You are on page 1of 493

� A'dan Z'ye MISIR

A'dan Z'ye MISIR �

Ali Narçın

A'dan Z'ye

MISIR

Ozan Yayıncılık Ltd.


İstanbul 2013 31
..ıl A ' d a n Z' ye M I S I R

Bu kitabın tüm yayın hakları Ozan Yayrncılık' a aittir. Tanıtım için


yapılacak alıntılar dışında tüm alıntılar, Kültür Ba k anlı ğı Telif Hak­
ları Sözleşmesi gereği yayınevinin iznini gerektirir.

A'dan Z'ye MISIR / Ali Narçm

Yayın Yönetmeni: Mustafa Demir


Editör: Orhan Suveren
Kapak tasarımı: Ozan Yayıncılık Ltd.

Baskı ve Cilt: Ozan Matbaacılık


Davutpaşa Caddesi Güven Sanayi Sitesi B blok Kat: 2 No: 352
Topkapı - İSTANBUL

Kütüphane Bilgi Kartı (CiP):


A'dan Z'ye Mısır
Mısır, Uygarlıklar Tarihi, Tarih, Tarih Sözlüğü
Ozan Yayıncılık Ltd. Ekim 2013, Türkiye, İstanbul, 496 sayfa

1. Baskı 2008

ISBN: 978-9944-143-06-6

Dağıtım:
İstanbul: 2A, Alfa, Alkım, Artı, Bilgi, Çıra,
Derya, Final, İ mge, NT, Remzi, Say, Totem, Yelpaze, Yeni Çizgi
Ankara: Işık Eğitim, İmge, Sandal, Özgür İ letim
İzmir: Erdoğanlar, Gema Gelişim

İnternet satış:
www.kitapvurdu.com, www.yenisayfa.com, www.kitapnet.com,
www.iskenderiye.com, www.weblebi.com, www.dharma.com.tr,
www.ideefixe.com,

Ozan Vayıncıhk Ltd.


Alemdar Caddesi Güzel Sanatlar Sk. No: 13 Cağaloğlu İstanbul
Tel: 212.511 9395 -520 4390Faks: 212.527 9847
Email: info@ozanyayincilik.com Wcb: www.ozanyayincilik.com
A'dan Z'ye MISIR llJıı-

Önsöz
Mitoloji üzerine bir araştırma yapıyordum. Araştırmalarım
sırasında son derece ilginç notlar çıktı karşıma. İ nsanın dışa
yansıyan hayal dünyasının birer izdüşümü olan Mitolojik
kahramanlar, tanrılar, cinler, şeytanlar, insan-hayvan karışı­
mı canavarlar, tanrısal tapınaklar, mezarlar, tören alanları,
semboller, inanç uğruna yaptırılmış adak ve kurban rampa­
ları, geleceğe gönderme şeklinde değerlendirdiğim yazı tab­
letleri, tanrısal ilişkiler, ölümden sonraki yaşam halleri ve
tanrısal elçiler üzerine araştırma yapıyordum. Araşhrma ya­
parak yeni bir eser hazırlığı içinde olduğum sıralarda dikka­
timi çeken bir sorunla karşılaştım . Mısır tarihinin renkli si­
malarından olan firavunlar arasında "tek tanrıcılık" (Mısır
Firavunu Amenofis III' ün Amon rahiplerinin irticai baskıla­
rından kurtulmak için bir dizi önlem ve ilke oluşturma çaba­
sında olduğu dönemde ölünce, uygulamak istediği çalışma­
lar da askıda kalmıştı. Ancak başa geçen oğlu Akhenaton
/ Amenofis IV, babasının irticai baskılarla uğraştığına prens­
lik çağında tanık olduğu için ilk işi Amon rahiplerine darbe
vurmak olmuştu.Böylece onların Mısır üzerindeki baskılarını
önlemiş ve Aton dinin zoraki bir şekilde uygulanmasını da­
yatarak tek tanrıcılık açısından bir ilki gerçekleştirmişti. Kı­
sacası Mısır firavunu Akhenaton IV, Musa' dan çok önceleri
tek tanrıcılığa inanmanın zorunlu olduğunu açıklayan ilk
kral olma ünvanına sahip olmuştu. Din devrimi yapmayı ba­
şaran Amenofis IV (Akhenaton)'un hayatını araştırırken bir­
birlerinin çok zıddı olan tarihler ve isimler çıktı ortaya. Bu
tarihlerin hiçbirinin sağlıklı olamayacağını düşünerek başka
bir kralın hayatını da araştırdım. O da Akhenaton'un damadı
ve aynı zamanda üvey oğlu olabileceği tartışılan Tutankha­
mon'un hayatıydı. İ nanılır gibi değildi. Önemli bir uygarlık
tarihi olan Mısır tarihi, ülkemiz diliyle yazılan kitapların tü- si
,.. A ' d an Z' y e M I S I R
münde (çeviriler dahil) Hanedan dönemleriyle kralların ta­
rihlerinin farklı olduğu görülmekteydi. Bunlarla ilgili yazı­
lanlar, arkeologların tuttukları notlardan doğabilecek yanlış­
l ar olabilir düşüncesiyle değerlendirdim. Ancak isimler de
inanılmaz derecede çelişkilerle doluydu. Hiç bir kralın, dö­
neminde hiyerogliflerle yazılan isimleri orijinal isimler ola­
rak yazılmamış. Hepsi sanki öylesine sayfalar dolsun diye
ele alınmış gibi geldi bana. Çeviri yapanlar (Sadece Türk­
çe'ye yapılan çeviriler değil; İ ngilizce, Fransızca, Almanca,
Yunanca dillerinde de bu hataların ilk prototipleri deforme
edilmişti.) özel ismin orijinalini yazacaklarına o ismin fonetik
olarak sesleniş karşılığını sayfalara geçirerek tahribatlar yap­
tıklarının belki de farkında değillerdi. Bir hata vardı. Bu ha­
tayı gizleyen tek şey Mısır tarihini süsleyen inanılmaz bir
kültürün izleriydi. Kralların Horus adlarıyla, Yunanca adlar
birbirlerine karışmıştı. Günümüzdeki dillerden çeviriler de
inanılmaz şekilde karışıktı. Sonuçta hangi adı koyarsanız ko­
yun; Mısır' da firavun dediniz mi günümüz insanı tek bir fi­
ravunun varlığından haberdarmış gibi bir kaygıyı ortaya çı­
karır. Bunun en açık örneği Musa'nın öyküsünde kahraman­
laşan Ramses II'nin tüm davranışları diğer firavunlara mal
edilmiş gibi görülür. (En yakın ayrıntı, Yahudi ve İ slam di­
ninde benzer suçlamalar görülür.) Ramses II' nin bu tarihsel
dönemi çoğu dinlerde bütün firavunlara karşı lanetle bakıl­
masına neden olmuştur. Unutulmamalıdır ki Ramses II, Mu­
sa' nın üvey babası rolündeydi. Bu nedenle 25' er bin kişilik
dört Mısır ordusunun Musa'nın etrafındaki 100 civarında
sempatizanıyla baş edememiş olması, onun üvey oğluna kar­
şı olan sevgisinden kaynaklanmış olamaz mıydı? Mısır hiye­
roglif kaynaklarında Musa'nın diğer üvey kardeşlerinin
kendisiyle savaş yapmak istemedikleri gösterilir. Ü stelik Mı­
sır' da bir firavun gibi yetiştirilen Musa'nın yaşam mitolojisi
Mezopotamya' da Akkad krallığını kurmayı başarmış Sargan
I'in yaşamıyla örtüşmektedir. Amon-Ra Tapınağı'nın baş ra-
A ' d a n Z ' ye MISIR _..

hibi olan Musa'nın,Thot tarafından Nil Deltası'na getirilen


Osiris'in 42 babını on emir adı altında yeniden birleştirdiğini
artık çoğu okur biliyor, ancak,neden Mezopotamya bölge­
sinde Akkad İ mparatorluğu'nun kurucu kralı olan Sargan
I'in yaşam öyküsünden faydalanmış olduğu ise henüz ezote­
rik varlığını korumaktadır.

Uzun bir süre düşündüm. Bu çalışma Sanat Tarihi bölümün­


de okuyan öğrenciler için "Eski Mısır Tarihi" üzerine dokto­
ra tezi olabilir düşüncesiyle yoğunlaştım. Tez olacak onlarca
konu başlığı vardı. Ne yazık ki bazı başlıklarla tez üzerine
çalışanlar Mısır tarihi ile ilgili aynı yanılgılara girerek tarihler
ve isimler hakkında değişik sesler çıkardılar. Doğrusu "Mı­
sırbilim" üzerine yazılan hiç bir belgeye rastlayamadım. An­
cak Mısır' daki uygarlıklarla ilgili sayısız eser yayınlandı. Bu
eserlerden; Antik çağda hiyerogliflerin çözülmesine kadar
tarih öncesi "The Mayth of Egypt, Kopengag-1961" E. İver­
sen tarafından ele alındı. Arkeolojik alanlarla ilgili önemli bir
araştırma da 5 ciltten oluşup " Funde in Agyptten. Gschichte
Ihrer Entdeckung (Sternstunden d. Archaologie)" W. Wolf
tarafından yazılmıştı. Adını yazamayacağım binlerce yazar
Mısır ile ilgili araştırmalar yaptılar. Bu eser uzun bir zaman
içindeki yorucu bir çalışmamın ürünü olarak ortaya çıktı.
Ulaşabildiğim konuları, eserin daha kolay ve anlaşılır bir şe- 1 I
-1111 A 'da n Z ' y e M I S I R
kilde okunabilmesi açısında özellikle özet halinde gösterdim.
Ü lkemizde elimden geldiğince kütüphanelerin çoğunu tara­
dım. Gazetelerden, dergilerden, CD'lerden ve özellikle kay­
nak kitaplara yönelten İ nternet sitelerinden yararlandım.
Buna rağmen aradığım sonuçlara zor da olsa kısmen ulaşa­
bildim. Çünkü yanlışlar ilk başlardan başlamıştı. Yani taban
hep yanlışlarla dolu olduğu için miras sistemiyle devam et­
mişti. Ancak bu yanlışların asgariye indirilmesine katkım
isimler ve tarihlerin ortak yanlarından faydalanıp birbirleri­
ne anlam ya da tarihsel yönden yakın olanları alarak oldu.
İ nanıyorum ki Eskiçağ Mısır Hanedanlar listesini hazırlamak
isteyenler için çok daha verimli bir kaynak olacak. Bu eserde
yer alan isimler, mekanlar, tapınaklar, krallar, tanrı ve tanrı­
çalar, tanrısal sözcükler Eskiçağ Mısır Kültürüyle ilgili olarak
ele alınmamıştır. Bunlardan ülkemiz diline geçmiş olanlar
öncelikli olarak değerlendirilmiştir. Kitabın hazırlanması sı­
rasında Mısır Kültürü ile Maya Kültürü arasında bazı ince
ayrıntılar gördüm. Bunların bir kısmını ele alarak özellikle
1
1 sözcük"lerin karşılıklı anlamsal benzerliklerini açıklamalı
bir şekilde gösterdim.
11
A' dan Z'ye Mısır" adlı çalışmamın birinci baskısında düşü­
nemediğim, hesaplayamadığım bir tabloyla karşılaştım. Mı­
sır ile ilgili bu çalışmanın içeriğindeki bilgilerden yararlanan
okurlardan olumlu yaklaşımlar geldi. Bu sayede ikinci bas­
kıya ilave olacak yeni bilgileri gözden geçirip ekledim.
Ali Narçın-İstanbul

Is
A 'd a n Z' y e M I S I R IJJJı-

Nil'in Ezoterik Ülkesi Mısır


Günümüzdeki resmi adı Mısır Arap Cumhuriyeti olan Eski Mı­
sır'ın Nil Deltası'na, Mu kıtası ya da Atlantis'te meydana gelen
doğal felaketlerden kaçarak gelip yerleşen insanların gösterdiği
olağanüstü çabalarla bugün inanılmaz dev eserlerin yaratılabi­
leceğini kuşkusuz hiç kimse düşünemezdi.
Thot adında Atlantis kökenli bir bilgenin, Mu kıtasının doğal
felaketler sonucu sulara gömülmesiyle, bölgeden göç edip, be­
raberinde getirdiği adamlarıyla Nil Deltası'ndaki ıssız çöllerde
konakladığı ve burayı zenginleştirdiği arkeolojik buluntular ve
jeolojik katmanlar sonucuortaya çıkmıştır. Mısır'ın krallık ol­
madan önceki ısısız yaşamında, yani Nil Deltası'na Thot ve
adamları gelmeden önce hiçbir ezoterik yelpazenin bulunmadı­
ğı belgelerle kanıtlanmıştir. Yaşamın son derece zor koşullar al­
tında başladığı Nil Deltası'nın ata insanları geldikleri platodan
beraberinde getirdikleri ezoterik bilgileri de Nil Deltası'na yük­
leyerek Mısır kumlarını bugün ezoterik bir haritaya taşımayı
başarmışlardır.
Thot, Nil Deltası'na göç ettiği zaman
kolonisinden "Osiris" adlı bir bilge­
nin düşüncelerini de beraberinde
getirmişti. Bir taraftan bölge yaşana­
cak duruma getirilmeye çalışılıyor,
diğer taraftan da tanrısal inancın
sembolü olan ezoterik yaratılışı yer­
leştirmeye çalışıyordu. Her şey ta­
mamlanmış evler kurulmuş, ortam
yaşanacak duruma gelmişti. Thot'un
düşüncelerine inandığı Osiris kültü­
nün yaygınlaşması, ilk pramidin temellerinin atılmasıyla başlar.
� A 'da n Z ' y e M I S I R
Bu inanç sonraki krallar tarafından yeryüzünün en kutsal inancı
haline getirilmiş ve adına devasa tapınaklar yaptırılmıştır. Bu
tapınaklara da arkeolojik kazılar yapanlar "Piramit" adını ver­
mişlerdi. Yunanlılar bu kente "kara toprak" adını takmışlardı.
Hiyerogliflerde de "ta-mera" olarak anılmıştır.
Ciritte Schliman tarafından bulunan bir tablette "... Mısırlılar
'Misar'ın soyundan gelmektedirler. Misar tarih taıyısı Thot'un
çocuğuydu. Thot ise Atlantisli bir rahibin göçmen oğluydu. İlk
tapınağını Sait'e kurdu. Ve orada-anavatan'ın bilgeliğini öğret­
meye başladı. .. " şeklinde notlar yazılıydı. Bu notlara bakıldı­
ğında acaba Mısırlıların soyu Atlantis kıtasındaki felaketlerden
kaçan bir halka dayanıyor olabilirmiydi?
Mısır'ın dünya literatüründe de adı iki anlamda kullanılmakta­
dır. Eski Mısır dilindeki adı Kopt (Bu sözcüğün "Kemet" sözcü­
ğünün kökünden türetilmiş olduğu belirtiliyor) ve İ branilerin
"Mizraim" sözcüğünden türetilmiş olduğu öne sürülen "Mı­
sır"dır. Hititler metinlerinde Mısır için "Miziri" adını kullan­
mışlardı. Avrupa dillerine de El-Kopt sözcüğü kök alınarak söz­
cükler arasına geçtiği ifade ediliyor.
Türk diline Mısır adının geçmesi de "Mısır buğdayı" olarak bi­
linen tahılın daha sonraki yıllarda "Mısr" sözcüğüne ses uyumu
nedeniyle sadece "Mısır" adı uygun görülerek kullanılmıştır.
Nil Nehri'nin her iki yakasını içeren, Akdeniz ve Kızıldeniz ya­
kınında Afrika'nın kuzeydoğusunda yer alan bir devlettir. 1
milyon metrekarelik alana sahip olan bu ülkenin başkenti Kahi­
re, resmi dili ise Arapçadır. Mısır topraklarının çoğu kurak ve
kayalıklardan oluşur. Kışın yağışlı bir iklime sahip olan bölge­
nin güneyine doğru gidildikçe sıcaklık oranı artar. Bu kentin
uygarlık tarihi ancak yakın dönemlerde incelendi. Dönemin
başkentleri ise Hierakonpolis ile Neheb'di. Bu kent devletinde
Neheb (Nehetti) adında bir de tanrıça vardı. İ.Ö. 3200 yıllarında
Hierakonpolis'li olduğu tahmin edilen Narmer, Nil Delta­
sı'ndaki iki krallığı birleştirdi. Bu krallıklar yukarı ve aşağı Mı­
sır olarak bilinirdi. Yukarı Mısır' ın başkenti Hierakonpolis'ti.
lıo Kentte yaşayanlar "akbaba-tanrıça" olarak betimlenen Tanrıça
A'dan Z'ye M ISIR �

Nehetti'ye taparlardı. Nehetti beyaz bir taç takardı. Aşağı Mı­


sır'ın başkenti ise Buto olarak bilinirdi. Buto kentinde yaşayan­
lar"yılan-tanrıça" olarak betimlenen Uto'ya taparlardı. Uta kır­
mızı bir taç takarak tanınırdı. Yunan dilinde "pskhent" olarak
geçen iki taç için Mısırlılar "iki güçlü" diyorlardı. Narmer,
Manheton'un çizdiği şemaya göre 30 Hanedanlı olan ve İ Ö. 330
.

yılında Büyük İskender Mısır'a girmeden üç bin yıllık firavun­


ların ilk kralıydı. Narmer iki Mısır'ı birleştirdikten sonra baş­
kent olan Tis'i, Abydos yakınlarında kurdu. Bu Hanedanlar
hakkındaki bilgiler; Abydos, Sakkara ve Hilvan'daki (Aşağı Mı­
sır) buluntulardan dolayı öğrenilmiştir.
Narmer'in delta kıyısında yeni Memfis kentini kurduğu tahmin
edilmektedir. Tinit dönemi olan İ.Ö. 3200-2778 arasında tarım
ve hayvancılığın ilerlemesiyle beraber tanrısal nitelikli monarşik
düzenin de ilkeleri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. III. Hanedanın
ilk kıralı (İ .Ö. 2778-2420) Coser'di. Kral Coser'in mimarı ise
İrnhotep'tir. Memfis'i başkent olarak seçti. III. ve iV. Hanedan­
lardan günümüze Sakkara'da, Gize' de, Meydum, Abusir dışın­
da görkemli Keops, Kefren ve Mikerınus yapılarının adları ve o
adların ait olduğu mezarlar sıralandı. iV .-V. Hanedanlar döne­
minde firavunların kurduğu monarşik sistem, Mısır toprakları­
na tam olarak yerleşti.
Kral Snefru, güvendiği ve kral adına adaletli kararlar veren bir
vezir atadı. Güneş Tanrısı Ra'ya inanıyor ve onu devlet dini ola­
rak görüyorlardı. VI. Hanedan döneminin firavunlarından Teti,
Pepi I ve Pepi il yönetimlerinde nedimeler ve gözdelere ayrılan
verimsiz zamanı fırsat bilen halk ayaklanarak uyarı sinyali ver­
di. Bu da hanedanların yavaş yavaş güçlerinden yoksun olabile­
ceğini hatırlattı. VII. ve VIII. hanedanlar döneminde ayaklanma­
lar daha da çoğaldı. Ülke istilalar ve bir nevi anarşik ayaklan­
malarla karşı karşıya kaldı. El-feyyum'daki (Heraklepolis) IX.
ve X. Hanedanlar döneminde oligarşik sistemdeki kralların pe­
kişmesi yüzünden ayakfanmalar bu hanedanda da devam etti.
XI. Hanedan döneminde, Teb prensleri ülkenin birliğini koru-
dular. Hanedanın kralları Antefler ve Montuhotepler Amon'a 111
� A ' d a n Z' y e MISIR
öncelik tanıyan Mısır tarihinin ilk hanedanları oldular. XII Ha­
nedan kralları Amenehmatlar, Sesostristler bunlar başkentlerini
Lişt'e taşıdılar. Onlar da Amon'u benimsediler.
Firavunlar artık Tanrı ile insan arasında arabuluculuk yapan bi­
ri olarak görüldü. XIII. ve XIV. Hanedanlar döneminde firavun­
ların zayıflığı istilacıların işine yaramıştı. Hayksoslar yavaş ya­
vaş krallığı ele geçiriyorlardı. İstilacılar XV. ve XVI. Hanedanlar
döneminde de baskılarını sürdürdüler ancak yukarı Mısır'a do­
kunamadılar. Ara dönemde Kames, Ahmosis Hayksosları Mısır
topraklarından kovdu. Avaris'i ele geçirdiler. XVIII .. -XX Hane­
danların krallık sarayları Luksor'daydı. Başkent olarak Teb'i
seçtiler. Adı geçen hanedanlar döneminde yönetimdeki firavun­
lar monarşinin altın çağını yaşadılar. Amenofisler, Totmosisler,
Seti, Mineptah ve Ramsesler ülkesi için çok çalıştılar. XXI. Ha­
nedanın kurucusu Smender'di.

U':Ar.4C��ır;�füı�11��,��7U
·
· ·. Aynı dönemde Teb'de bir yönetim daha or­

·
-r fü" . taya çıktı. İstilacılar ve birçok yabancı hane­


a: · 1' · tUI �"q: ı· *
:g"'"�1i;.� : . �·$ K XXII. Hanedanı Libya kökenli olduğu söyle-
�I r."aPıi"fbiimf]��"4(
· ·"0� �. •

. l� •
dan yüzünden gerileme dönemi başladı.

R � _ -�. ;....:.. . � �,�ı nen


5' /J. tl� Tli
�· ı
. r.p•· ·. � ��
Seşonk (Ya da Şoşenk) kurdu. Şeşonklar,

1��1=�'· ' � füj � sürdüler. XXIII. Pedubastis Tanis'i kurdu.


Osorkonlar, Takelotlar Bubastis'te hüküm
�! � ..
�·4, . il • n:6Aa �ıı·�•· b X · a
;to
v
���� !: ��� Z �� �:� ��; 7� ��
f.�toıYETll<ı o � / �� XXIX. Hanedan ile XXX. Hanedan bir türlü
· �··ı ·.
�<ıı ···�.•.. .r����::. ı . �
e ıı s
�f
�.·· . <.
�·. . · •f:: · •
·.·.ı·• �iı·..
��. � ayaklanmaları önleyemeyince firavunluk Bü-
· ·
> •• .• ·
.
L. :ıı � yük İskender'in Mısır'a girmesiyle sona erdi.
u 11 • •
ı h �. Mısır'da din yerel bir dindi. Halk önce bu-
lundukları kentin tanrısına daha sona ise bağlı bulundukları
eyaletinin tanrısına taparlardı. Bu tanrılar hayvan sembolleri,
bitkilerden yapılmış süsler ya da anıt heykeller şeklindeki yapı­
lardı.
Eski Mısır'da konuşulan "Hami-Sami" dili, Mısır ve Sudan'da
konuşulan Arapça lehçe, Sami ailesinin bağımsız bir dilidir. Bu
112 dilde üç şekilde yazı yazıldı. Anıtsal yazılarda Hiyeroglifler,
A ' d a n Z ' ye M I S I R IJJJ-

papirüslere işlenmiş yalınlaştırılmış hiyeroglifler ve daha da ya­


lınlaşmış "Demotike" yazısıydı. Bu dil günümüzde dinsel tören
dili olan "Kıptıce" olarak bilinmektedir. Yazıların farklı sembol­
ler kullanılarak tapınak duvarlarına yazıldığı ve bu sembollerle
yazılan yazıların da zamanla çeşitli değişimler içinde olduğu
görülmektedir.
Hiyeroglif adıyla kullanılan resimli
yazı Eski Mısır kültüründe İdeogram
sisteminin temel birimi, resim simge­
lerinin kullanıldığı bir yazı biçimidir.
Belirtilen resimler, motifler bir karak­
teri temsil ederek guruplaşır. Bu gu­
ruplandırmayı ilk defa 1797 yılında
11
de origine et usu Obeliscorum" adlı
eseriyle Zoega gerçekleştirmiştir.
(Maya-Hitit hiyeroglifleri birer örnek­
tir.)Yazı, İ.Ö. 3200-İ. S 394 yılına kadar
etkisini gösterdi. Bu yazı sistemi uzun
bir süre çözülemedi.
İlk defa Champollion 1822' de kullanılan yazı sisteminin her har­
fin anlamını verecek fonogram ve ideogramlardan oluştuğunu
ortaya koydu. Champollion 1824 yılında " Precis du systeme hi­
erogliphique" (hiyeroglif sisteminin özeti) adlı eserinde bu ya­
zının son derece karmaşık bir yazı sistemi olduğunu açıkladı.
Bu yazının da diğer ilkel yazılarda olduğu gibi kökleri resimde
aranır. Hiyeroglif yazı dili "Hami-sami" dillerindendir. Yazı bi­
çiminde ünlü harfler olmadığı gibi her sözcüğün anlamını veren
ünsüz bir yapıyı taşır. İlk dönemlerde sözün yerini imge aldığı
için simge (piktogram) kullanmadan doğrudan gösterme eğili­
mi vardı.
Tek ünsüz yazının temelini oluşturan 24 fonogramın varlığı
vardı. Yazının okunuşunda 3 zorluk göze çarpar 1-Birçok söy­
/1

leyiş aynı gerçeği gösterirdi. 2-Aynı ideogram birçok gerçekliği


gösterirdi. 3-Düşünsel özellik taşıyan birçok kavram aynı imge-
ye bağlı kalmaktaydı". Her üç durumda ideogram önünde ses- 1 31
� A'dan Z'ye MISIR
sel bir okunuş tarzı belirdi. Yazı sözcüklerinin çoğu ses işaretle­
rinden ve görüntü işaretlerinden oluşur.

Mısırlılar hiyeroglifleri basit durağan resimler gibi görmüşlerdi.


İnançlara göre büyülü bir yol izlenmişti. Üzerinde hiyeroglif
yazısı bulunan bir dikilitaş (Stele with hieroglyphic) İstanbul
Eski Şark Eserleri Müzesi'nde koruma altına almmştır. Daha
sonra kullanmış oldukları Hiyeratik yazı, Yunan dilinde "kut­
sal" sözcüğünden gelir. Papirüs üzerine yazılan yazıyı belirler.
Bu yazı şekli Mısır tarihinde uzun yıllar kullanıldı. Adını geç
dönemde alan bu yazı şekli daha çok uzun dinsel metinlerde
kullanıldı. Hiyerogliflerdeki resimlerin basite indirgenmiş şek­
liyle yazılırdı. Kolay bir yazı sistemi olduğu için Mısırlılar bu
yazıyı benimsemişlerdi.

Tarımın ilk başlama dönemi Mısır'da sulu tarım kültürüşeklin­


deydi. Bu dönem sanatı tarih öncesi "neolitik çağ" taş ve bakır
çağı İ.Ö. 5000-3000 dönemi olarak belirtilmektedir. Mısır sanatı
tarihsel dönemlere göre üç aşamada incelendi. Ancak bazı bilim
adamları bu döneme ek olarak kayıp olan bir dönemden de söz
ederler. Bu dönem; Negade 1 (İ.Ö. 3400-3100) ile Negade il
(3100-2800) çağlarını kapsayan dönemlerdir. Bu dönemde Mısır
anıtsal mezarların ilk denemelerinin izlerine rastlandı. Ayrıca
seramik eşyalar, bıçak sapları da buluntular arasındadır. Dö­
nemler; a) Eski İmparatorluk Dönemi: (İ.Ö. 2800-2190"başka bir
kaynakta da İ.Ö. 3. 000-2100/1-10 hanedanlar" ) 1. Hanedan­
dan'dan 10. Hanedan'a kadar olan sanat. Sanatın merkezi ise
Memfis'ti. Bu dönemde ilk anıtsal mastabalar yaptırıldı. Bunlar
dikdörtgen planlı olarak yapılırdı. Taşları birleştiren ilk kirişler
icat edildi. Ayrıca bu dönemde kum ve kireç karıştırılıp harç
olarak kullanıldı. Nil kenarında yaptırılan ve tapmak görünü­
münde olan her piramit tünellerle birbirine bağlanmıştı. Bu ya­
pıların içindeki mezarlar ölü gömüldükten sonra özel eşyasıyla
bir daha açılmamak üzere kapatılırdı. iV. Hanedan döneminde
Keops, Kefren, Mikerinos piramitleri yaptırıldı. Bu piramitler
l ı4 mimarlık örnekleriydi.
A'dan Z'ye M ISIR �

Kefren'i simgeleyen Sfenks de bu önemli mimari gelişmenin


içinde yer almaktadır. Bu dönemde basamaklı piramit deneyleri
yapıldı. Firavun Diyozer'in (İ.Ö. 2650) Sakkara'daki piramidi
buna örnektir. Davşur'da bitirilmemiş bir piramit ile firavun
Snofro'nun Meydum'da yaphrdığı bir piramit daha vardır. b)
Orta İmparatorluk Dönemi; (11. Hanedandan'dan 17. Hane­
dan'a kadar "bazı kaynaklarda da 11-17 hanedan olarak") Sanat
merkezi Teb kentidir. (İ.Ö. 2190-2052"bazı kaynaklarda da İ.Ö.
2100-1560") Bu dönemde merkezi sistem de zayıflama başlamış­
tır. Bu zayıflama XII. Hanedan'a kadar devam eder. Bu hane­
dandan sonra yapılar yeniden gözden geçirilir. Çizimler yapılır.
Kayalık bir vadi olan Der el-Bahri'de çeşitli mimari yapılar yap­
tırılır. Burada Montuhotep IIl'ün (Mentuhotep) mezarı bulunur.
Katlı bir mezardır. Dağın içine oyulan mezar odaları bulundu.
Bunlarla ilgili Beni-Hasan'da çok örnekler vardır. c) Yeni İmpa­
ratorluk Dönemi: (17 hanedandan 26 hanedana "bazı kaynak­
larda İ.Ö. 1560-715/17-24 hanedan") kadar olan dönemlerdir.
Bu dönemlerden sonra "Geç Dönem İ.Ö. 715-332/25-31 Hane­
danlar" gelir. Yunan dönemi olan Ptolemaioslar dönemini de
geçiştirmemek gerekiyor. Sanat merkezi aşağı Mısır'daki bazı
kentlerdir. En önemli kent ise Sais'tir. Bu dönemin sanatı da ge­
nel olarak Der el-bahri' de göze çarpmaktadır. Buradaki Montu­
hotep III'ün mezarının yanında Kraliçe Hacepsut'un mezarı ka­
ya içine oyularak yaptırıldı. Bu dönemde dikili taşlar, büyük
heykeller de göze çarpmaktadır.

Mısır sanatında kral mezarla­


rını süsleyen resimlerden ço­
ğunlukta olan dört ırkın ya­
şadığı tahmin edildi. Bunlar­
dan Mısır'ın yerlilerini kırmı­
zı "Rot-en-ne-roma" renkte,
Asyalılar ya da Samileri sarı
"Namu" renkte, Güneyliler ya da zencileri siyah "Nahsi" renk�
te, Libyalıları, halılı ve kuzeylileri mavi gözlü, sarı sakallı
"Tamhu" olarak belirttiler. 1 si
<1111 A ' d a n Z' y e M I S I R
Tanrıların onurlandırılıp, hizmetine dayanan Mısır sanatının
mimari gelişmesi krallar için yapılan mezarlar, tanrılar için ya­
pılan tapınaklar ve törenlerle başlar. Yapılan yapılar olabildi­
ğince süslü ve duvarlar sembolik yazılarla kaplıydı. Dinsel
yöndeki mimaride ilk örnek pavyon biçiminde çamur ve şeker
kamışından yapılan mezarlıklardı. İlk mimari gelişmeler Eski
İmparatorluk döneminde ölüler için yapılan yapılar olmuştur.
Mastaba olarak isimlendirilen piramitler tipik örneklerdir. Bu
tip yapılar dikdörtgen şeklinde planlanmıştı. Mastabaların orta­
sında bir kuyu vardır. Bu kuyu ölünün sakofajının indirildiği ve
daha sonra taşlarla kapatılan bir hücre koridoruna açılır. Cena­
zeye sunulan armağanlar burada saklanır. Duvarlarda Osiris
yazgısına boyun eğen ölüleri gösteren kabartmalar yer alır. Bazı
mastabalar çok odalı olur. Giriş odasının önüne konulan bir ma­
sada armağanlar teşhir edilirdi. Eski imparatorluğun en iyi mi­
mari buluşu piramitlerin yapılmasıydı. Bunlar Mısır'ı dünyaya
tanıttılar. Yüzlerce yazar araştırmacı bilim adamının dikkati Mı­
sır'a çevrildi. Her ne kadar firavunların mezarı olarak bilinmiş­
se de ölüye ait bir anıt mezar olarak ortaya çıkıyor. Bu yapıların
mimarları da yetenekliydiler. Bunlar arasında III. Hanedan Kra­
lı Zoser'in mimarı İmhotep'i gösterebiliriz. Piramitler ölüye ait
bir yapı olmakla tanındı. Bu piramitlerde giriş holü sütunlu bir
veya birkaç salon "hipostil salonlar" heykeller avlusu bir veya
birkaç şapel ve gerçek mezarın bulunduğu oda. En ünlüleri Gi­
ze yakınında bulunan Keops, Kefren ve Mikerinos'tur. iV. Ha­
nedan döneminde yapılan yapıların konumları biraz daha fark­
lıdır.

V. Hanedan döneminde süsleme sanatı başlar. Bu dönemde Lo­


tüs ve Palmiye başlıklı sütünlar görülür. Bunlar semboller ve
yazılarla süslüdür. Bu sütunlar Palmiye türü, Lotus türü, Papi­
rüs tipi, Tanrıça Hathor'un yüzünü gösteren Hathorik tip. Orta
ve Yeni İmparatorluk döneminde daha farklı bir mimarı geliş­
me görüldü. Bazıları yeni yapıldı. Eski ve döküntü olanlar da
onarıldı. Bunlardan birkaçı Hıristiyanlık döneminde kilise ola­
lı6 rak kullanıldı. Amenemhat III'ün Medinet-Madi'deki "Rene-
A 'dan Z'ye MISIR �

nuet" bu sonuca uğrayan yapılardandı. Bunlardan günümüze


sağlam olarak ulaşan XII. Hanedan dönemindeki Sesostris Köş­
kü'dür. Bu köşk Karnak'ta İ.Ö. 1970 civarında yapıldı. Yeni İ m­
paratorluk döneminde çoğu yapılar dinsel amaçlı olarak kulla­
nıldı. Çevreleri sefenkslerle kapandı. XII.-XVIII. dönemde de çe­
şitli tapınaklar yaptırıldı.
En önemlileri Karnak'taki Amon Tapınağı'ydı. Seti I ile Ramses
II'nin yaptırdıkları 300 hipostil salonlu yapılar da gözde olan­
lardır. Ayrıca Teb'de Tanrı Amon, Mut ve Konsu için yaptırılan
Luksor Tapınağı önemli bir yer tutar. Bu tapınağın iç mimarisi
ve dış ilaveleri Amenofis III tarafından yeniden elden geçirildi.
Orta İmparatorluk döneminde Deyr-ül Bahri' de Mentuhotep'e
adanan bir tapınak daha öne çıkmaktadır. Ayrıca kayaya oyula­
rak yaptırılan Hacepsut'un tapınağı da bu dönemin mimari
özelliklerinden biriydi. Dikilitaşlar ve büyük memnon heykelle­
ri devam etti. Orta İmparatorluk döneminde Sesostris II'nin
yaptırdığı sosyal kent ilgi çekicidir.
Tüm uygarlıklarda heykelcilik, sanat dalları arasında başlı­
başına bir emek ürünü olarak tanımlanır. Mısır'da üç bin yıl bo­
yunca bugün bile adından heyecanla söz edilen bir heykelcilik
çalışması yapılmıştır. Hanedanlar değiştikçe heykelcilik sana­
tındaki çizgiler de değişime uğramıştır. Bu gün de öyle. Sert
yüzlü insan figürlerinin yer aldığı heykelcikler Mısır hanedan­
larının son dönemlerinde daha yumuşak çizgilere yerini bıraktı.
Eski çağlarda yapılan heykellerin çoğunda sanatçının adı ya­
zılmadığı için çoğu heykelin hangi sanatçı tarafından yapıldığı
bilinmiyor. Ancak Amarna sanatçıları olarak Thutmosis ile
Juty'ın adları geçmektedir. Thutmosis, Amenofis IV (Akhena­
ton) 'un mimarı, Juty ise Ana Kraliçe Tiye (Taya) adındaki Ak­
henaton'un dul eşinin emrinde çalışan bir sanatçıydı.
Heykelcilik Eski İmparatorluk döneminde cenaze mimarisini
hızlandıran bir şekilde ortaya çıktı. Yapılanlar ölüyü temsil et­
mek üzere ceset ile beraber mezara konuldu. Bu heykellerde
ölünün adı, ne iş yaptığı ve önemli sözleri kazılırdı. Bu da ölü-
nün "Ka" sının, mezar soyguncuları, mezarı yağmalasalar da 1 71
-1111 A ' d a n Z' y e M I S I R
öbür dünyada huzurunu garanti etmiş sayılırdı. Anıtsal heykel­
ciliğin prototipi III. Hanedan Kralı Zoser'in heykeliydi. Bu hey­
kel Sakkara'daki basamaklı piramitte bulundu. Gize' deki yüzü
Kefren'e benzeyen sfenks ilgi çekici bir sanatın zirvesi gibiydi.
IV. Hanedan kralları Snefru ile Keops'un birkaç heykeli dışında
diğer eşyaları ve onlarla ilgili belgeler soyguncular tarafından
çalınmıştı. Ancak Kefren ile Mikerinos'un portreleri önemli bu­
luntular arasındaydı. Bunların yapımları çok daha değişik birer
örnekle Yeni İmparatorluğun kültürel yansıması oldu. IV. Ha­
nedan döneminde Prens Rahotep ile karısı Nofret'in heykelleri
bu dönemin önemli çalışmaları arasında gösterildi. V. Hanedan
döneminin sanatçıları nedeni belli olmayan bir şekilde genellik­
le halktan bazı bireylerin heykellerini de yaptılar.

Bunlardan "Ka-aper" adındaki köyün yöneticisini temsil eden


heykelle "oturan katip" heykeli de bu çalışmanın içinde yer al­
dı. Heykel, Louvre Müzesi'nde sergilenmektedirler. VI. Hane­
dan döneminde Pepi I'in Hierakanpolis'te bulunan heykelciği
Eski İmparatorluk dönemi sanatçılarının yaptıkları çalışmanın
ötesinde olan bakırdan bir çalışmaydı. Mısır'daki heykelcilikte
insan figürleri çizilirken son dönemlerde yüz hatları daha da
belirgin olarak ele alındı. Ancak karanlık dönem olarak bilinen
(İlorta dönem) 'de sanatın durduğu ortaya çıkıyor. X. Hanedan
döneminde heykel yapımı son derece az yapıldı. Bunun neden­
leri belge eksikliği yüzünden tam olarak bilinmiyor. XII. Hane­
dan dönemindeki çizgiler daha az farklıydı. Orta İmparatorluk
döneminde eski arayışlara dönüldü. Ancak başarılamadı. XII.
Hanedan döneminde yavaş yavaş yeni ürünlerin yapımı ortaya
çıktı. Örnek olarak Amenemhat III ile Sesostris III'ün portreleri
gösterilebilir. Onların minyatür heykelcikleri Deyr-ül-Bahri' deki
Meketra Mezarlığı'nda bulundu. XVIII. Hanedan döneminde
ülkeden kovulan istilacı Hyksoslardan sonra gelen firavunlar
ülkeyi hızla geliştirdiler. Bulunan çeşitli heykeller dışında Mi­
mar Senenmut'un Deyr-ül-Bahri'deki Hacepsut Tapınağı geliş­
menin örneği olarak bilindi. Tutankhamon ve Horembeb'lerden
1 18 sonra bu çalışma yavaşladı.
A ' d a n Z ' ye M I S I R �

Mısır'da da yapılan ilk resim seramik üzerine işlenen süsleme­


lerdi. Yani ilk seramik süslemesi Mısır'da resim sanatının temel­
lerini attı. Topraktan çıkan doğal boyaları, taşlarla ezerek bir
kamışın ucuyla bu sanata başlayan Mısırlılar tarihte kendilerin­
den oldukça fazla söz edileceğini bilmiyorlardı. Halkı yöneten
firavunlar resim sanatında işlenen boyaları daha görsel hale ge­
tirmenin yollarını aramaları için sanatçılara özel mekanlar yap­
tırdılar. Eski İmparatorluk'ta resim yapmanın yasaları, dinsel
mitolojilere dayanıyordu. Yani tanrısal yasaların koyduğu çizgi­
lerin dışına çıkılmıyordu. Kadın gövdesi devamlı sarı ya da
pembe renkte, erkek gövdesi ise kırmızı ve kahverengi olarak
belirtildi. Çünkü tanrıların yasalarında bu renklerin kadın ve
erkeği temsil edeceği yazılıydı.
Ancak Tanrıça Hathor'un resmi çizilirken cildinin neden koyu
renkte belirtildiği ise bilinmiyor. Yeni İmparatorluk döneminde
ise bazı fonlarda sarı renk hakim olmaya başladı. Fonlar genel­
likle beyaz boya ve yapılacak konunun durumuna bağlıydı. Es­
ki İmparatorluk döneminde sanatçılar eserlerini rölyeflere ve ki­
reç ile boyanmış düz duvarlara yaparlardı. Hierakanopolis'te
bulunan bir resim Mısır için eski resim sanatına iyi bir örnektir.
Bu resimde temel renkler sarı beyaz ve siyahtır. Mezar duvarın­
da işlenen resimler genellikle günlük yaşamdan kesitleri içerir.
Resimde gösterilen bitki ve hayvanların da isimleri yazılırdı.
Orta İmparatorluk döneminde değişiklikler olmuşsa da sanatta
bir duraklama oldu. Ancak renk kullanım biraz görselleşti. Bu
görsellik Yeni İmparatorluk mezarlarındaki duvar resimlerinde
görülür. İ.Ö. 1100-1500 arasında olduğu tahmin edilen bu deği­
şim 400 yıl sürdü. XVIII. Hanedan dönemi biterken Tutankha­
mon dönemiyle Ramses mezar duvarlarında köle resimlerinin
belgesel türü gösterilir. XIX.-XX. yüzyıllarda resimde yetenek
başlamışsa da durgunluk vardı.
Mısırlılar öteki dünyada yeniden yaşayacaklarına o kadar çok
inanmışlar ki; mezarlarını bile tanrılara adanan birer tapınak
şeklinde yaparlardı. Bu nedenle eski Mısırlılar ile ilgili izler; on-
ların mezar odalarına bıraktıkları eşyalarda. bulunuyor. Mezar- 1 91
<1111 A'dan Z'ye M ISIR
larına koydukları çeşitli süs eşyalarının anlamı, ölüler ülkesi
kralı Osiris'in ülkesine yapacakları yolculukta rahat etmeleri
içindi. Bu nesneler seramik eşyalar, takılar ve ev eşyalarıdır.
Bunlar doğaüstü güzellikte yapılırdı. Sert taşlardan yapılmış
vazo ve benzeri eşyalar da özenle işlenirdi. Özellikle Eski İmpa­
ratorluk döneminde yapılan ve kumlarla silinip parlatılan taş
vazolar ilgi çekicidir. Mermerden ve bakırdan da süs eşyaları
yapıldı. "Albtr mermer"in yontulması kolay olduğu için çeşit­
leri olan süs eşyaları yapıldı.
Eski İmparatorluk döneminde Kral Keops'un annesi Hetep­
henes'in mezarında bulunan süs eşyaları inanılmaz derecede
özenerek yapılmışlardı. Mezarında, koltuk sandalye, yatak oda­
sı takımı ve kelebek işlemeli bilezikler bulundu. Başka eşyalara
işlenmiş altın işlemeler de vardı. Kraliçe Hacepsut'un mezarın­
da bulunan mobilya süslemeleri de ilginçtir. Süsleme sanatı Mı­
sır' da iV. Hanedan döneminden sonra doruk noktaya ulaştı.
XII. Hanedan dönemindeki süsleme sanatına komşu ülkelerin
uygarlıklarından da esintiler ilave edildi. Girit ve Yakın Doğu
sanatı Mısır süsleme sanatının içine girdi. Bunlardan parlak
bronz aynalar, papirüs yaprağından ayna sapları, altın kolyeler,
iğneler metal işleme sanatındaki süslemelerle bir hayli ilerledi.
Bununla ilgili Dahsur'da bulunan Kraliçe Khnumet'in taçları
süsleme sanatının zirvesine tanıklık etti. İlgi çekici taçlar arasın­
da Prenses Sit, Hathor ve Yunut'unkiler de vardır. Orta İmpara­
torluk döneminde bir başka süsleme sanatı daha görüldü. Se­
ramikler mavi-turkuaz işlemelerle süslendi. Tanrıça Thueris'in
hipopotamındaki süslemeler bunlara örnektir. Yeni İmparator­
luk döneminde süsleme sanatı en yüksek zirvesine ulaştı. Tu­
tankhamon'un mezarında bulunan buluntular bu sanatın hane­
dan döneminde ne kadar ilerlediğini gösterir.
Günümüzdeki dinlerin kaynağının Mısır'ın dinsel metinlerin­
den kaynaklandığı açıkça ortadadır. Musevi dininin yayılma ve
gelişmesini en iyi örnek olarak gösterebiliriz. Bu örneğin nedeni
Hz. Musa'nın Rarnses il dôneminde kralın oğulluğu olarak
Amon Tapınağı'nda baş rahip olarak görev yapıp, Osiris kültü-
A ' d a n Z' ye M I S I R �

nü savunmasına bağlanıyor. Listede yer alan çoğu tanrıyla ilgili


semboller birbirinin benzeri şeklinde göze çarpar. Bunun iki
nedeni var. Birincisi iki Mısır'ın birleşmesinden kaynaklanan çi­
zimler. İkincisi de kendisinden önce tapınılan tanrı ya da tanrı­
çasının sembolünü örnek alan çizimler. Bu benzerliklerin ince
ayrıntılarla kime ait olduğu gösterilmiştir. Örneğin ayrıntı ya
asa şek1inin öne çıkması ya da çizilen sembolün hiyeroglif tanı­
mıydı. En çok bilinen 1 anrılar; Amon (Amen) Kneph, Sati,
Khem, Pah, Neith, Maat (Maut) Ra, Khefra, Shu, Mentu, Osiris,
Hathor, İsis, Seb, Khons, Thoth; Anubis, Nut, Bast, Anuka ve
Seth. Bu tanrılar ve burada yer almayan diğer tanrılarla ilgili
bilgiler alfabetik sıralamada kısa bir şekilde anlatılmıştır.

Mısır'da söz edilen dinsel mitoloji ve yaratılış mito­


lojisi yaklaşık 5 bin yıldan fazladır varlığını günü­
müze kadar taşımıştır. Günümüz dinlerinden İslam
dini dahil diğer dinler var olmadan önce Mısır'da
dinsel hortlamanın mitolojileri görülür. Araştırma­
cılar dinsel mitolojinin 11Politeistik-henoteistlik11 bir
yapılanmanın dışında 11Monotesitik" bir yapıya da
sahip olduğunu ileri sürerler. Mısır'ın erken döne­
mindeki mitolojik dinler şimdilik beş farklı gurup
halinde ele alınarak inceleniyor. Bu guruplar: Baş
tanrının Atum olarak bilindiği Heliopolis'teki 9
tanrının birleştiği 11Enneada11 gurubu, Ra'nin baş
tanrı olarak ifade edildiği Hermopolis'teki sekiz
tanrının birleştiği 110gdoad11 gurubu, baş tanrı Chnum'un oldu-
ğu belirtilen Elefantine'deki üçlü tanrılar birleşmesi 11Chunum­
Satet-Anuket", baş tanrının Amun olduğu belirtilen Teb kenti-
nin üç tanrı koalisyonu olan 11Amun-Mut-Chons (Khons)", ayrı-
ca baş tanrının Ptah olduğu ileri sürülen Memfis'in üç tanrı koa­
lisyonu"Ptah-Sekhmet-Nefertem"olarak ifade ediliyor. İnançları
farklı bölge ve ırklardan oluşmuş kralların zaman içinde belli
değişiklikler yaparak süreçi değiştirmiş olabileceği de belirtili-
yor. Değişime uğrayan bu sürecin Mısır'ın eski yönetiminin çö-.
küşünden sonra da devam ettiği belirtilir. 211
� A'dan Z'ye MISIR
A ' d a n Z' y e M I S I R �

Aa: Sözcük anlamı eski Mısır dilinde "su, yıkamak" anla­


mında tanımlandı . Maya dilinde karşılığı ise " su, yıka­
mak" anlamına gelen "Ha" sözcüğüdür.
Aa: "Aa" ya da "Aah" adıyla da anıldığı belirtilmektedir. Mı­
sır' da önceleri halk arasında yaşlı ay tanrısı konumunda
tapınıldı. Aa'nın gizlice bazı işleri yapan biri şeklinde an­
latıldığı da ifade ediliyor. Khonsu, Osiris ve Thoth ile ar­
kadaş olduğu belirtilerek kendini onlardan üstün tutan
biri şeklinde tanıtmaya çalışırdı. Mısır mitolojisinde "Aa"
için "ay ışığının beş değeriyle" kumar oynayıp, kazandığı
belirtilir. Ancak diğer tanrıların emriyle Thoth ile yeniden
oynayınca kaybeder. Mitolojilerde genelde ön sıralarda
yer alan kişiler ve tanrılar yenilmez kahraman olarak tanı­
tılırlar. Thoth' a karşı yenilgi, tanrı Ra'nın emriyle olmuş­
tur. Temmuz ayında geliştiği anlatılan böyle bir günde
önemli tanrıların yaratılması da anlatılır. Bu tanrılar Isis,
Osiris, Horus ve Nephtys' dir. Buna benzer doğum olayla­
rı bugün günümüzde ünlü sanatçılar arasında uygulan­
maktadır. (Bak Aah, Ah.)
Aapep: Aapep; Apep, Apepı ve Apophıs adlarıyla da tapı­
nıldığı belirtilmektedir. "Karanlık ve kargaşanın kötü
ruhlu yılanı" şeklinde tanımlandı. Yılan gibi yutmayı se­
ven bir tanrı olduğu şeklinde ifadeler var. Özellikle bü­
yük yılan canavar şeklinde tanımlanır. Yeraltı dünyasında
yaşar ve Ra'ya her akşam üstü tekmil vermesi için güneş
tanrısına yalan söylediği ifade edilmektedir. Mitolojilerde,
yazmanların üstün imge yeteneklerini kullanarak bu tür
varlıkların konumlarını son derece ölçülü ele aldıkları gö­
rülür. Bu varlıklar zamanla tanrılaşmışlardır.
Aaatlar: "bölümler" anlamındadır. 15 bölümden oluşur. 23 j
A ' d a n Z' ye M I S I R

Aah: Aa" ya da "Aah" adıyla da anıldı. Mısır' da önceleri


/1

halk arasında yaşlı ay tanrısı konumunda tapınıldı. Aa­


'nın gizlice bazı işleri yapan biri şeklinde anlatıldığı da
ifade edildi. Khonsu, Osiris ve Thoth ile arkadaş olduğu
belirtilerek kendini onlardan üstün tutan biri şeklinde ta­
nıtmaya çalışırdı. Mısır mitolojisinde "Aa" için ay ışığı­
/1

nın beş değeriyle" kumar oynayıp, kazandığı belirtilir.


Ancak diğer tanrıların emriyle Thoth ile yeniden oyna­
yınca kaybeder. Mitolojilerde genelde ön sıralarda yer
alan kişiler ve tanrılar, yenilmez kahramanlar olarak tanı­
tılırlar. Thoth' a karşı yenilgi, tanrı Ra'nın emriyle olmuş­
tur. Temmuz ayında geliştiği anlatılan böyle bir günde
önemli tanrıların yaratılması da anlatılır. Bu tanrılar Isis,
Osiris, Horus ve Nephtys' dir. Buna benzer doğum olayla­
rı bugün günümüzde ünlü sanatçılar arasında uygulan­
maktadır. (Bak Aa.)
Aa (Amsah): Sözcük karşılığı eski Mısır dilinde "Timsah" an­
lamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise" timsah"
anlamına gelen " Ain" sözcüğüdür.
Aak: Sözcük anlamı eski Mısır dilinde "Saz, kamış" şeklinde
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı "saz, kamış" anlamına
1
gelen Ak" sözcüğüdür.
/

Aakb: Sözcük anlamı eski Mısır dilinde Acıyla inlemek, ma­


/1

tem" anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise


11 1
Acıyla inlemek, ağlamak, matem" anlamına gelen Aa­ /

can" sözcüğüdür.
Aamu: Eski Mısır tarihinde halkın Asya topraklarında yaşa­
dıkları belirtilen "Sami Kavimlerine" verdikleri isim. Mı­
sır halkı komşu ülkelerde yaşayan diğer halklara da buna
benzer isimler takmışlardı. Hatta istilacı olarak ün yapmış
olan Hyksos'lar için de bu adı kullanıyorlardı . Günü­
müzdeki teknolojik çağda bile bazı ülkelerde yaşayan
halklar arasında komşularına verdikleri takma isimler
vardır. Örneğin; "Göçmen, Göçebe, Rum, Çingene, Kıptı,
Macar " vs gibi . . .
A'dan Z'ye MISIR ııııı-

Aaalu: (Bak Aaaru.)


Aaaru: (Aaalu ya da Amenti olarak yazıldığı da görülür.) Mı­
sır inançlarına göre ölenlerin ruhlarının gittiği yer. Cen­
net. İnançlara göre ruh batıya yani okyanusun ortasına
giderdi. Okyanus dedikleri cennet, Babillerin "Aralu" di­
ye adlandırdıkları cennetti. Kısacası Atlantis' e verilen bir
yakıştırmaydı. Ancak son dönemlerde araştırmacı yazar­
ların öne sürdükleri en ilgi çekici çalışma, Atlantis'in Mu
kıtasının bir kolonisi olduğunun açıklanmasıdır. Hatta
Mısır uygarlığının temellerini Nil deltasında atan, Mu kı­
tasından göç eden bilge Thot olduğu ifade edilmektedir.
Aaheperkare: (İ.Ö. 1493-1482) XVIII. Hanedan dönemi Mısır
kralı Tuthmosis I'in Mısır dilindeki Horus adı. Bu adlar
genellikle hiyeroglif çevirilerinde dilbilimciler tarafından
verilmiştir. (Bak Tuthmosis 1)
Aaheperre setepenre: (İ.Ö.767-730) Tarihleri arasında XXII.
Hanedan dönemi Mısır kralı Şeşonk iV' ün Mısır dilindeki
Horus adı. (Bak Şeşonk iV)
Aaheperre seepenamun: (İ.Ö. 1040-990) Tarihleri arasında
XXI. Hanedan dönemi Mısır kralı Psusennes I'in Mısır di­
lindeki Horus adı. (Bak Psusennes 1)
Aaheperenre: (İ.Ö. 1482-1479) Tarihleri arasında XVIII. Ha­
nedan döneminde Mısır kralı Tuthmosis Il'nin Mısır di­
lindeki Horus adı . (Bak Tuthmosis il)
Aaheperre setepenamun: (İ.Ö. 730-715) arasında XXII. Ha­
nedan döneminde Mısır' da hüküm süren Osorkon IV'ün
Manhetona göre Mısır dilindeki adı. (Bak Osorkon iV)
Aaheprure: (İ.Ö. 1426-1400) Tarihleri arasında XVIII. Hane­
dan döneminde Mısır kralı Amenofis il' nin Mısır dilinde­
ki Horus adı. (Bak Amenofis il)
Aau: Eski Mısır dilimle "Ünvan, itibar, paye, şeref derecesi"
anlamında tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı
ise; "Kral, hükümdar" anlamına gelen "Ahau" sözcüğü-
dür. 25 1
A'dan Z'ye MISIR

Ah: Mısır dilinde "yürek" anlamında tanımlanmıştır. Eski­


den mısır geleneği yüreği canlılığın merkezi olarak gör­
müşler ve aklın bulunduğu beynin merkezini de yüreğin
konumundan ayırmışlardı. Mezopotamya' da yaşayan Sü­
merlerin evrensel yaratılışın kaynağı olduğundan suyun
onlarda da yaratılış için önemli bir yer tuttuğu açıklanır.
Tevrat'ta bile başlangıçta her yerin sular tarafından kap­
landığı belirtilmektedir.
Abaton: Biga adasında Osiris onuruna yaptırılan tapınağın
Helen dilindeki adı." erişilmez" anlamında tanımlanmış­
tır.
Abakus: Bir tapınak ya da yapılardaki sütunların üstüne ya­
tay olarak konulan ve taşları desteklemek amacıyla birleş­
tirici bir şekilde yapılmış dört köşe biçimindeki taş blok.
Abbase: Mısır' da birçok yere verilen ad. Bunların önemlileri
aynı adı taşıyan Mısır'ın ilk kenti olan " El-abbase" dir.
Tolunoğulları tarafından kuruldu. El-abbase Ortaçağ' da
Suriye ile Mısır arasında yer alır.
Abarım: Mısır' da sıradağlar. Moab yaylasıyla Lut gölü ara­
sında yer alırlar. Sıradağların bulunduğu topraklardan
Musa'nın ölmeden önce son olarak seyrettiği bir yer ola­
rak söz edilir. Tevratta/ Lut'un öyküsünde; Lut' un iki kı­
zıyla dağda cinsel ilişkide bulunduğu belirtilmektedir.
Kızlarından doğan iki erkek çocuktan birinin Moabilerin
atası olduğu yazılmaktadır.
Abçin: Özellikle Mısır ve Asya ülkelerinin bazı bölgelerinde
halk arasında kullanılan yerel bir sözcük olduğu ortaya
çıkıyor. Belli bir bölgedeki bir diyalektik dilin içinden ge­
lişmiştir. Ayrıca eski Mısır tarihinde ölüleri kurulamak
için yıkayıcı tarafından kullanılan beze verilen bir addır
(günümüzdeki adı peştamal). Mumyalama işleminden
önce ölüyü yıkadıktan sonra kurulamada kullanılırdı.
Abd'n Nala: Teb prenslerine ait özel mezar alanı. İstilacı
Hyksosları kovmayı başaran Teb prenslerinin mezarları
bu alanda yapılırdı. Bu prensler Mısır topraklarının bü-
A'dan Z'ye MISIR .._

tünlüğü için oldukça çaba gösterdiler. Hayksoslarla ina­


nılmaz mücadeleler yaptılar. Onların savaşçı kimliklerini
ölümsüzleştirmek için firavunlar özel bir mezar alanı yap­
tırarak gerçekleştirmişlerdi .
Abidos: Çanakkale'ye 8 kilometre uzak bir mesafede Mile­
toslar tarafından kurulmuş eski bir Anadolu şehri. Nağra
burnunun doğusunda Sestos' un karşısında kurulmuştur.
Pers hükümdarı Serkeskses, Yunanistan seferini yaparken
buradan geçmiş ve askerleri ile konaklamıştı. Bu şehir da­
ra ve Makedonya kralı Philippos tarafından tahrip edildi .
Kahire'nin güneyinde bulunan Abiydos ile ilişkili olup
olmadığı yazılı belge yetersizliğinden bilinmiyor.
Abidos: Yunan dilinde /1 Abydos" olarak yazılır. Kahire'nin
güneyinde tarihi eserleriyle tanınmış bir şehir. Bu kent,
VII. Hanedan dönemindeki eyaletlerden birinde yer alan
kentlerden biriydi . Bu eyaletin başkenti Thinis' di (Tinis).
Eski Mısır kral mezarlarının bulunduğu Thinis, Abi­
dos'tan (Abydos) fazla uzakta olan bir yer değildir . Kral­
lar Mısır' ın başkenti Memfis' e yerleşmelerine rağmen me­
zar taşlarını Thinis'e diktirirlerdi. Burada kral gömme tö­
renleri Mısır Tanrısı Osiris'in dinsel programına göre ya­
pılırdı. Yani Osiris' in buradaki tapınma şekli töreleşmişti .
Ölüler Osiris'in huzuruna getirilip, yargılandıktan sonra
dirilmek üzere gömülüyorlardı. Yargılama anı mezar du­
varlarında oldukça görsel olarak belirtildi. Abidos, Osi­
ris' in kutsal kenti olmuştu. Herkes ölmeden önce vasiyet
eder ve Osiris' in mahkemesinde yargılandıktan sonra ye­
niden dirileceğine inanırdı. Böylece Abidos önemli bir zi­
yaret yeri olmuştu. O dönemin 11hac11 merkezi gibi bir ko­
numda görülüyordu. Roma ve Yunan devrine kadar Mı­
sır' ın en büyük dini merkezlerinden biriydi. Seth 1 tara­
fından bu kentte yapılan tapınak Mısır mimarlık ve süs­
leme sanatının en iyi örneklerini sergilemektedir. Me-
nes'ten Seth' e kadar hükümdarlık yapan kralların listeleri
bu kentte bulundu. Listelerin bulunduğu levhaya /1 Abi- 27 1
-11111 A'dan Z'ye MISIR
dos levhası" adını verdiler. Seth I'in tapınağının yanında
ona ait olabileceği düşünülen "Osireion" denilen boş bir
lahit vardır. Bu lahit Osiris mezarı tarzındadır. Tünellerle
birbirlerine bağlı bir yer altı mezarı gibidir. Burada ayrıca
Ramses Il'nin tapınağı, Osiris'in tapınak harabeleri ve
Thinis krallarının mezarları vardır.
Abidos levhası: Kral listelerinin yer aldığı bir levha . Bu lev­
ha Abydos'ta bulundu . Levhada Kral Menes'ten Kral
Seth'e kadar hüküm sürmüş kralların isimleri yer alır. Hi­
yerogliflerle yazılmış olan kral adları Mısır dilbilimcileri
tarafından ustaca çevrilmesine rağmen hala aynı isimler
hatalı olarak yazılmaktalar. Yani
orijinal adlar nedense önem­
senmemektedir. Bu durumda ta­
rihçiler eski Mısır uygarlığı üze­
rinde çalışmalar yaparken kendi
ana dillerindeki adları orijinal
adlar olarak göstermiş, Mısır hi­
yeroglif yazılarıyla yazılmış olan
kral adlarını da asimile etmiş-
lerdir.
Aboott Papirüsü: Antik Mısır' da bir papirüs yazması. Bu
papirüste 6 firavun mezarının soyguncular tarafından na­
sıl soyulduğu yazılmaktadır. Gelenek ve ölü gömme bi­
çimlerine göre Mısırlılar, ölüyü en değerli eşyalarıyla bir­
likte gömerlerdi. Değerli eşyaların mezara gömüldüğü
kokusunu alan mezar soyguncuları bu gün olduğu gibi fi­
ravunlar döneminde de rahat durmamışlardır. Mezarların
soygunculardan korunması için soygunları önlemek için
firavunlar bir dizi önlem alırlardı. Arkeolojik kazılar sıra­
sında bulunan bu papirüs, Mısır' da hırsızlığın oldukça
yaygınlaştığını belirtilmektedir. Papirüs'te yer alan me­
tinde firavunların devamlı mezarlarının hırsızlar tarafın­
dan yağmalanmasını önlemek için bir dizi önlemler de ele
alınarak belirtilmiştir.
A 'd a n Z'ye MISIR �

Abtu: Mısır mitolojisinde tapınılan bir varlık. Abtu ve Anet,


Güneş Tanrısı Ra'nın kayığının önünde yüzen iki balıktır.
Bu balığın "Ölüler Kitabın" da yer alan açıklamalara göre
kayığın önünde bir rehber gibi yüzdüğü ve kayığa yol aç­
tığı anlatılır. İlginç imgelerin yer aldığı ölüler kitabında
gökyüzünde dolaştığına inanılan Ra'nın kayığının önün­
de adı geçen balıklar, rehber görevini üstlenmişlerdi. Mı­
sır mitolojisindeki ezoterik ritüeller, günümüz araştırma­
cıları, din bilginlerini hala kuşku içinde bırakmaktadır.
(Bak Anet)
Abu: Eski Mısır'ın Güneyinde Nomos'lardan birinin merke­
zi. Yunanlılar buraya "Elefantine" adını verdiler. Mısır
halkı çömlekçileri koruyan ve yaratıcı bir Tanrı olarak bi­
linen Hanum' a burada tapardı.
Abu Gurab: Mısır' da arkeolojik bir yer. Kral Neuserre tara­
fından burada bir güneş tapınağı yaptırıldı. Mısır metin­
lerinde geçen 6 tapınaktan söz edilir. Ancak, henüz bun­
lar hakkında yeterli belge bulunamamıştır. Neuserre'nın
tapınağında Mısır'ın hasat "Şemu" ile su baskınları­
taşkın, "Ahet" le ilgili sahneler sergilenmiştir. Bu tapına­
ğın güneyinde Güneş Tanrısı'nın teknesi için 30 metre
uzunluğunda tuğladan yapılmış gerçek tapınağın bir tak-
lidi yer alır.
Abu Ravvaş: Mısır' da bir arkeo­
lojik buluntu yeri . Yapılan ar­
keolojik kazılarda burada 1.
Hanedan döneminin izlerini
taşıyan çeşitli süs eşyaları ve
bazı önemli buluntular elde
edildi.
Abusir: Mısır' da arkeolojik bir
alan. Burada Saure, Neferir­
kare, Neuserre'nin piramitleri Piramitler ve taş kalıntılardan görün ü m

vardır. Kral Userkaf tarafından yaptırılan güneş tapınağı


yer alır. Son derece iyi korunmuş bir tapınaktır. Tapma- 29 1
A'dan Z'ye MISIR

ğının yeri belli olmayan ve Mısırlılar tarafından kendisine


atfedilen " Duvarın kuzeyi" ya da "yolların açıcısı" şek­
lindeki benzetmelerle Tanrıça Neith'in kültünden söz
edilmektedir. Ancak Burada Neith ile ilgili belge buluna­
mamıştır. Ayrıca sözü edilen kral Şepseskare'nin Piramidi
henüz bulunamadı. Ra'neferef' e ait olabileceği tartışılan
bir başka piramidin varlığı da henüz bulunamadı . Piramit
ve tapınak yapımları için Avsan taş ocağından kırmızı
granit getirtilmiş. Kabartmalar için ise Tura' daki kireç taşı
ocakları kullanılmış. Abusir, aynı zamanda Ptolemaioslar
döneminin önemli kentlerinden biri konumunda da de­

sında yer alır. Eski Ta posiris kentinin yerinde bulunur.


ğerlendiriliyor. İskenderiye'nin 45 kilometre kuzeybatı­

Kentte bitmemiş basit bir piramidin varlığı bulundu. Ya­


zılı bir belge bulunamadığı için bu piramit ile ilgili bilgi
verilemiyor. Kentin yakınında Mısır inançlarının hayvan­
larla ilgili tapınma özelliklerini belirten bir hayvan Nek­
ropolis' i yer almaktadır.
Acı göller: Mısır' da İsmailiye'nin güneyinde bir yerleşim ye­
rinden geçen Süveyş Kanalı'ndaki tuzlu göllerin adıdır.
Acip: 1. Hanedan dönemi firavunudur. Hiyeroglif belge ye­
tersizliği nedeniyle hakkında yeterli bilgi verilemiyor.
Genellikle savaşlar yüzünden çoğu krallar ile ilgili belge­
ler yakılmış ya da ortadan kaldırılmıştır. Hatta birbirleri­
nin yönetimlerini beğenmeyen krallar belgesel kanıtları
ortadan kaldırmış ve kıskançlık krizine kapılarak kendin­
den önceki kralların bıraktıkları izleri de silmeyi ihmal
etmemişlerdir . . .
Adept: Türkçede edebe uygun davranan " edep" anlamında­
dır. Mısır inisyasonunda kullanılan bir deyimdir. " El al­
mış" gibi sırlar öğretisiyle ilgili çalışmalar yapan ve çeşitli
sırları bilen kişi olarak bilinir. "El almak" ruhsal iletişim
kurmak anlamındadır.
Aditon: Dar pencereli ya da penceresiz odalar. Eski çağlarda
Tanrıça ve Tanrı heykel kültünün yer aldığı tapınak için-
A'dan Z'ye MISIR llııı-

deki gizli oda. l)u odaya ancak görevliler girebilirlerdi.


Odaların bakımlarını da kendileri üstlenirdi. İçindeki tan­
rısal eşyaları korumakla görevliydiler. Tanrılara sunulan
armağanlar bu odalarda saklanırdı. Mısır, Hitit ve Mezo­
potamya aditonları daha da ilginçtir. Aditonlar Yunan ve
Roma dönemlerinde penceresiz yapıldıkları için odaların
içerisi karanlıktı.
Adopis: (Lat. ' Apis) Boğa olarak tanımlandı. Fosili bulundu­
ğu zaman, geviş getiren bir hayvan olabileceği düşünce­
siyle Cuvier tarafından bu adın verilmesi hala tartışılıyor.
11
Adapis" fosilinin katmanlarında rastlandığı açıklanıyor.
Mısır' da tapınılan Apis boğasıyla özdeşleşmiş olabileceği
belge yetersizliği nedeniyle bilinmiyor. Adapidea famil­
/1

yası" gurubunda örnek bir model olarak tanımlanıyor.


Aeskhrion: Tarihçi Heredotos'un kitabında adı geçen bir
halk. Oasis kentinde Aeskhrion(Aiskhrion) budunların­
dan olduğu ifade ediliyor.
Agathodaemon: (Ya da Aga thodaimon) Elefantine'de eski
1
dilde şelalenin hakimi" olarak bilinen ve halk arasında
/

tapınılan Tanrı Khnum'un Yunan dilindeki adı. Bu Tanrı


halk tarafından Nil suyuna benzetildi. Bereket tanrısı ola­
rak Nil' de yaşayan bu Tanrı aynı zamanda da bir yılana
benzetildi. Ancak Yunan inançlarında bağ, bahçe, tarla ve
sitelerin koruyucusu olan bir başka Tanrıyla da özdeşleş­
tirildi. Bazen yılan, bazen elinde bir bereket boynuzu, ba­
zen de bir genç delikanlı olarak tanımlandı.
Agathokleia: İ . Ö . 204 yılında yaşadığı söylenen İskender'in
gözde kadınlarından biri olduğu söylenir. Erkek kardeşi
Agathokles gibi o da Ptolemaios iV Philipator'un sempa­
tisini kazandı. Kralın ani bir şekilde ölümünden sonra
Agathokles yönetimi ele geçirmek istedi. Ancak ayakla­
nan halk tarafından kendisi gibi kız kardeşi Agathokleis
de öldürüldü.
Agenor: Yunan mitolojisinde Poseidon ile adının bugün Lib-
ya devletine verildiği Libye'nin oğlu. Kardeşi Mısır'a yer- 311
<illi A ' d a n Z' y e M I S I R

leşirken o Suriye Kralı oldu. Oğullarım batıda şehirler


kurmaya gönderdi. Agenon ile ilgili mitolojik öyküler bu­
lunmaktadır.
Agep: Mısır mitolojisinde adı geçen bir Tanrı. Yılan şeklinde
betimlendi. Günlük deneyler yapardı. Bu deneylerle gü­
neşi yok etmek için uğraştığı söylenir.
Ah: (Bak Aa, Aah)
Ah: Eski Mısır dilinde sözcük karşılığı "bataklık" anlamında
tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Bir ba­
taklık, havuz" anlamına gelen " Aakal" sözcüğüdür.
Ahenre setepenre: (İ.Ö. 1196-1190) Tarihleri arasında XIX.
Hanedan döneminde hüküm sürmüş Siptah'ın Mısır di­
lindeki Horus adı. (Bak Siptah)
Aha: (Athothis) I Hanedan (İ.Ö. 3000-2800) Dönemi firavunu.
Mezarı Sakkara' da bulundu. Kral Menes ile aynı kişi ol­
duğu tartışılıyor. Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve
siyasal kimliği hakkında yeterli bilgi verilemiyor.
Aha: Sais kentinin tanrıçasıdır. Neithhotep'in de eşidir. Adı­
na Sais' te bir tapınak yaptırıldı. Mısır mitolojisinde adı
geçen bu tanrıça ile ilgili kaynak yetersizliği nedeniyle
kültü ve kişiliği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Ahasverus: Dara'nın babasıdır. Pers Kralı Keserkses'in
yazdığı kutsal kitaptaki adı. Kitaptaki bilgilere göre
Ahasverus, Esther adında Yahudi bir kızla evlenmiştir.
Ahemaıt: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır.
Anı-marn, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt adlarıyla da ta­
pınıldı. Su aygırı şeklinde betimlenen kurnaz ruh yiyici
bir tanrı olarak bilinir. Bu tanrıça yargılama sırasında
hiyeroglif ruhları yemek için hazır beklerdi. Ruh, günah işleyip bu
yazısıyla adı. tanrıça tarafından yenildiği zaman bir daha da doğ­
mazdı. Bu işlem ruhun maat' ı salonunda yargılanması
sırasında yapılırdı. (Bak Ammam, Ammıt, Amut ve Ame­
maıt)
Ahi: Eski Mısır dilinde "Şahin, doğan, atmaca" anlamında
132 tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise; "Şahin,
A'dan Z'ye MISIR ..,..

doğan, atmaca" anlamına gelen "Ahi" sözcüğüdür. Bilin­


diği gibi Mısır uygarlığında kral Narmer'in sembolü şa­
hin adlı kuştu. Bu kuş, Osiris ile İsis'in oğlu Horus'un da
sembolüydü.
Ahi: Mısır'ın Ölüler Kitabında ruhun yargılanması sırasında
"Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüste " . . . Nu' dan geleni selamlarım, Tan­
rıya lanet okumadım (sövüp saymadım) . . . " şeklinde tanı­
tılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olum­
suz itirafları yapmak zorundaydı.
Ahhotep: " Ay hoşnut olsun" anlamında da kullanılmakta­
dır. XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı Ahmose'nin an­
nesidir. Mısır tarihinde çeşitli planlarla firavunları her de­
fasında yönlendirmeyi başarmış kraliçelerden ikisi bu adı
kullandı. Tarih boyunca sessiz durmuş gibi yapan kadın­
lar, erkeklerini başka erkekler karşısında kullanmayı ve
onlara ihanet etmeyi nedense başardılar. Kadınlara düş­
künlükleriyle anlatılan firavunlar uyanık kraliçe ve tanrı­
çalar karşısında son derece sıkıntılı günler yaşamışlardır.
Arkeologlar tarafından 1859 yılında yapılan kazılar sonu­
cu Kraliçe Ahhotep I'in mezarı bulunduğu zaman mezar
odalarının içindeki süs eşyalarından dolayı bir kraliçe ola­
rak tanındığı açıklanmıştı. Ahhotep I, başarılı krallar olan
Kames ile Ahmosis' in annesidir. Diğer kraliçe Ahhotep II
ise bilindiği gibi Firavun Amenhotep'in eşlerinden birinin
adıdır. Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi kadınlar Mı­
sırda özgürdü. Yani demokratik haklardan yararlanmış­
lardı.
Ahmes: (İ.Ö. XVI-XV) Yüzyılda yaşadı. Mısır dilindeki Ho­
rus adı "Onu ay yarattı" anlamında kullanılmaktadır. Mı-
sır tarihinde bu ad halk arasında ünlü olduğu için birçok
Mısır Kraliçesi bu adı kullanmaktan vazgeçemedi . Ahrnes 33 1
-11111 A'dan Z'ye MISIR

Nefertari, Kral Ahmes I'in eşi ve Kraliçe Ahhotep I' in de


gelinidir. Başkent olarak bilinen Teb kentinin yeraltı me­
zarlığından sorumlu ve koruyucu bir tanrıça olduğu söy­
lenir. Kişiliğine karşılık Teb' de kendisine tapınanların ço­
ğunlukta olduğu mezar duvarlarına kazılan yazılardan
anlaşılmıştır. Diğer kraliçe Ahmes, Tuthmes I (Tuthmosis
I) eşi ve kraliçe Hacepsut'un da annesidir. (İ.Ö. XVI. Ha­
nedan) Mısır' da bir başka moda ise; firavunlarla evlenen
kadınlar hemen kocasının adını ilave ad olarak sembolleş­
tirirlerdi. Bu da kadının sahibinin firavun olduğu anlamı­
nı taşırdı.
Ahmes: İ ki Mısır kralına verilen ad. (Bak Ahmosis)
Ahmim: Eski Mısır dilinde " İ pu" ya da "Hent-mim", Kıpti
dilinde; "Hmin" ya da "Şmin", Yunancadaki adı ise;
Hem mis olarak bilinir. Ayrıca eski Mısır dilinde Horus
adı " Khemmin" olarak anıldı. Yerleşim alanıdır. Burada
Tanrı Miri' e ait bir kaya mezarı vardır. Tutmosis III dö­
neminde bu mezarın kayadan oydurularak yapıldığı bel­
gelendi. Aya zamanında ise Min'in peygamberi olarak bi­
linen Nahtmin tarafından mezarda süslemeler yapıldı .
Ptole-maios Philadelpus döneminde Min'in başrahibi
Herma-heru da benzer süslemeler ilave etti. Tanrı Min'in
tapınağının adıyla eş anlamlı olduğu söylendi. Yukarı Mı­
sır' da IX. eyaletin merkezidir. Firavunlar ve Yunanlılar
döneminde göçebeler burada bir Boğa Tanrısı'na tapar­
lardı. Burada ayrıca Tanrıça Repit için yaptırılan bir tapı­
nak var. İki tapınak da Yunan-Roma döneminden kalma­
dır. İnce keten bezi üretimiyle ünlü bir yerdir. Mısırlılar
tapındıkları tanrılarına ezoterik bir yaklaşım yaratmak
için onlara bir de peygamber türetirlerdi.Yakın tarihte mi­
tolojik üstü gelişmeler sergileyen peygamberlik sıfatının
da Mısır inancında kullanılmış olduğu dikkat çekicidir.
Ahmose 1: (İ.Ö. 1539-1514) (Ahmosis, Ahmes ya da Mısır di­
linde "Nebpehtire" olarak bilindi.) XVIII'nci Hanedanın
başarılarıyla beraber hanedanın ilk ve kurucu bir kralı
A ' d a n Z' ye M I S I R �

olarak biliniyor. Mısır halkı tarafından


sevilip, imparatorluğun kurtarıcısı gö­
züyle bakıldı. (Bazı kaynaklarda İ.Ö.
1580-1558 tarihlerinde hüküm sürmüş
olduğu ele alınmış) . " Avaris" ve "Saha­
ruen" zaferleriyle Teb'in Mısır' da üstün­
lüğünü kazandırdı. Kardeşi Kames (Ka­

·)�;
mose) ile beraber daha sonra da tek başı­
na istilacı Hyksosları Mısır' dan kovarak
. ..
onları Filistin' e (Kenan Diyarı) kadar ta­ .. . .. . -·::;��:��t
.. • . • . • ·h:·. . • . . .. ... . •

kip etti. Aslında Hayksoslar Hitit kralı Kral Ahmose I'in hiyeroglif
yazısyla adı.
Hatuşili il ile Murşili 1 karşısında zayıf­
lamıştı. Başarılı kralları Apep' i de ölmüştü. Ahmose bu
zayıflıktan faydalanıp zaferleri kazanır. Zaten giderek
güçsüz durumda olan Hayksoslar İ.Ö. 1927 yılında ta­
mamen dağılmışlardı. Tüm deltayı kuşatır. Bakır maden­
lerinin bulunduğu Sina' ya girmek için Güney Filistin' e
doğru ilerler. Aşağı Nübye (vavat) üzerindeki egemenli­
ğini korur. Güneydeki yabancı ülkeleri de denetimi altına
almak için bir vali tayın eder. Bu vali kendi aile soyundan
gelen Ahmose Zatayat'tır. Zatayat'iden sonra oğlu Turi
valilik görevini üstlenir. Onun döneminde Teb' de din ve
siyasal olayların geliştiği anlatılıyor. İnançlı ve tuttuğunu
koparmak isteyen cinsten biriydi. Yeniden iki ülkenin bü­
tünlüğünü sağladı. Bu ad Mısır' da ilk hanedanı kuran fi­
ravunlara verilmişti. İnanılmaz bir egemenlik kurarak Mı­
sır'ı işgal etmek isteyen her türlü saldırılara karşı önlem
alan bir firavun olduğu da belgelenmiştir. Ahmes olarak
da anılmıştır. Dini inancı yüksek olan bu firavun tanrılar
için birçok tapınak yaptırmıştır. Kendisi ve ailesi için bir
mezar kompleksi yaptırdı. Ramsesler döneminde keha­
netleri doğrulanan bir tanrı gibi tapınıldı. Ölümünden so­
ra oğlu Amenofis I yönetime geçti.
Ahmosis il: (Ahmose, Ahmes) (Bak Amasis)
Ahtı (2): Mısır tanrılar listesinde tapınılan bir tanrıçadır. Bu
·� A'dan Z'ye MISIR
tanrıçanın bct-im] cme şekli oldukça ilginçti. Vücudu su
öygırı kı:-� l a sı da yaban arısının kafası şeklinde betimlen­
miş,ti . Bclg2 yetersizliği nedeniyle kültü ve kişiliği hak­
nnda y c tcd i bilgi verilemiyor.
Ahthoes: IX. ya da X. Hanedanlar döneminde Mısır' da bir
kral. Heti III' ün Mısır dilindeki adı. (Bak Heti III)
Ahwere: Merneptah'ın kızı olduğu söylenir. (Ancak bazı
kaynaklarda iki Mısır'ı birleştiren bir kralın kızı olarak da
söz edilir. Doğruluk derecesi hakkında kaynak eksikliği
nedeniyle bilgi verilemiyor.) Kendi isteğiyle erkek kardeşi
Neferkaptah ile evlendi. Mrib adında bir erkek çocukları
olur. Kocasının büyülere meraklı olması nedeniyle uzun
süre arayıp bulduğu Thot'un büyülü olduğu söylenen ki­
tabı yüzünden oğlu Nil sularında boğularak ölür. Kocası
da aynı şekilde suda boğularak ölür. Mısır halkı arasında
Thot tarafından sırlarla dolu olan kitabın uğursuzluk ge­
tirdiği inancı vardı. Ahwere, çocuğunun ve kocasının aynı
şekildeki ölümünü bu uğursuzluğa bağlar. Thot'un Nil
deltasına kendisiyle beraber getirmiş olduğu ve kozmik
bilgilerle donatılmış kitabının kayıp olduğu hiyeroglif
metinlerden de anlaşılmaktadır. Araştırmacılar Hiyeroglif
metinlerde adı geçen Thot'un bilgilerle dolu olduğu tah­
min edilen kitabı için özenle kazılar yaptıkları halde he­
nüz bir sonuca ulaşamamışlardır. Thot'un kayıp olduğu
ifade edilen bilgelik kitabı bulunduğunda yakın dinler
arasında bir çözünürlüğün olacağı da kaçınılmaz olacak.
Aianteion: Çanakkale Boğazı yakınında günümüzdeki adı
" İntepe" olan yerde Aias'ın mezarının bulunduğu söyle­
nen yer. Bu mezarda bulunan bazı heykeller Mısır'a gön­
derilmişse de daha sonra Augustus tarafından tekrar iade
edildi.
Aida: Mısır konulu bir Operadır. Süveyş Kanalı'nın açılışı
nedeniyle hazırlanmıştır. Don Carlos'u yaratan Verdi, bu
operada senfonik unsura çok önem vermiş. (Verdi'nin
operası da denir.) Bu operanın ana konusunu Mısır tarih
A ' d a n Z ' y e. M I S I R lllıı-

uzmanı Mariette'nin verdiği söyleniyor. Daha sonra bu


konuyu "Camille du locle"nin yazdığı söylenir. Opera ha­
linde tasarlanan bu eserin opera librettosunu ise; "A.
Ghislanzoni" yazdı. Operanın konusu ise şöyle; Firavu­
' nun kızı Amneris orduda görevli olan genç general Ra­
dames'e aşık olur. Radames'in gönlü ise savaşta esir dü­
şen Habeşistan kralı Amonasro'nun kızı Aida' dadır. İha­
netle suçlanan Radames ile Aida diri diri mezara gömüle­
rek öldürülür.
Aigypto: Belos ile Ankhinoe'nin oğlu. Anne tarafı Mısır'ın
Nil deltasına dayanır. Mısır' a batı dillerindeki adını verdi.
Aigyptos Melampousların "Kara Ayaklılar" ı fethederek
"Aıgypte" Mısır olarak değiştirdi . Bir nişan gecesi öldürü­
len çocuklarından yoksun kalınca Aroe'ye çekilip, orada
öl dü .
Ailuros: Mısır mitolojisinde kedi Tanrıça Bastet olarak bilin­
di. Bastet'e verilen bir başka isimdi . Bastet İsis ile Ra'nın
kızı olarak bilinir. Önce cinsellik ve doğurgan kadınların
tanrıçası olarak tapınıldı. Ancak iyilik ve yardımsever ol­
duğu için güneş, ay, analık ve aşk tanrıçası olarak da ta­
pınıldı. (Bak Bastet)
Ak: Eski Mısır dilinde "Karanlık" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise; "Akşam karanlığının
çökmesi" anlamına gelen " Akabchahal" sözcüğüdür.
Aka: Mısır' da önemli bir liman kenti olan Aka'nın tarihi İ.Ö.
2000 yıllarına dayanmaktadır. O tarihlerde Mısır' a bağlı
bir derebeylik merkeziydi. İ.Ö. 700 yılında Ptolemaioslar
Filistin üzerinde egemenliklerini devam ettirebilmek için
bu kenti güvenilir bir üs olarak kullandılar. Daha sonraki
yıllarda Asurluların eline geçti.
Ak duvar: Kral Narmer tarafından Memphis kentine verilen
ad.
Aken: Ra'nın kayığını süren bir tanrıdır. Amenti'nin kocası­
dır. Ölünün ruhunu kayıkla taşıdığı ifade edilir. Ölüm
kapısının koruyucusu olarak dünyanın tanrısı şeklinde 3 71
-11111 A ' d a n Z' y e M I S I R

tapınıldı. Bu tanrının ölümü koruduğunu ve güneş tanrısı


Re'ye izin verdiği şeklinde anlatılır. Aken, aynı zamanda
gökyüzündeki güneşi korur ve yılan Apapı' dan sakınma­
sını sağlar.
Aker: Mısır mitolojisinde güneşi yükselten ve ayar veren bir
Tanrı olarak tapınıldı. Ona yardımcı olan Tanrılar guru­
1
buna da Akeru" denildi. Gurup halinde çalışan tanrılarla
/

ilgili diğer uygarlıkların mitolojilerinde de rastlar. Fransız


yazar Voltaire'nin; " Tanrı olmasaydı bile, insanlar bir
tanrı yaratmak zorunda kalacaklardı." ifadesine karşılık
Mısır inancında adım başı yaratılan tanrı sıfatlarının bu
sözle örtüştüğü ortadadır. Çünkü insanlar zorda kaldıkla­
rı durumlarda kendileri için bir sığınak olabilecek manevi
bir enerjiye yaslanmak zorundaydılar.
Akert: Ölüler kitabında "alt dünya" şeklinde tanıtılmaktadır.
Akhenaton: (İ.Ö. 1353-1336/ Mısır dilindeki Horus adı "Ne­
ferheprure" (Önceki adı Amenofis iV) Ame­
nofis sözcüğünün karşılığı; " Aman bağışlayı­
cıdır", Akhenaton sözcüğü ise; Aton'u mem­
/1

nun eden" anlamını taşır. XVIII. Hanedan


dönemini � firavunu. İlk işi akrabası olan ve­
zir Ramose'yi görevden almak oldu. Firavun
olmadan önce halk arasındaki adı; " Amenho­
tep", (Yunan dilinde Amenofis), firavun ol­
duktan sonra ise Atan' a olan bağlılığını son­
suzlaştırmak için adını " Akhenaton" olarak
değiştirdi. Akhenaton' un Mısır dilindeki söz­
cük anlamı ise; "Güneş tekerinin hoşuna gi-
Aklıenaton (Amenofis IV) den" ya da "küre'nin eğlendiği / Aton'u
memnun eden" anlamlarını taşır. İ.Ö. 1353-
1336 tarihleri arasında Mısır1ı egemenliği altında tuttu.
(Bazı kaynaklarda ise bu tarih İ.Ö. 1372-1354 ya da İ.Ö.
1354-1314 olarak ele alınmıştır.) Son derece mistik ve gele-
138 ceği görebilen bir düşünceye sahipti. Mısır' da ilk defa in-
A ' d a n Z' y e M I S I R

sanlık tarihinde halkı tek Tanrıya inanmaları için ikna


edip, çok yönlü dinsel reformlar yaptı. Şahin başlı olarak
betimlenen Ra-Harahatı yerine; "Atonra'yı benimseyerek"
tapınma sembolüne "ışınlı güneş diski" adını koyar. Kral­
lığın gücünü kullanıp, tek tanrıcılığa yeni bir adım atarak,
Mısır tarihinde ilk dinsel devrimi başlattı. Krallığından
önceki dönem olan babası Amenofis III'ün işlerini sürekli
engelleyen Aman rahiplerinin cemaat kurarak krallığı yıp­
ratmasına Amenofis III, razı olmadığı için bir dizi önlem­
ler alıyordu. Yani dönemin irticai çalışması firavunu te­
dirgin etmişti. O krallık döneminde irticai büyümeyi ön­
lemek istiyordu ama ömrü yetmemişti. Ondan sonra kral
olan Amenofis IV(Akhenaton) babasının bu projesini he­
men uygulamaya koymuştu . . . Akhenaton, Amenofis III
ile Kraliçe Tiye'in oğludur. Babası Amenofis III (Amenho­
tep, ya da Amenofis III) yerine tahta geçip firavun olan
Akhenaton 'un gerçekleştirdiği dinsel reformlar uzun sür­
medi. Sanata ve yazınsal gelişmeye büyük destek vererek
yenilikler yarattı. Tek Tanrıya inanmada çeşitli reformların
yanı sıra halkı sanata yönlendiren çalışmalar yürüttü. Ak­
henaton "Güneş Kursu Ufku" adlı tavansız bir tapınak
yaptırdı. Amon-ra'nın bütün heykellerini yıktırdı. Tek tan­
rıcılığa inanma (Monoteist) sistemini yerleştirmeye çalıştı.
Tell el Amarna'da Atan için yaptırdığı tapın ak, tek Tanrıya
inanmanın bir sembolü olarak düşünüldü. Teb'deki
Amon-ra'ya tapınmayı yasakladı. Bir tek Tanrının evrenin
sahibi olduğunu açıklayan belki de insanlık tarihinde ilk
insan unvanını aldı. Onun için yüce Tanrı Aton'du. Hol­
landa Eski Eserler Ulusal Müzesi Mısır koleksiyonu so­
rumlusu Maarten Raven, Akhenaton için; " . . . çağdaşları
neye uğradığını şaşırmıştı. . "şeklinde bir ifade kullanmıştı.
Eşi Nefertiti ile birlikte eserler yaratan sanatçıları korudu.
Çok sevdiği karısı Nefertiti'nin adını da "Nefer-Nefru­
Aton" olarak değiştirdi. Mitanni ülkesindeki adı Taduk-
A 'da n Z ' y e M I S I R

hepa olan Nefertiti'nin Mısır dilindeki anlamı da "güzel


geldi" şeklindeydi. Aton-Ra'yı tek Tanrı olarak kabullen­
dirmeye çalıştı. Yazınsal sanata yeni bir üslubun kazandı­
rılmasında önemli bir rol oynadı. Ancak Mitanni prensesi
olan eşi Nefertiti, Aton-Ra'nın Amon'dan daha üstün ola­
mayacağını her defasında savundu. Nedeni de saraydan
sık sık sokaklara inerek halkı dinlemesine bağlandı . Ancak
Akhenaton karısının bu gizli çalışmasını beğenmiyordu.
Sonunda korkulan olmuştu. Amon Rahipleri pusu kurarak
vezir Ay'ın katkılarıyla Akhenaton'u zehirleyip öldürdü­
ler. (Ancak kesinleşmiş olan kaynaklarda Akhenaton
(Amenofis iV); "marfan sendromu" hastalığından ölmüş
olduğu açıklandı. Bu hastalık nedeniyle vücuttaki kemik­
ler uzayarak yüz ve bacaklarda anormallikler görülür.)
Akhenaton'un ölümünden sonra Amon rahipleri yönetime
egemen oldular. Mısır'ı yöneten sonraki firavunlar da
Amon rahiplerine boyun eğmek zorunda kaldılar. Amon­
Ra rahipleri eski güçlerine kavuştuktan sonra bu defa da
kendilerine karşı gelen Nefertiti'nin sanatsal gelişmelerini
engellediler. Böylece Akhenaton'un ölümünden sonra ye­
niden çok Tanrılı dönem de başlamış oldu. Ölümünden
kısa bir süre sonra kızı Meri taton' un kocası Semenkhare
yönetime geçmişse de başarılı olamamış ve genç yaşta
Akhenaton'un oğlu Tutankhamon (aynı zamanda da da­
madı) firavun koltuğuna oturtulmuştu. Bunların da sergi­
lediği kötü yönetime fazla dayanamayan General Horem­
beb' in yaptığı askeri darbe ile Mısır' da yeni bir dönemin
kapıları aralanmıştı. . . Bazı kaynaklarda Nefertiti ile ilgili
öyküler yazılmaktadır. Tanrılar tarafından lanetlendiğine
kendisini inandırmaya çalışan Nefertiti 6 kız çocuk ve 1
erkek çocuk dünyaya getirdi. 6 kızı bilinmeyen nedenlerle
öldü. Lanetlenme nedeni Akhenaton'un davranışlarına
bağlandı. Çünkü Akhenaton Amon-Ra'ya ait putların ço­
ğunu yıktırmıştı.
A'dan Z'ye MISIR ...,. ·

Akhetaton: Güneş tekerleği ufku" anlamında betimlendi.


/1

Tel-el Amarna'nın Mısır dilindeki adıdır. Firavun Akhe­


naton'un başkent olarak tanıdığı Teb'in 320 kilometre ku­
zeydoğusunda kurduğu yeni kentin adı. Bu kenti tek tan­
rıcılıkta yaptığı devrimle devlet dini olarak kurduğu
Aton' un onuruna yaptırmıştı... Kent yapıldığı dönemler­
de Amon rahiplerini de çok kızdırmıştı . . .
Akhillas: Ptolemaios XIIl'ün bir bakanı. Pompeis'un katle­
dilmesini isteyen biriydi. Sonuçta kaynak kitaplardaki
açıklamalara göre Pompeius katledildiği zaman o da olay
yerinde hazır bulunmuştu. Daha sonra İ . Ö . 48 yılında Se­
zar tarafından idam edilir.
Akhkh: Eski Mısır dilinde Akşam" anlamında tanımlandı.
/1

Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise Akşam" anlamına


/1

/1
gelen Akab" sözcüğüdür.
Akhoris: Arkeolojik kazılardaki buluntulara göre XXIX Mısır
Hanedanın 4'ncü kralı olarak biliniyor. Hüküm sürdüğü
tarih İ . Ö . 390-370 yılları arasındadır. Bu tarihler genellikle
arkeologlar tarafından bulunan yeni belgelerle değişikliğe
uğruyor. Arkeologların bu konuda birbirini tutmayan ta­
rihler vermeleri buluntuların tarihlerinde çelişkilere ne­
den oluyor. Akhoris, Pers ordusunun tehditleriyle başa
çıkmak için Atina ve Kıbrıs ile ittifak kurdu . Savaşçı Ar­
takserkses II'ye karşı direndi . Ancak kötü yönetimi yü­
zünden ülke içinde çekişmeler başlamıştı. İ ç ayaklanmala­
ra daha fazla dayanamayıp, güçsüz bir duruma düşerek
tahtını terk etmek zorunda kaldı.
Akrep Kral: (İ . Ö . 3050 civarı) Hanedanlar döneminden önce
Yukarı Mısır'ın kralı olduğu söylenir. Aşağı Mısır'la bir­
leşmek istedi. Yönetim merkezi tam olarak bilinmiyor.
Halk onu bir akreple özdeşleştirdi. Bu nedenle adı Akrep­
Kral olarak tarihe geçti. Aşağı Mısır'la Yukarı Mısır'ın bir­
leştiğine dair bir taç kullandı. Ancak bu tacı kullanamadı-
ğı belirtildi. Kendisinden sonra Narmer kral oldu. Belge 411
� A ' d a n Z ' ye MISIR

yetersizliği nedeniyle bu kralın kişiliği ve siyasal kimliği


hakkında yeterli bilgi verilemiyor.
Akropolis: (Yunanca akros sözcüğünden gelir. Akros " yük­
sek"; polis ise "şehir" anlamındadır.) Birleşmelerinden
"Yüksek şehir" anlamı ortaya çıkar. Eski Yunan sitelerin­
de yükseklerde inşa edilen ve içinde saray ve tapınaklar
bulunan yerleşme yeri. Bu şekildeki yerleşim alanları fi­
ravunlar döneminde de vardı.
Aksak: Eski Mısır dilinde " Ağlamak" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise " Buyurmak, söyle­
mek" anlamına gelen " Alak" sözcüğüdür.
Aksiothea: İ . Ö . iV yüzyılda Kıbrıs'ta Paphos kralı Nikok­
les' in karısının adı. Ptolemaios Soter' in emriyle kocası
kendisini öldürünce o da iki kızıyla birlikte intihar etti.
Aksiothera ile ilgili bazı anlatımlarda öyküsü dramatizeli
olarak gösterilir. Eşinin kral tarafından suçsuz olarak öl­
dürülmesine dayanamayarak çocuklarıyla birlikte kocası
için intihar eder.
Aktos: Mentuhotepler döneminin bir bakanı. Mezarı Teb'in
Cuma köyündeki mezarlıkta bulundu. Belge yetersizliği
nedeniyle hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Alabarkhes: Yunan dilinden Mısır diline geçmiş olabileceği
tahmin edilen bir sözcüktür. Eski Mısır tarihine bakıldı­
ğında anlamının bulunmadığı görülüyor. Özel bir addır.
1. Logos döneminde Mısır' da resmi yazıcı ve tahsildarlık
yapan birinin adıdır. İ skenderiye' de yaşayan Yahudiler
yüksek yargıçlarına " Alabarkhes" adıyla seslenirler.
Aleksandreia: (Aleksandria " İ skenderiye") Büyük İskender
tarafından kurulan Mısır' ın Akdeniz' deki en büyük lima­
nı.
Alu: Eski Mısır dilinde " Oğlan, kız" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde benzerliği de "Oğlan, kız" anla­
mına gelen "Al" olarak incelendi.
Am: Eski Mısır dilinde " İnek memesi, süt" anlamında tanım-
A ' d a n Z' y e M I S I R �

landı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise " Meme, em­


zik" anlamına gelen "im" sözcüğüdür.
Am' a: Eski Mısır dilinde "Yemek yeme" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Yemek ye­
mek" anlamına gelen " Hanal" sözcüğüdür.
Amada tapınağı: Tanrı Amon ve Re-Harahtı için Tuthmosis
III ile Amenofis il tarafından yaptırılan bir tapmak. XIX.
Hanedan krallarından Sesostris I ile Ramses II bu tapına­
ğa bazı ilaveler yaptılar. Bu tapınakta iki yazıt vardır. Biri
tapınağın doğu duvarına Amenofis II'nin yazdırdığı ya­
zıt, diğeri de tapınağın giriş kapısının sol tarafında Mer­
neptah tarafından yazılan yazıt. 1964-1975 yılları arasında
yerinden sökülerek yaklaşık 2. 5 kilometre uzağında 65
metre yükseklikte kurulmuştur.
Ammam: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır. Am­
mam, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt adlarıyla da tapınıldı.
Su aygırı şeklinde betimlenen kurnaz ruh yiyici bir tanrı
olarak bilinir. Bu tanrıça yargılama sırasında ruhları ye­
mek için hazır beklerdi. Ruh, günah işleyip bu tanrıça ta­
rafından yenildiği zaman bir daha da doğmazdı. Bu işlem
ruhun Maat' ın salonunda yargılanması sırasında yapılır­
dı. (Bak, Ammıt, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt)
Amarna: (Tel el Amarna "Asyüt Eyaleti") Nil nehri kıyısın­
da kurulan firavunlar döneminin önemli yerleşim yeri ve
günümüz arkeolojik kazıların da en görkemli eski kenti­
dir. "Aton ufku" adıyla anılan firavun Akhenaton döne­
mine ait harabelerin bulunduğu bu kentin tarihsel yapısı
zengin eserlerle doludur. Arkeologların burada zevkle
araştırma yaptıkları bir yer. Akhenaton tanrı Aton sevda­
sına yeni bir kent kurmak için başkent olarak bilinen
Teb' den ayrılır. Öylesine zor bir yerde bu kenti kurdu ki
ancak n�hir yoluyla ulaşılırdı . Çılgınlığı yüzünden bir
kentin intiharını sağladı. Öldürülünce de orada yaşayan-
lar ulaşım sıkıntısı yüzünden kenti terk ettiler. Bu kent bu 431
.ıııl A'dan Z'ye MISIR

gün harabe halindedir. Kalıntılar arasındaki tapınaklar,


heykeller, alçak kabarmalar ilginç tasarımlarıyla günü­
müze göre mimari bir örnek olarak düşünülüyor. Krallık
arşivinde Akhenaton'un Akad diliyle yazılmış 300'ü aşkın
kil tablette bazı ülkelerle yaptığı diplomatik ilişkiler ele
alınmıştır. Heykel sanatıyla uğraşan Tutmosis'in çok sa­
yıda taslak çalışmaları ve tamamlanmış portreleri bu
kentte bulundu. Bunların arasında Nefertiti'nin çok renkli
portresi Berlin' de �ir müzede korunuyor. Aton'un bulun­
duğu toprakların sınırını belirleyen çok sayıda " sınır işa­
retlerini" dikili taş da bulundu. Bu sınır taşları büyük ra­
hip Merrire (ya da Huia)'nın mezarlığına kadar devam et­
ti. Mezara bağlantılı olan birkaç yoldan ulaşmasını sağla­
dı. İ ngiliz eski Mısır Bilim Okulu ve Almanlar (1913 yı­
lında savaş olmasına rağmen) burada kazılar yaptı.
Amarna' daki kazılarda Mısır Krallarıyla, Doğu hüküm­
darları (Suriye, Babil, Mitanni, Kıbrıs vb.) arasında çivi
yazısıyla yazılmış belgeler bulundu.
Amarru: İ nkalarda Gökkuşağı tanrısı olarak tapınılmış ve
adına da bir tapınak yaptırılmıştır. Bazı kaynaklarda Mı­
sırlılar ile Hititler arasında yapılmış olan Kadeş savaşında
Hitit Devleti'ne ihanet ettiği öne sürülen bir kent krallığı­
nın adı şeklinde ifadeler görülmektedir. Belge yetersizliği
nedeniyle kültü ve dinsel kişiliği hakkında yeterli bilgi
verilemiyor.
Amathaunta: Mısır mitolojisinde deniz tanrıçası olarak tapı­
nıldığı belirtiliyor. Belge yetersizliği nedeniyle kültü ve
dinsel kimliği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Amaunet: Mısır' da kuzey rüzgarların tanrıçası olarak tapı­
nıldı. Bereket tanrıçasıydı. O, sembol olarak yılan başlı bir
taç kullanırdı. Bilgi ve akıl yönüden insanların gereksi­
nimlerine açıklık verir. Firavunlara yönetim hakkında iyi
fikirler verir. Amun'un da karısıdır. İkisinin son derece
dürüst tanrılar olduğu ifade edilir.
A'dan Z'ye M ISIR

Amathaunta: Mısır mitolojisinde deniz tanrıçası olarak tapı-


nıldı. Belge yetersizliği yüzünden hakkında yeterli bilgi
verilemiyor.
Amasis: (Ahmosis II, Ahmose, Ahmes) İ . Ö .
570-526 Tarihleri arasında hüküm sür­
müş XXVI. Hanedan kralıdır. (Bazı kay­
naklarda hanedanlık tarihi İ . Ö . 578-526
tarihleri olarak ele alınmış.) Mısır dilin­
deki Horus adı "Hnumibre" dir. Apri­
es'in bir generaliydi . Halk aklanmasıyla
Apires'i yendiği söylenir. (Ahmose, Ah- A
mes) XXVI. Sais Hanedanı' nın sondan
ikinci firavunuydu. Son derece güvendiği Kral Amasis'in
birliklerden Libyalı askerlerle Yunanlı pa- HiuPYnı;rlı f uazı.c.ıula adı.

ralı askerler arasında güvenli bir denge kurmayı başardı.


Son yıllarda Kroisos ile ittifak yaptı. Güçlenmiş İ ranlıların
baskısından dolayı iş yapamaz duruma geldi. Onların
baskıları karşısında güçsüzlüğünü de birleştirerek yenil-
giyi kabullendi . Ö ldükten sonra Mısır üzerinde ezici bir
baskı kuran İranlılar çok geçmeden bölgeyi egemenliği al-
tına aldılar.
Amastris: Dara III Kodaman'ın kardeşidir. Oksyathresin kızı
Dionysios ile evlendi ( İ . Ö . IV yy.) Oğlu Amastris'i pusu
kurarak öldürdüler. Onun adına bir kent kurdu. Kentin
adı ise Türkiye sınırları içinde yer alan Amasra kentidir.
Am-besek: " İ ç Organları Yiyen" anlamında betimlendi. Mı­
sır'ın Ölüler Kitabında ruhun yargılanması sırasında
"Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Bazı yerlerde de cehennem zeba­
nisi olarak ele alınır. Yargılama sırasında ayrı "kano­
bos"lara konulan iç organlar bile koruma altına alınır­
dı.Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi ruh tarafın­
dan açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının görevini,
adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur. Papirüste 4 51
,... A ' da n Z' ye M I S I R
" . . . Mabet' ten geleni selamlarım, sürülü olan toprakları
tahrip etmedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargı­
lama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zo­
rundaydı.
Amduat Kitabı: XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı Ame­
nofis 1 tarafından (" Öbür dünyadaki varlık­
lar kitabı") anlamında ele alınarak yazılan
. ve kitap şeklinde bir bütünlük kazanmış
olabileceği tahmin edilen belgeler toplamı­
dır. Arkeologlar belgelerin bir bütünlük
içindeki uyumundan yola çıkarak tümüne
" Amduat kitabı" adını verdiler. Kitabın
özeti, daha sonra ölülerin mezarlarına ka­
tipler tarafından yazılarak bırakılırdı. Ka­
tipler tarafından kil tabletlere yazılan bu
metinler Yeni İmparatorluk dönemindeki
firavunların mezarları üzerinde de bulun­
du. Daha sonraki tarihlerde yazının da ge­
lişmesiyle bu metinler papirüslerin üzerine
işlenerek mezar odalarına konuldu. Arkeo­
loglar tarafından adlandırılan krallar vadi­
sindeki mezarların duvarları metin ile ilgili
alçak kabartmalarla süslüdür. Bu Papirüs­
lerde "Güneş tanrısının geceleyin 12 saatte
öbür dünyanın 12 bölgesini" . nasıl geçtiği
Bir tanrı görünümü anlatılıyor. Metinlerin ana kaynağının
ölüler kitabındaki paragraflara dayandırıla­
rak dinsel nitelik taşıdığı da ileri sürülür.
Amemaıt: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır. Am­
mam, Ame-maıt, Amut ve Ahemaıt adlarıyla da tapınıldı.
Su aygırı şeklinde betimlenen kurnaz ruh yiyici bir tanrı
olarak bilinir. Bu tanrıça yargılama sırasında ruhları ye­
mek için hazır beklerdi . Ruh, günah işleyip bu tanrıça ta­
rafından yenildiği zaman bir daha doğamazdı. Bu işlem
A ' d a n Z' y e M I S I R IJlı-

ruhun Maat'ı salonunda yargılanması sırasında yapılırdı.


(Bak Ammam, Amut, Ammıt ve Ahemait)
Amenardis: (Amenirdis) Mısır'ın gerileme döneminde Tanrı
Aman' a inanan ve tapan üç kraliçeye verilen ad. Mısır
halkının Aman' a inanmalarının tek nedeni onun varlıklı
ve güçlü bir şekilde örgütlenmesine bağlandı. Bunlardan
biri Piye'nin kız kardeşidir. "Tanrıların zevcesi" Şepenu­
pet'in evlat edindiği bir genç kızdır. Şepenupet Osorkon
III'ün kızıdır. Amenirdis, Şepenupet'in halefi olur. Kendi­
lerini "Tanrıların zevcesi" olarak adayan bu kadınlar
dünya nimetlerinden el çekerler. Krallar ile eşit haklara
sahip olurlar. Görevlerini evlatlıklarına devrederken
"şed" şenlikleri yaparlar. Çoğu zaman kralın işine de ka­
rışırlardı. Mısır inançlarına göre tanrısal iletişimden yok­
sun kalmamak için firavunlar dinsel yönden bu kadınla­
rın lanetinden çekinirlerdi.
Amenardis 1: Sudan'lı olduğu tartışılan Firavun Kaşta'nın
kızıdır. " Tanrıların zevcesi" olarak bilinir. Kendisinden
sonra sarayda onu temsil edecek birini bulamadığı için
yeğeni Sepenupe II'yi evlat edinerek mutlu sona ulaştı.
Amenardis il: Şatafatlı bir dönemden sonra sanki modaymış
gibi Sepenupet il de Amenardis I'in kendisini evlat edin­
diği gibi o da kendisini sarayda temsil etmesi için Tahar­
ka' nın genç kızı Amenardis il' yi (Amenirdis şeklinde ya­
zıldığı da görülür.) evlat edindi. Anlaşılacağı gibi biri sa­
raydan diğerinin nereden geldiği bilinmeyen iki Amonlu
prenses kendilerini temsil etmenin yollarını bu şekilde
bulmuşlar. Daha sonraki yıllarda Sais hanedanlarından
Kral Psammetik I'in kızı olan Nitokris'i de evlat edindi.
Amenemmes 1: İ.Ö. 2000-1970 Hükümdarlığı döneminde
Asyalıların Mısır' a girmesini önlemek için bir duvar yap­
tırma girişiminde bulundu. Ancak Sesostris III (İ.Ö. 1887-
1850) onun bu girişimine engel oldu. Mısır'ın büyümesi
için çalışan bu Kral Koroska'ya kadar ilerledi. Kurduğu 4 71
_.. A 'dan Z'ye MIS IR

hanedan sıradan kralların yönetimiyle İ . Ö . 1785 yılında


dağıldı.
Amenemhat: (İ . Ö . 1938-1759) Tarihlerinde XII. Hanedan dö-
neminden bazı Mısır krallarına verilen ad. Bunlardan
dördü bilinmektedir. (Bak Amenemhat 1,
Amenemhat il, Amenemhat III, Amenemat
iV)
Amenemhat 1: (İ . Ö . 1938-1909) Tarihlerinde
XII. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Hane­
danın kurucusu olarak bilinen ilk kraldır.
(Bazı kaynaklarda da dönemindeki tarihler
İ . Ö . 1991-1962/ İ . Ö . 2000-1970 olarak yer
alıyor.) Horus adı "Sehetepibre" <lir. "Tan­
rının babası" Sen-suret ile Elephantineli bir
Kral Amenemhat !'in hiyerog- kadının çocuğu olduğu söylenir. Günü­
lif yazısıyla adı. müzde el-lişt köyünün yakınlarında bir
başkent kurdu. Adına da " İki ülkeye sahip olan Ame­
nemhat" dedi. Geleneksel kral mezar yapımlarına dönüş
yaparak ikametgahının yakınlarında bir piramit yaptırdı.
Karnak'ta bir Aman tapınağı yaptırır. Bu tapınağa çeşitli
heykeller ve granit bir sunak bağışlar. Döneminde Tanrı
Ptah'ın etkisi artar. Kendisine bağlı bulunan eyalet yöne­
ticilerinin ailelerine ve mallarına dokunmaz. Krallığı oğlu
Sensuret 1 ile birlikte yönetti. Mütevazı kişiliğiyle Mısır' da
parlak bir dönem başlamıştı. Nomarkları krallığa bağla­
yan işleri gevşettiği için zor günler yaşadı. Öldürüldüğü
tahmin ediliyor.
Amenemhat il: İ . Ö . 1877-1843 tarihlerinde hüküm süren bir
kral. (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 1938-1904/ İ . Ö . 1877-1843 ola­
rak geçer.) Horus adı " Nubkaure" olarak geçer. XII' ci Ha­
nedan döneminin firavunlarından biridir. Sensuret I' in
ölümünden sonra tahta geçti. Adaşı olan Antilop Eya­
let' nin sorumlusu Ameni ile birlikte Nübye'ye yapılan bir
sefere katıldı. Yarım asırlık iktidarında Mısır huzur içinde
yaşadı. Barış ortamını da Sensuret 1 nin çabaları sağlamış-
A ' d a n Z ' y e. M I S I R �

tı. Döneminde ticaret gelişti. Mezar kompleksini, Dah­


sur' da bulunan Snefru piramidinin doğusunda yaptırdı.
Sağlığında tahtı birlikte kullandığı oğlu olan Sensuret II'yi
varisi yaptı. Öldükten sora da Sensuret II tahta geçti.
Amenemhat 111: ( İ . Ö . 1818-1773) Tarihlerinde hüküm sürdü­
ğü ileri sürülen XII. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. (Bazı
kaynaklarda da İ . Ö . 1844-1797 / 1850-1800 olarak ele alın­
mıştır.) Sensuret III'ün oğludur. Horus adı "Haheperre"
şeklindeydi. Ancak bazı kaynaklarda "Nima' atre" olarak
da geçer. Babasının iç ve diş politikasını devam ettirdi.
Babasının çizdiği sınırları dikkatlice denetler ve onun dö­
neminde alınan toprakları korur. Sınırlarındaki giriş ve
çıkışların kaydını tutturdu . "Semna Kayıtları" olarak ar­
şivledi. Sina' daki bakır ve turkuaz ocaklarında rahat çalış­
tı. Bu ocakların yöneticisi olan Horverre mezar tapınağın­
da kavurucu sıcaklıkların olmasına rağmen hiç kayıp
vermediğini cesurca anlatır. Bugün Medinet el-Fay-yum­
' un bulunduğu Krokodilopolis (Şeddet)'te yeni eyaletin
baş tanrısı Sobek' e; granitten bir kült salonu, bereket geti­
ren yılan tanrıça Renenuhet için ise; Medinet-Madi' de kü­
çük bir piramit yaptırdı. Yaptığı çalışmalar ve yeniliklerle
El-Fayyum'u zenginleştirdi. Onun Havara' daki saray ni­
teliğindeki mezar tapınağının yapılış şekli Yunan dilinde
kullanılan labirent ile aynı değerde görüldü .
Amenemhat iV: İ . Ö . 1773-1763 tarihleri arasında XII. Hane­
dan dönemi Mısır kralıdır. Horus adı "Maaherure" şek­
lindedir. (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 1800-1792/ İ . Ö . 1773-1763
olarak ele alınmıştır.) İ ktidarı döneminde oldukça vasat
bir karakter çizer. Bu nedenle yönetimi kısa sürdü . Dö­
neminde gerileme başladığı halde krallığın var olan ko­
numunu korumayı başardı. Turkuaz ve bakır madenlerini
çalıştırdı. Beyrut'ta kendisine ait bir diyorit heykel yaptı­
rır. Muhtemelen erkek çocukları yoktu. Bu nedenle ölü-
münden sonra kısa bir süre krallık koltuğuna kız kardeşi
Sobeknofru oturdu. 49 1
<1111 A ' d a n Z ' ye M I S I R

Amenemope: (Bak Pinedcem ya da Pinudcem)


Amenemope: ( İ . Ö . 993-984.) Tarihleri arasında XXI. Hanedan
(İ . Ö . 1075-945) Mısır kralı. Horus adı "Usermaatre sete­
penamun" . Ramseslerin fırtınalı döneminde Mısır' da gö­
rev yapan biriydi. Yazdığı bir kitapla bilgelik konusunda
Tanrılaştı. Papirüs üzerinde yazdığı bu kitap, "10474" sıra
numarasıyla Britiş Museum' da koruma altına alındı. Ah­
lakçı bir yapıya sahip bilge bir kişiliği olduğu söyleniyor.
Ona göre bilgelik; "Tanrıya boyun eğme, dünya nimetle­
rinden uzaklaşma, kendi durumunu kabullenme, kötü­
lükten kaçma ve iyilik yapmadır." biçimindedir. Bu dü­
şünceler dönemin insanları tarafından benzer biçimde di­
le getirilmiş öykülerle süslüdür.
Amenhotep: Yunan dilinde "Tanrı Amon hoşnut olsun" an­
lamında kullanılan eski Mısır' ca bir sözcüktür. Eski Mısır
geleneğinde yazı yazma işi ile sorumlu tutulan katipler
tarafından bulunup, krallara uygun görülmesi açısından
özel adlar için kullandıkları sözcüktür. Genellikle " Ame­
nofis" şeklinde yazıldığını savunanlar da var.
Amenhotep: Hapu'nun oğludur. Firavun Amenofis III'ün
yönetimi ele aldıktan sonra yanına aldığı ve
yetiştirdiği baş mimarıdır. Yapıtları başkent
Teb' in kuzeybatısındaki Luxor tapınağı ve
Malgatta'ki Sarayıdır. İyi niyetli, dürüst ve ye­
tenekli bir sanatçı olduğu için daha sonra halk
tarafından tanrılaştırıldı. Yerel bir Tanrı olarak
tapınıldı. Araştırmacı arkeologların buldukları
belgeler Amenhotep'in döneminde kralın baş
mimarı, baş danışmanı olduğu şeklinde ifade­
ler öne sürerler. Yetenekli bir mimar olan
Amenhotep tıpkı İ mhotep gibi Mısır halkı ta-
Amenlıotep'in heykeli rafından ölümünden yıllar sonra tanrılaştı-
rılmıştır. Onun adına törenler yapılırdı. Her
evde Amenhotep'in bir resmi vardı. Mısır halkı onun bü-
j so yüklüğünü kanıtlamak için çok çırpındılar.
A ' d a n Z ' y e. M I S I R �

Amenmesse: (Mısır dilindeki Horus adı " Menmire" dir.)


XIX. Hanedan dönemi (İ . Ö . 1292-1188) Mısır kralıdır. Kral
Merneptah döneminde görevlendirilen Nübye genel vali­
si Messuni'nin kendisidir. Merneptah'ın oğlu ve halefi Se­
ti II'ye baş kaldırır. Uzun bir süre Yukarı Mısır'ı işgal
eder. "Amenmesse" adını alarak geçici bir iktidar kurma­
yı başarır. Ancak daha sonra kuzeye doğru ilerlemek iste­
yince yenilir. Seti II, onun Krallar Vadisi'nde yaptırdığı
mezarındaki yazıtları tamamen sildirir. Seti il' nin Amen­
messe' ye ait bazı belgeleri, bazı yazıları silmesinin kesin
nedeni bilinmiyor. Ancak araştırmacıların ileri sürdükleri
yaklaşık olan ihtimal; kıskançlık nedeniyle böyle bir giri­
şimi başlattığıdır.
Amenikemau: VIII. Hanedan döneminde yaşadığı tahmin
edilen bir prens. Mezarı Amenemhat II'nin piramidinin
yakınında bulundu. Belge yetersizliği nedeniyle kişiliği ve
saray içindeki konumu hakkında bilgi verilemiyor.
Amenemnisu: İ . Ö . 1044-1040 tarihlerinde hüküm sürmüş
olabileceği ileri sürülen, XXI. Hanedan dönemi ( İ . Ö . 1075-
945) Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı; "Neferkare"
şeklindeydi. XXI. Hanedan kurucusu Smendes dönemin­
de TED de kurumlaşmış bir Amon baskısı vardı. Bu
Amon baskısına Teb' de "Tanrı Devleti" adı verilmişti.
Onlara göre kral atamaları, memur atamaları ve suçlular
Amon tarafından yönlendirilecekti. Bu gelişme bir kralın
adıyla ifade edildi. Bu kral Amenemnisu'ydu. İ sim anlamı
ise "Kral Amon" dur. Görüleceği gibi son Ramseslerden
sonra krallık tanrılara devredilmiştir.
Ameni: XI. hanedan (İ . Ö . 2081-1938) döneminin kargaşa
içinde olduğu bir durumda yönetime geçici olarak el ko­
yan ve "Neferti"nin kehanetlerinde belirtilen bir kraldır.
Nübyeli bir kadının oğlu olduğu söylenir. Bir kurtarıcı gi­
bi ülkede düzeni sağladı . Bu kral ile ilgili hiçbir buluntu
yoktur. Krallar listesinde de adı yoktur. Ancak adı geçen
Ameni, XII. Hanedandan Sensuret 1 döneminde Antilop 51J
A ' d a n Z' y e M I S I R
eyaletinin sorumlusuydu. Merkezi krallıkta firavunların
otoritelerini iyi kullanmadığı dönemde, görevli olduğu
eyaletinde bir kral gibi karşılanmıştı. Sensuret I dönemin­
de yanı, İ . Ö . 1882 tarihinde kralın yaptırdığı tapınaklara
60 sfenks ile 150 hey kel temin etmek için yaklaşık 17 bin
kişiyle doğu çölüne sefer düzenledi.
Amenirdis: (Bak Amenardis)
Amenofis: (Amenotes) Öldürmek, ihanet etmek, baskı kurup
büyük görünmek ve pusu kurup zehirlemek Mısır ülkesi­
nin krallık adayları arasında bir moda gibi yaygındı.
"Tanrı Aman' a hoşnut olan" anlamında Amenofis (ya da
Amenontes) XVIII. sülaleden 4 firavuna verilen bir addır.
Mısırlılar ise Amenhotep olarak kullanıyorlardı.
Amenofis: XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı Amenofis
III'ün en bilge mimarı. Hapu'nun oğludur. Acemi bir ya­
zıcıyken bilgeliğini kullanarak Amenofis IIl'ün eşi ve aynı
zamanda kız kardeşi olan Satamon' un vekilliğine kadar
yükseldi. Ptolemaioslar döneminde mimar İmhotep gibi
şifa Tanrısı ve Apis boğasının oğlu olarak tapınıldı . Ame­
nofis'in saray içinde aynı zamanda eğitmen olarak çalıştı­
ğı da belirtiliyor. Mısır firavunlarından dört firavuna da
verilen ortak bir ad olarak bilinir.
Amenofis 1: (İ . Ö . 1514-1493) Tarihlerinde hüküm süren
XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. (Mısır dilinde Ho­
rus adı "Zoserkare" olarak da bilindi.). Hanedanın kuru­
cusu kral Ahmose ile kraliçe Nefertari'nin oğludur. (Bazı
kaynaklarda dönemi İ . Ö . 1580-1558 olarak ele alınmıştır.)
Yetenekli ve kurnaz biri olduğu tartışılıyor. Savaşçı bir ki­
şiliğe sahipti. Babası Kral Ahmosis'in Asya ve Afrika top­
rakları üzerinde geliştirdiği Mısır' ın egemenl i ği düşü ne e­
sini daha bilinçli bir şekilde ele aldı . Sanatçıları etrafına
toplamayı başardı. Etrafına topladığı sanatçıların isim lis­
tesini bir taşa kazıttı. Mimar İ nene ile Amenemhat I bu
nedenle bulundu. İnene efsanevi kraliyet mezarlığını
"Krallar Vadisi'ne" dönüştüren adamdı. Saygın bir fira­
vun olduğu düşünülüyor. Saygınlığını ve savaşçı kimliği-
A 'da n Z ' y e M I S I R �

ni iyi kullanarak bazı ülkeler üzerinde etkinliğini göster­


di. Ölümünden sonra tapınakların ve mezar odalarının
duvarlarında kendisi hakkında yazılanlara bakıldığında
onun Teb Nekropolis'inde bir bilge olduğunudüşündü­
rüyor. Mezarı krallar vadisindeki kral mezarlarının en es­
ki mezarıdır. Mezarı Dra-abu-el-Nagada' da üstü kiremit­
lerle kapalı bir şekilde bulundu. Annesi Nefertari ile bir­
likte Teb ölüler kentinin koruyucusu olarak tapınıldı.
Amenofis il: (İ . Ö . 1426-1400) Tarihlerinde hüküm sürmüş,
XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. (Mısır dilindeki
Horus adı " Aaheprure" dir.) (Bazı kaynaklarda egemenlik
tarihleri İ . Ö . 1450-1425 olarak gösteriliyor.) Mısır'ı yönetti.
Başarılı çıkışlara imza atan Tutmosis III'ün (Tutmes) oğ­
ludur. Babasını Krallar Vadisi'ndeki mezarına defnettir­
dikten sonra işe başladı. Zor bir dönem geçirdikten sonra
Mısır İ mparatorluğu'nun bütünlüğünü korumayı başardı.
Mitannilere karşı baskı yaparak ittifak kurdu. Mısır tari­
hinde yaptığı zulümlerle övünen tek firavun olarak ün
yaptı. Mezarı 1898 yılında Krallar Vadisi'nde Amdut'ta
bulundu. Arkeologlar tarafından yapılan kazılarda bulu­
nan mezarı son derece itinalı ve hassas çizgilerle yapılmış
renkli duvar süsleri ve metinlerle doludur. Hırsızların
yağmalamalarından bıkan Mısır yetkilileri M. Ö . IX yüz­
yılda çoğu firavunların mumyası ve süs eşyalarını onun
mezarında saklamışlardı. Onun döne- rns;�:;:JWWM
minde, bir Asya seferi dönüşünde geti­
rilen esirl er arasında İbrani'nin (Apiru)
de bulunması tarihte ilk kez İ braniler­
den söz edilmesine neden oldu.
Amenofis III: ( İ . Ö . 1390-1353) Tarihinde
hüküm sürmüş, XVIII. Hanedan döne­
minin Mısır kralı. (Bazı kaynaklarda İ . Ö .
M. Ö . 1408-1372 olarak da ele alınmış).
hiyerog­
lif yazısıyla adı. 1
Tutmosis iV (Tutmes) ile Mutemiya'nın .
oğludur. Mısır dilindeki Horus adı ise;
53
-4111 A ' d a n Z' y e M I S I R
"Nebmaatre" dir. Yunanlılar onunla Memnon'u aynı ka­
tegoride gösterdiler. Kesin olmamakla beraber annesinin
Mitannilli bir prenses olduğu tartışılıyor. Bir değişiklik
yaparak Taşralı bir ailenin kızı olan Teye ile evlendi. Ev­
lendikten sonra Teye son derece başarılı bir çizgi çizer.
Mısırlılar arasında "Halk kızı" olarak tanınır. Gösteriş
yapmayı seven bir kraldı. Güneş tanrısı Atan' a tapınmayı
o yaygınlaştırdı. Onun döneminde klasik Mısır sanatı en
yüksek doruğa ulaştı. İ mar planı içinde Luksor tapınağı­
nın en güzel kısımları, Nil'in sol kıyısında bulunan bir
alana yaptırdığı cenaze tapınağı Amenofıum'u süsleyen
Memnon dev heykelleriyle ve Ramos Teb mezarıydı. Ba­
rışçıl bir firavun olduğu için döneminde Mısır'ın egemen­
liği altında bulunan çoğu yerleri kaybetti. Babil kralı Ka­
daşman Enlil'in kızı Telika ile evlendi. Bu evliliğin doğru­
luğunu onun Babil kralıyla yaptığı mektuplaşmalar göste­
riyor. Telika Mısır' da "ventiu" olarak anıldı. Eşlerinden
birinin Amenofis tarafından öldürülmüş olabileceği tah­
min ediliyor. Diğer eşinin adı ise Teye idi. Mitanni kralı
Şuttarna'nın kızı Gilukhepa'yı İ . Ö . 1382 de haremine aldı.
Sonraki yıllarda Mittanilerin yeni kralı Tuşrata'nın kızı
Tadukhepa ile de bir evlilik yaptı. Bulunan belgelerden
dolayı zengin bir hareminin olduğu söylenir. İ . Ö . 1353'te
de öldü.
Amenofis iV: (Bak Akhenaton)
Amenoftis: İ . Ö . 1075-945 tarihlerinde XXI. Hanedan döne­
minin bir kralı olduğu söyleniyor . İ . Ö . 1009-1000 tarihleri
arasında egemenlik yapmıştır. Belge yetersizliği nedeniy­
le hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Amenofıum: Amenofis III'ün Teb'de Nil'in sol kıyısında
yaptırdığı cenaze tapınağı. Genellikle Mısır'ı yöneten fi­
ravunlar daha hayattayken kendileri için en güvenilir ba­
rınak olarak görmek istedikleri mezar tapınaklarını yaptı­
rırlardı. Amenofis III aynı modaya uyarak o da kendisine
tapınak şeklinde bir mezar yaptırdı. Bu mezar Nil nehri­
ls 4 nin sol kıyısındadır. Zaman aşımına uğrayan mezar bu-
A ' d a n Z' y e M I S I R �

gün harabe halinde olup sadece "memnon kolosları" kal­


mıştır.
Amen: (Bak Amun)
Amen-re: (Bak Amun-Ra)
Amen-Ra: (Bak Amun-Ra)
Amentıt: (Bak Ament)
Amentet: (Bak Ament)
Ament: Mısır Tarıçası olarak bilinir. Yeraltı dünyasının. tanrı­
çası olarak tapınıldı. Horus ve Hathor'un kızıdır. Yeralh
dünyasında ruhları karşılar. Kocasının adı da Aken'di.
Amentıt, Amentet adlarıyla da anıldı. Bu tanrıça Ramses
II'nin gözleri arasına üstü delikli bir haç koyarak, onun
gerçek sırlarının açık görünümüne (vision clairvoyante)
olmasını amaçlamıştı. iV. Ramses bu Tanrıçanın etkisinde
kalarak onu onurlandırmak için Tanrı Amon'la birlikte
oturan dişi bir Tanrıça olarak betimlenmiş bir heykelcik
yaptırdı.
Amenti: Cehenneme verilen ad. Eski Mısır inançlarında tan­
rıların inisiyeleri olan "ölüler kitabında" yargılama sıra­
sınd a suçlu bulunan ruhun gönderildiği yer . Bazı kaynak­
larda da " cennet" olarak işlenmiştir. (Bak Aaaru)
Amen-tet: "saklı yer" anlamında bir sözcüktür. Eski Mısır ta­
rihinde "batıdaki dağ" olarak da bilindi . Özellikle Osi­
ris'in ölül er kitabında yer alan bu sözcüğün Atlantis'i ifa­
de ettiği söylenir.
Amheh: Mısır mitolojisinde karma bir Tanrı olarak tapınılan
ve yer altı Tanıısı olarak bilinen bir ilah. Belge yetersizliği
nedeniyle kültü, törenleri ve kişiliği hakkında bilgi veri­
lemiyor.
Amin: (Bak Amun)
Amirtaios: XXVI. Hanedan soyundan gelen Sais prensidir.
Perslere karşı mücadele etti. Hakkında belge yetersizliği
nedeniyle daha fazla bilgi verilemiyor. ss i
-4111 A ' d a n Z ' ye M I S I R

Amn: Mısır mitolojisinde yeraltı dünyasında adından iyi ko­


nuşulan görünmez tanrıçadır. Bu tanrıçanın tanrıça
Ament olabileceği ihtimalinin yüksek olduğu söylenir.
Amofis: Yukarı Mısır' da Ölüler Tanrısı olarak tapınıldı. Ye­
rel bir Tanrı olduğu söyleniyor. Tapınma şekli, dinsel kül­
tü ve kişiliği hakkında hiyeroglif belgeler bulunmadığın­
dan daha ayrıntılı bilgi verilemiyor.
Amon: (Bak Amun)
Ammon: (Bak Amun)
Amon-Ra: (Bak Amun-Ra)
Amon-Re: (Bak Amun-Ra)
Ammon-ra: (Bak Amun-Ra)
Ammon Re: (Bak Amun-Ra)
Amosis: XXVI. Mısır Hanedanının 5'nci kralı olarak Mısır ta­
rihine geçti. İ . Ö . 568-526 yılları arasında egemenlik sür­
dürdü. Bazı kaynaklarda ise bu tarih İ . Ö . 568-525 olarak
ele alınmıştır. Yunanlılara karşı son derece zorba davra­
nışlar sergileyen Amosis, Apries ve Yunanlı paralı asker­
lere karşı ulusal bir halk ayaklanmasıyla darbe yaparak
iktidara geldi. Nebukadnezar' a karşı başarısız bir savaş
girişiminde bulundu. Mısır' da geleceğe yönelik son dere­
ce önemli toplumsal reformlar yaptı. Denizlerden gelen
tehlikeleri önleyerek Mısır'ın dıştan gelebilecek tehditlere
karşı üstünlüğünü gösterdi. Fenike ile Yunanistan'ı birbir­
lerine bağlayan ve bir köprü konumunda olan Kıbrıs' ı iş­
gal etti. Lidya Kralı Karun ile birleşti . Delta'ya yayılmış
tüm Yunanlı ticaret adamlarının iş konusundaki etkinlik­
lerini "Naukrotis" kentinde toplamayı başardı. Perslerin
gücüne karşı dayanabilmek için Lidya Kralı Krezüs, Spar­
ta ve Babil'le de bir ittifak kurdu. Ancak daha sonraları
Persler karşısında dayanamadı.
Amigdolyen: Eski tarihlere ait Yukarı Mısır' da Sibilyen civa­
rında bulunan bir çakmaktaşı. Bulunan bu çakmaktaşının
l s6 izlerinden yola çıkarak, Yukarı Mısır' daki son paleolitik
A'dan Z'ye MIS IR �

(paleolithique) uygarlığın siyah ırklar tarafından yapıldığı


kanıtlanıyor.
Am-khaibitu: "Gölgeleri yiyen" anlamında betimlendi. Mı­
sır'ın Ölüler Kitabında ruhun yargılanması sırasında
"Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüste; " . . . Qereret'ten (Nilin doğduğu
Mağara) geleni selamlarım, ben hiç hırsızlık yapma­
dım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapıl­
madan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Amonherheşep: XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı Ramses
III'ün çocuk yaşta ölen oğlu. Mezarı krallar vadisinde bu­
lundu.
Ammon: Arabistan' da bir kentin adıdır. Eski Mısır Tanrısı
Amon'un adından ilham aldığı söyleniyor. Yani kentin
kökü yine Mısır kültürüne dayanmaktadır. Arabistan' da
hüküm sürmüş olan Ammonoğulları'nın başkentidir.
(Ammonoğullarıyla ilgili Tevrat 1. Kitap'ta Lut ile tarihsel
bilgiler verilirken, Ammonoğullarının başına geçenin;
Lut'un kızlarından birini hamile bırakarak doğan oğlu ol­
duğu belirtilmektedir. Bakınız Tevrat Musa'nın birinci ki­
tabı.) Ptolemıos il Philadelphos döneminde bu yere "Phi­
ladelphia" adı verildi. Kent bugün Ürdün'ün başkenti
Amman' dır. Amman modern binalarla tarihsel kimliğin­
den uzaklaşmış bulunuyor.
Ammon: (Bak Mısır Tanrısı "Amon")
Ammonit: (Fr. Ammonite) Eski Mısır' da Teb kentinde kutsal
olarak tapınılan bir yerdir. Tanrı Ammon'un adından tü­
retildiği tartışılıyor.
Am-mit: (Mısır mit.) Üç bölümlü bir hayvan türü. Ön tarafı
timsah, vücudunun orta kısmı bir aslan ve arka butları da
gergedan biçiminde mitolojik bir hayvan. Neb-ket papi-
rüsünde her köşesinde köpek başlı maymunların bulun- 51 1
� A ' d a n Z' y e M I S I R

duğu "ateş gölü" nün kenarında uzanmış yatan bir yara­


tık olarak anlatılır. Ayrıca "Mısır'ın Ölüler Kitabında"
tanrıça Maat'ın saç tüyünün bulunduğu terazinin yanında
suçlu bulunan ruhları yemek için hazır bekler.

Ammıt: (Çeviri hatalarından Am-mit'in yanlış yazılmasın-


. dan kaynaklanan bir başka ad gibi karşımıza çıkar. Bak
Am-mit) Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır. Am­
mam, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt adlarıyla da tapınıldı.
Su aygırı şeklinde betimlenen kurnaz ruh yiyici bir tanrı
olarak bilinir. Bu tanrıça yargılama sırasında ruhları ye­
mek için hazır beklerdi. Ruh, günah işleyip bu tanrıça ta­
rafından yenildiği zaman bir daha doğamazdı. Bu işlem
ruhun Maat'ın salonunda yargılanması sırasında yapılır­
dı. (Bak Ammam, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt)

Ammut: (Çeviri hatalarından Am-mit'in yanlış yazılmasın­


dan kaynaklanan bir başka ad gibi karşımıza çıkar. Bak
Anı-mit) Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır Am­
mam, Amemaıt, Amut ve Ahemaıt adlarıyla da tapınıldı.
Su aygırı şeklinde betimlenen kurnaz ruh yiyici bir tanrı
olarak bilinir. Bu tanrıça yargılama sırasın­
da ruhları yemek için hazır beklerdi. Ruh,
günah işleyip bu tanrıça tarafından yenil­
diği zaman bir daha doğamazdı. Bu işlem
ruhun Maat' ın salonunda yargılanması sı­
rasında yapılırdı. (Bak Ammam, Amemaıt,
ve Ahemaıt)
Amon: Mısır' da bir vahanın adıdır. Bu va­
hada yaşayan bir Aman kahini Büyük İ s­
kender' in tanrısal kökenli biri olduğunu
söylemiş ve onun söylediği kehanet doğru­
lanmıştır. İ skender'in Mısır'ı kuşatacak bir
tanrısal kişi olduğunu belirtmiştir. Tarihsel
Amon 'un bir glifi

l ss
izlerden kalıntıların bulunduğu bu yer gü-
nümüzde "Sıva" olarak biliniyor.
A'dan Z'ye MISIR lllı-

Amon: İ lkel toplumların inançlarının bir benzeriyle donatıla­


rak başlangıç dönemlerinde hava, rüzgar ve gemiciler
tanrısı olarak bilinen Mısır tanrısıdır. Onun yaşadığı ya­
şamsal dönemi hiç bir Tanrı yaşayamadı dersek yanıl­
mamış oluruz. XII'nci Mısır hanedanları döneminde dev­
let Tanrısı olarak tanındı. Erişilmez, ulu ve bilge bir Tanrı
olarak gösterildi. Daha sonra kendisine ait olduğu söyle­
nen Teb'in dinsel ve siyasal yönden tarihini etkileyerek
yeni gelişmeler gösterdi. Dinsel ve siyasal açıdan hareket­
li bir dönem içinde önemli bir rol oynadı. Başında bir gü­
neş tekerini sıkıca saran iki büyük tüy taşırdı. İ nsan şek­
linde koç ya da boynuzları olan bir yaratık olarak gösteri­
lirdi. Zaman zaman Nil deltasının simgesi haline gelen
Amon, Mısır'ın Orta İmparatorluğu'ndan başlayarak si­
yasal gelişmelerle Amon-ra biçiminde gösterilip, evrenin
diğer yaratıcı gücü olarak bilinen Heliopolis' teki Güneş
Tanrısı'na benzetildi. Halkın gözleminde yaratıcı bir Tanrı
oldu. Savaş yapmayı seven ve zaferlerin kazanıldığında
mutlu olan krallar (firavunlar) Aman kültünü Afrika'ya
yayarken (Napata Amon olarak) yeni İmparatorluğun sa­
vaşçı kralları da onun adını bütün yakın doğuya yaydılar.
Savaş çıkartmayı seven, kışkırtıcı bir Tanrı olduğu söyle­
niyor. Savaşlardan getirilen ganimetlerle zengin olan
Amon rahipleri adeta devlet içinde devlet olma durumu­
na geldiler. Çoğu zaman da örgütlenerek firavunları etki­
lemeye çalıştılar. Firavun Akhenaton'un dışında diğer ra­
hip firavunlar, (ya da rahip krallar) yerin ve göğün sahibi
Amon'un Karnak'taki tapınaklarında büyüklüğünü bin
yıla yakın bir süreç içinde kanıtlamaya çalıştılar. Akhena­
ton Amon-ra'ya ait bütün heykelleri yıktırırken Aton'un
ondan daha güçlü olduğunu halka kanıtlamaya çalıştı.
Kısa süreli de olmuş olsa tarihte ilk defa din devrimi ya­
pılmıştı. İ . Ö . 664 yılında Asur ordularının Teb'i kuşatma­
sıyla Amon kültü de ortadan kalktı. İ stanbul Eski Şark
Eserleri Müzesi'nde Mısır tanrısı olan Amon'un eşi tanrı-
591
<1111 A ' d a n Z' y e M I S I R

ça Mut'a bir tarlayı adak olarak sunduğu bir tasviri göste­


ren kabartma yazılı taş koruma altına alınmıştır. Ley­
den' de bulunan bir papirüste tanrı Amen'in(Amon) gücü
ve görkemiyle ilgili; " . . . O, Amen kötülükleri kovar ve
hastalıkları yok eder. O, ilaçları kullanmaksızın gözü te­
davi eden bir hekimdir. O, gözleri açar, iltihapları(?) yok
eder. O, arzu ettiğini Duat' dan(Ötekidünya) kurtarır. O,
insanı kalbinin arzu etiklerine karşı korur. Hem gözler ve
hem de kulaklar ona aittir. O, sevdiği kişinin bütün yolla­
rı üzerindedir. O, bir saniye geçmeden önce onu çağıranın
yanına oldukça uzak bir mesafeden gelir. O, insan hayatı­
nı yüksek(uzun)kılar. O, insan hayatını kısaltır. O, kendi­
sini sevene kaderinin biçmiş olduğundan daha fazlasını
verir. Amen su üzerine büyülü bir söz söylediği ve adı su­
ların üstünde olduğu zaman eğer ismi söylenirse, tim­
sah(?)güçsüzleşir, rüzgarlar geri gönderilir, kasırgalar ge­
ri püskürtülür . . . " şeklinde bilgiler yer almaktadır.
Amre kültürü: Orta Mısır' da "Bakırtaş Kül tür Evresi" .
Am-senef: "Kan Yiyen" anlamında betimlendi. Mısır'ın Ölü­
ler Kitabında ruhun yargılanması sırasında "Maat" m sa­
lonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belir­
tilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı ve işlevi ruh
tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının gö­
revini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur.
Papirüste " . . . Duvarlarında silahlar olan evden geleni se­
lamlarım, tanrının mülkiyetinde olan hayvanları katlet­
medim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama ya­
pılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Amset: Mısır mitolojisinde Horos' un 4 erkek çocuğundan
başka da çocuğu olabilir düşüncesi yaygındır. Ancak mi­
tolojik öykülere aldırış etmeyenler Horos'un sadece 4 ço­
cuğunun olabileceğini savunurlar. Horos'un insan başı
biçimindeki kapakların süslediği ve ölülerin iç organları­
nın konulduğu dört "kanobos" un kutsallığından söz edi­
lir. Amset'in figürü bu kaplardan birinin kapağını süsler.
A ' d a n Z ' ye M I S I R �

Amsit: Mısır tanrısıdır. Imset, Imsety adlarıyla da anılır. Ho­


rus'un oğullarından biridir. Ölünün karaciğerinde sakla­
nır. Mumyalanan karaciğerlerin insan başlı bakıcısıdır.
Amsu: Mısır ölüler kitabında adı geçen bir Tanrı. Muhteme­
len Maat'in salonunda görev yapan 42 tanrıdan biri oldu­
ğu söylenir.
Amular: Eski Mısır metinlerinde Suriyeli "Sami kavimlerine"
verilen ad olarak geçiyor. Zalim ve gaddar oldukları tartı­
şılıyor. Bunlar Mısır'a düzenledikleri kanlı istilalar yü­
zünden nefretle kınandılar. Hiçbir zaman sevilmediler.
İ . Ö . XVII. yüzyılda yaşadığı söylenen Tanrılar ve Nil neh­
ri boyunca bölgedeki bütün halkların düşmanı sayıldılar.
Amun: Amman, Amen, Aman adlarıyla da tapınılan mısır
tanrısıdır. Bir başka isim olan " Amin "olarak da bilinir.
Karısının adı Amaunet' tir. Güneş tanrısı Ra ile birleşerek
Aman Ra oldu.
Amun-Re: (Bak Amun-Ra)
Amun-Ra: İ ki tanrının birleşmesiyle meydana gelen tanrısal
birlik. Anlamı da "görkemli güneş "şeklinde tanımlandı.
Amen-Ra, Amen-re, Amon-Ra, Aman-Re, Ammon-ra,
Amman Re adlarıyla da anılan güneş tanrısıdır.
Amun adası: Nil nehrinin ortasında yer alır. Elephantine
Adası'na da yakındır. Burada ağaçlar ve tropik bitkiler
yetiştirilmektedir.
Amurtaios: (İ . Ö . 404-398) Eski Mısır' da hiyeroglif yazısıyla
yazılış biçimi " Amunertaıus" şeklindedir. "Aman verdi"
anlamındadır. Manhethon'nun açıklamalarına göre tek
başına XXVIII. Hanedanı yöneten Mısır kralı. Sais kral ai­
lesinin bireylerinden biri olduğu söylenir. Dara il ile 6 yıl
savaştı. 6 yıl yönetiminde hiç muhalefet görmedi.
Amut: (Msr. Mit) " ölü yutan" anlamında kullanıldı. Yaşama
uygun olmayan, dürüst olmadığı kararına varılan ölünün
kalbini yutan bir Mısır tanrısıdır. Cehennem zebanisi gö-
revi yapar. Amut adı muhtemelen Anı-mit ya da Amit 611
A'dan Z'ye MISIR

olarak da bilinen zebaninin adının çeviriler sırasında bo­


zulmuş şeklidir. (Bak Am-mit)
Amyntas: Makedonya kökenli maceracı biri olduğu anlatılır.
Antiokhos'un oğludur. Uzun süre Dara'nın hizmetinde
çalıştı. İ . Ö . 333 yılında İ ssos savaşında Perslerin yanında
yer aldı. İ . Ö . 330' da ise Mısır' da öldü.
Amyrtaios: Amurtaios " Amunertaıus" ile ayni kişi olduğu
söylenir(!) Sais kentinin Mısır' daki prensi. (İ . Ö . 404-398)
tarihlerinde hüküm sürdüğü kanıtlandı. Asya' da fırtına­
lar estiren Artakserkses yönetimindeki Perslerin baskı­
sından kurtulmak için çok çabaladı. İ . Ö . 460' da Yunanlı
paralı askerlerin desteğiyle halkın başlattığı kurtuluş ha­
reketinin önderi oldu. Halkın özgürlüğünü İ . Ö . 449 yılına
kadar korudu. Ancak İ . Ö . 410 yılında yeniden bir iç ça­
tışmaya tanık oldu. İ syanın tehdidi altında kaldı. İ . Ö . 404
yılında Dara II tarafından Mısır' ın bağımsızlığı kabul
edildi. Arnyrataios XXVIII. hanedanını tek başına kurdu
ve Mısır'ı temsil etti.
Anat: Mısır' da savaşçı bir tanrıça olarak tapınıldı. Mezopo­
tamya' da tapınılan tanrıça Baal onunla özdeşleştirildi.
Mezopotamya' da ayrıca " Anath" adı da kullanılmıştı.
Belge yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kişiliği hak­
kında bilgi verilemiyor.
Anaglif: Firavunu takdis etmek üzere tapmak duvarlarına
kazman hiyeroglif. Genelde Aman rahipleri tarafından
uygulanan bu işlem daha sonraki rahipler tarafından da
devam etmiştir. Amaçları takdis edilen firavunun tanrılar
tarafından görülmesi olarak değerlendirilir.
Anana papirüsü: Mısır hiyeroglif metinlerinin en güzel ör­
neği bu papirüste yer almaktadır. Papirüsün adı Seti
II'nin başkatibi ve kraliyet danışmanı olan Anana' dan ge­
lir. Çünkü papirüs onun tarafından yazılmıştır. Katiplik
görevini İ . Ö . 1320 civarında yürütüyordu. Papirüste ilginç
notların yanı sıra geçmişin sırlarından da söz edilmekte­
dir. Amenti'nin en güzel girişi bu papirüste ele alınmıştır.
A ' d a n Z' y e M I S I R .,...
Anana olarak adlandırılan papirüs' ün gerçek adı ise hala
bilinmemektedir.
Ancti: Antik Mısır uygarlığına imza atan Tanrılardan biridir.
Busiris kentinin eski koruyucusu. Halkın gözünde her ge­
çen gün büyüyen (Tanrı-kral) Ancti, başında iki büyük
tüy, sırtında bir şerit, sakallı, ellerinde krallık asası "heka
ve kama" tutan bir kişi olarak tanımlanmıştır. Erken dö­
nemden başlayarak, Busiris' te yerini Tanrı Osiris' e bırak­
mak zorunda kaldı. Osiris ise ona ait bazı kişisel özellikle­
ri koruma altına alarak benimsedi. Onun bilge düşüncele­
rini en iyi şekilde değerlendirdi.
Anecib: (Eski Mısır dilinde Miebis olarak yer aldı.) 1. Hane­
dan (İ . Ö . 3000-2800) Mısır kralı. Hakkında yeterli belge
bulunamadığından krallığı ve siyasal kimliği hakkında
daha fazla bilgi verilemiyor.
Ançes-en-paton: (Ankkhsenamon olarak bilinir.) Akhena­
ton'un kızlarından biri. Tutankhamon'un üvey kızkardeşi
olduğu anlatılır. Kraliyetteki veraset nedeniyle üvey kar­
deşi Tutankhamon ile evlendirildi. Evlendikten sonra
Amon başrahibi Ay tarafından adı " Ançes-en-Amon (An­
kesenamon)" olarak değiştirildi. (Bak Ankesenamon)
Anedjtı: (Bak Andjet)
Andjety: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Aneztı ve Anedjtı
adlarıyla da anıldı. Yeraltı dünyasının tanrısıdır. "yeniden
doğuşun" tanrısı şeklinde saygı gördü. Karısının adı ise
Anıt'tı. Beraber yeraltı dünyasının "yeniden doğuş" tan­
rıları şeklinde de tapınıldı. Önce çiftlik hayvanlarıyla evcil
hayvanların tanrısı olarak tapınıldı. Başında bir ineğin
bağırsağıyla tasvir edildiği belirtiliyor.
Anet: Mısır mitolojisinde tapınılan bir varlık. Abtu ve Anet,
Güneş Tanrısı Ra'nın kayığının önünde yüzen iki balıktır.
Bunlara ku tsal balıklar olarak tapınılırlar. Kayığın önünde
yol açıcı oldukları ifade edilir. (Bak Abtu)
Aneztı: (Bak Andjety) 6 31
� A'dan Z'ye MISIR
Anhheprure: İ . Ö . 1336-1333 tarihleri arasında XVIII. hane­
dan döneminde Mısır kralı Semenhkare' nin Mısır dilin­
deki Horus adı. (Bak Semenhkare)
Anhneseferibre: XXVI. Hanedan dönemi Mısır kralı Apri­
es' in kız kardeşidir. Teb kentinde "Tanrıların zevcesi"
olarak Aman başrahipliğine getirildi.
Anhur: Mısır tanrısıdır. Inher, Onuris adlarıyla da anılır.
Özellikleri Savaşçı Tanrılar olan Tra, Shu ve Horus ile ka­
rıştırıldığı da ifade ediliyor. Tanrıça Hathor'un oğludur.
Düşmanlarını katleden biri olarak tapınıldığı için "katil
tanrı" şeklinde de betimlendiği görülür. Seksi bir erkek
olmakla birlikte, oldukça eski bir şapka ve şapkada dört
tüy taşırdı. Yaratıcı tanrılardan biridir.
An-a-f: " Kolunu getiren" anlamında betimlendi. Mısır'ın
Ölüler Kitabında ruhun yargılanması sırasında "Maat" ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be­
lirtilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı­
nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunlu­
dur. Papirüste " . . . Aukert' ten geleni selamlarım, şehrin
tanrısını küçümsemeyi düşünmedim . . . " şeklinde tanıtılır.
Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz iti­
rafları yapmak zorundaydı.
Anıt: Mısır tanrısı Andjety'ın dünyevi eşi olduğu söylenir.
Eşiyle beraber yeraltı dünyasının tanrıları olarak tapınıldı.
Ani: Osiris dininde ölüler kitabının katiplerinden birinin adı.
Yazılarında " Osiris ani der ki" diye başlar. Maat'i salo­
nundaki yargılama metinleri ilgi çekici olarak bilinir. Hat­
ta Maat'i salonunda katip Ani'nın yargılanmasını uzunca
anlatılır.
Aniba: Eski adı "Milam" dır. Vavat'ın idari merkezi olarak
Yeni Krallık Dönemi' nde önem kazandı. Orta Krallık Dö­
nemi' nde yapıldığı tahmin edilen bir kale ve Milamh Ho­
rus'un bir tapınağı vardır. Senvosret I tarafından yapılmış
olduğu tahmin edilmektedir. Ancak kalıntıların çoğu
A ' d a n Z ' y e. MISIR �

XVIII. hanedan dönemine attir. Rarnses IV döneminde


Vavat Krallığı'nın varisi Peniut'un mezarı burada bulun­
du. Ancak bu mezar Amada yakınlarında bir yere taşın­
mıştır.
Aniu: Ölüler kitabında adı geçen bir Tanrı. Kaynak yetersiz­
liğinden dinsel kimliği hakkında bilgi verilemiyor.
Anget: Mısır' da bir Tanrı. Elephantine'nin Su Tanrısı olarak
bilinir. Mısır dilindeki adı " kucaklama" anlamındadır.
An-hetep-f: "Armağanın-adağını getiren" anlamında betim­
lendi. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüste, " . . .Sau' dan geleni selam­
larım, şiddet içeren davranışlarda bulunmadım . . . . " şek­
linde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce
bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Anhurerau: Ramses II'nin çocuklarından biri olduğu söyle­
nir. Cesaretli biriydi. Kardeşi prens Setna-Khaemwese ile
birlikte Thot'un büyülerle dolu olduğu söylenen kitabını
bulmak için Ölüler kentinde gömülü olan prens Nefer­
kaptah'ın mezarında kazı yapmaya gitti .
Ani Papirüsü: Mısır' ın ölüler Kitabında Maat' ın salonunda
yargılanan katip Ani ile ilgili bir metindir. Bu metindeki
yargılanma sahnesi ezoterik yapısını hala korumaktadır.
Katip Ani'nin yargılanma sırasında suçsuz olduğunu be­
lirtmek için sergilediği enerji, bilgi, hazırcevap oluşu ve
42 tanrı huzurundaki yargılanışı en ince ayrıntısıyla belir­
tilir.
Anka: Kaf Dağı' nda yaşadığına inanılan ve Mısır mitoloji­
sinde adı sıkça geçen bir kuş türü. Bu kuş kartal büyüklü­
ğünde kızıl ve yıldız kanatlı efsane kuş olarak tanımlanır.
Mitolojideki öyküsünün özeti ise; kuş kendini çalılıkların
üzerinde yakar ve daha sonra yeni baştan doğururdu. 65 j
..._ A ' d a n Z' ye M I S I R
Ankh: (Pi-Ankh adında bir firavun'un varlığından da söz
edilmektedir) . (Bak Pi-Ankh) Mısır' da dinsel yaşamda ha­
la sırı çözülmemiş bir simgedir. Betimleme çizimi de bü­
yük "T" harfi şekli üzerine yerleştirilmiş dairesel bir şekil­
le çizilir. Ankh, en yaygın eski Mısır sembollerinden biri­
dir. Bu simgenin sadece varlığı temsil etmediği, yaşam­
daki enerjinin gerçekleşmesi ve ilerlemesi biçiminde de
değerlendirildiği söylenir. Öldükten sonraki yaşamın
enerjisinin devamını sağlayan bir dinsel simge olarak an­
latılır. Ankh'ın izole edilmiş sırları hala çözülmediği gibi
bazı araştırmacılar bu simge için gökyüzü kayığının çekici
kayışı (halatı) olabileceğini ileri sürerler. "kalk ve git" an­
lamında simgesel bir düğüm, anahtar, bir insan figürü ya
da gökyüzünde güneşin yoluna devam etmesini belirle­
yen bir simge olup olmadığı hala tartışılıyor. Simgenin
gerçek anlamının da " senin arzuladığın her şey" anla­
mında olduğu açıklandı. Belge yetersizliği nedeniyle sır­
ları henüz çözülemedi. Ancak Mısırlıların inandıkları bir
dinsel simgedir. James Churchward'un araştırmalarında
Ankh, Mu kıtasında "T" şeklinde bir sembolle belirtilmiş
ve "Tau" şeklinde gösterildiği söylenmektedir. Teu'nun
ise "Ta-ha" şekliyle okundu ğunu ifade etmektedir. Ta­
ha'nın anlamı da " yıldızlardan gelen sular" şeklindeydi.
Ejiptologlar, "T" nin üstündeki dairesel şeklin Mısır tanrısı
Ra'yı temsil ettiği inancında birleşirler.
Ankhet: Anuket, Ankt adlarıyla da anılır. Mısır tanrılar pan­
teonunda Nil tanrıçası olarak tapınıldı. Bu tanrıçanın gö­
revi Nil suyunu temiz tutmak ve korumaktı. Önemli bir
tanrıça olduğu ifade edilir. Babası Khnum ve kızkardeşi
Satet ile Elefantine'nin üçlü tanrısal ilişkisini sembolize
ederdi.
Ankhor: Teb kentinin soylu ailelerinden. Amon rahibidir.
Krallar vadisinin güneyindeki mezarında duvar süsleme­
leri silindiği için nasıl betimlendiği bilinmiyor .
Anouke: Mısır' da savaş tanrıçası şeklinde tapınıldı. Bir yay
ve okla dolaştığı ifade edilen bu tanrıçanın bazen tanrıça
A ' d a n Z' y e M I S I R �

Neith gibi adaletli olduğu anlatılır. Anouke hakkında ne


yazık kı yeterli kaynak bulunamamıştır.
Anktifi: Yaklaşık İ . Ö . 2180 yıllarında Teb'i Elephantine' den
ayıran Hierankopolis ile Edfu eyaletlerinin sorumlu valisi
ve yöneticisidir. Bağımsız hareket etti. Mezarı Moalla' da
bulundu. Mezar yazıtında o dönemin yüksek olarak bili­
nen firavunlar politikasının dar bir çerçevede yürüdüğü­
nü belirtir. Ekonomik sıkıntılardan yakınarak tebaasının
en önemli ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı kaygısını yazar.
Halkına, sorunları çözdüğü için kendini bir Tanrı gibi
gösterir.
Annu: Heliopolis'in hiyerogliflerdeki adı. Mısır'ın ölüler ki­
tabında sıkça kullanılmıştır.
Anpu: (Bak Anubis.) .
Anru-tef: Ö lüler kitabında mutluluk bölgesi şeklinde tanıtı­
lır. Ruhlar kapısı anlamındadır.
Antef: (İ . Ö . XXII-XXI) XI Sülaleden Orta İ mparatorluğun ku­
rucuları olan 6 firavuna verilen ortak ad. İ . Ö . 2130-2069
yıllarında egemenlik sürdürdüler. Antef I, Antef II Oua­
hankh ve Antef III olarak. Antef adıyla anılan bu ilk 3 fi­
ravun Herakleopolis sülalelerinin (X. Sülale) iktidarına
son vererek Mısır' da devam eden merkezi Monarşik yö­
netimin saygınlığını yeniden sağlamaya çalıştılar. Antef II
Ouahankh'ın Teb devletinin gerçek kurucusu olduğu sa­
nılır. Zor durumda bulunan krallığı huzura kavuşturdu­
lar. Monarşik düzenin dağılan birliğini yeniden kurdular.
Teb kentini ilk defa başkent yaptılar. Kendileri de Teb
şehrinin yerlileriydiler. XVII. Hanedan tarafından İ . Ö.
1600 yılına doğru aynı ortak adla hüküm süren üç hü­
kümdarın daha yaşadığı tartışılıyor. Bunlar hakkında ye­
terli derecede belge bulunmadığı için kesin bir şey söyle­
nemiyor.
Anti: Mısır' da gemi ve gemicilerin tanrısı olarak tapınıldı.
İyi bir deniz yolculuğu yapılmak istenirse onu dinlemek
zorunluluğu vardı. Anti adlı bir tanrının da Mısır Ölüler 67j
-1111 A ' d a n Z' y e M I S I R

kitabında ruhun yargılaması sırasında "Maat" adlı salon­


da hazır bekleyen 42 tanrıdan biri olarak belirtildiği gö­
rülmektedir. (Bak Anti.)
Anti: Mısır'ın Ölüler Kitabında ruhun yargılanması sırasın­
da " Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin
adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının
adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ru­
hun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bil­
mesi zorunludur. Papirüste, " . . . Annu' dan (Heliopolis)
geleni selamlarım, haksız yere gazaba yol açmadım . . . "
şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Antiemsaf: Mısır dilindeki adı "Ne fer ka re" . (İ . Ö . 2348-
2320) (bazı kaynaklarda İ . Ö . 2348-2198 olarak ele alınmış)
VI. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Pepi il "Ne fer ka re"
adındaki oğludur. İ ktidara geldiği zaman son derece yaş­
lıydı. Bu nedenle ancak 13 ay krallık koltuğunda otura­
bildi.
Anubis: Kaynaklarda Anpu, Imeut, Ienpw, Inpu, Lenpw
ve Yınepu adlarıyla da tanımlamalar yapıldığı görülür.
Başlangıçta Nephthys ve Ra'nın oğlu olduğu söylenir.
Bazı kaynaklarda Seth'in yeğeni olarak belirtilince Ho­
rus'un kardeşi, Osiris ile İ sis'in de çocuğu olacağı tahmin
ediliyor. Ölüm lordu olarak da anılır. Bazı kaynaklarda
tanrıça Hesa'nın oğlu olduğu şeklinde anlatımlar var. Ona
"kemikleri yeniden toplayan" aşağı alemin "kapı açıcısı"
da denir. Ayrıca ölenlerin ruhlarının yargılandığı tanrılar
mahkemesinin başta gelen kişisidir. Mısır dilindeki adı
" İnpu" dur. Çakal olarak bilinen Mısır Tanrısı . Köpek ola­
Mısır tanrısı rak da tanıtılıyor. Çakal başlı bir insan görünümünde ta-
Anubis nımlanır. Anubis, kardeşi tarafından öldürülen ve daha
sonra da tanrılaştırılan Osiris' in mumyalanmasında İ sis' e
yardım etti. Ölüler Tanrısı ve ruhların kılavuzu olarak
gösterildi. Mısır' da ölüler kenti olarak görülen mezarların
Tanrısı oldu. Maat'i salonunda ruhun tartılması, törenle-
A 'dan Z'ye MISIR �

rin tamamlanması için ölüyü karşılayıp, elinden tutarak


Osiris'in huzuruna götürür. İ skenderiye'nin Serapis ve
İ sis tapınmasında (yani mezheplerinde) yer aldı. Hermes
ile özdeşleştirilerek Hermanubis adını aldı. Doğmamış
olan firavunların isimlerini Heliopolis'in kutsal ağacına
yazardı. Ölülere söz verilen ölümden sonraki yaşamın
simgesi olan bir asanın da sahibiydi. Mısır tarihinde din­
sel alanda önemli bir konumunun olduğu kanıtlanrnıştir.
Bununla ilgili en görkemli tapınak Orta Mısır' da Yunanlı­
ların Kynopolis olarak adlandırdığı ve "köpekler şehri"
anlamını taşıdığı kenttir. Güzel tapınaklarından biri de
büyük köpek heykellerinin yer aldığı Deyr-ül Bahri' deki
tapınağıdır. Daha sonraki hanedanların yönetim şekilleri­
nin değişmesiyle onun kültü yerine Osiris kültü hakim
oldu .
Anuket: (Anget) Mısır mitolojisinde Soğuk su
dağıtıcısı olarak da biliniyor. Yukarı Mısır,
Elefantine çevresinde tapınıldı . Khunum ve
Seti' nin kızları olarak tapınılmıştır. Sembol
olarak kullandığı hayvan Gazel' di. Başına
tüylü bir taç takarak betimlenir. Teb' deki üçlü
tanrılardan üçüncü üye olarak ele alınıyor.
Anuka adıyla da bilinir.
Anukis: Hakkında yeterli derecede kaynak bu­
lunmayan Mısır tanrıçasıdır. Elephan-tine ya­
kınlarındaki " sehel'' adasında kadın görünü­
münde betimlenen bir tanrıça olduğu anlatılı­
yor. Hanum ve Satis'le bir üçlü oluşturmuştu.
Ancak yaşamları hakkında bulunan bulgular
henüz yeterli değildir. Her iki yanında gazel
bulunan beyaz bir taç takardı.
Anusir: Tarihsel yapısıyla firavunlar kenti olarak Mısır tanrıçası
bilinen ünlü Memfis kentinin çok yakınında Anukis 'in bir glifi
hanedanlar döneminde yaptırılan çeşitli tapı­
nak, saray ve mezarların bulunduğu sit alanı. Ancak Nil
<ıllll A 'da n Z' y e M I S I R
deltasında bulunan Abusir Busiris'ten ayrı tutulması ge­
rekiyor. Çünkü sadece isim benzerliği vardır. Nekropo­
lis'te yapılan kazılar sonucu 14 tapınak şeklinde piramit
harabesi bulundu. Bunların Mısır hanedanlarından V. sü­
laleye ait olduğu söylenmektedir. Yönetime geçen krallar
tarafından yaptırılmışlardır. O çağda krallar ölmeden ön­
ce kendilerine tapınak şeklinde mezarlar yaptırırlardı.
Antinoupolis: (ya da Antinoe) Eski Mısır hükümdarlığında
Teb' de bir kent adı. Yunan İ mparatoru Hadrianus tara­
fından gözdesi Antinoos adına yaptırdığı söylenen bir
kenttir. Bu kentte İmparatorun sevgilisi olan Antinos'un
mezar kalıntıları bulundu. Kentin bu günkü adı ise "Şeyh
Abadah" tır.
Antinoos: İmparator Hadrianus' un güzelliğiyle adından söz
ettiren gözdesidir. Mitolojilerde imparatorun yaşamını
uzatmak için kendini Nil'in sularına attığı söylenir. Kral
onu tanrılığa kadar yüceltti. Onun için en iyi ressamlara
portresini çizdirdi. Adına bir kent kurdu. Kentin adı ise
Antinoupolis (ya da Antinoe). Bir çok eski heykel tasarı­
mına konu olan Antinoos, Bacchus ve Apollon ile karıştı­
rıldı. Yapılan heykellerin güzel olanları Roma' da, Napoli
Müzesinde (Vatikan, capitolino) ve Atina Milli Müze­
si'ndedir.
Any: Yeni İmparatorluk döneminde yazdığı yazılarla " ah­
lakçı" bir yazar olduğu anlaşıldı. Papirüslere yazdıkları
yazıları günümüze kadar ulaştı. Bu yazılarda aile ve top­
lum davranışlarını dinsel bir ahlak içinde belirtir.
Apademak: İ . Ö . III. yüzyılda yaşamış olabileceği düşünülen
" Aslan Tanrı" olarak açıklanan bir Mısır Tanrısıdır . Ape­
demak adıyla da anıldı. Görünmez bir ruh şeklinde ta­
nımlayan araştırmacılar da var. Zaferi getiren bir tanrı
olarak ilgi gördü. Bu tanrının ışık gibi bir görüntüsünün
olabileceği tahmin ediliyor. Hakkında, belge yetersizliği
nedeniyle daha fazla bilgi verilemiyor.
Apedemak: (Bak Apademak.)
A ' d a n Z' ye M I S I R llıı-

Apep: Bu tanrı Aapep, Apepı ve Apophıs adlarıyla da tapı­


nıldı. "Karanlık ve kargaşanın kötü ruhlu yılanı" şeklinde
tanımlandı. Güneşi yok etmek için günlük deneyler ya­
par. Yutmayı seven bir tanrı olduğu şeklinde ifadeler var.
Özellikle büyük yılan canavar şeklinde tanımlanır. Yeraltı
dünyasında yaşar ve Ra' ya her akşam üstü tekmil verme­
si için güneş tanrısına yalan söylediği açıklanır. (Bak
Aapep, Apepı, Apophıs.)
Apepi: (Bazı kaynaklarda Apoprı " Aakenenre" olarak geçer.)
Bu tanrıya Aapep, Apep ve Apophıs adlarıyla da tapınıl­
dı. Horus adı " Auserre" dir. XV-XVI. Hanedan olan Hyk­
soslar dönemindeki (İ . Ö . 1573-1533) Mısır kralıdır. Hak­
kında yeterli belge bulunmamaktadır. Ancak 40 yıl gibi
uzun bir süre krallık koltuğunda oturmuş olduğundan
sözedilmektedir. (Bak Apep, Apepı, Apop his.)
Apet: Kafası dişi bir aslan, iki memesi sarkık bir şekilde gö­
rünen, analığı ve emzirmeyi temsil eden bir tanrıça olarak
tapınıldı. (Bak Taweret.)
Aph: Eski Mısır dilinde "Yabani domuz" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde benzerliği de "Yabani do­
muz" anlamına gelen " Aac" sözcüğü olarak incelendi .
Api: Eski Mısır dilinde "Baş, reis" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde benzerliği de "Baş, reis" anlamına
gelen " Apu" sözcüğü olarak incelendi.
Apiganı: Tanrının bir anlık görünümü. Bazı tapınaklarda
yapılan pencereler bununla ilgili olarak düşünüldü. Mı­
sırlılar bazı tapınaklarda pencere şeklinde aralıklar bıra­
karak tanrıların bir gün orada belireceklerine inanırlardı.
Apiru: Mısır' daki tapınak ve mezar odalarında yazılan " du­
var metinlerinde" anlatıldığına göre büyük bir ihtimalle
İbranilere verilen ad . Bu ad ilk kez Amenofis il döne-
minde kullanıldı. 711
-11111 A'dan Z'ye MISIR
Apis: Kutsal Mısır boğası. Mısırlılar Apis boğasının su ihti­
yacını özel su kaynaklarında gi­
derir onu Nil Nehrinin suyundan
uzaklaştırırlardı. Memfis' teki halk
bu boğayı kutsal gördüğü için ta­
parlardı. Öküz şeklinde bir Tanrı
olarak betimlendi. Haap, Hap,
Hep, Hepı adlarıyla da tanındı.
Alnında bir hilal, sırtında akba­
bayı andıran lekelerin bulunması
halkı şaşırttı. Kısa süre içinde
Tanrı Ptah ile özdeşleşerek onun
Mısır'dn tnpınılnn Apis boğasının heykeli
bedensel görünümüne büründü.
Eski İ mparatorlukta güneş Tanrısı
Ra'ya tapınma önem kazanınca, Apis bu defa da kendisini
onunla özdeşleştirmek istedi . "Güneş kursu" duvar ka­
bartmalarında boğanın iki boynuzu arasında gösterildiği
için Apis'in Ra'ya yönelmesinin en iyi yolu olduğu anla­
şılmıştır. Sonunda Osiris ile birleşen kişiliği cenazelerde
yapılan törenlerle ilgili nitelik aldı. Hayatta iken bir tapı­
nakta beslenmişti. Ölünce "Osiris-Apis" olarak tanımlan­
dı. ("Osar-api" "Serapis" adı da buradan gelir.) Sakka­
ra' da Apis' e tapınmanın önemi de yükselmişti. Mumya­
lanarak özel bir mezara gömüldü . Kutsal Apis boğası Na­
zım Hikmet Ran'ın şiirlerine de konu oldu. " Cevap" adlı
şiirinde Nazım Hikmet şöyle seslenir " . . . Behey! /Kara
boynuz gibi kaşlı / Mukaddes Apis başlı adam." Apis
mezarlarına "Serapeum" denir.

Apries: (İ . Ö . 589-570) Tarihlerinde XXVI. Hanedan dönemi


Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Haaibre" dir.
(Bazı tarihlerde İ . Ö . 589-570/ İ . Ö . 588-568 olarak ele alın­
dı.). Hiyerogliflerde "ha-ıb-re", " Re'nin yüreğini sevindi­
ren" anlamında belirtildi. Psamtik il (Psammetikus il) ye­
rine tahta geçti. Sur kentini koruması altına alıp, 13 yıl
A 'dan Z'ye MISIR llJJJı-

boyunca abluka altında tuttu. Nabukadnezar II'nin baskı­


larına ve dayatmalarına rağmen Mısır' ı ele geçirmesine
engel oldu. Kendi döneminde güçlenerek Babil Krallığı'na
baş kaldırdı. Yahudilerin yurtlarından ayrılmaya başla­
malarıyla Kudüs'te onları kabul etti. Bunların arasında
Yeremya peygamber de vardı. Onlara krallığın desteğini
gösterdi. Teb' e "Tanrıların zevcesi" olarak kızkardeşi Ah­
nesneferibre' yi Aman başrahibi olarak gönderdi. Libya
saldırısı onun saltanahmn sonunu hazırladı. Yunanlı pa­
ralı askerlerin de yer aldığı ordusunu Memfis önünde ye­
nen Amosis tarafından tahttan indirildi. 60 yıl hüküm
sürdürmüş olduğu söyleniyor.
Apoheosis: Yunanca dilinde tanrılaştırma anlamında bir
sözcüktür. Tereddütsüz bir şekilde firavunlar yerine İ s­
kender Mısır' da tanrılaşmıştır. Tanrılaştırma ile ilgili tö­
renler Mısır' da da yapılmıştır.
Apollinopolis: Mısır' da üç Yunan ve Roma karışımı birleşik
bir şehir adı. Bunlardan Mısır dilindeki " Ha-hor" "Tanrı
Horus'un şehri" dedikleri yer, Apollinopolis Magna' dır.
Potelemioslar burada büyük bir tapınak yapmışlardı.
Apofis: Hayksoslar Mısır'ı işgal ettikten sonra
XV ve XVI. hanedanları kurdular. Bu hane­
danlar sırasında "Apofis" adında iki kral
Mısır' da egemenlik sürdürdü.
Apofis 1: XV-XVI. hanedanlar döneminde
Hayksos kökenli olan ve Mısır' da egemenlik
sürdüren bir kral. Belge yetersizliği nedeniy­
le krallığı ve siyasal kimliği hakkında daha
fazla bilgi verilemiyor. Tarihsel kaynakların
ifadelerine göre altı Hyksos kralından biri
olduğu belirtiliyor. Kral Apofis J'in
hiyeroglif yazısıyla adı.
Apofis il: XV-XVI. hanedanlar döneminde
Hyksos kökenli olan ve Mısır' da egemenlik sürdüren bir
kral.
-41111 A ' d a n Z' ye MISIR

Apophıs: Bu tanrıya Aapep, Apepı ve Apep adlarıyla da ta­


pınıldı. "Karanlık ve kargaşanın kötü ruhlu yılanı" şek­
linde tanımlandı. Yutmayı seven bir tamı olduğu şeklinde
anlatımlar var. Özellikle büyük yılan canavar şeklinde ta­
nımlanır. Yeraltı dünyasında yaşar ve Ra'ya her akşamüs­
tü tekmil vermesi için güneş tamısına yalan söylediği
açıklanır. (Bak Apepı, Aapep, Apep.)
Aptet: (Bak Taweret.)
Apx: Eski Mısır dilinde " Kaplumbağa" anlamında tanımlan­
dı. Sözcüğün Maya dilinde benzerliği de "Kaplumbağa"
anlamına gelen "Aac" sözcüğü olarak incelendi.
Arensnufis: Nubye' de tanrılaştırılmış yerel birisiydi . Yerel
Tanrı Mandulis'in kardeşidir. Dendur tapınağının duvar­
larında iki kardeşin tamılaştığı belirtilmektedir . Mısır
dinsel geleneklerinde merkez tanrı dışında yerel tanrılara
da önem verilmiş ve tapınılmıştır.
Ara dönem: Birinci ara dönemin İ . Ö . 2134-2040 tarihleri ara­
sında oluşmuş olabileceği tahmin ediliyor. Bu dönem ta­
rihçilerin anlatımlarıyla Mısır'ın bölündüğü dönem ola­
rak kayıtlara geçti. IX ve X. Hanedanlar tarafından yöneti­
len bölümlerden biri Herakleopolis (İh-nasya-el-medine);
diğeri de Teb kentini başkent yapan XI. hanedan kralları­
dır. Bu bölünmelere rağmen Herakleopolis bölgeye hakim
durumdaydı. Burada yeni hanedanlar, eyaletlerde görevli
valilerin kendilerini kral ilan etmeleriyle başlar. İkinci ara
dönemde istilacı Hyksosların egemenlik sürdürdükleri
anlatılır. Bu halktan gelen krallara "yabancı ülkelerin
kralları" adı verildi. Bunların nasıl egemenliği ele geçir­
dikleri tam olarak açıklanamıyor. Üçüncü ara dönemde
ise XI Ramses' ten sonra XXI. hanedanın ilk kralı Smendes
(İ . Ö . 1070-1040) ve onu Piankhi ile Pinucem takip etti. Bu
krallar Mısır'ı Tanis'ten yönettiler. "El-hiba" daki toprak­
lar denetimlerindeydi. XX. hanedan kral aileleriyle akraba
A ' d a n Z' y e M I S I R llııı-

oldukları anlatılır. İl gili bilgiler kaynak kitaplarda daha


kapsamlı anlatılmaktadır. (Bakınız kaynaklar.)
Arensnuphıs: Mısır' da Nübye tanrısı olarak tapınıldı. Arı­
Hes-Nefer, Arsnuphıs, Harensnuphıs, adlarıyla da tanın­
dı. Bu tanrı tüylerle süslenmiş bir taç takıp aslan şeklinde
betimlendi. Isıs'ın gurubunu temsil eden iyiliksever bir
tanrı olduğu şeklinde ifadeler var.
Arkaplana: Mısır' da göksel ölüler dünyasının Tanrısı.
Arkitrav: Yapıların Tavan taşlarını tutmak amacıyla sütunlar
arasına konulan yatay taş kiriş. Bazen sütunlarla duvar
arasına da konur.
Ari-em-ab-f: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması
sırasında " Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan bi­
rinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüste " . . . Teb' den geleni selamla­
rım, sesimi yükseltmedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, sa­
londa yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları
yapmak zorundaydı.
Arı-Hes-Nefer: (Bak Arensnuphıs.)
Arsione: Ptolemaioslar döneminde dört
Mısır Kraliçesi'ne verilen ortak ad. Ayrı­
ca (Yunan dilinde "therom" olarak ge­
çen vahşi hayvan) anlamında bir sözcük.
Arsinoe: Makedonya'lı Phillippos II'nin ni­
kahsız olarak yaşadığı bir kadın. Karıla­
rından biri olduğu düşünülüyor. Daha
sonraki yıllarda ise Lagos' un eşi oldu .
Ptolemaios I' in de annesidir. Ancak bazı
kaynaklarda Ptolemaios I Lysımakhos-
' un kızı ve karısı olarak ele alınmıştır. Arsione IV'ün bir tasviri . Cle-
Arsione 1: Mısır kraliçesi. Ptolemaios III opatra VII. 'nin kız kardeşi
Euergetes'in annesi. Trakyalı Lysimakhos'un kızıdır.
M. Ö . 281 yılında daha çocuk yaşlarındayken Ptolemaios II ?Sj
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Philadelphos ile evlendirildi. Rakibi olarak düşünülen


üvey annesi Arsinoe II'nin tutarsız davranışları ve kıs­
kançlığı yüzünden adı bir komploya karıştı. Ölünceye
kadar Koptos' ta kalmak üzere sürgüne gönderildi.
Arsione il Philadelphos: Pthole-maios Soterin kızı olan Mı­
sır prensesidir. İlk kocası Trakyalı Lysimakhos'tu. Daha
sonra üvey kardeşi Ptolemaios Keraunos ile evlendi.
Ü vey kızı olan Arsinoe I'i bir komployla sürgüne gönde­
rerek öz kardeşi Ptolemaios il Philadelphos ile evlendi.
Bir çok kente kendi adını vererek "Aphrodite Zephyritis"
adıyla tanrılar katına yükseldi.
Arsione 111: Ptolemaios III Euergetes'in kızı. Kardeşi Ptole­
maios iV Philopator ile evlendi. Kocasıyla beraber Raphia
Savaşı'na katılarak Antiokhos'un yenilmesinde büyük rol
oynadı. Saraydaki diğer gözdelerden biri olan Agathok­
leia'ya aşık olan kocası tarafından çeşitli entrikalardan
sonra öldürüldü.
Arsione iV: Ptolemaios XII Auletes'in kızıdır. Mısır kraliçesi.
Kleopatra VII' nin kız kardeşidir. Sezar Mısır' ı Kleopatra
VII' ye, Kıbrıs' ı da Arsione' ye verdi. Kıbrıs' ın verilmesini
hoş görmeyen Arsione askerleriyle kız kardeşine karşı
saldırdı. Ancak başarılı olamadı. Yenildi ve doğuya sü­
rüldükten sonra Antonius tarafından öldürüldü. Mısır' da
genellikle aile içi ayaklanmalar ön sıralardaydı. Krallar
kentlerdeki iç ayaklanmalardan değil de aile içi ayaklan­
malardan korkardı. Zaten tarihsel belgelerin çoğunda Mı­
sır firavunlarının aile içi ayaklanmalardan dolayı öld ö­
rülmüş oldukları belirtiliyor.
Arsinoıteryum: Çok değişik bir türde memeli hayvan fosili.
Fayyum' da bulunmuştur. Büyük bir gergedan şeklinde
düşünüldü.
Arsinoites Nomos: (Arsinoe eyaleti) Roma-Yunan dönemin­
de Mısır kraliçesi Arsione II'yi onore etmek için Fayyum
eyaletine verilen ad. Yunan ve Latin papirüslerin çoğu bu
eyalette bulundu.
A'dan Z'ye MISIR �

Arsnuphıs: (Bak Arensnuphıs.)


Arkaik: Bir sanatın ya da üslubun başlangıçtaki evreni.
Arkeoloj i: (Fr. Archeoloıque Yunan dilinde Arkhaios) Eski
eserleri, tarih ve sanatı inceleyen bilim. Eski kültürlere ait
maddi buluntuların yapı ve sanat dallarını inceler. Roma
ve Yunanlıları inceleyen klasik arkeolojinin yanısıra yakın
ve Uzakdoğu kültürlerini inceleyen doğu Arkeolojisiyle
Ortaçağ ile Hıristiyanlık çağını araştıran Hıristiyanlık ar­
keolojisi de vardır. Arkeolojinin babasının Homeros ol­
duğuna tüm araştırmacılar inanıyor. Yapılan araştırma­
larda bile arkeolojiyle ilgilenen insanlık tarihi onbeşbin yı­
la dayanıyor. O dönemlerde bile arkeolojik eğitimlerin
olduğu anlatılır. Özel okullar yapılırdı.
Artakserkses: XXVII. Hanedan döneminin Pers krallarına
verilen ad.
Artakserkses 1: İ . Ö . 465-424 tarihleri arasında hüküm sür­
müş olduğu belirtiliyor. Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö.
464-424 olarak ele alınmıştır. Ahemi hanedanından Pers
Kralı. Kserkses I'in oğlu. Babasının halefi olarak tahta geç­
ti. i.ö. 459 yılında Mısır ayaklanmasında onları destekle­
yen Kıbrıs' a saldıran Atinalılara karşı güç birliği kurdu .
Atinalılara ait bir orduyu deltada yok etti. Savaşa son ve­
ren Kallias'ın barış önerisini kabul etti. Bu arada barıştan
dolayı oluşan bir boşluğu değerlendirmek isteyen Satrap­
lar, Lykia ve Karia kentlerine saldırı düzenlediler.
Artakserkses il: İ . Ö . 404-358 tarihleri arasında hüküm sür­
müş olduğu belirtiliyor. Ahemi hanedanından Pers Kralı.
Dara II'nin büyük oğludur. Egemenlik döneminde Mı­
sır' da ayaklanmalar oldu. İ . Ö . 401 yılında Kunaksa' da öl­
dürülen kardeşi Keyhüsrev'in başkaldırısı bu ayaklanma­
lar içindeydi. Mısırlılar tarafından desteklenen Satraplar,
Evagros krallığı ayaklanmaları başlatanlardı. Bütün bu
ayaklanmalardan bıkmayan Artakserkses il, İ . Ö . 386' da
Asya' daki Yunan sitelerini geri alarak Ege sitelerine kendi
barış koşullarını kabul ettirdi. 771
""' A 'da n Z ' y e MISIR

Artakserkses 111 okhus: Ahemi hanedanından ikinci Pers


egemenliği dönemindeki Pers kralı. İ . Ö . 358-338 tarihleri
arasında hüküm sürmüş olduğu belirtiliyor. Bazı kaynak­
larda İ . Ö . 341-338 tarihleri arasında hüküm sürmüş oldu­
ğu ele alınmıştır. Artakserkses II'nin oğludur. Batı Asya
ve Satraplar üzerinde krallık otoritesini kurdu . Mısırlıları
egemenliği altına aldı. Makedon'lu Perinthos' a baskı kur­
du. Bagoas tarafından zehirlenerek öldürüldü.
Artakserkses Artavasdes 111: Tigranes'in oğludur. Antoni­
us'u İ . Ö . 50 yılları civarında siyası anlamda aldattı. Yani
ihanet etti. (Araştırmalar ihanetin nedenlerini oldukça
karmaşık gösteriyor.) Bu da onun Parthlar ile yaptığı sa­
vaşta başarısızlığa uğratılmasını sağladı. Savaşı kaybede­
rek esir düştü. Mısır' a götürüldü ve Jull Cezar'ın sevgilisi
Kleopatra tarafından öldürüldü.
Artatama: Mitannili bir kralın kızı olduğu söylenir. XVIII.
Hanedan dönemi kralı Tuthmosis IV'ün haremine girdiği
belirtilmektedir.
Arses: İ kinci Pers egemenliği sırasında Mısır' da hüküm sür­
müş bir Pers kral. İ . Ö . 338-335/ 336 tarihleri arasında hü­
küm sürmüş olduğu tahmin ediliyor. Artakserkses III'ün
oğlu. Babasının yerine tahta çıkmasını sağlayan Khili­
arkhas Bagoas tarafından zehirlenerek öldürüldü.
Artes: Mısır dilinde Merih gezegenine verilen bir ad .
Asa: Asa, İ lk önceleri Mısır' ın ezoterik geleneklerine uygun
kullanıldı. Kralların ellerindeki asa, genel görünümüyle
otorite ve kudreti temsil etmekteydi. Mısır topraklarına
Atlantis'ten gelen Thot (Hermes), sonraları da Musa'nın
kullandığı asaların sıradan asalar değil de enerji çeken,
toplayan, dönüşüm sağlayan özel madenler olduğu belir­
tilmektedir. Mısır' dan sonra asa, diğer kültürlere sıçradı.
Mısır' da güç ve kudret sembolü olarak bilindi. Mısır'ın
asasını kaybetmesi demek, sahip olduğu bilgeliği ve kari­
yerini kaybetmesi anlamında düşünüldü. Tanrılar, krallar
ve rahipler düşüncelerine özgü asa kullanırlardı. Mısır
A ' d a n Z' y e M I S I R ..,.
halkı bu asalardan tılısımlı olabilir düşüncesiyle korkar­
lardı. Musevilerin kutsal peygamberi Musa da Ramses il
döneminde Tanrı Osiris'in rahibiyken bir asa kullandı ve
bu asayla Kızıldeniz'i yararak İ branileri kurtardı. Harun
ile Süleyman'ın asalarının da tılısımlı olduğu söylenir.
Aset: (Bak Isıs.)
Aslı: Eski Mısır dilinde " Islak" anlamında tanımlandı. Söz­
cüğün Maya dilinde karşılığı ise "havuz, su deposu, ba­
taklık" anlamına gelen " Akal" sözcüğüdür.
A-t: Eski Mısır dilinde "Ev" anlamında tanımlandı. Sözcü­
ğün Maya dilinde karşılığı ise "Ev" anlamına gelen
"Otak" sözcüğüdür.
Asosi: İ . Ö . 2411-2378 tarihleri arasında hüküm sürmüş 1. ha­
nedanın Mısır kralı Cedkare' nin Mısır dilindeki Horus
adı. (Bak Cedkare.)
Asuan: Mısır' da Nil civarında bir kent. Önemli demir kay­
nakları olan bir yer. Granit ocakları ilk çağlardan bu yana
kullanılmaktadır. 1902 yılında burada bir baraj yapıldı.
Barajın topladığı sular Halfa kentine kadar ulaşmıştır.
Daha sonraları ise "sad-al Ali" adlı bir baraj daha yapıldı.
Asuan eyaletinin merkezi konumundadır.
Asyüt: Yukarı Mısır' da il merkezi konumunu koruyan bir
kenttir. Nil Nehri'nin sol kıyısında yer alır. 13 Nomo­
sun'un başkentidir. Burada küçük bir baraj yapıldı, ancak
1938 yılında yükseltildi. Kentin koruyucu Tanrısı'nın
"Kurt-vep-Vavet" adında biri olduğu söyleniyor. Bunun
Mısır dilindeki anlamı da "yolları açan" demektir. Yunan­
lıların "Lykopolis" adını verdikleri Asyüt' ün güneybatı­
sında Eski İ mparatorluk döneminin sonu ile Orta İ mpara­
torluk döneminden kalma büyük bir Nekropolis vardır.
Orada bulunan mezarlar arasında en önemli mezar, arke­
ologların açıklamalarına göre " Habicefa" nın mezarıdır.
Uzun süre Mısır'ın başkenti oldu . Ortaçağda Farafra,
Dahle ve Khagla vahalarına ticaret yapmak için giden 79 1
A'dan Z'ye MISIR
kervanlar transit olarak buradan geçerlerdi. Plotinos bu
kentte doğdu.
Aten: (Bak Aton.)
Aten-Ra: Mısır tanrısı olarak tapınıldı. Aton-Ra, Aton-Re,
Aten-Re adlarıyla da anıldı. Bu tanrıya, Mısır dinsel inan­
cında nitelikleri sınırsız olarak ifade edilen bir tanrısal güç
olarak tapınıldı. Aten-ra, Akhenaton'un tek tanrıcılık üze­
rinde yaptığı dinsel devrimle Aten ile birleşmenin sonu­
cunda yaratıldı.
Aten-Re: (Bak Aten-Ra.)
Atum-Re: (Bak Atum.)
Athiribis: Eski Mısır dilinde " Het-ta-heret-ib" şeklinde yazı­
lan bir sözcük. Anlamı ise "ülkenin ortasındaki yer" şek­
lindedir. Aşağı Mısır' da 10 Nomos'un merkezidir. Bu
kentte doğan insanlara tapınılırdı. Çünkü kentin tılısımlı
olup tanrıların yeri olduğu savunuldu. Günümüzdeki adı
ise " Kom-el Atrib" dir.
Athotsiz: İ . Ö . 3000-2800 tarihleri arasında hüküm sürmüş 1.
Hanedan kralı Aha' nın Horus dilindeki adı.
Atmu: (Bak Temu.)
Aton: (Ya da Atum/ aten) Tanrılaştırılmış güneş kursunun
Mısır' daki adı. Piramit yazmalarında ismi geçen Aton;
XVII. Hanedanlar döneminde yeniden saygınlık kazandı.
Amon-Ra'nın manevi ve maddi yöndeki baskılarına tepki
olarak Tutmosis iV ile Amenofis III Aton' a tapındılar. Bu
davranışlar, Teblilerin yaptıkları ayrıcalıklara karşılık He­
liopolisliler için " güneşe tapma" inançlarını desteklendi.
Amenofis iV işi daha da ileri götürerek unutulmuş olan
Aton'u en yüce tanrı olarak ilan etti. 14 yıl boyunca halka
Aton' a tapınma geleneğini kabul ettirmeye çalıştı. Tek
tanrı olarak yaptığı reformlarla Aton adı diğer özel adla­
rın üstünde yer aldı. Amenofis iV Aton' a olan bağlılığını
kanıtlamak için adını da Akhenaton olarak değiştirdi.
Amenofis III kayıklarından birine, askeri birliğine ve bir
kente ona olan sevgisinden dolayı adını verdi . Bu ad "Ka­
lso va" olarak da bilinen " gem-Aton" du. Amenofis iV Aton
A'dan Z'ye MISIR �

için Amarna' da üzerinde daire biçiminde geometrik şekil­


ler bulunan 5 tapınak yaptırdı. Bu tapınaklarda heykeller
olmadığı gibi dikilitaşlara da yer vermedi. Tek tanrıcılığa
inanan tek kral ünvanını aldı. Hatta Shu ve Tefnet'i yarat­
tığına inanılır. Mısırlılar onu bir süre Re ile bir tuttular.
Duvar tasvirlerinde güneş kursunun uç kısımları el par­
makları biçiminde tamamlanmış ışınlarını insanlara doğ­
ru uzatarak yaşam belirtilerini sunar bir çift el konumun­
dadır. Bu eller kral ve eşine (Akhenaton ve Nefertiti) bir
hayat sembolü sunuyor. Bu da iyilik ve yardım seven cö­
mert bir Tanrıyı simgeler. Akhenaton'un yaptığı reform
uzun sürmedi. Parasal yönden ve cemaat yönünden güçlü
olan Amon rahipleri baş vezir Ay ile birlikte komplo ku­
rarak darbe yaptılar. Aton'un dönemine son verdikleri
gibi Akhenaton'u da zehirleyerek öldürdüler.
Aton-Ra: (Bak Aten-Ra.)
Aton-Re: (Bak Aten-Ra.)
Atrıbu: Antik heykel sanatında, heykelin hangi tanrı ya da
tanrıçaya ait olduğunu belirten ayrıntı. Giysi ya da akse­
suarlara verilen genel ad.
Atum: Çok eski bir Mısır Tanrısı. Atum-Re, Tem, Temu, Tum
adlarıyla da tanındı. Sözcük anlamı "Atum'un eli" şek­
linde tanımlandı. Mısır mitolojisinde ilk yaratıcı tanrı ola­
rak ortaya çıktığı şeklinde ifadeler var. Heliopolis kökenli
biri olduğu söyleniyor. Bu kentteki bilim adamları
Atum'u benzersiz, evrenin yaratıcısı olan tek kaynak ola­
rak gösterdiler. Hava tanrısı "Su" ile nem Tanrısı "Tefnu"
nun Tanrı Atum' dan doğan ilk çift olduğu tartışılıyor.
Sonra bunlar da çoğaldılar. Duvar tasvirlerinde genellikle
insan şeklinde betimlenen güneş tanrısı " Ra" ile eşleştiril­
di. Ancak Mısır tarihini ele alan tarihçiler bu tanrının
Aton'un diğer bir adı olduğunu savundular. Doğrusu da
öyledir. Akhenaton dönemindeki tek tanrıcılığın sembolü
olan Aton; Atun olarak da bilinmekteydi. Dünyada her
şeyin onun tarafından yapıldığı da anlatılır. İ kiz tanrılar
olan Shu ve Tefnut'la ilişkilerinin yüksek olduğu şeklinde 81 1
,... A'dan Z'ye MISIR
Ra ile birleştirilerek Atum-Re olarak da tapın ıldı. Gün ba­
tımından hoşlanan biri şeklinde görüş ileri sürenler de
vardır. Khepri olarak doğuşu gerçekleştirdiği de söylenir.
Aua-en-keb: Ölüler kitabında ölünün yargılanmak üzere
girdiği Maat'i salonunun giriş kapısının tabanına verilen
ad.
Auibre: İ . Ö . 1759-1630 tarihleri arasındaki XIII. hanedan dö­
nemindeki Mısır kralı. Belge yetersizliği nedeniyle krallığı
ve siyasal kimliği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Augustus Henry Julius Le Plongeon: 4 Mayıs 1826 yılında
Jersey adasında doğdu. Fransız donanmasında görevli
Komodor François Guillaume Le Plongeon'un oğludur.
Paris'te Polytechnic Enstitüsü'nde eğitim gördü. Serüven­
li bir yaşamı oldu . 19 yaşlarında seyahat yaptığı gemi Şili
kıyılarında batınca büyük tehlike atlattı. Aynı oı<Uldan
pratisyen doktor olarak mezun olup on yıl boyunca Peru,
Lima' da mesleğini başarılı bir şekilde yürüttü. 1868 yılın­
da California Bilim Akademisi tarafından Peru' nun yerli
halklarının yaşamlarını incelemekle görevlendirildi. Cali­
fornia Bilim Akademisi'nde konferanslar verdi. Yaşamı­
nın on dört yılını Yukatan' da geçirdi . Orta ve Güney
Amerika ile Mısır'ın eski uygarlıklarını kaleme aldı. "Mı­
sırlıların Kökeni" adlı eserini ölmeden önce tamamladı . 13
Aralık 1908 yılında öldü. Bu eser Türkçeye çevrildi.
Aukert: Mısır'ın Ölüler Kitabı'ndaki yargılama ritüelini can­
landırmış gibi kaleme alan katip Ani'nin, "Ani Papirüs
III" adlı metininde "alt dünya" anlamında belirtilmekte­
dir. Metinde " . . .Selam sana Ra, sen ki Ra-harmachis' sin,
sen ilahi insan-çocuk, ebediyetin varisi, kendinden doğan,
yeryü,zünün kralı, alt dünyanın prensi, Aukert (yani alt
dünya) bölgelerinin hakimi! Sen sudan ortaya çıktın, seni
bağrına basan ve organlarını (member) dü zene koyan
tanrı Nu' dan filiz verdin . . . " şeklinde ifadeler yer alır.
Ausim: Kahre'nin kuzeybatısında yer alan bir arkeolojik
alan. Mısır' daki eski adi "Hem" olarak bilinir. Aşağı Mısır
A'dan Z'ye MISIR IJııı-

2 Nomos'un başkentiydi. Horus'un biçimlerinden biri ol­


duğu düşünülen eyaletin Tanrısı "Henti-irti" ye tapınılır­
dı. Bu Tanrı şahin başlı olarak betimlendi . " Hem'in önde
geleni" anlamını taşıyan "Henti-hem" olarak da bilindi.
Şahin başlı bir insan şeklinde betimlendi . Geç dönem kral­
ları Neho il, Psammetikus il, Hakoris ve Nektanebo l'in
adlarına yapılmış anıtlar yer alır.
Au-taui: Mısır tanrısı Thot'a Ölüler Kitabı'nda verilen adı.
Avaris: Eski Mısır dilinde " Het-uaret" ya da "Hu[t] -uarı"
olarak isimlendirilen bu yer. Nil Deltası'nın kuzeydoğu­
sunda Xll. hanedandan 58 yıl sonra Hyksoslar tarafından
kuruldu ve başkent yapıldı. ( İ . Ö . 1730 civarı) Bugünkü
adı "Sen ül Hager" ya da "Sen-ül-Hacer" şeklindedir. Ca­
net "Sanis" adını taşır. Bu kent eskiden Tanrı Seth' e tapı­
nılan bir kentti. Seth kültünün merkeziydi. Ramses il. ha­
nedanının sonuna kadar Mısır' da askeri ve siyasal yön­
den büyük rol oynadı. Ahmosis'in bu kenti yeniden ele
geçirmesine kadar İ . Ö . 1580' e doğru istilacı olarak ün
yapmış Hyksos (XV-XVll) Hanedanları tarafından yöneti­
len krallığa başkent oldu.
Avibre'hor: XIII. Hanedan döneminde kısa bir süre hüküm­
darlık yapmış olabileceği tahmin edilen bir Mısır kralı .
Mezarı Amenemhat ll'nin piramidinin yakınında bulun­
du. Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve siyasal kişiliği
hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Auuserre: (Ya da Avoserre) Apepi'nin Mısır dilindeki Horus
adı. İ . Ö . 1573-1533 tarihleri arasında hüküm sürdüğü be­
lirtiliyor. İ . Ö . 1730-1580 tarihleri arasında Mısır' da Hyk­
sosların kurduğu XV-XVI. hanedanlar döneminde ege­
menlik sürdüren bir kral. Belge yetersizliği nedeniyle
krallığı ve siyasal kişiliği hakkında daha fazla bilgi veri­
lemiyor.
Ax: Eski Mısır dilinde "Ağlamak" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise " İnlemek, figan et- 83 1
-11111 A'dan Z'ye MISIR
mek, acıyla yakınmak" anlamına gelen " Aacan" sözcüğü-
·

dür.
Ay: (İ . Ö . 1323-1319) (Aya olarak da bilinir. Mısır dilindeki
Horus adı 11Heperheprure" idi.) Amarna' da firavunlar
döneminde memurdu. Akhenaton'un karısı Tiye'nin bir
akrabası olup, subay olarak görev yaptı. Kral Akhena­
ton' un yandaşı olan Ay, daha sonra başdanışman olarak
kralın yanında en yakın adamı olarak yer aldı. Aman ra­
hiplerinin düzenledikleri gizli bir darbeye adı karışınca
kral oldu. Kendisine " Tanrının babası" lakabını taktırdı.
İ lk işi Akhenaton'un yaptığı dini reformları tasfiye etmek
oldu. Akhenaton'un dul karısı olan Nefertiti ile ilişkisi ol­
duğu söylendi. Zaten Nefertiti'nin süt annesinin (dadısı)
kocasıydı. İ . Ö . 1320'de tahta geçen Ay, daha sonra Gene­
ral Horembeb' in yaptığı askeri darbe ile 3 yıl kaldığı taht­
tan indirildi. Mezarı krallar vadisindedir. Krallar vadisin­
de kendisi için yaptırdığı mezarına Tutankhamon'u göm­
dürdü. Onun bu davranışının nedeni belge yetersizliği
nedeniyle bilinmiyor. Tutankhamon'un mezarını sahip­
lendi. Krallık koltuğunu garanti altına almak için de zorla
onun karısı Ankhsenamon'la evlendi.
Aye: (Mısır dilindeki Horus adı "Merneferre" idi. XIII. hane­
dan dönemindeki Mısır kralı. Horembab tarafından taht­
tan indirilen Mısır kralı /1 Ay"ın adı olduğu ifade ediliyor.

Ba: Kutsallık ve güçle ilgili olan /1 ruh" ile ilişkilidir. Eski Mı­
sır tarihinde halkın dinsel inançlarına göre bireyin varlı­
ğını oluşturan ilkelerden biri olarak değerlendiriliyor.
"Jaburi" adında hece değerindeki kökü de " Ba" olan bü­
yük leylek (ya da İnsan başlı, ayakları el biçiminde bir
kuş) ile simgelenen varlık olarak betimlendi. Ölümden
sonra bedenden ayrılır. Beden bozulmamışsa, mumya
A'dan Z'ye MISIR �

dağılmamışsa " Ba" etkin kalmışsa herhangi bir şekle gire­


rek yeniden canlanır. Bununla ilgili Mısır mezar duvarla­
rında semboller bulunur. Ba'nın barındığı mezarlar saye­
sinde ölü günlük yaşamının tüm etkinliklerini yaşardı.
Ölülerin " Ba" lan yeraltında özgürce dolaştıkları gibi ba­
zen yeryüzüne çıkarak dolaşabilirlerdi . Eski Yunanlılar
Ba' nın özelliklerini bilemediklerinden bedenin enerjisi
olan ruh ile Ba'yı aynı şey sandılar. Ruhun ferahlığını ve­
ren bir "ney" sesinin getirdiği şekilde mısırlı kadınlar ço­
cuklarına uyuması için kullanırlardı. Çeşitli görüşlerde
de, kadınların çocuklarını uyuturken "baaaa .. -baaa!" de­
melerinin bu tanrının adına duyulan saygıdan geldiği ile­
ri sürülm ektedir.
Baah: Eski Mısır dilinde "penis" anlamında tanımlandı. Söz­
cüğün Maya dilinde karşılığı ise " Penis" anlamına gelen
"Bak" sözcüğüdür.
Baba: Eski Mısır dilinde "Akmak, nehir" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Yüzmek, kü­
rek çekmek" anlamına gelen "bab" sözcüğüdür.
B abı: Mısır tanrısıdır. Bab, Babay adında da tapınıldı. Yeraltı
dünyasının tanrısı olarak tapınıldı. Bu tanrının kan emici
babunalar gibi saldırgan biri olduğu düşünüldü. İnsanla­
rın iç organlarından beslendiği anlatılan bu tanrı ayrıca
erkek yumurtalıklarındaki düzeni de temsil eder.
Bab: (Bak Babı.)
B abay: (Bak Babı.)
Babylon: Genç Mısır döneminde kurulmuş, kökü Yunanlıla­
ra dayanan bir kenttir. Memfis' in kuzeyinde yer alır. Hı­
ristiyan dininin başladığı dönemlerde bir piskoposluk
merkezi durumundaydı. Bugün bu kentin bulunduğu yer
Kahire' de varoşların barındığı bir mahalle şeklindedir.
Badarı Uygarlığı: Orta Mısır' da Badari' de (gau) çevresinde
ortaya çıkarılan uygarlık. Mısır kültüründe bakırtaş, uy­
garlıkların en eskisidir. Bu dönem ayrıca madenin işlen-
mesinin varlığını somut olarak belirtir. Belirgin ürünler . 851
� A'dan Z'ye MISIR

arasında paralel çizgilerle süslenmiş el yapısı çanak çöm­


lekler vardır. Renkli vazolar siyah çizgilerle desenliydi.
Aynı dönemde boncuklar, sürmelikler, fildişinden vazo­
lar ve kuş desenleriyle süslü fildişi kaşıklar görülür. O
dönemde kadın heykelcikleri bile fil dişinden yapılırdı.
Baenre merinetyeru: (İ . Ö . 399-393) tarihleri arasında XIX.
Hanedan dönemi Mısır kralı Neferites I'in Mısır dilindeki
adı. (Bak N efertes 1.)
Baeure meriamun: (İ . Ö . 1213-1203) Tarihleri arasında XIX.
Hanedanlar dönemi Mısır kralı Merneptah' ın Manheton
listesinde Mısır dilindeki Horus adı. (Bak Memeptah.)
Balı: Eski Mısır dilinde "Sel basmak, suyla kaplanmak, taş­
mak" anlamında tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde kar­
şılığı ise "Sel basmak, suyla kaplanmak, taşmak" anlamı­
na gelen " Bulah" sözcüğüdür.
Bahri-el Abvad: (Ya da beyaz Nil) Hartum' da, Nil'in mavi
Nil' e karıştığı yerle "No" gölü arasındaki yer.
Bahri-el Arab: (Arapların nehri) Sudan'ın güneybatısında bir
ırmak. Jur ile birleşerek Nil'in kollarından 800 km uzun­
lukta olan Bahri-el Gazal'ı meydana getirir.
Bahri-el Azrak: (Ya da mavi Nil) Tana gölünden doğan bir
ırmaktır. 1600 km uzunlukta. Hartum' daki Bahri-el Ab­
yad' a karışarak asıl Nil Nehri'ni meydana getirir.
Bahri-el Cebel: Albert gölüyle Bahri-el Gazal arasındaki
Nil' e verilen ad.
Bahri-el Zeraf: Bahri-el Cebel' den ayrılan bir koldur. Bahrl­
el Gazal' a katılır. No gölüyle Malakal arasında beyaz Nil'i
meydana getirir.
Bahr-ül Gazal: "Ceylanlar Irmağı" olarak da bilinir. Kongo
ve Nil' in küçük akarsularından beslenerek 2300 kilomet­
reye ulaşan Nil Nehri'nin büyük kollarından biri. Bu ne­
hir Bahr-ül Cebel ile birleşerek Nil'i oluşturur. Bu nehirin
adıyla bir de eyalet var. Bu eyalet Bahr-ül Gazal' dır. Ta­
rihsel kaynaklarda Mısırlılar 1881 yılında Bahr-ül-gazal
1 86 eyaletine girdiklerinde Darfur' a bağlı bir yerdi.
A'dan Z'ye MISIR .,..

Bahr Yusuf: "Yusuf' un nehri" adıyla da bilinir. Orta Mısır' da


sayılı sulama kanalların arasında önemli bir yeri vardı.
Nil ile beslenir. Fayyum' a kadar devam eder.
Bai: (Ya da Biya) Kraliçe Tausret'in başbakanıydı. Suriye kö­
kenli olduğu söylenen bu kişi daha sonra kendini kral
olarak ilan etti . Kü çük mezarı kraliçe Tausret'in mezarı­
nın yanında bulundu .
Balantines: Mısır' da yetişen ve bir adı da "çöl hurması" ola­
rak bilinen ve tatlı meyveler veren dikenli bir ağaçtır. Son
derece faydalı bir besin olduğu da söylenir. Yabani kim­
yoginler familyasındandır.
Bak: Eski Mısır dilinde "Çalışmak, işlemek" anlamında ta­
nımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Ağır ve
devamlı ilerlemek, çekiçle dövmek" anlamına gelen "Bax"
sözcüğüdür.
Bak: Eski Mısır dilinde "Bir keski, çalışmak" anlamında ta­
nımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Balta" an­
lamına gelen "baat" sözcüğüdür.
Baka: Eski Mı sır dilinde "Hurma ağacı" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Palmiye yap­
rağı" anlamına gelen "Baab" sözcüğüdür.
Bakare: (İ . Ö . 664-656) Tarihleri arasında XXV. Hanedan dö­
nemin de Mısır kral Tanutamon'un Manheton listesinde
Mısır dilindeki adı. (Bak Tanutamon.) (İ lgi çekici bir ben­
zehne, İ slam dininin kitabında yer alan ayetlerden Bakara
adının "bakare" ye benzerliği dikkat çekicidir.)
Bakhau efendisi: Ö lüler kitabında "Maat'ı salonun" giriş
kapısındaki "kapı kancasının deliği" nin hiyerogliflerdeki
adı. Sebek'in yaşam gözü olarak da söylenir.
Bakenrenef: İ . Ö . 718-712 tarihleri arasında hüküm sürmüş­
tür. XXIV. Hanedan (bazı kaynaklarda egemenlik tarihle­
ri İ . Ö . 725-712 olarak ele alınmış) dönemi Mısır kralıdır.
Mısır dilindeki adı "Uahkare" olarak bilindi. Manheton'a
göre 24 Hanedanın kurucu kralı olarak biliniyor. Diao-
doros' a göre de son derece titiz kanunlar koyan bir kral 87J
<111 A ' d a n Z' y e M I S I R

olarak anlatılır. Döneminde Memfis'i denetimi altına aldı.


Ancak Piye'nin kardeşi Şabaka karşı saldırıya geçerek
Sais hanedanlığına son verdi . .
Bakenptah: Yaklaşık İ . Ö . 846 yılında yaşadığı anlatılan yük­
sek rahip Osorkon'un kardeşidir. Osorkon tarafından He­
raklepolis prensliğine getirilir.
Ban: Eski Mısır dilinde "Yok etmek, ortadan kaldırmak" an­
lamında tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise
"Yıkmak, devirmek" anlamına gelen "Ban" sözcüğüdür.
Banebdj etet: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Ba-Neb-Tetet,
Banebdedet, Baneb-djedet, Banebdjedet, Banephthysd­
jedet adlarıyla da tapınıldığı belirtiliyor. Koçbaşlı bir şe­
kilde betimlenen ve genç Horusun eğittiği bir tanrı oldu­
ğu şeklinde görüş ileri süren araştırmacılar var. Bu tanrı­
nın " Har-baba-Khered" olduğu şeklinde ifadeler var. Ne­
hitle de ilişkisinin olduğu belirtilir. Ancak bazı kaynak­
larda bu tanrının Hatmehit ile Har-baba-Khered'in babası
olduğunu iddia edenler de var.
Ba-Neb-Tetet: (Bak Banebdjetet.)
Banebdedet: (Bak Banebdjetet)
Baneb-dj edet: (Bak Banebdjetet.)
Banebdj edet: (Bak Banebdjetet.)
Banephthysdj edet: (Bak Banebdjetet.)
Ba-Pef: MePef şeklinde de yazıldığı görülür. Mısır' da keder
ve korku,nun tanrısı şeklinde tapınıldı. Piramit duvarla­
rında bu tanrı ve kültüyle ilgili kabartma hiyeroglifler
var. Bu yazılarda onun keder tanrısı şeklinde biri olduğu
ifade edilir. Adının anlamını da "o ruh" şeklinde açıkla­
yanlar var.
Bat: Mısır tanrıçasıdır. Bata adıyla da tapınıldı. Bata yarasası
şeklinde betimlendiği söylenir. Mısır inancında verimlili­
ğin inek tanrıçası olarak bilinir. Araştırmacılar bu tanrıça­
yı "deli inek" hastalığının başlangıcı şeklinde değerlendi­
riyorlar.
lss Bast: (Bak Bastet.)
A 'dan Z'ye MISIR IJııı.

Bata: (Bak Bat.)


Bari: (Heredots'un deyimiyle "baris") nakliye sandalı anla­
mındadır. Eski Mısır' da deniz taşımacılığında kullanılan
bir tür "çektiri". Yunanlılar aynı adla kullandıkları "çekti­
ri" için "baris" adını kullanırlardı. Halat yerine kullanıldı.
Bas: Eski Mısır dilinde " Erginlik" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "erginlik" anlamına
gelen "Bak" sözcüğüdür.
Bast: Eski Mısır dilinde Bubastis kentine tanrılar tarafından
verilen ad. (Bak Bubastis.)
Bastet: Aıluros, Bastet, Ubastet adlarıyla da
tanınan bir mısır tanrıçasıdır. Tanrı Ra'nın
kızıdır. Kedi ya da. kedi görünümünde bir
kadın olarak betimlenir. Bubastis kentinde
ona taparlardı. Sevimli bir tanrıçaya benze­
tildiği için neşe ile birleştirildi. Bazen de
aslan biçimindeki savaş tanrıçası Sekhmet­
,
in diri görünümü olarak değerlendirildi.
Bastet XXII. sülale döneminde seçkin bir
rol oynadı. (Bu sülaleden gelen firavunla­
rın çoğu Bubastis kökenliydi.) Ayrıca eski
Mısır' da bir kent adı. Tanrıça Mut ile de
ilişkili olduğu söylenir. Nefsini koruyan ve
ateşi önleyen kedi başlı bir tanrıça şeklinde Bastet'z betimleyen
betimlendi. Yunanlılar bu tanrıçayla Arte- bir kedi hevkeli
mis'i özdeşleştirirlerdi. Yanlışların karşısında adaletini
korumaya çalışan ve yanlış yapanların da önüne set geti-
ren bir tanrıçaydı. Bubastis kentinde onun adına törenler
yapılırdı. Bu tanrıça ayrıca sex ve lezbiyenlerin de tanrıça-
sı olarak ifade edilmiştir. Kedi başıyla betimlendiği için
kedilerin ona hizmet eden yaratıklar olduğu düşünülerek
Mısır' da kutsal görünmüşler ve mumyalanmışlardır. (Bak
Kedi.)
Beb: Osiris'in ilk doğan çocuğunun adı. (Baba olarak da bili-
nir.) 89 1
A'dan Z'ye MISIR

Beca'lar: Doğu Afrika, Nil, Atbara Irmağı ve Kızıldeniz civa­


rında dağınık halde yaşayan "hamı-samı" ırkından olan
bir halk. Mısırlılarla kaynaşmış durumdalar. Bu halktan
bu gün yaklaşık bir milyon civarında bulunmakta.
Behbit-ül-Hacer: (Ya da Bihbit ül-Hicariye) Mısır Deltası'nda
araştırmacılar tarafından bulunan ve tarihsel yönden
önemli bulgular elde edilen arkeolojik bir sittir. Yapımına
XXX. Hanedan döneminde başlandı. İ sis'in tapınağı bu­
rada bulundu. B.u tapınağın kalıntılarında dinsel ayinleri
gösteren sahnelerin süslediği gri ve pembe renkli çok sa­
yıda granit blok tarihten önemli rüzgarlar estiriyor.
Behbeyt: Behbeyt, tanrıça İ sis' in Mısır' daki en önemli tapı­
nağının bulunduğu bir yer olarak Mısır tarihinde yer aldı.
XXX. Hanedan krallarının en önemli kenti olan Saman­
nud'a (Sebennytos) yakındır. Burada bir tapınak bulundu.
Tapınaktaki kabartmalar, Nektanebo I, Nekta-nebo II,
Ptolemaios II Philadelphos ve Ptolemaios III Euergetes I
tarafından yaptırıldı.
Behutu-Tcheser: Mısır Mitolojisinde Osiris'in iki adet oldu­
ğu bilinen kayıklarından birinin adı .
Beit-al Wali: Mısır' da bir tapınak. Ramses II tarafından yap­
tırıldı. Daha sonraki Koptik devrinde kilise olarak kulla­
nılmıştır.
Belos: Mısır'ın efsanevi kralı. Poseidon'un oğlu ve Danaos
ile Aigyptos' un babasıdır. Belos adı bölgede önemli bir
yer edindiği için Asur ve Babil halkları kahramanlık ya­
pan savaşçılarına bu adı takarlardı. Yani Asur ve Babil
halkların çoğunluğu çocuklarına kahraman olarak saygı
gördükleri için Belos adını verirlerdi.
Beni Hasan: Aşağı Mısır' da, Nil'in sağ kıyısında küçük bir
köy. Arkeolojik buluntular konusunda zengin bir yer ol­
masına rağmen adı az duyulan bir bölgedir. Ancak daha
sonraları yapılan kazılarda Orta İ mparatorluk dönemin­
den kalma mezarlar bulununca son derece önemli bir yer
olduğu saptandı. XI-XII. hanedan döneminde hüküm
A 'dan Z'ye M ISIR ..,_

sürmüş olan Hypogeumların hanedanları buraya gömül­


dü. Çok odalı mezarların bulunduğu bir yerdir. Kazıları
yapılmış 12 mezar duvarında çeşitli sanat kesimlerinden
yaşam belirtilerini anlatan duvar süsleri bulunur. Ünlü
"Asyalılar kervanı" yazıtı ile Hnumhopet III' ün soy ağa­
cını veren yazıtlar bu köyde bulundu. Kraliçe Hacepsut
döneminden kalma Aslan-Tanrıça Pakhet' e adanan küçük
bir mağara tapınak görümündeki "Artemidos" da bu
köyde yer alır.
Benu: Mısır' da dinsel açıdan kutsal olarak bilinen bir kuş.
Buna Nil' in dinsel kuşu adı verildi.
Bes: Mısır tanrısıdır. Evcil koruma tanrısı olarak tapınıldı.
Aldatıcı bir dış görünümü vardı. Cüce ve çarpık bacaklı
birisi olmasına rağmen son derece alçak gönüllü ve temiz
kalpli biri olduğu anlatılır. Kötü ruhlara karşı ev koruyu­
culuğu dışında çocukları koruyarak onlara eğlence kay­
nağı olur. Bu tanrıdan yardım dilemek muska şeklinde
yapılırdı. Bazı kaynaklarda Beset olarak da bilinir. Ancak
Beset' i bir tanrıça kategorisine koy arak Bas tet' e benzeten
araştırmacılar da vardır.
Berenike il: Magas'ın kızı. Ptolemaios III Euergetesle babası
tarafından evlendirildi.
Berse: Nil'in doğu yakasında bulunan Mallavi
kentinin yakınlarındaki eski Mısır uygarlı­
ğına ait arkeolojik alan. Orta İ mparatorluk­
tan kalma 10 hypogeum' dan sadece bir ta­
nesi toplu yıkımdan kurtulmuştu. Arkeolo­
jik kazılar esnasında bulunan bu Hypoge­
um'un duvarlarının birinde "Bir insanın
oturuş şeklini andıran bir kolos heykelin"
taşınmasını gösteren bir kabartma ile olayı
açıklayan yazıt vardır. Toplu yıkımın nasıl
yapıldığı anlatılmaktadır. Bes'e ait olduğu ileri
B es: Mısır mitolojisinde lohusaları ve doğan sürülen bir heykel
çocukları koruduğuna inanılan bir tanrı 911
<1111 A'dan Z'ye M I S IR

olarak bilindi. Mısır inançlarında uyku hali; "ölüm" gibi


düşünüldüğü için bu Tanrı ayrıca yatakların koruyucusu
olarak da bilindi. Koruyucu sıfatıyla isim yapmış eski bir
Mısır tanrısı. Cüce ve çok çirkin bir Tanrı olduğu söyleni­
yor. Sarkık göğüslü, kirpi sakallı, arkasında bir leopar
kuyruğuna benzeyen bir kuyruk taşır. Çarpık bir şekilde
yürüyen cüce bir tanrıdır. Onun bu korkunç görünümü­
nün kötü cinleri evlerden kovmaya yaradığını söyleyen
yazıtlar var. Çirkin görünmek için bir sürü hırdavatın ya­
nısıra bıçak ve kılıç taşıdığı söylenir. Uyuyanı yatağının
başucunda oturarak ve doğum sırasında kadınların başu­
cunda bekleyerek sözde onları kötü cinlerden korurdu.
Gülünç bir tanrı sıfatıyla da anıldığı için gülme ve dans
tanrısıydı. Dansözler genellikle kalçalarında onun varlığı­
nı belirten bir dövme taşırlardı. Lir ya da davul sesine
uyarak o da dans ederdi . Özellikle Mısır'ın gerileme dö­
neminde tapınılan bir tanrıydı. Bu ad daha sonraları çeşit­
li Asya ülkelerinde de varlığını hissettirdi. Çok uz�k değil
Türkiye'nin doğu bölgelerinde hala doğum yapan kadın­
ların başında cinler kadını ve çocuğunu çalmasın diye
doğum esnasında biri bulunur. Kürtl er arasında bu cine
11 elk" adı verilmiştir. Bu davranış muhtemelen cüce tanrı
11Bes" in davranışlarından esinlenmiştir.Tanrı ile ilgili en
iyi bilgiyi Mariette'nin Menfis Serapium yakınlarında
bulduğu heykelin üzerinde yazılı metinler vermiştir. İ ki
bin yıl önceki fildişleri üzerine 11 Bes" e benzeyen bir tanrı
göze çarpar. Ancak bu Tanrı şeklinde görüntünün I . ha­
nedan firavunu /1 Aha" olduğunu savunanlar çıktı. 11Bes"
hayvan ile insan arası bir şekille betimlenmiştir.
B eyt-el-Vali: Arkeolojik bir alan. Burada Ramses II tarafın­
dan Aman-re ve diğer Tanrılar için bir tapınak kayaya
oyularak yaptırıldı. Ancak sökülerek (Yeni Kalabşa) 'ya
taşındı.
Besu-ahu: Ölüler kitabında yargılanmak üzere 11Maat'i salonu­
nun" zeminine dokunan ölünün sağ ayağına verilen ad.
A 'dan Z'ye MISIR �

Beyt Hallaf: Abidos'un 20 kilometre kuzeybatısında bir ar­


keolojik alan. Zanath ve Neçerieht (Coser) in adlarını taşı­
yan mühürlü ve tuğla yapımlı 5 mastaba bulundu. Bu
mastabaların III. Hanedan dönemindeki Thimite bölge­
sinde görev yapan idareciler için yapılmış olabileceği dü­
şünülyor.
Bibanülmülk: Nil Nehri batısında, Luksor tapınağına yakın
bir yer. Bibanülmülk, "krallar kapısı" anlamına gelir.
XVIII-XX. hanedanlar döneminde kral mezarlarına veri­
len ad.
Bhn: Eski Mısır dilinde "Kesmek" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Çivilemek, çakmak"
anlamına gelen " Bah" sözcüğüdür.
Biggeh: Mısır' da bir ada. Philae'nin batısında yer alır. Aba­
ton bu adadaydı. 365 adak çizelgesi yapılarak her gün sü­
te saygı törenleri yapılırdı. Bu törenleri anlatan en eski
yazıt XII. sülale döneminden kalmadır. Arkeologlar tara­
fından yapılan kazılarda Ptolemaios dönemine ait bir ta­
pınağın kalıntıları arasında bulundu. Ancak törenlerin
neden yapıldığını belirten bulgular henüz bulunamadı.
Bilbis: (Ya da Bilbeis) Mısır' da bir kent. Kahire'nin kuzeydo­
ğusunda kurulan bu kentin dokuma sanayisi gelişmiştir.
Dokuma sanayi evlere bile girmiştir. Şarkiye eyaleti sınır­
ları içindedir.
Bintanat: İ sisnofrit ile Ramses II'nin kızıdır. Aile bireyleriyle
evlilikten o da nasibini aldı. Çünkü babası Ramses il ile
ev lenmiştir.
Bka: Eski Mısır dilinde "Bükmek, eğmek" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Bükmek, çe­
virmek, çevrelemek" anlamına gelen " Bakah" sözcüğü­
dür.
Blokheykel: (Küpheykel de denir.) Eski Mısır' da yapıldığı
öne sürülen ve tartışmalara neden olan "çömelmiş bir Mı-
sırlının" arkeologlar tarafından bulunan heykeli. Heykel-
de konu edinilen kişi dizleri çenesine yakın ve kolları diz- 93 1
A 'dan Z'ye MISIR

lerinin üstüne kavuşmuş durumdadır. Bu durumun be­


denin ayrıntılarını gizlediği tartışılır. Heykeldeki kompo­
zisyon, esere küpü andıran bir blok görünümünü verir.
Bu sanat ile ilgili çalışmanın ilk örnekleri Orta İ mparator­
luk döneminde görüldü. Yeni imparatorlukta da varlığını
sürdürdü. Sanatın devamı geç dönemlere kadar sürdü.
Bleymmyler: Pliale' nin güney kısımlarına yerleşmiş eski bir
kavim. Nil Nehri ile Kızıldeniz arasında yaşadılar. Bu
halk, II. yüzyıldan başlayarak kervanları soymaya başla­
dılar. Thebai'ye kadar birçok saldırı düzenlediler. Habeş­
liler onların yüzünden ticaretlerini başka yerde yapmak
zoruna kaldılar. Bugünkü "Beca" ların ataları olabileceği
tartışılıyor.
Boğa: (Latincede toros boğa anlamındadır.) Bütün mitoloji­
lerde ve yaratılış öykülerinde boğa, değişmez bir erkeklik
simgesi olarak belirtilmiştir. Eski tarihi dönem olan cilalı
taş devrinde Anadolu insanı, sığır kültü olarak boğaya
hem tapınıyor ve hem de etini yiyorlardı. İ lginçtir ki ta­
pındıkları boğanın etini yediklerinde ise tanrısal huzuru
bulduklarına inanmışlardı. Boğanın kanını da tanrılarına
sunuyorlardı. Kan sunma işini Mayalarda da görebiliriz.
Onlar da farklı bir gelenek getirerek insanı keser, etini yer
ve kanını da tanrılarına sunarlardı. Boğa betimlemesinin
bronzdan yapılmış heykeli İ . Ö .3000 civarında Anadolu' da
bulunmuştur. Anadolu' da fırtına gibi esen Hititlerin ya­
şadıkları Boğazköy' de bulunan boğa heykellerinin başları
Toros Dağları'na bakacak şekilde dizilmişlerdi. Hatta Hi­
titlerin inancında boğa boynuzu arasında güneş kursu be­
timlemesinde evren yer almıştır. Boğanın boynuzunu ay
şeklinde algılayan eski uygarlıklar da "ana tanrıça" ta­
pınmasını oluşturur. Sonuçta Mezopotamya tanrıçası Ku­
babba, Kigele/ Kybele ay tanrıçası Artemis' e dönüşerek
mitolojide yerini alacaktır. Artemis'in şenliklerinde "boğa
güreşi"nin başlaması bunun bir örneğidir. Hatta Sümerle­
rin ay tanrısı Sin'in betimlendiği hayvan boğaydı. Mı­
sır' da da ay tanrıçası yıldızların boğası şeklinde belirtil-
A 'd a n Z'ye MISIR �

miştir. İ .S.11 yüzyıl civarında Roma geleneklerinde boğa


kanıyla vaftiz edilen çocuğa bu moda Kibele/ Kybele'nin
kültünden doğar. Mısırlıların da boğaya tapınarak /1 Apis"
adını verdiklerini ve boğanın Osiris kültüyle ilişkilendi­
rildiği ifade edilir. Hititlerin kutsal olarak gördüğü bir
hayvandır. Nedeni de Fırtına tanrısı Teşup'un simgesinin
boğa olmasındandır. Boğa ayrıca orta tunç çağında Ana­
dolu inancında gök tanrısının adı olarak belirtiliyor. Ana­
dolu' daki yerleşim yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda
Hititlere ait olan belgelerde boğa ile fırtına tanrısının iliş­
kilerini belirten tasvirler görülür. İlginçtir ki Hititlere ait
olan bir tablette yazılan kral Muvatallı II'nin yazıtlarında
11 Hatti'nin Fırtına Tanrısının önünde yürüyen boğa Şefi,
• • •

efendim, benim dua olarak bu sözlerimi tanrılara bildir!


Efendiler, göğün ve yerin efendileri tanrılar bu sözlerimi
ve duamı işitsinler. .. " şeklinde ifadeler geçer. Bu metine
bakıldığında Fırtına tanrısına eşlik eden boğa tanrısından
söz edilmektedir.
Bokkhoris: (Yunan dilindeki adı. Mısır dilinde ise Boken­
ranef) XXIV. Hanedanın çekingen olan ikinci firavunu
olarak bilinmekteydi. İ . Ö . 720-715 yıllarında egemenlik
sürdürdü. Tefnakth'ın oğlu ve aynı zamanda halefiydi.
Hanedanlığın Başkenti 11Sais" olan aşağı Mısır' da hüküm
sürdü. Fenike' de güçlenmiş Asur kralı Sargan II'nin ezici
ve yıpratıcı baskısına karşı koyamayıp, 11Raphıa" yenilgi­
siyle karşılaşınca tereddüt etmeden onunla uzlaşabilme­
nin yollarını aradı. Diodoros'un anlattığına bakılırsa yasa
koyucu bir firavun olarak içerde terör estirdi.
Uyguladığı yargılamaların tasvirleri pompei frenks­
lerinde yer aldı. Bu konu ile ilgili Mısır belgeleri yetersiz­
dir. 715 yılında Aman rahiplerinin firavunu savaşa doğru
kışkırtmasıyla Şabaka, yukarı Mısır'ı yeniden ele geçirdi.
Bakkhoris tutsak alınıp ateşte yakıldı. Onun ölümünden
sonra Mısır'ın siyasal birliği XXV. Hanedan dönemindeki
Etyopyalı kralların egemenliğinde yeniden kuruldu. 95 1
� A'dan Z'ye MISIR

Borollos: (Ya da Burullus) Nil'in aşağı Mısır'a yakın olan iki


küçük ırmağın arasında bir yer. Akdeniz ile bağlantılıdır.
B ousiris: (Yun. Mit.) Bir Mısır kralı. Posiedonla Lsianasa'nın
oğludur. Bu kralın adına hiçbir hanedan döneminde rast­
lanmaz. Belki de Osiris adının tarihsel dönemlerde deği­
şikliğe uğramasıdır. Çok acımasız bir kral olduğu anlatı­
lır. Proteus onun zorbalığı karşısında Mısır' dan kaçtı.
Bousiris Hesperisleri ortadan kaldırmak için bir haydut
çetesini gönderdi . Heraklis'i tutukladı, ancak kurtulunca
da onun tarafından öldürüldü.
Bö: Eski Mısır dilinde "Ağaç, bitkiler" anlamında tanımlan­
dı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise, "Maguey çiçeği­
nin gövdesi" anlamına gelen " Bob" sözcüğüdür.
Bronz: Orta İmparatorluktan sonra Mısır sanatında bakır ye­
rine bronz işlendi . Heykeller ve süs eşyaları yapıldı. Özel­
likle Horus'u emziren Osiris, Apis öküzü, Bastet'in bronz
heykeli bilinenlerdir.
Bs: Eski Mısır dilinde "Bir hayvan" anlamında tanımlandı.
Bubastis: Eski adı "bast" olarak da bilinir. Nil Nehri'nin do­
ğu tarafında bulunan bir kenttir. Kentin eski Mısır dilin­
deki adı "Bastet'in yeri" anlamı ise, "Bastet kentini koru­
yan kedi tanrıçadır" . Hayksosların başkentlerinden biriy­
di. Adını Tanrıça Bastet'ten alır. Kentin adı çok fazla de­
forme olmadan bu gün aynı adı taşımaktadır. Bu günkü
adı "Tel Basta' dır" . Nil Nehri'nin kenarında kurulan bu
kent liman kenti olarak belleklerde yer aldı. Bubastis' te
İ lk Hanedan döneminden kalma mezarlık kolonlarına
rastlandı. Yeni krallık döneminde özellikle Ramses il dö­
neminde kent iktisadı bir gelişme gösterdi. XXII. Bubastis
hanedanının kurulduğu yer olarak bilinen kentin önemi
liman özelliği olmasına bağlandı. Büyük Bastet tapına­
ğında yapılan kutsal konuşmalar, ayın toplu ayinleri ve
Osiris'in oluşturduğu tüm işleri canlandıran oyunlar bu­
rada organize edildi. Neho ve daha sonra da Dara I, Sü­
veyş' te bir kanal yapımının işini ele aldılar. Kızıldeniz ile
A'dan Z'ye MISIR �

aralarında 4 günlük yol olan bu yer Süveyş Kanalı nede­


niyle kısaldı ve kentin önemi biraz daha arttı . Bugünkü
adı "Tell-basta" dır.
Bubastis Kolu: Nil Nehri'nin küçük kollarından birinin adı.
Budge: (Sir Emest Alfred Wallis) (1857-1934) İ ngiliz Mısır bi­
limci. British Museum' da Mısır ve Asur esrelerinin so­
rumlusuydu. Müze koleksiyonuna birçok eski metin ka­
zandırdı. Çivi yazısı tabletleri, Süryani, Arap, Habeş ve
Yunan elyazmalarını kazandırdı. Mısır üstüne eserler
yazdı.
Buhayre: Mısır'ın kuzeybatısında yer alan bir kent. Bu ken­
tin, Fatihi hükümdarı Mustansır' dan beri var olduğu bili­
nir. Eski bir kent olan "Havf-Garbi" nin yerindedir. Ken­
tin merkezi Damanhur' dur.
Buhis: (Bak Bukhis.)
Bukhis: Mısır' da Erment'te bir tanrı olarak tapınıldı. Siyah
başlı, beyaz kutsal boğa şeklinde gösterildi . Kısa sürede
kentin tanrısı " şahin-tanrı Montu" ile birleştirildi. Ortak
tapınmaları Thebaise (Teb) dışına da yayılarak genişledi.
Tod, Medamud, daha sonra da Kamak' ta yayıldı. Dölleyi­
ci bir tanrı olduğu söyleniyor. Boynuzlarının arasında bir
güneş kursu taşır. Yapılan kazılarda Erment'te geç döne­
me ait bir kutsal boğa Nekropolisi ortaya çıktı. Bu Nekro­
polisi İngiliz araştırmacı Sir Robert Mond, Hermontis
(Güney on) da harabelerin altına buldu. Burada heybetli
sandukalar vardı. Bu sandukalarda Hermontis'te tapını­
lan Buhis adlı kutsal boğaların olabileceği tartışıldı. An­
cak doğrulayıcı bilgiler için henüz belgelerin yetersizliği
devam ediyor.
Bukranion: Eski Mısır' da öküz başı iskeletinden oluştuğunu
gösteren bir tür motif. İ .S. V. bin yıl civarında Irak'taki
kazılarda bulundu. Boyalı çanak-çömlek üzerinde bulu-
nan bu motifin Mısır ve Mezopotamya mühürlerinde kul-
lanılmış olduğu kanıtlandı. Roma ve Yunan sanatında da 97 1
� A'dan Z'ye MISIR

bu motifler kullanıldı. Daha sonraki dönemlerde Avru­


pa' daki Ronesans mimarlığına da sıçramıştır.
Burullus: (Ya da Borollos) Mısır' da deniz kulağı denilen bir
bölge. Nil' in iki kolu arasında yer alıp Akdeniz' e bağlantı­
lıdır.
Busiris: Mısırlılar "Dedu" olarak bilirdi. Eski Mısır' da birkaç
kentin adıydı. Biri Teb' de Koptos yakınlarında yer aldı.
292 yılında Diocletianus tarafından yıkıldı. İ kincisi Fay­
yum' un girişinde yer alıdı. Bu gün o kentin yerinde
11 Abusir el-Melek" adında bir kent var. Üçüncüsü Cize
yaylası eteğindeki Letopolis vilayetinde yer aldı. Dördün­
cüsü Nil'in orta kolu civarındaki Busiris'in merkezidir. Bu
kentte Osiris'in mezarıyla İ sis'in tapınağı vardı . Günü­
müzde 11 Abusir-Nama" nın bulunduğu yer. Bu dört şe­
hirden üçünün adı Busiris' ten gelmektedir. Bu ad eski
Mısır dilinde Osiris anlamındaki "per-usire" nin Yunan­
cadaki anlamıdır. Bunlardan biri 9. Nomos'un merkezi
konumundaydı. Başlangıçta bu kentte yaşayan insanlar
Tanrı olarak betimledikleri "Andjty" e taparlardı. Daha
sonraki yıllarda Tanrı Andjt) 'in yerini Osiris aldı.
Busiris: Her zaman olduğu gibi diğer kral tanrılar gibi o da
kente kendi adını verdi. Mısır dilinde (Per- usire), "Osi­
ris'in evi" olarak kullanıldı. Osiris, bu kentte koç biçimin­
de tasfir edilirdi. Busiris Mısır tarihi boyunca diriliş tanrı­
sının iki kutsal yerinden birini temsil etti . Osiris'in mezarı
ile İ sis' in dirilişini temsil etti . Kent halkı iki Tanrı adına
müthiş şenlikler yapıyordu . Mısır'ın gerileme döneminde
kent sadece siyasal ve ticaret merkezi olarak kaldı.
Busiris: Yunan Mitolojisinde Poseidon'un oğlu olarak geçer.
Efsaneye göre dünya çevresinde yolculu ğa çıktığı zaman
Osiris onu Mısır krallığına getirmişti . Acımasız bir kral
olarak bilindi. Mısır'ı refaha kavuşturmak uğruna Kıb­
rıs'lı kahin Phrasios'un öğütlerine uyarak Zeus'a her yıl
yabancı tutsaklar arasından birini kurban ederdi . Bu
amaçla yakalattığı Herakles, sunağın önüne götürüldüğü
zaman iplerinden kurtularak Busiris'i, oğlunu ve koruma-
A 'dan Z'ye MISIR IJıııı-

!arının hepsini öldürdü. Bir başka Yunan mitolojisinde


ise, Kıbrıs kahini Phrasios, Mısır kralı Busiris' e kıtlığa kar­
şı her yıl Tanrı Zeus' a bir yabancının kurban edilmesini
ister. Ancak kral Busiris tarafından ilk kurban Kıbrıs Kralı
Phrasios olur. Bu da geleneğin başlangıcı oldu.
Buto: Delta' daki bataklıkların çevresinde kurulan eski
bir kent. Adı tanrıça "Uto'nun evi" anlamına gelen
"per-uto" dan kaynaklanıyor. Buto Mısır mitoloji­
sinde Aşağı Mısır' m koruyucu tanrıçası olarak be­
lirtildi. Kobra yılan şeklinde betimlendi. Yunanlı­
ların Buto yerine "Uto" adını kullanmışlardı. Mı­
sırlılar Uto'yu kırmızı bir taç takmış yılan şeklinde
Horus'un süt anası olarak görürlerdi. Buto kenti
Osiris efsanelerinin kentlerinden biriydi . Osiris' in
ölümünden sonra İ sis oğlu Horus ile birlikte
Seth'in teröründen kaçarak burada oturmuştu. Bu­
rada İ sis ile Horus' un adını taşıyan tapınaklar ol­
dukça ünlüdür. "Tel el-fara" olarak da bilinir.
Buto: Mısır' da bir tanrıça. Buto kentinde tapınılan ye­
rel bir tanrıça olduğu saptandı. Mısır dilinde " Uto"
olarak bilindi. Yunanlılar ise "Buto" adını verdiler.
Kırmızı bir taç takan bu tanrıça Horus'un süt anası
olarak bilinerek yılan şeklinde betimlenirdi . Aşağı Tanrıça Buto'yu
Mısır' da 6 hanedan döneminde tanrıça "Buto" betimleyen bir
onuruna yaptırılan bir tapmak arkeologlar tarafın- heykelcik
dan ortaya çıktı. Tapınağın adına "Buto Tapınağı"
denildi. (Bak Buto .)
Byssos: Bir tür keten dokuma. Hafif oluşu nedeniyle değer­
liydi. Mısırlılar bu bezi mumyalama işinde kullanıyorlar­
dı. Hiyeroglif yazılarında bu dokuma kumaşa ayrıca "kral
keteni" de deniliyordu. Byssos, Asya ve doğu halkları ta­
rafından bilinen bir bezdi.
� A'dan Z'ye M ISIR

Campi Elysii: Mısır uygarlığındaki mitolojik anlatımlar im­


gelerle doludur. Bu öyküler, insanı çok daha yoğun bir
ortama iterek düşündürür. Campi Elysii, kahraman ve
erdemli insanların öldükten sonra yeniden dirileceği
inancıyla ölüler ülkesinde kaldıkları bir bölüm. Bazı mito­
lojik yazarlara göre bu ülkeler çok uzaklarda bazılarına
göre de yeraltında olabilir düşüncesi yaygındır.
Canet: Yunanca Tanis; bugün San-el-Hagar. XXI ve XXII. ha­
nedan krallarının hem ikametgahaları ve hem de gömül­
me yerleriydi. Geç dönemde Aşağı Mısır' da 19 Nomos'un
başkenti oldu. Burası en önemli arkeolojik yerlerden biri­
dir. Burada Psusennes I dönemine ait izler var. Ayrıca
Kufu, Kefren, Tat. Pepi II ve Senvosret II'ye ait yüzlerce
heykel bulundu . Ancak yazılı anıtlar Ramses II dönemine
aittir. Bu nedenle buranın Ramseslerin başkenti olan "Pi­
Ramses" olabileceğine inanalar var. (Bak Tanis.)
Cangil Kedisi: Mısır, Türkiye ve Güney Asya' da yaşadığı
öne sürülen yabani bir kedidir. Evcil kedilere benzerliğiy­
le tanınır. Kuşlar ve kemirgenlerle beslenir. Türkiye' deki
eş anlamı "bataklık kedisi" olarak bilinir.
Carter Howard: (1873 Swaffham-1939 Londra) İ ngiliz köken­
li araştırmacı arkeolog ve Mısır bilimcidir. 1892 yılında F.
Petrie'nin Tell-el Amarna' daki arkeolojik kazılarına katı­
larak destek verdi. Sonraki yıllarda Mısır yönetimi tara­
fından Eski Eserler Müzesi Genel Müdürlüğü'ne atandı.
1910 yılında Teb' de yapılan kazılar sonucu Kraliçe Ha­
cepsut'un mezarının bulunmasında önemli rol oynadı .
Lord Carnawon ile bir araya gelerek krallar vadisinde
araştırmalar yaptı. 1922 yılında Firavun Tutankhamon'un
mezarını ortaya çıkardı. Bazı eserleri: Tutmosis IV'ün me­

l 1 00
zarı (1904-The Tomb of Thoutmosis IV) Ayrıca "Tutank­
hamon'un Mezarı" (The Tomb of Tuth-ankh-Amon) Bu
A 'dan Z'ye MISIR IJJı-

eser üç cilt halinde hazırlandı. 1 ve 2 ciltleri 1923 yılında,


3' ncü cildi ise 1933 yılında tamamlandı.
Cau: VI. Hanedan dönemi kral Pepi 1 "merire" zamanında
Kuzey Mısır' da eyalet sorumlusu olan Kuri'nin oğludur.
Pepi I'in de kayınbiraderidir. Soylu kral ailesinden olma­
dığı halde vezirliğe kadar yükseldi.
Cebel-ül-Erek: Denderah ile aynı eylemi paylaştığı söylenen
arkeolojik bulguların kazı yeridir. Yapılan kazılarda bir
mezarda bulunan ve mezar adağı olarak adlandırılan
" Cebel-ül-Erek" olarak Mısır' da öyküleştirilen, fildişinden
oyma bir sapı olan kama. Laouvre Müzesi'nde koruma al­
tına alınmıştır. Kamanın bir yüzünde ırmak savaşı, diğer
yüzünde ise sakallı bir adamın figürü yer alır. Bazıları bu
sakallı figürü Gılgamış'a benzetmektedirler. Kamanın alt
bölümlerinde çöl hayvanlarının motifleri yer alır. Sümer­
lere özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülse de Mısırlı­
ların bu sanatla Mezopotamya' nın etkisinden kalmış ola­
bileceği tahmin ediliyor.
Ced: (Mısır Mitolojisinde Tad ve Dad olarak geçer.) Eski Mı­
sır' da dört katlı, kurbanlık yeri olarak düşünülmüş basa­
maklı bir sunak. Mısırlılara ait bir tılsım. Yeryüzünü ko­
ruduğuna inanılan ve gökyüzünü taşıdığına inanılan bir
estetikle dalları budanmış bir ağaca benzetilen Mısır Feti­
şi . . . Eski metinlerdeki anlatımlara göre İ badet ve kurban­
lık yeri olarak kullanılıyordu. Bu ibadet şekli çok eski dö­
nemlerde Memfis' te gelişti. Ptah ya da Sokaris yararına
kral tarafından ağaç şeklinde dikilen sunaklardı. Bir gele­
nek haline dönüşen bu tapınma işi geç dönemlere kadar
devam etti. Sokaris, Ptah ve Osiris'in birleşmesiyle adeta
Osiris'in de ibadet yeri oldu. Sözcük, "süre ya da istikrar"
adlı sözcüklerle anlam bakımından öte, fonetik olarak da
benzer olabileceği de düşünüldü. Çok sayıda nazarlığa ad
olarak konuldu .
Cedefhor: Kral Keops'un yetenekli oğlu. Mimar İ mhotep gi- 1O11
� A'dan Z'ye MISIR

bi ona da bilgelik öğretisi verildi. Mısır halkı daha sonra


Cedefhor' a bir tanrı gibi tapıp onu kutsal yaptı.
Cedhor: (Teos) Mısır dilinde 11lrmaatenre" olarak da bilinir.
(İ . Ö . 362-360 ) tarihleri arasında XXX. Hanedandan Mısır
kralı. Yeterli belge bulunamadığı için krallığı ve siyasal
kimliği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Cedkare izezi: "Asosi" olarak anıldı. İ . Ö . 2465-2323 (Bazı
kaynaklarda bu ta­
rih İ . Ö . 2411-2378
olarak ele alınmış.)
tarihleri arasında
Mısır' da Hüküm
sürmüş V. Hanedan
kralı. İ . Ö . 2388-2356
Piramit duvannda bir alçak kabartma tarihlerinde Mısır' ı
yönetti. Eski Mı­
sır' da 1. hanedanın VIII. kralı olarak bilinir. Döneminde
11 güzel piramit" olarak isimlendirilen 52, 5 metre yüksek­
likte bir piramit yaptırdı. Bu piramidin bu günkü adı /1 el­
şavvaf" dır.
Cedkaure: İ . Ö . 698-690 tarihleri arasında XXV. Hanedan Mı­
sır kralı Şebitku'nun Manheton listesinde Mısır dilindeki
Horus adı. (Bak Şebitku.)
Cehutihotep: (İ . Ö . 1870 civarı) Piramit inşası sırasında işçile­
rin bulunduğu yerde eyalet amirliği yaptı. Mezarının du­
varına alçak kabartmalarla 170 işçinin dev halatlar bağla­
narak çölde kayaları nasıl taşıdıklarını belirtti. Yapılan
araştırmalarda piramitlerin yapımı sırasında binlerce işçi­
nin öldüğü yazılır. Ancak bu inşaat yöneticisi mezar du­
varlarında büyük kayıplar vermediklerini anlatır.
Cehuti-mu: XVIII. Hanedan dönemindeki Aman rahibi.
Teb'in soylu ailelerindendir. Mezarı krallar vadisinin gü­
neyinde bulundu.
Cer: 1. Mısır hanedanının 3 hükümdarı. 11Kenkenes" olarak
1 1 02 da anıldı. Yapılan arkeolojik kazılarda mezarı Abydos'ta
A 'dan Z'ye MISIR ..,,

bulundu. Mezardaki incelemeler sonucunda üzerinde çe­


şitli süslemelerle donatılmış bilezikler bulunan bir insan
kolunun bulunması şaşırtıcı bir gelişmenin anahtarı oldu.
İ . Ö . 2900/ 2800' a doğru bulunan mezarın "kenotaphion"
oldu ğu söylense de " Cer" hakkında Nübye'ye, Vadi Hal­
fa'ya bir sefer yapan güçlü bir kral olduğuna dair bilgiler
var. Bununla ilgili Nil şelalelerinin birinde kayalıklar ara­
sında bir askeri seferin yapıldığını kanıtlayan "graffitolar"
bulundu. Ancak yeterli belgeler henüz gün yüzüne çıkmış
değil.
Cet: (Ya da Uaci/ Uenephes) 1. Hanedanının 4. kralı İ . Ö .
2890' a doğru yönetimde olduğu kanıtlanmaya çalışılıyor.
Khent' ten sonra kral oldu. Yılan kral olarak betimlendi .
Yapılan araştırmalarda adının Kızıldeniz' e giden bir yo­
lun kayalıklarında yazılı olduğu görüldüğünde varlığı
saptandı. Bulunan mezarının taşı Laouvre Müzesi'nde ko­
ruma altına alındı. Mezar taşını süsleyen çizgilerle hacim­
ler bir uyum içinde gösterilmiş . Bu da onun bulunduğu
dönemdeki sanatçıların teknik bir çalışma sergilediğini
göstermekte. Uaci'nin (Cet) maden ve taş ocaklarını iş­
letmek için Arabistan' a bir askeri sefer yaptığı anlatılıyor.
Ancak arkeolojik buluntular yeterli olmadığı için hayatı
hakkında Mısır' da yeterli açıklamalar henüz bulunma­
mıştır.
Cha-emhet: XXIII. Hanedan döneminde (İ . Ö . 950 civarı)
Amenhotep IIl'ün mimarı. Teb'in batı yakasında kendisi­
ne bir mezar yaptırmak istedi. Bekar biriydi. Notlarında
olmamış bir eşi için " sevgili eşim ya da evin sahibesi" gibi
açıklamalar var.
Chaeromon: İ .S. 1. yüzyılda yaşamış olan Naukratis'lı bir
yazar. Mısır hiyeroglifleri üzerine bir kitap yazdı. Günü­
müze ulaşamayan bu kitaptan ancak yazarlar ve araştır­
macılar yüzeysel olarak değinmektedirler.
Cha-muese: (Ya da Cha'emvese) XX. hanedanlar döneminde
vali ya da vezir. Mezar soyguncularını yargılayan 6 mah- 1 03 1
A 'd a n Z'ye MISIR
kemeden sorumlu kişi. Suçluları firavuna bildirmekle gö­
revliydi. Suç işleyen ise ölümle yargılanırdı.
Chenosiris: Eski Mısır dilinde "Sarmaşık, Osiris'in bitkisi"
anlamında tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı
ise, " Ağaç" anlamına gelen " Che" " sözcüğüdür.
Chentı-Chetı: Mısır tanrılar panteonunda tapınılan bir tanrı.
Araştırmacılar tarafından henüz kimliği bulunamadığı
için belirsizliğini koru yan bir tanrıdır. Bazen bir doğan
bazen de timsah ile tasvir edildiği görülür. Dinsel kültü
hakkında belge yetersizliği nedeniyle bilgi verilemiyor.
Chentı-Irtı: Mısır tanrılar panteonunda büyük bir olasılıkla
Chentı-Cheti adlı tanrıyla karıştırıldığı tahmin ediliyor.
Eğer Chentı-Chetı "doğan" şeklinde tasvir edilmişse
Chentı-Irtı ise doğal olarak timsah ile tasvir edilen bir tan­
rı olarak karşımıza çıkar.
Chepri: (Bak Khepri.)
Chertı: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıdır. Kherty ola­
rak da yazılır. Koçbaşlı biri şeklide betimlenen gemicilerin
tanrısı şeklinde tapınıldı.
Cherheb: Eski Mısır' da metinleri ezbere okuyanlara yerilen
bir ad. Rahip ile eş anlamlı olarak kullanıldı.
Chnemu: (Bak Khnum.)
Chnoumıs: (Bak Khnum.)
Chontamentı: Mısır' da bir başka ölüler tanrısı olarak tapı­
nıldı. Boynuzlu bir köpek başıyla betimlendiği söylenir.
Bu tür betimlemeler ile ilgili resimli imgeler Mısır dinsel
inancında oldukça fazla olarak görülür. Belge yetersizliği
nedeniyle dinsel kültü, tapınma şekli ve kişiliği hakkında
ayrıntılı bilgi verilemiyor.
Chnum: (Bak Khnunı.)
Chons: (Bak Khonsu.)
Chnuphıs: (Bak Klmum.)
Chutimes: (Bak Tutrnosis.)
Cit. V: (Ya da Cint) Mısır' da bir tanrıça. İ rnet bölgesinin tan­
l 1 04 rıçasıydı. Adına tuğladan bir tapınak yaptırıldı. İ met böl-
A'dan Z'ye MISIR ..,.
gesi ikiye bölünmüş bir yerdi. Bunlardan biri Bubastis,
ikincisi ise Tanis' di. İ spanyolların Aztek topraklarım ku­
şattığı sıralarda kaçmaya çalışan kralları Motecuhzoma
için danışmanları Tanrıça Cintli'nin tapınağında saklan­
masını söylemişlerdi. Büyük ihtimalle Aztek Tanrısı Cint­
li' nin Mısır' daki adıdır.
Cneph: (Bak Kneph.)
Coser: (Ya da Zoser, Zeser) (İ . Ö . 2630-2611) Firavun Za­
nath'tan (Nebka) sonra kral oldu. İ . Ö . 2800-2600 yılları
arasında hüküm sürmüş ILI Hanedanın iki kralına ve­
rilen ad. Coser, yapılan kazılar sonucunda bulunan
çoğu belgelerde de Horus adı olan " Neterirkhet ya da
Neçerihet" adıyla tanındı. Sakkara'daki Mimar İ mho­
tep'in görkemli ve ünlü yapıtı olan kademeli piramidi
(Ehramı) ve etrafını çevreleyen mezarları o yaptırmış­
tır. Başkentleri de Memfis olarak biliniyor. Nübye'nin
bir bölümünü işgal edip, Sina yarımadasına da birkaç
askeri sefer yaptığı kanıtlanmıştır. Coser-teti ise (Man­
heton'un açıklamalarına göre) adı Toser-tasis olarak Kral Coser'in
açıklanmış. Ancak bu güne kadar bulunan bulgular hiyeroglıj
bu kral hakkında yeterli bir bilgi veremiyor. Onun yazıyla adı.
gerçek adı belki de Horus dilinde "Sek-hemket"tir. Bu
krala ait tamamlanmamış piramit 1951-55 tarihlerinde
Sakkara' da yapılan arkeolojik kazılarda bulunmuştur.
Coser-teti: (Bak Coser.)
Cubb-i Yusuf: Yusuf peygamberin içine atıldığı kuyu. Bu
kuyunun bulunduğu yer, bazı öykülere göre Ürdün, bazı­
larına ise Mısır ile Medeyan arasındaydı. Kardeşleri tara­
fından bir kuyuda ölüme terk edilen Yusuf'u bir kervancı
kurtardı. Daha sonra köle olarak Mısır' da sattı.

l os l
-1111 A'dan Z'ye MISIR

ç
Çakal: Kurt cinsinden bir hayvan olarak tanımlanmıştır. Bu
hayvanın mezarlarda dolaşıp, üstü toprakla az örtünen
ölüyü çıkarıp, yiyerek yaşadığı belirtilir. Kadavranın ba­
şında ulumayla kendini ispat ettirir. Çakal Hitit metinle­
rinde çok daha farklı belirtilir. Bu metinlerde çakalın, şid­
det, arzu, şehvet, açlık ve merhametsizliği simgelediği gö­
rülür. Mısır tanrısı Anubis' e sembol olarak gösterilmiştir.
(Bak Anubis.) Mısır' da tapınılan Anubis'in çakal ile be­
timlenmesi arkeologların bu hayvana "mezarların sen­
yoru" lakabını takmasına yol açmıştır. Kadavra başında
ulumaları ve köpek benzeri bir hayvan oluşlarıyla Anu­
bis'in de öte dünyada aynı işlemi yapıp, sadece ölüyü ko­
rumasıyla sınırlı tutulduğu dikkat çekecektir.
Çebnu-çer: (Bak Sebennytos.)
Çeku: Çıkış kitabının Pithomu (Muhtemelen bir tanrıdan söz
ediliyor.) . Şimdiki adı "Tel-el-Mashuta" . Mısr dilinde
"Atum'un toprakları" anlamına gelen "per-atum" olarak
ele alanlar da var. Burası Aşağı Mısır' da 8 Nomos'un baş­
kentiyle özdeşleştirilmek istendi.

Dabod: Mısır' da arkeolojik bir alan. Erken dönemde bir ta­


pınak yer aldı. Bu tapınağın Meroeli kralı Adihalamani
tarafından İ . Ö . III. yüzyılda yapıldığı ve son derece iyi
süslemelerle donatıldığı söylenir. Ptolemaios.VI Philo­
metor, Ptolemaios. VIII Euergetes il ve Ptolemaios XII Au­
letes bu tapınağı genişleterek Tanrıça İ sis' e adadılar.
1 1 06 1960/ 61 yıllarından yerinden sökülüp İ spanya'ya hediye
A 'd a n Z'ye M ISIR ..,..
edilmiştir. Bugün Madrid' de bir parkın içinde bulunmak­
tadır.
Dahile: Mısır' da tarihi bir vaha. Nil' e 300 kilometre uzaklık­
ta olup çölün doğusunda yer alır. Harge'nin de 150 kilo­
metre batısındadır. Fosfat yatakları konusunda zengin bir
vaha olduğu söyleniyor.
Dahşur: (Daşhur olarak da söylenir.) Sakkara yakınlarında
bulunan arkeolojik yönden zengin bir sit alanıdır. 5 pi­
ramit vardır. Bu piramitlerden ikisi il. hanedandan fira­
vun Snefru tarafından yaptırılmıştır. Bu kralın "kırık pi­
ramit" dışında "pembe ve kırmızı piramit" olarak bilinen
bir başka piramit daha yaptırdığı tartışılıyor. Diğer üç pi­
ramit ise Orta İ mparatorluk döneminden kalmadır. Sit
alanında il. hanedan dönemine ait "masta-ba"lar ve XII.
Hanedan dönemine ait mezarlar da bulunuyor. Bu pira­
mitler Amenemhat II'nin "Beyaz Piramidi", Senvosret III
ile Amenemhat III' e ait "siyah piramit" tir. Bunlar XII.
Hanedan dönemine aittir. Burada Kufu'nun teknesinin
dışında 6 tekne daha bulunmuştur. Amenem-hat IIl'ün
piramidinin yanında XIII. Hanedan döneminin kısa
ömürlü kralı olan Avibre'hor'a ait bir mezar yer alır. Aynı
döneme ait Amenikemau'ya ait küçük bir piramit daha
yer alır. Amenemhat il ile Senvosret III'ün piramitlerinin
surlarının içinde prenseslerin mastabaları yer alır. Bu
prensesler Amenemhat II'nin kızları olan İ ti, Hnemt, İti­
vert ve Sitmerhut ile Senvosret III'ün kızları olan Ment ile
Sentsenebtis' dir.
Damanhur: (Yunanca'da Hierakonpolis) Eski adı Behedet
olan bu yer " Damanhar" olarak da bilinir. Mısır' da bir
kent. El-Buhariye ilinin merkezi durumundadır. Tekstil
sanayinde kullanılan yün ve pamuk deposu gibi bir yer­
dir. Halkın çoğu pamukçulukla uğraşır.
Dandara: Yukarı Mısır'da bir köy. Yunan kenti Tentyris ile
Mısır' daki Lunit Tentore kalıntılarının yakınında bir ar-
keolojik yer. Burada Ptolemaioslar ve Roma devrinden 1 O71
<1111 A ' d a n Z' y e M I S I R
kalma tapınak harabeleri var. Tiberius devrinden kalma
bir kemeraltı bulunur. Ayrıca İ .S. il. yüzyılda Augustos
döneminden kalma olduğu söylenen bir kilise ile "altın
tapınak" vardır.
Dandara Zodyakı: Mısır Tanrısı Osiris ile ilgili alçak ka­
bartmalarla kralların ölümsüzlüğüne dair bilgi verilen
yazıların bulunduğu ve Yunan-Roma dönemine ait kilise
duvarlarını süsleyen burçlar kabartması şeklinde incelen­
di. Bu kabartmalarda ölüler kitabında bazı sahneler yer
alır. Bu sahneler Osiris kültünün Mısır' daki geleneklerini
hahrlatır. Kralların ölümsüzlüğüne tanıklık edercesine be­
timlenmiştir.
Danunalar: (Ya da Dananeliler) Danaos soyundan gelen mi­
toljideki Danao'lardan olabilecekleri hala tartışılıyor. İ . Ö .
XII. yüzyıl sonlarında " Ege" göçlerine katılan kavimler­
den biri olduğu tahmin ediliyor. Bunlar Mısır'ı istila et­
meğe kalkışmışlarsa da Ramses III tarafından püskürtül­
müşlerdir. Mısır firavunlarından Ramses III (İ . Ö . 1190)
hükümdarlığı sırasında hiyerogliflerle yazdırdığı yazıtın­
da çok anlamlı bir dil kullanarak bunlardan başka "ege"
göçlerine katılan Peiestler, Turşalar, Şerdanalar, Şekeleş­
ler, Zakkariler ve Yavaşlar' dan uzunca söz etmektedir. O
dönemlerde Mısır' daki yaşam göçerler için iyi sonuçlar
verdiği için bu göçler toplu halde yapılmıştır.
Daphnae: Eski Mısır' da bir kent. Suriye ile Mısır' ın arasında
kervanlarla orduların kullandıkları "Pelusium" un yakı­
nındadır. XXVI. Hanedanın ilk dönemlerinde Psamtik 1,
(İ . Ö . 165'ye doğru) Nil deltasını Asurluların inanılmaz
baskılarına karşı savunmak için İ onialı ve Karıalılı paralı
askerleri bu kentte barındırdı. İ . Ö . 587 yılında Nebukod­
nosor'un (Nebukadnezar) Kudüs'ü işgal etmesiyle yerle­
rini terkeden Yahudilerin çoğu bu kente sığındı. İ . Ö . 565
yılında ise Amasis paralı askerlerin ordusunu dağıttı.
Halkı Memfis'e yerleştirmek için baskı yaptı. Günümüz­
l 1 os deki adı "Tel-Ül-Daffane" dir.
A'dan Z'ye MISIR ...,
Dara: Pers kralı. Artakserkses il Mnemon ve Kraliçe State­
ira'nın oğludur. Babaannesi (Artakserkses'in annesi) öz
annesini bir komplo sonucu zehirleyip öldürdükten sonra
babasının halefliğini askıya alınınca ona karşı suikast giri­
şiminde bulundu, ancak babası tarafından öldürüldü.
Dara 1: (Darios 1) XXVII . yüzyılda birinci Pers egemenliği sı­
rasında hanedanın ikinci kralı. (İ . Ö . 522-485) Bazı kaynak­
larda bu tarih İ . Ö . 521-485 olarak ele alınmıştır. Hystas­
pes' in oğlu. Maceralı bir dönemde tahta geçti. Tahta geç­
meden önce Kambies'in ölümünden sonra da iç isyanlar
ve suikastler devam etti. Mısır tarihinde nedense bütün
dönemlerde suikastler ve komplolar yaşandı. Kambies'in
ölümünden sonra en yakın adamları bile sahte kimlikli
olanları tahta oturtmak için çeşitli kışkırtmalar yaptı. Ga­
umata adlı bir rahip Bardia adında birini Kambies'ın kar­
deşidir gerekçesiyle tahta oturtmak istedi. Dara I, bunlara
komplo kurarak öldürdü. İ syanların tümünü bastırdı.
Onun tahta geçmesiyle Akamamşlar Hanedanı tahta ege­
men oldu. Daha önceki dönemlerde kaybettikleri Susiana,
_

Babil ve diğer eyaletleri yeniden geri aldı. Mısır' da Sais'li


bir rahibi sürgünden aldı. Teb vahasında da Amon adına
bir tapınak yaptırdı.
Dara il Ohos: (Vahuka Darios il) XXVII birinci Pers egemen­
liği sırasında hanedanın Mısır' daki 5'nci kralı. (İ . Ö . 424-
404) Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö . 423-405 olarak ele
alınmıştır. Yunanlılar bu krala piç anlamına gelen " Not­
ho" adını koydular. Artakserkses I'in evlilik dışı oğludur.
Artakserkses I' ile Darmaspino'nun öz oğlu. Haremindeki
resmi olmayan karısı Alogune ve oğlu Sogdianus tarafın­
dan 45 günlük kralken öldürüldü. Sogdianus ise Dara il
tarafından öldürüldü. Dara il bununla yetinmedi. Krallığı
sırasında kendisine meydan okuyan kardeşi Arsites ve
kardeşinin oğlu Pissouthnes'i öldürdü. İ . Ö . 408 yılında
Medlerin ayaklanmasını önlemeyi başardı. Dönemindeki
suikastlerin kışkırtıcısı olarak bilinen teyzesi (üvey kız-
kardeşi olabilir) ile evlendi. 1 09 1
-1111 A'dan Z'ye MISIR
Dara 111 Kodoman: İ . Ö . 341-333 dönemlerindeki Mısır'da
egemenlik sürdüren ikinci p�rs egemenliğinin 3'ncü kralı
Bazı kaynaklarda bu tarih I.O. 335-330 olarak ele alınmış­
tır. Akamanışlar sülalesinin son kralı olarak bilinir. Artak­
serkses III ve oğlu Arsies' in zehirlenerek ölmesinde adı
geçen Bagoas tarafından tahta geçti. Artakserkses II'nin
yeğeninin çocuğu olduğu tahmin ediliyor. Göreve başlar
başlamaz önce en güçlü adamı olan Bagoas'ı zehirleyerek
ortadan kaldırır. İ ssos' ta kendisi, damadı Mitha-dathes da
büyük İ skender'in saldırıları karşısında krallığı kaybetti.
Makedonlar tarafından kendisi karısı oğlu ve iki kızıyla
esir alındı. Bir yolunu bulup kaçtıktan sona bıçaklanarak
öldürüldü. Büyük İ skender de onun kızı Stateira ile evle­
nerek hükümdarlık sözü verdi.
Deben: Eski Mısır' da kullanılan bir ağırlık ölçüsü birimi. İ . Ö .
1580 yıllarındaki Yeni İ mparatorluğun ilk günlerinden bu
yana kullanıldı. Bütün Asya ve Mezopotamya' daki hulk­
lar bu ağırlık birimini kullanarak yaygınlaştırdı. Ağırlığı
ise (91 gr) olarak tanındı.
Dedkere: İ . Ö . 2480-2350 civarında Mısır' da V. Hanedanın
dördüncü firavunu. Nübye'ye sefer yaptı. Hakkında ye­
terli belge bulunamadığı için krallığı ve siyasal kişiliği
hakkında bilgi verilemiyor.
Dedun: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrı. Dedwen adıy­
la da tapınıldı. Tapınaklarda ya da cenaze törenlerinde,
ayinlerde yakılan tütsünün tanrısı olduğu anlatılır. Bu
tanrı bazen insan bazen de aslan şeklinde tasvir edilmiş­
tir. Belge yetersizliği nedeniyle hakkında daha fazla bilgi
verilemiyor.
Dedwen: (Bak Dedun.)
Dekkahliye: (Dakahliya olarak da söylenir.) Eski Mısır' da
bir kent. Nil deltasının doğu kısmı�rla Şarkiye arasındadır.
Mansure'nin merkezidir.
Demotike: Hiyeroglif resimli yazı sisteminden doğan " de­
motike" yazı sistemi, Psamtik 1 döneminde yaygınlaşarak
11 1o biraz daha kolay anlaşılır gerekçesiyle hiyeroglifin yerini
A'dan Z'ye MISIR ..,.
aldı. Mısırlılar çivi yazısı sistemiyle yazılan bu yazıya
demotikos adını verdiler. Bu dil yeni imparatorluk diliyle
kopt dili arasında yer almış bir konuşma dili oldu. Ticaret
ve edebiyat konularında kullanılarak halk arasında be­
nimsendi. Ptolemaios döneminde yunanca dili karşısında
geriledi. Son yazıtın İ .S. 452 olduğu tahmin ediliyor. Yu­
nanca' da demotike, kentlerde konuşulan ortak bir dil şek­
lindedir. Katharevusanınsa yazılı devletin resmi dili ol­
duğu söyleniyor. Daha sonra demotike edebiyatta kulla­
nılmak üzere kendini kabul ettirdi . Özellikle de Pelopo­
nisos'un kullandığı dil olduğu söyleniyor.
Den: "Usaphais" olarak Manheton lis­
tesinde yer aldı. İ . Ö . 2800 civarında
yaşadığı tahmin ediliyor. Usaphais
"kanat geren" anlamında tanımla­
narak Mısır dilindeki Horus' tan
gelen bir ad oldu. Mısır'ın hane­
danlık öncesi ( İ . Ö . 3100-2780) S'nci
kralı. Bedevilerle uzun süre savaştı.
Abydos' ta bulunan mezarı diyorit
anıttaşlarla donatılmıştı.
Den der ah: Mısır' da Horus Edfu' nun
karısı ve mü zisyen olarak halka lanse edilip yüceltilen
İ hi' nin annesi tanrıça Hathor' a adanan Denderah, Ptole-
maios dönemine ait arkeolojik bulgulardan dolayı olduk-
ça zengin bir köy. Kardeşi tarafından öldürülüp, parçala-
ra bölünen Osiris'in bedeninin bir parçasının saklandığı
yer olarak da bilinir. 6 No-mos'un başkenti olarak bilinen
en eski bir yerdir. Efsanelere göre tapınağın temellerinin
planı kral Keops döneminde yapıldı. Ancak bu tapınakla
ilgili çok daha değişik öykülerin olduğu söyleniyor. Eski
imparatorluktan kalan bir Nekropolis bu bölgedeki tari-
hin daha eskilere dayandığını hatırlatır. Sit üzerindeki ba-
zı anıt mezarların yapımlarının son Ptolemaioslar döne-
minde başladığı tahmin ediliyor. Yarım kalan bu anıtlar 1 1 11
A'dan Z'ye MISIR

Roma döneminde tamamlanmıştı. İ . Ö . V. yüzyılda yapıl­


dığı tahmin edilen Hathor tapınağı çok özenle korunmuş­
tur. Sütun başlıkları (Başında bir Tanrıçanın yüzünü) taşı­
yan 24 sütunlu hypostylos salonu, özellikle toplu ayinler
için yaptırılan uzun odalardan meydana gelen 12 süslü
yer altı tapınma yeri, set üzerinde kurulan yani yılın ilk
günü " güneş kursuyla" birleşme dualarının yapıldığı açık
hava capellası ve ünlü burçlar kuşağı. Burçların özellikle­
rini belirten zodyak kuşağı Laouvre Müzesi'nde koruma
altına alınmıştır. Tapınağın duvarlarını süsleyen kabart­
ma resimler ve yazılar çok ilginç öykülerle süslenmiştir.
Bu metinlerde astronomik figürler, mitolojik öyküler, kut­
sama törenlerini belirten kabartma resimler, İ sis'in doğu­
şunu anlatan yazılar vardır. Uzunca bir yazıtın konusu
olan Osiris'in misterleri her yıl tapınağın önüne yeni ge­
lenlere temsil edilirdi. Sit alanındaki diğer ilginç yapıtlar
ise, çocuk tanrısının doğuşu için yapılan tapınak, Neron
ile Antoninus dönemleri arasında N ektanebo mammisi,
İ .S. II. yüzyılda Roma döneminde hastaların iyileştirilmesi
için yaptırılan sanatoryum hala ilgi çekmektedir.
Dendur: Adını Dendur köyünden alan bir tapınak. Bu tapı­
nak Nasır gölünün kabaran sularından korunması için
1963 yılında yerinden sökülerek Mısır hükümeti tarafın­
dan ABD'ye hediye edilmiştir. Tapınak gemiyle New­
york' a gönderilmiştir. Tapınak duvarlarında Augustus ve
tanrılaştırılmış iki kardeşiyle birlikte Nubya Tanrıları
Arensnufis ve Mandulis önünde tasvir edilmiştir.
Deniz Halkları: İ . Ö . XIII. yüzyıl civarında Asya tarafından
ve Ege' den gelmiş olabileceği tahmin edilen kavimlerdir.
Anadolu' dan gelen kavimler de aralarında bulunmakta­
dır. Mısırılar tarafından Nil Deltası'na birkaç defa saldırı
düzenleyen ve istilacı, yeri yurdu belli olmayan toplama
kişilerin oluşturduğu halklara verilen bir ad. Bunlardan
Akaivasalar (Akhanlar), Turşalar (Tyrsen), Lukalar (Lyki­
1 1 12 alılar), Şerdanalılar ve Şekeleşler Libyalıları desteklemeğe
A'dan Z'ye MISIR �

yöneldiler. Ancak İ . Ö . 1230 yılında firavun Mineptah


(Merneptah) tarafından bozguna uğratıldılar. Ramses III
tarafından durdurulabilen Pelesetler (Filistinliler) Zekke­
rier, Şekeleşler Hitit İmparatorluğu'nu ve Anadoluyla Su­
riye Devletleri'ni yıktılar. İ stila mı yoksa bir savaşın için-
de mi oldukları henüz bilinmeyen bu halkların, XIII. yüz­
yılda doğu devletlerindeki istikrarın bitmesiyle saldırıla­
rına başladıkları tahmin ediliyor. Bunların Ege göçleriyle
Mısır'a geldikleri kanıtlanmıştır. İ . Ö . 1230 civarında Mı­
sırlılar tarafından bozguna uğratılan bu halklardan Aka­
yıvaşaların Rodos ve Kıbrıs adalarıyla Güney Anadolu' da
yaşayan Ahiyavalar (Akalar) olabilecekleri tahmin edili­
yor. Lukaların daha sonraki yıllarda Lykialar, Turşaların
da bölgeden ayrılarak İ talya'ya geçen Tirsenler (ya da Et­
rüskler) aynı halk oldukları kabul ediliyor. Şekeleşlerin
ise Sicilya' ya göçen Sikuller olduğu kesinleşmiştir.
Deşaşe: Fayyum' un güneyinde arkeolojik bir sit. Alanda 159
mezar bulundu. Araştırmacılar burayı "Mezar tarlası"
olarak adlandırarak yazılarında yer verdiler. Eski krallık
dönemi sonunda V-VI. sülale dönemine ait mezarlardan
ikisinin süslemeleri günümüze kadar ulaşmıştır.
Dev-el-Medine: Mezarlık alanı. Buraya gömülmesi gereken
kral, saray memurları ve zenginler yerine krallar vadisiyle
Biban el-Meduk'taki yapıları yapmış olan heykeltraşların
gömüldüğü bir alandır. Firavunlar tarafından "Hakikatın
Hizmetkarları" şeklinde ödüllendirilmişlerdir.
Deyr: (Ark. deyr) Eski manastır ve kilise anlamında kullanıl­
dı. Hıristiyanlık dininde rahiplerin topluca yaşadıkları bi­
na ya da toplu binalara verilen bir ad . Mısır' da, Anadolu
ve Suriye' de eskiden yapılmış bu tür binaların kalıntıları­
na rastlamak ve hatta aktif olanını görmek mümkündür.
Genellikle V. yüzyıldan itibaren yapıldılar. Mısır' da bu
yapılar en çok Kıptiler tarafından yapıldı. Bunlara örnek
Deyrl ül Ebyad' ı gösterebiliriz.
Deyr-ül-Ahmer: Mısır'da bulunan bir kıpti manastırı. Aynı 1 1 31
_... A'da n Z'ye M ISIR

dönemlerde kurulduğu söylenen Deyr-ül-Abyad manastı­


rının yakınlarındadır. Sohag yakınında yer alır. Manastır
pişmiş tu ğlalardan inşa edilmiştir.
Deyr-ül-Bahri: (Ya da Deyr-ül-Baharı) Karnak tapınağının
bulunduğu yerin karşı taraflarında yer alan arkeolojik ka­
zı alanı. Burada firavunlar mimarisinin en görkemli yapıt­
larından biri olan XVIII. Hanedandan' dan Kraliçe Hacep­
sut'un mezar tapınağı bulunur. Mezar tapınağını yapan
Senmut, tapınağın planını XI. Hanedan' da yaşamış olan
Mentuhotep I' den ilham alarak yapmış olabileceği dü­
şündürüyor. Bir kısmı kaya içine oyularak yapılmıştır.
Deyr-ül-Bahri'nin dikkat çeken süslemeleri var. Bu site
1881'de yapılan bir kazıda bulunmuştu . Amon'un dünya­
ya getirdiği Hacepsut' un saltanatını iki tema ile betimler.
Deyr-el-Berşa: Nil' in doğu yakasında Mallavı kentinin karşı­
sında yer alır. Arkeologlar tarafından kireçtaşı ocaklarının
yanısıra XII. hanedan döneminden kalma mezarlar da bu­
lundu. Önemli mezarlardan biri de Cehutihotep'in meza­
rıydı. Cehutihotep Amenemhat II, Senvosret II ve Sen­
voset III döneminde görev yapmıştı (Bak Cchuti-hotep) .
Bu mezarlar, 1891 ve 1893 yılları arasında Mısır Araştırma
Fonu ile Harward Üniversitesi ve Bostan Güzel Sanatlar
Müzesi'nin ortaklaşma çalışmaları sonucunda bulundu .
P. E. Newbery ve arkadaşlarıyla G . A. Reisner ile arkadaş­
ları kazı ekibinde görev yaptılar.
Deyr-ül-Cebravi: (Ya da deyr ül-gabravı) Nil'in doğu yaka­
sındaki Amarna ile Asyüt arasında bulunan bir yer. Bura­
sı bir anlamda 2. yüzyıldan kalma 12 Nomos'un Nekro­
polisidir. VI. hanedan dönemindeki önemli ve güçlü vali­
ler buraya gömülmüşlerdi . Bu valilerin bir kısmına ise,
" Abiden eyaletinin büyük efendisi" diye hitap edilirdi. Bu
valilerden biri olan İbi'nin mezarı da bu bölgededir. Ka­
yalardan oyulmuş mezarların eski krallık dönemi sonunu
paylaşan krallara ya da valilere ait olduğu söyleniyor.
11 14 Deyr-ül Ebyad: Şenude tarafından 440 yılında Sohag yakın-
A 'dan Z'ye MISIR ...,.
larında kurulan bir kıpti manastırı. Manastırın yakınında
bulunan Athribis kentinden getirtilen kireçli büyük taş
bloklar yapımda kullanıldı. Çoğu kıpti el yazması bu ma­
nastırda bulunmuştur.
Deyr-ül-Medine: Nil'in batı yakasında bulunan arkeolojik
sit. M. Ö 2000-1900 yıllarında yaşayan firavunların eşlerine
ait mezarların süslemelerini yapan sanatçıların toplu me­
zarları burada bulundu. Bu sanatçılar mezarlarını da ken­
dileri yaparlardı. Süslemeler arasında Anibüs' ün yaptığı
dinsel çalışma sahnelerini gösteren gravürler ve daha
başka tanrıların da bazı öyküleri görüntülü bir şekilde ele
alınmıştır. Bu sit alanında sanatçılarla ilgili önemli bulgu­
lar elde edildi.
Dijet: İ . Ö . 3000-2800 tarihleri arasında hüküm sürmüş 1. ha­
nedan Mısır Kralı. Kral Cer'in halefiydi. Döneminde kra­
liçe Meritneit adının geçmesi araştırmacıları hareketlen­
dirdi. Yapılan araştırmalarda Meritneit'in Kral Cer'in ka­
rısı olduğu ve halefi olarak bilinen Dijet'in ise oğlu oldu­
ğu sonucuna varıldı. Yani Dijet, Kral Cer ile Meritneit'in
oğludur.
Diktaş: (Dikili taş da denir.) Mısır mimarisinde tabanı dört
köşe, gövdesi yukarı doğru uzayıp ve uç kısmında dara­
lan küçük bir piramit görüntüsüyle biten dikili taş . Bunlar
özellikle eski Mısır, Roma ve Yunanistan' da dikine topra­
ğa konulmuş taşlardan yapıldı. Bu taşların üzerinde ölü­
ler için yazılar yazılırdı. Mısır' ın en eski dikili taşların
"Ebu Gurb" güneş tapınağındaki dikili taşlar gibi alçak
olduğu sanılıyor. Mısır' daki dikili taşlar genellikle Asu­
an' daki taş ocaklarında üretilirdi . Bu taşlarda ayrıca re­
simli adak sahneleri de yer alırdı. Taşlar adak ya da anma
"prosky-nesis" şeklinde iki gurupta toplandı. Mısır' ın en
büyük ölüler tanrısı Osiris'in tapınağına adanan " adak
dikilitaşları" günümüze kadar ulaşabilmiştir. Adak guru-
bunun göstermelik kapısından sonraki gerçek kapısının
önünde bir masa ve çeşitli süs eşyalarıyla makyaj malze- 1 1 51
A'dan Z'ye MISIR

meleri bulundu. Bu sahne genellikle ölünün "ka" sının


doğal kapıda belirip geçmesi şeklinde tasarlandı . Hatta
masadaki yiyecekler de ailenin ölümden sonraki yaşamda
birlikte yaşamı devam etmelerini sağlamak adına organi­
ze edildi. Kamak'ta Kraliçe Hacepsut'a ait dikili taşlar ile
Tutmosis IIl'ün dikili taşları örnek olarak gösterilebilir.
Dimyat: (Ya da Dumyat) Mısır' da bir liman kenti. Akdeniz'e
10 kilometre uzaklıkta bulunur. Nil ile Menzaleh gölü
arasında yer alır. Saint Louis 1249 yılında burayı işgal etti .
Fidye olarak da Müslümanlara geri verdi . 1251' de Sultan
Baybars tarafından yıkıldı. 1798 yılında Napoleon'un Mı­
sır seferi sırasında kent Fransızların eline geçti. Osmanlı­
lar kenti geri almak istediler ancak 1799' da Kleber tara­
fından yenilgiye uğradılar. Bu kent daha sonraları İngiliz­
ler tarafından işgal edildi. İngilizler kısa bir süre sonra da
burayı Osmanlılara geri verdi.
Distatiron: Mısır' da Büyük İ skender tarafında ilk Lagideler
devrinde bastırılan . 4 altın drahmi değerinde para. ·
Disuk: Aşağı Mısır' da bir kent. Nil'in batı kısmında yer alır.
Dişaşa: Yukarı Mısır eyaletinde görevli vali ve krallıkta
önemli görevlerde bulunanların mezar yeri. İnti'nin ka­
yaya oyularak yapılan mezarı dönemin ne kadar organi­
zeli olduğunu gösterir.
Diwou: Hiyerogliflerde beş sayısının adıdır. S. A. Gardıner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır sayılarının kıpti dilinden Mısır diline uyarlanışının
yaklaşık adı olarak tanımlandı.
Diyaden Papirüsü: İ . Ö . 1700 yıllarında yazıldığı tahmin edi­
liyor. 15 tek parçadan oluşan ve bir yüzünde yazıların bu­
lunduğu papirüstür. 5.71 cm uzunluğundadır. Metinler
timsah tanrısı olarak bilinen Sobr (sobek) 'ın rahibi tara­
fından yazılmıştır. Papirüs uzmanı Adolf Erman "Sobr"
sözcüğü ile firavun sözcüğünün aynı anlamda olduğunu
yazar. Yaklaşık 6 metre uzunluğunda yazılan bu papirüs­
l1 16 te tanrılarla ilgili notlar bulunmuyor. Sihirli olabilme ih-
A 'dan Z'ye MISIR ..,_

timali yüzünden Mısırlılar bu papirüse saygı duymuşlar­


dı.
Diyou: Hiyerogliflerde 50 sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıpti dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
şık adı olarak tanımlandı.
Dodekarkhia: (Yunan dilinde yer edinmiş bir sözcük.) Here­
dots' un 12 prens olarak nitelendirdiği hanedana verdiği
bir ad. Heredot'tan daha önceleri başka bir ad ile anılan
bu hanedanın belgesel kanıtı olmadığı için bu adın veril­
miş olabileceği tartışılıyor. İ . Ö . VII. yüzyılda aşağı Mısır'ı
kuşatarak bölüşen bu prenslerin aralarında Asur Kralları
Asarhaddon ile Asurbanıpal da bulunuyordu .
Dohen: İ . Ö . 2500 döneminde bir saray memurunun adı.
Dua: Mısır mitolojisinde tuvaletlerin tanrısı şeklinde tapınıl­
dı. Genel sağlık için mikroplardan insanları koruyan bir
tanrı şeklinde ifade edildi. Mısır' daki anlamsal betimle­
mesinde "kutsal kase" olarak tasvir edilir. Ellerin temizli­
ği ön planda tutularak tuvaletten kaynaklanan mikropları
yok edici olduğu şeklinde tapınıldı.
Duamutef: (Tuamutef, Thmoomathpf) Eski Mısır dilinde
köpek başlı olduğu iddia edilen dört cinden biri. Tanrıça
Neith tarafından korunur. Bu cinlerin Mısır geleneğine
göre yakılan ölülerin küllerinin konulduğu vazoyu koru­
dukları söyleniyor. Ancak mitolojik öykülerde yaşam ge­
leneği içinde mistik düşünceyi süsleyen bu cinlerle ilgili
dünyanın başka yerlerinde yaşayan uygarlıklar olan Ma­
yalar, İ nkalar, Aztekler, Asurlar, Urartular vs. gibi yerler­
de bu adlara benzer mitolojik cin isimleri halk arasında
yaygınlaşmıştır.
Duat: Duat'ın karşılığını araştırmacılar"Yıldızlara yükselme
evi" şeklinde bir betimleme getirirler. Çoğu belgelerde
"öteki alem" şeklinde belirtilir ve Osiris gibi önemli kişi-
liklerin gidecekleri bir yer şeklinde düşünülmektedir. Ba-
zı kaynaklarda ise "yeraltı dünyası" şeklinde tanımlandı- 1 1 71
A'dan Z'ye MISIR

ğı görülmektedir. Ezoterik bir yer olarak belgelerde adı


geçen Duat' ın kapılarını koruyan kuşlar, tanrıların bu­
lunduğu ileri sürülen mağaralar, tüneller, kendi kendile­
rine açılan kapılar ve kuşlar tarafından korunan odalar­
dan söz edilmektedir. Tamamen büyülü bir ifadeyle anla­
tılan bu yer, on iki bölümden oluşmaktadır ve on iki saat­
te dolaşılabileceği belirtilmektedir. Duat'ın dünyasal ya­
pısına kayalıklarla kaplı bir dağ geçidinden geçilediği
söylenir. Duat sembolize edildiğ metinlerde dairesel, yıl­
dız ve uçan bir şahinle de belirtilmektedir. İ nanılması zor
olan bazı düşünsel metinlerde " İnsanlar ölür, tanrılar
göklere uçar." tanımlaması bu ezoterik metinlerin anla­
şılmazlığını da ortaya koymaktadır. Firavun Teti'nin me­
zar duvarında yazılanlar belki de bu tanımlanmaya bir
örnek olarak gösterilir. Teti'nin mezarında yer alan metin:
" . . . İ nsanlar düşer, adları yoktur, siz Kral Teti'yi kolundan
tutun, siz Kral Teti'yi göğe alın ki dünyada insanlar ara­
sında ölmesin .. " şeklinde bilgileri içermektedir. Araşhr­
macı yazar Zecharıa Sıtchın, "Gökyüzüne Merdiven"adlı
eserinde, yeraltı dünyası ya da öte alem şeklinde belirtilen
Duat için, " . . . .lahitler ve tabutlar ve de papirüsler (bunla­
ra resimlemeler de eşlik ediyordu) üstündeki daha sonra­
ki yazılar gerçekten de dizelerin, söylemler ve "Yükselen­
lerin Bölümü" gibi adlar taşıyan bölümlerin " Ölüler Kita­
bı"ndan kopya edildiğini göstermektedir. Bu kitap
"Duat'ta olan", "kapılar kitabı", " iki yol kitabı" gibi adlar
da taşıyordu. Araştırmacılar bu kitapların da aslında daha
önceye ait iki temel eserin versiyonları olduğunu inan­
maktalar. Ra'nın göksel yolculuğuyla ilgili eski yazılar ve
dirilen Osiris' e katılanların mutluluk dolu sonraki yaşa­
mını göksel bir evdeki içkiler, yiyecekler ve zevkler şek­
linde vurgulayan daha sonraki bir kaynakta (Hatta bu
versiyondan dizeler, takan kişiye "gece gündüz kadınlar­
la olma" ve "kadın arzusu" sağladığına inanılan tılısımla­
lı ıs rı bile yazılmıştır . . . . ) şeklinde bir açıklama da bulunur.
A'dan Z'y e MISIR lllJ.

Duat tanrıça Nut ile sembolize edilip, söndürülmeyen bir


y1ldıza ulaşılabilen tanrılar çemberi şeklinde gösterilir.
Çoğu tartışma da, Mısır'ın ölüler kitabındaki bilgilerin ta­
pmak duvarları üzerinde yazılan metinlerden elde edildi­
ği ve bu metinlerden dolayı anlamların çıkarılabileceği
hakkındadır.
Dum: Mısır ve Arabistan' da yetiştirilen bir tür palmiye ağa­
cının adı .
Duşratta: Mitannı Kralıdır. Kızkardeşi ve kızı, Amenofis
nron haremine girdi. Bu da Hyksosların saldırılarına kar­
şı Mitanil l erle bir anlaşmanın sağlanmasına yol açtı.
Düldül: Tarih araştırıldıkça insanın önüne son derece ilginç
notlcır düşer. Bu notlar arasında İ slam dünyasında kutsal
at ol cırak duyulan Düldül adlı atın varlığıdır. Düldül, Mı­
sJr Kralı Mukavkis tarafından Hz. Muhamed' e hediye
olarak gönderil en katırın (Soy olarak katır olduğu kay­
nakl arda i fade edilmiştir.) adı. Hz. Muhammed bu katırı
daha sonra damadı Hz. Ali'ye hediye olarak verdi.
Dwetye: Hiyerogliflerde 20 sayısının adıdır. S. A. Gardıner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır sayılarının klptı dilinden Mısır diline uyarlanışının
yakl aşık adı olarak tanımlandı.

Ebukir: (Ya da Abukir) Mısır' da bir yerleşim yeri . İ sken­


deriye'nin kuzeydoğusunda yer alır. Ebukir yarımada­
sında kendi adını taşıyan bir liman kentidir.
Ebu Muharik: Mısır' da çok uzun ve geniş bir alanı kapsayan
kumlar dizini . Bahariye vahasından Harge vahasına ka­
dar devam eder. Kumlar dizinin kapladığı alanın uzunlu-
ğu yaklaşık 600 kilometredir. Bu mesafe içinde oluşan 1 1 91
� A'dan Z'ye MISIR

kum fırtınaları çoğunlukla bölgedeki ulaşımı etkilemek­


tedir.
Ebu Ravaş: Mısır tarihinin başlangıçlarında önemli rol oy­
nayan bir yer. Adını bulunduğu köy­
den alır. Krallığa hizmet vermiş iyi bir
nekropolis olarak bilinir. Burada 1.
Hanedan dönemi kralları olan Aha ile
Den'in adlarının yazılı olduğu belgeler
bulundu. Kral Ra' cedef' e ait bir pira­
mit bulunmaktadır. Bu kraldan sonra-

Ebu-Simbel tapınağından ki krallar buranın önemini unutarak


başka yönlere bakmışlardır. Ancak
geç döneme ait bu bölgede yapılan arkeolojik kazılarda
Ptolemaios Philadelphos'un kızkardeşi ve karısı Kraliçe
Arsınoe'nin bir heykelciği bulunmuştur.
Ebu Simbel: Aşağı Nubye'ye yakın Asuan'ın 280 kilometre
güneyindeki arkeolojik sit. Ramses il tarafından kumtaşı
içine oyulmuş iki tapınak en ünlü olanlardır. Ön yüzünde
4 kolosun yer aldığı köpek başlı 22 yaratığın oturuş vazi­
yette süslediği büyük bir tapınak vardır. Bu tapınağın içi
Ramses il' nin kazandığı askeri zaferleri belirten resimlerle
süslenmiştir. Önünde 6 kolosun (heykel) yer aldığı tanrıça
Hathor tapınağı (Küçük tapınak) Ramses ll'nin eşi Kraliçe
Nefertari adına yaptırıldı. Nefertari için yapılan tapınak
Asuan(Avsan) barajının yapımı nedeniyle yerinden sökü­
lerek başka bir yerde yeniden restore edilerek yapılmıştır.
Büyük kaya parçaları özenle kesilip yeniden birleştiril­
mek suretiyle tapınak yeni baştan yapılmıştır. Barajın ya­
pımı sırasında tapınağın taşınmasına yardımcı olan ülke­
lere Mısır hükümeti çeşitli tarihi eserleri hediye olarak
vermiştir. Bu ülkelerin arasında Türkiye de var. Mısır'ın
üç büyük tanrısı olarak tapınılan Ra, Aman ve Harak­
hes'a (Hermakis) adanan büyük tapınak 55 metre kayanın
l 1 20 derinliklerine kadar iner. Yani kaya yontularak tapınak
A 'd a n Z'ye MISIR llJJı.

haline dönüştürülmüştür. Giriş kapısının sağında ve so­


lunda yükseklikleri 20 metre olan dört heykel yer alır.
Heykellerin üstünde bulundukları kaideleriyle birlikte
yaklaşık 33 metre olduğu belirtilir. Heykeller kral, kralın
annesi ve eşi Nefertari'yi temsil etmektedir. Ayrıca tapı­
nağın giriş bölümünde 18 metre genişliğinde bir yer altı
salonu bulunmaktadır. Salonun tavan kısmını tutmuş gibi
gösterilen ve sekiz adet olduğu bilinen heykellerin Osi­
ris' e benzetilmiş olarak yapılması da Ramses'i temsil et­
mek için düşünülmüştür. Büyük salondan sonra göze
çarpan küçük salonun dip tarafında Mısırlıların en büyük
tanrısının heykeli yer alır. Adı geçen küçük tapınak ise
Tanrıça Hathor ve Kraliçe Nefertari'ye adanmıştır. Tapı­
nağın ön kısmında 6 büyük heykel dışında Ramses ll'nin
at üstünde gösterildiği on metre yüksekliğindeki heykeli
yer almaktadır. İ ki tapınağın da duvarlarında Ramses
il' nin yaptığı savaşlar ve elde ettiği başarılar gösterilmiş­
tir.
Ebu Zuneyme: (Ebu Zenime) Mısır'ın Süveyş Körfezi kıyı­
sında önemli bir liman. Bölgede denizden petrol çıkarma
çalışmaları da yapılıyor.
Ebülhevl: Arapçada, eb ve hebi "korkudur", ebü-ı-hevi ise
"korku babası" olarak yer edinmiş. Eski Mısır'ın piramit­
ler (Ehramlar) civarında insan başı biçimindeki kayadan
oyulmuş taş figür. Sfenks.
Ed-Dakka tapınağı: Ed-Dakka tapınağı, eski Mısır dilinde
"pselket" adıyla, klasik söyleniş şeklinde ise "Pselkhis"
olarak bilinen bir tapınaktır. Tapınak Aynı adı taşımakta­
dır. Tapınağın yapım işleri ve süslemelerinde Ptolemaios
iV Philopator, Ptolemaios. VIII Euergetes il, Meroe Kralı
Arkamanı Roma İ mparatorları Augustus ile Tiberus çaba
göstererek burayı daha da güzelleştirmeye çalıştılar. 1962
ile 1968 yılları arasında bu tapınak yerinden sökülerek
"Es-sebu" köyünün yakınlarında bir yere taşınmıştır. Ta-
şınma sırasında bu yapıyla ilgisi olmayan bazı sütunlar 1211
-4111 A 'dan Z'ye MISIR

bulundu. Bunların Kraliçe Hatsepsut ile Tuthmosis III'ün


Horus için yaptırılan bir tapınaktan, Ed-Dakka tapınağına
getirilmiş olduğu tahmin edilmektedir.
Edfu: Yukarı Mısır' da (Asuan ili) 2 Nomos'un başkenti oldu .
Yunanlıların Apollinopolos Magnası. Eski imparatorluk
döneminden bu yana önemli bir
kent. Gökyüzü Tanrısı Horus' a ithaf
edilen 137 metre genişliğinde ve 79
metre uzunluğundaki büyük tapına­
ğın kuruluş törenleri İ . Ö . 237 yılına
dayanıyor. Bu tapınak Mısır' da ko­
runan en iyi tapınaktır. Kumlarla ör­
tünüp kaybolan bu tapınağı Fransız
kökenli Mısırbilimci Mariette buldu.
Onun yurttaşı Chassinat ise tapınak­
ta bulunan metinlerin çevirisini ya-
Edfu tapına�ınm kalıntıları parak önemli bulgular elde etti . Bu
tercümeleri 15 ciltlik bir kitap halinde
toparladı. Horus'ın kültü, Horus'un Seth'e karşı savaşı,
dinsel ve mitolojik önemi büyük olan yazılarda ana konu­
lar olarak işlendi. Sit yerinin ayrıca 5 kilometre batısında
Edfu prenslerine ait bir Nekropolis' in varlığı bulundu .
Ramses III' ün dikili taş temeli de buradadır.
Edjo: (Mısır mit) Aşağı Mısır'ın sembolü durumundaki ko­
ruyucu tanrıçası. Yılan şeklinde bir kadın olarak tanımla­
nır. Nekhbet'in tamamlayıcısı olarak tapınılan Edjo, kral
tacının da yarısını sembolize ederdi.
Eje: Akhenaton'un Tell el Amarna' daki tapınağının baş rahi­
bi. Teje ile evliydi. Teje Akhenaton'un karısı Nofrete'nin
(Nefertiti) ebeliğini yaptı.
Edku: (Adku ya da İ dku) Nil Deltası'nda deniz kulağı olarak
adlandırılan bir yer. İ skenderiye'nin doğu tarafındadır.
Deniz kulağını Akdeniz'den ayıran sahil şeridi üzerinde
1 1 22 aynı adı taşıyan bir kent kurulmuş. Burada yaşayanlar
A'dan Z'ye MISIR �

geçimlerini sağlamak için tekstil ve balıkçılıkla uğraşıyor-


lar.
ı·:gyptolog: Mısır uygarlığını araştıran bir bilim dalı vardır.
Bu bilim ile uğraşanlara E gyptolog denir. Bunlar Mısır
uygarlığıyla ilgili yeterli bilgi veremeyince 1900 civarında
James Churchward'ın eleştirisine uğradılar. Doğrusu da
öyle. Çünkü yüzlerce yazar ve araştırmacı Mısır uygarlığı
hakkında kitaplar yazdılar. Hepsi de kendisine Mısırolog
yakıştırmasını verdiler. Ancak ne yazıktır ki bu güne ka­
dar Mısır tarihinin temelini net olarak hiç bir Mısırolog
verememiştir. Durum böyleyken James Churchward'ın
Mısırologlara yönelik yaptığı eleştiri tamamen somut ger­
çeklere dayanmaktadır.
Ehi: (Bak Ihu.)
Ehramlar: (Bak Piramit.)
El-Aşmuneyn: (Bak Hermopolis.)
El-Hiba: Mısır' da arkeolojik bir alan. Burada Şeşonk 1 tara­
fından yaptırılan bir tapınak var, ancak harabe halindedir.
Eski Mısır' da adı "Teucoi"ydi. XXI ile XXI. hanedanlar
döneminde Teb bölgesinde sınır alanıydı.
El-Bahnasa: XIX. Hanedan döneminde Yukarı Mısır' da bir
eyaletin başkenti olarak bilinir. Eski Mısır dilinde adı
"per-meced" Kıptı dilinde ise " pemce" olarak bilinen bu
arkeolojik alanda firavunlarla ilgili nedense izlere rastla­
namamış. Burada binlerce Yunan papirüsü bulunmuştur.
El-Baklıya: Eski Mısır' daki "Bah" ile Hermopolis'in yerini
belirten El-Haklıya köyünün bulunduğu yer. Üç tepe üze­
rinde kurulmuş bir konumdadır. Burada "Tell-el-Nakus"
un taptığı yerel Tanrı Tot' a tapınılırdı. Eski tarihten kalma
harabe halindeki bir sur ve içinde bazı kalıntılar vardır.
Ayrıca çan başlıklı bir papirüs sütunu bulundu. Bu ne­
denle buraya " Çan tepesi" adı verildi. Nektanebo I'in
gövdesini gösteren bir heykel ile XXVI. Hanedan Kralı
Ahmose'nin mezar parçaları da bulunanlar arasındadır. 1 23 1
-1111 A'dan Z'ye MISIR

Elephantine: (Elefantine olarak da söylenir.) Eski Mısır' da


bir kent. Nil' de bir ada üzerinde kurulmuş. Asuan' ın kar­
şı tarafında yer almaktadır . Antik tarihte yukarı Mısır' da
birinci Nomos'un merkeziydi. Stratejik önemi yüksek
olan bu antik kentteki insanlar şelale ve sel tanrısı (koç­
tanrı) Hnum' a taparlardı. Nübye için bir anlamda ticaret
kavşağı, bir anlamda da koruma kalesi konumundaydı.
Eski İ mparatorluk döneminde Nomarkhes Hekeryib' in
yaptırdığı tanrıça Sapis tapınağı. Yeni İ mparatorluk dö­
neminde ise Hnum tapınağı önem taşıyor. 1898-1908 yıl­
ları arasında arkeolojik kazılar sırasında bulunan papirüs­
lerdeki metinlerden öğrenildiğine göre Yahudi kolonile­
rinden biri (İ . Ö . 498-399) tarihlerinde Perslerin güçlü ol­
duğu dönemde bir Yehova tapınağı inşa etmişlerdi . Bu
kenti yöneten krallar öldükten sonra mezarlarını Nil'in
dağ yamaçlarındaki eski yer altı mezarlığına gömmelerini
isterlerdi. Bunlar eski imparatorluk döneminin krallarıy­
dı.
El-Kab: Arkeolojik buluntu alanı. Burada XVIII. Hanedan­
dan kalma kayadan oyma mezarlar dikkat çekicidir.
Nekhbet'n tapınağı dışında Sesmetet ve Hathor'un "çil
tapınak" diye bilinen tapınakları burada yer aldı.
El-Kasrve'l Seyyad: Yukarı Mısır'ın 7 Nomosunda, Hiv ken­
tinin de kuzeydoğu' sunda yer alan arkeolojik buluntu
alanı. 1. Ara dönemde yapılan kaya mezarları dikat çeki­
cidir. Kabartmaları ilginç süslemelerle bezenmiş bu me­
zarlardan "eyaletin büyük efendileri" olarak bilinen İ du
seneni ile Çauti'nin mezarındaki kabartmalar oldukça il­
ginçtir.
El-Lahun: Senvosret il tarafından yaptırılmış olan " el-lahun"
piramidinden adını alan arkeolojik bir alandır. XII . Hane­
dan krallarının önemli gördükleri bir bölgeye yakın olan
yerleşim alanıdır. Prenses Sitatoriunet adına bir piramit
1 1 24 daha yaptırıldı. Piramit mezarında değerli eşyalar bu-
A'dan Z'ye M IS IR ...,.

lunmuştur. Piramidin yakınlarında bütün dönemlere ait


mastabalar yer alır.
1 �1-Lessiya: Nil'in doğu yakasında yer alan arkeolojik bir

tapına ğı var. Ramses il tarafından tamir edildi. 1966 yı­


alan. Burada Tutmosis III tarafından yaptırılan bir mezar

lında Italya'ya armağan edilmiştir. Egizio Müzesi'nde


sergilenmektedir.
1- : lyakim: İ . Ö . 609-598 yılları arasında egemenlik sürdüren 18
Yahuda kralı Yoşıya'nın oğludur. Göreve başladıktan
sonra çalışmalarıyla civarda ün yaratan firavun Nero il
tarafından halkı nasıl yöneteceği hakkında eğitildi. Mı­
sır'ın İ . Ö . 605 yılında Kargamış'ta bozguna uğratılmasın­
dan sonra Babil krallığına bağlandı. Asurluların Kudüs'ü
işgalinden sonra ise öldü. Yerine oğlu Yoakin geçti .
Emeni: Yukarı Mısır' da sayılı on kişiden biri olduğu söyle­
nir. Nebet ve Henut adında iki kadınla evliydi . Nebet'in
iki erkek ve 5 kız çocuğu; Henut'un ise 1 erkek 3 kız ço­
cuğu var. İ ki kadın arasında büyük bir çekişme vardı.
Birbirlerine karşı sevgilerini belirtmek için de kız çocukla­
rına kendi isimlerini verdiler. Henut 3 kızına Nebet, Ne­
bet ise 1 kızına Henut adını koydu.
Enneadlar: Eski Mısır' da din kenti olarak bilinen Heliopolis' i
araştıran tanrıbilimcilere göre; evrenin yaratılması sıra­
sında gelişmesi, maddenin biçimlenmesi sonucu hizmette
bulunan 9 Tanrının ortak adı olarak geçiyor. Güneş Tanrı­
sı Atum-Ra, kendi istemiyle sıvıdan, hava Tanrısı (Nun) -
Şu'yu atmosferdeki Nem Tanrısı Tefnut'u doğurur. Bun­
lar da yeryüzü Tanrısı Geb ile gökyüzü tanrıçası Nut'u
yaratırlar. (Nun) -Şu, Geb ile Nut arasına girerek yeryüzü
üstündeki gökyüzünün dengesini korumayı sağlar. Geb
ile Nut ise eski Mısır halkı arasında yeryüzünün en iyi
"kral-tanrı" sı olarak bilinen Osiris'i, İ sis'i (Osiris'in eşi)
Seth'i (Osiris'in kötülük güçlerini simgeleyen kardeşi)
Nephtys'yi (Seth'in kısır eşi) doğurur. Böylece güneş ek- 1 2 51
-illi A'dan Z'ye M ISIR

seni etrafında toplanan evrenin ve yeryüzünün ana un­


surları ortaya çıkar.
Epaphos: (Yun. Mit) Zeus ile İ o'nun oğlu. Nil'in kızı Memfis
ile evlenen Mısır kralıydı. Bu evlilikten Libya adlı bir kız
çocuğu doğdu. Ve adı komşu ülkeye verildi. Bugünkü
Libya'nın adı buradan kaynaklanıyor.
Epigoni: Helenistik dönemde Mısır' da doğan ve yetiştirilen
yabancı askerlerin çocuklarına verilen ad . Bu askerler pa­
ralı askerlerdi .
Epistrategos: (Yunanca sözcük) Bir tür genel vali. Eski Mı­
sır' da yönetim bölümlerinden herhangi birini yönetenlere
bu ad verilirdi.
Epistrategosluk: Roma döneminde, Romalılar tarafından
Mısır' daki yönetim bölümlerine verilen ad. Epistrategos­
luğun bulunduğu yerler; Delta, Thebais, Heptanomis'ti.
Eratoster: Yunanlı coğrafyacı ve araştırmacı. İ . Ö . 275-194 ta­
rihleri arasında yaşadı. Teb arşivlerinden yararlanarak
eski Mısır hanedanlarından 38 kralın adını Mısır dilinden
Yunancaya çevirdi.
Erik Hornung: 1933 yılında Riga'da doğdu. Tubingen Üni­
versitesi'nde doktorasını yaptıktan sonra, 1960/ 67 tarihle­
rinde Vestfalya Üniversitesi'nde asistan ve doçent olarak
göreve başladı. Daha sonra da Basel Üniversitesi'nde Mı­
sırbilim kürsüsünde profesör oldu. 1 998 yılındaki emekli­
liğine kadar bu Üniversite' de çalıştı. Mısır üzerine yoğun­
laştırdığı çalışmalarını kitaplar halinde yayınladı . 1963 yı­
lında "Amduat" araştırmasını kitaplaştırdı. Çeşitli maka­
lelerin yanısıra "Ana Hatlarıyla Mısır Tarihi" ve "Eski Mı­
sır Öte Dünya "kitapları dilimize çevrilen eserleridir. Bu
kitaplar Kabalcı Yayınevi tarafından yayınlandı.
Erken hanedan dönemi: Bu hanedandaki ilk değişim yazı
kullanımının çok seri bir şekilde yayılması oldu. Diğer bir
değişim ise Memfis'in firavunların başkenti olmasıdır. Bu
dönemde krallara verilen adların getirdiği düşünce eski
1 1 26 hükümdarlarla bu hanedandaki hükümdar ailelerinin de-
A 'd a n Z'ye MISIR llJı.

ğişime girmesi demekti. Yani hanedanlar öncesi kral aile­


leri yerini yeni kral ailelerine bırakmıştı 1 ve il. hanedan
arası dönemde yılın en önemli olayı yılın başlangıcı ola­
rak ele alındı. Kurucu kişi olarak efsaneleştirilmiş Me­
nes'le başlar. Krallar Horus adını kullanmayı dinsel açı­
dan güç vereceğine inanarak kullandılar. iV. Hanedana
kadar olan çarpıcı fikirler ve düşünceler kitabın sonunda­
ki kaynaklarda daha detaylı anlatılmıştır. (Bakınız kay­
naklar.)
Errnent: (Keneh ili) Nil Nehri'nin sol tarafında yer alan bir
kent. iV. Monos'un merkeziydi. Kutsal olarak bilinen He­
liopolis için "Kuzey on", Erment için ise "Güney On" de­
niliyordu. Burasının savaş tanrısı olarak bilinen Mon­
tu'nun en iyi mekanı olduğu söyleniyor. Bu tanrı, şahin
başlı bir insan gibi gösterildiği için Yunanlılar ona " Her­
monthis" adını takmışlardı. Kent Orta İ mparatorluk dö­
neminde önemini yitirmiş yerini Teb' e kaptırmıştı. 1927
yılında burada yapılan arkeolojik kazılarda yeraltı mezar­
ları bulunmuştu. Bu mezarlarda bulunan Bukhis boğala­
rının heykelleri kutsal olarak tanıtıldı. Bukhis eski Mı­
sır' da bereket tanrısı olarak kutsal sayılırdı.
Ernutet: (Bak Renenet.)
Eski Mısır yazısı: Eski Mısırlılar ses ile beraber sembollerle
kullandıkları bir yazı türüne sahiptiler. Bazı semboller fo­
netik ve ideografik şekilde anlam bakımından benzer ko­
numlara sahiptiler. Bunlardan Atmaca sembolü ile
"A"nın, Bıçak sembolüyle " A"nın ve ayak sembolüyle
"B" nin benzerliklerinin paralelinde diğer bazı semboller
de aynı konumda yerini aldı. Ancak bunların arasında bi­
le bir ayrım olduğu gösterilmiştir. Hiyeroglif yazının bi­
raz daha farklı şekli olan Hiyeratik hiyerogliften sonra
Demo-tike adlı bir halk yazısına boyun eğdiler. Demotike
yazısı ilk defa İ . Ö . VIII. yüzyılda kullanılmaya başlandı.
Kitabın sonunda bu yazılarla ilgili bazı tablolar eklenmiş­
tir.
� A'dan Z'ye MISIR
Es-Sebua: Nil'in batı yakasında yer alır. Arkeolojik bir alan­
dır. Burada yeni krallık döneminde yaptırılmış iki tapınak
vardır. Bunlardan biri Amenofis III tarafından yaptırıl­
mıştır. Önceleri Horus adına çizdirdiği sahneler duvarı
süsler, ancak daha sonra tapınak duvarlarında Aman için
de bazı sahnelerin yer aldığı görülür. Tapınağın yaklaşık
150 metre uzağında kuş eyaleti valisi Setau tarafından
yaptırılan ve Ramses II'ye adanan büyük tapınak yer alır.
Unesco'nun aracılığı ve yardımıyla bu tapınak yerinden
sökülerek başka bir yere taşınmıştır.
Esneh: (Ya da isna) Yukarı Mısır' daki Luksor tapınağının
güneyinde yer alan bir kent. Eski adı "Senet" olarak kayıt­
larda gözüküyor. Önemli bir tarım yeri olan bir kent. Yeni
İ mparatorluk döneminde Nomos'un merkezi konumun­
daydı. Yunanlılar bu kente " Latopolis" adını takmışlardı.
XVIII. Hanedan döneminde yapıldığı söylenen tapınak
Ptolemaios döneminde yeniden onarılarak yapıldı . Bugün
tapınaktan sadece 24 sütunlu güzel bir salonun harabesi
kalmıştır. Tapınağın duvarlarını süsleyen kabartma yazı­
lar bir dönemdeki yaratılış efsanesinin dinsel yönden izle­
rini taşırcasına durmaktadır.

Fallus: Genellikle tüm uygarlıklarda doğurgan bir organ ola­


rak belirtilen fallusa mitolojide son derece önem verilmiş
ve zamanla doğurganlık organı olan fallus doğurganlık
sembolü şekline dönüştürülerek tapınılmıştır. Arkeolojik
araştırma yapanların buldukları belgelerde insanlar dur­
madan kendi cinsel organlarına benzer nesneler bulmuş
ya da nesneler yaratmışlardı. Yahudiler bu organı bir sü­
tun şeklinde yer ile gök arasında tutuculuk, denge sağla­
1 1 28 yan bir organ şeklinde belirtmektedirler. Hatta adalet ve
A'dan Z'ye MISIR �

doğruluğu simgeleyen bir obje olarak da bakmışlardı.


Tüm yaratılış öykülerinde olduğu gibi Tevrat'taki yaratı­
lışta 6 iş günü çalışma ve üretime ayrılmış, yedinci gün
olan pazar günleri de dinlenme olarak belirlenmiştir. Gü­
nümüz modern yaşamında çiftler birleşme günlerini ço­
ğunlukla dinlenmeye çekildikleri gün olan pazar günleri
yaparlar. Anadolu' da İ . Ö .X-XII. yüzyılda İ yonya ve Frig-
ya bölgesinde Fallus saygın bir konumda görülmekteydi.
Fallus'un tapınmada yüksek değeri olan bir obje şeklinde
belirtilmesi her zaman görülmüştür. Mısır tapınak duvar­
larında, Hint tapınaklarında, Pompei duvarlar kalıntıla­
rında, Yunan, Hitit, Roma, Bizans uygarlıklarında da ta­
pınma belgeleri elde edilmiştir. Mısır' da tapınılan tanrı
Bes'in parçalanarak öldürülen ve cinsel organı bir balık
tarafından yutulan Osiris'in cinsel organı olduğu şeklinde
tanımlanmalar görülür. Mezopotamya bölgesindeki mito­
lojik öykülerde Enki'nin fallus'unu Fırat'ın diğer tarafına
uzatarak cinsel ilişkiye geçtiği yazılmaktadır.
Farafıra: (El-farafira) Mısır'ın batı yakasında çökmüş du­
rumda olan bir vaha adıdır. Bu vahada bugün tek bir köy
bulunmaktadır.
Fauna: (Ya da Favna: eş anlamı Direy) (Mit. faunustan lat.
söz.) Bir bölge içinde ya da belirli bir alan içinde yaşayan
hayvan türlerinin tümüne verilen ad. Ör. Afrika faunası,
Toroslar faunası, Deniz faunası, mağara faunası gibi ... Bu
türlerin tanımını ve belirlemelerini yapan yapıtlara da fa­
una denir. Fauna kuşağı olarak yerbilimcilerin ele aldığı
karalarda ya da sulu ortamlarda sabit yaşama koşulları
içinde yaşamış, ayrıcalığı olan fosillerin tümü . . . Fauna na­
zik, kararsız ve değişken bir yaşam çevresini belirtir. İk­
lim değişiklikleri buralarda yaşayan hayvanların renk ve
biçim değişikliklerine neden olur. İkonografide, mağara
duvarlarına işlenmiş sığır ve geyik resimleri büyük bir ih­
timalle betimlenenlerin büyü yöntemiyle onları koruma
altına almak için yapılmıştır. Mısırlılarn düş gücü, insan
ve hayvan bedenlerini mitolojik bileşimlerle ustaca bir 1 29 J
� A'dan Z'ye MISIR
araya getirmeyi başarmışlardır. Horus, Hathor ve Anubis
gibi. . . Mitolojik öykülerin ele aldığı Mezopotamya ve
Asurlularda "kanatlı boğalar, aslan başlı insanlar" Çin mi­
tolojisinde " dev atlar, ejderhalar ve kuşlar" Ciritte "Mino­
sun canavarı ve boğaları" Yunan mitolojisindeki " dev at­
lar" Myron' daki " dev inekler" ve Roma' daki '' Roma kur­
du" gibi betimlemeler değişkenliği gösteren örneklerdir.
Fayyum: (Kıpti dilinde Peyam' dur) Eski adı "Ta-she ya da
"Güney gölü" anlamına gelen "Şe-resi" olarak bilinir. Da­
ha sonraki yıllarda " Büyük Göl" anlamına gelen "mer­
ver" olarak da anıldı. Mısır' da arkeolojik bir alandır. Bir
göl vahası olan Fayyum, Memfis'in güneyinde yer alır.
Bahr-ı Yusuf Nehri bu kenti sulayarak Karun (eskiden
Moeris) gölüne dökülür. Bu eski gölün tarihi İ . Ö . 7000 yı­
lından daha eskilere dayanır. Burada çok timsah olduğu
için, "timsahlar" kutsal sayıldı. Yun anca "Suhos" olan
Tanrı Sobek' e burada tapınıldı. XII. Hanedan kralları bu
vahadaki toprakları son derece iyi kull andılar. Burada
Ptolemaioslar dönemini anlatan çok sayıda papirüs bu­
lunmuştur. XII. Hanedan döneminde başkent "El-lişt" e
taşınınca, göl suyunun azalmaması için Mısır kralları bü­
yük önlemler aldılar.
Feaine: Ar. Fir' avn'dan fera' ine. Firavunlar anlamındadır.
Cenap Şahabettin'in bu sözcükle ilgili bir çalışması vardır.
Fedou: Hiyerogliflerde dört sayısının adıdır. S.A. Gardiner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır sayılarının kıpti dilinden Mısır diline uyarlanışının
yaklaşık adı olarak tanımlandı.
Fenti: "burun" anlamında betimlendi. Mısır'ın Ölüler Kita­
bı'nda ruhun yargılanması sırasında "Maat" ın salonunda
görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belirtilmekte­
dir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı ve işlevi ruh tarafın­
dan açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının görevini,
adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur. Papirüste
" . . . Khemennu'dan (Hermopolis) geleni selamlarım, hiç
l 1 30 bir kişiye şiddet göstermedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh,
A ' d a n Z' y e M I S I R ...,.
salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları
yapmak zorundaydı.
Ferafire: Mısır' da Libya çölünde bir vaha adı . Mısır' daki va­
haların en yoksuludur. Burada yerleşim olarak bir köy
bulunur.
Firavun: Yunanca; "Pharao", latince,
" Pharon", Arapça, Fır'avn. Eski Mısır
dilinde yönetimin ana merkezi ile
krallığın bulunduğu yer; büyük ev an­
lamına gelen " Peraa" olarak kullanıl­
dı. XXIII. Hanedanla başlayan krallara
halk arasında verilen bir unvandı. Firavu nlara ait bir araba modeli
Günümüzde oynanan bir iskambil
oyununun adıdır. Bazı dillerde aşırı derecede inat anla­
mında da kullanılıyor. Özellikle Mısır' da kralı betimleyen
bu sözcüğün varlığı ilk defa yapılan kazılarda bulunan ve
Amenofis iV (Akhenaton) gönderilen bir mektupta ortaya
çıktı. Bu sözcük Mısır tarihinde resmi bir sözcük olarak
kullanılmadı. Firavunlar kendilerini birer Tanrı gibi gör­
düler. Halka uyguladıkları baskılarla halk da firavunlara
birer tanrı gibi tapardı. İ . Ö . 3500 yılından İ sa'nın doğu­
muna kadar 32 (Belki de kayda geçmemiş yüzlerce fira­
vun) firavun Mısır' da terör estirdi . Firavunların ilki güneş
Tanrısı Ra'nın oğlu biçiminde tanımlandı. İ çerdeki olay­
larla dışarıdaki olayların dışında ülke güvenliği ve asker­
lerin durumlarıyla bizzat ilgilenirlerdi. İ slam dini kitabı
Kur-an'da, Yahudilerin din kitabı Tevrat'ta bu firavunlar
sert bir dille eleştirilmiştir. Kur-an birçok ayette bu fira­
vunlardan (Sadece Ramses II'nin zalimliğinden söz ettiği­
ni hatırlatmak isterim.) Zülevded (kazıklı) olarak söz
eder.
Firavuninciri: (Ad olarak kullanılır. Frenkinciri) Geniş tepe-
leriyle bir alan kaplayan Mısır ve yakın doğu ülkelerinde
yetiştirilen bir tür incir ağacı. 131 1
-11111 A'dan Z'ye M ISIR
Firavunlaşmak: Zalim, kötü yürekli, acımasız bir insan du­
rumuna gelmek.
Firavunluk: Firavun olma hali. Görevleri arasında inatçılık,
acımasızlık ve kibirlilik geliyor.
Firavunların laneti: Eski Mısır' da firavunların dışında lanet
yapan, büyü yapanlar ölüm cezalarıyla yargılanırlardı.
Lanet yapmak firavunlara mahsustu. Onların lanet yağ­
dırması yasalara uygun olarak görüldü. Bu büyüler Mu­
sa' dan çok daha eski dönemlerden kaynaklanıyordu. Kra­
liçe Haçsepsut "Lanet olsun kraliçeye" gibi kötü sözler
söyleyen ölecektir şeklinde tapınak duvarlarına bir not
düşmüştü. Ramses IIl'ün suikastinde davalılara, davadan
önce lanet şeklinde isimler verilmişti . Mezarının bulun­
ması çeşitli sansasyonlara neden olan Tutankhamon' un
mezarındaki büyülü belgelerin kaybolmuş olabileceği
açıklandı. Mısır Eski Eserler Dairesi Genel Müfetişi Engel­
bach, Medıun piramidinde " . . . Ölünün ruhu, mezar soy­
guncusunun boynunu bir kazın boynunu burar gibi bura­
caktır." şeklinde yazılmış bir tablet buldu. Aynı piramitte
iki mumyanın bulunduğu mezar odasını soymaya çalışan
bir mezar hırsızının başına tavandan düşen bir taş parçası
sonucu ölmüş olduğu bulundu. Eski İ mparatorluk döne­
minde Kral Keops ile Tet'in insanüstü varlıklar olduğu
anlatılır. Lord Carnavon ile Howard Carter Firavun Tu­
tankhamon' un mezarını buldukları zaman mezarın üs­
tünde " ... Firavunun rahatını bozanları ölümün kanatları
ezecektir. " şeklinde bir not düşmüşlerdi . Mezarının bu­
lunmasında hazır bulunanlarla kazıya katılanların çoğu
bilinmeyen nedenlerle hayatlarını kaybettiler. Lord Car­
navon sinek sokması sonucu, ABD'li arkeolog Arthur C
Mace bilinmeyen bir hastalık yüzünden, Lord Carna­
von' un öldüğü otelde Finansçılardan ABD'li George Jay­
Gould bilinmeyen bir hastalık ve İ ngiliz Joel Woolf öldü­
ler. 1924 yılında kazı sırasında firavunun mumyasını açan
röntgen uzmanı Archibald Douglas Reed de öldü. Prof.
j 1 32 Alan Gardiner, Prof dr. Breasted, Prof. Winlock, Prof Fou-
A 'dan Z'ye MISIR llJı-

cart, Prof Derry ölenler listesindeydier. Lord Carnavon'un


eşi Lady Almına'yı da bir sinek ısırdı ve öldü. Howard
Carter'in sekreteri Richard Bethell de öldü. Tüm bunları
mezarlardaki lanetli büyülere bağlayanlar çoğunluktadır­
lar.
Firavunsıçanı: (Ya da firavun faresi) Geceleri dolaşarak top­
lu halde yaşayan "mangust" olarak adlandırılan bu hay­
vanlar küçük omurgalılar ve zehirli yılanlarla beslenirler.
Muhtemelen firavun sözcüğünden isim alan bu hayvanla­
ra Mısırlılar saygı gösteriyorlardı. Miskedisigiller famil­
yasındandır. (Herpestes icheneumon) .
Flagellum: (Fr. sözcük) Mısır arkeolojisinde birbirine bağlı
üç deri kayışla belirlenmiş krallık asası olarak geçiyor. Bu
asa duvar ve mezar kabartmalarındaki betimlemelerde
Osiris' in elinde bulunur. Krallığı temsil ettiği söyleniyor.
Fonogram: Yazıda sesi belirten işaret olarak bilinir. Bir fo­
nogramda bir ile dört sessiz harf açık olarak bilinir. Zaten
sessiz harfler belirgin olarak yazıya dökülür.
Fustat: 641 yılında Araplar tarafından Mısır' da kurulan bir
kenttir. Çok zengin kalıntılarla dolu bu kent Kahire'nin
bir bölümünü oluşturur. Mezar kazılarındaki buluntula­
rın XII. yüzyıldan kalma olabileceği tartışılıyor. Çinicilikte
önemli bir konumu var. Bulunduğu yere çok yakın ve
birkaç defa değişikliğe uğrayan " Amrcamisi" burada bu­
lunuyor.

Ganymedes: İ . Ö . 48 yılında Mısır ordusunun başına geçerek


Sezar' a karşı savaştı. Haremağa olduğu söylenen Gany­
medes bu savaşı başarısız bir şekilde yönettiği için Roma
askerleri tarafından yenilgiye uğratılarak tutsak edildi.
Garbia: (Ya da Garbiye-" Al-Garbiyya") İ dare merkezi Tanta
olan aşağı Mısır' da bir il. 1 33 j
<illi A'dan Z'ye M I S IR

Gazal: (Ya da gazel) Ceylanın eşanlamlısıdır. Gazella cinsin­


den 12 tür ceylanın var olduğu söyleniyor. Bu türün en
küçüğü Kuzey Afrika ve Mısır'da yaşar. En büyüğü ise
Doğu Afrika' da yaşar.
Gaziye: "Baramika" olarak da söyleniyor. Mısır' da salon ve
sokaklarda dans eden kadınlara verilen ad. Bunlar dans
ederken Gazavatı olarak adlandırılan kocaları onlara eşlik
ederdi . Karısı gaziye olanlar ona dansta eşlik etmek iste­
meyince uşak olarak çalıştırılırlardı. Gaziye ve Gazavati­
ler kendi aralarında evlenirlerdi . 1834 yılında Mısır' da
gaziyelerin sokaklarda dansetmeleri yasaklandı.
Geb: (Keb şeklinde de yazıldığı görülmektedir) Mısır mitolo­
jisinde tapınılan bir tanrıdır. Sembol olarak kümes hay­
vanlarından kaz ile tasvir edilir. Bazı kaynaklarda Seb
olarak da belirtilmiştir. "Ennead"lardan biri olduğu söy­
lenen bir Mısır tanrıçasıdır. Dünyayı simgeler. Hava tan­
rısı "Şu" gök tanrısı "Nut" tan ayrılınca ona yeniden ka­
vuşmak için uğraşır. Düzensiz ve disiplinsiz davranışları
yüzünden dağların ve tepelerin oluştuğuna inanılır. Ha­
reketli zikzaklar çizerek dolaşması yüzünden derelerin,
tepelerin ve dağların yaratıldığına inanılır. Hiçbir özel
sembolü olmayan erkek tanrıdır. Bazen başının üzerinde
bir kaz resmi taşıdığı kabartmalarda görülmüştür.
Gebel-el bsilsile: Arkeolojik buluntu yeri. Burada XVIII. Ha­
nedan döneminden Yunan-Roma dönemine kadar bazı
kralların yaptırdığı mezarlar ve heykeller bulundu . Kum­
taşı ocaklarının bulunduğu bir yer. Haremhap (Horem­
heb)'ın kayadan oyma tapınağı " Büyük Speos" ile kral ve
devlet adamlarının kayadan oyma mezar modelleri yer
aldı.
Gerf Hüssein: Ramses il döneminde Kuş genel valisi Setau
tarafından Ptah' in toprakları olarak söz edilen yerde
Ri'amsese meryamun (Ramses'in Mısır dilindeki söyleniş
biçimi) tapınağını yaptırdı. Dört büyük heykelle donatılan
bu dinsel tapınağın tanrılaşmış Ramses il için yaphrılmış
A 'dan Z'ye MISIR ..,.

olabileceği anlatılır. Ramses II'nin heykelinin başında bir


şahinle betiml enen Ptah-Hathor yer alır. Bu tapınak yeni
yapılan Nasır gölünün suları altına gömülmüş.
Gerileme Dönemi: (Geç dönem) Mısır'ın XXI-XXX. Hane­
danlarının yaşadıkları dönem. Bu tarihsel dönem İ . Ö.
1085-333 tarihleri arasında ikinci Pers egemenliğine kadar
devam etti . İ ş bilmeyen, güçsüz ve yabancı kökenli oldu­
ğu söylenen firavunlar yüzünden Monarşinin çöküşüyle
"gerileme dönemi" olarak belirlendi . Ramseslerin saltana­
tından sonra Tanis' e yerleşen XXI. hanedan hükümdarları
Smendeler ve Psusennesler kral olmak için mücadele ve­
ren Herihor, Amon kehanetlerine ve yukarı Mısır'ı keyif­
lerince yöneten Thebais rahiplerinin güçlerine rağmen
monarşiyi koruyabil diler. Ancak batıda güçlenen Libyalı
askerler Mısır' daki bu boşluğu değerlendirerek yavaş ya­
vaş Teb Bubastis' e yayıldılar. Psusennes II'nin ölümün­
den sonra Nemrud I'in oğlu Libyalı Şeşonk İ . Ö . 950'ye
doğru güçlenerek firavunların tahtını ele geçirdi . Ve Lib­
yalı olarak anılan XXII. Hanedanı kurdu. Filistin " İ srail ve
Yahuda" olarak ikiye bölününce Nemrud'un oğlu Şeşonk
Filistin' e sal dırdı. Büyük bir zafer elde ederek Kudüs Ta­
pınağı'nın bütün hazinelerini Mısır' a getirdi. Böylece
Şeşonk Asyalıların güvenini aldı . İ . Ö . 730' a doğru Sais
kenti prensi Tefnakht bir maceraya atılarak kendini fira­
vun ilan etti ve XXII. hanedanı kurdu. Aşağı ve orta Mı­
sır' ı kuşattı. Mirasçısı Bakkhoris gibi reformcuydu .
Şeşonk' a başkaldıran halkın güney Sudan' a yerleşmesin­
den sonra Napata Krallığı'ndan gelen Piankhi (İ . Ö . 715' e
doğru) düzenlediği bir kaç seferle Mısır'ı fethedip XXV.
Hanedanı kurdu. Onun yerine krallığa geçen Şabaka, del­
tayı ele geçirmesine rağmen prensler arasındaki çekişme­
ler yüzünden aşağı Mısır' da pek etkili olamadı. Sapenu­
pet II ile Amenardis il Kuşi' de (eski Mısır' da Sudan'ın
adı) ilahi bir tapınmacılığın koruyuculu ğuna giren Teb ve
Memfis'e öncelikle Amon'a olan tutkusuyla (Karnak Ta- 1 35 1
A'dan Z'ye M ISIR
pınağı'nın yapımcısı) Taharka'nın hükümdarlığıyla güç
kazandı. Aynı dönemde Asurlular güçlenmiş, tehlike
saçmaya başlamışlardı. İ . Ö . 671' e doğru Asarhadon delta­
yı işgal etti. Memfis' i alarak kendini Mısır ve Sudan kralı
olarak ilan etti. Taharka Memfis'i geri alınca Asurbanıpal
bu defa Teb' e kadar yürüdü. Taharka'nın yeğeni Tanuta­
mon' un kısa süren hükümdarlığında ikinci kez saldırıya
geçerek kenti yıktı ve yağmaladı. Mısır üzerindeki ege­
menliğini sürdürdü. Bunun üzerine Etyopyalı krallar Su­
dan' a çekilerek N übye ile Mısır' ı birbirlerinden ayırdılar.
İ . Ö . 663' e doğru Sais prensi Psamatik "Aşdad" kuşatma­
sıyla Asurluların tümünü kovarak Filistin' e kadar sürdü.
Delta ve Orta Mısır'ın hakimi oldu. Teb'de Amon'a tapan
kızı Nitokrisi kabul ederek Teb prensi Mentuemhat'ın
yetkilerini elinden alıp yukarı Mısır'la uzlaşma içine girdi.
Sais olarak XXVI. hanedanı kurdu . ( İ . Ö . 594' e doğru) Ne­
ho, Asya imparatorluğunu ele geçirmeyi amaçladı. Me­
giddo önlerinde Yahuda kralı Yoşiya'yı bozguna uğrattı.
Suriye' yi ele geçirerek Fırat' a doğru ilerledi. Ancak Kar­
gamış' ta Nebukodnosor Ne-ho'yu yenilgiye uğrath. Yeri­
ne geçen Psamatik II Sudan saldırılarına karşı güney Mı­
sır' ı koruma altına aldı. Amasis ile Yunanlı paralı askerle­
rin lideri Patasimto komutasıyla Mısır ordusu Nil' e doğru
yürüdü. Nebukodnosor tarafından Kudüs'ten sürülen
Yahudilere kucak açan Apries, Amasis ve Psamatik III'ün
saltanatı son buldu. (İ . Ö . 525'e doğru) Persler Mısır'ı işgal
ettiler. İ . Ö . 401 yılına kadar hüküm sürdüler. Ahemeniler
(Persli oldukları tartışılıyor.) XXVII.Hanedanından Dara 1
Mısır yasalarına saygı göstererek satraplığı örgütledi. Ma­
rathan' da Dara 1 yenilgisini öğrenen halk ayaklandı. An­
cak Kserkses tarafından durduruldular. Artık Pers ayak­
lanması Mısır' a yerleşmişti. Libyalı kral İnaros ve Amyra­
tios Sais'li bir Yunan donanmasıyla Papremis'te İ . Ö . 410
yılında geçici bir zafer kazandı. Amyrtaios yönetiminde
işgalcilere karşı yeni bir ayaklanma başladı. İ . Ö . 404' te
A 'dan Z'ye M IS IR llııı-

Mısır'ın bağımsızlığı ilan edildi ve Amyrtaios firavun


monarşisini yeniden başlatarak XXVlll. Hanedanı kurdu.
Dengesizlikler yüzünden Mısır iç çatışmalara sahne oldu.
İç çatışmalar olmasına rağmen kurulan XXIX. Hanedan
buluntu yetersizliği nedeniyle tanınmıyor. Sebennytos'tan
gelen Nektanebo I, ruhban sınıfının desteğiyle XXX. ha­
nedanını başlattı. İ . Ö. 378 Artakserkses il Asur ordusunu
Memfis önlerinde bozguna uğrattı. Bir çok tapınak yap­
tırdı. Teos ile Nektanebo il döneminde Yunan etkisi arttı .
Artakserkses III İ . Ö . 341 yılında kısa bir süre Mısır'ı işgal
etti. İ . Ö . 333 yılında Büyük İ skender İ ssos'ta Dara III'ü
yenilgiye uğratarak Mısır'ı eline geçirdi. Amon'un Sı­
va' daki tapınağında kendini firavun ilan etti. Böylece üç
bin yıllık firavunlar dönemi de sona erdi.
G.Herwart von Hohenburg: Mısır tarihiyle yakından ilgile­
nerek 1620 tarihinde "Thesaurus Hieroglypicorum" adlı
eseri, ilk hiyeroglif denemesi olarak kayıtlara geçti.
Ger-kheru: "ekonomik konuşan" anlamında kullanıldı. Ma­
at' i salonunda görevli 42 Tanrıdan biri olduğu söylenir.
Gerze: Orta Mısır' da Fayyum yakınlarında bir höyük. Burası
ll'nci Nagata kültürüne ait bir arkeolojik alandır. Nagata
kültüründe mezarlar şehir dışındadır.
Giheina: Asyüt ile Cohat arasında bir il (girga ili). Nil Vadi­
si'nin batısında yer alır.
Gilukhepa: Mitannı Kralı Şuttara'nın kızıdır. XVIII. Hane­
dan dönemi Mısır kralı Amenofis IIl'ün haremine İ . Ö.
1382 yılında barışın sembolü olarak girer.
Giovani Belzoni: Arkeolog. Johann Ludving Burchardt ara­
cılığıyla İngiltere' deki Mısır başkonsolosluğuna baş vura­
rak Luksor' daki Memnon heykellerin taşınması için baş­
vuruda bulundu. İskenderiye Limanı'ndan İ ngiltere'ye
bir büst ve sütunlar gönderdi. Önemli bulgular elde etti.
Teb' deki kazılarını ve olaylı maceralarının Türkçedeki çe-
virisi " Mısır ve Nubye' deki çalışmalar ve yeni buluşlar"
anlamına gelen " Narrative of the Operations and Recen 1 371
A'dan Z'ye MISIR
Discoveries" adında bir kitap yazdı. 117 yılında da Ram­
ses l'in oğlu Sethos'un mezarını buldu.
Girge: (Ya da Girga) Eski Abydos'un kuzeyinde, yukarı Mı­
sır' da bir kent. Halkın çoğunluğu çömlekçilikle uğraşır.
Mısır'ın kalabalık illerinden biridir.
Gize: (Ya da Cize) Tarihte Memlukların eğlence merkezi ola­
rak bilinen ve Nil'in batı yakasında yer alan bir kenttir .
Eski Kahire'nin karşısındadır. XIX. yüzyılda iç olaylar ne­
deniyle önem verilmeyen kent köy haline dönüşür. Bu­
gün Kahire' de konutu en çok olan bir yerleşim alanıdır.
Bu kent ünlü Gize Piramitleri'ne giden yolun üzerindedir.
Bu piramitlerden Büyük Keops, Kefren, Mikerinos ve Bü­
yük Sfenks, iV. Sülale döneminde yapıldı. Burası tapınak­
lar, mezarlar, mabetler ve firavunların ölümsüzlüğüne
inanan soyluların mezarlarıyla dolud ur.
Gize Sfenksi: Gize Piramitleri'nin önünde doğuya doğru
bakan ve bir koruyucu gibi güneş Tanrısını beklediği dü­
şünülen bir Sfenks'in heykelidir.
Goşen: Nil'in doğu yamacında kurulmuş bir kenttir. Tanis'e
yakındır. Muhtemelen İ . Ö . XVII. yüzyılda baskılardan ka­
çan Musevilerin konakladığı bir yer olarak biliniyor. Yu­
suf'un da ailesi bunların arasındaydı . Mısır hükümetinin
yabancı kolonileri Goşen Bölgesi'ne yerleştirme görevini
Yusuf' a verdiği söyleniyor.
Grapow: (Hermann Grapow) Alman Mısır bilimci. 1885 Ros­
tock-1967 Berlin' de yaşadı. Prusya Akademisi üyesi olan
Grapow Berlin Üniversitesi'nin profesörüydü. Uzun süre
uğraştığı 500 bin araştırma belgesiyle 12 ciltlik Mısır dili
sözlüğünün hazırlanmasında yoğun olarak çalıştı. Tıp
alanında çok sayıda makale yazdı. Bu makalelerin çoğu
eski Mısır hekiıplerinin anatomi hakkındaki bilgileri üze­
rineydi.
Güneş kayığı: Neter-Khert katında sorgulandıktan sonra
günahlarından arınan ölünün ruhunun Tanrı Ra'ya ulaş­
madan önce Osiris ile yaptığı son gezi. Nu papirüslerinde
1 1 38 bu gezi, ölü güneş kayığında diğer tanrılarla beraber
A 'dan Z'ye M ISIR �

ayakta ve yüzü tanrılara dönük bir şekilde kayıkta seya­


hat eder diye yazılır.

Ha: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Boğa biçiminde tasvir


edildiği anlatılır. Belge yetersizliği nedeniyle hakkında
yeterli bilgi verilemiyor.
Hah: (Bak Huh.)
Haaibre: İ . Ö . 589-570 tarihlerinde XXVI. Hanedan dönemi
Mısır kralı Apries' in Manheton listesinde Mısır dilindeki
Horus adı. (Bak Apries.)
Haanhre: XIII. Hanedan döneminde Mısır kralı Sobekhotep
I' in Manheton listesinde Mısır dilindeki Horus adı. (Bak
Sobekhotep I.)
Ha'ba: Eski Mısır' da İ . Ö . 2780-2400 tarihleri arasındaki "Eski
Krallık" döneminde III. Hanedanın İ . Ö . 2778-2723 tarihle­
ri arasında hüküm sürmüş olabileceği düşünülen Mısır
Kralı.
Habbaş: İ . Ö . V. yüzyılda ülkesini Pers askerlerinin acımasız
istilasından korumak için çok direnen bir Mısır prensi.
Habcefay: İ . Ö . 1919-1875 Tarihlerinde Mısır Kralı Sensuret 1
döneminde Siutlu eyaletinden sorumlu bir prensti. Ölü­
lerden sorumlu rahiplerle hukuksal değeri yüksek anlaş­
malar yaptı.
Habicefa: İ . Ö . 2000' e doğru XI.I Mısır Hanedanlar dönemin­
de Asyüt Nomos'unun valisi. Kendi mezarının duvarında
mezar ile ilgili yapılan çalışmalarla ölümünden sonra me­
zarının korunması için hazırlattığı sözleşmelerin tamamı­
nı kazdırdı. Mezarı Nil' in çavlan bölgesindedir.
Hacepsut: (Bak Hatşepşut.)
Hacepsut Tapınağı: Arkeologlar tarafından krallar vadisi
olarak adlandırılan bölgenin " Deyr-ül Bahri" denilen böl-
gesinde yapılan bir tapınaktır. Nil'e yakın bir tepenin ya- 1 391
� A'dan Z'ye MISIR
macında Kraliçe Hacepsut onuruna yaptırıldı. Tapınağın
mimari özelliği son derece ilginçtir. Sütunlar üzerinde ba­
samaklı teraslar, kayalara oyularak yapılmış birçok ta­
pınma odası bulunmuştur. Mimari özelliğinin yanısıra ta­
pınak duvarlarına işlenmiş alçak kabartmalar da dikkat
çekiyor. Bu kabartmalarda prenses (Hatsepsut) Hacepsut
yaşamından yönetimine kadar bazı sahnelerle anlatılıyor.
Punt ülkesine yapılan ticaret bile anlatılmaktadır.
Haç: Eski çağlarda tanrı ya da tanrıçaların asalarının yanında
OSİRİ S !SİS kutsa l obje olarak

EB
PTAH AMON
Varlık olmayan Baba Oğul Kutsal nıh kullandıkları din-

0 8 (])
·
sel bir sembol .
Ptah, Amon, Osi­
ris, İ sis gibi tanrı
ve tanrıçalar deği­

t T t
şik şekillerde kul­
landılar. En son
SVASTİKA ANKH TAU HAÇ
şekli Hıristiyanla­
ya da ya da rın kullandıkları
bayat hareketi kulplu haç şekil olarak görü­
Hacın evrim geçiren şekilleri. lür. Genellikle ço­
ğu eski uygarlık-
larda ezoterik davranışların en yakın desteği çeşitli sem­
boller olmuştur. Bu sembollere dönemin insanları tarafın­
dan tanrısal şekiller olarak bakıldığından hacın ortaya çı­
kışının da bu tür tapınma şekillerine bağlanarak ortaya
çıktığı görülmektedir. Hacın kutsal olarak görülen asala­
rın yerini aldığı düşünüldüğünde dinsel hortlamanın her
geçen gün uygulamaya koyduğu sembolleri nasıl da tan­
rıya mal ettikleri görülür.
Hadit: Mısır' da Behedet kentinde tapınılan bir tanrıdır. Ho­
rus ile eş değerde tutuldu. Tapınak duvarlarındaki resimli
sahnelerden manzaraların üstünde uçan bir kuş görünü­
münde betimlendi. Crowley " Magıc ın Theory and Prac­
l ı 4o tıc" adlı kitabında bu tanrı, son derece küçük ve atomik
A'dan Z'ye M ISIR �

bir halde her yerde hazır olabilen bir parçaya benzetildi.


Atom karıncaya benzetenler de var.
Haje: Afrika'nın genelinde kobra türü bir yılan (Naja haje).
Eski Mısır' da hokkabazların sokaklarda oynathkları bu
kobra yılanın şekli firavunların taçlarında sembol olarak
yer aldı.
Haha: Eski Mısır dilinde " Kızartma, kebap" anlamında bir
sözcük olarak tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " Ça­
bucak yakma, kebap" anlamına gelen "Bac" sözcüğüdür.
Hakheru: Aritler ve Pironlar katında görevli habercilere veri­
len ad.
Hakarios: XXIX. Hanedanın ikinci kralı olarak biliniyor. (İ . Ö.
392-380) Neferites'in halefi olarak bilinir. Hakkında belge
eksikliği nedeniyle bilgi verilemiyor.
Hakahure: İ . Ö . 1818-1773 tarihleri arasında XII. Hanedan
dönemi Mısır kralı Sensuret III' ün Manheton listesinde
Mısır dilindeki Horus adı. (Bak Sensuret III.)
Hakor: Horus adı "Hnemmaatre" olarak bilindi. İ . Ö . 393-380
tarihlerinde Amiretus dönemindeki XIX. Hanedan Mısır
kralı. Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve siyasal kişili­
ği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Hamudi: (İ . Ö . 1630-1522) XV-XVI. Hayksos Hanedanları dö­
neminde Mısır' da bir kral. Belge yetersizliği nedeniyle
krallığı ve siyasal kişiliği hakkında daha fazla bilgi veri­
lemiyor.
Hamursuz: Yahudilerin Mısır' dan göç ettikleri dönemin anı­
sını yaşatmak ve yeniden canlandırmak için düzenledik­
leri "hamursuz bayramı"nda yedikleri mayasız ekmek.
Hanedan: (Farsça, Hanedan) Devlet ve hükümet büyükleri­
nin ahlaksal yönden ve manevi yönden eriştikleri saygın
soy. Büyük aile. Eli açık, konuksever belli ve büyük soy­
dan gelenlere verilen bir ünvan. Mısır' daki hanedanlar;
Erken hanedan (Arkaik), Eski krallık, Birinci ara dönem,
Orta krallık, İkinci ara dönem, Yeni krallık, Üçüncü ara 1411
-1111 A'dan Z'ye MISIR

dönem, Son dönem, geç dönem, Ptolemaioslar dönemi


olarak bilinir.
Hanedan öncesi Mısır: Yaklaşık İ . Ö . 10.000 yıl önce son bu­
zul çağın bitmesiyle Kuzey Afrika'nın kültürü anlahlmaz
bir görünüm sergiliyordu. İklimsel değişimler nedeniyle
Mısır halkının bu bölgeden koparak yeni bir yaşam ara­
ması hala araştırmacıları düşündürüyor. il. Hanedan ön­
cesi kültürde olan değişim bu farklılığı gözler önüne se­
rer. Bazı kaynaklarda ise bunun biraz daha değişik versi­
yonu anlatılır. Atlantis Kıtası'nın doğa felaketleri karşı­
sında sulara gömülmeden önce bir gurup halkın Mısır
topraklarına gelerek yerleşmiş olabileceği anlatılır. Hatta
gelenler kozmik zeka oluşturup, daha doğrusu öğreticiler
tarafından hazırlanmış kozmik dini de beraberlerinde ge­
tirdiler.
Hanhan: Eski Mısır dilinde "Emretme" anlamında tanımlan­
dı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Hemen" anlamı­
na gelen "Hanhan" sözcüğüdür.
Haheperre: İ . Ö . 1845-1837 tarihleri arasında XII. Hanedan
dönemi kral Sensuret II'nin Manheton listesinde Mısır di­
lindeki Horus adı. (Bak Sensuret II.)
Haneferre: İ . Ö . 1694 -1685 tarihlerinde XIII. Hanedan döne­
mi Mısır kralı Sobekhotep IV' ün Manheton listesinde Mı­
sır dilindeki Horus adı. (Bak Sobekhotep IV.)
Haap: (Bak Apis.)
Hap: (Bak Apis.)
Hapı(l): Mısır' da Nil tanrısı şeklinde tapınıldı. Şişman bir
tanrı biçiminde anlatılan Hapı'nin Nil'in kıyısında bir
mağarada yaşadığı anlatılır. Burada Nil suyunu korudu­
ğu söylenir. Üç "Hapı" adının da tanrıyı temsil ettiği gö­
rülmektedir. Yazıtların kopyaları birkaç yazıtbilimcinin
çevirilerine hedef olduğu için anlam kaymaları ya da
benzer özellikler ayrı ayrı yazılmalardan kaynaklanmak­
tadır. Nil tanrısı Hapi için söylenen bir ilahi de " . . . Biatım
1 1 42 (bağlılığım, sadakatım) sanadır, ey Hapi! Sen bu toprak-
A'dan Z'ye MISIR �

larda belirir ve Mısır' a hayat vermek için barışla gelirsin,


ey sen gizli olan, sen dilediğin her zaman karanlığa reh­
berlik eden. Ra'nın yarattığı tarlaları sen sularsın, sensin
hayvanları yaşatan, sensin bu toprakları yorulmadan su­
ya doyuran; sen cennetten çıkan yolun (dünyadaki) uzan­
tısısın, etin (yiyecek) ve içeceğin dostusun, sensin taneleri­
tahılları veren, iş yapılan her şeyin gelişip serpilmesini
sen sağlarsın, ey Ptah! . . . Eğer gökte (heaven) senin başına
bir iş gelseydi, bütün tanrılar baş aşağı gider ve insanın
sonu gelirdi. Sensin sürülerin yayılmasını (veya toprağın
sürülmesini) ve prenslerin ve köylülerin huzur içinde
uyumasını sağlayan . . . Onun düzeni (veya formu) Khem­
nu'nun düzenidir. (veya formudur); dünyanın üzerinde
parladığı zaman sevinç vardır, çünkü bütün insanlar
memnundur, güçlü adam (?) etini alır ve her dişin öğüte­
cek besini vardır . . . " şeklindedir. (Bak Hapı (2)ve Hapı (3))
Hapi(2): (Hapy) Mısır' da Tanrı olarak kabul edilen " Hapı"
ayrıca Mısır dilinde Nil'in diğer bir adıdır. Göbekli, iri
sarkık göğüslü bir varlık olarak betimlenir. Başında Papi­
rüs çalısından yapılmış bir taç. Geniş omuzlu kollarında
taşıdığı balıklar ve Lotus çiçekleri bulunur. Kullandığı bu
imgeler Nil suyunun verimliliğini simgeler. Athanasius
Kircher'in 1650 yılında yayımladığı "Obeliscus Pamphi­
lius" adlı kitabında altında " Ptahirdis'in oğlu Pahapi'ye
adanır" şeklinde bir yazı bulunan heykelinin resmi bu ki­
tapta yer almasına rağmen heykeli bulun<�madı. (Bakınız
Hapi (1) .)
Hapi(3): Mısır mitolojisinde Tanrı Horus'un dört çocuğun­
dan birinin adı. Görevleri arasında en önemlisi ölülerin iç
organlarını korumaktır. Başı köpek kafası biçiminde olup
bir koruyucu olduğu için ölenlerin küllerinin saklandığı
söylenen 4 kanobos küpünden birinin kapağını süsler.
Hap: Mısır tanrısıdır. Hapy, Hep adlarıyla da tanınır. Ho­
rus' un dört çocuğundan biridir.
Hapy: (Bak Hap.) 1 431
<1111 A 'dan Z'ye MISIR

Harfe: İ . Ö . 2540-2514 tarihleri arasında iV. Hanedandan Kral


Kefren' in Manheton listesinde Mısır dilindeki Horus adı.
(Bak Kefren.)
Har-Nedj-Hef: Mısır tanrısı Horus'un adlarından biri oldu­
ğu şeklinde ifadeler vardır. Yeraltı dünyasında babası
Osiris'i koruduğu anlatılır.
Har-Pa-Khered: Mısır tanrısı Horus'un adlarından biri oldu­
ğu şeklinde ifadeler var. Harpakhered, Har-Pa-Khurtı ve
Harpakhrutı şeklinde de yazıldığı görülür. Har-baba­
khurtı adıyla da anılır. Yunanlıların dinsel anlayışında
Harpocrates'le özdeşleştirildi.
Har-baba- khurtı: (Bak Har-Pa-Khered.)
Harpakhered: (Bak Har-Pa-Khered.)
Har-Pa-Khurtı: (Bak Har-Pa-Khered.)
Harpakhrutı: (Bak Har-Pa-Khered .)
Harmakhıs: Mısır tanrısıdır. Adının Harmatchıs olarak ya­
zıldığı da görülür. Mısır' da güneş tanrısı olarak tapınıldı.
Büyük bir ihtimalle Yunan dilinde güneş tanrısına verilen
bir addır.
Haroerıs: Horus'un bir başka uyarlaması şeklinde Mısır' da
eski ışığın tanrısı olarak tapınıldı. Başlangıç dönemlerinde
Ra'run oğlu olduğu anlatılır. İ sis ile Osiris'in bitmeyen
aşklarının meyvesi olan Horus olarak yeniden doğduğu
şeklinde ifadeler var. Bir doğanla betimlendi.
Hapiru: (Ya da Apiru) Kralların paralı olarak aldıkları savaş­
çı guruplardı. Bunlar; komplocular, sürgüncüler, toprak­
larını terk eden çiftçiler, kaçak köleler kategorisinde gös­
teriliyor. XXI-XIII. yılları arasında ortaya çıktılar. Bunlar
XIV. yüzyılda Kenan diyarındaki Mısır egemenliğinin za­
yıflığından çok yararlandılar. Hapiru sözcüğü kutsal ki­
tapta İbrani dilinde kullanılan "ipri"ye benzerliğiyle tartı­
şılıyor. Ancak bu tür bir anlam Hapirular arasında yer
almışsa da İ srail oğullarını temsil edebilecek bir sözcük
l ı 44 olmadığı açıklanıyor.
A'dan Z'ye MISIR lllJı-

Hapuseneb: XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı Hacsep­


sut'un en yakın adamı olarak Amon başrahibi.
Harensnuphıs: (Bak Arensnuphis.)
Harris Papirüsü: Punt ülkesinden getirildiği sanılan "ölüler
kitabı"ndaki bilgileri içeren bir papirüstür. Punt ülkesin­
de yaşayanların kısa boylu insan yiyen " pigmeler" oldu­
ğu tartışılmışsa da oradan gelen gizli bir uygarlık insanlık
tarihini hala etkilemektedir. Bu papirüste Heliopolis tapı­
naklarıyla ilgili önemli bilgiler yer alır.
Harahbit: XXVI. Hanedan dönemi Mısır kralı Psamtek I za­
manında Teb kralı Sapenupet II'nin bir memuru . Beş yıl
görev yaptığı yazılır.
Harge: (El-harice) Batı Mısır' da yer alan bir vaha adı . 180 km.
uzunluğunda 300 metre derinliğinde 15 ile 30 km. genişli­
ğinde olan bir çöküntü alanıdır. Yönetim merkezi Har­
ge' dir. Arpa, sebze ve hurma yetiştirilir. Bu vahada Amon
adına bir tapmak yaptırıldı. Yunanlılar bu tapmaktan do­
layı buraya "hibis" adını verdiler. Dara I tarafından yaptı­
rıldığı öne sürülen bu tapınakta Tanrı Seth' e verilen öne­
mi belirten kabartma semboller ve resimli yazmalar bo­
zulmadan günümüze dek ulaşmıştır. Vaha taş endüstrisi
kapsamında "Harge evreni" adıyla da anıldı. Bu çalışma­
lar " Levallıos" tekniğiyle elde edildi .
Harnahte: İ . Ö . 874-850 tarihlerinde Osorkon II döneminde
Tanis prensidir. Aynı zamanda Amon yüksek rahibidir.
Harkuf: İ . Ö . 2270-2205 tarihlerinde Mısır kralı Pepi II'nin ke­
şif seferlerinin deneyimli bir lideri. Merenre'nin deneyim­
li veziri olarak da bilinir. Elephantinelidir. Döneminde
Nübye'ye önemli bir sefer yaptı.
Harris Papirüsü: Bu papirüsün adı araştırmalar sonucunda
bulan kişinin adıyla anıldı. Mısır kültüründe matematik­
sel sayıların yer aldığı bir yazmadır. Bu yazmada katiple-
rin sayıları ele alıp duvarlara nasıl kazıdığı yazılmakta-
dır. 1 45 1
-1111 A 'd a n Z'ye M ISIR

Harmakhis: (Hof-em-Ahet) Mısır tanrısıdır. Yunanca'da an­


lamı "Ufukta beliren Horus" olarak bilindi . Gi­
ze' deki Sfenks imgesinde güneş tanrısı olarak
çıkarıldı. Adına birçok tapınaklar yaptırıldı.
Abydos-kalabaşh'ta Derr ve Nübiye' de Ebu
Simbel tapınakları gözde olanlardır. Ölüler ki­
tabında 11Heru-Khuti" olarak bilindi.
Har-nedi-itef: (Mısır mit.) Ölümün koruyucusu
olan Horus' un değişik görünümlerinden birine
verilen ad.
Harpokrates: (Hor-pa-kraat;Golden Dawn,Hoor­
par-kraat adlarıyla da bilinir.) Mistik filozoflarla
övülen Yunan ve Romalıların benimsediği Horus
şeklinde betimlenmek istenen bir Mısır tanrısıdır.
Osiris'in karısı olan İ sis'in kocasının ölümünden
sonra doğurduğu ve zor şartlar altında büyüttüğü
Harpokrates'i
oğlu. Yani Osiris ile İsis'in oğludur. Babasının ye­
(Küçük Horus) rine geçen önemli bir Mısır tanrısı. 11Hor-pa­
belirten bir heykelcik. hered" olarak Mısır dilinde kullanılan bu ad Yu-
nancada /1 çocuk Horus" olarak bilinir. Yapılan
heykelciklerde genellikle onu çıplak ve sağ omuzu ile par­
maklarının üzerinde bir çocuk görüntüsü biçiminde gösteri­
lir. Çoğu zaman parmağını emen bir çocuk olarak gösterilir.
Onun bu çocukça davranışlarını Yunanlılar yanlış anladı ve
ona /1 sessizlik tanrısı" adını verdiler.
Harsafes: Mısır' da bir tanrı. Kuzeyde Herakleo-polis' in baş­
kent olduğu dönemlerde kültü önem kazanmıştır. Re,
Osiris ve Amon ile yakından ilişkili olduğu belgelendi .
Koç başlı ya da koç olarak betimlendi. Mısır mitolojisinde
tanrıların çokluğu göze çarpan bir gerçektir. Ancak bu
kadar çok tanrı arasında yaygınlaşmak da zordu. Halk
kendi isteklerini en iyi şekilde betimleyen tanrıya yönelir
ve onun kültünü uzak yerlere dağıtmaya çalışırdı.
Harsiesse: XXII. Hanedan dönemi Mısır Kralı Takelot II'nin
1 1 46 tahtına göz koyan akrabası. . Osorkon I'in oğlu. Bir süre
A'dan Z'ye MISIR ..,..

babasının yerine tahta geçip bağımsız bir konum elde etti.


Yukarı Mısır'ın askeri yönetimini Herakleopolis prensiyle
paylaştı.
Harut ve Marut: Eski Mısır kaynaklarında A vesta' da kapalı
bir biçimde ele alındı. İ slam' ın dini kitabı Kur-an' daki
ayetlerde geçen iki meleğin adı. Bu iki melek büyücülük
ve sihirbazlık suçlarından Babil' de yargılanıp sonsuza
dek işkence görmek üzere zindana atıldılar. Kur-an'ın Ba­
kara suresinde çok daha farklı olarak işlenir. Bu iki mele­
ğin kendilerini tanrı tarafından gönderilen melekler ola­
rak gösterip, sihir ve büyünün yapılmamasını dile getir­
dikleri söyleniyor.
Ha'sehem: Sözcük anlamı " güç" (sehem) sözcüğüyle
eş değerdedir. Ha' sehemvi ise " güç " anlamına ge­
len Horus ile Seth' i temsil eder. Peribsen' den sonra
kral oldu. Eski Mısır' da il. hanedanın 7'nci kralı.
Peribsen'in kendisiyle ilgili bazı sözlerine tepki
göstererek gücünü gösterdi.
Ha' sehemvi: Eski Mısır' da il. Hanedanın 8' nci kralı.
Ancak Ha'sehem ile aynı kişi olduklarına inan
araştırmacılar da var. Yukarı Mısır' da birçok bina
yaptırdı.
Hasehemre: İ . Ö . 1705-1694 tarihlerinde XIII. Hanedan
dönemi Mısır kralı Neferhotep I'in Manheton'un Kral Ha'selıem 'in

listesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Neferhotep I.) hiyeroglif yazıyla adı .
Hast: Mısırın ölüler kitabında ruhun yargılanması
sırasında "Sekhet-Aaru"nun üçüncü bölgesinde adı geçen
kutsal bir göl.
Hathor: (Het-heru/ het-hert) Yukarı Mısır' da Atfih'lidir. At­
fih'te ona "ilk inek" adıyla tapınıldı. Heret adıyla da tapı­
nıldı. Anhur'un annesidir. Eski Mısır dilinde "güneş" an­
lamını içeren bir tanrıça adı. (Yunancada, Athyr yani
"Horus'un evi") Kadın ya da inek şeklinde sembolize edi­
lir. Mısır metinlerindeki açıklamalara göre Hathor aynı
zamanda batının da tanrıçasıdır. Güneşi doğurduğu söy- 1 4 71
� A'dan Z'ye MISIR

lenir. Güneşi doğurur ve güneş öğleye yakın erkek boğa­


ya dönüşür ve onunla birleşerek döllendiği söylenir. Gü­
neş akşam batarken de ağzında kaybo­
lur. Gece onun gebe kalmasına yol açar­
dı. Hem eş ve hem de anne olan bir dişi­
yi anımsatır. Çölleri, yabancı ülkeleri ve
gezintilerinde ölüyü korur. Sina kentin­
de tapınılan bu tanrıçaya İ . Ö . 2500 yılın­
da Byblos' ta da tapınıldı. Ayrıca değerli
süs eşyaları ve zümrüt madenini koru­
duğu yazılır. " punt" Somali ülkelerinin
de Tanrısıdır. Başında iki lir aleti arasın­
da konulan bir güneş diskiyle betimlenir.
Bu da onun aynı zamanda müzik ve
dans tanrıçası olduğunu simgeliyor.
Onunla ilgili birçok efsane vardır. Den­
derah' taki tapınağı son derece görkemli
Hathor'u belirten bir görün tü
yapıldı. Bugün kalıntıları bile ilk bakışta
insana heyecan vermektedir. Edfu' da
Tanrı Horus'un dostu, arkadaşı olarak bilinirdi. Memfis,
Teb, Heliopolis, Atfih, El-Kusiya, Dendara, Gebelein, Abu
Simbel ve Sina' da tapınıldı.
Hatmeit: (Bazı kaynaklarda Hatmeit olarak da yazılmıştır)
Mısır tanrıçasıdır. Bu tanrıçaya, Hat-Mehıt, Het-Mehıt,
Hetmehıt ve Hatmehyt şeklinde tapınıldığı da görülür.
Koçbaşlı tanrı olarak tapınılan Banebdjetet'in eşidir. Bu
tanrıça başında balık sembolü bulunan bir şapka ile sem­
bolize edildi. Tel-el-Ruh' a' da tapınılan yerel bir tanrıçay­
dı. Ancak döneminde Mendes (Cedet) in dinsel kültü ha­
kimdi. Balık şeklinde bir kadın olarak betimlendi.
Hat-Mehıt: (Bak Hatmehıt.)
Hatmehyt: (Bak Hatmehıt.)
Hatşepsut: (İ .Ö. 1479-1458) (Ya da Hacep-sut) "Maatkare"
1 1 48 olarak da bilindi. Mısır Kraliçesidir. Bazı kaynaklarda bu
A'dan Z'ye MISIR ...,.
tarih İ . Ö . 1505-1484 ya da İ . Ö . 1520-1484 olarak ele alın­
mıştır. XVIII. Hanedanlar döneminde yaşadı. Tutmosis
I'in kızıydı. Tutrnosos I'in bir başka kadından edindiği
üvey kardeşi Tutmosis il ile (Dza-hutmesı) evlendi.
Thutmosis II'nin ölümünden sonra tahtı ele geçirdi. Koca-
sı olan Tutmosis II'nin kardeşi Tutrnosis III ile evlenerek
dışa karşı onu formalite olarak kral ilan etti . Ancak içer­
deki hakimiyetten el çektirdi. Erkek çocuğu olmayan Hat­
sepsu t' un büyük kızı Tutmosis II'nin de evlilik dışı olan
oğlu Tutmosis III ile evlendirildi. 23 yıl egemenlik sür-
dürdü. Egemenliği sırasında babasının
anısını yaşatmak için 95 metre yüksekli­
ğinde yaklaşık 350 ton ağırlıkta iki dikili­
taş yaptırdı. Bu taşları 7 ayda tamamla­
yıp, kızaklar vasıtasıyla 250 km yoldan
Kamak' a getirip diktirdi. Kendisini
Amon' un yeryüzündeki kızı olarak ya­
sallaştırdı. Amon onun kraliçe olan an­
nesiyle evliydi. Bazı yetenekli insanlarla
krallığı yönetti. Bunlardan vezir ve baş­
rahip olan Aman (Hapuseneb) krallık
için tehdit edici bir duruma geldi. Punt
kentine ticari seferler yaptı. Bu kent ile Kızıldeniz' e yaptı-
ğı ticari gezilerini tapınak duvarlarında yazdırdı. Kraliçe
askeri seferleri yönetemeyince zayıf düştü. Ölmeden önce
mimar Senrnut' a "Deyr-ül Bahri" de anıt mezarını yaptır-
dı. Mezarı oldukça zor bulundu. Ona yapılan heykeller
diğer kralların heykellerinden daha farklıydı. Senmut
(Muhetrnelen mimarı) adında birini kızına öğretmen yap-
tı. Ona özel bir ilgi göstererek adına gizli bir tapınak yap-
tırdı. Deyr ül-Bahri' de kendi adına da kaya içini oyarak
bir tapınak yaptırdı. Ancak daha sonra kocası Tutmosis
III tarafından öldürüldü .... Yaklaşık 103 yıl önce krallar
vadisinde mumyası bulunduğu halde kuşku bıraktığı için 1 49 1
� A'dan Z'ye MISIR

kime ait olduğu bilinmeyen cesedin sahibinin Mısır fira­


vunu Hatşepsut olduğu belgelendi. M ısırolog Zahi Havas
mumya üzerinde yaptığı ONA testinde ve diğer mikrobi­
yoloji testlerinden yola çıkarak kuşkusuz cesedin Hatse­
su t' a ait olduğunu dünyaya duyurdu. Hatşepsut' a ait ol­
duğu ileri sürülen mumya yaklaşık 103 yıl önce krallar
vadisinde bulunmuştu.
Hauhet: Bitmeyen sonsuzluğun Tanrıçası şeklinde tapınıldı­
ğı ifade edilmektedir. Kurbağa ya da kurbağa başlı bir
kadın şeklinde betimlendi. Hehet adıyla da tapınıldı. Yı­
lanbaşlı bir şekilde tanımlanan sonsuzluğun tanrıçası şek­
linde saygı gördü. Mısır mitolojisi ilginç varlıkların yara­
tılmasına sahne olmaktadır. Mutlaka bir tanrı ve tanrıça­
nın adı belirtildiği zaman onun fiziksel yönü de son dere­
ce ezoterik bir biçimde betimlenmektedir.
Hawars piramidi: Amenemhat III (İ . Ö . 1844-1797) tarafından
tamamen kerpiçten yaptırıldı. Arkeologlar tarafından
önemsenmeyen bu piramidin yüksekliği 58 metredir.
Hav: Mısır'ın yukarı kısmında eski kentlerden Hait'in yerin­
de kurulan bir kent. Arkeolojik bir alandır. Burada eski
dönemlere ait mezarlar ve mezarlıklar bulundu.
Havae: Yunanlıların labirent olarak dünyaya tanıtmak iste­
diği geniş ölüm tapınağının yapıldığı "Havaret ül makta"
köyünün yakınında Fayyum' a bağlı arkeolojik bir sit. Bu­
rası XII. sülale döneminden kalma kral Amenemhat III' ün
piramidinin kalıntılarının bulunduğu yer. Antik çağda taş
ocağı olarak kullanıldığı için harabeler incelenemez du­
rumdadır. Burada 1500 odalı 12 büyük salonun bulundu­
ğu bir yapı ortaya çıktı. Bu yapının ne amaçla yapıldığı
araştırılıyor.
Hayan seuserense: İ . Ö. 1630-1522 tarihlerinde XV ya da XVI.
Hanedanlar dönemi Mısır Kralı Hian' ın Mısır dilindeki
l 1 so diğer adı.
A'dan Z'ye MISIR �

Hbennu: Ölen firavunların mezar odasının giriş bölümün­


deki kısmına diğer dünyada aç kalmaması için bırakılan
bir çeşit ekmek.
He: Eski Mısır dilinde "Dövmek, dayak" anlamında tanım­
landı. Sözcüğün Maya dilinde " Dövmek, dayak" anlamı­
na gelen "Hac" olarak incelendi .
Hecheperre setepenre: İ . Ö . 945-924 tarihleri arasında XXII.
Hanedan döneminde Mısır Kralı Şeşonk I'in Manheton
listesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Şeşonk I.)
Hechheperre setepenre: İ . Ö . 850-825 tarihlerinde XXII. Ha­
nedan döneminde Mısır kralı Takolet II'nin Manheton lis­
tesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Takelot il.)
Hedetet: Mısır' da bir tanrıça. Akrep başlı bir tanrıça olarak
tasvir edildi. Mısır mitolojisi ilginç varlıkların yaratılma­
sına sahne olmaktadır. Mutlaka bir tanrı ve tanrıçanın adı
belirtildiği zaman onun fiziksel yönü de son derece ezote­
rik bir biçimde betimlenmektedir.
Heget: (Bak Heket.)
Hegat: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda adından sözedilen bir göl .
Heh: (Mısır mit.) Sonsuzluğun Tanrısı olarak tapınılan bir
Mısır tanrısıdır. Kurbağa görünümünde bir insan olarak
betimlendi. (Bak Huh.)
Hehet: (Bak Hauhet.)
Hehepere setepenenre: İ . Ö . 1075-1044 tarihlerinde XXI. Ha­
nedanlar dönemi Mısır Kralı Smendes' in Manheton liste­
sinde Mısır dilindeki adı. (Bak Smendes.)
Heka: Mısır' da sihir tanrıçası olarak bilinir. Genelde Mısır
halkı dinsel inanç gereği sihirlere inanır ve sihir yapanlara
da taparlardı. Heka büyük bir olasılıkla sihirleri ve sihir
yapanların koruyucu tanrıçasıydı. Belge yetersizliğinden
dinsel kişiliği hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Hekaib: VI. Hanedan Mısır Kralı Teti zamanında Elefantiyeli
olduğu söylenir. Döneminde taşradaki bir eyaletin sorum-
lusuydu. Daha sonra olumlu çalışmaları nedeniyle tanrı- 1511
_... A 'dan Z'ye MISIR

laştı. Orta krallık dönemine kadar yerel bir Tanrı olarak


tapınıldı.
Hekaamatre setepenamun: İ . Ö . 1155-1148 tarihlerinde XX.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Ramses iV'ün Manheton lis­
tesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Ramses iV.)
Hekanakte: XI. Hanedan dönemi Mentuhtep II'nin tapınak
rahibiydi. Döneminde yazdığı mektuplarla edebi sanatın
başlangıcını oluşturdu.
Heket: Eski Mısır tanrıçasıdır. Kurbağa başlı bir kadın görü­
nümünde tanımlanarak tapınak duvarlarını süsledi. Do­
ğuran kadınların koruyucusuydu. Antinoupolis'teki Tanrı
Hnum' un eşlerinden biridir. Bu tanrıça. Heget, Hek, Hek­
tet ve Heqet adlarıyla da tanındı. Khunum ile Ra'nın kızı
ve aynı zamanda da eşi oldu şeklinde ifadeler var. Yunan­
lılar bu tanrıçayı Hecate ile özdeşleştirdiler.
Hek: (Bak Heket.)
Hektet: (Bak Heket.)
Heleferes Snefru: Mısır kralı Huni'nin kızı ve aynı zamanda
da karısıdır.
Heliak: Bir gökcisminin güneşle aynı anda doğuşu ya da ba-
tışı. Yıldız; Mısırlılar ve Kaideliler "helia-kın" doğuşuna
i ve batışına büyük önem
verirlerdi. Bu olayı tanrı­
lara ait kutsal bir olay gibi
düşünüyorlardı. Kozmo­
loji eski uygarlıklarda son
derece önem verilen bir
tapınma şekline dönüş­
müştü. İnsanlar gökcisim­
lerinin tümünden kork­
tukları için tapınma alan­
larına onların sembolik
görüntülerini taşımış-
l ı s2 lardı.
A'dan Z'ye MISIR �

Heliopolis: Eski Mısır dilindeki adı " Annu"; ölüler kitabında


ise " Ptah-Seker-tem" olarak kullanıldı. " Iuni-ya" adıyla
da anılan bu yerin kutsal kitaptaki adı "On" du. Yunanlı­
lar Heliopolis adını taktılar. Harabeler arasında hala ayak­
ta bulunan Sestos I adına yaptırılan dikilitaş kentin varlı­
ğını belirtir. Kenti koruduğuna inanılan Ra için büyük bir
tapınak yapılmıştır. Tanrı Ra sayesinde kent siyasal ve
dinsel yönden önemli bir rol oynadı. Özellikle Eski İ mpa­
ratorluk döneminde Mısır' dan kaçtıkları söylenen kutsal
aile Heliopolis yakınındaki El-matariye' de bir süre kaldı.
1517 yılında Yavuz Sultan Selim Memlukları, 1800 yılında
ise Kleber' de İbrahim Bey komutasındaki Türk ordusu
yendi. 1905' ten sonra Mısır'lı bir toprak sahibi "A ynu
şems" denilen yerde yeni Heliopolis kentini kurdu. Sen­
vosret I, Amenofis III, Ramses II, Sethos I, Sethos II, Ram­
ses IX ve Merneptah' a ait tarihsel kalıntılar elde edilmiş­
tir.
Heleferes Snefru: İ . Ö . 2625-2600 tarihlerinde III. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Huni'nin eşi ve aynı zamanda da kız
kardeşidir. Hiyeroglif belge eksikliği nedeniyle kişiliği
hakkında ayrıntılı bilgi verilemiyor.
Helvan: Mısır' da bir arkeolojik buluntu alanı. Burada I. Ha­
nedandan kalma bazı belgelerle süs eşyaları bulundu.
Hem: (Bak Ausim.)
Hemset: (Mısır Mit.) Kader tanrıçası olarak tapınıldı. Belge
yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kişiliği hakkında ye­
terli bilgi verilemiyor.
Hemiun:Kral Keops'un yeğeni olduğu söyleniyor. Keops Pi­
ramidi onun denetimi altında yaptırıldı.
Hemiun: Piramit inşaat sorumlusu. Ekibiyle beraber Keops
Piramidi' nin batısında bir mezar alanı verildi. Bu mezar
alanı daha sonraki tarihlerde önem kazandı. Belgelerde
Hemienu şeklinde gösterilmektedir. İ . Ö .2547-2524 tarihle-
ri arasında egemenlik sürdürmüş Firavun Khufu'nun er- 1 531
-11111 A 'dan Z'ye MISIR
kek kardeşi olduğu belirtilmektedir. Hemienu Büyük Pi­
ramidi tasarlayıp,yapımında bizzat bulunur.
Hemen: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrı. Doğan şek­
linde betimlendiği anlatılır. Belge yetersizliği nedeniyle
kültü ve dinsel kişiliği hakkında daha fazla bilgi verile­
miyor.
Hemsut: Mısır' da tapınılan bir tanrıça. Hemuset adıyla da
tapınıldığı anlatılır. Kader Tanrıçası olarak ifade edildi.
Hemuset: (Bak Hemsut.)
Henet: Mısır' da tapınılan bir tanrıçadır. Pelikan kuşu şeklin­
de tasvir edildiği ifade ediliyor. Kaynak eksikliği nedeniy­
le daha fazla bilgi verilemiyor.
Hencer: "Userkare" olarak da bilinir. Eski Mısır tarihinde
İ . Ö . 1785-1580 tarihleri arasındaki "ikinci ara dönem" de
XIII. Hanedanın (İ . Ö . 1759-1630) 3'ncü kralı.
Henenu: XI. Hanedan dönemi Mısır Kralı Mentuhotep II dö­
neminde saray nazırı (müsteşar ya da bakan) olarak kayıt­
larda görülür. Mezarı Teb'in Cuma Köyü'ndeki mezarlık­
ta bulundu. Uzun bir aradan sonra Punt ülkesine bir sefer
yaptı.
Henku-en arp: Ölüler kitabında Maat'i salonunun giriş kapı­
sının sol köşesine verilen ad.
Henku-en-fat-maat: Ölüler kitabında Maat'i salonunun giriş
kapsının sağ köşesine verilen ad.
Henoteist: (Yun; "monolatry" /" mono" : tek, "latreia" : ta­
pınma) Tek tapınma anlamındadır. Tek bir tanrıya tapın­
manın yanında, yerel tanrı dahil tek tapınma şeklidir.
Hentehtay: Eski Mısır kenti Huh-er-ib (Tel-atrib) kentinin
yerel tanrısı olarak Aşağı Mısır' da tapınıldı. Mısır dilinde
"büyük siyah olan" anlamında bilindi.
Henti-irti: Mısır' da tapınılan bir tanrı. Ausim (Hem) ' de ta­
pınıldı. "Hem' in önde geleni" anlamına gelen bu tanrıya
1 1 54 Mısırlılar "Henti-Hem" olarak da taparlardı. Horus'un bir
A'dan Z'ye MISIR �

başka biçimi gibi düşünülüp, şahin başlı bir insan şeklin­


de betimlenirdi.
Hep: (Bak Apis.)
Hepı: (Bak Apis.)
Heperheprure: İ . Ö . 1323-1319 tarihlerinde XVIII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Aya'nın Manheton listesinde Mısır di­
lindeki adı. (Bak Aya ya da Ay.)
Heperkare: İ . Ö . 1919-1875 tarihleri arasında XII. Hanedan­
dan Mısır Kralı Sensuret I'in Manheton listesinde Mısır
dilindeki adı. (Bak Sensuret 1.)
Hepermatre setepenenre: İ . Ö . 1108-1104 tarihlerinde XX.
Hanedanlar dönemi Mısır Kralı Ramses X' un Manheton
listesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Ramses X.)
Hept-seshet: 11 Alevlerle çevrili olan "anlamında betimlendi.
Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında
"Maat11ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsünde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüste 11 Kher-aba' dan geleni selamla­
• • •

rım, kimsenin zorla malını gasp etmedim . . . 11 şeklinde ta­


nıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olum­
suz itirafları yapmak zorundaydı.
Hep: (Bak Hap.)
Heredotos: (İ . Ö . 490-425) Yaşamı geziler, araştırmalar ve
yazmakla geçti. Bodrum' da (Halikarnassos) doğdu. Bura­
da ona kentin babası lakabı takıldı. Tarihçi ve felsefeci So­
fokles'in en yakın dostuydu. Karadeniz bölgesinin batı
sahillerini, İ talya'nın güneyini, Mısır'ı gezdi. Tyre, Baby­
lon, Ninove ve Susa kentlerindeki gezisinden sonra Ati­
na' ya gitti. Bu gezilerdeki araştırmalarını son derece titiz
bir şekilde yazdı. Dünyaca ünlü tarihi 9 kitaptan oluşmuş.
Bunları günümüze şiirsel bir dille aktarmayı başarmış.
Heret: (Bak Hathor.) 1 551
<1111 A'd a n Z'ye MISIR
Herihor: XXI.Mısır Hanedanının rahip kralı. İ . Ö . 1085-1054
hüküm sürdü. Aman başrahibiyken Ramses XI kendisini
Nübye veziri ve kral yardımcısı olarak atadı. Sonra da
kendini kral olarak ilan etti. Herihor Yukarı Mısır' da hü­
küm sürerken gerçek hükümdar olan Smendos ancak Del­
ta' da egemen oldu.
Herıshep: Mısır' da bir tanrı. Geyik boynuzlu şeklinde betim­
lendi.
Her-seru: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirü sü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüste " . . . Nehatu' dan geleni se­
lamlarım, hiçbir insanı korkutmadım . . . " şeklinde tanıtılır.
Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz iti­
rafları yapmak zorundaydı.
Heru-Behudtı: Mısır' da tapınılan bir tanrı. Güneş tanrısıyla
özdeşleştirilen bir tanrı şeklinde tapınıldı.
Hermann Grapow: (Bak Grapow.)
Hermanubis: Anubis ve Thot'un özelliklerini taşıdığı söyle­
nen bir Mısır tanrısının Yunan dilindeki adı. Köpek başlı
olarak betimlendi.
Hermakis: Mısır halkı, Gize sfenksine, "Ufuktaki Horus" an­
lamını taşıyan tanrı " Hermakis" olarak taparlardı. Bu ne­
denle sfenksin pençeleri arasında bir kült tapınağı yap­
tırmışlardı.
Hermetika: Eski Mısır'da bilge Thot'un (Hermes-Thot) Yu­
nanca ve Latince dilinden yazılmış bütün metinlerine ve­
rilen bir addır. Çoğu araştırmacılar bu metinlerin Mu kı­
tasından gelen ezoterik siriusyen öğretisi olarak Thot ta­
rafından Mısır' a getirilmiş olduğunu öne sürerler. Bilge
Thot'un henüz bulunmamış kitabındaki metinlere "züm­
l ı s6 rüt tabletler" ya da " zümrüt dizeler" adı verilmektedir.
A'dan Z'ye M I S IR llllı-

Hermetizm: Mısır' ın bilge adamı Thot' un öğretisine verilen


bir ad şeklinde belirtilmektedir. Günümüzde temsilcisinin
olmadığı bu öğreti Yunanlı araştırmacılara göre Eski Mı­
sır'ın önemli kentleri olan Teb ve Memfhis'te öğretiliyor­
du. Bilgileri öğrenmek isteyenler tapınaklarda buluşuyor­
lardı. Bu öğretinin önemli bölümleri tanrısal inanca ay­
rılmıştır. Thot'un Mısır' a getirdiği bu öğretilerde tanrının
düşüncelerle anlaşılmayan ebedi ve ezeli olduğu, ruhun
ilahi bir ışık, dünyaya sınav vermek için gönderildiği şek­
linde bilgiler yer almıştır. Bu bilgilere baktığımızda yakın
tarihin dinlerini anlatan Tevrat, Incil ve Kuran' da da ben­
zer ifadelerin olduğu görülmektedir.
Hermes: (Bak Thot.)
Hermopolis: (Bugünkü adı el-Aşmunyen) Mısır' da hiyerog­
lif karşılığı adı "8 kent" anlamına gelen " Khemennu" ola­
rak geçer. Arkeolojik bir buluntu yeridir. Mısır Tanrısı
Thotla eş değerle anılan Hermes adından dolayı Hermo­
polis adını da alır. Yukarı Mısır 15 Nomos'un 8 eyaletin
başkentiydi. Burada Mısır hanedan krallarının yaptırdık­
ları mezarlar ve tapınaklar yer alır. Yunan-Roma dönemi­
nin mimarı zenginliği harabe halindeki yapılara yeni bi­
çim verdi.
Hernahte: XXII. Hanedan dönemi Kral Osorkon zamanında
Tanis kentinde Aman yüksek rahibi.
Heru-Behutet: (Bak Horus.)
Heru-Hekennu: (Bak Horus.)
Heru-khuti: (Bak Horus (Harmachis) .)
Heru-Khert-Khat: (Bak Horus.)
Heru-Khert-an-maa: (Bak Horus.)
Heru-Merti: (Bak Horus.)
Heru-Nub: (Bak Horus.)
Heru-ra-ha: (Mısır Mit.) Karma bir Tanrı olarak tapınıldı. Ra­
Hoor-Khuit ve Hoor-Par-Kraat'tan oluştuğu ileri sürülen
karma bir tanrı olarak belirtilir.
Heru-Sam Fauli: (Bak Horus.) 1 51I
� A 'dan Z'ye MISIR

Herutataf: Ölüler kitabında adı geçen bir prenstir. Kitapla­


rından söz edildiğine bakılırsa o dönemde bilge biri olma­
lıdır.
Heru ur: (Bak Horus.)
Hesa: Mısır tanrıçasıdır. Hesat adıyla da tapınıldı. Süt tanrı­
çası olarak tapınıldı.
Hesat: (Bak Hesa.)
Heteferes: Mısır Kralı Huni' nin kızlarından biri. Snefru ile
evlidir. İ . Ö . 2600-2571 tarihleri arasında eşiyle birlikte
önemli çalışmalar yaptı. Kral Keops'un da annesi olan bu
kraliçenin mezar hazineleri bulunarak Kahire Müzesi'nde
koruma altına alındılar.
Het-Mehıt: (Bak Hatmehıt.)
Hetmehıt: Bak (Hatmehıt.)
Hetephenes: İ . Ö . 2600-2487 hanedanlar dönemi Mısır Kralı
Keops' un annesidir.
Hetep sehemvi: Eski Mısır' da il. hanedanın (İ . Ö . 2770-2649)
birinci kralı.
Hetep-sekhus: Osiris'i koruduğu söylenen güneş alevinin
kadın şekli.
Hetch-abehu: "Parıldayan dişler" anlamında betimlendi. Mı­
sır' ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında
"Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüste Ta-she' den (Fayyum) geleni se­
0 • • •

lamlarım, hiç kimsenin toprağına el koymadım . . . " şek­


linde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce
bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Heti 111: Ahthoes olarak da bilindi. İ . Ö . 2160-1980 tarihleri
arasında hüküm süren IX ya da X. Hanedan dönemi Mısır
l ı ss Kralı.
A'dan Z'ye MISIR �

Het-ka-ptah: Memfis'in Mısır dilindeki hiyeroglif yazısıyla


adı.
Heqet: (Bak Heket.)
Heptet: Mısır' da tapınılan bir tanrıça. Barış ve yeniden din­
lendirme tanrıçası olarak tapınıldı. Siyah bir hançer ve
değişik bir renkle tasvir edilir.
Herapollon: (Horapollon) (öl. İ .S. iV civarı) Mısır'lı bir yazar.
Mısır hiyeroglifleriyle igili "Hiyeroglyphika" adlı yapı­
tında o dönemde unutulmuş olan hiyeroglif yazı sistemi­
ni açıklamaya çalıştı. Kıptı dilinden Philippos tarafından
Yunancaya çevrilen bu kitapta yazar çoğu işaretlerin doğ­
ru anlamını verir.
Heyrib İerıos: Eski Mısır' da piramit işçilerinin şeflerine veri­
len ad. Bunlar müdür görevini yürütüyorlardı. Bunların
da mezarları özel bir şekilde yapılır ve mezar girişlerine
işaretler konurdu.
Hez-ur: Mısır tanrısıdır. Belge yetersizliği nedeniyle hakkın­
da daha fazla bilgi verilemiyor.
Hezire: III. Hanedan dönemi Kral Zoser' in memurlarından
biri. Mezarında ahşap tabletler bulundu ve Kahire Müze­
si'nde koruma altına alındılar.
Hibis: Tanrı Aman adına yapılan bir tapınak. Bu tapınak İ . Ö .
522-486 tarihlerinde Darius 1 tarafından El-karha vaha­
sında yaptırıldı.
Hian: (Ya da hayan) Horus adı "Seuserense" dir. (İ . Ö . 1630-
1522) XV-XVI. Hyksos Hanedanlar döneminde (Bazı kay­
naklarda İ . Ö . 1730-1580 olarak ele alınmıştır.) Hanedanlı­
ğın Mısır Kralı. Döneminin en büyük hükümdarı olarak
kayıtlara geçti. Bu kralla ilgili Girit' teki "Knossos", Bağ­
dat ve Hititlerin başkenti Boğazkesen' de adının geçtiği
belgeler bulundu.
Hierakonpolis: " Nuhen" olarak bilinen yukarı Nomos'un
önemli metropollerinden biri . Yunanlıların şahin tanrı
olarak betimledikleri Horus' a tapınılan iki kente verdikle-
-..ıl A'dan Z'ye MISIR
ri ad. Yukarı Mısır'ın güneyinde yer alan bu kentlerden
birinin günümüzdeki adı "Kom-ül Anmer" ya da "Kom
el-Ahmer" dir. Burada şahin başlı bir varlık olarak betim­
lenen Horus' a tapınılır. Damanhur olarak bilinen aşağı
Mısır' daki Manahur ise, Kral Narmer tarafından yönetil­
miş olabileceği düşünülen tarih öncesi bir başkenti. İ . Ö .
3200' e doğru bu kral aşağı Mısır'ı kuşatarak birleşik Mı­
sır'ın ilk kralı oldu. Şahin başlı Horus da krallığın birinci
derecede tanrısı oldu.
Hieratikos: Eski Mısır yazı sistemlerinden birine Yunanlıla­
rın verdikleri bir ad. En eski yazı biçimi olan bu yazı, hi­
yeroglif resimleri değişik bir şekilde yazıp aralarına da
çizgisel bağlar çizilerek kullanılırdı. Bu yazı genellikle
papirüs, kil tabakalar ve Ostraka adı verilen kireç taşı
parçalarının üzerine boyaya batırılan bir fırça ile yazılırdı.
Sağdan sola doğru yazılan bu yazı sistemi Mısır' da çok
sık kullanıldı.
Hike: Mısır doğaüstü güçlerin tanrısıdır. Büyü ve tıbbı ilaç
tanrısı şeklinde tapınıldı. Atum'un oğlu olarak ifade edi­
lir.
Hilvan: Mısır' da bir kent. Tarih öncesine ait bir sit alanı. Ay­
nı zamanda bir su kentidir. İkliminin sağlığa yararlı oldu­
ğu söyleniyor. Kahire'nin güneydoğusunda yer alır. Bu
şehir bugün sanayi merkezi konumundadır.
Hin: Mısırlılarda O, 48 lt, Yahudilerde ise 3, 83 litre değerinde
olarak kullanılan eski bir hacim ölçüsüdür.
Hipoje: Yeraltı mezarı. Mısır, Yunan, Etrüskler ve Romalı­
larda yaygındı.
Hiposefal: (Fr. hypocephale) Mısır' da mumyalama işlemi
yapılırken mumyanın başının altına konulan bir karton.
Bez ya da bakır madenden yapılmış yuvarlak, yassı bir
şekildedir. Hiposefalın orta kısmında genellikle insan
1 1 60 gövdeli ve dört "cynocephale" tarafından tapınılan dört
A'dan Z'ye MISIR �

koç başlı bir Amon tasfiri yer alır. Bu da yeniden diril­


meyle ilgili bir hareketi sergilemektedir.
Hipostil salon: Yunancada " taşıyıcı sütun" anlamında bir
sözcük. "Arkitrav" tavanlı salon. Mısır' da genellikle tapı­
naklar, saraylar ve evlere özgü bir sanattı. Bunlar genel­
likle ana yapıların dış ve en görkemli bölümleridir. Tapı­
naklar bittikten sonra ek olarak yapılırdı. Bazı tapınaklar­
da birçok Hipostil salon vardı.
Hiram: Eski Mısır da piramit anlamındadır.
Hirhuf: Asuan Prensi olduğu söylenen Hirhuf İ . Ö . 2300' e
doğru Merenre ve Pepi il döneminde Mısır valisiydi . Mı­
sır adına çevre ülkelere dört askeri sefer düzenleyerek ol­
dukça yüklü ganimetlerle geri döndü. Bir pigrneyi bile
yakalayarak krala getirdi . Yaptığı askeri seferleriyle ilgili
zaferlerini ve gezilerini mezar duvarına kazıttı.
Hiv: Burada Mısır dilindeki adı " Heperkare" olarak bilinen
ve "Güçlüler haklıdır" anlamına gelen kral Senvosret I'in
malikanesi vardı. Daha sonra bir başkent gibi değer ka­
zandı. Mısır' daki adı "Hut-sehem" olan bu yerleşim yeri
"Hut" olarak kısaltıldı. "Hut-Sehem" in anlamı ise "sist­
rum malikanesi" biçiminde değerlendirildi. İnek başlı bir
kadın olarak betimlenen yerel tanrıça Bat' a adanmış bir
kent olarak bilinir. Çünkü Tanrıça Bat' a burada tapınıldı.
Bu tanrıça Hathor ile özdeşleştirilmişti. Yunan-Roma dö­
nemleriyle, Ptolemaioslar döneminde buraya önem veril­
di. Burada ilk hanedanlar döneminden yakın tarihlere
kadar ayrıca "batılıların en önde gelenleri" ya da "ölüle­
rin yöneticisi" anlamına gelen Tanrı Hentamentu'ya tapı­
nılırdı. Bu Tanrı Osiris ile özdeşleştirilmiştir. Hanedanla­
rın tümü için önemli bir yerleşim alanı olarak bilinir.
Hiyeratik yazı: Yunan dilinde "kutsal" sözcüğünden gelir.
Papirüs üzerine yazılan yazıyı belirler. Bu yazı şekli Mısır
tarihinde uzun yıllar kullanıldı. Adını geç dönemde alan
bu yazı şekli daha çok uzun dinsel metinlerde kullanıldı. 161 1
A'dan Z'ye MISIR
Hiyerogliflerdeki resimlerin basite indirilmiş şekliyle ya­
zılırdı. Kolay bir yazı sistemi olduğu için Mısırlılar bu ya­
zıyı benimsemişlerdi.
Hiyeroglif yazı: (Fr. hıeroglyphe) Eski Mısır kültüründe İ de­
ogram sisteminin temel birimi. Resim simgelerinin kulla­
nıldığı bir yazı biçimidir. Belirtilen resimler, motifler bir
karakteri temsil ederek guruplaşır. Bu gruplandırmayı ilk
defa 1797 yılında " de origine et usu Obeliscorum" adlı
eseriyle Zoega gerçekleştirmiştir. (Örneğin Maya-Hitit hi­
yeroglifleri) İ . Ö . 3200- İ .S. 394 yılına kadar etkisini göster­
di. Bu yazı sistemi uzun bir süre çözülemedi. İ lk defa
Champollion 1822' de bu yazı sisteminin her harfin anla­
mını verecek fonogram ve ideogramlardan oluştuğunu
ortaya koydu. Champollion 1824 yılında " Precis du sys­
teme hierogliphique" (hiyeroglif sistemi özeti) adlı ese­
rinde bu yazının son derece karmaşık bir yazı sistemi ol­
duğunu açıkladı. Bu yazının da diğer ilkel yazılar gibi
kökleri resimde aranır. Hiyeroglif yazı dili " Hami-Sami"
dillerindendir. Yazı biçiminde ünlü harfler olmad ığı gibi
her sözcüğün anlamını veren ünsüz bir yapıyı da taşır. İlk
dönemlerde sözün yerini imge aldığı için simge (piktog­
ram) kullanmadan doğrudan gösterme eğilimi vardı. Tek
ünsüz yazının temelini oluşturan 24 fonogramın varlığı
vardı. Yazının okunuşunda 3 zorluk göze çarpar "1-
Birçok söyleyiş aynı gerçeği göste­
rirdi. 2-Aynı ideogram birçok ger­
çekliği gösterirdi. 3-Düşünsel özellik
taşıyan birçok kavram aynı imgeye
bağlı kaldı" . Her üç durumda ide­
ogram önünde sessel bir okunuş
tarzı belirdi. Yazı sözcüklerinin ço­
Hiyerogliflerle yazılmış
ğu ses işaretlerinden ve görüntü
bazı kralların adları.
işaretlerinden oluşur. Mısırlılar hi-
j 1 62
A 'dan Z'ye MISIR �

yeroglifleri basit durağan resimler gibi görmüşlerdi .


İ nançlarına göre büyülü bir yol izlenmişti. Ü zerinde hiye­
roglif yazısı bulunan bir dikilitaş (Stele with hieroglyphic)
İ stanbul Eski Şark Eserleri Müzesi'nde koruma altına
alınmıştır.
Hnemmatre: İ . Ö . 393-380 tarihlerinde XXIX. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Hakor'un Manheton listesinde Mısır di­
lindeki adı. (Bak Hakor.)
Hnemt: Amenemhat il' nin kızlarından biridir. Mas tabası
Dahsur' da babasıyla Senvosret IIl' ün yaptırdığı piramidin
bahçesindedir.
Hnum: Koç başlı bir insan gibi gösterilmiş bir
Mısır tanrısı. Yaşamın evrelerini yarattığı
söylenen bu tanrının Mısır' ın her tarafında
kültü vardı. Elephantine' de tanrıça Satis
ve Anukis ile birlikte Nil sularını yüksel­
ten tanrı olarak bilindi. Mısır'ın her tara­
fında ona kurbanlar, adaklar sunulurdu.
Antinoupolis'te tanrıça Heket ile özdeşleş­
tirildi. Kendi tapınağı olan büyük tapınak
İ .S. 1. yüzyılda Esneh' te yapıldı.
Hnumibre: İ . Ö . 570-526 tarihlerinde XXVI.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Amasis' in
Manheton listesinde Mısır dilindeki adı.
Hons: Mısır' da bir tanrı. Mumya biçiminde,
yarım ay ve çocuk saçının yan perçemi Hnu m 'u belirten bir glij
olarak betimlendi. Mut ve Aman-re ile
ilişkili olarak bir üçlü şeklinde tapınıldı.
Teb üçlüsü olarak bilindi. Tanis ve Memfis'te Amon'un
kültü nedeniyle önemi büyüktü .
Hor: (Bak Horus.)
Horembeb: ( İ . Ö . 1319-1292) (Ya da Haremheb, Harmhabi
Yun. Armais) "Zoserheprure" olarak da bilindi. Akhena-
ton döneminde ise "Paaton-em-heb" olarak bilinirdi. l 63 1
� A'dan Z'ye MISIR
XVIII. Mısır hanedanının son kralı. İ.Ö. 1340-1214 (Bazı
kaynaklarda da İ.Ö. 1345-İ.Ö. 1318 olarak geçer.) Nomark
ailelerinin birinin soyundan geldiği söyleniyor. Tutank­
hamon ve onun ardılı ülkeyi kötü yönettiği için Amon­
ra'nın rahiplerinin büyük desteğiyle darbe yapıp krallığı
ele geçirdi. Firavunluğu resmileştirerek, mirasının devamı
için Nefertiti'nin kızkardeşi Mutnedgemet ile evlendi.
Çok tanrılı eski dinsel inançlara bağlı bir yönetim şekli
uygulamak istedi. Akhenaton (Amenofis iV) ün devletleş­
tirmek istediği Atan dinini yasakladı. Yaptığı darbenin ilk
yıllarında " Bubiah"larla savaştı. Asya' daki Bedeviler ve
Hititlerle de savaştı. Mısır ve Mısır dışında krallık otorite­
sini koydu. Çıkardığı bir yasa ile istilacı, talancı ve kış­
kırtmacıları ortadan kaldırdı ve yoksullar için bir dizi ya­
sa getirdi. Kendine halef olarak Ramses I'i seçti . Ramses 1,
hem onun evlat edindiği ve hem de bir generaliydi . Me­
zar duvarında ölümünden sonraki yaşamında Osiris' e şa­
rap sunma törenlerini çizdirdi.
Horus adı: Mısır krallarının isim listesindeki ilk isimleridir.
Horus ismi olarak bilinen bu isimler özel olarak tasarlan­
mış bir çerçeve içine yazılırdı. Bu da kralın Tanrı Ho­
rus' un özelliklerinden birini betimlediği anlamına gelirdi.
Horus: Mısır tanrısıdır. Horus, eski Yunan dilindeki adıdır.
Mısır dilindeki adı ise /FHor" dur. Osiris ve İsis'in oğludur.
Eski Mısır'ın şahin tanrısı. Genellikle şa­
hin başlı ya da atmaca kanatlı bir yıldız
diskiyle betimlenir. Araştırma metinle­
rinde Horus' tan "Siri us içindeki Horus"
şeklinde de söz edilir. Kaynağını gökyü­
zündeki Osiris' ten alan ve sirius enerjili
bir tanrı şeklinde de belirtilmektedir.
Horus 'un göz sembolü
Ra'nın oğlu olarak kabul edilen Horus,
zorba ve zalim olarak tanıtılan Seth'i
l 1 64 tahtından indiren kişi olarak bilinir. Haroeris olarak da
A ' d a n Z' y e M I S I R ..._

tanınır. Babasının intikamını alan ve Seth'i yenilgiye uğra­


tan Horus aynı zamanda firavunların atası olarak da anı­
lır. Birçok tapınma yeri ve görevi var. Eski düşünce siste­
minde Horus " süzülebilen bir kuşun gökyüzü ile özdeş­
leşmesine" benzetilir. Göksel bir tanrıdır. Bir gözü güneş
bir gözü aydır. Letopolis'te bu inançla tapınıldı. Özellikle
Edfu' da iki yanına iki kuş kanadı takılmış bir güneş dis­
kiyle betimlenmiştir. Bu imge daha sonra Mısır' daki tapı­
nak kapılarında yer almış ve tanrının koruyuculuğunun
simgesi olmuştur. Heliopolis' te tapınılan Horus monarşi­
nin de koruyucusuydu . İ.Ö. 3200' e doğru Mısır birliğini
ilk defa kuran Hıerakonpolis prenslerini kutsa­
dı. Horus 3000 yıl boyunca krallık ünvanının
başta gelen adı oldu. Osiris efsanesinde bile tan­
rının ve İsis'in oğlu bir Horus' tur. Çocuk Horus
adını taşır. (Yunanlılara göre Harpokrates) Eski
Mısır' da birçok çocuğun adının Horus olduğu
anlaşılmaktadır. Mitolojide Horus şahin gibi bir
yırtıcı kuşun bedeninde cisimleşerek Firavun
Kefren' in omuzlarına konar. Hükümdarın ense­
sini korur. Bununla ilgili tasvirler Orta İmpara­
torluk döneminde (XII. Hanedan) yapılan tapı­
nakların duvarlarındaki kabartmalarda gösteril­
di. Gerileme döneminde bronz heykelciklerde
şahin başlı bir insan gibi gösterildi. Ra gibi gü­ Horus'a ait bir
neş tanrısı olarak tapınılan Horus'un metinlerde heykelcik

yer alan adları " ... Heru-Ur (Aroueris), Heru-


Merti, Heru-Nub, Heru-Khent-Khat, Heru-Khent-An­
Maa, Heru-Khuti, Heru-Sam Taui, Heru-Hekennu, Heru­
Behutet . . . " şeklindedir.

Horverre: XII. Hanedan dönemi krallarından Amenemhat


III' ün turkuaz ve bakır ocaklarında görevlendirdiği bir
memuru. Mezarındaki duvar kabartmalarında kavurucu
sıcaklara rağmen hiç kayıp vermediğini belirtir. 1 6 51
A'dan Z'ye M ISIR
Hotepsehemvi: İ.Ö. 2800-2670 tarihlerinde II. Hanedan Mısır
kralıdır. Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Hovard Carter: İngiliz arkeolog. Yaklaşık 30 yıl Mısır'ın gi­
zemli tarihini araştırmak için Teb' de bulundu. ABD'li
Theodore Davis adına Luksor' da kazı ekibini yönetiyor­
du. 1907 yılında arkeolog ve bilim adamı Lord Camavon
ile tanıştı. Theodore Davis' in 1914 yılında kazılardan elini
çekmesiyle Lord Camavon devreye girdi . Kazının eko­
nomik yönünü finanse etmeye başladı. Tutankhamon' un
mezarının bulunması için yaklaşık 5 yıl boyunca masraf­
ları Lord Carnavon üstlendi. Bu kralın mezarı 1922 yılın­
da bulundu. Mezarın açılması sırasında Lord Carnavon
dahil fotoğraf uzmanı Harry Burton, Hall ve Houser
adında iki ressam, Newyork Metropolitan Müzesi'nden
Arthur C. Mace, yazı uzmanı Prof. Dr. Breasted ve Kahire
Ulusal Müzesi kimya bölümü müdürü Alfred Lucas'ın da
bulunduğu saatlerde Tutankhamon'un mezarı yavaş ya­
vaş açılmaya başlandı. Mezarı bulunduğu zaman Lord
Carnavon Londra' daydı. Telgrafla haberi alır almaz he­
men Mısır'a gitti. Mezarın içindekiler basına ve devlet gö­
revlilerine anlatıldığı zaman hazır bulunanlar ise; Lord
Carnavon, Lady Evelyn Herbert, Çalışma Bakanı Süley­
man Abdül Halim Paşa, Eski Eserler Dairesi Genel Müdü­
rü Lacau, Sir William Garstin, Sir Charles Tust, Newyork
Metropolitan Müzesi Mısır Bölümü başkanı, Lytgoe, Prof.
Breasted, Dr. Alan Gardiner, Winlock, Mervin Herbert,
Richard Bethell ve Eski Eserler Dairesi Başkanlığı Müfetti­
şi Engel Bach' tı. Ancak bunların çoğu bilinmeyen neden­
lerle aralıklarla hayatlarını kaybettiler. Ölüm nedenleri
Tutankhamon' un mezarının lanetli olmasına bağlandı.
Hpt: Eski Mısır dilinde "Birleştirmek, birleşmek" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Sıkıca bağlamak"
anlamına gelen "Hekah" sözcüğüdür.
l 1 66 Hra-f-ha-f: "Yüzü arkasında olan" anlamında betimlendi.
A'dan Z'ye MISIR ""'

Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında


"Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır . Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüste " . . . Mağaradan ve derinden geleni
selamlarım, kimsenin yiyeceğini zorla elinden alma­
dım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapıl­
madan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Hska: Eski Mısır dilinde "Kesmek, parçalarına ayırmak" an­
lamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Birleşmiş
bir şeyi bölmek" anlamına gelen " Hekah" sözcüğüdür.
Ht: Eski Mısır dilinde "Şu an, şimdi" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Şu an, şimdi" anlamına gelen
"Het" sözcüğüdür .
Hu: Eski Mısır dilinde "Vurmak" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Yok etmek, ortadan kaldırmak,
yıkılmak" anlamına gelen "Hub" sözcüğüdür.
Hu: Eski Mısır dilinde "Kötü, günah" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Yıkım" anlamına gelen "Huü"
sözcüğüdür.
Hu: Eski Mısır dilinde "Mağara, in" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Mağara, delik" anlamına gelen
"Hornlil" sözcüğüdür.
Hu: (Bak Huh.)
Huh: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Hah, Hu, heh adlarıyla
da tanınır. Gökyüzü ve sonsuzluğun tanrısı olarak bilinir.
Kurbağa şeklinde betimlendi.
Hu-t: Eski Mısır dilinde "İyi bir cin" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Katırcıların iyi cini" anlamına
gelen "Huantun" sözcüğüdür.
Hunefertemre: İ.Ö. 690-664 tarihlerinde XXV. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Taharka'nın Manheton listesindeki adı.
(Bak Taharka.) 1 6 71
� A'dan Z'ye MISIR
Hunefer Papirüsü: Mısır'ın ölüler Kitabı'nda Maat'ın salo­
nunda yargılanan ruh ile ilgili bir belgedir. Bu metindeki
yargılanma sahnesi ezoterik yapısını hala korumaktadır.
Ruhun yargılanma sırasında suçsuz olduğunu belirtmek
için sergilediği enerji, bilgi, hazırcevap oluşu ve 42 tanrı
huzu'rundaki yargılanışı en ince ayrıntısıyla belirtilir.
Hüteym: Arabistan, özellikle Mısır' da dağınık halde yaşayan
ve soyları bilinmeyen bir halk. Bedevilerden olmadıkları
için Araplarca küçük göründüler. Vurdulu, kırdılı olan ve
yaptıkları gasplar nedeniyle kötü imaj bırakan "Serarat­
lar"la akraba oldukları tahmin ediliyor. Konakladıkları
yerler ise Cidde, Lis ve Vach dolaylarıdır. Bunlardan ko­
pan bazı küçük guruplar ise, El-hicr, el-ula, Hübeyr, Har­
rat el-esnan, Vadi rumma ve Mekke yakınlarında oturur­
lar. Mısır' da ise bunlar Halvan'ın güneyinde, Zakazik ya­
kınında güney deltada yerleştiler. Bunlar genellikle yok­
suld urlar.
Hu: Erkek başlı insan olarak bilinen Mısır' da bir tanrı. Ra'nın
kayığında ölünün ruhuyla beraber gezintiye çıkan bir tan­
rı olarak bilinir.
Hufu: İ . Ö . 2571-2548 tarihleri arasında II. hanedanın Mısır
Kralı Keops' un bir diğer adı. (Bak Keops.)
Huni: İ . Ö . 2625-2600 tarihleri arasında III. Hanedan dönemi
Mısır Kralıdır. (Bazı kaynaklarda İ . Ö. 2780-2400 ya da İ . Ö .
2778-2723 olarak gösterilmiştir. Bu tarihler hakkında so­
mut bir bilgi yoktur.) . Sakara'nın 50 kilometre güneyinde
bir piramit yapma girişiminde bulundu, ancak tamamla­
yamadı. Ayrıca Nil Nehri'nin Elephantine (fil adası) ada­
sında güvenlik için bir kale yaptırdı. Kızı Heleferes
Snefruyla evliydi.
Hurgada: Mısır' da Kızıldeniz kıyısında yer alan bir liman
adı. Bu limanın yakınında petrol yataklarının olduğu söy­
leniyor.
l 1 68 Hut-her-ib: (Ya da Hut-ta-heri-ibt) . (Bak Tel-Atrib.)
A'dan Z'ye MISIR ..,..

Huya: Teb'de XVIII. Hanedan dönemi Kralı Tutankhamon


döneminde Teb genel valisi.
Hydreuma: Eskiden Mısır' da kervanlar için suyu bol olan
yerlerde kurulan dinlenme merkezleri. Myos Hormos kı­
yısında kurulan " Trajam Hydrauma" buna bir örnektir.
Bu merkezlerdeki eski kalıntılar arasında firavunlar ile
Roma dönemine ait belgeler bulundu.
Hyksoslar: Mısır dilinde " Heka-Hasut" ya da " heka-khaso­
ut" olarak bilinir. Birleşik bir terimden türetildiği düşünü­
lüyor. Anlamı ise "yabancı ülkelerin önderleri" dir. İ . Ö . il.
yüzyılda Hint-Avrupa istilalarıyla Anadolu'ya süzülen
kimileri de Mısır'a kadar giren Asya halklarına verilen ad .
Birçokları yukarı Suriye' den geldi. Firavunların güçsüz­
lüğünden faydalanan Hyksos'lar XVIII. yüzyılda del­
ta'mn doğu kısmına yerleştiler. Burada bir başkent kurdu­
lar. Bu başkentin adı ise Avaris'ti . Mısır geleneklerini be­
ğenerek kral bile oldular. Bunlar daha sonra ülkenin bü­
tününü fethettiler (Yukarı Mısır dışında). İ . Ö . 1730-1580
tarihleri arasında XV ve XVI. hanedanları kurdular. İ . Ö .
1580' e doğru Teb prensleri Hyksos'ları Avaris önünde
bozguna uğratarak, Mısır'dan kovdu, Saruhene'ye (Gü­
ney Filistin) kadar sürdü. Ancak geride çeşitli süs eşyaları
bıraktılar. Onlar Sami dilinde hiyerogliflerle kral isimleri
yazılı gülçe, grift ve helezoni süslerle sayısız süs eşyaları
yaptılar. Manheton' un açıklamalarından bilindiği gibi
Hyksoslar döneminde altı kral egemenlik sürdürdü. Bun­
lar Hian, Apofis I, Apofis il, Avosereve ve son kral ise
Apofis III olarak bilindi. Beş kralın adı biliniyor ancak al­
tıncı kralın adı bilinmemektedir.
Hypostylos: Mısır tapınaklarındaki sütunlu büyük salon. En
ünlüsü Kamak'taki sütünlardır.
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Iat: Mısır' da tapınılan bir tanrıça. Süt tanrıçası olduğu anlatı­


lır. Belge yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği
hakkında daha detaylı bilgi verilemiyor.
Ienpw: (Bak Anubis.)
Ih: Eski Mısır dilinde "Bir bitki" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Cabsicum (kırmızı biber)" anla­
mına gelen "le" sözcüğüdür.
Ihnasya el-Medine: Beni Suef' in 15 kilometre batısında yer
alan modern bir köydür. Adını yukarı Mısır'ın eyalet baş­
kentlerinden "Henennesut" tan alır. Kıptı dilinde, "Hnes"
olarak bilinir. Buranın tanrısı olan Harsafes, Yunanlı He­
rakles ile özdeşleştirildi. Koç başlı olarak betimlendi. Bu
köy daha sonraları ise klasik Herakleopolis Magna adını
aldı. Tanrı Harsafes'in tapınağı köyün güneybatısında yer
alır. Tapınak XVIII. Hanedan döneminde özellikle Ramses
II tarafından genişletildi. Bu tapınağın güneydoğusunda
Kom-el Akarib' de de Ramses II tarafından yapılan başka
bir tapınak yer alır.
lhu: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıdır. Ehi olarak da
bilinir. Bu tanrıçanın çıngıraklı yılanları temsil ettiği şek­
linde ifadeler var.
lmset: (Bak Amsi t.)
Imeut: (Bak Anubis.)
Imsety: (Bak Amsit.)
Inpu: (Bak Anubis.)
Inher: (Bak Anhur.)
Inmutef: Mısırlılar genellikle bu tanrının bilgeliğini İmho­
tep' in bilgeliğine benzetirlerdi. Sertliğiyle tanınan gökler
tanrısı olduğu anlatılır.
Inmutef: Iunmutef şeklinde de tanınan Mısır tanrısıdır.
Ipy: (Bak Taweret.)
Ipet: (Bak Taweret.)
j 1 70 Iunmutef: (Bak Inmutef.)
A'dan Z'ye MISIR ...,.

1
.

İalou: (Ya da Iaru/ Ialu) Mısır' da ölüler ülkesine verilen ad.


Temize çıkmış ölünün öteki dünyada rahat yiyecek bula­
bileceği bir yer olarak "yiyecek tarlaları/kamış tarlaları"
anlamında bilindi. Eski Mısır geleneğine göre öldükten
sonra Tanrı Osiris'in mahkemesinde yargılanıp, aklandık­
tan sonra öteki dünyada kendilerine ayrılan topraklarda
canlı yaşamı devam ettireceklerine inanılırdı. Ölüler kita­
bında anlatıldığı gibi o topraklarda tekrar çiftçilikle uğra­
şacakları inancı yaygındı. Mısır inançlarına göre cennet
olarak bilindi.
İbi: İbi piramidi olarak bilinir. Yüksekliği tam olarak hesap­
lanamıyor. Harabe halindedir. VIII. Hanedan döneminde
yapılan bu piramidin adı belge eksikliği nedeniyle tam
olarak bilinmiyor.
İbis: (Latincede Yunibis) Uzun eğri gagalı, orta boy bacaklı
güçlü bir kuştur. Kanat uzunluğu yaklaşık 1 . 40 metre,
boy uzunluğu ise 60-75 cm arasındadır. Değişik renklerde
karşımıza çıkar. Ancak çoğunlukla kırmızı renklidir ler.
İbisgiller familyasından olan bu kuş tropikal ve ılıman ik­
limlerin olduğu açık havalarda yaşar. Etçil bir hayvan ol­
duğu için buldukları küçük hayvanlarla beslenirler. En
çok çekirge tükettikleri için de Mısırlılar tarafından sevi­
lirlerdi. En iyi bilinen türü "Threskiornis Aethio-pica" ad­
lı kuştur. Tunç renginde olan bir de kel ibis "Comaitbis
eremita" türü vardır. Bunlar Alpler' de ve Afrika'nın bir
bölümünde yaşarlar. Bu kuş Mısır tanrılarından Thot'u
temsil ederdi. Hiyerogliflerde bile yer alan bu kuşun
sembolü Mısır tamısı Thot'u betimlerdi. Yapılan araştır­
malarda Mısır' da mumyalanmış ibislerin mezarları bu­
lundu.
İdfu tapınağı: İ.Ö. 200-201 tarihlerinde yaşayan İdfu adına
yaptırıldı. İdfu'nun kimliği hakkında yeterli bilgi bulu- 1 711
� A'dan Z'ye MISIR

namadı. Tapmak şeklindeki mezarın duvarlarında tanrı­


sal betimlemeler yer aldı. Tapınağın giriş bölümündeki
heykelin kutsal olduğunu düşünülerek tanrıların ruhu
heykelin içinden çıkmasın diye her gün hediyeler bırakı­
lırdı.
İdol: Eski tarihsel dönemlerde tanrılara adak olarak sunulan
taştan ya da pişmiş topraktan yapılmış küçük heykelcik­
lere verilen bir ad . Ana tanrıça ve bereket tanrıçası olarak
betimlenen heykelcikler kalçalı ve iri göğüslü olarak yapı­
lırdı. Bu örnekler Kül tepe ve Beycesultan' da görüldü.
İdut: (Öl. İ.Ö. 2330 civarında yaşadığı tahmin ediliyor.) Kral
Unas'm torunu ve Teti'nin de oğludur. Arkeologlar genç
Prens İdut'un mezarını buldukları zaman şaşırmışlardı.
Çünkü mezar duvarlarında balıklar, su kuşları, su aygırı
yavrusunu kapmak üzere olan bir timsah, buzağılarıyla
inekler ve çeşitli doğa motifleri genç prensin mezarını
süslüyordu . Mezar duvarlarında ayrıca çeşitli konuları
içeren yazılar bulunuyordu. İdut'un İ.Ö. 2330 civarında
ölmüş olabileceği üzerinde arkeologlar sözbirliği yaptılar.
Ancak Avustralya Sydney'deki Macquarıe Üniversite­
si'nden Mısır bilimci Profesör Necip Kanavatı . . . O baş­
"

kasının yerini almış. " şeklinde bir ifade kullanarak


İdut'un mezarında daha önce başka birinin bulunduğunu
anlatmak istiyordu. Doğrusu da öyleydi . İdut'un bulunan
mezar duvarında rölyeflerdeki hiyeroglif yazılar açıkla­
nınca mezarın Unas'm baş veziri İhi'ye ait olduğu sap­
tandı. İdut'un mumyasının mezara nasıl girdiğı henüz bi­
linmiyor. Sakkara' da Nil Nehri boyunca 70 kilometre
uzanan mezarlar kuzeyde Abu Revaş'ta başlayıp Gize,
Abusir, Sakkara, Dahaşur ve Maydum boyunca devam
eder. İdut'un mezarı da bu vadide yer almıştı. Dedesi
Kral Unas ile babası Kral Teti'nin mezarlarının bulunduk­
ları piramidin yanındaki tapınağın altında gömülü oldu­
ğu bulundu. Bu kazılar 1920 yılında yapıldı. Kral Unas'm
1 1 72 kızlarından biriyle evli olduğu düşünülen İdut'un babası
A ' d a n Z'y e M I S I R �

Teti'nin nereden geldiği bilinmiyor. Kral Teti'nin İput ve


Huit adında iki eşinin olduğu saptandı. Ancak kaç eşinin
olduğu bilinmiyor. İput ile Huit Kral Teti'nin eşleri oldu-
ğu halde kraliyet için çarpışmak isteyen iki kadındı. Bun­
lardan İput adına yaptırılan piramit 1890 yılında arkeolo-
jik kazılar sonucunda bulundu. Bir komplo sonucu öldü­
rülen oğlu Pepi'nin mezarında bulunan metinler için
Fransız arkeolog Audran Labrousse " .. . Bunlar ölüler
alemine geçişi kolaylaştıran sihirlerle doluydu." diyor.
Hezi Teti'nin veziri Pepiya ile birlikte Userkare'nin komp­
lonun bir parçasını oluşturduğu düşünülüyor. Fransız ar­
keolog tarafından bulduğu üç piramidin Anhesenpepi il
ile diğer iki piramidin eşlerine ait olduğu söyleniyor. An­
hesenpepi, Pepi I'nin eşiydi. Anhesenpepi'nin sözcük an­
lamı ise "Pepi için yaşayan "anlamındadır. Kraliçe Huıt'in
oğlu olduğu bilinen ve Teti'nin veliahtı olarak metinlerde
yer alan Prens Tetianh-Kem'in de komplo sonucu öldü­
rülmüş olabileceği tahmin ediliyor. Çünkü Tetianh-Kem
yirmi beş yaşlarındayken ölmüştü. il. Anhesenpepi Abi­
dosluydu. Kleopatra gibi kurnaz bir kadın olduğu düşü­
nülüyor. Çünkü ·eşi Pepi öldüğü zaman onun hareme
girmesi gerekirken kurnazlığını ve dişiliğini kullanarak
yeğeni Merenne'yi baştan çıkarıp tahtı ele geçirdiği söyl e­
niyor. Ancak Merenne'nin hükümdarlığı kısa sürdü. Bu
kısa süreli yönetimin başarısızlığında da yine Anhesen­
pepi rol oynadı. Amacı oğlu il Pepi'yi tahta oturtmaktı .
Nitekim Merenne'nin yerine oğlu il Pepi'yi tahta oturttu.
il Pepi tahta geçtiğinde 6 yaşındaydı. Firavunların Mı-
sır' daki saltanatına Büyük İskender son vermişti. İ.Ö. 332
yılında Mısır'ı kuşattıktan sonra kente giren yabancı kül-
tür bölgede yeni bir yaşam çizgisi yaratmıştı.
İher-Nofret: Firavun Sensuret IIl'ün (Yunanca dilinde Se­
sostris III) döneminde bir rahip. Tanrı Osiris'in önemli gi­
zemlerini Abydos' taki mezar duvarında yaşam öyküsüyle
beraber kazıttı. 1 73 1
A'dan Z'ye MISIR
İhi: Tanrıça Hathor'un kızıdır. Bazı yazıtlarda da İhi, Kral
Unas'ın baş veziri olarak geçiyor. Ancak kişilikleri hak­
kında yeterli bilgi bulunmamaktadır. Mezarı Teb kentinin
"el-cocha" mezar alanında bulundu.
İkhneutai: (Av köpekleri) Sophokles'in tiyatro oyunu. Bu
oyunun sadece Mısır papirüslerinde yazılmış birinci bö­
lümü biliniyor. Oyunda " Hermes daha bebekken Apol­
lon' un ineklerini çalar ve rubabı keşfeder" gibi fantastik
imgeler yer alıyor.
İlahı Tapınıcılar: Mısır' da firavunların resmi tanrısı olarak
yer edinmiş Aman' a tapan prenseslere verilen bir ad.
Önemli üyelerden Şapenupet ile Amenardis göze çarpar.
Bunlar XI ile VI. yüzyıllar arasındaki hanedanlar döne­
minde etkin rol oynadılar .. Bu evlat edinme y�luyla kuru­
lan hanedandı. Tanrıların eşleri olarak kendilerini gören
bu fanatik prensesler insanlarla cinsel ilişkiye girmezlerdi.
Firavunların bütün yetkilerine sal\ip oldukları için onların
yasalarından faydalanıyorlardı. Tek amaçları Aman kül­
tünü korumak ve daha uzun yıllar yaşatmaktı.
Imentet: Batının ölüler tanrıçası olarak tapınıldı. Saçını Tan­
rıça Hathor gibi bağlardı. Bu tanrıçayla ilgili olarak çeşitli
kaynaklarda sadece adının geçtiği görülür. Tanrıçanın ki­
şiliği hakkında belge yetersizliğinden ayrıntılı bilgi veri­
lemiyor.
İmhotep: İ.Ö. 2718-2600 III. Hanedanın firavunu olan Co­
ser'in başbakanı konumunda bir mimardı. Sakkara'daki
basamaklı piramit ile çevresini saran mezarları tahta ve
tuğla yerine ilk defa taş mimarlığını başlatarak yaptı. İ.Ö.
VI. yüzyılda Mısır geleneklerinde ustaların piri olarak
anıldı. Aynı zamanda kutsal kitapların yazarıydı. Yazıcı­
lar (hattatlar) yazı yazmaya başlamadan önce yerlere
onun anısını yaşatmak için su serperlerdi. Mısır' ın geri­
leme döneminde Yunanlılar İmhotep'ı Asklepios (Ascle­
pıus) ile özdeşleştirilen bir tanrı durumuna getirdiler.
l ı 74 Sakkara' daki tapınağı bir sanatoryum gibiydi. Oraya ge-
A'dan Z'ye MISIR lllııı-

len hastalar mücizevi bir şekilde iyileşiy orlardı. Ül­


kede birçok tapınak onun adına açıldı. Imhotep gibi
bilge bir adamın mezarı hala bulunamadı. 1964 yı­
lında İngiliz arkeolog Walter Bryan Emery Sakka­
ra' da onun mezarını ararken bir tünel ortaya çıkardı.
Bu tünelde hattat ve bilgelerin tanrısı Thot'un kutsal
hayvanı olan kara leyleğin birçok mumyası bulundu.
Ancak birden bire asistanı Ali el-kuli'nin gözleri
önünde fenalaşan Emery yüksek ateşle yoğun bakı­
ma alındıktan 12 gün sonra ölünce İmhotep'in mezar
arama işlemleri de sona erdi. Yunanlılar ise mimar
ve doktor olan İmhotep' i tanrılaştırdılar. i:ii:nar imh ��� ��
İmsety: Mısır Tanrısı Horos' un oğullarından birinin tep 'in bir hey­
adı. Ölünün karaciğerinde korunduğu söylenir. kelciği
İngiliz-Nübye Keçisi: İngiliz keçisiyle Nübye keçisinin
(Yada Mısır ile Abisinya) melezi. Uzun ve sarkık ku­
laklı, kısa kıllı bir keçi ırkıdır. Boynuzları aşağı doğru kıv­
rıktır. Sütü bol olduğu söylenen bu keçi ırkı ABD ve Hin­
distan dışında diğer bazı ülkelerde de yetiştiriliyor.

İnherkau: XIX. Hanedan döneminde " iki diyarın yöneticisi­


nin ustabaşı" olarak bilinen bir görevli. Hakkında yeterli ·
bilgi bulunmamaktadır.

İnhagi: Mısır' da bir kraliçe. Hakkında yeterli belge bulun­


mamaktadır.

İnisye: (İnisyasyon) Öğretici demektir. İnsanın yaşam tarihi


sürecinde fikirsel geleneklerinin devamını sağlamak için
(gizli gelenek) bilginin yayılmasında rol alan öğreticilere
inisyeci denir. İnisyason bilgisinde üç ana tema işlenmiş­
tir. Allah, insan ve tabiat. Bu üç tema arasındaki ilişkilerin
nitelikleri ve dereceleri konu edinilir. Mısır ölüler kita­
bında yer alan tanrıların inisyeleri günümüze kadar
ulaşmıştır. Aynı şekilde Maya-Kiçelerin el kitabı olan
"Popol-Vuh" 'ta da tanrısal inisyeler vardır. 1 75 1
-1111 A'dan Z'ye MISIR

İnyotef: (İ.Ö. 1630 civarı) XVII. Hanedan (İ.Ö. 1640-1539) dö­


nemi Mısır Kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Nubhe­
perre" dir.
İnyotef I:(İ.Ö. 2081-2065 XI. Hanedan dönemi Mısır Kralı
olarak egemenlik sürdürdü. (İntef ya da Antef olarak da
bilinir.) XI. hanedanın birinci kralıdır. Horus adı "iki ül­
keyi de yatıştıran" anlamında "Sehertauı" dir. (Bazı kay­
naklarda İ.Ö. 2130-2120/ İ.Ö. 2100-2000 olarak ele alınmış­
tır) Ülke üzerinde hak iddia ettiyse de yarım asırlık Teb
yönetimindeki kardeşi Inyotef II ile sürtüşmeye girdi.
Abydos' a yapılan bir saldırıya misilleme yapmak isteyen
Inyotef II, Siut "Asyüt" eyaletinin bölgesinde bozguna
uğratıldı.
İnyotef il: (İntef ya da Antef olarak da bilinir.) Horus adı
"Vah' anh" şeklindeydi. İ.Ö. 2120-2070 tarihlerinde XI. ha­
nedanın ikinci kralı olarak biliniyor. İ.Ö. 2065-2016 tarih­
leri arasında egemenlik yaptığı tahmin ediiyor.
İnyotef ili: (İntef ya da Antef olarak da bilinir.) Horus adı
"Nahtnebtepnufer" şeklindeydi . XI. hanedanın üçüncü
kralı olarak egemenlik sürdürdü. Bazı kaynaklarda İ.Ö.
2016-2008 tarihleri arasında egemenlik yaptığıileri sürül­
müştür. Sakin bir dönem geçirdi. Önemli memurlarından
biri olan ve "Amon en önde" anlamında bilinen Ame­
nemhat, daha sonraki dönemlerde dört kralın adı oldu .
İnsinger Papirüsü: Eski Mısır metni. Demotike yazı siste­
miyle yazılmış olduğu belgelendi. Metni ilk defa bulan
araştırmacı her kimse onun adı verildi. İ.Ö. IV. yüzyıldan
kalmadır. Bu metinde bir babanın oğluna verdiği öğütler
yazılıdır. Ailesel yapıda yüce bir ahlaksal durum dile ge­
tirilir.
İnstitut d'Egypt: Napoleon'un 1798 yılında Mısır' dan getir­
diği "bilim ve sanat" komisyonu üyelerinin kurmuş ol­
duğu bir dernek. Son derece önemli kolleksiyonlan olan
derneğin üyeleri arasında; Berthollet, Denon, Geoffroy Sa­
1 1 76 int-Hilarie, Say, Dolomieu yer almaktadır. Mısır üzerine
A'dan Z'ye MISIR �

çeşitli eserler derlediler. Bu eserlerden "Mısır üstüne ince­


leme" (Memorires sur I'Egypt) ve "Mısır'ın betimlenme­
si" (Des-criptıon de Egypt) Paris' te yayımlandı.
İpet-Usut: "En mükemmel yapı" anlamına gelen Karnak'taki
yapılar topluluğuna Mısırlılarca verilen ad.
İpi: Montuhotepler döneminde bir vezir . Mezarı Teb'in Gur­
na köyündeki mezarlıkta bulundu.
lptet: Mısır' da doğum tanrıçası olarak tapınıldı. Su aygırı bi­
çiminde tasvir edilen bu tanrıçanın "iki karanın annesi"
şeklinde tanımlandığı ifade ediliyor.
İpu-ur: İ.Ö. 2200 yılına doğru VI. Hanedan döneminde kral­
lık haznedarı. Arkeologlar tarafından bulunan papirüs­
lerdeki metinlerde İpu-ur'un ekonomiyle ilgili yakınmala­
rından dolayı varlığı bilindi. İlginç imgeler kullanılarak
şiirsel bir dille yazılan metinde zenginlerin soyulduğu,
fakirlerin malları nasıl talan ettiği anlatılıyor.
İri: Eski Mısır dilinde "Göz" anlamında tanımlandı. Maya di­
linde karşılığı ise "Bakmak, görmek" anlamına gelen
" ilah" sözcü ğüdür.
İri: Eski Mısır dilinde "Oğul, er" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Meni, adet görme" anlamına ge­
len " Ilmeh" sözcüğüdür.
İseon: (Yunanca bir sözcük) Tanrıça İsis adına yaptırılmış bir
tapınak. "Yunan - Mısır" ya da "Yunan-Roma" tapınağı
olarak da bilinir. Latincede adı "İsaeum" dur.
İsi: Edfulu olduğu söylenir. VI. Hanedan Kralı Teti zama­
nında taşradaki bir eyaletin sorumlusuydu. Başarılı ça­
lışması sonrası Mısır halkı tarafından tanrılaştırılarak ye­
rel bir tanrı olarak tapınıldı.
İsisnofret: (Ya da İsisnorit) Ramses II'nin karısının adı. Me­
zarı krallar vadisinde sıradan bir mezardır. Oğulları veli­
aht olarak seçildi. Khamusat'ın annesidir.
İsitnorit: (Bak İsisnofret.)
İsis: Mısır dilinde " Esi" olarak bilinen Mısır tanrıçasıdır. Bazı
kaynaklarda adı "Mut ya da T-mau" olarak geçer. Bu ke- 1 771
<ıllll A'dan Z'ye MISIR
lime " Kral tahtı" ya da "Tanrı tahtı" an­
lamında kullanıldı. Seth tarafından öl­
dürülen Osiris'in eşidir. (Bazı ifadeler­
de İsi si' in Thot(hermes) ve Promete' nin
kızı olduğu belirtilmiştir!) Kökeni he­
nüz bilinmiyor (Ancak Atantis kökenli
olma ihtimali yüksektir.). Ailesinin bek­
çisi ve koruyucusu olarak bilindi. Kar­
deşi tarafından zalim bir şekilde öldü­
rülen eşi ve kardeşi Osiris' i yeniden ha­
yata dönüştürerek ondan bir erkek ço­
cuk doğurdu. İsis'le ilgili öyküler son
derece dramatize edilerek yazıldı. Bü­
yük bir büyücü olduğu söylenen bu
tanrıçanın Buto, Koptos, Philale dışında
birçok tapınakta Hathor ile tek bir tan­
İsis'in tapınak duvarındaki rıda birleştiği söylendi. Ancak her za­
kabartma resmi man birinci sırada o yer aldı. İsis' in kül­
tü ticaret gemileri vasıtasıyla Mısır'ın
dışına da yayıldı. İsis'in Maya kökenli prenses Moo'nun
kendisi olabileceğini savunan araştırmacılar da vardır.
Helenistik dönemde Ege Adaları'na, Yunanistan, Küçük
Asya ve Batı' da da benimsendi. Tanrıça Demeter ile bir­
leştirilmiş gibi bakılarak Zeus-Serapis ile de özdeşleştiril­
di. Roma döneminde inananların ilk tanrıçası oldu. Had­
rıanu döneminde ise zirveye ulaştı. Galya, İspanya, Ren
ve Tuna Nehri boyunca onun adına yapılan tapınaklar
bulundu. Bu tapınaklarda İsis' e inananların çoğu lejyo­
nerlerdi. Kleopatra ile Antony öyküsünde Kleopatra'nın
kendini Isıs gibi gösterdiği de söylenir. Yapılan inceleme­
lerde Hz.İsa' nın annesini de Isıs' e benzetenler çoğunluk­
tadırlar. Bazı ikonalarda İsa'nın annesinin kucağında gös­
terilmesinde de İsis'in tapınak duvarlarındaki çizimlerin­
den esinlenilmiş olduğu görülüyor. En eski tapınağı
A ' d a' n Z ' y e M I S I R �

" Nau-esi" (İsis kasabası) olarak isimlendirilen "Neteru"


tapınağıdır. İsis ile oğlu, tanrıça Maat ve Ptah'ın tunçtan
yapılmış küçük heykelleri İstanbul Eski Şark Eserleri Mü­
zesi' nde koruma altına alınmıştır. Araştırmacılar İsis' in
binlerce adının olduğunu belirtirler. Mısır halkı İsis' in
" eankarnasyon" yoluyla Kleopatra VII'nin bedenine geç­
tiğine inanıyorlardı.
İsis Düğümü: (Ya da İsis halkası) Bitkisel maddelerden ya­
pıldığı öne sürülen Mısır muskası. Bu muskanın "Ankh"
haçı gibi anlamlı olduğu sanılmaktadır. İsis'in düğümü
olarak bilinen büyü eski metinlerde "İsis'in kanı" olarak
bilinir. Bu muska XVII. dönemden itibaren tanrıların ke­
merini süslemiş.
İsis Levhası: İsis ve diğer tanrıları temsil ettiği söylenen ka­
bartmalar ve hiyerogliflerle süslenmiş bronz bir levhadır.
Kare şeklinde olan bu levha 1525 yılında Roma' da ele ge­
çirildikten sonra Torino Müzesi'nde koruma altına alındı.
Levhanın üzerinde İsis kültünün törenlerini gösteren
sahneler yer alır.
İsis ve Osiris üzerine inceleme: İsis'in dini rahibesi olan
Klea'ya hitaben yazılmış felsefi düşünce. Bu eser Plutar­
khos tarafından yazıldı. Osiris' in dini konusunda geniş
kapsamlı bilgi hazinesi gibidir.
İsis Masası: Hadrianus devrinden kaldığı düşünülen ve 1525
yılında Roma' da ortaya çıkarılan eskiçağ anıtı. Bronzdan
yapılmış kare biçiminde bir masadır. Üzerinde hiyeroglif­
ler gümüşten kabartmalarla süslenmiştir. İsis ve diğer
tanrılara ait adakları temsil eden motiflerle süslüdür.
İsis ve Osiris: Plutarkhos'un eseridir. İsis kültünü yayan
dindar ve bilgili Klea adındaki rahibe için yazılan felsefi
bir eser. Bu eser hiyerogliflerin çözülmesinde Osiris dini
hakkında bilgi veren bir kaynaktır. İsis ve Osiris, " İzis ve
Oziris" şeklinde yazılan eski Mısır tanrı ve tanrıçasıdır.
İsis, Osiris'in kız kardeşi olduğu gibi aynı zamanda da
karısıdır. Kardeşi Seth tarafından öldürülen eşi Osiris'in 1 79 J
� A'dan Z'ye MISIR
parçalarını birleştiren sirius gibi verici özelliğiyle tanıtılan
bir tanrıça şeklinde ifade edildi. Osiris dirildikten sonra
onunla birleşir ve "Hor" (Horus) adında bir çocuk tanrı
dünyaya getirir. Osiris' e öte dünyada yargılama ve yeni
doğuşun tanrısı şeklinde tapınıldı. Yüce tanrıça olarak be­
lirtilen İsis ise Horus' un bakire olan annesi şeklinde tanı­
tılmaktadır. Bunun nedeni de Osiris'in ruhunu gökten İsi­
sin rahmine düşürmesine bağlanmaktadır. 1790-1832 ta­
rihleri arasında yaşamış olan Jean-Francois Champollion
tarafından çevirisi yapılmış bir Mısır yazıtında, Osiris için
" . . . Osiris gerek yerdeki gerek gökteki evrensel yaşam et­
kinliğidir. O, makamından ölüler dünyasına onları can­
landırmak üzere iner. Her ölü, kosmosun derinliklerinde
bir yaşam oğulcuğudur, tıpkı dünyanın rahmindeki bir
buğday tohumu gibi . . . " şekl inde bilgiler görülür.

İskenderiye: (El-İskenderiye) (Adının Büyük İskender' den


geldiği tartışılıyor.) Önemli ticaret ve turizm limanlarına
sahip olan Mısır'ın büyük kentlerinden biridir. Tarihi de­
vamlı savaşlarla içiçe olan eski bir kenttir. "Pharos" üze­
rinde kurulmuştur. Burada İmparator Dicletianus onuru­
na dikilen "Pompeius" sütunu, yer altı mezarları (1 .
yy' dan kalma) İ.Ö. 200 yıllarına ait olan Anfuşi Mezarlığı,
camiler ve kalelerden az miktarda harabe kalmıştır. Çoğu
müzelerde bulunan uygarlık izleri İskenderiye'nin tarih­
sel önemine tanıklık etmektedir. İ .Ö. 1-2. yüzyıllara ait
"Kumu' ş-Sugafa" adlı yeraltı mezarlıklarıyla, İ.Ö. 3-2.
yüzyıla ait Anfuşi Mezarlığı ise Mısır sanatının özellikle­
rini açığa çıkarır. Bu kent modern bir kenttir. Geleneksel
İslam kentleri dışında marjinal özelliği olan bir yapıya sa­
hiptir. Bu kent Mısır' da küçük ve yoksul bir balıkçı kasa­
basının bulunduğu yerde kuruldu. İ.Ö. 322 yılında Büyük
İskender, Deinokrates Rhakoti' den böyle bir kentin ya­
pılmasını ister. Sezar bu kentte ölüm tehlikesi atlatır. Pto­
lemaioslar ve Romalılar kentte anıtlar, saraylar ve tapı­
naklar yaptılar. Antonius da sarayını burada yaptırdı.
l ı so Knidoslu Sostratos'un 280 yılına doğru bitirdiği Iskende-
A 'dan Z'ye MISIR lllı-

riye Feneri de buradadır. Bu fener 1340 yılma doğru yı­


kıldı. Ptolemaioslar bu kenti başkentleri olarak gördüler.
İ.Ö. 30 yılında Octavianus Kleopatra VII ile yaptığı savaş-
ta kenti kuşatarak özel mülkü haline getirdi. Kent son de­
rece önemli savaşlara sahne oldu. 1914 yılında Mısır ile
birlikte Osmanlı imparatorluğundan ayrılarak İngilizlerin
. egemenliği altına girdi.
Iskenderiye: Büyük Iskender'in adının verildiği 16 yerin adı.
Bunların arasında İskenderiye kentiyle Belh kentleri de
var.
İskenderiye Etkinliği: " tamlayan olarak" tanımlandı. Pto­
lemaioslar döneminde Mısır' da merkezi İskenderiye olan
edebiyat ve sanat etkinliği . " İskenderiye edebiyatı-İsken­
deriye sanatı" olarak bilinir.
İskenderiye Sanatı: Ptolemaioslar döneminde natüralist ve
Ekspresiyonist heykelciliğin doğduğu Helenistik çağın
Yunan heykelcilik sanatı. Bu sanatçılar halktan ilham ala­
rak eserlerini yaparlardı. Kuyumculuk işleri, toprak kap­
lar, küçük bronz heykeller ve süs eşyaları, kral portreleri
ve mezar taşları üzerindeki büstler ilgi çekici olan sanat
çalışmalarıydı.
İskenderiye Eebiyatı: İ.Ö. III. yüzyıda Ptolemaiosların sara­
yında Yunan şiir sanatının geliştiği görülür. Rodos Apol­
lonios' un destanı, Kalimarkos' un ilahisi ve anıt yazıları,
Mimos (Herondas)'ın halkçı ve gerçekçi şiirleri, Theok­
ritos'un aşk konusunu işleyen deyişleri ve Aratos'un di­
daktik şiiri göze çarpar. Bu çalışmalar her ne kadar anla­
şılması zor çalışmalar ise de İskenderiye dönemi ile Agus­
tus dönemi arasında geliştiği bilinir.
İskenderiye Feneri: Mısır' da Pharos Adası üzerinde Ptole­
maios Devleti'nin iki kralı tarafından yaptırıldı. Adına da
o dönemde "Pharos" denildi. Eski yazarlar bu feneri dün­
yanın yedi harikasından biri olarak gördü. Yapımına İ.Ö.
247 yılında başladığı söylenir. Bu fener mimar Sostratos
(Sostratus) tarafından yaptırıldı. Fenerin tepesinde ışığı
100 kilometre uzaklara yansıtacak bir bronz disk ile deniz
Tanrısı Poseidon'un bir heykelinin bulunduğu söyleniyor. 181 1
"111 A'dan Z'ye MISIR
440 fit yükseklikteki fenerin 955 yılında bir deprem sonu­
cu üst kısmı yıkıldı. 1500 yılına kadar da tamamen yıkıldı.
İskenderiye Kitaplığı: İskenderiye kentinde kurulan antik
çağın en eski ve önemli kütüphanesidir. İ.Ö. 360-283 tarih­
leri arasında hükümdarlık yapan Ptolemaios Soter 1 (İ.Ö.
323-285) tarafından kuruldu. Tarih devam ederken diğer
krallardan Ptolemaios Philadelphos (İ.Ö. 285-246) ile bü­
yük oğlu Ptolemaios Euergetes (İ.Ö. 246-221) tarafından
da bu kütüphane her geçen gün zenginleştirildi. Müze
konumunda değer verilen kütüphaneye emeği geçen ve
yöneten önemli kişiler arasında Demetrios, Zenodothos,
Kallimakhos, Erastosthenes ve Aristophanes vardı. Aynı
zamanda bir araştırma merkezi ve müze gibi kullanılıdı.
Dünya kütüphaneler tarihinde önemli bir konumu vardır.
Bu kütüphanenin İ.S.4. yüzyıl civarında Hırıstiyanlar ta­
rafından yakıldığına yönelik genel bir kanı bulunmakta­
dır.
İskenderiye Müzesi: İskenderiye'nin kütüphanesi gibi mü­
zesi de Ptolemaioslar döneminde yapıldı. Burada bilginler
bir rahibin yönetiminde sadece inceleme yapmak üzere
bulunurlardı.
İtet: Mısır kraliçesidir. Mezarı Maydum' da bulundu. Mezar
duvarlarında bazı evcil hayvanların resimleri bulunu­
yordu.
İti: IX ve X. Hanedanlar döneminde birkaç kralın adı olduğu
söylenir.
İti: Amenemhat Il'nin kızlarından biridir. Mastabası Dah­
sur' da babasıyla Senvosret III' ün yaptırdığı piramidin
bahçesindedir.
İtivert: Amenemhat Il'nin kızlarından biridir. Mastabası
Dahsur' da babasıyla Senvosret III'ün yaptırdığı piramidin
bahçesindedir.
İzezi piramidi: Çağdaş adı /1 el-Şavvaf" olan bu piramit için
Mısırlılar güzel piramit" adını takmışlardı. 52.5 metre
/1

yüksekliğindedir. Kraliçe adına yapıldığı söylenmektedir.


l 1 s2
A 'dan Z'ye MISIR IJırı-

J
Jaspe: İnce keten sargılarla sarmalanmış ve göğüste taşınan
Osiris' e ulaşmayı betimleyen bir altın takısı. Buna bağlı
kırmızı donuk akikten yapılmış bir düğüm. Bu düğüm
İsis'in kanını temsil eder.
J oh: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Ay tanrısı olarak belirti­
len bu tanrıya ay ışığını verdiği düşünülerek tapınıldı.
J urai: Amon tapınağının kurban amiri. Mezarı Mısır dilinde­
ki adı " Nubcheper-re" piramidinde bulundu.
Juj a: Amenofis III' ün babası. Annesinin adı ise Tuju olarak
bilinir.
Juty: Amenofis IV (Akhenaton) un baş mimariydi.

Ka: Mısır dilinde " çift" anlamında tanımlandı. Döllenme yo­


luyla yaratıcı v e koruyucu işlevleriyle yaşamsal enerjinin
bütününü belirttiği ifade ediliyor. Mısır' daki öykülerle
diğer ülkelerdeki öykülerde (Özellikle mitolojik anlatım­
larda) "Ka" nın tanrılar ve insanlara can verdiği şeklinde
ele alındığı belirtiliyor. Eski yazı sisteminde iki ünsüz ve
kalkık kol biçiminde fonetik bir işaretle sembolize edilir.
Thot'un (Hermes-Thot=Hermetizm) Mu kıtasından Mısır
topraklarına getirdiği bilge üs iris' in öğretilerinde insan
varlığının üç aşamadan oluştuğunu belirtmektedir. Bu
aşamalar "Aufu, Ka ve Shu"adlarını taşımaktadır. Bu
aşamadaki üç gücün fiziksel bedenden ayrı yaşayan var­
lıklar şeklinde olduğu nitelendirilir. Mısırlılar ölen insan­
dan ruhun ayrılmasının, cansız kalan bedenden insan baş­
lı bir kuşun uçmasıyla olduğuna inanırardı ve onu tapı­
nak duvarlarında resmetmişlerdi .
Ka: (İ . Ö . 3050 civarı) Hanedanlar öncesi dönemde Mısır'ı yö- 1 831
-11111 A'dan Z'ye M I S IR
neten bir kral adı. Krallığı ve siyasal kimliği hakkında
belge yetersizliği nedeniyle daha fazla bilgi verilemiyor.
(Bak Ka' a.)
Ka: Eski Mısır dilinde "Sunmak, almak, maruz kalmak" an­
lamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " İstemek,
rica etmek" anlamına gelen "Kaat" sözcüğüdür.
Ka: Eski Mısır dilinde "penis" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise "Penis" anlamına gelen "Kazal" "söz­
cüğüdür.
Ka: Bireyin tanrısal açıdan koruyucu ruhu.
Ka'a: (İ.Ö. 3000-2800) Mısır'ın eski tarihinde I. hanedanın son
kralı olarak tahmin ediliyor. Manheton listesindeki Yu­
nanca adı "Ubienthes" dir. Hakkında belge bulunmadığı
için krallığı ve siyasal kimliği hakkında bilgi verilemiyor.
Ka adlı kralla aynı olduğu tahmin edilmektedir.
Kaa: Eski Mısır dilinde "Toprak, kara, yer" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Yer, toprak" anla­
mına gelen "Cab" sözcüğüdür.
Ka'amenemhet: XIII. Hanedan (İ.Ö. 1785-1680) döneminin 6.
kralı olduğu tahmin ediliyor.Belge yetersizliği nedeniyle
hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Kaa: Mısır ve Suriye' de taştan yapılmış ahşap tavanlı bir me­
kan, barınma yeri. Genellikle yazın kullanıldığı için yazlık
ev diyenler daha çoğunlukta. Yüksek bölümleri sedirlerle
çevrili kare ya da kare biçimindeki dikdörtgen planlı bir
yapı.
Kabi: Eski Mısır dilinde " Bal kovanı" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Bal, kovan" anlamı­
na gelen "Cab" sözcüğüdür.
Kab (-el) : Luksor Tapınağı'nın 85 kilometre güneyinde yer
alan arkeolojik bir alan. Nil Nehri'nin sağ kıyısında bulu­
nur. 3 Nomos'un başkenti olan Neheb; koruyucu "akba­
ba-tanrıça" olarak betimlenen Nehbet'in tapınıldığı bir
kentti. Nehbet kentin sahibiydi. Bu arkeolojik alanda tarih
l 1 s4 öncesi tüm dönemlere ait izler bulunuyor. Tinit dönemi
A 'd a n Z'ye M ISIR llJJı.

siloları, Eski İmparatorluk yazıtları, Orta ve Yeni İmpara­


torluk mezarları, Ayrıca Abana'nın oğlu Kral Ahmes'in
Hyksoslara karşı savaş öykülerini anlatan yazıtlar ve me­
zarlardaki Paheri' nin dekorları dikkat çekicidir. Büyük
Nehbet Tapınağı, Yeni İmparatorluk döneminde (XXVI­
XXX) kurulup, yeniden yapıldı. Bu sit alanında ayrıca
XXX. hanedandan kalma bir çevre duvarı, Ptolamaios
iV' ün kaya tapınağı, Amenofis III' ün yaptırdığı bir başka
tapınak da dikkat çekicidir.
Kabartma: Rölyef de denir. Taş, alçı, kil ve ahşap benzeri iş­
lenebilir yüzeylerde oyuk ve kabartma betimler oluşturu­
larak meydana getirilen yapıt. Alçak ve yüksek kabartma­
lar olmak üzere iki şekilde işlenirlerdi.
Kabu: Eski Mısır dilinde " Kol" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise "Kol" anlamına gelen " Kab" sözcü­
ğüdür.
Kadeş: (Ya da Kinza) Tennur ve Asi nehirlerinin birleştiği
yerde kurulan eski bir krallığın başkenti olduğu söyleni­
yor. Bu kent Mitannilere bağlıydı. Tutmosis III (Tutmes
III) saldırılarına karşı çok direndi . İ.Ö. 1473 yılında daha
fazla dayanamayarak teslim olmak zorunda kaldı. Fira­
vunlara bağlıyken Hitit Kralı Şuppiluliuma 1 tarafından
İ .Ö. 1365' te işgal edildi. İ.Ö. 1316 yılında Seti 1 bu kenti
geri aldıysa da kısa bir süre daha Hititlerin egemenliğinde
kaldı. Bu kentte tarihin tanıklık yaptığı en büyük savaş
Ramses il ile Hitit Kralı Muvatalli arasında Kadeş önle­
rinde yapıldı. Karnak Tapınağı'ndaki kabartma yazılarda
kentin değişik tarihlerde firavunlardan Tutmosos III, Seti
1 ve Ramses il tarafından nasıl geri alındığını belirten öy­
küler yazılıdır. Eski Kadeş kentinin yerinde bulunan "Tel
Nebi Mend" de yapılmış bir sur bulundu. Arkeologlar ta­
rafından yapılan kazılarda Seti 1 döneminde bu kentin
nasıl alındığını belirten duvar yazmaları bulundu. 1 851
A'dan Z'ye MISIR
Kadeş: (Ya da Kedeş) Adı Azize anlamına gelen Kenanlı bir
tanrıça. Mısır' da yaygın bir kültü vardı. Bu tanrıça hare­
ket halinde olan bir aslan üzerinde çıplak olarak betimle­
nir. Sağ elinde bir çiçek buketi, sol elinde bir yılan tutar.
Çıplak bir kadın olarak betimlenirdi .
Kadeş savaşı: İ.Ö. 1296' d a (İ.Ö. 1299 diyenler d e var.) Hitit­
lerle Mısırlılar arasında Suriye'nin Kinza (Kadeş) kenti
yakınlarında yapılan kanlı bir savaş. İ.Ö. 1299 yılında
Ramses il, Filistin' e ve Suriye' ye kadar yayılmış olan Hi­
titleri geri püskürtmek ve Mısır topraklarını tekrar geri
alabilmek için savaşa hazırlanıyordu. Önce Suriye'ye sal­
dırdı. Bu başarısıyla Amurru Kralı Hititlerle yaptığı ittifa­
kı bozarak Mısır'ın yanında yer aldı. Ramses il yöneti­
mindeki savaşçı Mısır askerleri taktik gereği 4 koldan yü­
rüyüşünü sürdürdü . Hititlerle Halep yakınlarında karşı­
laşacağını düşünüyordu. Ancak Hitit Kralı Muvatalli,
Kadeş yakınlarında Ramses ll'nin ordularını bekliyordu.
Mısır�ılar tam tuzağa düşüp yenilecekleri sırada yakala­
dıkları 2 Hititli esirin itiraflarıyla yeni savaş düzeni uygu­
lamaya geçtiler. Ancak savaş düzenine geçmeden atlı Hi­
tit askerleri tarafından kuşatıldılar. Onların baskısı karşı­
sında Mısır ordusu dağıldı. Hitit ordusundaki paralı as­
kerler savaşı bırakıp bölgeyi yağmalamaya başlayınca
Ramses il toparlanarak Hititleri bozguna uğrattı. Kadeş
Savaşı için elde edilen arkeolojik bulgular ve belgeler ye­
terli değildir. Çelişkilerle dolu belgeler savaşın gerçek ka­
derini açıklamaktan zorlanıyor. Ebu Simbel ve Kamak ta­
pınağındaki kabartmalarda bu savaş anlatılırken, Hitit ül­
kesinde savaş ile ilgili belirtilerin olmaması çelişkileri ço­
ğaltıyor. Ramses ll'nin kesin olabilecek zaferinden söz
ediliyor. Ancak bu savaştan sonra Hititlerin her tarafı ya­
kıp yıkıp Şam' a doğru ilerledikleri yazılıyor. Ramses il ile
ittifak kuran Amurra krallığını yeniden kendilerine bağ­
! 1 s6 ladılar. İ.Ö. 1295'te Muvatalli'nin ölümünden sonra Hatu-
A'dan Z'ye M I S IR ..,..
şilli III ile Ramses il arasında tarihin ilk " savaşkes" ant­
laşması imzalandı. Yapılan bu antlaşmanın bir tarafında
Hatuşilli IIl'ün diğer tarafında ise Kraliçe Puduhepa'nın
mühürü bulunuyor. Akad diliyle yazılmış bu antlaşma
daha sonra Mısır' a gönderildi. Kil tablet üzerindeki kop­
yası ise Boğazköy kazılarında bulundu. Bu antlaşmaya
göre iki ülke kralının kardeş oldukları yazılıyor.
Kagemni: Teti zamanında İ.Ö. 2400' e doğru olduğu tahmin
edilen bir tarihte Güney Mısır veziri ve yöneticisi . Babası­
nın onu anlatan bilge kişiliğiyle tanınır. Sakkara'daki
mastabasının yanında bir kült odası ile tapınanların stelle­
ri (dikilitaş) bulundu. Eski Mısır geleneklerine uyan halk,
ölümden sonra dirilişe inanırdı.
Kah: Eski Mısır dilinde "Dokunmak" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Uzun şeyleri kırmak" anlamı­
na gelen " Kah" sözcüğüdür.
Kahin: Eski Mısır, Hint, Mecusiler ve Arapların gizli bilgi ve
mesaj veren ruhani liderleri.
Kahire: (Mısır el-Kahire) Mısır'ın başkentidir. X. yüzyılda
kurulan Kahire'nin yerinde askeri kamp anlamına gelen
11 fustat" kenti vardı. Bu kent eski Mısır' ın kalesi olan Ba­
bil' in 641 yılında ele geçirilmesinden sonra Amr ibnül as
tarafından Babil'in yakınında ordugah şeklinde kuruldu.
Abbasiler 751 yılında 11 el-askeri", Tolunoğulları 870' te
11Ktai" yi kurdular. Emevilerin 750 yılındaki yıkılışından
sonra Mısır'a kaçan Mervan il " Camii-kebir" den başka
bütün Fustat'ı yıktırdı. 969 yılında Mısır'ı fetheden Fati­
milerin komutanı Cevher (969-972) arasında Fustat'ın (lat.
fossatum' dan 11 askeri üs") kuzeyinde bir kent kurdular. El
Muizzi'nin gelişinden sonra 972' de bu kente Kahire adı
verildi. Fatimiler zamanında kentin güvenliğini sağlamak
için etrafı surlarla çevrildi. Bedrül Cemali zamanında ise
bu surlar büyük kapılarla donatıldı. Eyyübilerin ilk hü-
kümdarı olan Selahattin (Salahattin) Kahire ve Fustat'ı tek 1 811
<1111 A 'dan Z'ye MISIR
bir sur içine alarak hisar yaptırdı. Önemli bir iktisat mer­
kezi olan kent, memluklar döneminde daha da gelişti.
Napoleon Bonapartea 22. 07. 1798 yılında burayı işgal etti .
Bir yıl sonra işgalcilere karşı halk ayaklanması başladı. Ve
kent boşaltıldı. Mehmet Ali Paşa döneminde askeri ayak­
lanmalara sahne oldu. Bağımsızlığını elde ettikten sonra
konumlarına göre bölgelere ayrıldı.
Kahire: Sözcük adı Kahire kentinden gelir. Anlamı " tamla­
yan olarak" Kahireyle ilgili anlamında da kullanıldı. Ka­
hire adlı bir de çorba vardır. Mısır posta güvercinine de
" Kahire güvercini" adı verilir. Bu güvercinin anavatanı
Mısır' dır. İ lk çağlardan bu yana posta işlemlerinde kulla­
nıldı.
Kahire müzesi: 1857 yılında Fransız kökenli Mısır bilimci
Auguste Mariette tarafından Bulak bölgesinde kurulan
müze. Bu müze 1901 yılında Gize'ye taşındı. 1902 yılında
Fransız mimar Dourgnon' un çizdiği plana göre yapıldı.
Kurulacağı yer ise "Midan-ül tahrir" meydanı olarak ka­
rarlaştırıldı. Bu müze Mısır'ın dünyadaki en büyük mü­
zesidir. 100 bin kadar tarihi buluntu sergilenmektedir.
Diğer buluntular da kodlanarak müzenin depolarında
saklanmaktadır. Mısır sanatının bütün dönemleri çok sa­
yıda örnek eserle temsil ediliyor. Sergilenenler arasında
Kefren'in diyorit heykeli, Rahotep ve Nofrit grubu, Mike­
rinos üçlüleri, Şeyh-ül Beled'in ahşap heykeli ve Tutank­
hamon'un hazineleri en önemlilerindendir. Müzede ayrı­
ca eski Mısır'ın görkemli panoramisi sunuluyor.
Kahl: Eski Mısır dilinde " Yer, yeryüzü" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise "Köy, kasaba" anlamına
gelen " Cahil" sözcüğüdür.
Kalabşa: (Ya da Kalabşah) Eski adı firavunlar tarafından
"Tarmis" Romallar tarafından ise "Talmis" olarak bilinen
yukarı Mısır' da bir köy. Dodekaskhoinos' un başkenti ola­
j ı ss rak biliniyor. Burada Madunya adına inşa edilen 36 metre
A'dan Z'ye M ISIR �

genişlik, 72 metre yük­


seklikte "büyük tapınak"
yer alır. Bu tapınak Osi­
ris ve İ sis ile birlikte
Nübye Tanrısı Mandulis
adına inşa edilmesi için
Ptolemaios Tapınağı'nın
döküntü taşlarıyla ya­
pılmıştır. Asuan Bara­
jı'ndaki suyun yüksel­
mesi yüzünden bu tapı­
nak yerinden sökülerek
barajdan 1 km. uzaklıkta
Nil'in sol kıyısında yeni­
den kuruldu. Tapınak
Amenofis III tarafından yapılmış Roma döneminde de
genişletilmiştir. Tapınağın duvarında "Merce" yazısıyla
yazılan Nobades Kralı Silko'nun fermanı Yunanca olarak
gösteriliyor. Burada ayrıca Tanrı Seth'in yaratmış olduğu
söylenen domuzlarla ilgili bölümler de vardır.
Kakemna ilkeleri: Mısır inancında dinsel metinlerde, kişilik
ve ahlak ilkelerini belirten çalışmalar sayesinde tanrı fik­
rinin aydınlık bir hale getirildiği görüşü ortaya çıkar. Bu
çalışma İ . Ö .3000 yıllarına dayanır ve ilkelerin Kakemna
ve Ptahhetep adlarını taşıdığı belgelenmektedir. İki ilke­
nin de gençleri yaşadığı toplumun içinde tanrıya karşı gö­
revleri konusunda aydınlattığı belirtilir.
Kalb: Eski Mısır dilinde " İçkinin bir kısmının mabutlar tara­
fından yere dökülmesi" anlamında tanımlandı. Maya di­
linde karşılığı ise " İ çki, içecek" anlamına gelen " Kab"
sözcüğüdür.
Kalibi: Eski Mısır dilinde " Duvarlarla çevrili yer, kulübe"
anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Etrafını
çevirme" anlamına gelen "Kal" sözcüğüdür. 1 89 J
-11111 A'dan Z'ye MISIR

Kamanama: Mısır kraliçesidir. Mısır Kralı Osorkon IV'ün


annesidir. Mezarı Tell-el-Mukadam' da bulundu .
Kames: XVII. Mısır hanedanı. Teb kökenli son hanedan ol­
duğu kanıtlandı. İ . Ö . 1590 yılında Hermepolis önlerinde
istilacı Hyksoslara karşı büyük bir zafer kazanarak onları
bölge dışına sürdü.
Kamose: Mısır dilindeki Horus adı "Sekenenre" ' olarak bili­
nen Ta' o II'nin oğludur. XVII. Hanedan ( İ . Ö . 16401539)
Mısır kralıdır. Horus adı " Uacheperre" dir. Babasının inat­
la savaşmak istediği Hyksoslara karşı canla başla savaştı.
İ stilacı Hayksoslara karşı ilk önemli saldırıyı onun gerçek­
leştirdiği söyleniyor. Babasının ardılıydı. Hayksosları ku­
zey Mısır' daki Hermopolis'te bozguna uğrattı. Neferusi'yi
fethetti. Kazandığı zaferlerini hazinedarı Neşi vasıtasıyla
iki dikili taşa kazıtarak belgeledi. Bunları daha sonra Kar­
nak'taki Aman Tapınağı'na diktirdi. Bu taşlardan biri
Ramses II'nin heykelinin temelinde bulundu.
Kamsisen: (Ya da Kambises) İ . Ö . 525-522 tarihleri arasında
Mısır' da hüküm sürmüş XXVII. dönem birinci Pers ege­
menliği döneminde bir Pers kralı.
Kamutef: (Yunan' ca Kamephis) Eski Mısır dilinde " anasının
boğası" anlamına gelir. Bu adın mitolojik öykülerden elde
edinilmiş olabileceği kaçınılmazlığını koruyor. Mısır' ın
güney mitolojisiyle ilgili bir sözcüktür. Mitolojiye göre
her sabah bedeni bütün gökyüzünü saran " gökyüzü ine­
ği" altın renginde bir dana doğurur (Gökyüzü ineğinin
Hathor ya da Nut olduğu söylenir.), öğlene doğru boğa
haline dönüşüp annesini döller. Akşama doğru ise onun
ağzından kaybolur gider. Bu sözcük daha sonraki yıllarda
birkaç tanrının sıfatı oldu. Luksorlu Aman ya da Koptos­
lu Min. Yeni İ mparatorluk döneminde Kamutef'ye dölle­
me gücüyle bağımsız bir tanrı olarak tapınıldılar. Teb' de
Kamutef onuruna bir tapınak yaptırıldı.
Kan: Eski Mısır dilinde "Zafer" anlamında tanımlandı. Maya
A'dan Z'ye MISIR �

dilinde karşılığı ise "Savaş, mücadele" anlamına gelen


"Katun" sözcüğüdür.
Kanatlı kurs: İki tarafında da bir çift kanat bulunan güneş
kursu. Kanatların pozisyonu açık bir şekilde gösterildi. Bu
sembol ilk defa I. Hanedan döneminde görüldü. Güneşi
simgelediği için Bahdet (Edfu) da tavanlara stellerde çi­
zildi. Horus ile ilişkisinin olduğu anlatıldı. Bu sembolün
kopyaları Mısır' ın dışına taşınmıştır.
Kanofer: Mısır prensi. Snefru'nun oğullarından biridir.
Kanopos: Firavunlar döneminde kapalı mezar urnası. Sera­
mik ya da taştan yapılan bu urnalarda ölümden sonra ye­
niden hayata dönüleceğine inanıldığı için ölünün iç or­
ganlarının saklandığı yer. Kanoposlar dörtlü diziler ha­
lindeydi. Kapakları Horus' un dört çocuğunun kafalarının
biçimleri gibi düşünüldü. İ nsan başlı Amset, şebek başlı
Hapi, köpek başlı Duamutef ve şahin başlı Kebehsenuf.
XIX. yüzyıl başlarında Chiusi'nin (İ . Ö . VII-V) küllük ur­
nalarına da kanopos denildi. Bu kanoposlardan "bir set"
İ stanbul Arkeoloji Müzesi'nde koruma altında tutuluyor.
Kanopos: (Kanobos, kanope) Eski Mısır' da bir kent adı. He­
lenistik dönemde değer kazandı. Günümüzdeki adı Ebu­
kir' dir. İ skenderiye yakınında kuruldu. Yunan dönemin- ·
de önemi büyüktü . Adını Menelos ile Helene'yi Mısır'a
getiren ve yılan tarafından sokularak ölen Menelos' un
klavuzu Kanopos'tan alır. Burada Osiris adına yaptırılan
Serapis Tapınağı ve kültü Mısırlıların dışında Yunanlılara
da hitap etti. Osiris genellikle kapağında insan şekli bulu­
nan bir vazoyla temsil edilirdi.
Kanopos:Yakışıklı bir genç olduğu için Menelos'un kızı The­
onoe ona aşık oldu. Karşılığını göremedi. Yunan mitoloji­
sine göre Amyklai kökenli olduğu söyleniyor. Kral Mene­
los' a klavuzluk etti . Truva dönüşü kral ile birlikte Mısır' a
gitti. Yolda bir yılan tarafından sokularak öldü. Menelos 191 1
� A'dan Z'ye MISIR
ile Helene onu Kanope Adası'na gömdüler. Kahraman
ilan edilerek adı Mısır' da kanopos olarak bir kente verildi.
Kantara: (Ya da Kantara-el) Mısır' da yer. Port-Said'in güneyi
ile Süveyş kanalının sağında yer alır.
Kap: Eski Mısır dilinde "Bir uzunluk ölçü birimi" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "On iki kulaç uzun­
luğunda bir ölçü birimi" anlamına gelen " Kan" sözcüğü­
dür.
Kar: Eski Mısır dilinde " Alhnda" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Alçak, altında" anlamına gelen
" Cabal" sözcüğüdür.
Kar: VI. Hanedan Kralı Teti zamanında taşradaki bir eyalet
sorumlusu olan İ si'nin oğluydu. Babasının olumlu çalış­
maları sonrası yerine geçerek eyalet sorumlusu oldu.
Kara: Eski Mısır dilinde " Bir lahit" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Etrafını çevirmek, hapsetmek"
anlamına gelen "Kal" sözcüğüdür.
Karin: Eski Mısır dilinde " Bir anahtar" anlamında tanımlan­
dı. Maya dilinde karşılığı ise " Bir anahtar" anlamına gelen
"Kalab" sözcüğüdür.
Karnak: Yukarı Mısır' da arkeolojik bir alan. Firavunların
başkenti olan Teb' de yer alır. Burası Mı­
sır' ın dinsel alanındaki yapıların en zen­
gin yeridir. XVIII. Hanedandan Romalıla­
ra kadar Mısır firavunları bu kentin bü­
yümesi için çok uğraştılar. Firavunlar bu­
ranın kutsal bir yer olduğuna inanarak
hep güzelleştirdiler. Tanrı Aman kültü­
nün uzun süre hüküm sürdüğü bir yerdi .
Orta İ mparatorlukta Sesostris 1 dönemin­
den kalma bir köşk günümüze kadar kal-
Karnak tapınağından bir görü- dı. Karnak, Yeni İ mparatorluk döneminde
1 1 92 nüm en parlak dönemini yaşadı. Yapılar toplu-
A'dan Z'ye MISIR �

luğu buranın önemini arttırır. Burası Aman, Mut ve Mon­


tu duvarları olarak bilinen üç çevre duvarı; Tutmosos 1,
Hatsepsut ve Tutmosos IIl'ün yaptırdığı dikili taşlarıyla
uyumlu bir biçim sergiler. Belirli yapılar Amon'un çevre
duvarının içinde yer alır. Büyük Amon tapınağı Amenofis
III döneminde yaptırılmış. Ramses IV tarafından da süs­
lemeleri tamamlanmıştır. Bu tapınak salonun ötesinde
kutsal kayıklar için granit tapınak ve Tutmosis III' e ait ol­
duğu ileri sürülen tören salonu yer alır. Aman tapınağı­
nın kuzeyindeki Ptah Tapınağı'nın kabartmaları Ptolema­
ios devrinde yeniden yapıldı. Ayrıca Amenofis IIl'ün yap­
tırdığı güneş tanrısı simgesi durumunda olan anıt, granit­
ten yapılmış scarabeus; oğlu Tanrı Honsu ve Ana Tanrıça
Opet'in tapınağı bulunur. Bu tapınak ayrıca Osiris'in
doğduğu yer olarak da bilinir. Mut çevre duvarı Ameno­
.fis III, Ramses III ve Tanrıça Mut'un tapınağını kuşatır.
Mut Tapınağı'nda kazılar başlamadan önce aslan tanrıça
Sekhmet'in çok sayıda heykeli bulunduğu kanıtlandı. Bu
tapınakta ayrıca çok sayıda resimlerle anlatılan kabartma
öyküler, metinler, dinsel sahneler, heykeller, küçük tapı­
naklar, Tutankhamon döneminden kalma Aman heykeli
gibi sayısız taş bloklar bulunur. Ayrıca iyi korunduğu
gözlenen Honsu Tapınağı'nın Ramses III tarafından ya­
pımına başlanmış ve Ramses XI ile Rahip-krallardan Pi­
nacem I ile Pinacem II tarafından tamamlanmıştır. Arkeo­
loglar için her zaman aktif bir araştırma yeri oldu. Fran­
sız-Mısır araştırma merkezi 1968 de burada kuruldu. Ay­
rıca Amenofis IV (Akhenaton) döneminden kalma çok sa­
yıda süslü bloklar çıkarıldı.
Kartal: Kartal, çoğu uygarlkların mitolojilerinde kullanılmş
ve daha sonraları "güç ve enerji" karşılığında kullanılan
bir sembol durumuna getirilmiştir. Bu sembol Türk, Ya­
kut, Selçuklu, Hitit, Aztek, Gazne, Japon, Sümer, Zuni ve
Amerika' da yaşayan çoğu Kızılderili kabileleri tarafından 1 931
..._ A'dan Z'ye MISIR

kullanılan bir sembol şeklinde belirtilmektedir. Kartal


sembolünun başta Şamanizm dini olmak üzere en çok Or­
ta Asya ve Sibirya mitolojisinde kullanılmış olduğu gö­
rülmektedir. Çift başlı kartal sembolu Hititler tarafından
kullanıldığı gibi Selçuklular tarafından da kullanılmıştır.
Aztek ve Japon mitolojilerinde kartal haberci bir kuş şek­
linde sembolize edilir. Mısır' da ise Thot' un getirdiği ezo­
terik öğretilerde tanrısal düşüncenin karadaki sembolü
aslan, denizdeki sembolü yunus ve havadaki sembolu
kartal olarak belirtir. Sembol olarak kartalın kullanılması­
nın baş nedeni kartalın göklerdeki kuşların kralı olması
ve gök ile yer arasında hızla hareket ettiği için göklerin
gücü şeklinde belirtildiğinden dolayıdır.
Kartonaj : Keten, papirüs lifi ve alçı sıvanın karışımında elde
edilen bir tür karton.
Kartüş: Mısır' da eski imparatorluk döneminde kralların ad
ve soyadlarının yatay bir çubuk üzerine yazıldığı bir çeşit
halka. Daha sonraki yıllarda oval şeklini alan bu motife
kartüş adını taktılar. Kral ünvanlarını taşıyan ilk kartuşla­
rın üzerine "Güney on" ya da "Kuzey on" olarak kazılır­
dı. İkinci bir kartüş çalışması da prensler için yapılırdı.
Burada doğum anında ana tanrıçanın söylediği dinsel te­
rimler başlarına "güneşin oğlu" deyimi kullanılarak ha­
zırlanırdı. Bu sanat çalışmasını Mısırlılardan kopya eden
Hititler de hiyeroglif işaretlerle mühürlerinde kullanıldı­
lar.
Kas: Eski Mısır dilinde " Kesmek, dilimlemek" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise" Bölmek, kesmek,
parçalara ayırmak" anlamına gelen "Kaz" sözcüğüdür.
Kaşta: İ . Ö . 740 civarlarında XXV. Hanedan ( İ . Ö . 712-664)
dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki adı " Maatre" olarak
bilinir. Etyopyalı Elephantinede hükümdar olarak bilinir.
Oğlu Piye'nin birlikleri Osorkon III'ün ölümü üzerine
A'dan Z'ye MISIR llııı-

Teb'i işgal eder. Ancak Kaşta'nm birkaç dönem öncesin­


den hüküm süren Nübyelilerden olduğu da sanılıyor.
Kat: Eski Mısır dilinde " İnşa etmek, kurmak" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " Engellemek, yolu tı­
kamak" anlamına gelen "Kat" sözcüğüdür.
Kati: Eski Mısır dilinde "Mantık, içgörü" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise "Dilemek, istemek" an­
lamına gelen "Kati" sözcüğüdür.
Kattara çöküntüsü: Akarsu ve rüzgar aşındırmasıyla yeni­
den kazılmış geniş bölge. Mısır'm batı çölü, Libya çölü­
nün kuzeyinde kışın bataklık bölgesindeki su tuz kabu­
ğuyla örtülür.
Kau: Eski Mısır dilinde " Öküz ya da geyik cinsinden bir
hayvan" anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise
" Bir cins karga" anlamına gelen " Kau" sözcüğüdür.
Kauket: Mısır' da tapınılan bir tanrıça. "Keket" şeklindeki bir
adla da bilinir. Kendisine göre kurallar koyarak "kuralla­
rın hanımı" şeklinde de betimlenen karanlığın tanrıçası
şeklinde tapınıldı.
Kav-el-Kebir: XII. Hanedan döneminde 10 Nomos'un bölge­
sinde bulunan bir arkeolojik alandır. Esk adı" çebu" ya da
"çev-ka" olan bu yer için Yunanlılar "Antaipolis" adını
verdier. Burası Orta krallık döneminde devlet görevlileri
ve memur sınıfları için yaptırılmış mezarların mimarisi
açısından doruk nokta olarak bilindi . Burada diğer hane­
danlara ait izler de var. Ptolemaios iV Philopator' a ait bir
tapmak yer almaktadır.
Kaya mezarı: Kayaların oyularak içinde bir veya birkaç oda­
nın bulunduğu mezar. Anadolu'da yaygın olarak kulla­
nıldı. Lykia bölgesinde önemli örnekleri bulundu.
Kayık: İnsanın öldükten sonra ruhunun kayıkla dünya üze­
rinde dolaşması sağlanırdı. Kayıkla gezintiyi hak etmek
için yargılama sırasında ruha sorulan bütün soruların ce- 1 951
... A 'dan Z'ye MISIR
vaplaması gerekirdi. Bu nedenle kayık dinsel yönde
önemli bir yer tuttu.
Kedi: Araştırmacılar kedilerin yaşamlarını mercek altına ala­
rak onların yaklaşık yirmi milyon yıllık
uzun ömürlerinin olduğunu belirtiyorlar.
İ lk kedi ailesinin Afrika bölgesinde "Oli­
gance" döneminde ortaya çıkmış olduğu
elde edilen katmanlardan elde edilmiştir.
Bunlar zoologların raporlarına göre iki
tür olarak incelendiler.1-Yırtıcı, keskin
dişleri olan kaplan (Halaphoneus ), 2-
günümüzde evcilleşmiş (Dimictisti) kedi­
lerdir. Evcil olan kedilerin ise beşbin yıl-
Bir kedi heykeli lık oldukları ve Mısır' dan yayıldıkları
ifade edilmektedir. Mısır' da kedilerin ev­
cilleşmesinin nedeni tahıl depolarına zarar veren fareler
yüzünden gerçekleşmiştir. Kedilerin fareleri yakaladıkla­
rını bilen firavunlar onları evcilleştirip, daha sonra da
kutsal hale getirmişlerdir. Artık kediler Mısır' da kutsal
sayılmıştı. Kedileri öldürenler idamla yargılanır, yangın­
larda insandan önce kedilerin kurtarılması emredilerek
kutsal duruma getirilmişlerdi. Hatta kedilerin firavunlar
gibi yarı tanrı bir varlık oldukları düşünülerek mumya­
lanması da yapıldı. Mumyalanmalarının nedeni de öteki
dünyada kedilerle karşılaşmaları olarak belirtilmiştir. İ şte
Mısırlıların dünyasına çok kolay giren kedi daha sonraları
kedi başlı tanrıça olan Bastet tarafından yüceltilmişti. Mi­
tolojide kediler evlerde miyavladıkça kedi tanrıça Bas­
tet'in o eve neşe ve huzur getirmiş olacağı anlamında dü­
şünülmüştür. Mitolojik öyküye göre Bastet'in tanrı Ra'nin
kızı olduğu belirtiliyor. Birgün babası olan Ra'ya kızıp
Nübye Çölü'ne giderek orada yaşamaya başlamış. Çölde
bir aslana dönüşür, bir zaman soma Ra Bastet'i afederek
onu Mısır'a geri çağırır. Bastet Asuan bölgesindeki Nil
A'dan Z'ye MISIR
suyuna girer ancak kedi olarak geri çıkar. Kayıkla beraber
Bubastis Kenti'ne gider ve orada tapınılır. Bir başka öy­
küde de Pers Kralı Kambiz Mısır topraklarını işgal etmek
için Mısır sınırına dayanır. Ancak Mısır ordusunun güçlü
olduğunu görünce askerlerine bölgedeki kedileri toplama
emri verir. Kambiz Mısırlıların kedileri kutsal saydıklarını
biliyordu. Kedileri daha sonra kalkan olarak Mısırlılara
karşı kullanınca Mısır askerleri savaşmadan silahlarını bı­
rakır ve Kambiez' e teslim olurlar.
Kefren: (Kephren) Mısır dilinde Hafre (ya da Rahaef) olarak
da bilindi. İ.Ö. 2540-2514 tarihlerinde iV. Hanedan döne­
mi Mısır kralıdır. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 2723-2563 ya da
İ .Ö. 2520-2494 olarak ele alınmıştır.) Kral Keops (Hufu)'un
oğludur. 18 yıl hükümdarlık yaptığı söyleniyor. Babası
adına yaptırılan piramidin yanında bir piramit daha yap­
tırdı. Hükümdarlık dönemini anlatabilecek yeterli belge
bulunamadı. Onun döneminde güneş dini büyük bir ge­
lişme gösterdi. Kral artık " Ra'nın oğlu" ünvanını taşıdı.
Şahin başlı Horus tarafından korunduğu öne sürülen ve
yüzü kral Kefren'i canlandıran Nekropolisin bekçisi du­
rumundaki büyük Sfenks hayranlık verecek kadar gör­
kemlidir.
Kehperı: (Bak Khepri .)
Keleh: Mısır' da kullanılan 15 litre civarında bir ölçü birimi.
Keli: Eski Mısır dilinde "Kilit dili, sürgü demiri" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise" Asma kilit, anah­
tar" anlamına gelen "Kaleb" sözcüğüdür.
Kematre: Mısır kraliçesi olarak bilinir. Erkek elbisesi giymiş
bir kadın kral. Kendisini erkek göstermek için takma sa­
kal bile kullandığı belirtiliyor. Bu kraliçenin Hacepsut
olma ihtimali üzerinde tartışan arkeologlar vardır.
Kemu: (Bak Khnum.)
Kemur: (Bak Kemwer.)
Kemwer: Mısır' da tapınılan bir tanrı. Kemur olarak da bili­
nir.
A'dan Z'ye MISIR
Ken: Eski Mısır dilinde " Rahip" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise " Rahip" anlamına gelen "Kin" söz­
cüğüdür.
Ken: Mısır tanrıçasıdır. Venüs gezegeninin Mısır' daki tanrı­
sal uyarlaması. Bir elinde iki yılan, diğer elinde ise çiçek
tutan bir aslan şeklinde tasvir edilir.
Kena: (Ya da kene) Mısır' da kent. Yukarı Mısır'ın il merkezi.
Denderah'ın karşısında bulunur. Kızıldeniz kıyısında bir
liman kentidir.
Kenkenes: İ . Ö . 3000-2800 tarihlerinde I. Hanedan Mısır Kralı
Çer' in Manheton listesindeki adı. (Bak Çer.)
Kenemti: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüste " . . . Kenemet'ten geleni se­
lamlarım, kimseye küfretmedim . . . " şeklinde tanıtılır.
Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz iti­
rafları yapmak zorundaydı.
Kenkentet: Mısır'm Ölüler Kitabı'nda "Sekhet-Aaru" bölge­
sinin birinci bölümünde adı geçen kutsal bir göl .
Kentkaus: V. Hanedan Mısır Kralı Şepeskaf'ın annesi ve aynı
zamanda kız kardeşidir.
Kek: (Bak Kuk.)
Keku: (Bak Kuk.)
Keket: (Bak Kauket.)
Keb: Mısır' da tapınılan bir tanrı. Qeb olarak da yazılır.
Kebechet: Mısır tanrıçasıdır. Annbis'in yılan tanrıçası oldu-
ğu anlatılır.
Kebechsenef: Mısır' da tapınılan Horus'un oğullarından bi­
ridir. Doğan başlı olarak tasvir edildi.
Keops: İ . Ö . 2571-2548 tarihlerinde (İ . Ö . 2600-2487) IV. Hane­
dan dönemi Mısır kralıdır. Snefru'nun oğludur. Memfisli
Kemnis olarak da bilinirdi.
A 'dan Z'ye MISIR ...,.
Keops piramidi: Bu piramit kral Keops tarafından yaptırıldı.
Gize yaylasında bulunuyor. Adına yaptırdığı piramit, pi­
ramitlerin en büyüğüdür. Kenarı 231 m, yüksekliği 146.
60 metredir. Temelin her bir köşesi 51 derece 5, dakika 14
saniyedir. "Pi" sayısının iki katıdır (ör. 2x3. 1415) . Dünya­
nın merkezinden kutuplar arası uzaklığın yarıçapı 6357
km' dir. Bu oran "Piramit Kubiti" nin on milyon katına
eşittir. Ayrıca bir yılın oluşturduğu gün sayısına denk dü­
şen temel kenar uzunluğu ise 365, 25 piramit kubitidir
(bak Kübit) . Zaman aşımı ve rüzgarların aşındırmasıyla
yüksekliğinde anormal düşüş vardır. Mısır kaynaklarına
göre Heliopolis üzerinde büyük etkisi oldu . Her biri 2, 5
ton ağırlığında ve 2 milyon 300 bin taş bloktan oluşan bu
piramidin yapımı Heredot'un anlattığı doğruysa 30 yılda
tamamlandı. Arap tarihçi Abu Zeyd el Balkhy bu piramit
için " Çalgı takım yıldızı yengeç burcundayken yani hic­
retten iki defa otuzaltı bin yıl önce yaptırıldı." ifadesinin
yanında yine Arap tarihçi İ bn-i Abd-Hükm de " . . . Pira­
mitler tu fan döneminden 300 yıl önce inşa edilmiştir ."
şeklinde ifadeleye yer vermiştir. Bu piramit yaklaşık 4400
yıl önce yapılmış olup, bugün de dünyanın en görkemli
ve muhteşem anıt-mezarı özelliğini korumaktadır. Ancak
Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan Grand Coulee ba­
rajı bugünkü tarihte bu görselliği yakalamış durumda.
Kerti: Nil Nehri'nin iki kaynağına verilen ad .
Kerti. "Nilin iki kaynağı" anlamında betimlendi. Mısır'ın
Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında "Maat"ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be­
lirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı­
nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunlu­
dur. Papirüste " . . . Alt dünyadan geleni selamlarım, kim­
seyi dolandırmadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda
yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak
zorundaydı. 1 99 1
A 'd a n Z'ye MISIR
Ketes: (Yun. Mit) Bir Mısır kralı olduğu söyleniyor. Çeşitli
varlıklara dönüşebilme yeteneğine sahip bir kraldı. Bu
değişimi yüzünden çoğunlukla büyücü olarak anılırdı.
Büyük bir ihtimalle mitolojide belirtilen ve abartılarla an­
latılan imgesel bir varlıktır.
Keti 1: Sensuret 1 döneminde bir yazıcı. Sensuret 1 için kale­
me aldığı bir öğretisi var.
Keti il: Mentuhotep 1 döneminde Kuzey hükümdarı Merika­
re' nin en çok güvendiği Tinit eyaletinin sorumlusu . An­
cak daha sonra Tinit (siut) eyaletinin el değişmesiyle yeri­
ni kay betti.
Khabbas: İ . Ö . V-VI. yüzyılda hüküm sürmüş olabileceği tar­
tışılıyor. Hükümdarlığı döneminde Mısır'ı geçici de olsa
Perslerin hakimiyetinden kurtardı. Yaklaşık iki yıl hüküm
sürdüğü biliniyor.
Khaemvese: Ramses Il'nin oğludur. Mısır' da bilgeliğiyle bü­
yücü olarak tanındı. Memfis'teki Ptah Tapınağı'nda yük­
sek rahiplik yaptı. Babasının kanalıyla eski tarihi eserlerin
restorasyon çalışmalarını yürüttü. Ptah Tapınağı'nın önü­
ne diktirdiği dev kral heykeli bu gün "mit rahina palmi­
ye" parkında bulunuyor.
Khamuast: Ramses il ile İ sitnorit' in gözde çocuklarından bi­
ri. Babası tarafından Ptah Tapınağı'nın başrahipliğine ge­
tirildi. Eski tarihi kalıntılara ilgisi büyük olan bir kişi ola­
rak bilindiği için arkeologlar tarafından en eski arkeolog
olarak tanındı. Hakkında yazılan "Satni-Khamuast" adlı
bir roman onun kahramanlıklarını ele almıştır. Kraliçeler
vadisinde bulunan mezarının Ramses Il'ün oğlu Khamu­
ast' a ait olduğu saptandı.
Khasekhem: ( İ . Ö . 2700 civarı) il. Hanedandan (Tinit) Mısır
kralı. Güney krallığında Hiyerankopolis, Tinis ve Abydos
ona bağlıydı. Setli olduğu söylenen Kral Peribsen'in yeri­
ne geçti. Horus'un kültünü kabullenerek Nübyelileri
yendi. Mısır' da birliği sağlayarak deltanın prenslerini
kendine bağlamayı başardı.
A'dan Z'ye MISIR �

Khaemveret: Ramses IIl'ün genç yaşta ölen çocuğu. Mezar


duvarında Tanrıça İsis, Neftis, Neith ve Selket; Osiris' e
" çocuk prens"in ölümü için ilahi okurken betimlendiler.
Khutauire: İ . Ö . 1759-1757 tarihlerinde XII. Hanedan dönemi
Mısır Kralı Amenemhat iV' ün Manheton listesinde Mısır
dilindeki adı. (Bak Amenehmat iV.)
Khebis: Mısır dilinde kullanılan Akhebbia" nın Yunanlılar
°

tarafından "Tanrılar gölü" anlamında kullanılan bir söz­


cüktür. Aşağı Mısır'ın 6 eyaletinde Buto Tapınağı'nın sı­
nırlarında bulanan bu göl, Nil ile beslenir. Yerel tanrıça
olarak bilinen Utco, oğlu Horus'u burada dünyaya getir­
di. Bu tanrıça İ sis ile aynı özeliklerde tutuldu.
Khem: Mısır tanrısıdır. Bu tanrının Khunum'un ruhunun bir
diğer versiyonu olduğu şeklinde açıklama yapanlar da
vardır. Verimliliğin sembolü şeklinde anlatılır.
Khem: Hiyerogliflerde 40 sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
şık adı olarak tanımlandı.
Khema: Eski Mısır dilinde " Ölü" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise " ölü" anlamına gelen " Cimen"
sözcüğüdür.
Khemet: Hiyerogliflerde üç sayısının adıdır. S. A. Gardıner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır sayılarının kıptı dilinden mısır diline uyarlanışının
yaklaşık adı olarak tanımlandı.
Khemen: Hiyerogliflerde sekiz sayısının adıdır. S. A. Gardı­
ner ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazı­
lan Mısır sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanı­
şının yaklaşık adı olarak tanımlandı. 80 sayısının adı ola­
rak da kullanılmış.
Khemennu: Eski Mısır' da hiyerogliflerle belirtilen Hermo-
polis kentinin adı. 20 1 1
<1111 A'dan Z'ye MI SIR
Khemi: "Yıkan ve deviren" anlamında kullanıldı. Maat'ın sa­
lonunda görevli 42 Tanrıdan biri olduğu söylenir. Tapını­
lan resmi yeri Chemmo'ydu (Panopolis) . Mavi renkle
sembolize edilir ve başında ikiyüzden fazla tüy taşırdı.
Bazı kaynaklarda "khem" olarak belirtilen tanrı olabilir
düşüncesi yaygındır. Başlıklara tüy takma modeli Aztek­
lerde oldukça fazlaydı. Bunlar Quetzal adını verdikleri bir
, dağ kuşunun renkli tüylerini kullanmışlardı.
Khencer: XIII. Hanedanın yönetim boşluğundan yararlanıp
göçler halinde Mısır' a giren Sami kavimlerinden "Erkek
domuz" lakaplı bir kral . Kendisini kral ilan etti . Dahşur
ve Sakkara' da Mısır kralları gibi mezarlar ve piramitler
yaptırdı. Aynı hanedan döneminde "Asyalı" lakaplı bir
başka kral daha türemişti. O da Khencer gibi kendini fira­
vunların statüsünde değerlendirip işler yaptı.
Khenfu: Ölen firavunların mezar odalarının giriş bölümün­
de diğer dünyada aç kalmaması için bırakılan bir çeşit
ekmek.
Khenoboskion: Mısır' da Luksor Tapınağı'nın kuzeyinde bir
arkeolojik alan. 1945 yılında burada 13 adet papirüs toma­
rı halinde çoğu İ . Ö . IV. yüzyıldan kalma 49 /1 gnosis" ince­
lemesini içeren bir küp bulundu. Bugünkü adı "Kosr üs­
sayad" dır.
Khentkavas: Mikerinos' un kızıdır. Abu-sir' de yeni bir dö-
nem başlattığı söylenir. Mezarı Gize' de bulundu .
Khnemu: (Bak Khnum.)
Khensu: (Bak Khonsu.)
Khensu-hetep: Tanrı fikri üzerine yapılan bir derleme çalış­
masıdır. Araştırmacılar bu derlemenin XVIII . Hanedan
döneminde hazırlandığını belirtirler. Ejiptologlar bu eser
üzerinde Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda belirtilen tanrının sı­
fatlarından /1 neter" sözcüğünün karşılığını bulabilmek
için özel ve ayrıntılı çalışırlar. Eserde neter sözcüğünü be­
1 202 lirten bazı ayrıntılar da göze çarpmaktadır.
A'dan Z'ye MISIR ...,.
Khonsu: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıdır. Chons,
Khons ve Khensu adıyla da anılır.
Khnum: Mitolojide Chnum, Chnoumıs, Chnuphıs, Chne­
mu, Kemu, Khnemu, Knouphıs, Knum adlarıyla tapınılan
mısır tanrısıdır. Koçbaşlı bir şekilde betimlenen çömlekçi­
lerin tanrısı olduğu anlatılır. Çömlekçileri onun yarattığı
ve yapılan çömleklere de onun şekil verdiği anlatılır.
Çömlekçileri koruyan bir tanrıdır. Karısı da doğum tanrı­
çası Heket' tir. Heket çömlekçi olacak olanların ana rah­
minde kararını verir. Yani kadınlar hamile olduklarında
eğer çocukları çömlekçi olacaksa ana rahmindeyken He­
ket karar verir ve çocuk doğduğunda çömlekçi olurdu.
Khons: (Bak Khonsu.)
Khemi: 11Y ıkan ve deviren" anlamında betimlendi. Mısır' ın
Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında 11 Maat"ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be­
lirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı­
nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunlu­
dur. Papirüste 11 Shetait'ten (saklı yerden) geleni selam­
• • •

larım, kimsenin malını zorla götürmedim . . . " şeklinde ta­


nıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olum­
suz itirafları yapmak zorundaydı.
Kheper: (Bak Khepri.)
Khepera: (Bak Khepri.)
Kherty: (Bak Chertı.)
Khepere: (Bak kepri.)
Khepni: (Bak khepri.)
Khepri: (Ya da Chepri, Kheper, Khepera ve kehperı) Mısır'ın
skarabeus /1 dışkıböceği" Tanrısı Heliopolis'te /1 doğan gü­
neş" biçiminde tapınıldı. Adı " doğmaktan olan" anlamım
taşır. Gökyüzüne yükselen Ra'nın simgesidir. Ra'nın gü­
neşi itip yükseltmesi böceğin gübreyi yuvarlatıp yürüt-
mesiyle eş değerde görüldüğü için bir adı da "böcek tan- 2 0 31
-11111 A'dan Z'ye MISIR
rı" olarak anılmıştır. Simgesi skarabeus böceğiydi. Bu ne­
denle adı geçen böcek Mısır' da dinsel alanda önemli bir
yer tutardı.
Kher-Aoua: Ölüler kitabında ölünün yargılanması sırasında
adına yemin etiği "alev taşıyıcısı" olarak
betimlenen bir tanrının adı. Yargılama sı­
rasında ölünün ruhuna tüm tanrıların
adları teker teker sorulurdu.
Kher-Heb: Ölüler kitabında adı geçen bir
rahip.
Kher-abadan: Mısır ölüler kitabında
Memfis yakınlarında adı geçen bir kent.
Kher-aha: (Ya da Kher-aba.) Osiris' in
ölüler kitabında adı geçen bir kent. Mem­
fis yakınında bulunur.
Kheruef: Teb'in soylu ailelerinden. Me­
zarı krallar vadisinin güneyinde bulun-
Çoğu zaman Ra ile de özdeşleş­ du. Kraliçe Tiy'in kahyasıdır. Mezar du­
tirilen Khepri varında Amenofis III' ün onuruna dans
gösterileri çizildi.
Khnemu: (Mısır Mit) Sel baskını ve Nil suyu koruyucusu
olarak tapınılan bir tanrı.
Khu: Mısır dilinde kişinin ruhsal zeka ve özüne "Khu" deni­
lir. Günümüzde "Spirit" karşılığı şeklinde kullanılmıştır.
Khu' nun parlak, ışıklı olduğu ve bedenin şeklini aldığı
belirtilir. Khu'lar tanrılarla yaşayan göksel varlıklar şek­
linde de tanıtılır. "Ka" gibi mezarlarda tutsak olabiliyor­
lardı.
Khunum: (Kneph şeklinde de tanınır.) Sözcük anlamı "biçim
verici" olarak tanımlanmıştır. Tanrılar panteonun en eski
tanrılarından biri şeklinde gösterilir. Antınoe ve Elefan­
tine' de tapınıldı. Koçbaşlı bir insan biçiminde bilindi. He­
1 20 4 get, Neith ve Sati ile üçlü diyalogu olan bir tanrıydı. He-
A'dan Z'ye M I S IR �

get ile özel bir ilişkisi olduğu anlatılır. Sati ise onun ger­
çek eşiydi. Bu tanrıdan "Evrenin ruhu" ya da " yaratıcı"
diye metinlerde söz edilir. Yunanlılar onu "Knonphis"
adında bir tanrı şeklinde biliyorlardı.
Kneph: Mısır tanrılar panteonunda tapınılan bir tanrıdır.
Khnum ile özdeşleşmiş olduğu anlatılır. Cneph
adıyla da tapınıldı. Bazı kaynaklarda Ptah'ın
oğlu olduğu şeklinde ifadeler de var. Nil Neh­
ri'ni koruyan bir tanrıydı.
Knouphıs: (Bak Khnum.)
Knum: Bir Mısır tanrısıdır. (Khunum ile aynı tanrı
olabildiği belirtilen ifadeler var.) (Bak khu­
num.)
Khonos: (Chonos, khonsu) Adına Karnak'ta bir
tapınak yaptırılıp, ayın tanrısı olarak tapınıldı.
Thot ile olan hikayesiyle adı duyuldu.
Khol: Eski Mısır dilinde "Delik, kapı" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Delik, Kneph (ya da Khu­
kapı" anlamına gelen "Hol" sözcüğüdür. num) 'a ait bir
Khu: Eski Mısır dilinde "Ruh" anlamında tanım- görüntü
landı. Maya dilinde karşılığı ise " İ lahi öz, tanrı" anlamına
gelen "Ku" sözcüğüdür.
Kıft: Gebtu adlı bir kent olarak bilinen bu yer Kıptı dilinde
"Kebto" ya da "Keft" Yunanca dilinde ise Koptos olarak
bilinir. Yerel tanrısı olan Min' in adı çöl bölgesinde de ge­
çerliliğini koruyarak tapınıldı . İ sis ile Horus burada
önemli tanrılar konumuna geldiler. 1893/ 94'te W. M.
Flinders Petrie ve 1910/ ll'de R. Weil ile A. J. Reinach'm
yaptığı kazılar sonucu üç tapınak kompleksinin varlığı
tespit etildi. Bu tapınaklardan Min ve İ sis' e ait olanlar ku­
zeyde tamamen harabe halinde bulundu. Senvosret I,
Tutmosis III ve Osorkon bu tapınaklarda tadilat yaparak
eklemeler yaptırdılar. Yukarı Mısır Eyaletinin başkenti
olarak bilinen bir yer. Eskiden Hindistan üzerinden gelen 2 051
� A 'dan Z'ye MISIR
mallar buradan Kuzey bölgelere gönderilirdi. Günümüz­
de ticari özelliğini yitiren bu kentte yaşayanların çoğu şii
mezhebindendir.
Kızıldeniz: Hint Okyanusu'nun kuzeybatısında bulunan kı­
talar arası bir deniz. Babülmendeb Boğazıyla Umman
Körfezi'ne bağlanır. Batı dillerinde "Erythraeum mare" ya
da "Mare remrum" gibi kırmızı renkler içeren adlarla sı­
nırlı kaldı. Ramses II'nin vahşetinden kaçan İ braniler ön­
derleri Osiris'in rahibi olarak bilinen Musa ile birlikte de­
nizi yürüyerek geçmek isterler. (Tarihsel anlatımlarda
Musa'nın asasıyla denizi yarıp patika bir yoldan İ brani
halkını kurtardığı yazılıyor.) Bu denizden gemiciler çok
fazla dalgalı olduğu için korkarlar. Mısır ile Hindistan
arasında önemli bir ticaret köprüsü olarak varlığını koru­
du. İ . Ö . XIV-XI. Hanedanlar döneminde İ branilerin de­
nizden kaçıp kurtuluşunu eski Ahit Kitabı (Tevrat) tüm
incelikleri ve ayrıntılarıyla anlatır.
Kinokefal: (Sinosefal) Mısır inançlarında köpek kafalı may­
mun sembolüne verilen ad. Bu sembol Mısır' da önemi bir
yer tutardı. İnsanın hayvansal özelliğinin ırkını temsil et­
tiğine inanılırdı.
Kite: Mısır' da kullanılan 9, 1 gram değerindeki eski bir ağır­
lık ölçüsü birimi.
Kleomenes: Naukratislidir. Büyük İ skender tarafından Mı­
sır'ın mali işleriyle görevlendirildi. Daha sonraki yıllarda
Mısır' a egemen oldu. Buğday siloları kurarak çok zengin
oldu. İ skender'in ölümünden sonra Lagos'un oğlu Ptole­
maios tarafından öldürüldü . Ve servetine el konuldu. La­
gos Mısır'ın yönetimiyle görevlendirilmişti.
Kleopatra 1: (Öl. İ . Ö. 173) Mısır kraliçesidir. Antiokhos III ile
Megas'ın kızıdır. İ . Ö . 193'te Ptolemaios V Epiphanes ile
evlendi. "Kaile Syria" bölgesini çeyiz olarak aldı. İ . Ö . 181
yılında dul kaldı. Genç oğlu (ya da kardeşi) Ptolemaios VI
1206 Philometora yerine Mısır'ı yönetti. Tamamen barıştan ya-
A'dan Z'ye MISIR IJJıı-

na tavır aldı. Mısır halkının saygı duyduğu kraliçeler ara­


sında yer aldı.
Kleopatra il: Mısır kraliçesi. (Ö . İ . Ö . 115) Kleopatra 1 ile Pto­
lemaios V'in kızı. İ . Ö . 173 yılında öz kardeşi (ya da oğlu)
Ptolemaios VI Philometora ile evlendi. İ . Ö . 145 yılında dul
kalınca diğer kardeşi Ptolemaios VIII Euergetes ile evlen­
di. Kardeşi olan kocası onu boşayınca o da damadı Selef­
ki" Seleukeia" kralı Demetrios Nikator' un yanına taşındı.
Daha sonraki dönemlerde kardeşiyle yeniden barışarak
İ . Ö . 124 yılında İ skenderiye'ye geri döndü.
Kleopatra 111 Evergetis: Mısır kraliçesi. (Ö . İ . Ö . 101) Kleo­
patra II'nin kızıdır. Kleopatra Theai'nin de kardeşidir.
Kleopatra iV, Kleopatra Tryphaina ve Kleopatra Selene
adlarını taşıyan üç kızı vardı. Dayısı Ptolemaios VIII Eu­
ergetes il ile evlendi. Kocasının ölümünden sonra İ sken­
deriye halkını büyük oğlu Ptolemaios Lathyros' a karşı
kışkırtarak küçük oğlu Ptolemaios X Aleksandros' u tahta
davet etti. Bu oğlu tarafından öldürülmüş olabileceği tah­
min edilmektedir.
Kleopatra Thea: (öl. İ . Ö. 121' e doğru) Selefki kraliçesidir.
Kleopatra III ile Ptolemaios VIII Euergetes' in kızkarde­
şidir. Önce Suriye tahtını ele geçiren Aleksandros Balas
daha sonra da Demetrios il Nikator ile evlendi. Demetrios
il Parthlara karşı yaptığı savaşta yenilince Parth Prensesi
Rodogune ile evlendi. Kleopatra öç almak için kayınbira­
deri Antiokhos Vll ile yeni bir evlilik yaptı. Ö z oğlu Sele­
ukos'u öldürttü . Diğer oğlu Antiokhos VIII Grypos ile iş­
birliği yaptı. Daha sonra da taht için oğlunu zehirlemeye
kalktı. Oğlu durumu öğrenince aynı yoldan annesinin öl­
dürülmesini istedi.
Kleopatra iV: Mısır kraliçesidir. (Ö . İ . Ö . 116) Kleopatra III ile
Ptolemaios VIII' ın kızı. Önce kardeşi Ptolemaios IX
Lathyros ile, boşandıktan sonra ise Antiokhos IX Kyzi-
kenos ile evlendi. Kocası İ . Ö . 117 yılında Suriye'yi kuşat- 2 071
-11111 A 'dan Z'ye MISIR
mak için kardeşi Antiokhos VIII Grypos ile mücadele etti .
Aile içi kavgaların tek nedeni tahta kimin geçip oturaca­
ğıydı. Bu kavgalar da genellikle ölümle sonuçlanırdı. Kle­
opatra Antiokhos IX Grypos'un karısı olan ve aynı za­
manda kızkardeşi olan Kleopatra Tryphaia tarafından
·

Apollon Tapınağı'nda öldürüldü.


Kleopatra Tryphaina: Selefki kraliçesidir. (Ö . İ . Ö . 115) Kleo­
patra IV'ün kızkardeşi. Antiokos VIII Gryphos ile evlendi.
Anlaşmazlıklar yaşayarak kız kardeşi Kleopatra IV'ü öl­
dürtü. Daha sonra Kleopatra IV'ün kocası olan Antiokos
IX Kleopatra Tryphaina'yı ele geçirerek onu da öldürttü.
Kleopatra V Selene: (İ . Ö . 69 civarı) Mısır' dan sonra Suri­
ye' nin de kraliçesi olarak bilinir. Kleopatra IV ile Kleo­
patra Tryphaina'nın kızkardeşidir. Annesinin isteği üze­
rine kardeşi Ptolamaios IX Lathyros, Antiokhos VIII
Grypos, Antiokhos IX Kyzikenos ve Antiokhos X Eusebes
ile evlilikler yaptı. Uzun süre Lagosların
temsilcisi olarak kaldı. Suriye'yi kuşatıp
ele geçiren Ermeni Kralı Tigranes (Tigran)
tarafından hapse atıldı. Mezopotamya'ya
sürgüne gönderilip orada öldürüldü.
Kleopatra VI: Ptolemaios XII Dionysos I
Auletes'in kız kardeşi ve karısı. Hakkında
yeterli belge bulunmadığı için tarihi ile il­
gili ancak kısa değinmeler bulunmuştur.
Kleopatra VII: ( İ skenderiye İ . Ö . 69-İ . Ö .
30) Mısır tarihinde adından sözettiren
kurnaz ve akıllı bir kraliçe olarak tanım­
lanır. Ptolemaios XII Auletes' in kızıdır.

Kleopatra'yı belirten bir büst. Babasının vasiyeti üzerine kardeşi Pto­


Büst Roma döneminde lemaios XIII evlenerek tahtının varisi yap­
yapılmıştır. tı. Lagos hanedanının önemli bir üyesiydi.
Kurnazlığını ve aklını Ptolemaiosların
A'dan Z'ye MISIR
kalkınmaları ve Mısır' ın çok daha güçlü olabilmesi için
kullandı. Ülkesini Roma'yı korkutacak kadar güçlendirdi.
Kocasının yakın dostları olarak bilinen hadim Potheinos,
eğitmen Theodotos ve General Akhillas' a karşı mücadele
etti. Bunlar Kleopatra'ya kardeşi tarafından suikast giri­
şimi yapan kişilerdi. Ve suikast suçluları olarak İskende­
riye' den ayrılmak zorunda bırakıldılar. Kleopatra İ sken­
deriye' ye sefer hazırlığı yaparken; Farsala Savaşı'nı kaza­
nan Sezar İ . Ö . 48 yılında kente girdi ve kente yerleşti. Bu
öyküyü Plutarkhos mistik bir şekilde anlatır. Sezar kentte
iki hükümdar görevlendirdi . Kleopatra'nın kardeşi ve ay­
nı zamanda eşi olan Ptolemaios XII'ye karşı savaş hazırlı­
ğı yaptı. Savaşta kocasının öldürülmesinden sonra gizlice
bir halıya sarılıp Sezar'ın odasına kadar giren Kleopatra
onunla duygusal bir ilişkiye girdi ve Etyopya'ya Sezar'la
beraber eşlik etti. Küçük kardeşi Ptolemaios XIV ile bera­
ber Mısır'ı yönetti. Sezar'ın ölümünden sonra ikiye bölü­
nen Roma'nın doğu yakasını yöneten Antonios ile ittifak
kurduktan sonra onunla da duygusal ilişkiye başladı .
Uzun ve dramatik bir aşk yaşadı. Lagoslar döneminin en
gelişmiş bir döneminde yaşadı. Bu sırada Batı Roma'yı
yöneten Octavianus güçlenmiş Mısır ordusuna karşı sa­
vaş açma hazırlığı içindeydi. Actium' da yapılan savaşta
yenilerek Antonios ile birlikte Mısır' a kaçtı. İ kisi de öfkesi
dinmeyen Oktavianus'un eline geçmemek için intihar etti­
ler. Ancak mitolojide Mısır'a önce Kleoptra'nın kaçtığını
ve ardından da Antonius 'un Mısır' a gittiği anlatılıyor.
Antonius halktan Kleopatra'nın öldürüldüğünü öğrenin­
ce intihar eder. Ancak daha sonra 39 yaşında Kleopatra­
' nın intihar değil de hastalıktan ölmüş olduğu yazılır. On­
ların öyküsü çoğu tiyatro oyunlarına konu oldu. Tasfirleri
Ptolemaios döneminde bastırılan askalon sikkelerinde,
Antakya tedra-drakhmonlarında ve Roma denariusla-
A'dan Z'ye MISIR
rında görülür. Kleopatra'ya benzer tek portre de Sersel'de
bulundu ve koruma altına alındı.
Kleopatra selene: (İ . Ö . 40 civarı) Mauretania (Mauritania)
Kraliçesidir. Antonius ile Kleoptra VII'nin kızıdır. Octa­
vıanus tarafından Mısır' ın kuşatması sırasında kardeşi
Aleksandros Helios ile birlikte İ . Ö . 29 yılında esir alınıp
evlatlık verilmek üzere Roma'ya götürüldü. İ . Ö . 20 yılın­
da ise Mauretania Kralı Juba ile evlendirildi. Kral sarayına
Yunan sana tının inceliklerini getirdi .
Knum: Bir Mısır Tanrısıdır. (Khunum ile aynı tanrı olabilir)
(Bak Khunum.)
Knumhotep il: XII. Hanedan dönemi Mısır kralı Sensuret il
zamanında Antilop eyaleti prensiydi. Mezarı Beni Hasan
dağındaki mezar kompleksinde bulundu.
Kolon: Papirüslerden yararlanarak yapılan ahşap ya da taş
taşıyıcı eleman. Gövdesi çeşitli figürlerle resimlenmiştir.
Kolos: (Ark. Dev boyutlu heykel anlamında kullanılıyor.)
Mısır arkeolojisinde kolos ayakta ya da oturan bir Tanrı­
kralı canlandırır şekildeki heykellerdir. En ünlü kolos ola­
rak bilinen ve "Memnon" adı verilen Amenofis III' ün dev
heykelleri ile Ebu Simbel Tapınağı'ndaki koloslardır.
Amenofis III ile Ramses II'nin kolosları en ünlü kolos ola­
rak tarihe geçti. Koloslar genellikle tapınak girişlerine sağ­
lı ve sollu olarak konulur ve isimlendirilirlerdi . Örneğin
bir kolosun adı "Atum' un sevdiği Ramses" gibi. . . Halk
bunlara tapardı. Koloslar genellikle dinsel gelişme göste­
ren kralların tanrısal niteliklerini ortaya koyarlardı. Ünlü
koloslardan biri de Rodos'ta bulunuyor. Koloslarla ilgili
moda ortaçağda bile devam etti. Bazı kiliselerin girişle­
rinde koloslar yaptırıldı.
Kom Abu Billo: Mısır' da Tarrana kenti. Kıptı dilinde "Tere­
noutı" . Klasik adı" Terenu this" olarak bilinir. Adını bu­
lunduğu bölgede tapınıldığı düşünülen Tanrıça Renenu­
tet' den (Yun. Termuthis) alır. Bu tanrıça yılan şeklinde
betimlenirdi. Onunla ilgili bir nekropolisle tapınağı Kom
A'dan Z'ye MISI R ..,..

Abu Billo tepesinde bulundu. Eski Tarrana Tanrıça Hat­


hor adına adanmıştı. Çünkü bulunan kaynaklarda ona
"Mefket'in hanımı" anlamı verilmişti . Bu tapınağın kalın­
tılarının onarım işleri Ptolemais 1 Soter tarafından başlatı­
lıp, Ptolemaios il Philadelphios tarafından tamamlandı.
Bu bölgede bulunan sığır mezarlarının Tanrıça Hathor ile
ilgili olduğu söylenir. Pişmiş topraktan kral lahitleri de
bulundu. Bunların kapakları ilginç sembollerle süslüydü.
Kom-el Ahmar: Hanedanlıktan önceki kralların yerleşim
alanı. Mezarlık alanı olarak kullanıldı. Bütün hanedanlar­
la ilgili izler var. Özellikle burada Erken Hanedanlık Dö­
nemi olan VI. Hanedan' dan XVIII. Hanedan' a kadar bu­
luntular elde edildi. Bunların döneminde kayadan oyma
mezarlar da vardı.
Kom El Hisn: Eski " İmu" kentinde bir tepenin adıdır. Bu te­
penin altında yapılan arkeolojik kazılarda önemli belgeler
bulundu. Yeni krallık döneminden itibaren Aşağı Mısır'ın
3 nomosunun başkentiydi. Burada bir tapınak yer alır.
Diktörgen şeklinde yapılmıştır. Bu tapınakta Amenemhat
III ile Ramses II'nin heykelleri yer alır. Tapınağın Sahmet­
Hathor' a ait olabileceği tartışılıyor. Çünkü Hathor bu böl­
genin tanrıçasıydı. Orta ve yeni krallık dönemlerine ait
mezarlar da yer alır. Burada erkeklerin mezarında savaşta
kullanılan silah malzemeleri bulunurdu.
Kom Medinet: (Gurab) Arkeolojik bir alan. Çölün kenarında
ve El-Lahun'un güneybatısına yer alır. Burada İki tapınak
ile bazı mezarlıkların kalıntıları bulunur. Tapınaklardan
biri Tutmosıs III tarafından yapılmıştır. XVIII ve XIX. Ha­
nedanlar döneminde burası değer kazanınca Kraliçe Ti­
ye' ye bir saray yaptırır. Yapılan nesnelerin bir çoğu
Thutmosis III dönemine aittir.
Kom ombo: Mısır' da bir kent. Yukarı Mısır' da (Asuan) Bu
kentin tarihini kanıtlayan buluntulardan ancak bir tapı-
nak günümüze kalabildi. Kent firavun Tutmosis III tara-
fından kuruldu. Ptolemaioslar döneminde yeniden yaptı- 21 11
..._ A'dan Z'ye MISIR
rıldı. Nil Nehri' ne tepeden bakan bir yerde inşa edilen
timsah tanrı olarak betimlenen Sobek ve şahin başlı bir in­
san olarak betimlenen Horus' a "Haroeris" olan saygıla­
rından dolayı yaptırıldı. Tapınak duvarlarındaki yazılar
Ptolemaioslar döneminin dinsel yapısı için büyük önem
taşır. Tapınağın yakınında Hathor Capellası ile bir mam­
misi bulunur. Tapınak etrafındaki su kuyuları da dikkat
çekicidir.
Kontamenti: V. Hanedan döneminde Menfis ve Abydos'ta
tapınılan yerel bir tanrıydı. Belge yetersizliği nedeniyle
kültü ve dinsel kimliği hakkında bilgi verilemiyor.
Koromama: Mısır kraliçesi. Amon'un sevgilisi olduğu söyle­
nir.
Koptis: "Yoksunluk" anlamında da kullanıldı. Mısır' da "yas
şehri" olarak bilinir. Osiris' in kardeşi Seth tarafından bir
komployla kurşun kaplı bir sandığa kilitlendikten sonra
Nil Nehri'ne atılmasını duyar duymaz komplonun ger­
çekleştirildiği yere gelen İ sis' in saç buklelerini kestiği ve
yas elbiselerine büründüğü yer. Adı İ sis'in yas tutmasın­
dan sonra Koptis olarak bilindi . Muhtemelen Koptos ken­
tiyle aynı yerdir.
Koptos: Mısır' da bir kent. 5. Nomosun merkezi. İ ki Koptos­
'un varlığından söz edilir. Biri Myos Hormos'ta "Kuseyr"
diğeri de Berenki' den Kızıldeniz kıyısına ulaşan iki nok­
tanın birleştiği yer olarak bilinir. Bu kent firavunlar tari­
hinin başlangıcında önemli bir rol oynadı. Yakınında
önemli taş ocakları ve madenler bulunur. Liman kentidir.
XI. sülale döneminde önemini yitirip, konumunu Teb' e
kaptırdı. Bu kent 1517 yılında Türkler tarafından kuşatıl­
dı. Kentte her yıl Tanrı Min onuruna törenler yapılırdı.
Günümüzdeki adı "Kift"tir. (Bak Kift.)
Korosko: Yukarı Mısır' da (Asuan ili) Nil'in doğu kısmında
yer alan bir köy. Bu köy Ebu Hambel' e giden yolun baş­
langıç noktasında bulunur.
K-p: Eski Mısır dilinde "Yumruk, kapalı el" anlamında ta­
12 1 2 nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Bilezik" anlamına
A'dan Z'ye MISIR �

gelen "Kap" sözcüğüdür.


Kraliçeler vadisi: Krallar vadisinin 1 .5 km uzağında Teb
nekropolisi. Bu vadide özellikle Ramses soyundan gelen
kralların eş ve çocuklarının " Hypogeum"ları yer alır. Ya­
pılan kazılar ve araştırmalar sonucu 80 mezar bulundu.
Bu mezarlardan Ramses IIl'ün oğlu Amon-her Hopeçef
ve Nefertari'nin mezarı çok iyi korunmuşhır. Üç ara sa­
londan oluşan Nefertari'nin mezarındaki süslemeler bo­
zulmadan günümüze ulaşmıştır. Dq.var resimlerinde tan­
rılara hediyeler sunan Nefertari'nin görüntüleri yer alır.
Ayrıca satranç oynayan kral da vardır.
Krallar vadisi: Nil'in batı yakasıyla Deyr-ül Bahriye'ye yakın
bir yerde olan arkeolojik bir alan . . Bu vadide Tutmosis 1
den başlamak üzere yeni imparatorluk döneminin kralla­
rının mezarları da bulunur. "Maat' ın yeri" adı verilen bu
vadide 61 kral mezarı bulundu. Çoğu da gerek yakın çağ
ve gerekse diğer firavunlar döneminde talan edilmiş hal­
deydi (1922 yılında Lord Carnavon tarafından bulunan
Tutankhamon'un mezarı dışında) . Lord Carnavon belki
de mezarı bulduğu zaman şaşırmıştı. Çünkü mezardaki
süs eşyalarının değeri inanılmaz derecede yüksekti.
Amenofis II'nin mumyası gibi Tutankhamon'un mumyası
da lahitinin içinde bırakıldı. Buradaki mezarların diğer
vadilerde ya da Nil kıyısındaki mezarlardan farklı olarak
yapıldığı ilk görüşte belli oluyor. Bu mezarlar genellikle
kaya içine oyularak yapılmış . Diğer mezarlardan farkı da
budur. Duvarlarında çok zengin ikonların bulunduğu bu
mezarların yanında küçük tapınaklar vardı. En ünlü me­
zarlar arasında; Arnenofis il, Horembeb, Ramses III, Ram­
ses iV, Tutmosis III, Tutankhamon ve bir labirente benze­
tilen Seti I'in mezarı dikkat çekicidir.
Krokodilopolis: Mısır dilinde "Per-Sobek "Timsah Tanrının
Evi" anlamında tanımlandı. Mısır' da bir kent (Heptano-
mis) . XII. hanedan döneminde Timsah Tanrı olarak betim- 2 1 31
<1111 A'dan Z'ye MISIR

lenen Sobek adına ünlü bir tapınak yaptırıldı. Tarihi ka­


lıntıların bulunduğu bu yer Ptelemaios il Philadelphos
zamanında Yunanlılar ve Yahudiler tarafından sömürge
olarak kullanıldı. Burası daha sonra Yunanlaşmış Arsione
sitesi haline geldi. Sitede Yunan edebiyatıyla ilgili papi­
rüsler bulundu. Bugünkü yerinde Medinet el-Fayyum
kenti bulunmaktadır.
Ks: Eski Mısır dilinde "Yalvarmak, niyaz etmek" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Sormak, istemek,
soru sormak" anlamına gelen "Kat" sözcüğüdür.
Kserkses: (İ . Ö . 485-464) XXVll. Hanedan döneminde birinci
Pers egemenliği sırasında ( İ . Ö . 525-404) Hanedanın 3. kra­
lı olarak biliniyor.
Ksenphon: Tissaphernes'in hizmetinden Kyros'un hizmetine
geçen biri. Memfisli olduğu söylenir.
Kska: Eski Mısır dilinde " Kesmek" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Kesmek" anlamına gelen "He­
kah" sözcüğüdür.
Ksois: (Haset' in Yunanca adıdır.) Mısır' da IV. Mo­
nos' un başkentidir. XIII. hanedan döneminde de baş­
kent olduğu buluntulardan anlaşılmıştır. Bu kentte Xll.
Hanedan bulunmaktaydı. Kentin tanrısı önceleri Ra
daha sonra da Amon-Re'ydi. Kutsal hayvan olarak gü­
neş aslanına tapınılırdı. Bugün "Saha" kentinin bulun­
duğu yerdir.
Ktesibios: İ . Ö . III. yüzyılda Ptolemaios Philadelphos'un
hükümdarlığının son yıllarında yaşamış İ skenderiye
doğumlu Yunanlı bilgin.
Kufu: İ . Ö . 2551-2528 tarihlerinde il. hanedanın kralı
olarak hanedanlar tablosunda yerini almış. Ancak kay­
nak yetersizliği nedeniyle krallığı ve siyasal kişiliği
hakkında yeterli bilgi verilemiyor.

12 1 4 Kuı: Pepi I'in kayınpederidir.


A'dan Z'ye MISIR _...

Kuk: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Kek, Keku adlarıyla da


tapınıldığı anlatılır. Karısı Tanrıça Kauket ile karanlığı
ürettiği söylenir.
Kulzüm: (Yunancada klysma) Süveyş Körfezi'nde bir kanal
ve bu kanal adını taşıyan eski bir liman kenti. Bu kanalın
Mısır Firavunu Nehar (Nekto olabilir) tarafından yapımı­
na başlandı. Pers kralı Dara I tarafından tamamlandı. Pto­
lemaios II Philadelphos ve Trajanus tarafından onarıldı.
643 yılında Ömer bin el-Hattab bu kanalı Fustat'tan Kızıl­
deniz' e bu ğday taşımak için kullanılır hale getirdi. Eski
/1
dönemlerde Amnis Augustos" kanalıyla Nil Nehri'ne
bağlanmıştı.
Kunumhotep: VI. Hanedan kralı Pepi II'nin bir memuruydu.
Kuri: VI. Hanedan döneminde Kral Pepi I Merire zamanında
Kuzey Mısır eyalet yöneticisiydi. Pepi I' in de kayınpede­
riydi.
"
Kurt-vep-vavet: (Ya da kurt) Asyüt kentinin koruyucu tanrı­
/1
sı olarak bilinir. Eski Mısır dilindeki karşılığı ise yolları
açan" an lamındadır. Lagitler döneminde bulunan kenti,
"Kurt Şehir" anlamına gelen Likopolis diye adlandırdılar.
Kutsal hayvanlar: Mısırlılar nedeni belki de hiçbir zaman bi­
linmeyen ilginç tapınma yöntemleri buldular. Tanrı­
krallar, tanrı-rahipler, gökyüzü, güneş ve bunlara benzer
tapınmalar dışında nedeni hala bilinmeyen yüzlerce hay­
vana da tapındılar ve onları kutsal saydılar. Yapılan araş­
tırmalard a Mısırlıların 38 kuş çeşidine tapındıkları belge­
lenmiştir. Bu ku tsal hayvanlardan bu güne kadar bilinen­
leri şunlardır: Boğa, koç, keçi, ceylan, kurt, timsah, soreks,
yılan, kedi, vaşak, kirpi, yarasa, balık, susamuru, doğan,
akbaba, baykuş, kuzgun, kırlangıç, leylek, böcek, inek,
koyun, antilop, köpek, şebek, gelincik, fare, aslan, ayı,
tavşan, su aygırı, kurbağa, yılanbalığı, ibis (Mısırturnası),
kartal, atmaca, karga, güvercin, huthut (ya da Hudhud) 2 1 si
A 'd a n Z'ye MISIR

kuşu, kaz ve akrep. Bunların dışında belki de bilinmeyen


yüzlerce hayvan daha vardır. Antik çağın Romalı yazarla­
rı Plinius, Papinius, Statius, ve Ammianius Marcellinus
bu kutsal hayvanlardan sıkça söz ederler. Nil Deltası'nda
arkeologlar tarafından bulunan Bakaria ve Buheum deni­
len mezar alanlarında bu hayvanlar ile ilgili mezarlar ve
mumyalar bulundu. Apis Papirüslerinde kutsal boğaların
nasıl mumyalandığı anlatılmıştır. Hermopolis yakınların­
daki Tuna el-cebel' de İ bis sandukalarının dışında yüzler­
ce şebek ve flamingo sandukası bulundu. Abusir' de de
şaşırtıcı bir şekilde boğa mezarları bulundu. Osiris kültü­
nün merkezi olan Abydos'ta ise yüzlerce köpek mumyası
bulundu. Walter Emery, İ . Ö . 380-322 tarihleri arasında
hüküm süren Nektanebo I' in tapınağının dışında Saka­
ra'da yüzlerce İ bis mumyası ve Habeş maymununun
mumyasını buldu. Luksor Tapınağı'nın 50 kilometre gü­
neyindeki Esna kentinde balık mumyaları ile Medinet el­
Fayyum vahasında yüzlerce timsah mumyası dışında, ibis
ve timsah yumurtalarının keten bezine sarılmış halde bu­
lunması arkeologları şaşırtmıştır.
Kus: Yukarı Mısır' da (Kenan eyaleti) bir kent. Roma döne­
minde "Apollinopolos" bazen de "Diocletion" adıyla da
anıldı. Kervanların geçtiği transit yol üzerinde olduğu
için iV. yüzyılda ticari yönden gelişti. VIII. yüzyılda da
başlıca kentler arasına girdi. Memluklar döneminde
darphane bu kentteydi. Ayrıca önemli bir İ slam kentidir.
Ancak bu kentte Hıristiyan dinine ait kiliseler de vardır.
1403-1404 yıllarında burada veba salgınıyla 17 bin kişi
ölünce kentin ekonomisi geriledi. Bugün baharat ve sebze
pazarı açısından önemli bir yerdir.
Kuseyr: " Küçük şato" anlamında bilindi. Mısır' da Kızıldeniz
üzerinde bir liman. Sü veyş Kanalı açılmadan ve demir­
yolları başlamadan önce ticari gemilerin bakımlarının ya-
A'dan Z'y e MISIR .,..
pıldığı bir liman olarak göze çarpar. Bölgede fosfat, demir
ve uranyum maden yatakları bulunur.
Kuş: Bir kısım Afrika topraklarının Mısır' a bağlı bölümüne
verilen ad. Yunanlıların günümüzde "Ethiopia" dedikleri
yer. Yani Sudan'ın bulunduğu bölgenin adıdır. Bu bölge­
de Mısır tarihinde önemli işler başarmış Yeni İmparator­
luk döneminde görev yapan valiler için "Kuş Sultanı" de­
niliyordu. " Kuş" sözcüğü giderek yaygınlaştı. Mısır'ın
egemenliği ve sömürgeleştirdiği topraktır. XXV. Hane­
danların kökenleri bu yöreye dayandığı için onlara " Kuşi­
ler" deniliyordu.
Kuşiler: Güney Mısır dışında yaşayan Etyopya ve Güney
Arabistan halkına verilen bir isim.
Kutsal el: Eski Mısır tarihinde Amon' un "karısı" Yeni İ mpa­
ratorluk dönemini tanrısıyla birleştiği kabul edilen krali­
çenin kendisi anlamında kullanılıyor. Osorkos III'ten iti­
baren kralın kızlarından biri Amon' a eş olarak adandı.
Buluntular bu kraliçelerin Sapenupet ile Amenardis oldu­
ğunu kanıtlıyor. XXV. Hanedan döneminde firavunların
başkenti Teb' de bu prensesler manevi güç kazandılar. Ne­
redeyse firavunların bulunduğu konumda tanınmaya
başladılar.
Küpheykel: Eski Mısır' da "blokheykel" ile eş değerde kulla­
nıldı. (Bak blokheykel.)
Kynopolis: Mısır'da 1 7 Nomos'un merkezi olan Harday'a
(Şeyh Fadil) Yunanlıların " Köpek şehri" anlamında ver­
dikleri bir ad . Günümüzdeki adı "Şeyh Fazil" dir. Mısır
Tanrısı Anubis'in en büyük tapınağı bu kenttedir.
Kwit: 1.1 Hanedan döneminde Mısırlı bir kraliçe olduğu söy­
leniyor. Arkeologların yaptıkları kazılar sırasında bulu­
nan bir mezardaki notlardan varlığı öğrenildi.

2 1 11
<1111 A'da n Z'ye MISIR

Lagos hanedanı: Mısır' da İ . Ö . 305-30. yüzyıl arasında hü­


küm süren bir hanedan. Lagos'un oğlu ve Büyük İ sken­
der'in komutanı olan Ptolemaios tarafından kuruldu. Ha­
nedanı ku.rduktan hemen sonra Diadokhoslar, merkezi
yönetime karşı bütün bağları kopartarak baş kaldırdı.
Kleomenos'ıı öldürerek İ . Ö . 305 yılında krallık ünvanını
aldı. İ . Ö . 30 yılına kadar gelen krallar Ptolemaios adını
alarak hanedanı yönettiler. Bu hanedanın kralları Mı­
sır' daki yoksul ve güçsüz halk üzerinde terör estirerek
egemenlik sürdürdü. Halkın önünde kendilerini firavun­
ların mirasçısı ve halefi olarak gösterdiler. Firavunlar gibi
yaşadılar. Topraklarını küçük savaşlarla Sirenayka, Gü­
ney Suriye ve Kıbrıs' a kadar genişlettiler. Kilikya ile
Marmara'ya kadar olan bazı kentleri kuşatarak egemen­
likleri altına aldılar. Yerleşim alanları başkentleri olan İ s­
kenderiye olarak tanındı. Physkon lakabıyla anılan Pto­
lemaios Vır Eurgetes ır'nin saltanatı döneminde kötü yö­
netimi nedeniyle hanedan geriledi. Saray entrikaları ve
halk ayaklanmaları nedeniyle hanedanlık çökmek üze­
reyken Sezarlı Roma'nın " Papilius Laenas" müdahalele­
riyle çökmekten kurtuldu. Daha sonra sahneye çıkan Kle­
opatra Vır Ptolemaios hanedanın yeniden güçlenmesi ve
genişlemesi için Sezar ve Doğu Roma'yı yöneten Anto­
nius ile duygusal ilişki kurup hanedanı güçlü hale getir­
mek istemişse de Batı Roma'yı yöneten Octavianus'un
gücüne karşı koyamadı. Antonios ile beraber savaşı kay­
betmelerinden sonra ikisinin de intihar etmiş olabileceği
tartışılıyor.
Latuka: Nil kökenli zenci Afrika dilleri.
Lekh: Eski Mısır dilinde "Yalamak" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Yalamak" anlamına gelen "Le
12 1 8 ah" sözcüğüdür.
A'dan Z'ye MISIR ..,.
Lenpw: (Bak Anubis.)
Leon Pellali: Yunanlı bir mitoloji yazarıdır. Mısır Tanrıları
üzerine bir eser yazdı. Mısır tanrılarının gizemlerini, ta­
pınma şekillerini, halk arasındaki belirgin özelliklerini ve
yaşam tarzlarını mitolojik anlatımlarla ele alarak tanrılar­
la ilgili gizli kalmış bazı imgesel ayrıntıları açıkladı.
Leontopolis: (Bak Tel-el-Yahudiye.)
Letopolis: Mısır dilindeki eski adı " sekhem" dir. Aşağı Mı­
sır' da 2. Nomosun metropolisidir. Yunanlılarca bu metro­
polise verilen bir addır (Günümüzdeki adı Avsim) . Bura­
da güneş biçiminde betimlenen şahin başlı Horus' a tapar­
lardı. Mısır' ın gerileme döneminde önemli bir kült mer­
keziydi.
Leukos-Limen: ("Beyaz liman") da deniliyor. Kızıldeniz'in
Mısır kıyısındaki topraklarında bir liman. Kuseyr ile Ras
Banas arasındaki çöl yolu bu limanı Koptas' a bağlar. Bu
da Arabistan ile Hindistan' a yapılacak ticaretin daha çok
ilerlemesini sağlar.
Levanten: (Fr. Levantin) Mısır ya da yakın doğu asıllı Türk
ya da Arap olmayan Avrupa asıllılara verilen bir lakap.
Libya çölü: Libya çölüne Mısırlılar tarafından "batı çölü" de
denir. Zibesti dağı ile Nil Vadisi arasında bulunan yakla­
şık 2 milyon kilometrekarelik bir alandır. Calo, Cerbub ve
Siva vahalarının bulunduğu oldukça büyük ve uzun bir
ova şeklindeki çöküntü alanıdır . Vahaları yetersiz olan bu
ova kumlu ve taşlı düzlüklerle kaplıdır.
Libya Nomosu: Nil Nehri'nin Kanopos koluyla Maryut (Ma­
reotis) gölü ve çöküntü alanlarıyla çöl arasındaki yer.
Aşağı Mısır' daki Nomos'un adı. Merkezinin " İ mu" oldu­
ğu söyleniyor.
Lindos: Rodos Adası'nda bir liman. İ . Ö . 1300 yılında Akha­
ların kurduğu bir ticaret limanıdır. Ticari yönden Mısır ile
sürekli ilişki içindeydiler. Firavunlar bu yolla Akropo-
lis'teki büyük Athena Tapınağı'na değerli adaklar gönde- 2 1 91
.ııııı A 'dan Z'ye MISIR
rirlerdi. Buradaki ticaret ağı Karadeniz' den Mısır' a, As­
ya' dan Sicilya' ya kadar uzandı.
Lişt: (El-Lişt) Yukarı Mısır' da (Gize) bir kent. Akhairalıların
İ . Ö . 1300 civarında Rodos' ta kurdukları üç kentten biri.
Kentin yakınında XII. sülaleden Amenemhat I'in başkenti
bulunuyordu. Bu kentten geriye sadece Amenemhat I ile
Sesostris I'in piramit harabeleri kalmıştır. Buradaki pira­
mitler yağmacılar tarafından talan edilip kundaklandığı
halde Sesostris I'ın piramidinde bulunan heykeller Mısır
sanatının ayrıntıları için dikkat çekici olarak değerlendiri­
liyor.
Lokh: Eski Mısır dilinde "Yakmak" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Kaynamak" anlamına gelen
"Loc" sözcüğüdür.
Lord Carnavon: İ ngiliz arkeolog ve bilim adamı. Hovard
Carter ile bir ekip oluşturarak Firavun Tutankhamn'un
mezarını buldu. 1866 yılında doğd u. Çocukluk yıllarını
büyüklerinin malikhanesi olan Highlere' de geçirdi . İ lk
öğrenimi sırasında özel ders aldı. O dönemde moda hali­
ne gelen "Eton" kolejine girdi. Cambridge Üniversite­
si'ndeyken "Tinity" binicilik sporuyla dikkatleri üzerinde
topladı. Babası ölünce 23 yaşında aile sorumluluğunu üst­
lendi. Binicilik ve otomobil yarışçılığı tutkusu vardı. Daha
sonraki yıllarda Mısır' a giderek Howard Carterle tanışıp
Tutankhamon'un mezarının bulunmasında büyük bir rol
oynadı. Mezardaki büyü ve lanetler nedeniyle öldüğü dü­
şünülüyor.
Lotus: (Yun. Loto sözcüğünden) Eski zamanlarda birçok bit­
ki türüne verilen ortak bir ad . Yunanlılarda Lotus "yem"
bitkisi anlamına gelir, Mısır' da ise "nilüfer" çeşidi olarak
bilinirdi. Lotus aynı zamanda eski Mısır' daki süsleme sa­
nahnda da önemli rol oynadı. Tapınak duvarlarında kul­
lanılan bir çeşit duvar silmesi. Tanrısal sembol olarak da
1 22 0 kullanıldı.
A'dan Z'ye M I S I R �

Lukkalar: (Lykia; lykaonia- , , ·· · · ·

' dan lukkavana) Luka hal­


kından türetildiği düşü­
nülüyor. Ayrıca " luka ül­
kesi" olarak da bilinir. İ.Ö.
II. yüzyılda adalardan
Anadolu'nun güneybatı­
sı'na yerleşen bir halk ol­
duğu söyleniyor. Yerleş­
tikleri ya da yaşadıkları
bölgelere kendi adını ve­
riyorlardı. Bunların varlığı ile ilgili bilgiler arkeologlar ta­
rafından Tel el-Amarna' da yapılan kazılardaki buluntu-
lardan elde edilmiştir. Bu buluntulardan birinde (Kıbrıs
Kralı Alasiga'dan Ugarit Kralı'na gönderilen bir mektup-
ta) Lukkalardan söz eder. Onların Kıbrıs Adası'na yaptık-
ları saldırılardan bıktığını anlatır. Araştırmalar arasında
İ.Ö. 1230 yılında Mısır' a saldıran istilacılar arasında onla-
rın da bulunduğu kesinleşmiştir. Asur kaynaklarında Ly-
kia bölgesinden "Lukka ülkesi" olarak söz edilir. Yüzlerce
yıl bağımsızlıklarını koruyan bir halk olarak bilinir.
Luksor: Yukarı Mısır' da bir kent. Firavunlar döneminde Teb­
'in güneyinde yer aldı. Yeni yıl şenlikleri yapıldığı zaman,
Tanrı Aman, Karnak' tan yola çıkar "tören yolunu" izleye­
rek Luksor Tapınağı'na giderdi . Bu tapınağın tasarımı
Amenofis III ile Hapu'nun oğlu olan mimar Amenhotep
tarafından tasarlandı. Ramses II bu tapınağa önemli ek­
lemeler yaptı. Tapınağın girişinde Ramses il tarafından
konulan iki dikilitaş dikkat çekicidir. Bu taşlardan biri ha­
len Luksor Tapınağı'ndadır. Diğeri ise dolaylı yollardan
bulunduğu yerden alınarak 1836 yılında Paris'te Concor­
de Meydanı'na dikildi. Ramses II tarafından Hititlere kar­
şı yapılan Kadeş Savaşı ile ilgili sahneler ve açıklamalı
metinler bu tapınağın duvarında yer alır. Metinin geçtiği 22 1 I
� A'dan Z'ye MISIR
duvarın önünde 6 kral heykeli vardır. Bu tapınaktaki ka­
bartmalar Mısır' ın diğer kentlerindeki tapınakların ka.;.
bartmalarından daha görkemli yapılmıştır. Ayrıca tapına­
ğın kuzey köşesinde Şeyh Yusuf el-Hacca'nın gömülü bu­
lunduğu camii yer alır.
Lupet il: İ . Ö . 754-715 tarihlerinde XXIII. Hanedan dönemi
(İ . Ö . 818-715) Mısır kralıdır. Hakkında yeterli bilgi bulun­
mamaktadır.

Ma: Eski Mısır dilinde "Anne" anlamında tanımlandı. Maya


dilinde karşılığı ise " Nine, büyükanne" anlamına gelen
"Marn" sözcüğüdür . .
Ma: Eski Mısır dilinde "Gerçek (ikili form)" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Evet ve hayır" an­
lamına gelen " Ma" sözcüğüdür.
Maadi: Hanedanlar döneminden kalma kalıntılar ve çeşitli
buluntuların bulunduğu aşağı Mısır' da kahire ile Helvan
arasındaki arkeolojik alan. Buranın önemli bir arkeolojik
_ alan olduğu 1928 yılında bulunan belgelerden anlaşılmış­
tır. 1930 yılından sonra da başta Kahire Üniversitesi ol­
mak üzere arkeologlar burada kazılara başladılar. Bu böl­
gede yerleşim yerlerinin etrafı surlarla çevrili değildi. Bir­
birinden ayrı yerlerde kurulmuş, kulübeler iki şekilde ya­
pılmış olup, yarım daire (oval) ya da dikdörtgen şekilli
yapılardır. Bu yerleşim yerlerinde yapılan kazılar ve ince­
lemelerde taştan yapılmış kaplar ve mezarlar bulunmadı.
M'aba: Hiyerogliflerde 30 sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
1 222 şık adı olarak tanımlandı.
A'dan Z'ye MISIR �

Maahes: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıdır. (Mihos,


Mahes ve Miysis adıyla da yazıldığı görülür.) " Aslantan­
rı" şeklinde betimlendi. Bast'ın kült merkezi olan Bubastis
ve Tefnut ile Shu'nun kült merkezi olan Yukarı Mısır' da
Leontopolis kentinde tapınıldı. Bu tanrının varlığına ilk
defa yeni krallık döneminde varıldı. Maahes'in Nübye'de
tapınılan Apademak adlı tanrıyla aynı kişi olduğu tahmin
ediliyor. Aslan başlı bir insan şekliyle kabartmalarda be­
lirtilmiştir.
Maaherurre: İ . Ö . 1773-1763 tarihlerinde XII. Hanedan döne­
mi Mısır Kralı Amenemhat IV' ün Manheton listesindeki
adıdır. (Bak Amenemhat IV.)
Maa-ant-f: " Kendine getirilenleri gören" anlamında betim­
lendi. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında 11Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüste 11 tanrı Amsu'nun evin­
• • •

den geleni selamlarım, başka bir erkeğin karısıyla yatma­


dım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapıl­
madan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Maa-kheru: Bu sözcük İ n­
gilizce dilinde /1 aklan­
mış" şeklinde tanım­
lanmış ve Ma-Xeru bi­
çiminde yer verilmiştir.
Mayalarda bu sözcüğün
orijinal hiyeroglif yazı­
sıyla yazılan şekli ise
"Tma-xel" olarak belirti- Ruhun yarg ılama töreni
lir. " Doğru ve temize
çıkmış anlamındadır" Eski Mısır dilinde "Muzaffer" an- 22 3 1
,... A'dan Z'ye MISIR
lamında bir sözcük. " Annesinin kalbi/ doğduğundaki
kalbi" ona karşı kötü derecede tanıklık etmemiş, yargıla­
ma sırasında ruh muzaffer olmuş. Ölüler Kitabı'nda ruh
Maat'ın salonunda yargılanırken tüm sorulanları doğru­
layarak, doğru ve temize çıkıp " muzaffer" olur.

Maat: Doğruluk ve adaleti temsil eden bir Mısır tanrıçasıdır.


"Hayat soluğu"nu temsil eden güneş tanrısı "Re ya da
Ra'nın kızı" olarak bilinir. Tanrı Thot'un karısıdır. Başının
üstünde adının hiyerogliflerle yazılı bulunduğu bir
deve kuşu şeklini taşıyan kadın olarak betimlendi .
Kendisine atfedilen "Maat' ın açıklamaları" günlük
tapınmada ana dinsel eylemi oluşturdu . Osiris'in
mahkemesinde yargılanan ölünün kalbinin tartıl­
ması sırasında doğru ağırlığı simgeler . Evrendeki
düzeni sağlamanın da simgesi sayıldı. Maat'ın Mı­
sır'ın dinsel yapısında üç anlamı vardı. Bunlar, a)
Öteki dünya b) Ö teki dünyadaki sebep, sonuç iliş­
kileri c) Ö teki dünyada bedenini terk eden ruhlara
rehberlik yapan olarak bilinir. Ölüler divanının
başkanlığım yapan Maat' a Amenofis IV bile gü­
nahlarından arınmak için sığınarak yalvarmıştı.
Arkeologlar tarafından bulunan tüm tarihsel tab­
letlerde Tanrıça Maat'ın üstünlüğü tartışmasız ola­
rak anlatılmaktadır. Bazı kaynaklarda 8 çocuğunun
olduğu belirtilmektedir. Amon'un da Maat ile
8
Thot'un çocuğundan biri olduğu ifade edilmek­
tedir. Hermopolis' in baş tanrıları olarak da bilinen
bu sekiz çocuğun yerkürenin yaratılmasında etkin
rol oynadıkları söyleniyor. Genellikle oturarak
resmedilen Maat bazen de kuş gibi kanatları açık
Tanrıça Maat'ı be­
timleyen bir çizim bir şekilde de betimlenmektedir.
Maatkare: İ . Ö . 1479-1458 tarihlerinde XVIII. Hane-
danın Mısır kralı Hatsepsut'un Manheton listesindeki
1 22 4 adıdır. (Bak Hacsepsut.)
A'dan Z'ye MISIR ..,..
Maatre: İ . Ö . 740 civarında XXI. hanedan dönemi Mısır kralı
Kaşta' nın Manheton listesindeki adı. (Bak Kaşta.)
Maata-f-em-seshet: Sözcük karşılığı " Ateşli gözler, yakıcı
bakışlar" anlamında tanımlandı. Hiyerogliflerden Mısır
diline geçti.
Madiler: Nil kökenli oldukları bilinen yetenekli zenci kabile­
sidir. Uganda' da yaşarlar.
Mafdet: Mısır tanrıçasıdır. Maftet adıyla da anılarak koru­
manın , bir tanrıçası şeklinde tapınıldı. Ö zellikle zehirli
varlıklara karşı insanları koruduğu anlatılan bir tanrıça
olarak firavunfaresi şeklinde betimlendiği ifade edilir.
Magas: (İ . Ö . 330-250 civarı) Kyrene Kralı Ptolemaios 1 So­
ter'in üvey oğlu. Ö z olmayan babası tarafından İ . Ö . 308
yılında Kyrenai bölgesini yönetmekle görevlendirildi. İ . Ö .
275 yılında da kral oldu. Antiokhos Soter'in kızıyla evle­
nerek Mısır' a bağımsızlığını ilan etti. Kızı Berenike Il'y�
ise Ptolemaios III Euergetes' e verdi .
Maha: Eski Mısır dilinde "Lahit" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Tükenmek, son bulmak" anlamı­
na gelen "Mahal" sözcüğüdür.
Mahant: Eski Mısır dilinde " Aile, klan" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise "Aile, akraba, hısım" an­
lamına gelen "Mahan" sözcüğüdür.
Mahes: Yaz sıcaklığının tanrısı şeklinde tapınılan bir Mısır
tanrısıdır. Sıcak ve soğuğu temsil eden bu tanrı, aslan ba­
şıyla betimlendi.
Maht: Eski Mısır dilinde "Bağırsaklar" anlamında tanımlan­
dı. Maya dilinde karşılığı ise " Kasıklar" anlamına gelen
"Mah" sözcüğüdür.
Maibre: İ . Ö . 1630-1522 tarihleri arasında XV ve XVI. Hyksos­
lar Hanedanı'nın Mısır Kralı Şeşi' nin Manheton listesin-
deki adıdır. 22s J
� A'dan Z'ye M ISIR
Mak: Eski Mısır dilinde " Dil" anlamında tanımlandı. Sözcü­
ğün Maya dilinde benzerliği de "Dil" anlamına gelen
"Ak" olarak incelendi .
Makare: Psusennes'in kızı. Pinedcem ile evlendi.
Maketaton: Akhenaton' un kızlarından birinin adı.
Malcandre: Tarihçi ve araştırmacı yazr Isidore Levy'nin ifa-
delerine göre Fenikeli Hades'in efendisi olduğu belirtil­
mektedir. Kaynaklarda İ sis'in kardeşi Seth'ten kaçarken
bu kralın himayesinde yaşadığı belirtilmektedir. Isidore
Levy onun ölüler krallığına hükmeden korkunç kişilikli
"Malk-Addir" olduğunu ileri sürer. Levi bu ifadelerini
1904 yılında yayınlanmış olan " Revue Archeoloqique"
dergisinin haziran-temmuz sayısındaki makalesinde be­
lirtir. Bilgilerin kaynakları daha sonraki yıllarda E.Lefebu­
re tarafından yazılan " Osiris Babilde" anlamındaki " Osi­
ris a Byblos" eserinde yer aşlmıştır.
Mandulis: Mısır' da bir tanrı. Adına yaptırılan bir tapınak ar­
keolojik yönden zengin olan Kalabşah köyündedir. Tanrı­
laştırılmış Arensnufis'in kardeşidir . Dendur Tapınağı'nın
duvarlarında ikisinin tanrılaşan ikili kardeşler olduğu
şeklinde belirtilen kabartmalar yer alır.
Manethon: (Maneto/ Manheton) Sebennytos kökenli Mısırlı
rahip ve tarihçi. İ . Ö . II. yüzyılda yaşadığı tahmin ediliyor .
Ptolemaios dönemi İ . Ö . 304-282 tarihlerindeki ilk kralın
çağdaşı olarak bilindi . Ptolemaios I döneminde Yunanca
olarak üç ciltlik "Aigyptiaka" adlı bir eser kaleme aldı. Bu
eserde Mısır' da üçbin yıl hüküm sürmüş firavun ve hü­
kümdarları 31 hanedan olarak sınıflandırıp her birinin de
ayrıca yerel kökenlerini belirtti. Ancak onun aslında ne
yazdığı ise tam olarak bilinmiyor. İ .S. 240 civarında ölen
Yunanlı Julius Afrikanius Mısır ile ilgili yazdığı eserinde
Manheton' nun bazı düşüncelerine de değindi. Bu metnin
bazı bölümleri Flavius Josephus tarafından korunarak
1 226 günümüze ulaştı. Manheton'un anlattığı hanedanlar liste-
A'dan Z'ye MISIR �

si günümüz tarihçilerini şaşırtmıştır. Manheton eserinde


Mısırı yönetmiş olan firavunların Horus adlarını da be­
lirtmiştir. Nedense Mısır hanedanlar listesini hazırlayan
araştırmacı, tarihçi, arkeolog ve incelemeciler firavunla­
rın Horus adlarına çoğunlukla yer vermiyorlar.
Maneros: Mısır' da kutlanan bir bayramdır. Bazı kaynaklarda
bu bayramın İ sis'in oğlu olduğu öne sürülen süt çocuğu
"Astarte"nin onuruna atfen yapıldığı belirtilmektedir. Ba­
zı kaynaklarda Astarte'nin nehire girip soğan toplarken
boğulduğu söylenir. Bazı kaynaklarda ise farkılı öyküler
göze çarpar. Plutark bu çocuğa Palestinos ya da Pelusiss
adını vermektedir. Pelusiss adında kurulan kentin çocu­
ğun adından kaynaklandığı belirtilmektedir.
Manfalut: Yukarı Mısır' da kent. (Asyüt ili) Bu kent tarım pa­
zarıdır. Tarihsel buluntuların az olduğu bir yer.
Mansure: Aşağı Mısır' da kent. Dekahlie ilinin merkezi ve ay­
rıca önemli bir ticaret yeri olarak da bilinir. Bu kent haçlı­
lara karşı Dimyat'ı savunan Türkler tarafından kurulmuş­
tur. Aziz Lous 1250' de Memlukları ve Baybars I'in yönet­
tiği Türkleri bu bölgeden çıkarmayı başarmışsa da daha
sonra zayıf düşerek esir alındı.
Manşiyya: Eski Mısır döneminde Ptolemaiosların bir kenti
olarak bilindi. Bu kent yukarı Mısır' da Nil' in batı kıyısın­
da yer alır.
Manzala: (Bak Manzala.)
Manzala el-hayıt: Manzala Gölü'ndeki bir kanal üzerinde
kurulmuş aşağı Mısır' da bir şehir. Arkeolojik bir alan ol­
duğu belirtiliyor.
Mariette Augusta: 1821-1881 tarihleri arasında yaşamış Fran­
sız Mısır bilimci. Lauvre Müzesi'nin Mısır bölümünde gö­
revliyken 1849 yılında Mısır'a gönderildi. 1850 yılında
Sakkara' da kazılara başladı. Memfis' te de kazıları yürüt-
tü. Sfenksli yol ile Apis boğalarının mumyalarının bulun- 22 71
� A 'dan Z'ye MISIR

duğu "Serapeion"u buldu. Mısır hükümetinin isteği üze­


rine eski tarihi eserlere sahip çıktı. Eserlerin satışını ve
Mısır dışına çıkarılmasını yasakladı. 1857 yılında Kahire
yakınındaki Bulak'ta (Boulaq) bir müze kurdu. Bu müze
bugün Kahire Müzesi olarak bilinir. Yaptığı kazılarda Seti
I'in tapınağını buldu. Teb ve Abydos'ta incelemeler yapa­
rak Denderah ve Edfu tapınaklarını ortaya çıkardı. Kar­
nak' taki kazılar nedeniyle yaptığı hizmetlerden ötürü pa'­
dişahlık ünvanı verildi. Mezarı ise Kahire Müzesi'nin av­
lusuna konuldu. Eserleri, 5 ciltlik Denderah, 3 ciltlik Bu­
lak müzesindeki Mısır papirüsleri (Les papyrus egyptiens
du musse de Boulag) . Karnak, Catalogue general des mo­
numents d' Abydos (Abaydos anıtlar genel katalogu)dur.
Marsa matruh: Mısır' da tatil yeri. Akdeniz kıyısında yer alır.
(Matruh ili) Burada sünger avcılığı gelişmiştir. İ skenderi­
ye'nin batısında yer alır.
Maryut gölü: (Eski dilde Marea ya da Mareotis) Nil Delta­
sı'nda bir göl . Kurutularak tarım alanı haline getirilen göl,
İngilizler tarafından Fransız askerlerini durdurmak için
suyla dolduruldu. Güneybatısında Maryut Köyü bulunur.
Üzüm, sebze ve muz yetiştirilir.
Mas: Eski Mısır dilinde " Nefret" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Yabani, evcil olmayan" anlamına
gelen "Maz" sözcüğüdür.
Masaherta: İ . Ö . 1070-1055 tarihlerinde Mısır Kralı Pinecem
I'in oğlu ve halefi. İ . Ö . 1017 yılında öldü.
Maspero: Ölüler Kitabı'nda adı geçen bir yılan. Güneş kayı­
ğında ölünün ruhuyla birlikte yolculuk eden evreni yöne­
ten güçleri simgeler. Tanrıların çift yaşamını simgeleyen
bu yılanın içinden on iki kadın aşağı dünyayı iple çeker.
Ruh yılanın vücuduna kuyruktan girer her zaman aydın­
J 22s lık olan ağızdan çıkar. Bu da reenkarnasonu temsil eder.
A'dan Z'ye MISIR llJllı-

Mastaba: (Moştaba) Sıra anlamına gelir. Eski dilde, kerevet,


sedir. Memfis büyükle­
rinin mezarı. Araplar
evlerine bitişik olarak
yaptırdıkları peykelle­
rin biçimini andıran
odaların yapımı mas­
tabalar görünümün­
dedir. "Mastaba" adı
buradan kaynaklanı­
yor. Mastaba İ . Ö . Mezarlardan bir görünüm
2850-2650 tarihleri
arasında Abydos' ta yaptırıldı. Kral mezarlarının dışında
ölüyle ilgili eşyaların bulunduğu odalardır. Bunlar yeral­
tında bulunuyordu. Odalara bir kuyudan girilir. Ölü gö­
müldükten sonra da o kuyu molozlarla kapatılırdı. Bu da
ölünün artık insanlar tarafından rahatsız edilmemesini
işaret ediyordu . Duvarlar boyalarla kaplıydı. Çeşitli ayin­
ler yapılarak ölüye olan son görev yerine getirilirdi. Du­
varlarda Nil kıyısında yaşayan insanların günlük yaşam­
larından örnekler çizilirdi.

Mata-f-em-seshet: " Ateşli gözler ya da yakıcı bakışlar" an­


lamında betimlendi. Mısır'm Ölüler Kitabı'nda ruhun
yargılanması sırasında "Maat" ın salonunda görevli olan
42 tanrıdan birinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirü­
sü' nde bu tanrının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak
zorundadır. Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma
konumunu bilmesi zorunludur. Papirüste " . . .Sekhem' den
(Letopolis) geleni selamlarım, kimseyi aldatmadım . . . "
şeklinde tanıtılır. Ruh salonunda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı. 22 91
<111 A'dan Z'ye MISIR
Matai: Eski Mısır dilinde "Halat, lif ya da iplik" anlamında
tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde benzerliği de "Keten,
kenevir ipi" anlamına gelen " Mau" olarak incelendi.
Matariye: (Matariya-el) Aşağı Mısır' da köy. Eski Heliopo­
lis'in yakınında bulunur. Dikilitaş ve Meryem ağacının
bulunduğu yer. Aynı adla bir kent de Aşağı Mısır' da
(Dek-kaliyye ili) Menzele Gölü kıyısındadır. Balıkçılık
ilerlemiştir.
Mazghuna: Mısır' da bir kral . Adına iV. Hanedan dönemin­
den kalma olduğu ihtimali verilen taş yığını bir piramit
yapıldı. Harabe halinde olan bu piramit hakkında yeterli
bilgi bulunamadı. Piramidın adını taşıyan bir kralın ya­
şamış olduğu söylenir. Bu kralın XIII. Hanedandan
Nefrusobk, ya da Xll. Hanedandan Amenemhat olup ol­
duğu tartışılıyor. Bazı kaynaklarda da piramidin adından
söz edilir, ancak harabeleri dahi bulunamamış olan bu pi­
ramitten açıklamalar bile yapılır.
Mead: (El-mead) Mısır' da eski dönemlere ait eserlerin bu­
lunduğu arkeolojik bir alan. Kahire'nin yakınında yer alır.
Bu bölgede bakırtaş dönemine ait bir yerleşim yerinin ka­
lıntıları bulundu. Bulunanlar arasında Mısır hanedanlar
dönemindeki yaşamdan önceki zamanlarla ilgili belgeler
vardı.
Meçer: il. hanedanlar döneminde devlet memuru. Mezarı
Sakkara' da bulundu. Mezar duvarında hanedanlık ile il­
gili yazıları var. Krallık ile ilgili yakınlık derecesinin az
olduğu tahmin ediliyor.
Medinet el-fayum: Fayyum ilinin merkezi olarak bilinen Mı­
sır' da bir kent. Firavunlar döneminde Şedet'ın, Ptolema­
ios dönemindeki Arisone'nın ve Yunanlıların Krokodilo­
polis'i üzerine yer alır. Orta İ mparatorluk dönemine ait ve
Ramses il tarafından yaptırılan " timsah-tamı" olarak be­
timlenen Sobek' e adanan bir tapınak bu kentte yer alır.
A'dan Z'ye MISIR �

Tapınağın harabelerinde birçok papirüs metni ele geçmiş­


tir.
Medinet el-fayyum: Fayyum ilinin idare merkezi olarak bi­
linen yukarı Mısır' da bir kent. Bu kent Şedit adıyla kurul­
du; daha sonraki yıllarda Krokodilopolis ve Arsinoe adla­
rını taşıdı. Burası Ptolemaioslar döneminde gelişti ve zen­
ginleşti.
Medinet Ha bu: (Medinet abu) Bati Teb' de bulunan Ramses
II'in mezarına günümüzde verilen ad . Bu tapınak pişme­
miş tuğlalardan yapılmış karmaşık ve aynı zamanda da
dinsel bir yapıdır. Medinet Habu kale-tapınak şeklinde
bir yapıdır. Giriş kapısı Mısır mimarisine özgü askeri me-
tinlerle süsl enmiş. Burada
Ramses II'ye ait bir saray
da ortaya çıkmıştır. Bulu­
nan metinler ve belgeler
araştırmalar için önemli bir
nitelik taşır.
Medinet madi: (Medine Madi)
Mısır' da arkeolojik bir yer.
Medinet el Fayyum'un ya­
kınındadır. Yunanlılar bu­
raya " Narmuthis" adını
taktılar. 1936 yılında Milano
Ü niversitesi adına Vaglia-
no' nun başkanlığında bir ekip burada kazılara başladı. Bu
kazılar sırasında Mısır'ın en eski tapınağı gün yüzüne çık­
tı. Bölgede timsah-tanrı olarak betimlenen Sobek, tarımı
koruduğu söylenen yılan-tanrıça Renenutet (Ermut) ve
şahin başlı olduğu tanımlanan Horus' a adanmış bir tapı­
nak bulunur. Bu tapınak üçlü tanrı olarak incelemeye
alındı. Orta krallık döneminin firavunları Amenemhat III
ve Amenemhat iV tarafından yaptırıldığı belgelendi. Mi-
marisi ender yapılardandır. Kazılar sırasında papirüsler 23 1 j
� A'dan Z'ye M IS IR
de bulundu. Ptolemaioslar döneminde eklemeler yapıl­
mışsa da özelliğinden bir şey kaybetmemiştir. Bir süre ka­
zılara ara verildikten sonra 1966 yılında yeniden başlandı.
Medini: Osmanlılar döneminde Mısır' da bastırılmış gümüş
sikkelerin adı. Melik Müeyyet tarafından bashrılan bu kü­
çük gümüş sikkeler daha önce halk arasında " midi" ola­
rak bilinirdi. Zamanla bu sikkeler benimsenerek para an­
lamında olan "Medini" olarak ad değiştirdi.
Medj : Hiyerogliflerde on sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
şık adı olarak tanımlandı.
Medyum: Mısır' da bir köy. Gize ilinin güneyinde yer alır.
Burada 111. Hanedan döneminden kalma bir piramit bu­
lunur. Piramit (III Han.) Firavun Huni tarafından yaptı­
rılmıştır. Bu piramidi daha sonra IV. Hanedan döneminde
Firavun Snefru çeşitli değişiklikler yaparak düzenli bir
konuma getirmiştir. Çevredeki mezarlarda önemli arkeo­
lojik bulgular elde edildi. Prens Rahotep ile karısı Nof­
reit' in cenaze törenini gösteren mezar duvarındaki ka­
bartmaları önemli ipuçları verdi. Aynı sahneler Nefer­
maat ile karısı Itet'in mezarındaki kabartmalar için de ge­
çerlidir. Bunlar Mısır' daki Kahire Müzesi' nde koruma al­
tına alındılar.
Mefetse ger: Mısır' da tapınılan bir tanrıça. Krallar Vadisi' ni
koruyan bir tanrıça olarak tapınıldı.
Mehen: Yılan tanrı şeklinde ifade edilen bir Mısır tanrısıdır.
Apep ile ilişkisinin olduğu şeklinde açıklamalar var. Belge
yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği hakkında
daha fazla bilgi verilemiyor.
Mehen: Eski Mısır dilinde " Doğrulmuş, vücuda getirilmiş,
hasıl olmuş" anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılı­
ğı ise"Doğrulmuş, oğul vücuda getirilmiş" anlamına ge­
1 232 len " Mehen" olarak incelendi.
A'dan Z'ye M ISIR llıı-

Mehturat: Mehet-Weret, Mehet-Uret-Mehurt adlarıyla da ta­


pınılan bir Mısır tanrıçasıdır. Mehturt olarak yazıldığı da
görülür. Eski zamanın sular ve sellerin tanrıçası şeklinde
de ilgi gördü. Bir inek şeklinde betimlenen bu tanrıça ile
ilgili, ineğin iki boynuzu arasında taşıdığı bir güneş dis- .
kiyle tapınılarak tasvir edilirdi.
Mehet-Weret: (Bak Mehturat.)
Mehet-Uret: (Bak Mehturat.)
Mehurt: (Bak Mehturat.)
Mehturt:(Bak Mehturat.)
Meyr: Yukarı Mısır'da bir köy. Eski Kis'e (Cusae) 8 km.
uzaklıktadır. Metropolis'te Orta İmparatorluk döneminin
prensi "Veh-hotep" ya da " Uh-hotep" in kaya mezarı bu­
lunur. XII. Hanedan dönemi ustaları tarafından yapılan
Amenemhat dönemindeki Senbi'nin mezarındaki süsle­
meler canlı sahneler gibi algılandı.
Meketra: Deyr-ül-Bahri'de bir mezar
alanı. Burada Amenemhat III ile Se­
sostris III' e ait heykelcikler bulundu.
Meketre: İ . Ö . 1957-1945 tarihlerinde XI.
Hanedan döneminin başarılı kralla­
rından Mentuhotep il' in (Mentuhotep
il) yetenekli müsteşarı (Bakanı) .
Memfis: Hiyerogliflerde " Het-ka-Ptah"
olarak bilinir. Memfis bazı kaynaklar­
da " Mennefer" adıyla da anılmaktadır.
Aşağı Mısır' ın hem idare ve hem de
dini merkeziydi. Bu kentin tarihinin
İ . Ö . 2920 civarında olduğu tahmin
ediliyor. (Menfis ya da Memphis) Es- Memfis kentinde bir sfenks
ki Mısır' da tarihi zenginlikleri çok
olan bir site. Firavunların başkenti
olarak bilinen arkeolojik bir alandır. Memfis sözcüğü Pepi
I'in " Piramit kenti"nin Mısır' daki adı olan " Men- 2 33 1
-11111 A 'dan Z'ye MIS IR
nefru"nun (Pepi) nin Yunan dilindeki söyleniş biçimidir.
Bu durumda Memfis eski bir ad veya kentin adı değildir.
1. hanedan dönemindeki firavunların başkentlerinin adı,
araştırmacıların notlarından Menes (Merinarı) zamanında
"beyaz duvarlar" anlamına gelen "Anbuhec" ya da"
inebhec" dir. Orta krallık döneminde ise iki Mısır'ın bir­
leşmesinin simgesi olarak düşünüldüğü için "Anh-tavi"
sözcüğü uygun görülmüştü. Kral Menes'in halefi olan
Athothis Memfis' teki ilk sarayı yaptıran kişi olarak tarihe
geçti. Bütün İ mparatorluklar döneminde başkent olarak
kaldı. Orta İmparatorluk dönemindeki firavunlar buna
paralel yeni bir kent kurdular. Kentin yerel tanrısı ise
Ptah'tı. Ptah'ın tapınağı Tanrı Ra'nın tapınağı kadar gör­
kemliydi. Bir kısım firavun Tanis' e yerleşmişse de Ram­
sesler döneminde bu kentte Ptah dinini yaymak için ol­
dukça çaba göstermişlerdi. Burada Apis, Ptah ve Sera­
peurn başlıca tapınaklardı. İ skenderiye, Arap sitesi ve
Fustat (eski Kahire) ın kurulması kentin çöküşünü sağla­
mış oldu.
Memnon kolosları: (Memnon heykelleri) Firavun Amenofis
III'ün Teb' deki "Amenofium" olarak adlandırılan meza­
rının önündeki 15 metre yükseklikteki dev heykellere ve­
rilen bir ad. Kumtaşı kayalarından tek parça olarak yapı­
lan bu heykeller dünyanın yedinci harikasından biri ola­
rak biliniyor. Yunanlılar bu heykelleri kahramanları Tit­
honos ile Eros'un oğlu olan "Memnon" ile özdeşleştirdik­
leri için "memnon" sözcüğü koloslara eklenmişti. Bu hey­
kellerden biri İ . Ö . 27 yılında bir depremde hasar görmüş­
se de Septimius Severus tarafından onarıldı.
Memphis: (Bak Memfis.) Nilos Irmağıyla aynı adı taşıdığı
söylenen tanrının kızıdır. Epaphosla evlenerek Libye'yi
dünyaya getirdi. Kadmos. ailesinin de atasıdır. Onun onu­
runa firavunların başkentine adı verildi.
Menei: (Bak Menes.)
1 2 34 Menena: Mısır kral ailesinde yer alan soylu bir kişidir. Göre-
A'dan Z'ye M I S I R �

vi hakkında belgeler bulunmadı. Mezarı Luxor' da bulun­


du.
Menes: (Helenleştirilmemiş adı Menei) Genellikle tarihçiler
bu kralın Tinitler dönemi olarak bilinen I. Hanedan dö­
neminde hükümdarlık yaptığı kurucu ve ilk kral olduğu­
nu söylüyorlar. Menes " Aka, mene, mini" olarak da anılır.
Hanedanın ilk kralıdır. Tinitler için de "Tinis ya da This"
diye hitap ederlerdi. Şahin adlı bir kuşla betimlenir. İ . Ö .
3315 tarihleri civarında hüküm sürdüğü söyleniyor. ( İ . Ö .
3197 tarihinde birleşenler de var.) Bir baraj yaptırarak
bölgeyi oturur hale getirdi. Memfis'in kalesini güvence
olarak kullandı. Araştırmalarda bu kralın Narmer ya da
Aha olabileceği ihtimali ağırlık kazanıyor. Bu kralın
Memfis ovasını kurutarak "Beyaz duvar" olarak bilinen
koruma seti ile Tamı Ptah'ın tapınağını yaptırdığı söyle­
nir. Abydos ile Memfis onun için büyük bir güçtü . Kuzey
ve Güney Mısır topraklarında yaşayanların sosyal yaşam­
larını dengelemek için "krallık şehri" olarak bugün ad­
landırılan bir merkez kurdu . Başkenti de Menfis "Mene­
fer" olarak adlandırdı. Bu kral aynı zamanda düşmanla­
rına komplo kurup zehirlemek için " zehir çiçekleri" yetiş­
tirdi. Bununla ilgili çalışmayı belge niteliğini taşıyan tab­
letlere geçirdi.
Meneptah: (Bak Merneptah.)
Menheperre: 1458-1426 tarihlerinde XVIII. Hanedanın Mısır
Kralı Thutmosis III' ün Manheton listesinde Mısır dilinde­
ki adıdır.
Menheperre: İ . Ö . 672-664 tarihlerinde XXVI. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Nekho I'in Manheton listesindeki adı.
(Bak Nekho I.)
Menheprurre: İ . Ö . 1400-1390 tarihlerinde XVIII. Hanedanın
Mısır Kralı Tuthmosis IV' ün Manheton listesinde Mısır
dilindeki adıdır. (Bak Tuthmosis IV.) 2 351
-1111 A'dan Z'ye MISIR
Menhit: (Ya da Menhurit) Mısır tanrıçasıdır. Menchit adıyla
da tapınıldı. Bu tanrıça dişi aslan şeklinde betimlenerek,
savaş tanrıçası olarak tapınıldı. Cennetin çok eski inek gö­
rünümlü bir tanrıçası şeklinde belirtilmektedir. Ra ile
İsis' in öyküsünü içeren Turin papirüsünde bu tanrının
adı geçmektedir. Metinde " . . . Ra başına gelenleri İ sis' e
tekrar anlattı ve şunları da sözlerine ekledi . 'Sudan daha
soğuğum, ateşten daha sıcak. Bütün vücudum terliyor.
Bedenim titredi. Gözüm hareketsiz. Gökyüzüne bakamı­
yorum. Yüzüm suyla kaplandı tıpkı sel zamanında oldu­
ğu gibi.' Sonrasında ise İ sis şöyle söyledi 'Baba, bana adı­
nı söyle, çünkü kendi adını söyleyen yaşar' Ra'nın cevabı
ise şu oldu; 'Ben cennetin ve yeryüzünün yaratıcısıyım.
Dağları ve üzerinde yaşayan her ne varsa hepsini ben bir
araya getirdim. Suları yarattım. Görünür olsun diye Men­
hurit'i yarattım. Kamutef'ı yarattım. Cenneti ve ufkun iki
saklı tanrısını yarattım. Tanrıların içine ruh yerleştirdim.
Gözlerimi açtığımda ışık olur; gözlerimi kapadığımda ise
karanlık. Bir sözümle Nil'in suları görünür, kabarır. Ben
o'yum. Tanrıların bilmediğiyim, saatleri ben yaparım.
Günleri ben yaratırım. Yılı ben başlatırım . . .
"

Menchit: (Bak Menhit.)


Menthu: Mısır tanrılar mitolojisinde adı geçen bir tanrıdır.
Mentu, Monto, Month adlarıyla da tapınıldı. Doğan ba­
şıyla betimlenen bir başka savaş tanrısı olduğu anlatılır.
Mentu: (Bak Menthu.)
Menkheperre: Pinecep I'in oğlu. Babası tarafından Teb' de
rahiplerin en büyüğü olarak atandı.
Menkauhor: İ . Ö . 2419-2411 tarihlerinde (Bazı kaynaklarda
İ . Ö . 2487-2348 olarak ele alınmış.) V. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Din işlerine ağırlık vererek bir güneş tapı­
nağı yaptırdı. Halefi Cedkare' ydi. Döneminde özellikle
Osiris inancı yükseldi. Mısır halkının o dönemdeki inanç-
A'dan Z'ye MISIR �

larına göre kral öldükten sonra Osiris' e dönüşeceğine gö­


re başka tapınaklar yapmak anlamsızdı. Döneminde hey­
kelcilik sanatı gelişti. (Bazı kaynaklarda Menkauhor adı­
nın ele alındığı ve dönemlerinin de İ . Ö .2465-2323 ya da
İ . Ö .2396-2388 tarihleri olduğu görülür.)
Menkaure: İ . Ö . 2510-2491 (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 2490-2472
olarak ele alınmıştır.) tarihleri arasında il. Hanedanın Mı­
sır kralıdır. Manheton listesinde Mısır dilindeki adıdır.
Menmaatre: İ . Ö . 1290-1279 tarihlerinde XIX. Hanedan dö­
nemi Mısır kralı Seti I' in Manheton listesinde Mısır dilin­
deki adı. (Bak Seti 1.)
Menena: (Ya da Menna) XVIII. Hanedan dönemi Mısır kralı
Thutmosis IV'ün yazıcısı olarak görev yapan yetenekli bir
memurdu. Gök bilgini ve arsa müfettişi olarak bilindi.
Teb'in soylu ailelerindendi. Mezarı krallar vadisinin gü­
neyinde bulundu.
Menet Gerdanlığı: Eski Mısır tarihinde tören gerdanlığı . Bu
gerdanlık cenaze törenlerinde takılırdı. Aynı renkte birkaç
dizi inciden yapılırdı. Gerdanlık ilk önce Tanrıça Hathor
daha sonraki dönemlerde ise tanrıça İ sis ve Nepthys gibi
tanrıçalar tarafında da kullanıldı.
Menka: Eski Mısır dilinde "Yaratmak, biçim vermek, oluş­
turmak" anlamında tanımlandı. Maya dilinde sözcük kar­
şılığı ise "Yapmak, imal etmek" anlamına gelen "Menta"
sözcüğüdür.
Menkh: Eski Mısır dilinde " İ şçi" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise " İ şçi, sanatkar" anlamına gelen
"Men" sözcüğü olarak incelendi.
Menmaatre setepenptah: İ . Ö . 1104-1075 tarihlerinde XX.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Ramses XI' in Manhethon' un
listesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Ramses XI.)
Menourit: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda tanrısal inek olarak bi­
linen kutsal bir hayvan. Ölüler tanrıların dünyasına onun
sırtında girerler. 2 3 71
<1111 A 'dan Z'ye MISIR
Menufiye ili: Aşağı Mısır' da deltanın en yüksek noktasında
kurulmuş bir kent. İ dare merkezi "Şebin el-kom" dur.
Mentu: (Ya da Montu) Mısır tanrısıdır. Şahin başlı ola­
rak tanımlandı. Başında güneş kursu bulunan bir baş­
lık takar. Başlığın yanlarında da iki tüy bulundurur.
Önce güneş tanrısı olarak tapınıldı. Daha sonraki dö­
nemlerde savaş tanrısı olarak anıldı. Tapınma şekline
göre şahin ya da boğa başlı olarak betimlendi. Gerile­
me döneminde ise Armant'ın Bukhis boğasıyla ilişkili
olmasından dolayı saygı gördü. Önceleri Hermontis'le
Teb bölgesinin tanrısıyken Orta İmparatorluk dönemi
sırasında yerini Amon' a bıraktı.
Mentuehmet: XXV. Hanedan (İ . Ö .712-664) Mısır kralı
Taharka döneminde Teb şehrinin efendisi. Aman ra­
hibi olarak kralın Yukarı Mısır' daki en güvenilir valisi
olarak görev yaptı. Aynı zamanda da Psam-tek 1, Her-
Mentu 'nun mopolis' ten Elefantine'ye kadar olan bölgeyi onun de-
h i r hPı1kPli
denetimine verdi.

Mentuhotep: (Ya da Montuhotpe) "Tanrı Mentu (Ya da


Montu) hoşnut olsun" anlamında kullanıl­
dı. XI. hanedan döneminde ( İ . Ö . 2040-1991)
, -� (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 2081-1938 olarak ele
::=::>

·�··
alınmış) birçok krala verilen ortak ad. (Bak
Montuhotep.)
Menuf: Aşağı Mısır' da bir kent. İ nsanları
tarım işleriyle uğraşan bu kent Kahire'nin
yakınındadır.
Menpehtire: İ . Ö . 1292-1290 tarihlerinde
XIX. Hanedan dönemi Mısır Kralı Ramses
Kral Montuhotep'in hiyeroglıj I'in Manheton listesindeki adı. (Bak Ramses
yazıyla adı. 1.)

Menx: Eski Mısır dilinde " Oluşturma, yapma, vücuda getir­


j2 3 8 me" anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise
A'dan Z'ye MISIR ..,.
"Yapma, oluşturma, vücuda getirme" anlamına gelen
"Menchahal" sözcüğüdür.
Menzele: (Ya da Manzala gölü) Nil Deltası'nda bir göl. Dim­
yat ile " Port-Said" arasında yer alır. Göldeki adacıklarda
tarihi harabeler yer alır.
Merikare: İ . Ö . 2160-1980 tarihleri arasındaki IX ya da X. ha­
neden dönemi Mısır kralıdır. Krallığı ve siyasal kişiliği
hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Merenre: Merenre "Nemtyemzaf" olarak da bilindi. (Mısır
dilinde "An Tiem Saf" olarak kayıtlara geçti.) İ . Ö . 2323-
2150 tarihleri arasında Mısır' da hüküm sürmüş VI. Hane­
dan kralı. İ . Ö . 2255-2246 tarihlerinde hüküm sürdü. (Bazı
kaynaklarda İ . Ö . 2284-2270 - İ . Ö . 2348-2198/ İ . Ö . 2348-
2320 olarak ele alınmış) . Kral Pepi'nin oğludur. Babasının
döneminde savaş lideri olan Uni'yi Yukarı Mısır'a Müfet­
tiş olarak tayin edince sansasyona yol açtı. Kısa sürede bu
görevinden tekrar normal görevine atanır. Merenre' nin
veziri Elephantineli Harkuf ile birlikte Nübye bölgesinin
içlerine kadar girdi . Merenre genç yaşta ölünce üvey kar­
deşi Pepi II "Neferkare" krallık koltuğuna geçti.
Mereruka: İ . Ö . 2348-2320 tarihleri arasındaki hanedan dö­
neminde yaşamış Mısır Kralı Teti'nin veziri ve damadıdır.
Onun Teti Piramidi'nin yanındaki memurlar mezarlığın­
da olan mezarındaki buluntular son derece önemlidir. Süs
eşyaları ve belgeler dönemini biraz aydınlattı. Mezarı 33
odalıydı.
Meret: Mısır mitolojisinde adı geçen bir tanrıdır. Mert adıyla
da tapınıldı. Bu tanrıçaya Mısır tanrılar mitolojisinde "şar­
kı, dans ve mutluluğun tanrıçası" olarak tapınıldı. Mısırlı
gençler arasında da son derece popüler bir tanrıça olduğu
anlatılır.
Mert: (Bak Meret.)
-.ııl A'dan Z'ye MISIR
Meretseger: Mertseger adıyla da tapınıldı. Kobra yılanı şek­
linde betimlenen bir tanrıçadır. Bu tanrıçaya Teb' de tapı­
nıldı. Genellikle başının etrafında halka yapmış bir kobra
yılanı şeklinde tasvir edilir. Mezarların koruyucu tanrıçası
olarak ilgi gördü.
Mertseger: (Bak Meretseger.)
Merit: Mısır' da müzik ve eğlence tanrıçası.
Meritneit: (İ . Ö . 2920 civarı) 1. Hanedan döneminde adından
sıkça söz edilen Mısır kraliçesiydi. Kral Çer' in karısı ol­
duğu da söylenir. Dijet'in annesi. Krallar gibi kendisine
Abydos ve Sakkara' da mezar tapınakları yaptırdı.
Mer: (Asyüt ili) Yukarı Mısır' da bir kent. İ l kıyısındadır. Mı­
sır'ın eski tarihinde Kuş Hanedanı'na ait yeraltı mezarlı­
ğının bulunduğu yerdedir.
Merimde: Mısır' da "Beni-saleme" yakınında bulunan arkeo­
lojik bir alan. En eski yerleşim yerlerinden biridir. Nil'in
Rozet kolu yakınındadır. Bu arkeolojik yer H. Junker tara­
fından bulundu. 1928 / 29 yılında ise İ sveç ve Almanların
ortak ekipleri tarafından kazılarak incelemeye alındı. Se­
ramikten yapılmış eşyalar bulundu. Mezarlarda tahıldan
başka bir şey bulunmadı. Yapıların da üç değişik mima­
riyle yapıldığı anlaşıldı.
Mermire: XIX. Hanedan dönemi Mısır Kralı Amenmesse' nin
Manheton listesindeki adı. (Bak Amenmesse.)
Meriaton: Akhenaton (Amenofis iV) 'ün kızlarından biri.
Merneferre: XIII. Hanedan Mısır Kralı A ye' nin Manheton
listesindeki adıdır.
Merneptah: (İ . Ö . 1235-1224) Ramses II'nin 30'ncu oğlu oldu­
ğu söyleniyor. (Bak Mineptah.)
Meroe: Sudan' da bir kent. İ . Ö . VI. yüzyılda Kuş Krallığı'nın
başkentiydi. Bu krallık önceleri Mısır' a bağlıydı. İ . Ö .
633'ten sonra bağımsız oldular. Burada tuğladan örülmüş
1240 küçük piramitler var. Mısır ve Helenistik dönem sanatının
A'dan Z'ye MISIR �

etkinlikleri görülür. Meroe uygarlığına ait çeşitli belgeler


bulundu.
Meskhenet: Mısır' da doğum ve ebeliğin tanrıçası olarak bi­
linir. Arkologlar tarafından yapılan incelemelerde pira­
mitlerdeki pilonların üzerinde insan başlı dikdörtgen şe­
killi iki obje bulunmuştur. Bu objeler "Shai" ve " Renenet"
olarak belirtildiler. Meskhenet adıyla da tapınıldı. Shai ile
Renenet'in de Mısır' da tapınılan birer tanrıça olduğu
tahmin ediliyor.
Meskhenet: (Bak Meskhent.)
Mes: Eski Mısır dilinde "Vulva" anlamında bir sözcük olarak
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Vulva" anlamına
gelen "Mah" " sözcüğüdür.
Mes-em - neter: Kimin tarafından yazıldığı belgelenmeyen
bir papirüs. İ . Ö . 4266 tarihinde yazılmış olduğu tahmin
ediliyor. Güney Mısır'ın güçlü Kralı Hesepti (Bu kralın
gerçek adı henüz bilinmiyor.) döneminde "ilahi Hennu
kayığı" ndaki türbenin kaidesi üzerinde bulunmuştur. Bu
hiyeroglifli yazmanın okunması için temiz ve günahlar­
dan arınmış olma koşlu metinin kendisinde yer almakta­
dır.
Messuı: (Bak Amenmesse.)
Mert: Senvosret III'ün kızlarından biridir. Mastabası Dah­
sur' da babasıyla Amenemhat II'nin yaptırdığı piramidin
bahçesindedir.
Metyen: III. Hanedan kralı Zoser döneminde kralın bir me­
muru. Mezar eşyalarının arasında memurların yaşamıyla
ilgili önemli buluntular elde edildi. Bu buluntular Kahire
Müzesi'nde koruma altındalar.
Mezar: Ölünün gömüldüğü yer. Gömüt. Mezarların tepesin­
de anıt niteliğindeki tepelik. Örneğin Turgut Özal'ın me­
zarı, Adnan Menderes' in mezarı bu görünümdedir. Mısır
mezarlarında her zaman gizli odalar bulunurdu . Bu oda- 24 1 1
-4111 A'dan Z'ye MISIR

larda ölünün ölümden sonraki yaşamında kullanıcağı eş­


yaları ve yiyecek maddeleri depolanırdı. Maddesiz ve so­
nuz olarak kabul edilen " Ka"nın dayanağı mumya bu
odalara gömülürdü. Ayrıca mezar odasında bir de masa
vardı. Bu masada ölü yakınlarıyla rahipler ayinler yapar­
lardı.
Mezarlık: Mezarların toplu bulundukları yer. (Gömütlük,
Sinlik ve Kabristan olarak da bilinir.) Mısır' da Nekropo­
lislerin önemi oldukça büyüktü . Ö lülere tapınılırdı. Mısır­
' daki bu gelenek Yunanlılardan başlayarak Roma' ya ka­
dar sıçradı. Mısır' da mezarlıklar yeraltı galerilerinden
oluşurdu .
Mısır: Günümüzdeki resmi adı
Mısır Arap Cumhuriyeti olan
Eski Mısır'ın Nil Deltası'na do­
ğal felaketlerden kaçarak gelip
yerleşen insanların gösterdiği
olağanüstü çabalarıyla bugün
inanılmaz dev eserlerin yaratı­
lacağını kuşkusuz hiç kimse
düşünemezdi. Nil Delta­
Haşepsut tapınağından bir görünüm sı'ndaki ıssız çöllerin Thot
adında Atlantis kökenli bir
bilgenin, Mu kıtasının doğal felaketler karşısında sulara
gömülmesiyle, bölgeden göç eden ve beraberinde getirdi­
ği adamlarıyla konakladığı yer olduğu arkeolojik bulun­
tular ve jeolojik katmanlar sonucu açıklanmıştır. Mısır' ın
krallık olmadan önceki ıssız yaşamı, yani Nil Deltası'na
Thot ve adamları gelmeden önce hiçbir ezoterik yelpaze­
nin bulunmadığı belgelerle kanıtlanmak istenmiştir. Çün­
kü yaşamın son derece zor koşullar al tında başladığı Nil
Deltası'nın ataları geldikleri platodan beraberindeki ezo­
terik bilgileri de Nil Deltası'na yükleyerek Mısır kumları­
1242 nı bugün ezoterik bir haritaya taşımayı başarmışlardır.
A'dan Z'ye MISIR ...,.
Thot, Nil Deltası' na göç ettiği zaman kolonisinde "Osiris"
adlı bir bilgenin düşüncelerini de beraberinde getirmişti.
Bir taraftan bölge yaşanacak duruma getirilmeye çalışılı­
yordu, diğer taraftan da tanrısal inancın sembolü olan
ezoterik yaratılışı yerleştirmeye çalışıyordu. Herşey ta­
mamlanmış, evler kurulup, ortam yaşanacak duruma
geldiğinde Thot'un düşüncelerine inandığı Osiris kültü­
nün yaygınlaşması da ilk piramidin temellerini atmasıyla
başlar. Bu inanç sonraki krallar tarafından yeryüzünün en
kutsal inancı haline getirilmiş ve devasa tapınaklar yaptı­
rılmıştır. Bu tapınaklara da arkeolojik kazılar yapanlar
" Piramit" adını vermişlerdi. Yunanlılar bu kente "kara
toprak" adını takmışlardı. Hiyerogliflerde de "ta-mera"
olarak anılmıştır. Ciritte Schliman tarafından bulunan bir
tablette " . . . Mısırlılar 'Misar' ın soyundan gelmektedirler.
Misar tarih tanrısı Thot'un çocuğuydu. Thot ise Atlantisli
bir rahibin göçmen oğluydu. İ lk tapınağını Sait' e kurdu.
Ve orada anavatanın bilgeliğini öğretmeye başladı ... " şek­
linde notlar yazılıydı. Acaba Mısırlıların soyu Atlantis kı­
tasındaki felaketlerden kaçan bir halka mı dayanıyordu.
Mısr'ın dünya literatüründe de adı iki anlamda kullanıl­
maktadır. Eski Mısır dilindeki adı olan Kopt (Bu sözcü­
ğün Kemet sözcüğünün kökünden türetilmiş olduğu be­
lirtiliyor.) ve İbranilerin "Mizraim" sözcüğünden türetil­
miş olduğu öne sürülen "Mısr" dır. Hititler metinlerinde
Mısır için "Miziri" adını kullanmışlardı. Avrupa dillerine
de El-Kopt sözcüğü kök alınarak geçmiş olduğu ifade edi­
liyor. Araştırmacılar Türk diline Mısır adının geçmesini
de "Mısır buğdayı" olarak bilinen tahılın daha sonraki yıl­
larda "Mısr" sözcüğüne ses uyumu nedeniyle sadece
"Mısır" adı uygun görülerek kullanılmıştır. Nil Nehri'nin
her iki yakası, Akdeniz ve Kızıldeniz yakınında Afri­
ka'nın kuzeydoğusunda yer alan bir devlet ve 1 milyon
metrekarelik alana sahip olan bu ülkenin başkenti Kahire, 2 43 j
� A 'dan Z'ye MISIR

resmi dili ise Arapçadır. Mısır topraklarının çoğu kuraktır


ve kayalıklar yer alır. Kışın yağışlı bir iklime sahip olan
bölgenin güneyine doğru gidildikçe sıcaklık oranı artar.
Bu kentin uygarlık tarihi ancak yakın dönemlerde ince­
lendi. _ Dönemin başkentleri ise Hierakonpolis ile Ne-
heb' di. Burada Neheb (Nehetti) adında bir de
tanrıça vardı. İ . Ö . 3200 yıllarında Hierakonpo­
lis'li olduğu tahmin edilen Narmer, Nil Delta­
sı'ndaki iki krallığı birleştirdi . Bu krallıklar yu­
karı ve aşağı Mısır olarak bilinirdi. Yukarı Mı­
sır'ın başkenti Hierakonpolis' ti. Bu kentte yaşa­
yanlar "akbaba-tanrıça" olarak betimlenen tan­
rıça Nehetti'ye taparlardı. Nehetti beyaz bir taç
takardı. Aşağı Mısır' ın başkenti ise Buto olarak
bilinirdi. Bu kent de "yılan-tanrıça" olarak be­
Mısır'ın bugünkü sembolu timlenen Uto'ya tapardı. Uto kırmızı bir taç
takmış olarak tanınırdı. Yunan dilinde
"Pskhent" olarak geçen iki taç için Mısırlılar " iki güçlü"
diyorlardı. Narmer, Manheton'un çizdiği şemaya göre 30
hanedanlı ve İ . Ö . 330 yılında Büyük İ skender Mısır' a gir­
meden üç bin yıllık firavunların ilk kralıydı. Narmer iki
Mısır'ı birleştirdikten sonra başkenti olan Tis'i, Abydos
yakınlarında kurdu. Bu hanedanlar hakkındaki bilgiler;
Abydos, Sakkara ve Hilvan (Aşağı Mısır) daki buluntu­
lardan öğrenilmiştir. Narmer'in delta kıyısında yeni
Memfis kentini kurduğu tahmin edilmektedir. Tinit dö­
nemi olan İ . Ö . 3200-2778 arasında tarım ve hayvancılığın
ilerlemesiyle beraber tanrısal nitelikli monarşik düzenin
de ilkeleri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. III. hanedanın ilk
kıralı (İ . Ö . 2778-2420) kral Coser'di. Kral Coser'in mimarı
ise İ mhotep'tir. Memfis'i başkent olarak seçti. III ve il. ha­
nedanlardan günümüze Sakkara' da, Gize' de, Meydum,
Abusir dışında görkemli Keops, Kefren ve Mikerinus ya-
j 2 44 pılarının adları ve o adların ait olduğu mezarlar sıralandı.
A'dan Z'ye MISIR �

IV-1. hanedanlar döneminde firavunların kurduğu mo­


narşik sistem Mısır topraklarına tam olarak yerleşti. Kral
Snefru, kralın güvendiği ve kral adına adaletli kararlar
veren bir vezir atadı. Güneş Tanrısı Ra'ye inanıyor ve onu
devlet dini olarak görüyorlardı. VI. Hanedanlar dönemi­
nin firavunlarından Teti, Pepi 1 ve Pepi il yönetimlerinde
nedimeler ve gözdelere ayrılan verimsiz zamanı fırsat bi­
len halk ayaklanarak uyarı sinyali verdi. Bu da hanedan­
ların yavaş yavaş güçlerinden yoksun olabileceğini hatır­
lattı. VII. ve VIII. Hanedanlar döneminde ayaklanmalar
daha da çoğaldı. Ülke istilalar ve bir nevi anarşik ayak­
lanmalarla karşı karşıya kaldı. El-feyyum' daki (Herakle­
polis) IX. ve X. Hanedanlar döneminde oligarşik sistem­
deki kralların pekişmesi yüzünden ayaklanmalar bu ha­
nedanda da devam etti. XI. hanedanlar döneminde Teb
prensleri ülkenin birliğini korudular. Hanedanın kralları
An tefler ve Montuhotepler Amon' a öncelik tanıyan Mısır
tarihinin ilk hanedanları oldular. XII. hanedan kralları
Amenehmatlar, Sesostristler başkentlerini Lişt' e taşıdılar.
Onlar da Amon'u benimsediler. Firavunlar artık tanrı ile
insanlar arasında arabuluculuk yapan biri olarak görüldü.
XIII. ve XII. hanedanlar döneminde firavunların zayıflığı
istilacıların işine yaramıştı. Hayksoslar yavaş yavaş kral­
lığı ele geçiriyorlardı. İ stilacılar XV. ve xvı . hanedanlar
döneminde de baskılarını sürdürdüler ancak yukarı Mı­
sır' a dokunamadılar. Ara dönemde Kames, Ahmosis
Hayksoslarını Mısır topraklarından kovdu. Avaris'i ele
geçirdiler. XVIII-XX. hanedanların krallık sarayları Luk­
sor' daydı. Başkent olarak Teb'i seçtiler. Adı geçen hane­
danlar döneminde yönetimdeki firavunlar monarşinin al­
tın çağını yaşadılar. Amenofisler, Totmosisler, Seti, Mi­
neptah ve Ramsesler ülkesi için çok çalıştılar. XXI. Hane­
danın kurucusu Smender'di. Aynı dönemde Teb'de bir
yönetim daha ortaya çıktı. İ stilacılar ve birçok yabancı 245 1
A 'dan Z'ye MISIR

hanedanlar yüzünden gerileme dönemi başladı. XXII. ha­


nedanı Libya kökenli olduğu söylenen Seşonk (Ya da Şo­
şenk) kurdu. Şeşonklar, Osorkonlar, Takelotlar Bubastis'te
hüküm sürdüler. XXIII. Pedubastis Tanis'i kurdu. XXIV.
Şabaka, XXVI . Psamatik I, XXVII. Ahemeni, XXVIII. Sais
Kralı Amyrtoios ve XXIX. Hanedanlar ile XXX. Hanedan­
lar bir türlü ayaklanmaları önleyemeyince firavunluk Bü­
yük İ skender'in Mısır' a girmesiyle sona erdi. Mısır' da din
yerel bir dindi. Halk önce bulundukları kentin tanrısına
daha sona ise bağlı bulundukları eyaletinin tanrısına ta­
parlardı. Bu tanrılar h ayvan sembolleri, bitkilerden ya­
pılmış süsler ya da anıt heykeller şeklindeki yapılardı.
Mısır dili: Eski Mısır' da konuşulan "Hami-Sami" dili. Mısır
ve Sudan' da konuşulan Arapça lehçe. Sami ailesinin ba­
ğımsız bir dilidir. Bu dilde üç şekilde yazı yazıldı. Anıtsal
yazılarda Hiyeroglifler, papirüslere işlenmiş yalınlaştırıl­
mış hiyeroglifler, daha da yalınlaşmış demotike yazısıydı.
Bu dil günümüzde dinsel tören dili olan "kıptıce" olarak
bilinmektedir.
Mısır kobrası: Kuzey Afrika bölgesiyle Büyük Sahra' da ya­
şayan oldukça zehirli bir yılan. Roma yenilgisiyle bunalı­
ma girmiş olabileceği söylenen Kleopatra VII'nin kendisi­
ni öldürmek için kullandığı bu yılanın zehiri kana girdik­
ten sonra 10 dakika içinde öldürür.
Mısır sanatı: İ . Ö . 3800 yıllarında yaşadığı tahmin edilen ilk
Mısır firavunu Narmer' dir. Ancak Mena, Menes diyenler
de çoğunluktadır. Tarımın ilk başlama dönemi bu kentte
sulu tarım kültürüyle oldu. Bu dönem sanatı tarih öncesi
"neolitik çağ- taş ve bakır çağı İ . Ö . 5000-3000" dönem ola­
rak bilinir. Heykel ve resim sanatı da gelişmişti. Mısır sa­
natı tarihsel dönemlere göre üç aşamada incelendi. Ancak
bazı bilim adamları bu döneme ek olarak kayıp olan bir
dönemden söz ederler. Bu dönem; Negade I (İ . Ö . 3400-
3100) ile Negade II (3100-2800) çağlarını kapsayan dönem­
lerdir. Bu dönemde Mısır anıtsal mezarların ilk denemele-
A'dan Z'ye MISIR �

rinin izine rastlandı. Ayrıca seramik eşyalar, bıçak sapları


da bulundu. Dönemler; a- Eski imparatorluk: (İ . Ö . 2800-
2190 (başka bir kaynakta da İ . Ö . 3. 000-21 00/ 1-10 hane­
danları) I. Hanedandan ile 10. hanedana kadar olan sanat.
Sanatın merkezi ise Memfis' ti. Bu dönemde ilk anıtsal
mastabalar yaptırıldı. Bunlar dikdörtgen planlı olarak ya-
pılırdı. Bu dönemde taşları birleşti­
ren ilk kirişler icat edildi. Ayrıca
bu dönemde kum ve kireç karıştırı­
lıp harç olarak kullanıldı. Nil kena­
rında yaptırılan ve tapmak görü­
nümünde olan her piramit tünel­
l erle birbirine bağlanmıştı. Bu ya­
pıların içindeki mezarlar ölü gö­
müldükten sonra özel eşyasıyla bir
daha açılmamak üzere kapatılırdı.
IV. sül ale dönemin de Keops, Kef­
ren, Mikerinos piramitleri yaptırıl­
dı. Bu piramitler mimarlık örnekle­
riydi. Kefren' i simgeleyen Sfenks
de bu önemli mimari gelişmenin
içinde yer almaktadır. Bu dönemde
basamaklı piramit deneyleri yapıl-
Muzik aleti çalan bir genç kız
dı. Firavun Diyozer'in (İ . Ö . 2650)
Sakkara' daki piramidi buna örnek-
tir. Davşur' da bitirilmemiş bir piramit ile firavun Snof­
ro'nun Medum' da yaptırdığı bir piramit daha vardır. b­
Orta imparatorluk dönemi: (11 . hanedandan 17. hanedana
kadarki 11başka kaynaklarda da 11-17 hanedan olarak")
dönem. Sanat merkezi Teb kentiydi . (İ . Ö . 2190-2052 "baş­
ka kaynaklarda da İ . Ö . 2100-1560") Bu dönemde merkezi
sistemde zayıflama başlar. Bu zayıflama XII. hanedana
kadar devam eder. Bu hanedandan sonra yapılar yeniden
gözden geçirilir. Çizimler yapılır. Kayalık bir vadi olan
Der el-Bahri' de çeşitli mimari yapılar yaptırılır. Burada
2 4 71
.... A 'dan Z'ye M ISIR

Montuhotep III' ün (Mentuhotep) mezarı bulunur. Katlı


bir mezardır. Dağın içine oyulan mezar odaları bulundu.
Bunlarla ilgili Beni-Hasan' da çok örnekler vardır. c- Yeni
İ mparatorluk dönemi: (17. hanedandan 26. haneda­
na"başka kaynaklarda İ . Ö . 1560-715/ 17-24 hanedan" ka­
dar olan dönemlerdir.) Bu dönemlerden sonra " geç dö­
nem İ . Ö . 715-332/ 25-31 hanedanları" Yunan dönemi olan
Ptolemaioslar dönemini de geçiştirmemek gerekiyor. Sa­
nat merkezi Aşağı Mısır' daki bazı kentlerdir. En önemli
kent ise Sais'tir. Bu dönemin sanatı da genel olarak Der el­
bahri' de göze çarpmaktadır. Buradaki Montuhotep III' ün
mezarının yanında Kraliçe Hacsepsut' un mezarı kaya içi­
ne oyularak yaptırıldı. Bu dönemde dikili taşlar, büyük
heykeller de göze çarpmaktadır. Mısır sanatında kral me­
zarlarını süsleyen resim­
lerden çoğunlukta olan
dört ırkın yaşadığı tahmin
edildi. Bunlardan Mısır'ın
yerlilerini kırmızı " Rot­
en-ne-roma" renkte, As­
yalılar ya da Samileri sarı
"N amu" renkte, Güneyli­
ler ya da zenciler siyah
"Nahsi" renkte, Libyalıla­
rı, batılı ve kuzeylileri
mavi gözlü, sarı sakallı
Menkaure piramidi " tamhu" olarak belirttiler.
Ciritte Schliemann tara-
fından bulunan bir tablette, "Mısırlılar, Misar'ın soyun­
dan gelmektedirler. Misar tarih tanrısı Thot'un çocuğuy­
du. Thot ise Atlantisli bir rahibin göçmen oğluydu. İ lk
mabedini Sais'te kurdu ve orada anavatanına bilgeliği öğ­
retmeye başladı. . . " şeklindeki anlatım Mısırlıların başka
bir bölgeden göçmen olarak geldiler fikrini ortaya atmak­
tadır.
A'dan Z'ye MISIR ..,.

Mısır Mimarisi: Tanrıların onurlandırılıp, hizmetine daya­


nan Mısır sanatının mimari gelişmesi krallar için yapılan
mezarlar, tanrılar için yapılan tapınaklar ve törenlerle
başlar. Yapılan yapılar alabildiğince süslü ve duvarlar
sembolik yazılarla kaplıydı. Dinsel yöndeki mimaride ilk
örnek pavyon biçiminde çamur ve şeker kamışından yapı­
lan mezarlıklardı. İ lk mimari gelişmeler, Eski İ mparator­
luk döneminde ölüler için yapılan yapılarla olmuştur.
Mastaba olarak isimlendirilen piramitler tipik örneklerdir.
Bu tip yapılar dikdörtgen şeklinde planlanmıştı. Mastaba­
ların ortasında bir kuyu vardır. Bu kuyu ölünün sakofajı­
nın indirildiği ve daha sonra taşlarla kapatılan bir hücre
koridoruna açılır. Cenazeye sunulan armağanlar burada
saklanır. Duvarlarda Osiris yazgısına boyun eğen ölüleri
gösteren kabartmalar yer alır. Bazı mastabalar çok odalı
olur. Giriş odasının önüne konulan bir masada armağan­
lar teşhir edilirdi. Eski İ mparatorluğun en iyi mimarı bu­
luşu piramitlerin yapılmasıydı. Bunlar Mısır'ı dünyaya
tanıttılar. Yüzlerce yazar araştırmacı bilim adamının dik­
kati Mısır' a çevrildi. Her ne kadar firavunların mezarı
olarak bilinmişse de ölüye ait bir anıt mezar olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu yapıların mimarları da yetenekliydiler.
Bunlar arasında III. hanedan Kralı Zoser'in mimarı İmho­
tep'i gösterebiliriz. Piramitler ölüye ait bir yapı olmakla
tanındı. Bu piramitlerde giriş holü sütunlu bir veya birkaç
salon " hipostil salonlar" heykeller avlusu bir veya birkaç
şapel ve gerçek mezarın bulunduğu oda. En ünlüleri Gize
yakınında bulunan Keops, Kefren ve Mikerinos'tur. IV.
sülale döneminde yapılan yapıların konumları biraz daha
farklıdır. V. sülale döneminde süsleme sanatı başlar. Bu
dönemde Lotüs ve Palmiye başlıklı sütunlar görülür. Bun­
lar semboller ve yazılarla süslüdür. Bu sütunlar palmiye
türü, Lotus türü, Papirüs tipi, Tanrıça Hathor'un y üzünü
gösteren Hathorik tipi şeklindedir. Orta ve Yeni Impara-
torluk döneminde daha farklı bir mimarı gelişme görül-
249 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR
dü. Bazıları yeni yapıldı. Eski ve dökün­
tü olanlar da onarıldı. Bunlardan birkaçı
Hıristiyanlık döneminde kilise olarak
kullanıldı. Amenemhat III' ün Medinet­
Madi' deki " Renenuet"u bu akibete uğ­
rayan yapılardandı. Bunlardan günü­
müze sağlam olarak ulaşan XII. hanedan
dönemindeki Sesostris köşküdür. Bu
köşk Karnak'ta İ . Ö . 1970 civarında ya­
pıldı. Yeni imparatorluk döneminde ço­
ğu yapılar dinsel amaçlı olarak kullanıl­
dı. Çevreleri sfenkslerle kapandı. XII­
XVIII. dönemde de çeşitli tapınaklar
yaptırıldı. En önemlileri Karnak'taki
Amon Tapınağıydı. Seti 1 ile Ramses
II'nin yaptırdıkları 300 hipostil salonlu
yapıları da gözde olanlardır. Ayrıca
Teb' de Tanrı Amon, Mut ve Kansu için
Duvar resmi yaptırılan Luksor Tapınağı da önemli
yer tutar. Bu tapınağın iç mimarisi ve dış
ilaveleri Amenofis III tarafından yeniden elden geçirildi.
Orta İmparatorluk döneminde Deyr-ül Bahri' de Mentu­
hotep' e adanan bir tapınak daha öne çıkmaktadır. Ayrıca
kayaya oyularak yaptırılan Hacepsut' un tapınağı da bu
dönemin mimari özelliklerinden biriydi. Dikilitaşlar ve
büyük memnon heykelleriyle devam etti. Orta İ mparator­
luk döneminde Sesostris II'nin yaptırdığı sosyal kent ilgi
çekicidir.
Mısır heykelciliği: Tüm uygarlıklarda heykelcilik, sanat dal­
ları arasında başlıbaşına bir emek ürünü olarak tanıml a­
nır. Mısır' da üç bin yıl boyunca bugün bile adından heye­
canla söz edilen bir heykelcilik çalışması yapılmıştır. Ha­
nedanlar değiştikçe heykelcilik sanatındaki çizgiler de
değişime uğramıştır. Bugün de öyledir. Sert yüzlü insan
! 2so figürlerinin yer aldığı heykelcikler Mısır hanedanlarının
A ' dan Z'ye MISIR �

son dönemlerinde daha yumuşatıcı çizgilere yerini bırak­


tı. Eski çağlarda yapılan heykellerin çoğunda sanatçının
adı yazılmadığı için çoğu heykellerin hangi sanatçı tara­
fından yapıldığı bilinmiyor. Ancak Amarna sanatçıları
olarak Thutmosis ile Juty'ın adları geçmektedir. Thut­
mosis, Amenofis iV (Akhenaton) ' un mimarı, Juty ise Ana
Kraliçe Tiye (Taya) adındaki Akhenaton'un dul eşinin
emrinde çalışan bir sanatçıydı. Heykelcilik Eski İ mpara­
torluk döneminde cenaze mimarisini hızlandıran bir şe­
kilde ortaya çıktı. Yapılanlar ölüyü temsil etmek üzere ce­
set ile beraber mezara konuldu. Bu heykellere ölünün adı,
ne iş yaptığı ve önemli sözleri kazılırdı. Bu da ölünün
Ka' sının, mezar soyguncuları, mezarı yağmalasalar da
öbür dünyada huzurunu garanti etmiş sayılırdı. Anıtsal
heykelciliğin prototipi III. Hanedan Kralı Zoser'in heyke­
liydi. Bu heykel Sakkara' daki basamaklı piramitte bulun­
du. Gize' deki yüzü Kefren' e benzeyen Sfenks ilgi çekici
bir sanatın zirvesi gibiydi. il. hanedan kralları Snefru ile
Keopsun birkaç heykeli dışında diğer eşyaları ve onlarla
ilgili belgeler soyguncular tarafından çalınmıştı. Ancak
Kefren ile Mikerinos'un portreleri önemli buluntular ara­
sındaydı. Bunların yapımları çok daha değişik birer ör­
nekle Yeni imparatorluğun kültürel yansıması oldular. il.
hanedanlar döneminde Prens Rahotep ile karısı Nofret' in
heykelleri bu dönemin önemli çalışmaları arasında göste­
rildi. V. Hanedanlar döneminin sanatçıları nedeni belli
olmayan bir şekilde genellikle halktan bazı bireylerin
heykellerini de yaptılar. Bunlardan "Ka-aper" adındaki
köyün yöneticisini temsil eden heykelle " oturan katip"
heykeli de bu çalışmanın içinde yer aldı. Bugün Louvre
Müzesi'nde sergilenmektedirler. VI. Hanedan döneminde
Pepi I'in Hierakanpolis'te bulunan heykelciği Eski İ mpa­
ratorluk dönemi sanatçıların yaptıkları çalışmanın ötesin­
de olan bakırdan bir çalışmaydı. Mısır' daki heykelcilikte
insan figürleri çizilirken son dönemlerde yüz hatları daha
25 1 ı
� A'd a n Z'ye MISIR
da belirgin olarak ele alındı. Ancak karanlık dönem ola­
rak bilinen ilorta dönemde sanatın durduğu ortaya çıkı­
yor. X. hanedan döneminde heykel yapımı son derece az­
dı. Bunun nedenleri belge eksikliği yüzünden tam olarak
bilinmiyor. XII. hanedan dönemindeki çizgiler daha az
farklıydı. Orta İ mparatorluk döneminde eski arayışlara
dönüldü. Ancak başarılamadı. XII. Hanedan döneminde
yavaş yavaş yeni ürünlerin yapımı ortaya çıktı. Örnek
olarak, Amenemhat III ile Sesostris III' ün portreleri göste­
rilebilir. Onların minyatür heykelcikleri Deyr-ül­
Bahri' deki Meketra mezarlığında bulundu . XVIII. Hane­
dan döneminde ülkeden kovulan istilacı Hyksoslardan
sonra gelen firavunlar ülkeyi hızla geliştirdiler. Bulunan
çeşitli heykeller dışında mimar Senenmut' un Deyr-ül­
Bahri' deki Hacepsut Tapınağı gelişmenin örnekleri olarak
bilindi. Tutankhamon ve Horembeb'lerden sonra bu ça­
lışma yavaşladı.
Mısır resim sanatı: Diğer uygarlıklarda olduğu gibi Mısır' da
da yapılan ilk resim seramik üzerine işlenen süslemelerdi.
Yani ilk seramik süslemesi Mısır' da resim sanatının baş­
lama temellerini attırdı. Topraktan çıkan doğal boyaları
taşlarla ezerek bir kamışın ucuyla bu sanata başlayan Mı­
sırlılar, tarihte kendilerinden oldukça fazla söz edileceğini
bilmiyorlardı. Halkı yöneten firavunlar resim sanatında
işlenen boyaları daha görsel hale getirmenin yollarını
aramaları için sanatçılara özel mekanlar yaptırdılar. Eski
İ mparatorlukta resim yapmanın yasaları, dinsel mitoloji­
lere dayanıyordu. Yani tanrısal yasaların koyduğu çizgi­
lerin dışına çıkılmıyordu . Kadın gövdesi devamlı sarı ya
da pembe renk, erkek gövdesinde ise kırmızı ve kahve­
renk kullanıldı. Çünkü tanrıların yasalarında bu renklerin
kadın ve erkeği temsil edeceği yazılıydı. Ancak Tanrıça
Hathor' un cildinin neden koyu renkte olduğu ise bilinmi­
yor. Yeni imparatorluk döneminde ise bazı fonlarda sarı
l2s2 renk hakim olmaya başladı. Fonlar genellikle beyaz boya
A'dan Z'ye MISIR ..,_

ve yapılacak konunun durumuna bağlıydı. Eski İmpara­


torluk döneminde sanatçılar eserlerini rölyeflere ve kireç
ile boyanmış düz duvarlara yaparlardı. Hierakanopolis' te
bulunan bir resim Mısır için eski resim sanatından iyi bir
örnektir. Bu resimde temel renkler sarı beyaz ve siyahtır.
Mezar duvarına işlenen resimler genellikle günlük ya­
şamdan kesitleri içerir. Resimde gösterilen bitki ve hay­
vanların da isimleri yazılırdı. Orta İ mparatorluk döne­
minde değişiklikler olmuşsa da sanatta bir duraklama ol-
du. Ancak renk kullanımı biraz görselleşti. Bu görsellik
Yeni İ mparatorluk mezarlarındaki duvar resimlerinde gö­
rülür. İ . Ö . 1100-1500 arasında olduğu tahmin edilen bu
değişim 400 yıl sürdü. XVIII. Hanedan dönemi biterken
Tutankhamon dönemiyle Ramses mezar duvarlarında kö-
le resimlerinin belgesel türü gösterilir. XIX-XX. yüzyıllar-
da resimde yetenek başlamışsa da bir durgunluk vardır.
Mısırda süsleme sanatı: Mısırlılar diğer dünyada yeniden
yaşayacaklarına o kadar çok inanmışlar ki; mezarlarını bi­
le tanrılara adanan birer tapınak şeklinde yaparlardı. Bu
nedenle Eski Mısırlılar ile ilgili izleri onların mezar odala­
rına bıraktıkları eşyalarda buluyoruz. Mezarlarına koy­
dukları çeşitli süs eşyalarının anlamı, ölüler ülkesi kralı
Osiris'in ülkesine yapacakları yolculukta rahat etmeleri
içindi. Bu nesneler seramik
eşyalar, takılar ve ev eşyala­
rıdır. Bunlar doğaüstü güzel­
likte yapılırdı. Sert taşlardan
yapılmış vazo ve benzeri eş­
yalar da özenle işlenirdi .
Özellikle Eski İ mparatorluk
döneminde yapılan ve kum­
larla silinip parlatılan taş va­ Mısır'da tapınak duvarlarını süsleyen
zolar ilgi çekicidir. Mermer­ Atlantis sembolü
den ve bakırdan da süs eşya­
ları yapıldı. "Albtr mermer" in yontulması kolay olduğu
� A'dan Z'ye MISIR

için çeşitleri olan süs eşyaları yapıldı. Eski imparatorluk


döneminde Kral Keops' un annesi Hetephenes' in meza­
rında bulunan süs eşyaları inanılmaz derecede özenerek
yapılmışlardı. Mezarında, koltuk sandalyeler, yatak odası
takımı ve kelebek işlemeli bilezikler bulundu. Başka eşya­
lara işlenmiş altın işlemeler de vardı. Kraliçe Hacepsut'un
mezarında bulunan mobilya süslemeleri de ilginçtir. Süs­
leme sanatı Mısır' da il. Hanedan döneminden sonra do­
ruk noktaya ulaştı. XII. Hanedan dönemindeki süsleme
sanatına komşu ülkelerin uygarlıklarından da esintiler
ilave edildi. Girit ve Yakındoğu sanah Mısır süsleme sa­
natının içine girdi. Bunlara örnek olarak, parlak bronz ay­
nalar, papirüs yaprağından ayna sapları, altın kolyeler,
iğneler, metal işleme sanahndaki süslemeler verilebilir.
Bununla ilgili Dahsur' da bulunan Kraliçe Khnumet'in taç­
ları süsleme sanatının zirvesine tanıklık etti. İ lgi çekici taç­
lar arasında p renses Sit, Hathor ve Yunut'unkiler de bu­
lunur. Orta Imparatorluk döneminde bir başka süsleme
sanatı daha görüldü. Seramikler mavi-turkuaz işlemelerle
süslendi. Tanrıça Thueris'in hipopotamındaki süslemeler
bunlara örnektir. Yeni İ mparatorluk döneminde süsleme
sanatı en yüksek zirvesine ulaştı. Tutankhamon'un meza­
rında bulunan buluntular bu sanatın hanedan döneminde
ne kadar ilerlediğini gösterir.
Mısır turnası: Bazı bilim adamları ve araştırmacıların ibis' e
verdikleri bir ad.
Mısır dini: Nil Deltası'ndaki hareketliliği sağlayan göçler­
den dolayı ilk yerleşmelerden sonra, Keops ve Sakara Pi­
ramitleri yapılmadan çok daha önceleri; Mısır' ı meydana
getiren halklar topluluğunda tanrısal inançlar zamanla
ezoterik bir şekilde inisiye oldu. Yaratılışın ilkeleri doğ­
rultusunda kendilerine verdiği kurallarla yetinen Mısırlı­
lar her sabah doğan güneşin Tanrıça Nut'un karnından
çıkıp, yaşayanlara ısı ve aydınlık verdikten sonra akşam
l2s 4 da yine Tanrıça Nut'un ağzında kaybolduğuna o kadar
A'dan Z'ye M ISIR ...,.

çok inanmışlardı ki onları bu inançtan azletmek oldukça


zor görünüyordu. Yeralhnda yatan ölüler ise güneşin
yapmış olduğu gece yolculuğunda Duat'ın 12 bölgesin­
deki değişimleri seyredebiliyorlardı. Ölüler burun delik­
lerinden çıkan nefesle yeniden yaşayacaklarına inanıyor­
lardı. Mısırlılar arasında evrenin adı " Ölülerin ziyaret et­
tiği yer" anlamına da gelen " Neter-khert" olarak bilindi.
Bu sözcüğün bir diğer anlamı ise " Büyüsel-Tanrısal ev­
ren" şeklindedir. Mısır'ın Ölüler Kitabı'yla ilgili araştır­
malar yapan E. A Wallis Budge, Neter sözcüğü için " . . .
Mısırlılar' d a tanrı, her türlü ruh, insanüstü v e doğaüstü
güce sahip olduğu ileri sürülen her türden varlığa verilen
genel ad olarak kullanılmıştır." demiştir. Zaten Mısır di­
linde de "Tanrı ya da ilahi varlığın" adı olarak kullanıldı.
Ö lülerin ziyaret etiği yer anlamına gelen Neter-khert'in
katları ise; "Maat Salonu, Aritler, Tuat (ya da Duat), Osi­
ris'in Evi, Aatlar, Sekhet-hetep" olarak belirlenmişti. Bun­
l arın anlamları ise; ("Maati salonu: Ruhun geçmişteki
davranış ve sözlerinin gözden geçirildiği salon. Ari tler:
"kabul salonu" anlamındadır. Ruhun yargılama sırasında
ilerlediği 7 kabul salonu vardır. Tuat: Sözcük anlamı "ast­
ral mekan" dır. On iki bölüme ayrılır. Osiris'in Evi: 21 pi­
lona ayrılır. Pilonlar ruhun devam edeceği diğer dünya­
daki farklı sahalardır. Son dönemlerdeki tanımlamasına
bakıldığında Neter-khert'in betimlemesi, " Dağ Tanrıları­
nın Diyarı" şeklinde ifade edilmiş olduğu görülmektedir.
Neter-khert'in anlam bakımından İ slam dini kitabının al­
fabesindeki "elif" harfiyle örtüştüğü görülür. Neter söz­
cüğü "güç ve kuvvet" anlamına gelir. Bir başka anlamı da
"kendinden var olan ya da süresiz olarak hayatı yenileme
kudretine sahip olan" anlamındadır. Dr. Rouge ise bu
sözcüğü "tanrının tanrısı" şeklinde tanımlar. G. Maspero
ise La Mythologie-Etudes de Mythologie adlı eserinde
"kuvvetli-kudretli" olarak tanımlar. Bir diğer yazar olan
Le page Renouf ise, Neter sözcüğünün G. Maspero'nun
2 551
� A'dan Z'ye MISIR

yazdığı anlamla aynı olduğu görüşünü savunur. Neter


(Mısır hiyeroglif yazısında "e" harfi olmadığı için " Ntr"
şeklinde belirtilen sözcüğün aralarına yerleştirilerek fone­
tik bir ses verilmiştir.) Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda tanrının
sıfatı şeklinde belirtilir. Neter sözcüğünün resimli işareti
de taştan yapılmış bir balta şeklinde belirtilir. Taş baltaya
bir sopa takılır ve deri şerit ya da iplerle tutturulurdu.
Tanrı adını o dönemde belirten "neter" sözcüğünün an­
lamı için ejiptologlar çok farklı ifadeler kullanırlar. Bazı
ejiptologlar bu sözcüğün Kopt dilinde "Nuti" sözcüğüne
benzerliğinden yola çıkar ve buna benzer bir sözcük türe­
terek "neter"in anlamına ulaşmak isterler.
Ancak Nuti'nin bir sözcük olduğu ve Mısır dilindeki Ne­
terin Kopt dilindeki karşılığı olduğu özellikle vurgulan­
mıştır. Neterin anlamını araştıran önemli ejiptologlardan
Dr.H.Brugsch,neter sözcüğünü "aktif kuvvet" şeklinde
açıklarken, M.Maspero ise, neter sözcüğünün anlamının
"güçlü,kudretli" olarak tanımlanmasının yanlış olduğunu
ileri sürer ve neter (eril) ya da neterit'in dişil anlamındaki
bu tanımına karşı onun ilksel tanrı adı olacağına kesin
gözüyle bakar. Günümüzdeki resmi adı Mısır Arap Cum­
huriyeti olan Eski Mısır'ın Nil Deltası'na doğal felaketler­
den kaçarak gelip yerleşen insanların gösterdiği olağanüs­
tü çabayla bugün inanılmaz dev eserlerin yaratılacağını
kuşkusuz hiç kimse düşünemezdi. Thot adında Atlantis
kökenli bir bilgenin, Mu kıtasının doğal felaketler karşı­
sında sulara gömülmesiyle, bölgeden göç eden ve berabe­
rinde getirdiği adamlarıyla konakladığı Nil Deltası'nı
zenginleştirdiği arkeolojik buluntular ve jeolojik katman­
lar sonucu açıklanmıştır.
Mısır' ın krallık olmadan önceki ısısız yaşamında, yani Nil
Deltası'na Thot ve adamları gelmeden önce hiçbir ezote­
rik yelpazenin bulunmadığı belgelerle kanıtlanmıştır.
Çünkü yaşamın son derece zor koşullar altında başladığı
l2s6 Nil Deltası'nın ata insanları geldikleri platodan berabe-
A ' dan Z'ye M I S I R ...,.

rindeki ezoterik bilgileri de Nil Deltası'na yükleyerek Mı­


sır kumlarını bugün ezoterik bir haritaya taşımayı başar­
mışlardır. Thot, Nil Deltası'na göç ettiği zaman kolonisin­
de "Osiris" adlı bir bilgenin düşüncelerini de beraberinde
getirmişti. Bir taraftan bölge yaşanacak duruma getiril­
meye çalışılıyordu, diğer taraftan da tanrısal inancın sem­
bolü olan ezoterik yaratılışı yerleştirmeye çalışıyordu. Her
şey tamamlanmış evler kurulmuş, ortam yaşanacak du­
ruma gelmişti. Thot'un düşüncelerine inandığı Osiris kül­
tünün yaygınlaşması da ilk piramidin temellerini atma­
sıyla başlar. Bu inanç sonraki krallar tarafından yeryüzü­
nün en kutsal inancı haline getirilmiş ve devasa tapınak­
lar yaptırılmıştır. Bu tapınaklara da arkeolojik kazılar ya­
panlar " Piramit" adını vermişlerdi. Yunanlılar bu kente
" kara toprak" adını takmışlardı. Hiyerogliflerde de "ta­
mera" olarak anılmıştır.
Giritte Schliman tarafından bulunan bir tablette " . . . Mısır­
lılar 'Misar' ın soyundan gelmektedirler. Misar tarih tanrı­
sı Thot'un çocuğuydu. Thot ise Atlantisli bir rahibin göç­
men oğluydu. İ lk tapınağını Sait'e kurdu. Ve orada ana­
vatanın bilgeliğini öğretmeye başladı..." şeklinde notlar
yazılıydı. Acaba Mısırlıların soyu Atlantis kıtasındaki fe­
laketlerden kaçan bir halka mı dayanıyordu. Mısr'ın dün­
ya literatüründe de adı iki anlamda kullanılmaktadır. Eski
Mısır dilindeki adı olan Kopt (Bu sözcüğün Kemet sözcü­
ğünün kökünden türetilmiş olduğu belirtiliyor), İ branile­
rin "Mizraim" sözcüğünden türetilmiş olduğu öne sürü­
len "Mısr" dır. Hititler metinlerinde Mısır adını "Miziri"
şeklinde kullanmışlardı. Avrupa dillerine de "El-Kopt"
sözcüğü kök alınarak geçmiş olduğu ifade ediliyor. Araş­
tırmacılar Türk diline Mısır adının geçmesini de "Mısır
buğdayı" olarak bilinen tahılın daha sonraki yıllarda "Mı­
sır" sözcüğüne ses uyumu nedeniyle sadece "Mısır" adı
uygun görülerek kullanılmıştır. Dönemin başkentleri ise
Hierakonpolis ile Neheb' di. Neheb (Nehetti) adında bir 25 7 1
� A'dan Z'ye MISIR

de tanrıça vardı. İ . Ö . 3200 yıllarında Hierakonpolis'li ol­


duğu tahmin edilen Narmer, Nil Deltası'ndaki iki krallığı
birleştirdi. Bu krallıklar yukarı ve aşağı Mısır olarak bili­
nirdi. Yukarı Mısır'ın başkenti Hierakonpolis' ti. Bu kentte
yaşayanlar " akbaba-tanrıça" olarak betimlenen tanrıça
Nehetti'ye taparlardı. Nehetti beyaz bir taç takardı. Aşağı
Mısır'ın başkenti ise Buto olarak bilinirdi .. Bu kentte "yı­
lan-tanrıça" olarak betimlenen Uto'ya taparlardı. Uto
kırmızı bir taç takarak tanınırdı. Yunan dilinde "Pskhent"
olarak geçen iki taç için Mısırlılar "iki güçlü" diyorlardı.
Narmer, Manheton'un çizdiği şemaya göre 30 hanedanlı
İ . Ö . 330 yılında Büyük İ skender Mısır' a girmeden üç bin
yıllık firavunların ilk kralıydı. Narmer iki Mısır'ı birleş­
tirdikten sonra başkenti olan Tis' i, Abydos yakınlarında
kurdu.
Bu hanedanlar hakkındaki bilgiler; Abydos, Sakkara ve
Hilvan' daki (Aşağı Mısır) buluntulardan dolayı öğrenil­
miştir. Narmer'in delta kıyısında yeni Memfis kentini
kurduğu tahmin edilmektedir. Tinit dönemi olan İ . Ö .
3200-2778 arasında tarım ve hayvancılığın ilerlemesiyle
beraber tanrısal nitelikli monarşik düzenin de ilkeleri ya­
vaş yavaş ortaya çıkıyordu . III. Hanedanın ilk kralı (İ . Ö .
2778-2420) Kral Coser' di. Kral Coser' in mimarı ise İ mho­
tep' tir. Memfis'i başkent olarak seçti . III ve II. Hanedan­
lardan günümüze Sakkara' da, Gize' de, Meydum, Abusir
dışında görkemli Keops, Kefren ve Mikerinus yapılarının
adları ve o adların ait olduğu mezarlar sıralandı. IV-I.
arasında Hanedanlar döneminde firavunların kurduğu
monarşik sistem Mısır topraklarına tam olarak yerleşti.
Kral Snefru, kralın güvendiği ve kral adına adaletli karar­
lar veren bir vezir atadı. Güneş Tanrısı Ra'ya inanıyor ve
devlet dini olarak görüyorlardı. VI. Hanedanlar dönemi­
nin firavunlarından Teti, Pepi I ve Pepi II yönetimlerinde
nedimeler ve gözdelere ayrılan verimsiz zamanı fırsat bi­
l 2ss len halk ayaklanarak uyarı sinyali verdi. Bu da Hanedan-
A'dan Z'ye MISIR �

ların yavaş yavaş güçlerinden yoksun olabileceğini hatır­


lattı. VII. ve VIII. Hanedanlar döneminde ayaklanmalar
daha da çoğaldı. Ülke istilalar ve bir nevi anarşik ayak­
lanmalarla karşı karşıya kaldı. El-feyyum' daki (Herakle­
polis) IX. ve X. Hanedanlar döneminde oligarşik sistem­
deki kralların pekişmesi yüzünden ayaklanmalar bu Ha­
nedanda da devam etti. XI. hanedanlar döneminde Teb
prensleri ülkenin birliğini korudular. Hanedanın kralları
An tefler ve Montuhotepler Aman' a öncelik tanıyan Mısır
tarihinin ilk Hanedanları oldular. XII . Hanedan kralları
Amenehmatlar, Sesostristler bunlar başkentlerini Lişt' e
taşıdılar. Onlar da Amon'u benimsediler. Firavunlar artık
tanrı ile insan arasında arabuluculuk yapan biri olarak
görüldü.
XIII. ve XII. Hanedanlar döneminde firavunların zayıflığı
istilacıların işine yaramıştı. Hayksoslar yavaş yavaş kral­
lığı ele geçiriyorlardı. İ stilacılar XV. ve XVI. Hanedanlar
döneminde de baskılarını sürdürdüler ancak yukarı Mı­
sır' a dokunamadılar. Ara dönemde Kames, Ahmosis
Hayksosları Mısır topraklarından kovdular. Avaris'i ele
geçirdiler. XVIII.-XX. Hanedanların krallık sarayları Luk­
sor' daydı. Başkent olarak Teb'i seçtiler. Adı geçen hane­
danlar döneminde yönetimdeki firavunlar monarşinin al­
tın çağını yaşadılar. Amenofisler, Totmosisler, Seti, Mi­
neptah ve Ramsesler ülkesi için çok çalıştılar. XXI . Hane­
danın kurucusu Smender' di. Aynı dönemde Teb' de bir
yönetim daha ortaya çıktı. İ stilacılar ve birçok yabancı
hanedan yüzünden gerileme dönemi başladı. XXII. Hane­
danı Libya kökenli olduğu söylenen Seşonk (Ya da Şo­
şenk) kurdu. Şeşonklar, Osorkonlar, Takelotlar Bubastis' te
hüküm sürdüler. XXIII. Pedubastis Tanis'i kurdu. XXIV.
Şabaka, XXVI. Psamatik l, XXVII. Ahemeni, XXVIII . Sais
Kralı Amyrtoios ve XXIX. Hanedanlar ile XXX. Hanedan-
lar bir türlü ayaklanmaları önleyemeyince firavunluk Bü-
yük İ skender'in Mısır'a girmesiyle sona erdi. Mısır' da din 2 59 1
� A'dan Z'ye MISIR
yerel bir dindi. Halk önce bulundukları kentin tanrısına
daha sona ise bağlı bulundukları eyaletin tanrısına tapar­
lardı. Bu tanrılar hayvan sembolleri bitkilerden yapılmış
süsler ya da anıt heykeller şeklindeydi. Mısır' da söz edi­
len dinsel mitoloji ve yaratılış mitolojisi yaklaşık 5 bin yıl­
dan fazladır varlığını günümüze kadar taşımıştır. Günü­
müz dinlerinden İ slam dini dahil diğer dinlerin varlıkları
olmadan önce Mısır' da dinsel hortlamanın mitolojileri gö­
rülür.
Araştırmacılar dinsel mitolojinin 11Politeistik-henoteistlik"
bir yapılanmanın dışında 11Monotesitik" bir yapıya da sa­
hip olduğunu ileri sürerler. Mısır'ın erken dönemindeki
mitolojik dinler şimdilik beş farklı gurup halinde ele alı­
narak inceleniyor. Bu guruplar: Baş tanrının Atum olarak
bilindiği Heliopolis'teki 9 tanrının birleştiği 11Enneada"
gurubu, Ra'nin baş tanrı olarak ifade edildiği Her-
mopolis' teki sekiz tanrı­
nın birleştiği /1 Ogdoad"
gurubu, baş tanrının Chn­
um' un olduğu belirtilen
Elefantine' deki üçlü tanrı­
lar birleşmesi /1 Chunum­
Satet-Anuket", baş tanrı­
nın Amun olduğu belirti­
len Teb kentinin üç tanrı
koalisyonu olan /1 Amun-
Duvar kabartmalannda Anubis ve Mesenet Mut-Chons (Khons)", ay-
rıca baş tanrının Ptah ol­
duğu ileri sürülen Memfis'in üç tanrı koalisyonu " Ptah­
Sekhmet-Nefertem" olarak ifade ediliyor. İ nançları farklı
bölge ve ırklardan oluşmuş kralların zaman içinde belli
değişiklikler yaparak süreci değiştirmiş olabileceği de be­
lirtiliyor. Değişime uğrayan bu sürecin Mısır'ın eski yöne­
timinin çöküşünden sonra da devam ettiği belirtilir. Mısır
1 26 0 mitolojisindeki metinlerde yer alan ifadelere bakıldığı
A'da n Z'ye MISIR .,..

zaman, onlar yaşamın başlangıcından önce evrenin


"kaos" olarak düşündükleri kara sularla dolu olduğuna
inanmışlardı. Baş tanrı olarak tapındıkları Re (Daha son­
raki dönemlerde bu tanrının yüzlerce sıfatı ortaya çıkmış­
tır) Nil Nehri'nin her yıl taşan sularından sonra ortaya
çıktığına inanılan Mısır toprağı gibi sudan yaratılmış ol­
duğuna inanılmıştır. Re (Atum)'in yaratılışından sonra
hava tanrısı Şu, nem tanrısı Tefnut yaratıldı. Tefnut ile
Şu'nun doğan iki çocuğundan sonra dünya'nın yaratılma
fikrinin ortaya çıktığına inanılır. Yaratılan çocuklar ise
gök tanrısı Nut ve yer tanrısı Geb' di. Mitolojide Şu ve
Tefnut'un karanlıklarda dolaştıkları sırada kaybolunca in­
sanların yaratılmış olabileceği ifade edilir. Onların kaybo­
luşunu duyan baş tanrı Re bir gözünü karanlıklara gön­
dererek onları aramaya koyulur. Gözünden dökülen göz­
yaşlarının insanları yaratmış olacağı hikaye edilir. Yaratı­
lış hikayesinde Osiris' in iyiliği, kardeşi Seth'in de kötülü­
ğü temsil ettiği belirtilir. Kızkardeşleri Nepthyis ve İ sis'in
Re'nin çocukları olduğu anlatılır. Kardeşi Seth tarafından
öldürülen Osiris'i diriltip onunla birleşen İ sis, Horus
adında bir çocuk dünyaya getirir. Horus babasının inti­
kamını alır ve Seth'i çöllere sürer. Seth çöllere sürüldük­
ten sonra da fırtınaların tanrısı olarak tapınılmaya başlar.
Ölen Osiris ise Anubis'in yerine ölüler dünyasının tanrısı
şeklinde belirtilmiştir. Ankh, Mısır' da dinsel yaşamda ha­
la sırı çözülmemiş bir simgedir. Betimleme çizimi de bü­
yük "T" harfi şekli üzerine yerleştirilmiş dairesel bir şekil­
le belirtilir. Ankh, en yaygın ve eski Mısır sembollerinden
biridir. Bu simgenin sadece varlığı temsil etmediği, ya­
şamdaki enerjinin gerçekleşmesi ve ilerlemesi biçiminde
de değerlendirildiği söylenir. Öldükten sonraki yaşamın
enerjisinin devamını sağlayan bir dinsel simge olarak an­
latılır. Ankh'ın izole edilmiş sırları hala çözülmediği gibi
bazı araştırmacılar bu simge için gökyüzü kayığının çekici
kayışı (halatı) olabileceğini ileri sürerler. "kalk ve git" an-
26 1 ı
� A 'dan Z'ye MISIR
lammda simgesel bir düğüm, anahtar, bir insan figürü ya
da gökyüzünde güneşin yoluna devam etmesini belirle­
yen bir simge olup olmadığı hala tartışılıyor. Simgenin
gerçek anlamının da " senin arzuladığın her şey" olduğu
açıklandı. Belge yetersizliği nedeniyle sırları henüz çözü­
lemedi. Ancak Mısırlıların inandıkları bir dinsel simgedir.
James Churchward'un araştırmalarında Ankh, Mu kıta­
smda "T" şeklinde bir sembolle belirtilmiş olup " Tau"
şeklinde gösterildiği söylenmektedir. Tau'nun ise "Ta-ha"
şekliyle okunduğunu ifade etmektedir. Ta-ha'nm anlamı
da " yıldızlardan gelen sular" şeklindeydi. Ejiptologlar,
"T"nin üstündeki dairesel şeklin Mısır tanrısı Ra'yı temsil
ettiği inancında birleşirler. Osiris'in "kozmik kültür" den
esinlenerek hazırlamış olduğu Kutsal Ölüler Kitabı kayıp
olduğu için kitapta yer alan çoğu bilgi de tapmak duvar­
larında ritüellerden elde edilmiştir. Hiyerogliflerdeki adı
" Reu Pert em Hm" İ ngilizce
çevirisi ise " Chapters of the
coming forth by day" İngiliz­
ce' den Türkçe'ye çevirisinde
ise "Günle gelecek olana ait
bölümler" anlamını taşır.
Ramses il döneminde tapı­
nak rahibi olan Hz Musa ilk
olarak tek tanrılı dinin kuru­
cusu ve Musevi toplumunun

Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında


peygamberi oldu. Kaynaklar
kullamlaıı tartı aleti Museviliğin temelini oluştu-
ran 1 O emrin üsiris dininin
42 kuralından alınarak derlenmiş olabileceğini gösteriyor.
Nedeni de Ramses il döneminde Musa'nm tapınağın baş
rahibi olmasına bağlanıyor. Rahip olduğu tapmakta Osi­
ris kültü uygulanıyordu. Bulunan bazı papirüslerden de

! 262
anlaşıldığı gibi bu kitap daha sonraki tarihlerde derlendi-
A'dan Z'ye MISIR .,..

ği zaman bile sıralama sistemi uygulanmamıştı. Papirüs­


lerin adı da onları yazan katiplerin adı olarak geçti. Bu
papirüsler: "Nu Papirüsü, Ani Papirüsü, Anhai Papirüsü,
Nefer-uben-f Papirüsü, Turin Papirisü" adlarındaydı.
Bunlara benzer yüzlerce papirüs vardır. Ancak bunlar
belki de mezar soyguncuları tarafından çalınarak imha
edilmişlerdir. Ölüler Kitabı şeklinde adlandırılan Mısırın
din kitabı ayrıca "Heliopolis, Teb ve Saite" derlemeleri
olarak da karşımıza çıkar.
Bunlardan; Teb derlemesi : XVIII.-XXII. Hanedanlar ara­
sında papirüsler, mezar duvarları ve tapınaklara işlenmiş
metinlerd en derlendi. Saite derlemesi: Ölüler Kitabı'nın
final bölümü olarak ortak bir karara odaklanan araştırma­
cılar, XXVI. Haned andan sonraki hanedanlar tarafından
Hiyeroglif, Dcmo tike ve Hiyeratik yazı karakterleriyle
papirüslere, mezar duvarlarına ve tapınaklara yazılmış
olan metinlerden derlemişlerdir. Heliopolis derlemesi ise:
İ . Ö. 3500 yıl dan daha eski olabileceği tahmin edilen sem­
bollerle gösterilen mezar duvarlarındaki metinlerden der­
lenerek hazırl anmıştır. Ancak yapılan araştırmalarda bu
eski metinleri belirten çoğu sembol belirginlik özelliğini
kaybettiği için belki de araştırmacılar bireysel görüşlerin­
den bilgil er katmışlardır. Öl üler Kitabı'nda hakim ve sav­
cı tanrılar: Bütün ezoterik yönleriyle Mısır'ın Ölüler Kita­
bıyla ilgili bulunan papirüs belgelerinde Tanrıça Maat'ın
adıyla "Maat Salonu" adı verilen ruhun yargılama salo­
nunda 42 tanrı bulunmaktadır. Bu tanrıların salonda ha­
kim ve savcı gibi görevler üstlenmiş olmaları gerekmek­
tedir ki hepsinin konumları ayrı ayrı belirtilmiştir. Ruhun
salona girer girmez bu tanrıların karşısında savunmaya
geçmeleri yanında bütün tanrıların özelliklerini de bilmek
zorundaydılar. Salonda görevli olan 42 tanrı ise; "Usekh­
nemtet, Hept-seshet, Fenti, Am-khaibitu, Neha-hrayı, Re-
reti, Mata-f-em-seshet, Neba, Set-gesu, Khemi, Uatch-
nesert, Hra-f-ha-f, Kerti, Ta-ret, Hetch-abehu, Am-senef, 26 3 j
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Am-besek, Neb-maat, Thenemi, Anti, Tututef, Uamemti,


Maa-ant-f, Her-seru, Neb-sekhem, Seshet-kheru, Nekhen,
Kenemti, An-hetep-f, Ser-kheru, Neb-hrau, Serekhi, Neb­
abui, Nefer-tem, Tem-sepi, Ari-em-ab-f, Ahi, Uatch­
rekhit, Neheb-nefert, Neheb-kau, Tcheser-tep, An-a-f" ad­
larını taşırlardı. Mısır inançlarına göre ölenlerin ruhları­
nın gittiği yere Amenti adı verilmişti. İnançlara göre ruh
batıya yani okyanusun ortasına giderdi. Okyanus dedik­
leri cennet, Babillerin "Aralu" diye adlandırdıkları cen­
netti. Kısacası Atlantis' e verilen bir yakıştırmaydı. Ancak
son dönemlerde araştırmacı yazarların öne sürdükleri en
ilgi çekici çalışma, Atlantis'in Mu kıtasının bir kolonisi ol­
duğunun açıklanmasıdır. Hatta Mısır uygarlığının temel­
lerini Nil Deltası'nda atan, Mu kıtasından göç eden bilge
Thot olduğu ifade edilmektedir.
Duat'ın karşılığını araştırmacılar "Yıldızlara yükselme
evi" şeklinde açıklarlar. Çoğu belgelerde " öteki alem"
şeklinde belirtilir ve Osiris gibi önemli kişiliklerin gide­
cekleri bir yer şeklinde düşünülmektedir. Bazı kaynaklar­
da ise "yeraltı dünyası" şeklinde tanımlandığı görülmek­
tedir. Ezoterik bir yer olarak belgelerde adı geçen Duat' ın
kapılarım koruyan kuşlar, tanrıların bulunduğu ileri sü­
rülen mağaralar, tüneller, kendi kendilerine açılan kapılar
ve kuşlar tarafından korunan odalardan söz edilmektedir.
Tamamen büyülü bir ifadeyle anlatılan bu yer, on iki bö­
lümden oluşmaktadır ve on iki saatte dolaşılabileceği be­
lirtilmektedir. Duat'ın dünyasal yapısına kayalıklarla kap­
lı bir dağ geçidinden geçildiği söylenir. Duat, sembolize
edildiği metinlerde dairesel, yıldız ve uçan bir şahinle de
belirtilmektedir. İnanılması zor olan bazı düşünsel metin­
lerde " İ nsanlar ölür, tanrılar göklere uçar" tanımlaması
bu ezoterik metinlerin anlaşılmazlığını da ortaya koymak­
tadır. Firavun Teti'nin mezar duvarında yazılanlar belki
de bu tanımlanmaya bir örnek olarak gösterilir. Teti'nin
1 26 4 mezarında yer alan metin: " . . . İ nsanlar düşer, adları yok-
A'dan Z'ye MISIR �

tur, siz Kral Teti'yi kolundan tutun, siz Kral Teti'yi göğe
alın ki dünyada insanlar arasında ölmesin .. " şeklinde bil­
giler içermektedir. Araştırmacı yaza1" Zecharia Sitchin
"Gökyüzüne Merdiven" adlı eserinde, yeraltı dünyası ya
da öte alem şeklinde belirtilen Duat için, " . . . .lahitler ve
tabutlar ve de papirüsler (bunlara resimlemeler de eşlik
ediyordu) üstündeki daha sonraki yazılar gerçekten de
dizelerin, söylemlerin ve "Yükselenlerin Bölümü" gibi
adlar taşıyan bölümlerin " Ölüler Kitabı"ndan kopya edil­
diğini göstermektedir.
Bu kitap, " Duat'ta olan", "kapılar kitabı", "iki yol kitabı"
gibi adlar da taşıyordu. Bilginler bu kitapların da aslında
daha önceye ait iki temel eserin versiyonları olduğuna
inanmaktalar: Ra'nın göksel yolculuğuyla ilgili eski yazı­
lar ve dirilen Osiris' e katılanların mutluluk dolu sonraki
yaşamını göksel bir evdeki içkiler, yiyecekler ve zevkleri
vurgulayan daha sonraki bir kaynak (Hatta bu versiyon­
dan dizeler, takan kişiye " gece gündüz kadınlarla olma"
ve "kadın arzusu" sağladığına inanılan tılısımlara bile ya­
zılmıştır . . . . ) şeklinde bir açıklamada bulunur. Duat, Tan­
rıça Nut ile sembolize edilmekte ve söndürülmeyen bir
yıldıza ulaşılabilen tanrılar çemberi şeklinde gösterilmek­
tedir. Çoğu tartışmada Mısır'ın Ölüler Kitabı'ndaki dü­
şüncelerin tapınak duvarları üzerinde yazılan metinler­
den elde edildiği ve bu metinlerden dolayı anlamların çı­
karılabileceği üstünde durulur. Günümüzdeki dinlerin
kaynağının Mısır tanrılar listesindeki tanrısal metinlerden
kaynaklandığı açıkça ortadadır. Musevi dininin yayılma
ve gelişmesi buna en iyi örnektir. Bu örneğin nedeni Hz.
Musa'nın Ramses II döneminde kralın üvey oğlu olarak
Aman Tapınağı'nda baş rahip olarak görev yapıp, Osiris
kültünü savunmasına bağlanıyor. Tanrılar listesinde yer
alan çoğu tanrıyla ilgili semboller birbirinin benzeri ola-
rak göze çarpar. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi iki Mı-
sır'ın birleşmesinden kaynaklanan çizimler. İ kincisi de 26 5 1
_,.. A'dan Z'ye M I S I R
kendisinden önce tapınılan tanrı ya da tanrıçasının sem­
bolünü örnek alan çizimler. Bu benzerliklerin ince ayrıntı­
larla kime ait olduğu gösterilmiştir. Örneğin ayrıntı ya asa
şeklinin öne çıkması ya da çizilen sembolün hiyeroglif ta­
nımıydı. En çok bilinen Tanrılar; Amon (Amen) Kneph,
Sati, Khem, Pah, Neith, Maat (Maut) Ra, Khefra, Shu,
Mentu, Osiris, Hathor, İ sis, Seb, Khons, Thoth, Anubis,
Nut, Bast, Anuka ve Seth adındaki tanrılardı. Mısır dilin­
de "çift" anlamında tanımlanan " Ka" dedikleri kutsal bir
ifade vardı. Döllenme yoluyla yaratıcı ve koruyucu işlev­
lerle yaşamsal enerjinin bütününü belirttiği ifade ediliyor.
Thot'un (Hermes-Thot=Hermetizm) Mu kıtasından Mısır
topraklarına getirdiği bilge Osiris' in öğretilerine göre in­
san varlığının üç aşamadan oluştuğu belirtilmektedir. Bu
aşamalar "Aufu, Ka ve Shu" adlarını taşımaktadır.
Bu aşamadaki üç gücün fiziksel bedenden ayrı yaşayan
varlıklar şeklinde olduğu belirtilir. Mısırlılar ölen insan­
dan ruhun ayrılmasının, cansız kalan bedenden insan baş­
lı bir kuşun uçmasıyla olduğuna inanır ve onu tapınak
duvarlarında resmederlerdi. Eski çağlarda tanrı ya da
tanrıçaların asalarının yanında kutsal obje olarak kullan­
dıkları haç şeklinde dinsel bir sembol vardı. Ptah, Amon,
Osiris, İ sis gibi tanrı ve tanrıçalar bunu değişik şekillerde
kullandılar. En son şekli ise, Hıristiyanların kullandıkları
şekildir. Genellikle eski uygarlıklarda ezoterik davranışla­
rın en yakın desteği çeşitli semboller olmuştur. Bu sem­
bollere dönemin insanları tarafından tanrısal şekiller ola­
rak bakıldığından haçın ortaya çıkışının da bu tür tapın­
ma şeklinin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Haçın
kutsal olarak görülen asaların yerini aldığı düşünüldü­
ğünde dinsel hortlamanın her geçen gün uygulamaya
koyduğu sembolleri nasıl da tanrıya mal ettikleri görülür.
Eski Mısır inancında öldükten sonra yeniden yaşama
inancı olduğu için ölüler törenlerle özel olarak hazırlan­
mış mezar odalarına mumyalanarak konurdu. Ö lünün
A'dan Z'ye M IS IR �

ruhu öteki dünyada huzurlu olsun diye çeşitli törenler ve


dinsel ayinler yapılırdı. (Bu uygulama bugün İ slam inan­
cında da yaygındır. Ölenlere cenaze töreni ve öteki dün­
yada huzurlu olması için mezar başında dualar okundu­
ğu gibi gömülmeden önce camilerde namaz töreni yapılır.
Yaklaşık 40 gün sonra ise onu yeniden hatırlamak ve öte­
ki dünyada huzurlu olması için törenlerle dualar okunur.
Aynı şekilde yakın dinler olan Hıristiyan, Müsevi dinle­
rinde olduğu gibi hiç din kitabı olmayan ilkel toplumların
çoğunda da ölü gömme gelenekleri yapılmıştır.) Öteki
dünyada huzur içinde yolculuğa çıkacak olan ruh için
özenle hazırlanmış tütsüler ve kötülük saçan cinlerden
korunması için Ölüler Kitabı'ndan ayetler mezara bırakı­
lırdı. Mumyalama işinin aslı ölünün kişisel özelliğini öteki
dünyada da devam ettirmesi şeklinde uygulanırdı. Bu iş­
lem insanlar dışında önem verdikleri bazı hayvanlar için
de yapılırdı. Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda binlerce
hayvanın mumyası bulunmuştur. Bunların arasında boğa,
köpek, kedi, kuş, balık mumyaları çoğunluktaydı. Ölü yı­
kandıktan sonra iç organları alınır, gözler ve ağız tampon­
larla doldurulur ve bir çeşit alet kullanılarak beyin kafata­
sından boşaltılarak mumyalama yapılırdı. Ölünün iç or­
ganları da kanopos adı verilen kaplarda koruma altına
alınırdı.
Mısır Tanrılar Listesi: Günümüzdeki dinlerin kaynağının
Mısır tanrılar listesindeki tanrısal metinlerden geldiği
açıkça ortadadır. Musevi dininin yayılma ve gelişmesini
buna örnek olarak gösterebiliriz. Bu örneğin nedeni ise,
Hz. Musa'nın Ramses il döneminde kralın oğulluğu ola­
rak Amon Tapınağı'nda başrahip olarak görev yapması
ve Osiris kültünü savunmasına bağlanıyor. Panteonda yer
alan çoğu tanrıyla ilgili semboller birbirinin benzeri ola­
rak göze çarpar. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi, iki Mı­
sır' ın birleşmesinden kaynaklanan çizimler. İ kincisi de
kendisinden önce tapınılan tanrı ya da tanrıçasının sem- 26 71
A'dan Z'ye MISIR

holünü örnek alan çizimler. Bu benzerliklerin ince ayrıntı­


larla kime ait olduğu gösterilmiştir. Örneğin ayrıntı ya asa
şeklinin öne çıkması ya da çizilen sembolün hiyeroglif ta­
nımıydı. En çok bilinen tanrılar; Amon (Amen) Kneph,
Sati, Khem, Pah, Neith, Maat (Maut) Ra, Khefra, Shu,
Mentu, Osiris, Hathor, İ sis, Seb, Khons, Thoth, Anubis,
Nut, Bast, Anuka ve Seth. Bu tanrılar ve burada yer alma­
yan diğer tanrılarla ilgili bilgiler alfabetik sıralamada kısa
bir şekilde anlatılmıştır. Mısır tanrılar panteonunda yer
alan tanrılardan ilk onu oluşturanların adları: Hathor,
Bast, Shu, Isıs, Nut, Geb, Tefnut, Ephthys, Thoth, Ra. Net
olmamak koşuluyla Panteonunu oluşturan diğer tanrılar
ise; Aa, Aah, Aapep, Abtu, Ah, Ahemait, Ahti (2), Ailu­
ros, Aken, Ake, Amathaunta, Amaunet, Amemait, Amen,
Amen Ra, Amen Re, Amenhotep, Ament, Amentet,
Amentit, Ammam, Ammit, Ammon, Ammon Ra, Am­
mon Re, Ammut, Anın, Amon, Amon Ra, Amon, Re,
Amsit, Amun, Amun Ra, Amun Re, Anat, Andjety, Aned­
jti, Anet, Anezti, Anhur, Anit, Ankh, Ankhet, Ankt,
Anouke, Anpu, Anti, Anubis, Anuket, Apademak, Ape­
demak, Apep, Apepi, Apet, Apis, Apophis, Aptet,
Arensnuphis, Ari Hes Nefer, Arsnuphis, Aset, Aten, Aten
Ra, Aten Re, Aton, Aton Ra, Aton Re, Atum, Atum Ra,
Atum Re, Bab, Babay, Babi, Baneb Djedet, Banebdedet,
Banebdjedet, Banebdjetet, Banebtetet, Banephthysdjedet,
Bast, Bastet, Bat, Bata, Benu, Bes, Beset, Book of the Dead,
Buto, Chenti Cheti, Chenti Irti, Chepri, Cherti, Chnemu,
Chnoumis, Chnum, Chnuphis, Chons, Chontamenti,
Cneph, Dedwen, Dua, Duamutef, Ehi, Ernutet, Geb, Ha,
Haap, Hah, Hap, Hapi, Hapy, Har Nedj Hef, Har Pa Khe­
red, Har Pa Khruti, Harensnuphis, Harmakhis, Harmatc­
his, Haroeris, Harpakhered, Harpakhruti, Hat Mehit,
Hathor, Hatmehit, Hatmehyt, Hauhet, Hedetet, Heget,
Heh, Hehet, Hek, Heket, Hektet, Hemen, Hemsut, Hemu­
set, Henet, Hep, Hepi, Heptet, Heqet, Heret, Herishep,
A'dan Z'ye M ISIR IJll-

Heru Behudti, Hesa, Hesat, Het Mehit, Hetmehit, Hez Ur,


Hike, Horus, Hu, Huh, Iat, ibis, Ienpw, Ihu, Ihy, Imentet,
Imeut, Imhetep, Imhotep, Imiut, Imset, Imsety, Inher, In­
mutef, lnpu, Ipet, lptet, Ipy, Isis, Iunmutef, oh, , Kakuket,
Keb, Kebechet, Kebechsenef, Kehperi, Kek, Keket, keku,
Kemu, Kemur, Kemwer, Ken, Khem, Khensu, Kheper,
Khepera, Khepri, Kherty, Kıhnemu, Khnum, Khons,
Khonsu, Kneph, Knouphis, Kuk, Lenpw, Ma' at, Maat,
Mafdet, Maftet, Mahes, Mehen, Mehet,· Uret, Mehet
Weret, Mehturt, Mehurt, Menchit, Mendes, Menhit,
Menthu, Mentu, Meret, Meretseger, Mert, Mert seger,
Meskhenet, Meskhent, Min, Mnevis, Mnewer, Month,
Monta, Mut, Naunet, Neb Hut, Nebthet, Ned Er Tcher,
Nef, Nefer Tem, Nefer Temu, Nefertem, Nefertum, Ne­
hab, Nehebkau, Nehebkhau, Nehebu, Kau, Neit, Neith,
Nekhabet, Nekhbet, Neper, Nep-htys, Nepit, Nete­
raantmwmw, Nu, Nuit, Nun, Nunet, Nut, Ogdoad, Onu­
ris, Opet, Osiris, Petbe, Ptah, Ptha, Qadesh, uadesht, Qeb,
Qetesh, Qudshu, Ra, Re, Renenet, Renenutet, Renpet, Re­
ret, Reret Weret, Respeh, Resphu, Sachmet, Sag, Sahu,
Sakhmet, Sal, Satet, Seb, Sebek, Seker, Sekhet, Sekhmet,
Selket, Selkit, Sep, Sepa, Septu, Serket, Serquet, Seshat,
Sesmu, Set, Setekh, Setesh, seth, seti, Shai, Shait, Shay,
Shed, Shenty, Shesmetet, Shu, Sobek, Sochet, Sokar, Soka­
rıs, Soker, Sons of Horus, Sopd, Sopdet, Sopdu, Sopedu,
Sothis,Sphinx, Su, Suchos, Sutekh, Tahuti, Tatenen, Ta­
ueret, Taurt, Taweret, Tefen, Tefenet, Tefnet, Tefnut,
Tehuti, Tem, Temu, Thoeris, Thot, Thoth, Tphenis, Tum,
Tutu, Uadjet, Ubastet, Un, Un Nefer, Uneg, Unut, Usire,
Wadj Wer, Wadjet, Waset, Wenut, Wepawet, Wosret,
Wosyet, Yinepu adlarıyla tapınılmışlardır. Doğaldır ki bu
listelemenin sağlıklı bir liste oluşturmadığı ve çoğu araş­
tırmalarda aynı tanrıyla ilgili benzer adların da birer tan­
rısal varlık olarak gösterilmeleri panteondaki tanrıların
çoğalmasını açıklar.
26 91
� A'dan Z'ye MISIR
Mısır' da sayılar: Mısırlılar yazının yanında bir de sayılar
dizgesi yaratmışlardı. İ . Ö . 3000 ci­
varında gelişen bu matematiksel
sayılar sistemi aşağı yukarı Mezo­
potamya kültürüyle aynı dönemle­
re denk düşer. Bunun nedeni de
yapılan son arkeolojik kazılarda
İ . Ö . 3300-3100 tarihleri arasındaki
neolotik çağın sonlarına doğru Mı­
sır' ın Mezopotamya kültürüyle ya­
kın ilişki içinde olduğunun görül­
mesidir. J. Vercoutter'in araştırma­
ları sonucu Mısır yazısı olan hiye­
roglif yazının tamamen Mısırlılara
özgü bir yazı olduğu açıklanmıştır.
Mısırlıların buldukları yazı sistemi
Sümerlerin sayı sisteminden ta­
mamen farklı bir buluştu. Hiyerog-
Mısır tapınaklarını süsleyen lif rakamlar şeklinde sembollerle
heykellerden biri açıklanan yazı sisteminde milyon
rakamları aşacak semboller kullanıldı. Her sayının karşı­
lığını gösterecek özel hiyeroglif semboller kullanıldı. Bir
sayıyı rakamsal yönden belirlemek için onlu sayı sınıfla­
rının tekrarını yaparak geçiştirirlerdi. Sayılar düzleminin
yaratılmasındaki başlangıçta ilkel sembollerle donatılmış­
tı. Daha sonraki dönemlerde bu semboller basit çizimlere
dönüşerek katiplerin daha rahat çalışmaları sağlandı. Sa­
yılar düzlemindeki rakamları 10, 100=10. 2, 1000=10. 3, 10
000=10. 4, 100 000=10. 5 ve 1 000 000 = 10. 6 şeklinde gös­
termek için özel olarak hazırlanmış hiyeroglif semboller
kullanıldı. Yapılan arkeolojik araştırmalarda bulunan ra­
kamların kıptı dilinden adları ise şöyledir; ("1 = wa,
2=senou, 3=khemet, 4=fedou, S=diwou, 6=sersou,
7=sefekh, 8=khemen, 9=pesedj, lO=medj, 20=dwetye,

1 210
30=m'aba, 40=khem, SO=diyou, 60= (kıptıce si olarak ya-
A'dan Z'ye MISIR llJıı-

zılmasına rağmen karşılığı bulunamadı.) 70=sefekh, 80


=khemen, 90=pesedje) şeklindedir. Bu çözümlemeler S. A.
Gardıner ve G. Lefebvre tarafından yapılmıştır.
Mısır Mitoloj isi: Mısır' da söz edilen dinsel mitoloji ve yara­
tılış mitolojisi yaklaşık 5 bin yıldan fazladır varlığını gü­
nümüze kadar taşımıştır. Günümüz dinlerinden İ slam di­
ni dahil diğer dinlerin varlıkları olmadan önce Mısır' da
dinsel hortlamanın mitolojileri görülür. Araştırmacılar
dinsel mitolojinin "Politeistik-henoteistlik" bir yapılan­
manın dışında "Monotesitik" bir yapıya da sahip olduğu­
nu ileri sürerler. Mısır'ın erken dönemindeki mitolojik
dinler şimdilik beş farklı gurup halinde ele alınarak ince­
leniyor. Bu guruplar: Baş tanrının Atum olarak bilindiği
Heliopolisteki 9 tanrının birleştiği "Enneada" gurubu,
Ra'nin baş tanrı olarak ifade edildiği Hermopolis'teki se­
kiz tanrının birleştiği 110gdoad" gurubu, baş tanrının
Chnum olduğu belirtilen Elefantine' deki üçlü tanrılar bir­
leşmesi /1 Chunum-Satet-Anuket", baş tanrının Amun ol­
duğu belirtilen Teb kentinin üç tanrı koalisyonu olan
11 Amun-Mut-Chons
(Khons)", ayrıca baş
tanrının Ptah olduğu
ileri sürülen Mem­
fis' in üç tanrı koalis­
yonu " Ptah-Sekhmet­
Nefertem" olarak ifa­
de ediliyor. İ nançla­
rının farklı bölge ve
ırklardan oluştuğu
kralların zaman için- Duvar kabartmalarında Anubis ve Mesenet
de belli değişiklikler
yaparak süreci değiş-
tirmiş olabileceği de belirtiliyor. Değişime uğrayan bu sü-
recin Mısır' ın eski yönetiminin çöküşünden sonra da de-
vam ettiği belirtilir. (Bak Mısır dini.) 27 1 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR
Mic: Eski Mısır dilinde " Ö lmek" anlamında bir sözcük ola­
rak tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise
"Gömme" anlamına gelen " Muk" sözcüğüdür.
Miebis: İ . Ö . 3000-2800 tarihlerinde 1. Hanedan dönemi Mısır
Kralı Anecib'in Manheton listesindeki adı. (Bak Anecib.)
Mihos: (Yunancada Miysis) Mısır' da bir tanrı. Tell-el-Mvka­
dam bölgesinde yerel tanrı olarak tapınıldı. Arslan başlı
bir insan şeklinde betimlendi.
Mikerinos: (İ . Ö . 2510-2491) tarihlerinde iV. Hanedan (İ . Ö.
2600-2487 bazı kaynaklarda ise İ . Ö . 2723-2563)) dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilinde Horus adı "Menkevre, men­
kaure" " tanrı Re' nin üretici gücü artsın" anlamındadır.
(İ . Ö . 2500. civarında) iV. Hanedan dönemi firavunu Ke­
ops'un oğlu ya da kardeşi olarak düşünülüyor. Özellikle
kendisi için yaptırdığı ve Tanrıça Hathor' a adadığı tapı­
nak şeklindeki piramidi Mısır eyaletlerini birleştirdi. Bu
piramit sayesinde tanındı ve ünlü oldu.
Mikkerinos piramidi: 66 metre yüksekliğinde bir piramittir.
IV Hanedan dönemi Mısır kralı Mikerinos tarafından yap­
tırıldı. Tanrıça Hathor' a adandı.
Milam: (Bak Aniba.)
Min: Mısır tanrısıdır. Mitolojideki konumu " seks tanrısı"
şeklindedir. Koptos'ta tapınılan ve erkekliği güçlü olduğu
söylenen bir Mısır tanrısı. Yunanlılar bu tanrıyı, Pan ile
eşdeğerli olarak düşündüler. Her yıl onun adına büyük
bir kutlamayla hasat mevsiminin açılışı yapılır. Min aynı
zamanda tanrı kral şeklinde kervanların koruyucusu ola­
rak tanınırdı. Bu tanrının kökeni Kızıldeniz kıyılarına ka­
dar uzanır. Biçim olarak Tanrı Min'e çok benzeyen Luk­
sor' daki Aman' dur. Mısırlılar onu Aman ile bir tuttular.
Min'e bazen tanrıça İ sis ile beraber tapınılırdı. Kültü çok
yaygınlaştı. Belli merkezler ise Panopolis (ya da Khem­
mis) "Akhmin" ve Koptos olarak da bilinir. (Bugünkü adı
Quft) . Bu Tanrıya adak olarak koç kesilirdi. Başında iki
1 2 72 tüy ve kırmızı kurdele bulunan bir başlık ve erkeklik or-
A'dan Z'ye MISIR �

gam dışa doğru kalkık olarak betimlenir. Sağ kolu yuka­


rıya doğru kalkık ve elinde kamçısı vardır. Bereket tanrısı
olarak da bilinir. Bu tanrı ile Horus arasında çekişmeli ge-
çen bir öykü anlatılır. Tanrı Ra, ikisinin barışmasını em­
retti.
Mini: (Bak Menes.)
Mineptah: İ . Ö . 1213-1203 tarihlerinde XIX. hanedan (1.0.
1292-1188) dönemi Mısır kralı. Minephtah ya da Mernep­
tah da olarak bilinir. Bu sözcüğün eski Mısır dilindeki
karşılığı ise "Tanrı Pitah'ın seçtiği" anlamında tanımlan­
mıştır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Baenre meriamun"
dur (Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö . 1235-1224 olarak ele
alınmıştır.). Ramses II'nin evlatlığı (Ya da oğlu) ve ardılı­
dır. Ramsess II'nin 30'ncu oğlu olduğu söyleniyor. İ lerle­
miş yaşına rağmen babası tarafından tahta getirildi. Deniz
halklarının (Hint-Avrupa) başlattığı istila girişimini engel­
ledi ve Mısır'ı kurtardı. Karma Libya ordusunu Memfis'in
kuzeybatısında bozguna uğrattı. Yönetiminde Mısır' da
bir çöküş dönemi başlamışsa da Mısır' ın civardaki saygın­
lığını korumaya çalıştı. Kıtlık çeken Hitit kralına tahıl
göndererek yardım etti. Filistin' deki önemli yerleri yeni­
den ele geçirdi. Bulunan bir tablet üzerindeki metinde bu
savaş anlatılırken ilk defa İ srail' den söz ediliyordu. Del­
tanın doğusundaki yabancıları ve savaş tutsaklarını Mı­
sır' ın dışına çıkardı. 8 yıl Mısır' ı çok kötü bir şekilde yö­
netti. Onun hükümdarlığı döneminde gerek siyasal ve ge­
rekse ticari yönden Mısır oldukça sıkıntılı anlar yaşadı.
Tevrat'ın çıkış bölümünde adından söz edilen firavundur.
Mezarı krallar vadisindedir.
Minyatür: (Fr. Miniature) Eski Mısır ve Yunanistan' da doğan
" Iustinianos" döneminde altın çağını yaşayan minyatür
sanah. Ortaçağ' da Avrupa ülkelerinde kitapların süsleme
sanatı haline dönüştü.
Mist: İnisiyelerin sırlarını öğrenmeye aday olanlara verilen
bir isimdir. 2 73 1
..._ A 'dan Z'ye MISIR

Mit gamr: Aşağı Mısır' da bir kent (Dekahliye ili) . Yaklaşık


34. 500 nüfuslu küçük bir yerleşim alanıdır . Nil Nehri'nin
doğu kolu kıyısındadır.
Mit rahina: Memfis yakınlarında palmiye ağaçlarıyla ünlü
bir arkeolojik alan. Bir köy. Burada hal a ayakta duran
Ramses II'nin anıtsal heykeliyle Ptah Tapınağı'nın surla­
rıdır. Memfis'te en önemli tanrıydı Ptah. Bu Tanrı klasik
antikte Hephaistos ve Volkan'la özdeşleştirilmişti. Ram­
ses Tapınağı'nda Amenemhat III' e ait bir kale kapısıyla
Amenofis III' e ait bloklar yer alır. Ptah tapınağını çevrele­
yen surların biraz dışında Tuthmosis IV tarafından yaptı­
rılmış olduğu öne sürülen bir tapınak kalıntısı yer alır.
Ayrıca geç dönemlere ait bir tapınak harabesi daha bu­
lundu. Bu harabelerde XXVI. Hanedan krallarından
Psammetikus II, Apries ve Teos'un adları yer alır. Burada
ayrıca Merneptah' a ait bir saray dışında Ramses II tara­
fından yaptırılan ve Tanrıça Hathor' u içeren Kom-el Ra­
bia ile Kom-el Kal sarayının kalıntıları yer alır.
Mnevis: Mnewer adıyla da tapınıldı. Güneşin boğası şeklin­
de tasvir edilirken boynuzları arasında güneş diskini taşı­
dığı ifade edilir. Mısır' da siyah renkte iri yapılı bir boğa
olarak betimlenir. Heliopolis' teki (Kuzey on) güneş tapı­
nağında bu boğayı andıran mumyalı sandukası bulundu.
Strabon kitabında Mısırlıların kutsal olarak saygı duy­
dukları bu boğalardan söz eder. Bu boğalarla ilgi l i Helio­
polisli rahipler mektuplarında sıkça söz ederer. Rahiple­
rin mektubunda belirtilen 20 kol uzunlu ğunda keten be­
zinin boğanın mumyalama işinde kullanıldığı anlatılır.
Heliopolis' teki halk Apis boğasının dışında Mnevis adlı
boğaya da tapardı. Ancak hangisinin merkez ve hangisi­
nin yerel bir tapınma şekli olduğu henüz bilinmiyor.
Moiris: Tarihçilerin Kral Amennemes III ile karıştırdıkları
Lamares ya da Mares denen kral . Moiris Gölü' nün adı bu
1 2 74 kralın adından gelmektedir. Fayyum' da büyük yapılar
A'dan Z'ye MISIR �

yaptırdığı bilinir. Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve


siyasal kişiliği hakkında yeterli bilgi verilemiyor.
Moiris gölü: Fayyum' da "birket karun" gölünün Yunan di­
lindeki adı. Yunan dilinde yer almış olan "Moiris limne"
terimi Mısır dilindeki "Hone-en-Miuer" in tercümesidir.
Moiris (Ya da Miue) Gurob kentinin adıdır. Bu göl, Here­
dots'un anlattığına göre Kral Moiris tarafından yapılmış­
tır.
Momempfi: (Momemfis) . Bugünkü adı Meruf. Aşağı Mı­
sır' da bir kent. İ . Ö . 568/ 569 yılında XXVI. hanedan dö­
neminde Mısır Kralı Ahmes, General Agries'i bu kentte
yenerek esir aldı. (Bazı anlatımlarda da bu kralın General
Agries'i yenerek tahta geçtiği belirtiliyor.)
Monto: (Bak Menthu.)
Month: (Bak Menthu.)
Monolit: (Fr. Monolithe) Tek bir kaya tomruğundan yontu­
larak, üstüste sütün parçaları şeklinde örülmeyen dikili­
taş. Mısır mimarisinde yaygın bir çalışmaydı. Kaya içine
oyularak yapılan anıt veya tapınak, Hacşepsut Tapınağı
ya da Saint-Emilion Monolit Kilise' si bu mimarinin örnek­
lerindendir.
Montet Pierre: (1885-196) Eski Mısır uzmanı, Fransız bilim
adamıdır. Yaşamı sırasıyla Villefranche, Sur, Saone ve
Rhone'den sonra Paris'te son buldu ve orada öldü. Stras­
boug Üniversitesiyle College de France' de profesörlük
yaptı. 1921-1924'te Biblos, 1929-1951 yılında Tanis kazıla­
rını organize etti. 1925 yılında da Apollonia kazılarına
başladı. Birçok eser kazandırdı. Bunlardan; Les Scenes de
la Vie Privee dans les Tombeaux Egyptiens de I' Ancien
Empire (Eski Krallık Döneminin Mısır Mezarlarında Gün­
lük Hasat Sahnelerini Canlandıran Resimler), La Necro­
pole Royale de Tanis (Tanis Kral Mezarlıkları), Les
Enigmes de Tanis (Tanis'in Sırları), Le Geographie de
I'Egypte Ancienne (Eski Mısır Coğrafyası/ 13 cilt halinde).
Ayrıca Byblos'taki kazılarının hikayesini de kitaplaştırdı. 2 75 1
-411 A'dan Z'ye MISIR

Bu kitabın adı da; Byblos et I'Egype Quatre Campagnes


de Fouilles a Byblos (Biblos ve Mısır-Biblos'ta dört kazı
kampanyası)
Montu: (Bak Mentu.)
Montuhotep: (Ya da Mentuhotep) " Tanrı Montu hoşnut ol­
sun" anlamında tanımlandı. XI. hanedandan XXI. hane­
dana kadar yönetimde olan birçok firavun bu adı kullan­
dı. Bu firavunlar Anteflerden sonra Mısır'ın büyümesi
için çok çalıştılar. İ . Ö . 2400 yılında Heraklepolis'i kuşattı­
lar. Memleketleri olan Teb'i başkent yaptılar. Kızıldeniz
ve Punt ülkesine askeri seferler yaptılar. Montuhotep I'in
Deyr-ül Bahri' deki piramit ve mezar tapınağının görkemli
kalıntıları hayretler uyandırıyor. Bilinenleri: Montuhtep I,
Montuhotep II, Montuhotep III, Montuhotep IV, Montu­
hotep V.
Montuhotep 1: (Mentuhotep I) İ . Ö . 2008-1957 tarihleri ara­
sında XI. hanedan dönemi Mısır kralıdır. Horus adı
"Nebhepetre" dir. İkinci defa iki Mısır'ı birleştirdiği için
halk ona "iki ülkeyi birleştiren" anlamında olan "Sema­
taui" adını verdiler. Döneminde Deyr-ül-Bahri' de iki ül­
kenin ölüleri için büyük bir mezar kompleksi yaptırdı . Bu
mezar kompleksinin adına "Nebhepetre'nin yerleri ulu­
dur" adını verdiler. Memurlar için yapılan mezarlar ol­
dukça süslüydü . Öldükten sora yerine oğlu Mentuhotep
II geçti.
Montuhotep il: (Mentuhotep II) İ . Ö . 1957-1945 tarihleri ara­
sında XI. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Horus adı "Se­
anhkare" dir. Döneminde babası Mentuhotep'in yarım
kalmış işlerine öncelik verip tamamlamaya çalıştı . Sanatçı
ve yetenekli memurlar yetiştirdi. Babasının büyük imar
planına önem vererek devam ettirdi. İ ktidarının 8' nci yı­
lında yetenekli memurlarından Henenu'yu tütsüler diyarı
olarak ün kazanmış Punt ülkesine bir sefere gönderdi .
Müsteşarı (Bakan) konumundaki Meketre'nin mezarında
j 2 16 imar ile ilgili makaleler bulundu . İ lk edebi yazmalar ise
A'dan Z'ye MISIR �

küçük bir çiftliği olan rahip Hekanakte'nin yazdığı mek­


tuplardı.
Montuhotep 111: (Mentuhotep III) İ . Ö . 145-1938 tarihleri ara­
sında XI . Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Horus adı
"Nebtaure" dir. Aynı zamanda da hanedanın son kralıdır.
Yasal bir kral olmadığı için krallık listesine alınmadı. O da
imar planını genişletti. En iyi vezirlerinden Amenem­
hat' ın emrine bir ordu vererek Hammama vadisindeki taş
ocağına gönderip, tasarlanan bir kral lahitinin yapımı için
taş kestirdi. Vezir Amenemhat'ın, XII. Hanedan dönemin­
deki Amenemat ile aynı kişi olabilir görüşünü savunanlar
çoğunluktadırlar.
Mormyrus: Nil Turnası (Balık) nı inceleyen bilim dalı.
Moou: Eski Mısır dilinde "Su birikimi" anlamında tanımlan­
dı. Maya dilinde karşılığı ise " Bataklık" anlamına gelen
"Mu" sözcüğüdür.
Moxh: Eski Mısır dilinde "Acı çekmek" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise "Acı çekmek, ıstırap" an­
lamına gelen "Moch" sözcüğüdür.
Mr: Eski Mısır dilinde "Bağlama, raptetme" anlamında ta­
nımlandı. Sözcüğün Maya dilinde karşılığı ise "Kollarıyla
sarma" anlamına gelen "Mek" sözcüğüdür.
Mrib: Merneptah'ın kızı Ahwere ile Neferkaptah'ın oğludur.
Küçük yaşta Thot'un büyülü olduğu söylenen kitabı yü­
zünden Nil' de boğularak ölür.
Mu: Eski Mısır dilinde "Anne" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise "Vulva" anlamına gelen "Much" " söz­
cüğüdür.
Munu: Bereket ve bolluğu temsil etti. Yunan Tanrısı Hermes
ile eş değerde görüldü.
Mussaenda: Çiçekleri dallarının ucunda bulunan şişkin, yu­
varlak ve etli meyveli bir ağaççıktır. Tropikal bölgelerde
yetişir. Bu bitki Mısır' da yetiştirilen "mussaena luteola"
nın kabuğu, suni kınakınalar arasındadır. 2771
-.ııı A 'dan Z'ye MISIR

Mut: Mısır tanrıçasıdır. 0 Ana" tanrıça olarak bilinen Mut,


Amon' un eşiydi. Karnak' ta tapınılırdı. Amonla
birlikte firavunlardan daha rahat bir yaşam sür­
dürdü. Verdikleri kararlara halkın dışında fira­
vunlar da uymak zorundaydılar. Anne ve anne­
lik yapanların bereket tanrıçası olarak tapınıldı.
Osiris' in parçalarının birleştirilmesi için İ sis' e
yardımcı oldu. Ay tanrıçası şeklinde de tapınılır.
Amun-Ra onu, "tanrıların kraliçesi" olarak belir­
ledi . Ancak alay konusu olan betimleme şekli
hakkındaki belge yetersizliği nedeniyle bilinmi­
yor. Tasvir edildiği varlık akbabaydı.
Mut tapınağı: Karnak' tadır. Amenofis III bu ta­
pınağa tanrıça Sekhmet (Sahmet) in çok sayıda
heykellerini koydurttu . Aynı tanrıçanın heykelle­
Tanrıça Mu t'un rini ölüler tapınağına da diktirdi.
bir çizimi Mumya: (Frs. Mümıya) Kimyasal ve bitkilerden
elde edilerek bozulmadan uzun yıllar saklanabi­
lecek ceset. Ayrıca halk arasında eskiden bedene sürülün­
ce bütün hastalıklardan kurtulacağına inanılan bir ilaç .
Bitki patolojisinde "mumya hastalığı" adı altında bir de
hastalık türü vardır. Buna meyve hastalığı da denir.
Mumyalama: Mumya haline dönüştürmek için yapılan ça­
lışmaların tümü. Mısır inançlarına göre ölüm, canlı
yaşamın öteki dünyada devam etmesi demekti . Bu
nedenle inançlarına göre ölünün cesedi koruma atı­
na alınırdı. Cesedin parçalarının dağılmaması için
mumyalama işlemi yürütülürdü. Mumyalama işle­
minin IV, Sülaleden sonra başladığı tahmin ediliyor.
İ .S. yüzyılda bile rahipler mumyalama işlemi yapı­
yorlardı. Mumyalamanın gerçekleştirilmesi için
komşu ülkelerden getirtilen ve oldukça masraflı
olan "mürrisofı, sedir yağı, tarçın ve vahalardan top­
lanan sodyum karbonat" gibi maddelerden yapılır­
dı.
A'dan Z'ye MISIR ..,.

Musa: İbranice adı Moşe olan


Yahudi cemaatinin kurta­
rıcısı ve peygamberidir.
Levi soyundan gelen bir
Yahudi kadının çocuğu­
dur. Harun ve Miryam
adında iki kardeşinin de
olduğu söylenmektedir.
Tarihçi Manheethon Mısır
dilindeki adını "Hozarsif"
şeklinde belirtmektedir.
Mısır ile ilgili yazdığı ese- Anubis mumyalama sırasında.
rind e Musa'nın tapınak rahibi ol-
duğunu söyler. Bunu Strabon da doğrular. Araştırmalar­
da Musa'nın delta'ya Gosenli Yahudilere müfettiş olarak
gön derilmesiyle orada rahip Yetro' dan büyük destek
gördüğü ifade ediliyor. Hatta rahibin kızı Tsippora ile ev­
lenir. İ . Ö . XII-XIII. yüzyıllar arasında yaşadı. Ramses II ta­
rafından rahipliğe getirildi . Osiris kültünün savunucusu
olarak görev yaptı . Ramses'in eşlerinden birinin onu Nil
Nehri'nde bir sepet içinde boğulmak üzereyken kurtardı­
ğı anlatılır. Tarihte İ srail halkının önde gelen kişisi ve Eski
Ahit Kitabı'nda yazıldığı gibi bir peygamberdir. Mısır' da
doğdu. Eski Mısır dilinde Horus adı ise "Msi" dir. Mısır
tarihinde tanrı olarak bilinen Ahmosis, Tutmosis ve Ram­
ses isimlerini de kullanmış olabileceği hala tartışılıyor.
Hakkında yazılan öyküler, mitolojiler, masalımsı hikaye­
ler onun Mısır' daki tarihini değiştiremedi. İnanılmaz mu­
cizel er yaratarak Yahudi halkını Ramses II'nin baskı ve
işkencesinden kurtardı . (Ramses II'nin Musa ve halkına
karşı zor kullandığı şeklinde bilgiler yeterli olmadığından
araş tırmacılar taraflı bir şekilde yazarak Mısır Firavunu
Ramses IT'yi sürekli karalamaktadırlar. Ancak bilinen bir
gerçek varsa o da Musa'nın Ramses II'nin üvey oğlu ol-
duğu düşüncesiydi. O dönemde bile üvey evlat edinenler
2 791
A'dan Z'ye MISIR

gerçek evlatlarına verilen değeri ona da verirlerdi. Babası


tarafından ilahiyat (tanrı bilimi) eğitimi gördükten sonra
Amon Tapınağı'nın en büyük rahipliğine getirilen Mu­
sa'nın öyküsünde mutlaka değişiklikler vardır. İbraniler
onun önderliğinde yaşadılar. İ srail halkı için Ramses II'ye
karşı ölümüne bir ayaklanma başlattı. Ayaklanmanın ne­
deni Mısır halkının İ srail oğullarını hor görmesine bağ­
landı. Tur dağında Tanrıdan on emri aldı. Ancak bu on
emir için Mısır Ölüler Kitabı'ndaki 42 babdan elde edilen
paragraflar olduğu düşüncesinde olanlar da vardır. Aca­
ba on emir " Ölüler Kitabı"nın bablarından mı esinlendi.
Hatta Aman Tapınağı'nın baş rahipliğine getirilen Mu­
sa'nın Osiris felsefesiyle donatılan biri olduğu da bliniyor.
Taraflı kaynaklar nedense daha sonra ilahi bir adam gö­
rünümüne sokulan Musa'nın tapınaklardan değil de bir
dağda on emri aldığı fikrine inanmayı seçtikleri son dere­
ce çelişkili görülmektedir. Sözü edilen on emir zaten
Amon-Ra öğretisinde vardı. On emri aldıktan sonra Mısır
Firavunu Ramses II'yi hak dinine katılması için çabaladığı
belirtilmektedir. Mısır Kralı Ramses II'nin de onunla alay
ettiği ifade edilmektedir. Ancak birçok mucizeler yaratan
Musa, firavunun gözünü korkutunca o da İ srailoğullarını
af ederek Mısır' dan çıkmalarını istedi. Ancak sözünde
durmadı ve Musa ile beraber olan İsrailoğullarını yok et­
mek için saldırıya geçti . Hesaplanmayan mucizeler karşı­
sında Ramses il ve askerleri Kızıldeniz' de büyük bir ye­
nilgi ye uğradılar. Hatta Musa'nın deltadaki Gosenli Ya­
hudilere müfettişlik yapmaya gönderildiği sıralarda ora­
da Rahip Yetro' dan destek aldığı gibi kütüphanesinden
de faydalandığı belirtilmektedir. Öyküler böyle devam
edince yazmanların Mısır tarihindeki Musa olayını son
derece taraflı bir biçimde yazmış oldukları ortaya çıkmak­
tadır. Aslında en büyük yanlış Musa'nın çocukluk öykü­
sünde görülmektedir. Sözde Ramses il' nin o dönemin ka­
l 2so hinlerinden öğrendiğine göre o yıl doğacak olan erkek ço-
A'dan Z'ye MISIR �

cukların öldürülmeleri kararlaşhrılmıştı. Talihsiz olarak


belirtilen Musa'nın da o yıl doğacak çocuklar arasında
olması düşündürücüdür. Mısır kaynaklarında onun öy­
küsüyle ilgili belgeler bulunmamaktadır. Yıl içinde Mu­
sa'nın doğumu gerçekleşmiştir. Annesi(Kesin kişiliği
hakkında belgeler bulunmamaktadır.) onu katranla izole
ettiği bir sepetin içine koyarak Nil'in bataklıklarına bıra­
kır. Bataklığın yeşillik alanlarında geziye çıkan Ramses
II'nin eşi ağlayan bir bebek sesi duyunca sepet içindeki
Musa olduğu söylenen bebeği alır ve sarayına götürür.
Annelik duygusu ya, Ramses II'nin eşi bu çocuğu büyüt­
mek için eşini ikna eder ve Musa büyür eğitim görür ve
Amon Tapınağı'na da başrahip olarak getirilir. Ancak bu
öyküyü yazanların mutlaka Mezopotamya bölgesinde
Akkad (Agade) krallığını kuran Sargon I' in öyküsünü
duymuş olmalılar ki onlar da Musa'nın çocukluk dönemi
dramatizeli olsun diye aynı öyküyü yer ve isimleri değiş­
tirerek farklı bir şekilde Musa'ya mal etmişlerdir. Sargon I
Musa' dan yaklaşık 1200 yıl önce yaşamış bir kraldır.
Onun öyküsü de kısaca; Mezopotamya bölgesinde. Sümer
kralı o yıl kahinlerin ifadelerine göre doğacak erkek çocu­
ğun büyüdükten sonra Sümer krallığını bitireceğini söy­
ler. Yıl içinde Sargon I olduğu söylenen çocuk doğar. An­
nesi çocuk öldürülmesin diye onu bir sepetin içine koyar,
katranla izole ederek Fırat Nehri'nin bataklıklarına atar.
Kralın eşi bataklığın yeşilliğinde dolaşırken çocuğun ağ­
lama sesini duyar. Annelik duygusu ya onu alır saraya
getirir kralı da ikna ederek büyümesini üstlenir. Sargan I,
büyür ve Sümer Kralı'na karşı darbe yaparak Sümerlerin
yönetimine son verirken Akkad Krallığı' nın da kurucusu
olur. Görüleceği gibi öyküsü aynı olan çocuklardan biri
peygamber biri de kral olur. Bu çelişkiyi günümüz araş­
tırmacıları nedense gözden geçirmek istememektedirler.
Daha sonraları Musa'nın 40 gün boyunca Tanrı ile konuş-
tuğu söyleniyor. Bu konuşmalarından sonra kendisine
28 1 1
,... A'dan Z'ye MISIR

"Keli-mullah" lakabı verildi. 120 yıl yaşayan Musa öldü


ve Moab (Tevrat'ta Lut'un kızlarından biriyle cinsel iliş­
kiye girerek bir erkek çocuk sahibi olduğu ve bu çocuğun
da Moabilerin atası olduğu belirtmektedir.) ülkesine gö­
müldü.
Musavverat üs-sufa: (Ya da Müsaverat üs-sufa) Sudan' da
(Yukarı Nübye) arkeolojik bir alan. Nil Nehri ile Şavlan
arasında yer alır. Burada bulunan ve bir labirent gibi içiçe
girmiş yapıların sırrı anlaşılamamaktadır. İ .S. 1. yüzyılda
yapılmış olduğu tahmin edilen bir tapınak bulundu. Bu
yapı kabartma fil resimleriyle süslü sütunlarla yapılmıştır.
Ayrıca İ . Ö . III. yüzyıla ait olduğu saptanan aslan-tanrı
" Apedemak" onuruna yapılmış bir tapınak daha bulun­
du.
Mutnedgemet: Nefertiti'nin kızkardeşi. XVIII. Hanedan Mı­
sır Kralı Horembeb ile evlendi .
Mutnofret: Tutmosis II'nin babasıdır.
Müstekreh: "ruh yiyici" olarak tanımlanır. Osiris inancında
ölünün yargılandığı Maat'in salonunda "yargılanan ru­
hun" suçlu bulunması halinde ruhu yemeye çalışan bir
hayvan. Bu canavar şekilli hayvan terazinin yanında hazır
beklerdi. Timsah ağızlı, suaygırı karınlı bir hayvan olarak
betimlenir. Yakın dinlerde adına zebani diyenler çoğun­
luktadır.
Müzeler: Eski Mısır belgelerini koleksiyon olarak koruma al­
tına alan bazı müzelerin adları ve bulundukları yerleri se­
yahat yapanların ya da araştırmacıların yararlanmaları
için liste halinde belirtilmiştir: ABD' de; "Baltimore (Wal­
ters Art Gallery), Berkeley (Robert H. Lowie Museum of
Anthropology), Bostan (Museum of fine Arts), Brooklayn
Museum, Cambridge (Fogg art Museum Harvard Uni­
versity), Semitch Museum (Harvard univcrsity), Chicago
(Field Museum of Natura! History, Oriental İ nstitute Mu­
seum), Cincinnatı (Ohio Art Museum), Clevcland (Ohio
Museum of Art), Denver (Art Museu m) Dctroit (Detroit
A'dan Z'ye M I S IR �
İ nstitote of Arts) Cansas (Williarn Rockhıll Nelson Gallery
of Art), Los Angeles (Country Museum of Art) Minne­
apolis (İnstitute of Arts) New Haven (Yale Universiyt of
Arts), Newyork (Metropolitan Museuö of Art), Palo Alto
(Stanford Unıversity Museum), Pittsburg (Museum of
Art. Carnegie Institute), Princeton (University art Muse­
um), Providence (Rhode Island School of Design) Rich­
mond (Musceum of fine Arts), St. Louis (Art Museum),
San Diego (Museum Of Man), San Fransisco (M. H. De
Young memorial Museum), San Jose (Rosicrucıan Muse­
um), Scattle (Art Museum), Toledo (Museum Of Art),
Washington (Simihsonian Instittution) Worcester (Art
Museum) Avustralya'da; Melbourne (Natıonal Gallery of
Vıctorıa) Sidney (Australlıan Museum-Nicholson Muse-
um of Antiquities) Avsturya'da; Vienna (Kunsthistoris­
ches Museum) Almanya'da; Berlin (Staatliche Museum
Preussischer Kulturbesitz, Agyptisches Museum) Essen
(Folkwang Museum) Frankfurt-am-main (Liebieghaus),
Hamburg (Museurn Fur Kunst und Gewerbe /Museum
für Völkerkunde) Hanover (Kestner-Museum) Heidelberg
(Dgyptologgisches Institut der Universitat) Hildesheim
(Roemer-Pelizaeus-Museum) Karlsruhe (Badisches Lan­
desmuseum) Münih (Staatliche Sarnmlung Agytischer)
Kunst (Tübingen/ Agyptologisches Institut der Univer­
sitat) Würzburg (Martin Von Wagner Museum der Uni­
versitat) Dresden (Albertinium) Leipzig (Agyptisches
Museum) Belçika'da; Antwerp (Museum Vleeshuis)
Brüksel (Musees Royaux d'art et d'Historie) Liege (Musee
Curtius) Mariemont (Musee de Mariemont) / Brezilya' da;
Rio de Janerio (Museu Nacıonal) Birleşik Krallık'ta; Bris-
tol (City Museum) Cambridge (Fitzwilliam Museurn)
Dundee (Museum and Art Gallery) Durham (Gulbenkıan
Museum of Oriental art and Archacology) Edinburgh
(Royal Scotish Museum) Glasgow (Art Gallery and-
Museum Burrell Collectıon Hunterian Museum) Leicester
2 8 31
A'dan Z'ye MISIR
(Museums and Art Gallery) Liverpool (Merseyside Co­
unty Museums School of Archaeology and Orıental Stu­
dies) Londra (Britis Museum/ Horniman Museum/ Petrie
Collection Unıversity College/ Vıctorıa and Albert Mu­
seum) Manchester (Unıversity Museum) Norwich (Castle
Museum) Oxford (Ashmolean Museum/ Pitt Rivers Mu­
seum) Çekoslovakya'da; Prag (Naprstkovo Museum)
Danimarka' da; Kopenhag (Nationalmuseet Ny Carlsberg
Glyptotek Thorwaldsen Museum) Fransa'da; Avignon
(Msee Calvet) Grenobe (Musee de Peinture et de Sculptu­
re) Limoges (Musee Municıpal) Lyons (Musee des Beaux­
Arts Musee Guirnet) Marsilya (Musee d' archeologie) Nan­
tes (Musee des Arts Decoratifs) Orleans (Musee Histo­
rique d'archeologie de l'Orlenais) Pari� (Biblioteque Natı­
onale) Lauvre (Musee du Petit Palais/ Musee Rodin)
Strasbourg ( İnstitut d'Egyptologie) Toulouse (Musee Ge­
orges Labit) Hollanda' da; Amsterdam (Allard Pierson
Museum) Leiden (Rijksmuseurn van Oudheden) Otterlo
(Rijksmuseum KröllerMüller) İrlanda'da; Dublin (Nati­
onal Museum of Ireland) İspanya' da; Madrid (Museo Ar­
gueologico Nacıonal) İsveç'te; Basel (Museum Für Völ­
kerkünde) Cenevre (Musee de' art et d'Historie) Lausanne
(Musee cantonal d' archeologie et d'Historıe/ Musee Can­
tonal des Beaux-Arts) Neuchatel (Musee d'ethnographie)
Riggisberg (Abegg-Stiftung) İ talya' da; Bologna (Museo
Civico) Floransa (Museo Arheologico) Mantua (Museo del
Paazza Ducale) Milano (Museo Arheologıco) Napoli (Mu­
seo Nazionale) Parma (Museo Nazıonale di atichita) Pa­
lermo (Museo Nazıonale) Roma (Museo barracco / Mseo
Capıtolino/ Museo Nazıonale Romana delle Terme Dioc­
leziane) Ravigo (Museo dell' Academia dei Concordi) Tri­
este (Civico Museo d storia ed Arte) Torino (Museo Egi­
zio) Vatikan (Museo Gregoriano Egizio) Venedik (Museo
Archeologico del Palazzo realedi Venezia) Japonya'da;
Kyoto ·(Universite Arkeolojı Müz.) Kanada'da; Montreal
A'dan Z'ye MISIR ..,.

(McGill University, Ethnological Muse-um/ Museum of


Fıne Arts) Toronto (Royal Ontarıo Museum) Küba'da;
Havana (Museu Nacıonal) Macaristan'da; Buda peşte
(Szepmüveszet Müzeum) Meksika' da; Mexico City (Mu­
seo Nacıonal de Antropologia) Mısır'da; İ skenderiye
(Greco-Roman Museum) Asvan (Museum on the Island of
Elephanine) Kahire (Egypt MuseumLuksor (Museum
Luksor) Mallavı (Museum Mallavı) Minya (Museum
Minya) Polonya'da; Krakow (Muzeum Narodowe) Var-
şova (Museum Narodowe) Portekiz'de; Lizbon (Fun­
daçao Calouste Gulbenkion)
Rusya' da; Leningrad (Devlet
eski eserer Müzesi) Moskova
(Puşkin Güzel sanatlar Mü­
zesı) Sudan' da; Hartum
(Sudan Müzesı) Türki­
ye' de; İ stanbul Eski Şark
Eserleri, Ankara Anadolu
Medeniyetleri Müzesi Yu­
goslava' da Zagreb (Arvheo­
loski Muzej) Yunanistan'da; Atina (Milli Müze) .
Müzeler-2: Müzelerin tarifleri her ülkede aynıdır. Genellikle
uygarlık tarihlerine ait bulunan tüm belgeler (objeler) ku­
rallar çerçevesinde halkın beğenisine sunulan mekanlar
olarak tanımlanırlar. Tarihsel verileri, belgeler doğrultu­
sunda gelecek kuşaklara aktarma müzelerin prensipleri
arasındadır. Siyasal bazı hatalar nedeniyle ülke coğrafya­
sındaki bazı önemli kentlerin müzeleri ne yazık ki bulu­
namamaktadır. Çok önemli bir noktada yer alan Ağrı ili­
nin müzesinin olmayışı önemli bir eksiklik olarak belir­
tilmektedir. Çünkü bu kentin tarihsel yapısını dinler, uy­
garlıklar ve savaşlar süslemiştir. Bölgede yapılan kazılarla
bulunan eserler yakın kentlerin müzelerine taşınmaktadır.
Türkiye' deki önemli müzeler ise; Adana Müze Müdürlü-
ğü(Adana Arkeoloji Müzesi, Atatürk Evi Müzesi, Etnog- 28 5 1
A'dan Z'ye MISIR

rafya Müzesi, Karatepe Aslantaş Müzesi, Misis Müzesi),


Adıyaman Müze Müdürlüğü(Adıyaman Müzesi), Afyon
Müze Müdürlüğü (Afyon Arkeoloji Müzesi), Aksaray
Müze Müdürlüğü (Aksaray Müzesi) Amasya Müze Mü­
dürlüğü(Amasya Müzesi), Ankara Anadolu Medeniyetle­
ri Müze Müdürlüğü (Anadolu Medeniyetleri Müzesi,
Gordion Müzesi), Ankara Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet
Müzeleri Müdürlüğü (Kurtuluş Savaşı Müzesi), Ankara
Etnografya Müze Müdürlüğü (Etnografya Müzesi), Antal­
ya Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi), Antalya Alanya
Müze Müdürlüğü (Alanya Atatürk Evi Müzesi), Antalya
Side Müze Müdürlüğü (Side Müzesi) Aydın Müze Mü­
dürlüğü(Aydın Müzesi), Aydın Afrodisias Müze Müdür­
lüğü(Afrodisias Müzesi), Aydın Millet Müze Müdürlü­
ğü(Milet Müzesi), Balıkesir (Kuvai Milliye)Müze Müdür­
lüğü,Bandırma Arkeoloji Müzesi, Sıdıka Erke Müzesi,
Bartın Amasra Müze Müdürlüğü(Amasra Müzesi), Bilecik
Söğüt Müze Müdürlüğü(Söğüt Müzesi), Bitlis Ahlat Müze
Müdürlüğü (Ahlat Müzesi), Bolu Müze Müdürlüğü (Bolu
Müzesi) Burdur Müze Müdürlüğü (Burdur Müzesi), Bur­
sa Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi, Osmanlı Evi Mü­
zesi, Atatürk Evi Müzesi, Türk ve İ slam Eserleri Müzesi,
Yenişehir - Şemaki Evi Müzesi, Mudanya Tahir Paşa Ko­
nağı Müzesi, Mudanya Mütareke Evi Müzesi), Bursa İ z­
nik Müze Müdürlüğü ( İ znik Müzesi), Çanakkale Müze
Müdürlüğü(Arkeoloji Müzesi) Çankırı Müze Müdürlüğü
(Çankırı Müzesi ), Çorum Müze Müdürlüğü (Çorum Mü­
zesi, Alacahöyük Müze ve Örenyeri, Boğazköy Müzesi),
Denizli Müze Müdürlüğü (Hierapolis Arkeoloji Müzesi,
Atatürk Etnografya Müzesi), Diyarbakır Müze Müdürlü­
ğü(Diyarbakır Müzesi) Edirne Müze Müdürlüğü ( Edirne
Müzesi), Elazığ Müze Müdürlüğü (Elazığ Müzesi, Harput
Müzesi), Erzincan Müze Müdürlüğü(Erzincan Müzesi),
Erzurum Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi) Eskişehir

1 286
Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi, Yunus Emre Müze-
A'dan Z'ye M ISIR IJııı.

si, Seyitgazi Müzesi, İ nönü Savaşları Karargah Müzesi),


Eskişehir Seyitgazi Müze Müdürlüğü (Seyitgazi Müzesi),
Gaziantep Müze Müdürlüğü(Gaziantep Müzesi, Hasan
Süzer Etnografya Müzesi) Giresun Müze Müdürlüğü (Gi­
resun Müzesi), Hatay Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müze­
si), Isparta Müze Müdürlüğü (Isparta Müzesi), Isparta
Yalvaç Müze Müdürlüğü(Yalvaç Müzesi), İ stanbul Ar­
keoloji Müzeleri Müdürlüğü (Ayasofya Müzesi ve Galeri
Katı, Aya İ rini Müzesi, Kariye Müzesi, Büyük Saray Mo­
zaikleri Müzesi, İ mrahor Sarayı, Fethiye Müzesi, Tekfur
Sarayı) İ stanbul Galata Mevlevihane Müze Müdürlü­
ğü (Galata Mevlevihane "Divan Ed" Müzesi), İ stanbul
Hisarlar Müze Müdürlüğü (Anadolu Hisarı, Rumeli Hisa­
rı, Yedikule Zindanları), İ stanbul Topkapı Sarayı Mü �e
Müdürlüğü (Topkapı Sarayı Müzesi) Istanbul Türk ve Is­
lam Eserleri Müze Müdürlüğü (Adam Mickeiexic Müze­
si), İ stanbul Yıldız Sarayı Müze Müdürlüğü (Yıldız Sarayı
Müzesi, Sahne Sanatları Müzesi), İ zmir Müze Müdürlüğü
(Arkeoloji Müzesi, Atatürk Evi Müzesi, Etnografya Müze­
si), İ zmir Bergama Müze Müdürlüğü (Bergama Müzesi),
İ zmir Çeşme Müze Müdürlüğü (Çeşme Müzesi), İ zmir
Efes Müze Müdürlüğü (Efes Müzesi), İ zmir Ö demiş Müze
Müdürlüğü (Ödemiş Müzesi), İ zmir Tire Müze Müdürlü­
ğü(Tire Müzesi), Kahramanmaraş Müze Müdürlüğü
(Kahramanmaraş Müzesi), Karaman Müze Müdürlüğü
(Karaman Müzesi), Kars Müze Müdürlüğü (Kars Müzesi),
Kastamonu Müze Müdürlüğü (Kastamonu Müzesi, Liva
Paşa Konağı ve Etnografya Müzesi), Kayseri Müze Mü­
dürlüğü (Kayseri Müzesi, Atatürk Evi Müzesi, Etnografya
Müzesi), Kırklareli Müze Müdürlüğü (Kırklareli Müzesi),
Kırşehir Müze Müdürlüğü(Kırşehir Müzesi), Kocaeli Mü­
ze Müdürlüğü (Kocaeli Müzesi, Arkeoloji Müzesi " Av
Köşkü"), Konya Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi,
Atatürk evi Müzesi, Mevlana Müzesi, Çini Eserler Müzesi
"Karatay Medresesi", Mezar Anıtları Müzesi "Sırçalı
28 71
� A'dan Z'ye MISIR
Medrese", Taş-Ahşap Eserleri Müzesi " İ nce Minare", Et­
nografya Müzesi), Konya Akşehir Müze Müdürlüğü
(Akşehir Müzesi), Konya Ereğli Müze Müdürlüğü (Ereğli
Müzesi), Kütahya Müze Müdürlüğü (Arkeoloji Müzesi),
Malatya Müze Müdürlüğü(Malatya Müzesi), Manisa Mü­
ze Müdürlüğü (Manisa Müzesi), Mardin Müze Müdürlü­
ğü (Mardin Müzesi), Mersin Müze Müdürlüğü (Mersin
Müzesi, Atatürk Evi Müzesi), Mersin Anamur Müze Mü­
dürlüğü (Anamur Müzesi), Mersin Silifke Müze Müdür­
lüğü (Silifke Müzesi, Atatürk Evi Müzesi), Mersin Tarsus
Müze Müdürlüğü (Tarsus Müzesi), Muğla Müze Müdür­
lüğü (Muğla Müzesi), Muğla Bodrum Sualtı Arkeolojisi
Müze Müdürlüğü (Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi),
Muğla Milas Müze Müdürlüğü (Milas Müzesi), Muğla
Fethiye Müze Müdürlüğü (Fethiye Müzesi), Muğla Mar­
maris Müze Müdürlüğü (Marmaris Müzesi), Nevşehir
Müze Müdürlüğü (Nevşehir Müzesi), Nevşehir Hacıbek­
taş Müze Müdürlüğü (Hacıbektaş Müzesi), Nevşehir
Ürgüp Müze Müdürlüğü(Ürgüp Müze­
si), Niğde Müze Müdürlüğü(Niğde
Müzesi), Ordu Müze Müdürlüğü (Or­
du Müzesi), Rize Müze Müdürlüğü (Ri­
ze Müzesi), Sakarya Müze Müdürlü­
ğü (Sakarya Müzesi), Samsun Müze
Müdürlüğü (Samsun Müzesi) Sinop
Müze Müdürlüğü (Sinop Müzesi, Tari­
hi Cezaevi Müzesi "Sinop Kalesi") Si­
vas Müze Müdürlüğü (Sivas Müzesi"),
Ankara Anadolu Medeniyetler Şanlıurfa Müze Müdürlüğü (Şanlıurfa
Müzesi amblemi Müzesi), Tekirdağ Müze Müdürlüğü
(Tekirdağ Müzesi) Tokat Müze Müdürlüğü (Tokat Müze­
si), Trabzon Müze Müdürlüğü (Trabzon Müzesi (Kastaki
Konağı), Ayasofya Müzesi), Uşak Müze Müdürlüğü
(Uşak Müzesi), Van Müze Müdürlüğü (Van Müzesi),

1 288 Yozgat Müze Müdürlüğü (Etnografya Müzesi (Nizam-


A'dan Z'ye MISIR �

oğlu Konağı)), Zonguldak Müze Müdürlüğü (Zonguldak


Müzesi), Zonguldak Ereğli Müze Müdürlüğü (Karadeniz
Ereğli Müzesi) adlarını taşi maktadırlar.
Mx-ovnei: Eski Mısır dilinde "Sevmek" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise " Kucaklamak" anlamına
gelen "Mekah" sözcüğüdür.

Na: Eski Mısır dilinde "Ev" anlamında tanımlandı. Maya di­


linde karşılığı ise " Ev" anlamına gelen "Na" sözcüğüdür.
Na: Eski Mısır dilinde "Yer, salon" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Salon, ev" anlamına gelen
"Na" sözcüğüdür.
Na'anch-sachmet: İ . Ö 2480 yıllarında hüküm süren Firavun
Sahure'nin özel doktorudur. Firavun tarafından mezarına
görkemli bir kapı hediye edilmiştir .
Nac'el-Madamud: Luksor'un 8 km. güneyinde bulunan ve
şahin başlı olarak betimlenen Tanrı Montu'ya tapınılan
bir yer. Kalıntıları bulunan ve yok olmuş olan bir tapına­
ğın temelleri bulundu. Bu tapınak Orta Krallık Dönemi'ne
aitti. XIII. Hanedan kralları olan Amenemhat (" sece­
fakare"), Sebekhotbe il ("Sehemrehutavi") ve Sebekhotbe
III ("Sehemre-svastavi") ile XVII. Hanedan Kralı Sebeke­
mzaf 1 (" sehemre-vacha'u") burada önemli yapılar yap­
tırdılar. Ptolemaios dönemlerinde de burada çeşitli yapı­
lar yaptırıldı.
Naa-kal tabletleri: Bilindiği gibi araştırmacılar batık bir kıta
olduğunu ileri sürdükleri Atlantis üzerine yüzlerce kitap
yazdılar. Bilim adamları bu konuda konferanslar ve çeşitli
yayın organlarına makaleler verdiler. Hatta bazı ülkelerde
Üniversite öğrencilerine doktora konusu olan Atlantis kı-
tasının "Mu" adlı bir başka kıtanın kolonisi olduğu şek- 28 91
A'dan Z'ye M I SIR
linde bilgiler verdiler. Mu kıtasmın akibetinin de Atlantis
kıtasımn akibetine benzerliği iki kıtanm birbirlerine yakın
olabileceği fikrini doğurdu. Özellikle Churchward'ın Mu
kıtasıyla ilgili yazmış olduğu " The Lost Continent of Mu,
The Sacred Symbols of Mu ve The Children of Mu" adlı
kitaplarındaki ana tema kıtada ezoterik bir dinin olduğu
ve bu dini belirtecek önemli tabletlerin ele geçtiğini ileri
sürer. Tabletlerde bilimsel ve dinsel konuların olduğu da
açıklamalar arasında yer alıyor. Demek ki Mu kıtasmm
dinsel öğretileri tabletlere geçmesi nedeniyle araştırmacı­
lar bu belgelere "Naa-kal" adını vermeyi uygun görürler.
Bu öğretilerin Orta Asyadaki "Burma" tarikatı, Hindistan
ve çok daha sonraları Mısır' a ya yıldığı belirtilmektedir.
Mısır'm dinsel tarihine bakıldığında Mu kıtasından bilgi­
li bir kişi olan Thot tarafından Nil Deltası'na yayılmış ola­
bileceği belirtilmektedir. Thot Mu kıtasına özgü öğretile­
rin Osiris adındaki bir kişiye ait olduğunu deltada yaya­
rak Osiris'i tanrılaştırma yolunda başarı elde eder. Osiris
adının ön plana çıkartıldığı Mu'nun öğretilerinin daha
sonra Amon Tapınağı'nda eğitim gören Ramses II'nin
üvey oğlu Musa tarafından deşifre edilmiş olacağı görüle­
cek. Naa-kal tabletlerindeki bilgileri dönemindeki tarihsel
olaylarla birleştirmeyi başaran Musa, yeni bir dinin re­
formlarını "Mu ulumü fünununu" adıyla yaymaya başla­
yacaktı. Türk Yazar Kemal Şenoğlu'nun "Tahsin Maya­
petek Raporları/ Türk Tarih Tezi ve Mu Kıtası" adlı ese­
rinde Naa-kal'ın sözcük karşılığı için " . . . Naa-kal sözünü n
Arapçadaki Naakal (nakledici) anlamında olan söze pek
benzemekte olduğunu istinaden arz ederim . . . " şeklinde
bir ifadeye yer vermiştir. Sadece Amon Tapınağı'nda öğ­
retilen Osiris öğretilerini (Naa-kal tabletleri) Musa'nın
değil, aynı yerde eğitim gören İ sa'nın da kişisel düşünce­
leriyle dinsel alanda yeni bir coğrafya yaratıp, reformlar
yapmış olabileceği görülüyor. Bölgeye yayılan bu öğreti­

1 2 90
lerden Mezopotamya bölgesindeki insanlar da etkilen-
A'dan Z'ye MISIR �

mekte ve sonunda İ slam dinine yansıyan bazı paragrflar


da dikkat çekici olarak ortaya çıkmaktadır. Musa'nın or­
taya koyduğu yeni reformlar insanlar üzerinde deprem
etkisi yaratırken daha sonraları ülkesinden ayrılıp, Mısır' a
giden İ sa'nın Amon Tapınağı'nda yaklaşık iki yıl Osiris
öğretileriyle eğitildiği sonra da Hindistan' a giderek Bena-
res ve Lahor kentlerinde "Gautma Buddha" bilgilerini de
öğrenerek orada bulundu ğu 12 yıl içinde Mu kıtasının
özel Naa-kal tabletlerindeki Osiris öğretilerini son derece
iyi öğrenerek " Üstad" derecesine yükseltildiği anlatılır.
İ sa'nın Amon Tapınağı'nda Osiris öğretilerini öğrenerek
deşifre ettiği bir örnek ise çarmıha gerildiği gün söylediği
sözlerden anlaşılmaktadır. Bu sözler "Eli, eli lama sabak
tanı" şeklindeydi. Etrafındaki insanlar İ branice ve bölge­
deki dillere benzemeyen bu sözlerin anlamını bilmeden
" allahım, allahım neden beni yalnız başıma bıraktın" şek­
l inde kayıtlarına geçirdiler. Oysa araştırmacılar İ sa'nın
çarmıhta çektiği ızdırabını başkaları anlamasın diye Hin­
distan bölgesindeki Himalaya manastırlarında öğrendiği
Mu diliyle " . . . hele, hele, lamak Sabak Tanı" şeklinde " Fe­
nalaşıyorum, fenalaşıyorum, yüzümü karanlık istila edi
yor" şeklinde bir söz kullanmış olduğu ifade edilmekte-
dir. Bu anlatımların paralelinde Mu dilinin güney Ameri-
ka Uygarlıkları olan Mayalar, Aztekler ve İ nkaların kültü­
rüne de yerleşmiş olduğuna dikkat çekmektedir. Kemal
Şenoğlu konuyla ilgili İ slam dininin kurucusu Muham­
med için ise " . . . Muhameddin de tıpkı Musa ve İ sa gibi
Mu'nun dil ve dinini öğrendiği aşağıdaki mühim bir ipu­
cundan istidaden anlaşılacaktır. Churchward'm The Sac-
red Symbols of Mu addındaki eserinin 139. sayfasında Mu
diline ait en eski sözlerden biri olarak "Ta-ha" kelimesinin
zikri geçmektedir. Vaktiyle Mu kıtasına dahil olup mez-
kur kıta battıktan sonra ayakta kalmış olan Pasifik Deni­
zi'ndeki adaların yerli ahalisi arasında bu sözün ecdadl a-
rından kalma mukaddes bir söz olarak kullanıldığı hak-
29 1 ı
� A'dan Z'ye MISIR
kında izahata tesadüf etmişliğim üzerine derhal
Kur' an' da bir süre başını teşkil eden "Ta-Ha" kelimesini
göz önüne getirip Kur-an müfesirleri tarafından bu ana
kadar manası izah edilmemiş olan bu sözün Mu dilinde
"Ta: yıldızlar, Ha: Su "yani " su ihtiva eden yıldızlar" an­
lamında olduğunu Churchward'ın izahatından anladık­
tan sonra bu meçhulü bu suretle anlamaktan mütevellit
bir sevinçle Kur' an' da daha bu gibi manası malum olma­
yan "Ya-sin, Ta-Sin, Ha-Mim" gibi esrarengiz sözlerin de
Mu diline ait olmaları ihtimalini göz önüne getirip " Mu "
dilinin az çok saf bir halde aynı olan Maya lügatine müra­
cat ederek tahminimde aldanmadığımı ve bu sözlerin de
bervechi ati manalar ifade eden halis Mu sözleri oldukla­
rını hayretle müşahade ettim. "Ta-Sin: Ta: yıldızlar, S İN,
saha, mıntıka, havali, yani yıldızların bulundukları saha,
GÖK, SEMA. Ha-Mim: Ha: Su, Mim, Mu kıtasının alfabe­
tik remizidir. Mu kıtasındaki Mim harfinin adı Mu' dur.
Kuran' daki Mim harfi Mu yazısındaki Mu yani Mim har­
finin aynı şekliyle yazılmıştır. Ha-Mim' in anlamı da "Su­
ya bahmş Mu kıtası" demektir. Ya-Sin: Ya: yas, teesür,
elem Sİ N: sana, havali, yani elem ve mihnet sahası ve ta­
biri diğerle "Kürei arz" demektir ... " şeklinde son derece
ilginç düşüncelere yer vermektedir. Buradan anlaşılıyor
ki Musa, İ sa gibi Muhammed de ayetlerin başlıklarını Mu
dilinden alarak çok daha esrarengiz bir hale getirdiği gö­
rülmektedir.
Naftera- Mernemut: Ramses II ile Efenonre'nin oğlu .
Nagada: Nekropolisleriyle ünlü yukarı Mısır' da bir arkeolo­
jik alan. Yakınlarındaki "Kom-el Amer, El-amre, Nagud­
deyr ve Tuh" nekropolisleri nedeniyle arkeologlar tara­
fından tanınan bir yer. Burada birbirini izleyen iki kültür
var. Bu kültürler "Gerze ve El-amre" dir.
Nag Hamadi: Mısır' da bir kent. 1930 yılında Nil Nehri üze­
rinde kurulan barajıyla ünlüdür. Yukarı Mısır' da yer alır.
Nahasa: Men-Maat-ra sarayının ve sürülerin gözetleyicisi
A'dan Z'ye MISIR lllJJ-

kraliyet yazıcısı Hunefer'in karısının adıdır. Hunefer pa­


pirüsünde eşiyle birlikte resmedilmiştir. Seti 1 dönemi
olan İ . Ö .1370 civarında yaşadıkları belirtilmektedir.
Nahtnebtepnefer: İ . Ö . 2016-2008 tarihlerinde XI. Hanedan
Mısır Kralı İ nyotef III' ün Manheton listesindeki yer alan
Mısır dilindeki adı. (Bak İnyotef 111.)
Nahthorehbit: İ . Ö . 360-343 tarihlerinde XXX. Hanedan Mısır
Kralı Serecembie'nin Manheton listesinde Mısır dilindeki
adı. (Bak Serecembie.)
Nahtnebef Heperkare: İ . Ö . 362-360 tarihlerinde XXX. Hane­
dan Mısır Kralı Cedhor' un Manheton listesinde Mısır
di,lindeki adı. (Bak Cedhor.)
Nak: Mısır Tanrısı Ra'nın hergün öldürdüğü bir yılan türü.
Karanlığın yılanı olarak da bilinir. Ancak bu yılan için
" Ölüler kitabı"nda "yılan-şeytan" olarak söz edilir. Ateşe
mahkum olduğu anlatılır. Tıpkı günümüzdeki dinlerde
adı geçen şeytanın kendisi olarak tahmin edilir.
Nakht: XVIII. Hanedan dönemi Mısır Kralı Tuthmosis IV'ün
astronumu olarak görev yapan başarılı bir memurdu.
Nal: Eski Mısır dilinde " Altın, Tanrı" anlamında tanımlandı.
Sözcüğün Maya dilindeki karşılığı " Altın" anlamına gelen
"Nab" sözcüğüdür.
Naos: Mısır tapınaklarında, genellikle tapınak merkezlerinde
taş ya da tahtadan yapılmış küçük bölüm. Şekil olarak ku­
lübeyi andırır. Bu kulübelerin içinde tanrılara ait heykel­
ler ve bazı eşyalar saklanırdı.
N apata: Eski Mısır' da şehir. Sudan bölgesinde bir kent. Nil
Nehri'nin yakınında kutsal dağ anlamına gelen " Cebel­
berkal" eteklerinde bulunan bir ticaret yerleşim merkezi­
dir. Tutankhamon döneminde Vezir Ay, Aman adına bu
dağ eteklerindeki kentte bir tapınak yaptırdı. Thebali ra­
hipler XXII. hanedanın hükümdarlarının baskılarından
kaçarak buraya yerleşip gerçek Thebalilere karşı rekabet
etmek için bir krallık kurdular. İ . Ö . 750 civarında bu kral-
lığa Pıankhi kral oldu. Savaşçı askerleriyle Mısır'ın çoğu- 2 931
..._ A'dan Z'ye MISIR

nu ele geçirdi. XXV. Kuşi sülalesini kurdu. Bu hanedanlığı


İ . Ö . 650 yılına kadar 5 hükümdar yönetti. Meroe sayesin­
de başkent olan bu kenti C. Petronius komutasındaki
Romalılar İ . Ö . 23 yılında yakıp yıktılar. Kentin geride ka­
lan kalıntılarında Amon Tapınağı ile yeraltı mezarları bu­
lunmaktadır.
Narmer: " Öfkeli yayınbalığı" olarak betimlenen Kral Nar­
mer' in adı çömlekler üzerine bile yazılmıştı . Bu isimlerin
yazıldığı çömlekler Filistin' de bile bulundu . Mısır tarihi­
nin ilk çağlardaki başlangıcına damgasını vuran "Akrep­
Kral" gibi Güney Mısır ile Kuzey Mısır'ı birleştirmeye ça­
lıştı. Hierakonpolis' teki mezarının içinde son derece
önemli süs eşyaları bulundu. Ancak kralın tarihsel duru­
muyla ilgili herhangi bir belge bulunamadı. Mezarında
bulunan iki yönlü tablette İki Mısır'ın birleşmesini göste­
ren külah şeklindeki tacı onun barışı sağladığı anlamında
düşünüldü. Tabletin diğer yüzünde de Kuzey Mısır'ı
temsil eden bir taç giydiği belirtildi. Tarihçiler onun Me­
nes'ten daha önce birleştirici bir kral olduğuna karar ver­
diler. Mısırlılar iki Mısır'ı birleştiren krallar için "Nisut­
biti" ünvanını takmışlardı.
Nas: Eski Mısır dilinde "Taç" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise "Taç" anlamına gelen " Nac" sözcü­
ğüdür.
Naukratis: Eski Mısır' da bir şehir. "El-Gi' eyf, En-Nibeyra,
En-Nikraş" köylerinin arasında yer alan bir bölge. Nil'in
Kanopos kolu yakınında bulunur. İ . Ö . VII. yüzyılda
XXVI. Hanedan döneminde Miletoslar bu şehre yerleşe­
rek ticaret merkezi kurmuşlardı. İ . Ö . VI. yüzyılda firavun
Ahmes (Amasis) Yunan gemilerinin Kanopos kolundan
girmesini ve Naukratis Limanı'nın Yunan gemilerine açık
olmasını sağladı. Ticaret amaçlı kullanılan bu liman daha
sonra Yunanlılar tarafından bir koloni şekline dönüştü .
Bu kolonide oligarşik bir düzen kurdular. Yunan inançla­
rına göre tanrılarını temsil eden " Hellenion" tapınağı İ . Ö .
A'dan Z'ye M I S I R �

VI. yüzyılda çok gelişti. İ . Ö . 378 yılında Nektanebo 1. bu­


radaki ticari hareketliliğe vergi işlemi koydu . İ skenderi­
ye'nin gelişmesiyle şehir kısa sürede geriledi.
Naunet: Mısır tanrıçasıdır. Nunet adıyla da tapınıldı. Okya­
nus dibindeki kuyuların tanrıçasıdır. Ra'nın güneş kayı­
ğında yolculuk yaparak rahibelere eşlik eder.
Natürmort: (Fr. nature morte) Ölü olarak gösterilmiş hayvan
anlamında. Cansız eşya resmi . Mısır ve Etrüsk mezar sa­
natında ölünün günlük ihtiyacı olan eşyaları bütün ayrın­
tılarıyla gösterilirdi . İ skenderiye döneminde ressamlar çi­
çek ve sergilerin resimlerini yaparak para kazanıyordu .
Nayta-hut: (Bak tel-el-Yahudiye.)
Neb-Hut: (Bak Nephthys.)
Neba: " Alev" anlamında betimlendi. Mısır'ın Ö lüler Kita­
bında ruhun yargılanması sırasında "Maat"ın salonunda
görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belirtilmekte­
dir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi ruh tara­
fından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının göre­
vini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur. Papi­
11
rüste Zuhur edeni ve geri çekileni selamlarım, tanrıya
• • •

ait olan şeyleri çalmadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, sa­


londa yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları
yapmak zorundaydı.
Nebka: (İ . Ö . 2670-2654) Zoser ile aralarında çekişmeler geç­
tiği söylenen III. Hanedan kralıdır.
Nebseni: Mısır Tanrısı Ptah'ın katibi ve aynı zamanda res­
samı.
Neb-er-tcher: Mısır Ö lüler Kitabı'nda Tanrı Osiris'e verilen
adlardan biri. Sözcük olarak eski dilde anlamı zamanın/1

efendisi" dir. Ezoterizmde ise " zamanın enerjisi" olarak


ele alınır. Bazı ifadelerde Neb-er-tcher'in tanrının sıfatla­
rından biri olduğu şeklinde açıklamalar yer alır. Bu tanrı
ile il gili açıklamaların papirus'ten çevirisini yapan ve
metnin tamamı 1891 yılında Archaelogie'nin Cilt 52' de
yayınlayan E. A. Wallis Budge 11
Ben evrimlerin (evolu-
. . • 2 95 1
<1111 A'dan Z'ye M IS IR
tion) evriminden geliştim. Kendimi Tanrı Khepera'nın ev­
rim biçimiyle evrimleştirdim, ki o tüm zamanların baş­
langıcında evrimleşmişti. Ben Tanrı Khepera'nın evrimle­
riyle evrimleştim. Ben evrimlerin evrimi vasıtasıyla ev­
rimleştim; yani ben kendimi, kendi yaptığım ilksel mad­
deden geliştirdim. Benim adım Ausares'tir (Osiris), ilksel
maddenin tohumu. Ben irademi bu dünyaya hakim kıl­
dım, onu yaydım ve içini doldurdum ve kendi ellerimle
güçlendirdim. Yalnızdım, çünkü hiçbir şey meydana gel­
memişti; o vakit kendimden ne Shu'yu ne de 1 efnut'u te­
zahür etmemiştim. Kendi ismimi, l;>ir kudret kelamı ola­
rak kendi ağzımla söyledim, ve doğrudan doğruya ken­
dimi evrimleştirdim. Ben kendimi Tanrı Khepera'nın ev­
rim biçimiyle evrimleştirdim, ve kendimi zamanın baş­
langıcından beri çok kere evrimleşmiş ilksel maddeden
(primeval matter) geliştirdim. Yeryüzünde hiçbir şey yok­
tu ve ben her şeyi yaptım. Benimle birlikte çalışan hiç
kimse yoktu. Tüm evrimleri orada biçimlendirdiğim ve
sulu dipsizlikte pasif durumda kalmış ilahi ruh vasıtasıy­
la gerçekleştirdim. Üzerinde duracak bir yerim yoktu. Fa­
kat yüreğim kuvvetliydi ve kendim için bir yapı teşkil et­
tim ve yapılmış olan her şeyi yaptım. Yalnızdım. Yüreğim
(ya da iradem) için bir yapı kurdum ve kendilerini Tanrı
Khepera'nın evrim biçimiyle evrimleştiren kümelerce şey
yarattım ve onların nesilleri kendi doğumlarının evrimiy­
le vücuda geldiler. Tanrı Shu ve Tefnut'u kendi varlığım­
dan südur ettirdim ve bir olan ben üç oldum; Onlar ben­
den çıktılar ve bu dünyada vücuda geldiler . . .Shu ve
Tfnut, Seb ve Nut'u meydana getirdi ve Nut da bir batın­
da Osiris, Horus-khent-an-maa, Sut, İ sis ve Neftis'i mey­
dana getirdi . . . " şeklinde çevirisini yapmıştır.
Nebhepetre: İ . Ö . 2008-1957 tarihlerinde XI. Hanedan dönemi
Mısır kralı Mentuhotep I'in Manheton listesinde Mısır di­
lindeki adı. (Bak Mentuhotep 1.)
1296 Nebmaatre meriamun: İ . Ö . 1143-1108 tarihlerinde XX. Ha-
A'dan Z'ye MISIR ..,.

nedan Mısır kralı Ramses. VI' nın Manheton listesindeki


adı. (Bak Ramses VI.)
Nebamum: Tutmosis IIl'ün ambar memuruydu.
Nebhet: Kral Menes döneminde krallığı koruyan tanrıçalar­
dan biri olduğu tahmin ediliyor.
Nebmaatre: İ . Ö . 1390-1353 tarihlerinde XVIII. Hanedan Mısır
kralı Amenofis III' ün Manheton listesindeki adı. (Bak
Amenofis III.)
Nebtavire: İ . Ö . 2040-2160 tarihlerinde Mısır' da hüküm süren
XI. hanedan dönemi Mısır kralı. İ . Ö . 1998-1991 tarihlerin­
de hüküm sürdü.
Nebseni: Ptah tapınağının katibi ve sanatçısı. Dönemi bilin­
miyor.
Neb-abui: "boynuzların rabbi" anlamında betimlendi. Mı­
sır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında
" Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüs'te " . . . Sauti' den geleni selamlarım,
sahtekarlık yapmadım ve kötüye bakmadım . . . " şeklinde
tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu
olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Nebhepetre: İ . Ö . 2008-1957 tarihlerinde il. Hanedan dönemi
Mısır kralı Mentuhotep I'in Manheton listesindeki adı .
(Bak Mentuhtep 1.)
Nebheprure: İ . Ö . 1333-1323 tarihlerinde XVIII. Hanedan Mı­
sır Kralı Tutankhamon'un Manheton listesindeki adı. (Bak
Tutankhamon.)
Nebthet: (Bak Nephthys.)
Neb-hrau: "Yüzlerin rabbi" anlamında betimlendi. Mısır'ın
Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında "Maat"ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be-
lirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı- 2 97 1
� A'dan Z'ye MISIR

nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunlu­


dur. Papirüs'te 11 Netchefet'ten geleni selamlarım, cildi­
• • •

mi (?) delmedim(?) ve tanrıdan öç almadım . . . " şeklinde


tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu
olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Nebka: (İ . Ö . 2649-2630) tarihleri arasında hüküm sürmüş III.
Hanedan Mısır kralıdır. İ . Ö . 2649-2630) tarihlerinde Mı­
sır'ı yönetti. Kral Zanath ile aynı kişi olduğu söylenir.
Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve siyasal kişiliği hak­
kında daha fazla bilgi verilemiyor.
Neb-Maat: 11Maat'ın rabbini" anlamında betimlendi. Mısır'ın
Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında 11Maat"ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be­
lirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı­
nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunlu­
dur. Papirüs'te 11 İki Maat'inin şehrinden geleni selamla­
• • •

rım, fitne çıkartmak maksadıyla gizli olan şeyleri gözet­


lemedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama
yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorun­
daydı.
Nebpehtie: İ . Ö . 1539-1514 tarihlerinde XVIII. Hanedan Mısır
Kralı Ahmose'nin Manehton listesindeki adı . (Bak Ahmo­
se.)
Nebt-Unnut: Ölüler Kitabı'nda adı geçen bir tanrıça. Bu tan­
rıça Osiris'in başının üzerinde bir koruyucu olarak betim­
lenmiştir.
Neb-sekhem:. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanma­
sı sırasında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan
birinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu
tanrının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorunda­
dır. Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumu­
nu bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Kaui Gölü'nden ge­
leni selamlarım, konuşurken öfkeyle ateş açmadım . . . "
A'dan Z'ye M ISIR •

şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan


önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Necerheperre setepenamun: İ . Ö . 978-960 tarihlerinde XXI.
Hanedan Mısır Kralı Siamon' un Manheton listesindeki
adı. (Bak Siamon.)
Necef taşı: Çok sert ve saydam olan camsı bir taş. Bu taş eski
Mısır da vazo ve heykel kakmalarında kullanılırdı. Mısır
mezarlarında ölüyle gömülen eşyalar arasında bol mik­
tarda bulunmuştur.
Neçerihet: III Hanedan (İ . Ö . 2649-2575) dönemi Mısır Kralı
Coser'in Mısır dilindeki Horus adı. (Bak Coser.)
Ned-Er-Tcher: (Bak Osiris.)
Nef: Mısır tanrısıdır. Nehab adıyla da tapınıldı. Bu tanrı yer
altı tanrısı olarak mitolojide yer aldı. Araştırmacılar bu
tanrının Thot'un yazmış olduğu bir kitabı korumakla gö­
revlendirildiğini ifade ederler. Bu kitabın ise tamamen sır­
larla dolu bir gizli kitap olduğu anlatılır.
Nefertum: (Bak Nefertem.)
Nefer-tem: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması
sırasında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan bi­
rinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Ptah-het-ka' dan (Mem­
phis) geleni selamlarım, asla kralı lanetleyen sözler söy­
lemedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama
yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorun­
daydı.
Nefer-temu: (Bak Nefertem.)
Neferbire: İ . Ö . 595-589 tarihlerinde XXVI. Hanedan Mısır
Kralı Psamtek II'nin Manheton listesindeki adı . (Bak
Psamtek II.)
Nefer-menhes: Heykeltraşlarm reisi olan Nefer-ef-nesru'nun
eşidir. İ kisinin görüntüleri kireç taşından yapılan bir hey-
kelle gösterildi. 2 991
.... A'dan Z'ye MISIR

Nefer-ef-Nesru: Mısır' da heykeltraşların reisi olarak bilindi.


N eferhotp: Mentuhotepler döneminde silahtardı. Mezarı
Teb'in Cuma Köyü mezarlıklarında bulundu .
Neferheprure: ( İ . Ö . 1353-1336) tarihleri arasında XVIII. Ha­
nedan döneminde Mısır Kralı Amenofis IV'ün (Akhena­
ton) Manheton listesinde Mısır dilindeki adı. (Bak Akhe­
naton.) (Bak Amenofis iV.)
N eferronpet: XVIII. Hanedan Kralı Ramses il' in katibi. Me­
zarının duvarında eşiyle birlikte Osiris'in huzurunda yar­
gılanırken gösterilmiştir.
Nefersekheru: Teb'in soylularından. XII. hanedan dönemin­
de bir katip. Mezarı krallar vadisinin güneyinde bulundu.
Neferites: (Ya da Neiferiti) XXIX. Hanedan döneminin birin­
ci ve sonuncu krallarına verilen ad. Menden kökenli ol­
dukları tahmin ediliyor .
Neferites 1: İ . Ö . 399-393 tarihlerinde XIX. Hanedan (İ . Ö . 399-
380) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı"
Baenre merinetyeru" dur. (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 398-392
tarihleri arasında hüküm sürdüğü ele alınır.) Perslerin
tehlikeli baskılarına karşılık Ispartalılarla ittifak kurdu .
Amakono' nun yönetimindeki Lakedaimon donanmasını
imha etti.
Neferites il: İ . Ö . 380-? tarihlerinde XIX. Hanedan dönemi
Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise bilinmiyor. 4 ay
gibi kısa bir dönem hükümdarlık yaptığı biliniyor . İ . Ö .
378 yılında Nektanebo I'in saldırısı sonucunda tahttan in­
dirildi. Bazı kaynaklarda da XXX. Hanedanı kuran Se­
bennites (Samannund) tarafından tahttan indirildiği yazı­
lıyor.
Neferirkare Kakai: İ . Ö . 2468-2449 tarihleri arasında (İ . Ö .
2487-2348) V. Hanedan Mısır kralı. (Bazı kaynaklarda V.
Hanedanın tarihi İ . Ö . 2465-2323, Neferirkare Kakai'nin
egemenlik tarihleri ise İ . Ö . 2446-2426 olarak ele alınmış.)
Hakkında yeterli belge olmadığından fazla bilgi verilemi­
1 3 00 yor. Ancak döneminde hortlayan bir dinsel gelişme derin
A'dan Z'ye MISIR �

etkilere yol açtı. Ölüler tapınağında Cedkare (Asosi) ve


Unas döneminden kalma bir papirüs arşivi bulundu.
Muhtemelen bu arşivleme Neferirkare'nin marifetidir.
Döneminde Osiris dini oldukça gelişti. Anubis dini göl­
gede kaldı. Adına da " Ba ruhunun piramidi" anlamına
gelen bir piramit yaptırdı.
Neferkaptah: Merneptah'ın oğlu ve kızkardeşi Ahwere'nin
kocasıydı. Mrib adında bir çocukları oldu ve Nil' de boğu­
larak öldü. Mitolojiye göre Ahwere erkek kardeşiyle seve­
rek evlenmiştir. Kocasının Thot'un kitabını bulma merakı
yüzünden oldukça sıkıntılı günler yaşadı. Kitabı bulduk­
tan sonra bedelini ağır ödeyen Neferkaptah oğlu gibi
kendisi de Nil suyunda boğularak ölür.
Neferkare: İ . Ö . 712-698 tarihlerinde XXV. Hanedan Mısır
kralı Şabako'nun Manheton listesindeki adı. (Bak Şabako.)
Neferkare: İ . Ö . 1044-1040 tarihlerinde XXI. Hanedan Mısır
kralı Amenemnisu'nun Manheton listesindeki adı. (Bak
Amenemnisu.)
Neferkare setepenre: İ . Ö . 1127-1108 tarihlerinde XX. Hane­
dan Mısır Kralı Ramses IX' un Manheton listesindeki adı.
(Bak Ramses IX.)
Neferkeye-emper-Amun: XX. Hanedan dö­
neminde firavun sözcüsü.
Nefer-Nefru-Aton: Nefertiti'nin eşi Akhena­
ton tarafından verilen adıdır. (Bak Neferti­
ti.)
Nefertari: Ramses II'nin ilk ve en büyük eşi
olan Mısır kraliçesidir. Nübye, Ebu Sim­
bel' de Tanrı Hathor' a adanan tapınakların
girişinde kendisi ve eşi Ramses II'ye ait 6
dev heykel bulunmaktadır. Mezarı krali­
çeler vadisindedir. ::.�:):::;.....

Nefertiti: Mısır firavunu Amenofis iV (Ak­ Nefertiti'nin ünlü büstü


henaton) 'ün eşidir. İ . Ö . XIV. yüzyılda
yaşayan Mısır kraliçesidir. Tel-el Amar-
� A'dan Z'ye MISIR
na' da yapılan arkeolojik kazılarda bulunan renkli büstüy­
le varlığı bilindi. Onu her ne kadar Mitanni kökenli olarak
yazanlar olduysa da Mısır kökenli olduğu belgelerle ka-
': ;föfr��@rnm@ı: E:;i��JHM nıtlandı. Aton kültünün ateşli bir taraftarıydı.
Eşi Akhenaton ile basit bir anlaşmazlık yü­
zünden Vezir ay ve oğlu Tutankhamon ile
birlikte Amon Tapınağı'na taşındı. Mitanni
kökenli olduğunu savunanlar onun Mitanni
ülkesindeki adının " Tadukhepa" olduğunu
yazarlar. Akhenaton ise onu çok sevdiği için
adını "Nefer-Nefru-Aton" olarak değiştirdi.
Neferhotep: İ . Ö . 1705-1694 tarihlerinde XIII.
Kral Neferlwtep'iıı lıiyeroglıf Hanedan dönemi Mısır kralıdır. (Bu tarihi
yazıyla adı. yaklaşık olarak İ . Ö . 1750 olarak ele alan araş-
tırmacılar da var) Horus adı "Hasehemre"
dir. Döneminde Biblos ve Kralı Yantin-Khammu
onun etkisine girdi. Mari Kralı Zimrilim ile çağ­
daştı. Onun krallığı Babil Kralı Hammurabi' den
bir dönem öncedir. Amenemhat III 'ün yaptırdığı
kale duvarı bu hanedanın işlevini yitirmesi sonu­
cu kontrolsüz olunca Sami göçmen kabileleri içeri
girip bölgeye yerleşirler. Bu göçmenler tanrıları
olan Baal'ı Mısır Tanrısı Seth ile özdeşleştirmeye
çalışırlar. Sanata biraz düşkündü. Orijinal bir
Osiris resmi çizdirebilmek için Heliopolis kütüp­
hanesinin arşivlerini araştırdı.
Nefermaat: Kral Snefru'nun oğlu. Mısır prensi­
dir.
Nefertem: Nefertum, Nefer-Tem, Nefer-temu ad­
larıyla tapınılan Mısır tanrısıdır. Ptah ve
Sekhmet'in üvey oğludur. Yükselen güneşle din­
sel çiçek olarak bilinen mavi nilüfer'in tanrısıdır.
Nefertem'i belirten Başına nilüfer çiçeğini belirleyen bir sembol ta­
bir çizim. kardı. Memfis'te tapınılan bir tanrıydı. Başında
lotus çiçeği bulunan bir erkek ya da bir çocuk
A'dan Z'ye MISIR �

olarak tanımlanır. Memfis Tanrısı Ptah ile Ana Tanrıça


Sekhment' in evlatlık olarak aldığı bilinir. Bu nedenle
" Oğul Tanrı" olarak adlandırıldı. " Re'nin burun deliği
için kokulu çiçek" olarak tanımlandı . Lotus çiçeğinden
doğan bir çocuk olarak betimlendi ve doğan güneşle bir
tutuldu. Ptah ile Sechment'ın evlatlık olarak aldıkları ve
yetiştirdikleri Nefertum güzelliğiyle dikkat çektiği için
onu güneşle aynı kategoride tuttular. Memfis'te merkez
tanrılar arasında yer aldı.
Nefrusobk: XII. Hanedan döneminde yaşadığı düşünülen
bir Mısır kraliçesidir. Hakkında yeterli bilgi bulunama­
mıştır.
Nefrure: "Tanrının Zevcesi" anlamındaki bu adı Amon'dan
aldı. Amon tarafından annesi Hacsepsut'tan sonra tahtın
varisi olarak ilan edilir. Ancak genç yaşta ölünce planlar
değişir. Senenmut tarafından eğitim gördü.
Nefrusobk: İ . Ö . 2040-1640 tarihleri arasında Mısır' da hü­
küm sürmüş XI. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. İ . Ö .
1 787-1783 tarihlerinde egemenliğini sürdürdü . Mısır di­
lindeki adı "Sebekkare" olarak bilinir.
Nefthis: (Nephthys, Neith) Nuit'in kızıdır. Mısır tanrıçala­
rından biridir. Ona ilk defa Diospolis Parva' da tapınıldı.
Başının üstünde güneş kursunu taşıyan boynuzlar şek­
linde ya da adının hiyeroglif şeklini taşıyan bir kadın bi­
çiminde betimlendi . Osiris efsanesindeki rolüyle tanın­
dı. Osiris ve İ sis' in kardeşiydi. Aynı zamanda Osiris'in
kardeşi Seth'in de karısıydı. Seth'in Osiris'i öldürtmesi­
ni kınadı. Bazen ona Teleute ya da Aphrodite, bazen de
Nike adını takarlar.
Araştırmacı yazar Masphero'nun öne sürdüğü tartışma-
lı bilgilerinde Nefthis'in sözcük karşılığının "Şatonun Neftlıis için
hanımı" şeklinde belirtildiği görülmektedir. Bu bilgiler yaptırılmış
Masphero'nun History Anc.des Peuples "Toplumların bir heykelcik
Kadim tarihi" adlı eserinde yer almıştır. Nefthis'i çöl ve 303 1
� A'dan Z'ye M I S IR

kuraklık tanrısı Typhon' un dişi yansıması şeklinde göste­


rir. Ayrıca Tanrıça Nefthis'in sulanmayan kurak toprakla­
rın tanrıçası olduğu da belirtilmektedir.
Neha-hrayı: "Kötü kokan yüz" anlamında betimlendi. Mı­
sır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında
"Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüs'te " . . . Restau' dan geleni selamlarım,
hiç bir kadın ve erkeği katlehnedim . . . " şeklinde tanıhlır.
Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz iti­
rafları yapmak zorundaydı.
Nehbet: (Nehet ya da Nehabit) Akbaba biçimiyle betimlenen
bir Mısır tanrıçası. Neheb ile yukarı Mısır'ın koruyucu
tanrıçasıdır. Ayrıca krallığın da koruyucusudur . Kanadı­
nın biri aşağıya doğru sarkık diğeri de açık. Simgesel ola­
rak kraliçelerin başını örter.
Neheb: Yukarı Mısır' da bir kent. III Nomos'un merkezi ola­
rak Yunanca dilinde "iki tüy" anlamında İ ltiha IIl'ün baş­
kenti olarak bilinir. Mısır'ın en eski sitelerinden biridir. En
önemli tanrısı Tanrıça Nehbetti. Lagos döneminde Neheb,
Nomos'un merkez kenti olarak yerini "Esneh (Esnek)" e
kaptırdı. Günümüzdeki adı ise; Luksor ile Asuan arasında
yer alan "El-kab" dır.
Neheb-nefert: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanma­
sı sırasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan
birinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu
tanrının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanma zorunda­
dır. Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumu­
nu bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Mabedinden geleni
selamlarım, ayırım yapmadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh,
salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları
yapmak zorundaydı.
Nehab: (Bak Nef.)
A'dan Z'ye M I S I R ...,.

Nehebkhau: (Bak Neheb-kau.)


Nehebe-Kau: (Bak Nehebkau.)
Neheb-kau: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması
sırasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan bi­
rinin adı olarak belirtilmektedir. Nehebkhau ve Nehebe­
Kau adıyla da tanındı. Bazı kaynaklarda kertenkele şek­
linde tasvir edilmesine rağmen çoğu kaynaklar onu akrep
şeklinde tanımlarlar. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve
işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu
tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zo­
runludur. Papirüs'te " . . . Senin mağarandan geleni selam­
larım, servetimi bana ait olmayan şeylerle arttırdım . . . "
şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
N ehesi: XVIII. Hanedan döneminde hazinedar olarak görev
yaptı. Hanedan dönemi Kralı Hacepsut' un hazinedarıdır.
Ticaret için Punt ülkesine bir sefer yaptığı söylenir.
Nehesi: İ.Ö. 1 700-İ.Ö. 1630 tarihlerinde XIV. Hanedandan
Mısır kralıdır. Nübyeli olduğu söylenir. Cesa­
retsiz, korkak ve yönetimi zayıf bir kral ola­
rak bilindi. Hayksoslara kendini köle gibi
gösterdi .
Neıt: (Bak Neith.)
Neith: Delta' da kültü olan eski bir Mısır tanrıça­
sı. Neıt adıyla da tanınır. Aşağı Mısır taçını
kullanan elinde yay ve oklar tutan bir kadın
biçiminde tapınıldı. Taçı kırmızı renktedir.
Attığı oklarla kötülük eden varlıkları uzaklaş­
tırdığı söylenir. Uykuyu korurdu. Lahitleri
koruyarak bekleyen tanrıçalardan biriydi.
Gökkubbeyi simgeleyen Nut ile özdeşleşti­ Ta11rıça Neith'e ait
rildiği buluntulardan anlaşıldı. Savaş ve av bir çizinı
tanrısı Sobek ile ilişkili olarak da bilindi.
Nekhabed: Mısır tanrıçasıdır. Akbaba şeklinde betimlenen
krallığın koruma tanrıçası şeklinde tapınıldı. Nekhbet 3051
<1111 A'dan Z'ye MISIR
adıyla da tanındı. Çocuk emzirme tanrıçası şeklinde de
ifadelerin yer aldığı kaynaklar var.
Nekhbet: (Bak Nekhabed.)
Nekhen: "bebek" anlamında betimlendi. Mısır'ın Ölüler Ki­
tabı'nda ruhun yargılanması sırasında " Maat" ın salo­
nunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belirtil­
mektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi ruh
tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının gö­
revini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur.
Papirüs'te " . . . Heqat Gölü'nden geleni selamlarım, kimse­
yi ağlatmadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargı­
lama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zo­
rundaydı.
Nekherafes: (Babaü) III. Hanedanın kralıdır. Döneminde
Libya kuşatmasıyla karşılaştı. Libyalılar onun baskısından
Mısır'ı terkettiler.
Nekho 1: İ.Ö. 672-664 tarihlerinde XXV. Hanedan Mısır kra­
lıdır. Mısır dilindeki adı " Menheperre" dir. (Noho ya da
Nekao 1 olarak da bilnir.) Kuşilerin egemenliği altında
Mısır' ı yöneten Sais kenti prenslerinden biri. XXVI. hane­
danı kuran Psamatik I'in (Psamtek 1) babasıdır. Döne­
minde oğlu veliaht olarak Athiribis Krallığı'na atanır.
Nekho il: İ.Ö. 610-595 tarihlerinde XXVI. Hanedan Mısır
kralı. Mısır dilindeki Horus adı " Uhemibre" dir. Aynı ha­
nedandan Psamtek I'in oğlu. Güçlü bir orduyla Asya sefe­
rine çıktı. Magiddo' da karşılaştığı Yahuda Kralı Yoşia'yı
yener ve öldürür. Onun ülkesini vergilendirir. Karargahı­
nı da Orontes' teki Ribbah' a kurar. İ.Ö. 605 yılında Ba­
bil' de Nebukodnosor tarafından bozguna uğratılınca işgal
ettiği toprakları terk edip Mısır' a geri döner. Kendisinin
seçtiği bir adamını Kudüs' e hükümdar olarak atadı. Dö­
neminde Kızıldeniz'i Timulat vadisi üzerinden Nil'e bağ­
layan bir kanalın tasarımı yapıldı.
Nekropolis: (Ya da Nekropol) (Fr. Necropole. Yun. Nekro­
polis) Bu sözcüğün Yunanca anlamı " ölüler kenti" olarak
A'dan Z'ye MISIR �

bilinir. Bir bölgede ya da yerleşim yerlerinde eski tarih­


lerden kalma yapılar ve evler gibi anıtsal nitelikli mezar­
lar topluluğuna verilen bir ad. Büyük mezarlık anlamın­
dadır. Ünlü nekropolisler; Memfis yakınındaki Gize pi­
ramitleri, Teb yakınındaki krallar vadisinde yer altı me­
zarları olarak bilinenlerdir.
Nektanebo 1: Ya da Nekhtanibef. İ.Ö. 380-362 tarihlerinde
XXX. Hanedanın ilk firavunudur (Bazı kaynaklarda İ.Ö.
378-360 olarak ele alındı.). Mısır dilindeki Horus adı "he­
perkare" dir. Sebennytos kökenliydi. Neferites II'yi taht­
tan indirdi. Ve yerli bir hükümdar olarak XXX. Hanedanı
kurdu. Yunanlı paralı askerlerle anlaşmazlıktan yararla­
nan pers kralı Artakserkses il Nil'i yeniden işgal etme ko­
nusunu gündeme getirdi. Ancak bu girişimi Nektanebo. 1
karşısında başarısızlıkla sonuçlandı.
Nektanebo il: İ.Ö. 360-343 tarihlerinde XXX. Hanedan (İ.Ö.
380-343) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı
ise "Senecemibre" dir. (Ya da Nektanibis) Mısır'ın son
yerli firavunudur. XXX. Hanedanın üçüncü kralıdır. (Bazı
kaynaklarda İ.Ö. 359-341olarak ele alındı.) Yunanlı (Age-
silaos) Apesilas'ın katkılarıyla bir ayaklan­
mayı önledi. Bir çok eser yaptı. Artakserkses
Ill'ün saldırısına uğradı. Önce Pers ordusunu
bozguna uğrattı. Ancak 7 yıl sonra Persler
güçlenip tekrar saldırınca yukarı Mısır' a kaç­
tı. O kaçınca persler bölgeyi işgal ettiler.
Nektanibis: Yunanca dilinde "Nektanebo" . Eski
Mısır dilinde ise "Nekhtanibef" dir. (Bak
Nekta-nebo I ve Nektanebo il.)
Nekhtu-Amen: Osiris'in kraliyet katibinin adı.
Nemrut: Sepenupet döneminde Hermopolis
kralı. Kral Nektanebo II'nin
'
Nemrut: Psusennes il zamanına " Meşveşlerin" 1 iyeroglıf yazısıyla adı.
başşefi.
Nemrut: Osorkon I zamanındaki Herakleopolis prensi
� A'dan Z'ye M I S IR

Nemset: (Ya da Nemes) Eski Mısır uygarlığında ölü kralı be­


lirten eserler. Bunlar ölü maskeleri, heykeller sfenksler
şeklindedir. Ayrıca saç kıvrımlarını örten çizgili beze veri­
len bir ad .
Nemes: Çizgili sırta uzanan bir tür şapka. Bu krallar için ya­
pılırdı. Özellikle sfenkslerin başına geçirilen bu keten
kumaşlar ölüm ile ilgili olarak düşünülürdü.
Nen: Eski Mısır dilinde "Parlak" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise " Ayna, parla" anlamına gelen
"Nen" sözcüğüdür.
Neper: Mısır tanrısıdır. Neper'in sözcük karşılığı "Biçer­
döğer" olarak belirtiliyor. Tahıl tanelerinin tanrısı olduğu
anlatılır. Karısı da mısır tahılının tanrıçası olan Nepıt' tir.
Nepit: Mısır tanrıçasıdır. Tarladaki mısırı koruyan bir tanrıça
olarak saygı gördü. Neper'in de karısıdır.
Nephthys.: Mısır tanrıçasıdır. Neb-Hut, Nebthet adlarıyla da
tapınıldı. (Bak Neftis.)
Nepri: Mısır' da buğday tanrısı olarak tapınıldı. Genellikle
Osiris ona benzetildi.
Neter: Mısır Hiyeroglif dilinde " e" harfi yoktur. Kelimelerin
okunması için dilbilimciler tarafından kelimeye eklenir.
Bu sözcük " güç ve kuvvet" anlamına gelir. Bir başka an­
İamı da "kendinden var olan ya da süresiz olarak hayatı
yenileme kudretine sahip olan" anlamındadır. Dr. Rouge
ise bu sözcüğü "tanrının tanrısı" şeklinde tanımlar. G.
Maspero ise La Mythologie-Etudes de Mythologie adlı
eserinde "kuvvetli-kudretli" olarak tanımlar. Bir diğer
yazar olan Le page Renouf ise Neter sözcüğünün anlamı­
nın G. Maspero'nu yazdığı anlamla aynı olduğu görüşü
savunur. Neter ,(Mısır hiyeroglif yazısında " e" harfi ol­
madığı için "Ntr" şeklinde belirtilen sözcüğün aralarına
yerleştirilerek fonetik bir ses verilmiş tir.) demiştir. Mı­
sır'ın Ölüler Kitabı'nda tanrının sıfatı şeklinde belirtilir.
Neter sözcüğünün resimli işareti de taştan yapılmış bir
\308 balta şeklinde belirtilir. Taş baltaya bir sopa takılır ve deri
A'dan Z'ye MISIR IJllı>

şerit ya da iplerle tutturulurdu. Tanrı adını o dönemde


belirten " neter" sözcüğünün anlamını ejiptologlar çok
farklı ifadeler kullanırlar. Bazı ejiptologlar bu sözcüğün
Kopt dilinde "Nuti" sözcüğüne benzerliğiyle yola çıkar ve
buna benzer bir sözcük türeterek "ne ter" in anlamına
ulaşmak isterler.Ancak Nuti sözcüğün bir sözcük olduğu
ve Mısır dilindeki neterin Kopt dilindeki karşılığı olduğu
özellikle vurgulanmıştır. Neterin anlamını araştıran
önemli ejiptologlardan Dr.H. Brugsch, neter sözcüğünü
"aktif kuvvet" şeklinde açıklarken, M .Maspero .ise neter
sözcüğünün anlamını için " güçlü;kudretli" tanımının
yanlış olduğunu ileri sürmekte ve neter (eril) ya da nete­
rit'in dişil anlamındakı bu tanımına karşı onun ilksel tamı
adı olacağına k.esin gözüyle bakmamaktadır.
Neterler: Mısır' da arkeologlar tarafından yapılan kazılarda
bulunan tabletler üzerindeki yazılarda Nuh Tufanı'ndan
sonra ülkenin yöneticileri olduğu iddia edilen "Yarı Tan­
rı" varlıklara verilen ad.
Netyerihet: İ.Ö. 2654-2635 tarihlerinde III. Hanedan dönemi
Mısır Kralı Zoser' in Mısır dilindeki Horus adıdır. (Bak
Zoser.)
Neter-khert:Neter'in resim karşılığının İslam dininin alfabe­
sindeki elif harfiyle örtüştüğü görülür. Mısırlılar arasında
"evrenin adı" olarak bilindi. Ölülerin ziyaret ettiği yer an­
lamına da gelir. Bir başka anlamı ise "Büyüsel-Tanrısal
evren" dir. Mısır'ın ölüler kitabıyla ilgili araştırmalar ya­
pan E. A Wallis Budge, Neter sözcüğü için " ... Tanrıya ve
her türlü ruha, insanüstü ve doğaüstü güce sahip olduğu
ileri sürülen her türden varlığa verilen genel bir ad." de­
miştir. Zaten Mısır dilinde de "Tanrı ya da ilahi varlığın"
adı olarak kullanıldı. Ölülerin ziyaret etiği yer anlamına
gelen Neter-khert'in katları ise; "Maat Salonu, Aritler,
Tuat (ya da Duat), Osiris'in Evi, Aatlar, Sekhet-hetep"
olarak belirlenmişti. Bunların anlamları ise; (" Maati salo-
nu: Ruhun geçmişteki davranış ve sözlerinin gözden geçi- 3091
..._ A'dan Z'ye MISIR

rildiği salon. Aritler: "kabul salonu" anlamındadır. Ru­


hun yargılama sırasında ilerlediği 7 kabul salonu vardır.
Tuat: sözcük anlamı " astral mekan" dır. On iki bölüme ay­
rılır. Osiris'in evi: 21 pilona ayrılır. Pilonlar ruhun devam
edeceği diğer dünyadaki farklı sahalardır. Son dönem­
lerdeki tanımlamasına bakıldığında Neter-khert'in betim­
lemesinin "Dağ Tanrılarının Diyarı" şeklinde olduğu gö­
rülmektedir.
N eteraantmwmw: Mısır' ın onbirinci hanedanlığı döneminde
tapınılan ve belirsiz olan bir tanrıçadır. Bu tanrıça için kü­
çük bir açıklama Nefertiti'nin mezarında yer aldı. Aynı
zamanda Nil suyunun koruyucu tanrıçası olarak da bili­
nir.
Nepthys: (Bak Nefthis.)
Nesi: (Ya da Neşi, Nesi-sokar) Kamose zamanında müfettiş
Peti' nin eşidir. Eşi XVIII. Hanedan dönemi Mısır Kralı
Kamose zamanında hazinedardı. Kral Kamose'nin başarı­
larını bir dikili taşa yazdırarak Karnak' taki Amon tapına­
ğına diktirir. Nesi'nin mezarı soylular mezarında bulun­
du. Aşk ve dans tanrçası Hathor'un da rahibesidir.
Neuserre İzi: İ.Ö. 2465-2323 tarihlerinde V. Hanedan (V Ha­
nedan bazı kaynaklarda İ.Ö. 2487-2348 ele alınmış) dö­
neminin Mısır kralı. İ.Ö. 2416-2392 tarihlerinde Mısır'ı
yönetti. Neferirkare adıya yaptırılan bir piramide el koy­
du. Bu piramidin anlamı ise "yerliyerine konmuş" şeklin­
dedir. Döneminde uzun ve verimli bir saltanat sürdürdü.
Güneş tapınağında "dünya odası" bölümünde kabartma­
larla güneş tanrısının etkisini gösterir. Rahip ve baş me­
muru Ti'ydi. Ti'nin mezar odasında günlük yaşam ile ilgi­
li eşyalar bulundu. Laouvre Müzesi'ndeki "Katip" heyke­
liyle, Kahire Müzesi'ndeki "Şeyh-ül-Baled" onun döne­
mine aittir.
Nesamun: Firavun yazıcısı. XX. hanedanlar döneminde.
Nesi-sokar: Mısır' da firavunar döneminde müfetiş Petti'nin
eşidir. Aynı zamanda aşk ve dans tanrıçası Hathor' un da
A'dan Z'ye MISIR ...,.

baş rahibesidir.
Neyit: Sais kentinde savaş tanrısı olarak tapınıldı. Yunan
Tanrısı Atena gibi kaleyi koruyucu olarak da bilindi.
Niambara'lar: Nil ile Rodi arasında yaşayan Doğu Sudan
halklarına verilen bir ad .
Ni-anh-ptah: Çörekçiler ve fırıncıların kahyasıydı. Mezarı
Gize' de soyluların mezarları içinde bulundu.
Nil dilleri: Zenci Afrika dillerinin gurubundadır. Nübye di­
linin dışında "Nil-çad" ailesinin doğu Sudan öbeğidir.
Güney Sudan' da Barı, Latuka, Nuer, Dinka ve Siluk.
Uganda'da Karamoconog, Nandı ve Suk. Kenya ve Tan­
zanya da Luo, Tarkana ve Masai olarak kullanılır.
Nil nişanı: Ülkeye yapılan hizmetlerden dolayı 1915 yılın­
dan bu yana Mısır' da verilen nişan. Bu nişan Cumhuriyet
döneminde korund u.
Nil-çad dilleri: Mısır'm güneyinden Tanzanya ve Etiyop­
ya'nın ku zeyine Kenya' dan da Çad' a kadar uzanan Zenci
Afrika diller ailesi. Nil-Çad dilleri dört alt öbekte incele­
nir. Doğu Sudan, Orta Sudan, Kunarna, ve Berta dilleri
olarak.
Nil: (En-nil) Yunan dilindeki bu sözcüğü ilk defa Heziyod
ele alarak Nil olarak kullanmış. Kuzey doğu Afrika' da bir
nehir. Yalın adı "yontu" olan bu nehire firavunlar "Hapi"
Yunanlılar "Khrysonoas" Araplar ise deniz anlamına ge­
len "Bahr" adını verdiler. Bu nehir Burundi' deki bir ır­
maktan oluşan Kasumo Irmağı'ndan kaynaklanır. İki çağ­
layan arasındaki Kiogo (Kioga) Gölü'nü aşan bu nehir
" Kagera" adını alarak Victoria Gölü'ne dökülerek kuzeye
doğru akar. Daha sonra da Mabuto Gölü' ne dökülür. Bu­
rada Bahr-el cebel (" dağın ırmağı") anlamını taşıyan bir
ad alır. No Gölü'nden çıktıktan sonra Bahr-el ebyad adını
alır. Bu gölün çıkışında "Beyaz Nil" adını alarak sobatla
birleşerek kuzeye olan akışını devam ettirir. Hartum' da
Bahr-el azrak' a kavuşarak ".Mavi Nil" adını aldıktan son-
ra Nil olarak anılmaya başlar. Bu nehrin sağlı ve sollu ta- 31 1j
� A 'dan Z'ye MISIR

rihsel yerleşik alanlarında inanılmaz arkeolojik buluntular


elde edilmiştir. Tapınaklar mezarlar heykeller bu nehrin
mistik yapısını daha da görsel hale getirir.
Nil-sahra dileri: Songhay, Nil-Çad, Sahra, Maban Koma ve
Fur dillerini içeren Afrika dil ailesine denir.
Nimaatre: İ . Ö . 1818-1773 tarihlerinde XII . Hanedan dönemi
Mısır Kralı Amenemhat IIl'ün Manheton listesindeki adı .
(Bak Amenemhat III.)
Nima'atapi III: Hanedan Kralı He' sehem ile akrabadır. Kral­
lığı döneminde Mısır sanatında ilerleme oldu.
Nineçer: (İ . Ö . 2760-2715) II. Hanedan kralı. Adının verildiği
"Sed" şenlikleri merkezi onun tarafından kuruldu. Ölü­
münden sonra kraliyette büyük bir kaos ve karışıklık ya­
şandı.
Nipaatap: Mısır kraliçesi. III. Hanedan kralı Zoser'in annesi.
Ha'sehemvi'nin kızı olduğu söylenir.
Niphururiya: Mısır kraliçesidir. Hititlerin çivi yazısı metinle­
rinde geçen adıdır. Asıl adı Mısır dilinde Ankhesenamondur.
Mısır' da bu kraliçenin adı "Dahamunzu" şeklinde de göste­
rilmiştir. 1993 yılında Del Monte'nin çevirilerinde görülür.
Res Gestae'nin Hitit çivi yazısı metinlerinde firavun' un karısı
olarak belirtilmiştir. Çivi yazılı metinde; bu kraliçenin çocu­
ğunun olmadığı ve kraliçenin Hitit kralından bir oğlunu eş
olarak Mısır' a göndermesini istediği yazılıdır. Araştırmacılar
bu tür ilişkilerin eski dönemlerde sıkça tekrarlanmış oldu­
ğunu belirtirler. Ancak Kadeş Savaşı'nın başlamasına neden
olan asıl öykü; eşi öldürülerek dul kalan Mısır Kraliçesi
Ankhesenamon'un dönemin Hitit Kralı Şuppiluliuma'nın
bir çocuğuyla evlenmesiyle ilgili Hitit kralının oğlununun
öldürülmesiyle alevlendirildiği belirtilmektedir. Ankhese­
namon'un Hitit dilindeki adı Niphururiye olarak biliniyor.
Bazı kaynaklarda Ankhesenamon ile Niphururiya'nın aynı
kişi olmadığı belirtilmektedir.
13 1 2
A'dan Z'ye M ISIR llJJı-

Nisut-biti: Yukarı Mısır ile Aşağı Mısır birleştiği zaman iki


Mısır' ı da yöneten firavunlara halk bu ünvanı takmıştı.
Nit: Sais kentinde " güneşin annesi" olarak tapınılan Mısır
tanrıçası. Başında bir taç ve silahlı olarak betimlenirdi.
Yunanlıların Elephantine ile eş değerde gördükleri bu
tanrıçaya aynı zamanda Libyalılar tarafından da tapınıl­
dığı söyleniyor.
Nitakrit: (Bak Nitokris.)
Nitokris: Bu adla ilgili üç Nitokris vardır. Bunların tümünün
aynı kişi olduğu tahmin ediliyor.
Nitokris: İ .Ö. 2348-2198 tarihlerinde VI. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Nitokris: Psamtek I'in kızıdır. XXVI. Hanedan döneminde
Orta Mısır' ın bağımsız Kralı Semetauitefnahte tarafından
Psaamtek I'in isteğiyle Teb'e götürüldü. Teb Valisi Men­
tuehmat tarafından karşılandı. Daha sonra Şepenupet il
tarafından "Tanrıların zevcesi" olarak evlat edindi. Şepe­
nupet III olarak Teb' de yaşadı.
Nitokris: (Eski Mısır dilinde Nitakrit olarak bilindi . Yunanlı­
lar tarafından ise "Nitokris" olarak kullanıldı) Mısır krali­
çesi. VI. Hanedanın son ve ünlü kraliçesidir. Arkeolojik
kazıların yetersizliği nedeniyle bu kraliçeyi tanımlayacak
bilgiler bugün için yetersizdir. Heredotos bu kraliçeyle il­
gili sıradan bir efsane yazdı. Bu öyküde Nitakrit, erkek
kardeşinin intikamını almak için katilleri bir mahzende
suda boğdurur. Daha sonra kendisinin de inthar ettiğini
yazar. Amon'un taptığı tanrıça olarak bilindi . Kral Psama­
tik I'in kızıdır. XXVI. Hanedan' dan Kral A pries' in takvi­
mine göre bu kraliçe 4 yıl hüküm sürdü . Apries'in yerine
geçebilmek ıçın Psamatik il' nin kızı olan Ank­
hnesneferibre' yi evlatlık olarak aldı. Manhethon Gize Pi­
ramidi'nin onun tarafından yaptırıldığını ileri sürer. Tari­
hi hakkında yeterli belgeler olmadığı için bazı kişilerle ka­
rıştırılmıştır. Bunlardan, Keops'un kızı Hetepkeres il,
Mykerinos'un Gize' de piramit yaphrmış olduğu öne sü- 3 1 31
-1111 A 'dan Z'ye MISIR

rülen kızı Khentikaus, Pepi II'nin karısı Neith, hatta İ.Ö.


yaşadığı öne sürülen Naukratisli bir fahişe olan Rhodopis
ile karıştırılır.
Niuserre: (İ.Ö. 2420-2396) Keops' tan yaklaşık 180 yıl sonra
Mısır' ı yönetti. Keops' tan daha uzun süre Mısır' ı yönettiği
söyleniyor. Kendi adına Abusir' de 51, 5 metre yüksekli­
ğinde bir piramit yaptırdı.
Nofret: iV. Hanedan döneminde Prens Rahotep'in karısı.
Belge yetersizliği nedeniyle hakkında bilgi verilemiyor.
N ofretiri: Ramses il' in karısının adı. Adına Abu Simbel' de
bir kaya mezarı yapıldı. Ayrıca tapınaklar da yapıldı.
Nofrit: XII. Hanedan dönemi Mısır Firavunu Sesostris il (Se­
sestris il) 'nin karısının adı. Tanis'te bulunan iki muhte­
şem heykeliyle tanındı. Bu heykeller bugün Kahire Müze­
si'nde bulunmaktadır.
Nofruptah: XII. Hanedan dönemi Amenemhat III' ün kızıdır.
Mezarı babasının Hawara'daki piramidinin yakınındaki
küçük bir piramidin altında bulundu. Oldukça zengin süs
eşyalarıyla dikkat çekti.
Nom: Mısır dilinde "İdari bölüm" anlamında tanımlandı.
Nomark: Mısır' da yerel yönetici ailelere verilen bir ad.
Nomarkhes: Yunan dilinde "Nomos" olarak kullanılan bir
sözcüktür. Yunanlıların VI. yüzyılda Mısır' da bir firavuna
verdikleri ad . Nomarkhes'ler bayındırlık ve vergi işleriyle
uğraşırlardı. Ptolemaioslar döneminde resmileştirildi . Mı­
sır dilinde ise "il büyüğü" anlamına gelen "heritep-ao-en­
sepet" şeklindeydi.
Nome: (Yun. "nomos" tan gelir.) Mısır dilinde " sepet" olarak
kullanılır. Yönetim birimlerini belirtir. Bu sistem erken
hanedanlık döneminde biraz gelişmiş ancak Ptolema­
ioslar döneminde merkezi sisteme bağlı olarak daha mo­
dern bir şekilde uygulanmıştır.
Nomos: (Name) Bölge, bölüm anlamına gelen Yunanca bir
sözcük. Eski Mısır' daki "sepet" sözcüğüyle karşılığı "il"
13 1 4 olarak bilinen idari bölüm anlamındadır. İ.Ö. 3200' den
A 'dan Z'ye MISIR �

önce Mısır' da sepet" anlamında eyalet sistemi vardı. Böl­


/1

geler eyaletlere bölünmüştü. Bu eyaletlerin sorumluluğu­


nu üstlenenlere de ac-mer" (kanal kazıyan) ünvanı ve­
/1

rildi. Eski imparatorluk döneminde 38, gerileme döne­


minde ise 42 eyalet vardı. Her Nomos'un bir tanrısı ve
Nomos'u temsil eden bir anakent vardı. Nomarkheslerin
yetkileri yüksekti. Sulama kanallarının gözetimi, toprak
sayımı, işlenmesi, vergilerin toplanması gibi yetkileri var­
dı. Merkezi kentler koruma altında tutan Tanrıların baş­
rahipliğini bazen nomarkhesler yapardı. Nomosların
merkezi Nekheb (el-kab) dır.
Nout: (Ya da Nouit) Mısır tanrıçasıdır. "Gökyüzünün Anası"
olarak betimlenir. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda Nouıt'in cin­
sel organında ruhlar ve tanrılar oluşmadan önce Seth'in
var olduğu yazılır. (Bak Nut.)
Novelası: İ.Ö. 1539 civarında öldüğü söylenen bir kraldır.
Onun yerine kardeşi Ahmose'nin (Nebpehtire) geçtiği
söyleniyor.
Nt: Eski Mısır dilinde "Tanrı" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise " Anlayış" anlamına gelen "Naat" söz­
cüğüdür.
Nu: Osiris'in katiplerinden birinin adı. Mısır' da tanrı olarak
tapınıldı. Ölüler Kitabı'ndaki metinlerin bazılarının "Nu"
adı kullanılarak başladığı belirtilir.
Nubcheperra-intep: Re-Antef'in oğlu. Mısır' da bir kral ol­
duğu biliniyor. Mezarı 1827 yılında Arap fellahlar tara­
fından soyuldu.
Nubheperre: İ.Ö. 1630 civarında XVII. Hanedandan Mısır
Kralı İnyotef' in Manheton listesindeki adı. (Bak İnyotef.)
Nubit: (Bak Ombos.)
Nubkaure: İ.Ö. 1877-1843 tarihleri arasında XII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Amenemhat il' nin Manheton listesin­
deki adı. (Bak Amenemhat 11.)
Nuerce: Nuerler tarafından konuşulan Nil dili.
.... A'dan Z'ye MISIR
Nuerler: Sudan' da yaşayan Nil halkı. Çiftçilik ve hayvancı­
lıkla uğraşırlar.
Nun: Başlangıçtaki suların tanrısı şeklinde tapınıldı. Yaratıcı
tanrılar gurubu olan Ogdoad'ın gurubunda yer alır. Eşi
de rahibe Nu' dur. Onların Ptah'ın anne ve babası olduğu
anlatılır. Dünyayı gökyüzünden dolaşması için bir kayı­
ğının olduğu da belirtilir. Yeryüzündeki bütün suların ya­
ratıcısı ve Nil Nehri'ni koruduğu söylenen bu Tanrı'nın
betimleme şekli bilinmiyor.
Nu: (Bak Nun.)
Nut: Mısır tanrıçasıdır. Nuıt adıyla da tapınıldı.
Nuıt: (Bak Nut.)
Nut: (Nuit,Noout,Nouit şeklinde yazıldığı da görülmektedir)
Eski Mısır' da gök tanrıçası. Osiris, İsis, Neftis ve Seth'in
annesidir. "Ebedi anne" olarak bilinir. Bedeni yıldızlarla
süslü olarak betimlenir. Bu da Nut'un kozmik hareketle­
rin sembolü olduğunu gösterir. Hava Tanrısı Su ile Tef­
nut'un kızıdır. Yeraltı tanrısı ya da toprak tanrısı Geb'in
karısıdır. Kimi zaman vücudu gökten yeryüzüne eğilmiş
vaziyettedir. Babası Tanrı Şu, kollarını uzatarak Nut'u
yükseklerde, yeryüzü ve kocası Geb' den uzak tutar. Kimi
zaman evrenin üzerinde duran bir inek görünümünde be­
timlenir. Cinler ona destek olur. Güneşin annesi ve karı­
sıdır. Her sabah altın bir dana doğurur. Dana büyüyerek
gökyüzünün en yüksek noktasında boğaya dönüşür ve
annesi Nut'u döller. Akşam olunca da güneş onu yutar.
Sabaha kadar gebeliği devam eder. Mısırlılar ona "anası­
nın boğası" adını takarlar.
Nut-urt: Sekhet-Aaru'nun ikinci bölümünde adı geçen kutsal
bir göl.
Nuit: Osiris, İsis, Neftis ve Seth'in annesidir. "Ebedi anne"
olarak bilinir. Bedeni yıldızlarla süslü olarak betimlenir.
Bu da Nuit'in kozmik hareketlerin sembolü olduğunu
13 1 6 gösterir. (Bak Nut.)
A'dan Z'ye MISIR llıı-

Nunu: Bütün tanrıçaların tanrıçası olarak tapınıldı. Kainatın


yaratıcısı olarak temsil edilir. Büyükanne anlamında da
anıldı.
Nübye: (Ya da Nubya) Mısır ile Sudan sınırının her iki ya­
nında Nil Nehri'yle kolları, Atbara Vadisi'yle çölleri kap­
sayan bir bölge. Bu bölgede 6 büyük Nil çağlayanı bulu­
nur. Burada yaşayanların çoğunluğu melezdir. Bu melez­
ler araplarla zencilerin birleşmesinden olanlardır. 3 bin yıl
önce Nübye'nin komşu kentleri buradan altın, abanoz,
kıymetli taşlar, fildişi, devekuşu tüyleri, tarım ve hayvan­
cılık ürünlerini satın alıyorlardı. Çünkü Nübye zengin bir
yerdi. Latin ve Yunanlı yazarlar buraya Ethiopia (ya da
Habeşistan) adını verdiler. Kral Çer döneminde Mısır' ın
toprakları iki çağlayana kadar genişledi. Orta İmparator­
luk döneminde krallar iki çağlayanın güneyindeki Sem­
neh' e kad ar aşağı Nübye'yi egemenlikleri altına aldılar.
Sesostris II döneminde ise Kermea' da Mısır dış temsilcili­
ğini kurdular. Burada stratejik korunma için Buhen, Mir­
gisseh, Semneh, Kumma adlı kaleler yaptılar. XVIII. Ha­
nedan döneminde Tutmosis III, dört çağlayana kadar Mı­
sır topraklarını genişleterek bir kısım Afrika toprağını da
sömürgesi durumuna getirdi. Burada da tanrılara tapınıl­
dı. Amenofis II döneminde Nübye'de güneş tanrısı Man­
dulis için yaptırılan tapınak dışında Dakkeh'te Tutmosis
III ve Tanrı Thot için de birer tapınak yaptırdı. Bu tapınak
daha sonra İmparator Augustus döneminde genişletildi.
·
Burada ayrıca Tutmosis III ile Amenofis il' nin Amarna' da
Aman-re ile re-Harahte'ye yaptırdığı tapınak Bu-hen' de
Kraliçe Hacepsut'un şahin-başlı tanrı Dedun için yaptır­
dığı tapınak, Amenofis III, Amon ve kendisi için Luksor
Tapınağı'na benzer olarak yaptırdığı bir tapınak, Sedein­
ga' da Amenofis III'ün eşine adanan tapınak, Tutankha­
mon döneminde Amon çin Napata' da yaptırılan tapınak­
lar bu bölge tarihinin arkeolojik yönden ne kadar zengin
olduğunu gösteriyor. XIX. Hanedandan Ramses II zama- 3 1 71
-411 A'dan Z'ye MISIR

nında da yüksek tepelerde yaptırılan Derr, Gerf, Hüseyin,


vadi Es Sebuah, Ebu Simbel, Akşa gibi tapınakların bir
çoğu kayalardan oyularak yaptırıldı. Bu yerin tarihsel
sayfaları savaş öyküleriyle doludur.
Nübye çölü: Sudan'ın Kuzeydoğu kesiminde bulunan çölün
adı. Doğusunda Kızıldeniz, kuzeyinde Mısır ve güneyin­
de ise Nil Nehri vardır. Burası yer yer kumlarla kaplıdır.
Ancak kayalıklar da oldukça fazladır.
Nübye dili: Doğu Sudan kökenli dillerden olan "Nil-Çad"
dilidir. Bu diller "Kurdutan, Darfur, Sennar" olarak farklı
isimlerle de anılır. XIII-XIV. yüzyıllardan kalma Nübye
diliyle yazılmış belgeler bulundu.
Nübye keçisi: Nübye kökenli bir keçi cinsi. Bol süt veren bir
hayvandır. Mısır' da yetiştirilir.
Nübyeliler: Mısır ve Sudan' da yaşayan halkların tümüne ve­
rilen ad. Günümüzde bunlar Araplaşarak asimlasyona
uğradılar.

Obelisk: Yunancada "çubuk" anlamında bir sözcükten gelir.


Genellikle pembe granitten ve tek parçadan (bloktan) ya­
pılıp yukarıya doğru incelerek tepesinde piramit gibi bir
şekil verilen taş blok. Anlamları piramit anlamına gelen
bu taş bloklar güneşi simgelerdi. Bazı krallar mezar ve ta­
pınakların önlerine ikişer taş diktirmişlerdi.
Oebsenuef: (Oebehsenuef, Qebehseneuef) Horus'un çocuk­
larından birinin adı . Tanrıça Selket tarafından koruma al­
tında bulunduğu söyleniyor. Ölünün bağırsaklarında ko­
rundu. Kanoposlardan birinin de kapağını süsler.
Oetesh: (Qetesh) (Mısır mit.) Aşkın ve güzelliğin tanrıçası
olarak tapınıldı. Bazı kaynaklarda doğa tanrıçası olarak
belirtiliyor. Ancak bu tanrıçanın Mısır dilindeki adı henüz
A'dan Z'ye MISIR ..,..

bilinmiyor. Kaynak yetersizliği nedeniyle hakkında daha


detaylı bilgi verilemiyor.
Ogdoad: (Bak Ogdoas.)
Ogdoas: (Ya da Ogdoad) Eski Mısır geleneklerinde ilk tanrı­
sal inaçlarda yer edinen sekiz tanrıdan oluşan guruplara
verilen ad . Sekiz yaşamı sembolize eden çift tanrıların
varlığı ön sıralarda yer aldı. Bu gurupların Tanrı Thot ta­
rafından yaratılan dört çift tanrının olabileceği tahmin
ediliyor. Dinsel mitolojide Ogdoas'ta bir yumurta yaratılır
ve o yumurtadan çıkmış olan bir güneşin dünyayı aydın­
lattığı söylenir. Yaşam olmadan önce yani sonsuzlukta Hı
(Heh) ve Hauhet, karanlığın yöneticileri olan Kuk(Kek) ve
Kauket, başlangıçtaki suların yöneticileri Amun ve Ama­
nuet gibi. Bunların mitolojisinde kozmik bir yumurtadan
Atum'un dışarı çıktığı belirtilir. Ogdoas'ın tanrıları ise;
Nun, Naunet (su), Amun ve Amanuet (görünmezlik),
Heh ve Hauhet (Sonsuzluk), Kek ve Kauket (Karanlık)
şeklindedir.
Oik: Eski Mısır dilinde "Ekmek" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Kahvaltı" anlamına gelen "Oc"
olarak incelendi.
Oksyrrynkhos: (Ya da Oxyrrynk/ Oksyrynkhos) Orta Mı­
sır' da bir kent. Oksyrynkhos nomosunun merkezi. Mito­
lojik öykülerin anlatımlarına göre kardeşi tarafından öl­
dürülüp parçalara bölünen Tanrı Osiris'in bir kısım par­
çasına saldırarak cinsel organını yutmuş olabileceği dü­
şünülen Nil balığı olarak bilinen "Oxyrhyneha"ya Mı­
sır' da tapınılırdı. Tanrısal tapınmalarda son derece dindar
olan yerel halk daha sonra bölünerek bir kısmı Hıristiyan­
lığı kabul etti. Burada Yunan ve Roma döneminden kalma
papirüsler üzerine yazılmış el yazmaları bulundu.
Oktodrakhmos: Sekiz drahmi değerinde para . En iyi altın
oktodrakhmoslar İ .Ö. III ve il. yüzyıllard a Ptolemaioslar
ve Suriye'de Selefkiler tarafından basıldı. Gümüşler ise 3 1 91
-1111 A'dan Z'ye MISIR
İ.Ö. V. yüzyılda Trakya' dan sonra Mısır' da ve Kartaca' da
bastırıldı.
Ombos: Mısır dilinde Nubit olarak yazılır. Yukarı Mısır' da
bir kentin adı. Bu kentin koruyucu Tanrısı Seth' ti. Burada
Tutmosis 1 tarafından Tanrı Seth için yapılan tapınak bu­
gün harabe halindedir.
Onuris: Mısır dilinde " İnher" olarak yazılır. Sebennytos' ta
tapınılan bir Mısrr tanrısı. Ayrıca bu Tanrıya Tis'te de ta­
pınıldı. Mısır dilinde " uzağı yakınlaştrrma" anlamında
betimlendi. Onuris alacalı bir giysi içinde (uzun etekli)
başında uzun tüy bulunan gökten bir ip çeken (inen
adam) adam olarak betimlendi. Araştırmacılar onun ef­
sanesinin Tanrıça Mehet'in efsanesiyle karıştırılmış olabi­
leceğini savunuyorlar. (Bak Anhur.)
Onza: Özellikle Mısır'ın oluşumunda önemli bir payı bulu­
nan Kral Menes, krallık kentini gelecek olan krallar ve
halkın birlikte güçlü olarak yaşamaları için, Horus Ra ve
Osiris ile bütünleşmelerinin sağlanmasını arzu eder. Sağ­
lık ve güç anlamına gelen bu sözcüğün karşılığı olan fark­
lı ifadeler Mısır inancında yer almaktadır.
Opet: (Bak Taweret.)
O'pert: Koptların "Mekhir" dedikleri
gün. Mısır takviminde ise altıncı ayın
son günü.
Oraculum: (Tanrıların verdiği karşılık)
Antik çağda herhangi bir konuda tan­
rılardan birine soru sorulup, karşılık
beklenen yer.
Orta krallık: il. Hanedanın son iki
kralı başkent olarak Teb'i seçtiler. Bu
iki kral, Nebtavure ile adı kayıtlarda
geçmeyen Mentu-hotbe' dir. Bunların
Orta Krallık Dö11e111i11e ait armağan döneminde Kızıldeniz yolu ulaşıma
taşıyan görevliler açılmış, Hammamat Vadisi'nde imar
1 3 20 durumu için kireçtaşı ocakları hareket-
A'dan Z'ye M I S I R �

lendirilmiştir. Ancak tarihsel kaynaklar bu iki kralın daha


sonraları iktidar kavgası içine girmiş olabileceklerini be­
lirtir. Örnek olarak Mentuhotpe'nin veziri Amenemhat'ın
kral oluşu gösterilebilir. Konuyla ilgili kaynaklarda daha
kapsamlı olarak ele alınmıştır. (Bakınız kaynaklar.)
Osiris-Apis: (Bak Osieris -Apı.)
Osar-Apı: (Osiris Apis ya da Osiris Hapis olarak da kullanıl­
dı.) Yunanlıların tamıları olan Serapis'in adını ondan al­
dıkları söylenen ve öldükten sonra kutsal olan Apis boğa­
sına verilen ad.
Osiris-Hapis: (Bak Osiris-Apı.)
Oseybus: (Öl. İ.Ö. 339) Filistin' deki Caesarea'nın piskoposu.
Mısır ile ilgili yazdığı eserinde Manheton'nun düşüncele­
rinden alıntılarbulunmaktadır. Yazdığı eserinde canavar­
lardan ve canavar tipli yaratıklardan sözeder.
Osireon: XIX. Hanedanlar döneminde Seti I için Abydos' ta
yaptırılan Kenotaphionu. Bu yapı onun adına yaptırılan
mezar tapınağıyla aynı paralelde bir kaç metre uzaklıkta­
dır. Yapının bir benzeri daha yapılmadı. "ilk tepe" olarak
yaratılış sırasında suların çekilmesiyle beliren ilk çıkıntılı
kayayı simgeler. Bu yapının yapılması sırasında kireç taşı,
kum taşı ve granit kullanıldı. Duvarlarına kendi işleriyle
ilgili yazıların yanı sıra tanrıları için hazırladıkları ilahiler
ve dinsel dualar da yazdırıldı.
Osiris: Ned-Er-Tcher ve Usire adlarıyla da tapınıldı. Eski
Mısır dilindeki " Usire"nin Yunan dilindeki karşılığıdır.
Yer tanrısı Geb ile gök tanrıçası Nut'un oğludur. Mısır'ın
geleneksel hiyeroglif dilinde " User " adıyla anılır. Aynı
sözcük Mısır' da bugün de kullanılmaktadır. Mısırın Ölü­
ler Kitabı'nda ayrca "Un-nefer ve neb-er-Tcher" adları da
onun için kullanıldı. Elleri dışında, bedenini sıkıca saran
bir giysiyle insan olarak betimlenen bir Mısır tanrısıdır.
Her iki tarafında birer beyaz tüy bulunan yüksek bir taç
kullanır. Ellerini ovuşturmuş şekliyle bir asa tutar. Bir de 32 1 J
� A'dan Z'ye MISIR

flagellum. Önceleri bitkiler dünyasının yaşam gucunu


simgelediği için bedenini genellikle yeşile boyardı. Del­
ta' da başlayan bu kültü kısa sürede Mısır'ın tüm bölgele­
rine yayılırkan komşu kentlerdeki insanlar ise onu merak­
la izlediler. Busiris'te " Kral-Tanrı" olarak ün yapmış
Ancthi'nin yerini aldı. Ölümünden sonra Delta'da onun
eşi olan Tanrıça İsis ve sonradan da "Tanrı-kral" olarak
anılan Horus' a tapınıldı. Heliopolis'teki "Enneadlar" adlı
tanrılar gurubundan Re ile birleşti. Memfiste'ki mezar
tanrısı Sokaris'in yerini aldı. Tanrı Ptah ile birleştiği de
söyleniyor. Abydos'ta Nekropolis' in tanrısı Hentimentu
ile aynı parelelde tapınıldı. Ondaki bu değişimler gün
geçtikçe onun kültünü Mısır' da büyüttü ve efsam·l eş tirdi.
İnsanlara yaptığı yardımlarla çevrede sevilen Osiris'i kral
olan kardeşi Seth, kıskançlık nedeniyle nasıl yok edebile­
ceğinin planlarını yaptı. Önce bir eğlence gecesinde onu
yakalayıp, bir sandığa kilitleyerek Nil Nehri'ne attı. Olayı
duyan kızkardeşi Nepthys (Seth'in karısı) karısı Tanrıça
İsis(Aynı zamanda da kızkardeşi) ile birlikte Byblos kıyı­
larında onu ölmek üzereyken bulup geri getirdier. Kıs­
kançlık krizi geçmeyen kral Seth yeniden Osiris'i yakala­
yıp öldürterek 14 parçaya böldü. Her bir parçasını da de­
ğişik tapınakladaki kanallara atı. Yeniden eşin inin parça­
larını aramaya başlayan İsis' e, Seth' in kardeşi ve aynı za­
manda da eşi Nepthys ile Tanrı Anubis parçaları teker te­
ker toplayarak Osiris' in bedenini yeniden birleştirmesi
için yardım ettiler. İki kız kardeş birer kuş gibi kanatlarını
çırparak ona can verdiler. üs iris dirildi ve İsis' i hamile bı­
raktı. İsis bir erkek çocuk doğurdu ve adına da Horus de­
diler. İsis çocuğu Seth'in acımasızlığına karşı olarak gizli­
ce Nil kıyısında büyüttü . Daha sonra Horus büyüdü ba­
bası Osiris'in intikamını amcası Seth' den aldı. Osiris' in ef­
sanesi son derece dramatize edilerek yazılmış. Bu efsane
A'dan Z'ye MISIR lllı-

tıpkı Samilerdeki " Ba' al" ile Suriyelilerin " Adonis" efsa­
nelerine benzer. Osiris kültü klasik dönemde tüm Akde­
niz kıyılarına yayıldı. Osiris ile ilgili bir başka kaynakta
ise; onun yaklaşık yirmibin yıl önce yaşadığı söylenir. At­
lantisli bir bilgedir. Atlantisten " Mu" kıtasına yerleşen bu
bilge "naa-kal" okullarında "kozmik öğretiler" le ilgili
eğitim gördü. Tekrar Atlantis' e döndü. Mu kıtasında öğ­
rendiği kozmik öğretiyi Atlantis' e yaymağa başladı. Halk­
tan büyük bir destek gördü . Halkın dinsel yönden lideri
oldu. Atlantis halkı her ne kadar onu Kral Uranos' un yeri­
ne getirmek istemişse de o bu görevi kabul etmedi . Öl­
dükten sonra halk onun Atlantis' e yaymak istediği koz­
mik öğretisini "Osiris dini" olarak yaydı. Daha sonakı yıl­
larda bu kıtalarda yaşanan felaketlerden dolayı Atlantis
insanları üç bölgeye göçederek yaşamlarını sürdürdüler.
Osiris kültünün Mısır' a gelişi bölgeye yerleşen Atlantisli
halkların gelişine bağlanır.Mısırlıların tapındıkları Osiris
de ölülerin koruyucu tanrısıdır. Tüm doğal şeylerin sim­
gesi olduğu bilindiğinden ölüler arasındaki yeri ve güve­
ni tamdır. Ölüler belleğinden uzak bulunan zamanda ye­
niden doğacaklarına inanırlar. Bu doğuş ikinci defa doğ­
ma anlamında düşünülür. Osiris hakkında öne sürülen
belgelerde yaşanılan dünya ölü bir hücre olana kadar
yeryüzünde ne varsa onlar adına özellikle ölülerin "kalbı
ve yüzü" olduğu için damlayan su damlacıkları gibi ye­
niden çoğalacaktır. Osiris bir tanrı biçiminde ölüleri yeni­
den doğuşu tattırmak için onların dünyasına inecektir.
Kendini temize çıkaran ölü ruhu Osiris' in önünde toprak­
ta yeniden filizlenmiş bir tohum taneciği (Mısırlılar buğ­
day taneciği şeklinde betimlerler) gibi evrenin sonsuz! u­
ğunda bir yaşam tomurcuğudur. Ölüler "Gökyüzü anası"
Tanrıça Nut'un kollarındayken Osiris'te kişileştirilebile-
ceklerini düşünürler. Onu çoğaltırlar, Ka'larının kuşlar 3 2 31
<1111 A 'dan Z'ye MISIR

gibi olmasına ve İalu tarlalarının muhteşem güzelliklerine


açılırlar. Osiris'in karısı Mısır inancında sihirbaz ve büyü­
cü olarak tanıtılan İsis'tir. İsis aynı zamanda da onun kız­
kardeşidir. İsis, kardeşi Seth tarafından parçalanarak öl­
dürülen Osiris'in parçalarını birleştirerek ona canlılık ka­
zandıran ve ölülerin iç organlarını ayrı kaplarda saklan­
masını ve cesedin çürümesini önlemek için bedenin
mumyalanması gerektiğini öğreten bir tanrıçadır. Osi­
ris'in kardeşi Seth tarafından 14 parçaya ayrılarak öldü­
rülmesi ve parçalarının da Mısırın her tarafına dağıtılma­
sında bir tarayıcı olarak onun bedeninin 13 parçasını bu­
lur, ancak cinsel organı olan 14'ncü parçasını bulamaz.
Bulduğu parçaları birleştirerek Osiris'i canlandıran sevgi­
lisidir. Abydos(ölüler kenti) kentindeki Osiris Lahiti'nde
ölülerin yeniden dirilmesi hakkında ilginç bir betimleme
tablosu bulunmaktadır. Duvar tablosunu yapan kişi Ölü­
ler Kitabı'ndaki betimlemeleri son derece iyi kullanır.
Duvar tablosunda Mısır Firavunu Seti I' in yeniden dirilişi
gösterilmiştir. Bu kabartmada İsis ve Horus'un ölüyü kut­
sadıkları ve "kalk, uyan" sözcüklerinin ağızlarından çık­
tığına tanıklık edecektir. Duvar kabartmalarındaki ritüel­
ler ölen firavunların tümünün Osiris' e doğru gidecekleri
fikrini ortaya çıkarır. Hatta Osiris' e karşı ölünün söyle­
mek istediği dua şeklindeki ön söylemlerde Firavun Osi­
ris' e doğru temiz elleriyle ilerlemekte olduğunu ve kendi­
sinin de Osiris'in bir rahibi olduğu gibi tapınakta Osiris
dualarıyla yüceliği yakalamış bir rahibin oğlu olduğunu
belirtecek şeklinde dualar edecektir. Hatta dua içinde,
"bağ çözüldü, bu kapıyı geçmek için bilekler serbest kaldı. Üs­
tümdeki bütün kötülükleri yere attım . . " şeklinde kendisinin
.

arınmış bir ruh olduğuna inandırarak Osiris' e doğru iler­


lediğini söyleyecek. Osiris' e doğru ilerleyen ruhun burun
deliklerine kuzeyden esen rüzgarın serinliği dolacak ve
A'dan Z'ye MISIR IJııı-

yüzleri de yeni baştan hayat ve güç bulacak. Ruhlar Osiris


yoluna girerken gökyüzündeki İalu tarlalarında "buğday­
ların büyümüş olduğunu" görecekler. Ruhların hepsi diri­
lecek ve Osiris'in karşısında ayakta duracaklar. Doğruluk­
ları kanıtlanmış ruhlar ise her gece diğer dünyanın on iki
bölgesinde yüzen kayıkla gökyüzünde dolaşacaklar. Bu
dolaşma esnasında Heliopolis'in kutsal ağaçlarım arala­
dıktan sonra kutsal kedi, işıklı hayaletler, Khepri(Skarabe)
ve göksel idarecilerin önünde daha önce bedenlerinden
alınmış iç organlarını görecek ve Osiris'e " Ey güçlü Osi­
. . .

ris ! Biraz önce doğdum! Bana bak, az önce doğduk " diyecek­
. .

ler.
Osiris aya ğ ı: Osiris sütu­
nu olarak da bilinir . Ön
yuzu mumyalanmış
dev boyutlu bir firavun
ayağının heykeline ve­
rilen ad. Ramsesium ve
Medinet-hapu' da bu
tür heykellere rastlan­ Osiris diniyle ilgili yargılama salonundan
bir ı;rörii n ü m
dı.
Osiris dini: Mısır' da kültü her tarafa yayılan Osiris dini, ya­
pılan araştırmalar sonucunda Atlantis kökenli olduğu an­
latılan Thot'un (Yunanlıların Hermes'i) kıtayı terk edip
Nil Delta sı'nda yerleşim kolonisini kurduktan sonra baş­
ladığı söylenir. Thoth, Osiris kültünü burada yaymak için
Sais kentinde ilk tapınağı yaptırarak kendi yaşamından
yaklaşık altıbin yıl önce Osiris tarafından yalmlaştırılan
düşünceleri dinsel hale getirerek yayılmasını sağladı.
Thoth Mısır topraklarına geldiği zaman orada taştan ya­
pılmış heykellere tapanlar vardı. Bu da gösterdi ki ilk
sembollerle tapınmayı dünyaya Mısır yaymıştır. Thoth
Osiris dininin saf, arı yönlerini Sais'te kurduğu tapmakta 3 2 51
..ıll A'dan Z'ye MISIR

yaymaya başladı. Daha sonraki yıllarda onun yerine tapı­


nağın başına geçenler Osiris' in bilgilerini deşifre ederek
yalınlaşma yerine yavaş yavaş kaba dinlerin oluşmalarına
zemin hazırladılar.
Osorkon: XXII-XXIII. Hanedanlar döneminde Mısır' da ege­
menlik sürdüren ve Libya'lı oldukları kesinleşen dört fi­
ravuna verilen ortak ad .
Osorkon 1: İ.Ö. 924-889 tarihlerinde XXII. Hanedan dönemi
Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise "Sehem-heperre
setepenre" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ .Ö. 929-893
olarak ele alınmış.) Babası Şekand I'nin yerine tahta geçti.
Oğlu Şeşonk'u Teb yüksek rahipliğine getirerek aile için­
deki geleneği sürdürdü . Daha sonraki tarihlerde ise oğlu
Şeşonk' u iktidar ortağı yaptı.
Osorkon il: İ.Ö. 874-850 tarihlerinde XXII. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "U sermaatre
setepenre" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö. 870-847
şeklinde ele alınmış) Oğlu Herakle Prensi Nemrud'u kra­
liyet ünvanı olan Hersiesse' nin yerine Aman başrahibi
olarak Teb' deki Karnak Tapınağı'nın sorumluluğuna vali
olarak getirir. Mısır' da çöküş başlamadan Mısır' ın otorite­
sini sağladı. Veliaht Şeşonk' u da Mempfis yüksek rahipler
başına getirir. Bubastis Tapınağı'ndaki muhteşem olarak
adlandırılan "tören salonu"nu tamamlattı. Tanis Mezarlı­
ğı'na gömüldü. Yerine oğlu Takolet il geçer.
Osorkon 111: İ.Ö. 787-759 tarihlerinde XXIII. Hanedan döne­
mi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "User­
maatre setepenamun" dur. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö.
757-748 şeklinde ele alınmıştır.) Onun döneminde Nil su­
ları inanılmaz derecede yükseldi ve taştı. Başkent Teb
şehrinin bir bölümüyle Aman Tapınağı sular altında kal­
dı. Aman' a ait özel eşyaları kendi evinde koruma altında
tutmak için ilk defa Karnak Tapınağı'nda "Tanrının karı-
A'dan Z'ye MISIR ..,.

sı" olarak anılan kral ailesinden bir genç kızı yerleştirdi .


Bu daha sonraki dönemlerde gelenek haline dönüştü.
Osorkon iV: İ.Ö. 730-715? tarihlerinde XXIII. Hanedan dö­
nemi Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise Aahe­/1

perre setepenamun" dur. İ.Ö. 730 civarında Sais Prensi


Tefnakth tarafından tahttan indirildi.
üst: Mentuhotepler döneminde silahlı kuvvetler sorumlusu.
Mezarı Nil'in batısında bulunan Teb'in Gurna Kö­
yü'ndeki mezarlıklarda bulundu.
Ostrakon: Yunanca arkeolojik bir sözcüktür. Ağaç kabukla­
rına ya da çömlek kırıklarına yazılan ya da çizilen resim.
Eski Mısırlılar kireç taşı ya da pişmiş toprak parçaları
üzerine yazıp çiziyorlardı. Böylece eski antik kültürlerin
tarihleri ve gelişen olayları bu ostrakonlar vasıtasıyla gü­
nümüze ulaştı. Bazen çanak ve çömleklere üzerinde sür­
güne gönderilen kişilerin isimleri de yazılırdı. Halk ma­
salları da yazılırdı.
Osymandias: Ramses II' nin Mısır dilindeki asıl adı olan
Usir-maate'ın Yunan dilinde bozularak yazılmış şeklidir.
Bu adla Yunanistan' da efsaneler dizisi yaratıldı. Diyoto­
roso Sıkellotes' in Osymandias'ın mezarı" eserleri buna
/1

örnek olarak verilebilir.


Ouj da: Mısır Tanrısı Horus'un sihirli gözü. Bu sihirli gözün
sağında ve solunda cenaze melekleri olarak bilinen Ho­
rus' un dört çocuğu yer alırdı.
Ousheptis: Mumyalanmış ölüyle beraber mezar odasına bı­
rakılan bir heykelcik. Bu heykelciğin öbür dünyada ruhun
bütün işlerini yapabileceğine inanılırdı.
.... A'dan Z'ye MISIR

ö
Ölüler Kitabı: Osiris'in "koz­
mik kültür" den esinlenerek
hazırlamış olduğu kutsal Ölü­
ler Kitabıdır. Hiyerogliflerde­
ki adı " Reu Pert em Hru" İn­
gilizce çevirisi ise "Chapters
of the coming forth by day"
İngilizce' den Türkçe'ye çevi­
risinde ise "Günle gelecek
olana ait bölümler" anlamını
taşır. Ramses il döneminde
Ölüler kitabmda rulıım yargılanması sırasında tapınak rahibi olan Hz. Musa
kullmıılmı tartı aleti ilk olarak tek tanrılı dinin ku-
rucusu ve Musevi toplumu­
nun peygamberi oldu. Kaynaklar Museviliğin temelini
oluşturan 10 emrin Osiris dininin 42 kuralından alınarak
derlenmiş olabileceğini gösteriyor. Nedeni ise Ramses il
döneminde Musa'nın tapınağın baş rahibi olmasına bağ­
lanıyor. Rahip olduğu tapınakta Osiris kültü uygulanı­
yordu. Bulunan bazı papirüslerden de anlaşıldığı gibi bu
kitap daha sonraki tarihlerde derlendiği zaman bile sıra­
lama sistemi uygulanmamıştı. Papirüslerin adı da onları
yazan katiplerin adı olarak geçti . Bu papirüsler: "Nu Pa­
pirüsü, Ani Papirüsü, Anhai Papirüsü, Nefer-uben-f Papi­
rüsü, Turin Papirisü" olarak katiplerin adını taşımaktadır.
Belki de daha yüzlerce bunlara benzer papirüs vardır.
Ancak bunlar belki de mezar soyguncuları tarafından ça­
lınarak imha edilmişlerdir. Bu kitap ayrıca "Heliopols,
Teb ve Saite" derlemeleri olarak da karşımıza çıkar. Bun­
lardan Teb derlemesi: XVIII-XXll. Hanedanlar arasında
papirüsler, mezar duvarları ve tapınaklara işlenmiş me­
tinlerden derlendi. Sait derlemesi: Ölüler Kitabı'nm final
bölümü olarak ortak bir karara odaklanan araştırmacılar,
A'dan Z'ye MISIR IJJJıı-

XXVI. Hanedandan sonraki hanedanlar tarafından Hiye­


roglif, Demotike ve Hiyeratik yazı karakterleriyle papi­
rüslere, mezar duvarlarına ve tapınaklara yazılmış metin­
lerden derlenmiştir. Heliopolis derlemesi ise, İ.Ö. 3500 yı­
lından daha eski olabileceği tahmin edilen sembollerle
gösterilen mezar duvarlarındaki metinlerden derlenerek
hazırlanmıştır. Ancak yapılan araştırmalarda bu eski me­
tinleri belirten çoğu sembol belirginlik özelliğini kaybetti­
ği için belki de araştırmacılar buna bireysel görüşlerinden
bilgiler katmışlardır .
Ölü gömme geleneği: Eski Mısır' da öldükten sonra yeniden
yaşama inancı olduğu için ölüler törenlerle özel olarak
hazırlanmış mezar odalarına mumyalanarak konardı.
Ölünün ruhu öteki dünyada huzurlu olsun diye çeşitli tö­
renler ve dinsel ayinler yapılırdı. (Bu uygulama bugün İs­
lam inancında da yaygındır. Ölenlere cenaze töreni ve
öteki dünyada huzurlu olması için mezar başında dualar
okunduğu gibi gömülmeden önce camilerde namaz töreni
yapılır. Yaklaşık 40 gün sonra ise onu yeniden hahrlamak
ve öteki dünyada huzurlu olması için şenlik içinde mevlit
okunur.) Öteki dünyada huzur içinde yolculuğa çıkacak
olan ruh için özenle hazırlanmış tüt­
süler ve kötülük saçan cinlerden ko­
runması için Ölüler Kitabı'ndan
ayetler mezara bırakılırdı. Mumya­
lama işinin aslı ölünün kişisel özel­
liğini öteki dünyada da devam et­
tirmesi şeklinde uygulanırdı. Bu iş­
lem insanlar dışında önem verdikle­
ri bazı hayvanlar için de yapılırdı.
Bölgede yapılan arkeolojik kazılar­
da binlerce hayvanın mumyası bu­
lunmuştur. Bunların arasında boğa,
köpek, kedi, kuş, balık mumyaları
çoğunluktaydı. Ölü yıkandıktan
sonra iç organları alınır, gözler ve ağız tanponlarla doldu- 3 2 91
<1111 A'dan Z'ye MISIR
rulur ve bir çeşit alet kullanılarak beyin kafatasından bo­
şaltılarak mumyalama yapılırdı. Ölünün iç organları da
kanopos adı verilen kaplarda koruma altına alınırdı.
Ölüler Kitabı'nda hakim ve savcı tanrılar: Bütün ezoterik
yönleriyle Mısır'm Ölüler Kitabıyla ilgili bulunan Papirüs
belgelerinde Tanrıça Maat' ın adıyla " Maat Salonu" adı
verilen ruhun yargılama salonunda 42 tanrı bulunmakta­
dır. Bu tanrıların salonda hakim ve savcı gibi görevler üst­
lenmiş olmalılar ki hepsinin konumları ayrı ayrı belirtil­
miştir. Ruhun salona girer girmez bu tanrıların karşısında
savunmaya geçmeleri yanında bütün tanrıların da özellik­
lerini bilmek zorundaydılar. Salonda görevli olan 42 tanrı
ise; Usekh-nemtet, Hept-seshet, Fenti, Am-khaibitu, Ne­
ha-hrayı, Rereti, Mata-f-em-seshet, Neba, Set-gesu, Khe­
mi, Uatch-nesert, Hra-f-ha-f, Kerti, Ta-ret, Hetch-abehu,
Am-senef, Am-besek, Neb-maat, Thenemi, Anti, Tututef,
Uamemti, Maa-ant-f, Her-seru, Neb-sekhem, Seshet­
kheru, Nekhen, Kenemti, An-hetep-f, Ser-kheru, Neb­
hrau, Serekhi, Neb-abui, Nefer-tem, Tem-sepi, Ari-em-ab­
f, Ahi, Uatch-rekhit, Neheb-nefert, Neheb-kau, Tcheser­
tep, An-a-f adlarını taşırlardı. Bu tanrılarla ilgili açıklama­
lar ilgili bömlümlerde verilmiştir.

Q
Qadesh: Mısır tanrıçasıdır. Qadeshet, Qetesh, Qudshu adla­
rıyla da tanındı. Mısır' da sevgi ve cinselliğin tanrıçası ola­
rak tapınıldı. Bu tanrıçanın daha önceleri Suriye' de tapı­
nıldığı ve Mısır'm güçlü bir ülke olarak bölgeye ağırlığını
koymasıyla kültünün Suriye' den alındığı şeklinde ifade­
ler var. Mısır' da bir aslanın arkasından gelen çıplak bir
kadın olarak tasvir edildi. Tanrıça Hathor' a yakın olan
seksi görüntüsüyle Min ve Reshep'i geride bırakan bir
güzelliğe sahipti.
1 33 0 Qadeshet: (Bak Qadesh.)
A'dan Z'ye MISIR ...,.
Qeb: Mısır tanrıçasıdır. Seb şeklinde de yazıldığı görülür.
Belge yetersizliği nedeniyle hakkında daha fazla bilgi ve­
rilemiyor. (Bak Keb.)
Qebhsennuf: Mısır' da bir tanrı. Horus'un formlarından bi­
riyle bütünleştiği söylenir. Bu tanrı; Hapi, Tuamutef ve
Amset gibi Kuzey, Doğu, Batı ve Güney'i temsil ediyordu.
Qereret: Nil Nehri'nin doğduğu mağaranın adı. Mısır Ölüler
Kitabı'nda bu yerden söz edilir.
Qetesh: Mısır' da bir tanrıça. Semetik doğa tanrıçası olarak
tapınıldı. (Bak Qadesh.)
Qudshu: (Bak Qadesh.)

Pa: Eski Mısır dilinde "Ev, kale" anlamında tanımlandı. Ma­


ya dilinde karşılığı ise "Duvar" anlamına gelen "Pak"
sözcüğüdür.
Pabahi: Mısır' da firavunlar döneminde bir yazman, katip.
Pabahi ile ilgili duvar metinlerinde bir açıklama yer alır.
Bu metinde ressam olan babası Maaninakef için " ... ' Ip
seninle çalışsın' dedi, ben de sözünü dinledim. Ama şim­
di gör bak, tüm günü su testisini taşıyarak geçiriyor. Ona
başka hiç bir sorumluluk verilmedi . Bu her gün böyle, se­
nin 'bugün ne yaptın' öğüdüne uygun davranmıyor. Bak,
güneş battı ve o yine testiyle birlikte ortadan kayboldu ... "
biçiminde bir yazı yazmıştı. Sözü edilen ip muhtemelen
onun kız kardeşi olarak düşünüldü. Babasının iki kardeşe
verilen iş öğüdünün kardeşi ip tarafından yerine getiril­
memesinden dolayı yakınıyor.
Pabasa: XXVI. Hanedan döneminde Teb'li bir memur. Mezar
duvarında arıcılık ve sebze toplama sahneleri gösterilmiş-
tir. 33 1 1
-41111 A'dan Z'ye MISIR
Pa-douait: Mısırlılarda mezar adı. Bu mezarın tapınma salo­
nunda son derece gizlilik içinde nitelikleri yüksek olan
"Kher-hep" rahipleri, firavunları "Tanrıların oğlu" olarak
ku tsarlardı.
Pahet: (Ya da Pakhet) Mısır tanrıçası. Genellikle aslan-tanrıça
Sekhmet ile karıştırılan bu tanrıça kedi başlı bir kadın şek­
linde betimlendi. Beni Hasan' daki "Speos Artemidos" ta­
pınağının etrafı kedi mezarlığıyla çevrilidir.
Palaeomastodon: Fil hortumuna benzer hortumlu memeli
bir hayvan fosili . Bu fosil Mısır' da Fayyum bölgesinin
olıgosen tabakasında bulunmuştur.
Palermo taşı: Eski Mısır' da üzerinde hiyeroglifle yazılmış
taşlardır. Arkeologlar tarafından üzerinde "Horus'un
hizmetkarlarından" şeklinde yazılan bir taş da bulundu.
V. Haneden dönemi ( İ . Ö . 3500-2500) ile ara dönemde hü­
küm sürmüş firavunlara kadar uzanan krallık yıllıklarına
ait bulunan diyorit kapaktaşı parçaları "Museo Nazio­
nalde" koruma altına alındılar. Bu önemli buluntulara
"Pallermo taşı" ya da "Pallermo yıllıkları" adı verildi.
Pami: İ . Ö . 773-767 tarihlerinde XXII. Hanedan dönemi Mısır
kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise "Usermaatre setepe­
nenre" dir.
Panehesi: ( İ . Ö . 1188-1075) XX. Hanedan dönemi Ramses XI
hükümdarlığında Kuş Eyaleti genel valisiydi. Ekonomik
sıkıntılarla başbaşa kalan Mısır halkının ayaklanmasını
durdurabilmek için halka karşı silaha davrandı.
Panopolis: (Pan'ın kenti) Mısır' da bir kent. Yunanlıların "Ipu
ya da Hermmim" (Yunan dilinde Hemmis ya da Ahmin)
kentine verdikleri ad . Yukarı Mısır' daki bu kentte halk,
Koptos ile Min' e tapıyorlardı. Yunanlılar bu kenti Tanrı
Pan ile özdeşleştirdiler.
Papirüs: (Lat. papyrus) Yunan dilinde "papyros" tan gelir.
Eski Mısır uygarlığında kil tabletler yerine yazı yazılmak
için kullanılan bitki. Bir insan kolu kalınlığında 2-3 metre
boyu olan kalın ve sürüngen olan köksaplı bir otsu bitki-
A'dan Z'ye MISIR �

dir. "Cyperus papyrus" papirüsgiller familyasındandır.


Mısırlılar yazı yazmada kullanmak için bu bitkinin sapın­
dan koparıp birbirlerine yapıştırılan lameleri kullanıyor­
lardı. Papirüsler genellikle Nil kıyısında ve deltanın ba­
taklık bölgelerinde yetiştirilir. Kökleri yiyecek olarak kul­
lanılırdı. Sapları da hem yiyecek ve hem de mum fitili
yapmakta kullanılırdı. Ancak bu bitki önemli derecede
yazı yazma aracı olarak hizmet vermiştir. i.ö: 2500 yılın­
dan sonra papirüsler üzerinde hiyeroglifler işlenmeye
başlandı. Bu bitkilerin sapları parçalar halinde kesilir, do­
kuları kesici aletlerle levha şeklinde kaldırılır, ıslatılarak
uzun süre çekiçle dövülürdü. Bir nevi preslenirdi. Papi­
rüslere yazılan yazıya "Papirüs X" adı veriliyordu. Metin­
ler bulunduğu yerin adını alır. Örneğin tapınaktaysa
onun adını, kentteyse kentin adını alırdı. Dini metinler taş
ve kil tabletler üzerine; ölümden sonra korunmaya özgü
metinler ise papirüs üzerine yazılırdı. Bu konu "Ölüler
Kitabı'nda" belirtilmiştir. Papirüslere yazılan metinler
ölünün üzerine yerleştirilirdi. Mısır' dan sonra Yunan ve
Roma' da da papirüsler kullanıldı. En eski Yunan papirü­
sü 1752 yılında Herculanum' da bulundu. Bunlar daha çok
felsefi yazılar içerirdi. Mısır' da Oksyrynkhos civarında
Helenistik dönemine ait Roma ve Bizans papirüsleri bu­
lundu. Aristoteles'in "Ahnalıların Devleti" (Athenaion,
Politeia), Bakkhylli Des'in "Odlar"ı, Herodas'ın "Mimo­
su", Timot-heus'un "Persai"si, Menandros'un komedileri,
Kallimak-hos'un şiirleri, Sophokles'in "İkhneuata"sı, bu­
lunan metinler arasındaydı. Ayrıca Roma dönemine ait
olduğu söylenen büyücülük ile ilgili metinler de bulundu.
Papirüsçü: Filolog. Papiroloji uzmanı.
Papirüsgiller: Nemli ve bataklık ortamlarda yetişen kök sap­
lı, gövdesi üçgen kesitli, otsu bir bitki. Eski Mısır' da kağı­
dın ham maddesiydi.
Papremis: Mısır' da kent. Bu kentin yakınlarında Libyalı İna-
ros ve müttefiki Yunanlılar, Pers Kralı Artakserkses I'in 333 1
� A'dan Z'ye MISIR

satrapı Akamenış (Akamanış) komutasında bozguna uğ­


ratıldılar. İnaros savaş esnasında esir edilip hapse atıldık­
tan sonra Sus kentinde öldürüldü.
Paramessu: XVIII. Hanedan İ.Ö. 1539-1292 tarihlerinde Mı­
sır' da askeri darbe yapan General Horembeb'in iktidarı
döneminde yetenekli subaylarından biri . Vezirlik yaptı.
Horembeb onu halefi olarak açıkladı. İ.Ö. 1292 yılında
tahta geçer. Daha sonra da XIX. hanedanın kurucusu
Ramses 1 olarak tarihe geçer.
Parapıthecus: Mısır /El-fayyum' da bulunan bir maymun fo­
sili.
Parysatis: Artakserkses I'in oğlu Dara II'nin üvey kız kardeşi
ve karısı. Dört çocuk doğurmuştur.
Pasedu: Ramsesler döneminde bir hizmetçi. Mezarı Deyr-ül
bahri' de bulundu. Hangi dönemlerde çalıştığı belgelen­
medi.
Pedubaste: (Bak Pedubastis.)
Pedubastis: İ.Ö. 818-793 tarihlerinde XXIII. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "User-maatre
setepenamun" dur. (Bazı kaynaklarda ölümü İ.Ö. 763 ta­
rihi olarak ele alınmış) (Pedubaste olarak da bilinir.) Mı­
sırlı bir prens. Bubastis kentinde doğdu . Osorkon III dö­
neminde XXII. Hanedan kralı olan Şeşonk III' e karşı (İ.Ö.
81 7-763) kendini Mısır kralı olarak ilan etti . Aman Rahibi
Harsiese II'nin desteğiyle XXIII. Hanedanı kurdu. Manhe­
ton' a göre hanedanının kurucusu olarak bilinir. Ülkenin
içindeki anlaşmazlıklarla ilgili Ptolemaiosların egemenliği
sırasında "kahramanlık" adı altında yazılan "Pedubast' ın
Halk Kroniği" adlı destanla. tanındı.
Peftoaubast: Hermopolis Kralı Nemrut'un ittifak istemesine
karşı çıkan Herakleopolis kralıdır. Ancak Nemrut onun
ikametgahını kuşatır.
Peheri: Ölüler Kitabı'nda büyük tanrı olarak anılan bir tanrı­
nın adı.
A'dan Z'ye MISIR llıı-

Pelusium: (Yun. Pelusıon) Nil'in doğu ucund a bir kent. Ken­


tin adı "çamurlu" anlamında bilindi. Aşırı yağmurlar ve
sellerle kente giden yol çamurla kaplandığı için böyle bir
adın verildiği tahmin ediliyor. Önemli bir ticaret limanı­
dır. Kral Kambiz II (Kambyses II) Mısır'ı işgal etmeden
önce İ.Ö. 525 yılında Mısır halkını burada bozguna uğrat­
tı. Daha sonraki tarihlerde de Mısırlılar Psamtik III ile
Yunan askerlerini bu kentte bozguna uğrattı. Romalılar
döneminde çok daha zengin bir ticaret yeri olan bu kentin
adı daha sonra " farama" olarak değiştirildi . 640 yılında
Ömer'in komutanı Amrübnülas Pelusium, Memfis ve Ba­
bil Kalesi'ni kuşatarak Nil' e egemen oldu. Bu kentin ya­
kınında bugün harabeler var.
Pelusium kolu: (Ya da pelision) Nil Nehri'nin kollarından
biri.
Pelusium körfezi: Mısır topraklarında Akdeniz kıyısındaki
geniş bir girinti alanı. Eski çağlarda Nil'in kolu pelsium
körfeze dökülürdü .
Peniut: (Pennou t olarak da bilinir.) Ramses iV döneminde
Nübye valisinin naibiydi. Mezarı Milam'da bulundu (Ye­
ni Aniba) . Daha sonra da Amada yakınlarında bir yere ta­
şınmıştır. Mezar duvarlarında Osiris'in "kalbin tartılma­
sı" sahnesi betimlenmiştir.
Pentastateron: (Yunanca bir sözcük) On drahmi değerinde
altın para "dekadrakhmon" adıyla da anıldığı söylenmek­
tedir. Lagos Hanedanı döneminde basılan madeni para.
Beş stater değerinde olan bu madeni paradan İulios
Polydeukes söz eder.
Pentaveret: XX. Hanedan dönemi Kralı Ramses III dönemin­
de yaşadı. Annesi kraliçe Tiye tarafından tahta çıkarılmak
istendi. İ.Ö. 1 155 yılında Ramses III' e karşı bir komplo
düzenler. Kral öldürülür. Ancak kaynaklarda komplodan
hemen sonra Ramses iV tahta geçer. Muhtemelen komp­
locuların lideri olarak Ramses iV tarafından öldürüldü .
Pentu: Akhenaton'un özel doktoru. 3351
<1111 A 'dan Z'ye MISIR

Pepe: Eski Mısır dilinde "Uçmak" anlamında tanımlandı.


Maya dilinde karşılığı ise "Kelebek" anlamı­
na gelen " Pepen" sözcüğüdür.
Pepi 1 Merire: İ.Ö. 2316-2284 tarihleri ara­
sında VI. hanedan dönemi Mısır kralıdır. Te­
ti' nin oğludur. Bulunan heykeli . Broklayn' da
koruma altına alındı . Bu heykel güneş tanrı­
sına kurban keserken dizüstü oturarak gös­
terilmiştir. Yukarı Mısır eyaletini yöneten
Kuri'nin iki kızıyla evlidir. Pepi 1 Merire dö­
neminde ve Arkaik dönemde önem kazanan
Tanrıça Basted, Tanrıça Hathor ve bereket
tanrısı olarak da bilinen Nil'in koruyucu
tanrısı Min' e önem verildi.
Pepi il: Mısır dilindeki adı "Ne fer ka re" dir. İ.Ö. 2270-2205
tarihlerinde VI. hanedan Mısır kralıdır. Kral Merenre' nin
üvey kardeşidir. 94 yıl hüküm sürdüğü söylenir. Krallık
döneminde geç dönemin devletleri olan Vavat, İrçet ve
Zatuç'un topraklarını aldı. Onları krallığıyla birleştirdi.
Tahta çocuk yaşta geçti. Annesi ve ailesinin yönetime ka­
rışması krallığın çöküşünü hazırladı . Merkezi sistem iş
yapamaz hale geldi. Pepi il ölünce onun yerine Anti­
emsaf il Merenre tahta geçti.
Per-baneh Cedet: (Bak Tell-el-Rub.)
Peribsen: Setli bir kraldır. (İ.Ö. 2750) il. Hanedanın altın­
cı firavunudur. Masal hayvanı Seth'in adını adıyla birleş­
tirerek güçlü çöl tanrısının bedenlenmesiyle kendini öz­
deşleştirir. Abydos'ta tapınak şeklinde bir mezar yaptır­
dı. Krallığın koruyucu tanrısı Horus' un yerine Seth'i ko-

başarılı olamadı. Khasekhem tarafından tahttan indirildi.


Kral Pe- ruyarak din devrimi yapma girişiminde bulundu. Ancak
ribsen'in
hiyeroglif Mezarı Sakkara' da, kenotaphionu ise Abydos' tadır. Mı-
yazıyla adı. sır' da entrikalar hiç bitmez. Her ne kadar Akhenaton
(Amenofis iV) tek tanrıcılıkta bir din devrimi yapmak is-
j33 6 temişse de tarikatçı Amon rahipleri tarafından öldürül-
A'dan Z'ye MISIR �

müştü. Peribsen biraz daha farklı bir devrim yapmak ve


Seth'in kültünü ön planda görmek için tapmak rahipleri­
ne baskı yapmıştır.
Per-sopdu: Aşağı Mısır' da 20 Nomos'un ilk başkenti .
("Sopd'un topraklan" ) bölgesinde yer alır. Sopdu bu böl­
genin yerel tanrısıydı. Burada yerel tanrı adına yaptırılmış
bir tapınağın bazalt kalıntıları vardır. Ramses II'ye ait
heykel parçalan Nektanebo 1 tarafından Tanrı Sopdu'ya
yapılmış tapınma yeri ise muhteşemdir.
Peruka: (ya da peruk) (İtl. perucca' dan) Takma saç. Eski Mı­
sırlılar saçlarını dipten keserlerdi. Ancak törenlere ya da
güneşe çıktıklarında peruka takarlardı. Bu perukalar bitki
ya da at kılından yapılırdı. Medyalılar, Asurlular, Kai­
deliler de peruka kullanırlardı. XVI. yüzyıldan itibaren
Avrupa'ya yayıldı.
Per-ur: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ismini, kimliğini arayan
ölünün adının aldığı yer. "Büyük ev" olarak bilinir. Ölen
yargılama salonunda aydınlığa çıktığı zaman ruhunun
kimliğini burada alırdı.
Per-Usire: Busiris'in Mısır dilindeki adı . "Osiris'in evi" an­
lamındadır. (Bak Busiris.)
Per-vacit: (Bak Tell-El-Fara.)
Pesedj : Hiyerogliflerde dokuz sayısının adıdır. S. A. Gardı­
ner ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazı­
lan Mısır sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanı­
şının yaklaşık adı olarak tanımlandı. 90 sayısının karşılığı
olarak da kullanılmış.
Peser: XX. Hanedanda kent idarecisi. Aynı dönemde idareci
Pever ile mezar soyguncuları yüzünden yaptıkları çekiş­
meleri belgelere geçti.
Petbe: Mısır' da intikamın tanrısı olarak tapınıldı. Belge ye­
tersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği hakkında daha
fazla bilgi verilemiyor.
Peti: Mısır' da firavunlar döneminde bir müfettiş. Tarihi bi-
linmiyor. Tanrıça Hathor'un baş rahibesi olan Nesi- 33 71
-ııll A 'dan Z'ye M ISIR

Sokar'ın eşi olduğu söylenir. Mezarı Gize' de soylular ara­


sında bulundu. Kendisi ve eşinin mezarı üzerinde lanetli
sözler yazılıdır. Mezar duvarında " . . . Kadın ya da erkek
her kim bu mezara bir kötülük yapacak ve içine girecek
olursa; suyun üstünde timsahla, suyun içinde su aygırıyla
ve karada akreple karşılansın . . . "şeklinde yazılmıştır.
Petomenope: Teb' de bir rahipti. Aynı zamanda kralın kati­
biydi. Onunla ilgili bulunan bir heykelin İ.Ö. 650 tarihle­
rinde Teb' de yapıldığı saptandı. Teb' de yapıl dığna dair
belgeler bulundu. Aynı heykelin G. Hervart von Hohen­
burg' un 1620 yılında "Thesaurus Hieroglypi-corum" adlı
kitabında çizimi gösterildi. Önce Roma' da daha sonraları
ise Paris Louvre Müzesi'nde koruma altına alınmıştır.
Pietro Della Vale: 1586-1652 tarihleri arasında yaşadığı anla­
tılan İtalyan asıllı tarihçi ve yazardır. 1614-1626 tarihleri
arasında doğu Akdeniz' i dolaşarak Mısır mum y alar ve
kıptı el yazmalarından oluşan bir koleksiyonla Italya'ya
döndü.
Petosiris: İ.Ö. IV. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen tapınak
başrahibi. Thot'un başrahibi olduğu söylenir. 1920 yılında
çölde yapılan bir kazı sonucu mezarı bulundu. Bulunan
mezarı Hermopolis'in güneyinde bugünkü adıyla Tunah
köyünün karşısındadır. Mezarındaki kabartmalar iki kül­
türü de işlemiş. Mısır ve Yunan sanatı görülü r. Dönemin­
de işgalciler ve yağmacıların Mısır' da yaptıkları düzen­
bazlıkları mezar duvarlarına kazıttı. Perslerin meydana
getirdiği zararları da bu kabartma metinlerde görmek
mümkün.
Pharos: Mısır kıyıları yakınında Akdeniz' de bir ada. Coğra­
fik konumu oldukça elverişlidir. Antik çağda bu adaya
büyük önem verildi. Kral Tutmosis III İ.Ö. 1460' da bu
adaya büyük bir liman yaptırdı. Bu limanla Pharos kısa
bir sürede bölgenin ticaret üslerinden biri haline geldi. Bu
ada Tır ve Sidon' dan Afrika kıyılarına (Sirenayka, Karta­
1 33 8 ca) giden Finike gemilerinin çizdiği rotanın üzerindedir.
A'dan Z'ye MISIR �

İ.Ö. 285'te İskenderiye'ye bağlandı. Dünya'daki ilk deniz


feneri Pharos'ta Ptolemaios Philadelpos, Kinodoslu Sost­
ratos' a yaptırdı. Tepesinde geceleri ateş yakılan bu kule,
i.s. 1302' de yıkıldı.
Philai: (Philae) Mısır dilinde pilak. Nil' de özellikle İsis adına
yaptırılan tapınaklarıyla ünlü bir ada. Adada Nektanibis
(Mısır dilinde nekta-nibef) il' nin köşkü ile Ptolemaios
II'nin mirasçıları tarafından inşa edilen yapılar görülmeye
değerdir. Nektanebo I döneminde başlayan ve ptolemai­
oslar döneminde tamamlanan tapınak 1902 yılında kuru­
lan "Asuan barajının" suları altında kalmaması için ye­
rinden sökülerek Agilkia Adası'na taşındı. Tapınağın açı­
lışı ise 1980 yılında yapıldı. Ebu Simbel' den sonra Nü b­
ye' nin en ünlü tapınağıdır. Burada Osiris'in son defa
uyuduğu Abato'nun bulunduğu Biggeh Adası'nı da kap­
sayan dinsel bir merkezdi. Burada ayrıca Tanrıça İsis' e
adanmış bir tapınak var. Adada ayrıca İsis'in kayığının
konduğu bir köşk ile Hathor Tapınağı gibi başka tapınak­
lar da var. "Uzaktaki tanrıça" olarak anılan Hathor Mı­
sır' a geri dönerken burada konakladığı söyleniyor. Hat­
hor'un konakladığı tapınağa "çağrı tapınağı" diyen Mısır­
lılar tanrıçanın neşe içinde kendisini hissetmesi için tapı­
nağın duvarları dans ve oyun sahneleriyle süslüdür. Bu­
rası Yunan-Roma hac merkezi olarak kullandı. İsis'i,
Arensnipsus, Mandulis ve Hathor' dan başka tanrılara ait
heykeller de bulundu.
Pianhi: (Bazı kaynaklarda Pi-Ankhi şeklinde yazıldığı da gö­
rülmektedir.) (Mısır dilinde Usermate) İ.Ö. 740-713 tarih­
lerinde XXV. Hanedan Mısır Kralı Piye'nin Manheton lis­
tesindeki adı. (Bak Piye.) (Bak Piankhi.)
Piramit: (Fr. Pyramide, lat, pyramis, pyraidis . Yunanca­
da"pyramis, idos, pyros" sözcüğünden gelir.) "pyros"
sözcüğü "ateş" anlamındadır. Ehram da denir. Firavunlar
döneminde Mısır geleneklerinde mezar anıtı olarak kul-
!anılan üçgen biçiminde dört yüzü ve tabanı dikdörtgen 339 1
<illi A'dan Z'ye MISIR

şeklinde olan bir yapı biçimi . Bu yapı tepesine doğru sivri


bir konumda biter. Meksika' da ise tapınakları belirlemek,
yapılardaki yükseltidir. İlk piramit III. Hanedan döne­
minde Kral Coser' in 60 metre yükseklikteki piramididir.
Tuğladan örülmüştür. Bu piramit muhtemelen " güneş
tanrısı krallığına" çıkılması için dev basamaklardan ya­
pılması düşünülmüştür. Ancak Mısır'ın dinsel gelenekle­
rinde yeryüzü sularla kaplıyken ve suların çekilmesinden
sonra ortaya çıkan ilk yüksel ti anlamını taşır. (Aynı dinsel
düşünce Mayalar' da da vardı. Onlar da dağların yüksek
yerlerine yeryüzünün sularla kaplıyken ve suların çekil­
mesiyle görünen ilk kara parçalarındaki yükseltiler oldu­
ğu için tepeleri kutsal saymışlardı.) Bu piramit hiyeroglif
yazılarında "sonsuzluk konutu" olarak bilindi. Mimar
İmhotep'in bu başarılı çalışması pramitin tek başına bir
yapı olmadığını çeşitli kral ve kraliçelere hizmet edecek
bir mezar kompleksi olarak kullanıldı. Bu tapınakta
"hebsed" bayramı olarak bilinen (kralın tahta çıkış yıldö­
nümü şenlikleri) törenler alçak kabartmalarla gösterilmiş­
tir. Ayrıca bu piramitte ölülere ait mezar eşyalarının bu­
lunduğu depolar da vardı. Buluntuların çoğu Kahire Mü­
zesi' nde bulunmaktadır. Ayrıca piramitte ruhların dolaş­
ması için oldukça ilginç odaların olduğu da bulundu. Pi­
ramit mimarisi Eski İmparatorluk döneminde doruk nok­
tasına ulaştı. III. Hanedan döneminde basamaklı başka pi­
ramitler de yapıldı. Ancak bu piramitlerden günümüze
harabeleri ulaşmıştır. Daha sonra piramitlerin yapımı
Kral Snefru ile gelişme gösterdi . Snefru Sakkara' da
Meydum ve Dahsur' da bulunan iki başka piramit yaptır­
dı. Yapılan piramitler arasında en ünlüsü ise Kral Ke­
ops'un yaptırdığı "büyük piramit"tir. Büyük Keops Pira­
midi'nden sonra iV. Hanedanlar döneminde Kefren ve
Mikerinos'un yaptırdığı iki piramit, Sfenks ve mezarlar
Gize' de anıtsal bir topluluk oluşturdu . V. Hanedanlar dö­
neminde Kral Unas'ın piramidi büyük olmazsa bile mi-
1 34 0
A'dan Z'ye MISIR IJllı-

maride yeni bir örnek oluşturdu. Piramitlerde bulunan


metinler Mısır' daki en eski dinsel metin derlemeleri ol a­
rak kabul edildi. Eski İmparatorluk döneminden sonra
nedense piramit yapımı durdu. Ancak piramitlerin altına
bir labirenti andıran karmaşık odalı mezarlar yaptırdılar.
XI. Hanedan döneminde Mentuhotep' in Deyr-ül Bah­
ri' deki mezarı bu çalışmanın en belirgin örneğidir. Mı­
sır' ın duraklama döneminden sonra Napata ve Meroe' de
yeniden piramit yapımına başvuruldu. Mısır' daki pira­
mitlere benzer piramitler Hindistan ve Güney Ame­
rika' daki bölgelerde de görüldü. Piramitlerin tarifini ya­
parak nasıl yapılmış olabileceğini anlatan Herodotos, Eu­
hemerus, Sisahili Duris, Aristogoras, Diyonisyus, Ante­
midorus, Alexander Polihistor, Butoridas, Antistenes,
Demetrius, Demoteles ve Apion gibi yazarlar bu piramit­
lerin kimler tarafından yapıldığına ise değinmediler. Ar­
keoljik kazılarda arkeologlar tarafından günümüze ka­
zandırılan önemli bazı piramitler ise: Abusir, Il-lahun,
Bent, Beyazpiramit, Keops, Kefren, Mikerinos, Dhasur,
Djetkare, Hawara, Kırmızı piramit, Amenemhat 1, Mai­
dum ve Niuserre'dir.
Piramitçik: Mısır' daki dikilitaş ve piramitlerin en yüksek te­
pesindeki son çıkıntı. Buna benzer çıkıntılar yeni impara­
torluk dönemindeki mezarların üzerinde görüldü.
Piramit kubiti: Piramitlerin yapımında kullanılan 636, 66
mm'ye denk düşen bir ölçü birimidir. Genellikle piramit­
lerin yapımında kullanıldı.
Piankhi: (Pi' anh ya da Pi-ankhi şeklinde yazıldığı da görül­
mektedir.) ya da Pinecem. (İ.Ö. 751) Napata Sudan Kralı.
Amon' a tapıp Libya dynasteslerin baskısından kaçan ve
Napata'ya sığınan Mısırlıların soyundan geldiği söyleni­
yor. Piankhi Mısır' daki orijinal adıdır. Mısır' ın güney ve
kuzeyinde egemenlik yaptı. Hermopolis ve Memfis' i ele
geçirdi. XXV. Kuşi Hanedanı'nı kurdu. Her kentin yerel
tanrısına saygı gösterdi. Heliopolis'te Tanrı Re'ye kendini 34 1 1
A'dan Z'ye M ISIR

Mısır kralı olarak ilan etti. Ancak henüz bilinmeyen bir


nedenle krallığı bırakıp Napata'ya geri döndü. Onun ye­
rine İ.Ö. 716' da Şabaka geçti. (Bak Piye.)
Piere Motet: Fransız Mısır bilimci. 1929 yılında Pı-Ramses
(Tanis) yöresinde kazılar yaptı. Şeşonk III, Amenemapit
ve Psusennes'in mezarını buldu. Bunların arasında Psu­
sennes'in mezarında bulunan süs eşyaları ve tabletler Mı­
sır tarihi ile ilgili önemli buluntulardı.
Pinedcem: (Pinecom ya da pinecem) Teb'de iki büyük Amon
rahibinin adı. Piankhi'nin oğludur. Psusennes'in kızı Ma­
kare ile evlendi. Amon başrahibi olan büyük oğlu ölünce
onun yerine diğer oğlu Necer-keperre'yi atadı. Ancak Ne­
cer-keperre hesapları kendi lehine kullanarak kısa süre
içinde kendini kral ilan eti . Bu oğlu yüzünden Mısır tek­
rar ikiye bölündü.
Pinedcem 1: XXI. Hanedanı kurdu. Rahip-kral Harihor'un
torunu Psusennes'in damadıdır (İ.Ö. 1054-1009) . Kayın­
pederi onu tahtına ortak etti. Thebai üzerinde hüküm
sürdü. Karnak ve Medinet Habu tapınaklarında yapılan
yağmalamayı önledi. Yağmalama sonucu hasar gören ço­
ğu kral mumyalarını da onardı.
Pilon: Mısır' da tapınakların merkeze doğru açılan kapılarına
verilen ad. Bu tapınakların etrafında koruyucu bir duvar,
taşlarla örülmüş ve her iki tarafında sfenkslerin bulundu­
ğu bir yoldan girilir. Tapınağın içindeki pilonlar ise ruh­
sal yönden tapınağın koruyucu kapıları olarak bilinir.
Pithom: "Tanrı Atum'un evi" olarak bilinir. Deltada yer alan
bir Mısır kenti. İncil' deki anlatımlarda İbranilerin burada
çalıştırılmış olabileceği anlatılır. Bugünkü adı "Tel el­
mashuta" dır.
Pınecem il: (İ.Ö. 1 000-984) Kral Siamon'un çağdaşlarından­
dı. Krallığı ve siyasal kimliği hakkında yeterli belgeler bu­
lunmadığı için bilgi verilemiyor.
Piphururievs: Nefertiti'nin kocasının adı olarak geçiyor. An­
1 34 2 cak Mısır tarihinde adına rastlanmıyor. Acaba Akhena-
A'dan Z'ye MISIR �

ton'un diğer adı mı yoksa Nefertiti'nin yapmış olabileceği


yeni evlilikte kocasının adı mı? Bu konuda henüz yeterli
bilgi bulunmamaktadır.
Piye: Ya da Pianh, Piencem (Piankhi,Pi' anh ya da Pi-ankhi
şeklinde yazıldığı da görülmektedir.) İ .Ö. 740-713 tarihle­
rinde XXV. Hanedan Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus
adı "Usermaatre "dir. Kral Kaşta'nın oğludur. Orduları
Osorkon IIl'ün ölümünden sonra Teb' i işgal ettiler. Babası
gibi o da tuttuğunu koparan cinsten biriydi. Osorkon
III'ün ölümünden sonra askeri yönden zayıf kalan Teb
kentini çok zorlanmadan kuşattı.Yağmaladı. Piye'nin (İ.Ö.
751) Napata Su dan Kralı . Amon'a tapıp Libya dynastes­
l erin baskısından kaçan ve Napata'ya sığınan Mısırlıların
soyundan geldiği söyleniyor. Piankhi (Pi-ankhi) Mı­
sır' daki orijinal adıdır. Mısır'ın güney ve kuzeyinde ege­
menlik yaptı. Hermopolis ve Memfis'i ele geçirdi. XXV.
Kuşi Hanedam'nı kurdu. Her kentin yerel tanrısına saygı
gösterdi. Heliopolis'te Tanrı Re'ye kendini Mısır kralı ola­
rak ilan etti. Ancak henüz bilinmeyen bir nedenle krallığı
bırakıp Na pata' ya geri döndü. Onun yerine İ.Ö. 716' da
Şabaka geçti. Arkeolojik kazılarda bulunan firavun Pi­
ye'nin (Pi-ankhi) mezarı başında bulunan dikilitaştaki ya­
zılar "Dictionnaire Geographique de I' Ancienne Egyp­
te" adlı eserin yazarı Brugsch'in ifadelerinde, " . . . Ben-Ben
içindeki Tanrı Ra'yı görmek üzere büyük pencereye doğ­
ru basamakları tırmandı. Kral şahsen, ayakta durarak ve
yalnız başına, sürgüyü kaldırdı ve iki kapılı geçidi açtı.
Derken babası Ra'yı Het-benben'in muhteşem iç odasında
gördü. Ra'nın kayığı Maad'ı ve Aten'in kayığı Sektet'i
görd ü . . . " şeklinde açıklamalarda bulunur. Böyle bir ifa­
denin Firavun Pi-ankhi'nin (Piye) mezarının başındaki
dikilitaşta yer aldığını belirtmektedir.
Plutark: Yunanlı araştırmacı ve coğrafyacı. (İ.S. 120 civarı)
Mısır Tanrıçası İsis ve onun eşi Tanrı Osiri s hakkında çe-
şit1 i yazıl ar yazdı. 3431
-1111 A'dan Z'ye M ISIR

Pnka: Eski Mısır dilinde "Zapetmek, yakalamak" anlamında


tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise '�Almak, kendine
mal etmek" anlamına gelen "Pepen" sözcüğüdür.
Polis: Mısır tarihinin firavunlar döneminde 42 bölgenin ba­
şında hem güvenlik görevlisi ve hem de hakim, 42 No­
markos'un her birinin yanında güvenlik görevlisi sorgu
hakimi ve cellat olarak görev yapan bir çeşit polis şefi.
Polydamma: (Yun: Mit) Mısır Kralı Thon'un karısının adı.
Kocasının tacizlerinden bıktığı için Helene' i, ona büyülü
otlar vermesi için Pharos' a gönderdi.
Portre: Bir kimsenin resim ve heykel yoluyla yapılan benzeri.
Edebiyat sanatında da insanların kişilik ve görünüşlerini
anlatan yazı türü. Eski İmparatorluk döneminde Mısırlı
heykeltraşlar portre alanında hayranlık veren bir çalışma
sergilemişlerdi . Baston' daki Ankhaf'in büstü, Amenofis
IV'ün portreleri benzer örneklerdir.
Port Said: Mısır' da bir liman. Akdeniz kıyısında Süveyş Ka­
nalı' nın girişinde yer alır.
Prohylobates: Mısır' da alt Miosen' de bir maymun fosili. Gü­
nümüz Jibola soyundaki maymunların atası sanılmakta­
dır.
Pronaos: Tapınakların saklama bölümleri olan " naos" ların
önünde bulunan bir başka oda. Tapınağın
mimari yapısına göre özellikleri değişirdi.
Proskinem: (Ya da Proskynema) " secdeye
kapanma" anlamında yunanca bir sözcük.
Eski Mısır uygarlığında mezar taşının ba­

. �·. ,·
� ....,
. . · .
şındaki yazıya verilen ad.
Psammetik: (Ya da Psamtek) Mısır' da XXVI.
hanedanı kuran üç krala verilen ad .
Psammetik 1: (Ya da Psamtek) İ.Ö. 664-610
Pcff111111oh v J'i n hıyerog-
tarihlerinde XXV. Hanedan dönemi Mısır
lıf yazısıyla adı. kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Va­
hibre" dir. Yunanca dilinde Psamme-tikhos.
1 344 (bazı kaynaklarda dönemi İ.Ö. 663-609 şek-
A'dan Z'ye MISIR �

linde ele alınmıştır.) Sais'te veliaht prens olarak Athribis


kralıdır. Nek-hao'nun (Nekho 1) oğlu. Rakiplerine karşı
çok direndi. Egemenliğini bütün Mısır' a yaydı. Yunanlı
ve Kanallı paralı askerlerle dere beylerden oluşan "askeri
feodalite"ye karşı çıktı. Asurluların vasıtasıyla kral oldu.
Teb'in savaşlardan dolayı talan edilmesiyle sıkıntılı gün­
ler yaşadı. Hermopolis'ten Elephantine'ye kadar Etyopya­
lı Vali Mentuem-het'in yönetimine verdi. Döneminde del­
tanın bölünmesini toparlamayı başarır.
Psamutis: ( İ . Ö . 393-?) XIX. Hanedan ( İ . Ö . 399-380) dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Userre Sete­
penptah" dır. Krallığı ve siyasal kişiliği hakkında yeterli
bilgi bulunmaktadır.
Psammetik il: Ya da Psamtek ( İ . Ö . 595-589) tarihlerinde
XXVI. Hanedan dönemi Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus
adı "Neferibre" dir. Yunanca Psammis. (Bazı kaynaklarda
İ . Ö . 594-588 olarak ele alınmış.) Psamtik I'in torunu ve
Nekhao II'nin oğludur. Nübye ve Etiopya'ya askeri sefer­
ler düzenledi. Fenike'ye diplomatik bir ziyaret yaptı. Ba­
bil İmparatorluğuyla iyi geçinmiş. Mısır askerleriyle ya­
bancı paralı askerlerin Komutanları Amasis ile Potasimto,
Napata'yı kuşatırlar.
Psamtik ili: İ. MÖ. 526-525 tarihlerinde XXVI. Hanedan dö­
nemi Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı "Anhka­
enre" dir. Yunanca Psammenitos. Amasis II'in (Ahmes il)
oğlu. 6 ay gibi kısa bir süre hükümdarlık yaptı. Perslerle
Pelusium savaşında tahtını kaybetti. Esir düştükten sonra
Kambiz'in emriyle öldürüldü. Bazı kaynaklarda ise esir
düşüp serbest bırakıldıktan sonra bir ayaklanmaya katılır
ve Kambiz tarafından öldürüldüğü anlatılır.
Pselket: Yunan dilinde "Pselkhis" olarak bilinir. (Bak El­
Dak-ka.)
Psen: Firavun mezarlarında öldükten sonra midesini do­
yurması için mezar odasının giriş holündeki masaya ko-
nulan bir çeşit ekmek. 3451
-1111 A'dan Z'ye MISIR
Psödo-gnıp: Eski Mısır1 da bir ölünün farklı yaşlarda tasviri
olarak düşünülen üç figürü bir arada gösteren heykel gu­
rubu.
Pst: Eski Mısır dilinde 11Sırt, bel kemiği11 anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise 11Sırt, arka" anlamına ge­
len 11Pach11 sözcüğüdür.
Psusennes: İki Mısır kralının adı.
Psusennes 1: (İ.Ö. 1040-990) XXI. Hanedan (I.O. 1075-945)
dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı 11 Aahe­
perre setepenamun11 dur. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 1054-
1009 olarak ele alınmış) Babası Smendes'in yerine geçerek
XXI. Hanedanın ikinci kralı oldu. Aşağı ve
orta Mısır1ı yönetirken Aman başrahibi Pi­
necem 1 Thebais1te egemenlik sürdürdü.
Tanis kentinin tapınağını ve bozuk duvarla­
rını onardı. Mezarı 1940 yılında Fransız Mı­
sırbilimci olduğu öne sürülen Pierre Montet
tarafından Tanis1te bulundu. Hiç bozulma­
dığı görülen mezardaki bazı süs eşyaları
krallığın ne kadar zengin olduğunu göster­
lıf yazısıyla adı. di.
Psusennes il: İ.Ö. 960-945 tarihinde XXI.
Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı
"Titheprure setepenre1' dir. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 984-
950 olarak ele alınmış) Herihor1 dan sonra Mısır1 ı yöneten
Amon rahiplerinin sonuncusuydu. Libyalı hükümdar
Şeşonk' a babası Nemrud için cenaze töreni yetkisini ver­
di. Ona büyük saygı gösterdi . Döneminde Tanis kralları
aleyhine Libyalı kabile şeflerinin etkisi görülür . Aşağı Mı­
sır' daki kabile şefleri Nemrut ve oğlu Şeşonk (Ya da Şo­
şenk) güçlenmişlerdi. Ölümünden sonra Libyalı krallar
başa geçti. Psusennes Irnin kızıyla evlenen Şeşonk daha
sonra "Libyalı11 denilen XXII Hanedanı kurdu.
A'dan Z'ye M ISIR 11ır-

Psykhostasia: (Yunanca sözcük.) Mısır mitolojisinde ölüm­


den sonra ruhun değerlendirilmesi sonucu sembolik ola­
rak yargılanması. " Ruhun tartılması" anlamında kullanıl­
dı. Ancak Yunanlılar bunu yanlış anlayınca bir Mısır ayini
şeklinde düşündüler. Eski Mısır' da Yeni İmparatorluktan
başlayarak "Ölüler Kitabı" adı verilen büyük cenaze ayi­
ninin bölümlerinde ölünün kendisini yargılayacak, öteki
dünyada kabul edilerek Tanrı Osiris'in kabinesinde bulu­
nan 42 kişi karşısında yargılanmasıyla ilgiliydi. Ölüyü
meclise Tanrı Anubis getiriyordu. Tanrı Anu­
bis ile Maat tarafından Osiris ile hakimlerinin
huzuruna çıkarılan ölü, itiraz itirafnamesini
okur. Günah işlediğini inkar ederdi. Ölünün
kalbi bir kefede tanrıça Maat'ın bir heykelciği
(Tüy ve kaleminde de örnekler verilir) ya da
" doğruluk-adalet" tanrısının adını gösteren
hiyeroglif göstergesi terazinin öteki kefesine
konuyordu. Bu işlemde ölü, kınanacak hiçbir
şey yapmadığım belirterek " olumsuz itiraf­
larda" bulunuyordu. " düzen ve ölçü" tanrısı
ayrıca tutanak yazmam olan Thot' u denetler­
ken iki kefe aynı ağırlıkta durmuşsa bu da ölü
için sonsuz yaşama girmesini sağlıyordu. Bu
yargılama sistemi Mandeizm, Hiristiyanlık ve
İslam dininde de işlenir. İkonograf sanatında
yargı günü tartılmış ruhların terazisini Anu­
bis'in halefi ve tanrıya en yakın melek olarak
bilinen Mikail tutar. Ortaçağ heykellerinde bu
sahnelere sık rastlanır.
Ptah: Mısır tanrısıdır. Ptha adıyla da tanındı.
Memfis kentinde tapınılan Mısır tanrısı. Bu Ptah'ı belirten bir
kentteki adı "Ptah-Sokar-Osiris" şeklindeydi. çizim
Ancak Mısır halkı arasında "Ptah-Sekar-Usar"
şeklinde bilinirdi. Sembollerde mavi renkli
,... A'dan Z'ye MISIR
olarak gösterilmiştir. (Yunanlıların Hephaistos'u. Yunan
tanrısı Vulkanla özdeşleştirildi) Elleri dışında, vücudu­
nun tümünü sıkıca saran bir giysi içinde, saçlarını kazıt­
mış, elinde bir asa taşıyan insan biçiminde betimlendi . Ef­
sanevi tanrı olarak bilinen Ptah, "Sad" şenliğinde ve kral­
ların yıldönümünde adı geçen kral-tanrıdır. Bu tanrı aynı
zamanda sanatkarlar ve kuyumcuların koruyucusuydu.
Kutsal dörtlü tanrının sembolüydü. Taşın üzerine kazına­
rak yazılmış olan " Memfis tanrıbilim belgesinde" Ptah' ın
evreni nasıl yaratmak istediği anlatılır. Kitapta, " Var ...

olan her şeyi o yarattı. Ne varlık ne de yokluk vardı. Yukarıda


ne uzay ne de gökyüzü vardı. Hareket eden neydi. Nerede ve
kimin yönetiminde ? Derin, dipsiz su mu vardı ? O zaman ne
ölüm ne de ölümsüzlük, ne de geceyi gündüzden ayıracak bir
belirti vardı. "Bir", nefes almadan soluyordu, kendiliğinden ha­
reketli idi, ötesinde bir şey mevcu t değildi. Başlangıçta karanlık­
lar karanlıkları örtüyordu. Boşlukta hapsolmuş Bir, sıcaklığın
gücü ile vücut buldu . . . "şeklinde bir not yazılıydı. Ptah
Memfis bölgesinde bir kaç yerel tanrı ile birlikte anılır. Bu
bölgede Memfis Tanrıbilimine göre çoğalma organları
olan "yürek ve dil" olarak bilinip tapınıldı. Sokar ve Osi­
ris gibi tanrılarla kısa sürede eş değerde düşünüldü. Eşi
Tanrıça Sekhmet, oğlu olarak bilinen Tanrı Nefertum ile
(oğul-tanrı) ilişkisiyle bir üçlü oluşturarak Memfis'te ta­
pınıldı. Memfis başkent olduktan sonra ise ünü daha da
yükseldi. Ayrıca Memfis'teki hayvansal tanrıyla da bağ­
lantılı olarak düşünüldü. Eski İmparatorluk döneminde
Ptah Tapınağı'nda boğaya tapma Yeni İmparatorluk'ta
Ptah ile bir tutuldu. Ayrıca "Ptah, Sokaris, Osiris" karma
bir beraberlikle ölüleri korur. Popüler bir biçimde tanım­
lanır. Heredot onu Fenikelilerin Patek adlı tanrılarıyla ka­
rıştırdı. "Ptah-Patek" sözcükleri pigmeleri çağrıştırır.
Kendisi de çirkinliğiyle pigmelere benzetildi. Bu biçimiyle
kötü ruhları kovduğuna inanılırdı. Kendisini yaratırken
A'dan Z'ye M I S I R �

Atum'un düşüncesini, Horus'un kalbini ve Thot'un dilini


aldığı söylenir.
Ptahhetep İlkesi: Mısır inancında dinsel metinlerden, kişilik
ve ahlak ilkelerini belirten çalışmalarla tanrı fikri üzerine
aydınlık getirdiği görüşü ortaya çıkar. Bu çalışma İ.Ö.3000
yıllarına dayanır ve ilkelerin Kakemna ve Ptahhetep adla­
rını taşıdığı belgelenmektedir. İki ilke de gençlerin yaşa­
dığı toplumun içinde tanrıya karşı yerine getirecekleri gö­
revlei konusunda aydınlatıcı bilgiler içerir. Ptahhetep'ın
benimsediği tanrı fikrini, E.A.Wallis Budge, " . . . a) Hiç bir
erkeği ya da kadını korkutmayacaksın, çünkü tanrı buna
karşıdır ve eğer bir adam bu şekilde yaşayacağını söyler­
se, O onu ekmeğe muhtaç bırakacaktır (rızksız bırakacak­
tır). b) Çok malı mülkü olan asıl adama gelince, o kendi
buyruklarına göre hareket edebilir ve onu memnun eden
şeyleri yapabilir; eğer hiçbir şey yapmıyorsa, bu onu
memnun ettiği için bunda serbesttir. Asil adam bir elini
uzatmakla insanın (ya da bir kişinin) elde edemeyeceği
şeyi yapar; fakat göz önünde bulundurulması gereken,
yenilen ekmeğin (rızkın) tanrının planına göre olduğu­
dur; bu inkar edilemez. c) Eğer ekecek toprağın varsa,
tanrının sana verdiği tarlayı işle; ağzını komşularına ait
olanlarla doldurmaktansa; varlıklı olanları ürkütmek da­
ha iyidir (sana da vermeleri için) . d) Eğer kusursuz bir
adamın hizmetinde ona başını eğersen davranışın tanrı­
nın önünde tam kabul edilsin. e) Eğer bilge bir adam ol­
mak istiyorsan, oğlunu tanrıyı memnun edecek bir şekil­
de yetiştir. f) sana bağımlı olanları elinden geldiği kadar
tatmin etmeye çalış; tanrı için makbul olanı yapmak iste­
yenlere, böyle davranmalıdır. g) Eğer hiç itibarın yokken
büyük bir insan olduysan; eğer fakir bir kişiyken zengin
olduysan ve eğer şehrin idarecisi olduysan, kaydettiğin
bu ilerlemeler seni kati kalpli yapmasın, çünkü sen yal-
nızca tanrının sana emanet ettiği bu şeylerin koruyucusu
(bekçis) oldun. h) Tanrının sevdiği şey itaattır; tanrı itaat- 3 49 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR

sizlikten nefret eder. i) Doğrusu iyi bir oğul tanrının ar­


mağanlarındandır . . . " şeklindeki alıntılarla ifade eder. Bu
açıklamalarla Ptahhetep ilkesindeki tanrı inancının tek bir
inanç olarak ortaya atıldığı görülmektedir.
Ptahhotpe: (Ptahhotep) V. Hanedan döneminde Kral İses'in
veziriydi. Bilge bir kişi olduğu belirtiliyor. (Bu vezirin ay­
nı zamanda "ptahhotep" olarak Cedkare'nin de vezirliği­
ni yapan kişi olduğu tartışılıyor.) Sakkara' daki mastabası
iyi korunmuş olarak bulundu. Mezar duvarlarına işlenen
günlük yaşam sahneleri akademik bir üslubun en iyi ör­
neklerini temsil ediyor. Ptahhotpe, "Prisse Papirüsü" sa­
yesinde günümüze kadar ulaşabilen ve oğluna hitaben
yazdığı öneriler ve öğütler adlı metiniyle ünlüdür. Bu ve­
zir 110 yaşlarına gelince kendisini taşıyabilecek, yardımcı
olabilecek, görevlerini yapabilecek bir "yaşlılık değeneği"
aradı. Kendi oğlu olarak düşündüğü · bu yaşlılık değe­
neğine atalarından kalan mirası devredecekti. Bu metin
eski İmparatorluk döneminde rehber oldu. Metin, üstün
insan ahlakını en üst düzeyde yaşamanın ilkelerini anla­
tır. Petosiris' e kadar varlığı sürdürülen bu bilge metin,
edebiyatın başyapıtlarında yer aldı.
Ptolemaios: Mısır' da İ.Ö. 305-30 dönemlerinde Yunanlı kral­
ların kurdukları bir hanedan. Lagos (Lagidler)
hanedanı krallarından Ptolemaios Soter' den son­
ra hanedanın aldığı isimdir.
Ptolemaios 1 Soter: (İ.Ö. 360-283) tarihlerinde
hüküm sürdü. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 305-283 ta­
rihleri gösterilir) . Yunan dilinde "sürdürücü­
kurtarıcı" anlamındadır. Mısır' daki Yunan Lagos
Hanedanı'nın kurucusudur. Makedonyalı tanın­
mış ve soylu olarak bilinen Lagos'un oğludur.
Asya' da büyük İskender'in özel koruması oldu .
ter'in hiyeroglif yazı­ İskender'le beraber girdiği bir savaşın hikayesini
sıyla adı. yazdı. İ .Ö. 323 yılında Philippos III Aridaios tara-
1 3 50 fından Mısır ve Libya satraplığına getirildi. Su-
A'dan Z'ye MIS IR �

baylar konseyinde temsilcisi olan ve kendisine yardımcı


olan Naukratisli Kleomenes'i öldürdü. Bireysel bir politi­
ka izlemeye başladı . Kyrne'yi kuşattı. Triparadisoss an­
laşmasından sonra Antigonos Monophtalmos' a karşı Se­
leukos' u destekledi. Demetrios' u Gazze' de yenerek Suri­
ye' ye yerleşti. Baskı ve gücünü Ege' de gösterdi. Küçük
Asya topraklarını denetimi altına aldı. Kıbrıs'ın yöneticisi
konumuna geldi. İ .Ö. 306' da Salamis'te yenilmesine rağ­
men Kıbrıs onun hanedanında kaldı. Mısırlılarla ilişkile­
rini hiç değiştirmedi. Büyük İskender'in cenazesini İsken­
deriye'ye gömerek Yunanlılarla yeni bir kültürün doğma­
sını sağladı. Yarı Yunan ve Yarı Mısır olan Serapis kültü­
rünü oluşturdu. Yaklaşık 30 yıl hükümdarlık yaptı.
Ptolemaios il Philadelphos: "Kız kardeşini seven anlamın­
dadır." (İ.Ö. 309 / 308-246) Ptolemaios 1 Soter ile Bereni­
ke'nin oğludur. (İ.Ö. 283-246) Mısır kralıdır. Lysi­
makhos'un kızı Arisnoe 1 ile evlendi . Daha sonra öz kar­
deşi Lysimakhos ile evlenir evlenmez Keraunos'un dul eşi
olan Arisnoe il ile de evlendi. Komşu ülkeler ve daha
uzak ülkelerde yaşayan insanları Mısır' a çekmek için
olimpiyatlar düzenledi. Bu yarışmalar İskenderiye'yi
Olympia, Delphoi (ya da Korintos) gibi Helenizmin baş­
kentleri konumuna getirdi. Böylece hükümdarlığı sırasın­
da hanedanlığı uluslar arası bir saygınlık kazandı. Ancak
dış ilişkilerine pek önem vermeyince zayıf düştü. Hane­
danın Ege' deki üstünlüğünü sağlayan Ncsiotes Koinon
karşısında geriledi. Ptolemaios il ile Antiokhos il bir an­
laşma imzaladı. Anlaşma gereği Asya topraklarından geri
çekildi. Bu fırsatı değerlendiren Sirenayka' daki Magos,
kendini kral ilan etti.
Ptolemaios Efesil: Ptolemaios ll'nin ardılı ve mirasçısı. İ.Ö.
267' de yönetime ortak oldu. Küçük Asya'daki Lagos yö­
netiminin sorumlusuydu. İ.Ö. 259' da babasına karşı
Efes' te bir ayaklanma başlattı. Ancak başarılı olamadı.
Askerleri tarafından öldürüldü . 35 1 j
� A 'dan Z'ye MISIR

Ptolemaios III Euergetes: (Tryphon da denir) " İyilikçi­


iyiliksever" anlamında tanımlandı. (İ.Ö. 280-221) Ptole­
maios II Philadelphos'un oğludur. Mısır kralı (İ.Ö. 246-
221) Seleukos (Selefki) Kallinikos'un başlattığı iç ayak­
lanmalara inatçı bir şekilde müdahale etti . İ.Ö. 245 yılında
Pers kralının Mısır' dan götürdüğü firavunlara ait heykel­
leri geri aldı. Bu zafer şenliklerle kutlandı. Laodike Savaşı
ve Mezopotamya ile Byblonia' da(Babil) büyük bir askeri
savaş yönetti. Yunanistan üzerinde oldukça etkili oldu.
İ.Ö. 222' de Sparta Kralı Kleomenes'i, Sellasia' deki yenilgi­
sine kadar destekledi. Lagos döneminin gerilemesi baş­
lamadan öldü. Ücretli Helen askerlerini Fayyum' a yerleş­
tirdi. Yeni bir akım olarak "Euergetes tanrılar" kültünü
geliştirdi. Bununla ilgili Edfu' da birçok tapınak yaptırdı.

Ptolemaios iV Philopator: (İ.Ö. 244/ 246-203) Ptolemaios III


Euergetes'in oğlu. (İ.Ö. 221-204/ 203) Mısır kralı.
Ahlaksız ve tembel biri olduğu anlatılıyor. İkti­
darla hiç ilgilenmeyerek sorumluluğu bakan So­
sibios' a bıraktı. Ailesini öldürttü. Koile Syria Vali­
si Theodots'un ihanetine rağmen 20 bin fellahtan
oluşan bir ordu kurarak Antiokhos III Megas'ı
;: t
İ.Ö. 217 yılında " Raphia" savaşında yendi. Bu za­
fer Mısır' da çeşitli sansasyonlara yol açh. Halk
yabancı krallara karşı ayaklanma girişiminde bu­
landu. Aynı tarihte "Thei Philopatoresi" kültü­
nün destekçisi olan kızkardeşi Arsione III ile ev­
lendi. Dionysos kültünü Mısır' da yaymayı başar­
dı. İ.Ö. 207 yılında Yukarı Mısır'ın tamamı Ptole-
Kral Ptolemaios JV maios krallarının denetiminden çıktı. Firavun
Philopator'un hiyerog- unvanı taşıyan ilk Yunan kökenli hükümdardı.
lıf yazısıyla adı. Ptolemaios V Epiphanes: "Ünlü" anlamında ta­
nımlandı. (İ.Ö. 210/ 209-181) Ptolemais IV Philo­
patr'un oğludur. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 204/ 203-181 şek-
1 35 2 linde ele alınmış) Mısır kralı. Çocuk yaşlarında babasını
A'dan Z'ye MISIR llJıı>

kaybetti. Yönetimde bulunanlar çeşitli entrikalar içinde


taht kavgasına girişti. Krallık önemini yitirmişti. Bakan
Sosibios ile Agathokles halkın ısrarı üzerine annesinin bir
katliamda öldürüldüğünü açıklayınca kral oldu. Sosibos
öldü. Daha sonraki tarihlerde ise Agathokles İskenderi­
ye' de bir ayaklanmada öldü. Antiokhos'un kızı Kleopatra
ile evlendi. Roma'nın müdahalesiyle Antiokhos IIl'ün
Magnesiaoie Pros Sipyl' deki yenilgisi hanedanı kurtardı.
Ptolemaios VI Philometor: /1 Annesini seven" anlamındadır.
(İ.Ö. 186-145) Ptolemaios Epiphanes'in oğludur. Mısır
kralı (İ.Ö. 181-145) Ergenlik çağına gelmeden önce annesi
Antiokhos III' ün kızı Kleopatra I' e boyun eğmek zorunda
kaldı. Kızkardeşi Kleopatra II ile İ.Ö. 173 yılında evlendi.
Annesinin ölümünden sonra sarayda devamlı entrikalar
çeviren Eualios ve Lenaios'un etkisinde kaldı. İ.Ö. 170 yı­
lında Suriyeli Antiokhos V' e karşı başlattığı savaşı saray­
daki entrikacılar yönlendirdiler. Pelusium' da yenildi. An­
tiokhos tarafından tutuklandı (İ.Ö. 169) . İsken­
deriyeliler hemen kardeşi Ptolemaios VII Euer­
getes' i kral yaptılar . Daha sonra iki kardeş ba­
rıştı. Antiokhos V tekrar saldırmaya yeltenince
Romalı Popillius Laenus tarafından durdurul-
0 �
du. Lagos krallığı da iki kardeş arasında bölü-
şüldü. Böylece Ptolemaios VII Euergetes Sire- •
� .
O

nayka'ya giderken Ptolemaios V Mısır' da kal-
?
ya ) ya hü küm d ar yaptı. A1 eksand ros 1 B a1 as ı 1 e •. �··· ·
. o
dı. amadı Demetrios II' yı· Antio kheia (Antak-
.
savaşırken öldü .


Ptolemaios VII N eos Philopator: Ptolemaios ,---
VI' nın oğludur. Mısır kralı (İ.Ö. 145) Annesi
Kleopatra II ölünce kendisini hükümdar ilan
etti. Annesinin Ptolemaios VIII ile yeniden ev­
lenmesinden sonra öldürüldü. Kral Ptolemaios VIJ
Ptolemaios VII Euergetes: Ona /1 şişko" diye de Euergetes'in hiyeroglıj
hitap ederlerdi . Bu nedenle /1 domuz s�cu ğ1:1." yazısıyla adı.
anlamına gelen 11Physkon" da denildi. (Ol. I.O. 3531
A'dan Z'ye MISIR
116) Ptolemaios VII Noes Philopator'un amcası ve iktidar
ardılı. Mısır kralı (İ.Ö. 145/ 143-116) Hükümdarlığı Ptole­
maios VI Philometor ile ortak kullandı. Sirenayka' da
(Kutranaika) hüküm sürdürdü. Kendi vasiyeti üzerine öl­
dükten sonra bölgeyi Romalılara bıraktı. İskenderiye'ye
döndüğünde yengesi Kleopatra II ile evlendi. İ.Ö. 141' e
doğru Kleopatra II'yı boşamadan onun kızı aynı zamanda
yeğeni Kleopatra III ile evlendi. Hükümdarlığı dönemin­
de halk üzerinde terör estirdi. Aydınlar bölgeden kaçmak
için formüller aradılar. Museion'u terk ettiler. Eski karısı
olan Kleopatra II onu İskenderiye' den kovmayı başardı. O
da öfkeyle öz oğulları olan Ptelamios Memphites' i parça­
layıp öldürdü. Krallığını da yeniden ilan ettL Uzun bir
aradan sonra Kleopatra il ile barıştı. İ.Ö. 1 18 yılında bü­
yük bir af ile beraber genel vergi indirimini içeren "Teb­
tunis Papirüsü" yayımladı.
Ptolemaios X Philometor Soter il Lathyros (IX-VIII) : Takma
adı olan "Nohut" şeklinde dilden dile aktardılar . İ.Ö.
143/ 142-81 /80) Lagos Hanedanı'ndan kral. Ptolemaios
VIII E1Jergetc s il Physkon ile yeğeni Kleopatra III' ün oğlu .
Önce Kleopatra iV daha sonra da Kleopatra V ile ev lendi .
İ.Ö. 116' da annesinin karşı durmasına rağmen kendini
kral ilan etti. Ancak Kleopatra küçük o ğ lu Ptoleınaios XI
Aleksandros I'i tahta geçirmek istedi. I.Ö. 1 07' de yerini
küçük kardeşine bırakarak bilinmeyen nedenlerl e krallı ğı
terk etti. Uzun süre Kıbrıs' ta hüküm sürd ü . İ .Ö. 88' de ye­
niden Mısır'a geri döndü . Yerine kral yaptığı kardeşini
Mısır' dan kovdu . (Ancak bazı kaynaklar kardeşinin ölü­
mü üzerine geri dönmüş olabileceğini açıklıyor .) Miras
olarak Romalılara bırakılan Siranayka ile y eniden birleşti.
Yukarı Mısır'da meydana gelen ayaklanmayı güçl ükle
bastırdı. Bu kralın Teb kentini ayaklanmadan dolayı
yağmaladığı anlatılıyor.
Ptolemaios X Aleksandros 1: (İ.Ö. 107-88) Mısır kralı. (Öl .
1 354 İ.Ö. 88) Ptolemaios IX Soter II'nin küçük kardeşi . Babası
A'dan Z'ye MISIR IJIJı-

ölünce Kıbrıs' a vali olarak görevlendirildi. Kleopatra


IIl'ün oğlu Ptelemaios IX'u devirip kral olmak için çok ça­
lıştı. Annesinin baskılarına ve otoritesine fazla dayana­
mayarak krallık koltuğundayken kaçtı. Annesini öldür­
mek için 1 yıl sonra geri döndü . Kardeşini askeri bir ayak­
lanmayı fırsat bilerek kovdu. Daha sonra da öldürüldü.
Ptolemaios XI Aleksandros il: (Öl. İ.Ö. 80) Lagos Hanedanı
kralı (İ.Ö. 80) Ptolemaios X Aleksandros I'in oğludur. İ.Ö.
88' de Mithridates Eupator tarafından esir alındı. Amcası
ptolemaios IX ölünce üvey annesi Kloepatra Berenike'nin
yanında kaldı. Sulla tarafından İskenderiye'ye gönderildi.
Daha sonra üvey annesini öldürttü. Lagos Krallığı da
onun vasiyetine göre Romalıların eline geçti.
Ptolemaios XIII: (İ.Ö. 61-47) Mısır kralı (İ.Ö. 51-47) Ptole­
maios XII'nin oğludur. Krallığını ablası Kleopatra VII ile
paylaştı. Pompeiusu öldürttü. İskenderiye Savaşı'nda öl­
dü.
Ptolemaios XIV: (İ.Ö. 67-44) Mısır kralı. (İ.Ö. 47-44) Sezar ta­
rafından tahta çıkarılan Kleopatra VII ile evliydi . Bu evli­
liği babası istemişti. Daha sonra karısıyla birlikte Roma'ya
gitti. Dönüşünde bilinmeyen nedenlerle zehirlenerek öl­
dürüldü.
Ptolemaios XV Kalsarion: (İ.Ö. 47-30) Roma İmparatoru Se­
zar ile Kleopatra VII'nin oğludur. Son Mısır kralı (İ.Ö. 44-
30) Saltanatını annesiyle paylaştı. İ.Ö. 34'te Roma Kralı
Antonius tarafından tanındı. Actium savaşında Sezar'ın
yeğeni Octavius tarafından öldürüldü.
Ptolemaios: (Memfisli de denir) (İ .Ö. 144/ 143-132/ 132) Pto­
lemaios VIII ile kız kardeşi Kleopatra II'nin oğludur. An­
nesi tarafından kral ilan edilince talihsiz bir şekilde babası
tarafından kaçırılıp öldürüldü.
Ptolemaios: Ptolemaios XII Auletes'in küçük kardeşi . Kıbrıs
kralıydı. Romalıların işgaline kadar hükümdarlığını sür-
dürdü. 355 1
� A'dan Z'ye M ISIR
Ptolemaios: (öl . İ.S. 40) Moritanya kralı. (İ .S. 23-40) Juba il ile
Kleopatra Selene'nin oğlu . Tacfarinos'u yendi. Romalıla­
rın yanında yer aldığını gösterdi. Oldukça lüks bir yaşam
sürdürdü. Caligula onu Roma'ya çağırdı ve orada öldürt­
tü.
Ptolemaios IX Aplon: (Apion) (İ.Ö. 117-96) Sirenayka Kralı.
(İ.Ö. 101-96) Ptolemaios VII' nin evlilik dışı oğlu. Kyre­
ne'yi yönetti.
Ptolemaios VIII Eupator: Ptolemaios VI'nın oğlu. Babası ona
krallık ünvanı vererek Kıbrıs' a gönderdi . İ .Ö. 145' e doğru
iktidar ortağı oldu.
Ptolemaios Kerauns: "Yıldırım" anlamında bir lakapla da
tanındı. (İ.Ö. 320-279) . Makedonya kralı (İ.Ö. 281-279)
Ptolemaios 1 Soter ve Eurydike'nin büyük oğlu. Mirastan
yoksun bırakıldı. Lysimakhos' un yanına sığındı. Prens
Agathokhes'ten "kurtarma" görevi üstlendi. İ.Ö. 281' de
Selukos Nikator'u öldürdü. Lysimakhos ölünce Make­
donya kralı oldu. İ.Ö. 279 yılında Galya istilası sırasında
öldürüldü.
Ptolemais: Helenistik dönemde Ptolemaios prenslerinin bazı
kentlere verdikleri ad olarak bilinir. Ptolemaios 1 Soter
döneminde "Ptolemis-Aka", Ptolemais I' in "Thebai Ptole­
mis" ve Ptolemaios II'nin vahşi hayvanlar anlamına gelen
"Ptolemais Theron" kentleri bunlardan bir kaçıdır.
Ptolemaios Caudios: Ömrünü İskenderiye'de geçiren Yu­
nanlı astronom ve matematikçi. (Aşağı Mısır' da Pelisium
İ.S. 108-Kanobos 168) Astronomi alanında dev bir eser
hazırladı. En önemli eseri; " Mathematike Syntaksis" (Ma­
tematik Bileşim) dir. Ptolemaios Sistemi olarak çok daha
önemli buluşlar yarattı. Bu eser XVI. yüzyılda birkaç defa
basıldı. Astroloji ve Yunan müziğinde kullanılan seslerin
matematik teorisini açıkladı. Ayrıca astronomi ile ilgili çe­
şitli aletler yaptı. Bu aletlerden astrolapta (usturlap) kendi
adını kullandı.
1 35 6 Pui: Eski Mısır dilinde "Vulva" anlamında tanımlandı. Maya
A'dan Z'ye MISIR ...

dilinde karşılığı ise "Vulva" anlamına gelen " Pui" " söz­
cüğüdür.
Punt: Eski Mısır' da Somali kıyılarını ifade eden bir sözcük.
Mısırlılar eskiden Doğu Afrika ürünlerini kendi ürünle­
riyle değiştirmek için buraya gelirlerdi . Punt ülkesine ya­
pılan bir deniz seferi Kraliçe Hacepsut'un tapınağının
duvarında kabartmalarla belirtilmiştir.
Pygmailer: Mısır ile Libya arasındaki sınır bölgesinde yaşa­
dığı söylenen küçük boylu insanlardan oluşan bir ırk. Yu­
nan mitolojisine göre Herakles uykudayken onların saldı­
rısına uğrar. Ancak karşısında küçük insanları gören He­
rakles gülmekle yetinir.
Pyramidion: Üst tarafı bir dikili taş ile tamamlanan küçük
bir piramit.
Riamaşeşamaiamana: Hitit dilinde Mısır firavunlarının ortak
adı olan Ramses' e verilen bir ad.

Ra: Mısır Tanrısı. (Bak Re)


Ra-cedef: Mısır kralı. İ . Ö . 2528-2520 tarihleri arasında hü­
küm sürdü. Mezar piramidi Ebu-Rauş'ta. Zaviyetül­
Aryan' da ise tamamlanmamış bir piramidin onun döne­
minde yapılmış olabileceği tahmin ediliyor.
Ra-hoor-Khuit: (Ra-Horathky şeklinde yazıldığı da görülür)
Ra'nın kendisi olarak tanımlanır. "Ufukların Horus'u olan
Ra" anlamında betimlenen karma tanrı olarak ifade edili­
yor. Horus ile bir tutulan tanımlamadır. Aleister Crowley
tarafından yazılan "Book of Law" adlı kitabında " Rahoor­
Khuit" adı yüceltilmiştir.
Ra-harmachi: Şafak ve öğle vaktinin güneş tanrısıdır. Şahin
başlı insan şeklinde betimlendi. (Bak Re ya da Ra.) 35 7 1
� A'dan Z'ye MISIR

Rafa: Mısır' da Akdeniz kıyısında bir yer. Eski Rapheia ken­


tinin bulunduğu yer.
Rahotep: IV. Hanedan döneminde Mısır prensi. Hakkında
yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Raiay: (Hatiay olarak da tanınır) Mezarı bulunduktan sonra
iki adının olduğu anlaşıldı. Bir kuyumcunun oğluydu.
Akhenaton döneminde hazinedardı. Değerli eşyalardan
sorumluydu. Mezar duvarları o dönemin en iyi ressamları
tarafından süslendi. Mezar duvarında Atan dışında
Aman ve Ptah ile ilgili güzel sözler de yer aldı. Eşinin adı
Maia' dır. Araştırmalarda Tutankhamon'un süt annesinin
adının da aynı olduğu görüldü . . Acaba Raiay'ın karısı
Maia Tutankhamon'un süt annesi miydi?
Rakotis: Eski Mısır' da Maryut Gölü'nü Akdenizden ayıran
yerde bir kasaba. Büyük İskender bu kasabayı İskenderi­
ye' ye ilave etti.
Ramesses: Ramassu olarak da bilinir. (Bak Ramses)
Ramose: Akhenaton IV dönemindeki bir vezir. Kral tarafın­
dan görevinden alındı.
Ramses: Mısır tarihinde önemli bir yer tutan 19. ve 20. hane­
danlardan Ramsesler yaklaşık 214 yıl gibi uzun bir zaman
firavun sıfatıyla ülkeyi yönettiler. Ramses ya da Ramases
olarak adlandırıldılar. Bu kelimenin Mısır dilindeki anla­
mı "Tanrı 'Re' tarafından yaratıldı." Ramassu olarak da
yazıldı. Kelimenin Yunan dilinde yazılışı ise " Ramses"
olarak tarihe geçti. Daha sonra bu isim tarihçiler tarafın­
dan benimsenerek kullanıldı. Ramses IV ile Ramses IX
arasında hüküm süren firavunları anlatacak hiçbir belge
bulunamamıştır. İstilacılarla tapınak hırsızlarının yaptık­
ları bilinçsiz yağmalamalar bu firavunlarla ilgili bütün
bilgilerin yok olmasına yol açmıştır. Hititler Ramses için
"Riamaşeşamaiamana" diyorlardı.
Ramses 1: İ.Ö. 1292-1290 tarihlerinde XIX. Hanedan (İ.Ö.
1292-1188) dönemi Mısır kralı. Paramessu olarak da bili­
nir. Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö. 1314-1312 olarak ele
A'dan Z'ye MISIR �

alınmıştır. Horus adı "Menpehtire" dir. Paramessu, Sile


Kalesi'nin komutanıydı.Horembeb' den sonra krallık vari­
siydi .Soylu biri olmadığı için Paramessu sözcüğünün ba­
şınd aki "pa" hecesi atılarak Ramses (Ramses !)olarak kul­
lanılmıştır. Mısır tarihini olaylı bir şekilde devralarak fi­
ravun olan Horembeb'm en yakın danışmanıydı. Para­
messu adını taşıyan veziriydi. Hatta Horembeb'ın evlatlık
olarak aldığı biri olarak düşünülüyor. Bugünkü bakanlar
gibi bir konumu vardı . Onun belki de hayallerini süsleyen
en güzel şey firavunluk derecesiydi . Kral Horembeb'in
yerine geçerek Mısır tarihinde Ramseslerin dönemini baş­
latarak ilk Ramses oldu . Ramseslerin kurucusu oldu. Ta­
nis (Nil Deltası'nın doğu kesimi) kökenli güçlü bir komu­
tanın oğludur. M.Ö . 1292-1290 tarihleri arasında kısa bir
dönem de olsa Mı sır'ı yönetti. Ordusunu güçlendirerek
Hiti tlerle savaşın başlama hazırlığını yaptı . Karnak'ta
Amon-ra Tapınağı' nın başlangıç temellerini attırdı. Onun
yerine krallığa oğlu Seti I geçti.
Ramses il: (Usermaatre Meriamun) Herodot'un listesinde
aynı zamanda "Rharnpsinitos" olarak ele alınmış. İ.Ö.
1279-1213 tarihlerinde XIX. Hanedan (İ.Ö. 1292-1188) dö­
nemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "User­
maatre setepeme" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö.
1301 / 1 298-1235- olarak ele alınmıştır.) Ramses I'in torunu
ve Sethi'nin oğlu olduğu söyleniyor. Çok

.
o.·.. , .. . t.:.'.5c.
. . ..
eşli bir firavundu. Bu eşlerden ikisi Hitit .

\il
krallarının kızlarıydı. Bunlardan bir tanesi

i
. · •
. . ...
.

ttti
yani yedinci eşi Hitit kralı Hattuşili'nin bü­ .

büyük kızı olan Ma'at Hor-Neferure'ydi.


67 yıl hüküm sürdü. 92 yaşındayken öldü­
ğü söyleniyor. Ramses'in hiyerogliflerde
�· -

işlenen ismi "Ra Mesu Meri Amun' dur."


Bir diğer ismi de " User Maat Re Setep en Kral Ramses Jl'nin lıiyc­
Re' dir" . Hepsi öz olmayan yaklaşık 100 rogl ıf yazıyla adı .
çocuğu vardı. Ancak bu çocukların çoğu
ölmüştü. Ptah, Re, Amon ve Seth tarafın-
-11111 A'dan Z'ye M ISIR
dan yönetilen 4 kolordusu vardı. Musa ile çok uğraştı. Ta­
rihçiler Musevi göçünün (exodus) onun döneminde oldu­
ğunu söylüyor. Hititlerle savaşarak Suriye'yi almak istedi.
Ancak başaramadı. Hititlerin tuzağına düşerek birliği
olan Ra'ya bağlı askerler öldürüldü. Amon birliği tarafın­
dan son anda yenilmekten kurtuldu. "Ben yalnızım ama
Amon beni koruyacak" şeklinde kendini toparlayarak 6
kez Hititlere saldırarak onları geri püskürttü. Ayrıca bu
savaşta Hititlerin yakın dostu olan Umurra Kralı Bentesi­
na'nın Ramses tarafına geçerek ona yardım ettiği söyleni­
yor. Bu savaşı bütün ayrıntılarıyla tapınakların du­
varlarına yazdırdı. Ve savaşı sona erdirerek Hititlerle ilk
antlaşmayı yaptı. Dünyanın ilk yazılı antlaşması olan
"Kadeş Antlaşması" (Kadesh Treaty) nın bir yazılı kopya­
sı (Kil tablet üzerinde) İstanbul Arkeoloji müzesinde ko­
ruma altına alınmıştır. İktidarda iken oğlu Seth'i ortak et­
ti. Kadeş Savaşı'ndaki zaferi sayesinde Mısır halkının
gözdesi oldu. Mısır edebiyatının en güzel eseri olan" Ka­
deş şiirinde" halkını koruyan bir kral olarak anıldı. Bu sa­
vaşta 200 atlı araba ve 20 bin askeriyle güçlü bir orduya
sahipti. Hitit kralı Hattuşili IIl'ün kızı Nefertari ile evlene­
rek o ülkeye olan yakınlığını gösterdi . Bayındırlık konu­
sunda çaba göstererek devasa heykeller yaptırıp sayılarını
arttırdı. Nübiya' da kaya içini oyarak "Ebu Simbel" i ve
beş büyük tapınağın önüne Amon, Ra, Thoth ve Ramses
heykellerini diktirdi. Kale şeklinde tapınaklar da bu dö­
nemde yaptırıldı. Ayrıca eşi Nefertari için "Güneşin par­
ladığı kadın" adlı bir tapınak yaptırdı. Teb' de Ramas­
seum (Ramesseion) ile Luxor' daki tapınakları yaptırarak
çeşitli yazıtlar hazırladı. Bu yazıtların çoğunu kendi adına
kurduğu "Pı-ramses" şehrinde hazırlattı. Bu şehir Hyk­
sos'ların hükümdarlığı sırasında başkent olarak kabul
edilen A varis kentinin yerinde kurulmuştu. Ramseslerin
bütün sülalesi daha sonra Pi-Ramses'te oturdu. XXI. süla­
lenin kurucusu Herihor'un en büyük rakibi Smendes
1 3 60 (1085-1054) bu şehri terk edip Tanis'i kurdu. Tanis'e yakın
A'dan Z'ye MISIR tııı-

olan Pi-Ramses şehrindeki tapınakları da taş ocağı olarak


kullandı. Krallar Vadisi'ndeki mezarının ziyaretçilere ya­
saklandığı söyleniyor. Söylentilere göre Yunanlılar ona
Osymandyos diyorlardı. Sensuret III ile karıştırıldığı da
söyleniyor. Musevi göçü onun hanedanlığı döneminde
başlamıştır. Mütevazi bir kişi olarak bilindiği söyleniyor.
Bu dönemde Mısır halkı yaşama biçimiyle Kral Keops
döneminde yaşayan atalarının özelliklerinden ayrılırlar.
Kıyafetler ve kullandıkları süs eşyaları bunun en iyi kanı­
tıdır. Ramses 25 yaşındayken bölgenin en büyük ordusu­
nu kurdu. Bu ordunun 25 bin kişi olduğu söyleniyor.
Ramses 111: İ . Ö . 1186-1155 tarihlerinde XX. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Usermaatre
meriamun" dur. XX. hanedanın ikici firavunudur. (Bazı
kaynaklarda İ . Ö . 1187-1156 ya da İ . Ö . 1198-1166 olarak ele
alınmıştır.) Sethnakh'ın oğludur. Ramses II'nin yaptırdığı
yapıların kopyalarını yapmağa çalışır. Ölüler tapınağının
bile kopyasını yaptırır. Libya boylarındaki saldırılardan
" Deniz halklarının" istilalarını durdurdu. Bu deniz halk­
ları Filistin, Anadolu ve Ege halklarıydı. Mısır'ın üstünlü­
ğünü Filistin' de etkinleştirdi. Bir çok komployu atlattı.
Yine de tarihçi arkeologlara göre öldürülmüş olabileceği
sanılıyor. Nedeni de döneminde ekono- ,,ı,�'''''t�.,_.-...,.:,t ""'''��,,,,,,

mik dengelerin bozulması yüzünden aile


içindeki bir komplo nedeniyle olabilir dü­
şüncesi daha mantıklı görülmektedir. Ka­
zandığı savaşları yaptırdığı "Medinet
Habu" (Uadı es-Seuba) adlı mezar tapı­
nağının duvarlarında anlatmıştır. Mezar
tapınağındaki " depo-odalar" Akhenaton
dönemindeki "depo-atölyeler" i çağrıştırı­
yor. Ramses III'ün kendi adına hazırlattığı
ve "Haris" papirüsü adı verilen bilgilen- Kral Ramses IJI'ün hiyeroglzj
dirme belgesinde " . . . Kral Usermaatra yazıyla adı.
meri-amen yaşam, güç, sağlık( onunla ol-
sun) büyük tanrı, prenslere ve toprak sa- 36 1 1
-4111 A'dan Z'ye MISIR
hiplerine ve askerlere ve arabacılara ve Shratanau askerle­
rine ve çok sayıdaki bütün herkese dedi ki; dinleyin, sizle­
re insanların kralı olduğum zamanlarda yaptığım muhte­
şem kahramanlıkları anlatacağım. Kanıt' ın toprakları ya­
bancılara açılmıştı, tüm insanlar kendi hakkı olan toprak
parçasından zorla çıkarılmıştı, yeni bir döneme kadar eski
dönemlerde uzun yıllar 'baş ağız' (hükümdar) yoktu. Mı­
sır toprakları şehirlerin lider ve valileri arasında bölünü­
yordu her biri kendi komşusunu katlediyordu. Hiç­
lik(kıtlık) yıllarını diğer bir dönem takip etti. Arsu, kati
Suriyeli, vali olarak onlarla birlikteydi ve o bütün toprak­
ları kendi önünde tek bir çatı altında topladı. Vasallarını
bir araya getirerek onları sahip oldukları mallara göre
ağır para cezalarına çarptırdı. Tanrılara insan muamelesi
gösteriyorlardı . Tapındıklarında(onlar için)hiç gönüllerini
alıcı sunular sunmuyorlardı . . . " şeklinde bilgilerle devam
eder.
Ramses iV: İ.Ö. 1155-1148 tarihlerinde XX . Henadan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Heka-maatre se­
tepenamun" dur. ,Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö . 1156-
1150 şeklinde ele alınmıştır.) Ramses III'ün bir darbe so­
nucu öldürülmesinden sonra tahta geçer. Geçer geçmez
de bir bildiri yayınlar. Bu bildiriler " Büyük Harris Papirü­
sü" vasıtasıyla günümüze ulaşır. Bu bildiride komplocu­
ların lideri intihara zorlarken, diğer destekleyicilerinin de
kulakları ve burunları kesilerek cezalandırılır, şeklinde
metinler yer alır.
Ramses V: .İ.Ö. 1148-1143 tarihlerinde XX Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Usermaatre
sehepenenre" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö. 1150-
1145 şeklinde ele alınmıştır.) Genç yaşta çiçek hastalığın­
da ölünce krallığa gereken katkıyı yapamaz. Ancak ken­
disine Krallar Vadisi'nde bir mezar yapma zamanı bulur.
Hakkındaki belgeler yeterli olmadığından tam olarak bil­
gi verilemiyor.
A'dan Z'ye MISIR ..,.
Ramses VI: İ.Ö. 1 143-1135 tarihlerinde XX. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Neb-maatre me­
riamun" dur. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö. 1145-1137
şeklinde ele alınmıştır.) O da döneminde ancak Ramses V
gibi Krallar Vadisi'nde mezar yapmasıyla tanınır. Hak­
kındaki belgeler yeterli olmadığından daha fazla bilgi ve­
rilemiyor.
Ramses VII: İ.Ö. 1135-1129 tarihlerinde XX. Hanedan döne­
mi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "User­
maatre setepenre meriamun" dur. (Bazı kaynaklarda bu
tarih İ.Ö. 1137-1129 şeklinde ele alınmıştır.) Hakkındaki
belgeler yeterli olmadığından daha fazla bilgi verilemi­
yor.
Ramses VIII: İ.Ö. 1129-1127 tarihlerinde XX. Hanedan dö­
nemi Mısır kralıdır . Mısır dilindeki Horus adı ise "User­
maatre achenamun" dur. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ.Ö.
1129-1128 şeklinde ele alınmıştır.) . Hakkındaki belgeler
yeterli olmadığından daha fazla bilgi verilemiyor.
Ramses IX: İ.Ö. 1127-1108 tarihlerinde XX. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı
ise "Neferkare setepenenre" dir. (Bazı
kaynaklarda bu tarih İ.Ö. 1128-1110 şek­
linde ele alınmıştır.) Saltanatı sıkıntılı geç­
ti. Önemli olayların başında döneminden
önce Teb mezarlığında hırsızların etkili
olmasıydı. Döneminde her şey inanılmaz
derecede bataklığa gömülmüştü. Bu ne­
denle iyi bir dönem geçirmediği anlaşılı­
yor. Hakkındaki belgeler yeterli olmadı­
ğından daha fazla bilgi verilemiyor.
Ramses X: İ .Ö. 1108-1104 tarihlerinde XX. Kral Ramses IX'ün lıiyerog-
Hanedan dönemi Mısır kralıdır. Mısır di- lıfyazıyla adı.
lindeki Horus adı ise "Hepermaate sete-
penre" dir. (Bu tarih bazı kaynaklarda İ.Ö. 1110-1106 şek­
linde ele alınmış) . Gün geçtikçe sıkıntılı dönemlerle baş-
<1111 A'dan Z'ye MISIR

başa kalan Mısır, onun da döneminde aynı şekilde devam


etti. Artık kötüye giden ekonomi yüzünden Nekropol işçi­
leri greve gidiyor, ve yer yer iç ayaklanmalar oluyordu.
Hakkındaki belgeler yeterli olmadığından daha fazla bilgi
verilemiyor.
Ramses XI: İ.Ö. 1104-1075 tarihlerinde XX. Hanedan dönemi
Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise "Menma-atre se­
tepenptah" dır. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 1106-1078 olarak
ele alınmış) . Artık onun da döneminde önlenemez eko­
nomik sıkıntılar devam ediyordu. Uğraştığı halde eko­
nomik sıkıntıyı çözemez. Kıtlıkla başbaşa kalır. Ekonomik
sıkıntılar nedeniyle İ.Ö.1095 tarihinde halk Teb rahibi
Amenhotep' e karşı ayaklanır. Güveni sağlayabilmek için
Kuş eyaleti valisi Panehesi halka karşı silah kullanmak
zorunda kalır. Panehesi daha sonra ölünce yüksek rahip
olarak sorumluluğu Herihor alır. Amon'un tören barkası
için Lübnan' dan ağaç getirmekle görevlendirilen döne­
min memurlarından birinin mezar duvarında İ.Ö. 1 082' de
Aşağı Mısır'm gerçek Kralı'nm Smendes ile Kraliçe Ten­
tamon olduğu yazılır.
Ramose: Amenofis III ile Amenofis IV (Akhenaton) dönem­
lerinde hizmet eden bir vezi­
rin adı (İ.Ö. 1370) . Batı Teb
nekropolisinde alçak ka­
bartmalarla süslü mezarı bu­
lundu.
Ramesseum: (Ramesseion)
Ramses II'nin Teb' de yaptır­
dığı mezar tapınağıdır. Dev
memnon heykellerinin gü­
Tapınak duvarlarında bir alçak kabartma neyinde bu tapınağın kalıntı­
ları görülür. Amon ve tanrı-
laştırılmış Ramses'e adanan bu tapmak ayrıca "milyonlar­
ca yıl şatosu" anlamındadır. Diodoroso Skeliotes; Ramses
II'nin küçük adı olan " Usimare" değişikliğe uğramış şek-
A'dan Z'ye MISIR ...,.
liyle "Osymandia'ın mezarı" olarak adlandırıldı. Yaptırı­
lan bu tapınak ile ilgili geniş bilgilere yer verir. Tapınağın
duvarlarında Kadeş Savaşı ile ilgili savaş sahneleri yer
alır. Tanrı-kralın anıtsal temsili olan 18 metre yükseklik ve
1000 tona yakın bir heykeli yer alır. Tapınağın altındaki
ambarlarda buğday küpleri yerleştirilmişti. Bu küplerin
bir kısmı boş diğerleri de mumyalanmış bazı hayvanlarla
çeşitli malzemeler yer almıştı. Bu buğday küplerindeki
buğdaylar piramit işçilerine dağıtılan erzak olarak değer­
lendirildi.
Rampsinitos: Maceraları Tarihçi Heredot tarafından derle-
nen Mısır'ın efsanevi firavunudur. Hazinesinde hırsızlık
yapan kişiye kızını nasıl verdiğini ve Demeter ile nasıl
barbut oynadığını anlatan hikayeleri var.
Ras garip: Mısır' da Kızıldeniz kıyısında bir
şehir. (Kızıldeniz idare bl.) Mısır' daki en
verimli petrol yatakları bu şehirdedir.
Arabistan sıradağlarına bağlı bir kütle
olan Cebel Garip bu şehrin yakınındadır.
Ravza: Mısır' da bir kasaba (Asyüt ili). Nil
Nehri üzerindeki adalardan birinde. Her­
mapolis (bugün Aşmuneyn) ve Antinou­
polis (Antinoe) yıkıntılarının yanında yer
alır. Bu yerleşim yeri nehrin sağ kıyısın­
dan Ravza kanalıyla ayrılır.
Re: (Ya da Ra) " Re-Harachte" olarak da ta­
nındı. Mısır dilinde güneşi belirten bir
nesne adıydı. Daha sonra çeşitli kentlerde
tapınılan Memfis yakınlarında Heliopolis
(Iunu) güneş tanrısına tapınma yaygın ha­
le geldi. Re eski Mısır tanrıları arasında en
önemli yeri aldı. Genellikle insan biçi­
minde tapınıldı. Heliopolis' in eski tanrıla­
rından Atum ile bir tutuldu. Re dünyanın Mısır tanrısı Re (Ya da Ra)

3 6s j
yaratıcısı ve büyük tanrılar topluluğu olan
A'dan Z'ye MISIR
Enneadların da başkanıydı. Gündelik gezilerini özel kayı­
ğıyla yapardı . Gündüz kayığı (Mancet) gece kayığı (Me­
sektet) ile gezilerini yapardı. Re siyasal alanda devlet tan­
rısı olarak iV. Hanedandan itibaren etkili olmaya başladı.
Kefren' den başlamak üzere krallar "Re' nin oğulları" onun
soyundan geldiklerini savundular. Re Teb Tanrısı
Amon'la da özdeşleştirildi. Böylece Amon-re olarak kral­
ları dünyaya getirmeyi, krallığı korumayı, savaşlarda fi­
ravunlara yol göstermeyi sürdürdü. Heliopolis Tanrı­
sı'nın yüksek kişiliği karşısında Sobek-Re, Hnum-Re ve
Montu-Re gibi Tanrılar doğdu . Birçok mitolojik öykü ve
masal Re ile ilgilidir. Hatta dedef-re, Ka'f-re ve Meukev-re
adlarını da taşır.
Rea-mose: Mısır' da soylu biri olduğu söylenir. Görevi hak­
kında bilgi verilemiyor. Mezarı Luxor' da bulundu.
Recedef: (İ.Ö. 2548-2540) iV. Hanedan dönemi Mısır kralıdır.
Kral Keops'un oğlu. Keops Piramidi'nin gemi havuzları­
nın üstünü örten taş bloklarda adının yazılı olduğugörül­
dü. Mısır tarihindeki en iyi cenaze törenleri onun döne­
minde yapıldı. "Recedef Gökkubeye aittir" adında Gi­
ze'nin 8 kilometre kuzeyindeki Abu Ravaş kayalıklarında
bir tapınak yaptırmak istedi. Ancak ölünce bu düşüncesi
gerçekleşmedi. İlk defa " Ra'nın oğlu yakıştırması ona kul­
lanıldı. Halefi kardeşi (Ya da üvey kardeşi) Kefren' di.
Rehmire: Ya da Rekhmire. (İ.Ö. 1470 civarı) XVIII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Tutmosis III döneminde vezirlik yaptı.
Eski vezir Useramon'un yeğeniydi. Useramon ölünce ye­
rine geçti. Şeyh Abdulgurne' de bulunan mezarının iç du­
varında hiyerogliflerle yazılmış uzun bir metin kazınmış­
tı. Alçak kabartmalar ve sahneler yönetim ile ilgili önemli
bilgiler vermiştir. Yazıtta mesleğinde nasıl yükseldiği ya­
zılıyor. İmparatorluğun vergilendirmesini, Asker diyalo­
gu, firavun ile yaptığı günlük diyaloglar ve sanatkarların
çalışmalarını nasıl denetlediğini yazıyor.
Rekhmere-ra: Mısır' da kral ailesinden sayılan soylu biri. Gö-
A'dan Z'ye MISIR llJJı.

revi hakkında bilgi verilemiyor. Mezarı Luxor' da bulun­


du.
Rekhti-Merti: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda adı geçen bir tanrı.
11
iki gözün iki kız kardeş" anlamında betimlendi .
Reneb: İ.Ö. 2800-2670 tarihlerinde II. Hanedan Mısır kralıdır.
Hakkında yeterli belge bulunmamıştır.
/1
Renenet: Eski Mısır dilinde talih" anlamına gelen bir söz­
cük.
Renenet: Mısır mitolojisinde tapınılan bir tanrıçadır. Bu tan­
rıça Ernutet ve Renenutet adlarıyla da anılır. Kısmet ve
başarının tanrıçası şeklinde tapınıldı. Koruyucu nitelikleri
olan bu tanrıça Shai' ye de benzetilmektedir.
Renenutet: (Bak Renenet.)
Renpet: Bahar ve gençliğin tanrıçası olarak tapınıldı. Belge
yetersizliği nedeniyle hakkında daha fazla bilgi verilemi­
yor.
Repit: (Trifis olarak da bilinir.) Adının " hut-repit" olarak bir
bölgeye verilmiş olabileceği tartışılıyor. Bu tanrıça için
Yunanca adı "Athribis" olan bir tapınak yaptırıldı. Tapı­
nağın güneyinde ise Ptolemaios IX Soter II' nin mezarı
bulnuyor.
Rereti: "İkili aslan-tanrı" anlamında betimlendi. Mısır'ın
Ölüler Kitabı' nda ruhun yargılanması sırasında "Maat" ın
salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak be­
lirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi
ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrı­
nın görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunl u­
dur. Papirüs' te " . . . Gökten geleni selamlarım, yeşili yak­
madıın . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama ya­
pılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Reret: Mısır tanrıçasıdır. Weret adıyla da tapınıldı. "Büyük
dişi domuz" olarak tanımlandı. Tanrı Taweret'in değişik
bir formatı olarak ortaya çıktı. Suaygırı şeklinde tasvirleri
görülür. 3 6 ?j
<1111 A'da n Z'ye MISIR

Reshep: Reshpu adıyla da tapınılan Mısır tanrısıdır. Savaş


tanrısı olarak bilinir. Genellikle cephede savaşçıların ko­
ruyucusu şeklinde tapınıldı. Yıldırımları yaratıp, savaşları
tercih eden bir tanrıdır. Kökeni Suriye'ye dayanmaktadır.
Min ve Qadesh ile üçlü bir ittifak içindeydi.
Reshpu: (Bak Reshep.)
Res Şuheyr: Mısır' da Süveyş Körfezi'nin kıyısında bir kent.
Petrol limanı olarak bilinir. "Of shore petrol yatağı" olan
bir kent.
Reşit: (Ya da Reşid) Eski adı Rosette. Nil'in Reşid kolunun
batı kısmında kurulan bir şehir. İ.S. 750 yılında bu şehirde
başarısız bir kıptı isyanı oldu. Şehrin valisi Ali Paşa lima­
nı çamurdan temizleyip ambarları ve hanları çoğalttı. Ye­
nilerini yaptırdı. İ.S. 1517 yılında Türkler tarafından Mı­
sır'ın işgalinden sonra İskenderiye'nin Avrupa ile ticare­
tinin azalması nedeniyle Reşid, İstanbul ve Ege üzerinden
Türk ülkeleriyle yapılan ticaretle deniz ticaretinin merkezi
oldu.
Reşit taşı: (Fr. rozette) 1799 yılında Fransız işgali sırasına
Napolyon'un İstihkam subaylarından Bouchard, "reşitite"
(rozette) adı verilen siyah renkte bir taş buldu . 1801 yılın­
da İngilizler İskenderiye'ye girip kuşatırlarken bu taşı da
beraberlerinde Britis Museum' a verilmek üzere İngilte­
re' ye götürdüler. Bu taşın üzerinde hiyeroglif, demotike
ve Yunan yazılarıyla yazılmış bir metin vardı. Yunanca
olanları Weston, Skerbold Demotike yazılarını, hiyeroglif­
leri de Thomas Y oung çözerek taşın önemini açıkladılar.
Taşta yazılan yazı Ptolemaios IV'ün bir kararnamesiydi.
İ.Ö. 196 yılında taşa yazılmıştı. Bu taş bu gün Britişh Mu­
seum' da koruma altındadır. Ptolemaios'un yaptığı yasa­
ları öven rahiplerin de adı geçen taşta," . . . Ptah'ın gözdesi,
Tanrı Epiphanes, Euchristos, Kral Ptoleme ve Kraliçe Ar­
sıinoe'nın oğulları olan Ptoleme, tapınaklar, tapınaklarda
yaşayanlar ve egemenliği atındaki tüm insanlar için çok
1 3 68 iyilikler yaptı. Çünkü o, tıpkı İsis ve Osiris'in oğulları ve
A'dan Z'ye MISIR �

babasının koruyucusu Horus gibi, bir tanrının ve tanrıça­


nın oğludur . . . " şeklinde bir not geçmişlerdi .
Reuter Gabriella: (1859-1941/ İskenderiye-Weiman) Mısır' da
yaşayan Alman kadın yazar. Özellikle Mısır' daki kadınla­
rın yaşam koşullarının düzeltilmesi için çok uğraştı. Ka­
dınların savunucusu oldu.
Riyalı: Yukarı Mısır' da XI. yüzyılda yaşadığı söylenen bir
kabile. Arap kökenli oldukları tartışılıyor. Yukarı Mısır'ı
terk ederek Berberilerin bulunduğu toprakları işgal etti­
ler. Beca'yı işgal ettiler. Karşılık vermeden teslim olan
Gabes şehrini merkez olarak kullandılar. Muhriz Bin Zi­
yad adındaki liderleri Kartaca Harabeleri'nin bulunduğu
yerde bir kale yaptırdı. Daha sonra güçlü olan Sulem ka­
bilesinin baskısıyla Konsantine ovalarına çekildiler.
Ro-Setaou: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda yargılanan ruhlar Çı­
kış merdiveninin dokuzuncu basamağını tırmanırken,
kabul edilmeden önce itirafta bulunurlar. Bu itirafları
doğruluktan yana ise ruh, Ro Setaou kapısından içeri gi­
rerek ışık saçanlar durumuna gelir.
Roy: XVIII. Hanedan döneminde bir kahya. Tebli soylu aile­
lerden. Mezarı krallar vadisinin güneyinde bulundu. Me­
zar duvarlarında günlük yaşam ile ilgili sahneler betim­
lendi. Hangi kral döneminde görev yaptığı bilinmiyor.
Rudamon: İ.Ö. 757-754 tarihlerindeXXIII. Hanedan dönemi
(İ.Ö. 818-715) Mısır kralıdır. Mısır dilindeki adı "User­
maatre setepenamun" dur.
Rut-tettet: Mısır mitolojisinde soylu olduğu söylenen ve
üçüz doğuran bir kadın. Doğum haberini alan tanrıça İsis,
Neftis, Heket ve Khnemu birlikte halk kıyafetleri içinde
doğum odasında onu ziyaret ederler. Orada Tanrı Mesk­
henet de vardır.
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Sa: Erkek başlı bir insan şeklinde betimlenen Mısır tanrısı


olarak ifade edildi. Tapınak duvarlarında yaratılış öykü­
sünü belirten kabartma sahnelerinde gösterildi. Ra'nın
kayığında ölünün ruhuyla gezintiye çıkan bir tanrı olarak
bilinir.
Sachmet: Mısır mitolojisinde çöl tanrıçası olarak tapınıldı.
Belge yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği hak­
kında daha fazla bilgi verilemiyor. Büyük bir ihtimalle
Sekhmet adlı tanrıçanın adının deforme edilmiş şeklidir.
Se-El-Hagar: Sais kenti. Eski Mısır' da "Zau" adlı bir kent
olarak da anlatılır. Bu kent Aşağı Mısır' da 5 Nomos'un
başkentiydi. Kent insanları Tanrıça Neith' e inanıyorlardı.
Burada Tefnakthe ve Bokhoris 24-25 hanedanın bazı yö­
neticileriyle sürtüşmelere girdiler. Sais Hanedan kralları­
nın tapınak ve mezarları Se-El-Hagar kentinde yapıldı.
Daha sonra da başkentleri oldu. Se-El-hagar köyünün bu­
lunduğu yerde olan bu keı;ltte bazı belgeler ve belge nite-
liğinde eşyalar bulundu. Tapınak harabeleri tamamen yok
olmuş ancak bloklar vardır. Burası henüz yeterince araş­
tırılmamıştır. (Bak Sais.)
Safaga: Mısır' da küçük bir liman. Kızıldeniz kıyısında­
dır. Kehen' e bağlı olan bir yerdir. Az sayıda insanın ya­
şadığı ve çevresinde çıkan fosfatları ihraç eden bir li­
mandır.
Saft-el-Hinna: (Bak Per-sopdu.)
Sag: (Sal adıyla da tanınır) Mısır mitolojisinde kaderi ta­
yin eden bir tanrıça konumunda tapınıldı. Belge yeter-
Kral Salıu- sizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği hakkında daha
re'nin lıiye­ fazla bilgi verilemiyor.
roglif Sahure: V. Hanedanın ikinci firavunu. ( İ . Ö . 2458-2446)
yazısıyla adı. Mısır' da Heliopolis kentinde güneşe tapınma inancının
1370 yayılmasında etkili oldu. (Bu tarih bazı kaynaklarda İ . Ö .
A'dan Z'ye MISIR ...,.

2480-2468 olarak ele alınmış) . Kral Niuserre' den bir dö­


nem sonra Mısır'ı yönetti. Egzotik ürünler ve günlük ihti­
yaç malzemelerini karşılamak için Somali (Punt) ülkesine
ilk defa bir ekip gönderdi. Mısır'ın egemenliğini Fenike
limanlarına kadar yaydı. Kendi adına "Ba-ruhlarının yük­
seldiği piramit" anlamına gelen 47 metre yüksekliğinde
bir piramit yaptırdı . Piramidi Abusir kentindedir. Mezar
tapınağı ise alçak kabartmalarla süslüdür. Özel doktoru
olan Na' anch-sachmet için mezar hediyesi olarak görkem­
li bir kapı hediye etmişti.
Shu: Ra ile Hathor' dan olan ilk çocuğun adı . Tefnut'un erkek
kardeşidir. Siyah renkte betimlenen Shu için " göksel güç­
lerin " sembolü olarak bakıldı.
Sahu: Mısır' da tapınılan bir tanrıdır. Belge yetersizliği nede­
niyle hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.
Sahu-ra: V. Hanedan dönemi firavunlarına ait olduğu söyle­
nen bir piramit. Abusir' de bulunur.
Shta: Eski Mısır dilinde "Penis" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Penis" anlamına gelen "Ach (aç)"
sözcüktür.
Sais: Mısır' ın en eski hanedanlarından biri. Günümüzdeki
Damashur' un doğusunda yer alır. Kentin en eski tanrıçası
Neith'ti. Sais hanedanlığı İ.Ö. birinci bin yılda önemli si­
yasal rol oynadı. XXIV-XXVI. Hanedanlar dönemiyle
XXVII-XXX. döneminde hanedanlığı yerli olarak bilinen
Saisli prensler yönetti. Sais krallığının oturduğu yerde ge­
leceğe yönelik parlak bir uygarlık başladı. Bu dönem için
bazı tarihçiler "Sais Rönesansı" adını verdiler. İ.Ö. 332' de
İskenderiye'nin kurulması Sais'in önemini yitirdi. Günü­
müzdeki adı "Sa-ül-hagar" dır. Sais dönemi sanab Orta
ve Yeni İmparatorluk yapıtlarından yararlanarak "yeni
klasikliğe" ulaştı. Bu dönemde sert taşlar hayranlıkla iş­
lendi. Heykel sanatı da gelişti. (Bak Sa-ül-Hagar.)
Saite: XXVI. hanedandan sonraki hanedanlar döneminde
papirüs kağıtlarına Hiyeroglif, Hiyeratik ve Demotike ya-
zılarından derlenen metinlerdir. 37 1 1
A'dan Z'ye MISIR

Sait kolu: (Tanit olarak daha çok tanınır) Yunanca "saitikon,


tanitikon" sıfatları Sais adından gelir. Mısır' da Sais adı ise
Tsa' dan gelir. Nil Nehri'nin doğal bir şekilde deltanın do­
ğusunda oluşturduğu bir kolu.
Sak: Eski Mısır dilinde "Bağlama, birbirine iliştirme" anla­
mında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Dokuma"
anlamına gelen " Zakal" sözcüğüdür.
Sakare: Akhenaton' un kızlarından birinin adı.
Sekhmet: Sakhmet, Sekhet, Shesmetet adlarıyla da tapınılan
bir Mısır tanrıçasıdır. Savaş ve yıkımların dişi aslan olarak
betimlenen tanrıçası olarak belirtildi. Panteonda savaş ve
intikam tanrıçası olarak tapınıldı. Kışkırtmayı ve kan
dökmeyi seven azgın bir tanrıça şeklinde ifadeler var.
Kendini Ra'nın kızı olarak gösterip Hathor'la aynı özellik­
lere sahip olduğunu belirtmek isterdi. Kaynaklarda
Ptah'ın eşi olduğu anlatılıyor. Aslan başıyla temsil edilen
bu tanrıça başında güneş diski de taşırdı.
Sakhmet: (Bak Sekhmet) .
Sakkare: (Ya da Sakkara) Mısır' da N il' in batı yakasında yer
alan ve tarihiyle önemli bir yer tutan köy . Bu köy adını
geniş alanlara yayılmış ölüm tanrısı Sakkaris' e (Sokaris)
adanan en geniş Mısır nekropolisinden alır. Bu bölgede
Mısır tarihiyle ilgili bütün dönemlere ait firavunlarla ilgili
belgeler bulundu. Özellikle 1. Hanedan Kralı Aha'nın (ya
da Narmer) mezarı burada bulundu. En önemli bul u.şu
yaklaşık 50 yılını Mısır' da kazılara veren Arkeolog J. Ph.
Lauer yaptı. Lauer III . Hanedan Kralı Coser'in mezar
kompleksini bulmayı başardı. Bu mezar akıllara durgun­
luk verecek şekilde kabartma yazılar ve resimlerle süs­
lüydü. Mezar kompleksinde piramit, mezar odaları, kra­
lın ailesiyle ilgili yine mezar odalarının olduğu görüldü .
Ayrıca Kral Coser'in tahta çıkışını sembolleştiren "Hcb­
sed" avlusu dışında güney ve kuzey evleri de bulundu .
Bu bölgede yer alan diğer bazı anıtlar da; Sekhem-kihet'in
mezarı, ilk piramit metinlerinin yer aldığı V. Hanedandan
A'dan Z'ye MISIR �

Unas Piramidi, iV. Hanedan firavunlarından "mastaba­


feraun" ya da Şepseskaf'ın mezarı, V. Hanedandan User­
kaf, Teti ve Pepi II'nin piramitleri. (VI. Han.) önemli mas­
tabalar ise, Ti, Nebhet, Nehu, Nefer ve Ka-hay, Merenuka,
Kagemmi, Ptahhotep, Akhet-hotep ve prens İdut. Ayrıca
General Horemheb' in mezarı, Pers asker ve kralların me­
zarları, Ptolemaios 1 Soter zamanında filozoflar anfisi, dev
mezarlara mumyalanarak konmuş Apis boğalarının me­
zarları olan serapeion dikkat çekmektedir.
Sal: (Bak Sag.)
Salitis: (İ.Ö. 1630-1522 arihlerinde XV-XVI. Hyksos haneda­
nından Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Se­
haenre" <lir. Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Samalut: Mısır' da Nil' in batısında bir kent. (Yukarı Mısır
Minye ili) Buğday ve şeker pancarının yetiştirildiği bu
kent tarım için önemli bir yerdir.
Samanad: (Bak Semenud ya da Sebennytos 'Sebennytes' .)
Sanenput: XII. Hanedan Mısır Kralı Sensuret 1 zamanında
Elephantine eyaletinin sorumlusu olan bir prens.
San-ankhu: Ölünün koruyucu tesiri, kitabın eski sahibi, ölü­
nün arkasında duran ve Karnak'ta gökyüzü kapılarının
açıcısı. Kherheb rahibi San-ankhu'yu alabilmesi için büyü
yöntemlerinden faydalanıyordu .
San-el -Hagar: (Bak Tanis y a d a Canet.)
Sardos: Makeris'in oğludur. İehnoussa adaya ayak basınca
halk adaya Sardinya adım taktı . Ayrıca Mısırlılarla Libya­
l ıların Herakles' e verdikleri ad.
Sas: Eski Mısır dilinde "Darbe, yara" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Darbe, yara" anlamına gelen
"Ze" sözcüğüdür.
Saah: Ölüler Kitabı'na adı geçen bir tanrının adı.
Saah-en-mut-f: Ölüler Kitabı'nda Maat'in salonunun giriş
kapısının sürgüsüne verilen ad.
Satre: Seti I' iı ı annesinin adı. Mezarı kraliçeler vadisindedir. 3 7 31
� A'dan Z'ye MISIR
Satre Meriamun: İ . Ö . 1190-1188 tarihlerinde XIX. hanedan
dönemi Mısır Kralı Tausert'in Manheton listesin­
deki adı. (Bak Tausert.)
Sarenput: Sensuret I döneminde Elephantineli
olduğu söylenen bir prens.
Sarıp İerios: Eski Mısır tarihinde piramit işçileri­
ne verilen ad . Bu işçileri yönetenlere de Heyrıb
İerıos adını verirlerdi.
Sarkofaj: Mısır'ın antik döneminde ölülerin ko­
nulduğu bir tür mezar.
Satamon: XVIII. Hanedan dönemi Mısır Kralı
Amenofis III' ün kız kardeşi ve aynı zamanda da
eşiydi. Mimar Amenofisi hazinedar olarak yanı­
na aldı.
Satet: Mısır mitolojisinde verimli ürün elde edil­
mesi için sellerin karşısında duran "sel tanrıçası"
şeklinde tapınıldı. Panteonda verimlilik tanrısı
olarak bilinen Khem' ın karısı ve Ankhet' in de
belirten bir çizim kızkardeşidir. Nil suyunun koruyucu tanrıçası­
dır.
Satre: Seti I'in annesinin adı. Oğlu tarafından
krallar vadisinde mezarı yapıldı. Mezar yeri daha sonra
krallar vadisi oldu.
Satis: (Ya da Satet, Sati) Mısır' da evlilik tanrıçası olarak tapı­
nıldı. Khnum'un eşidir. Khnum (Hnum) ve Anukis ile
Elephantine' de üçlü bir tanrılar gurubu olarak tapınıldı.
Neith ve Khnum ile birleşip "Esneh" üçlüsünü oluşturdu.
Bu tanrı yukarı Mısır'da "Yukarı Mısır Tacı"nı temsil
edip, antilop boynuzlu olarak betimlendi. Başında tüy ta­
şırdı. Rengi kırmızımsı insan teni renginde gösterilmiştir.
Ayrıca duvar kabartmalarında bir elinde halkalı haç ve
diğer elinde de Mısır dininde moda haline gelmiş ve daha
sonraki dinlere de sıçramış bir asa taşırdı. Genelde Mı­
sır' daki tanrıların çoğu asasız dolaşmazlardı.
Satranç: Satranç sözcüğünün kökü Hint dilindeki "sand­
regn" sözcüğünden gelir. Bu oyuna İngiliz dilinde
A'dan Z'ye MISIR .,...

" Chess, check, pattems" adı verilirken, Fransızca "echers"


adı verilmiştir. Önceleri satrancın Çin ya da İran' da oy­
nanan bir oyun olduğuna inanılırdı. Ancak arkeolojik
araştırma ve kazılar sonucunda İ.Ö.4000 yılına tarihlenen
satranç oyununun Mısır tapınak duvarlarında alçak ka­
bartmalarda olduğu görülmüştür. Mısır' da oynanan oyun
günümüz satrancının temellerine yönelik olarak algılan­
mıştır. Mısır tapınak duvarlarına alçak kabartmalarla be­
lirtilen satranç benzeri krallar oyununun Mezopotamya
bölgesi ve Anad olu' daki bazı kent kralları tarafından da
oynandığı belirtilmektedir. Satrancın günümüzdeki " sat­
ranç" adını alması Hindistan bölgesinde bu oyunun "ça­
turanga" adıyla an�lmasıyla yer edinmiş bulunmaktadır.
Önceleri Hindistan, İran, Arapların bölgesine daha sonra­
ki yıllarda da Etrüskler vasıtasıyla Avrupa ülkelerine sıç­
ramı ştır. Satranç oyunun günümüzdeki haline dönüşmesi
ise İ.S.450 civarında Hindistan' da başlamıştır.
Samlar: Mısır tarihinde ilk olarak komunal halde yaşayan ve
bir ihtiyar meclisi tarafından yönetilmiş olduğu öne sürü­
len halk.
Schmoun merdiveni: Ölüler Kitabı'nda gökyüzünün dört
kapısı önüne açılan yedi basamaklı bir merdiven olarak
anlatılır. Gök mekaniği kanunlarının ifadesinin dayandığı
basamaklardır. Yargılamadan sonra ruhu temize çıkan
ölü bu basamaklardan güneş tanrısına doğru çıkardı.
Seankare: İ .Ö. 1957-1945 tarihlerinde XI. Hanedan dönemi
M ısır Kralı Mentuhotep II'nin Manheton listesindeki adı.
(Bak Mentuhotep II.)
Seb: (Bak Geb.)
Seb: Tanrı Shu'nun oğludur. "Tanrıların veraset yoluyla ge­
len reisi" anlamında olan "Erpa" diye anılırdı. Osiris'in
babasıdır. Mısır panteonunda tanrıların babası olarak bi­
linir. İnsan başlı olarak betimlenip "yeryüzünün kişileşti-
rilmesi" şeklinde anlatımlarda yer aldı. Ra'nın kayığında 3 ?Sj
� A'dan Z'ye MISIR

ölünün ruhuyla gezintiye çıkan bir tanrı olarak bilinir.


Tefnut'un da eşidir.
Sebek: Mısır tanrısıdır. Sobek, Sochet ve Suchos adlarıyla da
tapınıldı. Taweret'in eşi olduğu anlatılır. (Ya da So­
bek) Timsah Tanrı olarak betimlenen eski Mısır' da
bir tanrı. El-fayyumda bulunan Kroko-eilopolis ile
Karun Gölü' nün civarında " demiurgos" olarak ta­
pınıldı. Kent Ptolemaioslar döneminde Arsione adı­
nı alınca bu kente yerleşen Helenler de "Sukhos"
olarak isimlendirdikleri Sobek' e taptılar. Komom­
bo' daki tapınağın yarısı ona ayrılmıştı. Seth, Osiris,
İsis ve Nephys'nin kardeşleri ve Anubis'in de babası
olduğu söylenir.
Sebek kültürü: (Ya da Sobek kültürü) Mısır' da "ce­
bel silsile" deki Asuhan arkeolojik alanda ele geçiri-
Sebek'in bir len bazı belgeler ve eşyalarla yontma taş dönemi en­
betimlemesi düstrisinin evrelerini içeren bir kültür. Yan kazıcılar,
ön kazıcılar ve düzeltilmiş dilgiller ile ayırt edilir. Bu
kültür İ.Ö. 1200 yıllarına ait olduğu tarihlenir.
Sebekemsaf: (Ya da Sebekemzaf) "Tanrı Sobek koruyucusu­
dur" XVII. Sülaleden iki firavuna verilen ad. Haklarında
yeterli bilgi bulunmamaktadır. Ancak döneminde Teb'li
katiplerin eski edebi eserlerini korumaya çalışmalarını
desteklediği yazılır. Bu eserlerden günümüze ulaşanlar;
Matematik konularını içeren "Rhind Papirüsü", Cerrahi
bilgiler içeren "Edwin Smith Papirüsü" ve belki de daha
önceki dönemlere ait olarak bilinen Ptahhotep'in bilgelik
öğretisi "Prisse Papirüsü" dür.
Sebekhotep: (Bak sobekhotep.) (Ya da Sobekhotep, sebehot­
pe) "Tanrı Sobek razı olsun" anlamında XIII. Hanedanda
birkaç firavuna verilen ad.
Sebennytos: (Sebenites) Mısır dilinde "Çebnuçer" kıph di­
linde ise "çebenoute ya da cemnouti" ", Yunanca dilinde
ise "Sebennytos" olarak bilinir. Nil' de bir kent. Aşağı Mı­
sır eyaletinde 12 Nomos'un başkentiydi. Manheton'a göre
A'dan Z'ye MISIR �

39. Hanedan kralları buradan gelmedir. Bu kentte eski


Mısırlılar Tanrı Osiris' e taparlardı. Kentin hükümdarı
Nektanebo I XXX. Hanedanı kurdu. Sebennytos başkent
oldu. Günümüzdeki adı "Semeyua ya da Semennud" dur.
Granit bloklarda Nektanebo II, İskender IV Philippos
Arrhidaios ve Ptolemaios Piladelphos'un adları yazılıdır.
Araştırmalarda Gesni'ye ait sahte bir kapı, Psammetikus I
dönemine ait bir heykel, Amenemhat I'in sunağı, Nek­
anebo I'in heykeliyle Neferites I'e ait mezar kalıntıları bu­
lundu.
Sebil: Mısır' da Asuan yakınlarında önemli bir konumu olan
arkeolojik alan. Bu arkeolojik alanda "Sebil kültü" ile ilgili
buluntular elde edildi. Sebilyen uygarlığının adı buradan
gelmektedir.
Sebil kültürü: Yukarı Mısır' da Asuan arkeolojik alanında
bulunan üst yontma taş dönemi endüstrisinin evresindeki
çalışmalar. Sebil I " moustier" adı verilen endüstrinin sa­
natsal özellikleri "levallios" tekniğinin kullanılmasıyla
ayırt edilir. Sebil II .endüstrisi ise, taş işleme işi incelir ve
"mikrolit" biçimler çoğalır. Sebil III endüstrisi de küçük
boylu aletler ve büyük ölçüde mikrolit kullanılmasıyla
ayırt edilir. Kuzey Afrika' daki "kapsu" endüstrisiyle bir
tutulur.
Sebitku: Şabaka'nın yerine tahta geçti. Asya politikasına sı­
cak bakarak Filistin ve Asurlulara karşı ayaklanmalar baş­
lattı.
Sechemre Vepmat: Re-antef' in oğlu.
Sechemre Schedtave: Re-Sebekemsaf'ın oğlu. Chasnub ile
evlidir.
Sed şenliği: Eski Mısır' da krallar tarafından 30 yıllık hizmet­
leri sırasında jubile şeklinde organize ettikleri şenlikler.
İlk defa İ.Ö. 3100 civarında I. Hanedanın 5. Kralı Udimu
tarafından gerçekleştirildi. Bu şenlikler aynı zamanda fi-
ravunların tanrısal gücünü belirten taç takma ayının tek-
rarı gibi bir şenlikti. Sed şenlikleri yarışmalarıyla "ced d i- 377 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR

reği" dikilmesi oyunları olarak iki ayrı şekilde düzenlen­


di.
Sedeinge tapınağı: Sudan' da bir vadi . Arkeolojik bir alandır.
Nübye Köyü olarak bilinir. Burası Amenofis III dönemin­
de eşi Tiye için yaptırılan bir tapınağa sahip . Harabe ha­
lindeki bu tapınağın ortasında Hathor başlı bir sütun
yükselir. Tiye'nin tapınağının bulunduğu köyün yakının­
da ayrıca Taharka ve Meneo piramit kalıntıları yanında
büyük bir nekropolis de bulundu .
Sefekh: Hiyerogliflerde yedi sayısının adıdır. S. A. Gardıner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır sayılarının kıpti dilinden Mısır diline uyarlanışının
yaklaşık adı olarak tanımlandı. (Bazı kaynaklarda 70 sayı­
sının adı olarak da ele alınmıştır.)
Sehaenre: İ .Ö. 1630-1522 tarihlerinde XV. ya da XVI. hane­
danlar dönemi Mısır Kralı Salitis'in diğer adı . (Bak Sali­
tis.)
Sehemhat: (İ.Ö. 2611 -2603) Firavun Keops'tan 60 yıl öne IIL
Hanedan döneminin bir firavunu olarak bilindi . Kendi
adına Sakkara' da son derece vasat bir piramit yaptırma
girişiminde bulundu. Ancak tamamlanmadı . Bu piramit
onun döneminde 8 metre yüksekliğe kadar çıktı. Ondan
sonra gelen krallar da nedense bu piramidin tamamlan­
ması için çaba gösteremediler. Firavun Sehemhat ise hiç­
bir iz bırakmadan ortadan kayboldu. Arkeologlar bu gü­
ne kadar onunla ilgili herhangi bir belge bulamadılar.
Sehemheperra satepenre: İ.Ö. 924-889 tarihlerinde XXII. Ha­
nedan dönemi Mısır Kralı Osorkon I'in Manheton liste­
sindeki adı. (Bak Osorkon 1.)
Sehemre hutauı: İ.Ö. 1759-1630 tarihlerinde XIII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Sobekhotep il' nin Manheton listesin­
deki adı. (Bak Sobekhotep il.)
Sehemre seuactui: İ.Ö. 1759-1630 tarihlerinde XIII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Sobekhotep III' ün Manheton listesin­
1 37 8 deki adı. (Bak Sobekhotep III.)
A'dan Z'ye MISIR �

Sehertauı: İ . Ö . 2081-2065 tarihlerinde XI. Hanedan dönemi


Mısır Kralı İ nyotef I' in Manheton listesindeki adı. (Bak
İ nyotef 1.)
Sehetepibre: İ . Ö . 1938-1909 tarihlerinde XII. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Amenemhat I'in Manheton listesindeki
adı. (Bak Amenemhat 1.)
Sekenenre: İ . MÖ . 1560 / 50 civarındaki XVII. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Ta' o II'nin Manheton listesindeki diğer
adı. (Bak Ta' o II.)
Sekenenre-Tq'o: Yukarı Mısır'ın 9. kralıdır. Hayksoslara
karşı uzun süre mücadele etti. Mezarı bulunup mumyası
doktorlar tarafından incelenince kafasında darbe izleri
saptandı. Savaşta ya da iç ayaklanmalar sırasında ölmüş
olabileceği tahmin edildi
Seker: Mısır tanrısıdır. Sokar, Sokarıs ve Soker adlarıyla da
tanınır. Hastalıkları önlediği belirtilen bir tanrıdır. Cenaze
törenlerinde koruyucu görevinin dışında mimaride de
uzman olduğu şeklinde ifadeler görülüyor. Ölünün yeral­
tı dünyasındaki yoldan başlamak üzere alt dünyaya gide­
ne kadar ruhunu koruduğuna inanılan bir tanrı şeklinde
tapınıldı."Ptah-Seker" ya da " Ptah-Seker-ausar" formla­
rıyla Memfis'te tapınıldı. Genelde mumyalanmış ya da
şahin başlı olarak betimlenmiştir.
Sekhem: Letopolis'in Mısır'ın Ölüler Kitabı'ndaki adı.
Sekhemket: " gömülü piramit" olarak anlamlandırılan III.
Hanedan dönemine ait 7 metre yükseklikte tamamlan­
mamış bir piramit.
Sekhmet: Mısır tanrıçasıdır. Sekhet, Serket, Serquet, Selkit
adlarıyla da belirtildiği görülür. Hastalıkları iyileştirmede
sargıların tanrıçası şeklinde tapınılır. Ayrıca kanobos ka­
vanozlarına konan ölünün iç organlarını korur. Mumya­
lama işlerini organize ettiği ifade edilir. Akrep şeklinde
bir kadın olarak betimlendi. Büyü yaptığı da açıklandı.
Kötü ruhları büyü yoluyla öldürdüğü inancı vardı. Selkis
ile aynı kişi olduğu söylenir. Yıkım ve savaşın dişi aslanı 3 79 J
A'dan Z'ye MISIR
şeklinde betimlenen tanrıçasıdır. Tanrıça Hathor'un ikinci
kimliği olduğu ifade ediliyor.
Sekhet gemisi: Ölüler Kitabı'nda suçlarından arındığına
inanılan ölüyle gökyüzünde yüzdüğü anlatılan bir gemi­
nin adı.
Sekhet-Aau: (Ya da sekhet-Aanru) V. Hanedan döneminde
Ölüler Kitabı'nda belirtildiği gibi bir bölge. Dindar Mısır­
lılardan bir bölümünün ruhlarının konakladığı yer.
Nebseni Papirüsü'nde "sekhet-Aaru" nun 16 önemli bö­
lümde incelendiği görülür. En önemli bölümü de "Unen­
em-Hetep" dir.
Sekhet-her-aşt-aru: Ölüler Kitabı'nda Aritler ve Pilonlar ka­
tındaki kapılarda bekçilik yapanlara verilen ad .
Sekhet-hetepet: (Ya da Sekhet-hetep) Ölüler Kitabı'nda tan­
rıların oturdukları yer olarak tanımlanır. "Barış ve bes­
lenme tarlası" olarak bilinir. 4 ana bölüme ayrılır. Ruhun
ulaşabileceği en yüksek yerdir.
Sekhet-sanhemu: Ölüler Kitabı'nda adı geçen bir kent.
Sekhet: (Bak Sekhmet.)
Sel ayları: Keops Piramidi'ndeki matematiksel buluntularda
bir yılın içindeki ilk dört ay olan "Tat, Paopi, Athyr, Cho­
iak"i sel ayları olarak belirtilir.
Selket: Mısır tanrıçasıdır. Serquet, Selkıt ve Serket adlarıyla
da tanındı. Hastalıkları iyileştirmede sargıların tanrıçası
şeklinde tapınılır. Ayrıca kanobos kavanozlarına konan
ölünün iç organlarını korur. Mumyalama işlerini organize
ettiği ifade edilir. Akrep şeklinde bir kadın olarak betim­
lendi. Büyü yaptığı da açıklandı. Kötü ruhları büyü yo­
luyla öldürdüğü inancı vardı. Selkis ile aynı kişi olduğu
söylenir. Kafasının üzerinde hareketsiz duran bir akreple
betimlenen güzel bir tanrıça olduğu belirtiliyor. Kötü ruh­
lu olanlara ölüm, akrepler tarafından sokulanlara da ha­
yat veren bir tanrıçaydı. Kadınların doğumlarına da yar­
dım ederdi. Tanrı Ra'yı tehdit eden kötü ve şeytanı ruhla­
rı etkisiz hale getirdiği gibi, tapınak duvarlarında İsis'i
A'dan Z'ye M I S I R �

Seth' ten korumak içi sembol olarak gösterilen akrepler­


den yedi tanesini gönderir. Horus'un oğlu ve ölü bağır­
saklarının koruyucu tanrısı olan Qebsenuef'in de koruyu­
cusuydu. Varlığı Tutankhamon'un mezarının bulunma­
sıyla ortaya çıktı.
Selkıt: (Bak Selket.)
Selkis: Mısır' da bir tanrıça. Kadın başlı bir akrep olarak be­
timlendi. Bazen de başında bir akrep sembolü taşıyan bir
kadın olarak betimlendiği söylenir.
Sepa: Mısır tanrısıdır. Sep olarak da tanınır. Verimlilik ve
koruma tanrısıdır. Kırkayak tanrı olarak da tanımlanır.
" Horus'un kırkayağı" şeklinde bilinen Khepri'ye benze­
tildiği anlatılıyor. Bir eşeğin başıyla tasvir edildiği ifade
edilir.
Sep: (Bak Sepa.)
Septu: Mısır tanrısıdır. Sopd, Sopdu ve Sopedu adlarıyla da
bilinir. Savaş tanrısı olarak tapınıldı.
Serket: (Bak Selket.)
Serquet: (Bak Selket.)
Sel um: Mısır' da Sireanik sınırında demiryolunun son istas­
yonun bulunduğu şehir. Bu bölgede 1942 yılında Libya
seferi sırasında birçok çatışma oldu.
Semenkhare: İ.Ö. 1336-1333 tarihlerine XVIII. Hanedan Mısır
kralı. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 1354/ 1360 civarı olarak ele
alınmıştır.) Mısır dilindeki Horus adı "Anhheprure" dir.
Amenofis IV (Akhenaton) 'nun küçük kardeşi va damadı .
Akhenaton'un kızı Meritaton ile evlendi. Damadını ikti­
dar ortağı yaptı. Yetkileri ellerinden alınan Amon rahiple­
riyle uzlaşmak için Teb' e gitti. Onun Teb' e gitme kararını
"Tel-el Amarna" yönetimi verdi. Tel-el Amarna yöneti­
minin daha sonraki açıklamasıyla, Semenkhare'nin Aman
rahipleriyle işbirliği içinde olabileceği düşüncesiyle 3 yıl
sürgüne gönderildi. Ortak iktidar üç yıl sürdü. İkisi de
arka arkaya öldüler. Semenkhare ölünce bacanağı aynı
zamanda Akhenaton'un oğlu (Semenkhare'nin üvey kar-
deşi de olabilir) Tutankhamon Mısır tahtına çıktı 38 1 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR
Sema-taui: " İki ülkeyi birleştiren" anlamında kullanıldı.
Montuhotep I'in yaptığı başarılı birleşmeden sonra yara­
tılmış bir deyim olarak Mısır diline girdi.
Sematauitefnahte: Psamtek zamanında " gemicilik amiri" .
Memfis'ten Elephantine'ye kadar gemi ve limanlardan so­
rumlu bağımsız bir konumdaydı. Psamtek'in kızı Nitok­
risi Teb' e götürmekle görevlendirilir.
S emalut: Mısır' da Nil'in batı kıyısında bulunan bir şehir. Şe­
ker kamışı bol miktarda yetiştirilir.
Semempsen: İ.Ö. 3000-2800 tarihleri arasında 1. Hanedan
Kralı Semenhet'in Manheton listesindeki adı. (Bak Semen­
het.)
Semetauitefnahte: Orta Mısır' da bağımsız bir konumda olan
"gemicilik amiri" olarak bilinir. Psamtek I' e yardımcı ol­
du. İ.Ö. 656 yılında Psamtek I'in kızı Nitokris'i Teb'e gö­
türmekle görevlendirilir. Teb Valisi Mentuehmet törenle
onları karşılar. Nitokris, "Tanrının zevcesi" olarak bilinen
Şepenupet II tarafından evlat edinir.
Semend: (Bak Sebennytos (sebennytes) .)
Semerhet: İ.Ö. 3000-2800 tarihlerinde 1. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Manheton listesindeki Yunanca adı "Se­
mempes" olup hakkında yeterli bilgi bulunmamaktadır.
Senahtenre: İ.Ö. 1570 civarlarında XVII. hanedan dönemi
Mısır Kralı Ta' o I'n diğer adı. (Bak Ta' o 1.)
Senb: Sağlık ve güç, Özellikle Mısır'ın oluşumunda önemli
bir payı bulunan Kral Menes, krallık kentini gelecek olan
krallar ve halkın birlikte güçlü olarak yaşamaları için Ho­
rus Ra ve Osiris ile bütünleşmelerinin sağlanmasını arzu
eder.
Seneceu: XVIII. Hanedan döneminde bir memur. Mezarı
krallar vadisinin güneyinde bulundu. Mezar duvarların­
da günlük yaşam ile ilgili sahneler betimlendi . Ancak
hangi dönemde çalıştığı belgelenmedi.
Senfruwa: Mısır' da soylu biri olduğu söylenir. Görevi hak­
kında bilgi verilemiyor. Mezarı Luxor' da bulundu.
A'dan Z'ye MISIR •

Sennefer: XVIII. Hanedan dönemi Kralı Amenofis III zama­


nında Amon tapınak bahçelerinin bahçıvanı.
Senures: (Sinnuris) Yukarı Mısır' da şehir. Fayyum ili sını­
rında.
Senmut: Hacepsut tarafından kızına öğretmenlik yaptırmak
için görevlendirdiği biri. Mezarı bulunamadı. Onun fizik­
sel yapısına benzer bir mumyanın bulunması ve mumya­
nın da bulunduğu mezarda Hacepsut'un taştan yapılmış
sandığının yer alması bu mezarın Senmut' a ait olabilece­
ğini ortaya koydu . Sandık ile ilgili bilgilerden yola çıkan
araştırmacılar Senmut'un Hacepsut'un gizli sevgilisi ola­
bileceği fikrini ortaya koydu. Acaba Senmut, Hacepsut'un
sevgilisi miydi?
Senotaf: Kralların gerçek olan mezarlarının ya da tapınakla­
rının yerine yaptırdıkları simgesel yapılar. Kral Coser'in
basamaklı piramidinin güneyindeki mezarı ve iV. ile VI.
hanedanlarda yapılan ikinci piramitler aynı konumda yer
aldı.
Senou: Hiyerogliflerde iki sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
şık adı olarak tanımlandı.
Sensuret 1: (Yun. Senvosret) (İ.Ö. 1919-1875)
Orta krallıkta XII. hanedan dönemi Mısır
kralıdır. Horus adı "Heperkare" dir. (Bazı
kaynaklarda İ.Ö. 1970-1936 şeklinde ele
alınmıştır.) Nübye' de babası tarafından
başlatılan politikayı devam ettirdi. Onun
gibi o da El-lişt'te oturdu. Babasının ölü­
müyle sonuçlanan komploda Suriye'ye
kaçan Snuhe'yi bu köyde karşılar. Pepi
II'nin kültünü baz alarak bir mezar yaptı­
Kral Sensu ret I'in
rır. İmar durumu krallığında gelişir. Baba­
hiyeroglif yazısıyla adı.
sıyla beraber kral varisiyken de imar ko­
nusunda yenilikler yapmıştı. Etkin dış po- 383 1
� A'dan Z'ye MISIR

litikasını başarıyla sürdürdü. Üç çağlayana kadar ilerleye­


rek al tın madenlerini ele geçirdi. Vadi Halfa' dan güvenli
geçip madenlere ulaşmak için Buhen' de bir kale yaptırdı.
Nübye'nin tamamını kolonileştirdi. Döneminde Elephan­
tiyeli Sarenput, Antilop eyalet sorumlusu Ameni ve Siutlu
Hapcefay gibi Mısrr pensleriyle görev yaptı. Hayattayken
büyük oğlunu tahtına ortak ilan etti.
Sensuet il: (Yun. Senvosret il) İ.Ö. 1845-1837 tarihlerinde
XII. Hanedan dönemi Mısır kralıdrr . Yönetimi sırasında
Nübye'nın yanısıra Fayyum'un da önemi yükseldi. Yapı­
lan bir barajla nehir ve göl suları nedeniyle oluşan �eller
önlendi. Sobek kültü burada yaygınlaştı. Mezar piramidi­
ni bugünkü El-Lahun Köyü civarında yaptırdı. Kazılar sı­
rasında bu bölgede bulunan " Kahun Papirüsleri" o dö­
nemin dinsel ve ekonomik yaşamı hakkında önemli bilgi­
ler verir. Saltanatı barış içinde geçer. 20 yıllık iktidarının
son günlerinde naibi olan oğlu Sensuret III yerine tahta
geçti.
Sensuret 111: (Yun. Senvosret III) Horus adı " Hakaure" dir.
(İ.Ö. 1837-1818) XII. Hanedan dönemi Mısır kralıdır. İki
dönem üstüste huzurlu geçtiği söylenen tarihlerin aksine
ani bir hareketlilik getirdiği söylenir. İç ve
dış politikada inanılmaz bir hareketlilik ge­
tirir. Kendilerini kral ile aynı kulvarda
görmek isteyen eyalet sorumlularının mo­
narşisine son verdi. Krallığın otoritesini ko­
rudu. Onların heykel ve mezar yapma işle­
rini asgariye indirir. Elephantine, Tavşan ve
Antilop eyaletlerindeki babadan o ğula ge­
çen taht politikasını merkezi krallı ğa bağla­
dı. Sensuret III Yunanlılar tarafından hak­
kında yazılıp derlenen öykülerle tanınır.
Arkeologların çoğu onun önemli bir fira­
vun olduğuna karar verdiler. Amenemhat 1
13 84 ile Senvosret I'in başlattığı işleri d evam et-
A'dan Z'ye M I S I R �

tirdi. Ülkeyi dört idari bölüme ayırıp, güvenliği de sağla­


mak için kaleler yaptırdı . Çifte kaleler yaptırarak ülkenin
güvenliğini sağladı Bu kaleler "Semna-kumma ve Oronot-
ti" kaleleriydi. Bunlar bulunduğu yerin adını aldılar.
Krallığı devam ettikçe İ.Ö. 130 ve 1822 yılında diktirdiği
dikilitaşlarla artık ülkesinin sınırlarını belirlemeye başla-
dı. Amenemhat I'in Kantir civarındaki tapınağını restore
ederek genişletti. Medmud' da savaş tanrısı Month için de
bir tapınak yaptırdı. Kendi piramidini de atalarının
Snefru Piramidi yakınındaki piramtlerin yanında yaptır-
dı.
Sentsenebtis: Senvosret IIl'ün kızlarından biridir. Mastabası
Dahsur' da babasıyla Amenemhat II'nin yaptırdığı pira­
midin bahçesindedir.
· Sepseskaf: İ.Ö. 2472-2467 tarihlerinde il. Hanedan kralıdır.
Belge yetersizliği nedeniyle krallığı ve siyasal kişiliği hak­
kında daha tazla bilgi verilemiyor.
Serapeion: (Ya da Yun. Sarapion, lat. Serapeum) Mısır' da
apis lakaplı olan Hapi mezarlığıdır. Yunanistan' da "Sera­
pis" tapınağının adı olarak da bilinir. En ünlü mezarlık
(Serapeon) Menfis'te bulundu . Bu mezarlık 1850-1853 ci­
varında Mariette tarafından Sakkara' da ortaya çıkarıldı.
Burası Osiris olmayı hak kazanmış boğaların bulunduğu
bir mezarlıktır. Boğaların nekropolis'i olarak da geçer.
Osiris-Apis ile Tanrı Serapis arasında kalan "Osora-pis"
terimi bu üçlü isimlerden oluşur. Mezar şeklindeki bu ta­
pınağın XVIII. yüzyıldan daha önceki tarihlerde yapılmış
olabileceği tartışılıyor. Her iki tarafında sfenks heykelleri­
nin bqlunduğu uzun bir yoldan tapınağa gidilir. Bu tapı­
nağın yaklaşık 12 metre derinliğinde kutsal Apis boğala­
rının mezarlarıyla erken döneme ait firavunlarla ilgili bazı
belgeler bulundu. Ayrıca firavunların kronolojisini göste­
ren mezar taşları da bulundu. Bu Nekropolisin yakınında
Helenistik dönemde "serapeon" adı verilen bir bölüm
vardı. Mısırlılarla Yunanlılar bu bölümde tanrılarına ayin- 3 85 1
..ıl A'dan Z'ye MISIR

ler yaptılar. Burası daha sonraları manastır olarak da kul­


lanıldı.
Serapis: Ptolemaioslar dönemi Mısır tanrısıdır. Kökeni sırlar­
la dolu olan bir tanrı olarak bilindi. Efsanelere göre Pto­
lemaislar döneminde Kral Ptolemaios I Soter rüyasında
genç ve insanüstü bir tanrı görür. Bu tanrının daha sonra
Sinop'ta tapınılan bir Hades Heykeli olduğu anlaşıldı.
Ptolemaios I Soter uzunca bir uğraştan sonra bu kutsal
heykeli Sinop kralından almayı başardı. Bu heykel için İ s­
kenderiye' de bir tapınak yaptırıldı. Heykel tapınağa yer­
leştirildikten sonra mucizeler doğmaya başladı. Sinoplu
Hades' e Sera pis adı verildi . Bu ad muhtemelen ölen ve
tanrılaşan Apis için Mısır dilinde "User-hapi" adının
(Osiris ile Apis adının birleşmesi) Yunanca karşılığıdır. Bu
olayın İ . Ö . 286/ 278 tarihlerinde oldu ğu tahmin ediliyor.
Bir başka öyküde ise Sinop kökenli olmayıp, Babil kökenli
olduğu tartışılıyor. Aslında Ptolemaioslar Mısır' da, "Yu­
nan-Mısır" şeklinde ortak bir din düşünmüş olabilirler.
Hades hem Dionysos gibi kurtarıcı ve hem de Mısır tanrı­
sı Osiris ile ortak paydaları olan iyileştirici bir tanrı şek­
linde düşünüldü. Serapis dininin merkezi Memfis' teydi.
Bu din Yunan-Roma dininde çok yayılmış Osiris dininin
yerini aldı.
Serekhi: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sıra­
sında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin
adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının
adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ru­
hun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bil­
mesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Uthent'ten geleni selam­
larım,söylenmesi gerekenler dışında , çok konuşma­
dım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapıl­
madan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Ser-kheru: "Dilde ve konuşmada tasarruf sahibi olan" anla­
mında betimlendi. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yar­
gılanması sırasında " Maat" ın salonunda görevli olan 42
A'dan Z'ye MISIR llJJı-

tanrıdan birinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirü­


sü' nde bu tanrının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak
zorundadır. Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma
konumunu bilmesi zorunludur. Papirüste " . . . Unsi' den
geleni selamlarım, kalbimi acele ettirmedim . . . " şeklinde
tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu
olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Sersou: Hiyerogliflerde altı sayısının adıdır. S. A. Gardıner
ve G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan
Mısır dilindeki sayıların kıpti dilinden Mısır diline uyar­
lanışının yaklaşık adı oiarak tanımlandı.
Seshet-kheru: "Konuşmayı düzenleyen" anlamında betim­
lendi. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü' nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Urit'ten geleni selam­
larım, doğru ve gerçeği söyleyen sözlere kulaklarımı ka­
pamadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama
yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorun­
daydı.
Seshat: Mısır tanrıçasıdır. Thot'un kızı olduğu söylenir. Kü­
tüphaneler tanrıçası şeklinde tapınıldı. Seshat' ın aynı za­
manda kayıt tutan biri olduğu şeklinde ifadelerin yer al­
dığı kaynaklar var. Burada muhtemelen arşiv görevlisi
olduğu belirtilen bir tanrıça konumunda olduğu da açık­
lanıyor.
Sesmu: Mısır' da yağ ve şarap tanrısı olarak tapınıldı. Belge
yetersizliği nedeniyle hakkında daha fazla bilgi verilemi­
yor.
Sesostris: (Ya da Senusret) XII. Hanedandan Mısır'ın üç kra­
lına verilen ortak bir ad . (İ . Ö . XX-XIX. yüzyılda yaşadı.)
Sesostris 1: İ . Ö . 1970-1936 tarihlerinde kral oldu. Babasının
varisi olan bir prensti. Sinuhe, öykülerinde ondan çağdaş
... A'dan Z'ye MISIR
olarak söz eder. Siyasal yönden babasının çizdiği yolu iz­
ledi. Nübye ve Kuş ülkesini egemenliği altına almak iste­
di. Oğlunu tahta ortak etti.
Sesostris il: ( İ . Ö . 1906-1888) Egemenliği sırasında ülkeyi
Memfis ve El-Fayyum yakınlarındaki ikametgahından
yönetti. Daha soma Moeris (meoris) Gölü yakınlarındaki
" İ lahun" a yerleşti.
Sesostris 111: (İ . Ö . 1887-1850) Byblos'u korudu. Göçebe akı­
nını Sikhem (Şhem) yakınlarında dağıttı. Sudan tarafın­
dan gelen zenci akınını da önledi . Mısır'm egemenliğini
kısa sürede 2 şelaleye kadar yaydı . Kerma' da bir ticaret
merkezi kurdu.

Seshat: (Mit) Mısır' da ölümü ve yazmayı koruduğu söylenen


bir tanrı. Bazı kaynaklarda ölçüm tanrısı olarak da bilinir.
Setau: XVIII. Hanedan döneminde Kuş genel
valisi. Ramses II adına büyük bir tapmak
(Ri' amses Meryamun) yaptırdı. Tanrılaştırıl­
mış Ramses II ise bu tapınağın önlerine hey­
kellerini dizdirdi.
Set-gesu: " Kemikleri ezen" anlamında betim­
lendi. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargı­
lanması sırasında "Maat" ın salonunda görevli
olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belirtilmek­
tedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve iş­
levi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma
konumunu bilmesi zorunludur. Papirüs'te
" . . .Suten-henen' den (Heraclepolis) geleni se­
lamlarım, ben yalan söylemedim . . . " şeklinde
tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorunday­
dı.
Mısır Tanrısı Seth'i Setekh: (Bak Seth.)
belirten bir betimleme
Setesh: (Bak Seth.)
1 3 88 Seti: (Bak Seth.)
A'dan Z'ye MISIR �

Sutekh: (Bak Seth.)


Seth: (Yunanlılar Seth ıçın Typhon
adını kullanırlar.) Yapılan arkeolo­
jik araştırmalarda tartışmasız ola­
rak Seth, Ombos kökenli olduğu
bilinen ve il Nomos döneminde
yaşadığı belirtilen bir Mısır tanrı­
sıdır. Setekh, Setesh, Seth, Seti, Su­
tekh adlarıyla tapınıldı. Ancak bu
tanrının Atlantis kökenli olduğunu
belirten kaynaklar var. Hayvan ya
da hayvan başlı bir insan şeklinde Duvar kabartmalannda Seth ile
betimlenir. Kırmızı saçlı ve büyük Horus'un mücadele sahnesi
kulaklı mitolojik bir varlık şeklinde betimlendi. Başlangıç-
ta fırtına ve çöller tanrısıydı. Osiris efsanesindeki rolüyle
kötülük saçan kuvvetlerin bir simgesi durumuna geldi.
Bu efsanede kardeşi olan Osiris'i öldürtüp on dört paçaya
bölerek her bir parçasını ise çeşitli kurban sunaklarına
atığı yazılır. Çatal biçiminde bir kuyruk taşır. Aynı za­
manda bir yiğitlik tanrısıdır. Güneş kayığının uç nokta-
sında mızrağını Re'nin düşmanlarına saplarken gösterilir.
Seth aynı zamanda savaşçı Ramseslerin koruyucusuydu.
Çünkü ona karşı beslenen sempati Ramses il döneminde
başladı. Ramses II, bir tapınağın kapısında kendisini
Seth' in dostu olarak tanıtır. Bu nedenle ;,,�,,,,ı,,,,,�-...:.,,.,_,,,,,�,'.'''

Ramsesler onun kültünü yaydılar. Asya­


lılar Seth'i "Ba' ale, Yunanlılar da "Typ­
hon" ile özdeşleştirirler. Heliopolis tanrı­
lar dokuzlusunun da üyesidir.
Sethnahte: i.ö. 1188-1186 tarihlerinde XX.
Hanedan (İ . Ö . 1188-1075) dönemi Mısır
kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "User­
haure meriamun" dur. Kökeni bilinme­
yen bir kişi olarak bilinir. Haleflerinin
hepsi Ramses adıyla Mısır'ı yönetti. hiyeroglif diliyle adı

3 8 91
A'dan Z'ye MISIR
Sethos: (İ.Ö. 701-689) Mısır kralıdır. (O.R.Gurney'in Hititler
adlı eserinde aynı adla Sethıs 1 hakkında bilgiler bulun­
maktadır. (Bak Sethos 1) Heredots kitabında onun Tanrı
Ptah'ın başrahbi oldu ğunu yazar. Daha sonra da Şaba­
ka' nın yerine geçtiğini belirtir. Savaşçıların mallarına el
koyunca onlar da Sanherib savaşına katılmak istemediler.
Bu nedenle sanatçılar ve tacirleri yanlarına alarak Pelisi­
uma yerleşti. Mitolojik öykülerde anlatıldığına göre, Ptah
geceleyin fareleri Asurluların arasına saldı. Fareler ok ki­
rişlerini kemirdiler. Silahsız kaldıklarını anlayan Asur as­
kerleri kaçmak zorunda kaldılar.
Sethos 1 : Mısır kralıdır. Araştırmacılar Mısır' da Amon rahip­
lerini gözaltına alan ve din devrimi yapan Akhenaton'un
dinsel yöndeki duygusallığı yüzü . ıden Mısır'ın çoğu top­
raklarını elden çıkardığını ileri sürerler. Akhenaton' dan
sonra gelen krallar kaybolan toprakları yeniden kazan­
mak için savaşa girişirler. Bunlardan Sethos I, Kenan ül­
kesine saldırır. Bu saldırıdan sonra bölgede yeni bir dü­
zen kurulur. Sethos 1, İ.Ö.1290 civarında Orontes Nehri'ne
kadar ilerleyip, Kadeş'i kuşatma girişiminde bulunur .
Ancak b u saldırı Hititlerin sert bir şekilde karşılık verme­
sine neden olur. Bu karşı direnişten sonra Hititler ile barış
antlaşması yapılır ve krallığı boyunca Hititlerle barış için­
de yaşar. Sethos'tan sonra Mısır'ın başına geçen Ramses
II'nın hırslı olmasıyla Hititler arasındaki dostluk sona er­
miş, uzun süre devam eden savaşlardan sonra yeniden
barış antlaşmasına bağlanan bir sürece girmiştir.
Seti: (Ya da Sethi) XIX. Hanedan' da Mısır'ın iki kralına veri­
len adı.
Seti I: İ.Ö. 1290-1279 tarihleri arasında XIX. Hanedan (İ.Ö.
1292-1188) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus
adı "Menmaatre" dir. (Bazı kaynaklarda İ .Ö. 1312-1298
olarak ele alınmış) Ramses I'in oğludur. Kenan ülkesi ve
Fenike' de Mısır'ın egemenliğini yeniden kurdu . Lib­
ya' dan gelen istila hareketlerini geri püskürttü. Asi Irma­
ğı' nın önünde yer alan Kadeş Kalesi'nin civarında Hititle-
A'dan Z'ye MISIR �

re karşı önemli bir savaş kazandı. Mısır' ın diğer ülkelere


karşı üstünlüğünü bir kez daha yeniledi. Nübye' deki altın
işletme politikasını ele aldı. Abydos' ta 7 ayrı kutsal bölü­
mü olan bir tapınak yaptırdı. Tapınağın arkasında ölüler
Tanrısı Osiris' in mezar kopyası olarak Seti 1 sahte bir me­
zarı (Kenotaph) yaptırdı. Bu mezar görkemli kabartmalar­
la sü slüydü. Seti I'in normal mezarı krallar vadisinde bu­
lunurken oldukça görkemliydi. İ . Ö IX. yüzyılda mumyası
mezar soyguncuları yüzünden mezarından alınmış Deyr­
ül bahri' de bir başka yere konmuştur. Hyksos kentinde
bir saray kompleksi yaptırır. Bu sarayı daha sonra kültü­
nü geliştirmek istediği Tanrı Seth adına adar. Nedeni de
büyükbabası döneminde Seti I veliaht prensken Seth de
başr<1hipti. Seti I için papirü s metinlerinde "dört tanrı
adını askeri1 ordularına verdi" deniliyor. Bu tanrılar
Amon, Ra, Ptah ve Seth'ti. Annesi Satre için de ıssız çölde
bir mezar yaptırdı. Burası daha sonraları "Kraliçeler vadi­
si" adını aldı. Ölünce yerine oğlu Ramses II geçti.
Seti il: İ . Ö . 1203-1196 tarihlerinde XIX. Hanedan ( İ . Ö . 1292-
1188) döneminde Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise
"Userheprure setepenre" <lir. (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 1210-
1205 olarak ele alınmıştır.) Kral (Merneptah) Mineptah­
Sıptah'i (Merneptah) tahttan indirdi, ve öldürttü. Onun
dul karısı kraliçe Tausert ile evlendi. Kendisinden önce
özellikle Mine-pah-Siptah'ı hahrlatan ve onun tarafından
yaptırılan anıtların tümünü yıktırdı.
Setisiton: (Ya da Thoubon) . Mısır' da bir tanrı. Toprak ve çöl
tanrısı olarak betimlenir. Osiris'in erkek kardeşi Seth'e
Yunanlıların verdiği bir ad.
Setna: "Setna-Khaemwese" olarak da bilinir. Ramses II'nin
çocuklarından biridir. Thot'un büyülerle dolu olduğuna
inanılan kitabını bulmak için babasından Prens Neferkap­
tah' ın mezarında kazı yapma izini istedi. En cesaretli kar­
deşi olan Anhurerau'yu da alarak kazıya başladı. Ölüler
şehrindeki mezarın kazısı sırasında oldukça dramatik 39 1 1
� A'dan Z'ye MISIR

sahneler yaşandı. Bu dramatize olmuş sahneler daha son­


raki yıllarda Mısır mitolojisine de yansıdı.
Sfenks: (Fr. sphinx; lat, sphinx; Yunanca, sphinks) Mitolojik
canavar. Mısır dilinde "kepes ya da kepes-ankh" olarak
geçer. Güneş Tanrısı Harmakhis'i temsil ettiği söylenir .
Mısır mitolojilerinden sonra Yunan mitolojilerindeki öy­
külerde adı geçen masalsı kahraman. İnsan başlı bir aslan
görünümünde olan sfenks önceleri Mısır' da mitolojik bir
nesne olarak düşünüldü. En eski nesne Kefren Pirami­
di'nin doğusunda (İ . Ö . 2500) Nemes başlığını başına ge­
çirmiş Kefren'in kafa görünümünde yatar halde olan bir
aslanın gövdesi olarak bilindi. Halkın inançlarına göre kö­
tü güçlere karşı durabilecek nekropolisin bir koruyucusu
durumundaydı. Paralelinde iyileri koruyan, isyancıları
ürküten bir simge olarak düşünüldü. Yeni imparatorluk
(İ . Ö . 1500) Mısır tanrıları da sfenks biçimi alarak tapınak­
larını korudular. Amon'a adanan Kamak ve Luksor Tapı­
nakları'na giden yolun sol ve sağı koç başlı sfenkslerle
süslenmiştir. İyilik seven ve koruyucu olan Mısır sfenksi
anlayış bakımından Yunanlıların dişi sfenksinden ayrı tu­
tulur. Yunanlılara göre sfenks tanrı tarafından gönderil­
miş bir canavardı. Typhon ile Ekhidna' dan doğan ve
Khrysippe'yi kaçırdıktan sonra cezasız kalan Laios'un
yüzünden Thebaililerden öç almak için gönderildiğine
inanılır. Bu canavar Thebai bölgesinde insanları durdurup
soru sorar, cevap verenleri affeder bilemeyeni ise yutardı.
Ancak bilgeliğiyle ünlü Oidipus canavarla karşılaşıp onu
yendi. Daha sonraki yıllarda Oidipus ile sfenks miti Yu­
nan uygarlığında yaygın bir şekilde işlendi.
Sfenks Stell: Gize' de Mısır sfenksinin bacakları arasındaki
granit stelL Üzerinde İ . Ö . 1425-1408 tarihleri arasında hü­
küm sürmüş Tutmosis IV'ün başından geçenler yazılmış­
tır. Bu yazıda genç prens çölde avlanırken sfenksin ya­
nında uykuya yatar. Sfenks onun rüyasına girer kuma
gömülü heykelini çıkarırsa kral yapacağına dair söz verir.
A'dan Z'ye MISIR llıı-

Amenofis II'nin oğlu olan ve taht varisi olmayan Ameno­


fis IV kral olur olmaz sfenksi kumlardan aydınlığa çıkarır.
Sf-t: Eski Mısır dilinde "Kan dökme, boğazını kesme, kat­
letme" anlamında tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise
"Vurarak kötü davranma, dövme" anlamına gelen "Ze"
sözcüğüdür.
Shaı: Shay, Shaıt adlarıyla da tanınan Mısır tanrıçasıdır. İ yi­
lik seven ve iyilik yapan kader tanrıçası olarak tapınıldı.
Karekter yapısıyla Renenuet ile ikiz olarak düşünüldü.
Thot'un da en iyi yardımcısı olarak anlatılır.
Shay: (Bak Shaı.)
Shaıt: (Bak Shaı.)
Shed: Mısır tanrısıdır. Vahşi çöl hayvanlarının saldırılarına
karşı bir koruma tanrısı olarak anlatılıyor.
Shai: Eski Mısır' da "keder" anlamına gelen bir sözcük.
Shens: Ölen firavunların mezar odalarındaki ön bölümde,
diğer dünyada aç kalmaması için hazır bulundurulan bir
·

çeşit ekmek.
Shenty: Mısır mitolojisinde adı geçen bir başka tanrıça. İnek
tanrıça olarak da ifade edilmiştir.
Shesmu: Ölüler Kitabı'nda adı geçmektedir. Osiris'in infaz­
cısı şeklinde belirtiliyor.
Shu: Nut ve Geb'in babası. Ra ile Hathor'un oğludur. İ nsan
başlı olarak betimlenerek " güneş ışığının kişileştirilme­
sinde" tasvir edilir. Rüzgar ve hava tanrısı olarak tapınıl­
dı. Ra'nın kayığında ölünün ruhuyla birlikte gezintiye çı­
kan bir tanrı olarak bilindi. Tefnut'un ikiz kardeşi olarak
bilinir.
Shunet el-zebib: Mısır Kralı Ha' shemvi tarafından Aby­
dos' ta yaptırılan tören alanı. Yaklaşık 4600 yıllık bir eser­
dir.
Shemhet: İ . Ö . 2611-2603 yıllarında Kral Coserden sonra yö­
netime geçen III. Hanedan kralıdır. Belirsiz bir dönemde
yapılmış olan piramidi nedeni bilinmeyen bir şekilde ta-
mamlanmamıştır. 3931
A'dan Z'ye MISIR
Shetait: "saklı yer" anlamında kullanıldı.
Shesmetet: (Bak Sekhmet.)
Sıcaklık ayları: Eski Mısır' da bir yıl içinde yer alan ikinci
dört ay için " sıcaklık ayları" adı verilmişti. Bu ayların lis­
tesi Keops Piramidi'nde bulundu. Bunar" Pachon, Payni,
Epiphi, Mesori" şeklindeydi.
Si: (Mısır dilindeki 60 sayısının kıpti dilindeki karşılığıdır.)
Henüz hiyerogliflerdeki adı yazılamadı. S. A. Gardıner ve
G. Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının Kıpti dilinden Mısır diline uyarlanışının çalış­
masını yürüttü. Ancak 60 sayısının karşılığı henüz bulu­
namadı.
Siamon: İ . Ö . 978-960 tarihlerinde XXI. Hanedan (İ . Ö . 1075-
945) döneminde Mısır kralıdır. Mısır dilinde Horus adı
"Neçeheperre setepenamun" d ur. (Bazı kaynaklarda İ . Ö .
1000-984 olarak ele alınmıştır) Amenemope' nin halefiydi.
Tanis kökenliydi. Edam prensliğine yaptığı yardımlarla
anıldı. Yahudi Yoav'ın baskılarıyla katliamdan kaçmayı
başaran Edomlu Prens Hadad'ı konuk ederek koruması
altına aldı. Savaşarak "Gezer kalesini" işgal eti. Kral Sü­
leyman ile olan ilişkilerini doruk noktaya getirdi . Siamon
kendi kızlarından biriyle evlendi.
Sibel nam: Yukarı Mısır' da, Komombo civarındaki çöl ile
Nil' in dere yatağında bir yer. Burada "amigdolyen" adlı
çakmaktaşlarından yapılmış kesici aletler bulundu. Bu ye­
re daha sonra bu tür buluntular nedeniyle "Sibilyen" adı
verildi.
Sidi barrani: ("Matruh" yönetim bölgesi.) Mısır' da bir liman.
Libya yakınında bir yer. Ticaret merkezi ve Meteoroloji is­
tasyonudur. Burası 18. 09. 1940 yılında Graziani komuta­
sındaki İ talyanlar tarafından alındı. Aynı yıl yani 8 Aralık
1940 yılında ise Wavel komutasındaki İ ngiliz birliklerinin
eline geçti .
Silsile: (Cebel) Nübye kumtaşından meydana gelen tepelerin
adıdır. Komombo (Asuan eyaleti) . Eski tarihlerde burada
A'dan Z'ye M I S IR ...,.

yaşayanlar nehirin bir kıyısından diğer kıyısına geçmek


için zincirler kullanmışlardı.
Simbilavayn: Mısır' da bir şehir. Aşağı Mısır (Dakahliye ili)
Mansure'nin güneydoğusunda yer alır.
Sin çölü: Kadeş'in güneyinde bir çöl. İbraniler Mısır' dan çı­
karken bu çöl üzerindeki yolu izlediler. Tevrat'ta anlatıl­
dığına bakılırsa İ srailoğulları bu çölde kudret helvası ye­
diler.
Sinadağı: (Ya da Tur-i sina) Yarımadaya adını veren yüksek
ya da uzun olmayan bir kütle. 2641 metrelik tepeler ara­
sında İbranilerin "kanun dağı" olduğunu sandıkları Cebel
Musa yer alır. Cebel Katherina Kilisesi bu dağdadır.
Sinnuris: Yukarı Mısır' da kent. Tarım bölgesi ve ticaret mer­
kezidir. Hurma yetiştirilir.
Sinosefal: (Bak Kinokefal.)
Sinuhe'nin masalı: XVIII. Hanedanlar döneminde sık sık sa­
raya girip çıkan biriydi. (Ammenemmes I'in oğlu olduğu
söylenir.) Onun yaşamı daha sonra Mısır' da masal haline
geldi. Ammenemes I'in ölümünden sonra onun varisi
olan Prens Sesostris I' e karşı yönetim içindekilerin hazır­
ladığı entrikaların içinde kendini gördü . Sesostris I'in kral
olmasını istemedi. Buna istemeyerek karıştığı için korku­
dan Suriye'ye kaçtı. Bedevilerin arasına katılıp bir şeyhin
kızıyla evlendikten sonra o da şeyh oldu. Yaşlandıktan
sonra Mısır'ı görme özlemi tuttu. Babasının yerine geçen
Sesostris 1 onu Mısır' a çağırdı. Mısır' a geri döndüğünde
onun onuruna inanılmaz törenler yapıldı. Ve ölünceye
kadar da krallar gibi yaşadı. Onun yaşamı bir katip tara­
fından masal olarak yazıldı. Daha sonraki yıllarda da Mı­
sır halkı içinde çok ilgi gören bir masal oldu. Onun hika­
yesi Mısır edebiyatını temsil eden en iyi eserdir.
Siptah: İ . Ö . 1196-1190 tarihlerinde XIX. Hanedan (İ . Ö . 1292-
1 188) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı
" Ahenre Setepenre" dir. Hakkında yeterli belge buluna-
mamıştır. 3951
A'dan Z'ye MISIR

Sirius kültürü: Mu kıtasından Mısır' a yayıldığı tahmin edi­


len "kozmik kültür" . Konuyla ilgili bulunan tabletlerdeki
çevirileri yapan James Churchward, bu kozmik kültürle
ilgili yoğun çalışmalar yaptı. İ nisiyeciler tarafından hazır­
lanmış bir öğreti olduğu söylenir. Bu öğreti sisteminde
tek tanrılı din inancı vardı. Bu kültür önce Mu kıtasında
yayıldı oradan da Atlantis'e geçti. Atlantis'ten de Mısır'a
yayıldı.
Sistrum: Tanrı Hathor' a adanmış kutsal bir müzik aleti. Su
sesi çıkaran bir tür çıngırak. Müzik aletinin baş tarafı
Hathor' un kafası biçiminde yapılırdı.
Sitatoriunet: Mısırlı bir prens. Senvosret il döneminde ya­
şamış olabileceği tahmin ediliyor. Onun adına El­
Lahun' da bir piramit yaptırıldı. Piramit şeklindeki meza­
rında son derece değerli eşyalar bulunmuştur.
Sitmerhut: Amenemhat II'nin kızlarından biridir. Mastabası
Dahsur' da babasıyla Senvosret IIl'ün yaphrdığı piramidin
bahçesindedir.
Stela: Üzerinde rölyefler ve resimlerin bulunduğu taş ya da
tahta levhalar. Önemli kişilerin anısına yaptırılan bu lev­
halar tapınaklara konurdu. Mezarlara konulanlar da süs­
lemeler için önemli bir yer tutardı.
Siyah piramit: Amenemhat III' ün Dahşur' daki piramidi.
Smam: Sekhet-Aaru'nun üçüncü bölgesinde adı geçen kutsal
bir göl .
Skarbe: (Fr. scarbee, İng; scarabı, Lat; Scarebus) Mısır çölle­
rinde yaşayan bir böcek türü. Hamam böceği cinsinden
bir böcek türü olduğu kanıtlandı. Firavunların saygı duy­
duğu bir böcekti. Firavunların bu böceğe saygı duymala­
rının nedeni ise henüz bilinmiyor. Ancak çoğu firavun
mezarında bu böceği temsilen sert mermerlerden yapıl­
mış küçük semboller bulunmuştur. Türkçede karşılığı ise,
" bok böceği" dir.
Smetti: Ölüler Kitabı'nda Aritler ve Pilonlar katında nöbet
1396 bekleyenlere verilen bir ad.
A'dan Z'ye M IS IR �

Smendes: ( İ . Ö . İ . Ö .75-1044) XXI. Hanedan dönemi Mısır kra­


lı. Mısır dilinde Horus adı " Heheperre setepenre" dir.
(Bazı kaynaklarda İ . Ö. 1085-1054 tarihi olarak ele alınmış).
İ ki Mısır'ın da tacını birden takan kökeni belli olmayan .
bir kraldır. Ancak krallık içinde evli olduğu için akrabalık
derecesi yüksekti. Döneminde Kuş eyaleti sorumlusu He­
riher'in yerine Pianhi'yi atadı. Tanis kentinde hüküm
sürdü. Güney Mısır'ı rahip Herihor, kuzey Mısır'ı da o
yönetiyordu. Prenses Tentamon ile evliydi. Tanis' e hakim
olarak bilinen Seth kültü yerine Aman, Mut ve Honsu
kültünü soktu. Mezarı hala bulunamadı.
Snefru: (İ . Ö . 2600-2571) iV. Hanedanın kurucu kralıdır.
(Adı Snofru, Paharano snofro olarak da kayıtlara iş­
lendi.) (Dönemini İ . Ö. 2575-2551 ya da İ . Ö . 2571-2548
olabileceği şeklinde ele alanlar da var.) Keops' un ba­
basıdır. İ lk defa vezirlik makamını o kurdu. Nüb- · �

ye'ye bir askeri sefer yaptı. Toprağını genişletti. Ba­


kır madenlerini faaliyete geçirdi. Sedir ağacı yetiş­
tirmek için Byblos' a 40 gemiden oluşan bir deniz fi­
losu gönderdi. 3 Piramit yaptırdı. Bu piramitlerden
biri Meydum' da diğer ikisi de Dahşur' dadır. Oğlu, Kral
Prens Kanofer yönetiminde yaptırdığı "eğik piramit" Snefru 'nun
ile "kızıl piramit" geometrik yönden ilgi ile araştırı­ hiyeroglıj
lıyor. Mısır' da tam bir hükümet kurdu. Sınırların uazıula adı.
güvencesini otoritesini kullanarak çözdü.
Sobek: (Yun adı. Suchos) Mısır' da bir Tanrı. (Bak Sebek.)
Sobekhotepl: (Sebekhotep ya da Sebehotbe olarak da bili­
nir.) İ .Ö . 1759-1630 tarihlerinde XIII. Hanedan dönemi
Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Haanhre" dir.
Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Sobekhtep il: (Sebekhotep ya da Sebehotbe olarak da bili­
nir.) İ . Ö . 1759-1630 tarihlerinde İ kinci Ara Dönem XIII.
Hanedan dönemi, Mısır kralıdır. Mısır dilindeki adı" Se-
hemre-hutaui" dir. 397 j
-1111 A'dan Z'ye MISIR
Sobekhotep III: (Sebekhotep ya da Sebehotbe olarak da bili­
nir.) İ kinci Ara dönem olarak bilinen İ . Ö . 1759-1630 tarih­
leri arasında Kral U gaf tarafından kurlan XIII. Hanedanın
Mısır kralı. (İ . Ö . 1720 civarı) Horus adı "Tanrı Sobek razı
olsun" anlamında "Sehemre-seuactaui" şeklindeydi. Tebli
olan bu kral El-lit'te oturuyordu. Ancak Tanrı Month adı­
na yapılan şenliklere katılmak için Teb'e gelirdi. Onların
zayıflığı yüzünden Mısır' a gelen göçebelerden krallar
oluştu.
S obekhotep iV: Sebekhotep iV olarak da bilinir. İ . Ö . 1694-
İ . Ö . 1685 tarihlerinde XIII. Hanedan ( İ . Ö . 1759- İ . Ö . 1630)
dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Hane­
ferre" dir. Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Sobeknofru: İ . Ö . 1763-1759 tarihlerinde XII. Hanedan dö­
nemi Mısır krallık koltuğunda ilk kadın firavun. Kardeşi
Amenemhat iV ölünce yerine krallık ünvanıyla koltuğa
oturdu. Dört yıl ülkeyi yönetti. Çalışmaları somut izler bı­
raktı.
S obh: Eski Mısır dilinde Cüzzam" anlamında tanımlandı.
il

Maya dilinde karşılığı ise "Kasık lenf bezi iltihabı" anla­


mına gelen "Zob" sözcüğüdür.
Sons-of-Horus: Horus'un dört oğluna verilen ad. Çocukların
adları ise; Duamutef, Şans, Amsit ve Kebechsenef' dir.
Bunlar mumyalama sırasında ölünün iç organlarını kano­
bos kaplarına koyarak koruma altında tutarlardı. Ayrıca
yeraltı dünyasında ölünün seyahatinde eşlik ederler.
Sothis: Sopdet adıyla da tapınılan Mısır tanrıçasıdır. Siriyus
(Köpek yıldızı) yıldızının tanrıçası olarak tapınıldı. Bu
yıldızın sellerin habercisi olduğu anlatılır. Takvim. ve ta­
kımyıldızların hareketleriyle de ilgilendiği ifa de ediliyor.
Sopdet: (Bak Sothis.)
Sopd: (Bak Septu.)
Sopdu: (Bak Septu.)
Sopedu: (Bak Septu.)
Sochet: (Bak Sebek.)
A'dan Z'ye MISIR ..,_

Sohag: (Ya da Suhac) Mısır' da kent. Yakınlarında tarihi özel­


likleri olan " Deyrül-ebyad, Deyrül Ahmet" adlı kıptı ma­
nastırları bulunur.
Soi: Eski Mısır dilinde "Genital oganlar" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde karşılığı ise " Rahim" anlamına gelen
" Zoyen" sözcüğüdür.
Sokar: V. Hanedan' dan (İ . Ö . 2487-2348) Memfis ve Aby­
dos'ta tapınılan bir tanrıydı. (Bak Seker.)
Sokaris: Menfis'te tapınılan ölüler tanrısıdır. Önceleri Mısır
tanrısı Ptah ve daha sonra ise Osiris ile bir tutuldu . Mo­
dern mezar komplekslerin bulunduğu Sakara'nın adı So­
karis'ten gelir. Mumyalanmış bir doğan şeklinde betim­
lendi.
Sokarıs: (Bak Seker.)
Soker: (Bak Seker.)
Sokharis: Osiris dininde " güneş kayığı" na verilen bir ad.
Yargılamada iyi görülen ruh bu kayıkla gökyüzünde yü­
zü tanrılara dönük ayakta gezdirilirdi .
Soleb tapınağı: XVIII. Hanedan dönemi Mısır Kralı Ameno­
fis III' ün üçüncü çağlayanın kuzeyinde yaptırdığı bir ta­
pınak. Bu tapınakta Aman' a tapınılırdı.
Sothis: (Ya da Sohio, Sothiaque) Eski Mısır' da Sirius yıldızı­
na verilen ad . Mısır'ın astronomi kronolojisinde önemli
bir yeri olan bu yıldız bir kısım halk tarafından tanrılaştı­
rılmıştı. Nil suyunun kabarmasıyla birlikte gökte beliren
bu yıldız kutsal sayıldı. Eski astronomide 1460 yıllık bir
dönemi işaretler. (1461 bazı kaynaklarda 1460 olarak ele
alınmış) İ ngiliz dilindeki karşılığı ise burçlar kuşağı an­
lamına gelen "Zodyak" tır.
Sothis dönemi: (Yun. Sothiakos-Sothister) Eski Mısır' da
gökbilimi takvimine dayanılarak 365 günlük dönem. Yıl­
lık bir dönemi işaretler.
Speos: (Yun. Yeraltı mağarası anlamında sözcük.) Antik Mı-
sır tarihinde yeraltı tapınak ve mezarlarına verilen ad. 399 1
-1111 A'dan Z'ye MISIR
S opdu: Mısır' da bir tanrı. Aşağı Mısır' da 20 Nomus bölge­
sindeki "Per-sopdu" kentinde tapınıldı. Nektanebo I tara­
fından kendisine mükemmel bir türbe yaptırıldı.
Sphınx: Yunanlılarda Harmakhisle eş değerde görülen,, ka­
natlı bir aslan şeklinde betimlenen Mısır tanrıçasıdır.
Strabon: (İ .S. 27 civarı) Yunanlı bilim adamı ve coğrafyacı.
18. eserini Mısır hakkında hazırladı. Mısır ile ilgili ele al­
dığı coğrafi bilgiler bu gün bile ilgiyle karşılanmaktadır.
Strategos: (Lat. sözcük.) Eski Mısır' da Ptolemaioslar ve Ro­
malılar döneminde askeri ve sivil yönetimin başkanı. Yu­
nanlılar tarafından da bu ad kullanıldı. Bizans İ mparator­
luğunun yönetiminde ise bu adın yerine general" kulla­
/1

nıldı.
Su: (Bak Shu.)
Sua: Eski Mısır dilinde "Rahibe" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise uBakire" anlamına gelen "Zuhuy"
1
1 sözcüğüdür.
Suchos: (Bak $ebek.)
Sudan dilleri: Etyopya' dan Çad' a, Mısır' ın güneyinden
Uganda'ya ve Tanzanya'nın kuzeyine kadar yayılan Afri­
ka dilleri gurubundandır.
Sunak: Sunmaktan; sun-ak" . Tapınaklarda kurban kesmek
/1

için kullanılan yüksek taş. Bu taşın etrafına tütsülerle tö­


renler yapılırdı. Bu törenlerin eski dönemlerinde özellikle
köleler kurban edilirdi. Mısır' da sunaklar aynı zamanda
"içki masaları" olarak kullanılır. Bu masaların üzerlerinde
vazolar, ekmek sepetleri, meyve, sebze vs. bırakılırdı. Kö­
le kurbanlarının inanılmaz vahşiliği Güney Amerika uy­
garlıklarından olan Mayalar, Aztekler ve İnkalar' da görü­
lür.
Suneh: Abydos' ta Mısır Kralı Ha'shemvi tarafından yaptırı­
lan üç katlı bir depo. Bir hektar alan üzerine kurulmuştur.
Surid: Tufandan önce Mısır' da yaşamış bir kral olduğu söy­
lenir. Döneminde iki büyük piramit yaptırıldı. Bu pira­
1 4 00 mitlerde rahiplerin gözetimi altında bilim ile ilgili bazı
A'dan Z'ye MISIR �

sırların gizlenmiş olabileceği tahmin ediliyor. Arap tarihçi


Mesudi'nin anlattığına bakılırsa bu piramitlerde matema­
tik, fizik, tıp ve kozmolojiyle ilgili bilgilerin saklanmış
olabiler:-eği açıklanıyor.
Sünnet: Önceleri sünnet Mısır' da yapılıyordu. Mısırlıların
köleleri sünnet ettiklerine dair belgeleri tapınak duvarla­
rında göstermişlerdi. Aynı dönemlerde Mezopotamya
bölgesinde de uygulanmış olduğu ahmin edilmektedir.
Sünnet erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da yapılırdı.
Kadınlarla ilgili sünnet Eski Arap kentleri, Avusturalya
ve Afrika' daki yerli kabilelerde görülür. Frigyalılar tara­
fından da sünnet uygulanmıştır. Daha sonraları özellikle
Müslümanların vazgeçemediği bi" sembol haline dönüş­
müştür.
Süveyş: Mısır' da bir kent. Süveyş Körfezi kıyısında yer alır.
Bu kent tarih boyunca Mısır ile Kızıldeniz arasında önem­
li bir köprü olmuştur. Kahire'ye kara ve demiryolu ile
bağlantılıdır.
Süveyş Kanalı: Doğu Akdeniz ile Kızıldeniz arasında bağ­
lantı görevi üstlendi. Mısır topraklarındadır. Kanal coğra­
fik olarak düz bir konuma sahiptir. Acıgöller, timsah gö­
lünün kapladığı alanlardan beslendi . 1859-1869 yıllarında
Fransız Ferdinand de Lesseps yönetiminde yeniden ya­
pıldı. 1956 yılında da Mısır'ın resmi su kanalı oldu. 1989
yılında kanalın genişlemesi tamamlandı. Genişliği 190
km, derinliği ise 20 metre civarındadır. Kanal ilk yapıldığı
dönemlerde 161 km. idi, 1989 yılındaki genişleme çalış­
ması sonucu 195 km'ye uzatıldı. Demiryolu kanal boyun­
ca ilerler. 1981 yılında kanalın altında karayolu tüneli
açıldı. Kanal fikri ilk defa İ . Ö . 600 civarında Firavun Neho
tarafından gerçekleştirilerek yapımına başlatıldı. İ . Ö . III.
yüzyılda Ptolemaioslar döneminde yapımı tamamlandı.
XIX. yüzyılda ise yeniden projelendirildi. 40 l j
.._ A 'd a n Z'ye M I SIR

Süveyş kıstağı: Mısır' da Kuzeydoğu Afrika'yı Batı Asya' ya


bağlayan toprak şeridi. 1869 yılından bu güne kadar Ak­
deniz ile Hint Okyanusu arasındaki bağlantıyı sağlar.
Süveyş Körfezi: Kızıldeniz'in kuzeyinde biten iki körfezden
biri. Mısır'ın Afrika bölümünü Sina' dan ayırır. 56 km . ge­
nişlik ve 302 km. uzunluktadır.
Sx: Eski Mısır dilinde "Kapama, önünü kesme" anlamında
tanımlandı. Sözcüğün Maya dilinde "Değeneklerle önünü
kapama" anlamına gelen " Zub" "olarak incelendi.
Syene: Mısır dilindeki " suanit" ya da "sueni" nin Yunanca
karşılığıdır. Eski Mısır' da Teb' de bir şehir. Firavunlar dö­
neminde önemli bir karakol haline geldi . Yakınında "sye­
nit" adındaki pembe granit taş ocakları işletildi.
Syrinks: (Lat. syrinx, Yun. syrigks) Eski yunan dilinde Tanrı
Pan'ın flütüne verilen ad. Yontulmuş saz, flüt anlamında­
dır. Ayrıca Yunanlılar arasında Teb' deki kralların yeraltı
mezarlarına verilen ad.

ş
Şabaka: İ . Ö . 712-698 tarihlerinde XXL Hanedan (1.0. 712-
664) dönemi Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı "Ne­
ferkare" dir. (Şabako olarak da bilinir.) "Etyopya" hane­
danından bir kral olarak Sais Hanedanına son verdi. Mı­
sır' da hüküm sürdü. (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 716-701 ola­
rak ele alınmış.). Ağabeyi Piankhi'nin başlattığı işleri de­
vam ettirdi . Krallığı Aman rahiplerinden kurtardı. Hara­
be halindeki Mısır tapınaklarının onarımını üstlendi . Teb
dışınd a da bazı yerlerde tapınaklar yaptırdı.
Şabataka: (Şabata olarak da yazıldı ğ ı görülür.) Şabaka'nm
__

oğlu. XXV. Hanedanın 3. kralı (LO. 701-689) . Sanherib


komu tasındaki Asur askerlerini durdu rmak için Pi­
1 40 2 ankhi'nin oğlu Taharka komutasında bir orduyu Filistin'e
A'dan Z'ye MISIR .,..

gönderdi. Ancak Mısır askerleri bozguna uğradılar. Şaba­


ta Asur ordusunun peşini bırakmadı. Pelusium önlerinde
bozguna uğrattı. Daha sonra krallığı Amon rahiplerinin
etkisinde kurtardı. Yeğeni Taharka tarafından öldürüldü.
Şapenupet: Teb'da Amon'a tapan ve onun kültünün yaygın­
laşmasında etkili olan üç firavun tarafından görevlendiri­
len kutsal tapınıcılara verilen ortak ad.
Şapenupet 1: Ya da Şepenupet. XXIII. Hanedan döneminde
İ . Ö. 754 civarında Kral Osorkon III Teb' deki büyük Amon
rahipliğini oğluna, "kutsal tapıcı" ünvanını da kızı Şape­
nupet I' e verdi. Kralın uygulamalarından rahatsız olan
diğer Amon rahipleri başkaldırmaya ön ayak oldu . Aynı
zamanda da Amon Krallığı' nın tehlikeli bir döneme gir­
mesini sağladı. Piankhi yönetiminde Etyopyalılar İ . Ö . 751
civarında Teb'i kuşatıp, egemenlikleri altına aldılar. XXV.
Hanedanı kurdular. Kuşatmayı yapan Piankhi baskı ku­
rarak kız kardeşi Amenardis' in Şapenupet 1 tarafından
evlat edinmesini sağladı. Böylece Amenardis'in yerini
kralın öz kız kardeşi Şapenupet il aldı. Önce Etyopya ha­
nedanlığına bağlı çalıştı. Daha sonra İ . Ö . 663'te Psamtik 1
ile XXVI. Hanedanı paylaşmak zorunda kaldı. Onun kızı
Nitokris'i evlat edindi. Nitokris, Şapenupet III adıyla Şa­
penupet ll'nin yerini aldı. "kutsal tapınıcı" oldu. Ancak
sonraki yıllarda Persler Teb'i işgal ettiler.
Şapenupet il: Ya da Şepenupet il. XXVI. Hanedan dönemi
Mısır kralı Psamtek 1 döneminde Teb' de "Tanrıların zev­
cesi" olarak yönetim yaptı. Ölünceye kadar Teb hüküm­
darı olarak kaldı. Psamtek I'i evlatlığa kabul ederek halefi
yaptı. Nitokris ise Şepenupet III olarak tarihe geçti.
Şapenupet ili: (Bak Nitokris.)
Şapsesre: İ . Ö . 725-718 tarihlerinde XXIV. Hanedan dönemi
Mısır Kralı Tefnaht'ın Manheton listesinde Mısır dilindeki
adı. (Bak Tefnaht.)
Şarm-el şeyh: Mısır' a ait Sina yarımadasında kaleyle çevrili
yer. 1956/ 1967/ 1973 tarihlerindeki Arap- İ srail savaşla-
rında İ srail'in lehine stratejik bir yer oldu. 4 0 31
� A'dan Z'ye MISIR

Şebitku: İ . Ö . 698-690 tarihlerinde XXV. Hanedan dönemi


Mısır kralıdır. Mısır dilindeki adı " Cedkaure" dir.
Şepseskaf: İ . Ö . 2491-2487 tarihlerinde IV. Hanedan (İ . Ö.
2600-2487) dönemi Mısır kralıdır. Hakkında yeterli bilgi
bulunmamaktadır. Ancak büyük bir ihtimalle Mikeri­
nos' tan sonra tahta geçmiş olabileceği söylenir.
Şasu: Mısır' da yeni imparatorluk döneminde Suriye çölle­
rinde yağma yapan bedevilere verilen ad.
Şeşi: İ . Ö . 1630-İ . Ö . 1522 tarihlerinde XV-XVI. Hayksos hane­
danından Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı
"Maaibre" dır. Hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Şeşonk: Libya asıllı (XXII-XXIII) hanedanlar döneminde 5.
Mısır hükümdarının adı. Ramses III'ün hükümdarlığın­
dan sonra Libyalı oldukları söylenen Maşauaşlar Nil' e
yerleştiler. Mısır ordusuna paralı asker yetiştirdiler. Bun­
ların liderleri çok ünlü oldu. Krallık kurmaya başladılar.
Şeşonk 1: Ya da Şoşenk I. İ . Ö . 945-924 tarihlerinde XXII. Ha­
nedan ( İ . Ö . 945-715) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki
Horus adı "Hecheperre Setepenre" dir. (Bazı kaynaklarda
bu tarih İ . Ö . 950-925 olarak ele alınmış) Psu­
sennes II'nin ölümüyle iktidarı ele geçirdi .
Kraliyetten bir prensesi oğlu Osorkon'la ev­
lendirmeyi başardı. Libya kökenli bir ailenin
oğludur. XXII. hanedanı başlattı. Dönemin­
de Mısır, Libyalı hanedanların etkisine gir­
di. Bubastis'i başkent ilan edip Teb' e yürü­
dü. Oğlu İ puti'yi Amon'un başrahibi olarak
Teb' e gönderdi . Döneminde Libya kraliyet
sarayının bir vekilliğini kurdurarak başına
Kral Şeşonk I'in
hiyeroglif diliyle adı.
da Prens Nemrut'u getirir. (Tıpkı şimdiki
konsolosluklar gibi) . Onun üzerine diğer
Amon rahipleri Napata'ya göç ettiler. Kral Süleyman'ın
ölümünden sonra meydana gelen siyası bunalımdan fay­
1 404 dalanarak Kudüs'e saldırdı. Kenti ele geçirdi. Yağmaladı.
A'dan Z'ye M I S IR �

Fenike' de büyük saygınlık kazandı. Bütün kervan yolları-


nı denetimine aldı.
Şeşonk il: (İ . Ö . 847 civarı) XXII. Hanedan dönemi Mısır kra­
lı. Osorkon II'nin oğlu. Önce başkent Teb'de Amon baş
rahibi, daha sonra da babasının arzusu üzerine iktidarın
varisi olarak ortak çalışmaya başladı. Ancak kadersiz bir
şekilde babasından önce öldü. Hakkında yeterli belgeler
bulunamadı.
Şeşonk III:( İ . Ö . 825-773 tarihlerinde XXII. Hanedan dönemi
Libya kökenli Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı
"Usermaatre setepenre" dir. (Bu tarih bazı kaynaklarda
İ . Ö. 847-772 şeklinde ele alınmış.) Saltanatı uzun sürdü.
Ekonominin kötü gidişatı ve Teb'deki Amon rahiplerinin
tutumları yüzünden yönetimi zayıfladı. Saltanatı sırasın­
da XXIII. Hanedanı kuran ve aniden ortaya çıkan Pedu­
bastis en büyük rakibi oldu. Pedubastisle beraber İ . Ö.
730'kadar hükümdarlığı ortak kullanmak zorunda kaldı.
Şeşonk iV: İ . Ö . 767-730 tariherinde XXII. Hanedan dönemi
Libya kökenli Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise"
Aaheperre setepenre" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö.
763-757 şeklinde ele alınmış.)
Şeşonk V: İ . Ö . 793-787 tarihleride XXIII. Hanedan dönemi
( İ . Ö . 818-715) Libya kökenli Mısır kralı. Mısır dilindeki
Horus adı "Usermaatre meryamun" dur. (Bazı kaynaklar­
da İ . Ö . 767-730 şeklinde ele alınmış) Şeşonk IV ile çağdaş
olarak otoritesiz, birbirlerine karşı rakip iki kraldı. Şeşonk
V, XXII. Hanedan döneminde Sais Prensi Tefnakht tara­
fından tahttan indirildi.
Şepeskaf: (İ . Ö . 2491-2487) Mısır kralı. Mezar yapımında 150
yıllık geleneği yıkarak Sakkara' da piramit olarak değil de
tepesi yuvarlatılmış bir mastaba yaptırdı. V. Hanedan
kralıdır. Annesi ve aynı zamanda kızkardeşi Kentkaus'un
oğludur. Babası bilinmiyor.
Şeta: Nil Deltası'nda Menzele Gölü'nün batısında bir kent.
<1111 A'dan Z'ye M I S IR

Şibin el-kom: Mısır' da kent. Menufiye ilinin merkezi. Tarım


bölgesidir.
Şoşenk: (Bak Şeşonk.)
Şu: Ra ile Hathor'un oğludur. Mısır' da hava tanrısı. Heli­
opolis'te kız kardeşi ve aynı zamanda eşi Tefnut ile birlik­
te Amon kültünde tapınılan ilk çift oldu. Mısır mitoloji­
sinde Geb (yer) ve Nut (gök) tanrıların aralarında önemli
bir yer tutarak birbirlerinden ayrılmalarını sağladı. Bu
nedenle yer ve gök birbirlerinden uzaktalar. Hayatı, solu­
ğu ve aydınlığı temsil eder. Leontopolis'te (Tel ülmu­
kadem) tapınıldı. Onu temsil eden sembollerden kutsal
hayvan aslandı.
Şu'nun direği: Ölüler Kitabı'nda Maat'in salonunun girişin­
de Osiris'i koruduğuna inanılan bekçiye verilen ad.
Şuroy: XVIII. Hanedan döneminde bir memur. Tebli soylu­
lardandı. Mezarı krallar vadisinin güneyinde bulundu.
Mezar duvarında günlük yaşam ile ilgili sahneler göste­
rildi.

Ta: Eski Mısır dilinde "Baba" anlamında tanımlandı. Sözcü­


ğün Maya dilinde "baba" anlamına gelen " tat" "olarak in­
celendi.
Taç: Eski Mısır' da kral ve tanrıların simgesi. Aşağı Mlsır ile
Yukarı Mısır'ın taçları ayrı renklerdeydi (Yukarı Mısır be­
yaz/ Aşağı Mısır kırmızı) . Krallar, halka karşı güçlerini
göstermek için bazen her iki tacı da üst üste takarlardı.
Tanrıların taçları ise ayrı bir şekildeydi . Osiris'in atef tacı
beyazdır. İ ki tüy ve iki kosrac ile süslüdür. Amon iki bü­
yük devekuşu tüyü kullanırken İ sis de kutsal ineğin boy­
1406 nuzlarını ve ortasında bir güneş diski takardı.
A'dan Z'ye MISIR �

Tadukhepa: Mitanni Kralı Tuşratta'nın kızıdır. XVIII. Hane­


dan dönemi Mısır kralı Amenofis III ile evlendi.
Taharka: İ . Ö . 690-664 tarihinde XXV. Hanedan
(İ . Ö . 712-664) dönemi Mısır kralıdır. Mısır di­
lindeki Horus adı "Huneferteme" dir. (Bazı
kaynaklarda İ . Ö . 689-663 olarak ele alınmış­
tır.) Piankhi'nin oğludur. Kardeşi Şa­
bataka' dan sonra hükümdar oldu. Döne­
minde hiç beklenmedik bir olay olur . Nil su­
ları on metreye kadar yükselerek seller mey-
dana gelir. Ekonomik yönden sıkıntılar içine Kral Taharka'nın lıiye-
düşer. Ekonomisi zayıf dü şüp bir de Filistin roglıf yazıyla adı.
hanedanl arını desteklediği için Asarhaddon
yönetimindeki Asurluların saldırılarına uğradı. Asurlular
Sanherib' den sonra Memfis'i kuşatarak yağmaladılar.
Daha sonra da Asurbanipal Teb'ı kuşatıp yakıp, yıktı. Bu
saldırılardan sonra Taharka güneye çekildi. İ kinci Asur
saldırısında Asarhaddon öldürülür. İ . Ö . 664' de Taharka
ölünce yerine Tantamani (Tanutamon) geçer.
Tahta: Mısır' da bir kent. Tarım bölgesidir. Bu kentte buğday,
pamuk ve darı yetiştirilir.
Tahutı: (Bak Thoth.)
Ta-ret: " ayakları ateş çıkaran" anlamındadır. Maat'in salo­
nunda görevli 42 tanrıdan biri olduğu söylenir.
Tasa: Siyah renkte, üzerinde beyaz çizgilerle geometrik de­
senlerin işlendiği eski Mısır sanatının çanak, çömlek ör­
nekleri. Bu çanak ve çömlekler ateşte iyi pişirilmeden ha­
zırlanırdı.
Takai: Eski Mısır dilinde "Yapıştırıcı, tutkal" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde "Tutkal" anlamına gelen "Tatak"
"sözcüğüdür.
Takelot: XXII-XXIII. Hanedan döneminde Libya kökenli üç
firavunun ortak adı. 4 0 71
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Takelot 1: İ . Ö . 889-874 tarihlerinde XXII. Hanedan ( İ . Ö . 945-


715) dönemi Mısır kralı. (Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö .
893-870 şeklinde ele alınmış)
Takelot il: İ . Ö . 850-825 tarihlerinde XXII. Hanedan dönemi
Mısır kralı. Mısır dilindeki Horus adı ise " Hechheperre
setepenre" dir (Bazı kaynaklarda bu tarih İ . Ö . 847-823 şek­
linde ele alınmış) Takolet I'in oğludur. Babasıyla uzun yıl­
lar birlikte çalışarak krallık yaptı. Babası öldükten sonra
ülkenin her tarafından ona kral gözüyle bakıldı. Döne­
minde Mısır'ın yoksul bölgesi olarak bilinen "Kees" böl­
gesinde ayaklanmalar çıktı. Velihat Osorkon Teb'e yüksek
rahip olarak gönderilir ve düzeni sağlar. Siyasal rakipler
cezalandırılır. Kardeşi Bakenbah'ı Herakleopolis'in prens­
liğine getirir. İ ç ayaklanmaları fırsat bilen akrabası Harsi­
esse il Tahta rakip olur. Öldükten sonra velihatı Osorkon
değil, kökeni belli olmayan Şoşenk III geçer.
Takelot 111: İ . Ö . 764-757 tarihlerinde XXIII. Hanedan dönemi
Mısır kralı. Mısır dilindeki adı "Usermaatre Setepena­
mun" dur. Osorkon IIl'ün oğludur. Babasının ölümünden
sonra kral olmak istemişse de Teb prensleri buna fırsat
vermezler. Bu prensler krallık ünvanını başka kimselerle
paylaşmak istemezler. Bu nedenle Yukarı Mısır parçala­
narak birkaç krallığa bölünür. Babası hayattayken, "Tan­
rının zevcesi" olarak bilinen Şapenupet için Kamak tapı­
nağının doğusunda Küçük bir Osiris Tapınağı'mn süsle­
mesini yapar.
Tam: Eski Mısır dilinde " Altın" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise " Asa" anlamına gelen "Tam" "sözcü­
ğüdür.
Tanis: (Cani'nın Yunanca yazılışı. Ya da Canet.) Tevrat'ta
Zoan olarak bilinir. Aşağı Mısır' da bir kent. Nil Nehri'nin
Tanis kolu civarında kuruldu. Bu kentin İ . Ö . 1730 yılında
XII. hanedanların görevlerinin bitiminden sonra kuruldu-
ğu bilinir. Hyksoslar döneminde gelişti. İ . Ö . 1580 yılında
1 4 08 Hyksosların yenilmelerinden sonra kent yakılıp, yıkıldı.
A'dan Z'ye M I S IR .,..
XIX. Hanedanlar döneminde ise parlak dönemini yaşadı.
Araştırmacılar, Ramses Il'nin kurduğu " Pi-Ramses"i bu
kente taşıdığını söylerler. XXI. Hanedan prensleri Tanis
kökenliydiler. XXI. ve XXIII. Hanedanlara başkent oldu.
Saitler döneminde de parlak bir yaşam sergiledikten son­
ra önemini yitirdi. Keten bezi yetiştirilen bu kent dokuma
sanayinde iyi bir durumdadır. Mısır'ın en büyük arkeolo­
jik kazı şantiyeleri bu kentte kuruldu. Burada Ramses il
dahil birçok firavuna ait buluntu elde edildi. Başta Amon
Tapınağı olmak üzere birçok tapınak ortaya çıkarıldı. Me­
zarlar arasında XXI. ve XXII. Hanedan kralların "hypo­
geum"ları da yer aldı. P. Montet'in bulduğu Psusennes
I'in mezarı Şeşonk II'nin gümüş tabutu oldukça anlamlı
düşüncelere götürür insanı.
Tanis kolu: Nil'in ikinci kolu. Pelusium kolunun da bir dalı­
dır.
Tanrının babası: Va' eb rahiplerinden "saflar" anlamında
yüksek olarak bilinen kişiliklere sahiptirler. Ancak pey­
gamberlik konumunun altında görülürler. Yeni krallık
döneminde tapınak rahiplerine verilen bir ad . Yani
Amon'un tanrı babası gibidir.
Tanta: Mısır' da bir kent. Ganbiye ilinin merkezi. Deltanın ka­
labalık kentlerinden biridir. İslam bilginlerinden Ahmet
el-Bedevi'nin mezarı bu kentedir. Ayrıca petrol yönünden
zengin bir yerdir.
Tantamam: (Bak Tanutamon.)
Tanrıça: Tanrı kökünden oluşmuş bir isimlendirme, lakap.
Mitolojide dişi tanrılara verilen bir unvandır. Yüksek d ü­
zeydeki tanrılar arasında yer aldıkları zaman büyük tan­
rıça olarak saygın bir yer tutarlar. Ana tanrıça olarak be­
timlenenlerin doğurganlık ve verimlilik tanrıçası şeklinde
tapınıldığı görülür. Bunlar arasında önemli yer tutanlar
İsis, Rea, Kybele ve Demeter ğibi tanrıçalar gösterilir.
Tanutamon:(İ . Ö . 664-656 tarihlerinde XXV. Hanedan Mısır
kralı. Mısır dilindeki adı "Bakare" dir. (Bazı kaynaklarda 4 091
� A'dan Z'ye MISIR
bu tarih İ.Ö. 663-656 olarak ele alınmış) Sudan kökenli.
Taharka'nın yeğenidir. Onun ölümünden sonra tahta geç­
ti. Tanutamon, Asurluların egemenliğinden kurtulmak
için çok uğraşıp, savaşmak istedi. Ancak Teb prenslerinin
direnişleriyle karşılaştı. Başlarında da Nekto 1 vardı. Nek­
to 1 bu savaşta ölür. Oğlu Psamtek 1 ise Asurlulara sığınır.
Kendisi de Güneydeki "Kuş" eyaletine yerleşir.
Tapınak: Tanrıya ibadet için yapılan yapı. (Tapınmaktan
"tapın-ak" olarak gelir) Mısır' da tapınaklar genellikle gö­
rünen dünya ile tanrısallığın buluşma yeri olarak değer­
lendirildi. Tanrı tapınakları, güneş tapınakları ve cenaze
tapınakları olarak üç değişik anlamda tapınaklar yapıldı.
Her biri kendi konumunda kutsal görevler yaptı.
Tarikheuein: Yunanca bir sözcüktür. Yunan dilinde eski Mı­
sır' da mumya yapanlara (Mumyacıların sınıfına) verilen
bir addır. Mumyacılar sınıfı olarak adlandırdıkları Tarik­
heuein'ler cesedin iç organlarını çıkardıktan sonra geride
kalan bölümünü 70 gün kadar "natron" banyosunda bek­
lemeye alırlardı. Banyo işlemi bittikten sonra çeşitli reçi­
neler sürer (ya da Yahudiye katranı) çıkardıkları iç organ­
larının yerini bu reçinelerle doldurarak kefene sararlardı.
Yani mumyalarlardı.
Ta-ret: "Ayakları Ateş Çıkaran" anlamında betimlendi . Mı­
sır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında
"Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı
olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı
ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun
bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bilmesi
zorunludur. Papirüs'te " . . . Karanlıktan geleni selamlarım,
kalbimi yemedim (kendimi kaybetmedim ve öfkelenme­
dim) . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapıl­
madan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Ta'o 1: (İ.Ö. 1570 civarı) XVII. Hanedan Mısır kralıdır. Horus
adı "Senahtenre" dir. Hakkında yeterli belge bulunama­
14 1 0 mıştır.
A'dan Z'ye MISIR �

Ta'o il: (İ.Ö. 1560/ 1550 Civarı) XVII. Hane­


dan Mısır kralıdır. Horus adı "Sekenenre"
dir. Yeni krallıkta önemli bir konumu bulu­
nan Tetişeri adında bir kraliçenin oğludur.
İ.Ö. 1550 civarında Hyksosların yaşlı kralı
Apepi'ye karşı direniş başlatır, ancak başarılı
olamadan öldürülür. Mezarı bulunduğu
zaman açılan mumyasıyla vücudundaki ya­
ralardan böyle bir kanıya varılmıştır. Ölü­
münden soma oğlu Kamose tahta geçer.
Ta-she: Fayyum' a hiyeroglif dilinde verilen ad.
Tau: Bazı Mısır tanrılarının kutsal olarak düşünüp ellerinde
taşıdıkları Yunan alfabesindeki "tau" harfine benzer kut­
sal bir alet.
Tasa: Yukarı Mısır' da arkeolojik yer. Bakırtaş döneminin
kültür evrelerinden birisine ad oldu. Çömlekçilik gelişti.
Yerleşme alanları, silolar yapıldı. Ölünün hoker duru­
munda gömülü olduğu mezara da bu ad verildi.
Tausret: Mısır kraliçesidir. Seti II'nin eşidir. Eşiyle birlikte
Seti II'nin çocuk yaştaki veliaht oğlu Siptah'ın yerine tahtı
Y �.netti. Siptah ölünce de tek başına ülkeyi � _y ıl idare etti .
1.0. 1190-1188 tarihlerinde XIX. Hanedan (1.0. 1292-1188)
dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı ise "Satre
Meriamun" dur. Büyük bir ihtimalle hanedanın son kralı
olarak görülür.
Tatenen: Bitkilerin tanrısı olarak tapınıldı. Onların yaşamla­
rını koruma altında tutan bir tanrı şeklinde ifade edildi.
Başında koç boynuzlu ve tüylü bir şapka ile betimlendi.
Tattu: Amenti'nin giriş kapısının sembolü olarak "Anana
Papirüsünde" gösterilmiştir. Mısır'ın Ölüler Kitabı'ndaki
mitolojik anlatımda "Tat, Tattu"nun giriş bölümünü oluş­
turan kapı olarak tanımlanmıştır. Ölümlü ruh ile ölümsüz
ruhun birleştiği ve Amenti' nin sırlarında sonsuzlaşan ya-
pının giriş kapısı olarak ele alınmıştır. 41 1 1
� A'dan Z'ye MISIR
Tau: Eski çağlarda Mısır halkı tarafından tapınılan bazı tanrı­
ların ellerinde taşıdıkları kutsal alet. Bu alet için Yunanlı­
ların "Tau" suna benzeyişi dikkat çeker.
Taurt: (Bak Taweret.)
Taueret: (Bak Taweret.)
Tasiyen: Orta Mısır' da bir yer adı. Arkeolojik bir yer olarak
dikkat çeker. Yapılan kazılarda burada neolitik çağdan
kalma çanak çömlekler ve yine aynı çağa ait olduğu belir­
tilen vücutları çömelmiş şeklinde gömülen insan mezarla­
rı bulundu.
Thurerıs: (Bak Taweret.)
Taveret: Mısır tanrısıdır. Apet, Aptet, Ipy, Ipet, Opet, Taurt,
Taueret, Thurerıs, Toerıs adlarıyla da anıldı. Analık
ve doğum tanrıçası olarak saygı gördü. Hamile bir
su aygırı şeklinde betimlendi. Kadınlar ve çocukları
koruduğu söylenen bu tanrıça Sebek'in eşidir. "Tıl­
sımların hanımı" şeklinde betimlenen Thoeris adıyla
da tapınıldı. Kötü ruhlardan kurtulmak için yatağı­
nın başına onun bir heykeli konurdu. Ölüler Kita­
bı'nda adı geçen bu tanrıçanın ölü ruhları koruduğu
şeklinde açıklamalar yer alır. Kozmolojide büyükta­
kım yıldızını temsil ederdi. Su aygırı, aslan pençeli,
gövdesi su aygırı ve timsaha benzer bir kadın şek­
linde betimlendi.
Tba: Eski Mısır dilinde "Örtü, tabut" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı iıse "Örtme, sarma,
kefenleme" anlamına gelen "Tepp" "sözcüğüdür.
Taveret'in küçük Tçatça reisleri: Cennet, dünya, ve Neter-Khert de
bir heykeli oturdukları düşünülen tanrılara verilen bir ad. Onla-
ra, tçatça kapısından geçtikten sonra ulaşılır. Kitapta
adı geçen Tanrı Tem'in gökyüzünün doğu yamacından
geçerken geçtiği kapının iki kapağı olarak tanımlanmıştır.
Bu durumun kozmolojik bir konuyla da ilgili olması ke-
j4 12 sinlik kazanır.
A'dan Z'ye MISIR llJı-

Tçatçau: (Tçesert ya da Ta-Tcesert olarak a bilinir.) Tcatça re­


islerinin oturdukları mekana verilen ad.
Tcheser-tep: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması
sırasında " Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan bi­
rinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır .
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . senin türbenden geleni
selamlarım, tanrıya ait ve benimle beraber olana lanet
okumadım . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama
yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zorun­
daydı.
Teb: (Ya da Thebai) Yukarı Mısır'da kent. Uasasası No­
mos'un sınırlarındaki yerleşme yeri. Firavunlar zamanın­
da Uaset (ya da Niut) olarak bilindi. Teb adını büyük ta­
pınaklar ve kolosların önlerindeki büyük kapılar nedeniy­
le (Yüzkapılı Teb "Thebas Hekatontapylos") şeklinde yu­
nanlılar ya da Homeros' un verdiği bir ad olabileceği tartı­
şılıyor. XI. Hanedanın Teb prenslerinin (Montu-Hotepler)
ortaya çıkması Amon ve Montu'nun da bulunduğu yer
tanrıların üstünlüğünü sağladı. Ancak Amon, kısa sürede
Montu'nun kültünü geride bırakarak krallık tanrısı oldu.
Orta ve Yeni İmparatorluk döneminde kültü zirveye
oturdu. Amenofislerle Tutmosisler Teb'i başkent yaptılar .
Teb Tutmosis III ile Amenofis III döneminde Ortado­
ğu'nun merkezi konumuna geldi. Mısır'ın çevresinde ya­
şayan çeşitli kabilelerin uğrak yeri oldu . Fenikeliler bu
kentte bankacılık işlemini başlattılar. Tutmosis iV zama­
nında uluslararası diplomasi merkezi oldu. Ancak marji­
nal bir yönetim uygulamaya çalışan Akhenaton (Ame­
nofis iV) Amon rahiplerine en büyük darbeyi vurarak
dinde reformlar yapmaya çalıştıysa da başarısız oldu.
Ramsesler delta bölgesinde oturmaya başlayınca Teb'in
önemi azaldı. Ancak dinsel özelliğini korudu. Perslerin
baskılarıyla, Ptolemaioslar döneminde tamamen özelliği- 4 1 31
A'dan Z'ye MISIR

ni yitirdi. Amon, Mut, Honsu ve Opel tapınakları kentin


önemini belirtir. Medinet Habu, Gurna ve Deyr ül-Bahri,
memnos kolonları, krallar ve kraliçeler vadisi bu kentin
oldukça önemli bir yerleşme yeri olduğuna tanıklık eder.
Tebain: (Fr. thebaine) Eskiden afyon ihraç edilen Mısır kenti.
Tefnanthe: İ.Ö. 725-718 tarihlerinde XXIV. Hanedan (İ.Ö.
725-712) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki adı "Şep­
sesre" dir. Sais prensidir. İktidar bölgesini Memfis'te elhi­
be kalesine kadar genişletir. Hermopolis Kralı Nemrut'u
ittifak kurmaya zorlar, Herakleopolis'in asi Kralı Pefto­
aubast' ın ikametgahını işgal eder. Ancak bulunan bir za­
fer anıttaşta, Hermopolisli Nemrut'un dize gelişi, Herak­
leopoli'nin kurtarılışı ve Tefnhakt'ın yenilişi anlatılır.
Tefnut: Yağmur ve çığ tanrıçasıdır. Tefenet, Tefnet ve
Tpheıns adlarıyla da tapınıldı. Mısır mitolojisinde Tanrı
Ra ile Hathor'un çocuğu olduğu söylenir. Şu'nun da ikiz
kardeşi ve aynı zamanda da eşidir. Ra'nın kayığında ölü­
nün ruhuyla gezintiye çıkan bir tanrı olarak bilinir. Ancak
bazı kaynaklarda eğer bir başka Tefnut yoksa onun Seb'in
karısı olduğu söylenir.
Tefen: Bu tanrı için araştırmacılar "beiirsizliğin" tanrısı şek­
linde kullanırlar. Adının piramit metinlerinde geçtiği söy­
lenir. Kimliği hakkında belge yetersizliği nedeniyle ayrın­
tılı bilgi verilemiyor.
Tefenet: (Bak Tefnut.)
Tefnet: (Bak Tefnut.)
Tehefau: Mısır Mit. Osiris'in kayıklarından birinin adı.
Tehefet: Sekhet-Aaaru bölgesinde üçüncü bölümde adı ge-
çen kutsal bir göl.
Tehenu: Mısır hiyeroglif yazıtlarında "Marmarik"te İ.Ö. iV.
bin yıl sonlarında yaşadığı gösterilen hayvan ya da ağaç
yetiştiricisi bir halk. Aynı adı taşıyan Temehu'ların ayrı
bir kavim olduğu söylenir. Tehenu adı daha sonraları
Libya halkını belirten bir işaret oldu.
14 1 4 Tehutı: (Bak Thoth.)
A'dan Z'ye M ISIR

Tehseret: Mısır Ölüler Kitabı'nda adı geçen bir tanrıça.


Tel el-kebir: Aşağı Mısır' da kent. 1882 yılında Arabi paşa bu
kentte İngilizlere teslim oldu.
Tel-Atrib: Adını eski Mısır dilindeki "Hut-her-ib" ya da
"hut-ta-heri-ibt" ten alır. Kıptı dilinde "Athrebi", Yunan
dilinde ise " Athribis" . Aşağı Mısır' da 10 Nomos'un baş­
kentiydi. Yerel tanrıları Hentehtay' dır. Mısır dilinde " bü­
yük siyah olan" anlamındaki "kem-ver" dir. Burada Yu­
nan-Roma dönemlerine ait bir kent ile nekropolis bulun­
du. Psammetikus II'nin Karısı kraliçe Tahut, Tedubaste
adlı bir saray kadını ve pefteuavyamun çaremhorimu'nun
mezarları bulundu.
Tel-Basta: Eski Bast bölgesidir. "Bastet'in toprakları" anla­
mına gelen Tanrıça Bastet' in bölgesidir. Klasik dilde Bu­
bastis olarak bilinir. Tanrıça Bastet aslan başlı olarak be­
timlenir. (Bak Bubastis.)
Tell-El-Fara'ın: Aşağı Mısır' da 6 Nomos'ta Tanrı Buto'nun
bölgesi olarak bilinir. Yüksek bir tepe üstünde olduğu için
buraya "firavunlar tepesi" denildi. Eski Mısır dilinde
uVacit'in mülkü" anlamına gelen "Per-vacit" olarak tarih­
teki yerini aldı. Kıptı dilinde ise "pouto" ydu. Kent " pe"
ve "dep" olarak ikiye ayrılmıştı. Aşağı Mısır Tanrısı Va­
cit'in yuvası olarak bilindi. Bu tanrı kobra yılanı şeklinde
betimlenmişti. Üç tepeden oluşan bu arkeolojik alanda
bazı hanedanlara ait tarihi kalıntılar bulundu . Ramses il,
Şoşenk IV'un birer bağış taşı bulunur.
Tell-el-Mukadam: Burası eskiden Leontopolis'in bölgesiydi.
Aşağı Mısır'ın 2 Nomos'unun da önemli kentiydi. Ptole­
maioslar burayı başkent yaptılar. Burada bu güne kadar
yapılan kazılarda ancak Osorkon IV'ün annesi kraliçe
Kamanama'nın mezarı bulundu. Tapınak kalıntıları bulu­
nan yerel Tanrı Mihos (Yunancada Miysis) arslan başlı bir
tanrı olarak betimlendi. Yakınındaki "Mit-ya'iş" te ise
XXII. Hanedan dönemi krallarından Osorkon III' ün bir
steli, Ptolemaios dönemine ait çeşitli malzemeler ele geçti .
� A'dan Z'ye MISIR

XIII. Hanedan ile XII. Hanedan dönemlerinde Kral Nehesi


ile Senvosret III' e ait bazı eşyalar da burada bulundu.
Tel-el-Rub'a: (Bak Tel-el-Timai.)
Tel-el-Timai: Simbellaveyn kentinin kuzeyine "Tel-el-Rub'a"
ya yakın bir yerde arkeolojik alan. Birbirine yakın iki tepe
şeklindedir. Aşağı Mısır 16 Nomos' un bölgesinde yer al­
dılar. Tel-el-Rubia eski Mısır dilinde " Cedet'in koç efendi­
sinin toprakları" anlamına gelen "Per-Baneh-Cedet" Yu­
nan-Roma döneminde konumunu "Tel-el-Ruh' aya kap­
hrdı. Tel-el-Rub'a'nın ilk adları ise "Anpet" ve "Cedet"
olarak bilinirdi. Burada yerel Tanrıça Hatmeit' e tapınıldı.
Bu tanrıça balık şeklinde betimlendi. Ancak Hanedanlar
döneminde en önemli dinsel kült Mendes' (cedet) indi.
Ramses 1, Merneptah ve Ramses III' e ait bazı kalıntılar
var. Bu da bu bölgede bir tapınağın olabilme ihtimalini
hatırlatır. Kırmızı yekpare granitten yapılmış Amasis'in
tapınağı yer alır.
Tel-El-Yahudiye: Yahudilerin tepesi olarak bilinen eski Mı­
sır' daki "Nayta-Hut" tur. (Yunanca adı Lentopolis). Aşağı
Mısır' da 13 Nomos'un sınırları içinde yer alır. Burada en
önemli kalıntı "Hyksos kampı" olarak bilinen surlardır.
Bu surların dışında Ptolemaios iV Philometor'un sürgüne
gönderdiği Yahudi rahip Onias bir tapmak yaptırdı.
Tekh-bu-maa: Ölüler Kitabı'nda "Maat salonu"nun kapı
sürgülerinin tümüne verilen ad.
Tem: Mısır tanrısıdır. Bu tanrının görünmez bir ruh şeklinde
olduğunu belirten metinler var. Kimliği hakkında tam
olarak bilgi verilemiyor. Atum'un ruhsal kişiliği olduğu
söylenir. (Bak Atum.)
Tem-sep: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat" m salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
14 1 6 bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Tattu'dan geleni selam-
A'dan Z'ye MISIR lllJı-

lanın, akan suyu kirletmedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh,


salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz itirafları
yapmak zorundaydı.
Temu: (Bak Atum.)
Temu: (Ya da Atmu) "Günün kapabcısı" anlamında tanım­
landı. Akşam'ın "Güneş-Tanrısı" olarak Heliopolis'in en
büyük tanrısı olarak tapınıldı. İnsan şeklinde ve insan yü­
züyle betimlendi. Başının üstünde Kuzey ve Güney'in ta­
cım taşıyan bir insan şeklinde gösterildi. Kral Unas'ın ba­
bası. Heliopolis'in büyük tanrılarından. Oğluna can verdi
ve onun kendisinden daha güçlü olmasını sağladı. Ölüler
Kitabı'nda adı geçen Temu, ölünün ruhuyla beraber
Ra'nın kayığında gezintiye çıkan bir tanrı olarak bilinir.
Ölüler Kitabı'nda kendisini şöyle tanıtır. " ... Ben yükseliş
halindeki Tanrı Temu'yum; ben tek olanım, ben Nu' da
vücuda geldim. Ben başlangıçta doğan Ra'yım." Tanrı
Temu, aynı zamanda "büyük tanrılar topluluğu" Pa-ut'un
başında yer alan en büyük Tanrıydı. (Bak Atum.)
Tenktamon: Taharka'nın yerine geçti. Şabakata'nın oğlu.
Hükümdarlık döneminde Memfisli prensler ayaklandı.
Baskılara daha fazla dayanamayıp Memfis'ten ayrılıp
Teb'e yerleşti. Oradan da Napata' ya gitti.
Temu-Hermachis: Akşam ve sabah güneşi için kullanılan bir
deyim. Ölüler Kitabı'nda, Katip Ani'nin duaları içinde ge­
çer. (Bak Temu.)
Temu: Mısır tanrısıdır. Atmu adıyla da tanınmaktadır. Söz­
cük karşılığı "günün kapatıcısı" şeklinde tanımlanmıştır.
Mısır mitolojisindeki yaratılış metininde Temu, kendini
Tanrı Khepera formu altında evrimleştirdiğini açıklar. Çe­
şitli ilahilerde de "Tanrıları yapan, insanları yaratan" şek­
linde tanıtır. Mısır tanrıları arasında Ra'nın özelliklerini
alan tanrı şeklinde de görülmektedir. Eski bir tanrıdır. V.
Hanedan kralları döneminde insan formuyla tapınılmış­
tır.
Tentamon: Herihor'un karısının adı.
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Teos-ırmaterne: Mısır dilinde " Ced-hor" ( İ . Ö . 361/ 360-359


ya da 362-360) XXX. Hanedan firavunu. Nektanebo I'in
oğlu ve iktidar ortağı. Ekonomiyi düzelterek Onbirbin
Atinalı ve Spartalı paralı askerleri donatarak büyük bir
ordu kurdu. Suriye'yi ele geçirdi. Ancak kendisinden son­
ra kral olacak kardeşinin ihanetine uğradı. Önce Sidon
daha sonra da İ ran'a sığınmak zorunda kaldı. Ardından
öz yeğeni Nektanebo il yönetimi ele geçirdi (İ . Ö . 359-341) .
Tet: ( İ ng. Amulat) Arapça kökenli bir sözcük. Ölüler Kita­
bı'nda bir çeşit muskaya verilen ad. Altından ve akikten
yapılan tet muskaları vardır.
Teti: İ . Ö . 2348-2320 tarihleri arasında hüküm sürmüş (bazı
kaynaklarda İ . Ö . 2423 civarı) VI . Mısır hanedanın ilk fira­
vunu . Unas'tan sonra krallık koltuğuna oturdu. Unas'ın
erkek çocuğu yoktu Teti de Unas'ın kızı İ put ile evliydi.
Yaptırdığı piramidi Sakkara' da bulunan bu firavun ile il­
gili belge eksikliği nedeniyle hayatından tam olarak bilgi
verilemiyor. Piramidinin yanında kendi memurlarıyla il­
gili mezarlar bulundu. Ancak çok eşli bir kral olarak bi­
lindi. İktidar sevdası yüzünden sürekli sürtüşmeler içinde
bulunan iki eşinin adı bilinmiyor. Bunlar İ put ve Huit ad­
larındaydı.
Teti-anh-kem: Mısır prensi. Huit ile kral Teti'nin oğludur. 25
yaşlarında bir komplo sonucu öldürülmüş olabileceği
tahmin ediliyor.
Tetişeri: XVII. Hanedan Kralı Ta' o II'nin annesidir. Yeni
krallıkta önemli kadınların ilkidir.
Tf-tf: Eski Mısır dilinde "Damlama" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Damlama" anlamına gelen
"Tix" " sözcüğüdür.
Thebai: (Bak Teb.)
Thebais: Mısır' da firavunların baskılarından kaçan Hıristi­
yan çilecilerin çekildikleri ıssız bölge.
Thebais: Eski Mısır'ın güney bölümü . Hıristiyan çileciler
14 1 8 kentin doğu ve batısındaki ıssız yerlere çekildiler.
A'dan Z'ye MISIR IJllı-

Thebmutis: Ramses II'nin kızıdır. Nil Nehri kıyısına bıra­


kılmış bir bebek bulup saraya getirir. Babasının izniyle
çocuğu büyütürler. Bu çocuk musevilerin lideri Musaydı.
Bebeği büyütmeye başlayan Ramses ailesinden Thebmu­
tis'in annesi de Musa'ya süt anneliği yapmıştır.
Thehennu: Ölüler Kitabı'nda yargılanmak üzere bulunduru­
lan ölünün vücuduna sürülen kutsal krem, merhem.
Thenemi: "Münzevi" anlamında betimlendi. Mısır'ın Ölüler
Kitabı'nda ruhun yargılanması sırasında "Maat" ın salo­
nunda görevli olan 42 tanrıdan birinin adı olarak belirtil­
mektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının adı ve işlevi ruh
tarafından açıklanmak zorundadır. Ruhun bu tanrının gö­
revini, adını, tapınma konumunu bilmesi zorunludur.
Papirüs'te " . . . Bast'tan (Bubastis) geleni selamlarım, de­
dikodu yapmak için hiç ağzımı açmadım . . . " şeklinde ta­
nıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu
olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Theogomania: (Yunancada tanrıların evlenmesi, eş bulması
anlamında kullanılan bir sözcük) Genellikle "tanrısal bir­
leşme" olarak bilinir. Bu tür birleşmelerle ilgili Mısır, Ati­
na ve Sisam' da büyük törenler eşliğinde bayramlar yapı­
lır. Eski Mısır' da hüküm sürmüş "tanrı krallar" genellikle
tanrıların çocuklarıydılar. Bazen de eşlerinin dışında baş­
ka kadınlardan elde ettikleri çocukları olurdu. Bunlara da
zaman içinde tanrıların çocukları gözüyle bakıldı. Kef­
ren' den sonra yapılan sıralamada Re beşinci sırada yer
aldı. Thegomonia İ . Ö . 1520 civarında firavunlar tarafın­
dan resmileşti. Özellikle de "tanrı-kral" olan firavunların
düşünceleri doğrultusunda oldu. Kraliçe Hacep:-sut, Deyr
ül-Bahri' de gömüldüğü tapınağının duvarlarına alçak ka­
bartmalarla Tanrı Amon'un annesiyle nasıl bileştiğini
açıklar. Amenofis III de Amon' un kendisinin tanrısal ba-
bası olduğunu belirtmiş ve Luksor Tapınağı'nın duvarla-
rında kabartmalarla bunu anlatmaya çalışmıştır. 4 1 91
� A'dan Z'ye M I S IR
Theoris: Mısır mitolojisinde adı geçen bir tanrıçadır. Su aygı­
rı şeklinde betimlendi. Adının anlamı ise "tılsımların ha­
nımı" şeklinde tanımlandı. Hamile kadınları ve annelerin
de koruyucusu olarak bilindi. Büyükayı takımyıldızı bu
tanrıçanın koruması altında bulundu. Kimliği hakkında
daha fazla bilgi verilemiyor.
Thinis: Yukarı Mısır' da bulunan "Thini" kentinin İngilizce­
deki adı. "Tinis" olarak da bilinir. Bu bölgeden iki hane­
danın kralları Mısır'ı yönetti. Tanrı Onuris kültünün yay­
gın olarak yer aldığı bir yer olmakla beraber Abydosu da
içine alan Thinis adlı Nomos'un merkeziydi . Tanis ile ay­
nı yerdir.
Thmuis: Eski Mısır' da bir kent. Antik Mendes kentinin ya­
nında yer alan bu kentin günümüzdeki adı "Tel-timey"
dir. İ mparator Theodosius ve Valentinianus dönemlerin­
de önemli bir kentti.
Thoeris: (Bak Taweret.)
Thon: Helene Mısır' a geldiği zaman o sıralarda Thon adlı bir
kral hüküm sürmekteydi. Kralın karısı Helene'ye acılarını
unutturması için bir iksir gönderdiği söyleniyor.
Thot: XVIII. Hanedan (İ . Ö . 1539-1292) dö­
nemi Mısır Kralı Tuthmosis il döneminde
Asya seferiyle ün yapmış bir komutanın
adı. Bu komutan daha sonra gösterdiği ba­
şarılı çalışmalar nedeniyle kral tarafından
kuzeydeki yabancı ülkeleri denetim altında
tutmak için müfettiş olarak atandı.
Thoth: (Bak Mısır Tanrısı Thot.)
Thot: (Ya da Tot{fhoth) Hermes adyla da­
ha sonraki dönemlerde tapınıldı. Mısır Tan­
rısı " Cehuti" ye Yunanlılarca verilen adı.
(İ ng. Thoth) Mısır mitolojisinde "bilgelik
tanrısı" olarak geçer. Tahutı, Tehutı ve Thot
Tlıoth 'u belirten bir çizim adlarıyla da tanındı. Balık başlı bir insan
1 42 0 şeklinde betimlendi. Hatta çoğunlukla kara-
A'dan Z'ye MISIR .,_

leylekbaşlı ya da köpek başlı, maymun başlı bir insan ola-


rak da betimlendi. Tanrıça Maat'ın kocasıdır. Thot, Mısır
dinsel geleneklerinde "Osiris'in doğru söyleyenidir" . İn­
sanların yaşadıkları alemde ne yaptıklarını ve ne düşün­
düklerini "Maat' ı salonundaki yargılama sırasında not
edip Osiris' e bildiren kişidir. Çoğu araştırmacıları onun
dışardan gelen biri olduğu görüşünde birleşirler. Piramit
duvarlarındaki hiyerogliflerle yazılan metinlerde "Tanrı-
sal konuşma bilgisi" ne sahip olduğu yazılır. Aynı metin­
lerde sanat ve bilimin kurucusu şeklinde "Tanrıların yazı­
cısı" olarak anlatılır. Kökeninin Mu kıtasına ait olduğu
tartışılan bir rahip olarak düşünülür. Osiris öğretilerini
Mısır'a getiren bir rahiptir. Thot'un adı Yunan kültüründe
" Hermes", Tevrat'ta "Enok Peygamber", İ slam kültürün-
de ise " İ dris Peygamber" olarak yer alır. Bunlar At1antisli
olduğu söylenen ve Mısır' da yaşayan Thot'la aynı kişiler-
dir. Bir dönem Ay Tanrısı olarak da tapınıldı. Mısır' da
özellikle Thot'un kaybolan kitabından da söz edildiği gö­
rülür. Tevrat'ta " Hanak" kitabı şekline dönüştürülerek
daha ezoterik bir hava verilmiştir. Hermes-Thot ikilemi ni
araştımacılar üç kategoride ele almışlar. Birinci kategoride
İ lahi bir şekilde tanımlanan " Hermes-Thot" adı ortaya
çıkmaktadır. İ nsanın iç dünyasına ruhsal dokunmayla gi-
ren ve orantılı olarak ruhun açıklık derecesine göre vic­
dan sesiyle sezgisel olarak büyüyen tanrısal bir kelam
şeklinde değerlendirilmiştir. İ kinci kategoride "Hermes­
Thot" eski metinlerde yaşamış olduğu belirlenen bir bil­
genin adı olarak geçmektedir. Mısır kaynaklı Yunan me­
tinlerinde, " Hermes-Thot'tan matematiğin, majinin, sim­
yanın, astronominin, tıp ve bilgeliğin kurucusu şeklinde
söz edilmektedir. Üçüncü kategoride ise Hermes adı bil-
ge Thot'un düşüncelerini kayıt altında tutan rahiplere ve­
rilen bir ad şeklinde belirtilmektedir. Bu açıklama Mısır
kökenli Manheto'nun sothis " sirius" adlı eserinde göste-
..ıll A 'dan Z'ye MISIR

rilmiştir. Ancak bu üç kategoride adı geçenlerin Thot ol­


duğu kesinlik kazanmıştır.
Thothotep il: XII. Hanedan dönemi Mısır Kralı Sensuret II
döneminde Hermanpolis'teki başkent ile "Tavşan Eyale­
tinin" efendisi olarak tarihte yer alır. Merkezi krallığın
otoritesiz davranması ona kendisi için dev bir hey kel yap­
tırmasını sağlar. Bu heykeli taş ocaklarından ikametgahı­
na nasıl taşıdığını belirten kabartmalar mezar duvarlarını
süsler.
Thueris: Eski Mısır' da iyilik tanrıçası olarak bilinir . Bedeni
su aygırı biçiminde açıklanır. Aslan ayaklı, insan kollu ve
timsah başlı olduğu tasvir edilir . Kötü ruhlarla düşmanı
uzaklaştırır. Özellikle hamile kadınları kötü ruhlardan
korur.
Thun: Eski Mısır dilinde "Yükselme" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Eğim yaptırma, aşağılama" an­
lamına gelen "Thon" sözcüğüdür.
Thuthu: Osiris' in katibi Ani' nin eşinin adıdır . Duvar tasvir­
lerinde Maat'in salonunda Ani ile birlikte yargılanırken
sahnelenir.
Thutmosis: (Bak Tutmosis.)
Timsah: Mısır' da bir göl. Süveyş Kanalıyla Port-said' e eşit
aralıkta bulunur. Bu gölün yakınındaki yerleşim yeri İ s­
mailiye kentidir.
Ti: Eski Mısır dilinde "Bir reis" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise " Bir kral" anlamına gelen "Tepal"
sözcüğüdür.
Ti: 1. Hanedan dönemi (İ . Ö . 2487-2348) Mısır Kralı Neuser­
re' nin baş memuru ve tapınağın rahibiydi.
Tin: Mısır' da bir kral. İ . Ö . 3197-2778 döneminde hükümdar­
lık yaptı. Döneminde mimarı olarak mezarların içinde
gömüt odaları yaptırdı. Hakkında yeterli bilgi bulunma­
maktadır.
Tis: (Tinis) Yukarı Mısır' da eski bir kent. Abydos yakınların­
14 22 da bulunur. İ lk iki Mısır hanedanının başkenti olarak bili-
A'dan Z'ye MISIR IJJJJı.

nen Nomos'un merkeziydi. Burada tapınılan tanrı Osi­


ris'ti. Kentin yıkıntıları bulunamadı.
Tis dönemi: İ . Ö . 3200-2780 tarihleri arasında Eski İ mparator­
luktan önce ilk iki hanedanı oluşturan kralların saltanatla­
rına denk düşen Tis Kenti'nin ilk büyük dönemi. Hü­
kümdarlar disiplinli çalışarak yönetimi sağlam temeller
üzerine oturttular. Önemli bir sulama kanalıyla tarımı ge­
liştirdiler. Nübye'ye ticari seferler yaptılar. Şahin başlı
Horus'un koruyuculuğunda krallığın ideolojik ve dinsel
temelini kurdular. 1. Hanedanın 3. Kralı olan Cet' in steli,
Louvrc Müzesi'nde koruma altındadır. Tapınaklar kurup
dinsel törenler, ayinler yaptılar. Pallermo taşı üzerinde
yaşaml arıyla ilgili bilgiler verdiler. Kurucu firavunlardan
ilki Hiernkonpolis kökenli Kral Narmer (Bunun Kral Me­
nes olabileceği hala tartışılıyor) stratejik bir yaşamı düşle­
yerek Memfi s'i kurdu. Heykelcilikte, kuyumculukta sana­
tı geliştirdiler. Buna "Mısır Mucizesi" olarak aydınlık çağ
diyenler de var. Abydos yakınında bu krallar ile ilgili me­
zarlar bulundu. Ancak içleri boştu. Kral ve nedimelerin
gerçek mezarları Sakara' dır.
Titheprure setepenre: İ . Ö . 960-945 tarihlerinde XXI. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Psusennes II'nin Mısır dilindeki
adı. (Bak Psusennes II.)
Tiye: (Tiy ya da Taya olarak da bilinir) Mısır kraliçesidir. İ . Ö .
1408-1372 arasında yaşadı. Amenofis IIl'ün karısıdır. Kö­
keni tartışmalara konu olduğu için bilinmiyor. Aristokrat
bir sınıfa dayanmayan kökünün Asya, Fenike ve Mısır
olabileceğinin ihtimali yüksektir. Mısır halkı ona "Halk
kızı" adını takmıştı. Kraliçenin kral üzerinde büyük bir
etkisinin olduğu belgelerle kanıtlandı. Genç Amenofis
IV' e 4 yıl yardımcı oldu .
Titua: Ptolemaioslar döneminde" Paphlagonia" dedikleri bir
arkeolojik yer. Vezirköprü'nün doğusuyla Stavros Ça­
yı'nın yakınında bir yer. Ü zerinde kentin adı yazılı bir sı­
nırtaşı bulunmuştur. Ancak henüz tam olarak araştırma
yapılmadığı için yer ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. 42 3 1
� A 'dan Z'ye MISIR
Tiye: (Ya da Tiy) ( İ . Ö. 1340 civarı) Tutankhamon'dan sonra
kral olan Ay'ın karısının adıdır.
Tka: Eski Mısır dilinde "Yapıştırmak" anlamında tanımlan­
dı. Maya dilinde karşılığı se "Yapıştırmak" anlamına ge­
len "Takah" " sözcüğüdür.
Tka-r: Eski Mısır dilinde " İ pleri birleştirme" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " İ pleri birleştirme"
anlamına gelen "Tab" " sözcüğüdür.
Tmat: Eski Mısır dilinde "Saçmalamak" anlamında tanım­
landı. Maya dilinde "Saçmalık, delilik" anlamına gelen
"Tamacaz" " sözcüğüdür.
Tna: Eski Mısır dilinde "Yarım" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise " Orta" anlamına gelen "Tan" " söz­
cüğüdür.
Tod: Luksor Tapınağı'nın 20 kilometre uzağında bir kent.
Kentte Montu adlı bir tanrıya tapınıldı. Bu kent Teb'in ko­
ruması altındaydı. Burada Ptolemaioslar ve Roma döne­
mine ait tapınakların kalıntıları incelendi. Tapınaklarda
Orta İ mparatorluğa ait heykeller, Asya kültürüne ait 4
bronz sandık bulundu . Bu sandıklar Amenemhat II tara­
fından tapınağın temelletine yerleştirilmişti.
Toerıs: (Bak Taweret.)
Toprakkhia: (Yunan dilinde; toprakkhia, topos) yer anla­
mındadır. Antik Helenistik dönemde Mısır' da Nomos­
ların alt bölümü.
Tosertasis: (Bak Coser.)
Tpheıns: (Bak Tefnut.)
Trifis: Mısır' da bir tanrıça. (Bak Repit.)
Trogloditler: Mısır' ın güneydoğusunda Kızıl deniz kıyısında
yaşayan bir halk. Strabon'un kitabında bu halkın toprağı
işlemediğini, avlanarak geçindiğini ve kaya oyuklarında
yaşadıklarını belirtir. Onun aksine Plinius ise onların yı-
lan yediklerini ve hiçbir dil konuşmadıklarını, genizden
1 42 4 ya da gırtlaktan sesler çıkararak anlaşabildiklerini açıklı-
A'dan Z'ye MISIR �

yor. Ancak bu tür efsanelerin ne denli doğru olabileceği


de tartışma konusudur.
Tsippora: Mısır Deltası'nda bir rahip olan Yetro'nun kızıdır.
Tarihçiler Tsippora'mn Musa'nın karısı olduğunu ifade
ederler. Musa deltada müfettiş olarak görevlendirildiği sı­
rada onunla evlenir.
Tu: Eski Mısır dilinde "tepe" anlamında tanımlandı. Maya
dilinde karşılığı ise "Küme, öbek, yığın" anlamına gelen
"Tuc" " sözcüğüdür .
Tum: (Bak Atum.)
Tumilat vadisi: Bu gün kurak bir vadidir. Eskiden Sü­
veyş' teki bazı toprakların suya kavuşması için Nil' in bir
kolundan suyun getirildiği yer. Bu vadi İ smailiye kentine
kadar ulaşır. Yahudiler Mısır' dan çıkarken bu vadide ko­
nakladılar.
Tune el-cebel: Hermanopolis kentinin kenopolislerinin bu­
lunduğu arkeolojik alan. 3 kilometrelik bir alana yayılır.
Akhenaton'un dikilitaşı hemen göze çarpan eserlerdendir.
Dikilitaş sınır taşı olarak kullanılıyordu. Burada İ . Ö . 5.
yüzyıla ait " Aram papirüsleri" bulundu. Bu papirüsler
Pers dilinde yazılmıştı.
Tunip: Mitannilerden bağımsız olan Suriye' de eski bir arkeo­
lojik yer. İ . Ö . XIV. yy ortasından sonra Hititlerin egemen­
liğindeydi. Hititler Tutmosıs III' e düşman olan bir krallı­
ğın merkeziydi. (XV-XII)
Turi: XVIII. Hanedan Kralı Ahmose I tarafından güney ülke­
lerinin sorumlusu olarak atanan Ahmose Zatayat'ın ye­
ğenidir. Amcasının ölümünden sonra aynı görevi devral­
dı.
Tut: Eski Mısır dilinde "Vücudun bir bölümü" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Göbek" anlamına
gelen "Tuch" " sözcüğüdür.
Tut: Eski Mısır' da Mısırlıların kullandığı kıptı takvimine gö-
re birinci ay. Bu ay onların takvimine göre 4 eylülde baş-
lar. Söz konusu tarih kıptılar tarafından yılbaşı gibi kutla- 42 5 1
<1111 A 'dan Z'ye MISIR

nırdı. Osmanlılar genellikle Mısır' a vali atadıkları zaman


bu takvime göre atarlardı.
Tutu: Mısır tanrısıdır. Neith'in oğludur."belirli bir mesafede
düşmanları tutan" anlamında tanımlandı. Aslan vücutlu,
kanatlı, yılan kuyruklu ve insan başlı olarak betimlendi.
Tu-tu: Eski Mısır dilinde "Pisletmek, pislenmek" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " Çürümek" anla­
mına gelen "Tutal" sözcüğüdür.
Tutankhamon: İ . Ö . 1333-1323 tarihleri arasında XVIII. Ha­
nedan (İ . Ö . 1539-1292) dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilin­
deki Horus adı ise " Nebheprure" dir. Gelişmekte olan
teknolojik çağda araştırmacı yazar, arkeolog ve bilim
adamlarını hayretler içinde bırakan bir uygarlık bütün
muhteşemliğiyle büyülemeye devam
ediyor. Söz konusu uygarlık hepimi­
zin bildiği gibi mitolojik öykülere bile
konu olan eski antik uygarlıktır. Bu
uygarlık sihirli bir kutu içinde çözüle­
ceği günü bekliyor. Antik uygarlıkları
süsleyen devasa tapınaklar, heykeller
ve taş mezarların paralelinde kaybo­
lan kentler ve hazineler düşüncenin
yönünü değiştirmektedir. Büyük kaya
parçaları, granit ve mermerden ya­
Tutankhamon ve eşi Anklısenamon
pılmış mezarlar ve içindeki hazineler
geçmişteki uygarlıkların izini günü­
müze taşıyan en kaliteli belirtidir. Bu belirtiler günümüz
araştırmacılarına gelecek için mesaj vermektedir. Çoğu
kral mezarları yağma edilmiş şekliyle arkeologlar tarafın­
dan bulunmasına rağmen Firavun Tutankhamon'un me­
zarının neden bulunamadığı iki İ ngiliz araştırmacı antro­
polog Lord Cama Von ile Howard Carter'in dikkatinin bu
noktada toplamasına neden oldu. Howard Carter 1874 yı­
lında Kensigton'da doğdu. Norfolk Swaffham1da büyüdü.
1 426 Tanınmış. bir sanatçının oğluydu. 17 yaşındayken British
A'dan Z'ye MISIR �

Museum yetkilileri tarafından Mısır'a gönderildi. Amaç


Mısır'daki kral mezarlarının fotoğraflarını çekip, müzeye
vermekti. M. Ö XVI . yüzyıl ile M. Ö XI. yüzyıla kadar sü­
ren imparatorluk dönemlerinde yaşamış olan çoğu fira­
vuna ait mezarlar bulunmuş ve incelenmişti. Ancak kral­
lar vadisi olarak tarihçiler tarafından adlandırılan bu böl­
gede XVIII. yüzyılda hüküm süren ve genç yaşta ölen Fi­
ravun Tutankhamon'un mezarının izine rastlanmamıştı.
Krallar vadisinde yapılan kazılarda bir kuyunun yanında
bulunan bir kil tablette Tutankhamon'dan söz edilince İ n­
giliz araştırmacılar için bulunmaz bir alarmın başlaması­
na neden oldu. Lord Cama Van ile Howard Carter niha­
yet kaybolan bir mezar buldular. Bu mezar 1 .67 cm bo­
yunda ince yapılı firavun Tutankhamon'a aitti . Tutank­
hamon'un mumyasının bulunduğu mezar odasında altın
ve gümüşten yapılmış yüzlerce süs eşyası buldular. Al­
tından yapılmış süs eşyaları tarih için çok değerli hazine­
lerdi. Ayrıca önemsiz bir firavun olarak anlatılan Tutank­
hamon' un mezarının son derece düzenli yapılması kafa­
larda soru işareti bırakmıştı. Hatta mezar sandukasının
üstüne bırakılan bir buket peygamber çiçeği de ayrı bir
tartışma konusuydu. Bu çiçeğin Firavun Tutankhamon
öldükten sonra dul kalan eşi Ankesenamon tarafından bı­
rakılmış olabileceği tahmin ediliyor. Çünkü mezarda bu­
lunan süs eşyaları ve resimler Ankesenamon 'un kocasını
çok sevdiğini işaretliyor. Ayrıca mezar kapağının üstünde
" . . . Ey ana Nut; kanatlarını üzerime ger, tıpkı ölümsüz
yıldızlar gibi. . . " yazısının bulunması da firavunun çok
önemli biri olduğunu doğruluyor. Çünkü hiçbir firavu­
nun mezarı Tutankhamon'un mezarı kadar önemle hazır­
lanmamıştı. Sonunda Tutankhamon'un da mezarı bulun­
muştu. M. Ö 1333 - 1323 yılları arasında Mısır'ı yönetimi­
ne alan genç firavunun mezarı bulununca değer kazan­
maya başladı. Akhenaton'un oğlu olan Tutankhamon (Tu-

4 2 71
tankhaten) üvey kardeşi Ankesenamon ile evlendirildi.
A'dan Z'ye MISIR

Tutankhaten (Tuth-ankh-aten) olan adını firavun olduk­


tan sonra Amon-ra'ya olan bağlılığı nedeniyle Tutankha­
mon olarak değiştirdi . Ankesenamon'un sayesinde fira­
vun oldu. Ankhesenamon kendini Mısır'ın en güçlü krali­
çelerinden Tiye ve onun annesi Nefertiti gibi göstermek
istemişti. Ancak yanıldığını daha sonra geç de olsa öğ­
renmişti. Tutankhamon, çok tanrılı dinlerden yana tavır
aldı. Firavun olduktan sonra yanına yardımcı olarak aldı­
ğı "Ay" gizli bir darbe yaparak onun yerine tahta geçti .
Tutankhamon ise bilinmeyen nedenlerle yirmi yaşına gi­
rerken öldürüldüğü söyleniyor. Mezarındaki paha biçil­
mez takılar ve armağanlar özellikle "bir buket çiçek" ona
muhteşem bir cenaze töreni yapıldığını göstermektedir.
Tutankhamon öldükten sonra Ankhesenamon, Horembeb
ile darbe girişimi yapan vezir Ay ile bir türlü anlaşamadı­
lar. Ay, tahta geçer geçmez dul Ankhesenamon'u kendi­
sine eş olarak almak istiyordu. Ancak Ankhe-senamon bu
teklifi kabul etmemişti . Baskılara karşı direnmek için en
yakın düşmanları olan Hitit Kralı Suppiluliama' dan yar­
dım istemişse de sonuçsuz kalmıştı. İ kinci defa Hitit kra­
lından yardım istedi. Mektubunda Tebaamdan birisiy­
/1 • • •

le evlenmek istemiyorum, korkuyorum." şeklinde bir ifa­


deye yer vermişti. Hitit kralı onun bu çağrısını dikkate
alarak oğlu Prens Zannanza'yı Ankesenamon ile evlen­
mesi için Mısır'a gönderdi . Ancak oğlu Mısır'a ulaşama­
dan yolda öldürüldü. Zannanza'nın öldürülmesinin de
gözü Ankhesenamon' da olan vezir Ay tarafından gerçek­
leştirildiği tartışılıyor. Bu da gösteriyor ki Firavun Tu­
tankhamon' un, başveziri Ay ile sonradan tahta geçen Ge­
neral Horemheb'in ortaklaşa düzenledikleri bir komplo
sonucu öldürülmüş olabileceği fikrini ortaya koyuyor.
Ankhesenamon'un Hitit kralına gönderdiği bu mektuplar
Beyşehir Müzesi'nde bulunmaktadır. Tutankhamon'un
mezarında "Nefkepe-rur" gibi zengin, sağlıklı olsun" ya­
/1

zılıdır. Tabutu O, 5 cm. kalınlığında 120 kg. ağırlığında al-


1 428
A'dan Z'ye MISIR ..,..

tından yapılmıştır; ayrıca altın maskesi vardır. Babası


Amenofis'in (Akhenaton) birinci karısı Tiye' den olduğu
söyleniyor. Sonunda vezir Ay, Ankesenamon'u kendisine
zorla aldı. Araştırmacı Niwberry tarafından kazılarda bu­
lunan bir yüzüğün üzerinde vezir Ay ile Ankhsenamo­
nun resimlerinin olması onların kesinlikle evlendikleri an­
lamını taşıyor. Bu da Ay'ın gerçekten kral olduğunu işa­
retliyor. Genç yaşta öldürüldüğü anlatılan Tutankha­
mon'un mezarının uğursuz ve çeşitli sihirlerle dolu oldu­
ğu halk arasında da anlatılıyor. Mezarı bulan ya da yerini
söyleyen her kimse ölecekti. Mezarda bulunan notlarda
" ... Ölüm, firavunun rahatını bozanlara hızlı kanatlarla ge­
lecektir. " yazılıydı. Çünkü mezarın lanetli olduğu anla­
tılmaktadır. Nitekim mezarı bulan İngiliz bilim adamı
Lord Cama Von'un yüzünü bir sinek ısırdığı ve daha son­
ra ise öldüğü söyleniyor. Mezarı bulanlar ve kazıda çalı­
şanlar periyodik aralarla öldüler. Çünkü mezar ve içinde
bulunduğu tapınağın görevlendirilmiş cinlerle dolu oldu­
ğu söyleniyor. Mezarın bulunup açılması demek kum te­
pelerinde tutsak edilmiş cinlerin uyanacakları anlamın­
daydı. Bu şekildeki uğursuz ölümleri değerlendirmek ve
araştırmak üzere Newyork Metropolitan Müzesi temsilci­
si Herbert Winlock Mısır'a gitti . Kahire Üniversitesi'nden
Dr. İ zettin Tahayiller konuyu bilimsel yönden incelemeye
aldı. Ancak Herbert Winlock da bilinmeyen bir kaza so­
nucu hayatını kaybetmişti. Bunu Lord Wersybury ve Lord
Carnavon'un sekreteri Wersbury'nin oğlu Radyoloji uz­
manı Archibald Douglas Reid, Ejiptolog Artur Weıgall,
Carter ile birlikte mezar odasını açan A. C. Mace, Lord
Carnavon'un üvey kardeşi Aubrey Herbert ve eşi Lady
·
Elisabeth Carnavon'un ölümleri izledi. Bu olayı ele alan
bir gazete " . . . İ ngiltere dehşet içinde! " diye manşet atınca
dünyanın dikkati yeniden Tutankhamon'un ölümü üzeri­
ne çevrildi. Tutankhamon'un kendisi gibi ölümü de sırlar-
la doluydu. Uzun araştırmalardan sonra nihayet Mısır
4 2 91
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Eski Eserler Kurulu Başkanı Zahi Hawass, Tutank­


hamon'un mumyasının CT tomografı cihazıyla üç
boyutlu inceleterek ölümünün kırık bacağın kang­
ren olmasından kaynaklandığını internet üzerin­
den dünyaya duyurdu. Artık teknoloji ölülerin de
kimliklerine ulaşıyor. İ talyar. ve İ sviçre'li bilim
adamlarının yaptıkları konsültasyonlar sonucu fi­
ravunun ölümünün sağ bacağının kırıldıktan sonra
kangren olması onun ölümünü yarattı, şeklinde
Tu tankhamon 'un doğrulamaya çalıştılar. Zahi Hawass'ın" .. Firavunu
altın büstü artık rahat bırakabilirsiniz" dediği öğrenildi. Ancak
Lord Carnavon Tutankhamon'un mezarını buldu­
ğu zaman mumyasını Anatomi Uzmanı Dr. Derry'ye ince­
lettirmişti. Röntgen filmleri çekilen firavunun vücudunun
çoğu bölümü kömürleşmiş olduğundan ölüm nedeni
açıklanamamıştı. Ayaklan tamamen kömürleşmiş, fira­
vunun kafatasının arka kısmında bir darbe izine rastlan­
dığı açıklanmıştı. O halde Tutankhamon'un kangrenden
de ölmemiş olabileceği ortaya çıkıyor! ..

Tutmosis: 18. sülaleden aynı aileden gelen 4 firavuna verilen


ad. Bu firavunların Tanrı Thot tarafından yaratıldığı hi­
kaye ediliyor. Thutmosis (Tutmes) "Tanrı Thot onu dün­
yaya getirdi" anlamına gelen Mısırca " Chutimes" adının
Yunanca çevirisidir.

Tutmosos 1: İ . Ö . 1493-1482 tarihlerinde XVIII. Hanedan dö­


nemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı " Aaheper­
kare" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih M. Ö . 1530-1520 ola­
rak ele alınmıştır.). Amenofis I'in oğludur. Savaşçı kimli­
ğiyle ün yapan bu firavun Fırat kıyılarındaki Mitanni
krallıklarıyla savaşarak Mısır bayrağını Fırat kıyılarına
diktirdi. Nubye'nın bir kısmını kuşatıp, Mısır'ın bir eyale­
ti haline getirir. Eyaletin sorumluluğunu da Turı'ye verdi.
Güneyde 3 şavlanın yukarı kısmı olan Sudan' a kadar gir­
J 43 0 di. Yakın doğuya Mısır'ın egemenliğini yaydı. Kuzeyde
A'dan Z'ye MISIR �

Fırat Nehri kıyısına sınır taşı dikti. Ölünce yerine oğlu


Thutmosis il geçti.
Tutmosis il: İ . Ö . 1482-1479 tarihlerinde XVIII. Hanedan dö­
nemi Mısır kralıdır. Thutmosis I'in oğludur. Horus adı
"Aaheperenre" dir. (Bazı kaynaklarda bu tarih M. Ö 1520-
1504 olarak ele alınmıştır.) Üvey kardeşi Hatcsepsut ile
evlenerek birinci eşi yapar. İ ktidarı kısa bir dönem sürer.
Nübye ile Filistin' de askeri güç gösterisi ile Karnak Tapı­

� us'tan Nefrure adlı bir kız çocu ğ u olur. İ kinci eşi olan
nağı'ndaki yoğun inşaat işiyle zamanı geçer. Hatscep­

Isis'ten de bir erkek çocuğu olur. Oldükten sonra krallığa


İ sis'ten olan oğlu tahta geçeceğine üvey annesi Hacsepsut
kurnazlığını göstererek çocuk yaştaki Amenofis III ile be­
raber krallığı yöneteceğini açıklar. Ancak daha sonra da
krallık koltuğuna tek başına geçer. Thutmosis III çocuk
yaşta olduğu için Mısır dilinde ona "Thot doğdu" adını
verdiler. Öldükten sonra Thutmosis III krallık koltuğuna
oturur. Ancak üvey annesinin ölümü normal yoldan değil
de vezir Userman tarafından olabileceği ihtimali ağır
basmaktadır. Bulunan belgeler hep bu yönden gelişti. Sa­
vaşçı kimliğiyle tanınan babasının fethettiği yerleri krall ı­
ğı döneminde korudu.
Tutmosis ili: İ . Ö . 1458-1426 tarihleri arasına XVIII. hanedan
dönemi Mısır kralıdır. Horus adı "Men­
heperre" dir. "Ka" sı için "Teb' de parla­
yan muzaffer boğa" adını aldı. M. Ö . 1504-
1450 yılları arasında Mısır'ı yönetti. Aynı
aileden Tutmosis il 'nin oğludur. Kraliçe
Hacepsut tarafından tahtan uzaklaştırıla­
rak arka plana itildi. Planlar kurarak kra­
liçeyi safdışı etmek istedi. Ancak başarılı
olamadı. 22 yıl Mısır'ı yöneten Kraliçe
Hacepsut öldükten sonra resmen hü­
kümdarlığını . ilan etti. Mısır ordusunu Kral Tutmosıs III'ün hiye­
güçlendirdi. Nübye' de yeniden Mısır'ın roglif yazıyla adı.
hakimiyetini korudu. İ . Ö . 1483 yılında
43 1 1
-.ıııl A'dan Z'ye MISIR
Meggido ve Kadeş savaşlarında Asya krallar koalisyonu
olan Mitannileri bozguna u ğrattı. Karnak'taki Amon Ta­
pınağı'nın duvarlarında Mitannileri, Filistin, Fenike ve
Suriye'ye yaptığı 17 saldmyı yazdırdı. Nübye ve Sudan'ın
bir bölümü kendisine boyun eğdi. Mitanniler, Hatti, Asur,
Babil, Kıbrıs ve Girit onun üstünlüğünü tanıyarak haraç
ödedi. Afrika topraklarını bir koloni sistemiyle yönetti .
Asya ülkelerine ise özerklik vererek sadece vergilendirdi.
Ticaretin gelişmesi için Pharos Adası' nda Mısır' ın ilk de­
niz limanını yaptırdı. Bu liman İ skenderiye'nin yakınında
bir yerdeydi. Karnak'ta ve Nübye'de Amon-ra onuruna
tapınaklar yaptırdı. Ramses hanedanlarının kurucuları
onun reformlarını sürdürdü. Döneminde Mısır ekonomik
olarak çok güçlendi. İ . Ö . 14. 03. 126 ylında ölünce yerine
oğlu Amenofis II geçti.
Tuthmosis iV: İ . Ö . 1400-1390 tarihlerinde XVIII. Hanedan
dönemi Mısır kralıdır. Mısır dilindeki Horus adı "Men­
heprure" dir. (Bazı kaynaklarda İ.Ö. 1425-1405 olarak ele
alınmıştır) . Amenofis II'nin oğludur. Tutmosis III'ün ise
torunudur. Gize'deki Büyük Sfenks'in pençeleri arasına
diktirdiği anıttaşta rüyasında güneş tanrısının görkemli
heykelini kumlardan temizlediğinde kral olabileceğini
yazdırır. Tahta çıkar çıkmaz da güneş tanrısının heykelini
kumlardan temizlettirir. Mitannilerle "Naha-rira" (Mi­
tanni ülkesi) bozulan ilişkilerini çıkarları doğrultusunda
düzeltmeye önem verdi. İ lginç bir diploması geliştirdi.
Mitanni Kralı Artatama ile ilgili mektuplaşmalarından ba­
rış içinde oldukları düşünüldü. Bu kralın Artatama (Mu­
temuia olarak da bilinir) adındaki kızını da haremine aldı.
(Babil) dilini diplomasi dili olarak benimsedi. Belli süreler
içinde bazı yerlere elçiler atadı. Kısa iktidarında yoğun
mimari programlar yaptı. Karnak Tapınağı'nın dört pi­
londaki kapısını altınla kaplattı. Amon Tapınağı'nın eko­
nomik gücünü de siyasal sınırlarda tuttu.
Tuu: Eski Mısır dilinde "Lekeli, kirli" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise " Çürümüş, bozulmuş" anlamı­
1 43 2 na gelen "Tuu" "sözcüğüdür.
A 'dan Z'ye M ISIR ...,.
Tututef: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sıra­
sında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin
adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının
adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ru­
hun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu bil­
mesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Ati eyaletinden geleni se­
lamlarım, zina yapmadım ve hemcinslerimle cinsel ilişki­
ye girmedim . . . " şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargıla­
ma yapılmadan önce bu olumsuz itirafları yapmak zo­
rundaydı.

Uahibre: İ . Ö . 664-620 tarihlerinde XXVI. Hanedan dönemi


Mısır Kralı Psamtek I'in Mısır dilindeki adı. (Bak Psamtek
1.)
Ugaf: İ kinci Ara Dönem olarak ele alınan İ . Ö . 1759-1760 ta­
rihleri arasında Mısır' da egemenlik sürdüren XIII. hane­
danın kurucu kralı olarak bilinir. İ . Ö . 1759-1 757 tarihleri
arasında kısa bir dönem Mısır'ı yönetti. Horus adı "Khu­
tauire" dir. Bu hanedan kralları kısa süreli yönetime ge­
lince kral sayısında artma oldu . Ancak belgeler olmayınca
bu kralların tam listesine ulaşmak bugün için mümkün
değil. Çoğu krat Fayyum' da etkili olan Tanrı Sobek' ten
adını alır. Vezirlik makamının babadan oğula geçmesi on­
ların döneminde başladı. Bu hanedan döneminde dur­
gunluk olmuşsa bile Mısır önceki kralların sağlamlaştır­
dığı temeller nedeniyle gücünü korudu.
Ua: Eski Mısır dilinde "Uzunluk, uzun" anlamında tanım-
landı. Maya dilinde karşılığı ise "Uzunluk, yükseklik" an-
lamına gelen " Uaan" sözcüğüdür. 433 1
� A'dan Z'ye M I S IR

Uah: Eski Mısır dilinde " Beslemek, ekmek" anlamında ta­


nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Ekmek" anlamına
gelen "Uah" sözcüğüdür.
Uahkare: İ . Ö . 718-712 tarihlerinde XXIV. Hanedan dönemi
Mısır Kralı Bakenrenef' in Mısır dilindeki adı. (Bak Bakan­
renef .)
Uakh: Sekhet-Aaru'nun ikinci bölümünde adı geçen kutsal
bir göl.
Uamemti: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat"ın salonunda görevli olan 42 tamıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tamının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs' te " . . . Hayvan kesme evin­
den geleni geleni selamlarım, kendimi kirletmedim . . . "
şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Uas: Eski antik Mısır' da tanrıların kullandıkları asalara veri­
len ad. Asanın tepesinde bir köpek başı bulunurdu. Çatal­
lı uzun bir baston şeklindeydi.
Uacheperre: İ . Ö . 1543-1539 tarihlerinde XVII. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Kamose' nin Mısır dilindeki adıdır. (Bak
Kamose.)
Uatch-nesert: " Alevleri kuvvetli olan" anlamında betimlen­
di. Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sıra­
sında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan birinin
adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tanrının
adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır. Ru­
hun bu tamının görevini, adını, tapınma konumunu bil­
mesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Het-ka-Ptah'tan (Memp­
his) geleni selamlarım kötü (incitici) söz söylemedim . . . "
şeklinde tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan
önce bu olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Uatch-rekhit: Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması
14 3 4 sırasında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tamıdan bi-
A1dan Z'ye MISI R ..,..

rinin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­


rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . (türbesinden (?) geleni)
selamlarım, terbiyesizce davranmadım . . . " şeklinde tanıtı­
lır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu olumsuz
itirafları yapmak zorundaydı.
Uauat: Nil'in 1. çağlayanı ile 2. çağlayanı arasındaki bölgeye
verilen ad. Nübye topraklarında olmasına rağmen Mısır
tarafından yönetilen bir kent.
Ubastet: (Bak Bastet.)
Ubienthes: İ . Ö . 3000-2800 tarihleri arasında 1. Hanedan Mısır
Kralı Ka'a'nın Manheton listesinde Yunanca adıdır. (Bak
Ka'a.)
Uenepher: İ . Ö . 3000-2800 1. Hanedan Mısır Kralı Cet'in Man­
heton listesindeki Yunanca adıdır. (Bak Cet.)
Udimu: İ lk dönemlerde 1. Mısır Hanedanının 5. kralı ( İ . Ö .
3100 civarı) olarak bilinir. Hükümdarlığında krallık pro­
tokolünü belirleyen ilk kral unvanını aldı. "Sed şenliği"
ilk defa bu kral döneminde gerçekleşti. Bir fildişi tableti­
nin üzerindeki yazılardan onun varlığı bilindi . Doğu Be­
devilerine karşı savaşarak Mısır'ın topraklarını genişletti.
Uğur: Büyülü anlamların yüklendiği nesnelerin tümü . Çeşitli
şekillerde yaptırıldığı belgelendi. Bu nesneler eski Mısır
tarihinde özellikle mumyalanan cesede takılırdı. Bazıları
metal bazıları da değerli taşlardan yapılır.
Uhemibre: İ . Ö . 610-595 tarihlerinde XXVI. Hanedan dönemi
Mısır Kralı N akho I' nin Mısır dilindeki adı. (Bak N akho
II.)
Unas: (İ . Ö . 2355/56-2446) İ . Ö . 2378-2348 tarihlerinde Mı­
sır' da V. Hanedanın son kralı olarak hüküm sürdü. Muh­
teşem piramidi Sakkara' da bulundu. Piramidin iç duvar­
larında cenaze ritüelini büyülü sözlerle yazdırdı. Daha
sonra bu sözler en eski dinsel metinler olarak yer etti. Bu
piramidin yapımı <? dönemdeki mimarlık sanatında bir ilk 4351
<1111 A'dan Z'ye MISIR

olarak alkışlandı. Piramidin içindeki mezar odalarınıı::ı


duvarlarında kralın öldükten sonra gökyüzüne çıkarak
yeniden yaşadığını belirten duvar yazıları ve resimleri bu­
lundu. Bu metinlerden bir bölümü 11 Güçlerin efendisi­
• • •

dir o /anası bilmez adını/ Unas'ın görkemi göktedir.


/ gücü ise ufukta/Unas göğün boğasıdır. /Göğün sakinle­
ri hizmet ederler Unas' a . . . /1 şeklinde bir ifadeyle yazılmış­
tır. Unas Mısır' daki etkinliğini Fenike limanlarında da
göstererek bölgeyi egemenliği altına aldı. Byblos' taki ta­
pınağında bir kadının kucağında şeklinde canlandırılır.
Bu kadının Tanrıça Hathor olabileceği sanılmaktadır.
Halk bu resme 11Byblos kadını" adını verdi. Hıristiyanlık
dininde İ sa' nın annesinin kucağındaki tasvirinin, bu be­
tim-lemeden geldiği tahmin edilir.
Unut: Mısır mitolojisinde Un, Wenut adlarıyla da tapınılan
bir tanrıçadır. Tavşan tanrıça şeklinde betimlendi .
Un: (Bak Unut.)
Un-Nefer: Horus'un adlarından biri. (Bak Horus.) Ancak
Ölüler Kitabı'nda bu ad Osiris için de kullanılmıştır. (Bak
Un-nefer.)
U_n eg: Mısır mitolojisinde bitki tanrısı olduğu şeklinde ifade­
ler var. Ancak, ne tür bitkiyi koruduğu hakkında bilgi ve­
rilemiyor.
Un-nefer: Ölüler Kitabı'nda Osiris' e verilen adlardan biri.
Unut: Ölüler Kitabı'nda adından söz edilen bir tanrıçanın
adı. Kuş beyinli bir tanrıça olarak belirtildi. Belge yetersiz­
liği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği hakkında bilgi veri­
lemiyor
Unpet-ent-Heru: Ölüler Kitabı'nda Maat'in salonunun giriş
kapısından giren ölünün salonun zeminine basarken sol
ayağına verilen ad.
Unti: Mısır' da bir tanrı. Heliopolis'teki (Annu) gizli tanrılar­
dan yüce bir tanrı olarak tapınıldı.
Uni: Pepi I'in hükümdarlık döneminin sonlarına doğru ayrı­
1 43 6 ca Pepi II ile Merenre döneminde devlet adına çalışan bir
A'dan Z'ye MISIR lllı-

memurdu. Savaş lideriydi. Mezar duvarlarında kral göz­


deleri olarak belirttiği asker, sivil, dinsel yönden krala
hizmet edenlerin yüceliğinden söz eder. Ancak bu gözde­
ler yüzünden daha sonraki yıllarda Eski İ mparatorluk'ta
çökme başladı.
Uoole: Eski Mısır dilinde "Taşma, çok bol akma" anlamında
tanımlandı. Maya dilinde karşılığı ise " Akma" anlamına
gelen "Uaahal" sözcüğüdür.
Uraeus: (Naja yılanı da denir) Mısır' da çıngıraklı bir yılana
verilen ad. Tanrıça Maat'ı temsil ettiği için kutsal sayıldı.
Bu yılan Aşağı ve Yukarı Mısır'ı temsil eden bir sembol
olarak bilindi. Ayrıca tanrısallık, krallık, doğu ve batının
da sembolü olarak bilinir.
Usekh-nemtet: "Uzun adımlarla yürüyen" anlamında betim­
lendi . Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda ruhun yargılanması sı­
rasında "Maat" ın salonunda görevli olan 42 tanrıdan biri­
nin adı olarak belirtilmektedir. Nu Papirüsü'nde bu tan­
rının adı ve işlevi ruh tarafından açıklanmak zorundadır.
Ruhun bu tanrının görevini, adını, tapınma konumunu
bilmesi zorunludur. Papirüs'te " . . . Annu' dan (Heliopolis)
geleni selamlarım. Ben haksızlık yapmadım . . . " şeklinde
tanıtılır. Ruh, salonda yargılama yapılmadan önce bu
olumsuz itirafları yapmak zorundaydı.
Utko: Horus'un annesidir. (Ancak burada büyük bir ihtimal­
le Horus'u büyüttüğü ileri sürülen bir kadın olabilir dü­
şüncesi içinde olan bazı araştırmacılar var) Tanrıça İ sis ile
aynı kategoride betimlendi .
Uto: Yılan tanrıça olarak kendisine Buto kentinde tapınılırdı.
Yerel bir tanrıçaydı. Aşağı Mısır'ı ve kralı korumakla ta­
nındı. Bir süre Tanrıça Nehbet ile eş değerde bilindi. Bir
kobra yılanı ya da başında kuzey Mısır tacını takan bir
kadın şeklinde tanındı.
Usaphis: İ . Ö . 3000-2800 tarihlerinde r: Hanedan Mısır Kralı
Den' in Manheton listesindeki Yunanca adıdır. 4311
� A'dan Z'ye MISIR

Usciabti: (Ya da Uşebti) Küçük mezar heykelciklerine verilen


ad. Bunlar taş, tahta, albastr ya da seramikten yapılırdı.
Bu heykelciklerin ölüleri öteki dünyada kötülüklerden
koruyacaklarına inanılırdı. Hatta ölünün yerine çalışması
için tarla işçileri olarak yapılan heykelcikler şeklinde be­
lirtildi. İ lk başlangıçta mezara birer tane bırakılırken daha
sonraları bu sayı yüzlerce oldu. Ölünün adı heykelciklere
yazılırdı. Bazı zengin mezarlarda her gün için bir heykel­
cik bırakılırdı. Yani 365 adet heykelciğin bulunduğu me­
zarlar da vardı
Useramon: XVIII. Hanedan dönemi Kral Hacsepsut'un vezi­
riydi. Thutmosis III ' ün kral olabilmesi için darbe yapmış
olabileceği tartışılıyor. Vezirliği döneminde Aman başra­
hibi Hapuseneb ile Nefrure'nın eğitmeni Senenmut kadar
Hatscepsut tarafından önemsenmedi.
Userhaure Meriamun: İ . Ö . 1188-1186 tarihlerinde XX. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Sethnahte'nin Mısır dilindeki adı.
(Bak Sethnahte.)
Userkaf: İ .Ö . 2487-2348 tarihleri arasında V. Hanedan döne­
mi Mısır kralıdır. Ülkeyi İ . Ö . 2487-2480 tarihleri arasında
yönetti. "Yerinde saf olan piramit" anlamına gelen 49
metre yükseklikte ölü gömme törenlerinin yapıldığı ve tö­
ren yerinin bulunduğu bir piramit yaptırdı. Bu piramidin
bu günkü adı ise " el-harem-el" dir.
Userheprure setepenre: İ . Ö . 1203-1196 tarihlerinde XIX. Ha­
nedan dönemi Mısır Kralı Seti II'nin Mısır dilindeki adı.
(Bak Seti il.)
Userkare: İ . Ö . 2348-2320 tarihleri arasında VI. Hanedan dö­
nemi krallarından Teti'nin ölümünden sonra geçici olarak
krallık koltuğuna oturdu. Hakkında bilgi toplanamamış­
tır.
Userkare: XIII. Hanedandan Mısır Kralı Hencer' in Mısır di­
1 43 8 lindeki adı. (Bak Hencer.)
A'dan Z'ye MISIR 11ıı>

Usermaatre achenamun: İ . Ö . 1129-1127 tarihlerinde XX. Ha­


nedan dönemi Mısır Kralı Ramses VIII' in Mısır dilindeki
adı.
Usermatre Meriamun: İ . Ö . 1186-1155 tarihlerinde XX. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Ramses III' e Mısır dilinde verilen
ad. (Bak Ramses III .)
Usermatre Meryamun: İ . Ö . 793-787 tarihlerinde XXIII. Ha­
nedan dönemi Mısır Kralı Şeşonk V'ın Mısır dilindeki adı.
(Bak Şeşonk V.)
Usermatre Seheperenre: İ . Ö . 1148-1143 tarihlerinde XX. Ha­
nedan dönemi Mısır kralı Ramses V'in Mısır dilindeki adı.
(Bak Ramses V.)
Usermatre setepenamun: İ . Ö . 818-793 tarihlerinde XXIII.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Pedubasted'in Mısır dilin­
deki adı. (Bak Pedubasted.)
Usermaatre setepenre: İ . Ö . 825-773 tarihlerinde XXII. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Şeşonk III'ün Mısır dilindeki adı.
(Bak Şeşonk III .)
Usermaatre setepenre: İ . Ö . 874-850 tarihlerinde XXII. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Osorkon'un Mısır dilindeki adı.
(Bak Osorkon.)
Usermaatre setepenre: İ . Ö . 773-767 tarihlerinde XXII. Hane­
dan dönemi Mısır Kralı Pami' nin Mısır dilindeki adı. (Bak
Pami .)
Usermatre Setepenru: İ . Ö . 1279-1 213 tarihlerinde XIX. Ha­
nedan dönemi Mısır Kralı Ramses Il'nin Mısır dilindeki
adı. (Bak Ramscs il.)
Usermatre Setepenamun: İ . Ö . 787-759 tarihlerinde XXIII.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Osorkon III' ün Mısır dilin­
deki adı. (Bak Osorkon III .)
Usermaatre setepenamun: İ . Ö . 764-757 tarihlerinde XXIII.
Hanedan dönemi Mısır Kralı Takolet IIl'ün Mısır dilinde-
ki adı. (Bak Takolet III.) 4 3 91
-1111 A 'd a n Z'ye M ISIR

Usermaatre Setepenamun: İ . Ö . 757-754 tarihlerinde XXIII.


Hanedan dönemi Mısır Kralı Rudamon' un Mısır dilindeki
adı. (Bak Rudamon.)
Usermaatre Setepenamun: İ . Ö . 993-984 tarihlerinde XXI.
Hanedan dönemi Mısr Kralı Amenope' nin Mısır dilindeki
adı. (Bak Amenope.)
Usermatre Setepenenre Meriamun: İ . Ö . 1135-1129 tarihle­
rinde XX. Hanedan dönemi Mısır Kralı Ramses VII' nin
Mısır dilindeki adı. (Bak Ramses VII.)
Userre setepenptah: İ . Ö . 393 civarında XIX. Hanedan döne­
mi Mısır Kralı Psammuthis'in Mısır dilindeki adı. (Bak
Psammuthis.)
Usert: Sekhet-Aaru'da Mısır'ın Ölüler Kitabı'nda üçüncü
bölgede adı geçen kutsal bir göl .
Usertate: XVIII. Hanedan dönemi Amenofis I'nin Nübye
eyaletinin genel valisidir.
Usıre: (Bak Osiris.)
Usx: Eski Mısır dilinde "Yaka, kolye" anlamında tanımlandı.
Maya dilinde karşılığı ise "Yaka, kolye" anlamına gelen
"U" sözcüğüdür.

Wa: Hiyerogliflerde bir sayısının adıdır. S. A. Gardıner ve G.


Lefebvre tarafından tapınak duvarlarında yazılan Mısır
sayılarının kıptı dilinden Mısır diline uyarlanışının yakla­
şık adı olarak tanımlandı.
Wadj det: Uadjet adıyla da tapınıldı. Mısırın kobra tanrıçası
olarak bilinir. Nephthyst'in kötülüklerine karşılık Nekha­
bed ile birleştiği ifade ediliyor.
Wadj-Wer: Mısır mitolojisinde "büyük yeşilin tanrısı" olarak
bilinen verimlilik tanrısıdır. Genelde mitolojide her işin
1 440 mutlaka bir tanrı ya da tanrıçasının olduğu belirtilmiş.
A'dan Z'ye MISIR ııııı-

Her ne kadar kaynak yetersizliği olmuş olsa bile Wadj­


Wer'in verimlilik tanrısı olduğu belirtilmiş. Ancak Mısır
dilindeki adına rastlanmadığını göz önünde bulundurur-
sak belirsizliğini koruyan bir ad olarak da karşımıza çıkı­
yor.
Waset: (Bak Wosret.)
Wenut: (Bak Unut.)
Wepawet: Çakal bekçi köpeği şeklinde betimlenen bir yeraltı
tanrısı şeklinde ifade ediliyor. Kaynaklar Mısır'ın dinsel
inancında yer almış olan yeraltı dünyasının bir tanrısı ol­
duğu şeklinde ifadeler veriyor.
Werhi-kaou: Ölüler Kitabı'nda adından sıkça sözedilen bir
sihir objesi. Ağzı kıvrık marangozların kullandığı kalem
şeklinde bilinir.
Weret: (Bak Reret.)
Wosret: (Bak Wosret.)
Wosyet: Wosret, Waset adıyla da tapınılan bir Mısır tanrıça­
sıdır. Belge yetersizliği nedeniyle kültü ve dinsel kimliği
hakkında daha fazla bilgi verilemiyor.

Xaa: Eski Mısır dilinde "Doğmuş, var" anlamında tanımlan­


dı. Maya dilinde karşılığı ise "Yaratmak" anlamına gelen
" Chac" sözcüğüdür.
Xast: Eski Mısır dilinde "Bedenin bir bölümü" anlamında ta­
nımlandı. Maya dilinde karşılığı ise "Kenar, yan" anlamı­
na gelen "Xax" " sözcüğüdür.
Xart: Eski Mısır dilinde "Çocuk" anlamında tanımlandı. Ma-
ya dilinde karşılığı ise " Doğurmak" anlamına gelen "Xal"
" sözcüğüdür. 44 1 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Xat: Eski Mısır dilinde " Kesme, ayırma" anlamında tanım­


landı. Maya dilinde karşılığı ise "Vura vura ayırma, par­
çalama" anlamına gelen " Chab" " sözcüğüdür.
Xem: Eski Mısır dilinde "Vulva" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Meni" anlamına gelen "Xex" "söz­
cüğüdür.
Xet: Eski Mısır dilinde "Kesme" anlamında tanımlandı. Ma­
ya dilinde karşılığı ise "Kırma, parçalara ayırma" anlamı­
na gelen "Xeth, Xel" " sözcüğüdür.

Vac: Mısır kralı. İ . Ö . 2920-2770 tarihlerinde hüküm sürmüş 1.


Hanedan Mısır kralıdır. Hakkında belge yetersizliği ne­
deniyle bilgi verilemiyor.
Vacit: Aşağı Mısır' da "Tell-el-Fara' ın"ın bulunduğu "per­
vacit" te tapınıldı. Kobra yılanı şeklinde betimlenirdi.
Vadi Natrun: Mısır' da göller bölgesi . Bu bölgede kıptılara ait
bazı tapınak ve kiliselerin harabeleri bulunur. Bunlardan
aktif olan bir kaçı günümüzdeki kıptılar tarafından kulla­
nılmaktadır.
Valentinus: (öl. İ . Ö . 160 civarı) Mısır kökenli genosisci. Ro­
ma' da yaşadı.
Verim ayları: Eski Mısır'da bir yıl içinde yer alan üçüncü
dört aylık dönem içindeki aylara "verim ayları" denirdi.
Bu ayları gösteren belge Keops Piramidi'nde bulundu.
Bunlar "Tybi, Mechir, Phanemoth, Pharmuti" şeklindey­
di.
Ves�r-ptah: Piramit yapımı sırasında memurların kahyası
olarak bilinir. Bu kahyalar genellikle firavunların tanıdık­
ları arasından seçilirdi. Tanrıların en büyüklerinin onur­
landırdığı biri olarak tanınırdı. Dönüşümlü olarak çalı­
1 44 2 şanlarla Mısır'a dışardan gelen malzemelerin koordine-
A'dan Z'ye MISIR �

siyle ilgilenirlerdi. Öldükleri zaman onlar için ayrılmış


soylular mezarına gömülürlerdi.
Vinher Khaa: Arkeolg Mara Rosa Guasch Jane liderliğindeki
bilimadamları Tutankhamon'un mezarında yaptıkları in­
celemeler sırasında şarap testileri bulmuşlardı. Testiler­
deki şarabın kırmızı şarap olduğu saptandı. Bu şarapların
üretimini ise Vinher Khaa adında bir şef üstlenmişti. Khaa
bu şarap şişesinde "Güney hükümdarı Tutankhamon'un
evinin şarabı" olarak not düşmüş.
Vannina: Ahmim'in 10 kilometre güneybatısında yer alan
arkeolojik buluntu alanı. Ptolemaios IV Sezarion tarafın­
dan yaptırılmış, Mısır dilindeki adı "Hut-Repit", Yunanca
adı Athribis olan tapınağın Tanrıça Trifis (Repit) için yap­
tırıldığı belgelendi. Güneyinde ise Ptolemaios IX Soter
II'nin mezarı bulunuyor.
Venamon: XI. Ramses döneminde Tanrı Amon için Lüb­
nan' dan ahşap getirmekle görevlendirilen bir memur. İ . Ö.
1082' deki gezi raporunda Aşağı Mısır' ın asıl krallarının
Smendes ile Kraliçe Tentamon olduğunu belirtir.
Venis: İ . Ö . 2465-2323 tarihlerinde Mısır' da hüküm sürmüş V.
Hanedanın kralı. İ . Ö . 2356-2323 tarihlerinde egemenlik
sürdürdü. Adına bir piramit yaptırdı. İki kayık yatağı
olan ve son derece titiz rölyeflerle süslü olan bu pi­


ramit için "yerinde güzel olan" anlamı verilmiş.
Veşer-Ptah: (Ya da veş-ptah) (İ . Ö . 2480-2350) I. hanedan
döneminde bir vezir. Firavun Nefererkare'nin yanın­ �

Q�
da felç geçirip öldü . Firavunların yakını olarak belge­
lerde adı geçer. Tanrıların en büyüklerinin "şerefli"
diye sözettiği biri. Ustalar mezarlığında çeşitli sahne­
ler çizdirdi. Piramitlerde dönüşümlü olarak çalışan
işçileri ve gelen malzemelerin yerine ulaşmasını ko­
ordine ederdi. Kral Venis 'in
hiyeroglif ya­
Vusuris: (Mısır Mit) Bir Mısır kralının adıdır. Ülkesine
zısıyla adı.
giren her yabancıyı öldürdüğü söylenir. Mısır'a gelen
Iraklis' i öldürmek istemiş, ancak başaramamış. 44 3 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR

Yakobher: İ . Ö . 1630-İ . Ö . 1522 tarihlerinde XV-XVI. Hyksos


Hanedanı'ndan Mısır kralıdır. Krallığı ve siyasal kişiliği
hakkında yeterli belge bulunamamıştır.
Yaratılış: Mısır mitolojisindeki metinlerden anlaşıldığına ba­
kılırsa onların yaşamın başlangıcından önce evrenin
"kaos" olarak düşündükleri kara sularla dolu olduğuna
inanmışlardı. Baş tanrı olarak tapındıkları Re (Daha son­
raki dönemlerde bu tanrının yüzlerce sıfatı ortaya çıkmış­
tır) Nil Nehri'nin her yıl taşan sularından sonra ortaya
çıktığına inanılan Mısır toprağı gibi sudan yaratılmış ol­
duğuna inanılmıştır. Re (Atum)'in yaratılışından sonra
hava tanrısı Şu ve nem tanrısı Tefnut yaratıldı.
Tefnut ile Şu'nun doğan iki çocuğundan sonra
dünyanın yaratıldığı fikrinin ortaya çıkmasına
inanılır. Yaratılan çocuklar ise gök tanrısı Nut
ve yer tanrısı Geb'di. Mitolojide Şu ve Tefnut'un
karanlıklarda dolaştıkları sırada kaybolunca in­
sanların yaratılmış olabileceği ifade edilir. Onla­
rın kayboluşunu duyan baş tanrı Re bir gözünü
karanlıklara göndererek onları aramaya koyu­
lur. Gözünden dökülen gözyaşlarının insanları
yaratmış olacağı hikaye edilir. Yaratılış hikaye­
sinde, Osiris'in iyiliği, kardeşi Seth'in de kötü­
lüğü temsil ettiği belirtilir. Kızkardeşleri Nep­
thyis ve İ sis ile beraber Re'nin çocukları olduğu
anlatılır. Kardeşi Seth tarafından öldürülen Osi­
ris'i diriltip onunla birleşen İ sis, Horus adında
bir çocuk dünyaya getirir. Horus babasının inti­
Osiris-Mısır'ın başken ti kamım alır ve Seth'i çöllere sürer. Seth çöllere
Kahire Müzesindedir sürüldükten sonra da fırtınaların tanrısı olarak
tapınılmaya başlanır. Ölen Osiris ise Anubis'in yerine ölü-
1 444 ler dünyasının tanrısı olarak belirtilmiştir.
A'dan 7'ye MISIR �

Yınepu: (Bak Anubis.)


Yeni imparatorluk: XVIII.-XIX.-XX. yüzyıllar firavunların
güçlü dönemleridir. İ stilacı halklar arasında güçlü Hyk­
soslardan kurtulan firavunlar Mısır' ın bölgedeki gücünü
yeniden göstermek için bu krallığı (Hanedanı) kurdular.
Yunan kültürüyle, politika, ve dinde bir olgunluk ve yeni
yapılanma dönemine girdiler. XVIII. krallığı kuran Ah­
mosis' ten sonraki dönemlerde firavunlar daha önceki
krallıklar döneminde olduğu gibi Mısır'ın dışa yansımış
gücünü yenden kazandılar. Bu firavunlardan Tutmosis
III, Mitannilere karşı aralıksız olarak 17 defa askeri sefer
düzenledi. Tutmosis il ise halk arasında "korumacı" bili­
nerek Mısır'ın üstünlüğünü Nil'in 4 çağlayanına kadar
genişletti. Afrika topraklarındaki Nübye ve Sudan' a sö­
mürgeci bir politika uyguladı. Tutmosis iV yönetimde bu­
lunduğu dönemde çeşitli zorluklar içinde dış ülkelere
karşı diplomatik bir gelenek başlattı. Krallık her geçen
gün büyüyerek etkili olmaya başladı. Amenofis III döne­
mindeki lüks yaşam ve sanatın ilerlemesi buna en uygun
örnektir. Din üzerinde düşündüğü yenilikleri ondan son­
ra iktidara geçen oğlu Amenofis iV (Akhenaton) başlattı.
Amenofis iV Amon rahiplerinin siyasal baskılarına karşı
sert bir tavır alarak onların Mısır' daki krallar üzerindeki
yetkilerini tamamen kaldırarak dinde inanılmaz yenilikler
yaptı. Devlet dini olarak benimsediği Aton diniyle birlikte
tek tanrıcılığa inamayı ilk defa o başlattı. Bu reform ancak
14 yıl sürdü. Tutankhamon, Semenkhare ve Ay'ın kötü
yönetimleri Amon rahiplerinin yeniden güçlenmesini sağ­
ladı. İ ç entrikalar yüzünden General Horembeb bir darbe
yaparak imparatorluğun geleceğini başka yöne çevirdi .
XIX. Hanedanı kurduktan sonra üvey oğlu Ramses I'e bı­
raktı. Ramsesler dönemi de savaşlarla başladı. Hititlerin
baskısından bıkan Seti 1 ile Ramses il onları bozguna uğ­
rattı. XX. Hanedan' dan Mirneptah ve Ramses III deniz
halklarının istilalarını önleyerek onları Mısır' ın dışına çı-
karmayı başardılar. Ancak XX. Hanedan da saray entrika- 445 1
� A'dan Z'ye MISIR
lan ve yanlış yönetim yüzünden dağılarak krallığın, ra­
hipler ve prenslerin eline geçmesini sağladılar. Rolf Kra­
uss 17./ 18./ 19./ 20. Hanedanlar döneminde hüküm sür­
müş kralların listesini Mısır Müzesi-Berlin arşivlerinde
araştırma yaparak bir liste haline getirdi. Bu liste diğer
hanedanlar listesine ek bilgi olabilir düşüncesiyle buraya
alındı. Ahmosis (İ . Ö .1539-1514) Amenophis 1 ( İ .Ö .1514-
1493) Thutmosis 1 (İ . Ö .1493-1483) Thutmosis il (İ .Ö .1483-
1479) Hatshepsut (İ . Ö .1479-1458) Thutmosis III ( İ . Ö . 1458-
1426) Amenophis il ( İ . Ö . 1426-1400) Thutmosis iV
(İ . Ö .1400-1390) Amenophis III (İ . Ö . 1390-1353) Amenofis
iV (Akhenaton İ . Ö .1353-1336) Smenkhkare ( İ . Ö .1334-1333)
Tutankhamun (İ . Ö.1333-1323) Ay ( İ .Ö .1323-1319) Horem­
beb (İ . Ö .1319-1292) Ramses I (İ . Ö .1292-1290) Seti 1
(İ . Ö .1290-1279) Ramsesll (İ . Ö . 1279-1213) Merneptah
(İ . Ö .1213-1204) Setill (İ . Ö .1204-1198) Amenmesse
İ İ
( . .1203-1200) Siptah ( . . 1198-1193) Tawosret ( İ . Ö .1193-
Ö Ö
1190) Sethnakhte ( İ . Ö . 1190-1187) Ramses III (İ . Ö .1187-
1156) Ramses iV (İ . Ö .1156-1150) Ramses V ( İ . Ö .1150-1145)
RamsesVI ( İ . Ö . 1145-1137) RamsesVll ( İ . Ö .1137-1129)
RamsesVIII (İ . Ö .1129-1128) RamsesIX ( İ . Ö .1128-1110)
Ramses X (İ . Ö . 1110-1106) Ramses XI (İ . Ö .1106-1078)
Yeraltıkitapları: Yeni krallık döneminde kral mezarlarına bi­
linçli olarak bırakılan resimlerin de yer aldığı yazılı kom­
pozisyonlardır. Bu metinlerde güneş tanrısının yeraltı
dünyası ile gökyüzündeki seyahati anlatılır. Bu çalışma
daha sonraki hanedanlarda önemli ve özel kişilerin meza­
rına da konuldu.
Yetro: Mısır Deltası'nda_ki Gosenli Yahudilerin çalışltırıldığı
bölgedeki bir rahip. Son derece bilgili biri olduğu şeklin­
de tanımlanmalar var. Firavun Ramses il tarafından Del­
ta'ya müfettiş olarak gönderilen Musa bu rahipten çok
yardım görür. Onun kızı Tsippora ile evlenir. Rahip Yet­
ro'nun kütüphanesindeki belgelerden yararlanır.
1 44 6
A'dan Z'ye MISIR ııııı-

Zagazig: Aşağı Mısır' da bir kent. " El-şarkiye" ilinin merkezi.


Pamuk yetiştiren bir kent merkezi olan bu yer Bubastis
Harabeleri yakınında su işleriyle uğraşan işçilerin konak­
lama yeri oldu.
Zahi Hawas: Mısırlı arkeolog ve bilim adamı. Mısır'ın eski
tarihi üzerinde etkili çalışmalar yaptı. Tapınaklar, pira­
mitler, mezarlar ve krallar ile ilgili somut belgelerle dün­
yanın dikkatini Mısır' a çevirdi.
Zanath: İ.Ö. 2649-2630 tarihlerinde III. Hanedan'ın ilk kralı.
" Nebka" adlı kralla aynı kişi olduğu tahmin ediliyor. (Bak
Nebka.)
Zatayat: XVIII. Hanedan Kralı Ahmose 1 iktidarı döneminde
güney ülkelerini denetleyen bir eyalet valisiydi . Kralın
soyundan gelen biriydi. Ahmose Zatayat olarak da bilinir.
Zaviyet-el-Amvat: (Ya da Zaviyet-el-Aryan) Yukarı Mısır'ın
16. eyalet bölgesinde arkeolojik bir alan. III. Hanedan dö­
neminde yapıldığı tartışılan basamaklı bir piramit var. Bu
piramit adını bu yerden alır. Kim tarafından yapıldığı ise
bilinmiyor. Araştırmacılar bu piramidin " Ha'ba" ya ait
olabileceğini tartışıyorlar. Bu piramidin yanındaki mezar­
lardan Narmer mühürlü çanak çömlek bulunmuştur. Ay­
rıca ikinci"bitmemiş piramit" olarak bilinen bir başka pi­
ramit yer alır. Piramiti Kefren'in halefi olan bir kralın yap­
tırdığı düşüncesi tartışılıyor. Burada kayaya oyularak ya­
pılan mezarlar bulunur. Bu nedenle adına aynı zamanda
kaya mezarları da nekropolisi olarak bakılır.
Zehen: İ .Ö. 3050 civarında Arkaik dönem Mısır Kralı Ka'nın
Mısır dilindeki adı. (Bak Ka.)
Zeda-Hons-uef: Mısır'daki B.ahariye Vahası'nın en büyük
kentlerinden El Bavit'te iki yüzden fazla mumyanın bu­
lunmasından sonra Mısır'ı İ.Ö. 664-525 tarihlerinde yöne-
ten efsanevi Vali Zed-Hons-uef Anh'ın babası ve karısının 44 71
� A'dan Z'ye MISIR

mezarları da aynı yöredeki evlerin altındaki mezar odala­


rında bulundu. Bu vali diktatör olmayı seven bir valiydi.
Ezerek, sömürerek bulunduğu bölgeyi yönetebileceğine
inanan biriydi. Baskılar halkı canından bezdirdiği için va­
linin çevresi de bu zalim baskıları kınıyordu. Ancak Mısır
tarihi entrikalarla dolu olduğu için valinin bulunan meza­
rından dolayı gizemli damgasını vuracaklardı. Onun ba­
rışçı bir vali olduğunu kanıtlayacaklardı. Sonuçta da öyle
oldu. Zülmeden, baskı ve işkenceler uygulayan vali bir
anda arkeologlar tarafından barışçıl bir vali olmuştu. Mı­
sırlı arkeolg Zahi Hawass liderliğindeki bir ekip Bahariye
Vahası'nda kazılar yaparken valinin babası ve karısı
Naes' e ait mezarları bulmuşlardı. Ancak nedense valinin
mezarı bulunmamıştı. Bu bir gerçektir ki, Mısır' da ya güç­
lülerin mezarları muhteşem yapılırdı ya da sevilen yöne­
ticilerin. Arkeologların gizemli damgasını vurdukları vali
bulunduğu mahalleyi iyi yönettiyse mezarı neden bu­
lunmamıştı? Şeyh Sabi mahallesindeki evlerin altında bu­
lunan mezarlar Zeda-Hons adına mühürlüydüler. Mezar­
ların Menfhisli heykeltraşlar tarafından yapıldığı öne sü­
rülüyor. Vaht-Seme-nt valisi döneminde barışçıl bir vali
olarak ün yapmış. Padiset'ın çocuğu olduğu söyleniyor.
Karısı Naes'in mezarı 1938 yılında bulunan mezarların
oluşturduğu labirente bağlı güney diski (re) altında bu­
lundu. Bu da Firavun Aries'in doğumdaki ilk adı olan
Vahibure' yi simgeliyor. Vaht-Seme-nt sıfatının anlamı
" derinlere kök salmış vaha" anlamındadır.
Zobe: Eski Mısır dilinde "Tümör, kabarma, şişme" anlamın­
da tanımlandı. Maya dilinde karşılığı, " Ur, şişme" anla­
mına gelen "Zob" sözcüğüdür.
Zodyak: Gökyüzündeki nesneleri ve onlarla ilgili ruhsal im­
geleri gösteren şekiller. Bu işaretler daha önceleri Ba bil
kaynaklı olarak tarihe geçti. Sonra Yunanlılara onlardan
da Roma ve Mısır' a geçti. Mısır mimarisinde tavan süsle­
1 44 8 melerinde kullanıldı.
A'dan Z'ye MISIR IJIJı>

Zoser: ( İ . Ö . 2654-2635) (Bazı kaynaklarda İ . Ö . 2609-2590 tari­


hi ele alınmıştır.) Horus adı " Kurulun en tanrısal olanı"
anlamına gelen "Netyerihet" <lir. Kraliçe Nipa' atap'ın oğ­
ludur. III. Hanedan dönemi Mısır firavunudur. Mezar ta­
pınağı olarak Sakara' daki basamaklı piramitte anıtsal
heykelciliğin prototipi olan bir heykel bulundu. " Ka­
Heykeli" olarak bulunan bu heykelin Kral Zoser'in gücü­
nü göstermek amacıyla mezarda saklamış olma ihtimali
yüksektir. Ancak onun taş için ölümsüz malzemeyi kulla­
nıma açtığı şeklinde "taşı açan kişi" bir yakıştırma getirdi­
ler. Sehel Adası'na "kıtlık anıttaşı" diktirmesi bu çalışma­
sının örneklerindendir. Mezarının bulunduğu nokta " iki
ülkenin terazisi" olacak şekilde kesişen iki noktanın orta­
sında yapıldı.
Zoserheprurre: İ . Ö . 1319-1292 tarihlerinde XVIII. Hanedan
dönemi Mısır Kralı Horembeb' in Mısır dilindeki adı. (Bak
Hoembeb.)
Zoserkare: İ . Ö . 1514-1493 tarihlerinde XVIII. Hanedan dö­
nemi Mısır Kralı Amenofis I' in Mısır dilindeki adı. (Bak
Amenofis I.)
� A 'dan Z'ye MISIR

Dizin
A
Aa, Aa, Aapep, Aah, Aa, (Amsah), Aak, Aakb, Aamu, Aaalu, Aaaru,
Aaheperkare, Aaheperre setepenre, Aaheperre seepenamun, Aahe­
perenre, Aaheperre setepenamun, Aaheprure, Aau, Abakus, Abbase,
Abanın, Abçin, Abd'n Nala, Abidos, Abidos, Abidos levhası, Aboott
Papirüsü, Abtu, Abu, Abu Gurab, Abu Ravvaş, Abusir, Acı göller,
Acip, Adept, Aditon, Adopis, Agathodaemon, Agathokleia, Agenor,
Agep, Ah, Ah, Ahenre setepenre, Aha, Aha, Ahasverus, Ahemaıt, Ahi,
Ahhotep, Ahmes, Ahmes, Ahmim, Ahmose I, Ahmosis II, Ahtı (2),
Ahthoes, Ahwere, Ahianteion, Aida, Aigypto, Ailuros, Ak, Aka, Ak
duvar, Aken, Aker, Akert, Akhenaton, Akhetaton, Akhillas, Akhkh,
Akhoris, Akrep Kral, Akropolis, Aksiothea, Aktos, Aktos, Alabarkhes,
Aleksandreia, Alu, Am, Am' a, Amada tapınağı, Ammam, Amarna,
Amaunet, Amathaunta, Amasis, Amastris, Am-besek, Amduat Kitabı,
Amemaıt, Amenardis, Arnenardis I, Amenardis II, Arnenemınes I,
Arnenernhat, Arnenernhat 1, Arnenernhat il, Amenemhat III, Amenem­
hat IV, Amenemope, Amenemope, Arnenhotep, Amenhotep, Amen­
messe, Arnenikernau, Amenernn i su, Arneni, Arnenirdis, Amenofis,
Arnenofis, Arnenofis 1, Arnenofis il, Arnenofis III, Amenafis iV, Ame­
noftis, Arnenafıum, Amen, Amen-re, Amen-Ra, Amenht, Amentet,
Arnent, Arnenti, Amen-tet, Amheh, Amin, Arnirtaios, Anın, Amofis,
Aman, Arnrnon, Arnon-Ra, Arnon-Re, Arnrnon-ra, Amman Re, Amo­
sis, Arnigdalyen, Am-khaibit, Amanherheşep, Amman, Amman, Arn­
manit, Anı-mit, Amrnıt, Arnmut,Arnon, Amon, Amre kültürü, Am­
senef, Amset, Arnsit, Arnsu, Amular, Amun, Amun-Re, Amun-Ra,
Amun adası, Amurtaios, Amut, Amyntas, Arnyrtaios, Anat, Anaglif,
Anana papirüsü, Ancti, Anecib, Ançes-en-paton, Anedj tı, Andjety,
Anet, Aneztı, Anhheprure, Anhneseferibre, Anhur, An-a-f, Anıt, Ani,
Aniba, Aniu, Angetf, An-hetep, Anhurerau, Anka, Ankh, Ankhet,
Ankhor, Anouke, Anktifi, Annu, Anpu, Anru-tef, Antef, Anti, Antiem­
saf, Anubis, Anuket, Anukis, Anusir, Antinoupalis, Antinaas, Any,
Apademak, Apedemak, Apep, Apepi, Apet, Aph, Api, Apiganı, Apiru,
Apis, Apries, Apaheasis, Apollinapolis, Apafis, Apofis I, Apofis II,
Apaphıs, Aptet, Apx, Arensnufis, Ara dönem, Arensnuphıs, Arkapla­
1 4 50 na, Arkitrav, Arı-Hes-Nefer, Arsione, Arsinoe, Arsione 1, Arsione il
A 'dan Z'ye MISIR �

Philadelphos, Arsione III, Arisone iV, Arsinoıteryum, Arsinoites N o­


mos, Arsnuphıs, Arkaik, Arkeoloji, Artakserkses, Artakserkses I, Ar­
takserkses il, Artakserkses III okhus, Artakserkses Artavasdes III, Ar­
tatama, Arses, Artes, Asa, Aset, Ash, Aksak, A-t, Asosi, Asuan, Asyüt,
Aten, Aten-Ra, Aten-Re, Atum-Re, Athiribis, Athotsiz, Aton, Aton-Ra,
Aton-Re, Atrıbu, Atum, ua-en-keb, Auibre, Augustus Henry Julius Le
Plongeon, Ausim, Au-taui, Avaris, Avibre'hor, Auuserre, Ax, Ay, Aye.

!!
Ba, Baah, Baba, Babı, Bab, Babay, Babylon, Badarı Uygarlığı, Baenre
merinetyeru, Baeure meriamun, Bah, Bahri-el Abvad, Bahri-el Arab,
Bahri-el Azrak, Bahri-el Cebel, Bahri-el Zeraf, Bahr-ül Gazal, Bahr Yu­
suf, Bai, Balantines, Bak, Bak, Baka, Bakare, Bakhau efendisi, Bakenre­
nef, Bakenptah, Ban, Banebdjetet, Ba-Neb-Tetet, Banebdedet, Baneb.­
djedet, Banebdjedet, Banephthysdjedet, Ba-Pef, Bat, Bast, Bata, Bari,
Bas, Bast, Bastet, Beb, Beca'lar, Behbit-ül-Hacer, Behbeyt, Behutu­
Tcheser, Beit-al Wali, Belos, Beni Hasan, Benu, Bes, Berenike il, Berse,
Bes, Beyt-el-Vali, Besu-ahu, Beyt Hallaf, Bibanülmülk, Bhn, Biggeh,
Bilbis, Bintanat, Bika, Blokheykel, Bleymmyler, Bokkhoris, Borollos,
Bousiris, Bö, Bronz, Bs, Bubastis, Bubastis Kolu, Budge, Buhayre, Buhis,
Bukhis, Bukranion, Burullus, Busiris, Busiris, Busiris, Buto, Buto, Bysso.

ç
Campi Elysii, Canet, Cangil Kedisi, Carter Howard, Cau, Cebel-ül­
Erek, Ced, Cedefhor, Cedhor, Cedkare izezi, Cedkaure, Cehutihotep,
Cehuti-mu, Cer, Cet, Cha-emhet, Chaeromon, Cha-muese, Chenosiris,
Chentı-Chetı, Chentı- lrh, Chepri, Chertı, Cherheb, Chnemu, Chnou­
mıs, Chontamentı, Chnum, Chons, Chnuphı, Chutimes, Cit. V, Cneph,
Coser, Coser-teti, Cubb-i Yusuf.


Çebnu-çer, Çeku.

Q
Dabod, Dahile, Dahşur, Damanhur, Dandara, Dandara Zodyakı, Da­
nunalar, Daphnae, Dara, Dara I, Dara il Ohos, Dara III Kodoman, De­
ben, Dedkere, Dedun, Dedwen, Dekkahliye, Demotike, Den, Dende­
rah, Dendur, Deniz Halkları, Deşaşe, Dev-el-Medine, Deyr, Deyr-ül-
� A'dan Z'ye MISIR
Ahmer, Deyr-ül-Bahri, Deyr-el-Berşa, Deyr-ül-Cebravi, Deyr-ül Ebyad,
Deyr-ül-Medine, Dijet, Diktaş, Dimyat, Distatiron, Disuk, Dişaşa,
Diwou, Diyaden Papirüsü, Diyou, Dodekarkhia, Dohen, Dua, Duamu­
tef, Dum, Duşratta, Düldül, Dwetye.


Ebukir, Ebu Muharik, Ebu Ravaş, Ebu Simbel, Ebu Zuneyme, Ebülhevl,
Ed-Dakka tapınağı, Edfu, Edjo, Eje, Edku, Egyptolog, Ehi, Ehramlar,
El-Aşmuneyn, El-Hiba, El-Bahnasa, El-Baklıya, Elephantine, El-Kab, El­
Kasrve'l Seyyad, El-Lahun, El-Lessiya, Elyakirn, Emeni, Enneadlar,
Epaphos, Epigoni, Epistrategos, Epistrategosluk, Eratoster, Erik Hor­
nung, Erken hanedan dönemi, Erment, Ernutet, Eski Mısır yazısı, Es­
Sebua, Esneh,

f
Farafıra, Fauna, Fayyum, Feaine, Fedou, Fenti, Ferafire, Firavun, Fira­
vuninciri, Firavunlaşmak, Firavunluk, Firavunların laneti, Firavun sı­
çanı, Flagellum, Fonogram, Fustat.

G
Ganymedes, Garbia, Gazal, Gaziye, Geb, Cebel-el bsilsile, Gerf Hüs­
sein, Gerileme Dönemi, G.Herwart von Hohenburg, Ger-kheru, Gerze,
Giheina, Gilukhepa, Giovani Belzoni, Girge, Gize, Gize Sfenksi, Goşen,
Grapow, Güneş kayığı.

H
Ha, Hah, Haaibre, Haanhre, Ha'ba, Habbaş, Habcefay, Habicefa, Ha­
cepsut, Hacepsut Tapınağı, Haç, Hadit, Harfe, Haje, Haha, Hakheru,
Hakarios, Hakahure, Hakor, Hamudi, Hamursuz, Hanedan, Hanedan
öncesi Mısır, Hanhan, Haheperre, Haneferre, Haap, Hap, Hapı, Hapi,
Hapi, Hap, Hapy, Har-Nedj-Hef, Har-Pa-Khered, Har-baba- khurtı,
Harpakhered, Har-Pa-Khurtı, Harpakhrutı, Harmakhıs, Haroerıs, Ha­
piru, Hapuseneb, Harensnuphıs, Harris Papirüsü, Harahbit, Harge,
Harnahte, Harkuf, Harris Papirüsü, Harmakhis, Har-rnedi-itef, Har­
pokrates, Harsafes, Harsiesse, Harut ve Marut, Ha'sehem,
Ha'sehemvi, Hasehemre, Hast, Hathor, Hatrneit, Hat-Mehıt, Hat­
mehyt, Hatşepsut, Hauhet, Hawars piramidi, Hav, Havae, Hayan
seuserense, Hbennu, He, Hecheperre setepenre, Hechheperre setepen­
1 45 2 re, Hedetet, Heget, Hegat, Heh, Hehet, Hehepere setepenenre, Heka,
A'dan Z'ye MISIR ..,..
Hekaib, Hekaamatre setepenamun,Hekanakte, Heket, Hek, Hek­
tet, Heleferes Snefru, Heliak, Heliopolis, Heleferes Snefru, Helvan,
Hem, Hemset, Hemiun, Hemiun, Hemen, Hemsut, Hemuset, Henet,
Hencer, Henenu, Henku-en arp, Henku-en-fat-maat, Henoteist, Hen­
tehtay, Henti-irti, Hep, Hepı, Heperheprure, Heperkare, Hepermatre
setepenenre, Hep-seshet, Hep, Heredotos, Heret, Herihor, Herıshep,
Heru-Behudtı, Hermann Grapow, Hermanubis, Hermakis, Hermopo­
lis, Hernah te, Heru-Behutet, Heru-Hekennu, Heru-khuti, Heru-Khert­
Khat, Heru-Khert-an-maa, Heru-Merti, Heru-Nub, Heru-ra-ha, Heru­
Sam Fauli, Herutataf, Hem ur, Hesa, Hesat, Heteferes, Het-Mehıt,
Hetmehıt, Hetephenes, Hetep sehemvi, Hetep-sekhus, Hetch-abehu,
Heti llI, Het-ka-ptah, Heqet, Heptet, Herapollon, Heyrib İ erıos, Hez-ur,
Hezire, Hibis, Hian, Hierakonpolis, Hieratikos, Hike, Hilvan, Hin, Hi­
poje, Hiposefal, Hipostil salon, Hiram, Hirhuf, Hiv, Hiyeratik yazı, Hi­
yeroglif yazı, Hnemmatre, Hnemt, Hnum, Hnumibre, Hons, Hor, Ho­
rembeb, Horus adı, Horus, Horverre, Hotepsehemvi, Hovard Carter,
Hpt, Hra-f-ha-f, Hska, Ht, Hu, Hu, Hu, Hu, Huh, Hu-t, Huneferternre,
Hüteym, Hu, Hufu, Huni, Hurgada, Hut-her-ib, Huya, Hydreuma,
Hyksoslar, Hypostylos.

!
Iat, lenpw, Ih, Jhnasya el-Medine, Ihu, Imset, Imeut, Imsety, Inpu, In­
her, Inm utef, Jnmutef, Ipy, Ipet, Iunmutef.

i
İ al ou, İ bi, İ bis, İ dfu tapınağı, İdol, İ dut, İher-Nofret, İhi, İkhneutai, İ la­
hı Tapırncılar, Imentet, İ mhotep, İmsety, İ ngiliz-Nübye Keçisi, İnher­
kau, İ nhagi, İ nisiye, İnyotef, İnyotef 1, İ nyotef il, İnyotef III, İnsinger
Papirüsü, İ nsti tut d'Egypt, İ pet-Usut, İpi, Iptet, İpu-ur, İ ri, İri, İseon,
İ si, İ sisnofret, İsitnorit, İ sis, İ sis Düğümü, İsis Levhası, İ sis ve Osiris
üzerine inceleme, İ sis Masası, İsis ve Osiris , İ skenderiye, İ skenderiye,
İ skenderiye Etkinliği, İ skenderiye Sanatı, İ skenderiye Eebiyatı, İsken­
deriye Feneri, İ skenderiye Kitaplığı, İ skenderiye Müzesi, İ tet, İ ti, İti,
İ tivert, İ zezi piramidi.

I
Jaspe, Joh, Jurai, Juja, Juty.
... A 'dan Z'ye M ISIR

K
Ka, Ka, Ka, Ka, Ka,Ka'a, Kaa, Ka'amenemhet, Kaa, Kabi, Kab (-el),
Kabartma, Kabu, Kadeş, Kadeş, Kadeş savaşı, Kagemni, Kah, Kahin,
Kahire, Kahire, Kahire müzesi, Kahl, Kalabşa, Kalb, Kalibi, Kamanama,
Kames, Kamose, Kamsisen, Kamutef, Kan, Kanatlı kurs, Kanopos, Ka­
nopos, Kanopos, Kantara, Kap, Kar, Kar, Kara, Karin, Karnak, Karto­
naj, Kartüş, Kas, Kaşta, Kat, Kati, Kattara çöküntüsü, Kau, Kauket,
Kav-el-Kebir, Kaya mezarı, Kayık, Kedi, Kefren, Kehperı, Keleh, Keli,
Kematre, Kemu, Kemur, Kemwer, Ken, Ken, Kena, Kenkenes, Kenken­
tet, Kentkaus, Kek, Keku, Keket, Keb, Kebechet, Kebechsenef, Keops,
Keops piramidi, Kerti, Ketes, Keti I, Keti il, Khabbas, Khaemvese,
Khamuast, Khasekhem, Khaemveret, Khutauire, Khebis, Khem, Khem,
Khema, Khemet, Khemen, Khemennu, Khemi, Khencer, Khenfu, Khe­
noboskion, Khentkavas, Khnemu, Khensu, Khonsu, Khnum, Khons,
Kheper, Khepera, Kherty, Khepere, Khepni, Khepri, Kher-Aoua, Kher­
Heb, Kher-abadan, Kher-aha, Kheruef, Khnemu, Khunum, Kneph,
Knouphıs, Knum, Khonos, Khol, Khu, Kıft, Kızıldeniz, Kinokefal, Kite,
Kleomenes, Kleopatra 1, Kleopatra il, Kleopatra III Evergetis, Kleopatra
Thea, Kleopatra iV, Kleopatra Tryphaina, Kleopatra V Selene, Kleopat­
ra VI, Kleopatra VII, Kleopatra selene, Knum, Knumhotep il, Kolon,
Kolos, Kom Abu Billo, Kom-el Ahmar, Kom El Hisn, Kom Medinet,
Kom ombo, Kontamenti, Koromama, Koptis, Koptos, Korosko,K-p,
Kraliçeler vadisi, Krallar vadisi, Krokodilopolis, Ks, Kserkses, Ksenp­
hon, Kska, Ksois, Ktesibios, Kufu, Kuı, Kuk, Kulzüm, Kunumhotep,
Kuri, Kurt-vep-vavet, Kutsal hayvanlar, Kus, Kuseyr, Kuş, Kuşiler,
Kutsal el, Küpheykel, Kynopolis, Kwit.


Lagos hanedanı, Latuka, Lekh, Lenpw, Leon Pellalı, Leontopolis, Leto­
polis, Leukos-Lımen, Levanten, Libya çölü, Libya Nomosu, Lindos,
Lişt , Lokh, Lord Carnavon, Lotus, Lukkalar, Luksor, Lupet il.

M
Ma, Ma, Maadi, Maba, Maaherurre, Maa-ant-f, Maahes,Maa-kheru,
Maata-f-em-seshet, Maat, Maatkare, Maatre, Maata-f-em-seshet, Madi­
ler, Mafdet, Magas, Maha, Mahant, Mahes, Maht, Maibre, Mak, Maka­
re, Maketaton, Malcandre, Mandulis, Manethon, Maneros, Manfalut,
Mansure, Manşiyya, Manzala, Manzala el-hayıt, Marıette Augusta,
1 454 Marsa matruh, Maryut gölü, Mas, Masaherta, Maspero, Mastaba, Ma-
A'dan Z'ye MISIR �

tai, Matariye, Mazghuna, Mead, Meçer, Medinet el-fayum, Medinet el­


fayyum, Medinet Habu, Medinet madi,Medini, Medj, Mefetseger, Me­
hen, Mehen, Mehturat, Mehet-Weret, Mehet-Uret, Mehurt, Mehturt,
Meyr, Meketra, Meketre, Memfis, Memnon kolosları, Memphis, Menei,
Menena, Menes, Meneptah, Menheperre, Menheperre, Menheprurre,
Menhit, Menchit, Menthu, Mentu, Menkheperre, Menkauhor, Menkau­
re, Menmaatre, Menena, Menet Gerdanlığı, Menka, Menkh, Menmaatre
setepenptah, Menourit, Menufiye ili, Mentu, Mentuehmet, Mentuho­
tep, Menuf, Menpehtire, Menx, Menzele, Merikare, Merenre, Mereru­
ka, Meret, Mert, Meretseger, Mertseger, Merit, Meritneit, Mer, Merim­
de, Mermire, Meriaton, Merneferre, Merneptah, Meroe, Meskhenet,
Meskhenet, Mes, Mes-em - neter, Messuı, Mert, Metyen, Medyu m,
Mezar, Mezarlık, Mısır, Mısır dili, Mısır kobrası, Mısır sanatı, Mısır
Mimaris, Mısır heykelcil iği, Mısır resi m sanatı, Mısır' da süsleme sanatı,
Mısır turnası, () Mısır Tanrılar Panteonu, Mısır' da sayılar, Mısır Mitolo­
jisi, Mic, Miebis, Mihos, Mikerinos, Mikkerinos piramidi, Milam, Min,
Mini, Minepta h, Minyatür, Mist, Mit gamr, Mit rahina, Mnevis, Moiris,
Moiris gölü, Momempfi, Monto, Month, Monolit, Montet Pierre, Mon­
tu, Monhıhotep, Montuhotep I, Montuhotep II, Montuhotep III,
Mormyrus, Moou, Moxh, Mr, Mrib, Mu, Munu, Mussaenda, Mut, Mut
tapınağı, Mumya, Mumyalama, Musa, Musavverat üs-sufa, Mutrıed­
gemet, Mutrıo fret, Müstekreh, Müzeler, Mx-ovnei.

Na, Na, Na' anch-sachmet, Nac' el-Madamud, Naftera- Mernemut, Na­


gada, Nag Hamadi, Nahtnebtepnefer, Nahthorehbit, Nahtrıebef He­
perkare, Nak, Nakht, Nal, Naas, Napata, Narmer, Nas, Naukratis,
Naunet, Natürmort, Nayta-hut, Neb-Hut, Neba, Nebka, Nebseni, Neb­
er-tcer, Nebhepetre, Nebmaatre meriamun, Nebamum, Nebhet,
Nebmaatre, Nebtavire, Nebseni, Neb-abui, Nebhepetre, Nebheprure,
Nebthet, Neb-hrau, Nebka, Neb-maat, Nebpehtie, Nebt-Unnut, Neb­
sekhem, Necerheperre setepenamun, Necef taşı, Neçerihet, Ned-Er­
Tcher, Nef, Neferhım, Nefer-Tem, Nefer-temu, Neferbire, Nefer­
menhes, Nefer-ef-Nesru, Neferhotp, Neferheprure, Neferronpet, Ne­
fersekheru, Neferites, Neferites 1, Neferites II, Neferirkare, Kakai, Ne­
ferkaptah, Neferkare, Neferkare, Neferkare setepenre, Neferkeye­
emper-Amun, Nefer-Nefru-Aton, Nefertari, Nefertiti, Neferhotep, Ne­
fermaat, Nefertem, Nefrusobk, Nefrure, Nefrusobk, Nefthis, Neha­
hrayı, Nehbet, Neheb, Neheb-nefert, Nehab, Nehebkhau, Nehebe-Kau,
� A'dan Z'ye MISIR
Neheb-kau, Nehesi, Nehesi, Neıt, Neith, Nekhabed, Nekhbet, Nekhen,
Nekherafes, Nekho 1, Nekho il, Nekropolis, Nektanebo 1, Nektanebo il,
Nektanibis, Nekhtu-Arnen, Nemrut, Nemrut, Nemrut, Nemset, Nemes,
Nen, Neper, Nepit, Nephthys, Nepri, Neter, Neterler, Netyerihet, Ne­
ter-khert, Neteraantmwnı w, Nepthys, Nesi, Neuserre İzi, Nesamun,
Nesi-sokar, Neyit, Niambara' lar, Ni-anh-ptah, Nil dilleri, Nil nişanı,
Nil-çad dilleri, Nil, Nil-sahra dileri, Nimaatre, Nima'atapi 111, Nineçer,
Nipaatap, Nisut-biti, Nit, Nitakrit, Nitokris, Nitokris, Nitokris, Nitok­
ris, Niu serre, Nofret, Nofrit, Nofruptah, Nomark, Nomarkhes, Nome,
Nomos, Nou t, Novelası, Nt, Nu, Nubcheperra-intep, Nubheperre,
Nubit, Nubkaure, Nuerce, Nuerler, Nun, Nu, Nut, Nuıt, Nut, Nut-urt,
Nuit, Nunu, Nübye, Nübye çölü, Nübye dili, Nübye keçisi, Nübyeliler.

Q
Obelisk, Oebsenuef, Oetesh, Ogd oad, Ogdoas, Oik, Oksyrrynkhos, Ok­
todrakhmos, Ombos, Onuris, Opet, O'pert, Oraculum, Orta krallık,
Osiris-Apis, Osar-Apı, Osiris-Hapis, Oseybus, Osireon, Osiris, Osiris
ayağı, Osiris dini, Osorkon, Osorkon J, Osorkon iT , Osorkon III,
Osorkon IV, üst, Ostrakon, Osyınandias, Oujda, Ousheptis.

Q
Ölü ler kitabı, Ölü gömme geleneği.

__Q
Qadesh, Qadeshet, Qeb, Qebhsennuf, Qereret, Qetesh, Qudshu .

.r
Pa, Pabahi, Pabasa, Pa-douait, Pahet, Palaeomastodon, Palermo taşı,
Pami, Panehesi, Panopolis, Papirüs, Papirüsçü, Papirüsgiller, Papre­
mis, Paramessu, Parapıthecus, Parysatis, Pasedu, Pedubaste, Pedu­
bastis, Peftoaubast, Peheri, Pelusium, Pelusiurn kolu, Pelusium körfezi,
Peniut, Pentastateron, Pentaveret, Pentu, Pepe, Pepi 1 Merire, Pepi II,
Per-baneh Cedet, Peribsen, Per-sopdu, Peruka, Per-ur, Per-Usire, Per­
vacit, Pesedj, Peser, Petbe, Peti, Petomenope, Pietro Della Vale, Petosi­
ris, Pharos, Philai, Pianhi, Piramit, Piramitcik, Piramit kubi ti, Piankhi,
Piere Motet, Pi nedcem, Pinedcem J, Pilon, Pithom, Pınecem II, Piphu­
rurievs, Piye, Plutark, Pnka, Pol is, Polydamına, Portre, Port Said,
Prohyl obates, Pronaos, Proskinenı, Psammetik, Psarnmetik I, Psamutis,
1 456 Psammetik JT, Psa mtik IJJ, Psel ket, Psen, Psödo-grup, Pst, Psusennes,
A'dan Z'ye MISIR ...,.
Psusennes I, Psusennes il, Psykhostasia, Ptah, Ptahhotpe, Ptolemaios,
Ptolemaios 1 Soter, Ptolemaios il Philadelphos, Ptolemaios Efesil, Pto­
lemaios III Euergetes, Ptolemaios iV Philopator, Ptolemaios V Epipha­
nes, Ptolemaios VI Philometor, Ptolemaios VII Neos Philopator, Ptole­
maios Vll Euergetes, Ptolemaios X P hilometor Soter il Lathyros (IX­
VIII) , Ptolemaios X Aleksandros 1, Ptolemaios XI Aleksandros il, Pto­
lemaios XIII, Ptolemaios XIV, Ptolemaios XV Kalsarion, Ptolemaios,
Ptolemaios, Ptolemaios, Ptolemaios IX Aplon, Ptolemaios VIII Eupator,
Ptolemaios Kerauns, Ptolemais, Ptolemaios Caudios, Pui, Punt, Pygma­
iler, Pyramidion.

R
Ra, Ra-cedef, Ra-hoor-Khuit, Ra-harmachi, Rafa, Rahotep, Raiay, Rako­
tis, Ramesses, Ramose, Ramses, Ramses 1, Ramses il Meriamun, Ram­
ses III, Ramses iV, Ramses V, Ramses VI, Ramses VII, Ramses VIII,
Ramses IX, Ramses X, Ramses XI, Ramose, Ramesseum, Rampsinitos,
Ras garip, Ravza, Re, Rea-mose, Recedef, Rehmire, Rekhmere-ra,
Rekhti-Merti, Reneb, Renenet, Renenet, Renenutet, Renpet, Repit, Rere­
ti, Reret, Reshep, Reshpu, Res Şuheyr, Reşit, Reşit taşı, Reuter Gabriel­
la, Riyah, Ro-Setaou, Roy, Rudamon, Rut-tettet.

ş_
Sa, Sachmet, Se-El-Hagar, Safaga, Saft-el-Hinna, Sag, Sahure, Shu, Sa­
hu, Sahu-ra, Shta, Sais, Saite, Sait kolu, Sak, Sakare, Sekhmet,Sakhmet,
Sakkare, Sal, Salitis, Samalut, Samanad, Sanenput, San-ankhu, San-el -
Hagar, Sardos, Sas, Saah, Saah-en-mut-f, Satre, Satre Meriamun, Saren­
put, Sarıp İerios, Sarkofaj, Satamon,Satet, Satre, Satis, Sarular, Schmoun
merdiveni, Seankare, Seb, Seb, Sebek, Sebek kültürü, Sebekemsaf, Se­
bekhotep, Sebennytos, Sebil, Sebil kültürü, Sebitku, Sechemre Vepmat,
Sechemre Schedtave, Sed şenliği, Sedeinge tapınağı, Sefekh, Sehaenre,
Sehemhat, Sehemheperra satepenre, Sehemre hutauı, Sehemre seuac­
tui, Sehertauı, Sehetepibre, Sekenenre, Sekenenre-Tq'o, Seker, Sekhem,
Sekhemket, Sekhmet, Sekhet gemisi, Sekhet-Aau, Sekhet-her-aşt-aru,
Sekhet-hetepet, Sekhet-sanhemu, Sekhet, Sel ayları, Selket, Selkıt, Sel­
kis, Sepa, Sep, Septu, Serket, Serquet, Selum, Semenkhare, Sema-taui,
Sematauitefnahte, Semalut, Semempsen, Semetauitefnahte, Semend,
Semerhet, Senahtenre, Seneceu, Senfruwa, Sennefer, Senures, Sen­
mut,Senotaf, Senou, Sensuret I, Sensuet il, Sensuret III, Sentsenebtis,
Sepseskaf, Serapeion, Serapis, Sersou, Seshet-kheru, Seshat, Sesmu, Se-
<1111 A'dan Z'ye MISIR
sostris, Sesostris I , Sesostris II, Sesostris III, Seshat, Setau, Set-gesu, Se­
tekh, Setesh, Seti, Sutekh, Seth, Sethnahte, Sethos, Seti, Seti I, Seti II, Se­
tisiton, Setna, Sethos I, Sfenks, Sfenks Stell, Sf-t, Shaı, Shay, Shaıt, Shed,
Shai, Shens, Shenty, Shu, Shunet el-zebib, Shemhet, Shetait, Shesmetet,
Shesmu, Sıcaklık ayları, Si, Siamon, Sibel nam, Sidi barrani, Silsile,
Simbilavayn, Sin çölü, Sinadağı, Sinnuris, Sinosefal, Sinuhe'nin masalı,
Siptah, Sirius kültürü, Sistrum, Sitatoriunet, Sitmerhut, Stela, Siyah pi­
ramit, Smam, Skarbe, Smetti, Smendes, Snefru, Sobek, Sobekhotepl,
Sobekhtep II, Sobekhotep III, Sobekhotep IV, Sobeknofru, Sobh, Sons­
of-Horus, Sothis, Sopdet, Sopd, Sopdu, Sopedu, Sochet, Sohag, Soi, So­
kar, Sokaris, Sokarıs, Soker, Sokharis, Soleb tapınağı, Sothis, Sothis dö­
nemi,Speos, Sopdu, Sphınx, Strabon,(),Strategos,(),Su,Sua,Suchos, Su­
dan dilleri,Sunak, Suneh, Surid, Süveyş, Süveyş kanalı, Süveyş kıstağı,
Süveyş körfezi, Sx, Syene, Syrinks.


Şabaka, Şabataka,Şapenupet, Şapenupet I, Şapenupet II, Şapenupet II,
Şapsesre, Şarm-el şeyh, Şebitku, Şepseskaf, Şasu, Şeşi, Şeşonk, Şeşonk
I, Şeşonk II, Şeşonk III, Şeşonk IV, Şeşonk V, Şepeskaf, Şeta, Şibin el­
kom, Şoşenk, Şu, Şu' nun direği, Şuroy.

I
Ta, Taç, Tadukhepa, Taharka, Tahta, Tahutı, Ta-ret, Tasa, Takai, Take­
lot, Takelot I, Takelot il, Takelot III, Tam, Tanis, Tanis kolu, Tanrının
babası, Tanta, Tantarnanı, Tanrıça, Tanutamon, Tapınak, Tarikheuein,
Ta' o I, Ta' o II, Ta-she, Tau, Tasa, Tausret, Tatenen, Tattu, Tau, Taurt,
Tasiyen, Thurerıs, Taveret, Tba, Tçatça reisleri, Tçatçau, Tcheser-tep,
Teb, Tebain, Tefnanthe, Tefnut, Tefen, Tefenet, Tefnet, Tehefau, Te­
hefet, Tehenu, Tehutı, Tehseret, Tel el-kebir, Tel-Atrib, Tel-Basta, Tell­
El-Fara'ın, Tell-el-Mukadam, Tel-el-Rub'a, Tel-el-Tirnai, Tel-El­
Yahudiye, Tekh-bu-rnaa, Tem, Ternu, Ternu, Tenktarnon, Temu­
Hermachis, Tentamon, Teos-ırmaterne, Tet, Teti, Teti-anh-kern, Tetişe­
ri, Tf-tf, Thebai, Thebais, Thebais, Thebmutis, Thehennu, Thenemi,
Theogornania, Theorıs, Thinis, Thmuis, Thoeris, Thon, Thot, Thot,
Thoth, Thothotep II, Thueris, Thun, Thuthu, Thutmosis, Timsah, Ti, Ti,
Tin, Tis, Tis dönemei, Titheprure setepenre, Tiye, Titua, Tiye, Tka, Tka­
r, Tmat, Tna, Tod, Toerıs, Toprakkhia, Tosertasis, Tpheıns, Trifis, Trog­
1 4 58 loditler, Tu, Tum, Tumilat vadisi, Tune el-cebel, Tunip, Turi, Tut, Tut,
A'dan Z'ye MISIR �

Tutu, Tu-tu, Tutankhamon, Tutmosis, Tutmosos I, Tutmosis II, Tutmo­


sis III, Tuthmosis IV, Tuu.

!!
Uahibre, Uatch-rekhit, Ubastet, Ugaf, Ua, Uah, Uahkare, Uakh, Ua­
memti Uas, Uacheperre, Uatch-nesert, Uauat, Ubienthes, Uenepher,
Udimu, Uğur, Uhemibre, Unas, Unut, Un, Un-Nefer, Uneg, Un-nefer,
Unut, Unpet-ent-Heru, Unti, Uni, Uoole, Uraeus, Usekh-nemtet, Utko,
Uto, Usaphis, Usciabti, Useramon, Userhaure, Meriamun, Userkaf,
Userheprure setepenre, Userkare, Userkare, Usermaatre achenamun,
Userrnatre Meriamun, Usermatre Meryamun, Usermatre Seheperenre,
Userrnatre setepenamun, Usermaatre setepenre, Usermaatre setepenre,
Userrnaatre setepenre, Userrnatre Setepenru, Usermatre Setepenamun,
Userrnaatre setepenamun, Usermaatre Setepenarnun, Usermaatre Sete­
penarnun, Usermatre Setepenenre Meriamun, Userre setepenptah,
Usert, Usertate, Usıre, Usx.

Wa, Wadjdet, Wadj-Wer, Waset, Wenut, Wepawet, Werhi-kaou, Weret,


Wosret, Wosyet.


Xaa, Xast, Xart, Xat, Xem, Xet.

y
Vac, Vacit, Vadi Natrun, Valentinus, Verim ayları, Veser-ptah, Vinher
Khaa, Vannina, Venamon, Venis, Veşer-Ptah, Vusuris.

r
Yakobher, Yaratılış Yeni imparatorluk, Yeraltıkitapları, Yınepu.


Zagazig,Zahi Hawas, Zanath, Zatayat, Zaviyet-el-Arnvat, Zehen, Ze­
da-Hons-uef, Zobe, Zodyak, Zoser, Zoserheprurre, Zoserkare.
<1111 A'dan Z'ye MISIR

AÇIKLAMALAR
Kralların listesini hazırlayan yazarların çalışmaları için
kısa açıklamalar
Yerli ya da yabancı yazarlar, Üniversite profesörleri tara­
fından değişik tarihlerde hazırlanmış " Eskiçağ Mısır Ha­
nedanlar" listesine aşağıda değiştirilmeden bir kez daha
kaynak olabilir düşüncesiyle yer verdim. Araştırmalarım­
da nedense sağlıklı Hanedanlar listesine ulaşamadım. Ya­
zılanların çoğunda neredeyse muhtar konumunda görev
yapanlar bile hanedanlık listesine kral olarak ilave edil­
miştir. Yanıltıcı tarihsel kaynakların yeniden gözden geçi­
rilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın benimseneceğine
inanıyorum. Eksik çalışmalar ilerde konusunda araştırma
yapmak isteyen diğer araştırmacı yazarlar için inanılmaz
hatalara yol açar. Bu nedenle her yeni eserde Mısır ile ilgi­
li tarihi kaynaklar değişmektedir. Öncelikli olarak yeni ça­
lışmalar gözden geçirilip ön değerlendirmeye alınmasının
gerektiğini düşünüyorum. Hazırladığım bu kitaptaki bil­
gilerle Eskiçağ Mısır Uygarlığını incelerken belki de daha
sağlıklı Hanedanlar listesi oluşturmuş olursunuz. Bu uy­
garlık ile ilgili kısaltılmış metinlerle tarihsel açıdan yara­
lanmanın da kolay olacağını hatırlatırım. Kitaptaki veriler
kaynaklar kısmındaki kitaplardan incelenerek elde edil­
miştir. Arzu edenler kaynak kitaplardan da bilgi sahibi
olabilirler.

1 460
A'dan Z'ye M ISIR �

Tablo-11
KRALLARIN KRONOLOJİK LİSTESİ
Hanedanlık öncesi dönem (3100 - 2780)
Akrep

1. Hanedan
Narmer (Menes) / Aha/cer/vac/Den/ Acib/ Semerhet/ Ka'a
il. Hanedan
Hetepsehemvi/ Re' nep /Ninecer / Ouneg­
Vune/ Sendi/Peripsen/Ha' sehem/ Ha' sehemvi.

ESKİ KRALLIK (2780 - 2400)

111. Hanedan (2778-2723)


N ebka/ Neçerihet-Coser /Sehemhet/ Zanaht (N ebka)
/ Ha'ba/ Neferka/ Huni
iV. Hanedan (2723 - 2563)
Snofru/ Keops/ Ra' cedef/Kefren/ Mikerinos/Şepseskaf.
V. Hanedan (2563 - 2423)
Userkaf/Sah ure / N eferirkare-Kakai/ Şepseskare.
Ra'neferet/ Neuserre'izi/ Menkauhor/ Cedkare İzezi/Venis.
VI Hanedan (2423 - 2300)
.

Teti/ Usirkare/Merire-1-Pepi/ Merire­


Nemtyemzaf/ Neferkare-Pepi il
Birinci ara dönem (2400/2413? - 2065)
V. Hanedanın sonu
Pepi il (Saltanatın sonu) Merenre 11/ Nitokris

1 Tablo lBu kronolojik liste Jean Vercoutter' in yazdığı ve İletişim Yayınları ta­
rafından 1992 yılında birinci basımı ve 1994 yılında da ikinci basımı yayınla­
nan "Eski Mısır Tarihi" adlı eserinde isimler ve tarihler değişikliğe uğratıl­
madan olduğu gibi aktarılmıştır. Bu yazar da kronolojik listeyi J. Vandıer ta­
rafından yazılan "Doğu Akdeniz Halkları" serisinin ikinci kitabı olan 1962 yı­
lında yayınlanan "Mısır Krallarının Kronolojik Listesi" bölümünden fayda­

46 1 1
landığını belirtiyor. Ayrıca kronolojik listenin tarihçiler tarafından tartışıldı­
ğını da notlarına eklemiş.
� A 'dan Z'ye MISIR

VII. Hanedanlar (Hayali) VIII. Hanedan (? - 2220)


Çok az bilinen bir hanedan olduğundan kral listesini vermek
imkansızdır.
IX. Hanedan (Herakleipolis'te) (2222 - 2130)
Heti 1 (2222 - 2180) Bilinmeyen pek çok kral (2180 - 2130)
X. Hanedan (Herakleipolis'te) (2130 - 2070)
Neferkare (2130 - 2020) / Heti III (2120 - 2070) / Merikare
(2070-2050)
XI. Hanedan (Teb) (2160-2000)
1. İnyotef (2130 - 2120) il. İnyotef (2120 - 2070) . III. İnyotef
(2070 - 2065)
(X. Hanedan'la XI. Hanedan'm başlangıçı birbirinin aynıdır.)

ORTA KRALLIK (2065 - 1785)

XI. Hanedan'ın sonu (2065 - 2000)


Mentuhotpe 1 (/ 2065-2015) / Mentuhotpe il (2015-2010)
/ Mentuhotpe III (2010-2000)
XII. Hanedan (2000 - 1785)
Amenemhet 1 (2000-1970) Senvosret 1 (1970-1936)
/ Amenemhet il (1938-1904) /
Senvosret il (1906-1888) /Senvosret III (1887-1850)
/ Amenemhet III (1850-1800) /
Amenemhet iV (1800-1792) /Sebekkare (1792-1785)

İkinci ara dönem (1785/1788 - 1580)


XIII. Hanedan (1785 - 1680)
Amenemhet-Sebehotpe/ Sehemkare-
Svactavi/ Hencer/ Amenemhet/ Ameni-İnyotef­
Amenemhet/Ka-Amenemhet/Hutavire Ve gaf/ Merneferre
Senvosret.
İçlerinde birçok Ced' anhre, Neferhotep, Sebehotpe ve De­
dumose'nin bulunduğu 27 kral vardır. XIII ve XIV. Hane­
danlarmkrallarmm kronolojisi kesin değildir. Bir çoğu aynı
anda saltanat sürmüş olmalıdırlar.
1 4 62 XV. ve XVI. Hanedanlar (1730-1580)
A'dan Z'ye MISIR �

1 Hian/ Apofis I/ Apofis II/ Avoserre/ III. Aakenenre-Apopi


1 XVII. Hanedan (1680-1580)
Inyotef ve ya Sebekemzaf adını taşıyan 15 kral vardır. Hane­
dan Sekenenre'Ta'o ve Kamose'nin saltanat dönemleriyle

1
son bulur.

1 YENİ KRALLIK (1580-1200)


1
1 XVIII. Hanedan (1580-1314)
Ahmosse-İ.Ö. 1580-1558/ Amenofis I-İ.Ö. 1557-
1530/ Tutmosis I-İ.Ö. 1530-1520/ Tutmosis II-İ.Ö. 1520-
1505/ Hatşepsut. İ.Ö. 1505-1484/ Tutmosis III-İ.Ö. 1504-
1450/ Amenofis II. İ.Ö. 1450-1425? /Tutmosis IV. İ.Ö. 1425-
1408? / Amenofis III-İ.Ö. 1408-1372/ Amenofis IV (Akhena­
ten) İ .Ö. 1372-1354/Semenkhare-Tutankhamon-Aya­

1 XIX. Hanedan (1314-1200)


Haremhat-İ.Ö. 1354-1314

1 �� mses I İ.Ö. 1314-1312/Setos I- İ.Ö. 1312-1298/ Ramses II

1 Merneptah/ Amenmesse/ Merneptah-Siptah İ.Ö. 1219-1210/


I.O. 1301-1235/

1 Setos il/ Ramses-Siptah/Tvosre


Çöküş dönemi (İ.Ö. 1200-1085)
XX. Hanedan (İ.Ö. 1200-1085)
Setnahte İ.Ö. 1200-1198/ Ramses III İ.Ö. 1198-1166/
Ramses IV-V-VI-VII-VIII-IX-X-XI-İ .Ö.: 1166-1085)

Geç dönem İ.Ö. 1085-332


XXI. Hanedan İ.Ö. 1085-950
Smendes ve Herihor İ.Ö. 1085-1054/ Psusennes I ve Pinud­
cem İ .Ö. 1054-1009/
Amenoftis İ.Ö. 1009-1000/Siamun İ.Ö. 1000-984/ Psusennes
II İ.Ö. 984-950
XXII. Hanedan İ.Ö. 950-730
..ıl A'dan Z'ye MISIR

Şoşenk 1 İ.Ö. 950-929/0sorkon 1 İ.Ö. 929-893/Takelot 1-İ.Ö.


893-870/0sorkon il İ.Ö. 870-847/ Şoşenk il İ.Ö. 823-

1 XXIII. hanedan İ.Ö. 817?-730


772/Pami İ.Ö. 772-767/ Şoşenk V (Şeşonk 11) İ.Ö. 767-730.

Pedubaste İ.Ö. 817-763/ Şoşenk iV İ.Ö. 763-757/ Osorkon III­


İ .Ö. 757-748/Takelot III Amonrud ve Osorkon iV İ.Ö. 748-
730
XXIV. Hanedan İ.Ö. 751-656.
Pi'anh (Piye) İ.Ö. 751-716/ Şabaka İ.Ö. 716-701/ Şebitku İ.Ö.

1 XXII, XXIII, XXIV, XXV. kısmen birbirinin aynıdır.


701-689/Taharka İ.Ö. 689-663/ Tantamanı İ.Ö. 663-656.

XXIII. Hanedanın tarihleri yaklaşık olarak verilmiştir.


XXVI. Hanedan (Sais Hanedanı) İ.Ö. 663-525
Psammetikus 1 İ.Ö. 663-609/Nekho İ.Ö. 609-
594/ Psammetikus ll-İ.Ö. 594-588/ Apries İ.Ö. 588-
568/ Amasis İ.Ö. 568-526/ Psammetikus III İ.Ö. 526-525
XXVII. Hanedan ya da 1 Pers egemenliği İ.Ö. 525-404
Kambises İ.Ö. 525-522/ Darios 1 (Dara 1) İ.Ö. 522-
485/ Kserkses İ. Ö. 485-464 /
Artakserkses İ.Ö. 464-424/ Darios il (Dara il) İ.Ö. 424-404.
XXVIII. Hanedan,
Amirte İ.Ö. 404-398
XXIX. Hanedan İ.Ö. 398-378
Neferites 1 İ.Ö. 398-392/Hakoris İ.Ö. 392-380/ Psammutis İ.Ö.
380-379/
Neferites il İ.Ö. 379-378.
XXX. Hanedan İ.Ö. 378-341
Nektanebo 1-İ.Ö. 378-360/Teos İ.Ö. 361-359/ Nektanebo il
İ. ö. 359-341
İkinci Pers egemenliği İ.Ö. 341-333
Artakserkses III Okhus İ.Ö. 341-338/ Arses İ.Ö. 338-
335/ Darios III-kodoman İ.Ö. 335-333.,
İ.Ö. 332 yılında Büyük İskender firavunların geleneğine son
verdi.
1 464
A'dan Z'ye MISIR ...,
Tab lo 22-

TİNİTLERDEN ÖNCEKİ DEVİR KRALLAR:


M.Ö. iV. Bin
Akrep-Kral/Narmer
I' inci sülale
Menes (M. Ö. 33 1 5 ?) /Khent/Cet/Udimu (Den Anzib)
/Semerkhet/Ka
II'nci sülale
Peribsen

ESKİ İMPARATORLUK (M.Ö. 2778-2413)


III'üncü sülale
Nekherafes (Babaü) /Ceser/Hu (Huni)
IV'üncü sülale
Snefru/Keops (Khufu) /Kefren (Khafre) /Mikerinos (Menkaure)
V'inci sülale
Uzerkof/Unas

BİRİNCİ ARA DEVİR (M.Ö. 2413-2065)


VI'ıncı sülale
Teti/Uzerkare/1. 'nci Pepi/Merenre/2 'nci Pepi/2 'nci Merenre/
VII-VIII-IX-X'ncu sülaleler

ORTA İMPARATORLUK (M.Ö. 2065-1585)


XI'inci sülale
A n tef/I nci Mentuhotep/II nci Mentuhotep/III n cü Mentuhotep/
IV ncü Mentuhotep/V nci Men tuhotep

XII'nci sülale (M.Ö. 2000-1787)


I. Amenemhat. (M. Ö. 2000-1970) /I. Sesostris. (M. Ö. 1 970-1 939)
/II. Amenemhat. (M. Ö. 1936-188 7) /II. Sesostris. (M. Ö. 1 936-

2 Prof. Dr. Afet İnan'ın 1992 yılında Türk Tarih Kurumu Yayınları tarafından
yayınlanan "Eski Mısır tarihi ve Medeniyeti" adlı araştırma kitabında düzen­
lemeye çalıştığı kronolojik liste J. Vandıer'in listesiyle hiç bağdaşmadığı orta­
ya çıkıyor.
� A'dan Z'ye M IS IR
1 887) /III. Sesostris. (M. Ö. 1 88 7-1 850) /III. Amenenılzat (M. Ö.
1 849-1 800) /IV. Amenemhat. (M. Ö. 1 800-1 792) /Sebeknefrure
(Kraliçe) (M. Ö. 1 791- 1 788)

1 İKİNCİ ARA DEVİR VE HİKSOSLAR (M.Ö. 1788-1580)


XIII'üncü sülale

1 XIV'üncü sülale
A menemha t-Sebekho tep/Neferlıo tep/O iod u mes

XV'inci sülale
Sali tis/B nan/Apakhnas/Apofis/İan nas/Assis
XVI-XVII'nci sülaleler
YENİ İMPARATORLUK (M.Ö. 1580-1085)
XVIII nci sülale (M.Ö. 1580-1320)
I. Ahmosis. (M. Ö. 1580-1558) /I. Amenofis. (M. Ö. 1558-1530) /I.
Tutnwsis. (M. Ö. 1530-1520) / II. Tutmosis. (M. Ö . 1520-1505)
/Haçepsut (Kraliçe) (M. Ö. 1505-1 483) /III. Tu tnıosis. (M. Ö. 1484-
1 450) /II. Amenofis. (M. Ö. 1450-1425) /IV. Tu tmosis. (M. Ö.
1 425-1405) /III. Amenofis. (M. Ö. 1 405-1 3 70) /IV. Amenofis.
(M. Ö. 1 3 70-1352) /Semenkhare. (M. Ö. 1 352-1 320) /futanklzaton .
(M. Ö. 1 352-1320) /Ay. (M. Ö. 1352-1320) /Horemlıeb. (M. Ö.
1 352-1320).
XIX'uncu sülale (M.Ö. 1320-1200)
1. Ramses. (M.Ö. 1320-1318) / I. Setos. (M.Ö. 1318-1299) / il.
Ramses. (M.Ö. 1298-1232) /

I
Mineptah. (M. Ö. 1232-1224) /A rsu. (M. Ö. 1 223-1200)
XX'nci sülale
Setnalıt. (M. Ö. 1200- 1 1 98) /III. Ramses. (M. Ö. 1 1 98-1 1 66) /IV.
Ramses. (M. Ö. 1 1 66-1 1 60) / IX. Ramses (M. Ö. 1 1 1 5) /XI.
Ramses. (M. Ö. 1 1 00- 1085).

1 XXl'inci sülale (M.Ö. 1085-950)


Herilıor/Snıendes/I. Psusennes/Pianklı. i (1. nci Pinecen)

1 XXII. ve XXIII'üncü sülaleler (M.Ö. 950-730)


/Menkheperre

1 XXII'inci sülale
j 4 66 J I. Şoşenk. (M. Ö. 950) /I. Oserkon/III. Şoşenk (M. Ö. 750)
A'dan Z'ye MISIR �

XXIII'üncü sülale
Teduhast/III. Oserkon. (M. Ö. 730)
XXIV'üncü sülale (M.Ö. 730-715)
Tefnakht. (M. Ö. 730) /B okharis. (M. Ö. 720-715)
XXV'inci sülale (M.Ö. 715-663)
Şabaka. (M. Ö. 715-701) /Şabataka. (M. Ö. 701-689) (Taharka.
(M. Ö. 689-664) (Tenktanıon (M. Ö. 664-663)
XXVI'ncı sülale (M.Ö. 663-525)
I. Psammetik. (M. Ö. 663-609) /II. Nekao. (M. Ö. 609-594) /II.
Psammetik. (M. Ö. 594-588) /Apries (M. Ö. 588-568)
/Amasis. (M. Ö. 568-526) /III. Psammetik. (M. Ö. 525)
XXVII'nci sülale (M.Ö. 525-405)
XXVIII-XXIX-XXX'uncu sülaleler (M.Ö. 405-333)
XXX'ncu sülale
Akoris

Tablo-33
XVIII-XIX-XX HANEDANLAR LİSTESİ
XVIII. Hanedan kralları
Ahnıosis (İ. Ö./1539-1514) /Amenophis I (İ. Ö./1514-1493)
(Thu tmosis I (İ. Ö./1493- 1483) (Thutmosis II (İ. Ö./1483-1479)
/Hatshepsut. (İ. Ö./1479-458) (Thutmosis III (İ. Ö./1458-1426)
/Amenophis II (İ. Ö./1 42 6-1400) (Thu tmosis IV (İ. Ö./1400-1 390)
/Amenophis III (İ. Ö./1390- 1353) /Amenofis IV (Akhenaton.
İ. Ö./1353-1336) /Smenkhkare (İ. Ö./1 334-1333) (Tutankhamun
(İ. Ö./1333-1323) /Ay (İ. Ö./1323-1319) /Horembeb (İ. Ö./1319-
1 2 92).

XIX. Hanean kalları

3 Rolf Krauss tarafından araştırılan XVII-XVIII-XIX-XX. hanedanlar döneminde


hüküm sürmüş kralların listesi. Mısır Müzesi-Berlin arşivlerindeki kaynak­
lardan yararlanıp, araştırma yaparak bir liste haline getirilmiş. B u tablo 1998
yılında ABD' de yayımlanan "Natıonal Geographic" adlı derginin Eylül sayı-

467 1
sında yayınlanmıştır. Tablodaki krallar dönemini belirten tarihler nedense
Prof. Dr. Afet İnan ile Jean Vercoutter' i n tablolarıyla biribirini tutmuyor.
� A'dan Z'ye MISIR

Ramses I (İ. Ö/12 92-1 2 90) /Seti I (İ. Ö./1 2 90-1 2 79) /Ramses II
(İ. Ô./1 2 79-1213) /Merneptah (İ. Ö./1 2 1 3-1204) /Seti II (İ. Ö./1204-
1 1 98) /Amenmesse. (İ. Ô./1 203-1200) /Siptah (İ. Ô./1 1 98-1 1 93)
/fawosret (İ. Ö./1 1 93-1 1 90)
XX. Hanedan kralları
Sethnakhte (İ. Ö./1 1 90-1 1 8 7) /Ramses III (İ. Ö./1 1 87-1 156) Ramses
IV (İ. Ö./1 156-1 150) /Ramses. V (İ. Ö./1 150- 1 1 45) /Ramses. VI
(İ. Ô./1 1 45-1 1 3 7) /Ramses. VII (İ. Ö./1 13 7-1 1 29) /Ramses. VIII
(İ. Ô./1 1 29-1 128) /Ramses IX (İ. Ö./1 12 8- 1 1 1 0) /Ramses. X
(İ. Ô./1 1 1 0-1 1 06) /Ramses. XI (İ. Ô./1 1 06:.1078)

Tablo-44

Hanedanler öncesi dönem:


"Akrep" ... İ.Ö. 3050, Ka (Zehen), Narmer
1. Hanedan {İ.Ö. 3000-2800} -Arkaik Dönem
Aha (A thothis), Cer (Kenkenes), Cet (Uenephes), Den (Usaphais),
Anecib (Miebis), Semerhet (Semempses), Ka'a (Ubienthes)
2. Hanedan (İ.Ö. 2800-2670)
Hotepsehemvi, Reneb, Nineçer, Peribsen, Hasehemvı
3. Hanedan {İ.Ö. 2670-2600} -Eski Krallık
Nebka, Zoser. (İ. Ö. 2654-2635), Sehemhet, Huni (İ. Ö. 2625-2600)
4. Hanedan (İ.Ö. 2600-2487}
Snefru (İ. Ö. 2600-25 71), Keops (Hufu) (İ. Ö. 25 71
2548), Recedef (İ. Ö . 2548-2540) Kefren (Hafre) . (İ. Ö. 2540-25 14),
Mikerinos (Menkau re) . (İ. Ö. 251 0-2491), Şepseskaf (İ. Ö. 2491-
2487)
5. Hanedan {İ.Ö. 2487-2348}

4 Erik Hornung tarafından kaleme alınan" Mısır Tarihi" adlı kitabında da ha­
nedanlarla ilgili verilen bilgiler tam olarak tatmin edici görülmüyor. Olanak­
ları ve araştırma yapmak için sponsorları bulunan araştırmacı yazarların içine
düştükleri yalnışlar ister istemez Eskiçağ Mısır bilgileri için, içinden çıkılmaz

1 468
hatalar yaratıyor. Kitabın içeriğine bakıyorsun başka verdikleri hanedan liste­
si ise başka. Bu kitap Kabalcı Yayınevi tarafından yayınandı.
A'dan Z'ye MISIR ..,.

Userkaf (İ. Ô. 248 7-2480), Sahure. (İ. Ö. 2480-2468), Neferirkare


(İ. Ö. 2468-2449) Neuserre. (İ. Ö. 2443-24 1 9), Menkauhor. (İ. Ö.
241 9-241 1), Cedkare (Asosi). (İ. Ö. 241 1 -23 78), Unas. (İ. Ö. 23 78-
2348)
6. Hanedan (İ.Ö. 2348-2198)
Teti. (İ.Ö. 2348-2320), Userkare, Pepi I Merire .. (İ. Ö. 231 6-2284),
Merenre I (İ. Ö. 2284-22 70), II. Pepi Neferkare. İ. Ö. (22 70-2205),
II. Me ren re Anti em saf, Nitokris.
7 ve 8 Hanedan (İ.Ö. 2198-2160) -İlk ara dönem
Çok sayıda kısa ömürlü kral
9 ve 10 Hanedan ............... (İ.Ö. 2160-1980)
III. Heti (Ahtlwes), Merikare
11. Hanedan (İ.Ö. 2081-1938)
I. İnyotef (Sehertaui) . . (İ. Ö. 2081-2065), II. İnyotef (Vahanh). (İ. Ö.
2065-201 6), III. İnyotef (Nahtnebtepnefer). (İ. Ö. 201 6-2008), I.
Mentulw tep (Nebhepetre). (İ. Ö. 2008- 1 95 7), II. Men tuhotep
(Seanhkarc). (İ. Ö. 1 957- 1 945), III. Men tulwtep (Nebtauire). (İ. Ö.
1 945-1 938)
12. Hanedan (İ.Ö. 1938-1759) -Orta Krallık
(Orta iktidar nedeniyle kesişen tarihler)
I. Amenemhet (Sehetepibre). (İ. Ö. 1938- 1909), I. Senusret (Heper­
kare). (İ. Ö. 1919-18 75), II. Amenemhet (Nubkaure). (İ. Ö. 1 8 77-
1 843), II. Senusret (Haheperre) . . (İ. Ö. 1 845-183 7), III. Senusret
(Hakaure). (İ. Ö. 1 83 7-1818), III. Amenemhet (Nimaatre). (İ. Ö.
1 8 1 8-1 773), IV. Amenemhet (Maaherure). (İ. Ö. 1 773-1 763), So­
beknofru . (İ. Ö. 1 763-1 759)
13. Hanedan (İ.Ö. 1759-1630) -İkinci ara dönem
Ugaf (Khutauire). (İ. Ö. 1 759-1 757), I. Sobekhotep (Haanhre),
Auibre, II. Sobeklwtep (Sehemre-hutaui), Hencer (Userkare), III.
Sobekhotep (Sehemre-seuactaui), I. Neferhotep (Hasehemre). (İ. Ö.
1 705-1694), IV. Sobekhotep (Haneferre). (İ. Ö. 1 694- 1 685, Aye
(Merneferre ve daha birçokları
14. Hanedan (İ.Ö. 1700-1630)
Nehesi ve deltanın küçük kralları
15 ve 16 Hanedan (Hiksos) (İ.Ö. 1630-1522)
A'dan Z'ye M I S IR

Salitis (Sehaenre ?), Şeşi (Maaibre ?), Yakobher, Hian (Hayan,


Seuserense), Apepi (Aauserre). (15 73-1533) Hamudi .. (1533-

l 17. Hanedan (Teb


1 522).
(İ.Ö. 1640-1539)
İnyotef (Nubheperre). (İ. Ö. 1 630'a doğru), I. Ta'o (Senahtenre).
(İ. Ö. 1570 c.), II. Ta 'o (Sekenenre). (İ. Ö. 1560/SO'ye doğru), Ka­

l 18. Hanedan
mose (uacheperre). (İ. Ö. 1543-1539)
(İ.Ö. 1539-1292) -Yeni Krallık
Ahmose (Nebpehtire). (İ. Ö. 1539-1514), I. Amenofis (Zoserkare).
(İ. Ö. 1514-1493), I. Tuthmosis (Aaheperkare). (İ. Ö. 1493-1 842),
II. Tuthnwsis (Aaheperenre) . (İ. Ö. 1482-1479) Hatşepsu t (Maat­
kare). (İ. Ö. 1479-1458), III. Tuthmosis (Menheperre). (İ. Ö. 1458-
1426) II. A menofis (Aaheprure) (İ. Ö. 1 42 6-1400), IV. Tuthmosis
(Menheprure). (İ. Ö. 1 400-1390, III. Amenofis (Nebmaatre). (İ. Ö.
1390-1353), IV. Amenofis /Akhenaton. (Neferheprure). (İ. Ö. 1 353-
1 336) Smenhkare (Anhheprure). (İ. Ö. 1 336-1333), Tutankhamon
((Nebheprure). (İ. Ö. 1 333-1323), Aya (Heperheprure) .. (İ. Ö. 1 323-

1l
1 3 1 9), Horemheb (Zoserheprure). (İ. Ö. 1 3 1 9-1292)
19. Hanedan (Erken Ramses Dönemi): (İ.Ö. 1292-1188)
r., � amses (Menpehtire). (İ. Ö. 1292-1290), I. Seti (Menmaatre).
.
(I. O. 1 290- 1 2 79),
II. Ramses (Usermaatre Setepenre). (İ. Ö. 1 2 79-1 2 1 3), Merenptah
(Baenre Meriamun). (İ. Ö. 12 1 3-1203) II. Seti (Userheprure Sete­
penre). (İ. Ö. 1203-1 1 96), Amenmesse (Menmire), Siptah (Ahenre
Setepenre). (İ. Ö. 1 1 96-1 190) Tausret (Satre Meriamun) . (İ. Ö.

l 20. Hanedan (Geç Ramses Dönemi) (y. 1188-1075)


1 1 90-1 1 88)

Sethnahte (Userhaure Meriamun) (İ. Ö. 1 1 88-1 1 86), III. Ramses


(Usermaatre Meriamun) (İ. Ö. 1 1 86-1 155), IV. Ramses (Heka­
maatre Setepenamun) (İ. Ö. 1 155-1 148), V. Ramses (Usermaatre
Seheperenre) (İ. Ö. 1 148- 1 1 43), VI. Ramses (Nebmaatre Meriamun
(İ. Ö. 1 143-1 135), VII. Ramses (Usermaatre Setepenre Meriamun)
(İ. Ö. 1 135- 1 129), VIII. Ramses (UsermaatreAchenamun) (İ. Ö.
1 4 70 1 129-1 1 2 7), IX. Ramses (Neferkare Setepenre) (İ. Ö. 1 1 2 7-1 1 08),
A'dan Z'ye MISIR IJıııı.

X. Ramses (Hepermaatre Setepenre) (İ. Ö. 1 1 08-1 1 04), XI. Ramses


(Menmaatre Setepenptah) (İ. Ö. 1 1 04-1 075)
21. Hanedan . (İ.Ö. 1075-945) -Üçüncü Ara dönem
.

Smendes (Helıeperre Setepenre). (İ. Ö. 1 075-1 044), Amenemnisu


(Neferkare) (İ. Ö. 1 044-1 040)
I. Psusennes (Aaheperre Setepenamun) (İ. Ö. 1040-990), Amene­
mope (Usernıaa tre Setepenamun) (İ. Ö. 993-984), Siamon (Neçer­
heperre Sctepenamun) (İ. Ö. 978-960)
II. Psusennes (Titheprure Setepenre) (İ. Ö. 960-945),
22. Hanedan (Bubastis) (İ.Ö. 945-715)
I. Şoşenk (Hcchcperre Sctepen re) . (İ. Ö . 945-924), I. Osorkon (Se­
.

hemhepcrre Sctepcn re) .. (İ. Ö. 924-889) I. Takclot. (İ. Ö. 889-874),


II. Osorkon (Uscrmaatre Setepenre). (İ. Ö. 874-850), II. Takelot
(Heclıheperrc Sctcpenre) . (İ. Ö. 850-825), III. Şoşenk (usermaatre
Setepenre). (İ. Ö. 825- 773), Pami (Usermaatre Setepenre). (İ. Ö.
773-767), IV. Şoşcnk (Aaheperre Setepenre). (İ. Ö. 76 7- 730), IV.
Osorkon (Aaheperre Setcpenamun). (İ. Ö. 730-715 ?), (ve çok yerel
prenslik) .
23. Hanedan (İ.Ö. 818-715)
Pedibastet (Uscrmaatre Setcpenamun) . (İ. Ö. 818-793), V. Şoşenk
(Usernıaa tre Meryanum). (İ. Ö. 793-787), III . Osorkon (Usermaat­
re Setepcnamun). (İ. Ö. 787-759), III. Takelot (Usermaatre Setepe­
namım) . (İ. Ö. 764-757), Rudamon (Usermaatre Setepenamun) .
(İ. Ö. 75 7-754) II Iupct. (İ. Ö. 754-715), (ve pek çok yerel prenslik)
24. Hanedan (İ.Ö. 725-712)
Tefnah te (Şepsesre). (İ. Ö . 725- 71 8), Bakenrenef (Uahkare). (İ. Ö.
71 8- 712)
25. Hanedan (Etiyopya) (İ.Ö. 712-664)
Kaşta (Maatrc ?) . . (İ. Ö. ?-740), Piye (Pianhi; Usermaatre v. d.).
(İ. Ö. 740- 71 3), Şabaka (Nefcrkare). (İ. Ö. 71 2-698), Şebitku (Ced­
kaure) . . (İ. Ö . 698-690), Taharka (Hunefertemre) . (İ. Ö. 690-664),
.

Tanutanwn (Bakare) . . (İ. Ö. 664-656)


26. Hanedan (Sais) (İ.Ö. 664-525) -Geç Dönem
I. Neklıo (Menlıeperre). (İ. Ö. 672-664), I. Psam tek (Uahibre) (İ. Ö.
..

664-61 0), IJ. Ncklıo (Uhcmibre) .. (İ. Ö. 61 0-595), II. Psamtek (Ne- 47 1 1
� A'dan Z'ye 'MISIR

feribre) .. (İ. Ö. 595-589), Apries (Haaibre) . . (İ. Ö. 589-5 70) Amasis


(Hnumibre) .. (İ. Ö. 570-526), III. Psamtek (Anhkaenre) .. (İ. Ö. 526-
525)
27. Hanedan (Pers İktidarı) (İ.Ö. 525-404)
28. Hanedan (Amirtaeus) (İ.Ö. 404-399)
29. Hanedan (İ.Ö. 399-380)
I. Neferites (Baenre Merinetyeru) . . (İ. Ö. 399-393), Psammuthis
.

(Userre Setepenptah). (İ. Ö.: 393), Hakor (Hnemmaatre) .. (İ. Ö.


393-380), II. Neferites. (İ. Ö. 380)
30. Hanedan (İ.Ö. 380-343)
I. Nektanebo (Nahtnebef Heperkare). (İ. Ö. 380-362), Cedhor
(Teos; Irmaatenre). (İ. Ö. 362-360, II. Nektanebo (Nahthorehbit;
Senecemibre. (İ. Ö. 360-343)
İkinci Pers iktidarı: (İ.Ö. 343-332)
Makedonyalılar: (İ.Ö. 332-305)
Ptolemaioslar (İ.Ö. 305-30)
Roma ve Bizans iktidarı (İ.Ö. 30-İ.S. 642)

Tablo-ss
MISIR FİRAVUNLARI
ERKEN SÜLALE DÖNEMİ
1. Sülale (İ.Ö. 3100-2890)
Narmer (İ. Ö. 3 1 00) /Aha- (İ. Ö. 3 1 00) /Cer- (İ. Ö. 3000) /Cet- (İ. Ö.
2 980) /Den- (İ. Ö. 2950) /Anecip- (İ. Ö. 2925) /Semerkhe- (İ. Ö.
2 900) /Ka'a- (İ. Ö. 2890)
il. Sülale (İ.Ö. 2890-2686)
Hetepsekhemni- (İ. Ö. 2890) /Raneb- (İ. Ö. 2865) /N, net­
cer/Veneg!Sened/Peribsen- (İ. Ö. 2 700) Hasekhemni- (İ. Ö. 2 686)

5 Dorling Kindersley'in hazırladığı birinci basımı 2001 yılında İngiltere'de,


ikinci basımı ise 2004 yılında Türkiye' de basılan "Turizm amaçlı" Mısır ile i l­
gili kitapta bile eksik bilgiler var. İddialı bir şekilde yayıma hazırlanan bu ki­

1 4 72
taptaki hanedanlar listesi kabarık bir şekilde hazırlanmasına rağmen diğer
araştırmacı yazarların listelerindekı açıklamalara uymuyor.
A'dan Z'ye MISIR lllJı.

ESKİ KRALLIK
III. Sülale (İ.Ö. 2686-2613)
Sanakht- (İ. Ö. 2 686-2667) /Coser- (İ. Ö. 2667-2648) /Sekhemhket­
(İ. Ö. 2648-2640) /Khaba- (İ. Ö. 2 640-263 7) /Huni- (İ. Ö. 2 63 7-
2613)
iV. Sülale (İ.Ö. 2613-2498)
-

Snefu- (İ. Ö. 2 6 13-2589) /Keops (Kufu) - (İ.Ö. 2589-2566)


/Cedefre- (İ. Ö.2566-2558) /Kefren (Hafre) - (İ.Ö. 2558-2532)
/Mikerinos ("Menkaure") - (İ. Ö. 2532-2503) /Şepseskaf- (İ.Ö.
2503-2498)
V. Sülale (İ.Ö. 2494-2345)
Userkaf- (İ. Ö. 2494-2487) /Sahure- (İ. Ö. 2487-2475) /Neferirkare­
(İ. Ö. 2475-2455) /Şepseskare- (İ. Ö. 2455-2448) /Raneferef- (İ. Ö.
2448-2445) /Neuserre- (2445-242 1) /Menkauhor- (İ. Ö. 242 1 -2414)
/Cedkare- (İ. Ö. 2414-23 75) /Unas- (İ. Ö. 23 75-2345)
VI. Sülale (İ.Ö. 2345-2181)
-

Teti- (İ. Ö. 2345-2323) /Userkare- (İ. Ö . 2323-232 1) /Pepi I- (232 1 -


2287) /Merenre- (İ. Ö. 2287-22 78) /Pepi II (İ. Ö. 22 78-2 1 84)
/Nitokris (Kadın firavun) - (İ. Ö. 2 1 84-2 1 81)

BİRİNCİ ARA DÖNEM


VII ve VIII Sülaleler - (İ.Ö. 2181-2125)
Eski Mısır tarihinin bu istikrarsız döneminde ço kısa ömürlü sayı­
sız firavun vardı. Merkezi yöetimin zayıflaması, yerel sülalelerin
kurulmasına yol açmıştır.
IX ve X Sülaleler-Herakepolis (İ.. 2160-2035)
-

Heti/Merikare/İti.
XI Sülale-Sadece Teb
İntef l - (İ. Ö. 2 1 25-2 1 12) /İn tef II - (İ. Ö. 2 1 12-2063) /İntefIII ­
(İ. ö. 2063-2 055)

ORTA KRALLIK
XI Sülale Bütün Mısır (İ.Ö. 2055-1985)
Mentuhotep II- (İ. Ö. 2055-2004) /Mentuhotep III- (İ. Ö. 2004-
1 992) /Mentuhotep IV- (İ. Ö. 1 992-1 985) 4 731
-11111 A'dan Z'ye MISIR

1 XII Sülale - (İ.Ö. 1985-1795)


Amenemhat I- (İ. Ö. 1 985-1 955) /Sesostris I- (İ. Ö. 1 965-1920)
Amenemhat II- (İ. Ö. 1 922-1 8 78) /Sesostris II- (İ. Ö. 1 880- 1 8 74)
/Sesostris III- (İ. Ö. 1 8 74-1 855) /Amenemhat III- (İ. Ö. 1 855-1 808)
/Amenemhat IV- (İ. Ö. 1 808-1 799) /Sebeknefru (Kadın-firavun) -

1 (İ. ö. 1 799-1 795).


XIII Sülale (İ.Ö. 17951725) (Ayrıca İ.Ö. 1795-1650 olarak bş

1 xıv Sülale (İ.Ö. 1750-1650)


geçen bi zamanı belirtmiş)

Muhtemelen bir önceki firavunlarla zanıandaş önemsiz firavunar.


İKİNCİ ARA DÖNEM
XV Sülale-Hayksoslar- (İ.Ö. 1650-1550)
Salitis/Klıyan- (y. İ. Ö. 1 600) /Apopis- (y. İ. Ö. 1555) /Klıanıudi.
xvı Sülale (İ.ö. 1650-1550) xv
Xv süleleyle zamandaş önemsiz Hyksos kralları
XVII Sülale (İ.Ö. 1650-1550)
Bunun yanısıa aşağıdakiler gibiçeşitli Tebli firavunlar da hüküm
srdüler.
İn tef/Ta I/Sekenenre Ta II- (y. İ. Ö. 1560) /Kamose- (İ. Ö. 1555-
1 550)

YENİ KRALLIK
XVIII Sülale (İ.Ö. 1550-1295)
Ahmose- (İ. Ö. 1550-1525) /A nıenofis I- (İ. Ö. 1525-1 504)
/Tutmosis I- (İ. Ö. 1504-1492) /Tutmosis II- (İ. Ö. 1492-1479)
fTutmosis III- (İ. Ö. 1479-1425) Hatşepsu t (Kadın firavun) -1 473-
1 458) /Amenofs II- (İ. Ö. 142 7-1 400) /Tı tnıosis IV- (İ. Ö. 1400-
1 390) /Anıenofis III- (İ. Ö. 1390-1352) /Ahenaton (Amenofis
IV'tür) - (İ. Ö. 1352-1 336) /Nefertiti/Snıenkhare (kadın firavun) -
(İ. Ö. 1338-1336) /Tu tankhanıon- (İ. Ö. 1 336-1 32 7) /Ay- (İ. Ö.

1 xıx Sülale (İ.Ö. 1295-1186) 1


1 32 7-1323) /Horenıheb- (İ. Ö. 1 323-1295)

1
ı
Ramses I- (İ. Ö. 1295-1294) /Seti I- (İ. Ö. 1294-12 79) /Ranıses II-
j4 7 4 (İ. Ö. 12 79-1 2 13) /Merneptah- (İ. Ö. 1 2 13-1203) /Anıenmesu- (İ. Ö.
ıııııı-

1
A'dan Z'ye MISIR
1203-1200) /Seti II- (İ.Ö. 1 2 ��� 1 1 94) /Siptah- (İ.Ö. 1 1 94-1 1 88)
(Tavosert (kadın .firavun) - (1. 0. 1 1 8- 1 1 86)
1

Senaht- (İ.Ö. 1 186-1 1 84) /Ramses III- (İ.Ö. 1 1 84-1 153) /Ramses
1 XX. Sülale (İ.Ö.1186-1069)

IV- (İ.Ö. 1 153-147) /Ramses. V- (İ.Ö. 1 14 7-1 143) /Ramses. VI­


(İ.Ö. 1 143-1 136) /Ramses. VII- (İ.Ö. 1 136-1 129) /Ramses. VIII­
(İ. Ö. 1 12 9-1 126) /Ramses IX- (İ. Ö. 1 126-1 1 08) /Ramses. X (İ.Ö.
1 1 08-1 099) /Ram ses. XI- (İ. Ö. 1 099-1 069)
1
1 ÜÇÜNCÜ ARA DÖNEM

Smendes- (İ.Ö. 1 069- 1 043) /Amenemn isu- (İ.Ö. 1 043-1 039)


1 XXI. Sülale İ.Ö. 1069-943)

/Psusennes I- (İ.Ö. 1 039-99) /Amenemope (İ.Ö. 993-984)


/Osorkon (yaşlı) - (İ.Ö. 984-978) /Siamun- (İ.Ö. 9 78-959)
/Psusennes II- (İ.Ö. 959-945)
1 XXII. Sülale (İ.Ö. 945-715)
Şeşank I- (İ.Ö. 945-924) /Ossrkon I- (İ.Ö. 924889) /Şeşank I- (İ.Ö.
1

890. c) (Takolet I- (İ.Ö. 889-8 74) /Ososrkon II- (İ.Ö. 8 74-850) Ta­
kolet II- (İ.Ö� 850-825) /Şeşank III- (İ. Ö. 825-773) /Pimay- (İ.Ö.
773-76 7) /Şeşank. V- (İ.Ö. 767-730) /Osorkon IV- (İ.Ö. 730-715)
1 XXIII. Sülale (İ.Ö. 818-715)
çeşitli firavunlar. örneğin; Pedupastis I- (İ.Ö. 818- 793) /Şelşank
Heraklapolis Magna, Hernwpolis Magna, Leontopolis ve Tanis 'teki

IV- (y. İ.Ö. 780)


1 Ososrko III- (İ:Ö.: 777-749) /XXIV Sülale (İ. Ö. 81 8-715)
/Bakenrenef- (I. O. 72 7-715)
I SON DÖNEM

1 Piy- (İ.Ö. 747-7� 6!. /Şabaka- (İ.Ö. 71 6-702) /� a� itka- (İ.Ö. 702-
1 XXV Sülale- (İ.Ö. 747-656)

690) (Taharka- (I. O. 690-664) (Tanutamon- (1.0. 664-656)


1

j XXVI Sülale-Sais firavunları- (İ.Ö. 672-525)


I GEÇ DÖNEM
4 7s I
...ıı A'dan Z'ye MISIR

Neko I- (İ. Ö. 6 72-664) /Psamtik I- (İ. Ö. 64-61 0) /Neko II- (İ. Ö.


61 0-595) /Psamti II- (İ.Ö. 595-589) /Apries- (İ. Ö. 589-570)

1 XXVII. Sülale-Pers Döemi (İ.Ö. 525-339) fl. Pers Dönemi


/Ahmose II- (İ. Ö. 570-526) /Psamtik III- (İ. Ö. 526-525) /

Kamyses- (İ. Ö. 525-522) /Dareios (Darius) I- (İ. Ö. 522-486)


/serkses I- (İ. Ö. 486-465) /Artakserkses- (İ. Ö. 465-424) /Dareios II­

1 XXVIII Sülale (İ.Ö. 404-380)


(İ. Ö. 424-405) Artakserkses II- (İ. Ö.405-359)

1 XXIX Sülale (İ.Ö. 404-380)


I Amyrtaios- (İ. Ö. 404-399)

1 �ef.erites I- (İ. Ö. 399-393) /Hakor- (İ. Ö. 393-380) /Ne/erite II­

1 XXX. Sülale (İ.Ö. 380-343)


(I. O. 380. c)

1 �e�tanibis I- (İ. Ö. 380-362) (Teos- (İ. Ö. 362-360) /Nektanibis II­


(I. O. 360-343)

1
I II. Psrs Dönemi (İ. Ö. 343-332)
Artaserkses III/Okhus- (İ. Ö . .3�3-333) /Arses- (İ. Ö. 338-336)
/Dareios III/Kodommanos- (I. O. 336-332)
1
1 PTOLEMAİOSLAR DÖNEMİ
1 Büyü� İskender- (İ._ö_ : 332-323) /Philipus Arhidaeus- (İ.Ö. 323-
I Makedonya sülalesi (İ.Ö. 332-305)

1 Ptolemaislar sülalesi (İ.Ö. 305-80)


3 1 7) /Isender IV- (I. O. 3 1 7-305)

Ptolemaios I- (İ. Ö. 305-285) /Ptolemaios II- (İ. Ö. 285-246)


/Ptolameios II- (İ. Ö. 246-221) /Ptolemaios IV- (İ. Ö. 221-205)
/Ptolemaios. V (İ. Ö. 205-1 80) /Ptolemaios. VI- (İ. Ö. 1 80-145)
_

/Ptolemaios. VII- (y. İ.Ö. 145) /Ptolemaios. VIII- (İ. Ö. 1 70-1 1 6)


/Ptolemaios IX- (İ. Ö. 1 1 6-1 07) /Ptolemaios. X- (İ. Ö. 107-88)
/Ptolemaios. XI- (İ. Ö. 88-80) Ptolemaios. XI- (y. İ. Ö. 80) /tolemais.
XII- (İ. Ö. 80-51) /Ptolemaios. XIII- (İ. Ö. 51-47) Ptolemaios. XIV­
(İ. Ö. 47-44) /Ptolemaios. XV- (İ. Ö. 44-30)
A'dan Z'ye MISIR ..,..
Tablo-66

Geç Hanedanlık Öncesi Dönem- (Yaklaşık-İ.Ö. 3000)


Zehen Na 'rmer
Erken Hanedanlık Dönemi- (İ.Ö. 2920-2575)
1. Hanedan- (İ.Ö. 2920-2770)
Menes (: Aha ?), cer, Vac, Den, Peribsen, Ha 'sehem (vi)
il. Hanedan Dönemi- (İ.Ö. 2770-2649)
Hetepsehemvi, Re'nep, Nineçer, Acib, Semerhet, Ka'a,
111. Hanedan Dönemi- (İ.Ö. 2649-2575)
Zanaht (Nebka) - (İ. Ö. 2649-2630) /Coser (Neçerihet) - (İ. Ö. 2630-
261 1) /Sehemhet- (İ. Ö. 261 1 -2603) /Ha'ba- (İ. Ö. 2603-2599)
/Huni- (İ. Ö. 2599-25 75)

ESKİ KRALLIK- (İ.Ö. 2575-2134)


iV. Hanedan- (İ.Ö. 2575-2465)
Snofru- (İ. Ö. 2575-255) /Hufu (Keops) - (İ. Ö. 2551 -2528)
/Ra 'cedef- (İ. Ö. 2528-2520) /Kefren (Rahaej) - (İ. Ö. 2520-249)
/Menkaure (Mkerinos) - (İ. Ö. 2490-2472) /Şepseskaf- (İ. Ö. 2472-
246 7)
V. Hanean- (İ.Ö. 2465-2323)
Userkaf- (İ. Ö. 2465-2458) /Sahure- (İ. Ö. 2458-2446) /Neferirkare
Kaka- (İ. Ö. 2446-2426) /Şepseskare İni- (İ. Ö. 2426-241 9)
/Ra'neferet- (İ. Ö. 241 9-241 6) /Neuserre'İzi- (İ. Ö. 241 6-2392)
/Menkauhor- (İ. Ö. 2396-2388) /Cedkare izezi- (İ. Ö. 2388-2356)
/Venis- (İ. Ö. 2356-2323)
VI. Hanedan- (İ.Ö. 2323-2150)
Teti- (İ. Ö. 2323-2291) /Pepi. 1 (Merire) - (İ. Ö. 2289-2255)
/MerenreNemtyemzaf- (İ. Ö. 2255-2246) /Pepi II (Neferkae') - (İ. Ö.
2246-2 152)

6 Bu tablo ise İletişim Yayınları tarafından yayımlanan " Atlaslı Büyük Uygar­
lıklar Ansiklopedis" nin "Eski Mısır" bölümünde ele alınmış. Değişen hiçbir
şey yok. Hep aynı hatalar ve tekrarlamalar. Mısır hanedanlar listesini kitapla-

4 ?? j
rına kaynak olarak ekleyen yazarların büyük bir olasılıkla doğrudan Mısır ile
iletişim kuramadan yazmış olabilecekleri fikrini ortaya çıkarıyor.
<1111 A'dan Z'ye MISIR

VII ve VIII. Hanedan- (İ.Ö. 2150-2134)


Kısa sürede hüküm sürmüş çok sayıda kral. Bunlar arasında Nefer­
kare . . .

1 . ARA DÖNEM- (İ.Ö. 2134-2040)


IX ve X. Hanedan (herakleiopolis 'te) - (İ. Ö. 2 134-2040)
Heti, Merikare, İti adlarını alan birçok kral.
XI. Hanedan (Teb' de) - (İ.Ö. 2134-2040)
İnyotefl (Sehertavi) - (İ. Ö. 2 1 34-2 1 1 8) /İnyotefII (Vah'anh) -
(İ. Ö. 2 1 1 8-2069) /İnyotef III (Nahtnebtepnufer) /Nephepetre- (İ. Ö.
2 061-201 0) /Mentuhotpe.
Orta Krallık (Tüm mısır) - (İ.Ö. 2040-1640)
Nephepetre- (İ. Ö. 206 1-201 0) /Mentuhotpe/S 'anhkare- (2010-
1 998) /Mentuhotpe/Nebtavire- (İ. Ö. 1 998-1 991) /Mentuhotpe.
XII. Hanedan - (İ.Ö. 1991-1783)
Amenemhat I (Shetepibre) - (İ. Ö. 1 991-1 962) /Senvosret I. (Heper­
kare) - (i . . 1 971-1926) /Amenemhat II (Nubkaure) - (İ. Ö. 1 929-
1 892) /Senvosret II. (Ha 'heperre) - (İ. Ö. 1 897-1878) /Senvosret III.
(Ha 'kaure) - (İ. Ö. 1 8 78-1 841) /Amenemhat III. (Nima'a tre) - (İ. Ö.
1 844-1 797) /Ameaemhat IV. (Ma 'aherure) - (İ. Ö. 1 7991 787)
/Nefrusobk (Sebekkare) - (İ. Ö. 1 787-1 783)
XIII. Hanedan-İ.Ö. 1783-1640 sonrası
Bu hanedanın 70 civarındaki krallarından önem lilerin adları
verildi. Adların sonundaki rakamlar hüküm sürdükleri yılla­
rı belirtiyor.
Vegaf (Hutavire) (İ. Ö. 1 7831 779) /Amenemhat. V. (Sehemkare)
/Harnecheriotef (Hetepibre) -/Amenikemau/Sebehotbe I- (Ha'anhe)
(İ. Ö. 1 750. civar) / (Hor-avibre) /Amenemhat. VII. (Secefakure) -
Sebehotbe II. (Sehemre) /Hencer (Userkare) -/Sebehotbe III . (sehem­
re-svactavi) /Neferhotep I (Ha'sehemre) - (İ. Ö. 1 741 -1 730. c) /Heti,
Merikare, İti adalarını alan çeşitli krallar/Sebeho tbe IV.
(Ha'neferre) (İ. Ö. 1 720-1 715) /Sebehotbe. V. (Ha 'hotepre) /Aya
(Merneferre) - (İ. Ö. 1 704-1 690) /Mentuemzaf ("Ced'anhre")
/Dedumose II. ("cedneferre") /Neferhotep III. ("Sehemre-
J 4 78 s 'anlıtavi ")
A'dan Z'ye M ISIR ııııı-

XIV. hanedan
Mutenıelen hepsi XIII ya da XII. hanedanlar ile çağdaş olan ikincil
önemde kral.

il. ARA DÖNEM-HİKSOSLAR- (İ.Ö. 1640-1532)


XV. Hanedan.
Salitis/Şeşi/Hian ("svoserenre") /Apofis ("avosere " ve başka adlar)
- (İ. Ö. 1585-1542) /Hamdi- (İ. Ô. 1542-1532) /
XVI. Hanedan
İkincil önemde Hiksoslu çağdaş hükümdarlar. XV. Hanedan ile be­
raber.
XVII. Hanedan- (İ.Ö. 1640-1550) Çok sayıda tebli kral
İnyotef V. ("Nubheperre") - (İ. Ö. 1 640-1 635) /Sebekemzaf I.
(" Sehenı re'-vacha 'u ") /Nebireyav ( "svacen re") /Sebekenızaf II.
("sehemre-şedtavi ") (fa'o I. (Ya da Cehudi) ("senahtenre") (fa'o
II. (ya da Cehudi) ("sekenenre") /Kanıose ("Vacheperre") - (İ. Ö.
1555-1550)

YENİ KRALLIK- (İ.Ö. 1550-1070)


XVIII. Hanedan- (İ.Ö. 1550-1307)
Ahmose ("nebpelıtire") - (İ. Ö. 1550-1525) /Amenofis I. ("Ceserka­
re") - (İ. Ö. 1525-1504) (futmosis I. ("Aheperkare") - (İ. Ö. 1504-
1492) (fu tmosis II. ("Aheperkare") - (İ. Ö. 1492-1479) (futmosis
III . ("Menheperre") - (İ. Ö. 1479-1425) /Hatşepsut ("Ma'atkare") -
(İ. Ö. 1473-1458) /Anıenofis II. ("Aheprure") - (İ. Ö. 142 7-1401)
(futnwsis IV ("Menheprure") Amenofis III. ("Nebma'atre") -
(İ. Ö. 1381-1353) /Anıenofis IV. (Ahenaton) ("neferheprure
va 'enre") - (İ. Ö. 1353-1335) /Senıenkhare ("Anheprue ") -
(İ. Ö. 1335-1 333) /Nefertiti(fu t'anlıanıun ("Nebheprure")
- (İ. Ö. 1333-1323) /Aya ("Keperheprre") - (İ. Ö. 1323-1319)
/haremhab ("Ceserheprure")
XIX. Hanedan- (İ.Ö. 1307-1196)
Ramses I. ("Menpehtire") - (İ. Ö. 1307-1306) /Setos I.
("Mennı 'atre") - (İ. Ö. 1306-1 290) /Ranıses II. ("Usenna 'atre ste-
penre ") - (İ. Ö. 1 290-1224) /Merneptah ("Baenre'lıotephirnza'at") - 4 791
� A'dan Z'ye MISIR
(İ.Ö. 1224- 1 2 14) /Setos II . ("Userheprure'setepenre") - (İ. Ö. 1 2 1 4-
1204) /Amenmesse ("menmire") - (Setos II döneminde krallık kol­
tuğunu gaspetmiştir.) /Siptah ("Ahenre setepenre") - (İ.Ô. 1204-
1 1 98) (Tvosre ("sitre meritamun ") - (İ. Ô. 1 1 98-1 1 96) /
XX. Hanedan- (İ.Ö. 1196-1070)
Setnahte ("Userha'yure meryamun ") - (İ. Ô. 1 1 96-1 1 94) /Ramses
III. ("Userma'atre meryamun ") - (İ.Ô. 1 1 94-1 1 63) /Ramses lV.
("Hekama'atre setepenamun ") - (İ.Ô. 1 1 63-1 156) /Ramses. V.
("Userma'atre seheperenre") (İ. Ô. 1 156-1 151 ) /Ramses. Vl.
-

('Nebma'atre meryamun ") - (İ. Ô. 1 15 1 - 1 143) /Ramses. VII.


("Userma'atre setepenre meryamun ") - (İ. Ö. 1 143-1 136) /Ramses.
VIII. (" Userma'atre ahenamun ") - (İ.Ô. 1 136-1 131) /Ramses lX.
("Neferkare setepenre") - (İ. Ô. 1 13 1 -1 1 1 2) /Ramses. X. ("Heper­
ma'atre setepenre") - (İ. Ô. 1 1 12-1 1 00) /Ramses. Xl. ("Menma'atre
setepenptah") - (İ.Ô. 1 100-1 0 70)

III. ARA DÖNEM-İ.Ö. 1070-712)


XXI. Hanedan İ.Ö. 1070-945
-

Smendes. ("hecheperre stepenre") (İ. Ô. 1 070-1 044)


-

/Amenemnisu. ("Neferkare") - (İ.Ô. 1 044-1 040) /Psusennes 1.


("Akeperre setepenamun ") - (İ.Ô. 1 040-992) /Amenemope- (İ.Ö.
993-984) /Osorkon I. ("Userma'atre setepenamun ") - (İ. Ô. 984-
978) /Siamun- ("Necerkeperre setepenamun ") (İ.Ô. 978-959)
-

/Psusennes II. ("Titkepure setepenre") - (İ. Ô. 959-945)


XXII. Hanedan- İ.Ö. 945-712
Şeşonk 1. ("Heckeperre setepenre") - (İ. Ö. 945-24) /Osorkon II­
(İ. Ö. 924-909) (Takolet I. ("Userma'atre setepenamun ") (İ. Ö.
-

909 ?) /Şoşenk 11. ("Hekakeperre setepenre") - (krallığın bitişi İ.Ô.


883) /Osorkon III. (" Userma'atre setepenamun ") - (İ.Ö. 883-855)
(Takolet II. ("Heckeperre setepenre") - (İ. Ö. 860-835) /Şoşenk III.
("Userma'atre setepenreamun ") - (İ.Ô. 835-783) /Pami. ("User­
ma'atre setepenre'amun ") - (İ.Ö. 783-773) /Şoşenk. V. ("Akheper­
re") - (İ. Ô. 773-735) /Osorkon. V. ("Akheperre setepenamun ") -
(İ.ö. 735-71 2)
1 4 80 XXIII. Hanedan İ.Ö. 828-712
-
A'dan Z'ye MISIR �

Teb'de, Hermapolis'te, Herakleopolis 'de, Leontıopolis'te ve Tanis 'te


birbirleriyle çağdaş çeşitli krallar tanınmıştır. Bunların anı sırası

1 hala tartışılmalıdır.
Pedubaste. (İ. Ö. 28-803) /Osor�o'.! IV. (İ. Ö. 777-749)
/Peftoau 'ibast. ("neferkare") - (I. O. 740-725)

1
1 XXIV. Hanepan - İ.Ö. 724-712 (sais'te)
T_efa. akte. ("sepsesre) - (İ. Ö. 724-71 7) /Bokhorris (" Vahkare") -

1 XXV. Hanedan. Nübye ve Teb Bölgesi- (İ. Ö. 770- 712)


(I. O. 71 7-712)

1 Kaşta ("Nimatre") - (İ. Ö. 770- 712) /Pie ("Usermaatre") - (İ. Ö.


750-71 2) ve başkaları
1
1 GEÇ DÖNEM. -İ.Ö. 712-332
1 XXV. Hanedan-Nübye ve Tüm Mısır- (İ.Ö. 712-657) 1
Şabaka ("neferkare") - (İ. Ö. 712-698) /Şebitku ("Cedkaure") - (İ. Ö.
698-690) /Taharka- ("Kure'nefertem") - (İ. Ö. 690-664)
/fan tamanı ("bakare") - (İ. Ö. 664-657) /Hanedanın daha sonra
Nubye'de sürmüş olması muhtemeldir.
1 XXVI. Hanedan-İ.Ö. 664-525
Nekho I. (İ. Ö. 6 72-664) /Psamnıetikus I (Vahibre") - (İ. Ö. 664-
6 1 0) /Nekho II. ("Vehemibre") (İ. Ö. 61 0-595) /Psamnıetikus II
-

("neferibre") - (İ. Ö. 595-589) /Apries ("Ha'a 'ibre") - (İ. Ö. 589-


5 70) /Amasis ("Kinembre") - (İ. Ö. 5 70-526) /Psammetikus III.

1 XXVII. Hanedan- İ.Ö. 525-404-Persli krallar 1


("Ankikaenre") (İ. Ö. 526-525) /

1
I
Kanıbies. (İ. Ö. 525-522) ID,a �ios I. (İ. Ö. 52 1 -468) /Kse ��ses I. (İ. Ö.
.
486-466) /Artakserkses I. (I. O. 465-424) /Darios II. (I. 0. 424-404)

I A mirtaios. (İ. Ö. 404-399)


1 XXVIII. Habedan. -İ.Ö. 404-399 1
1
l xıx. Hanedan i.ö. 399-380
- 1
Neferites I. ("Baenre merinetceru ") - (İ .. 399-393) /Psammutis
("Userre'setepentah ") - (İ. Ö. krallığın bitişi 393) /Hakoris ("kin­
nema'atre") (İ. Ö. 393-380) /Neferites II. (İ. Ö. krallığın biişi 380)
ı xxx. Hanedan-İ.Ö. 380-342 48 1 1
<1111 A'da n Z'ye M ISIR

Nektanebo I. ("keperkare") - (İ. Ö. 380-362) /teos ("inna'atene") -


(İ. Ö. 365-360) /Nektanebo II. ("seneçemibre setepenanhur") - (İ. Ö.
360-343) /
1
1 il. PERS DÖNEMİ-İ.Ö. 343-332
Artakserkses Okhus- (İ. Ö. 343-338/Arses- (İ. Ö. 338-336) /Drios
Kodaman III. (İ. Ö. 335-332) /Dönem yerli bir hükümdarla kesilir.
Hababaş (senen tanen setepenptah)
1 Yunan-Roma dönemi-İ.Ö. 332-İ.S. 395)

1
1 Makedonya Hanedanı-İ.Ö. 332-304
Aleksand�o�. III (Büyük İskender) - (İ. Ö. 3�2�.323) /Philippos Arr­
hideaos- (I. 0. 323-3 1 6) /Aleksandros IV- (I. O. 3 1 6-304) /
1 Ptolemaios Hanedanı- (İ.Ö. 304-30)
Ptolemios I. Soter (I) - (İ. Ö.304-284) /Ptolcnıaios I. - (İ. Ö. 285-
246) /Philadelphos/Ptolemaios III. Euergetes I- (İ. Ö. 246-2 2 1)
/Ptolemaios IV Philopator- (İ. Ö. 22 1 -205) /Ptolenıaios. V Epipha­
nes- (İ. Ö. 205-1 80) /tolenzaios . V Philometorl- (İ. Ö. 1 80-1 64 ve
İ. Ö. 1 63-145) /Ptolenıaios. VIII. Euergetes II- (İ. Ö. İ. Ö. 1 70-1 63
ve İ. Ö. 1 45- 1 1 6) /Ptolemaios. VII. Ptolenıaios Neos Plıilopator­
(İ. Ö. krallığın bitişi İ. Ö. 145) /Kleopatra K III. ve IX- (İ. Ö. 1 1 6-
107) /Ptolemaios II Soter (Lathyros) /Kleopatra III . K ve Ptolema­
ios. X I Alekander- (İ. Ö. 1 07-88) /Ptolemaios. X Aleksander I ve
P tolemaios IX Soter II- (İ. Ö. 88-81) /Kleopatra Berenika K- (İ. Ö.
81-80) /Ptolemaios. XI lexander II- (İ. Ö. bitiş 80) /P tole111aios neos.
XII- (İ. Ö. 80-58 ve İ. Ö. 55-51 ) /Dionysos (A uletes/Berenika IV K­
(İ.Ö.58-55) /Kleopatra. VII K- (İ. Ö. 5 1 -30) /Ptolemaios. XIIJ­
(İ. Ö.51 -47) /Ptolemaios. XIV- (İ. Ö.47-44) /Ptolemaios. XV Caesa­
rion- (İ. Ö. 44-30) Bu hanedandan adları Arsione, beeı z ike ve kleo­
patra olan kraliçelerin naipliğinde bazı yönetim ler oldu. Ancak
bunların ağınısızlığı yokt. yerli taht gaspçıları olan Harven ı ıofre
(İ. Ö. 205- 1 99) ve Anhevennofre (İ. Ö. 1 99-1 86) ve Harsiese (İ. Ö.
1 3 1)

1 4 82
A'dan Z'ye MISIR ..,..

Mısır tanrılar listesi


Bu listeler genellikle sağlıklı listeler değildir. Nedeni de herhangi
bir tanrının adının orijinali belirtilmişse bu ad diğer diller karşı­
sındaki çeviriler sırasında değişime uğramış bir harf eksikliği ya da
fazlalığıyla yeni bir tanrı varmış gibi listelere eklenmiş tir. A raş-
tırmacıların bu ince ayrıntıyı gözden geçirmeleri gerekmektedir.
Aa, Aah, Aapep, Abhı, Ah, Ahemait, Ailuros, Aken, Aker,
Amathaunta, Amaunet, Amemait, Amen, Amen-ra, Amen­
re, Amenhatep, Ament, Amentet, Amentit, Ammam, Ammit,
Amman, Amman-ra, Amman-re, Ammut, Anın, Aman,
Aman-ra, Aman-re, Amsit, Amun, Amun-ra, Amun-re, Anat,
Andjety, Anedjti, Anet, Anezti, Anhur, Anit, Ankhet, Ankt,
Anauke, Anpu, Anti, Anubis, Anuket, Apademak, Apede­
mak, Apep, Apepi, Apet, Apis, Apaphis, Aptet, Arensnup­
his, Ari-hes-nefer, Arsnuphis, Aset, Aten, Aten-ra, Aten-re,
Atan, Atan-ra, Atan-re, Atu m , Atum-ra, Atum-re, Ba, Ba­
neb-tetet, Ba-pef, Bab, Babay, Babi, Baneb-djedet, Banebde­
det, Banebdjedet, Banebdjetet, Banebtetet, Banephthysdjedet,
Bast, Bastet , Bat, Bata, Benu, Bes, Beset, Buta, Chenti-cheti,
Chenti-irti, Chepri, Cherti, Chnemu, Chnaumis, Chnum,
Chnuphis, Chans, Chontamenti, Cneph, Dedun, Dedwen,
Dua, Duamutef, Ehi, Ernutet, Geb, Ha, Haap, Hah, Hap, Ha­
pi, Hapy, Har-pa-khe�ed, Har-pa-khruti, Harensnuphis, Har­
makhis, Harmatchis, Harpakhered, Harpakhruti, Harpocra­
tes, Hat-mehit, Hathar, Hatmehit, Hatmehyt, Hauhet, Hede­
tet, Heget, Heh, Hehet, Hek, Heket, Hektet, Hemen, Hemsut,
Hemuset, Henet, Hep, Hepi, Heqet, Heret, Herishep, Heru­
behudti, Hesa, Hesat, Hetmehit, Hez-ur, Hike, Hnum, Horos,
Harus, Hu, Huh, Iat, ibis, Ienpw, Ihu ,Imeut, Imhetep, Imha­
tep, Imiut, Imset, Imsety, Inher, Inmutef, Inpu, Ipet, Iptet,
lpy, Isis, Iunmutef, ) oh, Kauket, Keb, Kebechet, Kebechsenef,
Kehperi, Kek, Keket, Keku, Kemu, Kemur, Kemwer, Ken,
Khem, Kheper, Khepera, Khepri, Kherty, Khnemu, Khnum,
Khans, Khansu, Kneph, Knauphis, Kuk, Lenpw, Ma'at, 4 8 31
� A'dan Z'ye MISIR
Maat, Mafdet, Maftet, Mahes, Mehen, Mehet-uret, Mehet­
weret, Mehturt, Mehurt, Menchit, Mendes, Menhit, Menthu,
Mentu, Meret, Meretseger, Mert, Mertseger, Meskhenet,
Meskhent, Min, Mnevis, Mnewer, Month, Monto, Mut, Nau­
net, Neb-hut, Nebthet, Ned-er-tcher, Nefer-tem, Nefer-temu,
Nefertem, Nefertum, Nehab, Nehebkau, Nehebkhau, Ne­
hebu-kau, Neit, Neith, Nekhabed, Nekhbet, Neper,
Nephthys, Nepit, Neteraantmwmw, Nu, Nuit, Nun, Nunet,
Nut, Ogdoad, Opet, Osiris, Petbe, Ptah, Ptha, Qadesh,
Qadeshet, Qeb, Qetesh , Qudshu, Ra, Re, Renenet, Renenutet,
Renpet, Reret, Reret-weret, Reshef, Reshep, Reshpu, Sach­
met, Sag, Sahu, Sahmet, Sal, Satet, Seb, Sebek, Seker, Sekhet,
Sehmet, Selket, Selkit, Sep, Sepa, Septu, Serket, Serquet, Ses­
hat, Sesmu, Set, Setekh, Setesh, Seth, Seti, Shai, Shait, Shay,
Shed, Shenty, Sobek, Sochet, Sokaris, Soker, Sopd, Sopdet,
Sopdu, Sopedu, Sothis, Sphinx, Su, Suchos, Sutekh, S u (Shu),
Tahuti, Tatenen, Taueret, Taurt, Taweret, Tefen, Tefnet, Tef­
nut, Tehuti, Tem, Temu, Thoeris, Thot, Thoth, Tphenis, Tum,
Tutu, Uadjet, Ubastet, Un-nefer, Uneg, Unut, Usire, Wadjet,
Waset, Wepawet, Wosret, Wosyet, Yinepu.

Araştırmalarım sırasında Kesin olmamakla beraber ortaya


çıkan Mısır tanrılar listesi.
Yüzlerce tanrıya tapınmış oldukları anlatılan Mısırlıların eski
dinsel geleneklerinin ortaya çıkmasını gerçekleştiren bölge­
deki arkeolojik kazılar sırasında bulunan belgeler kısmen de
olsa bazı tanrıların varlığını ortaya çıkarmıştır. Bulunan bel­
geler üzerinde incelemeler yapan, tabletlerdeki çevirilerin
şifrelerini çözen yazıtbilimciler; ayrıntılı bilgi veren çeviril e­
rinde çoğu tanrının varlığını ortaya çıkardılar. Dinsel kült ile
ilgili kutsal kişilikler, kutsal görülen cinler, periler ve kutsal
nesneler de yer almışhr. Bini aşkın tanrının Nil deltasında
ezoterik bir hareketliliğe yol açan varlıkları ne yazık hiyerog­
1 484 lif yazılı belge yetersizliğinden ayrıntılı bir listesi verilemi-
A'dan Z'ye MISIR ııııı-

yor. Tabletlerdeki ifadelerin çoğunda yer alan belli tanrılar


dışında yerel konumda tapınılan bazı tanrı adlarına da rast­
layınca Mısır tanrılar listesinin yeni şeklinin ortaya çıktığını
görüyoruz. Bu liste hiçbir kaynakta yer almamaktadır. Araş­
tırmalarım sonucunda alfabetik bir şekilde ele alınan yeni bir
liste şeklinde ortaya çıkmıştır.
Aa, Aapep, Ab, Abtu, Agathodaemon, Agep, Aha, Ahemaıt,
Ahi, Ahtı, Aken, Aker, Amathaunta, Amaunet, Am-besek,
Amduat Kitabı, Amenardis, Amenhotep, Ament, Amheh,
Anın, Amofis, Am-khaibitu, Anı-mit, Amon, Am-senef, Am­
set, Amsit, Amsu, Amun, Amun-Ra, Amut, Anat, Andjety,
Anet, Anhur, An-a-f, Anıt, Ani, Aniu, Anget, An-hetep-f, An­
ka, Ankh, Ankhet, Anouke, Anti, Anubis, Anuket, Anukis,
Apademak, Apet, Apiganı, Apis, Arkaplana, Ari-em-ab-f,
Asa, Aten-Ra, Aton, Atum, Ba, Babı, Bakhau efendisi, Ba­
nebdjetet, Ba-Pef, Bat, Bastet, Beb, Benu, Bes, Boğa, Bukhis,
Ced, Chentı-Chetı, Chentı-Irtı, Chertı, Chontamenh, Cit. V,
Çakal, Dedun, Dua, Duamutef, Duat, Edjo, Enneadlar, Fal­
lus, Fenti, Geb, Ha, Haç, Hadit, Hapı, Har-Nedj-Hef, Har-Pa­
Khered, Harmakhıs, Haroerıs, Harmakhis, Har-nedi-itef,
Harpokrates, Harsafes, Hast, Hathor, Hatmeit, Hauhet, He­
detet, Heh, Heka, Heket, Heliak, Heliopolis, Hemen, Hem­
sut, Henet, Hentehtay, Henti-irti, Hept-seshet, Her-seru, He­
ru-Behud tı, Hermanubis, Hermakis, Heru-ra-ha, Hesa,
Hetch-abehu, Heptet, Hez-ur, Hike, Hnum, Hons, Horus,
Hra-f-ha-f, Huh, Iat, Ihu, Inmutef, İ bis, İ hi, Imentet, İ mhotep,
İ msety, lptet, İ sis, Joh, Ka, Kartal, Kauket, Kayık, Kedi, Ken,
Kenemti, Kenkentet, Kebechet, Kebechsenef, Khem, Khonsu,
Khnum, Khemi, Khepri, Kher-Aoua, Khnemu, Khunum,
Kneph, Knum, Kinokefal, Knum, Kuk, Kurt-vep-vavet, Kut­
sal hayvanlar, Maahes, Maa-ant-f, Maat, Mafdet, Mandulis,
Maspero, Mata-f-em-seshet, Mefetseger, Mehen, Mehturat,
Memphis, Menhit, Menthu, Menourit, Mentu, Meret, Meret-
seger, Meskhenet, Mihos, Min, Mnevis, Mut, Musa, Müstek- 4851
� A'dan Z'ye MISIR

reh, Naunet, Neba, Nebseni, Neb-er-tcher, Neb-abui, Neb­


hrau, Neb-Maat, Nebt-Unnut, Neb-sekhem, Nef, Nefertum,
Nefer-tem, Nefertem, Nefrure, Nefthis, Neha-hrayı, Nehbet,
Neheb-nefert, Neheb-kau, Neith, Nekhabed, Nekhen, Neper,
Nepit, Nephthys, Nepri, Neter, Neterler, Neter-khert, Nit,
Nout, Nu, Nun, Nut, Nuit, Nunu, Oebsenuef, Oetesh,
Ogdoas, Onuris, Onza, Osar-Apı, Osiris, Oujda, Qadesh,
Qeb, Qebhsennuf, Qetesh, Pahet, Peheri, Per-ur, Psykhosta­
sia, Ptah, Ra-hoor-Khuit, Ra-harmachi, Re, Rekhti-Merti, Re­
nenet, Renpet, Rereti, Reret, Reshep, Ro-Setaou, Rut-tettet,
Sa, Sachmet, Sag, Sahu, Sekhmet, San-ankhu, Satet, Schmoun
merdiveni, Seb, Sebek, Sebekemsaf, Seker, Sekhet gemisi,
Sekhet-her-aşt-aru, Sekhet-hetepet, Selket, Sepa, Septu, Sera­
pis, Serekhi, Ser-kheru, Seshet-kheru, Seshat, Set-gesu, Seth,
Setisiton, Sfenks, Shaı, Shed, Shu, Sons-of-Horus, Sothis, So­
karis, Sopdu, Sphınx, Şu, Ta-ret, Tatenen, Tattu, Tau, Tave­
ret, Tçatça reisleri, Tcheser-tep, Tefnut, Tefen, Tehseret, Tem,
Tem-sep, Temu, Thenemi, Theogomania, Theorıs, Thot, Thu­
eris, Trifis, Tutu, Tututef, Uamemti, Uas, Uatch-nesert,
Uatch-rekhit, Unut, Uneg, Unti, Usekh-nemtet, Utko, Uto,
Wadjdet, Wadj-Wer, Wepawet, Wosyet,

1 4 86
A'dan Z'ye MISIR �

KAYNAKLAR
Kaynak Ansikl opediler
1-Groilcr I nternational Anı ericana Encyelopedia-Sabah Gazetesi Yayınları-
1990 -İst.
2-Harikalar Ansiklopedisi -Tercüman Gazetesi - İ st.
3-Meydan Larousse-Mcydan Yayınları - İst.
4-Büyük Larou ssc -Sözlük Ansklopedi -Milliyct Yayınları-İstanbul.
5 - Memo LarOlısse Ansklopcdi-Milli yet Yayınları - İ stanbul.
6-Thcmea Laroussc J\nsklopcdisi -Milliyet Yayınları-İstanbul
7-Tcınel Britanika -Ana Yayıncılık -İ stanbul.
8-Gelişim Corafya Ansiklopedisi-Gelişim Yayınları-İstanbul.
9 -Dıctıoııarıe Larou sse/ Ansiklopedi sözlük -Milliyet Yaynıları -İstanbul.
1O -Ana Britanika-Hürriyet Yayınları-İ stanbul.
11 -Meydan Laroussc/Büyük Lugat Ansikklopedisi-Sabah Yayınları-İstanbul
12 -Gu ınncss-Gcncl Kültür Ansiklopedisi-Güneş Gazetesi Yayınları -İstanbul
13-Grand Maste r/Genci Kültür Ansklopedisi-Milliyet Yayınları- ! 992-İstanbul
14 -Gcnel Bilgi Ans-Niyazı Akşit/Ferruh Sam-Serhat Dağ-Ankara- ! 981
l 5-Sanat Ansiklopedisi-Celal Esad Erseven-Mey Yayınları-İst-1966
16-Büyük Dünya Tarihi-Jacques Pienne-Meydan Yayınları-İ st
1 7-Sanat Tarihi ve Ansiklopedisi-Bateş Yayınları- İst-1980
1 8-Ne nerededir -Sımonne Monlaü-Georges Monlaü-Baskan Yayınları-İst
1 9-Dünya tarihi-Kaynak Kitapları-İst.
20-Tarih Ansiklopedisi-Karagöz Yayınlan- İ st
2 1 -Eski Mısır Tarihi ve Medeniyeti-Prof. Dr. Afetinan-TTK Yay. Ank-1992
22-Genel Bilgi Ans-Niyazi Akşit-Ferruh Sanır ve Arkd. Serhat yay-İst- 198 1 .
23-Tarih Bilinci-Amold Toynbee-Bateş Yayınları-İst.
24-Sanat tarihi ve Ansk. Gina Pischel-Görsel yayınlar-İst-1981
25-Gelişim Hachette-Gelişim Yayınları-1983-İst
26-Büyük Ansklopedi-Milliyet yayınarı -İst -1990
27-Lexikon-Alfabetik Genel Kültü Ansk. Özbaşkan yayınarı -İst
28-Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ans-Eski Mısır-İletişim Yayınları-İstanbul
29-Çok Lüzümlü Tarih Ans-Paul Kuttner-Aykırı Yay-İst-2002
30 -Dünya Coğrafyası -Prof. Dr. İbrahim Atalay-İnkilap Yay-İst -2001
3! -Türk ve Dünya Tarihi Ansk-Gelişim yay- İ st -1985
32-Başlangıçtan Bu güne Dünya Tarihi-Kaynak yay-İst- 1 974
33-Tarih Atlası-Faik Reşit Unat-Kanaat yay-1983
34-Tarihi Şahsiyetler ve Eserler-Hasan Aktaş-Çizgi yay-2002
35-Kısa Dünya Tarihi-H. G. Wells-Varlık yay-İst-1959
36-Herodot Tarihi-Heredotos-Remzi Kitabevi-İst-1983
37-Images of Egypt-Sır Mıchael Weir-Pyramıdbooks-Hongkong.
...ıı A'dan Z'ye MISIR
38-Mezopotamya v e Eski yakın doğu Ansiklopedisi-İletişim yay

Kavnak sözl ükler


1-Mitoloji Sözlüğü-Pıerre Grımal-Sosyal Yayınları - İst.
2-Kültür sözlüğü-Aziz Çalışlar-Altın Kitaplar- ! 983-İstanbul
3-Türkçe sözlük-TDK-Milliyet Yayınları-İstanbul (2 cilt)
4-Modern Tarih sözlüğü-Güneş Gazetesi Yayınları-İstanbul
5-0xford Ans sözlük-Sabah Yayınları-İstanbul
6-Tarih Deyimleri ve Terimleri Söz-Mehmet Zeki Pekalın-M. E. Y. 1 946-
İst.
7-Mitoloj i Sözlüğü-Azra Erhat-Remzi Kitabevi-İst-1993
8-Büyük Sözlük-Arkın Y ayınevi-İst
9-Arkeoloj i sözlüğü-Secda Saltuk-İnklap Kitapevi-1990-İstanbul
1 O-Tarihsel Terimler Sözlüğü-A. Timur Bilgiç-Piramit Yayınları-2005-İst
1 1 -Tarih Terimler Sözlüğü-Prof. Dr. Bekir Sıtkı B aykın-TDK-Ank-1974
1 2-Coğrafya Terimler Sözlüğü-Prof. Dr. Reşat İzbırak-MEB-Ank- 1 992

Kaynak kitaplar
1-Mitoloj i -Ernest Granger-Cem Yayınevi-1983 - İst.
2-Dünya Mitolojisi -Donna Rosenberg-İmge Yayınları- ] 998- İst.
3-Firavun Keops ve Büyücü-İlya Yayınları-2004 - İzmir
4-Antik Mitolojide Kim Kimdir-Gerhard Fink-İlya Yayınları-2004 - İzmir
5-Tanrıların Vatanı Anadolu-C. W. Cream-Koza Yayınları- 1 974 - İst.
6-Büyük İskender-Sıegfrıed Lauffer-İlya Yayınları-2004 - İzmir
7-Tanrılar, Mezarlar ve Bilginler -C. W. Cream-Remzi Kitabevi-1969
8-Yüce Tanrı'nın İzninde-Erich Van Danıken -Cep Kitapları -1995 - İst
9-Tanrıların Mucizeleri - Erich Van Danıken -1985 - İst
! O-Tanrıların Stratejisi - Erich Van Danıken -İst.
1 ] -Tanrıların Geldiği Gün - Erich Van Danıken - İst.
12-Yoksa Yanıldım mı-Erıch Van Danıken-Cep kitapları-1996 -İst.
13-Tanrı ve Bilim -Jean Guıton-Grıchka/Igor Bogdanov-Simavi Yayın- 1 993
1 4-Tohum ve Evren - Erıch Van Danıken - Cep kitapları -İst
15-Coğrafya (Anadolu) -Strabon-Arkeoloji ve Sanat Yayınları
16-Evrenin Harikaları-Milliyet Yayınları-} 986 - İst.
17-Mitologya - Edıth Hamilton - Varlık Yayınları - 1974
18-Firavunun Gözü-Lynda S. Robinson-Martı Kitabevi-2000
19-Çöl Yasası-Christian Vaco-Doğan Kitap-1999-İstanbul
20 -Katledilen Piramit-Christian Vaco-Doğan Kitap-1999-İstanbul
21-V czirin Adaleti-Christian Vaco-Doğan Kitap-1999-İstanbul
22 -Ramses" Batı Akasyanın altında" Christıan Jacq-Rernzi Kitapevi-1999-İst.

J 4 88
23-Bir ada uğnına-Chrıstıan Jacq -Arıon Yayınları-2002-İstanbul
24-Eski Mısır-Jean Vercoutter-İletişim Yayınları- } 992-İstanbul
A'dan Z'ye MISIR ..,.
25 -Kısa Dünya tarihi-H. G. Wels-Varlık Yayınları- 1 962-İst.
26-Yüzyıllar Gerçeği ve Miras-Server Tanili-Say Yayınlan- 1 984-İstanbul
27-Tarih Bilinci-Amold Toynbee-Ağaç Yayınları-İst- 1 99 1
28-Medeniyet Yargı lanıyor-Amold Toynbee-Bateş Yayınları-İst- 1 99 1
29-Sfenks ' in gözleri-Erich Von Danıken-İnkilap Yayınevi-İst- 1 990
30-Antik Mısır Sırları-Ergun Candan-Sınır Ötesi Yayınları-2005-İstanbl
3 1 -Mısırlılar ve Mezopotamya' da Astronomı, Matematik ve Tıp, Ord. Prof. Dr.
Aydın Sayılı-T. T. K Yayınları- 1 966-İstanbul
3 2-Mısır Tarihinin kaynakları/ Osmanlı Arşivi-Başbakanlık- 1 997-Ankara
3 3 -Mısır Tarihi-Ord. ProfYusuf Ziya Özer-Türk Tarih Kurumu- 1 982
3 4-Eski Mısır-John Bainer-Jaromir Malek-İletişim Yay- 1 986-İstanbul
3 5 -Tanrı Nil Kıyısında Öldü-Naval Al Saadavi-Belge Yayınları-İst- 1 99 5
3 6-Mısır Sanatını Tanıyalım-Giorgıo Lise-İnkılap kitabevi- 1 986
3 7-Ölüler Kitabı-Albert Champdor-Ruh ve Madde Yayın- 1 984-İstanbul
3 8-Mı sır Dili-Prof. Yusuf Ziya Bahadırlı-İstanbul
3 9-Aziz Nesin -Dünya Kazan Ben Kepçe-Adam yay. 1 984
40-F iravunların Laneti-Philipp Wandenberg-Kamer Yayınlan- 1 999-ist.
4 1 -M ısır Tarihi-Erik Homung-Kabalcı Yayınları-İstanbul-2004
42-Mısır Geceleri-Aleksander Puşkin-Rus ed Ser. 1 93 7-İst.
43-Mısır ve Ege Tarhi, notları-Dr. Arif Müfid Marsel-İstanbul- 1 93 8
44-Çorlu 'da Bulunan b i r Kitabe-Hali l Ethem Eldem- 1 93 5-İst
45-M ısır İhti lalinin İçyüzü-Cemal ABD-El-Nasser- 1 953 -İst
46-Mısırlı Sinuhe-Mika Valtarı-Yıdız Yay- 1 95 5-İst.
47-Firavun ile Hz. Musa-İst. M. kitaplığı
48-Mı sırkal Yoniğne-İlhan Berk-Dost Yay-Ankara- 1 965
49-Mı sır-Dorlıng Kındersley -Dost Yayınevi-2004-İstanbul
5 0-Anabasis (Onbinlerin dönüş) -Ksenophon-Sosyal yayınlar- 1 984-İst.
5 1 -Mısır'da Ölüm sonrası fikri-E. A. Wallis Budge-Ege Meta Yay-200 1 -İzmir
5 2 -M ı sırlıların Kökeni-Dr. Augustus LePlongeun-İst
5 3 -Kozmik Devirler-Rene-Guenon-İnsan yay-İst- 1 997
54-Büyük Sfenks ' i n sı rrı-Georges Barbarin-Ruh ve Mad Yay-İst- 1 989
5 5 -Mısırbilimne Giriş-Erik Homung-Kabalcı yay-İst-2004
5 6-Tarih ve Uygarl ık-Şerefhan Ciziri-Doruk yay. 1 99 7-Ankara
5 7-Kayıp Uygarl ıklar-Rupert Fumeaux-Altın kitaplar- 1 979-İst
5 8 -Anitta 'nın Laneti-Mahfi Eğilmez-Om yay-200 1 -İstanbul
5 9-Kırık Mızraklar-Mıguel ı�on-Portılla-Aykırı Tarih Yay-2004-İstanbul
60-Anitta'nın laneti-Mahfi Eğilmez-Om Yaynıları-200 1 -İst
6 1 -Yamhad Krallığı-ProfDr. Füruzan Kınalı-Arık Ünv. dergisi- 1 967
62-Atlantis' in Esrarı-Charles Berlitz-M ill iyet Yayın-İstanbul- 1 976
63-Maya Mitoloj i si (Maya Kehanetleri) -Ronald Bonewitz-Gün Yay-2000-İst.
64-Sakkaran ın Kumları-Glenn Meade- 1 999-Doğu Kitapları-İst
65 -Gizemli Bilgilerin Kaynakları-R. Emmanuel-Ruh/Madde yay- 1 995-İstanbul 489 1
� A'dan Z'ye MISIR
66-Yazı Kitabı-Cari Faulmann-İşbankası Yayınları-2005 -stanbul
67-Maya Takvimi-Cari Johan Calleman, Ph. D-Akaşa Yay-2004-İstanbul
68-Sanat Ans-M i , lliyet Yayınları- 1 99 1 -İstanbul
69-Dünya tarihi Ans-Mi l l iyet Yayınları- 1 99 ! -İstanbul
70-Atlantis Troya' dır-Eberhard Zangger-Pan Yay-İstanbul- 1 999
7 1 -Mu ' nun Kutsal Sembolleri-james Churchward-Ege meta-izmir-2005
72-A. P. Sinnett-Piramitler ve Stonhehenge
7 3 -M ısırlıların Kökeni-Dr. Augustus LePlongeon-Ege Meta Yay-İzmir
74-Akdeniz Kıyılarında hesap-Georges lfrah-Tubitak Yayınları-Ankara-2000
75-Evrende En büyük sır-Ara Avedisan-Sumer Yayınevi-İstanbul
76-Yaratıcı Mitoloji"Tanrının Maskeleri"-Joseph Campbel l -İmge-Ank- 1 994
77-İstanbul Arkeoloji Müzeleri-Resimli Rehber- ! 962-İstanbul
78-Uygarl ık Tarihi-Ivar Lı ssner- Mil liyet- 1 973-İstanbul
79-Tapınakçılar (Tarih ve Spekülasyon) Göktuğ Halis-Toroslu Kitaplığı-
İstanbul-2006
80-M ısır'ın Ölü ler Kitabı-Albert Champdor-Ruh ve Madde yay-İst-2006
8 ! -Kayıp Diyarlar-Zecharia Sitchin-Ruh ve Madde yay-İst-2005
82-Kürt Mitoloj isi -Cemşid bentler-Berfin Yay-2007-İstanbul
83 -Dharma Ansiklopedi-Alparslan Salt-Cem Çobanlı-Dharma yay-İstanbul-
200 1
84-İl ahi Karşılaşmal ar-Zecharıa Sıtchın-Ruh ve Madde yay-2007-İstanbul
8 5 -Gökyüzüne Merdiven- Zecharıa Sıtchın-Ruh ve Madde yay-2004-İstanbul
86-Enki ' nin kayıp kitabı- Zecharıa Sıtchın-Ruh ve Madde yay-2008-İstanbul
87-Büyük İni siyeler-Eduard Schure- Ruh ve Madde yay- ! 999-İstanbul
88-0siris ve İsis-Plutark- Ruh ve Madde yay-2006-İstanbul
89-Uygarl ığı n Kökeni-Sümerler( 1 ) Muazzez İ l miye Çığ-Kaynak yay-İst-2007
90-Türban nedir Ne değildir-Dr.Ed ip Yüksel-Ozan Yay-2008-İst
Yabancı dilden kaynak kitaplar
1 -Arielle P. Kozloff-Bctsy M. Brayn -Lavrence M. Berman, Amenophis III
le Pharaon - Soleil, Paris 1 993 .
2-E. Bitle de Mot, Die Revolution des Pharao Echnaton, Cal lev 1 96 5 .
3 -Manfred Bietak, Avaris the Capital of the Hyksos, The Tmstees of the Bri-
tish Museum, London 1 996.
4-Jean- Louis de Cenival, Agypten, Hirmer Verlag, München l 964.
5-Kurt Lange - Max Hirnıer, Agypten, München 1 967.
6-Cyril Aldred vd. , Le Temps des Pyramides, Gall imard, Pari s l 978 .
7-Vang Poulsen, Agyptisch Kunst - Altes und Mittleres Reich, Amerikanisc­
hes Copyright, l 968
8-Cyril Aldred, Akhenaton, Jardin des Arts Tallandier, Paris 1 969.
9-Christiane Desroches-Noblecourt, Vie et Mort d ' un Pharaon - Toutankha­
mon, Hachette, Paris 1 963.
l O- Stephen Quirke - Jeffrey Spencer, The British Museum Book of Ancient

1 49 0 l 1 -London 1 99 2 . Richard H . Wilkinson, Symbol & Magic in Egyptian Art,


A'dan Z'ye MISIR �
Thames and Hudson, London 1 994.
1 2-Georges Posener, Dictionnaire de la Civilisation Egyptienne, Hazan, Paris.
1 3 -Isabelle Franco, Petit Dictionnaire de Mythologie Egyptienne, Paris
1 993 .
1 3 -Description de l ' Egypte, küçük boyutlu tıpkıbasım, Taschen l 997.
1 4-Discovering Egyptian Hieroglyphs-Karl -Theodor Zauzich-
Thamos/Hudson
l 5-Clark Rundle-Myth and Symbol in Ancient Egypt
l 6-Prisse d' Avennes-Historıa de l ' rt Egyptien
l 7-Richard Mooney-Colony Earth
l 8-G. Allen-Horus in the Pyramidal Text
l 9-Bryan. Emery-Archaic Egypt
20-E. Amelineau-Le Geıgrahhıe de I 'Egypte
2 1 -Igratıus Donelly-Atlantis the Antedilvian World
22-Helena P. Blavatsky-Isıs Unveıled
23-E. G. Smith-Contrıbution to the Study in Egypt
24-E. A. Wallis Budge-Amulets and Talismans
2 5 -E . Rouge-Etudes sur le Rituel des Anciens Egyptiens
26-E. A. Wallis Budge-Egyptıon Magic
27-A. C. Randall-El Amrah and Abydos
28-E. A. Wallis Budge-An Egyptıon Hieroglyphic Dictionary
29-S. Mayasis-Le Livre des Morts de Egypte İnititatıon
3 0-M. Nina Davies-Ancient Egyptıon Paintings
3 1 -Le Page Renouf-The Book of the Dead
3 2-Robert Scrutton-The Other Atlantis
3 3 -Ancient Egypt-Britişi Museum
34-Etemal Egypt-Pierre Montı-Phoenix Press.

Kütüphaneler
1 -Bakırköy Belediye kütüphanesi-Bakırköy/İstanbul
2-İstanbul Devlet Kütüphanesi-Beyazıt/İstanbul
3 -İstanbul Halk kütüphanesi-Beyazıt/İstanbul
4-Yeditepe kültür derneği kütüphanesi-Bakırköy/İstanbul .
5-Abidin Pak Öğretmenevi kütüphanesi-Bahçelievler/İstanbul
6-Eski Şark Eserlei Müzesi-İstanul
7-Arkeoloji Müzesi-İstanbul
8-Truva kitaplığı-Bakırköy
9-Atatürk kitaplığı-İstanbul
1 0-Ufo Derneği kitaplığı-İstanbul

49 1 1
Kaynak dergiler
1 -National Geographic Türkiye Eylül 200 1
<1111 A'dan Z'ye MISIR
2-Natıonal Geographic-Haziran 2005
3 -Natıonal Geographic IABD-Eylül - 1 998
4-Natıonal Geographic Türkiye Ekim 2002
5-Toplumsal Tarih Dergisi-Türkiye/Aralık 2005 sayı: 1 44
6-Dış Pazar Anlaşması-Pamukbank Yayınları-İstanbul
7-Resimlerle İnsanlık Tarihi-Karacan Yayınları-İstanbul
8-Şok Gazetesi-9. O l . 2006-İstanbul
9-Natıonal GeographıcTürkiye-Kasım-200 l
1 0-Natıonal Geographıc-Türkiye Nisan 200 1 ve Ni san 2002
1 1 -Natıonal Geographic-Türkiye-Ekim 2002
1 2-Natıonal Geographic-Türkiye-Nisan 2005
1 3 -National Geographic-Türkiye-Ocak-2003
1 4-Tarih ve Toplum dergisinin tüm sayıları
1 5 -Atlas dergisinin tüm sayıları
1 6-Bilim ve teknik dergisi sayı: 1 5 3 - 1 980/209- 1 985
1 96- 1 984/ 1 46- 1 980/ 1 5 3 - 1 980

Resim kaynakları CD ve İnternet siteleri


1 -sabahgazetesi. org-NationalGeographicvideo-cd/a-Mısır-sonsuzluğun peşin-
de/anlatım ve fi lm/ b-fıravunlann sırları
2-Tempo Dergisi-Planet senes-Mısır gezi ve anlatım.
3 -www.pirami dix.sitemynet.Com
4-www.wonders .synnegonia.com
5 -www. keyops. net
6-www. xtec. es
7-www.firavunlarmisiri8m.Com
8-www.crystall inks.com
9-(Cd-Film)/muratguven@yahoo.com
1 O-www.bi l inmeyen.com
l l -www. wikipedia. org
l 2-www . dunyadinleri . com
l 3 -www.kanka. net
l 4-www. turkcebilgi . com
1 5-www.islamiyetgercekleri. org
l 6-www. geocities.com
l 7-www.arkeo.org
1 8-www. felsefeekibi . com
1 9-www. pet.gen.tr
20-www. msxlabs. org.

1 49 2

You might also like