyal bilimler alanındaki yazılara yer verilecektir.<br />
Yazılarda araştırmaya dayalı olma, alana katkı sağlama, uygulamaya ilişkin<br />
sorunları ortaya koyma, yeni ve farklı gelişmeleri irdeleme ölçütleri dikkate alınacaktır.<br />
Araştırma, inceleme ve derleme yazılarının Millî Eğitim dergisinde yayımlanabilmesi<br />
için daha önce bir başka yayın organında yayımlanmamış veya yayımlanmak<br />
üzere kabul edilmemiş olması gerekir. Bir sempozyum veya kongre gibi bilimsel<br />
toplantılarda sunulan bildirilerde bilimsel toplantının adı, yeri ve tarihi belirtilmelidir.<br />
Bir araştırma kurumu veya kuruluşu tarafından desteklenen çalışmalarda desteği<br />
sağlayan kuruluşun adı, projenin ismi, projenin (varsa) tarih, sayı ve numarası anılmalıdır.<br />
Yazıların Değerlendirilmesi<br />
Millî Eğitim dergisinin bir Yayın Kurulu ve Ön İnceleme Kurulu vardır.<br />
Yayımlanmak üzere gönderilen yazılar önce amaç, konu, sunuş tarzı, yazım kuralları<br />
ve yayın ilkelerine uygunluk yönlerinden Ön İnceleme Kurulu'nca incelenir. Seçilen<br />
yazılar, bilimsel bakımdan değerlendirilmek üzere Yayın Kurulu'na sunulur. Yayın<br />
Kurulu'nca uygun bulunan yazılar alanında eser ve çalışmalarıyla tanınmış iki hakeme<br />
gönderilir. Hakem raporları gizlidir ve beş yıl süreyle saklanır. Hakem raporlarından<br />
biri olumlu, diğeri olumsuz olduğunda, yazı üçüncü bir hakeme gönderilebilir.<br />
Yazarlar, Hakem(ler) ve Yayın Kurulu'nun eleştiri, öneri ve düzeltmelerini<br />
dikkate almak zorundadır. Katılmadıkları hususlar olduğunda bunları ayrı bir sayfada,<br />
gerekçeleri ile birlikte açıklama hakkına da sahiptirler. Yayımı kabul edilmeyen<br />
yazıların yalnızca birinci nüshaları istendiğinde yazarlarına iade edilir.<br />
382<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
Yayın Kurulu'nca, yayımlanan yazılarda esasa yönelik olmayan küçük düzeltmeler<br />
yapılabilir.<br />
Yayımlanan yazılardaki görüşlerin sorumluluğu yazarlarına aittir.<br />
Basılan sayı, derginin internetteki http://www.yayim.meb.gov.tr adresli web<br />
sayfasında ayrıca yayımlanır.<br />
Yazı ve fotoğraflar, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.<br />
Yazım Dili<br />
Yazım dili Türkçedir. Ancak, her sayıda derginin üçte bir oranını geçmeyecek<br />
şekilde İngilizce yazılara da yer verilebilir. Yayımlanacak yazıların Türkçe özetlerinin<br />
yanında İngilizce özetleri de gönderilmelidir.<br />
Yazılarda Türk Dil Kurumunun İmlâ Kılavuzu'na uyulması zorunludur.<br />
MAKALENİN YAZIM KURALLARI VE YAPISI<br />
Makalenin genel olarak aşağıda belirtilen düzene göre sunulmasına özen gösterilmelidir:<br />
1- Yazılara bir başlık konulmalı,<br />
2- Yazar ad(lar)ı ve adres(ler)i belirtilmeli,<br />
3- Türkçe ve İngilizce özet (anahtar kelimeler eklenerek) yapılmalı,<br />
4- Makale, çalışmanın amaç, kapsam, çalışma yöntemlerini belirten bir giriş<br />
bölümüyle başlamalı; veriler, gözlemler, görüşler, yorumlar, tartışmalar... gibi ara ve<br />
alt bölümlerle devam etmeli; ve nihayet tartışma ve sonuçlar (veya sonuçlar ve tartışmalar)<br />
bölümüyle son bulmalı,<br />
5- Katkı (varsa) belirtilmeli,<br />
6- Yazının sonuna Kaynaklar Dizini eklenmelidir.<br />
1) Başlık<br />
Türkçe ve İngilizce olarak konuyu en iyi şekilde belirtmeli, on iki kelimeyi<br />
geçmemeli ve koyu olarak yazılmalıdır.<br />
2) Yazar Ad(lar)ı ve Adres(ler)i<br />
Yazar adları, soyadı büyük harflerle olmak üzere koyu karakterde, adresler<br />
normal italik karakterde yazılmalıdır.<br />
3) Özet<br />
Yüz elli kelimeyi geçmeyecek şekilde yazılmış, yazının tümünü en kısa ve öz<br />
olarak (özellikle çalışmanın amacını ve sonucunu) yansıtacak nitelikte olmalıdır. Özetin<br />
başlığı ve metin kısmı farklı karakterle yazılmalıdır. Özet içinde, yararlanılan kaynaklar,<br />
şekil ve çizelgeler yer almamalı; özetin altında bir satır boşluk bırakılarak en<br />
az üç, en çok sekiz anahtar kelime verilmelidir.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 383
4) Makale<br />
Ana Metin: Makale A4 boyutunda kâğıt üzerine, bilgisayarda 1,5 satır aralıkla<br />
ve 12 punto (Times New Roman yazı karakteri) ile yazılmalıdır. Sayfa kenarlarında<br />
3 cm'lik boşluk bırakılmalı ve sayfalar numaralandırılmalıdır . Yazılar altı bin kelimeyi<br />
ya da otuz sayfayı aşmamalıdır.<br />
Ana Başlıklar: Bunlar, sıra ile özet, ana metnin bölümleri, teşekkür (varsa),<br />
kaynakça, ve eklerden (varsa) oluşmaktadır. Ana başlıklar küçük harflerle ve koyu<br />
olarak yazılmalıdır.<br />
Ara Başlıklar: Tamamı koyu olarak ve ana başlıktan daha küçük punto ile<br />
yazılacak; ancak, her kelimenin ilk harfi büyük olacak, başlık sonunda satırbaşı yapılacaktır.<br />
Alt Başlıklar: Tamamı koyu olarak yazılacak; ancak, başlığın ilk kelimesindeki<br />
birinci harf büyük olacak, başlık sonuna iki nokta (üst üste) konularak yazıya aynı<br />
satırdan devam edilecektir.<br />
Şekiller: Şekiller, küçült<strong>med</strong>e ve basımda sorun yaratmamak için siyah<br />
mürekkep ile, düzgün ve yeterli çizgi kalınlığında aydınger veya beyaz kâğıda çizilmelidir.<br />
Her şekil ayrı bir sayfada olmalıdır. Şekiller 1 (bir)'den başlayarak ayrıca<br />
numaralandırılmalı ve her şeklin altına başlığıyla birlikte yazılmalıdır.<br />
Çizelgeler: Şekiller gibi, 1 (bir)'den başlayarak ayrıca numaralandırılmalı ve<br />
her çizelgenin üstüne başlığıyla birlikte yazılmalıdır. Şekil ve çizelgelerin başlıkları,<br />
kısa ve öz olarak seçilmeli ve her kelimenin ilk harfi büyük, diğerleri küçük harflerle<br />
yazılmalıdır. Gerekli durumlarda açıklayıcı dipnotlar veya kısaltmalar şekil ve çizelgelerin<br />
hemen altında verilmelidir.<br />
Resimler: Parlak, sert (yüksek kontrastlı) fotoğraf kâğıdına basılmalıdır.<br />
Ayrıca şekiller için verilen kurallara uyulmalıdır.<br />
Şekil, çizelge ve resimler on sayfayı aşmamalıdır. Teknik imkâna sahip yazarlar,<br />
şekil, çizelge ve resimleri aynen basılabilecek nitelikte olmak şartıyla metin içindeki<br />
yerlerine yerleştirebilirler. Bu imkâna sahip olmayanlar, bunlar için metin içinde<br />
aynı boyutta boşluk bırakarak içine şekil, çizelge veya resim numaralarını yazmalıdır.<br />
Metin İçinde Kaynak Verme: Metin içinde kaynak ver<strong>med</strong>e aşağıdaki örneklere<br />
uyulmalı, kesinlikle dipnot şeklinde kaynak gösterilmemelidir.<br />
a) Metin içinde tek yazarlı kaynaklara değinme yapılırken, aşağıdaki örnekte<br />
olduğu gibi, önce araştırıcının soyadı, sonra parantez içinde yayım tarihi ve alıntı<br />
yapılan sayfa numarası verilir:<br />
(Köksoy, 1998, 25)<br />
384<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
Birden çok kaynak söz konusuysa, kaynakların aralarına noktalı virgül (;)<br />
konarak aşağıdaki örnekte olduğu gibi yazılır:<br />
(Bilgegil, 1970, 75; Kaplan, 1974, 20; Aktaş, 1990, 12)<br />
b) Çok yazarlı yayınlara metin içinde değinilirken, aşağıdaki gibi ilk yazar adı<br />
belirtilmeli, diğerleri için vd. harfleri kullanılmalıdır. Ancak kaynaklar dizininde<br />
bütün yazarların isimleri yer almalıdır:<br />
(İpekten vd., 1975, 32)<br />
c) Ulaşılamayan bir yayına metin içinde değinme yapılırken bu kaynakla birlikte<br />
alıntının yapıldığı kaynak da aşağıdaki gibi belirtilmelidir:<br />
(Köprülü, 1911, 75'ten aktaran; Çelik, 1998, 25)<br />
d) Kişisel görüşmelere metin içinde soyadı ve tarih belirtilerek değinilmeli,<br />
ayrıca kaynaklar dizininde belirtilmelidir:<br />
(Tarakçı, 2<strong>00</strong>4)<br />
5) Katkı Belirtme<br />
Yazarın dışında makaleye katkısı bulunan(lar) varsa yazının sonunda ayrıca<br />
belirtilir.<br />
6) Kaynaklar Dizini<br />
Kaynaklar dizini, yazar soyadlarını esas alan alfabetik bir sırayla, aşağıdaki<br />
kurallara göre dizilmelidir.<br />
a) Süreli yayınlar<br />
Yazar ad(lar)'ı, tarih, makalenin başlığı, süreli yayının adı (kısaltılmamış ve<br />
koyu), cilt no, (sayı no), sayfa no.:<br />
BOZAN, Mahmut (2<strong>00</strong>4). “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”, Millî<br />
Eğitim, Kış 2<strong>00</strong>4, S.161, ss.95-111.<br />
b) Bildiriler<br />
Yazar ad(lar)'ı, tarih, bildirinin başlığı, sempozyumun veya kongrenin adı,<br />
editör(ler), basımevi, cilt no, düzenlendiği yerin adı, sayfa no.:<br />
ÖZEK, N., MASKAN, A. K. ve GÖNEN, S. (1998). “Fizik Öğrenimi İle İlgili<br />
Motivasyonel Faktörler Konusunda Bir Çalışma”, III. Fen Bilimleri Sempozyumu,<br />
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Trabzon.<br />
c) Kitaplar<br />
Yazar ad(lar)'ı, tarih, kitabın adı (ilk harfleri büyük), yayınevi, basıldığı şehrin<br />
adı:<br />
ÖZBALCI, Mustafa (1997). Mehmet Rauf'un Romanlarında Şahıslar<br />
Kadrosu, Millî Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 385
d) Raporlar ve tezler<br />
Yazar ad(lar)'ı, tarih, raporun veya tezin başlığı, kuruluş veya üniversitenin<br />
adı, (yayımlanıp-yayımlanmadığı, raporun veya tezin türü), şehir adı:<br />
YILDIZ, Alpay Doğan (1999). Selim İleri'nin Romanları Üzerine ‘Okur<br />
Merkezli' Bir Yaklaşım, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun.<br />
e) İnternetten alınan bilgiler<br />
İnternet adresi, yazının ve yazarının adı, internette yayımlanma tarihi.<br />
http://www.yayim.meb.gov.tr, “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”,<br />
Mahmut BOZAN, 1 Şubat 2<strong>00</strong>4.<br />
f) Kişisel görüşmeler<br />
Görüşülen kişi veya kişilerin adı, tarih, görüşen kişi(ler), görüşmenin yapıldığı<br />
şehrin adı.<br />
TARAKÇI, Celâl (2<strong>00</strong>4). 17 Mayıs, Şaban Sağlık, D. Ali Tökel, Şahin Köktürk,<br />
Fikret Uslucan, A. Cüneyt Issı, Ankara.<br />
g) Bunların dışındaki alıntılar için APA standartlarına uyulmalıdır.<br />
Yazıların Gönderilmesi ve Telif Ücretleri<br />
Millî Eğitim dergisinde yayımlanması istenen yazılar, biri orijinal diğer ikisi<br />
yazar isimleri ve adresleri kapatılmak üzere üç nüsha olarak yazının CD’si ile<br />
Yayımlar Dairesi Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçe eşliğinde dergi adresine gönderilir.<br />
Yayıma kabul edilen yazıların son düzeltmeleri yapılmış olarak bilgisayar<br />
CD’si ile şekillerin orijinalleri en geç bir ay içinde dergi adresine ulaştırılır.<br />
Yayımlanan yazıların hakemlerine, inceleme ücreti, yayım tarihinden itibaren iki ay<br />
içerisinde mevcut telif hakları yönetmeliği hükümleri çerçevesinde ödenir.<br />
386<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
PUBLICATION PRINCIPLES OF<br />
THE JOURNAL OF NATIONAL EDUCATION<br />
The Journal of National Education, a refereed scientific journal, is published<br />
quarterly by The Ministry of National Education. The journal aims to follow developments<br />
about education, art and culture. In order to constitute a common feeling of consciousness<br />
and responsibility it intends to put forwards issues and to investigate them.<br />
It also performs the communication function by presenting field study results to qualified<br />
persons.<br />
The Journal is published quarterly in February, May, August and November as<br />
winter, spring, summer and fall issues. At the end of each year an annual index is issued.<br />
The Journal is sent to certain libraries, international publication indexing institutions<br />
and subscribers within a month after publication.<br />
Objective<br />
To put forward and discuss issues on instruction, education and social sciences<br />
such as knowledge, applications, problems and suggestions with a scientific, academic<br />
and theoretical sense.<br />
Subject and Content<br />
The articles about education and social sciences will be published in the journal.<br />
The following criteria will be taken into consideration: articles must be based on<br />
research, provide a new contribution, put forward issues about application and examine<br />
new and different developments.<br />
In order an article to be published in the Journal of National Education, it must<br />
not be published before or accepted for publication elsewhere. If presented in a scientific<br />
meeting such as symposium or congress, the name, place and date of the scientific<br />
meeting must be stated. If supported by a research institution, the name of the sponsor,<br />
date, issue and number of the project must be added.<br />
Review<br />
Articles are reviewed by the Editorial Board and the Pre-evaluation Committee<br />
of the journal. The submitted articles are first evaluated by the Pre-evaluation<br />
Committee whether the articles meet aim, subject, presentation style, writing rules and<br />
publication principles. Selected articles are presented to the Editorial Board for scientific<br />
evaluation after which they are sent to two qualified referees. Referee reports are kept<br />
secret and saved for five years. If one of the reports is positive and the other is negative,<br />
then the article is sent to a third referee.<br />
Authors should take into consideration the corrections and suggestions by the<br />
referees and the Editorial Board. If there is a disagreement by the author, he/she has a<br />
right to explain it with justifications. Only one copy of the unaccepted articles is sent<br />
back to the author if desired.<br />
The Editorial Board has the right to make minor corrections, which do not change<br />
the whole meaning.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 387
Authors accept the responsibility of the content of articles.<br />
Printed issue is published on the Internet at http://www.yayim.meb.gov.tr<br />
Copy right is allowed if referenced.<br />
Language<br />
Papers must be submitted in Turkish. However, papers in English can be published<br />
provided that they do not exceed one-third of the whole article. Both Turkish and<br />
English abstracts of the article are required.<br />
The writing guidelines by the Turkish Language Institution must be followed in<br />
articles.<br />
WRITING RULES AND ARTICLE STRUCTURE<br />
The following rules must be taken into consideration:<br />
1- There should be an article title,<br />
2- Author names and addresses should be indicated,<br />
3- Turkish and English abstracts (with keywords) should be provided,<br />
4- The article must start with an introduction indicating the aim, content and<br />
methodology; it must provide data, observations, comments and discussions etc. in subsections;<br />
it must end with results and suggestions.<br />
5- Contributions, if there are, must be acknowledged,<br />
6- References must be added at the end.<br />
1) Title<br />
The article title must be relevant not exceeding twelve words in bold characters.<br />
2) Author name(s) and addresses<br />
Both first and last names must be capital case letters in bold; addresses must be<br />
lower case and normal italic letters.<br />
3) Abstract<br />
Abstracts should not exceed one hundred and fifty words projecting the aim and<br />
the result of the work as relevant and short as possible. The abstract title and the text<br />
should be written in different characters. References, figures and tables should not be<br />
included in the abstract. Key words between three and eight words should be added.<br />
4) Article<br />
Main text should be written in Times News Roman in 12-point font on A4 size<br />
paper with 1.5 line-spaced. The pages should be numbered with 3 cm space from each<br />
side. Texts should not exceed six thousand words or thirty pages.<br />
388<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
Main titles: abstract, main text sections, acknowledgement, reference and appendices.<br />
They should be written in lower cases letters as bold.<br />
Minor titles: should be written bold and smaller than the main title; first letters<br />
should be in capital case; paragraphs after the title must be tabbed.<br />
Subtitles: should be written bold; first letters should be in capital case; titles must<br />
be followed by columns and the text should follow it im<strong>med</strong>iately.<br />
Figures: In order to avoid printing difficulties figures should be drawn/printed<br />
out in black on drawing or white papers. Each figure should be given on a separate page.<br />
They should be numbered starting from 1 and captioned underneath.<br />
Tables: Should be numbered starting from 1 and captioned above. Figure and<br />
table captions should be short and relevant beginning with capital case letters. Footnotes<br />
or abbreviations should be provided under figures and tables.<br />
Images: Should be printed on bright, high contrast photographic paper. The same<br />
rules for figures are applied.<br />
Figures, tables and images should not exceed ten pages. Those who have technical<br />
capacities may put their figures, tables and images on the main text provided that<br />
they meet the above requirements. Otherwise, enough space should be left within the<br />
text for figures, tables and images indicating their numbers.<br />
Citing: Should only be in the following forms. Footnotes should not be used for<br />
citing.<br />
a) For single author, last name should be followed by publication date and page<br />
number in parenthesis:<br />
(Köksoy, 1998, 25)<br />
For multiple references, semi-column should be used between author names:<br />
(Bilgegil, 1970, 75; Kaplan, 1974, 20; Aktaş, 1990, 12)<br />
b) For multiple authors, first author name should be followed by et al., but all the<br />
names should be indicated in references.<br />
(‹pekten et al., 1975, 32)<br />
c) If citing from an unavailable reference, the original and the citing references<br />
should be indicated as follows:<br />
(From Köprülü, 1911, 75 by Çelik, 1998, 25)<br />
d) Personal conversations should be cited in the text by indicating last name and<br />
date and should also be referenced.<br />
(Tarakç›, 2<strong>00</strong>4)<br />
5) Contributions<br />
Any other contributor(s) should be mentioned at the end.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 389
6) References<br />
References should be cited in text by giving the last names of the author(s) in the<br />
following format.<br />
a) Periodicals<br />
Author name(s), date, title, periodical name (full name in bold), volume (issue),<br />
page number(s):<br />
BOZAN, Mahmut (2<strong>00</strong>4). “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”, Millî<br />
Eğitim, Winter, 2<strong>00</strong>4, Vol.161, pp.95-111.<br />
b) Presentations<br />
Author name(s), date, title, symposium or congress name, editor name(s), publisher,<br />
volume, place, page number(s):<br />
ÖZEK, N., MASKAN, A. K. ve GÖNEN, S. (1998). “Fizik Öğrenimi İle İlgili<br />
Motivasyonel Faktörler Konusunda Bir Çalışma”, III. Fen Bilimleri Sempozyumu, Karadeniz<br />
Teknik<br />
Üniversitesi, Fatih E¤itim Fakültesi, Trabzon.<br />
c) Books<br />
Author name(s), date, book title (first letters in capital case), publisher, place of<br />
publisher:<br />
ÖZBALCI, Mustafa (1997). Mehmet Rauf’un Romanlar›nda fiah›slar Kadrosu,<br />
Millî E¤itim Bakanl›¤› Yay›nlar›, ‹stanbul.<br />
d) Reports and theses:<br />
Author name(s), date, report or thesis title, institution name or university, (if published<br />
or unpublished and type of the material), place:<br />
YILDIZ, Alpay Do¤an (1999). Selim ‹leri’nin Romanlar› Üzerine ‘Okur Merkezli’<br />
Bir Yaklaş›m, Ondokuz May›s University Social Sciences Institute, (Unpublished Master<br />
Thesis), Samsun.<br />
e) Internet references<br />
Internet address, text name and author name(s), publication date on the Internet.<br />
http://www.yayim.meb.gov.tr, “Bölge Yönetimi ve Eğitim Bölgeleri Kavramı”,<br />
Mahmut BOZAN, 1 February 2<strong>00</strong>4.<br />
f) Personal conversations<br />
Interviewee name(s), date, interviewer, place.<br />
TARAKÇI, Celâl (2<strong>00</strong>4). 17 May, Şaban Sa¤l›k, D. Ali Tökel, Şahin Köktürk, Fikret<br />
Uslucan, A. Cüneyt Iss›, Ankara.<br />
390<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010
g) The remaining citing should meet the APA criteria<br />
Article Submission and Copyright Fees<br />
Three printed copies of articles and the computer CD should be submitted to the<br />
journal address. One should be the original copy while the other two copies should not<br />
include the author names and addresses. Accepted papers should be submitted after corrections<br />
on CD with original figures. Reviewing fees to the referees is paid within two<br />
months after the publication of the article in accordance with the current copyright rules.<br />
Millî Eğitim u Sayı 185 u Kış/2010 391