Kastamonu'da görülen yaratık nedir?

Kastamonu'da görülen yaratık nedir? Bir sosyal medya kullancısının internette paylaştığı görüntüler üzerine tüm Kastamonu ayağa kalktı. Kastamonu'nun Seydiler ilçesinde çekilen fotoğraflarda bir yaratık görünüyor. İnsanlar bu yaratık haberini duyduktan hemen sonra internette araştırmalar yapmaya başladı. Biz de o yaratığın görüntülerini sizler için haberimize ekledik. Peki Kastamonu'da görülen yaratık nedir? Yaratığın fotoğrafları ve görüntülerini izle! Detaylar haberimizde...

Kastamonu'da görülen yaratık nedir? Sosyal medya üzerinde bir Kastamonu sayfasında paylaşılan görüntüler internette kısa sürede yayıldı ve özellikle bölge halkında büyük korku ve paniğe yol açtı. Seydiler ilçesi oyrak geçidi yolunda görülen yaratık yaklaşık 1 metre boylarında ve oldukça korkutucu. Vatandaşlar da bu yaratığın fotoğraflarını araştırıyor ve yaratığın ne olduğuna anlam vermeye çalışıyor. Biz de sitemize fotoğrafları ve görüntüleri ekledik. Peki Kastamonu'da görülen yaratık nedir? Yaratığın fotoğrafları ve görüntülerini izle! İşte tüm detaylar...

Kastamonu'da görülen yaratık nedir?

KASTAMONUDA GÖRÜLEN BU YARATIK NEDİR?

Bir Facebook kullanıcısı Kastamonu sayfasında görülen ve paniğe yol açan yaratık hakkında bu gönderiyi paylaştı:

"Akşam saatlerinde Kastamonu Seydiler Oyrak geçidi yolu kenarında bu yaratık görülmüştür. Bölgeye gidenler dikkatli olsun. Boyu 1 metre civarıdır otların içinde saklanmaktadır. Ne olduğu araştırılıyor."

Orman işletmesi Mantar toplayanlara dikkatli olmaları konusunda uyarıda bulundu.

KASTAMONU

Kastamonu, Kastamonu ilinin merkezi olan şehirdir. Gökırmak'ın bir kolu olan Karaçomak Deresi vadisinde kurulu bulunan şehrin denizden yüksekliği 774 metredir.

Evliyalar şehri olarak da bilinen Kastamonu Anadolu'daki en eski şehirlerden biridir, antik çağ ve Türk-İslâm dönemine ait birçok tarihi eser vardır. Kastamonu Kalesi, Atabey Camii, Şeyh Şaban-ı Veli Türbesi, Yanık Sultan Türbesi, Nasrullah Camii, saat kulesi ve buna benzer birçok tarihi eser mevcuttur. Çivisiz yapı mimari olarak yapılan Mahmut Bey Camide buradadır. Kastamonu kent merkezinde ayrıca Türkiye'de açılan ilk "Kent Tarihi Müzesi" bulunmaktadır.

Kastamonu Saat Kulesi, Sultan II. Abdülhamit zamanında, şehrin doğusunda bulunan yamaç üzerine Kastamonu Valilerinden Abdurrahman Nureddin Paşa tarafından 1884-1885 yıllarında yaptırılmıştır. Kulenin saati de Avrupa'dan getirtilmiştir.

Kastamonu'da yapılan çekme helvası tüm ülke içinde meşhurdur.

Etimoloji
Kastamonu isminin türemesi hakkında birçok fikir vardır; Kastamonu şehri ismini, Hitit döneminde aynı bölge için kullanılan Kastama isminden almıştır. Kastama ismi zamanla Kastamonu'ya dönüşmüştür.

Bir başka görüşe göre Kastamonu şehri ismini, Gas ve Tumanna kelimelerinin birleşiminden almıştır. Gaslar ya da bilinen adıyla Kaşkalar Kastamonu'nun ilk yerleşimcilerindendir. Tumanna ise o dönemde Kastamonu üzerinde bulunan bir şehir/bölge ismidir. Bu iki kelimenin birleşimi, zamanla Kastamonu şeklini almıştır.

Üçüncü bir görüşe göre ise Kastamonu şehri ismini, Kastra ve Komnen kelimelerinin birleşiminden almıştır. Kastra kelimesi Latince "kale" demektir. Komnenler ise, bir Bizans Hanedanı olup bu bölgenin Bizans dönemindeki yerleşimcileridir. Bu iki kelime zamanla Kastamonu şeklini almıştır.

Tarihçe
1948 yılında Kastamonu ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar araştırmalarda Germeç ve Gölköy'de ele geçen Yontma taş devrine ait çakmaktaşı el baltaları Kastamonu ve çevresinin tarih öncesi devrini MÖ 50 binlere kadar gerilere götürmektedir.

Paflagonyalılar
Paphlagonia diye isimlendirilen bölgenin sınırları doğuda Kızılırmak, batıda Sakarya Nehri, güneyde Frigya ve Galatya ile çevrilidir. Kuzeyde ise Karadeniz yer alır.Strabo'ya göre Parthenius nehri bölgenin batı sınırını çiziyordu, doğusunda da Halys nehri vardı. Günümüzde Kastamonu, Sinop, Bartın, Çankırı ve Karabük bu bölgede yer alırken, Çorum, Bolu, Zonguldak ve Samsun illerinin bir bölümü bölgenin içinde kalmaktadır.

Paflagonya halkı tarihte çok rol oynamamalarının yanı sıra Anadolu'nun en eski milletlerindendir.

Kaşkalar
Kaşkaların yaşadığı topraklar, Kuzey Anadolu'da bugünkü Orta Karadeniz bölgesi ve civarına denk düşer. Hitit belgelerinde savaşçı ve yağmacı zorlu bir göçebe halk olarak geçmektedir. Kaşkalar zaman zaman Hititlere birçok kez saldırmış, onların ülkesini baştan aşağı istila ederek Nensa (Niğde) şehrine kadar dayanmışlardı. Hititler döneminde sadece Kastamonu civarında sınırlı olarak yaşayan Kaşkalar, Hititlerin tarih sahnesinden silinmeye başladığı dönemlerde Asur yakınlarına kadar ilerleyebilmiştir.

Hititler
Hititlerin Kastamonu ve dolayısıyla Taşköprü civarına sürekli hüküm sürdüğü bir dönem olmamıştır. Bu bölge Kaşkalar ve Hititlerin güç durumlarına bağlı olarak sürekli el değiştirmiştir. Kaşkalar yarı yerleşik bir hayat yaşadıkları için Hititlerin bu bölgeyi tamamen ele geçirmeleri mümkün olmamıştır.

Hititlerden sonra Frigya ve Lidya Krallıklarının egemen olduğu bu topraklar MÖ 4. yüzyılda Perslerin eline geçmiştir. MÖ 4. yüzyılda Büyük İskender Anadolu ile birlikte Kastamonu topraklarını da Makedonya’ya katmıştır.

Romalılar Dönemi (1. yüzyıl-5. yüzyıl)
İskender’den sonra yöreyi ele geçiren Pontus Krallığı MÖ 1. yüzyılda Romalılar tarafından ortadan kaldırılmıştır. Uzun yıllar Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalan Kastamonu MS 395 yılında İmparatorluğun bölünmesiyle bütün Anadolu gibi Bizans İmparatorluğuna katılmıştır.

Bizanslılar dönemi (395-1227)
Bugün Kastamonu ve çevresindeki illeri de içine alan ve Romalılar devrinde adına Paflagonya (Pophlagonia) denilen bölgede yer almaktadır.

Romalılar devrinde Taşköprü’nün (Pophlagonia) eyalet merkezi olduğu zamanlar Kastamonu küçük bir kasaba olup Roma döneminde şehir Timonion ismi ile anılmaktaydı.

Kastamonu ili ve civarı 10. yüzyılda Bizans imparatoru II. Basileios tarafından Trakyalı general Manuil Erotikos Komnenos'un denetimine verilmiştir. Komnenos 978 yılında imparatora karşı ayaklanan Bardas Skleros'a karşı İznik kentini başarıyla savununca imparatorun dikkatini çekmişti. Komnenos daha sonra Bizans imparatoru olacak olan I. İsaakios Komnenos'un babasıdır. Oğlu tarafından kurulan Komnenos Hanedanı Bizans'ı ve çöküşüne kadar Trabzon İmparatorluğu'nu yönetmiştir.

Manuil Komnenos o zamana kadar Timonion ismi ile anılan şehrin savunması için bir kale yaptırmıştır. Kale, Kastra Komnenon (Komnenos'un Kalesi) olarak adlandırılmıştır. İsim daha sonra Türkçeleşerek Kastamonu şekline dönüşmüştür.

Çobanoğulları Beyliği Dönemi (1227-1309)
13. yüzyıla kadar Bizans yönetiminde kalan Kastamonu, 1227-1309 yılları arasında Hüsamettin Çoban'ın yöredeki Türkmen topluluklarını toplayarak kurduğu Çobanoğulları Beyliğinin yönetimi altına girmiştir. Hüsamettin Çoban'dan sonra yerine oğlu Alp Yörük ve daha sonra torunu Yavlak Arslan geçmiştir. Çobanoğlu Yavlak Arslan Anadolu Selçukluların taht kavgasına karıştığı için 1292 yılında öldürüldü. Onun yerine oğlu Mahmut Bey geçmiştir.

O sıralarda Anadolu'da hüküm süren Anadolu Selçuklu Devleti İlhanlılar ile savaşmaktaydı. Moğollara esir düşen Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Mesud candarlarından komutan Temür Yaman Candar tarafından kurtarıldı. Bunun üzerine sultan Temür Yaman Candar'a Kastamonu yöresini hediye etti. Ancak bölge o zamanlar halen Çobanoğullarının elindeydi.

Candaroğulları Beyliği Dönemi (1309-1461)
Temür'ün ölümünden sonra yerine geçen oğlu Candaroğlu Süleyman Paşa, 1309 yılında Kastamonu şehrini ele geçirerek Çobanoğlu Beyliğine son verdi. İlhanlıların denetimi altında yaşayan Selçuklu Sultanı II. Mesud 1308 yılında ölünce Süleyman Paşa bölgeyi bir süre İlhanlılara bağlı olarak idare etti. İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır 1335 yılında öldüğünde İlhanlı denetiminden çıktı.

Candaroğlu Süleyman Paşa, Safranbolu ve Sinop'u ele geçirmişti. Candaroğulları denizciliğie önem vermekteydi Sinop'a bir tersane kurmuşlardı. Süleyman Paşa Sinop'un yönetimini oğlu I.İbrahim'e Safranbolu'yu da küçük oğlu Ali'ye verdi. Süleyman Paşa'nın ölümünden sonra oğulları Candaroğlu Beyliği'nin yönetimi için savaştılar. İbrahim 1339'da galip gelerek Kastamonu'nun yönetimini ele geçirdi. İbrahim Bey 1346 yılında öldüğünde yerine kuzeni Adil geçti. Adil bey 1361 yılında ölünce yerine oğlu Kötürüm Bayezid geçti. Bayezid Sivas bölgesini yöneten Kadı Burhaneddin ile iki kez savaştı.

Bayezid 1383 yılında Osmanlı Sultanı I. Murat'dan destek alan oğlu II. Süleyman ile yaptığı savaşta Kastamonu'yu kaybetti. Bayezid Kastamonu'yu terkedip Sinop'a yerleşti ve böylelikle Candaroğulları Beyliği ikiye bölünmüş oldu. Kötürüm Bayezid 1385 yılında öldü ve yerine oğlu İsfendiyar Bey geçti.

Kastamonu'yu yöneten Candaroğlu II. Süleyman beyliği sırasında Osmanlı Sultanı II. Murat'a bağlı kaldı. Osmanlı'nın 1386 ve 1389 yaptığı Avrupa seferlerine askerleri ile katıldı. Sultan Murat'ın yerine geçen I. Bayezid babası kadar barışçı olmadı 1391 yılında Kastamonu'ya bir sefer düzenledi. Candaroğlu II. Süleyman öldürüldü ve Kastamonu'daki Candaroğlu hükmü sona erdi.

Bu arada Sinop'ta hüküm süren Candaroğlu İsfendiyar Osmanlılarla bir çatışmadan çekinerek Sinop'un kendisine bırakılması koşuluyla Osmanlılara bağlılığını bildirdi. Böylece Candaroğullari Beyliği, Sinop'ta İsfendiyar Bey kolundan devam etti.

İsfendiyar Bey Ankara Savaşı (1402) öncesinde Timur İmparatorluğu'nun kurucusu Timur'la görüşerek ona bağlandı, Timur adına para bastırdı. Kastamonu, Kalecik, Tosya, Çankırı Samsun ve Bafra'yı da alarak beyliği en geniş sınırlarına ulaştırdı

Yıldırım Bayezid'in Ankara Savaşı'nda Timur'a yenilip esir düşünce Yıldırım Bayezid'in oğulları Emir Süleyman, İsa Çelebi, Musa Çelebi ve Çelebi Mehmet arasında taht kavgası başladı. İsfendiyar Bey bu süreç boyunca kavgadan faydalanmaya çalıştı. Dağılan Osmanlı birliği, 1413 yılında, I. Mehmet Han (Çelebi Mehmet) tarafından yeniden sağlandı. Bu mücadeleden galip çıkan I. Mehmed ile iyi ilişkiler kurdu. 1417'de onun Karaman (1415-16) ve Eflak (1416-17) seferlerine oğlu Kasım Bey komutasında yardımcı kuvvetler gönderdi. Bu sefer sonrasında Kasım Bey, beyliği öbür oğlu Hızır Bey'e bırakmak isteyen babasına karşı ayaklanarak Osmanlılara sığındı.

I. Mehmed'in desteğini alan oğlu Kasım Bey'e Tosya, Çankırı ve Kalecik'i vermek zorunda kalan İsfendiyar Bey, I. Mehmed'in ölümünden (1421) sonra II. Murad ile şehzadeler arasında başlayan taht kavgalarından yararlanarak bu yerleri geri aldı. Aynı yılın sonbaharında II. Murad'ın üzerine kuvvet göndermesi karşısında Sinop'a kaçtı ve barış istedi.

Osmanlı iç kavgaları yeniden yoğunlaşınca, bunu fırsat bilerek Taraklı Borlu'ya (bugün Safranbolu) değin ilerledi. Ama 1423'te yönetimi kesin olarak ele geçiren II. Murad'a Taraklı Borlu'da yenildi ve barış istedi. Osmanlılara her yıl asker gönderme ve vergi verme koşuluyla Kastamonu ve Küre-i Nuhas'ın (bugün Küre) yönetimi kendisine bırakıldı. 1425'te torunu Hatice (Halime) Hatun'u II. Murad'a vererek Osmanlılarla arasındaki anlaşmazlığa evlilik yoluyla gidermeye çalıştı. Sonraki yıllarda, antlaşmaya bağlı kalarak bütün koşulları yerine getirdi.

İsfendiyar Bey 1439'da öldü ve yerine oğlu Candaroğlu II. İbrahim Bey geçti. İbrahim Bey'in 1443 yılındaki ölümünden sonra yerine oğlu İsmail Bey geçti. İbrahim Bey'in diğer oğlu Candaroğlu (Kızıl) Ahmed Bey babasının ölümünün ardından beyliğin başına geçen büyük kardeşi İsmail Bey’e karşı geldi, fakat başarılı olamayınca Osmanlılar’a sığındı.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi (1461-1922)
Fatih Sultan Mehmet 1461 yılında Anadolu Beyliklerini birleştirmek için Trabzon Seferi'ne çıktı. Fatih ile birlikte sefere katılan Kızıl Ahmed Sinop'u ele geçirdi. Fatih, Osmanlı Devleti'ne bağlı kalmak ve 50,000 duka altını vergi vermesi karşılığında bölgede desteği bulunan Kızıl Ahmed'i Sinop beyliğine atadı.

Fatih, Trabzon seferi dönüşü Kastamonu’yu ele geçirdi ve Kızıl Ahmed'i görevinden alarak Mora valiliğine atamak istedi. Kızıl Ahmed görevi yerine gitmeyip önce Bolu üzerinden Karamanoğlu İbrahim Bey’in yanına kaçtı. Osmanlılardan korkan Karamanoğlu İbrahim onu himaye etmeyince Akkoyunlu Uzun Hasan'a sığındı. Uzun Hasan Osmanlılara karşı kullanabileceğini düşündüğü Kızıl Ahmed'e Van gölü kıyısında toprak vererek himayesine aldı. Kızıl Ahmed, Uzun Hasan'ın 1464'te yaptığı Karaman seferine 500 kadar savaşçı ile katıldı. II. Bayezid zamanında affedilerek kendisine Bolu sancağı dirlik olarak verildi. Kızıl Ahmed, 1500 yılında yapılan Modon seferine katılmış kendisine timar olarak verilen Filibe'de ölmüştür.

Candaroğulları'nın Sinop'ta kurdukları tersanenin Osmanlı Devleti'ne katılması ve geliştirilmesi, Osmanlı Donanması'na güç kattı. Kastamonu'nun Küre ilçesindeki bakır ocakları, Beylik daha Osmanlı Devleti'ne ilhak olmadan önce, Osmanlı Devleti'nin top üretimi için faydalandırılmıştır.

Candaroğlu döneminde Kastamonu ve bölgesinde bulunan bakır ve demir madenleri işletilip Karadeniz'in en önemli limanlarından olan Sinop'tan yüklenerek Ceneviz ve Venedikli tacirler aracılığı ile satılıyordu. Candaroğulları bu ticarette üzerinde iki balık bulunan ve Dârü's-saâde-i Sinop (Sinop Sarayı) yazan bakır paraları kullanıyorlardı. Kastamonuda bulunan hamamlar, kervansaraylar, hanlar, camiler ve medreselerin çoğu bu dönemde yapılmıştır.

Kastamonu, 1461 yılından 1922 yılına kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Kastamonu, uzun süre Bolu Eyaletine bağlı kalmış ve Bolu Sancağı hükmüyle yönetilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Eyalet merkezi haline getirilmiştir.

Cumhuriyet Dönemi
Kastamonu Ulusal (Milli) Mücadele sırasında lojistik destek açısından en güvenilir bölge olması nedeniyle büyük yarar sağlamıştır. Özellikle İstiklal Yolu adı verilen yol ile İnebolu'dan başlayarak Kastamonu üzerinden Ankara'ya yiyecek, giyecek, para, cephane ve silah gönderimi yapılmıştır. Ve Kurtuluş Savaşı'nda cepheye en çok asker gönderen ildir.

Türk egemenliğine geçtikten sonra hiç düşman istilasına uğramamış olan Kastamonu, Çanakkale ve İstiklâl savaşında en fazla şehit veren illerimizden biridir.İl, Çanakkale Savaşında 2.527 şehit verdi. Meşhur "Çanakkale Türküsü",Kastamonu'lu aşık Yorgansız Hakkı'ya aittir

Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk 23 -31 Ağustos 1925 tarihleri arasında 9 günlük bir Kastamonu gezisi yapmıştır. Bu gezi sırasında İnebolu'da Şapka Devrimi olarak anılan kılık ve kıyafet devrimini açıklamıştır.

Bölgede 1943'te yaşanan Tosya-Ladik depremi 4 bin insanın hayatına mal olmuştur. Bölgede büyük yıkıma yol açan 7.2 şiddetindeki depremi bizzat yaşayan Kastamonulu şair-yazar Rıfat Ilgaz depremin dehşetini Tosya Zelzelesi adlı şiirinde "çocuğunu emziren kadının soğudu memesinde sütü" dizeleri ile anlatmıştır.

1963 yılında Kastamonu Şeker Fabrikası kurularak ilde bulunan ekonomiye büyük canlılık getirmiştir.

İklim
İlde iki çeşit iklim hüküm sürer. Kuzeyinde Karadeniz iklimi güneyinde ise İç Anadolu'nun kara iklimi görülür. Kıyıya paralel olarak uzanan İsfendiyar Dağları, Karadeniz ikliminin iç kısma girmesini önler. Kıyılarda yağış daha fazladır. Senede 20 gün kar yağar, 40 gün toprak karla örtülüdür. Sıcaklık -26,9° ile +38,7 °C arasında seyreder. Senelik yağış miktarı bölgelere göre 450 mm ile 1215 mm arasında değişir.

Bitki Örtüsü
İl bitki örtüsü bakımından çok zengin sayılır. İl topraklarının % 67’si orman ve fundalıklarla, %29’u ekili-dikili alanlarla, %6,5’i çayır ve meralarla kaplıdır. %1,5'i tarıma elverişsiz topraklardır. Ormanlarda kayın, köknar, çam, karaağaç, gürgen, kestane ve ıhlamur ağaçları bulunur. Azdavay-Devrekâni arasında ise çam ağaçları çoğunluktadır.

Spor
Kastamonu'da Birçok İlçenin Kendine Özel Futbol Ve Hentbol Takımları Bulunmaktadır. Özellikle Hentbolda Bayanlar Süper Ligin'de 1 Takımı Bulunmaktadır. Bunun Dışında İlin Profesyonel Tek Futbol Takımı Kastamonuspor 1966 üst üste iki kez şampiyon olarak Bölgesel Amatör Ligden, 3.Lig 3.Gruba ve daha sonra da 2. Lig Kırmızı Gruba yükselmiştir. Ayrıca Bölgesel Amatör Ligde'de İli " Kastamonu İl Özel İdare " Temsil Etmektedir.

Kastamonu'da görülen yaratık nedir? ile ilgili etiketler
GÜNÜN VİDEOSU

Kayseri'den İstanbul'a yürümek için yola çıkmıştı... Canlı yayın yaparken kamyon çarptı!

Kayseri'den İstanbul'a gitmek için 8 gün önce 2 arkadaşıyla birlikte yürüyerek yola çıkan 36 yaşındaki Neşet Turan'a sosyal medyada canlı yayın yaptığı sırada kamyon çarptı. Kamyon şoförünün kaza yerinden kaçtığı öğrenilirken Turan'ın hayati tehlikesi olduğu belirtildi.