Sana mı kaldım kala kala

En başından başla
                                    

Emin değilim ama yuttuğına. Yüzünde hep o garip kusmayla kendini tutma arası bir ifade oluyor. Alay eder veya ters bir şey söyler diyorum ama sesini çıkartmıyor. O da ayrı tuhaf yani. Ben olsam tabağı kafasına atarım O napıyor? Eline sağlık diyor. Tuhaf işte.

Neyse belki bu kez yengesi el attı ya beğenir yemeği de aç kalkmaz. Yani gece mutfağa gidip, gizlice peynir ekmek filan yediklerini gördüm bir kaç kez. Bana yakalanmamak için kapımı gözetleyip, hızlı hızlı yiyorlar. Delil bırakmamak için de bulaşığı yıkayıp, kaldırıyor Ozan. Ne tuhaf adam bu ya böyle.

Çocuklar da ona çekmiş. Bir yorumda bulunmayıp, bir iki çatal alıp, eline sağlık yenge deyip, odalarına kaçıyorlar. Resmen tembihlemiş çocuklara. Nerden mi anladım ?

Cem peynir ekmeğini yerken kendini tutamayıp "Oh be karnım doydu. Gurul gurul uyutmadı beni. " deyince Semih de destek çıkmıştı.

"Beni de. Abi ya yengem niye çok kötü yemek yapıyor ya? Zehirlenecegiz valla en sonunda."

Ozan çıkışmıştı. "Hadi ordan bastıbacaklar. Bir halt olmaz oğlum size. Pisboğazsınız siz."

"Düşün düşün. Biz bunu söylüyorsak, anla yani. " dedi Semih bilmiş bilmiş

"Iyi anladım ama o koca çenenizi tutacaksınız. Kız  üzülür öyle derseniz. Elinden geleni yapıyor."

Cem ellerini çaresizce açmıştı."Iyi de elinden hiçbir şey gelmiyor ki. Yapsa nolacak ?"

"Deniyor kız. Zıkkımlanın da gidip, zıbarın artık. Kıza bir şey demeyin. Üzülür bak. Bir daha diyorum. Üzülsün mü istiyorsunuz ?"

Cem hemen atılmıştı."Yok, yok, üzülmesin yengem. Napayım taş olsun yerim ben."

Semih de kafasını sallıyordu."Bir şey demeyiz. Üzülmez yengem, ağbi. Söz valla söylemeyiz."

Ozan gülmeye başlamıştı. "Hah adam olun oğlum. Kızların kalbini kırmak, üzmek yok. Hadi ama çok konuştunuz, saat kaç oldu haberiniz yok. Bitirin de yatın. Ne çeneniz var arkadaş."

Gerisini dinlemeden odama dönmüştüm. Artık kapıyı kilitlemiyordum. Ozan o kadar sapık sapık konuşuyordu ama bir kere bile gelip, aynı yatakta yatmaya çalışmamıştı. Salondaki kanepede uyuyordu hep. Tuhaf adam diyorum ya. Iyi biri de. Düşünceli davranıyor.

Ee napayım, ben de odun muyum ? Yemeği bir kez olsun yiyip, aç kalıp mutfak fareliği yapmasınlar istiyorum. O yüzden yengesi "eh iyi, yenir en azından. " deyince

" Gerçekten mi ?" demişim heyecanla.

Şimdi de o beni inceliyor. Bu ailenin huyu bu herhalde.

" Gerçekten." dedi. "Yanına salata da yap. Kocan gelince yersiniz. Hadi ben gideyim artık sen de masanı kur, bir saçını başını tara, giyin kuşan. Böyle pasaklı Sali gibi karşılama adamı. Gözü dışarı kayar. Bakımlı ol azıcık.Kadın gibi giyin. Ne bu sallap sullap giysiler. O kadar pazarda önünden geçtik, baktık. Hiçbir şey almadın kendine."

Para kalmamıştı ki, alayım. Yani öyle giyeceğim şeyler gibi gelmiyordu bana pazardakiler. Ama ne gerçeği, ne hissiyatımı söyleyemezdim.

"Beğendiğim bir şey çıkmadı hiç."

Ayşe yenge ters ters, kınar gibi bakmaya başlamıştı."Bir ton şey vardı orada. Ona burun kıvır, bunu alma. Gelin hanım maşallah burnun da kaf dağında. Nerden beğenecektin acaba sen? O lüks mağazalardan mı ? Onlara parası yeter mi Ozan'ın ? Civciv çıkmış, kabuğunu beğenmemiş. Ayıp, ayıp, azıcık mütevazı ol. Yerini bil. Kocanın canı çıkıyor üç kuruş fazla kazanayım diye, sen pazar malı diye beğenmiyorsun. Yazık, yazık." deyip, çekti gitti.

BAŞIMIN TATLI BELASI #wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin