SlideShare a Scribd company logo
1 of 62
Download to read offline
Çağımızın sosyal ve ekonomik düzeninin temelini
oluşturan ve ülkemizde Cilalı Taş Çağı olarak da bilinen
Neolitik Çağ insanoğlunun en büyük devrimlerinden birini
gerçekleştirdiği çağdır. Neos: yeni ve Lithos: taş
sözcüklerinden türetilerek Neolitik, yani Yeni Taş Çağı
olarak adlandırılan bu dönemde insanoğlunun yaşam ve
geçim tarzı köklü değişikliklere uğramıştır. Bu dönemin en
belirgin özelliği “geçici doğal barınaklardan kalıcı köysel
yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan da üretime yani tarım ve
hayvancılığa geçiştir”. Böylelikle insanoğlu içinde yaşadığı
çevreye yalnızca asalak ve yıkıcı bir anlamda karışmakla
yetinmeyerek, beslenebilmesi için gerekli bitki ve hayvan
türlerinin çoğaltılmasını sağlayarak üretimci ve yapıcı
olmuştur.
Bir anlamda, insanoğlunu bu gelişmelere iten, iklimlerde
ve buna bağlı olarak da hayvan türlerinde meydana gelen
değişikliklerdir.
Şöyle ki Akdeniz havzasının günümüzdekinden daha
yağışlı ve serin iklim koşullarının değişikliğe uğraması,
yani kuraklaşma yüzünden eskiden geniş coğrafi alanlarda
dağınık vaziyette yaşayan insanlar artık giderek
seyrekleşen su kaynakları yakınına doğru çekilmeye ve
vadi tabanlarında toplanmaya başlamışlardı. Çünkü artık
karanlık ve nemli mağara oyuklarında yaşayamaz duruma
gelmişlerdi.
Bu nedenle mağaralar yavaş yavaş terk edildi. Açık alanda
yaşamaya başlayan insanlar önce güneşte kurutulan
çamurun sağlamlığını öğrendi; duvarlar ve konutları
yapmaya başladı.
Değişen iklim koşulları sonucunda ortaya çıkmaya
başlayan buğday ve arpa gibi bitkilerle yabani koyun,
keçi gibi hayvan türleri insanların avcılık ve
toplayıcılıktan yerleşik düzene geçmesini, yani çiftçiliği
zorunlu kılıyordu.
Neolitik Çağ’da kile elle biçim vererek ateşte
pişirmek, böylelikle de günlük işlerde büyük kolaylık
sağlayacak çanak-çömleği üretmek önemli bir aşamadır.
Çünkü insanoğlu çok gelişkin kimi kent ve köyler
kurmasına karşın, önceleri çanak-çömleklerini kili
pişirerek değil ya ahşaptan yada taşları oyarak yapıyordu.
Bu nedenle Neolitik Çağ’ın en erken aşamalarına
“Aseramik Neolitik” veyahut “Çanak Çömleksiz Neolitik”
adı verilmektedir.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ: Batman iline bağlı, Kozluk ilçesi
yakınındaki Halan Çemi Höyüğü’nde yapılan kazılar
Mesolitikten Neolitiğe geçiş yada Neolitik Çağın hiç
bilinmeyen bu en erken evreleri konusunda yeni bilgiler
sağlamıştır.
Anadolu’nun şimdiye kadar saptanmış en eski köyü olan
Hallan Çemi’de evler toprağa açılmış, 4–6 m. çapındaki
yuvarlak yada oval bir çukurun içine inşa edilmiştir.
Duvarların alt kısmı ahşap dikmelerle desteklenerek
taştan yapılmış, üst kısımlar ise kamış ve dallarla örülerek
alttan ve üstten çamurla sıvanmıştı. Çatı ahşap direklerle
desteklenmişti. Tabanlar sarı renkli bir çamurla sıvalıydı.
HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ-BATMAN/KOZLUK
HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ’NDEN
TAŞ ALETLER
Hallan Çemi halkı geçimini hala avcılık ve toplayıcılıkla
sağlıyorlardı ve besin üretimi aşamasına gelebilmiş
değillerdi. Alet yapımında, çoğu kez Van-Bingöl
yöresinden getirilen obsidyeni kullanıyorlar,
HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ’NDEN TAŞ KAPLAR
taştan oydukları çanaklarını
ise zaman zaman geometrik
ve az da olsa gerçekçi
bezemelerle süslüyorlardı.
ÇAYÖNÜ: Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarındaki
Çayönü Neolitik dönem’in tüm evreleriyle temsil edildiği
bir höyüktür.
Bu höyükte Çanak-Çömleksiz Neolitik Çağ’a ait en alttaki
kültür yapı katı, yapıların türlerine göre yuvarlak planlı
basit kulübelerden taş temelli, kerpiç duvarlı karmaşık
yapılara değin sürekli bir gelişme gösterir ve 6 evreye
ayrılır.
ÇAYÖNÜ-DİYARBAKIR
8.000 ile 6.000 yılları arasına tarihlenen bu yapı katları,
bu dönem için doğal görülebilecek basit barınaklar
olmaktan çok, iyi tasarlanmış, kullanım ve yaşam alanları
iyiden iyiye belirlenmiş ve kalıplaşmış bir geleneğin
temsilcileridir.
IZGARA PLANLI YAPILAR
Yuvarlak planlı yapıların hemen üzerinde ızgara planlı
yapılar yer alır. Bu yapılarda erken evrede yine ahşap
direklerle desteklenmiş çit ve çamur tekniğinde bir duvar
sistemi uygulanmış, tabanlar ise alttaki taş ızgaraların
üzeri dallarla örtülüp çamur sıvanarak kapatılmıştır.
Böylece zeminden yüksek bir taban türü kullanılmış ve
altta devamlı bir hava akımı sağlanarak nemin sebep
olduğu olumsuz etkiler ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
IZGARA PLANLI YAPILAR
IZGARA PLANLI YAPILAR
ANITSAL YAPILAR
Bu evrenin daha üst katlarında ölü kültüyle ilgili
anıtsal yapılar yer almaktadır.
HÜCRE PLANLI YAPILAR
Anıtsal planlı yapıların üzerinde ise hücre planlı yapılar
söz konusudur. Taş temel üzerine, biçimlendirilmiş kerpiç
duvar ilk kez bu dönemde uygulanmıştır.
HÜCRE PLANLI YAPILAR
Ayrıca bu dönemde dikili taşlarla süslü, boyu 50 metreyi
bulan, dünyanın ilk kent meydanı oluşturulmuştur.
Olasılıkla anıtsal yapılarla birlikte kültsel-törensel bir
işleve sahip bu meydanın çevresini özel öneme sahip
olduğu anlaşılan büyük yapılar kuşatıyordu. Meydandan
uzaklaştıkça evler küçülmekte ve daha yoksul insanların
yaşadığı kesimlere varılmaktaydı. Bu durum yerleşmenin
önceden tasarlanan biçimde kurulduğu ve siyasal bir
farklılaşmanın bulunduğunu göstermektedir.
ÖLÜ GÖMME
Çayönü’nde en erken evreden başlayarak ölüler yerleşme
alanı içine ve daha çok taban altına, ayaklar karına
çekilmiş durumda (hoker tarzda) gömülmüşlerdir.
HOKER GÖMÜ
Yanlarına önceleri yalnızca
kırmızı renk aşı boyası, sonraları
ise öğütme taşı, yassı baltalar,
kemik, boynuz, çakmak taşı ya da
obsidyen aletler ölü hediyesi
olarak bırakılmıştır.
Bu evrenin sonlarında ise ölüler iskân alanlarının dışına
gömülmüşlerdir.
Çayönü’nde ilk kez buğday, mercimekgiller ve köpek
evcilleştirilmiştir. Bunları koyun, keçi ve domuz
izlemiştir.
Çayönü halkı kilden küçük
insan yontucukları yapmış
olmakla birlikte henüz
çanak-çömlek yapmayı
bilmiyorlardı. Çakmak taşı
ve obsidyenden bıçak, orak,
kazıyıcı ve delici aletler,
kemikten ise iğne ve bız
yapan bu insanlar sınırlı da
olsa çevrelerinden
derleyebildiği bakırı
işleyerek, dövme ve levha
yöntemiyle basit iğne, bız ve
boncuklar üretebiliyorlardı.
NEVALİ ÇORİ: Şanlı Urfa’nın 40 km. kadar kuzeyindedir.
Bu merkezde çanak-çömlek öncesi yerleşmenin beş evreli
olduğu tespit edilmiştir.
NEVALİ ÇORİ
Hemen hemen Çayönü ile aynı özelliklere sahip bu
yerleşim yerinde dikkati çeken en önemli yön 4. yapı
katındaki kutsal yapıdır. Yerleşme yerinin doğu ucundaki
bu yapı 14.00x14.00 m. ölçülerinde kare planlı bir
salondan ibarettir.
NEVALİ ÇORİ’DEN KUTSAL YAPI
Basamaklı bir kapı ile girilen salon son derece özenli
terazzo denilen, söndürülmüş kireçle yapılmış bir tabana
sahiptir. Salonun doğu duvarı üzerinde bir niş, duvar
önlerinde ise adaklar için bir seki bulunmaktadır. Orta
kısmında, üzerinde alçak kabartma olarak şematik
biçimde uzun kollu bir insanın işlenmiş olduğu 3 m.
yükseklikte, T biçimli iki dikili taş yükselmektedir.
Ayrıca bu alanda kuş ve insan başlı kuş gibi karışık
yaratık yontuları ele geçirilmiştir.
KÖRTİK TEPE: Ilısu Baraj Gölü içinde kalacak Kortik Tepe
Höyüğü Diyarbakır ili, Bismil İlçesi, Ağıl köyü yakınlarında
yer almaktadır. 1991 yılında yüzey araştırmalarıyla tespit
edilen Kortik Tepe Höyüğü Batman-Bismil arasında
Batman Su ve Dicle'nin kesiştiği bölgede yer almaktadır.
Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşimin en az altı mimari
evreyi kapsadığı belirlenmiştir. Konutların tamamı,
Yakındoğu coğrafyasında bilinen erken yerleşimlerde
tanık olunduğu üzere, yuvarlak planlıdır.
Doğu Batı
Genelde bağımsız duran yapıların duvarları bazı
seviyelerde bitişiktir. Ayrıca depolama amaçlı bazı
yapılara da rastlanmıştır.
Taş Kaplar
Anadolu'nun doğu yarısında Çayönü, Nevala Çori, ve
Hallan Çemi gibi merkezlerle temsil edilen gelişkin
Neolitik kültür dizgesinin bir parçası durumundaki Körtik
Tepe zengin buluntularıyla ayrı bir öneme sahiptir.
Bu buluntuların büyük bir kesimi ölü hediyesi
durumundadır. Buluntu durumlarına ve işlevlerine göre
farklı gruplara ayrılmaktadırlar, bunlardan bazıları günlük
işlemlerde kullanılırken bazıları dinsel anlam taşımaktadır.
Bu buluntular içinde bezemeli ve bezemesiz taş kaplar,
hayvan figürlü taş nesneler, el aletleri, kazıyıcılar,
havanelleri, baltalar ve çeşitli tipteki boncukların yanı sıra
kemik aletler dikkat çekicidir. Söz konusu buluntularıyla
Kortik Tepe çağdaşı yerleşimlerle koşutluklar sergilemekle
birlikte ayrıntılarda daha gelişkin kültürün temsilcisi
durumundadır.
KÖRTİK TEPE
Obsidyen ve çakmaktaşı aletler
KÖRTİK TEPE
Alçı kaplı buluntusuz hoker iskeletler
GÖBEKLİTEPE
Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak
22 km. kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır.
Yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde
geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almaktadır.
Bir yerleşim değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır.
Dünyanın bilinen en eski kült yapıları topluluğudur.
Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasına – tarım
ve hayvancılığa- yakın olan son avcı grupları tarafından
inşaa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10 – 12 dikilitaş
yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüştür.
Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş
karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.
Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli
hayvan ve soyut semboller, kabartma halinde ya da
oyularak betimlenmiştir. Söz konusu motifler yer yer bir
süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu
kompozisyonun, bir öykü, bir anlatım ya da bir mesaj
ifade ettiği düşünülmektedir.
Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan,
yaban ördekleri ve akbaba en sık görülen motiflerdir.
Bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik
Çağ’ın erken evrelerine, yani günümüzden en azından
10.000 yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.
ORTA ANADOLU BÖLGESİ
Bu ana kadar anlatılan Güneydoğu Anadolu’da
gelişmiş mimariye sahip toplulukların yaşadığı dönemden
bir süre sonra, ilk yerleşik toplumların daha batıda, Konya
Ovası ve çevresinde de belirmeye başladığına tanık
olunur. Doğuda Tuz Gölü yöresi ve batıda Beyşehir Gölü
ile sınırlanan bu alandaki merkezlerden en dikkat
çekenleri ve en iyi incelenmiş olanları
Aksaray yakınlarındaki Aşıklı höyük,
AŞIKLI HÖYÜK
AŞIKLI HÖYÜK
Karaman’da Canhasan Höyüğü
CANHASAN HÖYÜĞÜ-KARAMAN
SEYDİŞEHİR-SUBERDE
ve Göller Bölgesi’nde Konya-Seydişehir yakınlarında yer
alan Suberde’dir.

More Related Content

Similar to 2.Ders-Aseramik Neolitik.pdfdasdasdsadasd

Kastamonu
KastamonuKastamonu
KastamonuCBÜ
 
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ Can Akin
 
Milli parklar ve dünyanın 7 harikası
Milli parklar ve dünyanın 7 harikasıMilli parklar ve dünyanın 7 harikası
Milli parklar ve dünyanın 7 harikasıÖnder Alkan
 
Dolmen Can Akin
Dolmen Can AkinDolmen Can Akin
Dolmen Can AkinCan Akin
 
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELER
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELERTatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELER
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELERcihan1013
 
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunum
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunumYer kabuğunun gi̇zemi̇ sunum
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunumHuden
 
muze tarihi yerler yerlesim yerimiz
muze tarihi yerler yerlesim yerimizmuze tarihi yerler yerlesim yerimiz
muze tarihi yerler yerlesim yerimizmurat onal
 

Similar to 2.Ders-Aseramik Neolitik.pdfdasdasdsadasd (17)

SILE
SILESILE
SILE
 
Kastamonu
KastamonuKastamonu
Kastamonu
 
Istanbul tarihi
Istanbul tarihiIstanbul tarihi
Istanbul tarihi
 
Ders 08 körös
Ders 08   körösDers 08   körös
Ders 08 körös
 
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ
CAN AKIN - TUMATA - MANİSA KULA EVLERİ
 
Milli parklar ve dünyanın 7 harikası
Milli parklar ve dünyanın 7 harikasıMilli parklar ve dünyanın 7 harikası
Milli parklar ve dünyanın 7 harikası
 
Dolmen Can Akin
Dolmen Can AkinDolmen Can Akin
Dolmen Can Akin
 
Foça evleri
Foça evleriFoça evleri
Foça evleri
 
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELER
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELERTatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELER
Tatvan yöresi̇- İÇ BÖLGELER
 
Istanbul
Istanbul Istanbul
Istanbul
 
Bursa
BursaBursa
Bursa
 
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunum
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunumYer kabuğunun gi̇zemi̇ sunum
Yer kabuğunun gi̇zemi̇ sunum
 
Osmanlı mimarisi
Osmanlı mimarisiOsmanlı mimarisi
Osmanlı mimarisi
 
Wordpress
WordpressWordpress
Wordpress
 
muze tarihi yerler yerlesim yerimiz
muze tarihi yerler yerlesim yerimizmuze tarihi yerler yerlesim yerimiz
muze tarihi yerler yerlesim yerimiz
 
Fen 5 (7 unite)
Fen 5 (7 unite)Fen 5 (7 unite)
Fen 5 (7 unite)
 
Saggalosos
SaggalososSaggalosos
Saggalosos
 

2.Ders-Aseramik Neolitik.pdfdasdasdsadasd

  • 1.
  • 2. Çağımızın sosyal ve ekonomik düzeninin temelini oluşturan ve ülkemizde Cilalı Taş Çağı olarak da bilinen Neolitik Çağ insanoğlunun en büyük devrimlerinden birini gerçekleştirdiği çağdır. Neos: yeni ve Lithos: taş sözcüklerinden türetilerek Neolitik, yani Yeni Taş Çağı olarak adlandırılan bu dönemde insanoğlunun yaşam ve geçim tarzı köklü değişikliklere uğramıştır. Bu dönemin en belirgin özelliği “geçici doğal barınaklardan kalıcı köysel yaşama, avcılık ve toplayıcılıktan da üretime yani tarım ve hayvancılığa geçiştir”. Böylelikle insanoğlu içinde yaşadığı çevreye yalnızca asalak ve yıkıcı bir anlamda karışmakla yetinmeyerek, beslenebilmesi için gerekli bitki ve hayvan türlerinin çoğaltılmasını sağlayarak üretimci ve yapıcı olmuştur.
  • 3. Bir anlamda, insanoğlunu bu gelişmelere iten, iklimlerde ve buna bağlı olarak da hayvan türlerinde meydana gelen değişikliklerdir. Şöyle ki Akdeniz havzasının günümüzdekinden daha yağışlı ve serin iklim koşullarının değişikliğe uğraması, yani kuraklaşma yüzünden eskiden geniş coğrafi alanlarda dağınık vaziyette yaşayan insanlar artık giderek seyrekleşen su kaynakları yakınına doğru çekilmeye ve vadi tabanlarında toplanmaya başlamışlardı. Çünkü artık karanlık ve nemli mağara oyuklarında yaşayamaz duruma gelmişlerdi.
  • 4. Bu nedenle mağaralar yavaş yavaş terk edildi. Açık alanda yaşamaya başlayan insanlar önce güneşte kurutulan çamurun sağlamlığını öğrendi; duvarlar ve konutları yapmaya başladı.
  • 5. Değişen iklim koşulları sonucunda ortaya çıkmaya başlayan buğday ve arpa gibi bitkilerle yabani koyun, keçi gibi hayvan türleri insanların avcılık ve toplayıcılıktan yerleşik düzene geçmesini, yani çiftçiliği zorunlu kılıyordu.
  • 6. Neolitik Çağ’da kile elle biçim vererek ateşte pişirmek, böylelikle de günlük işlerde büyük kolaylık sağlayacak çanak-çömleği üretmek önemli bir aşamadır. Çünkü insanoğlu çok gelişkin kimi kent ve köyler kurmasına karşın, önceleri çanak-çömleklerini kili pişirerek değil ya ahşaptan yada taşları oyarak yapıyordu. Bu nedenle Neolitik Çağ’ın en erken aşamalarına “Aseramik Neolitik” veyahut “Çanak Çömleksiz Neolitik” adı verilmektedir.
  • 7.
  • 9. HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ: Batman iline bağlı, Kozluk ilçesi yakınındaki Halan Çemi Höyüğü’nde yapılan kazılar Mesolitikten Neolitiğe geçiş yada Neolitik Çağın hiç bilinmeyen bu en erken evreleri konusunda yeni bilgiler sağlamıştır.
  • 10. Anadolu’nun şimdiye kadar saptanmış en eski köyü olan Hallan Çemi’de evler toprağa açılmış, 4–6 m. çapındaki yuvarlak yada oval bir çukurun içine inşa edilmiştir. Duvarların alt kısmı ahşap dikmelerle desteklenerek taştan yapılmış, üst kısımlar ise kamış ve dallarla örülerek alttan ve üstten çamurla sıvanmıştı. Çatı ahşap direklerle desteklenmişti. Tabanlar sarı renkli bir çamurla sıvalıydı.
  • 12.
  • 13.
  • 14.
  • 15. HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ’NDEN TAŞ ALETLER Hallan Çemi halkı geçimini hala avcılık ve toplayıcılıkla sağlıyorlardı ve besin üretimi aşamasına gelebilmiş değillerdi. Alet yapımında, çoğu kez Van-Bingöl yöresinden getirilen obsidyeni kullanıyorlar,
  • 16. HALLAN ÇEMİ HÖYÜĞÜ’NDEN TAŞ KAPLAR taştan oydukları çanaklarını ise zaman zaman geometrik ve az da olsa gerçekçi bezemelerle süslüyorlardı.
  • 17. ÇAYÖNÜ: Diyarbakır’ın Ergani ilçesi yakınlarındaki Çayönü Neolitik dönem’in tüm evreleriyle temsil edildiği bir höyüktür.
  • 18. Bu höyükte Çanak-Çömleksiz Neolitik Çağ’a ait en alttaki kültür yapı katı, yapıların türlerine göre yuvarlak planlı basit kulübelerden taş temelli, kerpiç duvarlı karmaşık yapılara değin sürekli bir gelişme gösterir ve 6 evreye ayrılır.
  • 20.
  • 21. 8.000 ile 6.000 yılları arasına tarihlenen bu yapı katları, bu dönem için doğal görülebilecek basit barınaklar olmaktan çok, iyi tasarlanmış, kullanım ve yaşam alanları iyiden iyiye belirlenmiş ve kalıplaşmış bir geleneğin temsilcileridir.
  • 22. IZGARA PLANLI YAPILAR Yuvarlak planlı yapıların hemen üzerinde ızgara planlı yapılar yer alır. Bu yapılarda erken evrede yine ahşap direklerle desteklenmiş çit ve çamur tekniğinde bir duvar sistemi uygulanmış, tabanlar ise alttaki taş ızgaraların üzeri dallarla örtülüp çamur sıvanarak kapatılmıştır. Böylece zeminden yüksek bir taban türü kullanılmış ve altta devamlı bir hava akımı sağlanarak nemin sebep olduğu olumsuz etkiler ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
  • 24.
  • 26.
  • 27. ANITSAL YAPILAR Bu evrenin daha üst katlarında ölü kültüyle ilgili anıtsal yapılar yer almaktadır.
  • 28. HÜCRE PLANLI YAPILAR Anıtsal planlı yapıların üzerinde ise hücre planlı yapılar söz konusudur. Taş temel üzerine, biçimlendirilmiş kerpiç duvar ilk kez bu dönemde uygulanmıştır.
  • 29. HÜCRE PLANLI YAPILAR Ayrıca bu dönemde dikili taşlarla süslü, boyu 50 metreyi bulan, dünyanın ilk kent meydanı oluşturulmuştur. Olasılıkla anıtsal yapılarla birlikte kültsel-törensel bir işleve sahip bu meydanın çevresini özel öneme sahip olduğu anlaşılan büyük yapılar kuşatıyordu. Meydandan uzaklaştıkça evler küçülmekte ve daha yoksul insanların yaşadığı kesimlere varılmaktaydı. Bu durum yerleşmenin önceden tasarlanan biçimde kurulduğu ve siyasal bir farklılaşmanın bulunduğunu göstermektedir.
  • 30. ÖLÜ GÖMME Çayönü’nde en erken evreden başlayarak ölüler yerleşme alanı içine ve daha çok taban altına, ayaklar karına çekilmiş durumda (hoker tarzda) gömülmüşlerdir. HOKER GÖMÜ
  • 31.
  • 32. Yanlarına önceleri yalnızca kırmızı renk aşı boyası, sonraları ise öğütme taşı, yassı baltalar, kemik, boynuz, çakmak taşı ya da obsidyen aletler ölü hediyesi olarak bırakılmıştır.
  • 33.
  • 34. Bu evrenin sonlarında ise ölüler iskân alanlarının dışına gömülmüşlerdir.
  • 35. Çayönü’nde ilk kez buğday, mercimekgiller ve köpek evcilleştirilmiştir. Bunları koyun, keçi ve domuz izlemiştir.
  • 36. Çayönü halkı kilden küçük insan yontucukları yapmış olmakla birlikte henüz çanak-çömlek yapmayı bilmiyorlardı. Çakmak taşı ve obsidyenden bıçak, orak, kazıyıcı ve delici aletler, kemikten ise iğne ve bız yapan bu insanlar sınırlı da olsa çevrelerinden derleyebildiği bakırı işleyerek, dövme ve levha yöntemiyle basit iğne, bız ve boncuklar üretebiliyorlardı.
  • 37. NEVALİ ÇORİ: Şanlı Urfa’nın 40 km. kadar kuzeyindedir. Bu merkezde çanak-çömlek öncesi yerleşmenin beş evreli olduğu tespit edilmiştir.
  • 39. Hemen hemen Çayönü ile aynı özelliklere sahip bu yerleşim yerinde dikkati çeken en önemli yön 4. yapı katındaki kutsal yapıdır. Yerleşme yerinin doğu ucundaki bu yapı 14.00x14.00 m. ölçülerinde kare planlı bir salondan ibarettir. NEVALİ ÇORİ’DEN KUTSAL YAPI
  • 40. Basamaklı bir kapı ile girilen salon son derece özenli terazzo denilen, söndürülmüş kireçle yapılmış bir tabana sahiptir. Salonun doğu duvarı üzerinde bir niş, duvar önlerinde ise adaklar için bir seki bulunmaktadır. Orta kısmında, üzerinde alçak kabartma olarak şematik biçimde uzun kollu bir insanın işlenmiş olduğu 3 m. yükseklikte, T biçimli iki dikili taş yükselmektedir.
  • 41.
  • 42. Ayrıca bu alanda kuş ve insan başlı kuş gibi karışık yaratık yontuları ele geçirilmiştir.
  • 43.
  • 44.
  • 45. KÖRTİK TEPE: Ilısu Baraj Gölü içinde kalacak Kortik Tepe Höyüğü Diyarbakır ili, Bismil İlçesi, Ağıl köyü yakınlarında yer almaktadır. 1991 yılında yüzey araştırmalarıyla tespit edilen Kortik Tepe Höyüğü Batman-Bismil arasında Batman Su ve Dicle'nin kesiştiği bölgede yer almaktadır. Çanak Çömleksiz Neolitik yerleşimin en az altı mimari evreyi kapsadığı belirlenmiştir. Konutların tamamı, Yakındoğu coğrafyasında bilinen erken yerleşimlerde tanık olunduğu üzere, yuvarlak planlıdır.
  • 46. Doğu Batı Genelde bağımsız duran yapıların duvarları bazı seviyelerde bitişiktir. Ayrıca depolama amaçlı bazı yapılara da rastlanmıştır.
  • 47. Taş Kaplar Anadolu'nun doğu yarısında Çayönü, Nevala Çori, ve Hallan Çemi gibi merkezlerle temsil edilen gelişkin Neolitik kültür dizgesinin bir parçası durumundaki Körtik Tepe zengin buluntularıyla ayrı bir öneme sahiptir. Bu buluntuların büyük bir kesimi ölü hediyesi durumundadır. Buluntu durumlarına ve işlevlerine göre farklı gruplara ayrılmaktadırlar, bunlardan bazıları günlük işlemlerde kullanılırken bazıları dinsel anlam taşımaktadır. Bu buluntular içinde bezemeli ve bezemesiz taş kaplar,
  • 48. hayvan figürlü taş nesneler, el aletleri, kazıyıcılar, havanelleri, baltalar ve çeşitli tipteki boncukların yanı sıra kemik aletler dikkat çekicidir. Söz konusu buluntularıyla Kortik Tepe çağdaşı yerleşimlerle koşutluklar sergilemekle birlikte ayrıntılarda daha gelişkin kültürün temsilcisi durumundadır.
  • 49. KÖRTİK TEPE Obsidyen ve çakmaktaşı aletler
  • 50. KÖRTİK TEPE Alçı kaplı buluntusuz hoker iskeletler
  • 51. GÖBEKLİTEPE Göbekli Tepe, Şanlıurfa il merkezinin yaklaşık olarak 22 km. kuzeydoğusunda, Örencik Köyü yakınlarındadır. Yaklaşık 300 metre çapında ve 15 metre yüksekliğinde geniş görüş alanına hakim bir konumda yer almaktadır. Bir yerleşim değil, kült merkezi olarak tanımlanmaktadır. Dünyanın bilinen en eski kült yapıları topluluğudur. Buradaki kült yapılarının üretime geçiş aşamasına – tarım ve hayvancılığa- yakın olan son avcı grupları tarafından inşaa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
  • 52. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10 – 12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş, araları taş duvarla örülmüştür. Bu yapının merkezinde daha yüksek boyda iki dikilitaş karşılıklı olarak yerleştirilmiştir.
  • 53. Bu dikilitaşların çoğu üzerinde insan, el ve kol, çeşitli hayvan ve soyut semboller, kabartma halinde ya da oyularak betimlenmiştir. Söz konusu motifler yer yer bir süsleme olamayacak kadar yoğun olarak kullanılmıştır. Bu kompozisyonun, bir öykü, bir anlatım ya da bir mesaj ifade ettiği düşünülmektedir.
  • 54. Hayvan motiflerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, yaban ördekleri ve akbaba en sık görülen motiflerdir. Bölgenin en erken kullanımının Çanak Çömleksiz Neolitik Çağ’ın erken evrelerine, yani günümüzden en azından 10.000 yıl öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.
  • 55.
  • 56. ORTA ANADOLU BÖLGESİ Bu ana kadar anlatılan Güneydoğu Anadolu’da gelişmiş mimariye sahip toplulukların yaşadığı dönemden bir süre sonra, ilk yerleşik toplumların daha batıda, Konya Ovası ve çevresinde de belirmeye başladığına tanık olunur. Doğuda Tuz Gölü yöresi ve batıda Beyşehir Gölü ile sınırlanan bu alandaki merkezlerden en dikkat çekenleri ve en iyi incelenmiş olanları
  • 60.
  • 62. SEYDİŞEHİR-SUBERDE ve Göller Bölgesi’nde Konya-Seydişehir yakınlarında yer alan Suberde’dir.