You are on page 1of 238

BELGE YAYlNLARI

KARL MARX - F. ENGELS

David lllazanav 1870"de Odeaa'da doOdu. Daha 15


ya,ında devrımcı harekete katıldı. Ruaya"doÜ lik
Markalet çevreler Içinde yeraldı, All'li Sosyal Demolc·
rat J,çl Partlalne girdi. Aynı yıllarda Ma.. ara,tır·
malarına ba,ladı. au alanda ba,ııcn ntorltelerden bl·
'
ri haline geldi. 1917 Devriminden sonra Sosyalisi
Akademinin kurulmasına yardım elli. 1920'de Mcını -
Engele EnelllilaO kurulunca ba,ırıa Qtıclrllell ve dev
çalıfmalarına glrl9t1. Lenin'In tam desteOiyle Manr·
Engele'In dOnyanın her yanına yayılmıt yazılarını
belge ve elyazmalarını topladı. BugOn onların bütün
eaerlerlnl, !!zellikle el yazmalarını kullanablllyarsak.
bu Rlazanov'un yorulmak bilmeyen çalı,maları aa­
yealrıde. OnUI MEGA'yı lMarx-Engels Ge!\Cimlausgabel
baskıya hazırladı. Bunlar yarıında sunduOumuz
GIRI$ gibi, linemil Incelemeler yaptı. Bu kilobı bas­
kıya hazırlayan, nailayan Prof. ')Irk Slrulk. Mıırx
araştırmalarında otorlle sayılan bir matemollkcl. En
linemil çalışmalarından biri da r.o,.unı�t Mo"lleslonun
DoOu,u.
BELGE YAYINLARI: 1
Birinci Baskı: Ocak 1978
İkinci Baskı: Ocak 1990

Kapak Düzeni: Deniz Oral 1 Dizgi: Gençlik Matbaası 1 Baskı: Gülen


Ofset 1 BELGE ULUSLARARASI YAYINCILIK TİC. LTD. ŞTl.
Divanyolu Cad. Binbirdirek lşhanı 16 Zemin Kat. Cagaloglu -
İstanbul.
David Riazanov

KARL MARX

F. ENGELS

Hayat ve Eserlerine Giriş

Türkçesi : RAGIP ZARAKOLU


Gİ RİŞ

D. Riazanov (David Borisoviç Goldendach) 10 Mart


1870'de Odesa'da doğdu. P.L. Lti'Vrov'un etki.�iyle ,onbeş gi­
bi küçük bir yaşta, Rusya'nın islahı için halk (narod --bu­
rada köylüler) arasına giden Narodniklerin ha!'f..:çı hareketine
katıldı. Bu, beş yıl kadar hapi!�te yatmasına neden oldu. Sos­
yal ,Demokrat hareketin Ru.<:ya'daki ilk tomurcuklanmasında
yeraldı ve 1889'la 1891 yıllarında, Rusya'daki işçi lıareketi-
11in temelini atan (Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi 1898'de
oluştu) siyasi göçmenler arasındaki çeşitli eğilimleri öğren­
mek için yurtdışındaki Marksist Rus çevrelerini dolaştı.

Riazanov ikinci yolculuğundan dönerken sınırda tutuklan­


dı, duruşmaya çıkmak üzere hapiste onbeş ay geçirdi, so­
nunda dört yıl hücre hapsine ve ağır çalışmaya mahkum
edildi. Hapis cezasını tamamladıktan sonra, polis denetimin­
de yaşamak üzere, Bessarabya'daki Kişenev kentine sürgüne
gönderildi. Toplumsal sorunların araştırılmasına her zaman
büyük bir ilgi besleyen Riazanov'un eline bu yolda fırsat,
ilk kez 1900'de yurtdışına çıkmayı becerdiğinde geçti ve bun­
dan sonra kendini bilimsel araştırmay::ı adadı. İlk önemli
eseri, Narodnik hareketin eleştirisi olan İki Gerçek'ti (1901).
Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne katıldı.

Bu yıllarda Riazqnov, Karl Kautsky'nin sorumluluğunda


yayınlanan Marksist Alman dergisi Neue Zeit'a (Yeni Zaman­
lar) yazı verrneğe başladı... 1905'te Devrimin patlak verme-

5
sinden hemen sonra, Riazanov Rusya'ya döndü ve St. Peters­
burg'daki sendikal çalışmalarda faal görev aldı. 1907'de ye­
niden tutuklandıysa da, Rusya'dan çabucak kaçmayı becer­
di. Almanya'ya gitti ve Marx-Engels'in hayat ve eserlerine
ilişkin belgelerin düzenlenmesinde ( Almanların deyişiyle
Marx-Forschung) başlıca otorite olmasına yolaçan araştır­
malarına başladı.

Riazanov'un çalışmalarına değer biçebilmek için, bu yüz­


yıl başlarınd.':l Marksizmin tarihine ilişkin sayısız belgenin
arşivlerde yada özel kolleksiyonlarda tozlanmağa terkedil­
diğini yada eski günlerin gazetelerinde saklı kaldığını kavra­
mak gerek. Bu belgelerin değeri, bırakın akademik çevrele­
ri, öncü Sosual Demokrat çevreler içinde bile çok az anlaşıl­
mıştı -birkaç istisna dışında. Bu tespit, Marx ve Engels'in
edebi mirasının en büyük bölümünün saklandığı Berlin'deki
Sosyal Demokrat Parti (SPD) arşivleri açısından da geçer­
liydi. Bu belgelerin, sosyalist hareketin geçmişi, bugünü ve
geleceğini kavrama açısından taşıdığı anlamı değerlendire­
bilen birkaç kişiden biri de Riazanov'du.

Yüklendiği ilk görev, Marx'ın İngiliz-Rus ilişkileriyle il­


gili, özellikle Kırım Savaşı (1854-1856) döneminde kaleme al­
dığı hacimli yazılar iizı?rine yaptığı inceleme oldu; bu konu­
da 1909'da Neue Zeit'da (Sayı 5) bir monogm/i yayınladı. Ay­
nı yıl Birinci Enternasyonal (1864-1876) üzerine bir araştır­
maya girişti. Bu amştırmanın peşinden Londra'ya gitti ve
British Museum'da çalıştı. Burada Marx ve Engels'in 1852-
1862 yılları arasında katkıda bulunduğu tüm yayınları, özel­
likle New York Tribune kolleksiyonlarını, Marx ve Engels'in
yayınladığı yazıbrı deriemek amacıyla taradı; bunların ba­
zıları yazı kurulu imzasıyla çıkmıştı yada imzasız makaleler·
di. Bunların bir kısmı Marx'ın kızı Eleanor ve kocası Edward
Aveling tarafından 1897'de Şark Meselesi adlı derleme içinde
yayuılanmıştı. 1901'de Franz Mehring, Mar:r ve Engels'in

6
1841 -'1850 döneminde yazdığı, o sıralar bulunamayan yazıla­
rını yayınladı (Aus dem literarischen Nachlass von Karl
Marx und Friedrich Engels, 3 Cilt). Riazanov 1912'de SPD'nin
himayesi altında, Tribune'da, Çartistlerin yayın organı Pe­
ople's Paper'da çıkan yazıları ve 1852-1856 yılları arasında
yazılan diğer birçok makaleyi içeren iki ciltlik bir derleme
yayınladı (Gesammelte Schriften von Karl Marx und Fried-'
rich Engels, 1852 his 1862, Almanca çevirileri yapan Luise
Kautsky). İki cildin daha yayınlanması planlanıuordu, ama
bu gerçekleşemedi. Bunlar, Marx ve Engels'in A. Bebel ve
E. Bernstein tarafından 1913'te yayınlanan mektuplarıula
(Briefwechsel, 4 Cilt) birlikte, Rus Devriminden önce Marx­
Forsc hung'a (Marx araştırmalarına) yapılan başlıca katkı­
lardı.

Riazanov'un Birinci Enternasyonal'e ilişkin araştırması­


nın 1914'de yayınlanması planlanıyordu. Kitap dizilmekteydi,
ama araya savaş girdi ve yayınianmadan kaldı. Riazanov'un
elindeki malzemenin bir bölümü dah-:ı sonra Marx-Engels
Arehiv I'de (1926) yayınlandı. Riaıanov birçok noktada,
Mehring'in, Bakunin ve Lassaıle gibi kişilerin rolü hakkın­
daki düşünceleriyle çatışıyordu. Bazen, Komünist Liga'nın
doğuşu konusunda anlattıklarına ilişkin olarak, Marx t1e En­
gels'den de -aradan uzun yıllar geçtikten sonra hatırıarın­
da kalanları Y,azmışlardı- ayrılıyordu. Elinizdeki kitap bu
eleştirilerden bazılarını içermektedir.

1917 Şubat Devriminden sonra Riazanov Rusya'ya dön­


dii, hızla gelişen İşçi Şu raları (Sovyetler) içinde çalıştı. 1917
Ağustos'unda Bolşevik Parti'ye katıldı.

Ekim Devrimi Bolşevikleri iktidara getirdi ve Riazanov'a


bilgisini ve gücünü yeni devletin hizmetine sunma fırsatı sağ­
ladı. 1918'de arşivleri düzenlerneğe girişti, 1919'da Sosyali.�t
Akademi'nin (daha sonra Komünist Akademi) oluşturulması-
na yardım etti, ve Akademi içinde bir «Marksizm Tarihi Bö- ·
lümü�nün kurulmasını üstlendi. 1920'de Komünist Parti'nin
him:ıyesi altında ünlü Marx-Engels Enstitüsü (1931'den son­
ra Marx-Engels-Lenin Enstitüsü) kurulunca, yöneticiliğine
Riazanov getirildi. Enstitü önce Sosyalist Akademiye bağlıy­
ken, 1922'den sonra doğrudan Sovyet Hükümetine bağlandı.,
Diğer birçok sorumlulukianna karşın Lenin, Enstitümin ça­
lışmalarıyla yakından ilgileniyordu. Riazanov artık arkadaş­
larıyla birlikte tüm gücünü sosyalist hareketin dünya çapın­
daki kaynaklarına ve gelişmesine ilişkin malzemeyi toplama­
ğa ve ineelerneğe hcısredebilirdi.

Rus Komünist Partisi'nin 1924'deki Onüçüncü Kongresin­


de resmen kabul edilen, ve Komünist Enternasyonal'in Be­
şinci Kongresinde onaylanan bir kararla, Marx ve Engels'in
toplu eserlerinin hazırlanmasına öncelik verildi. Bunu söyle­
mek, yapmaktan daha kolaydı. Enstitü işe neredeyse en ba­
şından başlamak zorundaudı, çünkü bu çalışmaya birkaç uüz
l!ski kitap ve yalnızca sekiz orjinal belgeyle başlandı. Marx
tıe Engels henüz yaşarken yayınlanan ilk basımların uoklupu­
nuıı sıkıntısı çekiliyordu, ayrıca Bernstein ve Kautsky tara­
fından hazırlanan daha sonraki baskılar da eksikti ve güveni­
lir değildi. 1920'lerde Sovyet görevlileri, Londra'da Marksist
klasikierin ender bulunan kopyalarını satın almağa girişti;
tJe Lenin Şubat 1921'de Riazanov'a yazdığı mektupta şunu is­
tiyordu: «Matx ve Engels'in mektuplarını Saheidemann (*)
ve Kumpanyasından alamaz mıyız (tam bir çıkarcılar güru­
hudurlar), yada fotokopilerini satın alamazmıyaz?•. Ve Ria­
zanov bunun için çalışmaya koyuldu.

Riazanov 1921'de Berlin'dedit. cScheid4mdnri t1e Kumpan­


yasının� anti komünist tavrından dolayı çalışmak kolay ol -

(') f>hlllpp Scheldemann (1865-1939) Alman Sosyal Demokratlarının


önde gelen klşllerlndendl.

8
muyordu, ama yine de Riazanov, iki yıl süren pazarlıklardan
sonra Moskova'ya 7.000 fotostatik kopya göndermeyi becerdi.
1924'te 4.200 Mark karşılığında (yaklaşık 1.000 Dolar) Marz
ve Engels'in Alman Sosyal Demokı-at Partisi arşivlerinde sak­
lanan yazılarının tünı haklarını satın aldı. Birkaç yıl sonra
SPD bu anlaşmadan caymağa kalkıştı, ama artak çok geçti;
Enstitü istediklerinin büyük bölümünü elde etmişti.

Riazanov diğer kaynaklara da başvurdu: Marxıın okula


gittiği Trier'de (Treves), doktorasını yaptığı Jana'da ve Ruhr
bölgesinde, Engels'in baba tarafından akrabaları arasında
araştırmalar yaptı. Özel kolleksiyonlardaki ve müzaayelerde­
ki belgeleri izlemek için Britanya, Fransa ,ve ABD'deki çeşit­
li kişilerle yazıştı. Enstitü Rusya, Almanya. Britanya ve
Fransa üzerine sosyolojik malzemeyle doldu kıştı. 1930'da
Enstitü yüzlerce orjinal belgeye, 55.000 sayfa fotO!;tatik kop­
yaya, 32.000 broşiire ve 450.000 kitapla dergi kolleksiyonun­
dan oluşan zengin bir kütüphaneye sahipti. idari bölümler,
arşiv ve kütüphane yanında, okuma odaları, bir müze ve bir
yayın bölümü de bulunmaktaydı.

Yayın konusundaki başlıca çaba, Marx ve Engels'in eser­


lerinin, Rusça ve orjinal dillerde, mümkün olduğu kadar ek­
siksiz bir basımını sağlamağa yönelikti. Rusça baskı yirmi
sekiz ciltte tamamlandı ( 1931-1951). Orjinal dildeki baskının
beş cildi ise, Almanya'da Hitler iktidara gelmeden önce ya­
yınlandı, daha sonraki iki c'ilt Leningrad'da yayınlandı ve
1935'te bu girişime ara verildi. Bu yedi cilt, ünlü Marx-Engels
Gesamtausgabe'yi oluşturmaktadır (kısaltdmış adıyla MEGA
olarok bilinmektedir). Bu baskı ancak 1848 yılına kadar gel­
mekle bfrl�kte, Alman İdeolojisi, 1844 Ekonomik ve Felsefi
Elyazmaları gibi eserlerin ve Neue Rheinische Zeitung'da
1848 Aralığına dek yayınlanan tüm makalelerin ilkez el altana
gelmesini sağladı. Riazanov, Do�anın Diyalektiği'ni de Ens­
titünün çıkardığı Marx-Engels Arehiv adlı dergide yayınladı;

9
bu derginin ancak iki cildi çıktı ( 1926 ve 1927) ve dahlt::ı sonra
yayına Rusça olarak devam etti.

Bu çalışmanın değerini taktir etmekle yükümlüyüz, an­


cak bütiin çalışmaların aşırı dikkatle yapılmış olmadığını da
eklemek zorundayız. Bunun nedeni kısmen, Marx'ın elyazısı­
nı çözmede çekilen biiyük giiçliiktü (• ) bazen Engels'in yazı­
,

larını sökmek de son derece zor oluyordu. Bunun sonucunda


Doğanın Diyalekti�i 1935'de zorunlu olarak yeniden yayın­
landı.

Enstitü buııl.-:ırın yanısıra Plekhanov, Kautsky, Lafargue


ve Wilhelm Liebknecht gibi Marksist yazarların birçok eseri­
ni yayınladı. Riazaııov'un bu dönemdeki kendi çalışmaları
arasında iki ciltlik Marksizm' Tarihi Üzerine Denemeler' i
( 1923, 1928, Rusça olarak) ve �omünist Manifesto nun ayrın­
'

tılı yoruml.-:ırla hazırladığı basımını anmalıyız. Sonuncunun


İngilizce çevirisi de vardır (1930, yeni basım 1958).

Riazanov'u tanıyan bir yoldaşı bu dönemde onıı şöyle an­


latmaktadır: «Riazanov, insanın üzerinde, muazzam, nere­
deyse yaııardağsı bir güce sa1ıip -güçlü kuvvetli yapısı da
bu izlenimi pekiştiriyordu-. Marx ve Engels'e ilişkin her
parçacığı yanılmak bilmeksizin toplayan biri olarak etki
uyandırmaktadır. Parti kongrelerinde yaptığı konuşmalar,
biiyük bir zekayı yansıtır ve çok kez onu katışıksız bir coş­
kuyla mantığın sınırları ötesine götürürdü. Kimseyle, hatta
Lenin'le bile anlaşmazlığa düşmekten çekinmezdi. Bu neden­
le, ona oldukça garip bir saygıyla, kafes içindeki bir aslan­
mış gibi davranılırdı -aF fazla abartmadan sunuyorsanız,
dinlerneğe değe� her hakakat zerresini kükreyerek karşılayan
IJir a.o;laıı. Enstitii.ı1e atanmasmla, enerjisinin daha emin, ama

(•) Marx'ın elyazısının çözülmesi ,bugün başlıbaşına bir uzmanlık da­


l ı dır.

10
son derece yararlı kanallara akıtıldığını. düşündüm -ve yıl­
lar sonra haklı çıktım sanırım.:t

1930 Mart'ında, atmışıncı yaşgününde Riazanov'un sosya­


lizm tarihi üzerine çalışmaları, Na. boevom postu (Savaş Çiz­
gisinde) ·!ldlı bir jübile kitabıyla selamlandı.

Riazanov'un son yılları kötü geçti. 1930'ların başlarındaki


siyasal hava, bu türden bir kişi açısından pek güvenilir değil­
di. Artık çizmeyi aştığı dü�ünülüyordu. Bir süre hapiste kal­
dı. aynı yıl içinde kiitüphaneci olarak Saratov'a gönderildi.
�:mıtitii yöneticisi olarak yerine. 1939'a dek bu görPvrie ka­
laıı. toplama, derleme ve yayın çahşmalarıııı dikkatle sıirdii·
·ren V.V. Adaratski (1878-1845) getirildi. Riazandlı, ıırredeyse
haritada kaybolmuş olan bu taşra kasabasında, kendi.-ıine ça­
.lışma ftrsatı tanınması içiıı dilekçe verdi ve Kirov'un izniylı>
Leniııgrad'da araştırmalarına dev!Jm etti. Ancak Kirov'un
lfı.J5'de öldürülmesinden sonra, yeniden Sarafov'a rlönmrk
zorunda kaldı. 1938'de öldü.

Elinizdeki kitap, Sosyalist Akademinin ilir yıllarında Ria­


zanov tarafından verilen· halka açık bir kon./t?rans dizisinin
sonunda meydana gelmiştir. Riazanov bu konferanslarda yal­
nız Marx ve Engels'in dehasının gelişiminili öyküsünü ver­
mekle kalmadı, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılığa doğru içinde
geliştikieri dönemi ve toplumsal koşulları da anlattı. Bu kon­
feransların kitap halinde yayınlandığı sırada, Marx'ın Franz
Mehring tarafından yazılan tek ciddi biyografisi vardı (1918,
İngilizce çevirisi 1935) ve Engels'in hayatı üzerine ise çok
daha az şey yazılmıştı (Gustav Mayer'in yazdığı biyograf'nin
ilk cildi 1920'de çıktı, ancak bu, yalnız 1851'e dek olan döne­
mi kucaklıyordu). Riazanov'un kitabı Mehring'in biyografi­
sinin ayrıntılı çerçevesinden yoksundur; ama Riazanov ken-

11
di artıştırmalarını kullanmaktadır, Mar.r ve Engels'in hayat­
larındaki belirli dönemleri kendi yorumuyla vermektedir ve
Engels'in ölüm tarihi olan 1895'e dek uzanmaktadır.

İngilizce çeviriyi yapan Joc1ıua Kunitz'e, kitaptaki or;inal


alıntıların çoğıı Mar.r-Engels Enstitüsü tarafından sağlanmış­
tır. Bu çeviri 1927'de New York'da International Publishers
tarafından yayınlanmış, bu giriş bölümü için esa.� aldığımız
örısöz ise yayınevinin yöneticisi Alexander Trachtenberg ta­
rafından hazırlanmıştı.

Elinizdeki metin 1927 çevirisinin yeniden ele alınmış ba­


sımıdır. Giriş bölümü yanında, düzeltme ve değişiklik gerek­
tiren yerlerde dipnotlar verilmiştir

1973 Dirk J. Struik

12
B ÖLÜM I

SANAYI DEVRIMI VE INGIL TERF. PÜYÜK FRANSIZ DEVRIMI VE AL­


MANYA ÜZERINDEKI ETKISI.

Karl Marx ve Frledrich Engels'in idml•i�indo insan düşün­


cesın ı ·büyük copto etkiliyen Iki insanı bulmoktayıf. Engele'In
klşllli:j� bir ölçüde, Marx'a oranla daha JJ&rl planda kalma1<to­
dır. Onların karşılıklı Ilişkisini daha Ilerki bölümlerde görece­
Oiz. Marx söz konusu oldui:jundo, Ondok u zunc u Yüzyılda oy­
teml ve bilimsel bulgularıyla, co1< soyıda ülkede birbirini Izle­
yen t<uşa·klorın düşünce ve eylemlerini belirleyerek, ond an da­
ho fazlasını yapan bir ·kişi bulmak mümkün deQII. Marx öleli
kırk yıldan fazlo oluyor. Ama o hala yaşıyor. Düşünces i en
.

uzak ülkelerin, Marx'ın yaşarken adını bile duymadı!)ı ülkel erin


enielektüel gelişmesını etkllemeOe ve yönlendirmeıle devam
ediyor .

Önce Marx ve Engels'In fçlnde büyüyüp gellştl!}l koşul v�


çevreleri eatama(la çalışoco(lız. Her Insan belli bir topium­
p

sol ortamın (mllleu) ürünüdür. Yenı bir şey yaratan her deha,
bunu, f<endlnden önce tomemtanan bir temel üzerinde gerçek­
leştirir. Dahiler bir boşlui:)un icinden fışkırmaz. Kaldı ki, bfr.
dahanın bOyüık:lüOünü soptama·k 1cln, Ilkin, daha önce elde
olunmuş başarıl an toplumun 'entele1<tüel gelişme derecesini,
,

bu dehanın tQine doi:)du!)u, psikoloJik ve maddi besinlerini ol­


dı()ı toplumsal ·kalıptan bilmek gerekir. Ve bu nedenle, Marx'ı

13
anlamok Icin -bu Marx'ın ıkendi yönteminin pratik tir uygu­
laması olacaktır- işe, Ilkin onun yoşadıOı dönemın torthsel
arkaplanını ve bunun Marx üzerindeki etkisini incelemekle
boşloyacaOız.

Karl Marx 5 Mayıs 1818 de Ren Prusya'sındo Trevers ken­


tinde; · Engels 28 Kasım 1820 de aynı eyaletln Bormen 'kentin­
de doOdu. �kl&lnin de Almanya'do, Ren eyaletinde ve hemen
hemen aynı yıllarda doOması anlamlıdır. Yetişme çoOının her
türlü et1<:1ye açık ve blclmlendirlcl yıllorındo, gerek Marx ge­
rekse Engels, 1830'1orın boşlarındaki ıf<ormaşrk dönemin etkisi
altında kalmışlardı. 1830 ve 1831 devrim yıllorıydı; 1830'do
Fransa'da Temmuz devrimi meydana gelmişti. Bu devrim Ba­
tıdan DoOuya tüm Avrupa'ya yayıldı. Rusya'ya bile ulaşan dev­
rim dalgası, 1831 Polanya Ayaklanmasına yol açtı.

Ama Temmuz Devriminin kerıdi de. aslında datıa önemli


diOer bir devrımcı kabcırmonın uloştı(iı doruktu; bu devr:ımcl
kabormonın sonuçlarını, Marx ve Engels'! ortoya çı·karan ta­
r;hsel -konumu anlamak Icin bilmek gerekiyor. Ondokuzuncu
Yüzyıl tarihi, özelllkle Marx ve Engels'in toplumsal t<onularda
bilinçti gençler haline gelmelerinden önce geçen lik otuz yılın
kora1<terinl fkl temel olgu belirler: lngiltere'dekf Sanayi Devri­
mi ve Fransa'daki Büyük Devrim. Sonayi Devrimi Ingiltere'de
yaklaşık 1760 yıllarında başladı ve uzun bir zaman dilimini
kapladı. Onsekizinci Yüzyıl sonlarına doğru doruk noktasına
ulaşan Sanayi Devrimi. 1830'Jarda sona erdi. •Sanayi Devri­
mit terimi Engels'e aiWr (1) ve bir geçiş dönemine tMşklndlr.
Onsekizinci Yüzyılın Ikinci yarısında, Ingiltere kapitalist bir
ütke olmoktaydı. Daha önce de emekçiler. proleterler vardı
-yani mülk ve üretim araciarına sahip olmayon ve bundan
dolayı yaşam araçlarını soOioyabllmek Icin kendini bir meto
olarak, Işgücü olarak sotmaOa zorlanan bir halk sınıfı vardı.
Bununla birl'lkte, Onsekizinci Yüzyıl ortalarında, Ingiliz kaplta-
limnin karakterini. üretıım yöntemlerinden küçük Imalat sis­
temi (harıdlcraft) bellrllyordu. Bl# sistem, her küçük teşebbü­
sün bir usta, iki üç kalfa ve bir kaç çıraktan oluştuj:iu, eski
lonco (craft) sısteminden farklıydı. Bu geleneksel t<:üo\ik ıma­
kıt yerini kapitalist üretim yöntemlerine bıraktı. Onyedincl
Yüzyılın fklnci yarısında lnglltere'de, artık kapitalist üretimin
manlfaktür evresine gecltmlştl. Bu manlfaktür evresinfn ayı­
ncı özelliği, �şçllerln kapltallstlerce sömürülmesine ve lmalôt­
honelerln önem•ı büyüklükte olmasına ıkarşın, 'küçük Imalatın
(ıhondlcraft productlon) sınırlarını aşmayan bir sanayi yönetl­
mlnin varlığıydı. Tekntk ve emeğ1n örgütlenmesı açısından,
küçük Imalat (handlcraft) eski �onca sisteminden bir kaç ba­
kımdan farklıydı. Bu sistemde kapitalist, yüz-üçyüz kadar za­
nootkan büyük bir blriado biroraya getiriyordu; buna karşılık
daha öncelert küçük bir Iş odasında beş altı k4şl oalışırdı. Han­
gl sanat dalında olursa olsun, belirli bir Işçi eayısına ulaşılır
ulaşılmoz, bütün sonuckırıylo birlikte yüksek derecede bir Iş bö­
lümü belirdi. O zamonlar ma·k·lnaları ve otomatik Işleyişi ol­
mayan bir kapitalist teşebbüa sözkonusuydu; anca·k Işbölümü
ve tek bir üretim yöntemlll'In ·kısmi Işleyişiere ayrılmasında , ol­
dukça önemli ıbJr yol alınmıştı. Böytece, tam Onsekizinci Yüz­
yılın ortalarında monlfaktür evresl, doruk noktasına ulaştı.

Ancak Ons�llll ncl Yüzyılın lkinCil yarısından, yaklaşık 1760'­


lardon sonra. 'ljlzzat üretimin teknik temeliert dei:jlşmeye başla­
dı. Eski araçların yerine makinalar geçiyordu. Makina 'kullanı­
mı, I ngiltere'deki en önemli eanayi dalında, dokuma akınında
başladı. Birbirini Izleyen bir dizi lcat. dokumacılık ve lpllk ei:jir­
meclllğl tekNiğini köklü biçimd e değişti rdi . Burada bütün bu
lcatları tek tek saymayaooğız. Ancak 1 760 1a rdo gerek lplik
'

eğlrme, gerekse dokuma tezgahlarının icat edildiğini söylemek­


le yetlneceğiz. 1785'de Watt gellştlrıilmlş buhar mc1<:inasını bul­
du. Bu lcat. fobrlkakırın. a rtık sugücünden yorarlanmak Icin ne­
hlr ıkıyılarına -kurulma zorunluluğuna son verip. ·kentlerde de

15
kurulmosını mümkün f<ıldı. Bu Ise, üretimin mer'kMtleşmesl ve
temerküzü lc:ıtn elverişli t<oşuttonn doOmasına yol açtı. , Do�u­
ma olanında buhar makinasına geollmeslnden sonra, eanay1-
nin birçok dalında, harekete geçlrtcl g(k) olanrk buharın kul­
lanılması yolunda denemeler yapıldı. Ama bu ıleonuda Ilerle­
me, bazı kitaplarda yazıldıOı "'bl hızlı bir b1Q4mde otmodı.
1760-1830 yılları araarndaki dönem. büyük Sanayi Devrlmt dö­
nemı olarak adlandırılır.

Yetmiş yıllık bir dönem 'boyounoo, yeni yeni icotl\lrın eko­


nomide sürekH olarak uygulandı�ı. üretim'In g{ttlkce yo�un�­
tığı, sürekli blr miilkeüzleş� sürecinin, yani ıküçQt( dokuma
ve Iplik eğlrme otelyelerinin yokolma, kütük •lmalatın yıkılma
ve ortadan tcatkma sürecinin katı ·biçimde �lerledlcll bir iilt<e
düşünün. lanoutkarların yerlnt sürekli olaıı:ı� ortan btr prole­
terler ordusu aldı. H�aılı, Onoltıncı ve Onyedlncl Yüzyıllarda
ge n şmeğe başlayan ve Onsekiztnol Yüzyılın ttk yarnıında Inglite­
re nüfusunun hala önemıstz bir kısmını oluşturan esk1 tşcı sınıfı­
nın yerine, Onsekizinci Yüzyıl sonlarına doOru ve Ondakuzun­
cu Yüzyılda nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan ve tüm
oağdaş toplumsal Ilişkilerı belirleyerek, onlara gOoiO damga­
sını vuran bir lşol sınıfı geçt'l. Sonayi Devrimiyle blrllıkte, Işçi
sınıfının kendi safları retnde de tıellrll bir yo(lunl'oşma meydana
geldi. Ekonomik Ilişkilerdeki bu temel deOişme, esf<l dokuma­
cıların ve lpll'k e�·lrlclterln alışogeldlklerl yaşoma biçimlerin­
den bu koporılışları. l�clnln 'kotasına zorla dünle bugün ara­
sındaki acı far1<ı ,sokan 1(0şuttor altında gerçekleşti. Dün her­
şey Iyiydi; dün lşverenle tşçtter arasında katı olmayon lllş­
kiler geleneöf vardı. Şlrı1dl Ise herşey değlşmılştl ve Işveren­
'
ler Işlerını ve yüzlerce 1Ş'OIYI omonsızco tasfiye ediyordu. Ken­
di gerçek varoluş ıkoşullarındakl bu temel de0fşme karşısında,
Işçiler, güçlü bir tepki gösterdt Bu yenı koşultardan kurtulmak
amacıyla oyakl'ondılar. Sonsuz nefretlerı1n'ln ve tutuşan kızgın­
lıklorının, Ilk başta. bu yeni ve zorlu devrimin görünürdeki sim-
gesi mctdnaya karşı yönelece�l açıktı; Işeilere göre tüm fela­
ketler, yenı sistemin yarattı(jı tüm kötülükler, makinada klşfllk
kazanıyordu, Ondol<ıuzuncu Yüzyıl başlarında, ma·kJna ve üre­
timde kullanılan yeni teknik yöntemlere ·karşı çıkan bir dfZ1 Işçi
ayaklanmasının yeralması şaşırtıcı de�il. lnglltere'dek• bu ayark­
lanmalar 1815 de korkunç ıboyutlara ulaştı (dokuma tezgahın­
dakl en son yenlll·k 1813 de yapılmıştı). O sıralar lşc4 hareket­
leri tüm sonayi merkezlerine yayıldı. Bu hareket, ·kısa zaman­
da, uygun sloganlar ve güçlü önderlerle, kaba güç gösteri�
olmaktan cıkıp örgütlü bir direnişe dönüştü. Makinalı üretime
geeitmesine rkarşı çıkan bu hareket, tarihte Luddlte hareketı ·

olarak bilinir.

Bir söylentiye göre hareket adını bir ·işolden almıştır; di­


ğer bir söylentiye göre tse, lbu ad Işçilerin bildirileri Imzalarkan
kullandıkları mitolojik bir generale, Lud'a Wşklndlr.

Hakim sınıflar, egemen oilgarşl, Luddlte Isyancıianna kar­


�· en hunharca bostırma tedbirlerini uygultıdı. Makina tahrlbl
gibi, bir moklnayı hasara uğrotma girişimf de ölümle cezalan­
dırıldı. Yığınla Işçi darağacına gönderildi.

Bu işçi hareketinin gelişerek daha yüksek bir düzeye ulaş­


masına ve daha uygun devrimci propaganda yapılmasına Ihti­
yaç vardı. lşoller, yanlışın makinalardan değil, bu makinaların
kullanılma koşultonndan doğduğunu öğrenmek zorundaydılar.
Işçileri, belirli toplumsal ve siyasal sorunlarla başa çıkabilecek,
sınıf bilincine erişmiş bir ıJdtle olarak 'blçlmleridirmeyl omacıa­
yan bir hareket, artık Ingiltere'de güçlü yaşama bel'lrtllerl gös­
termeye başlıyordu. Ayrıntılara girmeden. 1815-1817 yıllarında­
ki bu hareketin köklerinin, Onsekizinci Yüzyıl sonlarına dayan­
dığını bellrtmellylz. Diğer yandan bu hareketin anlamını ·kav­
royabllmek Icin Fransa'ya dönmem·Jz gerek
· ecek; çünkü Fran­
sız Devriminin etk'lslnl tam olarak bilmeden, Ingiliz Işçi hare­
ketinin köklerini 'kavramak zor olacaktır.

F.: 2
Fransız Devrimi 1789'do başlar, 1793'de doruk noktasına
ulaşır ve 1794'den sonra gerllemeOe başlar. Devrimin yatışma­
sı, birkoc yıl Içinde Napafyon'un askeri dlktatörlü!}ünün kurul­
masına yol açtı. 1799'da Napafyon kendi hükümet darbesini
· gerçekleştirdi. Beş yıl Konsüt olarak 'kaldıktan sonra lmpara­
torlu!}unu Ilan etti ve 1815'e kadar Fransa'ya hükmetti.

Onsekizinci Yüzyıl sonlarına doOru. Fransa, Çarlık Rusya­


eındoklne pek benzemeyen bir mutlok monarşi lle yönetilen
bir ·ülkeydl. Ama lkfldar fiilen, para etkıntısından dolayı nüfuz-
. larının bir bölümünü büyüme·kte olon finans-ticaret burjuvazi­
sine satan soyluların ve rahiplerin elindeydi. Halk yıOınları ara­
sındaki �küçük üreticiler, köylüler, lmt'iyazlarr olmayan küçük
ve orta taclrler- güçlü devrimci hareketin etkisiyle, Fransız
mooorkı, 'bazı tavizler bahşetmek zor'unda kaldı. Kral, Etats
Generaux'yu toplantıya caOırdı. Iki ayrı toplumsal gurup ara­
sındaıki mücadelede -*ent yoksulları ve lmtiyazlı sınıflar­
Iktidar. devrimci ·küçük burıuvazlnln ve Paris 'işçilerinin eline
geçti. Bu olay, 10 A{rustos 1792'de gerçekleşti. Bu egemenlik
Ifadesini, Robespferre ve Moral'nın baş çekti(jl �unlara Dan­
ton'un adı da eklenebilir- Jokoben yönetiminde buldu. Fran­
sa, tki yıl boyunca Isyancı halkın elinde kaldı. Öncülü!lü dev­
rimci Paris halkı yapıyordu. Jakobenler, ·küçük burjuvazinin
temsilelleri olarak, ·kendi sınıflarının taleplerini zor kullanarak
kendi mantıksal sonuclarına utoştırryorlardı. Marat, Robespler­
re ve Donton gibi önderler, ·kendilerini 'burjuvazinin bir bütün
olarak karşıloştı!}ı sorunların çözümüne odayan 'küçük burju­
va demoıkratlarrydı; bu sorunlar, Fransa'nın feodal düzenin tüm
kalıntılarından temizlenmesi, özgür siyasal koşulların yaratıl­
masiydı; böylece, özel müi'klyet varlı(jını özgürce sürdürecek.
kücli'k mülk sahiplerinin boşkalarını namuslu biçimde sömü­
rerek önemli ·kazançlar soOlamoları engellenemiyecektl. Yeni
siyasal koşullar yaratılması ve feödalizmle mücadele uğraşın­
da, aristokrasiye ve Fransa'ya saldıran birleşik Doğu Avrupa

18
cephesine karşı verilen ·kovgada, Jaıkobenler -Rohespierre ve
Marat- devrimci önderler rolünü üstlendiler. Tüm Avrupa'ya
ıkarşı eürdürdükler� savaşta, Jokobenler. devrımcı propaganda­
dan yararlandılar. Feodal derebeylerin ve 'kralların gücüne kar­
şı, halkın. yıl)ınların gücünü ıharekete geçirmek icin, «Saraya
Savaş, Kulubeye Barış• sloganını attılar. Bayrakianna «Özgür­
lük. Eşitlik, Kardeşll·kıı sloganını yazdılar.
Fransız Devriminin 'lik etkilerı Ren eyaletinde görüldü. Ora­
da da Ja·koben derne�lerı ·kuruldu. Birçok Alman, gönüllü ola­
rak Fransız ordusuna katıldı. Bunlardan bazıları, Paris'teki her
türden devrimci topluluklar telnde yer aldılar. Butün bu dönem
boyunca Ren eyaletl, Fransız Devriminin biiyük ·copta etkisi
altında kaldı ve Ondo1<uzunou Yüzyıl başlarında, gene kuşa k
hqla Devrimin yiğit geleneklerinin güçlü etkisini yaşamak­
taydı. Kendisi bir zorba olan Napolyon bile eski monar ş i k ve
federal Avrupa'ya t<arşı sürdürdOaü eavoşto, Fransız Devrimi­
nin· temel başaniarına dayanmak zorunda ·kaldı; salt feodal
rejime düşman bir zorba olduğundan . .. Napolyon askerlik mes­
leğine devrım ordusund<J başladı. Pacavralar Içinde, çok !<ötü
biçimde silahlanmış Fransız askerleri, üstün Prusya kuvvetle­
riyle carpıştı ve onları yenligiye ul)rattı. Devrimci coşkulorıyla,
sayılarıyla zafere ulaştılar. Kazandılar, çünkü d üşma na kurşun
sıkmadan önce ıbildiri atıyorlardı, böylece düşman orduları­
nın moralini bozuyor. onları parçalıyorlardı. Ve Napolyon da
seferleri sırasında devrimci propagandadan ıkacınmodı. Topun
mükemme� bir araç olduğunu çok Iyi biliyordu; ama hayatının
sonuna ·kadar devrimci propoganda silahını kücümsemedl -bu,
düşman ordularını etkili biçimde parcalayan bir silahlı. (2)
Fransız Devriminin etkisi daha doğuyo d o sıçradı; St. Pe­
tersburg'o bile ulaştı. Bastille'ıin düştü�ü haberi gelince, halk
birbirini ·kuca·k�ayıp öptü.

Rusya'da Fransız Devriminin gelişimini cok iyi bilen küçük


bir gurup da vardı; aralarında en göze çarpan kişi Rodişçev-

19
. dJ. (3) Aslında Fransız Devriminin etkisi az yada çok tüm Av­
rupa ülkelerinde duyuldu; Fransa'ya karşı harekete geçen tüm
Koalisyon ordularının �aşını çeken şu ingiltere'de bile. Bu et­
kiyi güçlü biçimde duyan yalnızca küçük burjuva unsurlar de­
ğildi; Sanayı Devriminin bir sonucu olarak meydana gelen ka­
labalık bir emekçi halk 'kitlesi de Devrimin etkisi altında kaldı.
1 791-1972 yıllarında ilk devrimci Ingiliz Işçi örgütü Correspon­
dlng Society (Haberleşme Derneği) ortaya çıktı. Zararsız görü­
nümlü bu ad, bir derneğin diğer kentlerdeki derneklerle örgüt­
sel ilişkiye girmesini yasaklayan Ingiliz yasolarını atiatmak amo­
cıyla kotımuştu.

Onsekizinci Yüzyıl sonlarında Ingiltere'de meşruti 'bir hükü­


met vardı. Ingiltere daha önce H•.i devrim yaşamıştı -biri On­
yedinci Yüzyıl ortalannda, diğeri aynı yüzyılın sonlarında (1642
ve 1 688) . O çağda Ingiltere dünyanın en özgür ülkesi soyıhyor­
du. Ama klüp ve derneklerin kurulmasına izin verildiği halde,
bunların birbirleriyle birleşmeleri yasaklanmıştı. Bu yasağı alt­
etmek için, işçilerden oluşan dernekler şu yönteme başvurdu­
lar: M ümkün olan heryerde Haberleşme Dernekleri kurmak. Bu
dernekler kendi aralarında sürekli bir yazışma sürdürüyorlardı.
Londra 'daki derneğin başında ayakkabıcı Thomas Hardy (1 752-
1832) vard ı . Kenciisi Fra nsız kökenli bir lskocya lıydı. Adından
da anlaşılacağı g ibi Hardy zorlu bir kişiydi. Derneğin örgütleyl­
,

e i s i olara k yığı nla işçiyi çevresinde topladı, toplantılar ve gös­


teriler düzenledi . Sanayi Devriminin eski manifaktür üre·timl
üzerindeki yıkıcı etkisi nedeniyle, bu derneklerde biraraya ge­
lenlerin büyük çoğ unluğu artlza nl1ar, ayakkabıcılar ve· terzllerdi.
Terzi Fra ncis Place de b u Ilişki ·I çinde anılabillr, o da Ingiliz Işçi
hareketi tarihinin daha llerde bir bölümüne adını yazar. Co­
ğunluğunu zanatkarların oluşturduğu daha blrcok ·kişinin adını
onabiliriz. Ama Onsekizinci Yüzyıl sonlarında hareket Jelnde
ö n em l i bir rol oynayan aya kkabıcı, ozon. yazar ve hatip Tho­
mas Holcroft'un ( 1 745-1 809) adı özel r l ikle anılmalıdır.

20
Fransa'da C u m hur i yetin ilan olurlduğu 1 792 yılı nda Corres­
,

pondlng Soclety, lo nd ra d a ki Fransız elçisinin yardımındon ya­


'

ra rlanmış ve devrimci Konvansiyona duyulan yak ın l ığı ifade


eden bir mesai gizlice Paris'e ulaştırılm1ştı. 111< uluslararası da­
yanışma ve sempati bildirilerinden biri olon bu mesai. Konvan­
siyon üzerinde derin bir etki u yandı rd ı Bu b e Jge Ingiltere'deki
. · ,

hakim sınıfların nefretten başka birşey besl em ed iği Fransa'ya


yığınların yolladığı bir mesajdı. Konvansiyon bu na özel olara+<
alınon b i r kararla ka rşılık verdi ve lngil·iz işçilerının kurduğu
Haberleşme Demekleri ile Fransız Jokobenleri o rasındaki bll
ilişki ler. Ingiliz oligorşisinin bu derneklere karşı baskı tedbirle­
ri uygulamoya başlaması için bir bahane oldu. Hardy ve diğer­
leri hak
· kında bir dizi kovuşturmo açıldı.

· Egemenliğini yitirme tc:orkusu ing iliz oligorşislni yükselen


işçi hare·ketine karşı şiddetli ted•b i rler olmağa yöneltti. Daha .

önceleri hali vakti yerinde burjuva unsurla r için tamamen yasal


bir örgütlenme yöntemi olan ve zonaotkarlarca kurulmaları ya·
soyla engellenemeyen kulüp ve deme·kler, 1 800 de tc:esln olarak
yasaklandı. Birbiriyle Ilişki içinde bulunan çeşitli lşe1 dernekle­
ri hakkında özel olarak kovuşturma açıldı. 1 799 da cıkarılan
bir yasa, i ngiltere deki tüm ·Işçi örgütlerini özel olarak yasak·
'

ladı. 1 799 don 1824'e kadar, Ingiliz i ş çi sınıfı. özgürce toplan·


mo ve örgüt kurma hakkından tamamen yoksun kdldı.

181 5 yılına dönelim. Temel amacı ma kineleri yo ketmek olan


luddite hareketını daha b ilineli lblr m ücadele Izledi. Yeni dev­
rimci örgütler, siyasal koşulları değiştirme amocıylo harekete
geçti; I şçiler varhklarını ağır siyasal koşullar a ltında sürdür­
rn-eğe zorlanıyordu. lşcıierin ilk tal ep leri arasında,· toplanma, ör­
gütlt·nme ve basın özgürlüğü vardt. 1 817 yılıyle birlikte Inatçı
bir mücadele başladı, bu mücadele 1 819 yılında ünlü «Man­
chester Katliamıt ile doruk noktasına ulaştı. Katliam St. Peter
tarlasında gerçekleştirildi ve Ingiliz işe i leri bu katlioma Peter­
loo Meydan Savaşı adını ta ' k tılar'. Direnen işçlleT"e karşı büyük

21
süvarı birlikleri harekete geeirildl ve cotışma yıOınla
' Işçinin
öl ümüyle sona erdi. Bunun yanıs·ıra lşçllıere karşı Altı Yasa
(Tıkaç Yasalarııı) d enen yeni baskı tedbirleri uygulanmaya
başlandı. Bu baskılar sonucunda devrimcı kavga daha da yo­
Ounlaştı. 1824 de, devrimci yoldaşlarını terkeden ve varlıklı bir
fabrikatör olmayı beceren. ama Avam Kam aro sındakl radikal­
·

lerle Ilişkilerini sürdüren Francis P�ace'in de yardımıyla. Ingiliz


Işçileri, devrimci hareket karşısında bir ödün olarak verHen ün­
lü Koalisyon Y.asaları'nı (1824-1825) elde ettiler. Böylece �şçi­
terin Işverenlerin beskılarına •karşı kendilerini savunmaları ve
·

kendileri Icin daha Iyi •koşullar, yü·ksek ücret v . b. soOlamaları


icin örgütler ve birlikler yaratmayı o maciayan hareke-t yasallık
kazandı. Bu olay , ingiliz trade union hareketinin başlangıcını
bildiriyordu . Di�er yandan bu yasalar. genel oy icin mücadeleye
başlayafl siyasal derneklerin do�masına da yol açtı.

Aynı sıralarda Fransa'da, 1815'de Napolyon ezlol tılr ye­


nilgiye u�ramış ve XVIII Louis'nin Bourıbon monarşlsl kurulmuş­
tu. Bu ta ri h te başlayan Restorasyon dönemi ya·klaşık onbeş yıl
kadar sürdü. Yabancı müda'hale yardımıyla (Rus carı 1. Al ex an ­

der) tahta geçen louis, Devrim'de zarara uğrayan deretıeyle ._

rlne birçok Imtiyazlar tanıdı. Ancak toprak kendilerine geri ve­


rllemedi, !köylülerin elinde kaldı; feodaller bir milyon franklık bir
bedell'e ovutuldular. Kra liyel •ktidorı tüm gücünü, yeni toplum­
sol ve siyasal ilişkilerin gelişmesini durdurmak çabasına her­
eadı Burjuvaziya tanınan b ircak Imtiyazı geri almaya kalkıştı,
çünkü bu yönde baskı a·ltındaydı. Libera ller ve· muhafazakôrlar
arosındak1 bu çatışma yüzünden, Bourbon Hanedanı 1830 Tem­
muz unda patlak veren yeni bir devrimle karşılaşmak zorunda
kaldı.

Onsekizinci Yüzyıl sonlarına doğru, Fransız Devrımine lşcl


hareketinin uyanışıyle cevap veren lngilte·re, Fransa'daki Tem­
muz Devriminin bir sonucu olan yenf bir kabarmayla karşılaştı.
Daha yaygın bir oy hakkı talep eden zorlu bir hareket başladı .

22
Ingiliz yasalarına göre oy hakkı, nüfusun küçük bir bölümü,
esas olarak büyük toprak sahlplert tarafındon kullanılıyordu;
co�unluklo bunların egemenli�l alıtındaki boşalmış kasabalarda
yalnız Iki üç seemen bulunuyordu, ama yine de parlementoya
'
t emsilci gönde�lyorlardı.
Geroekte toprak aristokroslslnln Iki hiZ'bi olan Iki önemli
parti, Tery'ler ve Whlg'ler, sonunda hol·ka ödün vermek zorun­
da kaldılar. Uzlaşmaya ve seçim reformlorına Ihtiyacı olan do­
ha l·:beral Whig Partısı, sonunda Tory'lerl yendi. Sonayi burju­
vazisine oy hakkı ba'hşedildl ,ama işeller yüzüstü bıtakıldılar.
liberal burjuvazinin bu lhanetine (4) (Coi"responding Soclety'­
nin eski üyesi Place'ın da bu sohtekörlrkto payı vardı) karşı,
bir dizi başarısız girişimden sonra, 1836 da .London Worklng­
men's Assoclatlon (Londra Emekeller Blrll\11) oluşturuldu. Bu
Clerne�in yetenekli birçok önde-ri vardı. Bunların en seçkinleri
William Lovett (1800-1877) ve Henry Hetherington'du (1792 -
1849). 1837 de Lovett ve yoldaşları. lşei sınıfının temel siya­
sal taleplerini koleme aldılar. Işçile-r ayrı bir siyasal parti Içinde
örgütlanrnek Istiyorlardı. Bununla blrll·kte fmfalarında, bütün di­
�er partllerin programları karşısında. kendi özel programını ko­
yacak beNrll bir işcl sınıfı portisi kavramı yoktu; yalnızca ült<e­
nin siyasal yaşamında diğer portller kadar büyük ve etkin bir
rol alacak bir parti tasarlıyorlardı. Bu burjuva siyasal ortamı
Içinde, lşcl sınıfının da bir partısı orsun Istiyorlardı. Belirli he­
defleri yoktu. tüm burjuva .toplumuna karşı yönelen herhangi
bir özel ekonomik pragrom sunmuyorlordı. Bu gün, Avusturalya
ve VIiını Zelanda'dakl, bu tür toplumsol ·koşullarda herhangi bit
temel değişimi amaclamayan lşcl partllerinin varlı�ı hatırlanacok
olunursa, bu durum, çok daha Iyi kavranabilir. Bu tür partiler
bazen, hükümette emek adına belirli bir etkinlik payı sağlomak
icin, burjuva partlleriyle koa-lisyon kurarak sıkı bir lşbirlli:)lne
girmektedlrler.
Lovett ve arkadaşlarının Işellerin taleplerini Ifade ettl�lerl
Charter, Cortlst harekete adını verdi. Cartlstle·r altı talep Ileri
sürüyorlordı: genel oy hakkı, gizli oy, parlamentonun her yıl ye­
nilenmesi, parlamento liyelerine maaş ödenmesi, parlamento
üyell�l ,ıçın f<onan mülkiyet sınıriamosının •kaldırılması ve seçim
bölgelerı arasında eşltll�in sa�lanması.

Cartist hareket 1837 de, Marx ondokuz, Engels onyedi ya­


şındayken başladı. Marx ve Engels yetişkin kişiler oldu�u dö­
nemde de en yüksek noktasına ulaştı.

Fransa'daki 1830 Devrimi Bourbon'torı yerinden etti, ama


'bu dönemdeki devr·imcl örgütlerin amaçladı�ı cumhuriyetin Ila­
nı yerine, Orleans Hanedanı temsilellerinin başa geçtiği meş­
rutl tılr menarşı lle sonuçlandı. 1789 Devrimi sırasında ve daha
,
sonraki Restorasyon döneminde, bu hanedan, akrabaları Bour­
bon'lara karşı muhalefet etmişti. Louis Ptıllippe burjuvazinin
tipik bir temsllcislydl. Bu Fransız menarkının başlıca uğraşı, Pa­
rlsfl dükkancıların da pek hoşlandı�ı gibi, para blriktlrip istif
etme·l<tl.

Temmuz monarşlsi sanayi, ticaret ve finans burjuvazis!:ıe


özgürlük so�ladı. Burjuvazinin zenginfeşme sürecini f<olaylaş­
tırdı ve hızlandırdı; örgütlenme e�lllmindekl işçi sınıfına karşı
ise saldırılar yöneltti.

1830'1arın başlarında devrimci topluluklar! esas olarak öğ­


renci ve aydınlardan oluşuyordu. Bu örgütlerdeki işçiler çok
az sayıdaydı. Yine de, Ipek sanayli merkezi Lyon'da 1831'de
burjuvazinin ihanetine karşı b�r protesto olarak, bir işci ayak­
lanması patla·k ve·rdl. Kent birkoc gün Işellerin elinde kaldı.
Işeller herhangi bir siyasal talep ileri sürmediler. Taşıdıkları
bayraklardaki slogan; «Calışarak yaşa, yada kavgada öl•dü.
Sonunda yenildiler, bunu, bu tür yenilgilerin alışılagelen sonuc­
ları Izledi. 1834 de Lyon'da yeni bir ayaktanma oldu . Bu ayak­
lanmanın sonuçları, Temmuz Devrimininkilerden de önemliydi.
1830 Devrimi esas olarak demokrat denilen f<ücük burjuva un­
surları hare�ete geclrmişken, Lyon ayaklanmalan lik kez, yal-
nızca bir kentde de olsa, tüm burjuvaziya karşı isyan bayrağını
kaldıran ve işçi sınıfının sorunlarını ön plana iten tlşclı unsu­
runun önemini gösterdi. Lyon proletaryasının Ileri sürdü�ü llıJ<e­
ler, henüz burjuva sistemin temellerine yönelmemiştl, oma bun­
lar yine de kapitalisliere ve sömürüye 'karşı savrulon taleplerdl.

Hasılı 1830'1arın ortalarına do�ru gerek Fransa'da gerekse


ingiltere'de arenoya yeni bir devrimci sınıf-proletarya çıktı. In­
giitere'de proleteryayı örgüHeme yolunda çabalar harcanmok­
taydı. Fransa'da da Lyon ayaklanmalarından sonra, proletarya
ilk kez devrimci örgütler oluşturmoğa çalıştı. Bu hareketin en
göze çarpan temsilcisi. büyük Fransız devrimcilerinden Augus
. ­
te Blanqui'ydi ( 1 805-1 881 ) . Blanqui Temmuz Devrimine katılmış
ve Fransa'daki eıı devrimci unsurun işçiler olduğunu gösteren
Lyon ayaklanmalarının derin etkisi altında kalmıştı. Blanqui ve
arkadaşları Paris işeileri orasında devrimci dernekler örgütle­
rneğe giriştiler. Diğer uluslardon 'kişiler de -Alman, Belçif<alı,
isvicreli v.b.- bu cabaya katıldı. Bu devrimci faaliyetın bir so­
nucu olarak, B!anqui ve yoldaşları, bir devrimi tahrik etme yo­
lunda gözüpek bir girişimde bulundular. Amacları siyasal Ikti­
darı ele geeirmek ve işci sınıfı yararına bir dizi tedbirler aldır­
maktı. Paris'teki bu ayaklanma ( Mayıs 1 839) yenilgiyle sona
erdi. Blanqui ömür boyu hapse mahkum oldu. Bu kalkışımda
yeralan Almanlar da yenilginin dehşetli sonuclarını yaşadılar.
ilerde kendisinden yine sözedeceğimiz Karl Schapper ( 1 81 2 -
1 870) (5) ve yoldaşları birkoc ay sonra Fransa'dan kacma'k zo­
runda kaldı. LondrO:ya gittiler ve 1 840 da, lşcl ,Eğitim Derneği'­
ni örgütleyerek çalışmalarını sürdürdüler.

Bu sıralarda Marx yirmiikisine, Engels yirmisine girmiş­


ti. (6) Proleter devrimci hareketin gelişmesindeki en yüksek
noktayla, onların deli' kanlılıkları aynı döneme rastlamoktadır.

25
B Ö L Ü M II

ALMAfJYA'DA ILK DEVRiMCI HAREKET. REN EYALF.TI. MARX VE

ENGELS'IN GENÇLIÖI. ENGELS'IN ILK YAZlLARI MARX Rhelnls­

ene Zellung'un EDITÖRÜ.

Artık 1815 sonrası A•manya tarihine geçebiliriz. Napolyon


savaşları sona ermlştl. Bu -savaşları yöneten gücler arasında.
yalnlızca Koallsyona can veren Ingiltere dei)ll, Rusya, Almanya
ve Avusturya da vardı. Rusya çok önemli bir rol almıştı. Öyle
ki, birçok ulusun koderinin bellrlendi�i ünlü Viyana Kongresin­
de. boş rolü Car «Mübarek• 1. Alexander oynayacaktı. Viyana'­
da imzalanan barış antıaşmasından sonraki olayların gelişimi,
son emperyalist savaşın (1. Dünya Savaşı) bitiminde yapılan
Versailles barışını Izleyen ·karmaşadan pek de farklı deç:jildl .
Devrimci dönemde fethadilen topra·klar Fransa'dan koparıldı.
Ingiltere Fransa'nın tüm sömürgelerini gcrspettl, •Kurtuluş Sa­
vaşı» sonunda bi·rleşec�l umulan Almanya, kesin olarak Iki
parçaya ayrıldı. Kuzeyde Atrrnınya ve güneyde Avusturya. (7)

1 81 5 den kısa bir süre sonra, Alman aydınları ve ö�rencl­


leri arasında, temel amacı birleşik bir Almanya'nın yaratılması
olan bir hare·ket gellşme�e başladı. Viyana Kongresinden he­
men sonra, tüm devrimci hareketlere ·karşı Prusya ve Avustur­
ya ile birlikte Kutsa• lttifak'ı kuran Rusya. devrimci hareketle­
rin en büylik düşmanıydı. Car 1. Alexander ve Avusturya Impa­
ratoru bu ittifakın kurucusu Bayılırlar. Gerçekte bu Ittifakın

27
beyni, Avusturya �mpara to ru değil, Avusturya siyasetinin çark­
crbaşısı M etternich Idi. Ama gerici eğilimlerin dayanak noktası
olarak Rusya d üşünülmekteydl; v e aydınlarla öğrencilerden olu­
şa"n liberal hareket, birle·şmeye hazırlık olarak, Alman ha l k ı
arasında kültür ve aydınlanmanın ilerlemesi a macıy l a işe g i riş­
tiklerinde, bu grubun tüm ne freti, tutuculuğun ve ge rici liğ i n
güçlü desteği Rusya üzerinde toplanmıştı. 1819 do Karl Sand
adında bir öğ renci , belli bir delite dayanmadon Rus cosusu ol­
duğundan şüphelanilen Alman yazarı August Kotzebue'yi öl­
dürdü. Bu terörcü eylem Rusyo'do bile büyük bir heyecan ya­
rattı; gelecekteki Dekambristlerin çoğu Karl Sand'ı örnek aldı­
lar; aynı eylem, Metternich ve Alman h ük ümeti icin Alman en­
telijanslyası üzerine çullanma bahanesi oldu. Bununla birli kte
öğrenci derneklerinin engellenem iyeceği anlaşıldı; bu dernekler.
ters i ne daha da saldırgan ıbir hal a ldılar ve 1820'.1erin başında
bunların bağrından devrimci örgütler fışkırdı.

Bir silahlı ayak lonm a girişimine yol ocan ve 14 Arairk 1825'


·

de ·başarısızlığa uğrayan Rus Dekambrist hareketinden sözet­


miştfk. Bu hareketin ya l ıtlanmış, salt Rusya'ya özgü bir olgu
olmadığını e kleme l i y iz. Bu tür hareketler, Polanya, Avustury a ,

Franso ve Ispanya entelljanslyası a rası nd ak i devrimci kaynaş­


maların etkisiyle daha da gelişti. Bu aydın hareketi edebiyatta
da karşılığını buldu; 1818-1830 dönem i nde ün Salan Almanya '­
nın ilk siyasal yazarı yahudi asıllı Ludvlg Börne. bu hareketin
baştemsllcl slyd l. Börne'nin Alman siyasal d ü ş ü ncesi n i n evr i ­
m i üzerinde köklü bir etkisi. olmuştur. Börne, toplumsal sorun­
larla fazla llgi lenmey en ve •halka siyasal özgürlük bahşedilirı:ıe
herşeyin düzeleceğine inanan saf bir demokra tt ı .

Bu durum 1SJO'a dek sürdü. O yıl Fransa'yı sorsan Tem­


muz Devriıninin yankıları Almanya'ya da ulaştı. Birçok bölgede
Isyan ve · ayaklanmalar patlak verdi, ama hepsi bir takım ana­
yasal ödünlerle sona erdirildl. Hükümet kitleler arasında derin
bir ·kök salmayan bu hare kete teslim olması fçin kısa bir süre
,
ta nıdı. Yine Temmuz Devriminin doğrudon bir sonucu olan ba­
şarısız 1 831 Polonyo aya klanması. ço1< sayıda Polonyolı devrim­
c:nin, baskı tedbirlerinden kaçarak Almanya 'ya Iltica etmeler­
rine neden olunca, Almanya'yı ikinci bir a jita syon dalgası daha
kap!adı . Hasılı Alman e·ntelijansiyası arasındaki eski eğilim da­
ha do güçlendi: Rusya'ya karşı nefret ve o sıroda Rus egemen­
liği a ltında bulunan Polanya'ya karşı sempati.

1 831 'den sonra , Temmuz Devriminin boşa çıkmasına rağ­


men, yukarda sözü edilen iki o layın sonucu olara k, aşağıda sı­
rayla ele o lacağımız bir dizi devrimci harekete tanık oluyoruz.
Genç Marx ve Engels'i şu ya da bu biçimde etkilemiş olabile­
cek olayların özellıkle üzerinde duracağız. 1 832'de devrımci ha­
reket G üney Alma nya'da Ren eya letind e değil, Palatinote'de yo­
ğu nlaşmıştı. Tıpkı Ren eyaleti gibi Palotinote de uzun bir s ü re
Fransa'nın elinde ka lmış, ancak 1 8 1 5 den sonra Almanya 'ya
geri verilmişti. Ren eyaleti Prusyo'yo teslim edilirken, Palatina­
te de ge·ricilikte hiç de Prusya 'dan geri kalmayon Bavyero'yo
veri lmişti. Fransa'nın tanımış olduğu daha geniş özgürlüklere
alışmış bulunan Ren eyaleti ve Polotinote soklnlerlnln, Alman
geric iliğinin baskısını n eden daha güçlü bir biçimde h issetti k­
leri kolayca a nlaşılabilir. Fra nsa'daki her devrimci kaborma,
Almanya 'nın bu bölgesinde · hük ümete karşı muhalefeti artt ırı ­
yordu. Bu muhalefet 1 831 'de Polotinote'deki liberal entelljonsl-
yo, avukatlar ve yazarlar a ra sında ü rkütücü boyutlara ulaştı.
1 832 de avukat Wlrth ve Zieben pfelfer, Hambach'da büyük bir
festival d üzenledi. Birçok hatip kürsüde boy gösterdi. Bunlar
arasında Börne de va rdı . Özgür v e tıirleşi•k bir Almanya'nın ge­
rekliliği ilan olundu. Orada bulunanları n a rasında çok gene bi­
risi daha vardı: yirmiüç yaşları nda fırça Imalatcısı Joha n n Phi ­
lip Becker ( 1 809- 1 886) . Bu böl ümde Becker adından birkaç kez
söz edeceğiz. Becker, aydın ları ajitasyonla yetinmemellıri ve
silahlı bir aya klanmaya hazırlanmaları gerektiği konusunda ik­
na etı'neğe çalıştı. Becker, eski ekolden tipik bir devrimciydi.

29
Yetene1<1iydi, sonraları yazar olmakla birll·kte, hiçbir zaman
önemli bir kura rncı olamadı. Daha cok pratik devrimeller türün­
den bir kişiyd i .

Ha mbcıch şenli kleri nden sonra Becker, Almanya'da yıllar­


ca kaldı, ça lışmaları 1870'1erdeki Rus devrimellerinin eylemleri­
ne benziyordu. Propaga nda ve a jitasyon calışmaları yürüttü,
icerdeki yoldaşla rını •kurtarmak icin kaçırma girişimleri nde bu­
lundu ve silahlı sa ldırılar d üzenledi. · 1 833'de Becker'le yakın
ilişkisi buluna n bir gurup ( Becke-r. o sıralar hapisteydi) . sllc;ı h el­
de edece·klerini umara k Fran'kfurt askeri kışlasına silahlı bir
saldırıda bulundu. O sırada Diet Frankfurt'da toplantı halindey­
di: öğrenciler ve işçiler, başarılı bir sllahh ayaklanma düzenle­
yerek Alma nya'nın dört bir yanında heyecan uyandırablle-cek­
lerine inanıyorlardı. Ama kısa s ü rede icaplarına bakıldı. Bu
ayaklanmaya katı lan yürekli kişilerden biri de, daha önce sözü­
nü ettiğimiz Karl Scha pper'di. 'Scha pper Fransa'ya kocmavı
başardı. Bu hareketin bütününün, uzun süre Fransız egemenll�i
altında kalan bölgelerde yoğunla ştığını hatırlatmalıyız.

Hesse prensliğindek i d evrimci hare keti de unutmama k ge­


rek. Burada ki hareketin önderi We·idig, bir ba·kan ve bir din
adamıydı ,ama diğer yandan ·kendini tamamen Almanya 'nın bir­
leşmesi davasına adayan bir kişiydi . Weidlg gizli bir matbaa
kurdu, devrimci yayınla r bastı ve enteli jansyayı harekete geçir­
mek icin uğraştı. Bu hareket Içinde önem li payı blJiunan aydın­
lardon biri de Dalton'un Ölümü adlı dromın yazarı George
Büch ner'di (1813-1837) . Büch ner'in Weidig'den farklı olan yanı,
yürüttüğü siyasal a jitasyonda Hessic köylülüğ ünün sempatisi­
ni kozanmanın gerekliliğine işarıet etmesiydi . Büchner 1<öylüler
icin, Weidig'in matbaasında özei bir p ropaganda bildirisi bas­
tı (bu türden l!k denemeyd i ) . Sonunda Weidig tutuklandı, Büch­
ner kıl payı kurtuldu. lsvicre'ye kaçtı, orada öldü. Wetdig hap­
sedildi, kırba ç cezasına mah'kum edildi. Weidig 'in Wilhelm Lleb-

30
knecht'ln dayısı oldu�unu hatırlatalım. liebknecht dayısının açtı­
ğı gÜçlü lzle·rln etkisi a ltı nda gelişti. (8)

Beoker tarafı ndo n hapisten kurta rılan devrimciiE!r --<ırala­


rındo Schapper ve Theadar Schuster de vardı- Paris'e geçtiler
ve orada Sürgünler Derneği adlı gizli bir örgüt kurdular. Schus­
ter ve o sıralarda Porls'e yerleşen cak sayıdaki Alman Işeileri
sayesinde, topluluk kısa zamonda sosyolist bir nitelik kazan­
dı. Bu durum bölünmeye yol açtı. Sch uster'in başını · çektiği
hizip, Paris'te varlığını üç yıl sürdürecek olan Doğrular Ligası'nı
ol uşturdu. (9) Ligo üyeleri Blanqui'nin düzenlediği ayakla nmaya
katılorak Blankistlerin kaderini poyloştı !ar ve hap �e-dildiler. Ser­
best bırakıklı klarında Schapper ve yoldaşları Londra 'ya gitti­
ler. Ora-da daha sonra kom ü nist bir örgüte dönüşen Işçi Eği­
tim Derneği'ni ( 1 0) oluşturdulor.

1 830'1arda Börne'nln d ışında Alman enteli jansyasının ko fa ­


sı nda yereden birkoc yazar daha vardı. Bunların en ünlüsü
olon Henrich Heine'nin Paris Mektupları do , Alma n geneliğinin
uyanmasında Ludwig Börne'nin yazıları kadar büyük rol oyna­
m ıştır.

Börne ve Heine yahudlydl. Börne Polatinate'den, Heine ise


Marx ve Engels'in doğdukları ve büyüdükleri Ren eyaletinde11di.
Marx da bir yahudiydi.

Ister Istemez akl'o gelen sorulardan biri de. bir yahudi ol­
ma•ktan doğan koşulların Marx'ın daha sonraki yaşamını ne
çapta etkilediğidir.

Alman entelijansyosının tarihinde, Alman düşünce tarihin­


de dört yahudi nin görkemli bir rol oynad ığı bir gerçektir. Bunlar
Marx, Lassalle, Heine ve Börne'dir. Bunlara daha bircak isim
_ eklenebilir ,ama yukarda kiler en önemlilerldir. Ayrıca şu ge·r­
ceği de belirtmek gerekir ·ki, gerek Marx gerekse Heim:·. siyasal
gelişmelerinde kendi payları b üyük olan ya hudilerdl. Üniver-

31
site e nteli jansyası A•manya'yı ezen toplumsal-siyasal rejimi pro­
testo etmişse de, yahudi entelijansyası, bu boyunduruğu cok
daha şiddetli bir biçimde h lssetm iştl; Alman sa nsürünün sert­
l iğini kavramak icin, Börne'yi okumak gerek; biraz olsun bilinc­
lenan bir insanın, bu reziliikieri protesto etme·kten kendini na­
sıl a lamıyacağını anlamak icin, Börne'nin softa (fllisten) Alman­
ya'yı ve ül•kede kol gezen polis ·kafasını lğneleyen makaleleri­
ni okumak gereklidir. O sıralarda koşullar, özellikle Yahudiler
acısından çok ağırdı. Börne bütün genelik yıltarını Frankfurt'un
Yahudi mahallelerinde gecirınlştl ve buralarda ki koşullar Ya­
hudilerin karanlık Orta Çağ boyunca yaşadıklarına çok benzi­
yord u. Heine'nin karşılaştığı ·koşullar da daha hafi f değildi.

Marx ·kendini biraz daha farklı koşullar içinde buldu. Bu­


nunltı birlikte. bu ·koşullar, bir Yahudi olmanın Marx'ın üzerinde­
ki e·tkislni hemen hemen tümüyle ln�ôr eden bazı biyografla­
rın soru nu koyuş tarzını � oğrulamamaktadır.
.

Karl Marx bir avukatın, yüksek tahsilli, kültürlü ve özgür


düşüneeli bir kişinin, Helnrlch Marx'ın oğludur. Marx'ın baba­
sının Onsekizinci Yüzyıl Fransız Aydınlanma edebiyatının bü­
yük bir hayranı olduğunu, Marx'ların evinin heryanının Fransız
anlayışıyla kaplı olduğunu bi liyoruz. Marx'ın babası okumavı
severdi ve aği'unun Diderot ve Voltaire gibi Fransız yazarları­
nın yanısıra Ingiliz teyfesotu Locke'un eserleriyle de ligilenme­
sini sağlamıştı. Şonlı diye n itelenen ikinci I ngiliz Devriminin
Ideologlarından biri olan Locke, felsefede fikirterin doğuştan gel·
diğl il kesine karşı .ç ıkmış ve bilginin kaynağını araştırmağa
başlamıştı. Deney, bütün bilgilerimizin kaynağıdır diyordu; fikir­
ler birer deney ürünüdürler; bilgi bütünüyle . deneyseldlr; do­
ğuştan gelme fikirler yoktur. Fransız materyalistleri de aynı tu­
tumu benimserler. Fransız materyallstlerl, Insan zihnindeki her­
şeyin şu yada bu şekilde duyum organları kanalıyla etkilendi­
ğlne inanıyorla rdı. Marx'ın Içinde bulundui:ju ortama Fransız
materyalistlerinin fikirlerinin ne oranda n üfuz ettiği, aşaOıdo
anlatılanla rdon çıkarılabilir. Marx'ın bobası dinle bütün i lişk i si�
ni kesmeden önce, uzun süre, görünürde Yohudili�e ba�lı kal ­
nı cı � o de va m etm işti. 1 824'de Hı ristiyanhOr benimser, o�lu o sı­
ralarda altı yaşındadır. Fronz M eh ri ng ( 1 846-191 9) yazdı�ı Marx
hiyografisinde, ba ba Marx'ın Yahudi o lmayan daha kültürlü top­
luma girme ho�kın ı ·koza nmaOa !<arar vermesini n , din i n i de�lş­
tirme·sine neden oldu�unu lspatloma�a çalışır. �u. ancak kıs­
men doğrudur. Ren eyaletinln Almanya'ya geri v�rlldlğl 1 8 1 5
tarihi nden sonra Yahudilere uygulanan yeni baskı tedbirlerin­
den kurtulma arzusunun da bu o layda etkisi olsa gerek . (1 1 )
Marx'ın kendisinin de, d i nsel acıdan Yohudill�e ba�lı olmama k­
la beraber, yaşamının lik d ön em i nde Yahudi sorununa b üyük
ilgi duyduOunu g ö rm e ktey iz. Marx, Trevas'deki Yahudi toplu­
luğu ile i lişkllertnl sürd ürdü. O sıralar, Yahudiler, ardı a rkası
kesilmeyen dllekcelerle, hükümetten şu yoda bu baskıya son
v eri i mesi n i talep ederlerd i . Bir keresinde Ma rx'ın yakın akraba­
larıyla b i r koc Ya hudinin daha Marx'a başvurup, kendileri loln
bir d i lek ce yazmosını istediğini bilmekteyiz O sıralar Marx
.

yirmidört yaşındadır.

Bütün bunlar, Marx 'ın e·ski a krabalarından bütünüyle kop­


madığını, Yahudi sorunuyla ilgilendl � ini ve aynı zamanda Ya­
h udilerin kurtuluş mücadelesin e ·k atıldı�ını göstermektedir.
Ama bu, Marx'ın belli bir yakınlık duydu�u yoksul Yah udiler ile
finans Yahudiliğinin zengin temsilcilerı a rasında f<esln bir sı­
nır çizgisi çekmesini engellemedi.

Marx'ın do�du�u ve dedelerinden bl�acının hahamlık yap­


tığı Trevas •kenti Ren eyoletindeydl. Bu eyalet, sonayi ve poiltl­
kanın en canlı oldu� u Pn.rsya eyaletlerlnden biriydi. Bugün bile
burası Almanya'nın en sanayileşmiş ıbölgelerlndendlr. Demir
çelik ürünleriyle ün salon Sollngen ve Romscheld kentleri de
bu bölgededir. Alman dokuma sonaylinin merkezi Bormen-EI­
berfeld de aynı eyalettedlr. Marx'ın do�duOu f<asobada, Treves'
de dericilik ve dokuma sanayli gellşmlştl. Burası Onunci.J Yüz -

33
yılda önemli bir rol oynayan eski bir o rtaçağ ken tiydi. O za­
manlar Treve-s ik inci bir Roma sayılırdı, çünkü Katali k Pisko­
posluk merkeziyd i. Aynı zamanda bir sanayi kentiydi ve Fra n ­
s ı z Devrimi sırasında, g ü ç l ü b i r d evrimci nöbetin pençesine
düşmüştü. Bununla birlikte manifaktür sanayii burada, eya letin
metalurji ve pamuklu sanayi merkezlerinin yer aldığı kuzey ke­
sim lerine oranla daha a z geli şkindi. Treves, Ren ırmağ ının ko­
lu Moselle kıyılarındaki şarap üreten bölgenin merkezindeydi .
B u bölge-de komünal toprak m ül kiyetinin kalı ntıları hala bulun­
maktaydı. Köylü l ü k küçük toprak sahipleri sınıfından meydana
geliyordu, henüz sıkı elli, para ca n iısı köylü özelliği kaza nma­
mıştı; şarap yapıyor, azla vetinmesini biliyorla rdı. Bu an lamda
Treves ortaçağların gelenek lerini sürdürüyordu. Bircak kaynak­
ta n . o sıralar Marx'ın köylülüğün koşullarıyla i lgifendiğini cıkar­
maktayız. Marx, çevredeki köyleri gezmiş ve köylü yaşantısıy­
la Iyice içli dışlı olmuştu. Birkoc yıl sonra Marx , köylü hayatı nın
ve sanayiin ayrıntıları üzerindeki bilgisini yazıforında sergiler.

Orta öğ renimind e M a rx en yetenekli öğrenci lerden biri ola­


rak be·:irir, bu, öğretmen ierin önemle üzerinde durduğu bir nok­
taydı. Karl'ın kompozisyonlarından biri üzeri ne bir öğretmeninin
yaptığı övgüyle dolu değerlend irmeleri iceren bir belge bug ün
elim izdedir. Marx'tan aGeneler Nasıl Mesle·k Secmeli» konulu
bir kompozisyon yazması istenmişti. Marx bu konuyu belirli bir
acıdon ele a lmış ve yazısında, özgürce bir meslek seeim inin
söz konusu olam ıyacağ ı n ı ,insan ı n seeim ini önceden beli rleyen
koşullar içine doğd uğunu, bu koşulla rın i nsanın weltanschaung'
unu (dünya görüşünü) bicimlendirdiğini ispatlamağa çalışmıştı.
Burada ma teryalist tarih a nlayışı n ı n ilk tohumla rını görebiliriz.
Bununla birli kte, babası hakkı nda anlattıl(farım ızda n son ra ,
Fra nsız materyalistlerinin temel fikirlerini özümleyen babasının,
Marx 'ı ne çapta c·tkilediği kolayca kavra nabilir.

Marx onal·tı ya şında orta öğrenimini tamamla r ve 1835 yı­


lı nda Bonn Ün iversitesin e g i rer. Bu tarihte devri mci huzursuz-

34
luklar bütünüyle yatışm ıştı. Üniversite hayatı yine olağan dön­
güsü içinde ilerl iyordu.

Marx üniversitede büyük bir tutkuyla çalışmalarına dalar.


( 1 2) Cak ligine bir belge, ondokuz yaşında ki Marx'ın babasına
yazdığı bir mektup elim izdedir.

Baba oğlunun değerini bil iyor, onu çok Iyi anlryordu. Marx'a
y�zdığı cevabı okumak .onun ne denli yükse·k düzeyde bir kül­
türe sahip olduğ unu kavrama k Icin yeterlidir. Devrimellerin ya­
şa mlarında, babasının- tam onoyına sahip olan ve anlayışla ka r­
şı lanan, babasına gercek bir dost olarak yönelen bir oğul örne­
ğine cok ender rastlarız. Dönemin havasına uygun olarak Marx
felsefeyle uğraşıyo.rdu �bu öğrenim onun, o mmanlar hüküm
süren siyasal- toplumsal sisteme beslediği amansız nefrete
teorik t:ir temel kaıandırmasın� mümkün kılaca ktı r. Marx, o
yı llarda HegP.Ici f�lsefeyi Gene Hegelcilerin benimsediği biçim­
de, izlemekteydi. Gene Hegelciler eski ön yargılardan köklü bi­
çimde kopmuşlar va Heg�l fclscfes: l<analıyla siyasa l, insancıl
ve dinsel ilişki ler a lan ında en cşırr sonuelara u!nşm ışlardr. 1 841
yıl ında Marx Jena Ünive-rsitesinde doktorasın ı verir. ( 1 3)

O sıralarda Gene Hegelciler gurubuyle Engels de ilişkiye


girmişti. Bildiğimiz tek şey Engels'in Marx'la ·ilk kez kesi nlikle
bu çevrelerde karşılaştığıdır. ( 1 4)

Engels Barmen'de, Re:n eya fetinin kuzey kesiminde doğ­


muştu. Burası pamuklu ve yünlü kumaş sanayilerinin merkeziy­
di, kısa bir süre sonra da önemli bir metolurji merkezi olacaktı.
Engels Alman kökenliydi ve iy i halli bir ailedendi . Ren eyafe-tin­
deki tüccarların ve monifa ktürcülerln seeeresini anlatan kitap­
larda E ngels ailesi önemli bir yer işgal· etmektedir. Bunlarda
Engelslerin aile a rmasına da rastlanabl lir. Bu taeirierin soyu
sopu, soylular gibi, kendi a ile o rmalarına sahip olacak ölçüde
belliydi. Engels'in atalarının a rması üzerinde barış simgesi, zey­
tin dalı taşıyan b i r melek va rd ı ; sanki bu arma soylarından ge-

35
lecek ünlü oğu l la rdan birinin barışçı hayatını ve umutlarını sim­
geliyordu. Engels hayata bu a rmayla gird i . Bu a rma, cak büyük
bir olasılıkla, Engels adı Almancada melek a nlamına geldiği
Icin seoi lmlştir. Bu a i lenin önemi, kökeninin Onaltın cı Yüzyıla
kadar izlenebildiği olgusuna dayanıla rak saptanabilir. Marx'a
gelince, büyükba basının kim olduğunu g üçlükle cıkarabilmek­
teylz; bütün bildiğimiz bir ha·hamlar ailesinden olduğudur. ( 1 5)
Ama bu a i lede, seeereye o kada r az önem verilmiştir ki, kayıt­
la r bizi iki k uşaktan daha ileriye göt ü rme m e kt edir. Buna karşı­
lık, E ngels iık i taraftan da soy kütüğüne sah iptir. Eldeki veri­
lerden birine göre, Engels uzaktan olma kla birli kte, Almanya'da
mülteci olarak bu luna n L'Ange adlı Protestan bir Fra nsızın. bir
Huguenot'un soyu ndan ge lmektedir. E ngels'in daha yakın ak­
ra ba ları bu Fransız kökeni inkar etmekte, katışıksız Alman ata­
lara sahip oldukla rı nda israr etmektedir. Hasılı, Engels ai lesi
O nye·din ci Y üzyılda eski, cek köklü, kumaş manüfaktü rüyle uğ­
raşan bir a ileydi. Daha sonra dokuma fabrikatörü olan Engels­
ler, uluslararası yaygın siparişler alan varlı klı bir oileydi . Baba
E ngels a rkadaşı E rma n'l a birli kte yalnız kendi ülkesinde değil .;
M a n ches t e r'de de dokuma fabrikaları kurmuş, bir Angio-Alman
dokuma fabrikatörü o lm uştu.

E ngels 'in babası Protestan mezhebindendi. Köklü bir din­


sel imanı ve ondan daha güçsüz olmayan, Iş adam ının yeryü­
zündeki görevinin sanayi ve tlcaretle servet yapma k ve birik­
tirrnek olduğu i na ncıyla, garip bir biçimde eski Kalvenistleri
hatırlatan bir Evangelist'tl. Hayatı boyunca fanatik bir dindar
olarak :kaldı. Cal ışma hayatından ve diğer d ünyevl işlerden a r­
takalan her anını dinsel düşüncelere hasrederdl. Bu temell61'
üzerinde boıba ve oğul Engels'ler a rasındaki Ilişkiler, Marx ai­
lesinde gözlediklerlmlzden son derece farklıydı . Babayla oğu­
lun fikirleri kısa zamanda terse d üştü; baba oğlunu tüccar yap­
maya kararlıydı, bunun Icin onu Iş ortamında büyüttü. Engelsi
onyedl yaşında Almanya 'nın en büyük tica ret ŞP.hlrlerlnden Bre-
men'e gönderilir, orada üc yıl boyunca bir ticari büroda calış­
mak zorunda bıra kılır. Bazı okul a rkadaşlarına yazdığı mektup­
lerden. Enge·ls'in girdiği bu ortamm eN<ilerinden kendini nasıl
ıwrtarmağa çalıştığını öğreniyoruz. E ngels Bremen'e dindar bir
delikanl ı olarak gitmişti, ama cabucal< Heine ve Börne'nln etki­
si altına girdi. Ondokuz yaşında yazar oldu, demokratik A�man­
ya 'nın özgürlüğe aşık bir havarisi olarak ortaya çıktı. Büyük ıı�
gi toplayan ve Oswald ta·kma adıyla yayınlanan lik makalelerin­
de, Engels. cocukluğunu geçirdiği çevreyi acımasızca eleştirir'.
Wupperthal mektupları büyük yankı uyandırır. Bu mektupların
bu yörede büyüyen ve halkını cok iyi tanıyan biri tarafından ya­
zıldığı hemen sezilebilmekted ir. E ngels Bremen'deyken kendini
tüm dinsel önyargılardan kurtardı ve Fransız Jakobenlerine yö­
neldi.

. Engels 1 84 1 'de yirmi yaşında gönüliii olaro k Berlin Topcu


Muhafız Birliğine girdi. Orada Gene Hegolcllm ile oynı çevre
iclne düştü, Marx da bu çevredendi. Hegelcl felse fenin a şırı sol
kanadına katıldı. Marx 1 B42'1erde hala calışmalarına kapan­
mış, üniversite karlyerine hazırlanır�en, 1 839 da yazmaya baş­
layan Engels, eski takma adı a ltında edeblyatta göze çarpan
bir yer kazanmıştı. Esi<i ve yeni felsef� sistemlerinin çömezle­
ri nce yürütülen ideolojik kavgalarda son derece faal bir rol oy­
nuyordu.

1841 - 1 842 yıllarında Berlin'de çok sayıda Rus yaşamaktay­


Bakunin, Ogarev. Frolov ve diğerleri. Marx ve E ngels'! bü­
rl ı :
yuleyen aynı felsefe onları da büyülemlştl. Bu, aşağıdaki an­
latının da doğrulayocağı bir gercektl. 1 842 de Engels, Hegel'in
lıasmı Frie·drich Schelling'ln felsefesini keskin bir dille eleştı­
re n bir broşür yayınlar. Frledrich Schelllng o sıralar Prusya hü­
kümeti torotından Berlin'e davet olunmuş, Hegelci sisteme karşı
l ncil'le bilimi uzlaştırmayc -;abalayan kendi felsefesını a rena­
ya sürmesi istenmişti. ( 16) Engels'In o sıralar se�giledlğl görüş­
ler, aynı dönemdeki Rus eleştirmenl Biellnsky'nin ve Bakunin'In

37
makalelerindeki görüştera o kada r benziyordu I d , yakın tarih­
lere kadar, Schelling'in Vahly Felsefesi'ne saldıran Engels'In
broş ürü, Bakunin'e mal edilmiştir. Bugün bunun yanlış oldu­
ğunu, bu broşürlin Bakunın tarafından yazılmadığını biliyoruz.
Her iki yazarın ifade biçimi, seelikleri hedefler, Hegelci felsefe­
nin mükemmelfiğini kabul ettirmeğe calışırken sundukları de­
llller, o kadar göze çarpan bir bicimd � bir1Jirine benzemekte­
dir ki, bircak Rus'un o sırala r ve hala bu kitapcığın yaza rının
Bakunin olduğunu so nmaları insana pek şaşırtıcı gelmemekte­
dir.

Hosı lı, Engels yirmi iki yaşında , a şırı -radikal eğilimler to-
. şryon, yetenekli, demokrat bir yozord ı . Yazdığı alaylı şiirlerden
birinde kendini ateşli bir Ja koben olarak tanımlamaktadır. ' Bu
ba kımda n, Fra nsız Devrimine aşırı bağlılık duya n Almanlardan
birini akla getirmekted i r. Kendi anlatlığına göre ise, söylediği
türkü yaln ızca Marseillaise ve bağıra çağıra istediği tek şey
de giyati ndi . Engels 1 842'de Işte bu hovolardaydı. Marx da he­
men hemen aynı kafa yapısındaydı. Ve nihayet 1 842 yılında ay­
nı gazetede biraraya geldiler.

Marx üniversi teyi bitirmiş, 1841 nisanında caktorosını ver­


mişti. ilkin kendini felsefe ve bil ime adamak düşüncesindeyd l ,
o m a hacası v e arkadaşı Bruno Bouer onu bu fikrinden caydı­
rır; Bouer o sırolar resmi teolojiye karşı yönettiği şiddetli eleş­
tiri lerinden dolayı üniversitede ders verme hakkındon yoksun
bırakılmıstı.

Aynı sıralar bir gazete cıka rmak üzere cağrılmosı, Marx


icin iyi bir fırsottır. Ren eyaletlndekl ticaret ve sanayi burj uvazi­
sinin daha radikal temsilcilerinin aklı, kendi siyasal organlarını
kurmağo yatmıştı. Ren'deki en önemli gazete Kölnlsche Zel­
tung'du ve Köln, Ren bölgesinin en büyük sanayi merkeziydi.
Kölnlsche Zellung hükümete yoltaklonıyordu. Ren rad ikal bur­
juvazisi Kölnlsche Zeltung'a karşı kendi yayın organlarını kur-

38
mak ve ekonomik ç ıkarla rını feodal toprak sahiplerine karşı sa­
vunmak Istiyordu. Pa ra toplanmıştı, ama yazı yazacak adam­
lan yoktu. Kapitalistler tarafından kurulan gazete, bir radikal
yazarlar gunlbunun eline gecti. Gurubun başında Moses Hess
(1812- 1 875) vardı. Moses, Engels ve Marx'dan daha yaşlıydı.
Marx gibi o da yahudiydi, ama zengin babasından çok küçük
yaşta kopmuştu. Sonunda kurtuluş hareketine katılmış ve
1 830'1or kadar erken bir tarihte siyasal ve kültiirel özgürlüğün
kazanılmasını c;ağ lamak amacıyla ,kültürlü ul u�ların bir birlik
oluş turmasını savunmuştu. 1 842'de Fransız komünist hareketi­
nin etkisine giren Moses Hess komün izm! benimser. Rhelnlsche
Zeitung'un yazı kurulundakl e·n seekın üyeler o ve a rkoda,ıa­
rıydı .

Marx o sıralar Bonn 'da yaşıyordu .Uzun b i r süre qozeteye


katkıda buluno nla rdan biri olara k ·kaldı, oma sonunda önem l i
t:ir etk inlik kazanmaya başla m ıştı. Adım a d ı m gazetede o n
önemli kişi ' konumuna yükseli r. Hasılı gazete Ren'deki sanayi­
ci orta sın ıfın pa ra desteğiyle yayınlandığı halde, gerçekte
Berl i n 'li en gene ve en radikal yazarlar gurubunun organı ha­
line gelmişti.

1 842 güzünde Marx Köln'e geldi ve gazeteye derhal yepye­


ni bir clzgi kazandırdı. Berlin'li yoldaştorıylo ve aynı zamanda
Engels'le cellşmeye d ü şerek. mevcut siyasal ve taplumfsal ko­
şullara karşı daha az g ürü ltü l ü o ma daha radikal bir mücadele
yürütülmesinde isra r etti. Engels'den farklı olan Marx, çocuk­
luğunda d insel ve entclektüel baskı nın ezici boyunduruğunu
hicbir zaman hlssetmemıişti -dinsel alandaki mücadeleye ol­
dukca kayıtsız kalmasın ın, bütün gücünü keskin bir din eleşti­
risine harcomayı gerekli bulmamasının nedenlerinden biri bu­
dur. Bu bakımdan, temel ·konulardaki polemikleri, önemsiz yü­
zeysel polemiklere tercih ediyordu; gazeteyi radikal bir organ
olarak sürdürmek icin böyle bir pol'itikanın zorunlu olduğunu
düşünüyordu. Engels ise, dine karşı amonsız bir savaş açılma-
sını talep eden guruba daha yakındı. 1917 sonları lle 1918 baş­
larında, Rus devrfmcileri orasında do benzer bir fikir aynlığı
vardı. Bazıları Kiliseye karşı derhal genel bir saldırı acılması nı
talep ediyordu. 9 iğerleri ise bunun temel sorun olmad ığını. üs­
tesinden gelinecek daha ciddi sorunlar bulunduğunu ileri sürü­
yord u. Marx, Engels ve diğer gene yazarlar arasında ki anlaş­
mcızlık da aynı mohiyetteydi. Bu tartışma ifadesini. Marx'ın edi ­
tör olarak Berlin'd eki eski yoldaşlanna yolladığı mektuplarda
buldu. Marx ileri sürdüğü taktiklerı cesaretle savundu. Ernekcl
yığınların içinde bulunduğu kötü koşullar sorunu üzerinde is­
rarla durdu. Ormanlardan serqest ağac kesimini yasa klayan
kanunları çok sert bir biçimde eleştirdi .Bu kanunların özünde,
bütün ustailkiarını köylüleri ·sömürm ek icin kullanan ve köylü­
leri sucl·u konumuna sokan yönetmelikleri, a m aciarına uygun
biçimde saptavan m ü! k ve topro·k sahibi sını fların an layışının
yattığına Işaret etti. Yazılarında eskiden tanıdığı Moselle köy­
lülerini şiddetle savundu. Bu makaleler Ren eyalet valisiyle ga ­
zete arasında zorlu bir çatışma nın başlamasına neden oldu.

Mahalli yöneticiler Berlin'i sıkıştırmağa baş!adılar. Gazete­


ye cifte sansür uygulandı. Yetkili ler Marx'ın gazetenin beyni
olduğunu sezince, atılması icin baskı yaptılar. Yeni sansürcü,
sansür e ngellerini ustalrkla aşan bu aydın ve zeki yazara bü­
yük saygı gösteriyordu, omo goze·tenln yöneticileri yonında ga­
zetenin ardındaki hissedarlar gurubuna Marx aleyhine bilgi
verrneğe devam etti. Gazetenin h issedarları arasında ih tiyatlı
davranma duygusu gitti·kce datıo ağır bMmağa başladı, onlara
9öre, sıkıntı yaratacak her türlü sorundon sakın ılması, izlene­
ce-k en uygun politikaydı . Marx boyun eğmeyi reddeder. Daha
ılımlı bir yol Izleme cabasının kesinlikle yararsız olacağını, her
halükörda hükümetin öyle ·kolay kolay yatıştırılamıyacağını is­
rarla belirtir. Sonunda editörlükten çekilerek, gazeteden .ayrılır.
Gazeteyi bu da ·kurtaramaz. kısa bir süre sonra gaze1e kapan­
mak zorunda bıra·k ılır.
Marx gazeteden ta mamen değişmiş biri olaro-k ayrıldı. Go­
zetey e girdiğinde komünizmi bütünüyle benimsemiş değildi.
Yalnızca, köylülüğün toplumso l ve e konomik koşullarıyle ilgile­
nen radikal bir demokro ttı. Ama köylü meselesine lllşkin temel
ekonomik sorunların incelenmesine glttlk·ce daha fozh:ı dalar.
Marx , felsefe ve hukuk biliminden ekonomik ilişkile rin ayrıntılı
ve özgül incelenmesine geçer.

Bunların yanısıra . Engels'i ·komü nizme yöneiten Hess'ln


1 842'de yazdığı bir maka leyle ilgili olarak, tutucu bir gazeteyle
Marx orasında yeni bir polemFk pattok verir. Marx gazetenin
komünizme saldırmoğo hakkı olmadığını ateşli biçimde savun­
maktadır. «Ben komünizmi ·bilmiyorum• diyordu, «oma ezlleni
savunmayı amaclayan ·bir toplumsal felsefe. bu kadar kolayca
mahkum edilemez. Bu düşünce clzglslnl lnkôra katkışan bir k işi,
bu öğreti hakkında adamakıllı bilgiye sa hip olmalıdır.• Marx
· Rhelnlsche ZeHung'dan ayrılırken komünist de!llldl. oma farklı
bir görüş acısını temsil eden özel bir akım olordk komünlzmle
uzun süredir llgilenlyordu. Sonunda Marx ve a rkadaşı Arnold
Ruge (1802-1880). Almanya'da siyasal ve toplumsal propogan­
da yürütme Imkanının ıbulunmodı!lı konusunda karara varrrlar.
Poris'e gitmeyi ( 1 843) ve orada Deutsch-Französlsche Jahrbüc­
her (Alman-Fransız Yıllığr) adlı bir dergi yayınlamayı kararlaş­
tırrrlar. Bu isimle. Fransız ve Alman mlllliyetcilerlnln a ksine, ge­
riciliğe karşı başa rılı m ücadele verilmesinıln koşullarından biri­
nin. Almanya lle Fransa arasında sıkı bir siyasal lttlfa:k kurut­
ması olduğunu vurgulamak Istiyorlardı. Bu Yıllık'da Marx, gele­
cekteki felsefesinin temel llkelet1in i ilk kez formüle eder; bu yıl­
ltkta, radikal bir demokratın komünist olma yolunda nasıl ev­
rim geçlrdii:jl görülmektedir.
B Ö L Ü M III

BiL IMSEL SOSYALilM Vf FELSEFE ARASINDAKi i L i Ş K i . MATERYA­


LIZM. KANT. FICHTE, HEGEL, FEliERBACH. !1iYALEKTiK MATER­
YALIZM. PROLETARYAN IN TARIHSEL GÖREVi.

Marx ve Engels'in yaşamları üze·rine hazırladığımız bu ça­


lışma, kendilerin in geliştirdiği ve uyguladığı bilimsel yönteme
uygun olarak yapılm ıştır. Kişisel dehalarına rağmen, Marx ve
Engels de son ta hlilde belirli bir tarihsel anın adamlcrıydı. Iki­
si de olgunlaşırlarkcn, yani a ile çevrelerinin etkisinden yavaş
yavaş çıkarlarken, dosdoğru, temel özelliklerini Temmuz Devri­
minin Alma nya üzerindeki etkilerinin, bilim ve felsefenin dev
adımlarla ilerlemı::-3 inin, işci ve devrim hareketleri ndeki büyü­
menin tel iriediği hir tarihsel çağ ı n g i rdabı icine sürüklenmiş­
lerdi. Marx ve E ngels, yaln ızca belirli bir tarihsel dönemin ürün­
leri değildi ler; kökenieri i tibariyle·, özel bir bölgenin, Ren eya­
lelinin insanlarıydılar: Ren, Alma nya 'nın tüm perca ları iclnde
en uluslararası özellik taşıyan, en sanayileşmiş ve Fra nsız Dev­
riminin etkisine en açık bölgeydi . Yaşantısının ilk yılla rında
Marx, E ngels'den daha farklı etkiler altında kalmıştı; Marx'ın
ai lesi Fransız materyalistlerinin etkisindeyken, E ngels dinsel,
hatta sofu bir ortamın içindeyd i . Bu farklılık, daha sonraki ge­
lişmelerine de yansıdı. Dinle ilgili sorunlara Marx, h içbir za­
man E ngels kadar zorlu ve ayrın tılı bir biçimde de·!) inmemiştir.
Sonueta her Ikisi de, biri daha kolay, öteki daha dolambaclı.
ayrı ayrı yollardan da olsa, aynı sonuelara ulaşmışlardır.

43
Artık bu iki I nsanın yaşantıla rında ,dönemlerindeki e n ra­
dikal siyasal ve felsefi düşüncenin sunucuları oldukları o no
geldi k . Marx, yeni görüş açısını i l k kez Deutsch-Fronzöslschen
Jah rbüc her de ifade etti. Yirmibeş yaşındaki Marx 'ın a nlay ışın­
'

da. gercekten yeni olan yan ı n r.e olduğunu kovrayabilmek için,


ilkin Marx 'ın felsefe ala n ında nerelere ulaştığını kısaca ele ala­
lını.

Bilimsel ve Ü topi k Sosyalizm adlı k i tabına yazd ıgı önsözde


( 2 1 Eylül 1 882) , Engels : «Biz Alman sosyalistle;i . kökümüz yal­
nız Sa i n t Simon, Fourier ve Owen 'den değil. aynı zamanda
Kant. Fich te Vf' Hegel 'den çıktığı için gurur duyuyoruzıı diyor­
du . Engels. Fuerbach üzerine daha sonra özel bir cal ışma yap­
masına rağmen, bu filozofu yukarda ki ler arasında saymıyor.
Şimdi bili msel sosyalizmin fe·:sefi kaynağını i neelerneğe girişe­
lim.

M etafiziğin temel sorunları ndan biri ilk neden sorunudur:


ilk ilke. dünyanın varoluşundan önce gelen şey- ki . biz bunu
Tanrı diye adiandırma alışkanlığındayızdı r. Bu Yara tıcı, bu Ka­
dirimutlak ve Heryerdehozırola n varl ık ayrı dinl.erde fa rklı fark­
lı biçimler alabilme·ktedir. O, kendini. herşeye kadir Ila h i bir
monark görünümünde, haberci çocukları melekler eliyle bil­
direbilir. Kendi gücünü papoloro . piskoposla ra ve popaziara
devredebilir. Yahut, aydın ve Iyi bir monark olarak, ilk ve son
olmak iizere bir düzen bohşedebilir. i nsani ve doğal herşeyi
yönetecek temel kanunları koyab i l i r ve hük ümet işlerine , m üda­
hale etmeden ve diğer işlere· de ka rışmada n , kendi cocukları­
nın sevgisi ve saygısıyle yetinebil'ir. Kısacası kendini son dere­
ce çeşitli biçimlerde o cığa vurabilir. Ama bir kez'. bu Tanrının
ve küçük tanrıların varlığını kabul e-ttik mi, güzel bir sabah u­
yondığında «Dünya olsun!• diye buyura n ve bir anda dünyayı
yoktan vareden bir kutsal varlığı da tanımış oluruz. Böylece
düşünce, I rade, dünyamızı yaratma n iyeti dünyanın dışında . bir

44
yerd e meydana gel ir. Artık onun nerelerde olduğu konusunda
kesin birşey söyleyemeyiz, ç ü nkü h e rha ngi b i r filozof bunu bi­
ze oçıklomomıştır.

Bu ilk varlık, tüm varl ıkları ya ratır. Id ea maddeyi yara tır;


bil inç tüm varlıkları beli rler. Bütün felsefi a llayıp pullamolara
ka rşı n il·k Ilkenin bu yeni biçimde aç ıkl on ış ı özündP., eski te­
. .

olojinin yeniden ısıtılıp öne sürülmesiydi. Korşımızdoki yine oy­


nı Ye·hova, yine aynı Baba. O!')ul ve Ruhul Kudüs. Bazıları ona
Akıl, Kelam, Logos da dediler. (( Başlang ıçta Kelam vardı.ı> Ke­
lam varl ığı ya rattı. Kelam dü nyayı yara ttı.

«Başlangıçta Kelam vardı» anlayışı, Onsekizinci Yüzyıl ma­


teryalistlerinin muhalefetini doğurdu. Eski toplumsal düzene
-feodal s isteme- soldırdıklorı sü rece bunlar, yeni bir görüşü,
ye:ni bir sınıfı -devrimci burjuvoziyi- temsil ediyorlord ı . Eski
felsefe, yaşadık ları g ü n ü eski zamondan -yeni ça!')ları önceki ­
lerden- kesinlikle ayıran « ye n i olan» ın nasıl meydana geld iği
sorusuna cevap bu lamı y ord u.

Zihin, idea. a k ı l -bu kavramlarda ciddi bir kusur ortaya


çı ktı . bunlar durağan, s ürekli ve değiştirilemezdi. Oysa deney
yeryüzündeki herşeyin değişebilirliğini g öste riy ordu Varlık en
.

renkli biçimler i çi n de ş e k ille n i yordu Td rih kada r çağdaş hayat.


.

seyahat ve keşi f l er de öylesine zen gi n . öylesine ço k biçimli ve


öyl e s ine a kıcı bir dünya ortaya koyuyordu ki, bütün bunlar kar­
şısında durağan bir felsefen in varlı(jını sürdürmesi mümkün
değil di .

, Ca n alıcı soru şuradan çıkıyordu: bütün bu çok çeşitlilik


nerden kayna klanıyor? Bu karmoşıkh� nerden doğuyor? Zaman
ve mekan Icindeki bu ince ayrımlar nasıl ortaya çıkıyor? Tek
bir lik neden -ölümsüz ve eş i benzeri olmayan Tanrı- bu sa­
yısız değişimierin nedeni nasıl olabilir? Bütün bunların sadece

45
Tanrının h ikmeti olduğu yolunda beslenen safça varsayım a rtık
k i mseyi tatmin etmiyordu.

Belirti leri Onyedinci Yüzyılda güçlü bir biçimde d uyulmakla


birli kte, asıl insan ilişk ileri Onsekizinci Yüzyılın başlarında
başdöndü rücü de·ğişimler içine gird i ; ve bu değişimierin kendi­
si de insan faaliyeti nin bir ürünü olduğundan, herşeyin en son
kaynağı ola rak ka bul ed ilen Tanrı kavramı, gi ttikçe daha ciddi
ş üpheler uyandırmağa başladı. Cünkü herşeyi, gerek zaman
gerekse mekan içindeki tüm çok çeşitliliği içinde· açı klayon
Tanrı kavramı, gerçekte h i çbir şeyi izah etmiyordu. Sorun her­
şeyde ortak olan yan değ i l , nesneler a rasındaki farklıl ık lardı ;
ve bu farklılı klar, ya lnızca, nesne·lerin fa rklı koşullar al tında, av-
.
rı ayrı nedenlerin etkisiyle yaratıldığı için fa rklı oldukları va rsa ­
yımıyla açıklanabilir. Bu tür her fark lılı-k, özel, özg ül nedenlerle,
kend isini yaratan özel etki lerle açıklanmalıd ı r.

H ızla yayılan bir kapitalizmin e t k ileri ve· iki devrim deneyi


ile karşı karşıya kolon ingiliz filozofları, cesaretle, bütün bu
olaylardan sorum lu insa nüstü bir gücün gerçekten varolup ol­
mad ığını sordular. Devrim dönemi s ı rasında billurlaşan yeni ve
çatışan düşüncelerin çeşitliliği karşısında, insanın doğuştan
gelme, Ilk il ke'den •kaynaklanan fiki rleri olduğu anlayışı son
derece şüpheyle karşı lan ıyordu.

Fransız materyalistleri aynı soruyu daha da cesur bir b L


çimde ortaya attılar. Yeni Avrupa'daki olayları önceden ta sar­
laya n, ve herşeyin. he rke·sin kaderini çizmekle uğraşan dü nya -
dışı bir kutsal giicün varlığını inkôr etti ler. Onlara göre, insa­
nın varol uşunda ve insanlı k tarihinde gözlenebilen herşey, in­
sanın kendi faaliyetinin ürünüydü.

Gerçi Fransız materya listlerı i nsan eylemini neyin belirle­


diğini gösteremiyorla r yada açı klayamıyorla rdı, ama tari h i ne
Tanrının ne de herhang i bir dış gücün yapmadığını kesinlikle
biliyorlardı. Anca k ortada çözemed i kleri bir çelişme duruyordu.
Insanların fa rklı cıkar ve inanciardan dolayı fa rklı davrandıklo­
rını biliyorlard ı . Cıkar ve inançlarda k i bu fa rkların nedenini ise
kavrayamıyorlard ı . Doğa l ola ra k , bunları eğitim ve yetişmedeki
farkiara bağlıyorla rdı ; ve bu doğruyd u . Ama eğitim ve yetişme
modelini beli rleyen neydi? Fransız ma teryalistleri bu noktada
yanı l gıya düşüyorla rdı . Onların düşüncesine göre, toplumun,
eğitimin ma h iyeti i nsanların, kanun yapıcıların, ·ka nun koyu­
cuların hazırladığı kanunlar toro tından beli rleniyordu. Hasılı ka­
nun koyucu bir hakem konumuna , i nsan eylem inin yöneticisi
konumuna yiikselti liyord u. O, gücü itibariyle nerdeyse bir Tan­
rıydı. Pe ki kanun koyucunun eylemi n i beli rleyen neydi? Işte Bu­
n u bilemiyorlard ı .

Bu dönemde tartışılan bir kon u · d a h a vardı. lik Fransız


Aydınlanma filozoflarından bazıla rı Tanrıya inanıyordu. «Elbet­
te» diyorlardı «bizim Tanrımız hiçbir biçimde ne i hran ilerin za ­
lim tanrısına, ne de Hırist iyan ina n ışında ki Ba ba, Oğul ve Ruhu!
Kudüs'e benziyor. Ama biz yine de· maddeyi düşünme yetene­
ğiyle donata n manevi bir ilkenin, doğadan önce gelen bir us­
tün gücün varo lduğunu hissediyoruz . » Materyalislie rin buna
verdiği kdrş ı l ı k ise ,bir dış güç varsayımına gerek olmadığı, du­
yumların maddenin doğal öz n iteliği olduğuydu.
Genel olarak bilim ve· özel ola rak doğa bilim leri, Fransız
materyal istleri nin kendi görüşlerini sapta mağa çalıştıkları sıro­
do daha yeterince ilerlemiş değildi. Yine de ellerinde kesin de­
lil olmadığı halde, yuka rda sözü e'Ciilen temel varsoyıma uloş­
mışlardı.
Maddeden ve doğadon önce gelen b i r bilinci -okılı- bü­
tün ma teryal istler reddeder. Binlerce hatta mi lyonlarca yıl, bu
gezegen üzerinde bir hayat belirtisi. canlı bir varlık be·l i rtisl yok­
tu, yani, zihin yoda biline denen şeyin zerresi yoktu. Varl ı k , do­
ğa, madde bilinçten önce gelir, ruh ve a k ı ldan önce gelir.
Bununla birli kte Maddeyi zorun lu olara k kaba , ağır, pis
bir şe·y , idea 'yı ise hoş, i ncecik ve a rıtılmış bi rşey sonmomak

47
gerek. Kimi leri, özelllkle kaba materya listler ve günümüzde de
yalnızca gençler, tartışma havası içinde �endilerini son derece
rahatça burjuva çevrelerin i n pislik ve aşağ ılığına uyduran ve
yaln ızca «yüce ve güzel:'l den dem vuran idealizm yanlısı Ikiyüz­
lü kişilere inat. fa rkında olmadan maddenin can sıkıcı ve i nce­
likten yoksun birşey old uğunu ileri sürerler.

Bu, e l bette, ya nlış b i r görüştü. Yuzelll yıldır madde nin son


derece ince (eteri kl ve hareketli olduğunu öğrenmekteyiz. Sa­
nayi Devrimi eski ve uyuşuk doğal ekonominin dayanakla rını
al t-üst edi nce, herşey değişrneğe başladı . Durgun olan ayoklan­
dı; ha reketsiz olan ·kımı ldamağa başladı. Katı, görünüşte don­
muş m addede yeni gücler keş fedildi ve yeni hareket çeşitlerı
ortaya çıkarıldı.

Fransız materyalistlerin i n bilgilerin i n ne kada r yetersiz ol­


duğu, aşağıda anlatacoklarımızdan kolayca çı karılabilir. Örne­
ğin d 'Holbach System de la Nature adlı eserini yazark en , feno­
menlerin temel mahiyeti üzerine, bugünkü bir ilkokul mezunun­
dan daha az şey biliyordu. Ona göre hava temel unsurdu. Hava
hakkı nda ise, Ikibin yıl önceki Yunanlılar kada r az bi lgiye sa ­
h ipti. D'Holbach bu baş eseri yazd ıkta n ya lnızca birkoc yıl son­
ra, kimya bilimi havanın çeşitli unsurların -nitrojen, aksi l en ve
diğer unsurlar- bir karışımı olduğunu lspatladı. Y ü zyı l sonra
i se, Ondokuzuncu Yüzyıl sonlarına doğru, kimya bilimi hava
içindeki seyrek gazları, a rgon, helyum v.b. yi keşfettl. Sözko­
nusu olan kesinlikle madde! Ama I ncelikten pek o kadar yok­
sun değil!

Diğer bir örnek . Bugün hepimiz radyo ve telsizi son dere­


ce yaygın bir biçimde kulla nıyoruz. Bunla rın bize büyük hizme­
ti dokunuyor. Radyo olmasa olayları tamamen el. yorda­
mıyla lzleyecektik. Şimdi ıbu lcatlan n gelişimini ·lncelediOt­
m lzde, yirmibeş yıl gibi n isbeten yokın bir başlangıç tarihine
ulaşıyoruz . . . Daha 1 897 yoda 1 898 yılında, bu gibi maddi olma-
yan niteliklerı (attrtbutes) tanımlayaçak terimler bulmak Icin
Insana Hindu teolojisine dönmek gerekiyormuş gibi geliyordu.
( 1 7) Bugün Moskova'da oturan biri, birkoc bin mil uzakteki
bir konser yayımını dlnleyebi lııı e ktedir. Cok ya kın bir tarihte
radyo yoluyla görüntüleri bile lzleyeblleceğlmlzl öğrend ik. Bütün
bu mucizeler, bazı «ma nevi» (spiritual) araçlarla yarotılmadı;
cok Ince (eterik) v e şüphesiz cok hassas, ama hlc de ölcüle­
rrı: ı ve denetlenemez olmaya n «madde• tarafından meydana
getirildi.

Yuka rdakl örnekler, maddi ve maddi olmayan bazı kavram­


ların kullonışsızlığını göstermek a macıyla verilmiştir. Bu kav­
ramlar Onsekizinci Yüzyılda daha da kullanışsı7.dı. O sıralar
materyalistlarin etlnde, bugünkü ocık olgular olsaydı, onlar da
o kadar « kaba• materyalist olmazlar ve bo �ı •hassas• k işileri
· kızdlrmozlardı.

lmmanuel Kent'ın ( 1 724- 1 804) çağdaş ı Alman filozofları,


ortodoks bir görüş acısına sah iptiler. Materyalizmi allohsızlık
ve ohla·k sızlı k sayarak reddedlyorlordı. �una karşın, böyle ba­
sit bir çözüm Kant'ı tatmin etmez. Kont, gelenekcl dinsel l<av­
ramların (notion) cürüklü�ünü çok Iyi biliyordu. Ama eskiyle
ba�ını kesin olarak koparocak yeterli n e cesorete ne de tutar­
lılığa sah ipti.

1 781 de yayınladıği magnum o pu s u (en büyük eseri) Saf


'

Aklın Eleştlrlsl'tıde, Kant. son derece kesin olarak, tüm bilglle­


rin deneye dayalı olduğunu ve To nrının varlı�ı. ruhun ölümsüz­
lüı::J ü ve mutlak fikirler v.b. kon usunda deliiler bulunmadı�ını
tesbit eder. Kendinde şeyleri, onların özlerini bilmeyiz. Yalnızca
bu özlerin duyum organlarım ıza bildirdikleri biçimlerini bilebili­
·
riz. Şeylerin ozü (noumenon) bloimin (p1ıenomenon) a rdında g lz­
lenli· ve daima bilinmezlik alanı içinde kalır. Ma teryalizm lle
Idealizm, · bilim ile din o rasındaki ucuruma ·köprü ·kurulmak ls·
teildiğl ortoya çıkıyordu. Kant bilimin fenomenleri aroştırıp a-

F. : 4
.

cıklamadaki başansını lnkôr etmiyordu. Ama teoloji icin de biı


yer bulmuştu. Öz, Tanrı adıyla vaftiz ediliyordu.

Bu çift g irlşll muhasebe sistemiyle, ne bilimi ne de dini


gücendirmemeğe calışan Kant yine de ileri bir adım atmıştı. Da­
ha sonraki e·seri Pratik Aklın Eleştlrlsl'nde, Kant, teorisinde
Tanrı, ruhun ölmezllğl v.b. zorunlu kavramlar olmadığı halde,
pratikte bu kavramlar ol!l'adan insan faaliyetinin o h lnkl bir te­
melden yoksun olacağını, bunları kabul etmek zorunda olduğu-
. muzu ispatlamağa çalışır.

Marx'ın yakın a rka daşı ve bir süre onu çok etkileyen ozan
Heine. Kani'ın iki ayrı yol tutmasına etken olon gOdüleri çok
· ca nlı bir biçimde göste·rmiştlr. Kant'ın Lampe adında kırk yıl
boyuneo kendisine bakan, kendisiyle yaşayan yaşlı ve sadık bir
h izmetcısı vardı. Kant a cısından bu Lampe, din olmadan yaşo­
yamayon vosot Insan tipinin ete kemiğe bürünmüş bir simge­
siydi. Saf Aklın E l e ştirisi nin teoloji ve Kutsa l Ilke inancıyle m ü ­
'

cadeledeki de'Vrimci önemini parla k biçimde sergiledikten son­


ro. Hei ne, Kant'ın daha önce paramparça ettiği herşeyi yeni­
den ·kurduğ u Pratik Aklın Eleştirisi'ni yazmayı neden gerekli
bulduğunu açıkla r.
· Heine şunları yazıyordu:

«Trajedinin ardından sulu g üldürü geldi. l mmanue·l Kant o


ono dek sert, amansız bir filozof olarak görünmüştü; gökyüzü­
nü topa tutmuş, tüm gernizonları kılıçton geçirm işti: dünyanın
hakimi duygusuz. kan içinde yüzüyordu; artık ne merhamet, ne
baba şefkat!, ne d e bugünkü yoksunlukla rdan dolayı gelecekte
müka fatlandırılma söz konusu değil; ruhun ölümsüzlüğü -son
anında- iniltiler Içinde ca n ce·k işiyor. Ve Ihtiyar Lampe kolun­
da şemsiyesi ayakta d uruyor ve cehennem azabı içinde terll­
yor. gözlerinden yaşla r süzülüyor. O zama n lmmanuel Kant
merhamete g eliyor, yalnız büyük bir feylesof değil, aynı zaman­
da iyi yürekli bir Insan olduğunu gösteriyor. Yeniden düşünü-
yor ve yarı Iyi niyetle yarı a layla şöyle diyor: 'I htiyar Lampe'nin
bir Tanrısı olmalı, yoksa zavallı adam mutlu olamaz, ve halkın
gercekten mutlu olması gerek şu dünyada. Pratik sağduyu, bu­
nu söyler. Eh, melnet wegen, bono göre hava hoş. tanrının var­
lı�ını da şu pratik akıl sağlasın bari'• ı·ı

Kent'ın bilim üzerinde de büyük e·tklsl olmuştu. Fransız


astronoml bilgini Pierre Laplace ( 1 749-1 827) ile birlikte, dünya­
n ı n yaratılışı üzerine lncll'de anla1ı lan ıarın va nlış olduğunu. yer­
yüzünün uzun bir sürecin, sürekli evrim Içinde bulunan bir sü­
recin ürünü olduğunu, gökyüzündeki tüm elsimler gibi onun da
son derece Ince bir özün derece derece katı laşması yoluyla
meydana geldiğini i leri sürmüştü.

Kant aslında, eski felsefe i le yeni felsele arnsırıda bir ge­


clt�i; hayatın en pratik alanlarında bir uzlaşmacı o larak kal ıyor­
du. Eskiden tamamen kopomodığı h-:ılde, yine r:1e önemli bir
adım atmıştı. Daha tutarlı olon cömezlerl, Pratik Aklın Eleştiri­
si'ni lnkôr ettiler ve Saf Aklı n Eleştirisi'nden son derece aşırı
sonuclar çıkardı lar.
Filozof Joha nn Fichte ( 1 762-181 4 ) . Marx ve Engels'e oran­
lo Lassolle'i cak daha fazla etkilemiştir. Ancak Fichte'nln fel­
sefesinde, Kent'ın s istem inde ·kesinlikle reddedilen ve devrimci
ı Alman entelijansyası üzerinde müthtş bir etki yapan bir unsur
vardı. Kont barışçı bir profesördü. Yirm i otuz yıl boyunca bir
kez olsun cak sevdiği Königsbe-rg'in sınırlarındon dışarı. cıkmo­
yı düşünmemlştl. Buna karşıl ı k Flchte tam tersine, bir filozof
olduğu ha lde hayatın günlük uğraşları Içinde faal bir kişiydi.
Fichte'nln felsefesine kattığı işte bu eylem unsuruydu. Insanların
davranışlarını yöneten bir dış gücün bulunduğu. yolundakl eski
anlayışa M utlak Ego fikriyle karşı cıktı. böyle'Ce Insan kişiliğini

ı•ı Helnrlch Helne, Collected Works. W. Helnemann, London 1 906.


CIIt 5, s. 1 50-1 5 1 .

51
ve fallyetliıl, tüm teori ve pratiOin başlıca kaynai:jı konumuna
yükseltti.
Artık Marx ve E ngels üzerinde bütüiı diğer filozoflara oran­
la daha büyük bir e tkl bıraka .� G.W.F. H�el'l ( 1 770- 1 83 1 ) ele
_
o labiliriz. Hegel 'in felsefe'Si, Karıter v � Fichteci sistem lerin
eleştirisi üzerine dayanıyord u . Hegel gençliğinde fransız Dev­
riminin ateŞli bir yandaşıydı, hayatının sonlarına dogn.ı ise Prus­
yalı bir profesör. bir memur oldu, f<.ISefesi «oyc' •n kafa'ı yöne·­
ticiler» tarafından büyük övgüler yağdırılaro k orıdylandı.
Bu durumda ortoya çıkan soru, Hegel l alsefr:s :.in nasıl olup
do Marx , Engels ve losaile Icin bır Ilham kaynağı oldu()udur.
Hegel 'in felsefesinde, toplumsal ve d evrimci düşüncenin bu en
seçkin sunucularını karşı konmaz biçimde kendine çeken yan
neydi?

Ana hatlarıyla Kent'ın felsefesi Fransız Devriminden önce


şeklllenmişti. Devrim başladı!:jında Kent altmışbeş yaşındaydı.
Gerçi devrimi sempatiyle karşıladığı doğrudur ,ama yine de
a l ışılagelen uztaşmacı, ardbulucu akıl yürütmelerden kurtula ­
maz. Gezegenimizin tarihi konusunda , ötedenberi evrim fikrini
uyg uladığı halde, felsefi s isteminf yine de evreni olduğu gibi
izah etmeye indirgemişti.

Hegel'in durumu farkhydı. Dev ekonomik ve siyasal deği­


şimler cağı olon Onsek izinci Yüzyıl sonları i le Ondokuzuncu
Yüzyıl başlarındaki deneyiere tan ı k olan Hegel, evreni sürekli
bir açılma süreci olarak gördü ve böyle açıkladı. Hareketsiz
olan şey yoktu. Mutlak Fikir ( Idea) yalnız kesintisiz bir hare­
ket, gelişme süreci Jelnde yaşar ve kendini onun içinde bildi­
rit. Herşey akar. değişir v e · kaybolur. Ara lıksız hareket, M utlak
· Fikri n sonsuz acılmosı. dünyanın evrimini bütün yanlarıyle be­
lirler. Bii:l 'kuşatan feiıomenlerr kavramak Icin, ya lnız varolduk­
ları biçimi Incelemekle yetln meme1<, aynı zamanda nasıl geliş­
mekte olduklarını da anlamak zorundayız; çünkü çevremizdeki
lıerşey daha önceki gel'lşmenln ürünüdür. Üstelik, birşey ilk
boiıı:ıto hareketsizli k hallnde görülebilir, bununla birlikte daha
di kkatle bakınca bu ha reketsizlik halinde oluş, kendi Icindeki
a ralıksız hareket ve ça tışmayı, kimi onu olduğu gibi muhafaza
etme, kimi onu değiştirme eğiliminde olan sayısız etkileri ve
güçleri ortaya koyacaktır. Her fenomenin i çinde, her nesne­
nin içinde Iki ilkenin çatışması. tez i le antltezln, tutucu olanla
yıkıcı olanın çatışması vardır.

Bu. Hegelci üslup içinde böyle ifade ediliyordu. Akıl. Düşün­


ce . idea hareketsiz kalmaz; bir önerme içinde donarak kalmaz;
aynı tez üze·rinde duro kolmoz. Tersine tez, ortoya atılan düşün•
ce çelişen iki filue, bir olumlu bir olumsuz, bir «eveb fikri
,

ile bir «hayır» fikrine ayrılır. Antitez içinde bulunan çelişkili


iki unsur arasındaki çatışma, Hegel'in bu çatışma unsurunu
vurgulamak için diyalektik d iye adla ndırdığı hareketi yaratır.
Bu çat ı şman ı n bu diyalektiğin ürünü , uzlaşma yada denge­
.

dir Hegel "de. iki zıt fikrin erimesi ,yeni bir fikri, bu Iki fikri n
sentezini biçimlendirir. B u sentez, sırasıyla i k i çelişen fikre ay­
rılır --tez kendi a ntitezine dönüşür ve bu do yeni sentezin içi­
ne karışır.

Hegel bir fenomene. bir süreç olarak ,sürekli değişen, sü­


,·ekli gelişen birşey olarak ba kıyordu. Her fenomen yalnız ön­
cek i değ işmalerin ürünü olmakla kalmaz, aynı zamanda kend i
i çinde gelecekteki değişmalerin toh umunu da taşır. Herhangi bir
E.v rede durup kalmaz. Varılan denge, daha ileri bir uzlaşmaya,
dahu i i e r i bir sen teze, ve çok daha yüksek d üzeyde daha ileri
bir bölünmeye yolaçan yeni bir çatışma tarafından bozulur. Ha­
s ı l ı . ! t · �·n flelişmenin · kaynağı zıtla r orasındaki bu mücadeledir.

Hegel fe lsefe·si ndeki devrimci potansiyel burada yatmak­


tadır. Kendisi idealist bir düşünür olduğu halde, sistemi Doğa­
ya değil Ruha (Geist) , Maddeye değil Fikre ( idea) dayandığı hal­
de, bütün tarihsel ve toplumsol bilimler, hatta doğa bilimleri
üze:.·rinde büyük etkisi olmuştur. Gerçeğin araştırılmasına hız

53
vermiştir. M utlak Fikrin acılma süreci içinde aldı()ı çeşitli bi­
çimlerin araştırılması Icin I lham vermiştir. Ve Idea'nın kendini
bi ld ird i ği biçimler çeşitlendiği ölçüde, i ncelenmesi gereken fe­
nome·n . ve süreçler de da·ha çeşitl ilik kazanmıştır.

Hegelci felsr. !en ln, gerçekliğin daha di k ka tli biçimde araş­


tırılmasına, ne·den bu koddr güçlü bir l tiş verdiğini gösteren
diğer yanları üzerinde d u rmayacağız. Çömezlerı. ustalarının ge­
liştirdiği diyalektik me tod u n ışı�ında ve onun rehberliğinde,
gerçek liği araştırdıkları ölçüde, Hegel felsefesinin temeldeki
köklü açıkla rı daha da ortoya çıktı. Çünkü Hegel felsefesi ide­
alist eğ ilimli bir felsefeydi ; yani, harekete geçirici güç, Yaratı­
cı, Hegel'e göre, varlığı beli rleyen M u tlak idea 'ydı. H ege l in fel­
'

sefesindeki bu zayıf n okta, e·leştirilmesine neden oldu. Mutlak


Idea, eski Tanrı n ı n , Vol talre g ibi filozofların k e n d i le r i ve özel­
likle de kitleler icin yarattığı aynı soyut tan rının yeni bir baskısı
olarak görüldü.

He!1el'ln en yeten e·k l l cömezletlhden biri olan LudWitj Feu­


erbdch (1804-1 872) sonunda ustasının felsefesini bu acıdon lr­
de ledi. Hegelci sistemin devrimci ya nını çok m ükem mel kav­
ramıştı Feuerboch, o na hakimdL Kısacası Feuerbach şu soru­
yu onaya atar: Kendi gelişmesi içinde Mutlak Idea tüm varlığı ,

(belng) gercekten belirleyebilir ml? Feuerboch bu soruya olum­


suz cevap verir. Gerce·�e -yani varlığın bilinci belirlediği ger­
çeğine -uymadığına Işaret ederek, Hegel'in bu temel önerme­
sini terse çevirir. Bilinesiz varlığın bulunduğu zamonlar do ol­
muştur. Zihin yoda Idea 'nın kendisi de Varl ığın bir ürünüdür.
Feuerbach, Hegel'in felsefesini e n son teolojik sistem sayıyor­
du. Çünkü Hege•. Tanrı'nın yerine; a llayıp pullayıp başka bir
ilk Varlığı , M ut lak Idea 'yı geclrmlştl. Feuerboch. Hırıstlyanlık
dahil, Insanın kendisi tarafından yaratılan çeşitli Tanrı 1<avram­
llınnd Işaret eder. Tanrı Insanı yaratmamıştı; doQru olan, In­
sanın Tantıyı kendi hayallnde kurduğuydu. Yapılması gereken,
yalnızca, gizemli şeyler, melekler, codılar ve Kutsal Öz'ün te-
melde aynı olan benzer görüntülerinden oluşan bu haya letfa r
dünyasını doğıtma k , onu 'b i r I nsan dünyasına dönüştürmektl.
Hası lı insan, Feuerboch 'ın felsefesinde temel Ilke olma ktaydı.
Bu insa n dünyasında e n üstün kanun, Ta nrının buyruğ u de�il,
i nsanın mutluluğudur. Eski teolojik, tanrısal likeye karşı, Feu­
erbac h, yeni antropolojik yada insansal bir ilke ileri sürüyordu .

. Da ha önceki bölümde sözünü ettiğ imiz okul kompozisyo­


nu nda Marx, insanın doğumundan önce de işleyen bir koşut­
lar zincirinin onun gelecekteki uğraşısını önceden belirled iğini
öne sürmüştü. Yani Marx, Onsekizinci Yiızyıl mnteryalist felse­
fesinin mantıksal sonucu olan düşüneeye daha lisedeyken aşi­
naydı. I nsan, çevresinin ve içinde bulunduğ u koşulların ürü­
nüdür; bundan ötürü m eslek seeiminde özg ü r olamaz. kendi
m utluluğunun yaratıcısı hic olamaz. Bu görüşte yenı yada o riji ­

nal olan bir yan yoktu. Marx sadece, babasının kendine tanıt­
tığı fi lozofların eserlerinden okudu klarını , kondln& özgü bir us­
lupla ifade etmişti. Marx ün lversiteye girip, buralarda hüküm
süren klasik Alman felsefesiyle temasa gelince, Ilk baştan Iti­
baren, o sırolar egemen olan Idealist telseteye karşı. materya­
list felsefeyi yorumlamağa başladı. Hegel felsefesinden kalka­
rak en radikal sonuela ra bu kadar çabucak ulaşmasının nedeni
buydu. Feuerboch'ın Hırlstlyanh!)ın Özü ad lı eserl nl o kada r sı·
_
cak karşılamasının nedeni de 'buydu. Hıristlyanlı�a yôneltt401
eleştirisinde Feuerbach, Onsek iz inci Yüzyıl materyalistleriyle ay­
nı sonuela ra varm ıştı. Ama Onsekizinci Yüzyıl materyallstlert-·
nin yalnızca ücka�ıt ve yobazlık gördüğü a la nda, Feuerbach,
Insan kültürünün zorunlu bir evresin in bulundu�unu farketmiş..
t i . Ama Fransız materyalistlerı kadar Feuerbach Icin de, Insan
soyut bir kişilikten ibdrettl.
i nsa nın çeşit ceşlt olduğunu, başka başka alanlarda farklı
statüler taşıyarak varoldu�unu farketmek Icin, Ineanın va çev­
resinin çözümlenmesinde, yalnızca bir adım daha atmak gere­
kiyordu. Prusya kralından Moselle köylüsüne, Marx'ın Ren eya-
l&tl nde karşılaştığı Iş e iye kadar herkes Insandı. Hepsi aynı or•
ganlara sa hipti-baş. ayak, e l v.b. Fizyolojik ve anatomik acıdan
Moselle köylüsüyle Prusyalı toprak a!'ıası arasında büyük bir
fark yoktu. Ama toplumsal konumla rında ezici bir ayrılık vardı.
üstelik Insanlar yalnız mekan ıcınde değil, zaman lclnde de bir­
birlerinden ayrı lırlar; Onyedinci Y üzyıl Insanlarının Oniki nci
Y üzyıl , Ondokuzuncu Y üzyıl Insanından farklı oluşu g ibi . .. Eğer
insan değişmiyorsa, eğer i nsan salt doğanın ürünüyse, bütün
bu fa rklılıklar nerden doğuyordu?

Marx'ın düşünc e s i bu yönde Işlerneğe tıaşlodı . I nsanı n çev­


res i n i n ürünü olduğunu, çevresindekiler tarafındon blcimlendl­
rlldiğini söylemek yeterli değildi. Böyle farklılıkları bes i eyebi lme­
si i ç i n , bizzat çevrenin de bir çelişkiler kormaşası oı nınsı gerek.
Çevre bir Insanlar topluluğundon başka birşey d eğ i l d i r ve In­
sanların birbirlerine belirli lllşkllerle bağlandığı, ayrı toplumsal
gruplar ol uşturduğu sosyal b i r o rtam dı r.

Feuerbo c h 'ın d i n eleştirisinin de Morx'ı ta tmin ederneyiş i­


nın nedeni buydu. Feuerbach dinin özünü, I nsa nın özüyle acık­
lıyordu. Oysa insanın özü da soyut bir kavramdon Ibarettir ve
soyutlanmış bi reye I l i şk indir. Bizzat Insan bel irl i ib i r kümeyi,
belirli top l ums o l
Ilişkilerin toplamını temsil eder. Te'k başına.
tecrit o lm u ş i nsa n yoktur. Insanlar arasında varolan doğal bağ­
lar bile, tar•hsel gelişme süreci Içinde kurulan toplumsa l bağ­
lorın öneml karşısında I kinci planda kalır. Bundan ötürü din
duygusu doğal birşey değildir, toplumsal bir ürünün to kendi ­
sidir.

Insanın yeni bir weltanschaung'un (dünya görüşünün) kay­


nağı olduğu Iddiasını n yetersizliği açıkça görülmektedir. Insan
kavram ındaki toplumsal yanı önemle vurgula ma k gerek. Insa n ı ,
özel olmak tabaka raşmı ş v e fa rk lılaşmış belirli b i r toplumsal
2emln ü z eri nd e meydana gelen ve biçlmtenen to pl u m sal geliş­
menin ürünü olarak düşünmellylz. Çevrenin tabaka raşıp farklı-

5
!aşması ve ayrı . sınıflar do!lurmosı, başlangıçta mevcut olon h ir
şey de�il. uzun bir gelişme sürecinin ürünüdür. 13u ta rıhsel � , ;
recin ne biçimde gercekleşti{iinin a raştırılması. bu sürecin da i ­
ma zıtl'lr orasındaki m ücadelen in, belirli b i r toplumsol gelişme
evresinde görülen cellşmeler orasındaki m ücadelenin ürünü ol­
duğunu gösterir.

Marx bununla do yetinmedl, Feuerboch'ın felsefesindek!


' diğer varsayımları do eleştiri o lanına a ld ı . Salt teorik düşünme ­
ye yönelik (contemplotive) felsefeye, gerçeKliğin -pratik faa ­
liyetin eleştirisine dayalı yen ! b i r devrimci unsur soktu.

Fransız materyal istleri gibi Feue·rboch do insanın, içinde


bulunduğu koşulların ve eğitimin ürünü ,bil inci etkileyen va rlı­
ğın ü rünü olduğu görüşü ndeyd i . Hosılı, baş ı , elleri, aya kları v.b.
organları He hayvo nlar a lemi nden ayrılan insa n , doğa nın kendi
ü'zerindeki etki ve eylem i ne ocık ,bir çeşit duygulu aygıt olarak
görül üyordu. Feuerbo ch 'o göre, Insa n salt edilgen bir unsur,
doğadan gelen d ü rtülere itaat eden bir yaratıktı.

Marx bu varsoyıma •bir başka varsoyımlo karşı çıktı . insa ­


n ı n içinde meydana gelen he·rşey, insanın kendi değişimleri, d i ­
yordu Marx, yaln ızca doğanın insan üzerindeki etkisinin ürünü
değildir, ondan da öte, insanın doğaya tepkis inin ürünleridir.
i nsanın evrimin i meydana getiren Işte budur. HoY'Jano benze­
yen ilkel insan süre·kli varolma kavgasında , kendini yalnız do­
ğadan gelen uyarıcı lma edilgen" olara k uydurma kle kalmaz. di­
ğer yondan doğaya tep kide bulun ur, onu değiştirir. Doğayı de­
ğiştiri rken içinde bulun dui)u koşu lları - kendini de değiştirir.

Kısacası Marx, Feuerba ch'ın edilgen felsefesine devrimci,


aktif bir unsur sokar. Feuerıboch'ın tersine, Marx, felsefenin
görevi yalnızca bu d ünyayı izah etmek değil, aynı za manda onu
değiştirmektir der. Olguların ve çevrem izdeki dünyanın eleştiri­
si, bunların lnkôrı (negation) olumlu calışma ve pratik faal iyet
lle bütünlenecektir. Hasılı Marx, Feuerbach'ın tefekkürcü fel-
safesini aktif bir fetseteye dönüştürdü. Tüm çabamızla düşün­
cemizin ve progromımızın doğruluğunu lspcıtlamalıyız. Düşün­
celerim izl ne kadar etk i h biçimde pratiğe sokarsak, onları ger­
ceklik içinde ne kadar çabuk somutıaştırırsa k, karşıkarşıya kal­
dığımız �orunun cözümJ Icin ve hazırlodığınıız progra m ı n uy­
gulanması için gerekli u nsurları gercekliğin kendi bağrında taşı­
dığının kanıtı da o kadar kesin olur.
Marx tarafından Feuerbach'a yöneltilen hu eleştirinin ge­
nel cizgilerı . çok erken bir dönemde ifade olunmuştu. Bu dü­
ş ünce çizgisinin dikkatli biçimde Incelenmesi, Marx'ın kendini
bilimsel .komünizme götüren temel d üşüneeye nasıl ulaştığını
gösterir.
Arala rından çıktığı Alrnan entelljcınsyası lle sürdürdüğü po­
ISmi klerinde Marx; onların eski sloganlarının iflas ettiğini ispat­
Itımağa çalıştı.
Marx onlara, cevrem i zde·ki Alman gerçeğinin, yani haya tın
cok guc olduğunu, ne d üşünce ne de öğrenim özgürlüğü olan
Prusya "nın, son derece i tici geldi!]lnl hepimiz kabul ediyoruz di­
yordu. Eğer Alman halkının bu dehşetli batağın dibine batması­
nı istem iyorsak, bu dünyanın değişmesi gerektiği konusunda,
en küçük bir şüphe bile besleyemeyiz.
Peki ama bu dünya nasıl değlştirl lebllir? diye sorar Marx.
Bu değişme. Alman toplumu içinde belli b i r gurubun ,yani varlı­
ğının her patcasını bir değişm yaratmağa adayan bir halk ka­
tcgorlsinin var olmasına bağlıdır.
Marx, Alman toplumunda varolan çeşitli gurupları sıroyla
inceledi -soylular, bürokrasl. burjuvazi. Vardığı sonuc. cok
önemli bir devrimci görev yüklenen Fransız burjuvazisinin ter­
sine, Alman burtuvazlslnln, sosyal s i s te m1 tümden değiştirecek
• kurtarıcı sınıf» rolünü üstlenme yeteneğind8Tl yoksun oldu­
ğ uydu.
Peki, burjuvazi üstlenmeyecekse, bu görevi hangi sınif ger­
oekleştirPr.ekti? Ve o s ı ra la r Fra nsa ve lngllter� tarihlerı ü ze­
rinde çalışan, oralarda hüküm süren koşulları Ineelerneğe g irl-
şen Marx, gercek bir toplumsol yükümlülüğü sonuno dek üst­
ıenecek te·k sınıfın proletarya olduğu sonucuno vardı.
Marx, ona tezini daha 1 844 yıl ında ileri sürmüştü: Alman
halkını kurtarma ve sosyal düzeni değiştirme misyonunu yerine
getirebilecek ve üstleneblleceJ.: sınıf ,yalnızca proletaryadır . . .

Neden? Çünkü, proletarya, çağdaş burjuva toplumu Içinde vor­


olma koş ulları en kötü belirlerimiş halk sınıfı n ı oluştl.ırmoktodır.
Toplumsal hiyerorşlde onda n daha alt bir sınıf, toplumun d iS)et
kesim le·rl nln yükünü ondan daha fa zla çeken bir sınıf yoktur.
Toplumda ki d iğer tüm sın ıfla rın va rlığı özel m ü lkiyete doyonıt­
ken, proleta rya bu mülkiyetten yoksundur ve sonuc olarak.
mevcut düzenin muhafazası, ş u kadarcık olsun oiıu llgllendlr­
memektedi r. Proletarya bu biline i le, bu felsefe ile bir kez do­
lar dolmaz. kurtuluşu icin gerekli koşulları bir kez onlar anlamaz
ve kendı poyınd düşen yüce rolü kavrar kdvtamoz. tüm kurtu­
luş hareketinin Itici g ücü olacaktır.
Bu. kesinlikle Markscı (Marxion) lbir görüştü. Büyük ütopik
sosyolistler de -Ciaude So int-Sin1on (1 760-1 837) ve özellikle
Robert Owen ( 1 77 1 - 1 858) - «en kolabalık ve en yoksul sınıho.
ya n i proletaryoyo dikka tlerini cevlrm lşlerdl. Ancak ü topik sos­
yalistler ,proleta ryanın yalnızca en cok acı ceken , en yoksul
sınıf olduğu, korunmaya m uh ta ç oldui:ju ve bunu do kilitürlü
üst s ınıfların üstlenmesi ge·rekti!}i varsayımiarına dayanorak
akıl yürütmüşlerdi. Proleta ryanın yoksulluğunda yalnız yoksul­
luğu görüyorlardı, bu yoksullukda yatan devrimci olanakların.
burjuva toplumunun cürüyüşünün ü rün lerinin fdrkına varamo­
mışlardı.
i l k kez Marx, proletaryan ı n salt acı ceken bir sınıf olması
yanında. •burjuva düzene karşı a ktif bir savaşcı olduğuna Işa ret
etti; proletorya. 'bütün vdrolrtıa koşullariYia, butjuvö toplumu
ıcınde tek devrımci unsur haline gelen bir sın ıflı.

Marx tarafındon 1 844 boşlarında Ileri sürülen 'bu görOş. En­


gels'le birli kte hazırladıkları K utsal Aile ( 1 8) adlı eserde daha

59
da geliştirilmiştir. Biraz eskimiş de olsa bu kita p Plekhanov ve
Len in'in lik eserleri gibi önemini hala · koruma ktadır. Bu kitap,
1 840'1arın 'başında Almanya'da a l evlenen entelektüel ve toplum­
sal m ücadelelerle ilgilenen kişi lerin hala büyük ilgisini cekmek­
tedir. Bu k i tabında Marx. Alma n aydınlarının proletaryadon yüz­
ceıvi rmeleorini ve daha çok proletaryanın yararlanacağını son­
dıkları yardım dernekleriyle ·kendilerini tatmi n etmelerin i �orkunç
bir lstihzoyla hicveder. Yine Marx, daha birkoc ay önce Şiiez­
yalı dokumacıların ayaklanmasıyla kendini gösteren proletarya­
n ı n d evrimci önem ini, iş maddi cıkarların savunulmasına gelince
proletaryanın aya klanmaktan cekinmeyeceği n i Alman entelijans­
yasına a n ia t ma ğ a çal ışır.

Marx , bu kitabında yenJ fe l s e fe si n i n yapı taşlarını ortaya


koymuştu. P roleta rya n ı n içinde yaşadı�ı toplum, sınıfsol esas­
lar üzerine kurulduğu icin, Proletarya ayrı bir sınıftır. Burjuvazi
proletarya nın ka rşısı nda yer a l ı r. lşci kapitalist tara fından sö­
mü rülür. Bu kez ortoya ba ş ka bir soru cıkar. Kapita listler ne­
re den t ü remiştir? Ücrel li emeğ in .sermaye tarafından sömürül­
mesini doğuran nedenler nedir?

Bu toplumun temel kanunları n ı n . evrim ve varoluş ka nun­


ları nın bil imsel a cıdan i ncelenmesi g e rekiyord u. Marx daha b;.ı
kitabı nda. sanayi ve üretim koşul larını ,maddi hayat koşulları­
nı, maddi istekterin ta t m i n i sürecinde insa nlar arasında kuru­
lan ilişkilerin b i l i n m e s in i n , belirli bir tarihsel dönemde etkin
olan gercek g üçlerin tam olara k kavran�osı acısından taşıdığı
önemi v urgulam ı ş tı .

Bundan sonra Marx, bütün dikka tiyle süre·kli bu sorun üze­


rinde cal ışmağa başlar. Ccğdaş toplum icindeki ekonomi k iliş­
kilerin Işleyişi konusunda aydınlığa kavuşmak icin Marx kendi­
ni, e konomi politik çalışmalarına verir. Ama Marx yalnızca dün­
yayı açıklamak isteyen bir filozof değildi. o aynı zaman �o bu
dünyayı değiştirmey i . amacioyun bir devrimciyd i .

60
B Ö L ÜM IV

KOMÜNIST LIGA TARIHI. B I R ÖRGÜTÇÜ OLARAK MARX, WEITLING'LE


MÜCADELE. KOMÜNiST L IGA'NIN OLUŞMAS I. KOMÜNiST MANI­
FESTO PROUDHON'LA TARTI ŞMA

Şimdi Marx'tn Komü nist Llga ö rg ütüne nasıl katıldı�ını 1n-


e
cel meğe başlıyacağız; Komü nist Manifesto bu örg ütün i s teği
üzerine yazılmıştır. B u ko n u ya Ilişkin elde b u l u nan tüm verileri
lnce�dlkten sonra, Marx ve Engels'in Llgo 'nın daö uşu konusun­
do anlattıklorının bütün üyle doöru olmadığı s o n u c u n o varmak zo-

, runda ·kolıyoruz. Marx :bu olaya değinme fırsatını tek bir kez,
1 860 do yayınlanan, e n az okunon eserlerinden Herr Vogt'do
buldu. Bu kitaıbo çok soyıda yan lış bilginin g i rmesini engelle­
yemedi. ·Komünist Llga 'nın tarihi genelllkle Engels'•ln 1 885'de
yazdıklarından öğrenilmektedir. Engels'In anlattıkları aşa�ıdaki
gibi özetlenebiBr (19):

O sırala r Marx ve Engels, a navatanlarını terk etmek zorun­


do bırokılan Iki Alman felsefecisi ve poll ti koc ıs ıy dı la r Yaşamları­
.

nı Fra n sa ve B e lçi ka da sürdürüyorlordı. 111\ln aydınların ilgisini


'

çeken, sonra !�llerin ellne geçen bilimsel ·kitaplar ya z ıyo rl a rdı .

Pratik çalışmanın 'basit Işlerinden uzak, kendi. monastırlorına ka­


panmış ve bilimsel düşüncenin bakellerine yakışır biçimde, ve­
karlo Işçileriri gelmesini be kleye n bu Iki bilglne, güzel bir sabah,

81
.

ışeller başvurdular. Işte o gün gelmiş çotmışdı; işçiler geldi-


ler ve Marx'la •Engels'e, Liga'larına g irmeleri Icin çağrıda bu­
lundular. Anca k Marx ve E ngels kendi programları n ın t<obul
edilmesi ,koşuluyla Llga'ya katılacakla rını acı1<1adılar. l şciler
Marx v e Engels'in Uiga'yı örgütlemesi n i •kabul ettiler ve onları
derhal bir Komünist Manifesto hazırlamakla görevlendirdller.
Bu Işçiler, Fransa ve Ingiltere'deki fşci hareketinin tarihiyle
Ilişkin olarak sözün ü ett!iğlmiz Doğrular llgası'ndandılar. Doğru­
lar Ligası'nın Paris'te k urulduğ una ve Blankistlerin 1 2 Mayıs
1 839'da ki başarrsız ayaklanmasından sonra. örgütün dağıldı­
ğına Işaret etmiştlk. Yenilg iden sonra Liga üyelerinin Londra­
ya geetikierini de betl rtm lştik. Bunlar a rasında 1 840 Şubatında
lşcl Eğitim Derneği 'ni örgütleyen Schapper de va rdı.
V. Ste·klov Marx üzerine yazdığı kitabında, Komün ist Ligo 'n ın
doğuşuna i liş'kin benzer bil·giler vermektedir. (20)

« Porls'te bulunduğu sıralarda M a rx, A4man siyasi m ülteci ve


zanaatkarlarından a luşan Doğrular Ligası'nın önderleriyle kişisel
ilişıkilerini sürdürüyordu. Liga 'ya kotılmom ıştı, cünkü bu örgütün
programı büyük capta , M a rx'ın hoş göremlyeceği Idea list ve
komplocu bi r anlayışın renklerini toş ıyordu. Bununla birlikte Li­
ga'nın üyeleri, adım ad ı m , Marx ve E ngels'in cizgisine yaklaştı­
lar. Engel·s kişise! ilişkil eri yon md'a , basındo yayınlanan yazıla­
rıyle d'a Liga üyelerinin Siyasa l görüşlerini etkiliyordu. Bazı kere­
ler iki a rkadaş, yazışlıkları kişile·re görüşlerini coğaltılmış mek­
tuplarla i letiyorlordı . lsyaıncı Weitlir:ıg'in Ugo 'don kopmasından,
ryararsız teorisyenl'erin sert ve sistemli biçimde e leştirilmesin­
denıı sonra, zemtn Marx ve Engels'in Llgo 'ya katılma ları acısın­
da n tanıemen hazırla nm ı ş oldu. Uga'nın, Komün1ist Liga adını al­
dığı ilk kongresinde. En gels ve Wellhelm Wolff da bulundular;
1 847 Kosımında yapılan ikinci toplantıda Marx da vardı. Genel
K urut, Marx'ın yeni sosya list felsefeyi yorumlayan konuşmasın­
don sonra, Engels'le onu Liga 'nın programını hazırlamakla gö­
rell'lood lrd l . Işte ünlü Komünist Mani festo böyl e doğdu.•
M ehrfng Engels'in söylediklerini bize tc:uorlarken, Steklov
yalnızca Ma rx'ın yazdıkla rıyle ilgilenmiştir. Ve Engels e inan­
makton başka cıka r yol yok; çünkü bir girişim in ta rihiyle ilişkin
olorok, onun gerçekleştirilmesine ka tılan birinden daha yetkili
bir kimse düşünülemez Anca k, moıka leoslnde, söz:k:Jnusu olayları,
o radan kırk yıl geçt�kten sonra a nlottı�ı için, ka rşımızdoki En­
,
gels de olıso, belirli bir eleştırıcı tavrı sürdtirme!:ytz. Bir belge,
böyle önem li bir zaman aralığından sonra, özell'ikle, tamamen
farklı koşulla r altında ve •b ütünüyle de!)işlk bir hava ici nde yazıl­
,
m ışsa , bazı önemli noktaları unutmak oldukça kıJiaydır.

Bugün elimizde, yukarda aniatılonlara uymayan başk.a olgu­


lar do var. Örıneğin Marx ve Engels, Steklov'un anlattığı gibi salt
teorisyen değildi ler. Tam tersine, Marx ,mevcut sosyal düzende
radikal ve zorunlu lblr değişmenin tamamen lşcl sın ıfına ( kendisi­
ni, bu sisteme ka rşı dlkllmeğe zorlayan tüm uya rıcıları ve bütün
dürtülerl geroek hayat koşulları Jelnde bulan proletaryaya) bağlı
oldu�u görüşüne varır varmaz, derhal Işellerin a rasına gitti; En­
gels'le birlikte. •Işçilerin önceleri başka etkilere acık olduğu tüm
yerlere, tüm örg ütlere g i rrneğe co lıştı. Bu tür örgütler uzun sü­
reden beri vordı.

Işçi hareketi tarihini onlotı rkoo 1 840 başiOrına gelmlştik.


Doğrular Ligası'n ı n va rlığı, 1 839 Mayıs bozgunundan (debacle)
sonra, merkezi bi r örgüt olarak sona ermlşti. (21) K ısacası, 1 840'
lardan son ra Doğrular Ligası 'nın merkezi bir örgüt olara k va rlığı­
nın yada faa41yetinin Izlerine rcıst1omıyoruz. Orta lıkta yalnızca,
Llga 'nıo es•kl üyelerinin örgütled iği bağımsız çevreler kalmıştı.
Bu çevrelerden b i ri de Londrıa'da toplonmıştı.

Bir kısım Llga üyesi de lsvlcre'ye kacmıştı. Bunlar a rasın­


da en etkin ola nı Wilhelm Weitling'di _ 11 809- 1 864) . Proleter za­
naatkôrlar arası ndan çıkan ilk Alman devrimcilerinden biri olan
. .

Weitling terzlydl, o dönemde yaşayan di�er birçok Alman zonaot-


kôrı gibi ka'Saba 'kosaba dolaşırdı. 1 835 de Weitling kend ini Pa -

63
ris'te bulur, uzun bir s ü re kolmok üzere 1 837 de bu şehre yerle­
şir. Pn..-ls'te Do�rulb-r Ligası'na katılır; Hıristiyan sosyallzmlrnn
bayrakta n Hugues Lamennois'ln, Salnt-Simon'un ve Fourler'ln
· ö�retilıeırlyle lçfl dışılı olur. Weitling, Blonqut ve yandoşla rıyla da
karşılaşır. (22) 1 838 B'On larıno doOru, orkodoşlarının lste�i üze­
rın-e, lnsanJık Nedir, Nasıl Olm<Jsı Gerekir? adlı bir broşür yazar.
burada t<omii n lst düşünoe4eor�n sovunuculuOunu yapar.

Weltllng ve birkoc arkadaşı lsvtcre'da, ora harkı arasında


başarısız kolo n propaganda cobalarından sonra, Alman Işçi ve
mültecileri a rasında g urupkıır örgütfemeğe başlar. 1 842 de en
önemli kltoıbı Uyum ve OzgürlüOün Güvenceleri'ni yayınlar. Bu
kitabında Weltl lng, 1 838 de O'ç ı klodıOı fiklr1eırl daha ayrıntılı bir
biçimde ele alıp gelılştlrmlştılr.
·�

BI<:J}'IQ ui'den etkilenen Weltling'ln dü�üncelerl, komünizme


barışçı fokton geçlleQe1}1ne tnonmayışı ba·kımındon, ca�do·şı olan .
d iOer ütopyacılardon ayrılıyordu. Cok ayrıntılı bir planını yaptı­
Or yenıi toptum, We·i�llng'e göre a ncak zor kullanılarak gercekleş­
tlritebili rdıi. Mevcut toplum ne kadar co buk yıkılırsa, hal'k do o
kadar çobuk ·kurtuloooktı. Weit!ing'e göre en Iyi yöntem, mevcut
toplumscıl düzensizliği en a ş ı rı noktoya çıkarmoktır. Clvl civlyi
söker! Wei tHng'e göre, bugünkü toplumu botırmo 'konusunda gü­
ven duyuloco·k en soğloıil devr1fmcl sınıf, proletoryonın en aşa ğ ı
tabakası, soygll'nculor da dohıLI lumpen-proletarya'dır.

Miohoel 'Bakunin de (1814-1 876) �itllng'le lsvlçre'de kar­


�ıloşır, onun bazı d üş üncei'erlnl ben•meer. WeltNng ve taraftario­
nnın tutukloni'TlOSı ve hoklonndo adtl koV\Jşturmo açılması üze­
rrne Bakunin ·kocar ve sonuno dek kendi ülkesinin dışında. sür­
gün otorak yÖ şor.
Bir hoplsflk dönem�nden sonra, Weltfing 1 844 de Almanya'ya
Iade edilir. Oro bura gezglnllk yapan Weltllng sonunda Londra'
do ka rar kılar, Londra 'ya gelişi büyü1< b•r sevinçle kutlonır.

84
Onuruno büyük 'bir kitle topl'ontısı düzenlenir. Alman ve
Fransız mültecllerin•in yanısıra toplantıya Ingiliz sosyalistleriyle
Cortistler de •katılır. Bu Londra'da yapıton lik büyük uluslarorası
toplantı olur. Bu olay, 1 844 Ekrminde Schopper'e Tüm Uluslar­
dan Demokratik Dostııar Dern e!') i adlı, uluslara rası b i r örgüt kur­
ma fi krini vermiştir. Amac tüm ü lkeleJ1in devrimcilerini birbirine
yakloştırmak, h<1lklar o rasında k i ·ka rdeşlik duygusunu güçlendir­
mek, toplumsol ve siyasal haklar elde etmektl. Bu girişimin ba­
şı nda Schapper ve a rkadaşları vardı.

Weitling Londra'da birbuçuk yıl kadar ·kalır .Güncel olaylara


il işktn her konunun tutkuyla tartışıldığ ı ıişci çevrelerinde Weit­
ling, ilk başta büyük bir etki ya·par. Amo kendisine karşı kısa
zamanda g üçlü bir m uhalefet doğar. Yoldoşları, Schapper, Heln­
rich Bouer ve Joseph Moll ( 1 81 1 - 1 849) Londra'da kaldıkla rı uzun
s ü re boyunca, ingiNz işçi horeketl ve Oweın'm öğretisi hakkında
birço k şey öğrenmişle rd i .
Weitling'e göre, proletarya farklı cı karları olan ayrı bir sınıf
değildi; proletarya halk ı n e'ZI•Ien kesimlerinin yo lnızco bir bölü­
münü oluşturmaktaydı. Bu yoıkslll kesimler o rasında Ise, lumpen­
proletarya en devrimci unsurd u . Weitling, ·hala, soyguncutarla
haydutların mevcut düzene ·karşı savaşta en güvenilir unsur ol­
duğu yolundaki düşüncesinin barozancılığını yapmakton vazgeç­
memişti. Propaganda ca lışmasına peık önem vermiyordu. Gele­
cekte küçük bir akıllı insonlar gurubuneo yönetilen bir komünist
toplum biçiminin doğocağıno ı;nanıyordu. K itleleri kozanmak lcln
dinin ya rdımına boşvurmonın zorunlu olduğunu sanıyord u . Ko­
münizm!. daha sonra k i e klentllıerinden o rı nd ı rıimış bir H ırletiyon­
l ı k olarak göstermiş. lsa 'yı komünizmin habercisi yapmıştı .

Bir süre sonra Marx ve Engels'le o rostnda doğan uyuşmailı-,


ğı daha iyi anlayabilmek icin, Weltl l ng'in çok ye1enekll 'bi r Işçi
olduğunu, kend i ·k endini yetişti rdiğini ve büyük bir edebi yetene­
ğe sahip olduğunu. ama bütün otodidak larda (kendi kendini eği­
tenterdel görülen ocmazlorlo korşılciştığını unutmamalıyız.

F. 5 65
Kendikendini eğiten b i ri kafasından hep yepyen i birşeyler
cıkarmoğa. bazı karmaşık a ygıtlar icat etmeğe kal kışma eğilimin­
dedir. Bu tür Insanlar coık kez, büyük çabalar harcadıktan son­
ra , Amerika'yı yeniden bulmak gibi aptalca bir duruma d üşrne­
ğe mahkumd urlar.

Weitling, insanın tüm bilimleri çok kısa bir zamanda kavra­


masını soğlıyacok bir öğrenim sistemini gerçekleştirmek. Istiyor­
du. Evrense•l bir dH ya ra tmayı amo·clıyordu. Yine kendi kendini ye­
tiştirmiş biri olon Pierre Proudhon'un ( 1 809 - 1 868) dd bu soru­
nun çözümü üzerinde çalışmış olması Ilginçtir. Weltllng'e ge­
lince. o sırolar neyi tercih edeceği n i , kendisine neyin daha ya­
kın geldiğini - kom üni�mln ml, yoksa evrensel bir dilin m i­
saptamak zordu. Tam ·b i r peygamberdi, eleştiriye tahamm ü l ü
yoktu. Çalışmalarını şüpheyle karşılayan k i tabi aydınlara karşı
'
özel bir d üşmanlık 'beslerd l .

1 844 de Weitllng, ya lnız Alman işeileri a rasmda değ i l , Al­


man entelijansyası Içinde de en sevilen, en ünlü kişllerden bi­
riydi. Elimizde ünlü terziyle ünlü ozan Helne'nin buluşmasını an­
latan ilginç •bir h ;kaye va r. Helne şunları yazıyor:

«Özellikle ağrrma giden, bu arkadaşın ben im le konuşurken


son derece saygısızco davranmosıydı. Şapkasını çıkannadı ve
ben önünde ayakta d u ru rken sağ eıfoiyle sağ dizin i canesine dek
ceklp, sol elfyle sürekli ayak bileğlnl ovuşturarak oturmağa de­
vam etti. Ilkin bu saygtsız davranışın, terzillkte cahşırken edinll­
miş b i r alışkanlığın sonucu olduğunu d üşündüın, a ma yanıldı!':jı­
mı çabucak a n ladım. Neden böyle d u rmadan ayağını ovuşturd u ­
ğunu sorduğumda, Weitling 'kayıtsız bir şe-klide, sa nki s o n dere­
ce olağan birşeymiş g ibi, tutu klu bulunduğu çeşitli Alman ceza­
evlerinde zincire vurulduğunu söyledi, ayağına vurulo n pranga­
kır gene-lltkle cok dar olduğundan, d em i rin sü rekli sürtünmesl
hacağında kroni k bir deri l ltihaplonmosı yapmıştı. Terzi Weltllng
_
bana bu zincirlerden sözederken l rkildi!':jiml ltiraf ed lyorum.ıı

66
(Ozan da·ho sonra Insanın yüreğrni coşkuyla dolduran duy­
guların celişkfli olma özell l�lnden sözetmektel : «Z�nclre vurul­
muş, Işkenceden geçmiş leydenli ter�i John 'u n M ünster Beledi­
yesinde saklanan 'kalı ntıları n ı bir zamonla·r öpen V€ !)u ölü ten:lye
hayranlıkla tapınan ben, yaşamalkla olan bu terzinin. Wilhelm.
Weltling'in karşısı nda şimd i , önüne geoilmez bir tiok s lntı duyuyor­
dum, oysa Jıkisl de aynı dovanın havo rileri, kahramanlarıydı . J

Heine, olayı özelifkle ters bir ışık altında s�rgi ledlği ha lde,
yine de Weitling'ln ünrü oza·n üzerinde g üçlü bir Izienim bıraktı­
ğını görm ekteyiz. Devrimciler, Helne'nin kişlliğinde , kendine ga­
rip gelen bir d evri mc ı tipe tikslntlyle olmaso bile. garip bir göz­
le bakan enteleıktüel ve sanatçı ori stok ratı kolaylı kla seçetıı l e­
ceklerdir. Bir aydın olduğu halde, Ma rx'ın Weitl�ng karşısında­
ki tavrı tamamen farklı ol m uştur. Ona göre Weitllng, proletor­
yada•kl yetenekierin güçlü bir lfadesiydi. Weitllng'le ·karşılaş­
m a dan önce Marx şunları yazmıştı:

«Kendi filozof ve edebiyotcı·iarı da•lıil tüm burj uvazinin. Weit­


l l ng 'l n Uyum ve Özgürlüğün Güvenceleri adlı k i tobıyla oroolob!le­
cek, siyasal kurtuluşla ilgili iftihar edetıllece�i h erhangi bir �e­
ri va r mı? Alman si·ıtaso! edeblyo1ının kuru ve ü rkek bayağılıt<­
ları, Alman Işellerinin ateşli ve po rltı·k bfcfmde sahneye bu I l k çı­
kışıyla ora n lanacak olursa. p ro leta ryanın bu et<slk oma dev Ilik
adım!arı, kemale ermiş Alman burl uvozislnln kırıtoroık yürümesiy­
le karşılaştırılacak olursa. ·b iza proleter Ci rıdera lla'nın olağanüs ­
tü bir g ü c kazanma yolunda doho da geiişece�l kehanetAni yap­
maktan başka •bi rşey ko lmaz.ıı

Marx ve Engels'in Weltling'le tanışma·k istemelerı son dere­


ce dağoldı. I ki arkodo şın 1 845 de Londra'da kısa süreli kalış­
ları sırasında. I ngiliz Cartistleri ve Alman mül t ec ileri lle Ilişki
k urduklarını biliyoruz. O sıralar Weltllng hala londra'dadır, a ına
Marx ve Enge�s·ıe karşıloşıp karşıloşmadığı n ı kesin olarak bilmi­
yoruz. Weitllng 1 846 da Ma rx'ın 1 845 de Fransa'dan sürüldükten

67
sonra yerleştiği Brüksel'e gelince. oralarında sıkı bir ilişki geli­
şir.
O sı ra l a r Marx kend i n i bütünüyle örgü tsel co lı şmola ro ver­
mişti. Brüksel, Fransa i le Almanya oros ı n da bir geçit olduğu
icin. bu c a fı şmayo son d erece uygundu. Alman işeileriyle Alman
aydı n ları Poris'e giderken Brüksel'de istisnasız bi rkoc gün kalır­
lardı . Brüksel'den g i zl i o la ra k getirilen yasak yayınla r Alma nya ' ­
n ı n heryanına dağ ıtılırdı. Geçici o l a rak Brül<sel 'e yerleşen işei ­
ler orasında birçok yetenekli kişi de va rd ı . Ma·rx kısa zamanda,
i l k kez yaygın bir •komünist örgüt yaratmak amacıyla , bütün ko­
münistleri kucaklayan bir kongre toplama düşüncesine vardı.
Toplantı yeri olarak, Alman sınırı na ya kın ve bundan dolayı Al­
man komünistleri acısından elverişli olan Verviers adlı Belçika
kenti seçildi. Bu toplantının yapılıp ya pı tmad ı ğ ın ı kesin olarak
b il m i yo ruz . Ama E ng e l s ' e göre, bu toplantının tüm hazırlıkları.
Doğrular Ligası üyelerin in Londra'dan gelip I ki arkadaşı Llga'ya
ka tı lmoğa çağ ı rmala rından çok önce, Marx tara fından tasarlan ­
m ış t ı .
Marx ve Engels'in, Wei tl i ng 'in etkisindeki çevrelerin büyük
önem taşıdı ğ ını sonmalarının nedeni ortada . Iki arkadaş Weit­
l ing ' le orta k bir çizgiye va nn ak Icin cok çaba harcarlar, ama
bu g i r i� bir böl ünmeyle sonuclanır. Bu bölünmenin h i kayesi,
1 846 ba h a rın da Brüksel'de bulunan Rus eleşt i rmeni An nerrkov
tarafından yazılmıştır. Hayli tahrifalla dolu da olsa. Annentc:ov'un
ilginç anıları nda bir cok gercek payı do vardır. A n ı ları n da bize,
Marx lle Weltling � rası n da dteşll bir tartışma gecen I::M r toplan­
tıyı onlotmaktadır. Marx'ın Weitling'e rCehaletln 'kimseye bir fay­
dası olmamıştır, kimse o n u n bir iyiliği n i görmemiştirıı diye boğı­
_rarak masayı yumrukladığını öğreniyoruz. Özellikle, Bakunın gi­
bi Weltllng'd e propoganda ve hazırlık çalışmalarına karşı çıktığı
Ic i n , bu çatışma son derece a kla uygundur. Weltllng ve Bakunin,
yoksulla rı n her zaman ayaklanmaya hazır o l d uk la rın ı , bundan ötü
rü, kararlı bir önder-In butunduğu heran hareleete geçebilecek­
lerini I leri sürüyorlardı.

68
Weitl i ng'in 'bu toplantıyı ele a la n bir mektubundan, Marx'ın
aşağıdaıki noktaları vurguladığını öğreniyoruz: komünistlerln saf­
larında tam bir arınma; yararsız teorlsyenlerin eleştiri lmesi; da­
ha çok iyi niyete dayanan sosyalizm anlayışının terkolunması;
komünizmden önce burjuvazinin yönetirnde olacağı bir dönemin
yaşanacağının kavranması.

1 846 Mayısında nihai kopma gercekl�ti. W eit l i ng sonunda,


1 848 Devrimine dek kalacağı Amerika 'ya gider.

Marx ve Engels t:azı af·kadoşlarının yardımıyla örgütlenme


çalışmalarını sürdürürler. Brüksel'de I şçi Eğitim Derneği kurar­
kı r. Marx burada e·k onom i politik dersleri verir. Daha �onroları
Marx'ın Kapital'in ilk cildini i that edec e ği Wiltıelm Wolff ( 1 809 -
1 864) gibi aydınların ya n ında , derneği n , Stefen Born ( 1 824 - 1 899)
ve diğerleri gibi b i rcok işçi üyesi de vard ı .

Marx v o Engels bu örg ü te dayanorak v e Brüksel'le diğer


kentler arasında seyahat eden yoldaşlardan yararlanara-k, Al­
manya, Londra, Paris ve l sviçre'de varlıklarını sürdüren çevre­
lerle iliş'kiter kurup, bu bağkın soğlamloştırmağa çalışırlar. En­
gels bu görevi Paris'te yerine getirir. Marx ve Engels'In yenı gö­
rüşlerini ıbenimseyenlerin sayısı yavaş yavaş a rtmaktaydı. Da­
ha sonra Marx. bütün komünist u nsurları birleştirmek Icin aşa­
ğıda1<i planda karar kıldı: ulusal. salt Alma nlardan oluşan bir
örgüt yerine, Marx artık uluslararası bir örgüt d üşlerneğe baş­
.
lamıştı. i şe girişrnek Için, çek i rdeği n i Brüksel, Paris ve Lond ra'­
daf<i daha eski komünistlerin oluşturacağı gurupların yaratıl­
ması gerekiyordu. Bu guruplar a ralarında. diğer 'komünist örgüt­
lerle haberleşmeyi sürdürmel< amacıyla komıteler seçecektl.
Böylece gelecekteki uluslarorası örgütün temelf atılmış olacak­
tı. Marx'ın teklifi üzerine bu rk omitelere, Komünist ic I lişkiler Ko­
mitelerl (Haberleşme Komitelerl) adı verilir.

Alman sosyalizmi ve Işçi hareketi tarihini, genelllkle basın­


da moi<aleler yayınlama olanağına sahip edebiyotçılarla gazete-

69
ciler. yoda ha berleşme ve basın bürolarının üyeleri yazdığı Icin.
«Haberleşme Komitelerl» n i n basit birer haberleşme bürosunda n
başka birşey olmadığı ·kanısı yerleşmiştir. Onlara göre, Marx
ve Engels. coğaltıtmış gen elge ve m ektuplarını göndermek icin
Brüksel'de bir ha<berleşme bürosu 'kurmuştu. Me hring ise Marx
üzerine yazdığı 'kitapta şöyl� bir yorum g etirm iştir:
«Kendi yayın orga nlarına sahip oLmadıtdarı icin Marx ve ar­
kadaşları. bas ılı yada teksirl e c�altılmış me'ktuplara başvura­
ra k. bu boşluğu mümkü n c!duğunca daldunnağa caba ladılar.
Aynı zamanda komünistlerin yaşadığı büyük merkezlerden kendi­
leriyleı sürekli yazışecak ·kişilıer bulmağa ça lıştılar. Bu tür haber­
leşme büroları Brüksel ve Londra'da va rdı . Benzer bir büro, Pa ­
rils'te de kuruldu. Marx. Proudhon'a işbirliği teklif eden bir mek­
tup yazdu
Proudhon'un verdiği cevabın · birazcık dikkatle okunması.
alışılagelen ·haberleşme bürosunda n tamamen farklı bir örgütten
sözedildiğini anlamak icin yeterlidi'r. Ve Marx'a yazılan bu mek­
tubun 1846 yazına ait olduğunu hatırlayacak olursa k, Marx'ın
caktan beri sönmüş olan Doğrular Ligası 'na girmek üzere davet
a l masından ·cak önce. Londra. Brüksel ve Paris'te. ·kurulmala­
rında lik. g i rişimin Marx'dan geldiğine şüphe olmayan örgütlerin
bulunduğu sonucuna varmak zorundayız.
Hasılı 1 846'nın tkinci ya rısına doğru. Brüksel 'de, bütün ra ­
porların toplandığı iyi örg ü tlenmiş bir merkezi haberleşme kom i­
tesi doğdu. Komiteele önemli sayıda işçi bulunuyordu. Bir d e .
Alman zanaa·tkarları 'J'rasında ook faal bir calışma s ürdüren,
Engels'in örgütlediği Pa ris komitesi va rd ı . O sıralar Londra ko­
mitesinin başı nda da. Schape·r. Bouer ve altı ay sonra muhte­
melen Marx'ı Doğrular Ligcısı'na üye o�mağa zorlamak icin
Brüksel'e gelecek olan Mali vardı. Ama 20 Oca k 1 847 tari h l i
mektubun da gösterd iği g i bi , M a l i , Brüksel'e. Doğrular Ligası 'nı
değil, Kom ünist Haberleşme Komitesini temsil ederek ve Lond­
ra'da·kl örg ü t içinde geçen olayları bildirmek üzere gelmişti.

70
O halde Komünist Liga'nın oluşması hakkında E ngels'In
ortaya attığı ve hala ıkıtoptan kitaba a ktarılan hi kayenin bir söy­
lentiden başka birşey olmadığı sonucuna va r mak z o r unda yız.

M a rx 'ın örgü ts e l çalışma la r ı , a raştı rıcı la r tarafındon h en ı ı · n


hemen tümü yl e es geç i lm iştir. M a rx adeta b i r manastır düşünü­
rüne dönüştürülm üştür. Klşll'i ğlnin en ilginç ya nlarından biri in­
kor edi l miş t ir. Marx'ın -Engels 'ln değil- 1 840 l arın i kinci ya­
e s l n l e yl ci s i V&
rısı nda , b l l l nclendirme çalışmain r ı n ı n yönetleisi
olara k oynadığı önemli rolü kavramayı bnceremezsek, daha son­
rala rı 1 848-1 849 y ılları nda ve Birinci E n ternac;yonal döne m i nde
·
ö rgütç ü olarak yerin e getirdiği müthiş rolü h l e o n loyamayız.

Mali'ün Brüksel'! ziyaretinden ve m u h tem e l en , Marx'ın


lo n d ra 'daki lerin büyük çoğunluğunun Weitllng'ln etkisindon kur­
tuld !J klorını a nlama sındon sonra, Brükse l kom ites i nin gi r işiml y ­
le lo n d ra 'da bir kongre toplonm::ısına karar verilir. Toplan t ıdan
önce ceşitll eğlllmlıer o rasında tartışma ve çatışmalar cı kar. En
şiddetli tartışmalar, Engels'In çalıştığı Paris te meydana gelir.
'

Mektuplarını okuduğumuzdo , Engels'In yetenekli bir politi kacı


olduğunu görüyoruz. Ö rneğin, ciddi bir dille Brüksel komitesine
yazdığı bir mektuptan, Engets'ln zaferi salt hocalayanları �knoı
etmeyi başararak değil, aynı zamanda baz ı la rı nı caldatıp:t bozı­
la r ını do «kandırara k ıı kaza n dığ ı o nlaşılmo•k tadır .

Kongre 1 847 yazında londra'da toplanır. Wilhelm Wolff


Brüksel, Engels Ise Parts komü n i st l eri n i temsil etmekte­
dir. (23) Hepsi 'birkaç delegeydl, ama bu durum hlcblrlnl kaygıya
düşürmez. Delegeler Komün ist llga içinde birleşme kararı alır­
lar. Kongrede bizz.o t kendisinin 'kurduğu Paris Komünist Komi­
tesini temsil ettiğini unuton Engels'In bize kesltı olarai< söyle­
diğinin tersine, bu olay, e<9kl Doğrular Ligası'nın yf!ll'l l den örgütla­
nişi değildi. Kongrede, ilk paragrafında devrimci komünizmin te­
mel düşüncesinin açık ve kesin biçimde i fade edildiği bir tüzü k
ka bul edlir.

71
cllga'nın amacı burjuvazinin devrilmesi ,proletarya Iktidarı,
sınıf zıtilkiarına dayanan e9kl burjuva toplumunun yıkılması ve
özel mülkiyetin olmadıOı. sınıfsız, yeni bir toplumun kurulması­
dır.»

Tüzük geçici olarak kabul edilir. Tartışılmak üzere, tüzü�ün


ayrı ayrı komltelere Jlemmesi ve gelecek toplantıda kesin olaraf<
kabul edilmesi kararlaştı rılır.

«Demokrati'k merkeziyetçiilki JN<esl, örgütün temel Ilkesi ola­


ra-k benimsenlr. llgo 'nın arnacianna uygun olara k yaşamak. ko­
münist i na nışı benimseyen üyele rin yükümlülü�üydü. Belirli bir
gurup üye temel örgüt birimini, c;:ekirde�J oluşturuyordu. Bu c;:e­
klrdeğe komün denlllyordu. Komünler, kendi komiteleri olan böl­
gelere bağlıydı. Ceşltll bölgeter Ise, özel bir yönetim bölgesinin
denetimi altında blrleşmlştl. Yönetim bölgeleri de merkez korni­
teye karşı sorumluyd u .

B..ı örgütlenme tarzı, daha sonraları J i k gelişme aşamaları


Jelnde bütün komünist ışcl sınıfı partllerinin benlmsediı:il bir bl­
cim oldu. Bununla birlikte bu örgütlenme tarzının daha sonraları
yok olan . ama Almanya'da 1 870'1erin başına dek raslanan bir
özelliği vardı. Komünist liga merıkez komnesl genel kurul tara­
fından seçilmiyordu. Merkez komitesinin genel yönetim organ ı
olarak taşıdı�ı yetkiler, genel kurul tarafından merkez komitesı­
nin b u lu no ca(J ı yer olarak saptanan kentin bölgE· komitesine
de'Vrediliyordu. Eı:ier Merkez olarak Londra seçilmişse, Londra
bölgesi örgütü en az beş üyell bir merkez komitesi seclyordu.
Bu ise geniş bir ulusal örgütle srkı lllşki kurulmosını saOJıyordu.

Genel kurul, Uga'nın programı olarak bir komünist amentü


taslağı hazırlanması konusunda da bir karar alır. Gelecek top­
lantıda her bölge kendi hazırladığı taslağı sunacaktır. Ayrıca bir
halk gazetesının erkanlmasına da karar verilmişti. Bu, kendini
acık olarak rkomünlsb diye niteleyeı ı Ilk lşcl sınıfı organıydı.
Bu organ Komünist Manlfesto'dan altı ay kadar önce yayınlan-
dı, ama daha Q sırolar gazetenin sloganı cTüm ülkelerin Işçileri,
birleşin!• ldl. (24)

Bu gazete, bir denemeden öteye gidemedi. Makaleler esas


olarak Komünist Ugo'n ı n Londra'do4<1 üyelerince yazılmıştı. Baş
makota çok anlaşılır b i r biçimde hazırlanmıştı. Yeni f<omünist
örgütü özelJikleri ve Weltllng'ln örgütüyle Fransız örgütlerinden
hangi noktalarda ayrıldıkları basit bir dille anlatılmıştı. Do('lrular
Ligası'ndan da bohsedllmlyordu. Özel bir makale, Jearla adlı ün­
lü ütopya n ıFl yazarı Fra n sız ttomünletl Etlenne Cabet'ye (1 788 -
1 856) hasred ilmiştl. 1847 yılında Cabet, Amerika 'ya göçetmeyi
ve oranın bekir topraklarında, Jearla adlı eserinde saptadığı esas­
lar üzerinde komünist bir ·koloni kunnoya katılacak kişileri top­
lama amacıyla hızlı bir a litasyon başlatmıştı. Londra'daki kom ü ­
nistleri kendi yanına çekme umuduyla, b u kente özel bir yolcu­
luk. bile yapmıştı. Gazetedeki makalede, Cabet'nin bu projesine
karşı yaman bir eleştiri yöneltiJmekteydl; Işellerden Avrupa'yı
terketmemelerı lstenlyordu, çün kü komünizmin Ilkin Avrupa'da
kurulması gerek4yordu. ·Engels tarafından yazıldığı açık olan d i ­
ğer uzun b i r ma kale daha vardı. (25) Gozetede en son ola ra k ,
Brüksel temsilcisi Wilhelm WoJH tarafından yazıldığı şüphesiz
olan. genel bir toplumsal-siyasal araştırma yeralmaktaydı.

i'kinci kongre 1 847 sonlarında Londra'da toplanır. Bu kez


aralarında Marx da vardı. Marx daha Londra'ya gitmeden önce,
Engels ona, olelocele bir komünist omentüsü (catechism) tasla­
ılı hazırladığını, ama bu el kitabını Komünist Manlfesto diye od­
landırmanın daha a kla uygun olacağına inandığını yazmıştı . Marx
toplantıya üzerinde Iyice �alıştığı anlaşılan öneriler getirir. Ama
herşey Steklov'un onlattığı kadar 'kolay gitmez. Şiddetli anlaş­
mozirklar doğar. Tortıştnolar günlerce sürer ve çoğunluğu yeni
programın doğruluğu i<:orrusundo · Ikna edebilmek Icin Marx. yo­
ğun bir çaba horcoma·k zorunda kalır. Sonunda program kabuı
edilir ve genel kuruJ Marx 'ı ----b u nokta çok önemlidir- Uga adı­
na bir bildiri yazmakla görevlendirir. Marx'ın Manlfesto'yu 1<ale-

73
me alırken Engels'in hazırlamış olduğu ta slak ta n yararlandığı
doğrudur. Ama Liga karşısında siyasal a c ıdan tek başına Marx
sorumluydu. Ve eğer Manlfesto dev bir çeli k ki tlesinden dök ül­
müş, görkemli bir a n ı t izl'e nimi bı ra-kıyorsa, bu tüm üyle. Marx
onu tek başına kaleme a ldığı içindir. Elbette bu işe girişilirken,
bi rçok d üşünce Marx v e Engels tara fı ndan ortak geliştirilmiştir,
ama a şağ ıdaki satırlarda E ngels'in de beli rteceği gibi Manifes­
to'dak i temel düşünce öncelikle Marx'a aittir:

« Manifesto'ya baştan sona ha·kim olan temel düşünce -ya ­


ni h e r tarih çağ ının ekonom i k ü retimi lle o n u n zorunlu olarak
ortaya cıkardığı toplum yapısının, o çağın siyaset ve düşünce
tarihinin temelini teşkil ettiği ; dolayısıyla (ilkel komün a l toprak
_
mü lkiyetinin sona ermesinde·n bu yana) bütün tarihin bir sınıf
m ücadeleleri tari hi, sosyal gelişmenin çeşitli aşamalarında sö­
m ü rülen sınıflario sömüren sınıflar, ezilen sınıflarıo hakim sınıf­
lar a rasındaki m ücadelelerin tarih i olduğu; ama bu mücadelenin
bugün vardıQı aşamada söm ü rülen ve ezilen sınıfın (proletarya­
n ı n ) . artık, aynı zama nda bütün toplumu sömürüden baskıdan
ve sınıf mücadelesinden bütün gelecek icin kurtarma ksızın, onu
sömüren ve ezen sınıfın ( burjuvazinin) elinden kendini kurta ra ­
mıyacoğı düşü ncesi- bu temel d üşünce t e k başın a v e yalnız­
ca Marx'a a ittir.• ( * )

Bu noktaya di·kkat etmel'iyiz. Engels f<ada r Komünist Ligo


da , yeni programın oluşturu•mosında başlıca yükün Marx'a düş­
tüğünü, Manlfesto'yu kaleme a lmakla görevlendirilen ·k işinin
Marx olduğunu biliyord u . Bizim savımızı dağruloyan Ilginç bir
mektup va r elimizde- bu mektup diğer bakımlardan da çok il­
ginç. Bu mektup, «aydı naıı daha cok bir kalem üstadı gözüyle
bakma eğiliminde olan ve özünde proleter n i teli k taşıyan bu ör­
güt ile Marx arasındaki ilişkiye değişik ıblr ışık tutmak ta . Bu

(') Mux - Engels : Politika ve felsefe, çeviren T. Ağaoğlu, Öncü Y. s. 86,


1 971 .

74
mektubu daha iyi a nlamak için, merkez <komitenin tüzüOe göre,
Londra örgütü tarafından seçildiğini bilmemiz gerek.

Bu mektup 26 ocak 1 848 de Marx 'a iletilrn ek üzere merkez


komitesi tarafı ndon Brüksel bölge komitesine gönderilmişti.
Mektupta merkez komitesin i n 24 Ocok ta rihli bir ıkararı yeral­
maktaydı :

«Merkez komitesi, Brüksel'deki bölge komitesine, geçen


kongrede hazırlamayı üstlendiğ i Kom ü n is t Parti Manifestosu'nu
1 Şuba t Çarşamba g ününe dek Londra'ya ile1mezse, kendisine
karşı birçok müeyyideler uygulanacağını, Yurttaş Marx'a bildir­
menizi emretmektedir. Yurttaş Marx'ın Mcınifesto'yu yazmaması
halinde Merkez Komites i , kendisine �ünyı ı:ıde tesflm edilen bel­
gelerin derha l iade etmesini talep etmektedir.

' Merke-z Komi tesi talimotıyla ve onun adına,

( imza ) Scha pper, Bauer, Moll.»

Bu kızgın mektupta n , kendine Ara l ı k ayında ısmarlonan


eseri Marx'ın Ocak ayı sonlarında hola bi tirmemiş olduğunu çı­
ka rıyoruz. Bütün edebi yeteneği n e rağmen, Marx birazcık yavaş
davranıyordu . Genelli kle ese·rleri üzerinde U7.un bir süre çalışır­
dı, hele elindeki önemli bir belgeyse. Bu belgeye 7C'!monın tahri­
batına daya nabilmesi icin, mükemmele en ya kın biçimf vermek
i stiyordu. Marx 'ın hazırladığı ilk taslac:'jı n bir sayfası elim izde bu­
lunma kta, bu sayfa Marx'ın her cümle üzerinde ne kadar özenle
durduOunu göstermektedir.

Merkez komitesinin da h a baş'ka tedbi rlere başvurmasına


gerek ka lmadı . Marx kendisine veril"e n görevi Şubat başlarına
doğru tamamlamayı başarır. Ama neye yarar: Manlfesto Şubat
Devriminden anca k birkoc gün önce yayınlanır. Doğal olarak
bunda n , Manlfesto'nun Şubat Devriminin hazırlanması konusun­
do cak küçük bir payı olabileceği sonucunu cıkorıyoruz. Ve Ma­
nlfesto'nun Ilk baskıların ın Almanya'ya 1 848 Mayıs yada Haziran-

75
nından önce ulaşmadığ ı n ı öğrendii<ten sonra, bir adım daha ata­
rak - Alman Devriminin de bu belgeden çok fazla etkiierımediği
sonucuna varablliriz. Manlfesto'nun içeriği yalnızca dar bir Brük­
selll ve Londralı ·komünistler gurubunca biliniyordu.

Manlfesto, Uluslararas! Komünist Liga'nın programıydı. Bu


Liga, birkaç Belcika l ıdan . K om ü n ist kafalı I ngiliz Cartistleri �den
ve daha çok da Almanlardan oluşmuştu. Manlfesto herhangi bir
özel ül keyi dei:jil. kom ü nistlerin amaçlarını i li< kez açıkca anlat­
tıkları tüm burjuva d ünyası n ı hesaba katmaktaydı.

Manlfesto'nun birinci bölümü burjuvazinin, kapitalist toplu­


mun. onu yaratan ve b u toplum Içinde geliş�e devam eden
sınıf m ücadelesinin çarpıcı ve açık bir görünümünü sunmaktadı r.
Eski Orta Çağ feodal sisteminin dölyatağında burjuvazinin kocı­
nılmaz doğuşunu görüyoruz. Yine bu bölümde, ekonomik Ilişki­
lerdeki değişmelere karşıl ı k olara k . burjuvazinin varoluş koşul­
larında meydana gelen değişmeleri izliyoruz. Feodalizmle m üca­
delesinde, burjuvazinin yerine getirdiği devrimci rolü ve bu rolün
insan toplumundak i üretici g üçlerin gelişmesi n i ne kadar ola­
ğanüstü bir ölçüde beslediğini, böylece tarihte ilk kez tüm in­
sanlığ ı n maddi kurtuluşu Icin nas ıl o lanak yarattığ ı n ı görüyoruz.

Daha sonra proletaryanın evriminin kabataslak bir h i kayesi


yeralma ktadır. Proletaryan ı n gelişmesinin. nasıl burjuvazi kadar
kocınılmaz olduğunu· ve nasıl onu nla birl ikte geliştiğinl görüyo­
ruz. Adı m adım ayrı bir sınıf olma yolunda proletaryanın nasıl
bütünleştiğini anlıyoruz. Proletarya 1kendi icin sınıf olmadan ve
kendi sınıf örgütünü yaratmadafn önce, proletarya lle burjuvazi
arasındaki çatışma nın a ldığı biçimler sırayla seT"gllenmektedir.

Manlfesto'nun daha i lerdeki bölümlerinde burjuva ideologla­


rının komünizme karşı yönelttikleri bütün itirazlar. yokedici bir
eleştiriye tabi tutulmaktadı r.
Marx. daha sonra komünistlerln diğer işci partileriyle ilişkin
taktiklerin i açıklamaktadır ve bu konuda bizim sandığımız ölçü-

76
de olmasa da, Engels'le anlaşma ktaydı. Burada i lginç bir ayrın ­
tıda n sözedeceğiz. Manifesto, diğer işçi partllerinin a ksine, ko­
münistlerin ayrı b i r pa rti oluşturmadıklarını bildirmel<tedir. On­
lar ya lnızca işçilerin öncüsüdürler ve proletarya kitlesi üzerinde­
ki etkinlikleri, işçi ho reke1inin koşullarını, yönelimini ve genel
hedeflerin i kovromolorıno dayanmaktadır.

Komünist Ligo 'nın gerçek hikayesini artık öğrendiğim ize


göre, şimdi komün lstlerin sorunlarındon sözeden yukardaki ifa­
deyi acıklarrıak daha kolay olacaktır. Böyle bir ifadenin yazıl­
mosın ı n nedeni, o dönemdeki işçi hareketinin, ve özellikle Ingiliz
Işçi hareketi nin d urumuydu. Liga 'ya g irmeyi kabul eden Cartist­
ler, eski partlleriyle ll işk·ilerinl s ürdü rmelerine Izin verilmesi ko­
şuluyla örgüte katılmışlardı. B unlar, yaln ızca, komünist düşün­
celerı ve "bu düşüncelerin öngördüğü program ı yaymak ama­
cıyla, Cartist hareket içinde, komünist çakirdekiere benzer bir
yapıda örg ütlenme-yi üstlenmişlerdl.

Manlfesto, sosyalistler ve komünistler a,rosında üstünlük


sağlamağa calışan yığ ı n la akımı inceden ineeye tahlil eder. O n ·
ları s o n derece keskin bir eleştiriden geçirir, v e Marx v e Engels'
i n öğ n:ıtiierini bell i b!r öıcüde kabul edip, yenidE>n biçim iendirdi­
ğ i büyük ütopyocıla r -Saint Simon, Fourier ve Owen- dışında
hepsin i kesin olara k reddeder. Ütopyacıların ·burjuva d üzene yö­
neltti�leri eleştirileri kabul ederken, Manlfesto, pasifist, ütopyacı
ve siyaset dışı sosyal izme karş ı , yeni proleter -eleştirel kom ü­
nizmin dev ı im ci programını crkorır.

Sonuçta , Monlfe9to bir devrim döneminde, ( komünlstlerin)


ôze:likle burjuva partileri !<arşısında uygulayacağı taktikleri lr­
deler. Izlenecek yol, her ül·kede, özgü tarihsel koşu llara bağlı
olarak değişir. Burjuvazinin çoktan beri egemen olduğu yerler­
de, proletarya bu sınıfa kesin ola rak savaş açar. Burjuvazinin
hala siyasal iktidarı ele geçirmek Icin krvrondrğ ı ülkelerde, ör­
ne�ln Almaıiya'da, monarş i ve soyluluğa ·kdrşı son kavga verile­
ne dek, kom ünist partisi burjuvaziyle elele çal ışır.

77
Ama komünistler, işçilerin ·kotasına burjuvazinin cıkarları
ile proletaryanın cıkarla rın ı n b i rbirine taban tabana zıt olduğu
geTceğ lni sokarak, onları gittikce daha fazla bil inçlendirme ca­
bosıno. hiçbir zaman o ravermezler. Her zaman ortoda olan, çok
önemli bir sorun, özel m ü l k iyet sorunu vardır. 1 848 Şubat ve
Mart Devrimleri arefesinde, Marx ve E ngels'in geliştirdiği ta k ­
trk kurallar bunla rdı. Daha i lerde, bu k ura lların pratikte nasıl uy­
gulandığını ve devrimci deneyimler sonucunda nası l değiştiğini
göreceğiz.

Artrk Manlfesto'nun içeriği ho'kk ı nda genel bir fikrimi z oldu.


Bu metnin, Engels'in ve özellikle Marx'ın 1 845 den 1 847 son ları­
na dek yürüttüğü tüm bilimsel çalışmaların ürünlerini birleştird i ­
ğini a klımızdan c ıkarmoma lıy!Z. Bu dönem boyuneo Engels, I n .
gl l te rede Emekçi Sınıfların Durumu adlı eseri icin topladığı mal­
zemeyi şekil lendirmeyl başorrnış. Marx siyasal ve ekonomik dü
şünce tarihi üzerinde çalışmıştı. B u i·ki yıl boyu n ca, her tür lde­
olist düşüneeye karşı m ü codele vererek materyalist tarih anla­
yışını oldukca yeterli bir biçimde geliştird iler; bu, maddi ilişkiler
üzerinde çalışırken, toplumsal I lişkileri her zaman belirle�·en üre­
tim ve bölüşüm koşullarını çok Iyi dei:jerlendirmeleri n f m ürn k iin
kıldı.

Bu yeni öğreti Manlfesto'don önce, Marx'ın Proudhon'a


karşı yönelttiOi polemlkde son derece ocık ve bü tünsel bir bi­
çimde ortaya konmuştu. Kutsal Aile'd e Marx, Proudhon'u çok
övm üştü. Peki o ·halde iki eski m ü tteii k arasında ki kopmaya
yolacan ney�l?

Weltling gibi Proudhon da kendi ·kendini yetiştirmiş bir iş­


çidir. Sonunda Fransız yaza rla rı nın en önde gelen isimlerinden
biri olur. Yazı hayatı son derece devrimci bir ruhla doluydu.
1 841 'de yayınlanan Mülkiyet N ed ir ? adlı kitabında, özel mülkiyet
kurumunu son derece şiddetli bir d ille eleştirmiş ve özel m ü l k i ­
yetın özünde b i r hırsızlı·k olduğımu belirten ç o k yürekli bir so-

78
nuca varmıştır. Ama gerçekte, Proudhon mülkiyetin yalnızca bir
biçimini, küçük üreticinin büyük kapitalist tarafından söm ürül­
mesine dayanan ·ka pital ist m ül kiyet biçimini mah kum e tm iş tir.
Kapitalist özel m ü l k iyet in yıkılmas ına karşı çı kmayan Proudhon,
aynı zamanda komünlzme de m uhalefet etmekteydl. Ona göre
köyl ü ve za naatka rın refah ı n ı n tek güvencesi, onların özel
mül kiyetlerinin koru nması ve genişletllmesiydi. Ona göre Işçinin
durumu, grevler ve ekonomik m ücadc·:e ile deği l , onu da mülki­
yet sa hibi kılarak düzeltilebil i rdl. Proudhorı bu görüşlere kesin
haliyle, 1 845-1 846 yıllarında ulaşmış ve ilk kez o sıra l a r zonaat­
karı yıkımdan ·koruyabilece� ini ve proleteri ba�ımsız bir üreticiye
dönüştürc·�ileceğini sandığı bir pla n hazırlamıştır.

Bu dönemde Engels'in Paris'te oynadı�ı role , daha önce Işa­


ret etm iştik. Program tart ışmaları sırasında boş hasmı, «gerçek
s <? syalizm » i temsil eden K a rl G rün'dü ( 1 81 3- 1 884) . Grün, Proud­
hon 'lo sık ı bir birl i•k içindeyd i . Paris'de yaşoyan Alman Işçilerine
Proudhon'un görüşlerini a n la tıyordu. Ha t ta Proudhon, bugünkü
tol>l umdaki tüm «ekono m i k cel işme·leri» sergilemek ve yoksullu­
ğ u n kaynağ ı n ı , «Sefaletl n felsefesiıt nl a ç ıklama k istedi�! yeni ki­
tabını yayınlamadan önce, hazırladığı tasla�ı Grün'e gösterm işti.
Grün bunu, a lelacele, kom ünlstlere karşı yüfü ttüğü pelemiklerde
kullanır. Engels ise bu aslağı Brüksel komi tesine iletir.

« Peki dünyayı ıkurtaracak olan bu plan neydi? Çeşitli zanaot­


kar birliklerince işleti len ve Iflas eden, he'Pimiı:i n bildl�i Ingiliz
Emek Borsa larından başka birşey değ ildi bu. Planda bütün iste­
nen büyük bir depo; birlik üyelerince teslim edilen bütün ürün­
lere, hammadde fiyatları a rt ı ha rca nan emeğe göre değer blçl­
lecek, ve bunların ·karşılığı, tamamen aynı biçimde değer biçilen
diğer ürünlerle ödenecek. Birli�in ihtiya cından fazla olan ürünler,
dünya pazarlarında satılacak ve yapılan ödemeler üreticilere a k­
torı laca k . Hosıl ı , bizim k urnaz Pro udhori. ticaretre uğraşan a ra ­
cıla rın sağladığı kôrın kendisi v e kendi ortakları l ehine ortadon
kalkocağını sonıyor.•

79
Vazd ığı m ektupta Engels, Proudhon'un tasarısın ı n yeni ay­
rıntılarını da bildirir ve tasarruflarıyle d ü kt<an sçıtın olarak mülk
sahibi olmak, gibi hayallerin, Alma n Işçilerine hala nasıl cazip
geldiğini öfkeyle a nlatır.

Proudhon 'un Setaletin Felsefesi cıkar çıkmaz. Marx calış­


maya başlar ve 1 847 de, Proudhon'un düşüncelerini tek tek çü­
rüten Felsefenin Sefaleti adlı küçük kitabını yazar. Ama yalnız
yıkıcı bir ele·ştiriyle yelinmez Marx; komünizm üzerine iyice ge­
liştirdiği kendi düşünceleri ni d e sergiler bu kitapta. Düşünce pı­
rıltısı ve keskinliğiyle ve doğru a n latımıyla b u 'kitap, Komünist
Manlfesto'nun değerli b i r öncüsü olmuştur; ve bu kitap, 1 874 de
yayınlanan «Siyasal Kayıtsızlı k Üzerine• adlı bir makalesinde,
Marx'ın Proudhon üzerine getirdiği son yorumlardan daha aşağı
dtizeyde deği ldir. Bu da Marx'ın, temel görüşlerini daha 1 847 de
geliştirdiğini doğrulamaktadır.

Marx düşüncelerini m ü phem olaro·k ilk ke·z 1 845 de ifade


etmişti. Marx'ın Felsefenin Sefaleti'ni yazabilecek hale gelebil­
m esi icin, Iki yılı aşkın -sürekli yoğun bir calışma gerekmiştir.
Burjuva toplumu icinde proletaryanın oluştuğu ve geliştiği 'ko­
şulla r üzerinde çalışırken, gittikce daha derinliğine kapitalist sis­
temdeki üretim ve bölüşüm kanunlarının taranmasına dalar. Di­
yalektik yöntemin ışığı nda burj uva it<tlsatcılarının öğretilerlnl. ye­
niden inceler ve temel k ategorilerin, burıuva toplumun fenomen-
.
lerinin -meta, değer, para, sermaye- ebedl olmayan şeyleri
temsil ettiğini gösterir. Felsefenin Sefaletl'nde, t<apitalfs.t üretim
sürecinin gelişmesindeki önemli evreleri tanımlama� için lik
denemede bulun ur. Bu, yalnızca bir ilk taslaktı. ama daha b u
ese·rle Marx'ın doğru yolda olduğu, burjuva ekonomisinin çalılık­
larında yolunu güvenle ıbulmasıno yard ı m eden harl1<ulade bir
pusulaya, doğru bir yönteme sahip olduğu ortoya cıkar. Ama
yine bu kitap, doğru bir yönteme sahip olmanın yeterli olmodıCjı­
nı, Insanı n kendini genel sonuciario sınırlayomıyacoğını, kapita­
lizmin karmaşık işleyişin i n tüm Inceliklerine nüfuz edebilmek

80
ıcın kapitalist gerceklik üzerin e d i kkatli bir çalışma yapma ge­
rekliliğini de do�rulamıştır. Ma rx'ın önünde dev bir görev var­
dır; bir deho eseri olduğu halde, bu ll·k tasla�ın, görkemli bir ya­
pıya dönüştürülmesi ge-rekmektedir. Ama Marx bu yapıyı kura­
cak tırsota sahip ofmadan önce, Engels'le birli kte, 1 848 Devri­
m inin içine dalmak zorunda kalır; sabırsızlıkla, önceden b i ldir­
di kleri bu devrimin potlomasını bekllyorlardı, bu devrime hazırlo­
nıyorlardı ve Komünist Manlfesto'nun temel önermelerlnl, bu
devrimi d üşünerek tasarlamışlardı.
BÖL Ü M V

1848 ALMAN DEVRiMI, MARX VE ENGELS REN EYALET INDE. Die


Neuo Rhelnlsche Zellung'UN KURULUŞU. GOTSCHALK VE
W1LLICH. KÖLN IŞÇI BIRLI � I . Neue Rhelnlsche Zellung'UN YÜ­
RÜTTÜ�Ü POLITIKA VE TAKTiKLER. MARX'IN TAKTIK DE�IŞ­
TIRMESI. DEVRiMiN YEN iLG i YE U � nAMASI VE KOMÜNIST LIGA
' IÇINDEKI FIKIR AY Rill KLARI. BÖLÜNME.

Komünist Manifesto Şubat Devriminden yalnızca birkaç


gün önce yayınlan ı r. K omünist Llga'nın örgütlenmesi ise ancak
1 847 Kasımında tamamlanmıştı. Liga Paris, Londra ve Brüksel'­
deki çevrelerden oluşmuştu ve· yalnızca bazı küçük Alman gu­
ruplarıyla iliş'ki Içindeydi .

Komünist Liga'nın Marx'ın birlikte çalışmak zorunda olduğu.


Alman bölümlerindeki örgütlü g üçlerin son derece önemsiz oldu­
ğunu göstermek Için, yalnızca bu nokta yeterli olmaktadır. Pa­
ris'te Devrim 28 Şubat 1 848 de alevlenir. Kısa zamanda Alman-
. ya'ya sıçrar. 3 Martta Ren eyalet merkezi Köln'de halk ayaklan­
mosına benzer bir hareket olur. Şeh i r yöneticileri bir dilakçeyle
Prusya kralına seslenmc·k zorunda kalır; hUZIJrsuzluklara kulak
vermesi v e bazı tov4zlerde bulunması lçl n ona yalvarırlar. Köln'-
deki bu ayaklanman ı n başında, Köln yoksullarıyla Işeller arasın­
da çok sevilen Gotscholk adı nda bir doktorla, eski bir subay,

83
August Willlch (1810-1878) vardı. 13 mo rtto Viyana'da devrim
patlak verir ve 18 Martto Berlln'e sıcror.

Bütün bu dönem boyuneo Marx Brüksel 'dedir Temmuz mo­


na rşi si nin a k l betine u�ramak istemeyen Belcika hükümeti, Bruk­
sel'de yaşoyan m ü l tecil e re hı ş ı m lo soldırır, Morv tutuktanır ve
birkoc seat iclnde sınır d ışı edilir. Marx Poris'e qider. Gecicl
Fransız hüküme·tinln üyelerinden biri olon, Eiıgels'in yazdığı bir
gazetenin editörlüÇjünü yapan Ferdinond Flocon 1 1800- 1 866), öz­
gür Fransız topra kları üzerinde e sk i h ükümetin aldığı tüm ka­
rarların artık geçersiz ve boş oldı..;i:j unu b il d ire re k Morx'ı özel
.

ola ra k Poris'e davet eder.

londra komitesi, kıtoda devrimci patlamolar meydana ge­


li nce yetkilerini Brüksel bölge komitesine devretmlştl; o da bu
yetkiyi W Jrx'a devreder. Paris'te toplanan co k sayıda Alman iş­
cısı orasında bircek tartışmalar olur, ceşltli gu ru plar örgütleni r.
Bu guru � a rdo n biri, Alman ozonı Georg Herwegh (1817-1875) lle
birlikte silahlı bir örgüt kura rak. Almanya üzerıne yürümeyi
amac la ya n dehşetli bir plan hazı rloyan Bakunin'In peşinden gl­
der.

Mar� on la rı bu girişimden coydırmoğa çalışır; tek başlarına


Almanydoya gidip o rada k i devrimci mücadelelere katılmalarını
önerir. Ancak Bakunin'le Herwegh planlarından vazgecmezler.
Herwegh devrimci bir Jelvon örgütley.ip, Alman sınırın a götürür,
ama kesin bir yenilgiye uğrarlar. Marx bazı yoldaşlarlo birlikte
Almanya 'ya girmeyi başarır, orada ayrı ayrı bölgelere yerleşirler.
- Marx ve Engels de Ren eyaJetine geçer.

Komünist llga 'nı n Almanya bölümünün henüz örgütlenme­


m iş olduğunu hatırlamamız gerek. Yal nızca tecrit olmuş sempa­
tizanlar vardı. Marx, Engels ve yoldaşlanna ne yapmak düşü­
yordu? Burada a nlatılan olaylardan ya-k laşık kırk yıl kadar son­
ra Engels, gene yaldaşlara Marx'la kendisinin 1848 de Alman­
ya'da Izlediklerı taktikleri şu şeklide anlatmoOa colışmıştır: cNe-

84
den Marx'la kendisinin Berlln'e gidecek yerde Ren eya letinde.
Köln'de kaldı kları• yolunda bir soruya Engels aşa�ıdaki açık
karşılığı vermiştir: Ren eyaletinl se cmlşlerdl çünkü sınai bakım­
,

dan burası Almanya'nın en gelişkin parçasıydı; çünkü burada


Fransız Devrimi n i n bir mirası olarak Napolyon yasaları yürür­
'

lükteydi ve bundan ötürü, bura da dahıı geniş bir eylem özgür­


lüğü, propaganda ve ajitasyon acısından daha büyük bir ser­
bestlik ummuşlardı . Bunun yanısıra, Ren eyaleti daha önemli bir
proleter unsura sahipti. Köln'ün, Ren eya letinin en sanayileşmiş
bölgeleri a rasında yer almadı�ı doğruydu. oma Idari ve d iğer
acılardan burası eyaletin me rkeziyd i O dönem gözönüne alındı-
.

. ğında , önemli bir nüfusa sahipti - seksen bin. En önemli maki­


nalı üretim dalı. şeker sanayli ldl. Kolanya sanayli önemli ol­
ma kla birli kte , fazla makina gerektirm iyordu. Dokuma sanayii,
Elb�rfeld ve Barmen'deki fabrikalaro oranla oldukca geri sayılır­
dı. Yine de. Marx ve E ngels'in yerleşmek üzere Köln'ü seeme­
leri icin yeterli nedenler vardı. Bütün Almanya lle Iliş k ilerini
sürdürmek, tüm ülkeye seslenmede bir kürsü görevi görecek
g ü çlü bir gazete k u rmn k istiyorlardı, ve bunun icin, onlara göro
Köln en uygun yerdi. Alman burjuvazisinin en önemli ilk yayın
organı 1842 de aynı eyalette yayınlonmamış mıydı? Böyle bir
yayın organının hazırlık calışma ları bir süredir devam etmektey­
dl. Marx ve Engels. örgütlenmekle olan gazetey� kendi denetim­
leri a ltına almayı başarırlar.

Ancak bu gazete, demokrati-k gurupların yayın mganıydı .

Neden Demokrasi Organı olarak bu gazeteye başv u rd uklorını


Engels şöyle açıklamağa ça lışmı şt ı r: O dönemde proleter bir ör­
güt yoktu ve izleyebllece·klerl yalnızca Iki yol vardı-ya derhal bir
kornOnist parti örgütleyeceklerd l , yada mevcut olan örgütlerden
yararlanacaklardı: önce bu örgütlerı birleştirerek, sonra Içten
sondaj yaparak, eleştiri ve propaganda yürüterek yeniden örgüt­
lenmeyi so�lamak ve daha önce demokratik organlarda yer olan
işçi çevrelerini kendilerine çekmek. ltdnci yol seçildi. Bu durum,

85
3 Martton sonra GotschaLk ve Wlllich tarafından örgütlenen
Köln I şçi Birliği konusunda, Marx ve Engels'in yanlış bir konu-
·

mo düşmüş grbi görünmeleri h e yol açar.

Gotscholk Köln yoksulları a rasında çok sevilen bir doktor­


du. Komünist değildi; görüşleri daha çok Weltl ing ve yandaşları­
no ya kındı. Iyi 'brr devrimciydi; oma kolayca etki al tına giriyor­
du. KişiJik olarak eksiksiz biriydi. Belli bir program izlememekle
beraber, daha belediye binasında yapılan ilk halk toplantısında
demokrasiyi ele·ştlrebiliyordu: ııBen buraya halk adına gelmedim.
cünkü bütün burdakiler halkın temsllcilerldir; evet, size yalnızca
emekçi halk adına sesleniyorum.» Işçi sınıfı ile bir bütün olara k
halkı birbirinden ayırıyordu. Devrimci tedbirler üzerinde Israr
e d iyordu, oma bir cumh uriye·tçi olarak da. tüm Alman Cumhuri­
yetlerinin bir federasyon oluşturmosını Istiyordu. Onunla Marx
arasındaki on loşmozlığın temel noktalarındon biri buydu. Kölrı'
de kurduğu örgüt, Köln l şci Birliği kısa zamanda kentin hemen
hemen tüm proleter un surlarını kucoklamıştı. Üye sayısı yedi
bin kadardı. Seksen bin n üfuslu bir kent Icin, bu oldu kca yük­
se-k bir sayıydı.

Gotschalk'ın yönettiği örgüt. hemen Marx ve Engels'in da­


hil olduğu örgütle ca tışmoya girdi. Ancak bu geniş işçi örgü­
tünde Gotscha lk'la aynı düşüncede olmayan unsurlar do var­
dı. Örneğin Mail ve Scha pper, l şcl Birliğine üye olmakla birlikte.
'
Marx ve Engels'le sıkı bir ilişki Içindeydiler. Böylece birlik icin-
de çabucaJ< Iki hizlp oluştu. Köln l şcl Birliği yanında, üyeleri ara­
sında Marx, Engels ve a rkadaşlarının da yer aldığı demokratik
bir derneğin daha mevcut olduğu gerçeği de bilinmektedir.

Bütün bunlar Marx'ın planının bir sonucuydu. Herşey tek


bir noktoy� doğru llerlemekteydi: Marx ve Engels, ilk kez 1 Ha­
ziran 1 848 de yayınlanan merkezi yayın o rganını. devrimci mü­
cadele sürecinde oluşacak komünist örgütleri kendi etrafında
toparioyon bir eksen yapmayı umuyorlordı. Marx ve Engels'in

86
bu demokrat orgono demokrat kişller olarak g irdiklerini sanma­
malıyız. Onlar bu gazeteye tüm demokrat örgütlenmenin en
aşırı konadı sayılan komünistler olarak girdiler. Ya l n ı z Alman II.J
beral partisini de�il. öncelikle demokratların yanlışlannı da şid­
detle eleştlrmekten biran olsun vozgecmezler. Bunu o kadar iyi
y a parlar ki, birkoç ay Içinde o rt ok ları n ı yltlrlrler. i lk gercek edl­
törlü�ünde Marx, demokrotlora son derece sert blclmde saldı­
m. Ve Paris proletaryasının Haziran yenligisi üzerine haberler

geidi�i nde, b ütün burjuva porti lerince desteklenen Cavagnloc


işçilerin üzerine cullonıp binlerce Parisli işeiyi yo'keden bir kat­
liarnı yürütürken, demokratik yayın organı Neue Rhelnlsche Zel­
lung, etkileylclll�l bakım ından bugüne dek eşsiz kolon, burıuvcı
cellotlorıylo onların d emokrat sovunucula rını acı biçimde şiddet­
le iğneleyen bir makale yayınlar.

· « Paris lşcllerl, düşmanlarının üstün güçleri tarafından ezildi­


ler - yok edildiler. Zalim gücün bu geçlot zaferi, Şubat Devrı­
mlnin tüm kandırmoco ve hayallerinin yıkılmasıyla, eski Cumhu­
riyetçi Portinin tornamen dot)ılmasıylo, Fransız ulusunun Iki par­
çaya -bir mülk sahipleri ulusuyla, bir I şel ler ulusuna- bölün­
mesiyle sağlandı. Üç ren'kll cumhuriyet bundan böyle yalnızca
bir renk -yenilenin renglnf, kanın rengini- taşıyacaktır. O ar­
tık bir K ızıl Cumhuriyet olmuştur.

Şubat Devrimi cok görkemllydl. Evrensel bir sempatiyle kar­


şılanon b i r devrimdi, çünkü k ra l iyat Iktidarına karşı bu devrimi
ge·llştlren çelişkiler henüz üstüörtülü bir uyum Içinde bulunmak­
tayd ı . Bunların arkaplanını oluşturan sosyal çatışma sadece bir
hayalet olarak voroldu�u. bir deyim, bir kelime olorat< varl ı k ko­
zondı�ı Icin, bu c e l işm eler yanyana, gelişmemiş olarak uyukla­
moktoydı . Haziran Devrim i Ise tersine, söz yerine eylem ylil<sel­
diği icin mentur ve iğren cti, çünkü bizzat Cumhuriyet, canavarın
gerçek başını, onu koruyon ve g izleyen tacı fı rlatıp otoro� acıı':)o
çı karmıştı.

87
· Biz demokratlar, önümüzde acılan derin ucurum konusunda
aldanıyor muyuz? Yeni devlet biçimleri u�runa verilen mücade­
nln a nlamsız ve a ldatıcı bir görüntü, bir kuruntu olduğu sonu­
cuna mı varmalıyız?

Ancak belleği zayıf, ödlek kişiler böyle sorular yöneltebilir.


Burjuva toplumunun kendi koşullarından doğan çatışmalar, SO•
nuna dek sürdürülme'k zorundadır; bunların sonuca varması en­
gellenemez. En Iyi devlet blclml, sosyal cellşmelerln kaba kuv­
vetle. yada başka türlü ifade edersek, yalnızca su ni ve görü­
nüşü kurtaran yanlış a raçlarla bastırıl n:ıodığı blçlmdir. En Iyi
devlet biçimi, cellşmelerin ocık bir m ücadele içinde carpıştıklorı,
böylelikle sonuca ulaştıkları blçlmdir.

Halk gazabının kurbanları icin. Milli Muhafızlar Icin, Guar­


des moblles icin. Cumhu riyet Muhafızları Icin, cephedeki asker­
ler icin tek bir gözyaşı, lççekme yada kelime olsun esirgemeniz
nasıl mümkün olur? d iye bize sorulacaktır.
Devlet onların dullarını ve yelimlerini koruyacaktır, onları
kutlayan kara rnameler yayınlayaca1<tır, cenazeleri son lstlrahat­
gahlarına götürülürken görkemli törenler yapılacaktır. Resmi ba­
sın ölümsüz olduklarını ilan edecek, do�udan batıya tüm Avru­
pa gericiliği onları saygıyla anacaktır.

Ama plepler aclığa mahkum edildiler, basın yüzlerine tükür­


dü. doktorlar tarafındon soyulup sağana çevrildiler, saygıde�er
hırsızlar onların birer k undakcı ve hapisane kuşu olduklarını
Ilan etti; karıları ve cocukları daha da detışetli, sonsuz bir aciı­
ğın lclne savruldu, katliamdan ·kurtulan en iyi temsilelleri ülke
dışına sürüldü - onların üzüntülü, catık ·kaşlarıriı defne yapro­
�ıyla taclandırmak- bu, demot<ratlk basının Imtiyazı, hakkı ve
görevidir.•

Bu makale. 28 Haziran 1 848 de yayınlanm ıştı. Böyle bir ma­


kale bir demokrat tarafından yazılmış olamaz; t:: u nu a ncak bir
komünist yazabillrdi. Gazete demokratik burjuvaz!den deste·k al-

88
maktan vazgecer. Gerçekte gazete, Köln lşçilerinin, Alman işei­
lerinin organı olmuştu. Komünist Llga 'nın di�er üyeleri Alman­
ya'nın dört bir yanına da�ılmış, ça lışmalarına devam ediyordu.
Bunlardan birinden, besteci Stefen Born'dan sözetme�e değer.
Engels Born hcıkkı nda o1•Jnılu kcıı �o�şmaz. Born fcırl<lı tcklikler uv ­
guluyordu. I<Endlni Bcrlln'de, proletaryanın merkPzlnde bulduğ:.ı
ilk a ndan itibaren, hedef olarak, geniş bir ışci örgütü yaratılma­
sı görevini seçer. Bazı yoldaşların yardımıyla Işçilerin Kardeşliği
adlı küçük bir gazete yayımlar ve farklı Işçi gurupları arasında
s istemli bir ajitasyon yürü trneğe koyulur. Gotscholk ve Willich'
I n tersine, yalnızca bir siyasal işçi partisi örgüt1emekle yetin­
mez. i şçilerin ekonomik çıkarlarını ·koruyacak meslek birlikleri­
nin ve di�er derne·klerin örgütlenm esini de üstlenmiştir. Öyle
enerji·k blcimde işe koyulur ki. sonunda örgütünü komşu şehirle­
re aktarma�a. Almanya'nın di�er kesimlerine yaymağa girişir.
Yalnız bu örgütte bir Pksiklik vardı- dl�er talepleri dışta tuta­
ra k. işçilerin salt ekonomik taleplerine önem veriyordu. Hasılı
Komünist Llga'nın bazı üyeleri, Almanya'nın her yanı nda, salt
Işçilerden kurulu örgütler oluştururlarken, g üneyde ·başını Marx'
ın çektiği Liga 'nın diğer üyeleri, tüm güçlerini demokratik un­
surları yeniden örgütleme'!< ve işçi sınıfını daha i leri bir demok­
ratik portinin çekirdeği yapmak icin tıarcomoktoydılar; Marx co­
lışmolarını bu anlayış Içinde sürdürür.

Die Neue Rhelnlsche Zeltung, bütün temel sorunlar üzerin­


de etkili oluyordu. Bugüne dek bu gazetenin, devritnci gazete­
ciliğin erlşllmez Ideal modeli olarak kaldı�ını kabul etmek zo­
rundayız. Çözümlemelerindeki vuruculu�un, getirdiği dinc ve
yepyeni s esin. devrimci heyecaninın, soluğJ,Jnun, ve derinliğinin
bir benzeri görülmemiştir.

Gazetel'l'ln lç ve dış politikasının belirlenmesinde dayanılan


temel ilkenın tartışmasına geçmeden önce, başyazarının devrim­
cı tecrübesini ele alacağız. N• Marx ne de Engels, Büyük Fra n­
sız Devriminin verdiği örnek d ışında bir deneye sahip bulunu-

89
yorlardı. Marx bu devrimin tarthlnl son derece dikkatle incelemiş
ve Proudhon'un tersine, doğru biçimde önceden gördüğü gele­
ce-kteki devrim döneminde lzlenecet< ta'ktik i lkeleri saptama k
Icin çaba harcamıştı. Peki Marx'ın Fransız Devrimi deneyinden
cıkardığı sonuclar neydi? Devrim 1 789'da patlak verm işti; ol­
dukca uzun bir süreci yansıtmaktayd ı ; 1 789 dan 1 799'a dek, ya­
ni Napolyon'un gerçekleştirdiği coup d'6tat'ya dek sürmüştü.
Onycdinci Yüzyıldaki I ngiliz Devrimi de, gelecekte·ki devrimin
uzun sürecek bir devrim olacağını düşündürmüştü. Fransız Dev­
rimi evrensel bir sevinçle . evrensel bir kutlamayla başlamıştı.
lik taşlarda burjuvazi, f'Zilen halkın 'lnderliğini i.'� stJenmiŞ, mut­
fakiyetçifiğf' son vermişti. A nca·k daha sonra. bu muzaffer bur­
juvazi Içinde uyuşmazlık başgösterir. Bu mücade!e süreci için­
de. iktidar daha aşırı unsurların eline geçer. Bu mücadele. üç yıl
sonra Iktidarın Jakobenlerln el ine geçmesiyle sonuçlanır. Jako­
ben partisinin evrimini dlklkatle Inceleyen Marx, gelecek devrim­
de de, uzun sürecek siyasal eylemin kızgınlığı Içinde kendiliğin­
den gelişece'k g üçleri yönetmenin mümkün olabilec�lnl sanı­
yordu.

Bu varsayım, Marx 'ın hatasını açıklamaktadır. Marx uzun


süre bu inancı benimser ve bu öncüiden vazgeçmesi icin, bütün
bir olaylar dizisinin yaşanması gerekiyordu. Devrimin Batıda ye­
diği ilk da rtıe. Paris proletaryasının uğradığı Haziran yenilgisi
oldu. Bu yenilgi Prusya, Avusturya ve Rusya'da gericiliğin der­
hal boşını kaldırmasına fırsat sağladı. Rus çarı 1. N icholas he­
men Prusya kralına yardım tek lifinde bulunur. Rusların askeri
birlik göndermesi reddedillr ama Rus parası sevinçle kabul
olunur. Bunun ger(:ekten büyük bir yardım olduğu görülecektl.
ı. Nicholas, Macaristan'ın boşkaldıroığı Avusturya lmporatoruna
da topçu birliklerini sunar. Bu te1<11f kabul olunur.
Fra nsız Devrimi deneyine dayanan Die Neue Rhelnlsche Zel­
tung, aşağıdaki takti kleri savunur: Rusya l le savaş, Batı Avru­
pa'dak i devrimi kurtarmanın tek yol u gibi görünüyordu. Paris

90
proletaryasının yenilgisi, Devrime i netirilen ilk darbe olmuştu.
Büyük Fransız Devriminin tarihi, devrimci hareke11n gelişmesi
icin güc toplayon Franso'ya, büyük devletlerden oluşan koalis­
yonun saldırdığını gösteriyordu . llımlı pa rtiler bir yana Jtilmişti.
Ö nderlik dış saldırıya karşı en e nerjik biçimde d i renecek parti­
lerce üstlenilmişti. Koal isyonun sald ırısının bir sonucu olarak,
Fransa'da 10 .Ağustos 1 792 de· Cumh uriyet ilan olunmuştu . Marx
ve Engels, yaşanan Devrime karşı gericilerin açtığı savaşın da,
benzer sonuclar doğuracağını umuyordtı. Gazeteleri nin süt unla­
rında sürekli Rusya'yı eleştirmelerinin nedeni buydu. Avusturya
ve Alman gericiliğinin a rdındaki gücün Rusya o ldu!:)una sürE:l<­
li olarak işaret ederler. Bütün yazı kurulu Rusya'yla savaşın,
Devrimin kurtulması Icin tek yol olduğunu kanıtlamağa çalışır.
Marx ve Engels, Alman halkının devrimci duygularını uya ndırmak
icin ihtiyac duyulan sarsıntıyı, Rusya'yla giri lecek savaşın sağlı­
yaCağını ileri sürüyorlardı. Bu görüşün rehberliğl altında Marx
ve Engels, kurulu düzene ·karşı he:r türlü muhalefeti, her türlü
devrimci akımı savunurlar. Kısacası , kurulu düzene karşı yöne­
len her türlü devrimci hareketı destekleyen�'!< Komünist Manlfel­
to'daki teme·l I l kelere heryerde sadık kaldılar.
Yine de Neue Rhelnlsche Zellung'daki makalelerin çoğun­
lukla, sorunların siyascıl yanıyla ilgilendiği gözden ırak tutulma­
malıd•r. Bu makaleler daima burjuvazinin, yada bürokrasinin si­
yasal davranışlarını eleştiriyordu. Neue Rhelnlsche Zeltung'u ta­
rarKen. proletaryanın sorunlarına ayrılan alanın yetersizliği biz­
leri şaşırtmaktadır. Bu durum özelli kle 1 848 yılında böyleydi. Ste­
fon Bom'un yayın organı ise tersine, çağdaş bir sendika gazete­
sini andırmaktadır. Tıka basa proJetaryaya ilişkin konuların tar­
tışmalarıyla doludur. Marx'ın gazetesinde işcl sınıfının talepleriy­
le doğrudon ilgili sorunlara. cok ender rastlonmakta. Bu gaze­
te hemen hemen tamamen siyasal duyguların tah rikine ve bir
dorbf!de Almanya'yı modosı geemiş feodal sistemin tüm ·kalıntı­
larından kurtaracak olan devrimci güçlerin yaratılması amacıy­
la yapı lan ajitasyona h�sredi lmişti. Ama 1 848 sonlarına doğru

91
koşullar değişir. Gericilik, Paris proleta ryasının Haziran yenilgi­
si nden hemen sonra güc kazanmağa başlamıştı. 1848 Ekiminde
daha da s<.ıldırgan bir hal aılr. Viyana'dak i başarısızlik bir sin­
yol görevi görür, ve peşinden Berlin yenilgisi gelir. Yeniden küs­
tahlaşan Prusya h ükümeti Ulusal Meclisi dağıtır ve kendi yaptığı
anayasayı zorla kabul ettirir. Ve Prusya burjuvazisi, gercek bir
dire·niş gösterecek yerde, ·halkla kraliyet hükümeti arasında
uyum sağlamak derdine d üşer.
Ö te ya ndan Marx , Prusya 'da k raliyet i ktidarının 1 848 Mar­
tında yenilgiye uğratıldığını , tacla anlaşma gibi bir sorunun
söz kon usu alamıyacağını ileri sürüyordu. Halk kendi a nayasası­
nı benimseverek ve krallyet iktidarına kulak asmaksızın , ülkenin
böl ünmez, tek bir Alma n Cumh uriyeti o lduğunu Ilan etmefiydl.
Ama liberal ve demokra tik burjuvazin i n ağır bastığı Ulusal Mec­
lis, monarşiden kesin o lara k kopma·ktan korkarak, ta dağıtıla­
na dek uzlaşma üzerine vaazlar verrneğe devam eder.

Sonunda Marx. Alman· b u rjuvazisinin en aşırı h izibine dahi


umut bağlanamıyacağına Inanır. lşcl sınıfının gelişmesine yar­
dım edecek özgür siyasal koşullar yaratacağı yolunda umut
beslenebilec�k orta sınıfın demokratik kesiminin de. demokra­
tik görevleri yerine getirme 'konusunda son derece becerlkslz
olduğu doğrulanmıştı.

Berlin ve Fran'k furt Meclisierindeki acı deneyiere dayanan


Marx. burjuvazinin karakterini 1 848 Aralığında şöyle çizer:

« 1 648 ve 1 789 Devrimleri yarodılışın doruğu olma ktan


sonsuz gurur duymalarına karşılık, 1 848 Berlin'in lhtlrası tari­
hin ardından nal toplamaktı (anakronlzm yapmaktı) . 1 648 ve
1 789 Devrimlerinin ışığı, kendileri sönü p gitti kten yüzbin yıl son­
ra ışı kları bize erişen yıldızların ışığına benziyordu. Prusya'da
Mart Devrimi -herşeyin minyatürü olduğu gibi- Avrupa Icin
işte böyle bir yıldızın minyatürüydü . lşığı, çoktan cürüyüp gitmiş
bir toplumun cesedinin saldığı ışıktı.

92
Alman burjuvazisi öylesine ağır aksak. hanta l ve yavaş gc­
l i ş m i şt i 1< i , feodolizmin ve mutla k iye tin karşı s ına bir tehlike ola­
rak çıktığı onda. proJetaryayı ve cı koflorı ile fi k ir leri proletarya­
nın c ı ka rla rı ve fiki rleri ne ya kın olon şehir o halisinin bütün ke ­
simlerlni bir teh l i ke olarak ke n di ka rşı s ında buldu. Ve sadece
gerisinde bir sınıfın değ i l . önünde bir bütün Avrupa 'n ın kendisi­
ne karşı d üşmanca saf tuttu�unu görd ü . Prusyo burluvozisl.
1 789 Fransız 'burıuvo zlsi g ibi eski topl umun temsi lcilerine karşı ,
.

kırall ığa v e s oylulo ro karşı bütün ca!:)daş toplumu temsil eden


sınıf de ğ ildi. Bir ceşlt sosyal zümre dereıkesine düşmüştü: kırol ­

lığa karşı olduğu kadar, halka d o kesi nli kle karşıyd ı ; Ikisine de
karşı cıkmağo hevesli, ayrı ayrı her birinin karşısında kararsız­
dı, çünkü her zaman i k is i ni de önünde yada o rdında görüyordu;
daha boş ta n halka Ihanet ederek eski toplumun ta c l ı tem s i l c i ­

s iyl e u zlo şm o ğo hazırdı, cünkü kendisi de caktan eski toplu­


mun bir parçası olm uşt u ; eskisine karşı yeni bir toplumun c ı kar­
larını değ il, çe1ktan tarihe karışm ış bir toplum Içerisinde yeniden
bel i ren c ı karla rı te ms i l e diyo rd u ; halkı ardından sürükled l!')i Icin
değil, ha lk tarafından öne itelendlğl icin devrimin dümenini elin­
de tu t uyord u ; yeni bir toplumun g i riş im g ü cünü de!}JJ, eski bir
sosyal çağın kin i n i te m s i l e tt iğind en ötürü öncüydü: eski devle­
tin, kend il i ğ inden ortoya ctkmomış. tılr depremle yenı devletin
düzeyine fırlatılmış tıir tobokasıydı; kendine güvenmez. halka
! nanmaz. yuka rd aki le re h omu rdo n ı r aşa ğ ı dak i le rd en ödü kopar­
.

dı; her I k i tarafa •ka rş ı do ıben c l l ve bencllll!}i n l n bllinclndeydi ;


tutucular karşısında devrimci, d evrimci ler karşısınd a t u t ucuydu ;
kend i sloga n iarı n a dahi g üven i yok tu, fikir yerine lôf kolabalı­
ğ ına dü şk ü n dü ; d ünya fırtınası karşısında ürkek, d ü nya fırtına­
s ı n ı n sömürü c ü s üyd ü; hiçlbir h ususta e n e r j i sah ! bl d eğ i ldi her
,

h ususta J ntlhol c lyd i ; özgünlükten yoksun olduğu icin ôdiydi, adi­


liği nd a özgündü; 'kendi Isteklerinde küçük hesaplı, girişim gü­
c ün den yoksun, kendine güve-nden hal'ka g üve nde n yoksun. dün­
ya tarihi çapında bir görevden yoksu n ; d I ne bir hal k ı n ilk delikan ­
lıca ltiiimierini kendi ıbunok c ı karla rı için yönetip yoldon soptır-

93
maya kendini mahkum gören -gözsüz, k ulaksız, dişsiz ve hiç­
bir şeysiz- nalet 'bir moru k : Mart Devrimindeı� sonra kendini
Prusya devletinin başında bulan Prusya burjuvazisi buydu is­
te.ıı ı · ı

Marx'ın ilerici burjuvaziye •Manifesto•da bağladığı umut.


onunla gercek bir işbirliğinden önce gerekli bir dizi koşulu say­
mış da olsa, ha klı ctkmadı. 1 848 yılı sona ererken Marx ve
Engels taktik değiştirdiler. Ne burjuva demokratlarını destekle­
mavı reddeden, nede demokratik örgütlenmeyle ilişkilerini ke­
�n Marx, yine de, faaliyetinin ağırlığını proletarya a rasına
aktarır. Demokratik Dernekler Bölge Komitesinde temsilcisi
de bulunan Köln lşcl B irliği I çinde Moll ve Schopper'le birlikte
sürdürdüi:jü çalışmayı yoğunloştırır. Gostchatk'ın tutuklanması
üzerine, Mali'un lşcl Birliği baŞkanı seçilmesi, komünlstle­
r:ln orta n gücünü gösteriyordu. Gotscholk'ın başını çektiği
federalist eğilim azınlığa d üşer. Moll bir s ü re Icin Köln'­
den kocmak zorunda 'kalınca Marx, bu görevi süreidi ola­
rak reddetmişı olduğu •halde, onun yerine boşkan seçil ir.
Şubat ayında yenı pa rlamento icin ya pılan seeimler sırasında,
anlaşmazlıklar başgösterir. Marx ve yandaşları, kendi temsilci­
l erini seçme şansı olmadığı için, işçilerin demokratlam oy ver­
mesi gerektiğinde israr ederler. Azınlık ise onlara karşı cıkar.
Mart ve Nisan aylarında, Demokratik Dernekle·r Bölge K o ­
miteslnde birleşen işçilerle demokra tlar orasındaki uyuşmazlrk,
bölünmeyl kocınılmaz kılan bir noktaya varır. Marx ve onu des­
tekleyenler Komiteden ce·kllirler. Işçi Birliği temsilcilerini geri
çai:jırır ve Doğu Almanya 'da Stefan Born'un örgütlediği ışcı
dernekleriyle ittifak kurduğunu açıklar. lşci Birliği'nin kendi de,
dokuz bölge�el kolu (Işçi kulüpleri) olan Merkezi Klup biçimin­
de yeniden örgütlenir. N isan sonlarına doğru Marx ve Sc-hap-

(•) Marx - Engels : Pol itika ve Felsefe, çev: T. Ağaoğlu, Öncü Yayınevl,
1 971 s. 1 52 - 1 54 .

94
per, yayınlad ıkları bir bi ldiri ile Ran eyoletindekl ve Westphalia'
da ki tüm lşci dernek lerin!, örgütlenme amacıyla ve Haziranda
Leipzig'de toplanaca k Genel lşcl Kongresine katılocak delege­
lerin seeilmesi icin düzenlenen bölgesel kongreye davet eder­
ler.

Ama tam Marx ve a rkadaşları bir Işçi partisi örgütlerneğe


koyulduklorındo, Devrim yeni lblr darbe daha yer. Prusyo Ulusol
Meclisini dağıtan h ük ümet, Alman Ulusa l Meclisini de kopat­
mağa karar verir. Güney Almanya 'da sözde lmpa ra1orluk ana­
yasası Için verilen bir savaş başlar.

Marx'ın hayatını yazanları genelll-kle es geetikieri dl(ier bir


ayrıntıya daha işaret etmeliyiz. Marx'ın Köln'deki konumu teh ­
l ikeliydi ; davranışla rında son derece ölcülü olmak zorundaydı.
Gerçi yeraltına gecmek zorunda kalmamıştı, ama yine de h ü ­
kümetin tek bir emriyle heran Köln'den sürülması sözkonusuy­
du.

Prusya h ükümetinin aralıksız basl<ılarıylo karşı karşıya ka­


lan, aynı hükümetin ısrarlı talepleri üzerine Paris'ten kovu­
lon, ve Belç i ka 'da sürülma •koygusu Içinde yaşayan Marx, so­
n unda Prusyo vata ndaşlığından oyrılmağa karar verir. Hertıcn­
gl bir ülkenin tabiyetine g irdiğini blldirmez oma Prusya vatan­
daşlığ ı ndan kesin olara k ayrılır. Prusya hükümeti bunu büyük
bir hoşnutlukla kabul eder. Marx yeniden Köln'e dönünce, ma­
halli yöneticller onu Ren vatandaşı olarak kabul ederler, ama
Prusyolı yöneticilerin bunu onaylamasını isterler. Prusyalılar Ise
Marx'ın vatandaşlık haklarını yiti rdi d ine t<arar verirler. Prusya
vatandaşlığı haklarını kazanmak Icin cok bQyük cobolor har­
coyan Marx'ın , 1 848'1n i·klnci yarısında halk önüne cı kmakton
vazgecmek zorunda kolmosının nedeni buyd4. Devrimci dalga
yükseldiği, koşullar düzeldiği sıralarda Marx serbestçe halk ö­
nüne cıkryordu; gerici dalga yü kselir yüf<selmez ve Köln'deki
baskı tedbirleri şiddet kazanır kazanmaz ise Marx ortadan kay-

95
boluyor, kendini ya l nız ca edebi calışmaya, yani Neue Rheinlsche
Zel lung u n yönetimine hasrediyordu. Marx'ın o kadar ısteksiz­
'

ce, Köln i şc i Birliği başkanı olmasının da nedeni bliVdU.

Toktik le·rdekl değişmeye uygun olarak ,Neue Rhelnlsche


Zeitung'un izlediği politikoda bir dönüş meydana gelir. Ücretli
Emek ve S ermay e üzeri ne i l k makaleler ancak bu değişmeden
sonra ortoya cıkar. Bu ma kalelerin önsözü olara k , Marx'ın ga­
zetenin daha önce neden hiç sermaye ile emek a ra sındaki
o ntogonizmoyo değinmediğini ocı=klodığı, uzun bir bölüm yer al­
maktaydı. Yine de bu d önü ş cok geç yapılmıştı. Bu değiş me Şu­
batta oldu. Ama Alman Devrimi Mayısta tamamen ezl lec e kt l r.
Prusya h ükümetin i n vohşeti ülkede bir fırtına gibi eser. Prus­
yo orduları güney doğuyo doğru cığ gibi i n e r Die Neue Rhel­
.

nlsche Zeltung ilk savaş koyıpları a rasındadır. Gazetenin haya­


tı, ünlü k ızıl soyının y ay ı n la n d ıO ı 19 May rs ta sona erer. Son sa­
yıda Ferdinand' Freiligroth'ın (1810-1 876) g üzel bir şiiri yanında,
işcl sınıfını hükümetin provokasyonları 1karşısında uyaran bir
h itap yer a lmaktadır. Bundan sonra Marx Ren eyalatinden ayrı­
lır ve bir yabancı olarak Almanya'yı terketmek zorunda ka l ı r .

Kadronun geri kolon kısmı da çeşitli yerlere dağılır. Engels.


Moll ve Willich G üney Almanya 'dak i lsyancılora katılmak üze­
re yola d üşerler.

Prusya ordularına karşı birkoc hafta süren kahramanca,


o ma kötü örg ütlenmiş bir d irenişten sonra, Isya ncılar lsvlçre'ye
geçmek zorunda kalırlar. Die Neue Rhelnlsche Zeltung yazı ku­
rulunun ve K öln Işçi B i rl iğini n eski üyeleri Parls'e geçerler, ama
1 849'da başarısız kalan 13 Hazıran gösterllerinden sonra çalış­
moları ya sak la nır ve Fra nsa y ı terketmek zorunda bırokıl ı rlar
' .

1 850 başlarına doOru Komünist Llgo'nın hemen hemen b ütün


eski takımı Lo ndra 'd a biraraya gelir. Moll güneydeki ayaklanma
s ı ra sında ölmüştür. Marx, Engels, Schapper, Wl l llch ve Wolff
Ise kendilerini Londra'da bulurlar.

96
Marx ve Engels, bu dönemdeki yazılanndan da anlaşılaca­
ğı gibi, ı.1< başlarda umutlarını yltlrmezler. Bu bozgunun, devri­
min yürüyüşünde yalnızca geçici bir dura1dama olduğu, bu ge­
rilemeyl zorunlu olara'k yenı ve daha büyük bir kalkı$manın lzle­
yece'(jl düşünceslndeydller. Gafll avlanmamaları Için, örgütü
güçlendlnnek, Ahnanya'yla bağlarını daha güvenli kurmak nlye­
tlndedlrler. Eski Komünist Llga yeniden prgütlenlr; eski unsur­
ların yanında Şllezya, Breslau Ren eyoletlnden gelen yenı üye­
ler de örgüte katıhnışlardır.

Ama kısa zamanda ayrıliklar pıtrcik gibi fışkırmağa başlar.


Anlaşmazh1< aşağıdaki sorundan kaynaklanıyordu:

1850 başlannda dahi, Marx ove Engels devrimin çok geçme­


den canlanacağını düşünmekteydller. Tam bu dönemde Komü­
nist. Llga Iki ünlü bildiri yayımlar. Bu metinleri ezbere bilen le­
nin, sık s t1< onlardan al ıntılar yapmıştır.

Bu blldlrlleroen, burfuva llberollzmlne yönelen acımasız


eleştiri yanında, demokrat unsurları da eleştlrmemlz gerektl!ilnl
çıkarmaktayız - ve bu metinler, ancak Marx ve Engels'In 1848
Devrimi sırasında yaptığı yanlışlar hatırlanırsa kavranabilir. Bü­
tün gücümüzü, demokratik örgüte karşı bir fşçl partisi yarat­
mak Için toplamalıyız. Demokratlar rezll edilmeli, acımasızca
eleştlrllmelldlr. Eğer onlar on saatilk Işgünü Isterse biz sekiz
saatlik Işgünü talep etmeliyiz. Eı)er onlar büyük toprak mülkiye­
tlnin tazmlnqt ödenerek kamulaştırılmoeını Isterse, biz tazml­
natsız müsadere talep etmeliyiz. Devrimi llerletmek, onu sürek­
ll kılmak ve �şlerelz ıtıale gelmesine •zin vennemek Için. müm­
kün her türiQ aracı kullanmalıyız. Cabucak kazanılan şeylerle
tatiılın· olmamalıyız. Zaptedllen alanın her parçası. daha llerde­
ki fetihler yolunda atılan bir adım olarak hizmet görmelldlr. Dev­
rimin tamamlandığını benimsemeye yönelik her türlü çaba, da­
vaya yapilan bir lhanettir. Içinde yaşadığımız sosyal ve elyasal
yapıyı çürütüp yoketmek için, eski sınıf aıitagonlzmalarının en
son izlerını tamamen kökünden kazıyana det<, gücüm üzü son
zerresine dek harcama lıyız.

Mevcut koşulla rın irdelenmesi konusunda da fikir ayrı lıkla­


rı başgösterir. En önemli leri a rasında Schapper ve Willich'in
yeraldığı m uarızla rı nın aksine Marx, kendi yöntemine sad ık ka­
lır, bütün siyası devrimierin beli rli e konomik nedenlerin, belir­
li bir ekonomik devrimin sonucu o lduğunda israr eder. 1 848
Devriminden, önce. Uza k Doğu dışında tüm Avrupa'yı pençesi­
ne alan 1 847 ekonomik bunal ımı patlak vermişti r. Londra'da hü­
küm s üren ekonoml'k koşulları , d ünya pazorının durumunu i nce­
leyen Marx, yeni durumun devrimci bir kabarma lehine olma­
dığı, ve kendisiyle arkadaşları nın o kadar sabırsızlıkla bekle­
dikleri yenı devrimci kabarmanın yokluğunun, devrimci saflar­
daki devrimci g i rişken l i k ve devrimci enerji yokluğuyla a çıkla­
nomıyacağı sonucuna va rır. M evcut koşullar üze·rine yaptığı ay­
rıntılı çözümlerneye dayanarak, 1 850 sonlarında , böylesi bir eko-
nomik acılma 'karşrsında zorlama bir devrim girişiminin, bir
aya klanmayı tah ri k etmenin hlcblr ü rün vermeyerek yenilg iye
mahkum olduğu sonucuna varır . . . Ve koşullar o sıralar Avrupa
sermayesinin gelişmesin e özellikle yardım etmekteydl . Kolifor­
niya ve Av ustralya'da şaşılacak zenginli kte altın yatakları bu­
lunmuştu; büyük Işçi orduları bu ülkelere akın ediyordu. Avru­
pa'dan kopup g elen göç çı�ı 1 848'de başladı ve 1 850'do kor­
kunç o raniara ulaştı.

Hasılı ekonomik koşullar üzerine yaptığı lnceleme·ler,


Morx'ı devrimci dalganın inmekle olduğu ve yenı bir ekonom ik
buna lım patlak verip, daha lehte koşullar yaratana dek devrim­
cl harekette ca nlanma o la mıyacağı sonucuna va rdırır. Komünist
Liga'nın txızı üyeleri bu görüşlerı benimsemezler. Bu görüşler,
özellikle iktisat bilimini pek kovromomış ola n, bir avuç korarlı
b i reyi n devrimci g irişkanliğine aşırı önem veren kişilerin itira­
zıylo karşılanır. Will ich . Schapper, Köln Işçi Birliğinin bazı üye­
leriyle Wei tlingciler birleşirler. Bunlar Almanya'da devrimci bir

98
ayaklanmayı zorlamanın gerektiği konusunda Israr ediyorlardı.
Onlara göre ihtiyaç duyulan tek Şf'!!V, belirli mikta rda para lle
bir avuç gözüpek Insandı. Pa ra peşinde koşmağa başlarlar.
Amerika'dan borç para bulma·k Icin caba fıarcarlar: bu, Alman
Devrimini gerçekleştirmek Icin g i rl lecek bir borçlanmaydı. Marx,
Engels ve bi rko c yakın arkadaşları bu kampanyaya katılmayı
reddederler. Sonunda bir böl ü nme meydana gelir. Komünist
liga Marx�Engels h izibiyle . Willioh-Schapper hizibine ayrılır.

Bu sıralarda Komünist liga 'nın hala Almanya'da bulunan


bir kesiminin başı belaya girer. 1 850 den beri Marx ve E ngels
Ligo 'nın Londra'da yen iden örgütlenmesi ya nı sıra , örgüte Al­
ma nya'da da güc kaza ndı rmak için çaba harcamaktaydılra. Al­
man komünistleriyle daha s ıkı bağlar kurmak a macıyla Alman­
ya'ya özel görevliler gönderiyorlardı. Bunlardan b iri tu t uklanır.
Üzerinde b ütün yoldaşların adlarının yazılı olduğu kağıtlar bu­
l unur. Bir sürü kom ünist hapse atıl ır. Pru!':ya hükümeti, Alman
bu rjuvazisine 1 850'de yitirdiği bir kaç ayrıcalığa üzülmemesi ge­
rektiğini göstermek Icin, komün istler hakk ında zorlama bir da­
va düzenler. Sonuçta , a ralarında Friedrich Lessner'in de bu­
l unduğu komünistlerden birkacına ağır hapis cezaları verilir.
(27) Yargılama sırasında bazı c i r!<in olaylar su yüzüne cı kar­
ajan prova katör Stleober, tutana klar üzerinde yapılan tah rifatlar,
yalancı ta nıklık v:b . . . .

Yanında yeralan •k omünistlerin teklifi üzerine Marx . Köln'­


de komünistlerin yarg ı lanmasıyle ilgili olarak, Prusya polisinin
çevirdiğ i çirkin dalapiarı sergileyen bir b roşür hazırlar. Davanın
sonuclanması üzerine, Marx, E ngels ve yoldaşları, olayların bu
uğursuz terse dönüşü karşısı nda ve Almanya'yla tüm devrimci
bağ lar koptuğu Icin, Liga'nın daha uygun bir zamanı beklemek­
ten başka yapacak şeyi olmadığı sonucuna vardılar; Komünist
liga 1 852'de resmen dağılır. Komünist Liga'nın d iğer kesimi,
Willich -Schapper h izi'bi, bir süre daha bitkisel bir hayat sürdü-

99
rürler. Bazıları Amerika'ya göçederler. (•) Schapper londra'da
kalır. Birkaç yıl sonra 1852 de yaptıQı hataları kavrar ve yeni­
den Marx ve Engels'le barışır.

(•) Wllllch Iç savaş sırasında kuzeylllerin ordusunda general olarak


çarpışmıştı.

100
B Ö L Ü M VI

1 850 YILLARINDA GERICILIK. THE New York Trlbune, KlRlM SAVAŞI.


MARX �E ENGELS'IN GÖRÜŞLERI. ITALYA SORUNU, MARX VE
ENGELS lASSALLE ILE BOZUŞUYOR. VOGT'lA ANlAŞMAZLlK.
MARX'IN "LASALLE KARŞISINDAKI TAVRI.

'Komünist Uga'nın doj:iılmosıylo birlikte, Marx ve Engels'in


siyasal faaliyetinde yıllarca devam edecek bir durakloma mey­
dana gelir. 1849'do canlanon gerlclllft yoöunluk kazanmış. 1854'
de doruk nofttasıno ulaşmıştı. Serbest siyasal fooliyetin tüm Iz­
leri silinmişti. Işçi birli-kleri kesinlikle yosoklonmıştı. Özbür ba­
sın 1849'un kormaşası Içinde yok olmuştu. Ortoda kolon yalnız­
co_ Prusyo Mecllslydl, o do son derece gerici bir organdı.

Marx ve Engels şimdi yoşomlonnı -kazanmak gibi çok ciddi


bir sorunla torşı korşıyaydılor. Marx ve Engels'In o sıralar Için­
de bulundukları acı maddi toşullan gözümüzün önünde zorluk­
la conlondırablllriz. Engels şiddetli bir anloşmozlıı)o düştüQü
zengin babasına boyun sOrneyecek kadar onurluydu. Marx ve
Engels geÇimlerini yazarl�lo soı)lamaj:io çalışırlar. Ancai<: Alman­
ya onlara kapolıydı. Amerika'daki Işçi organlarında yazma şans­
ları wrdı, oma bu · Işten tıtQbiS kazanç aoOionomazdı. Bu, aneok
parasız oalışmok Için bir fıraottı.

Marx Işte o sıralarda bir Amerikan gazetesinde, tarih ınce­


lemelerinin en etkileyici olanı, l.oulıl Bonaparte'ın 18 Bnımalre'-

101
ini yayınlar. Bu eserde Marx , Şubat Devriminin parlak bir çö­
zümlemesini sunmaktad ı r. Güclükleri adım adım cşarak, sınıflar
a rasındaki mücadelenin, devrimin kq deri üzerindeki belirleyici
etkilerini cizer. En demokratik olanlar da dahil, burjuvazinin çe­
şitli kesimlerinin, birbiri ardı, kimi bilerek ve kötü niyetle, kimi
de istemeyerek, gözyaşları ici nde proJetaryaya nasıl iha net edip
onu sa ttıklarını, proJetaryayı av ola rO'k generallerle cellatların
önüne nasıl sürdük lerini gösterir. lll. Napolyon gibi yavan, beş
para etmez birisinin i ktidarı ele geeirabilmesi icin, koşulların
nasıl adım adım hazırlandığını ortaya serer.
Bu dönemrlP- Marx 'ın maddi sık ıntıları had safhaya ulaş­
m ıştı. Londra'da kaldıkları ilk yı llarda . Marx b i ri oğ lan diğeri
kız iki cocuğunu kaybetmişti. Kızı öldüğünde, cenaze masrafla­
rını karşılayocak beş kuruş paroları yoktu.
Engels dişlerini gıcırdata gıcırdoto eski rezil işine yeniden
başlar. ( Engels iş hayatına «köpek işlıı diyordu) Babasının fab­
rikasının I ngiltere şubesinde iş bulur. Mançester'e hareket eder.
lık başla rda basit bir memurdur. Ö nce babasının ve firmanın
I ngiltere şubesinin güveni n i kazanması gerekmektedir; iş ha­
yatını kıvırabilece!:llni ispatlama·k zorundadır.
Marx Londra'da kalır. Komünist Liga artık yoktur. Sadece
Komünist 1 �1 Eğitim Derneği çevresinde toplanan ve hayotla­
rını terzi yodcı mürettip o lara k kıt kanaat sürdüren küçük bir
işçi gurubu k11lmıştır. Ancak 1 851 yılı sonlarında, Marx'a birden
The New York Trlbune'da yazma fırsatı doğar. The New York
Trlbune o sıralar en etkin gazetelerden biridir. Trlbune'un yazı
kuru lunda görevli, Alma nya'da bulunmuş ve 1848 Devrimi sıra ­
sında Marx'la ton ışmış o l a n Charles Dana. Marx'dan gazete
�Qin Almanya üzerıne bir makale dizisi hazırlomasını ister. (28)
Dana, Köln'de bulunmuştu ve Marx'ın Alman gazetecileri ara­
sında önemli bir yerı o lduğunu biliyordu. Alman okurlarının il·
glslni çekeceğini (Devrim sırasında Almanya'dan Birleşik Dev­
letlere yönelen göc, büyük çapta artmıştı) hesaba katan Dana ,

102
Trlbune'un Batı Avrupa 'ya ayrıları bölümünü genişletmeye ka­
rar vermişti. Bu beklen med i k çağrı, 'bozı engelleri de berabe­
rinde getiriyordu, çünkü Marx o s ıra lar henüz ingi lizce yazamı­
yordu. Engels'den yardım e tmesini ister ve işbirliğinin cak en­
der raslonır bir örneği doğar. Daha önce. Komünist Manlfesto'·
nun Marx ve Engels'in o rtak adı a ltında çıkmasına ka rşın,
Marx'ın calışmasının ağır bastığını görmüştük. Engels'in Manl­
festo'ya katkısı. ortak eserleri Kutsal Aile'ye yaptığı katkı ka­
dar azdı. Şimdi ise görevin büyüğünü yüklenen Engels'dl. Bu
makaleler daha sonra Almanya'da Devrim ve Karşı Devrim baş­
lığı altında, ayrı bir k i ta p halinde toplandı. Bu kitap Marx'a at­
fı:ıdilmişti. ama b•ıgün, aralarında k i yazışmalardan yazarın En­
gels olduğunu b i l i yoruz. Bununla birlikte ldeola l i k acıdan, bu
kitap Marx ve Engels'in ortak eseriydl . Engels bu makaleleri,
Marx'ın sunduğu d üşünceler ve olgulara ve Marx'ın Die Neue
Rh e lnlsohe Zeltung'da çıkan makalelerine daycnarak hazırla­
mıştı. Marx'ın The New York Trlbune lle Ilişk ilerı böyle başlar.
Bir yıl kadar sonra, ingiliz dilinde kendi ma kalelerını yazabile­
cek kadar ustalık kazanır.

Hasılı 1 852'den sonra Marx, kendi görüşlerini ifade edebile­


ceği sürekli bir yayın organı bulur. Ne yazık ki, bu organ Avru­
pa'da değildi. Amerikalı okuyucular kendi özgül sorunlarına
cevap arıyorlardı. Avrupa'daki olayla rla Ilgilenmekle birlikte,
bunlara ancak A.B.D. deki gel işmeleri etkiledif<leri ölçüde eğlli­
yorlardı. 1 850'1erde Birleşik Devletler'de en hayati, en ceklcl so­
run, köleliğin kaldırılmasıydı . Diğer bir ca nalıcı sorun da, G üney
ve Kuzey devletlerini ilgilendiren serbest ticaret sorunuydu.

The New York Tribune kölel iğin kaldırılmasından yanaydı.


Ama serbest ticaret-himayecllik tartışmalarında, en aşırı h lma­
yeciliği destekliyordu. Marx kölelik konusunda gazeteyle tam
bir fi kir birliği içindeydi. Ikinci konuda Ise, Marx, gazete yazt
kurulunun görüşlerini benimsemiyordu. Ancak Avrupa, Marx'a
diğer konularda yeterince malzeme sağlıyordu.

103
1853 batıanndan Itibaren, Avrupa'daki olayların akışı yenı­
den hız kllzanmoOa başlar. Bu hızlanmaya, alttan gelen herhan­
gl bir baskının neden olmadıl}ına dikkat etmeliyiz. Bu kez Rus­
ya, Fransa ve I ngiltere gibi, düzenin korunmosında hemfikir olan
önde gelen Avrupa devletleri, arala n nda çekişmelle başlamış­
lardı. Bu, hakim sınıflario hakim ulusların özelll(jldir. Devrım
dehşetinden 'kurtulur kurtulmoz, Almanya, Fransa, I ngiltere ve
RJ,Jsya gibi devletlerin a rasında varolan eski anlaşmazlıi<lar ye­
niden suyüzüne çıkmaOa başlar. 1 848 Devrimi öncesinde ulus­
lar arasında şiddetle h üküm süren ve ancak bir süre Için, zo­
runluluklar karşı9tnda yerini, devrimin bastırılması amacıyla ku­
'
rulan lttifaka bırakan rekabet yeniden alevlenmlştl. Batı Avru­
pa'd.a cdüzen•ln yeniden kurulmasına büyük başarıyla yardım­
da bulunan Rusya; şimdi tılzll$llerlnln karşıilCını talep eder ha­
valardaydı.. Rusya Balkan yarımadasını pençesine düşürmek
Için uygun anın geldiQinl sanıyordu. Avrupa'daki Türk toprakla­
rını adım adım ele geçirme yolunda beslediQI eski umutlar ye­
niden canlanmıştı . . Rus çarı ı. Nicholas'ın çevresinde, ls tilacı bir
politika Izlemek Icin zamanın son derece elverişli olduQunu sa­
nan bir klik etkinilCini a rttı rmaktaydı. Bu klik, Fransa'nın dire­
nebilecek bir konumda olmadıOını ve Tery'lerin ll<tldarda bulun­
duQu I ngiltere'nin Ise, Rusya lle arasında varolan yakın Ittifakı
gözönüne alarak müdahalede bulunmayacaOını umut ediyordu.
Sol1lında, görünürde Kutsal yerler so runuyla liglll olan bir ca­
trşma patlak verır. Getcekteyse, kavga BoOazlar Için veriliyordu.

· Birkoc · ay daha geçtikten sonra , sorun o kadar uzlaşmaz


bir hal aldı ki, I ngiltere ve Fransa. I kisi de savaşmak istemedi­
Ol. Ikisi de savaşın . IYI sonuclar vermeyeceOinl hissettikleri hal­
de, sonunda Rusya'ya savaş nan etmek zorunda ıf<alırlar. Şark
Meselesini yeniden gündeme getiren Kırım Savaşı böylece pat­
ldk verir. Marx ve Engels, yazdıkları yazılar uzaklardak i Ameri­
ka'da yayınlanse bile, g üncel olayları yorumlama fırsatına ar­
tık sahipti. Marx ve Engels savaşı selamlarlar. Çünkü herşey-
�en önce, savaş karşı-devrimin dayanak noktası olan üç büyük
devletin birbirine d üşmesi anlamına geliyordu ve hırsızlar bir­
birine d üŞ tü(lünde bundan yararlanan namuslu insanlar olur.
Marx ve Engels savaşı bu açıdon ele alırlar. Yine de Savaşan
tarafların ·her oblri hakkında kesin bir tavır takınmak zorunda
kalırlar.

Bu konu. üzerinde biraz daha fazla durmo!)o değer, çün­


kü Marx'la Engels'In 1850 lerde aldı(iı tavır, savoşa Ilişkin ta k ­
tl1ı;lerln tartışılmasında sürekli alarak örnek gösteTIImiştır. Ge­
nellikle Marx ve Engels'In Kırım savaşı sırasında doğrudon Tür­
kiye'nin (Osmanlı devleti) yonında ve Rusya 'nın karşısında yer­
aldığı sanılmıştır. Marx ve Engels'In Avrupa gericiliğinin dayana­
Oı olarak Rus çorlıl)ına verdiklerı büyük öneml ve Rusya'ya
karşı açılacak savaşa, büyük Ihtimalle Almanya'daki devrimci
güelerl harekete geçirecek bir unsur olarak tanıdıkları büyük
öneml biliyoruz. O halde, Rusya'ya karşı acılan savaşı Iyi kar­
şılamoları ve Rusya'yı çok şiddetli bir dille eleştirmeleri doğal­
dı. (Ortak edebi çalışmaları sırasında Engels savaşın askeri ya­
nıyla, Marx ise diplomatik ve ekonomik yanıyla ilgili makaleler
yozmışlardır.)

Peki, bütün bunlardan, Marx ve Engels'in Rusya'ya karşı


kültürün, a yd ınlanma ve Ilerlemenin yanında yeraldıkları; Rus
ya'ya 'karşı olduklarını açıklaiTIO'kla, lpao facto (fiilen) aydın ve
kültürlü Ingiliz ve Fransızların yonında yer aldıkları sonucu mu
çıkacaktır? Böyle bir akıl yürütmede bulunmak yanlıştır. Rusya
kadar Ingiltere ve Fransa da eleştlrllmekteydl. lll. Napolyon ve
Palmerston'un bu savaşı, Asyatik barbarlığa karşı bir uygarlık
ve Ilerleme saferi olarak sunma yolundakl tüm çabaları en acı­
masız biçimde ortaya konmuştur. Marx'ın bir Türkofil (Türk
yanlısı) oldu(iu Iddiasına gelince, bundan daha sacma bir Iddia
olamaz. Ne Marx ne de ·Engels, Türkiyenin Rusya'dan daha da
Asyatik olduğu gerçeğine göz yummamışlordır. Savoşa katılan
tüm ülkelere şiddetli bir eleştiri yöneltlrler, yon tutmozlor. Yol-
nızca bir ölçütleri vardır - belirli bir olay, ta rtışılan bir durum
devrimin ya klaşmasını hızlandırmış m ıydı? Yoksa hızlondırma­
mış mıydı? Bu ba kış a çısından, kendisine önerilen tavizleri üze­
rinde dü şünmeden topton reddeden ·Inatçı Car 1. Nicholas'la bo­
zuşa n ve savaşa isteksi zce· sürüklenen I ngiltere ve Frai"!SO'nın
davranışını du eleştirirler. Hakim sınıfların korkula n, bütün üy­
le haklı çıktı; savaş uzayocağa benziyordu. 1854'de başlayan
savaş, 1 856'daki Paris Anlaşmasına dek sürdü. ingiltere ve
Fransa'da ki işçi ve köylü yığı nları arasında bu savaş büyük bir
heyecan yaratmıştı . l l l . Napolyon ve ingiltere'deki hakim sınıflar
halka çok büyük vaatlerde bulunma k ve tavizler vermek zorun­
da kalm ışlardı. Savaş, Fransa, Ingiltere ve Türkiye'nin zaferiyle
sonuclo nı r. K ı rım Savaşı Rusya'yı sözde «büyük reformlar»
yapmoğa iter. Bu savaş, a ntike serflik sistemine daya nan bir
d evletin kapitalist olara k gelişmiş ül kelerle savaşomıyacoğını
ispatlamıştı. Rusya sonunda serflef'l serbest bırakmavı düşün­
mek zorunda kalı r.

Alevii 1 848-1 849 dönemi nden sonra komoyo g iren Avrupa'


nın 'kımıldaması icin, kesinlikle bir sarsıntıya Ihtiyacı vardı. Marx
ve Engels, Willich -Scha pper gurubundan koptuklarında, yeni bir
devrimin oncıJ k ,yeni g üçlü bir ekonom i k şokun ürünü olabile­
ceğini, tıpkı 1 848 Devri minin 1 847 bunalımının bir sonucu olma­
sı gibi, yeni devrimin d e ancak yeni bir ekonom ik bunalımın
ürünü olara k meydana geleceğini açıklam ışlardı. 1 849'da baş­
layon endüstriyel patlama (boom), 1 850'1erin boşlarında öyle
bir gelişme sağladı ki, K ırım Savaşı bile bu gelişmeye ciddi bir
darbe indiremedi .

Sanki b u boom nerdeyse sonsuza d e k sürecekmiş gibi geli­


yordu. Marx ve Engels 1 851 de, gelecek bunalımın, 1 853 yılını
aşmadan patlak vermesi gerektiğinden emlndiler. Geemişteki
a raştırmalarına, özelllkle E ngels'inkl lere daya narak, bunalımla-
. rın kapitalist üretim olonında devresel kesilmeler (disloco tion)
olduğu, ve yedi yıllık o rolorla tekrarlandıkları kanısına varmış-

106
lardı. Bu hesaba göre, 1 847 bunalımını izieyecek bunalımın 1 853
yılında pa tlak vermesi b e k lenmeliydi. Ama Marx ve E ngels ufak
bir ya nlışl ık yapmışlard ı . Kapitalist üretirnin yükselme ve a leo l­
ma evrelerinden g eçtiği dönemin, daha uzun olduğu lspotlon­
m ıştır. Ancak 1 857 de bir pan i k doğacoktı ve bu bunalım duyul­
madık boyutlara ulaşara k . son derece yayg ın ve yıkıcı bir hcil
alacaktı.
Kendisine yoksulluktan başka bi rşey getirmedi!:il halde,
Marx , bu bunalımı h eyecanla selamlar, Marx 'ın New York Trl­
b u n e don sağlama kta olduğu gelir pek gösterişli bi rşey değildi;
'

makale başına ilkin on, sonra on beş dolar. Yine de Londra'da


kaldıkları ilk yıllara o ranla , Amerikan gazetele-ri nden iş o lan En­
gels'in de yardımıyla birli kte bu gelir, ona kıt konaat geeinebil ­
me şansı sağl ıyordu. Bir yo ndan yoğun b içimde Kapital üzerin­
de' calışmasına rağmen, Cortistlerin merkezi yayın orga nı Peop­
le's Pap e r o parasız ma kaleler yazmak Icin de zaman ayırabili­
'

yordu.
1 857 po niğiyle birli k te, koşullar önemli ölçüde kötüye gl­
der. Birleşik Devletler i l k kez e konomik sıkıntı çekiyordu. New
York Tribune harcamalarını kısmok zorunda kalır; ya ba ncı mu­
habirler asgariye indlril ir. Marx yine borca boğulmak ve yine ge­
elci gelirler peşinde koşmak zorunda kalır : Bu kıtlık dönemi
1 859 'o dek sürer. Sonra biraz soluk olabilirler. Nihayet 1 862'de
Marx 'ın Tribune icin yaptığı calışma sona erer.
K işisel hayatında bircak şansızlı kla karşılaşmış olsa do,
Marx, devrimci acıdan 1 857 den sonra bir daha bu kadar iyim­
ser olmaz. Önceden gördüğü g;bi, yeni ekonomik bunalımlar
d ünyanın her yanında yığınla devrimci hare ketin doOmosına ne­
den olur. Amerika'da köleli!:iin kaldırılması ve Rusya'da serfle­
rin bağ ımlılıkton kurtulması, acil çözüm gerektiren en önemli
sorunlardı. Burjuva Ingiltere 'bütün kaynaklarını Hindistan'da ki
yaygın ayaklanmaya ka rşı kullanmak zorundaydı . Batı Avrupa
da bir kargaşa içindeydi.

107
1848 Devrimi ardında çözüme ulaşmomış bazı sorunlar bı­
rakmıştı. ltalya blrleşmemlştl. Kuzeydeki topraklannın geniş bir
bölümü Avusturya'nın elinde ttalmıştı. Mocarlstan Rus topları­
nın yardımıyla ezilmiş, yeniden Avusturya'ya bQOianmıştı. · Al­
manya varlıOını bir prenslikler ve krallıklar yıı)ını olarak sürdür­
melle devam ediyordu. Prusya ile Avusturya Alman devletleri
topluluOunda kendi egemenliklerini, hegemonyalarını eaOiamak
Için sürekli birbirleriyle mücadele edip çeklşmekteydller.
1 858 yılında bütün Bati Avrupa'da muhalefet ve devrım ha­
reketlerinde genel bir ·kabarmo başlar. Cözümlenmemlş eski
sorunlar yeniden gündeme gelir .Aimanya'da blrltk konusunda­
ki anlaşmazlık bir kez daha kendini gösterir. Büyük Almanya
ısteyen, yani Avusturya dahil tüm Almanya'nın birleşmealni ta­
lep eden pa rtlyle, Avusturya dışında tüm Alman devletlerinin
Prusya .etrafında birleşmesini talej) eden •Küçük Almanya•
portısı arasındaki mücadele hala devam etmektedir. · · · ·
l�alya'da da ulusal duygular- benzer bir uyanış ıçındeydi.
Fransa'da 1 857 panl(il. faaliyetlerinde aşırı yayılmış birçok gi­
rişimin batmasını peşindan getirir: bunalım özelllkle dokuma sa­
nayiin! etkiler. Küçük burıuvazl Içinde bir. muhalefet havası ge­
lişmeQe başlar. Yeraltındaki devrımcı örgütlerde yenideri bir
canlanma görülür. Haziran yenilgisinden sonrtı ct:ın çei<lşen Işçi
hareketleri, özelllkle Inşaat ve mobllyacılık dallarında canlılık
'kazanmaOa başlar. Rusya da, Moskova'daki bir dizi büyük Iflas­
lo, kapitalizmden lik kez oQzının payını alır: artık Rusya da li­
beral reformlar yolunda topaJiayarak yürümeye başlamıştır.
· Ülke içi zorluklardan kendilerini kurtarmak Isteyen hükü­
me·tler, ve hepsinden çok da Napolyon, dış politika alanında
gösterişli manevralara glrlşerek, hatklarının dikkatini başka yö­
ne çekmeQe çalışmaktaydı. 1 858 de halyan devrimcısı Orslnl'­
nln suikast girişimi , Napolyon'a polisin gücünün herzaman her­
şeye yetmedlı)lnl 'gÖSterdi. NapoJyon, halk arasındaki hoşnut­
suzluOu gözönüne almak zorunda kaldı. Emekçi kitlelerin deY-

108
rlmcl duygularını tüketmek Için, Napolyon. ltalya'yı Avusturya
boyunduruCundan kurtarmak gibi Ilerici bir slogan ortaya attı.
Derhal . Sardurıva Kralı�) ı baı,bakanı Cavour'la gizli anlaşmalar
yaptı. Sardunyo'nın ıtalya'da oynadıl)ı rol, Prusya'nın Almanya'­
da oynadıOı role benziyordu.
ReSmi basının bütün bunların ltalya'nın birliği sorunuyla
liglll olduğunu Ileri süren zırvolorına karşın. gerçek anlaşmanın
lçeriOI tamamen farklıydı ve Napolyon bu anlaşmaya dayana­
ralt Sardunya'ya yardım edecel)lne söz verrmştl. Mesela ltolyo'­
nın blrlll)l del)ll, Lombardlya ve Venedlğin Sardunya çevresinde
toplanmasrydı. Sardunya'da_n PopcUk topraklarına dokunma­
yacol)ı yolunda sözalması yanında, Napafyon Nice ve Savoy'u
da mükafat olarak kendine ayıracaktı. Soldon ve papazlar par­
tlsinden gelen muhalefet karşısında 1<ıvırtmak zorunda kalan
Na polyon, . papalıkla çekişmek Istemiyordu. Bundan dolayı ltal­
ya'hın gerçek blrlll)lne karşıydı. Dll}er yandan, iki yenı toprak
parçasının eie geclrllmesının. Fransız yurtseverlerını tatmin
�ecel)lnl umuyordu.
Böylece, tüm Avrupa 'yı özelllkle farklı ülkelerdeki devrim­
clleri tedlrg.ln eden, yeni ve son · derece önemli bir slyaso� so­
run doğdu. Devrimeller ve sosyolistler bu sorun karşısında na­
sıl bir tavır olmalıydı? Neredeyse devrimci bir adım atan. hal­
ya'ya kendi kaderini tayin hakkı tanımak gibi liberal bir ilkeyi
savunmakta olan Napolyon'un yanında mı. yoksa italya'yla Ma­
carlstan'ı ezen, despotluğun clslmleştll)l Avusturya'nın yanında
mı yer almalıydılar? Bu. son derece önemli bir soruydu. Bu so-
. ruya verilen farklı cevaplar. devrimellerin farklı taktikler benim­
aemelerlne, örrie(iln Marx ve Engels'in bir yanda. Ferdlnand
Loeedt ie'ln (1825-1 BM) Ise dl()er yanda yer almasaına yol aç­
mtftır.
.
·
. . Marx'ın lik çömezlerinden biri olmasına ve 1 848 olayiarına
katılmasına ·karşan, şimdiye dek Lassaile'den sözetmeğe fırsat
bulamadık. Yaşam öyküsü üzerinde fazla durmayaca!)ız, çün-
kü bu , bizi asıl konum uzdan uzaklaştırabilir. K ıcıa bir süre · ha­
pislik çektikten sonra 1 850 ler boyunca Lassaile Almanya'da ka­
lır. Marx ve Engels'le d e ilişkisini sürdürerek bilimsel çalışma­
larına devam eder. 1 859 da a ralarında, lta lya sorunuyla I lişk in
bir uyuşmazlık doğar. Bu son derece ilginç bir polemi kti ve bu
tartışmada ki i k i taraf, sonunda, 9 ynı parti içinde iki hizip ola ­
ra k billurlaştı. Anlaşmazlık noktalarını şu şekilde özetleyebili­
riz:

l l l . Napol yon ve çevresindeki klik, kamu oyu oluşturmada


son derece ustaydılar. Tıpkı K ı rım Savaşında olduğu gibi, piya­
sa Napolyon'ıın liberalizmini öven ve l talya'nın davasının hak­
lılığını, son d e·rece tantanalı bir dille savunan çok sayıda kitap­
cık ve broşürle dolmuştu. B i rcak sa mimi ve daha cok da satı ­
lık gazeteci ler, bu kampa nyaya katılmışla rdı. Özellikle Macar
ve Polonya lı mülteciler o rası ndan yığı nla orduya gönüllü yazılan
k işiler çıktı . Tıpkı birkoc yıl önce Kırım Savaşına. Asyatik des­
potizm karşısında verilen bir ilerili1< ve -uygarlık savaşı olarak
bakmalorı, ve Palmerston'la Napolyon 'a yardım etmek icin tam
donatımlı g önüllü birlik le·ri ol uşturmaları gibi, birkaç istisna dı­
şında, Macar ve Polonyal ı mülteci ler, ş imdi d e Napolyon'un iler­
leme ve ulusların kendi kaderleri ni tayin etmeleri Icin m ücade ­
le ettiğ ini ve onun ya rdımına koşma nın tüm i lericilerin üstüne·
d üşen 'bi r görev olduğunu savunmaktaydılar. Aralarında, Napol­
yon'un pa rasını hor görmeyenierin de cok olduğu bu m ülteci­
ler, !talyan- Fransız ordusuna katıldılar.

Ama Avustu rya da boş durmuyordu. Avusturya do bazı


_
gazeteellerle yaznrları parayla beslemekteydi ; onlar da Avus­
turya'nı n bu savaşta tüm Alma nya 'nın cı karlarını savunmakta
olduğunu, eğer Napolyon Avusturya'yı zaptederse Ren bö'ge­
sinl de ele geçirebilece-ğini, bundan dolayı Avusturya 'nın ger­
çekte ltalya ile değil Almanya ile llgilendil'jlnl, dolayısıyla Avus­
turya'nın Kuzey ıtalya'daki egemenliğini Almanya 'yı savunmak
amacıyla sürdürdüğünü söylüyorlard ı .

1 10
Bu dönemde Avrupa bas ınının savunduğu fikirler. Işte bu iki
kanal Içinde akıyordu. Almanya'da bu soruna. bir de rBüyük
Almanya» «Küçük Almanya» yanlıla rı arasındaki ta rtışmalar
karışaca ktı. Avusturya dah i l tüm Almanya'nın birleşmesini is­
teyen Büyük Alma nyacı ların Avusturya'yı tutarla rken, Prusya'yı
destekleyen Küçük Alma nyacı ların Avusturya'yı ·kendi kaderiy­
le başbaşa bırakma k gerektiğini savunmaları son derece doğa l ­
dı. Elbette. b irçok ayrı ntı va rdı , a m a bunlar genei görünümü
değiştirmiyordu.
Peki, o halde Marx ve E ngels'le Lassaile'in tavırla rındaki
farklılık neyd i ? Hepsi de Kom ünist Manifesto'nun likeleri ni be­
nim siyordu. 1 848 Devrimi sırasında hepsi. Avusturya'n ı n Alman
kesiminin de dahil olacağı , Birleşi k Alman Cumhuriyetine yan­
daş oldu klarını açıklamışlardı. I nsana aralarında herhangi bir
an! aşmazl ık o lmaması gerekiyormuş gibi görünüyor. Gerçekte
bu ayrı lıklar. 1914'de Büyük Savaş başlarken. aynı Marksist ze­
min üzerinde yürüyen fa rklı Sosyal Demokra tlar arasında doğan
ayrılıklarda n hiç de daha önemsiz değildi.
Marx ve Engels. yazdıkları broşür ve makalelerde, Alman­
ya · nın Ren'i savunma k icin Kuzey italya 'ya ih tiyacı olmadığını,
Avusturya'ya · elindeki tüm i talyan topra kları n ı Bi rleşik ! talya 'ya
teslim etmesi için pekala baskı yapılabileceğinl, Almanya'nın çı­
karlarına uygun olacak diye Avusturya'yı deste·kleme yolunda
çaba harcama nın. Avusturya despotlzml ile uzlaşma a nlamına
geleceği sonucuna varmı şlord ı.
M m x ve E ngels görüşlerinde tutarlıydılar. Avusturya ve
Prusya gericifiğini eleştirdi kleri ölçüde, Na polyon'a do a man­
sızco saldırılar. Napolyo n 'u n mu tıa·k zaferi nin de, Avusturya 'nın
kesin başa rısı kadar fe·laket olacağı nı sezmişlerdl. Engels,
Avusturya 'yı yenerse Napolyon'un Alma nya'ya da saidıra cağını
b31irtir . Bundan dolayı, Almanya'nın birliği gibi, ltaıya'nın birli­
ğinin de, bu ülkelerin kendi gücleri tarafından gerçekleştirilme­
si gerektiğ ini ileri sürer. Ona göre, devrimcile·rin taraflardan bi-

111
rini desteklemesi tutorlı olamaz. Devrimellerin gözönüne ala­
cakları tek şey, proleter devrimin ç•karlan olmalıdır. Sahne ge­
risinde beliren di�er bir unsuru da asla es geçmemellylz. En­
gels haklı olarak, Napolyon'un Rusya'nın gizli onoyına gilven­
meden, onun Avusturya 'nın yardımına koşmasını önlemeden,
savaş açma�a cesaret edemlyec81}ine Işaret eder. Bu konuda,
Fransa ile Rusya arasında ıbüyük bir Ihtimalle bir çeşıt onlaşma­
nın varolduj:lu kanısındadır. Macar devrimini boOması Icin Rus­
ya'nın o kadar dedokorca t , o kadar tkendini düşünmeden•
yardım ettiği Avusturya, Kınm Savaşı sırasında Rusya'ya tnan­
körlüklle karşılık vermişti. Rusya'nın Avusturya'yı şimdi No­
polyon'un eliyle cezalandırmak !(onusunda tereddüt etmeyece­
ği açıktı. E!:)er, Rusya'nın Fransa 'nın yardımına koşacoj:lı yo­
lunda Iki devlet arasında gerçekten bir anlaşma varsa, Avus­
turya'nın yardımına koşmak görev olacaktı, ama o zaman do
da devrimci bir Almanya doj:lmuş olacaktı. O zaman koşullar,
Marx ve Engels'In 1848'1n Devrim günlerinde yaptıklan d�er­
lendirmelerln kayna klandı(iı duruma benzeyecektl. Bu, gericili­
ğe karşı bir devrim savaşı olacaktı. Burjuva partileri, tüm oşaj:lı
sınıfları kendi yanlarına çekemlyecekler; yerlerını sürekli bir­
birini Izleyen daha radikal partilere bıratmcaklar; böylece en
aşırı. en devrimci parti nin-proletarya partisinin zaferi Için fır­
sat yaratocaklardı.

Marx ve Engels olaylara bu açıdan bakıyordu. Lassaile'In


bu soruna bakış açısı daha farklıydı. Bu ayrılık btr ölçüde, bu
kişilerin Içinde bulundu kları farklı nesnel koşullarla açıklana­
bilir. Lassaile Prusya'da yaşıyordu ve yen�l Prlısya koşullarına
son derece sıkı biçimde baj:lımlıydı. Marx ve Engefs Ise dünya­
nın seyir kulesi Ingiltere'de yoşıyorlardi; Avrupa'daki olaylon.
yalnızca Alman yada salt Prusya devrimi açısından de(lll Dün­
ya Devrimi açısından lrdellyorlordı.

lassaile Ise tışoOıdokl . fikirleri flerl sünnekteydl: Ona göre


Almarıya 'nın en tehlikeli düşmanı, lçtekl düşman Avusturya'ydı.

112
liberal Fransa'dan, yada bir süredir Uberal reformların pençe­
sine düşen Rusya'da n daha tehlikeli bir düşmandı Avusturya;
Almanya'yı acırnasızca ezen kasvetll gericiiiOin başlıca nede­
nlydl. Bir zorba olmakla birli kte Napolyon, yine de llberallzmln,
Ilerleme ve uygarlıı}ın slmgeslydl. lassolle'ın, Alman demokrasi­
sinin bu savaşta Avusturya'yı kendi kaderiyle başbaşa bırak­
ması gerektiğine ve Avusturya 'nın yenilgisinin en a rzulanacak
son uç olacağına Inanmasının nedeni buydu.

Lossolle'm bu soruna Ilişkin yazılarını okurken -Napolyon'a


ve "Rusya'ya yağdırdığı tüm övgüler, Prusya makamlarıyla tar­
tışırken gösterdi!}! aşırı ihtiyat karşısında- şaşırmamak elde
de!)ll. LmJsalle'ln, Prusya hak�m sınıfı Yunkerlerl Avusturya'ya
yardım etmemelerı I çi n Ikna etmeye çalışan Prusyalı bir
demokrat ağzıyla konuştuı}unu aklımızdan çıkarmamalı­
yız. ·Ancak, Lassaile Prusyolı demokrat pelerinine bürünmekle,
Marx ve E ngel:;'ln görüşlerinden kesinlikle ayrılan kendi gercek
d üşüncelerinf ocığo vurmuş oldu. Bu son ayrılık daha da önem­
liydi. Kısa zamanda ciddi bit boşarı kazanma. arzusuyla yanıp
t�tuşan, bir doktrlnerden çok cgünlük politlkacııı olmaya ka­
rar veren lossalle, Avusturya'ya yardım edilmemesi gerektiğine
lnandırmağa çalıştığı kişilere övgüle'l' yaOdırırken, kendini hak­
lı göstermek ve egemen çevrelere minnet borcunu ödemek Icin,
ortaya blrcok neden ve delil attı. Avusturya üzerine yağdırılan
küfürler, Rusya'ya karşı ılımlı bir tavır, Prusya makamlarıyle kı­
rıştırmo- bütün bunlar, parti adına konuşmayon herhangi bir
yazarın coşkusunu yansılsaydı o kadar tehlikeli olmazdı. Ama
bu taktikler, lassaile tarafındon derhal pratiğe geclrllince, co1<
tehlikeli oldu.

Fransa lle Avusturya a rasındaki savaş. her Iki tarafın da


bekle'Ciiğlnden farklı şeklide sonuçlandı. Başlangıçta. karşısın­
da yalnızca l talya'yı bu lan Avusturya kesin bir boşarı kazanır.
Daha sonra Fransa lle ı talya'nın ortak güçleriyle savaşır. Ama
savaş. ·halk savaşı özelliği kazanmağa başlar başlamaz ve i tal�

F. : 8 113
yCı'nın d�vrlmcl yoldon hi rleşmesı, Popalık a lanının yokolması
tehllke�ı ortoya çıkar cı kmoz, Napolyon Rusya 'nın orabuluculu­
�Uth.l kabul etti ve o le lacele aavdşı sona erdirdi. Sordunyo.
Loıtıbordlya lle yetlnmek zorunda kaldı. Vened ik yine Avustur­
yct'nın ellndeydl. Akan Fransız kanını ve Fransız parasını kaf­
şıla nıo k i·Cin Nopolyon, Sordunyo krallarının doğum yeri olon
Savoy eyoletlnln tüm ünü kendine bağışladı ve halyanın birli ği
Icin savaşan ünlü halyon devtimcısı Giuseppe Garibaldi'ye
( 1 807- 1 882 1 . toclı dola ndırıcllorın verdiği sözlere kanmamak ge­
rektiğ ini göste·rmek ici n , Ga riboldi'nin doğduğu Nice kentini ve
çevresini de ilha k etti. Hası lı, liberal budolalorla, kofese kon ­
m u ş devrimci leri n gürültülü alkışiarı orasında Napolyon, hal­
ya 'nın ve diğer ezilen u l usların « kendi kaderlerin i tayin hakkı » nı
Işte böyle savundu. Lassa ile de, yalnızca Nopolyon'un Avustur­
ya'dan daha ehvenlşer olmadığını keşfetmekle kalmadı, Mak­
yevelcl bir tkiyüzlülükle Napolyon'un Avusturya 'nın yanına ge­
çebileceğinl de gördü. ltalya yine eskisi gibi po rcalanmış olara k
kalmıştı. Yalnız Sardunya biraz daha büyümüştü. Ama derken
hic beklenmedik bir olay oldu. Napolyon'un politikası sonucu
meydana gelen uyanma ve k ızgınlık sayesinde italya'da güçlü
bir devrimcı hareket başladı. Bu hareketin başında soylu bir
devrimci, ama kötü bir politikacı olan Gariba ldi vardı. 1 861 de
ltalya, Venediğin dışta kaldığı bir Birl eş i k Krallık haline getirildi.
l talya'nın daha sonraki birliği ıse, burjuva iş adamlarının, eski
Garibaldlcl dönekierin ve maceracıla rın eliyle gerçekleşecekti.

Marx, Fransız-Avusturya savaşına ilişkin başka bir poJe­


mikle daha uğraşmak zorunda kaldı. Napolyon ile Avust urya
arasındaki bu çat ışmada, tüm Alman demfokrasisinin kesi n b i r
tavır aldığını görmüştük. Alman demok-ratları are'sında en ü n l ü
v e etkin kişi, eski devrimci Karl Vogt'du ( 1 8 1 7- 1 895) ; Vogt da
1 849 da isviçre'ye kocma k zorunda kalmıştı. Ya ln ızca faal bir
politikacı değil, aynı zama nda Avrupa çapında tanınan ünlü bir
bilgindi. Vogt, özelllkle burjuva bilginleri nin sık sık Marx ve

114
Engels'in tarihsel maddecili�iyle b i rbirine karıştırıdıkları, doOal -
tarihsel maddecil i k a k ımının baş temsilcilerinden biriydi. Yalnız­
ca Alman demokratları a rasında deOil. uluslararası devrimci
mülteciler, özelllkle Polonyalı, ı talyan ve Macarlar arasında .da
geniş bir etkinliğe sah ipti. Cenevre 'deki evi adeta siyasal bir
merkezdi. Napolyon ici n , A lman demokratla rının önderi olan bu
ünlü bilgini kendi yanına çekmek cok önemliyd i . Eski Alman
profesörünün aşırı kend ini be�enmişliği sayesi nde, bu Iş kolay­
ca başarıldı. Aşırı bir liberal ve bilimin koruyucusu rolü oyna­
ya n, Napolyon'un kardeşi Prens Plon-Pion'la (29) Vogt dostea
I lişkiler içindeydi. Vogt, prensten çeşitli mülteci guruplarının
temsi lcilerine da�ıtmak üzere para a lıyordu.

Eğer bizim profesör, son derece katarlı biçimde Ndpolybıi


ve ltalya 'nın yanında yer alırsa, bu, devrimci mülteciler çevre­
sinde doğal olara k büyük bir etki yaratacaktı. M ülteciler a ra­
sı nda he·r zaman resla ndığı gibi, Marx ve E ngels'le cok sıkı
ilişkisi ola n bazı mülteci ler, cumhuriyetçi mültecilerle de i lişki­
lerini sürdürmekteydi . Bun larda n birisi olan Karl Blind, b i rkaç
komünistin önünde, Vogt'un Napolyon 'dan para . aldı�ını aoık­
lar. Bu açı klama Londra gazetelerinin b i rinde cıkar. Bir Augs­
burg gazetesinin muhabirliğin i yapan Wilhelm Liebknecht (1 826-
1 900) bu söyle·ntileri haber ola ra k verince. Vogt hakaret da­
vası acar. Ve ortada somut bir delil yada belge o lmadığı için
davayı kazanır.

Bu zaferden cok memnun kalan Vogt. bu davayla ligili


özel bir broşür yayınlar. Marx'ın talimatı olmadan Liebknecht'ln
tek adım olsun atmaya cağına, tek satır olsun yazmayacağına
kesinlikle Inanan Vogt, bütün hücumla rını Marx'a yöneltir.
Kesin verilere dayandığını söyleyen bu adam, Marx'ı hiçbir şey­
d en cekinmeyen bii' soyguncula r ve kalpazanlar çetesinin başı
.
olmakla Itharn eder. «Samim i» bir demokratın kafasından uy­
durabileceği her ithamı, kom ünistlere karşı yöne·ltir. Kon fora

115
düşkünlü�üyle ün salan bu adam, Herr Vogt. Marx'ı fşçllerln
sırtından refah lclride yaşamakla suçluyordu.

Vogt'un broşürü, yazarının adı kadar, soldırdı�ı kişinin adı


nedeniyle de ( Marx tom o sıralarda Ekonomi Polltlğln Eleştirisi'
nı yayınlamıştı), büyiik ilgi uyandırır "e umulaco�ı gibi, bur­
juva basın bundan :bol bol sö:zeder. Burjuva gazeteciler, özelllk­
le Marx'ı daha önceden şahsen tonıyon dönek burjuva yazar­
ları. eski· düşmanlarının başından aşağı -kovalar dolusu pislik
boşaltma fırsatını kacırmozlar.

Marx şahsen, basının kamuoyuneo tanınon bir kişiyi lste­


dl�lnce eleştirrneğe hakkı oldu�u lnancındoydı. Halk önüne cı­
kan bir kişinin övgü yada sövgüyle karşılaşma ayrıcalığına so­
hip olduğunu bellrtlrdl. Taş ve çürük elma mı yedlnlz? Bu pek
önemli deği l. Marx, boyağı küfürlere -bunlar amaçsızca sorfe­
dilir- kesinli kle aldırmozdı. Ancak davasının cıkarları gerektl­
rirse, cevap varrneğe tenezzül ederdi. O zaman da acımasız
olurdu.

Vogt'un broşürü c,ı kı nco, cevap verip vermemek gerektiği


sorunu doğar. lassaile ve çevresindeki bazı arkadaşları broşü­
rün yok sayılması gerektiğini Ileri sürerler. Kazandığı davanın,
Vogt lehine ne kadar m üthiş bir hovo yarattığını görüyorlardı .
Büyük demokrata (öyle sanıyorlardı), UErbknecht tarafından ıs­
tenmeyerek ·haksızlık edilmişti, ve o da onurunu korurt<en ölçü­
yü birazcık kacırmıştı. Yenı bir dava ona ancak yeni bir zafer
soğloyobilirdi. Cünkü a leyhinde hiçbir delil yoktu. Akla en uy­
gun gelen çözüm, ona aldırmamak ve kamuoyunun yatışma­
sını sağlamaktı.

Böylesine harnca bahaneler, Mar..x'ı · elbette etklleyemezdl.


insan şahsına yapılan saldırılara aldırmayablllr, ama partının
onuru mutlaka savu nulmalıdır. Marx ve en yakın a rkadaşları,
Vogt'un gercekten Nopolyondan para aldığına Inandıkları hal­
de, şimdi kendileri şalbe altında kalmışlardı. Çünkü gerek BHnd,

116
gerekse d iOer mülteciler bu konuda söz sarfettiklerini Inkar
etmişler, Llebknecht tam bir i ftiracı konumuııa düşniüştü.

Sonunda cevap vermeOe ,karar verirler. Vogt'u m ,;1kemeye


vermek yararsız görülür, çünkü Prusya mahkemelerinin taraf
tutacaklarını biliyorlard ı . Tek yol . yayın la saldırmaktı. ,Bu güc
görevin yerine getirlimesini Marx üstlenir. Şimdi, rahmetli Franz
Mehring'le yine büyük bir anlaşmazlı(ja düşmek zorunda kala­
cağımız bir noktaya geldik. Ona göre. Marx llebknecht lle Vogt
arasındaki çekişmeye katılmayı reddetseydl, kendisini bitmek
bilmeyen sıkıntı ve çabalardan kolayitkle sıyırablllr, del]erll za­
manını yaşarken yüklendiği büyük göreve h içbi r fayd_a sı olma­
yan şeyler içi n harcamazdı. Oysd böyle bir tutum, Marx'ın dav­
ranıŞiarına · tamamen ters düşecekti.

Mehring, mülteciler arasında sürmekte olan, tamamen te­


meldekl ıblr tartışmayı es geçiyordu . 'Kişisel bir sorunmuş gibi
görünen bu olayın ardında, proletarya partisi ile tüm burjuva
partilerı arasında başgösteren, derin taktik anlaşmazlıkların
yattığını farketmemiştl; hatta proletarya partisinin içinde dahi,
Lassaile olayının da göstereceği gibi, tehlikeli dalgalanmalar
ortaya çıkmıştı.

Şimdi Herr Vogt adlı 'kit®o dön�llm. Bu kitap, edebi acı­


dan, Marx'ın polemik yazılarının en Iyileri arasındadır. Ayrıca
tüm siyasal edebiyatta, bu kitabın ayarında bir eser olmadıl]ı­
nı da ekleyebillrlz. Pascal clzvitlere karş: çok ünlü bir rlsale
yazmıştı. Onyedinci Y üzyıl edebiyatında, Lesslng'in düşmanları­
na karşı yazdığı kitapcıklar da önemli bir yer almaktadır. Ama
bütün bunlar, di(jer ünlü rlsaleler gibi, salt edebi amaçlar gü­
dülerek yazılmıştır. .
Herr Vogrda Morx'ın · amacı yalnızca, bilimsel ve siyasal ba­
şarıları ri dan dolayı tüm burj uva dünyasının büyük saygı be-sle­
di(jl bir adamı, siyasal ve a hlaki acıdan yoketmek de(jlldl -
Marx'ın bu ışı de son derece parlak 'biçimde yerine getirdiCil

11'7
doğrudur. Marx'ın elinde olan kaynaklar, yalnızca Vogt'un ba­
sılı eserleriydl. Gerçek ta n ıklar ifadele·rinl geri almışlardı. Marx,
bundan dolayı, Vogt'un b ütün siyasal yazılarını ele aldı ve onun
bir Bonopartıst oldu�unu, ed®i açıdan da yalnızca, Napolyon'
un satın aldı�ı a janların yazılarında geliştirilen savları yeniden
ısıtarak i leri sürdü�ünü ispatladı. Ve Marx, Vogt'un ya Bona­
pa rtçı ların savlarını budalaca tekrarlayarak, kendi kendini tat­
min e·d en bir papa�an, yada çok büyük bir ihtimalle di�er Bo­
napartcı yazarlar gibi satın alınmış bir a lan olduğ'u sonucuno
vardığında, okuyucu do tarihin çok ·kalmadan Vogt'un aldığı pa­
raların makbuzunu o rtoya ç ı koracoğıno lnanmo ktodır. (30)

Ancak Marx, siyasal eleştiriyle yetlnmez. Yazdığı broşür,


sal t güçlü kelimelerin serpişti rildiğl bir küfürname değildir.
Marx , Vogt'o karşı geçmişte de usta olduğu b i r silahı yöneltlr­
aloy, hlclv, lstihzo. Her bölümde. Vogt'un gülünç görünümünün
bir yanı çizilm iştir. Büyük «alimin• ve b üyük siyaset işçisinin,
nasıl başkalarının parasıyla hoşco vakit geçirmeye hevesli, pa­
lavracı ve böbürlenme meraklısı bir Folstoff ( * ) haline sokul­
duğunu görürüz.

Ancak Vogt'un o rdı nda Alman burıuva demokrasisinin en


etkin kesimi vardı. Sunda n dolayı, Marx komünist kampa yokın­
lık d uymakla birlikte, ctc:thsllli• kişl lerin önünde oşa�ılık duy­
gusuna kapılmaktan kendini kur,to romoyon kişilerin üstüne gi­
derek, Alman ulusunun bu «clceğlnin• siyasal kısırlığını ser­
giler.

Vogt'un, devrimci m ültecilerin en yoksul ve radikal kesimi


üzerine, plslfk atma yol undaki bu aşağılık girişimi, Marx'a ge- .
rek Iktidardaki gerekse m uhalefetteki «ahla klı• ve «saygıdej)er•
�ı.ıriı.ı vo portllerinin görünümünü, burıuvo dünyasının orospu­
laşmış basınının öze-lliklerini çizme fırsatını vermişti; bazı glri-

(*) W. Shakespeare'In gülünç bir k a hraman ı (ç.n ) .

1 11
şim ierin gübre satımından kör sa�laması gibi, «burjuva basın11
da kelimelerin sa tı lmasından kör elde eden kap i ta list bir giri­
şimden başka bir şey de(iildi.

Marx'ın yaşadı�ı dönemde bile, 1 849-1 859 dönemini lncele­


yenler, bu dönemdek i partllerin Içyüzünü , Marx'ın bu eseri ka­
dar net gösteren ·başka bir calışma olmadı(iını ltiraf etmişlerdir.
Bugünkü okuyucu, şüphesiz. bütün ayrıntıları kavrayabllmek
için bir cak açı klamaya Ih tiyac duyocoktadır, oma Marx'ın bro­
şürünün o dönemde taşıdı�ı siyasal öneml h erkes kolayca kav­
royabi lir.

Lassaile'in kendisi de, Marx'ın bir bo ş eser yazd ığ ı n ı , bü­


-

tün korkuların anla msız olduğunu ve Vog t' un a rtık, asla bir si­
yasal lider olarak kabul edi l emi yeceğ i nl ltirof etmek zorunda
kalır.

· 1 850 terin sonlarıyle 1860 ların başlarında küçük burluvozl


ile işci sınıfı arasında yeni bir hareketlilik başlarken, ve kent
yoksulları üzerinde etkinlik so!')lamo mücadelesi gittikce daha
yoğunlaşı r k en proleter demokrasinin temsllcller•nln,
, burıwa
demokrasisinin önde gelen k işl lerine oranla antelektüel acıdan
sadece altta kalmamakla yetinmeyip kesin olarak üstün gelme­
leri son derece önemliydi. Vog t u n klş i l i� i nd e, burıuva demok­
'

ratlarının en bUglç önderlerinden bl ri� l n ltlbarına, öldürücü bir


darbe lndlrllmiştl. Lassolla Icin, Alman Işçilerı üzennde ed<ln­
· lk kazanma uğrasında, Ileriellere karşı verdiQI mücadeleyi 1<o-
lay lo ş t ı rd ı \':iı 1çln, Marx'a teşekkür etmekten a şka birşey
b kal­
mıyordu.

Şimdi çok ilginç bir aorunun Incelenmesine geçeceQiz.


-lossalle'ln yürüttüğü devrimci alltasyon karşısında. Marx ve
Engels'in tavrı. Prusya burJwa demokratları saflarında, hükü­
metle mücadelede Izlenecek yöntem konusunda çıkan çatıfma­
nın cak keskin bir hal a l d ı Qı 1 862 y ılı nda lassaile'In
, alltasyon
faaliyetine boşlodıQına Işaret etmlşt lk . 1848 Devrlrm sırasında

118
yaptı!)ı rezilllklerle kendini gösteren eski Prusya kra lı. 1 858 de
tamamen delirdl. 1 849 ve 1 850 de demokratları . kılıçtan geeirme­
siyle ün salan «Topcu Prens• Wilhelm. ilkin nalp, sonra da
k ral olarak atanır. l i k başlarda kendini liberal bir hava tuttur­
mak zorunda hisseder, ama ordunun örgütlenmesi konusunda
Meclisle kısa zamanda a n laşmazlı!)a düşer. H ükümet. o rdunun
genişletilmesinde Israr ve vergilerin ai)ırlaştırrlmasını talep et­
mekteydl. Liberal burjuvazi Ise, kesin güvenceler ve i·ktidarın
denetlenmesini istiyordu. Taktik sorunlar, bu bütçe anlaşmaz­
hi)ı nedentyle doadu. Demok ratik llertel burjuva çevreleriyle .ki­
şisel bağlarını hala sürdüren Lassal le, daha kararlı taktikler
lzlenmesinl Istiyordu. B ütün anayasalar. bel i rli bir toplumda ki
güçler orasındaki gercek Ic Ilişkilerin bir lfadesinden başka
bır şey olmadıi)ına göre, ıkararlı ve a kıllı gerıcı Blsmarc başkan­
l ıi)ındak l h ükümete karşı. yeni bir toplumsal gücün harekete
geçirilmesi zorunluydu.

Bu yenı toplumsal gücün ne oldui)unu, Lassaile Işeiter


önünde okuduğu özel bir raporda açıkla r: «Cağdaş tarihsel dö-
.
nem lle işcı sın ıfı düşü n cesi a rası nda varolan Ilişki• başlığıyla
sunulan bu kitapçık , da ha çok •Işçilerin Programı• ad!yla bilin­
mektedir Özünde bu k ita pçık, Komünist Manifesto'dak l temel
düşüncelerin oldukca sula nd ırıknış ve zamanın yasal koşulkl :
rına uydurulmuş biçimde sunulmasından lbarettl . Yine de bu,
1 848 Devriminden beri, işcl sınıfının, tüm bu rjuva partilerinden,
en demokratik olanlardan dcrhl kesin hatlarla ayrı lan, bai)ım­
sız bir siyasal parti Jelnde örgütlenmesinin zorunlu oldui)unu
ortaya koyan lik açık bildirlydl.

Saksonya lşt;:ilerı a rasında kendill(jlnden doğan ve hızla ·


gelişme� e devam eden harekete ayak uydurmak Icin, Lassaile
böyle ileri adımlar atar; Saksonya'da demokratlarla, 1 848'dek i
proleter hareketin •esk i mut'ıafızlarıt arasında çekişme çoktan
başlamıştı. Bu Işeller a rasında, bir süredir bir lşcl kongresı top­
lama d üşüncesi tartışılmaktaydı. Bu amaçla Lelbzig'de- özel bir

120
komite kurulur. kendisinden Işçi sınıfı hareketinin hedeflerini
ve sorunlarını acıkleması istenen Lassalle, hazırladığı programı
Lelbzig komıtesine yolladığı Açık Mektup'da geliştirir.

Burıuva Ilericilerin programını ve Işçilerin koşullarını iyileş­


tirmek Icin bunların ileri sürd ükleri careleri keskin bir d ille eleş­
tird l'kten sonra, Lassalle, baı)ımsız lşcl sınıfı portisinin örgüt­
lenmesinin zorunlu olduğu düşü ncesini ileri sürer. Bütün top­
lumsal güçlerin gercekle·şmesl konusunda birleşecekleri bo şlı­
ca siyasal talep, genel oy hakkının elde olunmasıydı. Ekonom i k
programla ·I lgili olarak, cücretlerin tunç yasası• diye adlandır­
dığı varsoyıma dayanan Lassalle, ücretleri belirli b ir azami dü­
zeyln üstüııe çıkarma nın mümkün olmadığını savunur. Bundan
dolayı, hükümetin verd iği ·kredilerin yardımıyla, üretim koope­
ratifleri örgütlenmf'!slnl salık verir.
· Marx'ın böyle bir planı kabul ademlyeceği açıktır. Lassa lle'
In Marx'ı kendi yanına çekme cxıbaları 'boşa crkar. Birkoc ay
90nra, «pratik polltlka • nın ve Uerlcl partlye karşı verdiği mü­
cadele-nin peşinde koşturan Lassalle, hükümetle kırıştıracak
ölçüde. alcalınca, kesin olarak şekillenen başka çatışma neden-
leri de ortaya cıkar. .

Yine de 1 849-1 862 yılları arasındaki uzun gericilik dönem in­


den sonra, Alma n toprağına proletaryanın bayra(jını d iken, Al­
man ışcl sınıfı partisini ilk örgütleyen kişinin Lassaile olduğu
konusunda, en küçük bir şüphe bile beslenemez -bunu Marx'ın
kendisi de kabul etmektedir. Bu, Lassaile'ın inkôr edilerniyecek
hizmetiydi.
lassaile'in cok yoğun, ama kısa süren (iki yıldan az) ör­
gütsel ve siyasal faaliyetinde, yetersiz programına oranla Marx
ve E nge-Js'in cak daha fazla tepki duydui:ju köklü sa �atlıklar
vardı.
Lassaile'In kendi örgütledl(ji Genel Alman l şcl Birll!':jl ile
eski kom ünist hareket a rasındaki I lişkiden sözetmemesi, tersi-

121
ne böyle bir Ilişkiyi şiddetle redde1mesl, Insana çok garip ge­
len bir tutumdu. (31 ) Temel düşüncelerının çok büyük bir bö­
lümünü Komünist Manlfesto don ve Marx'ın di�er eserlerinden
'

aldığı halde, Lossolle, bu eserlerı kaynak göstermekten Israrla


koçınmıştır. Ancak son eserlerinden birinde Marx 'dan sözeder,
oma komünist yada devrimci olarak de�il de, Iktisatçı olarak.
Lassa ile bu tavrını, toktik gerekçelerle ac:ıklıyordu. Kor-

k unç bir 'komün izm hayaletı üzerine masallar yayan I lericilerin


manevi baskısından kurta rılması gereken ve yeterince bilinelen­
memiş kitleleri, Lassai l e ürkütmak istemiyordu.
Lasso lle, son derece kendini beğenmiş bir insandı; bilinç­
siz ki tleler üzerinde çok güçlü etki bırakan, ama bilinçli Işçiyi
iten gürültülü konuşma ları, gösteriş ve reklamı severd i . Alman
i şçi hareketınin yaratıcısı olara k gösterilmekten hoşlanırdı . Bü­
tün bunlar yalnız Marx ve Engels'de değil, eski devrimci hare­
ketin tüm savaşçılarında tepki uyandırıyordu. Eski Weltlingciler­
le Marx'ın örgüt içindeki karşıtlarının Lassolle'e katılması önem­
ll bir noktadır. Ama daha bir yıl bile geçmeden, Alman Işçileri,
hareketlerinin salt Lassa ile lle boşlamodı�ını anlarlar. Marx ve
arkadaşları, Lassaile'ın eski devrimci yeraltı hareketiyle tüm
bağları !l ı koparma a rzusunu ele-ştlrlrler. Eski i llegol gu rupla Iliş­
kilerini kabul etmekten kaçınması do . Lassa ile'ın real polltlk'e
(gerçekçi politikaya) atan düşkünlü(jüyle açıklanıyordu.

Diğer bir anlaşmazlı k noktası da, genel oy konusuydu. Bu


talep daha önce Cartistler tarafından Ileri sürülmüştü. Marx ve
Engels de bu talebi savunmuşlardır, ama Lassa ile'ın bu konuya
verdiği a.ba rtılmış öneml, ileri sürdü()ü kanıtları benimsemez­
ler. Lassalle'e göre, genel oy, kendi Içinde yeterli, siyasal ve
ekonomik hayatta k i diğer de·�lşmelerden bağ ımsız olarak, Ikti­
don Işçilerin eline teslim edecek, her derde deva bir sthlrboz­
lıktı. Safc:a, oy hakkına soh lp olur olmaz işçilerin parlamentoda
yüzde doksanlık bir çoğunluk sa()lıyaco()ına Inanıyordu. Genel
oyu, kitleleri aldatma aracı olmaktan çıkararak, bir sınıfsal el)l-

122
tim aracı haline getirmek icin, önce bir dizi çok öneml i koşulun
gerekli olduğunu anlıya mamıştı.

«Üretici birlikleri� konusu da daha yüzeyde bir anlaşmazl ı k


değildi. Marx ve Engels'e göre, bunlar çok sınırl ı bir önem taşı­
yan ikincı dere·ceden araclardı. Ne müteşebbisin ne de kapita­
listin, üretimde vazgeçil mez b i re r unsur olduklarını Ispatlamek
icin k ullanılabllirlerdl. Ama kooperatifleri, kol lektif ü retim arac­
lorının toplum tararındon kademeli olarak devrel ınmasında kul­
lanılacak a raç olara k görmek, bunu gerçekleştirmek Icin, Ilkin
siyasal iktidarın eldı: olunması gere ktiğini unu tma ktır. A ncak
s iyasal iktidar ele geçtikten sonra , Manlfesto'do da belirtlldi�i
gibi , bir dizi gerekli tecfbi r gercekleştlrilebil i r.

Marx ve Engels, sendikaların rolü konusunda da Lassal­


le'le şiddetli bir uyuşmazlık Içindeydi . Üretici kooperetir birlik­
leri ne çok aşırı de�er veren Lossalle, sendika örg ütlerinin ke­
sinlikle yararsız oldu!:)unu düşün üyordu. Ve bu bakımdan,
Marx'ın Felsefe'nin Sefaleti 'nde son derece yerinde bir eleşti­
riden geçirdiği eski ütopyac ıların görüşlerine dönmüş oluyordu.

izlenecek taktikler o la nındaki uyuşmazlık da, daha yüzey­


sel değildi, hatta pratik açıdan, daha da büyük bir önem taşı­
maktaydı. Mehring'in yaptığı g ibi, Marx'ı . l lericile·rin önemini
obortmokla. burjuvozye çok büyük umutlar bağlamakla Itharn
etmeğe, şu kadarcık hakkımız yoldur. 1 848 deneyimi sonunda .
yazdıklarında Marx'ın, Prusyo burjuvazisinin ka rakterini nasıl
clzdi"lnl görmek fırsatını doho önce bulmuştuk. Vogt'lo yoptı�ı
polemi kte burj uva demok ratla rını nasıl acımasızca eleştlrdiOinl
de gördük . Aralarındaki farklılık, onovatanından kopmuş Marx'ın
Prusyo burjuvazisinin ilerlcii iOine hala Inanç beslerken, Prusya
gerceklerini daha iyi bilen Lassg.ll e In onlar karşısında son de­
rece uyanık davranmasından doOmuyordu. Sözkonusu olon,
burjuvaziyle Ilişkin taktiklerde doğan bir onla,mozlıktı. Tıpkı
kapita list devletler a rasındaki bir savaşta olduğu gibi, I lerici

123
burjuvazi ile Blsmarc a rasındaki mücadelede de, sosyalistlerin,
catışan taraflardan birinin a leti konu muna düşme tehlikesini
ortadan kaldıracak takti kler yürütmesi zorunludur. Prusyalı ile­
ricilere saldırırken Lassalle, ülkede •hala bir Prusya feodalizmi­
nin işeilere karşı burjuvaziden daha dost olmayan bir Prusya
Yunkerliğinin e-g emen olduğunu unutuyordu. ilericilere haklı
nedenlerle saldırıyor, eleştlriyordu. ama kendini uyultnası zo­
runlu sınırlar ıcınde tutmuyordu. Hükümete yaltaklanaraf<, sa­
dece davasının onurunu ciğniyordu. Lassalle. kesinlikle bağış­
lanarn ıyacak uzlaşmalara girmekten de kacınmamıştı. Ö rneOin.
bazı işcile·r tutuklandığında, bir dilekceyle Bismarc'a başvurma­
larını önerir. Bismarc'ın da li berallere inat, onla rı serbest bıra­
kacağı şüphesizdi. l şciler Lassai le'In tavsiyesini yerine getir­
meyi reddederler. Özellikle 1 864 yılının lik yarısında yaptığı ko­
nuşmala r ince·lenecek olursa. Lassaile'in bu tür hataları ne ka­
dar sık tekrarladıOı ortaya cıkar. Lassaile'in örgütün haberi
olmadan. Bismarc'a göre tavır a ldı�ını, böylece kendi adını ve
hizmet ettiği davayı ciddi biçimde yaraladığı gibi iddialar üze­
rinde durmayacağız.

Marx ve Engels'in, Lassaile'in yürüttüğü ajitasyonu destek­


lemesini e·ngelleyen anlaşmazlı klar bunlardı. Ama -ve bunu
özellikle vurgulayarak söylüyoruz- Lassalle'i desteklerneyi
reddederlerken, ona acıkca cephe almayı da reddettiler. Bu
konuda Almanyadaki yandaş işciler üzerindeki etkilerı de (ör­
nei:jln Llebknecht) aynı yönde oldu. Bu o rada büyük çap�a onla­
rın tarafsızlığından yararlanan Lassalle, pald ı r küldür daha aşaGı
bir düzeye yuvorlanmaktoydı. Berlin'deki ve Ren eyalatindeki di­
ğer yoldaşları gibi Liebknecht de. Marx'ın Lassaile'in hatalı tak­
tikle·rine a çıkca karşı çıkması n ı Istiyordu. Lassaile 30 a(iustos
1 864 de öldürülmeseydl, kesin bir kopmanın o i ma sı çok muhte-
.. ,
meldi. Olüm ünden dört hafta sonra, 28 eylül 1 864'de Birinci En-
ternasyonal kuruldu. Bu. Marx·a. bu kez uluslararası çapta yo­
Oun bir devrimci çalışmaya dönme fırsatını sağlayacaktır.

124
B Ö L Ü M VII

1 857-58 BUNALlMI. I N GILTERE, FRANSA VE ALMANYA'DA IŞÇI HA­


REKETININ BÜYÜMESI, 1 862 ULUSLARARASI LONDRA SERGiSi,
AMERIKA'DA IÇ SAVAŞ, PAMUK KITl 101. PQLONYA AYAKLAN­
MASI. BIRINCI ENTERNASYONAL'IN KURULU ŞU. MARX ' I N ROLÜ.
AÇ illŞ HITAB I .

Daha önceki . bölümde, 1 848-1949 yenll!':jlsinden sonra, dev­


rimci Işçi hareke1i yeniden canla nmaya boşlayono dek aradon
yaklaşık on yıl geçece!':jlnl belirtmiştik. Bu canlanmanın do,
uluslarorası boyutlar kazanan. çok belirgin biçimde Rusya'yı
bile etkileyen ı 1857-1 858 b unalım ıyle ilişkin olduğunu göster­
miştik. Bu döneme dek görünürde barış içinde yaşayan Avrupa'
daki hakim sınıfların, 1 848 Devriminin öne cıkordı!':jı ama asla
sonuca boğlıyamodı!':jı tüm sorunların çözümünü nasıl yenı boş­
ton üstlenmek zorunda kaldıklarını anlottık. Cözüm Isteyen en
önemli konu, ulusculuk sorunuydu _.Jtalyo 'nın birleşmesi, bir­
leşik bir Almanya 'nın o luşturulması. Bu devrimci hareketi n ,
yalnız Batı Avrupa lle sınırlı kaldı�ını v e güçlü blclmde yalnızca
I ngiltere'yi etkilerken Avrupa'nın geniş bir bölümüne, Rusya ve
uzaklordakl A.B.D. ne ulaşmayı başaramadığı olgusuna kısaca
de(ilnmlştlk. Bu dönemde Rusya'daki can alıcı sorun sertliğin
.
kaldırılmasıydı. « Büyük reformlan dönemi denen o günlerde,
. 1 860 ların ·başlarında, Rusya'da devrimci yeraltı örgütlerı biçi­
mlnde ortaya çıka n bir hareket başlar; bu örgütler a rasında en
önde gelen Toprak ve Özgürlük Derneğiydl. Atiantiğin diğer ya­
kasında, Birleşik Devletlerde köleliğin kaldırılması sorunu şid-

125
detle bir çözüm gerektlrlyordu. Rusya 'da ki benzer soruna oran­
la daha geniş çaplı olan bu kölelik uygulaması , eskiden Avrupa'
nın sınırlı bir kısmının ölçülerine göre düşün ülegelen dünyanın
a rtık gercekten uluslararası bir d ünya oldu�unu göstermişti.

Birleşik Devletlerde köleliğin kaldırılması gibi cok ilgisiz


görünen bir sorun. aslı nda Avrupa icin son derece büyük bir
önem !aşıyordu. Gercekten bu o kadar önemli bir sorun haline
geldi ki, Marx Kapital'in birinci cildinin önsözünde köleliğin kal­
dırılması nedeniyle patlak veren savaşın, Batı Avrupa 'daki yen i
lşcl hareketinin doğuşunu bildirdiğini belirticekti.

Bu konuya, en önem l i hareketle, I ngiliz lşOI hareketiyle


girece�lz. 1 863'1erde eski Ca rtist hareketten hiçbir şey a rta
kalmamıştı. Gercekten de bazı tarihcller bu hareketin 1 848 de,
erken pa tlak veren ünl ü gösterı girişiminden hemen sonra si­
llndi(jinl I leri sürer. Ama fllliyatta Ca rtlsm 1 850'1erde, Kırım Sa­
vaşı sırasında yeni bir tomurcuklanma dönemi daha yaşar. Çok
Iyi bir konuşmacı ve parlak bir gazeteci olan ve Marx'la arka­
daşlarının yardımıyla o dönemin en iyi sosyalist yayın organını
kuran E rnest Jones'un ( 1 819-1868) önderliği sayesinde, Çor­
tism Kırım savaşı sırasında işçi kitlelerinin hoşnutsuzluğundan
yararlanır. Cartistlerln merkezi yayın organı People's Paper'in,
en etkin gazetelerden biri haline geldii:il aylar olur. Marx'ın
Gladstone ve özelli kle Po lmerston'o yönelttl�i ustaca maka­
leler, kamuoyunun büyük ilgisini cei<er. Ama bu ancak geçici
bir canlo nmaydı. Savaş sona erer ermez, Cortistler de yayın or­
ganlarını yitirl rler. Bunun nedenlerı yalnızca Jones'la hasımları
o rasında alevlenen h izip anlaşmazlı klarında yatmıyordu: daha
köklü nedenler vardı.

Birinci neden, Ingiliz sanaylinde daha 1 849'do başlayon şa­


şırtıcı ocılmadır. Su dönem Içinde meydana gelen önemsiz da­
rolmolo r, so naylin ayrı dallarındaki tıkanmalar � sa nayiin
bir 'bütün olarak genel gel işmesini şu kadarcık olsun engel-

126
lememiştl. 1 840 ların sonlarındo·kl gehlş sayıdaki Işsiz, kitlesi,
bu büyük sınai taşkın Içinde tamamen eriti!mlşti. On yılla r bo­
yunca, hatta yüzyıl lar boyunca Ondokuzuncu yüzyılın i:k yarı­
sında oldu(ju kadar çok işeiye Ihtiyac duyulmadığı söyle·nebllir.
Ikinci neden, 1 85 1 - 1 855 yılları o rasında lngiltere'den, bitmek
bilmeyen altın madenierinin bulundu!:ju Birleşik Devletler'le A­
vustralya'ya yönelen büyük göç dalgasıd ı r. Birkoc yıllık bir dö­
nem içinde Ingiltere'den Iki milyon işçi göcettl. Böyle durum­
la rda alışılogeldiği gibi, göçmenler cocuklarla yaşlılar a rasın­
dan çı kmıyordu; en so!)lıklı, en güçlü ve en enerjik unsurlar In­
giitere'yi terkedecektl. lşci sınıfı hareketı ve Çarııst hare-ketin
gücünü aldığı kayna k tükenmekteydi. Iki temel neden buydu.
Ayrıca bircak lkincil nedenler de vardı.
Işçi sınıfı hareketinin ceşiUI dalkırını b i ro rada tutan bo!:jlar­
da : Çarlist hareketin zayıflamasıyle atbaşı giden genel bir çö­
zülme va rdı. 1 840'1arda bile sendikal hareketle Çarlist hareket
arasında mücadele sürgltmekteydl. Şimdi lşcı sınıfı hareketının
a ldığı di!}er biçimler de, ayrılıkçı eğilimler halinde gelişmektey­
di ve ana gövde boşa ltılmağa calışı lmaktaydı. Örneğin, koope­
ra ti fler Ingiliz Işçi hare ketinin belirli tarihsel koşullarına daya­
nara k gelişiyordu. Ingiliz işçi hareketinin bu özelli kleri, 1 850'1er­
de bile çok iyi soptamıştı. Ingiliz Işçi hareketi ta rihinde, birden
hızla büyüyen ve daha da h ızlı ve ani olarak cöken, çeşi tli özel
örgüt türlerine sık sık raslorız. Bu örgütlerden bazıları yüzbin­
lerce üye toplamıştır. Örne!}ln, bu tür örgütlerden biri, sarhoş­
lukla mücadeleyi amachyordu. Çortist örgütlenme her zaman
bir asgari direniş çizgisi Izlemiştir. Ilkin parti örgütünün sınırla­
rı ıcınde alkale karşı savaş yürütmeye çal ışıldı. Daha sonra a l ­
kollzmls mücadele, ö�el hedeflerdEm biri olarak görülme(je baş­
landı : Ingiltere'nin her yanındd özel dernekler örgütlendl, böy­
lece ona Işçi hareketinden bircak tabur alınıp başka yöne çev­
rildi. BLI tilkollzmle mücodele hareketı yanında, Hı ristiyan sos­
yalistlerce yönetilen ·k ooperdtlf hate·ketl vardı. Ühlü devrimci
bakan Joseph Stephens ( 1 805-1 879) 1 840'1arın en ünlü hatip-

1 21
lerinden biriydi; ;oma sonunda önemli ölçüde sağa kaydı . Step­
hen, yardımseverlerden ve işçilere pratik hıristiyanlık vaazları
veren iyi vatandaşlardon bi rçok benzer unsuru çevresinde top­
ladı. Bu olay, Cartlst hareketin siyasal bir etken olarak çökü­
şünü bildlrmekteydl. Cartistler kendilerini kooperatifler kurma­
ğa verdi. Bu hareket artık hakim sınıfları tehdit etmiyordu. hat-.
ta Iktidardaki partinin üyelerinden yardım görüyordu. Entelljans­
yanın işçi sınıfına .acıyan birçok üyesi, bu harekete katılırlar.
Böylece. kendi özel amaçları peşinde koşanlar harekete katılır­
ken. işçi sınıfının bir kolu hareketten kopuyordu.
Bu ha reketlerin aldığı farklı biçimleri ve kolları birer birer
saymıyacağız. Sendikaları ele a lalım. Evet. 1 850 lerin başlarında
sendikal hareketin, gelişmesi acısından kooperatifler yada ye­
şilaycı hareketler ·kadar lehte koşullarla ·karşılaşmadığı do!)ru­
du.r. Ama yine de bu hareket. eski Cartlst hareketten daha az
direnç görür. 1 851 de I ngiliz makina sanaylinin ilk istikrarlı
sendikası örg ü tlen l r. Bu sendikanın başında bulunan Iki calış­
kan iş-cl, tipik I ngiliz esnaf kafasını (craft splrlt) altetmeyi ba­
şarır; bu esnaf a nlayışından dolayı . . ancak bir yada iki kasaba­
nın, en fazla bir yada Iki Ilin sınırları Içinde sendika kurma ge­
leneği vardı. Elbette, I ngiliz sanayl inin özelliklerini de atlama­
mamız gerek. Basit bir nedenden dolayı, dokuma Işçileri sendl-,
kasını ulusal bir sendikava dönüştürm ek zordu, çünkü dokuma
sanayiinin büyük bölümü çok küçük tılr alanda topa rlanmıştı .
Hemen hemen l ngll·tere'dek l tüm dokuma Işeileri Iki Ilin sınırları
Içine yığılmıştı. Hasılı I k i llllk bir sendika ulusal sendikaya eşit
oluyordu. � ngiliz sendikalarının baş sıkıntısı mahalli sınırlardan
cok. lonca geleneklerinden doi:)uyordu. Aynı sanayi Icindeki
her uzmanlık dalı, lstlsnasız . ba (l ıms ız bir sendika ö.rgütlem•
e!)lllml.ndeydl. Cok canlı başlangıcına ral)men sendlkacılıl)ın,
büyük çaplı sanaylierin sahiplerine karşı verilen mücadeleyi yö­
netme göreVline uygun örgütlenme biçimleri yaratamayışının
nedeni buydu. Sanaylin Işleri tıkırında glttl(il sürece, 1\)cllerln
büyük çoğunluğu kolayca ücret artışı sai:)lıyordu. Üstelik. geniş-

128
leyen yeni sanayilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek Işçi bu­
lunmadığından. fabrika sahiplerı daha fazla Işçi toplamak Için.
kendi aralarında rekabet ediyorlar, bundan dolayı Işçilerle uyuş­
mağa kolayca yanaşıyorlardı. Bu yıllar boyunca, Ingiliz kapita­
listleri kıta Avrupa'sından ülkelerine göçmen Işçi (Alman, Fran­
sız, Be·lçikah) çekrneğe çalışırlar.

Böylesi koşullar altı nda sendika hareketi, büyümesine rağ­


men, doha alt bir gelişme düzeyinde kalmağa mahkumdu. Aynı ·

sanayi dalının farklı alt bölümlerinde kurulan ayn sendikalar,


yalnızca bütün ilin sınırları Içinde değil, tek bir kasaba Içinde
dah i boğlantısız kalıyordu. Mahalli konseyler bile yoktu.

1 857-1 858 bunalımi bu ortamda büyük dejtlşlktı:k ler yapar.


Gördüğümüz gibi, en Iyi örgütlenmiş sendika, uzmanlaşmış ma.:
kina -yapım Işçileri sendikasıydı. Dokuma sanayli gibi , ma­
kina · imalatı da, sa lt Ic pazar Icin üretim yapmayan birkaç sa­
nayiiden biriydi. 1 850'1erle birlikte dokuma üretimi ve makina
yapımı, sonaylin en fmtlyozlı dalları olurlar. Çünkü bu üretim
dalları, dünya pazarlarında tekel konumundaydılar. Bu sanayi­
lerdeki uzmanlaşmış Işçiler korkunç kôrlar vuran işverenlerden
kolayca taviz koparıyorlardı. Hasılı sanaylin bu iki dalında Işçi­
,
lerle işverenler arasında «ic barışıı koşulları kurulmağa başla­
mıştı. Çok şiddetli geçen bunalımın etkilerı hızla kayboluyordu.
Uzma.nlaşmış Işçiyle vasıfsız işeiyi b i rbirinden ayıran ucurum
gittikçe daha fazla acılmaktaydı. Bunun , bu sanayilerdeki grev
hareketleri üzerinde zayıflotıcı etkileri oluyordu.

Yine de bütün işçiler bu kadar barışer değildi. Bunalımın


etkileri esas olarak i nşaat alanına ve bura larda çalışan işçiler
üzerine yansır. Bundan dolayı , inşaat Işlerinde çalışan Işçiler,
I ngiliz işeilerinin verdiği müoodelede en ön saflarda yeralırlar.

Kapitalizmin büyümesi, şehi r nüfusunda eşi görülmemiş bir


kabarmayı beraberinde getirir ve bu nun sonucu olarak konut
talebi nde sürekli bir artış doğar. Ve bundan dolayı Inşaat .sek-
töründe büyük bir boom ( patlama) meydana gelir. 1 840'1a rdo
Ingiltere bir demiryolu hummasına tutulmuştu. 1 850'1erln ba­
şında bunun yeriiii bir Inşaat humması alır. Binlerce ev yapıl­
maktadır. Kelimenin tartı an lamıyla, d l�er hemangi bir mal g ibi.
plyasayo e\tler sürülmekted l r. inşaat Işleri, tek n i k acıdon he­
nüz çok az geliştiği 'halde. oüyük kapitalistlerin dehe'tlmindedlr.
Ingiliz müteahhit! geniş bir toprak po rcasını kirahyor, üzerine
kiraya vereceği yada satocağı binlerce ev yapıyordu.

Inşaat sonaylinin gelişmesi. köylerden yığınla işcl ceklyor­


du-mo rongozlar, doğrtı macı lar, boyacılar, duvan:: ı lar. duvar ko­
ğıtçıları, kısacası evlerin Inşaatı, tıpşenmesl ve donatılmasıyla
ilgili işlerle uğraşan her türlü Işçiler. Inşaat sanayiinin büyü­
mesiyle birli kte, mobilyacılık, duvar kağı\ları ve sanat işlerinde
de buna bağlı bir po tlama !boom) meyddna gelmişti. Nüfus ar­
tışı. oyokkabıcılık ve giyim sonayiileri nin gelişmesini de tahrik
eder.

Hasılı 1 857·1 858 tıunalımırll n , kapitalist üretimin bu yeni dal­


larında, özelll kle g üclü bir yonsıması oldu. Büyük kitleler işsiz
kaldı. atelye ve fabrika lordakl Işeller üzerinde baskısını duyu­
ran bir I htiyatlar ordusu oluştu, Işverenler kendi paylarına, bu
silahı, işçileri bastırma k , ücretleri ni kısmak ve· iş gününü uzat­
mak tclr'l kullanmaktan 1<acınmodılar. Ama işeller bunci, işve­
renlerini büyük bir şaşkın lığa düşürerek, 1 859'dd genel grevle
kdrşılık vetdilere bu Londru'hın gördüğü en büyük grevierden
"
biriydi. Sa nki işverenlerı daha da şaşırtmak Istercesine, Inşaat
işlerindeki grev, bütün sanayi dallarındaki diğer işçi kuruluşla­
rının güçlü desteğini sağladı. Bu g rev, Avrupa'nın I lgisini, o
günün en önemli siyasal olayları kadar cektl. Bu g revle Ilişkin
birçok gösterller ve toplantılar düzenlendi. Konuşmacılar ara­
sında sık sık Cremer'in adına rasl ıyoruz. Hyde Park'daki top­
ltintıda Oremer1 lmpodt Işei leri grevinin Işçi l ktlsadı lle sermaye
iktlsadı arasında ki lik çarpışma o lduğunu ocıklor. George Cd­
ger (1820-1877) gibi diğer işçiler de yoğun bir propoğando co-

130
l ışmosı yaparlar. A l itasyon calışmasında broşürler de büyük rol
oynadı. Işçiyle kapitalist o rası ndaki Kapltal"in birinci cildindeki
ünlü konuşmoda -bu kitabın Eın parlak sayfalarından biridir-.
1 859- 1 860 gre:vi s ırasında işeilere dağıtılan propogcindo broşür­
lerinden birinin hemen hemen kelimesi kelimesine tekrarı yer
almaktadır. (32)

Kısa zamanda uzloşmoyla son bulan bu g revln bir sonucu


olarak, Londra 'da ilk kez Trades Council (Sendikalar Konseyi)
doğd u, bu konseyin başındaki üç önder Odge-r, Cremer ve Ge­
orge Howell"di; bu kişilere Birinci E n ternasyonal'in birinci Ge­
nel Kurulunda do rosloma ktayız. Bu Londra Sendikalar Konse�
yi, daha 1 861 yılı nda, en etkin lşci örgütlerinden biri olmuştu.
Diğer yandan, ilk Sovyetler gibi bu konseyin de siyasal bir ka­
rakteri vardı. Konsey, lşcl sınıfını etkileyen tüm olaylar karşı­
sı ncja tavır o lmağa çalışıyordu. Ingiltere ve lskocya'nın d i!1er
tirçok yerinde, bunu örnek alan benzer sendika konseyleri o­
l uşturuldu. Hasılı 1 862'de Işçilerin sınıf örgütleri yeniden varlık
kazanmıştı . Bu sendika konseyleri, o günün en önemli siyasal
ve ekonomik merkezleriydller.

Fransa'ya eğ lld1!1imizde, burada ki bunalımın da daha az


şiddette olmadı!1ı nı görürüz. Bu buna l ım yal nızca do·kuma so­
hayline değil, Paris'in o zamanki ünlü bütün diğer sanayilerine
de yansımıştı. Napolyon'un 1 859'da g iriştiği savaşın amacının,
Işçi sınıfının büyüyen hoŞnutsu:ZiuğuHu başka yöne cekrtıek ol­
duğu gerçeğin d en daha önce söz etmlştlk. 1 860'1ara Ho�riJ bu­
nalım özellikle sanatsal işler olarak bi linen Paris'e özgü Imalat
tıoilarını etkiledl. Ama Paris aynı zamanda önemli bir merkez­
di; zorlu ve h ızlı bir gelişme lclnde bulunmaktaydı. NdpolyoH ;Un
sürd ürdüğü büyük reformlardan biri de, Paris'teki birçok mes­
kün bölgenin yeniden l nşd olunmasıydı. Eski dar tıoka klar yıka­
lıyor, geniş caddeler acılıyoi"du. Böylece bdrlkdtldrın kuru l rt1döl
imkansızlaşıyordu. Bu Inşaat faaliye-tleri, Londra 'dakilerle aynı
son uelara yol octı, yan ı ınşaat Işlerinde calışan ışellerin sayı-
sında büyük bir a rtış meydana geldi. Gercekten de, inşaat
sanayli bir yandan kdba işlerden en ince işlere dek çeşitli a lt
bölümlere ayrılırken, dJ(ier yandan da lüks mallar üretlmlyiEt
uğraşan fşçllerl �anatsal Işlerin temsilcileri- calıştırmatttay­
dı;; bu unsurlar 1 860'Jarın başlarında yayılma�a başlayan yenı
kitlesel işçi hareketinin saflarını doldurdular. B�rinci Enternas­
yonal ta rihini biraz ayrın tıl ı biçimde inceleyen herkez, üyelerin
ve önderlerin coğunlui:junun Inşaat kesiminde ve sanatsal Işler­
de calışan vası flı işçilerin saflarından çıktığını fa r k edecektir.

l şcl hareketindeki bu canlanmoyla birli kte. eski sosyalist


guruplorda do bir uyanma . meydana gelir. l ık oğızdo Prudoncu­
ların üzerinde durmalıyız. Proudhon o sıralar hala yaşıyordu.
Bir süre hapis yatmış. sonra Belçika'ya göç etmişti. Orada
yandaşları kanalıyla işçi hareketi . üzerinde belirli bir etkinlik
sağlamıştı. Ama şimdi öğrettiği düşünceler, Marx'la polemiğe
girdiği dönemde beslediği düşüncelerden oldukca forkhydı .

Legol işci hareketi i c i n bütünüyle ba rı şçı b i r teori uydurul­


muştu. Prudoncular işeilere düşen payın artmasını ve olanak �
lar ında genel bir i yi l eşmey i amaclıyorlar ve bunların. esas ola­
rak va sıflı işçilerin koşullarına uydurulmasını öneriyorlardı� Ba ş ­

lıca amacları kredi faiz ora nlarının i ndirilmesi, ve mümkünse


serbest kredi sistem inin kurulmasıydı. Karşılıklı yardımlaşma
gayesiyle, kredi kooperatifleri örgütlenmesını sal ı k verlyorlordı i
bundan dolayı Mutuallstler adıyla onılırlor. Karşılıklı yardımlaşma
dernekleri, grevin h i çbir çeşidine başvurulmaması. iş çi dernek­
lerinin legalleştirilmesi, serbest kre-di, doğrudan h içbi r siyasal
m ücadeleye katılmamo, silah olarak yalnızca ekonomik müca­
deleyi kullanarak daha iyi düzeyde olan işeinin haklarını talep
etmek (üstelik, Prudoncularo göre bu silahın da kapitalist top­
lumun temellerine karşı yönelmemesine
.
d i kkat edilmelidir)-
.

işte Mutualistlerin o günkü programları kısaca buydu, ve Mutu-


alistler birçok bakımdan hocalarından daha ılımlıydılar.

1 32
Bu gurubun yanında, işeileri kandırıp. önlerine lokmolor
otorotc; satın olmağa calışa n daha do tutucu başka bir guruba
roslomoktoyız. Bu gurubun lideri, bir zamonlar Polonyolı siyasi
mültecıterle yakın Ilişkisi olon gazeteci Armand Levi'ydi. Daha
önce Herr Vogt'un patronu olarak tanıdığımız Prens Plan -
Plon'la da sıkı Ilişki içindeydi.

Üçüncü gurup Ise - en k üçük olanıydı, oma devrimciler­


den oluşmaktaydı-. işçiler yonında aydınlar ve öğrenciler ora­
sında da calışma sürdüren Blonkistlerdl. Bunların arasında,
daha sonra Marx'ın damotları olan Paul Lafargue ( 1 81 1 -1 877)
lle Charles Longuet de vardı.

Bugünün ünlü Georges Clemanceau'su do onlar arasınday­


dı. (33) Bütün bu geneler ve Işçiler Blonqui'nin güçlü etkisi ol­
tındaydılar. Blanqul hapiste olduğu halde, dış dünya ile canlı
I lişkisini sürdürüyordu; bu gençlerin temsilelleriyle sık sık gö­
rüşmeler yapıyordu. Bla nkistler Nopolyon lmporatorlu!}unun en
amansız düşmanları olan heyecanlı yera ltı devrimcile·riydiler.

I ngiltere ve Fra nsa'da 1 862'1erde Işçi sınıfı hareketinin du­


rum u buydu. I ngiliz işeileriyle Fransız Işeilerini birbirine yaklaş­
tıran bir dili olay daha meydana geldi. Görünürde, bu yakloşma
icin Londra'da düzenlenen dünya sergisi fırsat soğlomıştı. Bu
uluslarorası sergi, kapitalist üretimdeki yeni evrenin ürünüy­
dü- dev sonoyiler, bütün ülkeleri, dünya ekonomisinin en can ­
lı kesimlerine bağlamak eğilimindeydi. l ık sergi Şubat devrimin­
den sonra. 1851 d e Londra'da gerçekleştirildi . ikincisi 1 855 de
Poris'te. üçüncüsü yine Londra'da düzenlendi.

Sonuncu sergiyle i lgili olarak Paris'te işçiler orasında sıkı


bir ajitasyon yürütülür. Armond Levi başkan lığındaki gurup.
londra sergisindeki Fransız povyonunu düzenlemekle görevli
heyetin boşkanı Prens Plon-Pion'a başvurur. Prens. Londra ser­
gisine gönderilecek lşcl heyetine ödenek verilmesini sağlar.

1 33
Paris Işei leri arasında bu konuyla ilgili olarak cok sert tar­
tışmalar olur. Blankistler do!lal olarak, israrla hü kümetin b u
lütfunun reddedilmesinl Isterler. Mutuallstlerin a O ı r bastığı d i ­
ğ e r gurup Ise, daha farklı bir düşünce Ileri sürer. Onlara göre
bütün legal olanokiardan yararlanmak gerekliydi. Para. bu işçi
heyetine yardım olara k verilecekti. Mutualistler heyetin yukar­
dan atanması yerine, otelyelerden se-cilmesini talep ederler. Bu
seçimlerden, propaganda yapma k. ve kendi üyelerini seetirrne k
Icin yararlanmayı um uyorlardı.

Sonunda ikinci gurup ağır bastı. S eçimlere izin veri ldi ve


hemen hemen heyetin bütün üyeleri Prudoncu gurup a rasın­
dan seçildi. Armand Levi"nln yandaşları tamamen silindi. Paris'
ten gelen işcl heyeti artı k örgütlenmişti. Londra'ya g idecek Al­
man heyetinin, daha önce bir Işçi kongresinin örgütlenmesinde
Lassa ile ile birli kte çalışan Işçi gurubuyle ilişkide olması da
önemli bir noktaydı.

Böylelikle Londra'da ki dünya serg i si Fransız, Ingiliz ve A:­


man işeileri için biraraya gelme fırsatı yaratır. Enternasyonal
"
tari h i ni yazan bazı yazarlar. Enternasyonal'in başla ngıcını bu
toplantıya bağlarlar. Örneğin Steklov şunları yazmaktodır:

«Ingiliz işelleriyle k ıta işçilerı arasında yakınlaşma ve an­


laşma için, 1 862 Londra Dünya Sergisi bir fırsat yarattı. 5 Ağus­
tos 1 862 de Ingiliz Işçileri. seksen Fransız delegesl onuruna bir
toplantı düzenler. Konuşmalarda ağır basa n nokta, proleterler
arasında, özdeş çıkariorio umutıcra sahip I nsanlar olarak, yurt­
taşlar ve emekçiler olara k uluslararası bağlar kurulmasının ge­
rekliliğiydi . ıı

Maalesef yuka rda anlatılanlar b i r söylentiden başka birşey


de-ğildir. Gerçekte bu toplantı tamamen farklı bir özellik taşı­
yordu. Burada verilen söylevler, tek bir işvereni olsun tedirgin
etmedi, tek bir polisi olsun rahatsız etmedi. inşaat sanaylinde­
k i grevler sırasında müteah'hitlerln başında bulunan I ngiliz ka-

134
pitalistleri, bu toplantıda asıl faal rol oynayan kişilerdi. I ngiliz
s endikacılarının bu toplantıya katılmayı açıkca reddettiklerini
söylemek yeterlidir sanırız. Nereden bakarsak bakalım, bu top­
lantıyı Enternasyona l'in başlangıcı sayamayız.
Yalnız birşey doi:jruyd u: Fransız ve Alman heyetleri, Lond­
ra'da muhtemelen 1 848'den sonra göçetmiş Fransız ve Alman
işei leriyle karşılaştılar. 1 850'1erde ve 1 860'1arda çeşitli mill iyet­
lerden işçi lerin 'buluştuğu yer, Sc'ha pper ve arkadaşlarınca
1 840'da kurulan ünlü işci Eğitim Derneğiydi. Bu derneği n lokall,
yabancıların oturduğu bir sokakta bul unma ktaydı. Bu lokal son
savaşa dek bir merkez h izmeti gördü. 191 4'de savaş Ilan olu­
nur olunmaz, hükümet bu derneği derhal kapattı .
Hiç şüphe-siz, Fransız heyetindeki bazı üyeler esk i Fransız
mültecileriyle tanıştılar, Lelbzig ve Berlin'den gelen Alman ışçi­
leri 'de eski yoldaşlarıyla karşılaştılar. Ama bunlar elbette, bazı
tarihcilerle birlikte, Stekhw'un da cok büyük önem verdl�l 5
Ağustos toplantısı gibi, Enternasyonal 'in kurulmasına yol oc­
ması muhtemel olmayan , salt tesadüfi llişkilerdl .
Ancak o sıralar cak önemli i k i o l a y meydana geım;ştir. Bun­
lardan birincisi, Ameri kan Ic Sovaşıydı (1 860-1 865) . KölellCi n
kaldı rılmasının g ü n ü n e n önem l i sorun u olduğun u daha önce
görm üştük. Bu sorun sonu nda öyle keskin bir hal alır ve Gü­
neyle Kuzey devletlerı a rasında öyle şiddetli bir çatışmaya yol­
acar ki, kölelik d üzenını mu'hafaza etmek Icin Güney, Kuzey'den
ayr;larak bağımsız bir cumh uriyet kurmağa karar verir. Bunun
sonucu ise, tüm kapitalist dünya icin beklenmedik ve hoş ol­
mayan neticeler doğuran bir i c savaş olur. Güney devletleri,
tüm dünya pomuklu sonayiinde kullanıla n pamuğun başlıca ye­
tiştirlcisiydi. M ısır pamuğu henüz çok küçü k önem toşıyordu;
Doğu Hind istan ve Türkistan'da Ise pamuk üretimi başlama­
mıştı. Neticede Avrupa pamuksuz kaldı. Pamuk kıtlığı, dokuma
sanayiindeki bütün diOer hammaddelerin fiyatlarında bir yük­
selmeye yol acar. Elbette en az sıkıntıyı büyük kapitalistler

135
çekti, küçük kapitalistler . ise fabrikalarını kısa zamanda kapa t­
mak zorunda kaldılar. O n bi nle rce yüzbinlerce Işç i aclı!la m ah ­
,

kum edildi.

Hükümetler işsiziere son derece düşük ücretler da!lıtmakla


yetindi . Kısa bir süre önce, inşaa t sanayiindeki grev sırasın­
'
da örnek bir dava nışma gösteren I ngiliz işçileri, bi..ı kez de,
yardım toplama kavgasına · koyuldu. Girişim, özel bir komite
a tayan Londra Sendika lar Konseyi'nden geldi. Fransa'da bu
amacıa benzer bir komıte örgütlendi. Iki · komite birb.irlyle sı k
sık yazışmaktaydı. Fransız ve Ingiliz I şçi lerine, bu olay, sı k ı bir
ittitakın fa rklı ülkelerin işçi cıkariarına ne kadar yararlı oldu­
!}unu gösterm iştir. Birleşik Devletler'deki I c Savaş, Avrupa 'nın
tüm ekonomi k hayatında korkunç bir şok yaratmıştı; bunun et­
kilerini I ngiliz Fransız, Alman ve hatta Rus Işeileri eşit olarak
.

duymuşlardı. Marx'ın Kapltal'e yazdı(iı önsözde, Ondokuzuncu


Yüzyıldaki Ameri kan Ic Savaşının. lşci sınıfı açısından, Onseki­
zinci Yüzyılda Amerikan Ba(Jıms ız lı k Sa va şı n ı n Fransız b urjuva­
zisi ve Fransız Devrimi . a cısından oynadı�ı .role benzer, ona eşil
bir rol oynadı�ını söylemesinin nedeni buydu.

Bu dönemde, farklı ül kelerin işeil erini aynı ölçüde ligilendi­


ren başka bir olay daha meydana geldi. Rusya'da sertli k kaldı­
rıldı ( 1 861 ) . Rusya'da styasol ve ekonomik hayatın djğer dal­
larında da reformların yapılması yakındı . Devrimci hareket g i t·
ti kce daha canlanıyor ve daha köklü değişikliklerin yapılmasını
savunuyordu. Rusya'nın önde gelen sömürgelerl, özellikle Po­
lanya kargaşa Içi ndeyd i . Çarlık hükümeti. Ic ve dış rasattan kur­
tulmak Icin bunu bir bahane olara k kullanma� karar verır.
Bir yandan Polanya'da bi r ayaklanmayı tahrik ederken, Katkov
ve para yiyen d iğer yazar ııı üsveddelerlnin yardımıyla, ülke
içinde şövenizmi kışkırtır. Ü nlü cellat Muraviev, ve onun g ib i
diğer caniler, Polanya ayakla nmasını boğmakla görevlendirilir­
ler.

1 36
Rus çarlı(iına karşı nefret besleyen Batı Avrupa, Polanya­
lıla rı coşkunca bir sevgiyle karşılar. I ngiliz ve Fransız hükü­
metlerı Polonyalı Isyancıların sempatlzanlarına tam b i r hareket
serbestısı tanıdılar ve bunu Rusya'ya karşı biriken kin duygu­
larını boşaltmoda en uygun yol saydılar. Fransa'da bir sürü
toplantılar düzenlendi ve He n r l Tolaln (1828-1897) başkanlı�ında
bir lkomlte kuruldu. I ngiltere'de Polonya yanlısı hareketin ba­
şında Odger ve Cremer g ibi Işçilerle, Profesör Beesly ( 1 831 -

1 915) gibi radikal aydınlar vardı.

1 863 Eylülünde Londra'da Profesör E.S. Beesly başkanlı­


�ında büyük bir f<ltle gösterisi d üzenlendi (34) : Cremer Palon­
yalıları savunan bir konuşma yaptı .' Toplantıda alınan ka rara
göre, I ngiliz ve Fransız işcllerl, kendi hükümetlerine aynı anda
baskı yaparak Polonya lılar lehine m üdahalede bulunmaya zor­
layacaklardı. Yine aynı gün uluslararası bir gösterı düzenlenme­
si kararlaştırılır. Bu gösteri 22 Temmuz 1 863 de Londra'da ya­
pıldı. Başkan yine Beesly'dl. Odger ve Cremer ingiliz Işeileri
a dına, Tolain Fransız Işeileri adına f<onuştular. Sadece Palon­
ya'da olanlar tartışıldı ve. herkez Polanya'ya bağımsızlığının ge­
rı verilmesinin gerekliiiOI üzerinde durdu. Ertesi gün, Enternas­
yonal tarihçilerinin pek di k kat etmedil)i diğer bir toplantı daha
düzen l endi Londra Sendi'kalar Konseyinin girişimiyle düzenle­
.

nen bu toplantıya, bu kez burjuvazi katılmamı ştı. Odger, Ingiliz


işçileriyle kıta işeileri arasında daha sıkı bağlar kurulmasını
savunul'. Sorun aslında pratik •bir temel üzerinde yoğunlaşıyor­
du. I ngiliz işeileri Fransız, Belcikalı ve özeilikle Alman işçileri­
nin ciddi rekabetin i dikkate almak zorundaydı. 1 860'1arın baş­
larında, büyük g i riş i mler halinde yoğunlaşan unlu besinler sa­
nayii bütünüyle Alman işeileri tarafından işletiliyordu. inşaat.
mobilyccılık ve mefruşat sanaylierini ise Fransızlar doldurmuş­
t u I ngiliz sendikacılarının, I ngiltere'ye akın eden yabancı ışeileri
.

herhangi biçimde etkilerneye bu kadar çok değer vermelerinin

1 37
nedeni buydu. Bu. çeşitli uluslardan en iyi Işeileri birleştirecek
bir örgütle başanlablllrdi.

ingiliz işcilerinin. Fransız: işçilerine hitap eden bir me·ktup


göndermesine kara r verilir. Bu mektubun taslağı, onaylanmak
üzere Londralr send ikacılara su nulana dek aradan yaklaşık üç
ay geçer. Bu taslağın önemli bir bölümü Odger tarafından ya­
zılmıştı.

Bu sırada Polanya ayaklanması Carın cellatları tarafından


duyulmadık bir vahşe·tle ezilmişti. Mektupda bundan hemen hiç
söz edi lmemektedir. Bu mektuptan küçük bir parça alacağız:
«lşci davası acısından halkların kordeşlilll son derece zo­
runludur. çünkü ne zaman co lrşmu saatlerin i lndirerek ya da iş
gücünün fiatı nı yü kselterek daha Iyi toplumsal koşullar elde
etme·ğe kalk ışsok, işverenlerim ıL bizi, lşlmizi daha düşük bir
ücret ka rşılr�ı"da yapmaya hazır Fransız. Alman, Belcikalı ve
di�er işçileri yerimize geti rmekle tehdit ediyorlar; kıtada ki kar­
deşlerimiz bizi incitmek gibi bir a rzu ·beslemeseler de, tüm ül­
kelerin sanayici sınıfları arasında yürQyen d üzenli ve s ıs temi?
bir ha berleşme kanalıyla. bu işin yapılmakta oldu�unu söyle­
mekten dolayı üzgünüz. Amacımız, çok düşük düzeydeki üc­
re tleri mümkün olduğu kadar daha yükse k bir düzeye cı karmak
ve Işverenlerimizin bizleri birbirimizin karşısına cı karorak ve
böylece bizi kendi aegözlü hesaplarına en uygun ola n, en aşağı
düzeyde ca l rşmağa zorlayara k bizimle oynamasına izin verme­
mektlr.ıı

Mektup Fran9ızcaya profesör Beesly tarafından çevrilir ve


1 863 Kasımında Paris'e gönderilir. Oradaki o t elyelerde propa­
ganda meltemesi olara k kullanı l ır. Fransızların cevabı çok gee
gelir. Poris o sıralarda, sonraları Temsilciler Meclisi diye adlan­
dırılan yasama organı i cin yapılacak seeimiere hazırlan ıyordu.
Başları nda, daha önce tanıdığımız Tolaln l le Perruchon'un bu­
lundu�u bir gurup işçi, işçilerin kendi adaylarını mı göste'l'me-

138
leri gerektii:jl yoksa radikal adayları desteklemekle ml yelin­
meleri gerektiğine ilişkin son dere'Ce önemli bir sorunu ortaya
almışlardı. Bir başka deyişle, işçiler kendi boi:jımsız çizgilerinde
mi kalmalıydılar. yoksa burj uva po rtilerinin kuyrui:juna mı ta kıl­
malıydıla r. Bu soru 1 863 sonunda, ve 1 864 başlarında heye­
canla tartışıldı . Sonunda işçiler ıbai:jımsız calışmai:ja ve Tola­
in'i aday gösterrneğe karar veri rler. Belgenin a ltındak i imza sa­
yısı ndan dolayı Atmışlar Bildirisi adı yla bilinen özel bir plot­
formlo, turjuvo demokra tlarından kopuld�ğu açıklanır.
Bu bildirinin burjuva düzeninin eleştirisine ayrılan teorik bö­
lümü, bü tünüyle Proudhon'un görüşlerine uyuyordu. Ama d ii:jer
yondon işçiler icin ayrı bir siyasal parti savun ularak, ve işçile­
rin cıkarlarını temsil ede c ek işçi adayları gösterilerek, ustanın
siyasa l programı kesin olara k terkolu nuyordu.
·Proudhon bu Altmışlar Bildirisi'ni cok sıcak karşıla r. Bu
bildiriden esin lenerek, en iyi eseri soyılan bir k itabı yozmai:jo
koyul ur. Hayatının son aylarını bu kitaba hosreder, ama onun
yoyı nlondığını göremez. Kitdbı n adı, Işçi Sın;fının Siyasal Kapo­
sltesl'dir. Proudhon, işci sınıfının boi:jımsız sınıf örgütleri oluş­
turma ha kkını l i k kez b u kitabında kabul eder. Proudhon grev­
ler sorunu ve karşılıklı yardımlaşma dernekleriyle ligili tavrını
dcğiştirmemişse de bu k itap, burjuva toplumunu protesto eden
havası ve kararlı proleter eği limiyle, lik mü kemmel edebi eseri
olan Mülk iyet Ne dl r' l ha tırlotıyordu. lşci sınıfının ha1dılıi:jını sa­
vunması onu, Fransız i şeilerinin en gözde k i taplarından biri
ya ptı. Prudonculuj;jun Birinci Enternasyonal dönemindeki etkin­
liğinden sözederken , bunun, Prudoncului:jun Altmı,lar Bildirisi'
nin yayınlanmasından sonra billurlaşan şeklinin e·tkinlli:jl oldu­
ğunu un utmamalıyız.
Paris işçileri, Ingi lizierin mesojına verecekleri cevabı yak­
loşık bir yıl kadar sonra hazırladılar. Bu cevabı Londra'ya götür­
mek üzere özel bir heyet seçi ld i . 28 Eylül 1 864 de, ünlü St.
Marti n 's Hall 'da Fransız heyetini karşılamak üze·re bir toplantı

1 39
c Mr Ma rx,
.

Aziz efendim,

Ilişikteki Ilanın blldirdl�i toplantıyı düzenleyen komite . bu


toplantıya sizin de kotılmonızı rica etmektedir. Bu çağrıyı ko­
bul ederseniz. saat 7 de Komitenin toplanocağı komite odasın­
do bulunmolısınız.

Soygılor. Sizin olon

(Imza) W. R. Cremer •

Akla, Cremer"l Morx'ı davet etmeye neyin lttiOi sorusu gel­


mektedir: Neden bu çağrı, o sıralarda Londra'da bol bol rast­
lonon ve ingiliz ve Frcınsızlorla daha yakın Ilişkilerı olan diğer
birçok mülteciyi kapsomıyordu? Neden Marx. gelecekteki Ulus­
lararası Birliğin komite üyesi olarak seci l mlşti.
Bu konuda sader,e tah minler ileri sürebiliriz . En a kla uy­
gun tahmin şudur: Alman I şeileri E�itim Derneğinin, çeşitli mil­
liyetlerden Işçilerin başlıca buluşma yeri olarak oynadığı rolü
.
daha önce görmüştük. ,I ngi liz işverenle rinin ajanları kanalıyla
Londra'ya cektikieri Işellerin rekabeti nin yarattığı acı sonucları
önlemek Icin, Almonlorla birlik olmoları gerektiğini ingiliz Işeile­
ri de kavramağa başlayınca. dernek daha da genış çaplı bir
merkez haline gelir. Bundan dolayı ingilizlerle eski Komünist
Ligo'nın üyelerı -J . G. Eccarius, Friedrich Le-ssner, Pfander­
o rosındo yakın kişisel bağlar doğar. ilk ikisi terzi, üçüncüsü
boyacıydı. Hepsi Londra 'daki sendika cohşmolorındo faal rol
almışlardı, Londra Sendikolar Konseyinin örgütleyicileri ve ön­
derleriyle tonışıyorlordı. Vogt olayı sırasında Alman Işeileri Eği­
lim DerneOi ile i lişkilerini yeni leyen Dr. Marx ile Odger ve
Cremer'in n06ıl tanıştıklarını tahmin etmek güç deOil.

Marx'ın kuruluşunda payı olmadığı Birinci Enternasyonal'


de oynadığı öneml i rol, Enternasyonal örgütiEmdi kten sonra
başlamıştır. Marx, kısa zamanda örgüte hayaliyet �azandıra n

140
düzenlendi. Başkanlığı yine Beesly üstlenmişti. Salon son de­
rece kalobalıktı. ilkin Odger I ngiliz Işellerinin mesa jını, sonra
Tola in, aşai:jıda kısa bir alıntı yapacağımız, Fransızların cevabı·
nı okudu:

•Endüstriyel Ilerleme, iş bölümü, ticaret özgürlüğü-bunlar


toplumun I ktisadi yaşantısının özünü de-ğiştirmeyi vaat ettikleri
için b ugün ilglmizl çeken üç unsurdur. Zamanın gerekleri ve
koşulların zoru a ltında, sermaye yoğunlaşıyor, güçlü mali ve sı­
nal ·birleşmeler içinde örgütleniyor. Bazı savunma tedbirleri ol­
mazsak, eğer bu kuvvet herhangi biçimde dengelen mezse, so­
nunda despotik bir güç haline gelecektir. Biz, dünya işeileri
birle·şmeliyiz ve insanlığı iki sınıfa bölen (bir yanda bir oclor
yığını ve hayvanlaştırılan holk, öte yanda şişko. aşırı semirmiş
monderenler kliği) bu uğursuz sisteme karşı aşılmaz bir barikat
kurmolıyız. Kurtuluşumuzu dayanışmada oroyolım.•

Fransız işçileri beraberlerinde, böyle bir örgüt Için taslak


da getirmişlerdi. londra'da çeşitli ül kelerin temsilcilerinden olu­
şan bir merkezi komisyon kuruldu. Avrupa'nın bütün önemli
kentlerinde, merkezi ku ruila sürekli hoberleşen ve merke'Zi ku­
rul tarafındon önerilen sorunları tartışacak alt komisyonlar oluş­
turulacoktı. Merkezi komisyon bu tartışmaların sonuclarını özet­
leyecektl. Örgütün en son biçimini saptamak üze-re Belçika'da
uluslarorası bir kongre toplanacaktı.

Marx o sıralarda neredeydl, bütün bunlardaki payı neydi


diye sorablliriz. Hemen hiç payı yoktu. Daha ilerde de görece­
ğimiz gibi, 28 Eylül 1 864'de gerçekleşen tarihsel olayın hazır­
lanması. Birinci Enternasyonal'in 'başladığı günün tüm hazırlık­
ları, işçilerin kendi çabalarıyle gerçekleştirilmiştir. Şimdiye dek
bu olayla Ilişkin olarak Marx'ın adinı anma fırsatı olmadı. Bu
olaya Marx nasıl katıldı? Bu soruya, Marx'ın karma korışık
kağıtları arasında bulunan bir not cevap vermektedir. Bu notta
şunları okuyoruz :

141
reh ber oldu. 28 Eylül toplantısında seeilen kom ite aslında ne
yaptıcağını bllmiybrdu. Prog ramı, tüzüğü, hatta adı bile yoktu. O
sıralarda Londra'dı:ı bulunan bu tür bir ul uslararası dernek, Avam
Ligası (Common League) korn iteye kendi catısı altına barınma
teklifinde bulunmuştu . Komitenin ilk toplantısının tutanaklarını
okuyunca, bu Liganın birkoc halimselim burjuva temsilcisinin
de orada hazır bulunduğunu anlamaktayız. Bu centi lmenlerden
bazıları. korn iteye, yeni bir örgüte ihtiyac olmadığını bildirir­
ken. diğerleri de, ya lnız işeilere değil uluslararası daya nışma
davasına ve emekcilerin ekonomik siyasal koşullarının düzel­
tilmesine değer veren herkeze acık olan yeni bir uluslararası
derneğ in örgütlenmesini önerdi. Ancak E ccarius ve Wh itlock
(eski bir Cartist) adında iki işeinin lsrarı üzerine, yeni derneğe
Uluslararası Işçiler Birliği ( International Workingmen's Asso­
ciation) adının verilmE'si kararlaştırıldı. Bu önerge, a ra larında
Ca rtist hareke·tin beşiği olan eski Işçiler Birliği (Workingmen's
Associationl üyelerinin de bul unduğu Ingilizler tarafından des­
teklend i . Avam Ligası üyesi Iyi yürekli burjuvaları arasından
derhal silkip atan yeni u l uslara rası derneğin ayıncı özelliğini,
bu yeni ad açıkca tanıml ıyordu. Avarn Llgası. korni teye kend i­
ne başka yer aramasını bildirdi. Ney8e ki, mülteı:-ilerle yabancı
işçilerin yaşadığı bir hölgede, Alman Işeileri Eği tim Derneği'nin
ya kı nla rında kücük bir toplantı odası bulmayı boşordılar.

isim üzerinde korara varılır vorılmoz, komite program ve


tüz U k hoiırlıklcirınci koyUldu. Komiteni n çok farklı unsurlardan
oluşması tıC!zı sıkıntılar yordtıyordti. Ilkin lnglllz'er, kendi içle­
rlhtie de bircak guruba ayrr irnıştı: eski nin Cartlstı eri olan sendi­
kacılar, hatta t·s ki Owenciler. Sonra ekonomi k St'i-unlordan pek
dnlamayan ama devrim konusunda u ztııa n olduklarını sanan
Fransızlar . . . Başlarında, çok ünlü eski bir devrimci ve cumhu­
rlyetci. öte yandan Ean derece dindar bit kişi olan G i useppe
Manin i (11305-1872) bulunduğu lciiı, ıtalyanlar dcı cok etkil iydi.
Sonra Polenyalı mülteciler vard ı . Onlara göre Polanya sorunu

142
en önemli konuydu. N i hayet Kom itede Kom ü nist Llga'nın eski
üyeleri olan bi rçok Alman yer a lıyordu -Eccarius, Lessner,
Loch ner, Ofaender ve Marx.

Korn iteye bi rcak tasarı getirildi. Görev aldığ! alt komitede


Marx, kendi tezlerini savundu ve kendi tasarısını genel komi­
ten i n önüne getirmesi kararlaşt ırıldı . En sonunda, komite dör­
düncü kez toplandıılında ( 1 Kasım 1 864) . birkoc ufa k deOişlkllk­
le, Marx'ın taslağı ezici bir çoğunlu kla benimsendl.

Bu taslağın lik bölümünde b!rcok uzlaşma nın ve tavizin yer­


aldığını beli rtmeliyiz; ve taslak bu haliyle kabul edilmiştir.
Morx"ın kendisi de E ngels'e yazdığı mektupta, tüzük ve progra­
ma Hak, Ahlak ve Ada let gibi kelimeler sokmak zorunda koldı­
ğı ndan ya kınmokt�dır. Ama E ngels'e de bel irttiği gibi, bu keli­
meleri e n az zora rl ı olaca kları kısımlarda kullanmağa çalışmıştı .
..
Yine de Marx'ın başarısının sırrı burada yatmıyordu. Öner­
meleri n i ou kadar çeşi tli unsurdan oluşan bir guruba ben imse­
tep i lmedeki başa rısı . olağa n üstü bir usta lıkla yazdığı E nternas­
yonal Açılış Hitabı'nın ürünüyd ü . Bunu, Marx 'ın en azılı muarızı
Bakunin da hi kabul etmiştir. Marx 'ın E ngels'e yazdığı mektupda
da itiraf ettiği gibi, komünist görüşü daha ilk acemi evresinde
bulunan işcl hareketinin kabul ede·bileceği biçimde Ifade etmek
Eon derece zordu. Komün ist Manifesto'nun yürekli devrimci di­
lini kullanmak mümkün değ i ldi. Marx içerikle kapsa mlı. biçim­
de ılımlı olmağa çdlışmıştı . Elde ettiği başarı ise eşsizd i.
Acılış Hitabı Kdmünlst Mot11festo'dan onyedi yıl sonra ya­
zılmıştı. iki bel{)e de aynı yaza rın eseriydi. Ama bu iki bildirinin
yazı ldığı ta rihsel dönem ve örgütler son derece farklıydı. Komü­
nist Manlfesto küçük bir devrimci ve komünist gurubun ısteği
üzerine. daha cok gene olan bir işçi hareketi Icin yazılmıştı. Bu
komünistler b günlerde bile, l şci hareketine sakuşturmak Iste­
dikleri bazı il keleri önemle vurgulayamadı klarını, ama milliye­
te ba kmadan, tüm dünya proletarydsının ortak cıkarlarını tem-

1 43
sil eden genel ilkeleri billurloştırma(la ça lıştıklarını söylüyor­
lardı.

1 864'de işci ha reketi büyümüş, kitlelere yayılmıştı. Ama ge­


lişkin bir sınıf bilinci açısından, bu hareket, 1 848 In devrim ön­
c üsüne oranla cak daha gerideydi. Aynı gerileme önderler ara­
sında da göze carpmaktaydı. Yeni Manifesto'nun, kitleler ve
önderle·r orasındaki proleter sınıf billnci düzeyinin düşüklü(lü
gözön üne aılnarak. oma diğer yandan da Komünist Manifesto'
da konan temel ilkelere bağlı kalınara k yazılması zorunluydu.

Marx, Hitapta «birleşik cephe• taktiklerinin klasik bir örne­


ğini vermiştir. Işçi sı nıfının taleplerini Ifade etmiş ve Işçi sını:
fı nın üzerinde blrleşeblleceğl ve birleşmesi gerektiği ve Işçi ha­
reketinin daha Ileri gelişmesinin dayanması beklenen tüm nok­
taları vurgulamıştı. Marx tarafından formüle edilen proletarya­
nın acil taleplerini, man tıksal olarak Komünist Manlfesto'nun
daha ileri talepleri izleyecektl.

Bütün bu konularda Marx doğal olarak, Enternasyonal Ko­


mitesinde bulunan Mazzini'ye, Fransız devrimcilerine ve aynı
zamanda I ngiliz sosya listlerine oranla dev bir üstünlüğe sahip­
ti. Marx temel ilkelerinde değişiklik yapmadan anıtsal blı' eser
yaratmıştı. Bu sıra larda dev eseri Kapital'In birinci cildinin ilk
taslağını tamamlamış. son fırça darbelerini vurmakle meşguldü.
Marx o dönemde dünyada Işçi sınıfının koşulları üzerine son
derece ayrıntılı araştırma yapmış ve kapitalist toplumun tüm
mekanizmasını son derece köklü biçimde . kavramış tek Insan­
dı. Bütün i ngilte·re'de, i ngiliz fabrika m üffettişlerinin tüm rapor­
larını ve endüstrini n çeşitli dallarında, kır ve kE1nt proletaryası­
nın farklı kotegorileri a rasında hüküm süren koşulları soruş­
turan parlamento komisyonlarının araştırmalarını böyle eksiksiz
biçimde inceleyerek, bitmek bilmeyen sıkıntıla r yüklerıecek baş­
ka biri yoktu. Marx'ın ·bu konuda sahip olduğu bilgi, komite­
nin işçi üyelerinin sahip olduklarından daha kapsamlı ve oran-

144
lonom ıyocok ölçüde da ha genişti. Marx , her sonayi dalındaki
koşulları ve bunların kapitalist üretimin genel konunları lle olon
i lişkisini biliyordu.

Büyük bir propoganda yetene�i . Hitab'ın yapısında do gö­


rülüyordu. Tüm tarihsel gelişmenin ve b ütün siyasal hareket­
lerin asli temeli olarak, sınıf mücadelesini aniatmakla konuya
girdl�l Komünist Manlfesto'da oldu{ju gibi, Marx, bu yenı Manl­
festo'ya da genel laflar yada y ü ksek düzeyde konularla değil,
işçi sınıfının koşullarını çize-n olguları vermekle başlamıştı.

« 1 848-1 864 yılları a rasındaki dönemde, sanayinin benzeri


görülmemiş gelişmesine ve ticaretin büyümesine karşın, işcl sı­
nıfının cekti!1i setaletin azalmamış olması, son derece önemli
bir olgudur.»

Ve Marx, Gladstoneı'un Avam Kamarasındak' söylevine de­


!1inerek, Büyük Britanya ticaretinde 1843'den srınrakl üc misli
artışa karşın. her on Ingil izden dokuzunun hayatının, salt var­
l ıklarını sürdürmek Icin verilen zorlu bir mücadoleden başka
birşey oimadı!1ına işaret eder. Gercekten de, hapishanedeki
suçlular birçok işeiye oranla daha Iyi ·besin almaktaydı.

Marx sürekli parlamento komisyonlarının araştırmalarına


değinerek, işci sı nıfı k itleleri a rasındaki yetersiz beslenmenin,
soysuzlaşma ve has tal ı kların görüntüsünü çizer Aynı zamon­
da mülk sa hibi sını fların zenginli klerindekl, ancak masallarda
görül ebi lecek artışa di k kati çeker.

Marx böylece, burjuva iktisatçılarının ileri sürdüğü iddia­


lara karşın, ne makinenin geliştiri lmesinin, ne bilimin sanayiye
uygulanmasının, ne yeni haberleşme aracıarının , kullanılmağa
başlanmasının, yeni sömürgeların bulunmasının, göçün, yenı
pazarlar yara tılmasının ve ne de se-rbest ticaretin, işçi sınıfı­
nın setaletine sonvermesine Ihtimal olmadığı gibi kocınılmaz b i r
sonuca ulaşır. Manlfesto'da olduğu gibi, burdan daha Ileri bir

F. : 1 0 145
yargıya varır: toplumsal düzen eski temele dayan ırken. emeğin
üretkeınliğindeki herhangi bir yeni gel işme, yaln ızca sın ıfları
birbirinden ayıran uçurumu genişletir ve derinleştirir, zorunlu
olarak daha önce varolan antagonizmayı daha da çarpıcı b i ·
cimde öne çıka rır.

l şci sını fının 1 848 deki yenilgisini (bu yenl iginin peşinden
1 849-1 859 arası nda k i dönemin özelliği olan uyuşukluk gelmiş­
tir) hazırlaya n nedenleri belirttikten sonra Marx. işçilerin b u dö­
nemde elde ettiklerı birkoc kazonca dikkati çeker.

Bunla rdan birincisi, on saa tlik Işgünü kanunuydu. Marx,


kapitalizm şakşakcılarının ileri sürdüğü bütün iddialara karşın.
işgününün kısalmasının, emeğ in üretkenliğlni azaltma·ktan cok
arttırdığını ispatlam ıştır. Diğer yanda n Marx. devletin ekonomi k
i lişkilere müdahale etmeı:ıi i lkesinin eski lalssez - falre düşünce­
leri üzerindeki zaferine de işaret eder. Daha sonra Komünist
Manlfesto'da olduğu gibi, ü retimin bir bütün olarak toplumun
denetim ve yönetimine tabi olması gerektiği ve böyle bir üreti­
min ancak işci sınıfının ekonomi politiği temeli üzerine oturoca­
ğı sonucuna varır. On saatlik işgününe ilişkin kanun, yalnızca
pratik bir zafer değil, proleter ekonomi pol itiğin burjuva ekono­
mi politiğl üze·rindekl zaferidir.

Diğer bir kazone da, işçilerin kendi girişimleriyle kurulan


koopera tif fabrikala rıydı . Ancak. kooperatif birliklerini toplumun
sosya list bir topluma dönüşmesinde bir başlangıç noktası ola­
rak gören Lassa ile'ın tersine. Marx, bunla rın taşıd:ğı pratik
önemi abartmaz. Tam tersine, işçi kitlelerine, emekcil eri söm ü­
ren bir kapitalistler sınıfı olmadan da geniş çaplı ve bil imsel bir
üretimin başarılıp, geliştiri lebileceğini; üc,retli emeğin de kö­
le·li k gibi ebedi olmadığını. aslına bakılacak olursa , sonunda ye­
rini toplumsal bir üretim si stemine bıra kocak olan geçici ve da­
ha geri bir ca lışma biçimi olduğunu göstermek için bu koope­
ratiflerden ya ro rlanır.

1
1 46
Tamamen komünist bir mantıkla, Marx, bu kooperatif bir­
li klerinin sadecb az sayıda işeiyi kucakladığı Icin, Işçi sınıfının
koşulla rını herhangi bir biçimde iyile'Ştiremiyeceğini belirtir.

Kapitalist üretimin yerine sosya list üretimin geçmesinden


önce, kooperatif üretim ağının tüm ül keye yayılması gerekli ola­
bilir. Ancak sorunu bu şekilde koyduktan sonra Marx. arka­
sından. böyle bir dönüşümün hakim sın ıfla rın umutsuzca direni­
şiyle engellenmek isteneceğ ini söyler. Toprak sahipleri ve kapi­
talistler. ekonom i k ayrıcalı klarını savunmak icin siyasal i ktidar­
larını kullanocaklardır. Bu ndan ötürü, işçi sınıfının · lik görevi, si­
yasal iktidarın ele gecirilmesiydi, ve· bunu başa rma k Icin işçile­
rin, dünyanın tüm ülkelerinde kendi siyasal işçi partilerini ya­
ratmaları gerekmektedir. işçilerin elin � e tek bir başarı etke-ni
vardır. Bu da ki tleler, sayılord ı r. Ama bu kitle ancak, kaynaştığı,
t:irleştiği za man, bilgi ve bilimin Izinden gittiği zaman g üçlüdür.
Sırtısıkı koynaşmadıkca. kurtuluş mücadelesinde omuz omuza
vc·rmedikce. karşılıklı olu rak yardımlaşmadıkca. ulusa l ve ulus­
lararası bir örgütlenme olmadıkça, işçiler yenilmeğe mahkum
olaca klardır. Marx, çeşitli ülke lerden Işçilerin, bu düşüncelerle,
bir Enternasyonal Işçile r Birliği oluşturmoğo karar verdi klerini
ekler.

Böylece Marx, şaşırtıcı bir Incel i k ve h ünerle. bir zamanlar


daha a teşli bir dille Komünist Man ifesto'da vardığı temel so­
nuçlara, bir kez daha ulaşm ıştı: proletarya kendi sınıf çizgisi
üzerinde örgütlenmeli, burjuva egemenliği yıı klmolı, proletarya
siyasal iktidarı ele gecirmeli, ücretli emek kaldırılmalı, bütün üre­
tim araciarı topl umun eline gecmeli.

Marx Açılış H itabı'nı çok önemli diğer bir siyasal sorunla


bitirm(:�tedir. işci sınıfı kendi n i ulusol politi kanın dar a lanına
hapsetmemelidir. Dış politikadaki tüm sorunları dikkatle lzle­
melidir. Eğer davanın bütün ü nün zaferi dünya işeilerinin kardeş­
çe dayanışmasına bağlıysa, işçi sınıfı bu tarihsel görevini yeri-

1 47
ne getirmek icin, uluslara rası diplomaside ulusal önyargılardan
yararlanma k ve kandökmek, ha lkın zenginliklerini yoketmek
icin bir ülkenin işeilerini diğer ü l kenin işçilerine karşı cıkarma k­
la yükümlü olan hakim sınıfiara Izin vermemelidi r. Bu nedenle
işçi ler uluslararası politikanın tüm sırla rını bilmelidir. Hükümet­
lerini n diplomatik davra nışlarını izlemeli, g ere�tiğinde ellerinde­
ki tüm g üçleri kullanara k onlara karşı d i renmelidirler. Hükümet­
lerinin canice oyunlarıncı karşı, herkesi kucaklayan bir protesto
eyleminde blrleşnıelidirler. Bireylerce işlenen cinayetleri ceza­
lcındırırken, ulusla ra rası ilişki lerde görülen soygun, tcılan ve üç­
kağıtlara göz yummcı durumuncı artık bir son vermenin zamanı
gelmiştir.
B Ö L Ü M VIII

B I RiNCi ENTERNASYONAL TÜZÜl>Ü. LONDRA KONFERANSI, CE-


NEVRE KONGR E S i . MARX"IN RAPORU. LOZAN V E B RÜKSEL
KONGRELERI. BAKUNiN V E MARX. BASEL KONGRESI. FRAN­
SA-P AUSYA SAVAŞI. PARiS KOMÜNÜ. MARX i L E BAKUNiN
ARASINDAKi MÜCADELE. HAGUE . KONGRESi.

Enternasyona l'in kuruluşunun ve Acılış Hitabı'nın yazılışı­


nın ayrıntılı hi kayesini ele aldık. Şimdi En ternasyonal Tüzüğü'
n ü ince·lemeğe girişeceğiz. Bu tüzük de Marx tarafından yazıl­
mıştır ve iki böl ümden oluşmaktadır; birinci bölüm ilkeleri, ikin­
cisi ise örgütsel sorunları ele a lır.

Marx'ın komünizm in temel ilkelerini nasıl büyük bir usta­


lı kla Enternasyonal Açılış Hitabı'na soktuğunu gördük. Anca k
bu ilkeleri tüzüğe sokmak daha da önemliydi ve son derece
güc bir işti. Acılış Hitabı tek bir a mac peşinde koşuyordu- 28
Eylül 1 864 de işeileri bir araya gelmeye yöneiten nedenlerin ay­
dınlatılması ve Enternasyonal'in ku rulması. Ancak bu hitap bir
program değildi, sadece ona bir girişti ; ; tüm dünya önünde -bu
özellikle kendi adından belli oluyordu- okunan görkemli bir
pronunclamen to'dan ı·ı ibaretti; yenı bir uluslararası derneğ in,
bir işçiler birliğinin k urulmakta olduğu ilan ediliyordu.

(•) ispanyolca'da hükümet beyannamesi.


Marx ik inci sorunu -fa rklı ül kelerde işçi sınıfının korşılaş­
tı�ı •.ı::: . ıel sorunların i fade olunması sorunu- çözerken de, da­
na az ustaca davranmadı.
«Emekçi sınıfla rın kurtuluşunun emekçi sınıfların kendile­
ri tara fından elde edilmesi gerektiğini; emekçi sınıfların kurtuluş
m ücadelesinin sınıf imtiyazları ve tekelleri icin de·ğ il, eşit haklar
ve görevler ve her çeşit sınıf hakimiyetinin kaldı rılması icin mü­
cadele olduğunu;
« Her çeşit köleliğ in, tüm sosyal ' sefaleti n, manevi aleolma­
nın ve siyasa l bağımlılığın temelinde, emekçi nin, üretim arac­
la rı nı yani gecim kayna k ların: tekeli nde tutan kimseye olan eko­
nomik bağımlılığının ya ttığını;
11Dolayısıyla ernekcl sınıfların ekonomik kurtuluşunun, h er
siyasal hareketin bir araç olarak tabi olması gereken büyük bir
amac olduğunu;
«Bu yüce amacı hedef a lan bütün çabaların bugüne kadar,
her ül kedeki sayısız iş kolları arasında dayanışma yoksunluğun­
dan ve fa rklı ülkelerin emekçi sını fları arasında kardeşçe birlik
bağı bulunmamasından başanya ulaşamadığını;
c-Eme·�in kurtuluşunun, ne mahalli ne de milli fakat modern
toplumun var olduğu bütün ülkelerı kapsayan ve çözümü, en
ileri ülkelerin prati k ve teorik işbirliğine dayanan sosyal bir me­
sele olduğunu;
cEmekci sınıfla rın , Avrupa 'nın en ileri sanayi ülkelerinde
bugün görülen canlanışının, yenı bir umut dağurmakla birlikte,
'
eski hatalara tekrar düşülmemesi yolunda ciddi bir i kazda bu­
l unduğunu ve hala birbiri nden kopuk olan hareketlerin acilen
birleşmesini gerektlrdi� lni
•Gözönüne alarak;» ( * )

( • ) Marx-Engels : Birinci Enternasyonal'de Örgütlenme Meselesi, Ser


Yayınları, 1975. s. 24. 25.
Yukardaki noktalar dikkatli biçimde okunduğunda, Rus Ko­
mün ist Partisi programının bazı temel maddelerinde, Marx ta­
rafından ifade olunan bu tezlerin nasıl sıkı biçimde izlendi�!
görülebilir. Aynı şey Ingiliz, Fransız ve Alman partllerinin eski
programları icin de söylenebilir. Özellikle, Fra nsızlarınklnde ve
Erturt Programında ı · ı . fiilen Birinci Enternasyonal Tüzüğün­
deki temel maddelerin bir kopyası olan birçok nokta vardır.
Enternasyonal geclcl komitesinin üyeleri b u önermaleri
aynı blclmde kavramamıştı. Örneği n I ngiliz, Fra nsız ve Al­
man üyelerin hepsi, işci sınıfının k urtuluşunun yalnızca Jşcl
sınıfının kendisi tarafından gercekleştlrileblleceğl önermesinde
anlaşmışlardı; ancak bu, her g u rup tarafından farklı farklı yo­
rumlanmıştı. I ngiliz sendikacıları ve eski Cartisler, bu önerme­
de, orta sınıfın halim selim üyelerinin Işeller üzerindeki usan­
dırıcı hamiliğine karşı yönelen b i r protesto görmüşlerdi. Entell­
jansyaya karşı güçlü bir öfke d uyan Fransızlar Ise, bu öner­
meyl, Iki yüzlü entellja nsyaya yönelen bir eleştiri ve lşcl sını­
fının onlar olmadan da ilerleyeblleceğinin doğrulanması ola­
rak algılamışlardı. Yalnızca Komünist Liga'nın eski üyeleri olan
Almanla r, bu önermenin bütün sonuclarını tam olarak kavra­
mışlardı. E�er işcl sınıfı kendini yalnız kendi çabasıyla k urta­
rabilecekse, o zaman, burjuvaziyle herhangi bir koalisyon, bur­
juvaziyle hemangi blclmde k ırıştırma bu ilkeye a cıkca karşı
cıkmak olacaktır. Diğer yandan bu Ilke, amacın Işellerin şu
yada bu gurubunu değil, bir bütün olarak lşcı ·sınıfını kurtar­
mak olduğu ve kurtuluşun şu yoda . bu işcl g urubunca değil,
tüm işci sınıfı tarafından gercekleştirilebilece�inl ve bunun Icin
önce proletaryanın bir sınıf örgütüne sahip olması gerektiği­
ni de belirtmekteydi. Işçi sınıfının ekonomi k köleleşmeslnin ne­
denin in üretim araciarı üzerindeki kapitalist tekel olduğu öner­
meslnden, bu tekeli yıkma k gerektiği sonucu cıkmaktaydı. Ve

.(•) Alman Sosyal Demokrat Partisinin Erturt Kongrec;inde ( 1 89 1 ) kabul


odllen progrAmi.

151
bu akıl yürütme, her türlü sınıf hakimiyetinin kaldırılması tale­
biyle daha do güçlü kılınıyordu: elbette bu da toplumun sınıf­
Iara bölünmesi ortadan kalkmadan elde olunamazdı.

Açılış Hitabı'nda belirtilen bu önerme, Tüzükte tekrarlan­


mamıştı. Proletaryanın önüne koyduau tüm ·hedeflerin gerçek­
leşmesi icin, siyasal �ktidarı kendisi adına elde etmesinin ge­
rektıainl doarudan belirten bir sav Tüzükte yero lmamıştı. Onun
yerine başka bir lbareye raslomaktoyız. Tüzükte «dolayısıyla
emekçi sınıfları n ekonomik kurtuluşunun, her siyaset hareketin
bir araç olarak tabi olması gereken büyük bir amac olduau•
belirtilmektedir.

Daha sonraları, Birinci E nternasyonal icindeki en şiddetli


anlaşmazlıkların başlangıç noktası olduOu Icin, bu önermeyl
acıklomalıyız.

Bu önermeyle ne kostolunmaktaydı? Proleter hareketin bü­


yük amacı, işçi sınıfının ekonomik k urtuluşuydu. Bu amaca yal­
nızca ü retim araciarı üzerinde tekel kuronları mülksüzleştire­
rek ve sınıfsol nizamın bütününü ortadan koldırorak uloşılobl­
lirdi. Peki bu nasıl gercekleştlrllecektl? cKatışıksıZJ sosyalist­
ler ve anarşistler siyasal mücadeleyi kücümserken haklı m ıy­
dılar?

Hayır, bu sorunun cevabı Marx'ın formüle ettiği tezln Içe­


riğinde yotmoktoydı. lşcl sınıfının siyasal olondaki mücadelesi,
ekonom i k olandaki mücadelesi kadar zorunluydu. Siyasal ör­
güt zorunludur. Proletaryanın siyasal hareketinin gelişmesi ge­
reklidir. Bununla birlikte siyasal mücadeleye, burjuva demok­
ratların ve radikal aydınla rın yaptı�ı gibi, bağımsız bir m üca­
dele olarak bakmamak gerekir. Burıuva unsurlar yal nızca siya­
sal kalıpların deOişmeslyle, cumhuriyetin kurulmasıyla ligilen­
mektedlr: onlar, temel sorunlara ilişkin konulara yanaşmak Is­
temezler. Morx'ın, proletarya acısından siyasal· hareketin, yal­
nızca kendi büyük hedeflerine ulaşma aracı oldu(junu, yardım-
cı bir hareket olduğunu belirtmasinin nedeni işte buydu. Şüp­
hesiz bu ifade, Komünist Manlfesto'da hatta Açılış Hitabı'nd.:J
yapılan formülasyon kadar acık ve kesin değ ildi; daha öncek i
bu metinlerde lşci sınıfının tıaş amacının, siyasal iktidarı ele
geeirmek olduOu özelllkle belirtilmişti.

Do�ru, E nternasyonal'In Ingiliz üyeleri açısında n, Marx'ın


formüle ettiği önerme son derece a çıktı . Tüzük I ng il iz d il inde
yazılmıştı ve Marx, komite üyeleri arasında bulunan eski Car­
tlatlerle Owencıların cok aşina oldukları terimlerden yara rlan­
mıştı. Sırası gelm işken, Co rtlstlerle Owencılor orasındaki tar­
tışmanın esas olarak Owencıların yalnızca «temel amacı• göz­
önüne olmo larından ve siyasal mücadeleyi ısrarla yok soymala ­
rından dolayı meydana geldi�lnl hatırlatmalıyız. Cartistler, altı
meddeli ünlü Charter'ı ortaya o ta rken, Owencılar onları sosyaliz­
mj tamamen unutmuş olmakla ltham etmişti. O zaman Ca rtistler.
kendileri acısından da s iyasal mücadelenin baş amac olmadığ ını
savunmuşlardı. Hasılı yirmi yıl kadar önce, Ço rtistler, şimdi Marx'
ın tekrarladı�ı önermeyl Ifade etmişlerdi. Cartlstler, kendileri acı­
'
sından siyasa l mücadelenin amaca götürecek araç olduğunu.
amacın kendisi olmadığını bellrtmişlerdl. O halde Marx'ın te­
zinin komite içinde neden herhangi bir m uhalefetle karşılaş­
madığını şimdi onlayabl lirlz. Anca k birkoc yıl sonra, Ba kunin­
ellerle �arşıtları arasında ateşli tartışmalar patlak verdiğinde ,
bu madde tartışmanın odak noktası olmuştur. Bakunincilerin
ileri sürdüğüne göre. «bir ome olarakıt kelimeleri Tüzüğün as­
lı nda yoktu ve Marx b u kelimeleri daha sonra . kendi siyasal
anlayışını Enternasyonal 'e benimsetmek Için gizlice sokuştur­
muştu.

•Bir araç olarak• deyiminin ekslkll�l. hiç şüphe yok , bu


maddenin tüm anlamını de�lştlrlr. Tüzü�ün Fransızca çeviri­
sinde bu kelimeler gercekten otlanmıştı.
Kolayca açıklanabilecek kücük bir yanlışlık, h lzip çatışma­
sı nın ateşi içinde, Marx'a soh tekarlık. Enternasyonal Tüzüğünü
tahrif etme g i bi sacnıa itharnların yöneltllmesine yol açtı. Tü­
zük Fransızcaya cevrildlğinde, resmi baskıda «bir a rac olarakıı
deyimi yer alm ıyordu. Fransızca metinde şunlar yazılıydı: cıişci
sınıfının ekonomik kurtuluşu, siyasal hareketin kend isine tabi
kılınması gereken büyük bir omactır.ıı Işeller a rasındaki her
türlü siyasal hareketi büyük şüpheyle karşılayan Bonopart po­
lisinin dikkatini çekmernek icin, bu çıkarma, zorunlu sayılmıştı.
iık başlarda polis gercekten Fransız E nternasyonalcilerinin po­
litikadan cok ekonomiyle I lgilenen kişller olduğunu sanmıştır.
Yine aynı nedenle, «politikacıla rıı olan Blanklstler, zavallı En­
ternasyonalcllere «ekonomistler• diye sa ldırmışlardır.

Tüzüğün ya nlış Fransızca çevirisinin lsvlcre'nln Fransız


kesiminde yeniden basılması ve buradan Fransız diline cok aşi­
na olan italya, Ispanya ve Belçika gibi ülkelere yayılması, me­
seleyl daha da karmaşık hale sokar. E nternasyonal 'in gecici
Tüzüğünü onayiayan ilk gene• kongrede, her ulusun kendi elin­
deki metni benimsediğini daha llerde göreceğiz. Birinci E nter­
nasyonal, kendi tüzüğünü üc d ilde basamıyacak kadar yok­
suldu. I ngil izce metin dahi a ncak bin adet basılmış, ve hepsi
kısa zamanda tükenm lşti. Marx'ın en şiddetli muarızlarından
b iri olan ve Marx'ı büyük 'b i r i natla kalpazanlıkla suclayanlar­
dan Guillaume, Enternasyonal Tarihi adlı kitabında. «bir arac
olarak» deyiminin bulunduğu Ingilizce metni ilk kez ancak 1 905
yılında gördüğüne dai r yeminler etmektedir! Gulllaume, eğer
isteseydi Marx'ın sahtekar olmadı�ına kendini cok önceleri
lnandırablllrdl, ama bu olayların a kışını maddi acıdan değiştır­
miyecekti. Ilke olarak aynı programı benimseyen, a ma catışan
partller söz konusu olduğunda , en şiddetli uyuşmazlıkların Iz­
lenecek ta ktikler konUsunda ortaya cıktıOını cok Iyi biliyoruz.

Tüzükde, anarşietierin haklı olarak karşı çıkmadıkları a ma .


marksist 'bakış acısında n şüphe uyandıran başka bir madde
daha vardı.
Daha önce , komitenin kuruluşunda yeralan son derece
fa rklı unsurlar arasında bir a nlaşma sağlamak lc4n Marx'ın bazı
maddeler konusunda uzlaşmak zorunda kaldığından sözetmiş­
tik. Bu uzlaşmalar, Acılış Hitabı'nda değil, Tüzük'te yapılmıştı.
Uzlaşmaların neler olduğunu 'biraz sonra göreceğiz.
28 Eylül 1 864 toplantıs ırıda seeilen komite üyelerinin, Ulus­
lararası lşciler Birliği'nin kuru lmasında esas al ınmasını karar­
laştırdı kları ilkelerin sunulmasınden hemen sonra. Marx Şöyle
devam eder:
« Uluslararası işçiler Birliği Birinci Kongresi, bu Enternas­
yonal Birliğin ve o na ba!':jlı bütün 'dernek ve bireylerin, birbir­
lerine ve renk. lnanc ve m i lliyet farkı gözetmeksizin bütün in­
sanlara karşı tavırla rın ı n temeli olara k doğruluk. adalet ve atı ­
lokı kabul edeceklerini ilan eder;
eBu kongre, bir 'insanın, Insanlık v e yurttaşlık haklarını, yal­
nız kendisi icin dei:jil, görevini yapan herkes Icin lstemesini, o
insanın görevi sayar. Görev olmadon hak, hak olmadan görev
olmaz.» {*)
Marx'ın verdiği taviz neredeydi? Marx'ın bu konuyla Ilgili
.
c ıora k Engels'e şunları yazdığını görüyoruz:
ıı Bütün önerilerim a l t komite tarafındon •kabul edildi. Tüzü­
ğe . «doğruluk. ahlak ve «adalet» In ya nısı ra « ha'klarıı ve o:gö­
revlenı konusunda da b azı sözler sokmo'k zorunda kaldım, an­
cak bütün ıbunlorı öyle yerleştirdim ki, muhtemelen herhangi
bir zararları olmayacak . •
Aslında ortoda karnıaşık bir sorun yoktu. Do!':jruluk, Adalet
ve Ahlak g ibi kavramların sonsuz. dei:jişmez ve toplumsal ko­
şullardan ba !':j ımsız olmadıklorını kavradı!':jımız sürece, per se
( kendı başlarına) bu kelimelerde korkunç bir yan yoktur. Mark­
sizm doi:jruluk, odaJet ve ahiokı i nkôr etmez; sadece bu kav­
ramların evriminin tarihsel gelişmeler tarafındon belirlerıdiOinl,

(*) 11. g-. e. s. 25, 26.


ve farklı sınıfların bu kavramların Jçerl�inl farklı biçimde kov­
rodıı:)ını gösterir.
Eğer Marx , Fransız ve i ngiliz sosyolistleri nin anlayışlarını
dile getirmek zorunda kolsaydı, ei:jer Açılış Hitabı 'nda horiku­
lôde biçimde su ndui:ju gibi, sosyalizni uğruna, sosyalizm kocı­
nılmaz oldui:ju ve kapitalizmin yarattıği koşulların ve Işçi sını­
fının gercek durumunun mantıksal sonucu oldui:ju icin değil de,
doi:jruluk, adalet ve ahlak adına savaşmamız gerektli:jlnl söyle­
mek zorunda kolsaydı, durum o zaman kötü olurdu. Marx bu
kelimeleri Tüzüğe koyarken, sadece, E nternasyonal Işeller Bir­
liği üyelerinin birbirleriyle Ilişkilerinde doğruluk, adalet ve ahlak
anlayışı Içinde davranmak, yani birbirlerine yoda dahil olduk­
ları sınıfa ihanet etmemek, birbirlerin i ·kandırmamok ve yol­
daşca bir anlayış telnde davranmak zorunda olduklo rını belir­
tiyordu. Bu kavramlar şimdi Ütopik sosyalistlerin, sosyalizmin
gerekllli?jini dayondırdıklorı Ilkeler olmakton çı kmakta, Marx ta­
rafından proleter örgütün kendi Jelnde uyguloyoca�ı temel dav­
ranış kurolları haline sokulmoktaydı.

Ancak şimdi tartışmaktc olduğumuz madde, bu ilkeleri n


Enternasyonal üyelerinin tüm kişilerle ilişkilerinde ı rk, din yada
milliyete bakmak�ızın davranmaları için bir temel hizmeti gör­
mesi gerektl�lni ocıklomoktodır. O sıro lar Birleşik Devletler'de
şiddetli bir Ic Savaş'ın hüküm sürdüğünü; kısa bir süre önce
Pulanya ayaklanmasının kesin olarak ezildii:jini: çarlık ordulo-­
rının Ko fkasların ·ıstllosını başarıyla sonuçlondırmokto oldui:ju­
nu; uygar ülkelerin co�unda dinsel baskıla rın hala sürdüğün ü ;
i ngiltere'de b ile Yahudilere siyasal hakların ancak 1 850'1erin
sonlarına doi:jru verildli:j ini ve yanlız Rusya'da dei:jil dii:jer blr­
cok Avrupa devletlerinde de Yahudilerin medeni haklardon he­
nüz tom olarak yara rlanomodıkla rını a kıldan çıkarmamalıyız.
Burjuvalar kendi ül kelerinde, kendi sınıfların ın üyelerine
ilişkin konularda bile cebedi• ahlak ve adalet ilkelerini henüz
gercekleştirmemiştl. Diğer ülkelerin ya do milliyetterin üyeleri

1 56
sözkonusu olduğunda ise bu i lkeler son derece pervasızca ciğ­
neniyordu.
Haklar ve Görevlere ilişkin madde daha fazla eleştlrilebi­
lir. Her üyeyi, bir insa n ve yurttaş olarak hakları icin sovaşma­
ğa; yalnız kendi icin değil başkoları Icin de sovoşmoğo zorlo­
mak pek mantı klı değildi. Marx burada. büyük diplomatik be­
cerisine karşın, komltedc bulunan devrimci Fransız mültecile­
rine taviz vermek zorunda kalmıştı.
Şimdi Büyük Fransız Devrimine ilişkin bazı gerceklerı ha­
tırlayalım. Bütün imtiyazla rı kendine ayıran ve tüm yükümlülük­
leri başkala rının üzerine yıkan toprak sayiuiuğuno ve mutlaki­
vete karşı verdiği mücadelede devrimci burjuvazi, eşitlik, kar­
deşlik ve özgürlük talepleri ni, her Insanın her yurttaşın devro­
lunmoz hakla ra sahip olduğunu Ileri sürmüştü. Bunlar o rasında
clğnenmez kutsal özel mülkiyet hakkını özellikle vurgulom ıştı .
Bu t]ok, ücüncü To-baka sözkonusu olduğunda , aristokrası ve
kraliyet iktidarı tarafındon pervasızca clğnenme kteydi.
. Jokobenler bu hakla r bildirisinde yalnızca birkoc düzeltme
yaptılar. Özel mülkiyetin kutsall ığına ilişkin madde dakunulma­
dan bırakıldı. Bildiri siyasal acıdon daha radikal hale sokul­
muştu. c iinkü halkın başka ldırma hakkını onaylıyor ve tüm
ulusların kardeşfiğini vurguluyordu. 1 793 yoda Robesplerre'in
Haklar Bildirisi olarak bilinen metin, bu haliyle, 1 830 başların­
dan ltibcıren Fra nsız devrimcilerinin programı olm uştur.
Diğer yondan ·komitedekl taraftarları Mozzlnl'nln programı­
nın ıbenlmsenmeslnde Israr ediyordu. (35) Ingilizeeye cevrilen
ve Işçiler orasında cok tutulan ünlü ·kitabı Insanın Görevleri
Üzerine de Mozzini, Insa n haklarının akıl ve doğaya dayandı­
'

ğını a çı klayon Fra nsız materyalistlerinin tersine, «Tanrı ve


Holkıı sloganıno uygun olarak, kendi Idealist a hlak felsefe"sinln
temel öncüileri olan görev ve soru mluluk gibi kavramların in­
san zihnine Tanrı tarafındon yerleştlrildiğlnl Ileri sürmüştü.
Marx'ın kullandığı i fadenin kaynağı, şimdi daha Iyi onlo­
şılmakto : Görev olmado n hakta n . hak olmadon görevden söz-
edilemez. Haklar Bildirisinden kelimeler almak zorunda kalan
Marx, Mazzinlcilerln talebiyle burluvazlnln eski talebi a rasın­
daki ayırımı vurgulamak icin, Fransızlarla halyanlar arasındaki
uyuşmazlıktan yararlonm ıştı. Proletarya da ha klar talep etmek­
tedir, a ma Ilkönce, bireyin toplum ka rşısındaki sorumlulukları
olmadan bireyin haklarından sözedilemeyeceğini bildirmektedir.

Birkaç yıl sonra. Tüzük yeniden ele a l ındığında . Marx yal­


nızca, Ha klar Bildirisinden alınan kelimeleriıı cıkarılmasını öne­
rir. Haklar ve Görevlere ilişkin önerme metinde bırakılır ve da­
ha sonra Eşit Haklar ve Eşi t Görevler biçiminde Erfurt Prog­
ramın 1 so kul ur.
Şimdi Tüzüğün kendisini ineelerneğe geçelim:

«1. Bu Birlik, çeşitli ülkelerde mevcut ve aynı amacı yani


emekçi sın ıfların korunması, ilerlemesi ve tam kurtuluşunu
amaclayan Işçi Dernekleri a rasında merkezi haberleşme ve Iş­
birliği orta m ı sağlamak Için kurulmuştur.
2. Derneğin adı «Enternasyonal Işçiler Birliği» olacaktır.
3. Her yıl Birliğin şube lerinin delegelerinden oluşan bir
Genel I şçi Kongresı toplanacaktır. Kongre, Işçi sınıfının prtak
özlemlerini Ilan edecek, Enternasyonal Birliğin başarılı bir şe­
kilde calışması Için gerek li tedbirleri a lacak ve derneğin Ge­
nel Konseyini seçecektir.

4. Her Kongre bir sonraki kongrenin toplanma yer ve za ­


manını tesbit eder. Delegeler tesbit edllen yer ve zamanda ay­
rıca özel bir davet yapılmaksızın toplanırlar. Genel Konsey, Ih­
tiyaç olursa, yeri değiştirebilir oma toplantı nın tarihini ertele­
me yetkisi yoktur. Kongre, her yıl Genel Konseyin yerini tayin
eder ve üyelerini seçer. Böylece seçilen Genel Konseyln kendi
üye sayısını arttırma yetkisi vardır.

Yıllık topla ntıla rında, Genel Kongre. Genel Konseyden yıl­


lık faaliyetleri hakkında a lenen ckunacak bir rapor olacaktır.
Genel Konsey, acil durumlarda, Genel' Kongreyi bir yıllık ola­
ğan dönemden önce toplayabilir.
5. Genel Konsey, Enternasyonal Birlikte temsil edilen çe­
şitli ülkelerin Işeilerinden oluşacaktır. Genel Konsey, kendi
üyeleri a rasından Işlerin yürütülmesi ·Icin gerekli muha sip, ge­
nel sekreter, çeşitli ül keler Için yazışma sekreterleri gibi görev­
li ler secer.
6. Bir ülkedeki Işçilerin, sınıflarının diğer bütün ülkelerdeki
hareketlerinden sürekli haberdar edilebilmeleri; Avrupa 'daki
çeşitli ülkelerin sosyal durumları hakkında aynı onda orta k bir
yönetim altında bir anket yapılabilmesi; ·bir dernekte tartışılan
genel meselelerin, bütün dernekler tarafından izlenebilmesi,
derhal pratik adımlar atılmasını gere ktiren - mesela uluslararası
ça tışmalar gibi - durumlar olduğu zaman, Birl iğe bağlı dernek­
,
ler;ln ayn ı anda ortak eyleme gecebilmelerı için, Genel Konsey.
Birliğe bağl ı fa rklı ulusal ve yerel g uruplar arasında uluslar­
a rası bir bölüm (ajans) oluşturaca ktır. Uygun görüldükçe Ge­
nel Konsey, çeşitli ulusol ve yerel derneklere teklifler götür­
me Insiyatifine sah ip olacaktı r. Yazışmaları kolaylaştırmak Için,
Genel Konsey peryod i k raporlar yoyınloyocaktır.
7. Madem ki, her ülkedeki Işçi hareketini başarılı kılabi ­
lecek tek kuvvet birlik v e ortak çal ışmadır, o halde Enternas­
yonal Genel Konseyinin yararlı olması da, büyük çapta, az sa­
yıda ul usat işçi birliklerinin merkezleriyle mi, yoksa cok sayıda
küçük ve birbirinden kopuk yerel derneklerle mi calışması ge­
rektiğine bağlıdır; bu nedenle Enternasyonal Birliğin üyeleri,
kendi ülkelerinin bi rbirinden kopuk işçi derneklerin!. merkezi
ulusal organlar ta ra fından temsil edilen ulusal kuruluşlar ho­
linde birleştirmek icin •bütün gayretlerini göstereceklerdir . » ( * )
Bu tüzüğün temel ilkeleri daha sonra Kongre tarafından
onaylandı. Marx'ın girişimiyl e yapılan esaslı değişikliklerden

( ' ) n. rı. e. s. 1 06 - 1 07.

159
biri, Merkez Konsey (daha son ra Genef Konsey denildi) Baş­
kanlığı görevinin kaldırılmasıydı . lassa ile tarafından örgütlenen
Genel Alman Işçi BiriiÇi deneyi, bu son derece yararsız kuru­
mu n yarattığı tüm oksa khkları göstermişti. Toplantıların yöne­
tilmesi icin Genel Konsey şimdi bir oturum boşkanı seçmekle
yetiniyordu. Günlük Işler. genel sekreterle birlikte calışan çe­
şitli uluso l örgütlerden gelen sekreterierin oluşturduğu bir ku­
rul tarafından yürütülecekti.

Uluslara rası işci hareketinin gelişimi telnde Enternasyonal


T � züğü , birkaç kez düzeltlldl. Bu çalışmanın boyutları . sekiz
yıl ıcınde yapılan ceşltli değişi kliklerin daha ayrıntılı bir Incelen­
mesi ni yapmoğa izin vermiyor. Ama tüzüğün ana özellikleri de­
ğişmeden kaldı. Birinci Enternasyonal 'I n sonlarına doğru, Ge­
nel Kc.no;f1y'e daha fazla yetki tanındı.

Gecici Konseyi meşgul esen esas mesele, uluslararası bir


kongrenin toplanmasıydı. Bu konu. a teşli tartışmalara neden
oldu. Marx ilkin bütün hazırlık çalışmalarının tamamlanması
ger'9ktiğinl savunuyordu; böylece farklı ülkeler, Ilkin Enternas­
yonal'in � orşı laştıi:jı sorunlar!a lcll dışlı olma ve biraz olsun
iirgül lenme fı rsatı bulaca klardı. Buna karşın l nglllzler. kendi
sendikal hareketlerinin cıkarlarını herşeyden üstün tutarak,
kongrenin derhal toplanmasını talep etmişlerdi. Merkez Kon­
seydeki Fra nsız mültecileri de onlarla Ittifak kurmuşlardı.

Mesele bir uzlaşmayle son buldu. 1 865'de bir kongre de­


ğil bir konferans toplandı. lond r(J 'da toplanan ·konferansın ön­
celikle ele a ldığı başlıca Işler, raporları Incelemek ve gelecek
kongrenin lşleylş d üzenini ayariomak oldu. Bu konferansa !s­
viçre, Ingiltere, Belclka ve Fransa'dan temsileller katıldı. I şler
pek umut verici görünm üyordu. Sonunda 1 886 Mayısında bir
kongre toplanmasına karar verilir.

Almanya'da Genel lşol B irli!:ji'nln varlığına rağmen, durum


gittikce do·ha kötüye gitmekteydl . lassaile 30 Ağustos 1 864'de
bir düelloda öldürüldü. Birilk tüzüOün e göre, örgüt Içinde ook
az yetene�l ve etklniJS)I olan Bernhard Becker başkan olur.
Birliğin merkez yayın organı Sosyal Demokrat'ın editörü J.B.
S chweltzer'ln (1835-1875) örgüt 4c:ln de ook daha fazla etklnll(il
vardı . Cok geçmeden, Schweltzer'le, kısa bir süre önce dergi
yazı kuruluna katılan Wilhelm Llebknecht arasında, · lo politi­
kaya Ilişkin sorunlar nedeniyle ciddi anlaşmozlıklar do(idu. Der­
glye yazı vermeyi kabul eden Marx ve 'Engels, bu durumda,
hemen dergiyle lllşkllerln i kestiklerini açıklamak zorunda kaldı­
lar. Rahmetli Mehrlng, Schweltzer'J savunmuş. .Marx ve En­
gels'in bu olayda haksız olduklarını Iddia etmişti. Ama yanılan
Mehrlng'di. Tüm ger cekler onun aleyhinde konuşmaktadır.

lassaile'In taktiklerinde ciddi eksikHkler oldu�u nu, büyük


bir gönül rahatlığı Içinde, . yönetici kilkle hoşgörülmeyecek
oyunlara girdiğini daha önce görmüştük . Schweltzer datıa da
Ileri gitmiştl. Mehrlng'ln de kabul ettiği gibi, yayınladıOı bir dizi
makaleyle, Blsmarc önünde dal kavukc:a yaltaklanarak çok t<ö­
tü bir Izienim yaratmıştı. Mehrlng, mevcut Jegal koşullar acı­
sından böyle yön temlere thtlyac oldu(iunu söyleyerek, onu hak­
lı · Clkarmaya çalışacaktır. Kıdemli !htllalcl Llebknecht böyle
birşeyi asla kabul edemezdi, bundan dolayı eski dostları nı ve
hocalarını Sctıwc§ltzer'e karşı uyardı. Schweltzer ve llebknecht
birbirine girdi. Marx ve E ngels, llebknecht'J desteklediler, Hess
gibi Marx'rh eskt muarızları bile Schweltzer'ln yöntemlerını be·
nimsemedller. Eski Ihtilalciler Schweltzer'ln parflslne, cBiemarc
Partisi• adını taktılar.

londra konferansı başladığında Marx'ın Almanya 'daki ar­


kadaşları, ne bir yayına ne de gercek bir örgüte sahiptiler.
lasalcller, Enternasyonal'le çalışmayı reddetmlşlerdl. Bu hl­
zlpleşme sonucu Almanlar Entemasyonal'de, yalnızca leviere
ve Ingiltere'de oturan eski Alman mültecileri tarafından tem&ll
olunmuşlardı.
Londra Konferansında ·E ntetndayonal'lıi ma l i açıdan son
de rec e oeıntıccık bir durumda olduCu ortoya çıktı • B ütün bir
yıl boy unca yalnız yüzelll dolar kadar bir paranın toplandıılı
anlaŞıldı. Ortoda dö n e n bütün para o tu :tü c eterllng tutarınday­
dı. Böyl e bir gelirle genış çoplı bir ttıaliyet sürdürmek güçtü,
Toplantı lçtn gereken en ıorunıu hclrecımalar güçlükle kar, ı­
ıan ıyordu .

Tüzuk ta rt ışm ala rı sırasında, Londrcı'da ya $Qyo n Fronsız­


larla Paris örgütünü temsil edenler arasında da anlaşmazlıklar
patlak verdi. Porisliler Polanya'nın ba i:j ı rns ızl ı k sorununun ele
. alınmasına karşıydılor, cünkü buna Salt siyasal bil' so ru n ola­
rak bakıyorlardı. DIOer yan d a n bir kısım I nglllzin desteklediOi
Fransız mültecileri, din meselesinin gündeme a lınmasını talep
ederler, dinsel önyargılara karşı a mansız bir savaş acılması
ıcln şamata koparırlar. Marx buna karşı olduğunu açıkla r. Fark­
lı ülkelerin lşcl haraketlerını bir a rada tutan baOiar hala zayıf
olduOu Için. din meselesini ortaya atmanın gereksiz bölünme­
ler yara tacaOına lnandı(jından buna karşı cıkar. Ama yine de
azınlıkla kalır.

aırlneı Kongre toplanand d ek a rc:ıdan bir Yıl gecmlştl. Bu


ortıdo tılr dizi � n e m l i olay m eydan a geldi. I ng il te re yoğun bir
sıytıeol eo t ı ş m ay la oecen bi r yıl yo$odı. GEınel Konsey üyosı
ışeller ta ra fı n da n y6netllen Ingiliz ıııe ndikolon daha geniş bir
oy hakkı elde etrnek I c i n ınotcı bır mücadP.Ia . sürdürdüler. Bu
rn ü cod e l e nln Entemc:ı�yonol'ln d e n e t i m i oltındo gell$tl01nl be­
lirtme l i yi z . I ngiliz Işçilerinin eski hatoları tekra rlomolorını önle­
mek Icin Marx tüm çabasını horcodı. Marx, i ş e l l e r i n radikaller­
le karonlı� lttlfoklora g i rmeden, bOOımsıı:eo dôOOşmelerını Isti­
yordu. An eo k 1 868 bo şlo r ı n do eski eğilim yeniden boy goeter­
m e ğe başladı - 'bU e�lllmln Cartısm döneminde ing i i ı .. lşcı ha­
r�ketıne eok büyük zarorıorı olmuştu ve bu hcıreket üzerinde k ı
kötO etkiiM hala BürmektL 1 :' ; A. m o c genel o y ol duğu Icin, kıs­
men de mali gerekçelerle, p ro le ta ı , �� önde rl eri, genel oyu prog-
ramlarımı alan burjuva demokratlarının en radikal kesimiyle bir
anlaşmaya glrmlşlerdi. Bu mücadeleyi yönetmek Icin ceşltll un­
surlardan oluşan, orta k ıbir komite kuruldu. Bu komitede.
Profesör Beesly gibi cok saygı duyulan demokratlar da vardı;
serbest meslek sahipleri denilen gurubun temsilcileri de hazır
bulunuyordu - avukatlar, hakimler, k üçük ve orta burJuvazinin
ve özellikle ticaret burjuvazisinin temsilelleri (bunla r en baştan
beri uzlaşma eğilimi göstermlşl erdl). Mücadele Ingiliz usulü yü­
rütüldü. Gösteriler, toplantılar düzenlendi. 1 866 Temmuzunda
Londra , Co rtist ha reket döneminden bu yana görülmemiş bü�
yü klükle bir gösteriye tanık oldu. Hükümet sonunda bazı ka­
çı nılmaz tavizler vermek zorunda kaldı.

1830 Temmuz Devriminden sonra I ngiltere'de pa rlamento


reformların ı amaclayan zorlu bir hareketin gellştil}lnl hatırlaya­
cok,sınız. Bu hareket. bir uzlaşmayle sonuçlanmış, Işeller al­
cakca aldatılmış ve oy hakk ını yalnızca sanayi burJuvazisi el­
dP. etmişti. Olaylar bu kez de aynı biçimde gelişti. Hükümet
Qerl cekilmenin kocı nılmaz olduğ unu ve şehir Isellerinin teh­
dit edici bir hava lcine girdi klerini görünce, bir uzlaşma önerdi­
oy hakkı, şehir proleteryası do dahil edilerek genişletildi.

Genel oyun yalnızca erkeklerı kapsadı�ını vurgulamalıyız.


Bu t'ıakkın kadınlara ta nınması düşünülmüyordu bile. Uzlaşma
tekllfi. seclm reformları komitesinin burJuva üyeleri tarafın­
na n derhal kabul edildi. Az bir kira ödedikleri. tek odadan da
ibaret olsa . kesin bir Ikametgah\:! sahi p olan I şeilere oy hakkı
ta n•ndr. Böylece oy hakkını. o dönem Ingiltere'sinde önemli bir
!'nyıya ulasan. cok yoksul olanları dısındo hem�n hemen bütün
seh ir Iseileri elde etmlstl. Kır proleteryası Ise oy hakkındon
vlne mohrumdu. Bu akıllıca dolap. Ingiliz muhafazakarlannın
önderi Disraell tarafından d üzenlenmlsti: oy ha kkının ııeniı:: l e­
tlfmer:ıi Icin daha llerde verilecek m ücadele acısından, bu ödü­
nü kabul etmelerı konusunda iseileri Ikna eden burJuva reform­
cuları do, Disroell'nln bu dolobına yardımcı olmuşlardı. Tarım
işeileri oy hakkı Için yirmi yıl daha beklemek zorunda kalırken,
aürekll Ikametgahı bulunmayan Işçilere, a ncak Rusya'daki 1 905
Devriminin demokratlaştıncı etkisinden sonra oy hakkı verile­
cekti.

1 865-1866 yıllarında Almanya'da gelişen olaylar da önemsiz


deOIIdl. Prusya lle Avusturya arasında şiddetli bir çatışma pat­
lak verdi. Anlaşmazlık konusu. Almanya üzerinde kimin hege­
monya kuracaı':jıydı. Blsmarc'ın amacı, Avusturya'nın Alman
Konfederasyonundon kesin olarak atılması ve geri kalan Alman
devletlerı a rasında Prusya'nın egemen konuma yükselmeslydl.
Bu a nlaşmazlık Avusturya lle Prusya a rasında silatılı bir çotı ­Ş
maya dönüştü. Di�_er bir Almon devletine karşı, ltalya 'yla ltti­
foka girmekte asla tereddüt etmeyen Prusya, Iki üç hafta Için­
de Avusturya'yı bozguna u�rattı ve ona yardım . eden birçok
küçük Alman devletini ilhak etti -Hannover krallıı':jı, Frankfurt.
serbest şehri, Hesse prensiiği gibi. Avusturya kesin olarak Al­
man konfederasyonundan çı'karıldı . Prusya başkanlıı':jında bir
KuzeyAlman Konfederasyonu örgütlendl. Blsmarc fşcllerln sem­
patisini kazanmak 1cln genel oy hakkını tanıdı.

Fransa 'da da Napolyon bazı tavizler vermek zorı..tn da -kaldı.


I şellerin birleşmesını yasaklayan bazı maddeler Ceza Kanunun­
dan çıkarıldı. Ekonomik örgütlenmeler, özellikle ·kooperatifler
ve karşılıklı yardım dernekleri üzerindeki baskılar azaltıldı. I ş­
çiler arasında legal araçlara önem veren ılımlı kanat güç ka­
zonmaktaydı. Dl�er yandan Blanklst örgütler de gollşlyordu.
Bunlar Enternasyonalcllerl. devrimcı eylemi terketmek ve Bo­
naparte hüküm�tlyle kırıştırmakla suçluyor. onlara karşı sert
bir mücadele yürütüyorlardı.

lsvlçre'de Işçiler 'kendi mahalli sorunlarıyla u(lraşniakta,


yalnızca diı':jer ülkelerden göçedenler, Enternasyonal'e Ilgi duy­
maktaydı. Vorbote adlı derglyl yayıniayan Becker başkanlıOın:
daki Alman bölümü, Almanya'daki Işçilerin Losalellerin tersine
Enternasyonal'e giren kesımı Için bir merkez rolü oynamıştı.

Kongre 1 866 Eylülünde, Prusya'nın Avusturya'yı yenmesin­


den ve o sırolar burjuvazi üzerJnde büyük bir zafer kazondık�
larını sanan ingiliz Işellerinin elde ettl(il boşarıdan kısa bir
süre sonra Cenevre'de toplandı. Kongre bir skandalla başladı.
Fransa'dan gelenler arasında Prudonculor yanında, Kongre co­
lışmolorına kotılmo kta israr eden Blonklstler de vardı. Bu gurup
daha çok, aşırı devrtmcl e(lllimdekl öOrencllerden oluşmaktaydı.
Kongreye katılma hakları olmadıılı halde, toplantıda bulunmak
icin Inatla dlrerıirler. Sonunda h i � de hoş olmayan biçimde dı­
_
şarı otıldılar: hatta onları Cenevre gölüne atmağa kalktıkları
bile söylendl, tabi bu bir masaldan iborettl. Ama bu sonuc da,
tekme yumru1< sallamadan elde olunamad ı ; b u t ü r olaylara,
Fran.sızlar hlzlp kavgasına girişttklerinde sık sık rastlanırdı.

Diğer yondan Kongre çalışmağa başladığında Prudoncu­


larla, Eccarlus ve bazı I ngiliz. Işellerinden oluşan G ene l Konsey
delegeleri arasında büyük ıbir kavga çıktı . Marx Kongre'ye ge­
lememı,tı, Kapital'in birinci cildinin son d üzeltmelerinl yapmak­
lo meşguldü. Üstelik, Fra nsız ve Alman alanlarınca sürekli Iz­
lenen ho9ta bir Insan Için, böyle bir yolculuk hayli tehlikeli
olacaktı. Ancak Marx, Kongre'ye katılan heyet için kongrede
ele alınacak tüm noktalara d�lnen çok ayrıntılı bir rapor yaz­
Oll ş tı.

Fransız heyeti, Proudhon'un ekonomik düşüncelerini sergl­


leyen cok özentill bir rapor sunar Kongreye. Bizzat doğa nın
kadına aile ocai;iı çevresinde yer' verdiğini, kadını n yerinin fab­
rika değil ev olduğunu I lan ederek, kadın emeOine şiddetle kor-
• şi olduklqrını acıklorlar. G rev ve sendikolara do kesin olarak
karşı olduklannı bildirerek, ·kooperatlfcl düşüncelerini ve m ü­
bodelenln özellikle karşılıklı yardımlaşma temeli üze�lnde ör­
güttenmeslnl .savunurlar. Bunu sağlamak lcln gerekli lik koşul-

1 65
lar Ise ayrı kooperatifler a ra sında anlaşmalar yapılması ve
serbest 'kredi mekanizmasının kurulmasıydı. Üstelik kongrenin
ul1.191ararası kredi saala mak Için örgütlenme önerisini kabul et­
mesini ısrarla Istediler, ama elde ettikleri tek sonuç, Enternas­
yonal'in bütün bölümlerine, ·kredi sorununu Incelemeye girişme­
lerini ve tüm lşel borcianma sandıklarının birleştirilmesini tav­
siye eden bir karar a l ınması oldu. Prudoncular işgünü süresine
yasal olarak karışılmasına bile karşı çıkmışlardı.

Prudoncular kongre'de I ngiliz ve Alman delegelerin muha­


lefetiyle karşılaştı. I ngiliz ve Alman delegeleri Marx'ın rapo­
runda ki ligili kısımları. karar taslakları halinde noktası noktası­
na gündeme getirdiler.

Marx'ın raporu, E nternasyonal'in baş fonksiyonunun,


kendi çıkarları Icin m ücadele eder; Işçi sınıfının çeşitli alanlar­
daki çabalarının birleştirilmesi ve eş g üdümlü kılınması oldu­
ğunu vurguluyordu. Uluslara rası öyle bağlar kurmak gerekiyor­
du ki, farklı ülkelerin emekçilerı artık kendilerini yalnızca kav­
ga a rkadaşları olarak h issetmekle kalmayacak. aynı zamanda
tek bir kurtuluş ordusunun üyeleri olarak eylem yürüteceklerdi.
Grev durumlarında, uluslara rası yardım ve desteği örgütlernek
ve greve kıncılarının bir ül'keden diğerine serbestçe geçmesini
engellemek gerekmekteydi.

Marx, en canalıcı sorunlardan biri olarak. Işçi sınıfının ke.n­


dl girişimiyle başlatılan, işçi sınıfının koşullarıyla ligili bilimsel
a raştırmaların önemini gösteriyordu. Bu konuda toplanan bü­
tün malzemeler, üzerinde Işlenrnek üzere Genel Konsey'e gön­
derllmı:aliyd i . Marx , kısaca bu ' I şçi a nketlerinin ana noktaları no
da değinmişti.

Send ika sorunu. kongrede son derece ateşli tartışmalara


yol a çtı. Fransızlar greve ve işvereniere karşı yürütülecek her­
türlü örgütlü direnişe karşı çıkıyorlardı. Onlara göre, işçiler
kurtuluşlarını yalnızca kooperatifierde a ramalıydılar. Londra de-

1 66
legelerl, Marx'ın raporunun sendikalarla lllşkin bölümünü karşı­
teklif olarak Ileri sürdüler. ·Kongre Marx'ın önerllerini benim­
sedi; ancak Birinci ·Enternosyonal'ln tüzül)ünde görülen benzer
.yanlış anlamanın aynı burada da yapıldı. Kongrenin benlmse­
dlı}l metni n bütünü uzun süre �renllmedl. Almanlar bu metni
Becker'ln Vorbote'slnde yayınlanan ya nlışla dolu bir çeviriden
öğrenmlşlerdl; Fransızlar'ın elindeki çeviri Ise daha do beterdl.

Marx 'ın Felsefenin Sefaleti'nde ve Komünist Manlfesto'da,


proletaryanın sınıf örg ütlerinin temel çeklrdei:jl olarak serı-:' ı l<a­
lora ilişkin tüm söyledikleri, kongre Için hozırladıi:jı karar ta ·
sarısında ço'< daha kesin biçimde yeniden belirtilmişti. Ayrıca
sendikaların güncel sorunlarına ve dar lonca örgütlerine dö�
nüştürüldüklerlnde ortaya cıkocak eksiklerine ·Işaret edilmişti.
Bu konuyu biraz daha yakından lnceleyelln'l.
Sendikalar nasıl meydana geldi? Nasıl gellştller? Sendika­
lar, sermaye lle ücretli emek arasındaki mücadelenin ürünü­
dürler. Bu milcadelede Işeller kendilerini son derece elverişsiz
koşullar Jelnde bulurlar. Sermaye, yo(lunlaşmış ve kapitalistle­
rin elinde toplanmış bir sosyal güçtür. Işeinin elinde Ise yol-

nızca kendi Işgücü vard ı r. Dolayısıyla kapltallstle emekçi a ra-
sında özgür bir sö2::l eşmeden sözeden tilm ıanor, palovrodon
ve boş sözlerden Ibarettir. Proudhon'un Izleyleileri lızgür ve adli
bir s:ızleşmeden dem vururken. kapitalist üretım sOreelnin 11!1·
layişinden haberdar olmadıklarını göstermişlerdir. Bir yana ya­
şamak icin gerekli maddi araçları, öte yana canlı üretken ener­
jiyi koyan bir toplumun ahlak ölçülerine göre adli görünse bile,
sermaye lle emek o rasındaki bir sözleşme asla adli bir temel
üzerinde sonuclandırılamaz. Birey olarak kapitalistin aroında
belirli bir sosyal güc vardır. Bu güce karşı tepki göstermek Icin
işçilerin sahip oldukları tek şey sayılardır. Ama sayıların bu
gücü (yani kitle) . işeller arasındaki iş rekabetinin yarattıi:jı ve
besledii:ji bölünme lle yokedlllr. Kısacası. Işçi sınıfının karşı
karşıya oldui:ju ilk sorun, oralarındaki rekabetin safdışı edilme-

167
eldir. Dolayısıyla sendikalar. aralarındaki bu rekabete sonver­
mek. hiçolmazsa azaltmak ve kendilerini. salt köle olma statü­
sünden kurtaran bir sözleşmenın koşullarını sa�lamak Icin Iş­
çilerin gönüllü · olarak giriştikleri ·kendi çabaları sonucunda doO­
muştur. Sendikoların acil sorunları. basit Ihtiyaçlar lle. sermo­
yenin durırıok bilmeyen gosbına son verecek yaliann bulun­
ması, ücretler ve · çalışma saatının sınırlondırılmosı gibi konu­
larla belirlenmişti. Prudonculorm Iddiolarının tersine, bu ça­
lışma bütünüyle haklı olmak yanında, zorunluydu do. Bugünkü
üretim sistemi vorolmoOo devam ettiOI sürece. sendikal eylem
kaçınılmazdır. Hatta daha da gelişmesi. genelleşması gerekir.
Ve bu da yalnız eOitlm ve Işçilerin uluslarorası alanda birleş­
mesiyle gerçekleştlrlleblllr.

Ancak sendikalar, diOer önemli bir görevi daha yerine ge­


tiriyordu; 1 866'da Proudhon'un Izleyicileri bu görevi, 1847'dekl
hocaları kadar az kovramıştı. Sendikolar kendlli(ilnden Işçi ör­
gütlerinin çevresinde toplondı�ı ve şeklllendiOI merkez görevını
görüyordu ve bugün de bunu yopmokt�dırlor. Sendikoların fonk­
siyonu. b�rıuvozlnln gelişmesinde belediyelerin ve komünlerin
oynadıj'jı rolü hatırlatır. Sermaye lle emek arasındaki sürekli
savaş acısından gerekli olan sendikalar, ücretli emek slsteml.­
nln kaldırılmasında örg ütlü · etkenler olarak daha do büyük bir
rol _oynayocoklordır.

Ne yazıkkl sendikalar, toplumsal evrim Içindeki rollerinin


bu yanını ve taşıdıılı büyük öneml henüz açıkca kavramamış­
lardı. Sermaye ·karşısında verdikleri yerel ve a.cll m ücadeleye
cak fazla dalmış olon sendikalar, ücret kölellı')l sıstemı kar­
şısındaki çalışmalarının gücünü henüz tam olarak anlamamış­
lardı. Geçmişte ve bugün sendikaların genel, siyasal hareket­
lerden uzak durmalarının nedeni budur.

Marx, sendikaların bilinelenerek tarihsel görevlerini


. .
biraz
1
olsun kovramoOo başladıklarını gösteren bazı belirtilere dik·

168
kati cekmlştl. Ingiliz sendikalarının genel oy m ücadelesine ka­
tılmaları yanında, Sheffleld'dakl konferansta alınan tüm sen­
dikaların Enternasyonal'e katılmalarına lllşkin karar. Marx.'a gö­
re bu geiiŞ'Imln lşaretlydl.

Sonuc olarak, toplarını o g üne dek Proudhon'un izleyici­


lerine yöneiten Marx, bu kez basit ve katışıksız sendlkacılığı
savunanları ele a lır, çalışmalarını ü cret ve calışma saatlerine
lllşkin sorunlarla sınırlama eğilimi gösterdiklerı ıcın sendikalist­
lerı eleştirir. Marx sendikaların kendi temel sorunlarıyla uğraş­
maları yanında, lşcl sınıfının bilineli örg ütlenme merkezleri ola­
rak, bu sınıfın toptan kurtuluşu Icin çalışmayı da öğrenmeleri
gerektiğini önemle vurgulamıştır. Sendikolar bu amacın peşin­
de olon her sosyal. her siyasal harekete katılmal ıdır. Sendika­
lar kendilerını tüm ·ışcl sınıfının savaşçıları ve temsilcileri ola­
rak .görmell ve buna göre davronmalıdırlor; saflarına tüm Işei­
lerı · çekebllmelldirler. En düşük ücret olan Işellerin cıkarlarının
yorulmak bilmez savunucuları olmalıdırlar (örneğin, calışma ko­
şullarının özelliğinden dolayı gücsüzlüğe mahkum olan tarım
işeileri gibi). Sendikalar dar ve beneli amacları taşımadıklarına,
tersine miltonlarca �zllen Insanı özgür kılmavı tıedef aldıkları­
na tüm dünyayı ınandırmalıdırlar.

Cenevre Kongreslnd� yapılan sendikalara ilişkin tartışma­


lar bliyük (lgi cektl. Londrolı delegeler görüşlerını büyük bir be­
ceriyle sa'<(yndular. Oniar acısından karar tasarısı, (maalesef
yalnızca kendilerinin bildiği) Marx'ın ayrıntılı raporunun bir cı­
karımından tbarettl. Kongreye getirilen sorunlar, daha Genel
Konseyele tartışılırken, ciddi anlaşmazlıklar doğmuştu. Bundan
dolayı Marx, Konsey önüne ayrıntılı •bir rapor getirmiş; burada
sendikaların kapitalist üretim sürecinde taşıdığı öneml aydınlı­
ıla çıkarmıştı. Marx, yeni geliştirdiği değer ve artık değer teori­
alni cok anlaşılır bir biçimde dinleyicilerine sunmak, onlara üc­
retler, körlar ve fiatlar orasındaki tc Ilişkiyi açıklamak Icin bu
fırsattan yararlanmıştı. Genel Konsevin bu toplantılannın tuta-
naklorı, birçok burjuva bilim kurumunu lmrendlrece� derinlik
ve cidd iyettedlr. -Bu bilimsel anlayış ve bilgi zenglnll�l. tüm
a�ırlıı':jıyla ·işçi sınıfının 'hizmetine sunulmuştu.

londralı delegeler Marx'ın sekiz saatlik işg ününe Ilişkin


karar tasarısını da aynı beceriyle savundular. Fransız delege­
lefin tersine, londralı delegeler Marx'la birlikte, Işçi sınıfını
kurtarma ve koşullarını düzeltme yolunda daha Ileri çabalara
öncel·l k edecek koşulun, Iş g ününün kanunla sınıriandıniması
olduı':iunu ve bu gerçekleşmeden harcanacak çabaların yarar
saı':ilamayacaı':jını bildirdiler. ·Esas olan, - tıer ulusun büyük co­
ğunluğunu oluşturan .: emekçi sınıfa sağh1< ve fiziksel enerjisini
geri vermek, ve aynı zamanda onlara endüstriyel gelişme, top­
lumsal Ilişkiler kurma ve siyasal faaliyet olanağı sağlamaktı.
Kongre. Genel Konsey'In tavslyesl üzerine. sekiz saatlik Iş gü­
nünü yasal üst sınır olarak Ilan etti. lşgününün sekiz saatle
sınıriandıniması Birleşik Devletler'deki Işellerin taleplerinden
biriydi. Cenevre Kongresi bu talebi tüm dünya Işçi sın ıfının
programına aldı. Gece vardlyasına, yalnızca Istisnai durum­
larda, belirli sanayı dallarında ve kesin olarak kanunla belir­
tilen bazı mesleklerde izin verilecekti. Ideal olan Ise, gece ça­
lışmasının bütünüyle kaldırılmasıydı.

Ne yazık ki Marx raporunda kadın emeği konusuna ayrın­


tılı olarak değlnmeiıı l ştl. Anca k , kadın erkek tüm yaşlı işeilere
daha kısa bir Işgünü uygulanmasına lllşkin paragrafta. kadın­
larırf gece calıştırılmaması· ve kadın organlzması acısından teh­
likeli olabilecek, zehlrli ya da genel olarak zararlı maddelerin
e-tkisine acık herhangi bir Işte calıştırılmalarına Izin verilmemesi
gerektiğini belirtmeyi yeterli görmüştür. Fransız ve lsvlcrell de­
legelerln coğunluı':iu. her türlü kadın emeğlne karşı olduklarını
açıkladıkları Için, Kongre cıkar yolu Marx'ın tezini de kabul
ederek, Fransızların önerdiği karar tasarısının onaylanmasında
bulmuştu. Böylece sonuc. en Iyi çözüm yolunun kadın emeği­
nin yasaklanması olacağını ama halen kullanılmakta olduğu

1 70
icin kadın Işçilerin Marx'ın önerdiği sınırlamolar Jelnde çalış­
tırılması gerektiğini belirten bir karar oldu.

Marx 'ın cocuklar ve yetişme cağında olanlara lllşkin öne­


rileri , Prudhonculorın herhangi bir ekieti yoda değişiklik talebi
olmado n bütün olarak benlmsenir. Burada, modern sanayiin,
cocukları ve yetişme cağı nda olonları toplumsol üretimin .b ü­
yük görevlerine kotılmoğa yöneltme eğiliminin, kapitalizmin ege­
menliği altında soysuzloştırıloro k korkunç bir kötülük kaynağı
haline getirilmiş olduğu olgusuna rağmen , aslı nda Ilerici, soi:l­
'
lıklı ve meşru bir gelişme olduğu Ileri sürülüyordu. Rasyonel
olarak örgütlenmiş bir toplumda Marx, dokuz yaşındon yukarı
her cocuğun üretken colışmoyo yönelmesi, katılması gerektiğini
düşünüyordu; tıpkı yaşa mını sürd ü rmek isteyenlerin fiziksel
ve zihni calışma göstermesini gerektiren doğa kanununo bağlı
olmaktan, fiziksel açıdon yetenekli h iC'blr yetişkinin muaf tutu­
lomomgs,, gibi. Bu konuyla Ilişkin olara k Marx, fiziksel ve zlhrl'l
colışmoyı birleştiren ayrı ntılı bir program önerdi. Çocuklara bi­
limsel ilkeleri kovroton, zihnl ve fiziksel gelişmeye eşlik eden
bir teknik eğitimin, modern ü re timde büyük rolü olacaktır ­
Marx'ın hazırladığı planda bütün bunla r özenil biçimde lşlen­
mişti.

Marx hazırladığı raporda , kooperatifler sorununa do değln­


mişti . Bu vesileyle salt koopera tifiere Ilişkin hayalleri yıkmoklo
kalmamış, aynı zamonda başa rılı bir kooperatif hareketini ya­
ratacak koşullara do işaret etmişti. Açılış Hitabı'nda olduğu gl­
bi, burada da üretici kooperatiflerini tüketici kooperatiflerine
tercih etmişti.

«Ne var ki, tek tek ücret kölelerinin kişisel cabolorıylo ge­
liştirebilecekleri cüce biçimlerle kısıtlonmış olan kooperatif sıs­
tem, kapitalist toplumu asla değlştiremiyecektlr. Sosycıt. üreti­
m i , h ür ve kooperotif ca lışmanın tek bir büyük ve ohenkll sis­
temi haline sokabi lmek Icin genel sosyal değlflkllkler; toplumun

1 71
genel şartlannda del)lşlkllkler; toplumun örgütlü güçleri, yani
devlet Iktidarı, kapitalistlerden ve toprak ağala �ından bizzat
üreticilere geçmedlkçe asla gerçekleşmeyecek olan değişlk­
likler gereklidir.• (*)
Marx'ın burada do işçi sınıfının siyasal Iktidarı kendi adı­
na ele geeirmesinin gerekliliğini vurguladığını görüyoruz.

Daha önce ele aldığımız tüzük taslağı herhangi bir deği­


şiklik yapıtmadon kabul edilir. Fransız delegelerinin 1çatışma•
kelimesini yalnızca bedenset çatışma anlamında yorumlama ve
böylece entetektüel emeğin temsilellerini Enternasyonal'In dı­
şında tutma çabaları (bu konu datı� önce Londra Konferansın­
da ortaya atılmıştı) , güçlü bir mı.thalefetle karşılaşır. IngtUz de­
legeleri, böyle bir öneri kabul edilecek olursa, Enternasyonal
icin bunca çatışmış ola n Marx'ın örgütten ilk atılacak kişller
arasında bulunacağını bildirdiler. ·

Cenevre Kongresi propaganda sila h ı olarak muazzam bir


etki uyandırdı. Bu kongre tarafındon kabul edilen, proletarya­
nın temel taleplerini formüle eden ve hemen hepsi Marx tara­
fından kaleme a lınan tüm kararlar, bütün Işçi sınıfı partlteri­
nin pratik asgari programtarında yeraldı. Kongre, Rusya dahil
tüm ülkelerin sıcak ilgisiyle karşılaştı. lşci hareketinin geliş­
mesine çok güçlü bir ltiş veren Cenevre Kongresi'nden hemen
sonra. Enternasyonal'In kendisi de büyük ün kazandı. Bazı bur­
juva demokratik örgütler de Enternasyonal'e Ilgi duymağa baş­
ladılar, bu uluslararası örgütten kendi amaçları Icin yararlan­
maya niyetlendiler.

Lozan'da toplanan daha sonraki kongrede ( 1 867), Barış ve


Özgürlük Ligası adlı yeni bir uluslararası örgütün gelecek kong­
reye katılmasına izin verilip verilmemesi konusunda tartışma
çıktı. Sonunda bu örgütün Enternasyonal'e katılmasından yana

( • ) a. g. e. s. 41.
olanlar al:lır bastı. Ancak Brüksel'de toplanan kongrede (1868) ,
Genel Konsey'in görüşü üstünlük sal:lladı. Llga'ya, Enternas­
yonal'le birleşmesi ve üyelerinin Ise ancak Enternasyonal'In
bir bölümü olarak örgüte katılması Icin önerlde bulunulması­
na karar verlidi.

Marx her Iki ·kongreye de katılmadı. Lozan Kongresı ca­


lışnialarını tamamlamadan önce, Kapital'In birinci cildi yayın­
landı. Brüksel Kongresl'nde, Alman delegelerinin teklifi üzeri­
ne, tüm ülkelerin Işellerini Kapital üzerinde çalışmal:la teşvik
edef1 bir karar alındı. Bu karar: Marx'ın •sermayenin bilimsel
bir çözümlemesını yapan ve onu temel unsurlarına ayrıştıran
Ilk �ktlsatçı1 olma onuruna sah i p oldul:luna Işaret etmekteydl.

Brüksel Kongresı. makinataşmanın lşcl sınıfı koşulları,


greyler ve özel toprak m ülkiyet! üzerindeki etkisine Ilişkin sorun­
ları da ele alır. Uzlaşma anlayışı Jelnde hazırlanan kararlar be­
nimsenlr. Yine de burada, sosyalist görüş yada o zamanki de­
yimle kollektivizm, Fransız delegelerini yenilgiye ul:lrattı. Top­
rak yanında ulaştırma ve haberleşme araçları üzerinde de kol­
lektif mülk·ivete geçişin gereklllli:IJ artık açıkca kabul edilmişti.
,· Bu karar son hallyle Basel Kongresinde (1869) benlmsenecektlr.

Lozan Kongresi'nden Itibaren, Enternasyonal Içindeki temel


siyasal sorun, savaş ve savaşın önlenmesi oldu. 1 866 savaşın­
dan, Prusya'nın Avusturya karşısındaki zaferinden sonra, Fran­
sa ·lle Prusyo arasında silahlı bir çatışmanın, kocınılmaz bir so­
nuç oldu�u yolundakl kanı yaygınlaşmıştı. 1 867 de b� Iki ülke
arasındaki Ilişkiler sbn derece kritik bir noktaya ulaşm ıştı. Say­
gınlıl:lını yükseltme umuduyla atıldıl:lı başarısız sömürge mace­
ralarının sonunda, Nopolyon'un konumu büyük bir tehlikeye
girmişti. Bazı güçlü bankerierin ·kışkırtmasıyla Napolyon Mek­
sika'ya bir sefer d üzenler. Bu, Monroe Doktrlninln herhangi bi­
çimde clı':lnenmemeslnl tutkuyla gözeten Birleşik Devletler'de
büyük bir kızgınlık clol:lurur. Napolyon'un tasarıları utanç veri-
cl bir biçimde eon bulur. Avrupa'da lse çözülmesi gereken so­
runlar sırada bekliyordu. Ama burada da yenilgiler peşini bı­
rakmadı. Ic politikada ödünler vermek zorunda kalan Napolyon
Fransa'nın etkisi a ltındaki ülkeleri llhak etmeyi başanrsa, ko­
numunu kesin olarak güçlendirece�lnl ummaya başladı. Böyle­
ce 1 867 de Luxembourg sorunu ortaya çıktı. Ren'in sol yakasın­
dakl topraklara el koyma yolunda bazı başarısız girişimlerden
sonra, Napolyon, Hollanda'dan Luxembourg Grand Dükal i�ını
satın alm<ı�a çalıştı. 1 866'ya dek Luxembourg, Alman Birllı:)l­
ne da hlldl, ama Hollanda kralı tarafından yönetlllyordu. Da ha
önce ülkede üslenen 'bir Prusya gornlzonu, ülkeden ayrılmak
zorunda bırakılmıştı. Napolyon lle Hollanda arasında pazarlık
yapıldı�ı ·haberleri Alman yurtseverlerı orasında büyük heyecan
uyandırır. Savaş söylentileri dolaşmaı:)a başlar. Henüz savaşa
tam olarak hazırlıklı olmadığını hesaplayan Napolyon, geri dö­
nüş yapar. Böylece saygınlığı yine aı:)ır bir da rbe yer. Yeniden
yükselen muhalefet dalgası karşısında Napolyon geri çekilmek
zorunda kalır.
Brüksel Kongresi'nin yapıldığı sıralarda Avrupa'da durum o
kadar gergin bir hal alm ıştı ki, savaşın eli kulağındaymış gibi
görünüyordu. Herkes, Fransa ile Prusya hazırlıklarını tomam­
lar tamamlamaz ve uygun bir bahane bulunur ve bulunmaz
savaş pathyacak kanısındaydı. Alman ve �ransız Işellerinin çı­
karlarını ''Iddi blclmde zedeleyece�l acık olan savaşın nasıl
önleneblltıceğl sorunu, proletaryanın zthninl birinci derecede
meşğul eden konuydu. Proletarya tıoreketl özelllkle kıta Av­
rupasında h ızla büyümekteydl. Bundan doiayı 1 868'1erde, ulus­
larorası Işçi hareketinin başında heybetll bir güc haline gelen
Enternasyonal. ·bu soruno büyük capto karışmak zorundaydı.
Birbirini Izleyen ateşli tartışmalarda, kimileri �avaş hallnde bir
genel grev ca�rısı yapılması gerektlı:)lnde Israr ederken, kimi­
leri de bütün olarak savaşa yalnızca sosyalizmin son verece�i­
nl Ileri sürer. Sonunda Brüksel Kongresi'nde bir uzlaşma ürünü
olan oldukca saçma bir karar benımsenlr.
Ama 1 869 yozıno doğru savaş hayaleti geçici olarak koy­
bolduğu Icin, Basel Kongresi'nde ekonomik ve toplumsol so­
runlar yeniden birincı plana yükselir. Daha önce Brüksel Kong­
resi'nde üstünkörü tortışılon, tüm üretim araciarı üzerindeki
kooperatif mülkiyet sorunu, ilk kez do�ru biçimde delegeların
önüne sunulur. Özel toprak m ülkiyetine karşı cıkonlar ezici bir
zafer kazanırlar. Proudhon'u n yandaşları sonuna dek kurtulo­
mayacakları bir bota()a soplonırlor. Bununla birlikte Kongre'de
yeni anlaşmazlıklar do�or. Ünlü Bokunln, ayrı bir hareketin tem­
silcisi olarak lik kez Basel'de boy gösterır.
Bakunın nereden gelmişti? Ono daha önce 1 840'1on n boş­
larında Berl in'de raslomıştık. Marx ve Engels'l etkileyen aynı
felsefi Okımların onu do etkiledl�inl biliyoruz. Bakunin'In 1 848
Paris'Inde Almanya üzerine yürümek amacıyla devrimci bir Je l ­
yon örgütleyen Alrnon m ülteci leriyle ilişkisi vardı. Devrım sıro­
sında Bohemya 'dodır, orada Slov devrimellerini btrleştlrmei:je
çalışır. Daha sonra Saksonyalı devrimcilerin Dreed&n'dek l
ayaklanmasına katılır, tutuklonır, ölüme mahkum olursa da,
Rus Corı 1. Nlcholas'a tesli m edilmek üzere, Schlüsselburg ka­
leslnd.e 'hapsedillr. Birkaç yıl sonra, Cor l l. Alexander dönemin­
de Sibirya'ya sürülür, orodal'l kaçar. Japonya ve Amerika üze­
rinden Avrupa'ya döner. Bu kacış 1 862'de gerçekleştirilmiştir.
Bakunin bundan so nra önce Rusya 'ya Ilişkin çalışmalara
girlştl, .Alexander Hetzen'le ( 1 8 1 2-1870) (36) birleşti, Slav ve
Rus sorunlarıyla ligili bi tkoc broşür yazdı. Bu broşürlerde yine
Slovlar arasınlfa devrimtl bir lttlfokıl'ı gereklill{jlnl savunan Bo­
kunin, Polanya ayoklannıasıno katılmak yolunda başarısız bir
r.obada bulundu. 1 864 de Londra'da Marx'la karşılaştı, ondan
E: .ıternosyonal'i n kuruldu!:lunu ö{jrendi ve Morx'o , kendisiyle
Işbirliği yapacağına söz verdi. ltalyo 'yo hareket etti, oma ora­
da tamamen farklı bir Işle uğraştı. Bakunin aslında holô 1 848
deki eski görüşlerını sürdürüyordu, yani ono göre Marx lşcl sı­
nıfının önemini obartmoktoydı . Bo kunin'e göre, aydınlar, öaren­
ciler, burjuva demokrasisinin temsilcileri , özelllkle orta sınıfto n
gelenler en devrimci unsurlardır. Enternasyonal ilk başlarda
karşılaştığı g üçlüklerle mücadele edip, adım adım en etkin
uluslararası örgüt haline gelirken, Bokunln, ıtalya'da ayn bir
devrimci dernek örgütlerneğe çalışıyordu. Sonra lsvlcre'ye göç-.
etti, orada burjuva Barış ve Özgürlük Ligası'na katıldı, hatta
bu örgütün merkez komitesine seçildi. 1 868'de Uga'dan ayni­
dı, ancak Enternasyonal'le ·b lrleşmek yerine arkadaşlanyla bir­
likte, genel olarak Alllance diye bilinen Uluslarorası Sosyal-De­
mokrat Ittifak adında yeni bir dernek kurdu.

Yenı dernek aşırı devrimci bir tavır takındı. Tanrı ve Dev­


lete karşı omonsız bir savaş açtı. Üyelerinin tanrı tanımaz ol- ·
malarını talep etti. Derneğin ekonomik programında hiçbir nok­
tada acıkhk yoktu. Tüm sınıfların ekonomik ve toplumsal acı­
don aynı düzeye getirilmesi talep olunuyordu. Devrimci görü­
nümüne rağmen, yeni örgüt, tutariı bir sosyalist program dahi
önermemekteydl; miras hckkının kaldırılması n ı talep etmekle
yetinllmlşti. Bakunlnciler dil:jer sınıflardon gelme üyelerı ürküt­
mernek endişesiyfe. belirli bir sınıf özelliğini vurgulamama!:ja
dikkat etrtıişlerdl. Yeni dernek, bir süre sonra kendi tüzüğü ve
programıyla, ayrı bir dernek olarak Enternosyonal'e katılmak
üzere Genel Konseve boşvurdu.

Artık en karmaşık noktaya yaklaşmoktayız. Marx'ın Genel


Konsey'de büyük bir etklnll!:jl olduğundan, genelllkle Konsey'In
aldığı tüm kororlardan dolayı o sorumlu tutulurdu. Bu her za­
man böyle olmamakla birlikte, bu olayda esas olarak Marx so­
rumluydu. Eğer, yanlız Bokunin'ln yandaşlarına değil, Bakunln'l,
kendi deyimleriyle şu becerlkslz ama çok Içten devrimeiyi sa­
vunma eğilimfnde olan bazı Mar1<slstlere Inanocak olursak, Marx
kesin red kararında Israr etmekle cok katı davranmıştır. Biz
elbette. burJuvaziyle kırıştırmakla suçlanan bir gurubun Enter­
nosyonol'e katılmasının reddolunmasını, çok katı bulacak kadar
yufka yürekli değiliz.
Oi!)er bir olayı daha hatırlatalım: Bakunın yenı Alllance'ın
programını Marx'a yollarken. ayn bir zarfın Içinde özel bir mek­
tup göndermlştl. Bu olay, •Ba kunln'ln ltalya'dan ·Enternasyonal
· Icin çalışaca�ına söz verdikten dört yıl kadar sonra olmuştu.
Artık yalnız verdl�l sözü tutmamakro kalmadı�ı. üstelik bir bur­
juva hareketi yara rına 1üm gücünü harcadı!)ı do kesin olarak
ortaya çıkmıştı. Bakunin mektubunda Ma rx'ın ekonomik devri­
min geniş yolunu seeerken ne kadar haklı oldu�unu, eskiye
oranla artık daha Iyi kovradı!)ını yazıyordu; salt ulusal ve si­
yasal girişimiere kalkışarak, yolunu şaşıranlarla alay ediyordu.
Ve dokunaklı bir dille şunları ekllyordu:

«Bern Kongresi'nde burjuvaziden vekôrla ve açıkca ayrılalı


beri, artık Işellerin dünyasından baş1m bir çevre, onlardan baş­
ka bjr topluluk tanımıyorum. ·A rtık benim ülkem, en önemli ku­
rucularından biri oldu�unuz Enternasyonal'dlr. Siz de görüyor­
sunuz ki aziz dostum, sızın cömezlnlzlm ve bu sıfatımdan do­
layı gurur duyuyorum.•

Bu mektup hep, Bakunin'In a rkadaşlarının icten gözyaşı


dökmalerine ve kendisine uzatılan eli bu kadar sertce Iten Marx'­
ın katı yürekl lll�lnden dolayı ona kızgınlık duymalarına yol oc­
mıştır. Mehrlng bile, bu yeminierin samimlyetinden şüphe d uy­
mak Icin bir neden olmadığını I leri sürmüştür.

Biz de Bakunin'in samim iyetinden şüphe duymak Istemez­


dik. Ama Marx'ın Içinde tıulundu!)u zor duruma bir de kendi­
m izi koyalım. Elbette sert bir Insandı Marx, ama Mehrlng'in de
kabul etti!)i gibi. 1 868 sonlarına dek Bakunın karşısındaki tavrı
son derece hoşgörülü olmuştu. Bu duygulu mektubu dikkatli
biçimde okursak, Marx'a neden hic de Inandırıcı gelmediğini
daha iyi kavrarız. B u mektup her şeyden önce bir yeni yetme
tarafından de!)ll, «proleter dünyası»yla onu cburıuva d ünyasııı
yararına terketmek üzere birleşen, elli yaşlarında birisi tara­
fından yazılmıştı. Şimdi dört yıl sonra burıuva dünyasından
sıkılıp, onun büyüsünden kurtulduktan sonra, Bakunin yine En­
ternosyonal'e ,katılarak, cgenlş yoldan• yürümek Istiyor ve en
tutarsız ıbohaneler Ileri sürüyordu. Bakunln'l 1 864'de onca gü­
ven duyarak kabul eden Ma rx, artık daha dikkatllydl. Haklı
olduOu da ortaya çıkacaktı.

Genel Konsey, Isteğini ·kesin olarak reddedince Bakunin,


derneğinin dağılma kararı aldığını ve kendi teorik programla­
rını benimserneğe devam edecek olan 'bölümlerin, Enternasyo­
nal'In bölümleri haline geleceğlni l:>lldlrdl. Genel Konsey, eski
Allianca'ın bölümlerinin, ancak ortak bir temel üzerinde Enter­
nasyonal'e katılmalarına razı oldu.

Herşey hallolmuş gibi görün�yordu. Ama hayır: Ba kunun'In


yalnızca Genel Konsey'! oldattığı; derneğin! resmen dağıtırken.
gerçekte daha sonra Entern'!syonal'i ele geçirmek amacıyla
.
merkez örgütünü olduğu g ibi bıraktığı konusunda, Marx. kısa
zamonda haklı şüpheler beslemeğe başladı. Bütün anlaşmazlı­
Oın en önemli noktası buydu. Marx'ın Iyi tabiatlı biri olmadı­
ğını, Ba kunin'In Ise çok ıvı. hatta melek gibi biri olduğunu ka­
bul edebiliriz. Ama mesela bu değ ildi. Uzun zamandan beri,
Bakunin'In çeşitli küçük gü nahlario suçlandığını biliyoruz. Bü­
tün lnsanrar günah işleyebllir. Ba kunin'in savunucuları kesin
olarak cevap vermelldlrler: böyle bir gizli örgüt var m ıydı . yok
muydu? Bakunin, örgütünü dağıtlığına dair teminat verirken
Genel Konsey'i aldattı m ı . aldatmadı mı?

Enternasyonal tarihi yazarı ve Bakunin'in arkadaşı, rah­


metli Gulllaume. bütün bunların uydurma olduğunu ıspatlaya­
bllseydl, Bakunin'In kötü biçimde Ittiroya uğradığını savunan­
larla. Marx'ı sevsek de aynı fiklrde ola blllrdlk. Ama ne yazık ki.
Allianca varlığını sürdürmeğe ve Enternasyonal'e . karşı inatçı
bir kavga yürütrneğe devam etmişti. Sevimli ve Iyi yürekli Ba­
kunln, hedeflerini gerçekleştirmek Icin zorunlu gördüğü her tür­
lü a raca başvurmaktali kocınmadı. Onu eleştirirken bu noktaya
dayanmayaca!:jız. Yine de hayran larının Bakunln'i, şüpheli arac­
lara asla başvurmayacak ve asla samim iyetslzlikle suclanamı­
yıcak biri olarak göstermeğe çabalamalarının gülünçlüğü orta-
dqdır.
Peki, Ba kunin'In ulaşmak Icin hertürlü aracı m übah saydı­
ğı amac neydi? Burjuva toplumunun yıkılması, toplumsal dev�
rim-Bakunln'in arzuladığı buydu. Ancak Marx'ın hedefi de özün­
de aynıydı. Uyuşmazlık daha farklı bir a landan doğuyordu. Ger­
çekte Marx ile Ba kunin arası ndaki keskin ayrılık devrim meto­
dolojisine ilişklndi.
Ilkin yık. sonra 'herşey kendiliğinden gelişir - ne kadar ça­
buk olursa o kadar Iyi. Devrimci entelijansyayı ve yoksulluktan
dolayı hayatından bezmiş Işeileri harekete geeirmek yeterlidir.
Gerekli olan tek !jey, ruhlarında devrim ateşin� taşıyan kararlı
kişilerden oluşan bir gurubun varlığıdır. Bakunin'In tüm öğreti­
siniri özü buydu. Görün üşte bu, Weltllng'in öğretisini a ndırmak­
tadır. Ancak Blanqul'nln öğretisine olan benzerlik gibi, bu da
yüzeyde kalmaktaydı. Meselani n özü, Ba kunin'In proletaryanın
iktidarı ele geçirmesinden sözedilmesini dahi Işitmek lsteme­
meslydl. Bakunin mevcut burjuva toplumu zemini üzerinde sür­
dürülen ve proletaryanın sınıf örgütlenmesi Için daha elverişli
koşullar yaratılmasını a maclayan her türlü siyasal mücadele bl­
çimini Inkar ediyordu. Siyasal mücadeleyi ve siyasal lkNdarın
ele geçirilmesi acısından proletaryanın siyasal örgütlenmesini
zorunlu sayan herkezin ve bu a rada Marx'ın, Bakunin ve cö­
mezlerine. gelecekteki sosyal devrimi engelleyen alca k opor­
tünistler ararak görün mesinin nedeni · buydu. Bakunlncilerln
Marx'ı. kendi düşüncelerini egemen kılma k Icin Enternasyonal
Tüzüğünde tahrifat yapmaktan bile cekinmeyen biri ola ra k
tanıtma fırsatını gan·imet bilmelerinin nedeni d e buydu. Teblll)
ve mektu plarında Bakunıncller, Marx'a en Iğrenç bir dille acık­
ca küfretmlşlerdlr; a nti-semltlk (yahudi düŞmanı) davranışlar
göstermekten, Marx'ı Blsmarc'ın ajanı olmakla ltham etmek
gibi sacma suclamalarda bulunmaktan bile ceklnmemlşlerdlr.
Bakunin'in ltalya ve lsviçre'dekl devrımci çevrelerle Ilişki­
leri vardı. Özelllkle lsvlcre'nln Fransız ·kesiminde blrcok yan­
daşı blilunuyordu. Bu olgunun nedenleri üzerine ayrıntılı bir
Inceleme yapmo�a burada glrişmeyeceğiz. Yürüttü�ü propa­
ganda özelllkle yabancı Işeller ve gelişmekte olan sanoyl1n re­
kabeti karşısında ezilme�e başlayan saatçi ustaları orasında
başarılı olmaktaydı.

Bakunın Basel Kongresine, peşine önemli sayıda bir gurubu


takorak gelmişti. Böyle d u rumlarda sık sık rasla ndı�ı gibi, ilk ta­
kışma tamamen farklı noktalarda patlak verdi. Her türlü fırsatçı­
lı(ja her zaman kesk ince karşı çıkan Bakunln, Israrla miras hat<­
kının derhal kaldırılması için karar alınmasını Ister. Genel Kon­
sey delegeleri ise, böyle bir uygulamanın, Komünist Manlfesto­
da belirtildiği gibi, proleta ryanın ancok ele geçlrece�l siyasal
I ktidara dayaiıorak ger<:ekleştireceğl geçiş dönemi tedbirlerin­
den biri olarak önem taşıdığında direttiler. Proleter I ktidarı ku­
rulduğunda servetierin daha yüksek bir vergiye bağlanması ve
sınırlı bir miras hakkı yeterli olacaktı. Ama Bakunin'In ne man­
tıöa ne de koşullara a ldırdığı vardı. Ona göre b u talep propo­
ganda acısından büyük önem toşıyordu. Sıra oylamaya geldl­
�lnde. teklifierin h içbiri yeterli çoğunlu�u sağlayamadı. Dl�er
bir çatışma da Boltunln lle llebknecht arasında geçti. lık kez
Basel Kongresine yeni ve önemli bir Alman gurubu katılmıştı.
O sıralarda Schweltzer'le şiddetli bir h lzip mücadelesi veren
Wilhelm l.:iebknecht ve August Bebeı ; Eisenachdakl kuruluş
toplantısında (1869), Enternasyonal'in programını benimseyen
ayrı bir parti kurmuşlardı. Bu portinin merkez organında, Ba­
kuninin Barış ve Özgürlük Ligası'ndaki faaliyetleri ve eski Pan­
slavcı görüşleri eniboyu Incelenmiş ve lehte olmayan bir eleş­
tıriye tutulmuştu. Mehrlng, Marx'ın aslında bu şiddetli eleştiri­
ye karşı oldu!:junu beli rttl�lnl , ama Vogt olayında do görüldüğü
g ibi, Marksistlerin her hareketinden onun sorumlu tutulduğunu
söyler.
Gelecek kongrenin Almanya'da yapılması önerildi. Ama bu
kongre toplonomoyacaktı. Basel Kongresi'nden hemen sonra,
siyasal ortamda görülen gerginlik öyle yoğunluk- kozandı ki,
artık heran 9avaşın patlak vermesi beklenmekteydi. Dünya ta­
rih i ndeki en büyük düzenbazlardan biri olan Bismarc, eski ho­
cası Nopolyon'u zekice oyuna getirdi. Almanya savaşa tamo­
men hazır olduğunda, durumu öylesine terse çevirdi ki, bütün
dünyanın gözünde sa ldırgan Fra nsa oldu .

Savaş gercekten patlak verdiğinde (19 Temmuz 1 870) , hiç


beklenmiyordu. Ne Fransız ne de Alman Işeileri savaşı önleye­
mediler. Savaşın ilanından (23 Temmuz) birkoc gün sonra, Ge­
nel Konsey Marx tarafından yazılan bir bildiri yayınladı.

Bildiri, Enternasyonal Acılış H itabı 'ndan yapılan bir alıntıy­


le başlar. Bu alıritıda, «canice tertipler peşinde olan, ulusal ön
yorgılordan yararlanan ve korsanca savaş_larla halkın kanını ve
zenginliklerin i boşa harcayan bir dış politika» mahkum edilir.
Daha sonra Nopolyon'a yöneltilen ağır bir suclama gelir.
Fransız Enternasyonalcilerinin kendisine yönelttiği a jltasyonun
dozu arttrkca. Napalyon'un Enternasyonol'e karşı daha da şid­
detli yürüttüğü savaşın kısa bir görünümünü cizer Marx. Hangi
taraf kozanırsa kozonsın d iye ekler Marx, I kinci Impa ratorluğun
son saati gelmiştir. Imparatorluğun başlangıcı gibi sonu da bir
paradi olacaktır (yani Birinci imparatorluğun gülüne bir taklidl
olacaktır).

Peki, suc yalnız Napolyon'do mıydı? Hiç de değil. Avrupa'­


da ki çeşitli hükümetlerin ve egemen sınıfların onsekiz yıl bo�
yunca Bonoparte'a, yeniden ·kurulan Imparatorluk güldürüsünü
oynamasına nasıl yardımcı olduklarını asla unutmamalıyız.

Bir Alman olan Marx , . kendi ülkesine de sert bir dille sal­
dırmaktodır. Almanların a cısından bu bir savunma sovaşıydı.
Ama Almanyayı savunmayı gerektirecek ıblr duruma i<lm getir­
mişti? Napolyon'u Almanya'ya saidırma günehınc kim sokmuş-

181
tu? Prusya. Daha önce Avusturya'ya karşı Napolyonla onlaşan
Pruayo yanlleeydl, Fransa Almanya'yı Fransız oskar1arlyle dol­
duroeoktı. Ama Prusya Avusturya karşısında kazandığı zafer­
den sonra ne yaptı? Köle Fra nsa'ya ötgür bir Almanya'yla kar­
şı çıkocak yerde, ya l n ı z eski Prusya retlmlrrin tüm özelliklerini
t<orumakta kalmadı, Ostelik bünyeetne bir de Bonoporte reji­
mının tOm karakteristik özelliklerini o�ıladı.

Savaşın korara bağlayıcı lik evresl şaşırtıcı bir hızla so­


na erdi. Fransız ordusunun hiçbir hoı;ır1ı!1ı otmadı�ı a nlaşılmıştı.
Fransız Sovoş ·Bokonının askerin koputundakl son dü�meye
kadar herşey1n ıhazır oldu�u yolunda böbürlenerek yaptığı açık­
toma nın tersine, düQmeler gerçekten hazır olsa da , bunlann ilik­
laneceği giysilerin bulunmadı�ı ortaya ç ıktı. Düzenli Fra nsız or­
dusu altı hafta icinde yenlldl. Da ha 2 Eylülde Napolyon ve ünlü
Sedan kalesi tesli m olmuştu. 4 Eylülde Paris'te cumhuriyet
I v
Ilan edildi . Prusya, m pa ratorlukta sa aştığı yolunda yaptığ ı
açıklamalara rağmen savaşı sürdürdü. Savaşın datıa uzun ve
daha Inatla suren Ikinci evresl ıbaşladı .

Fronsa'dq Cumhuriyet ilan olunur olunmaz. Genel Konsey


savoşa 'ilişkin iki nci b i r bildiri daha yayınladı (9 Eylül 1 870) .
M a rx ın gerçekten d ah lee bir kavrayışla kaleme a ldığı b u bil­
' .

d iri, tarihsel anın derin bir çözümlemesini Içermekle ve Marx'ın

yazılarının en esinil ola nlarından birini temsil etmekteydl.

Marx'ın daha Ilk bi ldiride, bu savaşın I kincı I mparatorluğu


çöküşe götürece(jinl bildi rdiğini tıotırloyaco ksınız. I kinci Bildiri,
bir ahntıylo bu tahmine Işaret ederek ıboşhyordu. Daha önce
Prusyo'nın dış politikasına yönelttilan eleştiri de doğru çıkmıştı.
Sözde savunma savaşı, sonunda Fransız halkını hedef alan
bir savaşa dönüşmüştü. Sedan'ın d üşmesinden ve Napolyon'un
eaır alınmasından çok önce, ,Bonoporte'ın ordusunun akıl olmaz
doOınıkh!)ı anloşıltr anlaşılmaz. Prusya askeri -komitesi bir fetih
'polltlkaaından yana oldutclonnı aoıklomıştı . Marx bildirlde libe-
ral AJr,., on burjuva zisinin i kiyüzlülüğünü ortoya serer. Savaşın
gelişmesini dikkatle izleyen ve Sedan yenilgisini önceden toh­
min eden bir uzman olarak Engels'In verdi!':jl bilgllerden yorar­
lanan Marx, Alsoce Lorraine'in llhakını haklı cıkarma k Icin Bis­
marc ve Prusyalı generallerin Ileri sürdüğü askeri bohonelerin
tutarsızlığını ortoya koyar.

Her türlü ilhak ve tozm inota karşı çıkan Marx, zorla sağ­
lanan bir barışın yeni bir savaşa yol acaca!':jını belirtir. Marx'o
göre Fransa yitirdiklerini yeniden kozanmak isteyecek, Rusya'­
yla ittifa k kurmağo calışoca ktı. Kırım Savaşından sonra Avru­
pa üzerindeki hegemonyasını yitiren Rusya, yeniden Avrupa'­
nın kaderinde söz sahibi olacaktı. Bu özlü kehanet. Avrupa ta­
rih inin alacağı yönelimi önceden gören bu kehanet, materya­
list tarih anlayışının özdekl doğruluğunun vurucu ve pratik bir
delilldlr. Metin aşağıdaki sözlerle son buluyordu:

«Töton yurtseverleri gercekten Fra nsa'yı Rusya'nın kolları­


na itmekle hürriyetin ve barışın teminat altına olınabileceğlne
Inanıyorlar mı? Eğer Almanyayı, Fransa'yı parçalamağa Iten sı­
lah üstünlüğü, zafer klbirl ve hanedan entrikalan Ise Almanya
icin acık iki yol kalmaktadır. Ya, bütün riskleri göze olara k.
açıkca Rusya 'nın genişleme pol itika sının a racı olaca k, yoda
kısa bir fosıladan sonra tekrar başka b i r «savunma» savaşına,
hem de o yenı türeyen «mevzileştirilmiş» savaşlardan değil, bir
ırk sava�ına -birleşmiş Slav ve Romen ı rkiarına karşı bir savaşo­
hazırlanması gerekecektir., ( * )

Bizim çağdaş Alman yurtseverlerinin kaderinde, bu keho­


ne�i son harfine kodo r görmek vardı.
'• .

Bildiri, işcl sınıfının karşı karşıya bulunduğu pratik sorun­


ların sergilenmesfyle sona eriyordu. Onurlu bir barış ve Fron-

(*) Marx, Karl : ((Fransa'da iç Savaşıı Köz Yayınları, Istanbul 1 970,


s. 39 - 40.

1 83
s ız · Cumhuriyetinin tan ınmasını talep etmelerı ıcı n Alman Işel­
leriha ca!:lrıda bulunuluyordu. 0o'ha da dar bo!:lazlardan geçen
Fransız Işellerine Ise, burıuva cumhuriyetcilerinin davra nışları­
nı gözden kacırmamaları, kendi sınıf örgütlenmelerini hızla ge­
liştirmek ve kurtuluşların ı sa!}lomok amacıyla cumhu riyetten
vararlonmaları tavsiye olunuyordu.

Hızla gelişen olaylar, Marx'ın Fransız Cumhuriyetellerine


karşı beslediği güvensizliği tamamen doğruladı. Cı:ımhuriyetcl­
lerin, lşcl sınıfına en küçük bir taviz vermek tense, Blsmarc'lo
onloşmağa hazır oluşları ve rezilce yönetimleri, Paris Komünü'�
nün do!}mosıno yol actı (18 Mart 1871 -29 Mayıs 18'11). Oc ay
süren kahramonca bir m ücadeleden sonra, son derece elveriş­
siz koşullar altında girişilen bu lik proletarya diktetörlüğü de­
neyi yenilgiyle sonuçlandı. Genel Konsey'in Fronsızloro gerekli
yardımı sağlayabilecek durumu yoktu. Fra nsız ve Alman ordu­
ları, Paris'In Fransa 'nın geri kolon kısımlarıyle ve bütün dün­
yayla olon bağlantısı nı kesmlşti. Kom ün, gerçekten, evrensel
bir sevgi uyandırdı. Komünün uzaklordakl Rusyada bile dev­
rimci etkilerı oldu.

Komün yaşadığı sürece, Marx Paris'teki Enternasyonaleller­


le haberleşmeyi sürdürrneğe çalıştı. Komün yenilgisinden blr­
f<oc gün sonra, Marx. Genel Konsey'In Isteği üzerıne: ünlü HI�
tabı yazdı. ı·ı Tüm burıuvo basını tarafından yerden yere vu­
rulon Porisli koitıüncülerln savunmasını üstlendi. Paris Komü­
nü'nün proletarya hareketinin evriminde ileri atılmış dev bir
adım . oldu!:lunu, komünizmin gerçekleşmesini üstlanecek prole­
ter devletin ilk örneği oldu(iunu gösterdi. Cok önceleri, 1 848
Devriminin bir sonucu o la rak Marx, işçi sınıfının Iktidarı ele
gec lrdlktsn sonra, salt burıuva devlet aygıtını elinde tutmakle
yetlnemlyeceğlnl, önce tıu devletin dayandı(iı bürokra ti k aygıtı
ve polis gücünü yıkması gerektiği sonucuno varmıştı. Komün

(') Daha sonra bu hitap Fransa'da Iç Savaş adıyla yayınlanmıştır.

1 4
deneyi , Marx'ın bu kanısının soOiomlı(lını do(lruladı. Paris Ko­
münü, Iktidarı ele geçiren proletaryanın Ihtiyaçlarını karşılo­
yOn kendi devlet aygıtını yaratmak zorunda olduğunu ispotladı.
Aynı deney, proleter · devletin salt bir boşkentin sınırları i cinde
vorolomıyacoğını do gösterdi. Proletarya iktida rı nın güçlenma
şon6ına sahip olabilmesi Için tüm ülkeyi kucaklaması zorun­
·

ludur; nihai zaferi sağlamak Için, devrim bir dizi kapitalist ül­
keye yoyılmolıdır.

Bakunin ve yandaşları, Paris Komünü konusunda tüm üyle


farklı sonuçlara vardılar. Politika ve devlete karşı çıkışları da­
ha da şiddetli bir hal .aldı. Ayrı ayrı . kentlerde mümkün olduğu
kadar süratle komünler yaratılmasını teşvik ettiler; bu kom ün­
ler . diğer kentlere örnek olacaklardı . .

K om ün yenilgisi, · Enternasyonal için hi c de lehte olmayari


sonuclar yarattı. Fransız Işçi hareketı bir kaç yıl boyunca felce
'
uğra dı. Fransız işçi hareketi E nternasyonal'de a ralarında çok
şiddetli hizip kavgası s üren komüncü mülteciler gurubu tara­
fından temsil olunmaktaydı. Fra nsızlar orasındaki bu kavga
Genel Koriseye de oktarıldı.

Alman . Iş� hareketi de önemli gerilernelere uğradı. Alsoca­


Lorraine'in llhakını protesto eden ve Paris Komünü ile dayo­
nışma Içinde olduklarını açıklayan Bebel ve Llebknecht tutuk­
landılar ve bir kaleele tecrit hapsine mahkum edildiler. Porti­
nin güvenini yitiren Schwe.itzer ayrılmak_ zorunda kaldı. ı:.1 sen­
achlılar denilen Liebknecht ve Bebel 'in yandaşları. Lasalciler­
den bağımsız colışmoğa devam ettiler. rı Bu Iki gurup, an­
cak hükümet çatışan her i·kl h izibin üzerine aynı hunhorlıkla
çullandıktan sonra birbirlerine yokloşmağa başladılar. Bütün
bunların sonucunda Enternasyonal kıtanın en büyük iki ülke­
sınden -sağladığı desteği yitirdi.

( * ) Birincisi Marx'ı lkincisi lassalle'l izleyen iki grup, 1 8 75 de Gotha


Kongresinde birleşane de�lri varlıklarını ayrı olarak sürdürdüler.

185
Bu arada lnglllı: işQt hareketinde de bir bölünme meydana
gelmı,tı. Bif1ncl Oünya scıvafından Amerika'nın yınortanması
gibi, en Mnaylleşmlş Iki kıta devleti a rasındaki bu ecıvaşton da,
I ngiliz burjuvazisi yorarlonaco,ktır. Artık burjuvazi temel sonayi
dallarındaki tşr;:llere, su�ladı�ı korkunç kôrtardon belirli bir pay
vereb!Urdl. Send,kolara dc:ıho geniş eylem 6zgürl011ü tanınmıış.
sendikatoro karşı cıkarıton eski kanunlotdan blrr;:oı:tu yürürlük­
ten koldırılmıştı. Bütün bunların, Genel 'Konseyln eendlko ha­
reketinde önemli rol oynayan bazı üyeleri üzerinde etkisi oldu.
Enternasyonal ne kadar radikal olurao, sendikolar o kadar ılımlı
ol uyordu . B u kişller konumların don kişisel cıkarları icin yarar­
Jonıp, Genel Konsey ü yeliklerint yalnız biçimsel olarak sürdü­
rüyorlardı. Pari s Komünü ve ·Enternosyonal'e yönelen şidde tli
saldırılara yol acması onları ü rkütmüştü. Paris Komününe i i iş­
kin bildiri MQrx tarafındon Genel Konsevin ıste�i üzerıne yazıl­
dığı halde, bu üyeler örgütlerinin Kornünle ilişkisini olelacele
kestller. Bu, E nternosyonalin Ingiliz kesltnlnde bölünmeye yol
octı .
1871 Eylülünde Londra'da toplanan Enternasyonal Konfe­
ra nsı, bu koşullar altında yapıldı. Bu konferansta Iki ona so­
run ele alındı ; bunlardan biri siyasal alanda verllecek müca­
deleye ilişkin karmaşık sorundu. B ununl a ligili olarak, Bakunin­
cilerin baskısı sonucu. Marx'ın E nternasyonal Tüzü O ünde tah­
r i fat yapıp yapmadığı kon usu ytınl d en e l e alındı. I ddiaya, hlobir
ş ü pheye yer bırakmayon kesin b i r kararın ·ben i msenmesiyle kar­
şılık verildi. Bu ise Sokuninellerin kesin yenligisi deme k tl. Bu
konu pek fazla blllnmediği Ic i n , aşa0 ıdo kl alıntıları yopoco?jız.
« l şcll-erin kurtuluşu icin gir i şilen her coboyı ş i ddetle ezen
ve sınıf ayrı mını ve bunun son ucu olon mülk sahibi sınıfiann
politik hakimiyatini kaba k uvvetle koruyacağını Iddia eden.
gemi ozryo almış gericiliği n mevcudiyet! karşısında. ( . . . )
« I ş ci sınıfının kendısını politik bir parti haline getirmesi.
sosyal devrimin ve n ihai sonucunun -sınıfların kaldırılmoeının­
zoferlnl eoğlomak icin gerekli olduCiundan;
ul�cı sınıfının verdiOI ekonomik mücad�lelerle 9lmdlden
gereekleştlrdl�l gilo bl rl iO I aynı zama nda lşoı eınıfının, toprak
,

o�olorının ve k opl to llstferln politik 11<tldonna koııı ı yilrüttüQü


mü ca d eleSi nd e ;bir monlveıo vazifesi görmesi gerektl�lnden -

cKonferons, Enternasyonalin üye leri ne hatırlatır i<i :

l şçi sınıfı, mi lito n bir duruma geldl�tnde, ekonomik htıre·


c

ketiyle, pol itik eylemi birbirlerine ayrılmaz bir şeklide bağ l ı ­

dır.� (*)

Konferans başka bir konuda daha Sokunincilerle çatışmak


zorunda kaldı. Baku nin 'In bütün itira zlarına ra�men, kurdu�u
gizli örgütün vorlı�ını sürdürdül:)ü konısı Genel Kurula Iyice ho ­

kim olmuştu. Bundan ötürü Konferans, Enternasyonal bünyesi


içinde calışan boOımsız programlı he rhan gt bir Ö'l)ütün kurul­
mosını yasakloyan bir kamrı be n imsed i . Bununla ligili olam k
K o nferans. So kun i ne ll erin Amunce'ın do�ıldıöını bildiren o c ık­
lamalorını gözönüne aldı ve konunun kapandığını bildirdi.

Ancak, Bakunin ve Rus ya ndaşla rının bozgununa yol a ca n


bi r diğer karar daha alındı Konferans son derec e kesin b i r dille
.

Enternasyonal'in Nleçayev olayına lll şk i n \'apacak bi rşeyi olma­


d ı ğın ı Nieçoyev'in Enternasyonal'In adını hakkı olmadı� ı halde
,

gasbederek kulla ndığını kamuoyuna açıklamağa karar verdi. (37)


Bu karar ke·sin likle Bokunin'e yönellkti, çünkü çok iy i bi­
lindiği gibi, 1 869 Ma rt ı nda Rusya'dan kaoan Rus devri m eisi
Niecoyev 'le -Bakunin uzun süre Ilişkide bulunmuştu. Aynı yılın
güzünde Niecoyev Rusya'ya dönmüş ve Ba kunin'In verdli:jl yet­
kiyle ayrı bir Bo·k uninci gurup örgütlemlştl. Aralarındaki bir öğ­
rene'inin ·hükümet a janı olmasındon şüphelenen Nlecoyev, bazı
yoldaşlarının yardımıyla onu öldürür ve yeniden Avrupa 'ya ko­
cor. Bu olayla lllşkin olarak tutuklanır. 1 871 yaz ı nda Nlecayev
yorgılonmoao başlandı. Duruşma sırasında savcılık. Bo kun·ln 'ln

ı• Marx - Engels : Örgütlenme Meseles i , . . . . . . s . 99 - 1 00.


örgütüyle Rusya kolunun Enernasyonalle ilişkisi acısından ka­
rışık bazı belgeler açıkladı. Bu belgelerin Ba kunin'in yazılarıyla
karşılaştırılması. bunları yazanı saptamak Icin yeterlidir. Bu
belgeler, Bakunin'In Avrupa 'daki yoldaşlarına seslenen bildiri­
lerinden - daha ·icten oluşlarıyla ayrı lmaktadır. Niecayev tara­
fından d üzaltilen yada eklenen kısımlar, daha kaba ve dağ ınık _

oluşla rtyla kolayca anlaşılmaktadır.

Bu olay genel olarak, Ba kunin'in, kendisini aldatan ve ken­


di amacları Icin kullanan Nieçoyev'ln etkisi altına girdiği, biçi­
minde yorumlanmıştır.

Gerçekte, her türlü teoriyi kısır diye reddeden. çok az oku­


muş biri olan Niecayev, olağan üstü bir enerj i , çelik gibi bir ira­
de ve sarsılmaz bir bağlılıkla kendini devrime adamıştı. Duruş­
ma ve hapishanede zelimiere ve halkı sömürenlere karşı sön­
dürülemeyecek b i r kin beslediğini ve gercekten yiğit biri olduğu­
nu göstermiştir. Hayatını adadığı amaca ulaşmasına yardımcı
olabileceğini d üşündüğü her aracı iyi yada kötü olduğuna bak­
maksızın kullanmoğo, bu yolda herşeyi yopmoğa hazır olon
Niecoyev, kişisel acıdon bayağılık soyılan şeyleri yapmakta da
asla tereddüt etmemiştir. Bu bakımdan kendi k işisel amaçları­
na yaroyocok her araca başvurmaktan cekinmeyen Ba kun i n '­
den oranlanomıyocok ölçüde daha soyluydu . Niecayev"in ahlaki
üstünlüğü her türlü şüphenin üstündeydi . Bütün olgular, Ba­
kunin'in kendisinin de bunun tamamen bilincinde olduğunu gös­
termektedir: yO'kso Bakunin entelektüel acıdon kendisinden
aşağı birine nasıl saygı gösterip, bu kadar cok değer verebl­
lirdl.

Ama yine de bütün ·b unlardan Niecayev'ln kendi devrimci


görüşlerini Bokunln'e aşıladığı sonucunu cıkarmak saflık olur.
Bunun tersi gerceOe daha yo·kındır, Niecoyev Bakunin'in cö­
me;ziydi . Ama Bakunin tutarsız kişiliğiyle lsti krorsız bir devrim­
ci olduğunu gösterirken, Niecoyev sarsılmaz bir tutarlılıkto ol-

1 88
du()unu fspotlamıştı. Bakunin altından kalkamıyaca�ı bir
Işi (Kapitol'in çevrilmesi) yapmayı reddedemedl\11nl, çünkü
avans para aldı!)ı nı söyledll}lnde, Nleçoyev onu bu Işten kur­
tarmavı teklif eder. Bunu çok basit bir yolla başarır. Bakuni_n'­
le yayıncı arasında a racılık yapa ra k . 1Halkın Intikam•• adlı dev­
rımci bir komite adına, bu boya, ölmek Istemiyorsa Bakunin'i
rahat .brrakmasını bildiren bir mektup yazar.

Bakunin, sosyal devrimin gerçek taşıyıcıları olarak büyük


fabrikalarda çalışan Işçiler yerine, her zaman lumpen proletarya­
ya önem verdiğ i , devrimci safiara çeklimesi en arzulanacak un­
surlar olarak canlieri ve soyg uncuları gördü!)ü Icin, Nlecoyev de
bu düşünceyle son derece tutarlı olarak, lsvlçre'de soygun
amacıyla bir eşklya çetesi örgütlernek gerektll}l sonucuna var­
m ıştı . Sonunda Bakunin , likelerdeki farklılıktan dolayı del}ll.
Nleeayev'ln pervasızlı\1ından korktu!)u Icin ondan ayrı ldı. Ama
Bakunin hiçbir zaman bu ayrılı!)ı kam u oyuna acıklama�a ce­
saret edemedi; Nlecoyev'ln elinde tonla tehlikeli belge vardı.

Londra Konferansı'ndan hemen sonra, daha do kıran kı­


rana bir kavga patlak verdi. Bokun1ncller Genel Kurula acık
savaş Ilan ettiler. Genel Konseyi, Kongrede ayak oyunu yap­
makla ve Enternasyonale, proletaryanın siyasal Iktidarı ele ge­
çirmek a macıyla ayrı bir parti •çinde örgütlenmesinin zorunlu
oldu!}u dogmasını sokuştu""a kl(i ltham ettiler. Bu sorunun ke­
sin olarak yer1ne oturtutması fcln yenı bir kongre toplanması
talebinde bulundular.

Her i ki kanadın da son derece h ummalı biçimde hazırlan­


dığı Kongre 1 872 Eylülünde toplandı. (38) Marx ilk kez bir kong­
reye katılacaktır. Bakunin · Ise kongreye gelmez. Konferansın
siyasal eyleme ilişkin kararı onaylanır. Bu karara Enternasyo­
nal Açılış Hitabı'ndan yapılan küçük bir alıntı eklenlr. Bu alın­
tıva göre:
•Toprak ve sermaye ağaları, ekonomik tekellerini ve erne-

1 89
ği köleleştirmeyl savun mak ve s ürdürmek Için daima politik
imtiyazlarını kullanacaklarından, siyasal i ktidarın ele geçirHmesi
proletaryanın yüce görevi hatine gelmiştir.• (*)

Alllance'a ilişkin bütün belgeleri gözden geçiren komisyon,


Enternasyonal i clnde gizli bir örgütün varlığını sürdürmekle
olduğu sonucuna vardı ve Ba kunin'le Guillaume'ln Enternas­
yonalden atılmasını önerdi. Öneri kabul olundu.

Bakunin'in atılmasına ilişkin karar, yukardaki nedenler ya­


nında, onun Enternasyonal'den «Özel bir nedenııden ötürü cı­
karıldığıı acıklıyordu. Bu «Özel nedenıı Nieçayev olayına ilişkin­
di. Kongrenin Bokun·ın·ı atmak icin, sa lt siyasal konularda bol
bol nedene sahip olduğu görülüyor. Bakunin'in kendi karaktersiz­
liğinin kurbanı olduğu bu acı olayın. Marx'a karşı ıkorkunc it­
homlorda bulunmak icin bahane yapılması gülüne olur. Bütün
olayı aşağıda anlatılanlara indirgemek ise daha da gülünçtür.
Bakunin'In diğer birçok yazarın da yaptığı şeyi yaptığı Ileri sü­
rülmüştü - yayımcıdon karşılığında -para aldığı işi yerine getir­
memişti. Bu dolandırıcılık mıydı? Elbette değil. Anca k Bo kunin'l
sovunonların , Marx'ın Bakunln'l sorum lu tutmaması gerektiğin­
de ·Israr ederken, maselenin asla Bakuni n'in avans olarak af­
<dığı parayı yoyımcıyo geri verip vermemesine ilişkin olmadığını
· anlamadıkları yada u nuttukları görülüyor. Mesele çok daha
ciddiydi. Ba kunin ve arkadaşları meseleyl, salt yayıncının za­
rarına yol açan bir cayma, ama yine de o ffolunabilir bir günah
olarak görürlerken, konuyla ilgiloi tüm belgeleri elinde bulundu­
. ran komisyon üyeleri, halkın ·kafasında Enternasyonalle Ilişki-
li bir devrimci örgütün adının son derece kötüye 1<ullanıldığı
ka nısına varmışlardı; kişisel nedenlerle, parasal yükümlülükle­
rini yerine getirmekten 'kurtulmak amacıyla örgütün o�ı kötü­
ye' kullanılmıştı. Komisyonun e linde bulunan belge, o s ı ralar
kamu oyuna acıklansoydı, burjuva dünyası bundan son derece

( ' ) a. g. e. s. 1 90.
hoşnut olurdu . Belge N iecayev tarafından yazılmıştı; ama ice­
ri�l. Bakunin'In likelerine ters düşmüyordu, onlarla tam bir
uyum içindeydi. Ayrıca Bakunin'in Nlecoyev'den bu olaydan do­
layı de�ll. Nleçayev'ln ·kendisine dahi, devrimci hedeflerini ger­
cekleştirmede bir orac olarak ·ookabilece�inl sandı�ı icin ayrıl­
dı�ını da eklemeliylz. Bakunin'In a rkadaşlarına yazdı!}ı mektup­
ler, a ralarında Marx 'ın da bulundu�u muarızlarına karşı, Ba­
kunln'ln büyük bir rahatlıkla 64yasal Ithamlar yanında klşisel
suclamalar savurdu!}unu yeterince göstermektedir. Bugün ünlü
Devrimcinin El Kitabı'nı yazanın Ba kunin oldu�unu biliyoruz;
N i ecoyev'e atfedilen bu kitap, yarg ı lama sırasında ortaya cı­
kınco, devrlmol saflarda genel bir kızgınlık uya ndırmıştı . Ar­
kadaşları bu kitabı Bakunin'In yazdı�ını Inatla l nkôr ettiler; bü­
tün sucu Nleçayev'ln üzerine attılar.

Hague ·Kongresi, Engels'In teklifi üzerine, Genel Konsevin


New York'a aktarılmasıyle son buldu. Bu dönemde Enternas­
yonal'in, örgüte üye olmanın bir cinayetmiş gibi karşılandı�ı
Fransa'yla de�ll. yalnızca Almanya'yla de�li. Ingiltere'yle de
baOiontılarını yitirdl!}lnden daha önce söz etmlştik. Enternas­
yonal'In New York'a naklinin geÇ'Icl olaca�ı düşünülmüştü. Ama
Hague Kongresinin, E nternasyonal tarihinde önemi olan son
kongre oldtıOu ortaya ·c ıktı. 1876 da New York'taki Genel Kon­
sey, Birinci Enternasyonal'In varlı()ına son verdi�ını yayımladıOı
bir bildtrlyle acııkladı. (39)

191
B Ö L Ü M IX

ENGELS LONDRA'YA GELIYOR. ENGELS'iN GENEL KONSEVE KA­


T ILMASI. MARX'IN HASTAL I�I. ENGELS MARX'IN YERINI AllYOR.
Antl-Dührlng. MARX'IN SON YILLA R I . MARX'IN EDEBI M I RASININ
EDiTÖRÜ, OLARAK ENGELS. ENGELS'IN i K iNCI ENTERNASYO­
NAL'DE ROLÜ. ENGELS'IN ÖLÜMÜ.

Böylece Birinci Ente rnasyonal ta rihinin sonuna geldik. Şim­


diye değin Engels'in pek sözetmeğe fırsat bulamadık. Enter­
nasyonal'in oluşması . Engels'In dışında gerçekleşti. Engels.
1 870'e değin yalnızca önemsiz ve dalaylı bir rol oynadı. Bu yıl­
lar boyunca bazı Ingiliz gazetelerine makaleler yazdı. Diğer yan­
dan, Enternasyonal'in ilk yıllarında yine acı bir yoksulluk çeken
Marx'a yar�ım etti. Engels'In sağladığı yardım ve Kapnal'l lthaf
ettiği eski arkadaşı Wilhelm Wolff'un bıraktığı küçük miras ol­
masaydı, Marx'ın yoksulluğun üstesinden . gelmesi biraz güç
olacaktı ve anıt eserini yayıma hazırlayacak zamanı do kesfn­
llkle bulamayacal<tı. Işte, Marx'ın Engels'e, nihayet son say­
fanın dü�eltmesinl de tamamladıjını bildiren dokunaklı mek­
tubu :

«Sonunda bu ciit bitti. Bunu, bunun mümkün olmasını yal­


n ızca sana borçluyum. Senin kendini paralarcasına ettlaln yar­
dım olmasaydı, bu üç ciltlik dev çalışmaya glremezdlm. Teşek­
kürle kucaklarım seni.•

Engels bir fabrikatör olmakla ltham ediliyordu. Bu doaruy­


du; ama bunun cok kısa sürdüı':lünü de eklemellylz. 1Bm da

F. 1 3 193
bobasının ölümünden sonra do, Engels. basit bir memur ola­
rak calışmo�a . devam etti. Ancak 1 864'de şirketin üyelerinden
ve ·kuruluşun yönetlclleıılnden biri oldu. Bütün bu dönem bo­
yunca kendini bu cköpeksl lşten• i<urtarma�o çalışmıştır. An·
cak, yalnız kendini değil, Marx'ı da d üşünerek şirketten ay­
rılmaktan vazgecmlştlr. Marx'a 1 868 de yazdığı mektuplar bu
acıdan cok llglnctlr. Bu mektuplarda. şi rketten ayrılmak ko­
nusunda görüşmeler yaptığını, ama bunu kendisirlin ve Marx'ın
ekonomik bağımsızlığını soğlıyacak biçimde holletmei< fstedi!li·
nı yazıyordu. Sonunda o rtağıyla onldşmoya varır. 1869'da ar­
kadaşının geeimini de sağlayacak koşullarla fabrikadan ayrı­
lır. böylece Marx'ı ezici yoksulluk baskısından kesin olarak
kurtarır. Engels a ncak 1 870 Eylülünde Londra'ya geri dönebi­
Jir.

Marx acısından Engels�ın gelişi. kişisel. bir sevineten da ho


öte bir a nlam taşımaktaydı ; bu. Marx'ın Genel Kurulda yüklen­
diği a�ır calı.şmanın bir bölümünü Engele'In üstlanerek onun
yükünü haflfletmesl demektl. Marx'ın her zaman şahsen gö-
·. rüştü(lü yada yazıştı�ı. ceşltll uluslardan yığınla temsllol vardı.
Eng�ls gençtiğinden beri dil �renme yetene�iyle dikkat cek­
mlştl. Oniki d ilde yaza blllyordu; arkadaşları oniki dilde ıkeke­
lemeyl de becerdiğini söyleyerek ona tokılırlardı. Bu nedenle
ceşltll ülkelerle yazışma sorumlulu�unu üstlanecek Ideal nite­
liklere sahipti. Bunu n yanısıra. uzun Iş hayatı deneyinln. ( Marx'­
ın tersine) üstlendiği Işe etkintık ve düzen getirme oçısındçın
cok yararlı olduğu anlaşıldı.

Engels Genel Konsey üyesi olur olmaz, Marx'ın aşırı yok­


sulluk ve sıkıntıdan dolayı 'bozulan soğlı�ını korumak Için, b u
yazışma Işini üstlendl. Enerjik b i r Insan olan Engels. uzun süre
bu tür işleri yapmak fırsatına sahip olma k Icin kıvronm ıştı ve
Genel Konsey tutanaklarına göre, çabucak Konseyln en yorul­
mok bilmez üyeleri arasına girmiştir.

194
Ancak bu durumun diğer bir yanı daha vardı. Engels, Ba­
kunlncllerle mücadelenın başlamasından sonra ve bu çatışma­
nın coktandrr kendini Genel Konseyde hlssettlrdl(il bir sırada
Londra'ya gelmişti. Ayrıca. gördü(iümüz gPbJ. tıu sıralarda In­
giiizierin kendi aralarında da ciddi anlaşmazlıklar vardı. Kıso­
cası. I lke ve taktikler konusunda keskin bir çatışmanın hüküm
sürdüğü ıblr dönem söz .J<onusuydu.

Salt doktriner ve taktik çizg iler üzerinde yapılan mücade­


lelerin, Işe k·i şisel unsuru n güçlü biçimde karışmasıyle - hoşla­
nı lan ve ·hoşlanılmayan şeyler. sempatiler ve önyargılar, v.b.­
daha da karmaşık bir hal al � ı(iı herkesin bildiği bir konudur.
Böyle bir çatışma tek bir •bölgenin sınırları Jelnde patlak verdi­
ğinde, 'bunu durdurman ın etkin yollarından blrf. geçici olarak
inahal değiştirmektir. Bir bölgenin, bir devletin, hatta btr ülke­
nin sınırları Içinde bu yöntem etkili olmakla birlikte. Enternas­
yonal bünyesi nde, son derece gecerslzdl. Cellşmelerln çözül­
mesinde tutulan bu yol, ancak sınırlı bir geçerlik taşımaktadır.
Bu tür celişmelerin ya a n laşma yoda ayrılma yoluyla cöziilmesl
daha olumludur.

Enternasyonal'In Ingiliz bölümündeki rahatsızlıkları yaraton


nesnel nedenlere daha önce de!')Jnmlştlk. Bazı Enternasyonal
tarlhcllerlnln, özellikle Ingiliz Işçi hareketiyle Ilgilenen tarihel­
lerin anlamadıkları ya da anlayamadıkları şey, 1 864-1872 yıllan
orasında ulusla rarası Işçi hareketini yöneten Genel Konseyln • .

aynı zamanda Ingiliz lşcl hareketinin yönetim organı oldu�u­


dur. Ve eğer ulusla rarası olaylar Ingiliz Işçi hareketıni etkile­
mlşse, bunun tersi de gecerllydl: yani Ingiliz lşcl hareketlndekf
her değlşrklik. 'fster Istemez Genel Konsevin uluslararası gö­
revlerine yansımıştı. Öncek·l bölümde, 1 867-1871 yılla rında In­
giliz Işellerine verilen tavizlerin - şehir Jşollerine oy hakkının ta­
nınması ve sendikaların yasallaşması - bir ürünü olarak, Genel
Konseydeki sendikacı üyelerin nasıl ılımlı yönde ei:jlllm göster­
rneğe ıbaşladığına Işaret etmiştlic. Essarlus da bu yönde eğl-
l im gösterme�e başlamıştı; Eccarius artık varlıklı bir Insandı
ve Işellerde sık sık görüldü�ü gibi, 'burıuvazlye karşı daha hoş­
görülü olmuştu. Ancak Eccarius'u n yanında, Marx'la anlaşama­
yan dl�er bir�ok Genel Konsey üyesi daha vardı.

Birçok kez Marx'ın yerini ala n E ngels'in, Genel Konsey


üyesi olarak ortaya çıkışı, zaten gergin olan koşullara, onları
daha da şiddetlendire n kişisel bir unsur daha ekledi. Mancas­
ter'de yaşadığı yirmi yıl 'boyunca Engels, Işçi hareketiyle he­
men hemen tüm il·işkisinl yitirmlştl.

Bütün bu dönem boyunca Londra'da kalan Marx. Cartist­


lerle Ilişkilerini sürdürmüş, Alman lşci çevreleri ve göçmen ha­
yatı içinde yeralmıştı. Yoldaşlarıyla toplantılara katı lmış, konfe­
ranslar vermişti; onlarla sık sık ciddi tartışmalara girişmişse
de, kendisinden siyasal olarak ayrılan kişilerin anılarından da
onlıyacağımız gibi, «baba» Marx'la Ilişkiler bir bütün olarak,
sıcak, yoldoşca ve sevgi doluydu. Işçilerle Marx arasında özel­
likle Enternasyonal döneminde sıcak I lişkiler kurulmuştu. Morx'ı
gösterişsiz odasında izleyen, zoruret Jelnde yaşadığı n ı gören
-basit bir Ingiliz işclslne oranla hicte daha ·iyi bir hayat sür­
m üyordu-. onu Konseyde tanıyan, zamanını ve enerjisini Işçi
sınıfına adornak Icin, sevdiği billmsel calışmalarını, araştırma­
larını her zaman bir kenara itmeye hazır bulan Genel Konsey
üyeleri, ono çok deriri bir saygı beslerlerdl. Karşıl ı k bekleme-
. den . gösterişli her . türW avantajı reddederek, tüm şerefli rüt­
belerl etinin tersiyle ltlp, yorulmok bilmeden colışırdı.

Engels'in durumu cok farklıydı. Genel Konsey'in Ingiliz üye­


leri onu pek tonımazdı . Di�er üyelerinsa şöyle bir tanışlığı vardı.
Ancak Alman yoldaşlar orasında kendisini hatırlayan bazı ki­
şiler btılunmaktaydı, ama onlar orasında bile siyasal bir konum
'kazanması Icin cok s ı k ı calışması gerekmiştir. Üyelerin büyük
çoğunluğu Icin zengin blrislydl, yirmibeş yıl önce Ingiliz işeileri
hakkında Almanca iyi bir kitap yazdığı söylenen Mancesterll
bir fabrikatördü. Kibar davranışlarıyla her zaman dikkati çeken
Engels, yirmi yıl boyunca hemen hemen salt burjuva çevrele­
rinde, borsa kurtlarıyla, sanayi atmacaları arasında kalınca,
daha da titiz tavırlar kazanmıştı. Üstü başı her zaman tertemiz,
her zaman temkinli, sağlıklı görünüşlü, her zaman nazik, as­
kerce davranışları olan Engels, tek bir kötü söz olsun sarfet­
mezdi . i flah olmaz biçimde soğuk, ve renk vermeyen biriydi. (40)

1840'1arda E ngels'i tanıyanlar, onu böyle anlatıyorlard ı .


Neue Rhelnlsche Zeltung'un yazı Işleri bölümünde Marx 'ın Izinli
olduğu günlerde, entelektüel üstünlüğünden gelme mağrur ha­
vasıyla ciddi tepkiler uya ndırdığını biliyoruz. Marx 'a oranla
daha soğuk biri olan Engels, kişisel ilişkilerinde çok daha ce­
kilmez biriydi ve ideal yoldaş ve rehberler olan Marx'la Wilhelm
Wol ff'un ters·ine birçok işeiyi itmiştir.

Engels yeni duruma anca k yavaş yavaş ayak uydurdu ve


eski alışkanlıklarını kaybetti. Bu dönemde -üstel ik son derece
zor yıllardı- gittikçe daha sık Marx'ın yerini alan Engels, Genel
Konsey'de zaten gergin olan ilişkileri daha da köt ü bir hale
sokmuştur. Bu yalnızca Eccarius'un değil, uzun zaman Enter­
nasyonalln Genel Sekreterliğiin i yapmış, üstlendiği ağır görev­
leri yerinEt getirirken Marx'a son derece Içten ve zevkle yar­
dım etmiş, Marx'la cok yakın kişisel ilişkileri olan, eskiden beri
onunla I şbirliği içinde bulunan Hermann Jung'un da örgütü
terkedişinin nedenini bir oranda acıklayabilir.

Aslında bÜtün mesele, böyle durumlarda cok rastlanan


dedikodu alışkanlığından ve ya kıştırmalardan doğuyordu . Da ha
önce belirttiğim iz gibi, çokları E ngels'i tanımadıkları icin, Marx'­
ın arkadaşını neden bu kadar sevip övd üğünü anlayamıyorlar­
dı. I ngiliz sosyal demokrasisinin ·kurucularından Henry Mayers
Hyndman'ın ( 1 842-1923) anılarını okumak, onların bu hoşlan­
mavışı neye dayandırd ıklarını anlamak icin yeterlidir. Onlara
göre Marx . Engels 'in a rkadaşlığına cok fazla değer veriyordu,
cünkü Engels zengindi ve geoimine yardım ediyordu. Özelli kle
bazı Ingilizierin davranışları çok aşa!)ıhktı ; bunlar a rasında,
daha sonra I kinci Enternasyonal kongrelerinde tercümanlık
yapan Smith diye biri vardı. (41 ) Hyndman g�bi, bu Smith de ge­
çen savaşta kısa zamanda sosyal yurtseverlerden biri olacaktı.
Engels ne onu. ne de Marx'a karşı kötüleme kampanyası acan
diğerlerini asla affetmemlştlr. Ölümünden k ısa bir süre önce
Engels, ziyaretine gelen aynı M r. Smlth'i kovacaktır.

Ama 1 870'1erin başlarında, bu ıiftira kampanyası en lğrenc


şekilde, Londra'ya gelen losalci öğretiye bağlı Alman Işçi­
leri orasında h ızla yayıl mıştı. Ancak Engels'in Enternasyonal'e
katılması yalnız Londra'daki hlzi pleşmeyi keskinleştlrmekle kal­
madı. Bakunin ve yandaşlarının Rusya d ışında faaliyetlerını La­
tin ülkelerinde yo!)unlaştırdıklarını tillyoruz. -ltalya, Ispanya ,
Güney Fransa, Portekiz ve lsvicre'nln Fra nsız ve halyan ke­
simlerinde. Bakunin ltalya 'ya özel bir dei)er veriyordu, cünkü
burada en önemli devrimci güc saydığı lumpen proletaryanın,
hobo-proletaryonın tıelll bir ·a!)ırlı!)ı vardı. Öte yandan yine
ltalya'da, burjuva toplumunda bir yer edinme umudu olmayon
bir genelik bulunma·ktaydı. Diğer yandan yoksul köylülüğün
tepkisini ifade etme biçimi olarak eşklyalık ve soygunculuk al­
mış yürümüştü. Başka türlü söyleyecek olursa k, Rusya'da cok
büyük önem verdiği un-surların hepsi -köylülük, lumpen prole­
tarya, eşkiyolık- l talya'do hayli gellşkindl.

Bu ülkelerle yazışmayı esas olara k �ngels yürütüyordu.


Elde kalan birkaç kopyadan da erka rılabileceği gtbl (Engels
her zaman bir kopyo da kendisi icin alıkordu), bu yazışmalar
Sokunineilere karşı amansız bir muhalefet havası icinde sür­
dürülmüştü.

Hague Kongresinde bir komisyon raporu olara1< sunulan


ve Bokuninci politikayı ve taktikleri sergileyerek. son derece
yokıcı bir dille yerden yere vuran, Ba kunin 'In kurduğu lttifaka
(AIUance) Ilişkin ünlü broşür, Engels ve Loforgue tarafındon
kaleme alınmıştı. Marx ancak sonuç bölümüne katkıda bulun­
muştu, oma elbette Ba kunlncllll)ln suçlanması konusunda, on­
larla tam bir görüş ıbiriiOI Içindeydi.

1 873'den sonra Marx, acrk orenadan ayrıldı. Aynı yıl Içinde


· Kapital'in birinci cildinin tkinci basımının hazırlı!}ını tamamla­
mış ve 1 875 yılında yayınlanoca1< Fransızca çevirisini baskıya
hazırlamakla uğroşmıştı. Bunla ra Komünist Llgo üzerine eski­
den yazdığı kitaba yaptığı bir ekle, hatyan yoldaşlar Icin yaz­
dığı küçük bir makaleyi de ekieyecek olursak, Marx'ın 1 880'e
değin yayınlayocağı çalışmalarının tümünü belirtmiş oluruz. (42)
Bozulan sağlığı elverdiği ölçüde Marx, lik toslo!)ını 1 860'1orın
boşında hazırladığı Magnum Opus·u (en büyük eseri) üzerinde
çalışmalarını sürd ürür. Ancak, o sırolar üzerinde çalışmakta
olduğu Kapital'in Ikinci ettidini bile baskıya hazırlamayı başa­
ramaz. Bugün 'bu cildin son m üsveddelerinin 1 878'de yazıldı­
ğını biliyoruz. Hertürlü yorucu antelektüel çalışma, Marx'ın aşı­
rı biçimde işleyerek yıpronmış beyni açısından tehlikeli olmok­
toydı. Bu yıllarda Marx'ın allesi ve Engels, her zaman ani bfr
felç tehditi altında bulunan Marx'ın hayatı için sürekli endişe
beslemekteydiler. Bir zamonlar Insanüstü çalışma yeteneğinde
olon bu güçlü orgonlzmo, her gün biraz daha zoyıflomaktaydı.
Engels'In o kadar üzerıne titremeslnln, eski dostuno sağlığını
yeniden kozandırmak icin m ümkün olon herşeyi yapmasının
pek ·bir yararı olmadı. Büyük eserinin temel çatısını kurono dek,
kendini birazcık Iyi h isseder etmez, ölüm tehlikesi biraz olsun
uzaktaşır uzo kloşmoz, doktorlar günde birkoç saat olsun ça­
lışmasına Izin verir vermez, çalışmalarına devam etti. Bu eseri
asla tamomloyamıyocaOının bilincinde olmak, ona sürekli Iş­
kence ediyordu. «Sadece tjj r hayyan olmayı Istemeyen bir In­
san lcinıı diyordu Marx, «calışomomak ölüm cezasına denktlr.•
1 878'den sonra. daha elverişli bir zamonda tekrar dönebilmek
umuduyla, Kapital üzerindeki tüm çalışmalarına ara vermek zo-
runda kaldı. Bu umut gercekleşemedl. Gerçi hala notlar ala­
bil iyor, uluslararası lşci hareketıinin gelişmesinden geride kal­
mıyor. çeşitli ülkelerden gelen sayısız sorulara cevap vererek
işci hareketi içinde faal bi r antelektüel rol oynuyordu. Ken­
d i s i y l e yapılan görüşmelerin listesi, özellikle 1 880'1ere doğru
büyük bir yoğunluk kazanmıştı. Bu dönemde colışmolorın bü­
y ü k k • c: rrıını üstlenen E ngels soyesinde Marx, yine herşeyden
haher · la rdı ve hızla gelişmekte olan Jşci hareketinin ustaların­
dan . biriydi. Bu hareket ıcınde Komünist Monlfesto'doki düşün­
celer gittikce daha üstünlük kozonmo'k taydı. Bu olondak i say­
gınlık büyük çapta, 1 870'1erde, yani daha Marx'ın yaşadığı sı­
ralarda, çok enerjik bir calışma göstemn Engels'in hakkıydı.

Birinci Enternasyonal'de Marksistlerle Sokuninciler arasın­


daki mücadele genellikle fazla obortılmıştır. Gerçekte tom an­
lamıyla Sokuni nci olan cok az k işi vardı, ama onlar arasında
bile, ancak Genel Konseve sa idırma konusunda anioşabilen
ceşitll unsurlar bulunuyordu. Marksistlerin durumu cok daha
kötüydü. Marx ve Engels'in arkasında, Komünfst Manlfesto'yü
özümlerniş ve Marx'ın tüm öğretisini •kavramış yalnızca küçük
bir gurup vardı. Kapital 'in yayınlanmasının ilk başla rda cok az
bir etkisi oldu. Büyük co!)unluk Icin Kapital, kel1menin tom an ­
lamıyla, ancak cok büyilk gayretlerle küçük parça la r koparo­
bildikleri bir granlt kitlesiydi; yalnızca o kadar. 1 B70'1erin ilk
yarısında, Alman ·sosyallstlerinin yazıları. hatta Marx'ın öğren­
cisi Wilhelm Llebknech t'in yazdı!)ı broşürler bile, Marksist teo­
rinin özümlenmesinin, bu dönemde acınacak bir d üzeyde oldu­
ğunu gösterir. Alman partisinin merkez organının sayfaları , ço­
ğunlukla çeşitli sosyalist sistemlerin en garip 4<arışımıylo do­
luydu. Marx ve Engels'in kullandığı yöntem, materyalist tarih
anlayışı, sınıf mücadelesine lhi şkin öğreti-bütün bu nlar akıl er­
mez konular olora·k kalıyordu. Llebknecht'in kendisi de Mark­
sist felsefeyi o +<adar az kavramıştı ki, Marx ve Engels'·i n d iya­
lektik materyalizml lle Jacop Moleschott ( 1 822-1 893) ve Ludwig

200
Büchner'in ( 1 824-1 899) doğal tarihsel materyalizmini birbirine
karıştırabiliyordu.

Nihayet, gördüğümüz gibi. Marx Kapital'ini tamamlamağa


çalışırken, Engels Marksizmin ilkelerinin savunulması ve yayıl­
ması görevini üstlendi. Engels ·k endisini özellikle ceken konu­
ya atıldı; bilimsel sosyalizm ile diğer sosyalist sıstemler ara­
sındaki derin farkı. tek tek olaylarla a nlatabilmek, kara nlıkta
kalan bazı pratik sorunlara ışık tutabiirnek yada kullandığı yön­
temin prati kte uygulanışını göstermek icin çağdaş ta rih olgu­
suna daldı.

Ünlü Alman Prudon cusu Mülberger, Alman Sosyal Demok­


rasisinin merkez "r'OYın orga nında konut sorununa Ilişkin bir ma­
kale dizisi yayınlayınca, bunu iyi bir vesile sayan E ngels, Mark­
sizm ile Prodonculuğu biribirinden ayıran uçurumu gösterdi (Die
Wohnungsfrage). Marx'ın Felsefenin Sefalet i 'ne yapılan hariku­
lade bir katkı olması ya nında. bu kitap, Işçi s ınıfının koşulla­
rını belirleyen a na etkenlerden biri üzerine Marksizmin aydın­
lotıcı ışığını tuttu.
Yeniden yayınladığı eski kitabı Almanya'da Köylü Savaşı na' ,

gene yoldaşlara materyalist tarih anlayışının Almanya'nın ve


Alman köylülüğünün tarihindeki en önemli olaylarından birine
nasıl uygulanabileceğ ini göstermek amacıyla yeni bir önsöz
yazdı.
Engels Alman Relchstag'ında Prusya Snapsl adlı b i r
broşürde bir yandan Prusya yunkerlerinin amaclarını sergiler­
kan, öte yandan toprak ağalığının ve Prusya yunkerliğinin ta­
rihsel rolünü de açıkladı.
Ancak Engels'in e n büyük katkısı 1 876- 1 877 yıllarındadır.
1 B75'deki Lasalc ilerle E isenachlılar Gotha Programı adlı te­
mel üzerinde birleştiler -bu, Marksizm ile Marksizmin Losal­
cilik adıyla bilinen çarpıtılmış kopyası arasında yapılan zaval­
lıca bir uzlaşmaydı. Marx ve Engels bunu, birleşmeye karşı cık-
tıkları IOin değil, programda kendi tekliflerine uygun değişlk­
likler yapılmasını talep ettiklerı icin, son derece şiddetli biçim­
de protesto ettiler. Cok haklı olarak, ·birlik gereğinin tartışılmaz
ol masına karşın, yine de, bu blrleşrıı e nin teorik teme·ll olarak kö­
tü bir programın benlmsenmesinlr ı asla kabul edllemlyeceğlnde
Israr ettiler; bir programın . onayıanmasının bir süre daha erte­
lenerek, bu sırada, günlük protfk çalışmaya uygun düşecek ge­
nel bir platform ile vetinmenin daha doğru olacağını belirtti­
ler. Bu olayda, llebknecht'e karşı cı kanlar arasında August
Bebel ( H �40-1913) ve Wilhelm Bracke ( 1 842- 1 880) de vardı.

Ancak bir koc ha fta sonra , Marx ve Engels, teorik hazırlık


konusunda Iki hlztbln de aynı düşük düzeyde olduğuna Inanma
durumunda kaldılar. Partinin gene üyeleri ara.sında, gerek ay­
dınlar gerek Işeller içinde, ünlü Alman felsefecısı ve lıktisotcısı
Eugen Dühring'ln (1 833- 1901 ) öğretileri, ıbüyük bir yaygınlık ·ka­
zanıyordu. Dühring Berli n Üniversitesinde bir zamonlar yardım­
cı profesörlük yapmış ve 'bir Alman profesöründe pek görül­
meyen cesurlukteki sözleri ve kişiliği nedeniyle büyük sevgi
kazanmıştı. Kör olmasına karşın, mekanik tarihi, ekonomi poli­
tik ve felsefe üzerine dersler veriyordu. Şaşırtıcı bi r -çok yön­
lülüğü ve dl·kkote değer bir kişiliği vardı. Sald ırgan eleştlricl­
liğlni günün sosyolist öğretilerine, özellikle Marx'ın düşüncete­
rine yöneltince, konferansları m üthiş ·I lgi cekrneğe başladı. Onun
sesi öğrencilerle Işçilere, «düşünce krallığında hayatın sesi•
gibi geliyordu. Dühring eylemin, mücadelenin, protestonun öne­
mini vurguluyordu; ekonom i k unsura ·karşıt olarak sıyasal un­
s urun üzerinde duruyordu; tarihte zor ve şiddetin önemine Işa­
ret ediyordu. Yürüttüğü polemlklerde ölcü tanımıyor ve yalnızca
Marx'a değil, Lossolle'e de küfürler yağdırıyordu. Marx'ın bir
Yahudi olduğu gerçeğin i ono karşı bir kanıtmış gibi kulla n­
maktan utanc duymuyordu.

Engels Diihring'e ka rşı saldırmağo karar vermeden önce


uzun süre tereddüt etti. Sonunda Alman ar1<:adaşlarının üste-
leyen isteklerine uydu ve 1 877'de portinin merkez yayın or­
ganı Vorwaerts'de, Düh rlng'in görüşlerini sert biçimde eleşti­
ren bir ma·kale d izisi yayınladı. Bu eleştiri parti Içindeki yol­
daşla r a rasında dahi ·kızgınlı�o yolaçtı. Dührlng'in en önde
gelen mürltieri arasında, revlzyonlzmln müstokt>�l teorlsyeni
Eduord Bernsteln (1850"1 932) . müsta kbel Alman-Amerikan a na r­
şfsti Johonn Most (1 846-1906) do vardı. Alman Sosyal Demok­
ra tlarının kongresinde, oralarında eski Loselci Woltelch'ın da
bulundu�u birçok delege Engels'e acımasızca saldırdı. Bu sal­
dırılar öyle bir noktaya ulaştı ki, neredeyse, Marx ve Lassolle'i
hocaları sayan bir portinin merkez organında Engels'In bundan
böyle yazmosını yasokiayan bir karar . benimsenecekti.

Bir arabulucu, Engels'in bundan böyle makalelerini mer­


kez organında değil, özel ilavelerde yayınlomasını öneren daha
� klo uygun bir yol ileri sürmeseydl, 'bir rezaletin patlak ver­
mesi kocınılmaz olacaktı. Sonunda bu öneri i<obul olundu.

Dühring'i eleştiren 'bu makaleler bir araya getirildi ve 1 878'


de Herrn Eugen Dührlng's Umwaelzung der Wlssenschaft adıy­
la kita p halinde yayınlandı. Bu kitap daha sonroları daha cok
Anti-Dührlng adıyla bilinegelmiş ve Marksizmin tarihinde bir
dönüm noktası olmuştur. 1 870'1erln Ikinci yarısında eyleme gl­
ren genç kuşak. bilimsel sosyalizmin felsefi öncüllerinin ve
lzledi�i yöntemin ne olduğunu bu kitapton ö�rendl. Antl-Düh­
rlng'in Kapital üzerine çalışmada en Iyi başlangıç oldu�u do�­
rulonmıştır. O günlerde sözümona Marksistler tara fındon ya ­
zılan makalelerı okursok. hepsind e Kapital'In ele a ldığı sorun­
ları ve izlediği yöntemleri son derece çarpıton bir ba1<ışın ege­
men olduğu ortoya cıkmaktod ır. Kapital dışında h içbir k itap.
Marksizmlin özel bir yöntem ve özel bir sistem olarak yayılma­
sında, Anti-Dührlng kada r büyük görev görmemiştir. 1880'1erin
başında siyasal a renoya çıkan bütü n gene Marksistlerin dü­
şünceleri -Bernstein. Karl Kautsky (1854-1 938) . George Plekha­
nov (1857-1918) - bu kitopla şekillenmiştir.
Anca k bu kitap yalnız partinin üst tabakaları üzerinde et­
kili olmadı. Fransız Marksistlerinin isteOI üzerine, Engels 1 880'de
birkoc bölümü Fransızcaya çevrllmek üzere özetledi, bu ·kitap­
cık Komünist Manlfesto kadar çok okunan, en ünlü Marksist
kaynaklardan biri olacak ve daha çok Ütopik ve B ilimsel Sos­
yalizm adıyla tanınacoktı. K itap derhal Fransızcaya. birbuçuk
yıl sonra da Ruscaya çevri ldi. Engels bütün bunları daha Marx
yaşarken başardı. E ngels onun öğütlerlnden, hatta Işbirliğin­
den yararland ı. Örneğin Anti -Dühring'dekl bir bölümün bütünü­
nü Marx yazdı .

1 880'1eri n başında Avrupa işcl hareketinde önemli bir de­


ğişme meydana geldi. Engels'In yorulma k bilmeyen calışmaları
ve olağanüstü basitleştirme yeteneği sayesinde Marksizm hız­
la ta·ban kazanıyordu. 1 876'da Sosyal Demokrat Parti yasa dışı
ilan olundu. Geçici bir karışıklıktan sonra Marksizm yeniden
zirveye yükse·lmeğe başladı . Bebel anılan nda. Londra'daki ıdh­
tiyarla rın• olayların bu yönde gelişmesinde önemli bir rol oyna­
dıklorını anlotmaktadır: Marx ve Engels, «Skandal� diye nite­
ledikleri bu yosoklomanın, halıkın protestosu karşısı nda devam
edemiyeceğini belirtiler ve burj uvaziyle herha ngi bir biçimde
ilişk iye g i rme yolundaki tüm çabalara karşı uzlaşmaz bir müca­
dele verilmesini talep ettiler.

Fransa'da 1 879 Marsilyo Kongresinde sosyolist programlı


yeni bir ·işçi portisi örgütlendi. Burada eski So kuninci J ules
Guesde'nin ( 1 845-1 921 ) önderliğinde gene Marksistlerden olu­
şan bir gurup başa geçti . 1 880'de yeni bir programın hazırlan­
mosına karar verildi. Guesde ve yoldoşları, programın hazırlan­
mosında faal bir rol alacak olon Marx 'ı görmek üzere Londra'­
ya gitti ler. Yerel propoganda açısından taşıdığı değerden ötürü.
Fransızların israrla istedi kleri pratik çalışmaya ilişkin bircak
noktayı ele almayı reddeden Marx. komünizmin temel düşün­
relerini izleyen ve her Frensızın onlayobileceği bir programı
karşı konmaz bir mantı kla rorm üle ederek. özgül Fransız ko-
şullarını kavrama konusundaki yeteneğini birkez daha gösterdi .
Fransızların programı daha sonraki tüm programlar foin örnek
oldu -Rus, Avusturya, Alman Erfurt programları. G uesde ve
Lafargue kendi şerhlerini düştükten sonra, bu program Berns­
tein tarafından Almancaya ve Plekhanov tarafından Rusçaya
Sosyal Demokratlar Ne Istiyor? adı altında çevrildi. Bu kitap
da Engels'in broşürü gibi, ilk Rus Marksistlerinin ü zerinde ça­
lıştığı bir metin olarak hizmet gördü ve işcl çevrelerinde Mark­
sizmi öğretirken kullanıldı.

Marx, Fransız yolda şlar ·icin işci sınıfının koşullarının a raŞ­


tırılmasına yardımcı olacak ayrıntılı bir anket (*) de hazırladı.
Bu anket Marx 'ı n imzası olmadan yayınlandı. Marx tarafından
1 866 Cenevre Kongresi icin hazırlanan anket yalnızca onbeş
kadar soruyu lçerirl<en, yen i a nket işçi lerin hayat koşullarını
en klicük ayrıntısına l<adar kuca·kloyan yüzden fazla sorudan
oluşuyordu. O dönem in en mükemmel anketlerinden biri olan
bu çalışma , ancak lşcl hareketinin Marx giıbi çok derin bilgil·i
bir araştırıcısı tarafından hazırlanabllirdi. Bu anket, ayrıca
Marx 'ın soyutlamolara d üşkün biri sa nılmasına karşın, somut
koşullara yaklaşma ve somut gerçekliği kavrama yeteneğini is­
patlamaktadır. Gerçekliği çözümleme ve böyle bir çözümlerneye
dayanarak genel vargıla ro ulaşma yeteneği, h i çbir zaman ger­
çeğin yokluğu, yükseklerde muğlak soyutlamalar içinde ucma k
anlamına gelmemektedir.

Marx ve Engels Rusya'daki devrimcı gelişmelerı büyük bir


dikkatle lzllyorlardı. Rus dili üzerine çalışmışlardı. Marx bu ça­
lışmaya cak geç girlştl, ama Dobrolyubov. Cernişevskıi ve bir
yabancı icin a nlaşılması özellikle güc olan Saltıkov-Şcedrln gibi
yazarları bile okuyabilecek ölçüde ustalık kazandı. Marx Kapi­
tal'in Rusça çevirisini de yayınianmadan önce okuyobildl. Rus-

(*) Bkz : Marx, Karl : Işçi Anketi, Yeni Sinema Dergisi Yayını , Isıan­
bul 1 970.

205
yo'doki ünü Hogue Kongresinden sonra do o rtmoOo devam etti.
Burjuva ekonomi polltl�lnln eleştiricisi olarak büyük bir otorite
sayılıyor ve Rusya'daki ekonomi k ve siyasal yazıların büyük
ço�unlu�unda doloylı dolaysız etkieti hlssed.Uiyordu. Peter Lav­
rov ( 1 823-1900) ve yandaşları, Markscı moteryollzme bazı Ide­
alist kavramlar aşılamağa calışmakla birlikte, Marx'ın doğru­
dan etkisi altındaydılar. Daha sonraki gelfşfmlerf Jelnde Rus
Bakunlncilerl de Marx'a büyük bir saygı gösterdiler. Rusya'da
en önde gelen Morkscıların bazıları, George Plekhanov, Vera
Zassullc ( 1 851-1919), Paul Axelrod (1850-1 928) , Leo Deutsch
(1855-1 941 ) , lll< başlarda Bakuninciydller. Marx ve Engels, Na­
rodnoya Volya (Halkın Iradesi) adıyla bilinen harekete büyük
değer vermişti. ( * )
Marx'ın R u s edebiyatı v e Rusya'daki sosyo-ekonomik lliş­
kller üzerine ne kadar dikkate çalıştığını gösteren blrcok el­
yazmaları ve mektupları bulunmaktadır. Rusya'daki tarımın
durumuno Ilişkin verileri çok L� bilen Marx, yalnızca Rusya'·
daki tahıl kıtlıklarının nedenlerine Işaret etme4<1e kalmadı, b u
kıtlıkların peryodik olduğuna Ilişkin b i r yasa d a saptadı. Var­
dığı sonuçları, Sovyet Rusya'daki son tah!l kıtlığı dahil, tarih
bugüne dek haklı çıkarmıştır. Kapltal'ln, tarımsol sorunun araş­
tırılmasına ilişkin ücüncü clldinde, Marx'ın yorarlanmağa niyet­
lendl�l Rusya 'ya il'lşkln malzemenin çoğu, Marx'ın kötüleşen
sağlı�ından ötürü ·kullanılmamağa mohkumdu. Marx'ın el yaz­
ması hallnde bıraktığı bu malzeme, Rus komünal· topra'k mül­
kiyet! (mlr) lle Ilgili olarak Vera Zassul lç'in yöneltti�! soruya
verdiği cevcrbın dört taslağını içerme ktedir. (**)
Marx'ın son birbucuk yıllık hayatı yavaş bir ölüm süreci
oldu. Önünde, biran sol uk alır o lmaz üzerine eğilecej;)l dev co-

(*) Bu popülist-sosyalist örgüt, 1 8 70'1erde Rusya'da faal iyet gösterdi.


14 Mart 1 8 8 1 'de ll. Alexander'e düzenlenen sulkast bu örgütün
eylemiE:rlnln dcruğu oldu.
(**) B u taslaklar Rlazanov tarafından bulunmuş ve Marır-Engels Arehiv
CIIt 1, s. 31 8-343de yayınlanmıştır.
lışmanın karalamaları duruyordu. Olgunluk ca�ında modelin te­
mel hatlarını çizd i ; bu taslakta ·kapitalist üretim ve m übadele­
nin temel kanunları ıJfade olundu. Ancak bunu Kapital'in birinci
cildi gibi canlı bir argon izmaya a ktaracak gücü kalmam ıştı.

Nihayet, kader Marx'ın bitkin, hastalıklı. zayıf argon izma­


sına karısının ve kızının hemen hemen aynı zamonda ölümü
gt·bl �ki aOır darbe lndirlnce, bu sarsıntıya dayo namadı . Gari p
gelebilir a ma , yırtıcı Marx, allesine candan bağlı, kişisel ilişki­
lerinde son derece nazik bir dnsandı. Kızının ölümü onu o ka­
dar derinden etkllemlştl ·ki, en yakın a rkadaşları hastalığının öl­
d ürücü blı;:ılmde nüksetmesinden korkmuşlardı. Marx 'ın kızına
yazdığı mektupları okurken, ınsa n, bu sert adam böyle bir se­
vecenlik ve duygu koynai:jını neresinde taşıyor diye şaşırmak­
tadır.

Filistılnler ve devrim çömezleri, Marx 'ın hayatının son say­


falarını okuf1ken şoşırıyorlor, hayret ediyorlar. Onlara göre bir
devrimcinin · enerjisinin tek parcasını dah i , devrimin , d ışında
kalan bir konuya hosretme"SI do(jru de(jildir. Yalnız bir saat
Icin şövalye kesilen bu kişi lere göre. gercek bir devrimci bü­
tün zamanı. hayatının her dakikası üzerinde titiz olmalıd ır.

Ama Insanca yargıda bulunmak gerek. Büyük bir saygı ve


hayranlık beslediğimiz •kişilerin , nihayet bizim gibi, ama biraz­
cık daha a kıllı, daha okum uş ve devrim davasına daha yararlı
Insanlar oldut<larını düşünmekten hepimiz hoşlanırız. Yalnız es­
ki, sözde klasik d ramlarda insanfor imhraman olarak gösterilir:
Yürüdüklerinde dağlar sarsıl ır, ayaklorını vurduklorında toprak
cotı rdar, yiyişleri Içişleri bile ılmhromancodır.

Marx da cok kez yukarda'ki biçimde tasvir olunmuştur.


Genelllkle yüksek ve gösterişli taniara düşkün olon sevimli
i htiyar Clo ro Zetkin'In aniatılarında da böyle bir Marx çlzilme1<­
tedlr. Onu bu biçimde sunanlar. kendisine en beğendi(jl söz
sorulduğunda Marx'ın «'ben i nsanım, ve Insani olan hiçbir şey
bana yabancı değildir• diye karşılık verdiğinf unutmuş görü­
nüyorlor. Yolnışlor da ona yabancı dei:jildl, ve bazı olaylarda
gösterdiği aşırı güvenden, bazı durumlarda do yoptıi:jı açık hak- .
sızlıktan dolayı çok kez Marx da pişman olmuştur. Marx'ın bazı
hayranları onda ki aşırı şarap sevgisini (Marx şoroplarıylo ün
salan Moselle bölgesindendil kolayca atfederken, sürekli tütün
içmesini hoş görmek onlara daha zor geliyordu. Bu durumla
Marx'ın kendisi de alay ederek, Kapital'In karşılıi:jında aldıi:jı
paranın, Kapltal'i yazarken harcadığı tütünün mosrafını karşıla­
mağa bile yetmediğini belirtmiştl. Yoksulluğundon dolayı en
ucuz türden tütünler içiyordu, böylece hayatının, soğlıi:jının
önemli bir kısmı dumanlara savrulup gitl'i. Hayatının son yılla­
rında Iyice tehlikeli bir hal a lan müzmin bronşitin nedeni buydu.

Marx 14 Mart 1 883'de öldü. Ve Engels, Marx'ın öldüğü gün


onun eski yoldaşı F.A. Sorge'ye (*) şunları yazarken ne kadar
hoklıydı,

«Doğal zorunluklara göre meydana gelen tüm olaylar, en


korkunç olonları bile kendi tesellisini beraberinde getirmekte­
dir. Tıp sanatı belki onun ömrüne, dak iorun ustalığına bağlı
olarak sürecek umutsuz bir varlığın ömrüne, bitkisel hayatla
geçen bir koc yıl daha katobillrdi , birden değil parça parça
adım adım ölmek olurdu böylesi; ama böyle bir hayoto Morx'­
ımız cok dahil zor doyonobllirdl. Tamamlayamadığı bir sürü
görevle kuşatılmış olarak yaşamak, ve onları bir sonuca ulaş­
tırmanın Imkansızlığını d üşünerek, Tontolus'un acılarına katlan­
mak onun Icin, kendi payına düşen sakin ölüme oranla bir kat
daha acı olurdu.

•Ölüm ölen acısından değil, hayatta kalan acısından kor­


kuneturt , E plkür'ün ·bu sözü hiç ağzından düşmezdl. Ve bu güç-

(*) F.A. Sorge, BirinCI Enternasyonal merkezinin 1 872'de New York'!!


akterılmasından sonra örgütün sekreterll!)lnl yaptı. 1 906'da ölerie
dek Almım-Amerlkan Işçi hareketinde faal rol .oynadı.
lü dehoyı, tıbbın daha büyük başarısı �cin sürüklenerek varolan
flzH<gel bir yrkıntı olarak görmek, ve gücünün doruCundoyken
acımasızca eleştird i�! fllistenlerln olaylarını Işitmek -hayır,
böylesi bin kat daha iyi, Öbürs ü gün onu karısının sükunet loln ­
de uyuduğu mezara taşıyocoCız.
Flkrimce, bütün çektiklerinden sonra, doktorlar bile benden
doho Iyi bilmemektedir, boş.ko a lmaşı'k yoktu.

Olonlar oldu. Insanlık bir beynf, zamanımızın en büyük


beynini yitirdi.

Proletarya hare�eti sürecek, oma merkez gitti. müşkll an­


larda Fransızların, Rusların, Amerl·kolıkırın ve Almanian n yardım
icin başvurduklorı, her zaman, ancak konusuna son derece ho­
kim olon bir deha tarafındon verllebilecek ocık, çürütülmez bir
akıl · aldıkları merkezdi bu g iden.,.

Engels şimdi son derece yorucu sorunlarla tek b<Jşına


karşı karşıya kalmıştı . Çok okumuş, parlak bir yazar ve Alman
dilinin en Iyi üslupculorındon biri olon Engels, ·Insan bilgisinin
birçok olonında uzmondı; Marx yaşarken zorunlu olo ro'k Ikinci
planda kalmıştı .

«Burada kişisel bir ocrklomo yopmomo izin verilsin. Son


zamonlarda birkoc kez bu teorinin hozırlonışındokl payım ıma
edildi. onun icin bu noktayı oydınlotocok birkoc söz söylemek·
ten kendimi olı koyomıyorum. Marx ile kırk yıllık fşblrllğlm sı­
rasında ve ondan önce teorinin hazırlanışında olduğu kadar
özellikle geliştirilmesinde de benim belli bir 1<-işisel payım ol­
duğunu yodsıyomom. Ama özelllkle Iktisat ve tarih o lonında
yön verici temel düşüncelerin büyük coğunlui'ju ve özellll<le de
bu düşü ncelerin kesin lfodelendlrillşlerl Marx'ın Işidir. Benim
teoriye kotkımı. olsa olsa birkoc özel bilgi do!ı dışında, Marx
bensiz de gercekleştirebilirdi. Ama Marx'ın ya ptığını ben yapa­
mozdım. Marx bizim hepimizi aşıyordu; Marx tıeplmlzden daha

F. 1 4 209
uzaj)ı, daha genış ve daha çabuk görüyordu. Marx bir deha ldl;
biz öteklleı: tse olsa o•sa yetenekli kişiler. O olmasaydı, teori
bugün butundul:ju yerden cok gerilerde olurdu. Dolayısıyla
teori haklı olarak onun adını taşıyor.• (*)

Engels, -kendi kelimelenyle, a rtık b irincı keman olarak çal­


mak zorundaydı, bütün hayatı boyuneo Ikinci -keman olarot<
colmış ve birinci -kemanın oloj)anüstü bir ustalrkla Marx tara­
fından çalınmasından her zaman büyük sevine duymuştu. Ikisi
de ancak kendilerinin bu kadar rahatco cözebllecej)l notolara
bakarak çolryorlardı. Engels'In üzerine Ilkin, Marx'ın edebi ml­
rasını toplam'! gPbl ancak Herkül'ün yüklenelbllece�l bir görev
düştü. -Bir zamonlar Morx'o ıkendlnl toktim ederek, ona en bo·
yol}ı türden methiyeler yal:jdıron, oma şimdi gazetelerde Marx'ın
Kapital'in birinci olldlnde 4klncl ve ücüncü clltlere yaptıl}ı atıf·
ların, yalnızca kamuoyunu 'kandırmak Icin Ileri sürüldül:jünü, as·
lında varolmadıl}ını Iddia eden bir ltalyon profesörünün aşoOı·
Irk Iddialarının tersine. E ngels, Marx'ın ,ka(jıtlan arasında Ikinci
ücüncü ve hatta dördüncü cildin el yazmalarını acıl}a · çıkardı.
Ne yazık ki. bütün bunlar karmakorışık bir halde bırakılmıştı,
t-u nedenle, bütün zamanını bu göreve hosredebllecek durum­
do olmoyan Engels, onbir yıllık bir dönem boyunca bu elyaz­
maları üzerinde çalışma k zorunda kı:ıldı. Marx'ın yozrsı son de­
rece okunoksızdı ve bazen kendi bulduOu steno harflerini kul·
lonıyordu. Ölümünden k ısa süre önce, sonunda eserini tomom­
loyomıyocoOmı onloyınoo, Marx küçük kızına belki Engels'In
bu elyozmolorıylo birşeyler yopabllece�inl söylemişti.

Bereket versin Engels, bu eserin önemli kısmını tamamla­


mayı başardı. Ikinci ve ücüncü ciitieri baskıya hazırladı. Engels
dışında, bu büyük görevi yerine getirebilecek birinin cok zor
bulunocoOını do eklemeliylz. Bu ciltlerde bazı yolnışlar

(0) MARX · ENGELS_: «Din Üzerine, Sol Yayınlar, Ankara 1 976, s. 246.

210
vardır, ancak bu ciltler bugün yayınlanırken Engels'in adı Marx'ın
adının yonında yerolmayı kesinlikle hoketmlştir. Marx'ın orltı­
nol elyozmolorını. Enge�·e uloştıt<lorı hallyle bulobllece�imiz
konllSundo çok az umudumuz var. Blrlncl ciit dışında, Marx'ın
Kapital'! bizlere ancak ·Engels'in çevirisiyle erişebilmektedlr.

Özelllkle Birincı Enternasyonal'In son bulmasındon sonra,


Marx ve Engels eski Genel· Konsey'in rolünü birlikte yerine ge­
tlrmeOe başlamışlardı . Şimdi bütün a racılık ve çeşitli sosyolist
guruplar orasındak i Ilişkileri sürdürme görevi yanısıra, a kıl ve
bilgi verme çabası do, gitti kce büyüyen bi r yük halinde, tei<
başına Engels'in omuzlarına yıkılmıştı. Marx'ın ölümünden son­
ro, çok geçmeden uluslarorası lşcl hareketi yeniden güçlü ha­
yat belirtlleri gösterme�e başladı. 1 886'da yenı bir Enternas­
yonal'In örgütlenmesinden sözedllme�e başlandı. Ama 1889'dan
sdnra da, yani Ikinci Enternasyonal'! örgütleyen ilk kongreden
sonra da (anca'k , 1 900' e dek sürekli bir merkezi büro kurula­
modı) . Engels hemen hemen bütün Avrupa ülkelerindeki Işçi
hareketlerine öğütler veren, yayın organlarına yazılar yazan
biri olarak çok faal tblr rol oynadı. Birçok üyeden ve çeşitli ül­
kelerin sekreterlerinden oluşan eski Genel Konsey, şimdi En­
gels'ln ·klşlll�lnde ete kemi�e bürünüyordu. Bir ülkede yeni bir
Marksist gurup doğar doğmaz, bunlar danışmak üzere Engels'e
başvuruyordu; olağanüstü dil bllglslyte Engels. ·bazen doğru,
bazen yanlışlar yaparak. gelen guruba kendi d iHyle cevap ver­
me�e glrlşlrdl. Forıklı ülkelerdeki lşcl hareketlerini kendi dil­
lerindeki yayınları okuyara k Izliyordu. Bu. onun hayli zamanını
alıyordu, oma böylece Marx'ın formüllerini her ülkenin özgül
koşullarına h ünerle uygulayara k , bu ülkelerdeki Marksizmin et­
k isini güclendl rebllfyordu. E ngels'In yazarlık kapasitesiyle hiz­
met etmediği ülke hemen hemen hlc yoktu. Engels'In yalnız
Alman ve Avusturya yayın organları, yalnız Fransızla r lcln ma­
kaleler yazmakla 'kalmadığını görüyoruz, onu Komünist Mani­
resto'nun Polanya diline çevirisi Icin yeni bir önsöz ya iarken,

211
lepanyol, Danlmaı1<a. Bulgar ve Sırp Marksistlerine akıl verip.
önerilerde bulunarak yardım ederken görüyoruz.

Engels'In gene Rus Markslstlerlne yaptıi:jı yardım özelllkle


zlkretmei:je dei:jer. Rusçayı •bildiği Icin, Marksist Rus edeblyatıy­
lo lllşk·l sinl dolaysız ve gecikmesiz s ü rdüreblllyordu. Salt bu et­
kisinden dolayı, Narodnoya Volya gurubunun büyük presti l ine
karşın, Emeğin Kurtuıu,u gurubu (*), Alman Marksizmi lle bu
kadar çabucak baOJor rkurablldi. Ancak Engels sayesinde, Batı
Avrupa'nın, özelli'kle de Almanya'nın, Rusya gibi bir Asyatik ül­
kenin işcl hareketine ve Marksizmine karşı besledii:jl güvenslz­
lli:ji altedeblldller. 1 889'da Plekhanov, Engels'! görmek ve Rus
devrimcı hareketindeki yeni eğilimleri ona oktarma k için Land­
m'ya özel bir yolculuk yaptı. Engels •li k Marksist Rus dergisi
icin Rus Corlığının dış politikasına lllşkin özel bir makale bile
vazdı.

Engels enerl lk faaliyetlelllnin meyvalarını çok cabuk dev­


şlrdi. Ikincı Enternasyonal kurulurken. Engels kongrelerin ca­
Jışmolarında doi:jrudan bir rol a lmadı. Açık toplantılara katıl­
maktan kaçındı, artrk çeşitli ülkelerdeki işçi hareketinin yöne­
timinde bulunarı öğrencilerine öğütler vermekle yetlndi; onlar­
da a kıl vermesini ve otoritesini ·kullanmasını Isteyerek bütün
öneml·i olayları ona bildirdiler. Bazı pa rtiler Enternasyonal'deki
etklnliklerlnl. Engels'·ln desteği sayesinde kazandılar. Hayatının
sonlarına doğru çeşitli ülkelerin öncü partilerinin başındakiler­
le sürdürdüğü ıbu deva mlı Ilişkide, bazı tutarsızlıklar da old u.
Örnei:jin Engels, Fransız Markslstle�inln köylü meselesine olan
aşırı düş·künlüğüne derhal karşı çıkarken, sosyalistler aleyhln­
dekl kanunların yeniden canlandırılmasından korkarak, Marx'ın
Fransa'da Sınıf Mücadeleleri'ne (bu kitap, uzlaşmasız sınıf

(*) Plekhanov. Zasuliç, Axelrod. Deutsch ve diğerleri tarafından 1 883'


te örgütlenen ve 1 898'de oluşan Rus Sosyal Demokrat Işçi Partisi­
nin öncüsü olan lik önemli Marksist gurup.
mücadelesi ve proletarya diktetörlüğü düşüncelerinin parlak bir
uygulomosıydı) yazdığı önsözü yumuşatması Icin kendisini lkntı
etmeğe calışan Alman yoldaşlara şartlı olarak boyun e(ldt.
Bir Mayıs'ın uluslarorası lik kutlanışı sımsında ( 1 890) Ko­
münist Manlfesto'nun Almanca dördüncü baskısına yazdıOı ön­
sözde, Engels uluslarorası işcl hareketindeki heyecan verıcı
büyümeye Işaret ettikten sonra, Marx'ın bunu kendi gözleriyle
görmemesinden duyduğu üzüntüyü ifade etti. Marx 'şcl sınıfı
hareketinin yalnızca Ileri unsurlarınca tanınırken, tanıtmanın
önemini bi len ve kapitalist basının Marx'ın Kapltal'l üzerine ot­
mağa çalıştığı ölü toprağına karşı direnen, ama a rkadaşı gibi
kendini övmenln her türlüsünden kocınan Engels. hayatının son­
larına doğru uluslararası lşcl hareketi içinde en sevilen kişller­
den biri oldu. Arkadaşla rını n larariarına boyun eğerek , 1 893'de
Avr.upa kıtasını ziyaret ettiğinde, buna kendisi de Inanma fır­
satı buldu. Lassaile'In bir zamonlar yalnızca propaganda Icin
değil, kitleler arasındon önderlerin slvrllmesl, yükselmesi ve ün
salmasında araç olamk salık verdiği kitle gösterileri ve toplan­
tıları, şimdi salt lşcl hareketı dev boyutlar ·kazandığındon dola­
yı, çok büyük niceilkiere ulaşmıştı. Benzer bir gösteri, Engels'In
sadece bir konuk olarak katılmak ;stediği Zürlh Kongresi'nde
düzenlendi ; Enge·ls ancak alkışia rın dinmeslnden sonra, kıta
bir konuşma yapmayı kabul etti.
Marx'ın tersine. Engels calışma yeteneğini hemen hemen
seksenbe� yaşına dek korudu. 1 895 kadar geç bir tarthte, Vlc­
tor Adler'e Kepltol'ln Ikinci ve ücüncü ciltlerinln no-sıl okun­
ması gerektiğine Ilişkin önerllerl Iceren ·Ilginç bir mektup yaz­
dı. Yine yaklaşık aynı �;ıralar. ücüncü cilt icin önemli bir ek
hazırladı. Birinci Enternasyonal tarihini yozmcğa hazırlanıyor·
du. Tam bu calışmanın sıcağında, acımasız bir hastalığa yenit(
düştü ve bu, 5 Ağustos 1 895'de ölümüne neden oldu.
Marx, Londra'da korısı ve torunuyla aynı nıezoro gömüldü .
Üzerine boslt bir taş d ikildi. Bebel Engels'e Marx'ın mezan
üzerine bir anıt yapılmasını önerrneğe nlyetlendiı)lnl yazdıOın­
da, Engels, Marx'ın 1<ızlarının buna ·kesinlikle karşı olduklarını
yazmıştı. 'Engels öldüğünde ölülerin yakılması işlemi batıda
yeni yeni uygulanmağa başlamıştı. Engels vasiyetinde bedeni­
nin yakılmasını Istedi . Ölümü üzerine, •bu vasiyetin yerine ge­
tirilip getirilmem� gerektiği sorunu doğdu. Alman yoldaşla­
rın çoğu, bir mezar ve !büyük bir anıt yapılması dü�üncesln­
den vazgeerneğe pek niyetli dei:jlldi . Neyse ki, Engels'In vasi­
yetının yerine getirilmesi konusunda <kara rlı yeterli sayıda yol­
daş vardı. E ngels'in beden i yakıldı ve küllerinin konuldui:ju kap
denize sovruldu.
Iki a rkadaş arkalarında g ranitten daha güçlü, bir mezar
yazıtındon daha özlü. dev lblr anıt bıraktılar. Bize bilimsel bir
araştırma yöntemi, devrimci strateji ve toktik kurolları bıraktı­
lar. Çevrem izdeki gercekliğin incelenmesinde ve kavranmasın­
da hala son derece derin bir 'kayna k görevi görmekte olon,
tükenmek bi lmez bir bilgi hazinesi bıraktılar.

-- oOo--

214
N O T L A R

( 1 ) ·Sanayi De vri mi• terimi, Fransa'da ·Devrim• olarak bi­


linen 1789'a. benzetilerek. 1820'ler kadar erken bir dönemde kul­
lanılmıştır. Bu tertml 1844 ve 1845'de kullanan Frtedrtch Engels,
ona muhtemelen Fransız yazınmda rastlamış ve Alman dilinde
ilk kez kullanmıştır. Ta.rthçl Arnold Toynbee 1884'de kullanana
dek bu terime fngtllzcede rastlanmaması ga.rtptlr. Terimi Alman­
ca olarak kullanan Marx 'ın K ap i tal 'i n i Toynbee bi liy ordu IKapl­
tıd'ln I n g ili zce çevirisi 1 888'de çıktı. Bk. A. Bezan son, Quarterly
Journal or Econom l cıı, 36 1 1 022 1 . pp. 343-349, G . N . Clflrk The Idea
of the lndustrlal Revolution !Glasgow, 1953 ) ) .
! 2 ) Napol yo'nun •Ömrünün e n son günlerine dek devrimci
propaganda silahını asla. küçü msemedi kl • yolunda.ki lfadeye ka.I"Şı
ç ık ılabil ir. Rus t.a.rihçlsl E. Tarlll 'nin sözleriyle, •Napolyon ordu­
sunun yenJlmEızlltı . yerine getirdiki tarihsel açıdan ileri misyonu
terkedince, ortadan kalk tı.• Bk. Napoleon In Russla, New York,
1943, p. 60.
131 Aleksander Nikolaeviç Radişçev U749-1802l , yurt dışın­
daykan Fransız felsefesine aşina olan bir Rus soylusuydu. 1790'da
St. Petersburg dan Moskova'ya Yolculuk adlı
' ki tabını yayınladı,
burada serllltin kaldınlma.sıru ve çarhA"tn yıkılmasını savundu.
Sibirya'ya sürüldü. Döndükten sonra. yine kovuşturmaya. utnıdı.
In tihar etti.
14) Yazar burada 1832 Reform Yasasından sözediyor.
IS) Karl Schapper Ilkin ha.psedlldJ, sonra. Fransa'dan sürüldü.
16) Marx 2 Mayıs 181B'de, Frledrlch Eng els 28 Kasım 1820'de
doğmuştu.

, 17) 1 806 'da. ortadan kalkan esld Kutsal Roma Imparatorlu-


ğu, AlrnAilca konuşan bir devletler yıkınından olu şuyord u. VI­
yana Banş Antla.,masıyla birçok kllçük devlet ortadan kaldınl­
dı; önemli devletler olaraık kuzeyde Prusya, güneyde Avusturya,

215
diğer yanda. Sa.ksonya. ve Ba.vyera. gibi devletlerden oluşan bir
kala.ba.lık kalmıştı.

(81 Wi lhelm Llebknecht U826-1900 l Alman Sosyal Demokrat


Partisinin U869l kurucula.nnda.ndır.

(9) Pa.rts Doğrular Llga.sı, Blanqui'nin 1839'dald aya.kla.nma.­


denemesinden sonra dağıldı, ama yeniden kuruld u . 1 840'larda
Llga.'nın Paris'te çeşitli kollan vardı; bunlar. diğer kentlerdeki
k oli an n da. ka.tılma.sıyla. 1847'de kurulan Komünist Llga'nın par­
çası old u lar.

UOJ İşçi Ekitim Demeki (Arbeiterblldungsvereln l Komünist


bir örgüte ·dönüştürülmedl•, ancak Doğrular Llga.sın"da. ör­
gütlenen Komünistler bu demek Içinde çalıştı. Bu örgüt çok kez
Komünist Eti tt m Demeki adıyla anılır. 1916'ya. dek va.rlıtını sür­
dıirdü.
( l l l Mehrtng hakkındaki hüküm pek insaflı d eki ! . Marx bi­
yograflsinde, Mehrtng, Marx'ın .yeni baskıla.rdan• sakınma ar­
zusundan sözetmektedir.
( 12 ) Burada Marx'ın haya.tındaki kriUk bir dönem atl a n m ı ştır.
Marx Bonn'da ancak bir yıl kaldı, sonra. Berlin Üniversitesine
geçU, orada Riazanov"un bellrttlkl gibi. •tutkuyla çalışmaJa.nna
kapandı .• Berlin'de Genç Hegelcllere katıldı. 184 1'e dek orad a
kaldı, a.yru yıl hocası Bruno Bauer'tn yanına, Bonn'a döndü.

( 13) Marx Jena"da hiç okumadı; doktora derecesini In absen­


tla (gıyabenJ Yunan materyaU:mıJ üzertne hazırladığı tezi yol­
ladıktan sonra aldı.

U4l Engels Marx'a Genç Hegelcllertn Berlin takımı içinde


rast.lamadı. Mfi.I"X Berlin'den 1841 Nisan'ında a.ynldı, Engels ora­
ya. 1841 Eylülünde askerlik görevini yapmak üzere geldi.
USJ Marx'ın büyükbabe.sı, Marx Levi (ölümü 17981 Treves"de
hahamdı.
cısı Engels eleştlrtslni yazdıkında Schelllng Berlin'deydi;
Engels 1841 Ke.sınunda Schelling'in açtlış nutkundan esinlendl.
U7J Hindu teolojisine yapılan bu değtnme, muğlak kalmak­
tadır. 1897-1898 yıllannda X ışını ve radyoakttvlte keşfolunmuş­
tu. Herhalde Ria:zanov, W. Crookes ve OUver Lodge gibi. fizik­
çiler arasında yaygın olan splrttilaUzmJ kastetınektedir.

U8J Paris'te kaldığı 1844 yılında Marx, Hegel eleştirisine de­


vam etU, Hegel mantıjı. Ozerina çalqtı ve Hegel'tn yabancıl9.4-

216
ma kavnı.nunı yeniden değerlendirdi. Bu eser, 1 927'de Riazanov
Rusça olanı.k yayınlayana dek elyazması hallnde kaldı. Da.ha
soıira bu elyazmasının Almanca ori jinali MEGA içinde yayınlandı
v e 1844 Ekonomi k ve Felsefi Elyazmalan adıyla billnegeldl . Kut­
sal Ai le da.ha sonra, Engels'in 1844 Ağustosunda Ma.nı:'a katıl­
masından sonra yazıldı.
U9l Bu özetierne Engels'in 1885'de hatırladık i anna dayana­
rak yazdıklanna biraz ters düşmek tedir. Engels'in Komunist Ha­
berleşme Komltelertnin faaliyetini atladı!J doğrudur; Riazanov
buna dikkati çekmektedir. Ancak Engels kendisiyle Marx'ın
-manastırlannda oturmakta olduklarına• benzer bir i fadede as­
la bulunmamıştır. Tersine ·her Ikisinin de her şeylertyle siya­
sal faaliyete daldıklannı• y azmıştır.

l :ıı> l J.M. Steklov'un Karl Man ( 1 922 Rusçal adlı kitabından


sözedilmektedir.
12l l Daha sonra günışığına çıkan belgelere göre Doğrular
UgA..'Iı 1 8.19'dan sonra da varlığını sQrdurmüştür. Haziran 1847'de
Komünist Uga adını ald$ Londra. Kongresine dek çalışma�
devam etmişUr. O sıral arda Londra !merkez) , Paris, Brüksel,
Li�ge, Stockholm ve Hıı.mburg ile Leipzig dahil birçok Alman
kentinde uyeler1 bulunuyordu.

122) Hughes de Lamennais 1 1782-1854 ) daha çok F�llc!te de


L!!.menna.ls adıyla t.anınma.ktadır; Auguste Blanqul 11805-1881 l .
kapitalist sistemin ancRk kendini devrime adamış bir komplocu
�urup tarafından yıkılrna.sının mümkün oldutuna Inanan pro­
fesyonel bir devrimclydl.

123) Bu Londra Kongresinde Engels Doğrular lJgası.nın Pa­


ris'teki iki bölümünQ temsil ediyordu.
124 ı ·Tüm illkelerin lşçileti, birleşi n· sloganı da.ha önce Ko­
münist Llga'nın fBund der Kommunlstenl tüzütO.nde kullanıl­
mıştı. Bu tüzük de Haziran kongresinde kabul ed!lmlşUr.

!25) En�els 1 847 Eylül'ünde çıkan gazete IKommunlstiSEhe


Zeltungl üzerinde etkili olmakla birlikte, büyük Ihtimalle bu or­
gana. herhangi bir makale vermemişti, Engels, blti Ha.Uran 1847
de diğeri Ekim l847'de olmak üzere iki tane ·KomunJzm Ilmi­
hali · tAslağı yazmıştır. Haziran taslağı ancak çok kısa bir sün1
önce günışığına çıkmıştır.
1261 Marx ve Engels'in, .gerçek· Insanı bulmayı amaçlıayan
edebi sosyalizm turüne ta.kb.klan ad .

!17
1271 Friedıich Lessner ( 1 825- 19101 terziydi. Üç yıl hapis yat­
tıkta.n sonra İngiltere'ye göçtü, orada Marx ve Engels'in sadık
dostu oldu. Daha sonralan bazı hatırladıklarını kaleme aldı.
1281 Harvard Üniversitesinden mezun olan Charles Dana
1 1819-1897 1 , Boston yak�nlarındald Brook Farm'da.ki ütopya.cı de- .
nemeye ka.tıldı. Avrupa'da.ki 1848 devrimlerini muhablr olarak
yakında.n izledi, 1849-1 882 arasında. New York Tribune gazetesini
yönetti, modem ga.zeteclllğln öncülerinden biri oldu.

1291 Prens Plon-Plon, tam adıyla Napollıon Joseph Charles


Paul Bonaparte UB22-18911 III. Napolyon'un kardeşi değil kuze­
niydi .

1301 I I I . Napolyon'un düşmesinden sonra. Fransız hükümeti­


nin yıı.yınla.na.n belgeleri arasında., 1 859'da Vogt'a ödenen 40 000
fnmkın makbuzu da va.rdı IMarx'ın 10 Nisan 187l'de Uebknecht'e
y a zdığı mektupta zikrolunmuşturl .

131 1 ·Genel Alman Işçi Birliği• IAIIgemelner Deutscher
Arbel terverel n l Lass aile tarafında.n 1883 Ma.yıs'ında. örgütlendi.
Bu. Alman Işçi sınıfının liberal burjuvazinin uzantısı olmaktan
k urtulmas ı nı n başlangıcı oldu. ·Açık Mektup• GAİB'in kurulma-
sı ari fesinde yazılmıştı. •

1 32 1 - İşçi i l e kapitalist arasındaki ünlü konuşma, Kapital 'in


birinci cildinin üçüncü kısmındaki · İş-Günü• bölümünde ( .İş­
Gününün Sınıri an• 1 bulunmaktadır IBk. M. Seli k çevirisi, cilt
I, ki tap 2, sayfa 151, Sol Yayınlar 1968, Ankara) . LondJ"Blı inşaat
işçilerinin lşgününün dokuz saate indirilmesi Için yaptıkları grev­
den kayna.kla.nmaktadır. Grevin yönetleisi William Randali Cre­
mer 1 1 8�1 008 1 , 1864-1886 yıllan arasında I . Enternasyonal'in
sekreterliğinl ya.ptı, daha sonra liberal parlamento üyelerinden
oldu.

1331 Georges Clemenceau 1 184 1-19281 siyasi hayata diğer bir­


çok Fransız politika.cısı gibi, radikal sosyalist. olariiık atıldı. Da­
ha sonra burjuva radikalizmine yöneldi, ısırgan alaycılığından
dolayı ·kapla.n· diye anılırdı, 1917'de savaş bakanı olarak, FI'Bn­
sızlan zafere ulaştırdı. Savaştan sonraki Versay Konferansında
son derece etkili oldu.

1 34 1 Edward Spencer Beesly Londra Üniversitesinde Ekono­


mi Politik profesörüydü. Demokra.t bir kişi olan Beesly, Comte'un
pozi tivizmlne hayrandı, Fortnlghtly Review'nun y azarlan am­
sındaydı.
135) Giuseppe Mazzlni l l805-1872l l , ltaıyıuı burjuva demok­
rat devrimeisi ve karnıaşık kafalı bir sosyalist, İtalyan u lusal
kurtuluş müoa.deleslnin önderlerindendl.

(36) Devri mci bir Rus demokratı olıuı Alexıuıder Herzen,


184 7 'den sonra Fransa ve İngi l tere'de yaşadı. Kolokol CÇıuıl adlı
etk i n bi r dergi yayınladı.

137) Sergey Nleça.yev ( 1 847-1882) olayı Dostoyevski'ye Ecln­


l l ler'i yazma Ilhamını verdi. Nieçayev ömrünün son yıllannı çar­
lık zJndaıı l annda geçirdi.
1 38 1 Eylül Kongresi 1 872 - Eylü l ' ü n el e Hollandadaki Hague
kentinde toplandı.
139) Bi ri nci Enternasyonal'in Birleşik Devletlerde, 1872-1876
yıllan arasındaki tarihi, Riazanov'un metninde görüldüğü kadar
tenltsiz değil d i . 1872'lerde Birleşik Dev letle r'I n bir çok kentinde
otuz kadar bölüm ve beşbin üyesi bulunmaktay d ı ; New York 'da
bir Fransız, bir Çek, dört Alman ve Iki y erli Amerikan bölümü
v,ardı. Uluslararası Emekçiler Birliği I IWMA ı 1872 pan! ği nden
sonraki işsizierin verdi�i mücadelelerde önemli bir rol oynad ı ;
b u n a kaJ"lılık, h i z i p çeltişmeleri örgütün serbestçe gelişm�sini
engelledi. 1 87B'da Phlladelphia.'da IWMA'nın ondokuz bö l ü m ü ­
nün d e l eg el eri toplandı v e örgütü dağı ttılar, militanca b i r a.çık­
lamayla, Avrupa'daki işçi arkadaşlannın yaptıklan gibi mücade­
lelerini ulusal bir zemin üzerinde sürdürnıeğe sözverdiler. IWMA
toplantısındıuı birkaç gün sonra yine Phlladelphia'da birçok En­
ternasyonal üy esi ·Birleşik Devletler Emek çi le r Partisi-nin k u­
rulmasına yardımcı oldu; kuruculardıuı biri de Marx ve Engels'in
e.rkad aşı F.A . Sorge'y d i . Parti, ad ı n ı bir hizlp olarak va r l ı ğ ı n ı h a ­
la sürdüren Sosyalist Emek Partisi olarak değiştirdi, b u parti g e ­
l i ş i m i içi nde birçok öncü sosyalist! banndırdı yada yetişti rd i , Bkz:
Phi l i p S. Foner, History or the Labor Mavement tn the United
States !New York, 1947 ) , I, ch. 2Q-24 , özel likle pp. 450-453, ve C,
Reeve, The Life and Times of Dantel Deleon !New York, 1 972 l .

!40) Engels'! Iyi tanıyanlar tamamen farklı bir görüntü çiz­


mektedirler; örneğin Engels'i 1887'den beri tıuııya.n Paul lAfargue.
güh•r yüzlü bir arkadaş, anlayışlı bir yoldaş olan Engels'in, genç
Insanlarla birarad a olmaktan herzamıuı hoşlandığım, herzaman
konuksever bir evsahibi oldukunu yazmaktaydı.

! 4 1 ) Hy ndm ıuı ' ı n Sosyal Demokrat Federasyonunun bir üye­


si olıuı bu •mahut Smlth•ln tam adı, Ad ol ph e Smith Headlngley'-
di. Fransız sosyalist hareketi içindeki reformcu akım, •po&ibllist­
ler• lle sıkı ilişki içindeydi.

1421 Burada Marx'ın Köln'de Komünistlerin y a.ı:ğılanma.sı


üzerine 1852'de yazdıAı k i tabın 1875 basım.ına hazırlad ığı •Sonsöz•
kastedllmektedJr. 1873'ten· sonraki dönemin önemli yazılan era.­
sında Gotha Programının Eleştirisi'ni de anma.lıyız; bu, Komünist
Manifestoyla birlikte, Marx'ın kapitalizmden komünizme geçiş
dönemine IUşkin programla. i l gili en önemli eserlerinden biridir.
Gotha Programının E l eştiri si 1875'de yazıldığı halde, ancB.k
189l'de Engels tarafından yayınlandı.
MARX VE ENGELS'IN ESERLERININ kRONOLOJISI 1•1
Tarih Yaıar kitabın Adı TOI'I!çe Yayını (Uj
1 84 3 M H c<:�l l n De�lel ÖQre ll sl n l n E leş t ı r ıs ı
1843 M Ya�udl Sorunu Üzerıne Sol 1968
11143-4 M Hcç'llin Hukuk Felsefesinin
EleştirisiM katk ı · G i l 'r Sol (Din Üzerinal 1978
1844 M James Mill'in Ekonomi Pollll61n
Unsurları n da n Pa rc o l a r
11!44 E Bir Honomi Politık Eleştirisi Sol (1844 Elyazmalarıl
Tasıoor 1976
1844 M Iktisadi ve Felsefi E lyaz ma la r ı Payel 1989 - Sal 1976
1844 M • Pr u s ya K ral ı ve Sosyal Reform•
adlı Ma k al e Üzerine E l eşllricl
Notlar
1844 M-E Kulso l Aile Sol 1 979
1844-5 E I n gi l te re ' de Ernekcl Sınıfların
Durumu Gözlem 1974
1M5 M Feuerbcıch Üzerine Tezler Sosyal 1962 - Sol 1975
1845-S M-E Alman ldea l o j l � l Sosyal 1968 - Sol 1976
r
(Feuo boch BOiümü)
1 B46-7 M Fclscl�nin Selaleti Sol 1966
1947 M-E Polanya Üzerıne Konuşm<�lar
1847 M Ücretli Emek ve Sermaye Sol 1968
1847-8 M-E Komunl•t Pariisi Manl lestosu B i lim So sya l i zm 1968
Oncıl 1970 - Sol 1976
1e�e M-E Polcnyo ÜzerlnP. K cn u• m o lor
1849 M-E Koınürıist Part isi n i n Almanya'daki
Talepleri Sol 1976
1849-9 M-E Neue Rhelnlsche Zellung'daki
Mokol�lf'r
1850Morl M-E Merkez Komıtesinin Komunist ll·
ga'va Iiliobı Sol ( Sc c m o l er) 1976
18�0Hozlron M-E Kornunist Lıga·ya H l lap Ana 1977
1850 M-E Neue Rhelnlsche Z ell u n g Revue'­
don Eleştirller
1850 M Fransa'da Sını! Mücadeleleri
1 8�8 . 1 850 Sol 1967 Moy 1 9 75
1850 E Il i manya'da Köyiii Savaşı Pcıyel 1967 Sol 1976
1 8 5 1 -2 E Almanya·d<r Devrim. ve Karşı ­
Devrim Birlik 19i5 - Sal 1976
1852 M louis Bonoporta'ın 10
Brumaire·ı Iz em 1987 - KOz 1975
Sol 1976
1952 M Köln'de Komunlstlerln Yargılan­
ma s ı Uzerine lı�aaı Ar10 1977
1856 M Penple's Paper' ı n Y ı ldönümünde
Yapılan Konuşma Scıl ( Secmele r) 1976
1357---a M Grun dri s •e Formen bölümü:
serı 1967 May 1978
1 8 5V M Honomı PoliliQin F leşt.rl�ine
Katkı öncü 1070 - Sal 1970
1 8 60 M Herr Vogt

221
1852�1 M-E New Yorlı Dally Tı lbuna'do c:ıkan Şark Meeelesl:
Makaleler Gerçc,k 1966 . Sol 1977
1861 M Die Prl!s&e'dc ABD'deki lcsovot
Ozeı i no Makolaler
1861-3 M /'.rt ık DeQor Teorileri Mollthus'o lllşkin
porçolar: Sol 1978
18�3 M Polanya Üzerine Bildiri
1 864 M Enternasyonal Emekçiler BlrliQi Ser 1975 (0rgütlenme
Ac:ılış Hitabı Meselesi)
1 81S4 M Enternasyonal Emekeller Birli(li Ser 1975, Sol (See·
Geeıcı TüzüOü rneler) 1977
1ees E Prusyo M l l llorizml Sorur:u ve
Alman Işçi Portısı
1865 M Ücret Fiat ve K8r Sol 1!:85 · Sosyal 19e8
1836 E Emekçi Sınıller Polanya
Konusunefa Nasıl Davranmalı?
1867 M Kapital. CIIt ı Sol (Odak 19741 1966
va 1975
18€7 M Cenevre Kongresi Delegelerina Ser 1975. Sol (See:·
Tolimollor meler) 1977
18!;8 M Brüksel Kongresine Rapor Ser 1975
1869 M Basel Kongresine Rapor Ser 1975
1970 M Genel Konsayin FroMO· Prusyo
Savaşı Üzerine Hitapları Köz 1970
1871 M-E Paris Komünü Üzerine Sol 1977
1671 M rransn'do le: Savaş KOZ 1970
1671 M-E londra Konlero M ı n ı n lfçl Sın ı r ı n ı n Ser 1975 Sol (Soc:me­
Politik Eylemi Üzerıne Korarı lerl 1977
1872 M-E Enlernosyonol'de OlduOu Iddia Ser 1075 Sol (Secme·
Edilen Bölünmeler ler) 1977

1872 M Hogue Kongrf!slno Rapor Sol (Secmeler) 1977


1872-3 E Konut Sorunu Istanbul 1970 (Odak
19741
1874 M Siyasal Tovırsızlık
1874 E Otorite Üzerıne Sol (Sec:meler) 1977
1874-5 M Bakunin'In Kıtobı Devl.tçllllı va
'
Ana,.ı'nln Ozell Sol (Socm'!ılerl 1977

1362-74 M Kugelmon·o Mektuplar Kllz 1975


1875 M-E Polanya ıcın
1975 M Gctho Progra m ı n ı n Eleşiirisi Sııl 1989
1876---3 E Anii·Diıhrlng Sol 1988--7
1979 M-E Bcbel. llcb�nccht. Blacke. v.b. ve
Talimal
M Adolph Wogner'ln Lehrbuçh dar
Pollllschrn Olıonomle'sıne Kenar
N�llorı
1880 M l�cı Anketı Gene: Sinema. 1970
1300 r: Ütopik ve B i limsel Sosyalizm Sosyal 1964 • Sol 1974
1 880 M Fransı7. Işçi Porli�l Programına Gırış
187� E DoQon ı n Diyolek!IQI Sol 1970

222
18114 E Ailenin. Oıel Mülkiyelin ve Devletin
Kllkenl Sol 1967
1885 M Kopltol. CIIt ll Sol 1976
1888 E Ludwlg Feuerbach ve Klasik A lman !:osyal 1962 · Sol 1974
Felselesının Sonu Suda 1915
1887-8 E Tarihle Zorun Rolü Sol 1974
1894 M Kapital, CIIt lll Birinci ve lk ınci
l( ı s ımlor: Sol 1970
Kopıtolist Ranı
Üzerıne: Sol 1976

1•1 Monı ve Engels'In eserlerinin kronalo)lslnl. Penguln Boo�s·un New Lerı Review
lle blrllklo hozırlodıOı diziden aldık. Türkçe çevirilarin 1960 don s:ınro çıkonlarını
belirllik ve lik basımları esas aldık: Ikincı baskı tarihlerine ve ııynı çevirinin başka
yayınevlerince basımono yer vermedlk. 1960'don Onceki çeviriler kııl'usıındo saptıyo­
blldlklerlmlz Ise şunlardı r : Manlleeta ilk kez Şellk Hüsnü taralı ndon çevrilmiştır (1922)
ve Aydınl ı k dergisi laralındon eski hıırllerle yayınlanmıştır. Manllesic 1 930'1ordo Ke­
rlr.'l Sodl ıorolındon •Siyası Bir Veslko• adı altında çevrilmiş. K . Sadl'nln •Monlles­
trıo odıylo yoyınlodıOı Ikinci baskı ( 19361 19e toplotı lmıştı. Aynı dönemde Suptıl Nuri
lıerl ve Kerim Sadl Kapital özelleri çevirmiştir. Hikmet K ı v ı lc ı m l ı 'n ı n Kopllol'l çevir­
me, girişimi Ise bi rkoç loslkülle yarım kalmıştır. Yine aynı dOnemda ütopik ve B i l l m ­
s e l S'asynllım. Hayall v a l ı m l Sosyalizm (H. Alla!, 19351: A i l e n i n , Ozcl Mülkiyetın ve ·
Devletin Kökeni Ise Cemiyetın Aeılları adıyla çovrllmlşllr. (Çeviren Muhlddln. 1934).
Dr. HlkmP.t Kıvılcı m l ı ' n ı n 1930'1ordo kurduQu Marksizm Bibl iyoteOinde Ise şu ce­
vlrller yayınlanmıştı: Gündelikcl Iş ve Sermayo. Lüdvlg FOyerbotı ve Klasik Alınon
Felsefesinin Sonu, Maymuntın Insaniaşmasında EmeQin Rolü. Sosyalizmin Prensiple­
ri. Enternasyonal Işçiler Cemiyetını Açış Konuşması. Bütün bu saydık lorımızla, 1960
öneasinde 11.1anı ve Engels'ten legol olarak yoyınlonmı' çovlrllerln yaklaşık Nr dökü­
mOnO yopmıt oluyoruz . . .
ı• •) Türkçede Marx v e Engels'In eserlerinden yapılan birçok derleme de yayın­
lanmıştır:
O Din Ozerlne, Gerçek V .. 1966, Sol 1978.
O SllmCırgec:lllk Üzf'rlne, Gerçek. 1988.
O Türkiye Oıarlnoı (Şark Meselesi). Gerçek 1968. Sol 1977.
O Felsefe I ncelemeleri, Sol 1968.
O Kadın v• Komünizm (lenin ve Siclin'In de yazıları var). Oncü 1970.
O Politika ve Felsefe, Oncü 197 1 .
O Sanat w e Edebiyat, De 197 1 .
O Sendikalar Üzerine llenin'in d e vozılcm var). Bilim 1978.
O Ingını lşcl Harek<ıll-, Yücel 1975.
O Markaist FRisele Yazıları, llenin'In de yazıları ver) . Dilim 1976.
O Manı'ın Toplum Kura m ı , DoOon 1 9 7 1 1975'de Mny Yayınll';ı
Sasyolo)l ve Falsefa adıyle yoyın!nndı).
O NCıfus Sorunu ve Malttıus, Sol 1976.
O Monı'ın Kapltal'l Oıerln a , Günce 1976.
O oo,rın eeler, Alorlımalor, Yeni Dünya 1 9 7t'..
O Cin Ozerlnıı, Günce 1977.
O Devlti ve Hukuk O ıerln e , M oy 1977.

223
KARL MARX'IN iŞCi ANKETI (*)

Marx. 5 Kasım 1880 tarihinde Sorge 'a yazdıtı bir mektupta,


Benait Malon'un Revue Soclalio;te'i için bir •soru kı\ğıdı · hazır­
ladığını ve bunun çok sayıda nüshası n ı n Fransa':la dağıtıldıtını
bildiriyordu. ·Kısa bir süre sonra Guesde Londra'ya geldi• di­
yordu ·Aman, bizlerle (ben, Engels ve Lafarguel işbirliği yapa­
rak, işçilPr için, yakı n i nşan genel ııeçiml erde kullan ılacak bır se­
çim programı hazırl a.maktı . •
Soru kağıdı, i l k kez, Revue Socialiste'in 2 0 Nisan 1 880 tarih­
lı sayısında. yayınland ı . Buna ek olarak, •işçi kuruluşlarına., sos­
yalist ve d e mokrati k grup ve çevrelere, Fransız gazetelerine ve
isteyen herkeııe• dağı lıl mak üzere, 25 bin soru kAğıdı da. fazla­
dan basıldı. Bu fazla basılara taı;h konmad ı .
Soru k ı\ ğıdının metni kısa b i r önsözle tan ı tı l m akta v e işçi sı­
n ı fını çevreleyen şartların anlaşılması için İngi liz hükü metince
y ü rütülen araştırmalara değinerek, benzeri bir yolun Fransız
h ükümeti nce de izlenmesi tavsiye . edi lme�tedir. ·Katlan m n k zo­
rund a old u k l arı sıkıntılan tam bi r kavrayışla· dile getirebi l m ek
ve •karşı laştık ları topl u m sal hastalıkların tedavisi ni, herhangi
bir 'ilah i ku rtarıcı' değil de, y al n ızca kendıleri en enerjik bir şe­
kilde uygul amak· durumunda bu lunduklan için, şehir ve köy
prole tarya..o;ının sanı k nğıdını m u tlaka cevaplandırması istenmek­
tedir. Benzeri bir çağn, •toplumsal dönüşümleri n gerçekleştiril­
mesini istemeleri sebebi yle, işçi sınıfının, yani geleceğin sahibi
bulunan sınıfın, içinde yaşadığı ve çalıştığı şartlar hakkında da
keııln ve somut bilgiler edi n meyi isternek durumunda olan her
'okul' dan sosyal iste• yönelti l m iştir.
Soru kı\ğıdı dört böl ü mden meydana gelmekte ve toplam 1 0 1
soru içermektedir. Birinci b ö l ü m i ş i n n i teliği ve çalışma şartları
hakk ındadır; i kincisi, çalışma ve dinlenme saatleri üstünedir; ü­
çüncüsü, istihdam şartların ı , ücretleri v e geçim masraflarını so­
ruşturmak tadır; ve n i h ayet, dördüncüsü, şartların düzeltil mesi
için yürü tülen işçi sınıfı mücadelesini ilgilendirmektedir.

ı • ı Bu metin ilk kez Genç Sinema Dergisi tarafından ya­


yın lanmıştır, 1970, Istanbul
BIR

1. Mesleğiniz ne?
2. Çalıştığınız işyeri bir kapitaliste mi, yoksa. bir a nonim
ortaklığa mı ait? Kapitalist işvere-nlerin veya ortaklık yö·
neti�ilerinin adlarını verin.
3. Calışanların sayısını bildirin.
4. Calışanların yoşlarını, erkek mi kadın mı olduklorını be·
lirtin .
5. işyerinizde en küçük koc yaşında cocuklar (erkek veya
kız) çolıştırılmoktodır?
6. Vosıfsız işçilerin dışında kolo n nezoretci ve diğer çalı·
şanların sayısını bildirin.
7. Çırak var mı? Koc kişi ler?
8. Genellikle ve düzenli ça lışonlar ya nı nda belli dönemlerde
istihdam edilen başka kimsele-r var mı?
9. Işvereninizin sınai faaliyeti yalnızca yoda öncelikle ma­
halli piyasa, milli piyasa veya ihracat icin midir?
10. işyeriniz şehir içinde ml , şehir dışında mı? Bulunduğu
yerin adını verin.
11. işiniz şehir dışındoysa, sanayi kesimindeki calışmanız
geeiminize yetiyor mu. yetmiyorsa buna bir de tarım ke­
siminde bir calışma katıyor m usunuz?
12. işiniz elle mi ya pılır, makine yardımıyla mı?
1 3. Çalıştığınız sanayideki iş bölümünü kısım kısım bellrtln.
14. Çalıştığınız sanayide buhar enerjisi kullanılıyor mu?
1 5. Çalıştığınız sanayinin çeşitli dalla rında faaliyet gösteren
Işyerlerinin sayısın ı bildirin. Çalıştığınız özel dalı, sadece
teknik yanlarıyle değil, aynı zamanda, gerektirdiği kol
ve sinir gücü ve işin, Işellerin sağlığı üzerindeki genel et­
kileri hakkında bilgi vererek onlatın.

F. 15 225
16. Işyerinizdeki soOlık şortlorını, odaların büyüklül}ü, lşcl ba­
şına düşen alan, hava landırmo durumu, duvarların bada­
nası. helölar. ge-nel temizlik, makinelerin gürültüsü, metal
tozu, rutubet, v .s. hakkında bilgi vererek anlatın.
17. işyerindeki sal}ltk şartlarıyla liglll olarak bir belediye ve­
ya hükümet kontrolü var mı?
18. Calıştıl}ınız Işte, Işeller arasında özel hastalıklar yaratan
zararlı dumanlar var mı?
19. l şyerinlzde makineler fazla kalabalık ediyor mu?
20 . Maklneler, enerji nakleden mil sıstemı, enerll ıstihsai eden
makineler herhangi bir kazayı bertaraf ooecek şeklide
muhafazalı mı?
21. Bizzat başınızdan gecen kozaları sayın.
22. Modende çalışıyorsanız, lşvereninlzln, yeterli havalandır­
mayı sal}lomak ve patlamoları ve diOer tehltkell kazoları
önlemek Icin oldıOı önleyici tedbirleri sayın.
23. Bir kimya Işinde, bir fabrikada, madeni eşya sonaylinde
.
ve özelllkle tehltkell olan başka herhangi bir Işte çalışı­
yorsanız lşvereninizce alınmış bulunan güvenlik tedbir­
lerini sayın .
24. Işyeriniz nasıl ışınlan � ırılır?
25. Yangın hallnde yeterli cıkış kapısı var mı?
26. Koza hollerlnde, Işveren, Işeiye veva allesine tozmlnot
ödemeye KANUNEN zorunlu mu?
27. DeOII ise. ·kendisini zengin etmek Icin çalışırken ikazaya
uğramış kimselere hic tazmlnot verdiOI olmuş mudur?
28. lşyerlnlzde bir sağlık servisi var mı?
29. Evinizde çalışıyorsanız. calışma koşullorınızı anlotın. Yal­
nızca el aletleri m l kullanırsınız, yoksa. ufo1< çapta ma­
klneler de kullanır m ısınız? Çocuklarınız veya başka her­
hangi bir kimse (yetişkin veya çocuk, kadın veya erkek)
size yardım eder ml? Tek tek m üşterilere ml, yotc:sa, bir
'
müteohhlte ml çalışırsınız? Müteohhltle do"rudan doQru­
yo mı Iş görürsünüz, yoksa, arada bir aracı var mı?

226
IKI
30. Gündt:: koc saat, hof�odo koc gün colıştıı':lınızı bellrtin .
31. Y ı l Icindeki tatil günlerini bildirin.
�2. Iş günü Içinde verilen aralar neler?
33. Yemek saatleri düzenli ml, düzensiz mi? Yemekler Iş ye­
rinde mi ·yenir, başka bir yerde ml?
34. Yemek oralarında çalışır mısınız?
35. lşyerinizde buhar enerjisi kullonılıyorso. Istim ne zornon
verilir, ne zaman keslllr?
36. H iç gece calışması var m ıdır?
37. Cocukların ve 16 yaşındon k üçük kimselerin koç saat co­
lıştıklorını bildirin.
38. Iş saatlerı icinde, çocuklarla genelerin yer d�lştlrd�l
vardiyalar var mı?
39. Cocukların Istihdamı ile ilgili konunlar hükümetce ml,
ycksa, belediyece m i uygulanır? Işveren bu konunlara
uyar mı?
40. Iş i<olunuzdo istihdam edilmiş cocuklar ve geneler Icin
o!<:ullor var mı? Varsa, okul saatleri koctan kaça? Bu
okullarda neler �retlllr?
41 . Iş geeeli gündüzlü sürdü(iü zaman vardiyalar nasıl ayar­
lonır?
42. Iş hacminin hızla arttıılı dönemlerde, Iş saatlerindeki or­
talama ortış ne kadar olur?
43. Moklneler, özel olarak bu Iş Icin Istihdam edilmiş Işeller
torotındon mı temlzlenlr. yd(so, Iş günü Içinde. bu ma­
klnelerde çalışan Işeller tarafından ücretsiz oloratc mı te­
mlzlenir?
44. Işe gecikme lle ligili esaslar ve cezalar nelerdir? Iş koc­
ta başlar, yemeklerden sonra koçta Işbaşı yapılır?
45. Işe gidiş ve dönüşte ne kadar zaman harcarsınız?
oc
46. Işvereninizle aranızda ne ceşlt bir sözleşme var? G ünde­
llkcl misiniz haftalrkcı mısınız. ayl•kcı mısınız. v.s.?

227
47. Işten cıkış ihbarı vermek veya cıkarılma ihbarı almak icin
konulmuş şartlar nelerdir?
48. Sözleşmenin i hlal edild iği durumda, kusur işverende ise,
kendisine ne ceza uygulanır?
49. Kusur Işeide ise ne ceza uygulanır?
50. Çıraklar varsa, onların sözleşmelerindeki şartlar neler?
51. Işiniz devamlı mı, devamsız mı?
52. Işinizde calışma mevsimlik midir, yoksa. norm::ıl zaman­
larda, bütün yıla aşağı yukarı aynı yoğunlukta mı dağı­
lır? Işiniz mevslmllkse. oradaki zamanda nasıl gecinlrsi­
niz?
53. Size pa rça başına mı ödeme yapılır. :zaman he sabıyl a m ı ?
54. Zaman hesabıyla ödeme yapılmaktaysa. çalıştığınız saat
başına mı, gün bcışına mı para alırsınız?
55. Fazla me s a i icin ödeme yap ı lır mı? Ne kadar?
56. Parça başına ödeme vapılmaktaysa. ücret hadleri nasıl
tesbit edilir? Yapılan çal ışmanın. made·nlerde olduğu gibi,
parça c dedi veya tartı ile ' ölcüldüğü bir işte çalışıyorsa­
nız. işvereniniz veı(a temsilcisi hakkınızı yemek icin h i ­
leye baş vurur m u ?
57. Parca başına ödeme ya pılmaktaysa. ürettiğiniz madde·­
nln kalitesı ücretlerinlzd�n hile - dolan kesinti yapmak
icin bahane edilir ml?
58. Ister parça başına, Ister zaman hesabı ödeme yapılıyor
olsun, size ne va kit ödeme yapılır, yahut. başka bir deyiş­
le ya pılıp bilirilen Işin karşılığını a lana kadar ı:ıatronunu­
za ne ·kadar süre tanırsınız? Hafta sonu mu. ay sonu mu,
ne zaman ödeme yapılır?
59. Ücretlerinizin ödenmesindaki gecikmenin, sizi sık sık te­
fecil&re avuç actırıp, yüksek bir faiz ödemenize ve lhtl­
yaclarınızdan mahrum kalmanıza sebep olduOunu; veya
sizi dükkôn sahiplerine borçlu düşürerek, onların elinde
kurbanlık koyun haline getirdiğini fark ettiniz mi? lşve-

228
renin iflası yüzünden işçilerin ücre-tlerini alamadığı du­
rumlar biliyor musunuz?
60. Ücretler doğrudon doğruya işveren tara rındon mı, yoksa,
(müteohhltler, v.s. gibi) c racılar eliyle ml ödenir?
61. Ücretler müteahhitler veya başka aracılar eiiyle öden­
mekteyse, sözleşmenizin şartları neler?
62. Nakit olora·k , gündelik veya haftalık ücretiniz ne kadar?
63. Sizinle aynı işye·rinde calışan kadınlar ve cocukların üc­
retleri ne kadar?
64. Geçen ay işyerinizdeki en yüksek g ündelik ücret ne ka­
dardı?
65: En yüksek parça hesabı ücret ne kadardı?
66. Aynı oy içinde sizin ücretiniz ne kadardı ve eğer alleniz
varsa, karınızın ve çocuklarınızın ücretleri ne kadardı?
67. Ücretler tamamen nakit olarak mı ödenir, yoksa, başka
bir şekilde ml?
68. Oturduğunuz yeri işverenden kiralamışsanız. kira şartla­
rı neler? Kirayı ücretinizden ml keser?
69. Aşağıda soyılan i h tiyaçların fiatları neler:
a - EV K I RAS I; kira koşulları; oda sayısı, oturanların
. sııyısı, onarım ve sigorta; mobilya, ısınma, elektrik,
su alım ve ba kım masrafı;
b - GIDA MADDELERI : Ekmek, et, sebzeler, patates,
v.s., süt, yumurta, balık, tereyağ, zeytinyaOı . yemek
yağı, tuz, baharat, kahve, meyve suyu, sigara, v.s.
c - Ana - baba ve cocukların giyim kuşamı, temizilk
malzemeleri v.b.
d - Çeşitli masraflar : Posta, borçlar ve tefeci faizleri,
cocukların okul v�ya cımklık masrafları, gazete. ve
kitaplar, yardım derneklerine veya grevlere, koope­
ratifiere ve lşci ha klarını koruyan örgütlere yardım,
bağış veya o idatlar;
e -- Va rsa, işinizin neden olduğu masraflar;
r- Vergiler.
70. Kendinizin ve cilenizin haftalık ve yıllık geli r ve gider büt­
çesini çıkarmaya çalışın.
71. Yiyecek v e konut gibi hayati ihtiyacların fiatında ücret­
lerdekinden daha yüksek bir artış oldu!)unu fark ettiniz
mi?
72. Bile'bildiğiniz kadarıyla, ücret hadierindeki dalgalanmala­
rı belirtln.
73. Iktisadi durgunluk ve sınai buhran dönemlerinde yapılan
ücret i ndirimlerin i belirtir. .
74. Refah diye adlandırılan dönemlerdeki ücret a rtışlarını be­
lirtin.
75. Ücretim tarzının değişmeslnden, özel ve genel buhranlar­
dan ötürü meydana gelen iş kesilmelerini belirtin. Istemi­
yerek işsiz kaldığınız durumları onlatın.
76. ÜRETTiGINiZ MADDENIN veya arze-ttiğiniz h izmetin FI­
ATl NI emeğinizin fiatı ile kıyoslayın.
77. Makinelerin ginne-sı v�o başka gelişmeler sonucu işçi­
lerin işten çıkarılmasıyla ligili olarak bildii:)lnlz bir duru­
mu o nlatın.
78. Makinelerin gelişmesi ve emei:)in verimliliğinin ortmasıy­
lo, calışmanın yoOunluOu ve süresı artmış mıdır, azalmış
mıdır?
79. Üretimin o rtması sonucu ücretierin arttığı bir durum bi­
liyor musunuz?
80. Hiç, e·lli yaşında emekli olup da, kendi ücretli çalışma ­
sından edindikleriyle geeinen vasıfsız işçiler biliyor musu­
nuz?
81 . Sağlık durumu normal bir işçi, meslei:)inizde kaç yıl co­
lışmoya devam edebilir?
DÖRT
82. Iş kolunuzda. Işçi haklarını koruyon örgüller var mı, bun­
lar nasıl yönetllirler? Tüziik ve yönetme·liklerlnl gönde­
rin.

230
83. Calışma hayatınız boyunca Iş kolunuıda kaç grev olayı
oldu?
84. Bu grevler ne kadar sürdü?
85. Bu grevler genel miydi, kısmi miydi?
86. Amacları ücret artışı mıydı, yoksa, bir ücret indirimine
karşı koymak Icin ml düzenlenmişti? Yoksa. calışma g ü­
nünün uzunlul)u ile mi ilgiliydi, yahut da, başka faktör­
lerden ml doOmuştu?
87. Bu grevler sonucunda neler elde edildi?
88. Prudhommes'' ların t<ararları hakkında ne düşündül)ünü­
zü söyleyin.
89. Iş kolunuz başka Iş kolunda calışan işçilerin grevierini
destekle·miş midir?
90. Ücretllleri yönetm&k Icin Iş vereniniz tarafından konulan
kural ve cezaları anlatın.
91 . Işverenlerin, ücret ind i rimleri yapmak, calışma saatlerini
orttırmak veya grevleri önlemek yahut da , genel olarak,
Istediklerini elde etmek amacıyla birleştikleri olmuş mu­
dur?
92. Hükürrıetln, işeilere karşı kullanılmak üzere, devletin g üc­
lerini, işverenlerin tasarrufuno vermek amacıyla kötüye
kullandıl)ı durumlar biliyor musunuz?
93. Devletin. Işçileri, Işverenlerin cebr1 tasarrufianna ve gay­
rı meşru birleşmelerine karşı korumak üzere araya girdi ­
ği durumlar •biliyor musunuz?
94. Hükümet, işvereniere karşı, mevcut Iş kanunlarını uygu­
luyor mu? M üfettişleri görevlerinf vicdani olarak yapı­
yorlar mı?
95. Iş yerinizde veya Iş kolunuzda. t<aza. hastalık, ölüm, ge ­

cici Iş göremezllk, yaşlılık halleri, vesoır haller Icin yar-

Consell des Prud'hommes Işçilerle Işverenler arasındaki anlaş­


*

mazlıklarda rol alan bir h akem kuruludur.

231
dım dernekleri var mı? Tüzük ve yönetmeliklerini gönde­
rin.
96. Bu derneklere üyel ik ih tiyari ml, mecburi mi? Örgüt fon­
ları yalnızca işçiler tarafından mı t<ontrol edilir?
97. Aldotlar mecburi ve işverenlerin kontrolu altında Ise, üc­
retlerden ml kesllir? Bu aidatıara faiz ödenir ml? Işten
çıktığı veya çıkarıldığı zaman işçiye geri verilir ml? Ser­
mayesi işçilerin ücretlerinden gelip de lşverenlerce kont­
rol edilen, emekli sandığı dedikleri fonlardan Işçilerin
fayda gördüklerı bir durum biliyor musuunz?
98. Iş kolunuıda kooperatif kurümları var mı? Nasıl fşleti lir­
ler? Aynen kapitalistlerin yaptığı gibi, dışardan işçi m l
istihdam ederler? Tüzük v e yönetmeliklerini gönderin.
99. iş kolun uzda, işçi lerin eme•klerinin ka rşılığının kısmen
de 'kôra Iştirak denilen yoldan ödendiği Işyerleri var mı?
Bu işçilerin toplam aldıklarıyla . kôra iştirak usul ünün ol­
madığı yerlerdeki işçilerin aldı:klarını karşılaştırın. Bu sis­
tem altında çalışan Işçilerin mükellefiyetierini bell rtln.
Grev yapabilirler mf? Yoksa , ancak efendilerinin gözü tok
uşakları olmalarına mı müsaade edilir?
100. Iş kolunuıda çalışan kadın ve erkek Işçilerin genel bede-
ni, zihni ve ahlôki durumları nedir?
101 . Genel d üşünceler.

232
IçiNDEKILER

G lRİŞ Dirlt J. STRUIK s

BÖLÜM I

SANAYİ DEVRi M I VE İNGİLTERE BÜYÜK FRANSIZ DEV-


RiMi VE ALMANYA ÜZERİNDEKİ ETK lSİ 13

BÖLÜM II

A LMANYA'DA İ LK DEVRiMCi HAREKET. REN EY ALETİ.


MAR X VE ENGELS'IN GENÇLİGİ. ENGELS'IN ILK YA-
ZlLARI. MARX Rhelnlsche Zeltung'un EDiTÖRÜ . . . 27

BÖLÜM lll

BİLİ MSEL SOSYALIZM VE FELSEFE ARASINDAKI İ LİŞKI.


l\1 ATERYALIZM. K ANT. FICHTE. HEGEL. FEUERAACH.
DiYALEKTIK M ATERYALİZM. PROLETARYANIN TA-
RI HSEL GÖREVI ... ... ... ... ... ... ... ... ... 43

BÖLÜM IV

KOMÜN İST LİGA TARI H I . BİR ÖRGÜTÇÜ OLARAK MA nK.


WEITLING'LE MÜCADELE. KOMÜNiST LIGA'NIN
OLUŞMASI. KOMÜNST MANiFESTO. PROUDHON'LA
T ARTlŞMA .. . . . . . .. . . . .. . .. . .. . . . . . . . 81

BÖLÜM V

lt148A LMAN DEVRIMI. MARX VE ENGELS REN EY ALE­


TİN DE. Die Neue Rhelnlsche Zeltuhg'un KURULUŞU.
GOTSCHALK VE WILLICH. KÖLN İŞÇİ B İRLiCI. Neue
Rhelnlsrhe Zellung'un YÜRÜTTÜGÜ POLiTIK A VE
TAKTiKLER. MARX'IN TAKTİK DEGİŞTİRMES İ . DEV­
RIMiN YENİ LGIYE UCRAMASI VE KOMÜNIST LİGA
İÇİNDEKI FiKi R A YRlLIK LARI. BÖLÜNME . . . . . . . . . 83

233
BÖLÜM VI

1850 YILLAR I N D A GERiCiLIK. THE New York Trlbunt'. K I·


RJM SAV AŞI. MARX ve ENGELS'IN GÖRÜŞLERi.
iTAL YA SORUNU. MARX VE ENGELS LASSALLE'LE
BOZUŞUYOR. VOGT'LA ANLAŞMAZLlK. MARX'IN
LASSALLE KARŞIS INDAKI TAVRI .. . ... ... ... ... 101

BÖLÜM VII

1857-58 RUNALIMl. İNGI LTERE, FRANSA VE ALMANYA'­


DA İŞÇİ HAREKETİNIN BÜYÜMESI . 1887 ULUSLAR­
ARASI LONDRA SERGİSİ. AMERIKA'DA İÇ SAVAŞ.
PAMUK K ITLJGI. POLON Y A AYAK LANMASI. BİRINCI
ENTERNASYONAL'IN K URULUŞU. MARX'IN ROLÜ.
AÇ!LJŞ HİTARI. 1 25

BÖLÜM VIII

B IRINCİ ENTERNASYONAL TÜZÜGÜ. LONDRA KONFE­


R A NSI. CENEVRE KONGRESI. MARX'IN RAPORU. LO­
ZAN VE BRÜKSEL K ONGRELERi. BAKUNIN VE
MARX. BASEL KONGRESI. FRANSA-PRUSYA SAVAŞI.
PA R iS K OMÜNÜ. MARX ILE BAKUNIN ARASINDAKI
!\ I ÜCA DELE. H AGUE KONGRFSi . 149

BÖLÜM IX

1 NGELS LONDRA'YA G ELIYOR. ENGELS'İN GENEL KON­


SEVE K ATILMASI. MARX'IN HASTA LIGI. ENGELS
M A RX'IN YERİNI A LlYOR. Anti-Dührfng. MARX'IN
SON YILLARI. MARX'IN EDEBI MIRASININ E:DITÖRÜ
OLA R AK ENGELS. ENGELS'IN IKINCİ ENTERNASYo-
N A LDEKi ROLÜ. ENGElS'IN ÖLÜMÜ ... ... ... 1 92
NOTLAR . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ..
. 215
M ARX VE ENGELS'İN ESERLERİNIN KRONOLOJISI . . . 221
EK : MARX'IN IŞÇI ANKETI . . . . . . . . . 224
İÇİNDEK lLER
IN DEKS
İNDEKS

Açılııt Hi tabı, 1 43-48, 152 Jr.hrbücher, 4 1 , 4 4


Adler, V., 213 d'Hol bach, 4 8
Aleksnnder 1, 22, 27 D i y.ıı l el(tik, H egel c i , 52-54
Almanya'da Devrim ve Kar- Doğrular Ligası, 3 1 , 82-84
ıtı·Devrim, 103 Dü h r i n g, E., 202-204
Alnumyıt.'da Kliyli\ Savı�şı, 201 Eccnrlus, J. G., 1 43, 165
Am eri ka' d a Iç Savaş, 135-36 Eisenachlılar, 185, 201
AnBI"şistler, 154 Ek o n om i Politlğin Eleştirisi,
Atmışlar Bildirisi, 139 1 18
Bek uni n , M., 37, 64, 68, 84, 1 53, Enternasyonal, Birinci, 131.
1 75-180, 186-191, 1 35, 140-148:
Barmcn, 12, 33, 35, C5 Kongreler. 185- 1 9 : ;
Bauer, B., 38 Tüzük, 1 50 - 12, 1CB
B:ı.uer, H . , 85 Entuna.syonal. i ki n ci , 1E8, 21 ı
Bebel, A . , ıso, ı e5, 202. 2 1 3 o 212
Becker, J . ?., 20- 3 1 Eı·furt Prog ramı, 15 1 ,
Bcesly, E . S ., 1 37, 183, Felsefeni n Sefn l etl , 80, ı 23
Bcrr. 3tci n, E., 203 Feue rbach, L., :i 1 -58
Bismı:ıı ek, Pre ns , 124, 1 8 1 , 1 6 t , f kh t � . J., 4 4 , 5 ! -2
181 r l n::on , F., 84
Blancıui , A . . 25, 6 4 , 179 Fourier, C., H, 59, 77
Blind, Karl, 1 15 Fran sa - P r u s y a SaVAŞI, n:ı,
Born, S., 69, 89 , 9 1 , 94 181 -83
Dörn�. L., 28, 29, 31-32 Fransız Devr i m i I H üyük l , H ,
Bouı·lıon H nn ed a n ı 22 1 8-20, CO-C l , 1 57
Bracke, W., 202 Freil igrath, F., 98
B ü ch ner , G., 30 Garibal d i , G., ı ı .;
B ü c h ner, L., 201 Genel A lm an İşçi B i r l i �i . 1 60
Cabet, E., 73 o 81
CU! ınC'nceau, G . , ı :ı:-ı Gotschal k . 88, R9, �4
Cı·em:!r, 130, 1 :.17, 140 Göç I A v rupa'ı.Ja n l , 98, 1 27
Çartistll'r, 23, 77, 1 28-128, 1 42, Grün. K . , 70
151 Gu�sde, J., 204
Ç::-cuk emekf, 1 71 l l a.b:?rleşme De rneğ i , 20, 2 1 , 23
De na, C.A., 1 02 Haberleıtme KomitciE>rl, 70-71
Da n ton, J., 18 Haklar Bildirisi 1 1 7e3 l , 158
Dekambt;stler !Rus Ara l ı k ç ı­ H3rdy, T., 20
lan ı 28 Haziran Yen i l g is i , 87, 88
Deutsch-Franzlisfsche Hegel, G., 37, 44, 52-5E

235
Hegelciler, Genç, 37, 39-40 Lamennais, H., e4
Helne, H., 32, 50, 66-67 Lampe I K ant'ın uşağı l , 50
Herr Vogt, 61 , 1 1 4 Laplace, P., 51
Herzım, A . , 175 Lessalciler, ı85, 201
Herwegh, C., 84 L!lssalle, F., 3 ı , 109, ı ı ı- 1 13,
Hess, M., 39, 4 ı 1 19-124
Hetheı·ington, H . ', 23 Lavrov, P., 2e6
Holcroft, T., 20 Lessner, E., 99, ı4o, 1 4 3
Howel l , C . , ı 3 ı Levi, A., 133
Hyndman, H . , 197 Liebknecht, W., ı ı5, ı s ı , ı8o,
Icaria, 73 185, 200
Iş sa.a.tlert, 146, ı1o Locke, J., 32
İşçi Ekiti m Derneği, Londra, Londra Emekçiler Derneği, 23
25, 3 ı , 62, ıo2, ı35, 140-142 Londra Sergisi , 135
Işçi örgütlert n e uygulanan sı- Longuet, C., 133
n ı rlamalar, 2 1 - 22 Louis Bonaparte'ın Onsekiz
Işçilerin Kardeşlt� 89 Drumaire'l, 101
Jakobenler, ı8, ı9, 2 ı , 90, 1 57 Louis X V I I I , 22
Kadın "'meği, ı1o Lovett, W., 23
Kant, 1 . , 4 4 , 4Q s ı Lu d di tl er, 17
Kapital, ıo7, ı 26, ı 3 ı , ı 3 6 , ı44 , Luxem bourg Olayı, 1 74
ı65, 173, 18Q, ıo9-203 205-207, Lyon ayaklanması, 2 1 , 25
210-2ı ı, 2 ı 3 Macaristan, ı ı2
Kautsky, K . , 203 Marat, P., 1 8, 19
I< oalisyon Y asal e.rı . 22 Mart Devrtmi, 78, 83, 92-94
Komün ist Ll g a, 61 , 64, 71-74, 7e, Marx, H., 32-33 (
83, 84, 89, 96--99, 143 Materyalistler, Fmnsız, 48- 1 8
Komünist Manlfesto, 6 ı , 62, f-..fazzl n i , C . , ı 4 4 , 1 57
72, 73-78, 80, 103, 120, ı 4 4 - Mehrtng, F., 33, 63, 70, 1 1 7
49, ı53, ı80, n ı , 200. 2 ı 3 Metternich, 28
Kooperatifler, 123, 128, 1 46-47, Moleschott, J., 200
175, Moll, J ., 85, 70, 75, 86, 9 t , 98
Köleliğin k aldırılması, 125, ı26, Most, J., 203
135 Mutlak Fikir, 52, 54
Köln A y a k l anması, 83 Mutualistler. 1 32,
Kot1.ebuc, A . , 28 M ü l kiy et Nedir? 78, 1 39
Kutsal Aile, 59, 78, 103 NapolE'on I, 18-ı9
K u tsal İ t t i fak, 27 Napoleon l l l, ıo2. 105, ıoa, ıo8
K u zey-A l m an Konfederasyo- - 1 14 , 1 1 8, ı74 , ı82
n u , 184 Napolyon Savaşları, ı8- ı9, 22,
Lafargue, P., 133, ı99, 205 27
Narodaaya Vol r a . 206, 2 1 2 Savaş karşısında Tavır, I I . En­
Ncue Rhelnlsche Zeltung. 87, ternasyona! J 173-174, 1 8 1 -
09-9 1 , 96, 103 183
New York Trlbune, 102-3, 107 Schapper, K., 25, 30-3 1 , 65, 70,
Nicholas J, 1 0·1 , 1 06 75 BB, 94, 96, 98·99
N i eçayev, 187-91 Schelling, F., 37
Odger, G., ı :n , 1 37, 138, 1 40, Schust er, T., 3 1
On saat yas11sı. 1 4 6 Schw!'i tzer, J . , I B I
Orleans Hanedanı, 24 Sendikalar, 123, 1 3 1 , 166- 1 69
Owen, R., 44, 59, 6S, 77 S iyasal eylem, 1 5 1 - 154, 1 72, 190
Palmerston, 105, ı ı o S o rge , F. A . , 20A
Pamuk k ı tlığı, 135-36 S teklov, U ., 63
Paris Ayaklanması 0839 ) , 25 Stephens, J., 127
Paris Ko m ı.i nü, ı 84-187 Sürgünler Derneği, 31
People's Paper, 1 07, 1 26 Şubat Devrimi, 83, 87
Pı>rruchon, 138 Temmuz Devr i m i . 14, 25, 29, 4 3
Plac:e, F., 20, 22 Tol n l n , H . . 1 37, 1 4 1
Plckhanov, G., 203, 2 1 2 T r t!VC'S , 1 2 , 33
Plon-Pion, Prens, ı 1 5 . 1 33 Türkiye, 1 04 - 1 06
Polonya 137 U l u s l a rarası Sosy a l
ayaklanm a l a r 137, 1 4 Demoknt t i k I tti fal\, 1 78, ı 78
Pro u d h on , P. . 6 6 , 70, 78-80, 90, Ücretie-rin Tunç Yasa sı, 1 2 1
1 32, 1 39, BS, 166, 168 Ücretli Emeli ve Sermaye, !l �
Radişçev, 1 9 U topik sosyalistler, 59, 77, 156
Ren eyaleti, 1 2 , lll, 29, 33, 4 4 , Vi yana Kongre-si, 27
56, 85 Vogt, K., 1 14 - 1 18·
Rheinlsche Zeitung, 39, 4 ı Wci::l ig, 30
Robespierre, M., 18, 1 9 Weitling, W., 63, 69, 7 1 , 73, BO,
Rusya, 27, 28, 90, 9 1 , 101 - 1 06, 179
1 08, 1 12- 1 14 , 125, 136. 183 Willlch, A., 84, 86, 89, 96, 98-99
Sai n t Si mon, C., 44, 59, 77 Wolf(, W., 62, 69, 7 1 , 73, 96,
Sanayi Devrimit, 12-16, 20 193
Sand, K., 28

237

You might also like