Professional Documents
Culture Documents
IC1I-JDEK1LEP. - SF 352
Mutercim-i hakir
Ahmed Avni el-Mevlevi
ma-sadakidir.
Boyle olunca her bir halde onlar mezur ve emir zair
olurlar.
Soyledigim bahse munasebeti olmamakla beraber,
hatinma
atiyu'z-zikr ayet-i kerfmeyi tefsir
etmek keyfiyyeti hutur eyledi.
Mademki boyle bir hatira vaki' oldu soyleyivereyim, o da
bulun-
sun. Hak Teala (c.c.) buyurur:
!,£, *f 1
^ ^1 ^ y
"jj ^j|QJj
^
V
.
o'jji&l 'iyS\ H\ Jjl pj 'ja (Yusuf, 12/87) Ya'ni "Allah Teala'mn rahme-
tinden ancak kavm-i kafirin na-iimiddirler." Ve simdi Hak Teala
Hazretleri buyurur ki: "Ey esirler! Eger mezheb-i evvelden riicu'
eder ve havf u recada beni gorur ve su icinde bulundugunuz halde,
kendinizi benim kahnmin makhuru mii§ahede eyler iseniz, sizi bu
korkudan kurtannm. Sizin yagma ve telef edilen malmizi belki
ez'afiyle ve ondan daha iyisini yine size i'ta ederim; ve sizi afv
edip, devlet-i diinyfiya devlet-i ahireti dahi makrun kilarim."
Abbas (r.a.) dedi ki: "Tovbe ettim ve hal-i sabiktan riicu ettim."
FiHI MA FIH
Mustafa (a.s) buyurdu ki: «Bu ettigin daVaya Hak Teala senden
dehl istiyor. §„r:
IKiNCi FASIL
Bms, "Mevlana
soz soylemez" der idi. Iste bugiin
soyledim Be-
mm hayalim, akibet bu sah S1 yamma
getirdi. Benim bu hayalim
nanism ne haldesin? diye ona bir soz soylemedi.
Hayalim soz
soylemeks.zin onu buraya cezb etti.
Eger benim hakikatim onu
soz soylemeksizin cezb eder
ve baska bir yere gcitiirurse,
sayan-i
taaccub degildir. Soz hakikatin
sayesi ve fcr'idir. Mademki bir
sfiye cezb ed.yor; hakikatin
cezb eylemesi bi-tartk-l evlad
Soz lr
bahanedin Insam insana cezb eden
soz degil, o ciiz'-i munasibdir
Bir kimsede bir nebi veya veliden 1
bir cuz olmaynca, onda yiizbin
mucizo ve beyan ve keramat gorse,
asla nisbet-i (aide htol olmaz
Iste bu cuz dur lo cfis ve
bi-kararhk icinde tutar." Eger bir
copte
kehrubamn cuz une mensub bir sey
bulunmasa, asla kehruba
can.bme muncezib olmaz. O cinsiyet
onlann arasmda hafidir
gorunmez./Bir ademi, her bir seyin
hayali, o sey tarafma gdturur'
Hayal-l bag baga, dukkamn hayali
dukkana sevk eder/Velakin bu
hayalat icinde gizli bir tezvlr
vardir. Gormez misin ki filan
halle gidip pi man olursun;
ma-
5 ve orada faide bulurum zannettim
bu-
lamadim, dersin. Imdi bu hayalat,
kadinlann carsaflan gibidir ve
t T
a
kalkar ve \'l
Wr klmSe mahfidir VaktSki ha lflt
hakayik ortfisiiz ve hayalsiz asikar
,
JS Wr ^
(Maddesir 7 4/3D Ya'ni "Halkm bu
. ta'dadi fitne-
dir Mesela halkin bu birdir ve onlar
.
yiizdur, ya'ni veliye birdir ve
iKiNCf FASIL
11
t" ™
"
JU Ya nl
'
laTr
lah Teala ot- zahmi
* '
ffim kl zahme »«*« °>-
onun uzerine musallat kilar".
2» Al-
Qtinkti byledir di-
ye sen onun tarafim ihtiyar
eylersin. Mademki sen onun tarafina
gidiyorsun, Hak Teala akibet
onu sana musallat eder Herkes
deryadan cevherler ve pek cok
kiymetli seyler c.kard.klari halde
enm b.r mikdar suya veya bir testiye
kani' olman sayan-i teessS
tor Deryadan sualmanm ne
kiymeti vardir. Hie ataller bununla
ftihar eder ml? Belki alem
bir kopuktur; ve bu deryamn
suyu
G h6r nered6dir? BU 41em
poSr've'
puktur T
Velakin o 7, r
dalgalann tekallubfl ve deryanin
ko- V™*^
cusisi ve dal-
galann hareketi munasebetiyle
o kopuk, o toprak guzeHesir,
leta-
fet kesb eder. Nitekim
Hak Teala buyurur: ^ o]£il\ 'J. ^UJ [
e&\ j u:vG a£ji jyjG &•« yai
f o- paai >ua ; jj& .'di I
UQUNCU FASIL
Hz. Pir cevaben buyurdular ki: Bu i§ler dahi kar-i Hak'dir. Zi-
ra musliimanligin emn ii emamna ho^nud
sebebdir. Miislumanlari
etmek ve birkac musliimamn benim ile beraber taata me^giil ol-
malan icjn malen ve bedenen kendini feda etmissin; binaenaleyh
14 FiHi MA FIH
TV' ^ vt^^^rJ
boy e
Va-ni "Benim
HakT-
Hak V hazretlenyle bir vaktim vard.r
Teala
k.foraya „ eblyy -i
mursel ve melek-, mukarreb SI
gmaz.» imdi ma'lumumuz oldu ki
UQUNCU FASIL 15
-
16
FiHi MA FIH
° nUn
tth.Un.mfla'SSr kendtThT ^ "
fitab
" CemaIinin
6m; Se "' " asl1 hatirlayabi-
lirim? Fakat Hak T J
ah* !T Me
"^ 6dip kendisinde m "^-
rak k,ld,rn vaWt her Li 'T '
™OhL f f;^p^i
bendt
ir dl?ahln P6k hSs Ve 2i ^
de m ^arreb
Z
^
bi,
b n de s
? a hIye gitmek kasdmda bu
!uS"LI fh,° h et
on f veri teStl 7 ~
takdim etm6SI f
? in "« hallerini
DORDUNCU FASIL
sar-
iedenlere bi 1-mukabele cermet
i'tasryla musterf oldu. 10 Siir:
fSw
fikih ve 71 I
1 ki: B kendimi *" hizmetlere me flI edi
T
hlkmet / ve fb ve mantik ve niicum
)
vesaire gibi ulumu
^ ™;
V6ririm kl: BunIa " n C " mlesi kend,n
ctdrT .
^r^^'f
>cind, r Eger f.kih tahslhnde
isen bunu, elinden ekmegini bir
kim-
se kapmasm ve elbiseni
IZT
yorsan,
sathk
VT
ahvah ^ yirtmasin ve seni
^^ 6greniy° rsun
felek ve
emn u havf, hep
-
oldurmesin
Ve ^er niicum
onun te'slrati ve zemindeki bolluk ve
senin ahvaline taalluk eder ve
ke-
ta ki
tahsil edi-
senin icindir
Ve yildizlann sad ve nahsindan senin tali'in
mUtceasirdir. Bu da
semn lgi ndir. Teemmiil
edersen ami sensin ve bunlar butiin senin
fertndir. Ve senin fer'inin bu kadar tafsili ve
acaibati ve ahvali ve
bu 1-aceb ve bi-n,haye alemleri
olunca, nazar et ki, ashnin ahvali
ne olur? Ve senin fer'lerinin
uruc ve hubut ve sa'd ve nahs ve nef
ve darn olunca, sen ki asilsm, kendine
nazar et, alem-i ervahda ne
uruc ve hubut ve sa'd ve nahs ve
nef ve darr olur. Nitekim filan
nihun o hassiyyeti vardir ve ondan
bu zahir olur ve filan ise yarar
yamnda geoelerim;
^ ^.^^
Senin 1C1 n alemde, bu hab u hor
O
alemde o guiayi unutmus ve bu
gidasindan baska, nur-
BE§iNCI FASIL
OWX7 bU dDS
tavilelcrim ?<* oldugunu mulurr
^kT
Uto
mkar ed,p
nev lni
J
86
'
,
'
vf
° nU
ell dersm kr. Igte ustad-i san'at " ^
meVCMeyi
in ^-terdim. Zira
budur." Ve bunlann bir
teldd , malan fin gssterm .
env
.
^
P im ' n etmeleri 1?m g° ste ™--?tir. Nitekim
oMi^hTvT
pad b£
% ah h,l at venr ve ata eyler ve nevazi
rZ
eektjr
n
f ,n e vler
-
?
diger
°" Un ^ .
lhsani
hazami yoktur; bu kadar
'
™
T*-^ te P^Sh ^^ ^^
? fata; ve nevazi § i kendi-
*»«*• d i™eleri
budur, ba§ka in'am etmiye-
ve ah rda
olanlar ise en'am ya'iu
hayvanattirlar.
uX
H Merye™ ,de°'r
n P " di?ahhk
°
olmaz. Dunya ol an ahfret
' Hm 0ls
' -. oLsun i „W
c-
—1
^
'
sevk
bir hurma .&£„£
etti.»] O derd, onu aga ? taranna goturdT
tty^s?? f
teas, Vdldl E , zuhflr
blzde derd ederg
u Ten Meryem sibidir = sst
dogar Ve efer derd olmazsa,
vasil olur. Ancak biz
o gizli yoldan gelen Isa
mahrum ve bi-behre kahnz. ?iir:
yine ZZ
ALTINCI FASIL
•
cumlesi iimera ve viizera tertibi vech ile hazir olmuskr idi. Sair
ayaga kalkip siirini okumaga ba§ladi. Padisah mahall-i tahsine ge-
lince, tam yerinde basmi sallar; ve taaccub mahalline geldikde,
hayret-i vaz'i gosterir; ve tevazu' mahalline gelince, iltifat
eyler
idi. Ehl-i divan hayrette kahp: "Padi§ah bir
kelime bile arap?a bil-
mez, mecliste munasibi vech ile basini sallamasi, ondan nasil sadir
oldu? Acaba arapca biliyor da, bu kadar seneden beri bizden
mi
sakladi! Halbuki eger biz, arapga soylemi§ olsak, vay
bizim
halimize!" dediler. Padi§ahin bir gulam-i hassi vardi. Ehl-i divan
cem' olup ona hediyyeten at ve katir ve mal verdiler ve bu kadanm
da va'd ettiler, ve dediler ki: "Bizi padisahm lisan-i arabiyi hilip
bilmedigine vakif et! Eger arabi bilmiyor idiyse, mahall-i munasib-
de basini sallamasi nasil oldu? Yoksa keramat ve ilham nev'inden
mi idi?" Gulam akibet bir gun firsat buldu. gunkii padisah sikarda
bir cok av sayd etmis ve sen ve satir olmus idi. Gulam bunun
sebe-
bini o sirada padisahtan sordu. Padisah guldii ve dedi: "Vallahi
ben arapca bilmem; velakin oyle basimi salladim, ya'ni onun
siirden maksiidu ne oldugunu anladigim icin basimi salladim;
ve
ma'lumunuz vech ile tahsin ettim."
Imdi bundan ma'lum oldu ki asil, maksuddur. O §iir maksu-
FtHi MA FlH
&jt "i Ya'ni "O, blmeyen bir diridir." O'nun o derece lutfu vardir ki,
eger mumkin ola idi, senin icin oliirdu. O vakit ikilik kalkardi.
Simdi mademki O'nun olmesi mumkin degildir, / sen 61, ta ki
sana tecelli eylesin -e ikilik kalksin. Aym cinsten iki kusu bera-
berce baglasan, iki kanat dorde miibeddel oldugu halde, ucamaz-
lar; ciinku ikilik kaimdir. Velakin diri kusa, bir olmiis. kus. bagla-
26 FIHi MA FiH
YEDiNCI FASIL
r
6 ?erSgdlr A^-kam-hai
Zira afitab / ebedi mevcuddur.
- ceraga ne mahal vardir'
Eger onlar diinyan.n cah-i bulendi-
m taleb ederlerse, garazlan o degildir. Halbuki halkta
o nazar ol-
mad.gindan, onlann uliiw-i kadrlerini
gbremezler/o eazim-i ev-
uyfl, ehl-i dunyayi diinya
tuzagryla sayd edip, o mertebe-i
refia-i
ma n eviyyeye baskalanm da teal etmek ve
ahiret tuzagina diisfir-
YEDINCi FASIL 11
fkj&l 11)1
'fO&'Si U&liji (jilij (Bakara, 2/88). [Ya'ni "Kalbleri-
miz perdelidir, dediler. Bilakis kiifurleri sebebiyle Allah onlara
la'net etti.] Kafirler dediler ki;
bizim goniillerimiz bu cins sozlerin
bundan doluyuz. Hak Teala Hazretleri onlara cevaben
gilafidir ve
buyurur: Hasa ki onlar bu sozden mail olsunlar. Onlar vesvas ve
hayalden ve sek ve sirkten ve belki la'netden doludurlar. il)l IjU Jj
ftj&j [Ya'ni :"Bilakis kiifurleri sebebiyle Allah onlara la'net etti.]
Keske bu hezeyanlardan bos olsalar idi. Hie olmazsa kabil olurlar
ve bu kelamlan kabul eylerlerdi. Onlar kabil de degildirler. Hak
Teala onlann kulaklanna, gozlerine, goniillerine muhiir vaz' eyle-
mistir. / Ta ki gozlerinin nu.ru baska bir renk ve Yusufu kurt
gorsiin; ve kulaklan baska bir ses isitsin ve
hikmeti herze ve he-
zeyan add eylesin; ve goniillerine baska bir levn hissettirmistir ki,
mahall-i vesvas ve hayal olsun. Nitekim kis, buzdan ve sogukluk-
tan kat kat sekiller ve hayaller cem' eylemistir. Zira ^JS Js. iljl 13.
JjUe fAjCJ ^1* j JkjjiII. Jlj (Bakara, 2/7) [Ya'ni "Allah onlann kalb-
leri ustiine de, kulaklan iistiine de muhiir basmis, gozlerinin
iizerine bir de perde cekmi§tir"] ayet-i kerimesi hiikmiince, hie on-
28 FiHIMAFiH
7t T J "? fi ^ '
"
1
*****' eS - BemmiX afe -^™" <Wa mecEsUn k,-
yamettnlr'
SEKIZiNCi FASIL
•
fa,dmde ^
j vahdethisd olsun ve yeni dinTataxiara
olan
fa* verelim
kalks.n
miisMmanhk
dcd.ler. Cevap verdim ki: -Bu din ne vakit
bir olmusturl9
Dauna ifa ve flf olup, aralannda cenk ve
Jt>
htal kaim olagel m%tir
Sizdun nasil tevhid edebileceksiniz?"/
'
L-L Oijjl buyurdular. Ya'ni "Bu kahp kaldinhp kiyamet zahir olsa,
benim yakinim ziyade olmaz." Naziri boyledir ki, birtakim kimse-
ler karanhk geccde bir hane icinde her tarafa tevecciih ederek na-
maz kilarlar. Giinduz olunca tevecciihlerinde hata edenler Kible'ye
dbnerler. Velakin zaten gece Kible'ye miiteveccih olan kimse nicin
rucu' eylesin? Qiinkii herkes onun dondugii tarafa doner. /
-
30 FfHi MA FIH
kil, fehim, hi§im, gazab, hilim, kerem, havf ve reca ahval-i bi-pa-
Bu sirada bir gahis geldi. Hz. Pir-i dest-gir "Nerede idin? Go-
recegimiz geldi; nicin gee kaldm?" buyurdu. O §ahis dahi: "Boyle
tesadiif etti" cevabim verdi. Hz. Mevlana efendimiz buyurdular:
Dua edelim, ta ki bu tesadiif donsiin ve zail olsun; firak-Sver
olan o tesadiif, lazim degildir/Eyvallah, her §ey Hak'dandir; ve her
§ey Hakk'a nisbetle iyidir; velakin bize nisbeten boyle degildir.
Dervi^lerin Hakk'a nisbeten iyidir dedikleri dogrudur; ve her §ey
Hakk'a nisbeten iyidir ve kemaldir. Fakat bize nisbeten her §ey
miisavi degildir. Zina ve na-paklik ve bi-namazhk ve namaz ve
kiifiir ve Islam ve §irk ve tevhid, ciimleten Hakk'a nisbetle iyidir. 16
DOKUZUNCU FASIL
Hikaye: Pek siska ve pek zayif ve hakir bir sahis var idi.
de-
recede ki, nazarlarda bir serce ku§u kadar
gayet hakir gbraniir idi;
ve suretleri hakir olan kimseler bile ona hakaretle
bakip, o §ahs-i
hakiri gbrmezden evvel kendi suretlerinin hakaretinden miisteki
olsalar idi, Hakk'a siikr ederler idi. Bununla
beraber o ahis §
divan-i padisjihide vezirin yuzune karsi durast soz soyler ve azim
miiddeayatta bulunur idi. Vuzera ondan munfail olmakla beraber
onun sbziinu hazm ederler idi. Akibet bir gun vezir hiddetlendi:
"Ey ehl-i divan! filan oglu filam kolelikten
kaldirdik ve nan ve
ni'metle perverde ettik. Bizim ve babalanmizin
nan-paresi ve
ni'meti ile adamoldu ve bu makama geldi. §imdi bize bu muame-
lede bulunuyor" diye bagirdi. O sahis dahi
onun yuzune atihp dedi
ki: "Ey ehl-i divan ve ekabir-i devlet ve
erkan-i memleket! Dogru
sbyluyor. Ben, onun ve babalanmn ni'meti ve
ekmek kinntilanyla
DOKUZUNCU FASIL
gg
(*— « 'ly 3j-j f^% (Tevbe, 9/128) [Ya'nt "And olsun, size kendiniz-
den byle bir Poygamber gelmi§tir ki..."] buyurmasi da bu makam-
dandir. Ya'ni biiyuk su, kiiciik suyun cinsinden ve onun nefsinden
ve gevherindendir; ve onu kendi nefsinden gormeyendeki o tena-
kiir suyun kendinden olmayip, kottiye mukarin olmasindan ve o
sii'-i karinin suya aksindendir. O kiiciik su, kendisinin o biiyuk Su-
ONUNCU FASIL
•
Huzurda olanlardan
bir sail su suali irM etti: "Nihayet kis
vaktinde dahi o giines mevcuddur." Hz. Pir-i
dest-gir cevaben
buyurdular ki:
Bizim burada haml etmekten maksadimiz bir misaldir.
Fakat
o makamda ne hamel vardir, ne de cemel. Mesel baska,
misal
baskadir. Gerci akil cehd ile o seyi idrak etmez.
Fakat akil, cehdi
nasil terk eder? Ve eger akil cehdi terk ederse, o akil degildir. Akil
odur ki, her ne kadar Hak
Teala miidrek ve kabil-i idrak olmasa
bile, yine Ban Teala'nin idraki hususunda tefekkiir ve cehd ve
ic-
FIHI MA FIH
ONBIRiNCi FASIL
•
onuSSSir
Hakim: Sihhatin
SlhHatin Sfiretmi Ve naS
" ° ,du ^ nu ^ *>
kayeye benzer ki; sahrada bir (jocuk validesine dedi ki: "Karanhk
gecede bana dev gibi korkunc bir zenci goriiniiyor ve ben 90k kor-
kuyorum." Validesi cevap verdi ki: "Korkma, sureti gbrdugiin va-
kit, ona cesurane hiicum et! Hayal midir, yoksa hakikat midir belli
Menkuldur
ki: Isa (a.s.) bir sahrada gezer idi. §iddetli yagmur
yagdi.Yagmurun dinmesine intizaren bir lahzacik cakal denilen
hayvanin yuvasi olan bir magaranm kosesine sigindi. "gakalin yu-
vasindan cik ki, senin yiiziinden yavrulan rahat edemiyorlar" diye
vahy geldi. Cenab-i Isa (a.s.) nida eyledi ki:
Evet cakal yavrusuna yuva vardir, amma onu boyle bir ma'suk
me'vadan kogmuyor, seni boyle bir kovan vardir. Eger senin evin
olmazsa, a'ladir. Zira boyle bir kovamn lutfu Sana mahsus oldu.
Halbuki sana mahsus olan bir tard hil'atinin lutfu, yiizbinlerce
asuman ve zemine ve dunya ve ahirete ve ar§ ve kiirsiye degcr ve
daha ziyadedir ve onu da gecmi§tir.
ONIKINCI FASIL
v^ o^
1
hin cemalinden malamaldir. Hak Teala: jT*jn\ cOli U JVjJ SiJ [Ya'-
ni "Sen olmasaydin, sen olmasaydm eflaki halk etmezdim"] buyu-
rur. Bu da "Ene'1-Hak" demektir. / Ma'nasi budur ki: Eflaki ken-
dim i<;in yarattim. Bu lisan-i diger ile ve baska bir isaret ile "Ene'l-
Hak" demektir.
Buyuklerin kelamlan, her ne kadar, yiiz muhtelif suretlerd.
goriinuyorsa da, yine hepsi birdir. Hak bir ve yol bir olunca, so:
ONIKINCI FASIL 45
j£ Sj l^ \-£
dedirler ve havfdan gecmislerdir. '
Ancak oij:
(Zuhruf, 43/32) [Ya'ni "Kimini derece
der'ece di'ger kiminin iistune
cikardik"] ayet-i kerimesi mficibince,
emn icinde makamlar vardir
Alem-i havfda makamat-i havf icin
nisan vermek mumkindir fa-
kat makamat-i emn bi-nisandir.
Alem-i havfa nazar olundukda
ONtKINCi FASIL 47
giizel cilveler ettiler; Mecnun ba§ini egmi§, online bakar idi. Padi-
§ah buyurdu: "Ay egul, basmi kaldinp baksan a!" Mecnun cevap
verdi: "Leyla'nin aski kilic cekmi§tir, korkuyorum; eger ba§imi
kaldinrsam, o kibci ba§ima vurur."
Mecnun Leyla'nin a§kinda o kadar miistagrak olmu§ idi ki,
Leyla'nin gayrine bakmasi bldiirucu bir kilic Nihayet baskala-
idi.
onuquncu fasil
Emir Pcrvane sual etti ki: "Bir kul amel ettigi vakit o tevlik ve
hayir,amclden mi inbias eder, yoksa ata-yi Hak'dan midir?"
Hz. Pir-i dest-gir buyurdular ki: Ata-yi Hak'dir ve tevfik-i
Hak'dir. Lakin Hak Teala, gayet-i lutfundan her ikisini
bendeye
izafet edip-J^i IpW U '.[£ (Secde, 32/17) [Ya'ni "Artik onlar i ? in,
islemckte olduklanna bir imikafat olarak..."] ayet-i kerimesi
muci-
bince sendendir buyurur.
y Imdi, o yolda bir rets olup, tevabi'i de ona muti' olduklan bir
vakitte, isler salaha yiiz tutar. §imdi, akil dahi kendi fermamna
tabi'olduklan vakit, reaya-yi tenin lslahi fikrinde olur. Mesela bir
kimse "Gideyim" diye fikr eder. Bunu ayak, onun fermamna muti'
oldugu vakitte fikr eder; ve ilia ayagi muti' olacak bir halde degil
ise, bu fikirde bulunmaz. Simdi akil, ten icinde emir gibidir. Ken-
disinin biitiin akil ve dani§i ve nazan ve ilmi ile, a'za-yi insaninin
ba§i hukmiinde olan o veliye nisbetle, insanin a'za-yi sairesi hiik-
miinde olan halkm kaffesi sirf tendirler; ve onlann arasinda akil, o
velidir. Mademki halk ten gibidirler, o veliye muti' olmadikca on-
lann ahvali daima peri§anhk ve pismanhk icinde gecer. Ve muti'
olduklan vakitte itaatleri byle olmabdir ki, o her ne yaparsa miin-
kad olmah ve kendi alullanna miiracaat etmemelidirler. Zira onu,
kendi akillanyla anliyamamalan caizdir. Ona kulliyyen muti' ol-
malan icab eder. Nitekim bir cocugu bir terzi diikkamna verirler,
onun ala-ktilli-hal ustadina itaati lazimdir. Eger dikmek icin uq-
kur verirse, uckur diker; ve elbiseye dikilecek siyah ni^aneler ve-
rirse, onlan diker; san'at bgrenmek isterse, kulliyyen kendi tasar-
rufundan gecip iistadimn emrine mahkum olmabdiryHak Teala'-
dan iimidimiz vardir ki, mahza inayeti olan bir hali izhar buyura...
/ Ve o hal bin cehd ve gu§i§in fevkindedir. J^i. Jl"^ ^li j_j3l iD
(Kadir, 97/3) [Ya'ni "Kadir gecesi bin aydan hayirlidir'' ayet-i
kerimesiyle, ijOiiJI ijU j* j_i. jil oLJU- ^ iJU [Ya'ni "Hakk'in cezbe-
lerinden bir cezbe ins ve cinnin ibadetinden hayirhdir"! hadis-i
§erifi ma'nen muttehid-i kelamdir. Ya'ni onun inayeti erisince,
yiizbin ve daha ziyade sa'yin i§ini goriir. Sa'y ve gus,is dahi ho§tur
ve miifiddir; velakin inayetin yamnda ne hukmu olur?
Emir Pervane sua! etti ki: "Inayet sa'y ve gusise sebeb olur
mu?" Hz. 11r-i dest-gir cevaben buyurdular:
Nicin sebeb olmasin?. Inayet eristikde sa'y dahi gelir. Isa (a.s.)
dan ne gibi mesai sadir oldu ki besik icinde L^liSJl ^jCi Jjl xi
J I
:' ,
''
j>'J^lji^'; 1^. jlj» A* JS\
':
Nazmen tercume:
Nazmen terciime:
Amma ha-
vamn ve sogugun mevcudiyyetini te'sir ile bilmek mumkindir. Bu
ciimle alem, ijita fash gibidir. Zira ciimlesi
muncemiddir. Nasil
sitadir? §ita-yi aklidir, sita-yi hiss! degildir. O
hava-yi ilahi geldigi
vakit, daglara erime keyfiyyeti anz olur, alem su
olur. Nitekim
temmuz sicagi gelince biitiin donmuslar erir. Kiyamet giinunde o
hava geldigi vakit, hep bu muncemidler erir. Hak Teala bu ke-
limati diismanlanmza karsi size sed ve sebeb-i kahr-i a'da olmak
icin sizin etrafmizda bizim askerimiz kilar. a'da, a'da-yi batint-
dir; a'da-yi zahiri birsey degildir. Gbrmez misin? Bu kadar kafir,
padisahlan olan bir kafirin esiridir.
Mademki arazdir, araz olan sey icin baka layik olraaz. Zira bu
cevher nafe-i mii§ke benzer; ve bu alem ve ezvaki da misk kokusu
gibidir. Bu misk kokusu kalmaz; zira arazdir. Her kim kokuya
kani' olmayip, nafe-i mii§ki taleb ederse iyidir; amma kim misk ko-
kusu uzerinde karar kilarsa, o fenadir. Zira o kimse elinde
kalrmyacak olan bir seye vaz'-i yed etmi§tir. Ciinkii koku miskin
sifatidir. Miskin bu alemde ne kadar vechi varsa kokusu gelir.
Vaktaki hi cab irine girip ba§ka bir aleme tevecciih eder, onun ko-
kusu ile yaijayanlar oliirler. Zira koku miske muttasil olup, miskin
cilve ettigi mahalle gider. imdi tali'i yaver olan kimse odur ki, ken-
disine koku gelir ve onun aym olur. Ondan sonra o kimse icin fena
kalmaz ve miskin ayn-i zatmda baki olup misk hiikmiine girer; ve
ba'dehu koku alc.mine vasil olup cihan o kimseden hayat bulur.
Onda olan sey ise / namdan baska bir§ey degildir. Nitekim bir at
veya baska bir hayvan tuzlada tuz olmus. olsa, onda hayvanhktan
bir kuru namdan ba§ka birsey kalmami§ olur. Fiilde ve te'sirde
tuzlanm ayni olur. O ismin ona ne ziyam vardir? O hayvan baijini
tuz olmakhktan dis,anya cikaramaz. Ve eger bu tuz cevherine ba§-
ka bir ad koysan, yine tuzluktan harice gikamaz. Binaenaleyh in-
san Hakk'in pertevi ve aksi olan bu ezvak ve eltafdan gecmeli ve
bu kadar ile kani' olmamahdir. Gerci bu kadan dahi Hakk'in lut-
fundandir; ve cemal-i Hakk'm pertevidir; velakin baki degildir.
Gergi Hakk'a nisbetle bakidir; fakat halka nisbetle baki degildir.
Hanelere akseden sua'-i afitab dahi gergi afitabin sua'idir ve nflr-
dur; velakin afitaba muttasildir. Giine§ gurub edince aydinhk kal-
maz. Imdi ayrihk havfi kalmamak icin giine§in zati olmak lazim-
ONDORDUNCU FASIL 57
dir.
Sa'y vardir; vukuf vardir. Ba'zilann sa'yi olur ise de, vukufu
olmaz; ve ba'zilann vukufu vardir amma sa'yi yoktur. Velakin her
ikisi de olursa, byle kimsenin muvaffakiyyeti azim olur. Boyle bir
kimse bi-nazirdir. Mesela bir kimse yola cikar, amma bu cikar yol
mudur, degil midir bilmez. Caiz ki bir horoz sadasi veya eser-i
umran zahir olur diye ale'1-amya gider. Bu kimse nerede ve yolu
bilip giden kimse nerede! Yolu bilen ni§ana muhtac degildir; onun
i§i i§tir. Binaenaleyh vukuf ciimlenin verasidir.
ONDORDUNCU FASIL
•
hacat taleb eylemek icin gece uzundur. Bir halvet ve siikut hasil
olmustar. Ve Hak Teala ameller riyadan masun ve mahriis bulun-
mak ve hfilisan-lillahi Teala olmak icin bir perde cekmistir. Ve ge-
celeyin riyakar olan adam, muhlisten fark olur. Gece vakti hersey
mestur olup, giindiiz riisva olurlar. Riyakar olan adam ise gecele-
yin riisva olur. O der ki: "Mademki bir kimse gbrmuyor, kimin icin
yapayim?" Ona derler "Bir kimse goriiyor; velakin sen bir kim-
ki:
se degilsin ki, o bir kimseyi gbresin." Senin halini byle bir kimse
goriiyor ki, biitun kimseler onun kabza-i kudretindedir. Ve acz
vaktinde onu caginrlar; ve di§ agnsi, goz agnsi, kulak agnsi ve
tbhmet ve havf zamanlannda hep onu yad ederler; ve onun isjtti-
gine ve hacetlerini reva eyliyecegine kuwetle i'timad ederler. Ve
bir hastamn sihhati ve belamn defi icin, gizli gizli sadaka verirler.
Ve keza o atayi ve sadakayi kabul ettigine mutmain olurlar. Onla-
ra sihhat ve feragat ihsan eyledikde, o yakin onlardan geri gider
ve hayal-endi^lik avdet eyler. Ve "Hudavenda! O zindan kb§esinde
usanmaksizin bin "Kul hiivallah" okuyarak sidk ile seni cagirma-
miz ve senin bizim hacatimizi reva eylemen ne hal idi?" derler.
§imdi biz zindan icinde nasil muhtac idiysek, zindan haricinde de
58 FIHi MA FIH
ONBE§iNCI FASIL
ONALTINCI FASIL
Insanda bir a§k, bir taleb, bir derd, bir lztirab ve bir takaza
vardir ki, cger bu alem-i miilkiin yiizbin mislini verseler, farig ve
musterih olmaz. Bu halk, herbir ma'rifet ve hirfet ve san'at ve
mansibi ve ulumu ve nuciimu vesaireyi tafsilatiyla tahsll eder; ve
asla gbnul musterih olmaz; ciinkii maksud olan seyi elde etme-
mi§tir. Nihayet ma'siika "dil-aram" derler; ya'ni gbniil onunla ka-
rar ve rahat eder. Boyle olunca ma'sukun gayri ile nasi] aram ve
karar edebilir? Bilciimle ezvak ve makasid bir merdiven gibidir. /
Mademki merdivenin basamaklan, ikamet ve tevakkuf mahalli ol-
mayip, ubur etmek icindir, ne mutlu o kimseye ki, uzun yolun kisa
olmasi icin pek cabuk bidar ve vakif olup, merdivenin bu basamak-
lannda bmriinii zayi' etmez.
Cenab-i Pir'den sual ettilerki: "Mogol Tatarlan bizim mallan-
mizi alirlar ve onlar dahi arasira bize birtakim emval bagi^Iarlar.
Acaba onun hukmii nasildir?" Hz. Pir-i dest-gir cevabcn buyurdu-
OXALTIXCI FASIL 61
lar:
O
kadar azamet ve buyiiMiigu ile beraber, Resul (a.s.v.)in bir
gece agndi. Bu agnnin cenab-i Abbas'm veca'-i destinin te'si-
eli
rinden oldugu ilham olundu. Zira onu esir edip diger (isera ile be-
raber baglamis idi. 45 Hz. Abbas'm elinin baglanmasi, emr-i
elini
Hak ile olmakla beraber, cezasi da eri§ti. Iste sana anz olan bu
kabzlar ve kederler ve na-ho§luklar, yaptigin azar ve ma'siyetin
te'siri oldugunu bilmen i?in boyle ceza olarak eri§ir. Gerci ne
ONALTINCI FASIL 63
Hak Teala'nin iyilik igin iyilik, kbttiluk igin kbtiiliik olsun diye
ezelde hiikm ettigi sey asla tebeddul etmez. ZiraHak Teala
hakimdir... Hig iyilik bulmakmi? Hig bir kimse
icin kbtiiliik et der
bugday ekip arpa veya arpa ekip bugday biger mi? Bu olmaz.
Biitun enbiya ve evliya iyiligin cezasi iyilik ve kbtuliigiin cezasi kb-
tiiluktur demislerdir. Nitekim Hak Teala buyurur: ij'j 3l5L 'jljJ jlj
fjt t^i i/j JU&* 'jlJJ yk '} >j_ f^> (Zelzele,99/7-8) [Ya'ni "Iste kim zerre
agirhginca bir hayir yaparsa, onu goriir, kim de zerre agirhginca
ser yaparsa onu goriir."] Eger hukm-i ezeliden muradin, dedigimiz
fi.i
FIHI MA FIH
^SSnS^S^
yarattm
Adem dey lp
]
0,mh ,
ve matrud-i dergah oldu
Ebu
nezir yem in ma'nasma
degild,, KtoK EJ
Bins, merkebw! kaybetmis
ve onu bulmak niyyetiyle
tutmu, u. U 9 gun sonra (ictfU, oruo
merkebini ola olarak bulup
ve mfiah sebeb.yle yuzunu
eVL
degilim. ^ ed
Bakahm benden
K' kark mi TT
LSffi oldu
asumana
n ayindan
^ ****«"» - •*•* -
cevirip dedi:
*
olacaksin'
«»» ~^^
J
r
E "it u*um
m
*£££ Ettl
ma ,
ife. P^idest-gtr cevaben buyurdular:
Ya'ni bu taatler ve hiz
ONALTINCI FASIL
65
nevazhk olarak bize de bir sey isar etmis olsaniz ne olur? Zira,
misra':
0>&l (A'raf, 7/50) Ya'ni "Ehl-i nar, ehl-i cennete nida edip,
bize
cermetten su dbkun ki icelim; yahut Allah Teala'mn
size verdigi
nziktan verin ki yiyelim, diyeler. Ehl-i cennet onlara
o taam ve
sarabi, Allah Teala kafirlere haram etmistir,
diyeler."
ONYEDiNCI FASIL
Imdi her bir veli halk iizerinde hiiccettir; ve onlara olan taal-
luklan kadar halkin mertebe ve makamlan vardir. Ve .jTj Xo »T,
^
"jJI ..J;j*a> Ali ,x*ai j*j [Ya'ni "Onu goren beni gormiis, onu kasd e-
-
70 FIHi MA FIH
^
FIHI MA FIH
ONSEKiZiNCI FASIL
Hz. Pir'e bitaben naib (Emir Pervane) §byle dcdi: "Bundan ev-
vel,kafirlcr puta tapip secde ederlerdi./ Bu zamanda biz de oyle
yapiyoruz ve gidip Mogol Tatarlanna secdeler ediyoruz ve sonra
da kendimizi musliiman biliyoruz; ve batimmizda hirs ve hased
ve heva gibi bu kadar baska putlar da vardir ve biz bunlann
kaffesine muti'iz. Binaenaleyh zahiren ve batmen biz de aym isi
yapiyoruz; ve bununla beraber kendimizi musliiman biliyoruz."
Hz. Pir cevahen buyurdular:
... Jifj^ '.li lil (Nasr, 110/1) [Ya'ni "Allah'in nusrati gelince."]
Miifesslran-i zahir bu vech ile tefsir ederler ki: Mustafa (s.a.v.)in,
alemi / miisluman etmek ve Hak yoluna getirmek icin, himmetleri
var idi. Vaktaki vefat edecegini gordii, dedi: "Ah, omrum vefa
et-
medi ki halki da'vet edeyim." Hak Teala buyurdu: Bu saatte senin
asker ve kill? ile feth edip terk ettigin vilayetleri ve sehirleri,
cum-
leten leskersiz, muti' ve mii'min kilayim; ve iste onun
alameti bu
olsun ki, senin vefatin kartb oldugu vakit, halkm
uzaklardan gii-
ruh guruh gelip musluman olduklanni goresin. Bu alametin
zuhu-
runda vakt-i rihletin eristigini bil! Simdi tesbih et ve istigfar eyle
ki, o makama geleceksin! Fakat muhakkiklar derler: Onun
ma'nasi budur ki, insan evsaf-i zemimeyi, kendi ameli ve
ictihadi
ile kendisinden def eyledigini zanneder.
Vaktaki birgok mucahede
eder ve kuvvetlerini ve mesaisini sarf edip nevmid olur; Hak
Teala
ona der ki: Sen onun kuwet ve fiil ve amelin ile olacagini zannet-
tin; o benim vaz' ettigim bir adettir; ya'ni malik oldugun seyi, bi-
zim yolumuzda bezl ondan sonra, sana bizim ihsammiz v'asil
et;
olur. Bu bi-payan olan yolda, bu zayif olan
el ve ayak ile seyretme-
ni emr ediyorum. Bu zayif ayak ile ve belki
ytizbin ayak ile bu yol-
dan bir menzilin kat' olunamiyacagi bize ma'lumdur. Ancak vakta-
ki kudret ve takatin oldugu halde, yola giresin ve dusiip
artik
takatm kalmiya; ondan sonra Hakk'in inayeti imdadina yetisir.
Nitekim 9ocuk siit emer bir halde bulundukca, onu gozetirler;
ve
buyiidiigu vakit onu kendi haline terk ederler; o
gider. Simdi...
mademki kuwetlerin kalmadi ve mesailerin dokiiliip kaldi; ve
bu
kuwetlerin oldugu ve bu miicahedeleri icra eyledigin vakit,
uyku
veya uyanikhk halinde sana bir lutuf gosterir idik. Sen
dahi bizim
talebimizdu kavi ve iimid-var olur idin. aletin kalmadigi bu
saatte fevc fevc sana muteveccih olan atalanmizi ve
lutuflanniia
ve inayetlerimizi goriiyorsun. Halbuki ytizbin mesai
ile bu eltaaan
bir zerre musahede etmez idin. Simdi IJkL^
i£, ju^ J4_i (Nasr,
"Hemen Rabb'ini hamd ile tesbih ve tenzih et!"] Ya'ni
110/3) [Ya'ni
"Sen zannettin ki/ o is senin elinden ve ayagindan zahir
olacaktir
ve onu bizden gormedin. Simdi mademki bizden oldugunu
muca-
hede ettin, bu fikir ve zandan istigfar et! •,&& (Nasr,
tfj 110/3)
["Cunkii O, tovbeleri fazlaca kabul edendir."]
7fi
FlHi MA FIH
ye hm ye ameH
Ian bunun lc ,n severler;
^2
halbuki Emirfn yuzLu firme
kas mi gor r g
ff e 2 ler tr
ar "
Emir ayrne ve ^
# '
[Ya nI " SlfatlanmIa ha
»—
d
d
t"
v
"T
SSStt?"
Witek.m
Adem
f
dost ve
ancak
pkH
dusmandan ve mahrem ve
nur-, Hakk'm mazhan
? mukabelesinde »3S52i
-
kelam-, munifin-
na-mahremden
olmuslardir 7u S
Zld yoktur;
S
TT
s;
S d
d
air.
n
-T f
imdi heme
Ibr
(a.s.)in
Musa
Mm (a SJa kar?1 Ne
"?£S S* " ^-nihaye
'
5 wllm
boyle
ve
.££32 vat
(a s >«
a v e
l7
T
ka
ise de /Hit Z
T»ai- -
^.831
.
„,
(Saff, 61/8)
- * J
Ma'na-y, munifr. "Onlar Allah
V
tf *"u r**!^ «G>J !*akJ jjlj
Teala Hazretle"
nn
onu
o n u kertb
nU ag !:myla SSndamek
"i:T
g T
orurl e
isterIer
,,e de, Allah Teala
her „ Tkadar
nurunu itmam ed
- ™- ddt"
i
jifji Jj-J jjj lUj
L.JI
ON'SEKiZtNCi FASIL 77
Nazmen terciime:
03 *
"Ay sagar nurunu, it av'avada
Aya bundan ne ziyan var, kbpegin tiyneti bu.
Iktibas etmede erkan-i sema aydan nur,
Kirn olur ki o kopek, yerde bulut olsun o."
Cok kimseler vardir ki, Hak Teala onlara ni'met ve mansib ile
azab eder; ve onlann cam, ondan girizandir. Fakirin birisi 04 vila-
yet-i Arab'da bir emir goriip, onun nasiyesinde, enbiya ve evliya
nurunu mu§ahede ederek ^L, »jLt yJUj ^
jU_, ya'ni "Kullanm
ni'metlcriyle ta'zib eden Hak Teala'yi tenzih ederim" dedi. /
ONDOKUZUNCU FASIL
Jj oCJ? IiSS y $ '^2\ Ji3 Ji oCJSCJ (Kehf, 18/109) ["De ki: Rabbimin
kelimelerini yazmak icin biitun denizlerin suyu birmurekkep olsa
ve bir o kadar daha yardimci olarak ilave etsek dahi, Rabbimin ke-
limeleri tiikenmeden o denizler tiikenir."] ayet-i kerimesini boyle
takrir ettim: Sjmdi, elli dirhem murekkep ile bu Kur'an'i yazmak
miimkindir. Bu, ilm-i Huda'ya bir i^arettir. Ilm-i Huda'mn kaffesi,
yalmz bu Nitekim bir attar, bir kagit parcasi ic;ine biraz
degildir.
ilac, koyar. Attar dukkamndakilerin hepsi bunun icindedir der
Bir kimse saika-i sefkatle bir nasihat ettigi vakit, hasede haml
ederler. Ancak kendisinde asil bulunan veya kendisi asla mensfib
olan kimse, ma'naya teveccuh eder. Ciinkii, ruz-i elestde onun uze-
rine bir katre damlatmi^lardir. katre onu ebhar-i asliye ceker. O
teller ve mihnetlerden halas eder. Gel! bizden daha ne kadar
uzak ve bigane duracaksin / ve tesvisler ve sevdalar arasmda ka-
lacaksm? Cinsini ne bir kimseden ve ne de kendi seyhinden i§it-
memis olan bir kavme bir kimse ne soz soyliyebilir? §iir:
Mevlanil §emseddin Tebrizi (k.s.) bir buyuk kafile ile bir yere
gittiler.Bir ma'mure ve su bulamadilar. Tesadufen bnlerine ko-
vasiz bir kuyu cikti. Bir bakrac getirdiler, ipleri bagladilar. Bu
bakraci suya sarkittilar, cektiler. Bakrac kopmustu; baskasini sar-
kittilar; da koptu. Ondan sonra kafileden birini iple baglayip ku-
yuya indirdiler, cikmadi. Birkac ki§i indirdiler, onlar da bbyle ol-
du. Orada bir akil kimse vardi. Ben giderim dedi. Onu indirdiler.
Kuyunun dibine yaklastigi vakit, kemal-i heybetle bir zenci zuhur
FIHI MA FIH
YIRMiNCi FASIL
YIRMiBiRiNCi FASIL
•
ve t^^Sf^^^ Ve halvet Ve
!*««" ictinabdzr-
? 1S ay a glt
.
t ,
'
ta k] Bhutto mahrum olmiyasin. Eger bir Sa fan
siisiiiiiss
mZut
ni gbresin; ve boylece
gbnlumi T
Zahmetlerd
gorecegi-
^ S™* be-
nim bir fiidem JStaJS ^ u
ler hamdinlc sana tesbih ve seni takdis edip dudurken... "I Biz
ciimleten ask-i pakiz, ruhanileriz ve nur-i mahziz; ve ademiler ise,
bir avuc toprak ve sikem-har • CjJI ijjjLj j (Bakara, 2/30) T'Kanlar
dbkecek"l ya'ni hunrizdirler.
YIRMIIKINCi FASIL
-Oljlj. ..oJ ,i
cirun "Ben kiilhanin darm iizerinde idim; sultan gecti, onu medh mu:
ettim; bana 90k bakti; onumden gecerken bana nazar etmekte idi" mis
demesi idi. Bu zevk verici bir sbz olur; fakat "Padisah kiilhancilar- mu:
dan farigdir" sozii padisah hakkinda nasil medh olur, ve bu soz bir list'
istignasi sabittir; ancak eger senin bir §eye degen ve kiymeti olan etsi
padisahm oni
se, tckellilm ettigi kimsedir. Hz.Pir-i dest-gir cevaben
ala
buyurdular: Bu fikir egridir, fazahattir ve aksidir. Musa (a.s.)
nui
sbyledi ve dinledi ve didar istedi. Makam-i kelam, Musa (a.s.)in,
makam-i didar ise Mustafa (s.a.v.) Efendimiz'indir. Binaenaleyh mu
ia:
bu sbz, nasil dogru gelir? Bir kimse, sultan-i mahbubin Mevlana
._-
§emseddin Tebrizi hazretlerinin huzurunda "Ben delil-i kati' ile
Hakk'm mevcudiyyetini isbat ederim" dedi. Ertesi sabah, Mevlana
§emseddin hazretleri buyurdular ki: "Dun gece melaike gelmisler- Os
di ve o adam hakkinda: El-hamdiilillah bizim Huda'mizi sabit kil- :_-
di,ona Allah bmiirler versin; alemiyan hakkinda taksir etmedi" di- :=:
ye dua ettiler. Ey ademcik, Hak sabittir, O'nun delil nesine lazim?
Eger bir i§ gbrmek / ister isen, O'nun huzurunda kendine bir mer-
tebe ve makam
isbat eyle! Ve yoksa O, senin delilin olmaksizin
sabittir.Nitekim isaret buyrulur: »jlk, '^J, VI -J2 '^a J,l j (Isra, 17/
44) Ya'ni "Mahlukattan hicbir sey yoktur, ilia Allah f eala'ya hamd
ile tesbih ederler."
§ek yoktur ki bu fakihler, husyar ve sahib-i zekavettirler; ve
on kimse hiikmiindedirler. Miintesib olduklan fende on gbrurler;
velakin o alern ile onlarin arasina "yecuz, la-yecuz" kaidesinin mu-
YtRMilKDvCi FASIL
87
j^
danayinn ve a'zalan zedelenmiyecek
derecede darb edin!" Alemin
ahvah do bu minval uzere gider.
Baharm dostlugunu gbrmuyor
musun? IbUdaen azar azar ve ba'dehu
cok cok hararct gbsterir Ve
agaclara nazar et ki, nasil yavas yavas zahir
olurlar? Evvelen bir
tebessum, ba'dehu yaprak ve
meyve izhar eder; ve cumlesini
dervisane ve sufiyane ortaya kor ve
her nesi var i.se kattesim acar
B.naenaleyh dunya ve ukba umurunun
kaffesinde her kim acele
eder ve .btidfi-y, umurda miibalaga
gbsterirse,o is ona miiyesser
olmaz. Eger nyazet edecek ise,
onun tarikin, bbyle gbstermisler-
Jr fa, eger bir okka ekmek yemekte ise, her gun tedric He, birkac
dirhem tenkis etmelidir. Bir iki sene
bu vech ile gecerse, bir okka
yarim okkaya tenezzul eder viicud
onun tenakusunu duymaz Ve
ibadet ve halvet ve taata
teveccuh ve namaz dahi boyledir
Eger
hie namaz k.lmiyor ise, tarik-i Hakk'a
teveccuh ettikde, ewelen
bu- muddet, bes vakit namaza muvazabat
eder; ondan sonra '£ £2
Co^r, J^-SC J, (Mearie, 70/23) [Ya'nl
"Namaz kilanlar ki, onlar na-
16 " 111 edCnlerd "" i ziimresine du
™ ^inceye kadar
SeyTer!
YlRMIUgUNCU FASIL g9
YIRMiUgUNCU FASIL
•
k etmeksizin »akam-,
evliya olan^v^^T .enbiya 1
mettikleri £" ^112^ me ^ ih -' kadtmenin huk-l
«^£T^l
JS^J? "" " " aSihatl Ve
^^
reh-nttaalj
yor. imdi malum
Eger a ?lk ve tfilTb
oldu
olavd.
ki i
^ -^ '
T-
?
T"*
"W
** edili -
de6ildir -
YtRMlDORDUNCO FASIL
gi
YiRMIDORDUNCU FASIL
•
f j^
J2 (Feth,48/27)
Ya'ni "Allah Teala ResuFiine gbsterdigi rii'yamn hak oldugunu
tasdik etti; ey mii'minler, Allah Teala'mn iradesiyle, siz elbette
Mescid-i Haram'a girersiniz." Herkes Ka'be'ye gidelim, derler; ba'-
zilan ise, insaallah gidelim, derler. / Istisna ile soyleyen a§iklar-
dir. Zira aijik kendisini bir i§te
muhtar gormez; her i§i ma'suka
muallak Boyle olunca ma'suk isterse, gidelim der. Mescid-i
bilir.
birine on ve birine yirmi ve birine otuz vazife verir. Biz dahi ke-
lami, herkesin fehmi ve isti'dadi kadar sbyleriz. Zira JU ^Ul \jJS
96 FIHI MA FIH
YiRMiBE§INCi FASIL
sana daha yakin olan kendinden bizar olursun; hatinna bile gel-
mez. Onlar ki o nurun kam ve ma'deni ve aslidirlar / ve zevk i^in-l
dedir; hie alt ve list ile mukayyed olurlar mi? Onlann mufaharesi]
Hak iledir; ve Hak alttan ve iistten mustagnidir. Bu alt ve iist, el'
ve ayak sahibi olan bizler icindir. Resul (a.s.) buyurdu ki: ^JJl^ju V
Ya'nt "Eger beni Yiinus iizerine tafzil ederseniz, onun urucu, bali-,1
gin karmnda ve benim urucum fevk-i asumanda oldugundan dola-il
yi tafzil etrneyiniz." Zira Hak Teala ne iisttedir, ne alttadir; O'nunl
tecellisi iistten ve alttan miinezzehdir ve O'nun indinde hep birdir.
YIRMiALTINCI FASIL
Nazmen terciime:
luzumu olan bir s,eyi ihsan eder. Bir §eyi luzumu olraaksizm verse,
o kimseye bir yiik olur. Hakk'm hikmeti ve lutfu ve keremi ytikii
def ettigi halde, bir kinase iizerine nasil yiik vaz' eyler? Mesela
dulgerin keser ve destere vesaire gibi aletlerini bir terziye verip
"Al bununla is gbr" desen, ona yiik olur. Binaenaleyh Hak Teala,
bir §eyi ihtiyaca gore verir. Nitekim yer altinda ve zulmet icinde
ya§ayan bir takim solucanlar vardir; onlar, hilkatleri icabmca bu
alemin zulmetine kani' ve razi olmusjardir; ve o aleme muhtac ve
didara miislak degillerdir. O cesm-i basiret ve gus ve hu§ onlann
ne i$ine gelir? Bu alemin kanm, malik olduklan bu cesm-i hissl ile
icra ederler ve o tarafa azm etmezler. O halde, onlara nicin cesm-i
basiret ihsan olunsun? Kit'a:
"
'j *S 4j* o* lj
,l~i,
YIRMIYEDiNCi FASIL
^
102 FIHi MA FIH
bikmak bir levn iizre gorundugii vakit olur. Mademki ^ J> fy_ '$
u'Ci (Rahman, 55/29) [Ya'nl "O her giin bir tecellidedir"] ayet-i keri-
mesi mucibince, her bir lahzada yiizbin renk gorunur. Eger yiizbin
tecelli etse, asla birbirine benzemez. Nihayet sen dahi bu
saatte
Hakk'i asar ve efa] icinde goruyorsun ve her lahza tiirlu tiirlu mii-
sahede eyliyorsun. Zira bir fiil, bir fiile benzemiyor. Meserret vak-
tinde baska tecelli ve havf ve recada boylece baska tecelli. Madem-
ki Hakk'in efali ve O'nun tecelli-i ef ali ve asari turlii turludur ve
yekdigerine benzemez; binaenaleyh O'nun tecelli-i Zati'si de boyle
olur. Tecelli-i efalini buna kiyas eyle. Ve sen dahi kudret-i
Hak'-
dan bir cuz' oldugundan, lahzada bin tiirlu olursun ve bir karar
iizerine degilsin.
,.
dolu. Mesela bir kimse Antalya'ya azm eder; fakat Kayseri tarafi-
na gider ve Antalya'ya vusuliinii iimid eyler; ve bununla beiaber
sa'yi terk etmez. Halbuki bu yoldan Antalya'ya gitmek mumkin I
bir keten ciibbe giymis. idi. Meger seylab, ayinin birisini kapip,
ba§i su icinde kalrnis. idi. Qocuklar onun sirtini goriip dediler: I
"Hoca efendi, iste irmaga diismiis. bir kiirk! Sen iisuyorsun, onu al
da arkana giy!" Muallim §iddet-i ihtiyactan kiirkii almak icin
firladi. Ayi pencesini atti; muallim su icinde ayinin eline giriftar I
cezbe-i Hak hie seni birakir mi? Biz kendi elimizde olmayip,
YtRMtYEDiNCi FASIL 107
O
aleme nisbetle cocukluktan ve bir nevi' memeden ibaret bu-
lunan bu halde dahi bylece birakmaz. Ve seni o makama isal eyler
ki, onun yamnda bu halin, cocukluktan ba§ka bir s.ey olmadigim
bilirsin. JL^JI ^ ,jL* ^1 ^ .jlii »ji«. ^JXJ U iJ.1 ^Jl bjj ^ ^ ^ c_«
>jL? JUSvlj JLJ.I J tjL» Ya'ni "Zincirler ile cennete cektikleri kav-
min haline taacciib ederim. Onlan tutup, ellerini boyunlarina
baglaym; ba'dehu naime isal edin; sonra visale ve ondan sonra da
cemale ve kemale isal eyleyin." 75 /
Balikcilar buyiik bahgi birdenbire cekmezler; zira olta baligin
bogazina saplandigmdan kam akip gev§esin ve zayif olsun, diye
bir parca cekerler yine birakirlar ve bi'1-kulliyye zayif oluncaya ka-
dar boyle cekerler. A§k oltasi dahi insanin damagma saplandikda,
ondaki batil olan kuvvetlerin ve kanlann yavas. yavas. gitmesi icin,
Hak Teala onu tedricile ceker. Nitekim Hak Teala buyurur: llllj
"La ilahe illallah" iman-i ammdir ve "La ilahe ilia Hu" ise
iman-i hassdir. Mesela bir kimse rti'yasinda kendisini padisah
olrau§ ve tahta cikmi^ ve etrafina gulamlar ve hacibler ve umera
dizilmi§ gbriip "Benim padi§ah olmam icab eder; bugiin padi§ahhk
benden baskasmm degildir" [der.] Bunu rii'yada soyler. Uyandigi
vakit, evin icinde kendisinden ba§ka kimseyi gbrmez. Bu defa
"Benim, benden gayri kimse yoktur" der. §imdi, uyamk gbz lazim-
dir; uykulu gbz onu gbremez; ve bu onun vazifesi degildir. Her bir
Halbuki bu arslanm bir hassiyyeti vardir ki, her kira onun huzu-
zarar
runda cosur olur ve ask ile elini ona surerse, o kimseye hi?
gelmez. Eger bir kimse ondan korkarsa, bu arslan ona gazab eder.
Ve belki ba'zilanna da, bu benim hakkimda ettigin sfi'-i zandir,
diye kasd eyler." §imdi bu boyle bir seydir. "Bir sene yollar tepti-
niz ve is> arslana karib oldunuz. Bu tevakkuf nedir? Adiminizi
ileri atiniz." Kimse bir adim ileri atmaga
cesaret edemeyip ce-
vaben dediler ki: "O attigimiz adimlann cumlesi kolay idi. Adim,
arslanm gozu oniinde atilan adimdir." §imdi, Hz. Omer'in oj
imandan mak-sudu, arslanm goziintin oniinde atilan adim idi. O
adim nadirdir; haslardan ve mukarreblerden gayrisinin isi degil-
dir ve asil adim budur. Bakisi adimin izleridir. Bu
iraan, kiilliyyen
YiRMiSEKiZINCI FASIL
•
Bir dervi^in bir §akirdi varidi; onun ic.in tese'iil cderdi. Bir
gtin mahsul-i tese'iilolmak uzere ona bir taam getirdi, o dervis de
yedi. Gece ihtilam oldu. Bu taami kim tarafindan getirdin diye sor-
du. §akird: "Bana bir guzel kiz verdi" diye cevab verdi. Ve dervis.
dedi: "Vallahi ben yirmi seneden beri ihtilam olmami^imdir; bu
Onun lokmasinin eseri idi." Dervi§e boylece ihtiraz lazimdir ve her-
kesin lokmasmi yememelidir. Zira- dervis latiftir, ona cabuk te'sir
edip, birlakim §eyler zahir olur. Nitekim bir beyaz libas-i tahire,
siyahhk bula§irsa, zahir olur; fakat siyah bir libas iizerine, kir ve
kara te'sir etmez. Ne kendisine ve ne de halka zahir olur. imdi ma-
demki haram yiyicilerin ve cisma-
bbyledir, dervisin zalimlerin ve
nilerin lokmasmi yememesi lazimdir; zira o lokma cabuk te'sir
eder. Bigane lokmanm te'sirinden, efkar-i faside zahir olur. Nite-
kim o kmn taamindan dervi§ ihtilam oldu.
YIRMiDOKUZUNCU FASIL
"J
J
YIRMiDOKUZUNCUFASIL
ng
*l)l S^l l^iUc [Ya'nS "Allah'm ahlakiyla ahlaklanimz."]
veJci
Lr~j Uu- [Ya'nS"Onun icin kulak ve goz olurum.") sirn zuhur
eder
Ve bu azim bir makamd.r ki.bundan
kelam-i azim sbylemek dahi
beyhuded lr Ciinkii onun azameti «£ ve
.
"i? ve ve ["azim"] "J> V ile
azan etinden bi ^z zahir olsa, ne "ayn"
hr^nedT-wf
Ur.nedfl ayn harfimn mahreci
? T" ka-
ve ne "zi~ kahr, ne de "zi» harfinin
mahreci; ve ne el kahr, ne de mevcud.
Envann leskerlerinden
vucud sehn harab olur. Nitekim
Kur'an-i Kerim'de buyrulur •
SjSlJI jy lift.*, iil iJ^I (Neml, 27/34) Ya'ni "Padisahlar bir sehre
dahil oldukda, o sehri harab ederler."
OTUZUNCU FASIL81
gisdan safi olan altin ile tebdil etmiyerek, "Biz boyle bulduk" diye,
o kalp altim kabul eder misin? / Yahut babandan sana colak ola-
rak kalan bir eli lslah edecek bir ilac ve tabib bulsan: "Ben elimi
boyle colak buldum, tebdiline ragib degilim" der misin? Veyahut
bir bostanda tuzlu su buldun ve pederin o bostanda vefat etti ve
sen de onun icinde yasiyorsun. Ba'dehu sana, bir baska bostan he-
diye olundu ki suyu leziz, sebzesi tath ve icinde sakin olanlar
OTUZUNCU FASIL 115
Misra':
etmez ve zahir olmaz. ^j.C.1 ,J '.£^.'1 .JJi ^5" (Yasin, 36/12) [Ya'-
j
ni "Zaten biz her seyi apacik bir kitapta yazip saymisizdir."]
i
j '
OTUZBiRINCi FASIL
iSjij itfUsra, 17/81) [Ya'ni "De ki: Hak geldi, batil zeval buldu.
^jU [Ya'ni "Ey mu'min durma gee;; ciinku senin nurun, benim ate-
§imi sondiiruyor/'l Tamamen iman-i hakiki sahibi olan mu'min an-
masin? Olur; ancak ona vahy demezler. iillj^ Jo* &*<jU (Ya'ni "Mif-j
Allah'in nuruyla bakar"] dediklerinin ma'nasi budur. Bir
kim-
min
se nur-i Huda ile nazar ettigi vakit, ewel ve ahir ve gaib ve hazir
her seyi gbrur. Zira nur-i Huda' dan boyle bir sey nasil
mestur ]
kahr? Ve eger mestur kahrsa o, nur-i Huda degildir. Imdi her nej
kadar ona vahy denmez ise de, onda ma'na-yi vahy vardir.
diye muntazir idiler. Sakitane nazar edip higbir §ey soylemez idi.
Halk iizerine bir hal ve ve vecd nazil oldu; oyle ki, di^anya gikma-
ga mecallcri kalmadi ve yekdigerine ve nerede oturduklanna
§uurlan olmadi. Yiiz tezkir ve va'z ve hutbe ile onlara oyle bir ho§
hal vaki' olmami§ idi. Oyle fevaid ve muka§efat hasil ve esrar
malum oldu ki, bu kadar amel ve va'z ile olmamis. idi. Meclisin ni-
hayetine kadar, bbyle nazar eder ve bir §ey buyurmaz idi. A§agiya
inmek istedikde Jljj U >. ^£-11 ir*.\ j jj. JUi U jl
84
^Ya'ni "Sizin
f f
icin fa'al olan imam, kavval olan imamdan hayirh ve ahsendir"
deyip indi. Dogru buyurdu. Mademki kelamdan murad, faidedir ve
tebdil-i ahlaktir; sbz soylemeksizin bu faidenin ez'afim hasil etmis,
idiler ve bu faidenin husulu miiyesser oldu; binaenaleyh bu-
yurduklan ayn-i savSb idi. Gelelim kendisine "fa'al" demesine.
Gerci minberde o hal icinde zahiren bir fiil / icra etmedi ki onu
gbzle giirmek mumkin olsun. Namaz kilmadi, hacc etmedi; hutbe
okumadi; bunlardan trig birisi v&ki' olmadi.
OTUZIKINCi FASIL
olur. Nitekim iistad bir hirsiz tbvbe edip.zabtiye (polis) olur. Onun
ogrendigi biitiin tarrarhklar adl ii ihsan emrinde kendisine muin seksi
bulunur; vo onun ewelce hirsiz olmayan zabtiyeler iizerine fazh
bu zabtiye, hirsizlann §ivesini iyi
vardir. Zira san'ati hirsizlik olan
bilir;hirsizlann ahvali ona mestur kalmaz. Boyle bir kimse eger
seyh olursa, pek kamil ve rehber-i alem ve mehdi-i zaman olur.
otuzuquncu fasil
geken bulunur idi. Ona yulan, yularsiz olarak yulan cekene gitme-
:-i
digi ve yulara nazar ettigi icin takmi§lardir. La-cerem Jt " M
yakmda onun burnuna damga vura-
»jt^1 (Kalem, 68/16) ["Biz
arkamizdan yularsiz gelmedigi cihetle,istegi
cagiz"] Ya'ni o bizim |
OTUZDORDUNCU FASIL
•
88
Onu hayvan-i vahsi suretinde gbrdiim. Uzerinde tilki derisi
var idi; onu tutmak istedim. Halbuki o bir kuciik cardakta, mer-
diven ayagindan bakiyor idi. Ellerini kaldirdi, bbyle bbyle 89 sicradi.
Ondan sonra onun yaninda "dele" 90 suretinde filanu'd-dini 91 gbr-
dum idi. Onu tuttum, beni isirmak istedi; basini ayaklan-
sicrar
min altina aldim. Icinde ne varsa hepsi cikincaya kadar iyice
/
ez-
dim. Ba'dehfi cildinin giizelligine bakip dedim ki: "Bu cild, altm
ve
elmas ve incive yakut ve bunlardan daha kiymetli seyler doldurul-
maga layiktir." Ondan sonra "Ben istedigimi aldim; ey ziplak,
ne-
reye istersen zipla ve gozun hangi tarafi gbriirse oraya sicra"
de-
124 FiHl MA FIH
onu idrak etmesi, ancak arifin ihtiyanyla kabil olur. Nitekim sen tet
sayd igin mirsada oturdun. O sayd senin niyyetini ve hileni goriir. TC
O muhtardir; onun gececegi yollar, senin tuzak kurdugun yola mt
miinhasir degildir. O senin mirsadmdan gecmeyip, yollann birin- sa;
den gecer; Allah'in arzi vasi'dir. '.& lli Sfl jJL '^ 'J^. b^-~~ H j fes
mine ve idrakine vaki' olan her fasid ve salih ala-halihi kalmaz; sol
J
M Lt^
Izahen tercume: "Sen, zatmda senin olduk^a Ka'be, iba- ile
kitalde vaki' olur. Ehlullah i9in salat ve sema' dahi bunun gibidir.
Onlar sirren isjittiklerini, evamir ve nevahl-i ilahiyyeye muvafa-
katdan dolayi onlari bend ve te§vik icin nazirine gbsterirler.
Sema'da muganni, salatda imam gibidir; ve ehl-i sema' ona ittiba'
ederler.Eger muganni agir teganni ederse, onlar da agir raks
ederler; ve eger hafif teganni eylerse, onlar da hafif raks eylerler.
Bu hal emir ve nehyin miinadisi olan batinda onlann mutabaatla-
nna timsalen vaki' olur. 97
OTUZBE§iNCI FASIL
OTUZALTINCI FASIL
•
OTUZYEDINCi FASIL
mukaddeseye ilka etmis, idi. La-cerem alem onun icin peyda oldu.
OTUZSEKiZiNCI FASIL
I
130 FIHI MA FiH
ve nam-i Mustafa (a.s.)i gizli zikr ettiler. Nihayet bir miiddet son-
ra, "Siz de kihc cekiniz ve cenk ediniz!" diye vahy geldi.
Akl-i ciiz'i cinsi gbriilmemis. olan yeni bir §eyi kendi kendine
102
ihtira' etmege muktedir insanlann ettikleri tasnifat vel
degildir.
gbsterdikleri hendeseler ve vaz' eyledikleri mebani, yeni bir icad
degildir. Onu gSrmu§ler ve tezyid eylemisjerdir. Yeniden ihtira'
edenler akl-i kiildiirler. Akl-i ciiz'i, bgrenmeyi kabul eder ve
ta'lime muhtacdir. / muhtac de-
Akl-i kiill ise muallimdir, ta'lime
gildir. Ve ciimle sanayi'i bbylece ta'mik etsen, asli ve ibtidasi vahy
olmu§tur; ve akl-i kiil olan enbiyadan bgrenmisjerdir. Nitekim
Kabil Habil'i bldiirmus, idi; ne yapacagim bilmedi. Bir karga bir
|
ciiz'ivar ise ta'lime muhtacdir; akl-i kiill ise, her §eyin vazi'idir ve
onlar akl-i ciiz'iyi, akl-i kiilliye muttasil kilip miittehid olmu§-
lardir. Mesela el ve ayak ve goz ve kulak, gbniilden ve akildan
kabiil-i ta'lim ederler. Ayak akildan reftari ve el tutmayi, goz
gbrmeyi ve kulak i§itmeyi bgrenir. Fakat eger gbniil ve akil olmaz-
sa, havas asla is. gbremez. ijimdi... bbylece bu cisim, akla ve gbnille
Ve bu kesif, o latif ile]
nisbetle kesif ve galizdir; ve onlar ise latifdir.
kaimdir.Ve eger letafeti ve tazeligi varsa, ondan ahz eder. Onsuz
muattal ve murdar ve kesifdir. I§te bbylece ukul-i ciiz'iyye dahi,
akl-i kiille nisbetle alettir, ondan ta'lim eder ve ondan istifade ey-
Birisi dedi ki: "Beni himmetle yad et! Asl olan himmcttir. |
f ,
zincani"o•^
.
165 §imdi... bir insan balig ve akil ve kamil olunca /, artik oyunla
mes.gfil olmaz; olsa da, §iddet-i hicabi sebebiyle gizler. Onun bu i_:
kiyl u kali ve hevesleri hep havadir. Insan ise topraktir. Hava top-
rak ile memzuc oldugu vakit, her nereye gitse gozleri hasta eder;
ve onun vucfidunda te§vi§ ve i'tirazdan baska bir s,ey hasil olmaz.
Amma s.imdi toprak oldugundan, i§ittigi her bir sbz ile aglar; K:
goziiniin yaiji ab-i revan gibidir. Nitekim ayet-i Kerime'de iijaret
buyrulur: «JoJI ^ jaJt ~i±s-\ ^j' (Maide, 5/83) [Ya'ni "...GiJzlerinin
ya§la dolup tas.tigim goriirsiin."] Simdi... Hava yerine topraga su
dbkulurse, is. aksine olur. Toprak suyu buldukda, uzerinde ye§illik
ve reyhan ve menek§e ve giil cikar.
Bu tarik-i fakr bir yoldur ki, onda arzfilarinm kiiffesine nail '.
nim ne isjime gelir; ondan farigim, istemem" dedi. Hak Teala bu-
OTUZSEKiZINCi FASIL
133
1
MA FlH
134 Fffll
1
zoki, miimeyyiz, anlayish ve akildir."] Bir ihtiyar mel'abe ile mea
giil olunca, akil degildir. Eger yiiz yasmda Ve
olsa yine cocuktur.
eger cocuk olup mel'abe mesgul olmasa, o pirdir. Burada ya§a
ile
i'tibar yoktur. Hak Teala ^J\ jli .£ '^ (Muhammed, 47/15) [Ya'ni
"Vasfi bozulmayan sudan..."] buyurur. j-i _4i > £ odur ki, btiti
Bayezid-i Bistami'yi
(k.s.) pederi cocuklugunda fikih bgrenmek
irinmedreseye gbturmus idi. Muderrisin nezdine gbtiirdiikde: "Bu
fikhullah mi?" dedi. "Bu Ebu Hanife (rahimehullah)in fikhidir" di-
ye cevab verdiler. "Ben fikhullahl isterim" dedi. Nahvinin nezdine
gbturdiigu vakit dahi "Bu nahvullah mi?" dedi. "Bu Sibeveyh'in
nahvidir" diye cevab verdiler. "Ben bunu istemiyorum" dedi. Her
nereye / gbtiirduler ise, bbyle soyledi. Pederi aciz kahp onu kendi
haline birakti. Ondan sonra bu taleb ile Bagdad'a geldi. Cuneyd'in
halini gbrdukde na'ra vurup "Iste fikhullah!" dedi. Mademki o
siitun razi'idir, kuzunun anasim tammamasi nasil olur? O ise akil a
ve temyizden dogmustur. Sureti terk et!
OTUZDOKUZUNCU FASIL
•
hicbir kimso i§itmiyor. Orada bir alet yoktur; her ne kadar kulak siik
tutsan, derunundan kulagina bir sada gelmez. Eger deriinunda a- Qui
rasan, hicbir sbyleyici bulamazsin. Senin bu ziyarete gelmen, ag- isti;
Achk "Hane-i tende bir hale) vardir. Bir kerpic. ve biraz camur
ver" diye tabiatm sualidir. Yemek, "Al!" diye cevaptir; ve yememek nsi
"Heniiz hacet yoktur ve o siva heniiz kurumamis., onun ustiine
si A
ba§ka bir siva yaki§maz" diye cevaptir. Tabibin nabzi tutmasi
neft
sualdir ve damann hareketi cevaptir. Karureye nazar sualdir ve
riz.
cevabi kelamsizdir. Cekirdegi yere dikmek, "Bana filan meyve
sahi
lazimdir" diye sualdir ve agacin ne§v ii nemasi, bi-kelam cevaptir.
kay:
Ve eger
Zira cevap, bi-harflir; sual dahi bi-harf / olmak lazim gelir.
hi,;
cekirdek ciiriiyiip 9ikmazsa, hem sualdir ve hem de "Benim ma-
bun
yem yoktu, ben ne vereyim!" diye cevaptir. ijl>j ijljil J^ jl cJj. LI
ceye
Terk-i cevap, cevap oldugu ma'lumun olmadi mi?"
sun'
Bir padi^ah arz-i hali iic def a okuyup cevap yazmadi. Miisted'- Lusu
i,"Uc defadir ki huzura ariza takdim ediyorum, kabul ve red her verc
ne olursa emir buyursunlar" diye bir §ikayet-name yazdi. Padi§ah serd
arz-i halin zahnna o_,S II j^>VI ^iy. ^—^ 1*1 [Ya'-
»_>lj> yU^-l ^y i' soyl
ni "Cevabi terk etmenin cevap oldugunu bilmedin mi? Ahmagin raui
1
cevabi siikuttur"] diye yazdi. Agacm cikmamasi terk-i cevaptir;
'
:asl
§ubhesiz cevap olur. Ademin her icra eyledigi bir hareket sualdir rida
OTUZDOKUZUXCU FASIL 137
Nazmen terciimesi:
KIRKINCI FASIL
peyda kilar. Nitekim ewelen Ijju *l. Ujj ^jiJI Ya'ni "Ya Rab, ondan
KIRHNCI FASIL 139
uzakhgimizi tezyid eyle!" derler. [Ve simdi ise Ij a, Ujj .^JUI "Ya
Rab onun bize kurbiinu tezyid eyle!" derler.]
Amm goren kimse, miisahhariyyet cihetinden her ikisi de be-
raberce suyun miisahharlandir der. cevaben der ki: "Eger sen o
suyun letafetini ve guzelligini ve bu kaseyi giizel kilmasim gorey-
din; o sifat-i ammdan senin pervan olmaz idi." Nitekim bir kimse-
nin ma'siiku vucud ve cismiyyet cihetinden cumle necasat ve mez-
mumat ile miisariktir. Hie as,igin hatinna "Benim ma'sukum mez-
mumat miisarikdir" hatirasi gelir mi? Maa-haza o vasf-i
ile amm
icinde her ikisi de cisim ve miitehayyizdirler ve alti cihet icindedir-
ler ve kabil-i fenadirlar. Evsaf-i ammeden onlann gayrileri vardir.
Asigin hatinna asla bunlar gelmez. Her kim ki o ma'siiku sifat-i
ammdan yad eder; onu kendisine diisman ittihaz eder ve kendinin
seytam bilir. Imdi / mademki o cihet-i amma nazar etmek senin
delikanh isen, iste ben geldim. Iste at, i§te meydan, erkekligini
goster bakalim" dese, sen "Maazallah, vallahi ben erkek degilim.
Sana benim erkek oldugumu haber verenler yalan soylemislerdir. j
Mademki sen e§ olacaksin, na-mertlik hostur" dersin. Mesela ak-
rep, seni sokmak iizere ignesini kaldinp gelir ve "Ey merd-i han-
dan ve sen! Sen dersin ki: "Sen gel-J
Giil ki senin giilmeni gbreyim."
digin vakit, bende asla giilmekalmaz ve asla tab'-i zevk bulunmaz;!
sana haber verdikleri yalandir. Ben handeden / baidim. Ne vakit
gidecegini ve benden tebaiid eyliyecegini diisuniip dururum."
Birisi dedi ki: "Ah ettin, zevk gitti; ah etme ki, zevk gitme
sin."
n0
pJ> iljS/ (Tevbe, 9/114) [Ya'nl "Ibrahim cidden pek cok tazarru'
niyaz eden, halim bir zat idi"] buyurmazdi. Ve hicjbir taati izhar (
KIRKBiRINCi FASIL
edip kuvvet iktisab eyler; ve keza meyve dal iizerinde aram eder
ve leziz olur. Halbuki agactan haberdar degildir. i§te halk bbylece
enbiya ve evliyamn harf ve savtmdan biiyiirler; gfirci buna vakif
degildirler. Fakat onlardan kuwet ahrlar ve perverde olurlar.
L
142 FiHI MA FIH
camur ve toprak ekli hos. gelirse, tabib olan enbiya ve evliya derler
ki: "Bu zevk kazibdir; sana baska bir sebeble geliyor, onu unut-
mu§sun. Senin mizac-i asli-i sahihin zevki sana ewelce ho§ gelen
idi; bu illet sana hos. geldigi icin, onu zevk zannediyorsun."
Hz. Pir "Kadi'nin sozlerinden bir sahife oku!" dedi. O sahis da-
hi okudu. Ondan sonra /Hz. Pir-i dest-gir efendimiz buyurdular:
FiHt MA FIH
Teala beni sizden pak ve farig kilmi§tir; sizi gbrmekle tesvise diis,-
Bir kimse dcdi: "Harezm'de higbir kimse asik ohnaz; zira ora-
da giizeller coktur. Vaktaki bir giizeli gortip gontil verirler; ondan
sonra o guzelden daha a'lasmi goriirler ve evvelkinin muhabbe-
tinden gbn ulleri sogur.
KIRKIKINCI FASIL 1
'oj^-Jt bUl 'j> .J^, 'g . CJl ^ UCi (Enbiya, 2Vm)[Ya'ni "Goklerle yer
bitisik bir halde iken, biz onlan birbirinden yarip ayirdigimizi,
her diri seyi de sudan yarattigimizi o kufur ve inkar edenler gbr-
mediler mi? Hala inanmiyacaklar mi onlar?] '£
,J '^£h I4JI 'Jj'J,
"jj
KIRKUQUNCU FASIL
Bu
hal suna benzer ki, bir kimse ru'y^sinda bir
sehirde garib
oldugunu ve orada hicbir asinasi bulunmadigim goriip,
hayrette
kahr. Ne kimse onu tamr, ne de o kimseyi. O adam,
"Hicbir bil-
digim ve ahbabim bulunmayan bu sehre nicin geldim?"
diye gama
diiser ve hasret ceker ve elini eline vurup
dudagim isirir. Uyandigi
vakit, ne sehri, ne de adamlanm goriir. / Bu gam ve
teessiifun
faidesiz oldugunu anlayip o halden nadim olur ve o dakikalanni
zayi' olmus bilir. Bir baska defa yine uykuya vanp tesadiifen
ken-
disini boyle bir sehirde goriir. O sehre geldiginden dolayi
ve gam
gussa cekmege baslar. Hi? dusiiniip demez ki, "Ben
hal-i yakazada
bu gamdan nadim olmus ve beyhude ve ru'ya ve bi-faide
oldugunu
bilmis idim". Simdi yine boyledir. H'alk, azim
ve tedbirlerin batil
oldugunu ve hicbir isin kendilerinin muradi uzere meydana gelme-
digini yiiz bin kere gormuslerdir. Hak Teala
onlara bir nisyan mu-
sallat eyleyip, bunlann ciimlesini unuturlar
ve kendi dusunce ve
ihtiyarlarma tab? olurlar.
"Allah kisi ile
-J3
kalbi arasina'girer."]
j p '^'Jj^ Jjl -,1 (Enfal, 8/24) [Ya'ni
veya Ebu Cehil ile nusret ver!" Zir& bu ikisi ahdinin yegane ve
merdanesi idiler ve flkibet birisi musluman oldu. Hz. Omer daima
aglayip der idi ki: "Ya Resulallah! Vay benim halime! Eger Ebu
Cehl'i mukaddem tutup, ya Rab, benim dinime ya Ebu Cehil veya
Omer ile kuwet ve nusret ver dese idin; benim hSlim ne olur idi?
Dalaletde kahr idim." Ve'1-hasil yolda yahn kihc Mescid-i Ne-
bevi'ye teveccuh etti. sirada Cebrail (a.s.) vahiy getirdi. "Ya
Resulallah, iste Omer musluman olmak icin geliyor; onu yanina
al!" dedi. esnada idi ki Hz. Omer mescidin kapisindan iceriye
girdi; ve nurdan bir ok, Mustafa (s.a.v.) Efendimiz canibinden
cikip kalbine saplandigim ayanen gbrdii. Bir na'ra vurup bi-hus, o-
larak dii§tu.Camnda bir muhabbet ve a<jk zahir oldu ve siddet-i
muhabbetden Hz. Risalet-penahin kapisinda eriyip mahv olmak
istedi. Ve "Ya nebiyyallah, bana iman arz buyur ve o kelime-i
HRKOCONCUFASIL 14 g
Bu ayet-i kerimeyi okurlar: IjijJl j lil j ^lil) iTUi i~Jl l3u» 'il
j
JCoi 'f^Q flu. '^ (Bakara, 2/125) Ya'ni "Zikr edin ki, biz beyt-i Ka'-
be'yi nas icin mahall-i sevab ve makam-i emn kildik. Ey mii'min-
ler, sizmakam-i ibrahim'i namaz-gah ittihaz edin!" Ibrahim (a.s.)
buyurdu: Ya Rab, mademki beni nza-yi serifinin hil'atiyla muser-
ref kildin; bu kerameti benim ziirriyyatima da ihsan eyle! Hak
Teala buyurdu: ^Jlill ^j^i D£ V (Bakara, 2/124)Ya'ni "Z£lim olan
kimseler benim hil'at ve kerametime Iayik degildirler." Cen^b-i
Ibrahim (a.s.) Hak Teala'nm zalimlere ve tagilere inayeti olmadi-
gini bilince: "Ya Rab, iman getirip zalim olmayanlan benim nz-
kimdan / nasibedar eyle ve bunu ding eyleme!" dedi. Hak Teala
buyurdu ki: "Rizik umumidir, ciimlenin nasibi vardir ve bu misa-
fir-hanede biitun halayik muntefi' olvrLir. Ancak hil'at-i nza ve
kabul ve tesrif havassin ve mumtaziar.n nasibidir". Ehl-i zahir
derler ki: "Beytden maksad Ka'be'dir; ona iltica eden eman bulur;
ve orada sayd haramdir ve bir kimseye eza caiz degildir; Hak Te-
ala onu mumtfiz kilmi§tir."
150 FtHI MA Pffl
Terciime: "O ay gibi olan ma'sukam, yuz yil baka bulsun. Be-
nim gbnliim onun gamimn okuna mahfaza olsun, o ma'ijukun ha-
k-i derinde gbnliim hos. ho? oldu. Ya Rab, acaba (Haki hos olsun)
diye kim dua etti?"
Iste bundan ma'lum oldu ki, na-ma'kul seyler misal ile ma'kul
olur. Ve misal, mesele benzemez. Nitekim arifler ferahliga ve
hosluga ve basta "bahar" ve kabz ve gama da "hazan" tesmiye
> eder. Halbuki suret cihetinden ho§luk bahara ve gam hazana
benzer mi? Bu ancak misaldir. Zira bunsuz, bu akil o ma'nayi ta-
sawur ve idrak edemez. Ve nitekim Hak Teala ve Tekaddes Haz-
retleri dahi buyurur: H } 'j^)\ "i j oC&JI V j \_ aj\ j yliVf Ss^—i £ j
'J^iX H j jkl (Fatir, 35/19-21) Ya'ni "A'ma ile basir ve zulumat ile
niir ve gblge ile hararet musavi degildir." Hak Teala imam nura ve
kiifrii zulmete veya imam ho§ bir golgeye ve kiifrii insamn beynini
KIRKUCUNCt) FASIL
loo
;l:
Nazmen tercume:
dar ki, her ne kadar buna a§ik ve talib ve niyaz-mend olsa da,
ibare ve elfaz ile beyana kadir degildir. Buna taacciib olunma-
KIRKDORDUNCU FASIL
Nazmen tercume:
abdiyyet ile buldular; zira I(/2l 121 j JjsSJl H)Q (Muhammed, 47/38)
[Ya'ni "Allah ganidir; siz ise fakirsiniz, muhtacsimz."] Hicbirkimse
hakkinda "O kimse Hakk'i buldu ama, o benden daha yakin idi ve
benden daha asma idi ve o miiteallikatmdan idi" denemez. Bina-
enaleyh kurbet ancak abdiyyet ile olur; ve Hak Teala HazrcUeri
ise ale'I-itlak Mu'ti"dir. Denizin kenarmi gevher ile mall kilar ve
dikene giil hil'atini giydirir ve bir avuc topraga garazsiz ve sebeb
mesbuk olmaksizin hayat ve ruh ata eyler ve butiin ecza-yi alem,
ondan nasibini ahr. Bir kimse "Filan §ehirde bir kerim vardir ki,
azim bahsi§ler verir ve ihsanlar eyler" dediklerini iijitse, / ondan
behre-mend olmak iimidi ile elbette oraya gider.
Hak sana pek yakindir. O senin her bir fikir ve tasavvurun ile
fiU ^^J ^^i\ (Mii'min, 40/60) [Ya'ni "Bana dua edin; size icabet
ve duanizi kabfll edeyim"] buyurmu§tur.
Bir dervisjn cocugu var idi. Her ne isterse "Allah'dan iste!" der
idi. Cocuk aglar ve ber-mucib-i arzusunu Hak'dan taleb ey-
ta'lim
ler idi. O vakit istedigini ihzar eylerler idi. Bbylece sender gecti;
cocuk bir gun evde yalmz kalmis. idi. Cam herise denilen taarm
arzu eyledi. Adet-i ma'hud iizerine "Ya Rab, herise isterim" dedi.
Nagah canib-i gaybdan bir kase herise hazir oldu. Qocuk doyun-
caya kadar yedi. Peder ve validesi gelip / "Birsey ister misin?" diye
sordular. Cocuk, "Allah'dan herise istedim ve yedim" cevabim ver-
di. Pederi, Elhamdiilillah bu makama vasil oldun ve Hakk'a olan
KIRKBE§INCi FASIL
•
117
§eyh Ibrahim aziz bir dervistir. Onu gbrdiigum vakil, dostlar
hatira gelir. Mevlana §emseddin'in (k.s.) onlara azim inayeti var
idi. Daima "Bizim seyh
Ibrahim'imiz" buyurur ve kendine izafet
eyler inayet baska seydir ve ictihad / baska bir istir. Enbiya
idi.
Bunun icin Cenab-i Hak: ... .J_^l j>l .-_ n Lii^. \jS cuSliya'ni
"Ben gizli bir hazine idim; bilinmemi sevoTm"1T)uyurur. Ya'ni
ciimle alcmi yarattim. Ondan garaz ba'zan lutuf ve ba'zan kahir
ile biitun bizim izharimiz idi. Bu, memlekete bir alamet kifayet
edecek bir padi.'jah degildir. Eger zerrat-i alem hep muarrif olsa-
lar, onun ta'rifinde / aciz ve kasir olurlar. Binaenaleyh biittin hala-
lk gece ve giindiiz, Hakk'i izhar eylerler. Ancak ba'zilan bilirler ve
izhara vakiftirlar ve ba'zilan gafildirler. Ne suretle olursa olsun,
izhar-i Hak sabit olur. Mesela emirin biri, birini doviip te'dib et-
melerini emr eder. O kimse baginr, feryad eder; ve maahaza her
ne kadar o kimse bagirsa da, me'mur emirin hukmiinii izhar eder.
Ve herkes bilir ki, darib ve madrub emirin mahkumudur; ve her
ikisinden emirin hukmu peyda olur. Miisbit-i Hak olan kimse
daima Hakk'i izhar eder. Nefy eden kimse dahi Hakk'i muzhirdir.
Zira nefy vaki' olmaksizm bir §eyin isbati tasavvur-pezir olmaz.
Olsa da lezzetsiz ve bi-meze olur. Mesela miinazinn biri meclisde
bir mes'ele mevzu'-i bahs eder. Eger orada "la niisellim" diyen bir
KIRKBESINCi FASIL jg-.
KIKKALTINCI FASIL
•
hayra razi olur; zira Jjcl jl >^~»U Ui. \j£ cuS" Ya'ni "Ben bir gizli
119
hazine idim; bilinmege muhabbet ettim" buyurmusjtur. Hak
Teala'nin emir ve nehyi murad buyurduguna subhe yoktur. Halbu-
ki me'mur, emr olundugu seyde tab'an karih olmazsa, emr sahih
olmaz ve a? olan kimseye "Ey a?, helva ve s;eker ye!" denilmez.
Eger denilirse, bu emir degil, belki ikramdir. insanin ragib ol-
madigi §eyden nehy olunmasi sahih olmaz. Tas. yeme, diken yeme
demek sahih degildir; ve eger denilirse, buna "nehy" tesmiye olun-
maz. Hayir ile emrin ve §erden nehyin sahih olmasi icin, serre
ragib olan bir nefsin viicudu lazimdir. Bu nefsin irade-i viicudu,
serri iradedir. Velakin Hak serre razi olmaz; eger razi olsa idi, ha-
yir ile emr etmez idi. Bunun naziri budur ki, tedrisi murad eden
kimse miiteallimin cehlini murad eder. Zira tedris ancak miitealli-
min cehli ile miimkin olur; ve bir §eyi murad etmek, onun levazi-
mindan olan §eyi murad etmektir. Velakin o kimse cehle razi de-
gildir. Razi olsa ta'lim etmez idi. Ve keza tabib tababeti murad et-
tigi vakit, nasin marazim murad eyler. Zira onun zuhur-i tibbi an-
cak nasin marazi iledir. Fakat / nasin marazina razi olmaz. Eger
razi olsa idi, nasi tedavi eylemezdi. Ve keza ekmekcl kesb u maa$i-
nin husulii i?in nasin achgim murad eder; velakin onlann achgina
razi degildir. Eger razi olsa idi, ekmek satmaz idi. Ve keza iimera
ve tevabi', tasallut etmek igin muhalifi ve adunun viicudunu
murad eyler. Eger etmemis olsalar, onlann reculiyyeti ve sultana
muhabbetleri olmaz ve adem-i ihtiyac. sebebiyle sultan onlan cem'
etmez idi. Velakin onlar muhalife razi olmazlar; olsalar mukatele
etmezler idi. Ve kezalik insan, hadd-i zatinda seref-i nefsine ait
Imdi bilindi ki, §er bir vecihden murad olunur ve bir vecihden
murad olunmaz. Buna muhalif olan hasim ise 12 ° "§er, her vecih-
den murad olunmaz" diyor. Halbuki bir sfeyi murad edip onun
levazimindan olan seyi murad etmemek muhaldir. Tab'an
§erre
ragbet ve hayirdan nefret eden bu nefs-i ebiyye ve serkes,
emir ve
nehyin levazimindandir; ve diinyada cemi'-i siirur bu nefsin
leva-
zimindandir. Imdi btrsurur murad olunmazsa, nefis murad
olun-
maz; ve nefis murad olunmadigi vakitde de emir ve nehy ve nefsin
melzumlan / murad olunmaz idi. Ve eger o nefs-i serke§e nza bu-
205
lunsa, bast-i sabik vech ile ona emir ve nehy taalluk
etmez idi.
Velhasil §er, muradun-li-gayrihidir; ya'ni diger, bir sebebden
nasi
murad olunur. Bundan baska biz deriz ki, hayratta def-i §iirur
ma'nasi mundemic oldugundan, cemi'-i hayn murad eden
kimse,
def-i siirfiru miirid olmus olur. Halbuki def-i §er, ancak
serrin
viicudu ile miimkindir. Yahut deriz ki, irade-i iman
ancak kii-
fiirden sonra olur. Bu halde kufur, imanin levazimindandir. Elha-
sil irade-i ser, ancak "ayn"i igin murad olundukda kabihdir. Fakat
hayir murad olundugu vakit irade-i §er kabih degildir. Nitekim
Hak Teala Hazretleri 5^ ^C^Jl
^
j& j (Bakara, 2/179) [Ya'ni
"Kisasta sizin icin hayat vardir*] buyurur. Kisas siibhesiz
ser ve
bunyan-i ilahiyi hedmdir. Velakin bu bir serr-i cuz'idir. Halki
ka-
tilden siyanet ise7 hayr-i kullidir; ve hayr-i kiilli
iradesiyle, serr-i
cuz'iyi murad eylemek kabih olmaz. §err-i kiilliye
razi olarak,
serr-i ciiz'inin iradesini terk etmek kabihdir.
Bunun naziri budur
ki, valide serr-i ciiz'iye nazar ettigi icin veledin zecrini murad et-
mez. Peder nazaran onun zecrine razi olur. Akile,
ise serr-i kiilliye
ya'ni yenirce illetine miibtela olan kimsenin ciiz'-i
ma'luliiniin ke-
silmesi de buna benzer. Allah Teala Afiivv ve Gafur ve
§edidii'l-
ikab'dir.
mal ise, ancak mal ile miimkindir. Binaenaleyh tahsil-i mal ilejemr
etmis oldu. Ve namaz ile emr etti. Bu halde vuzu' ile emr etmis
oldu. Ve abdest su ile olacagindan, su tahsiliyle ve namazin levazi-
mmdan bulunan seylerin kaffesiyle emir buyurmus oldu.
oj**jt (A'raf, 7/168) Ya'ni, "Biz onlan gina ve sihhat ve gah fakr ve
sid'det ile ihtibar eyledik; ta ki onlar ma'siyetden taata riicu' ede-
4
ler." Bu zevatm nazan Allah'a serik gibi olan esbabdan
gibi
riicu' eder. Nitekim Bayezid buyurmu§tur ki: Ta Rab,
ben sana
§irk kosmadim." Hak Teala Hazretleri ise "Sat gecesi dogil!"
Ya'ni
bir gece sut icip "Bana zarar verdi" dedin. Halbuki Darr ve
Nafi'
hep benim, buyurdu. Cenab-i Hak sebebe nazar eyliyerek onu
musrik addiyle siitten ewel ve sonra Darr olan benim, lakin siitu
kabahat gibi ve mazarrati da ustadin te'dibi gibi kildun buyurdu.
Imdi ustad tilmizine "Meyve yeme!" dedigi halde tilmizi yese, us-
tad onun ayaginm altina vurdugu vakit, tilmizin, Tedigim meyve
ayagima mazarrat verdi" demesi dogru olmaz. Lisan, bu asil
iizerine ^irkten muhafaza olundukda, Hak Teala Hazretleri nezd-i
uluhiyyetinde kesir add buyurdugu sirk-i kalil a'razindan o kimse-
nin taharet-i riihuna tekeffiil buyurur. Ni'metlere hamd etmek ile
§ukr eylemek arasindaki fark budur ki, onun cemaline ve sec-
aatine sukr ettim, denilmez. Hamd ise sukurden eamdir.
166 FIHI MA FIH
J
KIRKSEKiZINCi FASIL
IjLfJj L-
>y.iSj\
sevk-i Hak olmaz idi. Zira hicbir vakitte giil kokusu giilsiiz ve-
misk kokusu misksiz olmaz. Bu sbziin nihayeti yoktur. Eger olsa
idi, baska soz olmamak lazim gelir idi. §iir:
Nazmen terciime:
KIRKDOKUZUNCU FASIL
Ya'ni "Yakinda biz onu burnu iizerine dag ile alametleyip ru-siyah
ederiz."Eger herkes zamfrine muttali' olmazsa, yiiziiniin rengini
ne yapacaksin? (Ya'ni senin zamirini herkes yuzunun renginden
anlar.)
ELLINCI FASIL
Isa (a.s.) oljJ-l Jit ^±S jljj.1 j, Cyjte buyurmustur. Ya'ni "Hay-
van hayvamn etini nasil yedigine taacciib ederim." Ehl-i zahir der-
ler ki: "Insan hayvan etini ekl eder, halbuki her ikisi de hayvan-
dirlar." Buhatadir, nicin? Zira insan et yer; velakin o yedigi hay-
van degildir, cemaddir. Ciinkii bliince hayvanhk kalmaz. Ancak
garaz budur ki, seyh muridini bi-keyfiyyet ve niteliksiz bir halde
yutar. Boyle garib bir hale taacciib ederim. 129
Her kimin
ki bize taalluku vardir ve bu §araptan mest olmu§-
tur,her nereye giderse gitsin ve her kimle oturur ise otursun ve
her hangi taife ile sohbet ederse etsin, hakikatte bizimle oturur ve
bu cins ile ihtilat eyler. Zira sohbet-i agyar, ayine-i lutf-i yaridir ve
cinsin gayri ile amizis, mucib-i muhabbet ve cins ile ihtilatdir; zira
e§ya ziddi ile tebeyytin eder.
ELLIBIRINCi FASIL
maz idi. Nitekim uzaktan bir seyin hareket ettigini gbriir ve onu
gormek icin arkasmdan gidersin. Yoksa onu gormen hareket sebe-
biyle degildir. insanin natikasi dahi batinda bbyledir. Her ne ka-
dar hakikatte sen onu gbrmez isen de, o ma'nanm talebinde senin
225 ifin miiheyyicdir. /
ELLiBIRiNOi FASIL
177
Kisin
mani' olmasi sebebiyle sicaklik bulamadin ve kiirkun
tavassutuna
muhtac oldun. Fakat mani' zail olunca kiirkii attin. '-'':!
CLj| fil '.
(Ins ikak, 84/1) Ya'ni "Gbk yanldikda" ve Vfjjj 'J$\ cJjlj Gl (Zelzele,
99/1) Ya'ni, "Arz siddetle hareket ettikde" a'yetleri' sana 'isarettir.
Ya'ni sen, lezzet-i ictima'i gbrdiin; simdi bir gun
gelir ki, bu ecza-
nin lezzet-i iftirakim gbriirsiin ve o alemin viis'atini
mutalaa eyler-
sin vebu darliktan halas olursun. Mesela birini carmiha baglarlar;
zanneder ki, orada hostur; ve lezzet-i halasi unutur. Qarrmhtan
kurtuldukda ne azab icinde bulunduguna vakif olur. Ve
kezalik 50-
cuklann perveris ve asayisi besikte olur. Halbuki onun icinde
elle-
rini baglarlar. Eger bir besige bir balig olan kimseyi koyup bagla-
salar, azab olur. Ba'zilann zevki ve mezesi, ecza-yi kullun / ciimle-
ten miitefcrrik olup kendi aslina vasil olmasindadir.
Ba'zilan da
hie yarlik ve ask ve muhabbet ve kiifur ve iman
kalmayip kendi
asillanna vusulii isterler. Zira biitiin bu ecza, birtakim
duvarlar-
dir; ve ikiligi mficibdir ve darliktan ibarettir.
O alem ise mucib-i
viis'at vo veeddir. Bu sbz denilen sey kiictiktur,
kadar buyiik
degildir; kuvveti yoktur. Nasil biiyiik olur? Nihayet
sbzdiir; belki
sbz za'fi mucibdir. Miiessir Hak'dir ve muheyyic O'dur.
Bu sbz ise
ortada nikabdir. Iki uc harfin terkibi nasil mucib-i hayat ve
heye-
can oluyor?
ELLiiKINCi FASIL
Imdi malum
oldu ki, nutuk latif, taban ve gayr-i munkati' bir
giinesttr. Ancak sen sua'-i afitabi gbrmek ve haz almak icin kesif
bir v^sitaya muhta^sm. O afitabin sua'ini ve letafetini, kesafet va-
sitasi olmaksizin gbrdugiin ve onu gormege ahsdigin vakit, o giine-
§in temasasinda ciir'etkar ve kavi olursun; ve o deryayi letafetin
ayni ic;inde, acib renkler ve garfb manzaralar gbrursiin; ve ne acib
§eydir ki, sbylesen de, soylemesen de o nutuk daima sende mev-
ciiddur. Eger?i endisenin iginde bir nutuk yoktur; fakat soyle-
nildigidakikada nutuk daima mevcuddur. Nitekim jtU jlj,, jUTil
[Ya'ni "Insan, konu§an bir hayvandir"] derler. O hayvaniyyet
daima sen-de mevcuddur; ve sen hayatta oldukca, boylece nutkun
dahl daima seninle beraber olmak lazim gelir. Nitekim bu alemde
uyumak, zuhur-i hayvaniyyet icabidir. Uyumak ise sart degildir.
Ve keza nutuk i^in soylemenin / ve miikalemenin mucibi vardir; ve
soyle-mok ise, ijart degildir.
ELLitigUNCU FASIL
•
182 FiHIMAFiH
ELLIDORDUNCU FASIL
Hz. Pir-i dest-gir buyurdular: Buna iki vecih ile cevab verdi-
ler; biri menkul, digeri ma'kuldiir. Menkul olan odur ki, melaike
bir kavmin gelecegini ve sifatlan / boyle olacagini levh-i mahfuz-
dan miitalaa ettiler. Binaenaleyh ondan haber verdiler. Ikinci ve-
cih odur ki, melaike tarik-i akl ile o kavmin yeryuzunde zuhfira
gelecegini ve labiid hayvan olacaklanni ve hayvandan bu zahir
olacagini ve her ne kadar onlarda ma'na bulunur ve natik olurlar-
sa da, kendilerinde hayvaniyyet oldugundan, nacar fisk edecekle-
rini ve kan ddkuculiigun levazim-i ademiden oldugunu istidlal et-
tiler.
Bir taife baska bir ma'na beyan buyururlar, sbyle ki: Melaike
akl-imahz ve hayr-i sirftirlar ve onlann bir isde asla ihtiyan yok-
tur. Nitekim ru'yada bir fiil icra eylersin, onda muhtar olmazsm.
Eger h&let-i nevmde, gerek kiifr etsen ve gerek tevhid eylesen; ve
eger zina irtikab etsen, la-cerem sana i'tiraz olunmaz. Melaike ha-
1-i yakazada bu mesabededirler; ve ademiler ise, bunun aksinedir-
ler. Onlarda ihtiyar ve heves vardir. Her seyi kendi nefisleri icin
her ?ey kendilerinin olmak icin kan ederler. Bu hal ise,
isterler ve
hayvaniyyettir. Binaenaleyh melaike, ademiler halinin ziddi
sifat-i
olarak zahir oldu. Imdi her ne kadar orada bir soz ve zeban
mevcud degil idiyse de, boyle dediler diye bu tarik ile onlardan ha-
ber vermek caizdir. Onun takdiri boyle olur ki, eger bu iki hal-i
miitezadd sbze gelseler ve kendi halinden haber verseler boyle
olur. Nitekim §air der ki: Havuz, "Ben doldum" der. Havuz soz
184 FfHiMAFlH
Bunun ma'nasi coktur. Bir ma'nasi odur ki: Hak Teala seni
ketm-i ademden, batn-i maderde tasvir eyledi; ve ma^nk validenin
batm idi. Oradan tulu' eyledin ve magrib-i kabre gurub eltin. Bu
ancak bas.ka ibarede ewelki kelamdir ki c_i j
^
i lya'ni "Diriltir
l
ELUBESINCi FASIL
•
ELLIALTINCI FASIL
vardir. Mesela akil, dimag, dudak, agiz, damak, dildcn ve tenin re-
isleri olan ciimle eczadan ve erkan ve tabayi' ve eflakden alemin
kivamini mucib olan alem-i sifata kadar, yiizbin esbab vardir. On-
dan sonra da zat mevcuddur. Bunlann cumlcsiyle beraber bu
ma'nalar sbyledigin sbzde zahir degildir ve a§ikar olmaz; ciimlesi
zikr olundugu / vechile sozde muzmerdir.
«**> yl« jl M
*jf yi^ f i\ jli- Ya'ni "Allah Teala Adem'i, kendi
siireti uzerine, ya'ni sifati iizerine halk etti" hadis-i serifi mucibin-
ce,Hak Teala sifat-i ubudiyyetin ziddi olan vasf-i uluhiyyeti insan-
da ariyet koymu§tur. Bunun ariyet oldugunu ademin sirnna o ka-
dar soyledigi ve o mustean onda birakmadigi halde, insan yine bu
bi-muradhklan ^abuk unutur ve ona faide vermez. O musteann
kendi miilkii olmadigina yakin hasil edinceye kadar, tokattan
halas olmaz. Biz boyle ohjuguna mutlaka yakin hasil et diye ibram
etmiyoruz; ondan daha ednasim sbyliiyoruz. Ya'ni sende "Sakin
miisellem olarak sbyledikleri gibi olmasin?" diye bir zan peyda ol-
sun diyoruz. Sana boyle olduguna yakin hasil olmadi; ya bbyle ol-
madigina nasil yakin hasil oldu?
ELLIYEDiNCi FASIL
•
emr eder, o da hizmetini sen' bir surette tfa eyler idi. Kiilhan onun
ELLISEKIZINCI FASIL
sonra gel sen sbyle ki, senin bu i'tirazm neredendir? Ve hangi ma-
haldedir? Dilde, agizda, gbzde ve sinede degildir. Bunlann ciimle-
sini tefahhus etsen ve pare pare, zerre zerre eylesen, bu i'tiraz ve
endi^eyi asla bulamazsin. Kendi endisenin mahallini bilemeyince,
hahk-i endisenin mahallini nasil bilirsin? Sana bu kadar bin
endive ve ahval gelir, elinde degildir ve senin magdurun ve mah-
kumun degildir. Ve eger buna muttali' olsan, senin iizerini pek
ziyade memerr ittihaz eden bu §eylerin ciimlesi nerede oldugunu
bilir idin. Halbuki sen bunlann nereden gelip, nereye gittiginden
ve ne yapacagindan bi-habersin. Mademki kendi ahvaline lttila'-
dan acizsin; hahkina lttila'i nasil timid eylersin? Bir mhise kadm
muneccime hitaben der ki: "Ey kelb, gokte yoktur diyorsun, olma-
digini nasil biliyorsun? Asumam / tamami tamamma Blcttin, her
tarafim dola§tin, jimdi geldin de orada olmadigim haber veriyor-
sun oyle mi? Hanende tuttugun fahi^eni bilmiyorsun, asumam na-
sil bileceksin?" Hey! sen asumam isitmissin. Yildizlann ve eflakin
adlanm haber asumandan tamamen balaya gide
veriyorsun. Eger
idin bu herzeleri sbylemez idin. Bizim asumanda degildir demek-
ten muradimiz, asumanda yok demek degildir. Ya'ni asuman O'nu
muhit degildir; ise asumam muhittir; ve asumana O'nun bi-gun
ve bi-keyfiyyet taalluku vardir. Sana olan taalluku da boyledir.
192 FIHi MA FIH
Birisi "Yer, gbk, ars ve kiirsiden ewel Cenab-i Hak acaba nere-
de idi?" diye sordu. Ona cevaben ki: Evvelen bu sual fasid-
dedirn
dir; zira Hak, bir mahalli olmayandir; sen ise "Ciimleden ewel ne-
rede idi?" diye soruyorsun. Halbuki senin birtakim
seylerin vardir
ki mahalli yoktur. Bunlarm nerede oldugunu
bilmedigin halde,
ale'I-itlak bi-mahal olan Hakk'in mahallini
nicin soruyorsun? Se-
nin endisene bir mahal tasawuru miimkin degildir.
Nihayet hah-
k-i endise, endisoden daha ziyade latifdir.
Mesela evi yapan mi'-
mar, evden daha latifdir. Ciinkti birbirine benzemeyen bbyle isle-
rin ve tedbirlerin yiiz tanesini yapabiHr. Binaenaleyh
o pek ziyade
Iatif olmus olur; velakin onun letafeti goriinmez. Ancak alem-i his-
de zahir olan hane ve bir amel vasitasiyla onun o letafeti cemalini
gosterir. Kisin zahir olan bu nefes, yazm zahir
olmaz. Halbuki
nefes, yazin munkati' olmamistir. Yaz latiftir; nefes
ondan daha
latiftir. Onun icin kis hilafinda olarak zahir olmaz. / Bunun
gibi
senin evsafin ve ma'nalann latiftir, gbriinmezler. Ancak bir
biitiin
fiil vasitasiyla goruniirler. Mesela senin
hilmin mevcuddur; fakat
goriinmez. Bir kabahatliyi afv ettigin vakit, mahsiis olur. Ve
ila-
ma-la-nihaye buna kiyas eyle. Hak Teala Hazretleri'nin letafeti
derece-i nihayede oldugundan goriinmez. Kudret ve
san'ati mah-
sus olmak icin, yeri gbgii yaratti. Iste bunun icin buyurur: Ij^k.
llif
ELLIDOKUZUNCU FASIL
•
*•*•
Ebii Bekir
J
J J J; «*- j ,>>-» j !jL» ij£t
k ^
y J^j U [Ya'ni "Hz.
\
§imdi... Bu
cum'a, eyyam-i sairenin etmedigi ne hizmetleri
etti? Amma Hak Teala inayeti ona edip, bu serefi ona muhtass
kildi. Ve eger bir kor "Beni kbr yaratmislardir,
ma'zurum" derse,
bu, "Koriim ve ma'zurum" demekle asla ondan korliik gitmez;
ve
asla gunduziin ve giizel yuzlulerin cemalini gormez. imdi
korun ve
topalm "Ma'zuruz" demeleri faide vermez;ve onun renci gitmez.
Bu
kufur icinde bulunan kafirler, nihayet kufiir renci icindedirler.
Ir-
ca'-inazar ettigimiz vakit, o rencin ayn-i inayet oldugunu gbriiruz.
Zira rahat icinde fail-i hakikiyi unuturlar ve elem icinde
onu yad
ederler. Binaenaleyh
/ cehennem, kafirlerin ibadet-hanesidir; ciin-
250
ku Hakk'i orada zikr ederler. Nitekim zindan icinde ve birtakim
hastaliklar halinde, bir kimsenin perde-i gafleti yirtilrms olur;
ve
Hz. Hakk'i mukirr olup Ta Rab, ya Rahman!" diye nale
eder.
Sihhat buldugu vakit, yine gaflet perdeleri cekilir ve "Hani Hak?
Bulmuyorum, gbrmiiyorum; nasil oldugu hakkinda ne soyliyeyim?"
der. Vakt-i elemde buldun ve gordiin, §imdi gormiiyor
musun?..
Imdi sen, mademki Hakk'i dert icinde goriiyorsun, zakir-i
Hak ol-
man icin, senin iizerine elemi miistevli kilarlar.
Binaenaleyh ce-
hennemlik olan kafir rahat icinde Hak'dan gafil olup, Allah'i
daima cehennemde zikr eder. Halbuki Cenab-i Hak alemi ve nik ii
bedi hep kendisini zikr etmek ve zat-i erifme ibadet
? ve tesbih
olunmak icin halk buyurmushir. §imdi kafirler mademki rahat
icinde zikr etmezler ve halktan maksiid ise, O'nun zikridir;
bina-
enaleyh zakir olmak icin cehenneme giderler. Velakin mu'minler
icin rence hacet yoktur. Onlar bu rahat icinde o elemden gafil
degildirler ve o renci daima hazir goriirler. Akilh cocugun ayak-
lanm bir def a falakaya takarlar, kafi gelir; falakayi unutmaz. Fa-
katahmak cocuk unutur. Ona daima falaka lazimdir. Ve keza zeki
bir at, bir kere kamci yer, ikinci dayaga hacet yoktur. Fakat ah-
mak ata her vakit mahmuz lazimdir. Onun hamulesi insan olmak
layik degildir; ona giibre yukletirler.
196 FiHtMAFIH
ALTMISINCI FASIL
Omer (r.a.) o kiza buyurdu ki: "Bu zamanda senin gibi hakk-i pe-
dere riayet eden hicbir evlad yoktur." O kiz cevaben dedi: "Dogru
soylersin; velakin benim ile pederim / arasinda bir fark vardir. Fi'l-
vaki' ben hizmette hie kusur etmedim; fakat pederim beni besle-
digi vakit, aman benim uzerime bir afet gelmesin diye titrer idi.
Ben ise pederime hizmet ediyorum ve gece giindiiz Hakk'a dua
ederek, onun zahmetinden kurtulmak icin olumiinii istiyorum."
Omer (r.a.) buyurdular: _^t ^
<u\ >I» [Ya'ni "Bu Omer'den daha fa-
kihtir."] Ya'ni ben zahir iizerine hukm ettim ve sen onun magzim
ALTMISKCI FASIL
197
Velakin eger bir kimse biitiin gun kurs-i semse bakarsa, gozleri
kamasir; ondan bir is gelmez olur. Giinese bakacagina o kimsenin
bir i$ ile mesgul olmasi daha hayirhdir. is ile mesgiiliyyet
ise,
kurs-i semse nazar etmekten gaybettir. Ve keza hastanin huzu-
runda at'ime-i nefiseden bahs edilmesi, o hastayi tahsil-i kuwet
hususunda tehyic eder; yoksa o taamlann huzuru hastaya zarar
verir. Hakk'i talebde lerze ve ask lazimdir. Her kimde
ki lerze yok-
tur, ona lerzendegana hizmet etmek vacibdir. Agacin
gdvdesi
ustunde hicbir meyve yetismez, zira govdenin lerzesi yoktur. Dal-
lann ucunda, ihtizaz vardir; fakat agacin gbvdesi de raukawimdir.
Dallann ucu balta yarasindan eymendir. Agacin kbkii mademki
baltaya gelecektir, lerzendegana hizmet etmek icin, onun
ihtizaz
etmemesi bihter ve sukunu evlaterdir. Zira muinii'd-dindir, ay-
nii'd-din degildir. "Ayn" uzerine ziyade olan "mim"
vasitasiyla nok-
san oldu jLii JUXJI
Jj. Jjljjl Ya'ni "Kemal uzerine ziyade, nok-
sandir." Nitekim bir kimsenin alti parmagi olsa, noksandir.
Ahad
kemaldir; Ahmed makam-i kemalde degildir. O "mim"
ise / heniiz
kalkinca kemal olur. Ya'ni Hak cumleyi muhittir. Ona
bi'I-kiilliyye
her nc ziyade kilarsan noksan olur. Bir adedi, a'dadin ctimlesinde
vardir; ve onsuz hicbir aded mumkin degildir.
ALTMI§BiRiNCi FASIL
•
ALTMI§iKtNCi FASIL
•
Dostlann gbnliinde render vardir ki, hicbir ilac ilc iyi olmaz;
ancak dostun cemaliyle §ifa bulur. Zira JJbJI Ui JJil .lil [Ya'ni .
•
Bir kimsc: "Benim bir haletim vardir ki, Muhammcd (s.a.v.)
ve melek-i mukarreb sigmaz" dedi.
Cenab-i Pir-i dest-gir buyurdular ki: Acaba abdde Muhammed
(s.a.v.)in sigmiyacagi bir halet olur mu? Muhammed (s.a.v.)in, se-
nin gibi koltugu kokmusa sigmayacak bir haleti yok mudur? Bir
maskara, padisahin mizacim hal-i tabiisine getirmek istedi. Ume-
radan her birisi ona bir sey va'd ettiler. Zira padisah pck ziyade in-
cinmis olup, bir irmak kenannda gazubane gezinir ve hicbir vech
ile maskaraya nazar etmez idi; ancak suya bakar idi. Maskara aciz
Rah-i Hak pek mahiif ve kapah ve kar ile mestur idi. ibtida
fedailigi o yapti ve atim surdii ve yolu yardi. Her kim bu yola gi-
derse, onun hidayet ve inayetindendir. Ciinkii yolu o izhar etti ve
her bir mahalle bir nisan vaz' edip siitunlar dikti ve bu tarafa gidi-
niz, o tarafa gitmeyiniz; ve eger o tarafa giderseniz helak olursu-
nuz, dedi. Nitekim Kavm-i Ad ve Semud eger bu canibe gide idiler,
mu'minler gibi halas olurlar idi. Biitiin Kur'an-i Mecid, bunu
beyan buyurur. 'oliL' oCl *_i (AM Imran, 3/97) [Ya'ni "Orada apacik
alametler vardir."] Ya'ni, bu yolda nisanlar dikmisiz. Eger bir kim-
se kasd edip bu siitiinlardan bir siitunu kirar ise, herkes "Sen bi-
zim yolumuzu tahrib ediyorsun ve bizim helakimize sa'y ediyor-
sun; galiba sen reh-zensin" diye ona kasd eylerler.
ALTMISiKiNCi FASIL 2 03
Nuh
(a.s.), iimmetini bin sene da'vet eyledi, kirk kimse iman
ALTMI§UCUNCU FASIL
Hz. Pir-i dest-gir cevaben buyurdular ki: Evet ama, halkin an-
ladiklan, bu mutabaat degildir. Miitabaatin ma'nasi odur ki, me-
sela ihsan ve atasi bol, adil, halim, kerim ve enva'-i mehasin ile
muttasif ve asakiri kesir ve memleketi ma'mur olan bir padisah ir-
tihal eder. Onun veliahdi olan varisini tahta cikanrlar. i,Vj . L1*JI
ALTMISDORDUNCU FASIL
•
ALTMISBESINCi FASIL
Hz. Pir-i dest-gir buyurdular ki: "0, bir miivekkildir; onu soy-
liyemiyesin, diye onu birakmaz. Gerci o miivekkili mahsusen gor-
mezsin; velakin §evk ve gayret ve elemi gordugiin vakit, miivekki-
lin raevcud oldugunu bilirsin. Bir bahgeye girersin, giillerin yumu-
§akhgi sana temas eder ve diger taraftan gittigin vakit, dikenler
265 batar. Her ne kadar ikisini de gormez isen bile, malum / olur ki, o
taraf dikenlik ve na-hos ve rencdir; ve bu taraf giilistan ve rahat-
tir. Buna vicdani derler; mahsusden daha zahirdir. Mescla achk ve
ALTMISALTINCI FASIL
•
««» ^M iS ' u"jj^' J* -jl JJI jU. [Ya'nl "Allah Teala Adem'i kendi
sureti, ya'nikendi sifati iizere yaratti."] Biitiin ademler mazhar is-
terler. Bircok kadinlar vardir ki mesturdurlar; velakin kendileri-
nin matlublarmi tecriibeten, yuzlerini acarlar. Nitekim sen ustu-
rayi tecriibe edersin; ve &s.ik ma'suka, ben sensiz uyumadim,
yemedim, §oyle oldum, bbyle oldum der. Onun ma'nasi bu olur ki:
"Ma'suka ma'^ukluk etmek ve ma'suka kendi askini ve hiisniinii
mazhar kilmak igin, sen bir mazhar istersin. i§te senin mazhann
benim." Iste boylece alimlerin ve hiiner-mendlerin ciimlesi mazhar
taleb ederler. 145 J,*! jl o_>U Lik* \^S ccS Ya'ni "Ben gizli bir hazi-
ne idirn, bilinmege muhabbet ettim" ve t_,j_» ^1 *Jjj-<» ,jJU ,i\ «JJI ^ii.
i^lSo-l Ya'ni "Hak Teala Hazretleri Adem'i sureti iizere, ya'ni ahka-
mmin sureti iizere halk buyurdu." Onun ahkaim kaffe-i mahlu-
katta zahir olurlar; / zira hep Hakk'm §ahsa ben-
zillidir. Ve giilge
zer. Eger bes, parmak aeilirsa, gblge dahi acihr ve eger sahis rii-
ku'a giderse, gblge de rttku'a gider; ve eger uzamrsa, saye de uza-
nir. Miitebakisi de bu kiyas iizeredir.
Hak'dir ki, zilde gortiniir. Bu babda olan §eyin gayesi budur ki, bi-
zim gblgemiz bizden bi-haberdir; amma biz haberdanz. Velakin
ilm-i Ilakk'a nisbetle bizim bu vukufumuz, bi-haberlik hiikmiin-
dedir. Sahista her ne varsa, ba'zi sgeylerden maada, hep zilde gbru-
FIHI MA FIH
ALTMISYEDINCi FASIL
•
Dunyada tahsil ve kesb ile hasil olan her ilim, ilm-i ebdandir;
ve oldiikten sonra hasil olan ilim, ilm-i edyandir. Ene'1-Hak ilmini
bilmek, ilm-i ebdandir; ve ene'1-Hak olmak, ilm-i edyandir. Nur-i
ceragi ve atesi gormek, ilm-i ebdandir; [ateste yanmak ilm-i ed-
yandir. Musuhededen ibaret olan her sey, ilm-i edyandir. Danis-
den ibaret olan her sey ilm-i ebdandir.] Muhakkak olan sey, miisa-
hede ve rii'yettir. Baki hep ilimler, ilm-i hayaldir. Mesela miihen-
dis tefekkiir edip, medrese binasim hayal eyledi. Ger9i o fikir, dog-
ru ve savabdir; fakat hayaldir. Medresenin binasim ikmal ettigi
vakit hakikat olur. Simdi hayalden hayale farklar vardir. Ebu Be-
kir ve Omer ve Osman ve Ali (ndvanullahi Teala ale3'him ecmain)
hazaratimn hayalleri, ashab-i kiram (radiyallahu anhum) hazara-
timn hayalleri fevkmdedir./ 146 Nitekim mahir bir miihendis, bir
evin binasim hayal eyler; ve miihendis olmayan kimse de, bir ev
binasim hayal eder. Arasinda fark-i azim vardir. Zira muhendisin
hayali hakikate yakmdir. O taraf da boyledir. Alem-i hakayik ve
didarda miisahededen miisahedeye ma-la-nihaye farklar vardir.
Imdi zuliimattan yedi yiiz ve nurdan yedi yiiz perde vardir diye
soyledikleri sey, alem-i hayalden olan seyler huciib-i zulmani; ve
hakayikdan olan seyler, huciib-i nurani demektir. Amma hayal o-
lan zulmet perdelerinin arasmi, boyle amik farkm viicuduyla bera-
ber, hayalin gaj'et-i letafetinden tefrik etmek ve nazara getirmek
miimkin degildir. Hakayikda dahi farki anlamak mtimkin olmaz.
ALTMISSEKiZiNCI FASIL
haberdar olmasi i<jin ona pek ziyade azab olur. Kafire iman gelme-
diginden, kufrii zayiftir. Edna bir azab ile agah olur. Bunlar toz-
lanmis bir futa ile kilime benzer. Futayi bir kimse silkebilir; fakat
haliyi iyice silkmek i?in dbrt kimse lazimdir ki, onun tozu ciksin.
Ehl-i cehennemin ill j&S£ ll. j'l .11) 'y, £li \J^J\ jl (A'raf, 7/50)
I I
ALTMISDOKUZUNCU FASIL
f
5LJI *JU jr
,
_i ££ Jx-
liUi-i |^^j vi-ic j-S^i j' 'Jit 5-iUJ ,y= _^xi L. 3 LIU . «i!l -/ :Jlj
i
210 FIHI MA FIH
riin kesreti ile senden def oldugu vakit, daima ondan dahi miin-
defi' olur. Sebeb-i indifa'in birisi jl_»VI o_t jLJVI [Ya'ni "Insan,
ihsamn kblesidir"] hiikmiince tab'andir; ve digeri dahi, adunun
faide gbrmemcsindendir. Nitekim cocuklar birisine bir ad takip
caginrlar. O soger. Sbzumuziin te'siri oldu diye onlarm o ad ile
Sagirmaya ragbeUeri ziyade olur; ve eger o kimsede tagayyur gbr-
mezler ve bu cagirmada bir faide miisahede etmezlerse, meyilleri
kalmaz.
Ikinci vech budur ki: Bu sifat-i afv, sende zahir oldugu vakit,
izhar eder. Sen ise kemalini ve mahbub-i Hak oldugunu zahir ey-
lersin. Nitekim Hak Teala buyurur: o^JJl
(Al-i
^
Ujl j ^Lll ^CJf,
imran, 3/134) [Ya'ni "O kimseler ki...'insanlan affederler.
^
ALTMISDOKZUNCU FASIL 211
Allah iyilik edenleri sever."] Mahbub-i Hak nakis olmaz. Onu o ka-
dar medh edesin ki, onuri ehibbasi "Galiba bizim ile nifak uzere ol-
mahdir ki, onun ile bu derece miittefiktir" diye ijiibheye du^erler.
Beyit:
YETMISiNCi FASIL
Hak ile kul arasinda hic&b ikidir; baki hicablar bundan zahir
olur: O da sihhat ve maldir. Sahihu'l-beden olan kimse "Hani Hak?
Bilmiyorum ve gbrmiiyorum" der. Kendisinde maraz peyda olunca,
"Ya Allah, ya Allah!" demege ba§lar; ve Hak ile hem-raz olup te-
kellum eder. Binaenaleyh gbrdiin ki, o sihhat onun hicabi idi ve
Hak o maraz tahtinda gizlenmis, idi; ve bir ademin ne kadar mal
ve kuvasi varsa, o kadar esbab ve muradatini muheyya kilar ve
gece giindiiz onunla mejjgul olur. Bi-nevahk tevecciih edince, nefis
zayif olup, Hak etrafinda dola§ir. Beyit:
YETMiSBiRINCi FASIL
YETMiSiKINCi FASIL
•
Kavluhu Teala: 'pa C j iLJ'i '^ pSs £ 111 iU 'JiJ (Fetih, 48/2)
[Ya'ni "Bu gecmis. ve gelecek giinahim Allah'm magfiret etmesi
icindir."] / Ibn Ata der ki: ^Muhammed Mustafa (s.a.v.) mi'racda
Sidretu'l-miintnha agacma vasil oldugu vakit, ki orasi bala-yi
ar§dir, onun makami, Hz. Cibril'in a§iyanesidir; bu makamdan
dahi miirur etmek istedi. Refiki olan Hz. Cibril adimini geri aldi.
Hz. Fahr-i alcm Efendimiz buyurdular ki: "Ey kanndas.im Cebrail,
bu heybetli mevzi'de beni yalmz mi birakiynrsun?" Nida geldi ve
Hak Teala itaben buyurdu ki: "Bu iki iic adimda, onunla mi iilfet
peyda ettin?" I§te bu 'Jjl ilj JiJ (Fetih, 48/2) [Ya'ni "Allah'm seni
magfiret etmesi icin"] ayetinde i§aret buyrulan giinahdan murad,
bu giinahtir. Ya'ni seni iilfetten ve gayrin iinsiyyetinden pak ettik
ve gayrdan miistagni kildik, demektir.
Ibn Ata der ki: "Hak Teala Zat-i hazretine yalvarmalari ve on-
dan sonra onlan afv etmesi icm, enbiya ve evliyayi giinaha miib-
tela eyledi. Fakat Sultanli'l-enbiya ve burhanii'l-istifa ve Hz. Mu-
hammedii'l-Mustafa (s.a.v.)in giinah edip, miinacat eylemek halini
mestur kildi. Belki gecmis, ve gelecegi afv edip, o gunahin ne oldu-
gunu zikr etmedi. Bundan garaz, meratib-i sairenin fevkinde olan,
mertebe-i muhabbettir." Ibn Ata der ki: Sana gvinah-i mukaddemi,
ya'ni zelle-i Adem'i >•!} C j [Ya'ni "Ve gelecek olan"] ya'ni umidleri
sende olan ummetlerinin giinahlanm bagisjadik. Zira sen, onlarm
rehbcrisin. Maksfid budur ki, ewel ve ahire mensub olanlann vu-
sulleri ancak senin iledir.
YETMiSIJdNCi FASIL 215
IjU il)l 'J'J^Z (Fetih, 48/3) [Ya'ni "Ve Allah'in sana cok yardim et-
mesi icindir"] hem seyatin-i cinn-i vesvas iizerine ve hem de kiif-
fardan ibarot olan seyatin-i ins iizerine mansiir oldun. f>ji (Fetih,
48/3) [Ya'ni "§erefli."] Oyle bir mansur oldun ki, zeval-i devlet kor-
kusu yoktur. iLOl 'S£l ^ jl J> (Fetih, 48/4) [Ya'ni "Sekineti, kuwe-i
ma'neviyyeyi in'diren O'dur."] "Sekine", basiretten zahir olan hal-
216 FIHI MA FIH
dik."] Ya'ni, magfiret, f^ii j (Fetih, 48/8) [Ya'ni "Bir korkutucu ola-
rak gonderdik."] Bid'at ve dalaletten tahvif eder ve heva-yi ncfs ile
degil, Hakk'in izni ile besft- ve nezirdir. JjL IjL' Jj (Fetih, 48/9)
yeni, dogru sbyleyici bilmeleri icin tj^yc j (Fetih, 48/9) [Ya'ni "O'nu
biiyiiktamyasimz."] benim ikram edip, muhterem tuttugumu, siz
dahi hem
goniil ve hem hizmet ve hem de zeban ile muhterem tu-
tup, ona itaati bir vasf-i hulki ittihaz ediniz.
iltl '^C CjI iUjl'lJ ^.jjl -,1 (Fetih, 48/10) [Ya'ni "Sana hakiki
surette biat edenler, ancak Allah'a biat etmis. olurlar."] Sana dest-i
ahdi uzatanlar, o dest-i ahdi Hakk'a uzattilar. Ya'ni besoriyyct
sende ariyyettir. Vasita olan bir ariyyeti bi-vasita gormek lazim-
dir. "pfc-CJ 'JJ Jjl !b eli, onlann elleri
(Fetih, 48/10) [Ya'ni "Allah'in
ustiindedir."] Biatdeonlann minneti Huda'yadir; yoksa onlara Hu-
da'nm minneti yoktur. Ba'zilan derler: Ya'ni onlann biati ve kuv-
veti, Hakk'in kuweti iizerinedir. Eger onlari istihdam etmese idi,
hizmet etmezler idi. iji ~ij J_>> V [Ya'ni "Kudret ve kuwet yoktur."]
jj^a._^» Jl»_, "V jl j [Ya'ni "Sayet mii'min erler olmasaydi."] Siiheyl
(r.a.) demistir ki: Hakkryla mii'min olan o kimsedir ki, nefsinden
ve gbnliindon gafil degildir; ve kendi ahvalini ciist ii cu edip, filan
vakit ne yaptim ve nasil oldum? der; ve tagayyiir gordugii vakit,
miinacata ba§lar; ve yeryiiziine bela nazil olarak, ay ve giine§ tu-
YETMi$iKEXCi FASIL 217
Altin: Hayir.
Demir: Demirdir.
Altin: O nakis seni demirlikten kurtanr mi?
Demir: Hayir.
Altin: Oyle ise otur oturdugun yerde. Tasavvur et ki, nakdiy-
yet kime mahsustur ve kimin "ayn"idir. Vallahu a'lem. /
218 FlHiMAFIH
YETMi§UQUNCU FASIL
«
Padisah: Soyle!
L~> t
g.i t.Li p^i^Li Wj^r> o^-—^ ij-^' ^Jj^*
YETNIiSOgONCC FASIL 221
ULJ [Ya'ni "Onun lisa"m olurum"] batil olurdu. Zira eger lisandan
murad, nakl-i Kur'an olsa idi, Kur'an'in harfini mii'min ve miina-
fik nakl ettiklerinden, o halde lj_t c—»l [Ya'ni "Bir kulu severim"]
s-i §erifi, harf-i Kur'an'i murSd eyliye idi, bunun icin UU» u±~J
[Ya'ni "Kirk sabah"] ihlasina hacet yok imdi eger bir kimse bu
idi.
tur. Nitekim hadis-i serifde buyrulur: .j-i^li ^.a> ^ & &j Ijl
y»> ti)l> jl j .jLilj jilj jli jljjJL. Ya'ni "Size benden bir hadis rivayet
olundugu vakit, onu Kur'an'a arz ediniz, muvafik olursa kabul ve
muhalif bulunursa redd ediniz!" Padisah o nebiyy-i zi-sana altm
hediye etmistir. / Sair altmlan, o meshfir olan altin ile tatbik
et!Hak Teala Hazretleri buyurur: ^ 'jl jJX^ jl ,'.'.' '^('JLL^ ']
^ :
Ji.1
'f*
(Furkan, 25/44)Ya'ni "Ya Habibim! sen onlann
'j^CJ'V I? Sfl I
Ya'ni "Allah Teala buyurur ki, ben bir kuluma muhabbet ettigim
vakit, onun sem'i ve basan ve lisam ve yedi olurum. Benimle isitir,
benimle giiriir, benimle soyler, benimle tutar." Ve yine buyurur:
j**- J 1— I ^ ck±> jJ-l jl Ya'ni "Hak, Omer'in lisam iizerinde
te-
kellum buyurdu." Ve yine buyurur: dJIj^
Ya'ni "Mu'minin firasetinden hazer ediniz; zira
M o,
*Jli ^JtJ l~\J l>-|
Allah'in niiru ile
nazar eder." Beyit:
75/16-17) Ya'ni "O kelamin ahz ve hifzi icin acele edip, lisanim
tahrik etme ki, ol Kur'an'i kalbinde cem' ve kiraatini lisaninda
tesbft eylemek, bizim uhdemizdedir." O makamda her ne olursa ol-
sun, Hakk'in ihbanyla ve her ne mevcud bulunursa, Hakk'in
varhgmdan olur. Orada her ne varsa, tarac ve fenaya gitmistir. Bu
karanhgin icinde, acib birsusamis lazimdir ki, ab-i Hizr'i temyiz
edebilsin. Gerci susuzlugun kemali, temyizi kalmayip, kuyu suyu
ve irmak suyu, her ne gelirse icmektir. Husii-siyle kat'-i badiye ey-
lemis bir susuz! Lakin kemaliyle atsan olmakla beraber, temyizi
baki olup, ab-i Hizir'dan koku alan bir susuz, zulmete sigmaz.
Hadd-i zatinda bu baht ve kiymettir; temyizin kan degildir. Bu
baht-i zahiri olan temyizden gayri, bir ikbal-i temyiz bagislar ki,
diger temyizlere benzemez. Mesnevi:
Terciirae: "Bir gun gelir kibu soz, ben ab-i hayatim, seni da'vet
ettim. Sen ise kendini sagir kildm diye mustemi'a karsi husumet
290 eyler." /
Cwjkj ^jW' j^ \SJji -^-""j,^ j*^ ^** j-^' *^i^-- <j~5 JL»>
cemadm ma'rifeti icin degil. JJli ^li Js [Ya'ni "Her §ey helak olu-
cudur"] ile i+*j "il (Kasas, 28/88) [ya'ni "O'nun Zat'indan ba§ka].
hie yekdigerine nisbet kabiil eder mi? Ya'ni halik-i muhdes olan
YETMtgCgONCO FASIL 227
?esm, sende giine§ten bir nur vardir. Eger o nuru tamr isen, giine-
§i tamrsm; yoksa halik ve halk ve cemad olan goziin yagmdan iba-
>j=rs 5j— j »>rj J°~? (A (Al-i Imran, 3/106) [Ya'ni "O giinde ki
''
olacaktir; bunun gayri olmiyacaktir. Ewel ve ahir bir olur. Her bir
suretten ancak o bir sir zahir olup yiiz gosterir; ve akibet mahremi
kendine cekip, biganeyi ihrac eyler. Hak kiyamete "Giin" lakabim
verdi. Zira kirimzi ve sari olan cemali gosterir. Binaenaleyh
"giin"iin hakikati evliyanm sirridir. Giin onlarin giine§Ierinin
muvacehesinde gblgeler gibidir. Imdi na-mahrem, mahremden ve
kalb nakidden ve tortu saftan aynlmak icin alemin viicudu cu§i§
icindedir; ve sir gbziiyle / baktigin vakit, her birisi kendi ashna
miilhak olmak icin kaffe-i alemin bu gu§i§ ve cu§i§ icinde oldugu-
nu goriirsiin.
J oli_iJJ uvi_iJJ
j
I,
1
-^ lS i^> J yr y.152
I- I
1
.
j>
HITAM
DIPNOTLAR
? munderic
maarif ve hakayikm esna-yi takririnde Emir Muineddin
Pervane'nin
dahi hazir oldugu anlajihr.
(Mesnevi,
6. Cild; 1193-1194.) fMu'cizeler imanin mucibi olmaz; cin-
siyyet kokusu sifatlan ezb eder. Mu'cizeler diismanin kahn icindir; cin-
siyyet kokusu, gbnul gbturmek icindir.J
6. Tutmac: Zamm-i "ta" ve "cim-i farisi' ile bugday unundan ma'mul
1
9.
±s..1U» J.1,-1
1
1-
-i;l
11,
-j*j*
. j I dau jl
fJ u l-
j*U ^j _,j;l *
fj- J
1
2o3
va geliyor."]
21. ly^^oJJU/
jj JUji y JXb_& jl
(Mesnevi, 6. Cild; 435.) [Mertce tbvbe et ve yola bas. getir; zira "Kim
DIP.N'OTLAR
235
35. Bu sozii soyleyen, Hz. Pir'in takrir-i alilerini zabt eden zat ol-
mahdir; ve Emir Pervane'ye hitaben soyledigi anlasihr.
'
37. j^. ..,,.
-
>.jl jX«U ^
. .
j*^~ oy;i J*-* oj^ J>1 &}y*
(Mesnevi, 6. Cild; 2973.) [Suret, cemad gibi ve tas gibi geldi; camidin
cinsiyyetten haberi yoktur.J
39. §eyh Ibrahim kirkbesini fasilda ismi mezkur olan zat-i serif olsa
.
gerektir.
43. j- ~iJJi
zy tjj 1
-t<f
JUS Ui,jl
46. Jj *UI j. >/ Oj^^, «Jj ii l
47. Bu hadis-i kudsi JSj ^ ^^,1 jUI &., ^.uJ J^j ^j ^ili ^11 ^,-ILoj
£>l
^;Tj Jii surutinde olarak Mesnevl-i $erifin be§inci cildinde JiUjI
,_^ pu
.
£11. . . .tf a_.j/ siirh-i serifinde miindericdir.
48. "Fera" feth-i "fa" ile, yaban e§egi ma'nasmadir. Fariside "gurhar"
derler. Kesr-i "fa" ile ^i j^l [Ya'ni "Av, yaban
cem' olur. .IjSI ^jy.
jjl — JiJI
r^j
i_f, j siirh-i serifinde tafsil buyrulmu^tur.
(Mesnevi, 4. Cild; 1496. beytin ba§mda.) [Mustafa (s.a.v.) in bu
hadisin tefsiri hakkindadir ki buyururlar: "Muhakkak Allah Teala
melaikeyi yaratti ve onlardaki akb tertib etti; ve hayvanlan yaratti ve
onlarda sehveti tertib etti. Ve beni ademi yaratti; onlarda akil ve sehveti
tertib etti. Imdi kimin akh, §ehvetine galebe etti ise, o meleklerden
a'ladir; ve kimin sehveti, aklma galebe etti ise, o behaimden ednadir.]
53. xS gjA J .L jU
jj, ; xS £_,^j J- j jy j;LU ^
libfista mestilrdur. Beni goriip yalvardi ki, ibadet ve sulflk tarikim bu li-
bas icinde cem' ediyorum. Hak Teala'dan niyaz eyle, ta ki bi'1-kulliyye li-
56. Bu bahis Mesnevi-i §erif\a iicuncu cildinde ".uUw. jL< _,a <SS\ jL^i
Jjj ,_,—f -kiU" siirh-i serifinde tafsil buyrulmustur.
57.
(Mesnevi, 2. Cild; 1016.) [Nice bir aski, testinin naksina feda edersin;
testinin naksmdan gee ve suyu iste.]
-
^ A-l v> u"W .-> J Vil; -~- Oil >U> J. t
yap; onun odununu ziyade etme! Ta ki kiicuk olan comlekler gabuk kay-
namasin. Idraklerin cbmlegi kiiciiktur ve alcaktir.]
64. Hz. Pir-i dest-gir bu fash Hsan-i arabi iizere takrlr buyur-
musjardir. Ve bu zat-i serifm Seyh Salahaddin Zerkub-i Konevi hazretle-
ri olmasi zannolunur.
•'•
ci»- iji— Ufa**! jU- L jl jU- «^i>w ( il »ij*U lw l;I
Ilahl olurlar. Zira "ilim ma'luma tabi'dir". 'Si* ^-^*UJl 1£J lJ^> 'J*l'Ji2fj
^LJf, (Muhammed, 47/31) [Ya'ni "And olsun sizi imtihan edecegiz.
Taki icinizden mucahidleri ve sabr u sebat edenleri belirtelim"] ayet-i ke-
rimesi bunun delilidir. Binaenaleyh cemi'-i esya iizerine kaza-yi Ilahi,
onlarin zuhuru anmda, kendilerinden kendi tizerlerine vaki' olur. Kaza,
isti'dadata ba'de'1-ilim taalluk ettigi ve mesiyyet-i ilahiyye dahi ilme tabi'
olundugu ve bu ahvalin ciimlesi, iktiza-yi Zat'dan ibaret oldu-gu cihetle
Hak Teala Hazretleri'nin JJI Li jl [Ya'ni "§ayet Allah dilerse"] demesi bu
.
ma'niiya miisteniddir. Nitekim Sure-i Tekvir'de vj 3H '^i S>1 ^' 0**^5 C>i
OyJCJl (Tekvir, 81/29) Ya'ni "Siz murad etmezsiniz, ancak' Rabbu'l-
ale'min'in murad ettigini murad edersiniz" buyrulur. §eyh-i Ekber Muh-
yiddin ibni Arabi (r.a.) efendimizin Fususu'I-Hikem'i Mek-
ile Futu-iiat-i
Jciyyelerini ve sair asar-i aliyyelerini miitalaa edip anlayanlar bu sirra
muttali' olmuslardir. Bu ma'rifet gayet inne oldugundan, evliya-yi vasi-
linden el-insanu'1-Kamil sahibi Abdiilkerim Cili ve Riikneddin Alaiid-
devle es-Simnani (kaddesallahu esrarehum) hazerati gibi ba'zi zevat,
Cenab-i §eyh Kkber'in beyanat-i aliyyelerine, kendi eserlerinde i'tiraz et-
mi§lerdir; ve i'tirazlann hie birisi de
musib degildir. Velakin Hz. Pir-i
dest-gir,bu hakayiki gerek Mesnevi-i SeriYlerinde ve gerek bu Fihi Ma
Fih'de fuhum-i ammenin kabul edebilecegi bir tarzda beyan buyurmus
olduklanndan, onlarin beyanat-i miimfeleri kaba sofular miistesna ol-
241
Cl' Ck 1
u-W J* ij^°& 1 >yj >& |J-j *J* aJJI Ju^, u iL. jj. siirh-i
serifinde miindericdir.
69. -Jm
70. jdl .... UJ-\ yil «1JI jl surh-i serifi, Mesnevi-i $erif\n altini cil-
dinde mundericidir.
(Mesnevi, 6. Cild; 1675. beyitten once.) [(S.a.v.) buyurdu ki:
"Muhakkak Allah Teala hikmeti vaizlerin dilleri uzerine, dinleyicilerin
himmetleri mikdan telkin eder."]
78.
*ji?
jl ijjt; jL ^jL*» }j
s
f j ji jUr'V f*j* -J-Jti j-J-!y-t JfV JiL> jl
f^f'' J y'^ jl fi^"
•>""* jl »j-< s^. 3 •*].*>
_'-
fj
- J I
!•*•» »
_':. Jl
f^1 JW "W" J' J5-!' A
(Mesnevi, 4. Cild; 3627-3629, 3635-3637.) [Evvela cemad iklimine
gelmistir; ve cemadhktan nebathga diistu. Senelerce nebuthkta omiir
yapti; halbuki cenkten dolayi cemadhktan yada getirmedi. Ve
nebathktan hayvanhga diistiigii vakit, nebathk hali onun halirina hie
gelmedi. O Halik onu tekrar hayvanhktan insanhk tarafma cekti; sen
onu bilirsin. Boyle iklimden iklime gitti; akibet simdi akil ve arifve kavi
oldu.Ona evvelki akillan yad etmek yoktur. Bu akildan dahi ona ta-
havvul etmek vardir.]
80. Bu nazim arasinda Hz. Pir-i dest-girin birinci beyte nesren cevap
vermeleri mustemiine degil, belki sirr-i ulvilerinde cilvelenen ma'suk-i
hakikiye hitab olsa gerektir.
82. Bu
zat-i $erif §eyh-i Ekber Muhyiddin ibni Arab!
hazretlerinin
terbiye-kerdeleri olan §eyh-i Kebir Sadreddin Konevi
hazretleridir.
87. Ya'ni sifat-i yakin §eyh ve zanlar dahi onun muridleri mesabe-
sindedir. Ve yakin
zan, birer ma'nadan ibarettir; ve cisim sahibi olan
ile
§eyhler ve muridler, bu ma'nalann suretleri olup, daima
"mevt-i suri" ile
fena bulurlar. Ve her asirda ba^ka ba ka eyhler ve muridler
? ? peyda olur.
Ve "yakin" ile "zan" ma'nalan ise, hicbir an tebeddule ugramaz. Bu ma'-
nfilar her zamanda mevcuttur.
Bu fashn ibtidasmdaki
8S. ibare " A> <Js. 3 ^, jljj. 0jJ_ ^ ^jlj
C 1 ' " y OJ~*" ^^ I
" suretinde evvelen farisi ve ba'dehu arabi olarak
ba^lar. "Jf zamir-i gaibinin merci'i huzzarca ma'lum olmasmdan na§i
tasrih buyrulmami§ olsa gerektir.
90. "Dal" ve "lam" m fethi ile kediden biiyiik, siyah renklive pek
cesur bir hayvandir. ($emsii'l-Lugat'dan tercume)
95. Bu kelam " o»lj .U> ^J Jit. a»jtl j .UJ i«_ ^1 jrt, >1&U" hadis-i
serifmin mealidir. Cenab-i Pir-i dest-gir Mesnevi-i {terfAn besinci cild-i
evailinde bu hadis-i serifin sebeb-i vurudunu tafsilen beyan buyururlar.
96. Hz. Pir'e alem-i miikasefede iki kimsenin sifat-i nefsaniyyeleri hi-
rerhayvan suretinde meshud olup birisi kacmis ve digeri Cenab-i Pir'e
maglub oldugundan batmindaki varhk ve enaniyet bosalmis ve sonra
Hz. Pir, derisinin guzelligine, ya'ni isti'dadina nazar edip, bunun icine
maarif ve hakilyik altinlari ve cevherleri ve inci ve yakutlan doldurmak
layik oldugunu beyan buyurmuslardir. Malum oldugu iizere bu iimmet-i
merhumcde mesh-i zahir yok ise de, mesh-i batin vardir. Nitekim Mes-
nevi-i 4>en"fde buyrulur:
Imdi kacan sahis her kim ise, havas ile mesgul olup, herkesi te'sir-i
havas ile teshir etmek istemi§ ve ekabirden birisine musallat olup, onu
da havas ve azaime tesvik eder ve onun i'tikadim evliyaullahdan inhiraf
ettirmege sa'y eyler imi§. Halbuki havas ile istigal ve bu vasita ile
mahlukat-i ilahiyye iizerinde tasarruf, ehlullah indinde $irktir; zira
ekvanda mutasarnf, ancak Hak'dir ve bu suretle abdin tasarrufa kiyami,
tasarruf-iHakk'a i^tirak olur. Bilhassa salikin icin bu maksad ile
esmaya mudavemet onun rehzenidir.
DIPNOTLAR 2-; 5
. (Mesnevi,
5. Cild, 3848-3849.) [Feleklerin devrini askin dalgasindan
eger a$k olmasa idi, cihan donar idi. Ne vakit bu cemad nebatta
bil;
101. Hz. Pir-i dest-girin omr-i serifleri altmis sekiz yi] oldugundan,
burada ona isaret buyurmuslardir. Veya yetmis sekiz ibaresini ilave bu-
yurmalan, tiz-fehm olan miistemi'mi taglit icin olsa gerektir.
102. c~_;
E U~ j ji ^i y* ^_j £ l>i.l Jii ^^ j^
etti. Hifbir san'ati bizim akhmiz ustadsiz bgrenmege kadir olur mu?J
103. Bu zat-i- serif, Hz. Pir-i dest-girin ahir vakitlerine erisjp, Celebi
Hiisameddin ve Sultan Veled (kaddesallahu sirrahuma) hazretlerinin
246 FIHI MA FIH
104. si»»jj(jijji'
(
ju 0o ijy oi/i. jt; j, ijU. 4,
(Mesnevi, 2. cild)
114. Edyan-i
batileye salik olanlann esna-yi
ibadetlerindeki vecd ve
bukalar. dab! bu kabildendir. Zira onlar,
hayallerinde lead ettikleri bir
ma'bud-i bi-haberin saika-i aski ile vecd ve
buka icindedirler Ve bu
ilahlar o ft.kad sahiblerinin icad ettikleri
kazib ilahlardan ibaret olduk-
lanndan, kendi mucidleri iizerlermde tasarruf M
edemezler. C±U. '^Li,
J&
'itsAi
^ ^X jjlil '^Vj CU, ^H; '^T, (Ankebut, 29/25) [Ya'ni
"...Kiminiz kiminize kufur, kiminiz kiminize
la'net edecektir
Barinacagimz yer ise atestir. Sizin o vakit
hicbir yanhmcimz da yok-
tur. J Bunlarm halidir. Zira herbir i'tikad sahibi
herkes kendi
ister ki
ilah-i mec'ulunu kabul etsin. Kendi hayalini baskalanna
kabul ettirmek
ic.nbirtakim delail iradi suretiyle ilah-i
mec'uliine yardim eder. Halbuki
bu hayali kendisine edemez. Ve d lg er
kimselerin hayallerinde dahi ta-
sarruf edemez. Hayy ve Habir olan ilah-i
hakikinin aski ile vecd ve biika
edenlerin hali burdara benzer mi?
ona gider; kuyumcunun cam terzi taraiina ne vakit gider? Alimin cam
alim tarafina gider; zalimin ruhu, zalim tarafina gider.]
-
•k/ v* •&>-j^ |**j ji l(U>^w j*/ ^ f\ ^ , xS ^ oUi ^jL x5* ^ jlfijlj jj^
^ yi
jJI — l-j^ b Jj^-. j! JvL ^ jj jl Lftt jloJJ . jLt jij -*1
• -^ ^* ^-^ • -*4J*
Tbhmeti ba'zan felege, ba'zan zamana, ba'zan tali'a, ba'zan Hz. Hakk'a
isnad eder. Ba'zan nefy eder ve inkar eder; ba'zan isbat eder; ba'zan
soyler ise de karanhk vehm icinde soyler. Mii'min ise ser-gerdan degildir.
Mii'min odur ki IIz. Nakkab, nikabi kaldirmi§ ve perdeyi tutmu§tur.
118. _*oUI^ L-
r
a/^ j* <_A j'«j~^ '
terbiyesinden ">£Jl M l^J ^Jj, %" (Ztimer, 39/7) [Ya'ni "0 kullanmn \
kufriine razi olmaz"] ayet-i kerimesi mucibince razi olmadi.
Ya'ni
hayirdan razi oldu ve ?erden razi olmadi. Bu bahsin tafsili Fususu'l- i
Hikem'de "Fass-i Hudi" ve "Fass-i ismaili"de miindericdir.
Bu
125. hadis-i serif Mesnevi-i $erifin besinci cildinde miinderic
V
>iU» ^ -ilj
^1 yj dJf surh-i ^erifinde |erh ve izah buyrulmustar.
(Mesnevi,
5. Cild; 1083. beytin ba i.) fBir kimse gamlanni
bir gam
?
kilsa, Allah onun sair gamlanna kifayet eder. Ve bir kimse gamlanni
miiteferrik kilsa, Allah kayirmaz. Onlar herhangi bir vfidide
helak olur.]
126. Reviij-i ifadeye nazaran bu suali irad eden kimsenin o zamamn
j
etibbasindan birisi oldugu anlasilmaktadir; ve bu sualin naziri ellibirinci
fasilda gelecektir. 1
133. $jL jl ifs-j jU jjS tx'j h& I»W ^kj> u>? '^ j^
134. Bu beyt-i serif, Mesnevt-i $enfin ikinci cildinde vaki' "jj^ jlS
haU^T!' ^ ° ild;
nalkinin hasta zannetmesi.]1
242 be
-
^ n ba ?- da -) [Sufinin hayvanm., kervan
al.Ieridir.
137. Kkmcladdtn, zaman-i Hz.
Pir'de bulunan etibba-i
ns, ve onlann mflrfdi idi Cenab-.
haz.kadan bi-
pir'i son
zamanlarda tedaviye sai olan-
hrdand.r k, fakir taranndan brt-tercume
MevlSni ntoiyla mersum Menaktb-,
tab' olunan ™Lhb*2
Sipehsalir'in 83, 84 no'
sahifelennde ismi mezkurdur.
(Rahmetullahi aleyh.)
138. jl^^VI^J, jlioWoL-^L^
(Mesnevi, 1. Cild; 732.) [Palderin
muhabbetini can icine dik- anoak
gonlu hos olanlann muhabbetine
gbnul ver.]
139 ^U.jjl^-b-^
-
^Uc-iLs^T^I
;— aWH «-Ji jlj ^j I-
Jt/iPHs^Ljjjae^-
CMesnevi, Cild; 3002-3003.)
1. [O bir akilin sayesine gel ki onu
nak,l yoldan goturemez. Sen bir
afalin sayesine kac; ta ki
olan dusmandan kurtulasin.]
git;
o inac^
^
golgelTf'
golgede
6 Ci,d; 495 " 496 )
'
^Agah<** G-ci
ol!
golge dahn aksidir;
Gdlgeden dah taleb
Musebbibe g!t ; sebebden hazer et!] et
252 FIHi MA FIH
1
144. l i J^^liL,s Ji -J (IS ! l>£i ^jj iji. Jju
r
tu'tmamis bulun-
sun. Rabb'im elbette dogru yoldadir.] mazhar gerek "Hadi" ve gerek
"Mudill" isimlerinin taht-i terbiyesinde olsun, her
ikisi de kemallerine
miiteveccihtir. Binaenaleyh mevcfldatin bu
suretle kendi kemallerine
viisulu, kemulullah olur. Fakat "Hadi" isminin
terbiyesindcki bir maz-
har, "Mudill" isminin terbiyesindeki mazhan
noksan goriir. Bu noksan
mezahir arasindaki nisbetlere goredir. Yoksa Hahk'a nisbetle
ciimlesi
hikmet ve kemaldir. Nitekim Hz. Pir-i dest-gir Mesnevl-i §erfAn birinci
cildinde buyurur:
149. Bu fasilda Hz. Pir'i dest-girin seref-i hitabina nail olan zatm
Emir Muineddin Pervane oldugu istidla.1 olunur. Zira bu zat-i §erife kes-
ret-i hayrati hasebiyle "Herkes ra sahib-i ata" lakabim vermislerdir.
(Mesnevi, 2. Cild; 269, 274, 272, 273.) [Tayyib olanlar, tayyiblerin ta-
rafina gelir. Agah ol! Habis olanlar, hablsler icindir. Muhakkak aci,
acilara miilhak olur. Dem-i batil ve vakit Hakk'a karin olur? Mademki
sen cehennemin ciiz'tisiin; binaenaleyh akilli ol, ciiz' kendinin kullii La-
rafinda karar tutar. Ey nam-dar, eger sen cennetin ciiz'ii isen, senin i§in
daima cennetten olur.]
Kitab-i §erifin Fihristi
Dordiincii Fasil: „ ,
fi
256 FIHlMAFIH
1 \ Besinci Fasil: _ A)
Suretin azim i'tiban vardir — _ 21
Padis. ahin, bir dervtse: "Zahid" diye hitabi iizerine, dervisin ona: "Zahid
sensin" dtfmesi 21
Cemaddan nebata, nebatdan hayvina, hayvandan insana sefer ve te-
rakki. j,i jt UJ. jtfji ayeti. Zahid odur ki ahiri goriir; ve ehl-i diinya ahin
(ahiir) goriir
Ten Meryem gibidir; her birimizin Isi'si vardir. Eger bizde derd zuhOr
ederse isa'miz peyda olur _
22
Altmci Fasil: „ _... _ 21
idrak eden kimse icin yerler ve gokler hep sbzdtir. „jSLi J hunnn
delilidir. Arabca bir kclime olsun bilmeyen padisahin huziirunda, farisi
bilmeyen bir Arab sfiirinin gayet belig bir §iir okumasi ve padisahin onu
tamamen anlamis gibi, miinasib yerlerinde tahsin ve takdirini i^aretler
ile ve evza'i ile beyan etmesi kissasi 23
Alem ayine gibidir; kendi nak§mi onda goriirsiin. Kendi aksinden
iirkersin; ba^kalannm aybini goriip incinirsin 24
Hakk'in o derece lutfu vardir ki, eger mumkin olsa idi senin icin
bliirdii; o vakit ikilik ortadan kalkardi 25
Yedinci Fasil: 2S
Resul-i Ekrem F.fendimiz Mekke-i miikerreme ve bilad-i saireyi no icin
zabt eyledi?
"Bu el, vermeyi i'tiyad etmisdir, almayi i'tiyad etmemistir" kelami-nin
izahi
27
Sekizinci Fasil:
23
Vahdet kiyamette olur. Kiyamet hakkinda mufassal izahat Kur'an-i
Kerim Peygarnber'e: "Nicin sure sure nazil olmayip; ayet ayet ve kclime
kelime nazil oldu?"diye tesni' edenlere karsi Resul-i Ekrem Efendimiz'in
cevablan _
"Her ijey kadr-i malum uzere nazil olur" ayet-i kerimesinin izahi.
Ademinin viicudu bir sancak gibidir; sancagi havaya kaldinrlar; uzaktan
nazar eden kimse, yalniz sancagi goriir. Her sey Hakk'a nisbetle iyidir;
velakin bize nisbetle boyle degildir
30
Dokuzuncu Fasil: 31
Iman, namazdan efdaldir esbabimn izahi; ve namaz ve iman hakkinda
tafsilat _. _ 31
Pek siska, za'tf, nahif ve hakir bir §ahsin bikayesi * 32
FIHRlST
257
Ondordiincii Fasil: - 57
Ml.. .
Ji> JJJI hadis-i §erifinin §erhi
liLLi »^>i; :*> 57
Senin tenin deniz kenari, camn ise denizdir. Onda bircok mahlukat-i
acibe ve sifatlar peyda olur - 60
Onaltinci Fasil: 60
Resul-i ekrem Ffendimiz'in bir gece eli agrtmasi sebesi. Ariz olan kabz
ve kederlerin esbabi 62
Onyedinci Fasil: ™
bunun aksi de olur. Leyla'nin sureti Mecnun'un
( Mahbub olan gtizeldir;
meklazimdir - — ™
Yuzen kimae gark olan kimsenin her ikisi de deryadadirlar.
ile,
69
Miistagrak olan kimsc, dest-i kudret-i Hak'da bir kalkan gibidir
jAI ^\j io hadis-i kudsisi serhi 68
J\j ,>.
"Benim bir huyum vardir ki, hie kimsenin gonlu kinldigini istcmem.
Birtakim kimseler soma' esnismda kendilerini bana carparlar; benden
razi, ben ondan raziyim." - - - - *>
siirden bizanm ve indimde siir soylemekten daha bedter bir sey yoktur.
sbylemenin neye benzediginin bir misal ile izahl TO
Siir
Emir Pervane: "Asl olan ameldir" dedi- Hz. Pir'in ona cevabi ve amel
Reca hostur; fakat havf ne oluyor sualine cevab: Reca, havfsiz olmaz 72
Onsekizinci Faail: - - ^
Emir Pervane dedi ki: "Bundan ewe] kafirler puta tapip, secde ederler-
bu zamanda biz de byle yapiyoruz. "Hz. Pir'in bu sbze cevabi 78
di;
Bircok kimseler vardir ki, Hak Teala onlara ni'met ve mansib ile azab
77
ede
™
Ondokuzuncu Faeil:
Ashab-i kiram arasinda hafiz-i Kui^an yok idi; ciinkii onlar Kur'an'i
yerler idi
Diinyayi ma'mur etmek icin Hak Teala bir kavmin gozlerini bagladi.
Qocuk akh, gaflet ile biiytir; kemale gelince, artik buyiimez olur.
Ma'murlugun sebebi gaflet, harabligin sebebi de hiisyari ve intibahdir
Bir sahsin, hac yulunda cole dii§up bedevilerin cadinnda misafir kal-
masi; saika-i ^eflcat ilc onun vaki' olan nasihatlerinin hasede ham] cdilme-
si kissast _ „...„ 78
Ma'naya teveccuh, vehle-i ulada latif gbrunmez; sonradan daha tatli
olur. Siiret ise, vehleten ho? goriinur - 7J
Hz. §em.s'in, bir biiyiik kafile ile kuyudan su
bir yere gidip; kovasiz
cekmek istedikleri vakit bakracin kopmasi ve onu cikarmak tizere kuyuya
inen birtakim insanlarm bir daha cikmamasi kissasi 79
Bu kissa bir ma'nadir; fakat mukallidler ancak onun naksmi zabt
ederler an
Yirminci Fasil: 90
Mollalar bizim aramiza girip, halkin i'tikadim bozuyorlar denilmesi
uzerine, Hz. Pir'in mukallid olan ulema-yi zahir hakkindaki bcyanat ve
izahati gg
Bir kadini seven bakkalin bin, o hammin cariyesi ile haberler gonder-
mesi ve hanifun cevabi hikayesi „ SI
Yinnibirinci Fasil: „.._ 81
Kadinlar hakkinda, erkegin meslegi nasil olmah; bu hususda izahat ...... 81
Gdrmek ve goriiculuk hakkinda izahat ve misaller - S3
Evliyaullahi gormck mumkin olur mu? — _ 83
Diinya hevesleri ehl-i Hakk'in kalbinde sehvet-i innin gibi yiiz gbsterir,
karar tutmaz. Ehl-i diinya ise, ahval-i ukbada bunun aksincdir 85
Yirmiikinci Fasil: .:
65
"Ewela musahedc, ba'dehO sbylemek ve dinlemektir" denilmesi uzerine
Hz. Pir'in izahati - _ __ __ aa
Hak sabitdir, delil Bu fakihler hiisyar ve aahib-i
nesine lazim.
zekadirlar. O alem ile onlann arasma "yecuzu, la-yecuzu" perdesini
cekmislerdir Hi
Yinniucuncii Fasil: 89
r& j± j> j ^
U»,& jl ^~e- ayet-i kerfmesinin serhi 90
Yirmiddrduncu Fasil: 91
Kafirlerdcn bir taife esna-yi kelamda agladilar. Birisi: "Miislumanlann
binde bin bu kelamdan bir sey anlamadigi halde, onlara ne oldu ki
agladilar?" dcmcsi uzerine, Hz. Pir'in cevabi ve izahati 91
Yerden cikan nebatatin ibtidada sureti yoktur; ibtida nAzik goriinur.
ririiuar 261
-^Ir-"
Jj^.
*W
j jA\^iif^ij^. _
g2
Endiseleri sende peyda eden Hak'dir
g2
Ru'yalar ve rii'yi tabirleri hakkinda tzahat. -JUI J^S UJI 9J
Insamn naksi mahal]-i sek ve siibhedir; ondan siibheyi izale etmek hi?
bir vech ile miimkin degildir qg
Yinnibesinci Fasil: „ _ 93
Her bir kimse imareti bir niyyet ile yapar. Hak Teala'mn maksudu ise,
evliyamn turbelerinin ta'ztmidir ...-
gg
d 1
" <r* M 1
j--k v^ y>J^ 1 hadis-i serifinin izahi gg
Ewele ve ahire nazar mes'elesi qg
Qok kimselerin garazlan baskadir; Hakk'in maksudu ise, yine baska
seydir. Herkes kendini gostermek icin hizmetler ifa eder ve ondan baska
faideler hasil olur. Murad-i ilahi, bu alemin bakasidir. Hak Teala liizumu
olan scyleri ihsan buyurur. Bu bahisde sair tafsilat 9g
Yirmialtmci Fasil: oj
"Hie bir kimse, Peygamber (a.s.)dan ewel, kendisine selam vermedi"
kelarmmn serhi ve izahi m
Ewele ve ahire nazar edenlerin ahvali hakkinda tafsilat 98
Insamn a'za ve cevarihinin soz soylemesi bahsi 99
Siiz mustemi'in isti'dadi kadar gelir 100
Birtakim hayvanciklar vardir ki, yer altinda yasarlar; onlara giiziin
liizumu yoktur „ jqq
Tecelli-i efal bahsi
101
Alem, gaflet ile kaimdir. Iki alemin de ma'mur olmasi icin Hak Teala,
biri gadet ve biri tcyakkuz olmak iizere iki hakim nasb etti 101
Yinniyedinei Fasil: 101
§eyh Nessac-i Buhari hazretlerinin ahvali ve riisvet almak bahsinde
birkissasi _ _
102
< Seyyid Burhaneddin (k.s.) hazretlerinin hakayik ve maarife dair sozleri
hakkinda kissasi -109
J
TOg
Otuzsckizinci Fasil:
229
Akl-i ciiz'i ve akl-i kulli hakkinda
izahat
130
Rcsul-i zi-san Efendimiz'in fasahat
ve belagat temennfsi ve bi'I-ahire
bu temennidon sogumus olmasi
Temylz" imandir; kiifiir ise temyizsizliktir -
133
Bins, namazda na'ra vurup aglarsa,
namaz fasid olmaz m,?sualine Hz
i. inn cevabi ve izahati
034
Otuzdokuzuncu Faail:
135
Terk-i cevab, cevabdir; ahmakm cevab. siikutdur. Bir arz-, hale
cevab
vermeyen pad.sahin ve arz-, halini birkac defa tekrar eden Sabbahi'nin
hikayesi
136
Kirkinci Fasil:
138
Kirkbirinci Fasil: -
mumkindir. Binaenaleyh llak Teala, tahsil-i mal ile emr etmis oldu 163
Kirkyedinci Fasil: _ _ 164
§iikur, ni'meLleri avlayip, baglamaktir 164
Kirksekizinci Fasil: 166
UlL } \ji£ j_:I ipil/VI ayet-i kerimesini namazda okuyan bir imama, bir
a'rabtnin tokat vurmasi kissasi - 166
Evliyaullahm gbnullerinden cikmak hakkinda tafsilat. Muridden hosa
gelmiyecek bir sey sadir otup da, miirsidi onu gbnliinden cikanrsa, o
miiridin haline el-iyazu billah...Mecnun ve Leyla kissasmdan: Sahib-i
cemal kadm ahnmaz mi? 168
Kirkdokuzuncu Fasil: 168
"Biz ahval-i ademi birer birer bgrendik; fakat onda baki olan seyi anla-
madik" denilmesi uzerine Hz. Plr'in beyan&t ve izahati 168
§ehre gelip ve sehirliye misafir olan kbyliiniin kissasi 171
PlHKiST 2( K
Ellinci Fasil:
L72
"Her seyi aramadikca bulma2sm ancak bu dostu bulmadikca ara-
mazsin" bcytinin serhi ve izahi
172
Ibrahim (a.s.) ve Nemriid kissasi. Nemrud hasa Ibrahim (a.s.)l ilzam et-
memistir
174
Bayramda bir esb-i bahriye binen Sultan Mahmud-i Gaznevi ve ati
temasa eden bir sarhosun kissasi _
L74
Ellibirinci Fasil:
175
"Erisdikde meyl u heva gayete Muhabbet, adavet olur
( ser-be-ser" beyti-
nin serhi ve iziihi
175
Hakikat-i ma'nanin lafiz ve ibareden malum olmasi muhaldir 176
Elliikinci Faail: „.._
178
Inayete hiikm etmek miimkin degildir. Sag gbz, nicin sol gozden efdal-
dir? Sair misallcr ile izahi igg
Altmisinci Fasil: _
193
Kulagin tevaturu isitmesi, rii'yet fiilini icra eder 196
Altmisbirinci Fasil: 198
(Muhabbet, mucib-i hizmetdir derler; haJbuki bbyle degildir, izahati 198
insani kabirde birakmazlar. Kabirler hakkinda izahat 199
Kosmak havf eseridir; butiin alcm kosmaktadir. Ancak her ijeyin
kosmasi, kendi haline miinasib tarzdadir; ademinki baska, nebatin
kosmasi yinc baskadir „
199
Altmisikinci Faail: _ _ 200
Sahib-i tasarruf, veliyy-i kamili incitmiyesin. Alem seni incitirsc, ve-
liyy-i kamil onu def eder - _ _ _ _ 200
Esbabin kalTesi dest-i kudret-i Hak'da bir kalem gibidir . 203
Altmisucuncu Fasil: 205
"Miitabaat" ve "miibayeafin ma'nalan ve aralanndaki farklar 205
Altmisd5rduncu Fasil: 205
"Istigrak"in ma'nasi ve izahi 206
Altmisbesinci Fasil: 206
Insanin cisme ve tene taalluku yoktur. Misaller ile izahi. Ten azim bir
maglatadir 206
Altmisaltinci Fasil: 207
^jj^ ^4* r ^ 4JI ^U- hadis-i serifinin serhi ve izahi 207
Altmisyedinci Fasil: 208
"Ene'1-Hak" ilmini bilmek, ilm-i ebdandir; "Ene'1-Hak" olmak, ilm-i
edyandir _ _ 208
Altmissekizinci Fasil: - _ 208
Diinya cehennemden daha hos degildir: fakat diinyanin miireccah ol-
masinin sebebi „ ._ _ _ 208
Altmisdokuzuncu Fasil: 209
Hz. Isa (a.sja "Dunya ve ahiretde a'zam ve as'ab olan sey nedir?" diye
sordular. "Allah'm gazabidir" buyurdu _ ...
211
Yetmisinci Fasil: 211
Hak ile kul arasinda hicab ikidir; baki hicablar hep bunlardan zahir
olur 211
Yetmisbirinci Fasil: 212
Mucahedelerin enva'i vardlr; a'zami, Hakk'a tevecciih etmektir, izahati 212
Yetmisikinci Fasil: 213
jll \^i LI sure-i serifesinin mufassalan serhi ve tefsiri 213
Yetmisiicuncu Fasil: _ 218
267
Onsekiz bin alem iki kisimdan ziyade degildir; yansi cemad-i mutlak
ve yansi zi-ruhdur __ „ 225
«ti v* 1>- CjJ' iP ayet-i kerimesi serhi ve bu hususda Nebiyy-i zi-sfin
1
Hitam
EKLER:
LUGATgE ve INDEKSLER
LtJGATgE
kotiiluk eden.
olsun!"
FaBil, fasl: Bblum; mevsim.
Fasid, fflside: Kotii, yanh§, Fetanet: Fatinlik; zihin acikhgi-
bozuk; cok zeki ve kavrayish olma.
fesada ugrayan, yok olan.
Fasfh, fasSha: Asikar, Fettah: Acan; feth eden.
acik;
fasahatli; giizel ve diizgiin Feviid: Faydalar; faydali bilgiler
soz
eoyleyen. Fevc fevc: Boluk boliik
Fasl-i bahar: Bahar mevsimi. Fevk: Ost.
Fatan, fetan: Zeka, akil, anlayis Fevkiyyet: Ust olma, ustunliik.
kavrayis. Fevt; Kaybetme, kasirma;
Fattn: Zeki, akilh, uyamk, kav- olme.
Feyz: Suyun tasmasi, tasma;
rayish. ilahi
zuhur ve tecelli; zuhur; ilham-
Fattr: Mayasiz sac ekmegi, bazla-
llim.
ma; olmamis, heniiz kivamim Fikhullah: Allflh'in fikhi; Allah'i
bulmamis soy. bilme, Allah'l hilme ilmi.
Fatir: Fiiturlu; durgun,
bezgin, Fisk: Hak yoldan ? ikma; gunah
usanmiij, bikmis.
lsleme, isyan etme, ahlaksizlik
Fazflhat: Edebsizlik, alcakhk FigSn: Inleme, (aglayip)
Fazail: Faziletler. sizlama,
sizlanma.
Ffizil: Faziletli; iistiin;
fazla olan Fi'l-hal: Hemen, simdi,
artan.
bu anda
Fil-vaki 1
Vakia,
:
hakikaten
FazI, fazil: Fazflet, ustiinliik
iyi- gergekten.
lik; fazlalik, fazla.
Firak-fiver: Aynhk getiren,
Fehm, fehim: Anlayis, idrak, anla-
aynlii
veren.
ma. Firar: Kacma, kacis.
Fekahet: Fakihlik.
Firag: Dosek, yatak.
Felasife: Feylesoflar, felsefeciler
Fi-zamanina: Zamammizda,
Felseft: Felseieye ait, felsefeye
guniimuzde.
mensup, felsefe ile ilgili; filozof. Fuad: Kalb, gonul, yurek.
r em: Agiz.
FuhQm: Fehimler; anlayisjar
Fenfl-nilah: Allah'da fani olma
Fukara: Fakirler; derviskr.
Fena-fi'r-resOl: Resulullah'da FusQl: Fasillar; holumler;
fant
olma. mevsim-
ler.
Fenfl-fi's-seyh: §eyhte fani olma.
Futa: Pestemal.
Fer': Bir asla dayanan sey; su'be FuzQl, fudttl: Liizumsuz, fazla
dal. sey
veya sbz; kendisine diismeyen
Feragat: Bos olma, issiz olma;
is- sozler sbyleyen.
tirahat, dinlenme; vaz gecme.
Fucur-hanc: Fiicur evi; giinah ve
Ferheng: Bilgi, hiiner, akil.
ahlaksizlik evi.
Fennun: Emir, buyruk, buyrultu.
Fiiru': Fer'ler; dallar,
Ferman-ber: Aldigi emri yerine ge- subeler.
Fiirug-bahs: Isik bagislayan,
tiren. par-
lakhk bahseden.
Ferman-bcrdflr: Aldigi emri yerine
Fiitur: Zayiflik, bezginlik,
getiren, fermana uyan. usanma
bikma.
Ferras: Dbsemeci; hizmetci
supurgeci.
Fesfld: Bozulma, yok olma; kotuliik Gafur: Qok magfiret eden,
Fesfidat: Fesatlar.
gunahlan bagislayan, affeden.
Fe-sukran Biimme sukran summe
Gaib: Hazir olmayan, yok
aukran: "$ukiirler olsun, tekrar olan,
kayip; gbrunmeyen.
siikurlor olsun, tekrar siikurler
Galat: Yamlma, yanhs.
280 FIHlMAFIH
igrenme-
gelir ka- begenmeme.
zanc. jstiksaf:
Kesf ctmeye calisma.
Iraniyyu'l-asl: Iran asilli.
Iatlla: Kuvvet kullanarak ele gecir-
j'raz: Yiiz cevirme, sakmma.
me; hiikmii ve idaresi altina
Irca': Dordiirme, geri cevirme. al-
ma; yayilma, kaplama.
Irca -l nazar: Bakisi cevirme .
Isti'mal: Kullanma.
Ircit: Bana don!
Irda: Asagi diisiirme, iatimdad: Meded dileme, yardim
is-
alcaltma: teme.
nelak etme.
Irsal: istimta': Faydalanma.
Gbnderme.
Irtihal: Iatirhimat: fstirhamlar;
R.hlet etme; goc etme- merhamet
olme. dilemeler; yalvarmalar;
istekler.
Is'af: Istegini istisna: Ayirma, ayn tutma
kabul edip yerine ge-
tirme. Istisna ile soyleme: Bir sozii "in-
jefil: Ulastirma, kavusturma. saallah" (Allah dilerse)
ciimlesini
lB«r: Tercih, ikram, soyleyerek soyleme
comertlik; bol
bol verme, kendisinin Istishad: Sahid getirme,
ihtiyaci sahid
oldugu halde verme; baskasim gbsterme.
kendine tercih etme. I?aa: Yayma, duyurma
Isbflt: Sabit kilma, var
Iskal: Miiskillik, gucluk;
kilma; bir giides-
tirme.
seym var oldugunu soyleme.
IakS: Sulama, su verme. Iskalat: Iskaller; miiskiller,
giirluk-
ler, zorluklar.
Isneyniyyet: Ikiiik.
IsrS: Geceleyin yuriitme; Isret: Yasama, gecinme; arkadaslik
isra
Istid'u: dostluk; isret.
Yalvararak isteme, dua ve
Istiha: Mcyil, istek, arzu;
niyaz etme. istah
Ietikak-i arabiyye:
Isti'dad: Kabiliyet. Arapcada ke-
Bir dclile dayanarak
tatidlfll: hme turetme.
netice Istira: Satin alma.
cikarma; bir seyi delfl yoluyla
Iftiyak; Siddetle arzu etme,
eliieetme; aki] yuriitme. ozleme
Iatifrag: Farig I ta: Verme; ddeme.
olmak isteme; bos Itab: Azarlama, paylama,
olma, bosalma. danlma
1 tibar: Ibret alma; gdz
Istifsar-i hatir; Hatir sorma. bniinde bu-
Istima': isjitme, lundurma; tahmin, takdir, kabul
duyma.
Istifta: edis, farz etme, kilmet
Fetva almak isteme, fetva bicme-
sorma. izafiolma; rolatif olma.
I'tija: Yiikselme; yukan mertebe-
tstigfar: Magfiret dileme.
Istigna: Miistagnf olma; .
lere erisme.
muhtac ol- I'tilaf, Itilfif:
mama; elindekini yeterli gortip Ulfet etme, birbiriyle
anlajma, uyusma.
FIHI MA FIH
gecme.
Kesb: Kazanma, kazanc.
Kat'-i evsfll: Viicuttaki mafsallar
Kesir; Cok.
(eklemler)in kesilmesi. Kesr; Kirma.
Kat'-i menazil: Menziller kat' Kesret: gokluk.
etme.
Kesakes: Cekisme, miinakasa; bir
Kat'-i merhale: Merhale kat' etme,
seyi iki ucundan (ekme; gam,
konak yerlerini gepne, yol alma.' keder; felaket.
Kat'-i riius-i a'dS: Diismanlann
Kesktil: Hindistan cevizi veya
baslannin kesilmesi. aba-
nozdan yapilmis canak.
Kat'-i visfil:Kavusmaktan kesilme, Ketm: Gizleme, saklama; gizlilik.
vuslala mani olma.
Kfiti': Kesici, keaen; kesin,
Ketm-i adem: Adem, yokluk gizli-
kat'l.
ligi.
KatQl: Cok dlduren, 50k oldurucu
Kavi: KuweOi, saglam. Keyfiyyet: Nitelik; husus.
Kavil, kavl: Soz; gortts. Kible-gah: Kible yeri.
Kavliihu Teflla: Allah Teala'nm Killet: Azlik, az olus. '
Menkus: Naksolunmvuj.
MenkQscn: Naksolunmu gorulen, gbrulmus.
? surette Mejiyyet: irade, dileme.
Mens!: Unutulmus.
Menzil: Yoldaki konak yen; konak- Mesub: Kansmis, karisik, lekeli.
mesafe.
Meta Mai,: esya, sermaye, elde bu-
Merbub: lunan varhk.
Rabb'i olan, Rabb'e kul
olan; kul.
Metruk: Terk olunmus; birakilmis
Morbflt: Rabt olunmus; baglanmis,
Mevfl: Sigmacak yer; mesken
yer
bagh, bili§ik, ekli.
Mevadd, mev4d: Maddeler.
Merci': Kiicu yeri, raci' olunan MevSni' Manlier, engeller
:
tutulmu§.
MurSdat; Muratlar;
Mugannf: Teganni eden; sarki,
dilekler istek-
Ier.
kaside vs. okuyan.
Muganniye: $arkici kadin. Muradun-li-gayrihf: Baskasindan
dolayi istenilen.
Mugayycbat: Gayb ile ilgili seyler; Murakib: Murakabe eden; gozeten-
ve goriinmez seyler.
gizli
kontrol eden.
Mugfil: Jgfal eden; aldatan.
Murd4r:_Kirli, pis.
Mukaddem: Takdim edilen, sunu- Muris: Iras eden; getiren,
lan; onde ulan, onden giden; once veren,
kazandiran; miras birakan
gelen, onceki; once; degerli Muraesa'; Kiymetli taslarla
ustiin. bezen-
mis.
Mukaddema: Onceleri, once, Musaddik: Tasdik eden
onceden, daha once. Musahabet: Arkadas olma, arka-
Mukarenet: Yak.nlik, iliski. dashkla bulunma, sohbet etme
Mukarin: Bitisik, yakin, beraber Musahib: Musahabe eden; birlikte
olan. bulunup sohbet arkadasi olan-
Mukarreb: Yakinlastmlmis; yakm arkadas; padisahlarm
yakminda
Mukassir: Takstr eden; kusur eden, bulunan.
kusur isteycn, hata eden; gucii' MusalW: Namazgah; namaz kilinan
yetmeyip yapamayan. yer.
Mukatele: Savasma, savas. Musawer: Tasvir edilmis; suret ve-
Mukavvim: Kivama getiren; egriyi rilmis.
dogrultan, duzelten. Musavverat: Tasvir olunan seyler-
Mukayycd, mukayyede: Kayith suret verilmis seyler.
izafi Etibfirt; bagli, baglanmis,' Muslb: isabet eden, isabetli
kaydedilmis; sarta bagli; mutlak Mutalebat: Talepte bulunma,
is-
surette olmayip bazi teme; dava.
seylerle
baglanmis olan (Mutlak ziddi).
Mu'teriza: Parantez.
Mukirr: Ikrar eden; bir seyi kabul Musib.musibe: isabet eden-
ettigini, henimsedigini, isabetli, dogru
dogrula
digim soyleyen. Muslih: Islah eden; iyilestiren,
Mukim: Ikamet eden; yerlesen, otu- duzelten.
ran; yer eden. Mutahhar.mutahhara: Tathir edil-
Mukrf, mukri': (Kur'an) kiraat mis; temizlenmi§, temiz
eden, okuyan. Mutavaat: Itflatetme; bas egme
MuktezI: Ikliza eden; gerektiren. Mutavassit: Tavaasut eden;
vasatta
olan, ortada olan, bir
Munfaeil.munfasile: Infisal eden- seyin veya
ayrilan, ayn; bitisfik olmayan yolun ortalannda bulunan
Mums: Unsiyet edilen, kendinde Mu'tekid: itikad eden; inanan-
unsiyet bulunan; alisilan baglanan; bir kimseye bagli
Munkabiz: Kabz olunan; olan.
sikllmis
snkilan; inkibaz halinde olan Mu'terif: Itiraf eden; kendi
kusuru-
Munkati': inkita' eden; kesilen, nu kabullenen.
ke- Mu'ti: i'ta eden; veren;
silmis, kesik; arkasi bagista bu-
gelmeyen- lunan.
aynlmis; fasilali.
Muti', mutia: itaat eden,
Munkati' olmak: Kesilmek, son boyun
bulmak, aynlmak. egen; bagli.
ulan geyler
Miihlik mii hlike: eden; donmus, donan,
Helak eden donuk
nclake suriikleyen
Muhmcl: ihmal olunmu danda olan, Asikar
? ; birakil-
Muacezib: Jncirfb eden; eezb oln-
Miihr-kQ S a:
Muhur acan. nan, fekilen.
Mukaleme: Konusma Mundefi': Der edilmis;
Mukascflit: Miikasefeler
savus-
Mukedder: Bulandmlmts, Mundemic: Icmde bulunan;
tmlamk- icinde
a2 !lr lanm 1? kederli,
Mukcrrer: Tekrarlanm.s.
MuISkat:
iizuntulu
;
Sen.'
Munderecflt: tcindekiler
5 bUlUnan
' ««!
Kavu Sma
gorusme.
;
,W|
birlesme-
Munderic: (Bir S eyi„, icinde yer
?' k: Kar Ia 5mak, b»-
taS t'r
lu?mak, kavusmak. Miinebbih: Tenbih
eden; uyaran
Mulflzin,: Sanl.p ay Muneyver: Nurlanm,,,
"
l
&
seye bagli bulunanlar
yere veya bir kim-
ainlanmi^.
Munevvir: Tenvtr eden; nur-
' *
lard.ran,
aydmlatan
M
t? fl
Mfllawes mulDwese:
'
^ 1 h ak
,
Multejns:
t
/.
Ilha ked I I m is,kat
G.yinmis; baska
1 ]mfs
bir
a
n
vnl m
aynlmis,
kk
ayn.
-' Innkak Cden
' Wlan.
Miinferiden: Yaln.z,
olan, tek olarak-
«u P hel,, tereddutlii, ayn ayn, tek tek.
ka-
Mtohasir: inhisar eden;
Multc ai k:Biti s ik,ya
plsl k;birbirin e l™, ? ya ln ,z bir 5 eye
Slnir .
baglanmis.
;
mabsus
Mulflk: Melikler; Munff.munife: Yiiksek.ulu,
hukumdarlar biiyuk
Mulzem; Ilzam edilmis;
susturul-
mus; luzumlu goriilen
Mumasat:y„Ma § ],k,berabergit
g»z yumma.
Mumeyyize: Tefrik etme
m
6"Jiie,
e-
Uii
MU
^: Ink " flb
** -n, d
" U
S N "ia
aeilal, muezzin.
Miin'akis; Akseden
.
•*»!
giicii
S sIenen; i°nen
M(i ka t1 ''
m: K
T
'
bo-
'
:
^™;
'
ke i '
ayn ;
'
gelen. kendine vekil eden.
Mutehayyiz: Tahayyiiz eden; yer MuveUidu'l-humuza: Oksijen.
tutan, mekiin i$gal eden. Muvellidu'1-ma: Hidrojen.
Miitekabil, miitekabile: Tekabiil Muverrih: Tarihgi.
eden, kar§isinda olan, kargihk Miiveavis: Vesvese veren; kuruntu-
olan. cu; kuruntu eden.
Miitekaddim, miitekaddime: Te- Miiyesser: Kolayla§tinlmi§; kolay
kaddiim eden, once gelen, gecen, gelen; nasip olan.
gegmi§. Miiyesser olmak: Kolay olmak;
Miitekellim: Konu§an. nasip olmak.
Miitelevvin, miitelevvine: Renk- Miizehheb: Altin suyuna batinlmi§,
ten renge giren, renk renk olan, yaldizlanmi§.
renkli. Miizekkir: Zikr ettiren, hatirlatan,
Miitena'im: Tena'um eden; nlmet- andiran; zikreden, hatirlayan.
lenen, nimet elde eden. Miizevvir: Tezvir eden; yalani tel-
Miitenfikiz: Birbirini nakz edici; leyip pullayan; arabozucu.
celigen, c^li^kili. Miizill: Zillete diisjiiron, zelil edici.
Muteneffir: Nefret eden; tiksinen.
Mutenevvi', mutenevvia: Ce§itle- N
Na-balig: Bali§ olmayan; biiluga er-
nen; ce§it ce^it olan.
memi§.
Miitercem: Terciirae edilmi§.
Na-bedid: Gorunmez, belirsiz,
Miiteselsilen: Zincirleme olarak;
kayip.
sira ile, birbiri arkasindan.
Na-gar: Caresiz; ister istemez;
Mutetabi'u'l-vlirOd; Gelmesi pes- ...zorunda kalmts,; zavalli.
pe§e olan, gelisi birbirini takip N§-d^n: Bilmeyen, cahil, bilgisiz;
eden.
kaba, tcrbiyesi kit,
Miitcvakkif: Tevakkuf eden; bir §e-
Nadim: Nedamet duyan; pi§man
ye bagh olan, ancak o geyle ola- olan.
bilen.
Nafe-i mu^k: Misk kokusu.
MiitevalS, miitevfiliye: Tevali Nafi: Nefy edici; yok edici.
eden; pespe§e gelen, birbiri ar- Nafi': Hayir ve fayda verici §eyler
dmca gelen.
yaratan, fayda ve menfaat veren.
Miitevatir: Tevatiir yoluyla nakl Nafi', nafia: Faydali, yararh.
edilen; pek c_ok kimse tarafindan
Nagah: Ansizin.
nakledilip soylenilen. Nagehan: Ansizin, birden bire.
Muteveccih: Tevecciih eden; bir ta-
Nahs: Ugursuzluk.
rafa donen, yonelen. Nahv, nahiv: Gramer.
Mutezadd: Birbirine Zlt.
Nahvi: Nabiv ile ilgili; gramerci.
Miittaki: Ittika eden; sakinan, Nahvullah: Allah'in nahvi; Allah'i
gekinen. bildiren gramer ilmi.
Miittefakun-aleyh: Uzerinde it-
Nairn: Nimet, cennet.
tifak edilmis,, anla§ilmi§. Naka: Di$i deve.
Miittefik: Ittifak eden; birle§en, Nakais, nakiiyis: Kusurlar, eks-k-
anla^an; hem-fikir olan. likler, ayiplar.
Miittehid: tttihad eden; birle§en, Nakd, nakid: Akce, maden para;
birle^mi^; bir olan. kalp olmayan gercek para.
Miivaneset: Unsiyet peyda etme, Nakd-i ceyyid: lyi akge, kalp ol-
beraber yasama. mayan para.
Miivekkel: Vekil tayin edilen; vekil Nakdiyyet: Nakd olma; akgelik,
olan. akce olma, gercek para olma key-
Miivekkil: Vekil tayin eden; birini fiyeti.
2SH FIHi MA FIH
Nakl: Bir $eyi baska bir yere gij- Nefaz: Gegme; sbzii ge<;me.
turme; aktarma, gecjrme; anlat- Nefha: Ufiirme;, esme; nefes; giizel
ma, sbyleme; terciime etme. koku.
Naka: Noksan olma, noksanhk, Nefir: Bagnsma, ctglik, baginp
azalma. ^agirma.
Nakz: Bozma, kirma; bir sbzlesmeyi Nefs-i fakr: Faknn kendisi.
bozma; i^eli^me. Nefs-i vahide: Bir tek nefis.
Nam: Isim; iin. Nefy: Surme, uzaklastirma; isbatin
Na-ma'kulat: Makul ziddi; negatif (olumsuz) hale ge-
(akledilebilir)
olmayan seyler. tirme; yok etme.
NamdSr: Namh, iinlii. Negam-i kari: Okuyueunun nag-
Name: Mcktup, kitap, mecmua. meleri.
Na-merd: Mert olmayan, aleak; kor-
Nekbet: Talihsizlik, bahtsizhk;
kak. duskiinliik, felaket, muslbet.
Na-me§rfl': §cr'an uygun olmayan. Nesak: Tarz, sekil, uslup, yol.
Nan: Ekmek. Nesim: Hafif riizgar, riizgar.
Nfin-pare: Ekmek parcasi, bir parca Nesren: Nesir olarak, nesir sek-
ekmek; get;inmeye yarayan sey. linde.
Na-pak: Temiz olmayan; pis, mur- Nes'et, nes'e: Hadis olma, meydana
dar. gelme, var olma, viicuda gelme,
NS-pesend: Begenilmez. ortaya cikma.
Nfi-pesendide: Begenilmeyen, mak- Nesv il nema: Yeti^ip biiyiime,
bul olmayan. siiriip cikma; yetisme.
Sedd, sed: Kapama, tikama; engel Siyak-i beyan: tfadenin gelis §ekli.
olma; engel, mania, perde. Siyaset: Terbiye etme, ydnetme,
Sehhar: Buyiicu, biiyuleyici. idare etme; olum cezasi verme.
Sekinet: Karar, sakinlik, dinlenme; Subh-i sefid: Beyaz sabah vakti.
rahathk, gbnul rahathgi. Sudur: Sadir oima; cikma, meydana
Sekir, eekr: Sarho^luk. gelme; sadniar, gbgiisler.
Selatin: Sultanlar. Suhte: Yanmi§, yanik; softa. med-
Sem": tijiLme, dinleme, kulak verme; rese talebesi.
i^itme duygusu. Su'-i karin: Yakinin kbtiilugu,
Semerat: Meyveler. yakin arkada§ kbtuliigu, fena-
Somere: Meyve. bgi.
Semum: Sam yeli, sicak ruzgar; ze- Suleha: Salih kimseler.
hirli §ey. Sultanii'l-enbiya: Nebilerin sulta-
Sena: Ovme; takdtr etme, begenme. m.
Seni, seniyy, seniyye: Yuksek, Siir: Dugiin, ssiyaret, §enlik.
yuce. Sureta: Gbrimu^te, suret itibariyle,
Ser: Ba&. zahiren.
Ser-be-ser: Ba§ba§a, ba§tan ba§a. Suret-bin: Siireti gbrucii; sadece
Ser-gerdan: Ba§i doncn, sersem, dis sureti goren.
•jaijkin; pensan. Suret-i tesviye: Uzla^ma sekli.
Serheng: Cavu§, kavas, yasakgi. Suret-pezir: Suret kabul eden;
Sen', seria: Sur'atli; gabuk. suret kazanan.
Serian: Sur'atli bir §ekilde, SurT, suriyye: Surete ait, gbrunii^e
ijabucak. ait; sekli, maddt.
Sermcdl, eermediyye: Dai mi, Suzan: Yanan, yakici.
siirekli. Suzi§: Yanma, yakinma, yiirek ya-
Ser-mest: Sarho§. nigi.
Ser-ri§te: Ipucu, tutamak. Siihulet: Kolayhk; yava§hk, nazik
Setr: Ortme, perdeleme. muamele; elveri§Iilik.
Setr-i uyub: Ayiplan ortme. Siirh: Kirmizi, kirmizi murekkep;
Seyf: K1I19. kirmizi miirekkeple yazilmi^
Seyf-ale'l-Hak: Hakk'a kar§i konu ve boliim basjhgi.
302 FIHI MA FIH
:
LUGATQE 303
171....J>-^ r-jl_i (
IJ< l
47....^ ,> . ui Li
y^i U» .
^ f+~» l
76,237 Jb-JJi+tfA
223 . . ..jjy uBU. jl j tJ y U jjlj «»U iljJII* .j^jiU i,j» >. fSJ jjj lil
48 ....a^aicHdiiijijyjc-cJ
53.
224 LjVlyU.^Uliil
119 f*
219 ...iIjnja..U>)Mjjs*l
51 .... Ujitjjj.3L.1ll
2i0 ...^U-l^ilSUjlii^iiS^JI
73 ... *i«4* ^rJ^ Cr*^ J *9*^W jA je^'
205 LjVUJjj.LUll
34....oi_ii
e c-Ji Jf jJijJJuJ
_,
iJ
9,48... v»Ui'.Lri'illUjlC(^UI)
57 .. . cUL'i .ySJ 5U ^ jVJ' j JUU« >>B 3U Jyt JJJ
118,223 ....*Ulj,*>,^jl1
161 ... j-lj^i^ll
167 ...^J>wJ*W
47 ...^^^j^U
117, 164 .... JjiUI J^Jl Ul
195 ...i*Jjr\ s_
f
l
(; IMi CJJJI ^ J y^jljjl ^ Ulj.,1 J) jl
67 ....^ii..^.
203 ... Jj j J; u r t£J\ jS
78 . . .oJ; oi>ll j oL^yi Jb vj
168 ...
r
t*SJIjJiJl>JlilSJ
244 JL,lj.U. t
J
194 ....o^o^>l^
^^- lij UUj Ij^jj L^.j^Vc_.l Ijl ^JU JJI Jl»
^llo, ££.£,) ZZo — i^^ri i_fi J iy*-1. <y. _> j-^i ij( j f '
m
138 — i^*_^>^/l uy i>vll ifJJ
11 .... ^S \,il
IjJLi IS1 111 JJi
95 .... ^VU j^i ^U u-ldl Ijjtf
U
IXDEKSLER 313
152 ...^
76, 160, 162, 207 . J^cl jl ^_»u *&« !j* ^
113,(222,223)... ^jk-J^
113,(222, 223j....u_i-J ,^-
66, 139 ...^jJkJi+1.1 -j. l>^ i' j Ujji^ V*l >) i^U-i i>* •>'
96 ....uijdl^.UJI^isir
61,81 . ..^jULil^-ii^i^UjM
131 ....^iiUjj^^-mj^-i
200 .... J-LJI.UiJJiUUJ
29, 45 .... luioijl u.lkiJlOii'jJ
243 ^^/iiJ^L^^iiWijjjl
14...cjJ .0Jl
t.J
97 ...^l^j^lJJlJj-jj-U
193 ....iJi^i
li yj
Jj U.U. j f_^ j
">jJ~» !>&< jSy j(l J-^i L.
^ ^Jal ^ JJU ^1* Cj+i v^ > J iS'^UI j'^iV *>>** J* ^ -^* 0-"
227....^.LJ^b-jiioU
74 rV .
CK
222 ...ai^i-SUIj-bi
-I
314 INDEKSLER
Haman : 8.
Atabek:28. Harezm : 144, 236.
Harzemsah:61.
Bagdad: 135, 196. Hasan (Hz): 142.
Bahaeddin: .85. Hawa: 231.
Bahaeddin Velcd (Sultanu'l-Ulema)- 15 Hizirfa.s.): 63.
36, 87, 139, 185, 186, 210,229, 232 241 Hind: 89, 91.
251.
Hindistan : 204.
Bayezid-i Bistami: 118, 135, 165. Hiisameddin Erzincani: 131
BedirGazasi: 237. Hiiseyn (Hz.): 142.
Bedreddin Tebrizi: 244.
Burhaneddin: 19, 102, 188, i97. Iblis:28, 64, 76, 95, 226.
Burhaneddin,(Seyyid, Muhakkik): 231. Ibn Ata 214. :
Davud (a.s.) : 124, 214. Ka'be: 46, 61, 91, 93, 94, 108, 150, 177.
Kabil: 130.
Ebu Bekr-i Siddik (r.a.): 175, 193, 208 Kayseri 47, 106, 229, 230, 232.
243. Ke|saf...96.
Ebu Cehil:76, 148, 194. Konya ...47, 239.
Ebu Hanife (Imam-i): 64, 135. Kufe ...78.
Ebu Mansur Herevi, Kadi: 143.
Ekmeliiddin 189, 251.
:
Leyla: 19, 42, 49, 50, 68, 110. 154, 168
Emir Pervane: .8, 13, 14, 20, 36,41 42 231,235.
46, 47, 49, 71, 73, 75, 76, 120 125 Lut (Kavm-i): 69.
205,229, 230, 235. 243, 254
Elbistan: 229.
Mahmiid, Sultan: 174.
FIHi MA FIH 315
1, 5, 8, 9, 14, 15, 27, 30, 33, 38, 39, 46, Seddad : .8, 69.
50-52, 56, 57, 62, 63, 65, 67, 71, 75-78, SeraseddSn, Mevlana ...159.
81, 82, 86, 96,-98, 102, 104-106, 117, §ems-i Tebrizi: 79, 83, 84, 86, 233,238,
119, 124, 127, 130, 132, 148, 149, 153, 239, 248.
164, 167, 170, 171. 184, 194, 202-204, Seyh: 165.
214, 215, 218-220, 222, 223, 225, 227, $ihabuddin Maktul: 244.
229, 235, 237, 239, 241, 242, 244, 246.
Muhammed Sererzi, §eyh:40, 233. Taceddin Kubai: 80.
Muhyiddin Ibn Arabi: 240, 241, 243. Tacik: 221.
Musi (a.s.): 1 1, 51, 63, 65, 76, 77, 86, 124, Tatarlar (Bk. Mogollar)
133,141,214. Tebriz: 204.
Miitencbbi: 13, 248. Tirrnizi, Seyhul-islam: 102.
Tokat: 91, 229.
Naksbend, Sah: 251. Turut: 133.
Naksiyye: 240. Turk: 221.
Nenirud:8, 54, 69, 76, 160, 174, 185. Ubeydullah Ahrar: 240.
Nessac, Buhari, $eyh: 102.
Nuh (a.s.): 204, 214. Vasit: 78.
Osman (r.a.): 118, 208, 243. Yahya (a.s.): 47, 52, 158.
Omer <r.a.):109, 110, 148, 149, 196, 197, Yemen: 91.
208. 222, 223. Yunus (a.s.): 96, 241.
Omer Hayyam: 248. Yusuf (a.s.): 27, 37, 169, 250.
66, 69, 74, 76, 77, 83, 109, 110, 116, fakih, 197
120, 128, 130, 141, 142, 145, 150, 153, fakir, 5
155, 159, 165, 167, 168, 186, 198, 206, fakr,22, 116, 132, 144 .211
209.214,221,224,227 fal, 158
endisc, 40, 55, 92, 93, 128, 143, 151, 156, falaka, 195
178, 179, 182, 191, 192, 204, 210 fani-i Hak, 44
encl-abd, 43 fare, 28, 29, 67,
cnc'lhak, 43, 44, 69, 176 farz. 32
Ene'l-Hak ilmi, 208 fasahat, 132
cne, (Bk. men), 176,25 fasik, 45
erganun, 232 fatin, 107
crkek, 140, 180, 231 fatir, 233
ervah, (Bk. run), 33, 61, 66, 128, 142, 153 fehim, 31
ervah-] hayvani, 214 fehm,31,225,226
ervah-] mukaddese. 112. 128 felasife, (Bk. feytesuf) 104
esb-i bahri, 174 fclck, (Bk. ollak), 184 187 231 241, 248
esbnh, (Dk. sebeb), 65, 132, 178, 203 felsefi, 44
esbab bahanedir, 65 fena, 26, 176, 193
esbah, 14 fena fill&h, 250
eser, 157 fena fi'r-Resul, 250
esfelu's-sjifiliri, 74 fena fi's-seyh, 250
esir.6. 7.62, 229, 241 fenS-yi vucud, 177
esma, 1,131,244,248 fer\ 18, 24, 98. 110. 127, 130, 131, 150,
esma-i cemaliyye ve celaliyye, 253 188
esma'-i ilahiyye, 124, 248. 253 fera', 237
esrar, 66, 70 ferras, 125
esrar denizi, 234 fesad. 121, 126, 183
esrar-i ilahiyye, 67 fesadat, 125
esrar-i melaike, 150 fetanet, 185
esek, 99, 235 feth, 53, 75
eskiya. (Bk. saki), 69 fetva, 48
esya, 236 feylesof, (Bk. felasife! 99, 128
etkiya, 69 feylesofluk, 225
ettahiyyat, 64 feyz-i akdes, 1
evliya, (Bk. veli), 12, 14, 26, 33, 43, 47, fikhullah.135
48, 63, 65, 69, 74, 76, 77, 83, 84, 87, • fikih, 18, 133, 135
90, 96, 97, 112, 119, 128. 141, 142, fisk, 183
145, 150, 153, 155, 182, 186, 190, 200, fidye, 6
201, 204, 206, 206, 209, 214, 221, 222, nil, (Bk. efal), 19, 118, 119, 142, 181,
238 183, 192
evliya-i asikar,, 38 flkir, 128, 156, 193, 208, 205, 23* 247,
252 •
ezan.67 !
. ;
•'.". \
:
.'••'":•-'-..-.'"•. ''•"• f
ezdad. 73,193 ' .• • gauet/63. 7S,.'9.8;'l01 , 15S :.i8! .188 195
"-> : V- * :
\/ -.j2Zi'.\' •••.':/
t
,
:"'
iniyet, 14, 16, 24. 47, 52, 61. 65, 75, 125, kabza, 61
159, 160, 194, 195, 202, 215, 222 kabza-i ilahi, 215
incinmek, 24. 25 kadeh, 68
infak, 163 kadin, 81, 82, 83, 97, 143, 180, 207, 231
mnin, 85 kadim, 39, 128
insan, 17, 22, 48, 54, 55, 58, 60, 72, 73, kadr, 30
74, 79, 115, 118. 127, 132, 170, 174, kaf-i kui-b, 26
• 212,231,253 • kales, 233
insan konusan hayvandir, 72, 178, 179 kafir, 117, 125, 186, 193. 195, 209, 227,
insan, men' edildig] sey'e harisdir, 83 90, 92
insan-] kamil, 1
kahir. 198, 164
insanin vucudu, 181 kaim-makam, 246
insani, 21 kakul, 116
insaniyyet, 54, 242 kaib gozii, 73
insaallah, 93, 94 kalb, (Bk. gonul), 42, 116, 170, 247. 253
intizar, 36,41 kalbler sehadet eder. 42
hade, 163 kalem, 203, 215,221
irade-i iman. 163 kahp. 14, 199. 68", 69
irade-i ser, 163 kalkan. 69
ircii. 234 kalp altin, 114
isbat, 86, 160, 161, 248 kan dokiiciiluk, 183
isbata sehadet, 129 kanat, 237
ism (Bk. esma), 142. 240, 244 kar, 62
isneyniyyet, (Bk. ikilikj, 176 karakulak, 234
isra, 51 karga, 49, 130, 233
kam-i Mem, 39 kbk, 103. 170. 171. 189.250
kartre. 246 kole. 06, 1C4, 1 12. 194 •
kelam-i 204
kesir. 176, 177, 188, 195, 209, 232, 247, 248,
kelimatullah, 223 253
kelime, 213, 221 kflll, 49, 68, 72, 201. 227, 228. 254
kelle §ekcr, 242 kulhan, 86, 190
Kemal uzerine ziyade noksandir, 197 kiin!,238
kemal. 31, 107, 150, 197, 212, 253 kiin fe-yekun, 23, 71
kemalullah mevciidatin kemalidir, 212 kunh, 197
kendinin kendiligini bitmek, 20 kurk, 177
kenz, (Bk. hazinc). 113 kursi, 39, 192
keramat, 10, 13. 31, 59, 66, 108, 109, 116,
124, 149, 159, 172 14,234
kesafet, 179 La itahe ilia Hu. 107
kesif, 130 lat, (Bk. oyun), 123
kesf, 209 251
lala, 232,
kilit, 212
kimya. 243 ma, (Bk. su), 15
rmistagra.k,'16.98 • '
- \ '* \ *.*•*".".
-nerededii, 191 .- - .
MusteSn.241. .
*."- "••*....-:•-- .ineslr/J*9 "
.
.*' "
.-
'
mu^rik, 165 .*- "\ " ' -- :*.*." -'. . ni'metije a*ab, 238.
miitir.baal 2C5 . uik5b,_(Bk. iucab;. $4, 35, 126, 144, 145,
mutalaa, 102 * "
'
'."."•' .177-
miitehayyiz, 139 ...'.''* ~
'
niteiiksiz,'37.73,92, 93
mUtfckeilim, 65. 221 niyaz, 61,62
miitevazi, 97' nizam, 57
muvekkil, 2C6 nik-ahd, 45
muveilidii'l-Iiumuzn, 245 noksan, 25
muvelliduVmf., 245 nckti-i dairfc-i viicud, 1
nuc, 54, 81, 85, 151. 152, 153, 223, 227
nabz.136 nur-i ciiz'i, 227
nafe-i muijki, 56 niir-i Hak, 36, 76, 222
Nafi', 165, 203, 248 niir-1 Huda, ] 18
nahs, 18, 252 nur-i iiim, 188
nahvi, 142, 135 nur-i mahz, 74, 84
nahvullah,135 nur-i velayet, 238
nakd, 134, 165. 222 nutuk, 59, 72, 179
nakd-ceyyid, 221 niicum, (Bk. yildiz), 18
nakdiyyet, 217 niimune, 58, 62
nakid, 133
naki$, 127 O her ^eyi muhittir, 192
nakka$, 127 O'nu muhit degildir, 192
nakl, 133, 134 odun, 190
namaz, 14, 15. 21, 29, 31, 32, 47, 48, 71, ok, 148, 192
80, 81, 88, 130, 131, 150, 158, 164, olmak, 208
171,181, 194 olta, 107 .
nebi (Bk. enbiya). 10, 115, 197, 198, 221, oziir dilemek, 102
224, 225
necasat, 139 pabucculuk, 115
nedamet, 24 padi^ah, 11, 15, 16, 21, 22, 27, 31, 41, 44,
nefes, 192, 197 45, 87, 103, 112, 113, 115, 136, 131,
nefis, 18, 54, 58, 105, 111, 137, 150, 155, 139, 143, 160, 173, 175, 186, 187, 204,
156, 157, 183. 197, 210, 211, 212, 213 205,209,218,223
nefs-i ciiz'i, 200 padi§ah-i zahir, 196
nefs-i fakr, 144,227 padi^ahlar ile musahabet, 12
nefs-i vahid, 161 padi§ahhk, 185
nefsini bilmek, 226 pakler, 251
nefsiyle cenk, 155 panzehir, 226
nefy, 160,161,248 papas, 172
nefye $ehadet, 129 perde, 48, 116, 143, 158, 196, 208. 221,
nehy, 126, 162, 163, 179 228,248
nem, 245 perde-i gaflet, 227
329
rii'ya, 94, 104, 107, 147, 151, 168, 183 sifat-i nefsaniyye, 244
sifat-i yakin, 243
sabr, 36, 82, 106, 129, 164, 165 sifatullah, 212
5
taalluk, 191
sadi, 106,117,206
taat, 116, 160
sah-i sad, 235
taat, 44, 63, 165, 186, 217
sahid, 34, 129, 143, 216, 241, 250
taayyiin, 145
sahne, 236
tabi', 44
sair, 70
tabib, 48, 103, 136, 142, 241
saki, 64
tabib-i dahili, 48
sarab, 68, 175, 235
tabib-i harici, 48
seb-i dunya, 29
taTiir, 94
?edidiil-ikab, 163
ta'Ill, 120
sefkat, 78, 79, 89. 90
tabla, 58, 59
sehadet, 14, 34, 42, 129
tagi, 149
sehadl, 239
taharet-i riih, 165
sehvet, 237
tahattur, 16, 66
sehevat, 55, 58
tahsil-i mal, 163, 164
sehevat-i dunya, 166
tahsis, 138
sehirli,171
takbil, 204
sehid, 167
takdir, 63
331
'•
-)• .- .:,>- .' ,.~.V <-'"<•"' J./../V-
.
,,..-..,, v ,..H'.'. !
••- !-'" (*-
"I/ •''••' ->' iJ'.-"-' J ^- c' -^ >-<•»«*•— ^J* * <u l'.' U . ^_i^*3
*-J1-' *i->
'-• y l\c ,-C.i ..^(.l. ,vU-. v , „y,j
(
. »,
^_
t
-.;.i
'J
i"--*
— -V Xr -J*,
«*'*:
"- -y-l
***** .V . _
->-<-.' . I-
u
<.< • »tu Cl.s''
--
./\ -
r '-•
.1^
r-r-
^.j.-vi-U.
z 1
,:,,.. lv)
L
TAKDIM
h.
bir af
5
a zile'
ati olursak,
,
h41e 'aS'mayan milletler, istikbale
i" oz
r i
kDndi kim,i
ni bir b^kasinda aramasi, haf.za
kaybma yol acar
Ba,ka milleUenn efsanes,^kadar, tanhi derinligi olan
R^k^T','! ,.
sadas>dfr
Sr,n idrakine Say ' etmeliyiz tslamV
b" anlay, ? ,n bir aks-i
'
W«
Hergtfn aym tazelikte nazil olan bu ilahi nameyi,
gunumuz insammn
drakine sunmak farz-, kifayedir. Bu ilahi kelam,
BifttE?*
Muhammed
tefs:Her ictihadIar
'
zamana
-**"
vabeste kdmak "se
fakat ° *•-* k ^
is a.v.) giilzannda yeti 5 mi ve diinyaya o
? bahcenin rayihasim
atoa " g° nul erler '. bu aSW kaynagm ilham sunuculand.r
Mev lanan.n eserleri arasinda bulunan Fih,
iL Hz
Ma F!h de, bu ilahi boyuttL uza-
nan nikmctler yumagmdan oriilmu bir kaftan
5 ve Rabbani b,r ilhamdir
Merhum Ahmed Avni Konuk'un, farsca ashndan yapmi§ oldugu bu
terciime eseri, guniimiiz okurlanna ula§tirmak istedik. Bu eser kiituphanelerde
mevcut yedi-sekiz niishanin kar§ila§tinlmasi suretiyle hazirlanmis olmasi
bakimindan da ayn bir hususiyet tas,imaktadir.
Bundan birkac sene evvel, ne§re hazirladigimiz Fususu'l-Hikem terciime
ve serhinin bir cildini takdim etmek icin ziyaretine gittigimiz muhterem Sadik
Kurc beyle sohbet ederken, kiitiiphanesinde bulunan ve kendisinin istihsah
etmis oldugu Flhi Ma Fih tercumesini bize gbsterdiler. Birkac gun bizde kal-
masi istegimizi kabul buyurdular. Okudugumuzda, bu terciimenin de ne§rinin
faydah olacagini dutjiinduk.
Zaten bundan once merhum Ahmed Avni beyin Fususu'l-Hikem Terciime
ve §erhi'ni nes,re hazirlamayi manevt bir isaret olarak telakki etmi^tik. Muhte-
rem Prof. Dr. Mustafa Tahrah beyin itinah sahsmalan ve her cild icin yazdigi
makaleleri ve aynca biiyiik bir emekle nesre hazirlayip Iz yaymlan Istanbul,
1992 tarihinde basilan Tedbirat-i Ilahiyye Terciime ve §erhi bizde, Ahmed Avni
beyin diger eserlerinin de nesri is,tiyakim artirdi. Birkac seneden beri bu velud
insanin 34 defter tutan Mesnevi-i §erif §erhi'ni de nesre hazirlama gahs,m;ilan
icindeyiz.
Nesre hazirladigimiz Fihi Ma Fih adh eserin yazma bir nushusi Konya
Mevlana muzesi kutiiphanesi 3895 numarada kayithdir. Mukaddimesinin so-
nunda mutercimin imzasi bulunmaktadir. Bu niisha, mutercimin el yazismdan
baska, iki ayn §ahis tarafindan yazilmistir. Ikinci niisha Istanbul Belediye
kiitiiphanesi Osman Ergin kitaplan arasinda 24 numaradadir. Bu nushada da
mutercimin el yazisindan ba§ka, iki ayn fahis tarafindan yazilmis, kisimlar
mevcuttur.
Biz bu c^lismamizda Konya Mevlana miizesi kutiiphanesindeki niisbayi
esas aldik ve Sadik Kur? beye ait nushadan da faydalandik. Farkli nushadan
yaptigirmz il§velcri ko§eli parantez ile belirledik.
Miitercim tarafindan terciime edilmemi§ olan ayet, hadTs, kelam-i kibar ve
beyitlerin terciimelerini yapip, yine ko§eti parantez icinde gosterdik.
Ahmed Avni bey tarafindan hazirlanmis. olan dip notlarda yazih Mfesnevt
beyitlerinin biiyiik bir kismmin hangi cildde olduklari belirlilmis,, fakat
manalan verilmcmistir. Biz, Mesne vi-i §erif §erhinin 34 defterini tanyarak, cok
azi miistesna bu beyitlerin bulunduklan cild ve beyit numa-ralarmi tesbit ettik
ve terciimelerini de yine kbs,eli parantez icinde oradan verdik.
Bu eserin nejjri hazirhklarinda mukabele ve genel tashihi ile birliktc, dip
notlardaki Mesnevi beyitlerini bulmakta biiyiik yardimlan olan, liigat ve indek-
sleri hazirlayan muhterem Prof. Dr. Mustafa Tahrah beye §ukranlanmi arzediy-
orum.
Bu guzel eserin, gbnullerimizin inbigi, kimligimizin muhurii, uzun ve
me^akkatli hayat yolumuzun rehberi olmasi dilegimizdir.
_
Fihi Ma Fih, buyiik miitefekkir, muhakkik, miirsid, tarikat
pin Hz. Mevlana'mn sohbetinde bulunanlardan
bazilan tarafin-
dan tutulan notlann birlestirilip tasnif edilmesinden
meydana
gelmi§tir.
Tasavvuf buyiiklerinin, bilhassa tarikat pirammn bu kabil
sohbetlerinin kaydedilip zaptedilmesi, yakm
zamana kadar de-
vam etmis. eski bir gelenektir.
Haberlosme vasitalarmin yok denecek durumda
oldugu devir-
lerde, seyh-miirid munasebetlerinin
devami, mektuplar ve bu ka-
bil sohbetlerm tesbit edilip ihvana
gonderilmesiyle gerceklestiril-
*
mi§tir.
AbdulbakJ GBlpinarh Hz. Mevlana'mn bu
sohbetlerinin
hayatinm son yillanna ait oldugunu, bazi tarih
tesbitleriyle isbat
etmeye cahsiyor.' Biz genis bir zaman seridi
icinde yapti-i
konusmalann bir kisminm tasnifmden meydana gelmis
bir eser
olarak degerlendirmeyi daha uygun buluyoruz.
Bu sohbollerin kimler tarafindan kaydedildigini ve
kimlerin
tasnif ve tertib ettigini soyleraek hemen
hemen imkansiz olmakla
beraber, Mevlana'ya en yakin kimselerin
hazirlamis olduklanm
llade edebiliriz.
Buesere "Fihi Ma Fih" isminin hangi maksatla
verildigini ke-
sin bir tarzda sbylernek dogru olmaz; fakat
"idnde olmasi gereken
seyler buradadir" manasinin kastedelmis
olabilecegi ihtimalini
du§unebilii'iz.
in tertibine 2
benzetme fikri de kanaatimizca pek isabetli gorul-
medi; zira ortalarda ve sonlarda mevcut bazi
fasillar, basta olan-
lardan dalia hacimlidir.
Hz. Mevlananm bu eserinin yazma niishalan,
muhtelif
kutuphanelerde mevcuttur. Bu hususta gerek Prof. Dr.
Meliha
Ulker Anbarcioglu'nun cevirisi olan '§ark Islam
Klasikleri yayin-
lan 28. kdabi" olarak Milli Egitim Bakanhgi
tarafindan Istanbul
1954 tarihinde Maarif Matbaasinda basilan eserin
onsoziinde ve
Abdulbaki Golpinarh'nin 1959 tarihinde Remzi
Kitabevi tara-
findan nesredilen kitabm sunus kisminda
kafi derecede malumat
venldigi icin, tekrarma luzum gormedik.
Fihi Ma Fih fars ? a olarak iic kere tab'
edilmistir. Bunlardan
binsi 1928 tarihinde Hindistan'dad lr En
eskisinin istinsah tarihi.
7. Ahmed Avni Konuk, Mevlana Celaleddin, Mesnevi $erhi, Konya Mevlana Miizesi.
Nu. 4740 (34 defter). HI. Cild; 2556. (Tarafimizdan yayina hazirlanmaktadir.)
8. Mevlana, A, g, c. 150.
9. A. g. e. 150.
^
Suret ve mana:
Mevlana sureti cemad hukmunde rautalaa eder ve sadece
sureti gbren kimsenin, manaya yol bulamiyacagim; suret-bin olan
kimselorin hangi ya§ta olurlarsa olsunlar, yolun cocuklan
mesabesinde bulunduklanm sbyler.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in, Bedir gazvesinden donerken
soyledigi rivayet edilen ^Tsi ,1*1.1 ji j^su
:
fc^, "Kiiciik^^
cihaddan, biiytik cihada dondiik" hadfs-i §erifini su tarzda yorum-
larmsUr: "Suretlerin cenginde idik; suri diismanlar ile cenk edi-
yorduk. Simdi iyi havatinn, ya'ni (fikir ve diisuncelerin) kotii
havatin maglup etmesi icin havatir askerleriyle cenk edelim." 17
Hz. Mevlana'ya gore "cihad-i ekber" denilen bu cengde i§ go-
ren fikirlerdir ve ten vasitasi olmaksizin hizmet ederler. 18
Hz. Mevlana insani, hayvani ve insani kuwetlerin ictima-
mdan meydana gelmis bir varlik olarak vasiflandinr. Hayvani
kuvvetler §ehvet ve arziilardir; fakat insanm hiilasasi ve gidasi
olan §ey ilim, hikmet ve Hak didandir. 19 Mevlana'ya gore ademin
hayvaniyyeti Hak'dan ve insaniyyeti dunyadan kacicidir. 20
Tenin muradi nefsi besler ve insam hayvani kuvvetlerinin
esiriyapar. Mevlana'ya gore nefis dusmamm daima zindan icinde
mucahedede tutmahdir. bela ve sikinti icinde bulunduk9a,
ihlas ve samimiyyet zahir olup giiclenir. 21
Mana birdir, aynhk surettedir. Hz. Mevlana, cadir yaparken
suret cihetinden herkesin ayn ayn cah§tigi, fakat hepsinin cadir
yapma icinde birle§tigi misalini vererek bu gorusune acikhk ge-
tirmi^tir. 22
Insan yaradih? bakimindan suret ve manadan ibarettir. Bu
dlinyada manasi ve sureti olmayan bir is. meydana gelmez; mana
zaten siiretsiz miisahede edilemez. Qekirdek bile kabuguyla eki-
lirse ne§v u nema bulur. 23
17. A. g. e. 56.
18. A. g. e. 56.
19. A. g. e. 55.
20. A. g. e. 55.
21. A. g. e. 58.
22. A. g. e. 45.
23. A. g. e. 21.
Xyj FIHi MA FiH
etmistir:
"Zengin samnz kendimizi lik fakiriz,
Hurriiz deriz amma ki, hakikatte esiriz!"
Bu mertebede kul henuz ikilikten kurtulmus. degildir. Tasav-
vuf lstilahinda buna "fark" hali dcnir. Kur'an-i Kerim'de "iyyake
na'budu" (Ancak sana ibadet ederiz) (Fatiha,l/5) bu makama
isarettir. "Cem" ve "Cem'u'1-cem"' hali "Ve iyyake nestain" (Ancak
senden yardim bekleriz) (Fatiha, 1/5) dir ki, cam canana verip
azade olmaktir.
Muhabbet ikiligi mucibdir. Bir alem vardir ki, orada ikilik
yoktur. Oraya ulasildiginda ikilik kalmaz. Mirac, benligin fena-
sidir. ikilikten ibaret olan ilk alem asktir. Mansur'un muhabbeti
nihai dereceye ulasmca kendisine diisman oldu ve kendisini
ma'dum kihp "Ene'1-Hak" yani, "ben fani oldum, Hak kaldi" dedi.
Tevazu'un ulastigi son nokta "ene=ben"i yok kabfil etmek ve bu
yoklugu ya§amaktir. Dava ve tekebbiir "Sen Iluda'sm ve ben. ku-
lum" demektir ki ikiliktir. 38
Mevlana'ya gore "Huve'l-Hak= O Hak'dir" demek dahi ikilik-
tir. "Ene'1-Hak" sbzii -mutlak olarak- Hakk'a aittir; cunkii O'ndan
38. A. g. e. 43.
39. A. g. e. 176.
40. A. g. e. 59.
FIHI MA FIH HAKKINDA XIX
Emir Pervane:
Hz. Mevlana'nm goniil deryasimn enginligini fark edemeyen-
ler,onu bazen Mesnevi-i fjerifdeki beyitlerinde vermek istedigi
mesajlarmi kendi isti'dadlan nisbetinde yorumlayarak; bazen,
§ems-i Tebrizi'ye duydugu derin muhabbeti, yine kendi iz'anlan
41. A. g. e. 65.
42. A. g. e. 65.
43. A. g. e. 25.
44. A. g. e. 65.
45. A. g. e. 69.
46. A. g. e. 87. i.
48. Mevlana, A. g. e. 9.
i. g. e. 75-76.
FIHi MA FIH HAKKINDA XXI
tevcih ediyor:
"Bundan once kafirler, puta tapip, secde ederlerdi. Bu zaman-
da biz de oyle yapiyor, gidip Mogol Tatarlan'na secdeler ediyoruz
ve sonra da kcndimizi musluman biliyoruz. Batimmizda hirs,
hased ve heva gibi bu kadar ba§ka putlar da vardir; biz bunlarm
bepsine itaat ettigimize gore, zahiren ve batmen biz de aym i?i
yapiyor ve yine kendimizi musluman biliyoruz." 50
Hz. Mevlana'nm bu suale cevabi §byle olmu§tur: "Bunu kabih
gbrmen iman nurunun alametidir; halbuki onlar bulunduklan
hali kabih gbrmczler." 51
Rizik hakkinda:
Rizki veren Allah Teala'dir; herkesin nzkim takdir ve tak-
sirn otmi§tir. llakk'in takdirini degi^tirmek mumkiin olmadigina
gore, insanin kendisini Kur'an-i Kertm'e gore degi§tirmesi
isabetli bir davramsjtir.
Hz. Mevlana'ya gore insanlarin nzkin pe§inde ko§malan lii-
zumsuz bir gayrettir; zira rizkin insana talib olmasi ve onu taleb
etmesi lazimdir.
Bu ifadeler kaderci bir anlayi§in ileri siirdugu fikirler gibi
gorunuyorsa da, gercekte Ehl-i Sunnet itikadinin degi§ik bir yo-
rumudur.
Ya'ni mii'min Allah Teala'nm pe§inde ko§arsa, nzkim pe-
§inden ko§turmus, olur. Rizkin degil, nzki veren Rezzak'in ar-
dmca yurumek, ictimai miinasebetlerimizi de miisbet bir tarzda
geli§tirir ve kalabaliklann cemaat §uuruna sahib olmalanni te-
min eder. 52
Hz. Mevlana cok kibleli bir tevhid anlayi§im reddeder. Her
§eyi bir §ey igin yapmak istikametinde bir inane geli^tirmenin
care ve tedavisinin regetesini sunuyor. Mevlana'nm hedefi, her i§i
Hak igin yapma istegidir; farkh du§iince ve davrams,lar hedefi
cogaltir ki, bu da bir ce§it hedefsizlik olur.
Mesela rizkin pe§inde koijmayip, Rezzak'in pe^inde ko§mak,
insanin hareketlerinin Kuran'a gore tanzimini saglar. Miilkiin
sahibi olan Allah kulu icin ezelde ne takdir etmi^se, ziyade ve
noksansiz olarak ona ula§ir. Rizkin pesjne dii§en insan, Rezzak'-
dan uzakla§acagi icin, me§ru' ve gayr-i me§ru' sinirmi kaybeder,
50. A. g. e. 73.
Sl.A.g.e.73.
52. A. g. e. 167.
XXII
Kusur aramak:
Insanlarda mevcut olan telafi psikolojisi, onu baskasinda ku-
sur aramaya zorlar. Edeb Allah icin olmahdir. Ki§inin menfaatine
gore yon degi§tirmesi ve bunu itiyad haline getirmesi, edeb anla-
yi§im zedeler. Miisliiman edebli olmayi islami bir §iar oldugu icin
benimsemeli, her insana gore ayn bir davrams. sergilememelidir.
Hz. Mevlana, ki§inin bir baskasinda gbrdugii ayibin, gercekte
gbrenin kendisine ait eldugunu, alemin ayna mesabesinde bulun-
dugunu ileri siirerek, bu hususta §unlan soyliiyor:
53. A. g. e. 24.
:
manada kullamlmis.tir.
Insan nefsani sifatlanndan heniiz kurtulmarms.sa, gbziinden
bu sifatlan silemez. Akil gozii acik olanlar, kendi kusurlanyla
me§gul olduklan icin, kimseyi kusurlu goriip, onlar hakkmda fu-
zuli sozler sbylemezler. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu hususta
soyle buyurmuijtur: liL-Ij »JL. j, jiUi jjui, ^.ui ^j^ ^ *_* tin J ^,J>
Jj> ja "Insanlann kusurlanm birakip, kendi kusfiruyla me§-
Jjjiii
54. A. g, e. 5.
— Takdim JX
- Fihi M9 Fih Haktanda XI
MukaddLme-i Kitab __ 1
Biririd Fiisil ,
e
Tkinci Fasil:
_ iq
(j^iincu Fasil; \
, _ ^3
Dorduncii Fasil:
lg
Besind Fasil:
20
AlLina Fasil:
23
Yedind Fasil:
^ 26
Sekizind Fasil: 28
Dokuzuncu Fasil: .31
Onuncu Fasil:
34
Onbirind Fasil: _ 3g
Onikind Fasil: __ 42
OnttgtincQ Fasil: _ §q
Ondbrduncu Fasil: ....,
57
0nbe§incj Fasil:
5g
Onalbnci Fasil:
go
Onyedind Fasil:
gg
Onsekizind Fasil: 73
Ondokuzuncu Fasil:
77
Yirmind Fasil:
gQ
Yinnibirinci Fasil: gi
Yirmiikind Fasil: g5
Yirmiiiguncu Fasil: , gg
Yinnidorduncii Fasil: 91
Yirmibcsind Fasil: 9g
Yinniallinci Fasil: , 97
VI FIHI MA FIH
Otuzuncu Fasil:
114
Otuzbirinci Fasil:
Otuzikinci Fasil:
121
Otuzufiincu Fusil; .
122
Otuzdordiincu Fasii: , 123
Otuzbesinci Fasil: jog
Otuzaltina Fasil: 197
Otuzyedinci Fasil: 197
Otuzsekizinci Fasil:
!29
Otuzdokuzuncu Fasil: 105
Kirkuia Fasil: ,
™
Kirkbirinci Fasil:
141
Kiridkinci Fasil:
144
Kirkufiincii Fasil: 14a
Kirkdordiincii Fasil: 1«
Kirkbesinci Fasil:
15 q
Kirkaltinct Fasti:
]6 2
Kirkyedinri Fasil: ig4
Kirksekizirici Fasil: tgg
Kirkdokuzurtcu Fasil:
Igg"
Ellinci Fasil:
172
EUibirinci Fasil: -inn
Elliikinri Fasti:
,yg
Elliu^iincii Fasil: joq
Ellidordiincu Fasil: igo
Ellibefinci Fasil: 1 an
EUialtinci Fasil: ,09
Elliyedinci Fasil:
19 q
Ellisekizinci Fasil: ,*,
19!
Ellidokuzuncu Fasti: igo
Altmisinci Fasil: iqg
Altmisbirinci Fasti: iqo
Altmisikinci Fasil:
200
Altmisii^iincu Fasil:
205
AltmisdordiincU Fasil: :
205
Altmisbesinci Fasti:
20g
Altmisaltmci Fasti:
207
iCINDEKILER yjj
Altmi§yedinci Fasil: ,
208
Altimssekizinci Fasil:
208
Altirnsdokuzuncu Fasil:
209
Yetmismci Fasil: ,
2H
Yetaiisbirinci Fasil:
212
Yetmis.ikinci Fasil: , 213
Yctmisiigiinai Fasil:
218
Dipnotlar _ , 229
KiLab-i §erifm Fihristi
255
EKLER VE INDEKSLER ..
.
255
-Lugal^e 271
- AyeUi Kertmeler Indeksi 3gg
-Hadisve Kelam-i Kibar Indeksi 3 11
§alus, Mclek ve Yer isimleri Indeksi
314
- Kitap Isimleri indeksi
3 jc
- Istilahlar ve Bazi Kelinieler Indeksi
317
A A A A
FlHi MA FIH
3 IZYAYINCILIK
FlHi MA FIH
Hz. Muhammed (s.a.v.) giilzannda yetismis. ve
ula§tiran goniil
bu dunyaya o bah?enin rayihasmi
erleri, ilahi kaynagm ilham
sunuculandir. Hz. Mev-
lana'nin eserleri arasinda bulunan
Fihi Ma FTh de.
ISBN 975-355-086-3
^
t _