Metin Gürcan’ı tutuklamak

YORUM | ALPER ENDER FIRAT

1961 yılının Kasım ayı, Soğuk Savaş’ın en yoğun yaşandığı yıllar… Askeri ve siyasi casusluk yaptığından şüphe duyulduğu için bir yıldır yakın takipte olan Metin Gürcan, Ankara’da bir bankamatiğe para yatırırken suçüstü yapılıyor. Ona isnat edilen suç “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya casusluk amacıyla temin etme” karşılığında da 400 dolar para alma.

Üç beş kişiden başka kimsenin bilmemesi gereken, ülkenin nereye doğru gittiğiyle ilgili siyasi analizleri, ülkenin ne kadar askeri ve kaç topu-tankı olduğu bilgilerini, yabancı bir misyon temsilcisine verirken de fotoğraflanmış.

BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Bu haber, internetin olmadığı, özellikle “Demirperde” ülkelerinden basit bilgilere bile ulaşmanın çok zor olduğu bundan 60 yıl öncesine ait olsaydı belki inandırıcı olabilirdi.

İsteyenin her bilgiye ulaştığı, herkesin analiz kastığı bu günlerde siyasi analize casusluk suçu demek komik bile değil.

Bugün yabancı misyona para karşılığı siyasi analizler yaptığını açık açık beyan eden – etmemiş olsa da herhangi bir yere siyasi analiz yapmak tabi ki suç olamaz – birisinin devletin gizli kalması gereken hangi siyasetinin analizini yapmıştır da casuslukla suçlanmıştır? Ya da casuslukla suçlanmasını gerektirecek hangi askeri bilgi paylaşmış olabilir? 400 dolarlık bir bilgi ne kadar kritik bir bilgi olabilir?

Metin Gürcan’ın askeri bir sırra ulaşabilmesi için TSK’nın gizli bilgilerinin şifrelerini kırıp bir bilgiye ulaşması gerekir ya da ona bilgi sızdıran başka birileri vardır…

Buna benzer suç işlenmişse bu tek taraflı işlenecek bir suç değildir, olayın diğer kişileri ilgilendiren bir soruşturma ya da tutuklamalar olacak mı? Mesela Türkiye ile ilgili casusluk alanına girecek bilgileri alan yabancı misyon temsilcileri sınır dışı edilecek ya da casus muamelesi görecek mi? Ya da askeri sırları sızdıranlar hakkında bir işlem yapılacak mı?

Metin Gürcan’ı sevip sevmememiz ya da nefret ettiğimiz düşünceleri olması onun böyle – en azından kamuoyunun bildiği kadarıyla – saçma sapan gerekçelerle tutuklanmasına mazeret olamaz.

Biz biliyoruz ki bugünkü Türk yargısının adaleti sağlamak diye bir derdi olamaz, sadece kuzuyu yemeye niyetli olan kurda aracılık eder. Bu olaya da bakarken kurt hangi kuzuyu yemeye niyetlendi diye bakmakta fayda var.

Dün MHP Genel Başkanının bu konuya sahip çıkıp konuyu DEVA Partisinin casuslarla dolu olmasına getirmesi, Metin Gürcan’ın da aynı zamanda DEVA Partisinin kurucu üyesi olması insanın aklına siyasi bir operasyonu getiriyor.

Bahçeli, Meclis’te yaptığı konuşmada DEVA Partisi Genel Başkanına Ali Babacan’ı hedef alıp “Bu şahsa sesleniyorum partine doldurduğun askeri ve siyasi casuslarla birlikte geçmişte yönettiğin bakanlıkları hangi örgütlere peşkeş çektiğini adamsan açıkla,” dedi. Bu cümle bundan sonrası için bir işaret fişeği gibi sanki. Konuşmasının büyük bölümünü Ali Babacan’a ayıran Bahçeli, bu casusluk meselesini DEVA’nın üzerine yapıştıracaklarının da ön haberini verdi.

Buradan, anketlerde AKP’den 3-4 puan götürecek gibi görünen DEVA Partisine bir kapatma davası çıkar mı bilemiyoruz. Teknik olarak bu mümkün değil ancak Digitürk iptalinden terörist çıkaran yargı için buradan kapatma davası çıkarmak hiç de zor olmasa gerek.

Metin Gürcan’ın tutuklanması onun kişisel dünyası için önemli bir olay ancak daha da önemlisi bu tutuklamanın bundan sonraki siyasetin dizayn edilmesi için bir düğmeye basma olup olmadığını zaman gösterecek. CHP’nin basit bir takım gerekçelerle kapatılmasının da birkaç hafta önce dillendirildiğini de hatırlayalım.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin