Professional Documents
Culture Documents
RICHARD CLOGG
BOGAZIÇI
ÜNIYERBITEBi
YAYINEYI
Richard Clogg
A. cOncise HiStory ofGreece
c:ı Richard Clogg,,1992, 2002, 20 13.
,
ISBN 978-605-4787-64-7
Yönetim Yeri:
Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi
Boğaziçi Üniversitesi Uçaksavar Kampüsü
Garanti Kültür Merkezi, Arka Giriş
Etiler/lstanbul
bupress@boun.edu.tr
www.bupress.org
Telefon ve faks: (212) 257 87 27
Sertifika No: 10821
Görsellerin Listesi, ix
Ônsöz, xiii
1
GİRİŞ, 15
il
OSMANLI YÖNETİMİ VE YUNAN DEVLETİ'NİN ORTAYA ÇIKIŞI 1770-1831, 2 1
111
ULUSUN İNŞASI, 'BÜYÜK ÜLKÜ' VE ULUSAL BÖLÜNME 1831-1922, 56
iV
FELAKET, İŞGAL VE SONUÇLARI 1923-1949, 1 04
v
İÇ SAVAŞIN ARDINDAN 1950-1974, 1 44
VI
DEMOKRASİNİN GÜÇLENMESİ VE HALKÇILIK YILLARI 1974-1990, 1 66
Vll
BALKAN BUNALIMI VE SİYASAL MODERNLEŞME 1990'LARDA YUNANİSTAN, 1 98
Vlll
YENİ BİNYILDA YUNAN İSTAN: BOLLUKTAN DARLl�A, 232
Biyografiler, 257
Yunanistan'ın Kraliyet Aileleri, 277
Cumhurbaşkanlan, 278
Tablolar, 279
önemli Tarihler, 289
Okuma Listesi, 296
Dizin, 303
GÖRSELLERiN LİSTESİ
RESiMLER
Tarih �ş!vi, '}tina) . ................... ,, .... , ....... ....... . . .. ... . . . . . . .. ..... ... . . .. . . . .. . . . . . . . ..... 112
35 1921 yılında Salt Lake City, Utah'da Yunan düğılnıl
(Utah State Historical Society) . ...... ... . ............................................ ...... . . . . . . . 114
36 Şair C. P. Kavafis lskenderiye'd.eki evinde (Fotoğraf K. Megalokonomou) . ..... 116
37 Mart 1935'te giriştikleri darbenin ardından Venizelos yanlısı
subayların yargılanması. Kaynak: Istoria tou Ellinikou
ethnous, XV (Atina: Ekdotiki Athinon, 1978) . .. . . ........ . .. .. . . . . .. . . ... ....... ........... 118
38 General loannis Metaksas kendisine verilen faşist selamını alırken
(Yunan Edebiyat ve Tarih Arşivi, Atina) .......... . ........ .................... . . . . . . . . ....... 120
39 l 9401ardaki Arnavutluk kampanyasından kalma bir propaganda
posteri. Kaynak: Spiros Karakhristos, Ellinikes aphisses Greek posters
(Atina: Kedros, 1984) ................................................................................. 124
40 (a) 1941/2 kışında baş gösteren kıtlığın kurbanı yaşlı adam
(fotoğrafçı Dimitris Kharisiadis; (b) Kasım 1944'te Atina'da
deposu dolup taşan bir bakkal dükkıiru: Life dergisi
fotoğrafçısı Dmitri Kessel) . .. . .... . . .. .... . ....... .... ..... .. ... .................. .. .. ....... 128-129
41 Oç çeteci kadın, 1944. Kaynak: Costa G. Couvaras, Photo album of
the Greek resistance (San Francisco: WirePress, 1978) . .. . . ............... .... . .... .. 130
42 Şubat 1943'te Selanik'te dört genç Yunan Yahudisi
(Yunanistan Yahudi Müzesi) .... ............. . . ...... . . . . . .................. ...................... 132
43 1944 yılında 'Özgür Yunanistan'ın Ulusal Kurtuluş Siyasal Komitesi.
Kaynak: Spiros Meletzis, Me tous andartes sta vouna (Atina: 1976). .... ... . . . . . 136
44 Winston Churchill, Aralık 1944 'te Yunanistan kralının vekili olacak
Atina Başpiskoposu Damaskinosıa birlikte
(Imperial War Museum, Londra) . .. . . . ...... . . . ....... . . . . . . . . . .................. .. . . . . . . . . . . . . . . 138
45 Kral Pavlos ile Kraliçe Friederike'nin 1947'de Makronisos mahkümlar
adasına yaptığı gezi (Fotoğraf: Associated Press) ... . .......... . . . .. .. ... . ......... .... . . . 140
46 (General James van Fleet ile General (sonradan Mareşal)
Aleksandros Papagos 1949 yılında Paskalya yumurtası
tokuşturuyorlar (Savaş Müzesi, Atina) . ................... ..... . . . .................... . . . . . . . 142
47 (a) Yunan ve Türk birlikleri l 953'teki askeri manevralarda
dostluk tatbikatı sırasında; (b) Panayia Beligradiu kilisesinin
(Belgradkapı, lstanbul) kalıntılarında dolaşan Patrik Athinagoras,
lstanbul 1955 (National Archieves and Records Service,
Washington, DC, Foto: D. Kaloumenos) . . . . ...... ............... . ........................ ... 150
48 Kıbns Başpiskoposu Makaıyos, General Yeorgios Grivas ve
Nikos Sampson, 1959. Kaynak: Stanley Mayes, Makarios:
a biography {Londra: Macmillan, 1981) ....................... . .......................... . . . .. 154
49 (Yannis Ç aru his: Pembe/on önündeki denizci (1955)
Kaynak: Theophilos Kontoglou Ghika Tsarouchis. Four Painters
of20th century Greece (Londra, Wildenstein, 1975) ................ .......... .......... 156
50 Atina Po liteknik'in öğrenciler tarafından işgali, Kasım 1973.
Kaynak: Giannis Phatsis, Polytekhneio '73. Exegersi. Katalipsi,
{Atina: Kastanioti, 198!>) ................................................................. 164
Eisvoli
51 Atina Başpiskoposu Serafim 1981'de Andreas Papandreu'ya
Konstantinos Karamanlis'in huzurunda ant içirirken
(Yunanistan Basın ve Enformasyon Bakanlığı) . .. .... .. ... ....................... ...... .. 182
GOrsellerin Listesi • xi
HARİTALAR
'
Geçmişi, atalan gereğinden fazla yüceltme -çev. notu.
Giriş. 1 7
bir koşulu olan menfaat ilişkileri, yani mesa [irtibat]; her ikisi de Türk
yönetimi döneminde palazlandı.
Yunanlar bir diaspora halkıdır. Osmanlı yönetimi sırasında ge
lişen göç hareketleri günümüze kadar sürmüştür. Henüz bir Yunan
devleti ortaya çıkmadan önce, on sekizinci yüzyılın sonlarında, Yu
nan tüccarlar Doğu Akdeniz'de, Balkanlar'da ve Hindistan gibi uzak
yerlerde bir ticaret imparatorluğu kurmuşlardı. On dokuzuncu yüz
yılda göçler hızla Mısır'a, Rusya'nın güneyine, yüzyılın sonlarındaysa
Amerika Birleşik Devletleri'ne doğru gelişti. Başlangıçta, Yeni Dün
ya'daki göçmenlerin neredeyse tümü erkeklerden oluşuyordu. Ülke
lerindeki yoksulluk onları dışarı yöneltmişti ve çoğu önce yurtdışın
da birkaç yıl kadar kalmayı sonra anavatana kesin dönüş yapmayı
düşünüyordu. Ne var ki, pek çoğu göç ettikleri ülkelere yerleşti. İç
savaş döneminde ABD'nin yasaları göçmen akışını sınırlarken, Yu
nanistan Anadolu'dan, Bulgaristan'dan ve Rusya'dan gelen bir mil
yonu aşkın sığınmacıya kucak açtı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında
Yunanların göçleri bir kez daha doruğa çıktı. ABD yasalarındaki kı
sıtlamaların 1960'larda kaldırılması öncesinde, yeni göç dalgasının
yönü Avustralya'ydı; öyle ki 1980'lere gelindiğinde başkent Melbour
ne artık sayılan 200.000'i aşan Yunan toplumuyla dünyadaki Yunan
nüfusunun başlıca merkezlerinden biriydi. Savaş sonrası dönemde
de, Yunanların Batı Avrupa'ya, özellikle de 'misafir işçi' olarak Batı
Almanya'ya göçlerine tanık olundu. Zamanla göçmenlerin çoğu geri
döndü; zor kazandıkları paraların çoğunu hizmet sektöründe küçük
ölçekli girişimlere yatırdılar. ôte yandan, küçümsenmeyecek sayıda
ki diğerleri Gastarbeiter statüsünü benimseyerek orada kaldılar.
Kseniteia ya da diğer bir deyişle dış ülkelerde -kısa süreli de
olsa- yerleşmek, ister kalıcı ister geçici olsun, bugünün Yunanla
rının tarihsel deneyiminin temel taşıdır. Bunun bir sonucu olarak
anavatandakiler ile denizaşırı Yunan toplulukları arasındaki ilişkiler,
bağımsızlık dönemi boyunca hayati önem taşımıştır. İkinci kuşak
Yunan-Amerikalı olan Michael Dukakis'in 1988'de Amerika Birleşik
Devletleri başkan adayı olarak seçimlere katılması, Yunanistan'da
büyük bir heyecan uyandırmış, belki de kaçınılmaz olarak gerçekçi
olmayan beklentiler doğurmuştur. Dukakis'in Demokrat Parti'den
başkan adayı olarak ortaya çıkması, Yunan topluluklarının evsahibi
ülkenin kültüründen hızla etkilendiklerine dikkatleri çekmiş, aynca
Yunanistan dışındaki Yunanların faaliyetleri ile etkin ve sorunlara
çözüm üretebilen modern bir devletin altyapısını oluşturma konu
sunda Yunanistan'da yaşanan sorunlar arasındaki karşıtlığı vurgu-
Giriş • 19
Manastır
t
Edessıı 4'
Ylannıts.1
/
Veroia• z
t-rgyrokastro
loannina
(Ya!1Ya) Larlsa.
Trİkkala
�rta (Tırhala)
4Van
\ -
'
24 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Resim ı Konsta ntinopol is'in 1453'te düşüşü. Panayiotis Zografos tarafı ndan 1830 or
talarında savaşa katılmış askerlerden General Ma kriyannis'in siparişi üzerine ya pılmış
bağımsızlık savaşını gösteren bir dizi yağlı boya ta blosundan biri. Muzaffer su lta n bir ya n
dan arkada görünen Konstantinopolis şehrine karşı anakronik bir şekilde nargilesi ni tüt
türüp bir ya ndan da kentin din adamları ve ileri gelen lerince kendisine sunulan armağa n
ları geri çeviriyor ve bu kişilerin de boyu nduruk altına alınması nı buyuruyor. Uzakta , boyun
eğmeyi kabul etmedi kleri için Osma nlı askerlerince kovaıananlar tepelere sığınıyor. Sol
alt köşede tutsak alınmış Yunanistan, zi ncire vuru l m uş bir halde, sitem eden parmağıyla
zorba h ü kü mdarı işaret ediyor. Hemen üstünde, Türklerin 1798 yılında ipe gönderdiği,
bağımsızl ık hareketi nin ilk şehidi Rigas Velestinlis Yunanistan'ın er geç kavuşacağı özgür
l üğün tohumlarını saçıyor. Onun ya nı başında, Türk yönetiminin egemenlik sürdüğü Tür
kokrasi adı verilen dönemde halkın gözünde, ilkel de olsa, u l usal d irenişin simgesi olmuş
k/eft'lerden biri yer almakta. Makriya nnis, bazı ta rihçilerin yalanlarına ve çarpıtmalarına
dayandığını düşündüğü anlatımları düzeltmek a macıyla, kendi yazmış old uğu metindeki
kon u ları vurgu layan yirmi beş adetl ik bir resim d izisi yapılmasını istemiştir. Bu resim lere,
savaş dönem inin belli baştı çarpışmalarında meydana gelen olayları kendi ağzından anla
ta n ayrıntılı başlıklar eşlik etmektedir. Kendisi de savaşa katı lmış olan ressam Panayiotis
Zografos'un iki oğlu resimlerin çoğaltı lmasında ona yardım etmişlerdir. Bu diziden dört
takım yapılmış, Makriyannis bunları Atina'da, büyük bir yemekli toplantıda Kral Otto'ya
ve bağımsız yeni Yunan devletinin 'Koruyucu G üçleri' olan İ ngiltere, Fransa ve Rusya'nın
elçilerine sunm uştur. İ ngil izlere verilen takım bugün Windsor Kalesi 'nde saklanmaktadır.
Osmanlı Yönelimi ve Yunan Deuleıi'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 27
Resim 2 Vened ik'te bulunan Yunan kil isesi Aya Giorgios ile Phlanginion Phrontistirion, ya ni
Ü niversitenin on yedinci yüzyılda ya pılmış bir gravürü. Kalabalık bir Yu nan topl uluğuna
sahip Venedik Türkokrasi sırasında ticaret, din ve kültür etkinlikleri nin önem li bir merke
ziyd i . 1514 yılı nda Yuna nlara kendi kiliseleri n i ya pma izni ta nındı ve kentin Yu nan pisko
posuna Anadolu'daki Philadelphia Metropolit'i unvanını kullanma hakkı veri ldi. 1665'te
cemaatin eski başkanı Thomas Flanginis'in büyük cömertl ik sergileyerek yaptığı bağışla
kurulan Phfanginion Phrontistirion, Padova Üniversitesi 'nde okumaya hazırla nmaları için
Yu nan gençlerine ka pılarını açtı. Katolik Venedik'in Ortodoks 'hizipçilerine' gösterdiği gö
reli hoşgörü , bu kentin uzun bir dönem Ortodoks dü nyasının basın merkezi olarak kalma
sını sağladı. Venedik'te dindışı edebiyatta ca nlı bir alışveriş orta mı gelişirken, Osmanlı
İmparatorluğu 'ndaki kiliselerde kullanılan hemen hemen bütün ayin kitapları da bu kent
te basılıyord u. Yu nan dünyasının Osman l ı egemenliğine girmemiş tek bölgesi olan İon
adaları Venedik'in Serenissima Repubblicası ya ni cumhu riyetinin yönetimi a ltındayd ı: Bu
adalar Kortu (Kerkyra), Kefalonya, Zaki nthos (Zante), Kythera, Lefke (Lefkada), İthaka ve
Paksos'tu. Kortu hiçbir za man Osmanlıların eline geçmedi. Diğer adalar Osmanlı boyun
du ruğu n u çok kısa bir süre de olsa yaşadılar; ancak 200 yıl kadar su ltanın egemenl iği nde
olan Lefke bunların d ışındaydı. 1797 'de Venedik cumhuriyetinin çöküşünden sonra ada
lar, 1864 yılı nda Yu nan Kra l l ığı'na bağla nana dek çeşitli biçim lerde Fransız, Rus ve İngiliz
yönetimlerine girdiler. 1204 ile 1669 arası dönemde Girit de Vened ik İmparatorluğu 'nun
bir parçasıydı ve İtalyan örneklerinin etkisi a ltına giren Yunan edebiyatının büyük ürünle
rine ta nık oldu. Burası, aynı za manda daha çok El Greco diye ün salan ressam Domeni
kos Theotokopulos' un da doğu m yeriydi . 1669'da Girit Büyük Adası 'nın yirmi yıl süren bir
kuşatmanın ardından Türklerin eline geçmesinden sonra, İon adaları Yu nanların Batıya
açılan penceresi olarak kaldı.
Osmanlı Yönetimi ve Yunan Devleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 3 1
lerin desteğiyle ne de başa rılı bir ayaklanmayla özgürlüklerini güvence altına a l maları çok
uzak bir olasılıktı; yine de Ortodoks dünyasında fazlaca ka bul gören kehanet külliyatına
daya l ı u m utlar sürüyord u . Osmanlı boyunduruğundan er geç ku rtuluşun insan eliyle ol
maktan çok yüce Tanrı tarafından gerçekleştirileceği öngörülüyord u . Bunlardan biri olan
Marmaromenos Vasilias ( ' Mermere dönüşen İ m pa rator') destanında, bir Türkün indirdiği
darbeden ewel Konstantinos Palaiologos'u n bir melek tarafından Konstantinopolis'in
kapılarından birinin, Khrysoporta 'nın Altın Kapı yakınlarındaki bir mağaraya götü rülüp
orada mermere dönüştü rüldüğü a n latıl ıyord u . Orada meleğin kendisini uyandırmak için
geri geleceği ve bunun üzeri ne ka lkıp Türkleri anavatanlarına, Orta Asya 'daki Kokkini
M i lia 'ya, yani 'Kızıl Elma 'ya geri göndereceği günü beklemekteydi. Bilge Leo'ya atfedilen
kehanetlerde Konstantinopolis'in kurtu l uşu n u n Tü rklerin eline geçmesinden 320 yı l son
ra, ya ni 1773'te olacağını haber verdiği nden, 1768-1774 Tü rk-Rus savaşı sırasında bu tür
inançlara duyulan güven daha da a rttı. Her ne kadar savaş beklenen özgürl üğü getirme
diyse de, kehanetlere olan inanç yirminci yüzyıla dek yaygın l ığı nı koru d u .
34 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 4 1798'de Viyana'da basılmış bu kağıt ' i kona', Athos (Aynaroz) dağındaki Aya Pav
lu (Aziz Pavlus) manastırını göstermekted ir. Gravürün en altındaki yazılar hem Yuna nca
hem de Slav d i l inde bası l m ıştır. Bunun nedeni dağdaki yirmi manastırın çoğu Yu nan olsa
da, Aynaroz'daki keşiş cu m h u riyetinin içinde Rus, Sırp, Bu lga r ve Rumen vakıfla rının da
b u l u n ması ve burasının, Osmanlı boyun d u ruğu altındaki Ortodoks ziyaretçilerin de ilgi
sini çekmesidir. Di nsel görü ntülere ya da Aynaroz, Kı brıs'taki Kykko ma nastırı, Trabzon
yakınındaki Su meıa manastı rı ve Kudüs'teki Kutsal Mezar Kil isesi gibi Ortodoksların bü-
Osmanlı Yönetimi ve Yunan Devleıi'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 831 • 3 5
yük kutsal ziyaret merkezlerine yer veren çok sayıda gravür, on yedinci ve on sekizinci
yüzyıllarda elden ele dolaşmaktaydı. Yapımı boyalı ikonalardan daha ucuz olduğundan ,
Osma nlı yönetimi sırasında Ortodoks inanışın kalelerini ol uştu ran manastırların ba kım
ve onarım masraflarını karşılamak amacıyla bu kağıt ikona lar satılıyord u . Türkokrasi sıra
sında Kilise, Yunan kimliği (ve de Yunan d i l i ) a nlayışıyla bakım ve onarıma büyük ölçüde
katkıda bulunuyorduysa da, bağı msızl ık savaşı nın patlak vermesinden önceki yıllarda
Yunan mill iyetçileri, bir ya ndan dine karşı gelmemeye özen gösterirken, diğer ya ndan da
ma nastı rlara ve Kil ise h iyerarşisine sinmiş olan cehaletten ve kokuşmuşl u kta n duyd u k
ları hoşnutsuzl u k artıyord u . M i l liyetçiler özellikle, pek çok papazın etheloduleia yandaş
lığı n ı ya da Osman l ı güçlerine isteyerek teslim olması n ı , okuma yazması olmayan Yu nan
kitlelerine u l usa l bilinç anlayışı aşılama girişi m lerine başlıca engel olarak görüyorlard ı .
36 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 5 1817-1818 yıllarında Biibıiil i 'de Baş Dragoman (baş tercüman) ve 1B19-1821
arasında Boğdan 'da hospodar [voyvoda) olan Fenerli Mikhail Sutsos, bulunduğu konuma
özgü debdebeli giysiler içinde görülmekted ir. On seki1inci yüzyı lda Osma nlı İmparatorlu
ğu giderek a rtan dış tehd itlere maruz ka ldıkça, Fenerliler diye bilinen küçük bir a ileler
top l u l uğu Osmanlı Devleti içinde geniş yetkisi olan görevlere getirildiler. Bunların çoğu
Yu nan ası ll ıyd ı , hepsi Yu nan kültürü a l mıştı . 1821 yılında patlak veren bağımsızl ık sava-
Osmanlı Yönetimi ve Yunan Dev/eti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 37
şına dek devletin dört kilit görevi onların tekelindeydi. Biibıiili'nin baş tercümanı olarak
Osmanlı d ışişleri bakanı, reis efend iyle birlikte dış politi kanın yü rütü lmesi soru mluluğun u
paylaşıyordu. Osmanlı donanmasının komutanı kaptan paşanın tercü manı olarak üzerin
de yaşayan insanların büyük çoğu nluğunun Rum kökenli olduğu Ege adalarında vali gibi
davranıyorlardı. Tuna eyaletleri olan Eflak ve Boğdan'ın hospodar'ları, ya ni voyvodaları
olarak sultanın temsilciliğini yapıyor, Yaş ve Bükreş'te sultanınkine benzeyen sarayların
da oturuyorlardı. Bazı ları hukuk ve toprak reformu, ayrıca Yu nanların eğitimi ve kü ltürle
rinin gelişti rilmesi için içtenlikle çal ışıyorsa da, bu makama yükselme uğru na yaşa nan
yoğun çekişmenin yol açtığı rüşvet ve entrikalar Fenerlilerin kötü ün salmasına neden
oldu. Fenerl ilerin çoğu ulusal harekete destek veremeyecek durumda kendi çıkarlarını
Osman l ı efendilerininki lerle bir tutuyorlardı. Mikhail Sutsos bunların dışındaydı. Filiki
Eteriya hareketine katı lıp 182l'de eya letlerin ele geçirilmesinde başa rısızl ığa uğrayan
Aleksa ndros İ psilandis'nin yard ı m ı na koştu, ayrıca bağımsız krallığın siyaset d ü nyasında
etkin görev aldı.
38 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 6 Bağımsızlık savaşı öncesinde bir Yu nan kapta nı gösteren taşbaskı bir resim.
On sekizinci yüzyıl ı n sonları ve on dokuzuncu yüzyı lın başla rında, denizci lik alanında
Yunan istan'ın bugün üstün olması nı sağlayan temeller atılmaktaydı. Kurulan ilkel tica ret
fi losu hızla büyüdü. Bugün bile 'denizci ' adalardan biri olan Hidra adası limanını çevre
leyen arkhontika, yani görkemli konaklardan da anlaşıld ığı üzere büyük paralar toplan
dı. Osma nlı İmparatorluğu 'ndan Batı Avru pa'ya hammadde satıl ıyor, karşı lığında mamul
mallarla sömü rge ürün leri alınıyordu. Osma nlı donanmasındaki den izcilerin çoğu Ege
adalarından gelme Yu nanlardı. Yasadışı ve devlet izn iyle korsanlık yapma geleneğiyle
daha da güçlenen bu denizci soyu ndan gelmiş olmaları, bağımsızl ık savaşı sırasında de
nizlerin kontrolünü ele geçirmede onlara büyük üstünlük sağladı. Ticaret donanmasının
serpilerek büyümesi, on sekizinci yüzyı lda Ba lkanlar'da ticareti elinde tutan ticaret burju
vazisinin ortaya çıkışıyla eşzamanlı gerçekleşti. Yunanca, Balkanlarda ticareti n dili oldu;
ayrıca ya lnızca Bal kanlarda değil, orta Avrupa'da, güney Rusya'da ve Akdeniz boyunca
Yu nan tüccar toplulu kları ol uştu. Ortaya çıkan bu ticari orta sınıfın bazı üyeleri yeni doğan
ayd ınlar sınıfının mill iyetçi coşkularına ka pıldı. öte yandan yeni zengi nleşen tüccarların
çoğu okullara ve kütü phanelere bağışlarda bulunuyor, Batılı görüşleri yansıta n kitapların
yayımlanması için para yard ı m ı yapıyor ve Yunan gençlerinin, Aydınlanma felsefeleriyle
ve Fransız Devrimi'nin yaydığı köklü anlayışlarla tanıştı kları Batı Avrupa üniversitelerinde
okumaları için mali destekte bulunuyorla rdı.
Osmanlı Yönetimi ue Yunan Devleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 39
Dostlar, pek çok kez dile getirdiğimiz gibi, bir zamanlar dört bir yana
ün salmış bir ırkın başına gelebilecek en kötü felaket atalarının er
demlerini unutmak, içinde bulunduğu acıklı duruma ilgisiz olmak,
eğitimi savsaklamak ve küçük görmektir. Görüldüğü üzere bunlar
Yunanistan'ın içler acısı esarete yenik düşmesinden sonra zuhur
etmiştir. Fakat Yüce Tann'nın da yardımıyla, artık Yunanlar kendi
istekleriyle cahilliğin derin uykusundan uyanmaya, aydınlanma ve
40 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
APJ:l:TOT.EAO'fı APlnoTE.ı\H%1N
•r�ıo r N .Q M O N J A
INI AN l:APA•AAMAJ;R
M t 41 • tP•• lh"t:•
.. .... ,. ... ..... �
� ·""' ,..... ,
� -
�- ·
. . 1 .
. . .,
Resim 8 Fil iki Eteriya 'nın ( Dostluk Derneği) bir papaza (ierefs) verdiği tavsiye mektu bu. Bu
dernek 1B21'deki bağı msızlık savaşının patlak vermesine giden yolu hazırlaya n gizli bir
örgüttü. 1814 yılında Emanuil Ksantos. N i kolaos Skufas ve Atanasios Çakalof adlarında
üç yoksul Yunan genci tarafından Odessa'da kurulan dernek, silahlı ayaklanma yoluyla
'Anavatanın kurtuluşu· için çalışıyordu ve Yunan dünyasının çoğu bölgesinde üyeleri var
dı. Üyelik dört aşamadan oluşuyordu: vlamis ( ka rdeş), systimenos (tavsiye edilen kimse),
Osmanlı Yönetimi ve Yunan Deuleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 45
ierefs (papaz) ve poimin (çoban). Bunun yanı sıra, en büyük yetki sahibi ' Elevsis Sırlarının
Yüce Papazları' olsa da, Anotati Arkhi (Yüce Otorite) adı altında toplanmış iki askeri sınıf
daha vardı. Eteriya'da titizlikle yürütülen masonluktan esinlenmiş giriş törenleri ya pılı
yordu ve gizli planların açıklanmasının cezası ölümdü. Tavsiye mektu bunun üzerinde ·ı
Eleftheria i Thanatos·: "Ya İstiklal Ya Ölüm" sloganının baş harflerini taşıyan çapraz bay
raklar bulunmaktadır. Harflerden ve raka mlardan oluşmuş şifreli metinde şunlar yazılıdır:
Yunanlstan'ın kurtuluşu uğruna ben, Derneğin papazı olarak, mesleği denizcilik olan, otuz
yaşındaki, bütün yüreğiyle derneğin ve vatanın savunucusu olan yurttaşım Dimitrios oğlu
Nikolaos Spetsiotis'i Filiki Eteriya"nın sevgisine ve 'Elevsis Sırlarının Yüce Papazları 'nın
koruyuculu�una tahsis ve tavsiye ettiği mi duyurur. tarafımdan sorgudan geçirildiğini ve
ant içirildiğini bildiririm. i mza P. Spetses. 10 Mart, derneğin yıl olarak beşi, yani 1819.
1821 yılına gelindiğinde derneğe katılanların sayısının yaklaşık bini bulduğu bilinmektedir.
46 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 9 10 Nisan 1821'de Ekümenik Patrik V. Grigorios'un Türkler tarafından istanbul 'da·
ki Patrikhane'nin kapılarından birine ası lışını gösteren resmin çağdaş bir baskısı. Aslında
çizimdeki kadar görkemli olmayan ka pı o günden beri kapalı tutulmaktad ır. Bağımsızlık sa
vaşının patlak vermesine misilleme olarak aralarında Babıa li Baş Dragomanı Konstantinos
Muruzis'in de yer aldığı birkaç piskoposla Fenerli ileri gelenler benzer biçimde idam edil
diler. V. Grigorios ile Ortodoks Kilisesi'nin yaşlı metropolitlerinden ol uşan Yüksek Ruhani
Meclis, aralarında Aleksandros İ psilandis, Mikhail Sutsos ve Boğdan'daki Rum ayaklanma
cıların bulu nduğu bazı kimseleri yaln ızca Osmanlı sultanına karşı geldikleri için suçlamakla
kalmayıp onların Yüce Tanrı'nın dileğine de başkaldıran çıbanbaşları olduklarından ötü rü
sert bir şekilde aşağılayan genelgeler yayımladılar. Ne var ki bu da patriği asılmaktan kur
taramadı; çünkü Osmanlıların gözünde, d insel özgürlüğün karşılığında kendisinden bekle
nen, Ortodoks cemaatinin (pliroma) bağlılığın ı sağlama yükümlülüğünü öngören anlaşmayı
yerine getirmemişti. Bu ulusal şehidin (ethnomartyras) ölümü Batıda öfke yarattı ve Batı
Avrupa'nın liberal çevrelerinde ayaklanmacı Rumlara karşı yoğun bir sempati uyandırdı.
Aradan üç gün geçtikten sonra V. Grigorios'un cesedi ipten indirildi ve bir Yahudi ayak
takımının eline verildi; sonra Haliç'e dek soka klarda sürüklendi. Bunun nedeni kentteki
Rumlar ile Yahudiler arasında uzu nca bir zamandır süregelen düşmanlıktı. Ceset bir Rus
gemisinin Rum tayfalarınca alınıp Odessa'ya götürüldü. Elli yıl sonra 1871'de Grigorios'un
bedeni Yunanistan'a getirildi ve şehit edilmesinin yüzüncü yıldönümü olan 1921 yılında,
Ortodoks Kilisesi onu aziz ilan etti. Grigorios'un ( 1797-1798. 1806-1808 ve 1818-1821 yıl
ları arasında) üç kez patriklik yapması Tü rkokrasi yıllarında Ortodoks hiyerarşisinin yüksek
mevkilerine işlemiş olan kokuşmuşluğun ve hizipçiliğin bir yansımasıdır.
Osmanlı Yönetimi ue Yunan Devleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 47
Resim 10 4 Ocak 1824 ta rihi nde Lord Byron'ın Mesolongi 'ye gelişinin Theodoris Vriza
kis tarafı ndan ya pılan resm i . Patlak veren bağı msızl ık savaşına uygar dünyadaki li be
ral görüş anı nda ve uyu m l u bir tepki gösterdi. Bu, Kutsal İttifak'ın tutucu hükümetıerine
kesinkes ters düşen bir ya klaşımdı. Helenperver komiteler kuruldu, savaştan olu msuz
etkilenenlerin sıkıntıla rının giderilmesi a macıyla fonlar ayrı ldı ve savaşın yü rütü l mesi uğ
runa (yü ksek oranda) borçlar veri ldi. Batı Avru pa 'dan ve Amerika Bi rleşik Devletleri'nden
gelen (aralarında istekli, fakat' başarısız ilericilerin, topl umla uyumsuz kişilerin, saplantılı
kimselerin de bulund uğu ) Yu nan dostu gönüllüler, Yu nan ista n'a akın etti; içlerinde bir
de Kübalı bulun uyordu . Bunların en ünlüsü, N isan 1824'te Mesolongi 'de, savaşa daha
etkin biçimde katı lamadan h u m maya yaka l ı p ölen Lord Byron'dı. Onun Yu nan bağı m
sızl ığı uğruna öl mesi, Avru palı okurların hayran oldu kları ayaklanmacıların içinde bulun
du kları duruma yönelik ilginin ayakta kal masını sağladı. Bunun ötesi nde, Yu nan dostu
görünen d iğerleri nin tersine, Puşkin bunlardan bi riyd i , ayaklanmanın patlak verişinden
önce Yu nan topraklarını boydan boya gezmiş olan Byron, Yunan halkının eski atalarının
idealleşti ril m iş görü ntüsüyle uzaktan ya kından boy ölçüşemeyeceğin i an ladığında onlar
dan soğumuş değildi. Yu nan dostlarının yaptıkları propaganda bizatihi savaşmalarından
daha değerliyse de, Jeremy Bentha m'ın izinden giden ve kendini bası n yoluyla edini lecek
yararlara adamış olması nedeniyle Byron'ın 'Matbaa Al bayı ' diye adlandırdığı Leicester
Sta nhope gibi bazıları davaya başka yollarla destek oluyord u . Aynı yıllarda Yu nanistan'a
destP.k vermede onlardan hiç de aşağı kal mayan bir başka yabancı da patates ekimini bu
topraklara tanıtan İrlandalı William Stevenson'dı. On dokuzuncu yüzyılda Yunan istan'da
önde gelen ressa mlardan biri olan Vrizakis ( 1814-78) Batılı, özellikle de Alman romantik
örneklerin yoğun etkisi altındaydı.
Osmanlı Yönetimi ve Yunan Devleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 49
Resim 11 Turkofagos (Türk yiyici) diye tanınan kleft başı N i kitas (Nikitaras) Sta matelopu ıos
Ağustos 1822'de Dervenakia muharebesinde bir Türk atlısına saldı rırken görülüyor. Bu
çarpışmada düzensiz Yu nan birlikleri bağımsızl ık savaşının can alıcı bir evresinde Dra ma
lı Mahmud Paşa ' n ı n ordusunu büyük bir yenilgiye uğrattı. Nikitas, bir başka kleft Yunan
başkomutanı Theodoros Kolokotronis'in yeğeniydi. K/eft'ler (sözlü k anlamı hırsızlar) uzun
Osmanlı Yônetimi ııe Yunan Devleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 5 1
zamandır süregelen Osmanlı yönetimine karşı koyma geleneğinin sonucunda ortaya çık
mış olan eşkıyaydı . Disi pli nsiz olsalar da ve sık sık insanlık d ışı yöntem lere başvursalar
da, ellerinde tuttu kları önemli yedek asken güç yüzünden onlarsız başarılı bir savaşın
olması düşünü lemezd i. Devrim öncesi dönemdeki soygunları Osmanlı seçkinlerine oldu
ğu kadar Yunanlara yöneltilm işse de, halkın gözünde, Tü rklere karşı ulusal hareketten
önceki ilkel direnişin simgesi haline gelm işlerdi. Yiğitl ikleri dillere destandı, ( içlerinden
birinin tek sıra olmuş yedi atın üstünden bir çırpıda atladığına inanılırd ı , öte ya ndan N iki
tas yarışta bir atı a lt edebilme gücüyle ü n sal m ıştı) ve pek çok kleft türküleri onların Türk
zorba lığına karşı koymadaki ka h ramanl ıklarını dile getiriyord u. K/eft'lerin yasa tanımaz
l ığı, 1821'den önce Yu nan topraklarının uzak dağlık bölgelerinde Osma nlı merkez h ü kü
meti nin gücünün yüzeysel kald ığı gerçeği nin kanıtıydı. Bu resim Bavyera Kra l ı ı . Ludwig
tarafı ndan oğl u Otto'nun Oca k 1833'te Yu nan ta htına geçmek üzere Yu nanista n'a geli
şini belgelesin diye Bavyera lı sa natçı Peter von Hess'ten ya pması nı istediği resim lerden
alınan bir dizi taşbasması arası ndan seçilmiştir.
52 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
I BU LGARiSTAN
! YUGOSLAVYA
(
,t 4,
• .!" - /o ô i
. .. ..... . j
'· ./,i
,-" ·';_:;·�a
·�--�I-
'
•
·'
...:. ·
... 4 .. . - (
t) • · ,_v- ON hc:: I ADA
/
.
·.• \ (1912'do lıa�)
'- i1�TdoY- .'
- 1832. ' . 6 . l /
� 186+
- 1881 �. : t? /
_
� 1913 � '- , __ . � ·
b�====
- =====<
,bQ
=="'======·�
llıo mil
Resim 12 Adı bilin meyen bir ressamın ya ptığı, Cumhurbaşkan ı İoannis Kapodistrias' ı n 9
Ekim 1831 ta rihinde Nafplion'da bir kiliseye girerken öldürülmesini konu alan resim.
Korfu lu bir Yu nan olan Kont Kapodistrias, Rus Çarı 1 . Aleksandr'ın orta k dışişleri bakanı
olarak görev yaptığı sıralarda, kendisine 1817 ve 1820 yıllarında Filiki Eteriya'nın başı
na geçmesi öneril mişti . Yurttaşları için en iyi ku rtu luş umudunun silahlı ayaklanmada
değil , Rusya ile Osmanlı İ m pa ratorluğu a rasında çıkacak bir savaşta yattığını, böylece
Yu nan ista n ' ı n özerkliği u m ut edebileceğini söyleyerek bu önerileri geri çevirdi. 1822'de
çarın h izmeti nden ayrı ldı. 1827 'deki Troizen Kongresi'nde Yu nanistan'ın devlet başka
nı seçildi. Oca k 1828'de Yunan topraklarına geldiğinde, Osmanlı donanmasının İ ngiliz,
Fra nsız ve Rus ortak filosu ka rşısında Ekim 1827 'deki Navarin deniz m u harebesinde
uğradığı yenilginin bir sonucu olarak bağı msızl ık a rtık güvence altına alınmıştı. Sınırlar
daha çizilmemişti ve yeni devletin alabild iğine geniş topraklara yayı lmasını kesin leştir
mek amacıyla Kapodistrias, Avrupa diplomasisindeki bütün deneyimini ortaya koyd u.
Aynı zamanda yedi yıl süren bir savaşın a rdından yorgun düşen topraklarda bir devletin
temel leri n i atmaya çalıştı. Eğitimini Rus otokrasisi geleneklerine göre yapmış olması ne
deniyle Yunan toplumunun seçki nlerine ka rşıydı. Bu tutu m u yüzünden güçlü düşmanlar
edinmesi şaşırtıcı değildi. Ölümü Yeorgios ve Konsta ntinos Mavromikalis'in elinden oldu;
bu kişiler Mora ya rımadasının güneyindeki Mani bölgesinde onun muhalefet ettiği güçlü
bir oymagın başını çekiyorlardı.
Osmanlı Yllnetimi ve Yunan Deuleti'nin Ortaya Çıkışı 1 770- 1 83 1 • 55
Resim 13 1836'da Bavyeralı ressam Hans Hanke tarafı ndan L. Kol ln berger imzalı aslın
dan kopyalanan sulu boya resimde Aiol u ve Ermu sokaklarının köşesindeki Oraia Ellas
(Güzel Yu nanista n ) adlı kahveha neyi tasvir eder. Burası uzun zamandır Atina'nın siyasi
dedikodu ve dalavere merkeziyd i ve ya lnızca erkeklerin uğradığı bir yerdi. Buna benzer
kafeneia, yani kahvehaneler yakın zamanlara kadar varlığı nı sürdürdü. Sol yanda Avrupa
lı tarzda , alafranga giyinmiş bir grup Yu nan görülüyor ve belli ki (Kral Otto'nun eşl iği nde
gelen Bavyeralıların getirdiği modayı izleyerek) bira içiyorlar. Sağ ya nda eşkıya başları
nın giydi kleri süslü yelek, (ya n i cepken ve çora p gi bi baca kları sıkıca saran pantolondan
oluşan geleneksel bir giysi olan fustanelloforoi (fista n) ya da kilt giym iş adamlardan ayrı
otu ruyorlar. Bilardo masası gi bi Batı kökenli, bira içip puro ya da sigara tüttüren kapı
nın yanındaki Bavyeralı askerlerin tersine bunları n rakı içtikleri ve çibuki, ya ni nargile
fokurdattıkları görülüyor. Ortada redingot (sözl ü k anlamı binici ceketi [riding coat)) ya da
frak giymiş bir adam, üzerinde kalın yünden çoban cüppesi olan bir başka adamla çene
çal ıyor. Bu sevimli suluboya tablo, topl u m u n pek çok alanına giren Batı lı yaşam biçimleri
sebebiyle ortaya çıkan bölün meyi ustalıkla özetlemektedir. örneğin m i marlık söz konusu
olduğunda, Batı Avru pa'da moda olan yen i klasisizm eğilimi geleneksel mimarlık biçimle
rinin yerin i almak üzere en azından kentlerde kendini gösteriyord u. Sanatta Biza nten dö
nemlere kadar uzanan geleneklerin yerini Batıl ı modeller, özellikle de Alman romantizmi
aldı. Bu gibi Batıl ı prototipler m üzik, hukuk, eğitim ve her şeyden önce siyaseti etki liyordu .
Batıl ı parlamenter kurumların v e Avrupa'daki anayasııl hükümet biçimlerinin örnek a l ı n ı p
siyasal kültürü bambaşka koşullarda gel işmiş, geleneklerine derinden bağl ı bir topl uma
a ktarılmasından doğan gerginlikler on dokuzuncu yüzyıl siyasi yaşamının değişmez bir
özelliğiydi .
!Rusun inşası, 'Büyük Ülkü.' ue ınusal Bôlunme 1 83 1 - 1 922 • 6 1
Resim 14 Kapadukyalı Hacı Usta Yordanoğlu ve oğlu Homeros; 19 27 ' de Fotis Kontoğ
lu tarafından ya pılmış resi mleri. 1923-1924 yıllarında Türkiye ve Yu nan istan a rasında
yapılan ahali m ü badelesine kadar Anadol u 'ya yayılmış çok kalabalık Yunan toplulukları
bulun uyord u. İstanbul, İzmir ve Trabzon gibi büyük liman kentlerinde yaşayanların çoğu
Ulusun İnşası, 'Büyük Ülkü ' ve Ulusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 63
va rlıklı, eğiti mli ve Batılı laşmış ki mselerd i . Ne var ki, öteki yörelerde, özel l i kle de iç ke
simlerde yaşayanların yaşam biçim leri köylü Türk komşu larının yaşayışlarından pek de
fa rklı deği ldi. Bir yandan Ortodoksluğa sıkıca sa rılıyorla rdı; fakat öte ya ndan bunların
çoğu , özellikle de kadınlar yalnızca Tü rkçe konuşuyord u . On dokuzu ncu yüzyı lın başların
da Karamanlı adı verilen Türkçe konuşan bu insa n ların pek azı Yu nanlık bilincine erişti
ve daha sonraları Yunan Kra llığı, yan i ' u l usal merkezi' onlara b u n u aşı lamak için epey
çaba sarf etti. Kontoğlu, 1923'teki ahali m ü badelesi sırasında sayıları 400.000' i bulan
bu Karamanlı Hı ristiyanların pek çoğu nun Ortadoğu 'ya özgü yaşayışlarını gözler önüne
sermektedir. Babanınki Türkiye'de o dönem lerde yaygın bir ad olan Usta 'yken, kra l l ı k
eğitim propaga ndası nın etkisiyle a nti k Yu nan soyu nu göstermek a macıyla oğl una Home
ros adını vermiş. Hacı u nvanı gerek Filistin'deki kutsal yerleri ziyaret eden H ıristiya n l a rca
gerekse Mekke'ye gitmiş Müslümanlarca ku llanılırdı. Anadolu'daki Ayva l ı ' n ı n yerlisi olan
Fotis Kontoğlu ( 1895-1965) bağı msız devletin sanatsal yaşamına o günlere kadar ege
men olan Batı etkisine bilinçli olara k sırtını dönm üş ve Bizans dönemi ve son rası halk
sanatının geleneklerinden esi nlenm iş.
64 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Ulusun inşası, 'Büyük Ülkü · ve Ulusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 65
Resim 15 'Yen i-şehit', Yanyalı Genç Aya Yorgo'yu betimleyen 1838 tarihli taşı nabilir bir ikon.
'Yen i-şehitler' Ortodoks Hıristiyan i nançlarından özveride bulunmak yerine çoğu nlukla kor
kunç koşullar altında ölmeyi seçerlerdi. İslamı kabul ettikten sonra yeniden Hıristiya nlığa
dönmüşlerdi ve bundan ötürü de Türklerin gözünde dönek olarak görül ürlerdi. Greneva
yakınındaki bir köyden gelme öksüz biri olan Genç Aya Yorga, Hacı Abdullah adlı bir Türk
su bayının yanında uşaklık yapıyordu. Hasan diye biliniyordu; 1836'da bir H ıriı;tiyanla ev
len mesi onu bir Müslüman olarak gören Türkleri öfkelendi rdi. Bundan Hasan'ın/Yorgo'nun
Hıristiyan olduğu konusunda tanıklık yaparak araya giren Hacı Abdullah'ın yardım ıyla kur
tuldu. Ne var ki iki yıl sonra oğlunun vaftiz töreninde sorun yen iden baş gösterdi. Bu kez
hapse atıldı, inancından cayması için korkunç işkencelerden geçirildi, karşı gel ince de 17
Ocak 1838 tarihinde Yanya'da ası ldı. Hemen a rkasından mezarının türbe olduğu söylenti
leri yayıldı ve Kilise onun kutsallığını tanımadan çok önce halk arası nda bir aziz olarak ka
bul edildi. Genç Aya Yorga, Krallığın (bugün cumhuriyetin) savunmasında koruyucu bir aziz,
bu uğurda canını veren 'yeni-şehitlerin' sonuncusuydu, çünkü kısa bir süre sonra İ ngil izlerin
baskısı sonucu Babıal i din değiştiren lerin idam edilmesi uygulamasına son verdi. Çoğu çul
suz olan 'yeni-şehitlerin' sağlam i na nçları, Kilise hiyerarşisinin yüksek basamaklarına dek
işlemiş olan 'bu dünyayla ilgili' açgözlülük ve kokuşmuşluğa karşı durmaktaydı. Taşınabilir
bu ikon Aya Yorgo'nun ölümünü izleyen birkaç gün içinde, din ve süsleme konularında ürün
ler veren gezgin ressamlarıylıı tıınınan Epir'in Hionades köyünden Mikhail Zikos tarafından
yapılm ıştı. Diğer köyler gezgin duvarcılarıyla, i nşaat işçileriyle, marangozlarıyla, suyollarında
çalışanlarıyla, tahta oymacılarıyla, vb. ün salmışlardı.
66 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 16 Tipik bir Yu nan da rbesi. H. Martens'ın yaptığı resmin 1847 'de ya pılan gravürü.
3 Eyl ül 1843 tarihi nde Ati na'daki atlı birlik komutanı General Dim itiros Kallergis' i n , ana
yasa ta lebini Kral Otto'ya i letmesi gösteril iyor. Otto'nun üzeri nde, anavatanı Bavyera'ya
sürgüne gönderildikten son ra bile giymeyi sürdürdüğü geleneksel giysileri var. Arka
planda, inatçı eşi Oldenburgıu Amalia görül üyor. Şimdi meclis binası olan yen i yapılmış
krallık sarayı nın ya n penceresinde, kral eşliği ndeki Bavyeralılar arasından özelli kle se
vilmeyen biri, Binbaşı Hess duruyor. Kansız geçen 3 Eylü l darbesi halkın geniş desteğini
aldı; anayasa talebi pek çok etmenden kaynaklanan hoşnutsuzluğun d ışavurumuydu .
Bunların a rasında Otto tahta geçtikten on y ı l sonra da kayıtsız şartsız m utlakıyetin sür
mesi; Yu nan istan'ın bağımsızl ığı tanınd ığı zaman Koruyucu Devıetıer' i n (İngiltere, Fransa
ve Rusya) verd i kleri borcun geri öden mesi ni güvence altına alma çabasıyla getirdikleri
önlemlerin benimsenmemesi; Otto'nun Katolik dininden Ortodoksluğa geçmeye yanaş
ma ması; ayrıca hiç çocuğu olmamasından ötürü kendisinden sonra tahta kimin geçece
ğinin bilinmemesi yer almaktaydı. Bavyeralıların sarayda hala itiba r görmeleri bağımsızlık
uğru na savaşmış bulunan ve siyasal gücün dışına itildiklerini düşünen kimseleri kızd ı r
maktaydı. Otto karşı gel medi ve 1844 yılında çok daha liberal bir anayasa yürürlüğe girdi.
1843 darbesi ülkenin politik yaşamında görülen ilk askeri müdahaleydi fakat sonuncu
olmad ığı kesi ndi.
Ulusun inşası, 'Büyük Ülkü · ve Ulusal &llıinme 1 83 1 - 1 922 • 67
Resim 17 Fra nsız bir ressa mın yaptığı , gön ü l l ü Yu nan erlerin i Kırım savaşı sırasında Or
todoks bayrağı ve Panos Korona ios komutası altında Rusların Sivastopol savun masına
destek vereceklerine ant içerken gösteren bir resim. Bağı msızlığının ilk yüzyı lında yen i
Yunan devleti nin d ı ş politikasında, Ya kındoğu'daki bütün Yu nan yerleşim yerleri n i baş
kenti Konsta ntinopolis olmak üzere tek bir devletin sınırları içinde toplayara k Bizans
İmparatorluğu 'nu yeniden kurma düşü olan Mega/i İdea (Büyük Ülkü) egemendi. Tür
kokrasi dönemi n i n b üyük böl ü m ü nde kahin lerin sözü nü ettiği ksanthon ge nos, ya ni sarı
saçlı ırk ve Ortodoks iktidara sahip tek ulus olan Ruslar, Yu nanların gelecekteki kurtarı
cıları olarak görüldüler. Bağı msızl ıktan sonraki ilk yıllarda, yitirdiği topra klarını geri alma
tutkusunu gerçekleştirmede Yunan istan'a en çok ya rdım edebilecek olan gücün Ruslar
olduğu düşü n ü l üyordu . Rusya, sultanın yöneti mi altındaki Ortodoks halkının koruyucu
su olara k öne çıkarak Osmanlı İmparatorluğu ve onun müttefikleri İ ngiltere ve Fra nsa
ile 1853-1856 Kırım savaşına girdiği zaman Yunan krallığı Rus davasını büyük bir coş
kuyla destekledi. 1854 ve 1857 yılları a rasında çıkan çatışmada tarafsız kalması için
Yu nanistan'ı uyarmak a macıyla İ ngiltere ve Fransa Atina limanı Pire'yi kuşattıktan hemen
son ra bağımsızlık savaşında çarpışanların yönlend i rd iği çeteler sınırı aşarak Osmanlı
topraklarındaki Teselya'ya ve Epi r'e sızdılar. Kırım savaşından sonra ki yıllarda Rusya ,
Makedonya·nın egemenliği konusunda Yunanların b a ş rakipleri o l a n gü ney Slavları, özel
likle de Bulga rları desteklediğinde Yu nanlar Ruslara verdikleri coşku lu desteği çektiler.
Ulusun inşası, 'Büyük Ülkü' ve lRusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 69
o 1 00 2po tm '
b 5o ' 100 mll
- 1000 met,.nln üurirıdekl ye�er
111111 200 - 1 000 metre arası
ifB 200 metrenin altında
Resim 18 Alphonse Oaumier'in, Yunan istan'ın Büyük Devıetıer'e olan borçlarını kon u alan
bir karikatürü. Kağıtta şunlar yazıyor:
Yunanistan 'ın ingiltere'ye borçları
Anapara 1.000.000
Harcamalar 50.000
Ol mayan harcamalar 225.775
Faiz 20.000
Faizin faizi 137.000
Silah alımı 375.000
Toplam Dört Milyon
!Rus un inşası, 'Büyük Ülkü' ve !Rusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 7 3
Başkaldıran Yunanlar çıkarlarına ters düşen borç an laşma larını bağımsızlık savaşı sı
rasında ve 1832 yılı nda Londra 'da yapmışlar, üç Koruyucu Devlet İ ngiltere, Fransa ve
Rusya onlara 60 m ilyon franklık borç vereceklerine söz vermişler, bunun büyük kısmı
orduya, Kra l Otto 'nun Bavyecalı bürokratlarına ve borcun geri ödenmesini karşı lamak için
harca nmıştı. 1880' 1ere gelind iğinde 630 milyon drahmi tutarına va ran başka borç an
laşmaları da yapılmış, bunların karşılığı devlet gel i rlerinin üçte birini b u l m uştu. 1893'te,
Yu nan istan'ın dü nya pazarındaki başlıca i h raç kalemi kuşüzü müne olan ta lep azaldığın
da ü l ke faiz ödemeleri n i ind i rmek zorunda kalmış ve tam anlamıyla iflas etmişti. Tazmi
nat olarak 4.000.000 Türk lirası ödemesiyle sonuçlanan 1897 Türk-Yunan savaşında
uğradığı yenilgiyle ekonomik durumu daha da kötülemişti. Bu tazminatı ödemek için borç
tutarı artırılmış ve Yu nan istan'ın eski borçları Uluslararası Mali Komisyo n ' u n denetimine
veri l mişti. Bu kurul Ati na'da üslenmiş ve altı 'arabulucu' devletin, lngi ltere, Rusya, Avus
turya-Macaristan, Almanya, Fransa ve İta lya'nın temsilcilerinden oluşmuştu. Devlet tekel
lerinden, tütün gü mrü klerinden, da mga vergilerinden ve Pire limanında alınan gü mrük
vergilerinden gelen girdilerin düzenlenmesiyle borçların geri ödenmesi güvence a ltına
alı nacaktı. Daha önce örneği hiç görü lmemiş bu uygulama Yunanistan'ın mali egemenli
ği ni öneml i ölçüde zedelemişti.
74 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Resim 19 Nisan 1870'te Boeotia 'nın, Dilessi köyü nde İngiliz aristokratları önce kaçı rıp
son ra öld üren eşkıya çetesinin üyeleri görülmekte. Bu saldırı İ ngi ltere ile ilişkilerde bu·
nalım ya rattı; hükümeti n düşmesine yol açtı ; başkent dolayları da içinde olmak üzere on
dokuzuncu yüzyılda Yunan istan'ın kırsa l kesi mlerinin çoğu nda görülen ka nun ta nı mazl ığı
uluslararası kam uoyunun gündemine getird i . Atina'dan Maraton'a gü nübirlik bir geziye
çıkan İ ngi liz kafile fidye için reh i n alındı fakat paza rlıklar ustalıkla yü rütü lmediğinden,
ayrıca muhalefetteki pol itikacı lar hükü meti devirme umuduyla kralın kabul etmeye ya
naşmad ığı ancak 1864 anayasasının gereği olan genel af kon usu nu da pazarlık ka psa
mına sokmaları amacıyla çetenin elebaşları n ı kışkı rttı lar. Çeteciler, hükü met birli kleri nce
pusuya düşürüldüklerinde reh ineleri öld ü rd üler. İngiliz bası n ı başta olmak üzere bütün
dünya Yu nanistan'ı kınadı. Her kesimden bütün Yu nanlar ul usal onuru savu nmak ve suçu
Arnavutlar ile Ulahların üstüne atmak için kol ları sıvadı. Kökleri devri m öncesi dönem lere
dek uzanan on dokuzuncu yüzyıl eşkıyalığı en büyük toplumsal soru ndu. Bağımsızl ık sa
vaşına askeri açıdan öneml i katkıda bulunmuş düzensiz orduların Kral Otto'nun kurduğu
düzenli orduyu içlerine sindiremedikleri anlaşıl ıyor ve yiti rilen toprakların geri alın ması
amacının bir pa rçası olarak Türk sınırı ötesinde ne zaman bir karışı klık çıkartma gereği
duyu l u rsa, onlardan ya rarlanabilecekleri n i d üşünen politikacı ların kend ilerine gösterd ik
leri sınırlı hoşgörünün tad ını çıkartıyorlardı. Eşkıyalık yaygındı, iletişim yetersizliği, dağlık
yerleşim ve kaçakların sınır ötesine geçebilme kolaylığı yüzünden sindiril meleri hiç de
.
kolay değildi. üstüne üstl ük pol iti ka cılar eşkıya lığı kendi çıkarları uğruna kullanmaktan
çekin m iyord u . Teselya lı bir meclis üyesinin 1894'te yargı lanması sırasında, mil letveki
linin kendisi n i n , erkek kardeşleri nin ve Kilise'nin bir eşkıya çetesine ortaklaşa yataklık
ettikleri ortaya çı ktı .
Ulusun İnşası, 'Büyük Ülkü ' ve Ulu.•al Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 7 5
Resim 20 1880'1erin ortalarında Korint ka nalı i nşaatı. 1882 yılında yapımına başlanan
ve 1893"te bitirilen, zama nının en üstün m ü hend isl i k başarısı olan bu ka nal her ne ka
dar beklenen ekonomik faydayı sağlamakta n uzak kaldıysa da, Atina limanı Pire ile İtal
ya arası ndaki deniz yolcul uğu süresini ya rı yarıya kısa lttı. Ka nalın ya pımı on dokuzuncu
yüzyı lın son larında başlatılan bir dizi önemli ka m u projelerinden bi riyd i . Bunların çoğu
1882- 1885, 1887-1890 ve 1892-1895 yılları arasında işbaşına gelen yenileşme ya nlısı
başbakan Harilaos Trikupis ile bağlantı lıydı. O, ekonomi k büyüme için temel önkoşu lun
gelişkin ulaşım teşkilatı olduğunun bilincindeydi. 1880'1i yıllarda tekerlekli araçlara uy
gun yollar üç katına çıka rtıldı. Krallığın çoğu kesi mlerinde karayolu u laşım ı yetersiz kalsa
da, yapılan yen i yollar iç pazarları canlandırdı. ' Eski" Yu nanistan'ı boydan boya ören bu
gün de varlıklarını sürdüren demiryolu ağları nın çoğu nun temeli yüzyı lın son yirmi yılında
atıldı. Trikupis ilk kez başbakan olduğunda yalnızca Ati na ile Pire"yi birbirine bağlayan
12 kilometrelik bir demiryol u bulun uyord u. 1896 yıl ı nda öldüğü zaman, her ne kadar
1916 yılına dek demiryolu u laşı mı Avrupa 'ya bağlanmadıysa da, büyük kısmı u laşıma ge
çit vermeyen bölgelerde olmak üzere 1000 kilometreye yakın bir demiryolu döşenmişti.
1880'1erde başlatı lan Teselya 'daki Kopais göl ünün sularının boşaltıl ması projesi binlerce
dönümlük verimli toprağa kavuşulmasını sağladı. Pam u k ve yün fabrikalarının, zeytinyağı
üreti m tesisleri n i n ku rulmasıyla sanayi leşme alanında da ilk adımlar atıldı.
CRusun inşası, 'Büyük Ülkü' ve Ulusal Bôlünme 1 83 1 - 1 922 • 77
şısında 1 897 yılı başlarında askeri birlikleri adaya yolladı. Bunun ar
kasından genel seferberlik geldi ve Nisan ayında Teselya'da Osmanlı
İmparatorluğu ile korkunç Otuz Gün Savaşı patlak verdi. Hızlı gelen
küçük düşürücü yenilgi, Yunanistan'ın yitirilen topraklan geri alma
ya yönelik yayılmacı düşleriyle askeri becerileri arasındaki uçurumu
tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi. O günün gözlemcilerinden biri
nin sözleriyle, Yunanistan Rusların iştahıyla İsviçre'nin kaynaklarını
kullanıyordu.
Bunun arkasından gelen barış anlaşması Yunanistan açısından
özellikle bağlayıcı değildi. Osmanlı egemenliği altında Girit'e özerklik
tanınmış, Kral Yeorgios'un ikinci oğlu Prens Yeorgios yüksek komi
ser olarak atanmıştı. Yeorgios, Türkiye'nin çıkarları doğnıltusunda
küçük bir sınır düzenlemesine gitmek ve savaş tazminatı ödemek
zorunda bırakıldı. Büyük Devletler'in diretmesiyle kurulan Uluslara
rası Mali Komisyon ülkenin büyük meblağlara varan dış borçlarının
geri ödenmesini denetleyecekti; çünkü 1 89 3 'te, o zamanki başbakan
Trikupis devletin fiili iflasını ilan etmeye zorlanmıştı . I 890'larda baş
gösteren, özellikle ABD'ye yönelik göç dalgasının altında yatan baş
lıca neden anavatandaki kötü ekonomik koşullardı. Tahminlere göre
1 890 ve 1 9 1 4 yıllan arasında neredeyse tümü erkek olan ve bütün
nüfusun yaklaşık altıda birini oluşturan 350. 000 Yunan ülkeden göç
etti. Bunların çoğunluğu yurtdışında birkaç yıl çalışıp yeterli para
biriktirdikten sonra anavatana geri dönme düşüncesiyle ayrılmıştı ;
fakat sonunda pek çoğu gittikleri ülkelerde kaldı . Bundan böyle tu
tumlu, çalışkan ve girişimci göçmenlerin ailelerine gö nde rdikleri pa
ralar, ödemeler dengesinin kilit öğesini oluşturacaktı .
1 897 yılında gelen ezici yenilgiyle birlikte i ç hesaplaş ma v e ken
dinden kuşku duyma dönemi başladı ; çünkü savaştan çıkan açık
ders , Büyük Ülkü'nün tek elden gerçekleştirilemeyeceği yönündey
di. Osmanlı imparatorluğu'nun çöküşüne neden olan güçsüzlük her
ne idiyse, çıkacak herhangi bir silahlı çatışma Yunanistan'ı daha
da kötüye götüreceğe benziyordu. Kimi aydınlar ülkenin gelece ğinin
Osmanlı Türkleriyle bir tür ortak idareden geçtiğini ileri sürüyordu .
Yakındoğu 'daki toplam Yunan sayısının yansından çoğunu oluş
turan Osmanlı yönetimindeki Yunanların, Osmanlı İmparatorluğu
topraklarında 1 82 1 yılı öncesinde elde etmeyi başardıkları ekonomik
ve belki biraz da siyasi gücün boyutlarına ulaşana dek her türlü ça
bayı göstermeleri gerektiğinde diretiyorlardı. Aynı yüzyıl içinde ilerki
yıllarda, çoğu krallıktan yönlendirilen yoğun çabalarla yalnızca Ma
kedonya'daki Yunanlara değil , Anadolu'da çoğu Türkçe konuşan Yu-
78 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 22 Bu yüzyı lın başlarında Tü rkiye Avrupasında Osmanlı yönetiminin gücü param
parça olu nca Yu nanların Makedonya üzerinde ileri sürd ü kleri haklarını silah gücüyle
elde etmeye ça lışan gerillalar, yan i Makedonomakhoi üyeleri n i toplu olarak görü ntüleyen
bir fotoğraf. Kimi Giritl i , kimi o yöre erkeklerinden oluşmuş bu toplul uğu n başı, Yüzbaşı
Vardas'ın komutasında savaşan Yu nan ordusunda görevli Giritl i bir su bay olan Yeorgios
Çontos'tu. Makedonya'nın tü mü ya da bir kısmı uğruna çarpışan diğer Yu nanların baş
düşmanı olan ' m i lletler' Bu lgarlar, Sırplar ve Arnavutlardı. istanbul 'da Rumların dene
timi ndeki Ekümenik Patri kliğin otoritesi n i kabul edenler ile 1870 yılında Babıa l i ' n i n
önayak olmasıyla kurulan Bulgar Eksarhlığı'nın yetkisinde karar kılmış olanlar arasında
gelişen sert rekabet sonucunda verilen m ücadele, başlangıçta din ve eğitim propagan
dasıyla yü rütü ldü. Daha sonraları, 1893'te esin kaynağı nı Bulgarlardan alarak kurulan
Makedonya Devri mci Örgütü 'nün (MDÖ) eylemleri Yu nan Ulusal Derneği'ninki lerle (Et
niki Eteriya) çatıştı ve ra kip çeteler denetim altına almaya uğraştıktan bölgeler uğruna
diğerlerine üstü n gelmeye çalıştı. Aralarında önde gelen Kastorya Piskoposu Yermanos
Karavangelis'in de yer aldığı bazı Ortodoks din adamları, konsolosluk çalışanlarını ve
kılık değiştirmiş subaylarını yollayarak bu savaşı çekip çeviren Atina hükümeti gibi silahlı
m ücadeleyi destekleyip çeşitli yollarla onlara yardım etti. Yu nan çeteleri giderek üstü nlü
ğü ele geçirip 1912-13 Balkan savaşları döneminde Makedonya'nın büyük böl ü m ü n ü n
Yu nan ordu larınca ü lkeye bağlan masına giden yol u açtı lar.
Ulusun lnşası, 'Büyük Ülkü' ve Ulusal Billünme 1 83 1 - 1 922 • 8 1
Resim 23 On dokuzuncu yüzyı l son larına doğru, Atina limanı Pire'de bir meyhane. Sağ ya n
da oturan sert bakışl ı ve pala bıyı klı mangas ya da · maço' bira ku pası nı şerefe ka ldı rıyor.
Solda döner tezgah ı duruyor. Kasaba nın ve ülkenin toplumsal yaşantısı bu gibi yerlerde
oda klanırdı. Oriaia El las kahveha nesinde olduğu gibi (Bkz. Resim 13 altyazısı), burada da
ne çalışanlar ne de müşteriler arasında tek bir kadın bile yok; üstelik gü nümüzde de bu
türden eğlence yerleri ya lnızca erkeklerin hakkı olma özel liğini sürdürmektedi r.
Resim 24 1886 yılında, yapı mının biti m i nden kısa bir süre sonla Atina Akademisi. Tasa
rı mını ya pan Dan imarka l ı mimar Theophilos Ha nsen gösterişli neoklasik bir tarz uygu la
mıştı . Sütunların tepesinde duran Athena ve Apollo'nun dev heykellerini Yeorgios Drosios
yaptı . Akademi, Hansen kardeşlerin mimari tasarımlarını yaptığı birbirine benzer ( 'Tri logi '
diye bili nen) üç ya pıdan biridir; diğer ikisi Christian Hansen'in çal ışması olan ün iversite
( 1839-46) ve yine Theoph ilos'un ya pıtı olan m i l l i kütü phaned i r ( 1885-1901). Bu yapılar
yen i devletin resmi mimarisine egemen olan kü ltürel yapının antik Yu nan'a yöneld iği
ni vu rgu layan neoklasik an layışın ha ngi boyutlara ulaştığını gözler önüne sermektedir.
4000 kişilik nüfusuyla 1830'1arda ancak bir köy kadar gel işmiş olan Ati na, antik geçmi
şin ihtişa m ıyla ilişkili ol ması nedeniyle 1834 yılında başkent yapıldı. On dokuzuncu yüzyı
lın ortalarında nüfusu 30.000'e çıktı; ayrıca kent gösterişli ka mu binala rıyla süslendi. Bu
binalar arasında Hansen kardeşlerin çalışmalarının yanı sıra. Arsakeion Kızlar Okulu 'yla
( 1846-52) daha sonra alışı lmadık neo-Biza nten bir ta rzda yapılan Göz Hastanesi 'ne
( 1852) imzası n ı atan Lysa ndros Kaftancıoğl u ve şimdilerde Bizans Müzesi olarak kul
lanılan Pla isance Düşesinin 'İlissia' sarayın ı ( 1840-8) ya pan Stamatis Kleanthis gibi Yu
nan mimarlarının da eserleri bulunmaktaydı. Başkentteki kam u binalarından çoğu (ki
aralarında Zappeion ile 1896 yılı ndaki ilk çağdaş Olimpiyat oyunları için ya pılan Averof
stadyu m u da vardı) sürgünde yaşayan zengin Yunanların bağışlarıyla yapıldı. Akademi bi
nası, Arnavutluk'un gü neyindeki Moschopolis kasabası ndan gelme Helen leşmiş bir Ulah
olan, tüm mal varlığı n ı Habsburg İmparatorluğu'nda edinmiş ve kendisi de Theophi los
Hansen'ın yaptığı gözlem evi için ( 1843-6) bağışta bulunmuş olan Yeorgios Sinas'ın var
lıklı oğl u Simon Sinas'ın vasiyetiyle i nşa edildi.
ınusurı lrışası, 'Büyük Ülktl' ue ınusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 85
Resim 25 Soyl u bir Yu nan tüccar Emanuil Benakis'i n İskenderiye'deki evinde 1887 ya da
1888 yılında yapılan kızının nişan töreni sırasında çekilen bir fotoğraf. Melon şapka l ı Be
nakis çadırın hemen önü nde du ruyor. Kızı Aleksandra elini, bağdaş kurmuş ortada otu ran
nişanlısı Tom Davies'in omuzuna koym uş. Sol ya nda, yere çömelmiş olan Aleksandra ' n ı n ,
ileride oldukça fazla esere imza ataca k o l a n çocuk öyküleri yazarı Penelope Delta is
m iyle ta n ınacak kız kardeşi Penelope'dir. M ısır'a giden pek çok Yu nan gibi o da gerçek
bir Venizeıos ya ndaşıyd ı. Fotoğrafta Khoremis ailesi nin üyeleri de görü lmekte. 1863 yı
l ı nda Amerikan. iç savaşı sırasında Mısır' da toplanan pa muk ürününün bolluğundan ya
rarla nmak üzere kurulan Khoremis ve Benakis O rta klığı Mısır'daki d iğer Yu nan pa m u k
simsarlarını çoktan geride bırakm ıştı. On dokuzuncu yüzyılda Manchester'da old uğu gibi
Uverpool'da da güçlenip büyüyen bir Yu nan toplul uğu vardı; bunların temsilcisi Davies ve
Benakis Ortaklığı 'ydı. Emanuil Benakis, Harilaos Tri kupis'in ve 1910 yılında yeni kurulan
Ulusal Ekonomi Bakanlığı'nın başına kendisini getiren Elefterios Venizelos'un yen i l eş me
politikalarıyla yakından ilişkiliydi. On dokuzuncu yüzyılda göç oldukça yaygı ndı, b u n u n
yönü (çoğun u Sakız adasından gelme zengin tüccarların oluşturduğu) Ege adaları ndan
Birinci Dü nya Savaşı sıralarında sayıları 100.000'e va ran Yunanların bulunduğu M ısır'a
doğruyd u. Bir za manlar Mısır'ın en büyük yabancı kolonisi olan bu topl u l u k 1952'de
Nasır' ın iktidara gel mesiyle h ızla gücünü yiti rdi. On dokuzuncu yüzyı l sonları ve yirmi nci
yüzyılın başlarında Yakın ve Ortadoğu 'ya , kışkırtıcı Yunan sloganını kullanacak o l u rsak t
kath'imas A natoti' ye ( ' Bizim Doğu ') yayıl m ış çoğu refah içinde yaşayan kalaba l ı k Yu nan
toplulukları bulunuyord u .
86 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 26 Yeni Herkü/; Theofilos Hacimihail'in 1910 yı lında Volos yakınındaki Velentza'da
bir fırının d uva rına ya pmış old uğu gezgin herkül Panayis Kutal ia nos' un resmi. 1866-1873
yılları a rasında doğan Theofilos sıvacı ustası olarak yetişmiş, ancak yaşamının büyük bö
lümünü gezgin ressam olarak önceleri çok kalabalık Yunan nüfusuna sahip İzmir'deki,
sonra otuz yıl kadar da Teselya'da Volos ya kınlarındaki Pilion dağı köylerindeki kahve
hanelerin, tavernaların, d ü kkanların ve evlerin d uvarlarını süsleyerek geçi rmişti. Bunun
Ulusun inşası, 'Büyük Ülkü ' ve Ulusal Bölün me 1 83 1 - 1 922 • 87
arkasından 1934 yılında öldüğü, memleketi Midilli'ye yerleşti. Kon u l a rı n ı seçerken antik
ta rihten, bağı msızl ık savaşından ve gün l ü k yaşamdan esinlendi. İşleri patlayan top nam
lularını havaya kaldırmak olan güçlü kuwetli adamlar Yu nanista n'da b u g ü n d e görülebi
l i r. Yaşamının büyük bölümünde Theofilos'un sanatı takdir görmedi ve yoksu l l u k içinde
yaşadı; fakat ölmeden birkaç yıl önce kendisini Yunanistan'da ve yu rtd ışı nda daha geniş
bir kitleye tanıtmasına yardım eden Paris'te yaşayan sanat eleştirmeni Teriade ( Efstratios
Eleftheriadis) tarafından desteklend i. Teriade, 1960'1arda Midilli'de Theofi los' u n resim
lerinin sergilendiği bir müze kurdu.
88 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 27 'Osmanlı Yu nan burjuvazisi nin temkinli eğlencesi . ' On dokuzuncu yüzyılda
istanbul'un önde gelen iki bankacı ailesi nin çocu kları Eleni Zarifi ile Stefanos Evgenidis'in
1905 yılında Zarifi lerin görkemli malikanesinde ya pılan d üğünlerinden bir fotoğraf. Zarifi/
Evgenidis'in d üğünlerindeki şatafat ile on altı yıl sonra Salt Lake City'de yapılan Mar
cellas/Mouskondis'in evl ilik töreni ndeki sadel ik arası nda ta m bir çelişki vardır (8kz Re
sim 35 a ltyazısı). Zafi ropulos ve Zarifi Ba nkası'nın kurucularından olan Eleni Za rifi ' n i n
babası Yeorgios, K ı r ı m savaşı ( 1853·6) sırasında İngiliz donanması v e ordusuna köm ü r
(ve yum u rta) satarak büyük bir kazanç e l d e etm işti . Osma nlı kamu borçlarının yöneti
m i nde önemli bir görev üstlenmiş ve Sultan Abdülhamid'in ( 1876-1908) ba nkacısı ve
yakın dert ortağı olarak büyük bir servetin ve gücün sa hi biydi. Yaptığı d iğer bağışların
yanı sıra Fi l i be'deki ( bugün Bulgaristan sınırlarındaki Plovd iv) Yu nan oku l u n u n ya pımına
ve istanbul'un Fener bölgesinde boy gösteren Megali tou Genous Skho/i' nin (Büyük Milli
Okul) yeniden ya pımına para yardımında bulundu. Bir başka çok zengin Yu nan bankeri Hı
ristaki Zografos Efendi, Osmanlı başkenti ndeki en önemli Rum erkek l isesi Zografeion'u
yaptı rd ı. ·on dokuzuncu yüzyı l Yu nan tari h i n i n en çarpıcı yön lerinden biri de, o dönemler
de ya da 1821 yılındaki bağımsızlı k savaşı n ı n patlak vermesi öncesinde Yu nanların elle
rinde bulundurd u kları ve Birinci Dü nya Savaşı sonrasında İ m paratorluğun çöküşüyle bir
kez daha ellerinden kaçıracakları iktisadi ve özellikle siyıısi güçleri ni büyük ölçüde tekrar
oluştu rabil meleriydi. Bağımsız Yunanistan'ın ilk Osmanlı elçisi Rum kökenli bir Osmanlı
olan Kostaki Musuros Paşa'ydı. Ya ln ızca Ati na'da deği l, Viyana'da, Turin'de ve 1891'deki
ölümü nden önce neredeyse otuz yıl ( 1851-79) büyükelçilik görevini yü rüttüğü Londra'da
Ulusun İnşası, 'Büyük Ülkü' ve lRusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 89
Türk efendilerinin çıkarla rını sonuna kadar savundu. Osmanlı d ışişleri baka n ı olara k h iz
met veren bir başka Rum kökenli Osmanlı da Aleksa ndros Karatheodoris Paşa 'yd ı.
90 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
.,
... -"' • ..rııi 'V"" ' ·-ı. .
'
\ R U SYA
.... . ... .
'·
�
Türkiye'den Karadafa
Türkiye'den 5ırl>istan'a
AVUSTURYA -MACARiSTAN \ i
\
Turkiye'den Arnavutluk'a i
·:-:-: Tü rkiye'd en Bulgarlstan'a ,,,, . - · - . ..... . ,,.. .rr·
' C:.· .... · � ·
..L iye den yunanistan a
Tü ...
1
BULGARİSTAN
1 5 0 t.
>=±=m;=
i l "=="""1 30
Resim 28 Birinci Balkan Savaşı sırası nda 24 Kası m 1912 tarihinde Sakız (Khios) adası nın
ele geçi rilişini gösteren, kahvehanelerin ve yu rtseverlerin evlerinin duvarlarını süsleyen
gözde bir gravür, lail<i gravura. Ka radağ, Sırbista n . Bulgaristan ve Yu nan istan birbirle
riyle olan çekişmeleri ni geçici olarak bir yana bırakıp Büyük Devletler'i n barışı koruma
girişimlerine karşı koyarak Osmanlı İ m pa ratorluğu ' n u Avrupa'dan kovmak üzere Ekim
ayında bir araya geli nce savaşı n boyutları daha da büyüd ü. Sayısal ba kımdan büyük bir
üstü nl üğü olan Balkan müttefikleri h ızla ilerleme kaydettiler. 18 Ekim'de düşmanlıklar
doruğuna ulaştı ve birkaç gün içinde Elasson (23 Ekim) ve Kozan (25 Ekim) ele geçirildi.
8 Kasım 'da kenti n kurtarıcısı Aya Dimitrios bayramında Yunan birlikleri kalabalık Bulga r
askeri birliklerinden yalnızca birkaç saat önce Makedonya'nın en değerli bölgesi Sela nik
limanına girdiler. Girit, resmen krallık topraklarına bağlanırken Yunanistan'ın den izde üs
tünlüğü ele geçi rmesi doğu Ege'deki adaları n ı da denetim a l masına yol açtı.
Resim 29 1915'te ya pılan iki seçimden biri n i görü ntüleyen bir fotoğraf. Kentin büyük Ya
hudi cemaatinin bir üyesi Sela nik'teki Aya Sofya kil isesinde kurulan bir merkezde oyun u
kullanırken görü lüyor. Oradaki izleyicilerden bazı larının fes giymelerinin nedeni, kentin
hepi topu üç yı l önce, biri nci Ba lkan Sovoşı sırası nda Yu nan devleti sınırlarına katılmış
olmasıdır. Görü n ü rde hiçbir kad ın yok; kadınlar oy ku llanma hakları n ı 1952 yılında elde
ettiler. Uygu lanan oylama yöntemi 1864-1920 yılları arasında yürürlükteydi . Oy kullanan
kişi elini borudan içeri soku p oy pusulası nı sandığın ya evet (beyaz) ya da hayır (siyah)
!Rusun 111!$ası, 'Büyük Ülkü' ve !Rusal Bölünme 1 83 1 - 1 922 • 95
böl ümüne atardı. Venizelos'un kimi taşkın yandaşları bağlılıklarını oy sa ndıklarına a ltın
pusulalarla gelerek gösteriyordu (bu pusulaları kullanıp kullanmadıkları ta rtışılır). Seç
men oyu nu her birinin ayrı bir sandığı bulunan bütün adaylardan ya na ya da onlara ka rşı
ku llanabiliyord u. Her seçim bölgesine ta nınan sandalye sayısına göre başarılı adaylar
en çok 'evet' oyu nu alanlar ol uyordu . Adayların temsilcileri sandık dizileri n i n a rkasında
duru rlardı. Görevleri seçmeni kendi adaylarını desteklemeye çağırmak ve oy pusulasının
ha ngi böl üme atı ldığını kestirmeye ça lışmaktı. Bu çok da zor bir iş değildi, öyle ki oy
pusulası nın gizl iliği bir bakıma sözde kalıyordu; özellikle de tüm seçmenlerin seçim tem
silcilerince tanındığı kırsal bölgelerde durum böyleydi. 1922 yılından sonra önde gelen
oy toplam ı uygulaması bırakılıp hangi siyasi teşkilattan gel irse gelsi n, h ü k ü m etler kendi
çıkarlarını gözetmeye çalışırken seçim sistemi de şaşırtıcı bir hızla değişti ril d i .
96 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
51R615TAN
1
·u.
ARNAVUTLUK P-·-·..._ .
1 00 t.
so 1 0 0 •il
Yunan Krallı4ı haki miyetindeki topraklar "
lBJ Haılran 1 9 1 7
- Vonizelos'a �ajlı topra k l a r, Eylü l 1 9 1 6
Ven lzelosçular veya itilaf
c::J devletlerin d e n alınan topra k l a r
Eyl D I 1 9 1 6·Hızlm 1 9 1 ?
- 6ulgarlar v e A l m a n l a r tarafı ndan
ltgal edilen to raklar
Resim 30 1921 yılında bölgedeki Yu nan va rlığı tüm üyle sona ermeden kısa bir süre önce
Anadol u'nun iç kısı mlarında yer alan Uşa k'ta Rum Kız Oku l u , Partenagogeion. Oku l u n
amacı Anadolu'nun 'kurtarı lmamış' Yu nanlarını özgü r h a l e getirmekti; ancak Yu nanistan
1919-1922 arasında sonu kötü bitecek Anadolu engeline ta kıldı. Osmanlı başkenti nin
dışında başlıca üç Yu nan yerleşimi vardı: Marmara ve Ege'nin kıyı bölgeleri; bazı kesim le
rinde Yuna nca kon uşulmakla birlikte çoğunl uğun Türkçe konuştuğu Kapadokya ; üçüncü
olarak da 1922'ye gel i ndiğinde halkının konuştuğu Yu na nca nın anadi lden kopma yo
lunda old uğu Karadeniz' i n güneydoğu kıyılarındaki Pontus. 1915'in ilk ayla rında İti laf
Güçleri. Makedonya'daki topra kları Butgaristan·a bırakması karşı l ığında Yunanistan·a
Anadotu'da önem li, fakat tam adını koymadıkları topra k ayrıcalıkları önerdiler. Dönemin
başba kan ı Venizetos, Balkan savaşları sırasında yaklaşık iki kat büyüyen Yu nanista n
topraklarını yeniden iki katına çıka rtma düşüncesiyle sevinçten çılgına dönm üştü . Kral
Konsta ntinos ve danışmanları, aşıl ması güç coğrafi ve askeri engeller konusunda daha
kötümserdiler. Venizetos 1917 'de bir kez daha başbakan olunca Yunanistan\ iktidara
gelmesini sağlayan İngiliz ve Fransızlarla işbirl iği yapmakta gecikmedi. 1919 yı lında sava
şın galip tarafı otan müttefikler, İtalyanların bölgeye yönel ik planlarından korkarak Yunan
ların İzmir ve dolaylarını işgal etmelerine göz yu mdu. Ağustos 1920'de imzalanan Sevres
Antlaşması bu kuşatmaya resmiyet kazandırd ı ve Ven izetos yandaşları başları dik olara k
iki kıta v e beş denize yayı lan Yu nanistan'ın doğd uğu ndan söz eder oldular. Ne va r ki
Anadolu serüven ini eleştirenler haklı çıkacak ve bu kampanyanın sonu korkunç olacaktı.
Ulusun inı;ası, 'Büyük Ülkü' ve Ulusal Bôlünme 1 83 1 - 1 922 • 99
Resim 31 Türklerin 'Gavur İzmir' adını verdikleri kentin Yu nan, Ermeni ve Frenk (Avrupalı)
semtlerinin büyük kısm ını yerle bir eden ya ngı ndan son ra 3 Eyl ül 1922 ta rihinde kıyıya
doluşan sığın macılar görül üyor. Ya ngı nda yalnızca Türk ve Ya hudi semtleri ayakta kaldı.
Yangı n , Anado.lu 'yu kuşatan Yu nan ordularının korkunç bir biçimde yenilgiye uğratı lması
nın ard ı ndan kenti yeniden ellerine geçiren Türkler tarafı ndan başlatılmıştı. Yu nan asker
leri nin çeki lmesinin ertesinde kentin Türklerce kuşatı lması önceleri göreli düzen içinde
yü rütü ldü. Ancak Türk askerleri önce Ermenilere karşı olmak üzere öç alma çabalarına
girişince dirlik ve d üzen bozuldu. Bundan sonra ortaya çıkan 30.000 kadar H ı ristiya n ı n
yok edildiği k a n gölünde, Ekümenik Patrik V . G rigorios'un öldürül mesinden tam bir yüzyı l
sonra, Smyrna Başpiskoposu H ı risostomos, bir şehidin ölümü için toplanan Türk ayak
takımının ellerine verildikten sonra kazığa çakıldı. Yu karıdaki fotoğraf çekildikten bi rkaç
dakika son ra solda görünen aşırı yüklü tekne alabora oldu. Fotoğrafın en a ltında, önde
Amerikan bayrağını dalgalandıra n fil i ka büyük bir olasılıkla USS Simpson savaş gemi
sinden indirilm iştir. Olaya tanık olan kimseler, paniğe kapılmış sığın macıların alevlerden
kaçmak için suya atladıklarını ve korkunç çığlıklarının kilometrelerce öteden duyu labil
diğini anlatmışlardır. Anadolu'daki 2500 yıllık Yunan varl ığı böylesine tüyler ürpertici bir
biçimde birdenbire son buldu; Mega l i İdea ya da Büyük Ülkü denilen bel i rsiz görüş de
İzmir'in küllerinde yok olup gitti.
Ulusun İnşası, 'Büyük Ülkü' ve lRusal Bı'Jlrinme 1 83 1 - 1 922 • 1 O 1
Ka ra d e n i z
:===1=qo===;�z9o kn
100 mll
- - - Yunan Sınırı
Ai!ustos 1 920-Haılran 1 921
A k d e n i z - • - Yunanların ele geçirdikleri hat
Eylil 1 921·A/justo5 1 922
- Yunanların ulaşablldilderl en uç sınır
Aljustos-Eylil 1 921
Harita 6 Anadolu'daki Yu nan istan, 1919-22. Kaynak: M ichael Llewel lyn Smith, lonian vi
sion ( 1973).
Resim 32 General Yeorgios Hacıa nestis Kasım 1922'de görülen Altılar Davasında askeri
mahkeme önünde ifade verirken görü lüyor. Diğer sa nıklar fotoğraf maki nesine sırtları
dönük olarak ön sırada oturuyorlar. Eyl ü l 1922'de yaşa nan bu felaket, askeri da rbe ta
rafı ndan kışkırtı lm ıştı. Kral 1. Konstantinos sürgüne gönderi ldi, yerine kısa bir süre için
büyük oğlu il. Yeorgios geçti. Ku rulan devri m komitesi, Anadol u 'daki orduların son kom u
ta nı General Hacıanestis'i, aralarında başbakanlık yapmış iki kişinin: Dim itrios Gunaris
ve Petros Protopa padakis'in (sı rasıyla, ön sırada soldan dörd ü ncü ve birinci) de yer aldı
ğı önde gelen yed i politikacı ve askerle birlikte hainlik suçlamasıyla askeri mahkemede
yargıladı. Bu yersiz bir suçlamaydı; suçları ne olursa olsun bu kişiler kendi istekleriyle
hainlik ya pmamışlardı. Askeri mahkemeye General Othonaios başkanlık ed iyord u ; o ve
yanındaki su bayla rı bu göreve atayan devrimci komitenin kendisi olduğundan, alınan ka
ra r başlı başına bir yargı maska ra lığı olsa da doğru luğu ndan kimsen in kuşkusu yoktu.
28 Kasım gü n ü sabah 6:30'da General Othonaios sekiz sanıkta n altısı nın idam cezası
na çarptırıldığını duyurd u . Saat 10:30'da bu karar yerine geti rilm işti . Dava nın ortası nda
yakalandığı tifüs yüzünden hasta d üşen Gunaris idam sehpasına zorl ukla a ncak ya nın
dakilerin yardımıyla ilerleyebi l i rken, Hacıanestis de bir süre için akli dengesini yitirmişe
benziyord u . Halk arası nda, onun bacaklarının ca mdan yapıldığına, eğer ayağa ka lkarsa
her i kisi nin de şangı rdayarak kırılacağı na inandığı söylentileri dolaştı . Ayrı görülen bir
davada bir dönem İkinci Ord u komutanl ığı yapan Prens Andrew (Edinburgh Dükü'nün
babası) yine anlaşılmadık koşullar altında boyun eğmeme suçundan yargılandı. Sürgü n
cezasına çarptırıldı ve askeri rütbesi geri alındı. Altı lar Davası iç savaştan sonraki siyaset
dünyasına gölge düşürecek ve Ven izeıosçular ile kralcılar arasındaki kanlı bıçaklı ilişkileri
bir anlamda kan davasına dönüştürecekti.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 94 9 • 1 07
Resim 33 Yorgos Theotokas (İ ngil izce çevirisi 1951'de Londra'da basılan) Argo adlı ro
manı nda dile getirdiği gibi Yu nanistan'ın bir ya rısı Elefterios Ven izelos'u önder, kurtarıcı
ve ü l kelerinin si mgesi olarak görürken; diğer yarısı onun şeytan olduğunu düşün üyordu.
Fotoğrafta görülen propaganda amaçlı basılmış bu iki kartpostal böyle bir Maniheist gö
rüşü yansıtır. Bunlardan birincisi, Birinci Dünya Savaşı sırası nda baş gösteren Ulusa l Bö-
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 09
* Frenoloji: insan davranışlarını. doğuştan yetenekleri, bunların beyin kabuğundaki yerleri açısından
ele alarak inceleyen bilim -çev. notu.
1 1 0 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Yer i n ü f u s u n o ra n ı
( 1 ooo'd e)
o 0-25
- 25-50
ımı 5 0 - 1 00
- 1 00 - 2 0 0
- 2 00 - 4 0 0
• 400 ü z e r i
Resim 34 Elefterios Venizelos ( 1864-1936) yirminci yüzyı ldaki siyasi hayatın ilk otuz yı lına
damgasını vurmuştur. Doğum yeri Girit'te, siyasette kendini eğittikten sonra 1909'daki
askeri darbe tarafından ulusa l siyaset sahnesine çıka rtılarak 1910-1915 yılları arası nda
başbakanlık yapmıştır. U l uslararası düzeyde adını ilk kez 1912-1913 Balkan savaşların-
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 94 9 • 1 13
da Yunan istan'ın başarılarının mimarı olarak duyu rm uştu. Birinci Dü nya Savaşı sırasın
da Kral 1. Konsta ntinos ile düştüğü görüş ayrıl ığı ül keyi hızla iki düşman ka mpa ayıran
Ulusal Bölünme·ye yol açmıştır. 1917-1920 yılları arasında bir kez daha başbakan olan
Venizelos, Pa ris Barış Konferansı'nda ü l kesini öyle ateşli savundu ki, bir İngiliz diplomatı
onu ve Leni n ' i Avrupa'nın en önemli iki politikacısı diye övdü. 1928-1932 arası yıllarda
yeniden başbakanlık görevine getirildikten sonra 1935'te yandaşla rının giriştiği darbenin
ardından sürgüne gitmek zorunda bırakıldı. Bu fotoğrafta yaşlılık döneminde torun uyla
birlikte görülmekte. Yunan politikasındaki ba badan oğu la geçen güçl ü geleneğe uyan
Ven izelos'un oğulları ve toru nları da politikaya atıldı. Bugüne dek ününü sürdüren siya
set d ünyası nın diğer hanedanları Rallis ve Papandreu aileleridir. 1980-1981 arasında
Yeni Demokrasi 'nin başında başbakanlık yapa n Yeorgios Rallis' in hem ba ba tarafından
(Dimitrios Rallis) hem de ana tarafı ndan (Yorgos Theotokas) dedeleri başbakanlık kol
tuğuna oturmuşlardı. Yeorgios Papandreu 1944'te ve 1963-64 yıllarında başbakandı.
Oğlu Andrcııs babasının i kinci hükümetinde bakan olmuş, 1981 ve 1989 yı l ları a rasında
başbakanlık yaptığı dönemde bu kez o, dedesi nin eski seçmenlerini temsil eden bir mil
letvekili olarak kendi oğluna eğitim bakanlığın ı vermişti. Yunanistan'da yaşamın pek çok
yönü nde olduğu gibi siyasette de aile ilişkileri oldukça önemlidir.
1 1 4 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 35 Anna Marcellas (Pire doğumlu) ile Nikolas Muskondis'in (Aya Marina, Girit doğum
lu) 1921'de Salt Lake City'nin 'Yunan Kasabasındaki Paradise kafedeki evlilik törenlerin
den bir kesit. Geçen yüzyılın başlarında Utah'ın en ka labalık Yu nan topluluğu büyük oranda
madenlerde ve demiryolu yapımında çalışmaktaydı . Eğer hiçbir kilisede yer yoksa evl ilik ve
vaftiz törenleri evlerde ya da restoranlarda yapılırdı. Kseniteia, yani gurbette yaşamak uzun
yıllardır Yu nan halkının tari hsel deneyiminin temel bir parçası olmuş ve göç olayı anavatan
daki kötü ekonomik koşullara karşı geleneksel güvence işlevi görmüştür. Nereye yerleşirler
se yerleşsinler Yu nanlar kiliselerini, okullarını, kahvehanelerini ve geldikleri yeri hatırlatan
derneklerini kurarak kendi kimliklerini koruyabilmişlerdir. Çoğunlukla eski ülkeleriyle yakın
ilişki içindedirler, ayrıca yurtdışında yaşayan Yunanlar için devlet bakanlıklarının kurulmuş
olması, mümkün mertebe onların desteğine başvurmak üzere Yu nan devletinin den izaşırı
ülkelerdeki Yunanlara gösterdiği ilginin kanıtıdır. On sekizinci yüzyılda orta Avrupa'da, gü
ney Rusya'da, İtalya, Hollanda, Fransa, Mısır ve hatta Hindistan'da, kısa bir süre için de
olsa Florida'daki New Smyrna'da Yunan toplulukları oluştu. On dokuzuncu yüzyılda, başta
Londra, Manchester ve Liverpool olmak üzere, i ngiltere'de varlıklı Yunan toplulukları kurul
du. 1890'1ardan sonra öncelikle Mora yarımadasından başlayan büyük ölçekli göçün yön ü
Amerika Birleşik Devletıeri'neydi. 1 5 i l a 4 0 yaş grubundaki bütün Yunan erkeklerin yaklaşı k
dörtte birinin 1900 ve 1915 yılları arasında mal varlıklarını Amerika'da edindikleri varsa
yılmaktad ı r; bunların çoğu ülkelerine geri dönmeyi düşünmekteydi. 1920'1er, 1930'1ar ve
1940'1arda bu göçmen akışı ABD yasalarıyla sıkı bir biçimde kısıtlanmıştı; fakat 1980'1ere
gelindiğinde ABD' deki göçmen sayısı (Yunan devleti dışından gelen diğer Yunan kökenliler
dışında) yarım milyonu geçmişti. Yunanlar Amerika'da sürekli yükselişte olan bir göçmen
Felaket, işgal ve Sonuçlan 1 923- 1 94 9 • 1 15
topluluğu oluşturmaktadır ve ikinci kuşak bir Yunan göçmeni olan Massachusetts Valisi
Michael Dukakis 1988'de başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti'den adaylığa dek yük
sel miştir. İkinci Dünya Savaşından son raki dönemde Avustralya ve Kanada'ya doğru yeni
göç dalgaları başladı. 1951 ve 1981 yılları arasında nüfusun neredeyse yüzde 12'sinden
çoğu göç etti. Büyük yığınlar da Almanya'da Gastarbeiter, misafir işçi olarak iş arıyorlardı.
Daha uzaklara göç etmiş olanların tersine, bunların çoğu biraz para biriktirir biriktirmez
kendilerine küçük birer iş kurmak üzere Yunanistan'a döndü.
116 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Resim 36 Fotoğrafta görülen kişi, yirminci yüzyı lın en çok tanınan ve yapıtları başka dil
lere en çok çevrilen Yu nan şa iri Konstantin Kavafis'dir ( 1883-1933). Bu fotoğrafta onu
İskenderiye'de. Lepsius sokağındaki dairesinde görmekteyiz. Babası Mısır'ın zengin tüc
carları ndandı; onun ölümüyle birl i kte aile büyük sıkıntılar geçi rdi. Dul anne çocukları nı
i ngiltere'ye götürdü, genç Konstantin de İ ngilizceyi anadili gibi konuşmaya başladı. 1885
yılında 22 yaşındayken İskenderiye'ye yerleşmeden önce ista n bu l 'da üç yılını geçirdi.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 94 9 • 1 1 7
Yaşantısını Sulama Da i resi 'nde bir bürokrat olarak kazandı; fakat en ince ayrıntı larına
kadar üzerinde tek tek çalıştığı şii rleri onun hayatı oldu. Esin kaynağının çoğu n u çöküşe
geçen Helen d ürıycıı;ı , ııcıgcınizrn ve H ı ristiyanlık arasındaki çelişki ol uşturd u . Yeğeni ken
disine neden Lepsius'tan uzaklaşmadığını sord uğunda, yaşa mak için hayatın üç merkezi
- kerhane, bağışlanma için kilise ve ölüme yatı lan hastane- a rasında olmak için, daha iyi
bir yer düşünemediği yanıtını verdi .
1 1 8 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 37 1 Mart 1935 tarihi ndeki başa rısız darbeye karıştı kları için mahkemeye çıka rı
lan Venizelos ya ndaşı kara kuwetleri su bayla rı. Bu, 1930'1arda kahraman ları Elefterios
Venizelos'un seçmen sa ndıklarında, başarısızlığa uğramasını kabul edemeyen su baylar
tarafı ndan girişilen (biri ncisi Mart 1933'te başlatı lan) ikinci darbeydi . 1935 da rbesine
doğrudan katkısı bulunan Ven izelos, Fra nsa'ya sürgüne gönderi ldi; orada kendisini des
tekleyenlerin en güçl üsü. 1922 darbesi nin elebaşı olan ve son uçsuz ka lmış 1933 da rbe
sinin d üzenleyicisi Al bay Nikolaos Plastiras'la bir araya geldi. 1935 da rbesinde yalnızca
bir avuç insan ölmüş olsa da, bu işe kalkışanlardan (içlerinde Venizelos ve Plastiras' ı n da
yer aldığı) altı kişi idam cezasına çarptırıldı; diğerleri yu rtdışına kaçtı klarından yalnızca
ikisi nin cezası yerine getirildi. Bini aşkın kişi suç ortaklığı etmekten yargılandı; suçlu görü
len bi rkaç su bayın rütbeleri indirildi. Kara , deniz ve hava kuwetıeri subaylarından 1500'ü
açığa alındı. Darbe yaln ızca başarısız olmakla kalmadı, ayn ı za manda onun arkasında
olanların geri gelmesinden en çok korktukları monarşinin, Kasım 1935'te ya pılan hileli
halk oylamasının ard ından yeniden kurulmasını hızlandırdı. Askeri müdahaleler siyasi ya
şamın kaçı nılmaz bir parçasıyd ı. 1843 yılında ord u Kral Otto'yu anayasayı beni msemeye
zorladı; 1909'daki Goudi darbesinden sonra yaratı lan ortam Venizelos'u iktidara getirdi;
1967 ile 1974 a rası dönemde Yu nanistan 'daki kötü yöneti me damgası nı vurd u . İ ltimas
batağına batmış ve politikacılarla yakın ilişkileri olan su baylar, bir dizi darbe veya da rbe
girişi minin ve muhtıranın yer ald ığı iç savaş dönemindeki siyasi yaşamda söz hakkına
sa hip olanlardı.
Felaket, İşgal ue Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 1 9
Resim 38 1936-1941 yılları arasında Yunanistan'ın ufa k tefek diktatörü General ioannis
Metaksas, kendisini faşist selam ıyla karşılayan bazı işçi komandoları ve bir papazla birlik
te görül üyor. Arkasında duran uzun boylu kişi Atina val isi Kostas Kotzias'tır. Metaksas· ı n
·4 Ağustos 1936 Rejimi' diye saygın b i r a d l a an mayı yeğlediği diktatörlüğü bir d i z i d ı ş
kaynaklı faşizm belirtileri gösterdi . Hitler' in Üçüncü Reich' ı na özenerek 'Üçüncü Helen
Uygarlığı' anlayışını yaydı. Bun lardan birincisi Antik Yunan. iki ncisi ortaçağ Bizans im
paratorluğu, üçüncüsü de kendi kurduğu rejimin değerlerini hem kutsal laştıran hem de
sonsuzlaştı ran . birbirine ters d üşen değerlerin bir bileşimiyd i. Üstelik o kendini Protos
Agrotis ( ' Baş Köylü ' ) ve Protos Ergatis ('Baş İşçi') d iye göstermeyi seçti. Ne var ki H itler
ve Mussolini'nin kom ü n izme. liberalizme ve parla mentarizme duydukları kini paylaşsa
da, onun yöneti minde gerçek faşizmin dinamizmi ve radikall iği yer almadı; ırkçılıktan
da uzak ka ldı. Metaksas'ın i ktidarın ı kurumsallaştı rmasına aracılık eden Ulusal Gençlik
örgütü 'nün (UGÖ) herhangi halk desteğine dayanmayan. H itler Gençlik Örgütü'ne öze
nerek kurulmuş bir yapısı vardı. Metaksas, bir dereceye kadar faşist diktatörlerin kendi
ülkelerinde gerçekleştirdikleri uygulamaları taklit etse de Kral i l . Yeorgios'un savunduğu
İngiliz bağlantısı nı hiçbir za man sorgulamadı; derken Ekim 1940'ta Mussolini'nin ka
badayı lığına karşı durması halkın gözüne girmesini sağladı. Temelde zorbalık yanlısı ve
vesayetçi bir kişi olan Metaksas otuz yıl kadar sonra, tıpkı 'Albaylar' gibi, yoldaşları n ı n
taşkınlık ölçülerine va rdığını düşündüğü kişiliklerini 'disiplin altına a l m a ' çabasına girdi.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 949 • 121
Resim 39 "Zafer, özgürlük, Panayia (Bakire Meryem) onunla olsun." Yeorgios Gunaro
pulos'un, 1940-1941 Yunan-İtalyan Savaş'ından kalma ünlü bir propaganda posteri. Pos
terde, 28 Ekim 1940 tarihinde, İtalya"nın Yunan topraklarındaki stratejik noktaları işgal
etmesine izin verilmesini öngören ültimatoma Metaksas"ın cesurca karşı gel mesinin ardın
dan halkın kapıldığı neredeyse dinsel heyecan dalgasını vurgulamaktadır. Bu durumu doğu
ran arka arkaya gerçekleştirilen bir dizi kışkırtma eylemiydi; aralarında en bilineni mucizevi
bir çabanın ürünü olan Meryem Ana i konasıyla tanınmış Tinos adası açıklarında demirleyen
Elli kruvazörünün, 15 Ağustos'taki Meryem Ana Yortusu törenlerinde torpillenmesiydi. İtal
yanların ültimatomuna Yunan halkının karşı gel mesi her yı lın 28 Ekim gün ü Okhi, Hayır!
ulusal bayramı olarak kutlanmaktadır. İtalyanlar birkaç gü n içinde Yunanlarca kuzey Epir
diye adlandırılan kalabalık bir Yunan azınlığın barındığı Arnavutluk'un güney bölgesini kur
tarmak için ordularını seferber ettiler. İtalyan Cal ut'a karşı Yunan Davud'un gösterisi dünya
çapında alkış topladı ve savaşın bu evresinde Avrupa'daki İttifak Devletleri'ne karşı dire
nişe geçen yalnızca Yunanistan ile İngiltere'ydi. Aralık ayı başlarında güney Arnavutluk'un
başlıca üç kenti olan Korytsa, Argyrokastro ve Aya Saranda ele geçirilmiş ve işgal altın
daki bölgeler Yunan devleti yönetimine alınmıştı. Ne var ki yetersiz haberleşme ve kötü
hava koşulları daha da ileriye gitme olanaklarını engelleyince Nisan 1941'de Almanya'nın
Yunanistan'ı aniden işgal i sırası nda Arnavutluk cephesindeki birlikler dağınık olarak geri
çekilmeye zorlandılar.
1 26 • Yunanfatan'ın Kısa Tarihi
(
BULGARiSTAN
! YUGOSLAVYA
!
1
ııım A l m a nya
amnnıı ita lya
o ıoo 200
ı::::: :J B u l g a r i sta n
6
Harita 8 1941'de Alman, İtalya n ve Bulgarlar tarafı ndan işgal edilen bölgeler.
Resim 40 (a) Kıtl ığı n baş gösterdiği 1941-1942 kışı nda, Pire' de bir aşevinde Dimitris Kha
risiadis tarafından görüntülenen yaşlı bir adam. İşgalin a rkasından çoğu yerde zorla gıda
maddesi toplama işine gi rişil mişti. Buğdayı yu rtdışından alan bir ülkede bunun doğu rdu
ğu sonuçlar korku nçtu . Alman kaynaklarına göre, Aralık 1941'de Atina'da kıtl ıkta n ölen
lerin sayısı günde 300 kişi kadardı; 1939'da 179 kilo olan kişi başı yıllık ekmek tüketi m i
1942'de 4 0 kiloya düştü. Kentte yaşayanların durumu öylesine içler acısıydı ki İngiliz
hükü meti başlangıçta biraz du raksadıysa da ablukayı ka ldırdı ve Kızıl Haç'ın getirttiği
yiyeceklerin dağıtı lması birinci kış işgalinde yaşa nan kıtlığın daha büyük boyutlarda yi ne
lenmesin i önlemiş oldu. Halkın çoğu için yaşa m ağır koşullar altında geçiyor, astronomik
oranlara varan enflasyon gün l ü k yaşam kavgasını daha da zorlaştırıyordu . İtalyan saldı rısı
sırasında 10 drahmi olan bir okka (yaklaşık 1,5 kg) ekmek, 1944 yılı Ekim ayında Alman
ların geri çekilmesi sırasında 34.000.000 d ra h miye ulaşmıştı . Peynirin fiyatı okka başına
60 d ra h miyken aynı dönem içinde 1.160.000.000'a çıkmıştı. Enflasyonun böyle yü ksek
boyutlarda seyretmesi işgal sonunda para birimi olarak İ ngiliz altınının yürürlüğe girme
sine neden oldu. Karaborsa iyice gel işti . Parası olanların karınlarını nelerle doyurdukları
To Agrotikon adlı bir Atina bakkal dükkanını görüntüleyen Life dergisi fotoğrafçısı Dmitri
Kessel'in 1944 yılı Kasım ayında çektiği fotoğrafla (b) çarpıcı biçimde gözler önüne se
rilmektedir. O sıralar Almanlar daha yeni geri çekilmişlerd i ve yiyecek sıkıntısı sürüyordu.
Deposu ürünlerle tıka basa dolu bu dükkanda Amerikan, İ ngiliz, Fransız ve Alman gıda
ürünleri satışa sunuluyordu. Birçok gözlemci, bol parası olanların sahip oldukları l ü ks ile
geniş halk yığınlarının yoksullukları arasındaki çelişkiye dikkat çekti.
Felaket, İşgal ue Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 29
Resim 41 1944'te, Kostas Kuvaras'ın fotoğrafı n ı çektiği üç andartisse, yani çeteci kad ın.
Eğitim ini Amerika'da görmüş olan Kuvaras, i ngiltere'deki özel Harekat Başkanlığı'nın
(SOE) ABD'deki dengi olan Stratej ik Hizmetler Bürosu (OSS) tarafı ndan U l usal Kurtu luş
Cephesi EAM'ın önderleriyle ilişki kurmak üzere Yu nan istan'a gönderilm işti . Ortada du
ran kadın (kod adı Thyella, Fırtına olan) Melpomene Pa pahel iu'dur. Daha sonra aynı yı lın
Aralık ayında ELAS ile İngilizler arasındaki çarpışmalarda ölm üştür. EAM , 1941'in Eyl ü l
ayı nda komün ist bir temele daya narak kuru l m uş v e işgal altındaki Yu nan istan'ın en bü
yük direniş hareketlerinden biri olma yolunda hızla büyümüştü r. 1944 yılında ona bağl ı l ı k
gösterenlerin sayısının 500.000 ile 2 m ilyon arasında değiştiği v a r sayılmaktadır. EAM ' ı n
bir d i z i ya n kolları da vardı. Bunlardan en önemlisi, 1944 E k i m ayında Almanların geri çe
kilmesi sı rasında 60.000 kadar savaşçısı bulunan onun askeri kolu ELAS'tı (Halkın Ulu
sal Kurtuluş Ordusu). işgal altındaki Yunanistan oyu nundaki diğer başkahramanlar gibi
EAM 'ın da gözü savaş sonrası iktidardaydı. Yurtiçindeki düşmanlarına acımasız davranan
EAM/ELAS'ın arkasında aynı zamanda küçü msenmeyecek bir halk desteği de vard ı . Bu
desteği, eski politi k düzenin üstesinden gelemediği daha iyi bir gelecek umudu yaymayı
başararak kaza ndı. Dağlarda yaşayan insanların eğitim düzeyleri ni yükseltmek; köyl ü le
re biraz olsun siyasi sorumluluk aşılamak; özellikle de kadınların toplumdaki yerin i yük
seltmek için çok uğraş verdi. Nisan 1944'te Yu nanistan'ın belli başlı dağlık bölgelerinde
U l usal Konsey üyelerini seçmek için düzenlenen ve kadınların ilk kez oy kullandıkları se
çim ler EAM denetim inde gerçekleşti.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 3 1
Resim 42 Selanik'in Baron H i rsch hastanesi kapsamında geçici olarak kurulan Ya hudi ma
hallesinde Şu bat 1943 sonlarında çekilmiş dört Yu nan Yahudisi gencin (soldan sağa doğ
ru ayakta duranlar Alberto/Avraam Nahmias, David Sion, lsaac Algava; diz çökmüş olanın
adıysa bilinmemektedi r) fotoğrafı. Yahudiler yaln ızca Davud yıldızını taşımak zoru nda bı
rakılmayıp aynı za manda onları yapmakla da yüküml üyd ü ler. Bu fotoğraf çekildikten kısa
bir süre sonra bu dört genç, kentte bir zamanlar büyüyü p gelişen Yahudi topluluğun u n
toplam sayısının ya klaşık beşte birini ol uşturan 46.000 kişiyle birlikte Auschwitz'e gönde
rildi. Bunların hemen hepsi yok edildi. Fotoğraftaki dört kişiden yalnızca David Sion sağ
Felaket, işgal ue Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 33
kaldı. İtilaf Devletlerinin işgali sırasında toplam 67.000 Yunan Ya hudisi yaşamını yitirdi;
bu, ülkedeki bütün Yahudi nüfusunun yüzde 87'si demekti . Kimi Yahudiler Türkiye'ye
kaçabildi, kimileri de dağlardaki çetelere katıldı. Diğerleri de Atina'nın Ortodoks aileleri
tarafından koru ndu, ayrıca kentin başpiskoposu Damaski nos ile polis şefi Angelos Evert,
Yu nan Yah udi liğini içler acısı durumdan çıkarmak için cesurca ellerinden geleni yaptılar.
Selanik 1912 yılında Yu nan Krall ığı na katıld ığında kentin nüfusu nun neredeyse yarısın
dan çoğu Yahudiyd i. N üfusun ya klaşık üçte biri Yunanlardan, geri kalanıysa Bulgar, Türk
ve diğerlerinden oluşuyordu. Buradaki Sefardiler 1492 yılında İspanya'dan sürüldüklerin
de Osmanlı İmparatorluğu 'nun sığınma hakkı tanıdığı Yahudilerin torunlarıyd ı. Kentteki
otuzu aşkın sinagoga gider ve İbranice yazıya geçirdikleri on beşinci yülyı l İspanyolcası
olan Ladino, yani Yahudi İspanyolcası konuşurlardı. Yu nan istan'ın diğer bölgelerindeyse
kökleri anti kçağa dek uzanan 'Roman iot' Yahudileri küçük topl uluklar halinde yaşarlardı.
1 34 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Resim 43 U l usa l Ku rtu luş Siyasal Komitesi 'nin (PEEA) üyeleriyle birlikte ateşli bir EAM des
tekleyicisi olan Kozan metropol iti ioakeim görü lmektedir. PEEA Mart 1944'te EAM/ELAS
çetecileri nin kontrolündeki Yu nanistan'ın dağlık bölgelerini yönetmek üzere kurulm uştu.
Fotoğrafta soldan sağa doğru; Köylü Pa rtisi sekreteri Kostas Gavriilldis (tarım); sol l i beral
Stamatis Haci beis (u lusal ekono m i); sol liberal ve Atina Ün iversitesi ekonomi profesörü
Angelos Angelopulos (ekonomik ilişkiler); General Manolis Mandakas (ordu); kom ü nist
partisi geçici sekreteri Yeo.rgios Siantos (içişleri); Atina Üniversitesi tıp profesörü Petros
Kokkalis (sosyal yardım); Atina Ün iversitesi anayasa hukuku profesörü ve komite başka nı
Aleksandros Svoıos (dışişleri, eğitim ve din, halkı aydınlatma); başkan yardımcısı Albay
Evripidis Bakirtzis (levazı m); Halkçı Demokrasi Birlik sekreteri İ l ias Çirimokos (adalet);
solcu liberal Nikolaos Askutsis ( u laşı m). PEEA üyeleri a rasından yaln ızca Siantos'un ko
münist partisi üyesi olduğu açıktı. Ne var ki Kokkalis ve Mantakas ve belki de Bakirtzis
('Kızıl Albay' ) kom ü nistlerin egemen olduğu ve komite üzerinde etkili bir deneti m uygu
layan EAM'ın gizli üyesiydi ler. PEEA. Mayıs 1944'te Evrytania'daki Koryschades köyünde
toplanan U lusal Konsey üyelerini saptamak üzere seçimlere gitti. Sürgündeki hüküme
te karşı kendisini hükümet olarak resmen önermediyse de, onun varlığı bile hükümetin
yetkisine kafa tutmak demekti. PEEA'nın u l usa l birl iğe ve daha kapsamlı bir işbi rliğine
daya nan bir hükümet kurulması çağrısı Ortodoğu 'daki Yu nan orduları arasında EAM ve
PEEA'yı sıcak karşı layan öğelerin başkaldırıya geçmelerini hızlandırdı.
Felaket, İşgal ue Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 37
Resim 44 İki ay önce Almanlar geri çekili nce Yu nan istan'a dönen Yeorgios Papa ndreu
hükü meti ni destekleyen İngiliz birli kleriyle komün istlerin deneti mindeki direniş ordusu
ELAS birim leri arasındaki Dekemvriana, yoğun çarpışmalar sırasında 26 Aralık 1944 tari
hinde Ati na'da, Atina Başpiskoposu Damaskinos'la birlikte görü ntülenen Wi nston Churc
hill. İngiliz başba kanının bu hara retl i günlerin ortasında Yu nan başkentinde boy göster
mesi , savaşın son u na yaklaşı lırken onun Yu nan istan 'daki siyasi gelişmelere olan i lgisin i n
v e komün istlerin yöneti me el koymalarına engel olmada a rta n kararlılığı nın kanıtıdır. B u
gerçek, Roma nya v e Bulgaristan'ın R u s egemenliği ne veri lmesine karşılık Yu nan ista n ' ı n
İngiliz egemenl iğine girmesi doğrultusunda d a h a önceden Sovyet başka nı Joseph Sta lin
ile varı lan, Ekim 1944'te Moskova 'da imzalanan ünlü 'yüzdelik' anlaşmasına da yansı
m ıştı. Churchill, kurmay su bayların karşı çıkışlarına kulak asmaksızın , batı cephesindeki
savaşın iyice kızıştığı Noel arifesinde dışişleri bakanı Anthony Eden'le birlikte teh l i keli
Yunanistan topraklarına varmıştı. Arabulucu l u ktaki başarılarıyla ün salmış olan Churchill
anlaşmazl ığa düşmüş tarafların yaptığı saatler süren toplantılara karşın onların herhangi
bir uzlaşmaya varmalarını sağlayamadı. öte yandan Church ill Londra'ya , Yu nan istan'da
ya pılacak halk oylaması öncesinde Kral il. Yeorgios'un geri gelmesine karşı olanların d uy
gu larının epey güçlü olduğunu iyice anlamış olarak döndü. Aynı za manda şimdiye kadar
'ortaçağ kal ı ntısı ölümcül papaz' diye dışlamış old uğu Yu nanistan'daki Ortodoks Kil ise
sinin en kıdemli papazı Başpiskopos Damaskinos'a da hayra n ka lmıştı. Artık Churchill o
güne dek davasını yürekten desteklediği Kral Yeorgios·u anayasal sorunu çözüme u laştı
racak askıya alın mış anlaşmayı sağlama yetkisini Başpiskopos'a vermesi için kandırma
ya çalışacaktı. Churchill'in olaya el atmasından iki hafta sonra 11 Oca k 1945 ta rihinde
ELAS ve İ ngilizler arasında ateşkes yapıldı.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 39
Resim 45 Kral Pavlos ve Kraliçe Friederike' nin 1946-1949 arasındaki iç savaş yı llarında
mahkümlar adası Ma kronisos'a yaptı kları bir gezi sırasında 'yola gelm iş' eski kom ü n ist
lerce omuzlarda taşındığını gösteren bir propaganda fotoğrafı . Kral Pavlos'un 1947 'de
ölen erkek kardeşi Kral il. Yeorgios' un yerine tahta geçtiği o günlerde, tohumları savaş
dönemindeki direniş sırasında uygu lanan politikalarla atı lan iç savaş da tüm üyle d u r
m uştu . Kom ün ist Demokrati k Ordu ya ndaşlarının acı masız davranışları yüzünden kötü
ün sal m ış Makron isos adasında, komünistlerin yalnızca kendi inançlarından cayd ı klarını
bildirmekle kal mayıp ııyn ı zamanda da eski yoldaşlarını ele verdikleri 'pişmanlık bildir
geleri' çıkartmaları için yoğun çaba lar gösterilmekteyd i. İ ngiliz devletinin bir gözlemcisi,
al ışılageldik hafifletilmiş bir anlatımla, kamplarda karşılaştığı koşulların İngiliz ve Ame
rikal ıların insanlık ve adalet an layışına ters düştüğü nü dile getirm işti. Demokratik Ordu
kendi adına halkı zorla askere almakla uğraşıyor ve muhaliflerine karşı davranışları d i
ğerlerinden daha acımasız olmuyordu. Demokratik Ordu Yu nanistan'ın kuzeydeki komü
nist komşu ları olan Yugoslavya, Arnavutl u k ve Bulga ristan 'dan gelen sınırlı yard ı mlara
güvenebilirdi; fakat Stalin bu durumun, eli ndeki ulusal ordudan göreceği lojistik destek
ya rdımıyla eninde sonunda üstün gelecek ABD ile sıcak savaşı kışkırtmak istemiyord u .
Kaçınılmaz olarak hunharca geçen iç savaş, savaş sonrası yeniden toparlanma süreci ni
geciktirmek d ışında toplu mda onarılması bir ya da birkaç kuşak sürecek bölünmelere
yol açtı. İç savaş sonrasında ord u soyut bir komünizm karşıtlığıyla özdeşleşir oldu ve
monarşıyle kurmuş old uğu yakın ilişki ta 1967 yılında askeri dikta yönetime el koyanil
dek sürdü. Savaş sonrası dönemde doğuştan Alman olan inatçı Kral içe Frederike 1955
ve 1963 yılları a rasında Konstantinos Kara manlis'in ilk başbakanlığı sırasında onunla
ilişkilerini sık sık gergin bir havaya sokarak aykırı bir kişi olduğunu gösterdi.
Felaket, İşgal ve Sonuçlan 1 923- 1 949 • 141
Resim 46 1949'da Paskalya gü nü General James van Fleet ile Genera l Aleksa ndros Pa
pagos yu m u rta tokuşturu rken görü lüyor. Dwight Eisenhower' ın, kesinlikle zeki olmasa da
'dü rüst ve güçlü bir kişi' d iye ta nım ladığı van Fleet, Ocak 1943'te, iç savaş sırası nda ulu
sal orduya verilecek askeri desteği düzenlemekle yükü m l ü ABD Ortak Askeri Danışma n l ı k
v e Pla nlama Grubu 'nun başına geti ri ldi. Mart 1947 'de Tru man Doktri ni ortaya atıldıkta n
sonra ül keye çok sayıda Amerikan askeri ve ekonomik ya rd ı m ı yağd ı. Her ne kadar Ame
rikalılar savaşta doğrudan bir görev üstlenmeseler de bu yardım askeri danışma nlarla
ve Yu na n-Amerikan orta k genel kurmayı nın kurul masıyla desteklendi . Daha iyi donan ı m ,
ileri düzeyde eğiti m , üstü n savaş stratejileri v e hava üstün l üğünün sağla nmasıyla olayla
rın kötü gidişatı tersine çevrildi. Arnavutl uk'a karşı 1940'ta girişilen savaşın kahramanı
General (sonradan Mareşa l) Papagos başkomutanl ığa getirilince ulusal ordunun morali
daha da arttı. Diğer bazı mavazzaf subaylar gi bi Papagos'un da siyasete bulaştığı yolu nda
bilgiler vardı. Kra l il. Yeorgios'u n yeniden tahta geçmesine giden yolu hazırlayara k Ekim
1935'te verdi kleri muhtırayla başbaka n Panayis Çaldaris'i hükü metten çekilmeye zorla
yan yü ksek rütbeli üç subaydan bi riydi. iç savaş biter bitmez örnek aldığı de Ga ulle'ün
izinden giderek kendi partisini kurdu. Amerikalıların gözüne girerek 1952'den 1955'teki
ölümüne dek başbakanlık görevini sürdürdü.
Felaket, İşgal ııe Sonuçlan 1 923- 1 949 • 1 43
Resim 47 'Dostluk Tatbikatı' Yu nan istan'ın bağımsız tarihinin çoğu döneminde Türk-Yu nan
i lişkilerindeki h uzursuzluk NATO propagandası için 1953'te Batı Trakya 'daki askeri ma-
iç Sauaşın Ardından 1 950- 1 974 • 151
nevralar sırasında çekilen bu fotoğrafa (a) da ya nsır. Fotoğrafta Türk (sağ yanda İ ngiliz
tipi ün iforma giyen ler) ve Yu nan (solda Amerikan tipi ün iforma giyenler) m üfrezeleri nin
kameralar önündeki dostl uk gösterileri biraz zoraki gi bid ir. O günlerde NATO'ya yeni ka bul
edilen iki ülke arasındaki ilişkiler İ kinci Dü nya Savaşı son rasındaki en iyi dönem leri n i ya
şıyordu. 1930'1arda Türk-Yu nan i l işkilerindeki buzlar Ven izelos'un usta d iplomasisi etki
siyle yum uşamaya başlamıştı; yine de istanbu l'daki Rum azınlık İki nci Dünya Savaşı sıra
sında kendi lerine uygulanan adaletsiz vergi lendirmenin ağı r yükü a ltında ezildiler. Sovyet
teh l i kesine karşı her iki ülkenin de ortak bakış açıları ol ması 1940'1arın sonlarında ve
1950'1erin başlarında onları birbirlerine ya klaştırdı. Ancak bu fotoğrafın çekil mesinden
iki yıl sonra İstanbul'daki Rum azı nl ığa karşı Türk hükü meti nin kışkırttığı yağma olayları
i l işkileri onarılmayacak ölçüde bozd u. Birkaç kişi öldürüldü; mala mülke verilen zarar dev
boyutlardayd ı. 4000 işyeri, 100 otel ve lokanta ile 70 kilise yıkılıp yerle bir edildi. Diğer
fotoğrafta (b) Ekümen i k Patrik Ath inagoras, Panayia Beligradi kil isesinin yıkıntıları arasın
da başı açık dolaşı rken görül üyor. Meydana gelen yağma olayları, 1990' 1arın başlarında
Tü rkiye'deki Yu nan azınlığın büsbütün tükenmesine varacak olan göç sürecini başlattı .
Buna ka rşılık Yu nanistan'daki Türk azınlığın sayısı 120.000'lere va rdı. 1955 ayaklan
malarını kışkı rtan Kıbrıs'taki Kıbrıslı Rumların anakarayla birleşme istekleriydi. 1955'ten
bugüne var olan Kıbrıs sorunu, Türk-Yu nan savaşının neredeyse eşiği nden dönüldüğü
1974 Temmuz ayında Türklerin kuzey Kılırıs'ıı çıkarma ya pmalarıyla daha da a lt düzeye
inen iki ülke arası ndaki bozuk il işkilerde kalıcı bir 'çürük elma' özelliğini sürd ü rmekted i r.
O zamandan bu ya na adanın kuzeyindeki Türk işgali ve iki ü l ke arasındaki çeşitl i anlaş
mazlıklar neredeyse sürekli gerginlik kaynağı olagelmiştir.
1 52 • Yunanistan�n Kısa Tarihi
ra iktidara getiren Kral Pavlos idi. İşin tuhafı, şimdi aynı Karamanlis
sarayla, özellikle Alman kökenli Kraliçe Friederike ile de anlaşmaz
lık içindeydi. Karamanlis silahlı kuvvetlerle saray arasında kurulan
özel ilişkiye içerlemişti, sarayın aşırılıkları onun hoşgörüsüz taşralı
karakterine ters düşüyordu. Giderek gerginleşen ilişkilerin kopma
sına yol açacak bardağı taşıran son damla, kralla kraliçenin 1 963
yazında başbakanın öğüdüne kulak asmayıp tutuklu komünistlerin
salıverilmesini isteyen göstericilerin sert protestolarıyla karşılaşmayı
gö1..e alarak Londra'ya yapacakları resmi gezilerini ertelemeye yanaş
mamaları oldu. Ayrıca otoriter bir eğilim taşıyan Karamanlis , meclisi
başbakandan daha yetkili kıldığını düşündüğü anayasadan da hoş
nut değildi.
Karamanlis sinirlenerek istifa edecek ve ancak 1 9 6 1 yılında uy
gunsuzlukların yeniden yaşanmasını önlemekle yükümlü geçici bir
hükümetin denetiminde yapılacak Kasım 1 963 seçimlerine katılmak
üzere geri dönecekti. Bir yandan siyasal arenanın sözü geçen başlıca
iki kurumu , saray ve ABD büyükelçiliği l 958'deki gibi aşın solun
yeniden dirilmesi olasılığına karşı en iyi savunma olarak ılımlı re
formlardan yana bir merkez hükümetinden yana tutum sergilerken ,
Y eorgios Papandreu kendine güvenini yitirmiş sağ kanadın güçsüz
yanlarından ustaca yararlanmayı bildi. Papandreu az bir farkla üstün
gelerek Karamanlis'i yenip sağı kıyasıya eleştirenlerin, sağın iktidarı
asla bırakmayacağı yolunda ileri sürdükleri savlan yalancı çıkart
tı. Düş kırıklığına uğrayan Karamanlis ülkeden ayrılarak Fransa'ya
gitti; bu sürgün on bir yıl sürecek, ülkesine en ağır koşullar altında
dönecekti .
Ote yandan yeni seçilen meclisteki güç dengesinin Birleşik De
mokratik Sol 'dan yana olmasını Papandreu gibi sağa karşı olduğu
kadar aşın sola da kuşkuyla bakan bir politikacının kabul etmesi
mümkün değildi. Nitekim Papandreu üç ay sonra Şubat l 964'te isti
fa ederek yeni seçimlerin yapılmasını zorunlu hale getirdi. Oynadığı
kumar işe yaramış, başını çektiği Merkez Birliği seçim sandıklarında
yüzde 53 oyla ödüllendirilmişti; savaş sonrası dönemde yalnızca bir
kez ( 1 97 4 yılının olağandışı koşullarında kıl payı farkla) aşılabilen bu
oran tartışmasız parlamenter çoğunluğu sağlıyordu.
Ne var ki Merkez Birliği tarafından yaratılan büyük (ve belki de
gerçekçi olmayan) istekler gerçekleşmeyecek ve Papandreu görevde
yalnızca on sekiz ay kalabilecekti. Kıbrıs konusunda büyük boyutla
ra varan yeni bunalım onun başbakanlığına gölge düşürdü ve ülke
nin tarihinde sıkça yaşandığı üzere iç politikanın önceliği yerini dış
1 56 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 49 " Pe m be Fon Önünde Bahriyeli" ( 1955); ressa m, sahne dekoratörü ve kita p re
simleyicisi Yannis Ça ruhis ( 1910-90) tarafından yapılmıştır. Fotis Kontoğlu'nun bir öğren
cisi olarak onun bu çalışması da Yunan geleneklerine duyulan bağlılığı yansıtma ktadır.
İç Sauaşın Ardından 1 950- 1 974 • 1 57
Resim 50 1973 yılı Kasım ayı nda Atina Politeknik'teki öğrenci işgali. Parmaklıklara ası
lı Yunan bayrağı n ı n hemen ya nında 'Cu ntaya Hayır' yazılıdır. Bu duvar yazısı faşizm in
devrilmesi ve Amerika Bi rleşik Devletleri'nin Nazilerle bir tutul ması gerektiği fikrini sa
vunmaya çağırmaktadır. Öğrenci olayları N isa n 1967 'deki Albaylar da rbesinden son ra
kurulan askeri cuntaya karşı büyüyen muhalefetin ilk belirtileriydi. Her şey Mart 1973'te
Atina Üniversitesi Hukuk Fa kü ltesi 'nin işgaliyle başladı. Bunu Mayıs ayı nda denizcilerin
başarısız ayaklan ması izledi. Tüm bunlar cuntanın başındaki Albay Papadopulos' u 1968
anayasasının zorba hükümleri altında 'güd ü m l ü ' bir demokrasiye geçmeye yöneltti. Ne
var ki Atina ve Patras'taki diğer üniversitelerde ve Kasım ayında Atina Politeknik'te baş
gösteren başka öğrenci işgalleri bu planları bozacaktı. Korsan bir radyo, cuntanın dev
rilmesi uğru na işçilerle öğrenciler a rasında işbirliği çağrılarına başladığı zaman halkın
öğrencileri desteklediği belli olunca askerler epey kaygılandı. 16 Kasım ' ı 17'ye bağlayan
gece askeri birlikler ile polis güçleri tankların öncülüğünde' işgale son verdiler. Kaç kişi-
iç Savaşın Ardından 1 950- 1 9 74 • 1 65
nin canından olduğu kesin olarak saptanamadı; fakat en az otuz ölü, pek çok ya ra l ı ve on
dan daha çok tutuklanma olayı old uğu görüldü. Öğrenciler ezici bir güçle bastı rılsalar da,
onların eylemleri Papadopulos'un tepetaklak edi lmesi sürecini hızlandırdı. Bu uzunca bir
süredi r kin duyulan askeri polis gücü nün komutanı ve daha geniş kapsa m l ı li bera lleşme
yön ünde atı lamayan adımları bir türlü onaylamayan Tuğgenera l Yuannides' i n önderl iğin
deki aşırılık yanlılarının tasarıları arasında yer almaktaydı. Papadopulos'u n devri lmesin
den sonra i ktidar yetkileri, fesatçı Yuann ides' in eline geçecek onun Kıbrıs Başpiskoposu
Maka ryos'a karşı Temmuz 1974'te girişeceği darbe dikta nın çöküşüne neden olacaktı.
DEMO.KRASİNİN GÜÇLENMESİ VE
6 HALKÇILIK YILLARI 1974-1990
TÜRKiYE
Harita 9 Ege Soru nu. Kaynak: And rew Wilson , Aegean dlspute ( 1979).
Yunanistan Batınındır.
Konstantinos Karamanlis
Yunanistan Yunanlanndır.
Andreas Papandreu
BULGARİSTAN
YUGOSLAVYA
iiil
.. .. C{/
.'il\
l
.. . ...
.
. ·· : .. . · .
"· .
,,
ı.11< '
.. f'f./
A k d e n z
Harita 10 Seçmen ve yönetim bölgeleri. Kaynak: Howard Penniman, Greece at the polls ( 1981)
Demokrasinin Güçlenmesi ve Halkçılık Yıllan 1 974- 1 990 • 18 1
ela �i
l.,: Ş(şehır) ) k
......
'. ®�'
';
� ' :..:
,'
n
(l>)
o 100km
J
1domi1
1 82 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
reu vardı. 1989 seçimlerinden yenik çıktığı nda Papandreu 70, 1990 yı lında Karamanlis
yeniden cumhurbaşkanlığına seçildiğinde 83 yaşındaydı. İ leri yaş Yu nan istan'da siyasi
tutku nun önünü hiçbir zaman kesmed i. Themistoklis Sofu lis başbakanlık görevini yürü
tü rken 1948 yılında yaşama gözleri ni yumd uğu nda 88 yaşındaydı; 1989 yılı ndaki ikinci
seçim lerden çıkan partiler arası hükümeti n başba kanı Ksenofon Zolotas'ırı yaşı ise 85'tl.
Bu hükü metin içindeki üç büyük partinin başkanlığını yürütenlerin hepsi; m uhafaza kar
Yeni Demokrasi'den Konstantinos Mitsota kis, sosyal ist PASOK'tan Andreas Papandreu
ve kom ü nist İttifaktan Harilaos Florakis yetmişli yaşlarını sürmekteyd iler.
1 84 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
sonuçlar doğuracaktı.
1 985'te yapılacak ulusal seçim kampanyası 1 984 Avrupa parla
mentosu seçimleriyle birlikte başlamıştı. PASOK 1 98 1 seçim bildir
gesinde en çok aşın solun uzun süredir hedeflediği ve en çok onun
işine yarayan bir adım atarak nispi temsil sistemine geçileceği sözü
vermişti. Ne var ki o da kendinden önceki sağ iktidarlar gibi seçim ya
sasını kendi çıkarı doğnıltusunda yönlendirmenin cazibesine kapıldı.
Böylece az farkla da olsa oyların çoğunu elde eden parti parlamentoda
üstünlüğü ele geçirmiş olacaktı. Yeni Demokrasi'den destek görme
leri şaşırtıcı değildi elbet, fakat komünistler iki büyük parti arasında
kotarılan pazarlık diye gördükleri bu çark edişi yüksek sesle kına
mıştı. ôte yandan seçimlerden önce ülke büyük bir anayasal krizle
sarsılacaktı. Bunun nedeni Karamanlis'in beş yıllık cumhurbaşkan
lığı döneminin Mart 1 985'te sona ermesiydi. Genel kanı, yetmiş sekiz
yaşında olmasına karşın Karamanlis'in ikinci beş yıllık dönem için de
adaylığını koyacağı yönündeydi. Yeni Demokrasi'nin desteğine kesin
gözüyle bakılabilirdi; üstelik Papandreu da pek çok kez Karamanlis'in
cumhurbaşkanlığını yürütme biçimini övüp onun görevde kalmaya
devam etmesinden mutluluk duyacağını dile getirdi.
Beklendiği üzere Yeni Demokrasi Mart başlarında Karamanlis'in
adaylığını desteklediğini duyurdu . PASOK'un da buna uyacağı düşü
nülürken partiyi yürekten destekleyenlerin şaşkın bakışları önünde
Papandreu, PASOK'un adayının Karamanlis değil Hıristos Sartze
takis olacağını açıkladı. Karamanlis'ten yirmi yaş daha genç olan
Sartzetakis'i kamuoyu 1 9 60 'ların başlarında Anayasa Mahkeme
si üyesi sıfatıyla 1963 yılında öldürülen solcu milletvekili Grigorios
Lambrakis'in katillerine cezalarını veren genç sulh yargıcı olarak
tanımıştı. Papandreu cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlamak için
1 975 anayasasında değişiklikler yapmayı düşündüğünü açıklayınca
siyasal gerginlik daha da arttı. Papandreu bu yetkilerin Karamanlis
ya da selefi Konstantinos Çatsos tarafından o güne dek kullanılma
masının bundan sonra siyasal çıkarlarını kollayan bir cumhurbaşka
nının bunu parlamentonun iradesine karşı gelmekte kullanmayacağı
anlamına gelmediğini söylüyordu.
Papandreu'nun neden Karamanlis'in yeniden seçilme şansını
engelleyici girişimlerde bulunduğu pek açık değildi; yine de bu giri
şimlerin parti tabanının desteğini aldığı görülürken , onun 1 975 ana
yasasının totaliter olarak eleştirdiği dönemi anımsatmaktaydı . Tüm
bunlar hiç kuşkusuz PASOK'un kurulu düzene aykın köktenci bir
parti olduğu yolundaki savları pekiştiriyordu. Olayların beklenmedik
1 90 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Resim 52 1797 'de Yu nan bağı msızl ık ha reketinin ilk şehidi Rigas Velesti nlis yeniden ayağa
kalkan Yu nan i m pa ratorl uğu için hazırladığı anayasada "Dünyanın öbür ucunda otursa
bile ( . . . ) modern ya da antik Yunanca konuşan herkesin Yunan ve yurttaşı" old uğu nu
açıkladı. 200 yıl içinde 300.000'i aşkın bir Yunan n üfusu nun Avustralya 'da bir araya
geleceği ni o günden bilemezdi. 1980' 1ere gelindiğinde Mel bou rne dünyadaki Yunan nü·
fusu nun en büyük merkezlerinden biri olm uştu. Yu ka rıdaki fotoğrafta, İşçi Partisi "nden
deneyim l i herha ngi bir politikacı gibi azınlıktaki toplu l uklarla iyi ilişkiler kurmaya bakan
Avustralya başbaka nı Bob Hawke 1988 yıl ı nda Melbourne dolaylarındaki Coburg'de dü
zenlenen Yunan festiva line katı lırken görülüyor. Sağında Melbourne Piskoposu Ezekiel ve
Demokrasinin Güçlenmesi ve Halkçılık Yıllan 1 974- 1 990 • 191
onun sol unda da PASOK'un kuzey Yu nanistan'dan sorumlu bakanı Stelios Papathemelis,
yanında kendisinden önce bu görevi yü rütmüş olan Yeni Demokrasi üyesi N i kolaos Mar
tis d u rmaktadır. Her iki tarafın temsilcisi olarak onların Avustralya'da bulunmaları, savaş
son rasındaki pek çok göçmen in Yunan Makedonyası topraklarından geldiği gerçeği ni
gözler önüne sermekle kalmayıp ayn ı zamanda kuzey Yu nanistan'ın çoğu bölgesinin Slav
'Cge Ma kedonyası' olduğunu ileri sü ren Avustralya 'daki Mcıkedon Slavların sürd ü rd ükleri
etkinliklere duyd u kları i lgiyi göstermektedir. Yunan toplulukları hangi denizaşırı ü l kede
olursa olsunlar gittikleri yerlere ya ln ızca kendi yurtiçi politik farklılıklarını değil anavatan
daki u l usal çekişmelerini de birlikte götürmektedi rler.
1 92 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Birinci PASOK döneminin sona erdiği 1 989'un ağır koşullar eski cum
hurbaşkanı Konstantinos Karamanlis'e kendine özgü açık sözlülü
ğüyle bazen sanki 'devasa bir tımarhane' hayatı sürdüğü duygusuna
kapıldığını söyletmişti. Yunanistan devam eden bunalım ve bir yıldan
kısa bir süre içinde yapılan üç seçim nedeniyle dikkatini, ikinci Dün
ya Savaşı'nın sonundan itibaren komünist rejimle yönetilen kuzey
komşuları Arnavutluk, Yugoslavya ve Bulgaıistan'ın aynı anda geçir
diği önemli değişikliklerden uzak tutuyordu. Balkanlar'da komünist
dönemin son bulmasının Yunanistan üzerinde büyük sonuçlar do
ğurması kaçınılmazdı, ne var ki peş peşe kurulan hükümetler bunun
önemini geç idrak etmiş , dolayısıyla yarımadada siyasal açıdan istik
rarlı ve görece refaha kavuşmuş tek ülke olan Yunanistan bölgede
nüfuzunu olumlu yönde kullanma fırsatını büyük ölçüde kaçırmıştı.
Arnavutluk rejiminin o güne dek sürdüğü katı Stalinci politi
kalarında görülen kademeli yumuşama dikkatleri, Yunan devletinin
sınırları dışında kalmış coğrafi açıdan en yakın ancak son zamanlara
dek yalnız bırakılmış Yunan yerleşimine yöneltmişti. Yunan yetkilile
rin ileri sürdüklerine göre sayıları 300. 000'i aşan (resmi Arnavutluk
kayıtlarına göre 60. 000) bu azınlık Arnavutluk-Yunanistan sınırında
ki 'kuzey Epir' bölgesinde toplu olarak yaşamaktaydı. 1 99 1 başların
da binlerce etnik Yunanın ansızın yurtlarından ayrılması Arnavut
ların yaşadıkları yeri terk etsinler diye azınlıklara baskı uyguladığı
yolunda kaygılar doğurmuştu; öte yandan Yunan hükümeti gelecek
güzel günler beklentisiyle bu insanlara Arnavutluk'ta kalmalarını sa
lık veriyordu . Bütün Arnavutlar gibi Yunan azınlık toplumu da ko
münist rejim sırasında ağır baskılar görmüştü; sınırın iki yanındaki
ailelerin birbirlerini ziyaret etmesi düşünülemezdi bile. Her ne kadar
Balkan Bunalımı ue Siyasal Modernleşme: 1 990'larda Yunanistan • 1 99
Resim 53 ' İthaka yollarında': Norveçli sırt çantalı bir tu rist adaya giden feribotu bekliyor.
1950'1erin ortalarına kadar ü lkeye aşina olan bir yazar " Eğer Yu nanistan o kadar uzak
olmasaydı. İngiliz turistler kendilerine daha mükemmel bir yer bulamazlardı" demekten
kendi n i alıkoyamazdı. O tarihlerde Yunan istan u laşılması zor ve pahalı bir yerdi. Fakat bir
kaç yıl geçmeden Batı Avrupa'daki yaşam standartlarının hızla yükselmesi, havayoluyla
seyahatin ucuzlamasıyla bi rleşince Avrupalılar için Yunanistan gözde tatil mekanlarından
Balkan Bunahmı ue Siyasal Modernleşme: 1 990'larda Yunanisıan • 20 1
biri ol uverdi. Kırk yıl içinde tu rist sayısı neredeyse elliye katlandı. 1958'de gelenlerin sa
yısı çeyrek milyonu n biraz üstünde kal m ıştı . 1998'e gelind iğinde bu raka m 11 m ilyona
ya kındı, kabaca söylemek gerekirse ü l kede yaşayan kişi başına bir yabancı ziyaretçi dü
şüyordu. Daha önce gelenler öncelikle Yu nanistan'ın arkeolojik m i rasına ilgi gösterirken
yirminci yüzyı lın i kinci ya rısı ndaki ziyaretçilerin çoğu daha çok güneş ve den ize merak
lıydı . 1990"1arın ortasında turizm endüstrisi iş gücü nün yaklaşık yüzde 10" u n u isti hdam
ederken ü l keye 4 mi lya r ABD doları döviz girişi sağlıyordu. Bununla birlikte ziyaretçilerin
çoğu ucuz paket turlarla geliyor, kişi başı harca maları enflasyon oranına denk düşmüyor
du. Son zamanlarda hükümetler refah düzeyi daha yü ksek ziyaretçi leri çekme umuduy
la tesisleri iyileştirmeyi hedeflediler. Büyük tu rist akını ülkenin a rtan zengi nliğine büyük
katkı sağlıyordu , ama bunun olu msuz ya nları da yok değildir. Kortu ve Rodos adaları gibi
en gözde tu ristik tatil yerlerinde imar mevzuatı nı çiğneyen koca man özel konutlar şöyle
dursun, haya l gücünden yoksun inşa edi l m iş oteller kıyı şeridinin dokusu n u bozm uştur.
Yu nanistan'ın doğal güzelliği aynı zamanda hiç eksik olmayan atı kların ve her yıl hektar
larca orman arazisini yakıp kül eden yangınların da tehdidi altındadır.
202 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
dan gelme, kimi Slavca konuşan çok sayıda göçmenin yanı sıra 'Eski
Yugoslav Federal Makedonya Cumhuriyeti'nden (EYFMC) gelen daha
az sayıdaki topluluğun yaşadığı Avustralya ve Kanada'da yürütülen
tartışmalar çok daha şiddetliydi. Tartışmaların kaynağı yeni bağımsız
devletin Birleşmiş Milletler'e geçici olarak bu isimle kabul edilmesiy
le çözüm bekleyen anlaşmazlıktı. Bulgaristan ve Türkiye'nin de yeni
devleti hevesle tanıması kaygılan daha da artırmıştı. Yunanistan'ın
kuzey sınırlarında batıda Arnavutluk'tan doğuda Türkiye'ye kadar
uzanan bir 1slam yayı' çizileceği korkulan dile getirilmeye başlandı;
çünkü Arnavutların büyük çoğunluğu Müslümandı, Makedonya'da
önemli sayıda Müslüman Arnavut azınlık yaşarken, Bulgaristan'da
da geniş bir Türk azınlık vardı.
Yunanistan'ın AB'deki ortakları ciddi azınlık sorunlarıyla boğu
şan EYMC gibi küçük, yoksul ve denize kıyısı olmayan mini devletin
Yunanistan gibi istikrarlı siyasal sisteme, görece güçlü ekonomiye,
donanımlı orduya sahip, gerek NATO gerekse AB üyesi olan bir ülkeye
nasıl tehdit olarak algılanabileceğini anlamakta güçlük çekiyorlardı.
Yunan hükümeti propagandasını, coğrafi bölge olarak Makedonya'nın
'4.000 yıldır Yunan' kimliği taşıdığını gösterme ve Slav Makedon mil
liyetçilerin biraz da boş iddialarına karşı bölgenin Makedonyalı Phi
lippos ile Büyük lskender'in zaferlerinin simgesi olduğu konusunda
Yunanistan'ın daha önceki kendi hak iddialarının haklılığını kanıtla
ma eksenine oturtmuştu. Sonuçta konuya ilişkin çoğu Yunanın ka
pıldığı korkuların kaynağının henüz hafızalarda canlılığını koruyan
olaylar değil de uzak geçmişte yaşananlar olmasını, Yunanistan dı
şında anlayan pek yoktu. 1 920'1i yıllarda Anadolu ve başka yerlerden
çok sayıda sığınmacı Yunan Makedonyasına yerleştirilmişti. 1 990'1ar
da Yunanistan'ın kuzeyinde yaşayanların çoğunun ana babalarının,
büyükanneleriyle büyükbabalannın ya da büyük büyükbabalanyla
büyük büyükannelerinin hayatları bu süreçte altüst olmuştu. Dolayı
sıyla Yunanistan'ın toprak bütünlüğüne karşı ortaya atılacak herhan
gi bir öneriye fena halde hassasiyet gösteriyorlardı.
Dahası, ikinci Dünya Savaşı sırasında Batı Trakya ve Yunan
Makedonyasının bir bölümü acımasız Bulgar işgaline uğramıştı. Yu
nanlar katledilmiş , 'etnik temizlik' ile bölge onlardan arındırılmış ve
yerlerine Bulgarlar getirilmişti. Üstelik 1 949 kadar yakın bir tarihte
Yunanistan Komünist Partisi iç savaşın giderek artan baskısı ve ku
zey Yunanistan'da sayılan o güne dek Demokratik Ordu'nun savaş
gücünün neredeyse yansını oluşturan Slavca konuşanların desteği
ne giderek daha çok ihtiyaç duyulması nedeniyle Slav Makedonların
Balkan Bunalımı ue Siyasal Modernleşme: 1 9901arda Yunanistan • 205
Resim 54 " Mermerlerim izi geri verin". Prens Cha rıes ile Yunanistan kültür bakanı Kasım
1998'de Atina"daki Akropolis'teler. Yu nan istan"ın antik dönemden kalan ihtişamından
geriye ka lan en ünlü eseri ziyaret etmek ül keye gelen her resmi konuğun gezi planı nda
ilk sıralarda yer alsa da bu özel ziyaretin ya nkısı da özeldi. Çünkü Yu nan istan uzun sü
red i r on dokuzuncu yüzyı lın başında Ba bıali' deki İngiliz sefir yedinci Elgin Dükü Thomas
Bruce'un Partenon'dan alıp götü rd üğü, sonra da British Museum'da sergi lenen mermer
lerin iadesi ni ısra rla ta lep ediyordu. Byron "Childe Harold" şiirinde Elgin'in faaliyetlerini
" kanayan topraklardan zava llı son yağma" sözleriyle kınamıştı. 'Elgin' mermerlerinin ia
desi nin yeniden gündeme gelmesi, Cha rles'ın ziyaretinden çok önce müzenin himayesine
alındıkta n son ra aşırı temizlenme işlemi yüzünden zarar gördüğü iddialarının yenilenme
siyle başlam ıştı. Kültür bakanı Evangelos Venizelos (solda) prensi n ziyaretiyle mermerle
rin iadesine doğru sembolik ilk adımın atılacağı umudunu dile getirirken, Atina belediye
başka nı Dimitris Avramapulos prensi Atina'nın fa hri hemşerisi ilan ederek kral olduğu
gün soru nu çözmesi ni Cha rıes'ta n rica edecekti. Karakteristik olarak ABD Başkanı Bili
Cli nton bir yıl son ra 1999'da başka açılardan fırtı nalı geçen ziyareti sırası nda Akropolis'e
çıktığı nda mermerlerin iade edil mesi çağrısında bulunarak ev sa hiplerini sevindirm işti .
Galler Prensi'nin ziyareti sabık Yu nan kralıyla yakın akra balık ilişkisi o l a n İngiliz kraliyet
ailesinin bir üyesi tarafından Yu nan istan'a yapılan nadir resmi gezilerden biriydi. Edin
burgh Dükü Prens Philip önceki Kra l il. Konsta ntinos'u n büyük a mcası Yu nanistan Prensi
And rew' un oğl udur. Prens Charles 1981'de Lady Diana Spencer ile evlen irken , davetli
ler a rasında 1967 'den beri sürgünde olan Konstantinos·un " Helenlerin Kralı" unvanıyla
bulunmasın ı gerekçe göstererek Yunanistan cumhurbaşka n ı Konsta ntinos Karamanlis
daveti reddetm işti.
Balkan Bunalımı ve Siyasal Modernleşme: 1 9907arda Yunanistan • 207
Resim 55 a ve b İkisi de NATO ittifa kına üye olmalarına rağmen Yu nan istan ile Türkiye a ra
sındaki ilişkiler sıkıntıl ıydı. Ocak 1996'da Türkiye sah i lleri n i n bi rkaç mil açığında kayalık
bir adacık otan İmia/Ka rda k'ın egemenlik hakları konusunda çıkan ta rtışma yüzü nden
iki ülke savaşın eşiği ne geldi. En yakındaki ada Katymnos' un belediye başkan ı aralarında
papazın da yer ald ığı bir gru bu Yu nan bayrağı nı d i kmek üzere adacığa göndermiş, Türk
gazetelerinden biri de Yu nan bayrağını indirip yerine Türk bayrağı dikmeleri için m uha
birlerini helikopterle aynı yere indirmişti (fotoğraf a). Kam uoyu nda öfke tırmanırken her
iki ülke de bu adacığa savaş gem ileri ve komandolar gönderiyordu; bu aşırı end işe verici
çatışma orta m ı ndan anca k ABD başkanı Biti Cti nton'ın kişisel çabala rıyla çıkılabilecek
ti. Türk hükümeti Ege'de egemenlik hakları belirsiz' 'gri alanlar' olduğunda diretiyordu .
Derken 1999'da iki ülke a rasındaki il işkilerde m uazza m bir iyileşme yaşandı. İ kisi de
depremle sarsılınca iki ülkedeki kamuoyu birbiri n i n sorunla rına cevabı tez ve sam i m iydi.
' Deprem d iplomasisi' adıyla bilinen bu gelişme dostça d uyguların ifadesine olanak verir
ken iki ülkeyi ayı ra n önemli sorunlara çözü m bulunmasında fazla yol kat edilmesi ni sağ
lamasa bite birçok atanda işbirliğini artırmıştı. Ama hiç olmazsa bölgenin ta rihine ilişkin
bi rbirlerinin görüşlerin i ve bakış açılarını anlamada ciddi çabalar harcanıyordu. İkinci (b)
fotoğrafta bir Türk öğretmen öğrencilerine İstanbul'da 1955 yılında yaşanmış 6-7 Eyl ü l
Olayları (Yuna nca Septemvriana) olarak b i l i n e n Yu nan karşıtı olayları anlatıyor. Öğretme
nin açıkladığı afiş İstanbul Beyoğlu (Pera) belediyesinin 130'uncu kurutuş yıtdönümü
Balkan Bunalımı ve Siyasal Modernleşme: 1 9901arda Yunanistan • 2 1 9
sergisinde yer almıştı. Afişte yağmacıların şiddetine son vermek için istiklal Gaddesi'ne
(eski adıyla Grande Ruc de Pera) gönderilen bir ta nk görülüyor. Bu serginin düzeıılı:m<Jiği
2000 yılı sonunda istanbul 'da bir zamanlar Beyoğl u'nda (Pera) yoğun laşa n ve 1955'te
hala kayda değer rakamlara u laşan Yu nan topluluğu yok olmanın eşiğine gelecek kadar
küçülm üştü.
220 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
olduğu mesajıydı. Bir ay sonra iki ülke de Ege sorununa çözüm öne
rilerini tartışacak 'akil insanlar' heyeti kurmayı kabul edeceklerdi.
Bunun arkasından NATO'nun Madrid 'de yapılan zirve toplantısında
ABD 'den gelen baskıların etkisiyle 'görüşleri uzlaştırma' anlaşması
na imzalarını attılar. Bununla iki ülke Ege'de birbirlerinin egemenlik
haklarına saygı gösterecek, özellikle Kardak krizi hala hafızalarda
tazeyken, anlaşmazlıklarını gidermek için silahlı kuvvetleri devreye
sokmaktan vazgeçecekti. Karşılıklı ciddi taahhütler verilerek 'barış,
güvenlik ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesinin devamı' konu
sunda varılan anlaşma Yunan hükümetinin Madrid anlaşmasının
geçersiz olduğunu ilan etmesiyle üç ay bile sürmeyecekti. Ardından,
Yunanistan-Kıbrıs ortak savunma politikası kapsamında Yunan si
lahlı kuvvetlerinin Kıbrıs'ta harekata katılmasıyla çok ciddi olaylar
yaşandı. Yunanistan adaya gidip gelen savunma bakanının bindiği
uçağın yolunun Türk savaş uçakları tarafından kesildiğini, üstelik
mevcut anlaşmaların tersine silahlı olduğunu ileri sürüyordu. Tür
kiye de Yunan savaş gemisinin Türk denizaltısını sıkıştırmaya çalış
tığını iddia ediyor, aynca Yunanistan'ın ayrılıkçı Kürtleri destekledi
ğinden yakınıyordu. Lüksemburg'da toplanan AB ülkeleri liderlerinin
henüz adada herhangi bir siyasal uzlaşmaya varılmamasına rağmen
bir yandan Kıbrıs'la katılım müzakerelerini kararlılıkla sürdürürken,
bir sonraki AB genişleme toplantısında Türkiye'nin adaylığının kabul
edilmemesi yönünde karar alması ilişkileri hiç de olumlu etkilemeye
cekti. Simitis'in daha sonra yaptığı açıklamada, başta insan hakları
olmak üzere AB kurallarını yerine getirmesi koşuluyla Yunanistan'ın
Türkiye'yi AB üyeliğinden dışlamak gibi bir niyetinin olmadığını be
lirtmesi Türkiye'nin incinen duygularını onarmaktan uzaktı.
Yunanistan 1 998 yazında dört F 1 6 savaş uçağıyla iki C 1 30 nak
liye uçağını Kıbrıs 'taki Paphos hava üssüne gönderince Türk-Yunan
ilişkilerinde gerilim iyice tırmandı. Andreas Papandreu'nun adı geçen
üsse herhangi bir saldın yapılması durumunda Yunanistan derhal
misilleme yapacağını daha önceden duyurmuştu. Türkiye buna ada
nın kuzeyinde, Magosa (Famagusta) yakınlarındaki Geçitkale hava
üssüne altı F 1 6 göndererek karşılık verdi. Durum öyle ciddi bir hal
almıştı ki ABD hükümeti uçak gemilerinden birini adanın açıklarında
konuşlandırdı. Yunanistan ile Türkiye arasındaki bu tehlikeli 'aynen
karşılık verme' oyunu sürerken arka planda Kıbrıs hükümetinin Rus
yapımı S-300 füzelerinin adaya konuşlandırılması yönünde niyet be
yanına karşılık Türk hükümetinin bunları gerekirse güç kullanarak
yok edeceği tehditleri yer alıyordu . Türk hükümeti adanın silahsız-
224 • Yunanistan \n Kısa Tarihi
tutuldukları.n� dQ.ş-0.nüyorlardı.
En azından söylem düzeyinde Yunanistan ile Türkiye arasın
daki havanın büyük ölçüde yumuşamasını hızlandırıcı asıl olay
Türkiye'nin kuzeybatısında 1 7 Ağustos ı 999 günü gerçekleşen ve
binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan, Richter ölçeğiyle 7,4 büyük
lüğündeki yıkıcı depremdi. Yunanların felakete uğrayan komşuları
na toplu merhameti birdenbire kabarmış ve bu, çok geçmeden afet
bölgelerinde mahsur kalmış insanları kurtarmak çabalarına dönüş
müştü. Öyle hızlı harekete geçilmişti ki afetin yaşandığı günün akşa
mında sağ kurtulanları arama çalışmasına yardım edenler arasında
Yunan kurtarma ekipleri de yer alıyordu. Türk siyasetçileri, basın
kuruluşları, hatta kamuoyu üyeleri minnettarlıklarını dile getirmede
geç kalmadılar. 7 Eylül'de bu kez Yunanistan, merkez üssü Atina'nın
biraz kuzeyinde kalan Richter ölçeğiyle 5,9 büyüklüğünde bir dep
remle sarsılacaktı. Türkiye'deki deprem kadar büyük olmamakla bir
likte ciddi sayılırdı. Geride 1 43 ölü, 1 00 . 000 evsiz bırakmış, ruhsatsız
inşa edilen fabrikalar dahil 22 kadar bina tamamen yıkılmıştı. Hasar
lı 1 00 . 000 binada yapılan ön incelemelere göre bunların yüzde 60'ının
oturulabilir olduğu , yüzde 32 'sinin tamirat görmesi, geri kalan yüzde
8 'inin de yıkılması gerektiği ortaya çıkmıştı.
Ne olursa olsun Türk kurtarma ekipleri derhal Atina'daki dep
reme yardım eli uzattılar. Böylece 'deprem diplomasisi' adıyla anı
lacak gelişmeler yaşanmaya başladı. Yorgo Papandreu demecinde
Yunanistan'ın Türkiye'yi Avrupa'ya götürecek 1okomotif olmasını
istediğini belirtirken, birlikte uyumlu çalıştığı Türkiye'deki mevkidaşı
İsmail Cem ise Ege'nin her iki yakasında 'sevgi ve beklenti patlaması'
olduğundan söz ediyordu. Ocak 2000'de Papandreu kırk sekiz yıldan
beri Türkiye'ye giden ilk Yunan dışişleri bakanı olarak resmi ziya
ret gerçekleştirdi; Yunanların 1 922 yılında Anadolu'dan sürülmesini
sorumlusu Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'da bulunan anıtkab
rine çelenk koydu. Ertesi ay İsmail Cem, geride bıraktıkları altı ay
içinde iki ülke arasında son kırk yıldır olmadığı kadar iyi ilişkiler
geliştirildiğini belirtecekti. Elbette turizm ile teknolojik ve ekonomik
kalkınma gibi tartışmasız konularda işbirliğini geliştirecek girişimler
de bulunulurken, Aralık l 999 'da Helsinki'de yapılan AB zirvesinde
Birliğe girişine ilişkin Türkiye'ye aday statüsünün verilmesi kararı
Yunanistan'da sıcak karşılanmıştı. Öte yandan iki ülke arasında ke
mikleşmiş anlaşmazlık konusu veya birçok ikili fa.rklılıklardan biri
olan Kıbrıs sorununun çözümünde kayda değer bir ilerleme yönün
de pek az gösterge vardı. Örneğin, Türk yetkililerin Kasım 1 999'da
Balkan Bunalımı ve Siyasal Modernleşme: I 9901arda Yunanistan • 227
Resim 56 Ortodoks Kil isesi Kalkışması. 2000 yazında bütün yurttaşların kimlik belgele
rinden zoru n l u olarak din ha nesi nin kaldırılmasın ı Ati na'da protesto eden göstericilerin
ellerinde Yu nan bayraklarıyla Bizans İmparatorl uğu 'nun çift başlı kartal flaması var. Bal
kan komşularıyla karşılaştırıldığında kağıt üstü nde de olsa yüzde 95'i Ortodoks ina nca
bağl ı nüfusa karşı Yu nan islcırı 'daki azınlıklar çok sınırlıdır. [n geniş ve resmen ta nınan
azı nlık topl u m u Batı Trakya 'da yerleşik Türkler, Pomaklar (Slavca konuşan Müslüman lar)
ve Çi ngenelerden ol uşan Müslümanlardır. Ayrıca küçük Yahudi, Katolik, Protestan ve Er
meni topluluklarıyla az sayıda Arnavutça, Slavca ve Ulahça konuşan topluluklar b u l u n u r.
Balkan Bunalımı ve Siyasal Modernleşme: I 990'larda Yunanistan • 2 3 1
gerek politik açıdan her zamankinden daha değerli bir nitelik oldu
ğu kanıtlanmıştı. 1 949 'daki iç savaştan beri ülkenin maddi ilerleyişi
gerçekten inanılmaz boyutlardaydı. Yunan halkının yaşam standart
ları son yarım yüzyıldır tahmin edilmeyecek ölçüde iyileşmişti. Yeni
binyılın eşiğinde Yunanistan'ın kurumsal ve siyasal altyapısının da
uyum sağlama ve modernleşmede aynı beceriyi gösterip göstermeye
ceği ileride görülecektir.
1990'1arda Yunanistan'ın küçük azınlık toplulukları siyasal sorun haline geldi. 2000 yılın
da hükü met Yunanistan'daki pratiği Avru pal ı ortaklarıyla aynı çizgiye getirmek üzere kim
lik belgelerinden başka bilgilerin yanı sıra din hanesini de ka ldı rmayı önerdiği nde, Atina
ve bütün Yu nanistan Başpiskoposu H ıristod ulos ile Ruhbanlar Meclisi tarafından Sela nik
ve Atina'da protesto amaçlı kitle gösterileri d üzenlendi. Protestocu lar bu yönetmeliğin ,
başpiskoposa göre ağırlıklı olarak Doğu n u n şekillendirdiği Yu nan kimliğini hançerlediğini,
Batın ı n ise geleneksel Yunan değerlerini baltala mayı hedeflediğini iddia ediyorlardı. Baş
piskopos, Avrupa Birliği ' rıin azınlık haklarını öne çıka rmasına, Avrupa'yı ' H ı ristiyansızlaş
tırma' çabası olarak gördüğü için karşı çıkıyordu. Seleflerinin tersine Hıristodulos siyasal
kon ularda öne çıkmış biriydi, mill iyetçi dava ları hararetle savunması Yu nanistan'ın Batılı,
Avru pa lı niteliklerini sergilemeye can atan Kostas Simitis hükü metinin utanç kaynağıydı .
YENİ . BİNYILDA YUNANİSTAN:
8 BOLLUKTAN DARLIGA
para kazanma yolu) olduğu anlaşılan bir işletmenin içinde yer aldık
ları ortaya çıktı. Ksiros görülmedik bir biçimde bombacılık ile ikona
ressamlığı işini birleştirmişti; fakat örgütün başlıca para kaynağının
banka soymak olduğu açıktı. Cinayetlerin çoğundan sorumlu sözün
ona ancılık yapan suikastçı Dimitris Kufonidas birkaç haftalık firarın
ardından polise teslim oldu . Örgütün lideri ve abartılı, j argon yüklü
manifestolarının yazarının Türkiye'ye kaçmak üzereyken Ege'nin en
doğusundaki Lipsi adasında yakalanan Sorbonne'da okumuş Alek
sandros Giodopulos olduğu anlaşıldı. Aralık 2003 'te Yunanistan'da
görülmüş en uzun davada grubun on beş üyesi suçlu bulundu. Gi
odopulos beklenmedik ölçüde ağır bir cezaya çarptırılarak yirmi bir,
Kufonidas ise on beş kez müebbet hapse mahküm oldu.
Bunu izleyen günlerde belli belirsiz küçük sol grupların saldırı
lan görülmekle birlikte 1 7 Kasım örgütü tarafından yapılanların ya
nında ufak çaplı kalıyorlardı. Bunlardan biri olan Devrimci Mücadele
Ocak 2007'de ABD büyükelçiliğine roket güdümlü bomba atmıştı.
200 ı 'de Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan 1 ı Eylül saldırısının ar
dından Başkan Georges W. Bush'un 'teröre karşı savaş' çağrısı pek
hoş karşılanmamış, hemen ardından Irak'ın işgal edilmesi muazzam
protesto gösterilerine yol açmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza
Rice'ın Nisan 2006'daki ziyareti de aynı şekilde kitlesel protestoları
körükledi. Ülkenin altyapısında modernleşmenin en önemli adımı
halen kullanılan ve tek avantajı Atina kent merkezine yakın mesafe
si olan Hellinikon havaalanının yerine yapılan modern havaalanının
200 1 'de açılmasıydı. Refahı turizm gelirlerine sıkı sıkıya bağlı bir ül
kede Hellinikon 'un yetersizliği uzun zamandır kanıtlanmışken yeni
açılan Elefterios Venizelos havalimanı her ne kadar şehir merkezine
uzak olsa da yol bağlantıları ve toplu ulaşım olanakları elverişlidir.
2004 yılında inşaatı 1 99 1 'de başlayan ve 2000'de hizmete açılan Ati
na metrosu hattı yeni havaalanına kadar uzatıldı. Hala yayılmaya
devam eden bu mükemmel sistem şehrin kronik ulaşım (ve kirlilik)
sorunlarının giderilmesine gözle görülür bir katkı sağlamaktadır. Bir
çok metro istasyonunda inşaat sırasındaki kazılarda çıkarılan antik
eserler çarpıcı bir şekilde sergilenmektedir.
İyileşen ulaştırma koşullan 2004 Olimpiyat Oyunlan'na ev sa
hipliğini garantilemeye yardım etti. 1 896'da Atina'da yapılan ilk
modern olimpiyatların yüzüncü yıldönümünde gerçekleşecek 1 996
Olimpiyatları için Yunanistan kelimenin her anlamıyla amatörce ve
Olimpiyat hareketinin artık dönüştüğü aşın ticari aygıttan hayli uzak
karmaşık ve başarısız bir başvuruda bulunmuştu. Cuntanın devril-
234 • Yunanistan 'ın Kısa Tarihi
Resim 57 Başpiskopos H ıristodu los ile Papa il John Pau l Ati na'da, Havari Pavlus'un vaaz
verdiği söylenen Areopagos'ta havarinin ikonası nın yanı nda. Papa il. John Pa ul'un olağa
nüstü güvenlik önlem leri altında Mayıs 2001'de gerçekleşen Yu nan istan ziyareti, 1054
yı lı nda Roma Katolik ve Doğu Ortodoks Kiliseıeri'nin ayrı l masına işaret eden ' Büyük Skiz
ma' üzerinden neredeyse 1000 yıl geçtikten sonra ya pıl ması ba kımından sembolik açı
dan büyük önem taşıyordu . Atina Başpiskoposu H ıristod ulos öğrenimini Katolik Ma rist
Rahipler okulunda görmüş ol masına rağmen, belki de bu nedenle Ortodoksluğun ateşli
bir savun ucusuydu. Pa panın huzurunda Katolik Kil isesi "nin Ortodokslara karşı işlediği
on üç gü na h ı okudu. En önemlisi 1204 yılı nda Kutsal Topraklar'ı hedefleyen Dördüncü
Haçlı Seferi'nin Konstantinopolis"i yağmalamaya yönelmesiydi. Buna cevaben Katolikler
tarafı ndan Ortodoks kardeşlerine karşı işlenmiş suçlar ve kusurlar için Papa af diledi.
Doğu Kiliseıeri'nin ayinleriyle diğer ibadetlerini yerine getiren ama Vatika n'a tam bir gö
nül bağı olan U n iatların statüsü Papalık ve Ortodoks Kiliseleri arasında uzun zamandır
sürtüşme konusud u r. O rtodoksluğun yılmaz savun ucusu Başpiskopos Hı ristod ulos, şeh
rin giderek a rtan ve ekseriyetle Afganistan, Pakista n, Bangladeş, Mısır ve Batı Afrika'dan
gel m iş (ama hepsi yasal olmayan) göçmenlerden oluşa n Müslüman nüfusu için Atina'da
bir cami inşa edilmesi önerilerine şiddetli karşı çıkıyord u. Ancak 2011'de Hıristodulos'un
halefi Atina başpiskoposu i l . Yeroni mos' un döneminde parlamento, camisi ol mayan tek
AB başkentinde yapı laca k inşaat için fon ayrılmasını oy kararıyla kabul etti.
Yeni Binyılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa • 235
Resim 58 'Baba, oğul ve torun adına.' Yeorgios, Andreas ve Yorgo Papandreu 'nun fotoğraf
ları (soldan sağa). Yunanistan ayrımcı ol mayan ve babadan kalma unvanların az görü ldü
ğü bir toplumdur. Buna rağmen önemli ölçüde yarı-verasete dayalı siyasa l bir kastın yöne
timindedir. Önde gelen siyasetçilerden Konstantinos Mitsotakis 1965 ta rihli bir gazetede
yayım lanan röportaj ında, 'liderlik ne bahşedilir ne de miras kalır' dem işti. Oysa babasıyla
amcası parlamento üyesiyd iler, kendi de Elefterios Venizelos'un akrabasıydı. Elli yılı aşkın
bir süredir parlamentoda yer alan Mitsota kis bi rkaç kabinede bakanlık yapmış, ayrıca
1990 ve 1993 arasında başbakanlık görevini yürütm üştü . Kızı Dora Bakoya nni ise 2006-
2009 yıllarında Yu nanistan'da bir kadının o güne dek çıktığı en yü ksek makama gelerek
Kostas Karamanlis hükü meti nde dışişleri bakanı olm uştu. Bundan önce de 2002-2006
arasında Atina'nın ilk kadı n belediye başkanıydı . Erkek kardeşi Kyriakos da parlamento
üyesidir. Bu verasetçi eğilimin başlıca örneği Yorgo Papa ndreu'dur. 2009 yılı nda başba
kan oldu, daha önce babası And reas ( 1981-9, .1993-6) da ayn ı görevi yü rütürken ken
di de bakandı, ayn ı şekilde dedesi Yeorgios' u n ( 1944-5, 1963-5) başbakanlık yaptığı
ka binelerden son u ncusunda Andreas Papandreu da bakan olmuştu. 1981'de Andreas
Papandreu selefi, Yeni Demokrasi hükü meti başbakan ı Yeorgios Ra llis'ten görevi dev
ra ldı. Rallis'in hem büyükbabası (Dim itrios Rallis) hem dedesi (Yorgos Theotokas) baş
bakanlık ya pmışlardı. Yorgo Papandreu 2009 yılı nda başbakan olunca bu görevi, 50' 1i,
60' 1 ı ve 70'1i yıllarda başbaka n, 80'1er ve 90' 1arda da cumhurbaşka nı olan Konsta ntinos
Ka ramanlis'in yeğeni Kostas Karamanl is'ten devra l m ıştı.
Yeni Binyılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa • 239
Resim 60 'Yunanistan satılık değil.' 2009'da, savaş sonrası dönemin en şiddetli ekonomik
ve mali krizinin patlak vermesinin ardından troykanın dayattığı sıkı tasarruf önlemlerine
karşı gösteri yü rüyüşleri ve grevler sık görünüyordu. Bu fotoğraf 2012'de Atina'daki par
lamento binasın ı n önünde GSEE (Yunan İşçileri Genel Konfederasyonu, 1918 yılında özel
ve kamu sektörü işçileri için kurulan 450.000 üyeli bir çatı sendika kuruluşudur) ile onun
kamu sektöründeki karşıl ığı 300.000 üyeye sahip ADEDY (Kamu Ça lışanları Sendikası)
tarafı ndan düzenlenen ortak protesto eylem inde çekilm iştir. ı El/ada den poteitai (Yuna
nistan satı lık değildir) sloganı ülkenin bütçe açığını azaltmak için, kraliyet ailesi ne a it
Tatoi arazisi dahil, devletin taşınmazlarının ya klaşık 50 mi lyar avroya satıl masında ısrarlı
troykanın talebine gönderme yapıyordu. Atina 'ya giriş kapısı Pire'deki liman işletmeleri
Çinli yatırımcılara satılmaktaydı. Katar Emiri de 2013'te ion denizinde birkaç küçük ada
satı n almıştı. Yine 2013'te Londra'daki Yunan başkonsolosunun evi 23 m ilyon sterl in
karşıl ığında satıldı. Ancak bu satışların karşısına çıkan bürokratik engeller uygulamanın
başarıya ulaşmasın ı n kolay olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Böyle taşınmazların satışın
daki başlıca zorluk tapu kaydı olmamasından ileri geliyord u . Mora yarımadasının kuzey
batısında yabancı yatırımcılara satılan devletin m ü l kiyetindeki sahil kordonunun 7000
kaçak konutla dolduğu ortaya çıkmıştı . Tasarruf önlemlerine karşı yapılan protesto yü
rüyüşlerinin çoğu n u n gürültül ü geçmesine rağmen düzen içinde gerçekleşiyordu; ancak
bazıları anarşistlerin taş ve Molotof kokteyli attığı şiddet eylem lerine dönüşerek polisin
de şiddetle karşılık vermesini kışkırtıyordu. Atina'nın merkezi binaları dolduran siyasal
d uvar yazılarıyla büyük ölçüde çirkin bir görüntü sergil iyordu.
Yeni Binyılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa • 245
Resim 61 "Aracıları aradan çıkarı n . · Yu nan istan·ın ekonomik durumu 2009'dan sonra
kötüye giderken gıda bcırıkaları olağan laşmış, ta kas ticareti başlam ıştı; bazı toplul uklar
kendi para birimlerini icat etm işlerdi. 2012'de çekilen bu fotoğrafta görüntülendiği gi bi
çiftçiler kendi ürünlerini, burada patateslerini tüketiciye doğrudan satarak aracıları devre
dışı bırakmaya çalışıyorlardı.
Yeni Binyılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa • 247
Resim 62 2006'da Selan ik'te Yu nanistan'ın Ekim 1940'da italya'nın küçük düşürü
cü ültimatomunu reddetmesinin anıldığı Ohi (Hayır) Günü törenine hazırlanan tanklar.
1980'1erin başlarında Yunanistan'ın savu nma giderleri diğer avro bölgesi ülkelerindeki
ortalamanın yaklaşık iki katıydı. Hesaplamalara göre eğer harcamalarını AB orta kları
nın ortalamasına çekecek olursa, Yunanistan bundan 150 milya r avro tasarruf sağlardı ;
bu rakam troyka nın 2012'deki ikinci kurtarma paketinden alınan rakamın üstündeyd i.
2002 ile 2006 yılları arasında 11 milyon nüfuslu küçük bir ülke olan Yu nan istan dünyada
dördüncü büyük silah ithalatçısıyd ı. Bu ileri teknolojik silahların akla gelen tek kullanım
alanı NATO müttefiki komşusu Türkiye ile savaş hali olabilirdi. Yunan silahlı kuwetleri nin
silah ve cephane envanteri ülkenin boyutuyla kıyaslandığında muazzamdır; bunlara Al
man Panzerleri , Fransız Mirage ve Amerikan F-16 savaş uçakları, 11 denizaltıyla Exocet
füzeleriyle silahla nmış 14 firkateyn de dahildi. Politikacılarla daha başkalarının karıştığı
yolsuzluk iddiaları bu çok pahalı silah alımlarıyla bağlantıl ıydı . Mali krizin başlaması ndan
sonra Yunan istan ile avro bölgesi ortakları arasında genellikle çekişmeli geçen görüş
melerde daha sert kemer sıkma önlem leri talep eden Almanya ve Fransa aynı za manda
Yu nan istan'ın mevcut silah anlaşmalarına bağlı kalmasında ısrarcıydılar.
Yeni Binyılda Yunanistan: Bolluktan Darlığa • 249
(Altın Şafak) 2009 'da aldığı yüzde 0,29 oranı 25'e katlamış oluyordu.
Düşmanlık derecesinde, çoğu zaman şiddetle sola karşı ve göçmen
karşıtı olan parti kaçak göçmenleri caydırmak için Yunanistan'ın
Türkiye ile olan kara sınırına mayın döşenmesini savunmaktadır. Se
çimlerden hemen sonra bir televizyon kanalında siyasal bir tartışma
programı sırasında sözcüsünün komünist kadın vekile tokat atması
kamuoyunda fazlasıyla olumsuz tepki görmüştü. Partinin Avrupa'nın
diğer ülkelerindeki neo-Nazi gruplarla bağlantıları vardır. Tıpkı il.
Dünya Savaşı öncesinin yan-faşist diktatörü General Metaksas 'ın da
partisi için aynısını seçtiği ambleminde antik Yunan'ın labirenti" yer
almaktadır. Yüzde 6 oy ( 1 9 sandalye) ile yedinci sıradaki Dimokratiki
Aristera (Demokratik Sol) ise Avrupa'nın sosyal demokrasi değerleri
ni kabul eden solcu bir partidir. Sağcı halkçı parti LAOS'un yüzde 3
seçim barajını aşmayı başaramamasıysa sürpriz oldu.
Seçimlerde oy kullanmak sözde zorunlu olsa da toplam katılım
Yunanistan ölçütlerinde düşüktü; yüzde 65, 2009 seçimlerindeki
yüzde 7 1 katılımın gerisinde kaldı. Yürürlükteki seçim yasasına göre
en yüksek oy oranını alan parti ek olarak beş sandalyeyle ödüllendi
rilir. Böylece YD her ne kadar SYRIZA'nın oylarından ancak yüzde 2
daha fazla oy toplamış olsa da parlamentoda ondan iki kat daha fazla
sandalyeye sahip oldu. tık üçe giren partilerin liderleri Antonis Sama
ras , Aleksis Çipras ve PASOK'ta Yorgo Papandreu'nun halefi Evange
los Venizelos 'a, sırasıyla, Cumhurbaşkanı Papulias tarafından hü
kümet kurma görevi verildi. Beklendiği üzere hepsi başarısız olunca
1 7 Haziran'da daha istikrarlı bir hükümet çıkaracağı umuduyla yeni
seçimlerin yapılması için çağrıda bulunuldu. Bu arada devam eden
siyasal belirsizlik Atina borsasında ciddi düşüşler doğururken, Al
man politikacılar Yunanistan'ın avro bölgesinden ayrılmak zorunda
kalacağını artık açıkça dile getirmeye başlamışlardı.
Mayıs seçimlerinden bir hükümet çıkmaması dünyanın pek çok
yerinde dikkatleri, ülkenin savaş sonrası tarihinde kritik önem taşı
dığı düşünülen ı 7 Haziran seçimlerinin olası sonucuna yöneltmişti.
Troykanın dayattığı ağır şartlan kabüle tümüyle karşı olan muhalifle
rin gözü, toptan reddetme politikası güderken avro bölgesinde kalma
ısrarını da sürdüren SYRIZA'daydı. Gergin geçen seçim kampanyası
boyunca Angela Merkel troykanın taleplerinde yumuşama olmayaca
ğında diretiyordu. Troykanın bir diğer temsilcisi, Uluslararası Para
Fonu'nun başkanı Christine La.garde kamuoyu önünde Yunanları
• Labyrintos sözcüğü çift tarafu balta anlamına gelen labrys kökı1nden gelmektedir.
252 • Yunanistan'ın Kısa Tarihi
Yunanistan Kralı 1 9 1 3- 1 7; 1920-22. Kral 1. Yeorgios (bkz ilgili kısım) ile Kra
liçe Olga'nın en büyük oğlu. Atina ve Almanya'da askerlik eğitimi gördü. Ka
iser il. Wilhelm'in kızkardeşi Sofia ile evlendi. 1 897 Türk-Yunan savaşında
Teselya'daki Yunan ordularına komuta etti . Yenilginin suçu ona yüklendi.
1 900'de orduda yüksek rütbeli bir göreve atanması onun 1 909 yılındaki Go
udi askeri darbesinden sonra istifa etmek zorunda kalmasına neden oldu .
1 9 1 1 'de başbakan Elefterios Venizelos tarafından başkomutanlığa getirildi,
1 9 1 2- 1 3 Balkan savaşları sırasında Yunan ordulannın onun komutası altın
da olması, 1 9 1 3 'te babası 1. Yeorgios'un ölümü üzerine tahta çıktığında halk
tan azımsanmayacak bir destek görmesini sağladı. Birinci Dünya Savaşı'nın
patlak vermesi üzerine Yunanistan'ın hangi tarafta yer alacağı konusunda
Venizelos'la görüş aynlığına düştü; Venizelos İtilaf Devletlerinden, Kons
tantinos ise tarafsızlıktan yanaydı . Bu anlaşmazlıklar 'Ulusal Bölünme'ye
ve 1 9 1 6'da Venizelos'un Selarıik'te bölgesel bir hükümet kurmasına neden
oldu; lngiltere ve Fransa'nın baskıları sonucunda Konstantinos, Haziran
1 9 1 7 'de ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Görevden resmen aynlmadı ve kü
çük oğlu Aleksandros yerini aldı. Aleksandros'un Ekim l 920'deki ölümün
den ve Venizelos'un Kasım seçimlerindeki sürpriz yenilgisinden sonra, hileli
bir oylamanın hemen ertesinde Aralık l 920'de tahtına geri döndü. 1 9 2 2 'de
Yunan ordularının Anadolu'da yenilgiye uğramasından sonra Albay Nikolaos
Plastiras tarafından tahttan indirildi. Yerine büyük oğlu il. Yeorgios geçti.
Konstantinos üç yıl sonra Palermo'da sürgünde öldü.
1. YEORGİOS (1845-1913)
Kral Konstantinos ile Kraliçe Sofia'nın en büyük oğlu olan Yeorgios, 1 92 2 'deki
Albay Plastiras darbesinin ertesinde babasının tahtı bırakmasından sonra
aynı yılın Eylül ayında tahta çıktı. Aralık 1923'te �zinli' olarak Yunanistan'dan
aynlmadan önce monarşinin kaldınlması ve ilk Yunan Cumhuriyeti'nin ku
rulmasından (25 Mart 1 924) üç ay önce tahtın durumu belirsizdi; aynca yetki
leri sınırlanmıştı. Sürgün yaşamının bir bölümünü 1 92 1 'de evlendiği Roman
ya Prensesi Elisabeth'in vatanında geçirdi. Çocuksuz bu evlilik çok geçmeden
bozuldu ve 1 93 1 'deki boşanmanın ardından Yeorgios sürekli ilişkiye girdiği
bir lngiliz kadınla Londra'ya yerleşti. Kasım l 935'te (yüzde 2 'ye karşılık yüzde
98 monarşiden yana oy kullanılan) hileli halk oylamasının ardından 'Ulusal
Bölünme ' ile doğan kutuplaşmalara karşı elinden geleni yapabilme düşünce
siyle Yunanistan'a döndü. Ancak daha bir yıl dolmadan General Metaksas'ın
"4 Ağustos 1 936 Rejimi" adını verdiği diktatörlüğü onaylamak zorunda kala
caktı. Metaksas'ın Ocak 1 94 l 'deki ölümünün ardından diktatörlük uygula
malannı ortadan kaldırma fırsatını kaçınnca kral iyice gözden düşmüş, halk
rejime olan öfkesini ondan çıkarmıştı. Mayıs 1 94 1 'de Girit adasının düşmesi
üzerine hükümetiyle birlikte sürgün olarak önce Londra'ya, Mart 1 943 'ten
sonra da Kahire'ye gitti. lngiliz hükümeti Yeorgios'u anayasanın meşru ve
daimi nişanesi olarak görmekteydi; aynca 1 940-4 1 kışında inatla direnmesi
nedeniyle Winston Churchill ona yardım etme yükümlülüğünü hissediyor
du . Ôte yandan işgal altındaki Yunanistan'da cumhuriyetçi talepler tabanda
giderek yayılmaktaydı ve Ekim 1 944'te ülkenin kurtuluşundan sonra Yeor
gios ülkesine dönmemeye ve ülkenin idari yapısıyla ilgili askıya alınmış halk
oylamasını kendisi adına yönetmek için Başpiskopos Damaskinos'u vekil
olarak atamaya güçlükle ikna edildi . Bu halk oylaması Eylül 1 946 ayında
olağandışı koşullarda gerçekleşmiş, sonuçta yüzde 68 kralın geri dönmesi
yönünde oy kullanmıştı. Döndükten altı ay sonra Nisan 1947'de Yeorgios
öldü ve yerine kardeşi Pavlos geçti.
V. GRİGORİOS (1746-1821)
Bağımsız devletin ilk yıllannda etkili bir politikacı. Ulah kökenli olup
Yunanistan'ın kuzeybatısındaki Pindos dağlarındaki Syrrakos'ta doğdu.
Pisa'da tıp öğrenimi gördü. 1 82 1 'den önceki yıllarda Yunanların yaşadığı
geniş toprakları denetimi altında tutan Müslüman bir Arnavut olan Yan
ya valisi Tepedelenli Ali Paşa'nın oğlu Muhtar Paşa'nın özel doktorluğunu
yaptı. 1 8 1 9 'da Filiki Eteriya'ya katıldı. Bağımsızlık savaşında siyasal ve
askeri ilişkilerde önemli görevler üstlendi. Bavyeralı naipler kurulunun hü
kümetinde görev alan Kolettis, Paris'e büyükelçi olarak atanmakla siyaset
ten uzaklaştırılmış oldu ; orada fustanella (fistan) giymekte direterek karı
şıklığa sebep oldu; bu davranışını yaşantısının sonuna dek sürdürecekti.
Fransa'da politikacı François-Pierre Guizot ile iyi ilişkiler kurdu ve Fransız
ların Yunanistan'a ilgi duymalarının arkasında o vardı. 3 Eylül 1 843 darbe
sinin ardından Yunanistan'a döndü ve Kral Otto'ya verilen anayasa taslağını
hazırlama görevi için toplanan anayasa komisyonunun çalışmalarında etkin
bir görev aldı. Epir bölgesinden gelme biri olarak bağımsız devlet bilincini ilk
oluşturan bölgelerin yerlileri olan otokton'lann topa tuttukları Yunan sınır
larının dışından gelenlerin, yani heterokton'ların davasını savundu. Onların
da diğerleriyle eşit haklara sahip olma isteklerini savunurken Megali İdea,
yani 'Büyük Olkü'nün klasik tanımını ortaya attı. 1 844 ve 1 847 arasında
başbakan olduğu yıllard a, iktidarı bir daha elden bırakmamak amacıyla
1 844 Anayasası'nın liberal hükümlerini anlamsız kılacak biçimde Kral Otto
ile işbirliği içinde eşkıyalığın, çıkar paylaşımının, rüşvet dağıtımının, seçim
lerde çevrilen dolapların kol gezdiği bir 'parlamenter diktatörlük' kurdu. Ôte
yandan Türklere karşı izlediği politikalar nedeniyle halk onu destekledi.
Biyografiler • 263
arkasında yer aldı. Bu çabalar Temmuz 1 974'te doruğa ulaşarak Türk top
lumuna büyük korku salan EOKA'nın önde gelenlerinden Nikos Sampson'ın
kısa ömürlü cumhurbaşkanı olarak Makaryos'un yerini almasıyla sonuçlan
dı. Bu darbe adanın yaklaşık yüzde 40'ının Türklerce işgaline yol açtı . Ma
karyos darbeden sağ kurtulmuştu; Aralık 1974'te Kıbns'a cumhurbaşkanı
olarak geri geldi. Ne var ki 1 977 yılında öldüğünde bütünlüğünü yitirmiş
adanın sorunlarına henüz herhangi bir çözüm getirilmiş değildi. (Daha ay
rıntılı bilgi için: Stanley Mayes, Makarios: a biography, Londra, 1 98 1 . )
siz siyasetçilerinden biriydi. Kral il: Yeorgios Mart 1 936'da kendisini 'geçi
ci' Konstantinos Demercis hükümetinin savaş bakanı, Demercis'in ölümü
üzerine de başbakan olarak atadı. Farklı görüşleri bir araya getirmek ve 4
Ağustos 1 936 tarihinde Kral Yeorgio s'un desteklediği bir diktatörlük idaresi
kurmak üzere mecliste Venizelos yandaşlan ve karşıtlan diye ayrılan başlı
ca iki cephenin beceriksizliğinden faydalandı. Ülkenin komünist bir darbe
tehditi altında olduğunu ileri sürerek düzmece gerekçelerle anayasanın kilit
maddelerini yürürlükten kaldırdı. Eline geçirdiği diktatörlük yetkileri ona
büyük tiksinti duyduğu 'siyaset dünyasını' ezme olanağı tanıyordu. Duy
duğu nefrette komünistlere beslediği düşmanlığın özel bir yeri vardı. Onun
faşizmi andıran yönetimi pek çok yönden çağdaşı faşist düzenlerin izinden
gitti; fakat otoriter vesayetçilik bakımından 1 930'larda Balkanlar'da kurulan
diğer 'krallık' diktatörlükleriyle daha fazla ortak yanı vardı. Antikçağın pagan
değerleriyle ortaçağın Hıristiyan anlayışını kaynaştırma girişimiyle 'Üçüncü
Helen Uygarlığı' kavramını ortaya attı. Ölümünden sonra onun düşüncele
rinin savunucusu olacağı varsayılan Ulusal Gençlik Ôrgütü'ne (EON) büyük
önem verdi. Faşist yönetim biçimlerini taklit etmesine karşın dış politika ko
nulannda Yunanistan'ın lngiitere'ye gösterdiği geleneksel hoşgörüyü elden
bırakmadı. Eylül 1 939'da ikinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi üzerine
iyi niyetli bir yaklaşımla Büyük Britanya'dan yana tarafsız kalınması için
uğraştı. 28 Ekim 1 940 tarihinde İtalyanların kendisine gönderdikleri küçük
düşürücü ültimatomu gözüpek ve onurlu bir tutumla geri çevirmesi halkın
gözüne girmesini sağladı. Ülkenin savunması için verdiği uğraş, ltalyan sal
dınsı karşısında Yunan direnişinin başanlı olması ve ltalyan işgali altındaki
Arnavutluk'a karşı saldınya geçilmesi biçiminde kendini gösterdi. Alman iş
galinden iki ay önce Ocak 1 94 1 'de öldü .
rine daha çok kanşmalanna yol açmıştı. Yeni yetişen politikacı kuşağının
isteklerine ayak uyduramaması; din değiştirip Ortodoksluğu kabul etmemesi
ve kendinden sonra tahta geçecek bir veliahtı olmaması; aynca 1 859- 1 860
yıllarında Garibaldi ve ltaiyan milliyetçilerine karşı halkın desteklemediği
Avusturya'nın yanında yer alması gelişmekte olan hanedan karşıtlığının bü
yümesine yol açtı. Eylül 1 86 1 'de başgösteren öğrenci ayaklanmasını 1 836'da
evlendiği Kraliçe Oldenburglu Amalia'ya yönelik suikast girişimi izledi. Ayak
lanmaların 1 862 'de iyice yayılması onu tahtından indirdi; sonradan yurttaşı
olduğu ülkeden , tıpkı geldiği gibi lngilizlere ait bir savaş gemisiyle ayrılacak
tı. Bamberg'de sürgün yaşarken geleneksel Yunan giysisi fustanella (fistan)
giyerek Yunanistan'a bağlılığını gösterdi. (Ayrıntılı bilgi bkz. Leonard Bower
ve Gordon Bolitho, Otho l, king of Greece: a biography, Londra, 1 939.)
Ôykü yazan. Skiathos 'ta yoksul bir papazın oğlu olarak dünyaya gelen Pa
padiamantis kısa süre Atina Üniversitesi'nde okudu. Bunun sonucunda bir
çevirmen, bol ürünler veren öykücü ve romancı olarak gösterişsiz bir yaşam
sürdü (yapıtlarından bir teki bile hayattayken kitap olarak basılmamıştı) .
Gençlik yıllarındaki keşiş olma düşünü bırakıp bir kosmokalogeros, yani
'dünya keşişi' oldu . Hiç evlenmedi; nostaljik duygularla kaleme aldığı yazı
larda Ortodoks Kilisesi geleneklerini yaydı; bir zahit gibi yaşadı. Dini bakım
dan tutucu olduğu kadar dil bakımından da tutucuydu; zira on dokuzuncu
yüzyılın sonlarına doğru edebiyat dünyasında giderek yaygınlaşan halk dili
ya da konuşma diline karşı çıkarak yazılarında an dil, yani kathareuusa kul
lanırdı . Öyküleriyle romanları tarihsel ya da etnografik konulara odaklanır.
En iyi bilinen çalışması olan l phonissa (Kadın Katil) 1 903 yılında yayımlandı.
(Ayrıntılı bilgi bkz. The Murderess, lng. çev. Peter Devi, Londra, 1 983 ve Tales
from a Greek lsland, İng. çev. Elizabeth Constantinides, Baltimore 1 987.)
1 944- 1 945 ve 1 963- 1 965 yıllannda başbakan . Akhaia'nın (Ahaya) Kaletzi kö
yünde doğan Papandreu, Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten
sonra Almanya'da doktorasını yaptı. Liberal politikacı Elefterios Venizelos'un
(bkz. ilgili kısım) hizmetine girerek 1 9 1 7 ile 1 920 arasında Yunanistan top
raklarına yeni katılan Ege adalarına vali atandı. 1 923'te Midilli'den milletve
kili seçilerek meclise girdi. 1 930- 1 932 arasında Venizelos hükümetinin eği
tim bakanı sıfatıyla büyük bir okul yaptırma projesi başlattı. 1 930'larda kimi
Venizelos yandaşlarının parlamento dışı yöntemleri benimsemesinden rahat
sız olarak Demokratik Sosyalist Parti adıyla kendi küçük partisini kurdu.
Metaksas'ın diktatörlüğü döneminde sürgüne gönderildi, itilaf Devletleri'nin
işgali sırasında kısa bir süre için hapse atıldı. 1 944 'te Ortadoğu'ya kaçarak
Ekim ayında ülkenin işgalden kurtulması üzerine Yunanistan'a dönen ulu
sal birlik hükümetinin başbakanlığını üstlendi. İnatçı bir komünizm karşıtı
olan Papandreu'nun hükümeti Aralık 1 944'te komünistlerin başlattığı ayak
lanmanın hedefi oldu. lngiitere'nin müdahalesi hükümetin görevde kalması
nı güvence altına aldıysa da başbakan olarak Papandreu'nun yerine Gene
ral Nikolaos Plastiras (bkz ilgili kısım) geçti. 1 950 yılında kendi adını verdiği
Yeorgios Papandreu Partisi'ni kurdu ve 1 950- 1 95 1 'deki kısa süreli merkez
hükümetlerinde görev aldı. 1 952 seçiminde Mareşal Papagos'un partisinden
aday olduktan sonra oradan aynlarak bağımsız milletvekili oldu. 1 950'le-
270 • Biyografiler
Asker ve politikacı. 1 909 Goudi askeri darbesine katıldı. Kendisine 'Kara Şö
valye' lakabını kazandıran Balkan savaşlarında üstün hizmet verdikten son
ra 1 9 1 6 yılında Venizelos yanlısı 'Ulusal Savunma' hareketine katıldı. Make-
Biyografiler • 27 1
Yedi kez ( 1 875; 1 878; 1 880; 1 882-85; 1 886-90; 1 892; 1 893-95) başbakan
olan Trikupis on dokuzuncu yüzyılın en yenilikçi politikacısıydı. 1 832'de
Nafplion'da, bağımsızlık savaşını aktaran tarihçi ve Yunanistan'ın Londra
sefiri Spiridon Trikupis'in oğlu olarak dünyaya geldi . Babasının başında bu
lunduğu büyükelçilikte çalıştı; onun insanlardan uzak duran bir kişiliği ol
masında lngiitere'de geçirdiği on dört yılın etkisi olduğu düşünülürdü. 1 864
Anayasası'nı hazırlayan kurulda Londra'daki kalabalık Yunan topluluğunu
temsil etti. Mesolonghi'den milletvekili olarak resmen politikaya atıldı ve çok
geçmeden Aleksandros Kumunduros'un kurduğu üçüncü hükümette dışiş
leri bakanı oldu. Bu yetkisine dayanarak Yunanistan'ın Balkan komşuların
dan biriyle imzaladığı ilk anlaşma olan ve uzun yıllar sürecek Yunan-Sırp
Yugoslav işbirliğine ilk adımın atıldığı 1 867 ittifak anlaşması görüşmelerinde
Sırp Prensi Mikhail ile pazarlık masasına oturdu. Fakat Trikupis'in elde ettiği
başlıca başarılar ülke içindeki sorunlarla sınırlı kalacaktı. Temmuz 1 874'te
Kairoi gazetesinde yayımlanan "Suçlu Kim" adlı imzasız bir makalede Triku
pis, genç politikacıların öfkelerine değindi ve art arda politik bunalımların so
rumluluğunu, azınlık hükümetlerinin iktidara gelmesine neden olan Kral 1.
Yeorgios'a (bkz ilgili kısım} yükledi. Bunun üzerine kopan yaygarada kısa bir
süre için hapse atıldı. ôte yandan kral onun hükümet kurma yetkisinin an
cak mecliste çoğunluğun "açık" desteğini almış olanlara tanınması gerektiği
yolundaki isteğini kabul etti . Ne var ki Trikupis'in mecliste açık bir çoğunluk
elde etmesi ve çağdaşlaşma programını uygulamaya koyabilmesi ta 1 882 yı
lına dek söz konusu olmayacaktı. İzlediği ekonomi politikalan Yunanistan'ın
uluslararası pazarlarda güvenirlik kazanmasını sağladı; yabancılardan ve
yurtdışında yaşayan Yunanlardan yatırımlara kaynak bulmaya çalıştı; de
miryolu yapımına hız verdi; Kopais gölünün tarımsal amaçlı kullanım için
kurutulması projesini başlattı ve 1 893 yılında Korint kanalını açtı. Devlet
işlerinde dalavereciliğin etkisini azaltma çabalarıyla seçmen bölgelerinin sa
yısını azalttı ve hantal devlet bürokrasisinin bağımlı olduğu siyasal kayırma
cılığı kaldırmaya çalıştı. Aynı zamanda devletin silahlı güçlerini yenilemeye
ve ülkede kol gezen eşkıyalığın önünü kesmeye önem verdi. Ne var ki, 1 882-
1 895 döneminde kendisiyle dönüşümlü olarak iktidara gelen büyük rakibi,
halkçı Theodoros Diliyiannis (bkz. ilgili kısım} onun uyguladığı politikaları
önemsemedi . 1 893 yılında Trikupis dış borçların geri ödemesini aksatmak
zorunda kalınca bunun arkasından gelen sert önlemler 1 895'te yenilmesine
yol açtı. Trikupis'in çağdaşlaşma çabalarının başarısı ancak sınırlı bir düzey
de kaldı, derken 1 896 yılında kendi isteğiyle sürgüne gittiği Cannes'da öldü.
Halk arasında yayılan söylentiye göre bunun nedeninin bir Türkü öldürmüş
olmasıydı. Babıiili'de dragoman olan Aleksandros İpsilandis'in katipliğini
yaptıktan sonra Eftak'taki Fenerli hospodar'lann hizmetine girdi. 1 796 yılın
da Viyana'ya yaptığı ikinci gezi sırasında gizli bir devrimci örgüt kurduğu ileri
sürülmüştür. Kesin olarak bilinmese de kaleme aldığı devrimci bildiriler bu
tarihlere denk düşmektedir: İnsan Haklan Bildirgesi, Thourios (savaş ilanı) ;
en önemlisi, Rumeli, Küçük Asya, Ege Adalan, Eflak-Bağdan Halklannın Yeni
Siyasi Oluşumu. Doğrudan 1 793 ve 1 795 Fransız devrimi anayasalarından
etkilendiği bu belgelerden sonuncusu Osmanlı İmparatorluğu'nun yerini ala
cağını umduğu devletin taslağını oluşturmaktaydı. Onun temel olarak öngör
düğü, monarşinin yerini Fransız modeline dayalı cumhuriyet kurumlarının
aldığı Bizans lmparatorluğu'nun bir anlamda yeniden kurulmasıydı. Rigas
her ne kadar, Türkler de içinde olmak üzere, din ve dil aynını gözetmeksizin
İmparatorluk topraklarında yaşayan herkes için eşitliği savunduysa da resmi
dili Yunanca olacak yeni devlette Yunanların ayncalıklı konuma geçecekle
ri apaçıktı. Fransızların l 797'de devrimci 'kurtuluş' uğruna giriştikleri lon
adalan işgalinin giderek Osmanlı İmparatorluğu egemenliği altında yaşayan
halkları kurtarma amacına yöneleceğini düşünerek devrim ateşini yaymak
üzere Balkanlar'da geziye çıkmayı tasarladığında Rigas'ın elinde Viyana'da
gizlice basılan devrimci kitapçıklardan 3 . 000 adet bulunmaktaydı. Aralık
1 797'de Trieste'ye varışının üzerinden kısa bir süre geçmişti ki yurttaşı bir
Yunan kendisini Avusturyalı yetkililere yakalattı; onlar da Rigas ve Osmanlı
yurttaşı olan yanındaki arkadaşlarını Belgrad kalesindeki Türklere teslim et
tiler. Haziran 1 798'de burada boğdurulduktan sonra cesetleri Sava ırmağına
atıldı. Rigas'ın Balkanlar'a devrimci ruhu aşılama çabalan pek sonuca ulaş
madıysa da, şehit düşmesi gelecek kuşaklarda Yunan milliyetçilerinin güç
simgesi haline gelecekti. (Ayrıntılı bilgi için bkz. C. M. Woodhouse, Rhigas
Velestinlis: the proto-martyr of the Greek revolution, Limnis, 1 998.)
Yirminci yüzyılın ilk yansında önde gelen bir devlet adamı. On iki yıl baş
bakanlık yaptı. Girit'te doğdu. Pek çok Yunan politikacı gibi hukuk okudu.
Politikaya ilgi duyması henüz Osmanlı lmparatorluğu'nun bir parçası olan
doğduğu adada yaşadığı sıralarda başladı. 1 897 Girit ayaklanmasında adanın
krallıkla birleşmesinden (enosis) yana etkin görev üstlendi. 1 897 Türk-Yunan
savaşının bir sonucu olarak Girit'e özerklik tanınınca anayasa taslağının ha
zırlanmasına yardım etti; ada meclisinin üyesi oldu . Enosis davasını yüceltme
de faaliyet göstermesi Yüksek Komiser Prens Yeorgios'u kızdırmıştı . 1 909 Go
udi darbesinin ardından Askeri Cunta kendisini başbakanlığa uygun görünce
Ekim 1 9 1 O'da işbaşına geçti. Ondan sonraki iki yıl sıkı bir anayasayla askeri
ve siyasi reform programı izledi. Yunanistan'ı Balkan komşularıyla (Sırbistan,
Bulgaristan ve Karadağ) ittifaka soktu. Balkan savaşlarında Yunanların elde
ettiği başarılardan sonra Yunanistan'ın topraklarını muazzam genişlemişti.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde itilaf Devletleri'ni (İngiltere, Fransa ve Rusya)
yürekten desteklemesi tarafsızlıktan yana olan Kral 1. Konstantinos (lıkz. ilgili
kısım) ile görüş ayrılığına düşmesine neden oldu. Dış politika konularında
tekrar ortaya çıkan anlaşmazlıklar karşısında 1 9 1 5 yılında bir kez daha hü-
Biyografiler • 275
1 935- 1 956 arası dönemde Yunanistan Komünist Partisi (KKE) genel sekreteri
( 1 935- 1 945 arasında hapis) . 1 903 'te Edirne'de, Osmanlı tütün rejisi isçilerin
den birinin oğlu olarak doğdu. Bolşevik devriminden etkilendiği Karadeniz'de
denizcilik yaptı. Moskova'da Doğu Halkları Komünist Oniversitesi'nde (KUTV)
öğrenim gördü.
1 923 yılında yeni büyüyen KKE'nin gençlik kanadını örgütlemesi
için Yunanistan'a gönderildi. Hapse atıldı ve bunun arkasından Sovyetler
Birliği'ne kaçtı. İleri ölçüde hizipleşmiş partide düzeni sağlaması için Komin
tern tarafından 193 1 'de yeniden Yunanistan'a yollandı ve 1 935 'te partinin
genel sekreterliğine geçildi. Metaksas diktatörlüğü döneminde hapse atıldı.
Cezaevinden kaleme aldığı bildiride, Yunanlara Ekim 1 940'taki ltaiyan iş
galine direnişte Metaksas'ı desteklemelerini öğütledi. Bundan sonraki iki
mektubunda lngiltere ile Almanya arasındaki savaşı 'emperyalist' diye ka
raladıysa da kamuoyunda yankı uyandıran ilk yazdıkları olmuştu. Alman
saldırısından sonra Dachau toplruna kampına gönderildi. Onun yokluğunda
KKE genel sekreterlik görevi Yeorgios Siantos tarafından yürütüldü. 1 945
yılında Yunanistan'a geri gelerek iç savaşa geçiş döneminde parti yönetimin-
276 • Biyografiler
deki görevine yeniı;len .geçti. Kasım 1 94�'de büyük rakibi Markos Vafiyadis'i
safdışı bırakıp komünist Demokratik Ordu'nun komutasına geçti. 1 949'da
komünist güçlerin yenilgisinin ardından . . Zahariyadis, Şiantos'u 'İngiliz
ajanı' olmakla suçladı. Demokratik Oırdu'dan geriye kalan ne varsa Doğu
Avrupa'da ve Sovyetler Birliği'nde savaşa hazır halde bulundurulması husu
sunda diretmesi, aynca muhaliflerine karşı takındığı acımasız tutum 1955
yılında Taşkent'te önemli bir ayaklanmaya yol açtı. Nikita Kruçev'in Stalin
cilikten uzaklaşma çağrılarına karşılık olarak diğer komünist partilerin de
desteğiyle 1 956 yılında Zahariyadis'in genel sekreterlik görevine son verildi.
1 957'de partiden uzaklaştırılıp Sibirya'ya sürüldü; 1 973 yılında orada öldü .
Yunan Cephesi (EDES) adlı direniş örgütünü kurdu. Sürgündeki General Ni
kolaos Plastiras'ın (bkz. ilgili kısım) sözde başkanlığındaki bu örgüt, adından
da anlaşılacağı üzere (kiiğıt üzerinde sosyalist) Venizelos yanlısı olsa da Zeıvas
sonradan lngiltere'nin isteğine boyun eğerek sürgündeki Kral il. Yeorgios'un
(bkz. ilgili kısım) ülkeye dönüşünü desteklediğini açıklayacaktı. Zeıvas'ın ko
mutasındaki EDES birlikleri 2 5 / 26 Kasım 1 942 gecesi Gorgopodamos viyadü
ğünün yıkımında önemli bir görev üstlendiler. Ekim 1 943'te Zeıvas'ın doğum
yeri Epir'deki askeri üslerinde, EAM / ELAS güçlerinin saldırısına uğrayan
Zeıvas ve EDES ancak lngilizlerin yardımıyla sağ kalabildi. Aralık 1 944'te ko
münist ayaklanma sırasında ELAS'ın saldırısına uğrayan EDES darmadağın
oldu. 1 945 yılında Zeıvas generalliğe atandığı ordudan aynlarak kendi sağcı
partisi, Ulusal Parti'yi kurdu. Yanya'dan milletvekili seçilerek 1 947 yılında
kısa bir süre için kamu düzeni bakanlığını yürüttü; bu görevi sırasında ko
münistlere karşı sergilediği acımasız tutumla dikkat çekti. 1 950'de Liberal
Parti 'ye katılarak 1950- 1 9 5 1 arasında kamu işleri bakanlığı yaptı.
YUNANlsrAN1N KRALiYET AİLELERİ
Wlttelsb.dı (Bavyera) Ailesi
Yoorgios [Gooogios JJ (Wılliam' Danimorica Kralı IX. Oıristian'ın ikinci oJllu) • Rusy.ob Olp (1851-1926J
[11145-1913, knıllık y.ap<>iı yıllar 1863·1913) 1
1 1 1 1 1 1 1
1. Konstantinos Yeorgios Aleksandros Nilcnlas Maria Andrew = Battenbergli Alice Christopbe<
(1868-1922' lcralbkyap. y>lla• 1913-17; 192C).2) (1869-1957) (1870-92) ( 1872-1938) (1876-1940) (1882-1944) (1885-1969) (18811-1940)
= Pnı5yalı Sophia (Grid Yülaek Komiseri
(1870-1932) 18911-1906) 4 Joı Ç')CUlc EcfinburgDükil Phlllp
(1921· 1
1
= � Eliudıedı u
(1926- )
1 1 1 1 1
il Yeoqıjos Aleksandros Helen Pavlos lrene Kallıerine
1891l-l947' kndbk yapCJjı }'111ar 1922-3; 1935-47; (lO'lJ.1920; knıllık yaptığıyıllaı' (1896-1982) (1901-64, knıllıky.op.yılla< 1947-64 (1904-74) (191J. )
Yunanistan doşında 1941-7; naiplik 1945-6) 1917·20) = Romanya Krab a 8nınswk:kli FriederiU
1 838 752.007
1 856 1 . 062.627
1 870 1 .457. 894
1 896 2 . 63 1 .952
1 907 2 . 63 1 .952
1 920 5 . 53 1 .474
1 92 8 6. 204 . 684
1 940 7 . 344. 860
1951 7.632 .801
1961 8 . 388.553
1 97 1 8. 768 . 64 1
1 98 1 9 . 740.4 1 7
1 99 1 1 0 . 2 59 .899
200 1 1 0 .964 . 020
201 1 1 0 . 8 1 5 . 197
Not: On dokuzuncu yüzyılın rakamlan yaklaşık olarak
verilmektedir.
1 95 1 1961 1 97 1 1 98 1 1991
TABLO SA DiN1
TABLO 5 B ANADİLLERİ1
Notlar: ı ı ı Verilen rakamlar, din ve konuşulan anadillerin ayrıntılı e n son bilgilerinin alındığı
1 9 5 1 nilfUe sayımına dayanmaktadır.
121 Anadilinin Tilrl<çe olduğunu bildirenlerin sayısı Milslilman olduğunu bildirenlerin iki
katına yalandır. Bu belirgin tutarsızlık 1920'1erde gelen aığınmacılann pek çolunun
anadili olarak Tılrl<çe konuşmalanyla açıklanabilir.
•� Bir tilr Rumence (Eftak Rumencesi)
TABLO 6 SEÇİM SONUÇLAR! 1952-90
1 952
Yunan Dirilişi (sağ) 49 247 Mareşal Aleksandros Papagos
Partiler Birliği (merkez koalisyonu) 34 51
Birleşik Demokratik Sol (aşın sol 10 o
1 956
Ulusal Radikal Birlik (sağ) 47 1 65 Konstantinos Karamanlis
Demokratik Birlik (merkez/aşın sol koalisyon) 48 132
1 958
Ulusal Radikal Birlik (sağ) 41 171 Konstantinos Karamanlis·
Birleşik Demokratik Sol (aşın sol) 24 79
Liberal Parti (merkez) 21 36
1 96 1
Ulusal Radikal Birlik (sağ) 51 1 76 Konstantinos Karamanlis
Merkez Birliği (merkez) 34 1 00
Birleşik Demokratik Sol (aşın sol) 15 24
1 963
Merkez Birliği (merkez) 42 1 38 YeorgiosPapandreu
Ulusal Radikal Birlik (sağ) 39 1 32
Birleşik Demokratik Sol (aşın sol) 14 28
TABLO 6 SEÇİM SONUÇLAR! 1952-90
--
- .....
(1950) V- 1111-,ı
(l'JSI)
--
- llhtlil (1956)
(1961)
-Sııoydot
-
(1974)
Arahk;:. Kr� il. Yeorgios 'beliı:siz bir süre' için Yunanistan'dan aynldı.
l 924 Mart: Cumhuriyet ilan edildi.
Nisan: Yapılan halk oylamasının sonucu cumhuriyetin ilanından
yana çıktı.
l 925 Mart: Kıbns, İngiliz kraliyet sömürgesi oldu.
Haziran: General Theodoros Pangalos dikta yönetimi kurdu.
l 926 Ağustos: Pangalos diktası devrildi.
Kasım: Nispi temsil sisteminin benimsenmesi ve 'ekümenik' (parti
ler arası) hükümetin kurulması.
1 927 Haziran: Cumhuriyet anayasasının ilanı.
ı 928 Temmuz: Son Venizelos hükümeti göreve başladı.
ı 930 Haziran: Ankara Sözleşmesi 'yle Türkiye ile yürütülecek banş süre
ci törenle başladı.
ı 933 Mart: Albay Nikolaos Plastiras başansız bir Venizelos yanlısı darbe
girişiminde bulundu.
Haziran: Venizelos'a suikast girişimi.
1 935 Mart: Venizelos yanlısı darbe girişimi; Venizelos'un Yunanistan'dan
aynlması.
Ekim: Aniden çıkan bir ayaklanma sonucunda Çaldaris hükümeti
çökü.
Kasım: Hileli bir halk oylaması sonucu Kral il. Yeorgios Yunanistan'a
döndü.
1 936 Ocak: Komünistlerin güç dengesini ellerine geçirdiği seçimler so
nucunda parlamenter sistemde tıkanıklık başladı.
Mart: Venizelos sürgünde yaşadığı Fransa'da öldü.
Ağustos: 4 Ağustos 1 936 tarihinde General Metaksas kendi dikta
rejimini kurdu.
1 940 Ekim: Yunanistan'ın ltalyan işgaline uğramasının ardından Yu
nanlar Arnavutluk'a karşı saldın başlattı.
l 94 1 Nisan: Yunanistan'da Alman işgali.
Eylül: Ulusal Kurtuluş Cephesi (EAM) kuruldu.
1 942 Kasım: Yunan direniş güçleriyle lngiliz sabotajcılar Gorgopodamos
viyadüğünü havaya uçurdular.
1 943 Eylül: Direnişçiler arasında iç savaşın başlangıcı.
1 944 Nisan: Ortadoğu 'daki Yunan silahlı güçleri arasında isyan.
Ekim: Yunanistan'ın kurtuluşu. Churchill ile Stalin arasındaki
Moskova 'yüzde' anlaşması gereği Yunanistan İngiltere'nin nüfuz
alanına girdi.
Aralık: Polisin Atina'daki göstericilere ateş açması komünist ayak
lanmayı hızlandırdı. Churchill'in Atina'ya yaptığı başansızlıkla
sonuçlanan banş çıkarmasının sonucunda Atina Başpiskoposu
Damaskinos vekaleten kral oldu .
1 945 Şubat: Varkiza anlaşmasıyla komünist ayaklanma son buldu.
ônemu Tarihler • 293
KAYNAKÇA
GENEL
Apostolos E. Vacalopoulos, The Greek nation, 1 453- 1 669: th.e cultural and
economic background of modem Greek society (New Brunswick:
Rutgers University Press, 1 976)
O . A. Zakythios, The making of modem Greece: from Byzantium to
independence (Oxford: Basil Blackwell, 1 976)
Steven Runciman, The Great Church in captivity: a study of th.e Patriarchate
ofConstantinople from th.e eve ofth.e Turkish conquest to th.e Greek war
of independence (Cambridge: Cambridge University Press, 1 968)
Richard Clogg, ed. ve çev. The movementfor Greek independence 1 770- 1 82 1 :
a collection of documents (Londra: Macmillan, 1 976)
G . P. Henderson, The revival of Greek thought 1 620- 1 830 (Edinburgh:
Scottish Academic Press, 1 97 1 )
Constanze Guthenke, Placing modem Greece: t h.e Dynamics of romantic
Hellenism 1 770-1 840 (Oxford: Oxford University Press, 2008)
Pachalis M. Kitromilides, The Enlightenment as social criticism: Iosipos
Moisiodax, and Greek culture in the eighteenth century (Princeton:
Princeton University, 1 992)
David Brewer, Greece, the hidden centuries: Turkish nıle from the fail of
Constantinople to Greek independence (Londra: I . B. Tauris, 20 1 2)
Helen Angelomatis-Tsougarakis, The eve ofthe Greek revival. British traveUer's
perceptions ofearly nineteenth-amtury Greece (Londra: Routledge, 1 990)
Douglas Dakin, The Greek stnıggle for independence, 1 82 1 - 1 833 (Londra:
Batsford, 1 973)
C. M. Woodhouse, The Greek war of independence: its historical setting
(Londra: Hutchinson, 1 952)
C . W. Crawley, The question of Greek independence: a study of British policy
in the Near East, 1 82 1 - 1 833, (Cambridge: Cambridge University of
Press, 1 930)
E. M. Edmonds, çev. , Kolokotrones: th.e klepht and the warrior: sixty years
ofperil and daring: an autobiography (Londra: T. Fisher Unwin, 1 893)
H . A. Lldderdale, çev . , That Greece might stili be free: the philhellens in the
war of independence (Londra: Oxford University Press, 1 972)
C . M. Woodhouse, The battle of Navarino (Londra: Hodder and Stoughton,
1 965)
C . M . Woodhouse, Capodistria: the founder of Greek independence (Londra:
Oxford University Press, 1 973)
YUNANiSTAN 1 924-49
Sheila Lecoeur, Mussolini 's Greece island: fascism and th.e Italian occupation
of Syros in Wor(d War II (Londra: 1. B. Tauris, 2009)
John Hondros, Occupation and resistance. Th.e Greek ·agony 1 94 1 -4 (New
York: Pella, 1 983)
Anthony Rogers, Churchill's folly: Leros and th.e Aegean. Th.e last great defeat
of th.e Second World War (Londra: Cassell, 2003)
Richard Clogg, ed. , Bearing gifts to Greeks: humanitarian aid to Greece in th.e
1 940s (Basingstoke: Palgrave Macmillan / St Antony's College, 2008)
Alan Ogden, Sons of Odysseus: SOE h.eroes in Greece (Londra: Bene Factum
Publishing, 20 1 2)
John O. latrides, Reuolt in Ath.ens: th.e Greek communist 'second round ' 1 944-
5 (Princeton: Princeton University Press, 1 972)
Georgios Alexander, Th.e prelüde to th.e Truman doctrin. British policy in Greece
1 944-7 (Oxford: Clarendon Press, 1 982)
William Hardy McNeill , Th.e Greek dilemma: war and aftermath (Londra:
Gollancz, 1 94 7)
Heinz Richter, British intervention in Greece. From Varkiza to civil war,
February 1 945 to August 1 946 (Londra: Merlin Press, 1 986)
David Close, Th.e origins of th.e civil war (Londra: Longman, 1 995)
Peter J . Stavrakis, Moscow and Greek communism 1 944-9 (Ithaca: Cornell
University Press, 1 989)
Mark Mazower, ed. , After th.e war ouer: reconstructing th.e family, nation, and
th.e state in Greece, 1 943- 1 960 (Princeton: Princeton University Press,
2000)
Philip Carabott ve Thanasis D. Sfikas, Th.e Greek civil war: essays on a
conjlict of exceptionalism and silences (Aldershot: Ashgate, 2004)
Loring M. Danforth ve Riki van Boeschoten, Children of th.e Greek ciuil war:
refu.gees and th.e politics of memory (Chicago: University of Chicago
Press, 20 1 2)
Polymeris Voglis, Becoming a subject: political prisoners during th.e Greek civil
war (Oxford : Berghahn, 2002)
Howard Jones, 'A new kind ofwar': America 's global strategy and th.e Truman
Doctrine in Greece (Oxford: Oxford University Press, 1989)
John S . Koliopoulos, Plundered loyalties: Axis occupation and civil strife in
Greek West Macedonia, 1 94 1 - 1 949 (Londra: Hurst and Company,
1 999)
Lawrence S. Wittner, American intervention in Greece, 1 943-9 (New York:
Columbia University Press, 1 982)
John 1 . Iatrides ve Llnda Wrigley, ed. , Greece at th.e crossroads: th.e civil
war and its legacy (University Park, PA: Pennsylvania State University
Press, 1 995)
Okuma Listesi • 30 1
KIBRIS
YURTDIŞI YUNANİSTAN
DiN