Professional Documents
Culture Documents
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Yazarlar
Prof.Dr. Sumru ÖZSOY (Ünite 1)
Ö¤r.Gör. Ayla BALCI (Ünite 2, 3, 4, 5)
Doç.Dr. Ümit Deniz TURAN (Ünite 6, 7, 8)
Editörler
Prof.Dr. Sumru ÖZSOY
Yrd.Doç.Dr. Zeynep ERK EMEKS‹Z
ANADOLU ÜN‹VERS‹TES‹
Bu kitab›n bas›m, yay›m ve sat›fl haklar› Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Ö¤retim” tekni¤ine uygun olarak haz›rlanan bu kitab›n bütün haklar› sakl›d›r.
‹lgili kurulufltan izin almadan kitab›n tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kay›t
veya baflka flekillerde ço¤alt›lamaz, bas›lamaz ve da¤›t›lamaz.
Genel Koordinatör
Prof.Dr. Levend K›l›ç
Ö¤retim Tasar›mc›s›
Doç.Dr. Cemil Ulukan
Grafikerler
Ayflegül Dibek
Ufuk Önce
Hilal Küçükda¤aflan
Gülflah Y›lmaz
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Dizgi
Aç›kö¤retim Fakültesi Dizgi Ekibi
Genel Dilbilim-I
ISBN
978-975-06-1045-5
2. Bask›
‹çindekiler
Önsöz ............................................................................................................ vii
Önsöz
Bir bilim dal› olarak 19. yüzy›l›n ortalar›nda geliflmeye bafllam›fl olan dilbilim,
son yüzy›l içinde büyük geliflmeler göstererek diller uzerinde çok genifl kapsaml›
araflt›rmalara yol açm›fl olan, dillerin yap›s›n› incelemeyi amaçlayan bir bilim da-
l›d›r. Bilim dal› olarak di¤er bilim dallar› gibi, dilbilimin de kendi inceleme yön-
temleri vard›r. Bu yöntemlerle yürütülmüfl olan dilbilim araflt›rmalar›n›n bir k›sm›
dünyada konuflulan ve say›lar› 5,000-7,000 aras›nda oldu¤u tahmin edilen dillerin
kendilerine özgü özelliklerinin niteli¤ini betimlemeyi amaçlarken, son 50 y›l için-
deki çal›flmalar birbirlerinden çok farkl› gibi duran bu dillerin asl›nda bir çok ya-
p›sal özellikleri bak›m›ndan birbirlerine büyük benzerlikler sergiledi¤ini ve diller
aras›nda gözlemlenen ayr›mlar›n yaln›zca yüzeysel düzeyde oldu¤unu ortaya ç›-
karm›flt›r. Bu aç›dan özellikle 1950'lerden sonra dilbilim alan›nda yürütülen çal›fl-
malar dil evrenselleri üzerine odaklanm›fl, bu evrensellerin niteli¤ini, ozelliklerini,
birbirleriyle iliflkilerini, insan dili denilen olgunun yap›s›n› belirleyen evrensel ku-
ral ve ilkelerin ne oldu¤unu irdelemeyi amaçlam›flt›r.
Dilbilimin ülkemizde ö¤retilmesi 1930'lara dayanmaktad›r. Tarihi bu kadar er-
ken y›llara dayanmas›na karfl›n, dilbilim ne yaz›k ki hala üniversitelerimizde ge-
nellikle yabanc› dil e¤itimi bölümlerinde verilen zorunlu dilbilgisi dersleri olmak-
tan çok ileri gitmemifltir. Ülkemizde halen yaln›zca 4 üniversitede ba¤›ms›z bir dil-
bilim program› bulunmaktad›r. Di¤er üniversltelerde ise dilbilim dersleri yabanc›
dil e¤itimi ya da Bat› Dilleri ve Edebiyatlar› bölümlerinde verilen ve nedense yal-
n›zca yabanc› dillerle ilgilendirilen bir alan olarak alg›lanmakta ve uygulanmakta-
d›r. Ancak Türkçe’nin bütün özelliklerinin günümüzdeki dilbilim kuram ve yön-
temleri çerçevesinde incelenmesi, Türkçe’nin daha genifl bir biçimde betimlenme-
sine katk›da bulunaca¤› kesindir. Bunun için de Türk Dili ve Edebiyat› Bölümle-
ri’nde dilbilim derslerinin olmas› büyük önem kazanmaktad›r.
Bu kitapta, dilin yap›s›n› oluflturan bileflenlerin niteli¤ini ayr› ayr› ele al›p ince-
leme f›rsat› bulacaks›n›z. Her bilefleni oluflturan birimlerin ne oldu¤unu ö¤rene-
cek, dillerde her bileflenin birimlerinin birleflim kurallar›n›n nas›l uyguland›¤›n› in-
celeyecek, yap›lar›n niteli¤ini belirleyen ilkeleri irdeleyerek dilbilimin dile yakla-
fl›m›n›, dili inceleme yöntemlerini ö¤reneceksiniz. Ve bütün bunlar› yaparken,
hem dünyada konuflulan bir çok dilden örnekler görecek, onlar›n yap›lar›n› ince-
leme f›rsat› bulacaks›n›z hem de yüzeyde bu kadar farkl› gibi duran dillerin asl›n-
da yap›sal bak›mdan birbirlerine ne kadar benzer özellikler sergiledi¤ini görecek-
siniz.
Dil denilen bu genifl ve derin okyanusu tan›mak üzere zevkli bir yolculu¤a
bafllarken dilbilime gönül vermifl dilbilimciler kervan›na sizlerin de kat›lman›z di-
leklerimizle…
Editörler
Prof.Dr. Sumru Özsoy
Yrd.Doç.Dr. Zeynep Erk Emeksiz
1
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Dile iliflkin bilgimizin neler oldu¤unu aç›klayabilecek,
N
Dilin yap›s›n› oluflturan ö¤elerin niteli¤ini tan›mlayabilecek
N
Dilbilgisi kavram›n›n kapsam›n› betimleyebilecek
Dilbilim alan›n›n ilgi odaklar›n›n genel hatlar›n› belirleyebileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
‹çindekiler
• D‹L VE D‹LB‹L‹M
• D‹L B‹LMEK NE DEMEKT‹R?
• D‹L YET‹S‹ VE ED‹M
• D‹LB‹LG‹S‹ NED‹R?
Genel Dilbilim-I Dil ve Dilbilim
• D‹L EVRENSELLER‹
• D‹L ED‹N‹M‹
• D‹LB‹L‹M NED‹R?
• ‹fiARET D‹LLER
Dil ve Dilbilim
D‹L VE D‹LB‹L‹M
‹nsanlar için yürümek, koflmak, oturmak, kalkmak ne kadar do¤alsa, birbirleri ile
iletiflim kurmak da o kadar do¤ald›r. ‹nsanlar bir araya geldiklerinde birbirleriyle
konuflurlar, soru sorarlar, görüfllerini paylafl›rlar, bilgi al›flveriflinde bulunurlar. Gü-
nümüzün teknolojik geliflmeleri sonucu yan›m›zda olmayan kiflilerle bile kendile-
rini telefonla arayarak, onlarla bilgisayar ya da cep telefonu ile mesajlaflarak haber-
leflmemiz mümkündür. Günlük yaflamlar› s›ras›nda baflka ifller yaparken bile, ör-
ne¤in bisiklete binerken, duvara çivi çakarken, ekmek keserken, spor yaparken
insanlar birbirleriyle konuflurlar. ‹nsanlar aras›ndaki iletiflimi kurmada kullan›lan
en temel araç dildir. Bütün insanlar en az bir dil bilirler ve etraf›ndakilerle bu dili
kullanarak anlafl›rlar.
Halen dünyada say›lar› 3,000-6,000 aras›nda de¤iflti¤i düflünülen dil bulunmak-
tad›r. Diller aras›nda konuflucu say›lar› bak›m›ndan büyük farkl›l›klar vard›r. Çince
gibi bir milyardan fazla konuflucusu bulunan diller oldu¤u gibi, konuflucu say›s›
yaln›zca 200-250 olan diller de bulunmaktad›r.
Dil, insanlar› di¤er canl›lardan ay›ran en temel özelliklerden biridir. Dil insan
türüne özgü bir olgudur. Dilin niteli¤ini anlamak, onun tüm özelliklerini betimle-
yebilmek bizim ayn› zamanda insanl›¤› anlamam›za yard›mc› olacakt›r. Bir çok
toplumda bir çocu¤un ilk sözcüklerini söylemesi anne-babas›n› ne kadar sevindi-
rirse, baz› toplumlarda yeni do¤an çocuklar ilk sözcüklerini söyleyinceye kadar
toplumun bir parças› olarak say›lmamakta, ancak konuflmaya bafllad›klar›nda ‘in-
san’ olarak kabul edilmektedir (Fromkin and Rodman, 2010). Bu gibi inanç ve dü-
flünceler dilin, dil bilmenin insanlar için ne kadar önemli oldu¤unu ortaya ç›kar-
maktad›r. Peki, dil bilmek dedi¤imizde neyi kastetmekteyiz? Dil bilmek ne demek-
tir? Bir dili biliyoruz dedi¤imizde, ne biliyoruz?
N N
sözcüksel ve tümce anlam›n› belirleyen birimlerdir. Baflka bir deyiflle, SIRA S‹ZDE dil bilmek o SIRA S‹ZDE
dilin sesbilimsel, biçimbirimsel, sözdizimsel, anlambilimsel birimlerini ve bunlar›n
birleflim kurallar›n› bilmektir. Bir dilin dilbilgisi dört ana bileflenden
AMAÇLARIMIZ
oluflur: sesbi- AMAÇLARIMIZ
lim, biçimbilim, sözdizim, anlambilim. Sesbilim, o dilde bulunan ses birimlerinin
niteli¤i, da¤›l›m› ve birleflimlerini belirleyen kurallar› içerir; biçimbilim sözcüklerin
yap›s›, en küçük anlam birimleri olan biçimbirimlerin özellikleri, K ‹ da¤›l›m›
T A P ve birle- K ‹ T A P
flimlerini belirleyen kurallar› içerir; sözdizim tümce yap›s›n› belirleyen birim ve
bunlar›n da¤›l›m›n› ve birleflimlerini belirleyen kurallar› içerir; anlambilim dilin an-
lam yap›s›n› inceler. TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Anadili konuflucular›, anadillerini oluflturan birim ve kurallar› bilinçli olarak ö¤-
renmez. Anadili konuflucular›na kendi dilinin birimleri ve kurallar› ö¤retilmez.
Anadili konuflucular› bu birim ve kurallar›, çocukluktan itibaren içsellefltirerek bü-
yür, çocukluktan itibaren dilbilgilerini yetiflkinlerin konuflmalar›ndan ‹ N T E R N E T duyduklar› ‹NTERNET
dilbilgisi ile örtüflen düzeye getirirler, dilbilgisini içsellefltirirler. Peki, içsellefltirilen
bu bilgi nedir?
Sesbilim
Bütün insanlar anadili olarak konufltuklar› dilin sesleri hakk›nda ço¤u zaman nite-
li¤ini tam olarak ifade edemedi¤i ama kendi dilinin bir birimi olup olmad›¤› üze-
rinde kesin bir karar verebilece¤i içsel bir bilgiye sahiptir. Bu bilginin bir boyutu,
bir sesin anadilinde olup olmad›¤›d›r. Örne¤in, anadili Türkçe olan bir kifliye “
Thing sözcü¤ü Türkçe midir?” diye soruldu¤unda, yan›t› Hay›r olacakt›r, çünkü
Türkçe’de [θ] sesi yoktur ve Türkçe’nin anadili konufluru bu sesin Türkçe’nin ses-
bilimsel yap›s› içinde olmad›¤›n› bilir.
Diller birbirlerinden sesbirimlerinin say›s› bak›m›ndan büyük farkl›l›klar göste-
rirler. Kafkasya’da konuflulan bir dil olan Kabartaycan›n 56 ünsüzü vard›r. Yine bir
Kafkas dili olup art›k konuflucusu kalmam›fl olan Ubuhçan›n 83 ünsüzü vard›. Bir
Afrika dili olan !Xoö dili ise 122 ünsüzü ile dünyada en fazla ünsüzü olan dildir.
(WALS, 2010). Papua Yeni Gine’de konuflulan bir dil olan Rotokasta ise yaln›zca 6
ünsüz vard›r ve bu say›yla Rotokas dünyada en az ünsüz sesi olan dil özelli¤ini ta-
fl›maktad›r (WALS, 2010). Her dilin anadili konuflucular›, bir ses biriminin kendi
dillerine ait olup olmad›¤›n› bilirler.
Anadili konuflucular›n›n içsellefltirmifl olduklar› baflka bir bilgi de seslerin söz-
cük içinde diziliflleridir. Anadili olan bir Türkçe konuflucusuna ‘storost sözcü¤ü
Türkçe midir?” diye soruldu¤unda, yan›t› Hay›r olacakt›r çünkü bu sözcü¤ü olufl-
turan sesler olan [ s, t, o, r ] sesleri Türkçe’nin ses dizgesi içinde olmas›na karfl›n
storost sözcü¤ü Türkçenin ses birimlerinin dizilifline ayk›r›d›r. Türkçede sözcük ba-
fl›nda iki ünsüz ard arda gelmez. Türkçe konuflucular› Türkçede olan birimlerin ni-
6 Genel Dilbilim-I
teli¤i ve onlar›n dizilifli hakk›ndaki bilgileri içsellefltirmiflt›r, bunun için storost söz-
cü¤ünün Türkçe olmad›¤›n› söyleyeceklerdir; storost sözcü¤ü Türkçede seslerin s›-
ralanmas›n› belirleyen kurala ayk›r› gelmektedir.
Türkçe’de banka [baηka] sözcü¤ünde oldu¤u gibi n harfi ile gösterilen ses as-
l›nda artdamakta oluflturulan [η] sesidir. Ancak [η] sesi, sözcük yap›s› içinde yaln›z-
ca banka gibi sözcüklerde oldu¤u gibi [k, g] artdamaks›l patlamal› bir sesten önce
oluflturulur. Bu aç›dan [η] sesinin thing [ θ›η] gibi bir sözcükte oldu¤u gibi sözcük
sonunda olmas›, bu sözcü¤ün Türkçe bir sözcük olmad›¤›n› gösterir. Thing sözcü-
¤ü Türkçenin ses da¤›l›m› kurallar›na ayk›r›d›r. Anadili konuflucular›n›n konufltuk-
lar› dilin sesyap›s› hakk›nda ses birimlerinin niteli¤i, seslerin sözcük yap›s› içinde
dizilifli ve da¤›l›m› hakk›nda içsellefltirilmifl bilgileri vard›r ve bu bilgi onlara hangi
sözcüklerin anadillerine ait oldu¤unu hangilerinin olmad›¤›n› belirlemelerini sa¤lar.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
¤›l›m› ve diziliflini belirleyen kurallara uygun olarak ardarda s›ralanmas› ile kuru-
lur. Ancak sesler tek bafllar›na anlams›zd›r. a, u, ö, z, y, s, o sesleri Türkçede olma-
AMAÇLARIMIZ s›na karfl›n, bu sesler tek bafllar›na bir anlam tafl›mamaktad›r. ‹letiflim ancak an-
AMAÇLARIMIZ
laml› bir ses dizesi ile mümkün olur, yani dillerde baz› ses s›ralanmalar›na anlam
verilmifltir. ‹letiflim anlams›z bir ses dizesine anlam yüklenmesi ile mümkündür.
K ‹ T A P Örne¤in, yukar›da
K ‹ T A Pverilmifl olan sesler tek bafllar›na anlam tafl›mamalar›na karfl›n,
bu seslerin su, öz, söz, soy, o, say, yas, us gibi s›ralanmalar› Türkçede anlaml›d›r;
ayr› bir kavrama karfl›l›k olan bu sözcüklerden her biri birer Türkçe sözcüktür ve
TELEV‹ZYON di¤erlerinden
T E L Efarkl›
V ‹ Z Y O anlam
N tafl›r. Türkçe konuflucular› Türkçe sözcükleri ve tafl›d›k-
lar› anlamlar› bilir ve bu sözcükleri kullanarak ifade etmek istedikleri anlam› akta-
r›rlar. Türkçe bilmeyenler bu sözcüklerin anlamlar›n› bilmezler, bundan dolay›
Türkçe sözcükler ve Türkçe sözcüklerle kurulan tümceleri anlamazlar. Türkçe ko-
‹NTERNET ‹ N T zamanda
nuflurlar ayn› ERNET bu seslerin *zö, *zös, *yos gibi dizilifllerinin anlam tafl›mad›-
¤›n›, bunlar›n Türkçe sözcük olmad›¤›n› bilir. Sözcükleri oluflturan sesler onlar›n
biçimi, anlamlar› da sözcüklerin göndergeleridir, bir kavram› temsil ederler. Söz-
cükler biçim-anlam birleflimleridir.
Do¤al dillerde sözcüklerin biçimleri ile anlamlar›/ göndergeleri aras›ndaki ilifl-
ki do¤al de¤ildir. Örne¤in, su içmek için kulland›¤›m›z ve camdan yap›lm›fl olan
konik nesnenin Türkçede ad›n›n bardak olmas› ya da ekmek kesmek için kullan›-
lan kesici aletin ad›n›n b›çak olmas› belirttikleri nesne ile sözcükleri oluflturan ses-
ler aras›nda bulunan do¤al bir iliflkiden kaynaklanmamaktad›r. Sözcüklerin biçim-
leri ile anlamlar› aras›ndaki iliflki rastlant›sald›r. Bardak sözcü¤ünün b-a-r-d-a-k
seslerinden oluflmas› ve b›çak sözcü¤ünün b-›-ç-a-k seslerinden oluflmas› Türkçe
konuflanlar aras›ndaki toplumsal anlaflma sonucu ortaya ç›km›flt›r, uzlafl›msald›r.
Dillerdeki sözcüklerin büyük bir oran› bir süreç sonucu oluflmufltur.
1. Ünite - Dil ve Dilbilim 7
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
c. cucumber- ‘salatal›k’ ‹ngilizce
d. harasho - ‘tamam, iyi’ Rusça
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Bir dildeki sözcüklerin listesi o dilin sözlü¤ünü oluflturur. Anadili konuflucular›
bu sözcüklerin hangi sözcük ulam›na ba¤l› oldu¤unu, hangilerinin ad, eylem, ni-
K ‹ T A P K ‹ T A P
teleyici, ya da belirteç oldu¤unu, bu sözcüklerin tümce içinde nas›l kullan›lmalar›
gerekti¤ini bilirler. Bu bilgi anadili konuflucular›n›n dilleri hakk›nda çocukluktan
itibaren edindikleri bilginin bir parças›d›r.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Dillerde rastlant›sal ve uzlafl›msal olmayan sözcüler de bulunmaktad›r; bun-
lar genellikle do¤ada bulunan seslere benzeyen ses simgesel sözcüklerdir ve
rastlant›sal sözcüklere göre say›lar› daha azd›r. Türkçe’de h›fl›rdamak, havla-
mak, miyavlamak, f›s›ldamak gibi sözcükler s›ras›yla yapraklar›n ‹ N T E R N Erüzgarda
T ç›- ‹NTERNET
kard›klar› sesi, köpek ve kedilerin ç›kard›klar› sesleri ve insanlar›n k›s›k sesle
konuflmalar›n› yans›tan sözcüklerdir. Do¤adaki sesleri yans›tan bu yans›ma
sözcükler de uzlafl›msald›r, göndergeleri her dilde ayn› seslerle ifade edilmez.
Örn. ‹ngilizcede yapraklar›n rüzgarda ç›kard›klar› ses rustle, köpeklerin havla-
malar› bark, insanlar›n k›s›k sesle konuflmalar› whisper sözcükleri ile ifade edi-
lir. Kedilerin ç›kard›klar› ses ise Türkçedeki yans›maya çok benzeyen meow
sözcü¤ü ile ifade edilir.
SIRA S‹ZDEbelirtin.
Bildi¤iniz 5 yans›ma sözcük bulun ve bunlar›n do¤ada hangi sesi yans›tt›¤›n› SIRA S‹ZDE
4
Tümce Bilgisi D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Sözel iletiflim kurarken, sözcüklerden oluflan tümcelerle konufluruz. Kendi bafllar›-
na anlams›z olan ve dildeki en küçük birimler olan seslerin birleflmesi ile oluflan
S O R U S O R U
sözcükler bir araya gelerek öbekler, öbekler biraraya gelerek tümce olufltururlar.
Sözcükler tek bir anlaml› birim olabilece¤i gibi birden fazla anlaml› birimden de
oluflabilir. En küçük anlaml› birimlere biçimbirim denir. E-v-l-e-rD ‹ Kseslerinden
KAT olu- D‹KKAT
flan ‘evler’ sözcü¤ü iki ayr› anlaml› birim olan ev ve ço¤ul eki -ler biçimbirimlerin-
den oluflmufltur. ‹letiflim kurmada sözcükler tek bafllar›na kullan›lmaz.
SIRA S‹ZDE Konuflma-
N N
SIRA S‹ZDE
da birden fazla sözcük bir araya gelerek öbekler oluflturur ve öbekler birleflerek
tümce oluflturur. Bütün çocuklar evlerinde ders çal›fl›yor tümcesi 5 sözcükten olufl-
maktad›r; ancak bu sözcükler afla¤›da gösterildi¤i gibi öbeklerAMAÇLARIMIZ
oluflturmakta, bu AMAÇLARIMIZ
öbekler birleflerek tümceyi oluflturmaktad›r.
[ [Bütün çocuklar] [ evlerinde [ders çal›fl›yor] ] ]
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
8 Genel Dilbilim-I
öbekler
sözcükler
biçimbirimler
sesler
Anadili konuflucular›, dillerindeki öbekleflme kurallar›n› ve bu öbeklerin
tümce içinde dizilifllerini bilirler, baflka bir deyiflle, dillerinin sözdizim kurallar›-
n› içsellefltirmifllerdir.
Dilin en temel özelliklerinden biri, dillerde tümce say›s›n›n sonsuz olmas›d›r.
Bir dilde üretilebilecek tümcelerin hepsini s›ralamak olanaks›zd›r, çünkü dil yara-
t›c›d›r. Konuflma s›ras›nda konuflucular daha önce hiç kurmad›klar› ve baflkalar›n-
dan duymad›klar› tümceler kurarlar. Hiç bir ö¤esini ya da ö¤elerin s›ralan›fl›n› de-
¤ifltirmeden tekrarlad›¤›m›z çok az tümce vard›r; anadili konuflucular› hangi yap›-
lar›n ayn› anlama geldi¤ini, hangi yap› ve s›ralan›fllar›n dilbilgisel oldu¤unu, hangi
yap› ve s›ralan›fllar›n dilbilgisel olmad›¤›n› bilirler. Anadili Türkçe olan birisi Biz
çamafl›rlar› y›kad›k ile Çamafl›rlar y›kand› tümcelerinin her ikisinin de dilbilgisel
oldu¤unu ve bunlar›n asl›nda ayn› eylemden bahsetti¤ini, birbirlerinden yaln›zca
yüzeysel yap›da farkl› oldu¤unu anlar.
Anadili konuflucular› ayn› zamanda hangi yap›lar›n dilbilgisel oldu¤unu hangi-
lerinin dilbilgisid›fl› oldu¤unu bilir. Anadili konuflucular›, konufltuklar› dilde bir ya-
p›n›n dilbilgisel olup olmad›¤›na dair dilbilgisellik de¤erlendirmeleri yapabilirler.
Türkçe konuflucular›, *Biz dilbilim çal›fl›yorum gibi bir tümcenin dilbilgisel olma-
d›¤›n› bilir; özne ile eylem üzerindeki kifli eki uyumlu de¤ildir. Ayn› flekilde, ana-
dili Türkçe olan bir konuflucu *Kitap ilginç bir okudum gibi bir tümce kurmaz çün-
kü burada sözcüklerin dizilifli Türkçenin kurallar›na ayk›r›d›r. Türkçede niteleyici-
ler, niteledikleri addan önce gelirler. Buna göre anadili Türkçe olan bir konuflucu
yukar›da ifade edilmek istenen tümceyi ‹lginç bir kitap okudum olarak kurar.
N N
SIRA S‹ZDE sonsuzdur. SIRA S‹ZDEverilmifl olan Türkçe tümcelerin hepsi dilbilgiseldir ve içeyer-
Afla¤›da
lefltirilmifl yantümcelerin say›s› sonsuza dek art›r›labilir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
1. Ünite - Dil ve Dilbilim 9
Anlambilim
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Anadili konuflucular›, sözcüklerin ve tümcelerin ne anlama geldi¤ini anlarlar. Bir
konuflucunun yapt›¤› anlam sapmalar›n› anlarlar; genellikle bir sapma, anlam ge-
niflletmesi ya da daraltmas› olan durumlar› anlamakta zorlukAMAÇLARIMIZ
çekmezler. Ayn› bi- AMAÇLARIMIZ
çimde, kendileri anadillerinin yap›lar›n›, istedikleri anlam ve amaçta kullanabilir-
ler. Sözcüklere yeni anlamlar yükleyebilirler, anlam sapmalar› yapabilirler, sözcük-
K ‹ T A P K ‹ T A P
lerin anlamlar›n› geniflletebilirler ya da onlar› dar anlamda kullanabilirler. Her, bü-
tün, yaln›zca gibi aç› yaratan sözcüklerin bulundu¤u yap›larda bu sözcüklerin ya-
ratt›¤› aç› alanlar›n› belirleyebilirler ve bu tümceleri yorumlayabilirler.
Çocuklar kitab› yaln›zca okudular. TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Çocuklar yaln›zca kitab› okudular.
Yaln›zca çocuklar kitabi okudular.
tümceleri ayn› sözcüklerden oluflmalar›na karfl›n anlamlar› ayn› ‹ N T Ede¤ildir.
RNET Anadili ‹NTERNET
konuflucular› bu tümceler aras›ndaki anlam farkl›l›klar›n› bilir.
D‹LB‹LG‹S‹ NED‹R?
Dilbilgisi terimi günlük kullan›mda da çok s›k ve çok de¤iflik anlamlar› içermekte-
dir. Ancak dilbilimde dilbilgisi terimi günlük kullan›mdan farkl› bir biçimde kulla-
n›lmaktad›r. Bu aç›dan üç tür dilbilgisi aras›nda ayr›m yapmak gerekmektedir.
Betimlemeli Dilbilgisi
Dilbilimde dilbilgisi terimi bir anadili konuflurunun konufltu¤u dilin yap›s› hakk›nda iç-
sellefltirmifl oldu¤u bilgiyi ifade eder. Bu tür bilgiyi içeren dilbilgisine betimlemeli dilbil-
gisi denir. Betimlemeli dilbilgisi, anadili olarak konuflulan dil hakk›nda flu bilgileri içerir:
• sözcük oluflturmak için o dilde bulunan seslerin birlefltirilmesinde etkin olan
ses kurallar›n› içeren sesbilim,
• sözcüklerin iç yap›s›n› belirleyen kurallar› içeren biçimbilim,
• sözcüklerin birleflerek öbek oluflturmas›n› ve öbeklerin birleflerek tümce
oluflturmalar›nda etkin olan kurallar› içeren sözdizim ve
• sözcüksel ve tümcesel düzeylerde anlam› belirleyen kurallar› içeren anlam-
bilim bileflenlerinin özellikleri.
Anadili konuflurlar›n›n dil yetisi denilen içsellefltirilmifl dil bilgisi bu dört bile-
flenin yan›s›ra dildeki sözcükleri içeren biliflsel sözlükten oluflmaktad›r.
Dilbilimciler taraf›ndan yaz›lan betimlemeli dilbilgileri anadili konuflurlar›n bu
içsellefltirmifl olduklar› bilgiyi yans›tmay› amaçlar.
Kuralc› Dilbilgisi
Kuralc› dilbigisi dile kuralc› bir yaklafl›m içeren dilbilgisidir. ‹nsanl›k tarihi içinde dile
ve dilbilgisi kurallar›na de¤iflik yaklafl›mlar olmufltur. Bunlardan baz›lar› dilde bulunan
baz› yap›lar›n di¤erlerine göre ‘kabul edilemez/yanl›fl’ oldu¤unu ve bu yap›lar›n kulla-
n›m›n›n ‘iyi’ ya da ‘güzel’ dil kullan›m› olmad›¤›n› savunan, de¤er yarg›lar›na dayal›
‘kuralc›’ yaklafl›m› benimsemifllerdir. Örne¤in, baz› kuralc›lara göre Türkçe’de devrik
tümce kullanmak ‘güzel’ Türkçe de¤ildir. Kuralc› dilbilgisi yaklafl›m›na göre Dilbilim
kitaplar›n› kar›flt›r›rken erifltim bu bilgiye gibi bir tümce iyi bir kullan›m de¤ildir.
Ö¤retici Dilbilgisi
Bir dili baflka dil konuflurlar›na ö¤retmek amac› ile yaz›lm›fl olan dilbilgileri olan
ö¤retici dilbilgisi kitaplar›, ‘dilbilgisi’ terimini genel dilbilimde kullan›lan anlamdan
farkl› bir biçimde kullan›r. Ö¤retici dilbilgileri, dili yetiflkin olarak ö¤renmek iste-
yenlere bilinçli olarak ö¤retmeyi amaçlamaktad›r.
D‹L EVRENSELLER‹
Dünyada çok say›da dil vard›r. Bu diller yukar›da belirtildi¤i gibi, sesbilim, biçim-
bilim, sözdizim ve anlamsal özelliklerde birbirlerinden farkl›l›klar gösterirler. Onun
için anadili Türkçe, ya da Japonca, ‹ngilizce, ‹spanyolca, Ketçua, Ewe, Ad›gece dil-
lerinden biri olan bir kifli di¤er dillerin konuflucular›n› anlamaz. ‹ki ayr› dilin ana-
dili konuflurlar›n›n birbirleri ile iletiflim kurabilmeleri için birisinin di¤er dili ö¤ren-
mesi gerekmektedir, çünkü yukar›da da belirtti¤imiz gibi her dilin kendine özgü
özellikleri vard›r. Genellikle dil bilmek ya da dil ö¤renmek dedi¤imiz zaman bu
farkl›l›klar üzerinde dururuz. Bir ‹ngilizce konuflucusunun Türkçe ö¤renmekte çek-
ti¤i zorluklar› ya da ‹ngilizce ile Türkçe aras›nda ne tür farklar oldu¤unu anlar›z. An-
1. Ünite - Dil ve Dilbilim 11
cak diller birbirlerinden çok farkl› gibi dursalar da hepsinde bulunan bir çok dil
özelli¤i vard›r. Bütün dillerde bulunan bu özellikler dil evrenselleridir. Bütün dil-
lerin ses yap›lar›nda ünlüler ve ünsüzler vard›r; diller birbirlerinden kendi ses yap›-
s› içinde bulundurduklar› birimlerin say›s› ve niteli¤i bak›m›ndan ayr›l›r. Diller ad,
eylem gibi sözcük ulamlar› aras›nda ayr›m yapar; dillerin sözdizimsel yap›lar› için-
de adöbe¤i, eylem öbe¤i gibi öbek yap›lar› vard›r. Böylece bir dilin dilbilgisinin iki
tür kural› içerdi¤ini görmekteyiz; a. Evrensel kurallar, b. Dile özgü kurallar.
D‹L ED‹N‹M‹
Çocuklara anadilleri ö¤retilmez. Hiç bir Türkçe, ‹ngilizce, Rotoska konuflan anne-
baba, çocuklar›n› önüne alarak ‘O¤lum/K›z›m, gel flimdi seninle biraz Türkçe, ‹n-
gilizce, Rotoska çal›flal›m’ demez. Çocuklar do¤duklar› andan itibaren etraflar›nda
konuflulan dilin özelliklerini herhangi bir e¤itim görmeden içsellefltirirler. Çocuk-
lar›n anadillerini içsellefltirme sürecine dil edinimi denir. Dil edinimi, tüm çocuk-
lar›n geçirdikleri bir süreçtir; tüm çocuklar do¤mufl olduklar› dil ortam›ndan ba-
¤›ms›z olarak ayn› süreçten geçerler. 3-4 yafl›na gelmifl olan bir çocuk, yetiflkinle-
rin yapt›¤› bir çok fleyi yapamazken, etraf›nda konuflulan dilin temel yap›lar›n› iç-
sellefltirmifl olup anadilinde söylenileni rahatça anlay›p kendisi de o dilde etraf›n-
daki yetiflkinlerle iletiflim kurabilmektedir. Böylece Türkçe konuflan bir aileye do¤-
mufl olan bir çocuk 3 yafl›na gelinceye kadar Türkçe’nin yap›sal özelliklerini içsel-
lefltirmifltir ve ana-babas›yla rahatça Türkçe konuflabilmektedir. Ayn› flekilde, Ja-
ponca konuflan bir ortama do¤mufl olan bir çocuk, yine ayn› geliflme süreci için-
de, yani 3-4 yafl›na kadar, Japonca konuflmay› ö¤renmifl, Peru’da Ketçua dili konu-
flan bir aileye do¤mufl olan bir çocuk da 3-4 yafl›na gelinceye kadar Keçua dilini
ö¤renmifl ve dil edinim sürecini tamamlam›flt›r. Dil edinimi bu bak›mdan daha ile-
ri yafllarda bilinçli olarak yürütülen dil ö¤renimi’nden farkl› bir süreçtir.
D‹LB‹L‹M NED‹R?
Dilbilim bu dilleri inceleyen bilim dal›d›r. Bir bilim dal›n› di¤er alanlardan ay›ran
özellik, o alanda yap›lan çal›flmalar›n bir yöntem çerçevesinde yürütülmesidir. Bi-
limsel yöntem, veri incelemesi üzerine kuruludur. Her bilim alan›n›n kendi bulgu-
lar›n› toplama yöntemi vard›r. Bilim alanlar› toplad›klar› verilerden elde ettikleri
bulgular› kendileri için geçerli olan kavram ve kuramlar çerçevesinde inceler ve
bulgulardaki genellemeleri ortaya ç›karmaya çal›fl›rlar. Çal›flman›n son aflamas›nda
da ortaya ç›kar›lan bu genellemeler bilim alan› için geçerli olan ilke ve kurallar çer-
çevesinde yorumlan›r ve incelenen olgunun niteli¤i hakk›nda bir sonuca var›l›r.
Dilbilimin inceleme alan› dildir. Dilbilim insan dili denilen olgunun özelliklerini
araflt›r›r ve onun niteli¤ini ortaya ç›karmay› amaçlar.
Dilbilim insan dili denilen olgunun her yönünü inceleyen bir bilim dal›d›r. Betim-
lemeli dilbilim dillerin kendilerine özgü birim ve kurallar›n› ele al›r. Her dilin sesbi-
limsel, biçimbilimsel, sözdizimsel ve anlambilimsel özelliklerini betimler. Türkçenin,
‹ngilizcenin, Japoncan›n dilbilgisi kitaplar› bu dillerin yap›sal özelliklerini içerir. Dil-
bilgisi kitaplar›ndaki kurallar, o dilin anadili konuflucular›n›n dilbilgisel olarak kabul
ettikleri yap› kurallar› betimler. Kuramsal dilbilim dillerde görülen özellikleri, bir ku-
ram çerçevesinde aç›klamay› amaçlar ve bu dile özgü nitelikleri dil evrenselleri çer-
çevesinde ele al›r. Her dilin dilbilgisinde o dile özgü yap› ve kurallar olmas›na kar-
fl›n, bütün dillerdeki yap›lar›n niteli¤ini belirleyen ilke ve de¤ifltirgenler bulunmakta-
d›r. Kuramsal dilbilim bu evrensel ilke ve de¤ifltirgenlerin niteli¤ini belirlemeyi ve dil-
lerde baz› tür yap› ve kurallar›n neden görülmedi¤ini aç›klamay› amaçlamaktad›r.
Metindilbilim bir metni oluflturan ö¤elerin ve metindeki dilsel düzenleri çözümlen-
12 Genel Dilbilim-I
meyi amaçlamaktad›r. Gerek sözlü gerek yaz›l› metinleri ifllev ve iletiflim de¤eri aç›-
s›ndan ele al›r ve bunlar› metni oluflturan ö¤elerin yap›sal ve ifllevsel düzenleri, me-
tin tür ve alt türleri, ve biçembilim ve sözbilim iliflkileri aç›s›ndan inceler. Söylem çö-
zümlemesi yaz›l› ve sözlü dilde tümcelerin, sözcelerin ya da ifllevsel birimlerin daha
büyük birimler oluflturmalar›n›n, k›saca, dil kullan›m›n›n incelenmesi ifllemidir. Söy-
lem çözümlemesinin bafll›ca ilgi alanlar› olarak konuflmada s›ra düzeni, konuflmac›-
lar›n rolleri, konu, konu de¤ifltirme gibi konuflma çözümlemesi, ad-ad›l iliflkileri, kav-
ramlar aras›ndaki iliflkileri kapsayan ba¤lafl›kl›k, ba¤dafl›kl›k iliflkileri, konuflanlar ara-
s›nda uzakl›k yak›nl›k, el yüz devinimlerini kapsayan iletiflim ilkeleri, ve selamlaflma,
aç›klama, özür dileme gibi de¤iflik dilsel ifllevlerin gerçekleflmesini araflt›r›r.
Dillerin bir baflka boyutu da sürekli bir de¤iflim içinde olmalar›d›r. 15. Yüzy›l-
da konuflulan Türkçe ile günümüzde konuflulan Türkçe farkl›d›r; bunu 15. Yüzy›l-
da yaz›lm›fl herhangi bir metne bakt›¤›m›zda aç›kça görmekteyiz. Bu tarihsel de¤i-
flim bütün diller için geçerlidir. Artzamanl› dilbilim dillerin tarih içinde geçirdikle-
ri de¤ifliklikleri ele al›r ve bir dilin daha önceki devreleri ile sonraki devreleri ara-
s›nda dilde görülen yap›sal de¤ifliklikleri saptamay› amaçlar. Artzamanl› dilbilimin
bir baflka araflt›rma alan› da dillerin hangi dil ailesine ait oldu¤unu belirlemek ve
bu ailenin ortaya ç›kmas›na neden olmufl olan, o aileye ba¤l› tüm dillerin atas› olan
anadil’in yap›s›n› belirlemeye çal›flmaktad›r. Bu yap›y› belirlemek için, o dil ailesi-
ne ait olan dillerin kar›laflt›rmal› incelemesini yapar. Toplumdilbilim dilin toplum
içinde kullan›m›n› inceler. Dil kullan›m›nda konuflucular›n yafl›, cinsiyeti, e¤itim
düzeyi ve birbirlerine yak›nl›k derecesi kullan›lan dil yap›s›n› belirler. Toplumdil-
bilim etmenlerin niteli¤ini ve dil kullan›m› üzerine etkisini araflt›r›r. Toplumdilbilim
ayn› zamanda bir dil toplulu¤unda yörelere ba¤l› olarak gösterdikleri farkl›l›klar›
inceler ve yöreler aras›ndaki dil farkl›l›klar›n›n niteli¤ini saptamay›, bu farkl›l›kla-
r›n da¤›l›m›n› ve s›n›rlar›n› belirten dil atlas› oluflturmay› amaçlar.
Çocuklar›n dil edinim süreçleri ruhdilbilimciler taraf›ndan araflt›r›lmaktad›r.
Ruhdilbilimciler ayn› zamanda, dil bozukluklar› üzerine çal›flmakta ve afazi, dislek-
si gibi çeflitli dil bozukluklar› sergileyen konuflucular›n dil özelliklerinin niteli¤ini
araflt›rmaktad›rlar.
Dilbilimin alanlar›ndan biri de ikinci dil edinimidir. ‹kinci dil edinim sürecinin
niteli¤ini saptamaya çal›flan bu alan, ayn› zamanda ikinci dil edinimi ile anadili edi-
nimi aras›ndaki benzerlik ve farklar› belirlemeye çal›flmaktad›r.
Uygulamal› dilbilim, dil ö¤retiminde etkili olacak dil ö¤retim yöntemleri üze-
rinde durmakta ve ikinci dil ö¤reniminde ne gibi etmenlerin ö¤renim sürecini et-
kiledi¤ini araflt›rmaktad›r.
‹fiARET D‹LLER‹
‹flitme engelli çocuklar, konuflulan dillerin temelini oluflturan sesleri duyamad›kla-
r› için iflitme engelli olmayan çocuklar gibi konuflulan dili edinemezler. Ancak dil
insanlara özgü, içgüdüsel bir olgudur. Bunun en önemli kan›tlar›ndan biri de iflit-
me engellilerin ses yerine el, yüz ve beden hareketleriyle oluflturduklar› iflaretler
ile iletiflim kurmalar›d›r. ‹flaret dillerinin de, konuflulan diller gibi, iflaretlerle göste-
rilen ‘sözcükler’i ve bu sözcüklerin (iflaretler) tümce içinde birleflmelerini belirle-
yen kurallar› vard›r. Konuflulan diller gibi, iflaret dilleri de yarat›c›d›r. ‹flaret dille-
rinde de sonsuz say›da tümce üretilir.
‹flaret dillerinin dilbilgisi kurallar› ayn› toplumda konuflulan dilin kurallar› ile
ayn› de¤ildir; baflka bir deyiflle, iflaret dilleri konuflulan dillerin iflaretle ifade edil-
mesi anlam›na gelmez, kendilerine özgü birim ve kurallar› olan ve konuflulan
dillerden ba¤›ms›z bir dizgedir.
1. Ünite - Dil ve Dilbilim 13
Özet
N
AM A Ç
Dile iliflkin bilgimizin neler oldu¤unu aç›klamak N
AM A Ç Dilbilgisi kavram›n›n kapsamm›n› betimlemek.
2
1 ve dili oluflturan ö¤elerin niteli¤ini tan›mlamak: Dilbilimde dilbilgisi terimi bir anadili konuflucu-
(i), (ii), (iii), (iv), (v), (vi), (vii), (viii), (ix). sunun konufltu¤u dilin yap›s› hakk›nda içsellefl-
Dil hakk›nda fl›mdiye kadar ö¤rendiklerimizi flöy- tirmifl oldu¤u bilgiyi ifade denir. Kuralc› dilbilgi-
le özetleyebiliriz: (i) Dil insana özgü bir olgudur. si ise dile kuralc› bir yaklafl›m içiren dilbilgisidir.
(ii) Bütün insan topluluklar›n›n birer dili vard›r. Kuralc› dilbilgisi bir dili nesnel olarak betimle-
(iii) Çok ileri düzeyde zihinsel engeli bulunma- mek yerine o dilin daha ‘iyi’ ve ‘do¤ru’ kullan›la-
yan tüm çocuklar, ›rk, cinsiyet, yöre, toplumsal bilmesini amaçlar ve kurallar üretmeye çal›fl›r.
ya da ekonomik etmen gözetmeden, içinde do¤- Ö¤retici dilbilgisi ise bir dili baflka dil konuflurla-
duklar› toplum taraf›ndan konuflulan dili edinme r›na ö¤retmeyi amaçlar.
yetisine sahiptir. Engelleri t›bbi olarak giderile-
meyen iflitme engelli çocuklar, iflaret dili ile ileti- N
A M A Ç
Dilbilin alan›n›n ilgi odaklar›n›n genel hatlar›-
flim kurarlar. (iv) Tüm dillerin dilbilgileri temelde 3 n› belirlemek.
birbirlerine benzer, ayn› bileflenlerden oluflur; Betimlemeli dilbilim dillerin kendilerine özgü bi-
sesbilim, biçimbilim, sözdizim, anlambilim. (v) rim ve kurallar›n› ele al›r. Kuramsal dilbilim ise
Her konuflulan dilin, kendileri anlams›z olan ses- dillerde görülen özellikleri bir kuram çerçevesin-
birimleri ve bunlar›n birleflimini belirleyen kural- de aç›klamay› amaçlar ve dil özelliklerini dil ev-
lar› vard›r. Bunlar o dilin sesbilim bileflenini olufl- renselleri çerçevesinde al›r. Dil yetisi de¤il de dil
turur. (vi) Her dilin biçim ve anlam›n birleflti¤i edimine dayal› çal›flan metindilbilim, söylem çö-
en küçük anlam birimleri olan biçimbirimleri var- zümlemesi, toplumdilbilim gibi dilbilim alanlar›
d›r ve diller bu birimleri sözcük oluflturmada ise dillerin belli bir ortamda (yaz›l›, sözlü), beli
uyulmas› gereken dile özgü biçimbilim kurallar›- bir ba¤lamda, toplumda ve kültürde ne tür an-
na uygun bir biçimde birlefltirir. (vii) Dillerde bi- lamlar tafl›yabilece¤ini ve hangi iletiflimsel amaç-
çim (ses, iflaret) ile anlam (kavram) aras›ndaki larla nas›l düzenlenebilece¤ini araflt›r›r. Artza-
iliflki ço¤unlukla rastlant›sald›r. (viii) Tüm diller- manl› dilbilim ise dillerin tarih içinde geçirdikle-
de bir ya da birden fazla sözcük birleflerek öbek- ri de¤iflimi inceler.
ler oluflturur ve öbekler birleflerek tümce olufltu-
rurlar. Dillerin sözdizim bilefleni tümce yap›lar›n›
inceler. Diller birbirlerinden yaln›zca bu bileflen-
lerin içerdi¤i birimlerin niteli¤i ve bu birimler ile
ilgili birleflme kurallar›nda ayr›l›rlar. (ix) ‹flaret
dilleri de, sese dayal› konuflulan diller gibi, an-
laml› birimlere ve bunlar›n nas›l birlefleceklerini
belirleyen kurallara sahiptir. ‹flaret dillerinin ko-
nuflulan dillerden fark›, en küçük birimlerinin
ses olmay›p iflaret olmas›d›r. (x) Tüm diller za-
man içinde de¤iflir.
14 Genel Dilbilim-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi dilin en temel özelli¤i de¤il- 6. Afla¤›daki aç›klamalardan hangisi betimlemeli dilbil-
dir? gisinde bulunur?
a. Dil insana özgüdür. a. Türkçede ilgeçler tümleçlerinden sonra gelir.
b. Dillerin temel özelli¤i yaz›l› olmalar›d›r. b. Türkçede ilgeçleri hiç bir zaman tümleçlerinden
c. Diller sürekli bir de¤iflim içindedir, hiç bir zaman önce koymay›n.
ayn› kalmaz. c. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koyars›-
d. Çocuklar anadillerini edinirler. n›z.
e. Dil bir kurallar dizgesidir. d. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koymak
yanl›flt›r.
2. Dilin ses yap›s› ile ilgili afla¤›daki tümcelerden han- e. Türkçede ilgeçleri tümleçlerinden sonra koymak
gisi do¤rudur? laz›md›r.
a. Dilde en küçük birimler sesbirimlerdir.
b. Sesbirimler en küçük anlaml› birimlerdir. 7. Afla¤›dakilerden hangisinde içeyerlefltirmeli tümce
c. Sesbirimlerin dizilifli her dilde ayn›d›r. yoktur?
d. Bütün dillerin sesbirimleri ayn›d›r. a. Dilbilimciler dilin özyinemeli oldu¤unu söyler-
e. Her dilde seslerin da¤›l›m› kurall›d›r. ler.
b. Dilbilimcilere göre, dil özyinemelidir.
3. Afla¤›dakiler aras›nda do¤ru olan› bulunuz? c. Dilbilimciler taraf›ndan dilin özyinemeli oldu¤u
a. Sözcükler ile göndergeleri aras›nda do¤al bir ilifl- savunulur.
ki vard›r. d. Dilin özyinemeli oldu¤u dilbilimcilerce bilinir.
b. Dilde en küçük anlaml› birimlere sözcük denir. e. Dilin özyinemeli oldu¤u do¤rudur.
c. Sözcükler ile göndergeleri aras›ndaki iliflki rast-
lant›sald›r. 8. Bir dilin anadili konuflucular› afla¤›dakilerden hangisi-
d. Yans›ma sözcükler her dilde ayn›d›r. ni söylemez?
e. Bir dilin dilbilgisinde yaln›zca o dile özgü kural- a. Bugün yeni bir sözcük ö¤rendik.
lar vard›r. b. Bugün yeni bir tümce ö¤rendik.
c. Bugün yeni bir terim ö¤rendik.
4. Afla¤›daki sözcüklerden hangisi dilde biçim ile an- d. Bugün yeni bir kural ö¤rendik.
lam aras›ndaki iliflkinin rastlant›sal oldu¤unu örnekle- e. Bugün yeni bir s›fat ö¤rendik.
mektedir?
a. Kukuriku 9. Afla¤›dakilerden hangisi dilbilimin ilgi alan› de¤ildir?
b. fi›r›l fl›r›l a. Bir dilin önceki devreleri ile sonraki devreleri ara-
c. Hapfl›rmak s›nda dilde görülen yap›sal de¤ifliklikleri saptamak
d. Gürül gürül b. Çocuklar›n dil edinim süreçleri
e. Bal c. Bir metni oluflturan ö¤elerin ve metindeki dilsel
düzenlerin çözümlenmesi
5. Afla¤›dakilerden hangisi dil evrenselidir? d. Bir metnin oluflturulmas›n› mümkün k›lan esinlen-
a. Bütün dillerde sözcükler ünsüzle bafllar. melerin incelenmesi
b. Türkçede th sesi yoktur. e. ‹kinci dil edinimi ile anadili edinimi aras›ndaki
c. Bütün dillerde ünlü ve ünsüz sesler vard›r. benzerlik ve farklar› belirlemek
d. Baz› dillerde sözcükler uzundur.
e. Bütün dillerde tümce yap›lar› ayn›d›r. 10. ‹flaret dilleri hakk›nda afla¤›dakilerden hangisi
do¤rudur?
a. ‹flaret dilleri kurall› de¤ildir.
b. ‹flaret dillerinde her istenilen ifade edilemez.
c. ‹flaret dillerinin dilbilgisi yoktur.
d. ‹flaret dilleri konuflulan diller gibi kurall›d›r.
e. Dünyadaki tüm iflitme engelliler ayn› iflaret dili-
ni kullan›rlar.
1. Ünite - Dil ve Dilbilim 15
Okuma Parças›
D‹L De¤iflik biçimlere sokulabilecek olan afla¤›daki tüm-
Dil, bir anda düflünemeyece¤imiz kadar çok yönlü, de- ceyi h›zla okuyup anlamaya çal›fl›rsak, dilin nas›l, çe-
¤iflik aç›lardan bak›nca baflka baflka nitelikleri beliren, flitli yarg›lar›, anlat›m› güç, soyut kavramlar› eksiksiz
kimi s›rlarn› bugün de çözemedi¤imiz büyülü bir varl›k- aktarabilen bir dizge (system) oldu¤u konusunda bir
t›r. O gerek insane, gerek toplum, gerekse insane ve top- fikir edinebiliriz:
lumdan ayr› düflünülemeyecek olan bilim, sanat, teknik “Sözünü etti¤iniz konu sizinle ayn› görüflte olmad›¤›-
gibi bütün alanlarla ilgili bulunan, ayn› zamanda onlar› ma üzülmekle birlikte, kendi bak›m›ndan hakl› oldu-
oluflturan bir kurumdur. Burada, once dilin çeflitli aç›lar- ¤um kan›s›yla, içimde bir rahatl›k duydu¤umu da be-
dan görünümüne k›saca de¤inelim. ilrtmek isterim.”
‹nsan aç›s›ndan bak›nca, insan›n dünyadaki yerini ve de- Bu tümceyi okuyup anlamaya çal›fl›rken ayn› zamanda
¤erini belirleyen odur. Konuflma yetene¤i, dolay›s›yla dil, insan›n ne ölçüde güçlü bir düflünme yetene¤inin bulun-
insan› insane yapan niteliklerin bafl›nda gelir. Onun duy- du¤unu, zihnimizde ne denli karmafl›k ifllemlerin, belli
gular›n›, düflüncelerini, isteklerini bütün incelikleriyle bir dizgeye ba¤l› birlefltirme ve çözümleme eylemlerinin
a盤a vurmas›na, yaflam›n› sürdürebilmesine olanak sa¤- olufltu¤u da gözden uzak tutulmamal›d›r.
lar. Bir an düflünecek olursak, dil olmadan bir ince duy- Öte yandan, bu uzunca tümcede s›ralanan sözcüklerin
guyu, bir fliiri, önemli bir olay›, bir buluflu, bizim için her biri, tek tek ele al›nacak olursa bunlar›nda genellik-
unutulamayacak kadar de¤erli bir an›m›z›, bir fizik ya da le, sesbirim (fonem) ad›n› verdi¤imiz de¤iflik seslerin
kimya olay›n› nas›l anlatabilir, nas›l ka¤›da geçebiliriz? bilefliminden olufltuklar› görülür. Sesbirimlerden yaln›z
Yüzy›llar boyu bilimde, teknkte elde edilen geliflmeleri bir tanesinin meydana gelebilmesi için konuflma ayg›t›-
günümüzde baflkalar›na, gelecekte de sonraki kuflaklara m›zda sestellerinden bafllayarak çeflitli hareketler ge-
nas›l aktarabiliriz? Bir suçun saptanmas›na, bir suçlunun reklidir. Kald› ki tümceyi, okuyan ya da dinleyene yan-
yarg›lanmas›na, bir mahkemenin yarg›ya varmas›na, dil l›flsi›z, eksiksiz ulaflt›rabilmemiz için, sesbirim ad›n› alan
olmasa, olanak kal›r m›yd›? Dil, akla binbir soru getiren, bu ö¤elerin d›fl›nda daha baflka ö¤eler ve olaylar da
insan›n binbir sorunu kurcalamas›na yol açan, s›rlarla vard›r. Bunlara ilgili bölümlerde uzunca de¤inece¤iz.
dolu bir varl›kt›r: Nas›l oluyor da bir kimsenin bizden is- ‹nsan› öteki varl›klardan ay›ran, insan yapan nitelikler-
tedi¤i bir ifli, onun birkaç a¤›z hareketiyle gerekleflen bir den biri de onun sanat yönüdür. Söze dayanan bütün
ses bileflimiyle, bir sözle yerine getirebiliyoruz? Nas›l olu- sanatlar›n hammaddesi ve ürünü de dildir.
yor da bir flairin dözle, yaz›yla dile getirdi¤i bir duygu Haberleflme, bildiriflme aç›s›ndan bakacak olursak da
birkaç sözcükle bize aktar›l›verioyr, kimi zaman tüyleri- dünyadaki çeflitli bildiriflme dizgelerinin en geliflmifli,
mizi ürpertecek kadar bizi etkiliyor? Bir evet sözcü¤ünün en ergini olarak karfl›m›za yine insan dili ç›kar.
nas›l-söylenifl durumuna göre- bafl alt› anlam› olabiliyor? Toplum aç›s›ndan, toplumbilimci gözüyle bak›nca dil,
Üzerinde dur! yaz›l› bir levha ya da birinin a¤z›ndan ç›- yine en baflta an›lmas› gereken bir kurumdur. Bil olma-
kan dur! emri bizi bir anda durduruveriyor da Türkçe dan insanlar›n birlikte yaflamalar›, anlaflabilmeleri, do-
bilmeyen bir kimseye hiçbir fley anlatm›yor? Bir ulusun lay›s›yla bir toplumu oluflturmalar› söz konusu lamaya-
konufltu¤u dil nas›l oluyor da kimi zaman birkaç yüzy›l, ca¤›ndan, dil bu aç›dan da önemlidir; bir toplulu¤u top-
kimi zaman dad aha k›sa bir sure içinde de¤ifliyor, birta- luma dönüfltürür.
k›m sözcükler unutulurken yenileri türüyor? Bir toplumu ulus yapan ba¤lar›n en güçlüsü, dildir. Bi-
Dil incelemeleri her dilde çok ilgi çekici olaylar›n, de¤ifl- reyleri ulusuna, yurduna, geçmifline s›k› s›k›ya ba¤lar:
melerin meydana geldi¤ini gösterir. E¤er biri ç›kar da kuflaktan kufla¤a aktar›larak gelen dil, bireyi geçmiflle
Türkçedeki atl›kar›nca bileflik sözcü¤ünün bat› dillerin- gelecek aras›ndaki zincirin bir halkas› durumuna getirir.
deki karfl›l›klar›yla (örn. Fr. Carrousel, ‹t. Carosellao, Bir toplumun pek çok özellikleri, yaflay›fl›, gelenekleri,
Alm. Karussell) ayn› kökten geldi¤ini söylerse, buna pek dünya görüflü, yaflam felsefesi, inançlar›, bilim, teknik
inanmay›z. Ama incelersek, bu sözün do¤ru oldu¤u or- ve sanata katk›lar› o toplumun diline yans›r: o toplu-
taya ç›kar. Ayn› biçimde, bir Hagios Basari yer ad›, Ay- mun dilinden izlenebilir: Bundan bin y›l sonra bir bilim
bast›’ya dönüflmüfltür; 1519 y›l›nda ç›kar›lan gümüfl sik- adam›n›n Türklerle ilgili bir araflt›rma yapmakla görev-
kenin ad› Joachimstaler (Alm.) done dolafla bugünkü lendirildi¤ini varsayal›m. Türkler üzerinde hiçbir bilgisi,
Dollar olup ç›km›flt›r. Türklerle hiçbir iliflkisi olmayan bu araflt›r›c› herhangi
16 Genel Dilbilim-I
S›ra Sizde 3
Afla¤›daki tümcelerden, verilen boflluklara uygun söz-
cükler koyarak, içeyerlefltirme ile yeni tümceler üretin.
Biz [sizin bu haberi duydu¤unuzu] biliyoruz.
Biz [Ayflenin [sizin bu haberi duydu¤unuzu] söyledi¤i-
ni] biliyoruz.
Biz [ Korhan›n [Ayflenin [sizin bu haberi duydu¤unuzu]
söyledi¤ini] iddia etti¤ini ] biliyoruz.
Biz [ o aday›n [ Korhan›n [Ayflenin [sizin bu haberi
duydu¤unuzu] söyledi¤ini] iddia etti¤ini ] hat›rlad›¤›-
n› ] biliyoruz.
Biz [ gazetelerin [o aday›n [ Korhan›n [Ayflenin [sizin bu
haberi duydu¤unuzu] söyledi¤ini] iddia etti¤ini ] hat›rla-
d›¤›n› ] yazd›¤›n› ] biliyoruz.
GENEL D‹LB‹L‹M-I
2
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
Anadili konuflucular›n›n sözcü¤e iliflkin sezgisel bilgilerinin içeri¤ini betimle-
N
yebilecek;
N
Sözcük tan›ma ölçütlerini ay›rt edebilecek;
Sözlük, sözlükbirim ve sözcükbiçim kavramlar›n› ve bunlar›n dilde yap›lan-
N
malar›n› aç›klayabilecek ve karfl›laflt›rabilecek;
Biçimbilimsel süreçleri karfl›laflt›r›p sözlükbirim ve sözcükbiçim yap›lanmala-
r›yla iliflkilendirebilecek bilgi ve becerileri kazanm›fl olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Sözcük • Sesbilimsel Ölçüt
• Yerine Koyma • Sözlükbirim
• Sözlüksel Biçimbilim • Türetme
• Sözcük Tan›ma • Sözdizimsel Ölçüt
• Karfl›tsall›k • Sözcükbiçim
• Çekim • Birlefltirme
• Anlamsal Ölçüt • Tekrarlanabilirlik
• Zihin Sözlü¤ü • Çekimsel Biçimbilim
• Sözcük Yapma
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• SÖZCÜK VE SÖZCÜK TANIMA
Genel Dilbilim-I Biçimbilim I: • SÖZLÜK, SÖZLÜKB‹R‹M,
Sözcük
SÖZCÜKB‹Ç‹M
• B‹Ç‹MB‹L‹MSEL SÜREÇLER
Biçimbilim I: Sözcük
G‹R‹fi
Kuramsal dilbilim insan dilinin iflleyifli ve anadili da¤arc›¤›n›n betimlenmesiyle ilgili-
dir. Bu yüzden, dilbilim çal›flmalar›nda ilke olarak ö¤renilmifl ve edinilmifl bilgi ara-
s›nda bir ay›r›ma gidilir. Ö¤renilmesi bir e¤itim almay› gerektiren teknik bilgiler, do-
¤al dil kazanma sürecinin bir parças› olarak görülmez ve a¤›rl›kl› olarak anadili ko-
nuflucular›n›n dile iliflkin sezgisel bilgileri dikkate al›n›r. Çünkü ö¤renilmifl bilginin
yoklu¤unda da diller ve konuflucular› vard›; bunlar olmasa da diller ve konuflucula-
r› varl›klar›n› sürdürmeye devam edecektir. Demek ki, bir dili dil yapan bu teknik
bilgilerin de¤il, asl›nda hiçbir zaman ö¤retilmeyen ve konuflucuda fark›ndal›¤› olma-
yan bilgilerin varl›¤›d›r. Anadili konuflucular› kendileri ifade edemeseler de, do¤ru
sorular soruldu¤unda dile iliflkin pek çok fleyi bildiklerinin kan›tlar›n› ele verirler. ‹fl-
te dilbilimciler kullan›c›lara bu sorular› sorarak insan dilinin iflleyiflindeki temel ilke
ve kurallar› ortaya koymaya çal›fl›rlar. Bunu yaparken de dili ve anadili bilgisini fark-
l› düzeylerde ele al›rlar. Dilbilimin bir alt dal› olan biçimbilim anadili kullan›c›lar›n›n Biçimbilim sözcüklerin
sözcük düzeyine iliflkin sezgisel bilgilerinin betimlemelerini yapar. Bu bilim dal›, içyap›s›n› ve bunlar›
gerçeklefltiren kurallar›
sözcükler, sözcüklerin yap›s›, sözcüklerin s›n›fland›r›lmas›, sözcüklerin türetilmesi ile inceler.
tüm bunlar› yöneten kurallar› içeren zihinsel süreçleri inceler. fiimdi biz de bu bö-
lümde böyle bir çal›flman›n küçük bir modelini oluflturarak, bütün anadili kullan›c›-
lar›n›n konuflmada uygulad›¤› bu bilinçd›fl› ifllemleri do¤al dilden ald›¤›m›z örnekler-
le bilinç düzeyine ç›karmaya ve bu süreçlerin nas›l iflledi¤ini anlamaya çal›flal›m.
Dilbilimde bir dildeki dilbilgisi d›fl› yap›lar (*) iflareti ile gösterilir (LeesDve
‹ KKlima,
K A T 1963: 18). D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
20 Genel Dilbilim-I
Keza, i, t, s, e sesleri *itte, *setti, *estit, *esitt diziliflinde de¤il, testi diziliflinde an-
laml› bir sözcük haline gelir. Öyleyse, anadili kullan›c›lar›n›n bir görevi de, sesleri
alg›lama ve üretmenin yan› s›ra dildeki kurall› sözcükleri oluflturan ses ve anlam
eflleflmelerini bulmakt›r. Yaln›z, bir dilde sözcükleri oluflturan süreçler, salt sesler
ve bunlar›n anlaml› dizilifllerinden ibaret de¤ildir. Sesler aras›ndaki s›n›rlar› çizebil-
mek, yani bir sözcü¤ün ya da onu oluflturan daha küçük anlaml› parçac›klar›n ne-
rede bafllay›p nerede bitti¤ini bulmak da konuflman›n bir aflamas›n› oluflturmakta-
d›r. Söz gelimi, yaz›da Aliye ve Ali’ye olarak gösterilen aliye dizilimi, her iki du-
rumda da ayn› içeri¤e sahip de¤ildir. Parça s›n›rlar› ali-ye olarak belirlenirse yönel-
me durumunda bir özel ad, aliye olarak düflünülürse yal›n durumda bir özel ad or-
taya ç›kar. ‹flte, (1)’ deki örnekte de buna benzer bir s›n›rlama sorunu gözlenmek-
tedir. Zeynep sorusunda testim sözcü¤ünü ‘s›nav k⤛d›m’ anlam›nda kullanmak is-
terken, babaanne ayn› sözcü¤ü ‘su kab›m’ olarak alg›lam›flt›r. Bu da, ayn› ses zinci-
rinin Zeynep’in zihninde test-im, babaannenin zihninde ise testi-m olarak ayr›flt›r›l-
d›¤›n› göstermektedir. Demek ki, konuflucu ve dinleyiciler, bir dili kullan›rken de-
vaml› olarak o dildeki ses dizilimlerini ayr›flt›rmakla ve anlaml› sözcükleri belirle-
mekle u¤rafl›rlar. Bunu müzikal bir eserin notalar›na ayr›flt›r›lmas›na benzetebiliriz.
Ancak müzikte bu ifllem yaln›zca e¤itimini alm›fl olanlara özgü bir kodlamad›r. Dil-
de sözcük tan›ma ise okuryazar olmayan anadili konuflucular›n›n bile sahip oldu¤u
do¤al bir duyarl›k olarak kabul edilir (Sapir, 1921: 34; Bloomfield, 1935: 178). Bir
konuflucu kendi anadilinde bir ses dizilimini duyar duymaz, bundaki sözcük bölük-
lerini kolayl›kla belirleyebilir ve her birini belli bir anlamla efllefltirebilir. Nas›l m›?
Bu konuda anlamsal, sesbilimsel ve dilbilgisel olmak üzere üç ölçüte de¤inilir.
bilgisi olmayan bir dinleyici, sözcük tan›mak için gerekli olan ses-anlam efllefltir-
mesini yapamaz, sözcükleri ay›rt edemez (Jakobson & Halle, 1956: 15). Türkçe bi-
lenler içinse buradan üç ayr›flt›rma ortaya ç›kabilir: (a) iki barSIRA S‹ZDE (b) iyi ki-
düflkünü, SIRA S‹ZDE
bar düflkünü, (c) iyi ki bar düflkünü. Anadili kullan›c›lar›n›n dilbilgisi ve sözcük
bilgisi altyap›lar›n›n yard›m›yla (a) elenir; çünkü arta kalan *iyD Üanlaml›
fi Ü N E L ‹ M
bir sözcük D Ü fi Ü N E L ‹ M
de¤ildir. (b) ve (c) aras›ndaki seçim ise ba¤lam ya da dünya bilgisi gibi dil d›fl› ko-
flullar yard›m›yla yap›labilir. Öyleyse, sesbilimsel ölçüt de tek bafl›na yeterli bir ta-
S O R U S O R U
n› yöntemi olmaktan öte durmaktad›r.
Duydu¤u dili bilmeyen bir konuflucu sözcük tan›mada gerekli olan ses-anlam
D ‹ K K A T efllefltirme- D‹KKAT
sini yapamaz ve dolay›s›yla da sözcük s›n›rlar›n› belirleyip bunlar› ay›rt edemez.
N N
SIRA S‹ZDE fiekil SIRA
2.1 S‹ZDE
Gary LARSON
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
Sahibi: “Tamam, Karanfil! Yettiyse yetti! Çöpten uzak duracaks›n. Anlad›n m›,
Karanfil?
Çöpten uzak duruyorsun, yoksa kar›flmam!”
Köpek: “B›d›b›d›KARANF‹Lb›d›b›d›b›d›b›d›b›d›b›d›KARANF‹L
B›d›b›d›b›d›b›d›b›d›”
Bir ses diziliminin sözcük Bu dizilimlerin tamam›nda ortak ö¤e olarak iyi biçimini ve ortak kavramsal içe-
olarak s›n›fland›r›labilmesi, rik olarak da ‘istenilen, be¤enilen nitelik’ anlam›n› görüyoruz. Öyleyse, iyi Türkçe-
anlam›n› ve biçimini
koruyarak ba¤›ms›z hareket
de bir sözcük olmal›d›r. Ayn› teknik kullan›larak (d) den ulu ve (e) den arar ya da
edebilmesine ve arge dizilimleri, ulu ç›nar, seni arar, arge çal›flmas› gibi yap›larda tekrarlanabildik-
tekrarlanabilir olmas›na leri için sözcük olarak seçilebilir. Ancak bunlar ç›kt›ktan sonra arta kalan dizilim-
ba¤l›d›r.
ler rs, rg ile bafllayan ve nz ile biten bir sözcük bulmay› gerektirece¤inden bu ola-
s›l›klar elenir. Konuflucunun anadili bilgisi Türkçede bu hece yap›s›nda sözcük
bulman›n mümkün olamayaca¤›n› söyleyecektir.
Sözcük tan›mada kullan›lan bir baflka sözdizimsel yöntem de yerine koyma
(Fries, 1952: 70-86; Bauer, 2003: 11) ifllemidir. Örne¤in, yine iyi kibar düflkünü
tümcesini ele alal›m. Türkçenin anadili konuflucular› görürler ki, Türkçede iyi ve
kibar sözcükleri yerine yap› bozulmaks›z›n baflka sözcükler kullan›labilir. ‹yi, ki-
bar düflkünü olunabildi¤i gibi, kibar, iyi düflkünü; moda, al›flverifl düflkünü ya da
sinema, tiyatro düflkünü de olunabilir. Düflkün olmak yerine merakl› ya da hay-
ran da olunabilir: iyi, kibar merakl›s›; moda, al›flverifl merakl›s›; sinema, tiyatro
merakl›s›; iyi, kibar hayran›; moda, al›flverifl hayran›; sinema, tiyatro hayran› gi-
Sözcük olman›n bir baflka
bi. Öyleyse, ayn› konumda birbirlerinin yerine kullan›larak bir karfl›tsal iliflki
ölçütü de dilde kullan›lan oluflturan bu yap›lar, dilde ba¤›ms›z birimler olarak s›n›fland›r›labilirler. Ancak, ay-
di¤er ba¤›ms›z biçimlerle n› tümce içinde örne¤in bar, düfl, ün dizilimleri yerine baflka dizilimler kullan›la-
karfl›tsall›k iliflkisi içinde
olmakt›r. rak anlaml› bir tümce elde edilemez. Demek ki, bunlar verilen örneklerde ba¤›m-
s›z yap›lar olarak s›n›fland›r›lamazlar.
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 23
2
D ‹ K K A T belirleyiniz.
Afla¤›daki ‹spanyolca tümcelerde yer alan sözcükleri ayr›flt›r›p anlamlar›n› D‹KKAT
Çözümlemenizde her bir tümcede belirledi¤iniz her bir bölük bir sözcü¤e karfl›l›k gelme-
N N
lidir. Yani, bir tümce sözcüklerine ayr›flt›r›ld›ktan sonra içinde birSIRA
anlam›S‹ZDEolmayan ve bu SIRA S‹ZDE
yüzden de sözcük olamayacak art›k bir ses dizisi bar›nd›rmamal›d›r.
a. unómbreestáaki ‘Bir adam buradad›r’
b. elgátoestáenférmo ‘Kedi hastad›r.’ AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
c. elómbreestáenférmo ‘Adam hastad›r.’
d. ungátoestáenférmo ‘Bir kedi hastad›r.’
K ‹ T A P K ‹ T A P
e. elgátoestáaki ‘Kedi buradad›r.’
f. ungátoestáaki ‘Bir kedi buradad›r.’
g. unómbreestáenférmo ‘Bir adam hastad›r.’
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
h. elómbreestáaki ‘Adam buradad›r.’
(Langacker, 1972: 38)
(Saussure, 1916: 67; Hockett 1958: 577) ilkesi temelinde oluflurlar. Bir sözcü¤ü
S O R U S O R U
oluflturan sesler ço¤u zaman ifade ettikleri anlamdan ba¤›ms›zd›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
riyle gösterilmektedir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
24 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Türkçe kullan›c›s›n›n zihin sözlü¤ünde e¤itimli bir konuflucu için makul say›lan ortalama
20.000 ad kökü ve 10.000 eylem kökü oldu¤u varsay›ld›¤›nda, bunlar›n olas› türevleri 200
AMAÇLARIMIZ milyar kadar girdi depolama yükü getirecektir. Bu rakam, 125 milyar girdi kapasitesi olan
AMAÇLARIMIZ
insan beyni düflünüldü¤ünde, tam listelemenin mümkün olamayaca¤›n› göstermektedir.
K ‹ T A P
Zihin sözlü¤ü dilin Demek Kki,‹ sözlükte
T A P listelenen her bir madde, örne¤in nobran, birden fazla bi-
nedensizlik temelinde çim içerebilir, örne¤in nobranlar, nobranlardan. Dilbilimde tek bir sözlük mad-
bar›nd›rd›¤› ö¤eleri
listeleyen soyut bir sitemdir.
desinin sözlükte listelenmeyen de¤iflik biçimleri sözcükbiçim, sözlük maddesinin
TELEV‹ZYON kendisi deT Esözlükbirim
LEV‹ZYON olarak tan›mlanmaktad›r. Öyleyse, nobranlardan sözcük-
biçimi; nobran sözlükbirimin bir biçimidir denilebilir. Sözlükbirimler zihin sözlü-
¤ümüzde bilgi olarak listelenen girdileri temsil eden, dilde üretilmemifl, soyut zihin
sözcükleridir. Bu anlamlar›yla, bir sözcü¤ün sadece bir durumdaki fleklini de¤il,
‹NTERNET ‹NTERNET
olas› tüm görünüfllerini içlerinde bar›nd›r›rlar. Sözcükbiçimler ise daha somut olu-
flumlard›r. Bunlar sözlükbirimleri dilde birebir kullan›lan sesler ya da harfler biçi-
minde gerçeklefltirip onlar› duyulabilir ve/ya görülebilir k›larlar. Biçimbilim
Zihin sözlü¤ündeki
sözlükbirim denilen soyut çözümlemelerinde sözlükbirimler büyük, sözcükbiçimler ise yat›k harflerle göste-
girdilerin üretilmifl dildeki rilir (Lyons, 1968: 196-197; Mathews, 1974: 30, 37; Bauer, 1983: 12). Öyleyse, yu-
somut ç›kt›lar›
sözcükbiçimlerdir. kar›daki tan›m ‘nobran NOBRAN›n bir biçimidir’ fleklinde sadelefltirilebilir. Ayn› ta-
n›m, buraya kadar tart›fl›lanlar›n tamam›n› içine alarak ‘nobran, nobranlar ve nob-
ranlardan NOBRAN›n biçimleridir’ fleklinde geniflletilebilir.
fiimdi de daha bilinen bir sözcük üzerinden ö¤rendiklerimizi tekrarlayal›m.
Türkçede deniz, denizler, denizi, denizleri gibi yap›lar farkl› yaz›l›fl ve söyleniflle-
ri oldu¤u için farkl› sözcükler olarak tan›mland›klar› halde, sözlükte sadece tek bir
madde olarak listelenirler. Yani DEN‹Z sözlük biriminin deniz, denizi, denizler,
denizleri gibi sözcükbiçimleri vard›r. Afla¤›daki tabloda Türkçedeki deniz sözcü-
¤ünün sözcükbiçimleri gösterilmektedir.
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 25
Görüldü¤ü üzere, Türkçedeki isimler için say› ve durum bilgisi veren on iki
sözcükbiçim mevcuttur. fiimdi de, ‹ngilizce için söz konusu olan duruma bakal›m:
B‹Ç‹MB‹L‹MSEL SÜREÇLER
S O R U S O R U
Çekimsel ve Sözlüksel Biçimbilim
Bir sözlükbirim kendisini oluflturan tüm sözcükbiçimleri içinde bar›nd›r›r. Ayn›
D‹KKAT D‹KKAT
sözlükbirimin farkl› sözcükbiçimler fleklinde ortaya ç›kmas›, bulundu¤u konumun
dilbilgisel gereklerinden kaynaklanmaktad›r. Bu durum DEN‹Z sözlükbirimi üze-
N N
rinden Tablo 5’ te örneklendirilmifltir. SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
‹NTERNET ‹NTERNET
26 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Bunun yan› s›ra, farkl› sözlükbirimlerin ortak özelliklerini yans›tan biçimbilim-
sel süreçler de vard›r; bunlar da, amac› yeni sözcükler yapma olan sözlüksel bi-
AMAÇLARIMIZ çimbilimin konusuna girer (Matthews, 1991: 37). Denizci, denizcilik gibi türemifl
AMAÇLARIMIZ
sözcükler, daha basit yap›l› deniz sözcü¤ünden farkl› kavramlara iflaret ederler. Bi-
çimsel olarak deniz-ci ve deniz-ci-lik parçalar›na ayr›l›rlar. Anlamsal olarak deniz
K ‹ T A P ‘yer kabu¤unun
K ‹ T çukur
A P bölümlerini kaplayan tuzlu su kütlesi’, -ci ‘AD ile u¤raflan’
ve -lik ‘AD olma hali’ anlamlar›n› ifade eder. Bunlar gibi ekleme yoluyla yeni söz-
lükbirimler yapmaya türetme ad› verilir. Denizanas›, denizalt› gibi bileflik söz-
TELEV‹ZYON cükler ise Tiki
E L Esözlükbirimi
V‹ZYON birlefltirme yoluyla oluflturulurlar. Türemifl ve bileflik
Sözlükbirimler sözlüksel sözcüklerin her biri farkl› bir kavrama iflaret etti¤i için sözlükte ayr› maddeler ola-
biçimbilimin, sözcükbiçimler rak listelenirler ve kavramsal ortakl›klar› sebebiyle bir sözcük ailesi olufltururlar
ise çekimsel biçimbilimin
ç›kt›lar›d›r. (Orsman, 1979; Bauer, 1983: 277 içinde). Afla¤›da DEN‹Z sözlükbiriminin sözcük
‹NTERNET ‹NTERNET
ailesi ve sözcükbiçimleri gösterilmektedir.
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 27
N N
b. Frage ‘soru’ SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Fragen ‘sorular’
fraglich ‘sorulabilir’
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
unfraglich ‘sorulamaz’
fraglicher ‘daha sorulabilir’
3: ‹ngilizce WRITE ‘yazmak’ sözlükbirimiyle ba¤daflt›rabilece¤iniz biçimbilimsel
K ‹ T A P süreçleri K ‹ T A P
gösteriniz.
Zihin sözlü¤ü girdileri her Her anadili kullan›c›s›, zihin sözlü¤ünde kay›tl› olan bu tür bilgileri kullanarak
sözlük maddesine iliflkin
ses, anlam ve ulam bilgisini hem hiç duymad›¤› sözcükleri anlayabilir, hem de yeni sözcükler türetebilir ya da
içerir. üretebilir. Bunlar›n nas›l gerçekleflti¤i ise bir sonraki ünitemizin konusunu olufltur-
maktad›r.
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 29
Özet
N
A M A Ç
Anadili konuflucular›n›n sözcü¤e iliflkin sezgisel N
A M A Ç
Zihinsel sözlük, sözlükbirim ve sözcükbiçim kav-
1 bilgilerinin içeri¤ini betimlemek. 3 ramlar›n› ve yap›lanmalar›n› aç›klayabilmek ve
Tüm anadili kullan›c›lar› (1) konuflmada akan ses karfl›laflt›rmak.
zincirleri içinde sözcük s›n›rlar›n› belirleyebilir, Zihinsel sözlük, her anadili konuflucusunun
(2) sözcükleri sesletebilir, (3) sözcük düzeyinde zihninde bulunan; o dilde kullan›lan sözcüklerin
ses-anlam eflleflmeleri yapabilir, (4) sözcük türle- soyut kal›plar›n› ve bunlar›n sesletimsel, anlam-
rini ve (5) sözcüklerin sözdizimsel özelliklerini sal, biçimbilim ve sözdizimsel özelliklerine ilifl-
bilir. Örne¤in bir Türkçe konuflucusu, zihin söz- kin bilgileri içeren bir sistemdir. Sözlükte ancak
lü¤ündeki bütün bu bilgiler yard›m›yla dilbilim- anlamlar› kestirilemeyen ögeler listelenir. Bu öge-
dilinbilimidir ses dizilimindeki dilbilim dilin bi- ler gerçek dilde kullan›lan biçimlerin zihindeki
limidir sözcüklerini tan›yabilir ancak kendi zihin soyut kal›plar›d›r ve sözlükbirim ad›n› al›rlar.
sözlü¤ü ayn› bilgilerle donat›lmam›fl olan bir bafl- Bunlar›n somut gerçeklikleri ise sözcükbiçimler-
ka dilin konuflucusu bu bölümlemeyi yapamaz. dir. Bir sözlükbirim kendisini gerçeklefltiren tüm
N
sözcükbiçimlerin toplam›d›r. Örne¤in, OKU söz-
A M A Ç Sözcük tan›ma ölçütlerini ay›rt edebilmek. lükbirimi, okurum, okursun, okur, okuruz, okur-
2
Anlamsal ölçüt dildeki anlam birimlerini ay›rt et- sunuz, okurlar, okuyorum, okuyorsun, okuyor,
meyi sa¤lar. Buna göre, bir anlam bütünlü¤ü gös- okuyoruz, okuyorsunuz, okuyorlar ve devam›
teren her ses dizilimi sözcük olarak s›n›fland›r›la- gibi eylemin tüm çekimsel biçimlerini içerir.
bilir. Ancak yaln›zca sözcüklerin de¤il sözcük
parçalar› ve sözcük öbeklerinin de anlaml› olabi- N
AM A Ç
Biçimbilimsel süreçleri karfl›laflt›r›p sözlükbirim
lece¤i unutulmamal›d›r. Sesletimsel ölçüt, konufl- 4 ve sözcükbiçim yap›lanmalar›yla iliflkilendire-
mada kullan›lan duraklamalara bakarak sözcük bilmek.
s›n›rlar›n› belirler. Bir anadili konuflucusu her Çekimsel biçimbilim sözcüklerin tümce içinde te-
hangi bir sebeple duraklamak zorunda kal›rsa, kil / ço¤ul, geçmifl / flimdi gibi dilbilgisel karfl›t-
genellikle sözcük ortas›nda de¤il sözcük arala- sall›klar› göstermek üzere geçirdikleri de¤iflimleri
r›nda duraklamay› tercih eder. Ancak bu durum aç›klar. Bu yüzden de sözcükbiçimlerin oluflu-
istisnas›z de¤ildir. Çoklukla sözcüklerden daha muyla ilgilidir. Sözlüksel biçimbilim ise, sözcük-
büyük dil parçalar› olan öbekler aras›nda durak- lerin tümce içindeki dilbilgisel ifllevine bakmaks›-
layanlar olabilece¤i gibi, ö / bek diyenler de ola- z›n yeni sözcük yapma kurallar›n› inceler. Bu yüz-
bilir. Daha güvenilir bir ölçüt olan dilbilgisel öl- den de, sözlükbirimlerin oluflumuyla ilgilidir.
çüt ise, biçimbilimsel ve sözdizimsel özellikler
etraf›nda biçimlenir. 5. ünitede daha detayl› ele
al›nan biçinbilimsel süreçleri flimdilik bir kenara
b›rakarak sözdizimsel ölçütü ele alal›m. Buna gö-
re, dilde ba¤›ms›z hareket ederek çeflitle konu-
larda tekrarlanabilen ve yer de¤ifltirme esnekli¤i-
ne de sahip olabilen ses dizimleri sözcük olarak
s›n›fland›r›l›r.
30 Genel Dilbilim-I
Kendimizi S›nayal›m
1. Biçimbilim, anadili konuflucular›n›n dillerindeki en 6. Afla¤›dakilerden hangisi ‹ngilizcedeki READ ‘oku’
uzun sözcü¤ü bilip bilmediklerinin, ilgi alan›na girme- sözlükbirimin sözcük ailesinden de¤ildir?
mesinin nedeni afla¤›dakilerden hangisidir? a. READ ‘oku-’
a. bunu bilmek mümkün de¤ildir. b. READER ‘okuyucu’
b. bu ö¤renilmifl bilgidir. c. REREAD ‘tekrar oku-’
c. bu edinilmifl bilgidir. d. READABLE ‘okunabilir’
d. bunu bilmeyen anadili konuflucusu olamaz. e. READS ‘O okur.’
e. biçimbilim dil üretimiyle ilgilenmez
7. Afla¤›dakilerden hangisi/hangileri zihinsel sözlü¤ün
2. Afla¤›dakilerden hangisi KALEM sözlükbiriminin söz- bir özelli¤idir?
cükbiçimidir? a. baflka sözcüklerle olan dilbilgisel ba¤lar›n› ön-
a. Kalemlik görür.
b. Kalemli b. soyut temsilcilerini listeler
c. Kalemsiz c. sözcük türünü listeler.
d. Kalemi d. anlam özelliklerini listeler.
e. Kalemflor e. a, b, c, d
3. ve 4. sorular afla¤›daki bilgilere göre cevapland›r›la- 8. Yeni sözlükbirimler afla¤›dakilerden hangisinin ç›k-
caklard›r. t›lar›d›r?
1. Konuflmac› : Kanguru bu mu? a. Sözcük yapma sürecinin
2. Konuflmac› : Ne kan grubu? b. Çekim sürecinin
1. Konuflmac› : Kan grubu mu? Kan gru- c. Sözdizimsel kurallar›n
bu de¤il. Kanguru, kanguru. d. Çekimsel biçimbilimin
3. Yukar›daki konuflmada yanl›fl anlamaya sebep olan e. Biçimbilimsel süreçlerin
nedir?
a. Dilde sesler aral›ks›z akar, sözcük bölüklerini 9. Düflkurdubirdüflkurdu tümcesinde düfl dizilimin bir
dinleyiciler belirler. sözcük oldu¤u nas›l saptanabilir?
b. Sözdizimsel ölçüt sözcük tan›mada yetersizdir. a. Elma, Alman, k›l, bilgisayar gibi dizilimlerle kar-
c. Söyleyiflte sözcükler duraklamalarla ayr›l›r. fl›tsall›k iliflkisi içindedir.
d. Sözlükte her sözcü¤ün kayd› yoktur. b. Annemindüflü diziliminde tekrarlanabilir.
e. Dilde sözcük s›n›rlar› boflluklarla belirlenir. c. Anlaml›d›r.
d. Ba¤›ms›zd›r.
4. Yukar›da verilen konuflmadaki belirsizlik afla¤›daki- e. a, b, c, d.
lerden hangisinin bir kan›t›d›r?
a. Ses dizilimlerinin zihinde çözümlendi¤inin 10. Sözcükbiçimler afla¤›dakilerden hangisinin ç›kt›lar›-
b. Ses dizilimlerinin sözlükte sözcük olarak depo- d›r?
land›¤›n›n a. Çekimsel biçimbilimin
c. Ses dizilimlerinin sözlükte sözcük parçalar› ola- b. Sözlüksel biçimbilimin
rak depoland›¤›n›n c. Anlam kurallar›n›n
d. Ses dizlimlerinin sözlükte depolanmad›¤›n›n d. Sözcük yapma süreçlerinin
e. Sözcükbiçimlerin sözlükbirimleri temsil etti¤inin e. Sesbilgisel süreçlerin
Okuma Parças›
Afla¤›daki parçada tart›fl›lan sözcükler ve anlamlar›na nuk geliyor diye evini y›kanlar›n kald›¤›n› dile getirmek-
iliflkin bilgilerin Türkçe konuflucular›n›n zihin sözlükle- te, bir baflka sayfada, konuklar› kaç›ranlara konuk ka-
rinde listelenip listelenmedi¤ini düflününüz. Sebepleri- ç›rgan dendi¤i belirtilmektedir. Kâflgarl› konukla- eyle-
ni tart›fl›n›z. minin ‘konuk etmek’ anlam›nda oldu¤unu, O¤uzlardan
“Konuk” ve “Konukluk” Kavramlar› baflkas›n›n dilinde bunun ‘ev sahibinin r›zas› olmadan
Türk kültürünün gelenek-göreneklerle ilgili en köklü bir evde gecelemek’ anlam›na geldi¤ini de söylüyor.
ve önemli ö¤elerinden birini “konuk” kavram› olufltu- Gerçekten ilginç sayd›¤›m›z bir örnek, bugünkü, fiafl-
rur. Bu kavram›n bin y›l öncesinden bize kadar, belli k›n misafir ev sahibini a¤›rlar atasözümüzün yine
gelenekleriyle geldi¤i, sözvarl›¤›m›zda deyim, atasözü ayn› kaynakta karfl›m›za ç›kmas›, ufak sözcük de¤iflim-
ve çeflitli anlat›m biçimleriyle çok genifl bir yer tuttu¤u leriyle XI. Yüzy›ldan bugüne kadar gelmifl olas›d›r: En-
görülür. dik uma (flaflk›n konuk) evlikni (ev sahibini) ag›rlar.
Konuk sözcü¤ü, Türkiye Türkçesinin bugünkü sözvar- Divan’ da, yoksul bir konuk geldi¤inde, onun önüne,
l›¤›na ufak anlam de¤iflimiyle gelen kon- kökünün tü- haz›r olan yeme¤in gecikmeden konmas›n› ö¤ütleyen
revidir. Bu eylem, elimizdeki en eski Türkçe kaynaklar bir beyit de yer almaktad›r.
olan Köktürk yaz›tlar›nda ‘yerleflmek, yurt tutmak’ anla- Eski Anadolu Türkçesine geldi¤imizde, Türkiye’ de Dil
m›nda geçer. Uygur kaynaklar›nda hem ayn› eylemle, Devrimi’nden sonra yeniden canland›r›lan konuk’un,
hem de onun konuk ‘misafir’, konfl› ‘komflu’ türevle- kon- eyleminin çeflitli türevleriyle birlikte, çok yayg›n
riyle karfl›lafl›r›z. Bu dönemde ayr›ca kongu ‘oturma olarak kullan›ld›¤› görülür. Öte yandan, yine ayn› kökten
yeri’, konukluk ve kondur- ‘yerlefltirmek’, kongu ‘yer- konak ise yine ‘misafir’ anlam›nda, ayn› dönemde, bir-
leflme yeri’ sözcükleri geçmektedir. çok yap›tta yer almakta, hemen bütün Türk lehçelerinde
Elimizdeki en eski kaynaklarda da Türklerin eve gelen bugün de yaflamaktad›r (Azeri gonag, Kazak konak,
konu¤u en iyi biçimde a¤›rlamak, ona yedirip içirmek Özbek konàk, Uygur konak gibi). Ayn› sözcü¤e, ayn›
konusundaki köklü gelenekleriyle ilgili kay›tlarbulun- anlamda, bugün Anadolu a¤›zlar›nda da rastl›yoruz.
maktad›r. Karahanl› döneminde, Divan’ da geçen flu Eski Anadolu Türkçesi döneminde kaleme al›nan ve
dörtlük, insan›n iyi giysileri kendisinin giymesini, lez- Türklerin gerçek bir kültür hazinesi olan Dede Korkut
zetli yemekleri de baflkas›na yedirmesini ö¤ütledikten Kitab›’ nda “konuk” kavram›yla ilgili bir çok ö¤e bulun-
sonra konu¤a sayg› gösterip onu a¤›rlamas›n›n, insan›n maktad›r. Bilge Dede Korkut, kitab›n›n bafllar›nda iyi
ününün ülkeye yay›lmas›n› sa¤layaca¤›n› belirtir: ev kad›nlar›n›n niteliklerinden söz ederken flöyle bir ör-
Körklüg tonug özüñe nek vermektedir:
Tatl› afl›g adh›nka Yaz›dan yabandan ive (eve) bir konuk gelse,
Tutg›l konuk ag›rl›g Er adam ivde olmasa, ol an› yidürür, içirür,
Yadhs›n çav›ñ budhunka A¤›rlar, azizler, gönderür
Yine ‘konuk’ anlam›na gelen afla¤›da de¤inece¤imiz Ayn› kaynakta Dede Korkut, konu¤u gelmeyen evleri
uma sözcü¤ünü içeren flu söz de yine Divan’ da görül- kara s›fat›yla niteleyerek flöyle demektedir: Konu¤› gel-
mekte, gelen konu¤un attan indirilip yorgunlu¤unun meyen kara ivler y›k›lsa yig (ye¤, daha iyi)
giderilmesini, at›na arpa, saman verilerek onun da ra- XV. yüzy›l kaynaklar›ndan, Ahmet Dâî’ nin Arapçadan
hatl›¤›n›n sa¤lanmas›n› ö¤ütlemektedir: çevirdi¤i Miftâhü’ l Cenne adl› yap›tta ise, Konak kon-
Kelse uma tüflürgil t›ns›n an›ñ arukl›k mayan eve feriflte (melek) girmez sözü geçmektedir.
Arpa saman yagutg›l buls›n at› yarukluk Bugün, Türkiye Türkçesinde Misafir k›smetiyle gelir
Türkçenin XI. Yüzy›ldaki sözvarl›¤›n› bütün geniflli¤iy- biçiminde kulland›¤›m›z atasözünün ayn› kitapta Ka-
le oraya koyan Kâflgarl›’ n›n bu yap›t›nda geçen, bu kez çan konuk gelse, r›zk› bile gelir sözcükleriyle yer al-
uma sözcü¤üyle oluflturulmufl flu atasözü, Türklerin, d›¤›n› görüyoruz. Yine bugünkü Tanr› misafiri deyi-
konuk gelmesinin eve mutluluk getirdi¤ine inand›klar›- mi, XVI. Yüzy›la ait Güvahî’ nin Pendnâme’ sinde geçi-
n› göstermektedir: Uma gelse kut gelir. yor: Kabûl eyle konuk Tanr› konu¤u.
Yine ayn› yap›tta, zaman›n kötülü¤ünden yak›nan bir Eve gelen konu¤un ancak, evde olan yiyeceklerle a¤›r-
beyitle karfl›lafl›yoruz: Konuk geldi¤inde bunu mutluluk lanabilece¤ini anlatan bugünkü, Misafir umdu¤unu
sayanlar›n gitti¤i, bir kötü hayal (bir karalt›) görse, ko- de¤il buldu¤unu yer atasözümüzün XIV-XV. Yüzy›l-
32 Genel Dilbilim-I
lardaki biçiminin, Konuk umdu¤un yemez oldu¤u da (ol). Bir konu¤un gelmesinin önceki konu¤u memnun
görülüyor. etmeyece¤i, ev sahibinin de üst üste gelen misafirden
Konuk sözcü¤ünün Türkiye Türkçesinde yak›n za- hofllanmayaca¤›n› anlatan, bugünkü Türkiye Türkçe-
manlara kadar, kon- kökünün çeflitli türevleriyle ve sindeki, Misafir misafiri, ev sahibi hiçbirini iste-
konak ‘konuk olunan yer’ ile birlikte s›k kullan›ld›¤›- mez atasözümüzü Kazan lehçesinde, flu karfl›l›¤›yla bu-
n›, XVIII-XIX. yüzy›llarda bunun yerini, Arapçada ‘se- luyoruz: Kunakh kunakh› süymes, üy iyesi (ev sahibi)
fer eden’, ‘yolcu’ ve ‘konuk’ anlamlar›na gelen misafir’ birsin de süymes. Ayn› söz, Dobruca’ daki K›r›m Türk-
in (Ar. Musâfir) ald›¤›n› görüyoruz. Böylece konuk lerinde de flu biçimde yaflamaktad›r: Müsapir müsapir-
sözcü¤ünü içeren bütün sözlerde misafir görülmekte- ni süymez, konakbay alay›n süymez. Bütün bu örnek-
dir. Buna karfl›l›k, Türkiye d›fl›ndaki lehçelerin deyim, leri kolayl›kla art›rabiliriz.
atasözü ve kal›plaflm›fl sözlerinde büyük ço¤unlukla, “Konuk” kavram›n›n en eski kaynaklardan bugüne ka-
yukar›da de¤indi¤imiz konak sözcü¤ü, ufak ses de¤i- dar gelmesi, konuklu¤un çeflitli yönleriyle ilgili söz ö¤e-
flimleriyle yer almaktad›r. lerinin a¤›zlarda ve lehçelerde çok yayg›n oluflu, Türk-
Bugün gerek ölçünlü dilde, gerekse Anadolu a¤›zlar›n- lerde bu kavram›n önemini ve toplum yaflam›ndaki ye-
da ayn› kavramla ilgili pek çok deyim, atasözü ve kal›p- rini iyice ortaya koymaktad›r, kan›s›nday›z. Türkler gibi,
laflm›fl tamlamayla karfl›lafl›yoruz. Öte yandan, Asya’ X. Yüzy›ldan bu yan ba¤land›klar› ‹slam dininin gerek-
n›n çeflitli topraklar›nda yerleflmifl, baz›lar› Türkiye Türk- lerini yerine getiren bir toplumun konuklar› a¤›rlamaya
çesinden epey uzaklaflm›fl Türk lehçelerinde de bu tür verdi¤i de¤erin, gelen kimsenin “kâfir” olmas› durumun-
sözlerin çok oldu¤una tan›k oluyoruz. Ölçünlü dildeki da da de¤iflmeyece¤ini belirten ve XVI. Yüzy›la ait Gü-
Tanr› misafiri, davetsiz misafir gibi deyimlerin ya- vâhî’ nin Pendnâme’ sinde geçen flu atasözünü buraya
n›nda flu atasözlerine de rastl›yoruz: aktarmadan geçemeyece¤iz: Konu¤a izzet eyle kâfir ol-
Misafir on k›smetle gelir; birini yer, dokuzunu b›rak›r. sa. Yaln›zca bu söz bile, Türklerde konu¤a verilen önem
Misafirin umdu¤u, ev sahibine iki övün olur. ve de¤eri, konukseverli¤in ne denli yayg›n ve yerleflik
Misafirlik üç gündür. bir nitelik oldu¤unu göstermektedir, kan›s›nday›z.
Anadolu a¤›zlar›nda ayn› kavramla ilgili pek çok atasö- Bugün, özellikle büyük kentlerimizdeki yaflam ko-
zü aras›nda flunlar da vard›r: flullar›n›n etkisiyle “yat›l› misafir” kavram›nda, eskiye
Misafir ile ölüm gaipten gelir. (Silifke) oranla de¤iflim söz konusu olsa da Anadolu içlerin-
Misafir ev sahibinin ba¤l› kuzusu (Gaziantep) de, küçük yerleflim yerlerinde, k›rsal kesimde konu-
Misafirin karn› dokuz olur (Bursa) ¤a verilen önem ve de¤er, “yat›l› misafir” al›flkanl›¤›
Misafir ev sahibinin danas›d›r (Dazk›r›) pek de¤iflmemifltir. Ülkemize gelen yabanc›lar, ken-
Misafir horoz olan›n ambar›nda bu¤day› kalma dilerini hiç tan›mayan, ilk kez karfl›laflt›klar› kimse-
(He kimhan) lerden gördükleri konukseverli¤i flafl›rarak anlatmak-
Bu sözler aras›ndaki belki de en ilginç olan›, ev sahibi- ta, hele Anadolu’yu gezenler, halk›m›z›n bu niteli¤i-
ne rahats›zl›k verecek kadar uzun süre kalan konuklar- ni öve öve bitirememektedirler.
la ilgili, hem nükteli ve benzetmeli, hem de 7+7 heceli
dizeler gibi görünen ve k›fl-baykufl uyaklar›n› içeren Kaynak: Aksan, D. (2008) Türkçeye Yans›yan Türk
flu atasözüdür: Kültürü. Ankara: Bilgi Yay›nevi
Misafirin iyisi
Gelir gider k›fl gibi
Misafirin kötüsü
Oturur baykufl gibi (Gümüflhac›köy)
Çeflitli Türk lehçelerinde bulunan, ayn› kavramla ilgili
sözler aras›ndan birkaç›n› da burada göstermek istiyoruz:
Türkiye Türkçesinden hayli uzakta olan Kazak lehçe-
sinde, eve kutlu bir konuk geldi¤inde koyunun ikiz do-
¤urdu¤unu anlatan flu atasözü bulunmaktad›r: Kutt› ko-
nak konsa koy egiz tabar. Kazan Türkçesinde, misafirin
ev sahibine karfl› insafl› olmas› gerekti¤ini söyleyen flu
atasözüyle karfl›lafl›yoruz: Kunak bulsan( tuynak bul
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 33
S›ra Sizde 3
Türkçenin anadili konuflucular›n›n neredeyse tamam› bu metinde s›ras›yla denizi, denize, denizlerin, denizciyi, de-
nizcili¤i, denizcilikte sözcüklerini seçecektir. Bunu mümkün k›lan, sezgisel sözdizim kurallar› bilgisidir ve çekimsel
biçimbilgisi kapsam›nda ele al›n›r.
S›ra Sizde 4
1. Bu sorunun yan›t› sözcü¤ün tan›m›na ba¤l›d›r. Sözcük demekle sözcükbiçim kastediliyorsa (a) da gerçe¤i, bilme-
niz, gerekiyor, gerçe¤i, araman›z, gerekiyor, gerçek, sizi, özgür, k›lacak olmak üzere 10, (b) de ise ahlaki, olgular,
yoktur, olgular›n, ahlaki, yorumlar›, vard›r olmak üzere 7 sözcükbiçim görülmektedir. Oysa sözlükbirimlere odak-
lan›l›yorsa (a) da GERÇEK, B‹L, GEREK, ARA, S‹Z, ÖZGÜR, KIL olmak üzere 7, (b) de ise AHLAK‹, OLGU, YOK,
YORUM, VAR olmak üzere 5 sözlükbirim vard›r.
2. (a) daki yap›lar fragen ‘sormak’ eyleminin sözcükbiçimleri, (b) deki yap›lar ise FRAGE sözcük ailesi.
3. Sözcük ailesi: WRITE ‘yazmak’, WRITER ‘yazar’, WRITABLE ‘yaz›labilir’, REWRITE ‘tekrar yazmak’ Sözcükbiçim-
ler: write ‘yazmak’, writes ‘(o) yazar’, writing ‘yaz›yor’, wrote ‘yazd›’, writer ‘yazar’, writers ‘yazarlar’, writable ‘yaz›-
labilir’, rewrite ‘tekrar yazmak’, rewrites ‘(o) tekrar yazar’, rewriting ‘tekrar yaz›yor’, rewrote ‘tekrar yazd›’. Bu dizi-
limlerin birbirleriyle iliflkileri afla¤›daki gibi gösterilebilir:
WRITE sözlükbirim
write writes writing wrote writer writers writable rewrite rewrites rewriting rewrote sözcükbiçimler
4.
b içimbilimsel süreçler
çekimsel: çekim sözcük biçim yapma sözlüksel: sözcük yapma sözcükbirim yapma
S›ra Sizde 5
Bunlar›n s›kl›kla kullan›lan sözler olmad›¤› herkesçe kabul edilecektir. Bununla beraber yerine koyma kural›n› iflle-
terek anlamlar›n› ç›karmak anadili konuflucular› için zor olmayacakt›r.
a. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri oluyorsa Uzay Kuvvetleri de olabilmeli.
b. Almanya ‘Alman topra¤›’, Türkiye ‘Türk topra¤›’, Japonya ‘Japon topra¤›’ denebiliyorsa Jelibonya ‘Jalibon topra-
¤› / diyar›’ da denilebilmeli.
c. göz yafllar› ‘gözden akan yafllar’, söz yafllar› ‘sözlerden akan yafllar’
d. bencil ‘kendine düflkün’ demekse sencil ‘karfl›s›ndakine düflkün’ olmal›
e. psikolog, sosyolog, zoolog ad› geçen psikoloji, sosyoloji ve zooloji alanlar›nda uzmanlar için kullan›l›yorsa vampir
uzman› da vampirolog olmal›.
2. Ünite - Biçimbilim I: Sözcük 35
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Bauer, L. (1983) English Word-Formation. Cambridge:
CUP.
Bauer, L. (2003) Introducing Linguistic Morphology.
Edinburg: Edinburg University Press.
Bloomfield, L. (1926) “A set of postulates for the science
of language”, Language 2 (3), 153-164.
Bloomfield, L. (1935) Language. London: Allen Unwin.
Bolinger, Dwight L. (1963) “The uniqueness of the
word”, Lingua 12, 113-136.
Chomsky, N. (1965) Aspects of Theory of Syntax.
Cambridge, MA: MIT Press.
Fries, C. C. (1952) The Structure of English. New York:
Harcourt, Brace & World.
Hankamer, J. (1989). “Morphological parsing and the
lexicon.” In W.D. Marslen-Wilson (Ed.), Lexical
representations and process. Cambridge, Mass.: MIT.
Harris, Z. (1951) Methods in structural Linguistics.
Chicago: Chicago University Press.
Hockett, C. F. (1958) A Course in Modern Linguistics.
New York: Mc Millan.
Jakobson, R. and M.Halle. (1956) Fundamentals of
Language. The Hague.
Langacker, R. W. (1972) Fundamentals of Linguistic
Analysis. New York: Harcourt Brace.
Lees, R. B. and E. S. Klima (1963) “Rules for English
pronominalization”, Language 39 (1), 17-28.
Lyons, J. (1968) Introduction to Theoretical Linguistics.
Cambridge: CUP.
Lyons, J. (1977) Semantics. Cambridge: CUP.
Matthews, P. (1991) Morphology. Cambridge: CUP.
Sapir, E. (1921) Language. New York: Harcourt, Brace
& World. Saussure, F. D. (1959) Course in General
Linguistics, (çev. Wade Baskin), New York:
McGraw-Hill Book Company.
Vygotsky, L. (1986) Language and Thought. Cambridge:
MIT Press (Edited by Alex Kozulin)
3
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Sözcüklerin biçimbirim yap›s›n› tan›yacak ve seslem yap›s›yla karfl›laflt›rabilecek;
N
Biçimbirim çeflitlerini tan›mlay›p ay›rt edebilecek;
N
Biçimbirimlerin aflamal› kullan›m›n› örneklendirerek aç›klayabilecek;
N
Altbiçimlik sürecini ve altbiçim kavram›n› örneklendirerek aç›klayabilecek;
Altbiçimli¤i do¤uran süreçleri örneklendirerek aç›klayabilecek bilgi ve bece-
rileri kazanacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Biçimbirim • Karfl›tsal Da¤›l›m
• Ba¤›ml› Biçimbirim • Sesbilimsel Koflullanma
• Ba¤›ms›z Biçimbirim • Dilbilgisel Koflullanma
• Hiyerarflik Yap› • Sözcüksel Koflullanma
• Dizim A¤ac› • Ünlü De¤iflimi
• Ayraçlama • S›f›r Biçim
• Altbiçim • Bofl Biçim
• Altbiçimlik • Alafl›m Biçim
• Bütünleyici Da¤›l›m
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• B‹Ç‹MB‹R‹M
Biçimbilim II: • B‹Ç‹MB‹R‹M TÜRLER‹
Genel Dilbilim-I
Sözcük Yap›s› • B‹Ç‹MB‹R‹MLERDE SIRALAMA
• ALTB‹Ç‹ML‹K: B‹Ç‹MB‹R‹MLER‹N
GERÇEKL‹K KAZANMASI
Biçimbilim II: Sözcük Yap›s›
G‹R‹fi
Sözcükleri tan›ma yetisinin yan› s›ra, tüm anadili konuflucular›na özgü bir baflka
beceri de bu sözcükleri bileflenlerine ay›rabilmektir. Konuflucular›n daha önce hiç
karfl›laflmad›klar› sözcükleri bile kolayl›kla çözümleyebilmeleri bunun en önemli
göstergesidir. Gencelmek ve türevi gencelebilir gibi bir sözcük Türkçenin söz var-
l›¤›nda bulunmamas›na ra¤men, tüm konuflucular taraf›ndan buna kolayl›kla bir
anlam yüklenebilir. Önce en küçük parça olan genç sözcü¤üne indirgenir, sonra
da tüm parçalar›n anlamlar› birlefltirilerek ‘genç olma olas›l›¤› bulunan’ anlam› ç›-
kar›labilir. Hatta konuflucularda bunlar›n s›ras›yla s›fat (genç), eylem (gencel-) ve
s›fat (gencelebilir) olduklar›na iliflkin kategori duyarl›¤› da gözlemlenebilir. Peki
ama bu çözümlemenin nereye kadar gidece¤ine anadili konuflucular› nas›l karar
veriyorlar? Söz gelimi, örne¤imizdeki çözümleme neden gen sözcü¤üne kadar in-
dirgenmedi? Nitekim gen Türkçenin söz varl›¤›nda bulunan anlaml› bir sözcüktür.
Bu süreci tersinden düflünmek de olas›d›r. Yani, anadili konuflucular› hiç duyma-
d›klar› sözcükleri yaln›zca alg›lamak için de¤il üretmek için de bir tak›m çözümle-
meler yaparlar. Sütun A’ daki yap›lar› üreten Türkçe konuflucular›, Sütun B’ deki
yap›lar› neden asla üretmezler?
Sütun A Sütun B
çürü çürük iri *irik
büyü büyük mutlu *mutluk
esne esnek s›ra *s›rak
gevfle gevflek iyi *iyik
B‹Ç‹MB‹R‹M
Anadili konuflucular›n›n sözcük tan›mak için kulland›klar› yerine koyma ifllemi,
sözcüklerin içyap› çözümlemelerinde de ifle yarar m›? Bunu anlamak için yine nob-
ran sözcü¤ümüzü hat›rlayal›m ve bu kez de afla¤›daki kullan›m›na bakal›m: Ben
de kolayca nobranlafl›r, her seferinde bunun zarar›na da katlan›r›m. Ço¤u Türk-
çe konuflucusunun belki de ilk defa duydu¤u bu sözcü¤ü bile, soruldu¤unda ra-
hatl›kla nobran-lafl-mak fleklinde çözümleyebilece¤ine flüphe yoktur. Bunu yapa-
bilmemiz zihinsel sözlü¤ümüzde yaln›zca sözlükbirimlere de¤il sözlükbirimleri
oluflturan parçalara ve beraberinde de bunlar›n eklenmesine iliflkin kurallara da
eriflimimiz oldu¤unu göstermektedir. Türkçede iyi-lefl-mek, kat›-lafl-mak, tafl-lafl-
mak, uzak-lafl-mak gibi yap›lar varsa ve -lafl her birinde tekrarlan›yorsa nobran-
lafl-mak da olabilmelidir. ‹yi-lefl-ir, tafl-lafl-›r, uzak-lafl-›r kurall› yap›larsa nobran-
laflmak da bunlardaki -›r dizilimini alarak nobran-lafl-›r fleklinde kurall› olabilir.
Hatta, iyileflti, tafllaflt›, uzaklaflt› örneklerine koflut olarak içinde bu kez de -t› biçi-
min tekrarland›¤› nobranlaflt› bile diyebilmeliyiz. Bu ç›kar›ma olanak sa¤layan yi-
ne yerine koyma ifllemidir. Bu yöntemi kullanarak, -lafl, -t› ve -m›fl ses dizilimleri-
nin de¤iflik ba¤lamlarda de¤iflik sözcük parçalar›yla birleflerek tekrarlanabilir oldu-
¤unu gördük. Ayr›ca, yine bu yöntem sayesinde nobran diziliminin iyi, kat›, tafl,
uzak ses dizilimleriyle ayn› konumda, -t› diziliminin de -m›fl dizilimiyle ayn› ko-
numda kullan›labildi¤inin, böylece bunlar›n birbirleriyle karfl›tsal da¤›l›m iliflkisi
içinde oldu¤unun ve benzer yap›sal ifllevleri yerine getirdi¤inin fark›na vard›k. De-
mek ki, yerine koyma ifllemi, sözcüklerin içyap›s›n› çözümlemede de kullan›labil-
mektedir. Bu yöntemle, nobranlafl›r sözcü¤ünün nobranlaflt› ve nobranlaflm›fl gi-
Biçimbirimler sözcüklerin bi baflka biçimlerinin olabilece¤ini tahmin edebildik. ‹flte, bir yap-bozun parçalar›
karfl›tsal da¤›l›m› olup
tekrarlanabilen ama gibi tak›p ç›kard›¤›m›z, anlamlar›n› koruyarak tekrarlanabilir olan en küçük söz-
bölünemeyen en küçük cük parçalar›n›n her birine dilbilimde biçimbirim denir. Sözcüklerin yap› tafllar›-
parçalar›d›r.
n› oluflturan biçimbirimlere sözcü¤ün atomlar› da denir. Bu paralellik atomun par-
çalanamaz özelli¤i dolay›s›ylad›r. Biçimbirimler de sözcüklerin daha küçük parça-
c›klara bölünemeyen yap›sal çekirde¤ini olufltururlar (Bloomfield, 1935: 161;
Lyons 1968: 181, Matthews 1991: 11-12).
Biçimbirimlerin tek özelli¤i kendilerine benzeyen bölünemeyen yap›larla yer
de¤ifltirebilir olmalar› m›d›r? Yani, biri birleriyle karfl›tsal iliflki içinde olan ve bu
yüzden de yer de¤ifltirdiklerinde yine kurall› yap›lar oluflturan her birim bir biçim-
birim midir? Örne¤in, yerine koyma ifllemi nobran sözcü¤ü içindeki nobr yerine
bac kullan›l›p bacan sözcü¤ünün oluflturulmas›n› sa¤layabilir. Bu durumda nobr
ve bac biçimbirim midir? Böyle bir karfl›tl›k iliflkisi içinde olmalar› bu yap›lar› bi-
çimbirim k›lmaya yeterli de¤ildir. Çünkü bunlar anlaml› de¤ildir. Benzer flekilde,
yerine koyma ifllemi, Türkçedeki dil sözcü¤ündeki ilk sesin yerine kendisiyle kar-
fl›tl›k iliflkisi içinde olan b, p, k, s gibi seslerinin kullan›lmas›n› mümkün k›lar. Böy-
lece, bil, pil, kil, sil gibi sözcükler üretilir. Yine ayn› sözcük içinde i yerine e, a, u,
o seslerini kullanarak del, dal, dul, dol sözcükleri; l yerine k, p, n, z seslerinin kul-
lanarak da dik, dip, din, diz sözcükleri elde edilebilir. Bu sesler yerine koyma tes-
tini baflar›yla geçtiklerine göre, biçimbirim midir? Bunlar tek bafllar›na anlaml› ol-
mad›klar› için yaln›zca kendileriyle birlikte kullan›ld›¤›nda bir anlama bürünen ses
dizilerini ay›rt etmek için kullan›l›rlar. Bu yüzden de biçimbirim de¤il sesbirim ola-
rak an›l›rlar. Demek ki, biçimbirimler kendilerine benzeyen yap›larla karfl›tsal da-
¤›l›mda olmakla kalmay›p, bir anlam›n bazen de dilbilgisel ifllevin tafl›y›c›s› ol-
ma görevini de üstlenirler. Ancak anlaml›l›k da bir s›n›rl›l›k gerektirir. S›ra sözcü-
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 39
¤ünün en küçük yap› tafl› olarak s›r diziliminin düflünülmemesi, anlams›z oldu¤un- Biçimbirimler birbirlerinin
yerine kullan›labilen, bir
dan de¤il, tafl›d›¤› anlam›n, s›ra sözcü¤ünün anlam›yla ba¤daflmamas›ndan kay- anlam ya da dilbilgisel
naklanmaktad›r. Biri ‘gizli fley’ di¤eri ‘tahtadan oturak; dizi’ anlam›na gelen bu söz- iflleve katk› sa¤layan,
birlefltikleri di¤er
cükler birbirini türetmifl olamazlar. Öyleyse, s›ra tek bir biçimbirimden oluflan bir biçimbirimlerle anlam ba¤›
sözcüktür. bulunan ve daha küçük
fiimdi, örne¤imizi biçimbirimlerine ay›rmaya çal›flal›m: nobran-lafl-›r-›m. Ayr›fl- parçalara ayr›lamayan
bölüklerdir.
t›rman›n bir dayana¤› olarak yerine koyma ifllemiyle iki yap› aras›nda paralellik
sa¤layacak iyileflirim diziliminin iyi-lefl-ir-im çözümlemesi kullan›labilir. Bu parça-
c›klar biri birlerinin yerine kullan›ld›¤›nda yine kurall› bir yap› oluflturdular. ‹kinci
bir dayanak olarak da daha küçük parçalara bölünemezlikleri ve anlam içerikleri
ele al›nabilir. Biliyoruz ki iyi ‘kötü karfl›t›’ anlam›na gelen kurall› bir sözcük, -lefl
türetim eki, -ir görünüfl ve -im kifli ve say› bilgisi veren ektir. Nobranlafl›r›m için-
deki biçimbirimler de nobran hariç s›ras›yla ayn› anlam ve ifllevleri yerine getir-
mektedir. Nobran sözcü¤ünün kendisinin oluflumu ise daha önce de belirtti¤imiz
gibi nedensizlik ilkesi do¤rultusunda gerçekleflmifl, sözlükte anlam› ‘davran›fl› ka-
ba, sert ve gönül k›r›c›’ olarak listelenen kurall› bir biçimdir. Özetle, yukar›daki
çözümlememizde ay›rd›¤›m›z tüm parçalar hem anlaml›, hem de parçalanamaz ya-
p›lar olduklar›ndan hepsi birer biçimbirimdir diyebiliriz.
Bu tür çözümlemelerde, seslem yap›s› ve biçimbirim yap›s› kar›flt›r›lmamal›d›r.
Seslem (yaz› dilinde heceye karfl›l›k gelir) ve sesler sesbilim konusu alt›nda ince-
lenirler. Afla¤›daki çözümlemelerden (2a ve c) verilen sözcüklerin seslemlerini, (2b
ve d) de biçimbirimlerini göstermektedir:
(2)
a. bü-yük-tün
b. büyü-k-tü-n
c. ev-den
d. ev-den
Görüldü¤ü üzere, seslem ve biçimbirim say›s›nda, bunlar› gösteren s›n›r çizgi-
lerinde karfl›tl›k veya örtüflme olabilir. Özetle:
• Ayn› yap›n›n seslem ve biçimbirim say›lar› farkl› olabilir: (2a) ve (2b)
• Ayn› yap›n›n seslem ve biçimbirim say›lar› örtüflebilir: (2c) ve (2d)
• Seslem ve biçimbirim s›n›rlar›nda örtüflme olabilir: (2c) ve (2d)
• Seslem ve biçimbirim s›n›rlar›nda örtüflme olmayabilir: (2a) ve (2b)
• Biçimbirimler ayn› zamanda seslem oluflturmak zorunda de¤ildirler: (2b)
• Tek bir biçimbirim birden fazla seslem bar›nd›rabilir: (2b) deki büyü-
• Tek bir seslem birden fazla biçimbirim bar›nd›rabilir: (2a) daki -tü ve -n ek-
lerinden oluflan -tün seslemi
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
40 Genel Dilbilim-I
B‹Ç‹MB‹R‹M TÜRLER‹
-um- →
eklendi¤i
sulat ‘yaz›’
‹çek biçimin X X
s-um-ulat ‘yazan’
içinde
-in- →
s-in-ulat ’yaz›lan’ (Bloomfield, 1935: 218)
N N
karite mükemmel’ namkarite ‘mükemmellik’ SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
kura ‘büyük’ namkura ‘büyüklük’
gana ‘küçük’ namgana ‘küçüklük’
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
dibi ‘kötü’ namdibi’ ‘kötülük’
(Gleason, 1955: 24)
c. Bontoc (Filipinler Dili) K ‹ T A P K ‹ T A P
fikas ‘güçlü’ fumikas ‘güçlü olmak’
kilad ‘k›rm›z›’ kumilad ‘k›rm›z› olmak’
bato ‘tafl’ bumato ‘tafl olmak’
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
(Gleason, 1955: 29)
somut de¤il ‘insan hayat›n›n bebeklikle ergenlik aras› dönemi’ anlam›nda yeni bir
soyut ad haline gelmifltir. Eklendi¤i sözcü¤ün anlam›n› de¤ifltirip yeni bir sözlük-
birim oluflturan bu ekler türetim eki olarak adland›r›l›r. Türetim ekleri, eklendik-
leri sözcü¤ün sözcüksel ulam›n› da (ad, eylem, s›fat vb) de¤ifltirebilir (Nida, 1946:
99; Robins, 1964: 258; Lyons, 1977: 522). Örne¤in, Türkçedeki -ucu biçimi bir ey-
leme eklendi¤inde onu ad haline getiren bir türetim ekidir. Koflucu, kofl- eylemin-
den türemifl olmas›na ra¤men art›k eylem de¤il, yeni anlam› ‘kofluya kat›lan yar›fl-
ç›’ olan bir add›r. Addan eylem ve eylemden eylem yapan ekler için de avlamak
ve duralamak sözcüklerindeki la- ve ala- gösterilebilir.
Anadili konuflucular›n›n sözcük bilgisi yaln›zca ba¤›ms›z sözlüksel biçimbirim-
ler ve ba¤›ml› türetim eklerinden ibaret de¤ildir. E¤er böyle olsayd› dilde s›k s›k
*Zeynep haber Ecem ö¤ren gibi ne oldu¤u anlafl›lamayan örneklere rastlayabilirdik.
Bu yap›n›n dilbilgisid›fl› oluflu, bar›nd›rd›¤› sözcüklerin anlams›zl›¤›ndan de¤il, bu
sözcükler aras›ndaki dilbilgisel iliflkileri gösterecek olan çekim eklerinin yoksun-
lu¤undan kaynaklanmaktad›r. Öyleyse, çekim ekleri de ifllevsel biçimbirimler gibi
sözlükbirimler aras›ndaki görevsel ba¤lar› gösterirler. Örne¤imiz çekim ekleri ila-
vesiyle tekrar ele al›n›rsa, afla¤›daki dört seçenek ortaya ç›kar:
(4)
Zeynep haberi Ecem’den ö¤renmifl
Zeynep’ten haberi Ecem ö¤renmifl
Zeynep haber’den Ecem’i ö¤renmifl
Zeynep’i haberden Ecem ö¤renmifl.
Böyle oldu¤unda ‘kim, kimden neyi, ne zaman ö¤renmifl’ bilgisi elde edilebilir
hale gelmifltir. Demek ki, dilbilgisel çekim bir sözlükbirimin dilbilgisel konumu-
na (Matthews, 1991: 48; Lyons, 1977: 521-2; Anderson, 1982: 587) göre zorunlu
Ba¤›ml› biçimbirimler anlam
ve görevlerine göre türetim (Greenberg, 1960: 191) olarak biçim de¤ifltirmesine olanak veren bir süreçtir. Bu
ve çekim eki olarak ikiye ifllevi yerine getiren çekim eklerinin görevi ise tabanlar›n›n anlam›n› ve türünü
ayr›l›rlar.
de¤ifltirmeksizin örne¤in adlar için durum, say›, cins ve iyelik; eylemler için de za-
man, kifli, say›, kip, görünüfl ve uyum gibi bilgileri vermektir. Haber, yine ‘bilgi’
anlam›nda bir ad, Zeynep ve Ecem yine birer özel ad; ö¤ren yine ‘bilgi edinmek’
anlam›nda bir eylemdir. Çekim ekleri bu özellikleriyle anlam ve/ya sözcüksel
ulam de¤ifltiren türetim eklerinden ayr›l›rlar. Tablo 2’de dünya dillerinden örnek-
ler verilmifltir.
1. S›ra sizde 2’ de verilen örneklerde görülen ekleri bulunuz ve bunlar› ifllev ve anlamla-
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
r›na göre s›n›fland›r›n›z. 3
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
2. a. Afla¤›daki sözcükleri çözümleyiniz:
Ganda (Uganda Dili)
omusawo ‘doktor’ abasawo ‘doktorlar’ S O R U S O R U
omukazi ‘kad›n’ abakazi ‘kad›nlar’
omuwala ‘k›z’ abawala ‘k›zlar’
D‹KKAT D‹KKAT
omusika ‘varis’ abasika ‘varisler’
(Gleason, 1955: 24)
N N
SIRA S‹ZDEgöre, bu dil-
b. Uganda dilinde ‘çocuklar’ anlam›nda kullan›lan sözcük abalenzi oldu¤una SIRA S‹ZDE
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
(3) Çekim ekleri her görüldükleri konumda ayn› bilgiyi verirken, türetim eklerin- Çekim ekleri de¤iflmez
de her zaman bu tutarl›l›k yoktur. Gitti eylemindeki zaman çekim eki -ti daima anlamlar tafl›yan, ifllek ama
‘geçmifl zaman’ bilgisini verir. Oysa evlilik ‘evli olma hali’ anlam›ndayken, kitapl›k kapal› küme üyeleriyken
AMAÇLARIMIZ türetim ekleriAMAÇLARIMIZ
de¤iflken
‘kitap olma hali’ anlam›na gelmez. (4) Çekim ekleri ö¤eleri s›n›rl› ya da de¤iflmez anlamlar› olan, yar› ifllek,
olan kapal› küme, türetim ekleri ise kolayl›kla yeni ö¤eler kabul eden aç›k kü- aç›k küme üyeleridir.
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
44 Genel Dilbilim-I
me üyeleridir. Yani, bir dile kendi yap›s›n› koruyarak yeni çekim ulamlar› eklen-
me olas›l›¤›, o dile yeni türetme yollar›n›n eklenme olas›l›¤›ndan çok daha düflük-
tür (Strang, 1968: 101). Bu yüzden de, dillerin birbirlerinden türetim ekleri ödünç
almalar›, çekim ekleri almalar›ndan daha do¤al bir süreçtir.
N N
SIRA S‹ZDE
leri ç›kt›ktan sonra kalan k›sm›d›r. Sayg›lar biçiminde sayg›, sayd› biçiminde say, ka-
raa¤açlar biçiminde karaa¤aç gövdedir. Taban ise türüne bak›lmaks›z›n herhangi
AMAÇLARIMIZ bir ek alm›fl yap›d›r. Yani, kök ve gövdeler ayn› zamanda taband›r. Sayg›s›z içinde-
AMAÇLARIMIZ
ki sayg› çekim eki almad›¤› için gövde, türetim eki ald›¤› için de kök olamaz; taban-
d›r. Afla¤›da bu tan›mlar›n flemalaflt›r›lm›fl biçimleri verilmektedir.
K ‹ T A P K ‹ T A P
fiekil 3.1 fiekil 3.2
sayg› s›z
say g›
s›fat
ad
say g›
ad
ad
sayg›s›z gövde Çekim eki
sayg›s›z lar
kök / taban türetim eki s›z
say g›
N N
SIRAsözcükler
de¤iflimler dilbilgisel de¤ildir. ‹ngilizcede de tümceyi oluflturan S‹ZDE aras›na SIRA S‹ZDE
baflka sözcükler eklebilirken, ayn› esneklik sözcük içi biçimbirimler için geçerli
de¤ildir. They signed the agreement secretly tümcesi they secretly signed the agree-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
ment, Have they signed the agreement secretly? gibi de¤iflimlere u¤rayabilirken,
sign ve -ed aras›na baflka bir biçimbirim eklemek ya da bunlar›n yerini de¤ifltirmek
mümkün de¤ildir. Kendilerini oluflturan biçimbirimlerin s›ras›ndaki de¤iflmezlik,
K ‹ T A P K ‹ T A P
sözcüklerin kurala ba¤l› içyap›s› oldu¤unun da bir göstergesidir. Demek ki, bir
dili bilmek yaln›zca o dilde konuflulan sözcüklere de¤il ayr›ca bunlar›n içyap›la-
r›na iliflkin bir tak›m kurallara da eriflimi gerektirmektedir (Halle, 1976: 3). Bu ku-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
rallardan birisi de sözcük parçalar›n›n s›ralanmas›na iliflkindir. Örne¤in, ‹ngilizce-
nin anadili konuflucular› trans-form-at-ion-al ‘dönüflümsel’ sözcü¤ünün gösteri-
len parçalardan olufltu¤unu ve bunlar›n *ion-trans-al-at-form veya *al-fom-at-
ion-trans gibi baflka türlü s›ralanma biçimlerinin olmad›¤›n› ‹ bilirler.
N T E R N E TDil edinimi ‹NTERNET
çal›flmalar›ndan elde edilen bulgular da bu kan›y› do¤rular niteliktedir. Çocuklar
anadillerini edinirken çok erken dönemlerde bile sözcüklerin içyap›lar›n› çözüm-
lemede hiç hata yapmamaktad›rlar (Aksu-Koç & Slobin, 1985: 855, Bybee 1985:
114). Türkçeyi de içine alan birçok eklemeli dilin ö¤renilmesinde, çocuklar›n
önek, içek ve sonekleri hiç kar›flt›rmad›klar› ya da bunlar› hiç yanl›fl sözcüklerle
birlefltirmedikleri görülmüfltür. ‹ngilizce ö¤renen çocuklar, asla saying yerine
*ingsay, toothbrush yerine *brushtooth; Frans›z çocuklar asla parlais yerine *ais-
parl gibi sözcükler türetmemifltir. Bu da çocuklar›n çok erken dönemlerden bafl-
Sözcük parçalar›n›n aflamal›
layarak sözcüklerin bir içyap›s› oldu¤una, sözcük yaparken eklerin rastlant›sal de- düzeni, sözcüklerin içyap›s›
¤il aflamal› bir düzende s›raland›¤›na dair bir duyarl›k gelifltirdiklerinin gösterge- oldu¤unun bir göstergesidir.
46 Genel Dilbilim-I
(5)
kofl
koflucu
kofluculuk
Görüldü¤ü üzere, eylemden ad yapan türetim eki -ucu önce bir ad türetmek
üzere tabana eklenir, daha sonra da ortaya ç›kan bu adla yine adlara eklenebilen
-luk eki birleflir. Anadili konuflucular›n›n *koflluk gibi bir sözcük türetmesini engel-
leyen zihin sözlüklerinde kay›tl› olan -luk ekinin ancak ve ancak adlara eklenebi-
lece¤i bilgisidir. Böyle bir sözcü¤ün oluflmas›na meydan vermemek için -luk kul-
lan›lmadan önce -ucu eki yard›m›yla bir ad türetmek gerekmektedir. Bu hiyerarflik
yap›lanma afla¤›daki dizim a¤ac›nda gösterilmifltir:
fiekil 3.7
ad
Kofluculuk
sözcü¤ünün
aflamal› yap›s›
ad -luk
kofl ucu
Dizim a¤ac› ve ayraçlama, Yukar›daki flema koflucu sözcü¤ünün iki aflamal› bir süreçten geçerek türetildi-
aflamal› yap›lanmay› ¤ini göstermektedir. ‹lk aflamada bir eylem olan kofl, -ucu sonekini alarak bir ada;
gösterim teknikleridir. Daha
fazla bilgi için bkz. sözdizim ikinci aflamada ise birinci aflaman›n ç›kt›s› olan koflucu, -luk sonekini alarak baflka
üniteleri. bir ada dönüflmektedir. Sözcük parçalar›n›n birbirleriyle olan ba¤lar› ve bu ba¤la-
r›n hangi s›rada olufltu¤unu göstermek için afla¤›daki gibi köfleli parantezler kulla-
n›larak ayraçlama yoluna da gidilebilir:
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 47
(6)
Birinci aflama : [koflucu] luk
‹kinci aflama : [[koflucu] luk]
Bu verileri elde etmek için anadili konuflucular› taraf›ndan iflletilen kurallar afla-
¤›daki gibi formüllefltirilebilir:
(7)
Birinci aflama: Eylem + ucu → Ad
‹kinci aflama :Ad + luk →Ad
s›fat
s›fat
ad -ful
un- s›fat
Unsuccessful sözcü¤ünün olas› dizim a¤ac› Unsuccessful sözcü¤ünün olas› dizim a¤ac›
Her iki flema da unsuccessful sözcü¤ünün oluflumunu iki aflamal› olarak göster-
mektedir. Birinci aflaman›n ç›kt›s› (8a) da bir ad olan success köküne un- öneki bi-
tiflerek oluflan *unsuccess, (8b) de ise success köküne -ful soneki bitiflerek oluflan
successful türevidir. ‹kinci aflaman›n ç›kt›s› olan unsuccessful, (8a) da birinci aflama-
n›n ç›kt›s› olan *unsuccess ad›na -ful eklenerek (8b) de ise birinci aflaman›n ç›kt›s›
olan successful s›fat›na un- önekini ekleyerek oluflturulmufltur. Hangi çözümleme-
nin do¤ru s›ralamay› verdi¤ine karar verebilmek için yine eklerin taban seçimine
iliflkin kurallara eriflim gereklidir. ‹ngilizcede un- eki yaln›zca s›fatlara ve eylemlere
eklenebilir. Bu yüzden, örne¤imizde sözcü¤ün en bafl›nda görünse de, un- asl›nda
tabana en son eklenendir. Sözcü¤ün kökü olan success bir add›r ve un- ile birlefl-
meden önce -ful ekini alarak sözcük türünün addan s›fata dönüflmesi gerekmekte-
dir. Öyleyse, bu sözcük success, successful, unsuccessful s›ralamas›yla türemifltir. Bi-
rinci çözümleme önekin bir ada eklenmesiyle dilbilgisid›fl› bir yap› olan *unsuccess
sözcü¤ünü türetti¤i için elenmelidir. ‹kinci çözümlemenin verdi¤i bilgileri iflletilen
sözcük yapma kurallar›yla birlikte bir kez de ayraçl› flemada gösterelim:
s›fat s›fat
(9)
fiekil 9 (a) fiekil 9 (b)
lock (eylem) ‘kilitlemek’ lock (eylem) ‘kilitlemek’
lockable (s›fat) ‘kilitlenebilir’ unlock (eylem) ‘açmak’
unlockable (s›fat) ‘kilitlenemez’ unlockable (s›fat) ‘aç›labilir’
Her iki çözümlemenin de dilbilgisel olmas› ‹ngilizcede un- önekinin hem ey-
lemler hem de s›fatlarla bitiflebilmesinden kaynaklanmaktad›r. Dikkat edilirse, ay-
n› sözcük parçalar› ayn› s›rada kullan›lmakta, ana budak olan ‘s›fat’ ve sonuncul
bileflenler ‘un-, lock, -able’ ayn› kalmaktad›r. Yani, her iki durumda da ‘un-, lock
ve -able’ kullan›larak birer s›fat türetilmektedir. Buna ra¤men, iki ayr› anlam orta-
ya ç›kmaktad›r. Öyleyse, sözcük çözümlemelerinde ara bileflenlerin düzenlemesin-
deki hiyerarflik yap›lanma da dikkate al›nmal›d›r. Aksi halde ayn› biçimbirimlerin
ayn› s›rada kullan›lmas›ndan birden fazla anlam ç›kmas› mümkün olmayacakt›.
Afla¤›da s›ras›yla fiekil (9a) ve (9b) de çizilen anlamlar›n ayraçl› gösterimi ve iflleti-
len sözcük yapma kurallar› verilmektedir:
(10)
a. [un [lockable] ]
1. aflama: Eylem + able → S›fat
2. aflama: un + S›fat →S›fat
b. [ [unlock] able]
1. aflama: un + Eylem →Eylem
2. aflama: Eylem + able→S›fat
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 49
N N
e. çekimsel önek+türetimsel önek+kök+türetimsel sonek+çekimselSIRA sonek S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Biçim, soyut biçimbirimin dilde yans›mas› olarak ortaya ç›kan fizikselD olgudur.
‹ K K A T Biçimbiri- D‹KKAT
min yaz›larak ya da sesletilerek yüzeye ç›km›fl k›sm›d›r. Ayn› biçimbirimin sadece tan›m-
lanm›fl ortamlarda ortaya ç›kan biçimleri ise o biçimbirimin de¤iflkeleri, yani altbiçimleri-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
dir. Bunlara biçimbirimcik de denir. Altbiçim ve biçim terimleri temelde ayn› olup tak›m
üyeli¤i ba¤lam›nda ilki, bundan ba¤›ms›z at›flarda ikincisi tercih edilir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
-Lar ve -ler farkl› biçimleri olan ekler olduklar› için, bunlar› ilk bak›flta ayr› bi-
çimbirimler olarak tan›mlamak mümkün gibi görünse de daha dikkatli ele al›nd›-
¤›nda, aralar›nda bir anlam karfl›tl›¤› olmad›¤› görülür. Yani, bafllar
K ‹ T AveP eller aras›n- K ‹ T A P
daki anlam fark› eklerin de¤il tabanlar›n anlam fark›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu
eklerin her ikisi de ‘birden fazla’ bilgisini vermektedir. Eklerdeki biçim fark› bera-
berinde bir anlam fark› getirmedi¤inden, bunlar ayr› biçimbirimlerT E L E V ‹ Zolamazlar.
YON Bu TELEV‹ZYON
durum (10) daki di¤er örnekler için de söz konusudur. Öyleyse, biçimbirim tan›-
m›n›n iyilefltirilip bu de¤iflkeleri de kapsar hale getirilmesi gerekmektedir. Bu nok-
tada dilbilimciler bir soyutlama yoluna giderek sorunu gidermeye çal›flt›lar. Yeni
‹NTERNET ‹NTERNET
tan›m›yla biçimbirim art›k dilde de¤iflik biçimlerde ifade edilen soyut bir kavram-
d›r. (Harris 1942: 171; Hockett, 1947: 322; Nida, 1948: 421). Atom benzetmemize
geri dönersek, atom sözcü¤ü her ne kadar ‘daha küçük parçac›klara bölünemeyen’
gibi bir anlam tafl›sa da, ça¤dafl bilimde atom ‘atomalt› parçac›klar›n birleflimi’ ola-
rak tan›mlan›r. Sözcüklerin atomlar› olan biçimbirimler de biçimbirimalt› parçac›k-
lar›n birleflimi olarak tan›mlanabilir. Yani, bir biçimbirimin tüm de¤iflkelerinin top-
lam› o biçimbirimin kendisini oluflturur. Bir biçimbirim ile kendisini gerçeklefltiren
de¤iflkeleri aras›ndaki iliflkiye altbiçimlik, biçimbirimi gerçeklefltiren somut yap›-
lara biçim, de¤iflkelerin oluflturdu¤u gruba altbiçim kümesi, bu kümenin her bir
üyesine de altbiçim ad› verilir. Biçimbirimler ya yerine getirdikleri anlam veya ifl-
50 Genel Dilbilim-I
levin ad›yla ya da gerçek dilde kullan›lan altbiçimlerden biriyle küme ayrac› için-
de gösterilirler: {ÇO⁄UL} ya da {-lAr} gibi. Biçimbirimler t›pk› sözlükbirimler gibi
soyut simgelerdir. Bunlar› görmek duymak mümkün de¤ildir. Biçimler ise sözcük-
biçimler gibi somut yap›lard›r ve köfleli ayraç içinde gösterilirler: [-lar], [-ler] gibi.
Biçimbirimler ve altbiçimleri aras›ndaki iliflki afla¤›daki gibi gösterilebilir:
fiekil 3.10
{ ÇO⁄UL} biçimbirim {-1Ar} biçimbirim
Bu flema bir spor tak›m›n üyelerinin da¤›l›m flemas› gibi düflünülebilir. Tak›m›n
oyuncular› birbirlerinin karfl›s›nda de¤il yan›ndad›r, bu yüzden de birbirlerini ta-
mamlayarak birlikte bir bütünü olufltururlar. Biçimbirim alt› parçalar da karfl›tl›k de-
¤il bütünlük iliflkisi sergilerler. Yani bunlar farkl› anlamlar tafl›yan farkl› yap›lar de-
¤il, ayn› anlam veya ifllev içeri¤ine sahip ve toplamda bir bütünü, yani temsil ettik-
leri biçimbirimi, oluflturan yap›lard›r. Karfl›tsal yap›lar biri birlerinin yerine kullan›-
labilirler, ancak altbiçimler gibi bütünleyici da¤›l›m iliflkisi içinde olan birimler için
bu söz konusu de¤ildir. Yani, -lar ve -ler birbirlerinin yerine kullan›lan de¤il birbir-
lerini tamamlayan birimlerdir:-lar olmasayd› bafl, k›z, kol, kufl sözcüklerinin ço¤ulu,
-ler olmasayd› da el, dil, göz, gül sözcüklerinin ço¤ulu yap›lamayacakt›. ‹kisi birlik-
te Türkçedeki {ÇO⁄UL} kavram›n› oluflturan bir tak›md›r. Bu yüzden, birinin kulla-
n›ld›¤› yerde di¤eri kullan›lamaz. El yerine diz, göz, gül kullan›l›p anlamlar› farkl›
olan ama yine dilbilgisel yap›lar elde edilebilirken, bu sözcükler içinde -ler yerine -
lar kullan›l›rsa *ellar, *dizlar, *gözlar, *güllar gibi, -ler yerine -lar kullan›l›rsa da
*bafller, *k›zler, *koller, *kufller gibi dilbilgisi d›fl› yap›lar üretilir. Bu yüzden altbiçim-
ler birbirlerinin d›fllayan› olarak an›l›rlar. Bu de¤iflkenlik sadece eklerde de¤il taban-
larda da ortaya ç›kabilir ve kök altbiçimli¤i olarak an›l›r. Örne¤in, Türkçede ses-
Bütünleyici da¤›l›m, bir lem bafl›nda ötümlü olan b, d, g sesleri seslem sonunda ötümsüzleflir:
biçimin oldu¤u konumda
di¤er biçimin kullan›lmas›n› (12)
yasaklayan da¤›l›md›r.
kitab-› kitap
damad-› damat
uça¤-› uçak
Kitap ve kitab, damat ve damad, uçak ve uçag çiftleri ayn› anlam› tafl›yan ba-
¤›ms›z biçimbirimin farkl› biçimleridir.
De¤iflkeleri olan ba¤›ml› ve ba¤›ms›z biçimbirimler oldu¤u gibi, de¤iflkeleri olma-
yanlar da vard›r. Örne¤in, Türkçedeki düfl ve ifl ba¤›ms›z biçimbirimleri ve ‹ngilizce-
deki s›fatlardan ad yapan türetim eki -ness ve süreklilik eki -ing bunlar aras›ndad›r:
fiekil 3.11
{düfl} {ifl} {-ness} {-ing}
Türkçe ve
‹ngilizcede
de¤iflkeleri olmayan biçim biçim biçim biçim
biçimbirimler:: düfl,
ifl ve -ness, -ing
[düfl] [ifl] [-ness] [-ing]
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 51
Sesbilimsel Koflullanma
Türkçe ço¤ul bilgisi tafl›yan [-lar] ve [-ler] biçimlerindeki ünlü seçimi, ünlü uyumu
kurallar›na koflut olarak kendilerinden önce gelen ünlünün özellikleri taraf›ndan be-
lirlenmektedir. Gerek bu eklerin (11) de gösterilen da¤›l›m›ndan, gerekse de sezgi-
sel anadili bilgilerinden yola ç›karak, [-lar] biçiminin a, ›, o, u ve [-ler] biçiminin de e,
i, ö, ü seslerinden sonra kullan›ld›¤› görülebilir (Bkz. Sesbilim Ünitesi). Öyleyse,
bunlar›n da¤›l›m› sesbilimsel koflullanma yoluyla gerçekleflmektedir. Bu ifllem Sesbilimsel koflullanma,
sesbilimin ve biçimbilimin kesiflti¤i ve ses kurallar›n›n eklerdeki ses de¤iflimlerini yö- altbiçimin sesbilim kurallar›
taraf›ndan yönetildi¤i
neterek biçimbilimin alan›yla kesiflti¤i bir süreçtir. Bir biçimbirimin de¤iflkelerinde durumdur.
ortaya ç›kan bu tür ses de¤iflimleri biçimsel sesbilim ad› alt›nda incelenmekte ve
bunlar› simgeleyen birimler de biçimsel sesbirim olarak an›lmaktad›r. Biçimbirim-
ler, de¤iflen biçimler kümesi ise biçimsel sesbirimler de de¤iflen sesler kümesi olarak
tan›mlanabilir ve bu de¤iflkenli¤in göstergesi olarak da büyük harflerle yaz›l›r (Har-
ris, 1942: 170; Harris 1951: 219, 226; Lass, 1984: 57-8). Öyleyse, biçimbilim çal›flma-
lar›nda Türkçede ço¤ul bilgisi veren biçimbirim, içerdi¤i sesbiçimbirim de gösterile-
rek {-lAr} fleklinde yaz›l›r. Biçimbirimi simgeleyen bu soyut sembol, bulundu¤u orta-
m›n gerektirdi¤i biçimsel sesbilim süreçlerinden geçerek de¤iflime u¤rar ve dilde [-
lar] ya da [-ler] biçiminde somutlaflarak ortaya ç›kar.
Sözcüksel Koflullanma
Bir biçimbirimin de¤iflkeleri bazen de taban›n özellikleri ya da özelliksizli¤i taraf›n- Sözcüksel koflullanma,
dan belirlenir. Örne¤in Farsçadaki ço¤ul eki [+‹NSAN] ya da [-‹NSAN] özellikleri ta- altbiçimin sözcüklerin
anlam özellikleri taraf›ndan
fl›yan adlara göre s›ras›yla [-an] ve [-ha] olarak gerçekleflir: yönetilmesi durumudur.
(13)
geda ‘dilenci’ geday-an ‘dilenciler’
gorbe ‘kedi’ gorbe-ha ‘kediler’
(Haspelmath, 2002:28)
Taban›n özelliksizli¤i ise de¤iflkenli¤in bir kurala ba¤lanamamas› durumundan
kaynaklanmaktad›r. Örne¤in, ‹ngilizcedeki bitmifllik bilgisi ço¤u eylemde [-ed],
bazen de [-en] biçimiyle gösterilir: added, grabbed, written, gotten gibi. Bu du-
rumda [-en] de¤iflkesinin kullan›m›n› gerektiren eylemler kural d›fl› bir az›nl›k ola-
rak listelenmelidir.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
52 Genel Dilbilim-I
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 53
Özet
N
AM A Ç
Sözcüklerin biçimbirim yap›s›n› tan›mak ve ses- ‘yard›m-etki’ ve rpari-schi ‘etki-yard›m’, s›rala-
1 lem yap›s›yla karfl›laflt›rmak. malar›ndaki tercih ise türetim ekinin konu kap-
Biçimbirimler sözcükleri oluflturan en küçük so- sam›yla ilgilidir. ‘Çal›flmaya yard›m’ anlam› llank
yut dilsel birimlerdir. Tekrarlanabilirlikleri, an- ‘çal›flmak’ eylemiyle llank’ a-schi-rpari, ‘unut-
laml›l›klar›, karfl›tsal da¤›l›mlar› önemli ay›r›c› maya yard›m’ anlam› ise qunqa ‘unutmak’ eyle-
özellikleridir ve biçimbirimleri tan›ma ölçütü miyle qunqa-rpari-schi fleklinde bir s›ralama ge-
olarak kullan›labilir. Yine sözcük parçalar› ola- rektirir. (Booj: 2005: 72).
N
rak tan›mlanan seslemler sesbilim ögeleridir.
Her zaman anlamlar› olmad›¤›ndan biçimbili- Altbiçimlik sürecini ve altbiçim kavram›n› ör-
A M A Ç
N
nek olarak gösterilebilir: paras›z, emeksiz, kurt-
suz, çöpsüz. Bu sözcüklerde kullan›lan dört de-
A M A Ç Biçimbirim çeflitlerini tan›mlay›p ay›rt etmek.
2 ¤iflkeden her biri {-sIz} biçimbiriminin altbiçimi-
Biçimbirimler konum ve durufllar›na göre ba¤›m-
dir. Altbiçimler biçimbirimlerden farkl› olarak
l› ve ba¤›ms›z olarak iki alt kümeye ayr›l›rlar. Dil-
karfl›tsal de¤il bütünleyici da¤›l›mdad›rlar. Yani,
bilim sözcü¤ünde {D‹L} ve {B‹L} ba¤›ms›z, {-Im}
bu örneklerde {-sIz} yerine {-lI} biçimbirimini kul-
ba¤›ml› biçimbirimdir. Ba¤›ml› biçimbirimler çe-
lan›larak paral›, emekli, kurtlu, çöplü sözcükleri
kimsel ya da türetimsel önek, içek ve sonek; ba-
oluflturulabilir ancak birbirlerinin d›fllayan› olan
¤›ms›z biçimbirimler ise sözcük olarak ortaya ç›-
altbiçimler karfl›tsal olarak kullan›lamazlar: *pa-
karlar. Bu iki grup ögelerinden anlamsal içeri¤i
rasiz, *parasuz, *emeks›z, *emeksüz, *kurtsüz,
olanlar sözlüksel, görevsel içeri¤i olanlar ise dil-
*kurts›z, *çöps›z, *çöpsiz. Öyleyse, afla¤›daki gibi
bilgisel biçimbirim olarak s›n›fland›r›l›rlar. bir genelleme yap›labilir:
N
X biçimi Y biçimbiriminin bir üyesiyse, X Y’ nin
Biçimbirimlerin aflamal› kullan›m›n› örneklen- bütünleyici da¤›l›mda olan bir altbiçimidir.
A M A Ç
N
3 direrek aç›klayabilmek.
Anadili konuflucular› yaln›zca sözcükleri de¤il Altbiçimli¤i do¤uran süreçleri örneklendirerek
M A Ç
bunlar›n içyap›lar›na iliflkin kurallara da eriflimle- 5 aç›klayabilmek.
ri vard›r. Bunlardan biri sözcük parçalar›n›n s›ra- Bir biçimbirim yüzey yap›ya ç›karken sesbilim-
lanmalar›na iliflkindir. Sözcükleri oluflturan bi- sel, dilbilgisel / biçimbilimsel ve sözlüksel koflul-
çimbirimler hiyerarflik bir düzen içinde s›ralan›r- lanmalardan etkilenerek farkl› flekiller al›r:
lar. Örne¤in, türetim ekleri çekim eklerinden ön- • ingilizce a table ‘bir masa’ ve an apple ‘bir elma’
ce, say› ekleri durum eklerinden önce konumla- örneklerindeki a/an de¤iflimi, önce gelen sesin
n›r. Eylem çekimlerindeki s›ralama çat›, görünüfl, ünlü ünsüz olmas›na ba¤land›¤›ndan sesbilimsel
zaman, kip, kifli ve say› fleklinde ortaya ç›kar. koflullanma;
Türetim eklerindeki s›ralanman›n belirleyicisi • Almanca ein grosser Wagen ‘büyük bir araba’
olarak da eklerin konu kapsam› ve taban seçimi (eril), ein grosse Schlange ‘büyük bir y›lan’ (difli)
gösterilir. *Dilbilimlerci, *biçimbilimcideler, örneklerindeki -er/-e de¤iflimi, cinsiyet ulam›na
*arafld›t›r gibi s›ralanmalar›n dilbilgisid›fl› olma- ba¤land›¤›ndan dilbilgisel / biçimbilimsel
lar› bu örneklerde s›ras›yla çekim ekinin türetim koflullanma;
ekinden, durum ekinin say› ekinden ve zaman • ‹ngilizce editoral ‘yay›nc›yla ilgili’, doctoral
ekinin çat› ekinden önce konumlanmas›ndan ‘doktorlukla ilgili ‘örneklerideki-ial/al de¤iflimi
kaynaklanmaktad›r. Qechua dilinde -sci-rpari- taban sözcüklere ba¤land›¤›ndan sözcüksel
koflullanma alt›nda gerçekleflmektedir.
54 Genel Dilbilim-I
Kendimizi S›nayal›m
1. -CI biçimbirimi afla¤›dakilerden hangisinde 4. - 7. Sorular› afla¤›daki veriye dayal› olarak yan›tlay›n›z.
kullan›lmam›flt›r? Bat› Avustralya’da konuflulan Yingkarta dilinde tamla-
a. sanc› yan / yönelme eki ad› verilen bir biçimbirim ad›llarla kul-
b. öncü lan›ld›¤›nda -ngu fleklinde ortaya ç›karken ad ve s›fatlar-
c. falc› la kullan›ld›¤›nda afla¤›daki biçimlerde görülmektedir:
d. oduncu
e. kemanc› ADLAR
mantu mantuwu ‘et’
2. Afla¤›daki dil örnekleri Macarcada yönelme ekinin papa papawu ‘su’
da¤›l›m›n› göstermektedir. pipi pipiwu ‘anne’
thuthu thuthuwu ‘köpek’
öröm ‘nefle’ örömnek ‘nefleye’
kurtan kurtanku ‘çanta’
idö ‘zaman’ idönek ‘zamana’
majun majunku ‘kaplumba¤a’
tömeg ‘kalabal›k’ tömegmeg ‘kalabal›¤a’
nyanyjil nyanyjilku ‘kad›n’
ház ‘ev’ háznak ‘eve’
varóz ‘flehir’ városnak ‘flehre’
SIFATLAR
mókus ‘sincap’ mókusnak ‘sincaba’
pika pikawu ‘hasta’
(Jensen, 1990: 163)
nginthirn nginthirnku ‘so¤uk’
Yönelme anlam›n› veren biçimbirim afla¤›dakilerden mangkurr mangkurrku ‘üç’
hangisidir?
a. [-nek] (Bauer, 2003: 21)
b. [-nak]
c. [-nek] ve [-nak] 4. Tamlayan/yönelme ekinin altbiçimleri hangileridir?
d. {-nEk} a. -ngu, -wu
e. {Ek} b. -wu, -ku
c. -ngu, -wu, -ku
3. Afla¤›da hangi biçimbilimsel süreç gözlenmektedir? d. ngu-, wu-, ku-
Almanca das Kloster ‘dehliz’ die Kloster dehilzer e. -ngu-, -wu-, -ku-
‹ngilizce man ‘adam’ men ‘adamlar’
Türkçe sen ‘ikinci tekil’ sana ‘ikinci tekil-yönelme’ 5. Altbiçimler hangi koflullanma alt›nda ortaya ç›k-
a. Bofl biçim ekleme maktad›r?
b. S›f›r biçim ekleme a. Sesbilimsel
c. Alafl›m biçim ekleme b. Dilbilgisel
d. Ünlü de¤iflimi c. Sözcüksel
e. Kök altbiçimli¤i d. Dilbilgisel ve sesbilimsel
e. Sesbilimsel ve sözcüksel
7. Kartu ‘adam’ sözcü¤ünün tamlayan/yönelme duru- 10. Afla¤›dakilerden hangisi yarat›c›l›k sözcü¤ünün afla-
mu afla¤›dakilerden hangisidir? mal› yap›s›n› gösteren dizim a¤ac›d›r?
a. wukartu
b. kartuwu a.
ad
c. kartungu
d. kartuku
e. kukartu ad -l›k
ad -t›c› l›k
8.-9. Sorular afla¤›daki veriye dayal› olarak yan›tlay›n›z.
yara t›c›
de:k ‘uyu’ domne:k ‘uyku’
kat ‘kes’ komnat ‘kesik’ b.
ad
suo ‘sor’ somnuo ‘soru’
(Bauer 2003: 52)
ad -l›k
8. Ba¤›ml› biçimin konumuna göre türünü belirleyiniz.
a. önek eylem -›c› l›k
b. içek
yarat ›c›
c. sonek
d. türetim eki c.
ad
e. çekim eki
ad ad
t›c› l›k
e.
ad
ad -l›k
ad -›c› l›k
ad -t ›c›
yara t
56 Genel Dilbilim-I
Okuma Parças›
Afla¤›daki deyimleri oluflturan sözcüklerin biçimbilimsel dövmek”, “kedi olal› bir fare tutmak” ya da “deveye
yap›s›n› çözümleyiniz. “Türkçezen” sözcü¤ünün çözüm- hendek atlatmak...”Severim flu “y›lan hikayesi” sözünü.
lemesini anadili konuflucular›yla tart›fl›n›z. Zihin sözlü- Bu kadar görsel, bu kadar çarp›c›.
¤ünüzün ne ölçüde yard›mc› oldu¤unu düflününüz. “Pire itte, bit yi¤itte olur” laf›na ne demeli? Ya da “iyi
saatte olsunlar”? Anneannemin bol keseden kulland›¤›
Elif fiafak deyimler vard›r mesela. “Zengini horozu bile yumurt-
lar” der. ‹nce bir zekâ, yaramazl›k ve mizah dolu. “aç
Bol Deyimli Bir Yaz› tavuk kendini bu¤day ambar›nda görür,” der. Ve ben
Türkçenin birbirinden güzel ve çarp›c› deyimleri, ata- ne zaman olmad›k hayaller peflinde koflsam, yap›flt›r›r
sözleri, dua ve beddualar› vard›r. Kullan›rken pek dü- hemen “bal›k kava¤a ç›k›nca.”
flünmeyiz ard›ndaki birikimi, bilgeli¤i hemen fark etme- Bir de malum bo¤az›na son derece düflkün bir milletiz.
yiz belki ama her biri yüzy›llar›n süzgecinden geçerek Yemekle ilgili o kadar çok deyimimiz var ki! “Tencere-
gelmifltir bugüne; damla damla. Hani bir yabanc› kalk›p de piflirip kapa¤›nda yemek,” “ensesinde boza piflir-
da anlam›n› sorsa, çevirmemizi istese bir an için afalla- mek,” “muhallebi çocu¤u,” dut yemifl bülbüle dönmek,”
r›z. Kolay de¤ildir zira onlar› bir baflka dile tafl›mak. turp / turflu gibi olmak,” “ayran› kabarmak,” “tok evin
Mesela flu “al gülüm ver gülüm” ya da “külahlar› de¤ifl- aç kedisi” ya da favorilerimden “tuzlayay›m da kokma!”
mek.” Ne kadar basit, bir o kadar da eski ve ayn› za- keza bafl›n›n etini yemek” laf›... Eyüp’ün bafl›n›n etini
manda sarih. Ama kolaysa gel de tercüme et bakal›m. yerim bazen, yani zaman zaman, yani devaml›. Ben ta-
Her birinin etraf›nda genifl bir kültürel havza var. “bü- kar›n kafama pireyi deve yapar›m. Pire için yorgan ya-
kemedi¤in eli öpmek” de öyle , yahut “fincanc› kat›rla- kar›m. Kar›nca yuvas› gibi kaynar içim. Bir gayya kuyu-
r›n› ürkütmek...” su olur beynim. Seslerden, yank›lardan geçilmez. Kura-
“ters nallanm›fl ata dönesin!” r›m da kurar›m. Kurdukça içim karar›r. En sevmedi¤im
“Kans›z bite dönesin!” huyumdur. Üzüm üzüm üzülürüm. Uma uma dönerim
“Uyuz olmufl ite dönesin!” muma. Anneannemin laflar›n› düflünürüm o zaman.
Nas›l bir hayal gücüyle ç›kt› bu laflar? Nas›l bir mizah “Kimseye e¤ri gözle bakma / her sabah yeniden do¤ar
duygusuyla flekil ald›lar, akl›m› kurcalar. Anadolu’nun günefl, eski defterleri kar›flt›rma / yazar ol, meflhur ol,
dört köflesinde geze geze toplamak laz›m bu kelimeleri. padiflah ol fark etmez, yeter ki insan evlad› ol / sen sen
Gerçi bunu yapan gönüllüler, dil sevdal›lar› var. Ama bil- ol yere düflene tekme atma / kalp k›rma, kalp kazan /
gi ve iletiflim yüzy›l›nda esas mesele, tüm bu birikimi in- eski kafal›ya yeni laf anlatamazs›n evlad›m / günefl gör-
ternete aktarabilmek. Fark›nda m›s›n›z, internette Türkçe memifl yarasaya ›fl›¤› tarif edebilir misin? Fütur getirme
ile ilgili ne kadar az nitelikli kaynak var? / k›l›ç yaras› geçer, dil yaras› geçmez evlad›m / dediko-
Peki flimdi “Türkçezenler”, yani bu dili kalpten seven ve duya metelik, dedikoducuya paye verme / içi ç›f›t çar-
bu dili bir k›ta gibi kar›fl kar›fl gezenler, bir araya gelse- fl›s› gibi duran kimseden uzak dur / kendine hayr› yok
ler, internette bir forum kursalar, oraya damla damla bi- ki sana olsun / eski camlar bardak olur / zaman geçer,
riktirdikleri deyimleri, atasözlerini, yöresel ve bölgesel devran döner / esamisi okunmaz kem gözlünün yavuz
laflar› koysalar, ayn› zamanda kaybolmas›n› istemedikle- dilinin / sab›r ve flükür ve azim insana en çok yak›flan-
ri dilsel nuanslar› ekleseler, kendi ailelerinden duydukla- d›r evlad›m....” Anneannemin, anneannelerimizin lafla-
r› özgün kelimeleri paylaflsalar ve böylece ortaya genifl, r› su serper yüre¤ime; yol gösterir, rehberlik eder. Ne
dinamik, genç ruhlu, global bazl› bir platform ç›ksa fena zaman içim daralsa ya da akl›m bulansa, al›r›m elime
m› olur? Madem ki kelimelerle düflünüyor, kelimelerle bir deyimler sözlü¤ü, çekilirim bir köfleye. Her biri ze-
kendimizi ifade ediyor ve gene kelimelerle hayal kuru- ka ve incelik kokan ama yazar› belirsiz bu kadim söz-
yor, muhabbet yay›yor yahut yanl›fl anlafl›l›yoruz, bir di- leri gül koklar gibi çekerim içime.
lin zenginli¤i ayn› zamanda gönüllerimizin zenginli¤idir.
Bugün pek ço¤umuz flehir insan›y›z ama deyimlerimi- Kaynak: http://www.elifsafak.us/yazilar.asp?islem=ya-
ze yak›ndan bak›n. Ne kadar çok hayvanlarla ve do¤ay- zi&id=888
la ilgili söz var aralar›nda. “Danan›n kuyru¤u koptu”,
“sinekten ya¤ ç›karmak”, “eflek sudan gelinceye dek
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 57
Carelessly ve carefully sözcüklerinde tekrarlanan ly par- önek, içek, sonek ad›l, ilgeç, ba¤laç,belirleyici önek, içek, sonek ad, eylem, s›fat, belirteç
Yararlan›lan Kaynaklar
S›ra Sizde 6 Aksu-Koç, A & Slobin, D. I. (1985) The Acquisition of
1. Kurals›zl›k türetim eklerinin çekim eklerinden önce Turkish. In D. I. Slobin (Ed) The Crosslinguistic
kullan›lmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Do¤ru s›ralama Study of Language Acquisition, Vol I: The Data.
bil-im-ler ve read-er-s olmal› London: Lawrence Erlbaum.
2. dizim a¤ac› Anderson, S: R. (1982). “Where’s morphology?”
Linguistic Inquiry, 13: 571-612.
ad Aronoff (1976). Word Formation in Generative
Grammar. Cambridge, MA: MIT Press.
s›fat -lik Bauer, L. (1983) English Word-Formation. Cambridge:
CUP.
eylem -mez lik Bauer, L. (2003) Introducing Linguistic Morphology.
Edinburg: Edinburg University Press.
eylem -in mez Bazell, C. E. (1953) Linguistic Form. ‹stanbul: ‹stanbul
Press.
yet in
Bloomfield, L. (1926) “A set of postulates for the science
Ayraçlama→[ [ [yetin] mez] lik] of language”, Language 2 (3), 153-164.
Türetim kurallar›: Bloomfield, L. (1935) Language. London: Allen Unwin.
1. aflama : Eylem + in → Eylem Booj, G. (2005) The Grammar of Words. Oxford: OUP.
2. aflama : Eylem + mez→S›fat Bybee, J. (1985) Morphology. Amsterdam: John
3. aflama : S›fat + l›k →Ad Benjamins.
3. (e) çekimsel önek+türetimsel önek+kök+türetimsel Gleason, H. A. (1955) Workbook in Descriptive
sonek+çekimsel sonek Linguistics. New York: Holt, Rinehart & Winston
Inc.
S›ra Sizde 7 Greenberg, J. (1960) A Quantitative approach to the
Biçimbirim: çekim eki {-(I)m} morphological typology of language. IJAL 26. 178-
Anlam›: Birinci tekil kifli, iyelik eki 194.
altbiçimleri: [-›m], [-im], [-um], [-üm], [-m] Greenberg, J. (1966) Some universals of grammar with
Sesbilimsel koflullanma: particular reference to the order of meaningful
ünsüzle biten tabanlarda elements. In J. Greenberg (ed.) Universals of
a ve › dan sonra [-›m] Language . Cambridge, MA: MIT Press.
e ve i den sonra [-im] Halle, M. (1973). “Prolegomena to a theory of word-
o ve u dan sonra [-um] formation.” Linguistic Inquiry 4, 3-16.
ö ve ü den sonra [-üm] Harris, Z. (1951) Methods in structural Linguistics.
ünlüyle biten tabanlardan sonra [-m] Chicago: Chicago University Press.
Haspelmath, M. (2002) Understanding Morphology.
S›ra Sizde 8 London: Arnold.
biçimbilimsel biçimbirimsel Hockett, C. F. (1947) “Problems of Morphemic Analysis”
Süçü 1 biçim 1 biçimbirim→{SÜÇÜ} Language, 23, (4), 321-343.
Süçü-rek 2 biçim 2 biçimbirim →SÜÇÜ}+{rek} Lass, R. (1984) Phonology. Cambridge: CUP.
Ol 1 biçim 2 biçimbirim→{1. flah›s}+{tekil} Lieber, R. (1992) Deconstructing Morphology. Chicago:
The University of Chicago Press.
Lyons, J. (1968) Introduction to Theoretical Linguistics.
Cambridge: CUP.
Lyons, J. (1977) Semantics. Cambridge: CUP.
Matthews, P. (1991) Morphology. Cambridge: CUP.
Nida, E. A. (1946) Morphology. Ann Arbor: The
University of Michigan Press.
3. Ünite - Biçimbilim II: Sözcük Yap›s› 59
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra insan dilindeki;
N
Sözcük yapma sürecinin bileflenlerini aç›klayabilecek;
Öz kaynakl› sözcük yapma yollar›ndan türetme sürecini aç›klay›p örnek-
N
lendirebilecek;
Öz kaynakl› sözcük yapma yollar›ndan bileflme sürecini aç›klay›p örnek-
N
lendirebilecek;
Yabanc› kaynakl› sözcük yapma süreçlerini ay›rt edip örneklendirebilecek
bilgi ve becerileri kazanm›fl olacaks›n›z.
Anahtar Kavramlar
• Sözlüksel biçimbilim • Bafll›k k›saltma
• Türetme • Karma
• Önekleme • Ödünçleme
• ‹çekleme • Ödünçleme çeviri
• Sonekleme • Bilefltirme
• S›f›r türetim • Bafl
• ‹flleklik • Geçirimli
• T›kama • Geçirimsiz
• Yineleme • ‹çmerkezli
• ‹kileme • D›flmerkezli
• Gerioluflum • Basit sözcük
• K›rpma • Karmafl›k sözcük
‹çerik Haritas›
• G‹R‹fi
• SÖZCÜK YAPMAYA DA‹R
Genel Dilbilim-I Biçimbilim-III: • SÖZLÜKSEL B‹Ç‹MB‹L‹M
Sözlüksel Biçimbilim
• ÖZ KAYNAKLI SÜREÇLER
• YABANCI KAYNAKLI SÜREÇLER
Biçimbilim-III:
Sözlüksel Biçimbilim
G‹R‹fi
‹nsan dili bafllang›ç noktas› itibariyle devingendir. Toplumlar ve ihtiyaçlar› de¤ifl-
kenlik gösterdi¤i sürece, bunu karfl›layacak dilsel hareketlilik de kaç›n›lmazd›r. Bu
durum ‘dilde de¤iflmez kusursuzluk’ aray›fl›nda olan kuralc› yaklafl›m› benimse-
yenleri tedirgin etse de, gerçekte onlara da fazla bir seçenek b›rakmamaktad›r. Zi-
ra de¤iflim, yaflayan bir dilin de¤iflmez do¤rusudur (Hockett, 1958: 368). ‹nsan di-
linin farkl› düzeylerde gerçekleflen de¤iflimlerinden sözcükle ilgili olanlar› sözlük
biçimbilim kapsam›ndad›r. Dile aral›ks›z olarak yeni sözcükler eklenir ve art›k ifl-
levselli¤ini kaybetmifl olan eskileri zaman içinde d›fllanarak kaybolur. Yok olan
sözcükler pek fark edilmezken, yeni yap›lan sözcükler daima dikkat çeker ve söz-
lükbilimcilerin inceleme konusu olurlar. Kurum ve kurullarca, bunlar› da kapsayan
da¤arc›¤› güncellenmifl yeni bas›m sözlükler haz›rlanmas›na özen gösterilir. Peki
ama sözcük yap›m› nas›l bir süreçtir? Yeni bir sözcük nas›l yap›l›r? Diyelim ki, afla-
¤›daki gibi bir ürün tasarland› ve sizden de buna bir ad vermeniz istendi. Tarhana
çorbas› piflirirken kar›flt›rma ifllevini kendi kendine yerine getirecek olan böyle bir
mutfak gereci için nas›l bir ad düflünürdünüz?
Resim 4.1
Kaynak:
http://www.teknoloj
ivebilim.com/teknol
ojivebilim/597-
zihni-sinir-
projeler.aspx
62 Genel Dilbilim-I
D Ü fi Ü N E L ‹ M Sözcük Dyap›m›
Ü fi Ü N E L ‹için
M yaln›zca bu kaynaklar m› kullan›l›r? Dilde var olan sözcük-
lerin yap›s›n› de¤ifltirerek yeni sözcükler yaratmaya yarayan baflka süreçler var m›-
S O R U d›r? Hocam SKar-dil
O R U s›nav› ne zaman? diyen bir ö¤renci Karfl›laflt›rmal› Dilbilim
yerine bu yeni sözcü¤ü nas›l yapm›flt›r? Yeni sözcükler yaln›zca eskileri üzerinde
oynamalar yaparak m› oluflturulur? Örne¤in, otomatik sözcü¤ü nas›l yap›lm›flt›r ve
D‹KKAT D‹KKAT
Türkçeye nas›l kazand›r›lm›flt›r? Bütün bu süreçleri yöneten kurallar var m›d›r? Bu
bölümde bu sorulara ›fl›k tutmaya çal›flaca¤›z.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
SÖZCÜK YAPMAYA DA‹R
‹nsan dilinin en dikkate de¤er özelliklerinden biri konuflucular›na istedikleri he-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
men her fleyi ifade edebilme olana¤› tan›mas›d›r. Bazen gerekli sözcük ya da cüm-
leleri hemen sa¤layamasa da, dizgesel özelli¤i sayesinde zaman içinde konuflucu-
K ‹ T A P lar›na bunlar›
K ‹ üretebilme
T A P esnekli¤ini de verir. Bu esnekli¤in kullan›larak yeni üre-
timler yap›labilmesi için öncelikle bir olgunun varl›¤›n›n, maddi ya da manevi var-
l›¤›n›n, hissedilmesi gerekmektedir (Bauer, 1983: 85). Bu yüzden, Türkçede mavi-
TELEV‹ZYON lemek diyeT Ebir
L E V sözcü¤ün
‹ZYON olmamas›, dilin üretme s›n›rl›l›¤›ndan de¤il bu dilin kul-
lan›ld›¤› dünyada böyle bir kavramsal içeri¤in oluflmamas›ndan kaynaklanmakta-
d›r. Sözcük yapmada olgular›n varl›¤›n›n yan› s›ra bunlar›n adland›r›labilir olmas›
‹NTERNET ‹NTERNET
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 63
SÖZLÜKSEL B‹Ç‹MB‹L‹M
Daha önce de de¤inildi¤i gibi biçimbilim sözlüksel ve çekimsel olmak üzere iki sü-
reç iflletmekte ve sözcük yapma bunlardan sözlüksel biçimbilim alan›na girmekte-
dir. Sözlüksel biçimbilim süreçleri ise türetme ve bilefltirme gibi öz kaynakl›,
ödünçleme ve ödünçleme çeviri gibi yabanc› kaynakl› yollarla dile yeni ürünler
kazand›rmaktad›r.
ÖZ KAYNAKLI SÜREÇLER
Türetme
Eklemeli ve eklemesiz olmak üzere iki grupta incelenebilir. Eklemeli türetme sü-
reçlerini önekleme, içekleme, sonekleme ve s›f›r türetim; eklemesiz türetme süreç-
lerini taban› büyüten ikileme, taban› indirgeyen gerioluflum ve k›saltma bafll›klar›
alt›nda ele alaca¤›z.
Eklemeli Türetme
Yal›n sözcüklere türetim ekleri ilave edilerek karmafl›k sözcükler oluflturma süre-
cidir. Türetim ekleriyle tabanlar› aras›ndaki anlamsal ba¤ türetim, biçimbilimsel
ba¤ ise ekleme olarak adland›r›l›r. Bu süreçler önek, içek ve sonekler kullan›larak
önekleme, içekleme ve sonekleme fleklinde gerçeklefltirilir. Sapir (1921: 59) dil-
ler aras›ndaki evrensel e¤ilimin sonekleme oldu¤undan söz eder. Daha yeni çal›fl-
malarda da s›kl›kla kullan›lan ekleme sürecinin önekleme ve sonekleme oldu¤u
görülmektedir (Bauer, 2002). Dünyada sadece sonek kullanan dillerin say›s›n›n,
sadece önek kullanan dillerin say›s›na göre çok daha fazla olmas›, sonekleme sü-
recinin daha yayg›nl›kla kullan›ld›¤›n›n bir göstergesi say›labilir. Sadece içek kul-
lanan diller ise yok denecek kadar azd›r (Sapir, 1921: 59, 67-68). Ba¤›nt›l› bir dil
olan Türkçede de ekleme ve özellikle de soneklemenin en ifllek sözcük yapma sü-
reci oldu¤una iflaret edilir (Özel 1977: 14; Csató & Johanson, 1998: 208; Göksel &
Kerslake 2005: 52).
Türetme sürecinden geçen bir sözlükbirim ald›¤› türetim ekinin türüne göre tü- Türkçede addan ad,
eylemden ad, addan eylem
redi¤i tabanla ayn› ulamda kalabilir veya farkl› bir ulama geçebilir. Afla¤›da Türk- ve eylemden eylem yapan
çede ulam de¤ifltirmeyen {-lIK}, {-AlA} ve {-CA} ve ulam de¤ifltiren {-(I)m}, {-lA} ve dört grup türetim eki vard›r.
{-Al} türetim ekleriyle türetilen sözcüklerden örnekler verilmifltir.
64 Genel Dilbilim-I
Dil devriminden sonra kullan›m bulan yeni ögelerin büyük bir bölümü de tü-
retme yoluyla kazan›lm›flt›r: Türkçe adlardan ad: alg›, ça¤dafl, denet, uzman; Türk-
çe eylemlerden eylem tüket, uygula, yads›, yozlafl; yabanc› kökenli tabanlardan
ad: adaletli, bankac›, cumhuriyetçi, dikkatli, orijinallik; yabanc› kökenli tabanlar-
dan eylem: fosillefl, planla, normallefl, s›n›fla (‹mer, 1976: 42-51).
Ekli türetmeye maruz kalan bir sözcük sesbilimsel de¤iflmelere u¤rayabilir ve
sesletimi ile vurgusu de¤iflebilir. Örne¤in ‹ngilizcede áutomate ‘özdevimlemek’ ve
‘génerate’ ‘üretmek’ sözcüklerinde ilk hecede görülen vurgu sonekleflmeden son-
ra sa¤a kayar: automátion ‘özdevimleme’, generátion ‘üretim.’ Türkçede’de birincil
vurgusu son hecede olan sözcükler, vurgulu ek ald›klar›ndan, kökteki vurgu sili-
nir. bás+kí→baskí, tút+kú→tutkú (Özsoy, 2004:58).
S O R U Baz› tabanlar
S O R yap›lar›
U gere¤i baz› sözcük yapma süreçlerinin girdisi olamazlar.
Bunu belirleyen sesbilimsel, biçimbilimsel ve anlamsal s›n›rl›klar olabilir. Örne¤in,
‹ngilizcede s›fatlardan belirteç yapan -ly eki, -ly ile biten s›fatlarla kullan›lmaz.
D‹KKAT D‹KKAT
Kind ‘kibar’ s›fat›ndan kindly ‘kibarca’ türetilebilirken, manly ‘erkeksi, erke¤e öz-
gü’ s›fat›ndan *manlily türetilmez. Bu s›n›rl›l›¤›n, diller aras›nda görülen ayn› ses-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA
lerin ard›fl›k S‹ZDE
kullan›m›ndan kaç›nma e¤iliminden kaynakland›¤› belirtilir (Booj,
2005: 65). Taban›n sesbilimsel özelliklerinin yan› s›ra, biçimbilimsel özellikleri
de eklerin seçimini belirleyebilir. Örne¤in, ‹ngilizcede -ity gibi baz› ekler yaln›zca
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Latince kökenli tabanlar seçer: lubricity ‘kayganl›k’, felicity ‘uygunluk’ (Aronoff,
Taban-ek birleflmelerindeki 1976: 51-2). Yine ‹ngilizcede ‘sahip olma’ anlam›n› veren -ed ekinin yaln›zca ‘vaz-
belirleyicilerden baz›lar›,
K ‹ T sesletim
taban›n A P özellikleri, geçilemez iyelik’
K ‹ T Aanlam›n›
P tafl›yabilecek adlarla kullan›labilmesi ise ek-taban birlefl-
biçimi ve anlam içeri¤idir. melerindeki anlamsal s›n›rl›l›¤a örnek olarak gösterilebilir: blue-eyed ‘mavi göz-
lü’, *red-cared ‘k›rm›z› arabal›.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
SIRA S‹ZDE ‹ngilizcede eylemlere
SIRA S‹ZDE eklenerek ‘ters çevirim’ anlam› kazand›ran un- öneki kill ‘öldür-
3 mek eylemiyle kullan›lamaz. *unkill. Türkçede de geometri terimleri üretmek için kulla-
n›lan -gAn eki yaln›zca say› ifade eden sözcükler seçer (Lewis, 2000: 223): üçgen, alt›gen
D‹ NÜTfiEÜRNNE LE‹TM D‹ NÜTfi EÜ RN N
E LE‹TM
beflgen, *duvargen, *bahçegen, *kalemgen. Bu türetim s›n›rl›klar›n›n türünü belirleyiniz.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 65
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Eden ad› Etkilenen ad› Araç ad› Devinim ad› Tablo 4.2
Yayg›n Türetimsel
‹ngilizce ‹ngilizce ‹ngilizce ‹ngilizce Anlamlar:
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Eylemden-Ad
writ-er employ-ee open-er discover-y
Kaynak:
Türkçe Türkçe Türkçe Türkçe Haspelmath, 2002:
K ‹ T A P 69-71 K ‹ T A P
yaz-›c› pifl-i aç-acak bul-ufl
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Tablo 4.3
Nitelik ad› ‘X kifli’
Yayg›n Türetimsel
Japonca Rusça Anlamlar: S›fattan-
Ad
‹NTERNET ‹NTERNET
atarasi-i ‘yeni umn-yi ‘zeki’
Kaynak:
atarasi-sa ‘yenilik’ umn-ik ‘zeki kifli’
Haspelmath, 2002:
69-71
Küçültme ad› Büyültme ad› Durum ad› Yerli ad› Difli ad› Tablo 4.4
Yayg›n Türetimsel
‹spanyolca Rusça ‹ngilizce Türkçe Almanca Anlamlar: Addan-
Ad
gat-o ‘kedi’ borod-a ‘sakal’ child ‘çocuk’ M›s›r-l› könig ‘kral’
Kaynak:
gat-it-o ‘kedicik’ borod-i š č a ‘kocasakal’ childhood ‘çocukluk’ könig-in ‘kraliçe’ Haspelmath, 2002:
69-71
66 Genel Dilbilim-I
Tablo 4.6 ‘AD gibi davranmak’ ‘AD içine koymak’ ‘AD ile kaplamak’
Yayg›n Türetimsel
Anlamlar: Addan- ‹spanyolca ‹ngilizce Rusça
Eylem
pirat-a ‘korsan’ botttle ‘flifle’ sol ‘tuz’
Kaynak: Haspelmath, pirat-ear ‘korsanl›k yapmak’ bottle ‘fliflele-’ sol-it ‘tuz-la’
2002: 69-71
Tablo 4.9 ‘Ad ile ilgili’ ‘AD’› olan’ ‘AD’› olmayan’ ‘X’ten yap›lm›fl’
Yayg›n Türetimsel
Anlamlar: Addan- Rusça Ponapean Rusça Almanca
S›fat
korol ‘kral’ pihl ‘su’ vod-a ‘su’ kupfer ‘bak›r’
Kaynak: Haspelmath, korol-evskij ‘kraliyet’ pil-en ‘sulu’ bez-vod-nyj ‘susuz’ kupfer-n ‘bak›rdan’
2002: 69-71
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
-er → sitter ‘bak›c›’, listener ‘dinleyici’, beggar ‘dilenci, consumer ‘tüketici, driver ‘sürücü’
-er → mixer ‘kar›flt›r›c›’, cutter ‘kesici’, slicer ‘dilimleyici’, opener ‘aç›c›’, holder ‘tutucu’
-ette → kichenette ‘küçük mutfak’, towelette ‘küçük havlu’ AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
-ly → womanly ‘kad›nca’, manly ‘erkekçe’, fatherly ‘bab gibi’
-en → broaden ‘geniflle’, shorten ‘k›sal’, quicken ‘h›zlan, lengthen ‘uzat’
K ‹ T A P K ‹ T A P
Türetim ekleri türetme güçleri bak›m›ndan derecelendirilebilirler. ‹fllek olanlar ‹flleklik, bir ekin
üretkenli¤inin k›s›tl›
seçti¤i sözlüksel ulam›n hemen her üyesiyle bir araya gelebilen ve yeni sözcükler olmamas› ve yeni
türetmede de yayg›nl›kla kullan›labilen eklerdir. Yukar›da örneklendi¤i
T E L E V ‹ Z Y O Ngibi, Türk- türetimlere aç›k
T E Lolmas›
EV‹ZYON
çedeki {-lIK} ve {-lI} eki çok ifllektir ve anlam gerektirirse bütün ad ve s›fatlarla kul- halidir.
(1)
[Düflün]
[ [Düflün]ce]
[ [ [Düflün]ce]siz]
[ [ [ [Düflün]ce]siz]lik]
Burada her ekin yaln›zca kök sözcü¤ü de¤il taban›n bütününü kapsam›na ald›-
¤›na dikkat edilmelidir. Yani, ayraçl› gösterimin de aç›kça resimlendirdi¤i gibi -ce
ekinin taban› düflün, -siz ekinin taban› düflünce, ve -lik ekinin taban› ise düflün-
cesiz sözcükleridir. Afla¤›da da Almanca’dan benzer bir örnek görülmektedir:
68 Genel Dilbilim-I
(2)
Lehr ‘ö¤ret’ (eylem)
Lehrer ‘ö¤retmen’ (ad)
Lehrerhaft ‘ö¤retmence’ (s›fat)
Lehrerhaftigkeit ‘ö¤retmencelik’ (ad)
(Aronoff & Fuhrhop, 2002: 488)
Kapatma ekleri yinelemeyi Türetim eklerinin bu ard›fl›k s›ralanmas›, türetimi sonland›rma ifllevini yürüten
durdurdu¤undan, s›n›rs›z
türetme mümkün de¤ildir.
bir kapatma eki devreye girene kadar devam edebilir. Almancada soyut adlar tü-
reten -igkeit eki bu ifllevi yerine getirdi¤inden, yukar›daki sözcük baflka türetim eki
alamayacakt›r. Demek ki, ekleme, bilefltirme kadar yinelemeli de¤ildir (Aronoff,
2005: 113).
Bazen türetilen sözcükle taban› aras›nda sesletimsel bir baflkalaflma olmad›¤›
durumlar da olabilir. Afla¤›daki ‹ngilizce türetimleri ele alal›m:
(3)
TABAN TÜREV
a. to walk (e.) ‘yürü-’ a walk (a.) ‘yürüyüfl’
to drink (e.) ‘iç-’ a drink (a.) ‘içki’
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
‹kileme
Taban›n tamam› ya da bir bölümünün tekrarlanmas›yla kendini gösteren bir söz-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
cük yapma sürecidir (Sapir 1921: 76). Farkl› dillerde de¤iflik biçimleri ve ifllevleri
vard›r. Adlarla ‘çokluk’, eylemlerle ‘yineleme’ veya ‘devaml›l›k’, niteleyicilerle de
‘pekifltirme (ye¤inlik)’ anlamlar› oluflturmak için kullan›lmaktad›r
K ‹ (Moravcsik;
T A P 1978: K ‹ T A P
324). Örnekleri inceleyelim:
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
70 Genel Dilbilim-I
(4)
Motu (Papuan Dili) mero ‘çocuk’ meromero ‘küçük çocuk’
Maori (Yeni Zelanda Yerli Dili) aahua ‘görünüfl’ aahuahua ‘benzemek’
(Bauer, 2003: 31, 32)
Türkçe dolu dopdolu
h›zl› h›ph›zl›
Görüldü¤ü üzere Motu dilinde taban›n bütünü kopyalanarak tam ikileme,
Maori dilinde bir k›sm› kopyalan›p sona eklenerek ve Türkçede de yine bir k›sm›
kopyalan›p kapat›c› sesle birlikte öne eklenerek yar› ikileme oluflturulmufltur.
Motu Dilinde küçültme, Maori dilinde ise addan eylem türetme, Türkçede de pe-
kifltirme iflleviyle kullan›lmaktad›r. Türkçedeki bu tür yar› ikilemeler yaln›zca s›fat
ve belirteçlerle, afla¤›dakiler gibi tam ikilemeler ise ba¤laçlar ve ilgeçler d›fl›nda
tüm sözcük türleriyle kullan›l›rlar: dizi dizi boncuk (ad), kim kim gittiniz (ad›l),
gitti gitti geldi (eylem), dolu dolu gözler (s›fat), yavafl yavafl konufl (belirteç), vah
vah! (ünlem). Bütün bu örneklerde yukar›da da de¤inildi¤i gibi, adlarla çokluk,
eylemlerle yineleme, devaml›l›k anlamlar› yar› ikilemede ise yine bunun bir uzan-
t›s› olan pekifltirme (ye¤inlik) anlam› ifade edilmektedir. Gündelik dilde kullan›lan
ve ‘belirsizlik’ ya da ‘benzeri’ anlam›n› tafl›yan m’li ikilemeler ise, [m] ünsüzünün,
ünlüyle bafllayan tabanlar›n önüne, ünsüzle bafllayan tabanlar›n da ilk ünsüzü ye-
rine getirilerek oluflturulurlar: ev mev aramam art›k, baba maba gibi bir fleyler ge-
veledi (Demircan, 2000: 86, 87). ‹kilemeyi kuran sözcükler efl anlaml›: sorgu sual,
k›l›k k›yafet; z›t anlaml›: iyi kötü, yerli yersiz; bir sözcü¤ü anlaml›: eski püskü, ufak
tefek; iki sözcü¤ü de yar› anlaml›: ›c›k c›c›k, abur cubur, flak›r flak›r, t›k›r t›k›r, fla-
r›l flar›l; türetim eki ya da çekim eki alm›fl: çoluk çocu¤a, yalandan dolandan, pa-
ras›z pulsuz; ek almam›fl: uslu uslu, yavafl yavafl, hatta tümcecik yap›s›nda: [dön-
dü döndü] durdu, [sar›l›p sar›l›p] öptü olabilirler (Hatibo¤lu: 1971: 57-60).
‹kileme, bu anlam özellikleriyle birlikte sözlüksel ulam de¤ifltirme ifllevini de
yerine getirebilr. Böylece, kimi durumlarda ikilemeli ve yal›n sözcükler aras›ndaki
fark yaln›zca anlam ulamlar›n›n baflkalaflmas›yla kalmay›p sözlüksel ulam›n da de-
¤iflmesi fleklinde ortaya ç›kabilir:
(5)
Ewe (Gana) fo (e.) ‘döv-’ fofo (e.) ‘ dövüyor ol-’
Mokilese (Mikronezya)koalo (a.) ‘kök’ koalohlo (s.) ‘kök dolu’
(Moravcsik; 1978: 324-325)
Türkçe kolay (s.) kolay
‹kileme bir taban›n bir
kolay (b.)
parças›n›n ya da tamam›n›n
yinelenerek yeni sözcükler
Görülüyor ki, Ewe dilinde ikileme eylemden eylem yaparak devaml›l›k ve Mo-
türetilmesi sürecidir. kilese dilinde addan s›fat yaparak pekifltirme anlamlar› verirken Türkçede de s›fat-
tan belirteç yapma ifllevini yerine getirmektedir.
D‹KKAT D‹KKAT
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 71
Gerioluflum
Sözcük yapma süreçlerinde türetimin yönü genellikle basitten karmafl›¤a do¤ru Gerioluflum, taban› türevden
büyük olan sözcük yapma
ilerlerken, gerioluflum bunun ters çevrildi¤i bir süreçtir (Adams, 1973: 105; Aro- sürecidir.
noff, 1976: 27). ‹ngilizcedeki exhibitor ‘sergi açan’ ve sculptor ‘heykel yapan, hey-
keltrafl’ sözcüklerinin oluflumlar›n› karfl›laflt›ral›m:
(6)
a. Exhibitor
Eylem + -or → Ad
Exhibit + or → exhibitor
b. sculptor
Ad - or → eylem
sculptor - or → sculpt
(6a) da basit bir sözcük ek alarak karmafl›k hale gelirken, (6b) karmafl›k görü-
nümlü bir yap›dan parça düflürülerek basit bir sözcük yap›lm›flt›r. Bu durum ana-
dili konuflucular›n›n dildeki sözcüklerin etkisi alt›nda kal›p örnekseme yoluyla
sözcük yaratma e¤iliminden kaynaklanmaktad›r (Bloomfield, 1935: 412). Bu ifllem-
ler bazen (6a) da oldu¤u gibi do¤ru çözümlemelerle evrilirken, bazen de (6b) ol-
du¤u gibi özellikle ödünçleme sözcüklerde dilde oldu¤undan baflkaca çözümlen-
melere yol açabilir. Sculptor sözcü¤ü, ‹ngilizceye Latinceden yekpare bir taban
olarak girmifltir. Ne var ki, anadili konuflucular› bunu exhibitor, actor gibi eylem-
den türemifl k›l›c› ad örneklerine bakarak, sculpt-or biçiminde çözümlemifl ve böy-
lece Eylem + -or → Ad sözcük yapma kural›n› iflleterek asl›nda taban olmayan
sculpt sözcü¤ünü yaratm›flt›r. Bu ifllemden sonra, gerçekte taban olan sculptor söz-
cü¤ü ise türev haline gelmifltir. Benzer örnekler afla¤›da s›ralanm›flt›r:
(7)
‹ngilizce editor ‘düzeltmen’ edit ‘düzeltmek’
Hollandaca stofzuiger ‘toz emici’ stofzuig ‘süpürmek’
(Booj, 2005: 41)
Polonyaca agórek ‘salatal›k’ agór ‘büyük salatal›k’
(Haspelmath,2002: 198)
Türkçede Tietze’ nin (2002) listeledi¤i birkaç örnek d›fl›nda ifllekli¤i olmayan
bir süreçtir.
K›saltma S O R U S O R U
Sözcük k›saltma süreçlerinden olan k›rpma ve bafll›k k›saltma çok heceli söz-
cüklerin ekonomi amac›yla teke indirgenmesi olarak tan›mlanabilir. D ‹ K K A T Bunlar yeni D‹KKAT
sözlükbirim türetmediklerinden girdi ve ç›kt›lar› ayn› anlamsal ve ulamsal içeri¤e
sahiptir. K›rp›lm›fl sözcükler geriye kalan ilk, son, ya da orta parçalar›yla sesletilir-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ler: ‹ngilizce representative ‘temsilci’ → rep ‘temsilci’, telephone ‘telefon’ → phone
‘telefon’, ifluenza ‘grip’ → flu ‘grip’; Almanca Universitat ‘üniversite’ → uni ‘üni-
versite; Frans›zca laboratoire ‘laboratuar’ → labo ‘laboratuvar’. Bafll›k k›saltma
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
72 Genel Dilbilim-I
birden çok sözcük içeren uzun adland›rmalarda yaln›zca bafl harfleri al›narak söz-
cük oluflturma yöntemidir: Türkiye Büyük Millet Meclisi → TBMM, Yüksek Ö¤retim
Kurumu → YÖK, LCV → Lütfen Cevap Verin, Frans›zca S’il vous plait → SVP ‘lüt-
fen’; Hollandaca Koninklijke Luchtvaart Maatschappij → KLM ‘Kraliyet Hava Yol-
lar›’. Kimi zaman yaln›zca harfler de¤il sözcük parçalar› da k›saltmaya dâhil edile-
bilir: Karadeniz, Teknik Üniversitesi → KATÜ. Bu sözcükler aras›nda harfleri sesle-
tilerek söylenenler oldu¤u gibi, hece yap›s›na uygunluklar› dolay›s›yla dildeki di-
¤er s›radan sözcükler gibi sesletilenler de vard›r. Örne¤in, radar hem ‹ngilizcede
hem de Türkçede aç›l›m› radio detecting and ranging olan bir k›saltma oldu¤u
çoktan unutulmufl s›radan bir sözcük gibi alg›lanmaktad›r. Bu yüzden de, her iki
dilde de küçük harflerle yaz›lmaktad›r. Karma sözcükler genellikle iki sözcükten
birincinin ilk ve ikincinin son parçalar›n›n bir araya getirilmesiyle oluflturulurlar.
Anlam içerikleri bak›m›ndan taban sözcüklerden ayr›l›rlar: breakfast ‘kahvalt›’ +
K›rpma, bafll›k k›saltma ve lunch ‘ö¤le yeme¤i’ → brunch ‘sabah-ö¤le aras› yeme¤i’. Karmalar teknolojik ve
karma taban›n yap›s›n›
büyüten de¤il indirgeyen bilimsel geliflmelerin dilde yans›malar›nda yayg›nl›kla kullan›lan türevlerdir: acetic
süreçleridir. + alcohol → acetal, alkarsin + oxygen → alkargen gibi (Stockwell & Minkova,
2001: 6).
Bileflme
N N
SIRA S‹ZDE Bir dilde ikiSIRA S‹ZDE
ya da daha fazla sözlükbirimin yeni bir kavram› karfl›lamak üzere yan
yana gelmesiyle kendini gösteren bir süreçtir. Kendi bafllar›na farkl› anlamlar tafl›-
AMAÇLARIMIZ
yan bu ba¤›ms›z birimler, birlikteyken ayn› anlam›n ortak tafl›y›c›s› olurlar ve art›k
AMAÇLARIMIZ
bir bütün olarak hareket ederler (Bloomfield, 1935: 227, 233; Bauer, 2001: 695). Bu
yolla ortaya ç›kan bileflik sözcükler, bazen ayn› bazen de farkl› sözcük türünden
K ‹ T A P gelen bileflenlerden
K ‹ T A P oluflurlar:
(8)
AD+AD → baflrol, ‹ngilizce door-knob ‘kap› tokma¤›’
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
SIFAT+AD → büyükanne, ‹ngilizce grand-mother ‘büyük anne’
EYLEM + AD → küstümotu, ‹ngilizce pickpocket ‘yan kesici’
AD+SIFAT → sütbeyaz, ‹ngilizce heart-breaking ‘kalp k›r›c›’, blue-eyed ‘mavi gözlü’
‹NTERNET SIFAT +‹ NSIFAT T yorgun arg›n, ‹ngilizce bittersweet ‘ac› tatl›’
TERNE→
AD + EYLEM → ateflkes, ‹ngilizce sunset’gün bat›m›’
Bileflme, ba¤›ms›z anlamlar› SIFAT + EYLEM → karabasan, ‹ngilizce good-looking ‘yak›fl›kl›’
olan sözcükleri ortak bir EYLEM + EYLEM → gelgit, ‹ngilizce make-believe ‘hayal’
anlama katk› sa¤lamak
amac›yla bir araya getiren Görüldü¤ü üzere birleflik ve ayr› yaz›lanlar› oldu¤u gibi; baflrol ve sunset gibi
sözcük yapma sürecidir.
Ç›kt›lar› bileflik sözcük ad›n› bileflenleri yal›n, ya da küstümotu ve heart-breaking gibi bileflenleri ek alm›fl olan-
al›r. lar› da vard›r. Türkçe ve ‹ngilizcede oldu¤u kadar baflka dünya dillerinde de s›kça
kullan›lan bir sözcük yapma sürecidir (Bauer, 2001: 694):
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 73
(9)
Flemenkçe huis-vrouw ev kad›n ‘ev kad›n›’
Almanca Rot-lichtk›rm›z› ›fl›k ‘k›rm›z› ›fl›k’
Macarca város-háza kent ev ‘belediye saray›’
(Booj, 2005: 75)
Özbekçe temir-yol demir yol ‘demir yolu’
(Sjoberg, 1963: 71)
Türkmence bilyüp bel yün ‘kuflak, kemer’
(Hanser, 2003: 156)
K›rg›zca aflkana afl ev ‘mutfak’
(Çengel, 2005: 63)
Bileflikler ve Öbekler
N N
Bileflikler çok sözcüklü olmalar› ve bu sözcükler aras›ndaki içyap›laflma
SIRA S‹ZDE bak›m›n- SIRA S‹ZDE
dan sözcük öbeklerine benzetilebilirler. Her bileflik, t›pk› bir sözcük öbe¤i gibi, en Bafl, bir bilefli¤in hakk›nda
az bir bafl ve bunu niteleyen ya da tamlayan bir baflka ögeden oluflur. Bafl anlam- bilgi verdi¤i ögedir: Bafl›n
AMAÇLARIMIZ sözcük türü bütünün sözcük
AMAÇLARIMIZ
ca birli¤in temelini oluflturur ve konumu evrensel de¤il dil-ba¤›ml› bir de¤iflkendir. türüyle uyumludur.
Bazen Türkçe ve ‹ngilizcede oldu¤u gibi sa¤da dil[bilim], ayak[kab›], air[plane]
‘uçak’, house[keep] ‘ev bekle’, lip[stick] ‘ruj’; bazen de Yeni Zelanda’ da konuflulan
K ‹ T A P K ‹ T A P
Maori dilinde oldu¤u gibi solda yer alabilir: [whare] ruunanga (ev+bir araya top-
la) ‘toplant› evi’ (Bauer, 2003: 41).
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Afla¤›daki örneklerde bafl› bulunuz ve sözcük içindeki yerini gösteriniz.
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
10
‹spanyolca
hombre-rana hombre ‘adam’ + rana ‘kurba¤a → ‘kurba¤a adam/bal›k
D Ü fi Ü N E L ‹ Madam’ D Ü fi Ü N E L ‹ M
‹NTERNET ‹NTERNET
año luz año ‘y›l’ + ‘luz ‘›fl›k’ → ‘›fl›k y›l›’
pez espada pez ‘bal›k’ + espada ‘k›l›ç’ → k›l›ç bal›¤› S O R U S O R U
(Haspelmath 2005: 87)
Bafllar bütünün ait oldu¤u sözlüksel ulam› da (ad, eylem, s›fatD ‹ K Kvb.)
A T belirleyen D‹KKAT
merkez ögelerdir. Örne¤in, kara a¤aç gibi bir sözcük öbe¤i bir renkten de¤il bir
N N
a¤açtan söz eder. Öyleyse, merkez öge, yani bafl, a¤aç sözcü¤üdür.
SIRA S‹ZDE Bafl›n ad ol- SIRA S‹ZDE
mas› bütünü de ad yapar. Oysa karaa¤aç biçimi de ayn› bafl (a¤aç) ve niteleyen-
den (kara) oluflmas›na ra¤men öbek de¤il sözcük olarak s›n›fland›r›l›r. Bunlar› ay›-
AMAÇLARIMIZ
ran özellikler bileflenlerinin ba¤›ms›zl›k derecesi ve sesletimsel özellikleri ele al›- AMAÇLARIMIZ
narak aç›klanabilir.
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
74 Genel Dilbilim-I
Bileflenlerin Ba¤›ms›zl›¤›
Öbek bileflenlerinin dilbilgisel kimli¤i olmas›na ve anlamlar›n› daima korumas›na
ra¤men, niteleyen ögesi art›k özgürlü¤ünü kaybetmifl olan bilefliklerde bu söz ko-
nusu de¤ildir. Bu yüzden kara a¤aç ‘rengi kara olan her hangi bir a¤aç’ anlam›na
gelirken karaa¤aç kara olmayan, aksine renk bak›m›ndan di¤er a¤açlardan farks›z
olan bir a¤aç türünün ad›d›r. Demek ki, bileflikler bir alt tür özelli¤i tafl›rken (Blo-
omfield, 1935: 227), öbeklerde durum böyle de¤ildir. ‹ngilizcede de blackbird bi-
lefli¤inin göndergesi’bir kufl türü’ iken öbek olarak s›n›fland›r›lan ‘black bird’ her
hangi bir siyah kufl’ anlam›na gelir.
Bilefliklerdeki niteleyenlerin çekimsel biçimlerinin olmamas›, baflka niteleyici
ve belirleyicilerle de kullan›lamamas› bunlar›n dilbilgisel kimli¤inin olmad›¤›n›n
bir baflka göstergesidir (Bloomfield, 1935: 232; Spencer, 1996: 316, Spencer, 2003:
215; Bauer, 2001: 695). Örne¤in ‹ngilizce bir bileflik olan nosebleed ‘burun kana-
mas›’ sözcü¤ünün niteleyenin say› çekimi (-s), niteleyici (broken) ve belirleyiciler-
le (a, his) kullan›lmas› kurals›z yap›lar ortaya ç›kar›r: *[noses]bleed ‘burunlar kana-
mas›’, *a [broken nose] bleed ‘k›r›k burun kanamas›’, *a [his nose] bleed ‘onun bu-
run kanamas›’. Türkçede de kara a¤aç öbe¤inin bir parças› olarak kara derecelen-
dirilebilirken, ayn› kara, karaa¤aç sözcü¤ünün bir parças› olarak derecelendirile-
mez. Daha kara (bir) a¤aç, çok kara (bir) a¤aç, kömür gibi kara (bir) a¤aç öbek-
lerinde niteleyiciler birinci ögeyi niteleyebilirken, bunlar *çok karaa¤aç, *daha ka-
raa¤aç örneklerinde birinci ögeye ait olamayaca¤›ndan ancak çok a¤aç, daha
a¤aç olarak alg›lan›rlar. Bu durum kara biçiminin sözcük içinde bafl ögesinden ba-
¤›ms›z olarak de¤il de onu bütünleyen bir parça olarak alg›land›¤›n›n iflaretidir.
Öyleyse, niteleyici birinci ögenin de¤il, merkez öge olan bafl›n niteleyicisi olarak
alg›lan›r. Türkçedeki -(s)I eki ile yap›lan ve bir ads›l tamlama türü olarak an›lan ya-
p›lar da benzer özellikler tafl›d›¤›ndan öbeklerden ayr›l›rlar. Örne¤in, yaramaz ev
kedisi tamlamas›nda yaramaz evin de¤il bafl-ad›n niteleyenidir. *Ev yaramaz kedi-
si s›ralamas›n›n ve *evler kedisi çekiminin dilbilgisi d›fl› ise bu ba¤lamda da bileflen-
SIRA S‹ZDE lerin ayr›lmazl›¤›n›n
SIRA S‹ZDE ve niteleyenin kimliksizli¤inin bir kan›t›d›r. Oysa bir sözdizim-
sel öge olan evin kedisi tek bir sözcük gibi hareket etmedi¤inden bileflenleri ba-
¤›ms›zd›r ve evin yaramaz kedisi fleklinde bir s›ralamaya; evlerin yaramaz kedisi,
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
evlerin yaramaz kedileri gibi çekimlere izin verir. Bu öbekler ve bileflikler aras›n-
daki yap›sal fark afla¤›daki gibi flemaland›r›labilir (daha fazla bilgi için bkz. Sözdi-
S O R U S O R U
zimi üniteleri).
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
Kerslake, 2005: 108).
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 75
(10)
kara a¤aç çözümlemesi karaa¤aç çözümlemesi
ad öbe¤i ad
ad öbe¤i ad
ad ad ad ad
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Sesletimsel Özellikler
Bilefliklerin bütünlü¤üne iliflkin sesletimsel kan›tlar da tafl›d›klar› vurgu biçimi ile Bileflikler, yaln›zca bafl
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
anlat›lmaktad›r. Bunlar iki ögeyi bar›nd›rsa da söyleyiflte sözcük tonlamas›yla, ya- ögesinin dilbilgisel kimli¤i
olan ve niteleyiciler ya da
ni tek vurguyla sesletilirler (Bloomfield, 1935: 228; Bauer, 2001: 695). (Daha fazla çekim ulamlar›yla
bilgi için Bkz. Sesbilim üniteleri) ayr›lamayan ve tek sözcük
K ‹ T A P K ‹ T ikiA yaP
vurgusuyla sesletilen
da daha fazla ba¤›ms›z
Bilefliklerin S›n›fland›r›lmas› biçimden oluflur.
Bileflikleri oluflturan ögelerin bütünleflmesindeki derecelenmeye T E L E Vba¤l›
‹ Z Y O Nolarak tafl›- TELEV‹ZYON
Geçirimli sözcükler,
d›klar› anlam›n saydaml›¤› da de¤iflebilir. Örne¤in, büyükanne ve kuflpalaz› bile- anlamlar› kendilerini
fliklerini ele alal›m. Bütünün ifade etti¤i anlam, ilkinde parçalar›n anlam›n›n topla- oluflturan parçalar›n
anlamlar›yla
m›na karfl›l›k geldi¤inden geçirimli (birleflimsel), ikincisinde ise hastal›¤›n ne iliflkilendirilebilen
kuflla ne de yavruyla ilgisi oldu¤undan geçirimsizdir. Bu ba¤lamda ‹ N T E R Ndilbilimciler
ET iç ‹NTERNET
sözcüklerdir. Geçirimsiz
sözcüklerde ise böyle bir
merkezli ve d›flmerkezli (Bloomfield, 1935: 235) terimlerini de kullan›rlar. ‹çmer- iliflkilendirme bulunamaz.
kezli bileflikler bafl ögesi içeren ve anlamlar› birleflimsel olan bilefliklerdir. Büyü-
kanne gibi akci¤er ve karaa¤aç bileflikleri de iç merkezlidir; çünkü anlamlar›n› ve ‹çmerkezli bileflikler bafl›n
sözlüksel ulamlar›n› belirleyen bir bafllar› vard›r. Büyükanne anneden akci¤er ci- bir alt türünü gösterirler ve
anlamlar› birleflimseldir.
¤erden, karaa¤aç a¤açtan söz eder. Bunlar›n hepsi de birer ad oldu¤una göre
oluflturduklar› bileflikler de add›r. ‹çmerkezli bileflikler dünya ölçe¤inde yayg›nl›k-
la kullan›ld›klar› için, bunlar›n mevcut olmad›¤› dil say›s› yok denecek kadar azd›r
D›flmerkezli bileflikler bafl›n
(Bauer, 2001: 697). Anlamlar› ya da sözlüksel ulamlar› bafl ögesine ba¤l› olarak be- bir alt türünü göstermeyen
lirlenemeyen bileflikler d›flmerkezlidir. Kuflpalaz› bir palaz türü, aç›kgöz, bir göz bilefliklerdir ve anlamlar›
türü, demirbafl bir bafl türü, blackmail ‘flantaj’ bir posta türü de¤ildir. Bir bilefli¤in geçirimsizdir.
76 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE 2002: 13-56): SIRA S‹ZDE
(1) Bileflenlerinin bafll› ya da bafls›z olmas›na göre içmerkezli (büyükanne, atefl-
kes, yurtsever) ve d›flmerkezli (çekyat, karn›yar›k) bileflikler,
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
(2) Bafl›n ulam›na göre ads›l ve eylemcil bileflikler,
(3) Ads›l bafla göre: AD+AD (baflrol), SIFAT+AD (darbo¤az), EYLEM+AD (akar-
K ‹ T A P su) ve K ‹AD+SIFAT
T A P (sütbeyaz), SIFAT+SIFAT (yavafl yavafl) yap›s›nda olan bi-
leflikler,
(4) Eylemcil bafla göre: AD+EYLEM (ateflkes), SIFAT+EYLEM (akasma), EY-
TELEV‹ZYON LEM+EYLEM
T E L E V ‹ Z Y O N(kapt› kaçt›) yap›s›nda olan bileflikler
(5) AD+AD bilefliklerinin biçimbilimsel yap›s›na göre -(s)I tamlama ekini alanlar:
a. tamlama eki kal›plaflm›fl yap›lar: ayakkab›, denizalt›
b. tamlama eki kal›plaflmam›fl yap›lar: el çantas›, ev ziyareti, çay bahçesi
‹NTERNET (6) AD+AD ‹ N T E Rbilefliklerin
NET biçimbilimsel yap›s›na göre -(s)I tamlama ekini alma-
yanlar: dilbilim, baflbakan, baflrol, cam bardak, kad›n dekan.
AD+AD+-(s)I biçimindeki tamlamalara di¤er Türk dillerinde de s›kça rastlan-
maktad›r: Türkmence hereketi, K›rg›zca ‘yol trafi¤i’, tili ‘K›r-
g›z Dili’, Uygurca helqi ‘Uygur halk›’ (Johanson, 1998: 50). Niteleyen ve bafl-
lar aras›na ilave ögeler almayan bu yap›larda iki tür niteleyen özellik görülür: ço-
cuk iflçi, kardeflim Kemal gibi örneklerde ‘özdefllik’; çocuk yele¤i, bebek mamas› gi-
bi örneklerde ise ‘tipleme / simgeleme’. Eksiz tamlamalar›n bileflenleri de melek
kad›n gibi bilefliklerde ‘X gibi’, cam bardak gibi bilefliklerde de ‘X’ten yap›lma’ an-
lamlar›yla ba¤lan›rlar (Schaaik, 2002: 56).
SIRA S‹ZDE Türkçedeki bileflik ve bileflik gibi davranan tamlama türlerini tablolaflt›rarak özetleyiniz.
SIRA S‹ZDE
13
Ço¤u zaman benzer bileflikler ve/ya tamlamalar, elemanlar› aras›nda ayn› an-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
lamsal iliflkiyi göstermeyebilirler. Elbise ask›s› ‘elbise as›lan ask›’ anlam›na gelirken,
duvar ask›s› ‘duvar as›lan ask›’ anlam›nda de¤ildir. Flower-seller ‘çiçek sat›c›s›’ çi-
S O R U çek satar ama S Ostreet-seller
R U ‘sokak sat›c›s›’ sokak satmaz. Öyleyse, bafllar ve onlara
ba¤›ml› parçalar aras›ndaki anlamsal ba¤lar çeflitlendirilebilir. Afla¤›daki s›n›fland›r-
D‹KKAT
ma, benzerlerinin
D‹KKAT
aras›ndan Adams (1973: 57-90) temel al›narak yap›lm›flt›r: (1)
Bafl niteleyen için araç görevinde olabilir: gas mask ‘gaz maskesi’, traffic lights ‘tra-
fik lambas›’, ka¤›t tutucu, çamafl›r mandal›, konserve açaca¤›, elbise ask›s›, resim
N N
SIRA S‹ZDE
f›rças›; (2) SIRA S‹ZDE
Niteleyen bafl ögesinin çal›flma fleklini betimleyebilir: computer game
‘bilgisayar oyunu’, vacuum cleaner ‘elektrik süpürgesi’, mantar tabancas›, gaz
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 77
lambas›, elektrik oca¤›, kömür sobas›; (3) Bafl yer tan›m› yapabilir: yüzme havuzu,
elma bahçesi, amusement park ‘e¤lence park›’, battlefield ‘savafl alan›’, call box ‘te-
lefon kulübesi’; (4) Niteleyen bafl›n geldi¤i ya da bulunabilece¤i yeri gösterebilir:
tarla faresi, land mine ‘kara may›n›’, polar bear ‘kutup ay›s›’, sokak köpe¤i; (5) Bafl
sebep gösterebilir: gülme krizi, horror film ‘korku filmi’; (6) Niteleyen sebep gös-
terebilir: silah korkusu, lottary miilionaire ‘piyango milyoneri’, sunburn ‘günefl ya-
n›¤›’; (7) Niteleyenin göstergesi ‘sahip olan’ anlam› tafl›yabilir: çirkin flans›, çocuk
masumiyeti, company policy ‘flirket politikas›’, state archive ‘devlet arflivi’, minority
rights ‘az›nl›k haklar›’; (8) Niteleyen bafl ögesinin içeri¤ini / yap›l›fl malzemesini
belirleyebilir: film festivali, tafl köprü, tvuk flifl, ivory tower ‘fildifli kule’, fruit cake
‘meyveli kek’: (9) niteleyen bafl ögesinin neye benzedi¤ini gösterebilir: tunç bilek,
demir pençe, zebra crossing ‘(zebra gibi) çizgili yaya geçidi’; (10) Niteleyen bafl
ögesinin ne hakk›nda oldu¤unu belirtebilir: kimlik krizi, vergi yasas›, border dis-
pute ‘s›n›r kavgas›’. ‹çmerkezli bilefliklerde bafl ile tamlayan aras›nda görülen bu
tür anlamsal ba¤lar çok çeflitli olmakla birlikte dünya dillerinde yayg›nl›kla kulla-
n›lan en tipik örneklerinin (3), (4), (5), (6), (7) ve (8) de gösterilen anlam türleri
oldu¤u belirtilmektedir (Bauer, 2001: 703).
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Tamlamalar›n Yap›s›
Tamlamalar›n da türemifl sözcükler gibi bir içyap›s› vard›r. (Bloomfield, 1935: 227).
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
[Sokak hayvanlar› bar›na¤›] yap›s›n› oluflturan ögeler [sokak], [hayvan] ve [bar›-
nak] olmak üzere üç sözcük de¤ildir. [Sokak] ve [hayvan bar›na¤›] olmak üzere bir
sözcük ve bir bileflikten de oluflmaz. Bileflenleri [sokak hayvanlar›] ve [bar›nak]
K ‹ T A P K ‹ T A P
ögeleridir. Bu yap›lanma afla¤›daki gibi flemaland›r›labilir:
(11)
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
[Sokak hayvanlar›] [[Sokak hayvanlar›] [bar›na¤›]]
Ad Ad
‹NTERNET ‹NTERNET
Ad Ad Ad Ad
bar›na¤›
sokak hayvanlar› Ad Ad
sokak hayvanlar›
78
(12)
Ad Ad
S›fat Ad Ad Ad
Ad
Ad Ad
S›fat Ad Ad Ad
Ad
Ad Ad
Ad Ad staff ‘çal›flanlar›’
S›fat Ad Ad Ad
S O R U YABANCI
S O RKAYNAKLI
U SÜREÇLER
D‹KKAT
Ödünçleme
D‹KKAT
Diller her zaman kendi kaynaklar›n› kullanarak sözcük yaratmazlar. Bazen de ken-
dilerinde karfl›l›¤› olmayan sözcükleri, etkisi alt›nda kald›klar› kültürlerin dillerin-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
den ödünçleme (Sapir, 1921: 193) yoluyla al›rlar. Örne¤in, Türkçeye sözcük ve-
ren diller aras›nda Çince (inci, ütü, denk, tu¤), So¤dca (kad›n, borç, kent), Turfan
AMAÇLARIMIZ PehlevicesiAMAÇLARIMIZ
(kat›r, çorak, kamu), Orta ‹ranca (fleker, din), Mo¤olca (a¤a, ceylan,
kaburga, flakak, serin, sicim), Rumca (körfez, liman, lodos, temel, s›n›r), ‹talyanca
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 79
( kaptan, güverte, karyola, f›rt›na), Slav dilleri (kral, kraliçe, kuluçka, folluk), Fran- Ödünçleme, baflka bir dilden
kopyalama temelinde iflleyen
s›zca (vapur, ten, istasyon, bagaj, sinema, bilet), Macarca ( kadana, varofl), ‹ngiliz- sözcük yapma sürecidir.
ce (lider, miting, spiker), Arapça ve Farsça say›labilir (Tekin, 2005: 233-234). Ba-
zen diller aras› bu al›flverifl ödünçlemeli çeviri (Bloomfield, 1935: 456) fleklinde
gerçekleflir. Bu durumda, sözcükleri kaynak dilden al›c› dile oldu¤u gibi aktarmak
yerine anadilde birebir çevirisi yap›l›r: ‹ngilizce natural gas → do¤al gaz, dish an-
tenna → çanak anten, information society → bilgi toplumu; Almanca das Kabel-
fensehen → kablolu televizyon, Fernsteuerung → uzaktan kumanda, Satelliten-
programm → uydu yay›n› (‹mer, 1990: 82).
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
80 Genel Dilbilim-I
Özet
N
A M A Ç Sözcük yapma sürecinin bileflenlerini aç›klamak. N
A M A Ç
Bilefltirme sürecini aç›klay›p örneklendirecek.
1 Sözcük yapma süreçleri öz ve yabanc› olmak 3 Dilin öz kaynaklar› kullan›larak sözcük yap›l›r-
üzere iki kaynaktan beslenir. Diller kendi öz kay- ken sözlüksel biçimbilim süreçleri iflletilir. Bu an-
naklar›n› kullanarak sözcük yaparken kök yarat- lamda anadili konuflucular›na iki seçenek sunu-
ma yoluna gitmekten çok dilde zaten var olan lur: türetme ve bilefltirme. Her ikisi de oldukça
yap›lar› kullanma yoluna seçerler. Böylece eski üretken olan bu iki süreçten bilefltirme seçildi-
tabanlardan türlü sözcük yapma yollar›yla yeni ¤inde (a) ayn› ya da farkl› sözlüksel ulamdan ge-
türevler üretirler. Kimi zaman da dil d›fl› etkenle- len, (b) bafl ögesi olan ya da olmayan, (c) çok
re (siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik, vb.) ögeli olmas›na ra¤men ortak bütünlü¤ü olan iki
dayal› olarak baflka dillerden ses, biçimbirim, ya da daha fazla sözlükbirimi ekli ya da eksiz
sözcük ve sözdizim düzeylerinde öge alma yolu- yan yana s›ralama yoluyla yeni olgulara dilsel
nu benimserler. Yaln›z, tüm bunlar› yaparken ba- karfl›l›klar bulunur. Bu süreç basit yap›l› de¤il bir
z› temel evrenseller do¤rultusunda hareket eder- içyap›s› olan karmafl›k biçimler oluflturur: bilgi-
ler. Örne¤in, tüm üretkenliklerine ra¤men yal- sayar, orta direk, yemek kafl›¤›, ç›banbafl›.
N
n›zca varl›klar› hissedilebilen, bu varl›¤a gerek
duyulan ve adland›r›labilen olgular› etiketlerler. Yabanc› kaynakl› sözcük yapma süreçlerini ay›rt
N
AM A Ç
4 edip örneklendirmek.
A M A Ç Türetme sürecini aç›klay›p örneklendirmek. Sözcük yap›m›nda dilin öz kaynaklar› seçilmedi-
2 Dilin öz kaynaklar› kullan›larak sözcük yap›l›rken ¤inde de baflka dillerden kopyalama veya ödünç-
sözlüksel biçimbilim süreçleri iflletilir. Bu anlam- leme çeviri yoluna gidilir. Bunlar, bilinçli, dilbil-
da anadili konuflucular›na iki seçenek sunulur: gisi d›fl› ve düzensiz süreçler olmalar›na ra¤men
türetme ve bilefltirme. Her ikisi de oldukça üret- ‘yeryüzünde temass›z, ar› dil yoktur’ (Sapir, 1921:
ken olan bu iki süreçten türetme seçilirse konu- 192; Tekin, 2005: 233) görüflünü oluflturacak ka-
flucular›n karfl›s›na eklemeli ve eklemesiz olmak dar da yayg›n uygulamalard›r: süpermarket, tele-
üzere iki yol ç›kar. Eklemeli türetme seçildi¤inde vizyon, medya, çokuluslu, kabul, kitap, kâbus,
önek, içek, sonek ve s›f›r biçim gibi (a) ba¤›ml›, çare, bülbül, flahane.
(b) yeni sözlükbirimler oluflturma gücü olan, (c)
taban›n sözlüksel ulam›n› de¤ifltirebilen, (d) gö-
rece olarak ifllek olan, (e) bazen dil ba¤›ml› özel-
likler de içeren biçimbirimler kullan›larak yeni
sözcük oluflturma olana¤› bulunur: Örne¤in, ‹n-
gilizcede önek olarak kullan›lan be- adlara ekle-
nir (dew ‘çi¤’ → bedew ‘çi¤le-, nemle-’, witch ‘bü-
yü’ → bewitch ‘büyülen-’,vb.),yeni sözlükbirimler
türetir (DEW biriminden BEDEW), adlar› eyleme
çevirir ancak bütün adlara eklenmez ve her kul-
lan›mda ayn› anlam› vermez: *berain, *beday, *be-
wizard, vb. Eklemesiz türetme seçildi¤inde ikile-
meler yoluyla taban› büyütme ya da k›saltmalar
yoluyla taban› indirgeme yoluna gidilir: BÜYÜT-
ME: h›zl› → h›zl› h›zl› (taban %100 oran›nda bü-
yür), h›zl› →h›ph›zl› (taban %50 oran›nda büyür);
‹ND‹RGEME: editor → edit, doctor → doc, kapa-
l› ›l›ca→kapl›ca, Türkiye Cumhuriyeti → TC (ta-
banlar küçülür).
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 81
Kendimizi S›nayal›m
1. Önekleme, afla¤›dakilerden hangi özelli¤iyle sonek- 6. ‘Karma bafll›k k›saltmaya benzer çünkü..........’ Afla-
lemeye benzer? ¤›dakilerden hangisi yukar›daki ifadeyi do¤ru olarak ta-
a. Ba¤›ms›z biçimleri s›ralar. mamlar?
b. Ba¤›ml› biçimleri s›ralar. a. parçalar› hep anlaml›d›r
c. Sözlüksel ulam de¤ifltirebilir. b. parçalar› ço¤unlukla anlams›zd›r
d. Anlam de¤ifltirir. c. taban› büyütme sürecidir
e. b&c d. kök sözcükleri birlefltirir
e. ek kullan›r
2. S›f›r türetim afla¤›dakilerden hangi özelli¤iyle ile so-
neklemden ayr›l›r? 7. ‹ngilizcede lickable ‘yalanabilir’ sözcü¤ünün kulla-
a. Daima ulam de¤ifltirir. n›mda olmamas›n›n nedeni afla¤›dakilerden hangisidir?
b. Hiç ulam de¤ifltirmez. a. ‹ngilizce üretken de¤ildir.
c. Ek kullanmaz. b. Olgunun varl›¤›n›n hissedilmemesidir.
d. Yinelemelidir. c. Olgunun adland›r›labilir olmamas›d›r.
e. Geçirimsizdir. d. Sözcü¤ün ‹ngilizce türetim aç›s›ndan kurald›fl›
olmas›d›r.
3. Sonekleme geri olufluma benzer çünkü ................? e. b&c
Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki ifadeyi do¤ru ola-
rak tamamlayamaz? 8. Afla¤›daki sözcük hangi süreçten geçerek türetilmifltir?
a. türevleri ay›rt edilemez Tayland Dili káw ‘yafll›’ káwkáw ‘yafll›ms›’
b. ikisi de ayn› biçimleri kullan›r a. önekleme
c. ikisi de ayn› sözcük yapma kural›n› iflletir b. sonekleme
d. ikisi de ulam de¤ifltirebilir c. ikileme
e. ikisi de ba¤›ms›z biçimdir d. bilefltirme
e. s›f›r türetim
4. Afla¤›dakilerden hangisi gerioluflum ile s›f›r türetim
aras›ndaki benzerliklerden biridir? 9. Afla¤›dakilerden hangisi d›flmerkezli bilefliktir?
a. ‹kisi de aç›k ek kullan›r a. bitter sweet ‘ac›+tatl› → ac› tatl›’
b. Hiç biri aç›k ek kullanmaz b. bitter sweet ‘ac›+tatl› → yabani yasemin’
c. Ulam de¤ifltirmezler c. bahçe kap›s›
d. D›fl merkezlidirler d. biçimbilim
e. T›kama kural›n› geçemezler e. altgeçit
5. Afla¤›dakilerden hangisi gerioluflum ile k›rpma ara- 10. Afla¤›daki verilere göre s›f›r türetimden geçen bu
s›nda benzerli¤i do¤ru olarak ifade eder? sözcüklerden hangisi neye taban olmal›d›r?
a. Her ikisi de taban› indirgeme sürecidir. do¤rulanma tarihi kullan›lma s›kl›¤›
b. Her ikisi de taban› büyütme sürecidir. clean (s.) 883 4591
c. Her ikisi de taban›n sesbilimsel özelliklerini de- to clean (e.) 1450 1576
¤ifltirir. sweet (s.) 825 2924
d. Her ikisi de ulam de¤ifltirir. sweet (a.) 1300 114
e. Her ikisi de ek kullan›r. house (a.) 950 47087
to house (e.) 1000 498
a. clean (s.)
b. to clean (e.)
c. sweet (a.)
d. to house (e.)
e. veri yeterli de¤il
82 Genel Dilbilim-I
Okuma Parças›
Afla¤›daki parçay› okuyunuz ve ad› geçen sözcükler ya- —- Türkiye Biliflim Derne¤i’nin kuruluflunda
p›l›rken hangi türetme yollar›n›n kullan›ld›¤›n› düflünü- önemli görevler yüklendiniz. Bize o dönemleri an-
nüz. Buna göre sözcük yapma yollar›n›n ifllekli¤ini ve lat›r m›s›n›z?
sözü edilen geliflmelerin dilbilimsel ölçütlere uygunlu- 1971 y›l›nda kurulan Türkiye Biliflim Derne¤i’nin bir
¤unu tart›fl›n›z. numaral› kurucusuyum. Daha önce de böyle çabalar
Prof. Dr. Ayd›n Köksal’la Söylefli: olmufl. Örne¤in 1930’larda mesle¤e bafllam›fl, delikli
Bilgisayar›n “‹sim Babas›” kartla çal›flan, çizelgeleyici dedi¤imiz makinelerle çal›fl-
(1993) m›fl bir meslektafl›m›zla, Kadri Tan’la tan›flt›m. ‘Y›llar
Bilgisayar, ilgi ifllem, yaz›l›m, donan›m ... Bu terimleri önce biz Delikli Kartla Çal›flanlar Derne¤i diye bir der-
kullan›rken hiç zorlam›yoruz, muhatab›m›z da ne de- nek kurmak istedik. Çok mücadele verdim, hiç kimse
mek istedi¤imizi hemen anl›yor de¤il mi? Peki bu terim- arkamdan gelmedi. Bir türlü gerçeklefltiremedik. Ama
lerin isim babas›n› merak ediyor musunuz? O halde, mutlaka bir dernek kurulmas› gerek.’diye yüreklendir-
y›llar›n biliflimcisi ve bugün sektörümüzdeki bir çok bil- di. Bizim kurdu¤umuz dernek Kadri Tan’›n bu ifli yap-
gisayar mühendisinin “hocas›” olan Prof. Dr. Ayd›n maya kalk›flmas›ndan 25-30 y›l sonra kuruldu. fiimdi
Köksal’ la yapt›¤›m›z afla¤›daki söylefliyi okuman›z› TBD 22 yafl›nda.
öneririz... —- Biz sizi ayn› zamanda bugün kulland›¤›m›z
—- Ayd›n Bey, önce okurlar›m›za yaflam öykünü- birçok tan›m›n, kavram›n isim babas› olarak bili-
zü k›saca aktarabilir miyiz? yoruz. Bunu nas›l bafllatt›n›z?
29 y›ldan beri biliflimciyim. ‹stanbul do¤umluyum. Ga- Terim ‘uyduray›m’ diye, ya da yeni bir kavram gördüm,
latasaray Lisesi’nde okudum ve okul birincisi olarak bunun hemen karfl›l›¤›n› üreteyim diye bir düflüncem
mezun oldum. 1964’te Fransa’da elektronik yüksek mü- hiçbir zaman olmad›. O kavram üzerinde kendim çal›fl-
hendisi diplomas› ald›m. Elektronik mühendisli¤i yap- maya bafllay›nca olay kendili¤inden oluflmaya bafllad›.
maya f›rsat bulamadan bilgisayarlarla, bilgi ifllemle ta- Çünkü onun üzerinde çal›fl›rken kavram› ö¤reniyorsu-
n›flt›m. Remington-Rand Univac firmas›nda ilk görevimi nuz. Kavram üzerinde kafa yoruyorsunuz, derinlemesi-
ald›m. K›sa bir süre sonra, 1967’de Hacettepe Üniversi- ne zihinsel idman yap›yorsunuz. Dolay›s›yla ne oldu-
tesi kuruldu. Bilgi ifllem merkezini kurma göreviyle mü- ¤unu ne olmad›¤›n› anlarken, baflkalar›na anlat›rken,
dür olarak atand›m. ‹ki y›l içinde, yani 1969’a kadar 54 bununla kurgular yaparken iflin özellikleri, felsefi boyu-
uzman yetifltirdik. Müdür ve bölüm baflkan› olarak 19 tu gözünüze çarp›yor. Terim üretmek güç ifl. Birdenbi-
y›l Hacettepe Üniversitesi’nde kald›m. Orada Bilim Dok- re, Türkçeyi bilmekle yap›labilecek fley de¤il bence.
toru ve Bilgisayar Bilimleri Doçenti oldum. Bir süre son- Zaten biliflim alan›ndaki kavramlar d›fl›nda pek sözcük
ra doktora program› açarak, elimizdeki mühendisleri türetmedim diyebilirim.
doktor mühendis yapt›k ve böylece oluflturdu¤umuz Mesle¤e ilk girdi¤imde bilgi ifllem sözcü¤ü yoktu. Bu
ö¤retim kadrolar›yla bilgisayar mühendisleri yetifltirme- benim önerdi¤im bir ad tamlamas›d›r. Bilgi iflleme ma-
yi amaçlad›k. Bu amaçla Biliflim Enstitüsü 1973’te ku- lumat prosesingi dendi¤ini duydum. Böyle dememek
ruldu, 1977’de de o kadrolarla Türkiye’nin ilk bilgisayar gerekti¤i çok aç›k, ne dendi¤i anlafl›lamad›¤› için. Biz
mühendisli¤i bölümü kuruldu. Planlama Teflkilat›’nda bilgi dedik. Herkes enformasyon demek istiyordu. Çok
12 y›l fahri olarak EB‹ Özel ‹htisas Komisyonu üyeli¤i, büyük tart›flma ç›kt›. Sonra bilgi ifllem de¤il, bilginin ifl-
bir süre de baflkanl›¤› yapt›m. Türk Dil Kurumu Yöne- lenmesi denmesi gerekti¤i savunuldu. En az›ndan Türk-
tim Kurulu üyeli¤i ve Terim Kolu Baflkanl›¤› yapt›m. çeyi bozuyorsunuz dediler. ‘Ev bahçe’ deniyor mu, ‘evin
Sonra da 2985’te profesörlük aflamas›na kadar gelip üni- bahçesi’ deniyor, dediler. Bence ‘bilgi ifllemek’ diye bir
versiteden ayr›ld›m. Biliflim Ltd. Sti.’ni kurdum. Daha eylem, bir eylem ad› vard›r Türkçede. ‘Bilgi ifllemek’ i
sonraki dönemde Gazi Üniversitesi’nde Bilgisayar Mü- yeni bir eylem ad› olarak düflünün. Onun do¤rudan ya-
hendisli¤i Anabilim Dal›nda profesörlü¤e yükseltildim. p›lm›fl ad›d›r bilgi ifllem. Bana kal›rsa bir mücevher gibi
parl›yor. Bunu söylemeyi Türkçeye bir güzellik katmak
gibi alg›l›yorum. Ayr›ca bu türlü adland›r›lm›fl olmaktan
da çok mutluluk duyuyorum. Baflka türlü adland›r›la-
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 83
maz demek istemiyorum. Ama güzel olmas› insan›n ru- —- Türkiye’ye bilgi ifllem teknolojisinin geldi¤i dö-
hunu okflar, mesle¤i sevimli k›lar. Bilgisayar sözcü¤ü nemde, bunun karfl›l›¤› hemen öne sürüldü¤ü için
de öyle. Listemde 1200 kadar sözcük var bu alanda kul- yerleflmesi de kolay oldu denebilir mi?
lan›lan. Kütük, iflletim sistemi, yaz›l›m, donan›m, bili- Evet, ifli bafllang›c›ndan sahiplenmek, bu savafl›mda ba-
flim, iflletmen... Operatör yerine iflletmen dendi¤inde flar› kazanmada bizden yana bir durum yaratt›. Buna
‘adam m› iflletiliyor’ diye herkes gülüyordu. Veri taba- karfl›n, terimleri çok büyük güçlüklerle yerlefltirdik. Ki-
n›, yordam, altyordam, bellek... Bellek asl›nda genel bir mi sözcükler çok kolay, kimileri çok güç yerleflti. Örne-
sözcük, ama bilgisayar belle¤ine Türkçe bellek dedik, ¤in 1966’da önerdi¤im yaz›l›m sözcü¤ü, hiç karfl› ç›kan
Arapça haf›za demedik. olmadan hemen benimsendi. O kadar ki, kimi meslek-
—- Bilgisayar terimi, bir dönem sadece ‘bilginin tafllar›m›z ‘program›n yaz›l›m›n› bitirdin mi?’ diye soru-
say›lmas›’ olarak anlafl›ld›. Siz bu terimi önerir- yorlard›.
ken ne düflünmüfltünüz? Yaz›dan yola ç›karak yaz›l›m dedik. Ça¤dafl bir söyle-
‹ngilizcede computer, yüzy›l bafl›na de¤in gemilerde yifl gibi program yazmak kavram›yla birlikte benimsen-
hesap ifllemleri yapan, hesap uzman› gibi bir adama ve- di gitti. Yirmi y›l sonra ayr›m›na vard›m ki, dünyada
rilen ad olarak kullan›l›yordu. Yani computer kiflinin software gibi bir sözcü¤ün kullan›m›ndan sonra, 21.
yapt›¤› görevin ad›. Frans›zcada ise bilgisayara ordina- yüzy›l›n en büyük endüstrisinin ad› olarak Türkçede
teur denir. Bu sözcük kentlerde, kasabalarda festivaller, kulland›¤›m›z sözcük, herhangi bir ulusun kulland›¤›
flenlikler düzenleyen kifli anlam›na gelirdi eskiden. Böy- software ’den sonraki ilk sözcük.
lece, bu sözcüklerde bir anlam kaymas› olmufltur. —- Bu terimlerin yayg›nlaflmas›n› siz neye ba¤l›-
Kavram olarak computer’den gidilirse, Latincede com- yorsunuz?
putare saymak demek. Frans›zcada hesap kont okunur, Kuflkusuz, Türk halk›n›n anadili bilincine. Ne zaman ki
compte diye yaz›l›r, ‘u’ düflüp ‘p’ sözlü dilde saklanm›fl- kiflisel bilgisayar ortaya ç›kt›, halk y›¤›nlar›na ulaflma
t›r. ‹ngilizcedeki count, saymak anlam›ndad›r. Ayn› flans› do¤du, sihirli de¤nek de¤mifl gibi, bilgisayar ve
computare teriminin Frans›zcada compter (saymak) ol- öteki terimler as›l o zaman yayg›nlaflt›.
mas› gibi. Yani ‘p’ yaz›mdan da düflmüfl. Frans›zcada —- Yeni terimler ç›k›yor. Client/Server, Dounsi-
yaz›da ‘p’ harfinin an›s›n› korumufllar. ‹ngilizler ise ken- zing, Application Systems, vb. Bunlara karfl›l›k bul-
dilerine göre okumufllar ve p’ yi düflürmüfller. may› düflünüyor musunuz?
Araflt›rd›¤›mda gördüm ki, hesap Arapçada saymak de- Bana sorarsan›z bu süreç bitmedi. Bundan 3-4 y›l ön-
mek. Hesap yapmak Türkçede nas›l denir, onu araflt›r- ceydi. IBM’in baz› sistem yaz›l›mlar›n› Türkçelefltirme
d›m. Hesap sözcü¤ünün, Arapçada saymak anlam›na karar› almas›ndan hemen sonra, benden yard›m isten-
geldi¤ini, say›flmak anlam›na gelen muhasebenin hesap di. Computer Dictionary of IBM adl› kitab›n kapsad›¤›
yapmak anlam›na geldi¤ini ö¤rendim. Nitekim ‹ngiliz- 12 bin terimin karfl›l›¤›n› k›sa sürede çok k›sa sürede
cede counting sayma, accounting muhasebe anlam›na (yaln›z geceleri 75 günde!) IBM’e verdim. Duyarl›k ka-
geliyor. Türkçede de say›flmak denince, köylüler bunu zanm›fl oldu¤um bir konuda hizmet vermek gerekti¤ini
gel say›flal›m diye, hesaplaflal›m anlam›na kullan›yorlar. düflündüm, o yorgunlu¤u göze ald›m. IBM gibi bir fir-
Say›fltay, Divan-› Muhásebat ’›n yerine konmufl. Say›- ma da bütün yaz›l›mlar›n altyap›s›n› Türkçelefltirmeye
fl›m ‘›n muhasebe olmas› önerilmifl ve kullan›lm›fl. Son- yöneldi¤i gibi, Almanca, Frans›zca ve ‹spanyolcan›n ar-
radan muhasebe sözcü¤ü tutmufl, say›fl›m tutulmam›fl. kas›ndan Türkçeyi seçti.
Baflka dillere bakt›m sonraki y›llarda, Japoncada key- —- Ayd›n bey, baflka alanlarda sözcük üretmeyi
sanki sayan, sayar demek. Finliler bilgisayara y›llarca neden düflünmediniz?
sonra tietekone (Türkçeden sanki kopya çeker gibi bil- Bunu herkes kendi mesle¤inde yapabilir ancak. Ben bi-
gisayar) diyorlar. Yugoslavlar, S›rplar raçunar diyorlar. liflim mesle¤imde yapt›m; sözcüklerim biliflim alan›nda.
Yirmi üç dilde saymak, hesaplamak sözcüklerinin kar- Asl›nda, bana sorarsan›z, Türkiye’de biliflim mesle¤i,
fl›l›¤›n› araflt›rd›m. Bilgisayara nas›l yaklafl›yorlar? Örne- bütün bilin alanlar› içinde tümüyle Türkçe anlat›labilen,
¤in ‹srailliler mahflev diyorlar. yay›labilen, ö¤retilebilen, ilk hem de hala tek bilim ala-
Bunlar› ezbere bilmemin nedeni, bilgisayar sözcü¤ünü n›d›r. Konunun böyle sahiplenilmesi bunu sa¤lad› ben-
s›k s›k savunma durumunda kald›¤›mdan dolay›d›r! ce. Benim flans›m yaln›zca mesle¤in ilk dönemlerinde
yaflamak de¤il. Meslek derne¤ini kurduk. Biliflimin in-
sanl›¤a, Türkiye’ye getirece¤i yararlar› anlatarak, sanki
84 Genel Dilbilim-I
S›ra Sizde 3
Her iki dilde de sözü edilen bu s›n›rl›l›klar sözcüklerin
sesletimsel ve biçimsel özellikleriyle de¤il anlamsal
özellikleriyle ilgilidir. Öldürmek eylemi ba¤lamak-çöz-
mek, kilitlemek-kilidi açmak gibi ters çevrilebilir bir ey-
lem olmad›¤›ndan, anlamsal özellikleri önekin anlam-
sal özellikleriyle çeliflir. Türkçede de bu ek say› ifade
eden sözcükler istedi¤i için yine türetimde anlamsal s›-
n›rl›l›¤a bir örnektir.
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 85
S›ra Sizde 4 Anlamsal ölçüte göre whiten eylemi white s›fat›ndan tü-
remifltir çünkü (a) iki biçimbirimden oluflur (b) ve taba-
Ekin anlam› Türkçe ‹ngilizce n›n anlam›n› da kapsar: ‘beyaz olmak’
Eden / k›l›c› -(y)IcI → bak›c›, -er → sitter ‘bak›- Hollandaca
‘EYLEMi yapan dinleyici, dilenci, c›’, listener ‘dinle- Anlamsal ölçüte göre wit ‘beyazlafl-’ eylemi wit ‘beyaz’
kifli’ okuyucu, temizle- yici’, , beggar ‘di- s›fat›ndan türemifl olmal›d›r; çünkü beyazlaflmak ‘beyaz
yici, tüketici, sürü- lenci, consumer olmak’ anlam›na gelmektedir ve s›fat› da içermektedir.
cü ‘tüketici, driver Öyleyse, eylem daha karmafl›k bir anlam yap›s›na sa-
‘sürücü’ hiptir ve s›fattan türemifl olmal›d›r.
Araç -(y)IcI → kar›flt›r›- -er → mixer ‘ka-
‘EYLEMi yapan c›, kesici, dilimleyi- r›flt›r›c›’,cutter ‘ke- S›ra Sizde 6
araç’ ci, aç›c›, tutucu sici’, slicer ‘dilimle- Sunda Dili: yar›m ikileme, öne kopyalama, yineleme;
yici’, opener ‘aç›c›’, Ewe: tam ikileme, sona kopyalama, devaml›l›k; Taga-
holder ‘tutucu’ log: yar›m ikileme, öne kopyalama, türetme; Samoan:
yar› ikileme, içe kopyalama, çekim (Demek ki, ikileme
Küçültme -CIK → kedicik, -ette → kichenet-
yaln›z sözlükbirimler de¤il, sözcükbiçimler de olufltura-
‘küçük AD’ kulakç›k, beyincik te ‘küçük mutfak’,
bilir.)
towelette ‘küçük
havlu’
S›ra Sizde 7
Benzetme -CA → kad›nca, -ly → womanly 1. Karmafl›k Bir sözcükten basit bir sözcük yap›ld›¤› için
‘AD gibi’ erkekçe, çocukça ‘kad›nca’, manly gerioluflum süreci kullan›mdad›r. Anadili konuflucula-
‘erkekçe’, fatherly r› sözcü¤ü [Ad + [Eylem + er]] → Ad kural›n› iflleterek
‘bab gibi’ alg›lamak yerine ‹ngilizcede yayg›n olmayan AdEy-
‘SIFAT olmak’ -l → diril, e¤ril, -en → broaden lem bilefli¤i fleklinde düflünmüfl, [[Ad + Eylem] + er]
do¤rul, k›sal ‘geniflle’, shorten → Ad kural›n› iflleterek baby-sit söcü¤ünü türetmifltir.
‘k›sal’, quicken 2. Sözcüklerin dile girifl s›ras›n› düflünülerek afla¤›daki
‘h›zlan, lengthen çözümleme yap›labilir:
‘uzat’ ÖRNEK SÜREÇ
S›ra Sizde 13
bileflikler
S›ra Sizde 14
Bu bileflik sözcüklerin yap›s›n› Ad1 Ad2 olarak gösterirsek anlamlar›n› ‘Ad1 Ad2’ den yap›lm›fl’ fleklinde ifade ede-
biliriz. Di¤er bir deyiflle, niteleyen bafl ögesinin malzemesine iliflkin bilgi vermektedir.
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 87
S›ra Sizde 15
Ad Ad Ad
Ad Ad Ad Ad Ad Ad
Yefliller Partisi
Ad Ad
Ad Ad Ad Ad
Ad Ad Ad Ad Ad Ad Kongresi
Ad
Ad Ad
Ad ‹lgeç Ad Ad
tut ucu
S›ra Sizde 16
sözlüksel biçimbilim
önekleme içekleme sonekleme s›f›r türetim büyütme indirgeme bafl› olunca bafls›z olunca
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Adams, V. (1973) An Introduction to Modern English ‹mer, K. (1976) Türkiye Türkçesinde Kökler. Ankara:
Word-formation. London: Longman. TDK Yay›nlar›.
Aronoff, M. (1976). Word Formation in Generative ‹mer, K. (1990) Neologisms in Turkish. In B. Rona (ed)
Grammar. Cambridge, MA: MIT Press. Current Issues in Turkish: Ankara: Hitit Yay›nevi.
Aronoff, M. & Fuhrhop, N. (2002) “Restricting Suffix Korkmaz, Z. (2003) Türkiye Türkçesi Grameri. Ankara:
Combinations in German and English: Closing TDK Yay›nlar›.
Suffixes and the Monosuffix Constraint” Natural Kuruisinga, E. (1932) A Handbook of Present-Day Eng-
Language & Linguistic Theory, 20 (3) 20, 451-490. lish. Groningen: F. Noordhoff
Bauer, L. (1983) English Word-Formation. Cambridge: Langacker, R. W. (1972) Fundamentals of Linguistic
CUP. Analysis. New York: Harcourt Brace.
Bauer, L. (2001) “Compounding”, Language Typology Lewis, G. (2000) Turkish. Oxford: OUP.
and Language Universals içinde, Martin Haspelmath Marchand, H. (1969) The Categories and Types of Pre-
(yay. haz.), Berlin: Mouton de Gruyter, s. 695-707. sent Day English Word Formation. München:
Bauer, L. (2002) What you can do with derivational Beck’sche Verlagsbuchhandlug Scoberg.
morphology. In Bendjaballah, Sabrina, Dressler, Mel’c(uk, I. (2002) Towards a formal concept ‘zero lin-
Wofgang U., Pfeiffer, Oskar and Voeikove, Maria guistic sign’. In Bendjaballah, Sabrina,
(eds), Morphology 2000. Amsterdam: JB. Dressler, Wofgang U., Pfeiffer, Oskar and Voeikove,
Bauer, L. (2003) Introducing Linguistic Morphology. Maria (eds), Morphology 2000. Amsterdam: JB.
Washington: Georgetown University Press. Menges, K. H. (1968) The Turkic Languages and Peoples,
Bloomfield, L. (1935) Language. London: Allen Unwin. Wiesbaden: Harrasowitz.
Booj, G. (2005) The Grammar of Words. Oxford: OUP. Moravcsik, E. A. (1978) “Reduplicative Constructions,”
Carstairs-McCarthy, A. (1992) Current Morphology. in J. H. Greenberg, ed., Universals of Human Lan-
London: Routledge. guage, Vol. 3: Word Structure, Stanford University
Chomsky, N. (1965) Aspects of Theory of Syntax. Press, Stanford, California.
Cambridge, MA: MIT Press. Özel, S. (1977) Sözcük Türetme ve Bilefltirme. Ankara:
Csato(, E. A. & Johanson, L. (1998) “Turkish” In L. TDK Yay›nlar›.
Johanson & É. Á. Csató (Eds) The Turkic Languages. Özsoy, A. S ( 2004) Türkçenin Yap›s› I: Sesbilim. ‹stan-
London: Routledge. bul: Bo¤aziçi Üniversitesi Yay›nevi.
Çengel, H. K. (2005) K›rg›z Türkçesi Grameri. Ankara: Özsoy, A. S. (2004) ‘D›fliflleri eski bakan› ve Türkçenin
Akça¤ Yay›nlar›. yeni yap›s›’, in Z. Toksa (ed.) Kaf Da¤›’ n›n ötesine
Demircan, Ö. (2000) Türkçenin Ezgisi. ‹stanbul: Y›ld›z varmak, Günay Kut Arma¤an›, Vol. 3, Journal of
Teknik Üniverstesi. Turkish Studies, Türklük Bilgisi Araflt›rmalar› 28/1.
Fabb, N. (1998). “Compounding”, Handbook of Harvard University.
Morphology içinde, Andrew Spencer ve Arnold M. Plag, I. (2003) Word-formation in English. Cambridge:
Zwicky (yay. haz.), Oxford: Blackwell, s. 66-83. CUP.
Gencan, T. N. (1966) Dilbilgisi. ‹stanbul: TDK Yay›nlar›. Poppe, N. (1965) Introduction to Altaic Linguistics,
Göksel, A. & C. Kerslake (2005). Turkish. London: Wiesbaden: Harrasowitz.
Routledge. Schaaik, G. (2002) The Noun in Turkish. Wiesbaden:
Günay, V. D. (2007) Sözcükbilime Girifl. ‹stanbul: Harrasowitz Verlag.
Multiligual. Spencer, A. (1996) The Morphological Theory. Oxford:
Hanser, O. (2003) Türkmence Elkitab›, (çev. Zühal Kar- Blackwell.
g› ÖLMEZ), ‹stanbul: Kekibeç Yay›nlar›. Spencer, A. (2003) Morphology. In M. Aronoff & J. Re-
Haspelmath, M. (2002) Understanding Morphology. Lon- es-Miller (Eds) The Handbook of
don: Arnold. Linguistics. Oxford: Blackwell.
Hatibo¤lu, V. (1971) ‹kileme. Ankara: TDK Yay›nlar›. Stockwell, R. & Minkova, D. (2001) English Words: His-
tory and Structure. Cambridge: CUP.
4. Ünite - Biçimbilim-III: Sözlüksel Biçimbilim 89
Amaçlar›m›z
Anahtar Kavramlar
• Ads›l • Görünüfl
• Say› • Kip
• Cins • Çat›
• Durum • Eylemcil Uyum
• Ads›l Uyum • Karfl›laflt›rma
• Eylemcil • Olumsuzluk
• Zaman
‹çindekiler
• G‹R‹fi
• AÇIK KÜME SÖZCÜKLER‹
Biçimbilim IV: • ADSIL ÇEK‹M
Genel Dilbilim-I Çekimsel Biçimbilim
• EYLEMC‹L ÇEK‹M
• SIFAT & BEL‹RTEÇ ULAMLARI
• KAPALI KÜME SÖZCÜKLER‹
Biçimbilim IV: Çekimsel
Biçimbilim
G‹R‹fi
Yaflayan tüm canl›lar dünyay› çeflitli s›n›fland›rmalar yaparak alg›larlar. Hayatta kal-
man›n bir gere¤i olarak hiç de¤ilse beslenme, korunma ve üreme gereksinimlerini
karfl›lamak üzere s›ras›yla [+yenebilir] [-yenebilir], [+zararl›] [-zararl›], [+türdefl] [-tür-
defl] ayr›mlar›n› yapmak zorundad›rlar. Demek ki, dünyada ifllev görebilmenin bir
flart› farkl› varl›klar› ayn› türün örnekleri / halleri olarak grupland›rabilme gereklili-
¤idir. Bu yüzden, gördü¤ümüz her fleyi do¤al olarak bir s›n›f›n türü olarak alg›lar›z
-bir araba türü, bir hayvan türü, bir kufl türü, bir ses türü vb. Bu nedir? Sorusu s›-
n›fland›rma yapamaman›n, bir varl›¤› ait oldu¤u gruba yerlefltirememenin tedirgin-
li¤ini yans›tmaz m›? Çevrenin karmafl›kl›¤›n› gidermek için kullan›lan bu do¤al s›-
n›fland›rma yetisi, dildeki düzeni sa¤lamak için de kullan›l›r. Çeflitli ulamlar› ve on-
lara iliflkin sözcükleri belirlemek, dillerin yap›s›n› çözümlemenin en önemli yolu-
dur. Peki ama bu nas›l yap›l›r? Ayn› s›n›fa ait olman›n koflullar› nelerdir?
Varl›klar bir tak›m ortak özellikleri do¤rultusunda s›n›fland›r›l›rlar. Örne¤in, ço-
cuk flekeri annesine verdi tümcesinin ögeleri nas›l s›n›fland›r›l›r ve anlam› nas›l çö-
zümlenir bir düflünelim. Acaba sözcüklerin anlamlar›n› listeyerek mi?
(1)
Çocuk: Küçük yafltaki o¤lan veya k›z
fieker: fieker kam›fl›, fleker pancar›, patates, havuç, m›s›r, bu¤day vb. bitkilerin
sap ve köklerinin öz suyundan veya niflastas›ndan ç›kar›lan, birlefliminde
karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve
ço¤u tatl› olan maddelerin genel ad›.
Anne: Çocu¤u olan kad›n, ana, valide.
Vermek: Üzerinde, elinde veya yak›n›nda olan bir fleyi birisine erifltirmek,
‹letmek
http://tdkterim.gov.tr/bts/
Çok aç›k ki, bu anlam s›ralamas›n›n ötesine geçemezsek, yaln›zca çocuk, fleker
ve anne sözcüklerinin iflaret etti¤i varl›klar› ve vermek eyleminin gösterdi¤i hare-
keti kavramakla yetinmek zorunda kal›r›z. Oysa bütün anadili konuflucular› bu
tümceden eylemin k›l›c›s›n›n anne de¤il çocuk oldu¤unu, sadece bir tane çocuk ve
bir tane anne oldu¤unu, eylemin çoktan gerçekleflmifl oldu¤unu ve bu bilginin
gerçe¤in bildirimi fleklinde aktar›ld›¤›n› anlarlar. Bütün bunlar› da çekimsel biçim-
bilimin araçlar›n› kullan›p afla¤›daki bilgilere eriflerek yaparlar:
92 Genel Dilbilim-I
(2)
a. Çocuk, fleker ve anne sözcükleri durum ekleri tafl›d›¤› için ad, vermek söz-
cü¤ü de-d› ekini tafl›d›¤›ndan eylemdir.
b. Çocuk, s›f›r biçim, fleker -i, anne -e eklerini tafl›d›¤› için s›ras›yla özne, do-
lays›z tümleç ve dolayl› tümleçtir.
c. Verdi görünüfl ve kip özellikleri sebebiyle gerçekleflmifl bir eylemdir.
Bir baflka dilde, bu s›n›fland›rmalar› yapmak için biçimbilimsel de¤il, sözdizim-
sel süreçleri kullanmak gerekli olabilir. Örne¤in, Çocu¤u öptü anne tümcesi ayn›
sözcükler ve ayn› gibi duran s›ralamayla ‹ngilizce’ye çevrildi¤inde anlam› biraz da-
ha farkl› olan The child kissed the mother ‘Çocuk anneyi öptü’ tümcesi ortaya ç›kar.
Bunun nedeni ‹ngilizcede sözcüklerin dilbilgisel rollerinin belirleyicisinin, tümce
içindeki konumlar› olmas›d›r. Tümce bafl›ndaki ad özne, eylemden sonra gelen ad
ise nesnedir. Sözcüklerin anlamsal ve sözdizimsel özelliklerine iliflkin ayr›nt›lara
daha ileriki ünitelerde de¤inilece¤inden bu ünitede sözcük s›n›fland›rmada kulla-
n›lan çekimsel biçimbilim süreçleri ele al›nacakt›r.
Foto¤raf 5.1
EVDE AYfiE ERKMEN
(1994) (1949 - )
‹stanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde heykel e¤itimi alan Ayfle Erkmen, erken
dönemlerinde heykele kavramsal yaklaflarak geleneksel heykel anlay›fl›n› sorgulad›. ‹lerleyen
y›llarda mekân odakl› ifller yapt›. Bu ifllerde, mekâna ufak müdahalelerde bulunarak,
izleyende fark›ndal›k yaratma ve alg›s›nda farkl›l›k do¤urma gayesi güttü. Sanatç›n›n bu
do¤rultuda yapt›¤› ifllerden biri ‘Evde’ dir. Erkmen, 1994 y›l›nda Berlin’in Türk mahallesi
olarak nitelendirilebilecek Kreuzberg’ de yer alan bir binan›n cephesine Türkçe’ deki ‘-mifl’
ekinin çeflitlemelerini yazd›. “Bu son eklerin nüans katt›¤› konuflma biçimi, e¤itimli bir
toplumun kulland›¤› ‹stanbul Türkçesi’ nin iflaretidir. Göçle gelen, ço¤u Berlin’ de do¤mufl
Türkiye vatandafllar›, bu dilsel zenginli¤e vak›f de¤ildir art›k ve böylelikle hem memleketini
hem de farkl›laflm›fl dilsel zenginli¤ini yitirmifl bir grubun mensubu olarak karfl›m›za
ç›karlar.” (‘Ayfle Erkmen, Uçucu, fiimdi’; Friedrich Meschede YKY, 2008). Sanatç› bu iflin
benzerlerini farkl› ba¤lamlarda olmak üzere, 1997 y›l›nda Taksim’de ve 2007 y›l›nda
santralistanbul’ da, ‘Modern ve Ötesi’ isimli sergide gerçeklefltirdi.
Kaynak: Tempo Dergisi, Ocak 2011, Bilmeniz Gereken 50 Ça¤dafl Sanat Çal›flmas› (Ek)
Sözcük S›n›flar›
Daha önce sözcüklerin sözlüksel (içerik) ve dilbilgisel (ifllevsel) olmak üzere iki
gruba ayr›ld›¤›ndan söz etmifltik. ‹çerik sözcükleri sözcelerin iletiflimsel de¤erini ve
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 93
Çekim
Çekim, bir dilde sözlükbirimlere bulunduklar› sözdizimsel konuma uygun bir bi-
çim vermek üzere çekim ekleriyle gerçeklefltirilen ve bitiminde de bir dizi sözcük-
biçim üreten bir süreçtir. Bu s›rada, sözcükbiçimlerin tümcede s›ralanmas› ve di¤er
biçimlerle iliflkisi söz konusu oldu¤undan, sözdizim güdümlü bir sözcük üretme
süreci olarak da tan›mlan›r. Bu yüzden, çekimsel kategorilerin biçimsözdizimsel
özelliklerinin bulundu¤undan söz edilir (Stump 2004: 22).
Ad
Adlar anlamsal olarak kifli, yer ve nesneleri, yan› s›ra da soyut kavramlar› gösteren
sözcüklerdir: masa, s›ra, kedi, ev (somut), sevgi, iyilik, sa¤l›k (soyut). Ancak adlar›
yaln›zca anlamsal özelliklerine ba¤l› olarak s›n›fland›rmak do¤ru sonuca götürme-
yebilir, çünkü s›n›fland›rmada hangi anlamsal özelli¤in öne ç›kt›¤› belli de¤ildir.
Örne¤in, yukar›daki sözcük kümeleri birbirlerinden somut/soyut boyutunda ayr›-
l›rken, soyut kavram›n›n tan›mlanmas›ndaki zorluk flu örnekleri göz önünde bu-
lundurdu¤umuzda aç›kça görülecektir; düflünce, hayalet, zümrüt anka. Düflünce Aç›k küme, öge say›s› fazla
ancak düflünme eylemi ile ifade edilen bir zihinsel sürecin ürünüyken, hayalet var olan ve kolayl›kla yeni ögeler
kabul eden bir sözcük
oldu¤u varsay›lan ancak hiç bir insan taraf›ndan görülmemifl bir varl›k, zümrüt an- kümesidir.
ka ise mitolojik bir kufltur. Anlamsal özelikleri aç›s›ndan büyük farkl›l›klar göste-
ren bu sözcükler yine de tüm Türkçe konuflucular› taraf›ndan ad olarak s›n›fland›-
r›lacakt›r. Sözdizimsel özellikleri aç›s›ndan, adlar eylemlerin temel üyesi olarak ad
öbeklerinin bafl› olurlar ve bazen de eylem öbekleri içinde yüklemcil olarak ifllev
görürler (bkz. Sözdizim üniteleri). Anlamsal ve sözdizimsel özellikleri bak›m›ndan
böyle de¤iflik özellikler sergileyen adlar, bir sözcüksel s›n›f olarak afla¤›da s›rala-
nan çekim özellikleri ile tan›mlan›rlar.
(3)
tekil > ço¤ul > ikil Sorbian (Almanya)
tekil > ço¤ul > ikil > üçül Larike (Endonezya)
Kaynak: (Corbett, Baz› dillerde bir ad›n yal›n biçimiyle kullan›lmas› her zaman tekilli¤in gösterge-
2001: 20) si olmayabilir. Genel say› terimiyle anlat›lan bu duruma Etiyopya’da konuflulan
Bayso dilinde rastlanmaktad›r. Bu dilde adlar ek almad›¤›nda say› bilgisi vurgulan-
mad›¤›ndan, bunlar›n göndergeleri tekil ya da ço¤ul olarak alg›lanabilmektedir. Bu
adlar›n ekli kullan›mlar› ise tekli¤i ya da çoklu¤u öne ç›karmak amac›yla seçilmek-
tedir (Corbett, 2001: 10-11).
(4)
luban ‘bir yada daha çok aslan’
lubantiti ‘tek aslan’
lubanjaa ‘az say›da aslan’
lubanjool ‘aslanlar’
Türkçede de tekil-ço¤ul karfl›tl›¤›n›n edimsel nedenlerle göz ard› edildi¤i du-
rumlarda adlar›n yal›n kullan›ld›¤› ve bu yüzden de tekil ya da ço¤ul olarak alg›-
land›¤› durumlar vard›r (Corbett, 2001: 14; Schroeder, 1999).
(5)
Adama köpek sald›rm›fl. (bir köpek / birden fazla köpek)
Adama bir köpek sald›rm›fl. (bir köpek)
Adama köpekler sald›rm›fl. (birden fazla köpek)
Adlar say› çekimine girip girmemelerine göre say›labilen ve say›lamayan olmak
üzere ikiye ayr›l›rlar. Bu kavramsal ay›r›m, adlar›n biçimlerine de yans›r:
(6)
‹ngilizce
cat ‘kedi’ cats ‘kediler’
car ‘araba’ cars ‘arabalar’
air ‘hava’ x x
X x measles ‘k›zam›k’
Görüldü¤ü üzere, ‹ngilizcede say›labilen adlar her zaman tekil-ço¤ul karfl›tl›¤›-
n› aktarmas›na karfl›l›k say›lamayan adlar ya yaln›zca tekil ya da ço¤ul biçiminde
kullan›lmaktad›r. Bu da baz› adlar için say› çekiminin sözcüksel olarak belirlendi-
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 95
Dillerde say› bilgisi tipik olarak çekim ekleriyle kodlanmakla birlikte bundan
sapmalar da olabilir (Dryer, 2011):
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ad›n konumuna göre ba¤›ml› oldu¤u ögeden ald›¤› çekim türünü gösterir. E¤ik
durum anlamsal özellikler tafl›r (Lyons, 1968; 295; Anderson, 1985: 180; Katamba
AMAÇLARIMIZ 1993: 238; AMAÇLARIMIZ
Blake 2001: 31; Stump, 2004: 27).
Dilbilgisel Durum
K ‹ T A P Özne, nesne K ‹veT dolayl›
A P tümleç olmak üzere temel dilbilgisel ifllevleri yerine geti-
ren adlar› belirlemek üzere kullan›l›r. Dünya dillerinde özne ve nesne belirleme bi-
çimlerinden en yayg›n olanlar› yal›n-belirtme ve özegeçiflli-yal›n sistemleridir. Afla-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
¤›daki ‹ngilizce ve Türkçe örnekleri inceleyelim:
‹NTERNET ‹NTERNET
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 97
Nesne almayan geçiflsiz eylemle Nesne alan geçiflli eylemle Tablo 5.3
Yal›n-Belirtme
1. (a)SSözcük Han›m gitti. 1. (c)SSözcük Han›m Tümce Han›m’› gördü. Ulamlar›
(b) O gitti. (d) O onu gördü.
2 (c)
2. (a) Ms. Word saw Ms. Sentence.
Ms. Word hasgone. Han›m Sözcük gördü Han›m Tümce.
Han›m Sözcük git-T‹ ‘Sözcük Han›m Tümce Han›m’› gördü.’
‘Sözcük Han›m gitti.’ (d)
(b) She has gone. She saw her.
O gitti. O gördü onu
‘O onu gördü.’
Görüldü¤ü üzere Türkçede adlar ve ad›llar özne konumunda yal›n (Sözcük Ha-
n›m, o), nesne konumunda da belirtme durumundad›r (Tümce Han›m’›, onu). Be-
lirtme eki belirtili nesne durumunda zorunludur. ‹ngilizcede durum çekimi aç›k
eklerle gösterilmedi¤inden, özne ya da nesne konumunda adlar ayn› biçimde ka-
l›r, yaln›zca ad›llar belirtme çekimi yüklenebilirler. Bu flekilde öznenin yal›n, nes-
nenin belirtme durumunda kald›¤› diller, yal›n-belirtme karfl›tl›¤›n› çekimleyen
diller olarak s›n›fland›r›l›r. fiimdi de Dyirbal dilindeki duruma bakal›m:
Nesne almayan geçiflsiz eylemle Nesne alan geçiflli eylemle Tablo 5.4
Özegeçiflli-Yal›n
Numa+Ø banaga+n u j
Numa+Ø yabu+Ngu bur}a+n Ulamlar›
baba dön+GEÇM‹fi baba anne gör+GEÇM‹fi
‘Baba döndü.’ ‘Anne babay› gördü.’ Kaynak: (Dixon,
yabu+Ø banaga+n u j
yabu+Ø Numa+Ngu bur}a+n 1979: 61 Katamba
1993:240 içinde)
anne dön+GEÇM‹fi anne baba gör+GEÇM‹fi
‘Anne döndü.’ ‘Baba anneyi gördü.’
Bu sistemde geçiflsiz eylemin öznesi ile geçiflli eylemin nesnesi s›f›r biçim ala-
rak yal›n, geçiflli eylemin öznesi ise (gu ekini alarak özegeçiflli durum çekimine
girmifltir. Öyleyse, Dyirbal özegeçiflli-yal›n karfl›tl›¤› kullanan bir dildir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Çocuk ÖZEGEÇ‹fi ben BEL‹RTME
Çocuk beni gördü.
Ngayu -lu tjitji AMAÇLARIMIZ
-Ø AMAÇLARIMIZ
‹NTERNET ‹NTERNET
98 Genel Dilbilim-I
(7)
‹ngilizce:
I gave the book to Mary.
‘Kitab› Mary’ye verdim.’
Türkçe
Kitab› Mary’ye verdim.
Dilbilgisel durumlardan bir di¤eri tamlayan durumudur. ‹ki ad aras›nda iliflki
kurmak üzere kullan›ld›¤›nda, temel ifllevi sahiplik bildirmek olan bu ek, baflka an-
lamsal iliflkileri de gösterebilir; ancak bunlar Anlambilim ünitelerinde ele al›naca-
¤›ndan burada de¤inmeyece¤iz. Yap›sal anlamda ise iki ad aras›nda niteleyen-ni-
telenen iliflkisi kurar. Tamlayan ekini alan ve ‘sahip olan’ › gösteren ad niteleyen,
‘ait olan’› gösteren ad ise nitelenen bafl add›r: Pisigül’ün kuyru¤u, sahibinin elbi-
sesi, Mary’s car ‘Mary’nin arabas›’. Tamlayan durumu Türkçede baz› ilgeçler ve
bunlar›n ad›l tümleçleri aras›nda ilgi kurmakla da görevlidir: senin için, onun gibi,
benim kadar, senin(i)le, vb. Bu ilgeç öbeklerinde, durum ilgeç taraf›ndan ad›l
tümlece zorunlu olarak yüklenir (bkz. Sözdizim üniteleri).
E¤ik Durumlar
Daha önce de de¤inildi¤i gibi e¤ik durumlar adlar›n eylemlerle anlamsal ba¤›n›
gösteren durumlard›r. Bu iliflkiler birçok dilde ilgeçlerle de ifade edilir ancak ko-
numuz çekim oldu¤undan biz çekim ekleriyle ifade edilenler üzerinde duraca¤›z.
Durum, adlar›n tümcede
de¤iflen ifllevlerini gösteren Dilbilgisel durum ekleri zaman zaman e¤ik durum ifllevini yerine getirmek üze-
dilbilgisi ulam›d›r. E¤ik re de kullan›labilmektedir. Örne¤in, Türkçede denize gittik tümcesindeki deniz ad›
durum ise özne, nesne,
dolayl› tümleç d›fl›ndaki
üzerindeki -e durum eki eylemin gösterdi¤i oluflun yönünü göstermektedir. De-
adlar›n eylemle iliflkisi nizde yüzdük, denizden geldik tümcelerindeki -de ve -den durum ekleri de eylem-
gösteren türüdür. lerinin gösterdi¤i hareketin yeri ve kayna¤›n› belirtmek için kullan›lm›flt›r. E¤ik
durumlar›n bu yer / yön bildirme ifllevleri geniflletilerek zaman ve yararlanan
bilgisi aktar›mlar›nda da kullan›l›r: saat iki-de(zaman) uyudu, annem-e (yararla-
nan) temizlik yapt›. Araç durumu ve parçac›l durum di¤er e¤ik anlamlar tafl›yan
durumlard›r. S›ras›yla, eylemin gösterdi¤i iflin hangi araçla / yolla yap›ld›¤›n› flifl-le
örülüyor, tükenmez kalem-le yaz ve ‘AD’›n bir k›sm›’ anlam›n› kodlamaktad›rlar:
pasta-dan yedi, s›n›f-tan biri
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
b.
Dyirbal
AMAÇLARIMIZ yugu ‘sopa’AMAÇLARIMIZ
yuguNgu ‘sopayla’
(Katamba, 1993: 242)
K ‹ T A P K ‹durum
2. Türkçedeki T A P çekim eklerini grupland›r›n›z.
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 99
EYLEMC‹L ÇEK‹M
Eylemler ço¤unlukla anlamsal özellikleri bak›m›ndan hareket, süreç ve durum bil-
diren sözcüklerdir. Eylem öbeklerinin bafl› olarak ifllev görürler: eve [gittim], soru
[sordum], merak ettiklerimi [ö¤rendim], [uyudum] (bkz. Sözdizim üniteleri). Anlam-
sal özellikleri bak›m›ndan s›n›fland›rman›n ortaya ç›kard›¤› belirsizlik, eylemler
için de geçerlidir. Bundan dolay› eylemler de, adlar gibi, biçimbilimsel özellikleri-
ne göre ayr› bir s›n›f olarak belirlenir. Eylemlerin biçimbilimsel özellikleri, zaman,
görünüm, kip, olumsuzluk, uyum gibi eylemcil çekim ekleri almalar›d›r.
N N
SIRAiki S‹ZDE Comrie (1976:SIRA82-84)S‹ZDE
ve
y›s› yok denecek kadar azd›r. Geliflimsel olarak da, dillerinde her ulam›n da bu- Smith (2005) kaynaklar›na
lundu¤u çocuklar görünüflü zamandan daha önce ve daha çabuk ö¤renebilmekte- baflvurulabilir. Bu dillere
örnek olarak zaman çekimi
ler (Lyons, 1977: 705). Acaba görünüfl nas›l bir içeri¤in belirticisidir? Görünüfl, ey- olmayan Yoruba ve Igbo
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
lem süreminin iç düzenlemesini gösteren bir dilbilgisel ulamd›r (Comrie, 1976). (Nijerya), baz› Maya Dilleri
Konuflucular ayn› zaman aral›¤›nda gerçekleflen eylemleri, olufl biçimlerinin gö- ve Çince (Madarin) ile
zaman çekimi seçime ba¤l›
rüntülenmesi bak›m›ndan çeflitli flekillerde de¤erlendirebilirler.K Örne¤in,
‹ T A P Türkçede olan Navajo gibiK diller
‹ T A P
anadili konuflucular›n›n konuflmak eyleminin konufltu ve konufluyordu biçimleri gösterilebilir.
aras›ndaki seçimini belirleyen etkenleri düflünelim. Eylem zaman› bir etken olabi-
lir mi? Her iki eylem de konuflma an›ndan önce gerçekleflti¤iT Eiçin L E V ‹geçmifltir
ZYON ve bu TELEV‹ZYON
yüzden zamana yerlefltirilme konusunda bir karfl›tl›k göstermezler. Öyleyse, bir de
eylemin konuflucular taraf›ndan görüntülenmesini düflünelim. Konufltu biçimini
seçen bir konuflucu eylemi bafl›, sonu ve ortas›yla bir bütün olarak alg›lay›p, bu-
‹ N T E R N E Tbir bölümü-
nunla ilgili bir bilgi vermek, konufluyordu biçimini seçen ise eylemin ‹NTERNET
nü ele alarak bir baflka eyleme arka plan oluflturmak istemektedir. Demek ki, bu
biçimsel farkl›l›k eylemin zaman› de¤il görüntülenmesindeki de¤iflikli¤i yans›tmak
için kullan›lmaktad›r. Ayn› eylemin iki farkl› görüfl noktas›ndan aktar›lmas›na ola-
nak sa¤layan bu ulam, bitmifllik-bitmemifllik ad› alt›nda iki ana grupta incelenen
dilbilgisel görünüfl ulam›d›r (Comrie, 1976: 4; Lyons, 1977: 703-18). Bitmifllik, du- Görünüfl, eylemlerin
rum ya da olaylar›n bütünlü¤ünü, bir kez oldu¤unu ve taml›¤›n›; bitmemifllik ise zamansal içyap›s›n›, nas›l
gerçekleflti¤ini gösteren
durum ya da olaylar›n parçaland›¤›n› ve yaln›zca bir bölümünün devam etmekte dilbilgisel ulamd›r.
ya da s›k s›k yinelenmekte oldu¤unu gösteren bak›fl aç›s›n›n dilbilgisel karfl›l›¤›d›r. Bitmifllik, eylemi zamansal
Bitmemifllik görüntüsünün bu iki alt ulam› s›ras›yla ilerlemeli görünüfl ve al›fl- içyap›s›na de¤inmeksizin
bütün olarak ele alan,
kanl›k görünüflü olarak adland›r›l›r. Bu ba¤lamda, olaylar›n ya da durumlar›n ele bitmemifllik eylemin
al›nmas›nda baflvurulan ve ço¤u dilde eylem çekim ekleriyle gösterilen bu ay›r›m- zamansal içyap›s›n›n her
hangi bir alt aral›¤›n› sunan
lar›n nesnel bir dayana¤› olmad›¤›n› da belirtmek gerekir (Comrie, 1976: 4). Ayn› görünüfl biçimidir.
konuflucu ayn› eylemi iki farkl› flekilde görüntüleyebilir: John read that book yes-
terday; while he was reading it, the postman came ‘John bu kitab› dün okudu;
okurken postac› geldi.’ Birincide uç noktalar› da içine alan bir bütün olarak görün-
tülenen ayn› olay, ikincide evrelerinden bir parças› al›narak birinci eylem için ar-
ka plan oluflturacak flekilde kullan›lmaktad›r. Konuflucu okumak eyleminin için-
den bakarak gelmek eyleminin bu noktada gerçekleflti¤i bilgisini verir.
Görünüflsel karfl›tl›klar› biçimbilimsel süreçlerle gösteren diller genellikle her
bir görünüfl kavram› için bir biçimbirim kullan›rlar: Çince -zhe (ilerlemeli), Farsç
mi- (bitmifllik), Slav ve Balt›k dilleriyle Gürcücede bitmifllik gösteren önekler gibi
(Comrie 1976:88). Kimi dillerde böyle yaln›zca görünüfl anlamlar›n› tafl›yan ekler
olmas›na ra¤men, aralar›nda Türkçenin de oldu¤u kimi dillerde de bu iki ulam›n
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
102
S O R U Genel Dilbilim-IS O R U
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
geçmifl al›flkanl›k, geçmifl sürerlik anlamlar›n›; bitmifllik eki -e ise yaln›zca geçmifl
bitmifllikle s›n›rl›d›r. Bu flekilde, bir ekin ay›r›c› tek bir ifllevle, di¤erinin de arta ka-
AMAÇLARIMIZ
lan tüm anlamlarla
AMAÇLARIMIZ
kullan›lmas› bu ay›r›m›n tipik özelli¤idir (Dahl & Velupillai,
2011).
K ‹ T A P Zaman görünüfl
K ‹ kesiflmesine
T A P iliflkin detayl› bilgi için bkz: Comrie, (1976); Kornfilt (1997);
Taylan (1997); Göksel & Kerslake (2005).
N N
SIRA S‹ZDE ti tümcesi ikiSIRA S‹ZDE
farkl› flekilde ele al›nabilir. Ecem nerede? Sorusunun yan›t› olarak bit-
mifllik, Ecem’le görüflebilir miyim? Sorusunun yan›t› olarak tamaml›k görünüflü-
nü içerir. Ecem’in gitmesinin sonucu, olay yerinde bulunmamas› ve görüflmenin
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
bu yüzden olamayaca¤›d›r. ‹flte tamaml›k görünüflü bu sonuç ile bu sonucu do¤u-
ran eylem (Ecem’ in gitmesi) aras›nda ba¤ kurma görevini yerine getirir. Ayn› ilifl-
K ‹ T A P ki gönderme K ‹ noktas›n›
T A P konuflma zaman›nda önceye ve sonraya tafl›yarak da gös-
terilebilir:
(10)
TELEV‹ZYON a. O gün
T E L EZeynep
V ‹ Z Y O N Ecem’ i görmedi; çünkü Ecem o saatte çoktan eve gitmiflti.
b. O gün Zeynep Ecem’i görmeyecek; çünkü Ecem o saatte çoktan eve gitmifl
olacak.
‹NTERNET (10a) da‹ NEcem’in
T E R N E T o gün eve gitmesinin sonucu, o gün olay yerinde olmamas›
ve Zeynep’in onu görememesidir. (10b) de ise Ecemin o gün gitmesinin sonucu,
olay zaman› orada bulunmayacak olmas› ve Zeynep’in de onu görmeyecek olma-
s›d›r. Bu tür tamaml›k görünüflüne sonuçlu tamaml›k denir. Bu görünüflün di¤er
türleri de afla¤›da s›ralanm›flt›r (Comrie, 1976: 56-61):
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 103
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Bilgisellik Kipi
(13)
“... Ertesi sabah, yoldan geçenler, bir evin basama¤›nda donmufl kalm›fl k›zca-
¤›z› buldular. Yan› bafl›nda bir sürü bofl kibrit kutusu vard›. “Zavall›c›k ›s›nmak için
bütün kibritlerini yak-m›fl” dediler... Bu kibritlerin alevinde onun ne düfller gördü-
¤ünü bilemezlerdi ki.”
Kibritçi K›z
Yukar›daki parçada yakmak eylemiyle kullan›lan -m›fl ekinin seçimini belirle-
yen etkenleri düflünelim. Bir unsur, eylemin bitmifllik görünüflüne sahip olmas›d›r.
Ancak daha önce de de¤inildi¤i gibi bu görünüfl Türkçede yaln›zca -mIfl de¤il -DI
biçimbirimi ile de ifade edilebilir. Konuflucunun bu ikisi aras›ndan birincisini seç-
mesi, eylemin gerçekleflmesi ile ilgili olarak do¤rudan de¤il dolayl› gözleme daya-
l› bir aktar›m yapm›fl olmas›ndan kaynakl›d›r. Kendi alg›s› d›fl›nda geliflen (Yavafl,
1980: 47; Slobin & Aksu-Koç, 1982: 194, 198) bu olaya iliflkin, sonucundan yola ç›-
karak bir ç›kar›mda bulunmaktad›r ve önermeyi “Do¤rudan görmedim ama yan-
m›fl kibrit çöpleri, yakma eyleminin bir sonucudur öyleyse bu durumda en man-
t›kl› ç›kar›m bu olur” düflüncesini tafl›yacak biçimde yans›tmaktad›r. Bu dolayl› ak-
tar›m duyuma dayal› olarak da gerçekleflebilirdi. Böyle oldu¤unda da konuflucu
önermeyi “Do¤rudan duymad›m ama bir baflka tan›ktan duydu¤umu aktar›yorum”
düflüncesiyle donat›rd›. Her iki durumda da eylem gerçek olarak de¤erlendirilir-
ken, gerçekli¤in onay› konusunda konuflucu sorumluluk almamakta, bunun için
baflka kaynaklar göstermektedir. Oysa ayn› eylem do¤rudan gözlem sonucu akta-
r›lsayd›, birinci el bilgi olarak verilecek ve bu kez de “Birebir gördüm ve bu ola-
y›n tan›¤› olarak, do¤ru oldu¤unu bilerek söylüyorum” bilgisini tafl›yacak flekilde -
DI eki ile kodlanacakt›: Zavall›c›k ›s›nmak için bütün kibritlerini yak-t›. Böylece
hem olay gerçek olarak alg›lanacak hem de konuflucu bu gerçekli¤in onay› konu-
sunda sorumluluk alacakt›. Bu durumlar, bilginin kayna¤›, bilgiyi edinmenin flekli
ve bilgiyi aktarma biçimi aras›nda bir ba¤›nt›n›n oldu¤unu göstermektedir (Chafe,
1986: vii). -DI’ l› örnekte oldu¤u gibi görme, iflitme, hissetme gibi duyusal yollarla
do¤rudan elde edilen bilgi, -mIfl’ l› örnekte oldu¤u gibi baflka kaynaklardan dolay-
l› olarak ç›kar›m ya da duyum yoluyla elde edilen bilgiden daha güvenilir olarak
alg›lanmaktad›r. Böylelikle, konuflucunun bilginin do¤rulu¤u konusundaki kesin-
lemesi -DI’ l› yap›larda daha yüksek olarak de¤erlendirilmektedir. ‹flte bu örnek-
lerde görüldü¤ü gibi, aktar›lan olaylar›n gerçekli¤ine iliflkin konuflmac›daki kesin-
lik alg›s›n›n derecesini aktaran bu kip bilgisellik kipi olarak adland›r›l›r (Willet
1988: 52; Palmer, 1990). Olay ya da durumlar›n gerçekli¤inin bir kayna¤a göre de-
¤erlendirilmesi de bilgisellik kipinin alt ulam› olan kan›tlanabilirlik alt›nda ince-
lenir (Bybee, 1985: 184, Chung & Timberlake 1985: 244; Palmer 1990). Do¤rudan
ve dolayl› kan›tlanabilirlik, dile s›ras›yla birinci el ve ikinci el bilgi aktar›m› biçi-
minde yans›r. Yukar›da de de¤inildi¤i üzere, de¤iflik duyusal kaynaklardan besle-
nen ikinci el bilgi aktar›m› veriye dayal› ç›kar›m ve duyuma dayal› aktar›m ola-
rak s›n›fland›r›l›r. Öyleyse yukar›daki parçada yakm›fl örne¤imizde ki -m›fl ekinin
tafl›d›¤› kipsel içerik, bilgisellik kipinin kan›tlanabilirlik alt ulamlar›ndan ç›kar›m
bilgisini yans›tmaktad›r. Afla¤›da kan›tlanabilirlik ulam›n›n kodland›¤› iki dilden ör-
nekler bulacaks›n›z.
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 105
(14)
a. Quechua (Güney Amerika)
waala-man-shi Wankayuu-ta li-n’a
yar›n-DUR.-DUYUM Huancayo-DUR. git-ZAM.
‘O yar›n Huancayo’ ya gidecek. (duydum).’
b. Tuyuca (Kolombia / Brezilya)
díiga apé-wi
futbol oyna-3TEK:K‹fi‹.-GÖZLEM
‘O futbol oynad› (gördüm)’
(Mushin, 2001: 36-7)
(14a) daki -shi ve (14b) deki -wi biçimleri önermenin tafl›d›¤› bilginin belli bir
kaynaktan elde edildi¤ini göstermektedir. Bu kaynak (14a) da bir baflka kifli, (14b)
de ise konuflucunun kendisi olarak kodlanm›flt›r. Demek ki, konuflucu onun Hu-
ancayo’ya gidece¤ini ikinci el-dolayl› aktar›m, futbol oynayaca¤›n› da birinci el-
do¤rudan gözlem kaynaklar›n› kullanarak ifade etmifltir.
‘[duyuyorum] et yan›yor’
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
c. Tuyuca (Kolombia)
Páagapny -ga
Mide a¤r›-KANIT AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
‘[hissediyorum] midem a¤r›yor.’
http://wals.info/chapter/77
d. Türkçe K ‹ T A P K ‹ T A P
Ahmet gitmifl.
2. Bebe¤in ateflini ölçtükten sonra yüksek oldu¤unu görerek bir konuflucu afla¤›dakilerden
hangisini söyleyebilir? Nedenlerini tart›fl›n›z. TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Bebek hastaym›fl
Bebe¤in atefli ç›km›fl.
‹NTERNET ‹NTERNET
Bilgisellik kipi kayna¤a dayal› olmayan aktar›mlar yapmak için kullan›ld›¤›nda
mant›ksal gereklilik ve olas›l›k kiplerini dile yans›t›r. Bu s›n›fland›rmada, mant›k-
sal gereklilik X’i yapmak gerek gibi yapt›r›msal de¤il, deneyime dayal› ç›kar›mlar›n
ifadesini içermek üzere kullan›lmaktad›r (Palmer, 1990: 60). Örne¤in, Mars’ta ha-
yat olmal› tümcesinde olmak eylemine eklenerek kullan›lan -mAlI biçimbirimi
böyle bir ifllev üstlenmifltir (Korkmaz, 2003: 699). “Çoktan beridir biriktirdi¤im bil-
giler ve deneyimler do¤rultusunda bu sonucuna vard›m” anlam›n› aktaran bu ifa-
deyle, “Akla gelebilecek bütün olas›l›klar ve olas› dünyalar ele al›nd›¤›nda “Mars’ta
hayat var” önermesi yans›t›lmaktad›r. Benzer bir ifllevi Marsta hayat vard›r tümce-
106 Genel Dilbilim-I
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Bazen de aktar›lan önerme bütün olas› dünyalardan yaln›zca birine ait olabilir.
Böyle durumlarda da olas›l›k kipi ifadesini bulur. Mars’ta hayat ol-abil-ir tümce-
S O R U sindeki olas›l›k
S O bildiren
R U -(y)Abil ve beraberindeki -(A/I)r eki (Savafl›r, 1986: 137) ko-
nuflucunun önermenin do¤rulu¤una iliflkin tutumunun daha zay›flam›fl oldu¤unu
D‹KKAT göstermektedir.
D ‹ K KGereklilik
AT ifade eden önermelerde olay gerçek dünyaya ait olmasa
da bütün olas› dünyalar aittir, buradaki gibi olas›l›k önermelerinde ise bütün olas›
dünyalar aras›nda yaln›zca bir tanesine aittir (Chung & Timberlake, 1985: 242). Yu-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
kar›daki Türkçe örneklerde görülen bu ayr›m ‹ngilizce de karfl›l›¤›n› bulur:
(15)
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
There must be life on Mars ‘Mars’ta hayat ol-mal› / var-d›r’
There may be life on Mars. ‘Mars’ta hayat ol-abil-ir.’
K ‹ T A P Görüldü¤ü
K ‹ TüzereA P Türkçede ba¤›ml› biçimlerle ifade edilen bu anlamlar ‹ngiliz-
ce de must ve may ba¤›ms›z biçimbirimleriyle tafl›nmaktad›r. Demek ki, di¤erlerin-
de de oldu¤u gibi bu ulam›n kodlanma biçiminde de diller aras›nda sözdizimsel ve
TELEV‹ZYON biçimbilimsel
T E L Ebir
V ‹ Z karfl›tl›k
YON bulunmaktad›r.
S O R U Yükümlülük
S O Kipi
R U
Bilgisellik kipli¤i önermelerin olas›l›¤› ve gereklili¤i ile, konuflmac› taraf›ndan din-
D‹KKAT leyiciye yüklenen
D ‹ K K A Tyükümlülük kipli¤i ise eylemlerin olas›l›¤› ve gereklili¤i ile ilgi-
lidir. Yükümlülük kipi, yapt›r›m gücü olan bir kaynaktan ç›k›fll›d›r. Bir konuflucu-
nun yapt›r›m›n› kabul etti¤i bir kurum; kifli; yasal, ahlaki, sosyal bir kural; ya da da-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
ha öznel içsel bir itki sebebiyle belli bir biçimde tutum tak›nd›¤› durumlar›n dilde
ifadesidir. Zorunluluk ve izin alt ulamlar›n›n yan› s›ra niyet, istek, gönüllükle
AMAÇLARIMIZ de ba¤lant›s› vard›r (Lyons, 1977: 823-5; Palmer 1990).
AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 107
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
108 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
d›r›lan bu kat›l›mc›lardan tümleçler dolayl› ve dolays›z olarak ikiye ayr›l›rlar. Öz-
neler genellikle EDEN, dolays›z tümleçler ETK‹LENEN, dolayl› tümleçler de HE-
DEF anlamsal rollerini yüklenirler ve eylemin temel üyelerini olufltururlar. Bu özel-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
likleriyle sözdizim ve anlambilimle de yak›ndan iliflkili olan çat› kavram›n› biz bu
ünitede eylem eki-ifllev ba¤lam›nda ele alaca¤›z.
K ‹ T A P K ‹ T A P
Edilgen, ‹fltefl, Dönüfllü, Ettirgen Çat›
Dünya dilleri yap›lar›n›n el verdi¤i e¤ilimlere göre bu anlamlar› biçimbilimsel ola-
rak ekler yoluyla veya sözdizimsel olarak yard›mc› eylemler ve/veya s›ralama yo-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
luyla gerçeklefltirirler. Bu süreçlerden geçerek çat› anlam›yla donat›lan eylemler,
yal›n biçimleriyle etken-edilgen, etken-ifltefl, etken-dönüfllü ve etken-ettirgen kar-
fl›tl›¤›n› yans›t›rlar (Givon, 1990: 629).
‹NTERNET ‹NTERNET
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 109
Etken-Edilgen Çat›
Yüklemin belirtti¤i iflin özne taraf›ndan yap›ld›¤›n› gösteren, ek almam›fl, yal›n ey-
lemler, etken-edilgen karfl›tl›¤›ndaki etken çat›y› olufltururlar. Bir tak›m dilsel belir-
ticilerin, örne¤in ekler, yard›mc› eylemler vb, katk›s›yla oluflturulan edilgen çat› ise
eylemle özne aras›ndaki bu iliflkiyi de¤ifltirir. Bu durumda etken yap›n›n öznesi
EDEN / ALGILAYAN, edilgen yap›n›n öznesi ise ETK‹LENEN rolüne bürünür. Ge-
leneksel olarak edilgen çat› geçiflli, yani tümleç alan, bir eylemin nesne görevinde-
ki tümleç veya tümleçlerinin, özne konumuna geçmesi ve bu ifllemin de eylemin
yap›s› üzerinde baz› dilsel de¤ifliklerle yol açmas›yla kendini gösteren bir süreçtir.
Örne¤in, Türkçede bir ünlü veya [l] sesi ile biten geçiflli eylemlerin -(I)n ve arta ka-
lanlar›n da -(I)l eki ile donat›larak ortaya ç›kan edilgen çat› afla¤›daki de¤iflimleri
olanakl› k›lmaktad›r:
(20)
a. Zeynep köpekleri Kurt ve Karabafl’› çok iyi besliyor.
Kurt ve Karabafl (Zeynep taraf›ndan) çok iyi besle-n-iyor.
b. Zeynep Kurt ve Karabafl’› çok iyi e¤itiyor.
Kurt ve Karabafl (Zeynep taraf›ndan) çok iyi e¤it-il-iyor.
Görüldü¤ü üzere, edilgen tümcede, etken tümcenin nesnesi özne konumuna
geçmifl, etken tümcenin öznesi bu görevini kaybetmifl ama gereken durumlarda ‘...
taraf›ndan’ ilgeç öbe¤inin tümleci olmufl, eylem edilgen çat› ekleriyle donat›lm›fl
durumdad›r. Bu ifllemler sonucunda eylemin temel üye say›s› ikiden (Zeynep +
Kurt ve Karabafl) bire (Kurt ve Karabafl) indirgenmifltir.
Ne var ki, dünya dillerinde böyle bir tan›mlaman›n yetersiz kald›¤›n› gösteren
birçok örne¤e de rastlanmaktad›r. Edilgenli¤in büyük ölçüde sözdizimsel süreçler-
le kodland›¤› ‹ngilizcede bile baz› geçiflli eylemlerin edilgen biçimlerinin dilbilgisi
d›fl› oldu¤u, buna karfl›l›k baz› geçiflsiz eylemlerinse edilgen biçimlerinin bulundu-
¤u durumlar vard›r:
(21)
a. Mike resembles Mark. ‘Mike Mark’a benziyor.’
*Mark is resembled by Mike. ‘*Mark Mike taraf›ndan benzeniyor.’
b. Someone must have slept in this bed. ‘Bir bu yatakta uyumufl.’
This bed must have been slept in by someone. ‘Bu yatakta birisi taraf›n-
dan uyunmufl.’
(22)
a.
i. Tavuklar burada g›daklad›.
ii. *Burada g›dakland›.
iii. Atlar burada kofltu.
iv. *Burada kofluldu.
v. Su kovadan taflt›.
vi. *Kovadan tafl›ld›.
b.
i. Yar›flç›lar burada kofltu.
ii. Burada kofluldu.
iii. *Burada yar›flç›lar taraf›ndan kofluldu.
c.
i. Yar›flç›lar kofltu. Kofluldu.
ii. Ben kofltum. Kofluldu. *kofluldum.
iii. Sen kofltun. Kofluldu. *kofluldun.
iv. Biz kofltuk. Kofluldu. *koflulduk.
Edilgen çat› eylemin temel
üyelerini azaltan bir (a-ii), (a-iv) ve (a-vi)’ n›n dilbilgisi d›fl› olmas›, edensiz edilgenin insan özne ge-
ulamd›r. Geçiflsiz eylemlerle
edensiz, geçiflli eylemlerle rektirdi¤ini; (b-iii) ün dilbilgisi d›fl› olmas› bu tür yap›lar›n eden ilgeç öbe¤iyle kul-
edenli edilgeni kurar. lan›lmad›¤›n›; (c-ii), (c-iii) ve (c- iv) teki uyum eki alm›fl ögelerin dilbilgisi d›fl› ol-
mas› ise yine bu yap›lar›n her zaman üçüncü tekil kifli çekiminde olmas› gerekti¤i-
ni göstermektedir (Knecht, 1986: 32).
Genel olarak edilgen yap›larda k›l›c›n›n aç›k ifadesi dünya dillerinde de¤iflik
oranlarda s›n›rl›¤a tabidir. Örne¤in, Meksika’da konuflulan Yaqui dilinde buna hiç
rastlanmazken, baz› dillerde de birinci ve ikinci kifli k›l›c›lara (benim taraf›mdan,
senin taraf›ndan) yer verilmez. Türkçede de birçok anadili konuflucusunun ço¤un-
lukla kullanmay› seçmedi¤i (Lewis, 1967, 2000; Underhill, 1976) bu yap›n›n eden-
siz edilgende daha da k›s›tl› bir da¤›l›m› vard›r. Eden öbe¤inin kullan›m›na iliflkin
bu e¤ilimler asl›nda edilgen yap›n›n ifllevi üzerine de baz› ipuçlar› vermektedir.
Edilgen yap›lar ço¤unlukla k›l›c› bilinmedi¤inde, bariz oldu¤unda veya yersiz ol-
du¤unda kullan›lmakta ve böylece k›l›c›y› odaks›zlaflt›rmaktad›r. Edilgen çat›, bu
iflleviyle ayn› öznenin tümceler aras› devaml›l›¤›n› sa¤layarak metinsel ba¤dafl›kl›k
yarat›r. (Shibatani, 1985: 830):
(23)
(a) Gürkan konuflmas›n› bitirdi ve alk›flland›.
(b) Gürkan konuflmas›n› bitirdi ve herkes onu alk›fllad›.
Edilgen yap›n›n kullan›ld›¤› (23a) konu devaml›l›¤› bak›m›ndan (23b) den
ayr›l›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 111
Etken-‹fltefl
Geçiflli iki eylemin, birinci eylemin öznesi ikincinin nesnesi, ikinci eylemin öznesi
de birincinin nesnesi olacak flekilde ayn› anda gerçeklefltirilmesiyle ortaya ç›kan
bir süreçtir. Eylem kat›l›mc›lar›n›n ayn› hareketi karfl›l›kl› olarak biri birlerine ak-
tarmas›, etken tümcenin özne ve nesnesinin ifltefl yap›da tek bir özneye indirgen-
mesi biçiminde dile yans›r. Böylece eylem iki üyeliyken, tek üyeli, yani geçiflliy-
ken geçiflsiz olur (Givon, 1990: 628)
Görüldü¤ü üzere etken yap›daki nesne, ifltefl yap›da ço¤ul özne oluflturmak üze-
re etken yap› öznesiyle ayn› konumda kullan›lmaktad›r. ‹fltefllik anlam› Türkçe ve
Rusçada oldu¤u gibi s›ras›yla -(I)fl ve fl ekleri yoluyla veya ‹ngilizcede oldu¤u gibi
sözdizimsel olarak kodlanabilir. Ayn› ifllev ifltefllik ad›llar›yla da yerine getirilebilir.
(24)
Mary and John saw each other.
Mary ve John gör+ZAM birbirleri
‘Mary ve John birbirlerini gördüler.’
(24)’te oldu¤u gibi, ‹ngilizcede eylemde hiçbir de¤ifliklik olmaks›z›n salt each
other ‘birbiri’ ifltefl ad›l› ile elde edilen bu anlam, Türkçede beraberinde eylem ya-
p›s›nda da bir de¤iflikli¤i gerektirmektedir. ‹fltefllik ad›l› birbiri ve ifltefllik eki -(I)fl
ayn› ifllevi yerine getirdi¤inden birbirlerinin d›fllayan›d›r. Bu yüzden, biri varken di-
¤eri de kullan›l›rsa *Birbirlerini görüfltüler gibi dilbilgisi d›fl› yap›lar ortaya ç›kar;
ancak ad›l ayn› konumda -(y)lA/ile biçimiyle birliktelik durumunda kullan›ld›¤›n-
da yap› kurall› olur: Birbirleriyle görüfltüler. Ne var ki, birbiri ad›l›yla kurulmufl ifl-
tefl yap›lar ifltefllik biçimbirimiyle kurulmufl yap›larla her zaman anlamca özdefl de-
¤ildir. Örne¤in, aslan ve terbiyecisi bak›flt›lar ile aslan ve terbiyecisi birbirlerine
bakt›lar tümcelerini karfl›laflt›ral›m. Bak›flt›lar iki özne taraf›ndan yerine getirilen efl
zamanl› bir eylemi gösterirken, birbirlerine bakt›lar ‘önce aslan terbiyecisine bak-
t›, sonra da terbiyecisi aslana’ fleklinde bir eylem s›ralamas›n› da ça¤r›flt›rabilir. (24)
te verilen örne¤in Türkçe karfl›l›¤› için de benzer bir durum söz konusudur: görüfl-
tüler iki özne taraf›ndan ayn› zamanda ve karfl›l›kl› gerçeklefltirilen, birbirlerini gör-
düler ise hem karfl›l›kl› hem de s›ralamal› eylem aktar›m›na izin veren yap›lard›r.
‹fltefl çat›, eylemin temel
‹fltefl çat›, geçiflsiz eylemlerle kuruldu¤unda, eylemin gösterdi¤i hareket ço¤ul öz- üyelerini azaltan, öznelerinin
nenin bütün kat›l›mc›lar›n›n yer almas›yla toplu olarak gerçeklefltirilir: gülüfl-, karfl›l›kl› ya da toplu
uçufl, ba¤r›fl-, kaç›fl -, koflufl. Bu türdeki ifltefl yap›larda da ad›l kullan›ld›¤›nda an- hareketini kodlayan bir
süreçtir.
lam de¤iflikli¤i ortaya ç›kar. Çocuklar koflufluyor toplu bir eylemi betimlerken, ço-
cuklar birbirlerine kofluyor karfl›l›kl› olarak gerçeklefltirilen bir eylemi anlat›r (Ku-
ruo¤lu, 1990: 134).
112 Genel Dilbilim-I
Etken-Dönüfllü
T›pk› edilgen çat› gibi dönüfllü çat› da genellikle tümleç alan geçiflli eylemlerle kul-
lan›l›r. Dönüfllü çat›da özne ve nesne özdefltir. Eylem özne taraf›ndan nesneye ak-
tar›l›r (Givon, 1990: 628).
‹ngilizce, Rusça ve Türkçe örneklerde dönüfllü yap›da özne olan çocuk ayn› za-
manda da eylemin al›c›s›d›r. Yap›lan iflin yapana döndü¤ü bu çat› ‹ngilizcede dö-
nüfllülük ad›l› himself, Türkçe ve Rusçada s›ras›yla-(I)n ve -sja eki taraf›ndan kod-
lanm›flt›r. Türkçede de dönüfllülük ad›l› kullan›larak ayn› anlam aktar›labilir: Çocuk
Dönüfllü çat› eylemin temel kendini y›kad›. Yukar›da da de¤inilen ifltefllik ad›l› ve ifltefllik eki aras›ndaki iliflki,
üyelerini azaltan, öznesi ve dönüfllük ad›l› ve dönüfllük eki aras›nda da vard›r. Ad›l ekle ayn› ifllevi tafl›d›¤›n-
nesnesi özdefl olan eylemleri
kodlayan bir süreçtir. dan bir arada kullan›ld›klar›nda *çocuk kendini y›kand› gibi dilbilgisid›fl› yap›lar
ortaya ç›kar.
Yukar›da edilgen, ifltefl ve dönüfllü çat› aras›ndan yap›sal bir iliflki oldu¤unu
SIRA S‹ZDEgördük. Afla- SIRA S‹ZDE
¤›daki tümceleri ele alarak bunlar aras›ndaki anlamsal iliflki üzerinde düflününüz. 13
Ecem arand›.
Ecem kendini arad›. D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Ecem ve arkadafllar› araflt›lar.
S O R U S O R U
Etken-Ettirgen
Ettirgen çat› di¤er çat› ulamlar›ndan farkl› olarak eylemin temel üye say›s›n› art›ran
D‹KKAT D‹KKAT
bir süreçtir. Tek üyeli geçiflsiz bir eylemden iki üyeli geçiflli bir eylem, iki veya üç
üyeli geçiflli eylemlerden de s›ras›yla üç ve dört üyeli geçiflli eylemler yarat›r. Türk-
N N
çede -DIR, -t, -It, -Ir, -Ar biçimbirimleriyle kodlanan bu çat›n›n SIRA S‹ZDE anlamak
iflleyiflini SIRA S‹ZDE
için afla¤›daki örnekleri ele alal›m:
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Etken Ettirgen Tablo 5.13
Ettirgen Çat› ve
a. Bebek uyudu. b. Annesi bebe¤i uyuttu. Geçifllilik De¤iflmeleri
a. Bebek sütü içti. K ‹ içirdi.
c. Annesi bebe¤e sütü T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
Uyumak eylemi yaln›zca özne alan (bebek) tek temel üyeli geçiflsiz bir eylem-
dir. (d) de ayn› eylem ek al›nca öznesi nesne olur ve farkl› bir özne (annesi) dev-
reye girer. Art›k eylemin k›l›c›s› bu öznedir. (b) deki örnekte ise özne ve dolays›z
tümleç alan iki üyeli içmek eylemi kullan›lm›flt›r. Bu eylem (e)‹ Nde
T E Rek
N E al›nca
T özne- ‹NTERNET
si (bebek) dolayl› tümleç olmufl ve yine yeni bir özne (anne) devreye girmifltir. Ar-
t›k eylemin k›l›c›s›na içmek iflini yapt›ran bu yeni özne olur. (c) de ise özne, do-
layl› tümleç ve dolays›z tümleç olarak üç üyeli bir eylem kullan›lm›flt›r: vermek. Ar-
t›k anne, bebek ve oyunca¤›n yan› s›ra bir arac› daha vard›r ve bu arac› vermek
eyleminin k›l›c›s› rolünü üstlenmektedir.
(26)
uyu bir üye: özne
uyu-t iki üye: özne, dolays›z tümleç
iç iki üye: özne dolays›z tümleç
iç-ir üç üye: özne, dolayl› tümleç, dolays›z tümleç
ver üç üye: özne, dolayl› tümleç, dolays›z tümleç
ver-dir dört üye: özne, dolayl› tümleç, dolays›z tümleç, arac›
Ettirgen çat›n›n eylemin temel üyelerini art›rma ifllevi baflka birçok dil için de söz
konusudur. Afla¤›daki örnekler Senegal’ de konuflulan Wolof dilinden al›nm›flt›r:
(27)
Nene bi di na toog
Çocuk BEL‹RLEY‹C‹ ZAM 3. TEK K‹fi‹ otur
‘Çocuk oturacak’
Di naa toog-al nene bi
ZAM 1. TEK.K‹fi‹ otur-ETRG. çocuk BEL‹RLEY‹C‹
‘Çocu¤u oturtaca¤›m.’
(Comrie, 1985: 324)
114 Genel Dilbilim-I
(28)
Sam slid off the roof. ‘Sam çat›dan kayd›.’
Mary made Sam slide off the roof. ‘Mary Sam’i çat›dan kayd›rd›.’
Mary caused Sam to slide off the roof. ‘Mary Sam’in çat›dan kaymas›na
sebep oldu.’
Görüldü¤ü üzere cause ‘sebep olmak’ ve make ‘yapmak’ eylemleri özel bir s›-
ralamada kullan›lm›fl ve temel eylemlerin de uygun çekimleriyle birlikte ettirgen
yap›lar oluflturulmufltur. Bazen de ettirgen anlamlar sözlüksel olarak ifade edilir:
die ‘öl’ ve kill ‘öldür’ karfl›tl›¤›nda oldu¤u gibi.
Ettirgen anlamlar aktaran bu süreçler üretkenlikleri bak›m›ndan karfl›laflt›r›ld›-
¤›nda sözdizimsel süreçlerin oldukça üretken, yeni sözcüklere aktar›labilecek dü-
zenli bir dizge tafl›mad›klar›ndan sözlüksel ettirgenlerin ise pek üretken olmad›¤›
görülmektedir. Biçimbilimsel süreçlerin üretkenli¤i ise dilden dile farkl›l›k göster-
mektedir. ‹ngilizcede lie ‘yatmak’/lay ‘yat›rmak’, sit ‘oturmak’/seat ‘oturtmak’ gibi
çok s›n›rl› birkaç örnek görülürken Türkçede ettirgen eylemler de dahil hemen he-
men her eylemle kullan›labilecek kadar üretkendir: ye-dir-t-tir. (Comrie, 1985:
332). Her ettirgen ek bir arac› ekleme ifllevini yerine getirirken, baz› durumlarda
üye say›s›n› art›rmak yerine vurgu amaçl› da kullan›labilir. Foto¤raf çek-tir-t-tim
tümcesi her zaman ‘ben bir baflkas›n›n›n foto¤rafç›ya gidip foto¤raf çektirmesine
sebep oldum’ anlam›nda de¤il daha vurgulu ve etkili olarak olarak ‘ben foto¤raf-
ç›n›n benim foto¤raf›m› çekmesine sebep oldum’ anlam›nda da kullan›labilir (De-
mircan, 2003: 84).
Ettirgen yap›lar anlam özellikleri bak›m›ndan ilginç bir derleme sunmaktad›rlar.
Örne¤in, ettirgen çat› belirticilerinin biçiminin bunlar›n ifade ettikleri kavramsal
içeri¤i de yans›tt›klar› görüflü vard›r. X ve Y birer dilsel ögeyse ve # iflareti he-
ce/sözcük s›n›r›n›, + iflareti de biçimbirim s›n›r›n› simgeliyorsa X ile Y aras›ndaki
uzakl›k afla¤›daki ölçekte yukar›dan afla¤›ya do¤ru azalarak devam etmektedir:
(29)
a. X#A#Y
b. X#Y
c. X+Y
d. X
Bu iki öge aras›ndaki uzakl›k (d) de oldu¤u gibi tek bir biçimde kaynaflt›klar›
zaman en az, (c) oldu¤u gibi ayr› ba¤›ml› biçimler oldu¤unda ise biraz daha fazla,
(b) de oldu¤u gibi ayr› ba¤›ms›z biçimler oldu¤unda daha da fazla ve (a) da oldu-
¤u gibi aralar›na baflka bir öge girdi¤inde ise en fazlad›r. Yani yap›lar aras›ndaki
Görüntüsellik, dilsel
gösterge ile göndergesi dilsel uzakl›k, ifade ettikleri anlamlar aras›ndaki kavramsal uzakl›¤a karfl›l›k gel-
aras›ndaki fiziksel bir ba¤›n mektedir (Haiman, 1983: 782). Buna göre, ettirgen çat› sözdizimsel olarak kodlan-
varl›¤›n› iflaret eden
durumdur. d›¤›nda sebeple sonuç ayn› zamanda ve yerde olmayabilir ve hatta ikisi aras›nda
fiziksel temas da olmayabilir. Bu görüntüsellik iliflkisini afla¤›daki örnekleri ele
alarak anlamaya çal›flal›m:
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 115
(30)
Johh spilled the milk. ‘John sütü döktü.’
John caused the milk to spill. ‘John sütün dökülmesine sebep oldu.’
(a) ve (b) tümcelerinin her ikisinde de sonuç ayn› olmas›na ra¤men (süt dökül-
dü) aralar›nda anlamsal bir fark vard›r. (a) daki tümce öznenin hareketleriyle sü-
tün dökülmesi aras›nda daha yak›n bir ba¤› sezdirir: elinden kaym›flt›r, aya¤›n›
çarpm›flt›r vb. (b) deki tümce ise arac› eylemler / k›l›c›lar içermektedir: masaya
çarpm›flt›r, masa sallanm›flt›r ve süt devrilmifltir. Di¤er dillerde de ayn› durum göz-
lenmektedir.
(31)
Nivkh (Rusya)
(33)
Gürcüce
Mama vflvil-s çeril-s a-çer-in-eb- s
Baba o¤ul-NESNE mektup-ZAM -yaz- - - 3.TEK K‹fi‹
‘Baba o¤luna mektup yazd›rd›’ (Sebep oldu, izin verdi, yard›m etti)
(Comrie, 1985: 334)
1. Afla¤›daki örneklerde ettirgen çat› nas›l kodlanm›flt›r? SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Lie/lay 14
Sit /seat
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
kisi içinde olduklar› adlar›n kifli say› özellikleri yerine veya bunlar›n yan› s›ra cins
özellikleriyle de uyum bilgisini kodlarlar (Anderson, 1985: 197-8)
(35)
Rusça
Tanja sidel -e u okna
Tanja otur+ZAM-TEK-D‹fi‹ yan›na pencere
Uyum, bir ögenin dilbilgisel
‘Tanja pencereinin yan›nda oturuyordu.’ ulam özelliklerinin bir baflka
ögeyi biçimbilimsel olarak
etkilemesi durumudur.
Djadja Vanja sidel u okna
Day› Vanja otur+ZAM-TEK-ER‹L yan›nda pencere
‘Vanja Day› pencerin kenar›nda oturuyordu.’
N N
Olumsuzluk, tümcenin
Eylemcil Çekim 6: Olumsuzluk SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
anlam›n›n tümünü ya da bir
Her dilde, ifllevi olumlu düz tümcenin anlam›n› olumsuzlaflt›rmak olan belli süreç- bölümünü yads›may›
ler kullan›lmaktad›r. Bunlar tümce ve eylem öbe¤i düzleminde afla¤›daki yöntem- anlatan süreçtir.
AMAÇLARIMIZ Olumsuzluk ögelerinin
AMAÇLARIMIZ
lerden biriyle gerçeklefltirilebilir: biçimi ve kapsam› diller
aras› ve dil içi de¤ifliklikler
(37) gösterir.
a. Olumsuzluk biçimi tümcenin tamam›n› tümleç olarak al›r; K ‹ örn.
T A Türkçe
P de¤il: K ‹ T A P
Ali gelmifl de¤il.
b. Bir ba¤›ms›z biçimbirim eylem öbe¤inde kendisine ayr›lan konumda kullan›l›r;
örn. ‹ngilizce not yard›mc› eylemden hemen sonra: I do T E Lnot
E V ‹ know
Z Y O N ‘Bilmiyo- TELEV‹ZYON
rum’, Frans›zca ne ....pas eylemi aras›na alarak: Je ne sais pas ‘Bilmiyorum’
c. Bir önek ya da sonek biçimde ba¤›ml› biçimbirim eyleme eklenir; örn. Türk-
çe -mA: gelmedi.
‹NTERNET ‹NTERNET
118 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE ‘Çal›fl›yor’ SIRA S‹ZDE
Ka-wuuka-wa-y
OLUMSUZ-çal›fl-OLUMSUZ-B‹TMEM‹fiL‹K
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
‘Çal›flm›yor.’
(Givon, 1990: 66)
K ‹ T A P K ‹ T A P
SIFAT VE BEL‹RTEÇLER
S›fatlar, boyut, flekil, renk, yafl, tat, koku, doku, nitelik gibi derecelendirilebilir
özellikleri belirten, ad öbekleri içinde ad›n niteleyicisi: [büyük] oda, [kare] oda,
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
[mavi] oda, [eski] oda, [ac›] biber, [burcu] koku, [kal›n] kumafl, [güzel] oda; eylem
öbekleri içinde de yüklemcil olarak ifllev gören sözcüklerdir: oda [büyük], oda [ka-
re], oda [mavi], oda [eski], biber [ac›], koku [burcu], kumafl [kal›n], oda [güzel]. Ad
‹NTERNET ve eylemlere ‹ N T göre
E R N E Tdaha s›n›rl› say›da çekime girerler. Türkçede ise çekim eki al-
mazlar. Dünya dillerinde rastlanan en belirgin çekim ulam› derecelendirme içeren
karfl›laflt›rma sürecidir. Baz› dillerde (‹ngilizce, Macarca) ba¤›ml› biçimbirimlerle
ekleme baz› dillerde de ba¤›ms›z biçimbirimlerle s›ralama biçiminde gerçeklefltiri-
lir (Türkçe, Frans›zca):
(38)
‹ngilizce tall ‘uzun’ taller ‘daha uzun’
Macarca magasa ‘uzun’ magasa-bb ‘daha uzun’
Frans›zca jolie ‘hofl’ plus jolie ‘daha hofl’
Duala kolo ‘büyük’ kolo buka ‘daha büyük’
http://wals.info/chapter/121
S›fatlar niteleyici konumundayken bafl ad›n tafl›d›¤› durum, cins, say› bilgisiyle
uyuma girerler. Örne¤in, Frans›zcada petit garçon ‘küçük çocuk’ biçiminin ço¤ulu
petits garçons ‘küçük çocuklar’ olarak gerçekleflir. Say›, s›fatlara özgü bir özellik
olmad›¤› halde, petit ‘küçük’ niteledi¤i ço¤ul bafl adla garçons ‘çocuklar’ uyumlu
olmak üzere -s ekini alm›flt›r. S›fatlar ayr›ca yüklemcil öge durumundayken de ey-
lemlerin girdi¤i çekimlere girebilirler: büyük-tür, büyük-tü, büyük-müfl, büyük-se.
Türkçede s›fatlar ad olarak kullan›labildi¤inden adlar›n ald›¤› çekimleri al›rlar: bü-
yük-ler-den, büyük-ler-in gibi. Ayr›ca, s›f›r türetim sürecinden geçip zarflaflarak ey-
lemleri de niteleyebilirler: [h›zl›] konufltu, [çabuk] yürüdü. S›fatlar niteleyici ifllev-
leri bak›m›ndan belirteçlerle benzeflseler de sözdizimsel da¤›l›mlar› bu iki sözcük
s›n›f›n› birbirinden ay›r›r (bkz. Sözdizim üniteleri).
Belirteçler s›fatlarla ayn› özelliklere sahip olup eylemleri, s›fatlar› ve belirteçle-
ri zaman, yer, yön, nitelik, durum ve derece bak›m›ndan niteleyen sözcüklerdir.
Tümceleri niteleyen türleri de vard›r: maalesef, iyi ki, belki, aç›kças› vb. Hiçbir öge
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 119
ile uyum iliflkisine girmedikleri için bu ekleri almazlar. En belirgin özellikleri s›fat- S›fatlar baz› dillerde
niteledikleri adlarla uyum
lar gibi derecelendirme çekimine girmeleridir: talk [fast] ‘h›zl› konufl, talk [faster] iliflkisine giren, ço¤u dilde
‘daha h›zl› konufl’, beautifully ‘güzelce’, more beautifully ‘daha güzelce’. S›fat ve de derecelendirme çekimi
alan aç›k küme
belirteçlerin tafl›d›¤› bu ulam yaln›zca derecelendirilebilir niteliklerin kodlanmas›- sözcükleridir. Belirteçler de
na izin verir: hamile, *daha hamile, single ‘bekar’, *more single ‘*daha bekar’, to- derecelenme özellikler
tally ‘bütünüyle’, *more totally ‘*daha bütünüyle.’ bak›m›ndan s›fatlara
benzeyen aç›k küme
sözcükleridir.
KAPALI KÜME SÖZCÜKLER‹
Kapal› küme sözcüklerinden olan ve, ile, ama gibi ba¤laçlar yayg›nl›kla çekime
girmedikleri için farkl› sözcük biçimleri de yoktur. ‹lgi kuran sözcükler olan ilgeç-
ler ise (ra¤men, kadar, göre, için vb) genellikle çekime girmezler ancak Türkçede
bunlar›n baz›lar› adlar›n oluflturdu¤u bir alt ulam›nda, adlar›n ald›¤› çekimleri al›r-
lar: alt›nda, önünde, üzerinde, vb. Belirleyicilerden baz›lar› say› eki alarak çekime
girerler: bu, flu o, bunlar, flunlar, onlar, this ‘bu’, these ‘bunlar’, that ‘flu’, those
‘flunlar’. En yal›n tan›m›yla ad yerine geçebilen sözcükler olan ad›llar, ad gibi ifllev
gördüklerinden ads›l çekimlere girerler:
Durum: kifli ad›llar›: ben, beni, bana, bende, benden, benim, ‹ngilizce he ‘o’,
him ‘onu, she ‘o’ her ‘onu’
Say›: kifli ad›llar›: ben-biz, sen, siz, o, onlar, I-we, he-they.
Uyum: dönüfllülük ad›l›: kendim, kendin, kendi, kendimiz, kendiniz, kendileri,
myself, yourself, herself, himself vb.; ifltefllik ad›l›: birbirimiz, birbiriniz,
birbirleri. Kapal› küme, ögeleri s›n›rl›
ya da de¤iflmez olan sözcük
Cins: ‹ngilizce he ‘o-eril’, she ‘o-diflil’; Hausa (Nijerya) kai ‘2. tekil kifli-eril’, kümesidir.
ke ‘ikinci tekil kifli diflil’
http://wals.info/chapter/44
Örneklerde yans›t›ld›¤› gibi, ad›llar›n s›n›fland›r›lmas›nda dünya dillerinde ge-
nellikle konuflucu, dinleyici ve bir üçüncü taraf› gösteren üçlü bir ay›r›ma gidilir.
Bu ay›r›mdan birinci, ikinci ve üçüncü kifli ad›llar› ortaya ç›kar. Bunlardaki tekil-
ço¤ul karfl›tl›¤›n› yans›tan[.20] say› çekimi de eklendi¤inde Türkçenin ad›l dizge-
sinde oldu¤u gibi alt› çeflit karfl›tl›¤› içeren bir çekim dizgesi oluflur.
2. Türkçede eylem eklerinin hangi s›rada kullan›ld›¤›n› afla¤›daki örnekten yola ç›karak
gösteriniz. S O R U S O R U
Dayan›flt›r›lmad›lar (Lewis, 1967: 152)
D‹KKAT D‹KKAT
Bütün bunlardan ne ö¤rendik? Bu bilgiler nerede ve nas›l iflimize yarar?
Tümce en yal›n biçimiyle bir konu ve bu konuya iliflkin bir yorum olarak ta-
N N
SIRA S‹ZDE
n›mlanabilir. ‹flte tümcenin bu anlamsal ifllevi dile yans›yan temel s›n›fland›rmay› SIRA S‹ZDE
da gösterir: ad-eylem. Di¤er sözcük s›n›flar› böyle olmasa da, ad ve eylem ay›r›m›
evrensel bir s›n›fland›rmad›r (Schachter, 1985: 7). Kabaca, adlar tümcelerin konu-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
lar›n›, eylemler de bu konulara iliflkin yorumlar› yans›tan parçalar›d›r. Varl›klar›
göstermek için kullan›lan adlar, bunu yaparken de onlar›n say›lar› (tekil-ço¤ul), bir
tak›m özellikleri (eril-diflil-yans›z, canl›-cans›z, insan-hayvan) Kve‹ nas›l
T A P bir hareket K ‹ T A P
içinde olduklar› (eylemi yapan, eylemden etkilenen, eylemi birisi için yapan, bir
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
120 Genel Dilbilim-I
yere giden, bir yerden gelen vb) bilgisini de verir. ‹flte bütün bunlar say›, cins, du-
rum olarak s›n›fland›rd›¤›m›z ads›l çekimlerle yap›l›r ve bir sözcü¤ün ad olarak s›-
n›fland›r›lmas›n›n biçimbilimsel ölçütlerini yans›t›r. Yani bir sözcük ad ise bu ulam-
lar› da üzerinde tafl›mal›d›r. Eylemler konuflman›n konusunu oluflturan adlara ilifl-
kin bir yorum yapmak üzere kullan›ld›klar›ndan, ad›n hareketi ya da olufluna dair
bilgiler verir: zaman› (zaman), nas›l gerçekleflti¤i (görünüfl: hareketli mi, dura¤an
m›, bitti mi, ortas›n da m› vb.), yaln›z m›, baflka kifliler ya da nesneler beraberinde
mi (çat›: geçiflli-geçiflsiz), yorumun güvenilirli¤i (kip: olgusal, tahmin, olas›l›k, vb.).
Demek ki, bu bilgileri üzerinde tafl›yan bir sözcük de eylem olarak s›n›fland›r›la-
cakt›r. Ad ve eylemlerin ifade etti¤i konu ve yorumlar› çeflitli bak›mlardan nitelen-
diren sözcükler de s›fat ve belirteçlerdir. Bunlar gösterdikleri niteliklerin ne oran-
da yans›t›ld›¤›ndan söz ederler ve çekimlerinde üstünlük, en üstünlük gibi derece-
lendirme bilgisi verirler. Demek ki, s›fat ve belirteçlerin ay›r›c› s›n›fsal özelli¤i de
derecelendirme çekimini tafl›malar›d›r.
‹flte biçimbilimsel ulamlardan bütün bunlar› ö¤reniyor ve bu bilgileri sözcük s›-
n›fland›rmada etkin bir biçimde kullan›yoruz. Peki ama bütün dillerin biçimbilim-
sel yap›s› ayn› m›? Bütün diller böyle zengin çekimsel esnekli¤e elveriflli mi? Ünite
içindeki tart›flmam›zda da yer yer de¤indi¤imiz gibi baz› diller bu bilgileri kodla-
mak için biçimbilimsel de¤il, sözdizimsel yöntemleri kullan›rlar. Böyle dillerde ise,
bu ifllevleri, sözcükler aras›nda ilgi kurmaya yarayan kapal› küme sözcükleri yeri-
ne getirirler (Schachter 1985: 24).
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 121
Özet
N
A M A Ç Ads›l çekim ulamlar›n› listeleyip aç›klayabilecek. N
A M A Ç S›fat ve belirteçlerin ald›¤› ulamlar› listeleyip
1 Dünya dillerinde yayg›nl›kla görülen, ads›l çe- 3 aç›klayabilecek.
kimler say›, cins, durum ve uyumdur. Adlar say› S›fat ve belirteçler derecelendirme çekimine, s›-
çekimi al›p almamalar›na göre say›labilen-say›la- fatlar ise bunun yan› s›ra niteledikleri adlarla sa-
mayan, cins ulam›n›n donatt›¤› bilgilere göre eril- y› ve cins uyumuna girerler.
diflil-yans›z, canl›-cans›z, insan-hayvan altulam-
lar›na ayr›l›rlar. Dilbilgisel ulamlar olan durum N
A M A Ç
Kapal› küme üyelerine iliflkin ulamlar› listeleyip
ve uyum eklerine göre de tamlayan-tamlanan, 4 aç›klayabilecek.
özne, nesne, dolayl›/dolays›z tümleç biçiminde Kapal› küme sözcüklerinden ba¤laç ve ilgeçler
görevlendirilirler. ço¤unlukla çekime girmezler ve bu yüzden fark-
N
l› sözcükbiçimleri bulunmaz. Ad›llar say›, kifli,
Eylemcil çekim ulamlar›n› listeleyip aç›klayabile- durum; belirleyicilerden baz›lar› da say› çekimi-
A M A Ç
2 cek. ne girerler.
Dünya dillerinde yayg›nl›kla görülen eylemcil
çekimler zaman, görünüfl, kip, çat›, uyum ve
olumsuzluktur. Zaman çekiminden, eylemin te-
mel al›nan bir gönderim noktas›na göre geçmifl,
flimdi, gelecek biçiminde kodland›¤›n›; görünüfl-
ten ise eylemin bu farkl› zaman noktalar›nda na-
s›l gerçekleflti¤ini ö¤reniyoruz: sürerli, sürersiz,
bitmifl, bitmemifl, ilerleyici, al›flkanl›k gibi. Kip-
ten, konuflucular›n her zaman olgusal gerçekler-
den de¤il, olas›l›k, tahmin, yükümlülük ve zo-
runluluklardan söz ederek de¤erlendirmeler yap-
t›¤›n› anl›yoruz. Çat› ulam›ndan da afla¤›daki so-
rular›n yan›tlar›n› bularak eylemin geçiflli mi ge-
çiflsiz mi oldu¤unu görüyoruz: Tümcede birincil
kat›l›mc›y› saptamak gerekli mi? (etken çat›: döv),
tümcede ikincil kat›l›mc›y› belirtmek daha m› ön-
celikli? (edilgen çat›: döv-ül), birincil ve ikincil
kat›l›mc›lar özdefl mi? (dönüfllü: döv-ün), birincil
kat›l›mc›, eylemi gerçeklefltirirken bireylerinin
birbirini etkiledi¤i bir grup mu? (ifltefl: döv-üfl),
eylem gerçekleflirken arac›lar kullan›lm›fl m›? (et-
tirgen: döv-dür). Eylemdeki uyum çekiminden
de öznenin hangi kifli (birinci, ikinci, üçüncü) ve
kaç kifli (tekil, ço¤ul) oldu¤unu anl›yoruz.
122 Genel Dilbilim-I
Kendimizi S›nayal›m
1. *Kitaptan›yor kelimesinin dilbilgisi d›fl› bir yap›da 6. Afla¤›daki örnekte hangi ulam türü kullan›lm›flt›r?
olmas›n›n nedeni afla¤›dakilerden hangisidir? Frans›zca
a. Uyum kural›na ayk›r›d›r. le livre
b. Görünüfl eylemcil bir ulamd›r. BEL‹RLEY‹C‹ kitap
c. Kitap say›labilir bir add›r. ‘kitap’
d. Tümce bitmifllik kipi gerektirir.
e. Durum ulam› görünüflten önce kullan›lm›flt›r. le-s livre-s
BEL‹RLEY‹C‹-ÇO⁄. Kitap-ÇO⁄
2. Afla¤›dakilerden hangisi uyum ulam› al›r? ‘kitaplar’
a. birbiri a. say›
b. göre b. uyum
c. h›zl›ca c. say› - uyum
d. ile d. cins
e. Hiçbiri e. cins-uyum
3. Afla¤›dakilerden hangisi dilbilgisel durum ulam› tafl›r? 7. Afla¤›dakilerden hangisi ads›l say› içerir?
a. Çocuk kendini ›s›rd›. a. Solard›.
b. Çocuk yata¤›ndan düfltü. b. Soldular
c. Çocuk yata¤›na gitti. c. Gözlere
d. Çocuk kendine yer yapt›. d. Uygular
e. Çocuk kendi kald›. e. Gözlerler
4. Müdürle tan›flt›r›lm›fl. 8. Ettirgen çat› ulam› ile yap›lan kopar-, kurut-, doldur,
Hangisi yukar›daki tümcenin görünüfl ulam›n› verir? kaynat eylemlerinde ek nas›l bir etki yaratm›flt›r?
a. edensiz edilgen yapm›flt›r
a. edilgen b. geçiflli eylem yapm›flt›r
b. bitmifllik c. temel üye say›s›n› azaltm›flt›r
c. geçmifl d. temel üye say›s›n› art›rm›flt›r
d. kan›tlanabilirlik e. (b) ve (d)
e. yükümlülük
9. Afla¤›dakilerden hangisi her zaman tekil-ço¤ul kar-
5. Bu kolye senin olmal› tümcesindeki anlam fl›tl›¤› tafl›maz?
bulan›kl›¤› afla¤›dakilerden hangisinden kaynaklan›r? a. K›sa sürede arkadafl edindi.
a. zaman b. K›sa sürede bir arkadafl edindi.
b. görünüfl c. K›sa sürede arkadafllar edindi.
c. çat› d. K›sa sürede birçok arkadafl edindi.
d. kip e. K›sa sürede iki arkadafl edindi.
e. uyum
10. bitirebilir
Yukar›dakidaki eylem hangi ulamlar› tafl›maktad›r?
a. çat›+kip+uyum
b. çat›+zaman+kip+uyum
c. zaman+çat›+kip+uyum
d. kip+zaman+uyum
e. zaman+kip+zaman
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 123
Okuma Parças›
Sanatç› Ayfle Erkmen, ‘Evde’ çal›flmas›yla, bu ünitemiz- Öyle san›yorum ki önemli olan, dilin bireylerin ve toplu-
de de¤indi¤imiz çekim eklerinin dilsel zenginli¤e katk›- mun gereksinmelerine karfl›l›k verme özelli¤i, yetene¤i-
s›na dikkat çekerken (bkz. Foto¤raf 5.1), Yusuf Çotuk- dir. Bireyler dilin olanaklar›yla iletiflim kurabiliyor, anla-
söken de afla¤›daki yaz›s›nda eklerin de¤il ama “dilsel flabiliyorlarsa bu önemli bir etkendir. Ancak, dil gerek-
birimlerin” anlat›mda gere¤ince kullan›lmas›ndan söz sinmeleri karfl›lamad›¤› durumlarda yeni kavramlar, yeni
ediyor. Ek ya da sözcük ya da “dilsel birim”, bütünüyle sözcükler, yeni anlat›m olanaklar› aray›fl›na yönelinir. Bu
dil donam›m›z› oluflturan bu ögeler, bu muhteflem diz- da dilin söz varl›¤›n› zenginlefltirir. Konuflmac› da bunla-
ge, dikkat çekmeye de¤mez mi? r› gereksinmeleri oran›nda al›r ve söz da¤arc›¤›na katar.
Bir de flunu söylemek istiyorum: Her dil en az çabayla
KAÇ SÖZCÜKLE KONUfiUYORUZ? en çok fleyi anlatmay› /dilde tutumluluk ilkesi) ilke edi-
Ö¤retmenlik yaflam›m boyunca pek çok insan (ö¤ret- nir. Bu durum Türkçede de görülür. Birey az sözcükle
men, ö¤renci, arkadafl, dost vd) bana dille ilgili sorular meram›n› anlatabiliyorsa, sözcük say›n›n azl›¤›na dik-
yöneltmifltir. Bunlar› bildi¤imce, bilmediklerimi ise ö¤- kati çekip dili k›s›r bir olarak görüp göstermenin bir an-
renerek yan›tlamaya çal›flt›m. Ancak hiçbir bilimsel ve lam› olmad›¤›n› düflünüyorum. Önemli olan özcük sa-
dilsel temeli olamayan kimi yarg›larla da karfl›laflt›m. y›n›n azl›¤› ya da çoklu¤u de¤ildir. Anlat›lmak isteni-
Zaman zaman da hayli sinirlendi¤im oldu. ‹flte bunlar- lenlerin, tam ve do¤ru olarak aktar›lmas›na yarayacak
dan birkaç tanesi: dilsel birimlerden yeterince, gere¤ince yararlan›p yarar-
• “Türkçede sözcük say›s› az, Türkçenin terim üret- lanamad›r. Kimi durumlarda k›sa anlat›mlar, bol söz-
me olanaklar› s›n›rl›, bu dille ne edebiyat ne de cüklü, parlak, süslü püslü anlat›mlara göre daha etkili,
bilim yap›labilir.” daha çarp›c› olabilmektedir. Diyesi flu: Sözcük say›s›na
• “Zaten yeterince okuma -yazma e¤itimi almam›fl tak›l›p kalmayal›m. Ancak anlat›m zenginli¤inin söyle-
bir halk›z, dilimizden yabanc› sözcükleri de ata- mi de zenginlefltirdi¤ini unutmayal›m.
rak üç yüz befl yüz kelimelik bir kabile dili hali- Türkçenin 500 sözcüklük bir kabile diline dönüfltürül-
ne getirdiler dilimiz. Günlük konuflma dilindeki dü¤ünü ileri sürenlerin uzmanl›k alan› çokluk dil de¤il,
yetersizli¤imiz bizim kültürsüzlü¤ümüzü ayna dil d›fl›nda bir alan. Kimdir bunlar? Kimi (tutucu, ilerici)
gibi gösteriyor!...” yazarlar, kimi gazeteciler, kimi edebiyatç›lar, Türk dili
• ‹nsanlar›m›z günlük konuflmada 300-500 sözcük- ve edebiyat› ö¤renimi görmesine karfl›n, dilin ifllevleri-
le konufluyor. Kültür düzeyi düflük kesimlerde ni bir türlü anlayamam›fl kimi dil ve edebiyat araflt›rma-
bu say› 100’e düflüyor.” c›lar› ve onlar›n çömezleri... Bunlar bir gerçe¤i daha
Bu yaz› kapsam›nda son görüflü de¤erlendirme konusu göremiyorlar. O da flu: Herkesin kulland›¤› ortak/genle
yapmak, insanlar›m›z›n günlük konuflma dilinde kaç dil (Dilbilim kurucusu F. Saussure buna “dilin toplum-
sözcük kulland›klar›n› tart›flmak istiyorum. sal yan›na” “dil” diyor.) ile bireyin kulland›¤› dili (Saus-
... sure buna “dilin bireysel yan›na” “söz” diyor.) birbirine
Sözcük Say›s› Yeterli mi? kar›flt›r›yorlar. Türkçe, 2000 y›ll›k tarihinde, kurulufl dö-
fiöyle bir soru geliyor akla: “Söylemindeki sözcük say›s› nemi d›fl›nda, herhalde hiçbir zaman 500 sözcüklük bir
bir yazar›n yetkinli¤ini gösterir mi?” fiu bir gerçektir: Söy- kaile dili durumuna düflmedi. Çevre uluslar ve kültür-
lemde yaln›zca sözcük say›s› belirleyici de¤ildir, belki lerle kaynafl›rken onlardan etkilenip içine pek çok söz-
sözcük say›s› en sonlarda yer al›r. Önemli olan yazar›n cük ald›, dahas› bunlar›n say›s›n›n % 70’leri buldu¤u
düflüncelerini, duygular›n›, tasar›mlar›n› hayallerini, göz- dönemler oldu, ancak hiçbir zaman kimli¤ini yitirmedi.
lemlerini, beklentilerini vd do¤rudan/dolayl› yoldan ak- Çünkü halk kendi diline her zaman sahip ç›kmas›n› bil-
tarabilece¤i bir anlat›m biçimini oluflturabilmesi. Söz- mifltir. Bireylerse kimi gün 200 sözcükle günü geçirir,
cükler bu etkinli¤in birer yap› tafl›d›r ancak. Yazar›n günü gelir birkaç bin sözcüklük bir konuflma serüveni
kavram dünyas›n›n zenginli¤inin do¤al olarak sözlü¤ü- yaflar. Okudukça, dünyas› zenginlefltikçe, kavramsal
ne de yans›d›¤›n› unutmad›¤›m› belirtmek isterim. Söy- belle¤i gelifltikçe, dili do¤ru, kurall› ve güzel kullanma
lemi de bundan olumlu yönde etkilenir kuflkusuz. An- konusunda bilinci pekifltikçe, günlük konuflmalar›nda
cak kimi yaz›larda gördü¤ümüz gibi, “çok fley yaz›p da, da kulland›¤› sözcük say›s›n› art›racakt›r.
hiçbir fley söylememe” bu ba¤lamda hayli dikkat çekici- “Sözvarl›¤› Nedir”, “Anadolu Türkçesinin Sözvarl›¤›”,
dir. Böyle bir durumda yazar›, sözcük say›s›n›n çoklu¤u “Birey Kaç Sözcükle Konufluyor” alt bafll›klar›n› içeren
kesinlikle kurtaramaz. ‹letiflimde sözcük say›s› de¤il, bil- yaz›n› tamam› için:
dirimin içeri¤inin anlat›m düzleminde eksiksiz kurulma- Çotuksöken, Y. (2002) Türkçe Üzerine: Denemeler ve
s› ve uygun yöntem ve araçlarla iletilmesi esast›r. Elefltiriler. ‹stanbul: Papatya Yay›nc›l›k.
124 Genel Dilbilim-I
S›ra Sizde 2
bitmifllik bitmemifllik
Adlar özgeçiflli-yal›n, ad›llar yal›n-belirtme çekimine gi-
riyor.
-DI, - m›fl al›flkanl›k sürerli
S›ra Sizde 3
-(A/l)r, -(l)yor, -(A/I)rdI, -(l)yordu ilerlemesiz ilerlemeli
1. a. parçac›l durum, b. araç durumu
2. belirtme -(y)I, yönelme -(y)A, kalma -DA, ç›kma - -(y)DI -(I)yor, -(I)yordu
DAn, tamlayan -(n)In
Comrie (1976: 25) temelinde
S›ra Sizde 4
1. Geçmifl → -DI, -mIfl Geçmifl-d›fl› → -(I)yor, - S›ra Sizde 6
(A/I)r, (y)AcAK 1. (a) Sonuçlu tamaml›k: hala orada
2. Önce bu örneklerin neden dilbilgisi d›fl› olduklar›n› (b) Deneyimsel tamaml›k: en az bir kez Amerika’ya gitti
anlamaya çal›flal›m. 2.
Bitmemifllik / ilerlemeli → Ne yap›yorsun? Çocuk
a. *git-im kök+uyum lara masal anlat›yorum.
b. *git-idi-m kök+II:Grup Eylem+uyum → Ne yap›yordun? Çocuk
c. *git-im-idi kök+uyum+II. Grup Eylem lara masal anlat›yordum.
d. *git-im-di kök+uyum+I. Grup Eylem → Ne yapard›n? Çocuklara
masal anlat›rd›m.
En küçük çekimli eylem öbe¤i için II. Grup Eylemin
Bitmifllik→ Ne yapt›n? Çocuklara masal anlatt›m.
uyum ekiyle dönüflümlü olarak farkl› konumlarda s›ra- → Ne yapm›fl? Çocuklara masal anlatm›fl.
5. Ünite - Biçimbilim IV: Çekimsel Biçimbilim 125
‹nternet Kaynaklar›
Slobin, I. D. & Aksu-Koç, A. (1982) Tense, aspect and http://wals.info/
modality in the use of the Turkish evidential. P.J. Dahl, Ö. and Velupillai, V. Perfective/Imperfective
Hopper (yay. haz.). Tense-aspect Between Sematics Aspect In: Dryer, Matthew S. &
and Pragmatics. Amsterdam: JB. Haspelmath, Martin (eds.)The World Atlas of Language
Steel, S. (1978) Word order variation: A typological Structures Online. Munich: Max Planck Digital
study. J. H. Greenberg et al (yay. haz.) Universals of Library, chapter 1. Available online at
Human Language, IV: Syntax. Stanford, California: http://wals.info/chapter/65
Stanford University Press. Accessed on 2011-06-11.
Stump, G. (2004). Inflection. Andrew Spencer ve Arnold Dryer, M. S. 2011. Coding of Nominal Plurality. In: Dryer,
M. Zwicky (yay. haz.), Handbook of Morphology Matthew S. & Haspelmath,
.Oxford: Blackwell. Martin (eds.) The World Atlas of Language Structures
Taylan, E. (1996). On the parameter of aspect in Turkish. Online. Munich: Max Planck Digital Library, chapter
A. Konrot (yay. haz.). Proceedings of the sixth 33. Available online at http://wals.info/chapter/33
international conference on Turkish linguistics. Accessed on 2011-06-11.
Eskiflehir: Anadolu Üniversitesi. Kibort, Anna & Greville G. Corbett. “Gender.” Gramma-
Taylan, E. (1997). Türkçede görünüfl, zaman ve kiplik tical Features. 7 January 2008. http://www.gramma-
iliflkisi: -DI biçimbirim. XI. Dilbilim Kurultay› Bildi- ticalfeatures.net/features/gender.html.
rileri. Ankara: ODTÜ E¤itim Fak. Yabanc› Diller E¤i- Smith, Carlota. 2005. Time with and without tense. Pa-
timi Bölümü. per presented at the International Round Table on
Tura, S. (1984) -DIR in modern Turkish. A. Aksu-Koç & Tense and Modality, Paris, December 2005. Availab-
E.E. Taylan (yay. haz.) Proceedings of the Turkish le at: http://uts.cc.utexas.edu/~carlota/papers/Pa-
Linguistics Conference. ‹stanbul: Bo¤aziçi University ris%20article%208-18-06.pdf
Publications.
Underhill, R. (1976). Turkish Grammar. Cambridge,
Mass: MIT Press.
Willet, T. L. 1988. A cross-linguistic survey of the
grammaticization of evidentiality. Studies in
Language, 12. 51-97.
Yavafl, F. (1980). On the meaning of tense and aspect
markers in Turkish. University of
Cansas, Doktora Tezi.
6
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Sözdizime iliflkin genel kavramlar› tan›mlayabilecek,
N
Dilbilgisi terimini ve dilbilgisi türlerini aç›klayabilecek,
N
Sözdizimin amaçlar›n› s›ralayabilecek,
N
Do¤uflçu ve Deneyselci yaklafl›mlar› aç›klayabilecek,
Evrensel Dilbilgisini (ED) aç›klayarak ilke ve de¤ifltirgenlere örnekler verebi-
leceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Sözdizimi • Edinç ve edim
• Dilbilgisi: Kural koyucu ve • Do¤ufltanc›l›k ve deneyselcilik
betimleyici dilbilgisi • Evrensel Dilbilgisi, ilke ve
• Üretici dilbilgisi de¤ifltirgenler
• Evrensel Dilbilgisi
‹çindekiler
• SÖZD‹Z‹M NED‹R?
• D‹LB‹LG‹S‹
• ÜRET‹C‹ D‹LB‹LG‹S‹
Genel Dilbilim-I Sözdizim
• DO⁄UfiTANCILIK VE
DENEYSELC‹L‹K
• EVRENSEL D‹LB‹LG‹S‹ (ED)
Sözdizim
SÖZD‹Z‹M
Bu ünitedeki amac›m›z dilbilimin temel alt alanlar›ndan biri olan sözdizimi ve bu-
na iliflkin kavramlar› tan›tmakt›r.
SÖZD‹Z‹M NED‹R?
Sözdizim, dilbilimin tümce ve tümcenin içindeki ö¤elerin yap›s›n› inceleyen alt da- Sözdizim, tümcenin içindeki
sözcüklerin öbek ve
l›d›r. Sözdizimin araflt›rma alan› tümce ve tümceyi oluflturan öbeklerin iç yap›s›d›r. öbeklerin de tümce
Tümce ötesindeki dil kurallar› sözdizimin alan› d›fl›ndad›r. oluflturmak için hangi
kurallar çerçevesinde
‹nsan dili, karmafl›k yap›s›n›n alt›nda her düzlemde yani ses, biçim, tümce, iflledi¤ini ve dizilimlerini
anlam ve metin düzlemlerinde son derece dizgesel (sistematik) kurallar zincirin- inceleyen dilbilim alt dal›d›r.
den oluflmaktad›r. Bu nedenle, dilbilimciler, dil verilerini incelerler; bu veriler-
de gözlemlenen örüntüleri ortaya ç›kart›r ve genelleme yaparak dilin kurallar›-
n› aç›klamay› hedeflerler. Ana dili konuflucusu sesleri, sözcük, öbek ve tümce-
leri dildeki kurallar çerçevesinde kullan›r. Bir baflka deyiflle dil belirli kurallar
ile k›s›tlanm›flt›r. Dilbilgisi yap›lanmas›nda biçimbirimlerden sözcük, sözcükler-
den öbek, öbeklerden tümce oluflturulur. Tümcelerin bir araya gelmesi ile me-
tin oluflur. Bu kurallar›n her biri dilbilimin farkl› alt alanlar›n›n inceleme konu-
sunu oluflturur.
Dilin yap›s›n› belirleyen bu kurallar olmasayd›, anadilimizi iki üç y›l kadar
k›sa bir zamanda ö¤renmemiz mümkün olamazd›. Öyleyse dilleri ö¤renmemizi
olas› k›lan unsurlardan biri dilin bu kurall› dizgesidir. Bunun yan› s›ra insanlar
ana dillerinde kullan›lmas› olas› olan ama daha önce hiç duymad›klar› sonsuz
say›da farkl› tümceler üretebilmekte ve bu flekilde üretilen tümceleri anlayabil-
mektedirler. Ana dili konuflucular›n›n böylesine sonsuz say›daki olas›l›klardan
yepyeni bir tümce üretebilmesi ve anlayabilmesi kurallar sayesinde mümkün ol-
maktad›r. Bunun yan› s›ra anadili konuflucusunun dilindeki tümcelerin hangisi-
nin düzgün, (dilbilgisel) hangisinin bozuk, (dilbilgisi d›fl›) oldu¤una iliflkin sez-
gileri vard›r.
Ana dili konuflucular› hiç duymad›klar› tümceleri anlad›klar›na ve üretebil-
diklerine göre insan zihninde bu sözdizim kurallar› yer almaktad›r. Bu nedenle,
ana dili Türkçe olan kifliler Türkçede pek çok tümceyi, örne¤in edilgen yap›y›
sorunsuzca kullanabilirler. Ancak, bu kiflilere edilgen yap›n›n kurallar›n› sordu-
¤unuzda bu kurallar› aç›k bir biçimde dile getiremeyebilirler. Öyleyse, konuflu-
cunun anadilindeki tümce ve öbek kurallar›na iliflkin bilgisi, bilinçli ve dile dö-
130 Genel Dilbilim-I
Edinç, anadili külebilen bir bilgi de¤ildir. Yani, konuflucular aç›k ve kesin biçimde bu kuralla-
konuflucusunun zihninde r› formüllefltiremezler. Her konuflucunun tümcelerin düzgün veya bozuk oldu-
bulunan tümce oluflturma
kurallar›n› içeren bilinçli
¤una yönelik sezgilerini de içeren zihninde bulunan bu soyut ve fark›ndal›¤›n
olmayan ve soyut bilgidir. alt›ndaki kurallar zincirine Amerikal› dilbilimci Chomsky edinç ad›n› vermifltir.
Chomsky, edinç kavram›n› edim kavram› ile k›yaslam›flt›r. Edinç soyut biliflsel
Edim: anadili
konuflucusunun üretti¤i dilbilgisi; edim konuflucunun üretti¤i yaz›l› ve sözlü dildir. Edinç saf, pürüzsüz,
somut dil. Edim, yaz›l› ve hatas›z; edim ise hata dolu olabilir. Konuflucular, çok yorgun, hasta ve uykusuz
sözlü dilde konuflucu ve
yazarlar›n üretti¤i dildir. olabilirler; bu yüzden kekeleyebilir, yanl›fl bafllang›ç yapabilir, tümcelerine ye-
niden bafllayabilirler. Bellek k›s›tl›l›klar› nedeniyle tümcenin sonuna geldikle-
rinde tümcenin bafl›n› unutabilirler; kullanacaklar› sözcükleri unutabilirler; tüm-
ceyi yeniden kurmay› deneyebilirler. Dolay›s›yla, edim hata ve eksikler içerebi-
lir. Edim somuttur: Bir konuflma kaydedilebilir, bir yaz› k⤛da dökülür. Edinç
ise edimdeki hatalardan ar›nm›fl, soyut zihinsel kurallar zinciridir. Chomsky,
edinç ve edim kavramlar›n›, 20. yüzy›l bafllar›nda yaflam›fl olan modern dilbili-
min kurucusu ‹sviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure’ün “langue - yeti” ve
“parole - söz” ayr›m›ndan esinlenerek önermifltir. Chomsky’ye (1965) göre dil-
bilim kuram›, öncelikle ideal ve tek türlü konuflucu toplumunun üyesi olan bel-
lek k›s›tl›l›klar›, dikkat ve ilgi da¤›n›kl›¤› gibi dil d›fl› unsurlardan ar›nm›fl ideal
konuflucu ve dinleyicinin zihnindeki dil yetisini aç›klamal›d›r. Chomsky insan
dili ve onu üreten insan bilifli ile ilgilidir.
Dilbilimde farkl› alan ve farkl› kuramlar edinç ya da edimi incelemeye yönelir-
ler. Örne¤in, dilbilimin alt dallar› olan edimbilim ve metin dilbilim, dilin kullan›m›-
na yönelik olarak edimsel veriyi çözümlemeyi hedef al›rlar.
Daha önce sözünü etti¤imiz gibi, sözdizimin farkl› kuramlar› ve özellikle
Chomsky’ci yaklafl›m öncelikle edinçteki dil yetisi ve dilbilgisini aç›klamay› he-
deflemektedir. ‹flte bu nedenle sözdizimsel inceleme yapmak ayn› zamanda in-
san zihnindeki edinçin ne flekilde çal›flt›¤›n› modellemek ve çözümlemek anla-
m›na gelir.
‹nsan dilinin çok karmafl›k ve örtük bir dizgeselli¤i oldu¤undan söz etmifltik.
‹lk bak›flta hemen anlafl›lamayan bu örtük kurallar dizisini dilbilimciler ancak bi-
limsel yöntem kulanarak ortaya ç›kartmay›, genellemeler yaparak kurallar›n ne-
denselli¤ini aç›klamay› hedeflemektedirler. Böylece dilin yap›s›n› ve iflleme biçimi-
ni ortaya koyarlar.
Sözdizim, dilbilgisi ile yak›ndan iliflkilidir. Hatta baz› sözdizim kuramlar› dilbil-
gisi ad›yla an›l›rlar; daha sonra sözü edilecek olan üretici dilbilgisi, Evrensel Dilbil-
gisi, yap›land›rmac› dilbilgisi, gibi. Öyleyse, dilbilgisi teriminin ne oldu¤unu anla-
mam›z sözdizim aç›s›ndan önemlidir. Bu nedenle afla¤›da dilbilgisi ve dilbilgisi çe-
flitleri üzerinde duraca¤›z.
D‹LB‹LG‹S‹
S O R U S O Rfarkl›
Dilbilgisi terimi U kifliler için farkl› anlamlarda kullan›l›r: Ana dili ya da yaban-
c› dil ö¤retmenleri ile dil ö¤rencileri için farkl›, dilbilimciler için farkl› anlamlarda
D‹KKAT kullan›l›r. Afla¤›da
D ‹ K K A Tbu farklar› kuralc› ve betimleyici dilbilgisi kavramlar› ile aç›kla-
yaca¤›z.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
6. Ünite - Sözdizim 131
Kuralc› Dilbilgisi
Dil ö¤retmenleri ve ö¤renciler için dilbilgisi nas›l konuflmam›z gerekti¤i konusun- Kuralc› dilbilgisi bize
da bize yol gösteren kurallard›r. Kuralc› dilbilgisi bize kulland›¤›m›z dilin do¤ru e¤itimli insanlar olarak ne
flekilde konuflmam›z ve
ya da yanl›fl oldu¤unu ve belli bir ses, yap› ve anlam› ne flekilde kullanmam›z ge- yazmam›z gerekti¤i
rekti¤ini reçete halinde söyler. Örne¤in, Türkçenin iyi ve düzgün kullan›lmad›¤›na konusunda yol göstermeyi
hedefleyen dilsel kurallar
iliflkin yak›nmalar, Türkçenin yabanc› dillerin boyunduru¤u alt›na girerek bozul- bütünüdür.
du¤una de¤in görüfller, bir yap›n›n belli bir flekilde kullan›lmas› gerekti¤i konu-
sundaki ›srarlar, do¤ru /yanl›fl yarg›lar› hep kuralc› dilbilgisi yaklafl›m›na örnektir.
Kuralc› dilbilgisi, iyi e¤itim alm›fl konuflucular›n konufltuklar› dilin özelliklerini sa-
vunur ve dilin bu flekilde konuflulmas› gerekti¤ini vurgular.
Kuralc› dilbilgisi, konufluculara neyin do¤ru neyin yanl›fl oldu¤unu söyler. Böy-
lelikle daha do¤ru konuflman›n / yazman›n mümkün oldu¤u görüflünü savunur. Ör-
ne¤in Ömer As›m Aksoy, verdi¤i örnekteki tümcede hata oldu¤unu belirtmektedir:
1. “Bu istek, hiç flüphesiz baflkan Eisenhower’in da kula¤›na eriflmifl olmal›d›r.”
“Hiç flühesiz” kesinlik belirtecidir; eylemi “eriflmifltir” olacakt›r ki kesinlik kav-
ram› tamamlans›n. Oysa eylem “eriflmifl olmal›d›r” sözüyle olas›l›k gösteriyor....
(Ömer As›m Aksoy, 1991:130)
Aksoy’un örne¤inden de anlafl›laca¤› gibi, kuralc› dilbilgisi görüflüne göre ülkü-
sel bir hedef do¤rultusunda konuflulmal›d›r.
Kuralc› dilbilgisinin e¤itimde önemli bir ifllevi vard›r. Her toplumda iyi e¤itim
alm›fl insanlar›n telaffuz, tümce kurma ve ifade biçimleri örnek al›n›r ve bu yakla-
fl›m, toplumda dil aç›s›ndan bütünlefltirici bir rol oynar. Medyada görev yapan spi-
kerler, gazete yazar ve editörleri, romanc›lar, dil ve edebiyat ö¤retmenleri dil kul-
lan›mlar› ile insanlara örnek olurlar ve do¤ru kullan›m› savunurlar. Bu da ayn› di-
lin gittikçe ayr›klaflan farkl› kullan›mlar›n›n ortaya ç›kmas›na engel olur. Kimi du-
rumlarda bir dilin o dili kullanan farkl› konufluculara ba¤l› olarak de¤iflkeleri orta-
ya ç›kar ve zaman içinde dil konuflucular› birbirleriyle anlaflamayacak düzeye ge-
lirler..Örne¤in Frans›zca, ‹talyanca gibi diller Latinceden zaman içinde farkl›laflarak
ayr›flm›fllard›r. Kuralc› dilbilgisi bu ayr›flman›n belli oranda önüne geçen bir yakla-
fl›md›r. Toplumda bireyler aras› anlaflmay› olas› k›lan kuralc› dilbilgisinin bu yüz-
den birlefltirici ve e¤itsel rolü yads›namaz. Ancak ayn› zamanda bu yarg›lay›c› yak-
lafl›m bilimsel bir yaklafl›m de¤ildir. Bilimsel yaklafl›mda olmas› gereken de¤il, ger-
çekte var olan incelenir. Ayr›ca dil kullan›m›nda net biçimde kan›tlanm›fl belirli bi-
limsel ölçütlere dayanan mutlak do¤rular söz konusu de¤ildir. Öyleyse, kuralc› dil-
bilgisi, her zaman bilimsel ölçütlere dayal› olmayan; zaman zaman keyfi ve kural
koyan kiflilerin öznel fikirlerini yans›tan tek yönlü ve yanl› kurallar dayatabilir.
Sonuç olarak, kuralc› dilbilgisi dilde do¤ru / yanl›fl belirlemesi yaparak dil kul-
lan›m›n› belli bir standarta göre yarg›lar. Kuralc› dilbilgisinin e¤itsel de¤eri vard›r
çünkü iyi e¤itimli insanlar›n belirli bir biçimde konuflmas›n› sa¤layarak dilde ileri
düzeyde ayr›flmalara engel olabilir. Ancak kural koyucu yaklafl›m bilimsel de¤il,
yarg›lay›c›d›r. Öte yandan bilimsel yaklafl›m mümkün oldu¤unca nesnel ve var ola-
n› betimlemeye yöneliktir. Bu yüzden de dilbilim, betimleyici dilbilgisi yaklafl›m›-
n› benimser. Afla¤›da betimleyici dilbilgisini aç›klayaca¤›z.
Betimleyici Dilbilgisi
Dilbilgisi, dilbilim araflt›rmac›lar› için tümce ve içindeki bileflkelerinin oluflturulma
kurallar› toplam› ya da bunlar› çözümleme yöntemi olan bir kuramd›r. Dilbilgisi-
nin kapsama alan› baz› dilbilimcilere göre biçimbilim, sözdizim ve anlam bilim ku-
132 Genel Dilbilim-I
rallar›, di¤erlerine göre ise biçimbilim ve sözdizim kurallar›n› içerir. Baz›lar› dilbil-
gisinin kapsam›na sesbilgisini de ekler. Ancak mutlak olan fludur: Dilbilgisi her za-
man sözdizimi içerir.
Betimleyici dilbilgisi, bir kifli ya da grubun soyut ve ülküsel biçimde olmas›
Betimleyici dilbilgisi dili gerekti¤ini savunduklar› yarg›lay›c› dil kurallar›n› de¤il; dili kullan›ld›¤› durumuy-
kullan›ld›¤› flekliyle la incelemeyi hedefleyen yaklafl›md›r. Dil kullan›m› üzerinde her hangi müdahale
aç›klamay› hedefleyen,
nesnel ve bilimsel bir dil
ve yarg› bildirmek bilimsel bir yaklafl›m de¤ildir. Bu yüzden bilimsel yaklafl›mda
çözümlemesi yöntemidir. asla “bir yap›n›n olmas› gerekti¤i” yaklafl›m› söz konusu de¤ildir. Dilbilimde dil ko-
nuflucular›n kulland›¤› flekliyle ve tamamen oldu¤u gibi incelenir. Bir baflka ifadey-
le dil kurallar› betimlenir; konufluculara neyi nas›l söylemeleri gerekti¤i konusun-
da öneri ya da buyruk verilmez. Konuflucular›n bir yap›y› kullanma konusundaki
e¤ilimleri de¤ifltirilmeye çal›fl›lmaz.
Betimleyici dilbilgisi konuflucular›n kulland›klar› dili veri olarak inceler ve bu in-
celeme sonucu hem özelde belli bir dilin kendine özgü tümce yap›s›n› ve kurallar›
betimler; hem de Evrensel Dilbilgisi aç›s›ndan ortaya ç›kan k›s›tl›l›klar› ortaya koyar.
Betimleyici dilbilgisinde yarg›lama ve do¤ru ya da yanl›fl tümce anlay›fl› söz ko-
nusu de¤ildir. Ancak kurall› ve kurals›z yap› ayr›m› vard›r. Bu ayr›m›n nedeni de
fludur: Dilbilimde ancak kurall› yap›lar› üretecek kurallar ve genellemeler yap›lma-
s› istenir. Bu do¤rultuda önerilen çözümlemenin ancak kurall› yap›lar üretmesi
beklenir ve çözümlemenin kurals›z yap›y› kapsam d›fl›nda b›rak›p b›rakmad›¤›n›
s›namak amac›yla kurals›z yap›lara da bak›l›r. Öyleyse betimleyici dilbilgisinde ku-
rall› ve kurals›z yap› ayr›m› vard›r ama bu yarg›lay›c› de¤ildir. Bunu aç›klamak için
afla¤›daki örneklere bakal›m.
Örnek (2a)’daki y›ld›z (*) iflareti dilbilimde geleneksel olarak tümcenin kurals›z
oldu¤unu gösterir. Kurals›z tümce, anadili konuflucular› taraf›ndan üretilmesi müm-
kün olmayan ve dilin kurallar›na ayk›r› tümcedir. Betimleyici dilbilgisi, (2a) ve
(2b)’deki tümcelerin aras›ndaki fark› aç›klamak zorundad›r. Betimsel dilbilgisi,
(2a) gibi bir tümcenin neden üretilemeyece¤i ve (2b) gibi bir tümcenin nas›l ve ne-
den üretilebilece¤i sorular›na yan›tlar arar.
Dilbilimsel çözümlemede en az kuralla en fazla veriyi aç›klamak esast›r. Bu du-
rumda dilin dilbilgisel yap›s›n› aç›klayabilen en basit ve en k›sa kural tercih edilir.
Chomsky’ye (1965) göre dilbilgisi yap›lar›n›n genellenmesi için flu ölçütler göz
önünde bulundurulmal›d›r:
• Gözlemsel yeterlilik: Sözdizimsel çözümleme bir dilde hangi tümcelerin ku-
rall› ve hangilerinin kural d›fl› oldu¤unu do¤ru biçimde göstermelidir. Gözlem-
sel yeterlilik, sadece tümcelerin yap›sal kurallar›n› çözümlemeye iliflkindir.
• Betimsel Yeterlilik: Gözlemsel yeterlik vard›r ve bu anadili konuflucular›-
n›n dillerinin yap›s› hakk›ndaki sezgilerini aç›klamaya yeterli olmal›d›r. Tüm-
celerin kurallar›n›n anadilini konuflan insanlar›n tümceler hakk›ndaki sezgi-
lerini de aç›klamas› gereklidir.
• Aç›klay›c› yeterlilik: Gözlemsel ve betimsel yeterlili¤i de içeren bu ölçüt-
te dilbilimsel çözümleme, bir kuram çerçevesinde bu kurallar›n anadili ko-
nuflucusunun zihninde nas›l ortaya ç›kt›¤›n› aç›klar. Tümcenin yap›sal kural-
lar›n›n kuram›n öngörüleri çerçevesinde aç›klanmas›d›r.
Yukar›daki ölçütler çerçevesinde hangi tümcelerin kural d›fl› kalmas› gerekti¤i,
anadili konuflucular›n›n tümce yap›s›na iliflkin sezgileri aç›klanmal› ve yap›lan
aç›klamalar belli bir kuramda bilifl durumunu da yans›tacak nitelikte olmal›d›r.
6. Ünite - Sözdizim 133
N N
1955 y›l›nda Chomsky’nin Pennsylvania Üniversitesi’nde yazd›¤› SIRALogical
S‹ZDE Structu- dilbilgisi denir.SIRA S‹ZDE
re of Linguistic Theory (Dilbilim Kuram›n›n Mant›ksal Yap›s›) adl› doktora tezi-
ni ve onun k›salt›lm›fl hali olan Syntactic Structures (Sözdizimsel Yap›lar) adl› ki-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
taplar› bast›rmas›yla birlikte yayg›nl›k kazanan kuramsal bir yaklafl›md›r. Chomsky,
1950’lerde dil ve dil edinimi konusunda hâkim olan dilbilimdeki yap›salc›l›k ve
psikolojideki davran›flç›l›k kuramlar›n› çürüten yenilikçi görüflleriyle biliflsel devri-
K ‹ T A P K ‹ T A P
mi bafllatan öncü araflt›rmac›lardan biridir.
Üretici Dilbilgisi, konuflucunun ana diline iliflkin bilgisini ve dil kullan›m›n› insan
zihninin bir yans›mas› olarak görür. Dolay›s›yla en üst düzeydeki hedefi insanlar›n ana
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
dili bilgisi ve kullan›m›nda ortaya ç›kan biliflsel süreçleri modellemek ve aç›klamakt›r.
Üretici dilbilgisinin yan›tlamay› hedefledi¤i sorular flunlard›:
• ‹nsanlar anadillerini nas›l ö¤renirler?
• Anadilleri hakk›ndaki soyut bilgileri nedir? ‹NTERNET ‹NTERNET
• Bu soyut dil bilgisi nas›l kullan›l›r?
Daha sonra görece¤imiz gibi, üretici dilbilgisi sonlu say›da kural ile sonsuz sa-
y›da yap› üretmeyi hedeflerken sonlu say›da simge kullan›r (Örne¤in, Eylem Öbe-
¤i için EÖ, Ad Öbe¤i için AÖ, gibi) Bunlar da nihai simgelerin (Eylem (E), Ad (A))
üst yans›malar›d›r. Bu simgeler kullan›larak Öbek Kurallar› yaz›l›r. Üretici dilbilgi-
sinin kurallar› ancak ve ancak kurall› tümceler üretmeyi hedefler.
Bugün Chomsky’nin kuram›na karfl› görüfl bildirerek ortaya at›lan farkl› sözdizim
kuramlar› vard›r. Bunlar›n baz›lar› Chomsky’ci kuram gibi formel baz›lar› ise daha ifl-
levselcidir. Ancak bu kuramlar›n ço¤u üretici yaklafl›m› benimser. Sözcüksel-‹fllevsel
Dilbilgisi (Bresnan, 2001) ve Yap›land›rmac› Dilbilgisi (Goldberg, 2006) gibi.
Farkl› Sözdizim kuramlar› aras›nda felsefe, psikoloji, biyoloji gibi bilimdal-
lar›nda oldu¤u gibi yüzlerce y›ld›r sürmekte olan bilgiye ulafl›m (epistemeloji)
konusunda görüfl ayr›l›klar› vard›r. Chomsky, insan biliflindeki dile iliflkin bil-
ginin do¤ufltan oldu¤unu savunurken, ifllevselci dilbilimciler dil ediniminin ve
dile iliflkin bilginin ancak deneyim sonucu elde edildi¤ini savunurlar. Bu konu-
daki tart›flmaya afla¤›da de¤inilecektir.
DO⁄UfiTANCILIK VE DENEYSELC‹L‹K
Chomsky, dil edinimi ve dil edincine iliflkin sorular› yan›tlarken usçu ve deneysel-
ci felsefi yaklafl›mlar›n aras›nda usçu yaklafl›m› benimseyerek insanlar›n do¤ufltan
getirdikleri bir dil yetisinin varl›¤›n› savunmufltur. Chomsky bu konuda antik Yu-
nan filozofu Eflatun’a kadar uzanan ve sonra 16. yüzy›l Frans›z filozofu olan usçu
René Descartes’›n görüfllerinden etkilenmifltir.
Eflatun bildiklerimizin yaflayarak deneyimlerimizle ö¤rendiklerimizden çok daha
fazla oldu¤una iflaret etmifl ve bu bilginin nereden geldi¤ini sormufltur. Eflatun’a göre
e¤er bilgimiz deneyimlerimizden gelmiyorsa, bu bilgi ancak do¤ufltan gelmelidir. Efla-
134 Genel Dilbilim-I
tun ve Descartes gibi usçu felsefecilerle Descartes’›n ça¤dafl› olan ‹ngiliz felsefeci John
Locke gibi deneyselci felsefeciler aras›nda bilginin kayna¤›na iliflkin bu çat›flma uzun
süredir var olmufltur. Usçu yaklafl›m bilgiye ulafl›m›m›z›n do¤ufltan oldu¤unu savunur-
ken, deneyselci yaklafl›m tüm bildiklerimizin deneyimlerimiz sonucu oldu¤unu savlar.
Dilbilimde ve dil edinimi alanlar›nda da bu iki felsefi görüfl aras›nda seçim yapm›fl olan
Do¤ufltanc› (nativist)
ve tart›flmalar›n› sürdüren araflt›rmac›lar vard›r. Chomsky, usçu felsefeden etkilenerek
yaklafl›mda dil edinimi dil edinimi ve dil yetisi alanlar›nda do¤ufltanc› bir yaklafl›m› savunmufltur. Yani, insa-
do¤ufltan getirdi¤imiz dil n›n dil yetisinin do¤ufltan gelen bilgi sonucu oldu¤unu öne sürmüfltür. Öyleyse insan
yetisi sayesinde olmaktad›r.
Ancak bu sayede k›sa sürede zihni bofl bir levha de¤il ama bir tak›m bilgileri do¤du¤u andan itibaren içeren düze-
dil ö¤renmek mümkündür. nek olarak haz›rd›r. Örne¤in, dil edinimi sürecindeki çocu¤un do¤ufltan getirdi¤i dil
Bu görüflte deneyimin yani
duyulan dil uyaran›n›n rolü düzene¤inde evrensel olarak bir insan dilinin ortak yap›sal özellikleri mevcuttur. Buna
yads›nmaz ama bu rol az kan›t olarak Chomsky -Eflatun’un bildiklerimizin deneylediklerimizden fazla oldu¤u
do¤ufltan gelen dil yetisinin
rolü çoktur.
sav›na benzer bir görüflle - çocuklar›n duyduklar› dil verisinden çok daha fazlas›n› k›-
sa zamanda ö¤rendiklerini göstermifltir. Bu, dil edinimi alan›nda uyaran yetersizli¤i
Uyaran yetersizli¤i: Dili olarak bilinir. Burada “uyaran” dil edinen çocu¤un duydu¤u dil verisidir. Chomsky’ye
edinen çocu¤un çevresinde
duydu¤u dilin, çocu¤un göre bu veri eksik ve yetersizdir; çocuk duyduklar›ndan çok daha fazlas›n› üretir. Ana
anadilini bu kadar k›sa süre dili edinimi s›ras›nda hiç kimse çocu¤a dil e¤itimi vermez. Üstelik çocuk hata yapt›¤›
içinde edinmesini tek bafl›na
etkinlefltirmifl olamaz zaman da dilbilgisi konusunda yetkin bir yetiflkin taraf›ndan yanl›fl› düzeltilmez. Her
görüflüdür. fleye ra¤men çok karmafl›k dizgesi olan insan dili k›sa bir zaman içinde edinilir. Çocuk
dil d›fl›ndan bu kadar karmafl›k bir dizgeyi, örne¤in matemati¤i, bu kadar k›sa sürede
ö¤renemez. Bunun nedeni, dili ö¤renmek için do¤ufltan var olan edinim modülünün
uyaranla etkilefltirilmesiyken, di¤er karmafl›k olgular› ö¤renmek için genel biliflsel ye-
tileri kullanma sorumlulu¤udur. Dili edinmek için insan›n gereksinim duydu¤u fley do-
¤al olarak do¤ufltan getirdi¤i biliflsel modüler dil düzene¤idir ve çocuk, çok yetersiz,
eksik ve mükemmel olmayan yetersiz uyarana ra¤men çevresinde konuflulan dili edi-
nir. Öyleyse, dil edinimi için uyaran›n, yani çevrenin rolü vard›r; ancak en belirleyici
unsur de¤ildir. Bir çiçek açmas› için su ve günefle gereksinim duyar, bir insan yavrusu
da dili edinmek için veri duymak zorundad›r. Öyleyse uyaran›n ya da dil verisinin öne-
mi bu do¤ufltanc› yaklafl›mda en az ölçüdedir.
Öte yandan ifllevselci yaklafl›mda deneyimin önemi büyüktür. Dil edinimi ve dil
kullan›m› yetisinin biliflsel ifllem olarak kabul edilmekle birlikte dil yetisi di¤er bi-
liflsel süreçlerden ayr› de¤ildir. Dil yetisi, dünya bilgisi ve di¤er biliflsel ifllemler bir-
likte ilerler. Dil ediniminde uyaran yetersiz de¤ildir. Çocuklar en s›k duyduklar› ya-
p›y› daha kolay ö¤enirler. Bu tart›flma Pinker (1995) ve ona karfl› sav olarak yaz›l-
m›fl olan Sampson’›n (2005) eserlerinde de görülebilir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
yetilerinden tamamen ayr› dil ö¤renme ve kullanma birimi (Eski ad›yla Dil
Edinim Arac›)
• Dillerin yap›sal eflde¤erlilikleri ve ayn›l›klar›
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
6. Ünite - Sözdizim 135
Chomsky’ye göre her insan, karmafl›k sorun çözme becerileri için e¤itim almak
zorundad›r. Ancak hiçbir çocuk karmafl›k yap›s› olan anadilini ö¤renmek için özel
bir e¤itim almaz. Ayr›ca zekâ düzeyi ne olursa olsun her insan ana dilini k›sa sü-
rede ö¤renebilir. Öyleyse, Chomsky’ye göre dil edinimi di¤er tüm zekâ becerile-
rinden ve di¤er biliflsel süreçlerden farkl› ve ayr› bir birimdir. Dile özgü do¤ufltan Dil Edinim Düzene¤i,
gelen, dile özel bir dil edinim / kullan›m modülü vard›r. Buna Chomsky önceleri Chomsky’ye göre dile özgü
ve do¤ufltan gelen dil
Dil Edinim Düzene¤i demifltir. Bu modülün ad› daha sonra ED olarak da kulla- edinimi yetisidr. Bu düzenek,
n›lm›flt›r. Chomsky’ci yaklafl›mdaki ayr› ve sadece dile özgü olan dil modülü anla- sonradan Evrensel Dilbilgisi
olarak da an›lm›flt›r.
y›fl› herkes taraf›ndan kabul edilen bir görüfl de¤ildir. Örne¤in ifllevselci yaklafl›m-
da dil edinimi ve kullan›m› genel biliflsel yeti ve becerilerin ve dünya bilgisinin et-
kileflimiyle gerçekleflir (Örne¤in Goldberg, 2006).
Ancak her dilbilimsel yaklafl›m dillerde ortak yap›sal eflde¤erliliklerin varl›¤›n›
kabul eder. Dilbilim özelde belli bir dilin yap›s›n› incelemeye yönelse bile o dilbi-
limsel çözümlemenin di¤er insan dillerindeki benzer yap›lar› aç›klayabilmesini ve
o tür yap›lara ve /veya farkl›laflmalara ›fl›k tutabilmesini amaçlar. Dilbilim kuralla-
r›, yaln›zca belli bir dilde, örne¤in Türkçede de¤il, dünyada akl›m›za gelebilecek
her dilde bulunur ve dilin sistematik yap›s›n› göz önüne serer. Dünya dillerindeki
dil gruplar› farkl› dil ailelerine ayr›lm›flt›r. Örne¤in Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin
Altay dal›na ait bir dildir. Baflta birbirleriyle akraba olan diller olmak üzere, yak›n
ba¤lant›l› diller ve hatta ayn› dil ailesinde yer almayan dünya dillerinde göze çar-
pan çok fazla ortak özellik ve benzerlik vard›r. Bu ortak özelliklerin yan› s›ra dil-
lerin birbirlerinden farkl› özellikleri de mevcuttur. Asl›nda son Chomsky’ci kurama
göre (Chomsky 1995) bütün dillerdeki sözdizimsel dizge tamamen ayn›d›r ve fark-
l›l›klar sadece çeflitli dillerdeki sözcüklerin özelliklerden kaynaklan›r.
Chomsky ve ifllevselciler aras›nda baflka bir fark da fludur: Chomsky’ye göre bi-
liflsel dil düzene¤inin di¤er biliflsel süreçlerden ayr› ve özerk olmas› gerekti¤i gibi,
sözdizim de dilin di¤er düzlemlerinden ayr› ve özerk bir birimdir. Asl›nda Chomsky’ye
göre sesbilgisi, biçimbilim, sözdizim ve anlam düzlemi her biri ayr› ve özerk ama bir-
birleriyle ba¤lant›lar› olan ve etkileflen modullerdir. Öyleyse, Chomsky’ye göre söz-
dizimsel çözümleme yap›l›rken anlam baflvurulmamas› gereken bir düzlemdir. An-
lam ve yap›n›n farkl› oldu¤u Chomsky afla¤›daki örnekle gösterir:
Örnek (3)’teki hem ‹ngilizce hem de Türkçe tümce o dillerin sözdizim kuralla-
r›na uygun olarak üretilmifl kurall› tümcelerdir. Ancak anlam olarak hiçbir önerme
Kabul Edilemez Tümce:
ifade etmedikleri için dinleyici bu tümcelerin ne anlama geldi¤ini anlayamayacak- Sözdizimsel olarak do¤ru
t›r. Öyleyse, bu tümceler kabul edilemez tümcelerdir. E¤er sözdizimsel olarak olsa bile tümce anlamsal
olarak yorumlanamazsa o
düzgün bir tümce anlamsal aç›dan kabul edilemez olabiliyorsa, bu bize sözdizim tümceye kabul edilemez
ve anlambilimin farkl› ve özerk dil modülleri oldu¤unu gösterir. tümce denir.
Hat›rlanaca¤› gibi do¤ru / yanl›fl tümce kuralc› dilbilgisi kavramlar›, kurall› /
kurals›z betimleyici dilbilgisi ve kabul edilebilir / kabul edilemez ise anlambilim
kavramlar›d›r.
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
Söz dizilimi de¤ifltirgeni: Her dilde tümceler belli bir s›ralan›fla göre olufltu-
rulur. Örne¤in ‹ngilizcede flu örneklere bakarsak önermelerin anlam›n›n s›ralan›fl
ile belirlendi¤ini görürüz:
Örnek (8a)’da seven kifli Jack iken (8b)’de s›ralan›fl de¤iflti¤i için bu kez seven
Mary olur. Bu örneklerden de anlad›¤›m›z kadar›yla ‹ngilizcede sözcük dizilimi ya-
p›y› ve anlam› belirlemektedir. Oysa zengin durum ekleri alan bir dil olarak Türk-
çede sözdizimsel oynakl›k mümkündür ve bu sözdizimsel oynakl›k afla¤›da görül-
mektedir:
Özet
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›dakilerden hangisi edinci do¤ru olarak tan›mlar? 6. ‘Ayasofya’n›n inflaas›nda kullan›lan harc›n deprem
a. insan biliflindeki soyut anadil bilgisidir. s›ras›nda ortaya ç›kan enerjiyi emerek hasar› önledi¤i
b. bilinçli anadili bilgisidir belirtildi’
c. dil üretimidir Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki tümcenin sözdizim-
d. do¤ufltan gelen dil ö¤renme düzene¤idir. sel özelli¤ini do¤ru olarak betimler?
e. insan›n edindi¤i kültüre ba¤l› dil kullan›m›d›r. a. Özyinelemelidir.
b. Gizli öznelidir.
2. Afla¤›dakilerden hangisi edimin özelliklerinden biridir? c. Kural güdümlü de¤ildir.
a. Soyut bir kavramd›r d. Türkçenin temel sözdiziliflinden farkl› oynak bir
b. Somut ve hata dolu olabilen bir kavramd›r dizilifle sahiptir.
c. Sözdizimin konu alan›d›r. e. ‹çeyerlefltirmeli de¤ildir.
d. Do¤ufltan gelen bir özelliktir.
e. Dil edinimini mümkün k›lar. 7. ‘Çiçe¤im yürüdü’
Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki tümcenin sözdizim-
3. ‘Kuralc› dilbilgisi ............’ sel özelli¤ini do¤ru olarak betimler?
Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki ifadeyi do¤ru ola- a. Kurall› ve kabul edilebilirdir.
rak tamamlar? b. Kurals›z ve kabul edilebilirdir.
a. Bilimsel bir yaklafl›md›r c. Kurall› ama kabul edilebilir de¤ildir.
b. Hiçbir de¤eri yoktur. d. Kurals›z ve kabul edilebilir de¤ildir.
c. Ne flekilde konuflulmas› gerekti¤i konusunda e. Yanl›fl ve kurals›zd›r.
tavsiyeler verir.
d. Dili oldu¤u gibi incelemeyi önerir. 8. ‘Evrensel Dilbilgisine göre ............... do¤ufltan gelir.
e. Biliflsel bir kavramd›r. Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki ifadedeki bofllu¤u
do¤ru olarak doldurabilir?
4. Afla¤›dakilerden hangisi betimleyici dilbilgisinin a. ‹lkeler
özelliklerinden biridir? b. De¤ifltirgenler
a. Kurall› ve kurals›z tümceleri irdeler. c. ‹lke ve de¤ifltirgenler
b. Sadece kurall› tümceleri inceler. d. ad›l
c. Do¤ru / yanl›fl tümce ayr›m› yapar. e. betimleyici dilbilgisi
d. Kabul edilebilirlik yarg›s› belirtir.
e. Anlama yöneliktir. 9. Afla¤›dakilerden hangisi ‘ilkeler’ ile ilgilidir?
a. ED’deki benzer özelliklerdir
5. Afla¤›dakilerden hangisi üretici dilbilgisini do¤ru ola- b. ED’deki farklard›r
rak betimler? c. Somut dil üretimidir.
a. sonsuz say›da kural ile sonsuz say›da tümce üre- d. Kurallarla aç›klanamaz.
tildi¤i görüflünü savlar. e. Kuralc› dilbilgisi terimidir.
b. sonlu say›da kural ile sonlu say›da tümce üretil-
di¤i görüflünü savlar. 10. Chomsky hangi fikri savunur?
c. sonlu say›da kural ile sonsuz say›da tümce üre- a. dilin sosyal bir olgu oldu¤u
tildi¤i görüflünü savlar. b. anlam›n da yap› ile birlikte incelenmesi
d. sonsuz say›da kural ile sonlu say›da tümce üre- c. sözdizimin özerk oldu¤u
tildi¤i görüflünü savlar. d. Descartes’›n yan›ld›¤›
e. edimi incelemeyi hedefler. e. dili deneyimlerimiz sonucu ö¤rendi¤imiz
140 Genel Dilbilim-I
aç›dan kurall› üretilmifltir. Ancak bir fley ifade etmedi¤i msky/ web sitesinden indirilebilir.
için kabul edilemez.
2. Ali gelmek söyledi. Bu tümce ise kurals›z ama kabul
edilebilirdir. Çünkü dinleyici bu tümceye iliflkin bir an-
lamsal yorum oluflturabilir.
7
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Sözlükçeyi tan›mlayabilecek,
N
Sözlükçe kütü¤ünü aç›klayabilecek,
N
Yan ulamlamaya örnekler verebilecek,
N
Tümcenin ne oldu¤unu aç›klayabilecek,
N
Tümceyi hem özne ve yüklem olarak hem de ö¤eleri aç›s›ndan ayr›flt›rabilecek,
N
Tümce ö¤eleri için ölçütleri aç›klayabilecek ve örneklendirebilecek,.
N
Tümce ö¤elerini a¤aç ve ayraçlarla gösterebilecek,
N
Tümcede seçimlik ve zorunlu ö¤eleri aç›klay›p örneklendirebilecek,
N
Öbek yap›lar› tan›mlayabilecek,
Öbek yap› çözümlemesi yapabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Sözlükçe • Sözdizim A¤açlar›, Çift Dallanma,
• Sözlükçe Kütü¤ü Budak, Dal, Etiketli Ayraçlar
• Yanulamlama • Öbek
• Tümce • Tümleç ve Eklenti
• Özne ve Yüklem • Öbek Bafl›
• Ad Öbe¤i
‹çindekiler
Sol tarafta çeflitli eylemlerin yanulam çerçeveleri, sa¤da ise Eylem Öbe¤i örnek-
leri verilmifltir. Görüldü¤ü gibi geleneksel olarak sözdiziminde yanulam çerçevesi
köfleli ayraç içinde temsil edilir. ‹çindeki çizgi söz konusu sözcü¤ü, buradaki ör-
neklerdeki eylemleri, AÖ ad öbe¤ini, T ise (yan) tümceyi göstermektedir. AÖ ve
T’ye göre eylemin sa¤da yer almas› gerekti¤i çizgi ile de belirtilmifltir. Son örnek-
teki düflün- eyleminin çerçevesindeki ayraç ise öbek olufltururken bu eylemin nes-
nesinin seçimlik oldu¤unu gösterir. Yani, düflün eylemi hem geçiflli hem de geçifl-
siz olarak kullan›labilmektedir:
Örnek (1a)’da görüldü¤ü gibi düflün- eylemi bir nesne almadan geçiflsiz olarak
kullan›lm›flt›r. Oysa (1b)’de [bu olay›] ad öbe¤ini alarak geçiflli olarak kullan›lm›flt›r.
S O R U Eylemlerin
S Oyan›
R U s›ra di¤er sözcük türleri de öbek oluflturmak üzere zorunlu bir
ö¤e gerektirebilirler. Örne¤in ilgeçler tek bafl›na kullan›lmaz:
N N
SIRA S‹ZDE SIRA y›ld›z
Örnek (2a), S‹ZDE iflaretinden (*) de anlayaca¤›m›z gibi kurals›z bir yap›d›r çün-
kü ‘için’ ilgeci tek bafl›na kullan›lamaz, (2b)’de oldu¤u gibi bir ad öbe¤i gerektirir.
AMAÇLARIMIZ
Özet olarak, sözlükçede her sözlü¤ün bir kütü¤ü vard›r. Bu kütü¤ün içinde
AMAÇLARIMIZ
sözcü¤ün türü, ses ve anlam›n›n yan› s›ra, öbek kurmak için baflka bir üye gerek-
tirip gerektirmedi¤i, gerektiriyorsa da bunun yap›s›n›n ne oldu¤u bilgisi mevcuttur.
K ‹ T A P K ‹ T A P
TÜMCE
Tümcenin de¤iflik dilbilgisi kitaplar›nda çeflitli tan›mlar› yap›lm›flt›r (Ergin 1993:
TELEV‹ZYON 376, Ediskun
T E L E1999:
V ‹ Z Y O322).
N Bu tan›mlar “tümce yarg› bildiren sözcük dizileridir” tan›-
m›n› kabul ederler. Oysa yarg› terimi sorunludur, çünkü ‘Asla!’ gibi tek bir sözcük
yarg› belirtir ama tümce de¤ildir.
Tümceyi evrensel olarak bir özne ve bir yüklemden oluflan bir dilbilgisi birimi
‹NTERNET ‹ N T E R N E T yap›sal aç›dan belirsizli¤i ortadan kald›rm›fl oluruz. Öyleyse,
olarak tan›mlarsak
tümceye özne ve yüklemden oluflan bir birim diyerek bu bileflenlerin üzerinde
dural›m.
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 145
Özne ve Yüklem
Evrensel olarak her tümcede özne ve yüklem bulunur. Afla¤›daki tümce örnekle-
rinde sol sütunda özne, sa¤ sütunda ise yüklemleri görüyoruz:
Özne Yüklem
Çocuk kofluyor
Bebek güldü
Ahmet kitab› okuyor
Can yemek piflirdi
Ahmet bu olaya çok sevindi
Yukar›da görüldü¤ü gibi özneyi ç›kard›ktan sonra geri kalan bölümü yüklem
olarak adland›raca¤›z. Dikkat edilirse, buradaki yüklem kavram›, geleneksel dilbil-
gisindeki yüklem kavram›ndan farkl›d›r: Geleneksel dilbilgisinde yüklem tümcede-
ki eylem ile eflde¤er olarak görülür. Oysa burada yüklem, tümcede özne d›fl›nda
kalan tüm bölümdür. Bu tan›m›yla da yüklem, her zaman evrensel olarak bir ey-
lem içerir. Dikkat edilirse, yüklemcil Ad Öbe¤i, S›fat Öbe¤i gibi ö¤eler tafl›yan tüm-
celerde de gizil bir eylem (koflaç) oldu¤unu afla¤›da aç›klayaca¤›z. Örne¤in: “Sen
ö¤retmensin” tümcesinin yükleminde de bir eylem vard›r. Bu konuya daha sonra
tekrar de¤inilecektir.
Genel hatlar›yla tümce [1Kim] [2ne yapt›] gibi iki temel bileflkeden oluflan bir
dilbilgisel ö¤edir; dolay›s›yla özne ve yüklem tümcenin en büyük iki bileflkesidir.
Öyleyse, bu iki temel bileflke — özne ve yüklem — kavramlar›n› biraz daha ayr›n-
t›l› incelemek gerekir. Afla¤›da bu kavramlar ayr› bafll›klar alt›nda aç›klanacakt›r.
Özne
Özne, hakk›nda konuflulan kifli, varl›k ya da kavram olarak tan›mlanabilir:
Bu tümce Erhan hakk›ndad›r, ancak biraz daha farkl› tümcelere bak›nca bu ta-
n›m›n yeterli olmad›¤›n› görürüz:
Örnek (4)’te ‘kimse’ öznedir ama hakk›nda konuflulan varl›k de¤ildir. Özne, en
az›ndan Türkçe ve ‹ngilizce gibi baz› dillerde tümcede genellikle ilk ö¤e olsa da
Türkçe gibi esnek söz dizilifli olan bir dilde bu konum her zaman özne için ayr›l-
mam›flt›r. Üstelik Türkçe gizli özneye izin veren bir dil oldu¤u için (4b)’deki gibi
tümcede özne aç›kça ifade edilmemifl olabilir. Ayr›ca Almanca gibi dillerde de es-
nek sözcük dizilifli yan› s›ra eylemin her zaman ana tümcenin ikinci ö¤esi olmas›
gereklidir. O yüzden tümce bafl› konumunda özneden farkl› bir belirteç ya da nes-
ne de bulunabilir. Öyleyse tümcedeki konum da özneyi belirlemek için yeterli bir
ölçüt de¤ildir.
Özne, tümcedeki eylemde gösterilen ifli yapan kifli olarak tan›mlanabilir. Yine Edici bir eylemi bilinçli
olarak yapan kifliye verilen
evrensel olarak tipik bir özne genelde bir Ad Öbe¤i’dir. Bir ifli bilerek ve isteyerek add›r.
yapan kifliye edici denir.
146 Genel Dilbilim-I
5. a. Seçil yüzüyor.
b. Nermin arabas›n› y›k›yor.
Yukar›daki tümcelerde Sedat, Ahmet ve sebze fiyatlar› bilerek bir ifl yapmam›fl
ancak olaylara maruz kalm›fllard›r. Zaten sebze fiyatlar› cans›z bir özne olarak bir
eylemi gerçeklefltirebilme yetisine sahip de¤ildir. Bu üç özne de söz konusu olay-
lardan etkilenendir.
Deneyimleyen: Psikoljik Özne, ruhsal durum deneyimleyen bir ö¤e de olabilir.
durum deneyimleyen ö¤edir.
7. a. Ahmet Ayfle’yi seviyor.
b. Meral ald›¤› habere çok sevindi.
c. Bebek h›çk›ra h›çk›ra a¤lad›.
Yukar›daki örnekte Aysun özne, kitap nesnedir ve her ikisi de yal›n durumda
kullan›lm›flt›r. Öyleyse özne her zaman yal›n durumdad›r; ancak her yal›n durum-
daki Ad Öbe¤i özne de¤ildir.
• Kim / Ne soru sözcükleri
Bir tümcede özneyi bulabilmek için kim ya da ne sorular›n› sorabiliriz:
Örnek (11b)’de ad›l (11a)’daki özne biz ile ayn› kifli olarak yorumlan›r ve gizli
öznedir. Gizli özne, eylemdeki uyumdan anlafl›l›r.
• Özne Olarak Ad›l Kullan›m›
Özne olarak bu, flu, o, ben, vs. gibi ad›llar yal›n halde kullan›labilir.
Tümcenin ilk ö¤esi olan özneden sonra flimdi de yüklem kavram›na iliflkin ger-
çeklere bakabiliriz.
Yüklem
Yüklemi, tümcedeki özne ç›kt›ktan sonra geriye kalan bölüm olarak tan›mlam›flt›k.
Bu durumda basitlefltirirsek yüklem, tümcede tipik olarak ‘ne yapt›?’ sorusuna ya-
n›t veren bölümdür. Evrensel olarak yüklemde eylem bulunur. Asl›nda yap›sal ola-
rak daha sonra da görece¤imiz gibi yüklemler Eylem Öbekleridir.
Yüklemlerin tafl›d›klar› anlamlar afla¤›da gösterilmifltir:
Tümce
Özne Yüklem Yüklemin gösterdi¤i anlam
Çocuklar oyun oynuyorlar Hareket, ‹fl
Ö¤renciler s›navda baflar›l› oldular Olufl
Sermin doktor oldu Olufl
Çocuk oyunca¤› görünce sevindi Ruhsal durum
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Ak›n trafik kazas› geçirdi. Özneyi etkileyen
Herkes sorunu anlad› Zihinsel ifllem
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Yukar›daki örneklerde görüldü¤ü gibi yüklemler ifl, hareket, olufl, ruhsal / bi-
liflsel durum / ifllem, vs. gösterirler. S O R U S O R U
Yüklem, buradaki anlam›yla tek bir sözcük olarak eylem de¤il, tümceden
D ‹ K Közneyi
AT ç›kard›k- D‹KKAT
tan sonra geriye kalan ö¤e olarak anlafl›lmal›d›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
148 Genel Dilbilim-I
SIRA S‹ZDE Afla¤›daki tümcelerin özne ve yüklemlerini bulup, buradaki ölçütler do¤rultusunda aç›klay›n:
SIRA S‹ZDE
2 1. Ali bütün hafta boyunca havuzda yüzdü.
2. Sinemadaki yeni filmleri görmedim.
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
Tümce Yap›s›
S O R U Her sözdizimS Okuram›nda
R U tümce, yap›sal ö¤elerine ayr›flt›r›larak incelenir. Bu yüz-
den tümcenin ö¤elerinin belirlenmesi önemlidir.
Ö¤e, anlamsal ve yap›sal Tümcenin Ö¤eleri: Yukar›da gördü¤ümüz özne ve yüklem tümcenin en bü-
D ‹ Kbir
aç›dan K Abütün
T oluflturan D‹KKAT
yük ö¤eleridir. Ö¤e tümcede anlamsal ve yap›sal aç›dan bütünlü¤ü olan bileflke-
ve tek sözcük ya da sözcük
grubundan meydana gelen dir. Bunu göstermek için afla¤›daki tümcenin ö¤elerine bakabiliriz:
N N
bir tümce
SIRA bileflkesidir.
S‹ZDE SIRA S‹ZDE
13. Genç k›z bir sahil kasabas›nda kitab› okuyordu.
AMAÇLARIMIZ
Tümcenin ö¤elerini bulman›n bir yolu soru sözcüklerini kullanmakt›r: ‘Kim ne
AMAÇLARIMIZ
yapt›?’ sorular›na verilen yan›tlar tümcenin en büyük ö¤eleridir ve bu ö¤eler gele-
neksel olarak daha sonra da görece¤imiz gibi köfleli ayraç içinde gösterilir. Yuka-
K ‹ T A P r›daki tümcenin
K ‹ T ö¤eleri
A P soru sözcükleri kullan›larak bulunmufl ve afla¤›daki tablo-
da gösterilmifltir:
TELEV‹ZYON Tümcenin
T E ö¤elerini
L E V ‹ Z Y O N bulmak için sorulan soru Ö¤e
Kim [Genç k›z]
ne yap›yordu? [bir sahil kasabas›nda kitab› okuyordu]
‹NTERNET Nerede? ‹ N T E R N E T [bir sahil kasabas›nda]
Neyi [kitab›]
Bir tümcede ö¤e olan bir grup, bir baflka tümcede ö¤e olmayabilir:
Bu kez, genç ve k›z ayn› ö¤enin bileflkeleri de¤ildir. Bu kez [k›z arkadafl›n›]
farkl› bir ö¤e oluflturarak nesne konumuna yerleflmifltir; genç ise tümcenin öznesi-
dir. Bu da gösteriyor ki ö¤e kavram› dura¤an de¤ildir ve bir tümcedeki ö¤e, bafl-
ka bir tümcede ö¤e olmak zorunda de¤ildir.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 149
2. Yer de¤ifltirme
Öbek olan bir ö¤e tümce içinde yer de¤ifltirebilir:
Daha önce Türkçenin esnek söz dizilifline izin veren bir dil oldu¤u belirtilmifl-
ti. Türkçede ancak öbek olan ö¤eler yer de¤ifltirebilirler. Yukar›daki örnekte gö-
rüldü¤ü gibi ö¤eler eylem önüne ya da tümce önüne getirilebilir.
3. Eksiltme
Yaln›zca tümce ö¤eleri tümcenin içinde eksiltilebilirler. Eksiltilen ö¤eler afla¤›da
( ___ ) ile gösterilmifltir:
Yukar›da görüldü¤ü gibi onlar ad›l› ancak [s›n›ftaki ö¤renciler] öbe¤inin tü-
müyle yer de¤ifltirebilir, bir bölümünün yerine kullan›lamaz. Benzer flekilde öbe-
¤in bir k›sm› tafl›n›rsa ortaya kurals›z bir tümce ç›kar.
Tümcenin ö¤elerini bulmak için bu üç ölçütü kullanabiliriz. Afla¤›da ö¤elerin
dilbilimde gösterimine iliflkin bilgiler aç›klanacakt›r.
150 Genel Dilbilim-I
Bu tümce konuflma dilinde vurgu ve ezgi gibi ses özellikleri sayesinde, yaz›l› dil-
de ise virgül gibi noktalama iflaretleri sayesinde anlamland›r›labilirse de soyut düzey-
de bulan›k anlaml›d›r ve afla¤›da görülen iki farkl› ayr›flt›rma söz konusu olabilir:
Örnek (15), (16a-b)’deki gibi iki flekilde yorumlanabilir ki bu yorum da ö¤e ay-
r›flt›rmas›na ba¤l› olarak de¤iflir: ‘doktora tahlilleri gösteren kad›n m›d›r’, yoksa giz-
li özne ad›l arac›l›¤›yla anlafl›lacak ‘baflka bir kifli mi kad›n olan doktora tahlilleri
göstermifltir’? Burada da görüldü¤ü gibi anlamsal yorumlama ö¤e çözümlemesi ile
Budak, sözdizim ortaya ç›kan tümce yap›s›na dayanmaktad›r.
a¤açlar›nda dallar›n ç›k›fl Sözdizim, tümcenin ö¤elerini ayr›flt›r›p dilbilimsel çözümleme yaparken bir ba-
noktas› ve ö¤enin etiketinin
bulundu¤u noktad›r. k›ma konuflucular›n bu otomatik biliflsel tümce iflleme süreçlerine de ›fl›k tutar.
Ö¤e ayr›flt›rma ifllemi belli gösterimler arac›l›¤›yla modellenir. Bunlar›n en yay-
Dal: Sözdizim a¤ac›nda bir
ö¤enin alt bileflkelerini g›n› sözdizim a¤açlar› ve onlar›n eflde¤eri olan köfleli ayraçlard›r. Örne¤in, ‘Ahmet
gösterir. keki piflirdi’ tümcesi afla¤›da sözdizim a¤ac› dedi¤imiz fiekil (1)’de gösterilmektedir:
fiekil (1)’deki a¤açta A, B, C, D ve E gi-
fiekil 7.1
bi harflerin bulundu¤u noktalar budak,
Tümce A¤aç Yap›s› Ne oldu? A ondan ç›kan çizgiler a¤ac›n dallar›’d›r.
Dallar bir ö¤enin alttaki bileflenlerine ifla-
Kim? B C Ne yapt›? ret eder. Dikkat edilmesi gereken unsur,
her budakta bir ö¤e konumlanm›fl olmas›-
Ahmet D E d›r. A tümcesi bir ö¤edir. Benzer flekilde
B, C, D ve E her biri bir ö¤e bar›nd›ran
keki piflirdi budaklard›r. Yani her budak bir ö¤e gös-
terir. Budaklardaki harfler, daha sonra gö-
rece¤imiz Ad Öbe¤i, Eylem Öbe¤i gibi ya-
‹lk ö¤e: Bir a¤açta herhangi p›sal etiketlerdir. Bu etiketler, üretici dilbilgisinde sonlu say›da kural yazmak için
bir ana buda¤›n hemen kullan›lan ve kendileri de sonlu say›da olan iflaretleridir. A¤açta görüldü¤ü gibi A
alt›ndaki ilk ö¤elerdir.
en üst budakt›r ve B ile C’nin ana buda¤›d›r. B ile C ise kardefl budaklard›r. Ben-
Sonuncul ö¤e: A¤aç ya da zer flekilde C, D ve E’nin ana buda¤›d›r; D ve E kardefltir. B ve C, A’nin ilk ö¤ele-
ayraçl› gösterimdeki en alt
düzeyde yer alan sözcük ri, D ve E ise A’n›n sonuncul ö¤eleridir.
düzeyindeki ö¤eler fiekil (1)’deki a¤açta her budak tümcenin bir ö¤esi ise, daha önce gördü¤ümüz
ö¤e ayr›flt›rma ölçütü olan soru sormay› deneyebiliriz. Örne¤in A buda¤›na ‘ne ol-
du?’ sorusunu, B buda¤›na ‘kim?’ ve C buda¤›na ‘ne yapt›?’ sorular›n› sorabiliriz.
Bu soru ölçütü, gerçekten her buda¤›n bir ö¤e bar›nd›rd›¤›n› göstermektedir. fie-
‹kili Dallanma: Sözdizim kil (1)’de görüldü¤ü gibi B-C ve D-E ikili dallard›r. Bir baflka deyiflle bu a¤açta
a¤açlar›nda her düzeyde iki ikili dallanma görülmektedir. Bu ikili dallanmay› fiekil (2)’deki üç dall› a¤aç ya-
tane dal›n yer almas›.
p›s›yla karfl›laflt›rabiliriz:
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 151
fiekil (2)’deki a¤açta ‘Ahmet ne yapt›?’ gibi bir so- fiekil 7.2
ru sordu¤umuz zaman ‘ne yapt›’ sorusunu içerebile- A Dall› Düz A¤aç
cek bir budak bulunmamaktad›r. Öyleyse, fiekil (2) Yap›s›
ö¤e yap›s›n› do¤ru yans›tmamaktad›r. Bu durumda B C D
fiekil (2)’deki her ö¤esi ayn› düzlemde olan üçlü dal-
lanma yerine fiekil (1)’deki hiyerarflik (çok katmanl› Ahmet keki piflirdi
ve düz olmayan) ikili dallanma yap›s›n›n do¤ru oldu-
¤u sonucu ortaya ç›kar.
Tümcenin ö¤elerini a¤aç yap›s› ile ya da afla¤›daki etiketli ayraçl› gösterimle ay-
r›flt›rabiliriz. Afla¤›daki etiketli köfleli ayraçlardaki bilgi fiekil (1)’deki a¤açtaki ayn›
bilgiyi içermektedir.
En d›fl köfleli ayraçtaki A, fiekil (1)’deki en üst budak A’d›r. B etiketi B buda¤›,
C etiketi C buda¤› ile ayn›d›r. A¤açta oldu¤u gibi B ve C etiketli ayraçlar› A’n›n için-
dedir. Basitlefltirirsek bu ayraçlarla flu flekilde ifade edilir: [A [B] [C]] Sözdizim a¤aç-
lar› da köfleli ayraçlar da ö¤e ayr›flt›rma ve yap›s›n› gösterirler. Bir bak›ma dilbilim-
de örtük olarak bunlar›n konuflucunun edincini yans›tt›¤› kabul edilir. A¤açlar ve
ayraçlar ayn› bilgiyi gösterim yollar›d›r. A¤açlar daha kapsaml› ve daha görsel ol-
duklar› için daha kolay anlafl›labilir niteliktedir. Ayraçl› gösterim daha az yer kap-
sad›¤› için tercih edilebilir.
fiekil (1)’deki a¤açtaki etiketleri flu flekilde aç›mlayabiliriz: A=Tümce; B=Özne,
C= Yüklemdir. Ancak özne ve yüklem kavramlar› ö¤elerin tümce içinde oynad›k-
lar› rolü gösteren ifllevleridir. Oysa sözdizim a¤açlar› ve ayraçl› parantezdeki gös-
terim, ö¤elerin ifllevini de¤il, yap›s›n› yans›t›r. Bu durumda gerçek yap›y› yans›tan
a¤aç fiekil (3)’te görülmektedir:
fiekil (3)’teki a¤aç ve etiketli ayraç, tümce çö- fiekil 7.3
zümlemesinde kulland›¤›m›z gösterimlerdir. T
T=Tümce, AÖ1= Ad öbe¤i (özne), EÖ=Eylem
Öbe¤i, AÖ2 = Ad Öbe¤i (nesne) ve E=Eylemdir. AÖ1 EÖ
Bu tümcede piflir- eylemi geçifllidir ve bir AÖ
yanulamlar. Yani yukar›daki örnekte de oldu¤u Ahmet
AÖ2 E
gibi ‘keki’ gibi bir AÖ gerektirir. Öyleyse piflir-
eylemi Eylem Öbe¤i olabilmek için bir Ad Öbe- keki piflirdi
¤i gerektirir. Bu gerekli olan AÖ, eylemin nesne-
sidir. Eylem Öbe¤i, Tümce olabilmek için Ad [T [AÖ1 Ahmet] [EÖ [AÖ2 keki] [E piflirdi ]]]]]
Öbe¤i olan bir özne gerektirir. fiekil (3)’e bakt›-
¤›m›z zaman AÖ1 ve AÖ2 piflir- eyleminin üye-
leridir. Bir baflka deyiflle, piflir- eylemi anlam› gere¤i bir piflirilecek nesne ve pifli-
recek özne ister. Eylem Öbe¤inde yanulamlanan üye iç üye, özne ise d›fl üye ola-
rak adland›r›l›r.
Özetleyecek olursak, sözdizim a¤açlar›nda her budakta ve sonuncul ö¤ede bu-
lunan tümce içi bileflkeler ya öbek düzeyinde ya da sözcük düzeyinde ö¤elerdir.
Bir baflka deyiflle, ö¤e, sözdizim a¤ac›ndaki her budakta yer alan sözcük ya da
sözcük gruplar›d›r çünkü a¤açlar ö¤elerin dilbilgisel gösterimleridir.
Afla¤›daki tümcenin iki farkl› anlam› için iki farkl› a¤aç çizin: SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Genç k›z arkadafl›n› sinemaya götürdü. 4
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
152 Genel Dilbilim-I
AÖ1 EÖ
çocuk AÖ2 E
yeme¤i yedi
Bu a¤açta da gördü¤ümüz gibi özne ifllevi olan AÖ1 ve nesne ifllevi olan AÖ2
SIRA S‹ZDE SIRA oluflan
tek sözcükten S‹ZDE öbeklerdir ve bu tek sözcük her iki öbekte de baflt›r. Ancak
Tümleç: Bir öbekte bafl›n öbekler, de¤iflik bileflenler kullan›larak geniflletilebilir:
yanulamlad›¤› zorunlu
ö¤edir. Bafl olan bir sözcük, öbek oluflturmak için tümleç ya da eklenti alabilir. Bura-
D Ü fi Ü N E L ‹ M D Ü fi Ü N E L ‹ M
da üstüne basarak belirtmek gerekir ki tümleç geleneksel dilbilgisi kitaplar›ndaki
Eklenti: Bir öbekte
bulunmas› zorunlu olmayan, anlam›ndan daha farkl› bir anlamda kullan›lmaktad›r. Burada tümleç terimini dilbi-
S O RveU niteleyici ö¤edir.
seçimlik S O R U
limdeki tamamlay›c› ve zorunlu ö¤e anlam›nda kullanaca¤›z.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Tümleç, bir bafl›n sözlük kütü¤ünde bulunan yanulamlama koflullar›n› yerine
getirmek amac›yla kullan›lan ö¤edir. Örne¤in geçiflli bir eylemin gerektirdi¤i do-
AMAÇLARIMIZ layl› ya daAMAÇLARIMIZ
dolays›z nesne tümleçtir ve tümleç tümcenin kurall› olmas› için gerek-
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 153
lidir. Öte yandan zorunlu olmayan eklentiler, dilbilgisel bir tümce kurmak için bu-
lunmas› gerekli olmayan ö¤elerdir ve bu yüzden bir eklenti, bir ö¤eden at›ld›¤› za-
man, o ö¤e kurals›z olmaz. Eklentiler tümcede niteleyici ifllevi görür. Eklentiler, ar-
ka arkaya dizilebilir. Yani birden fazla eklenti olabilir. Ancak tümleçler bu flekilde
dizilemez. Örne¤in, bir eylemin yaln›zca bir tane dolays›z nesnesi vard›r. Afla¤›da-
ki örneklerde farkl› öbeklerde tümleç ve eklenti görülmektedir:
Yukar›daki örneklerde tümleç at›ld›¤› zaman yaln›zca bafl içeren bir öbek olufltu-
rulamaz. Bunun yan› s›ra kimi durumlarda da tümleç at›labilir, ancak anlam de¤iflir:
Bu örnekte ‘denize düflkün’ öbe¤inde ‘denize olan bir tutku’ söz konusudur;
oysa ‘düflkün’, ‘sa¤l›k ya da maddi aç›dan zay›fl›k, çökkünlük’ anlam›na gelir. Oy-
sa eklentilerin hepsi öbekten at›labilir ve öbek yine de kurall› olur:
Ayr›ca, birbiri ard›na dizilmifl tümleçlerin uygun olmad›¤›n› ama eklentilerin ar-
ka arkaya s›ralanabilece¤inden söz etmifltik. Bu afla¤›da örneklendirilmifltir:
Örnek (24a)’da ‘mektubu, kitab›, defteri’ ayr› ayr› tümleçlerdir. Bunlar ve gibi
bir ba¤laçla ba¤lanmad›kça kurals›z bir yap› elde edilir. Bunun nedeni birden faz-
la tümlecin kullan›lamamas›d›r; ama bir ba¤laç kullan›ld›¤› zaman zaten tek tüm-
leç kullanm›fl oluruz. O zaman sorun ortadan kalkar. Öte yandan (24b)’de görül-
dü¤ü gibi befl tane niteleyici - yani eklenti - kullanmak mümkündür.
Özetlemek gerekirse tümleç ve eklenti flu farkl›l›klar› gösterir:
fiekil 7.4
Eskiflehir’e geldi
D‹KKAT D‹KKAT
ÖBEK YAPILAR
Öbek yap›lar bir dilin sözdiziminin en temel ö¤eleridir. Öbek yap› kurallar› da
özelde bir dilin ya da Evrensel Dilbilgisinin kurucu kurallar›d›r. Öbek yap›lar tüm-
cenin parçalar›n› ayr›flt›rarak tümce ö¤elerinin çözümlemesine olanak sa¤lar. Öbek-
ler, ‘en merkezi ö¤esi’ yani ‘bir bafl›’ olan ve gerekirse bir tümleç ve /veya eklen-
ti(ler) içeren ö¤elerdir. Öbekler bafl merkezli olduklar› için bafl›n sözcük türü öbe-
¤in türünü belirler. Öyleyse, bafl› ad olan bir öbek Ad Öbe¤i, bafl› ilgeç olan bir
öbek ‹lgeç Öbe¤i olur. Öbekler, bafllar› ve örnekleri afla¤›da görülmektedir:
A→ B C
Ad Öbe¤i (AÖ)
Ad Öbe¤ini yap›sal ve ifllevsel olarak tan›mlayabiliriz.
• Yap›sal olarak: Bafl› ad olan her öbek Ad Öbe¤idir (AÖ).
• ‹fllevsel olarak: Afla¤›daki ifllevlerde kullan›lan öbekler AÖ’lerdir.
156 Genel Dilbilim-I
AÖ ifllevi Örnek
Özne [AÖ Bütün ö¤renciler] mezuniyet balosunda e¤lendiler.
Nesne Sedat mezuniyet balosunda [AÖ bütün ö¤rencileri] gördü.
Yüklemcil Serap ve Ayflegül geçen y›l [AÖ kimya ö¤rencileri] idiler.
‹lgeç nesnesi Ö¤retmen [[AÖ bütün ö¤rencileri]için] ödül haz›rlad›.
Belirtecimsi Ö¤retmen [AÖ bu hafta] tatile ç›kacak.
‹ngilizcedeki the, my, all ve Türkçedeki benim, senin, onun gibi tamlayan ad›-
Belirleyici: Bir ad›n belirtili l› ve ‘bütün, tüm, baz›’, vs. gibi niceleyicilerin tümüne belirleyiciler diyelim. Be-
ya da belirtisiz oldu¤unu lirleyiciler, geleneksel dilbilgisinde s›fatlar›n bir alt grubu olarak kabul edilirler. S›-
gösteren, ya da onu
(tamlayan ad›l› ile) fatlar adlar›n niteliklerini gösterirler, belirleyiciler ise AÖ’nin belirtili ya da belirti-
tamlayan, niceli¤ini siz oldu¤unu (yani dinleyici taraf›ndan AÖ’nin bilinen mi yoksa bilinmeyen bir
gösteren ad›n gönderimsel
özelliklerini belirleyen varl›¤a m› gönderim yapt›¤›n›) imlerler. Öyleyse belirleyiciler AÖ’nin gönderimsel
niteleyicilere belirleyici özellikleriyle ilgili bilgi veren ö¤elerdir. ‹ngilizcedeki a /an, Türkçede bir, Alman-
denir.
cada ein belirtisiz AÖ, yine ‹nglilizcedeki the ve Almancadaki die, der, das belirti-
li AÖ’ni imlerler. Türkçede belirtili AÖ imleyen belirleyici yoktur. (Bunun yerine
ad›n -i durumu ile belirtililik iflaretlenir). Afla¤›daki tablo flu ana kadar belirleyici-
ler konusundaki örneklerimizi özetlemektedir:
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 157
Belirleyiciler
Belirtili the, vs.
Belirtisiz a /an, bir, vs.
‹flaret s›fatlar› bu, flu, o, vs.
Tamlayan ad›llar› benim, senin, vs.
Yukar›daki örnekler gibi belirleyiciler fiekil (5)’te de oldu¤u gibi AÖ’de a¤aç ve
ayraçl› gösterimlerde Bel (Belirleyici) olarak gösterilecektir.
Belirleyicilerin yan› s›ra AÖ’ler s›fat ve ortaçlarla geniflletilebilir. S›fatlar ve or-
taçlar, bafl ad› nitelerler. Bunlar, eklenti olduklar› için birden fazla s›fat ya da ortaç
kullan›labilir:
Örnek (26)’da görüldü¤ü gibi belirleyici bir ve s›fat öbekleri siyah ve fl›k farkl›
dizilimlerde kullan›labilirler. Bu dizilim vurgu ile ilgilidir (Erguvanl›, 1984).
Ancak, belirleyicilerin s›fat ve ortaçlarla birlikte kullan›ld›¤› durumlarda belirti-
siz bir hariç, belirleyiciler her zaman s›fatlardan önce kullan›lmak zorundad›r:
fiekil 7.5
AÖ
A 11
Bel 1
A12
benim Bel 2
A13
bütün T
SÖ A14
yeni ald›¤›m
A1 A2
güzel
gümüfl yüzüklerim
158 Genel Dilbilim-I
fiekil (5)’teki a¤açta Bel 1 olarak etiketlenen ‘benim’ tamlayan ad›l›d›r ve tamla-
nan - yani bafl ad - ile aras›nda adc›l uyum vard›r; bu nedenle, ad›l, tümcenin özne-
sinde oldu¤u gibi gizli özne (ad›l) olabilir. Ancak aç›kça görülmedi¤i durumda bile
bofl ad›l a¤aç yap›s›nda gösterilmek zorundad›r. Bel 2 yine bir belirleyici olan nice-
leyicidir. A¤açta T (tümce) olarak etiketlenen ö¤e ortaç ya da s›fat tümceci¤idir ve
a¤açta üçgen fleklinde gösterilmifltir. Bu türdeki üçgen flekil, ö¤enin içindeki ayr›nt›-
lar›n önemli olmad›¤›n› ve ö¤eyi bütüncül göstermenin yeterli olaca¤›n› iflaret eder.
A’ (A üssü) ise sözcüksel olan A (ad) ile öbeksel olan AÖ aras›nda baflka bir yan-
s›ma ulam› oldu¤unu belirtir. Yani bu ulam, sözcüksel ve sonuncul ö¤e olmad›¤› gi-
bi en üstteki tüm bileflenlerin ana buda¤› olan ö¤e de de¤ildir. Yani, X’in herhangi bir
sözcük türü oldu¤u durumda bafl sözcüksel ö¤e olarak X’tir ve a¤açtaki en üst yans›-
ma XÖ olarak etiketlenir. Ancak X ve XÖ aras›ndaki her tür yans›ma X’ (X üssü) ola-
rak etiketlenir. Bir baflka deyiflle X’ öbe¤in tamamlanmad›¤›n› ve öbe¤in en üst yan-
s›mas›na ulaflmak için baflka ö¤eleri oldu¤unu gösterir. Ayr›ca, X’ içinde bir baflka X’
bulundurabilir, yani özyinelemelidir. Öyleyse, A’ içinde A’ bulunabilir. Benzer flekil-
de fiekil (5)’teki a¤açtaki yap› özyinelemelidir.. Yani, bir A’ içinde bir baflka A’ bulun-
maktad›r. Özyinelemenin insan dillerinde ortak özellik oldu¤unu görmüfltük.
Eklentinin her öbek türünde birden fazla kez kullan›labilece¤ini ama tümlecin
bir tane olaca¤›n› söylemifltik. Sözdizim a¤açlar›nda eklentiler X’ yans›mas›n› fiekil
(5)’te de görüldü¤ü gibi baflka bir X’ olarak geniflletirler. Örne¤in fiekil (5)’te A’3,
A’2 ve A’2 de A’1 olarak genifllemifltir.
AÖ’deki s›ralama flu flekilde gösterilebilir:
Bu s›ralama soldan sa¤a do¤ru çizgisel bir dizilimi gösterir. En önce tamlayan
ad›l› olan Belirleyici 1, sonra niceleyicilerden oluflan Belirleyici 2 ve daha sonra di-
zilimi daha özgür olan S›fat Öbe¤i, ortaçlar ve belgisiz belirleyici bir kullan›labilir.
Bu çizgisel dizilim fiekil (5)’teki a¤açta da gördü¤ümüz gibi düz yani eflit düz-
lemde de¤ildir. fiekil (5)’teki çok katmanl› (hiyerarflik) yap› ö¤elik ölçütlerine uy-
gun bir yap› gösterimidir. Daha önce belirtti¤imiz gibi a¤aç yap›lar›nda her budak-
ta bir ö¤e bulunur. Öyleyse, a¤ac›n her buda¤›na bir ek ya da sözcük yerlefltirip
yerlefltiremeyece¤imize bakabiliriz:
AÖ NE?
A11 -kiler?
Bel 1
A 12 NEY‹M?
benim Bel 2
A13 NELER?
bütün T
SÖ A14
yeni ald›¤›m
A1 A2
güzel
gümüfl yüzüklerim
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 159
Görüldü¤ü gibi AÖ yerine NE?, A’1 yerine (benimkiler), A’2 yerine NEY‹M?, A’3
yerine NELER?, vs. gibi ek ya da sözcükler yerlefltirebiliriz. Öyleyse, bu Ad Öbe¤i-
nin do¤ru gösterildi¤i sonucuna varabiliriz. Dolay›s›yla, Türkçe için genel bir AÖ
öbek kural› yazacaksak, dilbilimdeki gelene¤i takip ederek AÖ buda¤›n›n alt›nda-
ki ilk iki ö¤e olan Belirleyici ve A’ ö¤elerini yazabiliriz:
AÖ→ ( Belirleyici) A’
A’ buda¤›n›n olas› ö¤eleri flunlard›r:
A’→ (T) (SÖ) (A) A
Bu öbek kurallar›ndaki ayraçlar ö¤enin seçimlik oldu¤unu gösterir. Öyleyse Ad
d›fl›nda tüm ö¤eler bir AÖ oluflmas› için flart olmayan ö¤elerdir. Bunun yan› s›ra
AÖ’lerinin yerine kullan›lan ad›llar ve gizli özne olan ad›l da AÖ olarak adland›r›-
l›r. Öyleyse, afla¤›daki kural da do¤rudur:
AÖ→ ad›l
Bu nedenle, ad›l› da içine alan bir kural yazmam›z gerekirse afla¤›daki Ad Öbe-
¤i öbek kural›n› yazabiliriz:
N N
lunabilir. ‹ngilizcede oldu¤u gibi tümleci olan AÖ’den önce gelenSIRA S‹ZDE
ilgece önilgeç, SIRA S‹ZDE
Türkçe gibi AÖ’den sonra gelen ilgeçlere ise sonilgeç denir:
yanca gibi dillerde Latincedeki durum ekleri ilgece dönüflmüfltür (Hagége, 2010:
36). Bunun yan› s›ra bazen ilgeçler de durum eklerine dönüflerek dilbilgiselleflmifl-
lerdir (Hagége, 2010: 38).
Ad durum ekleri ve ilgeçler çok fazla ortak özellik gösterirler. Hatta bazen ilgeç
ve durum eki birbirine kar›fl›r. Örne¤in ‘ile’ ilgecinin ada bitiflik kullan›m› bazen
onun bir durum eki yani araçsal durum eki oldu¤u görüflüne yol açm›flt›r. Durum
ekleri, dünya dillerinde genellikle tek seslemli eklerdir. (Hagége, 2010: 25) Ad du-
rumlar› ile ilgeçlerin yak›ndan ilgili oldu¤u gerçe¤i, baz› dillerdeki ‹Ö ile ifade edi-
len ö¤elerin Türkçede ad durum eki alm›fl AÖ ile karfl›lanmas›nda da kendini gös-
terir. Lewis (2000:83) taraf›ndan da belirtildi¤i gibi ‹ngilizcede ilgeçlerle kurulan
baz› yap›lar Türkçede ad durumlar› ile karfl›lan›r:
‹Ö’ler farkl› dillerde farkl› ifllevler görebilirler: (32a), (33a), (34a)’daki ‹ngilizce
‹Ö’ler, AÖ tümlecidir. Bir baflka deyiflle, AÖ’ni tamamlar. (35a)’da ise keen ‘merak-
l›’ s›fat›n›n tümleci olarak ifllev görür. Bu örneklerde ‹ngilizcede ‹Ö’ler Türkçede
durum eki alm›fl olan AÖ’lerle ifade edilir. (32b)-(35b) Türkçe örneklerinde de
AÖ’lerin içinde bafl› tamamlayan adlar tümleçtir. Yani her iki dildeki AÖ’ler içinde-
ki ö¤eler sözdizimsel aç›dan ayn› ifllevi görürler: AÖ’ndeki bafl ad› tamamlarlar, ya-
ni ad›n tümlecidirler. Bu tümleçler ‹ngilizcede ‹Ö, Türkçede ise durum eki alm›fl
ad olarak görülmektedir.
Öte yandan ‹Ö’ler ‹ngilizcede AÖ niteleyicisi de olabilirler ve bu durumda ek-
lentidirler ve Türkçede s›fat öbekleri olarak ifade edilirler:
Yukar›da görüldü¤ü gibi ‹Ö’lerin ifllevleri ‹ngilizcede daha yayg›nd›r. Daha ön-
ce de sözü edildi¤i gibi bunun bir nedeni de Türkçede ‹Ö yerine ad durum ekle-
rinin kullan›lmas›d›r. Türkçede Ad tümleci ve Eylem tümleci olarak ‹Ö bulunma-
maktad›r. Ayr›ca ikincil ad›llarla ad niteleyicisi olarak ilgeç kulland›¤›m›z zaman bu
mutlaka -ki s›fat ekiyle birlikte kullan›l›r, yani s›fatlaflt›r›l›r:
Örnek (41)’de görüldü¤ü gibi ikincil ilgeç ki kullan›lmak zorundad›r. Ancak ey-
lem niteledi¤i zaman -ki olmadan kullan›labilir:
D‹KKAT D‹KKAT
S›fat Öbe¤i (SÖ)
S›fatlar adlar› niteleyen sözcük türleridir. S›fatlar tüm dünya dillerinde bulunmakla
N N
SIRATürkçede
birlikte baz› dillerde eylemlere, baz› dillerde ise adlara benzerler. S‹ZDE s›fat ve SIRA S‹ZDE
adlar› ay›rt etmek her zaman çok kolay de¤ildir çünkü bazen s›fatlar adlar gibi kul-
lan›labilir. Örne¤in, Ben bir güzel gördüm ve Ben bir güzel k›z gördüm tümcele-
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
rindeki güzel sözcü¤ü s›ras›yla ad ve s›fat olarak kullan›lm›flt›r.
Tipik olarak dillerde s›fatlar›n, ad ve eylemlere göre türemifl olmas› daha yüksek
bir olas›l›kt›r (Dixon ve Aikhenvald, 2004:10). Türkçe için bu iddian›n ne ölçüde do¤-
K ‹ T A P K ‹ T A P
ru oldu¤unu irdelemek baflka bir çal›flman›n konusudur. ‹lk bak›flta Türkçede ad ve
eylemlerden türemifl s›fatlar oldu¤u gibi s›fattan türemifl eylemler de bulunmaktad›r:
44. a. Beyazlaflmak
b. Siyahlaflmak
S›fatlar›n s›n›fland›r›lmas›
Boyut uzun, k›sa, dar, genifl
Yafl eski, yeni, yafl›l, genç
De¤er iyi, kötü, de¤erli, mükemmel
Renk k›rm›z›, siyah, mor
Fiziksel özellik a¤›r, haifif
‹nsan özellikleri k›skanç, d›fla dönük,
H›z h›zl›, yavafl
Zaman gösteren s›fatlar önceki araba, eski sevgili
Olas›l›k olas›, muhtemel, mümkün, kesin
S O R U S O R U
D‹KKAT D‹KKAT
Belki tümceyi, asla ise EÖ’yü niteler ve tümce belirteci EÖ belirtecine göre da-
ha yukar›da olmak zorundad›r.
166 Genel Dilbilim-I
BÖ→ (B) B
B belirteç demektir.
S O R U Eylem Öbe¤i
S O R U (EÖ)
Eylemler ifl, olufl, hareket bildiren ve tümcenin yükleminde yer alan sözcük türle-
ridir. Eylem Öbe¤i (EÖ) kuran sözcük eylemdir. Bu nedenle öbe¤in ne flekilde ge-
D‹KKAT
niflleyece¤iniD ‹belirleyen
KKAT
eylemin sözlüksel kütü¤ünde yanulamlama özellikleridir.
Daha önce sözü edildi¤i gibi eylemin seçti¤i zorunlu ö¤e olan tümleç sözlükçe kü-
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDEgelir. Eylemin seçti¤i tümleç, eylemle birlikte yüklemi olufltu-
tü¤ündeki bilgiden
rur. Yüklemle öznenin buluflmas› sonucu ise tümce oluflur. Hem özne, hem de
Üye: Eylemin nesne ve nesneye eylemin üyeleri denir. Nesne yüklemin içinde oldu¤u için iç üye, özne ise
AMAÇLARIMIZ
öznesi eylemin üyesidir. Üye AMAÇLARIMIZ
yüklemin d›fl›nda oldu¤u için d›fl üyedir.
yap›s› özne ve nesne üzerine
olan sözlükçe ve dilbilgisel Öyleyse EÖ’yü anlamak için iç üye yap›s› ya da yanulamlama bilgisini irdele-
bilgidir. mek gerekir. Eylemler, yanulamlama özelliklerine göre afla¤›daki gibi s›n›fland›r›-
K ‹ T A P K ‹ T A P
labilirler:
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 167
EÖ
AÖ1
AÖ2 E1
Aysun
Bel1 A1 AÖ3 E
bu kitab›
Bu tümcelerin tümünün yükleminde görünmese bile bir eylem vard›r. Bu eyle- Koflaç: Yükleminde AÖ, ‹Ö,
SÖ olan tümcelerde bulunan
me koflaç denir. Evrensel Dilbilgisinde koflac›n her zaman aç›kça bulunmas› gere- bazen -‹mEk eylemi ile ifade
ken standart ‹ngilizce gibi diller vard›r. Örne¤in: edilen bazen de aç›kça
görülmeyen eylem.
53. a. He is a teacher.
b. *He a teacher.
Yukar›da (53a) örne¤inde ‘is’ olarak görülen koflaç tümcede olmazsa standart
‹ngilizcede (53b)’de görüldü¤ü gibi tümce kurals›z olur. Koflaçs›z tümce Afrikal›
168 Genel Dilbilim-I
Malta dili:
54. Albert tabib. (Albert doktor)
Rusça:
55. Moskva gorod (Moskova flehir) (Örnekler Stassen, 2005:486)
Stassen (2005), inceledi¤i 386 dilden 175 tanesinin bofl koflaca izin verirken 211
dilde koflac›n aç›kça ifade edilmesi gerekti¤ini belirtmektedir. Türkçe 175 dilin
içindedir, yani belli durumlarda bofl koflaca izin verir. Bu da öznenin 3. tekil ya da
ço¤ul kifli oldu¤u ve zaman›n genifl zaman oldu¤u durumlard›r. Özne di¤er kifliler
oldu¤u zaman ya da eylemin zaman› genifl zaman de¤ilse -‹mEk koflaç eylemi çe-
kilerek kifli ve zaman ekleri al›r
T T
EÖ
AÖ1 EÖ AÖ1
Sedat ‹Ö E kofl
Ahmet AÖ2 E koflaç
AÖ2 ‹ oldu
doktor 0
Bel A gibi
ad›l babas›
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 169
Bunun yan› s›ra varl›ksall›k belirten var ve yok sözcükleri koflaç tümcelerinde
kullan›l›r. Lewis’e (2000:144) göre var ve yok s›fatt›r. Kornfilt (1997:185) bunlar›n ey-
lem oldu¤unu söyler. Ancak e¤er bu sözcükler eylem olsayd›, olumsuzluk eki -mE
eklenebilirdi:
Oysa, bildi¤imiz gibi yok olumsuzluk, ekle de¤il ayr› bir sözcük olan yok ile el-
de edilir. Demek ki var ve yok sözcükleri kesinlike eylem de¤ildir. Bunlar›n koflaç
eylemi ile birlikte kullan›lan yüklemcil s›fat olma olas›l›klar› vard›r. Dünya dillerin-
de yer ve iyelik (Örn: Odada bilgisayar var) gösteren varl›ksall›k yap›lar›n pek çok
dilde ortak özellikler tafl›d›klar› iddia edilmektedir. (Lyons, 1967; Iatridou, 1996;
Sæbø, 2009). Afla¤›daki ‹ngilizce ve Türkçe örneklere bakal›m.
Örnek (61a)’da yer (ormanda), (61b)de zaman (o zaman bir) gösteren belirte-
cimsi vard›r. ‹lk tümcede bofl koflaç, ikincisinde ise zaman çekimli koflaç eylemi
görülmektedir. ‹yelik varl›ksall›k yap›lar› da ad›n -de ekini alm›fl yer gösteren ya da
tamlayan eki alm›fl iye ile ifade edilebilir:
Örnek (62a) bende gibi -de eki alan ve (62b) tamlayan eki alan yap› içermektedir.
Özet olarak, eylemler farkl› yanulamlama özelliklerine sahiptir. Geçiflli ve ge-
çiflsiz eylemlerin yan› s›ra bu iki gruba dâhil olmayan koflaç eylemleri vard›r. Ko-
flaçlar ne geçiflli ne de geçiflsiz eylemlerdir. Tamamen farkl› bir grup olufltururlar
ve yüklemcil bir AÖ, SÖ, ‹Ö ö¤e ile birlikte özneye iliflkin bir özellik belirtirler. Bu
yüzden yüklemcil AÖ, SÖ, ‹Ö özneyi tamamlayan ö¤edir ve özne tümleci olarak
bilinir:
170 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
‹NTERNET ‹NTERNET
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 171
Özet
Kendimizi S›nayal›m
1. Afla¤›daki tümcelerden hangisinde yüklemcil AÖ 6. Afla¤›dakilerden hangisinde koflaç bulunmaktad›r?
vard›r? a. Kola, difl çürümesi, diyabet ve kemik dokusunu
a. ‹stanbul’un farkl› semtlerinde çekilen film, fark- zay›flatma gibi sorunlar yarat›yor.
l› din, dil ve ›rktan kiflileri bir araya getiriyor. b. Yüksek orandaki fleker ve kafein vücuttaki po-
b. Bu filmde rol alan kifliler, ‹stanbul’un farkl› semt- tasyumu yok ediyor.
c. 2007’de dünya çap›nda flekerli gazl› içecek tü-
lerinden, farkl› din, dil ve ›rktan kifliler.
ketimi 552 milyar litreydi.
c. Farkl› din, dil ve ›rktan kiflilerin bir araya geldi-
d. Yani her insana y›lda 83 litre düflüyordu.
¤i film, ‹stanbul’un farkl› semtlerinde çekiliyor.
e. Bu oran›n 2012’de 95 litreye ç›kaca¤› öngörülüyor.
d. Farkl› din, dil ve ›rktan kifliler, bir araya gelerek
‹stanbul’un farkl› semtlerinde film çekiyorlar. 7. Afla¤›dakilerden hangisi SÖ’dür?
e. Bu filmde rol alan kifliler farkl› din, dil ve ›rktan a. Zümrüt gibi yeflillik
kifliler gördüm. b. Koyu yeflil
c. Marul ve baflka yeflil sebzeler
2. [ T _____ ] d. Bir renk
Afla¤›daki eylemlerden hangisinin yanulamlama çerçe- e. Deniz gibi
vesi yukar›daki flekildedir?
8. Afla¤›dakilerden hangisi tümce belirteci içerir?
a. Ziya her an gelebilir.
a. Gelmek
b. Belki yine gelirsin.
b. Belirtmek
c. Bunu bir kez daha konuflal›m.
c. Yapmak
d. Seda çok konufltu.
d. Sallanmak e. Ahmet kap› kap› dolaflt›.
e. Yürümek
(9) ve (10) no’lu sorular› afla¤›daki a¤aca bakarak yan›t-
3. Ayd›nlatma sistemleri Mars’a kadar ulaflarak dünya lay›n:
üzerindeki yaflam›n varl›¤›n› kan›tl›yor.
Afla¤›dakilerden hangisi yukar›daki tümcenin ö¤esi T
de¤ildir?
AÖ1 EÖ
a. Ayd›nlatma sistemleri Mars’a
b. Mars’a kadar
Seçil ‹Ö E
c. Mars’a kadar ulaflarak
d. Dünya üzerindeki
AÖ2 ‹ kofluyor
e. Dünya üzerindeki yaflam
park›n çevresinde
4. Afla¤›daki alt› çizilmifl ö¤elerden hangisi araç göste-
ren ‹Ö belirtecisimsidir?
a. B›çakla ekme¤i kesti. 9. A¤açtaki ‹Ö’deki AÖ2, .....
b. Dü¤üne arkadafl›yla geldi. a. Eklentidir
c. Ayfle, titizlikle çal›fl›r. b. Tümleçtir
d. Arkadafllar›n›, arabayla pikni¤e götürdüler. c. Baflt›r
e. Sigarayla mücadele baflar›ya ulaflt›. d. Öznedir
e. Niteleyicidir
5. Afla¤›daki ö¤elerin hangisi eklenti-bafl yap›s› içerir?
10. ‹Ö, eylemin...
a. Banka müdürü
a. Niteleyicisidir
b. Akl›m bafl›mda
b. Tümlecidir
c. H›rç›n deniz c. Nesnesidir
d. Sedat geldi d. Bafl›d›r
e. Suyu içti. e. Birincil ilgecidir.
7. Ünite - Tümce ve Tümcenin ‹ç Yap›s›: Sözcük ve Öbekler 173
Okuma Parças›
Afla¤›daki parçada yaz›lanlar› bu ünitede sözlükçe ve söz- (Bilim ve Teknik, Yeni Ufuklara: Dilin Serüveni Mart
dizimdeki öbek yap› kurallar› ile nas›l ba¤daflt›rabilirsiniz? 2004 Ek say›)
Anlamad›n›z m›?
Kaynak: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/bdergi/ye-
(Bilim ve Teknik, Yeni Ufuklara: Dilin Serüveni Mart
niufuk/icerik/dilinseruveni.pdf ya da Science dergisi
2004 Ek say›)
fiubat 2004 say›s›
Zeynep Tozar
“E¤er ben bir sözcük kullan›yorsam” dedi Humpty
Okuma Parças›n›n Sorusunun Yan›t›:
Dumpty, biraz da küçümseyici bir tav›rla, “hangi anla-
Yukar›daki parçada yazd›¤› gibi, Alice karakterinin an-
ma gelmesini istiyorsam o anlamda kullan›r›m. Ne bir
lay›fl› kadar olmasa da sözcükler, dilin nedensiz bölü-
eksik, ne bir fazla!” “Ama sözcüklere bu kadar farkl›
müdür. Bu da flu demektir: Bir meyvenin ad›n›n Türk-
anlamlar yüklemeye yetkiniz var m›?” diye sordu Alice.
çede elma, ‹ngilizcede apple, Almancada Apfel oldu¤u-
“Mesele, hangisinin en
na iliflkin hiçbir neden söyleyemeyiz. Sözcüklerin nere-
yetkin oldu¤una karar vermekte” diye yan›tlad› onu
den geldi¤ini ve neden bir nesneye belli bir ad›n veril-
Humpty Dumpty. Alice’in
di¤ini bilmiyoruz. Sözlükçede yer alan sözcüklerdeki
kafas› o kadar kar›flm›flt› ki, a¤z›n› aç›p tek bir sözcük
bu keyfili¤in aksine dilbilgisel kurallar›n dizgesel oldu-
söyleyemedi. Humpty Dumpty devam etti: “Sözcüklerin
¤unu gördük. Örne¤in, bu ünitede de gördü¤ümüz gi-
kimi biraz kaprisli olur; özellikle yüklemler. Onlar en
bi Türkçede tüm öbek yap›lar›nda bafl sistematik biçim-
ma¤rurlar›. S›fatlarla istedi¤ini yapabilirsin, ama yük-
de en sonda yer al›r. Üstelik de bu ünitede gördü¤ü-
lemlerle, asla! Ama ben... ben hepsiyle bafl edebilirim
müz sonlu say›da öbek yap› kural›yla sonsuz say›da ya-
tabii. Anlafl›lamazl›k! ‹flte söylemek istedi¤im bu!” “An-
p›lar üretebiliriz. Bu parçada da “anlaml› sözcükleri s›-
layamad›m, ne demek istediniz?” diye sordu yine Alice.
n›rs›z say›da kombinasyonla, üstelik de ‘kural›na uya-
“‹flte flimdi ak›llanmaya bafllad›n” diye yan›tlad›
rak’ birbiri pefli s›ra dizme yetisi”nden söz ediliyor.
Humpty Dumpty kendinden çok memnun bir flekilde.
“Demek istedi¤im, bu konu yetti art›k!” (Alice Harikalar
Diyar›nda / Aynan›n ‹çinden, Lewis Carroll)
‹flimiz Humpty Dumpty’e kalsayd›, bakkaldan ekmek Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar›
almakta bile zorlanacak, belki elimizde ekmek yerine 1. b Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Ad Öbe¤i (AÖ)” konusunu
iki kutu flekerle dönecektik evimize. Ama Lewis Car- yeniden gözden geçiriniz.
roll’un dünyas›ndan ç›k›p kendi dünyam›za döndü¤ü- 2. b Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Yanulamlama” konusunu
müzde, Humpty Dumpty olmasa da ‘birilerinin’ anlam- yeniden gözden geçiriniz.
lar›n› önceden verdi¤i sözcükleri kullanarak, üstelik 3. a Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Tümcenin ö¤eleri” konu-
bunlar› da kural›na uygun flekilde bir güzel s›ralayarak, sunu yeniden gözden geçiriniz.
teklemeden konufltu¤umuzu, as›l önemlisi baflkalar›yla 4. a Yan›t›n›z yanl›fl ise, “‹lgeç Öbe¤i (‹Ö)” konusu-
sözlü iletiflim kurabildi¤imizi görüyoruz. Bizi öbür can- nu yeniden gözden geçiriniz.
l›lardan ay›ran en önemli özelli¤imiz de belki bu: Söz- 5. c Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Tümcenin ö¤eleri” konu-
cüklerden oluflan bir köprüyle, bir baflkas›n›n zihnine sunu yeniden gözden geçiriniz.
ulaflabilmemiz, karmafl›k etkileflim a¤lar›, toplumlar ku- 6. c Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Eylem Öbe¤i (EÖ)” konu-
rabilmemiz. Bu inan›lmaz beceriyi; anlaml› sözcükleri sunu yeniden gözden geçiriniz.
s›n›rs›z say›da kombinasyonla, üstelik de 7. b Yan›t›n›z yanl›fl ise, “S›fat Öbe¤i (SÖ)” konusu-
‘kural›na uyarak’ birbiri pefli s›ra dizme yetisini nas›l ka- nu yeniden gözden geçiriniz.
zand›k? Bu kurallar bütünü nas›l olufltu? “Dil” ad›n› ver- 8. b Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Eylem Öbe¤i (EÖ)” konu-
di¤imiz olgu, belki de tek bir anadille yola ç›karak gü- sunu yeniden gözden geçiriniz.
nümüzde konuflulan binlerce farkl› dile nas›l ayr›flt›? Ve 9. b Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Tümcenin ö¤eleri” konu-
tabii, dili/dilleri gelecekte neler bekliyor? sunu yeniden gözden geçiriniz.
E¤er bu konular› merak ediyorsan›z, afla¤›daki dergide- 10. a Yan›t›n›z yanl›fl ise, “Tümcenin ö¤eleri” konu-
ki ayr›nt›l› yaz›lar› okuyabilirsiniz: sunu yeniden gözden geçiriniz.
174 Genel Dilbilim-I
Gerekçeler: SÖ A1 AÖ2 E1
genç AÖ1 E1
Bel A1
• Ad›n yal›n durumu atanm›flt›r. genç k›z Bel A3 AÖ3 E
AÖ3 E
ad›l A1 A3
• 3. tekil kifli özne-yüklem uyumu vard›r. ad›l arkadafl›n› sinemaya götürdü
sinemaya götürdü
S›ra Sizde 9
1. binlerce y›ld›r
• AÖ
• Zaman gösteren belirtecimsi
• De¤ifl- eylemini niteler.
h›z kesmeden
• belirteç tümceci¤i
• Tarz gösteren belirtecimsi
• De¤ifl- eylemini niteler.
2. Antarktika’da
• AÖ
• yer gösteren belirtecimsi
• Geçir- eylemini niteler.
3. Dünyaca
• Belirteç
176 Genel Dilbilim-I
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
Chomsky, Noam (1981/1993) Lectures on Government Labov, William (1972) Language in the Inner City:
and Binding: The Pisa Lectures, Mouton de Gruyter. Studies in Black English Vernacular, Philadelphia:
Creissels, Denis (2009) “Spatial Cases” Andrej University of Pennsylvania Press.
Malchukov and Andrew Spencer (eds.) The Oxford Lewis, Geoffrey (2000, [1967]) Turkish Grammar,
Handbook of Case, Oxford: Oxford University Press. Oxford: Oxford University Press.
Pp:609-625. Lyons, John (1967) “A note on possessive, existential
Dixon, Robert W. (1982) Where have all the adjectives and locative sentences”, Foundations of Language,
gone? Mouton Publishers. 3/4: 390-396.
Dixon, Robert M. W . (2004) “Adjective Classes in Sæbø, Kjell Johan (2009) “Possession and pertinence:
typological perspective” Robert M. W. Dixon, and the meaning of have” Natural Language Semantics
Alexandra Y. Aikhenvald (eds.), Adjective classes: a 17: 369-397.
cross-linguistic typology, Oxford: Oxford University Stassen, Leon (2005) “Zero Copula for Predicate
Press, Pp:1-45. Nominals” Haspelmath, Martin, Matthew Dryer,
Ediskun, Haydar (1999) Türk Dilbilgisi, ‹stanbul: Remzi David Gil and Bernard Comrie (eds.), The world
Kitap Evi. atlas of language structures, Volume 1, Oxford:
Ergin, Muharrem (1993) Türk dil bilgisi, ‹stanbul: Bayrak Oxford University Press, Pp: 486-489.
Bas›m Yay›n. Uzun, Engin N. (2000) Anaçizgileriyle, Evrensel
Erguvanl›, Eser (1984) The function of word order in Dilbilgisi ve Türkçe, ‹stanbul: Multilingual yay›nlar›.
Turkish grammar, University of California Zwicky, Arnold M. (1992) “Some choices in the theory
Publication of morphology”, Robert D. Levine (ed.), In Formal
Erguvanl›-Taylan (2001) “On the relation between grammar: Theory and implementation, New York:
temporal/aspectualadverbs and the verb form in Oxford University Press.Pp: 327-371.
Turkish”, The verb in Turkish, Amsterdam: John
Benjamins, Pp: 133-142.
Göksel ve Kerslake (2005) Turkish: A Comprehensive
Grammar, London and New York: Routledge.
Güven, Mine (2006) Adverbials in Turkish: The third
parameter in Aspectual Interpretation, Muenchen:
Lincom Europe.
Haspelmath, Martin, Matthew S. Dryer, David Gil, and
Bernard Comrie (2005) The World Atlas of Language
Structures, Oxford: Oxford University Press.
Hagège, Claude (2010) Adpositions, Oxford: Oxford
University Press.
∫Hewson, John and Vít Bubeník (2006) From case to
adposition: the development of configurational
syntax in Indo-European Languages, Amsterdam:
John Benjamins.
Iatridou, Sabine (1996) “To have and have not: On the
deconstruction approach”, Proceedings of WCCFL
14, CSLI, Stanford, Pp: 185-201
Jackendoff, Ray (1983) Semantics and cognition,
Cambridge: MIT Press.
Kornfilt, Jaklin (1997) Turkish, London and New York:
Routledge
8
GENEL D‹LB‹L‹M-I
Amaçlar›m›z
N
Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra;
N
Ba¤›ml› ve ba¤›ms›z tümceleri örnekleriyle tan›mlayabilecek;
N
Yan tümce oluflturma biçimini örneklerle aç›klayabilecek;
N
Karmafl›k tümcede yan tümcecikleri örneklerle gösterebilecek ve aç›klayabilecek;
N
Ad tümceciklerinin tümcecik ve AÖ özelliklerini aç›klayabilecek;
N
-mAK eki alan mastarl› ad tümceciklerini örneklerle tan›tabilecek;
-mAK tümceciklerinde özne olan büyük ADIL ve uyum ekli tümcelerde öz
N
ne olan ad›l’› karfl›laflt›rabilecek;
N
Denetleme ADIL’› ve soyut ADIL’› örneklerle tan›tabilecek;
N
Türkçede ad tümcecik eklerinin da¤›l›mlar›n› örneklerle aç›klayabilecek;
N
Ortaçlar› (S›fat tümceciklerini) örneklerle aç›klayabilecek;
N
K›s›tlay›c› ve geniflletici ortaçlar› örneklerle aç›klayabilecek,
Belirteç tümceciklerini örneklerle aç›klayabileceksiniz.
Anahtar Kavramlar
• Ba¤›ml› Tümce • Özne Denetleme
• Ba¤›ms›z Tümce • Nesne Denetleme
• Temel Tümce • Soyut ADIL
• Birleflik Tümce • Denetleme ADIL›
• Karmafl›k Tümce • Ad Öbe¤i Ulafl›labilirlik Hiyerarflisi
• Ad Tümceci¤i • K›s›tlay›c› Ortaçlar
• Ortaç • Geniflletici Ortaçlar
• Belirteç Tümceci¤i
‹çindekiler
Bu tümce, dilbilgisel olarak özerktir; baflka bir tümceye gerek duymaks›z›n tek
bafl›na dilbilgisel bir tümce oluflturur. Her tümcede olmas› gerekti¤i gibi bu tümce-
de de bir özne ve bir yüklem vard›r. Eylemin üzerinde zaman, görünüfl ve kiplik
çekimleri ile özne-yüklem uyumunu gösteren kifli ekleri vard›r. Bu tümcedeki 3.
tekil kifli eki biçimbirimsel olarak görünür de¤ildir ama aç›k eklerle iflaretlenen di-
¤er kifli eklerine karfl›t olarak yorumlan›r. Tümcedeki özne ise ad›n yal›n duru-
mundad›r. Bu tür tümceleri basit anlam›ndaki yal›n tümce olarak adland›raca¤›z.
‹kinci tür tümce ise, yan yarg›, yan cümlecik ya da ba¤›ml› cümlecik (Ediskun
1999: 381) olarak da adland›r›lm›fl olan yan tümceciktir. Yan tümcecik, yap› ve Yan tümcecik, kendi bafl›na
anlam aç›s›ndan ana tümcenin bir parças› olan ve dilbilgisel özerkli¤i olmayan kullan›lamayan ancak bir
üst tümcenin içine yerleflmifl
tümceciktir. Bir baflka deyiflle, yan tümcecik ana tümceden ba¤›ms›z olarak bir ö¤e olan tümceciktir.
oluflturamaz. Yan tümceci¤in özne ve yüklem uyumu, ad tamlamalar›nda oldu¤u
gibi adc›l bir uyum eki olan iyelik ekleriyle iflaretlenir. Yan tümcenin özne ve yük-
lem uyumundan daha sonra ayr›nt›l› biçimde söz edilecektir. Afla¤›da yan tümce
örne¤i görülmektedir:
Örnek (2a)’da köfleli ayraç içinde yer alan yan tümcecik ana tümcenin bir par- Ana tümce (temel tümce
ças›, belirtili nesnesidir. (2b)’de görüldü¤ü gibi bir yan tümcecik, ba¤›ms›z olarak, dilbilgisel olarak özerk olan
ama en az bir yan tümcecik
yani bir ana tümceye ba¤l› olmadan bulunamaz. Bu yüzden dilbilgisel aç›dan ö¤esi olan tümcedir.
özerk de¤ildir. (2a)’daki Ben [X..] biliyorum gibi bir yan tümceci¤i de içeren ba-
¤›ms›z tümceyi ana tümce olarak adland›raca¤›z.
180 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Birleflik tümce iki özerk
tümcenin bir ba¤laç ile eiflt 3. Müjgan kitab› bitirdi. Yal›n tümce
yap›sal ve anlamsal düzeyde (bir ba¤›ms›z tümce)
kullan›lmas› ile oluflur.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
4. Müjgan kitab› bitirdi ve Hasan onu kutlad›. Birleflik Tümce
Karmafl›k tümce, içinde en (Ba¤laç ile ba¤lanm›fl, efl dizinli iki ba¤›ms›z tümce)
az bir yan tümce cik ve bir
ana 5. Hasan Müjgan’›n kitab› bitirdi¤ini ö¤rendi. Karmafl›k tümce
K ‹tümce
T A olan
P dilbilgisel K ‹ T A P
yap›d›r. (Alt s›ralamal› yan tümce ve ba¤›ms›z ana tümce)
T
‹NTERNET ‹NTERNET
Ba¤laç
T1 T2
AÖ EÖ
ve
AÖ E AÖ EÖ AÖ EÖ
Müjgan
AÖ E AÖ E
kitab› bitirdi Müjgan Hasan
fiekil 8.3
T1 Tümcelerin a¤aç gösterimlerinde
Karmafl›k Tümce
de görüldü¤ü gibi yal›n tümce baflka
dilbilgisel ö¤elerin deste¤i olmadan
EÖ
tek bafl›na kullan›lmaktad›r. Efl dizin-
AÖ
T2 E
li olarak s›ral› tümcede iki ayr› ba-
¤›ms›z tümcecik vard›r ve bunlar bir
Hasan ba¤laç ile ba¤lan›rlar. Bu tümcelere
AÖ EÖ ö¤rendi
birleflik tümce diyece¤iz. Birleflik
tümce, dilbilgisel olarak fiekil (2)’de-
Müjgan’›n AÖ ki T1 ve T2 tümceciklerinde görül-
dü¤ü gibi ayn› düzeyde yer al›rlar.
kitab› E Bu iki tümcecik ayr›ca anlamsal ola-
rak eflit önemdedir. Örnek (5) ve fie-
bitirdi¤ini kil (3)’teki gibi bir ba¤›ms›z tümce-
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 181
nin içinde en az bir ba¤›ml› tümce varsa bu yap›y› karmafl›k tümce olarak adlan-
d›raca¤›z. Karmafl›k tümcede fiekil (3)’te de görüldü¤ü gibi T2 yan tümceci¤i, T1
ana tümceci¤inin içinde bulunur ve onun bir parças› olarak ifllev görür. fiekil (3)’te
T2 yan tümcesi, T1 ana tümcesinin içine yerlefltirilmifl, yani alt›na dizinlenmifltir.
Dilbilgisel olarak içe yerlefltirilen yan tümcenin aflamal› yap›s›nda daha afla¤›da bu-
lunur; anlamsal aç›dan da ana tümcenin anlam›na karfl›t önerme yapmaz.
Eylemsiler, hem eylem hem ad özellikleri tafl›rlar. Bu özellikler daha sonra ay-
r›nt›l› olarak aç›klanacakt›r.
Yan tümcecik, ba¤›ms›z tümce gibi bir özne ve bir yüklem içerse de, Türkçe’de
ba¤›ms›z ve ba¤›ml› tümcelerdeki özne ve yüklem uyumu fakl›d›r: (7a) ve (8a)’da
görülebilece¤i gibi, ba¤›ms›z tümcenin eylemi zaman, görünüfl ve kiplik eklerinin
yan› s›ra, özne ile uyumlu olan eylemcil çekim ekleri tafl›r ve özneye yüklem tara-
f›ndan yal›n ad durumu atan›r. Yal›n ad durumu eylemcil, tamlayan-iyelik durumu
adc›l durumlard›r (Kornfilt, 2003). Yani (7a) ve (8a)’da zaman, kiplik, görünüfl gi-
bi tam eylemcil ulamlar›n bulundu¤u git- eyleminin uyum çekimi özneye yal›n du-
rum ekini atam›flt›r. Öte yandan, tamlayan ve iyelik ekleri iki ad aras›ndaki uyum-
dan kaynaklan›r. Bu yüzden adc›l durumdur. Örnek (7b) ve (8b)’deki yan tümce-
cikteki özne tamlayan, yüklem ise iyelik eki tafl›r ve uyum bu flekilde sa¤lanm›flt›r.
Bu özneler aras›ndaki karfl›tl›k afla¤›da örneklendirilmifltir:
Görüldü¤ü gibi, (7b) ve (8b)’deki yantümcelerin özne ile eylem uyumu, AÖ’de-
ki ad tamlamas›nda görülen uyumdur. Böylece, (7a-8a)’daki ana tümcelerin yal›n
özneleri ve (7b-8b)’deki tümcelerin tamlayan ekli özneleri s›ras›yla eylemcil ve ad-
c›l yüklemlerinin özelli¤ini yans›t›rlar.
Örnek (8a) ve (8b)’de alt› çizili ö¤eler s›ras›yla ba¤›ms›z tümce ve ba¤›ml› tüm-
ceci¤in özneleridir. (8a)’daki özne Can yal›n durumda iken, (8b)’deki yan tümce-
cik öznesi iyelik eki ile uyumlu olarak tamlayan eki tafl›r. fiimdi bu yan tümceyi Ad
öbe¤i ile karfl›laflt›rabiliriz:
Örnek (9) ve (10)’da adc›l yani ada özgü olan tamlayan {-(n)In} ve ona uyum
sa¤layan iyelik {-sI} durum eklerini görüyoruz. Bu nedenle yan tümcecik eylemsi
yükleminin adc›l özne-eylem uyumu gösterdi¤ini söylüyoruz.
Buraya kadar gördü¤ümüz yan tümcecik örnekleri ana tümce eyleminin nesne-
si olan tümceciklerdi. Ana tümcenin öznesi olan yantümcecikler de Örnek (11)’de-
ki gibi özneleri aç›s›ndan ayn› adal uyum özelliklerini gösterirler.
Ancak bir baflka grup yan tümcecik ana tümcede eklenti ifllevi görür (Kornfilt,
2008). Eklenti yantümceleri özne ve eylem uyumu aç›s›ndan özne ve nesne yan-
tümcelerinden farkl› özellikler sergiler. Bu eklenti tümcecikleri afla¤›da köfleli ay-
raçlar içinde gösterilmifltir:
Örnek (12) ve (13)’teki yan tümcecikler, -IncE ve -ken ekleri ile elde edilmifl
ve zaman belirteci ifllevi olan eklenti tümcecikleridir. Bu yan tümceciklerde özne
ve eylem uyumu yoktur. Bu örneklerde özne de ba¤›ms›z tümce öznesi gibi ya-
l›n durumdad›r.
Sonuç olarak, Türkçede yan tümce oluflturma yöntemleri farkl›l›k göstermekle bir-
likte en belirgin ortak özellik yan tümcecik eylemine biçimbirimsel ek getirilmesidir.
D Ü fi Ü N E L ‹ M 1) (Farsça)D Ü fi Ü N E L ‹ M
Goft ke ne-mi-ya-d
S O R U
söyledi S O R U ki olumsuz-gel-3tekil-kifli
Gelmeyece¤ini söyledi. (Örnek Mahootian ve Gebhardt, 1997: 8)
2) (‹ngilizce)
D‹KKAT He D ‹ K K A T that
said he would not come.
O söyledi tümleyici o ekeylem olumsuzluk gel-
N N
SIRA S‹ZDE Gelemeyece¤ini
SIRA S‹ZDE söyledi.
AD TÜMCEC‹KLER‹
‹NTERNET Ad Tümcecikleri:
‹NTERNET Yap› ve ‹fllevleri
Türkçede ad tümcecikleri yantümcenin eyleminin üzerinde afla¤›daki ekler kulla-
n›larak elde edilir:
-DIk
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 183
-(y)AcAk
-mA
-mAk
-(y)Ifl
-mAk d›fl›ndaki -D›k, -(y)AcAk, -mA ve -(y)Ifl ad tümcecik ekleri ortak yap›sal
özellikler tafl›r. -mAk ekini di¤erlerinden ay›ran en önemli özeellik daha sonra da
görece¤imiz gibi onun aç›k bir öznesinin olmay›fl›d›r. Bu yüzden afla¤›daki ilk iki
bölümdeki tart›flma -mAk eki d›fl›ndaki ekler için geçerlidir. -mAk eki ile oluflturu-
lan yap›lar ise daha sonra irdelenecektir.
-D›k, -(y)AcAk, -mA ve -(y)Ifl eklerinden biri eklendi¤inde yan tümce eyleminin
köküne daha önce de gördü¤ümüz gibi yan özne yal›n durumda kalamaz. Bunun
nedeni yan tümcedeki yüklemin eylemcil durum eki olan yal›n durumu atayama-
mas›d›r. Dolay›s›yla yan tümce öznesi adc›l durum eki almak zorundad›r. Ayn›
AÖ’de oldu¤u gibi yan tümcecikte de uyum, tamlayan ve iyelik ekleriyle sa¤lan›r.
Afla¤›daki örnekte -in tamlayan eki, -u ve -i ise ses uyumuna ba¤l› olarak de¤iflen
iyelik ekidir.
N N
SIRA S‹ZDE den gerçekSIRAadlar türetebilir: tan›- eyleminden tan›d›k, yürü- eyleminden yürüyüfl
S‹ZDE
ve oku- eyleminden türemifl okuma (okuma bayram›’nda oldu¤u gibi) adlar› var-
d›r. Tüm bu gerçekler göz önüne al›nd›¤›nda belki de ad tümceci¤i diye bir ö¤e-
AMAÇLARIMIZ nin TürkçedeAMAÇLARIMIZ
olmad›¤› ve tüm eklerin yaln›zca eylemden ad türetti¤i iddia edilebi-
lir. Dolay›s›yla, ad tümceci¤inin AÖ’mi tümcecik mi oldu¤u sorusu Türkçeyi ince-
leyen dilbilimciler taraf›ndan sorulmufl ve incelenmifltir (Kennelly 1984, Kural
K ‹ T A P K ‹ T A P
1992, Kornfilt, 2003). Biz de afla¤›da bu ö¤elerin ad tümceci¤i ya da AÖ olduklar›-
na iliflkin kan›tlar bulmaya çal›flaca¤›z. E¤er bu ö¤eler, tümcecik iseler bunlar öz-
ne ve yüklem; yüklemin içinde de nesne ve varsa eylem niteleyen belirteç bar›n-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
d›r›rlar. AÖ ise bu ö¤eleri içeremez. Örne¤in, bir ad olan y›k›m sözcü¤ü y›k- eyle-
minden türetilmifltir. Örnek (17)’de gördü¤ümüz [evin y›k›ld›¤›] gibi bir ö¤e, [AÖ
evin y›k›m›] gibi tam anlam›yla adlaflm›fl bir ö¤e midir?
‹NTERNET ‹NTERNET
17. a. [T evin y›k›ld›¤›] gerçe¤i
b. [AÖ evin y›k›m›] gerçe¤i
Örnek (19a) ve (20a)’da -mA , -(y)Ifl ve -DIk eklerinin edilgen çat› eki ve olum-
suzluk eki ile birlikte kullan›lmas›, sözcü¤ün eylemsi özelli¤ini korudu¤unu gösterir.
Öte yandan (19b) ve (20b)’de bu eklerin bir ad ile kullan›lamad›¤› görülmektedir.
Tümceciklerde eylemlerin eylem özelliklerini korumalar› bize bu yap›lar›n tümcecik
özelliklerini korudu¤unu göstermektedir.
Ad tümceciklerinin AÖ de¤il de gerçek tümcecik oldu¤una iliflkin üçüncü ka-
n›t ise eylemin zaman belirteci ile nitelenebilmesidir. Buna karfl›n, bir ad, zaman
belirteci ile nitelenemez:
N N
Bir önceki bölümde -DIk, -(y)Ifl, ve -mA ekleri alan ad tümceciklerinin
SIRA S‹ZDE özellikleri- SIRA S‹ZDE
ni inceledik ve adlaflm›fl özelliklerinin yan› s›ra özne-yüklem içeren tümcecik özel-
liklerini koruduklar› sonucuna vard›k. Bu bölümde de -mAK ad tümceciklerinin
AMAÇLARIMIZ
ö¤elerini irdeleyece¤iz. Afla¤›daki örneklerde -mAk ekli tümcecik ve AÖ görül- AMAÇLARIMIZ
mektedir:
‹NTERNET ‹NTERNET
186 Genel Dilbilim-I
Örnek (22a) ve (22b)’de [ ___ yürümek] ö¤esinin aç›kça belirtilmemifl ama an-
lafl›lan öznesi vard›r. Yani, ‘kim yürür / yürüdü?’ sorusuna yan›t olarak (20a)’da
insan, (20b)’de ben yan›t›n› verebiliriz. Oysa (23)’te gördü¤ümüz [bu yemek] ifla-
ret ad›l› ile belirlenen ve ad olan bir bafl içerir. Bu durumda ‘kim yedi?’ sorusunu
sormak söz konusu olamaz. Çünkü (23)’teki [bu yemek] ö¤esinin içinde kendi öz-
nesi yoktur; tümcecik de¤il, AÖ’dür. Böylece, Örnek (22) ve (23)’ü karfl›laflt›rarak
ilkindeki örneklerin özne -yüklem yap›s›nda tümcecik, di¤erinin ise AÖ oldu¤u-
nu görebiliriz.
Bunun yan› s›ra, -mAK’li ö¤e gerçekten tümcecik ise öznesinin yan› s›ra, Eylem
Öbe¤i içindeki nesne ve zaman belirteci gibi ö¤eler de içerebilir:
Ayr›ca, bu uyum ekleri do¤rultusunda e¤er özne sesbilimsel vurgu al›yorsa aç›k
özne olarak kullan›l›r:
Kifli ve say› uyum eki varsa ve yerine aç›k özne kullan›labiliyorsa ad›l vard›r. Öte
yandan ADIL, ad tümceciklerinde yaln›zca -mAK eki alm›fl olanlarda kullan›l›r çün-
kü -mAK’l› ad tümceciklerin eyleminde özneye ba¤l› kifli ve say› uyum ekleri yoktur.
Ayr›ca, ADIL’›n yerine aç›k ad›l ya da aç›k AÖ kullan›lamaz. Oysa ad›l’›n yerine
aç›k ad›l ve aç›k Ad Öbe¤i kullan›labilir. Bu afla¤›daki örneklerde gösterilmektedir:
Yukar›daki örneklerde ADIL ana tümcenin öznesi ile ayn› kifli olarak alg›lan›r.
Bir baflka deyiflle (27)’teki ‘Kim [...] istiyor?’ ve ‘kim yüzecek?’ gibi iki soruya da ve-
rilecek yan›t ‘ben’dir. Ayn› durum (28) ve (29)’da da geçerlidir: Ana tümce ve ad
Efl gönderim: Ayn›
tümceci¤indeki özneler ayn› kifli olarak yorumlan›r. Bu flekilde ayn› kifli ya da var- kifliye/varl›¤a gönderimde
l›¤› gösteren iki ö¤edeki gönderime efl gönderim denir ve yukar›daki örneklerde bulunan iki Ad Öbe¤inin
iliflkisi efl gönderim olarak
de oldu¤u gibi efl gönderimsel ö¤eler (i) ile iflaretlenir. Yani Seçili ve ADILi bura- adland›r›l›r.
daki gibi ayn› iflareti tafl›yorsa ayn› kifliye gönderimde bulunup efl gönderimsel yo-
rum kazan›rlar.
(27)-(29)’daki örnekler, özne denetleme yap›lar› olarak bilinir. Özne denetle- Özne denetleme: Yan
tümcecikteki ADIL öznesinin
me yap›s› flu demektir: Ana tümcedeki özne, ad tümceci¤indeki ADIL öznesini de- üst tümcedeki özne ile ayn›
netleyerek efl gönderim yorumu sa¤lar. Buna karfl›t olarak, afla¤›daki örnekler öz- kifliye gönderim
ne denetleme yap›lar› de¤ildir. yorumlamas›d›r.
(30)-(32) örneklerinde görüldü¤ü gibi bu kez ADIL ana tümcedeki belirtili nes-
ne ile efl gönderimseldir. (30)’da ‘kim süt içecek?’ sorusuna ‘bebek’ yan›t› verilebilir
Nesne denetleme: Yan
ki bu da ana tümcenin nesnesidir. Bu durum di¤er örneklerde de görülmektedir. tümcecikteki ADIL öznesinin
(30)-( 32)’deki gibi yap›lara nesne denetleme yap›lar› denir. üst tümcedeki nesne ile ayn›
kiflye gönderim
Özne ve nesne denetleme yap›lar›n›n aras›ndaki fark, ana tümcedeki eylemin yorumlamas›d›r.
yan ulamlama özelliklerinden kaynaklan›r. Geçiflli eylemlerden baz›lar› nesne ola-
rak sadece AÖ al›rken baz›lar› ad tümceci¤i seçerler. Di¤er baz› eylemler ise hem
AÖ hem de tümcecik seçebilirler. Örne¤in, iste- eylemi hem AÖ hem de tümcecik
yan ulamlayabilir:
188 Genel Dilbilim-I
fiekil 4 ve fiekil 5’teki a¤açlarda s›ras›yla mecbur ol- ve mecbur et- ana tümce
eylemlerinin özne denetimi ve nesne denetimi yap›lar›nda oynad›klar› rol görül-
mektedir. fiekil (4)’te ad tümceci¤inin öznesi olan ADIL ana tümcenin öznesi, fie-
kil (5)’teki ADIL ise ana tümcenin nesnesi ile efl gönderimsel olarak anlafl›l›r.
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 189
T
T
AÖ EÖ
AÖ EÖ
AÖ E
Nermin
Sedat T2 E
Sedat’› T V
AÖ EÖ
mecbur oldu
AÖ EÖ
mecbur etti
AÖ E
ADIL
ADIL AÖ E
partiye gitmeye
partiye gitmeye
Bu örneklerde oldu¤u gibi ana tümcedeki özne ve nesne taraf›ndan denetlenen Denetleme Kuram›: ADIL
ADIL’lar Evrensel Dilbilgisi’nde denetleme kuram› olarak bilinen kuram çerçeve- öznesinin üst tümcedeki
özne ya da nesne taraf›ndan
sinde incelenir. Denetleme kuram›n›n öngördü¤ü ADIL özelliklerinden birinin ana kontrol edildi¤ini savunan
tümcedeki özne ya da nesne ö¤esi ile efl gönderimsel oldu¤unu, denetlendi¤ini, kuram
gördük. Denetleyen ö¤eler ana tümcedeki özne ya da -i ya da -e halindeki nes-
ne’dir.
Burada sorulmas› gereken soru her ADIL denetlenmek zorunda m›d›r? Bu so-
ruya yan›t aramak için biraz daha fazla veriye bakmam›z gerekmektedir. Bunun
için afla¤›daki örneklere bakabiliriz:
Örnek (34)-(36)’daki ADIL’lar denetlenmemektedir. Ancak kim yüzecek, kim si- Soyut ADIL (ADILsoy)
denetlenmeyen ancak
gara içecek ve kim her gün süt içecek sorular›na verilecek yan›t herhangi bir insan- herhangi biri olarak
d›r. Bu tür denetlenmeyen ancak her hangi bir insan olarak yorumlanan ADIL so- yorumlanan ADILd›r.
yut ADIL olarak adland›r›l›r ve ADILsoy olarak gösterilir. Soyut ADIL sadece tümce
bafl›nda görülmez. (34)-(36)’da üst tümcede ADIL› denetleyecek bir ö¤e yoktur. An-
cak bazen üst tümcede baflka ö¤eler bulunsa bile ADIL, soyut ADIL okumas› alabi-
lir. Örne¤in, Erguvanl›-Taylan (1996) afla¤›daki örnekleri göstermifltir:
Örnek (37) ve (38)’deki ADIL’lar› denetleyen bir ana tümce ö¤esi bulunma-
maktad›r, ama üst tümcenin de öznesi vard›r. Yine de sigara içen ve Çin’le ilifl-
kilere girecek olan üst tümcedeki özne ile ayn› kifli okumas› almaz. (37)’deki
ADIL, sigara içecek herhangi biri olarak anlafl›l›rken, (38)’deki belki konuflucu-
nun da içinde bulundu¤u belli bir ticaretle u¤raflan grup olarak yorumlanabilir.
190 Genel Dilbilim-I
Örnek (39b)’deki ADIL insan d›fl› bir ö¤e olarak alg›land›¤› için kurals›zd›r.
Özet olarak, ADIL, -mAK’li tümcelerin öznesidir. fiekil (6)’da ADIL çeflitleri gö-
rülmektedir. Denetleme ADIL’lar› özne ve nesne denetleme ADIL’lar›d›r. Denetle-
me ADIL› olmayan ise soyut ADILsoy’dur. ADIL, insan olarak yorumlan›r.
fiekil 8.6
Ad›l Çeflitleri
ADIL ADIL soy
denetleme
Özne Nesne
denetleme denetleme
D Ü fi Ü N E L ‹ M 1. ______ Çikolatay›
D Ü fi Ü N E L ‹ Mçok seviyorum.
N N
SIRA S‹ZDE Ad Tümceci¤i
SIRA S‹ZDE Eklerinin Da¤›l›m›: Yap›sal ve Anlamsal
Özellikler
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Olgu ve Devinim Tümcecikleri
Ad tümceci¤i oluflturmak üzere kullan›lan her ek farkl› bir yap› ve anlam içerir.
K ‹ T A P Dolay›s›yla,K ad
‹ T tümceci¤i
A P oluflturan -DIK, -(y)AcAk , -mA, -mAk ve -(y)Ifl ekleri
rastgele de¤il, kurallara ba¤l› olarak seçilir. Bunu afla¤›daki örneklere bakarak
aç›klayabiliriz:
TELEV‹ZYON T E L[ad›l
40. Can E V ‹ Z Ykitab›
ON ald›¤›n›] unuttu.
41. Can [ADIL kitab› almay›] unuttu.
‹NTERNET ‹NTERNET
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 191
Örnek (40)’da [Can’›n kitap ald›¤›] eylemi gerçekleflmifltir. Oysa (41)’de böyle Olgu tümceci¤i, olgusal ad
tümceci¤idir. Yani bu
bir eylem gerçekleflmemifltir. Birinci tip tümceci¤e olgu tümceci¤i, ikinci tip tüm- tümcecikteki önerme
ceci¤e ise devinim tümceci¤i denir. do¤rulan›p yanl›fllanabilir.
Gerçekleflti¤i ya da
42. Ben [Can’›n evlendi¤ini] biliyorum. gerçekleflecek olmas›
önemlidir.
43. [Can’›n evlenmesi] beni flafl›rtt›.
Devinim tümceci¤i -mAk ve -
Örnek (42)’de yan tümcecik bir olguyu ifade ederken, (43)’teki yan tümcecik- mA ekleriyle elde edilen ad
tümcecikleridir ve
te olgu de¤il yap›lan eylem yani devinim önemlidir. ‹lki olgu, ikincisi devinim yan önermedeki olay›n
tümceci¤i içerir. gerçekleflmifl olmas› önemli
de¤ildir.
Afla¤›da daha fazla olgu ve devinim tümcecik örnekleri verilmifltir:
Yukar›daki örneklerde gördü¤ümüz gibi e¤er yan tümcecik olgusal ise gerçek
yüklemiyle kurall› bir tümce olufltururken, devinimsel tümce ayn› yüklemle birlik-
te kurals›z olur.
(46 b) ‘[Can’›n evlenmesi] yanl›fl’ gibi bir tümce ancak de¤erlendirme tümcesi
olarak —- yani Can’›n evlenmesinin eylem olarak —- onaylanmad›¤› anlam›na ge-
lir. Ama olgunun do¤rulanmas› anlam›nda kurals›zd›r. Yani Can’›n evlendi¤i id-
dias› geçersiz anlam›nda kullan›l›rsa kurals›z tümce olur.
Sonuç olarak, bu bölümde olgu ve devinim tümcecikleri kapsam›nda ad tüm-
cecik eklerinin bir da¤›l›m gösterdi¤ini gördük. Bunu flu flekilde özetleyebiliriz:
D Ü fi Ü N E L ‹ M 1. Nurhan s›nav›
D Ü fi Ü Ngeçmeyi
EL‹M baflard›.
2. Doktor bana k›zartma yemeyi yasaklad›.
S O R U Eklerin Di¤er
S O R U Da¤›l›m Özellikleri
Olgu ve devinim tümceciklerinin seçiminde ve tümceci¤in yap›sal özelli¤inin be-
D‹KKAT lirlenmesinde
D ‹ Kana
K A T tümce eyleminin sözcüksel anlam› ve yanulamlama özelli¤i
önemli rol oynar. Buna aç›kl›k getirmek amac›yla afla¤›daki örneklere bakabiliriz:
N N
SIRA S‹ZDE 47. a. *[Ali’nin
SIRA S‹ZDEgelmesini] merak ediyorum.
b. [Ali’nin gelip gelmedi¤ini] merak ediyorum.
c. *[Ali’nin geldi¤ini] merak ediyorum.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
48. a. *Canan’›n anlad›¤›n› tercih ederim.
b. Canan’›n anlamas›n› tercih ederim.
K ‹ T A P K ‹ T A P ne anlamas›n› tercih ederim.
c. *Canan’›n
d. Ben durumu anlamay› tercih ederim.
TELEV‹ZYON Yukar›daki
T E L E Vörneklerde
‹ZYON merak et- ve tercih et- ana tümce eylemleridir. Merak et-
eylemi -DIk ekli bir yan tümce al›rken, tercih et- eylemi -mA veya -mAK ekleri ta-
fl›yan bir yan tümcecik nesnesi seçer. -D›k yerine -mA, ya da -mA yerine -D›k kul-
lan›lamaz. Ancak, ana tümce eylemi yaln›zca yan tümceleme ekini de¤il, yan tüm-
‹NTERNET ‹ N T E R Nbelirler:
cenin tamam›n› ET *[Ali’nin geldi¤ini] merak ediyorum tümcesi kurals›zd›r,
Dolayl› aktar›m bir
tümcenin baflkas›na çünkü merak et- eylemi dolayl› aktar›m soru önermesi içeren bir yan tümcecik ge-
aktar›m›nda kullan›l›r. rektirir. Yani, [Ali’nin gelip gelmedi¤i] tümceci¤i ‘Ali geldi mi gelmedi mi?’ gibi bir
Örne¤in Ali: Ben geldim ve
Ali geldi¤ini söyledi,
tümcenin dolayl› aktar›m fleklidir. Dolayl› aktar›m ise olgusald›r ve biz bir devi-
tümcelerinden ikincisi nimi de¤il, bir olguyu merak ederiz. Örnek (49) ve (50)’de yan tümcecikler sol ta-
birincisinin dolayl› raftaki soru tümcelerinin dolayl› aktar›mlar›d›r.
aktar›m›d›r.
49. Ne yap›yorsun? [Ne yapt›¤›n›] merak ediyorum.
50. Ahmet nereden geldi? Selma, [Ahmet’in nereden geldi¤ini] sordu.
Yukar›daki tabloda ilk iki sat›rda yer alan eylemler olgu tümcecikleri; son iki
sat›rdakiler ise devinim tümcecikleri yanulamlar.
Bunlar›n yan› s›ra, ekler aras›nda afla¤›daki di¤er farklar vard›r:
1. Araflt›rmac›lar, -DIk ve -(y)AcAk ad tümceciklerinde zaman çekimi oldu¤u-
nu savunmaktad›rlar (Erguvanl›, 1984: 76, George ve Kornfilt, 1981, Kural
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 193
1992). -DIk eki geçmifl, flimdiki zaman ve genifl zaman belirtirken, -(y)AcAK
gelecek zaman eki gibi davranmaktad›r. Yani -D›k eki gelecek zaman› di¤er
dilbilgisel zamanlardan ay›ran bir zaman gösterir. Oysa ki -mA alan ad tüm-
ceci¤inde zaman çekimi yoktur
2. -mAk ve -mA yan tümcelerinin aras›ndaki en büyük fark fludur -mAk’li tüm-
cecik aç›k özne alamaz ama üst tümcedeki özne ya da nesne taraf›ndan de-
netlenir. Aksi halde özne soyut ADIL’d›r. Oysa -mA tümceciklerinde aç›k
AÖ ya da ad›l vard›r ve bu ad›l yüklemdeki kifli ve say› uyumu ile iflaretlen-
mifltir. Bu nedenle ayn› eylem her iki tür yan tümceci¤i de yanulamlarsa, se-
çim ana tümce ve yan tümce öznelerinin efl gönderimsel ya da ayr›fl›k gön- Ayr›fl›k gönderim: ‹ki AÖ’nün
farkl› varl›k/kiflilere
derimsel olmas›na ba¤l›d›r: gönderim yapmas›d›r.
Örnek (54)’te görüldü¤ü gibi tercih et- eylemi hem -mAK hem de -mA ekli tüm-
cecik yanulamlayabilir. Seçim ana tümce ve yan tümcecik öznelerinin efl gönde-
rimsel (54a) ya da ayr›fl›k gönderimsel (54b) olmas›na ba¤l›d›r.
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
55. a. Sar› kazak
b. Dün ald›¤›m kazak
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
Yukar›daki örnekteki s›fat olan [sar›] ve ortaç olan [dün ald›¤›m] [kazak] bafl
ad›n› nitelemektedirler. Örneklerde görüldü¤ü gibi her iki niteleyen de niteledik-
leri ad›n solunda bulunmaktad›r. Bunun nedeni daha önce belirtildi¤i gibi Türkçe-
K ‹ T A P K ‹ T A P
nin bafl sonlu ve sola dallanan bir dil olmas›d›r. Sola dallanan dillerde tümleç ve
eklentilerin bafltan önce, yani solda, oldu¤unu görmüfltük. Ortaçlar ad› niteledik-
leri için AÖ içinde yer al›rlar ve niteledikleri ad›n solunda bulunurlar. Ortaç ve s›-
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
fatlar ad›n hangi insan, varl›k, eflya ya da nesneye gönderimde bulundu¤unun da-
ha iyi anlafl›lmas› için kullan›l›rlar.
Yukar›daki örnekte çocuk özne, gülleri nesne, kad›na ise dolayl› nesnedir. Afla-
¤›da görüldü¤ü gibi özne nitelenirken -EN eki, di¤er durumlarda -DIK eki kullan›l›r:
Evrensel olarak ortaç oluflturulurken bir boflluk ya da art›k ad›l oldu¤unu daha
sonra tart›flaca¤›z. Türkçe ve ‹ngilizce gibi dillerde ortaç yap›lar›nda boflluk bulu-
nur. Bu boflluk yukar›daki örneklerde ile gösterilmifltir.
Ortaç
[ __ dilekçeyi müdüre veren]
Özne Ö¤retmen dilekçeyi müdüre verdi.
ö¤retmen
[ö¤retmenin müdüre ___verdi¤i]
Dolays›z Nesne Ö¤retmen dilekçeyi müdüre verdi.
dilekçe
[ö¤retmenin dilekçeyi ___ verdi¤i]
Dolay› nesne Ö¤retmen dilekçeyi müdüre verdi.
müdür
Nermin [adam›n hakk›nda] olumlu [Nermin’in ___ hakk›nda olumlu söz-
‹lgeç nesnesi
sözler söyledi. ler söyledi¤i] adam
‹yelik Adam›n k›z› mezun oldu. [___k›z› mezun olan] adam
AÖ’de ortac›n içindeki boflluktan tümcenin öznesi ç›kart›larak AÖ’nün bafl› ola-
rak tafl›nm›flt›r. Bu tafl›nma ok iflareti ile gösterilmektedir. Dikkat edilirse di¤er or-
taçlarda da AÖ’nün bafl› olan ad, tümcecikten ç›kart›lm›fl ve yerinde bir boflluk b›-
rakm›flt›r. Evrensel olarak baz› dillerde ortaçlarda böyle bir boflluk bulunur (Com-
rie ve Kuteva, 2005:494).)
Ortaçta nitelenen ad›n boflluk b›rak›larak tafl›nmas› evrensel olarak ortaç olufl-
turma stratejilerinden biridir. Daha önce ADIL ve ad›l gibi baflka bofl ulamlar gör-
dük. Ancak ortaçtaki bofl kategori, ADIL ve ad›l’dan farkl›d›r ve bunlarla kar›flt›r›l-
mamal›d›r. ADIL’›n -mAK’li tümcenin öznesi ad›l’›n ise gizli özne oldu¤unu hat›r-
layal›m. S›fat tümceciklerindeki bu bofl ulam ise AÖ’de bafla tafl›nan ad›n yerinde
Art›k ad›l, s›fat tümceci¤i
kalan ve onun tafl›nd›¤› yeri gösteren izdir. Bu bofl iz ulam› üzerinde daha fazla içinde nitelenen ad›n bofl izi
durmayaca¤›z. Ancak Türkçede ortaçlar›n oluflmas›nda bu bofllu¤un var oldu¤unu yerine kullan›lan ad›ld›r.
Art›k ad›l, Türkçede basit
bilmek önemlidir. Bunun yan› s›ra, dünya dillerinde ortaç oluflturulurken her za- s›fat tümceciklerinde
man boflluk b›rakma stratejisi geçerli de¤ildir. Örne¤in afla¤›da Farsçadan ve Nijer- bulunmaz. Ancak ilgeç
ya’da konuflulan Urhobo dilinden al›nan örneklerde nitelenen ad ile efl gönderge- öbe¤inde ilgeç tamlayan› AÖ
art›k ad›l olabilir. Türkçede
li bir art›k ad›l bulunmaktad›r: art›k ad›l kendi olarak
görülür.
Farsça
54. Man [zan-i-ra [ ke Hasan be us sibe zamini dad]]misenasam
ben kad›n-› ki Hasan ona patates Verdi biliyorum
Ben kad›n›- ki Hasan ona patates verdi- biliyorum.
E¤er Türkçe basit ortaçlarda art›k ad›l içeriyor olsayd›, Farsçadaki tümce karfl›-
l›¤› ‘*[Ben [Hasan’›n ona patates verdi¤i] kad›n› biliyorum]’ fleklinde olacakt›. Oy-
sa bu tümce Türkçede yan tümcecikteki art›k ad›l nedeniyle kurals›zd›r. Yine de
Türkçede de bazen zorunlu olmayan art›k ad›li alan ortaçl› yap›lar vard›r:
Ortaçlar ve Ad Tümcecikleri
Kornfilt (1996) ve Uzun’un (2000) belirtti¤i gibi ‹ngilizcedeki mastarl› yan tümce-
ciklerin tersine Türkçede mastarl› -mAK ile ya da -mA’l› ortaç bulunmaz. Afla¤›da-
ki örneklerde görüldü¤ü gibi ‹ngilizcede mastarl› yap› ile oluflturulan ortaçlar var-
d›r. Oysa bu Türkçede mümkün de¤ildir.
Örneklerde görüldü¤ü ‘gibi yiyecek bir fley’ ve ‘çal›nacak bir sonat’ gibi AÖ’ler
içinde ‹ngilizcede mastarl› ortaçlar bulunabilir. Oysa Türkçe, mastar eki-mAk ile
ortaç de¤il, ancak ad tümceci¤i oluflturulmas›na izin verir.
Ad tümcecikleri ve ortaçlar› karfl›laflt›racak olursak flu farklar› görürüz: Ortaçlar
AÖ’nin içinde ve ad› niteleyen ö¤elerdir. Yani ortaçlar niteleyicidir. Oysa ad tüm-
celeri ya özne, ya da dolayl›, dolays›z nesne, vs. gibi tümleç ifllevinde ve belirte-
cimsi olarak eklenti ifllevinde kullan›l›r. Ayr›ca, ortaçlarda nitelenen ad›n izi olan
ve onunla efl gönderimli olan bir boflluk oldu¤unu gördük. Oysa ad tümceciklerin-
de, ADIL gibi -mAK’l› tümceci¤in öznesi ya da gizli özne ad›l d›fl›nda böyle bir
boflluk bulunmamaktad›r. Bu afla¤›daki ad tümceci¤i ve ortaç örneklerinde ve on-
lar›n a¤aç flekillerinde görülmektedir:
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 197
T1
AÖ1 EÖ1
AÖ1 EÖ1
Can AÖ2 E2
Can T2 E2
T2 A
biliyor
AÖ2 EÖ2 biliyor
AÖ3 EÖ2 çocu¤u
AÖ3 E
çocu¤un
-- AÖ4 E
kad›na AÖ4 E1
kad›na AÖ5 E1
gülleri verdi¤ini
gülleri veren
Can [çocu¤un kad›na gülleri verdi¤ini] biliyor Can [AÖ[---çocu¤un kad›na gülleri verdi¤ini] biliyor
Ad tümceci¤i (nesne konumunda) ortaç
D Ü fi Ü N E L ‹ M 1. Nükleer santrallerin
D Ü fi Ü N E L ‹ M gereksiz oldu¤u karar›
2. Nükleer santrallerin istenmedi¤i karar›
3. Halk›n nükleer santral konusunda ald›¤› karar
S O R U S O R U
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
61. [AÖ Kitap] iyi bir dosttur.
Buradaki kitap çok genel bir add›r; belli bir kitaba gönderimde bulunmay›p ko-
AMAÇLARIMIZ
nuflucu veAMAÇLARIMIZ
dinleyici taraf›ndan paylafl›lan belli bir kitap yorumu tafl›mamaktad›r.
Oysa belli bir kitap söz konusu ise o zaman bu nesnenin daralt›lmas› için belli
araçlar kullanmam›z gerekir. Örne¤in, masadaki kitap diyebiliriz. Ancak masada
K ‹ T A P K ‹ T A P
birden fazla kitap varsa masadaki k›rm›z› kitap diyebiliriz. Masada birden fazla
k›rm›z› kitap varsa masadaki k›rm›z› kal›n kitap diyebiliriz. K›s›tlay›c› ortaçlar da
ayn› ifllevi görür. Dolay›s›yla, afla¤›daki AÖ’de k›s›tlay›c› bir ortaç vard›r:
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
62. [AÖ [T Dün ald›¤›m] kitap] çok güzel.
Bunun nedeni de dün ald›¤›m tümceci¤inin kitap nesnelerinin aras›ndan bir ta-
‹NTERNET ‹NTERNET
nesinin belirlenmesini sa¤lamas›d›r. Bu do¤rultuda baflka örneklere bakabiliriz.
Buradaki ortaç k›s›tlay›c›d›r, çünkü bir grup k›z içinden bir tanesini ay›rt etme-
mizi, yani k›s›tlamam›z›, sa¤lar. Bir insan›n ya da bir varl›¤›n bir grup içinde han-
gisi oldu¤unu belirlemek için onun bir flekilde di¤erlerinden ayr›lmas› gereklidir.
Bu ayr›m iflaret ederek yap›labilece¤i gibi, k›s›tlay›c› bir s›fat ya da ortaç ile de ola-
bilir. Böylece bir grup k›z aras›ndan bir tanesini ay›rt etmek amac›yla karfl›dan ge-
len k›z diyebiliriz. Bu k›s›tlay›c› bir ortaçt›r.
65. [AÖ [T Eski Ça¤da Dorlion ad› ile tan›nan] Eskiflehir], bugün Anadolu’nun
y›ld›z› haline gelmifltir.
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 199
66. [AÖ [T S›n›f›m›zda en çal›flkan ö¤renci olan] Nursun] ayn› zamanda çok iyi
bir arkadaflt›r.
Bunun nedeni de ortaç yap›s› olmaks›z›n bir özel ad olan Nursun’un kime gön-
derimde bulundu¤unu anlayabilecek olmam›zd›r.
bak.com/paralel-evrenler/1525n.aspx)
N N
SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE
Bafls›z Ortaçlar
Bafls›z ortaçlar, AÖ’de bafl olan ad›n aç›kça bulunmad›¤› durumlarda görülür. Bafls›z
ortaçlarda AÖ’nin bafl› olan ad yoktur. Bunun yerine tümcecik AMAÇLARIMIZ
adlaflm›fl gibi davra- AMAÇLARIMIZ
n›r, varsa ço¤ul eki ve durum ekleri alabilir. Afla¤›daki yap›lar bafls›z ortaçlard›r:
Bu örneklerde ise ortaçtaki bafl ad›n daha önce sözü edilip belirgin hale getiril-
mesi nedeniyle bafls›z ortaç yap›s› kullan›labilir. Bu durumda daha önce belirtti¤i-
miz kural› flu flekilde yeniden yazabiliriz:
1) Ortaç ile ifade edilen nitelik bafl ad›n belirlenmesinden daha önemliyse
2) Bafl ad daha önceden söz edilerek belirgin hale getirildiyse
bafls›z ortaç kullan›l›r.
200 Genel Dilbilim-I
N N
SIRA S‹ZDE S‹ZDE
yicidirler. Bir öbekte birden fazla niteleyici olabilir. Niteleyiciler geçici ya da kal›c›
özellik gösterirler. Örne¤in, ‘mavi gözlü olmak’ kal›c› bir özelliktir; çünkü bu de-
AMAÇLARIMIZ ¤iflebilir birAMAÇLARIMIZ
durum de¤ildir; oysa ‘benim dün gördü¤üm’ gibi bir niteleme geçici-
dir, çünkü bu zaman içinde de¤iflecektir. Larson ve Takahashi’ye (2002) göre Türk-
çede (Korece ve Japoncada da) iki ortac›n bulundu¤u durumlarda kal›c› özellik
K ‹ T A P belirten ortaç K ‹ nitelenen
T A P ada daha yak›n olmak zorundad›r. Bu durumu flu fleklide
örneklendirebiliriz:
Örnek (75)’te geçici olan nitelik, kal›c› özellikten önce kullan›lm›flt›r. Oysa, ör-
‹NTERNET nek (76)’daki
‹ N T Ekal›c›
R N E T özellik di¤erinden önce kullan›ld›¤› zaman kurals›z bir tümce
elde edilmifltir. Ancak, Larson ve Takahashi’nin bu önerisinin daha fazla araflt›r›l-
mas› gerekmektedir.
Ortaçlar› burada bitirip afla¤›da belirteç tümceciklerini örnekleyece¤iz.
BEL‹RTEÇ TÜMCEC‹KLER‹
Belirteç Öbeklerinde oldu¤u gibi belirteç tümcecikleri de tümceyi ya da eylemi ni-
teler. Niteleyiciler zorunlu ö¤e de¤il de eklenti olduklar› için tümceden at›lmalar›
mümkündür. Yani seçimlik ö¤edirler. Ad tümcecikleri özne ve nesne gibi zorunlu
ö¤elerdir ama ortaçlar ve belirteç tümcecikleri seçimliktir. Ortaçlar adlar›, belirteç
tümcecikleri ise eylem ve tümceleri niteler. Belirteç tümceciklerindeki öznelerin
di¤er yan tümcecik özneleri gibi adc›l olmad›klar›na daha önce de¤inmifltik. Bir
baflka deyiflle, özne tamlayan eki de¤il, yal›n ek al›r:
Eflzamanl›l›k
Çal›fl›rken hep kahve içer.
(örtüflme)
Eflzamanl›l›k Çal›flt›kça baflar›l› oluruz.
Seran gelir gelmez annesi yeme¤ini haz›rlad›.
Ard›ll›k
ZAMAN
land›¤›m›z zihinsel k›sa yollar anlam› tafl›yor. fiöyle ki, karmafl›k sorunlarla karfl›-
laflt›¤›m›zda ya da elimizde yeterli bir bilgi olmad›¤›nda evrimselS Oiflleyifllerle
R U flekil- S O R U
lenegelmifl ya da deneyimlerle edinilmifl bu zihinsel kurallar› kullanarak bir çözüm
yolu ya da anlay›fl gelifltirmeye çal›fl›yoruz.
D‹KKAT D‹KKAT
Örne¤in, daha önceden ad›n› duymad›¤›m›z bir ürün e¤er ki fiyat olarak di-
¤erlerinden daha yüksekse, elimizde o ürüne dair baflka herhangi bir bilgi olmad›-
N N
¤›ndan onun daha kaliteli oldu¤u yarg›s›na var›yoruz. Kalitesine SIRA yönelik
S‹ZDE yapt›¤›- SIRA S‹ZDE
m›z bu ç›kar›mdan dolay› tüketici olarak ad›n› hiç duymam›fl olmam›za ra¤men o
ürünü sat›n alma davran›fl› gösterebiliyoruz.
AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ
(Tübitak, Bilim ve Teknik Dergisi, 2007)
(http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/dusunce.htm)
K ‹ T A P K ‹ T A P
TELEV‹ZYON TELEV‹ZYON
202 Genel Dilbilim-I
Özet
Bu ünitede özerk ve ba¤›ml› tümcelerden söz et- Yan tümceciklerin ay›rt edici özellikleri
tik. Bir tümce oluflturmak için en az bir özerk Evrensel olarak yan tümcecik ifllevleri tüm diller-
tümce gerekir. Bir tek özerk tümce ile yal›n tüm- de ayn›d›r. Ad tümcecikleri ço¤unlukla zorunlu
ceyi elde ederiz. ‹ki yal›n tümce bir ba¤laç ile üyeler iken ortaçlar ve belirteç tümcecikleri se-
ba¤lan›rsa buna birleflik tümce, bir özerk tümce çimlik ö¤e, yani eklentidir. Bunun yan› s›ra her
yan tümcecik içeriyorsa buna karmafl›k tümce dilde yan tümce oluflturma stratejileri vard›r.
denir. Türkçede yan tümcecik ekleri varken di¤er baz›
Bu ünitede evrensel olarak var olan üç tür yan dillerde tümleyici (‹ngilizce that, which, Farsça
tümcecik gördük. Bunlar›n farklar› afla¤›daki tab- ki gibi) kullan›l›r. Bunun yan› s›ra evrensel ola-
loda özetlenmektedir. rak ortaçlarda di¤erlerinin aksine ya bofl katego-
ri ya da art›k ad›l bulunmak zorundad›r (Diessel
2001).
Kendimizi S›nayal›m
1. K›z›lderililer [özellikle dolunayl› gece ve gündüzler- 6. Hangi tümce bafls›z ortaç içermektedir?
de çok su içmeye] çal›fl›rlard›. a. Aflk bu kadar yo¤un çal›flan insanlara göre ol-
Yukar›daki ayraçla gösterilen tümceci¤in türü afla¤›da- mayabilir.
kilerden hangisidir? b. Aflk bu dünyadan, geçici olandan vazgeçmektir.
a. Ad tümceci¤i c. Aflk sevgiden daha coflkulu olan bir duygudur.
b. S›fat tümceci¤i d. En meflhur aflk hikâyelerinden biri Leyla ile Mec-
c. Belirteç tümceci¤i nun’un hikâyesidir.
d. Özerk tümce e. En büyük sevgi karfl›l›ks›z olan annenin çocu¤u-
e. Olgu tümceci¤i na duydu¤u sevgidir.
2. Mevlana’ya göre aflk› anlamak Tanr›y› anlamakt›r. 7. Hangi tümce geniflletici ortaç içermektedir?
Bu tümcedeki yan tümceciklerin öznesinin türü afla¤›- a. Aynur, güzelli¤i dillere destan, efsaneleflmifl bir
dakilerden hangisidir? k›z.
a. ad›l b. Aynur çok güzel olan bir köylü k›z›yd›.
b. özne denetleme ADIL’› c. Köyün hem güzel hem de ak›ll› olan k›zlar› bi-
c. nesne denetleme ADIL’› rer birer kasabaya göç ettiler.
d. soyut ADIL d. Güzelli¤i dillere destan, efsaneleflmifl olan Ay-
e. ad tümceci¤i nur köyün en ak›ll› k›z›yd›.
e. Köyün en güzel k›z› belirlenece¤i gün, Aynur
3. Leyla ile Engin, [ayn› okula giden] iki çocuktur köyü terk etmiflti.
Ayraç içindeki tümceci¤in türü afla¤›dakilerden hangisi-
dir? 8. Hangi tümcecikte özne denetleme ADIL’› vard›r?
a. Belirteç tümceci¤i a. Sana ayak uydurmak çok zor.
b. K›s›tlay›c› ortaç b. Akdeniz’e gitmek istiyorum.
c. Geniflletici ortaç c. Merih her gün yüzdü¤ünden çok sa¤l›kl›.
d. Devinim tümceci¤i d. Seni tatil yapmaya ikna edece¤im.
e. Olgu tümceci¤i e. Ayhan’› ders çal›flmaya zorlamal›y›z.
5. Bu aç›klama [sorunu daha rahat anlamam›z›] sa¤laya- 10. Afla¤›dakilerden hangisinde sürerlik gösteren belir-
bilir. teç tümceci¤i vard›r?
Ayraçl› tümcedeki öznenin türü afla¤›dakilerden hangi- a. Berrin yüzerek yan›m›za geldi.
sidir? b. Berrin yüzüp yüzüp günefllendi.
a. Özne denetleme ADIL’› c. Berrin yüze yüze çocu¤u kurtard›.
b. ad›l d. Berrin yüzünce daha sa¤l›kl› oluyor.
c. soyut ADIL e. Berrin yüzerken ben onun resmini çektim.
d. Ad öbe¤i
e. Art›k ad›l
204 Genel Dilbilim-I
S›ra Sizde 4 EÖ
Afla¤›da 8 tane ad tümceci¤i vard›r ve bunlar yüklemcil AÖ
ifllevde bulunurlar. AÖ E’
• Kad›nlar›n gerçek eflitlik için talepleri kad›na yöne- Doktor
Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek
Kaynaklar
S›ra Sizde 9 Ayd›n, Özgür (2005) Türkçe Zarf Tümceciklerinde Özne
• Baz› dinler ve filozoflar taraf›ndan s›kça tekrarla- Konumu, Dil Dergisi, 124:7-17
nan, görülebilir evrenin ötesinde baflka evrenler ol- Borsley, Robert and Jaklin Kornfilt. (2000) “Mixed
du¤u sav› Extended Projections”
Sav bafl ad›n› tamamlayan ad tümceci¤i. Bu tümce- Bozflahin, Cem (2004) “On The Turkish Controllee”,
cikte boflluk yok ve ne sav›? sorusuna yan›t verir. Advances in Turkish Linguistics: Proceedings of the
• [ —-] Havas› suyu kimyas› fizi¤i baflka kanunlarla 12th International Conference on Turkish
perçinlenmifl evrenler Linguistics, Semiramis Ya¤c›o¤lu, Ayflen C. De¤er
Ortaç ayraçla gösterilen boflluk var. K›s›tlay›c› ortaç, ve di¤. (eds.) 12. 11-13 August 2004, ‹zmir. Pp: 121-
çünkü evrenler bafl ad›n›n anlam›n› daralt›r. 136.
• [—-] Dinler ve ö¤retiler tarihi inanmas› güç kural- Bresnan, Joan (1982) “Control and complementation”
larla infla edilmifl evren ça¤r›fl›mlar› ve tasvirleri The mental representation of grammatical relations,
Ortaç ayraçla gösterilen boflluk var. Joan Bresnan (ed.) Cambridge, MA: MIT Press. Pp:
282-390.
S›ra Sizde 10 Carreiras, Manuel; Jon Andoni Duñabeitia, Marta
1. Bunama [s›rr› çözülemeyen] bir hastal›kt›r. Vergara, Irene de la Cruz-Pavía and Itziar Laka
(2010) “Subject Relative Clauses are not universally
K›s›tlay›c› ortaç
easier to process: Evidence from Basque” Cognition.
2. [Omega 3 deste¤i alan] annelerin çocuklar› oku-
115 /1: 79-92.
may› daha çabuk söküyor.
Chomsky, Noam (1981) Lectures on government and
K›s›tlay›c› ortaç
binding. Dordrecht: Foris.
3. [S›rça köflkte oturan], tafl atmaktan çekinmelidir.
Comrie Bernard and Tanya Kuteva (2005) “Relativization
Bafls›z ortaç, nitelenen özellik bafl addan daha
Strategies” The world atlas of language structures,
önemli, bafl ad belirsiz kiflidir.
1.Vol Martin Haspelmath and Hans-Jörg Bibiko
4. [Kötülü¤ün karfl›s›nda susan] kötülü¤e ortak
(eds.) Oxford: Oxford University Press. Pp: 494-496.
olur.
Comrie, Bernard and Kaoru Horie (1995) “Complement
Bafls›z ortaç, nitelenen özellik bafl addan daha Clauses versus Relative Clauses: Some Khmer
önemli, bafl ad belirsiz kiflidir. Evidence” Discourse grammar and typology: papers
5. [Cannes’da bu y›l bir kez daha yar›flan] Nuri Bil- in honor of John W.M. Verhaar. Werner Abraham,
ge Ceylan çarp›c› ve özgün filmler çekiyor. John W. M. Verhaar, Talmy Givón, Sandra A.
Geniflletici ortaç, özel ad nitelemekte. Thompson (eds.), Amsterdam: John Benjmins, Pp:
65-77
S›ra Sizde 11 Deny, Jean (1941) Türk Dili Grameri, Çev: Ali Ulvi
Belirteç tümcecikleri, anlam ve ifllevleri: Elöve, Ankara: TDK Yay›nlar›.
Bir psikoloji terimi olarak karar verme ya da sorun- Diessel, Holger (2001) ‘The Ordering Distribution of
larla bafla ç›kma süreçlerimizde kulland›¤›m›z zihinsel Main and Adverbial Clauses: A Typological Study’,
k›sa yollar anlam› tafl›yor. Language, 77/ 3 : 433-455
... karmafl›k sorunlarla karfl›laflt›¤›m›zda zaman be- Eckman, Fred; Lawrence Bell and Diane Nelson (1988)
lirteç tümceci¤i, ana tümceyi niteler ‘On the Generalization of Relative Clause Instruction
elimizde yeterli bir bilgi olmad›¤›nda zaman belir- in the Acquisition of English as a Second Language’,
teç tümceci¤i, ana tümceyi niteler Applied Linguistics, 9 (1): 1-20
evrimsel iflleyifllerle flekillenegelmifl ya da dene- Erguvanl› - Taylan, Eser (1993) “Türkçede -DIk ekinin
yimlerle edinilmifl bu zihinsel kurallar› kullana- yantümcelerde ifllevi üzerine”, Dilbilim Araflt›rma-
rak Tarz belirteç tümceci¤i , Eylemi niteler lar›, 161-171.
elimizde o ürüne dair baflka herhangi bir bilgi ol- Erguvanl›, Eser (1984) The function of word order in
mad›¤›ndan Neden belirteç tümceci¤i Turkish grammar, Berkeley / Los Angeles:
Kalitesine yönelik yapt›¤›m›z bu ç›kar›mdan dola- University of California Press.
y› tüketici olarak ad›n› hiç duymam›fl olmam›za Erguvanl›-Taylan, Eser (1996) ‘Aspects of Control in
ra¤men Z›tl›k gösteren belirteç tümceci¤i ana tümceyi Turkish’ Current Issues in Turkish Linguistics, Bengisu
niteler Rona (ed.) Ankara: Hitit Yay›nevi, Sayfa: 47-60.
8. Ünite - Temel ve Karmafl›k Tümce Yap›s› 207
Erkman Akerson, Fatma ve fieyda Ozil (1998) Türkçede Landau, Idan (2001) Elements of Control: Structure and
niteleme: S›fat ifllevli yan tümceler, ‹stanbul: Simurg. Meaning in Infinitival Constructions. Dordrecht:
Giv6n, Talmy (1975) Promotion, accessibility and case Kluwer Publishing.
marking: toward understanding grammars. Working Larson, Richard and Naoko Takahashi (2002) “Order
Papers on Language Universals No. I9, Pp: 55-125. and Interpretation in Prenominal Relative Clauses”
Giv6n, Talmy (I979) On Understanding Grammar, New The annual meetings of the Linguistic Society of
York: Academic Press. America, San Franscisco, CA.
Haig, Geoffrey (1998) Relative constructions in Turkish, Lewis, Geoffrey (2000) Turkish Grammar, Oxford:
Wiesbaden: Harrassowitz. Oxford University Press.
Haig, Geoffrey and Szymon S…odowicz (2006) “Control Mahootian, Shahrzad and Lewis Gebhardt (1997)
in Turkish non-finite complements” Semiramis Persian, London: Routledge.
Ya¤c›o¤lu ve Ayflen Cem De¤er. (eds.) Advances in Meral, Hasan Mesud (2004) Resumptive pronouns in
Turkish Linguistics. Proceedings of the 12th Turkish, Master tezi, ‹stanbul: Bo¤aziçi Üniversitesi.
International Conference on Turkish Linguistics, 11- Özkan, Abdurrahman (2011) “Eski Anadolu Türkçesinde
13. August 2004, Dokuz Eylül Üniversitesi Izmir: baz› fiillerin hal ekli tamlay›c›lar› ve bu
Dokuz Eylül Yay›nlar›, Sayfa: 165-177. tamlay›c›larda zaman içinde görülen de¤ifliklikler”
Jackendoff, Ray (1972) Semantic Interpretation in Turkish Studies - International Periodical For The
Generative Grammar, Cambridge, Mass: MIT Press. Languages, Literature and History of Turkish or
Jackendoff, Ray and Peter Culicover (2003) “The Turkic 6/1: 512-522.
Semantic Basis of Control in English” Language, Özsoy, Sumru (1994) “Türkçe’de Ortaç Yap›s›” Dilbilim
79/3: 517-556 Araflt›rmalar›, Sayfa: 21-30.
Johanson, Lars (1975) “Fiilimsi önermeler üzerine” Özsoy, Sumru. (1987) “The null subject parameter and
Birinci Türk Dili Bilimsel Kurultay›, Ankara, 27-29 Turkish” Studies in modern Turkish. Proceedings of
Eylül 1972, Ankara Üniversitesi Bas›mevi, Sayfa: 525- the third conference on Turkish, Linguistics, Hendrik
529. E. Boeschoten and Ludo Th. Verhoeven (eds.),
Keenan, Edward L. and Bernard Comrie (1977) "Noun Tilburg: Tilburg University Press. Pp: 82-90.
Phrase Accessibility and Universal Grammar", Robert Borsley (ed.), Syntactic Categories. New York:
Linguistic Inquiry, 8 / 1: 63-99. Academic Press. Pp: 101-131.
Kennelly, Sarah (1987) “Turkish Gerunds” In H. E. Rosenbaum, Peter. (1967) The grammar of English
Boeschoten and L. Th. Verhoeven, (eds.), Studies predicate complement constructions, Cambridge,
on Modern Turkish: Proceedings of the Third MA: MIT Press.
Conference on Turkish Linguistics. Tilburg S…odowicz, Szymon (2007) ‘Complement control in
University Press. Turkish’, ZAS Papers in Linguistics 47, Studies in
Kerslake, Celia (2007) “Alternative Subordination Complement Control, Barbara Stiebels (ed.). Pp: 125-
Strategies in Turkish” Connectivity in grammar and 157.
discourse, Jochen Rehbein, Christiane Hohenstein, Tjung, Yassir (2006) The formation of relative clauses in
Lukas Pietsch (eds.). Phialdephia / Amsterdam: John Jakarta Indonesian: A subject-object Asymmetry, Ph.
Benjamins. Pp: 231- 290 D. Thesis, University of Delaware
Kornfilt, Jaklin (1996) ‘On some infinitival –Wh Uzun, Nadir Engin (2000). Anaçizgileriyle Evrensel
constructions in Turkish’, Dilbilim Araflt›rmalar›. Dilbilgisi ve Türkçe, ‹stanbul: Multilingual Yay›nlar›.
96: 192-215.
Kornfilt, Jaklin (2003) “Subject case in Turkish
nominalized clauses” Syntactic structures and
morphological information. Uwe Junghanns,
LukaSzucsich (eds.). Berlin: Mouton de Gruyter. Pp:
129- 216
Kural, Murat (1992) “V-to(-to-I)-to-C in Turkish”, UCLA
Occasional Papers in Linguistics; Vol 11: Recent
Papers in Syntax, Semantics, and Computational
Linguistics, Filippo Beghelli and Murat Kural, (eds).
Los Angeles: UCLA. Pp. 17-54.
Türkçe ‹ngilizce Terimler Sözlü¤ü 209
‹ O-Ö
‹çek: Infix Olas›l›k: Possibility
‹çekleme: Infixation Olgusal: Factive
‹çeyerlefltirme ilkesi: Embedding principle Olumsuzluk: Negation
‹çleyici: Inclusive Öbek: Phrase
‹çmerkezli bileflik: Endocentric compound Ödünçleme: Borrowing
‹çyap›: Internal structure Ödünçlemeli çeviri: Loan translation / calque
‹kil: Dual Ö¤e: Constituent
‹kileme: Reduplication Önek: Prefix
‹lerlemeli görünüfl: Progressive aspect Önekleme: Prefixation
Türkçe ‹ngilizce Terimler Sözlü¤ü 211