Professional Documents
Culture Documents
J
BE~iR AYVAZOGLU
~
OT OKEN
YA YIN NU : 336
KULTUR SERiSi: 110
ISBN 975-437-193-8
1
OSMANLl'NIN YADiGARLARI
2
YENi DEViR YENi YUZLER
3
46 SONRASI
4
ONLAR DA BiZDEN
E
skiler, insan ic;in O/em-i sugra , yani kiic;iik a/em der-
lermi§ , ne kadar dogru . Bana sorarsamz , her insan
ayn bir aleme ac;ilan bir kap1 ; 0 kap1dan ic;eri girdik-
ten sonra labirentlerinde kaybolmak i§ten bile degil ; Fre-
ud'lann mroydlann ba§larma gelen nedir? S1radan zannetti-
gimiz insanlann bile uc;suz bucakslZ ic; dUnyalan varsa, bilim ,
sanat ve hareket adamlannm dUnyalan ne kadar bUyUkttir,
vann siz hesap edin . Dogru soylUyorum , onlan derinligine
anlamaya c;al1§mak, galaksiler aras1 yolculuga c;1kmak gibi
bir §ey olmal1. Ben mi? Ben sadece kap1lan korka korka
aralay1p ho§ca baktrm , gozlerim kama§tI .
***
***
Yazd1g1m isimler c;ogald1kc;a bir §eyin farkma vard1m ; ben
bir c;e§it tarih yaz1yordum , bir ic; tarih , bizim gizli tarihimiz.
Tarihc;ilerin, hatta sosyal bilimcilerin kolay kolay yakalaya-
niayacaklan bir damardan girmi§, ba§ka bir deyi§le , fertten
yola c;1karak toplumun ktlcal damarlanna ula§manm mum-
kun oldugunu gi:irmli§tlim. Ferde "yakm plan"dan baktigmiz
zaman , onu hala besleyen , toplumu di:inli§turmek isteyen-
lerin ula§amad1klan ic;in kesemedikleri damarlan gi:irebiliyor,
daha da i:inemlisi, hie; bir gucun bu damarlan butunuyle
kesmesinin mumkun olmad1gm1 anhyorsunuz.
***
Be~ir Ayvazoglu
istanbul, 16 Eyliil 1996
1
OsMANLI'NIN YADiGARLARI
Kendi Gok Kubbemizde
Bir Kuyruklu Y1ldtz
J
'----NECMEDDiN OKYA Y
JI
arvard Oniversitesi'nden iki profesor, William A
Graham ve Roy Parviz Mottahedeh, dort yll kadar
once, gorev yaptiklan iiniversitede bir Osmanh
Tarihi ve Tiirkliik Ara§t1rmalan Kiirsiisii kurmak i~in mad-
di ve manevl destek aramak iizere istanbul'a gelmi§lerdi. is-
lam Tarih Sanat ve Kiiltiir Ara§hrma Merkezi (IRCICA)
Gene! Direkt6rii Prof. Dr. Ekmeleddin ihsanoglu'nun Y1l-
d1z Saray1 <;it Kasn'nda verdigi, aym iiniversiteden Prof.
Dr. Cerna! Kafadar ile Prof. Dr. Nur Yalman'm da kat!ld1k-
lan yemekte, bu iki degerli profesor, Harvard'da Osmanh
Tarihi ve Tiirkliik Ara§tirmalan Kiirsiisii'niin kurulmas1 i~in
y1llardir miicadele ettiklerini ve sonu~ alamad1klanm, son
zamanlarda boyle bir kiirsiiye ye§il I§Ik yakllmasmm diinya-
da degi§en §artJarJa iJgiJi oJdugunu beJirterek ozetJe §Unian
soylemi§lerdi:
"Korfez Krizi'nden soma Tiirkiye'nin bolgede ~ok
onemli bir iilke ve bir istikrar adas1 oldugunun anla§Ilmas1
Arnerika Birle§ik Devletleri'nde Tiirkiye lehine bir havamn
esmesine yo! a~mI§hr. Bu bak1mdan, §U anda Tiirkiye lehine
degi§en §artlann iyi degerlendirilmesi gerekir. Siyasl kon-
jonktiiriin degi§mesi halinde bu §ans1 yitirebiliriz; bir daha
yakalamak da ~ok zor olabilir."
22/DEFrERiMDE 40 SURET
Anadolu'nun
Sanat Kap1lannda Bir Ressam
~--MALIK AKSEL--~
1
Sann/ Hayatz/Resim Sergisinde Otuz Gtln (1943), istanbul Mirnarisinde Ku-
§evleri (1959), Anadolu Halk Resimleri (1960), Tzlrklerde Dinf Resimler
(1967), Snnat ve Folk(or (1971 ), istanbul'un Ortns1 (1977)
T ek Ba§ma Bir Nesil
NECIP FAZIL
JV
ecip Faz1l, bi.iti.in dahiler gibi, anla§1lm_as1 ve anlatJl-
mas1 son derece zor bir sanatkard1r. Inamlmaz ze-
kas1 ve muhayyilesi, fikrin cang1llarla dolu oyle bol-
gelerinde gezinir ki, yeti§emezsiniz; oyle tehlikeli
uc;larda oyle hassas dengeler kurar ki, yi.ireginiz agzm1za ge-
lir. Necip Faz1! gibiler hakkmda yaz1labilecek her cilt, onlan
ancak bir taraflanyla yakalayabilir. Bi.iti.ini.iyle kavramak,
ruh ve zeka µortrelerini eksiksiz c;izmek imkans1zd1r.
Necip Faz1l, srradan insanlardan oylesine farkhyd1, oyle-
sine fertti ki, devamh kendi kendisiyle didi§tigi §ahane yal-
mzhgmda, ri.izgann oni.inde si.iri.iklenen iradesiz ve tepkisiz
kalabahklan hep ci.ice topluluklan gibi gordi.i. Kalabahkla-
rm yitirdigi hayatiyetin tamam1 onda toplanm1§tl sanki. Ba§-
ka bir deyi§le, kendisini kalabahklann kaybedilmi§ §Uuru gi-
bi hissetti. Onlann yerine de ba§kaldird1 ve "Durun kalaba-
hklar!" diye haykird1.
En yi.iksek perdeden konu§an ve bazen kesafetten c;atla-
yacak raddelere gelen mi.ithi§ "ben"i, once durdurup soma
ba§ka tarafa sevketmek istedigi kalabahklan bile -onu soz-
ci.ileri olarak gordi.ikleri halde- zaman zaman rahats1z etmi§,
ferdiyetinin c;e§itli tezahi.irleri mi.itenakiz gibi gori.ilmi.i§ti.ir.
DEFTERiMDE 40 SURET/31
V
a§hlann gbzlerine bakarken, hep, onlann gbrdi.igi.i,
benim gbremedigim gec;;mi§ zamanlardan kalma 1§tlt1-
lar aranm. Haminnenin gbzlerindeki i§tltilarda eski
Rumeli vardlf, desem inamr m1sm1z? Yakmdan bir
bakarsamz, eminim, nazh Tuna'mn sulad1g1 topraklarda ya-
§anmt § eski gi.izel hayatlardan canh sahneleri bir film §eridi
gibi seyredebilirsiniz.
Haminne, 1906 y1hnda Avrupa-i Osman! §ehirlerinden
Selanik'te dogdugunu sbylerken eklemeyi hie;: bir zaman ih-
mal etmez: "Fekat umumi manada anla§tld1g1 gibi Selanikli
degil, Ti.irk'i.im". Selanik, Osmanh devrinde dbnmeleriyle
i.inli.idi.ir ve istanbul 'da Selanikli birinin dbnme olmad1gma
c;;evresini inand1rabilmesi ic;;in epeyce gayret gbstermesi ge-
rekir. Bunun ic;;in babas1 Cafer Tayyar Bey'in Evlftd-1 Fati-
han 'dan oldugunu her defasmda i.izerine basa basa sbyleyen
haminnenin annesi de c;:erkes Abdi Pa§a'mn km Hayriye
Serife Hamm'd1r.
Selanik, ah Selanik! istanbul ' u ilk defa i.ic;; ya§mdayken
gbren haminneye "istanbul gi.izel mi? " diye sormu§lar, me§-
NURi ARLASEZ
1
Fuat Bayramoglu, 30 Haziran 1996 Pazar giinii i:ildii ve ertesi giin Edir-
nekap1 Mezarhg1'na defnedildi.
Yassiada' da
Yarg1lanan Bir Pa§a K121
V
11 1877. Manastir zaimlerinden Hali! Pa§a, butun van-
m yogunu harcad1g1 gibi, bir hayli de bor<5lanarak bu-
tun masraflanm kar§1lad1g1 bir gonullu birligiyle 93
Harbi'ne kat1hr ve canla ba§la sava§1r. Ancak sava§-
tan sonra devletten vaadedilen yard1m1 goremeyince son
derece mli§klil bir vaziyete dii§er ve bor<5lu kalmay1 gururu-
na yediremedigi i<5in kalbine bir kur§un s1karak intihar eder.
Naci Pa§a'nm o zaman bir bu<$uk ya§mda oldugunu soy-
leyen Perihan anne "Sevgili babac1g1mm babas1yla ilgili hi<$
bir hatiras1 yoktu" diyor. Gencecik annesiyle anneannesi ta-
rafmdan biiyutU!en ve haf1zlann Kur'an okudugu, kurbanh,
duah bir torenle mektebe ba§latilan kli<$lik Naci i<5in Manas-
t1r'da, Drahor Irmag1 'nm kenanndaki evlerinin bah<5e kap1-
sma biti§ik kli<$iik bir de selamhk yap1hm§. Oraya kapamp
hocas1 Bursah Tahir Bey' in tavsiye ettigi kitaplan okur,
okurmu§.
Perihan Anburun, ya§1 sekseni <$Oktan a§t1g1 halde halii
<$Ok din<$ ve son derece zarif bir hammefendi. Ya§ad1g1 her
§eyi dunmi.i§ gibi hatirhyor ve babasmdan soz ederken, goz-
leri derin bir Rumeli dai.iss1las1yla parhyor. Naci Pa§a, bu-
tun ger<5ek Rumelililer gibi, o guzel vatan par<5asm1 kaybet-
48/DEFTERiMDE 40 SURET
c;agil crag1l akan sular, hele sular, hele sular! Nazh nazh akan
dereleri, gi.iri.il gi.iri.il c;e§meleri, ki.icri.ik c;aglayanlann CO§kun
doki.ili.i§i.ini.i ve kopi.irmi.i§ ye§illikleri (ye§ilin her tonunu)
bi.iyi.ik bir ustahkla tuvaline aktaran Yakupoglu, hemen hie;
birini elden cr1karmad1g1, c;ah§ma odasmm dort duvanm ta-
vana kadar dolduran resimlere bakarken, yi.izlerce pencere-
den Ki.itahya'nm gec;mi§ine bakar gibidir.
Ahmet Yakupoglu kimdir, bilenler bilir! Gi.izel Sanatlar
Akademisi'ni bitirdikten sonra memleketi Ki.itahya'ya done-
rek kendine has bir di.inya kuran ve resimlerine neredeyse
imza atmaktan bile c;ekinen, bildiginiz sanatcr1 kahplanndan
hie; birinin icrine s1gdiramayacag1mz, nesli ti.ikenmi§ bir sa-
natkar. Ki.itahyah bir Hoca Ali R1za, dervi§-me§rep bir res-
sam, bir silfi, goniil ehli bir mus1ki§inas ...
Bu ho§sohbet Germiyanoglu, bu ivazs1z Ti.irkmen kocas1,
1920 y1Imda Ki.itahya'da dogmu§tur. Kendini bildiginden
beri resme merakhd1r. Devlet Gi.izel Sanatlar Akademisi di-
ye bir mektep bulundugunu Kiitahya Lisesi 'nde resim hoca-
smdan ogrenir. Aym lisede gorev yapan i.inli.i ressam Ahmet
Doguer'in de dikkatini c;ekmi§tir. Liseyi bitirdikten sonra,
istanbul 'a giderek adm1 duydugu gi.inden beri hayallerini
siisleyen Akademi'ye girebilmek ic;in baz1 kap1lan zorlam1§,
ancak bozguna ugramI§hr. ~ans1, 1941 y1lmda Kiitahya 'ya
gelen ve bir si.ire Vahit Pa§a Ki.itiiphanesi 'ndeki yazmalar
iizerinde crah§an merhum A.Si.iheyl Dnver'le tam§mca ac;1hr.
Onun delaletiyle Gi.izel Sanatlar Akademisi'ne girer ve Fey-
haman Duran Atelyesi'nden mezun olur. Bu arada A.Si.i-
heyl Dnver hocadan tezhib ve minyatiir dersleri ahrken, ay-
m zamanda bi.iyi.ik bir neyzen olan ressam Hali! Dik-
men'den de ney me§kedecektir. Niyazi Saym'm da hocas1
olan Hali! Dikmen, Ahmet Hamdi Tanpmar'm Huzur adh
romanmm kahramanlanndan olan Neyzen Emin (Yaz1c1)
Dede 'nin talebesidir..
Yakupoglu, Akademi'den mezun olduktan sonra solugu
Avrupa'da degil, koklerinin bagh oldugu Ki.itahya'da almt§,
bir yandan hocas1 Feyhaman Duran'm tavsiyesiyle talebeli-
ginde ba§lad1g1 Ki.itahya resimlerine devam ederken, diger
yandan c;ok say1da neyzen yeti§tirerek bu crini beldesini ade-
ta bir "neyzenler beldesi" haline getirmi§tir. Gayesi Ki.itah-
DEFTERiMDE 40 SURET/55
- - - -- ·- . ----- . _ j
Bilge Bir Mimar k:in
Bir Portre Denemesi
JS
eni derinden etkileyen ve uzun uzun di.i§i.indi.iren ne-
fis bir sbz: "Cahil kafal arda bi.iti.in csranm kaybeden
Islam, entelekti.iel bir kafada ne kadar gi.izeldir."
Bu sbzi.in ifade ettigi hakikati, onu tamd1ktan sonra da-
ha iyi anlam1§1md1r. Mimardir ve mesela Ankara'da Ti.irk
Tarih Kurumu binas1 onun eseridir, dersem, ki.ilti.ire, sanata
biraz a§inahg1 olanlar, kimden bahsettigimi §1p diye anlar-
lar. 0 bir istanbul efendisi, kat1ks1z bir entelekti.iel, halis bir
sanatkar ve benzersiz bir mi.imindir. Bir konu§maya ba§lad1
m1 , <;ok degil , birka<; dakika ii;inde bir di.i§i.ince solosu dinle-
meye ba§lad1gm1ZI hisseder ve bir si.ire sonra ardarda s1rala-
d1g1, jjJgi ve di.i§i.ince yogunlugundan adeta i;atlayacak red-
delere gelen ci.imleleri takip edemez olursunuz; <;i.inki.i zih-
niniz yorulmaya ba§lam1§t1r. Fakat hoca yorulmaz; her di.i-
§i.ince, onun zihnini biraz daha ai;makta, biraz daha parlat -
maktad1r.
Bilim ve sanat adamlanndan i;ogunun kendilerini ihtisas
sahalanna hapsetmek i<;in kulland1klan kavram ve terimler,
onun dilinde tarihe, felsefeyc, estetige, sosyoloji ve antropo-
lojiye, tasawufa ve metafizige, k1saca, bilginin ve di.i§i.ince-
nin u<;suz bucaks1zhgma a<;1lan J§1k!J kap1lara dbni.i§mi.i§ti.ir.
DEFTERiMDE 40 SURET/57
Lao Tse ile Yunus, ibn Arabi ile Nietzsche·, Gazzali ile He-
idegger, Mevlfina ile Max Scheler, o 1§1kh diinyada, Si-
nan'la, La Corbusier ile, Van der Rohe ile bulu§ur ve onun
diliyle soyle§irler. <;e§itli §ekillerde dayat1Jan bir y1gm yanh§
gorii§, sakat iddia, pe§in hiikiim, hocayla bir saat konu§tuk-
tan sonra yerlerini §a§irt1c1 dogrulara b1raklr. Art1k ortac;a-
ga, Ronesans'a, Selc;uklu'ya, Osmanh'ya ba§ka bir gozle
bakmaya ba§lar, daha da 6nem1isi, ortahkta kiiltiir ve sanat
adam1 diye dola§1p yaygarac1hk yapan birtak1m adamlann
zavalh medya §arlatanlan olmaktan 6te bir deger ta§1mad1k-
lanm hayretle farkedersiniz.
Hoca, daha ya§h oldugu gene; cumhuriyetimizin biitiin
birikimini tevariis ettigi gibi, Osmanh irfamm temsil eden
son ku§aklan yaklndan tamma §ansma da kaVU§ffiU§; c;ok iyi
bildigi ve tahlil ettigi Bat! kar§ismda bir ii<;:iincii diinyah gibi
degil, muhte§em bir medeniyetin magrur c;ocuklanndan biri
olarak ba§mI dimdik tutmay1 ba§aran, hatta Bat1'da yap1lan-
larm d1§mda durmak §art1yla, birc;ok alanda Bat1'mn 6niine
bile gec;ilebilecegine, ozellikle mimaride yeni yoneli§lerin
bundan boyle ancak Tiirkiye'de olabilecegine inanan; ina-
1
nan degil, bunu bizzat gosteren bir bilge/ mimardir •
Evet, hoca kat1ks1z bir entelektiiel, as1I manasmda bir
miitefekkirdir; fakat mimarhk meslegi onu siirekli pratigin
ic;inde bulunmaya zorlad1g1 ic;in yazmaya pek fazla vakit bu-
Jabildigi s6ylenemez2.
Bugiin yetmi§ ii<; ya§mdadir ve mimar olarak hayata atJl-
d1g1 giinkii heyecamndan zerrece kaybetmeksizin hayal etti-
gi mimarinin pe§inde ko§maya devam etmektedir. Yani ha-
la pratigin ic;indedir; esasen bu durumdan pek §ikayetc;i ol-
dugu soylenemez, c;iinkii o Osmanh'dir, yaparak dii§iiniir.
Turk Ocaklan kuruculanndan Dr. Hasan Ferit Canse-
ver'in oglu olan hoca, Antalya'da dogmu§ olmakla beraber
(1921), §Uurunun te§ekkiil ettigi c;ocukluk donemini Bur-
1
Bin;ok milletleraras1 yan§mada 6nemli derece"ieri bulunan hoca , Tiirk
Tarih Kurumu binas1, Bodrum'daki Ertegiin Evi ve D e mir Turizm
Kompleksi'yle ii\; defa Aga H a n Mimarhk Odiilii'ne lay1k g6riilmii§tiir.
2
Hocanm Thoughts and Architecture (Ankara 1981) adh ingilizce bir kitab1
vard1r. Yaz1lan ve ke ndisiyle yapilm1§ baz1 r6portajlar d a Sehir ve Mimari
(istanbul 1992) ve Ev ve Sehir (istanbul 1994) adlanyla kitapla§tmlm1§Ur.
58/DEFfERiMDE 40 SURET
SE DATUMRAN
BBC' de filan c;ah§t1k bir ara, mang1r yapmak it;i'l . Sonra ben
Paris'e gittim".
~--TURGUT OZAL--~
JV
e inhitat devri Osmanh aydmlanna benzerdi, ne
Cumhuriyet aydmlanna. Konu§maya ba§lad1g1 za-
man fi.ituhat devirlerinden ~1klp gelen su kat1lma-
m1§ bir Osmanh'mn konu§tugunu zannederdiniz.
Adi Ziya Nur'du; as1l soyad1m pek kimse bilmez, Nur'u so-
yad1 zannederlerdi.
Onu 1970'lerin ba§mda tamd1m, fakat sanki as1rlardan
beri tam§iyorduk. Galiba s1cak bir sonbahar ak§am1yd1 ve
Marmara Kuaathanesi'nde, Yahya Kemal'in bir gazeline
yazd1g1m tahmisi benim titrek sesimden dinlerken yiiziinde
1
memnuniyet ifade eden ho§ bir tebessiim geziniyordu • Soh-
betin daha soma nerelere kayd1g1m hat1rlam1yorum. istan-
bul'a yeni dii§mii§ ~ocuk ya§taki ta§rah, hasretini ~ektigi bir
ortamda, uyamr uyanmaz unutacag1 bir riiyada gibiydi.
Kimdi Ziya Nur? 1930 y1lm111 29 May1s'mda, yani fethin
477. y1ldoniimiinde Konya'da dogan ve geleneklere bagh bir
aile ~evresinde derin bir islaml hassasiyetle yeti§en bir Ana-
dolu ~ocugu. Onu Ziya Nur yapan, ders kitaplanndaki tari-
1
S6ziinii ettigim tahmisi, o giin Yahya Kemal Enstitiisii 'nde merhum Ni-
hat Sarni Banarh'ya da okumu§ ve samimi bir aferin alm1§t1m.
90/DEFTERiMDE 40 SURET
. ..
~- <;ELIK GULERSQY _ _
!
Erzurum 'un "lstanbullu Hoca··s1:
:D
ergah'ta eski istanbul yangmlanyla ilgili yaz1lanm ($1-
karken bir mektup alm1§t1m; Orhan Okay Hoca, Er-
zurum'dan gonderdigi bu ho§ mektupta, Seyh Ga-
lib'in i.izerlerine her gah ate§ler yagan ve k1v1Jc1m taneleri
ekip par($a par($a kalpler bi($en Beni Muhabbet Kabilesi ile
semenderler gibi ate§le i<$i<$e ya§amay1 neredeyse bir hayat
tarn haline getirmi§ eski istanbul halk1 arasmda kurdugum
ili§kiyi isabetli buldugunu belirttikten soma, zarif bir i.islup-
la, ilki Zeynep Hamm Konag1'm ki.il y1gmma <$eviren yangm
olmak i.izere, §ahit oldugu birka<$ bi.iyi.ik istanbul yang1mn-
dan soz ediyordu.
Orhan Okay'm ashnda bir istanbullu oldugunu o gi.in
daha farkli bir bi<$imde, biraz da kendimi onun yerine koya-
rak di.i§i.indi.im. Meslek hayatmm tamamm1 ta§rada ge($irdigi
halde, zarafeti, <$elebiligi ve Ti.irk($e'siyle istanbullu kalmay1
ba§aran, nesli ti.ikenmi§ bir ideal adam1, hakiki bir ho ca ..
1931 y1lmda, ii<$ ku§aktan beri istanbul'da ya§ayan bir
ailenin ($Ocugu olarak, Salmatomruk'ta, ii<$ kath bir evde
di.inyaya gelen Orhan Okay'm ($OCuklugu, Edirnekap1 civa-
nnda, Arnavut'u, Rum'u, Yahudi'si, Ermeni 'si, Giritli'siyle
imparatorlugun ($Ok uluslu yap1s1m yans1tan son derece
DEFrERiMDE 40 SURET/99
. .
HALIT REFIG
-
. .
~-- HILMI YAVUZ --~
m1§tlr. Bu mahfillerde Ziya Nur, Ali ihsan Yurt vb. gibi Os-
manh irfamm devam ettiren bir<5ok insandan faydalanmak
i<5in <50k ozel bir gayret sarfeden ve kitaplardan edinileme-
yecek bilgileri onlardan bgrenen Erol Gi.ingbr'i.i birgi.in is-
kenderpa§a cemaatiyle sohbet ederken, bir ba§ka gi.in Yah-
ya Efendi Dergiih1'nda Mesnevi dersi dinlerken yahut Ziya
Uygur'la Tevrat, Yahudilik ve masonluga dair meseleleri
tart1§1rken gbrmenin mi.imki.in oldugunu yakm dostlanndan
dinlemi§tim. Bir ara Nihal Ats1z'a da gidip gelmi§. Ti.irk mu-
sikisiyle ilgilendigini, hatta uzunca bir si.ire tanburla me§gul
oldugunu, divan tarzmda §iirler yazd1gm1 ve tarih di.i§i.irme-
ye merakh oldugunu bilmezdim. Babasmdan ogrendigi ve
hem§ehrilerinden ki.iti.iphaneci Li.itfi ikiz'le <5ah§arak ilerlet-
tigi eski yaz1yla derslerde ve konferanslarda, tek kelime ka-
<5trmadan not tutabildigini onu yakmdan tamyanlar bilirler.
Hocas1 Hilmi Ziya Ulken iki ciltlik Tii.rkiye'de <;agda~ Dii.-
~iince Tarihi(l966) 'ni Ero! Gi.ingbr'i.in tuttugu notlan tadil
ederek meydana getirmi§tir. <;ok h1zh ders anlatan ve kim-
senin soru sormasma firsat vermeyen Hilmi Ziya'nm dersle-
rinde eski yaz1y1 bildigi i<5in not tutabilen tek bgrenci odur.
Daha soma bu notlan Latin harfleriyle teksir ederek arka-
da§lanna dag1tt1g1 gibi, bir ni.ishasm1 da hocasma veren Ero!
Gi.ingbr'i.in Osmanhca bilgisi Mi.imtaz Turhan'm da i§ine
<50k yarayacak, hatta bu bi.iyi.ik hoca eski yaz1yla okumu§ ne-
silden oldugu halde, bir<50k mi.i§ki.ili.ini.i gen<5 talebesi ve
asistam sayesinde <56zecektir. Piyade Okulu'nda Erol Gi.in-
gbr'le aym may1 payla§an Hidayet Nuhoglu da derslerde
birlikte Osmanhca not tuttuklanm, bunu gbren ke§if hocas1
albaym "Size hayatta a<5 kalmak yok, tapu dairesinde rahat-
hkla i§ bulursunuz" dedigini sbyli.iyor.
Ero! Gungor, 1961 y1lmda mezun olur; aym y1l hocas1
Mi.imtaz Turhan'm yamnda Tecri.ibi Psikoloji asistam ola-
rak gbreve ba§lar ve doktorasm1 tamamlad1ktan soma
(1965) ABD'ye giderek iki bu<5uk y1I kadar kald1g1 Colorado
Universitesi'nde ihtisas tahsili ve ara§tlrmalar yapar. Bu
i.iniversitenin hocalanndan Prof. Kenneth Hammond, Prof.
Dr. Sabri Ozbaydar'a gbnderdigi mektupta, Ero! Gi.ingbr'i.in
sadece Ti.irkiye'de degil, di.inyamn bi.iti.in birinci sm1f i.ini-
versitelerinde ders verecek seviyede bir ilim adam1 oldugu-
1~4/ DEFfERiMDE 40 SURET
.. .
HUSREV HATEMI
8
smer <;ehresinde zekice panldayan gozleri, i<;indeki
<;ok renkli diinyaya a<;1lan iki kii<;iik pencere gibidir.
E§ref saatlerinden birini yakalar da konu§turmay1 ba-
§arabilirseniz bu renkli diinyada uzun bir seyahate 9kma
§ansm1z olabilir. Eger onunla ilk defa kar§1la§mI§Samz, ko-
nu§ma tarzmdaki ve ses tonundaki biteviyeligi once yadirga-
yacak, fakat bir sure soma sohbetin orijinal bulu§lar, espri-
ler, yakas1 a<;1lmad1k benzetmeler ve haI1za kudretiyle bir
Hiisrev Hatemi solosuna donii§erek sizi nefes almadan din-
lemeye icbar ettigini hayretle farkedeceksiniz.
Hiisrev Hatemi'nin i<; diinyas1, <;ocuklugunun Feri-
koy'iinden bir Evliya <;elebi tecessiisiiyle biitiin O~manh
cografyasma a<;ilan <;ok zengin bir imajlar diinyas1d1r. Buna
bir de onun Giiney Azerbaycanh bir ailenin <;ocugu olarak
tevariis ettigi, A§Ik Garip Cografyas1'nda ye§ermi§ zengin
kiiltiirii ilave ederseniz, hayal ufuklanmn geni§ligi hakkmda
daha a<;1k bir fikir edinebilirsiniz. Ancak Evliya <;elebi ve
A§Ik Garip cografyalannm <;ok biiyiik bir kism1 kaybedilmi§
oldugu i<;in, Hiisrev Hatemi'nin hayal diinyasma siinbiill bir
hiiziin ve bu hiiziinle yogrulmu§ derin bir nostalji hakimdir.
Baba Ali Asgar Hatemi, kokleri Giiney Azerbayom'm
128iDEFTERiMDE 40 SUR ET
1 c;:ocuk hastalt kl an mf1tchass1s1 olan Prof. Dr. Nadir Hatemi 1981 yilmda,
heniiz 48 ya~1 11d ayke n o!mu~tiir. Hlisrcv Hatcmi, agabeyinin ktsactk ha-
yat111a <;ok ~cy s1gd1rd1g1n1, Ti'lrk miizigi ilc ilgilendigini, hatta bir de bt:s-
tcsinin bulunclugunu siiy!liyor. Ablalan Guzin Han1111 ise hayattad1r.
DEFTERiMDE 40 SURET/ 129
I
l _ CiNUf;EN TANRIKORUR _ _
A
y§e Sasa'y1 birkac; y11 once tamct1m; ilk izlenimlerimi
§6yle ozetleyebilirim: K1vrak bir zeka, muthi§ bir te-
cessus ve bilgi ac;hg1, ic;ine girdigi yeni c;evreyi daha
iyi tammak ic;in son derece samimi bir c;irpmt§. Ve
gozlcrinde, yalmz nekahet donemini ya§ayan hastalarda go-
rulcbilir cinsten c;ok renkli mutluluk pmlttlan ve samimi
dindarlara has t§tlttlar.
Gayrettepe'de, lenduha bir apartmanm on uc;unci.i katm-
da qi Bulent Oran'Ja mutevaz1 bir hayat ya§ad1g1 dairenin
§izofrenik dagm1khg1m hie; yad1rgamad1g11m daha soma far-
kettim. Kitaplar, resimler, dergiler, gazete y1gmlan ve bu
dag1mkhg1 ai len in epeycc eskilere kok sahm§ gec;mi§iyle irti-
batland1ran, yenileriyle tuhaf bir §ekilde kayna§mI§ eski C§-
yalar.. Ve Zubin, Ay§e Sasa'nm, goturdi.igiim c;ic;ekelerle
k1rk yild1r hasretmi§ gibi oyna§tp kokla§an sevimli kedisi ...
Ziyaretine ilk defa Mustafa Kutlu'yla birlikte gitmi§tim.
0 gun nclcr konu§tugumuzu pek hat1rlam1yorum ama, gali-
ba daha soma da s1k s1k doncccgimiz trajedi mesclesine gir-
mi§tik. A§k E.stetigi'nde benim c;ok farkh bir ac;1dan cle ald1-
g1m bu mesclc Ay§e Sasa'y1 c;ok ilgilendiriyordu, c;i.inki.i dc-
rin bir trajedinin ic;indcn c;1k1p gelmi§ti.
138/DEFTERiMDE 40 SUR ET
EKMELEDDiNiHSANOGLU
mek (1974) , Makina (1976), Derin Yara (1984), Onlardan Kalan (1987) ve
Rozalra Ana (1993) takip eder. Romanian ise §Unlardir: Zar (1977), Bi-
zim Diyar (1978), Hila/ Gon·iniince (1984), Agustos Barag1 ( 1984), (;11p111 -
tilar ( 1991 ). Beyaz Sessiz Bir Zambak ve Yeniden Dogmak adh scnaryolan-
lll halirlatmak isterim. ikinci senaryo dizi olarak ~ekilip TRT'de yay11nla-
n111ca , Tii rkiye ile Bulgaristan arasmda , Aysel'in Tiirkiye'ye g6nderilme-
siyle sonu~lanan politik bir mesele haline ge lmi§ti.
3
46 SONRASI
Bir Ba§bakan
Oglunun Trajik Hayati
AYDIN MENDERES
0
Mustafa Kutlu'yla ilk nerede ve nas!l kar§1la§t1g1m1Z1
hatirlam1yorum, ama kar§1la§ir kar§lia§maz aram1z-
daki ruh akrabahg1m hissetmi§ olmahy1m. Zaten aym
iklimin ve aym duyarhklann besledigi bir cografyanm i;o-
cuklany1z. Aym §artlarda bi.iyi.imi.i§, aym ki.ilti.ir kaynaklany-
la beslenmi§, hatta eminim, hayatim1zm belli donemlerinde
aym kitaplan okumu§, aym §eyleri ozlemi§izdir. Ve aram1z-
daki dostluk ilerlediki;e, aym meselelere kafa yordugumuz,
aym sanc1Jan ya§ad1g1m1z ortaya i;1kacakt1r. Bu bak1mdan
Mustafa Kutlu'yu anlatmak, mahrumiyetlerle yi.ikli.i i;ocuk-
luklanm i;ok partili doneme ge<;i§in ve degi§imin sanc1lanm
iliklerinde hissederek, geni;liklerini ise 1970'Jerin kaotik or-
tammda pi§erek ya§am1§ bir aydm neslinin dramatik mace-
ras1111 anlatmak demektir.
Erzincan'm lh<; ilgesine bagh Kurui;ay nahiyesinde, nahi-
ye mi.idi.iri.i Nurettin Bey'in oglu olarak i;ok partili hayatm
hemen ba§mda dogan (6 Mart 1947) Mustafa Kutlu'nun i;o-
cuklugu, yedi ya§ma kadar, babasmm s1k s1k yer degi§tirme -
si yi.izi.inden, o nahiye senin, bu nahiye benim, dola§makla
gei;er. Suuru uyand1gmda, Kemah'm Kamerik nahiyesinde,
DEFTERiMDE 40 SURET/165
1
Salih Necrneddin Hilav, felsefeci Selahaddin Hilav'm kii<;iik karde§idir.
172/DEFTERiMDE 40 SURET
1
De;; kitab1 ve ~ok say1da makalesi bulunan Ali Birinci'nin en iinemli eseri,
Dergah Yaymlan arasmda ~1kan "Hiin"iyet ve itilaf F1rkas1/ll. Me~mtiyet
devrinde ittihat ve Terakki'ye Kar~1 <;1kanlar" (1990)'d1r.
Kosedag Yaylalarmdan
Burokratik ve Politik Zirvelere
. . .
~--ILHAN KESICI--~
A
vrupa Ekonomik Toplulugu nezdinde Ti.irkiye Tem-
silciligi ve Devlet Planlama Te§kilah Mi.iste§arhg1 gi-
bi (!Ok onem)j gorev)erde buJunmU§Sa da, kamuoyu,
onu daha c;ok ANAP istanbul Bi.iyi.ik§ehir Belediye
Ba§kam aday1 ve Demirel ailesinin damad1 olarak tamyor.
Ben tamd1g1mda heni.iz ODTO ogrencisi ve "dava"m1zm
onde gelenlerinden biriydi; Sivas'a geli§lerinde ya istasyon
Caddesi'nde turlayarak, yahut Cib1llar Park1'nda birkac; ma-
say1 birle§tirip geni§ bir halka tqkil ederek davadan konu-
§urduk. Daha dogrusu o, sorulanmlZI kendine has konu§ma
i.isJubuyJa Ve herhangi bir §ekilde itiraz etmemizi onJeyen SI-
)a bir mant1k di.izeni ic;inde cevaplandinrd1. Her zaman §tk,
balamh ve moderndi. Ben mesela portfoy dedikleri el c;an-
tasm1 ilk defa onun elinde gormi.i§i.imdi.ir.
ilhan agabeyle tam§tkhg1m1z 1960'1ann sonlannda ba§la-
m1§t1, ama ailelerimiz Zara'dan tam§1yorlard1. Bizim evde,
ozellikle dedesi Molla Hi.iseyin 'den s1k s1k soz edildigini ha-
t1rlanm. Babas1 Osman Nuri Bey de annemin ilkokuldan s1-
mf arkada§1ym1§. ilhan Kesici, dedesi Molla Hi.iseyin'in ken-
di gayretiyle zengin olmu§, ticaretle ugra§makla beraber
mi.ilk edinmeye, 6zellikle toprak satm alarak ortakc;Ilara ek-
176/DEFTERiMDE 40 SURET
E
az1 insanlar vard1r ki karamsarhk mikrobu ta§irlar;
di.inyay1 felaketin e§igindeymi§ gibi gormeniz i~in on-
Jarla be§ on dakika bera•, er olmamz yeter. Baz1lan-
nm da heyecanlan saridir; sislerin dag1hp ufkunuzun a~1!
mas1m ve gelecege dair i.imitlerinizin canhhk kazanmas1m
saglarlar. Mustafa <:;ahk ikinci gruba girer. Onu yakla§1k yir-
mi y1ld1r tamnm, fakat bir gi.in olsun karamsarhga di.i§mi.i§
halde gormedim. Her zaman yapacak bir§eyler olduguna ve
mutlaka bir ~Iki§ yolu bulunacagma inamr ve bulur da.
Mustafa, her §eyini kaybetse bile i.imidini ve heyecamm
kaybetmeyecek cinsten bir adamd1r. Ve ci.issesinden umul-
mayacak kadar i§tahh (bir oturu§ta ii~ adam1 doyuracak ka-
dar yemek yer), cesur, cedelci, mi.icadeleci ... Agz1 iyi laf ya-
par; inamlmaz bir ikna kabiliyetine sahiptir. Demokrasinin
gerekliligine inamr, fakat heyecanlanm biraz da gizli kalmI§
komitac1hk ruhundan ald1gm1 soyleyebilirim. Te§kilat~1d1r;
. §a§JTtJc1 bir h1zla insanlan biraraya getirip organize edebilir.
Kimdir Mustafa <:;ahk? Hangi aym hangi gi.ini.inde dog-
dugunu bilmeyen o kavruk Anadolu ~ocuklarmdan biri. An-
nesi Muazzez Hamm, 1955 veya 1956 y1Jmda "kara giiz vak-
ti" dogdugunu soylermi§, Gi.imi.i§hane'nin fakir dag koyle-
DEFTERiMDE 40 SURET/181
Jl
az1 insanlar vardir, ne kadar ya§lamrsa ya§lansmlar,
yi.izlerindeki c;ocuksuluk degi§mez; Ismail Kara onlar-
dand1r. 1978 y1lmdan beri gidip geldigim Dergah Ya-
ymevi'nin bendeki ilk hat1ra ve imajlan, onun her zaman la-
sa kesilmi§ sanya yalan kumralhkta sac;lan, zeki bala§h yqil
gozleri ve sevimli bir giili.imseyi§in hie; eksik olmad1g1 degir-
mi yi.iziindeki c;ocuksu ifadeyJe §a§IrtICI bir bic;imde Ortii§U-
yor. Ve kiic;iik masas1.. Yaymevinin adresi birkac; defa degi§-
mi§, fakat her zaman diizenli bir bic;imde istif edilmi§ kallavi
kitaplar ve dergilerle dolu kiic;iik masa degi§memi§tir. Sair-
lerin, yazarlarm, gaze tecilerin, iiniversite hocalannm ugrak
yerlerinden biri olan Dergfih'm hareketli trafigi onun c;ah§-
masma engel olmaz; esasen ismail c;ok konu§an biri degil-
dir; hem i§iyle me§gul olur, hem de kulak misafirligi ettigi
hararetli sohbetleri zaman zaman zekice mi.idahaleleriyle
renklendirir.
Aslmda gec;mi§ zaman sigasm1 kullanmahyd1m; c;i.inki.i
art1k Dergah eski Dergah degil; ismail Kara da , degi§mez
bir ikili te§kil ettikleri Mustafa Kutlu da i§leri ba§lanndan
a§lan oldugu ic;in haftada en fazla iki gi.in ugrayabiliyorlar.
Miidavimlerin c;ogu da ayaklanrn kesmi§ gibi. Kendimden
DEFTERiMDE 40 SURET/191
larla ilgili hi~ bir §ifahl bilgiyi, notu, yaz1y1 ve kitab1 ka~1r
maz, hemen bir bilgi fi §lerine kaydeder yahut fotokopisini
edinir. Dikkatli , titiz ve takiViidir. Yakm Plan'da yazd1g1m
baz1 §ahsiyetlerle ilgili on notlanm1 bile isteyip gerektigi za-
man kullanmak uzere ilgili zarflara yerle§tirmi§tir. Ve ben
onun ilgilendigi alanlarda herhangi bir bilgiye ihtiya~ duyar-
sam hemen ona giderim.
inamr m1s1111z, hi~ elim bo§ donmemi§imdir.
<;unkii o ismail Kara'dir, daa.
Kendini (:ocuklara Adayan Adam
S
oyad1m Mustafa kadar haketmi§ ba§ka birini tamm1 -
yorum; 6mriinii gocuklara adam1§, onlar igin §iirler,
hikayeler yazan, radyo programlan yapan ve vakif ku-
ran "Sirin" bir Karadenizli. Esasen, havasmdan m1 suyundan
m1 bilmem, Karadenizliligin 6zi.inde §irinlik vard1r. Musta-
fa'mnki ilave bir Sirin'lik .. Arna §irinligi haks1zhklar kar§1-
smda §iddetli tepkiler gostermesine engel degildir; ofkelen-
digi zaman, eger onu iyi tamm1yorsamz, §a§ar kahrsm1z.
Gozleri ate§ sagarken aim penge penge k1zanr. Mi.icadeleci-
dir, ba§lad1g1 i§i sonuna kadar goti.iri.ir ve tuttugunu kopar-
mas1m bilir. Becerikli, te§kilatc,;1 ve atakt1r.
Sanmm 1978 y1hnda Ankara'da tam§tlk; ben Hergiin ga-
zetesinde gah§1yor ve Divan dergisini g1kanyordum; Musta-
fa ise TRT'de gorevliydi. Ancak bu tam§1k11k birkag gori.i§-
mcnin otesine gegmemi§tir. Zaten ben bir si.ire sonra istan-
bul'a gitmi§, 1979 sonlanna dogru da evlenip gazetecilikten
aynlarak Bursa'ya yerle§mi§tim; hayat1m1 ogretmen-yazar
olarak idame ettirme niyetindeydim. Bu arada istanbul
Radyosu 'na prodiiktor olarak tayin edilen Mustafa'nm go-
cuk edebiyatiyla ilgili gah§malanm yakindan takip ediyor-
DEFTERiMDE 40 SURET/197
L
Yahut Nam-1 Diger Cemile Bac1
ANNEMARiE SCHIMMEL
A
merikah romanc1 Ernest Hemingway evinde tam kirk
kedi beslermi§. Mark Twain'in de bin;ok kedisi vard1.
Frans1z ressam Henri Matisse'in, korku hikayelerinin
biiyiik ustas1 Edgar Allen Poe'nun ve Emile Zola'mn
kedilere dii§kiin olduklan ve <;ah§irken yanlannda daima bi-
rer kedi bulundurduklan biliniyor. Frans1z romanc1 ve ma-
ceraperest Pierre Loti'nin kedisi de iinli.idiir. Bizde ise Tan-
buri Cerni! Bey' den Asaf Halet <:;elebi'ye, ismail Saib Efen-
di'den Nurullah Ata<;'a kadar, kedi severlikleriyle tamnan
<;ok say1da sanat ve kiiltiir adam1 vard1r.
Peki, biiyiik Alman oryantalisti Annemarie Schimmel'in
de kedileri a§k derecesinde sevdigini, gittigi her iilkede, ke-
dilere dair §iir, menkibe, hikaye, resim ... ne bulursa toplad1-
gm1 ve Orientalische Katze (~ark Kedisi) adh bir kitabmm
bulundugunu biliyor muydunuz? Schimmel, kedileri, sadece
yumu§ak tiiyleri ve tath mmlt1lanyla sahiplerini dinlendiren
munis hayvanlar olarak degil, Mev13na'da oldugu gibi, mis-
tik anlamda birer "dost" olarak goriiyor.
Kediseverlik deyince bir mim koymak gerekir; ortalama
bir Batilmm kediyi degil, k6pegi tercih ettigi dogruysa, kedi-
204/DEFfERiMDE 40 SURET
CENGIZ A YTMATOY
13
irgun telefonum c;ald1; Halit Refig Bey Mi mar Sinan
Universitesi Sinema Televizyon Merkezi'nde, K1Tg1z
yonetmen Tolom1§ Okayev'in iki filminin gosterilece-
gini, aynca yonetmenin de kat1lacag1 toplant1larda bu film-
lerin tart1§tlacagm1 sbyluyor, kat!hp kat1lamayacag1m1 soru-
yordu. Heyecanhyd1; ad1 pek duyulmam1§ olsa da, rahathkla
Tarkovski ve Akira Kurosawa gibi buyi.ik ybnetmenlerle k1-
yaslanabilecek bir seviye gosteren Tolom1§'1 butun dostlan-
na tamtmak niyetindcydi.
Halen, Klrg1zistan'm buyukelc;isi olarak Ulkemizde gorev
yapan Tolom1§'m filmlerinden sadece birini, Kar Leoparimn
Soyu 'nu seyredebildim. Sinema Televizyon Merkezi 'nin o
guzel salonunda, bir avuc; sinema merakhs1yla birlikte ya§a-
d1g1m1z o "gorse! §blen"i ke§ke anlatabilsem. Duygulanm1
tek kelimeyle ifade edebilirim: Buyulendim. Gerc;ek sinema
i§te bu olmahyd1; abartmas1z, dingin, dupduru bir anlat1m
ve hie; bir efekt "numara"sma ba§vurulmadan elde edilmi§
muhte§em goruntliler. .. Tiyen§an Daglan'mn ve K1Tg1z ha-
yatmm son derece sinematografik yap1sm1 §a§trt1c1 bir usta-
hkla goruntuleyen Tolom1§ Okayev, buyi.iklugunu, basit fa-
DEFfERiMDE 40 SURET/209
KENIZE MURAD
' '