07.02.2015 Views

Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman

Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman

Even though Mexico generally makes headlines around ... - Dedeman

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

DQ<br />

D E D E M A N Q U A R T E R L Y<br />

S A Y I - I S S U E 1 5 Y A Z - S U M M E R 2 0 1 2<br />

Bir Duayen, Betûl Mardin<br />

A Doyenne, Betûl Mardin<br />

Bu Yaz Londra Konuşuyor<br />

This Summer London Speaks<br />

Turkuaz Sularda Mayaların İzinde<br />

In Turquoise Waters on the Trail of the Mayans


DQ<br />

ÖNSÖZ-FOREWORD<br />

Değerli <strong>Dedeman</strong> Okurları,<br />

Öncelikle sizlerle güzel haberlerimizi paylaşmak isteriz. Geçtiğimiz sayıda müjdesini verdiğimiz<br />

<strong>Dedeman</strong> Park konseptimizin ilk oteli <strong>Dedeman</strong> Park Denizli açıldı. <strong>Dedeman</strong> Oteller ailesinin bu<br />

en yeni üyesi, <strong>Dedeman</strong> kalitesinin bir devamı iken sunduğu yenilikçi hizmetler ile de bölgenin<br />

vazgeçilmezi olmaya aday. Sene boyunca bizden yeni haberler duymaya hazır olun.<br />

Yaz sayımızda yine sizler için keyifli bir dergi hazırlamış olmanın mutluluğu içerisindeyiz.<br />

Bu sayımızda, bir duayeni sayfalarımıza konuk etmenin gururunu yaşıyoruz. Betûl Mardin ile<br />

yaptığımız keyifli röportajı ilerleyen sayfalarda okuyabilirsiniz. Senenin önemli etkinliklerine<br />

ev sahipliği yapacak Londra’ya da dergimizde yer vermek istedik. Kraliçe’nin tahttaki 60. Yılı<br />

kutlamaları, Olimpiyatlar, Wimbledon derken bu yazın gündemini Londra belirleyecek gibi duruyor.<br />

Yazın ruhuna uygun, yelken sporuyla ilgili bilmek istediğiniz her şey de yine sayfalarımızda sizi<br />

bekliyor olacak.<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli’nin açılışına paralel olarak kent sayfalarımıza taşıdığımız Denizli ve<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak Genel Müdürü İbrahim Çelik ile yaptığımız keyifli söyleşi de yine siz değerli<br />

okurlarımız için bu sayıdaki yerini aldı.<br />

Keyifli okumalar...<br />

1<br />

Dear Friends of <strong>Dedeman</strong>,<br />

We’d first like to share our good news with you. The first hotel under our new <strong>Dedeman</strong> Park<br />

brand, <strong>Dedeman</strong> Park Denizli (which we informed you about in our last issue), has opened. This<br />

newest member of the <strong>Dedeman</strong> Hotels family is a continuation of the <strong>Dedeman</strong> quality and a<br />

candidate to be an essential choice in the region thanks to the innovative services it offers. Get<br />

ready to hear more news from us throughout the year.<br />

We’re excited to have prepared another enjoyable magazine for you in our summer issue. In this<br />

issue, we proudly host a doyenne in our pages. You’ll find our pleasant chat with Betûl Mardin in<br />

the upcoming pages. We also wanted to feature London, which will host important events of the<br />

year, in our magazine. With the celebrations for the Queen’s 60th year on the throne, the Olympics<br />

and Wimbledon, it looks as <strong>though</strong> London will set the agenda for the summer. Another one of our<br />

summery features lets you in on everything you need to know about the sailing sport.<br />

Parallel to the opening of <strong>Dedeman</strong> Park Denizli, we’ve featured a delightful chat with <strong>Dedeman</strong><br />

Zonguldak General Manager İbrahim Çelik in our city pages for you.<br />

Enjoy reading...<br />

Tamer Yürükoğlu<br />

CEO<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International


18<br />

40<br />

DQ ‹Ç‹NDEK‹LER-CONTENTS<br />

12<br />

28<br />

34<br />

56<br />

04<br />

ajanda-zoom<br />

Türkiye’de ve dünyada olup bitenler<br />

The news from Turkey and the world<br />

12<br />

trend<br />

Bu yaz herkes susuyor, Londra konuşuyor<br />

This summer everybody quiets down and<br />

London speaks<br />

18<br />

seyahat-travel<br />

Turkuaz sularda Mayaların izinde<br />

In Turquoise Waters on the Trail of the Mayans<br />

28<br />

röportaj-interview<br />

Bir Duayen Betûl Mardin<br />

Betûl Mardin: A doyenne<br />

46 <strong>Dedeman</strong> Zonguldak Genel Müdürü<br />

İbrahim Çelik ile söyleşi<br />

An interview with İbrahim Çelik General Manager of<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />

34<br />

yemek-food<br />

Yaza leziz bir merhaba!<br />

A tasty hello to summer!<br />

40<br />

kent-city<br />

Tekstil Başkenti: Denizli<br />

The Capital of Textile: Denizli<br />

52<br />

hobi - hobby<br />

Yelkenler fora<br />

Unfurl the sails<br />

56<br />

moda-fashion<br />

Mistik Yolculuk<br />

Mystic Journey<br />

68<br />

kültür&sanat<br />

Şehrin nabzını tutun<br />

Feel the pulse of the city<br />

74<br />

haberler-news<br />

<strong>Dedeman</strong> dünyas›ndan haberler<br />

News from <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />

78<br />

öykü-story<br />

Begüm Ahu Ağlaç’dan keyifli bir hikâye<br />

A cosy tale from Begüm Ahu Ağlaç<br />

DQ<br />

DEDEMAN QUARTERLY<br />

‹MT‹YAZ SAHİBİ - CHAIRMAN<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International ad›na<br />

Tamer Yürükoğlu<br />

YÖNET‹M YER‹ - EXECUTIVE CONTACT<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International<br />

Y›ld›z Posta Caddesi No.52 34340<br />

Esentepe- ‹stanbul<br />

Tel: 0212 337 39 00<br />

www.dedeman.com<br />

YAPIM - PRODUCTION<br />

AJANS MEDYA<br />

GENEL YAYIN YÖNETMEN‹<br />

EDITOR-IN-CHIEF<br />

Arzu Karacadağ<br />

YAZI ‹ŞLER‹ MÜDÜRÜ (Sorumlu)<br />

MANAGING EDITOR<br />

Pınar Mamak<br />

‹NG‹L‹ZCE BÖLÜM ED‹TÖRÜ<br />

ENGLISH SECTION EDITOR<br />

Gizem Ünsalan<br />

KATKIDA BULUNANLAR - CONTRIBUTORS<br />

Zeynep Bayraktar, Ceylan Özge Kunduz,<br />

Murat Tekin, Elif Yirmibeşoğlu,<br />

Nevra Nergiz, Eda Yeşim<br />

REKLAM GRUP BAŞKANI<br />

ADVERTISING GROUP CHAIRMAN<br />

Gonca Alyanak Savc›<br />

REKLAM KOORD‹NATÖRÜ<br />

ADVERTISING COORDINATOR<br />

Tolgay Gülten<br />

REKLAM MÜDÜRLERİ<br />

ADVERTISING MANAGERS<br />

Gözde Çokgezen, Özgür Çokgezen<br />

AJANS MEDYA<br />

Kuruçeşme Caddesi, No: 3<br />

Kuruçeşme 34345 ‹stanbul<br />

Tel: 0212 287 19 90<br />

BASKI VE C‹LT / PRINTING PRESS<br />

Matsis Matbaa Hizmetleri<br />

Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51<br />

Sefaköy / ‹stanbul<br />

Tel: 0212 624 21 11<br />

Yay›n Türü 3 ayl›k, süreli, yerel<br />

Bas›m Yeri ve Tarihi ‹stanbul, Haziran 2012<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotel&Resorts International’›n<br />

ücretsiz yay›n›d›r.<br />

Complimentary copy of <strong>Dedeman</strong> Hotels&Resorts<br />

International.<br />

Dergide yay›mlanan yaz›, fotoğraf ve illüstrasyonlar›n<br />

her hakk› sakl›d›r. Kaynak gösterilmeden al›nt›<br />

yap›lamaz. Yaz›lar›n sorumluluğu yazarlara,<br />

yay›nlanan ilanlar›n sorumluluğu ise sahiplerine aittir.<br />

All rights are reserved that pertain to the written<br />

materials, photographs and illustrations published in<br />

the magazine. Nothing in this magazine may be<br />

borrowed or reproduced without full credit being<br />

given to the source.


4<br />

AJANDA<br />

DQ<br />

19. İSTANBUL CAZ<br />

FESTİVALİ BAŞLIYOR!<br />

Yıl içinde gerçekleştirdiği etkinlikleriyle İstanbulluları<br />

sanata doyuran İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı 3-19 Temmuz<br />

tarihleri arasında dünyanın önemli caz müziği isimlerini<br />

sanatseverlerle buluşturuyor. Dünyada ‘seçkin müzik’<br />

olarak kabul gören cazın önemli ve efsanevi isimleri, festival<br />

kapsamında özgün bestelerini yorumlayacakları konserlerinde<br />

cazseverleri büyüleyecek. Aralarında, akustik basta Gary<br />

Peacock, davulda Jack DeJohnette’in eşliğinde sahne alacak<br />

olan klasiklere getirdiği eşsiz yorumlarıyla Keith Jarrett,<br />

Mercury ödüllü Anthony and The Johnsons ve Filarmonia<br />

İstanbul, “Neo-Soul”un kraliçesi Erykah Badu, caz, bossonova<br />

ve mamboyu başarıyla harmanlayan Caro Emerald,<br />

Brown’ın mirasçısı Sharon Jones & The Dap Kings, Till<br />

Brönner gibi dev isimlerin yer aldığı festivalin en öne çıkan<br />

konuğu ise Morrissey. Festival kapsamında Türkiye’deki<br />

dinleyicisiyle buluşacak olan İngiliz şarkıcı, yaz aylarının<br />

gelişiyle Türkiye’de yaşanan yıldız geçidine Madonna, Kings<br />

of Convenience gibi isimlerden sonra dahil oluyor. The<br />

Smiths ve sonrasında bireysel olarak devam ettirdiği aktivist<br />

duruşunun yanı sıra herkesi kendisine hayran bırakan sözleri<br />

ve büyüleyici müziğiyle 19 Temmuz Perşembe akşamı Cemil<br />

Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde yer alacak olan Morrissey “Let<br />

Me Kiss You”, “First of The Gang”, “You Have Killed Me”<br />

gibi hit şarkılarıyla hayranlarını bir kez daha cezbedecek.<br />

Biletleri Nisan ayının sonlarında satışa sunulan festivalin<br />

sponsorluğunu Garanti Bankası üstleniyor.<br />

THE 19TH ISTANBUL JAZZ FESTIVAL BEGINS!<br />

The Istanbul Foundation for Culture and Arts, which gives Istanbulites their fill of art<br />

through events it hosts throughout the year, introduces the world’s leading names in<br />

jazz music to art fans from July 3-19. Important and legendary names of jazz, accepted<br />

as “distinguished music” <strong>around</strong> the world, will mesmerize jazz lovers in their festival<br />

concerts, where they’ll perform their original compositions. The festival hosts huge<br />

names, among them Keith Jarrett, who brings unique interpretations to classics and who<br />

will take the stage with Gary Peacock on the acoustic bass and Jack DeJohnette on the<br />

drums, the Mercury Prize winner Anthony and The Johnsons and Filarmonia Istanbul, the<br />

queen of “Neo Soul” Erykah Badu, Caro Emerald, who successfully blends jazz, bossa-nova<br />

and mambo, Brown’s heir Sharon Jones & The Dap Kings, and Till Brönner, but the most<br />

prominent guest is Morrissey. The British singer who’ll meet with his listeners in Turkey<br />

as part of the festival joins the parade of stars to visit Turkey with the arrival of summer<br />

months after names like Madonna and Kings of Convenience. In addition to the activist<br />

stance he took with The Smiths and later individually, Morrissey takes place at Cemil<br />

Topuzlu Open-Air Theater with his lyrics that make everyone admire him and his dazzling<br />

music on the evening of Thursday July 19. He’ll charm his fans once again with his hit<br />

songs like “Let Me Kiss You”, “First of The Gang” and “You Have Killed Me.” Sponsored<br />

by Garanti Bank, the festival’s tickets were offered for sale at the end of April.


HASRET SONA ERİYOR,<br />

FEIST İSTANBUL’DA<br />

Caz Festivali’nden sonra etkinliklerine ara vermeyen İKSV’den bir başka konser haberi daha var.<br />

Vakıf, indie folk müziğin pek sevilen isimlerinden Feist’i ağırlamaya hazırlanıyor.<br />

25 Ağustos Cumartesi akşamı Santralistanbul Kıyı Amfi’de hayranlarıyla buluşacak olan Kanadalı<br />

şarkıcı, yumuşak sesi ve güçlü gitarıyla büyüleyici bir ahenk içinde olan yaratıcı şarkı sözleriyle<br />

dinleyenleri kendisine hayran bırakacak. 4 Grammy ve 3 Juno sahibi olmanın yanında Kings of<br />

Convenience gibi isimlerle yaptığı çalışmalarla uluslararası arenada kendinden bahsettiren Feist,<br />

Türkiye’de uzun süredir beklenen isimlerden.<br />

5<br />

THE LONGING COMES TO AN END, FEIST IS IN ISTANBUL<br />

Not taking a break in events after the Jazz Festival, İKSV has news of another concert. The Foundation is getting<br />

ready to host one of the most beloved names in indie folk music, Feist. The Canadian singer who’ll meet with her<br />

fans at santralistanbul Kıyı Amfi on Saturday, August 25 will leave listeners in awe of her thanks to her soft voice<br />

and creative lyrics that are in charming harmony with her strong guitar. In addition to receiving 4 Grammys and<br />

3 Junos, Feist has made a name in the international arena through the work she’s done with musicians like Kings<br />

of Convenience, and she’s one of the names that have been anticipated for a long time in Turkey.


AJANDA<br />

6 DQ<br />

RİTMİN TADINI ÇIKARIN<br />

Soul ve funk’ın efsanevi ismi, James Brown’ın en önemli mirasçısı, Mark Ronson ve Amy Winehouse<br />

gibi sanatçıların öncüsü Sharon Jones, birlikte muhteşem sahne performanslarını gerçekleştirdiği<br />

grubu The Dap - Kings ile bu sefer de İstanbul’u hareketlendirmeye hazırlanıyor. Bugüne kadar<br />

dünyanın birçok festivalinde sayısız konser veren ekip, “soul” kardeşleri Prince’in birçok konserinde<br />

de sahneye enerji kattı. Sharon Jones & The Dap Kings, 17 Temmuz’da Santraistanbul Kıyı Amfi’de<br />

coşkulu ve dans dolu bir gecede müzikseverlerle buluşacak.<br />

ENJOY THE RHYTHM<br />

Sharon Jones, a legendary name of soul and funk who builds upon the legacy of James Brown, prepares to<br />

get Istanbul into the groove with The Dap-Kings. Sharon Jones & the Dap-Kings have relentlessly toured <strong>around</strong><br />

the world, performing at numerous festivals. Most recently, the band has been invited by fellow soul enthusiast,<br />

Prince, to open for him at his shows. Now, with their incredible live show, they are getting ready to set the<br />

Istanbul audience in motion on the 17 th of July in Santralistanbul Kıyı Open Air Theatre.


FIFTY YEARS OF URBAN WALLS<br />

A Burhan Doğançay Exhibition<br />

May 23 – September 23<br />

İstanbul Modern<br />

Since the early 1960s, Burhan Doğançay examines<br />

the social, cultural and political transformation of<br />

modern and contemporary urban culture through<br />

the use of walls. With the guise of an anthropologist,<br />

Doğançay examines these surfaces that are open to<br />

all manners of contemporary interventions ranging<br />

from posters to slogans, and messages with sexual<br />

content to newspaper clippings. Doğançay’s works<br />

with different techniques and styles, are positioned in<br />

both a historical and contemporary ground through<br />

their incorporation of the icons of popular culture<br />

and political symbols. Fifty Years of Urban Walls: A<br />

Burhan Doğançay Retrospective stands as an anthology<br />

for Doğançay’s last 50 years of work. With works<br />

that range from small sized pieces to big canvases,<br />

and installations that run beyond the walls, to various<br />

materials and pursuits, this exhibition unrolls the<br />

background to Doğançay’s ways of working. The<br />

exhibition gathers together 14 distinct series and<br />

periods of time with works coming from different<br />

collections all over the world. The accompanying<br />

catalogue presents images of works along with<br />

explanatory texts, which provide different perspectives<br />

to his ouevre while documents and photographs on<br />

Doğançay’s life alludes to his urban traveller identity.<br />

KENT<br />

DUVARLARININ<br />

YARIM YÜZYILI<br />

Burhan Doğançay Retrospektifi<br />

23 Mayıs – 23 Eylül<br />

İstanbul Modern<br />

Burhan Doğançay, 1960’lı yılların<br />

başından bugüne duvarlar aracılığıyla<br />

modern ve çağdaş kent kültürünün<br />

toplumsal, kültürel ve politik<br />

dönüşümünü araştırıyor. Afişlerden<br />

sloganlara, cinsel içerikli mesajlardan<br />

ciddi gazete kupürlerine kadar zamanın<br />

her türlü müdahalesine açık bu yüzeyleri<br />

bir antropolog gibi inceliyor. Farklı<br />

üslup ve tekniklerle şekillenen resimleri,<br />

popüler kültürün ikonları, politik<br />

semboller ve işaretlerle hem tarihsel hem<br />

de güncel bir zemine oturuyor.<br />

Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı:<br />

Burhan Doğançay Retrospektifi,<br />

sanatçının son 50 yıllık çalışmalarının bir<br />

dökümü niteliğini taşıyor. Doğançay’ın<br />

14 ayrı dönemini ve dünyanın farklı<br />

koleksiyonlarında yer alan çalışmalarını<br />

izleyiciyle buluşturan sergi için hazırlanan<br />

katalogdaki görsellere eşlik eden<br />

metinler, sanatçının kariyerinin tüm<br />

gelişim evrelerini açıklayarak birikimine<br />

farklı bir perspektif getiriyor. Biyografik<br />

belgeler ve fotoğraflar Doğançay’ın<br />

kent gezgini kimliğini hatırlatıyor.<br />

Küçük boyutlu çalışmalardan, büyük<br />

boyutlu tuvallere ve duvar yüzeyinden<br />

taşan enstalasyonlara, farklı malzeme ve<br />

arayışların peşindeki yapıtlar, sanatçının<br />

çalışma biçiminin arka planını gözler<br />

önüne seriyor.<br />

7


AJANDA<br />

8 DQ<br />

SAHNELERDE FRANSIZ ESİNTİSİ<br />

Sosyal paylaşım sitelerinde, rekor diyebileceğimiz sayıda paylaşılan Zaz Türkiye’ye<br />

geliyor. Efes Pilsen’in katkılarıyla çıktığı Türkiye turnesinde İstanbul, Ankara ve<br />

İzmir’de sahne alacak olan sanatçının konser biletleri, bir yıl öncesinde Türkiye’de<br />

verdiği ilk konserinde yok satmıştı. Ülkemizde özellikle “Je Veux” parçasıyla ünlenen<br />

Zaz, albümünden diğer parçalara da yer vererek hayranlarına müzik ziyafeti yaşatmayı<br />

planlıyor. 27 Haziran İstanbul – 29 Haziran İzmir- 30 Haziran Ankara<br />

A FRENCH<br />

BREEZE ON<br />

THE STAGES<br />

Zaz, whose music was shared<br />

in record numbers on social<br />

sharing sites, is coming to<br />

Turkey. In her Turkish tour<br />

sponsored by Efes Pilsen, the<br />

artist will take the stage in<br />

Istanbul, Ankara and Izmir. The<br />

concert tickets were sold out<br />

for her first concert in Turkey<br />

a year ago. Having reached<br />

fame particularly with her song<br />

“Je Veux” in Turkey, Zaz plans<br />

to treat her fans to a musical<br />

feast by including other songs<br />

from her album. June 27<br />

Istanbul – June 29 Izmir<br />

– June 30 Ankara


9<br />

WIMBLEDON TENİS TURNUVASI<br />

Tenisin en eski ve en prestijli turnuvası olan Wimbledon her yıl olduğu gibi bu sene de Haziran<br />

ayının son iki haftasında gerçekleşecek. Öncesinde tenisçiler için Wimbledon’a bir hazırlık<br />

niteliği taşıyan Quenn’s Club Şampiyonası ve Gerry Weber Açık Tenis Turnuvası yapılacak.<br />

Her sene 32 tek erkek ve kadın oyuncuyla beraber toplamda 32 takımın katıldığı bu prestijli<br />

turnuva ilk kez 1868 yılında düzenlenmişti. İngilizler için bir övünç kaynağı olan Wimbledon’ın<br />

öncesinde köklü tarihini yakından tanımanıza fırsat tanıyan The Wimbledon Lawn Tennis<br />

Museum ziyaretçilere açık olacak. Sporseverleri en iyilerin kıyasıya rekabetine tanık eden,<br />

heyecan dolu maçlarla geçen turnuvayı geçen sene erkeklerde Novak Djokovic, kadınlarda ise<br />

Petra Kvitova birincilikle tamamlamıştı.<br />

WIMBLEDON TENNIS TOURNAMENT<br />

Just as every other year, the oldest and most prestigious tennis tournament, Wimbledon, once<br />

again takes place in the last two weeks of June. Prior to it, the Queen’s Club Championships and<br />

the Gerry Weber Open Tennis Tournament are held as tennis players’ preparation for Wimbledon.<br />

This prestigious tournament where 32 men’s and women’s singles players come together for<br />

a total of 32 teams was first held in 1868. Before the Wimbledon, a source of pride for the<br />

British, begins, The Wimbledon Lawn Tennis Museum, which gives you the chance to get to<br />

know the tournament’s well-rooted history, will be open to visitors. The tournament <strong>makes</strong> sports<br />

fans witnesses to the ruthless competition of the best and hosts matches filled with excitement;<br />

last year, Novak Djokovic in men and Petra Kvitova in women came in first place.


AJANDA<br />

10 DQ<br />

GOYA - TARİHİNİN TANIĞI<br />

Modern resmin öncülerinden İspanyol ressam Goya dört büyük gravürü ve yağlı boya tablolarıyla<br />

sanatseverlerle buluşuyor. Küratörlüğü Marisa Oropesa tarafından üstlenilen sergi, İtalya ve İspanya’nın<br />

önde gelen müzelerinden tabloları ağırlarken, sanatçının alışılmadık imgelemiyle tanık olduğu karanlık<br />

dönemi başarılı bir şekilde yansıttığı dört gravürü Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa Güreşi, Atasözleri<br />

ya da Zırvalar’ı içermekte. Gerçekçi ve yer yer korkutucu çizgileriyle, 20. yüzyıl modernizminin bilinen<br />

isimlerinden Goya, 20 Nisan-29 Temmuz tarihlerinde Pera Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor olacak.<br />

Yayımladığı ilk dizi olan Kapriçyolar’da din adamlarının ve dönemin sorunlarına sert eleştiriler getirirken,<br />

1810 yılında Başkomutan Palafox tarafından görevlendirilerek gönderildiği Zaragoza’da tamamladığı Savaşın<br />

Felaketleri’nde ise yakından tanık olduğu yıkımları resmetti. 70’li yaşlarında mali sıkıntı yaşadığı bir döneme<br />

girdikten sonra engizisyonun da tekrar kurulması sebebiyle politikadan uzak durmayı tercih etti ve görece<br />

Avrupa’da daha çok ilgi gören Boğa Güreşi’ni yarattı. Son gravür serisi Zırvalar ise diğer üçünden ayrılarak<br />

çok daha farklı ve karanlık olarak tanımlanabilecek, çizgi ve renklerin oluşturduğu şeytani formları içeriyor.<br />

Döneminin oldukça ilerisinde olan bu seri sürrealizmin bir habercisi olma niteliğini taşıyordu.<br />

GOYA – WITNESS OF HIS TIME<br />

One of the pioneers of modern painting, Spanish<br />

painter Goya meets with art fans with four<br />

large engravings and oil paintings. Curated by<br />

Marisa Oropesa, the exhibition hosts canvases<br />

from leading museums in Italy and Spain, and<br />

it includes the four engravings Caprichos,<br />

Disasters of War, Tauromaquia, Proverbs or<br />

Follies, in which the artist successfully reflects<br />

the dark era he witnessed through his unusual<br />

images. One of the most recognized names of<br />

20th century modernism thanks to his realistic<br />

and sometimes scary lines, Goya will be waiting<br />

for visitors at Pera Museum from April 20-July<br />

29. In Caprichos, he harshly criticized men of<br />

religion and the problems of the time, while<br />

in Disasters of War, which he completed in<br />

Zaragoza, where he was sent on duty by General<br />

Palafox in 1810, he painted the destruction he<br />

witnessed up close. In his 70s, after he entered<br />

an age when he experienced financial difficulty,<br />

he chose to stay away from politics due to the<br />

reformation of the Inquisition, and he created the<br />

Bull Fight, which was met with relatively more<br />

interest in Europe. In contrast to the other three,<br />

his last series of engravings, Follies, includes<br />

devilish forms created by lines and colors, which<br />

could be called much more different and dark.<br />

This series that was way ahead of its time was<br />

the news bearer of surrealism.


DQ<br />

12 T R E N D - T R E N D<br />

Bu yaz herkes susuyor,<br />

Londra konuşuyor<br />

This summer everybody quiets down and<br />

London speaks<br />

2012 için İngiltere’nin senesi desek yanılmış olmayız.<br />

Bu yaz gündemi İngiltere belirliyor.<br />

We wouldn’t be mistaken if we were to say that 2012 is England’s year.<br />

This summer, England sets the agenda.<br />

Y A Z I - B Y C E Y L A N Ö Z G E K U N D U Z


Kraliçe’nin Elmas Yılı<br />

2-5 Haziran 2012<br />

Kraliçe II. Elizabeth’in tahttaki 60. yılı onuruna<br />

düzenlenen Elmas Yıldönümü ya da orijinal adıyla<br />

Diamond Jubilee, 2,3,4 ve 5 Haziran tarihlerinde<br />

uzatılmış bir hafta sonu programıyla kutlanıyor.<br />

6 Şubat 1952’de tahta geçen ve 2 Haziran’da taç<br />

giyme töreni gerçekleştirilen Kraliçe II. Elizabeth,<br />

bugün tahta geçişi sırasında 12’si Britanya kolonisi<br />

veya müstemlekesi olan 16 bağımsız ülkenin başında<br />

bulunuyor. Birleşik Krallık tarihinde Kral III. George<br />

ve Kraliçe Victoria’dan sonra Elmas Yıldönümü’nü<br />

kutlayan üçüncü monark olarak da tarihe geçiyor.<br />

Tahta geçişinin 25. yılında Gümüş Yıldönümü,<br />

50. yılında ise Altın Yıldönümü’nü kutlayan Elizabeth<br />

II, bu yaz her İngiliz imparatoruna nasip olmayan<br />

bir törenle onurlandırılıyor. 4 günlük kutlamaların<br />

tam programı güvenlik nedeniyle en az iki hafta<br />

öncesinde duyuruluyor. Ancak birtakım büyük ve<br />

kapsamlı organizasyonların duyuruları çoktan yapılmış<br />

durumda. 2 Haziran’da Kraliçe’nin de katılacağı<br />

Epsom Derby düzenleniyor. Epsom Derby, Kraliçe<br />

II. Elizabeth’in, sıkı hayranı olduğu bir at yarışı<br />

etkinliği. Kraliçe bu yarışlara 80 yıldır katılıyor. 3<br />

13<br />

The Queen’s Diamond Jubilee<br />

June 2-5 2012<br />

Held in honor of Queen Elizabeth II’s 60th year on<br />

the throne, the Diamond Jubilee is celebrated with a<br />

weekend program that takes place over June 2, 3, 4<br />

and 5. After taking the throne on February 6, 1952<br />

and being coroneted on June 2, Queen Elizabeth II<br />

is currently the head of 16 independent states, 12 of<br />

which were British colonies or dominions at the time<br />

she took the throne. She’s also noted in history as the<br />

third monarch to celebrate her Diamond Jubilee in<br />

the history of the United Kingdom, after King George<br />

III and Queen Victoria. After celebrating her Silver<br />

Jubilee on her 25th anniversary of taking the throne<br />

and her Golden Jubilee on her 50th year, Elizabeth<br />

II is honored this summer with a celebration that<br />

not every British emperor gets to experience. The full<br />

schedule for the 4-day celebrations is announced at<br />

least two weeks in advance due to security reasons.<br />

Yet planning for some large, comprehensive events<br />

is already under way. On June 2, the Epsom Derby<br />

will be held, with the Queen in attendance. The<br />

Epsom Derby is a horse race that Queen Elizabeth II<br />

is quite fond of. The Queen’s been attending these


14 Haziran’da ise Big Jubilee Lunch yani Büyük Yıldönümü<br />

Öğle Yemeği gerçekleştiriliyor. Bu etkinlikte herkes<br />

komşuları ve arkadaşlarıyla öğle yemeklerini paylaşıyor.<br />

Aynı gün içerisinde, teknelerin mücadele edeceği<br />

güzellik yarışması The Thames Diamond Jubilee Pageant<br />

gerçekleştiriliyor. Hem Birleşik Krallık’tan hem de<br />

dünyanın dört bir yanından gelen bin kadar tekne bu gün<br />

için özel olarak süsleniyor. Kraliçe ise etkinliğe kraliyet<br />

mavnasında katılıyor. Organizasyonlardan bir tanesi<br />

Buckingham Sarayı konseri. BBC tarafından düzenlenen<br />

konser 4 Haziran’da gerçekleştiriliyor. Kraliçe’yle<br />

beraber Edinburgh Kraliyet Ailesi’nden birçok üyenin<br />

katılacağı konser için 10 bin bilet ulusal kurayla, resmi<br />

başvuru yapan halk arasında dağıtıldı. Tüm krallıkta 2012<br />

fenerin yakıldığı The Queen’s Diamond Jubilee Beacons<br />

etkinliği de yine aynı gün. Kutlamaların son günündeki<br />

tören alayının rotası ve detayları ise Buckingham sarayı<br />

tarafından açıklandı. Kraliçe 5 Haziran’da öğle yemeğini<br />

yiyeceği Westminster Hall’dan yola çıkıp Trafalgar<br />

Meydanı’ndan geçerek Buckingham Sarayı’na ulaşacak.<br />

Kraliçe’ye Kraliyet Ailesi’nin üyeleri de eşlik edecek.<br />

www.thediamondjubilee.org<br />

www.2012queensdiamondjubilee.com<br />

races for 80 years. On June 3, the Big Jubilee Lunch will<br />

be held. In this event, everyone shares his or her lunch<br />

with neighbours and friends. The Thames Diamond Jubilee<br />

Pageant, a beauty contest in which boats compete, is held<br />

on the same day. Nearly a thousand boats that come from<br />

the United Kingdom and all over the world are decorated<br />

especially for the day. The Queen participates in the event<br />

with her royal yacht. One of the events planned is the<br />

Buckingham Palace concert. Held by BBC, the concert takes<br />

place on June 4. Many members of the Edinburgh Royal<br />

Family, including the Queen, will attend the concert, for<br />

which 10 thousand tickets were given out in a national<br />

draw among civilians who submitted official applications.<br />

The Queen’s Diamond Jubilee Beacons event, for which<br />

2012 lanterns are lit all over the kingdom, also takes<br />

place that day. The Buckingham Palace also announced<br />

the route and details of the parade that takes place on the<br />

last day of the celebrations. On June 5, the Queen will<br />

embark on her journey from Westminster Hall, where she’ll<br />

have lunch, then pass through Trafalgar Square to reach<br />

the Buckingham Palace. Members of the Royal Family will<br />

accompany the Queen. www.thediamondjubilee.org<br />

www.2012queensdiamondjubilee.com


15<br />

Olimpiyat Oyunları<br />

27 Temmuz - 12 Ağustos 2012<br />

Bu sene yaz olimpiyatları senesi ve buluşma noktası<br />

Londra. 26 spor dalına ve toplamda 39 disipline yer<br />

verilecek 2012 Olimpiyat Oyunları için halihazırda<br />

çekici ve güzel olan Londra daha da güzelleşiyor.<br />

Kentin doğusundaki 2.5 kilometrekarelik endüstriyel<br />

alan olimpiyat oyunları sebebiyle büyük bir değişim<br />

geçiriyor. Sanayi atıkları sebebiyle ciddi ölçüde<br />

kirlenmiş olan bu alan hazırlık kapsamında birkaç sene<br />

önce hummalı bir çalışmayla temizlendi, ardından<br />

da Olimpik Park haline getirildi. Park hem oyunlar<br />

için yeşil ve davetkar bir zemin hazırlıyor hem de<br />

tüm ziyaretçiler için keyfi çıkartılacak bir yeşil alan<br />

sunuyor. Parkın güney kısmı, oyunlar boyunca<br />

bir festival atmosferi yaratacak. Nehir kıyısında<br />

bahçeler, Pazar alanları, etkinlikler, kafeler, barlar ve<br />

restoranlardan oluşan bu alan tam bir eğlence bölgesi<br />

oluşturacak. Kuzey kesimi ise yağmur sularını ve<br />

olası su taşkınlarını yeşil çözümlerle toplayıp kontrol<br />

altına alacak. Aynı zamanda daha sakin bir kamu<br />

alanı yaratacak ve su samuru, gri balıkçıl, su faresi<br />

ve yalıçapkını gibi civarda var olan ender türler için<br />

bir habitat oluşturacak. Olimpiyat Kasabası da yine<br />

olimpiyat oyunları için özel olarak yaratıldı. 2818 yeni<br />

daireden oluşan 11 rezidans alanı, geniş bahçeleri,<br />

avluları ve teraslarıyla olimpiyat sporcuları için yeni<br />

yaşam alanlarıyla birlikte mağazalar, restoranlar ve<br />

dinlenme alanları yarattı. Kısacası bu yaz olimpiyat<br />

oyunlarında Londra hem sporcuları hem de binlerce<br />

sporseveri türlü eğlence ve etkinliklerle karşılamaya<br />

çoktan hazır görünüyor.<br />

www.olympic.org<br />

Olympic Games<br />

July 27 - August 12, 2012<br />

This is the year of the Summer Olympics, and the meeting<br />

point is London. The 2012 Olympic Games will include<br />

26 branches of sports and a total of 39 disciplines,<br />

with the already-attractive London being made even<br />

more beautiful for the event. The 2.5-kilometer square<br />

industrial area to the east of the city is going through<br />

an extensive transformation for the Olympic Games. After<br />

being seriously contaminated due to industrial waste,<br />

this area was first cleaned thoroughly a couple of years<br />

ago as part of the preparations, then it was converted<br />

into the Olympic Park. The park both sets a green and<br />

inviting base for the games and offers a green area for<br />

all the visitors to enjoy. The southern end of the park<br />

will have the atmosphere of a festival throughout the<br />

games. This area consisting of gardens, market areas,<br />

events, cafes, bars and restaurants set along the river will<br />

be the perfect entertainment spot. The northern end will<br />

collect rainwater and possible water overflows with green<br />

methods to keep them under control. It will also create<br />

a quieter public space as well as providing a habitat for<br />

rare domestic species such as the sea otter, gray heron,<br />

water shrew and kingfisher. The Olympic Village was also<br />

created especially for the Olympic games. 11 residence<br />

areas made up of 2818 new apartments, plus spacious<br />

gardens, courtyards and terraces created new living spaces<br />

for Olympic athletes as well as shops, restaurants and<br />

resting areas. In short, London seems already prepared<br />

to greet both athletes and thousands of sports fans with<br />

entertainment and events for the Olympic Games this<br />

summer.<br />

www.olympic.org


16<br />

Wimbledon Tenis Turnuvası<br />

25 Haziran - 8 Temmuz 2012<br />

Londra’da düzenlenen geleneksel Wimbledon Tenis<br />

Turnuvası bu sene de birçok tenis severi bir araya<br />

getirecek çekişmeli müsabakalara ev sahipliği yapıyor.<br />

Şampiyonanın biletleri başvurular sonrasında yapılacak<br />

ulusal kurayla belirleniyor. Kurada kazananlar, ardından<br />

ücreti ödeyerek biletlerine sahip olabiliyor. Bir başka<br />

deyişle mücadele henüz karşılaşmalar start almamışken<br />

müstakbel izleyiciler arasında başlıyor. 1877 yılında<br />

düzenlenmeye başlayan ve çim kortta oynanan tek grand<br />

slam turnuvası olan Wimbledon turnuvasının eski yıllara<br />

ve âdetlere dayanan ilginç kuralları var. Örneğin tüm<br />

tenisçilerin beyaz giyme zorunluluğu… Korta giriş ve<br />

çıkışlar bile belirli protokollere uygun olarak yapılıyor.<br />

25 Haziran Pazartesi günü başlayan turnuva süresince<br />

bazıları haricinde tüm kortlar her gün 10.30’da<br />

açılıyor. Program henüz netlik kazanmamış olsa da<br />

her sene olduğu gibi tahmini bir program söz konusu.<br />

1.-7. günler arasında erkekler ve kadınlar teklerde<br />

yarışacak. Aynı hafta içinde junior kategorilerinin de<br />

kızlar ve erkekler olarak ayrı müsabakaları var. Yine<br />

aynı hafta programda karışık çiftlerin maçları yer<br />

alıyor. 8.-13. günler arasında erkek ve kadın tekli<br />

kategorilerde dördüncü raunt maçları gerçekleştiriliyor.<br />

Turnuvanın son cumartesi gününde tek kadınlarda<br />

final karşılaşmaları, pazar günü ise tek erkeklerde final<br />

karşılaşmaları yapılıyor. Kortların büyük kısmının üzeri<br />

kapatılıyor böylelikle Londra’nın yağışlı havalarından<br />

etkilenilmiyor; oyunlar keyifle oynanıyor ve<br />

seyrediliyor.<br />

www.wimbledon.com<br />

Wimbledon Tennis Tournament<br />

June 25 - July 8, 2012<br />

The traditional Wimbledon Tennis Tournament once<br />

again hosts competitive matches this summer to bring<br />

together many tennis fans. The recipients of the tickets<br />

for the championship will be determined based on a<br />

national draw held after the applications. Those who<br />

win the draw will then be able to get their tickets by<br />

paying the cost. In other words, the competition among<br />

potential viewers begins well before the matches take<br />

place. First held in 1877, the Wimbledon is the world’s<br />

only grand slam tournament held on a grass court, and<br />

it’s got some interesting rules that date back to previous<br />

years and traditions. For instance, the requirement that<br />

all tennis players wear white... There are even certain<br />

protocols that govern how people enter and exit the<br />

court. The tournament starts on Monday, June 25, with<br />

all courts except for some of them opening at 10.30<br />

every day throughout the tournament. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the<br />

program isn’t set yet, there’s an estimated program just<br />

like every year. Men and women will compete in singles<br />

between the 1 st and 7 th days. That same week, junior<br />

categories hold separate matches for men and women.<br />

The mixed couples’ matches are also on the program that<br />

week. Between the 8 th and 13 th days, the fourth-round<br />

matches are held between men’s and women’s singles<br />

categories. On the last Saturday of the tournament,<br />

finals are held for women’s singles, while finals are held<br />

for men’s singles on Sunday. A large part of the courts<br />

are closed over to avoid being affected by London’s rainy<br />

weather; games are played and viewed with pleasure.<br />

www.wimbledon.com


17<br />

LIFT 2012<br />

12 Haziran - 15 Temmuz<br />

London International Festival of Theatre ya da kısa<br />

adıyla LIFT Rose Fenton ve Lucy Neal tarafından<br />

kurulan bir festival organizasyonu. 1981’de kurulan<br />

ve bu sene 31.’si gerçekleştirilecek olan LIFT,<br />

Londralıları alışık oldukları oyunların dışına çıkartmayı<br />

ve onlara dünyanın tiyatroya farklı bakış açılarını<br />

sunmayı hedefliyor. 2003 yılından beri Angharad<br />

Wynne-Jones liderliğinde idare edilen festivalde<br />

provokatif, köşeli, isyankar, avangart, alışılmışın<br />

dışında birçok oyun seyirciyle buluşuyor. Tarihi<br />

boyunca ilk kez West End’e giden bunu da Elevator<br />

Repair Service grubunun muhteşem oyunu Gatz’la<br />

gerçekleştiren festival aynı zamanda Royal Shakespeare<br />

Company tarafından gerçekleştirilen World<br />

Shakespeare Festival (Dünya Shakespeare Festivali)<br />

ile de bir iş birliğine girdi ve daha da güçlendi.<br />

Festivalin programında büyük ses getiren Gatz’ın<br />

yanı sıra Coney grubundan An Adventure Map,<br />

dreamthinkspeak topluluğundan The Rest is Silence,<br />

Nassim Soleimanpour’dan White Rabbit, Red Rabbit<br />

isimli oyunlar ve daha niceleri yer alıyor.<br />

Festivalin detaylı programı ve tüm festivalle ilgili bilgi<br />

almak için:<br />

www.liftfestival.com<br />

LIFT 2012<br />

June 12 – July 15<br />

The London International Festival of Theatre, or LIFT<br />

for short, is a festival that was established by Rose<br />

Fenton and Lucy Neal in 1981. Now in its 31st year,<br />

LIFT aims to take Londoners away from plays they’re<br />

accustomed to and present them with different outlooks<br />

on the theater from all over the world. Managed by<br />

Angharad Wynne-Jones since 2003, the festival hosts<br />

many provocative, angular, defiant, avant-garde and<br />

unusual plays. For the first time in its history, the<br />

festival travels to the West End for the Elevator Repair<br />

Service group’s incredible play Gatz. The festival has<br />

also collaborated with the World Shakespeare Festival<br />

held by the Royal Shakespeare Company to gain<br />

more strength. In addition to the widely acclaimed<br />

Gatz, the festival program also features the plays<br />

An Adventure Map by the Coney group, The Rest is<br />

Silence by the dreamthinkspeak troupe, White Rabbit,<br />

Red Rabbit from Nassim Soleimanpour and many<br />

more. For the detailed festival program and to get<br />

information on the event:<br />

www.liftfestival.com


DQ<br />

18 S E Y A H A T - T R A V E L


Turkuaz Sularda<br />

Mayaların<br />

İzinde<br />

Meksika, dünya gündemine genellikle<br />

organize suçlarla taşınmasına<br />

rağmen, her yıl yaklaşık 22 milyon<br />

turist, Karayip plajlarının beyaz<br />

kumlarında, Maya piramitlerinde,<br />

Baja California’da balinaların peşinde<br />

veya Ciudad de México’nun trompet<br />

sesi yükselen sokaklarında ‘Yeni<br />

İspanya’nın tadını çıkarıyor.<br />

YAZI-BY O N U R U Y G U N<br />

19<br />

In Turquoise<br />

Waters on the<br />

Trail of the<br />

Mayans<br />

<strong>Even</strong> <strong>though</strong> <strong>Mexico</strong> <strong>generally</strong> <strong>makes</strong><br />

<strong>headlines</strong> <strong>around</strong> the world due to organized<br />

crime, each year, approximately 22 million<br />

tourists enjoy “New Spain” on the white<br />

sands of Caribbean beaches, at the Mayan<br />

pyramids, chasing whales in Baja California<br />

or in the streets of Ciudad de México full of<br />

trumpet music.


20<br />

Ülkenin doğusundaki Yucatán Yarımadası, batısında<br />

Meksika Körfezi’nin, doğusunda ise Karayip Denizi’nin<br />

yer aldığı, Cancún’la taçlandırılmış bir turist cenneti.<br />

Yucatán’ın en turistik şehri olan Cancún, bir zamanlar<br />

Latin Amerika’nın en popüler şehirlerinden biri olan,<br />

uçsuz bucaksız beyaz kumsalları ve hareketli gece<br />

hayatıyla ünlü olan Acapulco’nun veliahtı dersek yanlış<br />

olmaz. Karayip kıyısındaki Cancún’un eşsiz güzellikteki<br />

plajları ve turkuaz renkli denizi lüks otellerin – ve<br />

Amerikalı turistlerin yüksek talebine yol açarak<br />

Acapulco’yu tahtından etmiş.<br />

Fakat Cancún ile başlayıp güneye doğru uzanan Maya<br />

Riviera’sının en nefes kesici noktası şüphesiz Tulum.<br />

Karayip kıyısına kurulmuş bu antik Maya şehrine<br />

adımını atan her turistin ağzı açık kalıyor. Mayalar<br />

tarafından parlak renkli denizin kıyısına kurulmuş olan<br />

antik şehrin tapınakları, evleri, sarayları denizden çıkan<br />

kayalıkların üzerinde yükseliyor; palmiyeler ve diğer<br />

tropik bitkilerle kaplı bu yamaçlar ise birkaç yerde<br />

aralanıp ince beyaz kumlu plajlara ulaşım sağlıyor.<br />

Kayalıkların tepesine kurulmuş Maya tapınaklarının<br />

gölgesinde turkuaz sularda yüzerken, bir zamanlar bu<br />

şehirde yaşayıp bu manzaraya uyanan Mayaların belki<br />

de dünya tarihinin en şanslı insanları olabileceğini<br />

düşüneceksiniz. Tulum’daki Maya kalıntıları diğer<br />

şehirlerdeki kadar nadide ve büyük olmayabilir, ancak<br />

Meksika’nın, belki de dünyanın sayılı plajlarından<br />

biriyle birleştiklerinde rüya gibi bir destinasyon haline<br />

geliyorlar.<br />

Chichen Itza<br />

Tulum’un iki saat kadar batısında bulunan Chichen<br />

Itza Yucatán’daki en popüler Maya şehri. Ormanın<br />

arasından şehrin içine doğru uzanan patikanın ulaştığı<br />

ilk açıklıkta basamaklı bir piramit şeklindeki Kukulcan<br />

Tapınağı tüm ihtişamıyla ziyaretçilerin karşısına<br />

çıkıyor. Kukulcan Tapınağı öyle bir şekilde kurulmuş<br />

ki, her yıl ekinoks günlerinde (21 Mart ve 23 Eylül)<br />

doğan ve batan güneş, tapınağın basamaklarından<br />

faydalanarak merdivenlerin üzerinde Mayaların kutsal<br />

kabul ettiği yılan suretinin belirmesine yol açıyor.<br />

Bu noktadan sonra Chichen Itza’nın neden dünyanın<br />

yeni yedi harikasından biri seçildiğini anlamak pek zor<br />

değil; ancak bin 500 yıllık bu antik şehirde Kukulcan<br />

Tapınağı’ndan başka cevherler de var.<br />

Bunlardan biri de futbol benzeri bir oyun olan juego<br />

de pelota için kurulmuş oyun alanı. Futbol benzeri bu<br />

oyunda ellerin yanı sıra ayakların kullanılması da yasak;<br />

amaç ise topu duvarlardan birine yerleştirilmiş dikey<br />

bir basketbol potası benzeri taş delikten geçirmek.<br />

Oyunun sonunda ise yaygın görüşe göre kaybeden,<br />

<strong>Even</strong> <strong>though</strong> <strong>Mexico</strong> <strong>generally</strong> <strong>makes</strong> <strong>headlines</strong> <strong>around</strong> the world<br />

due to organized crime, each year, approximately 22 million<br />

tourists enjoy “New Spain” on the white sands of Caribbean<br />

beaches, at the Mayan pyramids, chasing whales in Baja<br />

California or in the streets of Ciudad de México full of trumpet<br />

music.<br />

The Yucatán Peninsula to the east of the country is a tourist<br />

heaven crowned by Cancún and surrounded by the Gulf of<br />

<strong>Mexico</strong> to the west and the Caribbean Sea to the east. The<br />

largest touristic city in Yucatán, Cancún could be called the heir<br />

to Acapulco, which was once one of the most popular cities in<br />

Latin America, famous for its endless white beaches and bustling<br />

night life. The uniquely beautiful beaches and turquoise-colored<br />

sea of Cancún, on the shore of the Caribbean, welcomed the<br />

great demand of luxury hotels and American tourists to dethrone<br />

Acapulco.<br />

Yet the most breathtaking spot of the Mayan Riviera, which<br />

starts in Cancún and extends southward, is undoubtedly Tulum.<br />

Every tourist that visits this ancient Mayan city situated on the<br />

shore of the Caribbean is left bewildered. The temples, houses<br />

and palaces of this ancient city the Mayans built on the shore<br />

of the sparkling sea rise from the cliffs adjacent to the sea; these<br />

slopes covered in palm trees and other tropical plants open up<br />

in several places to facilitate access to the white sandy beaches.<br />

As you’re swimming in the turquoise waters shadowed by the<br />

Mayan temples built on top of the cliffs, you’ll think that the<br />

Mayans who once lived in this city and woke up to this view<br />

were perhaps the luckiest people in the history of the world.<br />

The Mayan remains in Tulum may not be as rare and large as<br />

ones in other cities, yet combined with one of the best beaches of<br />

<strong>Mexico</strong>, perhaps even the world, the result becomes a dream-like<br />

destination.


22<br />

bir başka bakış açısına göre ise kazanan takımın oyuncuları<br />

Maya tanrılarına kurban ediliyor. Chichen Itza’daki pelota<br />

sahası Meksika sınırları içindeki en büyüğü. Jaguar ve<br />

Savaşçılar tapınaklarının yanı sıra Chichen Itza’daki bir<br />

diğer önemli bina ise İspanyol kaşiflerin şekli yüzünden<br />

El Caracol (salyangoz) adı verdiği gözlemevi. El Caracol,<br />

Mayaların bilim adamları ve tarihçileri hala şaşırtan<br />

astronomi kültürünün en büyük somut göstergelerinden<br />

biri.<br />

Chichen Itza’nın batısında yer alan, Yucatán’ın Meksika<br />

Körfezi kıyısına daha yakın olan Mérida yarımadanın en<br />

büyük şehri. 800 bin kişilik Mérida, sömürge mimarisindeki<br />

binaları, dar sokakları, geniş meydanları ve geleneksel<br />

kafe ve restoranlarıyla güncel Meksika kültürüne, geride<br />

bıraktığımız noktalara kıyasla çok daha yakın. Turizmin<br />

etkisi hala hissedilse de bu görece büyük şehrin sakinleri<br />

kendi işleriyle meşgul. Ancak yine de Mérida’nın en büyük<br />

özelliği güneyindeki turistik noktalara bir sıçrama taşı<br />

olması.<br />

Mérida’nın biraz güneyinde bulunan Uxmal kesinlikle<br />

Yucatán’daki en önemli Maya harabelerinden biri.<br />

Chichen Itza’dan biraz daha küçük olsa da turistler burada<br />

eserlere yaklaşmakta daha özgür. Piramide tırmanıp<br />

tüm şehre tepeden bakabiliyor, Hükümdarlar Sarayı’nın<br />

Chichen Itza<br />

Located about two hours north of Tulum, Chichen Itza<br />

is the most popular Mayan city in Yucatán. At the first<br />

clearance the pathway leading from the middle of the<br />

forest into the city reaches, the Temple of Kukulcan,<br />

shaped like a stepped pyramid, greets visitors with all its<br />

glory. The Temple of Kukulcan is set up in such a way<br />

that each year on the days of the equinox (March 21 and<br />

September 23), the rising and setting sun <strong>makes</strong> use of the<br />

temple’s steps in making an image of a snake, considered<br />

holy by the Mayans, appear on top of the stairs. At this<br />

point, it’s not hard to understand why Chichen Itza was<br />

chosen one of the new Seven Wonders of the World; yet in<br />

this ancient city of 1,500 years, there are other wonders<br />

besides the Temple of Kukulcan.<br />

One of these is the field set aside for juego de pelota, a<br />

game that resembles soccer. In this game resembling soccer,<br />

it’s forbidden to use hands as well as feet; the purpose<br />

is to get the ball through a stone hole that resembles a<br />

vertical basketball pole, set on one of the walls. At the<br />

end of the game, the players of the team losing according<br />

to popular opinion, or winning according to another<br />

point of view, are sacrificed to the Mayan gods. The<br />

pelota field at Chichen Itza is the largest in <strong>Mexico</strong>. In


Palenque’deki yolculuğunuza uçsuz bucaksız, zümrüt yeşili bir<br />

orman, derinden gelen su sesi, maymunların bağırışları ve<br />

renkli tukanlar eşlik edecek.<br />

(şimdi yarasalara yuva olmuş) odalarına, tapınaklara,<br />

Mayalardan kalma evlere girebiliyorsunuz. Uxmal’ın en<br />

göz alıcı yapısı ise 39 metre yüksekliğindeki, eliptik bir<br />

koni biçimindeki görkemli Casa del Adivino tapınağı.<br />

Orta Meksi̇ka’ya Doğru<br />

Yucatán’ı geride bırakarak batıya, ülkenin içlerine<br />

doğru ilerlemek isteyen çoğu kişinin ilk durağı<br />

Zapatista hareketinin ve Subcomandante Marcos’un<br />

yurdu Chiapas eyaleti oluyor. Chiapas’taki en önemli<br />

konaklama noktası ise 80 bin nüfuslu, adını hemen<br />

yanı başındaki Maya şehrinden alan ve aslında pek de<br />

şirin olmayan Palenque. Ancak antik Palenque, Maya<br />

harikalarına Yucatán’da alışmaya başlamanıza rağmen<br />

sizi etkilemeyi başarıyor. Yanınızdan geçen ve “ruinas,<br />

ruinas!” (İspanyolca’da ‘harabeler’ manasına geliyor)<br />

diye bağıran minibüsler sayesinde antik şehre ulaşmak<br />

pek zor değil.<br />

Chiapas, Yucatán’dan daha yüksekte bulunduğu için<br />

daha çok yağış alıyor, ve bunun sonucunda da daha<br />

ormanlık bir yapıya sahip. Palenque de böyle uçsuz<br />

bucaksız bir ormanın ortasına kurulmuş ve çok geniş bir<br />

alana yayılmış bir Maya şehri. Tulum’da turkuaz renkli<br />

denizin yaptığı etkiyi Palenque’de zümrüt renkli orman<br />

yapıyor: dev ağaçların oluşturduğu tropik ormanda<br />

ilerlerken karşınıza aniden sanki içindeki son Mayalar<br />

kapıyı kapatıp çıktığından beri ellenmemiş gibi duran<br />

addition to the Temple of the Jaguars and the Temple of<br />

the Warriors, another important building in Chichen Itza is<br />

the watchtower Spanish explorers called El Caracol (snail)<br />

due to its shape. El Caracol is one of the largest concrete<br />

signs of the Mayans’ astronomy culture, which still surprises<br />

scientists and historians to this day.<br />

The largest city on the peninsula is Mérida, located west<br />

of Chichen Itza, closer to the shore Yucatán shares with the<br />

Gulf of <strong>Mexico</strong>. With a capacity of 800 thousand people as<br />

well as buildings with colonial architecture, narrow streets,<br />

spacious squares and traditional café and restaurants,<br />

Mérida is much closer to current Mexican culture than<br />

the destinations we left behind. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the effects of<br />

tourism are still felt, the residents of this relatively large city<br />

are busy with their own work. Yet Mérida’s most defining<br />

characteristic remains its location as a hopping stone to the<br />

touristic spots in the south.<br />

Located a little south of Mérida, Uxmal is definitely one of<br />

the most important Mayan ruins in Yucatán. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> it<br />

is a little smaller than Chichen Itza, here tourists are freer<br />

to get close to the monuments. You can climb up the pyramid<br />

and look out at the entire city from above, or you can enter<br />

the rooms (now bat nests) of the Place of the Governor, the<br />

temples and the Mayan houses. The most striking structure<br />

in Uxmal is the magnificient 39-meter-tall temple of Casa<br />

del Adivino, which is shaped like an elliptical cone.<br />

Towards Central <strong>Mexico</strong><br />

The first stop of most people who want to leave Yucatán<br />

behind and move west towards the interior country is the<br />

state of Chiapas, home of the Zapatista movement and<br />

Subcomandante Marcos. The most important lodging spot in<br />

Chiapas is Palenque, a not-so-cute area with a population<br />

of 80 thousand that gets its name from the Mayan city<br />

nearby. But ancient Palenque manages to impress you,<br />

even <strong>though</strong> you started getting used to Mayan wonders<br />

from Yucatán. Thanks to the minibuses passing by that yell<br />

“ruinas, ruinas!” (which means “ruins” in Spanish), it isn’t<br />

that difficult to reach the ancient city.<br />

Because it is higher in altitude than Yucatán, Chiapas<br />

receives more rainfall, and as a result, it has a more forested<br />

structure. Palenque is such a Mayan city that’s situated in<br />

the middle of an endless forest and spread out over a very<br />

wide area. The emerald-colored forest in Palenque creates the<br />

same effect as the turquoise-colored sea in Tulum; as you’re<br />

moving forward in the tropical forest created by giant trees,<br />

you can suddenly encounter Mayan houses that look like<br />

23


24<br />

Ormanın içinde<br />

kıvrılarak ve irili<br />

ufaklı şelaleler<br />

oluşturarak<br />

ilerleyen Agua<br />

Azul, parlak<br />

turkuaz sularıyla<br />

size Karayipler’in<br />

denizini<br />

aratmayacak.<br />

Maya evleri çıkabiliyor. Alan çok büyük olduğu için<br />

şehri neredeyse hep yalnız geziyorsunuz; yolculuğunuza<br />

sadece nehrin, şelalelerin, maymunların ve tukanların<br />

sesleri eşlik ediyor. Belki de turistlerin çoğu Yucatán’dan<br />

çıkmadığı için Palenque gerek Uxmal’a, gerek Chichen<br />

Itza’ya kıyasla daha tenha. Burada piramitlere, saraylar,<br />

tapınaklar, juego de pelota sahalarına ek olarak iyi<br />

korunmuş günlük evler, anıtlar, kraliyet mezarları gibi<br />

unsurlar bulunsa da Maya piramit ve tapınaklarının<br />

basamaklarını tırmanmak artık yorucu olmaya başlıyor.<br />

Chiapas’ın bir diğer turistik noktası ise köpüklü beyaz<br />

şelaleler oluşturarak yemyeşil ormanın arasından akan bir<br />

nehir olan Agua Azul. Tulum’un ve Maya riviera’sının<br />

parlak turkuaz renkli sularıyla burda tekrar karşılaşmak<br />

mümkün; zaten İspanyolca ‘mavi su’ anlamına gelen Agua<br />

Azul adını buradan alıyor. Buradaki turistik tezgahların<br />

vazgeçilmez unsuru ise Subcomandante Marcos.<br />

Chiapas’ta oldukça saygı duyulan Marcos bölgesel bir<br />

yıldız haline gelmiş. Topraksız yerlilerin başkaldırısının<br />

sembolü olan Marcos, tıpkı Ché gibi tişört, anahtarlık,<br />

oyuncak bebek şeklide turistik mağazalardaki yerini<br />

almış.<br />

Güncel Meksika kültürüyle daha iyi tanışmak için Chiapas<br />

ve Mayalarla vedalaşmak gerekiyor. Chiapas ile Ciudad<br />

de <strong>Mexico</strong> arasında bulunan Oaxaca eyaleti, uzun başkent<br />

yolunda kayda değer bir durak. Eyaletle aynı isme sahip<br />

Oaxaca şehri, parkları, müzeleri, kiliseleri, canlı renklere<br />

boyanmış evleri, sömürge mimarisi ve kalabalık pazarları<br />

ile ülkenin en güzel şehirlerinden biri. Burada Meksika<br />

mutfağı da çeşitlenmeye başlıyor. Oaxaca, çeşitli et<br />

ve tavuk yemeklerinde kullanılan, içinde çikolata da<br />

bulunan hafif tatlı bir sos olan mole’si ve Azteklerin<br />

they haven’t been touched since the last Mayan closed the<br />

door and left. Since the area is so large, you almost always<br />

tour the city alone; only the sounds of the river, waterfalls,<br />

monkeys and toucans accompany your journey. Perhaps<br />

because most of the tourists don’t leave Yucatán, Palenque<br />

is more deserted compared to both Uxmal and Chichen<br />

Itza. In addition to pyramids, palaces, temples and juego<br />

de pelota fields, there are elements like well protected<br />

daily homes, monuments and royal graves here; even so, it<br />

now starts to get exhausting to climb the steps of Mayan<br />

pyramids and temples.<br />

Another touristic spot in Chiapas is Agua Azul, a river<br />

that flows through the green forest by creating bubbly<br />

white waterfalls. It’s possible to reencounter the bright<br />

turquoise-colored waters of Tulum and the Mayan Riviera<br />

here; in fact, Agua Azul, which means ‘blue water’ in<br />

Spanish, gets it name from here. The essential element<br />

of touristic stalls here is Subcomandante Marcos. Well<br />

respected in Chiapas, Marcos has become a regional star.<br />

The symbol of the revolt of locals without land, Marcos<br />

has taken his place in touristic shops in the form of<br />

t-shirts, key chains and dolls, just like Ché.<br />

To get better acquainted with current Mexican culture,<br />

you have to say goodbye to Chiapas and the Mayans. The<br />

state of Oaxaca, situated between Chiapas and Ciudad<br />

de <strong>Mexico</strong>, is a stop worth visiting on the long way to the<br />

capital. Bearing the same name as the state, the city of<br />

Oaxaca is one of the most beautiful cities in the country,<br />

thanks to its parks, museums, churches, houses painted in<br />

vivid colors, colonial architecture and crowded markets.<br />

Mexican cuisine also becomes diversified here. Oaxaca is<br />

famous for its mole, a slightly sweet sauce with chocolate


25<br />

dünyaya kazandırdığı bir içecek olan sıcak çikolatası<br />

ile ünlü. Fakat burada sıcak çikolata dünyanın geri<br />

kalanından biraz farklı içiliyor: oldukça sulu bir kıvamda<br />

gelen sıcak çikolata bir kase içinde, yanında bir kaşık ve<br />

bir somun ekmekle servis ediliyor. Tabii ki Oaxaca’da<br />

yerel tatların ön plana çıkması, Meksika’nın her yerinde<br />

bulabileceğiniz, avokadodan yapılan oldukça lezzetli bir<br />

sos olan guacamole, kızarmış mısır hamurundan yapılan<br />

cips benzeri nacho, veya daire şeklinde ufak ince bir<br />

ekmeğin içine konulan çeşitli içlerle hazırlanan taco gibi<br />

lezzetleri burada bulamayacağınız anlamına gelmiyor.<br />

Bütün bunlar sizi kesmezse şehrin çarşısında kaktüs suyu<br />

ve çekirge kızartması gibi değişik tatları deneyebilirsiniz.<br />

Oaxaca ayrıca el sanatları ile de ünlü. Şehrin<br />

merkezindeki zanaatkarlar çarşısı da bunun canlı<br />

bir kanıtı. El yapımı rengarenk kurukafalar, teneke<br />

çerçeveler, mariachi ve belki de Mayalardan kalan mirasla<br />

hayal edilen gerçeküstü canlıların figürleri bu çarşıda<br />

turistlerle buluşuyor, ve yerlileri ülke ekonomisine<br />

entegre etmeye çalışan sivil toplum örgütleri sayesinde<br />

turistlerin harcadığı paralar doğrudan yerli gruplara<br />

gidiyor.<br />

‘Yeni̇ İspanya’nın Başkenti<br />

Fakat Meksika kültürünü daha iyi tanımak için<br />

başkent Ciudad de México’dan (<strong>Mexico</strong> City)<br />

başka gidilebilecek bir yer yok. Dar sokakları, geniş<br />

meydanları, dünya çapındaki restoranları ve arkeoloji<br />

müzeleri, mariachi’leri, küçük lokantaları, tekila barları,<br />

ünlü ressam çift Diego Rivera ve Frida Kahlo’nun müzeye<br />

dönüştürülmüş evleri, Aztek tapınakları ve piramitleri ile<br />

Ciudad de México, adeta bütün Meksika’nın bir özeti.<br />

that’s used in various meat and chicken dishes, as well as<br />

its hot chocolate, a drink that the Aztecs discovered. But<br />

here, hot chocolate is drunk a little differently than in the<br />

rest of the world: hot chocolate is served with a very watery<br />

texture inside a bowl, with a spoon and a loaf of bread.<br />

Of course the fact that local tastes are more prevalent in<br />

Oaxaca doesn’t mean you won’t find flavors available all<br />

over <strong>Mexico</strong>, like guacamole, a very flavorful sauce made<br />

with avocado, nacho, which resemble chips made with fried<br />

corn flour, or taco, prepared with various stuffings placed<br />

inside small, thin rounds of bread, here. If all of this isn’t<br />

enough for you, you can try different flavors like cactus<br />

juice and fried grasshoppers in the city’s market.<br />

Oaxaca is also famous for its handcrafts. The artisans<br />

market in the center of the city is living proof. Handmade<br />

colorful skulls, tin frames, mariachi and figures of surreal<br />

creatures perhaps imagined with the heritage left over from<br />

the Mayans meet with tourists in this market, and thanks<br />

to nongovernmental organizations that try to integrate<br />

locals into the national economy, the money that tourists<br />

spend goes directly to local groups.<br />

The Capital Of “New Spain”<br />

But to get to know Mexican culture better, there is no<br />

other place to go than the capital Ciudad de México<br />

(<strong>Mexico</strong> City). With its narrow streets, spacious squares,<br />

world-class restaurants and archeology museums,<br />

mariachis, small restaurants, tequila bars, house of the<br />

famous painter couple Diego Rivera and Frida Kahlo<br />

that’s been transformed into a museum, Aztec temples<br />

and pyramids, Ciudad de México is a veritable summary<br />

of all of <strong>Mexico</strong>. The first things that greet visitors to


26<br />

Şehre gelenleri ilk başta oldukça kirli bir hava ve son<br />

derece kalabalık sokaklar (ve ulaşım araçları) karşılıyor.<br />

Ciudad de México 21 milyonluk nüfusu ile dünyanın en<br />

kalabalık şehirlerinden biri, bu da doğal olarak günlük<br />

hayata yansıyor.<br />

Ciudad de México, Azteklerin başkenti Tenochtitlán’ın bir<br />

zamanlar bulunduğu yere kurulu. İspanyol kaşif Hernán<br />

Cortés, Aztekleri yendikten sonra şehri yerle bir etmiş ve<br />

aynı noktaya, İspanyol yerleşimcilerinin verdiği adla ‘Yeni<br />

İspanya’nın başkenti Ciudad de México’yu kurmuş. Fakat<br />

yerli nüfus bunu asla unutmamış ve unutturmamış: bugün<br />

hala, hem Tenochtitlán’ın, hem de Ciudad de México’nun<br />

merkezi olan dev Zócalo Meydanı’nda Azteklerin soyundan<br />

gelenler, atalarının varlığını unutturmamak için grup<br />

halinde neredeyse 24 saat davul çalıp, tütsüler eşliğinde,<br />

bir çeşit trans içinde dans ediyor. Dünyanın en büyük<br />

meydanlarından biri Zócalo’nun bir kenarını ünlü Catedral<br />

Metropolitana (Aztek şehrinin merkezi olan dev tapınak<br />

Templo Mayor’un kalıntıları da bu katedral ile yanyana<br />

bulunuyor), bir kenarını ise Diego Rivera’nın en önemli<br />

duvar resimlerine ev sahipliği yapan eski başkanlık sarayı<br />

Palacio Nacional yer alıyor. Zócalo’nun ve şehrin tarihi<br />

merkezinin biraz batısında günlük yaşamın merkezi olan,<br />

sömürge mimarisinin iyi korunmuş eserleriyle butiklerin,<br />

restoranların, barların ve gece kulüplerinin iç içe olduğu<br />

Condesa ve sanat galeriyle Roma bulunuyor. Akşamları<br />

Garibaldi Meydanı’nda toplanan birkaç kişilik geleneksel<br />

Meksika müziği grupları olan mariachi’ler trompetleri,<br />

kemanları ve gitarlarıyla özellikle haftasonları meydanı bir<br />

festival alanına çeviriyor.<br />

Ciudad de México dünya çapında müzelere de ev sahipliği<br />

the city are very dirty air and extremely crowded streets (and<br />

transportation vehicles). With a population of 21 million,<br />

Ciudad de México is one of the most crowded cities in the<br />

world, and this naturally gets reflected in daily life.<br />

Ciudad de México is located where the Aztecs’ capital<br />

Tenochtitlán once stood. After conquering the Aztecs, Spanish<br />

explorer Hernán Cortés wrecked the city and built Ciudad<br />

de México, called the capital of “New Spain” by Spanish<br />

settlers, in the same spot. But the local population never<br />

forgot or let others forget this; to this day, the descendants<br />

of the Aztecs play drums for almost 24 hours as a group and<br />

dance in a sort of trance, accompanied by incense burning,<br />

in the giant Zócalo Square at the center of both Tenochtitlán<br />

and Ciudad de México, in order not to let anyone forget the<br />

existence of their ancestors. One of the largest squares in<br />

the world, Zócalo is bordered on one side with the famous<br />

Catedral Metropolitana (the remnants of the huge temple<br />

Templo Mayor, the center of the Aztec city, are right next<br />

to this temple) and on another side with the old presidential<br />

palace Palacio Nacional, which hosts Diego Rivera’s most<br />

important wall paintings. A little west of Zócalo and the city’s<br />

historic center is are Condesa, a center of daily life where well<br />

protected monuments of colonial architecture mingle with<br />

boutiques, restaurants, bars and night clubs, and Roma, where<br />

the art galleries are. The mariachis, or traditional Mexican<br />

music groups with several people that gather in the Garibaldi<br />

Square in the evenings, transform the square into a festival<br />

area, particularly on weekends, with their trumpets, violins<br />

and guitars.<br />

Ciudad de México also plays host to world-class museums.<br />

The most important of these is the National Museum of<br />

Eve dönüş<br />

uçağınıza biner<br />

binmez bu<br />

büyüleyici ülkeyi<br />

tekrar ziyaret etme<br />

planları yapmaya<br />

başlamanız çok<br />

olası.


yapıyor. Bunların en önemlisi Mayalar, Aztekler, Meksikalılar<br />

gibi Kolomb öncesi Amerika uygarlıklarına ait en nadide<br />

eserlerin sergilendiği, dünyadaki en önemli müzelerden biri<br />

olan Ulusal Antropoloji Müzesi. Buranın biraz ilerisinde<br />

bulunan Modern Sanat Müzesi, güncel sanatın dikkat<br />

çekici örneklerinin yanı sıra birkaç Frida Kahlo tablosuna<br />

da ev sahipliği yapıyor, ancak Frida Kahlo’nun eserlerinin<br />

bulunduğu en önemli müze, Frida’nın kocası Diego Rivera<br />

ile 25 yıl boyunca yaşadığı, şimdi müzeye çevrilmiş evi Casa<br />

Azul (Mavi Ev). Casa Azul’da sanatçının tablolarının dışında<br />

ömrünün son günlerini geçirdiği yatağı, tedavisi boyunca<br />

kullandığı askı ve alçı gibi sıradışı hayatına ait nesneleri<br />

görmek de mümkün.<br />

Ciudad de México’nun bir diğer sürprizi ise Orta<br />

Amerika’daki en önemli tarihi yerleşim yerlerinden biri<br />

olan Teotihuacán. En son Azteklerin yaşadığı son derece<br />

iyi korunmuş bu şehir, birçok yapının yanı sıra dünyanın en<br />

büyük üçüncü piramidi olan Güneş Piramidi’ne de ev sahipliği<br />

yapıyor. 70 metrelik dev piramidin tepesine ulaşmak için 250<br />

basamak tırmanmanız gerekiyor.<br />

Ciudad de México’da güvenlik açısından dikkat etmeniz<br />

gereken en önemli şeylerden biri taksiler. Turistler kadar<br />

yerliler de taksi seçimine çok dikkat ediyor, kimliğini<br />

görmediği taksiye binmiyor (bu sebeple gerçek taksiciler<br />

de araçlarının görünür bir yerine kimliklerinin büyükçe<br />

bir kopyasını yapıştırıyor), çünkü taksici görünümündeki<br />

soyguncular insanları kaçırıp soyabiliyor.<br />

Dünyanın en çok turist ağırlayan on ülkesinden biri olan<br />

Meksika, sahip olduğu güzelliklerle anılmayı hak ediyor.<br />

Aklınıza gelebilecek her şeye sahip olan ‘Yeni İspanya’<br />

eskisine meydan okuyor.<br />

Anthropology, one of the leading museums in the world where<br />

the rarest works from pre-Colombus American civilizations<br />

like the Mayans, Aztecs and Mexicans are displayed. A little<br />

further away, the Museum of Modern Art hosts striking<br />

examples of current art as well as several Frida Kahlo<br />

paintings, yet the most important museum where Frida<br />

Kahlo’s works are displayed is the house where Frida lived<br />

with her husband Diego Rivera for 25 years, now converted<br />

into a museum called Casa Azul (Blue House). In addition to<br />

paintings by the artist, at Casa Azul, you can also see the bed<br />

where she spent her last days and objects that belong to her<br />

extraordinary life like the strap and cast she used throughout<br />

her treatment.<br />

Another one of Ciudad de México’s surprises is Teotihuacán,<br />

one of the most important historic areas of settlement in<br />

Middle America. This extremely well protected city where<br />

Aztecs last lived hosts many monuments as well as the world’s<br />

third largest pyramid, the Pyramid of the Sun. In order to<br />

reach the top of the giant 70-meter pyramid, you have to<br />

climb up 250 steps.<br />

One of the most important things you have to watch out for<br />

in terms of safety in Ciudad de México is the cab. Not only<br />

tourists but also locals pay great attention in choosing taxis,<br />

not getting into cabs without identification (this is why real<br />

taxi drivers attach a large copy of their ID in a visible part<br />

of their vehicle) because robbers who look like taxi drivers can<br />

kidnap people and rob them.<br />

One of the top ten countries in the world to host the most<br />

tourists, <strong>Mexico</strong> deserves to be mentioned for its beauties.<br />

The “New Spain,” which has everything you can think of,<br />

challenges the old.<br />

27


DQ<br />

28 R Ö P O R T A J - I N T E R V I E W<br />

Bir Duayen<br />

Betûl Mardin


RÖPORTAJ-INTERVIEW P I N A R M A M A K<br />

Halkla İlişkiler’in marka ismi Betûl Mardin’le hayatını, mesleğini<br />

ve son dönemdeki projelerini konuştuk. Bu keyifli sohbet için<br />

kendisine çok teşekkür ediyoruz.<br />

Klasik bir başlangıç yerine şunu sormak istiyorum; Betûl Mardin nasıl Betûl Mardin<br />

olmuştur<br />

Baba tarafından çok köklü bir ailenin mensubuyum; biraz Arap, biraz Kürt, biraz Fransız.<br />

Anne tarafından Kastamonulu, Çankırılı, yani daha Anadolu. Bu büyük ve karışık<br />

ailenin içinde bir şeyler yapmak lazımdı ama kadınsın, ikinci kız çocuğusun; haliyle<br />

hiçbir şey yapamıyorsun, çalışmak istiyorsun, okula gitmek istiyorsun izin yok ama ben<br />

yine de inatçıydım. Bir sıkıntı da konuşamıyor olmamdı. Şimdi düşünüyorum da bence<br />

psikolojikmiş, ben konuşmamayı tercih etmişim. Herkes üzülüyor ama kimse de bir şey<br />

yapmaya yanaşmıyor. Ben tek başıma aşmaya çalıştım. O zamanlar Demosten diye bir<br />

adamdan bahsediliyordu, o adamın ağzına çakıl taşı koyarak konuştuğunu duydum ve 13<br />

yaşımdayken ben de denedim. Yutmamaya çalışıyordum, başta anlamadım ama zamanla<br />

cümlenin neresinde onun oluştuğunu anlamam gerektiğini kavradım. Daha sonra ona<br />

göre nefes almaya başladım ve üstesinden geldim. Eksik yanım konuşmak olduğu için<br />

bunun üzerine gittim. Okulun münazara takımının başına geçtim, konuşma sanatını<br />

öğrendim. 15-16 yaşlarından beri de konuşmanın çok etkin bir silah olduğunu bilirim<br />

ve onu kullanırım. Bu arada koleji bitirdim, babama gittim Amerika’da okuyup psikolog<br />

olabilmek için. Güldü ve dedi ki, “18 yaşından sonra kız çocukları okumaz, liseye kadar<br />

okumuş olman bir lütuf zaten”. Üstelik ablam vefat etmişti, artık ben tek kız olduğum için<br />

29<br />

Betûl Mardin: A Doyenne<br />

We spoke with Betûl Mardin, a brand name in public relations,<br />

about her life, her career and her latest projects. We thank her<br />

very much for this delightful conversation.<br />

Instead of a cliché start, I want to ask this: how did Betûl Mardin become<br />

Betûl Mardin<br />

On my father’s side, I am the member of a very well rooted family; a little Arabic, a little<br />

Kurdish, a little French. On my mother’s side, I am from Kastamonu, Çankırı, that is, more<br />

Anatolian. There was the need to do something amidst this large, complicated family, but<br />

you’re a woman and the second daughter; naturally you can’t do anything, you want to work,<br />

you want to go to school, they’re not allowed, but I was still persistent. Another problem was<br />

that I wasn’t able to talk. Now, thinking back on it, I think it was psychological; apparently<br />

I preferred not to talk. Everyone’s sad but no one lends himself to do something. I tried to<br />

overcome it by myself. Back then, there was talk about a guy named Demosten. I heard he<br />

was able to speak by putting pebbles in his mouth, so I tried it when I was 13. I was trying<br />

not to swallow it; I couldn’t understand it at first, but in time, I understood that I needed to<br />

comprehend where in the sentence it would form. Later, I started breathing accordingly, and<br />

I overcame it. I became the head of the debate team at school; I learned the art of speaking.


30<br />

Bu mesleğe başladığım zaman öncelikle<br />

kadınların bu alanda yer almasını istedim ve<br />

buna öncelik tanıdım.<br />

daha değerli oldum. Onu yapamazsın, bunu yapamazsın. O<br />

zaman da, yumuşak inişleri öğrendim, karşı çıktıkları zaman<br />

neye “evet” diyebileceklerini kestirip oraya doğru çalışmayı<br />

öğrendim, bu bana çok yaradı. Rahmetli büyükbabamın<br />

bir sözü vardı; “kıntırak” diye. Mesela kapı kapalı; ne yap<br />

yap o kapının bir ucuna kıntırak aç, ayakkabının ucunu o<br />

aralığa sok, bekle. O çok mühim, dolayısıyla düşünüyorsun;<br />

yapma dedi ya neye evet diyebilir Ben de yemeğe hayır<br />

diyemez dedim. Dört sene akşamları Kız Sanat Okulu’na<br />

gittim. Yemek, dikiş, nakış, klasik kadın rolünde kadının<br />

yaptığı şeyleri öğrendim. Tabii o da memnun kaldı, bu bana<br />

çok yaradı otelcilikte. Bu sırada büyük bir kayıp yaşadık ve<br />

arazimiz gitti. Ben de çalışmaya başladım.<br />

Normalde köklü bir aile olduğu için arkanızda durup<br />

destek olmaları beklenirken tam tersi bir durum olmuş.<br />

Şimdi babam şöyle düşünüyordu; bir katta oturuyor<br />

kira ödemiyor, yemeği bizimle yiyor yukarı kata çıkıp,<br />

çocuklarına dışarıdan mürebbiye geliyor, onlarla<br />

ilgilenmesine de gerek yok. Şimdi ne kalıyor bana Gitme,<br />

gelme, kocaya bakma. Kocaya bakmak çok önemli. Sonra<br />

bütün bunların içinde yaşıma göre ne yapmak istediğimi<br />

kafamda toparladım. Evvela kocalardan kurtuldum. Sonra<br />

çocukların iyi yetişmesi gerek, öncelikle buna önem<br />

verdim. Onlara göre yaşamaya başlıyorsun, onlara baktım.<br />

Bu süreçte bir iki müşterim vardı, hiç unutmadım, çünkü<br />

fark ettiler benim koşuşturmamı, yardım ettiler. Böylece<br />

gazeteci oldum, TRT’de falan çalıştım. O tahsilim bitti,<br />

‘68’den beri halkla ilişkilerdeyim.<br />

Bu noktada aslında “Halkla İlişkileri” de yarattınız,<br />

yaptığınız şeyler birbiriyle çok örtüşüyor. Öncelikle<br />

kendinizi yarattınız, sonra da çalıştığınız şeyi<br />

yaratıyorsunuz. İsterseniz ilk önce Halkla İlişkiler<br />

sürecinden bahsedelim.<br />

Evvela ben Halkla ilişkileri keşfettiğim zaman, meslek<br />

duruyordu. Bu mesleğe başladığım zaman öncelikle<br />

kadınların bu alanda yer almasını istedim ve buna öncelik<br />

tanıdım. Çünkü kadınların yapabilecekleri işler çok azdı;<br />

sekreterlik gibi. Kimlerle çalışayım diye düşündüm, kadın<br />

olsun istedim. Bir ara, bir on yıl kadar erkek bir ortağım<br />

oldu. Elimden geldiğince bir şeyler yaptım ama şunu<br />

belirtmek istiyorum ki müthiş bir meslek. Satıcıların malını<br />

daha çok satması değil; bu bir itibar mimarlığı. Öncelikle<br />

I’ve known that speaking is a very effective weapon since I<br />

was 15-16, and I use it. During this time I finished prep<br />

school and went to my father, asking him if I could study in<br />

the United States and become a psychologist. He laughed and<br />

said, “After 18, girls don’t go to school. It’s a blessing that<br />

you went to school until high school as is.” Moreover, my<br />

sister had passed away, so I had become more valuable as the<br />

only daughter. You can’t do that, you can’t do this. That’s<br />

when I learned the soft landing spots; when they objected<br />

to something, I learned to predict what they might say “yes”<br />

to and work towards it, and this helped me a lot. My late<br />

grandfather had a saying, “kıntırak.” For instance, the door<br />

is closed; whatever you do, open a little kıntırak on the edge<br />

of the door, stick the tip of your shoe in that gap and wait.<br />

That’s really important, so you think about it; he said “no,”<br />

but what could he say “yes” to So I said he couldn’t say “no”<br />

to food. For four years, I went to the Art School for Girls in<br />

the evenings. I learned to cook, to sew, to embroider, all the<br />

things that women in the role of the classic woman do. Of<br />

course he was content, and this benefited me greatly in the<br />

hotel business. In this time, we experienced a great loss, and<br />

our field was gone. So I started to work.<br />

When it would normally be expected that a well rooted<br />

family would be behind you and support you, the<br />

situation was exactly the opposite.<br />

Now my father <strong>though</strong>t this way; she’s living on a floor not<br />

paying rent, eating dinner with us then going upstairs, with a<br />

governess coming from outside for her kids, so she doesn’t have<br />

to take care of them either. Now what’s left for me to do To<br />

go, come and look after the husband. It’s very important to<br />

look after the husband. Then, amidst all this, I made up in<br />

my mind what I wanted to do that suited my age. I first got<br />

rid of the husbands. Then, the kids had to be brought up well,<br />

so I gave that priority. You start to live according to them,<br />

so I looked after them. In this time, I had two clients, I never<br />

forgot, because they noticed how much I was hustling, and<br />

they helped. That’s how I became a journalist, and I worked<br />

in TRT and such. That training is over, and I’ve been in<br />

public relations since ’68.<br />

At this point you actually also created “Public<br />

Relations,” the things you did overlap very much. You<br />

first created yourself, and then you create what you work


ilgisizliği, bilgisizliği, önyargıyı, düşmanlığı yeneceksin.<br />

Sonra markete indiğinde o markayı bir yere getireceksin.<br />

Bir dönem Londra’ya gittim, burada yapabiliyorum bu işi<br />

ama dışarıda nasılım, onu test etmek için. 5 sene kadar da<br />

orada çalıştım, gördüm ki bu işi gerçekten yapabiliyorum.<br />

Buraya döndüm ve dernek başkanlığı yapmaya başladım.<br />

Dernek başkanlığında dışarı açılma diye bir şey yoktu.<br />

Dışarıya açılmalarını istedim, Sam Black diye müthiş bir<br />

adam bulduk şansımıza. O adam sayesinde Türkiye adına<br />

dünyadaki Halkla İlişkiler bilimine yakınlaştım. O adamın<br />

bana her zaman söylediği bir şey vardı: “Toplantılarda<br />

bir soru sor, öyle bir soru sor ki herkes bir dönüp sana<br />

baksın, sonra ikinciyi de öyle sor. Ama üçüncüyü sorma<br />

sakın, o zaman ‘Yine bu kadın soruyor’ derler.” Beni bu<br />

şekilde eğitti, ben de ona göre konuşmaya başladım. Hong-<br />

Kong’da bir toplantıda bir adama bir soru sordum, ortalık<br />

karıştı, ikinci soruyu da sordum, üçüncüyü sormadım.<br />

Ertesi sene Güney Afrika’daydı, bana “mother” ismini<br />

taktıklarını anladım. İçeri girdiğimde tempoyla bu şekilde<br />

bağırıyorlardı. Bunun üzerine Halkla İlişkiler’in ‘Annesi’<br />

gibi oldum. Bütün bunlar arasında başkanlık seçimlerinde<br />

Türk delege Yunan delegeye verdi oyunu, bana değil. Rezil<br />

oldum, hâlâ utanırım. Belçika’da oturan İngiliz söyledi<br />

bana; Türk Yunanlı’ya verdi oyunu, onun için kaybettin<br />

seçimi, ama seneye biz seni seçeceğiz dedi. Ertesi sene 36<br />

ülkenin delegesi, aynı anda benim ismimi verdiği için direkt<br />

seçildim. Ben Türklerin bu tavrını anlayamıyorum; kime oy<br />

verirsek verelim ama kadın olmasın.<br />

in. If you want, we should first talk about the process of<br />

Public Relations.<br />

First of all, when I discovered Public Relations, the profession<br />

was stagnant. When I started this profession, before all else,<br />

I wanted women to be present in this field, and I made this<br />

a priority. Because there were very few jobs that women<br />

could do, like be a secretary. I <strong>though</strong>t about whom I should<br />

work with, and I wanted them to be women. For a while,<br />

for about ten years, I had a male partner. I did whatever<br />

I could, but I want to express that it is an incredible job.<br />

It isn’t about sellers selling more of their goods; this is<br />

reputation architecture. First you have to defeat carelessness,<br />

ignorance, prejudice and hostility. Then when you get out on<br />

the market, you have to bring that brand somewhere. I went<br />

to London for a while, I could do this job here but I wanted<br />

to test how I was abroad. I worked there for about 5 years;<br />

I saw that I could really do this job. I came back here and<br />

started to chair the association. There was no such thing as<br />

going abroad for the association head. I wanted them to go<br />

abroad, and to our luck, we found an amazing man named<br />

Sam Black. Thanks to that man, I got closer to the science<br />

of Public Relations in the world on behalf of Turkey. There<br />

were two things that man always said to me: “Ask a question<br />

in meetings, ask such a question that everyone turns <strong>around</strong><br />

to look at you, and then ask the second question. But don’t<br />

dare ask the third, otherwise, they’ll say ‘This woman is<br />

asking a question again.’” He educated me like this, and I<br />

started to speak accordingly. At a meeting in Hong Kong, I<br />

asked a man a question and there was a mess, then I asked<br />

the second question, but I didn’t ask the third. The following<br />

year, in South Africa, I understood that they had nicknamed<br />

me “mother.” When I walked in, they chanted this with a beat.<br />

Following that, I became the “Mother” of Public Relations.<br />

Amidst all of this, in the presidential elections, the Turkish<br />

delegate voted for the Greek delegate, not for me. I was<br />

humiliated; I’m still embarrassed. The Brit living in Belgium<br />

told me; the Turk voted for the Greek, that’s why you lost the<br />

election, but next year we’ll select you. The next year, I was<br />

chosen directly because the delegates of 36 countries gave my<br />

name at the same time. I don’t understand this attitude of the<br />

Turks; let’s vote for whomever so long as it’s not a woman.<br />

Let’s talk a little bit about how you view the development<br />

and current state of public relations in Turkey.<br />

In my career, hotel management played the biggest role.<br />

This was the branch in the field of public relations where I<br />

made myself a name the most and earned the most experience.<br />

I worked at Sheraton for 16 years and Swissotel for 11. I<br />

gave my signature saying I would be there between 10 each<br />

morning and 1 each noon, but each day I stayed till 6.<br />

That’s how the hotel business is, right when you think you’re<br />

finished, something else comes up. I learned a lot of things<br />

thanks to this. I’ll also tell you how I got into this business.<br />

There was an operator who did my first heart surgery, a<br />

South American. He was very famous, and his wife was very<br />

beautiful. They came here and gave a talk on behalf of the<br />

31


When I started this profession, before all else,<br />

I wanted women to be present in this field, and<br />

I made this a priority.<br />

32<br />

Sizin Halkl İlişkiler tecrübenizde otelcilik önemli bir yer<br />

tutuyor. Biraz bu konudan bahseder misiniz<br />

Benim kariyerimde en büyük yeri otelcilik aldı. Halkla<br />

ilişkiler dalında en çok isim yaptığım, deneyim kazandığım<br />

alan bu oldu. 16 sene Sheraton, 11 sene Swiss Otel’de<br />

çalıştım. Her sabah 10 ile öğlen 1 arasında orada olmak<br />

üzere imza attım ama her gün 6’ya kadar orada kalıyordum.<br />

Otel işi biraz böyle, tam bitirdim derken başka bir şey<br />

çıkar. Bu sayede çok şey öğrendim. Bu işe nasıl girdiğimi<br />

de anlatayım. İlk kalp ameliyatını yapan bir operatör vardı,<br />

Güney Amerikalı. Çok meşhurdu, karısı da çok güzeldi.<br />

Buraya geldiler, Kalp Vakfı adına konuşma yaptılar, merak<br />

etmeyin, kalp ameliyatı da olabilirsiniz, gibisinden. Benden<br />

yardım istediler, misafirleri ağırlamam için. Ben de bir şartla<br />

kabul ederim dedim: onlar böyle eğlence geceleri yaparlar<br />

gelince ama ben geceleri gelmem. Ben yapabileceğim her<br />

şeyi yaptım, çok güzel geçti. Dediler bari son gece kokteyle<br />

gelin. 6-8 arası, peki dedim son kokteyle geleyim. Bir adam<br />

geldi yanıma orada. Cebinden kartını çıkardı ve dedi ki, “Sizi<br />

büyük bir hayranlıkla izledim, buraya yarın bir gelirseniz<br />

görüşmek isterim.” Baktım Satış Müdürü Ferit. Peki, ertesi<br />

gün gittim yanına, konuştuk ve otelcilik serüveni böyle<br />

başladı.<br />

Peki Türkiye’nin şu andaki imajı hakkında ne<br />

düşünüyorsunuz Sizce hangi özelliklerin<br />

üzerine gidilmesi lazım markalaşma açısından<br />

Şimdi birkaç aydır, biz bunun üzerine çalışıyoruz.<br />

Türk kahvesi oldu ya Yunan kahvesi, oradan çıldırdım<br />

artık.“Turkish Coffee”, “Turkish Kebab”, “Turkish Hamam”.<br />

Elimden geleni yapacağım bu konuda.<br />

Sizce biz neden sahiplenemiyoruz bu değerleri<br />

Biz biraz işin keyif kısmını düşünüyoruz. Kebabımız<br />

yiyelim, baklavamızı yiyelim, gerisine karışmıyoruz.<br />

Normal hayatta da böyle, kadın konusunda da böyle. Biraz<br />

tuhafız, hatalarımızı görmüyoruz, çalışmamız lazım. Halkla<br />

İlişkiler’de çalışan her insanın Türkiye’yi biraz sahiplenmesi<br />

gerekiyor. Bu seneki motto ne Türkiye’nin dışarıda<br />

tanıtımı.<br />

Peki halkla ilişkiler dışında, sizce bizler ne yapabiliriz<br />

Her şeyde, Türkiye’yi tanıtmak lazım. Mesela bir ilaç<br />

Heart Association, saying things like “Don’t worry; you<br />

can also have heart surgery done.” They asked for my help<br />

in hosting the guests. And I said that I would accept under<br />

one condition: They would host nights of entertainment<br />

when they come, but I wouldn’t come at night. I did<br />

everything I could do, and it went by great. They said, “At<br />

least come to the cocktail reception on the last night.” It<br />

was between 6 and 8, and I said, “Okay, I’ll come to the<br />

last cocktail reception.” There, a man came up to me. He<br />

took out his card from his pocket and said, “I’ve watched<br />

you in awe, if you could come here tomorrow, I’d like to<br />

meet.” I looked and it was the Sales Manager Ferit. Okay,<br />

I went to see him the next day, we talked and that’s how<br />

my hotel adventure began.<br />

So what do you think about Turkey’s current image<br />

In terms of branding, what qualities should we<br />

emphasize<br />

Now for a couple of months, we’ve been working on this.<br />

When Turkish coffee became Greek coffee, that’s where<br />

I lost it. “Turkish Coffee,” “Turkish Kebab,” “Turkish<br />

Hamam.” I’ll do whatever I can on this subject.<br />

Why do you think we don’t take ownership of these<br />

values<br />

We think a little about the enjoyment part of it. Let’s eat<br />

our kebab, eat our baklava, and not worry about the rest.<br />

That’s how it is in regular life, that’s how it is on the<br />

subject of women. We’re a little strange, we don’t see our<br />

faults, we have to work. Every person who works in Public<br />

Relations needs to take some ownership of Turkey. What’s<br />

the motto this year Promoting Turkey abroad.<br />

Well, what do you think we can do besides public<br />

relations<br />

We need to promote Turkey in everything. For instance,<br />

you found a medicine, we have herbal plants, it needs<br />

to be announced, introduced abroad right away. Since<br />

yesterday, I’ve been thinking about the idea of neighbours.<br />

There are so many neighbour stories in Turkey, we should<br />

promote them. You know how houses are close to one<br />

another in villages, large fields, that’s why I think the<br />

relationship between neighbours is so tight. That’s where


uldun, bizim şifalı bitkilerimiz vardır, hemen dışarıda da<br />

ilan edilmesi, orada da tanıtılması gerek. Ben dünden beri<br />

komşuluğa taktım. Türkiye’de komşu hikayesi çok, onu<br />

tanıtmak lazım. Köylerde, büyük arazilerde evler birbirine<br />

yakındır ya, ben komşuluk ilişkilerinin bu kadar sıkı<br />

olmasını buna bağlıyorum. Yani bu kültür oradan oluşuyor.<br />

Çünkü yanında olan kişi önemlidir. Bu anlamda bizde insan<br />

ilişkileri daha sıcaktır, daha fazladır.<br />

Evliliğe karşı “One problem less” gibi sözleriniz var<br />

sizin, sosyal medyada insanlar çok paylaşıyor, takip<br />

ediyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz<br />

Çok güzel. Yüzünüze bir gülümseme geliyorsa bu yeterli.<br />

Bu kadar. Ben itibarıma çok düşkünümdür. Bir insanın<br />

itibarı bozuldu mu geri dönmüyor. İnsanın her adımında<br />

düşünmesi lazım. Benim ailemin siyaset yasağı var, siyaset<br />

yapamıyoruz. Bu çok kurtarıyor bizi. Üç tane iş var benim<br />

yasağım olan: Siyaset, sigara, silah. Bu üç şeyi yapmam.<br />

Bunları geçirdim çünkü ve karar verdim; yapmamam lazım.<br />

Geçmişi nasıl değerlendiriyorsunuz Hiç ‘keşke’leriniz<br />

var mı<br />

Keşke dört defa kalçamı kırmasaydım ama yaşlılıkta başka<br />

bir şey olabilirdi, kalp olabilirdi. Yaşlılıkta sağlıkla ilgili<br />

problemlerim var. Üstüne çıkmaya çalışıyorum, gerçi<br />

baston var.<br />

Baston için “İmajının bir parçası haline geldi” gibi<br />

yorumlar var.<br />

Nasıl gelmesin, mecbur öyle olmak zorunda. Eskiden<br />

Kervansaray diye bir gece kulübü vardı, herkes dans<br />

ediyor. Bir müzisyen vardı, kadına bak bu yaşa gelmiş dans<br />

ediyor dedi. 40 yaşlarındaydım o zaman. Anladım, bu<br />

yaştan sonra dans etmemek gerek. Bir yaştan sonra saçımın<br />

şekli değişmeyecek. Bunda sakat kalmamın da etkisi var.<br />

Ameliyattan sonra, Londra’dayım o sıralar, Ayla Algan’la<br />

Tunç Yalman beni ziyarete geldi. Topal kalmışım artık<br />

biliyorum, Ayla dedi ki; uzun bir eşarp alırsın, paçana değil<br />

de eşarba bakarlar. İngiliz kralının kardeşinin karısı da sakat<br />

kalmış, o kadın da öyle yaparmış diye anlattı. Biz de dedik<br />

ya, kendime bir imaj yaptım, saçı başı makyajı. Dolayısıyla<br />

40 yaşından sonra bu imaj hasıl oldu. Ama pantolon olayı,<br />

iki bacağımda da kanser olmasından dolayı oluşan yaralarla<br />

ilgili. Onun için pantolon giyiyorum. Yara yok şu an ama<br />

izi kaldı maalesef. Bir şeyim yok merak etmeyin.<br />

Son olarak, hayatı yaşamakla ilgili bize ne<br />

söyleyebilirsiniz<br />

Hep söylerim; ‘benim hakkımda konuşurlarken’ ne desinler<br />

istiyorsun Bunu öncelikle bir düşünmek gerek. Deli<br />

mi desinler istiyorsun Çok hoş sohbetli desinler... ona<br />

göre konuşmalı insan. Bazı şeyler var ki çocuklarından ve<br />

yaşından dolayı her istediğini yapamıyorsun. Ona göre de<br />

düşünmek lazım. “Ben 50 yaşındayken...” ne desinler, bunu<br />

düşünmek gerek.<br />

this culture originates. Because the person who’s near<br />

you is important. In this sense, human relationships here<br />

are warmer, more.<br />

You have sayings like “One problem less” against<br />

marriage, people share and follow these a lot in<br />

social media. What do you think about this<br />

That’s great. If it puts a smile on your face, that’s<br />

enough. That’s all. I’m very interested in my reputation.<br />

Once your reputation is ruined, it doesn’t come back.<br />

People should think through every step. My family is<br />

banned from politics, we don’t get involved. That saves<br />

us a lot. There are three things from which I’m banned:<br />

Politics, cigarettes, guns. I don’t do these three things.<br />

Because I’ve lived through these and come to the decision<br />

that I shouldn’t do them.<br />

What do you make of the past Do you have any “if<br />

only”s<br />

If only I didn’t break my hip four times, but something<br />

else could have come with old age, like heart disease.<br />

In my old age, I have health problems. I’m trying to<br />

overcome them, <strong>though</strong> I do have a walking stick.<br />

Some people comment that the walking stick has<br />

become “a part of your image.”<br />

How could it not, it has to be that way. Back in the<br />

day, there used to be a night club called Kervansaray<br />

where everyone danced. There was a musician who said,<br />

“Look at this woman, she’s dancing at this age.” I was in<br />

my 40s then. I understood that I shouldn’t be dancing<br />

after that age. After a certain age, the shape of my<br />

hair shouldn’t change. Being disabled also plays a role<br />

in this. After the surgery, I was in London back then,<br />

Ayla Alkan and Tunç Yalman came to visit me. I knew<br />

that I would be crippled from then on out. Ayla said,<br />

“You’ll buy a long scarf, and they’ll look at the scarf,<br />

not at the cuff of your pants.” She told me that the wife<br />

of the British king’s brother was also left disabled, and<br />

that’s what she did. So we said okay, and I created a<br />

new image for myself, with hair and makeup. So I took<br />

on this image after 40. But the story of the pants has to<br />

do with the bruises that were formed in both my legs due<br />

to cancer. That’s why I wear pants. There is currently<br />

no bruise, but there is unfortunately a scar left. Don’t<br />

worry, I’m fine.<br />

Lastly, what could you tell us about living life<br />

I always say, what would you want people to say when<br />

they’re talking about me First you have to think about<br />

this. Do you want them to say you’re crazy You want<br />

them to say you’re great to chat with... People should<br />

speak accordingly. There are those things that you can’t<br />

do because of your kids and your age. You also have to<br />

think about that. You have to think about what people<br />

will say “When I’m 50...”<br />

33


DQ<br />

34 Y E M E K - F O O D<br />

Yaza leziz<br />

bir merhaba!<br />

Sahilde yürüyüş yapın, bisiklete binin, mis gibi iyot<br />

kokusunu çekin içinize. Gün içinde hafif bir şeyler<br />

atıştırın, üzerine bir kap frozen yoğurt ya da iki top<br />

dondurma da ödülünüz olsun. Güneşin pozitif enerjisiyle<br />

besleyin ruhunuzu. Biz de sizin için yazın mutluluk veren<br />

tatlarını derledik. Onları tatmayı da ihmal etmeyin.<br />

A tasty hello<br />

to summer!<br />

Walk on the beach, ride a bike and take in the sweet<br />

smell of iodine. Grab a light snack during the day, with<br />

a cup of frozen yogurt or two scoops of ice cream as<br />

your reward. Feed your soul with the positive energy of<br />

the sun. We put together for you the summer flavors<br />

that make us happy. Don’t forget to taste them.<br />

Y A Z I - B Y E L İ F Y İ R M İ B E Ş O Ğ L U


35<br />

(0212) 257 03 03 Cevdet Paşa<br />

Caddesi 43/B, Bebek<br />

www.lera-fresca.com<br />

Her gün 07.00-01.00 arasında açık.<br />

Kredi kartı geçerli.<br />

(0212) 257 03 03 Cevdet Paşa<br />

Caddesi 43/B, Bebek<br />

www.lera-fresca.com<br />

Open daily from 07.00-01.00.<br />

Credit cards are accepted.<br />

L’Era Fresca<br />

Time Out İstanbul ödüllü dondurmacı L’Era Fresca’nın<br />

dondurmaları lezzetli, doğal ve sağlıklı. Margarin yerine<br />

sütün kendi yağını ve kremasını kullandıkları dondurmalarını<br />

yaparken sütün pastörizasyonundan homojenizasyonuna kadar<br />

her aşamayı kendi tesislerinde gerçekleştiriyorlar. Fruktoz,<br />

glukoz benzeri maddeler mutfaklarına kesinlikle girmiyor. Tam<br />

otomasyona sahip üretim merkezlerinde el değmeden ürettikleri<br />

dondurmalarında mutlaka taze meyve kullanıyorlar. Kaymaklı,<br />

fındıklı, fıstıklı, tahin-cevizli, yoğurtlu, sütlü-bitter çikolatalı,<br />

brownili, kahveli, yerli meyveli, tropik meyveliler formülü<br />

İtalya’da geliştirilen birbirinden lezzetli çeşitlerden bazıları.<br />

Tartuffo, torta ricotta, tiramisu, panna cotta, fontana, brownie,<br />

semifreddo gibi dondurmalı pastaları da çok lezzetli. Yazın<br />

tadını çıkarmak isteyenler için…<br />

L’Era Fresca<br />

The Time Out Istanbul awarded ice cream shop L’Era Fresca’s<br />

ice creams are flavorful, natural and healthy. Instead of<br />

margarine, they use milk’s own fat and cream when making<br />

their ice cream, with every step from pasteurizing the milk to<br />

homogenizing it taking place in their own facilities. Fructose,<br />

glucose and similar ingredients never enter their kitchen.<br />

They create their ice cream untouched by hand in their fully<br />

automated production center, and they always use fresh fruits.<br />

Clotted cream, hazelnut, pistachio, tahini-walnut, yoghurt, milkbitter<br />

chocolate, brownie, coffee, local fruits and tropical fruits<br />

are only a couple of the flavors whose formulas were developed<br />

in Italy. Their ice cream cakes like tartuffo, torta ricotta, tiramisu,<br />

panna cotta, fontana, brownie and semifreddo are also very<br />

flavorful. For those who want to enjoy the taste of summer...


36<br />

Güneş Dondurmacı<br />

Bebek’in simgelerinden biri haline gelen Güneş Dondurmacı<br />

birbirinden lezzetli onlarca çeşit dondurmanın yanı sıra dondurmalı<br />

waffle da yapıyor. Yunan adalarından getirdikleri sakızdan yaptıkları<br />

sakızlı dondurmaları denenmeye değer. Karadut, frambuaz ve<br />

kaymaklı dondurmaları da çok rağbet görüyor. Tüm caddeye<br />

yayılan kıtır kıtır kornetlerinin kokusuna karşı koymak imkansız.<br />

Dondurmanızı özel çikolata sos ve fındık-fıstık parçalarına da<br />

batırtabilirsiniz. Yaz sıcaklarına birebir…<br />

Güneş Ice Cream Shop<br />

Having grown into one of Bebek’s symbols, Güneş Ice Cream<br />

Shop produces tens of flavorful ice creams as well as ice cream<br />

waffle. Their mastic ice cream, made with mastic brought from<br />

Greek islands, is worth a try. Their black mulberry, raspberry and<br />

clotted cream ice creams are also popular. It’s impossible to resist<br />

the smell of crispy cones that pervades the street. You can also<br />

have them dip your ice cream into a special chocolate sauce and<br />

bits of hazelnut and pistachio. Perfect for the summer heat...<br />

(0212) 263 27 70<br />

Cevdet Paşa Caddesi 58/C, Bebek<br />

Her gün 08.30-03.00 arasında açık.<br />

Kredi kartı geçerli.<br />

(0212) 263 27 70<br />

Cevdet Paşa Caddesi 58/C, Bebek<br />

Open daily from 08.30-03.00.<br />

Credit cards are accepted.


37<br />

(0216) 386 01 08<br />

www.pinkberry.com.tr<br />

Bağdat Caddesi 357, Suadiye<br />

Cuma, cumartesi, pazar 10.00-00.00;<br />

diğer günler 10.00-23.00<br />

arasında açık.<br />

Kredi kartı geçerli.<br />

(0216) 386 01 08<br />

www.pinkberry.com.tr<br />

Bağdat Caddesi 357, Suadiye<br />

Open from 10.00-00.00 on Friday,<br />

Saturday and Sunday; open from<br />

10.00-23.00 on other days.<br />

Credit cards are accepted.<br />

Pinkberry<br />

Hiçbir katkı maddesi kullanılmadan, nar, tropikal meyveler, yeşil<br />

çay, hindistan cevizi gibi doğal malzemelerle hazırlanan Pinkberry<br />

dondurulmuş yoğurtları buz gibi, mayhoş ve leziz. Orijinal<br />

dondurulmuş yoğurdun yanı sıra çikolata, nar, tropikal meyve,<br />

hindistan cevizi gibi çeşitleri bulunan Pinkberry’ye taze meyve,<br />

çikolata, gevrek, kuruyemiş, bal ve pekmez gibi malzemelerden de<br />

ekletebiliyorsunuz. Pinkberry lezzeti, hafifliği ve ferahlatan tadıyla<br />

bu yaz kendinizi iyi hissedeceksiniz.<br />

Pinkberry<br />

The frozen yoghurt at Pinkberry is made without any additives,<br />

using natural ingredients like pomegranate, tropical fruits, green<br />

tea and coconuts. They’re ice cold, tangy and delicious. In<br />

addition to the original frozen yoghurt, Pinkberry offers varieties<br />

like chocolate, pomegranate, tropical fruits and coconut, and<br />

you can add ingredients like fresh fruits, chocolate, cereal, nuts,<br />

honey and molasses. With Pinkberry’s flavor, lightness and<br />

refreshing taste, you’ll feel good this summer.


38<br />

Kronotrop<br />

En kaliteli kahve çekirdeklerini taze taze kavurarak hazırladıkları<br />

kahvelerinin lezzetiyle övünen Kronotrop’un işinin ehli baristaları<br />

bu yaza damgasını vuracak buz gibi bir lezzet öneriyor: Cafe<br />

Mazagran. Bir tür şekerli, sodalı, buzlu americano diyebileceğimiz<br />

cafe mazagran soğuk demleme yöntemiyle hazırlanıyor,<br />

dolayısıyla aroması daha keskin. Sıcak kahvenin soğuk buzun<br />

üzerine dökülmesiyle açığa çıkan yanmış kahve tadına da<br />

rastlamıyorsunuz. Kahve müptelalarına özellikle tavsiye ediyoruz,<br />

yaz sıcağında oluşan su kaybını kahveyle telafi etmenin tek yolu<br />

Cafe Mazagran’dan geçiyor.<br />

Kronotrop<br />

Kronotrop is proud of the flavor of their coffee, which is made<br />

with freshly roasted coffee beans of the highest quality. Their<br />

expert baristas recommend an ice-cold flavor that’ll leave its<br />

mark on this summer: Cafe Mazagran. Cafe Mazagran is a sort<br />

of sugary, icy Americano with soda. It’s prepared with the cold<br />

brewing method, so its aroma is stronger. You also don’t get<br />

the burned coffee flavor that happens when hot coffee is poured<br />

over cold ice. We particularly recommend this to coffee addicts;<br />

the only way to make up for the water loss that happens in the<br />

summer heat with coffee is Cafe Mazagran.<br />

(0212) 249 92 71<br />

Yeni çarşı Caddesi 5/B, Galatasaray<br />

(Galatasaray Lisesi’nden Tophane’ye<br />

inen cadde üzerinde)<br />

Her gün 9.00-20.00 arasında açık.<br />

Kredi kartı geçerli.<br />

(0212) 249 92 71<br />

Yeni çarşı Caddesi 5/B, Galatasaray<br />

(on the avenue that leads from<br />

Galatasaray High School to Tophane)<br />

Open daily from 9.00-20.00.<br />

Credit cards are accepted.


39<br />

(0212) 252 47 53<br />

www.picante.com.tr<br />

General Yazgan Sokak 8/B,<br />

Tünel, Beyoğlu<br />

Pazar kapalı; Cuma, Cumartesi<br />

11.00-02.00; diğer günler<br />

11.00-23.00 arasında açık.<br />

Kredi kartı geçerli.<br />

(0212) 252 47 53<br />

www.picante.com.tr<br />

General Yazgan Sokak 8/B,<br />

Tünel, Beyoğlu<br />

Closed on Sunday; open from 11.00-<br />

02.00 on Friday and Saturday; open<br />

from 11.00-23.00 on other days.<br />

Credit cards are accepted.<br />

Picante<br />

Poppers, nachos, enchiladas, fajitas, burritos, tacos ve<br />

chimichangas’larıyla ün yapan Picante’nin kokteylleri de çok<br />

başarılı. Lime kullanılarak yapılan doğal limonataya eklenen bol<br />

miktarda taze çilek ile hazırlanan çilekli frozen margarita’sına<br />

isterseniz Tekila ve cointreau portakal likörü de ekletebiliyorsunuz.<br />

Ferahlatmakla kalmıyor lezzete de doyuruyor. İster alkolsüz, ister<br />

alkollü; harika bir yaz içeceği.<br />

Picante<br />

Known for its poppers, nachos, enchiladas, fajitas, burritos,<br />

tacos and chimichangas, Picante also <strong>makes</strong> accomplished<br />

cocktails. The strawberry frozen margarita is made by adding<br />

a lot of fresh strawberries to natural lemonade made with<br />

lime, and you can add tequila or cointreau to it if you wish.<br />

It is not only refreshing but also flavorful. Whether with<br />

alcohol or without, this is a great summer drink.


DQ<br />

40 K E N T - C I T Y<br />

Tekstil Başkenti<br />

The Capital of Textile<br />

Sadece tekstilin değil, leblebinin, horozun, ot ve sebze yemeklerinin, Fırın<br />

Tandır’ın ve doğal güzelliklerin de başkenti Denizli. Bu şehre geçerken<br />

uğranmaz, planlı ve programlı bir seyahatle Denizli’nin tadını çıkartmalısınız.<br />

Denizli is not only the capital of textile but also of chickpeas, roosters, herbs<br />

and vegetable dishes, Fırın Tandır and natural beauties. You don’t just stop<br />

by this city as you’re passing; you have to enjoy Denizli with a planned,<br />

programmed visit.


Y A Z I - B Y N E V R A N E R G İ Z<br />

H<br />

emen her şehrin merkezinde o kenti anlatan bir<br />

heykel bulunur. Denizli bu konuda sempatiklik<br />

ödülünü hakediyor. Çünkü horozuyla ünlü şehrin<br />

merkezinde bütün heybetiyle duran rengarenk horoz ana<br />

caddeyi süslüyor. Bu noktadan başlayarak tüm cadde sağlı<br />

sollu alışveriş mekanlarıyla dolu. Elbette tekstil mağazaları<br />

ön planda. Malum Denizli bir tekstilkent. El dokuması yatak<br />

örtüleri, havlular, peştemaller, masa örtüleri öyle çeşitli<br />

ki, buradan hatıra olarak ne götüreceğiniz ile ilgili derdi<br />

ortadan tamamen kaldırıyor. Denizli deyince akla gelen<br />

ikinci şey de leblebi. Bu nedenle özellikle merkezde bol bol<br />

kuruyemişçi bulunuyor. Alışveriş sırasında biraz leblebi alıp<br />

çantaya atmakta fayda var!<br />

Bir Varmış Bir Yokmuş<br />

Ege Bölgesi’nin bu nadide ili Ege ve Akdeniz arasında bir<br />

geçit durumunda. Şehir M.Ö 261-245 yılları arasında Suriye<br />

Kralı ikinci Antiokhos tarafından kurulmuş. Kurulduğu yer<br />

şimdiki Eskihisar Köyü civarında idi; daha sonra bölgede<br />

meydana gelen büyük depremin ardından kent Kaleiçi<br />

Mevkine taşınmış. Bilinen en güvenilir araştırmaya göre<br />

Denizli adının kökeni, bir boy adı olan Tengiz. Bu kelime<br />

Türkçe’de “deniz” anlamına geliyor. Kronolojik listelere<br />

baktığımızda Türkler’in Denizli’de ilk görüldükleri tarih<br />

1070. Bundan sonra Bizanslılar’ın, Germiyanoğulları’nın,<br />

İnançoğulları’nın ve sonra tekrar Bizans’ın hakimiyeti altına<br />

girdiğini görüyoruz. Ancak nihai olarak 1429’da bölge<br />

Osmanlı egemenliğine giriyor ve 1876’da ilk belediye<br />

kuruluyor.<br />

Merkeze Yakın Olmak İsteyenler<br />

Denizli’desiniz, çarşıyı pazarı gezdiniz, alışverişinizi<br />

yaptınız, hava da pek güzel, o halde sıra yakınlardaki<br />

mesire alanlarını gezmeye geldi! Kent merkezindeki<br />

İncilipınar büyük çınar ağaçlarıyla tam dinlenmelik. Soğuk<br />

su kaynaklarının, havuzların, çocuk parklarının, piknik<br />

alanlarının ve spor aletlerinin bulunduğu bir gezi alanı.<br />

Aslında İncilipınar’a gitmek için havanın güzel olmasını<br />

beklemenize de gerek yok. Kar altındaki fotoğraflarını<br />

görünce insan böyle bir doğa harikasını kaçırmaması<br />

gerektiğini anlıyor çünkü. Merkeze 8 km. mesafedeki<br />

Eskihisar Köyü’nde bulunan bir başka mesire yeri olan<br />

Hisar Değirmenleri ise nostaljik kır kahveleri ile size %100<br />

dinlenme ve huzur bulma garantisi veriyor. Buradaki kuyu<br />

kebabı ile ünlü restoranlar da açlığınızı gideriyor. Beyağaç<br />

ilçe merkezindeki baraj göleti de seyahatinize renk katacak<br />

bir başka alternatif olabilir. 850 metre yükseklikteki<br />

gölette olta balıkçılığı yapabilir, düzenlenen su sporları<br />

etkinliklerine katılabilirsiniz.<br />

Bölge çevresi kızılçam ormanları ile kaplı olduğundan<br />

burada alacağınız tertemiz hava ile akşama rahat bir uyku<br />

çekeceğiniz şüphesiz!<br />

J<br />

ust about every city center has a statue that<br />

describes the town. On this front, Denizli<br />

deserves a reward for likeability. The colorful,<br />

majestic rooster that sits in the middle of the center<br />

of the city famous for its roosters decorates the main<br />

avenue. Starting from this point, the whole avenue is<br />

full of shopping venues left and right. Of course, textile<br />

stores are on the forefront. After all, Denizli is a textile<br />

city. The hand woven bedspreads, towels, peshtemals<br />

and table clothes are so varied that you don’t have<br />

to worry about what to buy as a souvenir. The second<br />

thing that comes to mind when someone says Denizli is<br />

the chickpea. This is why there are lots of dried fruit<br />

and nut sellers, particularly in the center. It’s a good<br />

idea to buy some chickpeas as you’re shopping and<br />

throw them in your bag!<br />

Once Upon a Time<br />

This rare province of the Aegean Region serves as a<br />

passage between the Aegean and the Mediterranean.<br />

Syrian King Antiochus II built the city between 261<br />

B.C. and 245 B.C. It was originally built <strong>around</strong><br />

where Eskihisar Village is today; later, following the<br />

great earthquake that happened in the region, the city<br />

was moved to the Kaleiçi site. According to the most<br />

trusted research done, the origin of the name Denizli<br />

dates back to Tengiz, a boy’s name. This word means<br />

“sea” in Turkish. When we look at chronological lists,<br />

the first date that Turks were seen in Denizli is 1070.<br />

Afterwards, we see that the city enters Byzantine,<br />

Germiyanoğulları, İnançoğulları and later again<br />

Byzantine rule. Yet at last the region enters Ottoman<br />

rule in 1429, and the first municipality is set up in<br />

1876.<br />

Those Who Want to Be Close<br />

to the Center<br />

You’re in Denizli, you’ve toured the market, you’ve<br />

done your shopping, and the weather’s pretty nice.<br />

Now it’s time to tour the parks near by! Located at<br />

the city center, İncilipınar’s large plane trees make<br />

it perfect for resting. This is a strolling place full of<br />

cold-water springs, pools, kiddy parks, picnic areas<br />

and athletic equipment. Actually, to visit İncilipınar,<br />

you don’t have to wait till the weather’s nice. When<br />

you see photographs of it covered with snow, you<br />

understand that you shouldn’t miss a miracle of nature<br />

like this. Another park located in the Eskihisar Village<br />

8 km from the center is Hisar Değirmenleri, which has<br />

nostalgic countryside coffee houses that give a 100%<br />

guarantee of relaxation and peace. The restaurants here<br />

famous for kuyu kebab relieve your hunger. Another<br />

41


42<br />

Sonsuz Beyazlık<br />

Denizli’ye kadar gidip Pamukkale ziyareti yapmadan dönmek olmaz. Her ne kadar<br />

Denizlililer artık Pamukkale’nin eski güzelliğini koruyamadığını söylese de bu<br />

doğa harikası görülmeye, keşfedilmeye değer. Menderes Nehri Vadisi’nde bulunan<br />

Pamukkale en kaba tanımla kent kaplıcaları, akan sulardan kalan karbonat mineralleri<br />

terasları ve travertenlerden oluşuyor. Bu doğal bölgede, sıcaklığı 100 dereceye kadar<br />

çıkan 17 farklı su kaynağı var. Elbette Pamukkale çok önemli bir turizm merkezi. Yerli<br />

ve yabancı pek çok doğa düşkünü Pamukkale’yi ziyaret ediyor. Bu nedenle çevrede<br />

pek çok otel, restoran ve turistik hediyelikler satan mağazalar bulunuyor. Tarihteki adı<br />

Hierapolis olan Pamukkale’de hiçbir ayrıntıyı kaçırmamanız için minik bir gezi şeması<br />

çizelim sizlere: Karahayıt bölgesinden ilerlediğinizde 3-4 km. ötede, Pamukkale’nin<br />

kuzey girişine ulaşıyorsunuz. Buradan biletlerinizi aldıktan sonra macera başlıyor!<br />

Antik kalıntılarla dolu, dar asfalt yolu geçtikten sonra yola yürüyerek devam etmenizi<br />

öneriyoruz. Zira etrafta keşfedilmesi gereken pek çok tarihi yapı, sütunlar, eski<br />

kapılar, çeşmeler ve mezarlar var. Bol bol fotoğraf çektikten sonra aynı yoldan devam<br />

ederek büyükçe bir alana çıkıyorsunuz. İşte bembeyaz travertenler tam karşınızda!<br />

Bu müthiş manzaranın tadını çıkarttıktan sonra hemen yan tarafta bulunan müzeyi de<br />

ziyaret etmenizi öneririz.<br />

alternative that could add color to your visit is the dam pond in the town center at Beyağaç.<br />

You could do line fishing in the 850-meter high pond and participate in water sports events.<br />

Since the region is surrounded by red pine forests, there’s no doubt that you’ll sleep well at<br />

night with all the clean air you inhale!<br />

Endless White<br />

It wouldn’t be right to go all the way to Denizli and come back without visiting Pamukkale.<br />

<strong>Even</strong> <strong>though</strong> Denizli locals say that Pamukkale wasn’t able to retain its old beauty,<br />

this miracle of nature is worth seeing and discovering. Situated in the Menderes River<br />

Valley, Pamukkale, in its crudest form, consists of the town’s thermal springs, terraces and<br />

travertines made out of carbon minerals left over from the flowing water. This natural<br />

area includes 17 different water sources with a heat that goes up to 100 degrees. Of course<br />

Pamukkale is a very important touristic center. A great number of nature buffs, both local<br />

and foreign, visit Pamukkale. That’s why there are a lot of hotels, restaurants and shops<br />

that sell touristic souvenirs. Let’s draw you a little travel diagram so you don’t miss a single<br />

detail in Pamukkale, historically called Hierapolis: When you move on from the Karahayıt<br />

region, you’ll see Pamukkale’s northern entrance 3-4 km away. After you buy your tickets<br />

here, the adventure begins! Once you cross the narrow asphalt road full of ancient artifacts,<br />

we recommend you keep going by walking left. There are a lot of historical structures,<br />

columns, old doors, fountains and graves <strong>around</strong> waiting to be discovered. After taking<br />

lots of photos, you’ll reach a large arena when you keep going on the same path. There,<br />

the white travertines are right in front of you! After taking in this incredible view, we also<br />

recommend you to visit the museum right next to it.


44<br />

Nerede Kal›n›r<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />

Karşıyaka Mah. 2394 sok. No.4 20175 Denizli<br />

Tel:+90 (258) 268 8000 Faks:+90 (258) 251 4422<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resort International’ın ikinci markası <strong>Dedeman</strong> Park’ın ilk oteli olan<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli; misafirperverliği, konforu ve iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap veren hizmet<br />

anlayışıyla sizi Denizli’ye bekliyor. Şehir merkezine sadece 3 km. uzaklıktaki konumuyla öne çıkan otel,<br />

aynı zamanda sunduğu hizmetlerle de farklılaşıyor. Odaların tümünde bulunan kablosuz internet, TV,<br />

merkezi ısıtma ve soğutma sistemi, ütü ve ütü masası gibi hizmetlerin yanı sıra otel; bellboy hizmeti,<br />

business center, fitness salonu ve toplantı imkanları da sunuyor.<br />

Otelde; 7/24 hizmet veren atıştırmalık, alkollü ve alkolsüz içecekler, kişisel bakım ürünlerinin satıldığı<br />

Bakk-al adında bir perakende alanı da bulunuyor. İş ve turistik ziyaretleriniz için aradığınız her şey<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli’de.<br />

Where to stay...<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />

Karşıyaka Mah. 2394 sok. No.4 20175 Denizli<br />

Tel:+90 (258) 268 8000 Faks:+90 (258) 251 4422<br />

<strong>Dedeman</strong> Park Denizli is the first hotel by <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resort International’s second brand,<br />

<strong>Dedeman</strong> Park, and it welcomes you to Denizli with its hospitality, comfort and approach to service<br />

that answers to all the needs of the business world. The hotel comes into prominence with its location<br />

only 3 km away from the city center and distinguishes itself with the services it offers. In addition<br />

to services available in all the rooms like wireless internet, TV, central air-conditioning, an iron and<br />

ironing board, the hotel also boasts bellboy service, a business center, a fitness center and meeting<br />

opportunities. There is also a retail spot in the hotel open <strong>around</strong> the clock, called Bakk-al, where<br />

you’ll find snacks, alcoholic and non-alcoholic beverages as well as personal hygiene products.<br />

Everything you need on your business or touristic travels, you’ll find at <strong>Dedeman</strong> Park Denizli.


DQ<br />

46 R Ö P O R T A J - I N T E R V I E W<br />

Karadeniz’in İncisi<br />

The Pearl of The Black Sea<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />

Bu sayımızda gelişmiş sanayisi ve doğal güzellikleri ile dikkat çeken Zonguldak’ın<br />

en yeni otellerinden <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın Genel Müdürü İbrahim Çelik ile sohbet ettik.<br />

In this issue, we spoke with General Manager of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak İbrahim Çelik, one of the<br />

newest hotels in the city that gets attention for its developed industry and natural beauties.


<strong>Dedeman</strong> Zonguldak, <strong>Dedeman</strong> Oteller zincirinin en yeni<br />

üyelerinden bir tanesi. Siz, <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın hangi<br />

özellikleriyle ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz<br />

Batı Karadeniz Bölgesi’nin tek beş yıldızlı oteli olması<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en önemli özelliklerinden biri.<br />

Ayrıca, otelimiz oda çeşitliği açısından da öne çıkıyor.<br />

Toplam 204 odası olan otelimizde 26 Executive Süit, bir<br />

Kral Dairesi ve uzun konaklayacak misafirlerimiz için<br />

11 adet Apart Süit mevcut. Bunun dışında, 2500 m 2 alana<br />

kurulu ve deniz manzalaralı Life Style Spa Merkezi de<br />

otelimize artı değer katıyor. 2 Türk Hamamı, 3 sauna,<br />

3 buhar odası, şok duşları, 2 kese odası, 4 özel dizayn<br />

edilmiş masaj odası, özel dinlenme alanları , deniz manzaralı<br />

aerobic salonu, kapalı yüzme havuzu, çocuk havuzu ve<br />

Vitamin Bar da otel misafirlerimizin hizmetinde.<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ta toplantı imkanlarının da oldukça<br />

geniş olduğunu da belirtmekte fayda var. Karaelmas<br />

Balo Salonu,Gelik Salonu, teraslı Kilimli Salonu ve<br />

Dilaver Toplantı Salonu ile farklı büyüklüklerdeki bir çok<br />

organizasyona ev sahipliği yapabiliyoruz.<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak is one of the newest members of<br />

the <strong>Dedeman</strong> hotels family. In your opinion, which<br />

of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’s qualities will come into<br />

prominence<br />

The fact that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak is the first five-star hotel<br />

in the Western Black Sea region is one of the hotel’s most<br />

important qualities. Our hotel also comes into prominence<br />

with its various rooms. Our hotel has a total of 204 rooms, 26<br />

Executive Suites, one King Room and 11 Apart Suites for guests<br />

who’ll be staying long term. Other than that, the Life Style Spa<br />

Center spread over 2500 m2 with a sea view adds extra value<br />

to our hotel. 2 Turkish Hamams, 3 saunas, 3 steam rooms,<br />

shock showers, 2 scrub rooms, 4 specially designed massage<br />

rooms, special resting areas, an aerobics room with a sea view,<br />

an indoor swimming pool, a kids’ swimming pool and a Vitamin<br />

Bar are also here to serve our hotel’s guests.<br />

I should also state that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak offers plenty of<br />

meeting options. We are able to host many events in various<br />

sizes in the Black Diamond Ball Room, Gelik Room, the Kilim<br />

Room with a terrace and the Dilaver Meeting Room.<br />

47


48<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en yoğun mevsiminin<br />

hangisi olacağını öngörüyorsunuz Neden<br />

Yaz aylarının daha yoğun olacağını düşünüyorum.<br />

Bunun tecrübesini bu yıl yaşıyoruz, önümüzdeki yıl<br />

pazarı daha iyi biliyor olacağız. Zonguldak konum<br />

olarak özel bir konuma sahip. İstanbul’a 300 km,<br />

Ankara’ya 270 km uzaklıkta. Arabanızla İstanbul’dan<br />

3,5, Ankara’dan 2,5 saatlik bir yolculuktan sonra<br />

Zonguldak’a ulaşabiliyorsunuz. Türkiye ormanlarının<br />

çoğunluğu da yine Zonguldak, Bolu ve Kastamonu’da<br />

yer almakta. Akçakoca, Abant, Yedigöller, Karadeniz<br />

Ereğli, Safranbolu, Amasra, Kurucaşile, Cide hali<br />

hazırda iç turizmden önemli pay alıyor. <strong>Dedeman</strong><br />

Zonguldak’ın da bölge turizminin gelişmesine önemli<br />

katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yaz aylarında bölge<br />

önemli bir turistik destinasyon haline geldi ve bunun<br />

artarak devam edeceği görüşündeyim.<br />

Zonguldak, yazın turistik rotalara olan yakınlığı<br />

haricinde güçlü bir sanayiye de sahip. Şehrin bu<br />

özelliklerinin otelinize ne gibi katkıları olacağını<br />

düşünüyorsunuz<br />

Şehrimize gelen şirket temsilcileri, iş insanları<br />

otelimizi hizmet vermeye başladığımız ilk günden<br />

itibaren sahiplendiler. Özellikle hafta içleri yoğun<br />

bir taleple karşılaşıyoruz. Burada kurulu şirketler,<br />

Which season do you think will be the busiest at<br />

<strong>Dedeman</strong> Zonguldak Why<br />

I think that summer months will be busier. We are<br />

experiencing it this year, and we will know the market<br />

better next year. Zonguldak offers a special location. It<br />

is 300 km away from Istanbul and 270 km away from<br />

Ankara. By car, you can travel from Istanbul to Zonguldak<br />

in 3.5 hours and from Ankara in 2.5 hours. Most of the<br />

forests in Turkey are also located in Zonguldak, Bolu<br />

and Kastamonu. Akçakoca, Abant, Yedigöller, Karadeniz<br />

Ereğli, Safranbolu, Amasra, Kurucaşile and Cide already<br />

play an important role in domestic tourism. We believe<br />

that <strong>Dedeman</strong> Zonguldak will also significantly benefit the<br />

development of tourism in the region. The region has become<br />

an important touristic destination in summer months, and I<br />

am of the opinion that this will continue to grow.<br />

Other than its proximity to touristic routes in the<br />

summer, Zonguldak also has a strong infrastructure.<br />

What kinds of benefits do you think this quality of the<br />

city will add to your hotel<br />

Company representatives who come to our city have taken<br />

ownership of our hotel since the first day we started offering<br />

our services. We are met with great demand specifically<br />

during weekdays. Companies established here and national<br />

firms located in the region have held their events like


ölgede bulunan ulusal firmalar toplantı, seminer, eğitim<br />

gibi faaliyetlerini bu zamana kadar faklı destinasyonlarda<br />

yapmışlar. Otelimizin açılması ile özellikle kömür,<br />

demir çelik sektörlerindeki firmalar ve bölgede faaliyet<br />

gösteren kuruluşların toplantıları, seminerleri otelimiz<br />

için önemli bir potansiyel oluşturuyor.<br />

Otel misafir profiliniz ağırlıklı olarak kimlerden<br />

oluşacağını düşünüyorsunuz<br />

Otel misafir portföyümüzün %30’unu Zonguldak’a<br />

iş amaçlı gelen şirket temsilcileri ve iş insanları<br />

oluşturuyor. %20 kadar bir oranını da Batı Karadeniz’e<br />

tur düzenleyen acentalar vasıtası ile gelen misafirlerimiz<br />

oluşturuyor. Bunun yanında Zonguldak’a gelen sporcu<br />

kafileleri, hafta sonu grupları ve bireysel ziyaretçiler<br />

önemli bir oran tutacak. Özellikle Ankara’dan gelecek<br />

hafta sonu misafir trafiğinin yoğun olmasını bekliyor ve<br />

hedefliyoruz. Ankara’nın denize en yakın noktasında<br />

yer almamız, konumumuz ve Batı Karadeniz’in doğal<br />

güzellikleri, otelimizin imkanları bizi bu konuda fazlasıyla<br />

umutlandırıyor.<br />

Bizim asıl hedefimiz ise Zonguldak’ı toplantı, eğitim,<br />

kongre turizmi için ön plana çıkarmak. Bu nedenle<br />

üniversite ve bölgedeki önemli kuruluşlarla yakın temasa<br />

geçtik. Görüştüğümüz firmalar ve seyahat acentaları<br />

Zonguldak’ta geniş imkanlarla açılan otelimizle çok<br />

yakından ilgilendiler. Daha ilk aylarımızdan itibaren<br />

başarılı organizasyonlara ev sahipliği yapmaya başladık.<br />

Otelcilik sektöründe en çok değer verdiğiniz 3 şey<br />

nedir Bunları <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ta ne derecede<br />

uygulayabiliyorsunuz<br />

Otelcilik sektörü insan faktörünün çok önemli olduğu<br />

bir sektör. Bu nedenle birlikte çalıştığım takım<br />

arkadaşlarıma, misafirlerime ve iş yaptığmız tüm<br />

ortaklarımıza karşı dürüst olmak benim için çok önemli.<br />

Kısa vadeli bazı dezavantajları olmakla birlikte uzun<br />

vadede çok faydasını gördüm. Güven duyulan biri<br />

olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Misafir<br />

beklentilerini anlamak ve pazarı iyi analiz etmeyi çok<br />

önemli buluyorum. Siz ne yaparsanız yapın misafirleriniz<br />

sizin sunduklarınıza yabancıysa başarılı olmanız imkansız.<br />

Hedef kitleniz ve pazarın beklentilerine göre ürün ortaya<br />

çıkarmanız, otelinizi konumlandırmanız gerekiyor.<br />

İşlerimi mutlaka takım arkadaşlarımla birlikte planlarım.<br />

Planlamadan hiç bir işe başlamamaya çalışırım. Eğer<br />

planlarım tutmaz ise ısrarcı olmam planlarımı revize<br />

ederim. Mutlaka takım arkadaşlarımın fikirlerini alır<br />

ve bilgilendirme yaparım. İşleriniz daha önceden<br />

planlamanız sizin daha donanımlı olmanız için fırsat<br />

yaratır. Hazırlıklı olmanız, daha önceden tedbirler<br />

almanız sayesinde hem başarı şansınız artar hemde<br />

maaliyetlerinizi kontrol edebilme imkanınız olur.<br />

Akçakoca, Abant, Yedigöller,<br />

Karadeniz Ereğli, Safranbolu,<br />

Amasra, Kurucaşile, Cide<br />

hali hazırda iç turizmden<br />

önemli pay alıyor. <strong>Dedeman</strong><br />

Zonguldak’ın da bölge<br />

turizminin gelişmesine<br />

önemli katkı sağlayacağını<br />

düşünüyoruz. Yaz aylarında<br />

bölge önemli bir turistik<br />

destinasyon haline geldi.<br />

meetings, seminars and trainings in various destinations<br />

to date. With the opening of our hotel, the meetings and<br />

seminars of firms particularly in the coal and iron-steel<br />

industries as well as institutions operating in the region<br />

have been creating an important potential for our hotel.<br />

Who do you think will make up the majority of the<br />

visitor profile for your hotel<br />

Company representatives and business people who come<br />

to Zonguldak for business make up 30% of our hotel’s<br />

guest portfolio. About 20% consists of our guests who<br />

come via agencies that plan tours to the Western Black<br />

Sea area. Additionally, sports groups, weekend groups and<br />

individual guests who come to Zonguldak will account for<br />

a significant percentage. We expect and aim for a heavy<br />

traffic of guests who come from Ankara for the weekend.<br />

The fact that we are located at the point that’s closest to<br />

the sea from Ankara, our location and the natural beauties<br />

of the Western Black Sea region, as well as our hotel’s<br />

facilities, give us a great deal of hope in this subject.<br />

Our primary goal is to draw attention to Zonguldak<br />

for meetings, trainings and conference tourism. That is<br />

why we have established close contact with universities<br />

and important institutions in the region. The firms and<br />

travel agencies we met with have taken great interest<br />

in our hotel, which opened in Zonguldak with great<br />

opportunities. Since our first months, we have started to<br />

host successful events.<br />

49


50<br />

Bize otelinizin mutfağı ile ilgili bilgi verebilir<br />

misiniz Yöresel lezzetler mutfağınızın ne kadarlık<br />

bir kısmını oluşturacak<br />

Karadeniz deyince akla ilk gelen balık oluyor. İmkanlar<br />

dahilinde taze balığı hep bulundurmaya çalışıyoruz.<br />

Amasra salatası, kestane balı ile manda yoğurdu,<br />

deniz mahsulleri mutlaka tadılmalı. Ustamız yöresel<br />

yemekleri çalışıyor. Özellikle Karadeniz yemekleri<br />

batısından doğusuna bizim için önemli. İlerleyen<br />

zamanlarlarda bazı yöresel yemeklerin üzerinde<br />

çalışarak değişik bir prezentasyon ile sunmak istiyoruz.<br />

Bunun yanında şehre yeni tatlar getirme ve sevdirme<br />

uğraşındayız.<br />

Konaklamalar dışında düğün, lansman gibi<br />

aktiviteleriniz olacak mı<br />

Kesinlikle. Haziran ayı hafta sonlarımız hali hazırda<br />

dolu. Her hafta sonu en az iki düğüne ev sahipliği<br />

yapacağız. Düğünlerimizin faklı ve özel olmasını<br />

istiyoruz. Bu nedenle bütün ekipmanlarımız özenle<br />

seçildi. Farklı salonlarda farklı bütçelere uygun<br />

düğünleri aynı anda ağırlayabilecek durumdayız. Şirket<br />

yemekleri, tanıtımları, eğitimleri, özel gün düzenleme<br />

konularına çok önem veriyoruz. Zonguldak’a yeni bir<br />

hava getirdik diyebilirim ve bu sadece başlangıç.<br />

What are the three things you value the most in the<br />

hotel management industry To what extent can you<br />

apply these at <strong>Dedeman</strong> Zonguldak<br />

The hotel management industry is an industry in which<br />

the human factor is very important. That is why it is<br />

very important to me to be honest with the team members<br />

I work with, my guests and all of our partners that we<br />

do business with. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> there are some short-term<br />

disadvantages, I have seen many benefits in the long<br />

run. I think it is very important to be someone who is<br />

trusted. I find that it is very important to understand<br />

guest expectations and analyze the market well.<br />

No matter what you do, if your guests are foreign to<br />

what you offer, it’s impossible for you to be successful.<br />

You have to put out products and situate your hotel<br />

according to your target audience and the market<br />

expectations. I always plan my business with my team<br />

members. I try not to start anything without planning. If<br />

my plans fall through, I don’t insist; I revise my plans. I<br />

always get my team members’ opinions and inform them.<br />

Planning your business ahead of time enables you to be<br />

better prepared. Being prepared and taking cautions<br />

ahead of time both increase your chance of success and<br />

let you manage your expenditures.


Bahar ve yaz aylarıyla ilgili özel olarak planladığınız<br />

aktiviteler var mı<br />

Sabah kahvaltıları ve akşam yemekleri, denize karşı eşsiz<br />

Zonguldak manzarası eşliğinde misafirlerimize sunulacak.<br />

Ayrıca dışarıda düğün, davet vermek isteyen misafirlerimiz<br />

için hizmet vermeye başlıyoruz. Ramazan ayında özel<br />

açık büfe iftar yemeklerimiz ile ilk defa Zonguldaklıların<br />

hizmetinde olacağız.<br />

Misafirlerinizin, <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’ın en çok hangi<br />

özellikleri dikkatini çekiyordur<br />

İçten ve güler yüzlü çalışanlar bizim için çok önemli. Life<br />

Style Spa Center’ın çok tercih edileceğine inanıyorum.<br />

Otelimiz hem tatil, hem iş hemde toplantı oteli<br />

özelliklerini taşıyor.<br />

Filyos, Harmankaya Şelaleri gibi bilinen bölgeler<br />

dışında sizin otelinizde konaklayan misafirlere<br />

Zonguldak ile ilgili önereceğiniz ne gibi yerler var<br />

Bölgenin ciddi bir turizm potansiyeli var. Zonguldak’ın<br />

%66’sı ormanlarla kaplı. Dağ tarafından 1 km içeri<br />

girdiğinizde yemyeşil bir doğa sizi karşılıyor. Üstelik<br />

içinde bulunduğumuz yaz günlerinde, burada yeşilin<br />

her tonunu görebilirsiniz. Zonguldak doğalgaz ile<br />

ısınma sistemine geçiyor. Bu da kışları daha temiz hava<br />

soluyacağız anlamına geliyor. Böylece kömür karası ve<br />

kömür isi problemi çözülmüş olacak. Maden ocaklarının<br />

turizme kazandırılması ve Kozlu sahil projesinin bitirilmesi<br />

ile Zonguldak turistik bir çekim merkezi haline gelecek.<br />

Ayrıca Zonguldak mağaraları ile çok ünlü ve henüz<br />

turizme kazandırılmamış bir çok mağarası mevcut.<br />

Fener Mahallesi, koyları, falezleri, şelaleleri Zonguldak’ı<br />

keşfetmek isteyenleri sabırsızlıkla bekliyor.<br />

Could you give us information on your hotel’s kitchen How<br />

much of your kitchen will local flavors make up<br />

When someone says the Black Sea, the first thing that comes to mind<br />

is fish. As much as possible, we try to always have fresh fish. The<br />

Amasra salad, chestnut honey and water buffalo yogurt as well as sea<br />

food must be tasted. Our chef is studying the local dishes. Particularly<br />

foods of the Black Sea, from the west to the east, are important to us.<br />

In the coming days, we want to work on some local dishes and offer<br />

them with a different presentation. Additionally, we are working to<br />

bring new flavors to the city and get them to like it.<br />

In addition to stays, will you have activities like weddings<br />

and launches<br />

Definitely. Our weekends for May and June are already full. Every<br />

weekend, we will host at least two weddings. We want our weddings<br />

to be different and special. That is why all of our equipment was<br />

chosen carefully. We are able to weddings that fit different budgets<br />

in different rooms at the same time. We place great importance on<br />

company dinners, launches, trainings and planning special days.<br />

I could say that we brought a new air to Zonguldak, and this is<br />

only the beginning.<br />

Do you have activities planned specifically for the spring<br />

and summer months<br />

With the air getting warmer, our summer venues will be opened.<br />

Our hotel’s terraces are very spacious. Our guests will be able to<br />

enjoy morning breakfasts and dinners across from the sea, against<br />

the unique Zonguldak view. Additionally, we are starting to<br />

offer our services for guests who want to host weddings and events<br />

outdoors. In the month of Ramadan, we will serve Zonguldak<br />

locals for the first time with our special open-buffet iftar dinners.<br />

Which of <strong>Dedeman</strong> Zonguldak’s qualities attract your<br />

guests the most<br />

Genuine and smiling employees are very important to us. I believe<br />

that the Life Style Spa Center will be widely preferred. Our hotel<br />

has all the qualities of a vacation, business and meeting hotel.<br />

Other than well known areas like Filyos and the<br />

Harmankaya Waterfalls, what are some places you could<br />

recommend in Zonguldak to guests staying in your hotel<br />

The region has serious tourism potential. 66% of Zonguldak is<br />

covered in forests. When you go one km inland from the mountain,<br />

you are greeted with a green nature. Plus, in these summer days we<br />

are experiencing, you can see every tone of green here. Zonguldak<br />

is transitioning into the system of heating by natural gas. That<br />

means we will breathe cleaner air during the winter. So our<br />

problems of coal black and coal soot will be solved. When the coal<br />

mines are made a part of tourism and the Kozlu shore project is<br />

finished, Zonguldak will become a touristic center of attraction.<br />

Additionally, Zonguldak is very famous for its caves, and there are<br />

many caves that haven’t been made a part of tourism yet. The Fener<br />

neighborhood, coves, cliffs and waterfalls anxiously await those who<br />

want to discover Zonguldak.<br />

51


DQ<br />

52 H O B İ - H O B B Y<br />

Yelkenler Fora<br />

Unfurl The Sails<br />

Kuşkusuz Boğaz’ın en doyumsuz manzalarından biri de<br />

erguvan ağaçlarının mora boyadığı kıyıların arasında,<br />

masmavi sular üzerinde arz-ı endam eden yelkenlilerin<br />

birbiri ardına geçişi. Bizlerin hala gizemli gözlerle izlediği<br />

bu masalsı geçiş töreninin geçmişi aslında çok eskilere<br />

dayanıyor.<br />

One of the Bosphorus views we can’t get enough of<br />

are undoubtedly the back-to-back cruising of sails on<br />

blue waters, between the shores that Judas trees color<br />

purple. The history of this story-like parade we still watch<br />

with mysterious eyes actually dates back very far.<br />

Dünyada ve Türkiye’de Yelken Sporu<br />

İnsanoğlunun suyun kaldırma kuvvetinden istifade ederek kullandığı teknelere rüzgarın<br />

enerjisini de eklemesiyle oluşan ve özellikle açık denizlere kıyısı olan ülkelerin benimsediği<br />

yelkenli tekneler, önceleri sadece ulaşım ve savaş amaçlarıyla kullanılıyordu.Yelkenin,<br />

doğayla mücadelenin ağır bastığı bir spor dalı haline gelmesi ise İngiltere’de 1693 yılında<br />

Seamark Cub adında bir kulübün kurulmasıyla başlar. Bu tarihten sonra yelken, spor<br />

olarak dünyanın diğer ülkelerine de hızla yayıldı. 1896 yılında Olimpik Spor olan yelken,<br />

Türkiye’de ise Cumhuriyet sonrası gelişmiştir. 1850 senelerinde Büyükada, Moda ve<br />

Yeşilköy sahillerindeki kulüplere bağlı yat sahiplerinin aralarında yaptığı yarışlar ile<br />

filizlenen yelken sporu, 1914-1923 seneleri arasında, savaşlar nedeni ile durmuş ancak<br />

1923 senesinde Yelken, Kürek ve Yüzme dallarını kapsayan Su Sporları Federasyonu’nun<br />

kurulması ile tekrar gündeme gelmiştir. 1957 senesinde Yelken branşı Su Sporları<br />

Federasyonu’ndan ayrılarak 25 Mayıs 1957’de Türkiye Yelken Federasyonu resmen<br />

kurulmuştur. Ancak Türkiye’nin 1907 senesinde kurulmuş olan Uluslararası Yat Yarış<br />

Birliği’ne üyeliği çok daha önce, 1932 gerçekleşmiştir. Uluslararası Birlik ise, diğer spor<br />

teşkilatları düzenlemelerine uyarak, 1996 senesinde adını Uluslararası Yelken Federasyonu<br />

(International Sailing Federation = ISAF) olarak değiştirmiştir.


The Sailing Sport in the World and in Turkey<br />

Created by mankind’s addition of wind energy to the boats he uses by benefiting from the<br />

buoyancy of water and especially embraced by countries that border open seas, sail boats were<br />

first used only for transportation and war. The transformation of the sail into a sports branch<br />

dominated by a battle with nature dates back to the establishment of a club named Seamark<br />

Club in England in 1693. After this date, sailing as a sport quickly spread to other countries<br />

<strong>around</strong> the world. The sail, which became an Olympic sport in 1896, developed in Turkey<br />

after the founding of the Republic. Blossoming in the 1850s with the races that yacht owners<br />

associated with clubs on Büyükada, Moda and Yeşilköy shores held amongst themselves, the<br />

sailing sport stopped between the years of 1914 and 1923 due to the war; however, it was<br />

brought back to the agenda in 1923 with the establishment of the Water Sports Federation,<br />

which encompasses the Sailing, Paddling and Swimming branches. In 1957, the Sailing<br />

branch was removed from the Water Sports Federation, and the Turkish Sailing Federation<br />

was officially established on May 25, 1957. Yet Turkey’s membership in the International<br />

Yacht Racing Union, established in 1907, came much earlier, in 1932. The International<br />

Union, on the other hand, adhered to the regulations of other sports organizations to change<br />

its name to the International Sailing Federation (ISAF) in 1996.<br />

53


54<br />

Neden Yelken<br />

Yelken sporu yapanlar, hissetikleri en baskın duygu olarak özgürlüğü öne çıkarıyorlar.<br />

Bir tekneyi hiçbir elektronik etken olmadan bir yerden bir yere götürebilmenin verdiği<br />

duygu ise tarifsiz. Özellikle sert havalarda doğa ile mücadele etmek, insiyatif kullanmak,<br />

aklın, mantığın ve duyguların aynı anda devreye girmesi insanın kendine olan güvenini<br />

perçinlerken, yarışlarda adrenalin had safhaya ulaşıyor. Bütün bunlar insanın günlük<br />

yaşamında da ayağının yere daha sağlam basmasını sağlıyor. Ayrıca, denizde her an her şey<br />

olabileceği için, çabuk karar alıp müdahale etmenin gerektiği durumlar sıklıkla yaşanıyor. Bu<br />

gibi durumlarda bilgi birikimi ve pratik düşünce ön plana çıkıyor. Fakat her şeyden önemlisi<br />

yelken işini ciddiye almak. Eğer ciddiye almazsanız, sonuçlarını çok acı tecrübe etmeniz<br />

olasılıklar içerisinde.<br />

Yelken Yarışları<br />

Yelken, hem tek başına hem de takım halinde yapılabilen bir spordur.Teknenin boyutu,<br />

üzerinde tekneyi yönetecek kişi sayısını da belirler. Tekneler, 13 yaş öncesi çocukların<br />

yaptığı en küçük boy olan ‘optimist’ sınıfından başlayarak, onlarca metre uzunluğundaki<br />

yelkenli teknelere kadar gider. Yelkene her yaşta başlamak mümkün. Günümüzde yelken<br />

kulüpleri çocukları 6-7 yaşından itibaren Optimist eğitimine başlatıyorlar. Önemli olan<br />

teoriğini öğrenip, ondan sonra tekne üzerinde olabildiğince pratik yapmak. Teorik eğitimde<br />

öncelikle rüzgar ile teknenin nasıl gittiğini, ardından teknenin üzerindeki ekipmanın ne işe<br />

Why Sailing<br />

Those who sail as sports say the most dominant feeling they have is freedom. The feeling<br />

that people get from being able to take a boat from one place to another without any<br />

electronic agents is impossible to describe. Combating nature, particularly in harsh weather,<br />

using initiative, employing intelligence, logic and emotions all at once reinforces selftrust<br />

and extremely boosts adrenaline during races. All of these help people stand sturdier<br />

on their own feet during daily life, as well. Additionally, since anything could happen<br />

at any moment out at sea, people frequently experience situations in which they have to<br />

make decisions and take action quickly. In situations like these, a wealth of knowledge and<br />

practical thinking come into prominence. But what’s most important is taking the sailing<br />

business seriously. If you don’t, it’s possible that you’ll experience the consequences very<br />

bitterly.<br />

Sailing Races<br />

Sailing is a sport that can be done both alone and as part of a team. The size of the boat<br />

determines the number of people who can steer it on top. Boats range in size from the<br />

smallest, which is the ‘optimist’ class suitable for kids under the age of 13, to sail boats<br />

that extend for tens of meters. You can start sailing at any age. Today, sailing clubs begin<br />

offering Optimist training starting with kids ages 6-7. What’s important is to learn the<br />

theory and then practice as much as possible on the boat. In theory training, people first


yaradığını, yelkencilik ve denizcilik terimlerini öğrenirler. Ama asıl öğrenme faslı ise<br />

pratik eğitimle olur. Ne kadar fazla pratik yaparsanız o kadar iyi sonuçlar alırsınız.<br />

Yelken yarışları, yarışmacıların belirli bir yönde, çevresinden dolaşmaları gereken<br />

şamandıralarla tespit edilmiş bir güzergah üzerinde yapılır. Bu güzergahın toplam<br />

uzunluğu 10 ile 20 mil arasında değişir. Yelken yarışlarının puanlaması ise şöyledir:<br />

Birinci gelen 0, ikinci 3, üçüncü 5, dördüncü 8, beşinci 10, altıncı 11, yedinci 13,<br />

sekizinci 14 puan alır. Yarışı terk eden tekneler ise en son bitiren tekneden % 10 fazla<br />

puan alır. Yani sıralamada en az puanı alan tekne, en üst sıradadır.<br />

Yelken yarışları üç ayrı kategoride toplanmaktadır. Bunlar, Regatta Olimpik<br />

yarışları, okyanus yarışları ve maç yarışlarıdır. Yarışma kuralları tüm yelkenli tekne<br />

kategorilerinde aynı şekilde uygulanır. Yarışmalara erkekler ve kadınlar (özel yarışlar<br />

dışında) katılabilirler. Yarışmaların olimpik seyri üçgen şeklindedir ve seyir denize<br />

atılan şamandıralar ile belirlenir. Yarışmanın yönü rüzgârın estiği yöne göre belirlenir.<br />

Yarışma mesafesi yarışılan yelkenli tekne kategorisine göre değişir.<br />

55<br />

Yaklaşan Etkinlikler<br />

Yelkende yarış sezonu Mart ayında başlar ve Kasım’a kadar devam eder. Bu sene,<br />

İstanbul Boğazı dahil olmak üzere yaz ayları boyunca birçok bölgede yelken yarışlarına<br />

denk gelebilirsiniz. 29 Haziran’da PKRA Dünya Kupası Özel Etabı Kuruçeşme’de,<br />

30 Haziran’da XVII. Boğaziçi Kupası Yat Yarışı İstanbul Boğazı’nda, 13-16 Temmuz’da<br />

XXXXI. Deniz Kuvvetleri Kupası Açıkdeniz Yat Yarışı İstanbul ve Çeşme’de,<br />

23-26 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı İstanbul Yelken Haftası Kaya Ropes Match Race<br />

İstanbul’da gerçekleşecek.<br />

learn how the wind steers the boat, then what the equipment on the boat is used for, as well<br />

as sailing and marine terminology. But the actual learning episode happens with practice.<br />

The more you practice, the better results you’ll get.<br />

Sailing races are held on a specific route determined by buoys that racers have to make their<br />

way <strong>around</strong>, going in a specific direction. The total length of the course varies between<br />

10 and 20 miles. Scoring for sailing races is as follows: the person who comes in first place<br />

receives 0 points, with the second receiving 3, the third 5, the fourth 8, the fifth 10, the<br />

sixth 11, the seventh 13 and the eighth 14. Boats that quit the race receive 10% more<br />

points than the boat that finishes last. So in ranking, the boat that gets the fewest points is<br />

highest up.<br />

Sailing races are divided into three categories. These are Regatta Olympic races, ocean races<br />

and match races. The rules of the race are applied in the same way across all sailing boat<br />

categories. With the exception of special competitions, men and women can both participate<br />

in the races. The Olympic course of the races is triangular, and the course is set by buoys<br />

thrown into the sea. The direction of the rate is determined according to the direction of<br />

the wind. The distance of the competition varies according to the category of the boat with<br />

which teams participate in the race.<br />

Upcoming <strong>Even</strong>ts<br />

This year, you can come across with many sailing competitions during summer across many<br />

places including Bosphorus. PKRA World Cup Special Lap will be held on 29 th of June in<br />

Kuruçeşme, XVII. Boğaziçi Cup Sailing Race will be held on 30th of June in Bosphorus,<br />

XXXXI. Naval Forces Cup Offshore Sailing Race will be held on 13-16 of July in İstanbul and<br />

Çeşme and Presidential İstanbul Sailing Week Kaya Ropes Match Race will be held on 23-26 of<br />

August in İstanbul.


DQ<br />

56 M O D A - F A S H I O N<br />

Mistik Yolculuk<br />

Fonda Peri Bacaları, başrolde güneşin altın sarısıyla<br />

kavurduğu topraklar... Bu çekimde <strong>Dedeman</strong><br />

Kapadokya’nın konuğuyuz.<br />

Mystic Journey<br />

With fairy chimneys on the background,<br />

sun-parched lands take the lead. For this photo<br />

shoot, we’re guests of <strong>Dedeman</strong> Kapadokya.<br />

FOTO⁄RAF-PHOTOGRAPHY: DAĞHAN GÜRKANLAR STYLING SEVİN SEVİMLİSOY SAÇ-HAIR: UĞUR KÖKÇÜ<br />

MAKYAJ-MAKE UP: ZEYNEP ALTAN MODEL: ALENA LARIONOVA


SÜTYEN EDİTÖRE AİT,<br />

BİKİNİ ALTI KOTON,<br />

CEKET JACKET ZARA,<br />

KOLYE NECKLACE DERİSHOW,<br />

KEMER BELT AJDA PEKKAN<br />

FOR TWIST.<br />

57


58<br />

MAYOKİNİ MONOKINI ZEKİ,<br />

ŞEMSİYE UMBRELLA VAKKO,<br />

GÖZLÜK SUNGLASSES KOTON.


BLUZ SHIRT AMERICAN<br />

RETRO V2K,<br />

BİKİNİ ALTI KOTON,<br />

YÜZÜK (sağ el) RING<br />

(right hand) GAZZAS,<br />

YÜZÜK (sol el) RING<br />

(left hand) GAZZAS,<br />

KEMER BELT TOPSHOP,<br />

AYAKKABI SHOES TUBA BENIAN.<br />

59


BLUZ SHIRT ZARA,<br />

PANTOLON PANTS DERİSHOW,<br />

KOLYE NECKLACE GAZZAS,<br />

KEMER BELT KOTON.<br />

61


62<br />

ELBİSE DRESS BEBE,<br />

ŞAPKA HAT IPEKYOL,<br />

KEMER BELT EDİTÖRE AİT,<br />

BİLEKLİK BRACELET GAZZAS,<br />

AYAKKABI SHOES JESSICA<br />

SIMPSON.


TUNİK TUNIC<br />

BERR-IN,<br />

TASMA LEASH<br />

GAZZAS.<br />

63


64<br />

YELEK VEST TUBA<br />

BENIAN,<br />

PANTOLON PANTS<br />

NO. 27 V2K,<br />

TASMA LEASH GAZZAS,<br />

BİLEKLİKLER BRACELETS KOTON,<br />

AYAKKABI SHOES JESSICA<br />

SIMPSON VEPA’ 62.


GÖMLEK SHIRT OPENING<br />

CEREMONY V2K,<br />

ŞORT SHORTS ZARA,<br />

KÜPE EARRINGS GAZZAS,<br />

AYAKKABI SHOES TUBA BENIAN.<br />

65


66<br />

Nerede Kal›n›r<br />

<strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center<br />

Ürgüp Yolu 2. km 50200, Nevşehir. Tel: (0384) 213 99 00<br />

Kayseri Havaalanı’na 85 km, Tuzköy Nevşehir Havaalanı’na 35 km, otogara 5 km,<br />

şehir merkezine ise sadece 2 km uzaklıkta olan <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel &<br />

Convention Center, bölgedeki cazibe merkezlerine ulaşmak için konumlandığı<br />

uygun nokta ile iş ve Kapadokya’ya tatil amacıyla gelenlerin tüm ihtiyaçlarına cevap<br />

veriyor. <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center’da ücretsiz kablosuz<br />

internet, erken check-in, geç check-out, çocuk bakımı ve kuru temizleme gibi<br />

servislerden yararlanabilirsiniz.<br />

Where to stay...<br />

<strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center<br />

Ürgüp Yolu 2. km 50200, Nevşehir. Tel: (0384) 213 99 00<br />

Located 85 km Kayseri Airport, 35 km to Tuzköy Nevşehir Airport, 5 km to<br />

the bus station and only 2 km from the city center, <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel &<br />

Convention Center answers to all the needs of those who visit Cappadocia for<br />

business or pleasure thanks to its suitable location to access the centers of<br />

attention in the region. At <strong>Dedeman</strong> Cappadocia Hotel & Convention Center, you<br />

can benefit from free wireless internet, early check-in, late check-out,<br />

childcare and dry cleaning services.


DQ<br />

68 K Ü L T Ü R & S A N A T - C U L T U R E & A R T<br />

Şehrin<br />

nabzını tutun<br />

Bu yaz kimler gelecek Yazın kültür sanat ajandası DQ<br />

sayfalarına taşınıyor. Sergiler, konserler, festivaller ve daha<br />

fazlası. Tatil planınızı buna göre yapın, sonra etkinlikleri<br />

kaçırdım diye üzülmeyin.<br />

Feel The Pulse<br />

of The City<br />

Who’s coming this summer The summer’s culture<br />

and art agenda moves to DQ pages. Exhibitions,<br />

concerts, festivals and more. Plan your vacation<br />

accordingly so you don’t feel sad later that you<br />

missed the events.<br />

YAZI-BY P I N A R M A M A K


M<br />

alumunuz Madonna konserinin haberi,<br />

bünyelerimizi kış uykusundan uyandırmaya<br />

çalışırken ilaç gibi gelmişti. Baharın hatta<br />

yazın gelmekte olduğu hissiyatı konser ve etkinlik<br />

haberlerinin peşi sıra gelmesiyle doruğa ulaştı.<br />

Neyse ki güneşli havalar da modumuza ayak<br />

uydurdu da heyecanımız sadece hissiyatla sınırlı<br />

kalmadı. Madonna konser biletleri 3 günde bitip<br />

tükenince yeni havadisleri acilen bekler olduk.<br />

Halden anlayan organizatörler bizi merakta<br />

bırakmadı ve yeni haberleri birbiri ardına servis<br />

etmeye başladılar medyaya. Bunlardan belki<br />

de en çok heyecan uyandıranı Red Hot Chilli<br />

Peppers oldu. 8 Eylül’de Santralistanbul’da<br />

konser verecek grup için gözümüz uzun yılladır<br />

yollardaydı. Her sene “tamam artık bu sene<br />

gelecekler” efsanesi ortalığı kasıp kavuran yegane<br />

gruplardan Radiohead ve RHCP ikilisinden<br />

nihayet birisi bu topraklara ayak basacak.<br />

Radiohead içinse ya beklemeye devam ya da<br />

konser şehirlerden birine yolculuk gözüküyor<br />

ufukta. RHCP’nin birinci kategori biletleri bitmiş<br />

olsa bile ikinci kategori için hala şansınız var. Ben<br />

A<br />

s you know, news of the Madonna concert was<br />

like medicine as we were trying to wake our<br />

bodies up from the winter sleep. The feeling<br />

that spring, even summer, is approaching reached<br />

its peak with the back-to-back news of concerts and<br />

events. Thankfully the sunny weather has kept up<br />

its pace with our mood so that our excitement wasn’t<br />

limited to a feeling. When the Madonna tickets were<br />

sold out in 3 days, we urgently started waiting for new<br />

happenings. The understanding event planners didn’t<br />

keep us waiting, and they started serving the media<br />

with news one after the other. Perhaps the most exciting<br />

among these was Red Hot Chili Peppers. We’ve been<br />

waiting for long years for the group, who’ll perform at<br />

Santralistanbul on September 8. One of two groups<br />

whose myths of “finally coming this year” kept us<br />

waiting each year, Radiohead and RHCP, is finally<br />

stepping foot on these lands. As for Radiohead, we<br />

can either keep waiting or take a journey to one of the<br />

cities where they’re giving concerts. <strong>Even</strong> <strong>though</strong> the<br />

first category tickets for RHCP are already sold out,<br />

you still have a chance for the second category. For<br />

those who don’t want to give up their comfort, there are<br />

69


70<br />

konforumdan vazgeçmem diyenler içinse Platinium,<br />

Golden ve Diamond Ring biletleri mevcut. Eğer<br />

gitmek istiyorsanız elinizi çabuk tutmakta fayda<br />

var. santralistanbul’un bir diğer konuğu ise artık<br />

klasikleşen Efes Pilsen One Love Festival. 14-15<br />

Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek festivale<br />

geçen yıl 30.000 kişi katılmıştı. Bu sene henüz<br />

açıklanan isimler, Britpop efsanelerinden Pulp,<br />

“Somebody That I Used to Know”da Gotye ile<br />

düetinden hatırlayacağınız Kimbra ile soul ve<br />

reggae müziğin yeni nesil temsilcilerinden Selah<br />

Sue. Festivale katılacak diğer isimlerin önümüzdeki<br />

günlerde açıklanması bekleniyor. Bu senenin<br />

yenilerinden olan Mono Festival’in denizi, güneşi<br />

ve kumsalı birleştireceği etkinlikte yeni ve farklı<br />

stilleriyle öne çıkan isimler sahne alacak. Gogol<br />

Bordello, Metric, The Horrors, Oh Land ve the<br />

Ringo Jets festivalin gözdelerinden. Şehir içinde<br />

denizin ve müziğin keyfini çıkarabileceğiniz Mono<br />

Festival senenin sürprizi olmaya aday. Yazın önemli<br />

etkinliklerinden biri de İKSV’nin düzenlediği<br />

Müzik Festivali ve Caz Festivali. Diğer sanatçılar<br />

alınmasın ama burada özel bir parantez açıp Caz<br />

Festivali kapsamında tekrar İstanbul’a gelen<br />

Morrissey’den bahsetmek gerek. İngiliz şarkıcı,<br />

etkileyici sesi, şiirsel şarkı sözleri, güçlü sahne<br />

karizması ve aktivist kişiliği ile The Smiths’den<br />

bu yana müzik sahnesindeki etkin konumunu<br />

sürdürüyor. Türkiye’de ilk olarak 2006 yılında<br />

Platinum, Golden and Diamond Ring tickets available.<br />

If you want to go, it’s best if you hurry. Another one<br />

of santralistanbul’s guests is the now-classic Efes Pilsen<br />

One Love Festival. Last year, 30,000 people attended<br />

the festival, which is being held this year on July<br />

14 and 15. The names that have been announced so<br />

far are Britpop legends Pulp; Kimbra, whom you’ll<br />

remember from her duet with Gotye on “Somebody<br />

That I Used to Know;” and Selah Sue, one of the new<br />

representatives of soul and reggae music. The other<br />

musicians participating in the festival are expected to<br />

be announced in the upcoming days. One of the new<br />

festivals this year is Mono Festival, an event that brings<br />

together sea, sun and the beach as well as musicians<br />

known for their new and different styles. Some of the<br />

favorites of the festival are Gogol Bordello, Metric, The<br />

Horrors, Oh Land and The Ringo Jets. Mono Festival<br />

gives you the option to enjoy sea and music inside<br />

the city, and it’s likely to be the surprise of the year.<br />

Other important events of the summer are the Music<br />

Festival and Jazz Festival held by İKSV. We hope the<br />

other artists aren’t offended, but here we need to give a<br />

special mention to Morrissey, who’s coming to Istanbul<br />

once again as part of the Jazz Festival. The British<br />

musician continues to be an influential force in music<br />

since The Smiths, thanks to his impressive voice, poetic<br />

lyrics, strong stage presence and activist personality.<br />

Morrissey first took the stage in Turkey in 2006<br />

as part of Efes Pilsen One Love, and he mesmerized


Efes Pilsen One Love’da sahneye çıkan Morrissey,<br />

performansıyla herkesi büyülemişti. Şimdi İstanbul<br />

Caz Festivali kapsamında Cemil Topuzlu Sahnesi’ne<br />

çıkmaya hazırlanan sanatçının performansı yazın en çok<br />

beklenilenlerinden biri.<br />

Tabii yaz gündemi sadece müzik haberleriyle dolu<br />

değil. Van Gogh ve Rembrandt sergileriyle başlayan<br />

rüzgar Pera Müzesi’ndeki Goya sergisiyle hız<br />

kesmeden devam ediyor. Avrupa resminin en özgün<br />

sanatçılarından ve modern resmin öncülerinden biri<br />

olarak bilinen Francisco de Goya’nın dört büyük<br />

gravür serisi - “Kapriçyolar, Savaşın Felaketleri, Boğa<br />

Güreşi, Atasözleri ya da Zırvalar” - ve yağlıboyaları<br />

Türkiye’de ilk kez sanatseverlerle buluşuyor. Bir diğer<br />

önemli etkinlik ise İstanbul Modern’de 23 Mayıs’ta<br />

başlayan Burhan Doğançay retrospektifi. Türk resminin<br />

uluslararası arenadaki en önemli temsilcilerinden olan<br />

Doğançay’ın Mavi Senfoni adlı eseri 2009 yılında 2.7<br />

milyon TL’ye satılmış ve bugüne kadarki en pahalı<br />

resim ünvanını almıştı. Mart ayında Erol Akyavaş’a<br />

ait En-el Hak tablosunun da aynı fiyata satılmasıyla<br />

kendine bir ortak bulmuş oldu. İstanbul Modern’deki<br />

sergi, sanatçının 14 ayrı dönemini ve dünyanın farklı<br />

koleksiyonlarında yer alan çalışmalarını kapsıyor.<br />

Bütün bunların dışında, henüz açıklanmayan bir sürü<br />

etkinlik de yaz boyu bizleri bekliyor olacak. Siz en iyisi<br />

tatil planlarınızı yaparken bu etkinliklere bir göz atın,<br />

sonra kaçırdım diye üzülmeyin. Malum şehir hayatı bir<br />

dakika bile boş bırakılmaya gelmez.<br />

everyone with his performance. The artist is now getting<br />

ready to take the stage at Cemil Topuzlu Stage as part of<br />

Istanbul Jazz Festival, and his performance is one of the<br />

most anticipated of the summer.<br />

Of course the summer agenda isn’t just full of music<br />

news. The wind that started with the Van Gogh and<br />

Rembrandt exhibitions continues full speed with the Goya<br />

exhibition at Pera Museum. Known as one of the most<br />

authentic artists of European painting and a pioneer of<br />

modern painting, Francisco de Goya’s four big engraving<br />

series – “Caprichos, Disasters of War, Tauromaquia,<br />

Proverbs or Follies” – and paintings are meeting with art<br />

fans for the first time in Turkey. Another important event<br />

is the Burhan Doğançay retrospective that started on<br />

May 23 at Istanbul Modern. One of the most important<br />

representatives of Turkish painting in the international<br />

arena, Doğançay’s work “Blue Symphony” was sold for<br />

2.7 million TL in 2009 and earned the title of the most<br />

expensive painting to date. It found itself a mate when<br />

the Erol Akyavaş painting “En-el Hak” was sold for the<br />

same amount in March. The Istanbul Modern exhibition<br />

consists of the artist’s 14 different eras and works that<br />

appear in different collections <strong>around</strong> the world.<br />

Other than all of these, a lot of events that haven’t yet<br />

been announced will be awaiting us all summer. It’s<br />

best if you take a look at these events when making your<br />

summer plans so you don’t despair that you missed them<br />

later. After all, city life doesn’t bear being left alone for<br />

even a minute.


72<br />

müzik<br />

music<br />

• Nouvelle Vague 25 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Jessie J 26 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Two Door Cinema Club&Metronomy<br />

28 Haziran Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Erykah Badu 13 Temmuz Harbiye Cemil Topuzlu<br />

• Morrissey 19 Temmuz Harbiye Cemil Topuzlu<br />

• Feist 25 Ağustos Santralistanbul Kıyı Amfi<br />

• Red Hot Chili Peppers 8 Eylül Santralistanbul<br />

• Beirut 21 Eylül Turkcell Kuruçeşme Arena<br />

• Lenny Kravitz 4 Ekim Turkcell Kuruçeşme Arena<br />

• Nouvelle Vague June 25 Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Jessie J June 26 Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Two Door Cinema Club & Metronomy<br />

June 28 Maçka Küçükçiftlik Park<br />

• Erykah Badu July 13 Harbiye Cemil Topuzlu<br />

• Morrissey July 19 Harbiye Cemil Topuzlu<br />

• Feist August 25 Santralistanbul Kıyı Amfi<br />

• Red Hot Chili Peppers September 8 Santralistanbul<br />

• Beirut September 21 Turkcell Kuruçeşme Arena<br />

• Lenny Kravitz October 4 Turkcell Kuruçeşme Arena


festivaller<br />

festivals<br />

• İstanbul Müzik Festivali 31 Mayıs - 29 Haziran Çeşitli Mekanlar<br />

• Burn Electronica Festival 23 Haziran Parkorman<br />

• Mono Festival 30 Haziran Solar Beach<br />

• İstanbul Caz Festivali 3-19 Temmuz Çeşitli Mekanlar<br />

• Tuborg GoldFest 4 Temmuz Parkorman<br />

• Efes Pilsen One Love Festival 14-15 Temmuz Santralistanbul<br />

• Istanbul Music Festival May 31 – June 29 Various Venues<br />

• Burn Electronica Festival June 23 Parkorman<br />

• Mono Festival June 30 Solar Beach<br />

• Istanbul Jazz Festival July 3-19 Various Venues<br />

• Tuborg GoldFest July 4 Parkorman<br />

• Efes Pilsen One Love Festival July 14-15 Santralistanbul<br />

73<br />

sergiler<br />

exhibitions<br />

• Goya Zamanın Tanığı 20 Nisan - 29 Temmuz Pera Müzesi<br />

• Segment #2 25 Mayıs-2 Eylül Borusan Contemporary<br />

• 4to2floors 25 Mayıs-2 Eylül Borusan Contemporary<br />

• Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı Burhan Doğançay<br />

• Retrospektifi 23 Mayıs-23 Eylül İstanbul Modern<br />

• Goya Witness of His Time April 20 – July 29 Pera Museum<br />

• Segment #2 May 25 – September 2 Borusan Contemporary<br />

• 4to2floors May 25 – September 2 Borusan Contemporary<br />

• Fifty Years of Urban Walls Burhan Doğançay Retrospective<br />

May 23 – September 23 Istanbul Modern


NEWS<br />

DQ HABERLER NEWS<br />

74<br />

DEDEMAN HOTELS<br />

& RESORTS<br />

INTERNATIONAL<br />

DEDEMAN İSTANBUL’UN<br />

30.YILINI TÜM<br />

OTELLERİNDE %30<br />

İNDİRİMLE KUTLUYOR!<br />

Türkiye ve uluslararası alanda misafirperverliği, kalitesi<br />

ve güvenirliği ile hizmet veren <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />

International, <strong>Dedeman</strong> İstanbul’un açılışının 30. yılına özel,<br />

faaliyet gösteren 15 otelinin her birinde %30 indirim kampanyası<br />

ile misafirlerine teşekkür ediyor. Türkiye’nin en yaygın otel zinciri<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International’da konaklayan misafirler,<br />

30 Ağustos tarihine kadar 2012 yılı konaklamaları için yapacakları<br />

tüm rezervasyonlarda %30 indirim kazanıyor. <strong>Dedeman</strong> Hotels &<br />

Resorts International’in sunduğu fırsatlar bununla da kalmıyor.<br />

<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yıl kampanyası kapsamında <strong>Dedeman</strong><br />

Loyal Club üyeleri her konaklama için 300 <strong>Dedeman</strong> Loyal Club<br />

Bonus puanı kazanma şansı yakalıyor. Ayrıca 30 Haziran’a kadar<br />

rezervasyon yaptıran Türk Hava Yolları Miles & Smiles üyelerine<br />

750 mil kazanma fırsatı sunuluyor. <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />

International ayrıca ulusal ve uluslararası şirketlere de özel fırsatlar<br />

sunuyor ve 30 Haziran tarihine kadar rezervasyon yaptıran toplantı<br />

grupları için ücretsiz servislerle dolu konaklamalı toplantı paketleri<br />

uygulamasını 2012 yılı boyunca gerçekleştiriyor.<br />

<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yıl kutlamalarının önemini vurgulayan<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International CEO’su Tamer Yürükoğlu;<br />

“<strong>Dedeman</strong> İstanbul’un 30. yılı olması nedeniyle gerçekleştirdiğimiz<br />

kampanyamız, bir anlamda misafirlerimize küçük de olsa bir<br />

teşekkür niteliğinde ve tüm dünyadaki misafirlerimize de <strong>Dedeman</strong><br />

kalitesi ve otellerimizin olduğu bölgeleri tanımak için sunduğumuz<br />

bir fırsat” dedi ve “Keşfedecek çok yer, çok <strong>Dedeman</strong> var”<br />

sözleriyle <strong>Dedeman</strong> Otelleri’nin yaygınlığının altını çizdi.<br />

DEDEMAN ISTANBUL CELEBRATES<br />

ITS 30 TH ANNIVERSARY WITH<br />

A 30% DISCOUNT AT ALL<br />

DEDEMAN HOTELS<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International, renowned for its hospitality,<br />

service quality, excellence and flair in Turkey and abroad, would<br />

like to express thanks to its worldwide guests by offering them an<br />

exclusive 30% discount at all <strong>Dedeman</strong> Hotels to celebrate the 30th<br />

anniversary of the founding of the original <strong>Dedeman</strong> Hotel in Istanbul.<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International would like to invite all its<br />

guests to enjoy a 30% discount on all 2012 reservations made before<br />

August 30, 2012. This offer also includes 300 bonus points for<br />

every booking made by <strong>Dedeman</strong> Loyal Club members. Furthermore,<br />

<strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International is pleased to announce<br />

special offers for national and international corporate accounts,<br />

and will be extending the MEET FOR FREE plan to all MICE clients<br />

and meeting planners throughout 2012. <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />

International’s CEO Tamer Yürükoğlu highlighted the importance of<br />

celebrating <strong>Dedeman</strong> Istanbul’s 30th anniversary by saying, “The<br />

30% discount we offer is actually a small token to express our deep<br />

appreciation and sincere thanks to all our guests while we offer<br />

everyone <strong>around</strong> the world an opportunity to re-discover all <strong>Dedeman</strong><br />

Hotels in all <strong>Dedeman</strong> destinations.”


75<br />

DEDEMAN HOTELS<br />

& RESORTS<br />

INTERNATIONAL’DAN<br />

ŞARAP GÜNLERİ<br />

WINE DAYS FROM<br />

DEDEMAN HOTELS<br />

& RESORTS<br />

INTERNATIONAL<br />

Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri olan ve <strong>Dedeman</strong> Park ile ikinci<br />

otel markasını geliştiren ilk Türk otel zinciri unvanını da kazanan <strong>Dedeman</strong><br />

Hotels & Resorts International, şarap tutkunlarını “Geleneksel <strong>Dedeman</strong><br />

Misafirperverliği” ile buluşmaya davet ediyor. Mania Gurme işbirliğiyle<br />

“<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri’ne katılın, akşam yemeklerinizi ziyafete dönüştürün”<br />

sloganıyla hayata geçirilen “<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri” 4 Haziran 2012 tarihinde<br />

başlayacak ve 10 Haziran 2012 tarihine kadar devam edecek. Ankara,<br />

İstanbul, Antalya, Kapadokya, Rize, Diyarbakır, Palandöken Ski Lodge,<br />

Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, Zonguldak ve <strong>Dedeman</strong> Park Denizli otellerinde<br />

eşzamanlı olarak hayata geçirilecek “Şarap Günleri” kapsamında her otel için<br />

ayrı bir menü oluşturuldu. Soğuk Başlangıç, Sıcak Başlangıç, Ana Yemek<br />

ve Tatlı içeren menülerde yemeklere uygun şaraplar seçilmiş durumda.<br />

Zonin, Univitis, Val d’Orbieu, Espiritu de Chile, Cordier gibi gözde<br />

markalar “<strong>Dedeman</strong> Şarap Günleri” kapsamında şarap tutkunlarıyla <strong>Dedeman</strong><br />

Otelleri’nde bir araya gelecek.<br />

Turkey’s first international hotels chain as well as the first to develop<br />

a second hotel brand with <strong>Dedeman</strong> Park, <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />

International invites wine lovers to get acquainted with the “traditional<br />

<strong>Dedeman</strong> hospitality.” Held with cooperation from Mania Gurme and under<br />

the slogan “Participate in <strong>Dedeman</strong> Wine Days to transform your dinners into<br />

feasts,” the “<strong>Dedeman</strong> Wine Days” will start on June 4, 2012 and continue<br />

through June 10, 2012. The “Wine Days” will be held concurrently in<br />

Ankara, Istanbul, Antalya, Cappadocia, Rize, Diyarbakır, Palandöken Ski<br />

Lodge, Konya, Şanlıurfa, Gaziantep, <strong>Dedeman</strong> and <strong>Dedeman</strong> Park Denizli<br />

hotels, with a special menu created for each hotel. The menus feature cold<br />

and warm starters, main courses and desserts paired with suitable wines.<br />

As part of the “<strong>Dedeman</strong> Wine Days,” wine buffs will get to sample some<br />

favourite brands such as Zonin, Univitis, Val d’Orbieu, Espiritu de Chile and<br />

Cordier at <strong>Dedeman</strong> hotels.


DQ HABERLERNEWS<br />

76<br />

TRIPADVISOR’DAN<br />

DEDEMAN KONYA HOTEL<br />

& CONVENTION CENTER’A<br />

MÜKEMMELLİK ÖDÜLÜ<br />

<strong>Dedeman</strong> Konya Hotel & Convention Center,<br />

seyahat sitesi Tripadvisor tarafından 2012<br />

Mükemmeliyet Ödülü’ne layık görüldü.<br />

Tripadvisor’da oteli değerlendirenlerin verdiği<br />

yüksek puanlar neticesinde 4.5 ortalama ile istisnai<br />

bir başarıya imza atan <strong>Dedeman</strong> Konya Hotel &<br />

Convention Center, sadece en iyilerin aldığı bu<br />

sertifakayla başarısını bir kez daha kanıtlanmış oldu.<br />

EXCELLENCY AWARD FROM<br />

TRIPADVISOR TO DEDEMAN KONYA<br />

HOTEL & CONVENTION CENTER<br />

<strong>Dedeman</strong> Konya Hotel & Convention Center was given<br />

the 2012 Excellency Award by travel site Tripadvisor.<br />

Based on the high points given by those who rated<br />

the hotel on Tripadvisor, <strong>Dedeman</strong> Konya Hotel &<br />

Convention Center had an exceptional average of<br />

4.5 points. The hotel once again proved its success<br />

with this certificate given only to the best.<br />

DEDEMAN ŞANIURFA<br />

“ÇEVREYE DUYARLI<br />

KONAKLAMA TESİSİ<br />

BELGESİ” ALDI<br />

<strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa, bölgede ilk, Türkiye’de 25. “Yeşil Yıldız”<br />

alan otel oldu. Otel, gerekli koşulları sağlayarak ve son<br />

modernizasyonları gerçekleştirerek elektrik, su ve enerji<br />

kullanımında tasarruf sağladı. Bu süreçte, çevreye zararlı<br />

maddelerin ve atık miktarının azaltılması, enerji verimliliğinin<br />

artırılması, tesisin çevreye uyumu ve duyarlılığı konusunda<br />

çalışanların bilinçlendirilmesi ve eğitiminlerin tamamlanması<br />

aşamalarından geçildi. Böylece <strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa, T.C.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Çevreye Duyarlı<br />

Konaklama Tesisi Belgesi”ni almaya hak kazandı.<br />

DEDEMAN<br />

ŞANLIURFA RECEIVED<br />

“ENVIRONMENTALLY<br />

FRIENDLY ACCOMMODATION<br />

FACILITY CERTIFICATE”<br />

<strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa is the first hotel in the region<br />

and the 25th in Turkey to receive a “Green Star”.<br />

By meeting required conditions and implementing<br />

the latest modernization technologies, the facility<br />

has significantly reduced electricity, water<br />

and energy expenditures. During this process,<br />

disposal of waste and hazardous materials was<br />

also cut back and energy efficiency was increased<br />

while the employers were offered training and<br />

awareness programs about environmentally friendly<br />

hotels. Following the successful completion of<br />

these steps, <strong>Dedeman</strong> Şanlıurfa was granted an<br />

“Environmentally Friendly Accommodation Facility<br />

Certificate” by the Ministry of Culture and Tourism.


77<br />

THE FIRST DEDEMAN PARK<br />

HOTEL OPENS: DEDEMAN<br />

PARK DENİZLİ<br />

Turkey’s first international hotel chain <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />

& Resorts International created a new concept, <strong>Dedeman</strong><br />

Park, whose first hotel <strong>Dedeman</strong> Park Denizli opened<br />

on April 7, 2012. Noted for its innovative, comfortable,<br />

economical, technological and environmentally-friendly<br />

qualities, <strong>Dedeman</strong> Park Denizli is able to meet all of<br />

the needs of the business world. It greets visitors with<br />

the “traditional <strong>Dedeman</strong> hospitality,” as do all of the<br />

hotels under <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts International.<br />

İLK DEDEMAN PARK<br />

OTELİ AÇILDI: DEDEMAN<br />

PARK DENİZLİ<br />

Türkiye’nin ilk uluslararası otel zinciri <strong>Dedeman</strong> Hotels<br />

& Resorts International’ın farklı bir konseptle yarattığı<br />

<strong>Dedeman</strong> Park’ın ilk oteli <strong>Dedeman</strong> Park Denizli 7 Nisan<br />

2012 tarihinde hizmete açıldı. Yenilikçi, konforlu, ekonomik,<br />

teknolojik, çevre dostu özellikleriyle ön plana çıkan <strong>Dedeman</strong><br />

Park Denizli, iş dünyasının tüm ihtiyaçlarına cevap verecek<br />

nitelikte olup aynı zamanda <strong>Dedeman</strong> Hotels & Resorts<br />

Internatonal’ın tüm otellerinde olduğu gibi “Geleneksel<br />

<strong>Dedeman</strong> Misafirperverliği” ilkesiyle hizmet verecek.


DQ<br />

78 Ö Y K Ü - S T O R Y<br />

Saklambaç<br />

Hide And Seek


Y A Z I - W O R D S : B E G Ü M A H U A Ğ L A Ç<br />

Arzu ağzına bir çilekli çiklet daha attı ve renkli plastik<br />

saatini kontrol etti. Saat 19.45’ti. Eve gitmesine 15<br />

dakika kalmıştı. Parkın tozlu zeminine ayağını isteksizce<br />

bir iki kere sürtüp, küçük kafasında eve geç gitmesini<br />

sağlayacak planını gözden geçirdi. Saatini 1 saat geriye<br />

alacak ve babasına durumu anlatırken de en dayanılmaz,<br />

üzgün surat ifadesini takınarak bütün suçu dandik plastik<br />

saatine atacaktı. Plan kafasına yattığı için hızlıca parktaki<br />

diğer çocukların yanına koştu. Artık gönlünce saklambaç<br />

oyunundaki yerini alabilirdi.<br />

“Önüm arkam, sağım solum…” diye uzaktan gelen<br />

sesi duyduğunda o çoktan ilerideki evin karanlık<br />

merdivenlerine uzanmış, çilekli sakızını patlatarak, en<br />

bulunmayacak yere saklanmanın tadını çıkartıyordu.<br />

Bir anda kalın bir erkek sesinin ona doğru yaklaştığını<br />

duydu. “Arzuuuuuu…” Gelen babasıydı ve onu<br />

bulmak için ebeden daha sabırsız olduğu yürüyüşünden<br />

anlaşılıyordu. Biraz canı sıkılarak saklandığı yerden çıktı<br />

ve babasına hiçbir şey yokmuş gibi neşeli bir şekilde<br />

–biraz da şaşkıncasına- koştu. Babası kızgın bir bakış<br />

fırlatarak, sağ elinin işaret parmağını saatinin camına iki<br />

kere sertçe tıklattı. “Saatin kaç olduğunu biliyor musun<br />

sen Sofrada herkes seni bekliyor”. Arzu kendi saatini<br />

uzatarak “Benim saatim daha erken ama” dedi yere<br />

bakarak. Babası saatine mesafeli bir bakış attıktan sonra<br />

“Bunu evde konuşacağız küçük hanım, şimdi doğru eve”<br />

dedi. Arzu babasının bu küçük numarasını yemediğini<br />

anlayarak, suratı asılmış vaziyette eve koştu. Yemekten<br />

sonra iki kişilik büyük kurul onu bekliyordu. Babası<br />

“Seninle anlaştığımızı sanıyordum. Eve saat 8’den sonra<br />

gelemezsin. Bir hafta akşamları dışarı çıkılmayacak”<br />

diye otoritesini konuşturdu. “Ama baba bu haksızlık,<br />

arkadaşlarım 9’a kadar dışarıdalar, benim suçum<br />

ne” diyerek gözlerinden yalancı bir damla yaş akıttı.<br />

“Konu kapandı, dediğimi duydun. Arkadaşların beni<br />

ilgilendirmiyor. Senin iznin bu sene bu saate kadar”…<br />

Cezalı geçen bir hafta balkondan dışarıdaki arkadaşlarını<br />

seyrederek ve çoğunlukla için için ağlayarak geçirmişti.<br />

Şimdi bile bu anın acısını içinde hissedebiliyordu.<br />

Arzu, artık çocukluğundaki gibi görünmeyen parkın<br />

kaldırım taşına oturarak “hıh” diye güldü. Ne güzel<br />

günleri geçmişti bu parkta. Her bir kum tanesinde<br />

gelişiminin izleri vardı. 7 yaşından 18 yaşına kadar bu<br />

parkta geçirmişti her yazını. Bakkaldan gazoz yürütmek,<br />

saklambaç oynamak, ilk kız arkadaş kavgası, ilk flört,<br />

ilk kol kırığı, göğüslerin büyümesi, bisiklet ve patenle<br />

artistik hareketler yapmak hepsi burada olmuştu.<br />

Eskiden bakkal olan evin camına baktı. Bakkal Mahsun<br />

çocukluk anılarında izi kalmış adamlardan biriydi. O<br />

zamanlar onların en çok kahrını da yine o çekmişti. Evin<br />

Arzu threw another piece of strawberry gum in her mouth and<br />

checked her colorful plastic watch. It was 19.45. There were<br />

15 minutes until she had to go home. She unwillingly scuffed<br />

her foot once or twice on the dusty ground of the park and in<br />

her little head looked over the plan that would allow her to go<br />

home late. She would set her watch back 1 hour and put on her<br />

most irresistible, sad facial expression when talking to her dad,<br />

blaming the entire fault on her crappy plastic watch. Since the<br />

plan sat well with her, she quickly ran over to the other kids in<br />

the park. She could now take her place in the game of hide and<br />

seek, as she wanted.<br />

When she heard the voice from afar saying “My front, my back,<br />

my right, my left…” she had already stretched out on the dark<br />

stairs of the house ahead, enjoying having hidden in the place<br />

that’s hardest to find by popping her strawberry gum. Suddenly<br />

she heard a deep man’s voice approach her. “Arzuuuuuu…” It<br />

was her father who was coming, and it was evident from his walk<br />

that he was more anxious to find her than the person who was<br />

“it.” A little bothered, she got out of where she was hiding and –<br />

also a little surprised – ran to her father joyously, as if nothing<br />

was the matter. Her father gave her a mean look, strongly<br />

tapping the glass of his watch twice with the index finger of his<br />

right hand. “Do you know what time it is Everyone’s expecting<br />

you at the dinner table.” Arzu put her own watch forward, saying<br />

“But my watch says it’s still early” while looking at the ground.<br />

After casting a distanced look at her watch, her father said, “We’ll<br />

talk about this at home young lady, now go straight home.” Arzu<br />

understood that her father didn’t buy her little trick, and she<br />

ran home with a sullen face. After dinner, the grand council of<br />

two was expecting her. Her father spoke authoritatively, saying,<br />

“I <strong>though</strong>t we had an agreement. You can’t come home after 8<br />

o’clock. Now you can’t go outside at night for a week.” “But Dad,<br />

this is unfair,” she said, “My friends are out till 9, what’s my<br />

fault” as she shed a fake tear. “It’s over, you heard what I said.<br />

I don’t care about your friends. Your permission this year is until<br />

this hour…” The week of punishment went by with her watching<br />

her friends from the balcony and mostly crying internally. <strong>Even</strong><br />

now she could feel the pain of that moment within her.<br />

Arzu sat on the sidewalk stone of the park that no longer looked<br />

as it did in her childhood and laughed. She had such great days<br />

in this park. Every grain of sand bore traces of her development.<br />

She spent every summer between the ages of 7 and 18 in this park.<br />

Stealing soda from the grocery, playing hide and seek, the first<br />

girlfriends’ fight, the first flirtation, the first broken arm, growing<br />

breasts, doing artistic moves on the bicycle and roller skates – it<br />

all happened here. She looked at the window of the house that<br />

used to be a grocery. Grocer Mahsun was one of the men who<br />

left a mark on her childhood memories. Back in those days, he<br />

was the one who had to put up with them the most. Mahsun<br />

had converted the ground floor of the house into a grocery. One<br />

79


80 giriş katını bakkal yapmıştı Mahsun. Dışarıda duran buz<br />

dolaplarından birinde dondurmalar diğerinde de değerli<br />

içecekler yaşardı. Rengarenk deniz topları tavandan<br />

asılmış hafif hafif salınırlardı. İçeride ise kocaman<br />

çekirdek çuvalları ve yanlarında gazete kağıtlarından<br />

hazırlanmış külahlar olurdu. Burası onlar için paranın<br />

değer kazandığı ilk dükkândı. Günlük harçlık hiçbir<br />

zaman bu bakkaldan dilediğin kadar dondurma yemeye,<br />

çekirdek almaya veya gazoz içmeye yetmezdi. Onlar<br />

da Mahsun amcaya yalvarırlardı beleş bir gazoz için.<br />

Mahsun önce onları hızlı adımlarla kovalar sonra da<br />

dayanamaz birer çiklet verirdi. Bisikletten ilk düşüp<br />

çenesini yardığında da yine onu yerden kaldıran ve<br />

eve kucağında taşıyan Bakkal Mahsun olmuştu. Site<br />

bekçisinden Mahsun Amca’nın 5 yıl önce bu dünyadan<br />

ayrıldığını öğrendiğinde boğazında bir düğüm oldu.<br />

Sanki çocukluğu da onunla birlikte gitmiş gibi hissetti.<br />

Aslında geçmişi düşünerek yaşayan biri değildi Arzu<br />

ama ne ara bu siteye gelse bu zamana dönemez olurdu.<br />

Sanki burası çocukluk ve gençlik anılarıyla o kadar<br />

fazla dolmuştu ki yeni bir anıyı kaldıracak kapasitesi<br />

kalmamıştı. 80’li yıllarda çocuk olmanın ne büyük<br />

bir ayrıcalık olduğunu düşündü sonra. Onlar sokak<br />

çocuklarıydı. Şimdiki çocuklar gibi çıt kırıldım ve<br />

asosyal büyümemişlerdi. Çırpı bacaklarından yaralar<br />

eksik olmazdı. Kah ağacın tepesinde can erik yer, kah<br />

kaydıraktan ters kayarlardı, sabah 10’da başlayan deniz<br />

sefası bir tek öğlen yemeği ile bölünür sonra güneş<br />

batana kadar devam ederdi. O zamanlar güneş bile<br />

gençti, yara almamıştı, sağlıklıydı. Sonra gözü parkın<br />

yukarısında kalan apartmanın üst katının balkonuna<br />

kaydı. Burada ilk platonik aşkı olan Soner yaşıyordu<br />

bir zamanlar. Soner o zamanlar bütün kızların platonik<br />

aşkıydı gerçi. Onlardan biri değildi Soner. Sabah<br />

erkenden balkona çıkar, güneşte altına dönen saçlarıyla<br />

cocker cinsi köpeği ile oynar sonra kayıplara karışırdı.<br />

Babasının yanında çalıştığı için akşam yemek saatinde<br />

geri dönerdi. Bütün kızlar balkonu görebilecek bir yerde<br />

toplanır, çekirdek çitleyerek, gizli gizli onu seyreder,<br />

itiraf edemedikleri hayaller kurardı onunla ilgili. Şimdi<br />

kim bilir kim yaşıyordu o evde.<br />

Arzu sitenin her köşesini dolaşarak, zihnindeki küçük<br />

çiçekleri yerleştirdi anılarının ve çocukluğunun üzerine.<br />

İçindeki çocuğu ne kadar özlediğini fark etti, gizlice<br />

sarıldı ona, bir daha ondan bu kadar uzun zaman<br />

uzaklaşmayacağına söz vererek …<br />

of the refrigerators outside held ice cream, and the other<br />

held valuable drinks. The colorful beach balls hanging from<br />

the ceiling dangled lightly. Inside, there were huge sacks of<br />

seeds with cones made out of newspapers lying next to them.<br />

This was the first shop where money had meaning for them.<br />

Their daily allowance would never be enough to eat as much<br />

ice cream, buy as many seeds or drink as much soda as you<br />

wanted. They would then beg uncle Mahsun for a free soda.<br />

Mahsun would first chase them with quick steps, then, unable<br />

to resist, he would give them a piece of gum each. When she<br />

fell from her bicycle and split her chin, it was again Grocer<br />

Mahsun who lifted her off the ground and carried her home in<br />

his arms. When she learned from the neighborhood guard that<br />

Mahsun uncle had passed away 5 years ago, a knot formed in<br />

her throat. She felt as if her childhood was gone with him.<br />

In reality, Arzu wasn’t someone who lived thinking of the<br />

past, but whenever she came to this neighborhood, she<br />

wouldn’t be able to come back to the present. It’s as if this<br />

place was so full of her childhood and youth memories<br />

that its capacity couldn’t contain a new memory. She then<br />

<strong>though</strong>t about what a privilege it was to be a child in the<br />

80s. They were children of the street. They hadn’t grown<br />

up fragile and antisocial like today’s kids. They always<br />

had wounds on their twig-like legs. At times they would<br />

eat plums on top of a tree, and at others, they would<br />

slide backwards on the slide; the games they played at sea<br />

starting at 10 in the morning would only be interrupted by<br />

lunch, then they would continue until the sun went down.<br />

Back then even the sun was young, unwounded and healthy.<br />

Then her eye moved to the balcony on the top floor of the<br />

building up the road from the park. Once upon a time, her<br />

first platonic love Soner lived here. Actually, Soner was<br />

the platonic love of all the girls back then. Soner wasn’t<br />

one of them. He would go out on the balcony early in<br />

the morning, play with his cocker breed dog with his hair<br />

turning golden from the sun, and then disappear. Since<br />

he worked with his father, he would come back in time for<br />

dinner. All the girls would gather where they could see the<br />

balcony to watch them in secret as they cracked seeds and<br />

had fantasies about him that they couldn’t confess. Now<br />

who knew who lived in that house<br />

Arzu toured every part of the neighborhood, placing the small<br />

flowers in her mind on top of her memories and childhood.<br />

She realized how much she missed the child inside her, so she<br />

secretly gave her a hug, promising that she wouldn’t be this<br />

far away from it for this long again...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!