3. Belirti ağırlıklı görüşme
Amaç tanı koymaktır.
Belirli görüşme çizelgeleri ile belirti
sorgulanır.
Hastayı anlamaktan ve esneklikten
uzaktır.
4. İlişki ağırlıklı görüşme
Amaç hem bilgi almak, hem de
hasta ile ilişki kurmaktır.
Hastanın söylemek istediklerini
söylemesine olanak sağlar.
Hastanın anlattıklarının altında
yatan olası bilinç dışı süreçlere
kulak verilir.
7. İlişki ağırlıklı görüşmenin temel ilkeleri
Görüşme sırasında yer ve zaman
uygun olduğu oranda hastayı rahat
bırakarak konuşturmak ve
görüşmenin kendiliğinden, serbest
bir hava içerisinde yürümesini
sağlamak
15. Hasta-hekim ilişkisini etkileyebilen
durumlar
Sosyokültürel etkenler
Ekonomik etkenler
Çalışma ortamının özellikleri
Tıp eğitimi
Kişilik etkenleri
Hastalığın türü
Genel sağlık politikası
16. Sosyokültürel etkenler
Toplumun genel eğitim düzeyi
İletişim şekli(dil farkları, yöresel
anlatımlar)
İnanç sistemleri
Gelenek, görenekler
Halk arasında hekime verilen yer ve
değer
17. Ekonomik etkenler
Toplumun ekonomik durumu ve
sağlık hizmetlerine ayrılan bütçe
Hastanın ve hekimin ekonomik
durumu
19. Tıp eğitimi
Yalnız medikal modele dayalı tıp
eğitimi
Sürekli tıp eğitiminde eksiklikler
20. Hastaya Karşı Tepkiler
Anksiyete ve hastayla özdeşleşmek
görüşmenin sağlıklı olmasının
önünde bir engeldir.
Erken güvence vermekten kaçınmak
gerekir.
Gidilecek yer belirlenmelidir.
Uygunsuz davranışlara sınır
konmalıdır.
24. BİLİNÇ
Çevreden ve içten gelen uyaranların
farkında olma durumu, uyanıklık, ayırt
edebilmek
-Bilinç bozuklukları
-Dikkat bozuklukları
25. BİLİNÇ BOZUKLUKLARI
Bilinç sislenmesi: Farkında olma düzeyinin azalması
Konfüzyon (deliryum): Yönelim bozukluğuyla birlikte
çevrenin farkında olma düzeyinin bozulması, şaşkınlık
Somnolans: Anormal uykululuk hali
Stupor: Çevrenin farkında olamamak, tepki verememek
Koma: Ağır bilinçsizlik durumu
26. YÖNELİM BOZUKLUKLARI
Yönelim (oryantasyon): Kendinin
zaman, yer ve kişisel ilişkiler içindeki
yerinin farkında olma durumu
-Zaman yönelimi (Ay, gün, yıl, mevsim
sorulur)
-Yer yönelimi (Bulunduğu yer, geldiği
yer)
-Kişi yönelimi (Çevresindeki kişiler
sorulur)
27. DİKKAT BOZUKLUKLARI
Dikkat: İç ve dış uyaranlara
odaklanabilme yeteneği
-Dikkat dağınıklığı (disraktibilite):
Dikkatin önemsiz dış uyaranlara
çekilmesi
-Aşırı uyanıklık (hipervijilans): İç ve dış
uyaranlara aşırı dikkat gösterme
28. -Seçici dikkatsizlik: İstenmeyen bazı
şeylere karşı dikkat azalması
-Trans: Dikkati belli bir noktaya
odaklayarak bilinç değişikliği
30. Anlık (immediate) bellek: Bir kaç
saniye ve bir kaç dakika içinde
anımsama (Sayı ya da sözcükler
söylenip tekrarlattırı lır)
Yakın (recent) bellek: Bir kaç saat
içinde anımsama(Sabah ne yediği,
daha önce söylenen sayı ve sözcükler
sorulur)
31. Yakın geçmiş (recent past): Bir kaç gün
içindeki anımsama(Son günlerdeki
olaylar sorgulanır)
Uzak (remote) bellek: Aylar yıllar
içindeki anımsama(Geçmiş yaşam
olayları sorgulanır)
33. AMNEZİ
Geçmişi anımsamada kısmi ya da tam
yetersizlik
Anterograt (ileriye doğru) amnezi: Belli
bir olaydan sonrasını anımsayamama
Retrograt (geriye doğru) amnezi: Belli
bir olaydan öncesini anımsayamama
35. ZEKA İÇGÖRÜ
YARGILAMA
Olaylarda neden sonuç
ilişkilerini değerlendirebilme,
uygun amaçlar seçip bunlara
ulaşmak için çaba gösterme
Dış dünyayı kavrama,
yeni durumlarla
karşılaşınca uyum
yapabilme, sorun
çözebilme, soyut
düşünebilme yetisi
Kişinin kendi dürtüleri,
duyguları, düşünceleri
ve sorunlarının
farkında olması
37. DÜŞÜNCE BİÇİMİNDE
BOZUKLUKLAR
Gerçeği değerlendirme yetisinde
bozulma: Kendi dışındaki dünyayı
nesnel olarak değerlendirememesi
(Gerçekle gerçek olmayanı birbirinden
ayırdedememesi)
Birincil süreç düşünce: Mantık bağları
içermeyen, somutlaşmış, ilkel
çağrışımlar içeren düşünce biçimi.
38. Birincil süreç düşünceler
Dereistik düşünce: Mantık bağları kopmuş, iç
dünyadan ve dürtülerden kaynaklanan
çağrışımlardan oluşur.
Paleolojik düşünce: Benzerlikler ya da
ayrıntılardan özdeşleştirmeler yapılır, bir
bütünün tek özelliği bütünü temsil edebilir.
Majik düşünce: Büyüsel özelliklerin ön planda
olduğu düşünce biçimi.
Regresif düşünce: Soyut kavramsal düşünceden
çok somut yaşantıları temsil eden düşünce
biçimi.
39. DÜŞÜNCE AKIŞINDA
BOZUKLUKLAR
Sirkümstansiyalite(çevresel düşünce):
Düşüncenin amaca geç ulaşması, öze
inememe
Tanjansiyalite(teğet düşünce): İstenen
amaca ulaşmayan
Çağrışım çözüklüğü: Düşünce akışının
birinden diğerine ilişkisiz kayması,
dağılması
40. Kelime salatası
Fikir uçuşması: Konudan konuya
bağlantılı atlama
Klang çağrışım
Blok
48. DUYGULANIM TİPLERİ
Uygun duygulanım: Düşünceler ve
konuşmalar duydusal tonus ile
uyumludur, duygusal dışavurum
doğaldır
Sığ, kısıtlı duygulanım: Duygusal
dışavurum yoğunluğunda azalma,
sığlaşma
Künt duygulanım: Duyguların
dışavurumunda belirgin azalma
49. Tekdüze duygulanım: Duygusal
dışavurumun hiç olmaması, ses ve yüz
ifadesi monoton ve tek düzedir
Uygunsuz duygulanım: Düşünce ve
konuşmalar duygusal tonusla
uygunsuzdur,
Değişken (labil) duygulanım:
Duygularda ani ve hızlı değişkenliklerin
olması
50. DUYGUDURUM(MOOD)
Bireyin belli bir süre içinde,
başkalarınca gözlenebilen, kişinin
kendisi tarafından anlatabilen, yaygın,
kalıcı bir duygulanım içinde bulunuşu;
51. DUYGUDURUM TİPLERİ
Normal (Eutimik) duygudurum: Belli
sınırlar içinde dalgalanmalar gösterir.
Çökkün (depresse) : Üzüntü, elem,
keder baskındır.
İrritabl duygudurum: Kolay uyarılabilir,
kışkırtılabilir duygudurum.
Duyguların denetimsiz olarak
dışavurulması (neşe, coşku ve öfke
denetimsizliği).
52. Öforik duygudurum: Büyüklük
düşünceleri ile birlikte coşku ve neşenin
bulunması
Yükselmiş duygudurum: Neşe ve
coşkunun baskın olması
Taşkın duygudurum: Duyguların
denetimsiz olarak dışa vurulması
53. DİĞER EMOSYONLAR
Anksiyete:İçten ve dıştan gelen tehlikelerden
kaynaklanan, nedeni belli olmayan, kaygı,
endişe ve bunaltı duygusu.
Korku: Belirli ve gerçek bir tehlike karşısında
duyulan endişe ve kaygı.
Ajitasyon: Anksiyeteyle birlikte motor
huzursuzluk.
Panik: Ağır ve şiddetli anksiyete.
Utanç
Suçluluk
54. KONUŞMA BOZUKLUKLARI
Ton ve ritm bozuklukları:
Hızlı ritmde ve yüksek tonda
Yavaş ritmde ve alçak tonda
Baskılı konuşma: Araya girilemeyecek
kadar hızlı konuşma
Logore: Bol ve ahenkli konuşma
Neolojizm: Anlamı olmayan yeni kelime
türetme
Ekolali: Kelime yankılanması
55. Enkoherans:Anlaşılmaz, bağlantısız, dağınık
konuşma
Perseverasyon: Kalıplaşmış yanıtlar(ne
sorulursa sorulsun)
Stereotipik konuşma: Sürekli aynı şeyleri
yineleme
Mutizm: Hiç konuşmama
Dizartri: Motor işlevlerin bozulmasına bağlı
bozulma
Afazi: Konuşma merkezi bozukluğuna bağlı
bozulma
56. MOTOR DAVRANIŞ
BOZUKLUKLARI
Psikomotor ajitasyon: Psikomotor
aktivitede artış, huzursuz, gergin,
irritabl
Eksitasyon: Taşkın, saldırgan
davranışlar
Katatoni (donakalım): Aynı konumda
uzun süre donakalma
Balmumu esnekliği: Verilen pozisyonu
koruma
Ekopraksi: Hareket yankılanması
57. Stereotipik davranış: Yineleyici
hareketler
Manyerizm: Garip, acayip yüz ve mimik
hareketleri
Rigidite: Kaslarda sertleşme, gerginlik
Akatizi: Yerinde duramama, sürekli
hareket isteği
Kompulsiyon: Obsesyonları kovmak için
yapılan yineleyici, ısrarlı hareketler
58.
59.
Fiziksel hastalıkları çağrıştıran belirtiler ancak
Tıbbi olarak açıklanamayan
Belirtiler genellikle hafif ve geçicidir
Özgül bir müdahale yapılmadan kendiliğinden düzelir
Basit açıklamalar vegüven verme ile belirtilerde
belirgin azalma görülebilir.
ama belirgin.
60. Organik bir neden olmaksızın belirgin fiziksel
belirtilerin görüldüğü hastalık grubu
Belirtiler olası fizyolojik düzeneklerle uyumlu değildir
Bilinçli olarak ortaya çıkarılmaz ve kontrol edilmezler
Belirtiler işlevselliği etkilemektedir
konversiyon bozukluğu da böyle
61. DSM SINIFLANDIRMASI
DSM-5 (Somatik Belirti ve
İlişkili Bozukluklar )
DSM-IV (Somatoform Bozukluklar )
Somatik Belirti Bozukluğu Somatizasyon Bozukluğu
Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu Hipokondriasis
Konversiyon Bozukluğu
(İşlevsel Nörolojik Belirti
Bozukluğu)
Konversiyon Bozukluğu
Diğer Sağlık Durumlarını Etkileyen
Ruhsal Durumlar
Ağrı Bozukluğu
Yapay Bozukluk Beden Dismorfik Bozukluğu
Tanımlanmış Diğer Bir Somatik Belirti
ve İlişkili Bozukluk
Farklılaşmamış Somatoform Bozukluk
Tanımlanmamış Diğer Somatik Belirti
ve İlişkili Bozukluk
Başka Türlü Adlandırılamayan
Somatoform Bozukluk
63. Somatik Belirti Bozukluğu
A. Sıkıntı veren ya da günlük yaşamı kesintiye uğratan bir ya da
birden çok somatik belirti
B. Aşağıdakilerden en az biri ile kendini gösteren somatik belirtiler
ya da buna eşlik eden sağlıkla ilgili anksiyete ile ilişkili aşırı
düzeyde düşünce, duygu ya da davranışlar:
1. Kişinin belirtilerinin önemiyle orantısız, süreklilik gösteren
düşünceler
2. Sağlıkla ya da belirtilerle ilgili sürekli düzeyde yüksek anksiyete
3. Bu belirtilere ya da sağlık anksiyetesine aşırı zaman ya da güç
harcama
C. Herhangi bir belirti sürekli olarak bulunmasa da, belirti gösteriyor
olma durumu süreklilik gösterir (6 aydan daha uzun süreli)
VE BELİRTİLER ÇEŞİTLİLİK GÖSTEREBİLİR. HERHANGİ BİR BELİRTİ
GÖSTERMESİ YETERLİ
64. Varsa belirtiniz:
Ağrının baskın olması ile giden
Varsa belirtiniz:
Süregiden: Süregiden gidiş, ağır belirtiler, işlevsellikte
belirgin düşme ve uzun sürme ile (6 aydan daha uzun) belirlidir.
O sıradaki ağırlığını belirtiniz:
Hafif
Orta
Ağır
ÇEŞİTLERİ:
65. Somatizasyon Bozukluğu-DSM-IV
A.
B.
C.
D.
Birkaç yıllık bir dönem içinde çıkan, tedavi arayışlarıyla ya da toplumsal,
mesleki ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarda bozulması ile
sonuçlanan 30 yaşından önce başlayan çok sayıda fizik yakınma
öyküsünün olması
Aşağıdaki tanı ölçütlerinden her biri karşılanmış olmalıdır:
1. Dört ağrı
2. İki gastrointestinal
3. Bir cinsel
4. Bir psödonörolojik belirti
Aşağıdakilerden biri vardır
1. Genel tıbbi bir durum ya da bir maddenin doğrudan etkileri ile
açıklanamaz.
2. İlişkili genel bir tıbbi durum olsa bile fizik yakınmalar ya da
bunların sonucunda ortaya çıkan toplumsal ya da mesleki bozulma, öykü,
fizik muayene ya da laboratuvar bulgularına göre beklenenden çok
fazladır.
Belirtiler amaçlı olarak ortaya çıkarılmamakta ya da varmış gibi
davranılmamaktadır.
EZBERLEME karşılaştırma amacıyla
konulmuş slayt. DSM5iin fazla esnek
olduğunu eleştiriyor
66. Somatizasyon Bozukluğu-ICD 10
a. En az 2 yıl süreli, herhangi bir fiziksel hastalık
bulunmaksızın ortaya çıkan çok sayıda ve çeşitli fiziksel
belirtiler;
b. Doktorların herhangi bir fiziksel hastalık bulunmadığına
ilişkin sözlerine ve güvence vermelerine karşın, bunu ısrarlı
bir biçimde kabul etmeme,
c. Belirtilere, yakınmalara ve bunların yol açtığı davranışlara
bağlı olarak toplum ve aile yaşamında belirli bir derecede
bozulma olması
Belirtiler 2 yıldan kısa süreli ve daha az tipik ise ayrışmamış
somatoform bozukluk olarak sınıflandırılmalıdır
67.
Yaşam boyu prevalansı bilinmemektedir
Tahmini olarak erişkin popülasyonda % 5-7
Kadınlarda daha sık
Düşük sosyoekonomik ve kültür düzeyinde daha fazla
Duygusal sorunları sözel olarak ifade edememe-
somatik ifade etme
Çocukluk yıllarında anksiyeteli bağlanma
Kalıtsal yönü
Öğrenme
İFADE EDEMEME ANLAŞILAMAMA OLARAK DA
ALGILANABİLİR.
68. Fiziksel belirtiler yıllar boyu devam edebilir
Belirtiler zaman içerisinde değişkenlik gösterebilir
Eşlik eden belirtilere göre ( anksiyete, depresyon) ilaç
seçimi
Sıklıkla antidepresan
Psikoterapi
69. Hastalık Anksiyetesi Bozukluğu
A.
B.
C.
D.
E.
F.
Ağır bir hastalığı olduğunu ya da olacağını düşünüp durma
Bedensel belir ti yoktur ve varsa bile ağır değildir. Başka bir hastalık
durumu çıkma olasılığı yüksekse, bu konuda düşünüp durma açıkça aşırı
bir düzeydedir ve orantısızdır.
Sağlıkla ilgili yüksek düzeyde anksiyete vardır ve kişi, kişisel sağlık
durumuyla ilgili olarak kolaylıkla korkuya kapılır.
Kişinin sağlıkla ilgili davranışlarında aşırılıklar görülür ya da uygunsuz
kaçınma içindedir.
Hastalıkla uğraşıp durma süresi en az 6 aydır ancak korkulan özgül
hastalık bu süre içinde değişebilir.
Hastalıkla ilgili düşünüp durma, somatik belirti bozukluğu, panik
bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, beden dismorfik bozukluğu,
obsesif kompülsif bozukluk ya da somatik tip sanrısal bozukluk gibi
başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi açıklanamaz.
Varsa belirtiniz:
Bakım arayan tip
Bakımdan kaçan tip
SOMATİK BELİRTİ BOZUKLUĞUNDAN FARKI BEDENSEL BELİRTİ OLMAMASI
70. Hipokondriyazis-DSM-IV
A.
B.
C.
D.
E.
F.
Kişinin bedensel belirtilerini yanlış yorumlamasına bağlı olarak
ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu ya da ciddi bir hastalığı
olduğu düşüncesini taşıyıp durması
Yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilmesine
rağmen bu düşünceler devam etmektedir.
A tanı ölçütündeki inanç sanrı boyutunda değildir ve görünümü
hakkında çerçevesi belirli bir kaygı ile sınırlı değildir.
Bu düşünceler klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
mesleki alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında
bozulmaya neden olur.
Bu bozukluk en az 6 ay sürer.
Bu düşünceler yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif kompülsif
bozukluk, panik bozukluğu, bir major depresif epizod ya da diğer
bir somatoform bozukluk olarak açıklanamaz
Varsa belirtiniz:
İçgörüsü az olan
ESKİDEN ADI BUYDU
71. Hipokondriyak Bozukluk-ICD 10
a. Tekrar tekrar yapılan inceleme ve muayenelerle fiziksel bir
hastalık saptanmamasına karşın fiziksel bir hastalığın
varlığına ilişkin sürekli bir inanç ya da var olduğuna inanılan
bir bedensel şekil bozukluğu ile sürekli ve ısrarlı biçimde
uğraşma
b. Çok sayıda hekimin herhangi bir fiziksel hastalık
bulunmadığına ilişkin güvence vermelerine karşın bunu ve
doktorların diğer önerilerini kabul etmeme
İçerdikleri:
Beden dismorfik bozukluğu
Dismorfofobi –Ayna hastalığı (sanrısal olmayan)
Hipokondriyazis
Nozofobi (Bir hastalığa yakalanma korkusu)
72. Toplumda sıklığı % 1.3- 10arasında değişir
Genellikle 20-30 yaş arasında başlar
Kadın ve erkeklerde benzer sıklıkta
Ailesel yatkınlık
Çevresel etken: psikososyal stresler
Streste bedensel belirtilere duyarlılık artışı olur
Süregen bir hastalıktır
Dalgalı seyir gösterir
73. Konversiyon Bozukluğu-DSM V
A.
B.
C.
D.
Bir ya da birden çok istemli motor ya da duyusal işlev
değişikliğiyle ilgili belirti
Klinik bulgular, söz konusu belirti ile bilinen nöroloji ya da
genel tıp durumları arasında bağdaşmazlık ve uyuşmazlık
olduğuna ilişkin kanıtlar sağlar.
Bu belirti ya da eksiklik bir sağlık durumu ya da ruhsal
durumla daha iyi açıklanamaz.
Bu belirti ya da eksiklik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya
ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer
işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden olur ve
sağlık açısından değerlendirmeyi gerektirir.
İŞLEVSEL NÖROLOJİK BELİRTİ BOZUKLUÜU DİĞER ADIDIR
74. Konversiyon Bozukluğu-DSMV
Belirti türünü belirtiniz:
Güçsüzlük ya da paralizi ile giden
Olağandışı hareket ile giden
Yutma belirtileri ile giden
Konuşma belirtisi ile giden
Ataklarla ya da nöbetlerle giden
Anestezi ya da duyu kaybı ile giden
Özel duyusal belirti ile giden
Karma belirtilerle giden
Varsa belirtiniz:
Akut
Sürekli
Varsa belirtiniz
Tetikleyici bir ruhsal etken olan
Tetikleyici bir ruhsal etken olmadan
EPİLEPTİK VE KONVERSİF
NÖBET AYRIMI:
EEG İNCELEMESİNDE: KESKİN
DALGALAR EPİLEPTİK
OLDUĞUNU GÖSTERİR.
IPŞIK ÖĞÜRME REFLEKSİ
BOZUKSA EPİLEPTİKTİR.
DEĞİLSE OLMAYABİLİR
OLABİLİR. PATOLOJİK
REFLEKS GÖRÜLEBİLİR.
DÜŞERKEN KENDİNİ
YARALARSA EPİLEPTİKDİR.
KONVERSİF NÖBETTE BİLİNÇ
KAYBI YOKTUR DUYULAR
AÇIK. PROLAKTİN DÜZEYİ
EPİLEPTİK NÖBETTE
YÜKSELMİŞTİR(TRAVMA
YANITI).
75. Konversiyon Bozukluğu-DSM IV
A.
B.
C.
D.
E.
F.
İstemli motor ya da duyu işlevlerini etkileyen, nörolojik ya da diğer genel
tıbbi durumu düşündüren bir ya da birden fazla belirti ya da
defisitin olması
Ruhsal etkenlerin eşlik ettiği yargısına varılır, stres ve çatışmalar vardır
Belirtiler amaçlı olarak ortaya çıkartılmamakta ya da varmış gibi
davranılmamaktadır
Genel tıbbi, madde ya da kültürel olarak uygun bir davranışla
açıklanamaz
İşlevsellikte bozulmaya neden olur.
Bu belirti ya da defisit ağrı ya da cinsel işlev bozukluğu ile sınırlı
değildir, salt somatizasyon bozukluğunun gidişi sırasında ortaya
çıkmamaktadır ve bir başka ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
Belirti ya da defisit tipini belirtiniz:
Motor
Duyusal
Nöbet ya da konvülziyonlu
Karışık görünümlü
77.
Genel popülasyonda konversiyon bozukluğu tanısı 1
1
-
300/100 000
Kadınlarda daha sık
Kadınlarda belirtiler bedenin sol tarafında daha sık
Kırsal kesim, düşük sosyoekonomik düzey, düşük
eğitim düzeyi, gelişmekte olan bölgelerde daha sık
Çevresel stres faktörleri sık
78. Konversiyon (döndürme)
Birincil kazanç: belirtiler nedeniyle ruhsal bunaltıdan
kurtulma
Sekonder kazanç: bazı sorumluluklarından kurtulma
La Belle Indifference (güzel aldırmazlık)
BUNLARI BİL
SEMPTOMLLAR BİLİNÇDIŞI ORTAYA ÇIKAR. KONTROL DIŞIDIR. HATIRLATALIM
YAŞADIĞI SEMPTOMDAN
KAYGI DUYMAZ
79. Kısa süreli psikoterapi
Akut dönemlerde belirtiye yönelik tedavi ( anksiyete
giderici, telkin vb)
Eşlik eden belirtilere göre antidepresanlar,
anksiyolitikler
Hastaya acı verici işlemler kesinlikle yapılmamalı!
80. Diğer Sağlık Durumlarını Etkileyen Ruhsal
Etkenler
A. Sağlıkla ilgili bir belirti ya da durum (ruh sağlığının dışında) vardır. B.
Ruhsal ya da davranışsal etkenler, sağlık durumunu, aşağıdaki yollardan
biriyle olumsuz bir biçimde etkiler:
1. Bu etkenler sağlık durumunun gidişini etkilemiştir.
2. Bu etkenler sağlık durumunun iyileşmesini güçleştirmektedir.
3. Bu etkenler kişi için başka birtakım gerçek sağlık sorunları
yaratmaktadır.
4. Bu etkenler altta yatan patofizyolojiyi, tetikleyici ya da
alevlendirici belirtileri tetiklemekte ya da tıbbi bakımı gerektirmektedir.
C. B tanı ölçütündeki ruhsal ve davranışsal etkenler başka bir ruhsal
bozuklukla daha iyi açıklanamaz
Ağırlığını belirtiniz:
Hafif
Orta
Ağır
Aşırı düzeyde
81. Hipertansiyon----- kronik işstresi
Astım----- anksiyete
Karaciğer hastalığı---- alkol kötüye kullanımı
Diğer Sağlık Durumlarını Etkileyen Ruhsal Etkenler
BUNLARI BİL
birkaç tane daha öğren
bunlardan birkaç tane
saydırabilirler
82. Yapay Bozukluk
Kendine yüklenen yapay bozukluk
A. Yanıltıcı bedensel ya da ruhsal sahte belirtiler çıkarma ya da
yaralanmaya ya da hastalığa yol açma durumu
B. Kişi kendisini başkalarına hasta, iş göremez ya da yaralı
olarak sunar.
C. Açık dış ödüller olmasa bile yanıltma davranışı belirgindir. D.
Bu davranış, sanrısal bozukluk ya da bir diğer psikotik
bozukluk gibi başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi
açıklanamaz.
Varsa belirtiniz
Tek dönem
Yineleyici dönemler
tıbbi ilgi görmek amacıyla belirtilerini
abartmak veya yoktan belirti çıkarmak
cezdan kaçma maddi kazanç amaçlı bir davranış olmamalı. temaruz simülasyon denir ona.
83. Yapay Bozukluk
Bir başkasına yüklenen yapay bozukluk
A. Bir başkasında yanıltıcı bedensel ya da ruhsal sahte belirtiler
çıkarma ya da yaralanmaya ya da hastalığa yol açma tutumu
B. Kişi bir başkasını, diğerlerine hasta, iş göremez ya da yaralı
olarak sunar.
C. Açık dış ödüller olmasa bile yanıltma davranışı belirgindir. D.
Bu davranış, sanrısal bozukluk ya da bir diğer psikotik
bozukluk gibi başka bir ruhsal hastalıkla daha iyi
açıklanamaz.
Başına gelen değil, başkasına yükleyen kişi bu tanıyı alır.
Belirtiniz:
Tek dönem
Yineleyici dönemler
84. Yapay Bozukluk
Yapay bozukluk (Munchhausen sendromu) ICD-10’da
«erişkinde kişilik ve davranışın başka bozuklukları»
arasında sınıflandırılmıştır.
DSM-IV’te yapay bozukluk bağımsız bir tanı grubu olarak
ele alınmıştır, tanı ölçütleri benzerdir.
85. Tanımlanmış Diğer Bir Somatik
Belirti ve İlişkili Bozukluk
Kısa somatik belirti bozukluğu
Kısa hastalık anksiyetesi bozukluğu
Sağlıkla ilgili aşırı davranışlar olmadan hastalık anksiyetesi
bozukluğu
Psödosiyezis (yalancı gebelik)
Tanımlanmamış Diğer Bir Somatik Belirti ve İlişkili
Bozukluk
86. DSM-IV ’te yer alıp DSM 5’ten çıkarılan ya da farklı
gruplarda incelenen tanılar:
Beden dismorfik bozukluğu
Ağrı bozukluğu
Hipokondriyazis
87. ICD 10’da somatoform bozukluklar arasında yer alan
diğer tanılar
Somatoform Otonomik İşlev Bozukluğu
İnatçı Somatoform Ağrı Bozukluğu
Başka Somatoform Bozukluklar
«Globus hystericus»vediğeryutma güçlükleri
Psikojenik tortikolis veaşırı kas kasılması ile ilgili diğer
hareketler
Psikojenik kaşıntı
Diş gıcırdatma
88. Özetle;
Somatik belirti bozukluğu için tanı ölçütleri daha
esnektir.
Ağrı bozukluğu, somatik belirti bozukluğunun bir alt
tipi olarak tanımlanmıştır.
Geçmişte hipokondriyasis olarak tanımlanan olguların
bir kısmı hastalık anksiyetesi bozukluğu, bir kısmı da
somatik belirti bozukluğu olarak ele alınacak gibi
görünmektedir.
Beden dismorfik bozukluğu, beklendiği üzere OKB
spektrum bozuklukları içinde ele alınmıştır.
89. OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK
ve İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR
Doç.Dr. Feridun BÜLBÜL
Çukurova Ünv. Tıp Fak.
Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
1
91. • Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) intruzif
düşünceler, ritueller, zihin meşguliyeti ve
kompulsiyonlar gibi farlı grup belirtilerle kendini
gösterir
• Tekrarlayan obsesyon ve kompulsiyonlar kişide
ciddi sıkıntıya yol açar
• OKB zaman kaybına yol açar
• Kişinin normal rutin hayatını, mesleki
işlevselliğini, genel toplumsal etkinliklerini ve
işlevselliğini önemli ölçüde engeller
3
günde yaklaşık 1 saat
92. • Obsesyon (saplantı) yineleyici, ısrarlı,
anksiyeteye neden olan, istenmeden gelen
benliğe yabancı düşünce, dürtü ya da
düşlemlerdir
• Kompulsiyon (zorlantı) ise; obsesyonların
ortaya çıkardığı anksiyeteyi azaltmaya yönelik
olarak yapılan kişinin kendini yapmaktan
alıkoyamadığı, yineleyici davranışlar ya da
zihinsel eylemlerdir
4
93. • Zihinsel bir olay olan obsesyonun aksine
kompulsiyon bir davranıştır
• Sayma, kontrol veya kaçınma gibi bilinçli,
standardize, tekrarlayan şekildedir
• OKB tanılı hastalar obsesyonların
mantıksızlığını bilirler
• Obsesyon ve kompulsiyonlar benliğe
yabancıdır (ego distonik)
5
94. Epidemiyoloji
• Yaşam boyu prevelansı % 2-3
• Yetişkinlerde K=E
• Ergenlerde E>K
• Ortalama başlangıç yaşı 20 (E:19, K:22)
• Hastaların 2/3’si belirtisi 25 yaşından önce
başlar
• Hastaların %15’i 35 yaşından sonra başlar
• 2 yaşında başlayan vakalar/ Bekar>Evli
6
95. Eş Tanı
Yaşam boyu prevalans
• % 67 Major Depresyon
• % 25 Sosyal Fobi
• % 20 Tik bozukluğu
• % 5-7 Tourette
7
96. Etyoloji
Biyolojik Etkenler
• Nörotransmitterler
• Serotonerjik Sistem; Serotonin disregülasyonu,
Seroternerjik ajanlar diğer ajanlara göre daha
etkili, BOS 5-HIAA konsantrasyonu klomipramin
tedavisi sonrası azalmıştır
• Nordarenerjik Sistem; Presinaptik sinir uçlarından
norepinefrin salınımını azaltan Klonidin ile OKB
belirtilerinde iyileşme
8
tüm hastalarda şifa sağlamayabilir.
97. • Nöroimmunoloji; Grup A/3-hemolitik
streptokokal enfeksiyonu sonrası çocuklarda
OKB belirtileri
• Beyin Görüntüleme Çalışmaları; orbitofrontal
korteks, kaudat ve talamus arasında yer alan
nöroiletimde işlev değişikliği elde edilmiştir.
Tedavi sonrası bu işlev değişikliği düzelmiştir.
Bilateral küçük kaudat
9
Etyoloji
Beyin hacminde değişiklikler
98. • Genetik; OKB tanılı hastaların yakınları kontrol
grubuna göre 3-5 kat daha fazla OKB ya da
obsesif kompulsif özelliklere sahiptir (Kültürel
ve davranışsal etkilerede bağlı olabilir)
Monozigot ikizler>dizigot
• Diğer Biyolojik Veriler; Elektrofizyolojik
çalışmalar, uyku EEG, Nöroendokrin
çalışmalar
10
99. • Davranışsal Etkenler
• Obsesyonlar koşullanmış uyarılardır.
• Nötr bir uyarıcı, endişe ve kaygı verici olaylarla
eşleşerek yanıt veren koşullanma sürecini
tamamlar ve böylece korku ve kaygı ile ilişkili
hale gelir.
• Kompulsiyonlar ise obsesyonların etkisini
azaltıp kişide rahatlama sağlayınca öğrenilmiş
davranış olarak tekrarlar
11
100. Psikososyal Etkenler
Kişilik Özellikleri
• OKB; ayrıntıcılık ve mükemmelliyetçilik gibi
OKKB ayrılmalıdır
• Birçok OKB hastada hastalık öncesi OKKB
bulunmamaktadır
• OKB li hastaların sadece %15-35 inde hastalık
öncesi obsesyonel özellikler bulunmaktadır
12
kişilik bozukluğu tipiyle etyolojik ve epidemiyolojik ilişki yok
çok az okbli'de hastalık öncesi takıntılı olduğu görüllür
101. Psikodinamik Etkenler
• Şuuraltı dürtülerine karşı tepki ya da önemli
bir nesneye duyulan sevginin kaybı hakkında
kaygı ve tehdit hisederse ödipal dönemden
anal psikoseksüel döneme döneme regresyon
olur
• Aynı kişiye yönelik nefret ve sevginin beraber
bulunması hastayı şüphe ve kararsızlık içinde
hareketsiz yapar
13
102. DSM-V OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK TANI ÖLÇÜTLERİ
A- Obsesyonlar, kompulsiyonlar yada her ikisi birlikte vardır:
Obsesyonlar aşağıdakilerden (1) ve (2) ile tanımlanır:
(1) Kimi zaman zorla ve istenmeden geliyor gibi yaşanan, çoğu
kişide belirgin bir kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve
sürekli düşünceler, itkiler (Bir işi yapmak,harekete geçmek için
duyulan ve bireyin engelleyemeyeceği kadar güçlü istek) ya da
imgeler.
(2) Kişi, bu düşüncelere, itkilere ya da imgelere aldırmamaya ya
da bunları baskılamaya çalışır ya da bunları başka bir düşünce ya
da eylemle yüksüzleştirme (bir zorlantıyı yerine getirerek)
girişimlerinde bulunur.
14
103. Zorlantılar(kompulsiyonlar) (1) ve (2) ile tanımlanır:
(1) Kişinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katı bir biçimde uygulanması
gereken kurallarına göre yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici
davranışlar (el yıkama, düzene koyma, kontrol etme gibi) ya da zihinsel
eylemler (dua etme, sayı sayma, bir takım sözcükleri sessiz bir biçimde
söyleyip durma gibi)
(2) Davranışlar yada zihinsel eylemler, sıkıntıdan kurtulmaya ya da var olan
sıkıntıyı azaltmaya ya da korku yaratan olay ya da durumdan korunmaya
yöneliktir; ancak bu davranışlar ya da zihinsel eylemler ya etkisizleştirilmesi
ya da korunulması tasarlanan şeylerle gerçekçi bir biçimde ilişkili değildir ya
da açıkça aşırı bir düzeydedir.
Not: Küçük çocuklar bu davranışlarının ya da zihinsel eylemlerinin amaçlarını
dile getiremeyebilirler.
B- Obsesyon yada kompulsiyonlar belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın
boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten fazla zaman alır) ya da kişinin
olağan günlük işlerini, mesleki (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini, toplumsal
etkinliklerini ya da ilişkilerini bozar
15
104. C- Takıntı-zorlantı belirtileri, bir maddenin (kötüye kullanılabilen
bir madde, bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun
fizyolojisiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
D- Bu bozukluk, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha
iyi açıklanamaz.
-İçgörüsü iyi ya da oldukça iyi
-İçgörüsü kötü
-İçgörüsü yok/sanrısal inanışlar.
-Tikle ilişklili: O sırada ya da geçmişte tik hikayesi vardır
16
105. Klinik Özellikler
• % 75-100 arasında obsesyon ve
kompulsiyonlar beraber olur
• Obsesyon ve kompulsiyon benliğe yabancıdır
• Hastalar saçma ve mantıksız bulurlar
• O ve K lardan yakınan kişi onlara karşı direnç
arzusu duyar
• Hastaların % 80 i kompulsiyonu mantıksız
bulmasına rağmen % 50 si yaparlar
17
107. Dört ana belirti kalıbı vardır.
1-Bulaşma (Kontaminasyon): En yaygın görülenidir. Kişi idrar, dışkı,
toz ya da mikrop bulaştığını düşünür. Bu bulaşmanın nesneden
nesneye, insandan insana geçtiğine inanır. Bunu yok etmek için
yıkama, temizleme eylemlerine girişir ya da onlardan kaçınmaya
çalışır.
2-Patolojik Şüphecilik (Kuşku): Kişi bazı eylemleri yapmadığına,
unuttuğuna, ihmal ettiğine inanır ( Kapıyı, musluğu, hava gazını
açık bıraktığı şeklinde). Bunu kontrol etme kompulsiyonları izler.
Defalarca ocağı, kapıyı kapatıp kapatmadığını kontrol eder.
19
108. 3-Girici Düşünceler: Cinsel ya da saldırgan eylem düşünceleri
(çocuğunu öldüreceği, cinsel tacizde bulunacağı düşünceleri gibi)
4-Simetri (Kuralcılık): Bazı durumların belli bir düzen içinde olmasını
isteme biçimindedir. Yineleyen eylemler şeklindedir (yemek yeme,
yüz yıkama gibi)
En sık görülen obsesyonlar bulaşma, kuşku, cinsel ya da saldırgan
düşüncelerdir
En sık görülen kompulsiyonlar ise kontrol etme, yıkama, temizleme,
sayı sayma, dua etme gibi kompulsiyonlardır
20
109. Ayırıcı Tanı
• Tıbbı Durumlar; Bazal ganglionları ilgilendiren
hastalıklar: Sydenham koresi ve Huntington
hastalığı, 30 yaşından sonra başlayana OKB’ li
hastalarda nörolojik hastalıklar düşünülmeli
• Tourette Bozukluğu; Tourette bozukluğu
hastaların %90 ınında kompulsif belirtiler
bulunur ve 2/3 si OKB ölçütlerini karşılar
• Diğer psikiyatrik hastalıklar; OKKB, Psikoz,
Depresyon
21
110. Gidiş ve Sonlanış
• Hastaların yarısında belirtiler aniden başlar
• Hastaların %50-70 kadarında gebelik, cinsel bir
sorun, ya da bir yakının ölümü gibi stresli bir olay
sonrasında belirtiler başlar
• Birçok hasta belirtilerini gizlediğinden dolayı
psikiyatrik yönden dikkat çekene kadar 5-10 yıl
geçer
• Hastaların %20-30 iyileşme, %40-50 orta
derecede iyileşme, kalan %20-40’nın belirtileri
sabit kalır ya da kötüleşir
22
111. Kötü Gidiş Belirleyecileri
• Kompulsiyonlara uyum sağlama
• Çocukluk çağında başlangıç
• Bizar kompulsiyon varlığı
• Hastane yatışı
• Major Depresyonun eşlik etmesi
• Sanrısal inançların varlığı
• Kişilik bozukluğu (Şizotipal KB)
23
112. İyi Gidiş Belirleyicileri
• Sosyal ve mesleki düzenin iyi olması
• Başlatıcı etken
• Dönemsellik
Obsesyonların içeriği ile gidiş arasında ilişki
gözlenmemektedir
24
113. TEDAVİ
Farmakoterapi; Plasebo etkinliği % 5
• SSRI veya Klomipramin
• Serotonerjik ajanlarla yanıt oranı % 50-70
• SSRI: Fluoksetin, fluvoksamin, sertralin,
sitalopram. En yüksek doz kullanılmalı, etki için
4-6 hafta beklenmelidir
• Klomipramin
• Diğer ilaçlar; Valproat, lityum, karbamezapin,
venlafaxin vb.
25
2. çare (trisiklik antidepresandır)
114. Bilişsel Davranışçı Terapi
• Farmakolojik tedaviler kadar etkili
• Bilişşsel hataları düzeltme
• Maruz bırakma ve tepki engelleme
EKT
Psikocerrahi; singulotomi
Derin Beyin Uyarımı; Bazal ganglion
çekirdeklerine kalıcı elektrod
26
116. • Normal görünüşlü bir kişinin ya gerçekte olmayan bedensel
bir kusuru olduğu inancıyla sürekli olarak düşünsel düzeyde
uğraşması, ya da önemsiz bir fiziki kusuru olsa bile, bununla
orantısız biçimde kaygı duymasıdır
• Erkeklerin takıntıları daha çok boy, saç, vücut ve kas yapısı
ile ilgili
• Kadınlar ise vücudun hemen hemen her bölümünü özellikle
de yüzün tamamı, saç ve tüylenme ile ilgili takıntılar fazla
görülmektedir
28
117. • Kadınlarda erkeklere, bekarlarda ise evlilere
oranla daha sıktır
• Genellikle ergenlik dönemi, nadiren çocukluk ve
yetişkinlikte ortaya çıkar
• Çoğu zaman depresyon, sosyal fobi, alkol
bağımlılığı, obsesif kompulsif bozukluk da tabloya
eklenir
• Psikiyatriye genellikle bu ikincil sebeplerle
başvururlar
29
118. DSM-V Vücut Dismorfik Bozukluğu (beden algısı bozukluğu) tanı
ölçütleri
A-Dış görünümünde, başkalarınca gözlenebilir olmayan ya da
başkalarınca önemsenmeyecek, bir ya da birden çok kusur ya da özür
algılama düşünceleri ile uğraşıp durma
B-Kişi, bu bozukluğun gidişi sırasında bir zaman, dış görünümüyle ilgili
kaygılarından ötürü yinelemeli davranışlarda (aynaya bakıp durma,
aşırı boyanma, derisini yolma, güvence arayışı) ya da zihinsel
eylemlerde (dış görünümünü başkalarıyla karşılaştırma) bulunur
C-Bu düşünsel uğraşlar, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da
toplumsal, işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında
işlevsellikte düşmeye neden olur
D-Dış görünümüyle ilgili bu düşünsel uğraşlar, bir yeme bozukluğu
için tanı ölçütlerini karşılayan belirtileri olan bir kişide, vücut yağı ya
da ağırlığı ile ilgili kaygılarla daha iyi açıklanamaz
30
120. • İlk 2013 yılında DSM V’ te bir ruhsal bozukluk
olarak tanımlanmış ve araştırmacılar tarafından
ancak son zamanlarda çalışılan bir bozukluktur
• İzole bozukluk olup olmadığı açık değildir
• Çocukluk çağında ortaya çıkmasına rağmen ileri
yaşlarda belirtilerin kötüleştiği, erişkinlerde
çeşitli düzeylerde % 2-5 oranında biriktiricilik
olduğu tahmin edilmektedir
32
121. • Depresyon, anksiyete ve dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu gibi psikolojik
bozukluğu olan kişilerde daha yaygın olduğu
görülmektedir
• İstifleme ile ilişkili diğer faktörler, alkol
bağımlılığı, paranoid, şizotipal ve çekingen
özellikler içerir
• Aile öyküleri güçlü bir pozitif korelasyon
göstermektedir
33
122. DSM-V Biriktiricilik Bozukluğu (istifçilik) tanı ölçütleri
A-Gerçek değeri ne olursa olsun, sahip olduklarını elden çıkarmakta ya da onlarla
ilişkisini kesmekte sürekli olarak güçlük çekme.
B-Bu güçlük, söz konusu nesneleri saklamanın gerekliliğini algısından ve onları elden
çıkartmanın yarattığı sıkıntıdan kaynaklanır.
C- Sahip olduklarını elden çıkarma güçlüğü, bu nesnelerin birikmesi ile sonuçlanır,
dolayısıyla bunlar yaşam alanlarını kaplar, ortalığa yığılır ve büyük ölçüde kullanım
amaçlarından uzaklaşır. Yaşam alanlarında bir yığıntı yoksa, bu ancak diğerlerinin (aile
bireyleri, temizlikçiler, yetkili kişiler) girişimleriyle sağlanmıştır.
D- Biriktiricilik, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda ya
da önemli diğer işlevsellik alanlarında (kendisi ve başkaları için güvenli bir çevreyi
sürdürmeyi de kapsar) işlevsellikte düşmeye neden olur.
E-Biriktiricilik, başka bir sağlık durumuna bağlanamaz (beyin yaralanması,
serebrovasküler hastalık, Prader-Willi sendromu)
F- Biriktiricilik, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi açıklanamaz.
-Aşırı edinme ile giden
34
124. • Trikotillomani, kişinin tekrarlayıcı olarak ve belirgin
saçsız alanlar oluşturacak şekilde saçlarını yolmasıdır
• Yunanca saç (trich), yolma (tillo) ve hastalık
derecesinde dürtü (mania) kelimelerinin birleşiminden
oluşur
• Kişinin saçını tekrarlayıcı biçimde yolması ile belirgin
derecede saç kaybı oluşması, kişinin saç yolma
öncesinde ya da bu davranışa karşı koyma girişiminde
bulunduğu sırada giderek artan bir gerginlik duyumu
olması, saç yolarken haz alma, doyum bulma ya da
rahatlama sağlaması olarak tanımlanmıştır
36
125. • Cinsiyetler arası görülme sıklığı tartışmalıdır
• Kadınlarda %3.4, erkeklerde %1.5 oranlarında
görüldüğü ifade edilmektedir
• Çocukluk döneminde her iki cinsiyette eşit
görüldüğü, erişkin dönemde ise kadın
cinsiyetin baskın olduğunu bildiren ya da her
iki cinste eşit görüldüğünü bildiren çalışmalar
vardır
37
126. DSM-V Trikotillomani (saç yolma bozukluğu) tanı ölçütleri
A-Saç yitimi ile sonuçlanacak biçimde kişinin yineleyici olarak saçını
yolması.
B-Yineleyici olarak saç yolmayı azaltma ya da durdurma girişimleri.
C-Saç yolma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili
alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında düşmeye neden olur.
D-Saç yolma ya da saç yitimi başka bir sağlık durumuna (dermetolojik
hast.) bağlanamaz.
E-Saç yolma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi
açıklanamaz (beden algısı bozukluğunda dış görünümle ilgili algılanan
kusur ya da özürü düzeltme girişimleri).
38
128. • Karşı konulamaz bir kaşıma ve yolma isteği
sonucu sağlam ya da önemsiz sayılabilecek
düzensizlikleri olan derinin aşırı derecede
yolunmasıyla, hastaların kendileri tarafından
oluşturulan deri lezyonlarıdır
• Yolmaya başlamadan hemen önce gerginlik,
anksiyete ya da ajitasyon hissi; yolma sırasında
haz, rahatlama ya da memnuniyet hissi bulunur
40
129. • Dermatoloji kliniklerine başvuran hastalarda
sıklığı %2
• Toplumda doku hasarına ve işlevsellikte
bozulmaya yol açmayan deri yolma
davranışının yaygınlığı %62.7 bulunmuştur
• Kadınlarda daha sık görüldüğü bildirilmiştir
• Başlangıç yaşı geniş bir aralıkta yer alsa da,
genellikle çocukluk ve ergenlik yaşlarında
başladığı bildirilmektedir
41
130. DSM-V Deri Yolma Bozukluğu tanı ölçütleri
A-Deride berelenme (lezyon) ile sonuçlanan yineleyici deri yolma
B-Yineleyici olarak deri yolmayı azaltma ya da durdurma
girişimleri.
C- Deri yolma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında
düşmeye neden olur.
D-Deri yolma, bir maddenin (kokain) ya da başka bir sağlık
durumunun (uyuz) etkilerine bağlanamaz.
E- Deri yolma, başka bir ruhsal bozukluğun belirtileriyle daha iyi
açıklanamaz (Psikozlarda sanrılar ya da dokunsal varsanılar,
beden algısı bozukluğunda dış görünümle ilgili algılanan kusur ya
da özürü düzeltme girişimleri, intihar jestleri).
42
133. Güvenlik için gereken koşullar
Hastalar silah aramasından geçirilmelidir
Muayene odası hastanın da sağlık personelinin de
hemen çıkabileceği şekilde olmalı
Yardım istendiğinde hemen yanıt verecek eğitilmiş
güvenlik elemanları olmalı
Muayene odasında kesici alet ve fazla eşya
bulunmamalı
134. Değerlendirme ve Yönetim
Hızlı ilişki kurma→ hasta, aile, getiren kişiden alınan
ilk bilgi, hastaya yatıştırıcı ve yardımcı yaklaşım
Ajitasyon varsa tespit ve kısıtlama
Fiziksel durum değerlendirmesi
Ana yakınma
Vital bulgular, KŞ, PO2,
Tıbbi hikaye, aile öyküsü
Ayırıcı tanısal testler
İlaç ve alkol, madde kullanım öyküsü
135. Değerlendirme ve Yönetim
Psikiyatrik durum değerlendirmesi
Psikiyatrik ve sosyal öykü
Hastanın ailesinden bilgi alma
Mental durum değerlendirmesi (Bilinç, yönelim, bellek,
düşünce içeriği, algı, duygudurum…)
Hastanın destek sistemlerini değerlendir
Genel değerlendirme
Öntanı
Gerekirse konsültasyon
Yatarak-ayaktan tedavi
136. Aşağıdaki durumlarda hasta psikiyatrik belirti ile gelse
dahi tıbbi değerlendirme mutlaka yapılmalıdır
Bilinen tıbbi hastalık
Anormal vital bulgular
Yaşlı hasta
Yeni ortaya çıkan psikiyatrik hastalık
137. Organik – Psikiyatrik Ayrımı
40 yaş üstü, 12 yaş altı
Ani akut başlangıç
Dalgalanan seyir
Görsel ve koku halüsinasyon, ilüzyon
Bilinen tıbbi hastalık ve nörolojik semptom
Bilinç değişikliği
Baş ağrısı, konuşma bozukluğu, inkontinans
Anormal vital bulgu
Alkol ve ilaç kullanımı
Psikiyatrik öykü olmaması
138. Sık karşılaşılan aciller
Deliryum
Ajitasyon
Anksiyete
Konversiyon
Alkolle ilişkili aciller
Travmatik olaylara maruz kalma
Antipsikotik ilaç yan etkileri
İlaç İntoksikasyonu
İntihar
139. Deliryum
Kısa süreli akut beyin yetmezliğidir
saatler veya günler
Beyinde yaygın bir bozukluk vardır
Konfüzyon, amaçsız hareketler, konuşmada
dağınıklık ya da dizartri, varsanılar, anksiyete,
ajitasyonlarla belirli bir sendrom
Bilinç bulanık ve sislidir,
bilinçte gün boyu açılıp kapanmalar
tablo ağırlaştıkça stupor ve koma gelişebilir
140. Deliryum
Bilinç bulanıklığı ile birlikte bilişsel fonksiyonlarda
bozulma
Dış uyaranlara azalmış yanıt
Uyaranlara farklı cevaplar
Dikkat, hafıza, düşünce ve konsantrasyon
bozuklukları
Halusinasyonlar, emosyonal değişkenlikler, uyku
bozuklukları psikomotor yavaşlama veya
hiperaktivite olabilir
Sıklıkla ani başlar ve şiddeti değişkendir
141. • 40 yaş üzerinde yeni tanı psikiyatrik hastalık
• Geriatrik popülasyon
• Daha önce psikiyatrik hikayesi olmaması
• Anormal vital bulgularla birlikte davranış
bozukluklarının ortaya çıkması
• Yakın hafıza kaybı, dezoryantasyon veya bilinç
bulanıklığı
Deliryum düşündüren bulgular
142. Deliryum Etyolojisi
Wernicke ensefalopatisi
Hipertansif ensefalopati
Hipoglisemi
SSS hipoperfüzyonu
Hipoksi
İntrakraniyal kanama
Menenjit/ensefalit
Zehirlenme/doz aşımı
Operasyon sonrası
Uzun süreli yoğun bakım tedavisi
144. Deliryum tedavisi
Deliryumun tedavisinde etyolojik faktör
bulunup ortadan kaldırılmalıdır
Nedeni bulunsun yada bulunmasın deliryumlu
hastanın sedasyonu acil medikasyon gerektirir
Sedasyonda haloperidol birinci seçenektir.
Alkole bağlı deliryumda benzodiazepinler ilk
tercihtir
145. Ajitasyon
Kendisi, yakınları ve çevresinin güvenliğini tehlikeye
sokar, tıbbi bakımı engeller
Nedenler
Organik
Psikiyatrik
Kişilik bozukluğu
146. Organik sebepleri düşündüren durumlar
Özellikle beyin fonksiyonlarını etkileyen tıbbi hastalık
veya ilaç kullanımı
Madde kötüye kullanımı
Daha önce benzer öyküsü olmaması
Yönelim bozukluğu
Değişen dikkat ve uyarılabilirlik
Nadir seyrek halusinasyonlar
147. Enfeksiyonlar HIV, menenjit, ensefalit, sifiliz
Yoksunluk Alkol, benzodiazepin, opiatlar
Akut metabolik Karaciğer/böbrek yetm. Elektrolit bozuklukları,porfiri
Travma Kafa travması, yüksek ısıya maruz kalma, postop
dönem
SSS hastalıkları SVO, kanama, tümör, MS, demans, parkinson, wilson
hastalığı
Hipoksi Anemi, kardiyopulmoner yetm., CO zehirlenmesi
Defisitler B12, folat, tiamin, niasin
Endokrin
hastalıklar
Hiper/hipoadrenalizm, Hiper/hipotiroidi,
Hiper/hipoglisemi, Hiper/hipoparatiroidi
Akut vasküler Hipertansif ensefalopati, vaskülitler, şok
Toksinler İlaçlar, pestisitler, solventler
Ağır metaller Arsenik, kurşun, manganez, civa, talyum
Madde kötüye
kullanımı
Kokain, amfetamin, PCP, LSD, uçucu maddeler
148. Psikiyatrik nedenleri düşündüren durumlar
Psikiyatrik hastalık öyküsü
Psikiyatrik hastalık sırasında daha önce ajitasyon
gösterme öyküsü
Psikiyatrik tedaviye uyumsuzluk
Halüsinasyonlar, paranoid yanılsamalar, hastalığa
içgörü olmaması
150. Kişilik bozuklukları
Antisosyal kişilik bozukluğu
Borderline kişilik bozukluğu
Narsistik kişilik bozukluğu
Histiriyonik kişilik bozukluğu
Paranoid kişilik bozukluğu
151. Demografik özellikler
Erkek cinsiyet
15-24 yaş grubu,
Yoksulluk, düşük eğitim düzeyi,
Yerleşik bir düzene veya bir aileye sahip olmamak
Şiddet uygulama öyküsü
Alkol/madde kullanımı
Yeni ortaya çıkmış küçük düşürücü olay, stres
faktörü varlığı
152. Neler ipucu verebilir
Kendi kendine konuşma
Konuşma tonunun yüksek ve tehditkar olması,
Şiddetle ilgili plan yapma
Kas geriliminin artmış olması, huzursuzluk, hiperaktif
davranış
Yumrukları ve dişleri sıkma
Kapıları çarpma ya da eşyalara vurma
153. Ajitasyon yönetimi I
Kendinizi tanıtın ve yardım için orada olduğunuzu
belirtin, açık konuşun
Hastaya geniş bir hareket alanı tanıyın
Tutamayacağınız sözler vermeyin
Güven sağlayın, yumuşak ve ılımlı konuşun
Bir şey ikram etmek
Sakinleşmesi için gönüllü olarak ilaç teklif etmek
Alttan alın ve provake etmekten kaçının, provake eden
yer ve kişilerden uzaklaştırın
154. Ajitasyon yönetimi II
En kısa sürede en fazla bilgi almak gereklidir. Bu
nedenle açık uçlu sorular yararlı olmayabilir.
Hasta ile aranızda güvenli bir mesafe bırakın
Uzun süreli göz teması kurmayın
Hastaya değerlendirme ve tedavisi konusunda
seçenek sunun, bu kendi kontrolünü arttırır
Hastadan uzaklaşmak gerekiyorsa sırtınızı dönmeden
ve ani hareketlerden kaçınarak uzaklaşın
155. Ajitasyon yönetimi III
Fiziksel kısıtlama
Hastaya niye kısıtlandığını anlatın
Hasta kadınsa kısıtlamayı yapan personelden en az biri
kadın olmalıdır
Hasta sırt üstü yatırılarak sabitlenir
Uygun bir yere alınır
156. Ajitasyonda Medikal tedavi
Amaç hastayı sakinleştirmektir
Haloperidol ve lorazepam ilk tedavi seçenekleri
Psikotik veya manik öykü varsa Haloperidol ve
takiben Zuklopentiksol acuphase gibi birkaç gün
etkili bir antipsikotik
Lorazepam dilaltı kullanılır
Diazepam kullanılacaksa tercihen iv kullanılması
(hazneden yavaş infüzyon) önerilir
157. Haloperidol ( Norodol amp 5 mg/ml )
Hafif ajitasyonda 0.5-2 mg
Orta ajitasyonda 5-10 mg
Ağır ajitasyonda 10 mg’la başlanır
20-30 dakikada doz iki katına çıkabilir ve
saatlik doz 75 mg’a kadar çıkabilir
iv infüzyon hızı 10-12 mg/saat
Günlük doz max 100 mg
im uygulama 5 mg 30 dakikada tekrarlanabilir
158. Parenteral Tedavide Diğer Seçenekler
Klorpromazin (Largactil 25mg/5ml) im
Günlük 50 mg geçilmemelidir
Olanzapin (Zyprexa 10 mg im)
Ziprasidon (Zeldox 20 mg/ml im)
159. Anksiyete ve Panik ataklar
Anksiyetenin fizyolojik belirtileri, genel otonomik
uyarılmayı yansıtmaktadır.
Kardiyak, respiratuvar, gastrointestinal yada nörolojik
semptomlar olarak karşımıza çıkabilir.
Hastayı hekime getirecek şiddette anksiyete
değerlendirilmeyi gerektirir
Panik atakları zaman açısından sınırlıdır; birkaç dakika
ile birkaç saat arasında değişir
160. Ayırıcı tanı:
Birincil fiziksel hastalıklar
İlaçlara ait yan etkiler
İlaç entoksikasyonu yada yoksunlukları
Birincil bir anksiyete bozukluğu
161. Anksiyete bozukluklarının tedavisi
Benzodiazepinler ilk seçenek kullanılır.
5-10 mg diazepam (PO veya İV)
(Diazem 2,5,10 mg tb, 10 mg amp )
Alprazolam 0.5-1 mg (Xanax 0.5 mg tb PO)
Lorazepam 1 mg (Ativan expidet 1 ve 2.5 mg tb SL)
Respiratuar alkaloz tedavisinde kese kağıdı yöntemi
parestezileri düzeltmekle birlikte panik atağı
sonlandırmaz
162. Konversiyon
İstemli motor ve duyu işlevlerini etkileyen, nörolojik veya
tıbbi bir durumu düşündüren belirti veya kayıp
Belirtilerin başlaması stres etkenleriyle ilişkili
Belirtiler amaçlı olarak çıkarılmamakta, varmış gibi
yapılmamaktadır
Bayılma, kol ve bacakta tutmama en sık
Tıbbi tetkik ve muayene sonuçlarında etyolojik bir
neden bulunamaz
FM ve nörolojik değerlendirme yapılmalı !!!
163. Konversiyon
Epilepsi ile birlikteliği %30
Takipte 1/3’ünde altta yatan bir nörolojik hastalık tespit
edilir
Hasta konuşmasa da konuşulanları duyar, destek olacak
mesajlar verilmeli
Anksiyolitikler verilebilir, gerekirse yinelenebilir
Telkin belirti kontrolünde etkilidir
Ağrı oluşturmak amacı ile etkisiz enjeksiyon yapılmamalı
165. Alkol intoksikasyonlarının tedavisi ve klinik
idaresinde dört kriz durumu
Komplike olmayan zehirlenme
Saldırgan davranış gösteren zehirlenme
Depresyonla birlikte olan zehirlenme
Stupor ve koma
166. Komplike olmayan zehirlenme
Sıvı replasmanı (oral ya da iv)
İV tiamin replasmanı (100 mg/gün)
Hipogliseminin önlenmesi
Böbrek fonksiyonlarının takibi
Bilinç ve yönelim takibi
167. Saldırgan davranış gösteren
zehirlenme
Sedasyon için diazepam (Diazem, Nervium) veya
lorazepam (Ativan) kullanılabilir.
Diazepam‘ın kas içi uygulamaları güvensiz (emilimi
düzensiz) olduğu için ağızdan verilmesi daha
uygundur.
Aşırı sedasyona sebep olmamaya dikkat ederek her
yarım veya bir saatte 5 mg diazepam veya 1-2 mg
lorazepam verilebilir.
168. Stupor ve koma
Hayati belirtilerin gözlenmesi, EKG çekilmesi ve
sık sık tansiyon ve ateş ölçülmesi
Kan şekeri, elektrolitler ve tam kan sayımı, BFT
süratle bakılması
Hipoglisemiye karşı iv glukoz verilmesi
Asid / baz dengesinin takip edilmesi
Thiamine'in (Vit-B1) iv 100 mg ve diğer B
komplekslerin verilmesi
Solunum arresti ve kardiyak arresti açısından
gerekli hazırlıkların yapılması gereklidir
169. Alkol yoksunluğu
Titreme nöbetleri ve sinirlilik alkolün kesilmesinden
6-8 saat sonra başlar
8-12 saat sonra algılama bozuklukları ve psikotik
semptomlar,
12-24 saat sonra epilepsi nöbetleri
72 saat içinde deliryum tremens
Ancak deliryum tremens yoksunluk sendromunun ilk
bir haftası içindeki herhangi bir zamanda başlayabilir
170. Yoksunluk sendromunda ortaya
çıkabilen bulgu ve belirtiler
Otonomik aktivite artışına bağlı: Taşikardi, hipertansiyon,
terleme, tremor, ateş ve respiratuar alkaloz, ağız kuruluğu,
halsizlik.
Gastro-intestinal: iştahsızlık, bulantı, kusma
Nörolojik: Ellerde, dilde, göz kapaklarında titremeler, dizartrik
konuşma, derin tendon reflekslerinde artma,miyoklonik
kasılma, baş ağrısı ve grand mal epilepsi nöbetleri.
Psikolojik: Ajitasyon, anksiyete, huzursuzluk, irritabilite,
konsantrasyon güçlüğü, hafıza ve muhakeme zayıflaması,
görsel ve taktil halüsinasyonlar.
Uyku bozuklukları: Uykuya dalma güçlüğü, derin uykuda
azalma, REM uykusunda artma ve korkulu rüyalar.
171. Hafif ve orta derecede alkol yoksunluğunda
tedavi
im 100 mg thiamine (Vit-B1)
Sedasyonun sağlanması: 5-10 mg diazepam (Diazem) veya 25-
50 mg chlordiazepoxide (Librium) po
Sedatif ilaçların ilk uygulanmasından itibaren hasta 1-2 saat
izlenmelidir.
Kullanılması için 3-6 günlük sedatif yazılmalı
(Chlordiazepoxide 25 mg 4x1 veya diazepam 5-10 mg 4x1)
En az üç gün 100 mg/gün thiamine ve polivitamin
Hasta mutlaka kontrole çağırılmalı ve tedavinin sürdürülmesi
sağlanmalı
172. Hospitalizasyon endikasyonları
Ciddi otonomik hiperaktivite veya hallüsinozis
İleri derecede dehidratasyon
Yüksek ateş (38.4°C’nin üzerinde)
Daha önce epilepsisi olmadığı halde nöbet geçirilmesi
Oryantasyon bozukluğu ve konfüzyon, şuur kaybı ile birlikte
olan kafa travması
Wernicke ensefalopatisi (nistagmus, ataksi ve konfüzyon)
Solunum yetmezliği, pankreatit, ciddi beslenme bozukluğu
veya karaciğer yetmezliği gibi ciddi komplikasyonların varlığı
Daha önce geçirilmiş olan deliryum veya nöbete yol açmış
yoksunluk sendromu
İntihar düşünceleri
173. Deliryum tremens
Alkol alımını bırakması veya azaltmasından sonraki
bir hafta içinde ortaya çıkan deliryum tablosudur.
Ancak Deliryum'la birlikte,
Otonomik hiperaktivite (taşikardi, terleme ateş, anksiyete,
uykusuzluk, hipertansiyon),
Algılama bozulmaları (görme ve dokunma başta olmak
üzere hallüsinasyon ve illüzyonlar)
Psikomotor aktivitenin dalgalı bir seyir göstermesi
(hipereksitabiliteden letarjiye kadar) ile karakterizedir.
Ölümcül olabilir
174. İlk olarak genellikle, 5-15 yıl ağır alkol kullanımından
sonra, 30-40'lı yaşlarda başlar
Fizik hastalıklar (mesela, hepatit veya pankreatit), kafa
travmaları, beslenme bozuklukları veya enfeksiyon
hastalıkları delirium tremensi tetikleyebilir
176. Travmatik olaylara maruz kalma
Cinsel, fiziksel saldırı / taciz, yaralanma, cinayete tanık
olma, trafik kazası vs
Yargılamadan, kabul edici ve anlayışlı yaklaşılmalı
Olayı abartılı algılamasına yol açacak tepkiler
verilmemeli
Varsa anksiyete ve psikotik belirtilere yönelik tedavi
başlanmalı
Psikiyatrik değerlendirme için yönlendirilmeli
177. ACİL İLAÇ YAN ETKİLERİ
Antipsikotiklere bağlı yan etkiler
Akut distoni→ Biperiden amp (Akineton)
Parkinsonizm→tipik AP kesilip, atipiklere geçilir,
Akineton tb 2x1 1 hafta kullanılabilir
Akatizi → AP dozu azaltılıp, Difenhidramin amp ,
Propranolol 2x1/2 veya Diazepam tb 2x1 kullanılabilir
178. Nöroleptik Malign Sendrom
Antipsikotik kullanımına bağlı oluşan ağır kas rijiditesi
ve yüksek ateş
Terleme, disfaji, tremor, inkontinans, bilinç değişikliği,
mutizm, taşikardi, yüksek ve labil kan basıncı,
lökositoz, kreatinin fosfokinaz yüksekliği (kas hasarı)
bulgularından en az ikisi olmalı
İlacın dozundan bağımsız, tek dozla da olabilir,
erkeklerde, 20-50 yaş arasında sık
Ölümcül olabilir !!! Tanı koymak önemli
179. Nöroleptik Malign Sendrom tedavisi
Yakın kardiyak monitörizasyon
Iv sıvı replasmanı
Ateşi düşür
Antipsikotik ilacı kes
Yoğun bakım izlemiyle takip edilmesi gerekir
180. Lityum İntoksikasyonu
Li serum düzeyi 2 mmol/l üzerinde toksiktir
Sinsi başlar, halsizlik, uyuşukluk, uykuya meyille başlar
Ataksi, dizartri, koordinasyon bozukluğunu kaba tremor,
ishal izler, gittikçe bilinç bulanıklığı, DTR artışı, epileptik
nöbet ve komaya dek ilerler
181. Lityum İntoksikasyonu Tedavisi
Lityum kesilmeli
Akut alımda gastrik lavaj faydalı
Zorlu diürez ve Hemodiyaliz
Serum lityum düzeyi, Na, K, EKG, Kan basıncı, ateş sık
izlenmeli
Elektrolit dengesizliğine bağlı kardiyak ileti bozukluğu
ve bilinç değişikliklerine dikkat
182.
183. DSM-V SINIFLANDIRMASI
ANKSİYETE BOZUKLUKLARI
Yaygın anksiyete bozukluğu
Panik bozukluk
Özgül fobiler
Sosyal fobi
Agarofobi
Ayrılma anksiyetesi
Seçici konuşmazlık (mutizm)
Madde ve ilaca bağlı anksiyete bozukluğu
184. YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
Yaygın Bunaltı; Belli bir nesneye, yere, organa,
saplantılı düşünceye ya da zorlantıya odaklanmamış,
yani belli bir düşünsel ya da devinimsel içeriği
olmayan organizmada yaygın ruhsal ve fizyolojik
bunaltı belirtileri ile yaşanan bir bozukluktur.
Sıklığı %4-6,
K/E=2/1
185. Bunaltının Ruhsal Kökeni
Psikanalitik Görüş:
Bunaltı temelde bir iç çatışmanın ürünüdür.
Çatışma durumunda kalan benlik bunaltıya karşı savunma
düzeneklerini harekete geçirir. Yer değiştirme düzeneği
bunaltının belli bir nesneye ya da duruma bağlanmasını sağlar.
Böylece fobi oluşur.
Psikanalitik açıdan bunaltıya karşı savunmalaryetersiz kalınca
açık bunaltı görülür.
Bunaltı kaynağına göre 4 türe ayrılabilir.
1. Üst benlik (süperego) bunaltısı
2. İğdişlik (kastrasyon) bunaltısı
3. Ayrılma (separasyon) bunaltısı
4. Alt benlik (id) bunaltısı
186. Bunaltının Ruhsal Kökeni
Varoluşçu Görüş:
Gerçek bunaltı kişinin varoluşunun yok
edilebileceğinin, kendisinin ve dünyasının tümden
yitirilebileceğinin, hiç olabileceğinin ayrımında,
bilincinde olmasıdır.
Davranışçı Görüş:
Bunaltı ve fobiler öğrenilmiş durumlardır.
Kişi hiç korku uyandırmayan bir nesne ile sık sık
karşılaşırken aynı zamanda ağrılı bir uyaranla da
karşılaştırılırsa korku doğurmayan nesneye karşı
kaçınma davranışı olacaktır.
187. Bunaltının Biyolojik Kökeni
Bütün bunaltı bozuklukları arasında kanlı yaralanma
korkusu kalıtıma en çok bağlı olandır.
Tek yumurta ikizlerinde %30-65
Çift yumurta ikizlerinde %4-9
Birinci derecede akrabalarda %15-18
Bu bozukluklarda özgül olarak belirtilerin kendisinin
değil aşırı duyarlı bir otonom sinir dizgesinin
kalıtımsal olarak geçtiği düşünülebilir.
188. YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU
A. Altı aylık bir sürenin çoğu gününde bir takım olaylar ve etkinliklerle
ilgili olarak aşırı kaygı vardır.
B. Kişi kaygısını kontrol etmekte güçlük çeker
C. Anksiyete ve kaygı aşağıdakilerden 3’üne eşlik eder
1. Huzursuzluk, heyecan, endişe
2. Kolay yorulma
3. Düşünceleri yoğunlaştırmada güçlük çekme
4. İrritabilite
5. Kas gerginliği
6. Uyku bozukluğu
D. Bu bozukluk başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
E. Toplumsal ve mesleki işlevsellikte bozulma
F. Madde ve tıbbi durumla açıklanamaz
189. PANİK BOZUKLUK
Genel nüfusta yaşam boyu yaygınlık oranı %1-2 olarak
bildirilmiştir.
K/E=2/1
190. PANİK BOZUKLUK
A) Aşağıdaki belirtilerden 4’ünün birden başladığı ve 10 dakika içinde
en yüksek düzeye ulaştığı, ayrı bir korku ya da rahatsızlık duyma
döneminin olması.
1. Çarpıntı
2. Terleme
3. Titreme
4. Nefes darlığı
5. Soluğun kesilmesi
6. Göğüs ağrısı, göğüste sıkışma
7. Bulantı ya da karın ağrısı
8. Baş dönmesi, sersemlik hissi
9. Derealizasyon, depersonalizasyon
10. Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
11. Ölüm korkusu
12. Paresteziler
13. Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları
B) Beklenti anksiyetesi ve/veya ataklarla ilgili davranış değişiklikleri
C) Madde veya başka bir tıbbi durumla açıklanamaz
D) Başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz
191. FOBİK BOZUKLUK
Normalde korkulmayacak belli bir durum ya da belli
bir nesne ile karşılaşınca ortaya çıkan korkudur.
1. Özgül fobiler
2. Sosyal fobi
3. Agarofobi
Sıklık;
Sosyal fobi→ %1.8
Özgül fobi→ %2.7
Agarofobi→ %0.6
192. Özgül Fobi
A. Özgül nesne veya bir durumla ilgili belirgin korku ve kaygı duyma
B. Fobi kaynağı her zaman doğrudan korku ve kaygı doğurur.
C. Fobi kaynağından kaçınılır ya da korku ve kaygı ile buna katlanılır.
D. Duyulan korku ve kaygı özgül nesne veya durumun yarattığı gerçek
tehlikeye göre orantısızdır.
E. Korku ve kaygı veya kaçınma sürekli bir durumdur. En az altı ay sürer
F. İşlevsellik kaybı veya azalmasına neden olur
G. Başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz
Uyarana göre
Hayvan
Doğal çevre
Kan-iğne-yaralanma
Durumsal
Diğer şeklinde tiplendirilir
193. Özgül Fobiler
Zoofobi: Hayvan korkusu
Klaustrofobi: Kapalı alan korkusu
Eritrofobi: Yüz kızarması korkusu
Mizofobi: Pislik korkusu
Niktofobi: Gece korkusu
Kaprofobi: Dışkı korkusu
Pirofobi: Ateş korkusu
Ksenofobi: Yabancı korkusu
Ailurofobi: Kediden hastalık derecesinde korkma
Akrofobi: Yüksek yerlerden hastalık derecesinde korkma
Algofobi: Ağrıdan hastalık derecesinde korkma
Panfobi: Her şeyden korkma
194. Agarofobi
Aşağıdaki beş durumdan ikisi ya da daha fazlası ile ilgili
olarak korku ve kaygı duyma
1) Toplu taşıma araçlarını kullanma
2) Açık yerlerde bulunma
3) Kapalı yerlerde bulunma
4) Sırada bekleme ya da kalabalık yerlerde bulunma
5) Tek başına evin dışında olma
Kişi kaçmanın güç olabileceğini ya da panik benzeri ya da
yetersizleştiren ya da utanç veren diğer belirtilerin olması
durumunda yardım alamayabileceğini düşündüğü için bu
tür durumlardan korkar ya da kaçınır.
195. Sosyal Fobi
Toplum içinde otururken, konuşurken ya da herhangi
bir eylem yaparken, kızarma, terleme, ellerin
titremesi, kendini küçük düşürecek yanlış bir şey
yapma korkusu
Sıklık kadınlarda %2 ,3 Erkeklerde %1.1
196. Ayrılma Anksiyetesi
A. Aşağıdakilerden en az 3 ünün eşlik ettiği, kişinin bağlandığı
insanlardan ayrılmasıyla ilgili gelişimsel olarak uygun olmayan,
aşırı düzeyde kaygı ya da korku duyması
1. Evden veya bağlandığı kişilerden ayrılma durumunda aşırı kaygı
2. Bağlandığı kişilerin başına bir şey gelecek kaygısı
3. Ayrılmaya neden olabilecek istenmedik bir olay yaşayacağına dair
kaygı
4. Ayrılma korkusu nedeniyle kaçınma davranışları ve buna bağlı
işlevsellikte bozulma
5. Yalnız kalmaktan sürekli kaçınma
6. Yanında bir kişi olmadan uyuma konusunda isteksizlik gösterme
7. Yineleyici ayrılma korkusu ile ilgili rüyalar görme
8. Bağlandığı kişiden ayrıldığında bedensel belirtiler.
B. Korku ve kaygı süreklilik gösterir. Çocuklarda ve ergenlerde en
az 4 hafta, erişkinlerde 6 ay ya da daha uzun sürer.
C. İşlevsellikte bozulma
D. Başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz
197. Seçici Konuşmazlık (Mutizm)
A. Başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın,
konuşmasının beklendiği özgül toplumsal
durumlarda (örn. okulda), sürekli bir biçimde
konuşamıyor olma.
B. İşlevsellikte bozulma olur.
C. En az bir ay sürer.
D. Dil bilmeme veya az bilme ile ilgili değildir.
E. Başka bir ruhsal bozuklukla açıklanamaz.
198. FARMAKOTERAPİ
Bunaltı giderici ilaçlar şu başlıklar altında toplanabilir;
1. Benzodiazepinler
2. Buspiron
3. Antidepresanlar ve nöroleptikler
4. Başka türler
199. BENZODİAZEPİNLER
Etki Düzeneği
Benzodiazepinler MSS’nin her düzeyinde önemli bir inhibitör nörotransmitter
olan GABA’nın postsinaptik düzeydeki etkinliğini güçlendirerek etki
etmektedir.
GABA ile benzodiazepinler nöron membranlarında Cl iyonlarının geçişini
kolaylaştırırlar. Beynin bir çok bölgesinde nöronların ateşleme hızını
düşürürler.
Nöronlarda benzodiazepine özgü iki tür reseptör gösterilmiştir. Tip I (BZ1) ve
Tip 2 (BZ2).
Bunlardan
1) Limbik sistemde daha çok bulunan BZ1 reseptörlerinin bunaltı giderici,
2) Kortekstekilerin antikonvülzan etkiden sorumlu olduğu,
3) Daha çok BZ2 reseptörlerinin bulunduğu retiküler formasyondakilerin
uyutucu etki,
4) Hipokampustakilerin belleği zayıflatıcı etki,
5) Omuriliktekilerin ise kas gevşetici etkiden sorumlu olduğu düşünülmektedir.
200. BENZODİAZEPİNLER
Emilim, Yıkılım, Atılım
Boş midede emilim daha hızlı olur.
Vücut proteinlerine ve yağlara kolayca bağlanırlar.
KC de mikrozomal enzimlerle yıkılırlar ve çoğu
desmetildiazepama ve oksezepama dönüşerek
glukorünize olurlar (oksezepam ve lorezepam yıkılım
ürününe dönüşmez).
Yaşlılık, KC hastalığı gibi durumlarda emilim ve yıkılım
gecikebilir. Bu durumlarda yıkım için mikrozomal
enzimlere gerek olmayan oksezepam ve lorezepam
önerilir.
201. BENZODİAZEPİNLER
Etki Süresi
Uzun süre etkili olanlar (yarı ömrü 12 saatten fazla,
ortalama 2-4 gün):
1) Diazepam,
2) Klorezepat (Tranxilene 5,10mg kap)
3) Kordiazepoksit (Librium 5,10mg drj)
4) Klonezepam (Rivotril 2mg tb)
Orta süre etkili (yarı ömrü 5-12 saat):
1) Oksezepam (Serapax 10, 15mg tb)
2) Alprazolam (Xanax 0.5, 1mg tb)
3) Lorezepam (Ativan 1, 2, 5mg tb dilaltı)
Kısa süre etkili (yarı ömrü 2-5 saat)
1) Triazolam (Türkiyede yok)
202. BENZODİAZEPİNLER
Yan etkiler ve Zehirlenme
Uyku hali, dikkat ve algılamada yavaşlık, denge
bozukluğu çok sık görülür. Alkol ve barbitüratlarla
alındığında bu etkiler artar.
Daha seyrek olarak öfori, ajitasyon, öfke görülebilir.
Seyrek olarak alerji, kilo alma, bulantı, baş ağrısı,
libido azalması görülebilir.
Benzodiazepinler güvenlik sınırları çok geniştir. Çok
yüksek dozlarda bile ölüm olmadığı bildirilmişse de
alkol veya barbitüratlarla alındığında koma ve ölüm
görülebilir.
203. BUSPİRON
(Buspon 5mg kapsül, Piranil 10mg kapsül)
5HT1A reseptörlerine yüksek, D2 reseptörlerine orta
derecede bağlanma gösterir. Aktif metaboliti α-adrenerjik
reseptör antagonistidir.
Uyku verici, kas gevşetici ya da antiepileptik etkisi yoktur.
Bağımlılık yapmaz ve diğer MSS yatıştırıcıları ve alkol ile
belirgin bir etkileşim göstermez.
Bunaltı giderici etkisi benzodiazepinlerden farklı olarak 1-2
hafta düzenli alınınca sağlanır. Bu nedenle akut
durumlardan çok, süregen anksiyete bozukluklarında
kullanılır.
Bunaltı giderici etkisinin limbik sistemde seratonerjik
etkinliği azaltmak yolu ile olduğu sanılmaktadır.
204. BAŞKA BUNALTI GİDERİCİ İLAÇLAR
Propranalol: Özellikle bunaltının otonomik
belirtilerinin bulunduğu durumlarda kullanılırlar.
Özgül sıkıntılı durumlara girmeden önce 20-40mg ya
da günde 40-80mg denenebilir.
Antihistaminikler: En çok hidroksizin (Atarax),
difenhidramin (Benadryl) ve daha çok uyku için
kullanılan doksilamin (Unisom) sayılabilir.
205. BUNALTI GİDERİCİ OLARAK KULLANILAN
ANTİDEPRESANLAR
Trisiklik Antidepresanlar:
Amitriptilin (Laroxyl): Sedatif, antikolinerjik, kilo aldırıcı
etkileri görece yüksektir. Bunaltı giderici ve sedatif olarak
da kullanılmaktadır.
Klomipramin (Anafranil): Trisiklik antidepresan ilaçlar
arasında aynı zamanda seratonin geri alım önleyici etkisi
yüksektir. Antikolinerjik, hipotansif, kilo aldırıcı yan
etkileri görece yüksektir.
Opipramol (İnsidon, İnsomin, Deprenyl): Daha çok orta
ve hafif depresyonlarda, bunaltı bozukluklarında ve
uykusuzlukta kullanılan, yan etkileri ve antidepresan etkisi
görece düşük bir trisikliktir.
206. BUNALTI GİDERİCİ OLARAK KULLANILAN
ANTİDEPRESANLAR
Trisiklik Olmayanlar:
Mianserin (Tolvon 15, 30mg tb): Antikolinerjik etkisi
düşük,iştah açıcı ve sedatif etkisi yüksektir. Konvülsiyon eşiğini
düşürebilir. Nadirde olsa aplastik anemiye neden olabilir. Seyrek
olarak uykuda tedirgin bacak (restless leg) sendromuna neden
olabilir. Bunaltı giderici ve uyku düzenleyici olarak
kullanılmaktadır.
Venlefaksin (Efexor 75, 150mg kap): Seçici olarak hem
seratonin hem NA geri alım önleyicisidir. Ağır ve orta derecedeki
bunaltılı çökkünlüklerde etkili güvenilir bir antidepresandır.
Mirtazapin (Remeron 30mg tb): Hem NA hem de Seratonerjik
etkinliği artıran ve bunaltı giderici etkisi olan bir
antidepresandır. Seyrek olarak uykuda restless leg sendromuna
neden olabilir. Geçici olarak hafif hipotansiyona bağlı baş
dönmesi yapabilir.
207. BUNALTI GİDERİCİ OLARAK KULLANILAN
ANTİDEPRESANLAR
SSRI’lar:
Fluoksetin (Prozac, Depreks, Fulsac, Zedprex):
SSRI’ların çoğunda olduğu gibi kan proteinlerine sıkı
bağlandığından warfarin (kumadin) ve dijital alanlara
verilmemelidir.
Fluvoksamin (Faverin 100mg tb)
Paroksetin (Seroxat): Premenstrüel gerginlik
sendromunda ve erken boşalmada da olumlu etkisi
bildirilmiştir.
Sertralin (Lustral, Serdep, Seralin, Selectra)
Essitalopram
208. BUNALTI GİDERİCİ OLARAK KULLANILAN
ANTİDEPRESANLAR
MAO İnhibitörleri:
Moklebemid (Aurorix 150, 300mg kap): MAO’ya geri
dönüşlü olarak bağlanır. KC de toksik etkisinin
olmadığı ve tiramin ile etkileşiminin çok düşük olduğu
ya da hiç olmadığı görülmektedir. Bunaltı giderici
etkisi vardır. Antikolinerjik yan etkisi yoktur.
210. Sunumun Amacı
Kişilik nedir?
Kişilik bozukluklarının genel özellikleri
nelerdir?
DSM-5’e göre kişilik bozuklukları
nelerdir?
Alternatif sınıflandırma nedir?
ICD-11 de ne oldu?
2
211. KİŞİLİK / PERSONA
Bir insanı başkalarından ayıran
Değiş(tiril)mesi güç olan
İşlevselliğin tüm alanlarında (çok çeşitli
toplumsal ve kişisel ortamlarda) sergilenen
Kendine özgü duygu, düşünce, tutum ve
davranış örüntülerinin bütünüdür.
Kişilik, kişinin günlük yaşamdaki
karakteristik duygusal ve davranışsal
özelliklerinin tümü olarak tanımlanır.
212. KİŞİLİK GELİŞİMİ
Biyo-psiko-sosyal bir bütündür
Gelişim-olgunlaşma sürekliliği
Ailesel ve sosyokültürel etkileşimler
Yaşam olaylarının katkısı
213. MİZAÇ – HUY (yaratılış-fıtrat-tabiat)
temperament
Doğuşta var olan davranış örüntüsüdür
Duygusal, güdülenme, uyum
özelliklerinin yapısal çekirdeğidir
Nörobiyolojik yapılanma söz konusudur
215. Kişilik Bozukluğu
Bireyin ait olduğu sosyal çevre ve kültürün
beklentilerinden sapan, süreklilik ve katılık
arz eden, içsel yaşantı ve davranış
örüntüsüdür.
Bilişsel (algılama ve yorumlama)
Duygulanım (duygusal yanıtlarının düzeyi,
şiddeti, tutarlılığı ve uygunluğunda)
Kişiler arası işlevsellik
Dürtü denetim alanlarında farklılık, zorlanma
216. ORTAK ÖZELLİKLER
Egosintonik
Sergiledikleri tutum ve davranışlardan dolayı
anksiyete duymazlar.
Çocukluktan beri süregelen özellikler
Bu kişiler çocukluktan beri süregelen
sorunlarını reddederler ve psikiyatrik yardım
aramazlar.
Kişiler-arası işlevsellikte bozukluk
Çevre ile çatışırlar ve çevreyi kendilerine
uydurmaya çalışırlar (alloplastik uyum).
Bilişsel yetiler-Duygulanım-Düşünce yapısı
217. Kişilik Bozukluğu
Kişilik özellikleri
uyuma dönük değilse,
esneklikten yoksunsa,
işlevsel bozukluğa ve öznel rahatsızlığa
(distres) yol açıyorsa
Çok çeşitli toplumsal ve kişisel durumları
kapsıyorsa, süreklilik gösteriyorsa ( en
azından ergenlik ya da genç erişkinlik
dönemine kadar)
kişilik bozukluğundan söz edilir.
9
219. Kişilik Bozuklukları
Topluma maliyeti yüksektir
Suç, alkolizm, madde kullanımı
İntihar, kazaya uğrama, acile müracaat
Evlilik sorunları, mahkeme başvuruları
İşsizlik, eğitim düzeyi düşüklüğü
Psikosomatik hastalıklar sıktır.
220. KİŞİLİK BOZUKLUKLARI VE
KOMORBİDİTE
Madde kötüye kullanımı ve bağımlılığı
İntihar girişimleri
Duygudurum bozuklukları
Dürtü kontrol bozuklukları
Yeme bozuklukları
Anksiyete bozuklukları
221. Diğer major ruhsal
bozukluklarından farkı
Daha stabil ve kronik bir süreç
Daha kötü prognoz
Çocukluk,ergenlik dönemlerinden başlar
Kişide sıkıntıya yol açmayabilir – fakat
diğer insanlarda sorun yaratacağı
açıktır-
13
222. EPİDEMİYOLOJİ
Genel nüfusta %10-20
K=E
Antisosyal ve Şizoid KB
Borderline,Histrionik ve Bağımlı KB
Yatan hasta %15
Ayaktan takip %30-50
223. DSM-5 e göre Kişilik
Bozuklukları
A. Kişinin içinde yaşadığı kültürün beklentilerinden belirgin olarak sapan, süregiden bir
içsel yaşantı ve davranış örüntüsü.
Bu örüntü, aşağıdakilerden iki (ya da daha çok) alanda kendini gösterir.
1. Biliş (kendini, diğer insanları ve olayları algılama ve yorumlama yolları).
2. Duygulanım (duygusal tepkilerin aralığı, yoğunluğu, değişkenliği ve uygunluğu).
3. Kişilerarası işlevsellik.
4. Dürtü denetimi.
B. Süregiden, esneklikten yoksun bu örüntü, çok değişik kişisel ve toplumsal durumları
kapsar.
C. Süregiden bu örüntü, klinik açıdan belirgin sıkıntıya ya da toplumsal, işle ilgili alanlarda
ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye yol açar.
D. Bu örüntü kalıcı ve uzun bir sürelidir ve başlangıcı en azından ergenlik ya da erken
erişkinlik dönemine uzanır.
E. Süregiden bu örüntü, başka bir ruhsal bozukluğun bir görünümü olarak ya da başka bir
ruhsal bozukluğun bir sonucu olarak daha iyi açıklanamaz.
F. Süregiden bu örüntü, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde, bir ilaç) ya da
başka bir sağlık durumunun (örn. baş çarpma) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
15
224. Kişilik Bozuklukları
(DSM-5’e göre)
A Kümesi: Paranoid, şizoid, şizotipal
kişilik bozuklukları
B Kümesi: Antisosyal, borderline,
histrionik, narsistik kişilik bozuklukları
C Kümesi: Avoidan (kaçıngan), bağımlı,
obsesif kompulsif kişilik bozuklukları
16
226. PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Genç erişkinlik döneminde başlayan;
başkalarının davranışlarını kötü niyetli
yorumlayan, güvensiz, kuşkucu,
haksızlığa dayanamayan, kıskanç,
kavgacı yapıda insanlardır.
18
227. DSM-5 Tanı Ölçütleri
(A) Paranoid Kişilik Bozukluğu
Başkalarının davranışlarını kötü niyetli olarak yorumlayıp
sürekli bir güvensizlik ve kuşkuculuk gösterme.
N:≤4
1. Yeterli bir temele dayanmadan başkalarının kendisini sömürdüğünden,
aldattığından veya kendine zarar verdiğinden kuşkulanır.
2. Dostlarının veya iş arkadaşlarının kendine olan bağlılığı veya güvenirliği
üzerine yersiz kuşkuları vardır.
3. Söylediklerinin kendisine karşı kötü niyetle kullanılacağından yersiz
korkuları olduğundan başkalarına sır vermek istemez.
4. Sıradan sözlerden, olaylardan aşağılandığı veya kendisine gözdağı verildiği
şeklinde anlamlar çıkarır.
5. Sürekli kin besler.
6. Karakterine ve itibarına saldırıldığı yargısını taşır ve öfke ile karşı saldırıda
bulunur.
7. Haksız yere eşinin sadakatsızlığı ile ilgili kuşkulara kapılır.
228. PARANOİD KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Genel nüfusta % 0,5-2,5
Yatan psikiyatrik hastalarda % 10-30
Ayaktan takip edilenlerde % 2-10
E>K
Ailede şizofreni / Sanrılı bozukluk
olanlarda daha sık
229. ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Yaşam boyu sosyal geri çekilme ile
karakterize bir bozukluktur.
Genç erişkinlikte toplumsal ilişkilerden
kopma ve duygularda küntlük görülür.
Çevreden egzantrik, izole, yalnız,
ilişkilerden uzak, içe dönük, sınırlı,
soğuk, sessiz insanlar olarak tanınırlar.
21
230. (A) Şizoid Kişilik Bozukluğu
Sürekli toplumsal ilişkilerden kopma ve
duyguların anlatımında kısıtlı olma
örüntüsü,
N:≤4
1. Ailenin bir parçası değilmiş gibi davranır; yakın
ilişkiye girmez ve yakın ilişkilerden zevk almaz.
2. Çoğunlukla tek bir etkinlikte bulunmayı tercih
eder.
3. Cinsel deneyim yaşamaya karşı oldukça
ilgisizdir.
4. Çok az etkinlikten zevk alır.
5. Yakın arkadaşı ve sırdaşı yoktur.
6. Övgü ve eleştirilere karşı ilgisiz kalır.
7. Duygusal soğukluk, kopukluk veya tekdüze bir
duygulanım gösterir.
231. Şizoid Kişilik Bozukluğu
Sosyal izolasyon
Sanrısal bozukluk, şizofreni
Paranoid, Şizotipal, Çekingen KB,
Asperger
Genel nüfusta % 7,5 (?)
E>K
Sch ve Şizotipal KB olanların
akrabalarında sık?
232. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Yakın ilişkiye girmekten zevk almazlar;
Tek bir etkinlikte bulunmayı yeğlerler;
Cinsel deneyime karşı ilgileri azdır;
Çok az etkinlikten zevk alırlar;
Yakın 1-2 arkadaş dışında arkadaşları
yoktur;
Duygusal soğukluk, kopukluk ve
tekdüzelik vardır.
24
233. ŞİZOTİPAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Genç erişkinlik döneminde başlayan,
bilişsel ya da algısal çarpıklıklar,
alışagelmişin dışında davranışlar,
yakın ilişkilerde birden bire rahatsızlık
duyma,
yakın ilişkilere girme becerisinde
azalma,
kişiler arası toplumsal ilişkilerde
yetersizlik, gösteren garip kişilerdir
25
234. DSM-5 TANI ÖLÇÜTLERİ
Referans fikirleri; acayip inanışlar, büyüsel
düşünce (batıl inanç, altıncı his gibi);
olağandışı algısal yaşantılar, bedensel
illüzyonlar olabilir;
acayip düşünce ve konuşma biçimi;
kuşkuculuk, paranoid düşünce; alışılagelmişin
dışında, kendine özgü davranış ve görünüm;
uygunsuz, kısıtlı duygulanım;
yakın arkadaşları ya da sırdaşlarının
olmaması;
toplumsal anksiyete ( paranoid korkularla
ilişkilidir.)
26
236. ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Sosyal koşullara uymakta zorluk çeken
insanlardır.
Başlangıç genelde 15 yaşından öncedir.
Erkeklerde % 3, kadınlarda % 1
oranında görülür.
Bu kişilerde ailesel yatkınlık vardır.
Erkeklerin birinci derece akrabalarında 5
kat daha fazla görülür.
28
237. ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Çocukluktan itibaren yalan söyleme, evden
kaçma, hırsızlık, saldırganlık madde
kullanımı, yasadışı aktiviteleri vardır.
Aykırı davranışlarından dolayı anksiyete ve
depresyon göstermezler.
Çünkü; kendilerine göre uygun açıklamaları
vardır.
Özkıyım tehditleri ve bedensel uğraşları
yaygındır.
Sözel iletişimlerinde başarılıdırlar.
29
238. ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Manuplatif, kolay yoldan para
kazanmayı isteyen kişilerdir.
İçkili araba kullanma, çocukları
hırpalama sıkça görülür.
EEG'de anormal bulgular
olabileceğinden nörolojik muayene
yapılmalıdır.
30
239. DSM-5 TANI ÖLÇÜTLERİ
15 yaşından beri başkalarının hakkını hiçe sayma,
saldırma ve tutuklanmaya yol açacak eylemlerde
bulunma;
Yalan söyleme, başkalarını aldatma;
Dürtüsellik ve gelecek için tasarı yapamama;
Saldırganlık ve sinirlilik;
Kendinin ya da başkalarının güvenliği konusunda
umursamazlık;
Sürekli sorumsuzluk;
Başkalarına zarar vermiş olmalarına rağmen
aldırmama, vicdan azabı duymama ve sürekli
bahaneler bulma;
18 yaşından büyük olma
31
240. ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bu kişilerde beraberinde alkol ve madde
kötüye kullanımının yanı sıra depresif
bozukluklar da sık görülür.
Hastalarda prognoz değişkendir.
Yaş ilerledikçe semptomlar azalır.
32
241. BORDERLİNE KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Bu kişilik bozukluğu, nevrozla psikoz
arasında bir sınırdadır.
Sıradışı değişken duygulanım, mood,
davranış, nesne ilişkileri ve self imaj ile
karakterizedir.
Bu kişilerin kimlik duygusunda, duygu
durumunda ve ilişkilerinde sürekli bir
tutarsızlık vardır.
Asıl patoloji bireyin self (kendilik)
duygusunda, nesne ilişkileri kurma
biçimindedir.
33
242. BORDERLİNE KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Bu kişiler insanları tümüyle iyi ya da
tümüyle kötü kategorisine ayırırlar,
ilişkileri bu nedenle başarısızdır.
İnsanları bağlanacak ya da nefret
edilecek gibi görürler.
Bu bölünme nedeniyle iyi insanlar
idealize edilir, kötü insanlar ise
değersizleştirilir.
Birine bağlılıktan vazgeçme, grup
değiştirme bu kişilerde sık görülür.
34
243. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Gerçek ya da imgesel bir terkedilmeden kaçınmak için çılgınca
çabalar gösterirler;
aşırı büyütme ile yerin dibine batırma arasında gidip gelen
gergin tutarsız kişiler arası ilişkileri vardır;
Kimlik kargaşası vardır;
bu kişilerin kendine zarar verme olasılıkları yüksektir.
en az iki alanda dürtüsellik vardır. (Para harcama,madde kötü
kullanımı, pervasızca araba kullanma, cinsellik, tıkanırcasına
yemek yeme gibi.);
göz korkutmak amacıyla yineleyen özkıyım girişimleri vardır;
affektif instabilite ( irritabilite, disfori, anksiyete);
kendini sürekli olarak boşlukta hissetme;
uygunsuz yoğun öfke ve öfkesini kontrol altına alamama;
stresle ilişkili geçici paranoid düşünce ve ağır dissosiyatif
belirtiler.
35
244. HİSTRİYONİK KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Bu kişiler renkli, dramatik, abartılı
davranan, duygusal kişilerdir.
Ayrıntılı öykü verirler, dramatik jestleri
vardır.
Konuşmalarında renkli kelimeler
kullanırlar.
Affektif oynaklık yaygındır.
Aşırı duygusal, iyileşme arayışı gösteren
kişilerdir.
36
245. DSM-5 Tanı Ölçütleri
İlgi odağı olmadığında rahatsız olurlar,
Başkaları ile olan etkileşimi cinsel yönden ayartıcı,
baştan çıkartıcı davranışlarla belirlidir;
Hızlı değişen, yüksek duygular sergilerler;
Fiziksel görünümlerini kullanarak ilgiyi üzerine
çekerler;
Başkalarını etkilemeye yönelik, ayrıntıdan yoksun
konuşurlar;
Gösteriş yaparlar,yapmacık davranırlar ve
duygularını abartırlar;
Telkine yatkındırlar, kolay etkilenirler;
İlişkilerin olduğundan yakın olması gerektiğini
düşünürler.
37
246. NARSİSİSTİK KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
Bu kişilerde,kendi öneminin fazla olduğu
duygusu ve grandioz düşünceler vardır.
Genel populasyonda %1; klinik olarak
%2-16 oranında görülür.
Genç erişkinlik döneminde başlayan ve
değişik koşullar altında ortaya
çıkan,üstünlük duygusu (düşlemlerde ya
da davranışlarda), beğenilme
gereksinimi ve empati yapamamanın
olduğu sürekli bir durumdur.
38
247. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşırlar;
başarılarını ve yeteneklerini abartır,yeterli bir başarı
göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi beklerler;
sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz
sevgi düşlemleri üzerine kafa yorarlar;
özel ve eşi bulunmaz biri olduğuna,özel kişilerle
arkadaşlık etmesi gerektiğine inanırlar; çok
beğenilmek isterler; hak kazandığı duygusu vardır;
Kişiler arası ilişkileri kendi çıkarı için kullanırlar;
empati yapamazlar;
başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanıyıp
tanımlama konusunda isteksizdirler;
39
248. NARSİSİSTİK KİŞİLİK
BOZUKLUĞU
başkalarını kıskanır ya da başkalarının
kendisini kıskandığına inanırlar;
küstah, kendini beğenmiş davranış ya da
tutumlar sergilerler;
bu kişiler, özel insanlardır ve özel tedavi
gerekir.
İlişkileri ve benlik saygısı kırılgandır,
eleştiriyi kabullenemezler.
Kendi isteklerine ulaşmak için sempati
yaparlar.
40
249. C kümesi kişilik bozuklukları
Avoidan
Obsesif Kompulsif
Bağımlı
41
250. AVOİDAN KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bu kişilerde, reddedilmeye aşırı duyarlık
ve sosyal yaşamda çekingenlik vardır.
Asosyal değildirler, ilişki kurmaya istek
duyarlar ama çekinirler.
Kabullenilmeye ihtiyaçları vardır.
Aşağılık kompleksleri olan kişilerdir.
42
251. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Eleştirilme, dışlanma, reddedilme korkusu
nedeniyle toplumsal ilişki gerektirecek
mesleklerden kaçınma;
sevildiğinden emin olmadıkça ilişkiye
geçmezler;
yakın ilişkiler kuramazlar;
toplumsal durumlarda eleştirileceği korkusu
vardır;
yeni kişilerle aynı ortamda olunca yeterli
olduğu duygular yönünden inhibe olurlar;
kendini başkalarından aşağı görürler;
kişisel ilişkilerden ve etkinliklerden kaçınırlar.
43
252. BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Genç erişkinlik döneminde
başlayan,uysal ve yapışkan davranışa
ve ayrılma korkusuna yol açacak
biçimde kendisine bakılma
gereksiniminin aşırı olduğu kişilerdir.
Bu kişilerde pasif ve bağımlı durum
kalıcıdır.
Sürekli bağlanacağı kişiler ararlar.
44
253. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Başkalarının öğüt ve destekleriyle karar verirler;
yaşamlarında sorumluluk almak için başkalarına
gereksinim duyarlar;
kabul göremeyeceği korkusuyla, başkalarıyla aynı görüşü
paylaşmakta zorluk çekerler;
kendi başına iş yapma zorluğu vardır.
Kendine güven yoktur;
başkalarının bakım ve desteği için hoş olmayan şeyleri
bile yaparlar;
tek başına kaldığında kendini rahatsız ve çaresiz
hissederler;
yakın bir ilişki sonlandığında,başka bir ilişki arayışı içine
girerler;
kendi kendine bakma durumunda bırakılacağı korkuları
üzerine gerçekçi olmayan bir biçimde kafa yorarlar.
45
254. Obsesif Kompulsif Kişilik
Bozukluğu
Bu kişiler, emosyonel sınırlılık,
düzenlilik, sabırlılık, inatçılık,kararsızlık
ile karakterizedir.
Ana özelliği esnek olmama ve
mükemmelliyetçiliktir.
46
255. DSM-5 Tanı Ölçütleri
Yapılan etkinliğin amacını unutturacak derecede ayrıntılar,
kurallar, listeler, sıralama, organize etme yada program
yapma ile uğraşıp durma;
İşin bitirilmesini zorlaştıran mükemmelliyetçilik gösterirler;
Kendini işe ve üretkenliğe adarlar;
ahlak, doğruluk ya da değerler gibi konularda vicdanının
sesini aşırı dinler ve esneklik göstermezler;
eskimiş ya da değersiz şeyleri elden çıkartamazlar;
başkaları, tam olarak kendisinin yaptığı gibi yapmayı
kabul etmedikçe görev dağılımı yapmak ya da
başkalarıyla birlikte çalışmak istemezler;
para harcama konusunda hem kendisine, hem de
başkalarına karşı cimridirler;
katı ve inatçıdırlar.
47
256. Peki bu kadar mı?
DSM-5 alternatif kişilik bozuklukları tanı ölçütleri ortaya
koymuştur.
Alternatif modelde kişilik bozuklukları,
kişilik işlevselliğinde bozulmalar ve
patolojik kişilik özellikleri ile karakterize edilir.
Bu modele dayanan kişilik bozukluğu tanıları
antisosyal,
çekingen,
borderline,
narsisistik,
obsesif-kompülsif
şizotipal kişilik
bozukluklarını kapsamaktadır.
Bu yaklaşım aynı zamanda, herhangi bir kişilik bozukluğu
tanı kriterlerini tam karşılamayan ancak KB olduğu düşünülen
kişiler için özelliklerle belirli bir kişilik bozukluğu (PD-TS)
tanılarını içermektedir (APA 2013b).
48
257. Alternatif sınıflama
DSM-5 alternatif sınıflama için getirilen öneriler,
boyutsal bir yaklaşımın benimsenmesi,
Klinik görünüme daha uygun olması,
eş tanıyı azaltması
ve ilk üç eksenin birleştirilmesi
şeklindedir.
Boyutsal yaklaşımda kişilik farklı özellikleri temsil eden
(içedönüklük-dışadönüklük, karşı koyuculuk-cana yakınlık gibi),
çok sayıda boyuttan oluşur.
Buna göre her insan bu boyutların her biri üzerinde farklı bir
noktada bulunur.
DSM-IV‟te üç kümede birbirinden ayrı 10 adet kişilik bozukluğu
tanımlanmaktadır.
DSM-5 alternatif sınıflama tek ve genel bir kişilik bozukluğu
tanımı getirmekte ve farklılıkları “tip“ olarak adlandırmaktadır
49