Professional Documents
Culture Documents
MM MTRD
ve MTRDLK
Milletleraras Tartmal lm Toplant
Marmara niversitesi
lahiyat Fakltesi
Marmara niversitesi
lahiyat Fakltesi
Vakf Yaynlar
slami limler
Aratrma Vakf
Byk Trk Bilgini mm Mtrd ve Mtrdlik konulu Milletleraras Tartmal lmi Toplant, M. . lahiyat Fakltesi ve SAV ibirliiyle gerekletirilmi, bu toplantda sunulan teblilerin metinleri slm limler Aratrma Vakf
tarafndan yayna hazrlanmtr. Teblilerin ilm ve fikr muhteva ile dil bakmndan sorumluluu tebli sahiplerine, telif haklar SAVa, basm organizasyonu
ise anlamal olarak M. . lahiyat Fakltesi Vakf Yaynlarna aittir.
MM MTRD
ve MTRDLK
Milletleraras Tartmal lm Toplant
stanbul 2012
Bask/Cilt
Yazn Basn Yayn Matbaa Turizm Tic. Ltd. ti.
Sertifika No: 12028
1. Bask
Ocak 2012 - STANBUL
steme Adresi:
M.. lhiyat Fakltesi Vakf Yaynlar
Mahir z Cad. No: 2 Balarba 34662 skdar STANBUL
Tel: 0216 651 15 06 Faks: 0216 651 00 61
ifav@ilahiyatvakfi.com www.ilahiyatvakfi.com
NDEKLER
AILI OTURUMU
Bakan Prof. Dr. Salih TU
M.. lahiyat Fakltesi Emekli retim yesi .........................................13
Prof. Dr. Ali zek
slm limler Aratrma Vakf Bakan ....................................................14
Prof. Dr. Rait Kk
M. . lhiyat Fakltesi Dekan ................................................................24
Prof. Dr. Ashirbek K. Muminov
Kazakistan .................................................................................................26
Prof. Dr. Ulrich Rudolph
svire ........................................................................................................27
Prof. Dr. Abdurrahman el-lem
Abdlmelik es-Sad niversitesi / FAS .....................................................28
Prof. Dr. Necla Pur
Marmara niversitesi Rektr .................................................................32
Prof. Dr. Ali Bardakolu
Diyanet leri Bakan ...............................................................................34
Prof. Dr. Celal Erbay
TBMM, Dzce Milletvekili ........................................................................37
AILI TEBL: mm Mtrdnin Temel slm Bilimlerindeki Yeri
Prof. Dr. Bekir Topalolu
M.. lahiyat Fakltesi Emekli retim yesi; SAM / STANBUL ........39
MM MTRD ve MTRDLK
1. OTURUM
Bakan Prof. Dr. brahim Kfi DNMEZ
1. Tebli: mm Mtrdnin lh Hikmet Anlay .........................................45
Prof. Dr. Ulrich Rudolph
Universitt Zrich / SVRE
2. Tebli: mm Mtrdnin Tabiat ve lliyete Bak ......................................54
Prof. Dr. Yusuf evki Yavuz
M. . lhiyat Fakltesi / STANBUL
3. Tebli: Mtrd ve Nesefnin Atomculuk ve Tabiat Anlay .......................65
Dr. Alnoor Dhanani
The Institute of Ismaili Studies / Londra-NGLTERE
4. Tebli: mm Mtrdnin Kelm Yntemi Olarak Akl ve Nakil Arasnda
Kurduu Denge .........................................................................................77
Dr. Merve Mahmd
Jordan University / Amman-RDN
2. OTURUM
Bakan Prof. Dr. lyas ELEB
5. Tebli: Mtrdnin Din Anlaynda Hogr (Dier Din Mezheplere Bak) .108
Prof. Dr. Saffet Sarkaya
SD lhiyat Fakltesi / ISPARTA
6. Tebli: Mtrdnin Din ve eriat Anlay .................................................123
Prof. Dr. Talip zde
Cumhuriyet . lhiyat Fakltesi / SVAS
7. Tebli: Mtrdye Gre Din - eriat Ayrmnn Felsef Temelleri ............138
Prof. Dr. Hanifi zcan
9 Eyll . lhiyat Fakltesi / ZMR
NDEKLER
3. OTURUM
Bakan Prof. Dr. Metin YURDAGR
8. Tebli: Eb Hanfe ve Eb Mansr el- Mtrd, Mrcienin Devam Olarak
Grlebilir mi? ........................................................................................143
Do. Dr. H. Sabri Erdem
Ankara . lhiyat Fakltesi / ANKARA
9. Tebli: Mrcienin Mezheplii Problemi ve Eb Mansr el-Mtrd......................147
Do. Dr. Cafer Karada
Uluda . lhiyat Fakltesi / BURSA
10. Tebli: Mtrd ve Ear Kelmnda Kader ..............................................176
Yasir Qadhi
Yale University / USA
4. OTURUM
Bakan Prof. Dr. Yusuf evki YAVUZ
11. Tebli: Mtrdnin Dncesinde man ve Kfr Kavram .....................195
Prof. Dr. Adil Bebek
M. . lhiyat Fakltesi / STANBUL
12. Tebli: Mtrdnin Mutezile Eletirisi: Tanr En yiyi Yaratmak
Zorunda mdr? ............................................................................ 207
Do. Dr. Hlya Alper
M. . lhiyat Fakltesi / STANBUL
13. Tebli: Mtrdnin Mutezil Aklcla Ynelttii Eletirilerin Epistemolojik
Temelleri..................................................................................................215
Do. Dr. Metin zdemir
Cumhuriyet . lhiyat Fakltesi / SVAS
14. Tebli: Te`vlt Ehlis-Snnede Mutezil Sylemin Kritii ...................230
Do. Dr. Fethi Ahmet Polat
Seluk . lhiyat Fakltesi / KONYA
MM MTRD ve MTRDLK
5. OTURUM
Bakan Prof. Dr. inasi GNDZ
15. Tebli: mm Mtrdnin aya Ynelttii Eletiriler.............................275
Do. Dr. Sddk Korkmaz
Seluk . lhiyat Fakltesi / KONYA
16. Tebli: Mtrdnin Kitbt-Tevhdinde Hristiyanlk ve Tesls Eletirisi ..302
Dr. Salime Leyla Grkan
SAM / STANBUL
17. Tebli: mm Mtrdnin Dalist nan Gruplarna Yaklam ................311
Do. Dr. Mustafa Sinanolu
SAM / STANBUL
6. OTURUM
Bakan Prof. Dr. Snmez KUTLU
18. Tebli: mm Mtrdnin Tefsir Metodu ..................................................331
Prof. Dr. Abdurrahim el-lem
Abdlmelik es-Sad niversitesi / FAS
19. Tebli: Hadisin Mtrd Kltrndeki Yeri ve Mtrdnin Hadis Yorumu........350
Do. Dr. Hseyin Kahraman
Uluda . lhiyat Fakltesi / BURSA
20. Tebli: Mtrd nin Bilgi Teorisinde Tevtr ...........................................375
Dale J. Correa
Nev York University / USA
7. OTURUM
Bakan Prof. Dr. Mehmet ERKAL
21. Tebli: Mtrd Kelmclarn Manta Yaklam .....................................393
Prof. Dr. Ali Durusoy
M. . lhiyat Fakltesi / STANBUL
NDEKLER
10
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
Bakan Prof. Dr. Fahrettin ATAR
29. Tebli: Mtrdliin Teorik ve Sosyolojik Birleenleri zerine -Teo-Sosyolojik
Bir Deerlendirme- ..................................................................................495
Do. Dr. Mehmet Evkuran
Hitit . lhiyat Fakltesi / ORUM
30. Tebli: Mtrd ve Siyaset: Hilfetin Kureylii Meselesi ......................524
Do. Dr. kr zen
SAM / STANBUL
31. Tebli: Mtrd Aklcl ve Bunun Gnmz Sorunlarn zmeye Katks.549
Prof. Dr. Snmez Kutlu
Ankara . lhiyat Fakltesi / ANKARA
32. Tebli: Mtrdnin Erken Dnem Tefsir Geleneklerine ve lgili Konulara
Bak.......................................................................................................576
Prof. Dr. Claude Gilliout
Emekli retim yesi / FRANSA
ZETLER
Trke ..............................................................................................................609
ngilizce ............................................................................................................611
Arapa ..............................................................................................................615
Fotoraflar .......................................................................................................617
AILI OTURUMU
Bakan :
Al Teblii :
AILI OTURUMU
Oturum Bakan
Prof. Dr. Salih TU
M.. lhiyat Fakltesi Emekli retim yesi
Bismillahirrahmnirrahm
Hamden Lillh ve nusalliyen al nebiyyih...
Sayg deer Marmara niversitesi Rektr Prof. Dr. Necla Pur; Diyanet leri Bakan ayn zamanda meslektamz Prof. Dr. Ali Bardakolu; milletvekilleri;
skdarmzn kymetli kaymakam zzettin Kk Beyefendi ve siz sayn dinleyiciler, davetlilerimiz ve sevgili rencilerimiz hepinize ho geldiniz diyerek
szlerime balamak istiyorum.
Bugn burada dnce hayatmzda ve slm yaamamzda etkili olan pek
deerli ve pek nemli bir trih dnrn grlerini tebli sahiplerinin araclyla paylamak zere toplanm bulunuyoruz.
Bu toplanty birlikte yaptmz ve bize byk yardm dokunan Sayn Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi Dekan Prof. Dr. Rait Kk Beyefendiye
bu vesile ile slm limler Aratrma Vakf adna teekkrlerimi arz ederim.
Protokol konumalarna gemeden evvel szlerin en gzeli olan Kurn
tilveti iin emekli hocalarmzdan Prof. Dr. smail Karaam mikrofona davet
ediyorum.
(Kuran Tilveti)
Bu gzel Kurn tilvetinden sonra a konumasn yapmak zere slm
limler Aratrma Vakf Bakan, Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi Emekli
retim yelerinden Prof. Dr. Ali zek Beyefendiyi mikrofona davet ediyorum.
14
MM MTRD ve MTRDLK
AILI KONUMALARI
AILI OTURUMU
15
mm Mtrd Hakknda
Doum tarihi tam olarak bilinmeyen, ancak m. 944 de vefat ettii sanlan,
Mutezile'ye kar Ehl-i Snneti mdafaa eden Eb'l-Hasen el-Earye ve Msrl Tahvye musr olan Mtrd, Mvernnehirde (Orta Asya'da) domu
ve oralarda yaam byk bir limdir.
Birbirlerinden hayli uzaklarda yaayan, birbirleriyle karlamam olan
bu limler, Mutezile'ye ve dier mezheplere kar ayn fikirleri savunuyorlard. Bunun da balca sebebi, daha nce de iaret edildii gibi Mutezile, a ve
Selefiyye'nin insanlar zerinde uygulamaya altklar ar taassub ve iddet idi.
Nitekim bugn de 21. yzylda Mslmanlar arasnda, o gnlerde otaya kan
taassub ve iddet devam etmektedir. Temennimiz odur ki, byle ilm toplantlarda
ortaya atlacak yeni, isabetli ve inandrc grlerle, Mslmanlara zarar veren
ve onlarn gelimelerini engelleyen ve dinin aslnda ve znde olmad halde
beer ve akl yorumlarla ortaya atlm bulunan yanllardan vazgeilir ve yeni
zm yollar bulunur. Aksi takdirde Mslmanlarn bugnk dnya konjektrnde ileri hayli zordur. Bunun sebebi de insanlar yneten ve ynlendiren itici
gcn, insanlarn inanc ve dnya gr olmasdr.
Her ne kadar daha sonra gelen limler Earlik ve Mtrdlik arasnda baz gr ayrlklar olduunu syleseler de, gerekte ilk zamanlarda aralarnda fark yoktu,
zir hedef Mslmanlar arasnda yaygnlaan amel ile ilgili ar taassub ve iddeti
bertaraf etmek olduundan, onlar daha ziyade ana konularda mdafaa yapyorlard.
Daha sonra gelen limler konular inceledike bilinen farklar ortaya koymulardr.
Bir rnek vermek gerekirse mesel, irde, meet, iyilik ve ktln Allaha
nispeti gibi konularda baz gr farklar olduu sylenirse de bunlarn daha ziyade ilim adamlar arasnda cereyan ettii, halkn bunlarla ilgilenmedii de bilinen bir gerektir. Ehl-i Snnet inancnn Mutezile ve iadan ayrlan en nemli
zellii, iman ve amel ayrmdr. Ehl-i Snnet'e gre Amel imana dhil deildir.
Halbuki Mutezile ameli imandan bir cz saymtr.
16
MM MTRD ve MTRDLK
AILI OTURUMU
17
ou gayb perdesi arkasnda kalm konularda insan aklnn rettii sorulara cevaplar aram; sapk mezhepler tarafndan ileri srlen, slm inancn sarsmaya
ynelik maksatl sorulara ikn edici cevaplar vermi; mslmanlarn inanlarn her trl sapklktan dalletten korumaya alm; Ehl-i snnet vel-cemat
izgisinden ayrlmadan bu mmetin inancn sarsntlardan korumaya muvaffak
olmutur. Onun gnmze ulaan Kitbt-Tevhd ve Te`vltu Ehlis-Snne gibi
eserleri bugn de insanmzn hal ihtiya duyduu ve inancn korumada mracaat edecei temel klsik kaynaklar olma zelliini muhafaza etmektedirler ki,
teblicilerimiz, bu eserleri her ynyle sizlere tantacaklar; adalarnn eserleriyle, fikirleriyle karlatracaklar ve bunlardan hareketle mm Mtrdnin
nakille akl nasl telif edebildiini gstereceklerdir. Bylece Mtrdliin slm
Dnyasnda neden bu kadar geni bir kabulle karlandn ve yayldn daha
iyi anlyacak, takdir edeceksiniz.
Ben, bu aratrmaya katkda bulunan aratrmaclarmz bu gayretleri ve almalar sebebiyle kutlayp tebrik ederken ahsm ve Vakfmz adna kendilerine
kranlarm ifade etmek isterim.
Son olarak bu toplanty takibe gelen siz dinleyicilere de bu ilim ziyfetinden
azam lde istifade dileiyle sayg ve sevgilerimi sunarm.
Prof. Dr. Ali zeks Opening Speech in The Symposium Titled The Great
Turkish Scholar Mtrd and Mtrdsm
Dear Guests,
In this scientific meeting arranged collaboratively by Marmara University,
Faculty of Theology and the Research Foundation for Islamic Sciences, we will
discuss Mtrdsm and the Great Turkish Scientist, namely Mtrd, who is the
imam of the Ehl-i Sunnet sect.
The subject is both Islamic and human. Islam is a religion of unification. Anyone
who says
= there is only one God, will become a Muslim.
The Islam religion consists of two main sections: Belief and practice.
During the first century of Islam, different views emerged on the faith and
practice concepts of the Muslims. The Kharijites (salafis), Shiah, Mutazili and
kaderiye were amongst the first. To appear. Murcie was later added to these.
18
MM MTRD ve MTRDLK
The said groups have confused belief and practice and when politics was added to this wrong opinion of theirs, things became more complicated. Especially
the exteremely rigid manners by Mutazili and Shiah nearly whelmed people. In
deed no extremisim in Islam, because Allah says in the Quran, kehif / 29 Certainly this correct religion Islam sent by Allah. So man who wishes to believe
believe. And man who wishes to deny deny
In Bakara / 256 No detest in the religion. True guidance is distinct from error Thus the extremisim that we see among muslems is rong understanding.
Ahmed b. Hanbel, a renowned Hadith scientist who was born in Hegira 164,
780 AD and died in 241-855, was first to became aware of this belief & practice
chaos and thus laid the first foundations for the Ehl-i Sunnet doctrine.
Furtherore, Imam Eb Hanfe, who became aware of this practice-belief argument at earlier times, introduced Murciesim with the idea that the authority to
judge peoples practices only belonged to God. This means that the sinful is only
accountable before the God.
As he approached his 40s, Ebul-Hasen El-Ear, one of the greatest scientists of Mutazili born in Hegira 260, 3 AD and died in (324-936), realized that the
opinions of the Mutazili and other parallel sects were wrong, and thus laid the foundations for the Ehl-i Sunnet doctrine and manifested the errors of the Mutazili.
When Ear was performing this job, he adopted the views of Ahmed b. Hanbel
and Eb Hanfe. This movement originally started as Return to Sunnet and was
later named as Return to Ehl-i Sunnet. In order to explain these issues, EbulHasen El-Ear wrote his famous work titled: Makltl-slmiyyn. In those
days, this virtually created a revolution.
Mtrd, is another great scientist who is born in Transoxiana (Central Asia)
on an unknown date and supposed to have died in 944, lived in this region and
defended Ehl-i Sunnet against the Mutazili as a contemporary of Ebul-Hasen ElEar and the Egyptian Tahv.
Despite the fact that these scientists lived quite apart from each other and
never met personally, they were defending the same ideas against the Mutazili
and the other sects. The main reason behind this was the bigotry and violence
that the Mutazili, Shiah and Salafi were trying to impose on people. Similarly
this bigotry and violence appeared on those days still continues today between
the Muslims of the 21st century. Our wish during these scientific meetings is to
use new, well-directed and credible opinions in order to rid the Muslims off such
AILI OTURUMU
19
views not covered by the core of the religion and fabricated from personal and
subjective interpretations which are at the same time harmful for and preventing
the development of the Muslims.
Despite the fact that the subsequent scientists stated some divergence of opinions existed between Asharis and Mtrds, no differences existed during the
first times. It was because they were rather defending main subjects in order to
eliminate the bigotry and violence existing amongst Muslims concerning the subject of practice. As the posterior scientist examined the subjects, they manifested
the known differences.
To give an example, although it is rumored that some differences of opinion
existed on subjects such as the attribution of behest, beseech, goodness and evilness to God, it is known that these rather existed between scientists and the public
were not concerned about them. The most obvious difference of the Ehl-i Sunnet
belief from Mutazilis and Shiahs is the separation of belief and practice. According to Ehl-i Sunnet, Practice is not included in belief. However, Mutazilis
considered practice a part of belief.
This great Turkish scientist, who was born and grew up in a very productive
region hosting many Turks within the borders of a friend and brother country, Uzbekistan, known as Transoxiana during the period when Mtrd lived, was subjected to very few and insufficient academic researches and throughout history,
he could not attain the place he deserved for his historical works. And with this
study, we experience the pride and tranquility of fulfilling an honorable mission
of meeting a deficit in the history of Islamic sciences such as introducing to the
scientific world a great Turkish scientist and the belief system he has developed
with all its aspects.
In this study of ours, where we especially tried to gather the Mtrd and
Mtrdsm experts, both from the East and the West, under one roof, faculty
members from our Universities and Research Centers and especially from Islamic
Theology and Philosophy Departments together with Mtrd and Mtrdsm
experts working in foreign universities Oriental Studies Research Departments
who prepared the bulletins they presented to you with great sacrifice. On this
wise, we will hear and benefit from their scientific productions on the subject.
As you would appreciate, we had to include as much number of scientists
as possible in order that the said subject, which was never sufficiently examined
until now, can be examined with all its aspects and can be presented in depth to
20
MM MTRD ve MTRDLK
the researchers. It was decided to have all bulletins presented in one hall due
to the fact that meetings lasting more than two days cannot keep interests alive
and those having more than one section cannot have the popularity of the entire
audience.
As our scientists participating in this research will present during these two
days the reslts of their studies on Imam Mtrd as compared to his contemporaries and within the scope of the other surrounding theology sects and philosophy systems, I will neither introduce nor explain to you Imam Mtrd or
Mtrdsm.
But I should nevertheless state that Imam Mtrd lived in a period when
the Islamic world had deep intellectual turbulences as it was faced with intellectual and philosophical streams emanating from translations made from
various languages and cultures and as it had to protect itself from the rapidly
spreading perverse ideas and systems that aimed at systemizing its concept
of belief through taking spiritual as well as assumptive evidences as a basis;
and this scientist participated in the scientists circle who sought answers to
the questions of the period and made substantial contributions thereto. In this
sense, he sought answers to the questions produced by the human mind for
many secret Un seen subjects; gave convincing answers to deliberate issues
introduced by perverse sects in order to shake the Islamic belief; tried to protect the Muslims belief from all kinds of perversity and disorientation; and
succeeded in preventing convulsions in the belief of the Ehl-i Sunnet community while not diverging from its demarcations. His works such as KitbtTevhd and Te`vltu Ehl-i s-Sunne, which reached our age, still preserve their
very particularity of being classical sources that humans may need and utilize
in order to protect their belief. And our speakers will introduce these works
to you with all their aspects; they will compare them with those of their contemporaries & ideas and moving on from that, they will show you how Imam
Mtrd could compensate assumption and spirituality. You will therefore
appreciate and better understand why Mtrdsm is so widely recognized in
the Islamic world.
I hereby congratulate our researches contributing to this research with their
studies and extend my gratitude to them in the name of our Foundation.
And finally, I extend my respect and love to you, our listeners here in this
meeting, with the hope that you derive the utmost benefit from it.
AILI OTURUMU
21
.
..
.
.
164 780/
.
.
.
241 855 /
241 855 / (.
164 780/-.
)
MM MTRD ve MTRDLK
944
22
.
.
.
.
.
.
AILI OTURUMU
23
.
.
24
MM MTRD ve MTRDLK
Muhterem Diyanet leri Bakanm, Sayg deer milletvekillerimiz, Marmara niversitemizin Sayg deer Rektr, Sayn Kaymakamm, ok kymetli
misafirler, hanmefendiler, beyefendiler, nce hepinizi saygyla selmlyor teriflerinizden dolay kranlarm sunuyorum.
Marmara niversitesi bnyesinde yer alan lahiyat Fakltesi, Trkiyede
yksek din retimi veren u an itibariyle saylar yirmi bei ulam bulunan
ilahiyat fakltelerinden saysal adan en ok retim elemanna sahip olandr.
inde bulunduumuz yl itibariyle renci alm asndan da yeterli saylabilecek kontenjana kavumu olduunu belirtmek isterim. Bu hususta sayg deer
rektrme huzurlarnzda bir kere daha kranlarm arz ederim.
Sadece Trkiyenin deil, dnyann nemli bir kltr ve medeniyet merkezi olma zelliine sahip stanbulda bulunmann avantajn imkanlar lsnde
deerlendirmeyi bilen fakltemiz, lkemiz ve insanln ilim ve kltr hayatna
katklar salayc almalar yapmaktadr. Fakltemiz bir taraftan eitim-retim
faaliyetlerini yrtr ve lkemize nitelikli ilim adam, Diyanet leri Bakanl
ve Mill Eitim Bakanl'na kaliteli eleman yetitirirken bizzat kendisinin organize ettii veya bugn olduu gibi organizasyonuna ortaklar bulduu ilim, kltr
ve sanat faaliyetleriyle de milletimizin ve insanln yararna kalc almalar
yapmakta, milletimizin bilim ve kltr birikimine katk salamaktadr.
Bugnk sempozyum son iki yl iinde dzenlediimiz nc uluslar aras sempozyum olmaktadr. Daha nce yine bu salonlarda uluslar aras bn-i Sina sempozyumu ile, Kltr ve Medeniyet Tarihimizde Badat sempozyumlarn dzenlemitik.
Sayg deer katlmclar! Mensubu bulunmakla kvan ve onur duymamz gereken slm Medeniyeti hkimiyet alanna giren corafyalar tahribattan korumu,
imar etmi, bu corafyalarda yaayan her tr inan, felsefe, rk renk ve cinsten oluan
insan unsurunu insanlk onuruna yakr tarzda bir hayat srmesini temin etmitir.
Temel dayana ve kayna slmn gerekleri, kurallar, dnya ve hiret
gr olan slm Medeniyeti henz erken dnemlerden itibaren nemli sayda
ve hemen her alanda nc ve nder insanlar yetitirmitir. Bunlarn yannda bir
takm sosyal kurumlar oluturmu, hayranlk duyulan ve gpta edilen pek ok
kltr ve sanat eserleri meydana getirmitir.
AILI OTURUMU
25
MM MTRD ve MTRDLK
26
ve zellikle bizi bu konularda tevik eden ve her vesile ile destekleyen niversitemizin sayg deer Rektrne huzurlarnzda bir kere daha teekkrlerimi sunarm.
Teekkr ve kranlarmzn en by yurt iinden ve yurt dndan sempozyum dvetimize icbet eden sayg deer ilim ve fikir adamlarnadr. Umarm
dnyann en gzel ehirlerinin banda gelen stanbulda gzel gnler geirme
imkn bulurlar. Bu vesile ile hepinize tekrar teekkr eder beni dinleme ltfunda
bulunduunuz iin hepinize sayglarm sunarm.
AILI OTURUMU
27
28
MM MTRD ve MTRDLK
Btn bunlardan sonra, bu faaliyeti dzenleyen organizasyon komitesine, aslnda stanbula dvet edilen herkes adna, kranlarm sunarm. Burada mm Mtrd
hakknda konumak bizim iin bir ereftir. Dvetiniz iin ok teekkr ediyorum.
Oturum Bakan Prof. Dr. Salih Tu: slm Dnyasndan katlan akademisyenler adna bir konuma yapmak zere Fas Abdlmelik es-Sad niversitesi retim yesi Sayn Prof. Dr. Abdurrahman el-lemyi mikrofona dvet ediyorum.
AILI OTURUMU
29
MM MTRD ve MTRDLK
30
mukaddes ilh ve nebev naslar okuma ve anlaymz gelitirmektedir. Biz bugn bu geliim ve olgunlamaya her zamankinden daha ok muhtacz.
Biz yirmibirinci asrda bakalaryla iletiim kurmaktan, bakalarna almaktan ve bakalaryla tanmaktan sz ederken; yle inanyorum ki bakalaryla iletiim kurmadan nce kendi ahsiyetlerimizle, kendi kendimizle iletiim kurmaya
daha ok muhtacz. Burada temel bir meseleyi kaydediyoruz. mm Eb Mansr
el-Mtrd ve dier birok lim; slm medeniyetinde aratrma, inceleme, srekli alma ve tahkik hususunda ilim, dnce ve hikmet rneidirler.
O halde biz bakalaryla iletiim kurmadan nce kendi ahsiyetlerimizle, kendi kendimizle iletiim kurmaya muhtacz. nk bu ahsiyetler temel ahsiyetler
olarak kabul edilmeye, zellikle yanllarn dzeltilmesi konusunda tesirli olacak
er, ilm hikmet esaslar zerinde temellendirme sz konusu olduunda temel
ahsiyetler olarak kabul edip deer verme zorunda olduumuz, ulv kimselerdir.
Sz sz ayor. fade ettiim gibi bu sempozyumlarn nas erevesinde yaplacak alma, aratrma ve incelemeler konusunda byk katklar olmaktadr.
Bu sempozyumlarn baz topluluklarn iine dtkleri yanllklar dzeltmelerinde, baz genlerimizin mukaddes ilh veya nebev nassa hatl yaklamlarndan dolay iine dtkleri yanllklar dzeltmelerinde byk rol olmaktadr.
Bu mbarek sempozyumu dzenleyenlere tekrar teekkr ediyorum. Organizasyon komitesine, Marmara niversitesi Rektrlne ve lahiyat Fakltesi
Dekanlna teekkr ediyorum.
Sessizce dinleyecek olanlar takdir ve teekkr ediyorum. Deerli katlmclara teekkr ediyorum.
Allahn selm, rahmeti ve bereketleri zerinize olsun.
AILI OTURUMU
31
...
.
.
:
...
MM MTRD ve MTRDLK
32
- .
.
...
...
Sayn Milletvekilleri, Sayn Diyanet leri Bakanm, Sayn skdar Kaymakam, Sayn Yk yeleri, Sayn stanbul Mftmz, Marmara niversitesi lhiyat
Fakltesi'nin Sayn Dekan, Deerli Vakf Bakan, ok deerli retim yeleri,
Sayn tebli sahipleri, Sayn hanmefendiler, beyefendiler! Marmara niversitesi
lhiyat Fakltesi ile slm limler aratrma Vakfnn birlikte dzenledikleri Byk Trk Bilgini Mtrd ve Mtrdlik konulu uluslar aras sempozyumuna ho
geldiniz. Sizleri niversitem ve ahsm adna tekrar tekrar sayg ile selmlyorum.
Bugn lahiyat Fakltemiz ve SAV, Byk Trk Bilgini Mtrd konusunda
ve bu ok nemli kiiyi akademik dnyada tantmak veya tannamamas nedeniyle
dzenlemi olduklar bu nemli sempozyuma bilim insanlar byk rabet gstermitir. Aa yukar dokuz oturumda otuz drt bilim adam ki, bunlar arasnda
Trk bilim adamlar ayn zamanda Amerika Birleik Devletleri, ngiltere, Fransa,
svire, Kazakistan, zbekistan ve rdn gibi lkelerden gelen ok deerli konuklarmz da bulunmaktadr. Bu ok gzel ve zel sempozyum gn srecektir.
AILI OTURUMU
33
34
MM MTRD ve MTRDLK
Bizleri bir ilim sofrasnda buluturan Yce Rabbimize sonsuz hamd senlar
olsun. Gzel ahlknn nda ve rehberliinde hayatmz mmr eylediimiz
efendimiz Muhammed Mustafa ve btn peygamberlere saysz salt ve selm
olsun. Hepimiz Marmara niversitesinin hr ilim emsiyesi altnda, hr ilim atmosferini teneffs eden ve orada toplanan byk bir ailenin yeleriyiz. Bu aileyi
ben hi terk etmedim ve hi kopmadm ve yesi olmakla iftihr ettim. Cmiamzn
Sayn Rektr ve hepimizin hocas, yine cmiamzn sayn dekan ve milletvekillerimiz, sayn kaymakammz ve yine cmiamzn mensubu stanbul il mftmz,
eli plesi deerli hocalarm, ilim erbb ve kymetli hanmefendiler, beyefendiler, hepinize ayr ayr sayglarm sunuyor salk ve fiyetler diliyorum.
Branm slm Hukuku olduu iin mm Mtrd hakknda derinlemesine
konumak haddi amak olur. Ancak bende brakt izlenimler itibariyle bir noktay sizinle paylamak istiyorum. Dorudur slm Dini Hicazda dodu, Hicazda
AILI OTURUMU
35
geliti. Kurn ve snnet merkezli olarak Hicaz blgesinde tekevvn etti. Ama
slm kltr ve medeniyeti artk kenarlara doru almaya balaynca deiik ilim
havzalar ve medeniyetlerle karlat. Dikkat ederseniz en gzel ve en arpc
eserler de bu karlama havzalarnda meydana geldi. Mekkede dodu, Kurn
ve Snnet bilgisi Medinede tekevvn etti, ksa zamanda Iraka geti oradan da
Mvernnehre, nehrin tesine Fergana vdisine geti. Orada o blgenin kadm
kltrleriyle karlat. Bir sentez ve bir metodoloji olutu. Ve hemen geri dnd
k yansd Badatda ham ilim oldu. Haneflik mezhebine dikkat ederseniz bu
mezhebin oluumunda Mvernnehir limlerinin ok byk belirleyici katks
vardr.
Hanef mezhebi sadece immmz mm- Azamn grleri etrafnda olumu bir mezhep deil. Aslnda onun balatt, rencilerinin devam ettirdii lemann metot kazandrd ve iki asr sonra da Mtrdlikle birleerek det bir
ila ve are oldu. Deerli rektrm hakldr biz hayatmzda Mtrdlii hissetmiyoruz. Biliyoruz ki, Mtrdlik Haneflikle kararak, i ie geerek, mesel,
Bediussanyi okuduumuz vakit, drdnc, beinci asr Hanef kaynaklarna
baktmz vakit Mtrdlik ile Hanefliin i ie olduunu grrz. det ayn iindeki eker gibi hayatmzn, slm algmzn iine kartn hissetmemek
mmkn deildir.
Hicazda doan slm medeniyeti civara alp da orada farkl ilim ve kltr motifleriyle karlanca kendini test etmeye balad. Sorgulad, sorguladka
da yeni metodlar ve ok gl argmanlar oluturdu. Mesel, bir Endls havzas byledir. Kuzey Afrika zerinde slm medeniyetinin Endlse gemesi,
Endlsteki o kadm Avrupa mirasyla bulumas bizim iin ok mstesn rnlerin ortaya kmasna sebep olmutur. Daha sonra ayn verimlilii Filistinde gryoruz. Daha sonra ayn verimlilii stanbulda gryoruz. stanbul ayn zamanda bir buluma noktasdr. Kazanda gryoruz, Saraybosnada gryoruz.
Dikkat ettiimiz vakit bunlar hep slm medeniyetinin dier medeniyetlerle bulumas, karlamas, kendine olan z gvenin artmas, bu z gvenle
heserlerin, kalc eserlerin kalc dncelerin olumas demektir.
O dnemde o gnk imknlarla slm corafyas zerinde iletiimin ok kuvvetli olduunu gryoruz. bnr-Rdn Endlsten Badata gelmesi veya fikirlerin bir iki yl ierisinde Endlsteki, Kuzey Afrikadaki bir fikrin bir iki yl
zaman zarfnda Orta Asyada tartlr olmas da bizi o gnk ilim dnyasnda ok
gl bir ilim itiyaknn, ilim meraknn, dnce atmosferinin ve hr tartma
ortamnn olduunu bize gstermektedir.
36
MM MTRD ve MTRDLK
AILI OTURUMU
37
amtr, yolumuzu aydnlatmtr. Yine btn yollar tabi Hz. Peygamberin snnetinden, Kurnn vahyinden geer, hepsi oradan beslenir, ancak o beslenmeyi
salayacak pencerelerin ak durmas gerekiyor.
Her zaman ilm almalara nclk yapan Vakfmz tebrik ederim. Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi ilim heyetini tebrik ediyorum. niversitemizin
ve Fakltemizin yesi olma onurunu bir kez daha yaadm burada hatrlatarak
hepinize sayglar sunuyorum.
38
MM MTRD ve MTRDLK
AILI OTURUMU
39
AILI TEBL
Allaha hamd ve sen, Onun sekin kullarna selm olsun. Resln hidyet
rehberi olarak grevlendiren, btn din ve inanlara hkim olacak hak dini onun
vastasyla gnderen Allah Teldr. Dnya durduka bunu gerekletirecek
olan yine Odur. Evet, Muhammed Allahn elisidir. Onun yolunu izleyenler
inkrclara kar etin ve kararl, kendi aralarnda ise efkatli ve merhametlidirler.
slm dini balangtaki yirmi yllk nbvvet dnemi iinde Arabistan yarmadasn hkimiyeti altna almt. Hulef-i Ridn dneminde balayan fetihler sonraki
devirlerde de hzla devam etmi, zuhurundan bir buuk asr sonra Ortadou ile ilikisi
olan birok devletle mspet veya menfi izgide iliki kurmaya balamt. Asker ve idar
fetihlerin yan sra slmiyetin stnlklerini bilgi ve davran yntemleriyle belgeleyen lim ve zhidler mnev fetihlerin yolunu am, Arap rknn dnda kalan ve en
byk unsuru Trklerden oluan kitleler mslmanl benimsemeye balamlard.
Temel slm ilimlerinden fkh gerek ibadet gerekse insanlar aras mnasebetleri
bnyesinde topladndan Asr- Sadet ve drt halife dneminden itibaren teekkl etmeye balamt. Dinin temel hkmlerini konu edinen akid ilmi ashap dneminden
itibaren belli meseleler erevesinde ekillenmeye balam, hicr ikinci yzyln balarndan itibaren Mutezile akidi veya kelm kurulmaya balamt. O dnemde saylar ounlukta bulunan muhafazkr limler (muhaddis ve fakihler) ashp ve tbin
neslinde grlmeyen kelm yntemini bidat kabul ederek eletirmi ve reddiyeler
yazmt. nk Mutezile kelm akid/iman alannda akl istidlle fazlaca nem
40
MM MTRD ve MTRDLK
vermiti. Ancak ayn dnemde ilm faaliyetlerini yrten, zihn yapsna baklarak
Trk asll olduu anlalan mm- Azam Eb Hanfe, hem akid hem fkh alannda
nakil ile akl uzlatrarak akid alannda te`lif ettii rislelerle bilhere Ehl-i snnet
kelm diye anlacak bir ilmin temelini kurmu, fkh alannda da zengin bir miras brakmt. Eb Hanfeden yaklak birbuuk asr sonra gelen ve her iki ilimde de uzaktan talebesi olan Eb Mansr el-Mtrd onun yntemini gelitirerek Ehl-i snnet
kelmnn kuruluunda en byk paya sahip olmu, fkhta da gnmze intikal eden
Te`vltl-Kurn adl tefsirinde grld zere nemli almlar kaydetmitir.
Kelm. Kelm tarihinde nerede ise yaygn bir kanaat haline gelmi bulunan
beyana gre Ehl-i snnet kelmnn kurucusu Ebl-Hasan el-Eardir. Halbuki
onun 260 (874) ylnda doduu srada Mtrd yirmi yan am bir gen olmaldr. Yine Ear krk yanda Mutezileden ayrlrken Ahmed b. Hanbel mezhebine getiini aklamtr. Kendisinden intikal eden kelm risalelerinde bu ilmin
sadece birka konusuna ksaca temas etmitir. Mtrdnin Kitbt-Tevhdi ise
206 varaktan (410 sayfa) oluan tatminkr bir eserdi. Mtrd sz edilen eserinde ve Te`vltl-Kurnnda kelm ilminin epistemoloji, ilhiyyat ve nbvvt
konularn tatminkr bir ekilde, semiyyt bahislerinin de naklin dnda kalan,
sisteme bal meselelerini ilemitir. Kitbt-Tevhdin muhtevas plan, alt konular, istidll yntemi, nakil ile akln uzlatrlmas vb. hususlarda sonraki Snn yani
Mtrd ve Ear kelm kitaplarna rnek tekil etmitir. nemine binaen unu
belirtmek gerekir ki, kelm ilmi ile mezhepler tarihi disiplininin olumasnda byk rol oynayan iman-amel mnasebeti ve dolaysyla tekfir konusunda mmn
getirdii amell-kalb zm hl orijinalitesini korumaktadr. Buna gre dinin
iman esaslarn samimiyetle benimseyen kimse Allaha, reslne ve mslman
topluma ynelik sevgi ve ball devam ettii srece iledii gnahlar sebebiyle
dinden km olmaz. Bu noktada kalbin barndrd sevgi onun ameli, yani amel-i
slih konumunda bulunur. Mtrdnin bu toleransl gr slmiyetin zellikle
Trk dnyasnda yaylp g kazanmasnda byk rol oynam ve sz edilen nesil
asrlar boyu dinin yaylmas, ycelmesi ve korunmasna hdim olmutur.
mm Eb Mansr el-Mtrdnin, Snn ilm-i kelm kurarken mm Eb
Hanfeden baka herhangi bir limden etkilendiini veya faydalandn bilmemekteyiz. Ancak kaynaklar, kendisinin mehur Mutezil limi Kd Abdlcebbr,
Eariyye kelmclarn, Fahreddin er-Rzyi, son dnem limlerinden Muhammed
Abduhu etkilediini gstermektedir. unun da belirtilmesi gerekir ki, Mtrdnin
akid konularn ilerken kulland istidll yntemi son tahlilde Kurn- Kermin
yntemine bal olduu grlr. Onun 500 sayfalk Kitbt-Tevhdinin yetler indeksinde 450ye yakn atfn yer almas bunun kantlarndan birini tekil etmektedir.
AILI OTURUMU
41
Tefsir. Temel slm bilimleri iinde nemli bir mevkiye sahip bulunan tefsir
ilminde rivyet ve diryet tariki olmak zere iki yntem takip edilmitir. Burada
kendine zg bir konumu bulunan ir tefsir ile dil limlerinin manil-Kurn
yani Kurn szl statsnde kaleme aldklar muhtasar eserleri gz nnde
bulundurmadmz belirtmeliyiz. Rivyet tefsirinin pri saylan bn Cerr etTaberye mukabil, onun ada saylan Eb Mansr el-Mtrd diryet tefsirinin kurucusu olmutur. Her iki mfessir de takvnn st mertebesine ulaan din
hamiyetlerinin sevkiyle -eserlerinin isimlerinden anlalaca zere- yaptklar
aklamalara tefsr deil, te`vl demilerdir. nk Kurn dorudan erh
edip beyn- ilhden murd- ilh udur demek ancak vahye mazhar olan Peygamber ile vahyin ini artlarna hit bulunan ashba mahsustur. Onlardan sonra
gelenler sadece ihtimal ve yorum (tevil) mahiyetinde fikir beyan ederler. Mtrd
Kurn yetlerini diryet yoluyla aklamakla birlikte 90 civarnda sahbe, tabin
ve sonra gelen limlerden de nakiller yapmtr. Onun yeti yetle tefsir etme
ynteminde ulat noktaya daha sonra gelenler iinde ulaann bulunup bulunmadn bilmemekteyim. Zir Mtrd, yetler arasndaki kelime, konu, muhteva vb. benzerliinin tesinde slp, kompozisyon (siyk-sibk), edeb sunulu
gibi unsurlardaki ortak noktalar tesbit edip balantlar kurabilmitir. Te`vltn
imdiye kadar yaymlanan 13 cildinden her birinin sonundaki yetler indeksi 1520 sayfalk hacimlere ulamaktadr. Te`vltl-Kurn bir tefsir kitab olmakla
birlikte bol miktarda kelm konular, ayrca fkh ve fkh usl meseleleri, dil
ve lgat tahlilleri ihtiva etmektedir. Mtrd gemi peygamber ve mmetleriyle
ilgili yetlerin tefsirinde doruluu sabit olmayan srailiyyt tr rivyetlere ksaca deindikten sonra hemen her yerde bizim bu detaylar bilmeye ihtiyacmz
yoktur dedikten sonra kssadan alnacak hisseye dikkat ekmektedir.
mm Mtrdnin yetleri yetler ve zaman zaman hadisler eliinde
Kurnn ve Snnetin genel bak erevesi dahilinde, dolaysyla vahyin aydnlatt akln istidlliyle aklayarak meydana getirdii tefsir ynteminin taklit
edilebilecek bir benzerinin daha nce bulunduu bilinmemektedir. Bu sebeple
onun bakalarndan etkilendiini sylemek mmkn deildir. Buna mukabil kendisinin Zemaheryi etkilediine muhakkak nazaryla baklmaldr. Fahreddin erRz Mefthul-gaybnn tesbit edilebildii kadaryla be yerinde Mtrdye ismen atfta bulunmaktadr. Ayrca Eb Hayyn el-Endelsye ait el-Bahrl-muht
adl tefsirin kaynaklar arasnda Te`vlt da yer almaktadr.
Fkh. Eb Mansr el-Mtrdnin biyografisine yer veren eserlerde onun
usl-i fkha dair teliflerinin bulunduunu kaydedilmekte, ayrca bu eserlerden ik-
MM MTRD ve MTRDLK
42
Sonu
Ksaca sunulan bilgilerden anlalaca zere mm Eb Mansr el-Mtrd,
Temel slm bilimleri iinde sistematik ilim zellii tayan kelm ile fkhtan
ilkinin kurucusu olmu, ikincisinin de usl ve furu hakknda nemli almlar
kaydetmitir. Bunun yannda o, diryet tefsirinin kuruculuunu yapmtr.
Tebliime son verirken kanaatimce nemli olan bir noktaya daha temas etmek istiyorum. Bilindii zere slmiyet evrensel bir din olup btn insanla
hitap etmektedir. slm dininin Hulef-i Ridn dneminden itibaren kaydettii
yaylma hareketi ileriki dnemlerde gayr- Arap unsurlara ulam, bunlar arasnda Trk topluluklarndan byk bir kabul grmtr.
Trk nesli Abbslerden itibaren ynetimde, ilim ve sanatta, asker harektta
nemli baarlar kaydetmi, daha sonra kurduu devletlerle dnyada slmn temsilcisi konumuna ykselmitir. Asr- Sadetin sonlarnda balayan irtidt hareketleri
dolaysyla olmaldr ki, Mide sresinde (5/54) nzil olan yette yle buyurulmaktadr: Ey iman edenler! inizden bazlar dininden dnmek isterse unu bilsin ki, Allah, ileriki dnemlerde slmiyete sahip kacak yle bir millet getirecektir ki, onlar
sevecek, onlar da kendisini seveceklerdir. Onlar m`minlere kar efkatli, inkrclara
kar ise onurlu ve kararl olacak; kimsenin knamas ve satamasndan etkilenmeden
Allah yolunda cihad edeceklerdir. Bu, Allahn diledii kimselere verdii bir ltuftur.
Mfessir bn r ve Elmall Muhammed Hamdi Yazr, Trklerin de bu ilh
lutfa mazhar olanlar iinde yer aldn kaydetmektedir. phe yok ki, slmiyette
rklk yoktur. Kii ve toplumlarn stnl din ve ahlk davranlaryla llebilmektedir. Trk nesli bu alanda da baarl olmu, tarihte olduu gibi gnmzde de dier mslman toplumlar ile saduyu sahibi lkelerin midi olma
vasfn kendine bulundurmaktadr. Irklk yoktur sloganyla hak edilmemi bir
konumun talep edilmesine msaade etmemenin gerei kadar, hak edilmi konumlarn gasp edilmesine de izin vermemek nem tamaktadr. Trk nesli atalarndan
intikal eden hakl vglere lyk mnev mirasn deerini artk kendi ocuklarna
aktarmal ve bunun dourduu sorumluluk urunu onlara telkin etmelidir.
1
1. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
1. TEBL
MTRD'NN LH HKMET ANLAYII
Prof. Dr. Ulrich Rudolph
Zrih niversitesi / SVRE
ZET
Btn Mslman ilhiyatlara gre Tanrnn hikmet sahibi olduu ikrdr.
Fakat Tanr hikmet sahibidir cmlesinden ne anlald o kadar ikr deildir.
Bu sebeple kelmclar Tanrnn hikmeti ile ilgili, Mutezilenin aslah prensibinden tutun da Selefiyye'nin Tanr yapt her eyde hikmet sahibidir anlayna
uzanan, bir dizi aklamalar gelitirmilerdir.
Tebliimde Mtrdnin hikmet anlayn biraz aydnlatmak istiyorum. Greceimiz zere bu olduka karmak ve bir dizi kelm tartmay bnyesinde
barndrmaya mahkmdur. Zir Mtrd bu terimi, Tanrnn snrsz gc fikrini yaratlm dnyann aklen anlalabilirlii fikri ile uzlatarmaya almak iin
kullanmaktadr.
AL-MTRDS CONCEPT OF GODS WISDOM
Prof. Dr. Ulrich Rudolph
University of Zurich / SWITZERLAND
SUMMARY
That God is wise was self-evident for all Islamic theologians. But it was less
evident for them to explain what we mean when we utter this sentence. Therefore,
the Mutakallimun developed various interpretations of Gods wisdom, ranging
from the Mutazilite idea that God has always to do the optimum (al-aslah) to the
traditionalist standpoint that He is wise whatever He does.
In my paper, I want to shed some light on Mtrds concept of Gods wisdom. As we will see, it was complex and destined to combine several aspects of
the theological discussion. For Mtrd used this concept in order to reconcile the
idea of Gods omnipotence with the idea of the rationality of the created world.
46
MM MTRD ve MTRDLK
I
At first sight, the concept of Gods wisdom does not figure among the promi2
3
nent ideas of Ab Manr al-Mturd. Neither in his Kitb at-Tawd nor in the
4
Tawlt al-Quran is it extensively discussed, apart from two more-or-less short
chapters to be found in the Kitb at-Tawd: one of which is entitled in the edition (but not in the manuscript) al-ikma f alq al-awhir a-rra, i.e. The
5
wisdom concerning the creation of harmful beings ; and another one entitled in
Kholeifs edition Afl Allh, The acts of God, and in the edition of Prof. Topa6
lolu and Dr. Arui F l-ikma wa-s-safah, On wisdom and stupidity .
Despite this scant evidence, however, it seems to me that Gods wisdom played
a central role in Mturds thinking. Even though he did not elaborate on it expressly, he often took it into account when discussing other issues. I would even argue
that this concept was one of the basic ideas of his teaching which deeply influenced
the structure of his theology. Therefore it may be useful to gather together his state7
ments about it and to consider what he may have wanted to tell us in this way.
In doing so, I first need to emphasize that there is nothing unusual about the
fact that Mturd was reflecting upon Gods wisdom. Every Muslim theologian
did so, and every kalm school was convinced that God is wise and always performs wise acts. The only question was what the mutakallimn really meant when
they uttered such sentences. For there was a variety of interpretations of Gods
wisdom differing not only in detail, but on substantial and crucial points.
2
3
4
5
6
7
I dedicate this article to the memory of Richard M. Frank who died on May 5th, 2009, only a
few weeks before the opening of the symposium on Mturd and Mturdism. He extended our
knowledge about Islamic theology, including the Mturdite school, with numerous perspicacious
articles, and was also the first scholar who recognized that the concept of Gods wisdom and the
related topic of the intelligibility of the creation were of central importance to Mturds thinking (cf. Franks remarks in Reason and Revealed Law: a sample of parallels and divergences in
kalm and falsafa, in: Recherches dIslamologie. Recueil darticles offert Georges Anawati et
Louis Gardet par leurs collgues et amis, Louvain 1977, p. 123-138, especially p. 125 n. 2).
References are given to the edition of Fathalla Kholeif, Beirut 1970 (=Kh), as well as to the
new edition prepared by Bekir Topalolu and Mohammed Arui, Ankara 2003 (=TA).
References are given to the edition of Fima Ysuf al-aym, 5 volumes, Beirut 2004, as
well as to the much better, but still unfinished, edition printed in Istanbul since 2005 under the
aegis of Bekir Topalolu. of which 13 volumes have appeared thus far.
Tawd 108-110 Kh / 168-170 TA.
Tawd 215-221 Kh / 343-351 TA.
A first draft of my reflections on this topic was included in my book Al-Mturd und die sunnitische Theologie in Samarkand, Leiden/New York/Kln: E.J.Brill 1997, pp. 330-334.
1. OTURUM
47
8
Robert Brunschvig, Mutazilisme et optimum, in: Studia Islamica 39 (1974) 5-23; Frank,
Reason and Revealed Law (cf. n. 1), pp. 124-129; Daniel Gimaret, La doctrine dal-Ashar,
Paris: Les ditions du Cerf 1990, pp. 433-435.
Frank, Reason and Revealed Law, pp. 135-138; Gimaret, La doctrine, pp. 435-451.
48
MM MTRD ve MTRDLK
the same objective standards as man, for what is good and wise in the sensible
world, is also good and wise in the world of transcendence. In adopting that view,
the Mutazils took the risk of defining Gods actions and thereby limiting the
scope of His activities which could be interpreted as a restriction of His power
and His absolute freedom.
II
Let us now turn to Ab Manr al-Mturd. As we will see, his own concept
of Gods wisdom is a kind of middle course between the two concepts which I
have just outlined, for in a certain way he tries to combine both aspects: Gods power and sovereignty which was emphasized by Aar as well as Gods intelligibility and justice emphasized by the Mutazila. This does not mean that Mturd
himself had direct knowledge of both concepts. Of course, he was well aware
10
of the teaching of the Mutazils and, in particular, of Ab l-Qsim al-Kab .
But I do not think that he had ever heard anything about the teaching of Aar;
probably, he was not even aware of his name. Nevertheless, he was familiar with
ideas which were quite similar to those of Aar. I am speaking of the ideas of
Islamic traditionalists, the muaddin, who paved the way for Aars teaching
and who were themselves widespread in the Islamic world. They also taught that
God is beyond our comprehension and that we are in need of His revelation if we
want to know what is good or bad and what is wise or wrong. Therefore, it may
well be that Mturd became familiar with such ideas when he was reading their
11
books or discoursing with them.
As I said, Mturds own conceptualization tries to take into account both
aspects. On the one hand, he is convinced that Gods wisdom is not limited by any
objective or given standard. God is completely wise and free. This is a conviction
which Mturd shares with the Traditionalists. When God created this world and
started acting in His creation, He had no need to respect any self-evident moral
10
11
Mturd criticizes Kab numerous times in his writings. As for his critique of the ala-theory
cf. for instance Tawd 52,7 Kh / 81,8 TA; 92,15-20 Kh / 145,11-146,5 TA; 97,8-21 Kh /
152,5-16 TA; 124,9-14 Kh / 191,7-12 TA.
This is confirmed by the fact that even Ab l-Mun an-Nasaf who wrote nearly 200 years
later than Mturd mentions the theologians of the ahl al-ad as one of the main opponents
of the Mturdite school (besides the Mutazila) with regard to this question; cf. his Tabirat
al-adilla f ul ad-dn al arqat al-Imm Ab Manr al-Mturd, ed. Claude Salam, 2
volumes, Damascus 1990-1993, p. 661,13.
1. OTURUM
49
assumptions, but decreed Himself what was good and what was bad. On the other
hand, Mturds God does not change. He will never revise what He has decreed
in the beginning. His system of commands and prohibitions is something stable.
In fact, it is more than that because it is the intelligible representation of Gods
wisdom which will itself never change. Therefore, man is able to understand the
wise order of the creation and to distinguish the good from the bad and these are
aspects in Mturds teaching which remind us of the ideas of the Mutazila.
At this point, I have to confess that, as far as I know, Mturd never explained this concept in a definitive manner. As I mentioned in the beginning, neither
in the Kitb at-Tawd nor in the Tawlt al-Qurn is there a chapter which contains all the information we would like to have about this topic in a comprehensive
and systematic way. The only possibility to determine his ideas is thus to read
his writings carefully in order to look for statements which can be relevant for
our question. This is a fruitful method, as we will see now, because it enables us
to find all the theoretical elements which are necessary for shaping the concept I
have just described.
III
The first of these elements is Mturds conviction that Gods wisdom is
absolute. It does not depend on external presuppositions and so-called objective
12
factors, but has its reality and its logic exclusively in itself. This was an argument of central importance for Mturd which he often repeated when criticizing
the ala-theory of the Mutazilites. For their assumption that God must always
accomplish the best or the most advantageous for his creatures was in his
eyes unacceptable and simply an insult to God. According to Mturd, man is not
13
allowed to call God to account. We must not demand from Him an explanation
about His acts and His creation. Consequently, we should not claim that we are
able to describe exactly Gods actions and to define what the quiddity (mhya) or
14
the essence (kunh) of His wisdom is.
Despite this fact, Gods wisdom is not completely unknown to us. This is
the second important element in Mturds concept which modifies and qualifies the first one, at least to a certain degree. This second element is based on the
12
13
14
Tawd 216,16-20 Kh / 345,3-6 TA; 217,17-20 Kh / 346,8-11 TA; 220,5-7 Kh / 349,13-15 TA.
Tawd 220,12-221,5 Kh / 350,5-351,4 TA, where Mturd quotes Qurn 21:23.
Tawd 108,16-17 Kh / 168,2-4 TA; 217,8-9 Kh / 346,1-2 TA.
50
MM MTRD ve MTRDLK
assumption that although we cannot grasp Gods wisdom itself - we are able to
find its traces and effects all over the world. For there are many examples which
show us that Gods perfect knowledge and wisdom is mirrored in the effects
which He produces in this world. One of them is the harmony and the wonderful
15
governance (tadbr) which permeate the whole of creation. Another effect may
be called the rationality of the established order; it manifests itself in the fact that
the good and the bad and all fundamental values are intelligible and can be dis16
cerned by human reason. But even in things which, at first sight, contradict this
harmony, one can find traces of Gods wisdom. This is especially true for harmful
animals and beings (al-aiyt wa-l-awhir a-rra) as Mturd explains in his
chapter about. The wisdom concerning the creation of harmful things (al-ikma
17
f alq al-awhir a-rra) which I have already mentioned above.
This chapter is quite short, as I said, but it includes interesting reflections.
Obviously, Ab l-Mun an-Nasaf had the same impression because his Kitb
Tabirat al-adilla contains a chapter called Section about the creation of bad
things (Fal f d al-qab) which closely follows the model which he had
18
found in the Kitb at-Tawd. Mturds reflections on harmful things are thus
worth presenting. They consist of a series of short and more or less independent
arguments. Therefore, I will report them in the same way by enumerating them
point by point. The list of Mturds arguments reads as follows:
First: God has created useful and harmful things in this world in order to give
us the opportunity to experience different things. When we are in contact with
beautiful and useful things, we feel pleasure. When we are in contact with harmful
things, we feel pain. This enables us to understand what God has told us about
reward and punishment in the next world, because as a reslt of these experiences,
19
we can better imagine the pleasures of Paradise and the pains of Hell.
Second: By experiencing harmful things we learn to bear hardships and troubles. This enables us to accept the hardships of intellectual life. Intellectual life,
for its part, is necessary because we must make use of our intellects and must
make the effort of reasoning in order to better understand each other and to live
20
peacefully together.
15
16
17
18
19
20
1. OTURUM
51
Third: Besides that, experiencing harmful things forms and strengthens our
character. By experiencing the bad and the hostile, we accustom ourselves to avoid it and to do the right things. This is the kind of habit which young people have
to acquire because it puts them into the position to accomplish the kind of acts
21
which God wants them to do.
Fourth: The fact that this world contains useful and harmful things side by
side and is nevertheless well-organised and in perfect order, is an impressive de22
monstration of Gods existence, His oneness and His wisdom.
Fifth: Harmful things affect all men, even rulers and kings. By this means, all
men including rulers and kings - learn that human power is weak and helpless in
23
comparison with the almighty God.
Sixth: The fact that God can create useful as well as harmful things is revealing in another sense, too. It demonstrates that Gods power is unlimited and
that He is free to do whatever He wants. There is no necessity (a) for Him to
24
accomplish only one kind of act, as the Mutazilites want us to believe.
Seventh and final argument: Every harmful thing is at the same time useful
for we always have to examine closer what seems to be clear and ambiguous at
first sight. Fire often destroys things by burning, but also helps us when we are
cooking. Water can have destructive effects, but is indispensable for life, and even
a substance which is a well-known poison, can be, under particular circumstances,
25
the only remedy for dangerous illnesses.
All these arguments demonstrate that, according to Mturd, the existence
of harmful things is not a problem, but a sign for Gods wisdom. For everything
which may be harmful in itself can produce positive effects on other creatures.
Thereby it is part of the overall harmony and the intelligible order of the world. As
I said, Mturd does not express this idea in a comprehensive and systematic way.
In fact, the only general notion he uses in this context is the term test or examination (mina). As he explains, harmful things help us to prove ourselves in this
26
life; as such, they are part of the mina which we have to pass in this world. Ab
l-Mun an-Nasaf, for his part, is more explicit. In his chapter about the creation
21
22
23
24
25
26
52
MM MTRD ve MTRDLK
of harmful things, he presents quite similar ideas but puts them in a different way.
According to him, even harmful things demonstrate Gods wisdom, because they
finally produce useful effects and wisdom is what leads to a praiseworthy end
27
(wa-l-ikmatu m taallaqat bih aqbatun amda).
IV
This is revealing for, as I said, it considerably modifies our perspective. At first,
we have been told that man is not able to define the quiddity and the essence of Gods
wisdom. By now, we learn that we can nevertheless understand its purpose and its
function. If this is the case we must after all ask for the operating principle of Gods
wisdom. For if His wisdom is reflected everywhere in his creation there must be in
all created beings something which is itself wise or, at least, intelligible and which
can be related to God. As a matter of fact, Mturd tries to discern and to characterize this principle. His reflections on this question constitute the third element of his
teaching about wisdom, and they are perhaps the most interesting of them all.
As he explains in this context, Gods wisdom manifests itself in two ways
(f l-ikmati arqni): One is the way of kindness or generosity (fal), the other
28
the way of justice (adl). Both of them are closely related, but have to be described in different ways. Gods kindness is simply immeasurable. It has no limit
and no end (nihya). Therefore, we are not allowed to say that any act of God
would represent the maximum of kindness and generosity (al-afal) which He
29
is able to exert. As for the justice, however, we have a criterion. But again, this
criterion is not defined as a maximum or as a maximum point. On the contrary:
Gods wisdom and justice do not consist in always doing the best or the most
advantageous (al-ala) for His creatures, but in always doing what is right and
appropriate for them.
This is an idea which was very important for Mturd and which he expressed in two ways:
First, he said: Wisdom in the sense of justice means to hit the point (al30
iba). This definition not only occurs several times in the Kitb at-Tawd ,
but also in the Tawlt. There we can read: al-ikmatu hiya l-ibatu wa-minhu
27
28
29
30
1. OTURUM
53
summiya l-akmu akman li-annah mub (Wisdom means to hit the point;
31
therefore the wise man is called wise because he is one who hits the point).
By this statement, Mturd obviously wanted to explain that wisdom consists of
doing what is right (a-awb) and what is appropriate (a-ib) in a particular
32
situation or for a specific objective.
The second definition is just as interesting. It is quite often repeated in the
Kitb at-Taud and reads as follows: Wisdom (in the sense of justice) is to set
33
everything in its place (wau kulli ayin mauiah).
At first sight, this seems to be a very general statement, but at closer examination, it is the focus of the whole concept. For it includes in four words the two
aspects which are of central importance for Mturd. To repeat them: One aspect
is that God has to be regarded as the absolute sovereign. He is the principle of
all beings. He is the One who has created and has set (waaa) everything which
exists in this world. At the same time, the creatures are not the objects of His arbitrariness. Rather, they have their own characteristics and their own rights. Therefore, they are not set at any place in the creation, but exactly at the place which
is the right one and which is appropriate to them (mauiah).
This is, in my opinion, the essential point in Mturds concept of Gods
wisdom It enabled him to reconcile the idea of Gods unlimited power with the
idea of the intelligibility of the created world. This reslt is, by the way, confirmed
by Ab l-Mun an-Nasaf. For he shared Mturds reflections on this point, as
would be expected, and once again he did it by expressing the same idea in a more
systematic way. As Nasaf put it and this is at the same time my own conclusion
Wisdom consists of knowing things as they really are and setting them in their
places (al-ikmatu marifatu l-ayi bi-aqiqih wa-wauh mawiah). It
includes, therefore, knowledge as well as action (fa-knat milatan al l-ilmi
wa-l-fili aman). As an act, (our) language defines it as a movement which
hits the (right) thing (wa-huwa f aqqati l-luati taarrukun wa-irbun
34
yubu -ai).
31
32
33
34
54
MM MTRD ve MTRDLK
2. TEBL
MM MTRDNN TABAT ve LLYETE BAKII
Prof. Dr. Yusuf evki Yavuz
Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi
Eserlerinde, zellikle Te`vltl-Kurnda grlerini aktarp temellendirmeye alt byk mctehid Eb Hanfenin (. 150/767) aklc ekoln gelitiren mm Mtrd, kelm biliminin yeniden in edilmesi srecinde fikirlerinden yararlanlabilecek ve dnceleri vastasyla yeni ufuklarn almas salanabilecek nemli kelm bilginlerindendir. Eserlerinden gnmze ulaanlarnn
ilm neirleri yakn zamanlarda yapld iin kelm sistemi hakknda aratrmalar
devam etmektedir. Mtrdnin kelm sistemine dair yeni almalar yaplmasna
ramen onun tabiata ve illiyyet ilkesine bak henz ayrntl bir ekilde incelenmi deildir. Bu bildiride, olduka nemli grlen bu konuya ilikin tespitler
sunulmaya allacaktr. Konu nemlidir, nk din-bilim ilikisinin yan sra
Allahn fiilleri, insann fiilleri, kader ve mcize gibi kelm biliminin temel problemleriyle dorudan doruya veya dolayl olarak irtibatldr. Bu konu bildiride
maddenin yaps ve unsurlar, canl ve cansz varlklarn deiik tabiatlarda yaratlmas, varllarn yaratlmasnda illiyyet veya sebep-sonu ilikisi balklarnda
incelenecektir.
1. OTURUM
55
56
MM MTRD ve MTRDLK
42
43
44
1. OTURUM
57
hazr bilgilerin yan sra belirli tabiatlara sahip klnmtr. Szgelimi rdekler
yzme tabiat sonucu suda yzer, kular da uma tabiat sayesinde havada uar.
rdekler yzmek ve kular da umakla ilgili bilgi ve vastalara doutan sahiptir.
45
Dier hayvanlarda da durum ayndr.
Mtrd evrendeki varlklarn en stn olarak grd insanlarn, cansz
varlklarn yan sra hayvanlarn tabiatndan daha farkl bir tabiat tamasn btn
evrenin, ztndan dolay bilgili ve gl olan Allah tarafndan yaratldnn bir
46
kant kabul eder. Zir iyinin iyiliini ve ktnn ktln genel erevede
bilme tabiat bulunan akl sadece insanda mevcuttur. Ona gre insan, iyi ile kty, doru ile yanl bilme tabiat bulunan akla sahip klnmas sayesinde dinen
47
sorumlu tutulmutur.
nsanda, zorunlu olarak bilmenin yan sra dnp akl yrterek bilgi
retme tabiat bulunan akl dnda deiik tabiatlar da vardr. Bunlarn bir ksm
madd, bir ksm da manevdir. Acele etmek, usanmak, kk bir skntya kar sabrsz olmak, sevmek, acmak, bolluk ve rahatla meyletmek, doru szn
yalanlanmasna zlmek, iyi ve gzel eylerden holanmak, yalandan ve kt
eylerden nefret etmek, varlkl olmay arzulayp darlkta bulunmay istememek,
sknt ve zorluklara tahammlszlk gstermek, gzel ve faydal olan eyleri isteyip zararl ve irkin eylerden yz evirmek, lezzetli yiyeceklere ve keyif verici
davranlara temayll bulunmak, geici dnya hayat ve maln sevip lmden
holanmamak, nefsn arzulara uymak.
Grld gibi Allah, insan, tutum ve davranlar zerinde etkili olan farkl
tabiatlarda yaratm; bu tabiatlar karsnda ona iyi, faydal ve doru olan tutum
ve davranlarla kt, zararl ve yanl olan tutum ve davranlar genel erevede
tanmas iin gerekli bilgileri retme tabiatna sahip klnan akl bahetmi, ancak
akl bilgilerin ngrd tutum ve davranlar benimsemeyi veya reddetmeyi hr
iradesine ve seimine brakm, bu konuda onu ynlendirmek ve olumsuz tabiatlarnn etkisinden kurtarp akl teyit etmek amacyla vahiyler de gndermitir.
Mtrdye gre insann imtihan, ktle ynelmesine sebep tekil eden
tabiatlar karsnda gerekleri ve iyilikleri bilme tabiatnda yaratlan aklnn iaret ettii ve vahiylerin nerdii yoldan gitme iradesini gsterip gstermeyeceini
test etmekten ibarettir. Bunun iin insan, tpk insanlardan uzaklama tabiatnda
yaratlan yabani hayvanlarn eitilerek insanlarn hizmetine girdikleri gibi nefsn
45
46
47
58
MM MTRD ve MTRDLK
49
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, V, 51, 90, 251, 295, 352, 509; Te`vltl-Kurn, II, 255256, 501-502, IV, 292-293, V, 51,195, VII, 322, VIII, 335, 345, X, 53, XI, 94-95, 170, XII,
240, XIII,154: a.mlf., Kitbt-Tevhd, s. 352, 354-355.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, V, 195, 344; Te`vltl-Kurn, XII, 102.
1. OTURUM
59
60
MM MTRD ve MTRDLK
illeti olsayd bu takdirde onunla trda, yani ayni tr bir varlk kategorisinde bu53
lunmas gerekirdi. Bu ise Allah hakknda imknszdr . Mtrd sebebi yle
54
tanmlar: sebep, amalanan sonulara gtren vastadr.
Mtrd Allahn ztndan dolay ilim, irde, kudret ve yaratma v.b sfatlar bulunduunu kabul eder ve bilmesi iin bir sebebe muhta olmad
gibi yaratmas iin de temel bir maddeye veya herhangi bir baka sebebe ihtiya duymaktan mnezzeh olduunu syler. Ona gre Allah, evreni temel bir
maddeden ve sebepler araclyla deil aksine evreni la ey, l min ey,
l min aslden, yani temel bir madde olmakszn yoktan ve bil sebeb, bil
55
esbb, yani her hangi bir vasta olmakszn sadece ol diyerek yaratt . Allah, yaratrken sebeplere muhta olmaktan mnezzeh bulunan yetkin bir zttr,
ancak byle bir yaratma yalnzca Allaha aittir ve bunu gerekletirmek onun
asndan herhangi bir zorluk tamaz. Mesel, lden diriyi, diriden de ly yaratr. Yoktan ve sebepsiz yaratmay inkr etmek dnyada rneini grmemekten kaynaklanmaktadr. Dnyada rneinin grlmemesi bunun vuku
bulmasn inkr etmeyi gerektirmez. Sebepsiz yaratmak Allaha ait bir nitelik
olduu iindir ki, peygamberler, Allah tarafndan gnderilmi eli olduklar
hep mcizelerle kantlanm, bu balamda Hz. Dvda ate olmadan demi56
ri yumuatma mcizesi verilmitir. Allah her eyi diledii gibi yaratabilir,
mesel kmn-zuhr teorisini savunan baz felsefecilerin kabul ettii gibi nce
evrenin asln yaratr ve bu temel maddenin iinde, var olacak varlklarn zelliklerini zaman iinde ortaya kacak ekilde kuvve halinde yaratr; veya Ehl-i
Tevhdin benimsedii gibi nesnelerin zelliklerini kuvve halinde temel maddesinin iinde yaratmadan ezelde takdir ederek var oluu annda tekvn (sfat)
57
ile yaratr.
Bununla birlikte Allah, muhta olmad halde sebepler vastasyla da yaratm ve evreni yarattktan sonra orada sebep-sonu ilikisine dayanan bir dzenleme yapm, evrende vuku bulacak olan varlk ve olaylar sebepler vastasyla
yaratma dzeni de kurmutur. Nitekim Hz. demi toprak vastasyla, soyunu
ise erkein spermi ve diinin yumurtas araclyla yaratm; yer kreyi dalar
araclyla sabit hale getirmi ve fakat yerin sabit hale getirilmesine dalarn herhangi bir etkisi bulunmadan bunu gerekletirmi; bitkileri de tohum, toprak ve
53
54
55
56
57
1. OTURUM
61
su vastasyla var etmitir. Her ne kadar bitkiler su ve toprak vastasyla var oluyorsa da bizzat su ve toprak onlar bitki haline getirmiyor, aksine Allahn ltfu
sayesinde tatlar deiik meyveler ve yiyecekler oluuyor. Ancak Allah sebepler
vastasyla yaratrken de bu yaratmann iinde sebepler olmadan da yaratabildiini gsteren durumlar mevcuttur.
Mesel, bitkileri tohumlar vastasyla yaratmasna ramen tohumlarn iinde
yeil bitkiler yoktur, onlar kudretiyle yoktan yaratmaktadr. Ayn ekilde insan
nce topraktan yaratm, sonra da nutfeden yaratmaktadr, fakat toprakta ve nutfede insanda bulunan unsurlar yoktur, bunlar Allah kudretiyle yaratmaktadr. Ayrca Allah, inkr ve isyan da hiretteki azabn, iman ve itaati de hiretteki sevabn
sebebi klmtr. Byle bir dzeni kurmasnn ama ve hikmeti hem varlna ve
birliine dair deliller oluturmak, hem de fiillerini yalnzca sebepler vastasyla
gerekletirebilen ve bir sebebe dayanmadan herhangi bir sonu meydana getiremeyen insana bunu retmektir. Bu sayede insan sebep-sonu ilikisine bal
dzeni grerek hayatn devam ettirmesini salayacak olan sebeplere bavurmasn renir ve evrendeki varlk ve olaylarn ileyiine hakim klnan yasalar kefe58
der . Hatt Yce Allah belli sonulara ulamas iin gerekli sebeplere bavurmay
insana emretmitir.
Szgelimi Yce Allah, herhangi bir vasta kullanmadan mslmanlara yardm etmeye kdir olduu halde onlara sebeplere bavurmay emretmi, dmana kar asker g hazrlamay farz klmtr. nk dnyada her eyi sebeplere
bal klmtr Mtrdye gre insann bilgi edinmesi de sebep-sonu ilikisi
dzeninde gerekleir. Nitekim o gznden ve havadan gelen k sebebiyle grr, dil araclyla konuur ve akl vastasyla alglar. nsan grme, konuma ve
alglamay salayan sebebin mhiyetini bilmese de bunlar duyular araclyla
59
gerekleir .
Mtrd Allahn evreni sebep-sonu ilikisi dzeninde yarattn kabul etmekle birlikte sebeple sonu arasnda zorunlu bir iliki bulunmadn da vurgulamaktadr. Zir ona gre Allah sular zerinde yaratt dalarn sarslmamas ve
sbit hale gelmesi iin, yer yznde, aaya doru meyletme tabiatnda yaratt
toprak ve kayalardan dalar yaratmtr, fakat kara paralarnn sbit hale gelmesinde dalarn her hangi bir yardm bulunmadn belirtmi; yine insan nutfeden
yaratm ve onun ebeveyn vastasyla remesini salamtr. Allah bunu allm
58
59
Mtrd, Te`vltl-Kurn, I, 287-288, 296; II, 282-283, 306, V, 8, 163, 300; VII, 384, VIII,
25, 138-139; X, 14; XI, 215, 270; XII, 303; XIII, 110.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, VI, 253; VII, 312; VIII, 350; IX, 78.
62
MM MTRD ve MTRDLK
ve mtd hale dntrmtr. Mtrd bylece sebeplerin, Allahn fiillerini allagelen tarzda yrtmesine vasta tekil ettiini ve grnen detin byle vuku
60
bulduunu sylemitir .
Mtrd, sebeplerin varln ve nesnelerin belli tabiatlarda yaratldn belirtmesine ramen sebeplerin ve tabiatlarn sonular zerindeki etkisini zayflatc
bir yaklam benimsedii anlalmaktadr. Ancak niin byle bir yaklam benimsediinin ip ularn da vermektedir, o da udur: nsan, inkrclarn yapt gibi
varlk ve olaylarn olumasnda grnen sebeplere taklp kalabilir. Oysa varlk ve
olaylar var olusal adan doru bir ekilde yorumlayabilmek ve geree isabet
edebilmek gerekir. Bunun iin de sebep ve tabiatlar var eden, btn yetkinlikleri
zatndan olan bir yce Yaratcnn mevcut olmas kanlmazdr, nk doru
bir akl yrtmenin sonunda, evrenin var oluuna dair bundan baka mantkl bir
aklama yoktur. Bu sebeple insan, kalbini sebep ve tabiatlara deil bunlar engin
bilgi, hikmet ve kudretiyle yaratan Yce Yaratcya balamal, bu gerekten gafil
olmamaldr. Zir bu gerei kavrayan m`min sebeplere taklp kalmaz, rzkn
Allahn geniletip daralttn kavrar, kendisini ve ihtiya duyduu her trl nimeti yaratan Allaha teekkr ederek secdeye kapanr, bylece teekkr etmeyi
bilen erdemli ve anlaml bir varlk mertebesine ykselir; bu gerei grmeyen
gremeyen veya grmek istemeyen inkrc ise sebep ve tabiatlara taklp kalr,
bunlarn tesine geemez, teekkr etmeyi bilmeyen nankr ve var oluunun an61
lamn kavrayamayan anlamsz bir varlk konumuna der .
Ebl-Mun en-Nesef evrendeki varlklarn ayn ve arazlardan ibaret olduunu ve bunlarn Allah tarafndan yaratldn kabul etmi, varlk ve olaylarn
oluumunu da det teorisine gre aklamtr. O, ayn ve arz teorisi yerine
kmn-zuhr teorisi veya tabiat teoriyi kabul etmenin sonuta Dehriyyenin grlerini benimsemeyi kanlmaz klacan sylemitir. Ona gre ila insandaki
hastal iyiletiren, zehir de insan hasta yapan bir sebep deildir. la itikten
sonra insan iyiletiren ve zehir imesinin ardndan onu hasta eden Allahtr. Yani
saln sebebi ila, hastaln sebebi de zehir deildir. Ne var ki, ila imesinin
ardndan insan salna kavuturmas, zehir itikten sonra insan hasta yapmas
Allahn yrtt bir dettir, ila ve zehir olmadan da bunlar gerekletirmesi mmkndr. nk gerekte insana fayda ve zarar veren (ed-Drr, en-Nfi)
Allahtr. Nesef, Mtrdnin de bu grte olduunu syler ve kant olarak da
peynir yemesinin salna zarar verecei kendisine tavsiye edilen Hz. merden
nakledilen u sz aktarr:
60
61
1. OTURUM
63
64
MM MTRD ve MTRDLK
Kanaatime gre, kelm tarihi geleneinde kabul edildii gibi din adna sebep-sonu arasndaki ilikinin zorunsuzluunu savunmak yerine, elbette
Allahn mdahalesine ak olan bir ekilde sebep-sonu arasndaki ilikinin zorunluluunu benimsemek ilm adan daha doru grnmektedir. slm dnrlerinden bu gr benimseyenler de vardr. Erken devir Snn kelmclardan
Ebl Abbs el-Kalnis (. IV/X yzyl) ve Mutezileye mensup kelmclardan
Nazzm (. 231/845), Zhiriyyeye bal kelmclardan bn Hazm (. 456-1064),
Selefiyyenin nemli temsilcilerinden bn Teymiyye (. 1328) ile rencisi bn
64
Kayym el-Cevziyye (. 1350) gibi limler bunlardan bazlardr .
Esasen Teorik Fizik, Genetik Bilimi, Molekler Biyoloji gibi bilim dallarn ilgilendiren bu konularda ilm bilgilerin hzla gelitiini dikkate almak gerekmektedir. Bu itibarla tarihte olduu gibi gnmzde de fen bilimlerinin konusuna
giren alanlarda din adna sepeklatif yorumlar yaparak din ile bilim arasnda bir
atma meydana getirecek tavrlardan kanmak gerekir. Bunun yerine, din metinleri yorumlarken ilm bilgilerden yararlanmak ve bu veriler nda naslar
aklamak ilm anlaya daha uygun olduu gibi dinin bilim kart grleri benimsedii imajn uyandracak hatalara dmeyi de engelleyecektir.
64
Nesef, Tebsratl-edille, II, 681; Yusuf evki Yavuz, bn Hazm (tikad Grleri), Trkiye
Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi (DA), stanbul 1999, XX, 53; a.mlf., bn Kayym elCevziyye (tikad Grleri), DA, stanbul 1999, XX,124.
1. OTURUM
65
3. TEBL
MTRD ve NESEF'NN ATOMCULUK ve TABAT ANLAYII
Alnoor Dhanani
smil Aratrmalar Enstits, Londra/ngiltere
ZET
Somut nesnelerin kurucu unsurlarnn analizi, (mesel, cevher ve araz; madde ve sret gibi) ve nedensellik teorisi, ister aka ve detayl bir ekilde tartlsn
isterse, zimni ve dolayl olarak ele alnm olsun, kelmclarn en temel ve anahtar konularndandr. Mtrd Kitbt-Tevhdinde, Mutezile ve Earlikte hkim
olmu atomculuu benimsemez. Dahas o, somut nesnelerin sfatlarn tabiat kavramyla izah eder ki bu hem Mutezile hem de Earlerden farkl bir gr olup
felsefecilerin benimsedii bir tavrdr. Hemen hemen iki yzyl sonra Mtrd
kelmc Ebl-Mun en-Nesef, Mutezil ve Ear evrelerde hkim olan kelm
atomculuunu benimsemi ve tabiat dncesini reddetmitir. Bu bakmdan
Nesefnin grlerinin Mutezile ve Earliin grleriyle uyumlu olduu, ancak mezhebin kurucusuyla ztlk tad sylenebilir. Tebliimizde, Mtrd ve
Nesefnin varln kurucu unsurlar ve tabiat dncesi hakkndaki bu grleri
incelenecek ve aradaki farkllklara temas edilerek u soru sorulacaktr: Neden
Mtrdnin bu konulardaki grleri kendi mezhebi ierisinde sonraki yzyllarda destek grmemitir?
AL-MTURD AND AL-NASAF ON ATOMISM AND THE TAB
Alnoor Dhanani
The Institute of Ismaili Studies, London/ENGLAND
66
MM MTRD ve MTRDLK
concept of of tabi (natures), a position which was also opposed by the Mutazila
and Ashira, and belongs properly to the falsifa. Almost two centuries later, the
Mturid mutakallim Ab l-Mun al-Nasaf adopted the prevailing kalm atomism and rejected the tabi, that is to say, his views were in conformity with
those of the Mutazila and Ashira, but were in conflict with positions taken
by his predecessor and the eponymous founder of his schoolal-Mturid. My
paper will analyze and contrast al-Mturids and al-Nasafs positions on the material constitutions of objects and the tabi and raise the question: Why did alMturids position on these issues failed to garner support in his school in later
centuries?
I was first introduced to al-Mturds distinctive use of abi through Richard Franks short article on this subject published in 1974Notes and Remarks
65
on the Tabi in the teaching of al-Mturd in the course of my examination of the critique of the ab al-abi by the early mutakallimn. As you are
all aware, Richard Frank was a distinguished scholar of kalm, and through his
numerous careful and precise studies of Ashar, Mutazil, and with this article,
Mturd kalm, contributed immensely to, and in many cases was a pioneer of,
the study of the ontological and cosmological foundations of kalm. He insisted
on the seriousness, thoroughness and meticulous nature of kalms intellectual
enterprise and thereby the need for detailed and analytical scholarship, on the
same level as the scholarship of falsafa, to which he had also contributed. I have
benefited from his scholarship as well as his advice when I was working on kalm
atomism. You may be aware that, Richard Frank passed away on May 5. Rahimahu allhuMay God have mercy upon him.
Students of kalm are well acquainted with the fact that questions related
to agency are central to the discourse of kalmin particular divine agency,
whether there can be any other agency, for example human agency in particular, or perhaps more generally agency of living beings, and even the possibility
of some sort of natural agency exercised necessarily, in the same manner,
as when fire burns cotton. The kalm discussion of natural agency is usually linked to the proponents of this view, namely, the aab al-abi or ahl
al-abi. In his al-Shmil f ulal-dn, al-Juwayn identifies the ab alabi as: Those who subscribe to the [theory of] natures (abi) belong to
two groups:
65
Richard M. Frank, Notes and remarks on the abi in the teaching of al-Mturd, Mlanges
dIslamologie: Volume ddi la mmoire dArmond Abel, ed. Pierre Salmon (Leiden: E. J.
Brill, 1974), 137-149.
1. OTURUM
67
The first group agree with the Muslims regarding the doctrine of the temporal
creation of the world and the affirmation of the Creator. However, they subscribe
to the view that God created bodies in accordance with natures (abi) and specific properties (khaw) which entails that [their] natural actions do not arise as
a reslt of choice (ikhtiyr). Thumma ibn Ashras and a group of the Mutazila
held this view
The second group subscribed to the eternity of the four natures (abi)
66
This report shows that by the middle of the fifth/eleventh century, the term
asab al-abi could be applied to some Muslims, including mutakallimn, as
well as to those who believed in the eternity of the world, which he identifies as
the dahriyya. Al-Juwayn identifies Thumma ibn Ashras (d. ca. 213/828) as one
67
of the early mutakallimn belonging to the Muslim ab al-abi.
Further information on Thummas views on natures is provided by both
al-Ashar and Abd al-Jabbr (d. 415/1025) in their accounts of secondary generation (tawallud), thereby providing a perspective on the early kalm discourse
of the theory of natures. Whether or not things have natures, and therefore
specific properties which directly give rise to phenomena underlies the kalm discussion of agency.That is to say, one of the key questions is whether a phenomenon reslts from the agents volition (ikhtiyr) or intention (irda), or is a reslt
of innate and specific properties of an object (abi or khaw) and is therefore
not the reslt of an agents volition or intention. Of course volition or intention
can only be predicated of living beings.
Abd al-Jabbr begins his discussion of secondary generation (tawld) in his
Mughn as follows: Those engaged in this discourse (al-qiln) have differed
regarding whetherthe human being is truly capable of agency (bi-anna l-abda
yafalu f l-aqqa): Among them are those who hold that thinking (fikr) is the
only action that the human being can perform, and that he is incapable all other
actions, including willing (irda) and the object of will (murd). These arise naturally (tdithu bi--aba).
66
67
68
MM MTRD ve MTRDLK
Some of them hold the only action the human being (insn) can perform is
illing, and nothing else. This is the position (qawl) of Thumma and al-Ji.
Those engaged in this discourse have differed regarding (the performance of)
actions besides willing:
Ab Uthmn al-Ji held that they occurfrom the human being through
his nature (bi-abhi), and that not out of choice. This is what Ab al-Qsim alBalkh has related in his Kitb al-Maqlt
It has related regarding Thumma that he may have held that besides willing,
an action has no agent (l filun lahu); or he may have held that it is Gods action, in the sense that He has impressed (abaa) a nature upon body out of which
the action occurs; or he may have held that the action is a natural action of the
68
body.
We clearly see the notion that phenomena that occur as a reslt of nature
are necessary, nd not the reslt of the volition and choice of an agent. Thumma
therefore seems to have arrived at the view that the agency linked to such a phenomenon is not attached to any volitional agent, and therefore the charge that he
held the view of an action which has no agent.
One would suppose that Ab Manr al-Mturd (d. 331/942) was aware of
these discussions. He discusses the ab al-b in his Kitb al-tawdin the
standard manner of presenting and then refuting of the doctrines of the dahriyya.
His focus is therefore on those who al-Juwayn w as to later classify as the second
group of the ab al-abi, namely those who upheld the eternity of natures.
Al-Mturd states:
Next we will mention the views of the ab al-abi relying on the acco69
unt of Ibn Shabb and others so as to expose their doctrines, for the exposition
of their doctrines is one of the ways (adilla) of refuting them. One will then know
68
69
Abd al-Jabbr, al-Mughn f abwb al-tawhd wa l-adl, ed. Tawfq al-awl and Sad Zid,
(Cairo: al-Muassasah al-Miryah al-mmah lil-Talf wa-al-nb wa-al-Nashr, 19601965), IX:11. Al-Ashar states, Thumma held that the human being cannot perform any
action besides willing (irda). Any other action is not produced by an agent (adatha l min
mudthin), for example the movement of a stone as a reslt of pushing and so on. He claimed that this action is (only) attached (yufu) to the human being in a metaphorical sense
(al l-majzi) (Ab al-asan al-Ashar, Maqlt al-islmiyyn wa ikhtilf al-mualln, ed.
Helmut Ritter, Wiesbaden: Steiner Verlag, 1963, 407).
On him, and al-Mturds use of him, see, J. Pessagno, The Reconstructon of the Thought of
Muhammad ibn Shabb, JAOS, 104 (1984), 445-453.
1. OTURUM
69
their concurrence regarding the eternity of the matter (na) of the world and their
difference regarding the eternity of creation (ana) and its manner of production
(uduth). This is a summary (jumla) of their doctrines.
70
The ab al-ab claim that they (i.e. the natures) are four: hot, cold, wet ,
and dry. The world is differentiated as a reslt of the differences of their mixtures;
what is in balance is a reslt of the balance of equal mixtures of them. This occurs
[also] to the sun, moon, and the stars. This will always occur in the future, as it has
71
occurred in the past, just as you see, there is no beginning to things.
We note here that al-Mturds critique of the ab al-abi is of their position of the production of the world through the eternal mixing of these four natures and
not of the view that bodies have agency of some kind through their natures and properties (as in al-Juwayns first group above). That is to say his critique is of the denial
of the temporal creation of the world, and not of the agency of natures. This is clear
in the course of the refutation, Their doctrine on the production of the world through
mixture and the movement of the stars, the transformation of the potentiality of prime
72
matter (hayl), and of both prime matter and potentiality has been refuted.
Unlike many other mutakallimn, al-Mturd seems to agree in some respects with the osition of al-Juwayns Muslim ab al-abi, that is to say he
supports the view that entities in the world have natural properties or inclinations.
This is evidentfrom his account of Gods creation of the human being:
God created the human being (bashar) in accordance with natural inclinations (abi) which tend towards pleasures (maldhdh) which are present and
73
which draw their owner (ib) towards them. They make the pleasures delightful in his eyes through the passions (shahawt) which have been placed in him, to
incline towards what is similar to his nature (mithlu abihi). They turn away from
that in which there is pain and hardship for him. His nature (abuh) therefore
becomes one of the opponents of his intellect (aql) with respect to determining
74
what is good and what is repugnant.
70
71
72
73
74
Mturd uses the term nudwa for wet instead of the more usual rub, ruba.
Ab Manr al-Mturd, Kitb al-tawhd, ed. F. Kholeif, (Beirut: Dr al-Mashriq, 1970), 141.
See also page 112 where al-Mturd also states that some held there were four natures while
others held there was only one. Even though they believed in the eternity of the world, they
believed in the need for a Maker (ni) who alone has the autonomous power of action (qudra) to bring together these natures, which have no power of their own.
Ibid., 151.
Reading ilayh for ilayhi.
al-Mturd, Kitb al-tawhd, 223.
MM MTRD ve MTRDLK
70
Thus, for him. the human being is constituted out of two diverse opposite constituents, natural inclinations and intellect (this may be compared to the
Mutazil account of the human being as a specific composite (binya makha) of
atoms and accidents). The aim of this manner of constitution is to account for the
nature of the human being as moral agent who chooses between being tempted by
passions and the deliberations of the intellect (thus for the Mutazila, the human
being is the entity which is the object of praise or blame for his actions). Hence
the opposition between the intellect with nature w hich al-Mturd clarifies in
the following passage:
The human being is created with a disposition towards nature (aba) and
intellect. What is good to intellect is not the same as what nature desires. What is
75
repugnant to intellect is not the same as what the natures turn away from.
Here, the role of natural inclinations in the human being is clearly negative. In
this respect, at least in the case of the human being, al-Mturd has a rather different position than the one attributed to Thumma and other early mutakallimna
position which is also understood within a different problematic and framework,
namely, whether or not there is non-volitional agency. In al-Mturds case, while
he mentions the constitution of the human being from natures or natural inclinations, he does not enter into any discussion of the agency of these natures. Rather, these natures provide the explanatory framework for why the human being
does not always make the right choice, but is tempted by these natural inclinations. In themselves, then, these natures do not have a place in al-Mturds
discussion of agency. Hence we do not find any such discussion in al-Mturds
account of divine and human agency, nor does he consider the possibility of nonvolitional agency, whether in Thummas terms or in another framework.
Leaving aside the question of agency, we may ask why does al-Mturd
construct this kind of account of Gods creation of the human being constituted
out of natures and intellect? This position is of course radically different from
the way in which the Mutazila and Ashira construct the formation of the human
being. The evidence suggests that al-Mturds motivation is theological, relating
temptation to Gods deliberative design fortesting human beings to make them
discerning:
When God created human beings for the trial (lil-mina) by means of
which he would make them a discerning community (ahl tamyz), He taught
them the matters which are praiseworthy and the ones which deserve blame.
75
Ibid., 11.
1. OTURUM
71
He made the ones which deserve blame repugnant to their intellect, and those
that are praiseworthy good He created them according to natural inclinations which turn away from things and incline towards things Then He tested
76
them.
This provides a reason for the notion of natures in the human being. However. natures are not just confined to human beings but are found in the constitution of the entire created world:
77
80
81
Ibid., 221-222.
Cf. Frank, Notes and remarks, 138 note 6.
al-Mturd, Kitb al-tawhd, 5.
Ibid. The reference to the pronoun huwa cannot be intellect, as this would mean that the intellect is constructed out of desires and natures, contradicting the sense that the intellect is the
opponent of natural inclinations. It makes much more sense to consider the pronoun referent
to be the human being (as Frank does in Notes and remarks, 139).
Frank, Notes and remarks, 139 note 7.
al-Mturd, Kitb al-tawhd, 12.
72
MM MTRD ve MTRDLK
We may ask here, that the natures in the human being are clear, at least in
terms of their effects of desires and passions, but what does al-Mturd mean by
his use of the term nature or natures w ith respect non-human entities? There
is no clear discussion to flesh this out, and we can only form a view on this through al-Mturd citation of the examples of heat rising and cold descending as
a reslt of its nature (bi-abih) orthe heat of fire and the cooling of snow
82
occur necessarily through the nature they have (alladh lahu tab bil-itirr).
These examples show that by natures al-Mturd is referring to specific properties of objects, a view that is consonant with the position of Thumma, but
without specification of the causal implications. But what is the role of these natures for al-Mturds world-view? Here too the aim is theological. This nature
is imposed on entities by God and provides a sign leading to knowledge of God
83
and His Unity.
Despite his embrace of natures, al-Mturd did not abandon the normative kalm view of atoms/bodies and accidents as constitutive of the entities of
the world. He juxtaposes the notion that bodies are composed from diverse natures, and that they therefore have natural properties with the normative kalm
view. Nevertheless, al-Mturds positionthat diverse and opposed natures,
compose the objects of the world, including human beings and that in the case
of the human being, these natures or natural inclinations represent a negative aspect of human being, which inclines towards pleasure and opposes the
intellectis a position that makes him stand out. The non-human examples of
natures he cites are consistent with the notion of specific properties of the
Aristotelian qualities and the view that these properties have necessary effects,
i.e. of burning in the case of fire, and cooling in the case of snow. As such, alMturds views seem resonate with al-Juwayns first group of the Muslim
84
ab al-ab .
However, as we have seen, al-Mturds view is not formulated within the
context of natural agency, of the sort that al-Juwayn and Abd al-Jabbr attribute
to Thumma, al-Ji and others. When he turns to the discussion of causality,
al-Mturd restricts his analysis to issues of divine and human agency and takes
for granted that objects in the world have natural properties, imposed on them
by God, and which lead to necessary effects. There does not seem to be a place
82
83
84
1. OTURUM
73
for the kind of analysis that we find among the Mutazila and Ashira that what
85
seems to be natural causal agency is nothing but Gods customary action. It is
indeed surprising that despite his frequent resource to criticizing the Baghdd
Mutazil Ab al-Qsim al-Balkh al-Kab (d. 319/931), al-Mturd does not
make any reference to the positions of necessary natural agency of the early
mutakallimnsurprising because Abd al-Jabbrs report on such positions
derives from al-Balkhs Maqlt. Indeed, al-Mturd makes no reference to
Thumma in the Kitb al-Tawd, but perhaps this is because he agrees, to some
degree with Thummas view/I now turn to the examination of the views of Ab
Muin al-Nasaf (508/1114) primarily as discussed in his Tabirat al-adilla. Unlike the case for al-Mturd, al-Nasaf discusses Thumma ibn al-Ashras in several
places in the Tabira. Al-Nasaf tells us that,
Thumma ibn al-Ashras, one of the leaders of the Mutazila, managed
against his own position!to invalidate the proof forthe existence of the Maker.
For he claimed that objects of secondary causation (mutawalladt) are actions
which have no agent. But there is no doubt that they are temporal entities, coming
into being after not having existed (before). If it were possible forthe coming into
being of some entity without a Maker who brings it into existence, then this would
86
(also) be possible for the entire world.
Al-Nasaf is therefore well-aware of the critique of Thummas position on
non-volitional causation, and he rejects this view of al-Juwayns Muslim ab
al-abi.
Yet even through al-Nasaf repeats the assertion that Thumma held that there are actions which have no agent, he does not portray it in Abd al-Jabbrs
manner, that is to say, that these actions could be said to have God as their agent as
a reslt of the view that these actions derive from the nature God has impressed
on the body.
Nor is such a portrayal of secondary causation found in the chapter of the
Tabira that al-Nasaf devotes to the refutation to the doctrine of secondary causation. Does al-Nasafs reluctance to frame the issue without any mention of
of Gods impression of natural properties on bodies stem from the fact that this
position is similar to that of al-Mturd?
85
86
74
MM MTRD ve MTRDLK
That al-Nasaf continues to maintain al-Mturds distinctive position regarding natures and natural inclinations is evident in his assertion that in every
body (ayn) in the world diverse natures are combined, whose propensity is to be
87
distinct and whose nature is to be mutually repelling. This formulation echoes
al-Mturds assertion that The world, in its foundation is constructed out of
diverse natures and opposed aspects. Like al-Mturd, al-Nasaf also maintains
the normative kalmview of the constitution of the world:
The world in its entireity (bi-asrihi) is as, as we have mentioned, composed
out of accidents (ar) and bodies (ayn). Bodies are either composite (murakkab) or non-composite. No part of the world fails to fall under [the division]
we have mentionedsublunar (sufl) or supralunar (ulw), inanimate or animate,
plant or animal, irrational or rationalas there is no intermediary [entity] between that which is self-subsistent (i.e. body) and that which is not self-subsistent
88
(i.e. accident).
The composition of the world out of accidents and composite or non89
composite bodies (i.e. atoms ), is consistent with the normative kalmview. So
is the identification of body as self-subsistent and accident as not self-subsistent.
However, the further classification of the world into sublunar/supralunar, inanimate/animate, plant/animal, rational/irrational is a departure from the normative
kalm position and reflects the cosmology of the falsifa. Al-Nasafs embrace of
both of thee views of the constituents of the world is also evident in his conclusion
to the argument for the temporal production of accidents and atoms:
Since the temporal production of all accidents and atoms (jawhir) has
been established in what we have explained, the temporal production of natures
(abi), prime matter (hayl), and everything which the Eternalists (dahriyya)
and Naturalists (abiyyn) call elements (ansir, ustuqst) is established as is
the temporal production of the spheres (aflk) and what they contain, namely,
the zodiac (burj), the planets (kawkib), sun and moon, as well as the temporal
90
production of time (zamn) and void (khal).
Al-Nasafs inclusion of natures as one of the constituents of the world
is repeated here. But what can we make of all the other entities that he mentions? Is this just rhetoric to highlight his assertion that if atoms and accidents are
87
88
89
90
1. OTURUM
75
temporally produced, then any other entities that opponents, in this case the Eternalists and Naturalists, may uphold as constituting the world must also be temporally produced? Or does this conclusion entail al-Nasafs commitment to all of
these entities (natures, prime matter, elements, spheres, etc.)? The problem is that
some of these entities are incompatible with the normative kalm worldview of
atoms, bodies and accidents, or even the Mturdian reformulation of this as bodies and accidents, for example prime matter and its implied hylomorphism. But
we have seen that al-Nasaf, like al-Mturd, is committed to natures as constituents in every body. Further, in his al-Tamd li-qawid al-tawd, al-Nasaf
states that the argument for the temporal production of the world applies also to
91
heavens, the celestial spheres, the planets, inanimate, animate etc.
It appears then that al-Nasaf does not consider the conclusion that bodies
and accidents as constituents of the world are temporally the world. Perhaps the
same is the case in the passage from the Tabira, and this would entail that the entities he mentions: natures, prime matter, elements, spheres, etc., exist in his view,
and are somehow composed of the bodies and accidents which constitute the normative kalmview of the constituents of the world. Al-Nasaf seems rather more
committed to the entities which originate in the falsafa view of the world than
one would have anticipated. Al-Nasaf is familiar with falsafa terms and utilizes
them in the Tabira as well as the Tamhde.g. Ibn Sns concepts of necessary and
possible existence (wjib al-wujd, jiz al-wujd, and jiz al-adam), and the
92
concepts of potentiality and perfection (quwwa, kaml) etc. Of course this is not
surprising. After all he is the contemporaneous with al-Ghazl.
Unlike the case we of al-Mturd, we do find the discussion of natural inclinations as constituting the human being in al-Nasaf. Nor does he provide the
kind of examples of specific properties and effects provided by al-Mturd. We
may therefore ask, what is the role of these natures and natural inclinations in alNasafs world-view? The answer to this is clear. Al-Nasaf has adopted the theological perspective of his shaykh, al-Mturd. This is evident in the following
passage:
God created the earth with different parts (ajz), distinctive sections (ab),
different actions (afl) and traces (athr) namely beneficial, harmful, pleasant,
repugnant, hot, cold, rough, soft, etc. so as to show by means of this the perfection
of His power, the penetration of His will and His Lordship. That whose action is
91
92
MM MTRD ve MTRDLK
76
of a single kind is like what has been imposed on, that which has been subordinated, for example. fire upon heat, and snow upon cold. Hence. through Gods
creation of different kinds of entities (mukhtalift) are signs (dalla) of power and
93
of penetration of will.
We can see here a reiteration of al-Nasaf agrees with the view that God
created the world having diverse parts (supralunar, sublunar, animate, inanimate,
speres, etc,) and that these parts manifest specific properties. Moreover, we see in
this passage that diverse and distinct parts of the world are signs of Gods power,
will, and Lordship. This, as we have seen above, corresponds to al-Mturds
perspective that the natures imposed on entities are signs leading to knowledge
of God.
That the abi were part of the intellectual discourse and milieu of the second to sixth/eighth to twelfth centuries is evident. Many intellectuals, particularly those who were influenced by falsafa, and a few of among the mutakallimn,
embraced the abi in their world-view. The Ashira rejected the abi on the
grounds that they entail a usurpation of Gods sole causative power. For the majority of the Mutazila, the abi entail the existence of non-volitional causative
agents which, in their view is impossible. But al-Mturd, and later his follower
al-Nasaf, like others, embraced the abi as constituents of Gods world, but
within the theological perspective that they are signs leading to knowledge of
Gods authority and power.
93
Ibid., 97.
1. OTURUM
77
4. TEBL
MM MTRDNN KELM YNTEM OLARAK AKIL ile NAKL
ARASINDA KURDUU DENGE
Dr. Merve Mahmd, rdn niversitesi Amman/RDN
ZET
Bu alma mmul-mtekellimn, Resu Ehlis-snne vb. lakaplarla anlan
byk slm limi ve kelmcs Eb Mansr el-Mtrdnin kelm alanndaki
meseleleri ele alnda, akl ile nakil arasnda kurduu dengeyi ve onun yntemini ele alacaktr. Klasik slm ulemsnn din meseleleri incelerken kullandklar
yntemlerin incelenip ortaya konulmas slm kltrnn ihys ve ada meseleleri zme kavutururken kendilerinden bu limlerden istifade edilebilmesi iin
nemli bir alma alandr. Bu almann konusu olan, Selef-i slihn ve zellikle mm Eb Hanfenin akide alanndaki yntem ve grlerini akla kavuturan mm Mtridnin metodunun ortaya konulmas da ayn nemi tamaktadr.
Arap lkelerinde ve zellikle benim lkem olan rdn asndan mm Mtrd
ile ilgili almalar olduka kstl ve genellikle yzeyseldir. mm Mtrdnin
kitaplarn da bulmak kolay deildir. Nitekim ben onun sadece Kitbt-Tevhd adl
eserinin tek bir tahkikine ulaabildim. mm Mtrd hakknda yazlm bir ka
ada eser bulunmakla birlikte, bunlar genellikle dorudan mm Mtrdnin
grlerinden ok, ondan sonraki Mtrd bilginlerin grlerine yer vermekte
ve mm ile tbilerinin grlerini birbirine kartrmaktadr.
mm Mtrd ile ilgili yaplacak bir almann nnde duran baz problematikler de vardr. Bunlarn ilki, mm Mtrdnin klasik kaynaklarda neden ihmal edildii ve bu ihmalin onun kimlii ve misyonu ile ilgili ortaya kard bilgi eksikliidir.
Dier bir husus ise slm dncesinde akln yerinin ve snrlarnn ne olduu, mm
Mtrdnin akla verdii nem ve hasmlaryla mcadelede akl kullanma eklidir.
Son olarak ise kendisinden sonraki bilgin ve aratrmaclarn bu mamn yntemini
nasl anladklar, onun Earilie mi yoksa Mutezileye mi yakn olduu, yoksa ikisini
birden yani hem akl hem de nakli daha dengeli bir ekilde mi kulland noktasdr.
Tebliimiz u temel varsaymlar zerine kuruludur: mm Mtrd, Ehl-i
snnet anlay dediimiz kelm teoriyi kurma noktasnda Earden nce gelmektedir. Ear bir rivyette krk yanda Mutezileyi terkettiine gre, mrnn
sadece son yirmi drt senesinde Ehl-i snnet olmaktadr ki, mm Mtrdnin
MM MTRD ve MTRDLK
78
.
/
( )
)(
( )
1. OTURUM
79
(
)
:
:
:94
) 775(
1993 3 .361-360
2
.
:
) 879(
1 1992 -249
.250
) 1067(
) 1302(
1994 6.30
1967 .155
9
2
1990 7 .19.
1
1979 .337
1987 .565
1990 .20-1
.
.178-176 .
. 2 .1190-1189 .
2
1999 .545
:
. . 2
.7-5 .
94
MM MTRD ve MTRDLK
) ( _
(
) :
_ _
(
)
.
(
333.
80
248
.10-1.
( 1
1 .14-7
1999 1.14-13
1985 .31-11.
1
2003 .195-192
1
1413 .114-79
2003 .25-19
1
1
2004
.
1. OTURUM
81
_
_
95
.96
97
.
:
1
4
.7
1975 4.41
:
: .
98
.11-9
:.
.99
1967 1 .108.
1984 .331
.11-9
95
96
97
98
99
MM MTRD ve MTRDLK
82
.100
.101
_ _
} :
.105
103
} { ] [1:
..
/ : /
(
( )
( )
( )
)
( ) :
( ) ( ) :
) ( ...
{ ] [
.102
.104
) :(
. .
:.
2
= = 1964 .134
1 .118
:
.60
.135
.135
100
101
102
103
104
105
1. OTURUM
83
..
(
) : ( ) ( ) ( )
.106
)
.107
) (
108
.....
..
.23
:
:
:
:.
..
) :
/ -2000 .23-22
3
(.
) 716(
.40-39
106
107
108
MM MTRD ve MTRDLK
84
.109
(
)
...
:
: 110 ...
:
:
:
:
(
)
...
:
... :
.111 )
) (
) (
.112
1988 .4-3
1
) 505(
1999
1
) 660(
.1031
2
.414
.1047
:
.
) 756(
. .7
109
110
111
112
1. OTURUM
85
114
.
115
.
.113
1158(
:
1998 1.33-31
) 505(
1992 .39
.11
:
113
114
115
MM MTRD ve MTRDLK
:
...
_ _
116
.118
86
_
_
.117
. .4
.5-4
:
) 333(
6-5
:.
116
117
118
1. OTURUM
87
119
. ...
: :
{...
}:
] [
[53-54 : } :
]
{ ] [17: } :
{ ] [164: } :
{ ] [21:
...
_ _
120
.
.121
.
10-9
.10
.136 -135
:
9-7
.9
122
119
120
121
122
MM MTRD ve MTRDLK
] [165:
{:
} :
:
:
:
}:
}
{ ] [134:
.123
_
_
) (
.
) (
88
3.421
... :
:
123
1. OTURUM
89
:
...
.124
.125
126
127
:
... :
.128
:
.129
.
130
) 1172(
1
2003 .120
2002
1
) 1276(
.44
.119
:
) 478(
1996 .29
3
.30
) 429( .
. .252
. .37
.
) 548(
124
125
126
127
128
129
130
MM MTRD ve MTRDLK
90
:
:
:
...
131
132
} :
.133[67:
{ ]
134
.135
[19:
{]
} :
...
{ : ...
[
]
.136
}:
}:
{ ] .[30:
]:
[ .
1358 1359 1385 4775 .6599
.2658
) 973(
) 638(
1
1997 .80
:
) 709(
3 1999 .135
.
82-81
131
132
133
134
135
136
1. OTURUM
91
137
.
...
139
.138
:
{ ] ... [11:
.
:
...
...
140
{ ] [110:
}:
141
:
:
. :
....
:
:
.142
.19-11
:
.27-19
:
41
44
.65
.77-67
:
.43-39
1.349
-44
137
138
139
140
141
142
MM MTRD ve MTRDLK
)
) (
}:
{.
:
.143...
}:
...
.257
258
373
.38
.77-67
:
.77
.85-77
:
.146...
_:
:
.
225
148
.147
... :
144
{ ] . ...[4: :
:
.145...
92
149
:
.150
.262-256
:.381-373
.256-225
143
144
145
146
147
148
149
150
1. OTURUM
93
.151
152
.
.153
154
:
155
...
156
157
158
.135-126 107 97
:
-179
.179-176
202
.210-202
216
.221-215
.37-30
:
.92-86
:
86
.118-110
:
.176-141
:
.135-118
:
151
152
153
154
155
156
157
158
MM MTRD ve MTRDLK
159
.161
.162
:
:
163
.
:
:
:.
:.
160
:
:
.
.256-225
.323-314
94
.50-47
.53
1.107
.
159
160
161
162
163
1. OTURUM
95
... :
.
.
.167
.
!
.
... :
.107
.
.354
:
.
.
.
.333
:
. ...
165
... :
. .354
1961 .49
.332
166
_ .
... :
169
.
.168
.164
164
165
166
167
168
169
MM MTRD ve MTRDLK
96
170
.
171
_.
_
_
... :
.173 ... :
.174
175 .
.176
172
177
.
!
.
.
.
... :
1964 .18
101-99 86 79 61.122
:.
.179
.189
.180-179
.181
:
1982 .177
6
2.1190-1189
170
171
172
173
174
175
176
177
1. OTURUM
97
179
178
:
180
.
) 319931/(
.181
) (
... :
: :
182
:
.
.183
_
.
!
_
!!
_ _
.545
12
.13
.33
2
.152
.12
.12
178
179
180
181
182
183
MM MTRD ve MTRDLK
(
)
184
_
_
:
:
98
.185
.186
187
... :
.188
...
1.13
: .
.
4.41
18-1.25
.325
.189
.8
1987 .569
184
185
186
187
188
189
1. OTURUM
99
_
_
_ _
.
:
) :
( 190
.193
195
. ...
: .
1997 152.159
.149
:
.
:
.140
141
!.
.31
2 33.152
... :
194
.192
191
1.651
190
191
192
193
194
195
MM MTRD ve MTRDLK
...
142 :
150
.142
.502
:
1.5
.
198
... :
.196 :
.197
100
.199
196
197
198
199
1. OTURUM
101
.200
.201
:
.
202 :
203
.204
_
_
205
.
206
.
_ _
1.7
:
1977 1.534
.
1.263
81
:
.
1.5
.451
.
1.7
9
200
201
202
203
204
205
206
MM MTRD ve MTRDLK
102
... :
207
.
300
324
333
208
) (
:
(
) :
... :
..
:
1983 1 .159
1990 )(.
.190-189
7
.
207
208
1. OTURUM
103
(
)
(
)
MM MTRD ve MTRDLK
104
_ _ :
2. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
MM MTRD ve MTRDLK
108
5. TEBL
MTRDNN DN ANLAYIINDA HOGR
(Dier Din ve Mezheplere Bak)
Prof. Dr. Saffet Sarkaya
SD. lahiyat Fakltesi / ISPARTA
Giri
Mslman olmadan nce Trklerin sahip olduklar Geleneksel Dinlerine istinaden farkl din mensuplar ve dier insanlarla ilikilerinde, baka milletlerde
grlmeyen bir hogr anlayna sahip olduklar bilinmektedir. Bu hogr anlayn Geleneksel Trk dininde temellendiren iki inan deeri vardr: Evrensel
209
Tanr anlay ve bu anlaytan hareketle btn lemin, dolaysyla iindekilerin Tanrnn yaratmasndan dolay belli bir saygy hak etmeleri. Bu iki deere gre dnya grlerini oluturan ve din anlaylarn ekillendiren Trklerin
inanlarnda Tanr, tek ve evrensel olarak herkesin ve her eyin Tanrsdr. Her
eyi O yaratmtr. Her ey Onun mlknde ve iradesindedir. Buna bal olarak
yaratlmlar da Tanrnn eseridir, srf bundan dolay belli bir saygy hak ederler.
Geleneksel Trk dininde eitli tabiat kltlerinin tezahrnde bu kabuln izleri
grlebilir. Bu anlayn bir uzants olarak dier insanlarn da ayn Tanrya inandn kabul eden Trkler arasnda komularnn dinlerine ilgiyi, zellikle Batya
doru nfus hareketlerinin balad zamanlardan itibaren farkl dinlere ynelik
ilgiyi gzlemlemek mmkndr.
Trklerin slmla olan karlamalar ve ilerleyen dnemde slm benimsemelerinde eski din anlaylarnn etkin olduu, hatta slm benimseyen Trklerin
gemiten gelen mill kimliklerini koruyabildikleri kabul edilmektedir. Trkler,
slmlama srelerinde byk lde kendi anlaylarna uygun den Hanef,
Hanef/Mtrd din anlayn benimsemilerdir. zellikle Hanef/Mtrdliin
Trklerin dndaki milletlerde ok fazla yaylma imkn bulamay, kimi zaman
210
Mtrdliin Trklere has bir mezhep olarak grlmesine yol amtr.
209
210
2. OTURUM
109
Biz de bu bildirimizde Mtrdliin kurucusu kabul edilen Eb Mansr Muhammed b. Muhammed b. Mahmd el-Mtrdnin (333/944) din anlaynda geleneksel Trk dininden kaynaklanan bir hogr anlaynn izlerini aratracaz.
Burada yukarda bahsettiiz iki unsuru birebir takip etmeyeceimizi, bunu grme
ansmzn da olmadn belirtelim. Zir phesiz slmla birlikte yeni bir din ve
din anlay sz konusudur. Kastettiimiz durum, yeni din mensuplarnn gemi din
ve geleneklerinden baz unsurlar yeni dine tayabildiklerine dair sosyolojik tespittir.
Bu nakilde phesiz anlaylar ve olgular ayn kalmayacak yeni dinin benzer eleriyle ekillenecek ve ifade edilecektir. Dolaysyla bizim mm Mtrdde aratracamz ey, onu eskiye rabt etmek deil, Trkleri ya da Mtrdlii dier Mslman
milletlerden ve mezheplerden farkl klan hogrl tavrlarnn temelleri olacaktr. Burada zaman zaman Earilerden, Haevlerden, Hriclerden, Mutezileden,
adan farkl olduunu ifade ettiimiz Mtrdliin din hogr anlayn ve bu
balamda tekileri muhatap alma slbunu kurucusunun ahsnda incelemeye
gayret edeceiz. Bunu yaparken mm Mtrdye nispeti kesin olan iki temel ese211
re , zellikle ilgili yetlerin yorumuna bakacaz ve deerlendirmelerimizde gncel
almalardan istifade edeceiz. Daha sonra Mtrdnin eitli din ve mezheplerle
ilgili ifadelerinden konunun somut boyutunu ortaya koymaya alacaz.
Din Anlay
Mtrdnin Teviltndan sz konusu yetleri incelediimizde yukarda
ifade ettiimiz iki hususla karlatmz syleyebiliriz. Mtrdnin din kavramna ykledii anlam dorudan tevhidi, Allah birlemeyi ifade eden evrensel bir
din anlaydr. Mtrd sistemini bu temel dorultusunda gerek ve halis din, bu
dini oluturan metodik temeller, din-eriat ayrm, iman amel ayrm zerine oluturmutur. Allahn rahmetinden ve adaletinden sz eden yetlerin yorumunda ise
dier insanlara bakn ipular sakldr.
Konumuzla ilgili akla gelen yetlerden ilki;
212
Eb Mansr el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, nr. B. Topalolu-M.Arui, Ankara 2003, KitbtTevhd Tercmesi, ev. B. Topalolu, Ankara 2002; Te`vltl-Kurn, I-X edit. B. Topalolu,
stanbul 2005-(eser henz tamamlanmamtr); Tefsrul-Kurnil-Azm Te`vlt- EhlisSnne, nr. Fatma Hayme, I-V, Beyrut, 2004. Eserler Te`vlt diye gsterilecek ancak ikincisi
nairiyle birlikte zikredilecektir.
el-Bakara, 256.
110
MM MTRD ve MTRDLK
zorla kabul edilen eyin din olmadn hatta iman bile olmadn naklettikten
213
214
sonra, din hususunda zerinize hibir zorluk yklemedi yetine iaretle,
215
slmn (rd), Allahn inkrndan (ayy) ayrt edilmesinden sonra dinde
zorlamann olmadn ifade eder. nk din zorlamayla deil ak seik olduu
iin kabul edilir. Nitekim bu kabulle birlikte Mslman olanlara tatler zorla yap216
trlamaz. Bilakis Allah bu tatleri onlara sevdirir.
yetin yorumunda dinin iman ii, imann ise kalb bir eylem olduunu ifade
ile kalplere asla bask ve zorlama yaplamayacan belirtilmektedir.
214
215
216
217
218
219
Te`vlt, II, 159. Mtrd imann yeriyle ilgili u yorumu yapar: mann cebr ve zorlamayla
gerekleme ihtimali yoktur. nk iman kalb bir eylemdir. Zorlama ise kalbe etki etmez.
Kii diliyle imann ikrar etse bile kalbiyle inanmadka mmin olmaz. Te`vlt, VII, 114-115.
Ayrca kr, Hanefi zcan, Mtrdde Din oulculuk, stanbul, 1995, 82-83.
Hacc, 78.
Hasan ahin, Mtrdye Gre Din, Kayseri 1987, 39.
Te`vlt, II, 159-160.
Kehf 29.
Te`vlt, IX, 50-51.
Benzer yorumlar iin bkz., M. Zeki can, slm Dncesinin Entelektel Temellerinin yeniden Yorumlanmasnda Mtrdnin Katks, EKEV Akademi Dergisi, yl, 12, s, 34, K 2008,
18-19.
2. OTURUM
111
te yandan mm Mtrdnin tatler konusunda da inananlara bask yaplamayaca ifadesi ideal bir yorum olarak grnmektedir. nk iman sahiplerine
tatlerin sevdirildii, bu sevginin sonucu tatlerin ifa edilecei belirtilir. O,
te o peygamberler Allahn hidyet ettii kimselerdir.
220
Sen de onlarn yoluna uy. yetinin yorumunda Namaz, orucu, zekt terk
eden iin dall/sapk denilmez. Ancak hudann zddn din edinenler iin dall
221
denilir. diyerek konuyla ilgili tavrn teyit etmekte; tatler konusunda da inananlarn zorlanamayacan ifade etmektedir.
Mtrdnin Bakara 256. yetin yorumunda yapt asl vurgu ise dinin kalbi bir
eylem olarak ak seik olduu ve rd ve ayyn ayrt edilmesinden sonra insanlarn
asla din konusunda zorlanamayacaklarna yapt vurgudur. Burada onun dinden ne
anladna bakmak gerecektir. O, Enam 90. yette uyulmas emredilen el-hdnn
222
kendisiyle din edinilen eyin ad olduunu syleyerek yle devam eder:Bu da
btn peygamberlerin tek bir din zere olduuna delildir. Bu din neshe ve tayire
muhtemil deildir. r, 13. yette buna iarettir. phesiz din tekdir ve neshe ihtimali
223
yoktur, ancak eraitler eitlidir ve neshe muhtemildir. Burada iaret ettii ura
13de ise din kelimesinin Kurnda cez (Ftih 3), hkm (Ysuf 76), mezhep ve
inanlan eyler (Kfirn 6; l-i mrn 19) anlamna geldiini ifade ederek, yette
224
son anlamn, mezhep ve inanlan eyler anlamnn kastedildiini belirtir.
Dini ayakta tutun ve onda ayrla dmeyin225 diye Nuha tavsiye
ettiini, sana vahy ettiimizi, brhime, Msya ve sya tavsiye ettiimizi Allah
size de din kld. Matr de devamla yle der: Nh verilen din dier peygamberler
226
iin de zikredildi. Bu da, Allah birleme ve kulluu Onun iin yapmaktr. Enbiy
ve rsln hepsi sadece Allah birlemeye armak iin ve kulluu Ona has klmak
iin gnderilmilerdir. eriatlar ve ahkmda ihtilaf edilebilir. nk
220
221
222
223
224
225
226
Enm, 90.
Te`vlt, V, 137.
Te`vlt, V, 137.
Te`vlt, V, 137.
Te`vlt, F. Hayme neri, IV, 397.
r 13.
112
MM MTRD ve MTRDLK
227
228
buyrulmutur.
Burada Mtrd; dini, Allah birlemek ve sadece Ona kulluk etmek olarak
tanmlamakta; dini btn peygamberlere gnderilen ve insanlara tebli etmeleri
istenen deimeyen bir ey olduunu kabul etmekte; Peygamberlere gnderilen
229
eraitlerin deiebileceini belirtmekte ve bunu imtihan vesilesi olarak grmekte;
230
bylece aka din-eriat ayrm yapmaktadr.
Mtrd tevhid dinini btn peygamberlere isnat edip deimezliini kabul ettikten sonra dinin deimezlii balamnda ftrlie ve doruluuna vurgu
231
yapar. O, hanf, halis, muhlis ifadelerin Hakka ulatran anlamnda hak dini,
232
tevhid dinini ifade ettiini belirtir.
233
Hanf olarak yzn dine evir; sakn mriklerden olma. yetinin yorumunda tevhid inancn vurguladktan sonra devamla Yaratlnn ahitlik edecei eye kendimi dndrmekle emr olundum. nk her nefsin yaratl Allahn
234
birliine ahitlik eder. diyerek dinin ftrliini hanf kavram erevesinde dile
getirmektedir. Ancak o, btn insanlarn kendilerini hak din zere kabul ettiklerinin de farkndadr.
Dinlerini para para edip guruplara ayrlanlar var ya, senin onlarla hibir ilikin yoktur. Onlarn ii ancak Allaha
235
kalmtr. Buradaki ayrlk hakiki manadadr. nk btn din sahiplerinin
yannda kendi dinleri Allahn dinidir. Hi birisi de Allahtan bakasnn dini zerine
olduunu sylemezler.
236
231
232
233
234
235
236
237
el-Mide 48.
Te`vlt, F. Hayme neri, IV, 398.
Ancak imtihann stnl iin eriatlarn biri dierini nesh eder. Allah iin kullar, kendileri
hakknda irade edilen ekilde eitli imtihanlarla denenirler. Te`vlt, IV, 246.
Mtrdde din-eriat ayrmyla ilgili detaylar iin bkz., Hanefi zcan, Mtrdde Din
oulculuk, 54-77; Snmez Kutlu, Bilinen ve Bilinmeyen Ynleriyle mm Mtrd, mm
Mtrd ve Mtrdlik, 39-43; M. Zeki can, agm, 14-17.
Hanfen, muhlisan, milen ilel hakk demektir.
Te`vlt, IV, 49. V, 258. yette srt- mstakm aklanr. Hlis ve Hak din hakknda kr., Hasan
ahin, Mtrdye Gre Din, 12-15; Hanefi zcan, Mtrdde Din oulculuk, 50-53.
Ynus 105.
Te`vlt, VII, 120.
Enm, 159.
Zmer, 3.
Ynus, 18.
2. OTURUM
113
114
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrd yle der: Edinmek talep etmek demektir. Kendisinden (byle bir
din) asla kabul edilmeyecek ifadesi, sanki kiiyi bundan nefye mstenittir. Zir
244
din edinmekten maksat Allah Telya yaklamaktr. yet, slmdan baka din
edinenlerin iyilikleri ve amelleri boa gider anlamn tamakta; slmdan baka din
iin yaplan talep iin uramann kabul edilmeyecei; Allaha yaklamak iin putlar vb.lerini din edinenlerin bunlarla yaknlk kuramayacaklar; gerek gayretin, hak
245
dini talep iin sarf edilmesi gerektiini haber vermektedir. hls da Allahn dinine
246
benimseme ve onda devamllk yolunda aba ve enerji sarf etmek demektir.
Mtrd bu yorumundan sonra kfirlerin kendi dinlerine slm adn vermediklerini slmn sadece Allahn dini olarak tevhide inananlarn benimsedikleri
247
dinin adn olduunu vurgular.
Btn bu yorumlar deerlendirdiimizde, Mtrdnin kabul ettii evrensel dinin snrlarn yle izebiliriz: Din, insan ftratna uygun hak din, hanf din, halis din
diye nitelenen, btn peygamberlere gnderilen, Allah birlemeyi ve kulluu Ona has
klmay ieren, her trl din eylemi tevhide ynelten, her trl irki reddeden, tayr
ve tenshe imkn olmayan, delil ve burhana dayanan, ad slm olan tevhid dinidir.
Tevhid eksenli bu dinin, Hz. demden itibaren Hz. Muhammede kadar insanlara deimez bir ekilde tebli edilmesini dikkate alrsak, onlarn kulluuna davet edildii
Allahn, her eyin yaratcs ve herkesin Rabbi evrensel tek Tanr olduu anlalr. Bu
kabul Trklerde rastlanan evrensel Tanr kabulyle byk lde rtmektedir. Nitekim yakn tarihte yaplan baz aratrmalar konuyla ilgili azmsanmayacak bir materyale
248
sahiptir. Dolaysyla mm Mtrd, yaad toplumun mer vicdannda makes
bulan ulhiyet anlayn, Kurn esas alarak ve slm dairesi iinde kalarak sistematik
bir ekilde dile getirmitir. Bu anlay, onun oulculuk balamnda irki ifade etmeyen
din anlaylara kar dengeli ve hogrl bir ekilde yaklamasna imkn salamtr.
245
246
247
248
249
Bu yet ayn balamda (el-Mide, 5) Kim iman inkr ederse, phesiz amelleri boa gider.
yetiyle birlikte deerlendirilerek, buradaki imandan maksadnda slm olduu vurgulanmaktadr, Te`vlt, II, 352.
Te`vlt, II, 352.
Te`vlt, VIII, 121. Ayrca kr., Hasan ahin, Mtrdye Gre Din, 14.
Te`vlt, II, 352.
rnein bkz., Hikmet Tanyu, slmlktan nce Trklerde Tek Tanr nanc, Ankara 1980.
Burada, konumuzla ilgili gibi grnen insanlarn bir arada yaamasn ifade eden el-Mide 54,
2. OTURUM
115
O vakit Allahtan bir
rahmet ile onlara yumuak davrandn! ayet sen kaba, kat yrekli olsaydn, hi
phesiz, etrafndan dalp giderlerdi. u halde onlar affet; balanmalar iin
dua et; i hakknda onlara dan. Kararn verdiin zaman da artk Allaha daya251
np gven. nk Allah, kendisine dayanp gvenenleri sever.
Haberde geldii zere insann mahlkata rahmetle davranmas gereklidir: Hz.
Rasl ashabna: Birbirinize rahmet edinceye kadar cennete girmeyeceksiniz Biz rahmet edenlerdeniz Ya Raslallah! denilince, buyurdu ki; Kiinin oluna veya kardei252
ne rahmet etmesi deil, bilakis baznzn baznza rahmet etmesidir. Kmze
253
rahmet etmeyen bymze sayg gstermeyen bizden deildir . Yeryz ehline
254
merhamet etmeyene sema ehli de rahmet etmez Onun naklettii haberlerden efkat merhametin yakn akrabaya, toplumda herkesin birbirine, tandna-tanmadna,
ke-bye, vb. gsterilmesinin gerekliliini vurgulad anlalmaktadr.
Ms ve Hrn (a.s.) buyrulan; Ona yumuak sz syleyin. Belki o, akln
255
bana alr veya korkar. emrini ise; Szde yumuaklk, szde katla gre kalplere nfuzu kolaylatrr, kabul sratlendirir, tate yneltir. Allah Tel Rasullerine
mahlkata iyi muamelede bulunmak, efkat ve merhametle yumuak davranmak
emrini zahirde btn insanlara yapmaktadr, bunu kalplerde lfetin artma ve birliin
256
sebebi; szde sertlik ve kabal ayrlk sebebi klmaktadr. diye yorumlar.
250
251
252
253
254
255
256
Hucurt, 11, 13 gibi sosyolojik yorumlara ak baz ayetlerde iimize yarar yorumlara rastlamadmz belirtelim.
Te`vltul-Kurn Tercmesi,9-10.
l-i mrn, 159.
Mstedrek, IV, 185.
Tirmz, Birr, 15.
Kefl-Haf, I, 119; Te`vlt, II, 457.
Th, 44.
Te`vlt, IX, 200-201.
116
MM MTRD ve MTRDLK
257
Enm, 133.
Te`vlt, V, 220.
Mmtahine, 8.
Te`vlt, F. Hayme neri, V, 107-108.
el-Mide 8: Bir toplulua olan fkeniz sizi adaletsizlie srklemesin; dil olun; bu, Allaha
kar gelmekten saknmaya daha yakndr., Te`vlt, IV, 175; Te`vlt, F. Hayme neri, V, 108.
2. OTURUM
117
lm Tavr
Bu konuda Mtrdde pek ok rnek bulmak mmkndr. O, Teviltnda
yetlerin yorumunu yaparken muarzlarnn grlerini ilzam edecek, eletirecek
bir delil grdnde Bu konunun Mutezilenin deil, bizim dediimiz gibi ol263
264
duu sbit oldu. Bu yet Mutezilenin grn nakz eder. Bu yetler
265
btnyle Kerramiyyeyi nakzeder. Burada Karmitann dedii gibi deil,
266
Kitbn bir yerde olduuna iaret vardr Bu yet Rafzann immet hakkn267
daki sznn iptaline delildir. gibi ifadeler kullanr. Mesel, Mmtahine 1.
yetin yorumunda,
yette imann hadde sahip olduuna ak bir delalet vardr. Durum Haeviyye, Mutezile ve Ashbul-Hadisin: Tatlerin hepsi imandr, dedii gibi deildir. yetteki hitabda bulunan lazmun leh ile sabit oldu ki, imann z-hadlii
268
kiinin kendi nefsindedir. O da kalb ile tasdiktir. Bunun dndaki tatler eriattir.
demektedir.
262
263
264
265
266
267
268
Mtrdnin frkalar hakknda tavrn grlerini dikkate alarak inceleyen baz almalar
yaplmtr, bkz. M. Ali Kaygsz, Mtrdnin eitli Frkalara Bak, zmir 1996, (yaymlamam Yksek Lisans Tezi); Kyasettin Koolu, Mtrdnin Mutezileye Bak, Ankara
2005, (yaymlanmam Doktora Tezi).
Te`vlt, I, 21.
Te`vlt, I, 60.
Te`vlt, I, 35.
Te`vlt, II, 78.
Te`vlt, III, 294.
Te`vlt, F. Hayme neri, V, 103-104.
118
MM MTRD ve MTRDLK
Tevhdinde, Merkayniyyeyi eletirirken Nrun yukarda, zulmetin aada bulunduuna, ikisinin arasnda nur-zulmet olmayan bir aracnn yer aldn
269
bunun duyuya ve algya sahip insan ibaret olduunu sylemilerdir. diye onlar
tanmlayarak sze balar, daha sonra onlarn grlerinin eletirisine giriir.
Yukarda geen, onun Enm sresi 90. yetin yorumundaki Namaz, orucu,
zekt terk eden iin dall/sapk denilmez. Ancak hudann zddn din edinenler iin
270
dall denilir. fadeleri dalalet kavramn huda kavramnn ztt olarak dindeki
sapma iin anladn; din iindeki yorum farkllklarn dalalet kavramyla karlamadn gsterir. Bu tavr onun klasik kaynaklarda ehl-i dallet, frak- dlle
gibi terimlerle karlanan Mutezile, Havric, a vb. frkalar Mslman olarak
kabul edip, tekfir etmediini gsterir.
Bu genel ifadelerin yannda bilmedii konularda sktu tercih ettiini gsteren
ifadeleri de vardr. Enm 159. yetiyle ilgili yorumunun balang cmleleri yledir: Dinlerini blenlerin kim olduu hakknda; kfirler, ehl-i dall, Harriyye,
Yahudiler ve Hristiyanlar denilmesine ramen biz onlarn kim olduunu bilmi271
yoruz ve bu konuda delil tekil edecek bir bilgimiz de yok. Bu szlerle aka
hakknda bilgi sahibi olmad ve gelen rivyetlerle de kanaate ulaamad konularda tavr almaktansa susmay tercih ettii anlalmaktadr. Oysa o, kartlar olan
bu zmrelerle ilgili gelen rivyetlerden tercihte bulunarak veya rivyetleri genele
temil ederek bunlarn hepsi de olabilir diye tavr gsterebilirdi.
Benzer tavr Sbilerle ilgili yorumunda da gryoruz. Bakara 62. yetin yorumunda, Sbin: Meleklere tapnan ve Zebur okuyan bir topluluktur; yldzlara tapnan
bir toplulua denilir; Mecsilerle Hristiyanlar arasnda bir topluluktur; Yahudilerle
Mecsiler arasnda bir topluluktur; Zndklarn mezhebini takip eder, ikilie kaildirler tanmlamalarn naklettikten sonra, onlarn kitab yoktur, bizim yanmzda onlar
272
hakknda bir bilgi de yoktur diyerek onlarn kimlikleri konusunda skt eder.
2. OTURUM
119
alglanmasna yol aar. Byle oluan sapmalarda Allah, ltf keremiyle insanlara
kolaylk olsun diye peygamberler gnderir. Peygamberler de insanlar halis dine,
tevhid dinine arr onlarn yanl din anlayn dzeltmeye alr. Mtrd buradan hareketle m`mini, Allah nezdinde makbul din olan slm benimsemi
veya tamamn deil bir ksmn benimsemi yahut Allahtan bakasnn dinine
273
sarlm diye tasnif ettikten sonra Nis 150-151. yetlere iaretle bir ksmn
benimseyenlere kfir denileceini onlarn Allah ile peygamberler arasnda tercih
yaptklarndan veya peygamberlerin bir ksmn kabul edip bir ksmn kabul et274
meme bakmndan kfir olduklarn belirtir.
Onun burada kastettikleri kendilerine Kitab verilenler, Ehl-i Kitbdr. nk onlar sadece kendilerine gnderilen peygamberlere inanmlar, Kitablarnda
kendilerinden sonraki peygamberlere iaret olmasna ramen kibir ve inatlarndan
275
dolay onlar inkr etmilerdir. te bundan dolay Mtrd, Ehl-i Kitba kar
iyi davranlmasn; onlara kar akla ve yaratla uygun, Kitablarn ve Peygamberlerin gnderili esprisine ters dmeyen yntemlerin kullanlmasn tavsiye
276
etmektedir. H. zcan bu kabul ksm bir din oulculuk olarak niteleyerek,
277
buna gre Yahudi ve Hristiyanlarla diyalog kurulabileceini belirtmektedir.
Byle bir eye imkn var grnmekle birlikte bu diyalogun gnmzde baz evrelerin yapt gibi ve tabiri caizse Mtrdnin de belirttii gibi- inanlarn bir
ksmn yok sayarak gereklemesi mmkn grnmemektedir. nk Mtrd
halis din ve mutlak kabul edilmesi gererek din olarak slm vurgular ve ilgili
yete istinaden slmdan baka dinlerin kabul edilemeyeceini belirtir.
120
MM MTRD ve MTRDLK
2. OTURUM
121
tasnifi yaparak orijinal ve son derece isabetli bir dnce rnei sergilemise de
onu bu dnceye ynelten saikn kendi geleneinin haklln ve meruiyetini ispatlamak kaygs olduunu unutmamak gerekir. Mtrd, mahmd ircy Nis
48. yete istinden byk gnah ileyenler hakkndaki hkm Allaha brakanlar;
mezmm ircy ise, fiilleri Allaha brakarak, onlarda kulun eylem ve tedbirini
283
reddeden cebir diye aklar. Haberde gelen mmetimden iki snfa efaatim
284
erimez: Kaderiyye ve Mrcie sz de buradaki Mrcieden Cebriyenin kaste285
diini ifade ederek, cebr fikri zerinden hareketle Haeviyyeyi de ithm eder.
Sonu ve Deerlendirme
mm Mtrdnin yaad kltr evresinin etkisinde bir din anlay gelitirmitir. Bu evrenin gayr- Arab ve merkez otoriteden uzak oluu, kendisinin
gndelik siyasetle uramay Mtrdnin bamsz ve hr dnmesini kolaylatrm ve akla ve dayal salam bir din anlay oluturmutur. Taklide deil,
delil ve burhana dayanan bu din Kurnda hak din, hlis din, hanf din olarak
nitelendirilen ve btn peygamberle indirilen Allahn dini, tevhid dini, slmdr.
Btn peygamberler insanlar Allahn birliine ve sadece Ona kulluk yapmaya armtr. Bu din anlaynda yaratlanlarda Allahn rahmet sfatnn eserini
grme ve Allahn herkese kar adaletli davranma emri, mm Mtrdde btn
yaratlanlar ho grme, yaratltan dolay kendilerine hak ettikleri deeri verme,
her eyi yerli yerine koyma eklinde tezahr etmitir.
Bu durum byk lde onun slbuna etki etmi, klasik Mezhepler Tarihi
ve Kelm kaynaklarnda grdmz kart gruplarn ilzm ve reddine ynelik
normatif hkmler yerine daha ilm, hkm beyan etmeden eletiren ve eletirilerde duygulardan te akl istidlllerin, delil ve burhnlarn sraland bir slp
hkim olmutur.
Mtrd, Allah katnda makbul niha dinin slm olduunu vurgulamasna
ramen, kendilerinde imandan hasletler bulunduu iin Ehl-i Kitapla bir arada
yaamay salayacak oulcu bir din anlayna sahiptir. Ancak o, benimsedii
din anlayna istinaden, kibir ve inadn son noktas olarak grd irke ve mriklere kar Kurn bir tavrla tahammlsz ve tvizsizdir.
283
284
285
Te`vlt, I, 81-82. Ayrca kr, Snmez Kutlu, Trklerin slmlama Srecinde Mrcie ve
Tesirleri, Ankara 2000, 275; Kyasettin Koolu, age, 33-37.
evkn, el-Fevidl-Mecma, 452de rivyetin uydurma olduu tespit eder. Bkz., Te`vlt,
I, 82, dipn: 3.
Kitbt-Tevhd, 613-616, ev., 497-500.
122
MM MTRD ve MTRDLK
Bu genel tavrna ramen mm Mtrd, bilerek veya bilmeyerek benimsedii gr hakl gstermeye veya kart grubu reddetmeye ynelik duygusal
ifadeler de kullanmtr. Mrcie ve Mutezile hakkndaki ifadeleri bu tavrn tipik
rnekleridir. Bu ifadeler muhtemelen insan olarak olaylara kar eitli zamanlarda verdii tepkilerle ilgilidir. Onun eitli gruplar yeren Hz. Peygambere isnat
edilen rivyetlere eserinde yer vermesi ise, ihtiyat lafzlarn kullanmakla birlikte,
bulunduu evrede bu tip rivyetlerin kartlar ret ve ilzm balamnda ska kullanldn ve onun da bu hatadan kurtulamadn gstermektedir. Bununla beraber mm Mtrd grlerini eletirerek rtt, yanl ve hatalarn ortaya
koyduu farkl frka mensuplarn dorudan tekfr etmeye teebbs etmemitir.
Dinde sbit ve deikenler nelerdir? Zaman zaman bunlar tespit ve anlamlandrma hususunda tartmalar yayoruz. te din ve eriat kavramlar bu balamda tartlan iki temel kavramdr. Acaba din, sbitleri, eriatta deikenleri mi
temsil ediyor? Yoksa din ve eriat ayn anlama m geliyor? Prof. Dr. Talip ZDE
biraz sonra sunaca tebliinde bu konular tartacaktr. Talip Beyden sonra tebliini sunacak olan Prof. Dr. Hanif zcan da benzer konulara deinecektir.
2. OTURUM
123
6. TEBL
MTRDNN DN ve ERAT ANLAYII
Prof. Dr. Talip zde
Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi / SVAS
Tefekkr ve bilim tarihinin kilometre talarn oluturan, ann gelimelerine damga vurarak daha sonraki dnemlerde de referans alnan mstesna ahsiyetler vardr. Semerkantl Eb Mansr Muhammed b. Mahmd el-Mtrd
(. 333/944), zellikle slm Dnyas ve Trk toplumu iin hatrlanmas ve referans alnmas gereken nemli ahsiyetlerden biridir. mmul-Hd lakab
ile arlan Mtrdyi nemli klan ey, Semerkant ve evresinden balayarak
Hindistan ve Anadoluyu da ierisine alan geni bir coraf blgede kazand
ilm hretin ve birok takipilerinin olmas yannda, slmla balantl birok
konu ve probleme akl-nakil dengesi ierisinde getirdii Kurn merkezli rasyonel yorum ve almlarn, salam temeller zerine oturttuu tefsir ynteminin
ierisinde yaadmz modern ada bile neminden hibir ey kaybetmemi
olmasdr.
Mtrd, kelm, tefsir, fkh, hadis gibi konularda Kurn btnln merkeze alan rasyonel, dengeli ve itidalli yorumlaryla tarihi sre ierisinde gelien
Ehl-i Snnet izgisinin oluumuna byk katklar salad gibi, yaad dnemde birok akmlarn etkisine ve tehdidine maruz kalan slm toplumunun birlik ve
btnlne de itikd adan ok nemli katklar yapmtr. Abbas Devletinin
merkezi otoritesinin byk lde zaafa urad, slm Dnyasnn bir zlme
ve dalma srecine girdii, ifrat ve tefrit noktasna varan birok din akm ve
siyas hareketlerin ortaya kt bir dnemde Mtrd, dengenin, itidalin, birletirme ve uzlatrmann temsilcisi olmutur.
Gnmzde de slm Dnyas, zellikle Bat medeniyeti ve modernite karsnda bir zlme ve istikrarszlk dnemi yaamaktadr. Din, slm, eriat, bilim,
demokrasi ve laiklik gibi kavramlar etrafnda bir kargaa ve zihin karkl yaanmakta, bu durumun olumsuz etkileri hayatn birok alanlarna yansmaktadr.
Bir taraftan evrensel tecrbelere alrken, dier taraftan kendi tarihi ve kltrel
kaynaklarna ynelerek bu karklk ve istikrarszlk durumundan k yollar
arayan Trk ve slm Dnyas iin Mtrdnin yeniden kefedilmesi, misyonu
ve yorumlar nem kazanmaktadr. Bu tebliimizde deiik zamanlarda gndeme
gelerek zerinde farkl deerlendirmelerin yapld Mtrdnin din ve eriat
124
MM MTRD ve MTRDLK
2. OTURUM
125
ahkm yetlerinin yorumlanmas noktasnda tarihselciliin ve evrimci bir sosyal deiim teorisinin esas alnmas, ictihad alannn allagelmiin tesinde
geniletilmesi ve yorumda rasyonelliin ok ileri noktalara tanmas yatmaktadr. nk bir tarafta sabit ve deimez olarak telakki edilen din nass olgusu,
dier taraftan yaanmakta ve hissedilmekte olan ok boyutlu bir sosyal deiim
olgusu mevcuttur. Din insan ve toplum iin olduuna gre, dinle sosyal deiim
arasnda uzlamay salayacak, dn hkmleri hayata intikal ettirme noktasnda tkanmalar ortadan kaldracak esnek bir alann olmas gerekmektedir. Bu
esnek alan, dini anlama, aklama ve yaama noktasnda insan yorumuna ve
tasarruflarna imkan tanyan ictihad alan olmaktadr. Ancak bu alanda nemli
derecede sbjektiflik sz konusudur. slm balamda din olgusunu sadece tevhide ve ahlk ilkelere hasredip, eriat de sadece ahkma indirgeyerek dinden
286
bamszlatrmaya ynelik yaklam ve yorumlar, dinin ana kaynaklar esas
alndnda tutarl gzkmyor.
Arapa ( de-ye-ne) kknden treyen, boyun emek, itaat etmek (ezzll, el-inkiyd) trnden bir anlam erevesine sahip olan din kelimesi, iba287
det, kanun, yol, det, takv, hkm, hesap, ceza ve mkfat anlamlarna gelir.
Din kelimesi ve trevleri Kurnda 95 yerde gemekte olup, kullanld yere ve
balama gre anlam ifade etmektedir. Din gnnn Mlik (Fatiha, 1/4), Din
gnn yalanlayanlar (Mutaffifin, (83/11) yetlerinde ceza anlamna, Allahn
dininde sizi onla kar acma tutmasn (Nur, 24/2) yetinde hkm ve eriat anlamna, Kraln dinine gre (Yusuf, 12/76) yetinde kanun ve rf anlamna kullanlmaktadr. yi bil ki, halis din yalnzca Allahndr (Zmer, 39/3) yetinde tevhid ve ahdet anlamna, Dinde zorlama yoktur (Bakara, 2/256) yetinde imana
ve ihlsa dayal itaat anlamna kullanlmaktadr. Allahn dininden bakasn m
aryorlar? (l-i mrn, 3/83), Kim slmdan baka bir din ararsa, bilsin ki, o
din ondan kabul edilmeyecektir (l-i mrn, 3/85), Allah katnda din slmdr
(l-i mrn, 3/19) yetlerinde ise messes din/slm/ilh nizam anlamna kullanlmtr. Sizin dininiz size, benim dinim bana (Kfirn, 109/6), De ki: Ey
insanlar! Benim dinimden ne kadar phe ederseniz edin, ben Allah brakp da
sizin taptklarnza ibadet etmem, fakat sizi ldrecek olan Allaha ibadet ederim
(Yunus, 10/104-105), Kfirlerin houna gitmese de, dini yalnzca Allaha has
klarak (muhlisne lehud-dn) kulluk ediniz (Gfir, 40/14) gibi vahiy srecinin
ilk dnemlerinde Mekkede gelen yetlerde din (ed-dn) kelimesi balca tevhidi,
286
287
Mesel, bk. Hasan ahin, Mtrdye Gre Din, Kayseri 1987, s. 43-48.
bk. bn Manzr, Lisnul-Arab, I-XV, Beyrut ty, c. XIII, s. 169-171; Rgb el-sfehn, el_
Mfredt f Garbil-Kurn, Msr 1961, s. 175; el-Mncid, 27. Bask, Beyrut 1986, s. 231;
126
MM MTRD ve MTRDLK
irki terk ederek Allaha ynelmeyi, Ona hakkyla iman etmeyi, ondan bakasna
ibadet etmemeyi, duay yalnzca Ona yneltmeyi ifade ederken, Medine dneminin sonuna doru nzil olan ...Bugn size dininizi ikmal ettim ve zerinizdeki
nimetimi tamamladm, ve din olarak size slm setim... (Mide, 5/3) yetinde
ise tevhide dayal itikat-ahlk-ibadet-muamelt ve ahkm boyutlarn havi messes din, slm anlalmaktadr.
Azla su imek, hayvanlarn (develerin) suya ynelip su imesi veya suya
girmesi, suya gtrlmeleri anlamlarna gelen e-re-a kk su-hayat ilikisini anlatmakta olup trevleriyle beraber Kurnda be kez kullanlmaktadr.
Kelimenin fiil formu e-re-ad-dne veya e-re-a dnen eklinde geldiinde
ise, Allahn insanlar iin din vazetmesi, onu snnet olarak koyup belirlemesi,
eriat klmas anlamlarna gelmektedir. Suya giden yol, ak ve geni yol
anlamna gelen eriat ve irat kelimelerine ise orijinal anlamndan hareketle
288
yol (tark, sebl), gidiat (snnet), din ve mezhep anlamlar verilmitir. Mekke
dneminde nzil olan Seni i konusunda bir eriat sahibi kldk. Sen ona uy,
289
chillerin isteklerine uyma yetinde eriat kelimesi tevhde dayal ilh yol
290
ve ahkm anlamna kullanlmtr. Kelime ou zaman hem asl ahkm olan
itikd hkmleri, hem de fer ahkm olan ibadet, ahlk ve mumeltla ilgili
hkmleri kapsamaktadr.
Mekke dneminin ortalarnda nzil olan, erea lekum mined-dni m
vass bih Nhan... eklinde balayan (Dini doru tutun ve onda ayrla dmeyin diye Nuha tavsiye ettiini, sana vahyettiimizi, Ms ve sya tavsiye
ettiimizi sizin iin de vazetti/snnet(yol) kld/eriat kld/aklad. Onlar kendisine davet ettiin ey onlara zor gelmitir. Allah dilediini kendisine seer,
291
kendisine ynelene de hidyet eder) mealindeki yette dinin tevhid merkezli
itikd, ahlk ve amel sahadaki (deimeyen) asl ahkmnn eriat klndna iaret buyrulurken, Medine dneminde nzil olan, Ey Muhammed! Sana
da kendinden evvelki kitab tasdik eden ve ona ahit olmak zere hak olarak
Kurn indirdik. O halde onlarn (Kitap Ehlinin) arasnda Allahn indirdii
ile hkmet, sana gelen hakk brakp da onlarn heveslerine uyma. Sizin her
biriniz iin bir irat ve minhc (yol/yntem) kldk. Eer Allah dileseydi, sizi
288
289
290
291
bk. bn Manzr, a.g.e., c. VIII, s. 175-176; Rgb el-sfehn, a.g.e., s. 258-259; el-Mncid,
s. 382-383; ayrca bk. smail alkan, Kurnda Din Kavram, Ankara Okulu Yay., Ankara
2002, s. 94; M. Kemal Atik ve dierleri, slm Kavramlar, Ankara 1997, s. 652.
Csiye, 45/18.
bk. M. Kemal Atik ve dierleri, a.g.e., s. 652.
e-r 42/13.
2. OTURUM
127
tek bir mmet yapard. Fakat size verdii eylerde sizi denemek iin (byle yapmad). O halde hayrl ilerde yarn. Hepinizin dn Allahadr. Bu sebep292
le hakknda ihtilafa dtnz eyleri (kyamet gn) size haber verecektir
mealindeki yette asl ve z ayn olan ilh eriatn her bir peygambere vahiy
yoluyla gnderilen; fakat trih, kltrel ve sosyal artlara gre birbirinden farkl olan boyutlarna telmihte bulunulmaktadr.
Yani Kurn semantii asndan eriat, Allahn peygamberler aracl
ile vazettii, insanln zerinde yrmesi gerekli olan ana yolu; iman, ibadet,
ahlk, muamelt ve hukuk boyutunda dinin deimeyen asl prensip ve hkmlerini ifade ederken, bir nevi/eit yap anlamna filet vezninde gelen irat
kelimesi, bu deimeyen eriatn farkl artlar ve ortamlardaki teferruat ynnden deiebilen formunu ifade etmektedir. Rgb sfehnnin anlay da
bu dorultudadr. Ona gre eriatlar itikat, ibadet, ahlk, muamelat ve hadlere
taalluk eden alanlarda hkmler ihtiva etmelerinin yannda, yemeye, imeye,
giyinmeye, nikh ve boanmaya dair hkmler de ihtiva eder. Bu alanlarda vazedilen temel hkmler btn eriatlar iin ortaktr. Ancak teferruatta ibadetler
ve meyyide hkmlerinin ekil ve icra edilileri hususunda eriatlar arasnda
293
farkllklar sz konusu olabilir.
Ancak Ali Derenin de ifade ettii gibi kavramsal olarak birbirine mteradif
olarak da kullanlabilen dinle eriat arasna kesin bir izgi ekerek onlar birbirinden ayrmak mmkn olmamakla beraber, zaman ierisinde eriat kavram ile
294
dinin ameli ve hukuk hkmlerini ifade etme eilimi arlk kazanmtr. Zamanla eriat kelimesinin mrz kald anlam transformasyonu hzlanarak ictihada ve rfe dayal hkm ve uygulamalarla eriatin anlam sahas geniletilmi,
eriat neredeyse slm hukuku ve fkhla e anlamda kullanlr hale gelmitir. Bu
semantik deiimde nce eriat kelimesiyle Mide sresinin 48. yetinde geen
irat kelimesi aynletirilmi, daha sonra yetteki iraten ve minhcen ifadelerinden hareketle peygamberlerin dinde bir ama eriatta farkl eyler getirdikleri dncesinden hareketle dinle eriat birbirinden bamsz deerlendirilmeye
295
allmtr. Buradan, dinin itikd ve ahlk hkmleri eriatin anlam sahas
dna karlp din kavramna hasredilirken, dinin (ibadt), mumelt ve hukukla
292
293
294
295
el-Mide 5/48.
bk. Rgb el-sfehn, Mukaddimetu Cmiit-Tefsr, tahk. Ahmed Hasen Ferhad, 1. Bask,
Kuveyt 1984, s. 77-81.
bk. Ali Dere, Baz ada slm Hukukularna Gre eriatn Tatbiki Sorunu, slmiyt, c.
I, Say: 4, ekim-aralk 1998, s. 107-109.
Mesel, bk. lhami Gler, Din, slm ve eriat: Aynlikler, Farkllklar ve Tarihi Dnmler,
slmiyt, c. I, Say: 4, ekim-aralk 1998, s. 64-67.
128
MM MTRD ve MTRDLK
ilgili hkmleri dinden bamsz telakki edilen eriat kavramnn anlam sahasna
hasredilmek istenmitir. Dnce plannda bu ekildeki bir ayrmn ortaya kp
yaygnlamasnda iman-amel ayrmyla balantl olarak din ve eriatn tamamen
birbirinden farkl eyler olduuna dir el-lim vel-Mteallimde Eb Hanfeye
296
atfedilen bir deerlendirmenin belirli derecede etkili olduu sylenebilir. Toptanc bir deerlendirmeyle Mtrdnin din ve eriat anlaynn da ayn dorul297
tuda gelitii iddia edilmitir.
Mtrdnin bu konudaki anlayna gemeden nce, onun tefsirdeki baz
hareket noktalarna iaret etmek gerekecektir. Mtrd Te`vltn giriinde tefsirle te`vlin arasn ayrm, tefsiri Hz. Peygambere ve sahabeye hasrederken,
te`vli fakihlere atfetmitir. Sahabenin olaylara ve yetlerin geliine ahit olduklarn, bu nedenle yetlerden murad edilen hakiki mnaya vkf olduklarn; te`vlin
ise szn muhtemel manalardan birisine yneltilmesi ve ilerin sonunun aklanmas anlamna geldiini sylemitir. Tefsirde yetin anlamna Allahn hit tutulduunu, dolays ile kesinlik olduunu; te`vlde ise byle bir durum sz konusu
298
olmad iin izafilik olduunu sylemitir. Mtrdnin dnce sisteminde ve
299
tefsir ynteminde Kurn merkezi konumda olup mutlaklk ifade etmektedir.
Mtrd, tefsirde hadislere ve sahbe szlerine byk nem atfetmekle be300
raber, ona gre Kurndan baka hibir sz mutlaklk ifade etmez. Tefsirinde
byk lde Kurn btnln, vahyin (dinin) ana hedeflerini ve yetlerin
gerisinde yatan hikmetleri gzettii anlalmaktadr. Onun Kurnla ve slmla
ilgili belirli bir konudaki anlayn kefedebilmek iin sadece tek bir yet veya
birka yet zerinde yapt yorum ve deerlendirmeleri deil, o konu ile balantl birok yete getirdii yorumlar analizci ve btncl bir yntemle deerlendirmek gerekmektedir.
Mtrd, ierisinde din kelimesinin getii yetlere getirdii aklamalarnda, kelimenin yet ierisindeki kullanmna ve balamna uygun olarak
onun lgat anlamlarna atfta bulunmu, mliki yevmid-dn (Din gnnn
296
297
298
299
300
bk. Eb Hanife, el-lim vel-Mteallim, mm- Azamn Be Eseri, ev. Mustafa z, stanbul
1981, s. 15-16, Arapa metin, s. 13-14.
bk. Snmez Kutlu,Bilinen ve Bilinmeyen Ynleriyle mm Mtrd, ed. Snmez Kutlu,
mm Mtrd ve Mtrdlik, Ankara 2003, s. 39-43.
bk. Eb Mansr el-Mtrd, Teviltul-Kurn, tahk. Fatma Yusuf el-Haym, I-V, Birinci
Bask, Beyrut 2006, c. I, s. 1.
bk. Mtrd, Tevilt, c. III, s. 60.
Bu konuda geni bilgi ve deerlendirme iin bk. Eb Mansr el-Mtrd, Kitbt-Tevhd,
(ner. Fethullah Huleyf), stanbul 1979, s. 8-9; Talip zde, Mtrdnin Tefsir Anlay,
Aralk 2003, s. 106-109; 165-182.
2. OTURUM
129
130
MM MTRD ve MTRDLK
2. OTURUM
131
mahiyetinin ve snrlarnn ne olduu, Kurnn daha nceki kitaplar tasdik etmesinin ne anlama geldiine ilikin yapt aklamalarn bir btn olarak ele
alnp deerlendirilmesi son derece nemlidir.
Mtrd, Ve enne hz srt mustekmen fettebihu... (te bu benim
mstakim yolum. Artk ona uyun, baka yollara uymayn!) (Enam, 7/153) eklinde balayan yeti aklarken, bu yolun emir ve nehiyleri, helal ve haramlar da kapsadn, sz konusu hkmleri ihtiva eden yetlerin muhkem yetler
olduunu, btn (ilh) kitaplarda onlar nesheden bir eyin olmadn, btn
dem oullarnn bu muhkem yetlerin muhatab olduklarn sarih bir ekilde
313
ifade etmitir. Namaz, oru, zekt, kurban ve hac gibi ibadetlerin teferruatta
farkl olabileceklerine, ancak btn bunlarn z itibariyle ayn olduklarna dikkat
ekmi, onlarn daha nceki peygamberlerin eriatlarnda da mevcut olduunu
314
belirtmitir. Orucun daha ncekilere farz klnd gibi, Hz. Muhammedin mmetine de farz klndn ifade eden yete (Bakara, 2/183) getirdii aklamasnda, orucun asl ve z bir/ayn olmakla beraber zaman ve ekil itibariyle farkl
315
olabileceine de dikkat ekmitir.
Tefecilik (faiz) de Hz. Muhammedin mmetine haram klnd gibi daha
316
nceki mmetlere de haram klnmtr. Kurnn daha nceki kitaplar tasdik
edici olarak gelmi olmas, nazm ve lisan ynnden deil, fakat onlardaki mnlar
ve hkmler (ahkm) ynnden onlara mutabk olmasn gerektirir. Bu mutabakat
ve muvafakat durumu, Allahn vahyettii eyde bir ihtilaf olmadnn apak
delilidir. nk eer Kurn Allahtan bakas tarafndan gnderilmi olsayd, o
317
zaman daha nceki vahiylerle tutarl olmazd. Halbuki btn peygamberler bir318
birlerini tasdik etmilerdir. Allahn elilerine indirdii btn kitaplar insanlar
Allah birlemeye, Ona bakasn ortak komaktan nehyettii gibi, ayn zamanda
onlar dil olmaya, ihsna ve iyilie davet etmiler, onlar her trl fuhiyttan,
haddi amaktan, azgnlktan ve irkin ilerden nehyetmilerdir. Bu noktada ne
319
Allahn gnderdii eliler, ne de gnderilen kitaplar arasnda bir ihtilaf vardr.
Ve enihkum beynehum bim enzelellahu vel tettebi ehvehum (Onlarn aralarnda Allahn indirdii ile hkmet, onlarn hevalarna tabi olma!) eklinde balayan Ehl-i Kitapla ilgili yetin (Mide, 5/48) tefsirinde, recm konusuyla balantl
313
314
315
316
317
318
319
132
MM MTRD ve MTRDLK
2. OTURUM
133
o kendisi iin kefaret olur) ifadesini delil getirerek, ksas gerektiren durumlarda
Tevratta da af hkmnn olabileceine dikkat ekmitir. Yani Mtrd, bu yaklam ile Tevratta af hkmnn olmad eklindeki gre katlmadn ifade
etmitir. Ancak dier taraftan ksas gerektiren durumlarda af ve diyet hkmnn
sadece Kurna ve Mslmanlara zel bir hkm olmasnn da ihtimal dahilinde
324
olduuna iaret etmitir.
Kllt-tami kne hillen liben srle... (Tevrat indirilmezden nce
Yakupun kendisine haram kldndan baka btn yiyecekler srail Oullarna helaldi. Deki: Eer doru iseniz getirin Tevrat okuyun) (l-i mrn 3/93);
Ve alel-lezne hd harramn kulle z zufurin, veminel-baar vel-ganemi
harramn aleyhim uhmehum...(Biz Yahudilere her trl trnakl hayvan haram kldk, onlara srn ve koyunun i yalarn da haram kldk, ancak onlarn
srtlarna ve barsaklarna yapan veya kemiklerine karan yalar hari; bunu
onlara azgnlklar yznden ceza olarak verdik) (Enm, 6/146); Febizulmin
minel-lezne hd harramn aleyhim tayyibtin uhillet lehum vebisaddihim an
seblil-lhi kesran ve ahzihimir-rib...(Zulmlerinden ve insanlar Allah yolundan alkoymalar nedeni ile onlara helal klnan temiz eyleri haram kldk, (bir
de) nehyedildikleri halde faiz almalar ve insanlarn mallarn batl/haksz yoldan yemeleri sebebiyle... Onlardan kfir olanlar zerine elim bir azap hazrladk)
(Nis, 4/160-161) mealindeki yetlere getirdii aklamalarnda,Yahudilere haram klnan bu eylerin (aslnda helal ve temiz olmalarna ramen) zulm ve azgnlklar nedeniyle bir meyyide olarak haram klndn, bunun ise mensuh bir
325
eriat olduunu ve mensuh bir eyle bugn amel edilemeyeceini ifade etmitir.
Yani Mtrd, bu aklamalar ile asl (deer) hkmlerinde deil ama meyyide hkmlerinde eriatlar arasnda farkllklarn olabileceini zmnen ifade etmi
olmaktadr. Aslnda helal ve temiz olan eylerin yenilmelerinin Yahudilere zulm
ve azgnlklar yznden haram klnd halde Hz. sann ve Hz. Peygamberin
eriatlarnda byle bir hkmn olmamas, zaten ierisinde srelilik artn ihtiva eden bir hkmn tekrar aslna dndrlmesi anlamna gelmektedir. Yine
Mtrdnin Yahudilere emredilen ksas cezasnda diyet ve affn olmayabilecei
ynnde serdettii ikinci gr, deer hkmleriyle deil meyyide hkmleriyle ilgili bir deerlendirmedir.
Mtrd, Sebt gn ile ilgili olarak Arf sresinin 163. yetine getirdii
aklamasnda, bn Abbastan rivyetle Sebt gnnn Yahudiler tarafndan icad
edilen bir gn olduunu, Yahudilerin o gne tazim ve hrmet gsterdiklerini
324
325
134
MM MTRD ve MTRDLK
vurguladktan sonra, Allahn onlar (bu icad edip hrmet gsterdikleri) Sebt
gn ile imtihan ettiini, Sebt gnnde balk avlamalarn onlara yasakladn
326
ifade etmitir. Bu noktada yaplacak analitik bir deerlendirme, sonuta bizi
Sebt gn ile ilgili hkmn o toplumun tarihi ve kltrel artlar ile yakndan
ilikili olduu; yani o kavmin det ve tresiyle balantl yerel bir hkm olup
btn eriatlar iin evrensel bir hkm olmad sonucuna gtrebilir. Benzer bir
durum Hz. Muhammedin eriatndaki Cuma gn ve Cuma namaz iin sz konusudur. Sebt gn ile Cuma gn arasnda olduu gibi, Yahudilerin Firavunun
zulmnden kurtulmak iin Msrdan klarna kran olarak ifa edilen Aure
orucuyla ierisinde Kurnn indirildii Kadir gecesinin olduu Ramazan aynda
tutulmas farz klnan Ramazan orucu arasnda da benzer bir kyaslama yapmak
mmkndr. Bu aklama ve deerlendirmeler, Mtrdnin eriatlarn deiimini, tebdil, tayir ve nesh edilmesini nasl anlad konusunda bize ok ak ve
kesin olmasa da belirli derecede bir fikir vermektedir.
Mtrdnin aadaki aklamalar, onun eriat dinden bamsz olarak deerlendirdii, zaman ve artlara gre Kurn ve Snnetle snrlar izilen ve Hz.
Muhammede ve Mslmanlara vazedilen eriatn da ictihat yoluyla nesh edilebilecei grne sahip olanlara ak bir cevap tekil etmektedir:
...Allahn bu mmet (slm mmeti) hakkndaki hkm ve snneti, nbvvetin mhrlenmesi (peygamberlik messesesinin Hz. Muhammedle sona
erdirilmesi) ve Hz. Muhammedin eriatn bk klmasdr. Allahn gemi mmetler hakkndaki snneti ise, onlarn eriatlarnn neshedilip hkmlerinin tebdil
327
edilmesidir.
(Hz. Peygamberin) eriat, eriatlar neshedilip de baka bir eriatla vefat
eden kendisinden nceki peygamberlerinki gibi onun vefatndan sonra baka bir
eriatla neshedilmemitir. Aksine, Allah onun eriatn kyamet gnne kadar bk
328
klarak sanki onu (Hz. Peygamberi) hayatta brakmtr.
Bir taraftan genel bir sylemle Hz. Peygamberin eriatnn daha nceki eriatlar neshettiini, onun eriatnn ise neshedilmeyip kyamete kadar bk kalacan
sylerken, dier taraftan neshin Kurnda da var olduunu kabul eden Mtrdyi
kendisiyle eliiyor gibi grmek mmkndr. Bu noktada aslnda Kurnla nesh
telakkisinin oluturduu dnce gelenei arasnda skan Mtrd, neshe yapt yaklamla, Kurnla gelenek arasnda Kurnn (vahyin) otantikliine zarar
326
327
328
2. OTURUM
135
vermeyecek bir uzlama noktas aramaktadr. Ona gre nesh, bir yetin hkmnn daha sonra gelen yetle ortadan kalkmas/kaldrlmas eklinde deil, hkmn
mddetinin sona erdiinin beyan eklinde gereklemektedir. Mtrdye gre
byle bir nesh telakkisi bed olmaz. Allah bir eyi herhangi bir vakitte ve durumda
emreder, baka bir vakit ve durumda ise nehyedebilir; veya bunun tersi de olabilir.
Bunda hikmet d bir ey yoktur. Hikmet dna kan ey, Allahn bir eyi bir vakitte ve durumda emredip, o eyi ayn vakitte ve durumda nehyetmesidir. Halbuki
329
yle olmamtr ve bu durum Allah iin muhaldir. Yani neshe konu olan olayn
boyutlar deitii iin aslnda tek bir olay deil, birbirine benzeyen ortak ynleri
bulunsa bile artk boyutlar birbirinden farkllaan iki veya daha fazla olayn varl
sz konusudur. Yani farkl hkmler, btn boyutlar ile ayn olan tek bir olgu veya
olay iin deil, ama ortak ynleri olsa bile boyutlar birbirinden farkllaan iki veya
daha fazla olay iin sz konusu olmaktadr. Bu durum hkmlerde eliki deil,
maslahatlar gerei farkllama olarak deerlendirilmelidir. Sonra Mtrdye gre
nesh, vahy metnin tilavetinde deil hkmnde gerekleir. Bir eyin hkm uy330
gulanmaz ve terk edilirse o ey unutulmu gibi olur. Yani o hkm gndemden
dm olur. Buna gre sadece durumlar deimi, farkl durum ve konumlara
gre de onlara uygun yetler ve hkmler gelmitir. Mtrdye gre bu mnda
Kurnla daha nceki eriatlar arasnda teferruatta baz ynlerden deiiklikler
olsa bile bir eliki olmad gibi, Kurnn kendi yetleri arasnda da bir eliki
mevcut deildir. Sadece bir dnemde gndemde olduu halde farkl tarihi, sosyal
ve kltrel artlarn devreye girmesiyle gncelliini kaybeden olay ve durumlarla
ilgili yetler sanki unutulmu veya terkedilmi gibi olurlar, ancak onlarn tilavetleri
bu durumda da devam eder.
Mtrdnin Teviltta zerinde nesh olduuna iaret ettii yetler ve konular zerinde yaplan analitik bir alma, onun nesh anlaynn byk lde ilk
dnem selef limlerinin anlay dorultusunda ok geni bir ereveye oturduunu, Kurnda eliki anlamna gelebilecek veya Kurnn otantikliine halel
getirecek bir anlaya sahip olmadn gstermek iin yeterlidir. Onun nesh telakkisinin, bir konu hakknda mevcut er bir hkmn ayn konuda daha sonra gelen
er bir delille tamamen iptal edilmesi eklinde tarif edilen klasik nesh teorisi
ierisinde deil; tedricilik, tahsis, tebyin, istisna veya bir konuda mevcut alternatif
birka hkmden birinin tercih edilmesi ierisinde ele alnp deerlendirilmesi
331
daha uygun olur. zellikle onun nnemes-sadaktu lil-fukari vel-meskni
329
330
331
136
MM MTRD ve MTRDLK
vel-milne aleyh vel-muellefetu kulbuhum...(Allahtan farz olarak sadakalar, ancak fakirler, miskinler, onun zerinde alan (memur)lar, mellefe-i kulb,
kleler, borlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolcular iindir. Allah her eyi
bilen, hkmnde hikmket sahibi olandr) (Tevbe, 9/60) yeti ile balantl olarak
zektn datm konusunda Hz. merin mellefe-i kulba hisse vermemesini
332
ictihadla nesh olarak isimlendirmi olmas klasik nesh anlayna uygun dmedii gibi, Kurnn baz er hkmlerinin gnmz artlarna uygun dmedii iin ictihadla mensuh kabul edilip artk geersiz klnabilecei eklindeki
anlaya da asla mesnet tekil etmez.
Mtrd, halifelerin ve sahabenin zekt gelirini ilgili yette isimleri geen
sekiz snf insana eit olarak datmak yerine, ihtiya durumunu gz nne alarak
bir snfa da verdiklerini, zekt gelirlerinin sekiz snf insan grubuna eit olarak
333
blnp datlmasnn gerekli olmadn vurgulamtr. Belirli ahslardan oluan mellefe-i kulba zekttan hisse verilmemesine gelince; bunun nedeni, Hz.
mer ve onunla ayn kanaate sahip olanlar asndan artk bir zamanlar mellefe-i
kulb ierisinde mtalaa edilen kiilere zekt gelirlerinden pay verilmesini gerektiren artlarn ortadan kalkm olmasdr. Zten ilgili zekt yetinde de sz konusu
gruba zekt gelirlerinden mutlaka hisse verilmesini gerekli klan veya icbar eden
bir hkm sz konusu deildir.. Bunu drt byk halife ve Sahabe byle anlad
gibi, mctehid imamlar da ayn ekilde anlamlardr. Mtrdnin Hz. merin
mellefe-i kulbla ilgili uygulamasn ictihadla nesh olarak isimlendirirken
kulland ifade, onun bu meseleyi nasl anladnn en ak delilidir:
Ve fil-yeti delletu cevzin-neshi bil-ictihdi liirtifil-manel-lez bih
kne liyuleme ennen-nesha kad yeknu bivuch (
Tevbe,
9/60),
neshin
farkl
vecihlerle
gerekleebileceinin bilinmesi
iin, yetin zerine dayand mnnn (hikmetin/maslahatn) ortadan kalkm ol334
masndan dolay ictihadla neshin caiz olduuna bir dellet vardr).
Sonu olarak Mtrdnin din telakkisinde tevhid inanc ve ibadetin yalnzca
Allaha yaplaca prensibi merkezi bir konumda olmakla beraber, dinin sadece itikda taalluk etmekle kalmayp, ahlk, ibadet, muamelat ve hukukla ilgili
hkmleri de ierisine alan ilh bir sistem olduu, eriattan bamsz olmad
anlalmaktadr. Tevhide ve ftrata dayal bu din, btn peygamberlerin Allahtan
getirdikleri mutlak dindir.
332
333
334
2. OTURUM
137
Onun eriat telakkisinde de amel ahkm arlk noktasn oluturmakla beraber, eriat, dinin tevhide dayal itikd hkmlerinden kopuk veya bamsz deildir. eriatn bir deimeyen, dieri de deiebilip neshe konu olan iki boyutu
vardr. Onun deimeyen boyutu, itikat, ibadet, ahlk, muamelt ve hukuk alanlarnda Allahn btn peygamberlere ve onlarn mmetlerine yol kld temel
prensip ve hkmlerdir. Mtrdye gre bunlarda bir nesh veya deime sz
konusu deildir. eriatlarn deien boyutuna gelince, bunlar ibadet ve muamelatla veya birtakm cezai meyyidelerle ilgili hkmlerin uygulama ekillerinde ve
zamanlarnda gerekleen teferruat kabilinden deiikliklerdir. Her peygamberin
ierisinden kt toplumun detlerinin, tre ve kltrnn birbirinden farkl olmas, teferruattaki bu deiikliklere etki eden nemli bir faktrdr.
Teferruatta peygamberlerin eriatlar arasndaki farkllklar bir eliki olmadklar gibi, din ve eriatn aslna ve zne mugyir bir durum da oluturmazlar.
Hz. Muhammedin eriat Allahtan gnderilen en son eriat olup, kymete kadar
devamldr. Onun kendisinden nceki eriatlar nesheden bir konumda olmasna
gelince, bu nesh Kurnn btn eriatlarda ortak olan asl hkmleri ortadan
kaldrmas eklinde anlalmamaldr. Aksine Kurn, onlarda mevcut btn asl
hkmleri ihtiva etmektedir. Ancak teferruatta tarih, kltr ve trelerle balantl olarak gemi eriatlarda mevcut olduu halde, emir veya yasak balamnda
Kurn tilavetinde yer almayan hkmlerin Mslmanlar iin artk bir balaycl sz konusu deildir.
Kurnn kendi yetleri zerindeki neshe gelince, bu nesh ilgili yetin
tilveti bk kald halde sadece onun hkmnde gerekleir. Bu ekildeki bir
nesh, bed olmayp tamamen yaanan durumlar ve olaylarla ilgili olup maslahatlarn gerektirdii eydir. Yani bir toplumda veya yerde Kurnn btn hkmlerinin ayn anda uygulanmas diye bir ey yoktur. Nesh, belirli bir hkme konu
olan bir mesele ile ilgili durum ve artlar deitiinde; yani sz konusu olayn
boyutlarnda bir deiiklik ortaya ktnda, o deiiklie uygun hkmn devreye girmesi eklinde gerekleir; daha nceki hkm yeni artlar muvacehesinde
uygulanmad iin sanki unutulmu (mensiy) gibi olur. Ancak bu, sz konusu
hkmn onu gerektiren artlar yeniden olutuunda tekrar devreye girmeyecei anlamna gelmez. Mtrdnin nesh anlayn, klasik nesh teorisi ierisinde
deerlendirmek yerine teybn, tahss, tedrcilik ve istisn ierisinde deerlendirmek; ayrca er bir hkme konu olan herhangi bir mesele hakknda mctehidin
birbirine eit alternatif uygulamalardan bir veya birkann tercih etmesi eklinde
anlamak daha tutarl olur.
138
MM MTRD ve MTRDLK
7. TEBL
MTRDYE GRE DN-ERAT AYIRIMININ FELSEF
TEMELLER
Prof. Dr. Hanifi zcan
Dokuzeyll niversitesi lahiyat Fakltesi / ZMR
Balktan da anlalabilecei gibi, aslnda burada ayrntl olarak din-eriat ayr335
mndan deil , tam tersine bu ayrmn dayand felsef temellerden sz edilecektir.
Bir eyin felsef temelleri zerinde durmak demek, onun, o anda ne ekilde
bulunuyorsa o hl zere olmasn salayan ilkelerin tespit edilmesi demektir. Bu
da, ancak onun dayand teorik ve zihn yapnn, yani fikr zeminin aa
karlp felsef deerinin ortaya konulmasyla mmkn olur.
Burada yer alan zihn yap ve fikr zemin; insann bir dnceyi ve buna
bal olarak bir fiili ortaya koymasn salayan zihn itki ve motivasyonu ve
fikr at ve rgy dile getirmektedir. nsann gerek dn, gerekse din d btn
dnce ve fiillerinin, daha dorusu topyekn bir beer baarnn doru anlalabilmesi iin, bu zihn boyutun gz ard edilmemesi gerekmektedir.
Bu balamda, hemen belirtilmelidir ki, din-eriat ayrm, bu alanda insan zihninin
ortaya koyduu ve gerekletirdii nemli bir beer baardr. Eer bu baarlmam
olsayd, dinin oluum ve geliiminde nemli bir etken olan beeri unsurlar fark edilemez
ve bunun bir sonucu olarak da dinin insan hayatndaki istisn yeri ve amac anlalamazd. Bu da, insann din ilgisinin temelinin ve bir dini benimsemedeki esas amacnn
tam olarak kavranlamamas ve hatta bir din bilincinin olumamas demekti.
Din ilgisinin belli bir bilin dzeyine ulaamamas ise, burada hem insann,
hem de dinin amacnn gereklemesinin epistemolojik olarak mmkn olmamas
demektir. nk bilin, hem inanan, hem de inanlan iin bir n arttr. Bir baka
deyile, insann inanabilir, dinin de inanlabilir hale gelmesini salayan insan zihnidir, yani burada hem sje, hem de obje ayn zihn faaliyetin bir baarsdr. nk
336
din insan iindir ve dinin temelinde insan zihni vardr. Yani din insann fikr ve
335
336
Din-eriat ayrmyla ilgili ayrntl bilgi iin bkz. Hanifi zcan, Mtrdde Dn oulculuk
(M.. lahiyat Fak. Vakf Yaynlar, stanbul 1995) ilgili blmler.
Ayrntl bilgi iin bkz. Hanifi zcan, Modern ada Dinin Birey ve Toplum in Anlam,
Akademik Aratrmalar Dergisi(ubat-Nisan 2007, say: 32). Hanifi zcan, lk Mslman
Trk Devletlerinde Dnce, Trkler (Ansiklopedisi), c. 5, ss. 463-481.
2. OTURUM
139
zihn ynyle ilgilidir. nsann btn zihn faaliyetleri ise, onun bir varlk olarak
var olma amacyla, yani bu temel amala uyumlu olmak zorundadr. nk o anda
bu amacn ekillendirdii bir birey olma bilincini ieren zihnin belli bir amala belli bir ynde motive edilmesi epistemolojik zorunluluktur. te, bu balamda hemen
belirtilmesi gerekir ki, sosyal bir varlk olan insann btn kltrel baarlarnda
olduu gibi, dinde de esas amac, din vastasyla kendisini gerekletirmektir.
Kendisini gerekletirme iradesi, insan, bir kltr ierisinde dini insann mutluluuna vasta olacak ekilde oluturma ve gelitirmeye sevk etmitir. yle ki, dinin
oluumuna ve geliimine katlmak suretiyle insan, dini zmsemi ve onu kendisine
dtan gelen bir dayatma olarak deil, bizzat kendi zihn baars olarak grmtr.
te, bu yzden, insan tarih boyu arzu ettii sosyal yaant ve toplumsal taleplerle
uyumlu bir dn yap oluturarak toplumda kendisini ortaya koymaya almtr. O
halde, din-eriat ayrmnn temelinde, insann bir varlk olarak kendisini gerekletirme esasna dayanan bu amac grmek gerekmektedir. Ancak unutmamak gerekir
ki, bu ama dayand temel dikkate alndnda, grlr ki, z itibariyle bireysel337
dir. Mtrdnin yaklamyla dile getirecek olursak , hemen her insanda bir din
duygusu ve din fikri vardr; ancak insanlarn anlay ve kavray dereceleri birbirinden farkl olduu iin, onlarn zihinde bulunan bu din duygusunu ve din fikrini
kendilerini ortaya koyacak ve ifade edecek ekilde zihin dna karmalar, yani onu
toplumda bireyi temsil eden ve herkes tarafndan anlalan ortak bir fiil ve davrana
dntrmeleri mmkn deildir. Bir baka deyile, her insan, kendi zihn gc lsnde, zihninde tad bireysel din duygusunu ve din fikrini belki bir ekilde fiile
ve davrana dntrp somut hale getirebilir. Ancak insann bir fert olarak ortaya
koyduu bu fiil ve davranlarn znde bulunan ve ortadan kaldrlmas mmkn olmayan bireysellik ve znellik, onlarn bakalar tarafndan kavranlmasn ve bireyin
istedii ama dorultusunda anlalmasn imknsz hale getirir.
338
MM MTRD ve MTRDLK
140
Bkz.,a.g.e.,s.108.
Bkz.a.g.e.,s.72.
Bkz.a.g.e.,s.77.
3. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
8. TEBL
EB HANFE ve EB MANSR el-MTRD, MRCENN
DEVAMI OLARAK GRLEBLR M?
Do. Dr. H. Sabri Erdem
Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi
Eb Hanfe ve Eb Mansr el-Mtrd, byk gnah ileyenin hkmn
hirete (Allaha) erteleyen Mrcienin devam olarak deerlendirilebilirler mi?
Bize gre Eb Hanfeyi ve Mtrdyi Mrcienin devam olarak deerlendirmek balca ynden mmkn grnmemektedir:
1. Byk gnah ileyenin hkmn hirete ertelemekle iman-amel ilikisinde ameli imandan ayrmak arasnda gereklilik ba yoktur. Yani byk gnah
ileyenin hkmnn hirete ertelenmesinin, amelin imandan ayrlmasn gerektirdiinden bahsedilemez.
2. Eb Hanfe ve Mtrd, Kurna dayal olarak ortaya koyduklar irc fikrini kabul etmekle birlikte Mrcie mezhebinden olmay kabul etmemektedirler.
3. Mrcie, irc fikriyle ortaya kan itikd bir mezhep olup kelm bir okul
deildir. Buna mukabil Hanefyye ve Mtrdyye hem kelm birer okuldurlar
hem de kelm birer mezheptirler.
Bu hususu biraz aacak olursak unlar sylenebilir: man-amel ilikisi hususunda balca iki gr ortaya konmutur. Bunlardan birisi amelin imana dahil
olduunu ifade eden hadisilerin gr, dieri de amelin imandan ayrldn ifade eden kelmclarn grdr. Hadisiler metot olarak somut karakterli aklc342
l kullandklarndan ameli imandan bir cz olarak grrlerken, kelmclar da
342
Hadisilerin metodunu belirtmek iin somut karakterli aklclk ifadesini, kelmclarn metodunu belirtmek iin de soyut karakterli aklclk ifadesini kullanyorum. Dolaysyla her
iki grup metot olarak zt karakterli aklclklar kullanmlardr. Somut ve soyut karakterli
aklclklar hakknda ana hatlaryla unlar sylenebilir: Akl kelimesinin lugattaki dilsel anlamn gz nne aldmzda birden fazla eyin birbirine balanmas sz konusu olmakta, bu
da aklcln somut karakterliliini gstermektedir. Mesel, dilde kullanlan akaltul-beire
eklindeki ifade, devenin ayaklarnn balanmasn anlatr. Dier taraftan akl kelimesinin yine
dildeki kullanmndan hareketle bir eyin dier bir eyden ayrlmasn ve soyutlanmasn gz
nne aldmzda byle bir ayrm da akl kelimesinin soyut karakterliliini gsterir. Mesel,
kad utukile lisanuhu eklindeki kullanm, sz konusu kimsenin konumaktan men edildii
anlamna gelir. (Bkz. bn Manzr, Lisnul-Arab, c.: 1-15, Beyrut 1990, AKL maddesi.) Akl
144
MM MTRD ve MTRDLK
metot olarak soyut karakterli aklcl kullandklarndan ameli imandan ayrmlar ve imann soyut karakterli olan kalp ile tasdik olduunu ifade etmilerdir. Yani
kelmclar iman teriminin d dnyada bir tr varl olan kalp ile tasdike dellet
ettiini ortaya koymulardr. Dolaysyla hem hadisiler hem de kelmclar metot olarak kullanm olduklar somut ve soyut karakterli aklclklara gre ameli
imandan bir cz olarak grmler ve ameli imandan ayrmlardr. Yoksa byk
gnah ileyenin hkmn hirete ertelemeleri sebebiyle hadisiler ameli imandan
bir cz olarak grm deiller ve kelmclar da ameli imandan ayrm deillerdir. Dolaysyla bunlar arasnda gereklilik ba yoktur. Yani Mrcieden olma ile
ameli imandan bir cz olarak grme veya ameli imandan ayrma, ncekinin sonrakileri gerektirmedii farkl eylerdir.
Ayrca iman-amel ilikisine getirilen zmler bu dnyada yaayan insann
durumuyla ilgili olup, onun hiretteki durumuyla ilgili deildir. Bu dnyada yaayan insann durumuyla ilgili olarak amelin imandan ayrlmas bir ey, amelin
hkmnn hirete irc edilmesi baka bir eydir.
Mtrd, Haviyyenin (hadisilerin) amele iman ismini vermeyenlerin (ameli imandan ayranlarn) Mrcieden olduklar grn naklederek bunun yanl
343
olduunu aslnda imanda istisny kabul etmekle Haviyyenin Mrcieden
344
olduunu ileri srer . Gerekte hem Haviyye hem de amele iman ismini vermeyenler (Mtrd) Mrcieden olmamakla birlikte kendilerine gre ortaya koyduklar delillerle birbirlerini Mrcieden olmakla vasflandrmalar yanl olup,
bu abalar bir adan birbirlerini ktlemeye yneliktir.
Eb Hanfe ve Mtrd Kurna dayandrdklar irc fikrini kabul edip,
Kurn temelli bu irc fikrinin gerekli ve gerek olduunu ifade ederler. Bununla
ilgili olarak Mtrd unlar syler: Eb Hanfeye irc fikrini nereden aldnn
343
344
kelimesinin lugattaki dilsel anlamyla ilgili olarak bunlar sylenebildii gibi, itikad problemler sz konusu olduunda da benzer eyler sylenebilir. Mesel, iman meydana getiren paralarn (czlerin) gerektirici biimde birbirine balanarak btn olan iman oluturmas somut
karakterli aklclkla gerekleirken, paralardan birinin soyut karakterli olarak gz nne
alnp dier paralardan ayrlmas da soyut karakterli aklclkla gereklemektedir. Somut
karakterli aklclkla kalbin tasdiki, dilin ikrar, kalbin ameli ve organlarn ameli gerektirici
biimde birbirine balanarak iman meydana getirirken, soyut karakterli aklcla gre soyut
karakterli olan kalp ile tasdik, iman olarak grlmtr. Dolaysyla dilin ikrar, kalbin ameli
ve organlarn ameli, kalbin tasdikinden ayrlmlardr. Dier taraftan somut karakterli aklcla gre bilgi ve amelin iman ile balants kurulurken, soyut karakterli aklcla gre bilgi ve
amel imandan ayrlr.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, tahkik: Bekir Topalolu-Muhammed Arui, Ankara 2003, s. 613 vd.
A.g.e., s. 614.
3. OTURUM
145
146
MM MTRD ve MTRDLK
bir okul ve kelm bir mezhep deildir. Zir kelm bir okulun soyut karakterli aklclk metodunu kullanmas gerekir. Bu metoda bal olarak ortaya konan
grler de kelm mezhebi oluturur. Dolaysyla irc fikrine sahip itikd bir
mezhep ile kelm bir okulu ve mezhebi birbirinden ayrmak gerekir. Bu durumda
Eb Hanfe ve Mtrd metot olarak soyut karakterli aklcl kullanmakla ve
bu aklcla gre grler ortaya koymakla hem birer kelm okul hem de birer
kelm mezheptirler.
Sonu olarak ortaya konan nedenlerden dolay Eb Hanfeyi ve Mtrdyi
Mrcienin devam olarak gremeyiz.
Kaynaklar
Eb Hanfe, el-lim vel-Mteallim, mm- Azamn Be Eseri ierisinde,
thk. ve ter.: Mustafa z, stanbul 2002.
bn Manzr, Lisnul-Arab, c.: 1-15, Beyrut 1990.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, tahkik: Bekir Topalolu-Muhammed Arui, Ankara 2003.
Watt, slm Dncesinin Teekkl Devri, ter.: E. Ruhi Flal, Ankara 1981.
3. OTURUM
147
9. TEBL
MRCENN MEZHEPL PROBLEM ve EB MANSR el-MTRD
Do. Dr. Cafer Karada
Uluda niversitesi lahiyat Fakltesi / BURSA
A. rc Kavram
rc kelimesini kavramak iin ncelikle buna karlk getirilen tehir kelimesinin incelenmesinde fayda vardr. yetlerde getii ekli dikkate alndnda
tehir kelimesinin iki anlamnn olduu grlr: Biri O kii yaptn ve yap348
madn (ahharat) bilecektir melindeki yette getii zere terk etmek
veya ihmal etmek, ikincisi ise Biz onu sadece sayl bir sre iin erteliyoruz
349
(nahhiru) mealindeki yette getii zere ertelemek anlamndadr. rc kelimesinin de yetlerdeki iki anlam dikkate alndnda tehir kelimesine benzer
anlam tad grlr: Birincisi Hz. Peygambere hanmlar ile ilgili bir hitapta
350
Onlardan dilediini terk edersin (trc), dilediini de yannda brakrsn mealindeki yette getii ekilde vazgemek ve terk etmek dieri ise Baka bir
grup ise, Allahn emrine braklmlardr (murcevne/murcene), Allah dilerse
351
azap eder, dilerse tvbelerini kabul eder mealindeki yette olduu gibi ertele352
mek ve geriye brakmaktr.
rc kelimesinin ism-i fil kalb olan mrc ise, yukardaki anlamlarndan
hareketle ya terk eden ya da erteleyen anlamna gelir. Istlahtaki anlam ise
iman edip ameli terk eden veya iman edip ameli erteleyen, ihmal eden, geriye
brakan, nemsemeyen anlamndadr. Nitekim bn Manzr, Mrcie kelimesine
iman hakknda ameli hesaba katmayarak hkm verenler eklinde bir mana
verir ki, bu irc kelimesinin terk etmek ve ihmal etmek anlamlarna karlk gelir.
Devamnda ise Sanki bu kiiler iman etmekte ama ameli tehir etmekteler. Onlara gre namaz klmasalar, oru tutmasalar da imanlar kendilerini kurtarr demek
suretiyle tehir kelimesinin de terk etmek ve kaybetmek anlamlarn tercih ettii
348
349
350
351
352
el-nfitr 82/5.
Hd 11/104.
el-Ahzb 33/51.
et-Tevbe 9/106.
Cevher, es-Shh (Ahmed Abdlgafr Atr), Beyrut 1399/1989, I, 52, VI, 2352; bn Manzr,
Lisnl-Arab, Beyrut 1410/1990, I, 83-84, XIV, 311; ayr. bk. Mtrd, Te`vltu ehlis-sunne
(nr. Fatma Ysuf el-Haym), Beyrut 1425/2004; IV, 128; Fahreddin er-Raz, et-TefsrulKebr, Beyrut ts. Dru hyut-Tursil-Arab, XXV, 221, XXXI, 77.
MM MTRD ve MTRDLK
148
353
3. OTURUM
149
zayf gr olarak irc iin, kebire sahibinin durumunu kyamet gnne havale
etmek yani ertelemek ve Hz. Alinin fazilet derecesini drdnc sraya atmak
eklinde iki tarif daha sralar. Aslnda bu son iki tariften birincisi Mutezilenin,
ikincisi ise ann irc tarifidir. Zten ehristn, Mrcie birinci tarife gre
Mutezilenin, ikinci tarife gre ise ian mukabili bir mezheptir kaydn
357
der.
Bu kavramn ilk olarak kim tarafndan kullanld hususunda da bir belirsizlik vardr. Bir baka belirsizlik ise kavramn ilk olarak olumlu anlamda m yoksa
olumsuz anlamda m kullanlddr. Kelime ra-ce-ve kalbnda vg anlamnda
kullanlrken tehir anlamna gelen irc kullanm daha ok yergi anlamndadr.
Ebl-Leys es-Semerkandnin (. 373/983) naklettiine gre irc kelimesini
358
olumlu anlamda ilk kullanan, sahbeden Muz b. Cebeldir. Eb Hanfenin de
kendisine nispet edilen risalelerinde bu olumlu anlam tercih ettii ve destekledii
grlr. Ancak bu olumlu kullanmlar, kavramsal dzeyde kalmaktan teye geememi, hibir kimse de olumlu anlamda bir mezhep nisbesi olarak bu ismi ahsna
nispet etmemitir. Kavram olumlu anlamda kullanan Eb Hanfe bile mezhep
nisbesi olarak onun kendisine yaktrlmasna kar kmtr. Ancak o srarla bu
kavramn olumlu anlamn ve arkasnda yatan olumlu dnceyi savunmutur.
rc kavramnn dlayc fonksiyon yklenerek olumsuz anlamda kullanm daha
yaygn olmu hatta olumlu anlamda kullanmn bastrlmasna yol amtr. Zahid
el-Kevsernin Eb Hanfenin Osmn el-Bettye gnderdii Rislesinin altna
dt nota gre irc lakabn Ehl-i Snnet hakknda yergi anlamnda ilk kul359
lanan kiinin Hriclerden Nafi b. Ezrak olduu grlr. Mtrd (. 333/944)
yerici anlamda bu ismi ilk kullananlarn Haviyye dedii Ehl-i Hadis, Mutezile
ve ia olduunu dile getirir. ada i/smil limlerden Eb Htim er-Rz de
360
(322/933) Mtrdnin bu tespitlerini dorulayan bilgiler verir. Bu kavramn
kullanlma zaman konusunda Llek (. 418/1027) bn Eas olayn ve onun
361
hezimeti sonrasn iaret eder.
357
358
359
360
361
150
MM MTRD ve MTRDLK
B. rcn Kapsam
rcn kapsam yani hangi gruplar ya da mezhepleri iine ald hususunda
firak edebiyatlarnn tam bir uzla ierisinde olduklar sylenemez. Szgelimi
Mtrdnin ada Hanef limlerinden Eb Mut en-Nesef (318/930), Mrcie
kapsamna giren mezhepleri Trikiyye, Sbiiyye, Rciyye, kkiyye, Beyhesiyye,
Mstesniyye, Haviyye, Ameliyye, Menksiyye, Mebbihe, Eseriyye, Bidiyye eklinde on iki frka olarak sralar ve irc yaktrmasn en ok kullanan Ehl-i Hadisi;
362
Mebbihe, Haviyye ve Eseriyye adlar ile Mrcie iine dahil eder. te yandan baz
363
tasniflerde Eb Hanfe ve takipilerinin de bu kapsamda deerlendirildii grlr.
III. asr i limlerinden Sad b. Abdullah el-Kumm (. 301/913), ia, Mrcie, Mutezile ve Havric eklinde drt asl mezhep sayar ve Mrcieyi btn
Ehl-i Snneti iine alacak genilikte kullanr. Onun sayd drt Mrcie frkas, Cehmiyye, Gaylniyye, Msriyye, ukkk/Haviyye eklindedir. Bylelikle
Masriyye iinde deerlendirdii Eb Hanfe ile ukkk/Haviyye iinde sayd
364
Malik, afi ve bn Eb Leyl gibi fakihleri Mrcie kapsamna sokar.
Eb Htim er-Rz (. 322/933) ereveyi daha da geniletir ve neredeyse
ia dndaki btn gruplar bu kavram kapsamna dahil eder. Onun verdii mezhep isimleri Ashbl-Hadis, Haviyye/Mebbihe, ukkk, Mlikiyye/fiiyye,
Ashbr-Re`y, Cehmiyye, Gaylniyye, Madriyye, emriyye, Drariyye eklindedir. Eb Hanfeyi Ashbr-Re`y iinde saymas beklenirken Kumm gibi
365
Mdryye diye isimlendirdii Msriyye iinde gsterir.
Ehl-i Hadis grubundan Malat (. 377/987) ana bidat mezheplerini, Zndklar, Cehmiyye, Kaderiyye, Mrcie, Rfiziler ve Harriyye olarak sayar,
Mrcienin kollarna yer vermez, ancak dier kaynaklarda Mrcie iinde saylan
366
Cehmiyyeyi ana mezhep olarak gsterir.
Zhirlerden bn Hazm (456/1064) Neccriyye ve Kerrmiyyenin yan sra
Earleri de Mrcieden sayar. Bata Ebl-Hasan el-Ear olmak zere, Bklln,
Simnn ve bn Furek gibi mezhebin nde gelenlerini ve ilk Snn kelmclardan
367
bn Kllb el-Basryi bu kategoriye dahil eder. Hanef limlerinden Ebl-Ysr
362
363
364
365
366
367
3. OTURUM
151
Ebl-Ysr el-Pezdev, Usld-dn (Hans Peter Linss), Kahire 1283/1963, s. 242, 252.
bnl-Cevz, Telbs bls, Beyrut 1413/1992, s. 21.
Abbs es-Seksek, el-Brhn (nr. Halil Ahmed brahim el-Hc), Beyrut 1400/1980, s. 17.
Abdlkhir el-Badad, el-Fark, s. 202-207; a. mlf., el-Milel ven-nihal, s. 138-141; sferayn,
et-Tabsr, s. 97-99; ehristn, el-Milel, I, 161-169; Fahreddin er-Rz, tikdtu firakilmslimn vel-mrikn (nr. Muhammed M. El-Badad), Beyrut 1407/1987, s. 93-95.
152
MM MTRD ve MTRDLK
Ear kelmcs Seyfeddn el-mid (. 631/1233) seleflerinin yolunu tutarak sadece Hlis Mrcie mezheplerini Ynusiyye, Ubeydiyye, Gassniyye, Sevbaniyye ve Tumeniyye eklinde be mezhep olarak verir. Dierlerinden farkl olarak
Mersiyyeyi bir mezhep olarak deerlendirmez, Bir el-Merisyi Tumeniyye
taraftarlar iinde gsterir. Slih ve Gayln gibi isimleri irc ile kader grn
372
birletirenler arasnda sayar.
C. Mrci Saylanlar
Erken dnem yani selef-i salihn denilen ilk nesil iinde tabinden balayarak irc kategorisine dahil edilen olduka fazla ahsiyet bulunmaktadr. Bunlar
iinde ilk akla gelenler, tabinden Sad b. Cbeyr, tebeut-tabinden Amr b. Murre
(. 116/734), Eb Hanfe (. 150/767) ve Amrn rencisi olan Misar b. Kidm
(. 155/772) gibi ahsiyetlerdir. Bunlarn listesini Snmez Kutlunun Trklerin
slmlama Srecinde Mrcie ve Tesirleri adl eseri ile Hseyin Kahramann
373
Kfede Hadis adl almasnda bulmak mmkndr. Listeye bakldnda
muhaddislerin ounluu oluturduu sylenebilir. Bu durum listenin byk lde rv tenkidi kitaplarndan elde edilmi olmasndan kaynaklanabilir. Bunlarn yannda Gayln ed-Dmak gibi ilk kaderler arasnda saylan ve Cehm b.
Safvn gibi cebrler arasnda grlen baz ahsiyetler de vardr. Siyas adan deerlendirildiinde Said b. Cbeyr, Msir ve Gaylnn Emevlere muhlefet ettii grlr. Bunlardan Sad b. Cbeyr ile Gayln, Emev idaresi tarafndan idam
374
edilmitir.
Mrcienin lider kadrosu ya da lideri olarak tanmlananlar konusunda da
yine karklk ve karmaa sz konusudur. N el-Ekber (. 293/906) Mrcie
liderleri olarak sadece Gayln ed-Dmek, Eb Hanfe ve Cehm b. Safvna
yer verirken ada olan Nevbaht (. 310/922) mrci liderleri olarak Cehm
b. Safvn, Gayln ed-Dmak, Amr b. Kays el-Msr ve Ashbl-hadisi sayar; Eb Hanfeyi de Msrn mezhebi olan Msryyenin mensubu olarak
375
gsterir. ehristn irc grn ilk ortaya atann Hasan b. Muhammed b.
Hanefyye b. Ali b. Eb Tlib olduunu ve eitli blgelere mektuplar yazdn
372
373
374
375
3. OTURUM
153
syler ardndan ancak bu kii, Mrcieye nispet edilen iman ettikten sonra
amel terk edilebilir grnde deildir, sadece kebre sahibinin tekfir edileme376
yeceini savunur kaydn der.
Benzer bilgileri tekrarlayan Makriz (. 845/1442) ilave olarak onun mektup377
larnn irca davet ierikli ve amal olduu kaydna yer verir. ehristnnin
verdii Mrcie listesinde u isimler yer alr: Hasan b. Muhammed b. Hanefyye
b. Ali b. Eb Tlib, Sad b. Cbeyr, Talk b. Habb, Amr b. Mrre, Muhrib b.
Ziyd, Muktil b. Sleymn, Zer b. Abdullah b. Zrre, Amr b. Zer, Hammd b.
Sleymn, Eb Hanfe, Eb Ysuf, Muhammed b. Hasan e-eybn ve Kadd b.
Cafer. Bu mlumt verdikten sonra ehristn u notu der: Bunlarn tamam hadis imamlardr. Byk gnah ileyen kiiyi tekfir etmezler, Hriciyye ve
378
Kaderiyyenin aksine onlarn ebed azap ekeceklerine hkmetmezler. Makriz
de imamlarndan bir grup Mrciedendir der ve Sad b. Cbeyr, Talk b. Habb,
Amr b. Mrre, Muhrib b. Dsar, Amr b. Zer, Hammd b. Eb Sleymn ve Eb
Muktil gibi isimlerden oluan bir liste verir. O da ehristn gibi Ancak bunlar,
kebire sahibi konusunda Kaderiyye, Hriciyye ve Mrcieye muhalefet ederler,
379
sahbeye svmezler ve onlara dil uzatmazlar kaydn der. Haneflerden Eb
Ysr el-Pezdev, Mrcienin lider grubu olarak Gayln ed-Dmak, Muhammed
380
b. ebb ve Eb emri sayar. Hanbel lim Seksek ise Mrci mellifler olarak
bnr-Ravend, Muhammed b. Sebt, Hasan b. Muhammed b. en-Neccr ve Mu381
hammed b. Kerrmn isimlerine yer verir.
Buraya kadar verilen bilgilerdeki dikkat ekici nokta, hadisiler tarafndan
Mrcilikle nitelenenlerin genellikle ilk nesil iinde yer alan ahslar ile snrl
kalm olmasdr. Bunun sebebi de hadis tedvininin byk lde bu nesil ile
tamamlanmasdr. Dolaysyla rv tenkit ve deerlendirmeleri de byk lde
anlan dnemde yaam hadis imamlar hakkndadr. Hadis tenkitileri yaptklar
376
377
378
379
380
381
154
MM MTRD ve MTRDLK
deerlendirmelerde rvlerin mezheplerini de sz konusu ettiklerinden Mrci nitelemelerinin hadis tenkidi erevesinde gerekletiini dikkate almak gerekir.
u da bir gerek ki, bu ekilde rv tenkidi erevesinde yaplan eletiriler zaman
iinde bu kiilerin iman konumlarn sorgulayan bir boyuta tanmtr. Ancak
hadisilerin Mrci listesi ile frak melliflerinin listesinin birbirini tuttuu sylenemez. Szgelimi Earnin Makaltnda ad geen Mrciler iinde, hadisilerin sayd kiilerin ok az yer alr. Her iki kesimde de ortak olarak yer alan isim
Eb Hanfedir. Ancak sonraki Ear frak kitaplarnda Eb Hanfenin kategori
dna karld grlr. Mrcie hakkndaki bu belirsizlii ve karkl daha
ak grmek bakmndan nderleri arasnda saylan birka mrci ahsiyeti incelemekte yarar vardr.
Kaynaklarda en ok Mrcilikle ithm edilen kii, tabinin fakihlerinden Eb
382
Abdullah Sad b. Cbeyr b. Himdr. Badat Nizmiyesinin kurucu stad
Eb shk e-irznin (476/1083) verdii bilgiye gre o, Kfenin en nde gelen
fakihlerindendir. Abdullah b. mer ve Abdullah b. Abbs bile kendilerine soru
soran kiileri ona ynlendirir ve baz hususlar onun daha iyi bildiini sylerlerdi.
irznin Hasften nakletii u sz onun dnemindeki itibarn yeterince ifade
eder: Talk en iyi bilen Sad b. Mseyyebdir, hacc en iyi bilen Atdr, hell ve
haram en iyi bilen Tvstur, tefsiri en iyi bilen Mchiddir, bularn hepsini ken383
disinde toplayan Sad b. Cbeyrdir. stelik irz kitabnda onun mrcilii
ile ilgili bir kayda yer vermez. mer en-Nesefnin (. 537/1142) verdii bilgiye
gre Sad, Emevlere ters dtnden Haccc tarafndan gen yata idam edildi. damn duyup Kfeden kaan nl hadisilerden Dahhk b. Mzhim onun
384
rencisi idi.
te yandan Ebl-Hasan el-Ear, Mrcilerden bahsettii yerde Sad b. Cbeyr ismine yer vermezken Abdlkhir el-Badad onu Ehl-i Snnet vel-Cemat
385
fakhleri arasnda sayar. Sad b. Cbeyri Mrci sayanlar genellikle Ehl-i Hadis
grubudur. Onlardan Fesevnin (. 277/890) naklettii Eb Hanfe ile Hammad b.
Zeyd arasnda geen konuma ilgintir: Hammd b. Zeyd yle dedi: Mescid-i
Haramda Eb Hanfenin yanna oturdum. Sad b. Cbeyrden bahsetti ve onun
Mrci olduunu syledi. Ona, sana bunu kim syledi dedim. Slim el-Eftas
382
383
384
385
3. OTURUM
155
386
Eb Ysuf el-Fesev, el-Marife vet-Tarh (nr. Halil el-Mansr), 1419/1999, III, 100.
MM MTRD ve MTRDLK
156
Zekt hakknda yani yz dirhemde be dirhem zekt olaca konusunda ihtilaf ettiklerini grdn m?
Hayr.
Cenbetlikten sonra gusl yaplmasnn farz olmasnda ihtilaf ettiklerini
grdn m?
Hayr.
Amr b. Mrre byle birka soru daha sorduktan sonra u yeti okudu: O Allah ki, sana Kitab indirdi. Onun bir ksm muhkem yetlerdendir ki bunlar kitabn
387
esasn tekil ederler- dierleri de mtebih yetlerdir.
Muhkemin ne olduunu biliyor musun?
Hayr.
Muhkem mmetin zerinde birletikleridir, mteabih ise ihtilaf ettikleridir. Niyetini muhkem ynnde tut. Mteabih yetlere ynelmekten ve dalmaktan sakn!
Senin elinle beni irat eden/doruya kavuturan Allaha hamd olsun. Allaha
yemin olsun ki, ben senin huzurundan gzel bir hal ile ayrlyorum.
Amr b. Mrre szn yle tamamlad: Sultan, Ehl-i Kitb dvet etti onlar
da daveti kabul ettiler, fakat sultan sizin de bildiiniz gibi onlar kovdu. O, onlar ard gibi sizi de aryor ve onlar kovduu gibi sizi de kovacak. Size
gereken ilk emirdir (el-emrul-evvel). Bu noktada Makdis devreye girer ve ilk
emrin, ncekilerin (el-mtekaddimn) zerinde birletikleri ey olduunu belirtir.
Akabinde Makdis yle bir duada bulunur: Bu hikyeyi dnen, sevd- azam
olan drt mezhepten (Hanef, Mlik, afi ve Ehl-i Hadis) birine tutunan, Mslmanlar ayrla drecek eylerden dilini tutan ve dinde arla gitmeyen
388
kiiye Allah rahmet etsin.
Bu alntdan Misr b. Kidm ve Amr b. Mrrenin dindar, hogrl,
din gruplara eit mesafede duran ve bir mezhebe mensubiyetlerinin olmad anlalr. Ancak Hadis Ehli tarafndan kaleme alnan tercim-i ahvl ve
tabakt kaynaklarna baktmzda bu kiilerin Kfenin nde gelen Mrcileri
olduunu reniriz. Hatt mm Buhr (. 256/870) hibir kaynaa dayanma389
dan ve bir senet ortaya koymadan Amr b. Mrre iin Ben mrciyim derdi
387
388
389
3. OTURUM
157
391
392
393
Amr b. Mrre ve Misr b. Kidmn mrcilikle nitelenmesi hususunda bk. Snmez Kutlu,
Trklerin slmlama Srecinde Mrcie ve Tesirleri, s. 88-89; Hseyin Kahraman, Kfede
Hadis, s. 352-353.
Ebl-Ksm el-Belh, Bbu Zikril-Mutezile min Makltil-slmiyyn, Fadlul-tizl ve
Tabaktl-Mutezile, nr. Fud Seyyid, Tunus 1406/1986, s. 104-106.
N el-Ekber, Mesill-mme, s. 62; Nevbaht, Fraku-ia, s. 7. Ear, Maklt, s. 138;
Eb Temmm, Bb-eytn min Kitbi-ecere, W. Madelung-Paul E. Walker, An Ismaili
Heresiography, Brill 1998, s. 84.
Eb Hanife, Risle Eb Hanife il Osmn el-Bett, Mustafa z, mm- Azamn Be Eseri,
stanbul 1981, s. 65-70 (trc. 77-82).
158
MM MTRD ve MTRDLK
3. OTURUM
159
Abdlkhir el-Badd, Mrcie-i Hlise olarak snflandrd mezhep mensuplarnn bir ksmnn Eb Hanfe ile olan irtibatna dikkat eker. Szgelimi Gassniye
frkasnn imam olarak gsterilen Gassn, fkh bilgilerini Eb Hanfenin rencisi
olan Muhammed b. Hasan e-eybnden almtr. te yandan bizzat kendisi iman
konusundaki grlerinin Eb Hanfenin grleri ile ayn olduunu ileri srmtr.
Yan sra Mersiyye frkasnn imam olarak gsterilen Bir b. Gys el-Mers ise Eb
Ysufun gr zeredir. Dier Mrci frkalarn grleri de incelendiinde aa398
yukar Eb Hanfenin grleri ile rtt grlr. Bu bilgiler dorultusunda
Hlis Mrcie denilen kiilerin de Eb Hanfe ile bir ekilde irtibatnn bulunduu sylenebilir. Nitekim ehristnnin verdii bilgiye gre Eb Hanfenin yan sra hocalarndan Hammd b. Sleymn ve rencilerinden Eb Ysuf, Muhammed b. Hasan
399
e-eybn ve Kadd b. Cafer de mrci kategorisine dahil edilmitir.
Mrcilii konusunda neredeyse firak yazarlarnn ittifak ettii Bir b. Gys
el-Meris, aslnda Eb Ysufun rencilerinden bir Hanef fakihidir. Onun en
dikkat eken ve tepki toplayan gr Kurnn mahlk olduunu iddia etmesi ile Cehm b. Safvnn gr dorultusunda Allahn sfatlarn reddetmesi ve
ruyetullahn gereklemesini ngrmemesidir. Mrci olarak nitelenmesine sebep olan gr ise, Eb Hanfe gibi imann tasdik ve ikrrdan ibaret olduunu benimsemesi ve gnahkr m`minin cehennemde ebed kalmayp cezasn ektikten
sonra cennete gireceini savunmasdr. Bir el-Mers eer nceki grlerine gre
deerlendirilirse Mutezil saylmas gerekir. Onu, imann tarifi ile ilgili gr dolaysyla Mrcieden saymak yerine Eb Hanfenin tbileri arasnda saymak daha
doru grnmektedir. Osmn ed-Drimnin Cehm, Makrznin Mutezil olarak
niteledii Bir el-Mersyi belki de A. Saim Klavuzun tercihi dorultusunda her400
hangi bir mezhebe mntesip saymamak daha dorudur. Zten grlerinin mezhep haline geldii ve takipilerinin bulunduuna dair yeterli bilgi de yoktur.
160
MM MTRD ve MTRDLK
konusunda iki, ehl-i kblenin gnahkarlar konusunda be, kk ve byk gnahlar konusunda iki, tvbe konusunda iki, sevap ve gnah denkletirme (muvazene) konusunda iki, tevil ehlinin tekfiri konusunda , balama konusunda iki,
ruyetullah konusunda iki ve Kurnn yaratlml konusunda farkl gr
bulunduunu ileri srer. Allahn mahiyeti, kader ve sfat konusundaki grlerinde ise Mrcienin bir ksmnn Hseyin b. Neccr, bir ksmnn bn Kllb
bir ksmnn da Mutezile tarafna meylettiini dile getirir. Bir btn olarak ele
alndnda aslnda Earnin sayd maddelerin tamam iman ve kfr konusunun iine giren hususlardr. Dier bir deyile buradaki temel problem kimin
mmin ya da kfir saylacadr. Onun naklettii Mrcienin grlerinin zeti udur: man marifet, ikrar, boyun emek ve kfrden uzak durmaktr. mann
mahalli kalptir, organlar ve beden imann deil amellerin mahallidir. Kfr ise
bunun tersine kiinin Allah bilmemesi, yalanlamasdr. Allah bilme ncelikle
onun birliini bilmedir, bunun bilgisi de akl karm (nazar) ile veya nas ile gerekleir. Kebire sahiplerine ceza takdir etmek Allahn dilemesine baldr. Allah
dilerse vadinin hilafna istisna bir karlk takdir edebilir. Ehl-i Kbleden olanlarn cehennemde ebed kalp-kalmamalar Allahn iradesine baldr. Sevaplar
gnahlarndan fazla kanlar cennete girer. Te`vl sahipleri ancak mmetin icma
ile kfir saylr. Ruyetullah konusunda bazs Mutezile gibi Allahn hirette grlmeyeceini iddia ederken dierleri grlebileceini ileri srerler. Kurn hakknda ise bir ksm yaratlml ynnde gr belirtirken dierleri ekimser bir
401
tavr sergilerler.
Mrcienin grlerine en geni yer ayranlardan biri de Ehl-i Hadisten
Malatdir. Onun verdii bilgiler de Earde olduu gibi daha ok iman etrafnda dner. Zten Malat dier frak melliflerinden farkl olarak kitabnda kii
merkezli deil gr merkezli bir tasnife gider. Onun yapt tasnife gre Mrcie
ierisinde on iki farkl gr bulunmaktadr ancak o bunlardan on bir tanesinin
dkmn yapar:
a. yi amel irkle fayda salamad gibi haram da tevhide zarar vermez,
b. man kalbin marifetidir, dil ile sylemek ve amel gerekli deildir,
c. man esaslarn dil ile ikrr eden kii, amel etmese de m`mindir,
d. Bizim imanmz Cebrilin dier meleklerin ve peygamberlerin iman
gibidir,
f. manmz tamdr, byk gnah ilemekle eksilmez,
401
3. OTURUM
161
402
Mrcieden saylanlarn immet gr, N el-Ekberin kitabnda ayrntl olarak yer alr. O, Mrcienin liderleri olarak sayd Gayln, Eb Hanfe ve
Cehm b. Safvann fdln immeti tarafnda gr belirttiklerini ve mefduln
immetine scak bakmadklarn nakleder. Eb Hanfe, halife Kureyten olmaldr derken Gayln Arap ve Acem fark etmez her milletten imam olabilir grn ileri srer. Sahabe arasndaki fazilet sralamasn Eb Bekir, mer, Osmn
ve Ali eklinde kabul ederler, Cemel vakasna karan ve Hz. Ali kartlarnn lide403
ri konumunda bulunan Talha ve Zbeyrin lmeden nce tevbe ettiine inanrlar.
te yandan i melliflerden Nevbahtnin aktardna gre, immet konusunda
Mrcienin gr, Hz. Peygamberin kendisinden sonra kimseyi imam veya halife tayin etmedii, ne ahs olarak ne de sfat olarak bir belirlemede bulunmad
404
eklindedir. Bu gr Ehl-i Snnet ekolnn genel kanaati ile birebir rtr.
162
MM MTRD ve MTRDLK
405
Ysuf 12/40.
Makdis, Ahsent-teksm, s. 37.
3. OTURUM
163
407
konusunda gayret gsteren bir topluluktan bahsetmektedir. Bu yzden olacaktr ki, Makdis, kendi a iin Bu ada (H. III. ve IV. asr) 28 mezhep
bulunmaktadr der ve sayd liste iinde Mrcieye yer vermez. Yer vermemesinin nedeni anlan artlar tamamasdr. nk Mrcienin ne lideri, ne
sekinler topluluu ne de halk taban vardr. Mrcieden olduunu syleyen
yoktur, aksine Mrcie yaktrmasna mrz kalan birok insan vardr. Nitekim
Makdis, anlan 28 mezhebi tek tek saydktan sonra Mrcie konusunda unlar
yler: Mrcie, Ehl-i Hadise gre ameli imandan saymayan, Kerrmiyeye
gre farz amelleri yok sayan, Memniyyeye gre iman konusunda ekimser (tevakkuf) davranan, Kelmclara (Mutezile) gre ise byk gnah sahibi hakknda gr bildirmeyen yani onlar iin el-menzile beyne menzileteyn
408
ngrmeyendir.
ilere gre ise Hz. Ali karsnda yer alanlar haksz bulmaktan kananlar,
ehl-i kblenin tamamn zhir ikrarlar sebebiyle mmin sayanlar ve bunlar iin
409
mafiret umanlardr Btn bu deerlendirmeler, Mrcie kavramna yklenen
anlamn ve belirlenen kapsamn mezheplere gre ne kadar farkllk arz ettiini
gstermesi bakmndan nemlidir. Ayrca bu bilgilerden hareketle bir Mrcie frkasnn bulunduunu sylemek zor ama her frkann bir Mrciesinin bulunduunu sylemek mmkndr.
164
MM MTRD ve MTRDLK
3. OTURUM
165
410
el-Bakara 2/32.
Bu konudaki hadisler iin bk. Yavuz Kkta, Kaderiyye ve Mrcie ile lgili Hadislerin
Deerlendirmesi, Hadis Tetkikleri Dergisi, c. I, sy. 2, yl 2003, stanbul 2003, s. 113-143.
Eb Mansr el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 613-618.
Mtrd, Te`vltl-Kurn (nr. Ahmet Vanlolu-Bekir Topalolu), stanbul 2005, I, 81.
Alaeddn es-Semerkand, erhu Teviltil-Kurn, Topkap Saray Mzesi Ktp., Medine
Blm, no. 179, vr. 22b.
166
MM MTRD ve MTRDLK
Hanfeye ircn balangc nedir? diye sordular, o da meleklerin fiili dedi ve ekledi: nk kendilerine bilmedikleri bir ey sorulduunda onlar bunu Allaha havale
415
ettiler. Ebl-Mun en-Nesef bu olay biraz daha farkl nakleder. Onun nakline gre
ise Eb Hanfeye rc nereden aldn? diye soruldu. O da yle dedi: Meleklerden
416
aldm, nitekim onlar, Senin rettiinin dnda bizim bir bilgimiz yoktur dediler.
Bu iki olayn ayn yer ve zamanda gemi olmas ve bu sorularn da ayn
ahs tarafndan sorulmu olmas kuvvetle muhtemeldir. Ayrca nakil esnasnda
soru kalplarnda bir deimenin olmas da ihtimal dahilindedir. Her ne olursa
olsun burada ortak nokta Eb Hanfeye ircn sorulmas ve onun da buna cevap
vermesidir. Bu soru-cevap eklinin ircn varln artrmas da uzak ihtimal
deildir. Ancak bu olayda Eb Hanfenin kendiliinden bir aklama yapmad
sorulan bir soruya cevap verdii aktr. Melekleri iin iine katmas ve ksa bir
cevap vermesi de muhatab bandan savmaya alt izlenimi verir. Dier bir
deyile bu olay, Eb Hanfenin Osmn el-Bettye yazd mektupta yaknd
evrelerden bir ahsn kastl ve deyim yerindeyse taciz edici sorusuna kar geitirmeye/savuturmaya ynelik bir cevap olmas ihtimali yksektir.
Baka bir ihtimal ise Eb Hanfeye nispet edilen el-lim vel-mteallim adl
diyalog tarzndaki eserde rencinin (mteallim) sorduu rc nereden geldi?,
Aklamas nedir? ve i erteleyen/hvale eden kimdir? eklindeki sorularna
417
rcn asl meleklerin tavrnda vardr. Allah onlara unlarn isimlerini syleyin
diye buyurduunda onlar bilmedikleri bir konuda konumak suretiyle hata etmekten korktular, ekindiler ve Biz seni tenzih ederiz, rettiinin dnda bizim bir
bilgimiz yoktur dediler. Onlar bilmedii bir konuda konuan ve aldr etmeyen
kii gibi bidat karmadlar. Halbuki byle yapan kii bilmedii bir konuda haddi
am olur. Nitekim Yce Allah, Nebsine (s.) Bilgin olmayan bir hususun pe418
ine dme diye buyurdu. Bu yaknen bilmediin bir ey hakknda konuma
anlamna gelir... Bir baka irc ise gnahkar kii hakknda bu cennetliktir ve
cehennemliktir eklinde kesin hkm vermemektir. Bize gre insanlar gruptur:
Cennetlik olan peygamberler, Cehennemlik olan mrikler ve de Cennetlii ve
cehennemlii konusunda kesin ahdette bulunamayacamz tevhit ehli. Bu son
grup hakknda umut besleriz (nerc). nk Yce Allah irk koulmasn Allah
419
420
asla balamaz. Bunun dnda diledii kiinin gnahn balar buyurdu.
415
416
417
418
419
420
3. OTURUM
167
421
422
423
424
425
168
MM MTRD ve MTRDLK
G. Deerlendirme ve Sonu
Ehl-i Hadise gre Mrcie, iman amelden ayran;
Kerrmiyeye gre, farz amelleri nefyeden;
Memniyeye gre, iman konusunda ekimser davranan;
Mutezile gre, byk gnah ileyen hakknda kesin hkm vermeyendir.
Makdis
426
427
3. OTURUM
169
170
MM MTRD ve MTRDLK
Szgelimi Abdlkhir el-Badadden itibaren sistematik bir tasnife giden Ear firak mellifleri, elikiyi ve karmakl fark etmi olacaklar ki,
Mrcieyi Kader, Cehm ve Hlise eklinde l st bir tasnife tbi tutma yoluna
gitmiler ve Mrcie-i Hlise adn verdikleri grubu gerek Mrcie sayma eilimini benimsemilerdir. Ancak bunun Earlerle snrl kalm olmas onlarn yapt
tasnife batan glge drmektedir. te yandan Mricie-i Hlise ad altnda verdikleri mezhep isimlerinin gerei ne kadar yanstt da aratrmaya muhtatr.
Dier mellifler ise, herhangi bir kriter belirlemeksizin kendi mezhepleri dnda kalan her grubu Mrcie kapsamna dahil etmekte saknca grmediklerinden
Mutezileden Ehl-i Hadise oradan i ve Hriclere kadar bir ok mezhebi bu
kapsama dahil edebilmektedirler.
Szgelimi Zhir mezhebi mensubu bn Hazm, Earleri Mrcilikle sulayacak derecede Mrcieye kar sert bir tutum sergilerken acaba bir yzyl sonra
gelecek Hanbel lim Ebl-Ferec bnl-Cevznin Zhirleri de Mrcie kapsamnda gstereceini dnm myd? Benzer ekilde Hanefleri irc kapsamna sokan Ehl-i Hadis, Hanef lim Mekhl en-Nesefnin sanki mtekabiliyet
uygulamas gibi kendilerini irc kapsamna dahil edeceini dndler mi? te
yandan i firak melliflerin kavramn ynn deitirerek kapsam boyutunu
daha da geniletmeleri ve Hz. Alinin kendilerince belirlenmi konumunu kabul
etmeyen btn mezhepleri irc kapsama dahil etmeleri ayr bir sorundur.
Kimler Mrci? denildiinde ortaya yine kark bir tablo kar. zellikle
hadis tenkitilerinin iman anlay dolaysyla ilk nesil iindeki rvlerin bir
ksmn Mrcie kapsamnda saymalar biraz da sanki rv tenkidinin getirdii bir
sorundur. nk adalet erevesinde kiilerin inan ve eilimleri de soruturulma
kapsamna alnm, buna gre bir tanmlamaya gidilmitir. Szgelimi Sad b. Cbeyr, Amr b. Mrre, Muhrib b. Dsr gibi muhaddislerin, Hammd b. Eb Sleyman ve Eb Hanfe gibi fakihlerin Muktil b. Sleymn gibi mehur tefsircilerin
Mrcilikle ithm edilmeleri byk lde byle bir yaklamn eseri olarak karmza kar. Buna karlk Mutezile kader anlaylarn benimsemeyenleri, ia ise
Hz. Alinin fazilet konumunu geriye itenleri bu kapsamda tanmlamtr.
Bu bilgi ve bulgular nda deerlendirildiinde Mrcienin mezhep olupolmadnn tartmaya ak olduu grlr. Buna ilaveten bir mezhebin mezhep
olabilmesi iin belli kriterleri tayor olmasna yani kitlesel anlamda bir organizasyon, dnsel anlamda sistematik bir btnl ifade edip etmediine baklmas
gerekir. Bu noktada Makdisnin tespit ettii sekinler (havs), halk taban (avm),
davetiler ve cemaat eklindeki drt unsuru bnyesinde barndrmas bir mezhebin
3. OTURUM
171
mezhep saylmasnn nemli kriteridir. Ayrca bir sosyal yap olmas dolaysyla
hava fiek prlts gibi anlk deil, kalc ve srdrlebilir bir birliktelik ve dnce rgs olduunu gstermelidir. Mrcie mezhebi olarak gsterilen oluumlarn
ne kalclndan ne de srdrlebilir bir sosyal yap olmasndan sz edilebilir.
Lider olarak bahsedilen kiilerin de bu ad altnda ve tanmlanan itikd yap iinde
srdrlebilir bir etki meydana getirdikleri de tartmaya aktr. Szgelimi firak
melliflerinin Mrci lider olduu konusunda ittifak ettikleri Bir el-Mersnin taraftarlarnn kim olduu bir yana var olup olmad bile belli deildir.
Mrcieden saylan ahslara nispet edilen itikd grler asndan deerlendirildiinde bu grlerin aslnda slm mmetinin neredeyse yarya yaknnn
benimsedii ve temsil ettii grler olduu grlr. En bata amelin imandan bir
cz saylp saylmamas Haneflerden balamak zere btn Snn kelmclarn,
Eb Htim er-Rznin ifade ettii gibi inn bir kesiminin de kabul ettii bir
grtr. Hatt bu noktada Earler, iman ikrar ve tasdiktir diyen Haneflerden
bir adm daha teye geerek iman sadece tasdikten ibarettir hkmn benimserler. Zaman iinde Ear itikat llerini benimseyen Ehl-i Hadis mezheplerinden
Malik ve afi mezhebi mensuplarnn da ayn izgiye geldiini sylemek gerekir. Bugn itibariyle dnecek olursak ameli imandan bir cz sayan Ehl-i Hadis
mezhebi olarak sadece Hanbellerin kaldn syleyebiliriz. man gr dolaysyla insanlar Mrcieden sayma hususunda Eb Mansr el-Mtrd ve adan
Eb Htim er-Rznin itirazlarnn hakll ortadadr. Bu tavra bata Eb Hanfe
olmak zere o dnemde Mrci saylanlarn itiraz etmi olduklarn sylemeye
bile gerek yoktur.
te yandan Mrcieden saylanlara ynelik dinin amel boyutunu nemsemiyorlar ve gnahn imana zarar vermeyeceini sylyorlar eklindeki yaktrmalarn aslnda kar tarafa ynelik yaplm bir yorumdan ve tanmlamadan ibaret
olduu aktr. nk Mrci saylan insanlarn eserlerine bakldnda hi de itham edildii ekilde olmadklar grlr. Szgelimi Eb Hanfenin gnmze
ulaan itikatla ilgili Be Eserinden veya rencisi Muhammed e-eybnnin
eserleri yoluyla bize ulaan fkh grlerine bakldnda bylesi ithamlar hak
edecek bir durumun olmad grlr. Byk gnah ileyenin man durumu sz
konusu olduunda Mutezile ve Hricler dndaki mezheplerin uzla (ittifak)
iinde olduu da aktr. Mrcie yaktrmasn en ok kullanan Ehl-i Hadisin
dahi byk gnah sahibinin iman konusunda Mrcie saylanlarla benzer gr
paylat bir gerektir. Sonu itibariyle bir mezhebin Mrcieden saylmasnn
kriteri, kiilerin iman durumu ise bu konuda gemi itibariyle mmetin yardan
fazlasn bugn itibariyle ise tamamna yaknn Mrcieden saymamz gerekir.
172
MM MTRD ve MTRDLK
Eb Mansr el-Mtrdnin de hakl olarak belirttii gibi iman ile ameli ayr
deerlendirenlerin bu isimle anlmas, kelimenin tehir anlamndan hareketle
herhangi bir din sorumluluu geciktirenlerin veya bu tr bir teorik dnce ierisinde olanlarn, mevhum olan bu gruba mensup gsterilmesi doru kabul edilemez. Szgelimi ilk dnem frak mellifi Malatnin kitabnda bir biriyle elien
birok Mrci tanmlamas ve tasviri sz konusudur. Aadaki u metni rnek
olarak ele alalm:
(Mrcieden sz ederek) Bunlarn szleri kabul edilemez ve akl ddr.
Nitekim onlardan olanlar yle derler: Allah bir ve Muhammed onun elisidir diyen, Allahn haram kldn haram, helal kldn helal sayan kii, zina da etse,
hrszlk da yapsa, adam da ldrse, iki ise de, masum bir kadna iftirada bulunsa da; namaz, zekt orucu terk etse de cennete girer. Eer gnahn ikrr edip,
tvbeye ynelmise, byk gnah ilemek, farzlar terk etmek ve kt fiillerde
bulunmak ona zarar vermez. Eer btn bunlar helal sayarak ilerse bu takdirde
kfir ve mrik olur; iman dairesinden kar cehennemliklerden olur. man ne
artar ne eksilir; meleklerin, peygamberlerin, milletlerin, limlerin ve cahillerin
428
iman birdir; kesinlikle zerine bir eklemede bulunulmas sz konusu deildir.
Bu metin, Eb Mansr el-Mtrdnin ders arkada Hakm es-Semerkandnin
es-Sevdl-azam adl kitabnda geen u metinle karlatrldnda onun da
Mrci kapsamna alnmas gerekir:
Mmin, imannn mecaz deil hakiki olduunu bilmesi gerekir Bir kimse zina etse, bir mslman haksz yere ldrse, arap ise, hatt ltlik fiilini
ilese, bir mslmann malna el koysa, namaz klmasa veya benzeri bir fiilde
429
bulunsa bile iman geerlidir.
Halbuki Hakm es-Semerkand ayn kitapta zellikle iman konusunda
Mrcienin grlerini reddeder ve onunla kendi mezhebi arasnda her hangi bir
430
ban veya yaknln bulunmadn tasrih eder. yleyse kiileri kendi irade ve
arzular dnda bir kategoriye dahil etme yaklam onlarn kendi arzu, irade ve
kastlarn tamamen gz ard ederek benzerlikten hareketle bir mezhebe mensup
saymak anlamna gelir. Kald ki, Malatnin ayn kitabnn sonlarna doru Mrcie
mezhebinin, yukarda verilen bilgilerden farkl bir ekilde ayrca konu edilmesi
431
de olduka anlamldr.
428
429
430
431
3. OTURUM
173
174
MM MTRD ve MTRDLK
anlamna gelmez. Eb Mansr el-Mtrd dnemi sz konusu edildiinde yukarda da getii gibi corafyac Makdisnin verdii bilgiye gre o dnemde slm
Dnyasnn genelinde yirmi sekiz (28) mezhep vardr. Bu yirmi sekiz mezhep
iinde Mrcie ismi gememektedir.
Sonu itibariyle aslnda irc, bir dnem her kesimin muhliflerine ynelik
sulayc bir yaktrmasndan ibarettir. Zir hibir dnemde ve hibir kimse ittifakla Mrci saylm olmad gibi byle saylan hibir kimse de ben mrciyim
diye ortaya km deildir. Ne kavramsal ne kitlesel ne de dnsel snrlar izilemeyen, eldeki bilgilerle tahmin yrtme imkan bile bulunamayan, sadece sulayc, yarglayc bir tanmlamadan ibaret olan ve yergi anlamnda kullanld
aka belli olan bu yaktrmann sosyal yap anlamnda mezhep olarak nitelenmesi mmkn grnmemektedir. Belki bunu bir dnem her mezhebin hasmlar iin dlayc fonksiyon icr etsin diye kullandklar kavram olarak deerlendirmek daha isabetli olabilir. Bu durum sadece Mrcie lakab ile snrl deildir.
Bunun gibi mezhep mensuplarnn birbiri aleyhinde kulland ok fazla lakap
bulunmaktadr. Szgelimi Ehl-i Hadise ynelik kullanlan Haviyye, kkkiyye
ve Mebbihe, Mutezileye ynelik kullanlan Muattla ve Kaderiyye, Haneflere
ynelik kullanlan eyiyye ve ukkk, Earlere ynelik kullanlan Sftiyye
ve Mcbire, Kerrmiyeye ynelik kullanlan Mcessime bunlardan sadece bir
439
kadr.
***
Meseleye ahlk ve sosyal bar noktasndan bakldnda bu tr isimlendirmelerin vahim sonular dourduu aka grlr. Nitekim, slm tarihinde baz
gruplarn kendi yandalarna kar duygusal ve koruyucu, hasmlarna kar dlayc ve yerici yaklamlar maalesef bu tr tanmlamalar ve isimlendirmeleri
beraberinde getirdii bunun da ahlk ve sosyal bir takm problemlerin domasna
neden olduu aktr. nk bu ekilde sevmedii ve istemedii lakaplarla insanlar anmann, onlarn rahatsz edecei ve dlanmlk duygusu yarataca inkr
edilemez bir gerektir. Bunun da ahlk yozlamaya ve toplumsal barn zedelenmesine yol amas kanlmazdr. Mrci adlandrmasn hi kimse zerine almak
istemiyor ve kendisine yaktrlmasndan holanmyorsa bunun anlan yaftalamaya maruz kalanlar zerinde olumsuz etkisinin olaca apak bir hakikattir.
439
Bu konuda geni aklama iin bk. Cafer Karada, Mezhep ve sim: Mezhep-sim Mnasebeti
ve Ehl-i Snnet Topluluuna Verilen simlere Dair Bir Deerlendirme, Marife, yl: 5, sy. 3
(2005), ss. 7-24.
3. OTURUM
175
440
440
441
442
el-Hucrt 49/11.
Buhr, man, 7.
Buhr, man, 4, 5.
MM MTRD ve MTRDLK
176
10. TEBL
ZET
MTRD ve EAR KELMINDA KADER
Ysir Kdi
Yale niversitesi / ABD
Eb Mansr Muhammed b. Muhammed es-Semerkand el-Mtrd (.
333/944) tarafndan kurulan Matrd kelm ekol, ada slmn en popler
kelm hareketlerinden biridir. Bu ekol, bir oklar tarafndan Ear ekol ile birlikte Snni gelenein ana destekilerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Bu tebli, Eb Mansr Mtrdnin kader anlay ve onunla ilgili konular
ele almaktadr. Kendi dnemindeki dier grlerle birlikte mm Mtrdnin
grleri ele alnacak ve onun irde hrriyetini savunurken (Mutezilenin aksine)
nasl Ehl-i snnet izgisinde kalmaya alt anlatlacaktr.
Bu balamda u konular zerinde durulacaktr: lh hikmet ve sebepler, iyi
ve kt hakknda hkm vermede akln rol, sebeplilik, istitaat fiilden nce mi?
Fiille beraber mi?, Teklf m l yutk ciz mi? deil mi? Zulm-i ilhnin gerek
anlam? lh irde ve bunun Allahn rzsyla alkas. Bu konularn dorudan
birbiriyle alkal olduklar gsterilecek ve buradan hareketle mm Mtrdnin
kader anlaynn ortaya konulmasna allacaktr.
Teblide ayrca kader konusunun Ear ve Mtrd kelm arasndaki temel
farkllklardan biri olduuna da iaret edilecektir.
QADAR BETWEEN AB MANR AL-MTURD (D. 333/944)
AND AB AL-ASAN AL-ASHAR (324/935)
Yasir Qadhi
Yale University / USA
Introduction
Like other religions, Islam has it fair share of controversies in all issues
of faith, especially that of pre-destination (qadr). From the early proponents of
Free-Will (the Qadartes), to the Mutazilites, the Mturdites, the anbalites, the
3. OTURUM
177
the verdict on a matter and the certainty of how it should be, and it also has the
connotation of ruling in the sense of judgment. Qadr, on the other hand means to
443
444
The issues discussed in this paper are not exhaustive; there are at least ten such secondary
issues, if not more. Due to the scope and purpose of this paper, seven issues were chosen. It
should also be pointed out that some of these issues are inter-dependant on each other. For
example, the ability of the intellect to discern good from evil is directly related to each groups
position on whether God does an act for a purpose or not.
Although Ibn Taymiyya of course does not represent all of Ahl al-adth thought, he was
chosen as a primary representative due to the status that he occupies and the copious writings
that exist of his that discuss these issues.
178
MM MTRD ve MTRDLK
446
447
Kitb al-Tawd, p. 306-7. Also see: Pessagno, J. Meric, The Uses of Evil in Mtrdan
Thought, Studia Islamica, No. 60 (1984), p. 69-70; Ceric, Mustafa, Roots of Synthetic
Theology in Islam (Kuala Lumpur: ISTAC, 1995), p. 212-3.
Kitb al-Tawd, p. 254; al-Bazdaw, Ul al-Dn, p. 99-102.
Kitb al-Tawd, p. 318.
3. OTURUM
179
180
MM MTRD ve MTRDLK
or blame). The Law only confirms what the intellect has already decided; it does
452
not play any extra role in this decision.
This, of course, corresponds to their view of qadr and mans accountability.
Regarding qadr, the Mutazilites claim that intellect decrees that were God to
command man to do something and then prevent him from doing so through Divine Will, this would be the height of injustice. Likewise, were He to prohibit him
from an evil, and then Will him to do it and punish him for that evil, this too would
be an act of injustice. Therefore, God cannot be the creator of mans deeds.
Regarding mans accountability, according to the Mutazilites even if a person did not hear the message of the prophets he would be held accountable and
sinful for not believing in God. This is due to the fact that the intellect is capable
of differentiating good from evil, hence there is no need for Divine Guidance in
453
this issue. Thus, for the Mutazilites, the intellect was the ultimate criterion between good and evil; the Law merely served as a corroborating proof, or perhaps
helped in clarifying the finer details of some peripheral acts of worship.
On the Ahl al-adth side, Ibn Taymiyya agreed with the Mutazilites in their
general premise that the intellect is capable of differentiating good from evil,
but disagreed with them in two issues. Firstly, he disagreed with their claim that
each and every deed could be characterized by the intellect as being good or evil;
according to Ibn Taymiyya, acts that clearly reslted in apparent good, or caused
apparent evil, could be judged by the intellect. Therefore, for example, it may be
deduced that justice is praiseworthy, and tyranny and oppression blameworthy,
even if the Divine Law has not been revealed stating so. However, there are other acts that the Law has commanded or prohibited but for which no apparent
wisdom can be discerned; and it is also possible that the Law-giver commands
a deed in order to test the obedience of the faithful, and not so that they actually
454
implement such a deed (such as the command to Abraham to sacrifice Ishmael).
Secondly, Ibn Taymiyyah disagreed with the Mutazilite premise that man is held
accountable before the sending of prophets and messengers. Even if the intellect
452
453
454
See al-Q Abd al-Jabbr. al-Mughn f Abwb at-Tawd wa al-Adl, VI/26, 30 34. Also, it
should be borne in mind that the Mutazilite authorities differed amongst themselves on some
of the finer details of this issue. In particular, is an act inherently good or evil, or is it due to
external consequences that such a description can be made? The former view is held by the
Baghdadian authorities, while the Basrites held the latter view. See Abd al-Karm Uthmn,
Naariya al-Taklf, p. 439.
See al-Mukhtaar f Ul al-Dn by al-Qd Abd al-Jabbr vol. II, p. 17.
Majm al-Fatw (ed. Qsim) 8/434-436; also see vol IV, p. 436.
3. OTURUM
181
can judge good from evil, according to Ibn Taymiyyah God will not punish any
individual until the evidence has been established against him by the sending of
455
the Messengers.
The Mturdite position was similar to the Mutazilite, but with an added caveat.
456
The majority of them affirmed that the intellect can decide right and wrong, and
good and evil, but only in the broad matters of faith, such as the existence of God,
and His right to be worshipped, and the Resurrection. As for the specific rulings of the
Law, they claimed that not all such commands could be understood via intellect.
In this respect, their position was very similar to that of the Ahl al-adth, and it
could be argued that Ibn Taymiyya adopted and modified the Mturdite position.
Majm al- Fatw (ed. Qsim) IV/193, and especially XI/676 684, where discusses this issue
in quite some detail.
Ibn al-Humm in his al-Musyara, p. 154, mentions that the scholars of Bukhara did not agree
with the rest of the Mturdites in this regard.
It is apparent that this issue is inherently related to the preceding one those who affirmed the
role of the intellect in defining good from evil ipso facto affirmed that God acts with a Divine
Wisdom (for if this were not the case, and God acted without any wisdom, there would be no
good to discern from evil?), and vice versa.
182
MM MTRD ve MTRDLK
Writes the Mutazilite al-Q Abd al-Jabbr, God, Exalted be He, created
the creation for a purpose. By this we intend that there is a wisdom due to which
458
it was commendable that He created the creation. According to him, each and
every act of Gods is characterized with justice, for everything that He does is
459
either done in order to benefit (the righteous) or harm (the impious).
Therefore, to the Mutazilites, all of Gods actions have a reason and purpose, and this reason and purpose relates to man, not to God Himself.
The Asharites denied both of these premises. Al-Shahrastn states that the belief of the People of Truth is that God created everything for absolutely no reason
or cause, for there is no cause that can drive God to do anything. Rather, according
to him, the reason for the creation of an object is the creation of that object, and there
460
is no other reason for its creation. And Al-Ijj posits that the Asharites all believe
461
that Gods actions cannot be stated to have any cause or purpose.
A more modern Asharite scholar explained the relationship between this issue and that of qadr by stating that, due to the fact that God does not act with a
purpose and cannot be questioned for His deeds, it is not obligatory on God to
reward a pious man for his piety, nor is it necessary that a sinner be punished for
his sin. And were God to punish a righteous man or reward a sinner, that would be
462
a commendable act from Him and no injustice would have been done. So for the
Asharites, God acts as He pleases, and does as He wills, without having a final
cause or an external motive for His acts.
Ibn Taymiyyah, as typical, disagreed with both the Mutazilites and Asharites
on this issue, even as he sided more with the Mutazilites. He very strongly condemned those who denied Gods wisdom and purpose. According to him, God
did not do any deed except with an absolute wisdom and the most noble of purposes. God does not act in vain, and Ibn Taymiyyah quotes verses of the Quran
to make his point. According to Ibn Taymiyyah, the proofs for this position are so
self-evident that they simply do not require to be detailed, for the statements of
463
God and His messenger are replete with this fact. Such wisdoms and purposes,
458
459
460
461
462
463
al-Mughn, XI/92-93.
Ibid. 6/48.
In his Nihyat al-Aqdm p. 397.
In his al-Mawqif, p. 331.
Al-Bayjr in his Sharh Jawharat at-Tawhd, p. 180. Note that he merges this issue with that of
the precise meaning of dhulm, which is the next issue in this paper (see the following page).
Ibn Taymiyyahs primary student, Ibn al-Qayyim, wrote an entire work based on this topic,
and mentioned twenty-two categories of evidences from the Quran, each one of which could
3. OTURUM
183
according to Ibn Taymiyyah, precede the actual act in Gods Knowledge and Will,
but do not actually come into existence until after the act has been executed by
464
God. However, Ibn Taymiyyah pointed out that this did not imply that man was
incapable of understanding the wisdom behind each and every Divine act. According to him, the wisdom of any act was two-fold: firstly, a wisdom that relates to
God Himself, and because of which He loves the act and is pleased with it, and
secondly, a wisdom that relates to man, and because of which it is in their best
465
interest to comply with Gods commands.
This last point is the decisive factor that separates Ibn Taymiyyahs position
with that of the Mutazilites. The Mutazilites claimed that man was capable of
understanding the wisdom behind each and every Divine Act, and they further
believed that the wisdom of any act was related to man only. According to them,
Gods acts were all based on a wisdom associated with man only, whereas according to Ibn Taymiyyah, Gods acts and decrees also comprised of wisdoms related
to Him, and which man might not understand.
The Mturdites in this regard seemed to side with Mutazilite doctrine,
but with some modification. For al-Mturd, it is inconceivable that the cosmos is based on anything other than wisdom, or that it is created for no purpose
466
(abathan). Al-Taftazn also claimed that some of Gods Divine actions, and in
particular Gods Law, are clearly characterized with wisdom and worldly benefit;
in fact, he points out, it is only based upon such wisdom that the very tool of qiys
467
can be effective! Additionally, they claimed that even if wisdom could be derived
from some commandments of God, this does not necessitate any legal obligation
upon God; hence the fact that God rewards the righteous and punishes the evil is not
something that is obligatory upon Him (in contrast to Mutazilite belief), but rather
468
His reward is purely His generosity and His punishment is purely His decree.
Once again, in this issue one notices that the Ahl al-adth and Mturdite position are far more similar to each other than the positions of either the Asharites
or the Mutazilites.
464
465
466
467
468
be illustrated with dozens if not hundreds of verses, which, according to him, proved that
it is simply not possible that He does any act without some wisdom or purpose. See Ibn alQayyims Shif al-All f Masil al-Qadr wa al-ikmah wa al-Tall, II/87-127.
Minhj as-Sunnah 1/141, and also 1/44.
See Majm al-Fatw (ed. Qsim), VIII/514, and VIII/35-39.
Kitb al-Tawd, p. 4. Also see: Pessagno, op. cit., p. 67.
Al-Damanhr, Tanzh Allah an al-agr, p. 26.
Al-Musmara bi-shar al-musyara, p. 155.
184
MM MTRD ve MTRDLK
472
3. OTURUM
185
but since God is worthy of all praise and free of any abhorrent act, He has negated
ulm from Himself. So for the Mutazilites, God would not commit an act that
473
could be categorized as unjust, even though He is capable of doing so.
Based on this interpretation of Gods injustice, they then tied this in to their
position on qadr and stated that if God commanded man to do a good deed, and
then prevented them from doing so through His Divine Will, that would be the
height of injustice.
From the Ahl al-adth side, Ibn Taymiyya in this issue partially sided with
the Mutazilites, and agreed that God is indeed capable of injustice, but differed with them in their conclusion. According to Ibn Taymiyyah, linguistically
ulm is defined to be, placing something in an place that is inappropriate for
474
it. Therefore, according to him, the injustice that God would not do is to hold
accountable a person for anothers sins, or to reward another for ones own good
475
deeds. However, creating mans actions, and specifying His help to the people
of faith in their worship of Him is not considered injustice at all, and this is the
unanimous consensus of Ahl as-Sunnah and all those who affirm qadr, from all
the different sects.
The Mturidites, in this issue appeared to side with the Asharites in claiming
476
that no action of God could be characterized as unjust.
186
MM MTRD ve MTRDLK
Majmal-Fatw (ed. Qsim) 8/297. Also see 19/216 where he quotes the opinion of the
Jahmiyyah on this issue.
Al-Ibnah an Ul ad-Diynah, p. 78.
Al-Iqtid, p. 112. He also went into more detail in this issue in his al-Mustafa (1/162-174)
and claimed that this opinion was necessitated by al-Ashars stance in qadr.
Al-Irshd, p. 203.
Shar Ul al-Khamsah, p. 396.
3. OTURUM
187
Ibn Taymiyya, on the other hand claimed that the issue of burdening a
man with more than he can bear was an innovation that the early authorities
of Islam did devle into, and they all unanimously agreed that to unconditio482
nally claim such a matter was impermissible. This was because the Quran
explicitly stated the contrary, such as the verse: God does not burden a soul
with more than it can bear (65: 7). However, according to Ibn Taymiyya,
later scholars were forced to divide this issue into two broad categories, only
one of which was permitted, and this was the opinion that Ibn Taymiyyah
preferred.
The first of these two categories was the burdening of a soul with something that it was not physically capable of doing, or with something that was
impossible. An example of the first would be to request a man to fly in the air,
and an example of the second would be to make a created matter uncreated. To
burden a person with something of this nature, according to Ibn Taymiyyah, is
simply not possible, either rationally or according to the Law. The second category was the burdening of a person with something that he could not do, not
because of its inherent impossibility, but rather because he was involved with
something else at the same time that prevented him from doing what was required. For example, the Law requires an unbeliever to accept Islam and have faith
(mn) while he is an unbeliever, yet because such a person is an unbeliever at
a given time, he will not be classified as a believer at that time even though the
Law requires it of him. Therefore, in this case, the Law-Giver has required of
him an act that he cannot do, not because of its inherent impossibility or unfeasibility, but rather because he is busy in its opposite. According to Ibn Taymiyyah,
although such an instance suggests the possibility of burdening a soul with
more than it can bear, the scholars of the early generations refused to describe
it as such in order that it not be confused with the first category, and because of
483
the Quranic verses on this topic.
In this issue, the Matrdites sided with the Mutazilites. Al-Mturd
writes, The general principle is that burdening someone who does not
484
have the power [to perform it] is contrary to reason. And Ibn al-Humm
claimed that there was unanimous consensus amongst them regarding this
485
issue.
482
483
484
485
188
MM MTRD ve MTRDLK
3. OTURUM
189
The later anbalite Ibn Taymiyya completely agreed with this view and defended it vigorously in his writings. He writes, The clear position is that istiah
occurs with two meanings in the Book of God: the istiah that acts as a precondition to an action, and upon it Gods commands and prohibitions are based
and the istiah that the action happens as a reslt of, or it can be said that it
490
accompanies the action and necessitates it.
Once again, there appears to be an uncanny similarity between the views of
the Mturdites and some of the Ahl al-adth.
VI. Causality
The issue of al-asbb wa-l-abi is one that is directly related to qadr.
Does a substance possess inherently the capacity to cause changes in other
substances? Does a fire intrinsically burn dry cotton? Does a rock have the
strength to break a window it is thrown into? The Asharites, as is well known,
denied causality completely, and affirmed Gods perpetual habit (da) as being the link between perceived cause and effect. What man perceives as
permanent is merely Gods habit (dah) manifesting itself, at each successive instant. Contingent events, which man perceives as having been subject to natural physical causes, are in fact the direct reslt of Gods constant
491
intervention.
The Mutazilite position was not as uniform as the Asharite one (in particular the eccentric views of al-Nam and Mamar), but by and large it can be said
492
that they did affirm causality and inherent natures.
The Mturdites, on the other hand, brought forth a modified position;
while they affirmed causal relationships, they attributed the actual creation
to God, and not to an intermediary. Al-Nasaf stated that according to the
Mturdites, medicine does cause healing, but the actual healing is from God,
just as wearing clothes protects one from heat and cold, but the actual pro493
tector is God Himself. This was precisely the position of the later Ahl al494
adth as well.
490
491
492
493
494
MM MTRD ve MTRDLK
190
Conclusion
It can be seen that each one of these secondary issues of qadr plays a crucial
role, and fits in perfectly, with the stance that each group takes in qadr. For the
Mutazilites, if God demands obedience from man yet simultaneously creates his
actions, He would be burdening him with more than he can bear. It would also
be the height of injustice, and contradict Divine Wisdom. All of this is clear and
incontrovertible, according to them, because the intellect is capable of deciding
what is praiseworthy and what is not. Also, man has the power to act independently, before the act itself, and therefore it is fair and just of God to demand
specific actions from man.
For the Asharites, since the intellect plays no role in deciding good from
evil, one cannot judge any of Gods acts in the first place. Therefore, if God requires us to do something and, at the same time, does not grant us an independent
will to execute it, that is permissible; additionally God can commit no injustice.
495
496
497
498
3. OTURUM
191
In fact, there is nothing that prevents God from burdening a soul with more that
it can bear. Also, since they believed that God does not perform a deed or create
anything for a reason, it made no sense to try to question Gods acts when there is
no purpose to them. Man did have the power to act, however, and this power was
concurrent with the action itself, but did not actually affect the act.
As for Ibn Taymiyyah (and the Ahl al-adth in general), they affirmed Gods
Allpowerful Will and that He creates mans actions, but they also claimed that
man has been blessed with free-will that is subject to the Will of God, and that this
free-will is what merit mans reward or punishment. They affirmed a partial role
for the intellect in understanding Gods wisdom in His commands and actions,
and claimed that man has the capacity and power to act. The Mturdites wished
to avoid the extremes of both the Asharites and the Mutazilites, and hence ended
up being in close proximity to the Ahl al-adth. They claimed that man decides
and is capable of performing deeds, and in fact even has the power to characterize
deeds as deeds of worship or disobedience. It is this capacity that entails reward
or punishment, but in the end it is God who actually creates the deed. In all of
these stances, the originality and creativity of al-Mturds thought is throughout
demonstrated.
4. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
11. TEBL
MTRDNN DNCESNDE
MAN ve KFR KAVRAMI
Prof. Dr. Adil Bebek
Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi
man ve kfr, din bakmdan birinci derecede nemi hiz iki kavramdr.
Bu iki kavramdan biriyle dine intisap edilmekte, din ve uhrev son derece ciddi
sonular domakta; dieriyle dinden klmakta, onunla ba kopmakta ve ayn
ekilde neticeler hasl olmaktadr. Biraz da bunun iindir ki, Hz. Peygamberin
sadet asrnn son dnemlerinden bugne bu iki kavramn tanm ve snr, kiinin
ne ile birinden kp tekine girdii konusu, uzun uzun tartlm, derin ihtilf
ve ayrlklarn kayna olmutur. Bir taraf kendisi gibi dnmeyenleri tekfr silahyla vurma kolayl ve slna ynelip toplum barn tehdit ederken, br
taraf, sonu din laubalilik ve ibahlie kadar varma istidad tayan bir teshl ve
hogr anlayn benimsemilerdir.
Bu noktada, ban mm Eb Hanfenin ektii Mtrdlik ve Earlik
olarak isimlendirilen mtedil Snn anlay, Hriclik ve Mrcilik diye tanmlanan u akmlarla mcadele ederek onlar etkisiz hale getirmitir. Bugne
gelecek olursak, gemitekine benzer iki u radikal tavr ve ykc dalgann,
bir yannda eline kfir yaftasn alp kafasna uymayann alnna yaptran,
tekfir silahn kapp saa sola savuran, etrafa korku ve dehet saan fkeli
tekfirciler; te yanda, iman ve m`minlii ne id belirsiz bir i temizliine
indirgeyen, haram, hell, ibadet, gnah ve takva diye bir ey brakmayp dini
fonksiyonsuzlatran dier bir anlay, det kara bulutlar halinde semmzda
dolamaktadr. Bugn bir Ehl-i snnet hakemliine eskisinden daha fazla ihtiya vardr. Biz, bu tebliimizde Snn ekoln birinci kolu olan, bizim de mensubu olmakla mutlu ve merref olduumuz Mtrdliin kurucusu, din ve
slm anlaynn gnmz slm Dnyasnn iinde bulunduu dip noktadan
ykselip shil-i selmete kmas iin elzem olduuna inandmz ve biraz
da bu durumu ortaya koymak zere sempozyum dzenlediimiz mm Eb
Mansr Muhammed Mtrdnin Kurn, snnet ve akldan hareketle oluturduu dncesinde iman ve kfre dir ortaya koyduu anlay hazirunla
paylamaya alacaz. Sz daha fazla uzatmadan Mtrd, bu iki kavramla
ilgili olarak yle demektedir:
MM MTRD ve MTRDLK
196
MAN
Arapa bir kelime olan iman, szlkte tasdik, itimat, huzur ve emin klma
499
gibi anlamlara gelmektedir. Din bir kavram olarak imann mhiyetini tayin
edenin bata dinin kayna olan Cenb- Allah, sonra Onun elisinin beyanlar
ile bu ikisinin gsterdii yolda giden mslmanlarn limiyle halkyla genel anlay ve telakkileri olaca muhakkaktr. Yce Allah vahy beyanlarnda ve Onun
peygamberi Hz. Muhammed aklama ve uygulamalarnda, mmet de telakki ve
tatbikatnda imann kalple tasdik olduunu gstermilerdir. Buna gre iman, kalple ve zgr bir irade ile ilenir. Onu dinen anlaml ve deerli klan ey, bu iki zel500
liinin yannda oluumu, ilgili olduu konular ve dourduu sonulardr.
Kii ounlukla bir anda iman etmez. Genellikle iman kararn vermeden
nce uzun veya ksa sren, pheyi de ieren bir zihn, kalb hazrlk sreci yaanr. man etmek iin akl doru ve yeterince kullanp tefekkrde bulunmak ve
buna ilave olarak nyargsz, insafll ve objektif olmak gerekir. man ancak kibir, zaaf ve takntlarn basksn yenme, onlara kendini brakma kolayclndan
kurtulma iradesini ortaya koyabilme ve sahih akln rehberliine raz olup onun
gtrecei yere doru yol alabilmeyi batan kabul etmi olma ile elde edilebilir.
501
man bir kabul ve taahht karardr.
man, bata Allahn varln ve birliini kabul etmek; Onu Kurnda kendini anlatt gibi anlamak; biraz daha aacak olursak, peygamber tayin ettiini,
onlarla yol gsteridiini, bu dinleri getiren peygamberlerin ve getirdikleri dinlerin
muhtevalarn, hiretin hak ve hakikat olduunu onaylamaktr. man, bir taraftarlk, aidiyet ve intisap duygusu ve karardr. Allah, peygamberi ve getirilen dini,
502
sizin Allahnz, peygamberiniz ve dininiz olarak bilmektir.
man, ihtiyar olmaldr. Zorla, bir irade ve seim olmadan imann gerekliinden, varlndan sz edilemez. man, btnlk, tutarllk ve sreklilik ister. man
mrn sonuna kadar devam ettirmek gerekir. man, konular itibariyle domino ta
zelliine sahiptir. Dizilmi domino talarnn o ekilde durabilmeleri, talarn
tamamnn yerini korumasna bal olduu ve birinin aradan ekilmesiyle yapnn
499
500
501
502
bnn Manzr; Lisnl-Arab, Beyrut 1955, iman, III, 22, 26; sm Efendi, Kmus Tercmesi,
stanbul 1887, IV, 546.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, nr., Fethullah Huleyf, Beyrut 1970, s. 374, 377, 378-379, 380;
a.mlf., Te`vltl-Kurn, nr., Ftma Ysuf el-Huym, Beyrut 2004, I, 16; IV, 545; V, 103,
143, 144; el-Bakara, 2/208, 256; en-Nis, 4/25, 65; el-Arf, 7/121, 122; et-Tevbe, 9/38; enNahl, 16/106; ez-Zmer, 39/3; es-Saf, 61/2.
Mtrd, Te`vlt, II, 511; IV, 462; V, 142, 408.
Mtrd, a.g.e., IV, 266, 521; V, 121, 148, 169, 238.
4. OTURUM
197
MM MTRD ve MTRDLK
198
man, insan ftratna uygun bir fiil olup akl, vicdan ve kalbin birbiriyle uyum
iinde ve bunlarn yle de badaan bireydir; doru tefekkre, hccet ve burhana dayanr. mana sahip kiilerin kalpleri nurlanr, idrak ve izn artar. M`minler
imanlar sayesinde sahip olduklar eyleri, tabiat ve tarihi doru anlar ve doru
kullanrlar. Kararl, acele karar vermeyip sonu bekleyen, daima bilinli, uyank ve
dikkatli yaayan, dnya ve hirette baarl ve mutlu, itibarl kimselerdir.
KFR
Szlkte inkr etmek, zerini rtmek, perdelemek, uzak durmak, kanmak
507
ve isyan etmek gibi anlamlara gelen kfr kelimesi, dinde imann ztt olan bir
terim olarak yer almakta ve kalbin Allahn varln, peygamber ve din gnderdiini, hireti inkr ve dinin ierdii kesin aklamalardan birinin aslnn olmadn iddia etmek, Allah, Onun bildirdiinden farkl bir ekilde nitelemek olarak
tanmlanmaktadr. man ile kfr arasnda tam bir zddiyet durumu vardr. man,
kalple tasdik ve kabul, kfr ise ayn ekilde yalanlama ve reddetme demektir. Bir
insan ya iman eder veya kfr iler. Bunlarn ikisinin birden bir anda, bir insande
508
bulunmas imknsz olduu gibi her ikisinin birden bulunmamas da muhaldir.
man gibi kfr de ihtiyar bir fiildir; kii kendi hr iradesi ve zgr seimi ile red ve inkr etmedike kfr ilemi olmaz. nsanlar dnyaya kfr ile
gelmezler. Zir yle bireyi herhangi bir eklide ilemi deildirler. Ayrca iman
etmi olarak da gelmezler. Her ikisini de ileyebilecek bir kabiliyet ve zelliklie
sahip olarak gelirler. Ne varki bu iki fiilden birini ileme frsat bulamadan vefat
eden bir insan, ilenmi bir suu olmad iin lh rahmet ve adalet onu iman
etmi kabul eder.
man etmi olmak iin btne istisnasz olarak inanmak gerekirken, iman
ancak bu ekilde gerekleirken, kfr ilemi olmak iin iman edilmesi gerekli
olan bir tek hususun ortadan kalkmas yeterli olur.
man gibi kfr de ou kez yava yava, kesin inkr ve red kararndan nce
birtakm istifham ve etkilerle gerekleir. Kfr, akl doru ve yeterli kullanmama, onun hkmleri karsnda direnme, inat etme, aksinde srar etme, objektif
olamama ile ilenir; bu ynyle insann yapsna ters bir eydir. Kfr ileyen
507
508
4. OTURUM
199
kimse akl gibi dier duyu organlarn ve vicdann da doru kullanmaz, onlardan yararlanmaz ve sonunda onlar ilevsiz hale getirir. Onun iindir ki, byle
kimseler Kuran- Kerimde, zlim, kalpleri mhrl, sar, dilsiz ve m olarak
nitelenmileridir.
Kalple inkr, yalanlama ve reddetme sz konusu olmakszn tek bana itaatsizlik fiili kfr deildir. Zir tek bana taat de iman deildir. Cenb- Allah ve
Hz. Peygamberin beyan ve emirleri, Peygamber ve ashbnn, mmetin byk
ounluunun anlay ve uygulamalar bu yndedir. Bir kimse iman ettim, ben
m`minim diyorsa, beyann nakzedecek bir davran veya ifadesi bulunmad
srece, Allah ve Resl bir kimseye m`min ve bir eye iman ve kfr dedii
bir yerde, iman sahibi kimselerin buna aykr bir sylem ve iddiada bulunmalar
doru olmaz.
Yce Allah imann btnln bozmay, kendisini aklamalarna aykr
olarak nitelemeyi, putlara tapma, ztna sunulan anlamda bir tazimi, minnet ve
kran duygusunu yardm, koruma, araclk etme, katna ykseltme gibi fiilleri
kutsallk, Allah katnda muteberlik zellikleri vererek herhangi bir varla sunmay irk, bunu da kfr olarak niteledii gibi; meleklere Allahn kzlar, Hz. sya
509
olu olma gibi pyeler vermeyi de kfr olarak iln etmitir.
te yandan iman, bir aidiyet, intisap ve taraftarlk anlam tad gibi kfr
de m`minlere kar taraf, iman konularnn ztlarn benimseme, onlara taraftar510
lk ve intisap, idiyet duygusu tama zelliini ihtiva eder.
Kfrn elikisi
Daha nce ifade ettiimiz zere kfr akl, delil ve vicdanla elitii gibi
Ehl-i Kitabyla, mrikiyle Allahn Kurnda kendilerinin inkr iinde olduklarn bildirdii kimseler de tenkuz ve elikilerle malul kimselerdir. yle ki:
Mrikler, bir yandan, insandan peygamber olamayacan iddia etmi, te yandan deil insan, ta ve aatan yaptklar putlarn stne stlk Allah olduunu
iddia etmilerdir.
Bazlar da eitlik iddiasyla insann peygamber olarak gelmesini inkr etmelerine ramen kendileri tanrlk iddiasnda bulunabilmilerdir.
509
510
Mtrd, Te`vlt, 25, 279-280; bk. el-Mide 5/17; ez-Zmer 39/3. Mtrdnin iman ve kfr
kavramlar ile ilgili grleri ve bu iki kavram hakknda daha geni bilgi iin bk. Adil Bebek,
Mtrdde Gnah Problemi, (doktora tezi), Rabet Yaynlar, stanbul 1998.
Mtrd, Te`vlt, II, 393.
200
MM MTRD ve MTRDLK
Atalarnn izini takip ettiklerini iddia etmiler ancak burada da atalar iinde
peygamberlik messesine inananlar da bulunmasna ramen, onlar deil de puta
tapan mrik atalarn taklit etmilerdir.
Allaha inanmayan veya peygamberi kabul etmeyen ya da Allaha oul ve
ortak nispet edenler akl, bilgi ve vicdanlaryla elikiye dmlerdir. Ehl-i Kitaplar olsun mrikler olsun Cenb- Allah, peygamber gndermeden nce bir
peygamber gelmesi halinde ona iman edeceklerini ak ve kesin bir ekilde ifade
etmelerine ramen, daha sonra gnderilen peygambere iman etmemilerdir.
Kendileri ortak ve kz ocuundan holanmadklar halde her ikisini de
Allaha nispet etmilerdir.
Akllar, insaf ve vicdanlar, bilgileri, Allaha ve Peygambere iman etmeyi
apak bir ekilde ortaya koymasna ramen, onlarla elikiye dmek pahasna
inat, alkanlk, gurur, taknlk ve benzeri zaaflarna yenik derek inkr ve tekzipte bulunmu, Allah ve Resl ile, m`minlerle mcadele etmilerdir.
Hristiyanlar Hz. snn Hz. Meryemin olu, ondan domu ve dolaysyla
kk olduunu ve bana gelenleri bilmelerine ramen onu tanr, hem de anasnn da tanrs, kendisinden daha nce dnyaya gelen ve dnemine yetienlerin de
511
tanrs olarak kabul etmilerdir.
Normal zamanlarda Allah inkr ettikleri halde byk skntlarda ve zor
512
zamanlarda O na ynelmi, Ondan yardm istemilerdir.
4. OTURUM
201
hirete inanmama.
MM MTRD ve MTRDLK
202
523
524
D) Kfrn Sonu
Kfr ve kfirlerin sonu zetle yledir:
Ehl-i Kitap olsun mrik olsun irk ve kfrde mrlerinin sonuna kadar
devam edenlerin ebedi olarak cehennemde kalmas. Allah n lnetine urama,
rahmetinden mahrum olma. Bu dnyann imtihan dnyas olup inan ve davranlarn karlklarnn burada verilmeyecei gereinden tr burada cezalandrlmamalar ve ayrca bazen birtakm uyarlarda bulunulmalar, kendilerine ilh
526
rahmetin genilii sebebiyle frsatlar verilmesi.
527
E) Helk ve Sava
1. Helk:
Cenb- Allah, ktlkten saknsnlar ve gelimelerini srdrp tamamlayarak mutlu olsunlar diye insanlara akl vermi ve peygamber gndermitir. Onlar
ise bazen bu ikisini dikkate alarak yaam, bazen de onlara direnmi ve kar gelmileridir. Doru tutum ve davrann akl ve peygamberin hidyeti dorultusunda
523
524
525
526
527
528
529
4. OTURUM
203
bir hayat yaamann sonu; nimetlerin devam edip artmas ve mutluluk olduu gibi
aksinin sonu; onlar kaybetme ve mutsuz olmadr. Hz. Peygambere kadar Allah
ve peygemberleri tanmayp kfr ileyenler, kfrlerinden dolay deil, artk slah olmaz hale gelecek kadar azgn, takn ve yoldan km olmalar sebebiyle
bazen olaanst, bazen de izah edilebilir sosyal veya fizik baz olaylarla tarih
sahnesinden silinmilerdir. Sz konusu ettiimiz bu helk, kfr ve inkrdan dolay maruz kalnan bir ceza deil; taknlk, azgnlk ve salaha kabiliyeti kaybetme cezas, ayrca bakalarnn, daha sonra gelen nesillerin ders karp doru hareket etmek zere yararlanmalarna matuf bir muameledir. Aslnda bir tek kfrle
Allahn insanlar batan azap ve helke dar etmesi de sz konusu olabilir ama
birincisi, bu dnyann bir imtihan dnyas olmas ve din amellerin sonularnn
hirete braklm olmas, ikincisi de, ilh rahmetin bir gerei olarak son kerteye
kadar ve genellikle mrn sonuna kadar tehir edilip frsat verilmesi gibi sebepler530
le insanlar iledikleri crmlerin cezalaryla hemen muhatap olmamlardr.
2. Sava:
Hz. Peygamberden sonra iman etmemede, beyn ve burhna, hakka kar mcadele etmede srar eden, azgnlk ve taknlk iinde olanlarn gemite
zaman zaman olduu gibi olaanst ve toplu bir ekilde helk edilmeleri b u
kez terk edilerek byle kimselerle mcadele edilmesi emredildi. Bu cihat, kiinin
kendi nefsine kar yapmas gereken dnda kyamete kadar srecek olan ve aslnda her inanan iin doal bir hal olan dinin gzelliklerini ve hakkaniyetini, ona
mensup olana, olmayana anlatma abas ile asker hazrlk ve sava da iine alan
bir dizi eylemi ihtiva eder.
Aslnda zorla gzellik olmad gibi zorla din de, iman da olmaz. Onun iindir
531
ki, Cenb- Allah, dinde zorlama olmadn bildirmi, iman etmeyenlere kar anlayl, hogrl olunmasn, hidyet ve balanmalar iin kendilerine dua edilmesini
532
emretmitir. Bu arada tarih boyunca Mslmanlar, iman etmese de, kendileriyle
bar ve ibirliine girmeyi kabul edenlerle anlamalar yapm ve onlara bulunduklar
taahhtlere sadk kalnmlardr. Ne var ki, bu yeni dini ve ona iman edenleri yok
etme ve tarih sahnesinden silme abalarnn zaman zaman baka trl kar konulmaz bir hal almas, yeni din ve mensuplar iin bir lm kalm durumunun ortaya
kmas zerine nce baz hazrlk ve abalarla nleyici ve caydrc tedbirler alnm,
530
531
532
204
MM MTRD ve MTRDLK
538
can
4. OTURUM
205
Sonu
Buraya kadar anlatlanlar zetleyip ksa bir sonu karacak olursak,
Mtrdnin iman ve kfr kavramlar etrafnda Kurndan hareketle u tespit
ve deerlendirmeleri yaptn ifade edebiliriz:
man ve kfr birbirinin zdd iki kavram olup biri, kalple tasdik ve kabul,
taraftarlk, idiyet ve intisap duygusu ve karar, dieri ise yine kalple ilenen yalanlama, inkr, kar olma, idiyet ve intisb koparma ve duymamadr.
man, bir btn olup konular bakmndan tutarllk ve elimezlik, zaman
bakmndan da sreklilik gerektirir. man, bir domino ta zelliini tar. Kfr
ise, imann bu zelliinden tr onun konusu olan bir tek eyin yok olmas ile
gerekleir. man, insann akl ve vicdan ile yapsna, delillere uygun bir fiil; kfr ise bunlara ters, bunlarla atan ve tamamyla zaaf ve yanlglarn, zorlamalarn sonucudur. Akln ve duygularn doru ve yeterli kullanan, vicdannn sesine
kulak veren, n yargsz ve objektif olabilen kimse iman eder. Kfr, bu artlarn
birini yerine getirmemekten doar.
mann sonular, emniyet, bar, zafer, dnya ve hiret mutluluu ve memnuniyeti; kfrn sonular ise, pimalk, endie, mutsuzluk, ilh rahmetten
mahrmiyet ve ebed cehennem hayatdr.
Cenb- Allah, Hz. Peygamberden nce inat, iflh olmaz ve takn ehl-i
kfr kavimleri bazen bir biimde helk etmi ise de slmdan sonra o tr kimse
ve toplumlar btnyle helk etme yerine, inananlara her anlamyla ve kymete
kadar srecek bir cihd farz klm, ayrca inanmayanlara kar hogrl, merhametli, adaletli, iyilikleri iin gayretli, bu arada onlara kar dikkatli ve tedbirli
olunmasn emretmitir.
542
543
206
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
207
12. TEBL
MTRDNN MUTEZLE ELETRS: TANRI EN YY
YARATMAK ZORUNDA MIDIR?
Do. Dr. Hlya Alper
M.. lhiyat Fakltesi
Giri
slm dncesinde ncelikle Mutezile tarafndan temsil edilen aslah anlayyla balants bulunan Tanrnn en iyi yaratma zorunda olup olmad
problemi tarih boyunca farkl dzlemlerde de olsa devam ede gelen nemli
tartma konularndan biridir. Mutezil sistemde aslah teorisiyle irtibatl olarak
ele alnan bu mesele ok daha sonra Gazzl tarafndan leyse fil-imkn ebde
mim ma kn cmlesiyle tekrar dile getirilmi, 19. yzyla kadar bir ekilde
zerinde durulmu Bat Felsefesinde ise Leibnizin theodise kavramnda
544
yank bulmutur.
Dnce tarihi iinde ok ynl bir ekilde farkl alardan tartlma imkn
bulunan bu problem elinizdeki almada Mtrd sistemi iinde incelenecek
ve onun aslah teorisi merkezinde Mutezileye ynelik eletirileri zerinde durulacaktr. Bylece bir taraftan Mtrdnin grleri ortaya konulurken dier
taraftan bu zel konu balamnda Mutezile kritik edilecektir. Zir Mtrd tarafndan oluturulan kelm sistemi iinde Mutezile geleneine zelde ise Badat
Mutezilesi arasnda bulunan Kbiye ynelik eletiriler nemli bir yer tutmakta
hatta onun metinlerinin tamamnda, Mutezilenin temel grlerinin ele alnarak
eletirildii grlmektedir. Kitbt-Tevhdde Mutezile nderlerinin isimleri,
hassaten de Kbinin ad zikredilerek; Te`vltl-Kurnda ise ou kez ahs
adlar verilmeden Mutezile diye genelleme yaplarak mezhep grleri srekli
eletirel bir biimde deerlendirilmektedir.
Mtrd, yaad blgede Mutezilenin gl bir etkinlii olmas ve hatta Badat ve Mvernnehir gibi slm Dnyasnn eitli merkezlerinde yaayan Hanef ekol mensuplarnn da bu etki altnda kalmalar sebebiyle olsa gerek
545
Mutezileye kar srekli cevap verme ve eletirme zorunluluu hissetmitir.
544
545
MM MTRD ve MTRDLK
208
yle ki, mbalaal bir ifade ile Mtrdnin kendi dnce sistemini bamsz
bir ekilde ortaya koymak yerine bu eletirilerle beraber in etme yolunu tercih
ettiini sylemek mmkndr.
Mtrd, Mutezilenin aslah dncesini Allahn kullar iin dinde en
546
uygun olan yapmas eklinde tanmlamakta; byle bir yaklama ise slm
alan iinde grd mezhep ve anlaylara kar kulland yntem gerei din
d gruplara kar kulland metodun aksine her zaman akl delil yannda nakli
delilleri de kullanarak eletiriler getirmektedir. Dier taraftan reddettii grn
mantk sonularn da dikkate alarak muhatabn kritik etmektedir. Dolaysyla
Mtrdnin aslah teorisine ynelik deerlendirmelerinde aslah teorisinin sonularn da gz nne alarak aklamalar yapmas ve bu sonularn yetlerle elitii
ynleri ortaya koymas tabidir.
Genel Deliller
1. Mtrd, Kurn- Kermde bir insann ya da peygamberlerin Allahtan
baar ve yardm talep ettiini bildiren, dualarn zikreden veya bunu emreden
yetlerin aslah prensibini yanllandn belirtmektedir. Hatta daha Kurnn ilk
yetlerinde Ftihada zikredilen Allaha snma ve doru yol zere olma talebinin aslah prensibiyle tezat tekil ettiini ileri srmektedir. nk Mutezilenin
aslah prensibi kabul edilirse insann Rabbine dua etmesi, snmas, hatta kr
ve tevekkl etmesi anlamn yitirir. Zir Mutezileye gre kulun mkellef klnd eyleri yerine getirebilmesi iin gerekli olan imknlar kendisine verilmitir.
Mutezileye gre ykml tutulduu hususlar yerine getirmesi iin gerekli olan
imknlardan bir tanesi bile Allah nezdinde kald takdirde kulun mkellef olmas
546
4. OTURUM
209
ciz deildir. Dolaysyla insann zaten kendisine verilmi bulunan bir eyi istemesi ilh lutfu gizlemesi anlamna gelir, bu ise nimete kar nankrlktr. Sonu
olarak sanki Allah, byle bir davran emretmekle, nimetlerine kar nankr davranmay, onlar gizlemeyi ve problem karmak iin istemeyi emretmi gibi olur.
Allah hakknda byle bir zan tamak ise kfrdr.
Aslnda Allahtan dua talep edildii bir durumda u ihtimaller sz konusudur.
Ya kulun talep ettii ey Allah nezdinde bulunmu olabilir, fakat O, tamamn kula
vermemitir; ya da bulunmaz. kinci durumda onu istemek Yaratc ile alay etme anlamna gelir. nk birinden kendisinde bulunmayan bir eyi isteyen kimse yaygn
telakkiye gre onunla alay etmi saylr. u da var ki, insann talep ettii ey;
a) Ya mkellef tutmakla birlikte onu kuluna vermemesi Allah iin ciz olan
bir eydir; bu durumda Mutezilenin anlay kknden yklr, zir onlarca din
asndan kul iin yararl olan bir eye sahip olup da onu vermedii halde kiiyi
mkellef tutmas Allah iin mmkn grlmez.
b) Ya da nezdinde bulunan imkn kuluna vermemesi Allah iin ciz olmaz.
Bu durumda kulun talepte bulunmas, Allahm, bana hakszlk etme! mnasna
gelir. Rabbi hakknda bilgisi bundan ibaret bulunan kiiye gereken ey yeniden
mslman olmaktr. Halbuki Allahtan yardm talep eden herkes Onun nusreti
geldii takdirde baarsz duruma dmeyecei ve Onun korumas gerekletiinde doru yoldan ayrlmayaca konusunda kesin bir kanaat ve gnl huzuru
iindedir. Ne var ki, Mutezileye gre byle bir imkn Allahn katnda bulunmamaktadr.
Aslnda Mtrdye gre byle bir dua ve talep Mutezile anlayna gre
yersizdir, nk Allah (aslah prensibine gre) insanlarn istedikleri eyi vermeye muktedir deildir, aksine buna g yetirebilen kendileridir, bu adan sz
edilen konuda dua ve niyazda bulunmak onlarca yersiz bir ura olmaktadr.
547
Halbuki yette beni mslman olarak vefat ettir diyor bu ve benzeri yetler
Mutezileyi nakzeder. Onlara gre byle bir dua abestir. nk zaten Allah katndakini vermitir. kincisi Allah onu mslman olarak ldrmeye malik deildir.
Zten her bir kimseye vereceini vermitir. Yannda olmadn bildii bir eyi
548
birinden isteyen ya onunla alay etmi veya verilen nimeti gizlemi demektir.
Bu delilendirme biimi nermesel olarak yle ifade edilebilir:
Aslah prensibine gre Allah kula vermesi gereken her eyi vermitir.
547
548
Ysuf 12/101.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, VII, 366-367
210
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
211
Ysn 36/43-44.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, XII, 87.
l-i mrn 3/74.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, II, 339; kr. a.mlf., Te`vltl-Kurn, II, 190.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, VII, 121.
Mtrd, Tefsrl-Kurnil-azm el-msemm Te`vlt Ehlis-snne (nr. Ftma Ysuf elHyem), Beyrut: Messesetr-Risle 1420/2004.V, 354.
MM MTRD ve MTRDLK
212
B. zel Deliller
Mtrd bu temel noktalarn yannda ayrca eitli yetleri de aslah grnn
yanlln gsteren bir delil olarak sunmaktadr. rnek olarak u naslar verilebilir.
559
el-Bakara 2/257.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, II, 162.
l-i mrn 3/7.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, II, 243.
l-i mrn 3/140.
Mtrd, Te`vltl-Kurn, II, 434; Ayrca bk. II, 449.
l-i mrn 3/178.
4. OTURUM
213
214
MM MTRD ve MTRDLK
571
4. OTURUM
215
13. TEBL
MTRDNN MUTEZL AKILCILIA YNELTT
ELETRLERN EPSTEMOLOJK TEMELLLER
Do. Dr. Metin zdemir
Cumhuriyet niversitesi lahiyat Fakltesi retim yesi / SVAS
572
573
Badat Mutezilesinden Smme b. el-Eres (. 213/828), ilk defa akl bilgiyi din (sima)
bilginin nne geiren kii olarak gsterilmektedir. Bu konuda o, eer eriat olmasayd ve
Allah hakkndaki bilgi peygamberlerce getirilmeseydi, Onu bilmek yine de akl iin zorunlu
olacaktr demektedir Ebl-Huzeyl el-Allf (. 235/849) ise akl, insann kendisi ile evresinde bulunan canl ve cansz varlklar birbirinden ayrt edebildii zorunlu bilgi vastas,
his ve bilgi elde etme kuvveti olarak tanmlar. (Bkz., Ramazan Altnta, slm Dncesinde
levsel Akl, stanbul 2003, 124). Fakat Eb Ali el-Cbb, akln bilmesi zorunlu olan bilgiler
konusunda, Smme b. el-Eresten farkl dnr. Ona gre, insan, akl kmil ve bli olmadka kendisine teklif vacip olmaz. O akl yrtmenin gzelliini zorunlu olarak bilmedike
akl kmil ve bli olmaz. Eyann bir Yaratcs olduunu dnmedii takdirde, akl yrtmeyi terk etmekten dolay Onun kendisini cezalandracandan emin olmamasna dair bir
dnce kalbine domadka veya bunun yerine geecek bir melek, bir resl vb bir uyarcnn
sz olmadka, o kimseye teklif vacip deildir. Bkz., el-Ear, lk Dnem slm Mezhepleri,
[Makltl-slmiyyn], eviren: Mehmet Dalkl-mer Aydn, stanbul 2005, 344. Mtrd
de Mutezil anlayta olduu gibi, akl, tabiat birbirine uygun olanlar bir arada toplayan,
tabiat birbirine aykr olan eyleri birbirinden ayran ya da ahlk anlamda gzel ve irkin olan birbirinden temyiz eden bir meleke olarak grr. Earler ise Mutezile ve Mtrdlerin
aksine, akl duyulur eylerin zerindeki hakikatlere ve bu arada ahlk hakikatlere ulamay
mmkn klan bir meleke ya da yeti olarak grmezler. Bununla birlikte onlara gre de akl
dini anlamda mkellef olmann nkouludur. nk onlara gre akl, her ne kadar iyi ve kty tespit etmede yetkin olmasa da onlar birbirinden ayrma ve kavrama yetisine sahiptir. Bkz.,
Ramazan Altnta, a.g.e., 138, 142.
Mutezilenin byk ounluu akl mutlak bir bilgi kayna ve nakil karsnda bir hakem
olarak grr; itikad sistemlerinde bu noktay daima gz nnde bulundurur. Bu nedenle de
akla uygun hale getirmek iin naslar ska te`vl etmek durumunda kalr. Ehl-i Snnet limleri
ise akl, naklin aklanmas ve tefsiri bakmndan gerekli grmekle beraber, onu snrl ve tek
bana hakikatleri kavramaktan aciz kabul eder, akl-nakil atmas durumunda nakli esas
alrlar. Bkz., lyas elebi, slm nan Sisteminde Aklclk ve Kad Abdlcebbr, stanbul
2002, 27-28.
216
MM MTRD ve MTRDLK
Mutezile asndan akln snr, onun tarafndan bilinmesi imknsz olan konularda bitmekteydi. Bu, akl tarafndan bilinmesi mmkn olan btn konularda,
nassn akl teyit eden bir konumda olduu; bu balamda, grn itibariyle bu ikisi
arasnda bir atma olduunda, akln hkmnn nassn hkmne tercih edilmesi
574
gerektii anlamna gelmekteydi. Ancak akla olabildiince zgrlk veren bu
aklc eilim, slmn temel ilkelerini, eski Yunandan tevrs eden felsef yntem
ve fikirlerle izah etmeye kalknca, zellikle Allahn sfatlar konusunda vahyin
koyduu snrlarn dna kmaya baladlar. Bunun zerine Mutezile, karsnda nassn otoritesinin dna klamayacan savunan Earli ve Mtrdlii
buldu. Bununla birlikte, bu son iki ekolden Earlik, akla yalnzca nass kavrama, aklama ve istidlalde bulunma rol vermekteydi. Earler asndan, grnrde akl nass ile attnda, her zaman nassn hkmnn tercih edilmesi
575
gerekiyordu. Buna karn, Mtrdlik, Mutezile ve Eariyyeye nispeten daha
ll ve dengeli bir aklclk eilimindeydi. Mtrdler, Earilerin aksine akla
kavrama, aklama ve istidlalde bulunmann yan sra, yargda bulunma grevi de
verirken bu grevin snrlarn Muteziller kadar geni tutmuyorlard. Akl iyiyi
ve kty ayrt edip belirleyebilirdi ama bu konuda bir teklifte bulunma yetkisine
sahip deildi. Bu yetki yalnzca vahye aitti. Bu itibarla temel inan konularnda
576
yegne otorite, akl deil vahiy olmalyd. te Mtrdler, akla bitikleri bu rol
574
575
576
el-Ksm er-Reass, akln yeri ve nemini aklarken yle demektedir: badet ksma ayrlr: Allah bilmek ve tanmak, Onu raz eden ve gazaplandran eyleri bilmek, Onu raz
eden eyleri yapp gazaplandran eylerden kanmak te bu ibadetin kayna, Allahn
kullarna sunduu kanttr. Bunlar da akl, Kitap ve Peygamberdir. Akln kant, Allah
bilmeye ve tanmaya delalet eder. Kitabn kant, Allaha ibadet edilmesi (gerektiine) delalet
eder. Peygamberin kant ise, ibadetin (nasl yaplacana) delalet eder. Akl, son iki kantn asldr. nk bu son ikisi onunla bilinir, yoksa o, onlarla bilinmez. Bunu iyice anla
Bkz., el-Ksm er-Ress, Kitbu Uslil-Adl vet-Tevhd, (Resilul-Adl vet-Tevhd, tahkik:
Muhammed Ammara, Msr 1971 iinde), I, 96. Benzer bir yaklam iin ayrca bkz., el-mm
Yahy b. el-Hseyin, er-Reddi al Ehliz-Zey minel-Mebbihn, (a.g.e., iinde), II, 325.
el-c, el-Mevkf, tahkik: Abdurrahman Umeyre, Beyrut 1997, III, 262, 267.
mm Mtrd, bu tr konular daha ok nbvvetin ispat ve gerei bahislerinde tartr. (Bkz., Kitbt-Tevhd Tercmesi, tercme: Bekir Topalolu, Ankara 2002, 223-232). [Bu
eserden bundan sonra, el-Mtrd, K. et-Tevhd Tercmesi olarak sz edilecektir].Ali el-Kr,
dinde akln yeri ve nemi konusunda, Mutezile ile Mtrdlik arasndaki farka iaret ederken
yle sylemektedir: Bizimle gzellik ve irkinliin akli olduuna hkmeden Mutezile arasndaki fark, stad Eb Mansr el Mtrd ile Semerkand limlerinin umumunun syledikleri
u noktadr: Onlara gre akl, gzel ile irkini idrak edince, Allah Tel iin de kul iin de
gereini yapmay icap ettirir. Bize gre ise, bu gerektiren, akl deil de Allah Teldr. Gzel
ve irkinin gereini Allah Tel kullar zerine vacip klar. Ehl-i Snnet limlerinin ittifak ile
Allah Tel zerine hi bir ey vacp deildir. Bize gre akl, bir alettir. Allah Tel ite bu-
4. OTURUM
217
I. mm Mtrdnin Yntemi
mm Mtrd, beer bilginin kaynaklar retisini ilk defa kelm disiplini
ile ilgili sistematik bir eserde ele alan bir mtekellimdir. Onun bu yntemi daha sonralar, el-Baklln (. 403/1013) ve el-Badadi (. 429/1037 gibi Ear kelmclar
578
tarafndan izlenmitir. Onun Kitbt-Tevhd adl eserinin hemen banda ilk nce
bu konuya yer vermesi artc deildir. nk ona gre, herkesin kendi inancn hak
577
578
lunan gzellik ve irkinlii akla gstermesi sebebiyle akla o hkm tantr. Bizimle Earler
arasndaki fark udur: Earler diyorlar ki: Peygamber gnderilmedike akl Allah Telnn
hkmlerinden bir hkm bilemez. Biz diyoruz ki; akl, Allahn hkmlerinden bir ksmn
peygamber gnderilmeksizin de bilebilir. Bu da peygamberin peygamberliini tasdik etmenin
gereklilii, zararl olan yalann haram oluu gibi dnme ve aratrmaya ihtiya olmakszn
olur; yahut kinata bakp dnmek suretiyle olur. Baz hkmleri de kitap inmeden, peygamber gnderilmeden bilemez. ou hkmler byledir. Buhra limleri Earlerde olduu gibi
peygamber gnderilmeden bize gre srf akl ile iman farz olmaz, kfr de haram olmaz, diyerek Eb Hanifeden rivyet edilen yukardaki sz, peygamber gnderildikten sonra mnasna
almlardr. Bkz., mm zam, Fkh- Ekber Alliyyl-Kr erhi, tercme: Y. Vehbi Yavuz,
stanbul 1979, 267-268.
W. Montgomery Watt, Mtrd Problemi, eviren: brahim Hakk nal, (mm Mtrd ve
Mtrdlik, hazrlayan: Snmez Kutlu, Ankara 2003 iinde), 151.
Eyub Ali, Mtrdlik, eviren: Ahmet nal, (M.M. erif, slm Dncesi Tarihi, stanbul
1990 iinde), I, 298.
218
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
219
ve haber-i vhid olmak zere haberleri iki ksma ayrr. Mtevtir haber, tek tek
ele alndklarnda yanlma ihtimalleri olmakla birlikte hepsinin birden yanlmas mmkn olmayacak bir topluluk tarafndan nakledilen haberlerdir. Doruluu
mcizelerle kantlanm olan peygamberlerden aktarlan bu tr haberlerin kabul
edilmesi zorunludur. Aksi takdirde apak bir bilgi kayna inkr edilmi olur.
Mtrdye gre haber-i vhid ise, mtevtir haber derecesine ulaamayan
haberdir. Bu tr haberlerle ilgili olarak o, onlarn hem rvilerinin hem de muhtevalarnn iyiden iyiye incelenmesi gerektiini syler. Ona gre, bu tr haberlerle
ancak bu inceleme sonucunda doruya daha yakn olduklarna ilikin bir kanaat
581
hsl olursa amel edilebilir.
Ona gre, doru bilgiyi salayan nc kaynak ise akldr. Onun asndan
akl, dier iki bilgi kaynandan elde edilen bilgilerin doruluunu test etmede
gerekli olan en nemli aratr. Nitekim hem duyular hem de haberler yoluyla elde
edilen bilgiler baz durumlarda yanltc olabilir. Mesel, duyu algs, ok uzaklardaki bir cismi bize kendi olaan hacminden ok daha kk gsterebilir. Ayrca
yalan konumas mmkn olmayan topluluun nitelikleri ve miktar konusunda
da yegne belirleyici lt akldr. Dier taraftan peygamberlerin doruluklarn
ispatlayan mcizelerle sihirbazlarn gz balayclklarnn birbirlerinden ayrt
582
edilmesi iin de akln iletilmesine ihtiya vardr.
Bununla birlikte, Mtrdye gre akl btnyle hatadan arnm deildir.
Dolaysyla akldan kaynaklanabilecek hatalardan korunmak iin makuln yannda nakle de dayanmak gerekir. nk akldan gizli kalan eylerin mahiyet ve
knhn anlamak iin mutlaka nakle ihtiya vardr. Kim nakil olmadan her eyin
mahiyet ve knhn anlayabileceini iddia ederse, akla zulmetmi ve ona tayamayaca bir yk yklemi olur. Buradan kan sonu udur: Vahye muhalif
olmayan akln hkmn almak lazmdr. Eer akl hkmden kan netice vahye
583
aykr olursa o zaman vahyin bildirdiini kabul etmek gerekir.
584
220
MM MTRD ve MTRDLK
referanslarn tespit edebilmek iin, onun uygulamalarna ve verdii rneklere bakmamz gerekecektir. Biz bu tebliimizde yalnzca onun Mutezileye ynelik belli
bal eletirilerine deinerek sz konusu referans noktalarn grmeye alacaz.
Mtrdnin aktarmna gre, Kab, fiil sfatlar ile zat sfatlar arasnda
588
ayrm yaparken halin ve ahsn deimesini lt olarak kabul eder. Eer
585
586
587
588
4. OTURUM
221
herhangi bir sfatn ilintili olduu kimselerin halinde bir deiiklik sz konusu
oluyorsa o fiil sfattr. Mesel, Allah, filan rzklandrr da filan rzklandrmaz, bir durumda merhamet eder de dier durumda merhamet etmez denmesi,
hallerde ve ahslarda bir deiiklii ifade ettiinden rzk verme ve merhamet
fiil sfatlardan kabul edilmelidir. Dolaysyla bu tr sfatlar, rzk verir ya da
vermez ifadesinde olduu gibi olumlu ya da olumsuz olarak kullanlabilirler.
Buna karn, Kudret, ilim ve hayat gibi sfatlarda ilinti ve nispet ynnden bir
deiiklik sz konusu olamayacandan, onlar zat sfatlar arasnda kabul etmek gerekecektir.
Mtrdye gre, Kab sfatlar kategorize ederken mantk olmaktan ok
uzak bir temel zerinden hareket etmektedir. nk ona gre bir sfatn hangi
kategoride deerlendirilmesi gerektiini belirlemek iin, onlarn olumlu ya da
olumsuz olarak kullanlmas gibi sbjektif bir ltten hareket edilemez. Burada
belirleyici olan unsur, Allahn hdisle vasflanamayaca prensibi olmaldr.
Ona gre, Kabnin yapt gibi bunu mmkn grrsek, Allahn dzelten, bo589
zan, iyi, kt sfatlaryla da nitelendirilmesi mmkn olurdu.
Mtrd bu grn, diyalektik bir karsamayla temellendirmeye alr.
Onun bu balamda kulland karsama ynteminin, muhalle/imknszlkla ne590
ticelenenin muhal/imknsz olaca eklindeki mantk bir temele dayandn
sylemek mmkndr. Ama, murzn iddiasnn muhal/imknsz olan bir sonuca gtrdn gstermektir. Bu gsterildiinde, muhl olan bir neticeye gtren
asln da muhal olduu apak olarak ortaya konmu olacaktr.
Mtrd, bu yntemini yukardaki meseleye yle uygular: ncelikle
Kbnin fiil sfatla neyi kastettii belirlenmelidir. Eer fiilin kendisini yani yaratmay (halk) Allahn sfat olarak kabul ediyorsa, bu, ona gre sonucu byk
tehlikeler douran bir szdr. nk yaratl(m) fesd, irkinlik, zorunluluk,
acz, pis ve kt olma zellikleri tar. Herkes kendi sfatyla nitelenir. Sz konusu
zellikler akl banda herkesin kendisine nispet edilmesine rz gstermeyecei
vasflar iken Allaha nasl yaktrlabilir? Grld zere birinci alternatifte,
Kabnin yaratmay sfat olarak kabul etmesinin muhal bir sonuca gtrd rnekleriyle gsterilmi, bylece muhal olana gtrenin de muhal olduu vurgulanmtr. Eer Kab, ikinci bir alternatif olarak fiil sfatlarla yaratmadan baka
bir eyi kastediyorsa, bu takdirde de, ilh sfatn fiil demek olduunu kabul
589
590
222
MM MTRD ve MTRDLK
etmi demektir. Fiil ise yaratlm yani hdis bir nesne olduu iin, Allahn onunla da nitelendirilmesi muhldir. Dolaysyla Kabnin bu gr her hlkarda
muhal olan bir sonuca gtrmektedir. O halde onun grnn kabul edilmesi de
591
muhaldir.
Bu balamda Mtrd, bazen, muhle gtrenin muhal olduu prensibiyle
murzn kabul ettii hususlarn, ispat edilmesi gereken konular iin asl yaplma592
s prensibini birlikte kullanr. Aadaki karsama, bu yntemin uygulanlna
gzel bir rnektir:
Kbye sorulur: Senin iddian u ki, rahmet ve mafiret fiil sfattr, lnet ve
etm (yerme, svme) sence fiil sfattr. u halde rahmet ve lnet diye isimlendirilip Allaha nispet edilecek fiil hangisidir? Eer Cennete veya cehenneme koymak, kulun amelini kabul ve reddetmek ve benzeri eylerdir derse, aslah, tadl
ve tecvr konularndaki grleriyle Allah rahmdir, kullar hakknda kendileri
iin elverili olmayan eyleri yapmaz tarzndaki sz boa km olur; oysaki
btn bunlar Allahn kullar hakknda gerekletirdii fiillerdir. Eer daha baka
bir mnann (fiil) varln iddia edecek olursa, bu defa da rahmetle lnet Allahn
yaratmad eyler olacak, fakat yine onlarla nitelendirilmi bulunacaktr. unu
da belirtelim ki, Kbnin etm ifadesi Allaha nisbet edilemeyecek irkin bir
593
szdr.
Mutezilenin adalet prensibine gre, kul kendi abasyla cennet ya da cehennemi hak ettiinden, Kabnin kendi prensiplerine gre rahmet ve lnet olarak
isimlendirip Allaha nispet etmek zorunda kald fiilleri, Allahn, kullarn cennete veya cehenneme koymas olarak yorumlama imkn kalmaz. Eer Kab
baka bir anlam kastettiini iddia edecek olursa, bu seferde Allahn rahmet ve
lnet gibi yaratmad eylerle nitelendirilmesi sz konusu olacaktr. Grld
591
592
593
4. OTURUM
223
zere bu rnekte, Mutezilenin kabul ettii aslah prensibi asl olarak kabul edilmi ve bylece muarz, kendi prensipleriyle elikiye dtn grd iin iddiasndan vazgemeye zorlanmtr. Dier taraftan, Kabnin fiil sfatlara ilikin
grnn bir baka adan da muhale gtrd gsterilmitir. nk Allahn
zatnn yerme ve svme gibi fiil sfatlarla nitelendirilmesi mmkn deildir.
Bu yntemin yararll, Gazzlnin de hakl olarak belirttii gibi, ancak
muarzn, kendi grnn muhalle sonulandn kabul etmesi durumunda
594
sz konusudur. Nitekim zellikle ikinci rnekle ilgili olarak Mutezile, prensip olarak Allahn irkin olan yaratmayp yalnzca iyi olan yarattn kabul
595
ettiinden , Kabnin Mtrdye itiraz etme hakk vardr. nk bu prensibe
gre, Allahn irkin olan yaratmas sz konusu olmadndan herhangi bir irkin
vasfla nitelendirilmesi dnlemez. Dolaysyla btn irkin nitelikler, o niteliklerin bizzat yaratcs olan insana aittir. Bu bakmdan bu tartmann Mtrd
asndan, insan fiillerinin yaratlmas ile ilgili baka bir tartma erevesinde
sonulandrlmas mmkn gzkmektedir. Bu yzden biz, bu rneklerin hemen
ardndan, mm Mtrd ile Kab arasnda, insan fiillerinin yaratlmas zerine cereyan eden tartmaya gemenin yararl olaca kanaatindeyiz.
224
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
225
Bu yntemin temel sorununun, bu rneklem iin de devam ettii gzkmektedir. Nitekim Mutezile, biz, yaratmayla yoktan var etmeyi deil, insann verili
gcyle kendi fiilini kendisinin oluturmasn kastediyoruz. Bu da onun yoktan var eden bir yaratc deil, her hangi bir eyi, hdis/sonradan olan bir gle
planlayp takdir ederek gerekletiren olduu anlamna gelir dediin de, kendi
grnn muhal bir sonuca gtrd iddiasna hakl bir itirazda bulunmu olmaktadr.
Mtrd, bu tr konulara ilikin savunmasnda, tmdengelimci akl yrtmeyi kulland yerlerde ise, ok daha baarl ve tutarl gzkmektedir. Mesel o,
599
Allah her eyin yaratcsdr yetini yorumlarken yle sylemektedir:
Bu ifade, Mutezilenin [fiillerin yaratlmasna ilikin], Allah yalnzca
baz eylerin yaratcsdr, filan kimsenin dedii gibi her eyin yaratcs deildir
eklindeki grlerine bir cevap niteliindedir. Eer Allahn bu szn, Onun
eynn bir ksmn koruyup dier bir ksmn korumadndan dolay eyann
yalnzca bir ksmyla snrlamak mmkn olsayd, o zaman Allahn, o her eye
600
vekildir szn de eynn yalnzca bir ksmyla snrlamak mmkn olurdu.
Halbuki bu, ifade genel olarak geldii iin ciz deildir. Bu nedenle ilk ifade de
genellik ifade ettii iin, eyann bir ksmyla snrl tutulamaz. Eer insan bu eyin yaratcsdr demek mmkn olsayd, o her eyin yaratcsdr, ona kdirdir
demek de mmkn olurdu. Halbuki bunu sylemek, ak bir irkinliktir. Allahtan
601
bizi szde arlktan ve haktan uzaklamaktan korumasn niyaz ederiz.
Bu adan ona gre, bu tr genel ifadelerin, hususa indirgenmesi mmkn
deildir. Zir o zaman Allah her eyi bilir eklindeki genel ifadenin de tahsis
602
edilmesi mmkn olur ki, bu imknszdr.
Kd Abdlcebbr ise bu tr itirazlara yle cevap verir:
Her eyi O yaratmtr ifadesinden maksat, yaratlm/mahlk sfatyla nitelenen her eydir. nk bunlarn hepsi Allah tarafndan yaratlmtr. Bu, her
eyi yedim diyen kimsenin szne benzer. Kastedilen, yenmesi mmkn olan
her eydir. Dolaysyla bu yet, [kullarn fiillerini de Allahn yarattn iddia
edenlerin] grn desteklemez. Onlara yle de cevap verilebilir: Burada
kastedilen, okluk ve mbalaadr, yoksa [iddia edildii gibi] gerekte genellik
599
600
601
602
226
MM MTRD ve MTRDLK
deildir. Nitekim Allah, yle demektedir: [Onlar katmzdan bir rzk olarak] her
eyin rnnn topland (yucb ileyhi semertu kulli ey) [gvenli ve kutlu bir
603
yere yerletirmedik mi?] . O, [Sebe Melikesi hakknda da] yle demektedir:
604
ona her eyden bolca verildiinden (ve tiyet min kulli ey).
Buna karn, Mtrdye gre, her eyi Allah yaratmtr ifadesinin ak
delaletiyle her eyin yaratcsnn Allah olduu tespit edilmitir. Dolaysyla burada zmnen yrtlen mantk yle olmaktadr:
Allah her eyin yaratcsdr.
nsan fiilleri eylerdir.
O halde Allah insan fiillerinin de yaratcsdr.
Ancak bu balamda, Mutezilenin yoktan var etme anlamndaki yaratmayla, bir eyi takdir edip planlama, hdis/sonradan olan bir kudretle gerekletirme
anlamndaki yaratmay birbirinden ayrdn ve Allah her eyin yaratcsdr
ifadesindeki yaratmann yoktan var etme anlamna gelen bir yaratmaya iaret etti605
i kanaatinde olduklarn hatrlamamz gerekir. Dolaysyla bu rnek, Mtrd
ile Mutezile arasndaki tartmalarn pek ounun yntemsel farkllktan ziyade,
kavramsal ina ile ilgili olduunu gstermektedir.
Bu farklln kavramsal inya dayand, konuyla ilgili bir baka tartmada
daha ak bir biimde grlr. Nitekim Mtrd, bir baka yerde, Allah her eyin
yaratcsdr ifadesini yorumlarken yle demektedir:
Bu ifade Mutezilenin baz grlerini geersiz klar: Birincisi, onlarn u
szdr: Eynn eylii, ontolojik olarak ezeldir. Onlar yine yle demektedirler: Eynn yalnzca icad Allahtandr. Eer durum onlarn syledikleri gibi
ise, buna gre, brakn Allahn her eyin yaratcs olmasn, O herhangi bir eyin
yaratcs bile deildir. Halbuki O, zatn her eyin yaratcs olarak nitelendirmitir. Dolaysyla onlarn bu sz, netice itibariyle Dehriyyenin ve Seneviyyenin
grlerine benzemektedir. Nitekim Dehriyye; eynn temel maddesinin/tnet,
heyulann vb. ezel olduunu sylemekte ve herhangi bir eyin hilikten/min l
603
604
605
el-Kasas, 28/57. Biz biliyoruz ki, orada dounun ve batnn btn rnleri toplanmamtr.
O halde ayette kastedilen sadece orada toplanan rnlerdir. Bu yorum iin bkz., erf elMurtaz, nkzul-beer minel-cebri vel-kader, (Resilul-Adl, Msr 1971 iinde), I, 292293.
Bkz., Tenzhul-Kurn anil-Metin, Beyrut tarihsiz, 134-135.
Bkz., Kd, Abdlcebbr, el-Mun, VIII, 162-163; a.mlf., Tenzhul-Kurn anil-Metin,
134-135, 201, 364.
4. OTURUM
227
Bkz., Te`vltul-Kurn, IV, 320. Mdma ey denilemeyecei prensibi ile ilgili bkz., Akaid
Rislesi, 16; K. et-Tevhd Tercmesi, 110-111.
Kd Abdlcebbr, erhul-Uslil-Hamse, 176-177.
el-Mtrd, K. et-Tevhd Tercmesi, 395.
228
MM MTRD ve MTRDLK
ilkeden hareketle, insan fiillerine ilikin kader, zorunlu bir belirlemeyi deil, kesin bir ngrnn tespit edilip kayda geirilmesini ifade eder. Daha akas bu
tespit yaplmasayd bile insan yine yapaca eyleri yapacak, bu itibarla sonuta
herhangi bir deiiklik olmayacakt.
Bu durum, insann fiillerinde, kaderden dolay bir cebir bulunmadn, onun
iledii fiillerin aksini de ileme imknna sahip olduunu gsterir. Ayrca psikolojik olarak da insan kendisinin hr, tercihler yapabilen, hem fil hem de terke
muktedir olduunun bilincindedir. Kader konusunda bu tr bir teorik zeminden
hareket eden Mtrd, Kb ile yapt tartmay yle sonulandrmaya alr.
Bu durumda kader sadece dier cevher ve arazlar yaratmak, fiillerin oluaca
zaman ve meknlar belirlemek gibi bir fonksiyon icra etmektedir. Sz edilen bu
faktrlerin bulunuu onlar iin bir mazeret veya bahane tekil etmiyorsa, tartmakta olduumuz kaz ve kader de ayn ekilde herhangi bir bahane ve mazeret
609
tekil etmez.
Ksacas, bu balamda Mtrd, iki temel ilkeden hareket eder. Birincisi,
olaylar nceden nasl olacaklarsa o ekilde kesin olarak ngren ilh ilim, dieri
de insanda, kendisinin hr bir fil olduuna dair var olan bilintir.
Bu arada o, bu konuya ilikin grlerini temellendirmeye alrken mahedeye dayanmay da ihmal etmez. Ona gre insan, fiillerini yaparken her zamanki i grme gcnde bir azalma olmad halde, beklentisinin stnde bir
yorgunluk ve sknt ile kar karya kalabilir. Dahas fiilini, planlad mekn ve
zamann dnda gerekletirmek durumuna da debilir. Btn bunlar, onun fiilinin btn ynlerden kendisine ait olmadna, dolaysyla da kendisi tarafndan
610
yaratlp gerekletirilmediine ilikin ak duyu verileridir.
Ksaca sylemek gerekirse, bu balamda Mtrd, errin Allaha nispetinin
yaratma ve takdir cinsinden olduunu, bunun da asla errin kendisiyle ayn anlama gelmediini vurgular. Yani fiil, kulun iradesine uygun olarak Allah tarafndan
yaratlp takdir edildiinden, onun er oluu, yaratma ve takdirden deil, onlara
sebep olan insan iradesinden kaynaklanr. Bu teori, yaratma kavramnn kullara
nispeti durumunda farkl bir anlam tadn iddia edenler asndan itiraz edilebilir grlse de kendi iinde tutarl ve sistematiktir. Bu bakmdan Mtrdnin,
zellikle bu konuda, Mutezile karsnda, kendi perspektifinden son derece tutarl bir savunma rnei sergiledii grlmektedir.
609
610
el-Mtrd, a.g.y.
el-Mtrd, a.g.e., 396.
4. OTURUM
229
Sonu
Mtrdnin, zellikle diyalektik bir yntemle yazd Kitbt-Tevhd adl
eserinden hareketle, Mutezileye kar yapt savunmalarn epistemolojik temellerini belirlemeye altmzda, ksaca unlar sylememiz mmkndr:
O, ou kez, murzn fikrinin muhl/kabul edilmesi imknsz bir sonuca gtrdn ve murzn kabul ettii bir fikri asl yaparak onun bizzat kendi fikriyle
elitiini gsterme eklinde zetleyebileceimiz iki yntem izler. Onun, bazen
bu iki yntemi bir arada kulland da grlr. Fakat birinci yntemin muarz
susturabilecek lde etkili olabilmesi iin, bizzat onun tarafndan itiraz edilemeyecek gte olmas gerekir. Halbuki Mtrdnin bu balamda kulland ou
rneklerin itiraz edilebilir nitelikte olduklar grlmektedir. Bu bakmdan onlarn, mm Mtrdnin kendisine zg diyalektiinin en zayf noktalar olduklar
sylenebilir.
Bununla birlikte o, bazen kendi fikrini, kaz ve kader konusunda olduu gibi
muarzlarn da itiraz edemeyecei baz genel prensiplerden hareket ederek temellendirmeye alr. Mtrdnin zellikle Kitbt-Tevhdinde, bu tutumun onu
murzlar karsnda ok daha gl ve etkili gsterdiine ilikin pek ok rnek
bulmak mmkndr.
Buna karn Mtrd ile Mutezile arasndaki tartmalarn, sistem ve yntem farkllklarndan daha ok, kavramsal ina faaliyetinden kaynaklandn sylemek mmkndr. nk bata insan fiilleri, kaza ve kader gibi meseleler olmak zere pek ok konuda, her iki taraf da kullandklar kavramlara farkl ve yeni
anlamlar yklemektedirler. Bu farkllk, doal olarak farkl sonulara gtrmekte,
dolaysyla pek ok durumda her iki tarafn kendi perspektifinden bakldnda
hakl ve tutarl olduu gibi bir durumla karlalmaktadr.
Sonuta Mtrd, baz aklamalarnda diyalektik yntemin zaaflarndan
kaynaklanan itirazlara maruz grnse de, pek ok konuda murzlarnn elikilerini gstermeye alrken diyalektii ustaca kullanma baarsn gstermitir.
zellikle Earlerle kyaslandnda, Mutezile karsnda ok daha etkin ve baaral bir savunma verdii sylenebilir. nk o, nassn gcn ortaya koymaya
gayret ederken yalnzca teorik akln verileriyle hareket etmemi, gzleme ve tecrbi bilgiye dayal argmanlar da kullanmaya zen gstermitir.
MM MTRD ve MTRDLK
230
14. TEBL
TE`VLT EHLS-SNNEDE MUTEZL SYLEMN KRT
611
4. OTURUM
231
618
619
620
621
232
MM MTRD ve MTRDLK
622
tan Kurn yetlerini Mchidin temsil anlatmlar olarak grmesiyle balar. Taberye gre
Mchidin bu sz yetin zhirine muhaliftir. Bk. Taber, Cmiul-Beyn, II, 173. Kurtub, bu
yoruma daha nce hibir yerde rastlamadn syleyerek aknln izhr eder. Bk. Kurtub,
el-Cmi li Ahkmil-Kurn, I, 443.). Aslnda Mutezilenin iddialar gz nne alnrsa ilk
aklclarn, Kurann iniine ahitlik yapan sahabe-i kirm olduu bile sylenebilir; nk baz
Muteziller kklerini sahabe dnemine kadar uzatrlar ve hasmlar tarafndan aalayc bir
ifade olarak kendilerine taklan Mutezile isminin, Kurn- Kermde, hakikatten sapm
toplumundan uzaklaan brahim peygamberin ( Meryem 19/48) ifadesinde anlamn bulan vg dolu bir tanmlama olduunu iddia ederler (Kd Abdlcebbr, TabaktlMutezile, s. 165; bnl-Murtad, el-Mnye vel-Emel, s. 132-137.). Her halkarda hicretin
ikinci asrnn ortalarna doru belli bal fikirleri teekkl eden bu ekol (Crullh, el-Mutezile,
s. 20-21. Kaynaklarda zikredilen rivyetlerin geni bir tetkiki, Watt tarafndan yaplmaktadr.
Bk. Watt, slm Dncesinin Teekkl, s. 259-269.) tefsirde rasyonel dncenin bayraktarln ksa zamanda eline geirmitir Ahmed Emn, Zuhrul-slm, II, 40.). Bu dnemde geni
taraftar kitlesi kazanan itikad ve fkh mezheplerin toplumsal kabule mazhar olanlar ayakta
kalabilmiken ayn ilgiye muhatap olamayanlar tarih sahnesinden ekilmeye balamtr. slm
toplumunda hkim olan iki byk itikad ekol, bu zaman diliminin ardndan Mslmanlarn
her alandaki alglarn ve davran biimlerini etkileyen grlerini neretmilerdir. Bu iki
ekolden birincisi, naslarn anlalmasnda nakilci yntemi nceleyen Ear sylem; ikincisi ise
bunun karsnda konumlandrabileceimiz Mutezil sylemdir.
zellikle Ragp mmolunun, Mtrd ve Te`vltl-Kurndaki Metodu adl almas bu
erevede yaplm bir almadr.
4. OTURUM
233
etmitir. Mtrd gibi byk bir limin, Mutezile gibi nemli bir gruba verdii
cevaplar ieren olduka hacimli bir kitabn deil bir teblide, birka doktora
tezinde bile tketmek mmkn deildir. Bu sebeple, ok nemli olduunu dndmz baz konular, yeterli olduunu dndmz miktarda rnekle
ele aldk. Konuyu datacan ya da uzatacan dndmzden, Te`vltta
Mutezil syleme yneltilen her eletiriyi ayr ayr ele alarak deerlendirmelerde bulunmadk.
234
MM MTRD ve MTRDLK
olmayp rasyonel dncenin her satrda kendisini hissettirdii bir aheserdir; ancak esefle belirtmek gerekir ki, Mtrd, tefsir tarihinin talihsiz bir mfessiridir.
Kelm alannda ne kmakla birlikte tefsirde hret bulmas iin uzun asrlar
beklemesi gereken mfessir, bir vefa rnei olarak grlmesi gereken son dnem almalaryla birlikte yeniden bu sahann dikkatine ve ilgisine mazhar olmutur. Gerek u ki, diryet tefsirlerinin ilk rnei olarak grlen Keftan
yaklak iki asr nce te`lif edilmi olmas, onu bu sahann ilk eseri saymamz
625
gerektirirken, byle olmamtr. Snn dnyann Mutezileye tefsir sahasnda
en ikna edici cevaplar veren ilk mfessiri olarak onun ad gemesi gerekirken,
Rznin (.606/1209) Meftihul-ayb adl tefsirinin glgesinde kalmtr. Tefsir
usl ve tarihi alannda yazlan eserlerde Mtrdye yer verilmemi olmas zc olduu kadar dndrcdr de
Muhtemelen 16. asrdan itibaren, Snn ve i iktidar arasndaki kavgann
kzmasyla Mtrd ve Mtrdlik Osmanlda canlandrlm ve Mtrdnin
Te`vlt -kimi kavramlar ve kelimeleri sansre uramsa da- o dnemde yo626
un bir ekilde istinsah edilmitir. Ne var ki, Mtrdlik itikd bir ekol olarak biline gelse de o tarihlerden bu yana Mtrd ve Mtrdlie dair ciddi
almalar yok denecek kadar az olmutur. Trkiyede kimi ilim adamlarnn
627
gayretleri sonrasnda gn yzne kan snrl saydaki baz eserler bir yana,
kabul edelim ki, bu alandaki almalar yzmz aartacak sayda ve keyfiyette deildir. Mesel, Mtrdnin tefsiri zerine yaplm ve konu etrafndaki tartmalar byk lde sona erdirmi herhangi bir akademik alma
628
yok denecek kadar azdr. Kald ki, Mtrdnin tefsircilii birka akademik
almayla tketilemeyecek kadar geni bir inceleme sahasndan oluur. Son
dnemde Trkiyede ve eitli Arap lkelerinde Te`vltn yeni tahkiklerinin
neredilmesi, ge kalm bir grevin ifasndan baka bir ey deildir. Arzumuz,
slm Dnyasnn asrlar nce yitirdii analitik dnceyi yeniden bulmas;
bu dnce izgisinde faaliyetler icr etmi, fikirler retmi beyinlerine sahip
kmas ve elinden kard medeniyet projesini ancak bu dnceyi hayata
geirmekle gerekletirebileceini idrak etmesidir.
625
626
627
628
4. OTURUM
235
236
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdnin Mutezile eletirisiyle bu kadar megul olmasnn bir baka sebebi, Mutezilenin ok gl bir felsef arka plana sahip olmas ve buna bal olarak
toplumun her kesiminde kendisine taraftarlar bulmas, ulema tarafndan dikkate alnmas ve onlara cevaplar yetitirilmesidir. Kim bilir, belki de o dnemde Semerkant
halknn ya da entelijansiyasnn Mtrdden byk beklentileri vard. Te`vlt
halkn, Kitbt-Tevhdi ise entelijansiyann beklentilerini karlamak maksadyla
yazm olmas kuvvetle muhtemeldir. Daha sonra blgenin nemli mfessirlerinden
birisi olan Zemaheryi de yetitirecek olan Mutezil dnce, blgenin entelektelleri arasnda, Mtrdnin endielenmesini gerektirecek bir hzda yaylmaktayd.
Akl ve Arap dilinin imknlarn son derece baarl kullanan bu grubun ciddiye
alnmamas sz konusu olamazd. Esasen Mutezilenin Te`vltta ya da Meftihulayb gibi dier tefsirlerde bu denli nemsenmesinin sebebi, nemsenmeyi hak edecek derecede gl argmanlar olmasdr. Hatt unu sylemek hi de abart olmayacaktr; eer Zemahernin Kef olmasayd, tefsir geleneinde ciddi bir halka
635
eksik kalrd. Bu tefsirin at yolda yryen ya da ona reddiye olarak yazlan birok tefsir, bugn elimizde olmazd. Dolaysyla tefsirdeki Mutezil gelenee bgane
kalmak, deil Mtrd iin, sradan bir mfessir iin bile mmkn deildi.
Mtrdnin Mutezil dnceye ynelttii eletiriler, temel olarak u balklar altnda deerlendirilebilir:
4. OTURUM
237
Esasen Mustafa Sabrinin, bir kitabn neredeyse tmyle bu iddia zerine bina etmesi de
mnidrdr. Bk. Mustafa Sabri, Mevkfl-Beer tahte Sultnil-Kader.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 222.
zde, Mtrdnin Tefsir Anlay, s. 116.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 275-276.
et-Tevbe 9/28.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 396-397.Mesel, peygamberlerin seimiyle ilgili aklamalar, bugn iin bile son derece ufuk acdr. Konuyla ilgili detayl bilgiler iin bk.
Ik, Mtrdnin Kelm Sistemi, s. 103-115; el-l, Eb Mansr el-Mtrd, s. 181-195;
204-205.
238
MM MTRD ve MTRDLK
Bir anlamda bu yet ile Allah Tel, m`minlerin din dokusuna zarar verebilecek bir uygulamaya yasaklama getirmektedir. Onun bu akl yorumlarndan
bir tanesi, kullarn kendi fiillerini yarattna dir Mutezil syleme ynelttii u
eletiri de grlr: Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eenlerden kl! Neslimizden de
sana itaat eden bir mmet kar! Bize ibadet usllerimizi gster! Tvbemizi kabul
642
et; zir tvbeleri oka kabul eden, ok merhametli olan ancak sensin. yetine
getirdii yorumda, Mutezilenin sylemlerinin akla ziyan olduunu dile getirir; nk Mutezil dnceye gre Hz. brhim ve Hz. smil sama bir talepte
bulunmakta ve tamamen kendilerini ilgilendiren bir tasarrufla ilgili olarak Allah
Telya niyazda bulunmaktadrlar. Eer itaat, Mutezilenin iddia ettii gibi ku643
lun fiillerinden olsayd, onlarn bunu Allahtan talep etmeleri abes olurdu.
Benzer bir eletiri de phesiz gklerin ve yerin yaratlmasnda, gece ile
gndzn birbiri peinden gelmesinde, insanlara fayda veren eylerle ykl olarak denizde yzp giden gemilerde Dnen bir toplum iin (Allahn varln
644
ve birliini ispatlayan) birok deliller vardr. yetinde gelecektir. Mtrd bu
yette gemi inasnda kullanlan ahap hammaddesi yerine bizzat geminin kendisinin, yani bitmi halinin zikredilmesini, Mutezile iin gl bir kar delil olarak grmektedir; nk ahap iin Allahn fiili demek mmkn ise de gemi iin
bunu syleyemeyiz. Ahap ham halde iken tabiatta var olan bir ey ise de gemi
haline gelmesi insan bir tecrbeyle mmkndr. Dolaysyla gemi insanolunun
bir retimi olmasna karn -ki Mutezilenin dncesi de budur- yette Allahn
645
delillerinden bir delil olarak deerlendirilmitir. Demek ki, geminin meydana
getirilmesinde insan bir kast ve teebbs olsa bile ilh bir takdir asla gz ard
edilmemektedir.
Burada, kullarn fiillerinin Allah Tel tarafndan yaratldna dir
Teviltta rastladmz ilgin bir bilgiye temas etmek yerinde olacaktr. Mtrd,
Mutezilenin aleyhine kullanaca O, kullarnn stnde yegne kudret ve tasarruf sahibidir. Size koruyucular gnderir. Nihyet birinize lm geldi mi elileri646
miz onun cann alr. Onlar vazifelerinde kusur etmezler. yetinde zetle u
aklamalar yapar: yet, kullarn fillerinin Allah tarafndan yaratlm olduuna
delalet eder; nk gerekte kullarn cann alan eliler deil, Allahtr (lm
647
ve hayat yaratan Odur.). Onlar bu ite sadece araclk etseler de yetteki fiil,
642
643
644
645
646
647
el-Bakara 2/128.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 92, 210.
el-Bakara 2/164
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 115.
el-Enm 6/61
el-Mlk 67/2
4. OTURUM
239
bu eylemi meleklere nispet etmektedir. Meleklerin gelii, onlarn vefat ettirmeleri ile bilikte zikredilmitir; oysa gerekte can alan Allahtr. Demek ki, Allah
Tel, onlarn vefat ettirmesini yaratmaktadr. Konuyla ilgili olarak bir Mutezil,
meleklerin sadece ruhlar ekip alarak bir yerde biriktirdiini, onlar helak edeninse Allah Tel olduunu syleyerek [kendince, muhtemel itirazlar rtecek
bir anlam ortadan kaldrmaya almaktadr]. Oysa bu doru olsayd, o zaman
sz konusu makamda toplanan bir ruh, hemen vefat ettirilmedii iin fazladan bir
648
hayat yaam olurdu. Dorusu bu, hayal deil de nedir? Kald ki, her nebi iin
649
insan ve cin eytanlarnn yaratldn ifade eden yetteki anlam da yukardaki
yetin manasna benzemektedir. Orada da Mtrdye gre, Mutezilenin iddia
ettii trden bir anlam bulunmamaktadr; aksine Allah Tel, her nebiye dman650
lardan sudur eden dmanlk yarattk, demektedir.
Mtrdnin kulland akl deliller, yetler arasndaki anlam ilikilerine
yapt mracaatlarda da kendisini gsterir. Mdyene yetinin bir blmnde,
buyurulmaktadr ki, bu ifade, Eer iki erkek bulunamazsa rza gstereceiniz ahitlerden bir erkek ile -biri yanlrsa dierinin ona hatrlatmas iin- iki
kadn (olsun). anlamndadr. Malum olduu zere ahitlikte adalet sahibi olmak
651
bir zorunluluktur ve Kurnn bir emridir; ancak mdyene yetinde yaplan,
kendilerinden raz olunan ve olunmayan m`minler ayrm, adalet sahibi olan ve
olmayan m`minleri akla getirmektedir ki, bu ifade Mutezilenin byk gnah
sahipleriyle ilgili iddialaryla atmaktadr. Demek ki, hem m`min olup hem de
adaletsiz olmak mmkndr; adalet sfat olmad halde yette bu kimseden iman
vasf nefyedilmemektedir. Aksi halde yet mutlak bir ifadeyle gelir ve muhataplara, iinizden herhangi iki erkek, eklinde bir emir iletilirdi. yetin Mushaftaki
652
ifade formunda inmi olmas sarahaten Mutezilenin iddiasn rtmektedir.
Mtrdnin zellikle te`vl kavram erevesinde yorumlar getirmesi,
te`vlin yorumcuyu zgrletiren ve yorum snrlarn alabildiince esneten ikliminde zgrce dnp yazmas, baz yetler mnasebetiyle Mutezileyi dahi
glgede brakan dnceler seslendirmesine sebep olmutur. Vahye dayal bilgi
sahibi olmadklar konularda insanlarn dinen mkellef olup olmadklarna dair
648
649
650
651
652
240
MM MTRD ve MTRDLK
tartma -fetret devri insanlarnn din sorumluluklar- bu konularn banda gelir. Mutezileye gre, fetret dnemi insanlar, vahiy yoluyla bilinen er hususlar
653
mstesna, Allah tanmakla ykmldrler. Oysa Mtrd bu kategorideki insanlarn hem Allah tanmakla hem de Allahn onlar zerindeki haklarn bilmekle sorumlu olduklarn iddia etmektedir.
Mesel, Eer biz, bundan (Kurndan) nce onlar bir azapla helak etseydik, muhakkak ki, yle diyeceklerdi: Ya Rabbi! Ne olurdu, bize bir eli gnder654
seydin de u aalk duruma dmeden nce yetlerine uysaydk! yetinin
tefsirinde syledikleri, gerekten hayret vericidir: Baz insanlar, eli gndermeden nce Allah Telnn herhangi bir kavmi helak etmeyeceini sylemekte ve
bu yetin zhirini delil gstermektedirler; oysa bizim kanaatimiz bunun aksinedir.
Bize gre, Allah Tel hccet olarak insanlara akl vermi olup eer teemml
ederlerse, insanlar hakikati bulabilecek ve Allahn kendileri zerindeki haklarn
bilebileceklerdir. Bu durumda, yet eli gnderilmeden nce herhangi bir kavim
helak edilmi ise o helk, bir hccet gsterilmeksizin gereklemi olmayacaktr;
ancak fadl u ihsn sebebiyle Allah Tel, [aklla derk edilen] hemen ilk mcizede
helk indirmeyip birbiri ardnca mcizeler/yt gnderir. Dolaysyla yukardaki
yet, eli gnderilmeden nce helkin olmayacan deil; bir nimet olarak hela655
kin geciktirilebileceini anlatmaktadr.
Mtrdnin akl delillerle dolu eletirileri, Mutezil dnce ile arasndaki
en nemli tartma konularndan biri olan ryetullah meselesinde de kendisini
656
gsterir. Ryetullah konusunda Mutezile kendi mezhebine uygun olarak alglad yetleri muhkem, dierlerini mtebih addeder ve bu mtebihleri sz ko657
nusu muhkemlere irc eder. Mtrd bu konuda Mutezileyi ciddi eletiriye tabi
tutmu olup ryetullah tartmalar balamnda istimdat ettii akl deliller ryeti
653
654
655
656
657
4. OTURUM
241
659
660
661
Ryetullah konusunda Mtrdnin de gibi hide kys ettii ve bu sebeple Kabyi eletirdii
ileri srlmtr (Bk. Kyasettin, Mtrdnin Mutezileye Bak, s. 107, 136); ancak bize
gre buradaki eletiri ynteme deil, yntemin uygun olmayan bir biimde kullanlnadr.
Ms tayin ettiimiz vakitte (Tra) gelip de Rabbi onunla konuunca Rabbim! Bana (kendini) gster; seni greyim! dedi. (Rabbi): Sen beni asla gremezsin. Fakat u daa bak, eer
o yerinde durabilirse sen de beni greceksin! buyurdu. Rabbi o daa tecelli edince onu parampara etti, Ms da baygn dt. Aylnca dedi ki: Seni noksan sfatlardan tenzih ederim,
sana tvbe ettim. Ben inananlarn ilkiyim (el-Arf 7/143).
Zemaher, el-Kef, I, 141.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 281.
242
MM MTRD ve MTRDLK
olarak, Mutezile gibi kendi sylemlerini Kurnn muhkem yetleriyle zdeletiren bir dnceye verilebilecek en doru cevap, yine Kurn yetleri nda retilebilirdi. Bu sebeple Mtrdnin Kurn yetleriyle istidllde bulunarak
Mutezileye verdii cevaplar ya da getirdii eletiriler hem dikkat ekicidir hem
de olduka ikna edicidir.
Mesel, mrtekib-i kebre konusunda aklamada bulunduu ve delil olarak mracaat ettii yetler, gerekten Mutezillerin elini kolunu balayacak
662
kadar gl deliller tar. Namaz kln, zekt verin, nceden kendiniz iin
yaptnz her iyilii Allahn katnda bulacaksnz. phesiz Allah, yapmakta
663
olduklarnz noksansz grr. mealindeki yeti Mtrd, ak bir ekilde
mrtekib-i kebrenin de cennete girebileceine delil olarak grr; nk
ifadesi, en kk bir iyiliin dahi karlksz
kalmayacan gstermektedir. Oysa Mutezile, mrtekib-i kebrenin, yukarda geen her ameli yapsa da iyiliklerinin deil, sadece ktlklerinin karln bulacan sylemektedir. Mtrdye gre bu iddia, en bata Allahn
kendisine uygun grd vasflarla eliir. u yet, hibir iyiliin karlksz
kalmayacan anlatmaktadr: te, yaptklarnn iyisini kabul edeceimiz ve
gnahlarn balayacamz bu kimseler cennetlikler arasndadrlar. Bu, on664
lara teden beri yapla gelen doru bir vaattir. Oysa Mutezile, Allahn,
insanlarn iyiliklerinden geeceini, ktlklerine karlk onlar cezalandra665
can iddia etmektedir.
Ayn durum bir baka yet erevesinde de Mutezileyi yanllamaktadr:
Eer sadakalar (zekt ve benzeri hayrlar) aktan verirseniz ne l! Eer onu
fakirlere gizlice verirseniz, ite bu sizin iin daha hayrldr. Allah da bu sebeple
666
gnahlarnzn bir ksmn rter. Allah, yapmakta olduklarnz bilir. yetinde
Bu konuda detayl bir alma iin bk. Solmaz, Mtrdde Gnah Meselesi.
el-Bakara 2/110.
el-Ahkf 46/16.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 82.
el-Bakara 2/271.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 229; III, 279-280.
4. OTURUM
243
te yandan
yetinde ifade
edildii zere irk dndaki btn gnahlarn aff konusunda Allah Tel insanlara bir mit yakmtr. Deil mi ki, bu mit yaklmtr [ve tvbe art da
konmamtr], o halde byk gnah sahiplerinin aff da pekl mmkndr. Allah
bunlara dilerse azap eder dilerse affyla mukabelede bulunur. Oysa irk byle deildir. irk koan kimse ebed olarak bir baka dine itikat etmekteyken gnahkr
olan m`min itikd anlamda bir inkra dmemekte, yalnzca hevasnn ve tutku669
larnn esiri olarak gnah ilemektedir.
668
670
en-Nis 4/48.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 431-432. Tabi, burada Mutezilenin yukardaki yetleri
farkl bir balama oturttuunu Mtrd de bilmekte ve bunu nakletmektedir. Mutezileye
ksmnn
gre, irk dndaki btn gnahlardan kast kk olanlardr. yetin
znesi de Allah deil, kullardr; yani Allahn dilemesi deil, gnahlardan kanmak isteyen
gnah sahiplerinin dilemesi, tvbe etmesidir sz konusu olan. Nitekim Eer yasaklandnz
byk gnahlardan kanrsanz, sizin kk gnahlarnz rteriz ve sizi erefli bir yere sokarz (en-Nis 4/31). ayetinin de iaretiyle, aff dnlen gnahlar, olsa olsa kk gnahlardr. Mtrd bu yorumun, bir defa dil erevesinde kabul edilemez olduunu syler; nk
eklindedir; yani Allahn diledikleri kastedilmektedir
ayetteki ifade deil,
(Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 502-503.). Kald ki Mtrdye gre Mide sresinin 44,
45, 47. ayetlerinde belirtildii zere Allah Tel mmin ve kfir/zlim/fsk olarak sadece
iki gruptan bahsetmekte, iman ile kfr arasnda nc bir derece hibir ekilde sz konusu
olmamaktadr (Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 42.).
Mesel,, Nis sresi 40. yetin tefsirinde bunu ak bir ekilde grebiliriz. phe yok ki Allah
zerre kadar hakszlk etmez. Yaplan bir iyilik zerre kadar da olsa onun mkfatn kat kat
verir. ayetini tefsir ederken iki rivyete yer verir ki bunlar tam da ayetteki mefhumu yanstr. Mslimde geen ilk rivyete gre Hz. Peygamber yle buyurmutur: Kukusuz Allah
mmine hakszlk etmez. Mmine her bir iyilik sebebiyle sevap verilir; bu da kimi zaman
dnyada bir rzk kimi zaman da hirette bir mkfat eklinde olur. kinci rivyet ise bn
Mcede Eb Sad el-Hudr kanalyla nakledilen bir hadistir. Hz. Peygamber buyurmutur ki:
Allah Tel buyuruyor ki: Kalbinde zerre kadar iyilik bulunanlar cehennemden karnz!
244
MM MTRD ve MTRDLK
haber-i vahidlere istinat etmek istemeyiine bal olabilecei gibi haber-i vhidleri
itikatta bir delil olarak kabul etmeyen Mutezileyi eletirirken aa dmek istemeyiinden de kaynaklanabilir. Bu konunun mstakil bir almayla incelenmesi
Mtrdyi daha iyi tanma yolunda nemli bir katk salayacaktr.
Mtrdnin hadislerle ilgili bu yaklam, denebilir ki, tefsirinin tamamnda
baskn bir ekilde kendisini hissettirir; ancak yukarda da belirttiimiz gibi ndir
de olsa kimi zaman sahih hadislere dayanarak Mutezileye eletiriler getirmitir.
Bu eletirilerden birisi (O gnn azab) kimden savuturulursa, gerekten (Allah)
671
ona merhamet etmitir ( ) . te bu apak kurtulutur. yetindeki rahmet
kelimesinin nasl anlalmas gerektii ile ilgili tartmada geer. Mutezile buradaki rahmet ifadesini cennet olarak anlamlandrmaktadr; nk m`minlerin
cennete gitmesi rahmet araclyla deil, bizzat kendi salih amelleri sebebiyle
olmaktadr; ancak yetteki ifadeye rahmet anlam verildiinde, bu iddialaryla atan bir durum ortaya kacaktr. Mtrdye gre bu iddia, Rabbimin beni rah672
meti ile yarlamas mstesna hadisindeki rahmet kelimesinin yerine cennet kelimesini koymak anlamna gelir ki, bu, doru deildir. Hi kimse onun
cenneti olmakszn cennete giremez eklindeki bir manann tutarszl ortadadr.
Oysa cennetin rahmet diye isimlendirilmesi, oraya ancak Allah Telnn rahmeti
673
sebebiyle girilebileceindendir. Nitekim hadiste anlatlmak istenen de budur.
Mtrd, kullanm olduu hadislerin nemli bir ksmnda senetlere de yer
vermez, cerh ve tadil konusuna pek fazla girmez. zellikle o dnem sz konusu
olduunda bu metodun ok da makbul olmayan bir metot olduunu grmek gerekir. Mfessirin kulland rivyetler ierisinde zayf olanlarn yan sra mevzu haberlere de rastlamak mmkndr. Aslnda bu durumu yadsmak da doru deildir;
nk tefsir gelenei, kendi sylemi ierisinde bir tr paradigma oluturmakta
ve bu paradigma, tefsir yazmak isteyenleri bir ekilde kendisine esir etmektedir.
yle ki, hadis konusunda ar hassasiyet gsterenler dahi bu paradigmadan kendilerini kurtaramamaktadrlar.
671
672
673
Bu rivyet,
eklinde Buhr, Mslim, bn Mce gibi kaynaklarda yer almaktadr. Bk. Buhr,
Rikk, 18; Merd, 19; Mslim, Mnfkn 71-73, 75, 76, 78; bn Mce, Zhd, 20.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 101; II, 535.
4. OTURUM
245
Mesel, hem tefsir hem de hadis sahasnda nemli bir otorite olan evkn
(.1250/1834), mevz rivyetler hakkndaki eserinde ar hassasiyet gsterirken
tefsirinde ayn zeni sergilememektedir. Zemaher gibi aklcl ile tannan ve
rivyetler konusunda akl szgecini kullanmaktan hibir zaman geri kalmayan bir
mfessir de tefsirinde bu konuda zaaf gstermektedir. Bununla birlikte Mtrdyi
dierlerinden ayran u nemli farkn altn izmek gerekir: Mfessirlerin pek
ou, mevz rivyetleri, surelerin faziletlerine dair blmlerde kullanmlardr;
oysa o rivyetlerin mevz olduklarndan kendileri de haberdardr. Zemahernin
Kef buna verilecek en iyi rneklerden biridir. Ne var ki, Mtrd, bu tr
rivyetlere hemen hi yer vermemitir. Srelerin faziletiyle ilgili tespit edebildi674
imiz birka rivyet ise sahih kaynaklardan alntlanm rivyetlerdir.
Mtrd, senetlerine yer vermedii haberleri Kurn btnl ve rasyonel
dnce ierisinde deerlendirmi ve kabul edilebilir grdklerine -zayf ya da
uydurma olduklarna bakmakszn- tefsirinde yer vermitir. Rivyetlerle ilgili sk
sk akl aklamalarda bulunmu olmas da bunu gsterir. Mesel, irc dncesini ele ald satrlarda Mtrd, mezmm ve makbl olmak zere iki tr irc
dncesi olduunu syleyerek irk dndaki byk gnahlarn cezasn Allaha
irc etmenin makbl irc dncesi ierisinde deerlendirilmesi gerektiini ifade
eder; ancak byk gnah sahibini hibir gnah olmayan bir fail gibi gren Mrci
sylemin mezmm irc dncesi olarak grlmesi gerektiini belirtir ve zaten
Mrcienin de kulun fiillerinde ilh hibir tedbirin olmadn iddia eden Kaderler
gibi efaatten mahrum olduunu
hadisi675
eliinde dile getirir. Daha sonra ifrat ve tefritten uzak olan orta yolun, yani ada676
let ve hakikat yolunun,
hadisinde ifade edilen yol olduunu
674
675
676
MM MTRD ve MTRDLK
246
677
677
678
679
Beyhak, es-Snenl-Kbr, III, 273. evkn ise ayn rivyeti, Beyhaknin mudal (senedinde birbiri ardnca iki veya daha fazla ravinin atland) zikrettiini ifade etmektedir ki (Bk.
evkn, el-Fevidl-Mecma, s. 251) muhtemelen bu yanl nakil, evknnin kimi zaman
blok halinde alntlarda bulunduu Fettenden kaynaklanmaktadr; nk orada Fetten bu
rivyetin, Beyhak tarafndan bir yerde mudal bir yerde mrsel (isndnda sahb olan rvisi
ya da dier rvilerinden birisi dm; dolaysyla munkat olmas haberiyle uyuuyor) olarak zikredildiini sylemektedir. Bk. Fetten, Tezkiretl-Mevdt, s. 189. Acln de rivyetle
ilgili geni mlumt vermektedir. Bk. Acln, Keful-Haf, I, 391.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 36.
et-Tevbe 9/80.
Buhr, Tefsir, 9/13; Mslim, Fedils-Sahbe, 25; Eb Dvd, Ceniz, 17; Tirmiz,
Tefsr, 9.
4. OTURUM
247
geldiler. Allah, batan km (fsk) bir topluluu asla doru yola ulatrmaz.
denmiti. Eer yetmii atm takdirde balanacan bilmi olsaydm, yetmiten fazla istifar ederdim. dedi. Sonra cenaze namazn kld ve cenazeyle beraber
yrd. Defin ii bitinceye kadar kabrin banda durdu. mer szn yle srdrd: Reslullah (s.a.v.)a kar bu cesaretime ben de amtm. Allaha yemin
olsun ki, Allah Resl de bunu biliyordu. Definden bir zaman sonra u yet indi:
Bundan byle, onlardan len hi kimsenin namazn klma ve kabri banda durma! Onlarn mallar da ocuklar da seni imrendirmesin! Allah, mallar ve ocuklaryla sadece onlara dnya hayatnda azap etmek istiyor ve onlarn kfir olarak
680
can vermelerini diliyor!
mer dedi ki: Bundan sonra Peygamber (s.a.v.) vefat edinceye kadar hibir mnafn cenaze namazn klmad ve kabri banda durmad. Mtrd bu
rivyeti ksaca zikrettikten sonra bir metin tenkidi yaparak anlatlanlar kabul
etmenin mmkn olmadn belirtir; nk bir defa burada Peygambere kar
naho bir tutum sz konusu olmaktadr. Peygamber bir yetten muhayyerlik anlayacak, mer ise buna kar kacak, bu mmkn mdr? Kald ki, bu yetten
muhayyerlik kmad gibi bir yasaklama da anlalmaz. Hele mnafklar hakknda mensh bir yet olarak asla alglanamaz; nk yette vad vardr, vad
yetlerinde ise nesh olmaz [nesh ahkm yetlerinde olur]. Ona gre anlam u
ekilde olmaldr: Ey Muhammed, eer onlar hakknda istifrda bulunursan,
unu bilmelisin ki, sen istifar reddedilen bir kimse deilsin; ancak onlar Allah
inkr etmi bir topluluktur ve sen de bu hal zere lenleri asla balamayacama
dair hkmm bilirsin. Kald ki, elinin byle bir talepte bulunamayaca, Hibir Peygambere ve hibir m`mine, yaknlar da olsalar, cehennemlik olduklar
681
anlaldktan sonra Allaha e koanlarn balanmalarn istemek yakmaz.
682
yetiyle kendisine bildirilmitir.
et-Tevbe 9/84-85.
et-Tevbe 9/113.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 434, 451. Dikkat edilirse Mtrd burada sz konusu
rivyetin doru ya da yanll zerinde durmamaktadr; rivyetin bu ekilde nakledilmi
olmasnn, dinin temel ilkeleriyle uyumadn ifade etmektedir.
248
MM MTRD ve MTRDLK
ki, Mutezile dili olduka baarl bir ekilde kullanmtr. Kendi inan esaslarn
ispat ederken Arap dilini maharetle kullanmalar, muhaliflerini ok zor durumda
683
brakmtr. Mmfih dili ar yoruma tabi tutan kimi Muteziller de olmu
ve Arap dilinin neredeyse unutulmaya yz tutmu yahut z durumdaki kullanmlarn kendi grlerine dayanak olarak alabilmilerdir. Hatt bu durumdan,
684
Mutezillerin bizzat kendi imamlarnn rahatsz olduuna dair rnekler de vardr.
Dolaysyla Mutezileye bu alanda eletiriler yneltmek hem cesaret ister hem de
son derece zordur; ancak bu alanda onlara susturucu cevaplar verildiinde sonu
alnmas muhakkaktr.
Konuyla ilgili Te`vltta pek ok rnek bulunsa da tebliin hacmini gz nne alarak sadece bir tanesini dikkatlerinize sunmak istiyoruz. Rablerini honut
etmek arzusuyla sabah-akam [her dim] Ona yakaranlarla birlikte [skntlara]
sabret/gs ger! Dnya hayatnn ekiciliine kaplp da sakn onlar gzden karma! Kalplerini bizi anmaktan (ve t dolu kitabmzdan) gafil kldmz,
685
hevalarna uyan ve ileri arlk olan kimselere itaat etme! yetinin tefsirinde
Mtrd zetle unlar syler: Mutezileden bazlar
ifadesini ne ekilde anlayacan arm ve iine geldii gibi anlamlandrmak iin yetin kraatinde deiiklikler yapmtr.
684
685
Econun kitabna da isim olarak setii bu ok yerinde ifade, tefsir geleneimizin hemen her
dneminde ahit olduumuz istismarlar, lzumsuzluklar, lakaytlklar ve tarafgirlikleri yanstmaktadr. Bk. Collini, Sonlu ve Sonsuz Yorum, s. 18.
Zemahernin naklettiine gre, brahim [en-Neha ?] (96/714) ve Yahy b. Vessb (103/721),
Nis sresinin 164. yetini
eklindeki okumulardr; yani aslnda Allah Tel
Ms ile konumu deildir; Msnn kendisidir Allah Telya hitapta bulunan bnlMneyyirin de hiyede iaret ettii gibi baz Mutezillerse buradaki fiilinin yaralamak anlamna geldiini iddia etmi ve yeti Allah Msy fitne ve felketlerin peneleriyle
yaralamtr eklinde anlamlandrmlardr. Zemaher Mutezileye nispet etmeden verdii
bu izah, bir tefsir bidati olarak da nitelendirmektedir. Bk. Zemaher, el-Kef, I, 591 (Ne
yazk ki baz Trke eserlerde bu nokta gzden kamtr. Bk. Karaam, Kurn- Kermin
Nzl ve Krati, s. 291-292.).
el-Kehf 18/28.
4. OTURUM
249
Bunun,
; yani Onlarla savatk, onlar korkaklar bulmadk (fe
m ecbennhum) ya da
; yani Onlardan istedik, onlar cimriler bulmadk (fe m ebhalnhum) eklindeki kullanmlarla ayn olduunu iddia
etmitir. Ne var ki, bu da doru deildir; nk eer kalbyla gelen fiillerin
byle bir kullanm varsa, o zaman tm fiillerde bunun olmas gerekir. Yok, eer
sadece baz fiillerde vardr, deniliyorsa, bunun kabul mmkn deildir [bunun
kararn kim, neye gre verecektir?]. Kald ki, yetin slubu da buna msait deildir; nk burada kalbi zikirden sapm olan bulan Allah Teldr; oysa kalbi
gaflette bulunana tabi olmamas emredilen, Hz. Peygamberdir. Peygamber, Allah
Telnn kimin kalbini gaflette bulduunu nereden bilecektir?
Cafer b. Harb (. 236/850-51) ise yeti, Gaflette olduu hususta kendisini
serbest braktmz kimseye tabi olma! eklinde anlamlandrmtr. Arap dilinde
ez-Zuhruf 43/32.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 225-226. Mtrdnin akl karsamalar, dili aan yorumlar getirdii rneklerle farkl bir boyuta tanmaktadr. Mlm olduu zere Mutezile,
ayetlerin manalarn elde etme noktasnda dile ok byk bir nem vermiti. Aslnda onlarn aklc yaklamlarnn temelinde dilin hayat nemi vardr. Dil, ilh mesajlarn kendisine
emanet edildii kaplar hviyetindedir ve tamamen beer bir tecrbedir. Dolaysyla mesaja
ulamada esas olan dildir. Hatt srf bu sebeple baz kraat mmlarn eletirdikleri de bilin-
MM MTRD ve MTRDLK
250
688
689
690
691
mektedir (Polat, slm Tefsir Gelenei, s. 195). Onlara gre kraat bir rivyet zincirine dayanmaktayd ve rivyet zincirinin herhangi bir yerinde, bizim de farkna varamadmz bir yanlg ya da eksik/yanl aktarm sz konusu olabilirdi; ancak halkn kulland dil byle deildi.
Dilde asrlarn getirdii bir kullanm, toplumsal bir oydam sz konusuydu ve bu sebeple dilin
temel kurallarndan hareketle bir kraatte herhangi bir problemin varl ortaya konabilirdi.
Bununla birlikte Mutezile dil konusunda da akl izahlar getirmekten geri durmamtr. Hatt
bu izahlar, gaybe dair konulardaki ifadeleri ehdet lemindeki alglara dayanarak yaptklar
da vkidir (Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, V, 538).
en-Nr 24/35.
el-sr 17/44.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 159.
Mesel,, cehennemin, Cenb- Allahn kademini koymasna kadar fkesinin dinmemesiyle
ilgili rivyeti -ki Taber grn bu rivyet zerine bina eder. Bk. Taber, Cmiul-Beyn,
:
: )
XXII, 362-
:
(.
692
:
:
birok kaynakta
yer almasna ramen, tebhe yol aabilecei kaygsyla reddeder. Eb Hreyreden nakledilen
bu haberin fasit olduunu, nk aklla, mantkla badar bir yan olmadn, nk Onun
benzeri hibir ey yoktur (e-r 42/11) yetine ters dtn dile getirir. Bk. Mtrd,
Te`vlt Ehlis-Snne, IV, 566.
zde, Mtrdnin Tefsir Anlay, s. 38. Muhtemelen zde, iar yorumlarla tefsir geleneindeki ayrmda yer bulan makbul iar yorumlar ya da sf-iar yorumlar kast etmektedir.
4. OTURUM
251
en-Nahl 16/89.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 112-113.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 556-557.
Sddk Korkmaz, mm Mtrdnin iaya Ynelttii Eletiriler balkl teblii.
el-Enfl 8/15-16.
252
MM MTRD ve MTRDLK
700
701
el-Enfl 8/49.
bn mer (ra)den rivyet edilmitir: Reslullah (sav) bizi bir mfreze olarak gndermiti. Derken hepimiz bozguna uradk, darmadank bir duruma geldik. Medineye dnerek
gizlendik, kendi kendimize, mahvolduk, diyorduk. Sonra Reslullah (sav)e geldik ve Ey
Allahn Resl, biz savatan kaan kimseleriz dedik. Reslullah (sav) de buyurdular ki:
Hayr, sizler dne dne sava eden kimselersiniz. Ben de her bir Mslman iin bir blm. Bk. Eb Dvd, Cihd, 96; Tirmiz, Cihd, 37.
phesiz ki Allah size (Bedir, Kureyza, Nadr, Hayber gibi) birok yerde ve saynzn okluuna gvendiiniz Huneyn Gnnde yardm etti! Fakat o gn okluunuzun size bir faydas olmad ve btn geniliine ramen yeryz size dar geldi de brakp katnz! Fakat sonrasnda
Allah, Peygamberine ve mminlere bir gven (seknet) verdi ve sizin grmediiniz ordular
gndererek inkr edenleri azaba uratt; nk hak tanmaz kfirlerin cezas buydu (et-Tevbe
9/25-26). Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 394-396.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, II, 337-338.
4. OTURUM
253
254
MM MTRD ve MTRDLK
Bakara sresinin 24. yetini yle bir okumaya tabi tutan Mtrd,
Mutezilenin zetle unlar sylediini nakleder: Mutezileye gre mrtekib-i
kebrenin kfir olarak adlandrlmamas, ancak cehennemde ebed kalacak olmalar, son derece makuldr. Her ne kadar cennet m`minler, cehennem de kfirler
iin hazrlanm ise de cennete m`min olmayanlarn da girebileceine dair bir
delil vardr. Mesel, mriklerin ocuklar da ebed olarak cennete giderler, oysa
onlar m`min ismini tamamaktadrlar. Dolaysyla her ne kadar kfir ismini
tamasa da mrtekib-i kebrenin de (fsklar) ebed olarak cehenneme girmesi
mmkndr. Ancak Mtrd, Mutezilenin bu kyasn kabul etmeyecek ve iki
konu arasnda bu tr bir iliki kurulamayacan iddia edecektir; nk mrtekib-i
kebrenin cehenneme gitmesi, amellerine verilen bir ceza olarak gereklemekte
iken mrik ocuklarnn cennete gitmesi bir ihsn olarak tahakkuk etmektedir.
Akln da gerei odur ki, ceza ancak misliyle verilmelidir; aksi durumda adaletsizlik sz konusu olmaktadr. hsn ise fazlasyla verilebilir ve ihsann okluu
sebebiyle ne kimseye hakszlk edilmi olur ne de ihsan sahibine bol ihsanda bu707
lunduu iin hesap sorulur. Mtrd bir baka mnasebetle, her byk gnahn da insandan iman vasfn alamayacan anlatr. Mesel, dem ve Havvnn
cennetten kovulmalarna sebep olan gnahlar
ifadeleriyle
anlatan Kurn, onlarn iman vasfn kaybettiini sylememitir. Dolaysyla bir
708
taksim yapmak kanlmazdr; her gnah insan imandan karmamaktadr.
Onun konuyla ilgili bir baka yorumu daha vardr ki, kanaatimizce bu yorum,
gnmzde de olduka geerli ve problem zc bir yorumdur. Ey iman edenler! ldrlenler hakknda size ksas farz klnd. Hre hr, kleye kle, kadna
kadn (ldrlr). Ancak her kimin cezas, kardei (ldrlenin velisi) tarafndan
bir miktar balanrsa artk (taraflar) hakkaniyete uymal ve (ktil), maktuln
velisine (gereken diyeti) gzellikle demelidir. Bu sylenenler, Rabbinizden bir
hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aarsa muhakkak onun iin
709
elem verici bir azap vardr. yetindeki hitap cmlesi, ok nemli bir ilkeyi net
olarak ifade etmektedir. Belki de slma gre en byk gnah sayabileceimiz
katil suunun sorumlusu, karde olarak nitelendirilmektedir ki, Mtrdye gre
buradaki kardelik, din kardelii anlamndadr. Nitekim Eer m`minlerden
iki grup birbirleriyle vuruurlarsa aralarn dzeltin. yet biri tekine saldrrsa,
Allahn buyruuna dnnceye kadar saldran tarafla savan. Eer dnerse artk
aralarn adaletle dzeltin ve (her ite) adaletli davrann. phesiz ki, Allah, adil
707
708
709
4. OTURUM
255
710
davrananlar sever. yetinde de birbirini ldrmek amacyla kar karya gelmi iki gruptan bahsedilmekte, ama hi birisinden iman vasf kaldrlmamaktadr.
Dolaysyla byk bir gnah ilenmekte, ama sorumlular m`min vasfn tama711
ya devam etmektedirler.
712
713
714
el-Hucurt 49/9.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 127. Mtrd burada bir amaza cevap vermek durumunda
kalmaktadr ki o da bir mmini kasten ldren kimsenin cehennemde ebed kalacan anlatan
yettir (en-Nis 4/93). Ona gre burada iki sebeple ebed azap sz konusu olmaktadr. Ktil,
ya mminin kann dkmeyi helal grerek bu cinayeti ilemitir; ya da dini sebebiyle mmini
katletmitir. Aksi halde yukardaki yetlerin zhir anlamlarn reddetmemiz gerekir.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 37.
Galli, Mtrdnin Tefsirinin Baz Ynleri, s. 472. Konuyla ilgili bu referansta verilen makalenin mtercimi de daha sonra mstakillen bu meseleyi incelemitir. Bk. zcan, Mtrdye
Gre Kurandaki Kssalar ve Meseller, s. 103-117.
el-Arf 7/163.
256
MM MTRD ve MTRDLK
bahsedilen kasabann hangi kasaba olduu belli deilken, bu konuda herhangi bir ha715
ber de gelmemiken, kasabann ismi zerinde speklasyonlar yaplmasn eletirir.
Ona gre bu tartmalar anlamsz olup bylesi konular zerinde sylenecek szler
716
atl hammadde dnda hibir deer tamamaktadr.
Mutezileye ynelttii eletirilerde onlarn grlerinden istifade etmesi,
Mtrdnin hibir zaman banaz bir kafa yapsna sahip olmadn gstermektedir. Bu adan tefsiri, birok kaynakta gremediimiz kadar objektif ve ilm
sadakate uygun satrlar ierir. Mesel, Mutezilenin mutlak anlamda efaati reddettii iddias, en azndan btn bir Mutezile iin doru olmasa da, eitli kay717
naklarda onlarn efaat mnkiri olduu dile getirilmektedir. Oysa Mutezile,
mrtekib-i kebre iin olmasa da m`minler iin efaatin sz konusu olabileceini
dnmektedir. te bu adan Mtrd, yerinde bir tespitle ve objektif davranarak Mutezilenin efat hakkndaki grlerini deerlendirmektedir.
Bir yet mnasebetiyle Mtrd, gnahkr olmayanlar ya da gnahkr olduktan sonra tvbe edenler iin Mutezilenin efati ciz grdne iaret ederek
efaati bir tr dua olarak anladklarn nakleder. Mutezileye gre Ar yklenen ve bir de onun evresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih
ederler, Ona iman ederler. M`minlerin de balanmasn isterler: Ey Rabbimiz!
Senin rahmet ve ilmin her eyi kuatmtr. O halde tvbe eden ve senin yoluna
718
gidenleri bala, onlar cehennem azabndan koru! (derler). yeti, dnyadaki
m`min kullar iin meleklerin duasna iaret etmektedir. Mdemki melekler bu
dnyadaki m`minler iin dua edebilmektedirler. O halde br tarafta da melek719
lerin bu tr tavassutlar, yani efaat, mmkn olabilecektir.
Mtrdnin eletirilerindeki objektifliin yan sra sylemindeki nezaket de
dikkat ekicidir. Dorusu Mtrdnin bu eletirilerdeki slbu, btn bir dnce tarihimiz ve reddiye literatrmz iin rnek olmaldr. Bu eletirilerin,
slm dnce geleneinin henz ok erken bir dneminde tezahr etmi olmas
da bizim iin ayr bir gzelliktir. u yetin tefsirinde konuyla ilgili ok gzel bir
rnek verir: Ehl-i Kitaptan ou, hakikat kendilerine apak belli olduktan sonra,
715
716
717
718
719
4. OTURUM
257
el-Bakara 2/109.
Sd 38/41.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 341.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 80.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 459.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 340-341. Maalesef birok mfessir Sana gzellikten her
ne ererse bil ki Allahtandr. Ktlkten de bana her ne gelirse anla ki sendendir. Biz seni
insanlara bir Resl olarak gnderdik. ahit olarak Allah yeter (en-Nis 4/79) ve Banza
gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandklarnz yzndendir. Bununla beraber
Allah yine de pek ounu affeder (e-r 42/30). gibi ayetleri tam da Mutezilenin anlad
gibi anlayarak sorumluluklar tmyle kula verirken -oysa bize gre bu ayetlerde bireysel deil toplumsal hadiseler sz konusudur-, kabih fiillerin Allaha isnadyla ilgili bir tartma sz
konusu olduunda ya da Biz onlar yeryznde para para topluluklara ayrdk. Onlardan
iyi kimseler vardr. lerinden yle olmayanlar da vard. Belki dn yaparlar diye de onlar
gzellikler ve ktlkler ile snadk (el-Arf 7/168), Her nefis lm tadacaktr. Sizi bir imtihan olarak hayr ile de er ile de deniyoruz. Ancak bize dndrleceksiniz (el-Enbiy 21/35)
ve Hanginiz amelce daha gzel iler yapacak diye lm ve hayat yaratan Odur (el-Mlk
67/2) gibi ayetleri yorumladklarnda yukardaki iddialarn unutmaktadrlar. Mtrdnin
kelmcl ve objektiflii, onu byle bir hataya dmekten korumutur.
258
MM MTRD ve MTRDLK
bir argmanla itirazda bulunmaktadr. Kald ki, Kurnda baz irkin olgular da
nadiren Allaha nispet edilir. Mesel, der Mtrd, Rabbimiz! Bizi doru yola
ilettikten sonra kalplerimizi eriltme. Bize tarafndan rahmet bala. Ltfu en bol
726
olan sensin. yetinde hidyet gibi zey de dorudan Allah Telya nispet
edilmektedir. Allah Telnn kullar iin irkin bir fiili dilemi olmas mmkn olmayacana gre, buradaki nispet, sz konusu fiilin, kullarn ihtiyr dorultusun727
da Allah Tel tarafndan yaratlmas olsa gerektir. Kurnda buna iaret eden
yetler o kadar oktur ki, Mtrdye gre o yetlerden her biri kendi siyk ile
728
Mutezileyi yalanlar. Gerekten de Mtrdnin bu yetlerin yorumuyla ilgili
Mutezileye ynelttii eletiriler, Mutezilenin elini kolunu balayan eletiriler
olup bunlara ne o dnemde ne de daha sonraki dnemde verilmi mkul herhangi
bir cevap yoktur.
728
729
730
731
732
4. OTURUM
259
260
MM MTRD ve MTRDLK
743
Kelm kitaplarndan bir ksmnda grlen bilgi yanllklarndan birisi de genel olarak Mutezil
kanadn kabir azabn kabul etmedii eklindeki iddiadr (Ear, el-bne, s. 215; Pezdev, Ehl-i
Snnet Akaidi, s. 235). Ne var ki bu tr bir iddia, Mutezilenin tamam gz nne alndnda, kesin olarak yanltr; ancak bu yanl, kastl olarak ya da bilgi eksikliinden, gnmzde
de muhtelif mahfillerde dile getirilmektedir. Duveyh tarafndan H.1412 ylnda Riyad erat
Fakltesinde pekiyi dereceyle tamamlanan ve mteaddit defalar baslan rl-Mutezile elUsliyye adl doktora tezinde de ayn hata tekrarlanmtr. Bilgi eksikliinden kaynaklanmadn dndmz bu blmlerde, Mutezilenin kabir azabn reddettii sylenmekte, stelik
bu iddia, Mutezile hakkndaki en nemli kaynaklardan Kd Abdlcebbra dayandrlmaktadr
(Duveyh, rl-Mutezile, s. 75). Gy Abdlcebbr; kabir azabn reddeden Mutezile meayihinin grlerini; iitmeyen, grmeyen ve telezzz etmeyen cansz bedenlerin azap da gremeyeceini syleyerek gerekelendirmektedir (Kd Abdlcebbr, Tabaktl-Mutezile, 202).
Mutezile hakknda yazan baka baz yazarlar da ayn hataya dmekte ve Mesel, MnkerNekir meleklerinin sorgulamasn da Mutezilenin kabul etmediini dile getirmektedirler
(Veliyyddin, Mutezile, s. 238). Oysa her iki iddia da doru deildir. Aksine sz konusu
doktora tezinde kaynak olarak gsterilen yerlerde, tam tersi bir gr yer almaktadr. Bahse
konu olan ksmlarda Kd Abdlcebbr, kendilerine bu konuda iftira atldn dile getirerek
kabir azabn btn bir Mutezilenin reddettii fikrine kar kar. Aslnda kabir azabn Drr
b. Amrn (.200/815) inkr ettiini, ancak Drrn, Vsl b. Atnn (.131/748) takipilerinden olmas sebebiyle bu ithmn Mutezileye yneltildiini syler. Mutezilenin bu konuda iki
gruba ayrldn; bir grubun, haberlerdeki ekliyle kabir azabn kabul ettiini, dierlerinin, l
olarak kabirdekilerin azap grmeyecei kanaatinde olduunu nakleder; nk onlara gre ller
duyamaz, iitemez. Yine onlara gre birok varyantla gelen bu haberlerde kastedilen, lnn
son dakikalarnda yaad azaptr. Kdnin kendisi ise kabir azabn kabul eder. Hatt beerden
efdal olarak nitelendirdii meleklere Mnker-Nekir gibi nho adlarn verilmesini bile makul grrken aslnda bu inancn tekrar etmi olur (Kd Abdlcebbr, Tabaktl-Mutezile, 201-202).
Hsl, Mutezile hakknda bu tr ithamlar, son derece haksz ve tarafl yaktrmalardr. Belki de
bu konuda en objektif tutum, kabir azab konusunda bir grup Mutezilnin, genel kabulden farkl
bir yolu benimsediklerini sylemek olmaldr. Nitekim Makriz (.845/1441), Mutezileden bir
grubun (Kabriyye), bunu kabul etmi olduunu naklederken (Makriz, el-Meviz vel-tibr, II,
348), sanrz bunu kast etmektedir.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 421.
4. OTURUM
261
fir 40/46.
el-sr 17/52.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, III, 164-165.
el-Mminn 23/112-113.
elebi, Lutuf, 239-240.
Ear, Maklt, s. 577-578.
el-Hucurt 49/7.
262
MM MTRD ve MTRDLK
757
yetinin delletiyle anlarz, demektedir. Ayn ekilde hayvann yediklerinin ste
758
759
dnmesini bir ltuf olarak deerlendirir. yle anlalyor ki, bu yorumlar
760
mfessir, Allahn Latf ismi erevesinde yapmakta olup Mutezilenin kulland kavramsal erevede bir ltuf teorisini kast etmemektedir.
Mtrdnin inceden inceye ele almad konulardan bir dieri M. Saim
761
Yepremin de tespitiyle
hsn-kubuh meselesidir. Tefsirinde eitli mnasebetlerle eyadaki hsn ve kubuh vasflarn zikreden Mtrd, bu vasflarn
751
752
753
754
755
756
757
758
759
760
761
4. OTURUM
263
eyann zatnda m bulunduu, yoksa arz mi olduu; akl ile mi din ile mi belirlendii hususunda pek fazla aklamada bulunmamaktadr. Ayn ekilde kysulib ale-hid kavramyla ilgili olarak da tefsirinde detayl bilgiler yoktur.
Oysa bu balk altna girebileceini dndmz pek ok yorumuna tefsirinde
762
rastladmz belirtmek isteriz. Bu konular tefsirinde hangi sebeplere binen
derinlemesine incelemediini ortaya koymak, aratrmaclarn himmetini beklemektedir.
Mtrdnin eserinde deinmedii konularndan bir dieri de sarfe teorisidir.
Bu teori, aslna baklrsa sonraki dnem czul-Kurn eserlerinin bir ounda da
grmezden gelinmitir. Kukusuz bunun da eitli sebepleri vardr ve incelenmeyi
763
hak edecek kadar bkir bir konudur.
763
764
765
Mesel, kabir azabnn beden mi ruh mi olduu; cehennem azab varken kabirde neden bir
azaba daha ihtiya duyulduu konularnda bu tr yorumlar bulunur. Bk. Mtrd, Te`vlt
Ehlis-Snne, III, 383.
Bu hususta bir almamz, ilgilenenler iin balang noktas oluturabilir. Bk. Polat, Bir
czul-Kurn ddias: Sarfe.
el-Bakara 2/109.
Mtrd, Te`vlt Ehlis-Snne, I, 80.
264
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
265
varlklarn din anlamda mkellefiyetleriyle ilgili bir teslimiyet deil, daha baka
varlklar hakkndaki teslimiyeti ya da akl sahibi varlklarn biyolojik ve ruh kabiliyetlerinin yaratl programlar erevesinde ilemeleriyle ilgili bir teslimiyeti anlatsa gerektir. Mutlaka din anlamda bir teslimiyetten bahsedilecekse, bunun kl zoru
altnda slma gelen topluluklar olduu dnlebilir. nkrclarn buradaki teslimiyetlerinin din anlamda bir teslimiyet olmadn, mfessirlerin neredeyse tamamna
yakn sylemektedir. Vka da bundan bakasna iaret ediyor deildir.
Dinde salah ya da aslah olan yaratma noktasnda Tanry mecbur klan
Mutezileyi eletirdii bir balamda da Mtrd yine ayn polemiksel hatya d769
mtr. Kurnda kimi yetlerin muhkem, kimilerinin ise mtebih klnmas,
Mtrdye gre Mutezilenin salah-aslah ilkesine terstir; nk bu durum imtihan zorlatrmakta ve insanlar slm kabul noktasnda kukularla ba baa
770
brakmaktadr. Oysa bu iddia, Mutezilenin grlerine ikn edici bir cevap
olarak grnmemektedir; nk her eyden nce Mutezile de dier tm gruplar
gibi Kurnda hibir eliki olmadn, total anlamda Kurnn mkellefiyet
iin gerekli olan delilleri mkemmel mnada ierdii kanaatindedir. Dolaysyla
Kurndaki mtebihler, muhkemlere irc edilerek anlaldktan sonra ortada
771
herhangi bir tebh kalmamaktadr. Onlara gre aslnda mtebih yetlerin
varl, farkl alg seviyelerine sahip insanlarn alg alklarn doyurarak daha
iyi m`minler olmalar noktasnda mspet katklarda bulunmaktadr. Velhsl
Mtrdnin bu eletirileri hakl eletiriler olmaktan uzaktr.
Benzer ithmlar l-i mrn 178. yet mnasebetiyle, bu sefer dnyev nimetler balamnda gndeme gelecektir. nanmayanlara verilen dnyev nimetler hususunda Peygamberi uyaran Allah Tel, bu tr dnyev nimetlerin aslnda onlar
iin bir hayr deil, bir er olduunu anlatmaktadr. Mtrd bu yetler ve Tevbe
55, Kasas 8, M`minn 55-56 ve Zuhruf 33. yetleri erevesinde Allahn aslah
772
olan yaratmadn syleyerek Mutezilenin salah-aslah dncesini eletirir;
ancak kabul etmek gerekir ki, Mutezile bu yetleri sz konusu dncelerine
muhalif grmemekte, aksine o dnceleri teyit eden unsurlar olarak kabul etmektedir. Onlara gre Allah Telnn kfirleri bu ihsnlar ierisinde kfrlerinde
tutmas, sz konusu gnahlarn bu kfr hali iinde tutulmay gerektirmesi sebebiyledir; yani Allah bunu diledii iin deil, onlar bu durumu hak edecek fiilleri
769
770
771
772
266
MM MTRD ve MTRDLK
iledikleri iin mevcut durum hsl olmutur. Her eyi kuatan ilmiyle Allah, onlarn bu durumlarn bildii iin mecz bir slupla konuyu anlatmtr. Kald ki,
erken dnem Mutezil mfessirleri dnyann deeri konusunda tam bir zhidne
tavr sergilemiler ve dnyev anlamda mreffeh bir hayat srmenin Allah katnda
ok deerli bir durum olmadn savunmulardr.
Htime
Mtrd, tefsirinde Mutezileyi eletirdii satrlarda kat bir Ehl-i Snnet
savunucusu gibi hareket etmemi, naslarn ve kendince salam olduuna inand akl delillerin yol gstericiliinde hareket etmi ve kendisinden sonra adyla
anlacak bir mezhebin kurucusu olduunu bilmeden, Ehl-i Snnetin naslar anlamadaki yaklamlarn temele alarak belirli bir fikir manzmesi ierisinde kendi
grlerini in ederek o grler dorultusunda eletiriler gelitirmitir.
Onun Mutezileye ynelttii tenkitlerin hareket noktasn, muhaliflerinin
grlerini dayandrdklar ilkeler zerinden yrmek oluturur. Akl btn iddialarnn temeline oturtan Mutezileye en az onlarnki kadar gl akl delillerle
cevaplar vermesi bundandr. Bu cevaplar naslarla desteklemek gerektiinde, ncelikle Kurn naslarn istihdam etmi, hadislere nadiren mracaat etmi, mracaat ettii hadislerde senet ynnden ziyade metin kritiine arlk vermitir.
Mtrdnin yaad dnem ve blge, Mutezilenin, alenen olmasa da gizliden gizliye entelektel gcn devam ettirdii bir dnem ve blgedir. Mfessirin eitli mahfillerde bu insanlarla grt, tartmalarda bulunduu, fikirlerinden u ya da bu ekilde haberdar olduu, tefsirinin her satrnda hissedilir.
Bununla birlikte Mtrd sonrasnda Mutezilenin sz konusu blgede varln
ve etkinliini devam ettirmi olmas, Mtrdnin eletirilerinin, Mutezilenin
varlna son vermediini de gstermektedir. Bunda, Mtrdnin sylemlerindeki akl dncenin de rol olsa gerektir. Nitekim Mtrdlii Earlie yakn
grenlerin Mtrdyi Mutezileye yakn grmesi bouna deildir.
Mtrdnin melleft ve dnce dnyas hakknda son zamanlarda nemli almalar yaplm olmasna karn istenen dzeyde ve kalitede eserlerin ortaya
konamadn itiraf etmek gerekiyor. Kendi sahamzla ilgili konumak icap ederse Mtrdnin esbb- nzl, nsih-mensh, muhkem-mtebih, tefsir-te`vl,
iczul-Kurn gibi Kurn ilimleri ya da kavramlar hakkndaki grleri, henz
drt drtlk bir ekilde ele alnp incelenmemitir. Denebilir ki, bu alanda hibir
mstakil alma yaplmamtr.
4. OTURUM
267
Bu gibi sempozyumlardan genelde pratik neriler kmyor. Gen aratrmaclarn tetkikine sunabileceimiz mevzular ve onlar ynlendirecek alma
programlar oluturulamad zaman ilm toplantlardan beklenen neticeler de
tahsil edilemiyor. Belki de sempozyumlarn formatlar deitirilmeli ve her ilm
toplant sonunda aratrmaclarn mtereken kaleme alacaklar ortak metinler
retilmelidir. Bu sayede hem aratrmaclara konular etrafnda ufuk alm olur
hem de ileride yaplmas dnlen sempozyumlarda tekrara dlmemi olur.
Sayglarmla
Kaynaklar
el-Acln, smail b. Muhammed, Keful-Haf ve Muzlul-ilbs ammetehera
minel-Hadis al Elsinetin-Ns, I-II, Drl-Ktbil-lmiyye, Beyrut, ts.
Ahmed Emn, Zuhrul-slm, I-II, Drl-Kttbil-Arab, ts.
Ak, Ahmet, Mtrd ve Mtrdlik, stanbul, 2008.
Barthold, W., slm Medeniyeti Tarihi (trc. M. Fuat Kprl), Ankara 1973.
el-Beyhak, Eb Bekr Ahmed bnl-Huseyn b. Ali, es-Snenl-Kbr, I-X,
Drl-Fikr, Beyrut, ts.
el-Buhr, Abu Abdillah Muhammed b. smail b. brahim, el-Cmius-Sahh,
ar, stanbul, 1992.
Crullah, Zhd, el-Mutezile, el-Messesetl-Arabiyye lid-Dirseti venNer, Beyrut, 1990.
Collini, Stefan, Sonlu ve Sonsuz Yorum (tr. Kemal Atakay) (Umberto Eco,
Yorum ve Ar Yorum iinde), Can, stanbul, 1996.
elebi, lyas, Hzln, DA, XVII, stanbul, 1998.
_____, Lutuf, DA, XXVII, Ankara, 2003.
Eb Dvd, Sleyman b. el-Eas b. shak es-Sicistn, Snen Eb Dvd,
ar, stanbul, 1992.
Eb udde, el-Uleml-Uzzb ellezne
Mektebetl-Matbtil-slmiyye, Halep, ts.
serul-lme
alez-Zevc,
268
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
269
270
MM MTRD ve MTRDLK
4. OTURUM
271
Solmaz, Latif, Eb Mansr Muhammed Mtrdde Gnah Meselesi (Doktora), Seluk niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Konya, 2003.
e-evkn, Muhammed b. Ali, el-Fevidl-Mecma fil-Ehdsil-Mevda
(nr. Abdurrahmn b. Yahy el-Muallim el-Yemn), Matbaatus-SnnetilMuhammediyye, Kahire, 1960.
zen, kr, Mtrd, DA, XXVIII, Ankara, 2003.
Taber, Muhammed b. Cerr, Cmiul-Beyn f Te`vl il-Kurn (nr. Ahmed
Muhammed akir), I-XXIV, Messesetr-Risle, Beyrut, 2000.
et-Tirmiz, Eb s Muhammed b. s, Snent-Tirmiz (nr. Ahmed Muhammed kir, Muhammed Fud Abdlbki, brahim Avad), I-V, Mustafa Bb
el-Haleb, Kahire, 1937-1965.
Topalolu, Bekir, Eb Mansr el-Mtrdnin Kelm Grleri (ed. Snmez Kutlu, mm Mtrd ve Mtrdlik iinde), Kitabiyat, Ankara, 2007.
________, Mtrd, DA, XXVIII, Ankara, 2003.
el-Umer, bn Fadlullah, Meslikl-Ebsr f Memlikil-Emsr (nr. Fuat
Sezgin), I-XXVII, Frankfurt, 1988.
Veliyyddn, Mir, Mutezile (tr. Altay naltay) (ed. M.M. erif, slm Dncesi Tarihi), I-IV, nsan, stanbul, 1990.
Watt, W. Montgomery, slm Dncesinin Teekkl Devri (tr. Ethem Ruhi
Flal), Birleik, stanbul, 1998.
Yeprem, M. Saim, rade Hrriyeti ve mm Mtrd, FAV, stanbul, 1997.
ez-Zemaher, Ebl-Ksm Mahmd b. mer, el-Kef an Hakikit-Tenzl
ve Uynil-Ekvl f Vuchit-Te`vl, I-IV, Drl-Fikr, Beyrut, 1977.
5. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
15. TEBL
MM MTRDNN AYA YNELTT ELETRLER
Do. Dr. Sddk Korkmaz
Seluk niversitesi lahiyat Fakltesi / KONYA
I. Giri
mm Mtrdnin yaad dnemde Mvernnehir ve Horasan blgesindeki siyas idare Smnlerin elinde, kltrel ortam ise birok din ile birlikte,
kendisini slm emsiyesi altnda ifade eden mezheplerin ounun etkisi altndadr. Eserlerinde grlen zengin bilgi birikimi ve derin vukufiyetin altnda yatan
bu yap, mmn anlam dnyasna yansm ve onu Ehl-i Snnet mezhebinin iki
byk imamndan birisi yapmtr. O Kurn ve Hz. Peygamberin sahih snnetine uymayan grleri reddetmi, onlarn yerine ana bnyenin temsil ettii fikirleri
savunmutur.
Mtrdnin i mezhepleri eletirirken Btniyye, Karmita, Rfza ve
ok nadir olarak da a kavramlarn kullandn grmekteyiz. Bunlardan
smillik hakknda Btnlik ve Karmita isimlendirmesinin kullanldn, mmiyye hakknda ise Rfza ve aya yer verildiini belirtmeliyiz.
smlillik hakknda Btnlik tanmlamasnn seilmesi bu mezhep mensuplarnn her zhirin bir btn ve her tenzilin de bir tevilinin bulunduu eklinde gre sahip olmalarndan dolaydr. Bununla birlikte ehristnnin
bildirdiine gre bu mezhep, deiik blgelerde muhtelif lakaplarla da
anlmaktadr. Mesel, Irak blgesinde Btniyye, Karmita ve Mazdekiyye,
773
Horasanda ise Talmiyye ve Mlhide olarak bilinir. Rfza isimlendirmesinin, mmiyye hakknda kullanlmas ise bu mezhebin de ana bnyeden
ayrlmas, muhalifleri tarafndan kendilerine byle bir ismin uygun bulunmas ve bunun hret kazanmas sebebiyledir. Yani Hz. Alinin nass ve tayin
ile immeti konusunu esas alan hemen hemen btn oluumlar iin bir st
774
kavram durumundadr.
773
774
276
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdnin i mezhepleri eletirmesine sebep olan hususlar, muhtemelen onlarn sahip olduklar siyas destekle fevrice hareket etmeleri ve halkn hem
dnce hem de gndelik hayatlarnda sorun oluturmalardr. Onun yaad
dnem olan IV/X. Asrn balarnda Smnler, i Ftm devleti ile Bveyh
775
hnednlnn blge zerindeki etkileri ile uramak zorunda kalmtr. te
yandan Smn emiri Ahmed b. smailin 301/913 ylnda ldrlmesinden sonra,
kk yata tahta karlan Ebl-Hasan II. Nasr b. Ahmedin baa getirilmesi,
bir takm taht kavgalarna yol am ve bu huzursuzluklar drdnc asr boyunca
776
devam etmitir.
Ebl-Mun en-Nesefnin belirttiine gre Mtrd, er-Redd alel-Karmita
777
adl iki eser kaleme alm fakat bunlar maalesef gnmze ulamamtr. Bu eser778
lerin birisinde mezhebin usl, dierinde ise furuna dir esaslarn eletirmitir.
mamn bu mezhebe kar ortaya koyduu grlerini takip edebilmek iin, imdilik bize ulaan iki eseri, yani Kitbt-Tevhd ve Te`vltul-Kurn ile yetinmek
durumundayz.
mm Mtrdnin uramak zorunda kald i mezheplerden bir dieri
de mmiyyedir. Bveyhlerin IV/X. asrn balarnda Badat igal ederek,
Abbsleri etki altna almalar bu mezhebe ciddi bir siyas destek salam, bylece grlerini sistemletirme ve yayma imkan bulmulardr. Mihne hdisesi
ile iktidar desteini kaybeden Mutezilenin de desteini kazanan mmiyye,
Mtrdnin temsil ettii Ehl-i Snnet iin baka bir problem durumuna gelmitir. Bu durumun 447/1055 ylnda Bveyhlerin yklna kadar devam ettiini
779
sylemek mmkndr.
775
776
777
778
779
5. OTURUM
277
781
782
Kitabn isminde iaret edilen kiinin Ebul-Hseyin Ahmed b. Yahy er-Rvend olabilecei
ihtimali vardr. Bkz. en-Nesef, Tabsra, 472; Topalolu, Kitabt-Tevhd Tercmesi, Giri,
s. 26-27.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, thk. Fethullah Huleyf, el-Mektebetl-slmiyye, stanbul 1979; s.
94-95, Topalolu Tercmesi, s. 120. Mtrdnin eserlerinden yola karak smillerden kimi
hedef aldn ak seik belirlemek mmkn grnmemektedir. Ancak yakn dnemde ve
yakn corafyada yaam olmas sebebiyle baz mellifleri ve grlerini esas almak imkn
dhilindedir. Mesel, mbdi-i evvel konusunda bkz. es-Sicistn, Eb Yakub shak b. Ahmed
(361/971), Kitbul-ftihr, thk. smail K. Pnavala, nr. Drl-Garbil-slm, Beyrut 2000,
s. 71 vd. Ayrca ada bir alma olarak bkz. el-Hatb, Muhammed Ahmed, el-HarektlBtniyye fil-lemil-slm, Mektebetl-Aks, rdn 1984, s. 86-87.
Mtrd, Tevhd, s. 94-95, trc. 120; Mtrd, Te`vltu Ehlis-Snne, thk. Fatma Yusuf elHyem, Messesetr-Risle, Beyrut 1425/2004, V, 428-429.
278
MM MTRD ve MTRDLK
5. OTURUM
279
MM MTRD ve MTRDLK
280
2. Yaratl
Btnler, el-Evvel ismini, el-Mbdaul-Evvel, yani Akla, el-hir ismini, el-Mbdaus-Sn, yani Nefse, ez-Zhir ismini, en-Ntka, yani Rasle, el794
Btnn ismini de Shibut-Te`vl e nispet etmektedirler. Mtrd, Btnlerin
790
791
792
793
794
5. OTURUM
281
795
Hadd, 57/3.
Mtrd, Te`vlt,V, 38.
Mtrd, Te`vlt, V, 38.
Mtrd, Te`vlt, V, 38.
Mtrd, Te`vlt, V, 38.
Mtrd, Tevhd, s. 63-64, trc. s. 81-82.
MM MTRD ve MTRDLK
282
asl ve benzeri bulunmayan bir eyi ortaya karmaktr. Bundan dolay dinde yeni
bir ey ortaya atanlara mbtedi denilmektedir. Kurndaki Yerlerin ve gklerin
801
yaratcs olan (Allahn) nasl bir ocuu olur? mealindeki yet Karmitann
802
bu grlerini rtmektedir.
803
3. Nbvvet
Mtrd Karmitann peygamberlik anlayn eletirirken rasullerin alt,
808
yedincisinin ise Kimuz-Zaman ve neb olduu eklindeki anlayna deinir.
801
802
803
804
805
806
807
808
Enm, 6/101.
Mtrd, Te`vlt, II, 155.
Burc, 85/22.
Mtrd, Te`vlt, V, 428-429.
Mtrd, Te`vlt, II, 239.
Arf, 7/54.
Mtrd, Te`vlt, II, 239-240.
Mtrd, Te`vlt, 1/527, Mtrd bu anlay Kurn- Kermdeki Muhammed, sizin erkeklerinizden hibirinin babas deildir. Fakat o, Allahn Rasl ve neblerin sonuncusudur. Ahzb,
33/40, yeti ve Benden sonra neb yoktur. Mslim, bn Haccc Ebul-Hseyin (261/875),
es-Sahh, thk. Muhammed Fud Abdulbk, Mektebetl-slmiyye, stanbul 1955, H. No: 1842,
5. OTURUM
283
809
810
811
812
813
814
815
816
817
818
819
820
III, 1471, hadisi ile de delillendirir. Bkz. Te`vlt, IV, 124. Ayrca bkz. Kutlu, Snmez, Zeydlik,
smaililik, mmiyye, slm Dnce Ekolleri Tarihi, Ankara 2006, s. 110.
Nis 4/163.
Sfft, 37/123; Bkz Mtrd, Te`vlt, IV, 244.
Sfft, 37/123; Bkz Mtrd, Te`vlt, IV, 242.
Mtrd, Te`vlt, I, 527, IV, 242.
uar, 26/193-194,195.
Mtrd, Te`vlt, I, 285.
l-i mrn, 3/79.
Meryem, 19/30.
Mtrd, Te`vlt, I, 285.
Ysn, 36/15.
brhim, 14/11.
brhim, 14/11.
284
MM MTRD ve MTRDLK
821
yetini de delil gstererek reddeder. Ayn kanaatini Senden nce de kendilerine vahyettiimiz birtakm erkekleri peygamber gnderdik. Eer bilmiyorsanz
ilim sahiplerine sorun. Biz, onlar yemek yemez bir beden yapsnda yaratmadk.
822
Onlar lmsz de deillerdi. yetinin tefsirinde Peygamberlerin yemek yedi823
ine iaret ettiini belirterek srdrr. Benzer ekilde Btnlerin Allahn izninin dnda, diledikleri zaman vahiy aldklar grne deinen Mtrd, onlarn
824
bu anlaynn Hibir peygamber, Allahn izni olmadan bir yet getiremez
yetine ters dtn, yet getirebilmenin ancak Allahn iznine bal olduunu
825
belirterek eletirir.
Ntk konusuyla ilikili olarak Mtrd, Kurnda geen phesiz biz sana
826
(sorumluluu) ar bir sz vahyedeceiz. yetinin tefsirinde deinerek aklamalarda bulunur. Bu yette geen ar sz ile kast edilenin, peygamber olan
Ntkn mkellef tutulduu ey olduuna, bu grevi de bb olan Essa havale
ettiine, Esas ve Bbn Ali b. Eb Tlib olduuna, peygamberleri ntklar olarak
isimlendirdiklerine, bylece Hz. Peygamberin tenzli halka tebli ile memur ol827
duuna inandklarn belirtir. Ayn ekilde Btnlere gre Ntk, tenzili halka
tebli ettiinde, ondan yz evirirler ve te`vl i kendilerine aklayacak birisine
ihtiya duyarlar. Bylece Hz. Peygamber de te`vl i, halka retme grevini st828
lenmesi iin Ali b. Eb Tlibe havale etmekle emrolunur.
Mtrd bu iddialara cevap verirken, bu iin Hz. Peygamberden bakasna
isnat edilmesi, onun grevini hafifletmek iin ise, nk onlarn mezhebine gre
bu i, Aliye havale (tefvz) edilmitir. bu grevden dolay Hz. Peygamberin kuatlm (kabzedilmi) olacan belirtir. Kuatlmann sureti (anlam), hatt onlara gre ruhn sureti, cesedn surette hapis olan cisman suretten kurtulmak
olacaktr. Bylece cesedn suret yok olacak ve ruhn nurn suret, ikram ve bilgi
yurdunda ortaya kacaktr. Bu durumda Hz. Peygambere izafe edilen hapisten
kurtulmak zor ve ar gelmeyecektir. Bilakis bu havale ya da kurtulma iinde Hz.
Peygamberin arzulad ve dini tebli etme grevi gibi, kendisini aran eyle829
rin bulunduunu belirtir.
821
822
823
824
825
826
827
828
829
5. OTURUM
285
4. Kurn
Mtrdnin belirttiine gre Karmita, Kurn, Hz. Peygamberin te`lif
ettiini ileri srmektedir. Mtrdye gre bu gr, Allahn zerinize olan ni831
metini ve size t vermek zere indirdii kitab ve hikmeti hatrlayn yetinde
tamamen aykrdr. Bu yette nimet ile kastedilen Hz. Peygamber, kitaptan
832
maksat ise aka Kurn- Kermdir.
Mtrd, smilliin Kurn hakkndaki grlerini eletirirken, onlarn Bu
Kurn, Peygamber kendi lisan ile te`lif etti, Allah bu dil (Arapa) ile bir kitap
indirmedi eklindeki grlerine deinir. Onlarn bu grlerinin iftira olduunu
vurgular ve Andolsun ki, biz onlarn, Bu Kurn ona bir insan retiyor. dediklerini biliyoruz. m ettikleri kiinin dili yabancdr. Bu Kurn ise apak bir
833
834
Arapadr. yetini delil olarak zikreder. Mtrd Kurnn dilinin Arapa
olmasnn ilh bir seim olduunu ve bu durumun Btnlerin grlerini nakzet835
tiini belirtir.
Ayn konuya tefsirinin bir baka yerinde tekrar deinen Mtrd, Kurnn
Hz. Peygamberin kalbine ilham olarak indii, sonra Hz. Peygamberin onu konutuumuz dil olan Arapaya evirdii grne, Bu Kurn ise apak bir
830
831
832
833
834
835
286
MM MTRD ve MTRDLK
5. Sahbenin Durumu
Mtrd, Btn ve Rfzlerin, Hz. Peygamberin vefatndan sonra, sahabenin irtidat ettii grne sahip olduklarn belirterek, onlara lnet eder ve bu
842
fikirlerini eitli vesilelerle eletirir.
836
837
838
839
840
841
842
Kyme, 75/16.
Bkz. Taha, 20/114. Mtrd, Te`vlt, I, 74.
Kehf, 18/110.
Mtrd, Te`vlt, V, 272.
Mtrd, Te`vlt, II, 145.
Enm, 6/90.
Mtrd, Te`vlt, IV, 537.
5. OTURUM
287
Mtrd, Btnlerin, Hz. Ali ile ilikilerinden dolay Sahabenin imann dil843
lerine dolamalar sebebiyle Ey Neb, kfir ve mnfklarla cihat et!... yetinin
844
tefsirinde, onlarn grlerinden birisini ele alr. Btnlere gre bu yette zikredilen sava hem kfirlere hem de mnfklara kar yaplan savatr ve Ali bu iki
gruba kar da savamakla emrolunmutur. Bu konuda rivyet edilen bir habere
gre, Hz. Aliyi ayakkabsn tamir ederken gren Hz. Peygamber, ashabna yle
demitir: phesiz ayakkabsn tamir eden, bizim tenzli iin savatmzn yolunda, te`vl i iin savaacaktr. Te`vl den dolay yapt sava, nifk ehline kar
845
yapt sava olacaktr.
Mtrd, Btnlerin yukardaki grlerine cevap verirken, nifak ehline
kar Hz. Alinin deil de, aslnda Eb Bekirin savatn vurgular. nk
Hz. Peygamber vefat ettikten sonra, irtidat eden Araplarla o savamtr. Araplarn irtidad ise hakiki anlamda mmin olmamalarndan, yani mnfk olmalarndan kaynaklanmaktadr. Hz. Alinin savat kimselere gelince, bunlar
ise mnfk kimseler olmayp, bilakis Aliyi, Allahn kitab ile hkmetmeye aran kimselerdir. Mnfk, grnte Allahn hkmne uyan, ancak
hakikatte gerei gizleyen ve Allahn hkmne raz olmayan kimsedir. Bu
zellikler ise Hz. Alinin savat kimselere deil, Hz. Eb Bekirin savat
846
kimselere uymaktadr.
Mtrdye gre Karmita, yilik evlere arkalarndan girmeniz deildir.
Ama iyi davran, takv sahibi insann davrandr, Evlere kaplarndan girin.
847
Allaha kar gelmekten saknn ki, kurtulua eresiniz. yetinde geen kaplar ifadesini Hz. Ali olarak yorumlamaktadr. Buna gre ev Hz. Peygamber
olmakta ve eve girebilmek iin Hz. Aliden gemek gerekmektedir. nk Hz.
Peygamber Ben ilmin ehriyim, Ali de onun kapsdr. buyurmutur. Mtrd
bu gre Karmitann metodu ile cevap vermekte, evlerin ve kaplarn oul
olarak yorumlanabileceine, dolaysyla buna gre Ali ile birlikte Eb Bekir,
mer ve Osmann da kap olarak yorumlanabileceine deinmektedir. Ayn ekilde Hz. Peygamberin Ben hikmet ehriyim buyurduunu ve ehrin bir tek
kapsnn olmayacan, kap ile sadece Hz. Aliyi kastetmi olmasnn mmkn
848
olmayacan belirtmektedir.
843
844
845
846
847
848
Tahrm, 66/9.
Mtrd, Te`vlt, V, 182.
Mtrd, Te`vlt, V, 182.
Mtrd, Te`vlt, V, 182.
el-Bakara, 2/189.
Mtrd, Te`vlt, I, 142.
MM MTRD ve MTRDLK
288
6. mmet
Mtrdnin Btniyyeyi eletirdii hususlardan birisi de Masum mam
anlaylardr. Btnlere gre: Her kavmin doru yola eritiren bir hadisi
849
vardr. yeti ile kastedilen, haktan sapmayan nebler gibi, masum imamlardr.
Mtrdye gre buradaki hd, yani dden kast, Allah, enbiydan bir neb ya
da neb olmayan bir davetidir ve her dnemde bir davetinin bulunmas muhtemeldir. Fakat masumluk konusu Kurna aykr bir durumdur. nk Kurn
hata yapmay dinin dna kmak olarak kabul etmez ve sadece her kavme bir
850
davetinin geleceini haber verir.
smiliyyenin dier i mezhepler gibi zellikle zerinde durduu hususlarn
banda phesiz immet meselesi gelmektedir. Bundan dolay Kurnda te`vl
e uygun olan ou yeti bu fikri desteklemek zere te`vl etmilerdir. Bunlardan
birisi de Sleyman kssasnda zikredilen Karnca ve Hdhddr. Mtrdnin
Batniyyenin grleri altnda haber verdiine gre bu kssada geen Karnca ve
Hdhdn szleri bilinen anlamdaki bir Karnca ve Hdhd deil, insanlar doru yola aran bir insan, yani imam olmaktadr. nk Hdhdn, Sleyman ya
da bir bakasndan daha fazla bilgili olmas caiz deildir. Lakin burada kastedilen
insanlar doru yola ve rde ileten bir imamdr. Mtrd burada kastedilen eyin
bir insan olsayd bu ekilde rnek verilmesinin anlam ve faydasnn olmayacan
851
belirterek bu grleri reddeder.
Btniyyenin Sleyman kssasndan yola karak ileri srd immetle ilgili
delillerden birisi de, Sleymann muhatab olmayan birisine azab etmesinin mmkn olmayaca grdr. Btnlere gre Sleymann azab edecei ve kesecei
yani vadinin muhatab olan ey, bilinen Hdhd kuu deil, kendisine hitap edilen
ve hakknda kalemin cari olduu bir insandr. Ayn gerekeler karnca iin de geerlidir. Mtrd ise bu grleri Hani ona akam st bir ayan trna stne dikip ayann zerinde duran alml ve soylu atlar sunulmutu. Sleyman, Ger852
ekten ben mal, Rabbimi anmam saladndan dolay ok severim. demiti.
yetlerine de dayanarak eletirir. Allahn bu ve benzeri hayvanlar insanlarn faydalanmas iin yarattn, cezalandrlmalar veya azab edilmelerinin mmkn olduunu belirtir. Bundan dolay da Hdhd veya Karncann cezalandrlabilecek bir
853
hayvan olduunu, onu baka trl te`vl etmeye gerek olmadn vurgular.
849
850
851
852
853
Rad, 13/7.
Mtrd, Te`vlt, II, 618.
Mtrd, Te`vlt, III, 556.
Sd, 38/31-32.
Mtrd, Te`vlt, III, 557.
5. OTURUM
289
7. Har- Rhn
Mtrdnin belirttiine gre Karmatler, lm inkr ederek ruhlarn
beksn, yani Har- Rhnyi savunmaktadrlar. Bu anlay ise yerlerin ve
854
gklerin miras Allaha aittir. yetine aykr oluu iin mm tarafndan, yer ve
855
gk ehli lml olup, bir gn hepsinin lecei gerekesi ile eletirilmitir.
Btnlere gre slih amel sahibi bir mminin dirilmesi (bas) ruhn bir
surette olacak ve bu suret ebed olarak kalacak, kt ve irkin amelli bir kfirin
dirilmesi ise irkin bir surette olacak ve ebed bir ekilde cezalandrlarak y856
lece kalacaktr. Bu grne delil olarak da Nihyet onlardan birine lm
gelince, Rabbim! Beni dnyaya geri gnder ki, terk ettiim dnyada salih bir
amel ileyeyim. der. Hayr! Bu sadece onun syledii (bo) bir szden ibarettir.
Onlarn arkasnda, tekrar dirilecekleri gne kadar (devam edecek, dnmelerine
857
engel) bir perde (berzah) vardr. yetindeki brizn ifadesini delil olarak
858
gsterirler.
Mtrd, Btnlerin bu grlerini eletirirken, onlarn bu fikirlerini rten
baz yetlere yer verir. Bu yetlerden birisinin: Dedi ki: rm kemikleri kim
diriltecek? De ki: Onlar ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratl hakky859
860
la bilendir yeti olduunu belirtir. Bir baka yetin, ilk yaratl konusuyla
da ilikili olarak, Andolsun ilk yaratlnz biliyorsunuz. O halde dnseniz
861
ya! ifadesiyle, kemiklere varncaya kadar yeniden yaratlacana iaret ettiini
862
vurgular. Yine Btnlerin iddialarnn esas alnmas durumunda nsan, ken863
disinin kemiklerini bir araya getiremeyeceimizi mi sanr? yetinin anlamsz
kalacana, onlarn grne gre kemiin toz haline geldikten sonra bir daha toparlanmayacana inanmalarnn Evet bizim onlarn parmak ularn bile dzen864
lemeye gcmz yeter yetine aykr olacan teyit eder. Kemiklerin darmadan olduktan sonra, yeniden bir araya getirilmesinin grnen lemde mmkn
olmadn, bunun sadece kyamette gerekleebileceini teyit eder. Btnlerin
854
855
856
857
858
859
860
861
862
863
864
290
MM MTRD ve MTRDLK
dedii gibi lmden sonra ruhn nefislerin dirilmesi iddiasnn ise, De ki: onlar
865
ilk defa yaratan yeniden diriltecektir. yetine aykr olacan, nefisleri ilk defa
866
kim yaratt ise onun tekrar dirilteceini ifade eder.
Btinliin nefis ve rh ilikisiyle ilgili grne yeniden deinen Mtrd,
867
Yeryznde bulunan her canl yok olacaktr. yetinin tefsirinde, onlarn bu
yeti cesed nefis (en-Nefsl-Cesedniyye) olarak yorumladn, (en-NefsrRhniyye) ruhn nefsin ebed olarak bak kalacan iddia ettiklerini belirtir.
Ayn ekilde onlara gre bu cesetler yok olduunda, Allah Tel salih amellerden ebed kalacak olan ruhn nefisler yaratacaktr. Ancak onlarn bu grleri
868
sz konusu yete aykr dmektedir. Ayn ekilde nefislerin uyku durumunun
gerekletii ve ondan ruhn suretler ktnda, kark ve emin olunamayan
ryalar greceini, sadece uyank iken kark olmayan ve gerek eyler grebileceini, bundan dolay basin (dirilmenin) klliyen olmas gerektiini syler.
Bununla birlikte yeniden dirilme gnnn Yevml-Cem, Yevmt-Tebun ve
Yevml-Har gibi isimlerle anldn ve bunlarn baka bir eyi ifade etmeyip,
869
hepsinintoplanma gn anlamna geldiini vurgular.
Kyamet gnndeki Arn durumu hakknda Btniyye ad ile eletirdii husus ise smilliin immet fikri ile de ilgilidir. Ancak sz konusu edilen mesele
Kymetin mahiyetine ilikindir ve Btniyye bunu Kimuz-Zamn olarak te`vl
etmektedir. Mtrd ise bunun bilinen kymet yani Rabbin kymeti ve saat olduunu belirtir. Bu hususta O gn mlk kimindir? denilir, Tek olan ve her eyi
870
kudret ve hkimiyeti altnda tutan Allahndr. diye cevap verilen yeti delil
olarak gsterir. O gnn mlknn sadece Allaha ait olmasnn, bu konuda dnyada herhangi bir tartmann yaplmamas gerektiine iaret olduunu belirterek,
bu grlerini Gerek hkmdar olan Allah, ycedir. Ondan baka hibir ilah
871
872
yoktur. O, erefli ve yce Arn Rabbidir. yetinin tefsirinde dile getirir.
Btniyyenin, Kymet ve Saatin, Kimuz-Zamnn ismi olduu ve o
saatte izhar edecei grlerini eletirmeye devam eden Mtrd, Kymetin
873
ne zaman kopacana dair bilgi ona havale edilir ve Sana kymetin ne
865
866
867
868
869
870
871
872
873
Ysn, 36/79.
Mtrd, Te`vlt, V, 332-333.
Rahmn, 55/26.
Mtrd, Te`vlt, V, 12.
Mtrd, Te`vlt, IV, 335.
Mmin, 40/16.
Mminn, 23/116.
Mtrd, Te`vlt, III, 422.
Fussilet, 41/47.
5. OTURUM
291
874
2. Ehl-i Beyt
Mtrdnin, Rfzay eletirdii hususlardan birisi de Ehl-i Beyt ile ilgili
878
yete getirdikleri yorum ve anlay biimleridir. nk onlara gre bu yetin
874
875
876
877
878
292
MM MTRD ve MTRDLK
birinci blm Hz. Peygamberin hanmlar, ikinci blm ise Ehl-i Beyt ile ilgilidir. Bu grlerini desteklemek iin baz grler ileri srmektedir.
Rfza asndan mm Selemeden gelen rivyete gre Hz. Peygamber,
Ahzab sresindeki yet ile Ali, Fatma, Hasan ve Hseyini kastetmitir. Bu yet
nzil olduunda Hz. Peygamber bir elbise alm ve onlarn zerine rtm, bundan sonra da yetin Ey Peygamberin ev halk (Ehl-i Beyt) phesiz Allah sizden
879
kusuru giderip sizi tertemiz yapmak istiyor ksmn okumutur. Bunun zerine
mm Seleme Ben Ehl-i Beytten deil miyim? diye sormu, Hz. Peygamber
880
881
de Allahn izni ile evet diye cevap vermitir.
Bu yetin yorumu ile ilgili olarak ann ne srd delillerden bir bakas
ise Hasan b. Alinin Kfede yapt konumadr. Bu konumada o yle demitir:
Ey Kfeliler bizim hakkmzda Allahtan korkun! phesiz biz emirler ve misafirleriniziz. Ayrca biz Allahn hakknda Ey Peygamberin ev halk (Ehl-i Beyt)
882
phesiz Allah sizden kusuru giderip, sizi tertemiz yapmak istiyor buyurduu
883
kimseleriz. Dier bir gre gre yetin bandaki Namaz kln, zekt verin! Allaha ve Reslne itaat edin!... ksm mennes sgas ile gelmitir. Bu ise
884
yetin evvelinden bamsz olduunun delilidir.
Baka bir gre gre onlardan kiri gidereceini ve onlar temiz yapacan vaad etmitir. Bu ise mutlak bir vaattir, mukayyet deildir. Burada zikredilen
kirin kadnlarda bulunmas mmkndr fakat Ehl-i Beytte bulunmas mmkn
879
880
881
882
883
884
gibi siz de alp salmayn. Namaz kln, zekt verin! Allaha ve Reslne itaat edin. Ey
Peygamberin ev halk! Allah sizden ancak kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Siz evlerinizde okunan Allahn yetlerini ve hikmeti hatrlayn. phesiz Allah en gizli eyi
bilendir, hakkyla haberdardr. Ahzb, 33/28-34. Konuyla ilgili deerlendirmeler iin bkz.
Onat, Hasan, iliin Douu Meselesi, AFD, Ankara 1997, XXXVI, 85 vd.
Ahzb, 33/33.
el-Beyhak, es-Snenl -Kbr Drl-Fikr, trz. 2/150.
Mtrd, Te`vlt, IV, 116; Koolu, Kyasettin, Mtrdnin Mutezileye Bak (Baslmam
Doktora Tezi), ASBE, Ankara 2005, 42-48. Mtrdnin hem a hem de Rfza tanmlamasn kullanarak, mirasla ilgili konulardaki eletirileri iin bkz. Te`vlt, I, 363-371. Muta
nikahna ise Onlar namuslarn korurlar. Ancak eleri ya da ellerinin sahip olduu (cariyeler) haritir. Bundan dolay da knanmazlar. Mminn, 23/5-6 yetlerinin tefsirinde deinir.
Mutann burada istisna edilenler arasnda bulunmad ve Kurnda Dnya hayatnn geici menfaatini elde etmek iin cariyelerinizi zinaya zorlamayn (Nr, 24/33) buyrulduu iin,
namusu korumann insanlar tarafndan bilinen bir gerek olduunu, bundan dolay bu gr
savunmann, haram savunmak anlamna geleceini belirtir. bkz. Te`vlt, III, 393-394.
Ahzb, 33/33.
Mtrd, Te`vlt, IV, 116.
Mtrd, Te`vlt, IV, 116.
5. OTURUM
293
deildir. Yine baka bir gre gre Hz. Peygamber: Size benden sonra iki ey
(sekaleyn) brakyorum. Allahn kitab ve Itretim olan Ehl-i Beytim. Eer onla885
ra sarlrsanz (Kevser) havuzuna ularsnz. mealinde bir vaatte bulunmutur.
Bu szdeki Itret ise Ehl-i Beyt anlamna gelmektedir.
Mtrd ann btn bu iddialarn eletirirken Ehl-i Beyt ifadesinin, kadn
veya erkek olsun, rfe gre hepsini iinde tadn ve yetin ba tarafndan ayr
ve kopuk olarak anlalmasnn mmkn olmadn belirtir. Hz. Peygamberin hanmlarnn bu tanmlamann dnda tutulmasnn imkan olmadn da ilave eder.
yetin bir blmnde menneslik baka bir blmnde de mzekkerlik sigasnn
kullanlmasnn dilden kaynaklandn ve bylesi durumlarda mzekker sigasnn
kullanldna dikkat eker. Buradaki vaadin mukayyed deil de mutlak olduu iddias hakknda ise, burada sz konusu olan kadnlarn Hz. peygamberin hanmlar
olduunu ve onlara irkinlik ve pisliin nispet edilemeyeceini ifade eder. Sakaleyn
hadisinde kast edilen eylerin kitab ve tret olduunu, tretle kastedilen eyin ise
Hz. Peygamberin snneti olduunu belirtir. mm Selemeden gelen rivyet hakknda ise zaten Hz. Peygamberin ona nallah sen de Ehl-i Beyttensin diye cevap
886
verdii iin, hanmlarnn da Ehl-i Beyte dahil edilmesi gerektiini belirtir.
Tirmz, Muhammed b. sa Eb sa (279/892), Snen, thk. Komisyon, Beyrut, trz. no: 3786.
Mtrd, Te`vlt, IV, 116-117.
Hacc, 22/41.
Nr, 24/55.
Mtrd, Te`vlt, III, 376.
294
MM MTRD ve MTRDLK
890
el-Mide, 5/54.
Mtrd, Te`vlt, II, 48.
Tirmz, no: 3713.
Mtrd, Te`vlt, II, 48.
Hacc, 22/58.
Mtrd, Te`vlt, III, 381.
Tevbe, 9/100.
Mtrd, Te`vlt, II, 442.
Fetih, 48/29.
Mtrd, Te`vlt, IV, 537.
5. OTURUM
295
Hz. Alinin, Hz. Peygamberle aralarnda kardelik ba olduu gerekesiyle Hz. Eb Bekirden daha stn olduu eklindeki Rfzann grne, Med900
yen halkna da kardeleri uayb gnderdik yetinin tefsirinde cevap verir.
Mtrdye, gre onlarn bu gr doru deildir. nk Peygamberlerin kendi
kavimleri ile karde olmalar, karde edindii kiiler arasnda bir fazileti gerektirmedii gibi, kendi kavimlerini, kfir olsalar bile karde olarak niteleyebilirler. Ayrca Hz. Peygamberden Eer Rabbim dnda bir dost edinse idim, Eb Bekiri
901
902
dost edinirdim eklinde bir rivyet de bulunmaktadr.
Hd, 11/84.
Melen bkz. Mslim, es-Sahh, H. No: 532, 1/377-378.
Mtrd, Te`vlt, II, 544.
el-Mide, 5/55.
Mtrd, Te`vlt, II, 49.
Mtrd, Te`vlt, II, 49-50.
296
MM MTRD ve MTRDLK
909
Kr. Ahmed b. Hanbel, (241/855), Msned, Dru hyit-Trsil-Arab, Beyrut 1993, 1/175.
Mtrd, Te`vlt, II, 49.
el-Kleyn, Eb Cafer Muhammed b. Yakb (329/940), el-Usl minel-Kf, Tahran
1365/1945, 1/438, 1/286, 293, 295; eyh Sadk, bn Bbeveyh el-Kumm (381/991), Men
l Yahduruhul-Fakh, nr. Messesetn-Neril-slm, Kum 1413/1992, I, 229, el-Meclis,
Muhammad Bkr (1110/1698), Bihrul-Envr, Beyrut 1404/1698, II, 225, IV, 203.
Kr. Hd, 11/84; Mtrd, Te`vlt, 2/544.
5. OTURUM
297
sznde hilafetin Aliye ait olduu kast edilse bile, bu emrin sadece Alinin halife olduu dnem iin geerli olacan ve ilelebet geerli olmasnn mmkn
910
olmayacan belirtir.
5. mmet
mmiyyenin immet konusundaki grlerini eletirirken Rfza tanmlamasna yer veren Mtrd, Allaha itaat edin, Peygamberine ve sizden olan emir
911
sahiplerine itaat edin yetinin, bu gr birka adan rttn belirtir.
yette geen ulul-emr ifadesinin emirler, fakihler ya da Rfzann iddia ettii gibi imam olarak, deiik ekilde anlalabileceini vurgular. Sz konusu
ifadeye emirler ya da fakihler eklinde anlam verildiinde, Rfzann grnn kendiliinden iptal olacan belirtir. Ayrca onlarn ileri srdkleri anlamda bir immet anlaynn bu yetten karlamayacan, nk yette eer
herhangi bir konuda anlamazla derseniz, bunu Allaha ve Raslne gtrn
buyrulduunu, oysa onlarn immet anlayna gre, imma itaatin farz olduunu
tespit eder. Rfza ya da mmiyyeye gre imma isyan kfr olduu iin, onlarn kendi anlaylar erevesinde bu yetin gereini yerine getirmeleri mmkn
912
deildir.
mamlarn bilgisi konusunda, Rfzann, Allahtan gelen bir vahyin imamlara da geldii ve onda bed yapp yapmayacan imamlarn da bildii eklindeki
913
grlerinin, Biz onu (Kurn) mbarek bir gecede indirdik yeti ile p914
hesiz biz onu Kadir Gecesinde indirdik yetlerine aykr olduunu bildirir.
yetlerde belirtilen vahyin Hz. Peygambere nzil olan Kurn olduunu, bunun
915
dnda baka bir vahyin sz konusu olmadn vurgular.
6. Recat
Mtrd, mmiyyenin recat anlayn eletirirken, Helk ettiimiz
916
bir memleket halknn bize dnmemesi imknszdr.
yetinin tefsirinde
Rfzlerden bir ksmnn Ali ve bazlarnn ldkten sonra dnyaya geri gelecei
910
911
912
913
914
915
916
MM MTRD ve MTRDLK
298
IV. Sonu
Mtrdnin yaad dnemde i mezheplerden olan smilliin hem
siyas hem de fikr adan youn bir etkisinin var olduu gzlenmektedir. Bu
mezhebin sahip olduu Kurn hakkndaki te`vle dayal anlaylar gze batmaktadr. mmiyyenin ise immet bal altnda siyaseti dine tamalar, Hz.
Peygamberin gzide ashab hakkndaki yanl dnceleri ve ounluun temsil
ettii ana bnyeden uzak durmalar dikkat ekmektedir. O gnn artlarndaki
slm corafyasnn en nemli ilm merkezinden birisinde yaanan bu durum,
Mslmanlarn ilim ve fikir sahibi ncleri ile birlikte siyasetilerini de harekete
geirmitir. Bu hareket iinde Mtrd, ilm kanadn en nde geleni ve etkisi en
kalc olan durumundadr.
917
918
919
920
921
5. OTURUM
299
Kaynaklar
Ahmed b. Hanbel, (241/855), Msned, Dru hyit-Trsil-Arab, Beyrut
1993, 1/175.
Ak, Ahmet, Byk Trk limi Mtrd ve Mtrdlik, stanbul 2008.
el-Badd, Abdul-Kahir b. Thir b. Muhammed (429/1037), el-Fark
Beynel-Frak, thk. M. Muhiddin Abdlhamd, Beyrut 1990/1411.
el-Ear, Ebl-Hasan, Ali b. smail (330/941), Makltl-slmiyyn vehtilful-Musalln, thk. Muhammed Muhiddin Abdulhamid, Beyrut 1995/1416.
Daftary, Ferhad, smaililer Tarih ve Kuram, trc. Ercment zkaya, Raslant
Yaynlar, Ankara 2001.
el-Hatb, Muhammed Ahmed, el-Harektl-Btniyye fil-lemil-slm,
Mektebetl-Aks, rdn 1984.
el-Kleyn, Eb Cafer Muhammed b. Yakb (329/940), el-Usl minelKf, Tahran 1365/1945.
el-Mtrd, Eb Mansr Muhammed b. Muhammed b. Mahmd (333/944),
Te`vltu Ehlis-Snne, thk. Ftma Ysuf el-Hyem, Messesetr-Risle, Beyrut
1425/2004.
300
MM MTRD ve MTRDLK
_____, Kitbt-Tevhd, thk. Fethullah Huleyf, el-Mektebetl-slmiyye, stanbul 1979; a.e., trc. Bekir Topalolu, Ankara 2002.
el-Meclis, Muhammad Bkr (1110/1698), Bihrul-Envr, Beyrut
1404/1698.
en-Nesef, Ebl-Mun Meymun b. Muhammed, Tabsratl-Edille f
Uslid-Dn, thk. Hseyin Atay, Ankara 1993.
es-Sicistn, Eb Yakb shk b. Ahmed (361/971), Kitbul-ftihr, thk. smail K. Pnavala, nr. Drl-Garbil-slm, Beyrut 2000.
e-ehristn, Ebl-Feth Muhammed b. Abdlkerm (548/1153), el-Milel
ven-Nihal, thk. Ahmed Fehmi Muhammed, nr. Drl-Ktbil-Ilmiyye, Beyrut
1413/1992.
et-Taber, Eb Cafer Muhammed b. Cerr (310/922), Trhul-mem velMlk, thk. M. Ebl-Fazl brahim, Lbnan trz.
bnun-Nedm, Ebl-Ferec Muhammed b. shk (385/995), el-Fihrist,
Drl-Marife, Beyrut 1417/1997.
Koolu, Kyasettin, Mtrdnin Mutezileye Bak (Baslmam Doktora
Tezi), ASBE, Ankara 2005.
Korkmaz, Sddk, mm Eb Mansr el-Mtrdnin Hayat ve Eserleri,
Din Aratrmalar, 4/10, Ankara 2001.
Kurt, Hasan, Orta Asyann slmlama Sreci (Buhr rnei), Ankara
1998.
Kutlu, Snmez, Bilinen ve Bilinmeyen Ynleriyle mm Mtrd, mm
Mtrd ve Mtrdlik, Haz. Snmez Kutlu, Kitbiyt Yaynlar, Ankara 2003.
_____ Zeydlik, smaililik, mmiyye, slm Dnce Ekolleri Tarihi, Ankara 2006.
Meril, Erdoan, Bveyhler, DA, stanbul 1992.
Mslim, bn Haccc Ebl-Hseyin (261/875), es-Sahh, thk. Muhammed
Fud Abdlbk, Mektebetl-slmiyye, stanbul 1955.
Nizmlmlk, Siysetnme, Hazrlayan, M. Altay Kymen, TTK Yay. Ankara 1999.
Onat, Hasan, iliin Douu Meselesi, AFD, Ankara 1997.
5. OTURUM
301
eyh Sadk, Muhammed b. Ali b. Hseyin Eb Cafer bn Bbeveyh elKumm (381/991), Men l Yahduruhul-Fakh, nr. Messesetn-Neril-slm,
Kum 1413/1992.
Tan, Muzaffer, smiliyyenin Teekkl Sreci (Baslmam Doktora Tezi),
ASBE, Ankara 2005.
Topalolu, Bekir, Kitabt-Tevhd Tercmesi, Giri, Ankara 2002.
302
MM MTRD ve MTRDLK
16. TEBL
MTRDNN KTBT-TEVHDNDE HIRSTYANLIK ve
TESLS ELETRS
Dr. Salime Leyla Grkan
TDV, slm Aratrmalar Merkezi (SAM)
Tevhid ilkesine dayal bir din olan slmn baka dinlerle ilikisinde en fazla
zerinde durduu konu Tanrnn mhiyetine ve birliine ynelik yaklamlardr.
zellikle Hristiyanlk sz konusu olduunda en nemli tartma alan teslis akidesi ve sa Mesihin ilahl olagelmitir. Buradan hareketle baz modern aratrmaclar slm kelm faaliyetinin Hristiyanlk zerine yaplan tartmalarla balad,
en azndan bu tartmalarn kelm hareketlerine ivme kazandrdn iddia etmitir.
Bu noktada, Mtrdnin snn ilhl ve tesls akidesine ynelik eletirisi bilhassa nem tamaktadr. Zir Mtrd, Earlik ve Mutezileye nispetle, Hristiyan din bilginleriyle polemikten daha uzak bir corafyada teekkl eden bir kelm
ekolnn kurucusudur; bu sebeple daha yerel saylabilecek bir bak asn temsil
etmektedir. Bu tebli de, Mtrdnin snn ilhlna ynelik Hristiyan inancn
hangi balamda ve nasl eletirdiini ortaya koymay amalamaktadr.
Mtrdnin s Meshin ilhlna ynelik grleri Tevilatl-Kurndaki
aklamalarn yan sra Kitbt-Tevhddeki Nbvvet blmnn son ksmnda yer alr. Bu blmde Mtrd nbvvet bahsini ve zel olarak da Hz.
Muhammedin peygamberliini ele almakta ve nbvveti reddeden grleri,
nbvvete ynelik farkl grleri ve Hristiyanlarn snn tabiat hakkndaki
grlerini eletiriye tabi tutmaktadr. Mtrd iin ana konu nbvvet olmakta;
Hristiyanlar ise peygamberlik hakknda hatal dnceye sahip kiilere karlk
gelmektedir. Dolaysyla Mtrdye gre Hristiyan inancnda ortaya kan problem dorudan Tanr anlayndan ziyade nbvvet hakkndaki yanl anlamadan
kaynaklanmaktadr. Bu sebeple Mtrd konuyu ilhlk bahsi altnda ve dorudan
tevhid-teslis balamnda deil, nbvvet bahsi ierisinde ve s Meshin tabiat
ekseninde tartmaktadr. Kanaatimce, Mtrd byle yapmakla, sann ilahl
konusunu slm kelm asndan da tartmal konular olan Allahn kelm sfat ve Kurnn yaratlml meselelerinden ayrm olmaktadr.
Esasen Kitbt-Tevhd bir mezhepler veya dinler tarihi kitab olmamakla
birlikte, atfta bulunduu i ve d muhalifler noktasnda karlatrmal bir metin
zelliine sahiptir. Nitekim Mtrdnin ilgili blmde verdii bilgilerden onun,
5. OTURUM
303
Kitb- Mukaddesin yan sra temel Hristiyan akidesi, snn tabiat erevesinde yaplm tartmalar ve buna bal gruplamalar noktasnda doru bilgilere sahip olduu grlmektedir. Mtrd Hristiyanlk hakknda sistematik tarzda bilgi
vermekten ziyade nbvvet bahsine konu olan s Mesh hakkndaki Hristiyan
inancn ele alp rtmeyi amalamaktadr. Bu noktada alt izilmesi gereken
bir husus, Mtrdnin sadece Kurnda yer alan ilgili atflarla snrl kalmayp,
konuyu Kitb- Mukaddesi de kapsayacak ekilde btn bir vahiy gelenei, tarihi
veriler, akli argmanlar ve kullanlan dile atfla ele ald, dolaysyla hadiseyi bir
nevi dinler tarihi zeminine taddr; bu da Mtrdnin eletirisinin sradan bir
polemiin tesinde grlmesi anlamna gelecektir.
Mtrd ilgili blme Hristiyanlarn s Mesh hakknda farkl grlere
sahip olduklarn belirterek balar. Mtrd, Hristiyanln ilk asrlarnda snn
tabiat konusunda ortaya kan ve teolojik manada en nemli Hristiyan gruplamasna karlk gelen Diyofizit-Monofizit yani ift ve tek tabiatllk erevesinde tasnif yapmaktadr. Bu tasnife gre, ilahln Baba, Oul ve Kutsal Ruhtan
meydana geldiini ileri sren bir grup sda biri ilh ve kadm dieri nst
ve hdis olmak zere iki rh bulunduunu ileri srmektedir. Dier bir grup ise
sann ruhunun btn olarak ilah olduunu ve bedene girdiini kabul etmektedir.
lk grupla snn iki tabiatl olduunu kabul eden ve gerek anlamda Diyofizit
olan Melkitlerden yani ana akma karlk gelen Hristiyan grubundan sz edildii
anlalmaktadr. Yaygn olarak Diyofizit olarak nitelenen Nestrleri de bu grup
iinde grmek mmkndr. s Meshte tek bir ilh rhun var olduunu kabul
eden dier grupla da, snn insan tabiatnn ilh tabiatnn iinde kaybolduunu
iddia eden Monofizit Yakblerden bahsedildii anlalmaktadr.
Mtrd, bu genel bilginin ardndan sy Rab ve Tanrnn Olu klan ayrcalk nedir? sorusuna odaklanmakta ve konuyu btn ynleriyle tartmaktadr.
Bunu yaparken, Hristiyan akidesindeki bir takm mantksal tutarszlklara iaret
etmektedir. Dolaysyla, genel bir kelm tavr olarak, vahyin akl zemininde yorumlanmas gereini ve bunun tm vahiyler iin geerli olduunu n grmektedir.
Mtrd, Hristiyanlarn snn tabiat konusundaki iddialarn iki ayr kategoride ele alr: Bunlardan biri snn rabl dieri ise oulluu meselesidir.
Mtrd, bu ekilde, hakiki manada rablk ile mecazi oulluk kullanm arasndaki farka dikkat ekmektedir. Bu ayrm snn takipileri arasnda ona rablk
atfetmeksizin meczi anlamda oul olduunu syleyenlerin bulunduu gereiyle de rtmektedir. Bu noktada en nemli isim monoteist Hristiyan din adam Ariustur. lk Hristiyan akide tartmasn balatan Arius, teslsi oluturan
304
MM MTRD ve MTRDLK
unsurlardan sadece Babann gerek manada Tanr olduunu, Oul olarak isimlendirilen sann ise yaratlm olduu ve Tanr tarafndan eli ve arac olarak seildiini, dolaysyla ancak meczen oul ve ilh kabul edilmesi gerektiini iddia
etmi; grlerinden dolay ilk Hristiyan konsilince heretik ilan edilmitir.
Mtrdye gre de, snn bir beer olarak doup byd, dier insanlar gibi yiyip itii, ac ektii ve ld, Allaha dua ve niyazda bulunduundan bahseden, dolaysyla btn yaratlmlk zelliklerini tadna iaret eden
ncillerdeki ilgili pasajlardan hareketle snn bir Rab yani gerek anlamda
lah olarak grlemeyecei aktr. snn oulluu konusunda ise Mtrd,
ncelikle Hristiyanlarn kullandklar dille ilgili bir aklama yapar. Bu noktada
Mtrdnin Kitab- Mukaddesteki baz ifadeleri olduu gibi ve balamlarnda yorumlamaya alt hususunun altn izmek gerekir. Mtrdnin oulluk terimiyle ilgili esas ald ilke, Tanrnn hakiki anlamda ocuk edinmesinin
imkan d olduu, fakat bu tr bir isimlendirmenin mecz yoluyla kullanmnn
mmkn grlmesi gerektii eklindedir. Mtrd bu tarz mecz isimlendirmeye Kurndan da rnek verir:
Mesel, Peygamber elerinin m`minlerin annesi olarak isimlendirilmesi
ya da cehennemin kendisine girenler asndan anne olarak isimlendirilmesinde
olduu gibi. Ayrca Hristiyanlarn oulluk isimlendirmesini vildet yani dourma eklinde deil de tebenn yani evlt edinme biiminde kullandklarna iaret
eder; ki, bu bilgi Hristiyan kredosunda (ment) kullanlan ifadeyi (monogeneis)
doru olarak yanstmaktadr. Fakat Mtrdye gre asl problem, bir nevi yaknlk ifadesi eklinde anlalmas gereken babalk veya evlatlk tarzndaki ifadelere
hakiki anlam yklenmesiyle alakaldr. Mtrd esasen oulluk ifadesiyle balantl olarak Hristiyanln ilk asrlarnda Ariusun grleriyle balayan ve bir
dizi konsilin toplanmasn gerektiren tartmalara zmnen atf yapmaktadr. znik
Konsilinde Oulun yaratlmam olduu ve Baba ile ayn zden geldii inanc
resmen kabul edilmi; fakat gnlk kullanmda ayn zden ifadesi yerine yumuatlm ekliyle benzer zden ifadesi tercih edilmitir. Buna gre Hristiyan
kredosunda yer alan ayn veya benzer z ifadeleri, Mtrdnin altn izdii,
Tanr ile dier yaratlmlar arasnda kurulacak yaknlk ifadesinin mecz manada alnmas gerektii eklindeki ilkeyi ihlal etmektedir.
Bu noktada tesls dilinin esasen Hristiyanlar tarafndan da bir problem olarak ortaya konduunu belirtmek gerekir. Byk Hristiyan teologlarndan Augustine, teslsi aklamada kullanlan dilin zorunlu olarak amaz iinde olduuna
dikkat eker. Teslsteki unsurlar arasnda birinin dierinden kmas manasnda
5. OTURUM
305
belli bir hiyerari kabul etmeyen ve bu unsurlarn her adan eitliini savunan,
dolaysyla babalk ve oulluk ifadelerini de mecazi anlamda kulland anlalan
Augustine, yine de teslis doktrininde yer alan ya da birde lk gibi ifadelerin
zihinde belli bir okluk arm yaptna iaret eder. Bu manada teslis esasen dile getirilemez bir akideye karlk gelmektedir. Mtrd de, Tevhid bahsi
altnda yer verdii teslisle balantl tespitinde, Hristiyanlarn Tanry varlk
(kiyn) itibariyle tek, temel unsur (kunmt) itibariyle ise olarak anladklarn,
Tanrnn cisim deilken daha sonra cisme yani bedene brndn iddia ettiklerini belirtir. Buna gre Hristiyanlar para ve snra sahip olmamas gereken unsuru paralam ve snrlandrm olmakta; teslisin mecaz dili somutlatrlmak
suretiyle bozulmaktadr.
Bu tespitin bir ileri aamas olarak, Nbvvet bahsinde Mtrd Baba,
Oul ve Kutsal Rh eklindeki l ilahlk anlaynn aklen mmkn ve tutarl olup olmad meselesini tartmaya aar. Bunun iin de u basit soruyu sorar: lahln unsurlar, yani Baba, Oul ve Kutsal Ruh z/cevher olarak
birbirinin ayn ise hangisinin Baba hangisinin Oul olduuna neye gre karar
verilmektedir? Dier bir ifadeyle Baba veya Kutsal Ruha denk gelen dier
iki unsurdan birinin deil de Oula denk gelen unsurun Oul olmasn gerektiren sebep nedir? Bu sebep onun en kk unsur olmas ise o halde btn kk unsurlarn dierlerinin olu olmas gerekir ve srasyla her bir unsur
bynn olu olmu olur; ki, bu imkanszdr. Bu eletiriyle Mtrdnin,
ilhlktaki unsurlarn birbiriyle ilikisine ynelik iki farkl teslis anlayndan
haberdar olduu anlalmaktadr. Buna gre eletirinin ilk ksm, Latin Kilise babalarnn benimsedii, ilahln unsurlar arasnda tam bir eitlik ngren
anlay hedef almakta; eletirinin ikinci ksm ise, Yunan Kilise babalarnn
kabul ettii ekliyle, Baba ile dier iki unsur arasnda belli bir hiyerariyi esas
alan anlaya ynelik olmaktadr. Aslnda bu, daha sonraki Mslman limler
tarafndan (Mesel, bn Hazm) da dile getirilmi isabetli bir eletiridir. Ayn
zamanda, Hristiyan polemik rislelerinde ska kullanlan, teslisin zt-sft
ilikisi ekseninde dnlmesi gerektii eklindeki argman da amaza drmektedir. Hristiyan polemikilere gre (Mesel, Yahy b. Adiyy) zt ile sfatlar
arasnda okluk ilikisi dnlemeyecei gibi teslisi de bu ekilde yorumlamak mmkndr. Fakat mesele Hristiyanlarn ileri srd snrda kalmam grnmektedir. nk Hristiyanlar, Mslmanlarn soyut kavramlarla ele
almaya altklar zt-sft ilikisini somut bir slba dntrm; Baba ve
Ouldan mstakil kiilikler olarak sz etmilerdir. Esas itibaryla Mtrdnin
kar kt nokta da budur.
306
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdnin iaret ettii bir dier itiraz noktas ise udur: Bilhassa Yunan
kilise babalar tarafndan ileri srld zere, Oul Babadan sonra olduuna,
yani Babadan ktna gre Babadan sonra olan Oul nasl olur da Baba gibi
kadm olur? nc bir itiraz noktas ise Baba ile Oul arasnda var olduu kabul
edilen z birlii ilikisine yneliktir. Mtrdye gre, tpk kandil ile kandilden alnan ate rneinde olduu gibi, Oulun Tanrdan kan bir para olduu
iddias Oulun hdis olduunu, yani sonra(dan)ln ve yaratlmln gerektirmektedir. Burada Mtrd, z birlii olsa dahi, her trl sonradanl hdislik
yani yaratlmlk alameti olarak grmektedir.
Teorik anlamda Baba-Oul ilikisine ynelik eletirilerin ardndan Mtrd,
Hristiyanlarn kullandklar nakli delilleri, yani ncillerde sya atfedilen bir
takm mcizeleri ele alr ve bunlar da farkl ynleriyle rtmeye alr. Mcize
gsterme bakmndan sa ile nceki peygamberler arasnda fark bulunmadna,
eer biztihi mcize gsterme oulluun sebebi saylacaksa, pek ok mcizeyle
desteklenen Msnn da Oul saylmas gerektiine iaret eder. yet snn
ilahl, lleri diriltmi olmasndan kaynaklanyorsa, Hezekielin de ly dirilttiini belirtir. yet konu snn sayca ok kiiyi diriltmesi ise, Msnn daha
da oklarn dirilttiini, hatta cansz asay ylana evirmek suretiyle cansza hayat
verdiini zikreder. snn ge ykselmesine karlk lyasn ayn ekilde ve
stelik kalabalk bir topluluun gz nnde ge ykselmesini delil olarak gsterir. sann daha kk aptaki dier mcizelerinin de benzer ekilleriyle baka
peygamberler tarafndan da icra edildiini rnekleriyle ortaya koyar. Bylelikle
ne mcize gsterme ne de gsterilen mcizelerin cinsi asndan s ile dier peygamberler arasnda fark olmadn, hatt kimi alardan dier peygamberlerin
lehine bir durumun bulunduunu delillendirmi olur.
Mtrd ayrca, snn tabiat noktasnda Hristiyanlarn iine dt bir
tenakuza da iaret eder. Buna gre sya atfedilen mcizeler onu yceltme manas tarken, onun dmanlar tarafndan hakarete urad ve armha gerildii
eklindeki iddia ise sy kltme anlamna gelmektedir. Bu elikinin bir dier
boyutu ise insanlar sy hayattayken peygamber olarak bile kabul etmemiler;
kendisini ldrdklerinde veya bir gre gre Allah tarafndan ge ykseltildiinde ise ii onu ilahlatrmaya kadar gtrmlerdir. Burada Mtrd sz
konusu radikal deiiklie ve elikiye dikkat ekmekte ve Hristiyanlar ifrattefrit arasnda skp itidali bulamamakla eletirmektedir. Mtrdnin mcizeler
konusunda esas itibariyle altn izdii nokta, sya atfedilen her bir mcizenin
dier peygamberler iin de gerekletii, dolaysyla sann mcize gsterme ynnden bir ayrcalnn olmaddr.
5. OTURUM
307
l-i mrn 3/45; en-Nis 4/171; Meryem 19/30; et-Tahrm 66/12; e-r 46/52.
308
MM MTRD ve MTRDLK
5. OTURUM
309
Kaynaklar:
Eb Mansr el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, thk. Fethullah Huleyf, stanbul:
el-Mektebetl-slmiyye, 1979.
_______, Kitbt-Tevhd, yay. haz. Bekir Topalolu ve Muhammed Arui,
Ankara: Trkiye Diyanet Vakf slm Aratrmalar Merkezi, 2003.
_______, Kitbt-Tevhd Tercmesi, ev. Bekir Topalolu, Ankara: Trkiye
Diyanet Vakf slm Aratrmalar Merkezi, 2002.
_______, Teviltl-Kurn, yay. haz. Mehmet Boynukaln, ilmi kontrol Bekir Topalolu, stanbul: Mizan, 2005.
Mehmet Aydn, Mslmanlarn Hristiyanlara Kar Yazd Reddiyeler ve
Tartma Konular, Ankara: TDV Yaynlar, 1998.
Mehmet Bayraktar, Bir Hristiyan Dogmas Teslis, Ankara: Ankara Okulu
Yaynlar, 2007.
Gareth B. Matthews, Augustine on the Trinity, Cambridge: Cambridge University Press, 2003.
Gilles Emery, The Trinitarian Theology of St Thomas Aquinas, Oxford University Press, 2007.
Bruce A. Ware, Father, Son, and Holy Spirit: Relationships, Roles and Relevance, Wheaton, Illnois: Crossway Books, 2005.
John Joseph, Muslim Christian Relations and Inter Christian Rivalries in
the Middle East: The Case of the Jacobites in an Age of Transition, Albany: State
University of New York Press, 1984.
310
MM MTRD ve MTRDLK
Dr. Salime Leyla Grkan Hanma muhteval teblii dolaysyla teekkr ediyorum. Salime Hanm tebliinde Mtrdnin Hristiyanla ynelttii eletirileri
kapsaml bir ekilde ortaya koyuyor. Ancak daha sonra kelm limlerinin HalkulKurn-Hz. snn tabiat balamnda yaptklar deerlendirmeleri belirsiz buluyor. Monofizit Hristiyanlarn uknumdan biri olarak Hz. sya ykledikleri
anlam ile Mutezil kelmclarn Kurn- Kerme ykledikleri anlam; Diyofizit
Hristiyanlarn Hz. snn tabiatna ykledikleri anlam ile Selef limleri ve Snn
kelmclarn Kurn- Kerme ykledikleri anlam benzer, hatt paralel gryor.
Bence burada teblici hatal bir karlatrma yapyor. yle ki: Mutezilenin
Allahtan baka kadm yoktur derken ortaya koyduu tenzh anlay hull,
ittihd, tebh vb. ekillerdeki her trl mahalll-havdis olmay gerektiren hususlardan ber olmay ieriyor. Monofizitler ise Hz. sy Allahla birletirirken,
Onu mahalll-havdis klmaktan kurtulamyorlar. Dolaysyla Mutezilenin
ngrd tevhd ve tenzhten uzaklayorlar. te yandan Diyofizitler, Hz.
sy Allahtan ayr (mstakil) kadm bir varlk olarak gryorlar. Buna karlk kelmclar, Allahn dier sfatlar gibi kelm sfatn da ztnn gayr kabul
etmiyorlar. Dolaysyla onun Allah dnda hrite vcdu olan bir varl sz
konusu olmuyor. Kurna gelince o, Allahn kelm sfat deil, ilh kelma
dellet eden baz iaret ve semboller durumundadr. lh kelmn kendisi gayr-
mahlk, Kurn ise mahlktur. lh kelmn zttan ayr bir vcdu olmad iin
de tevhde zarar vermemektedir. Hristiyanlarla Mslmanlar arasnda bir karlatrma yaplacaksa bu Ehl-i Snnet deil, saylar ancak ksrtla ifade edilebilen Haviyye, Nsba ve Nbita gibi marjinal gruplar olabilir.
5. OTURUM
311
17. TEBL
MM MATRDNN DALST NAN GRUPLARINA YAKLAIMI
Do. Dr. Mustafa Sinanolu
TDV, slm Aratrmalar Merkezi (SAM)
Bu teblide Eb Mansr el-Mtrdnin (. 333/944) dalist inan gruplarna ksmen tasvr daha ok da eletirel mhiyette olan yaklamlar ele alnacaktr.
ncelikle felsefe ve dinler tarihinde dalizmle ilgili giri mhiyetinde bilgiler
verilecek, bunu takiben Mtrd ncesi slm limlerinin konuyla ilgili deerlendirmeleri zerinde ksaca durulacaktr. Mtrdnin dalist inan gruplarnn
grleriyle ilgili tasvir ve eletirileri Kitbt-Tevhd adl eserinden hareketle
irdelendikten sonra bir mukayese imkan vermesi amacyla Mtrdden sonra
yaayan baz slm limlerinin ilgili grleri de ksaca aktarlacaktr.
Trkiyede son yllarda mm Mtrd ve Mtrdlikle ilgili ilm almalarn giderek artt gzlemlenmektedir. Onun dier dinlerle ilgili yaklamlar
baz makale ve kitap blmlerine konu oldu ise de sistematik bir ekilde henz
allm deildir. Kitbt-Tevhdinde dalist inan gruplarndan biri olarak
takdim edip eletirdii Maniheizmle ilgili yaklamlarn Guy Monnot Islam et
923
Religions adl eserinin bir blmnde ksaca ele alm olmakla beraber bu inan
gruplaryla ilgili yaklamlar da henz etraflca allm deildir.
Bu makale ve teblilerin -her ne kadar mm Mtrd bir dinler tarihisi
deilse de bir kelmc olarak- onun dier dinlerle ilgili yaklamlarnn enine boyuna ele alnd ilm almalara nclk etmesi beklenmektedir.
Giri: Dalizm/kicilik
slm kaynaklarnda lemi nr (aydnlk)-zulmet (karanlk) olmak zere birbirine zt iki kadm asln yaratp idare ettiine inanan din veya mezheplere verilen
genel isim, Arapada katlamak, bkmek, iki katn almak mnalarna gelen
seny kknden tretilmi ism-i mensp olan ve ikicilik, ikiciler mnasna
gelen Seneviyyedir (
).924 Herhangi bir alanda birbirlerine indirgenemeyen
iki kart ve bamsz ilkenin varln ileri sren bu anlay bat dillerinde Latince
iki anlamna gelen duo kknden tretilen dualism (ng.), dualisme (Fr.)
923
924
312
MM MTRD ve MTRDLK
ve dualismus (Alm.), Trkede ise ikicilik veya dalizm kelimeleriyle karlanmaktadr. Arapa kaynaklarda bu anlay benimseyenler ashbl-isneyn,
925
ehll-isneyn ve ehlt-tesniye terkipleriyle de ifade edilmektedir.
Grek felsefesinde madde ve rh ikilemini dile getiren Anaksagoras ilk dualist
dnr kabul edilmekle beraber felsefede dalist anlay Sokrat ncesi dnemde grn-hakikat, Platonun varlk anlaynda ezel ve ebed idealar-deiken
varlklar, Orta ada ise Tanr-lml insan kartlnda kendini gstermitir.
te yandan epistemolojide zne-obje ve duyu-duyumlanan; metafizik dncede Tanr-lem, rh-madde ve iyi-kt ikilemi sz konusu iken mantkta geerli926
geersiz, doru-yanl; ahlkta iyi-kt gibi ikili deerler sz konusudur.
Din alanda daha erken tarihlere giden dalizm rh-madde, hayat-lm gibi
basit kartlktan farkl olarak kinat yaratan, in ve idare eden nur-zulmet veya
927
iyilik-ktlk gibi temel prensiplere dayanmaktadr. Smerlerin yer-gk tanrlar; antik Msrn aydnlk-karanlk ikilemiyle farkllaan tanr panteonu; in
geleneinde evrendeki her eyin oluum ve dnmnn dayandrld diyalektik zt kutupluluu ifade eden Yin-Yang kavram; Hind kltrnde karanlk ve
pasiflii simgeleyen Tamas ile aydnlk ve hareketi simgeleyen Satva ikilii farkl
din ve geleneklerdeki kart temel prensiplerden bazlarn temsil etmekle beraber
dinler tarihilerine gre temel zellikleriyle dalist anlay Zerdtlie dayal
928
ran geleneinde, Sbilikte ve Hristiyan gnostisizminde grlmektedir.
Mustafa Sinanolu, Seneviyye, Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi (DA), XXXVI,
521.
Richard A. Watson, Dualism, The Cambridge Dictionary of Philosophy (ed. Robert Audi),
Cambridge 1999, s. 244-245.
Ugo Bianchi-Yuri Stoyanov, Dualism, Encyclopaedia of Religion2, (ed. Lindsay Jones),
Detroit 2005, IV, 2504-2505.
Bianchi-Stoyanov, IV, 2506-2507; R. Eucken, Dualism (Introductory), Encyclopaedia of
Religion and Ethics (ed. James Hastings), Edinburgh 1979-1981, V, 100-101; Gerhard Gnoli,
Dualism, Encyclopaedia Iranica, London 1985, VII, 576-582.
5. OTURUM
313
slm limleri arasnda kadm ran geleneinden neet eden dalist inanlara kar
bir hassasiyet olumaya balamtr. Nitekim ran asll mtercim ve edip bnlMukaffan (. 142/759) ldrlmesinin en nemli sebepleri arasnda Kurn ve
slm inanlarna kar Manihezimi savunan Muraztl-Kurn adl eserin
ona nispet edilmesi, Mezdek, Mani ve Zerdtle ilgili Fars kltrne ait eserleri
929
Arapaya evirmesi sebebiyle zndklkla itham edilmesi de saylmr. Ksm b.
brahim er-Ress (. 246/860) Seneviyye ile balantl olarak bnl-Mukaffann
930
grlerini de eletirdii nce er-Red alez-zindk el-lan bnil-Mukaffa son931
ra da Nakdl-mslimn lis-seneviyye vel-mecs maar-red al bnil-Mukaffa
adyla neredilen bir eser kaleme almtr. Ress, Mnyi Seneviyyenin en nem932
li imam olarak nitelendirmekte , bnl-Mukaffnn onun grlerini benimse933
diini belirtmekte , Manihezimin slm akdesine aykr grlerini diyalektik
bir Metodla naslardan delil getirerek reddetmektedir.
934
930
931
932
933
934
935
936
937
938
Bu konuda daha geni bilgi iin bk. smail Durmu, bnl-Mukaffa, DA, XXI, 130-134; lhan
Kutluer, bnl-Mukaffa (Dncesi), DA, XXI, 134-137; R. Strothamann, Thanawiya,
Encyclopaedia of Islam, VIII, 736-738.
(nr. M. Guidi), Rome 1927.
Ksm b. brahim er-Ress, Nakdl-mslimn lis-seneviyye vel-mecs maar-red al bnilMukaffa (nr. Hanef Abdullah), Kahire 2000/1420.
Ress, Nakdl-mslimn lis-seneviyye vel-mecs, s. 87.
Ress, Nakdl-mslimn lis-seneviyye vel-mecs, s. 93.
bnr-Rvend, Kitab Fadihat al-Mutazilah (nr. ve trc. Abdul-amir al-Aasam), Paris
1975-77.
R. Strothamann, Thanawiya, Encyclopaedia of Islam, VIII, 737.
Abdrrahm b. Muhammed el-Hayyt, Kitbl-ntisr ver-red al bnir-Rvend el-mlhid
(nr. H. S. Nyberg), Beyrut 1957, s. 108.
Hayyt, Kitbl-ntisr, s. 30-32, 36-39.
Ebl-Hasan el-Ear, Makltl- slmiyyn ve ihtilfl- musalln (nr. H. Ritter), Wiesbaden
314
MM MTRD ve MTRDLK
a- Mniyye (Manihezim)
Mtrd, Mniyyenin baz grlerini ylece zetlemektedir: Mniyyeye
gre tabiat, tabiattaki eya nr ve zulmet olmak zere iki asln karmndan
(imtiz) olumutur. Balangta nurla zulmet ayr bulunuyorlard. Nr kuzey,
gney, dou ve batdan sonsuz/nihyetsiz olarak yukarda, zulmet ise ayn ekilde
aada ve fakat nr ile birletii ynden sonlu/nihyetlidir.
lem ve iindeki ey, zulmetin nra kar taknlk gstermesi, bylece nr
ile birlemesi/imtiz etmesi sebebiyle ve imtizcn gerekletii oranda olumutur.
Nr ile zulmetin her birinin krmzlk, beyazlk, sarlk, siyahlk ve yeillik
olmak zere be cinsi vardr. Nrun sz konusu cinslerinden gelen her ey hayr,
zulmetten gelenler ise erdir.
939
940
1382/1963, s. 308.
Ear, Makltl- slmiyyn, s. 336, 349.
Ear, Makltl- slmiyyn, s. 485.
5. OTURUM
315
MM MTRD ve MTRDLK
316
ki Asln Duyular
Nrun duyarl olmad, ondan oluan eylerin tabiat gerei meydana geldii
ve zulmetin rhu Hemmenin ise duyarl olduu grn de eletiren Mtrd
lemin meydana gelmesine sebep olacak imtizcn oluabilmesi iin zulmet cevherinin nru bilmek ve grmekle nitelenmesinin uygun olmadn ileri srer.
nk iyi zellikler zulmete ait iken, ondan kurtulamayan, ciz kalan nra ise
yenilgi, bilgisizlik ve acz zellikleri dmektedir. Dolaysyla bu durum iyi zellikleri nra, kt zellikleri zulmete ykleyen Mniyyenin izah edemeyecei bir
943
elikidir.
5. OTURUM
317
mtizcn Mhiyeti
Mtrd, nr ile zulmet arasndaki farkll/ayrl cevher statsnde kabul
ettiklerinden hareketle, zelliini korumakta devam eden cevherlerle birlemenin mmkn olmadn ileri srer. Onlara Karm/imtiz nceden yokken
bilhare vuku bulmu deil midir? denilse evet diyeceklerdir. Kendilerine sz
konusu karmn nr mu, zulmet mi yoksa baka bir ey mi, olduu sorulduunda da ilk ikisini sylemeleri yani bu karmn nr veya zulmet olduunu
sylemeleri imknszdr. nk ayn varla hem karm (imtiz) hem de ayrm (tebyn) nispet etme durumu sz konu olur ki, bu mmkn deildir. Eer
bu mmknse (karmdan sonra da) hem nurun hem de zulmetin ayn anda (ve
karm olmam gibi) bulunmalar da imkn dahiline girerdi, bunun olamayaca
949
ise aktr.
947
948
949
318
MM MTRD ve MTRDLK
5. OTURUM
319
hadislii/sonradanl btnn sonradanln gerekli klar. Nur ile zulmet ezelde temas halinde bulunmuyor idiyse, aralarnda karmn gerekleebilmesi iin ikisinden
birinin hacim geniletmesi yahut da daraltma yapmas gerekirdi ki, imtizalar gereklesin. Bu durumda her ikisinin yapsnda da artma veya eksilme sz konusu olacaktr
ve sonsuzluk iddias boa kacaktr. nk nrun paralar sonlu olmaynca zulmetin
kendisiyle karmas iin bnyesine nfz etmesi de mmkn olmaz. O halde kar952
maya msait bulunduuna gre nurun sonlu olduu ortaya kmaktadr.
mtiz ve Huds/Sonradanlk
Mtrd, Mniyyenin zulmetin harekete geip nura nfuz ettii yolundaki telakkisini de bunun ezelde vuku bulduunu sylyorlarsa durum farkl, ayet
belli bir dnemde baladn ileri sryorlarsa huds/sonradanlk gerekleir, di953
yerek yle eletirir.
Byle bir iddiaya en ok kar kmas gerekenler Senevler olduu halde
onlar iki kadm asl inancn benimseyerek lemin ezelliini iddia etmilerdir. ki
kadm asl nce ayr iken sonradan birletiklerine gre demek ki, lem icat edildikten sonra kadm olma zellii kazanm oluyor ki, bu kabul edilemez. Ayrca
asllarla ilgili getirdii eletirileri de hatrlatarak Mtrd onlarn lemin kdemi
954
anlaylarnn savunulacak bir taraflarnn bulunmadn ifade eder.
b- Deysniyye
Mtrd, Seneviyye bal altnda deerlendirdii bir dier frka olan
Deysniyyenin grlerini ksaca zetlemeden nce Mniyyeden farkl olmadklarn dile getirir. Onlara gre nr asl beyaz, zulmet de siyahtr. Nr canl olup
l olan zulmete karmtr. Nr kendisiyle temas kurduu ynde zulmeti yumuatc/canlandrc bir tedbir olarak onunla karmay istemitir. Baz Deysnlere
gre de nur zulmeti kendisinden uzaklatrmak istemesine ramen, aynen amura
saplanp kmaya uratka daha ok batan insan gibi, ona bulap karmtr.
Hareket nurdan, duraanlk ise zulmettendir. Deysnler nr ve zulmet asllarna
bal olarak nurun hareketi ve duyarl ile zulmetin hareketsizlii ve duyudan
955
yoksun oluu eklinde iki de fer (alt asl) kabul etmilerdir.
952
953
954
955
MM MTRD ve MTRDLK
320
Tevhid Esastr
ddia edilen iki tanrdan her birinin dierinden bir ey gizlemesi ve onun bilmedii bir eyi yapmaya gc yetmesi mmkndr derlerse, tanrlarn her ikisinin veya
birisinin bilgisizliini ortaya komu olurlar ki, bu durum kadm ulhiyyet anlayyla
uyumaz. Soruya hayr iki tanrdan her biri dierinden bir ey gizleyemez cevabn
verirlerse bu durumda da onlara acz nispet etmi olurlar. Birinin olumlu klmak istedii eyi dieri olumsuz klarsa atma olur, eliik bir durum ortaya kar. Biri
dierine uyumluluk gsterirse de rz olann tanrl sz konusu olamaz. u halde
957
lemdeki mevcut dzen ve henk yaratcnn tek olduunu ortaya koymaktadr.
5. OTURUM
321
eder, zir var olan hibir ey alt ynn dnda kalamaz Dalistlerin bu tr
iddialarna kar bir nc unsurun varl da gerekirdi. Nur ile zulmet var ve
birbirlerinden ayr iken lem de hayr da er de yoktu. Zat zellii ayrlk olan,
birleme ve ayrlmay gerektirmeyen bir eyin kendi kendine bakasyla karmas
imknsz olduuna gre dalistlerce iddia edilen imtiza iki asln dnda bir varln etkisiyle olmu ve her trl hayr ve er o varlk sayesinde vcut bulmutur.
958
Dalistlerin iki asl anlay kinatn yaratl ve idaresini izah edememektedir.
c- Merkniyye
Mtrd, dalist inan gruplar arasnda sayd Merkniyyenin
(Merkayniyye) grerini de yle zetlemektedir: Onlar nurun yukarda, zulmetin de aada bulunduunu, ikisinin arasnda nur da zulmet de olmayan bir
aracnn yer aldn, bunun duyuya ve algya sahip bulunan insandan ibaret olduunu ileri srmlerdir. Onlara gre insan bedendeki hayattr. Bu unsur
balangta ayr iken sonradan imtiza etmi/birleip karmtr.
Mtrd, Merkniyyenin ileri srd arac unsurun ya kinatn kendisinden olutuu bir tedbr (dzenleme) olabilecei veya nur ile zulmetin birlemesi
suretiyle evrenin yine bu aracdan meydana gelmi olabilecei ihtimalleri zerinde durur. Eer oluum tedbr sayesinde gereklemise iki asln karmas vuku
bulmam demektir. nk arac tedbir onlarn arasnda bulunmaktadr. Zulmetin
zellii aaya inmek, nrunki ise yukarya kmaktr, aralarnda da karmalarn nleyecek bir engel vardr. Ancak tedbir sayesinde iki asl bir araya getirilecek ve yine o sayede imtiza hsl olacaksa sonu deiir. Bu durumda tedbir
her ktln kaynan oluturur, nk ktlk onun dzenledii karmdan
domutur. ayet tedbir nr ile zulmeti bir araya getirmeseydi birinin dierine
ulamas mmkn olmazd. Nihyet durum hayrla errin yaratcsnn tek olmas
noktasna varr. Eer nr ile zulmet yapsal zellikleriyle g kullanp aracy
tesirsiz hale getirmi ve bylece karmlarsa, demek ki, duyum ve alg yetenei
aracya hibir yarar salamamtr, nk o tabiat icab i grenin egemenliine
girmitir, bu durumda onun arac olmasnn bir anlam yoktur, imtiza, dolaysyla
oluum nur ile zulmete bal olarak meydana gelmitir.
Merknler aracy sonlu, dier iki asl ise sonsuz kabul etmilerdir. Sonlu olan sonsuzun altnda bir konumda bulunur. nsan -Merknlerin syledii
gibi- bedendeki hayat ise, hayat bedeni duyumlu hale getiren ve onu kullanan
958
MM MTRD ve MTRDLK
322
bir eyden ibarettir. Halbuki ne srdkleri arac hem yukar hem de aa lemi
ynetebilmeli, onlarla ilgili tasarrufta bulunabilmelidir. Buna gre gerek Tanr
tek olur ve gerek karm gerekse ne srlen hayal rn dier fikirler temelden
959
yklr.
d- Mecslik
Mtrd, Mecslerin grlerini ylece zetlemektedir: Kendi gzellii
Allahn houna gitmi, bu konuda rakibi olabileceinden endie etmi ve dnceye dalmtr. Onun dnce ve kaygsndan bls meydana gelmitir. Baz
Mecslere gre ise bls Allah grm, bir sre kendisini serbest brakmak
zere onunla anlam, nihyet zaman gelince onu yok etmitir. Bylece her ktlk blsten her iyilik de Allahtan olumutur.
Mtrd, Mecslerin grlerini Seneviyye gruplarnkinden daha kt
bulur. O, Senevlerin dalizmi benimseyilerinin sebebini mevcudun yoktan
yaratlmasn zihnen tasavvur edilemeyecek bir ey olarak telakki etmelerine
ve dolaysyla kinatn yoktan meydana geldiini sylemeye cesaret gsterememelerine balar. Onlar kinatn hayr da erri de bnyesinde barndrdn
grm, bunun yannda davran iyi ve yerli yerinde olan herkesin iyi sfatlarla
vldn, buna mukabil davran kt ve zalimane olann da kt sfatlarla
anldn mahede etmi, bu sebeple iyilikle ktln ikisinin de tek tanrya
nisbet edilmesini ve bu yolla Onun hem vlen hem de yerilen durumunda
kalmasn havsalalarna sdramam, nihyet kadm olan iki tanrnn mevcudiyetini ne srmlerdir.
Mecsler ise kintn temel bir madde olmakszn meydana gelmesini mmkn grm fakat iyilikleri yaratan tanrnn erri de yaratmakla nitelendirilmesini akledememilerdir. te yandan onlar kinatn yaratcsna ktlk tanrsnn fiilini grnrde nisbet etmemilerse de gerekte Onu ktln kayna
konumuna getirmilerdir. Yaratcya nispet ettikleri karamsar/ktmser dnce
bir erdir. Bu dnceden oluan bls de bir erdir. Bylece Ondan hem hayrn
hem de errin geldii sabit olmutur. Aslnda kendilerini dalizmi benimsemeye
sevkeden husus da buydu. Bylece Mecslerin gr elikiye dmtr. Nitekim Mtrd Mecsleri gerek mnada dalist bulmamaktadr. te yandan
Mecs telakkisi erevesinde yaratcda zaman zaman karamsar bir dncenin
959
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 260-262; Kr. Blent enay, Merkniyye, DA, XXIX, 207208.
5. OTURUM
323
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 263-264; Kr. inasi Gndz, Mecslik, DA, XXVIII, 279284.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 251.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 252; ayrca bk. s. 343-345.
324
MM MTRD ve MTRDLK
5. OTURUM
325
MM MTRD ve MTRDLK
326
Sonu
mm Mtrdnin Senev gruplarla ilgili olarak aktard grlerin maklt
ve el-milel ven-nihal tr kaynaklarda olduu kadar ayrntl olmayp sz konu
din ve frkalarn grleri tevhid, Allahn zt, sfatlar, lemin yaratlmlkdemi meselesi, lemin yaratlmasndaki hikmet ve hsn-kubuh tartmalaryla
balantl olarak aktarlm ve eletirilmitir.
Mtrdnin eserinde sklkla yapt atflara baklrsa dneminde Senev din
ve frkalara slm akdesi asndan olduka canl bir duyarllk sz konusudur. Onun
bu konudaki bilgilerinin kaynan ise byk apta Mutezil limlerin tekil ettii
anlalyor. Mtrd, Basra ekolne bal Mutezile limi Muhammed b. ebb elBasrden (. III./IX. yzyl [?]) iktibaslarda bulunmaktadr. Eserleri zamanmza
ulaamayan bn ebbin grleri daha ok Mtrdnin Kitbt-Tevhdinde, ksmen mezhepler ve makalta dair kitaplarnda bulunmaktadr. Kaynaklarda ve zellikle Mtrdnin Kitbt-Tevhdinde yer alan snrl bilgilerden anlaldna gre
bn ebb, kendi anda slma muhlif olan eitli din ve felsef grleri eletiren erken devir kelm limlerinden biridir. Mtrd ondan nakiller yaparken Kb
kadar kendisini eletirmemitir. Mtrdnin Badat Mu`tezilesine bal kelm ve
fkh limi Cafer b. Harb el-Hemednye de (. 236/850-51 [?]) baz atflarda bulunduu grlmektedir. Nitekim kaynaklarda Ca`fer b. Harbn Halife Memnun
huzurunda Seneviyye (dalistler) ile mnazaralar yaparak onlar malp ettii belirtilmektedir. Ancak Mtrd bu konuda herhangi bir eser ismi zikretmemitir.
Mutezilenin mteahhir dnem kelmclarndan Kd Abdlcebbrn
(. 415/1025) el-Mun adl geni hacimli eserinin V. cildinde Senev din ve
gruplar ele ald ksmlar incelendiinde Mtrdnin bu konuda Mutezil
972
973
5. OTURUM
327
ulemdan bir hayli istifade ettii ortaya kmaktadr. Nitekim Mehmet Dalkl, Kd Abdlcebbra Gre Seneviyye ve Ekolleri adl makalesinde Kd
Abdlcebbrn bu konudaki kaynaklar zerinde durmu, onun Hasan b.
Msnn el-r ved-diynt adl eserinden faydalandn belirtmitir.
Mtrdnin dier kelmclara nispetle Seneviyyeyi kelm meseleleriyle
alkalandrarak ele almas dikkat ekmektedir. Tam da bu noktada onun
Mutezilenin baz grleriyle Seneviyye arasnda kurduu balantlar ilgintir. Tevhid inancna, slm akdesine kar olan baz inan veya grleri
Dehriyyenin, Seneviyyenin iddia ettii gibi eklindeki genel ifadelerle nitelendirmeleri dnda Mutezilenin mesel errin yaratlmasn Allaha nispet etmemesi gibi baz grleriyle Senev gruplarn iyiliklerin hepsini Nr, ktlklerin hepsini de Zulmet aslna nispet etmeleri arasnda paralellik kurmaya alr.
Mtrdnin Te`vltl-Kurn adl tefsirinde de Senev frkalarla ilgili atflar deerlendirmeler bulunmaktadr. Onun verdii bilgilerin sz konusu din ve
frkalar hangi kapsamda tantt meselesi dorusu dinler tarihi uzmanlarnn
himmetlerine tevdi edilerek, bir kelmcnn slm akdesi asndan yapabilecei
deerlendirmelere pek ok rnek sunmaktadr. Mtrdnin bir tebli hacminde
dikkat ekmek istediim bu konuyla ilgili grleri geni apl almalara konu
edinilmeyi beklemektedir.
328
MM MTRD ve MTRDLK
dnyann bata insan olmak zere her bir varlkta var olduunu dndkleri
hayr ve errin, ya da olumlu ve olumsuz unsurlarn nasl var olduunu ya da
var olabileceini izah etmeye almlardr. Maniheistler ve Sbilere gre bu
evrenin ve insann yaratcs tanr deildir. Maniheistlere gre bu evren bir ekilde zulmetle k arasndaki bir mcadele neticesinde hayr ve errin birbirine
karmasyla var olmutur. Burada bir tanrnn yaratmas sz konusu deildir. Bu
durum varlklardaki iyilik ve ktl izah ediyor, aklyor.
Neticede Maniheistler diyorlar ki, en sonunda herkes kendi meneine dnecektir. Hayr tekrar hayr lemine, er ise er lemine dnecektir. Bylelikle varlklardaki asl unsur tekrar yeniden olumu olacaktr diyorlar. Sbiler ise daha
farkl bir aklama getiriyorlar. Baka bir tanrsal gcn btn bu yaratltan sorumlu olduunu sylyorlar. Yani onlara gre insan ve lemi yaratan yce tanr
deildir. Temel sorun burada ktln nasl izah edileceidir.
6. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
18. TEBL
MM MTRDNN TEFSR METODU
Prof. Dr. Abdurrahim el-lem
Abdlmelik es-Sad niversitesi / FAS
ZET
mm Mtrd, slm medeniyetinin Mvernnehir blgesinde yetitirdii en byk mfessirlerinden biridir. Onun tefsiri olan Tevltu ehlis-snne
yazld dneme bakldnda, gerek ilm derinlik gerekse yntem bakmndan
son derece gelimi bir tefsir seviyesini gsterir. Tebliimiz aadaki ana eksenleri ele alacaktr: mm Mtrdnin tefsir yntemi, tefsirinin kaynaklar, epistemolojik arkaplan, doktrinel arkaplan, akl ve nakil referanslar erevesinde
Mtrdnin tefsiri, eserde ele alnan ilhiyyt, semiyyt ve akliyyt konular,
kullanlan yntemsel aralar, tevil seviyeleri, cedele ynelik kurallar.
almann ana eksenini, mm Mtrdnin tefsirindeki ve mtebih
yetleri tevildeki yntemi ile onun fkh, kelm gibi deiik ilim alanlarndaki
uzmanln tefsirine ne ekilde yanstt hususu oluturmaktadr.
Ancak Mtrdnin tefsir anlaynda dikkati eken nokta, onun bir kelm
mezhep imm olmasna ramen kendi gr ve mezhebini nasslara tam olarak
bal ve ilm bir yntemle savunmasdr. Bu husus onun tefsirini, nassn deiik
anlalma ekillerini ortaya koymas bakmndan ansiklopedik bir tefsir kld
gibi, nasslar ele alrken gsterdii ilm esaslara riyet bakmndan objektif bir
tefsir de yapmaktadr. te bu zellikler sebebiyle onun tefsir ynteminin yeniden
ele alnmas gerekir. zellikle de slm dnyasnn batsnda mm Mtrd ve
Mtrdliin ok snrl ekilde bilindii gereini gz nnde bulundurduumuzda bu gereklilik kendini daha da ok hissettirmektedir.
. .
MM MTRD ve MTRDLK
332
974
-1
/
.
. 1989
_
.
(.
974
6. OTURUM
333
.
:
: .
. 978
. : :
. 975
979
: .
:976
. 977
...
/ . 53
. 148 / 2 :
2 :
- . 27 :
. 149 / 2 : :
. 173 /
.
. :
...
) . ( 43 /
)
:
:
. ( 37 /
) . ( 189 /
. : . 150 . 149 / 2 :
:
:
.
:
:
. . 173 / 2 :
...
: .
.
:
.
975
976
977
978
979
MM MTRD ve MTRDLK
. 980
:
.
334
:
.
.
.
. :
:
.
:
. :
:
:
. 983
. 981
. : . 173 / 2 :
. 321 /1 :
. 173 / 2 :
. 45 / 1 :
:
: :
.
. 982
- . 258 :
. 22 / 1:
. 334 / 1 :
980
981
982
983
6. OTURUM
335
1
/
. 986
2
.
)
984
. 985
318 . 190 / 2 :
310
273
:
:
:
. :
.
145 / 2
) 260 (
:
) 260 (
1315
1326
) 273 283 (
3(
)
) 276 (
) 276 (
) 282 (
) 280 (
) 285 (
) 282 (
291(
) 291 (
) 295
) 294 (
) 292 (
12 / 4 :
.
146 / 1 :
. :
( ...
.
.
205 / 1 :
984
985
986
MM MTRD ve MTRDLK
336
987
:
989
.
988
- . 12 -11
. 335 / 1 :
. 24/ 1 :
- /1 :. 53 :
987
988
989
6. OTURUM
337
:
.
:991
990
992
. :
993
: ...
994 :
:
995
.
996
...
. 997
:
:
. 998
999
. :
:
.
1000 :
:
.
. 1002
1001 :
1003
/ . 153 :
/ . 108
:
. 10 / 1 :
) . 27
. 21 /
. 8 /
. 12 /
. 187 /
. 28 / 1 :
. 186 /
. 7 /
. 16 /
. 85 /
. 139 / 1 :
990
991
992
993
994
995
996
997
998
999
1000
1001
1002
1003
MM MTRD ve MTRDLK
338
. 1004
) (
.. :
) (
) (
:
: ) (
:
.
.:
:
.
. 1005 ...
) (
:
... .
.. .
:
.4
.6/1:
. 187 / 1 :
1006
1004
1005
1006
6. OTURUM
339
...
. 1008
1007
. :
... :
.
.
:
...
1010
.
.
,1009
1011
.
.
. 118 /.
. 86 / 1 :
/ . 185
. 15 / 1 :
/ . 15
1007
1008
1009
1010
1011
MM MTRD ve MTRDLK
.
/
:
:
:
. 1014
1016
:
.
1017
.
. 1013
340
1015
1012
:
:
1018
:
.
1019 :
1020
. 1021
/
. 82 / 1:
/
. 228 /
. 1 /
. 278 /
. 45 / 1 :
. 38
. 121 / 5 :
. 111
. 82 / 1 :
. 179 / 1 :
1012
1013
1014
1015
1016
1017
1018
1019
1020
1021
6. OTURUM
341
1023
.
...
1024
:
1022
. 230 / 1 :
/ . 275
. :
. 358 283 : .
1022
1023
1024
MM MTRD ve MTRDLK
342
1025
.
1026
.
1027
.
:
-
.(
1040
.. :
368 / 1:
-
. 186 / 2 : :
. 25 13 :
.8/1:
..
1025
1026
1027
6. OTURUM
343
1028
1029
1030
***
. 1031
***
***
***
. 219 / 2 :
. 215 / 2 :
. 373 / 3 :
1032
:
.1:
. 217 / 2 :
1028
1029
1030
1031
1032
MM MTRD ve MTRDLK
344
.
1033
.
... :
) (
1034
.
1035
..
...
***
1036
:
***
403 / 1 :
. 218 / 2 :
. 215 / 2 :
. 211 / 2 :
. 210 / 2 :
...
. 1037
1033
1034
1035
1036
1037
6. OTURUM
345
1038
.
1039
( ...
.1041
.
:
.
. .
. 219 / 2 :
. 215 / 2 :
:
.
... :
.
,
.
. 1040
. 105 :
.
.
( ..
. 1042
..
1038
1039
1955
1040
1041
1042
MM MTRD ve MTRDLK
346
1043
-4
. 1044
.
.
) 342 (
. 253 / 3 :
_
...
. 210 / 2 : - :
) 390 (
. :
.14 :
. 268 / 3 :
1043
1044
6. OTURUM
347
. 1973
- . 2004 1
. 1979 -
. 1964
- .
- .
- - 3
- 2
. 1983
-
. 1973
-.
1980 .
. 1976 3
- 3
MM MTRD ve MTRDLK
. 1985
.1999 1
. 1413 -
. 1989
. 1351
. 1312
1304 .
..
. 1321
. 1400 2
. 1955
. 1990
. 1990 1
. 1970
, 1980
. 1986 1
2
-
- 1
. 1983 -
348
6. OTURUM
349
1273 -
. 2007
. 1324
. 2006
..
.1304
. 1327
1 . 1324 -
:
. 2007- 1
350
MM MTRD ve MTRDLK
19. TEBL
HADSN MTRD KLTRNDEK YER
ve MM MTRDNN HADS YORUMU
Do. Dr. Hseyin Kahraman
Uluda niversitesi lahiyat Fakltesi / BURSA
I. Giri
Mtrdlik; gnmzde Snn Mslmanlarn byk ounluunun itikd
mezhebidir. Ancak Mtrdiyyenin rettii bilgi sadece itikd/kelm sahas ile
snrl olmam tefsir, fkh ve fkh usl gibi slm ilimlerin dier dallarnda
da dncelerini ortaya koymulardr. Tm bu alanlarda Mtrd melliflerin
1045
bavurduu temel verilerden biri de hadistir. Bu gibi yerlerde hadis usl ile
ilgili baz temel bilgilere ve onun sistem iindeki yeri ile ilgili verilere rastlamak
mmkndr.
6. OTURUM
351
Nitekim mm Mtrdye gre Allah Tel insanlara indirmek istedii hkmleri dilerse Kurn yeti olarak gnderir, dilerse peygamberinin dili ile
1047
bildirir.
Peygamberden sdr olan bu bilgiler bizlere rvler aracl ile ular.
Ancak Mtrd ulemnn hadislere atfta bulunduu yerlerde rvlerle daha
dorusu senedin hussiyetleri ile ilgili konulara pek girmedikleri grlr.
Bu balamda mesel rvlerin rivyet ehliyetleri ile ilgili deerlendirme yok
gibidir. Halbuki kabul edip kullandklar baz hadislerin senedinde muhaddisler nazarnda cerhe uram rvler bulunabilmektedir. Yine herhangi bir
gerekeyle reddettikleri hadislerin senedlerinde de cerh edilmi rvler yer
alabilmektedir. Ancak byle hadislerde dah Mtrdiyyenin tenkd noktas,
metin olmakta, seneddeki falan rvnin yle bir durumu vardr, falan rv
yalancdr, dil deildir gibi deerlendirmelere girilmemektedir. Byle deerlendirmelerin yapld ndir yerlerde de tenkd, isim zikredilmeden rv
gibi genel isimlere yneltilir.
Bu bak asnn devam veya sonucu olarak Mtrd ulem, hadis nak1048
1049
li esnasnda hadisiye ndiren atfta bulunur.
Geri bazen ehl-i hadis ,
ya Allahtan getirdii haberler konusunda Hz. Peygamberin ya da metluv veya gayr-i
metluv olarak Hz. Peygamber aracl ile gnderdii haberler hususunda Allahn tasdki
olduunu ifde etmilerdir (Bkz. erh, a.y.). Kblenin nceleri Beyt-i Makdise doru olmas
da Mtrdiyyeye gre Kitbda bulunmayan dolaysyla vahy-i gayr-i metluv ile sbit olan
bir konudur (Bkz. erh, 51b). Mtrdiyye, hadisin vahiy mahsl olduunu her vesile ile
vurgulamaktadr. Mesel mnn tarfini yaparken, bunun tasdkten ibret olduunu, tasdkin
ise ya Allahtan getirdii haberler konusunda Hz. Peygamberin ya da metluv veya gayr-i
metluv olarak Hz. Peygamber aracl ile gnderdii haberler hususunda Allahn tasdki
olduunu ifde etmilerdir (Bkz. erh, 8b).
1047 Bkz. Mtrd, Te`vlt, I, 101. el-Bakara sresinde geen Sana indirilene de inanrlar (elBakara 2/4) ifadesi dorudan Kurna olduu kadar Hz. Peygambere indirilen fakat Kitbda
yer almayan hkmlere de iaret edebilir (Bkz., Te`vlt, I, 15). Nitekim ona gre mesel,
zina suu iin uygulanan recm cezas, Kurnda bulunmayp Hz. Peygamberin dilinde ifade
bulan bir vahiydir (Bkz. Te`vlt, I, 374).
1048 Mesel Ebl-Ysr el-Pezdev (493/1099) ve Ebl-Mun en-Nesef (508/1114), sahblerin
fazlet sralamasn yaparken Eb Dvd ile Snenine mrcaat etmitir (Bkz. Pezdev, Ebl
Ysr Muhammed, Uslud-Dn, Ehl-i Snnet Akidi ismiyle eviren erafettin Glck,
stanbul 1980, s. 282; Nesef, Tebsra, II, 910; a.mlf., Temhd, s. 113). Nesefnin zikrettii
bu ve yine Eb Dvda atfen naklettii ayn mndaki dier hadisler, gerekten de zikrettii
senedlerle Snende yer almaktadr (kr.. Eb Dvud, Snnet, 8, 4627, 4628 ve 4629 nolu
hadisler).
1049 Mesel Bkz. erh, 2b, 12a; Pezdev, Uslud-Dn (Ehl-i Snnet Akidi ismiyle ev.: erafettin
Glck, stanbul 1980), 5, 219, 354; Nesef, Tebsra, I, 17, 130; II, 798, 910; Temhd, 101.
352
MM MTRD ve MTRDLK
1050
1051
ehl-i hadisin kelmclar , ehl-i hadisin fakhleri gibi ibrelerle hadisilere gnderme yaplr ve Evza (157/773), Sfyn es-Sevr (161/778) ve shk
b. Rhye (238/852) gibi hadisiler yannda mm Mlik (179/795), Ahmed b.
Hanbel (241/855), Muhammed b. smail el-Buhr (256/869), Eb Dvd esSicistn (275/888) ve bn Huzeyme (311/923) gibi eser sahibi hadis limleri bu
gruplar iinde saylr. Ancak bu isimlere, kelm bir meseledeki farkl grlerin nakli sadedinde atfta bulunulmutur. Halbuki mntesipleri bir tarafa, mm
Mtrdnin veft ettii 333 (944) tarihinde bile hem Ktb-i Sitteyi oluturan
eserler, hem de bunlarn melliflerine kaynaklk eden dier yazl edebiyt kullanma ak durumdadr. Yani artk hadisler, bu alana ait edebiyatn en nemli
1052
rneklerinde kayt altna alnmtr.
Nitekim Ebl-Mun en-Nesef de, tek tek adn vermese bile hadisilerin
1053
baz musanneftndan bahseder. Dolaysyla Mtrdler, kitaplarnda zikrettikleri hadislerin kaynan vermeye pek ihtiya duymam olmaldrlar. Nitekim bu
balamda verdikleri bilgiler, hadisin izfe edildii kaynak, muttasl olup olmad
gibi tavsif hususlar olup kendileri asndan metnin kabln etkileyen hususlar
deildir. Mtrdiyyenin red veya kablne konu olan ksm, metindir. Bu balamda sahih, mehur, makbl, marf, mstefz gibi pek ok stlhn Mtrd ulem
tarafndan dorudan metne ynelik olarak kullanld sylenebilir. Geri bu husus
sadece Mtrdiyyeye has deildir. Senedin kopuk olup olmad, burada ismi geen rvlerin rivyet ehliyetine sahip olup olmadklar gibi hususlar ncelikle dikkate
1054
alanlar hadisilerdir. Hadisiler dnda kalan ulem ise genelde hadisin senedin1050 Mesel Bkz. erh, 4a; 24a; Nesef, Temhd, 100; Sbn, Bidye, 64.
1051 Mesel Bkz. Nesef, Temhd, 101; Sbn, a.g.e., 89.
1052 Nitekim 388/998de veft eden Hattbnin Horasan ehli (hadis kitaplar iinde daha ziyde)
Buhr ile Mslimin kitaplarna dkndr eklindeki ifdesi de, hadis edebiyatnn nde gelen kitaplarnn o tarihlerde ve o blgede tedvlde olduunu gstermektedir (Bkz. MelimsSnen, Mnzirnin Muhtasaru Sneni Eb Dvdu ile birlikte, Beyrut trs., I, 11).
1053 Bkz. Tebsra, II, 845.
1054 Hadisinin ncelikli amac, sened ve metniyle bir btn olarak ve en doru ekliyle hadisin
naklidir. Bu nedenle her bir rvnin ismi, veft tarihi, nisbesi ve nereli olduu, hocalar ve talebeleri, rivyet ehliyetine sahip olup olmad, senedin kopuk olup olmamas, metnin merf mu
yoksa mevkf mu olduu, lfznda deiiklik bulunup bulunmad gibi pek ok husus hadisi
iin nemlidir. Hadis uslu kitaplar bu ve benzeri pekok konuya tahsis edilmi stlhlarla
doludur. Halbuki, dier ilim dallarnda yazlan eserlerde bir hadisin senedi ve metni ile ilgili
hususiyetlere ndiren yer verilir. Hatta bu eserlerde hadisler genelde isndlar hazfedilerek
nakledilir. Zir bu alanlarda alanlarn ncelikli amac, metnin delleti ve ierdii hkmlerin yani muhtevnn naklidir. Dolaysyla senede gsterilen titizlik hadis ulemsna hastr,
denilebilir. Nitekim bn Hibbn (354/965) da hadisilerin, mesilerinin byk ounluunu
metinlerden ziyde rvlerin ve isndlarn renilmesine hasrettiini, buna karn fkhlarn
6. OTURUM
353
den ziyde muhtev ve delleti ile ilgilenmi, asl dikkatini buraya yneltmitir. Bu
bak asna gre sened, kendisinden hkm kartlacak metne ulama aracdr. u
halde asl dikkat, araca deil amaca yneltilmelidir. Nitekim Mtrdiyyeye gre ancak byle bir yaklam, riin o ifde ile ne kastettiini anlamamz salar. Zir szn
sahibi, o ifade ile akla gelen ilk ve zhir mndan ziyde, bunun arkasnda yatan ve
bizi problemin zmne ulatracak baka bir mny kastetmi de olabilir.
Mtrdiyyeye gre, hem mcize ile desteklenmesi hem de ismet sfatna
sahip olmas nedeniyle peygamberin verdii haber, kalbi tatmin edecek en doru
haberdir. Ancak byle bir haberi bize nakleden rvlerin hata yapmalar ve yalan
sylemeleri ihtiml dhilindedir. Zir onlarn bu gibi eksikliklerden korunduklarna dair bir delil yoktur. Hz. Peygamberden sdr olan bir hadis, sahbeden itibaren her nesilde byle bir pheye mahl brakmayacak kadar ok rv tarafndan
nakledilirse mtevtir olur. Bu tip haberler (zarr) ilmi gerektirir; hibir pheye
1055
dmeden delil kabul edilebilir. Mtrdiyyeye gre bir hadis rivyet ynyle
yani rv saysnn ok olmas sebebiyle mtevtir derecesine ulaabilecei gibi,
muhtevsyla amelin yaygnlamas yoluyla da bu seviyeye kabilir. Yani hadis
kendisini tevtr derecesine ulatracak rv okluuna sahip olmasa bile ierdii
mn sebebiyle insanlar arasnda ok iyi bilinir hale gelebilir. Byle bir zellie
sahip olduunda onun bir hadis formunda rivyetine ihtiya duyulmaz. Bu konuda mm Mtrd yle demektedir:
Benimsediimiz temel kural udur ki; amel mtevtir, amel edilmeye en
layk haberdir. Zir nesilden nesile yaanarak nakledilen ve bilinegelen byle bir
haber ile insanlar ancak ok yaygn olduu iin amel ederler. Bu zellii ise in1056
sanlar, onu rivyet etmekten mstan klar.
Dolaysyla mesel Ebl-Mun en-Nesefnin (508/1114) pek ok tarkten
1057
efatim, mmetimin kebre
geldii iin mtevtir kapsamndadr dedii
sahipleri iindir hadisi, rivyet ynyle mtevtir grubuna girmektedir.
metinler ve bunlardan kan hkmlerle megul olup mn ile rivyeti yeterli grdn
ifade etmektedir. Bkz. Sahh (el-hsn bi-tertbi Sahhi bn Hibbn, thk. uayb el-Arnavt),
Beyrut 1997, I, 159.
1055 Bu konuda mesel Bkz. erh 88b; Nreddin es-Sbn, el-Bidye f Uslid-Dn (haz. Bekir
Topalolu), Ankara 1995, s. 17; Ebl-Berekt en-Nesef, Keful-Esrr, II, 4-5. Mtrdiyyeye
gre de byle bir haberle hsl olan bilgi, zarrdr. Yani bu haberden istidllde bulunan kii
iin hsl olabilecei gibi bulunmayan kii iin de bilgi hsl olur. Hatta bir takm nclleri
tertibe koyma yeteneine sahip olmayan ocuklar iin bile byle bir bilgi meydana gelir (Bkz.
Ebl-Berekt en-Nesef, a.g.e., II, 6).
1056 mm Mtrd, Te`vlt, I, 128-129. Bu konuda ayrca Bkz. erh, 61b.
1057 Bkz. Nesef, Ebl-Mun, Tebsratul-Edille, Dmak 1990, II, 793.
354
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdiyyeye gre Vrise vasiyet olmaz hadisi ise muhtevs ile amelin yaygn hle gelmesi sebebiyle mtevtir snfna dhil edilen yani amel mtevtir
1058
kabul edilen haberlerdendir.
Hz. Peygamberden sdr olan hadis birinci asrda deil de ancak ikinci
ve nc asrlardan itibaren mtevtir seviyesine ularsa mehr adn alr.
Haberin rivyet keyfiyetindeki bu zellik sebebiyle mehr ile hsl olan bilgi zarr deil ilm-i tumannedir. Zir ulemnn byle haberleri kabul edip
amele deer bulmalar kendisini mutevtir kadar olmasa da ilmi ve ameli ge1059
rektiren bir delil durumuna getirmektedir. Yeryz benim iin bir mescid ve
1060
temiz bir mekn olarak yaratlmtr... , Benden sonra Eb Bekir ve mere
1061
1062
hadisleri, ayrca kabirde azbn varuyunuz , mmlar Kureytendir
1063
Mtrdiyyeye gre mehrdur. Mtrd
lna dellet eden hadisler
ulemnn, mstefz ve marf gibi stlhlar da mehr mnsnda kulland
grlmektedir. Hatta bu terimlerin tamam zaman zaman ayn hadis iin dah
1064
kullanlabilmektedir.
Mtevtir ve mehr ile ilgili dier nemli bir nokta da bu stlhlardan
sonra hemen her zaman, bu konuda selefn icm olumutur, fukah
bunu kabul etmi, delil olarak kullanmtr, selefn kavli de bu yndedir,
bu fukahnn mmesinin grdr gibi ifadelerle sz konusu rivyetin
muhtevsyla amelin kazand yaygnla dikkat ekilmesidir. Dolaysyla bu
stlhlarn, senedin durumu ve tarklerinin okluu sadedinde kullanldn
sylemek yerine metne, daha dorusu metnin uygulamasnn kazand yaygnla iret ettiini dnmek daha doru grnmektedir. Nitekim Mtrd
ulemnn bu stlhlar kulland hadislerin senedleri, hadis ilmi kriterleri
asndan incelendiinde, tanmlarda dikkat ekilen hususlara ok da uymad grlr.
1058 Bu konuda geni bilgi iin Bkz. erh, 61b.
1059 Bkz. Ebl-Berekt en-Nesef, Keful-Esrr, II, 6-7.
1060 Bkz. erh, 193a-193b. Hadis iin Bkz. Eb Dvd, Salt, 24; Tirmiz, Salt, 119; bn Mce,
Mescid, 4; Drim, Salt, 111; Ahmed b. Hanbel, Msned, III, 83, 96.
1061 Bkz. Ebl-Mun en-Nesef, Tebsra, II, 860-861; a.mlf., et-Temhd f Uslid-Dn, Kahire
1987, s. 112. Hadis iin Bkz. Bkz. Tirmiz, Menkb, 16, 38; bn Mce, Mukaddime, 11 (97
nolu hadis); Ahmed b. Hanbel, Msned, V, 382, 385, 399, 402.
1062 Bkz. Tebsra, II, 829; Temhd, 108. Hadis iin Bkz. Ahmed b. Hanbel, Msned, III, 129; IV,
421; Tabarn, el-Mucemus-Sar (Beyrut, 1985), II, 260; Hkim, Mstedrek, IV, 76, 501;
Beyhak, Snen, VIII, 143-144.
1063 Ebl-Mun en-Nesef, Tebsra, II, 763.
1064 Mesel Bkz. erh, 193a-193b; Ebl-Mun en-Nesef, Tebsra, II, 763
6. OTURUM
355
( hd haber, amel konu1067 mm Mtrd
larda bilgi gerektirmekle birlikte ehdet itikd- konusunda gerektirmez) grndedir (Bkz.
mm Mtrd, Te`vlt, V, 439). fadede geen amel ve ehdet ile, fkh ve itikad konular kastediliyor olmaldr. hd haberin itikad konulardaki bu konumu ile ilgili olarak ayrca
Bkz. erh, 12a; Ebl-Mun en-Nesef, Tebsra, I, 131, 279; II, 803-804; Ebl-Berekt enNesef, Keful-Esrr, II, 8.
356
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
357
1074
1075
1076
1077
nin erhinde de bu hadisten bahsedilirken slm iin de u cevab verdi... denilmi, eri
ifdesi zikredilmemitir. Bkz. Eb Bekir Semerkand, erhu Te`vlti Ehlis-snne (erh-i
Semerkand), T.S.M.K., Medine Bl., No: 179, v. 129b.
Bkz. Kitbut-tevhd, s. 396.
Bkz. a.g.e., s. 397. Ebl-Mun en-Nesef (508/1114) de hadisi kendi eyhlerinden iittii ve
iinde Eb Hanfe ve mm Maturd gibi kitap sahibi isimlerin bulunduu senedlerle zikreder. Cafer b. Muhammed (432/1040) ve Eb Abdillah b. Eb Hafs da, Nesefnin senedlerinde geen kitap sahibi melliflerdendir. Nitekim Nesef, Cafer b. Muhammedin ilmul-ahbr
(haberlerin bilgi deeri) konusunda, Eb Hanfeye kadar ulaan muttasl bir senedle bel bir
alma kaleme aldn ifade eder. Nesefnin belirttiine gre Eb Abdillahn da Kitbulmn isimli bir almas vardr ve Cibrl hadisinin eri ifadesi bulunan bir rivyeti bu
eserde de yer almaktadr (Bkz. Tebsra, II, 821). Nitekim Cibrl Hadisi, Eb Hanfeye nisbet
edilen el-Fkhul-Ebsat (Bkz. el-Fkhul-ebsat, mm- Azamn Be Eseri iinde, der. ve
ev. Mustafa z,, stanbul 1992, s. 45) ve yine kendisi tarafndan rivyet edilmi hadislerin
derlenmesinden oluan Msned (Bkz. Eb Nuaym, el-sfehn, Msnedu Eb Hanfe, thk.
Nazar Muhammed el-Firyb, Riyd 1415, s. 152) ierisinde de, Mtrdlerin tercih ettii ve
hadisin dier rivyetlerine kyasla sahh bulunan ekliyle yer almaktadr.
Hadisin baz rivyetleri iin mesel Bkz. Buhr, mn, 37; Tefsru Sre 31; Mslim, mn, 1,
5, 10; Eb Dvud, Snnet, 17; Tirmiz, mn, 4; bn Mce, Mukaddime, 9; Ahmed b. Hanbel,
Msned, I, 51. Cibrl hadisinin isndlar; rvleri hakkndaki deerlendirmeler; metinlerinin
tahrci, mukyesesi ve ins hakknda geni bilgi iin Bkz. Nazlgl, Habil, Hadiste Metin
nas ve Metin nas Asndan Cibrl Hadisi Rivyetleri, Kayseri 2005, s. 108-143.
Mesel lugat Ebl-Bek bu kelimeyi, bir peygambere mahss fiil veya (daha ncekilerde
bulunan bir fiilin) terki eklinde aklar ve hakkatte fura dellet ettiini syler. Bu kelimenin usle tlk ise meczdir (Bkz. Ebl-Bek, el-Klliyyt, Beyrut 1992, s. 524). XI/XVII.
asr Osmanl Hanef-Mtrd ulemdan Kemlddn Beyz (1098/1687) de erat terimine
yaklak ayn mny vermektedir. Ona gre bu kelime, mkelleflerin dnya ve hiret hayatn
zenginletirip ssleyen ve tebdl ile neshe ak olan czi hkmlere taalluk eder. Bu terimin
kll kidelere tlk ise meczdir. te Cibrl hadisinde de, bu cziyytn tamam deil belli
bal olanlar saylmtr (Bkz. rtul-merm min ibrtil-mm, Kahire 1949, s. 63).
358
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
359
el-Bakara 2/102.
Bu rivyetler iin ayrca Bkz. Taber, Cmiul-Beyn, I, 444 vd.
Bkz. erh, 38b-39a.
el-Bakara 2/67-68.
Bed, Allahn belli bir ekilde vuk bulacan haber verdii bir olayn, daha sonra baka bir
ekilde gereklemesidir. Bed hakknda geni bilgi iin Bkz. lhan, Avni, Bed , DA., V,
290.
1088 Mtrdiyyeye gre Yahudilerden kesmeleri istenen inek, balangta da mukayyed idi yani
belirli vasflar vard. Ancak Allah bu inei, Yahudilerin istemine bal olarak vasfetmitir.
Yoksa bu vasflar, sule binen ihds edilmi deildir. Allah, onlarn byle bir aklama isteyeceini bildiinden, inein vasflarn balangta bildirmemitir. Aksi takdirde, Allahn ilk
emrinden dnm olmas ve ilminde bir takm deiikliklerin meydana gelmesi kanlmaz
olur. Bkz. Mtrd, Te`vlt, I, 62; erh, 34a.
360
MM MTRD ve MTRDLK
1089
6. OTURUM
361
en-Nis 4/29.
Bkz. erh, 184b.
mm Mtrdnin bu konudaki grleri iin Bkz. Te`vlt, I, 405.
Bkz. Kitbt-Tevhd, s. 8, 9.
Bkz. erh, 24b.
Mslim, Rad, 24-25; Tirmiz, Rad, 3; Eb Dvd, Nikh, 11; Nes, Nikh, 51; bn Mce,
Nikh, 35; Drim, Nikh, 49; Muvatta, Rad, 17.
362
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
363
364
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
365
1115
366
MM MTRD ve MTRDLK
kar kullanld sylenebilir. Yani hadise mrcaat arta baldr. Yani bir bakma
Kurndan kardmz bu mny kabul etmiyorsanz, bizi destekler mhiyette
hadis de vardr denmektedir. Dolaysyla hadis dorudan mrcaat kayna olmam, muhliflerin anlad mn balamnda kullanlmtr.
1120
1125
(Bir tek yudum emmek dah, ilk iki yln haram kld gibi haram klar).
mm Mtrdye gre bu son hadis, eer sbitse, bu konudaki asl ve
1126
mutemed aleyh hadistir. Haramlk douracak st emme dneminin ilk iki
1127
sene olduu ekser-i ulem tarafndan da kabul edilmitir. Ancak onlarn bu
1120
1121
1122
1123
1124
1125
1126
1127
bilinde birey alamaz. Geimsiz olan kadnsa, karlkl anlamalar kaydyla, mehirden fazlas
da alnabilir demektedir. Hz. mer, bn mer, bn Abbs, Mchid, brahim ve mm fi
de bu kanattedir (Bkz. erh, 83a). Nitekim Hattb de, ekser-i fukahnn bu grte olduunu
syler (Bkz. Eb Dvd, Talk, 18 ,2227 nolu hadisin erhi.
Bkz. en-Nis 4/23.
Bkz. Buhr, Nikh, 21; ehdt, 7; Mslim, Rad, 32; Eb Dvd, Nikh, 9; Nes, Nikh,
51; bn Mce, Nikh, 37.
Hadis iin Bkz. Eb Dvud, Nikh, 9; Ahmed b. Hanbel, Msned, I, 432; Mlik, Muvatta,
Rad, 11.
Hadis iin Bkz. Tirmiz, Rad, 5; bn Mce, Nikh, 37.
Bkz. mm Mtrd, Te`vlt, I, 384. Konu ile ilgili olarak ayrca Bkz. erh, 177a.
Hadis kaynaklarnda byle bir hadise rastlayamadk.
Bkz. mm Mtrd, Te`vlt, I, 384. Ayrca Bkz. erh, 177a.
Nitekim ab (103/721), Sfyn es-Sevr (161/778), Evza (158/774) yannda mm
6. OTURUM
367
368
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
369
grebildiimiz kadaryla Kurnn zhirine muhlif olduu iin reddedilen hadisler, genelde baka bir delile de muhliftir. Baka bir adan ifade edilecek olursa
Kurn tahss ve takyd yetkisi verilen hadisler, genelde yet veya hadis cinsinden baka bir delil tarafndan da desteklenmektedir. Dolaysyla haber-i vhidin
Kurn tahsis veya takyd yetkisi Mtrdiyyede mutlak deildir.
Ebl-Berekt en-Nesefnin (. 710/1301), tahsis ve takyide cevz verenlerin bu
kurallar ilettiini ifade ettii mehur rnekler konusunda Mtrdiyyenin taknd
tavr bu konuda bir fikir verebilir. Nitekim Kurn hd hadisle takyid veya tahsis
edenlerin hilfna Mtrdyye mesel Kurndan kolaynza gelen yeri okuyun
1132
1133
yetini Ftihsz namaz olmaz hadisiyle tahsis etmez. mm Mtrdye
gre bu yetten anlalan, namazda kraatin farz olduudur. Kraat farzdr ancak yet
zhiri itibariyle kiiye, kolayna gelen yeri okuma hakkn vermektedir. Dier taraftan yet, kraat konusunda hafif ve kolay olan emretmektedir. Eer Ftiha okunmayan namaz geerli olmayacaksa, yetteki tahfif emrine uyulmam olur.
Baka bir ifadeyle yet kiiye bir tercih hakk vermekte ve kolay semesini
sylemektedir. Halbuki kraat olarak belli bir srenin tayin edilmesi bu muhayyerlik
ile eliir. Bu durumda ise yetin zhiri terkedilmi, yani haber-i vhide dayanarak
te`vl edilmi olur. Halbuki Hz. Peygamber bir baka hadisinde Ftihann okun1134
mad namaz eksik ve noksandr, tamam deildir buyurur. mm Mtrdye
gre bir namazn noksan eklindeki tavsifi, fsid yani geersiz mnsnda
olmayp, bu eksiklie ramen ciz yani geerli olduuna dellet eder. Nitekim Ftiha sresinin farz olmadna dellet eden dier baz rivyetler de vardr.
Mesel, Hz. Peygamberin kld bir gece namaznn btn kym, rk, secde ve
1135
kidesinde ayn yeti, Mide sresinin 5/118. yetini okumutur. Dier taraftan
Hz. Peygamber namaz gerektii gibi klamayan bir sahbye Dn tekrar kl; zir
namaz klm olmadn buyurmu ve nasl klmas gerektiini izh etmitir. Bu izh
1136
esnasnda da kolayna gelen yeri oku buyurmutur. Bundan da anlalan udur
ki, farz olan, u veya bu sre olmayp mutlak mnda kraattr.
1132 el-Mzzemmil 73/20.
1133 Bu hadis iin Bkz. Buhr, Ezn, 95; Mslim, Salt, 34-36; Eb Dvd, Salt, 136; Tirmiz,
Salt, 183; bn Mce, kme, 11; Ahmed b. Hanbel, Msned, II, 428; Drim, Salt, 36.
1134 Bu hadis iin Bkz. Mslim, Salt, 38-41; Eb Dvd, Salt, 136; bn Mce, kme, 11; Ahmed
b. Hanbel, Msned, II, 241, 478.
1135 Bu yet Eer kendilerine azb edersen phesiz onlar senin kullarndr (dilediini yaparsn).
Yok eer onlar balarsan phesiz sen izzet ve hikmet sahibisin melindedir.
1136 Bu hadis iin Bkz. Buhr, Ezn, 95, 122; stizn, 18; Eymn, 15; Mslim, Salt, 45; Tirmiz,
Salt, 226; Nesa, ftith, 7; Eb Dvd, Salt, 148; bn Mce, kme, 72; Ahmed b. Hanbel,
Msned, II, 437.
370
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
371
V. Deerlendirme
Btn bu bilgilerden hareketle ifade etmek gerekirse Mtrdiyyeye gre,
haber-i vhidin sbtunda phe vardr. Bu sebeple Kurn, akl, mtevtir veya
mehr haber, toplumdaki genel uygulama (umm belv), duyu organlar gibi
sbtunda phe bulunmayan verilere arz edilmesi gerekir. Bu verilerle elien
haber-i vhid ise red veya te`vl edilir. Ancak zellikle haber-i vhid ile ilgili bu
yaklamda dikkat eken baz hususlardan bahsedilebilir:
Bu noktada mezhebin, zellikle itikd konularda benimsenen sistem ile toplumun kabulleri ve beklentileri arasnda bir ikileme dm olduu dnlebilir.
Dolaysyla gelitirilen sistem bu noktada hadisin reddini gerektirse de, toplumun byk ekseriyetini oluturan kitlenin yani Ehl-i snnetin/Snnlerin eilim
ve beklentilerini gz ard edememilerdir, denilebilir. Bu sebeple Mtrdiyye,
ihtiyac snrl olsa bile hadise de mrcaat etmitir.
Mtrdiyye, byle bir erevede gndeme gelen hadis kullanmn sk denetim kurallarna balam ve itikd konularda hd haber delil olmaz; fikir
beyn ettii (tefsir, usl, fkh vb.) dier alanlarda ise had haber arz edilmeden kullanlmaz gibi, hadisin aleyhine gibi grnen iki prensip benimsemitir.
Bu prensipler neticesinde hadis bazen red ama genelde te`vl edilmitir. Ancak
bir hadisin, dinde asl kabul edilen delillere arz neticesinde byle bir haberin
vrid olmas ciz deildir denilerek reddedilip daha sonra farkl bir mnya
hamlinde eliki olduu da sylenebilir. Zir arz usl, bir hadisin gerekten Hz.
Peygambere ait olup olmadn tespit iin kullanlr. Hadis Kurna arzedildikten sonra reddedilirse, bunun mns bu hadis Hz. Peygambere ait olamaz
1148 Bkz. Te`vlt, I, 128-129.
372
MM MTRD ve MTRDLK
demektir. Zir Mtrdiyyenin de ifde ettii gibi, gayr-i metluv vahiy olan hadisin, kendisiyle ayn kaynaktan gelen Kurna muhlif olmas dnlemez.
Bu durumda, metluv vahye uymayan ve hadis olduu iddia edilen ifade, gerekte
hadis deildir. Bu sylendikten sonra yaplmas gereken, hadisin reddedilmesidir.
Eer hadisten Kurnn ilgili yetine muhlif olmayacak mnlar kma ihtimli
de varsa, arza bavurulmamaldr. Zir te`vl, mezkr ifdeye hadis gzyle bakldn yani Hz. Peygambere idiyetinin kabul edildiini gsterir. Buna ramen
hadisin Kurna arz, gerekten hadisin deil muhtemel mnnn daha dorusu
yorumun arz olacaktr. Dolaysyla durum, u mnya alrsanz, bu hadis Hz.
Peygambere aittir, fakat yle drseniz Ona ait olamaz noktasna gelir. Byle
bir yaklam ise sbjektiflik douracaktr. Mtrdiyye, Kurn veya baka bir
asla arz neticesinde reddettii bir hadisi ounlukla te`vl de etmitir.
Bu noktada te`vlin, sisteme uymayan hadisler konusunda Mtrdiyyenin
toplumsal deer ve kabullerle elimemek iin mrcaat ettii bir prensip halini ald sylenebilir. Yani burada dorudan bir kabullenme yerine hasmn veya
muhtabn bilgisi ve/veya hassasiyetleri dikkate alnarak bir deerlendirme yaplmakta, ayn vasatta buluulmaya allmaktadr, denilebilir. Hadis eer sisteme
uyuyorsa zaten problem yoktur. Bu gibi konularda Mtrdiyye zayf veya sahih,
hd veya mtevtir fark gzetmeden hadisi hemen metne dhil etmektedir.
Bu yaklam tarzndan Mtrd lim, hadis ile sistem arasndaki uyuma
azam dikkat sarf etmektedir. Burada nemli olan hadisin, dinde asl kabul edilen
bilgi kaynaklarna dayanlarak kurulup gelitirilen sisteme muhlif olup olmamasdr. Yoksa red veya te`vl edilen hadisler konusunda belirleyici olan husus,
hadisiler tarafndan tespit edilen usl kideleri deildir. Bir hadis sz konusu
olduunda hemen her zaman hatrlatlan temel bilgi, onun hd m, mehr mu
yoksa mtevtir mi olduu ve eer hd ise arz uslne bavurulmadan kullanlamayaca gibi uygulamaya dair hususlardr.
Btn bu artlar erevesinde hadis, mezhebin mrcaat ettii en nemli verilerdendir. Ancak nicelik itibariyle youn bir mracaat olsa da bir hadisin, hkm
bin edilen kaynak olarak kullanlmas ile bata Kurn olmak zere dier bilgi
kaynaklar vstasyla ulalan hkm teyid eder mhiyette kullanlmas arasnda
fark vardr. Kurnn hi deinmedii veya deinip ayrntsna girmedii konularda ve zellikle de fkh meselelerde, hadis kullanmaktan baka are yoktur.
Bu sadece Mtrdiyye iin deil herkes iin geerlidir. Dolaysyla bu durum
bir kiinin veya bir mezhebin hadise mrcaatnn nitelii konusunda l alnmamaldr. Bununla birlikte Mtrdiyyenin, hadisin Kurna muhlifmi gibi
6. OTURUM
373
374
MM MTRD ve MTRDLK
TARTIMA
6. OTURUM
375
20. TEBL
MTRD NN BLG TEORSNDE TEVTR
Dr. Dale J. Correa
New York niversitesi / ABD
ZET
Bu tebli, Mtrdnin kelm ve tefsirinin arkaplanndaki kavramsal ereveyi ele almay ve yeniden deerlendirmeyi hedeflemektedir. Bir baka ifadeyle
onun hermnitik metodunun epistemolojik temelini ele almaktadr. Kitbt-Tevhd
ve Te`vltl-Kurndan hareketle mm Mtrdnin, Mtrdyyeye mensup
olmayan daha sonraki limlerin bilgi teorilerinin geliiminde pek de bilinmeyen bir
etkiye sahip olup olmadn tartmaya amaktadr. Onun kelm bilgi teorisindeki
sem/akl gibi kavramsal gelimeler byle bir etkiye sahip olmutur.
Burada en dikkat ekici vasta, haber-i mtevtir veya tevtrdr. Tevtr
ifadeleri daha sonraki kelm ve hatt usul-i fkh limleri tarafndan olaylar hakknda sadece haber deil- bilgi aktarmak iin kullanlmaktadr. Bu almada
mm Mtrdnin tevtr kullanm konusundaki aratrmalarm, onun Kurn
ve snneti bilgi kayna olarak kullanmas konusunda derinlemesine bilgi vermektedir. Mtrdnin tevtre yaklam, kelm epistemoloji ve Te`vltlKurn konusundaki almalarn ktl dikkate alnarak aydnlatlmaya allacak, ayrca mm Mtrdnin bilgi teorisinin giri mhiyetinde de olsa- ortaya
konulmasna allacaktr.
THE VEHICLE OF TAWTUR IN AL-MTURDS EPISTEMOLOGY
Dr. Dale J. Correa
New York University / USA
SUMMARY
This paper will address and reevaluate the conceptual framework behind
Imam al-Mturds work in kalm (theology) and Qurnic exegesis: namely,
the epistemological basis of his hermeneutic technique. I argue on the basis of
Kitb al-Tawhd and pertinent discussions in Tawlt al-Qurn that al-Mturd
376
MM MTRD ve MTRDLK
Introduction
Human beings quite naturally take knowledge for granted in their daily lives.
We know where we live and work, we know our names. We also know events
for which we are or were not present; for example, we know the sun rises in the
east and sets in the west, whether or not we watch the sun follow its course; we
know groups of people came to the continent now known as North America and
set up colonies; we know there is in the world a city called Beijing although we
may not have been there. Ab Manr al-Mturd (d. 333 AH), the subject of our
inquiry, knew God exists, that Muammad was His prophet, and that Muammad
brought the message of the Qurn, even though he was not a witness to the events
of Muammads life. Al-Mturds religious knowledge, and that of his contemporary Muslim community for that matter, was predicated on events that none of
them had personally experienced. How did they have this knowledge how did
they know? Particularly in his works on the Qurn and Islamic theology topics
that beg the question of how we know what we know - al-Mturd deals with
these epistemological issues.
The revelation of the Qurn occurred in time, and we gain knowledge of its
revelation in time as well. The exegesis of a revelation in time, as well as the material connected to the exegesis, involves constructing a hermeneutical framework that
can deal with material that conveys knowledge of the past event of revelation, and,
in this case, the Prophet Muammads lifetime. A dispositional quality associated
6. OTURUM
377
with such material is tawtur, a subject of study in the Islamic disciplines of kalm
and ul al-fiqh, and less so in adth. Tawtur literally means recurrence, or
1149
succession at short intervals and tawtur reports (al-akhbr al-mutawtir) are
considered to impart knowledge of the events that the reports describe. Because
of these reports function in the conveyance of knowledge and of the difficulty
scholars have in agreeing on the definition of a complex term such as tawtur, an
investigation of al-Mturds treatment of tawtur provides insight into how he
deals with issues inherent in the use of exegetical material, e.g. the Sunnah, as a
source of knowledge. Moreover, it also permits us to better understand the Qurn
and Sunnah as sources of knowledge in his work on kalm and ul al-fiqh.
Very little has survived in the way of a cohesive ul al-fiqh from al-Mturd.
However, if we suppose that ul al-fiqh and kalm share fundamental intellectual
1150
concerns, we can similarly suppose that al-Mturd treats the concept of tawtur
in Kitb al-Tawd as he would in a work of ul al-fiqh. Furthermore, we can trace
al-Mturds treatment and application of tawtur in a hermeneutical framework
in his Tawlt al-Qurn. Of particular concern is how al-Mturd employs alkhabar al-mutawtir in his exegesis of a text that is itself believed to have been
transmitted as a tawtur report. Observing al-Mturds definition and treatment
of tawtur, as well as its ramifications in an application such as Qurnic exegesis,
allows us to begin evaluating his approach to the categories of knowledge attainable from the Qurn and Sunnah as sources of knowledge. The dispositional quality
tawtur is our window to these categories in his epistemology.
Our inquiry begins with al-Mturds discussion of akhbr (reports) in the
section on the sources of knowledge in Kitb al-Tawd. We then move to examine some of the principal occurrences of khabar and al-khabar al-mutawtir in
Tawlt al-Qurn, particularly in the case of the crucifixion of the prophet Jesus.
Throughout, we will evaluate al-Mturds application of tawtur in light of his
theoretical treatment and begin to construct an epistemological framework based
on our findings. This will be particularly pertinent to our discussion of the echoes
of al-Mturds theological epistemology in the works of later scholars.
1149 Bernard Weiss, Knowledge of the Past: The Theory of Tawtur According to al-Ghazl,
Studia Islamica 61 (1985): 86.
1150 The appearance of the term tawtur in both kalm and ul al-fiqh literature leads us to believe there would be overlap in the treatment of the concept. Furthermore, Aron Zysow has
demonstrated the theologizing of ul al-fiqh in Transoxania al-Mturds time as well as subsequent generations; see Aron Zysow, Mutazilism and Mturdism in anaf Legal Theory,
in Studies in Islamic Legal Theory, ed. Bernard Weiss (Leiden: Brill, 2002), 235-265.
378
MM MTRD ve MTRDLK
Al-Akhbr
Sources of Knowledge
Al-Mturd delineates three sources of knowledge: that which is perceived
1151
(al-iyn), reports (al-akhbr), and speculation (al-naar). He divides reports
into two types, although it is not clear until the end of the discussion that the two
types are akhbr al-rusul (reports of the prophets) and al-khabar al-mutawtir (the
1152
recurrent report). Al-Mturd explains the necessity of reports as a source of
knowledge in that a man is ignorant of certain information without the assistance
of reports; for example, he is ignorant of his lineage, his name, his essence, the
1153
name of his substance, and the names of everything.
He asks rhetorically,
How is he to attain knowledge with what reaches him from that from which he
was absent? Or when does he know what by which [exists] his means of life and
1154
sustenance? All of that reaches him by report. He continues, arguing that a
person who denies the necessity of reports as a source of knowledge cannot perceive the things that are not fully understood through mental exercise except by
1155
speaking them and listening to them. He demonstrates the necessity through
an argument with this unnamed opponent who denies reports as a source. AlMturd reasons that the opponent, when he reverts back to his statement denying
reports after being questioned on the subject, has accepted the report and only
1156
needs to be told it again. Similarly, the opponent who denies the perceivable as
a source of knowledge, when questioned and reverts back to his denial, knows the
veracity of the perceivable as a source of knowledge but is confused. If he gives
in, we are free to abuse him because he cannot react angrily or unreasonably. That
would require the pronouncement of our action (e.g. explaining his perceived pain
1157
of being struck) which is communicated by report.
Al-Mturd concludes this section of argumentation by stating that our
arrat al-aql (irresistibility of reason) is what necessarily accepts knowledge
from reports. He deals with the arrah mechanism of conveying knowledge further in his treatment of the akhbr al-rusul, which similarly must be accepted by
the irresistibility of reason. However, the reason for their immediate acceptance
1151 Ab Manr al-Mturd, Kitb al-Tawd, ed. Bekir Topalolu and Muhammed Arui
(Istanbul: Irad Kitap Yayn Datm, 2007), 69.
1152 Kitb al-Tawd, 70-71.
1153 Kitb al-Tawd, 70.
1154 Ibid. All translations are my own unless otherwise indicated.
1155 Kitb al-Tawd, 71.
1156 Ibid.
1157 Ibid.
6. OTURUM
379
is the clarifying signs that accompany the prophets in order to establish their veracity (idq). No report is more obviously true than the reports of the prophets,
and no report more readily assures the heart of its audience and confuses more the
1158
opponent who is struck by the irresistibility of the knowledge from such a report.
The second type of khabar, however, which he does not classify but which the
editor refers to as al-khabar al-mutawtir, requires naar, or speculation, because
1159
it does not bear any evidence of veracity or proof of immunity from error.
The point of differentiation is the manner in which the veracity of the statement is made evident. The divine proof of the prophets prophethood that accompanies them is the instrument by which the khabar is introduced to the human aql
upon hearing and triggers the arrat al-aql to accept the khabar as true as well
as to accept the knowledge contained therein. However, in the case of al-khabar
al-mutawtir, the veracity of the transmitters is not verified by any such proofs.
Al-Mturd explains:
If the like of [this report] is from among those that bear no falsehood at all,
then the person to whom it is ascribed [i.e., the initial testifier] must have born the
duty of witnessing the speech act from one whose immunity from error has been
made evident by a proof. That is the description of al-khabar al-mutawtir: the
reason being that any one of them [i.e., the transmitters] even if there is no evidence of his immunity from error the report from them, if it reaches that limit, its
veracity manifests, and the immunity from error of its like is established against
falsehood even though the opposite of this is possible in every [way one can conceive of]. Such is what is said about that the path of which is ijtihd (independent
legal reasoning) even if the error and mistake of each is possible on its own, they
wouldnt agree except with whom helps them to that in order to make manifest
its truth, since opinions do not point to it after the differentiation of desires and
the variance of aims for the very one possessing the view without the divine help
(luf) of the Mighty and the Praiseworthy who controls the manifestation of His
1160
Truth and His Creations immunity from error as He wills.
From this passage, we can discern several characteristics, which in turn produce a set of conditions that define the quality of tawtur. Although at first it
seems that only a person immune from error can initiate a tawtur report, alMturd elaborates that a person with no evidence to support their trustworthiness can initiate a report based on their witnessing a person immune from error
1158 Ibid.
1159 Ibid.
1160 Kitb al-Tawd, 71-72.
380
MM MTRD ve MTRDLK
making a statement, and that report will gain veracity through circulation and thus
qualify as tawtur. He indicates that there is a certain upper limit of transmission,
a critical mass of instances of transmission and transmitters, which brings out the
veracity of the report and demonstrates that it is tawtur. The existence of such
a report creates the possibility of a parallel situation for other reports of similar
origin and transmission to be tawtur.
Additionally, although the opposite situation is possible that a report becomes widespread and its tawtur quality becomes apparent, but the report is a lie
this would not happen in reality because the people would not agree on a report
except with Gods luf. God is involved in the process and controls the manifestation of His truth, which is in this case conveyed by the tawtur report.
Thus, we can discern the following conditions for the tawtur report:
1. The report must originate with a person who is immune from error making
the statement (which becomes the report);
2. The person who relates the report of the statement from the one immune
from error (the testifier) must physically witness the statements pronouncement;
3. The report must reach a certain limit of transmission in order for its veracity to manifest;
4. Only a report supported by Gods luf will manifest truth, and moreover,
will manifest Gods truth. His luf appears in the form of the immunity from error
of the person making the statement, or the agreement of the masses on the transmission of a given report.
It appears that in al-Mturds schema all tawtur reports begin from a statement made by someone who is immune from error. The veracity of the person
making the statement must already be established before the report can be considered tawtur unlike the transmitters of the report whose trustworthiness may
not be established at the time of their transmitting the report, but upon the report
becoming sufficiently widespread, becomes manifest. In other words, al-Mturd
does not permit a way to compensate for a lack of immunity from error of the
person making the statement like he does for the transmitters.
It becomes clear in the following section on the final division of akhbr, what
the editor calls khabar al-wid (singular report), that the person who is immune
from error is a prophet (nab al-ramah), and that reports not based on the state-
6. OTURUM
381
1161
ment of a person who is immune from error are admitted in al-Mturds schema.
While we may have surmised from al-Mturds discussion of akhbr that those
immune from error are prophets, the theoretical possibility that God could bestow immunity from error on whom He pleases existed until al-Mturd provided
this clarification. Therefore, it may be appropriate to categorize the akhbr of
al-Mturd into the prophetic and non-prophetic, in terms of the origins of the statements that become reports, and within the prophetic reports into reports transmitted by prophets and those transmitted by people who have no immunity from
error. The akhbr al-rusul are those prophetic reports transmitted by prophets, and
al-khabar al-mutawtir is a report of a statement made by a prophet, transmitted
by people who are not immune from error.
Furthermore, we find from al-Mturds discussion of khabar al-wid in
1162
comparison to al-khabar al-mutawtir that the latter obligates knowledge. Alkhabar al-mutawtir, therefore, must impose upon the human arrat al-aql in a
manner similar to that of the akhbr al-rusul, obligating knowledge to obtain in
the audience. Tawtur is in this sense a dispositional quality, allowing for the obtainment of knowledge upon the occurrence of the appropriate circumstances (the
four conditions listed above). However, the type of knowledge imparted is in its
origin from prophets and inevitably is primarily religious knowledge. It is possible that prophets made statements regarding historical phenomena, or observations
of society. Nevertheless, it is interesting to note that al-Mturd allows for only
reports originating in a strictly religious context to obligate knowledge, whereas
reports from people other than prophets, regardless of the subject matter, must
be worked on in order to determine their qualities. Al-Mturd requires that the
transmission of such non-prophetic statements be scrutinized through ijtihd and
naar in order to determine whether they are valid or should be omitted. However,
whether they are useful or not, these reports do not give humans recourse to full
1163
knowledge on their basis.
MM MTRD ve MTRDLK
382
1164
6. OTURUM
383
384
MM MTRD ve MTRDLK
1171
6. OTURUM
385
A Mutawtir Falsehood
Possibly the most dogmatically and theologically pertinent exegetical discussion of a khabar mutawtir is in Q 4:157-158: They said, Verily, we killed
Jesus Christ, the son of Mary, the Messenger of God; but they did not kill him,
nor crucify him, but it appeared [that way] to them. Certainly those who differ on
it doubt it and have no knowledge of it except to follow suspicion; they certainly
did not kill him / Rather, God raised him up to Him; God is Mighty, Wise. AlMturd explains that some people hold two opinions on this verse. The first,
the opinion of some of the Sophists, is that those referred to in the verse who
believe they killed and crucified Jesus probably erred or were mistaken in their
1174
witnessing of the events. The second opinion, of some of the Mutalizah, is
the possibility that the mutawtir report of these events was based on false or
1175
erroneous reports. According to al-Mturds theoretical framework in Kitb
al-Tawd, a mutawtir report is incapable of falsehood. Knowledge does not obtain falsely, nor can knowledge especially arr knowledge created by God be
false. The basis of the reports in falsehood would invalidate the possibility of the
tawtur quality for al-Mturd.
Al-Mturds Mutaliz opponents do not present a strong argument, but ask
rhetorically following the elaboration of the Sophists argument that the senses
can err, What prevents mutawtir reports from possibly emerging falsely and er1176
roneously too? Al-Mturd responds quoting others explaining that the report
of the murder of Jesus only spread among six or seven of those mentioned in the
Qurnic narrative, which attains the level of a khabar d. It appears that this is
al-Mturds opinion on the matter, and because akhbr al-d do not obligate
knowledge in al-Mturds schema, this sufficiently dismisses the false tawtur
1177
issue.
However, he continues to refute the Mutaliz claim with an elaboration on
the possibilities for deliberate human collusion to misinform others. Al-Mturd
argues that those who entered the home searching for Jesus in order to kill him,
once they realized they could find no trace of him, decided to claim they had
killed him. They did not want to admit the greatness of the sign of his message
1174
1175
1176
1177
386
MM MTRD ve MTRDLK
1178
inherent in his mysterious disappearance from the home. Their report, therefore, was an obfuscation of the true report (tashbh khabar) that they committed
1179
against others in their community. If this is possible, then they did not mistake
what they saw and their senses were in good working order (contrary to the Sop1180
hists contention).
It is worth noting that al-Mturd does not respond to his opponents argument that this report spread among the Jews and Christians as a khabar mutawtir
by eliminating Jews and Christians as transmitters of mutawtir reports. Instead,
he addresses the people to whom the verse refers, who believed they killed Jesus,
and assigns any falsehood to their collusion. This is significant because, although
al-Mturd had the opportunity to make al-khabar al-mutawtir a report transmitted only by Muslims, he did not do so. Confessional identity is not a condition
for a transmitter of a mutawtir report; rather, al-Mturds emphasis is on the
demonstrated veracity of the transmitters by sufficient distribution of the report.
Al-Mturd also confirms in this refutation that only a true report can obligate
knowledge in its audience. If those who believed they had killed Jesus were telling the truth, or were correct in their belief, then knowledge would have occurred
for the audience of that report. Instead, as Q 4:157 relates, the audience differs on
it, doubts it, and has no certainty as to its truthfulness.
Conclusions
Following the process of transmission from start to finish, and bearing in
mind the additions and alterations we made to al-Mturds theoretical framework on the basis of Tawlt al-Qurn, the conditions of tawtur are as follows:
1. The report must originate with a person who is immune from error making
the statement (which becomes the report);
2. The person who relates the report of the statement from the one immune
from error (the testifier) must physically witness the statements pronouncement;
3. The report must reach a certain limit of transmission successive and sufficient distribution at every level of transmission - in order for its veracity to manifest; or, the reports associated action similarly must be sufficiently widespread
in practice;
1178 Ibid.
1179 Ibid.
1180 Ibid.
6. OTURUM
387
4. Only a report supported by Gods luf will manifest truth, and moreover,
will manifest Gods truth. His luf appears in the form of the immunity from error
of the person making the statement, or the agreement of the masses on the transmission of a given report. His luf makes the report true by giving the knowledge
imparted by the report a arr character.
The proof of a reports tawtur quality is in the veracity that manifests as a
reslt of these conditions. We cannot know a reports tawtur character until this
veracity becomes evident. In this way, tawtur is particularly appropriate for discussions of knowledge of past events because it forces us to consider the entirety
of the process of transmission and to deal retrospectively with such reports.
Just as the veracity of the report is the proof of its tawtur quality, its acceptance by the human arrat al-aql is evidence that the character of the knowledge imparted by the report is arr. Al-Mturd does not explicitly describe
the knowledge imparted by the report in this way, but it is clear from his discussions that the knowledge is acquired passively and irresistibly by the audience.
Similarly, Ab mid al-Ghazl (d. 505 AH), writing on the mainstream ShfAshar view of tawtur, argues that not only is the reports basis in knowledge
(ilm) rather than opinion (ann) a condition of tawtur, but also that the know1181
ledge must be arr.
This is a more nuanced understanding of the epistemological process outlined by al-Mturd. Although al-Mturd does not explicitly state that the report
must be based on knowledge and not opinion, as we noted in his discussion of the
report of Jesus crucifixion, one of his explanations for the spread of the report is
that a group obfuscated the true report. The report they circulated was based on
a falsehood, and failed to manifest as mutawtir. Furthermore, al-Mturds first
condition is that the report be based on the statement of a person who is immune
from error, and thus produces only true statements. Combining these notions that
the false basis of a report will not lead to a mutawtir report, and that the original
statement maker must be immune from error we can argue that the basis of alMturds tawtur is knowledge and nothing less.
Moreover, both al-Mturd and al-Ghazl contend that the knowledge imparted by al-khabar al-mutawtir is arr. Al-Ghazl explicitly states that this
is the case, but we can surmise from al-Mturds theoretical discussion that the
knowledge must be arr. For both, the knowledge must bear this characteristic
1181 Ab mid al-Ghazl, al-Mustaf min Ilm al-Ul, (Bayrt: Dr al-dir, 1970), 134.
[Originally printed: (1322 AH) Blq: al-Mabaah al-Amriyyah]
388
MM MTRD ve MTRDLK
6. OTURUM
389
Works Cited
al-Ghazl, Ab mid. al-Mustaf min Ilm al-Ul. Bayrt: Dr al-dir,
1970 [Originally printed: (1322 AH) Blq: al-Mabaah al-Amriyyah].
al-Mturd, Ab Manr. Kitb al-Tawd. Edited by Bekir Topalolu and
Muhammed Arui. Istanbul: Irad Kitap Yayn Datm, 2007.
al-Mturd, Ab Manr. Tawlt al-Qurn. Edited by Ahmet Vanlolu
and Bekir Topalolu. Istanbul: Mizan Yaynevi, 2005, vol. 1.
al-Mturd, Ab Manr. Tawlt al-Qurn. Edited by Mehmet Boynukaln and Bekir Topalolu. Istanbul: Mizan Yaynevi, 2005, vol. 4.
Weiss, Bernard. Knowledge of the Past: The Theory of Tawtur According
to al-Ghazl. Studia Islamica 61, 81-105.
Zysow, Aron. Mutazilism and Mturdism in anaf Legal Theory. In Studies in Islamic Legal Theory, edited by Bernard Weiss, 235-265. Leiden: Brill,
2002.
7. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
21. TEBL
MTRD KELMCILARIN MANTIA YAKLAIMI
Prof. Dr. Ali Durusoy
Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi
Bize gre Mtrid kelmclarn manta yaklamlarnn; slmn doup
yaylmasndan sonraki sekiz, dokuz ve onuncu yzyllarda ilka bilim ve felsefesinin slm Dnyasna intikali srasnda sz konusu bu bilim ve felsefeye kar
gelitirilen tutum ve tavrlar balamnda ele alnp incelenmesi ve deerlendirilip
yorumlanmas gerekir. nk Mtrd kelmclarn bu konudaki tutum ve yaklamlar; Mslman aydnlarn bir ksmnn zelde manta, genelde ise ilka felsefesine kar gelitirip takndklar genel tutumun ve yaklamn bir parasdr.
Dolaysyla btn-para, genel-zel ilikisinin yntem asndan gerekli kld zorunluluu gz nne alarak dorudan Mtrdlerin manta yaklamlarna gemeden nce iinde yer aldklar dnce geleneinin nasl ortaya ktn, konusunun ve ynteminin ne veya neler olduunu ksaca aklamak gerekir.
Bilindii zere slm yedinci yzyln balarnda (610-632) domu bir dindir.
slmn mbellii kendi salnda; inananlarn varlk ve deere ilikin sorunlar
sz konusu olduunda; herhangi bir gr ayrlna meydan vermeksizin dorudan kendisi zyor ve bir sonuca balyordu.
Ama ne var ki, slmn mbelliinin hirete irtihlinden sonra Mslmanlar
bir takm toplumsal nedenlerden dolay daha nce hi karlamadklar bir takm
sorunlarla yzlemek ve bu sorunlar aralarnda dinin mbellii bulunmakszn
kendi balarna zmek zorunda kaldlar.
Hi phesiz btn bu sorunlar, nedenlerini ve o dnemdeki zmlerini
btn ynleriyle ele alp enine-boyuna tartmak imdilik bizim ilgi alanmzn
dnda kalr. Ancak tarihin ve toplumun bir i itkisi ve atmas ve buna bal
olarak toplumun tarihin mecranda yryen diri ve devingen bir yaps sz konusu ise Mslman bir toplum iinde ortaya kan sorunlar, dinin doas gerei bir
biimde din yani slm adna belli bir zme balanmak zorundadr.
Tarih olarak biliyoruz ki, Mslmanlarn karlatklar sorunlar zmek
iin bavurduklar iki temel kaynak; kitap ve snnet yani Kurn Kerim ve Allah
reslnn szleri ve uygulamalardr.
394
MM MTRD ve MTRDLK
A) Bu iki temel tutumdan biri ehl-i hadis veya ehl-i eser diye bilinenlerin tutumudur. Bunlar yntem olarak dile yani Arapaya sk skya baldrlar. Dncenin imkn ve snrlar dilin imkn ve snrlar kadardr. nan
ve amelle ilgili konularda din metinlerin dna asl klmamaldr. Bunlara
1188
gre dinde aklanmam hibir ey kalmamtr.
Dolaysyla onlar bu konularda ahsi gr beyan etmenin din zerine dinde olmayan eyler eklemek
1189
anlamna geldiini ileri srerler.
Ehl-i Hadis metne o kadar baldr ki,
1185 Kd Abdlcebbr, el-Mun fi ebvbit-tevhd vel-adl, 12. cz, en-Nazar vel-merif, tahkik:
brahim Medkr ty. S. 350, 517, 518, 531; a.mlf., erhul-Uslil-hamse (tah.: Abdlkerm
Osmn), Kahire, s. 42. Muteziledeki tevhid ve adalet deyimleri de bu ikili ayrmn gayeci
adan yaplan tezahrdr. Aslnda bu ayrm felsefedeki Nazar ve Amel ayrmnn bir tekabldr.
1186 Eb Hamid Gazzl, Miyrul-ilim, tah. Sleyman Dny, Msr 1961, s. 152-138.
1187 Bak., Ebul-Muin en-Nesef, Tebsiratl-edille (Neir: Hseyin Atay), Ankara 1993, I, 338, 403.
1188 Din zerinde dnmeye (nazar) kar kanlarn dini delilleri iin bak., Kd Abdlcebbr,
el-Mun, 166-207.
1189 Gazzli, Essul-Kys din konusunda kyasa kar olanlar iin yazmtr.
7. OTURUM
395
fkh ve kelma dair karlatklar bir sorunu zmede ok zayf da olsa bir
hadisi (dinin mbelliinin syledii ileri srlen sz) herhangi bir gr bildirmeye tercih ederler.
B) Bir dieri ise din reti zerine dnmenin gerekli olduunu, deien
toplumsal koullarn ortaya kard inan ve amele ilikin sorunlara dinin ancak
bu yolla zm bulabileceini ileri srenlerdir. Byle dnenlerin kelmclar
ehl-i nazar, yaptklar dnme tarzlar istidll, fkhlar ehl-i re`y, dnme
tarzlar ise ictihd olarak bilinir.
C) Din retiyi anlama ve yorumlama yetkisinin yalnzca masum imamlara
ait olduunu ileri sren ve mmiyye ad verilen bir kesim daha vardr.
slm anlama ve anlamlandrma konusunda szn ettiimiz yntemle ilgili
bu yaklama gre miladi sekizinci yzyln ikinci yarsndan itibaren fkh ve
kelm ad verilen din dnce gelenekleri doup gelimitir.
te yandan fkh ve kelm geleneklerinin doup gelitii sekiz ve onuncu
yzyllar arasndaki ayn dnemde bata Aristotelesin (m. 384-322) mant
olmak zere ilkan nemli bilim ve felsefe metinleri Arapaya evrilmitir.
Konumuz asndan ksaca sylemek gerekirse mantn sekiz ve dokuzuncu yzyllarda Arapaya evrildiini, onuncu yzylda ikinci mantk (el-MuallimusSn) nvann alan byk Trk filozof ve mantks Frb (870-950) tarafndan Arapann mantna gre Arap dilinde yeniden in edildiini ve onbirinci
yzylda Ba retmen (e-eyhr-Res) nvan verilen bn Snnn (980-1037)
elinde en yetkin biimini alarak eitim ve retimi yaplabilecek duruma getirildiini gryoruz.
te bu dnemde nahivciler ad verilen dilbilimciler Yunancann dilbilimi olduunu ileri srerek manta iddetle kar kmlardr. Eb Hayyn etTevhdnin (950-1010) el-mt vel-munesede (cilt 1, s. 108-128) Eb Said
es-Sirf (893-979) ile Eb Bir Mett b. Ynus (870-940) arasnda geen mantk ve dile dair naklettii tartma olduka mehurdur. Bu tartmann sonucuna
gre Kurn ve hadisleri anlamak iin Yunancann dilbilgisi olduu ileri srlen
mant deil Arapann dilbilgisi olan nahvi renmek gerekir. nk Kurn
Yunanca olarak deil Arapa olarak indirilmitir.
Keza fkh ve kelm yaparken her trl re`y ve nazara yani dnme ve
gr bildirmeye kar olan ehl-i hadisin manta scak bakmalar dnlemez.
bn Salhn (. 643/1245) mantn haram olduuna dir nl fetvsn burada
hatrlamak yeterlidir.
396
MM MTRD ve MTRDLK
Ehl-i nazar olarak bilinen kelm geleneinde ilk ortaya kanlar ilk slm
aklclar olarak tannan Mutezil kelmclardr. Bunlarn btn grlerini,
ge dnem Mutezil kelmclarndan olan el-Kd Abdlcebbr (. 415/1025),
nl dev yapt el-Mun f ebvbit-tevhd vel-adlda toplamtr. Kd
Abdlcebbr el-Munnin bycek bir blmn (on ikinci blm, yaklak
be yz sayfadan fazla) en-Nazar vel-Merif adyla bilgi kuramna ayrmtr. Abdlcebbr burada nazar ile bilginin yntemini, ilimle ayn anlama gelen
merif ile bilgileri kasteder. Bandan sonuna kadar incelediimiz Munnin
bu blmnde mantn lehinde veya aleyhinde herhangi bir deerlendirmeye rastlanmaz. Abdlcebbrn btn derdi bilginin olanakszln ileri sren
1190
ashbt-techl dedii sofistlere kar bilginin olanan kantlamak ve nazara kar kan ehl-i hadise kar bilginin ancak nazar ile elde edilebileceini,
1191
din adan nazarn zorunlu olduunu gstermeye almaktr. Gereklii d1192
nce olup kalbin fiili olan nazar ile Abdlcebbr, rneklemi (temsil) kast eder.
Sahih ve fsid ksmlarna ayrlan nazarn sahihi bilgiyi zorunlu klarken fsidi
1193
1194
zan veya bilgisizlii zorunlu klar. Nazarn shhat art ise delleti bilmektir.
Abdlcebbr, hidin hkmnn gibe verilmesini gvenilir bir kelm yntemi olarak grmez. Ona gre bu yntemi kullanmak, yanlmann nedenlerinden
1195
1196
biridir.
Birbiriyle e anlaml olan bilgi anlamndaki ilim ve mrifet , bir
eyin yle olduuna dir gerekelendirilmi veya kantlanm (sknun-nefs)
1197
inantr (itikd).
Mutezileden sonra gelen nemli kelm geleneinden biri de Mtrdliktir.
1198
Mtrdliin kurucusu kelm grlerini Kitbt-Tevhdde
toplayan Eb
Mansr el-Matrdidir (238-333/852-944). Mtrdliin bir okul haline gelmesini salayan Mtrdnin Kitbt-Tevhddeki grlerine sk skya bal
kalan ve Mtrdyi bir yetke olarak kabul eden ve onun grlerini Tabsratl1199
edille f uslid-dn
adl kitapta dzenli hale getiren Ebl-Mun Meymn
1190
1191
1192
1193
1194
1195
1196
1197
1198
1199
7. OTURUM
397
398
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
399
400
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
401
Mutezil ve Mtrd kelmclar manta ilgi duymayp mantk ile aralarna belli bir mesafe koyduklar iin Earler kadar ne kamayp unutulmular
veya zamanla Earler karsnda ok snk kalmlardr. Dolaysyla Mutezile
ve Mtrdler bir Gazzl, bir Fahreddin er-Rz, bir Seyfddin mid, bir Kd
Beyzv karamamlardr.
zellikle Mtrdler, geleneklerinin kurucularna sk skya bal kalmlar
ve onun dncelerine ve yntemine sk skya bal kalmlardr.
Gazzlden sonra kelm ve fkhta mantn kullanmna kar kp Gazzl
ncesi duruma dnlmesini savunan ve kendilerine Selefler denilen bn Teymiyye (1263-1328) er-Redd alel-mantkyyn-, bnul-Kayyim el-Cevziyye (12921350) Ahkmun-nazar- ve Celleddin es-Syt (1464-1505) Savnul-mantk
vel-kelm an fennil-mantk vel-kelm- gibi baz kimseler kp mantk aleyhine
mant eletiren yazlar yazmlarsa da kelm ve fkh geleneinde Earlerin
glgesinde kalmlar ve ok etkili olamamlardr.
Ayrca unu da belirtelim ki, her ne kadar bir etki ve gelenek oluturamasa da
Gazzlden nce mantn kelm ve fkh iin bir yntem olarak kullanlmasn
neren ve bu konuda et-Takrb li-haddil-mantk vel-medhal ileyhi bil-elfzilmmiyye vel-emsiletil-fkhyyeyi yazan bn Hazm da (994-1064) burada hatrlamamz gerekir.
Ksaca belirtmemiz gerekirse Gazzl ncesi fkh ve kelm dncesinde mantn temelini oluturan tmel (kll), lafz-mna ayrm, mhiyet ve
mhiyetin zihin dnda karl demek olan doa (tabiat) veya tr gibi kavramlara rastlanmaz. Onlar her ne kadar Sofistler karsnda bilginin imkann temellendirmek iin hakikul-eydan sz etseler de hakikat ile kastettikleri tmellik veya mahiyet deil, nesnelerin duyularla alglanan tikel
durumlardr. Gazzl ncesi kelmclarda filozoflarn nesnelerin deimez
gereklii anlamnda kullandklar taba ve trevleri, son derece olumsuz
bir kavramdr. Kelmclar, filozoflarn tabiat kavramn Tanr yerine kullandklarn dnmektedirler. Bu itibarla filozoflar ashbut-taba adyla
eletirilirler.
phesiz daha nce de belirttiimiz gibi, temelde slmn nazar ve amel
adan yorumu olan ve aklamalarnda sk sk yet ve hadislere bavuran fkh ve
kelmn, ilh murad anlamak iin bir yntem olarak Dilbilimi kullanmalarndan
daha doal bir ey olamaz. Ancak yaplan bu yorumlarn renim ve retimi
yaplabilecek bir bilim (taallm ve talm edilen bir snat) haline getirilmesi ise
402
MM MTRD ve MTRDLK
ancak mantk ile mmkndr. te Mtrd ve Mutezil kelmclarn kefedemeyip Gazzlnin mantkta kefettii ve Earlii ne karan, geleneklerinin
srekli ve canl olmasn salayan ey de budur.
yle ise imdi bu trih deneyim nda, mant grmemezlikten gelen ve
onu ciddiye almayan bir fkh ve kelmn neyi baarp baaramayacan ciddi
olarak yeniden dnmeliyiz. Kendi din dnce geleneimizle btn ynleriyle
yzlemekten de korkmamalyz.
7. OTURUM
403
22. TEBL
MTRD KELMI ve HANEF FIKHI:
MTRDLN LEM ANLAYIININ HANEF FIKHIYLA LKS
Do. Dr. Hasan Hacak
Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi
Bu tebliin ele alaca soru udur: Genel anlamda bir fakihin rettii fkh ile
bu fakihin benimsedii kelmi doktrin arasnda bir iliki var mdr; zel olarak da
fakihin belirli bir kelm doktrin iinde benimsedii lem anlaynn onun fkhi
faaliyeti zerinde nasl bir etkisi vardr? Bu sorular daha ok Mtrd kelm ve
Hanef fkh zel balamnda cevaplanmaya allacaktr.
Her ilm, edeb ve sanatsal faaliyetin, bu faaliyette bulunan zihnin benimsedii dnya gr ve lem/evren anlay tarafndan bilinli ya da bilind yollardan belirlenmesi doal bir durumdur. slm kltr bakmndan bu
dnya gr ve evren anlaynn altyapsn oluturan ana kaynan Kelm
(ilmi) olduu sylenebilir. Nitekim klasik literatrde Kelm ilmi, usl-i fkh
besleyen ilim branlardan biri olarak grlr ve hukuku temellendiren ve ona
gre asl kabul edilen bir ilim olarak deerlendirilir. Bu dorultuda fkh
uslnde ele alnan pek ok konu bal kelm ilmi ile irtibatldr: Mesel, iyi
ve ktnn kaynann ne olduu; eyann asli bir zellik olarak iyi ya da kt
olarak nitelenebilecek vasflar tayp tamad (Hsn-kubuh problemi) ya
da daha genel bir problem olarak tabiatta bir kanunun bulunup bulunmad
(tabiat dncesi); rnin hkmlerinin bir illete/gerekeye bal olup olmad (tall problemi) vb. konular usl-i fkh kitaplarnda ele alnan kelm
kkenli meselelerdir.
Klasik literatrde kelm ile fkh arasnda bir ilikinin varlna ve nasl bir
mekanizmaya sahip olduuna dair baz ipular bulmak mmkn olsa da bu konu
ak ve teorik olarak ortaya konulmu deildir.
Burada sz edilen ipularndan iki tanesini ksaca belirtilebilir: lk olarak
atbi ortaya koyaca maslahat ve makasd teorisinin, Earlikte bilinen ve Rz
tarafndan ifade edilen husun kubuh ve talil modeli ierisinde kalarak temellendirilmesinin zorluunu belirtmi ve kendi teorisini ortaya koyabilmek iin Ear
kelmnn kalplarnn dna klmas gerektiini ifade etmitir.
404
MM MTRD ve MTRDLK
kinci rneimiz ise Zencnye aittir. Zencn, fi ve Hanef mezhep imamlarnn zellikle hsn-kubuh (iyi/kt) konusundaki kelm ilkelerinin sonucunda
afilerin daha ok taabbde, Haneflerin ise daha ok talile meyilli bir hukuk
rettiklerini ifade eder. Baka bir deyile, Haneflerin illet kavramyla ilgili kelm
doktrinlerinin buna msait olmas sebebiyle nihyetinde illete bal olarak yaplan
kyas daha rahat kullandklar, filerin ise kyas o kadar rahat kullanamadklar
ve bu sebeple rettikleri fkhn teabbd arlkl olduunu ifade etmektedir.
Burada Zencnnin yaklam ufuk acdr. Bizim de kanaatimiz olduu zere
kelm ile fkh arasndaki iliki bir belirleme ilikisi olup Kelm doktrinler fakihin
faaliyet tarz ve bilgi retmesini derinden etkilemektedir. Tabii bu etkileim usl-i
fkh da dikkate aldmzda karlkl bir etkileim olup tmyle tek tarafl deildir. Bu dorultuda mesel reyi ve kyas rahatlkla kullanan Hanef bir fakihin,
husun ve kubhun akli olmadn savunan ve tabiat grn tmyle inkr eden
bir kelm doktrini benimsemesi ok zordur. Zir tabiatta yerleik baz zellikler olmaldr ki, eynn iyi ya da kt zellikleri olsun ve yine fakih bu iyi ya da kty
yakalayabilmek iin akl yrtme yntemini rahatlkla kullanabilsin. Zten slm
tarihi boyunca Mutezile ve Mtrdlik doktrinleyle Hanefliin genel olarak uyum
iinde olduu; Earliin ise daha ok afilik ile uyumlu olduu grnmektedir.
Bu genel giriten sonra tebliimizin ana konusu olan Mtrdlikteki evren
anlay ile Hanef fkh ilikisine geebiliriz.
kinci hicri yzyldan itibaren Mslmanlarn alternatif iki temel evren anlayyla karlatklar anlalmaktadr. Bunlarn ilki zellikle Aristoteles felsefesinde temsil edilen madde-sret (heyl-sret) kavramlarn temel alan doktrindir. Dieri ise Grek kltrnde madde-sret doktrinine alternatif ve onunla
mcadele iinde olan ve ayrca Hint kltrnde de benzer versiyonlar bulunan
atomcu evren modelidir.
Kelmclarn slm inanlarn savunacak ekilde atomcu evren modelini
dntrdklerini ve bu modelin zten dntrlmeye dierinden daha uygun
olduu sylenebilir. slm kltrnde, ok erken bir dnemden itibaren atomcu
evren modelinin temel terimleri olan cevher ve araz kelimeleri etrafnda yeni bir
lem lem anlaylar ekillenmeye balamtr.
Atomcu evren ve eya anlaynn slm Dnyasnda olgun ve etrafl bir teori olarak belirmesinden hemen nce atomculukla irtibatl ancak teknik anlamda
klasik kelm atomculuundan farkl baz doktrin ve ekoller ortaya kmtr. Bunlarn ilki: Araz taraftarlar; dieri ise Arazlar nkr Edenlerdir (nuftl-arz).
7. OTURUM
405
Bu iki grn dnda kelmclarn hemen hemen tamam ise atomcu evren
modelini benimserler. Bilindii kadaryla evrenin cevher ve arazlardan kurulu olduu grn aka benimseyen ilk kelmclar daha hicri birinci yzyln sonu ve
ikinci yzyln balarnda yaam olan Cad bin Dirhem ve onun rencisi sayabileceimiz Cehm b. Safvndr. Bu doktrinin gerek kurucusu ve temsilcisi olarak ise
Ebl-Hzeyl el-Allf (. 226/849) gsterilmektedir. Bundan sonra Mutezilenin
bilinen hemen hemen btn simalar bu evren anlayn benimsemitir.
Earlikte de zellikle bn Frek ve Bkllnden itibaren atomcu anlay
Ear kelm dncesinin temeline yerlemitir. zellikle Gazzl ve sonrasnda
Rz ile Aristo mantnn slm kltr iine resmen sokulmas yoluyla Earlik
ontolojik olarak atomcu; epistemolojik olarak Aristocu karma bir grnm arzetmitir ki, ayn karma durum Mutezile ve Mtrdlik iin geerli deildir.
Dier yandan Mtrdlik, de kurucusu Eb Mansr Mtrdden (. 333/944)
itibaren atomcu evren anlayn benimsemi ve kelmda etkin ve fonksiyonel bir
ekilde kullanlmtr. Ebl-Ysr el-Pezdev, Mezhebin byk teorisyenlerinden
Ebl-Mun en-Nesef, Necmddin en-Nesef, Nreddin es-Sbn, Habbz ve
bn Hmm dahil hemen btn teorisyenleri atomcu evren anlay iinde hareket
etmilerdir.
Atomcu lem anlaynn ana zelliklerini u drt madde yoluyla ortaya
koyabiliriz:
1. Cevher-i ferd (Atom) Vardr ve Tm Atomlar Ayn Cinstendir.
Kelmclar evreni oluturan btn cisimlerin son derece kk olmalarndan
dolay daha fazla blnmeyi kabul etmeyen paralardan olutuunu varsayarlar.
Zir maddenin sonsuza kadar blnebilmesi maddenin kadm olduu dncesine kap aralayacaktr. Eer madde zaman bakmndan sonsuzdan geliyorsa yani
kadim ise ayn ekilde madde bakmndan da sonsuzca blnmesi mmkn olmaldr. Oysa bu mmkn olmayp madde hem zaman hem de para bakmndan
sonludur.
2. Evrende Cevher ve Arazlarn Dnda Hibir ey Yoktur.
Cevher, paralanmas mmkn olmayan ayn ya da d dnyada (hit) bulunan, araz kabul eden mtehayyiz ve makl bir varlktr. Arazlar ise cevher ve
cisimlerde bulunan bir takm nitelikler (mnalar) ve sfatlardr.
3. Arazlar Cevherler zerinde Varla Gelirler ve Onlardan Ayr Olarak Varla Gelemezler.
406
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
407
Menfaatlerle ilgili bu tasarm tm menfaat trlerini iine alr. Buna gre fkhn alglaynda, kiralk elbiseyi giymek, kiralanan evde oturmak gibi mallarn
menfaati; evlilik iinde erkein kadndan cinsel olarak istifade etmesi anlamna
bud menfaati; ve hr bir kiinin akit yoluyla bir hizmet grmesi hep menfaat
kategorisinde deerlendirilir. Fkhlar ayn gibi menfaati de mstakil bir varlk
kategorisi olarak deerlendirmi ve menfaate ayndan ayr bir varlk atfetmitir.
Ayn menfaat ayrm slm ey ve borlar hukukunun olduu kadar genel
olarak tm fkhn en nemli kavram ayrmlarndan biridir. yle ki, varlk kategorisi olarak cevher asl; araz ise ona tabi ve bal olduu iin ayn asl menfaatler
ise tbidir. Bu dorultuda ayn zerinde gerekleen temel akit olan satm akdi
slm hukukunda en temel akit tr olup dier tm akitlerin asl, prototipi ve esasdr. Menfaatler de ayna bal olduu iin menfaat zerinde gerekleen temel
akit tr olan kira akdi de satm akdinin bir feri ve trevi olarak dnlr.
Atomcu evren anlaynn fkhtaki tesirlerinin en net olarak greceimiz
kavramlardan biri menfaat terimi olduu iin menfaat terimiyle ilgili grlerin
araz teriminin kelmdaki zelliklerini ne ekilde yanstt hususuna biraz daha
aklk getirmekte fayda vardr. Bu noktada slm hukukularnn menfaatlerin
araz olmasna baladklar baz sonular ortaya koyabiliriz:
a. Konusu menfaat olan bir akitte, menfaatlerin akit nnda madmdur.
Mesel, bir ev kiras akdinin konusu menfaattir ki, bu menfaat kiracnn evde
oturma fiilidir. Akit annda henz kirac daha evde oturmaya balamad iin akit
aslnda henz mevcut bulunmayan bir madum zerinde yaplmaktadr. Bu bak
tarz zellikle Haneflerin kira akdine bakn derinden etkilemitir.
b. Menfaatler Ardk ki Anda Varlkta Kalamazlar: Kelmda fiil ve hareket araz varla geldiklerinin bir sonraki annda yok olup yeniden yaratlmakta
olduu gibi, menfaatler de bu ekilde var edildikleri ann hemen akabinde yok
olup sonraki anda da yeniden yaratlmaktadrlar.
Menfaatle ilgili szlerimizi Haneflerin menfaat kavramnn araz terimiyle
ne lde aynletirdiini bir rnekle sunmak istiyoruz. Buna gre konusu menfaat olan akitlerin prototipi olan kira akdini Hanefler yle tasarlar:
Haneflere gre kira akdinin hkm kiralayann menfaate kiraya verenin de
crete an be an malik olmasdr. Zir kiralayan kii menfaatleri an be an elde eder.
Bundan dolay kiralayan menfaatleri elde ettike, yani mesel, bir binek hayvann kiralayan, bu hayvan her bir adm attka, hayvan sahibine bunun kira bedelini
ayn ekilde an be an vermesi gerekmektedir. Bu kyasn gerektirdii hkmdr.
408
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
409
410
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
411
cevhere ynelik olduu iin, fertlerinin dnda zihn bir varl olan mahiyet dncesi ortaya kmam ya da yeterince gelimemitir. Mhiyet dncesinin gelimemesinin fkh zerinde ciddi epistemolojik etkilerinin olduu sylenebilir.
Aristoteles mant, tanm mahiyet zerinden yapmaktadr. Aristoteles mant
varlk anlay zerine kurulu bir mantk grnmnde olup varlk mhiyet ve somut
varlk olmak zere iki asldan meydana gelir. Mhiyetler trlere ait tmel nitelikler
grnmndedir. Mhiyet tmel bir kavramn, d dnyadaki deil de yalnz zihindeki fertleridir. Dolaysyla tanm tmeller vastasyla yaplr. Tmel (kll) kavramn
esas almakszn mahiyet terimine ulamann mmkn olmad sylenebilir.
slm kltrnde zellikle Mtrd-Hanef izgide ise, fkh, kelm ve dil
almalarnda tanm, tanmlanacak eyin mhiyeti yani ilemi deil de fertleri
yani kaplam (m sadak) zerinden yaplr. Ortada tanm yaplacak kll kavramlardan ziyde fertler ve bu fertlerle ilgili bir takm hkmler vardr ve tanmlar da daha ok bunlar esas alarak yaplacaktr.
Baz Hanef-Mtrd mellifler de Aristoteles mantnn ierik olarak birbiriyle balantl bir ekilde madde-suret anlay, lemin kdemi, tabiat dncesi
ve zorunlu nedensellik esas zerine kurulduunu ileri srerek Aristoteles mantnn gereksizlii bir tarafa haramln ne srmtr. Bu noktadaki vurgular
bize fkh alannda kullanlan dnce mekanizmasnn birok bakmdan Aristoteles mantndan farkl bir sistem olduunun erken dnemlerden itibaren bilinmekte olduu ve bununla da kalmayp iki ayr mantk sisteminin (epistemoloji)
iki ayr evren anlayyla (ontoloji) irtibatl olduunun da ak bir ekilde fark
edilmi olduudur. Mtrdlik bu sebeple atomcu esaslarla olan ilikisi noktasnda Earlikten ok Mutezileye yakndr. Earlikte bilgi anlay Aristoculuu
benimsemesine ramen Mutezile ve Mtrd doktrinleri Aristoculua bu ekilde
yaknlamam, atomculukla uyumlu bir epistemoloji benimsemilerdir.
Yine bu zelliin bir sonucu olarak, nedensellii zorunlu bir iliki olarak grmeyen, tmel kavramn ve mhiyet kavramn kullanmayan bir evren modelinde tmevarm ve tmdengelim ynteminin rahat bir ekilde kullanmasnn zorluu ortadadr.
Bundan dolay fkhta ana dnce mekanizmasnn kyas yani analoji kapsamnda
deerlendirilebilecek bir akl yrtme olmas da doal bir durumdur.
Tanmlarn fertler esas alnarak yapld, akl yrtme ve hukuk zmlemenin de fertler zerinden gerekletirildii bir fkh ortamda hukuk yazm ve
hukuk dn de fertleri esas ald iin ortaya kan hukuk yapnn kazistik
(meseleci) zellikler arz etmesi de bu bakmdan anlalabilir bir durumdur.
412
MM MTRD ve MTRDLK
23. TEBL
MTRD FIKIH USL : Gerek mi? Kurgu mu?
Do. Dr. Murteza Bedir
Sakarya niversitesi lahiyat Fakltesi
Fkh uslnn kelm ile sk irtibat olmas gerektiine dair kelmclarn srarl iddias bilinmektedir. O kadar ki, belirli bir fkh mezhebine mensubiyet genel
kabul grmesine ramen, fkh usl sahasnda mensubiyetin fkh mezheplerden
ok kelm durula ya da kelm okullar ile irtibatl olduu ikrdr; en azndan
bu yargnn mtekellimin yntemi iin geerlilii inkr edilemez. Nitekim amelde
Hanef ya da afi olan Mutezil uslclerinin fkh uslnde kelm nclleriyle
uyumlu kendilerine zg bir yol ve yaklam benimsedikleri bilinmektedir.
Mesel, Hanef mezhebine mensup olan Mutezil Eb Abdullah el-Basrnin
rencisi Kd Abdlcebbrn fi mezhebine mensup olmas ve Abdlcebbrn
rencisi Ebl-Hseyin el-Basrnin ise Hanef olmas onlar ortak bir Mutezil
usl anlay gelitirmekten alkoymamtr. Yine ayn dnemde fi bnlFreki ve Cveynyi Mlik Kd el-Bklln ile fkh usl sahasnda buluturan ey onlarn kelm sahasnda Ear olmalardr. Bu olgunun belki de bir
istisnas fukaha/hukuku yntemi olarak adlandrlan yaygn ve hakim Hanef
fkh usl yaklamdr. Her ne kadar hukuku yntem nceleri Hanef mezhebi
dnda ksmen benimsenmi olsa da, sonralar tamamyla Hanef mezhebine has
bir yaklam olarak tescil edilecektir. Ancak biliyoruz ki, Hanef mezhebi iinde
de kelm ile fkh usl arasnda sk bir irtibatn var olmas gerektiini syleyen
ve bu dorultuda Hanef-kelmc (dier bir ifadeyle Mtrd) fkh usl ina
etme ynnde bir aba ksmen baarl olmutur.
Bir kelm mezhebi kurucusu olarak sonradan mehur olsa da nceleri kendi
yazlarnda ve Hanef geleneinde Mtrd iin kullanlan genel ve yaygn sfat
fakih immdr. Mtrdyi bir kelm okulu kurucusu ve mezhep imam olarak grme eiliminin belirginlemeye balad, 5./11. yzyln sonu ve 6./12.
yzyln balarnda, onu ayn zamanda kelm duruuyla uyumlu bir fkh usl
yaklamnn da balatcs olarak gsterme abalarna rastlyoruz. Bu ynde bilebildiimiz ilk giriim Aladdin Semerkandnin (. 539/1145) Mznl-usl fneticil-ukl adl alma ile yine bu eserle ada olan ve onun bir zeti gibi duran el-Lamiinin (. 6./12. Yzyln ortalarnda) Mukaddime fi-uslil-fkhdr.
7. OTURUM
413
414
MM MTRD ve MTRDLK
gzel ve salamdrlar; ancak bu kiiler akli meselelerdeki genel prensiplerin inceliklerinde yeterince mahret kazanamadklar iin kiisel yaklamlar onlar
baz konularda muhliflerle ayn konuma drmektedir. Bu iki yaklamdan ilki,
ya lafzlara ve onlarn anlamlarna yabanclama ya da gayret eksiklii ve tembellikten tr zamanla terk edildi ve dier tarz, hukukularn sadece hukuka olan
eilimlerinden dolay yaygnlat; yle ki, bazen elikiye ve yanla dtler. Bunun kastl ve inanarak yaplan bir ey olmad aktr, bu gibi statlar hakknda
kt zan beslemek gnah ve inatlktr. Ancak kk salam olmadan daln dzgn
olmas ve kayp dmemesi akln kanunlar dndadr. Mteahhirin limlerden
bilgi ve kavray ilerde olan ve asl ve feri bilen statlar anlalabilir ve doru
mazeretler sebebiyle bu alanda te`lif yapmadlar.
Bundan sonra Semerkand bu nemli boluu doldurmay bir grev ittihaz ettiini ve devrindeki hkim ve yaygn fkh usl anlayndaki szn ettii ilkesel
yanllklar dzeltmek iin Mznl-ukl kaleme aldn belirtmektedir.
Bu pasaj/uzun alnty nasl okumak gerekir? Ben ncelikle Semerkandnin
szn ettii baz bilgileri tahkik edeceim ve ardndan bu alntda ve genel
olarak Mizanda srekli vurgulad kelm ile uyumlu bir fkh usl yntemi
ina etme abasn Mtrd usl erevesinde tartacam. Her eyden nce
Semerkandnin verdii tarih bilgilere bir bakalm. Diyor ki: Kendi zamanna
kadar fkh usl alannda yazanlarn ounluu Mutezile ve Ehl-i Hadistir;
Ehl-i Hadis ifadesi Orta Asya terminolojisinde, zellikle kelm ve fkh usl
1213
balamnda kullanldnda, Earlii kastetmektedir. Yani ashbmz dedii
Haneflerin bu alanda daha az yazdklarndan sz etmektedir. Ancak tarih gerekler Semerkandyi dorulamamaktadr; ama Semerkandnin, ideal olarak grd kelm ncllerle uyumlu bir fkh usl yaklamn dnerek bu ifadeyi kullandn dnrsek gerekten de kelm nclleri fkh uslnn bir
mukaddimesi gibi gren kelmc/mtekellimin usl alanna Haneflerin ilgisi
ok clzdr.
Semerkandnin ifadesinde geen ikinci nemli bir nokta, Hanef mezhebi
iinde Mtrdnin ncln yapt kelm ncllerle uyumlu bir fkh usl
geleneinin var olduu ama bunun eitli nedenlerle kendi dneminde pek tutulmadn dile getirmesidir. Ona gre bu gelenek Mtrdnin hocalar, kendisi ve
yakn rencileri (ashb) tarafndan balatlmt, ama daha sonra fukahann salt
hukuk olana ilgisi ya da yetersizlik sebebiyle bu gelenek zayflad. Hatt o kadar
1213 rnek olarak bkz. Ebl-Muin en-Nesef, Tabsratl-edille; Semerkand, Mzn; el-Lmi,
Mukaddime fi uslil-fkh
7. OTURUM
415
zayflad ki, hukukular kelm nclleri ve akl ilkeleri yeterince dikkate almadklar iin elikiye veya muhliflerin yanl konumlarna dtler; bu hassas bir
iddia olaca iin de Semerkand hemen u szleri ekler:
Bu onlarn bilerek deil de farknda olmadan dtkleri bir hatadr. Bu
ikinci iddiay daha sonra ele almak zere birinci iddia yani Mtrdyi merkeze alan kelm ncllerle uyumlu bir fkh usl geleneinin gerekten var olup
olmadn tartmak istiyorum. Semerkand szn ettii ideal fkh usl yntemine rnek olmak zere ikisi de Mtrdye ait olduunu syledii iki esere
iaret etmekte ama bunlarn tek rnekler olmadn, daha dorusu bu yntemin
belki de Hanef uslcleri arasnda bir gelenek oluturduunu gstermek amacyla baka rneklerin de olduunu zellikle vurgulamaktadr.
Bu dier rnekler ilgin bir biimde Mtrdnin yakn evresiyle yani hocalar, yakn arkadalar ve rencileri ile balantldr; bununla Semerkandnin,
merkezinde Mtrdnin olduu bir usl gelenein varlna dikkat ekmek istedii
ok aikrdr. Semerkandnin burada kendi anlad biimde bir usl geleneinin
varln ispat iin iaret ettii isimler ve bu isimlerin oluturduu bir gelenein gerekten var olup olmad ayr bir konudur, ama daha nemlisi bu iddiann dile getirilmesidir. Kald ki, Mtrdnin iki eseri, Mehiz-era ve Kitb el-Cedeli
gnmze ulamad iin bunlarn muhtevasn tam olarak bilebilecek durumda
deiliz. Onun, Mtrdnin hocalar ve yakn rencileri gibi mulak bir ifade
kullanmas sebebiyle bunlarla kimleri kastettiini de bilmiyoruz; zten Mtrdnin
yakn evresinden gnmze ulam bir usl eseri mevcut olmad gibi ne sonraki
usl eserleri ne de ne biyografi eserleri bu tr eserlerin varln teyit etmektedir.
Her eye ramen, bu tr eserlerin mevcut olmu olabileceini ama bir sebepten
gnmze ulaamadn bir ihtimal olarak var sayabiliriz. Ancak bu speklasyonu
test edecek elimizde bir kstas olduunu dnyorum; bizzat Mtrdyi kelmc
usl alannda nc ve imam kabul eden Semerkandnin eserini inceleyerek ve
zellikle onun szn ettii Hanef-kelmc usl geleneine mensup yazarlardan ve
bunlarn iinde bahusus Mtrdden yapt alntlar ya da referanslar takip ederek
bu gelenein varln somutlatrabiliriz. Mzn incelediimizde Semerkandnin
Mtrdden yaklak 20 meselede alntlar yaptn gryoruz. Bu alntlarn ounluu fkh uslnn dil bahisleri olarak adlandrlan konularnda olup Kurn
ifadelerdeki aklk kapallk konusunda baz felsef mlahazalarla balantldr. Bu
alntlarn ounda alntlanan gr ayn zamanda Semerkand ulemsnn da gr olarak kaydedilmektedir. Ama buna ramen Semerkandnin Hanef kelmc-usl
geleneine yapt atflar maalesef iddiasn ispat etmekten uzak gibi grnyor.
416
MM MTRD ve MTRDLK
7. OTURUM
417
418
MM MTRD ve MTRDLK
gemi bir baka deerler sistemine kar ortaya kar. Bu rakip hi phesiz Ehl-i
Hadisin de rakibi olan Mutezileden bakas olamazd; Earnin eserlerinin
Mutezileye kar polemiklerle dolu olmas ve bunu yaparken olduka derinlikli
bir dnsel abay ortaya koymas herhalde onun ad etrafnda bir hareketin ortaya kmasn salayan en nemli amillerdi.
Onbirinci yzyln sonuna geldiimizde bu hareket artk zirvesine erimi, en nemli entelektel temsilcisi (Gazzl) vastasyla zaferini iln etmiti.
Gazzlden sonra slm Dnyasnn byk blm Earyyenin etkisi altna
girecektir. Mliklik burada herhalde en gzel rnektir; Ear hareket balangta
filer arasnda yaygnken bundan sonra Mlikler de bu harekete nemli katk
salayacaktr. Burada Earliin daha erken saylabilecek bir dneminde nl
Mlik lim Kd el-Bkllnnin bu harekete katlmasnn da pay olabilir. Kald
ki, filik de zten Mlikliin iinden domutu, dolaysyla bu iki gelenein
tarihi zaten pek ok alanda kesimekteydi.
Snn dnyann dier nemli bir gelenei olan Hanbellik de kendine zg
kelm karakterini korumutur. Haneflie gelince onun ii biraz daha zordu; Eb
Hanfe daha hayatta iken bir takm eletirilere ve snnetten sapma sulamalarna
maruz kalmt. Onun takipilerinin izleyen yzyllarda ok deiik akmlara katlmalar ve bu akmlarn bir ksmnn Snn izginin dnda yer almas 11. yzyla gelindiinde artk hogrlebilir bir durum deildi. Haneflik bir Badattaki
entelektel konumunu kaybetse de zellikle Horasan ve Mvernnehirde her
bakmdan gittike glenecektir. zellikle Buhara ve Semerkand ehirlerinde filizlenen ve byyen Hanef anlay 11. yzyla gelindiinde baka yerlerdeki
alternatif araylar arasnda ne kacaktr. Bunun en nemli nedeni Buhara ve
Semerkand Hanefliinin Mutezile kart bir konumda olmalar olabilir. Daha
Smnler dneminden balayarak Mvernnehirde Mutezileye kar bir sylem gittike gl bir biimde vurgulanmaktayd.
Yaklak iki- asrdr filikle mcadele eden Haneflik, filerin nclnde ortaya kan Earliin merkez slm topraklarnda kendisini kabul
ettirmesi ve ardndan evre slm Corafyasn da etkilemeye balamasyla alternatif bir araya yneldi. te Mtrdnin adnn bir Ehl-i snnet mensubu
kelm nderi ve mezhep kurucusu olarak ne kmas bu arayn bir neticesidir.
Bunda Mtrdnin ok kapsaml ve sistematik bir teori ortaya koymak yannda
hi phesiz eserlerinin Mutezile eletirileriyle dolu olmasnn ok byk etkisi
olmutur. Ona ilk defa bir kelm mezhebi reisi sfatyla hitap edenlerin 11. yzyln sonlarnda yaayan Mvernnehirli limlerdir.
7. OTURUM
419
Btn bu anlattklarmdan Mtrdnin adnn niin merkez slm topraklarnda bilinmediiyle ilgili bir sorunun da anlamsz olduu anlalm olmaldr.
nk zten 12. yzyla gelinceye kadar Mtrd dier herhangi bir Orta Asya
limi kadar bilinmekteydi ve ancak bu dnemden sonra ona farkl bir konum verildi ve ancak bundan sonra Mtrdlikten sz edilmeye baland. Bu onun Semerkand ulems arasnda zel bir konuma sahip olmad anlamna gelmiyor,
ama bir kelm okulu kurucusu olarak Mtrdden sz etmek iin bu zaman
beklemek gerekiyordu.
Bu uzun arka plandan sonra ben konuma dnmek istiyorum: Mtrd usl.
Artk anlalm olduu zere Mtrd usl eklinde nitelemenin amac, kelm
sahasnda olduu gibi, fkh usl sahasnda da kendisini Mutezileden ayran,
Ehl-i snnet ilkeleriyle uyumlu bir usl yaklamn Hanef mezhebi mensuplar
arasnda hkim klma arzusudur. Semerkandnin yukarda alntladmz uzun
pasajda zellikle bunun zerinde durduunu gryoruz. Usl-i fkhn kelmn bir
uzants olduu fikri, daha doru bir ifadeyle kelm ncllerin ve ilkelerin fkh
uslnn temel konularnn ileniinde her dim gz nnde bulundurulmas gerektii dncesi, kelmc usl ynteminin uzun sredir vurgulad bir iddia idi.
Fkh usl finin eserinde grld gibi er ahkm zerine salt bir soyut
dnme biimi olarak domu olsa da zellikle Mutezilenin iki nemli ismi,
Kd Abdlcebbr ve rencisi Ebl-Hseyin el-Basr tarafndan gelitirilen ve
adna daha sonra mtekellimn usl ad verilen bir yaklama gre, kelm ilminin
konu edindii hikmet-sefeh, aslah, istitaat, kulun fiilleri, kaza-kader, sftullah,
kelm- ilhnin nitelii gibi pek ok konu fkh usln dorudan veya dolayl
olarak ilgilendirmektedir; dolaysyla fkh usl alannda yazan bir mellifin bu
konuda kendi gr ve dncesini mensubu olduu kelm okulun nclleriyle
uyumlu hale getirmesi beklenmektedir.
Semerkandnin yazd tarihlerde kendisinin de yukardaki alntda belirttii
gibi iki ekol, Ehl-i Hadis (Eariyye) ve Mutezile bu konuda olduka youn bir
faaliyet ortaya koymutu. Bklln-Cveyn-Gazzl hattnda Earlik kelmusl-i fkh alannda zirve eserler ortaya koyarken Mutezile ise Kd AbdlcebbrEbl-Hseyin el-Basr ile bu sahada kalc eserler brakmt. Semerkand ite bu
iki gelenein dnda kalan Eb Hanfe mezhebi mensuplarn da kelmc-usl
hareketine katmay hedeflemekte ve bunu da adalarnn yapt gibi mm
Mtrdye zel bir konum vererek onun ismi zerinden yapmay hedeflemektedir. Aslnda Hanefler usl sahasnda en parlak rneklerini Mtrd hattnn dnda ortaya koymulard; bu Cesss-Debs- Serahs- Pezdev hattdr.
420
MM MTRD ve MTRDLK
Semerkand, yukardaki alntda bu izgiyi furcu usl izgisi olarak adlandrr ve bunlarn zaman zaman Mutezile zaman zaman da Ehl-i Hadisin hatalarna
dtklerini belirtir. Herhalde Mutezilenin hatalarna dmekten sz ederken
Cesss ve Debsyi kastetmekte, Earliin yanllarna denlerle de Serahsyi
ve Pezdev kardeleri kastediyor olmaldr. Adna bn Haldnun fukah yntemi diyecei bu hkim Hanef usl anlayndan tatmin olmayan, daha dorusu
bu gelenein fkh usl faaliyetlerini kelm nclleri dikkate almakszn yaplandrmalarndan honut olmayan Semerkand, yeni bir usl denemesi yapmtr.
Mznl-usl ile onun zeti olan Lminin el-Mukaddimesi ile snrl kalan
bu deneme, sonraki dnemlerde bir gelenek oluturamayacak, ancak zellikle
Mtrd kelm nokta-i nazarndan sonraki usl anlaynda ksm bir etkide bulunacaktr. Bu etkinin de daha ok akl-vahiy ilikisinin hukuk felsefesi zemininde
tartlmas olarak niteleyebileceimiz, hsn-kubuh meselesi erevesinde kaldn gryoruz. Ancak bu konu bizce ayr bir deerlendirmeyi hak etmektedir.
7. OTURUM
421
24. TEBL
MM MTRDNN SLM NANCINI TEMELLENDRMEDEK
METODU
Dr. Belksm el-Gl, rika niversitesi, BRLEK ARAP EMRLKLER
ZET
mm Mtrd slm dncesinin byk simalarndan biri olup, mslmanlarn byk ounluunun akideyle ilgili baz hususlar reddetmesi, tevilde arya kamas, ve grlerini kabul ettirme hususunda devlet otoritesini de arkasna
almas gibi sebeplerle Mutezileden uzaklat bir dnemde yaamtr. yleki
bu dnemde Mutezilenin genel msmman kitleden farkl dnd bu gibi
konular bu kitle -Ehli snnet- adna zme kavuturacak Ahmed b. Hanbelden
sonra gl bir sima kmamtr. Ahmed b. Hanbel yanllar iinde de kat grler ortaya km ve yleki tebh ifade eden yetler hakiki anlam zerine
alnmaya balanmtr. Bu da mm Mtrd gibi akl dinin anlalmasnda daha
etkin kullanacak, kelm alan kadar, fkh ve usl alannda da sz sahibi bir simann gelmesine olan ihtiyac artrmt. Onunla birlikte slm dnyasnn nemli bir
ksmn oluturan Hanef evrelerde akide alanndaki resm mezhep Mtrdlik
olmu ve bu zamanmza kadar byle devam etmitir.
Takprzdenin dedii gibi Ehl-i snnet kelm ilminin mm Ear birlikte
iki kurucusundan biri mm Mtrd olmasna ve onun doktrinin Eb Hanfenin
akide anlay zerine kurulmasna ramen, Mtrd, Earnin grd ilgiyi
grmemitir.
bn Askr yle der: Btn Mlikler, filerin drte , Haneflerin drtte
biri, ve baz Hanbeller Eardir. Mvernnehrde, Trk lkelerinde, Afganistan,
Hindistan, in ve bunlarn komu blgelerinde Haneflerin te ikisi Mtrddir.
Bu almamzda nce mm Mtrdnin hayat, hocalar, rencileri, eserleri
ve hakkndaki kaynaklarn azl gibi konular ele alp sonrasnda, ulhiyet konusundaki tavrn inceleyeceiz. O, bu konular derinliine incelemesi ve kendi blgesindeki senev dinler ve felsef akmlara kar slm inancn savunmasnn da etkisiyle zel
nem verdii bu konulara parallel olarak kitabn da Tevhd adyla isimlendirmitir.
Daha sonra da onun peygamberlik ve iman konularndaki grlerini sunup, mm
Mtrdnin grlerinin genel esaslarn tespit ederek almamz sonlandracaz.
MM MTRD ve MTRDLK
422
1214
.
:
1215
.
968(
)
) :
(1968 2.151-152
561(
)
) :
1347( .16
1214
1215
7. OTURUM
423
)
:
) 968
(1968 2.151-152
:
(.1216
) :
1216
MM MTRD ve MTRDLK
424
:
1217
( .
) 342(
:
(
:
.
16. ) 1347
) 561
1217
7. OTURUM
425
:
.
:
.
) 248 862(
238
MM MTRD ve MTRDLK
426
) 332(
) 333944 /( .
)(
) 333944/(
)(
.
)(
)(
)(
)(
.
.
.
.
.
.
.
)(
.
.
.
7. OTURUM
427
-1
-2
) :
( ) ) .(164/
( ) .(21/
.
.
MM MTRD ve MTRDLK
.
.
.
.
428
7. OTURUM
429
.
.
.
.
.
.
.
.
MM MTRD ve MTRDLK
430
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
(.
)
7. OTURUM
431
.
.
8. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
25. TEBL
MTRDLN ORTAYA IKII
Yrd. Do. Dr. Ahmet Ak
Kahramanmara St mam niversitesi lahiyat Fakltesi
Giri
Mtrdlik, mm Azam Eb Hanfenin grlerini gelitirip sistemletiren Eb Mansr el-Mtrdye nispet edilen itikd bir mezheptir. Bu bakmdan Mtrdlik ile Haneflik arasnda ok yakn bir iliki vardr. Ayn zamanda Mtrdliin arka plannn Haneflik olduu konusunda ittifak vardr.
Haneflik, hicri ikinci asrn balarndan itibaren Horasan ve zellikle Semerkant
bata olmak zere Mvernnehirin btn ehirlerinde genel kabul grm ve
1218
yaylmtr.
Nitekim Ebl-Mun en-Nesef, Tabsratl-Edille adl eserinde
Mvernnehirin tamamyla Horasann Merv ve Belh gibi ehirlerinde itizal
fikirlerini benimseyenler hari btn Eb Hanfe taraftarlarnn usl ve fru konularnda ilk dnemden beri Haneflii (Hanef-Mtrdlii) benimsediklerini
1219
Nesefnin burada geen Tm Mvernnehir blgesinde
kaydetmektedir.
itizal fikrini benimsemeyen Hanefler ifadesinden o blgedeki Haneflerin iki
gruba ayrld anlalmaktadr. Bu iki grup, u ekilde isimlendirilebilir:
436
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdliin kurucusu kabul edilen mm Mtrd, yukarda geen Semerkant Ekolne bal Drl-Czcniyyede okuyup yetimi ve ayn yerde
gelitirip sistemletirdii mm Azam Eb Hanfenin grlerini mrnn sonuna kadar btn gcyle yaymaya almtr. imdi konunun daha iyi anlalmas iin Semerkant Ekoln ve ona bal olan Drl-Czcniyye ile Drlyziyye ilim merkezlerini, mensuplarn ve kullandklar yntemi, aralarndaki
farklar grelim.
8. OTURUM
437
1. Czcniyye Ekol
Drl-Czcniyye, Eb Hanfenin fikirleri dorultusunda Semerkantta faaliyet gsteren en nemli ilim merkezidir. Mtrdnin yetitii ve orada ders
verip binlerce talebe yetitirdii bir okuldur. Eb Muktil es-Semerkand tarafndan hicri III. asrda kurulduu tahmin edilen bu okul, daha sonra Eb Sleyman el-Czcn ve Eb Bekir Ahmed b. shak b. Sabh el-Czcn tarafndan
1222
gelitirilmitir.
Eb Hanfenin ileri gelen rencileri Muhammed e-eybn (189/804) ve
Eb Ysufun rencisi Eb Sleymn Ms b. Sleyman el-Czcn (200/816)
tarafndan kurulan Drl-Czcniyye, Mtrdnin yetitii ve ders verdi1223
i nemli bir eitim merkezidir. bn Yahynn verdii bilgiye gre , DrlCzcniyyede hocalk yapan limlerin hoca silsilesi u ekildedir:
el-mmul-Cell Eb Hanfe (150/767)
el-mm Eb Abdillah Muhammed b. el-Hasan e-eybn (189/804)
Eb Sleymn Ms b. Sleyman el-Czcn (200/816)
el-Fakh el-mm Ebi Abdillah b. Eb Bekr el-Czcn
e-eyh el-Fakh Eb Bekr Ahmed b. shk el-Czcn (250/864)
Eb Nasr Ahmed b. el-Abbs el-yz (275/888 civar)
Eb Mansr el-Mtrd (333/944)
1222 Fakat bn Yahy, burada ders verenlerin silsilesini sayarken Eb Muktilin adn zikretmeyerek, Eb Hanifeye Muhammed e-eybn ile ular. Bkz. bn Yahy, v. 160b; Ancak
Mtrdnin Eb Hanifeye ulaan hoca silsilesinde, Eb Muktil nemli bir kiidir. nk
Mtrd ondan Kitbul-lim vel-Mteallimi rivyet ederek Kitbt-Tevhd ve KitbtTe`vlt adl eserlerinde ondan alntlar yapmaktadr. Buna ramen Eb Muktilin sz konusu
eserde adnn gememesi olduka ilgintir. Muhtemelen bu durum Eb Muktilin irc fikrini benimsediinden kaynaklanmtr. Kr., Kutlu, Trklerin slmlama Srecinde Mrcie
ve Tesirleri, 268, 269 ;Yine Ebl- Mun en-Nesef de, Semerkantta Hanefilii benimseyenleri anlatrken Eb Muktili atlayarak, btn ilimlerde sz sahibi olarak tantt Eb Bekr
Ahmed b. shk b. Sabh el-Czcn (hicri 3. asrn ortalar) ile balatm olmas muhtemelen
ayn sebeptendir. Kr., en-Nesef, Tabsra, I/356.
1223 bn Yahy, v.160b, 161b, 162a.
438
MM MTRD ve MTRDLK
8. OTURUM
439
440
MM MTRD ve MTRDLK
bn Yahynn verdii bilgilere gre, Eb Nasrdan sonra DrlCzcniyyede Mtrd ders vermeye balad. Fakat o, derslerine devam
ederken, Eb Nasr el-yznin olu Eb Ahmed el-yz esaretten kurtularak
Semerkantta dner ve babasnn ehit dmeden nce merkezin bana kendisinin geirilmesini tavsiye ettiini syler. Bunun zerine e-eyh el-mm
Eb Mansr Muhammed b. Muhammed el-Mtrd ve Hakm es-Semerkand
ve dier limler Drul-Czcniyyede toplanarak hocalarna duyduklar saygdan dolay Eb Ahmed el-yzyi, babasnn makamna oturttular ve ona
sayg gsterdiler. Tahsilini bata Mtrd olmak zere oradaki limlerden tamamlayan Eb Ahmed el-yz, ksa srede fakihlik mertebesine ulat. Bu
arada resmen merkezin bana getirilen Eb Ahmed, Drl-Czcniyyenin
fiiliyttaki hocas konumunda bulunan Eb Mansr el-Mtrdyi hocas olarak grr ve ona son derece sayg duyard.. nk Eb Mansr Mtrd, devrinin ilim, anlay, nezaket ve vera ve mezhepleri bilme bakmndan dnemin
1239
en nde gelen limi idi .
Eb Mansr el-Mtrd, mrnn sonuna kadar pek ok renciye bu merkez1240
de ders okuttu . Nitekim Mtrd, Ebl-Hasan Ali b. Said er-Rustufennin de
iinde bulunduu rencilerine mm Muhammed e-eybnnin el-Mebstunu
1241
okuturken yaklak yz yanda vefat etti .
mm Mtrdnin fikirleri, Ebl-Hasan Ali b. Said er-Rustufen, Eb Se1242
leme es-Semerkand ve bn Yahy gibi limler tarafndan temsil edildi . Bu
1243
kiiden Rustufen , Mtrdnin rencisidir. Dier ikisi ise ondan okuyan iki
1244
1245
nemli limin rencileridir. Eb Seleme , Eb Ahmedin, bn Yahy
ise,
Rustufennin rencisidir. Bu ahslar Mtrd gibi halkn arasnda hayat tarz
1239
1240
1241
1242
1243
1244
1245
8. OTURUM
441
olarak sade bir hayat srerler; dncede ise te`vli gerekli grp akln kullanlmas gerektiini savunurlard. Bu sebeple Rustufen, Eb Seleme ve bn Yahy,
1246
Mtrdnin ilk temsilcileri saylabilir .
1247
442
MM MTRD ve MTRDLK
akln delil olarak kullanlmasna kar kmlardr. Bu iki konuda Ehl-i Re`yden
ayrlp Ehl-i Hadise meyletmilerdir. Bunlarn temsilcilerinin Eb Ahmed elyz ve Hakm es-Semerkandye nispet edilen es-Sevdl-Azm adl esere erh
1253
yazan kii yada kiiler olduunu dnmekteyiz. yle anlalyor ki, bundan
sonra Semerkantta Drl-yziyye mensuplar Samanlerin yklna kadar ne
kacaktr. Bu gruba, Smn emirleriyle aralar iyi olan Hakim es-Semerkand ve
Eb Bekir el-yz gibi limleri dahil etmek mmkndr. Nitekim Saman emiri
tarafndan Hakm es-Semerkandye yazdrlan es-Sevdl-Azam adl eserin sonunda, dnemin Semerkantl limleri zikredilmesine ramen, Mtrdnin adna
1254
yer verilmemektedir . Halbuki Mtrd, Hakm es-Semerkandnin ders arka1255
1256
1257
da veya hocas olduuna dair rivyetler vardr .
Bu ekol ierisinde Eb Bekir el-yz ve kardei Eb Ahmed el-yz gibi limler
1258
bulunmaktadr . Mtrdnin ada ve Semerkantn ileri gelen limlerinden
1259
birisi olan Eb Bekir el-yz, halk tarafndan sevilip saylan bir kimseydi . erhu
Cmel-i uslde geen bir rivyete gre, Eb Bekir el-yz vefat edince, onun hakknda, fakih Abdssamed b. Ahmed el-Erbincen, Mtrdnin u szn nakletmitir: Din ilimleri ve hkmleri retme hususunda bu mmetin limleri, gemi
peygamberler gibidir. Gemite bir peygamberin devri sona erip zlmesi gereken
meseleler ortaya knca, o meseleyi zecek bir lim kalmadnda, yeni bir peygamber gnderildii gibi, bu mmetin iinde de her asrda, vefat eden fakihlerin
yerine, ya yeni limler gelir, ya da kymetin kopmas gerekir; nk Allahn, in1260
sanlar yol gstericilerden mahrum brakmas dnlemez .
Eb Bekir el-yznin taziyesinde Mtrdnin adnn gemesi ve yukarda geen sznn nakledilmesi Semerkant ekol iinde Mtrdnin olduka nemli bir yere sahip olduunu gstermektedir. Ayrca bu kayt, IV./X.
1253 el-Hsr, v. 277b; bn Yahy, erhu Cmel-i Uslid-Din, v. 160b-161b; geni bilgi iin bkz.
Ak, Byk Trk limi Mtrd ve Mturdlik, 108 114.
1254 Hakim es-Semerkand, Kitbs-Sevdil-Azam, 32.
1255 bn Yahy, v. 160b-161b.
1256 Kitbt-Tevhdi ve Teviltl-Kurn eserleri incelendiinde, Mtrdnin byk bir lim
olduu aka anlalmakta olup, o dnemin nemli bir limi olarak bilinmektedir. bn Yahy,
v. 160b-161b; en-Nesef, Tabsra, I, 356,357.
1257 el-Kefev, v. 130a; el-Leknev, 195, 220.
1258 Muhammed b. brahim el-Hsir, el-Hv fil-Fetv, Sleymaniye Ktp., Hekimolu Ali Paa,
nr.: 402, v. 251a-b; Sz konusu eser, kr zen tarafndan tahkik ve tetkik edilerek Trkeye
evrilmitir. Bkz. kr zen, IV. (X.) Yzylda Mvernnehirde Ehl-i Snnet-Mutezile
Mcadelesi, slm Aratrmalar Dergisi, say IX, stanbul 2003.
1259 bn Yahy, v. 160b; es-Semn, IX/104; zen, Ehl-i Snnet-Mutezile-Mcadelesi, 67.
1260 bn Yahy, v. 18b, 19a.
8. OTURUM
443
Czcniyye ekolnn temsilcisi, Eb Mansr el-Mtrd , yziyye ekolnn temsilcisi ise Hakm es-Semerkandnin es-Sevdl-Azam adl eserine erh
yazan kiidir. Zir daha nce ifade edildii gibi, sz konusu eserdeki iman, te`vl ve
irc ile ilgili aklamalar Hakm es-Semerkandnin genel anlayyla uyumamaktadr. Nitekim Ebl-Mun en-Nesef, Mtrd ve Hakm es-Semerkandyi vd1262
ve Hakm es-Semerkandnin tevil ilmini iyi bildiini belirtmektedir . Buna
ramen, es-Sevdl-Azamn aklama ksmnda mtebih yetlerin te`vline id1263
detle kar kld grlmektedir . Btn bunlar, es-Sevdl-Azamn elimizdeki mevcut nshasnn Hakm es-Semerkandye idiyeti konusunda phe uyandrmaktadr. Eserdeki 62 ilkenin Hakm es-Semerkandye, aklamalarnn ise, en
azndan bir ksmnn bakasna ait olabilecei ihtimalini glendirmektedir. Buradan hareketle, eserde yer alan 62 maddenin, Eb Hanfenin fikirlerinin maddeler
1264
halinde zeti olduunu syleyebiliriz . Fakat erh iin bunu sylemek zordur.
Mtrdnin eserlerinde kulland metodu ve ortaya koyduu baz grler ile Hakm es-Semerkandye nispet edilen es-Sevdl-Azamda kullanlan
metot ve baz fikirler arasnda nemli farklar bulunmaktadr. Bu farkllklar bata metot olmak zere, iman, te`vl ve immet gibi konular iermektedir. imdi
Mtrdnin grleriyle, sz konusu eserde geen grleri karlatrmak suretiyle bu iki eilimi yakndan tanyalm.
a) Kullandklar Metodlar: Mtrdnin eserlerinde ileri srlen grler, akl ve nakl delillere gre ortaya konulurken, es-Sevdl-Azamn erhinde ise sadece nakl deliller kullanlp akl delillere yer verilmemektedir. Nitekim
Mtrd, tevhd, iman ve immet konularn izah ederken akl ve nakl delilleri
1265
birlikte kullanmaktadr . Hatt Mtrd, bazen akl delili en byk delil olarak
1261
1262
1263
1264
1265
444
MM MTRD ve MTRDLK
sunmaktadr. Nitekim ona gre Allahn vahdniyetinin en byk delili akl de1266
lildir. O da, bu lemdeki nizam ve intizamdr . mmet, ilerin iddia ettii
1267
gibi nass ve tayinle sbit olmayp, aklen vciptir . Buna mukabil es-Sevdl1268
Azamn erhinde ise hibir akl delil bulunmamaktadr .
Mtrdnin metot bakmndan dierlerinden fark, naslarn yan sra akla
ve akln kullanlmasna byk nem vermesidir; akl ve nakl delilleri birlikte
kullanmasdr. Dier grup ise sadece nakl delille yetinip akla ve akl delile nem
verilmemektedir. O halde iki grubun metodlar birbirinden tamamen farkldr.
. mann Tanm: Mtrdnin eserlerinde iman, esasta kalp ile tasdik ek1270
linde tanmlanmaktadr. es-Sevdl-Azamn erhinde ise, iman, kalp ile tasdik, dil ile ikrar eklinde tanmlanp, kalp ile tasdik eden bir kimsenin diliyle ikrr
1271
etmemesi durumunda kfir olaca ileri srlmektedir .
Mtrdye gre iman, kalbin tasdikinden ibarettir. Dil ile ikrr etmek art
1272
deildir. Dil ile ikrrn geerli olmas, kalbin tasdikine baldr . Grld
gibi, imann tanm bakmndan da fark vardr: Mtrdye gre imanda asl olan
kalptir; dierlerine gre ise, dildir.
1266
1267
1268
1269
8. OTURUM
445
. rc ve Mrcie Konusu: Mtrd, irc vlen irc ve Zemmedilen irc eklinde iki ksma ayrmaktadr. Ona gre irc, latte tehir etmek
anlamndadr. stlahta ise, byk gnah ileyenin ahretteki durumunu Allahn
dilemesine brakmaktr ki, bu gr benimseyenler Ehl-i Snnet saylr. Zememdilen irc ise, insann fiilinde hibir etkisinin olmadn iddia edenlerdir
ki, bu gr benimseyenler zemmedilen Mrciedir. O, bunlardan ikinci gru1277
bu eletirip birinci grubu vmektedir. Fakat es-Sevdl-Azamn erhinde,
1278
bu konuda herhangi bir ayrma gidilmeden Mrcie toptan eletirilmektedir .
Eb Mansr el-Mtrd, mm- Azam Eb Hanfenin irc konusundaki grlerini benimseyenleri Ehl-i Snnet olarak tavsif eder ve onlar gnah ilemekten saknan ve ktlk yaptklarnda azapla karlaacaklarndan endie
1279
1280
edip korkan Allahn sadk kullar olarak grr . Mtrd bu tr ircy benimseyenleri zemmedilen Mrcieden ayr deerlendirir. Nitekim o, bu tr Mrcie hakknda unlar sylemektedir: Mrcie de sahibini imandan karan her
bir gnaha vadin terettp ettii hususunda onlarla hemfikirdir. Ayrca Mrcie
m`minlerin iledikleri gnah sebebiyle imanlar baki kalmakla birlikte azaba
duar olacaklarndan endie etmesine mukabil dier gruplar byle bir endie
tamaz; Mrcienin dayandklar delil de ilgili naslarn umum ifade etmesidir. Btn gruplara ait olmak zere zikrettiim grler neticesinde u ortaya
1273
1274
1275
1276
1277
446
MM MTRD ve MTRDLK
kmtr ki, gnahlarn dourduu sonucu hirete tehir eden grup manasna
gelen Mrcie, gnahlarla alakal naslarn yorumu konusunda dier gruplardan
1281
daha titiz davranmaktadr .
Yukarda grld gibi mm Mtrd, irc ile mm- Azam Eb
Hanfenin de vd, byk gnah ileyenlerin durumunu Allaha havale etmeyi kast etmektedir. Ve bu tr irc benimseyenleri zemmedilen Mrcieden ayr
tutmakta ve onlar aka savunmaktadr.
B. Mtrdliin Oluumu
mm Mtrd, dini anlama konusunda aratrmac, sorgulayc bir ruhla geliimi ve ilerlemeyi hedeflemi, daha hogrl bir tutum sergilemitir. Tpk Eb
Hanfe gibi problemleri akl ve nakil nda zmeye alm; ayrca yet ve
1281
1282
1283
1284
1285
1286
1287
8. OTURUM
447
hadislerin inceliklerini anlamak iin akl yrtmeye byk nem vermitir. Bundan
dolay baz Haneflerce bile te`vlin bidat kabul edildii bir dnemde o, yet ve hadislerin Kurnn zne uygun olarak te`vl edilmesine cevaz vermekle kalmam,
gerekli grmtr. Buna mukabil Ehl-i Hadis ve baz Hanefler ise te`vli caiz grmemilerdir. Nitekim bu hususu Ebl-Muin en-Nesef u ekilde aklamaktadr:
Mtebih yet ve hadislerin anlalmas konusunda meyihimiz arasnda
ihtilaf vardr. Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. smil el-Buhr ve Eb Dvd
es-Sicistn gibi Ehl-i Hadise mensup limler ile Nusayr b. Yahy el-Belh ve
Eb smet Sad b. Muaz el-Mervez gibi baz limlerimiz, mteabih yet ve
hadislere inanmakla birlikte, onlarn ne anlama geldikleriyle megul olmadlar.
Hatta Malik b. Enese istiva yetinin anlam sorulunca onun yle cevap verdii
nakledilmektedir: stiv, aslnda mehul deildir. Fakat biz onu anlayamayz. Bu
1288
nedenle onun hakknda soru sormak bidattir .
Nesef aklamalarnn bundan sonraki ksmna isim vermeden; Mtrd ve
onun gibi dnenleri kastederek yle devam etmektedir. Baz meayihimiz ise,
mtebih yet ve hadisleri, tevhide ve muhkem yetlere uygun decek ekilde
te`vl ettiler. Bununla birlikte yaptklar te`vlin, Allahn murad ettii mnann
sadece bir ynn ifade ettiini sylediler. O konuda kesin bir hkm belirtmeden
yle dediler: Biz, mtebihlerin sadece baz ynlerini anlayabiliriz. Mesel,
Yed zikredilmi ve onunla kudret, kuvvet, sultan, memleket, hccet, galebe,
1289
izzet gibi tevhd ile elimeyen anlamlar murd olunmutur .
Ebl-Mun en-Nesef, Horasan ve Mvernnehirdeki halkn mezhebi
hakknda Tabsratl-edillesinde u bilgilere de yer vermektedir: Usl ve fru
ilimlerini birletiren Semerkantl limlerimiz, e-eyh Eb Bekir Ahmed b. shak
b. Sabih el-Czcnnin zamanndan beri bu mezhepte/grte idiler demektedir.
Nesefnin burada geen, Semerkantl limlerimiz ifadesini, Semerkant Ekol
olarak; bu grteydiler ifadesini ise, itizl fikrini benimsemeyen Hanefler eklinde anlayabiliriz.
Nesefnin e-eyh Eb Bekir Ahmed b. shak b. Sabih el-Czcnden bahsettii bu kayttan baka mm Mtrdnin ve hocalarnn Drl-Czcniyyede
Hanef izgide eitim faaliyetinde bulunduklar belirtilmektedir. Ayn zamanda
bu ilim merkezinde yetien ve hocalk yapanlar arasnda mm Mtrdnin ismi1290
nin, fikirlerinin ve eserlerinin ne kt aka kaydedilmektedir.
1288 en-Nesef, Tabsra, I, 130.
1289 en-Nesef, Tabsra, I, 130. Kr., Mtrd, Tevilt, I, 246 248; Mtrd, Kitbt-Tevhd, 108 110.
1290 Nesef, Tabsratl-Edille, II/359.
448
MM MTRD ve MTRDLK
1. Hanef-Hadis Taraftarlar: Eb Ahmed el-yz gibi limlerin benimsedii sorgulamadan, eletirmeksizin siyas idareye mutlak itaatin gereklilii ve
teslimiyeti bir anlay;
8. OTURUM
449
450
MM MTRD ve MTRDLK
8. OTURUM
451
452
MM MTRD ve MTRDLK
26. TEBL
MTRDLK ARATIRMALARINDA KAYNAK OLARAK
SEMERKANT CKARDZE MEZARLIINDAK MEZARTAI
KTBELER
MTRDLK TARHN RENME AISINDAN X.-XIV. ASIR
SEMERKAND KTBELERNN NEM
ZET
Prof. Dr. Airbek MUMNOV
Institute of Oriental Studies Ministry of Education and Science of Republic of
Kazakhstan, Almaty / Kazakistan
Mtrdiyye akmnn ortaya k ve geliimi son zamanlarda youn bir ekilde Semerkantda aratrlmaktadr. Fakat, bu aratrmalarda ilk olarak Mtrd
dnemi almalar ve Hanefler trih ve bibliyografik kaynaklar (xiv-xix asrlarda yaynlanan taradjim, tabakt al-hanafiyya) kullanlyor. Bu kaynaklarn,
phesiz ki, artlaryla beraber bir takm eksiklikleri de vardr: Paralar eklindeler, kifyetsizlik, klielik ve sonraki dnem yazarlarn metinlere mdahaleleri.
Aratrmalarn gvenirlii asndan yeni kaynaklar gerekiyor, aslna en yakn
olanlar, en salam kaynaklardr. Az kullanlan kaynaklar grubu arasnda en nemlileri Semerkandda bulunan ve bir ulem mezarl olan Cakardizedeki mezar
kitbeleridir. Buradaki kitbelerin says 300e yakndr ve tarih olarak X.-XIV.
yzyl olarak tespit edilmilerdir.
Cakardize Mezarl IX. asrn sonu X. asrn balangcndan beri ehrin ve
tm blge ulemsnn elit bir mezarl haline gelmi idi. Bu mezarln en nemli zellii Mtrd anlaynn oluumu srasnda ve Smnler ile Karahanllar
dneminde yaayan neredeyse tm din bilginlerinin burada gmlm olmasdr.
Kitbelerin ou drtgen dz talar (45x21 cmden 125x60 cm kadar ) zerine
yazlmtr (yerel telaffuzda: Qayraq ta veya sadece Qayraq).
Semerkandda kayrak talarnn ortaya k ve yaylmalar net bir ekilde
bellidir. XI. Yzyln sonundan XIV. yzyla kadar; XI. Yzylda akl talar
younluktayd; Cengiz Han dnemi ve aatayllar dneminde kayrak talarnn says ok azalmtr. Sadece XIV. yzyla ait birka tane mezar ta tespit
edilmitir.
8. OTURUM
453
454
MM MTRD ve MTRDLK
8. OTURUM
455
456
MM MTRD ve MTRDLK
itibaren Semerkand gelimeye balad, nce valinin merkezi haline geldi daha
sonra da Smnler erken dnemi bakenti oldu. Tm bu gelimeler, ehrin genilemesi yannda gelimesini de salad.
Mvernnehir blgesinin, bilhassa Semerkandn altn devri X. yzyln sonunda Karahanllarn hkimiyeti ile st noktaya ulat. Ekonominin dzelmesi ile yan sra
ok sayda saraylar ve dier binalar yapld. X. yzyla kyasla XI.-XII. yzylda Semerkand ok deiti: byd ve geliti. Eski Rabad mahallesinde tccar ve zanaatkrlar yerlemiti. ehr-i Birn semtini ise zenginler, idaresiler ve din limleri mesken tutmutu.
Bunu arkeolojik kazlarda bulunan XI.-XII. asr tarihli ihtiml eyalardan anlayabiliriz
(ekteki resimlere baknz). ehr-i Brnun dou ksmnda, X. yzylda Cakardizede
gmlen eyh Eb Mansr el- Mtrdnin mezar etrafnda mezarlk oluturuldu.
Cakardize Mezarl, X.-XV. yzylda Semarkandda en ok bilinen mezarlk idi. Burada limler, din grevlileri ve ehrin nde gelenleri topraa verilmitir.
Bu yzden mezarln dier ismi de ilim hazinesi idi. Cakardize ismi ise byk
bir ihtimalle ortaan balarnda Semarkandn ehristan semtine doru akan su
kanalndan alnmtr. Kanaln dou tarafnda bir kale (diza) bulunuyordu, bu kalede askeri birlik okar konuklanmt.
X. yzyl seramik kalntlarna gre o dnemde Cakardize semti geni bir alana sahipmi. Bir taraf kanaln kysnda imi. Khodjann kabri etrafnda zamanla mezarlar oald, Semarkandn nde gelenleri orada gmld. 333 senesinde
ise eyh Eb Mansr el- Mtrd burada topraa verildi. Bu muhteem insann
nesebi Semarkandn kenar mahallesi olan Mtrd ile balantldr. Gnmzde
Motrid Mahallesi, Semarkandn kuzey-batsnda bulunmaktadr.
eyh Mtrd ile alkal nc olay da Kuhak kapsnn (okra, gnmzde uponata) yaknnda Divr-i Kiyyamatn kuzeyin ksm yaknnda bulunan Rabt-i Gziyn kalesidir. Arkeolojik kazlar verilerine gre Rabt-i
Gziynn oluumu VIII. asrdr. Ancak bu rabat ikiyz yl daha faaliyette kalmtr. Asker savunma vazifesinin X. yzyla doru azalmasyla, gaziler rabat
bir sfiler rabat haline geldi. Ancak rabatn eski ismi de korunmutu. Bu rabatta
Eb Mansr el-Mtrd ve Ebl Ksm Semerkand Hzr aleyhisselm grmlerdir. Hz. Hzr da bunlarn birine din ilmini, dierine de felsefe retmitir.
Cakardize kitbeleri, Mtrdlik tarihinde baz eksiklerin kapatlmasna
imkn veriyor. Aratrmalarn yukarda belirtilen ekilde yaplmas halinde beklenen neticeye ulamamza izin veriyor: Mtrd anlaynn nde gelen isimlerini
ortaya karmaya frsat tanyor. Onlar rasyonalist ulemdan olduklarndan dolay,
muhaddislerin geleneksel tarih-bibliyografya literatrne girmemilerdir.
8. OTURUM
457
26. TEBL
.
(X-XIV )
.. ,
-
.
-
(, -, XIV-XIX ).
, , ,
,
.
, , .
() .
300 , X-XIV .
( IX X .)
-
. ,
,
( ), .
( Qayrq-tsh, Qayrq)
, 4521 12560 .
: XI XIV .,
XI .,
XIV .
- 19401950 ,
458
MM MTRD ve MTRDLK
,
.
, , -,
-
-, , -,
.
(. .
, . . , . . .).
,
.
- ,
,
(/ ),
, .
4- (IX-XII .). ,
.
( ,
),
, .
( )
. -,
, (. .
XI-XIV . , 1992 ,
1).
(,
. .). , ,
.
,
. .
, ,
, .
.
130 , .
, 4
8. OTURUM
459
460
MM MTRD ve MTRDLK
1999-2000 . -
( . ).
12
.
.
( ), ,
, ,
, ,
, .
, ( )
, ,
.
,
- ,
.
,
,
1999-2000 .
,
( , ,
).
,
.
, , ..
.
( ) .
,
.
,
,
8. OTURUM
461
. ,
,
.
,
.
,
,
. (
) ( , ,
)
(,
..).
,
.
-. - . ,
1999. . - 47
: . 92, 98, 103, 105, 155, 262, 264, 296, 318, 325, 338, 339, 341 (2 ),
346, 369, 371, 384, 395, 403, 406, 418 (2 ), 420, 428, 464, 483, 484, 485,
498, 501, 552, 554, 556, 559, 563, 564, 565, 572, 584, 664, 694.
, .
.
.
, 751-752 .
.
VIII . , IX .
, , ,
.
.
.
.
. ,
. I-II .
, .
. -
462
MM MTRD ve MTRDLK
, ,
XI-XII . (. ).
-
, . -- -.
- .
-V . , ,
,
. , -,
-,
.
, , , ,
.
.
, , ,
. ,
,
, 333 .. -.
, ,
- .
, ,
- ,
- , (,
). , -
VIII .
.
. (.
), . --
- -- , , , ,
, ,
, .
-.
:
8. OTURUM
463
1. -.
-
() , .
2.
: 1) - 2) -,
-.
3. ,
-.
4. - -.
5. ( -)
.
464
MM MTRD ve MTRDLK
27. TEBL
MTRDYYE DOKTRNNN ZBEKSTANDA ARATIRILMASI:
PROBLEMLER ve ZMLER
Dr. Shovosil Ziyodov
Historian of Religions and Manuscripts, Beruni Institute for Oriental Studies
Academy of Sciences of Tashkent/Uzbekistan/Takent-ZBEKSTAN
Herkesin bildii gibi, Sovyet rejimi dneminde Orta Asya devletlerinde
slm dini ve onun ilm mnev mirasna ynelik mnasebetler tamamen farkl olmutur. SSCBde iktidar olan komnist partisinin liderleri, halkn beynine
girmede en byk rakip olarak din ehlini grmekteydiler. Parti liderleri, kendi faaliyetleri esnasnda dini aalamak, din adamlarn yok etmek ve kalan
din adamlarn da ele almak iin en sert tedbirleri uygulamlardr. Din konusu,
yapay bir ekilde ideolojik mcadelenin ok nemli cephelerinden biri haline
dntrlmt. slm dininin on binlerce itibarl limi ldrld. Binlerce
cami ve yzlerce medrese bozuldu. Aslnda bu mimar eserlerin ou, bizim
halkmz iin ayrca insanln gelimesi iin son derece nemli birer deer idi.
Din adamlarnn ounluu da 1990larn ortalarna kadar Kurndan tam anlamyla yararlanamamlardr.
Yukarda belirtilen sebepler dolaysyla, Orta Asyada din bilgi ve oluumlar yasakland iin tm Sovyet Cumhuriyetlerinde gerek anlamda slm bilim
adamlar son derece az kalmt. Bunun sonucunda her trl hurfeler, yanl uygulamalar ve bazen de chilne rf-detler ba gsterdi. Ayrca slm dini konusunda her eyi bildiini iddia eden yarm mollalarn says da artmtr.
Bamszlktan sonra din eitim sistemi radikal bir ekilde yeni aamaya
geti. zbekistanda din uzmanlar yetitiren bir ok eitim kurumu kendi faaliyetlerini yeniden balatt veya yeni eitim kurumlar tekil edildi. Bununla birlikte Takent ehrinin dndaki ou illerde de zel orta eitim veren slm Eitim
Kurumlar oluturuldu. Balangta bu tr kurumlar biraz dzensiz faaliyet gsterdiler. Baz yerlerde zbekistan Diyanet lerine bal din okullarnn dnda
bamsz olarak faaliyet gsteren medreselerin says da artt. Bu sre zellikle
aada gsterilen iki ekilde gerekleti:
1. nceleri evlerde, eitli gizli yerlerde yasad olarak yrtlen din eitim, artk cami ve medreselere tand ve yasallk kazand;
8. OTURUM
465
2. Baz lke Mslmanlar, zellikle baz Arap lkelerindeki kt niyetli guruplar kendi ideolojik fikir ve dncelerini zbekistana getirdiler, bu lkede
kendilerine radikal taraftarlar toplamaya altlar.
zbekistan halk yetmi senelik boluktan sonra din bilimlere susamt ve
din eitim almaya son derece eilimli olduu da aka grlmekte idi. Bunun
sonucunda lkemiz snrlar ierisinde faaliyet yrtmekte olan din eitim kurumlarnn says 100 gemiti. Bu tr eitim kurumlarn da kategoride inceleyebiliriz:
1. zbekistan Diyanet leri Bakanlna bal olan ve hl resm olarak
faaliyette olan din eitim kurumlar vardr. Takent slm niversitesi ve ikisi
kadnlara ait olmak zere toplam 10 adet medrese gnmzde faaliyet gstermektedir.
2. lkemizin Diyanet leri Bakanlna bal olsa da eitim artlar ve seviyeleri belirlenen taleplere uygun olmadndan dolay 1998 senesinde kapatlan
medreseler.
3. Diyanet leri Bakanlna resmen bal olmayan, ahslar tarafndan bireysel olarak alan, izin belgeleri resm olmamasna ramen faaliyet gsteren ve
1998 senesinde zbekistan Adalet Bakanlnda kayd olmad iin kapatlan
medreseler.
zbekistan Cumhuriyeti bamsz olduktan sonra kendi mill din deerlerini yeniden canlandrmak amacyla, gemite emei ve eserleriyle slm dininin
eitli alanlarnda saysz eserler yazan bilim adamlarnn hayatlarn ve ilm miraslarn renmeyi en gncel konulardan biri haline getirmitir. Mill duygular
canlandrma ok geni ve derin bir trih sre olmakla birlikte, halkmzn hem
ekonomisini, siyas faaliyetlerini, mneviytn, fen- bilimini, dilini, tarihini, rfdetlerini, mesleini, mimar kltrn ve hem de insanlarn gelimesi iin gereken tm meseleleri kendi iinde barndrr.
Mill yenilenme uzun mddet devam edecek ve nice yllar iine alacak etrefilli bir sretir. Bu yndeki en nemli aama insan faktrne ve onun mnev
deerlerine ynelik olan olumlu mnasebetlerdir. Doal olarak, aratrma ve incelemelerde deerlerimizin tarihini renmek de ayr bir neme sahiptir. nk ok
zengin olan mill deerlerimizin tarihini renmeden, onlarn bugnk durumunu
analiz etmek ve bunlarn gelecei hakknda dnmek olduka zor olsa gerek.
Bununla birlikte byk bilim adamlarnn hayatn ve onlarn mnev miraslarn
renmek ve aratrmak, lkelerimizde son derece revata olan bir olgudur.
466
MM MTRD ve MTRDLK
Bu tr aratrmalar bir yandan kmil insanlar yetitirmek iin, te ynden onlarda salkl din dnceyi ekillendirmek iin olduka nemlidir. slm dininin
akidelerini reten Kelm biliminin ortaya k ve bu ilmin gelime sreci, ayrca
Mvernnehirde yaayan kelmclarn hayat ve eserleri hakknda yeterince gncel
aratrmalar yapldn iddia etmek son derece yanltr. Din akide konularn ilm llerde renmek, Orta Asya lkeleri iin byk nem tayan problemlerden birisidir.
Mvernnehir blgesinde Kelm biliminin gelimesine byk katk yapan
limlerden biri Eb Mansr Mtrd (. 333/944) olmutur. Onun yaad devirde
(9. yzyln sonu-10. yzyln birinci yars) Mslman blgelerde eitli gurup ve
frkalarn says artm durumda idi. Bu durum iman ve itikad konularnda bir sr
ihtilf ve elikileri beraberinde getirmiti. Bu tr guruplardan birisi Mutezile olup,
bu gurup din akidelerin yorumunda Kurn ve hadis gibi nakl delillerden daha ok
akl delilleri esas almlard. Bunun sonucunda Selef ve hadis ehli arasnda kelm
ilmine kar eletirel tepkiler ortaya kmaya balad. te tam bu devirde kelm biliminin nl limi Mtrd ortaya kt ve o gnn ihtilafl akide meselelerini ilm
llerde yorumlayarak bu ilme kendi payn katmt. Bylece Mtrd, Hanef
mezhebinin kurucusu Eb Hanfenin (699-767) grlerini esas alarak kendine zg
kelm ekoln kurdu. Ancak Mtrdnin lmnden sonra Mvernnehirde bu
ekoln otoritesi zayflamaya balad. Bu yzden mm Mtrdden sonra bu blgede onun teorilerini doru bir ekilde yorumlayp yayacak hem de eitli muhlif
fikir ve eletirilerden koruyacak bir guruba ihtiya hissedildi.
O devirde Mvernnehir blgesinde ilhiyt konusunda pek ok mesele ortaya km bulunuyordu. nk bu blgedeki Trk ve Sod kkenli halk, slm
hkm ve kanunlarn uygulanmasna hazr deildi. Bu durum ise ister-istemez
belli blgelerde baz isyanlarn kmasna sebep oldu. Yukardaki sebepler dolaysyla blgede saysz din gelenek ve dncelerin ortaya kmasna uygun bir
ortam vard ve bylece saysz din guruplar ortaya km oldu.
te bu ortamda Mtrdnin doktrinini detayl bir ekilde inceleyen ve bu
doktrinin mhiyetini derinden bilen Ebl-Ysr el-Pezdev (.1099), Ebl-Mun
en-Nesef (. 1114), es-Seffr el-Burah (. 1134), Eb Hafs en-Nesef (.1142), Ali
b. Osmn el- (. 1173), Nreddin es-Sbn (. 1184), mer el-Hanef (.1200)
gibi limler, Mtrd akadini gelitirerek bu ekoln devam etmesini saladlar.
Mvernnehirdeki Kelm okulunun ekillenmesinde ve gelimesinde Semerkand bilim muhiti ayr bir nem tar. Bu kelm okulunun gelime srecini
aada grld zere devirde inceleyebiliriz: Mtrdye kadar olan devir
(IX) Mtrd ve onun halefi devri (X) Yeniden Canlanma devri (XI-XII).
8. OTURUM
467
Eb Hanfeden Mtrdye kadar olan bu zaman diliminde yaplan ilm aratrmalar ve ilahiyat teorilerindeki tedrc gelime Tevhid esasnda olmutur. Bu
tr aratrmalar Orta Asyada Kelm konularnn derinlemesine renilmesine yol
at. Ancak sylenmesi gereken bir husus, Mtrd okulunun ortaya kmasna
sebep olan Semerkantn din ortam hi belirtilmemitir. Ayrca Semerkanttaki
sosyo-politik durumlar hakknda bilgi veren nemli kaynaklar da aratrlmamtr. Biz almalarmzda mm Mtrd ve ondan sonraki devre ait olan trih
1308
kaynaklar aratrmay da n plana koyduk. Kaynaklara rnek olarak Eb Hafs
en-Nesefnin (. 537/1142) Kitb el-Kand fi zikri ulem-i Semerkand; Eb
Thirhocann Semeriyye; Ali b. Yahy ez-Zandavsatinin Kitbr-Ravdatlulem, Memn el Kenin Mecm el-Havds ven-Nevzil (Trkiye nshas),
Seffr el-Burhnin Risle-i Fikh Mesil Sila anh e-eyh es-Saffr fe ecbe
anh (Fransa nshas) gibi rnekler aratrmaclarndan dikkatinden kamtr.
Biz aratrmalarmzda bu konuya dikkat ederek yukardaki kaynaklardan da istifade ettik.
1309
468
MM MTRD ve MTRDLK
uyandrm oldu. O zamana kadar zbekistandaki medrese hocalarnn, medresede eitim gren byk limlerin, hatta cami imamlarnn dahi bu konuda
herhangi bir bilgiye sahip olmadklar ortaya kt. Ancak bu lim ve imamlar
da Mtrd akadini mm Azam Eb Hanfe Akidi veya Ehl-i Snne velCemaa Akidi olarak biliyorlard.
Bu tarihten sonraki 7-8 yl iinde zbekistanda Kelm tarihi, zellikle
1311
1312
1313
Mtrd Akidi alannda A. K. M`minov , . Y. Ziyadov , S. S. Akilov
vs. dier bilim adamlar tarafndan eitli aratrmalar yapld.
Gnmzde halkmzn slm dinini yeniden renmeye balad bir dnemde (reslmization), iman ve akide konusunda bir dizi sorun ve ihtilf ortaya
kmaya balad. nk Avrupadaki arkiyat bilim adamlar kelm ilmini bir
sosyal alan gibi aratrmlar, bu durum ise zbekistanl aratrmaclarn nnde
iki eit sorun karmt:
Birincisi kelm ilminin Mvernnehirde olumas, onun zellikleri ve bu
alanda ne km olan bilim adamlarnn ilm mirasn renmek ve bu rendikleri deerleri hayatta uygulamalar gncel grevlerden birisidir. nk vicdan zgrlne yeni kavumu olan sade halk yle dursun, din adamlar ve imamlarn
dahi kelm bilim hakkndaki bilgileri son derece azdr. Ayrca kelm bilimi tarihi ve
Mvernnehirdeki gelime sreci hakknda ne zbekistanda, ne de Orta Asyada
yakn tarihe kadar hibir ilm aratrma yaplmamt. Hatt Sovyet dneminde din
eitim veren medreselerde Akide ve kelm dersleri olarak Eb Hanfenin (80150/699-767) el-Fkhul-Ekber ve Eb Hafs en-Nesefnin (.1142) AkidunNesef eserlerinin erhleri retilmekte idi. Gnmzde de zbekistan ierisindeki
medreselerde akide ve kelm derslerinde yine yukardaki eserler esas alnmaktadr.
zbekistann bakenti Takentte bulunan slm niversitesinde birka
yldan beri Staj ve uzmanlar yeniden hazrlamak imamlara ve medrese retmenlerine Mtrd ekolnn tarihi alannda dersler verilmektedir. Kendi
tecrbelerime dayanarak unu ifade etmek isterim ki, yerel imam ve medrese retmenlerinin ounluu mm Mtrd ve Ear ile onlarn ekolleri hakknda
hibir bilgiye sahip deiller. Onlar kelm ve akide bilimi dendiinde sadece dar
1311 . .
(II-VII/VIII-XIII .): . . . . - .: . . . . ,
2003.
1312 . Ziyadov, Eb Mansr Mtrdnin yazma miras ve onun Te`vlat eseri, Doktora tezi,
Takent, 2003.
1313 S. Akilov, Ebul-Muin Nesefnin Mtrd akaidine katks (Tebsiratul-Edille balamnda),
Takent slm niversitesi, Takent, 2005
8. OTURUM
469
470
MM MTRD ve MTRDLK
mektedirler. Sonuta din limleri arasnda da bu alanda elikiler ortaya kmaktadr. Bu sorunlarn hepsi gstermektedir ki, Mtrdlik lkemizde dorudrst renilmemitir.
Din adamlar yukarda belirttiimiz konsepsiyon erevesinde fikir yrtrler. Bilindii gibi, herhangi bir gerein mhiyetini anlamak iin onun nceki
tarihi gerekliini renmek lzm. Bu yolla ancak ierik renilebilir.
Mtrd Akidi, rasyonel zellii ile hogr ynnden byk neme sahiptir. nsann kamil Mslman olabilmesi ve hirette rahata kavuabilmesi iin ortaalardaki ideolojik gayelerin (cihd, slm dzen, halifelik) mecbr olmadn
bu ekolde bulabilmekteyiz.
bu ekoln derinden renilmesi ve incelenmesi, Orta Asya lkelerinde
demokratik-hukuk anayasal dzenin oturtulmas srecinde ve halklara slm dininin asl mahiyetini doru bir ekilde ulatrlmasnda nemli bir yere sahiptir. Ayrca
Orta Asyada son dnemlerde ortaya kan Hizbt-Tahrr, Ekramler gibi deiik
itikda sahip olan guruplarn asl amalarnn if edilmesine ve burada yaamakta
olan halklarn bu tr radikal gruplara kar uyarlmasna byk hizmet sunacaktr.
Takentte slm niversitesinin almasyla slm Bilim Tarihine ait bir
dizi aratrma yaplmaya baland. zellikle Hanef mezhebi ve Mtrd ekol
temsilcilerinin hayat ve eserlerini renme konusu ivme kazand. Bunlara rnek
olarak aadaki master ve doktora tezlerini, monografi ve risleleri, ilm ve sosyal makaleleri gsterebiliriz:
8. OTURUM
471
gerekletirilmektedir. Mtrd konusundaki ilk akademik aratrma, bu tebliin sahibi tarafndan yaplan Eb Mansr Mtrdnin yazma miras ve onun
1318
Te`vlt eseri , adl doktora tezidir.
Yannda Mtrd itikd alannda bir dizi makale de neredildi. Bu makale1319
ler de lkemizde Mtrd kelmnn tantlmasna vesile olmaktadr.
Mtrd kelm ekolnn temsilcileri ile birlikte Hanef mezhebi limlerinin
ilm miraslarn, yani kelm, fkh, tefsir ve hadis ilimlerine ait eserleri renme
yolunda aada gsterilen almalar bu faaliyete kazandrm durumdadr.
1) Muzaffer Kamilov, Mvernnehirde fkh ilminin gelimesinde
1320
Alddin es-Semerkandnin yeri ve Tuhfetl-Fukah eserinin nemi adl
doktora tezini savunmutur (2000). Kamilov, bu konuda bir dizi makalenin ve bir
det monografi eserinin sahibidir. Ancak bugne kadar Aladdin es-Semerkandi
tarafndan yazlan ve Mtrd kelmna ait nemli kaynak saylan erh Tevilti
Ehlis-Snne eseri daha yaymlanmad.
2) Durbek Rahimcanov, VIII-XII yzyllarda Semerkantta Hadis Biliminin
Gelimesi (Eb Hafs mer en-Nesefnin Kitb el-Kand fi Marifet ulama Sa1321
markand adl balamnda) adl doktora tezini 2003 senesinde savundu. Dur1318 . Ziyadov, Eb Mansr el-Mtrdnin miras ve onun Tevilat eseri, doktora tezi, Takent,
2003, s. 21
1319 Eb Mansr el-Mtrdnin Tevilat eseri hakkndaki yeni bilgiler, arkiyat, 1999.
9. s. 66-73; Mtrdnin Hayat ve Miras, Takent, 2000 s. 27; Bu konuya nceki aratrmamzda ayrntl bir ekilde deinmitir. Bkz. Eb Mansr el- Mtrdye nispet edilen
eserlerin Takent yazmalar ve Mtrd zerine yaplan baz aratrmalar // mm Mtrd
ve Mtrdlik / Tarih Arka Plan, Hayat, Eserleri, Fikirleri ve Mtrdlik Mezhebi. Haz.
Snmez Kutlu. Ankara 2003. s. 271-281. Daha sonra bu konu zerine birka makale daha
yaymland. rnein: XII
- . -, //
. . .
10 .
. 2004. . 229-230; Ziyadov ., Eb Hafs en-Nesefnin arkiyat Enstits Elyazmalar
Ktphanesindeki eserleri ve Akaidun-Nesef eseri, Nesef kentinin dnya medeniyeti tarihindeki yeri. Nesef kentinin 2700. yldnmne ynelik yaplan uluslar aras ilmi konferans
materyalleri, Takent-Kar, Fan neriyat, 2006, s. 221-226; Eb Mansr Mtrd, Cennet
Mekn dergisi, Austos 2007, Takent, s. 26-30.
1320 . -
- :
. .: , 2000. 26 .
1321 . VIII-XII ( -
472
MM MTRD ve MTRDLK
1322
1323
1324
1325
- ):
. .: ,
2003. 26 .
: 7124, 4789, 11922, 3150, 3231, 3164, 5265.
: ..
XII // 1976. 11,
. 57-61; .
1976 3 ; . .
-//
. . . 1991. . 67-79;
. - - //
.
2004. . 11-12.; . - // - 4
2005. . 190-191 .
. -
( - ):
. .: , 2005. 28 .
. -
: . . . . .: , 2007. 26 .
8. OTURUM
473
1326
: . . . . .: , 2008. 28 .
1327 -- - : . .
. . .: , 2008. 26 .
1328 - -
: . . . . .: , 2008. 30 .
1329 ., . // - . 4
(2003), . 192-193.; .
// - . 4 (2003), . 190-191.
1330 : -
- ;
. - - I ;
. - - --
; . - .
(-
).
:
. -
.
.
474
MM MTRD ve MTRDLK
Monografi ve Brorler:
Bu alanda ilm aratrmalarn yan sra makale ve kitaplar da nere hazrlanmaktadr. arkiyat lim ve Semerkanttaki mm Buhr Uluslararas Merkezi
Mdr olan Ubaydulla Uvatov son yllarda Mtrd ve Ebl-Mun en-Nesef
konusunda birka makale ve bror neretmitir. Mesel mm el Mtrd ve
1331
Akidi, 2000; Ebl-Mun en-Nesefnin hayat ve miras, 2003.
zbekistan mfts Usmanhan limov da, IX XI yzyllarda Semerkantta
1332
adl eserini 2008 senesinde yaymlad.
kelm biliminin gelimesi
eyh Muhammed Sdik Muhammed Yusuf bu alanda bir dizi bror neretti.
Mesel Snni Akideler, Din Nasihattir, htilaflar Hakknda gibi eserler.
B. Babajanov, A. Muminov, A. Fon Kyugelgen tarafndan yazlan 20 yz1333
ylda Orta Asyada nfuz sahibi limler (2007) gibi eserler zikredilebilir.
Tercme Eserler:
zbek yazarlar ve tercmanlar tarafndan da bir dizi kitap tercme edilerek
neredilmitir.
Mesel: Mirza Kenjabek Muhammad Zhid Bursevnin Ehl-i Snne vel
1334
Cemaa Akidi ( 1998 senesinde 1 cilt, 1999 senesinde 2 cilt) , eyh Ahmed
Gmhnevnin Cmil-Mtn tercmeleri mevcuttur.
Abdulaziz Mansrun Akid Metinleri eserinde Akide ait olan (elFkhul-Ekber, Akidun-Nesef vs.) metinler toplanmtr. bu yazar birka sene
nce Akid-i Tahv Tercmesini hazrlamt. Yazar eserde esas olarak erh
Akdetit-Tahvden yararlanmtr.
Ahmetcan Babamurat Tevhid, Asl slm Akide adl eserini bir akidev
eserden yararlanarak yazmtr.
1331 . - . - .: , 2000; .
- . - .: , 2003
1332 . IX-XI .
Ozbekiston milliy ensiklopediyasi Movarounnahr .
2008. 192 .
1333 . , . , . .
XX . - 2007.
1334 . -
/ . . . .: , 1998. 144 . 1 2 1999 . (
).
8. OTURUM
475
476
MM MTRD ve MTRDLK
1343
8. OTURUM
477
yoktur. Bu yzden yukarda ad geen aratrmalar lkede nemli bir yere sahip
olmakta ve bu alandaki merakn gittike bymesine vesile olmaktadr. Bunun
sonucunda zbekistanl rencilerin ve din ehlinin bu konularda bilgi edinmesine
yardmc olacaktr.
zbekistan snrlar ierisinde faaliyet gstermekte olan mm el-Buhr
adndaki Takent slm Enstits; Buharadaki Mr Arab; Takentteki Kokaldosh; Karakalpakistandaki Muhammed Brn; Nemengandaki Molla Krgz; Harezmdeki Fahreddin Rz; Endicandaki Seyit Muhyiddin Mahdm;
Kakaderyadaki Hoca Buhr; Takentteki Hadice-i Kbr ve Buharadaki
Joybari Kalon adl slm din eitimi veren orta retim kurumlar ve medreselerinde, ayrca mm el-Buhr adndaki hadis ilmi merkezlerinin mfredatlarndaki derslerde Mtrd Akidi esas alnmaktadr. Bu eitim kurumlarnn ktphanelerindeki din kitaplarn says olduka azdr. Bu bilim kurumlarna ancak
yaplan yardmlarla kitap alnabilmektedir.
478
MM MTRD ve MTRDLK
28. TEBL
TRK BASININDA MTRD VE MTRDLK
Prof. Dr. Mehmet Zeki can1348
Atatrk niversitesi lahiyat Fakltesi
Son zamanlarda ilhiyat evresinin Mtrd zerinde bir takm aratrmalar
yapmas ile Mtrd ve Mtrdlik, gnmz entelektel dnyasnda yank bulmaya balamtr. Hatt Mtrdlik, iinde yaanlan veya yaand varsaylan
deer buhrann amada gemi bir referans olarak ele alnmtr.
Gzlemlenebildii kadaryla doksanl yllarn sonlarndan itibaren Trk basnnda Mtrd ve Mtrdlik belli bir takm toplumsal, siyas grlerin kurucu
unsuru olarak yeniden kurgulanmaya allmtr. Bunlardan nemlilerini maddeler halinde yle tayin etmek mmkndr:
1. Mtrdlik Osmanl Mslmanldr.
2. Mtrdlik Trk Mslmanldr.
3. Mtrdlik Laik Cumhuriyetin teolojik temelidir.
4. Mtrdlik, Balkan insan ile Anadolu insan arasndaki kltrel farklln ifadesidir.
Tebliimiz iki ksmdan oluacaktr. Birinci ksmda yukardaki grler
zetlenecek, ikinci ksmda da bunlarn metodoloji asndan bir deerlendirmesi
yaplacaktr.
8. OTURUM
479
480
MM MTRD ve MTRDLK
8. OTURUM
481
Ona gre Trk medreselerinde Yavuz Sultan Selimin slm birlii siyasetine
kadar Mtrdnin itikat sistemine yer verilmi, Eb Hanfenin fkh benimsenmitir. Ahmed Yesevnin nerettii varln birliine dayal tasavvufi anlay meru
zeminini Mtrdnin zt-sft birlemesinde bulmutur. Vahdet-i vcudu anlayn
Trk tarihinde bu derece kabul grp yaylmasnn bir sebebi tre ise dier sebebi
de Mtrd itikdnn felsef yaps olmutur. Toleransl bir hukuk anlayna sahip Haneflikle bu teoloji, muhatab hak bilmenin getirdii mesuliyet ahlknn
olumasna katkda bulunmutur. Trk corafyalarndaki slm hayatn dier slm
ve Arap lkelerine gre messeselemeye daha uygun zeminler bulmas bylece
gereklemitir. Bu anlay, her kltr grubunu hak addediten gelen tolerans saye1354
sinde mparatorluk mentalitesine de mnbit bir zemin hazrlamtr .
Safev ahlar karsnda Osmanl mutlak bir zafer kazanamaynca din politikasnda deiiklik yapmtr. ah smailin Erdebil Tekkesinden ileri gelen
manev otoritesine karlk Yavuz, yendii Araplarn itikdn resm tez haline
getirip Halifelii kontrol altna almak istemitir. Bylece din otorite olarak tesirli bir g elde etmitir. Belki bu yolla Arap anlayn da kontrol edebileceini
hesap etmitir. Fakat hesaplar yanl kmtr. Bundan sonra Kahire, Badat,
Halep gibi yerler din merkez olarak addedilmi, Osmanl Trkesi Arapann
ar basks altnda kalm, medreselerde de ciddi zihniyet kaymalar yaanmtr.
Mtrd, medrese mfredatnda itikat imam olmaktan kp fkh silsilesi iine
alnrken yerine Ear konmutur. Bylece mspet ilimleri de ilh ilim sayan
Mtrd anlayn yerine, bunlara itibar etmeyen bir anlay hakim olmutur.
Bu yeni zihniyet yaplanmasndan ksa sre sonra mm- Gazzl anlay
yaygnlam, mm Birgivi gibi, Kadzdeliler gibi kiilerin temsil ettii mutaassp bir din anlay hkimiyet kurmutur. Yeni durumlara dir fikir cereyanlar hep bidat olarak telakki edilmi, tamamen irrasyonel konulara tahsis edilmi
bir mnakaa ierisinde imparatorluk fikir hayat, tam anlamyla fasit bir daireye
1355
dmtr .
Mtrd-Hanef-Yesev sacaya zerinde hamleci bir ilim hayat kazanan
Merv, Semerkant ve Buhara gibi merkezlerin nemi kaybolmu, Trkn tasavvuf anlay da daha sonra Ahmed Sirhindnin Ear itikd sistemini esas alan
1354 Bkz. Sait Baer, Yahya Kemalde Trk Mslmanl, Seyran Yay., stanbul 1998, s. 35.
1355 Baer, Yahya Kemalde Trk Mslmanl, s. 37-39. Baer burada Mtrd itikattan Ear
itikadna gei iin Hseyin Atayn kitabn kaynak olarak vermitir. Alnt yapt sayfada
herhangi bir dnem ayrmna gitmeksizin fkh iczetnmelerindeki limler silsilesi zikredilmektedir. Bkz. Hseyin Atay, Osmanllarda Yksek Din Eitimi, Medrese Programlarcazetnameler Islah Hareketleri, Dergah yay, stanbul 1983, s. 117.
482
MM MTRD ve MTRDLK
Radikal,
14
Mays
2006.
8. OTURUM
483
hazrlad neden ezan Arapa okunmal balkl uzun mtalaa zerine dikkate alnmas talebiyle bunu mahkemeye intikal ettirdii, mezzinin bu giriimin
1359
ardndan tahliye edilmi olduu DBde mevcut belgelerden anlalmaktadr .
Ancak bu, Trkiyenin din alannda sorunu yok demek de deil. Aksine cumhuriyet, ksmen laiklik ksmen de kontrol kaygsyla, imparatorluk asrlarndaki
diyanet rgtlenmesinin muhafazasn yeterli sanma hatasna dm; din hayat
ibadet dzeyinde alglamakta yanlmtr.
Gnmzde Ankarann ektii sancnn ve halkn itiraznn temelinde ite
bu, din hayat ibadet serbestisi sanan ya da mneviyt ev iiyle snrlayan
1360
zihniyet bulunmaktadr.
zgrel, btn bunlardan sonra i bar salayacak kn Trkiyeyi laikli1361
in Mslmanca yorumuna tayaca kanaatini okuyucusuyla paylamtr.
Trkiyede laiklik savunucularnn ou laik deil deisttir grn ifade
den Atlgan Bayara gre de Kemalist Laisite ithal bir kavram olarak grlmemelidir. Bu, kendi kltr evrenimiz iinde retilmitir. Laiklik Batl bir ey de1362
ildir. Biz sadece bizde olan bir eyi batl terminoloji ile ifade ettik . Bu tezin
temel dayanaklarndan biri, mm Mtrd doktrinidir. Kemalist laisitenin sonu,
nnc laikliin, deizm denilen dinsiz ama imanl bir kavray yerletirmeye
almas ile gelmitir. Din Allah ile kul arasndadr diye zetlenen bu deist gr, sosyal yn imha ederek, Trk bireyinin laiklik kavraynda deist sapmay
1363
oluturmutur .
Bayara gre, Mustafa Kemal Atatrkn aynen Gndz Aktann ifade ettii
gibi Mtrd Mereb olduunu ve Trkiye Cumhuriyetinin bireylerinin Teolojisini bu mezhebe gre ina etmek istediinin bir kant, Onun Elmalya tefsir
yazdrrken kontrata bu tefsir, Hanef fkh ve Mturidi itikd zerine kaleme
1364
alnacaktr talebini yazdrm olmasdr .
1359 Avni zgrel, Din ve Siyaset hep e, Radikal, 22 Eyll 2002. http://www.radikal.com.tr/
haber.php?haberno=50875&tarih=22/09/2002.
1360 Avni zgrel, zm salayacak Adres, Radikal, 28 Temmuz 2004. http://www.radikal.
com.tr/haber.php?haberno=123391.
1361 Avni zgrel, Mslmanca Laiklik mkn, Radikal, 11 Mart 2004. http://www.radikal.
com.tr/haber.php?haberno=109239.
1362 Bkz. Akam, CHP trban sorunu iin alyor AYCAN SAROLUnun Atlgan
Bayarla Yapt Rportaj, 08.07.2007 Pazar.
http://www.aksam.com.tr/haber.
asp?a=83278,12&tarih=08.07.2007
1363 http://hukuk.net/forum/showthread.php?t=25149
1364 Atlgan Bayar, Evet Atatrk Mtrd Merepti; Teoloji Bilmeyen Niin Devlet Ynetemez?,
Habertrk, 11.07.2007. http://www.haberturk.com/yazioku.asp?id=4907
484
MM MTRD ve MTRDLK
Eski bir Dileri yetkilisi ve fikir adam, siyaseti Gndz Aktan ve olu
Uygur Aktan da Mtrd akaid ile Atatrk Cumhuriyeti ve laik demokrasi arasnda belirli bir korelasyonun olduunu entelektel bir dilde ifade etmeyi baaran
isimler olmulardr.
Uygur Aktana gre, Snn slm tarihinde birok akm vardr. Ancak bunlar iki kart eilim halinde toplanabilir: Hanef-Mtrd izgisinde kristalleen
aklc ve yeniliki ekol ile fi Earliin sistematize ettii nakilci ve geleneki
akm. Hanef-Mtrdlik ile fi Earlik arasndaki teolojik tartmalarn tarihteki izini srerek, bugnn Mslman toplumlarnn sosyolojik yapsn deifre
edebiliriz.
Aslnda byle bir farkn varl slmc evreler iinde de bilinir ve tartlr. Ama darya kar slm dncesinde aklcl savunmu trih ahsiyetlere bilinli olarak vurgu yapmazlar ya da nakilcilerle aralarndaki farkn stn
rterler. slmn iinde laik demokrasiye zemin tekil edebilecek bir fikr damarn kefedilmesinden ve bylece surda alan gedikten laiklerin ieri girerek din
temelli ideolojilerini ykmalarndan endie ederler. Oysa AB yolundaki Trkiye
ve kreselleme yolundaki dnyada farkl din ve teolojiler arasndaki mcadele,
her eyde olduu gibi, serbest rekabet alanna kmaktadr. Bu rekabette, inannda en inat olan deil, stn olan galip gelebilir.
Uygur Aktana gre, toplumlarn Allah tasavvuru onlarn dnyev otorite
kavramn ekillendirir. En yce otorite olan Allah alglaynz ister istemez
yeryzndeki kk otoritelere olan baknza da yansr. Earlikte olduu gibi
Allahn hibir sebep ve hikmete bal kalmadan hkmettiine inanan toplumlar
sadece despot retirler. Byle bir Allah anlay ona paralel bir kul tasavvurunu
da beraberinde getirir. Hkmranlnda Muazzam hikmet olan bir yaratcya uurlu teslimiyet yerine, anlayamad bir kudrete korkudan itaat eden bir kul kar
ortaya. Mtrdlie gre ise Allah her eyi bir sebeple yaratmtr. Varln ve
olaylarn sebeplerini aratrmak ise insann en tabi hakkdr. Bu anlay, insann,
insan zgrlnn ve aklnn, dnyev otoritelere kar sivil davrann gelimesini salayacak bir zemin yaratr.
Earlik ile Mtrdlik arasndaki dier bir ihtilf noktas da, iman-amel
ilikisi, yani bireyin eylemlerine bakarak, iman sahibi olup olmadn tespit tartmasdr. man ve ameli bir btn sayan Earlik, bir Mslmann davranna
bakp onun imann yarglama hakkn kendinde grr. Hanef-Mtrd inan ise
iman ve ameli birbirinden ayrr ve bir Mslman byk gnah ilese dahi imannn baka insanlar tarafndan yarglanamayacan ileri srer.
8. OTURUM
485
ki ekol arasndaki dier bir ihtilaf noktas da akl-vahiy ilikisidir. HanefMtrd inan, akln vahiyden bamsz olarak da iyi ve kty bilebileceini
ne srer. Ear ise bunu iddetle reddeder. Bu tartma din devlet ilikileri bakmndan bamsz akln iyi-kt yarglarnn ayn zamanda dinen meru bir hukuk
kayna saylp saylamayaca noktasnda dmlenmektedir. slm hukukunda
toplumsal alana ilikin blm olan muamelat alannda Hanef-Mtrd inan
bamsz akl bir hukuk kayna sayar. Earlik ise akl kaynakl yeni hkmler
yerine, eski kuaklarn verdii hkmleri nakletmeyi savunur.
Mtrd, mumelta ilikin Kurn hkmlerinin akl ile hkmden drlebileceini bile sylemitir. Mtrdlik halkn menfaatleri ile kutsal emirler
attnda, halkn menfaatlerinin belirleyici olmas gerektiini; mumeltta dinin verilerinin tm zamanlar balamayan birer rnekten ibaret olduunu benimsemitir.
te slmn Mtrd yorumu btn bu zelliklerinden dolay laik demokrasiye zemin tekil edebilecei iin, Atatrk kurduu Cumhuriyeti Kurn ve
1365
Allahn istedii hkmet olarak nitelemekte bir eliki grmemitir . Bu yz1366
den Cumhuriyetin teolojik zemini Mtrdliktir .
Gndz Aktana gre, de toplumun grameri olan slm gzden geirmek
suretiyle laik demokrasi ve cumhuriyet iin ortak hafzay iyiletirmek mmkndr. Bugn slm uygarln ihy etmek zerinde dnme zaman gelmitir.
Ama nce bilinmelidir ki, tarihte ykldktan sonra dirilmi bir uygarlk rnei
bulunmamaktadr. slm lemi Batnn demokratik rejimi ve piyasa ekonomisini
almakla da yetinmek zorunda deildir. slmn yaratc gcn yeniden kefedip,
demokrasiyi ve ekonomik gelimeyi salamann tesine giden ok daha kapsaml
1367
bir uygarlk atlm gerekletirebilmek mmkndr.
Teolojik in sreci tamamlanmadan yeni bir uygarlk yaratlamaz. slm
medeniyetinin lm ferman aslnda, slm tarihinin ilk 3-4 asrnda birbiriyle mcadele eden din/fikr ekollerden birinin sonunda baskn kp mmetin kolektif uurunda iselletii an imzalanmtr. O noktada Snn teolojiye
Hanbel-Ear doktrini egemen olmutur. Tarihin bir cilvesi olarak da, bugn ounlukla kendisini Hanef olarak tanmlayan Snnlerin inan sistemi
1365 Uygar Aktan, slmiyet ve yeniden ina Radikal, 13 Ocak. 2005. http://www.radikal.com.tr/
haber.php?haberno=140159
1366 Uygar Aktan, AKPnin uzak dmanyla anlamas Radikal, 29 Hazirn 2007 . http://
www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=225413&tarih=29/06/2007
1367 Gndz Aktan, Asl Sorun, Radikal, 20 Temmuz 2006. http://www.radikal.com.tr/haber.
php?haberno=193426
486
MM MTRD ve MTRDLK
8. OTURUM
487
488
MM MTRD ve MTRDLK
Fakat daha da nemlisi, Mtrd, din istismr ve baz kiilerin putlatrlmasn kesinlikle istemez. Bugn dahi baz ekoller, byk gnah ileyenleri kfir olarak kabul ederken Mtrd ekol, onlar sadece gnahkr
Mslman kabul etmitir. te bu noktada Balkan insannn temelindeki ser1376
bestlik ve zgrlk hissi, Mtrdlikle zdeleir . Rumelililerin arlkl
sosyal , ak grl, aydn, milliyeti ve modern insanlar olarak grlmesin1377
de
bu durumun katks sz konusudur. Balkan insannn temelindeki serbestlik, Mtrdlikten kaynaklanmaktadr. Anadolu ile oluan inan nans da
1378
bu noktada aranmaldr.
zellikle zmirin yzde 35ini oluturan Balkan
kitlesi, arlkl Mtrd dnce yaps ile zmirin dnce yapsn etkilediinden yanl anlalmalara neden olabilir ve ne yazk bazen talihsiz beyan1379
larda Gvur zmir oluverir.
Deerlendirme
Bu ve benzeri grleri ve bunlarda yer alan zihniyet analizlerini dikkate
almak gerektiini sylemeliyiz. Bununla birlikte sz konusu tefrikalarda bir metedolojik yaklam sorunu olduunu da ifade etmek durumundayz. Bu sorun gelenekle ilgili salam bir gre sahip olunmamasndan kaynakland gibi belli
bir din sylemin tematik zmlemesinden belli bir zihniyetin, dnya grnn
ya da ideolojinin tanmlamasna varlmasndan ve daha sonra toplumla ilgili tek
boyutlu saptamalara gidilmesi ynteminden kaynaklanmaktadr.
Gelenekten hareket etme kaytl olmaldr. Bir kere gemi bir klavuz olarak
deil, bir dnce haritas olarak ele alnabilir. Harita ile yol daha kolay bulunur.
Harita doru bilgiyi yanstmasna ramen snrldr. Bu snrllk gz nne alnmazsa ve onlardan fazla bilgi almak suretiyle geree ulalabilecei varsaylrsa
yanltc da olabilir.
Yaratc dnce iin ahsiyet arttr ve ahsiyetin olumasnda tarihin rol
byktr. Fakat Nurettin Topunun belirttii gibi tarih bize stat deil, samimiyetle dantmz bir dost olmaldr. Eskilerin fikirleri, bizim dncemizin
1376 Rfat Sait, Balkan nsannda tikat Fark: Mtrdlik, Afyon Kocetepe Haber, 17 Eyll
2007. http://www.afyonkocatepehaber.net/v2/icerik_detay.asp?id=20708
1377 Rifat Sait , zmir yerel seimleri ve Rumeli oylar, Balkan Gnl e-Gazete, Tuesday, 06
January 2009. http://www.balkangunlugu.com/content/view/592/45/
1378 Rfat Sait, Balkan nsannda tikat Fark: Mtrdlik, Afyon Kocetepe Haber, 17 Eyll
2007. http://www.afyonkocatepehaber.net/v2/icerik_detay.asp?id=20708
1379 Rifat Sait (Balkan Federasyonu Genel Sekreteri), Balkan insannda itikad fark: Mtrdlik,
Dnya Online, 25.10.2007. http://www.dunyagazetesi.com.tr/news_display.asp?upsale_
id=327147&referrer=rss
8. OTURUM
489
arzasz ilemesi iin, kendilerine mracaat edilebilen yardmc fikirler mesabesindedir. Bizim vermemiz gereken hkmlere onlar arlklarn koyarlarsa otori1380
teleri hakka kar kullanlm bir kalkan haline gelebilir .
Bir din sylem, byk oranda zaman ve mekn faktrleri tarafndan tayin
edilir ve daima zaman ve mekn faktrlerine dayanr. Bir kii veya grubun nerede ve ne zaman yaad parametrelerinin, o kiinin din kimliini byk oranda
belirledii gerei, din sosyolojisinin balangtaki temel ilkelerinden birisidir.
Sosyolojik aratrmalar, din tercihlerin ve insanlarn devam ettikleri din rotann,
birlikte itirak edilen sosyal alar, kurulan ilikiler ve kiisel duygusal mnasebetlerle alakal olduu gereini gn yzne karmtr. Din tecrbeler, sosyal
kalplar iinde ekillenir. Farkl kltrler, ilerinde ksm ve zel din tecrbe
senaryolar barndrrlar ve kendi verili kltrleri tarafndan belirlenen kesin din
tecrbe kodlar, kltr mensuplar tarafndan din tecrbe senaryolar olarak ok
1381
gzel bir ekilde takip edilirler .
Bu yzden din sylem ile onu tayan ve iinde yerleik olduu toplum,
kltr, siyaset, corafya, zaman, mekn arasndaki ilikileri ortaya karmadan
zamanmzla bire bir iliki, hem trih bir sylemi tarih st hale getirmek, hem
de geleneksel olanla modern olan herhangi bir sisteme bal olmadan yan yana
koyma abas olarak deerlendirilebilecektir. Shayegann modernite ve gelenek
ilikisini aklama biimi bu noktada nem kazanacaktr: Yeni olanla eski tasavvurlar, birbirlerini karlkl olarak biimsizletirirler. Modern, gelenek tarafn1382
dan doasndan uzaklatrlr, gelenek de modernin elmelerine mrz kalr .
Birbirini tutmayan iki dnyay, gemi bilginin tutarl btnl iinde zdeletirme abas, yine Shayegann zl ifadesiyle, yamalama ile yz yze
gelecektir. Yamalama ise alglama hatalarna, yanl yarglara ve kolay zmlere
sebebiyet verecektir. Fikirler daima olgular tarafndan yalanlanacaktr. Bylece
1383
her alanda bir arpklk kendini gsterecektir .
ncelemelerde zamann ruhu (zeitgeist) kefedilmelidir. Zamann ruhu,
dnemin ortak gustosu ile alkanlklar anlamaya yarayan kavramlar gelitirmekle sezinlenebilir. L. Febvrenin ifade ettii gibi her din dnsel yneliin
kendi zihn donanm vardr. Bu donanm kendi ana kyasla anlalr olmak
1380 Nurettin Topu, Ahlk Nizam, Hareket Yay., stanbul 1970, s. 139-140.
1381 Bkz. Phil Zuckerman, Din Sosyolojisine Giri, eviri ve notlar: hsan apcolu-Halil
Aydnalp, Birleik Kitabevi, Ankara 2006, s. 73, 91, 95-96.
1382 Bkz. Daryush Shayegan, Yaral Bilin Geleneksel Toplumlarda Kltrel izofreni, ev. Haldun
Bayr, Metis Yay., stanbul 1997, s. 66.
1383 Shayegan, a.g.e., s. 85-86.
490
MM MTRD ve MTRDLK
durumundadr. Hibir dnsel veya trih zihn donanm, sonraki dnemlere ta1384
mamyla aktarlamaz . Burada yaplacak en fazla ey, dnemlerin din zihniyetlerini kyaslamak, bugn anlamak iin gemii bilmeye, gemiten istifade
etmeye almaktr. Ksaca gemii bilgi ve ura dntrmektir. Tarihin belli
bir dnemindeki fikirler o zaman iin ne kadar gelimi fikirler sadedinde grlse
de zamanmz iin bir ok ynden eksik yetersiz ve geri olabilecei gz nne
alnmaldr.
Gelenekten hareket ederken, inc bir metot da benimsenmemelidir. Ne dzeyde olursa olsun eldeki bilgileri, nceden verilmi birtakm yarglar desteklemek veya sabitlemi grlerimize tarih renkler katmak iin kullanmak ilm
usle aykrdr.
Dnsel tarih, biimlendirme gayreti veya herhangi bir ideoloji iinde eritilmemelidir. nk trih bir inan biimi nyargya ve ideolojiye dntrldnde, moral konumlarda bir katlama gerekleir ki, bu, gerek tabularn
1385
yaratlmasna karlk gelir . deolojik yaklam aslnda kavram dokularndan
hareketle aratrmacnn kendi hayatn yaamasdr.
Elbette aratrmac gerei kopyalamadan inceledii klasik metinlerden
sessiz metinlerden yapt seimler ve iinde bulunduu durumun bir sonucu
olarak beliren yaklamlarla o gne kadar karlmayan anlamlar karabilir. Bildik sembollere yeni anlamlar ykleme yetenei ile metinlerin indirgemeciliinden kurtulmak ve bylece yaayan bir metne, yaayan bir gelenee sahip olmak
da mmkn hale gelebilir. Bu bir lde trih bir syleme yeniden canllk getirme kaygsna da denk debilir. Hele aratrcnn znelliinin ska vurguland
ego tarih akmlarnn glendii bir dnemde, yeni okuyucular yeni metinler
yaratrlar anlaynn kabul grd bir zaman kesitinde, yeniden bir anlam kurma maksadyla metinlere mracaat kanlmaz bir sre olarak gzkmektedir.
Yine yapsalc zmlemelerden, mikro tarih anlayna geilmesi, trih sylemlerde bireylerin rolnn yeniden kefedilmesi, yaplardan ebekelere, ortak
durumlardan yaanlan anlara, ortak kurallardan znel stratejilere doru bir yne1386
liin olmas da bu durumu temellendirecek gelimeler olarak nitelendirilebilir.
Buradan hareketle ada durumlara baz cevaplar hazrlamak da mmkndr.
Ama bunlar bir takm kaytlarla yaplmaldr.
1384 Bkz. Roger Chartier, Yeniden Gemi, Tarih Yazl Kltr Toplum, ev. Lale Arslan, Dost
Kitabevi, Ankara 1998, s. 32. (L. Febvre, Le Probleme de Iincroyance au XVI Siecle, 1942, s.
141-142den naklen.)
1385 Jacques Ellul, Teknoloji Toplumu, ev. Ms Ceylan, Bak Yay., stanbul 2003, s. 58.
1386 Bkz. Chartier, Yeniden Gemi, s. 68, 83-85.
8. OTURUM
491
492
MM MTRD ve MTRDLK
Din yaam, kendi iinde ve ncesinde esen her trl sosyo kltrel rzgrn
tuzana der ve bunlardan etkilenir. Bu yzden din, kendi bana ayr bir gereklik veya varlk olarak anlalmamal ve aratrlmamaldr. Bilakis onun daima
1391
belirli bir sosyo kltrel evre ierisinde yerleik olduu unutulmamaldr .
Haddiztnda sebepleri veya sonular, tamamen teolojik yorum dnyasnda
aramak cebr-kaderci ideolojinin bir baka versiyonudur ve bylesi bir bak as
da sebepleri veya sonular, siyas ve ekonomik gibi rasyonel bir temelle anlamaya almann nndeki en nemli engeldir. Bugn geliimi salayan deh insanlar, olaanst fikirler vs. deildir. Newtonun vizyonu belirleyici olmaktan
kmtr. leri hamleler iin koullarn anonim geliimi esas alnmaldr.
Dogma ile onun sosyolojik uygulamas arasnda bir dnya fark vardr. Sosyo1392
lojinin nde gelen bilgelii, hibir eyin grnd gibi olmad gereidir . Bir
din zihniyetin tm sonularn ngrmek imknszdr. Mspet bilimlerde bile bugn
gelecein koyu karanln delmek iin yanp tutumamza ramen bunda pek baar elde edilememitir denilmektedir. nk bilimde en nemli bulular, en beklenmedik olanlardr. Bunlar halen bildiklerimizden yaptmz karmlar deil, farkl
1393
eylerdir . Sosyal din alan ise olduka karmaktr. Aslnda bu alan Giedionun
1394
belirttii u durumu ortaya koyar: Var olmann ta kklerinde deney yapmak .
Bugn yaplmas uygun olan Mtrdnin sahip olduu dnce sistemini,
belki Yeni Mtrdlik olarak gelitirmeye almak olmaldr. Burada bilisel
nedenlere bal bir benimseme sz konusu olabilir. Fakat duygular veya kimlik
korkularyla ilgili bir zdeleme dlanmaldr. Mtrd bize bilgi ynnden
etki etmelidir, norm ynnden deil. nk norm zerine younlama, en azndan gemi iin d ykleme anlam gelir. Bunun hem Mtrdnin dncesini
hem de ada sorunlarmz rayndan karp bozaca sylenebilir. Gelenee
bu tr bir yaklam hem gelenei hem de modern olan biimsizletirecektir.
Bunun iin de ncelikle mm Mtrdnin merkez fikirlerinin akla
kavuturulmasn salamak gerekmektedir. Biz Mtrd dncesine ondan bizi
memnun eden ayrntya atfta bulunmamalyz. Dorudan doruya Mtrd dncesine atfta bulunmalyz. Gerekte olduu gibi anlamann nndeki en byk engel, olmasn dilediimiz bir durum hayal etmemizdir.
1391 Bkz. Phil Zuckerman, Din Sosyolojisine Giri, eviri ve notlar: hsan apcolu-Halil
Aydnalp, Birleik Kitabevi, Ankara 2006, s. 130.
1392 Zuckerman, Din Sosyolojisine Giri, s. 49.
1393 Bkz. Carl Sagan, Milenyumun Eiinde Yaam ve lm zerine Dnceler Milyarlarca
Milyarlarca, ev. Fsun Baytok, TBTAK Yay., Ankara 2006, s. 52-53.
1394 Bkz Ellul, Teknoloji Toplumu, s. 139.
9. OTURUM
Bakan :
Tebliciler :
29. TEBL
MTRDLN TEOLOJK ve SOSYOLOJK BLEENLER
ZERNE
Teo-Sosyolojik Bir Deerlendirme
Do. Dr. Mehmet Evkuran
Hitit niversitesi lahiyat Fakltesi / ORUM
1. Yntem Oluturma Sorunu
ncelikle bildirimin balnda yer alan bir kavramsallatrmaya aklk getirmeliyim. Teo-sosyoloji ne demektir? Teoloji, dinin kendisi deil yorumudur. Buradan iki
sonu kar: lki teoloji zerine yaptmz deerlendirmeler, din yorumlayann yorumunun yorumlanmasdr ve bu dine dair i ie gemi iki yorum sarmaln oluturur.
kinci sonu, her yorum gibi teoloji de yorumlayan znenin zelliklerine baldr, onun
tarih tecrbesine atflarla doludur. Buna bal olarak biz, bir yorumcunun herhangi bir
konu hakkndaki yorumunu dinlediimizde, konudan ok zneyi tanrz. Bu durum,
din gibi ok katmanl, ok boyutlu ve karmak bir alan zerine dnldnde daha
fazla geerlidir. Yeryznde bulunan sistemlerden ok az din gibi dorudan doruya
insana hitap eder. Din sylem snf, imtiyaz, g ve etnisite fark gzetmeksizin insana ynelir. Durumu ve stats ne olursa olsun her insan, din sylemde kendine yneltilmi gl bir mesaj alglar. Din mesaj ile insann duygusal ve dnsel yetenekleri
arasnda kurulan gl ba sayesinde din, grnr hale gelir. Dinin toplumsallamas
srecinde de kurumlar ve gelenekler oluur. te bu gerek, teoloji ile fenomenolojiyi
birlikte dnmemizi gerekli klar. Dinin bilinli olarak gz ard ettii ve bir lde
bastrd farkllklar teolojik yap oluumlarnda gndeme gelir.
Bir dncenin topluluun gndemine dmesinin ardndan grnrlemesi,
kurumsallamas ksacas objektiflemesi sreci din iin de geerlidir. nsanlarn
i dnyalarnda yer etmeye balayan din, kanlmaz biimde sosyallemeye ynelir. Bu, insanlarn bireysel ve toplumsal davranlar zerinden gerekleen bir
somutlama ilemidir. Din, kendi antropolojik nesnesini oluturmaya balar. Bu
nemli bir aamadr. nk bundan sonra artk ortada duran ey, dinin kendisi
deil onun farkl yorumlarndan oluan teolojilerdir. ki nemli noktann alt izilmelidir: lk olarak; teoloji beer ve yorumsal bir yap olmasna ramen zamanla
fiilen dinin yerini almaya balar. kinci olarak ise buna bal biimde, farkl teolojik yaplardan sz etmenin mmkn olduu anlalr.
496
MM MTRD ve MTRDLK
Teolojik eitlenmeler balangta dinin esaslarn izah ve ispat etmek amacyla ortaya km yaplar olmasna ramen zamanla dinin yerini almaya balarlar. nsann toplumsal bir varlk olmas, toplumsallama srecinde toplumsal
kurumlar iselletirmek durumunda olmas dini kurumsallam bir yap olarak
kabul etmesi sonucunu dourmaktadr. Kurumsallam ve trih olarak kurulmu
olan din, arlkl olarak toplumsal ama ve ihtiyalar giderecek tarzda biim
almaya zorlar. Bu, onun dnya-koruma ileviyle yakndan balantldr. Byle bir
din yapy iselletiren insann, gerekte neyi benimsedii her zaman tartmaya
ak bir husustur. Bunun teolojik literatrdeki karl, iman-slm tartmas ve
ksmen de imanda istisna konusudur. Elbette byk dinlerin inananlarn bir kalemde teolojik bir sorgulamann konusu yapmak doru deildir. Ancak ortadaki
durumu ya da sorunu doru tanmlamak adna nemle belirtilmesi gerekir ki, din,
yaayan bir gereklik olmaktan ok bir idealdir. Dindar ya da din kart bir insan,
teolojik eitlemelere kulak verdiinde, Tanr ile olduu kadar toplum ile de diyalog kurmu bulunmaktadr. Bu husus teolojik adan heyecan verici bir duruma
da yol aar. yle ki; eer dinin idealleri tmyle ortaya km deilse ya da
tarih nedenlerden dolay henz amalar gereklememi ise bu farkndalk, dine
yeniden ve tekrar tekrar dnmeyi mer ve hatt zorunlu klar. Ve bu bizce nemsenmesi gereken diyalektik bir sretir. Zir dinin hedefledii stn amalar, din
ile insan ufkun kaynamasnn bir sonucu olarak ortaya kacaktr. te her ada
farkl adlar ve kavramlar altnda yeniden yaplanma giriimlerinin gerisinde bu
ze dn arzusu yatar.
Bu kavram (teo-sosyoloji) teolojik anlaylarn sosyo-kltrel temellerle
olan balantsna dikkat ekmek amacyla kullanyorum. Hasan Hanefnin vurgulad gibi din, gkten inen bir ey olduu kadar, yerden biten bir eydir.
Bu sz, vahiylerin, indikleri toplumun ve dnemin tikel gerekliklerini dikkate
ald fikrini dorulamak zere yorumlamak mmkndr. Bunun yannda daha
bir arpc olan dinin, bir toplumun hayatna girdikten sonra kurumsallama srecinin temel bir belirleyeni olduu kadar belirleneni de olduudur. Vahiylerin
hangi dereceye kadar toplumsal gerekleri gzettii konusu tartlabilir. Ancak
din anlaylarnn toplumsal gereklik ekseninde oluup gelitiini rahatlkla syleyebiliriz. Ya da var olan gereklii ama arzusunun da rol oynad dnlebilir. Buna bal olarak farkl din anlaylarnn arkasnda farkl toplumsallama
modellerinin ve farkl kltrel kodlarn yattn ne srebiliriz. Bu durumda teolojinin niteliine ilikin metodolojik bir ilkeyi gn yzne karmak gerekir: Teoloji, tek ynl olarak mutlak dinin gereklemesini ifade etmez. Bu, teolojilerin
iddiasdr ve byle olmas da anlalr bir durumdur. Gerekte ise diyalektik bir
9. OTURUM
497
deneyim olarak ufuklarn kaynamas olay yaanr. Hermentik ileyi nasl ki,
vahiylerin iniinde yaanyorsa (vahiyler indikleri toplumun dili ve kltrne greydi.) dinin dnyaya yaylmasnda da yaanr. Farkl kltrel yaplarla karlaan
din, her defasnda anlambilimsel adan zenginleip farkllar. Bylece deiik
teolojik anlaylar ortaya kar. Bir taraftan din reti kendini tarih alanda gerekletirirken, dier yandan da kltrel kalplar, dinin belirli yorumsal balamda
somutlamasn salar.
Teo-sosyoloji asndan u soru anlamldr: Mtrdnin yaad corafya
nasl bir teolojiyi aryordu ya da izin veriyordu? din reti bu corafyaya nfuz ederken toplumsal ve trih nceliklere ne lde boyun emekte? Salt atma kuramlar yeterince aklayc olmamaktadr. Her atma olgusu geri planda
yeni uzla alanlarn da hazrlamaktadr. Fenomenolojik bak, kltrel geileri
ve kurumsal deiimleri eksen alarak bu sorunlara aklama getirmeye alr. Bir
corafyaya nfuz ederken din dncede yaanan teolojik krlmalarn ve ald
yeni biimlerin, sentezlerin de aratrlmas gerekir. Teolojinin geliim sreci ve
isel yaps bilinmeden bu konuda bir anlay gelitirmek mmkn deildir. Bu,
kendi iinde kltr ya da dini bilmekten daha fazla bir eydir ve ayn zmleme
iinde kltr kadar ona yn vermek isteyen din retinin de yakndan tannmasn zorunlu klar. Teolojinin sosyolojiyle olan sk bann farknda olanlar asndan bu trden sorunlarn ele alnmas anlamldr.
Bir teolojik yapnn nasl ele alnaca sorunu ncelikle metodolojik bir
problemdir. Bu metodoloji, din karsnda teolojik anlaylarn durumunu tespit
etmenin (dini temsil sorunun) yannda onlarn tarih ve dnsel geliimlerini de
aklamak durumundadr.
Bizzat dinin kendisini aratran kapsaml bir metodolojinin yannda bamsz olarak kelm ekollerini (teolojik yap ve sreleri) konu alan metodolojiler
gelitirmek gerekir. Bunun ne kadar gerekli bir i olduunu, mezheplerle ilgili
sorunlar ele aldmzda daha iyi anlyoruz. Bu metodolojinin, teolojik kavram
ve grlere dayanmas, hi olmazsa bunlardan yararlanmas kanlmazdr. Her
ne kadar sosyal bilimlerin farkl disiplinlerinin katklarndan yararlanmak nemli
ise de, sadece sosyal bilimlerin kavram ve yntemleriyle bu yaplar kavramak
imknszdr.
ki alann kesitii ortak alan anlatan teo-sosyoloji kavram, yntemleri ve
hedefleri temelde farkl olan sosyal bilimler ile teolojinin ayn nesneye duyduklar ilgiye ve bir konu birlikteliine iaret eder. Bu bakmdan ortada bir yntem
birlikteliinden sz etmek gereksizdir, yanltcdr. Her iki dnce biimi kendi
498
MM MTRD ve MTRDLK
kavram ve yntemleriyle ayn nesne zerinde grler ne srer. Biri dardan betimlemeye dieri de ieriden bir karara ve hkme balamaya alr. Teo-sosyoloji
bu nedenle salt sosyolojik yaklamdan farkldr. Sosyolojik dnme ile teolojik
dnmenin hedefleri, ncelikleri, kaynaklar arasnda bir uyumazlk vardr ve
bu normaldir. Normal olmayan bunlar uzlatrmaya almak ve aralarnda fark
yokmu gibi yapmaya devam etmektir. Bununla beraber incelenen konu bu farkl
iki yaklam tarzn birbirine yaklatrm ve karlkl olarak birbirlerinden yarar1395
lanmay gerekli klmtr.
Sosyolojik yaklam sosyal hayata etkisi asndan bir kurum olarak dini
ve din yaplar inceler. Kendi kavram ve yntemleriyle olgusal olarak bunlar ele alr. Betimleyici bir yntem izleyen sosyolojik yaklam, din yap
ve oluumlarn din asndan geerliliini sorgulamaz. Buna karlk teolojik
yaklam, dinin ilk ortaya koyduu zgn retiyi esas alarak sonradan ortaya
kan inan ve dncelerin buna uygunluunu tespit eder. Farkllamalarn
teolojik anlamn ortaya koymay amalar. Teolojik zmleme, din anlaylarn isel ileyilerini izler, din kavramlarn zgn din retiye uygun
kullanlp kullanlmadn ler. Savunulan grlerin nasslar karsndaki
geerliliini tartr. Din dnce ile onun sosyal hayatla olan karlkl/diyalektik ilikisini aratrr.
Teolojik zmlemelerin gelenein dnsel otoritersine, geleneksel yntem
ve sluba ne derecede bal kalaca tartlmaktadr. Ancak bir teolojik zmleme modeline ve bunun dayand bir metodolojiye duyulan ihtiya ortadadr.
Bu ihtiyacn tek bana sosyolojik zmleme tarafndan giderilemeyecei de
aikrdr. Dier yandan ilhiyt bilimleri de sosyal bilimlerin katklarna ak olacak biimde kendilerini gzden geirmelidirler.
9. OTURUM
499
500
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
501
Mezhepleme olgusunun ardnda yatan gereklerin dile getirilmesinde nasl bir sylem tutturulaca konusunda bir sorun var gibi grnyor. Mezhepleme konusunda geleneksel frka yazarlarnn sergiledii tutum ortadadr. Frka-
Nciye/kurtulua eren frkann akla kavuturulmas ve sapk frkalarn grlerinin tantlmas amacyla yazlan bu eserlerin slubu doal olarak teolojik
ve dlaycdr. Bununla birlikte teolojik bir slubun mutlaka dlayc olmas
gerekmez. Mezhepleme olgusuna daha rasyonel bakma ansnn artt gnmzde konuya dair sosyolojik zmlemeler de mmkn hale gelmitir. Frkalamann rn olan ve frkalamay teolojik olarak destekleyen/onaylayan
bu geleneksel sylemi bir kenara brakma sreci sadece deiime balanamaz.
Modernleme ile birlikte eski dnyann ve ona ait paradigmalarn bolua dt, yine bu eksende teolojilerinin ve metafiziin sahipsiz kald dorudur.
Ancak teolojiye duyulan ihtiyacn ortadan kalkmad, aksine daha yetkin bir
teolojinin gerekli olduu anlald. te bizce slm Dnyasnda frkalar ve
mezhepleri konu edinen yaklamn fazlasyla sosyolojiklemesi yeni bir teolojiye duyulan ihtiyacn sonucudur.
502
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
503
504
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
505
506
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
507
daha nemlisi ise aradan geen zaman ramen Snnliin tamamlanm ve niha
aamasna ulam bir ekol olmamasdr. Deiken bir yapya uyum salanmas
ise zor olmakla birlikte imknsz deildir. Ancak bu konuda karar vermek sadece
dsal koullara ve ekl artlara bakarak mmkn olabilir. Bu ise ierik ve derinlik hakknda yeterli bir yargya ulamaya imkn tanmaz.
Mtrdlik zamanla eklemlendii ve glenmesine katkda bulunduu
yap olan Snnlik iinde entelektel nitelii ar basan bir teolojik modeli
temsil eder. Konuya farkl perspektiflerden baklabilir. Esasen tarihte ve toplumsal hayatta yegne perspektif olmad ancak bir perspektifin dierlerini
saf d ettii sylenebilir. Bu eksende Mtrd kelmnn Snnlik iinde
saygn bir konum edinme srecini, Snnliin genilemesi perspektifinden irdelemek mmkndr. Ancak bunun yannda dier bak alar da vardr ki,
bunlar da dikkate alnmaldr. Olaya Mrcienin ayr mezhep olarak varln srdrmesinin imknszl karsnda baka ekollerin teolojilerine szarak
entelektel bir tarzda yaamaya devam etmesi olarak da baklabilir. Bu bak
hi de temellerden yoksun deildir. Zir aradan uzun zaman gemi olmasna
ramen irc fikrinin tad teolojik ve sosyal mesaj geerliliini srdrmtr. rc fikrine dier ekollerin kaytsz kalamaynn iki nedeni olabilir. lki
irc doktrinin kendisine alternatif olarak kt tekfr ideolojisinin arl
ve keskinliidir. Tekfr slm toplumunda salt bir anlay ve gr deil uygulamaya konulmu etkin bir politikadr. Bu yzden Mslmanlarn tekfr ideolojisi karsndaki duygusu olduka kkl ve gldr. Korku ve nefret ile
kark olan bu duygu irc ile dengelendi. te irc doktrininin gc buradan
kaynaklanmaktadr.
kinci neden ise toplumsaldr. Dinin en temel toplumsal ilevlerinden biri
1403
olan dnya kurma ve dnya koruma grevi
tekfrden ok irc grnn tutunmasna yol amtr. Tekfr ideolojisi ile bir dnya kurmak ve onu gelitirmek mmkn deildir. Dolaysyla tekfri bastrp irc ne karan etken
her eyden nce toplumsaldr. Bu etken tarih boyunca da ilevselliini korumu
grnmektedir. Bir toplum ve oulcu bir medeniyet kurmak isteyen her toplum
ve her iktidar, sonuta katlktan ok geveklik ideolojisini benimsemek durumundadr. Semerkant ve Mvernnehir blgesinin kltrel ve siyas zellikleri
gz nnde bulundurulduunda ikinci nedenin daha geerli olduu anlalr. rc
doktrini sonradan Mslman olan toplumlarn, doal olarak benimseyecekleri bir
anlaytr.
1403 Dinin iki temel sosyal ilevi olan dnya kurma ve dnya koruma grevleri hakknda bkz. Peter
L. Berger, Dinin Sosyal levleri, ev. Ali Cokun, nsan Yaynlar, stanbul, 1993, s. 29, 61.
508
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
509
Aslnda Mrci grler, mevl blgesi olarak nitelenebilecek olan Horasan ve Mvernneir blgesinde teden beri bilinmekteydi. Sadece bilinmekle kalmam ia ve Mutezilenin yannda Ehl-i Snnetin blgedeki temsilciliini yapan Haneflikle paralel bir grnt sergilemitir. Eb Hanfenin yannda
ondan yararlanan ve gr alveriinde bulunduu Mrci grleri savunan
1405
kimseler de bulunmaktayd.
Teolojide yntem olarak Eb Hanfeye bal
olan Mtrdnin de bu etkiye ak olduu anlalr bir durumdur. Mtrdnin
Mrcie ile olan ilikisinin Eb Hanfeden geldii anlalyor. Ayrca blgenin
sosyo-kltrel yapsnn bu gre ihtiya duyduunu gzden uzak tutmamak
gerekir.
Hanef-Mtrd ekolnn Mrcie ile olan ilikisinin klasik mezhepler tarihi
ve makalt yazarlarnca grmezden gelinmeye ya da yattrlmaya allmasnn kendince nedenleri bulunduu anlalmaktadr. Modern almalarda da Eb
Hanfenin Mrcie ile olan ilikisini ele alan yaklamlara rastlanr. Eer Ear ve
dier makalt yazarlar onun bir Mrci olduunu yazmam olsalard durum daha
kolay kapatlabilirdi. Ancak Snnlik iindeki bu rekabet gizlenemeyecek boyutta
alenlik kazanmtr. Ear, Mrcienin dokuzuncu frkasn sayarken bu grubun
Eb Hanfe ve taraftarlar olduunu syler. Kez ehristn de Eb Hanfenin
hangi grlerinden dolay Mrci sayldn anlatr. yle grlyor ki, bu durum Snn mezhepler tarihilerini zora sokmutur. Geleneksel te`vl ve uzlatrma yntemine bavurarak ortadaki ayrm yattrlamaya ve genel Snn anlaya
zarar vermemeye allmtr. zlenen yntem udur: Mrcieden kast edilen anlam ikidir. Birincisi vlen Mrcie, dieri ise lanetlenmi olan Mrciedir. Eb
Hanfe vlen Mrcienin grlerine tbi olmu ve dierinin grlerinden uzak
durmutur. Bu aklama iki tr Mrcie anlay ortaya koyar: Saf Mrcie (Hlis
1406
Mrcie), Ehl-i Snnet Mrciesi.
Mezheplere dir sylemlerin iyice keskinletii ve aradaki teolojik snrlarn daha rahat biimde gsterilmeye baland dnemlerde Mrcieye olan
atflar ve kurulan iliki Snn ulema tarafndan bir sulama olarak algland. Ve
bu durum nceden var olan iliki ve iletiimin reddedilmeye balanmasna yol
at. Ancak gnmzde bu ilikiyi daha soukkanl biimde deerlendirebilecek
durumundayz.
1405 Snmez Kutlu, Mturidliin Arka Plan, mm Mturid ve Mturidlik iinde, s. 130 vd.
1406 Snn yazarlarn Eb Hanifenin biyografisini ve teolojisini ele alrken iki konuda sknt
yaadklar grlmektedir. Bunlarn ilki teolojiktir ve irc hakkndaki grdr. Dieri ise
siyas konumuyla ilgilidir. mm Zeydin kalkmasna verdii destektir. nyetullah bl,
el-mmul-Azam Eb Hanife el-Mtekellim, Kahire 1987, s. 185-188.
510
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
511
512
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
513
ayrm vardr. Nitekim bu iki Snn ekol arasndaki farklar sayarken sayy aza
indirgeyenler bu farklarn daha ok lafz olduunu ve nemli saylamayacan
1410
ileri srmlerdir.
Te`lif ve uzlatrmadan yana olanlarn karsnda, bu iki anlayn hibir ekilde bir araya gelemeyeceini iddia edenler de vardr. Hdim ve son Osmanl
eyhlslmlarndan Mustafa Sabri bunlarn son rnekleri arasnda yer alr. Onlara gre Mtrdlik ile Earlii bir araya getirmeye alanlarn gayretleri sonusuzdur. Daha ok Ear dncesi asndan bakan bu dnrler, Mtrdlii
baz konularda Mutezileden bile daha tehlikeli ve ar bulurlar. Mtrdlik ile
Earlik arasndaki iliki konusunda her iki kesimin iddia ve grlerini incelediimizde ak sylemek gerekirse farkll vurgulayanlarn daha ar bast
grlr. Bu farklln Earlii merkez sayarak Ear lehine vurgulanmas bir
hatadr.
514
MM MTRD ve MTRDLK
ok bir fkh gelenei olarak belirginlik kazanan Haneflik dorudan deil belki
ancak dolayl biimde Mtrdlie destek ve ilham vermi olabilir. Fkhta re`y
taraftar olmak, kelmda aklc bir yntem izlemeyi dourmu olabilir. Burada
Haneflik ile Mtrdlik arasndaki ilikiyi ele almaktan ok bu her iki yapya
hayat veren kltrel ve zihn ortamn zelliklerini gz nnde bulundurmak daha
doru olur. Bir otorite oluturma sorunuyla kar karyayz. Hanef limler Eb
Hanfenin otoritesini koruma dncesiyle Mtrdnin ne kmasna raz olmam olabilirler.
Mtrd ya da bir baka nemli dnr, slm dnce tarihinde doru konumlandrmak iin yaad blgenin zelliklerini bilmek elbette nemlidir. Ancak
bu, almann bir ayan oluturur. Dier yandan bir din ve dnya gr olarak
slmn izledii hareketliliin de incelenmesi gerekir. Bizce Mtrd kelmn
ortaya karak etkenler, slm toplumunun tarih, kltrel ve politik geliimiyle
birlikte anlalabilir. Bu, slm yeni kabul etmi olan topluluklarn slmlama
srelerini, kendilerini profesyonel Mslmanlar olarak gren ilk Mslmanlar
ve onlardan gelen kuaklarn otorite ve merkezlik alkanl, slm geleneinde
gittike belirginleen mezhepleme olgusunu, politik ve kltrel etkenlerin din
anlaylar zerindeki etkilerini ieren karmak bir problemdir.
Dindarlk m entelektalizm mi? ekimesi, her byk dinin kar karya
kald etrefil bir konudur. Esas olarak bu rekabet, nasslarn nasl anlalaca ve aklanaca sorunuyla birlikte yava yava belirginlik kazanr. Ardndan
din hakikatin bakalarna aktarlmasn konu alan teolojik ve felsef yntemlerin
aratrlmasna paralel olarak kurumsallama srecine girer. Bu noktada, nceden ayn sylem iinde bark bulunan iki farkl inanma biiminin, iki deiik
dnce tarznn birbirilerinden ayrmaya baladklar ve kart bir hl almaya
baladklar grlr.
Mtrd zerinde almalar yapan baz dnrler, onu ortaya karan nedenin slm entelektalizmi karsnda kalan ve Seleflik ve Ehl-i Hadis akmlar tarafndan temsil edilen dindarlk hareketinin yetersiz kalmasna balarlar. Bu
deerlendirme Mtrdnin, gelitirdii yntemle ve yazd eserlerle dindarlkla
entelektalizmi dengelemeye ve hizalamaya altn savunur. Dnce tarihine
bakldnda ilk fark edilecek olanlarn kutuplar ve u fikirler olduu varsaylrsa
kelm ekolleri arasnda Mtrdliin, Mutezile, i ve Earlik yannda biraz
zor tefrik edilecei anlalr. Yine de bu aklama, hem kelm hem de literatr
geleneinde Mtrdliin neden bu denli grmezden gelindii konusunda yeterli
tatmini vermekten uzaktr.
9. OTURUM
515
Konuya dair aklama modellerinden biri de doal ve vahiy teolojisi kavramsallatrmalardr. Doal teoloji (Natural theology) ile vahiy teolojisi (Revelaed theology) arasndaki fark, ilki vahiyden bamsz akl yrtmeye meruiyet
tanrken dierinin hareket ve var noktas olarak vahyi kabul etmesidir. Doal
teoloji vahiyden ok akla dayanr ve teolojik gereklerin insan akl tarafndan
karsanabileceine tam bir gven besler. Dolaysyla izledii yntem de bu dorultuda ekillenir. Vahiy teolojisi, tm karsamalarnda vahyi esas alr. Vahiyden
bamsz bir teolojik dnce yntemini, sonuta teolojik verileri dorulasa bile
kukuyla karlar. nk ona gre akl, her zaman vahiy tarafndan kontrol edilmesi gereken bir gtr. Bu iki teolojik yap arasndaki fark ortaya koymak asndan verilecek pek ok rnekten en arpc olan, slm dnce geleneinden
husn-kubh meselesi olarak bilinen tartmal konudur.
Ear kelmclar, sadece din ilkelerin deil, eya hakkndaki bilgilerimizi
de dine borlu olduumuzu, ayn ekilde iyi ve kt niteliklerin akl tarafndan
tannamayacan, bunlarn din tarafndan bildirilmekle anlalacan ileri srmlerdir. Buna karlk Mutezile kelmclar, insan aklnn iyi ve kty kendi
imknlaryla bilmesinin yannda din ilkelerin de bazlarn da kavrayabileceini savunmulardr. yle grnyor ki, Ear kelmclar, doal teolojiye kar
koyma adna vahiy teolojisinin talep ettiinden bile ar bir tutum sergileyerek
akln alann daraltmlar ve arasal bir nitelemeyle akln ilevlerini sadece vahyi
anlama greviyle snrlamlardr.
Gnmzde ve zellikle modern dnemlerde Mtrdlik zerine dikkatlerin
younlamasnn nedenleri ile tarih olarak bu ekoln ortaya kmasn salayan
nedenler arasnda byk benzerlikler vardr. Hatrlanaca zere Mtrdnin ad
ve teolojisi, Snnlik bir yana Hanefler arasnda bile zamanla belirginlik kazanmtr. Gnmzde de modern dnemin yeniliki ncleri (Muhammed Abduh,
Afgan, Muhammed kbl, Mehmed Akif vb.) tarafndan balatlan dinde yeniden
yaplanma, din dnceyi yenileme giriimlerinin ilkelerinde aklc din anlaynn temellendirilmeye alld grlr. Geleneksel din anlaynn problemleri
zerinde dururken aklc bir teolojiye duyulan ihtiya temelinde Mtrdlik ne
kmaya balamtr.
Bu durum genel anlamda kelm ilminin ortaya kma nedeniyle ve bu ilmin
amacyla yakndan ilgilidir. stidll ynteminde akl-nakil dengesinin nasl kurulaca
epistemolojik olduu kadar kltrel ve stratejik bir sorun olarak karmza kar. Balangta slm dininin inan esaslarn dier din ve inanlardan gelen saldr ve eletirilere kar savunma amacn gden kelm geleneinde aklc yntemlerin izlenmi
516
MM MTRD ve MTRDLK
olmas doaldr. Ve uras ilgintir ki, kelm yntemde aklclk muhafazakr tutumu nceler. Kelm geleneinde sonradan oluan literatr, daha ok i teolojik sorunlar ve slmn teolojik temsilciliini elde etme amacna ynelik bir anlay nda
hazrland. Bu nedenle frkalarn birbirleriyle olan tartmalarna arlk verildi. Bu
anlay Ear metinlerde daha belirgindir. Kendilerini Ehl-i Snnet ile zdeletiren
Ear kelmclarda daha merkeziyeti bir slup gze arpar. Dier mezheplere kar
ve bu arada Mtrdlie kar da belirgin bir dlayclk sergiler.
Mutezile ve inn farkl kollaryla olan rekabet Mtrdliin Snn temellerinin net biimde tanmlanmasnda ve bylece ayr bir teolojik kimlik kazanmasnda etkili oldu. Bunun yannda Earlik ile olan teolojik rekabeti de ona
Snnlik iinde zgn bir yer kazandrd. Mvernnehir blgesinde farkl Hanef
hukukular her biri kendi ortamnda dersler veriyor ve Eb Hanfenin yntemi
ve anlayn kendince yaatyordu. Eb Hanfenin katlma, istireye ve farkl
yorumlara izin ve nem veren metodu, keskin ve sistematik bir yaplanmann
olumasn geciktiriyordu. Ayrca ortada ciddi bir tehdit bulunmad iin bir otorite etrafnda bir araya gelmeye ihtiya duyulmuyordu.
Irakta Mutezile ekolnn etkinliini kaybetmeye balamas ile bu blgede
Earlik g kazand. Earnin Mutezileyi terk edip Snnlie gemesi sadece
kiisel bir olay deil tarih ve sosyal bir metafordur. Mutezilenin etkin olduu
corafya hzla Earlemeye balad. Siyas iktidarlarn desteini arkasna alan
Earlik tek bana Snnliin temsilciliini stlenmeye ve bir otorite oluturdu.
Bu srete zellikle baz Ear limlerin sert biimde Eb Hanfeyi sulamalar
ve Mtrd-Hanef ekoln hedef alan eserler kaleme almas, Mtrd evrelerde apolojik giriimlerin gelimesine yol at. Geriye doru bakarak tarih ve bilin
oluturma abasna bal olarak mm Mtrd ve onun eserleri nem kazand.
yle ki, Earlerin kulland sert ve dlayc syleme baz Mtrd kelmclarn
da bavurduu grlmektedir.
Kendilerini Ehl-i Snnetin savunucusu gren Mtrd limler Earlii
Haevlikle sulayp Ehl-i Snnet d bir ekol saydlar. Karlkl olarak dlayc
sulamalarn ne zamandan itibaren terk edilmeye ve kabullenici bir sylem kullanlmaya balad konusu frak geleneinden izlenmelidir. Ancak buradaki talihsizlik uradadr: Mtrd bilginler, frak gelenei oluturma asndan Earler
kadar istekli olmamlardr. yle ki, elimizdeki frak eserlerine bakldnda neredeyse byk ounluunun Ear limler tarafndan yazld grlr. Dolaysyla bu durum karlk olarak sylemlerin yumuama srecinin aydnlatlmasnda
nemli bir eksiklik oluturmaktadr.
9. OTURUM
517
518
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
519
520
MM MTRD ve MTRDLK
istemektedir. Teolojik ve toplumsal adan sorunlarla dolu bu manevray ve kurnazl aa karacak, onun anlaylarmz zerindeki zararlarn tanmlayacak
ve alternatif bir yaklamn temellerini atacak bir teolojiye ihtiyacmz vardr.
Kltrel asabiyet eilimlerinin ilimlere ve ilim anlaylarna da yansd grlmektedir. Burada konumuzla snrl tutacak olursak unu belirtmemiz gerekir:
Din ilimlerdeki farkl metodolojik ynelimlerin ardndaki eler incelendiinde,
kltrel elerin de nemli lde rol oynad grlecektir. Ear-afi geleneinin nass anlaynda Arap-merkezli bir kltr anlaynn yansmalarn okumak
1412
mmkndr.
zellikle mm finin ortaya koyduu snnet merkezli nass
anlaynda bu husus etkindir. Snneti yeniden tanmlayan fi, sonraki kuaklarn uygulamalarn snnetin kapsamndan karm, snnetin nass olarak etkinliini artrm ve ona dogmatik bir anlam vermitir. finin geleneksel snn din
anlaynn oluumundaki etkisi zerinde almalar yaplm ve onun metodolo1413
jisi farkl alardan ele alnmtr.
Dier yandan bu nass ve ilim anlayna kar alternatif araylar da eksik
olmad. Mslmanlar tarih boyunca slmn mesajyla ve toplumsal hedefleriyle
asla uyumayan bu trden asabiyet eilimlerinin ilim, dnce ve siyaset alanlarndaki tezahrlerine kar koydular ve buradaki arlklar dengelemeye altlar. Snnlik iinde de bu dengeleme abalarna rastlamak mmkndr. te Eb
Hanfe ile balayan ve mm Mtrd tarafndan kelm alannda daha da sistemletirilmeye allan anlayn ardndaki kltrel niyet aratrldnda, bizce
slmn Arap-merkezli kltr anlay tarafndan tketilmesine itiraz eden, bunu
yanl bulan slmn getirdii hakikatin dier tm milletler iin de geerli olduuna yrekten inanan bir anlay bulunacaktr. Bu balamda farkl din anlaylar
arasndaki ekimenin temelinde politik amalarn yattn fark etmek nemli olmakla birlikte, bu rekabetin baz spesifik alanlarda da yrdn tahmin etmek
zor deildir. Buna gre her kesim kendi gelitirdii nass anlay zerinden din
hakikati sahiplenme mcadelesi verdi ya da en azndan kart sylemlerin etkisini
hafifletme abas iinde oldu.
Peygamberin snnetinin dier kltrleri bask altnda tutacak ve onlar tmyle iinde eritecek biimde geniletildii bir nass anlayna kar itiraz, nce
1412 Dil ile kltr arasnda byk bir ba vardr. mm finin Arapa hakkndaki grleri iin
bkz. er-Risle, s. 46; Trke eviri ve karlatrma iin u esere baklabilir. Muhammed bin
dris e-fi, er-Risle, ev. Abdlkadir ener - brahim Saram, Trkiye Diyanet Vakf
Yaynlar, s Ankara 1996, s. 27, 28.
1413 Mehmet Paac, finin Metodolojisinde znenin Rol: Hermeneutik Bir Eletiri, Snn
Paradigmann Oluumunda finin Rol iinde, s. 179.
9. OTURUM
521
522
MM MTRD ve MTRDLK
olan eyler ekonomi, politika ve kltr gibi alanlarda sz konusu olabilir. Din
alannda her Mslmann topyekn ve btnlk bir anlay iinde duymaya ve
dnmeye gayret etmesi gerekir. Ancak din dnce alannda gittike btnletiren, tm Mslman milletlerin yararn gzeten kuatc ve lml yaklamlarn
glendirilmesinden yanayz.
Bu balamda Mtrdlii amacndan uzaklatrmaktan saknmaldr. zel
bir slm anlay kurma havas vererek onun bize sunaca imknlar tketmek
yerine, genel olarak din anlaymz yeniden yaplandrmada ayaklar yere basan ilm almalar yapmak gerekir. yle grlyor ki, Mtrdlik konusunda
henz iin bandayz ve yaplacak daha ok i vardr. mm Mtrdnin iki
mehur eserinden Kitbt-Tevhdin yetkin bir evirisinin yakn zaman nce,
Tevltn da henz yaymlanm olmas dndrc olmasnn yannda olduka sevindiricidir. Mtrdlik zerine yaplacak neirler ve modern incelemelerle konu hakknda salam bir anlay oluacaktr. O zaman Mtrd kelm
anlaynn, ondan beklediklerimizi bizlere sunup sunamayaca da akla
kavumu olacaktr. Sonu her ne olursa olsun bizce din dnce nemli kazanmlar elde edecektir. Her eyden nce slm dnce geleneinde tek bir anlayn egemen olmadn aksine Snnlik iinde bile farkl ve zengin teolojik
okuma biimlerinin bulunduunu fark etmek, yeni almlar iin bir birikim ve
zgven oluturacaktr.
Kaynaklar
Atay, Hseyin (haz.) Tabsratul-Edille f Uslid-Dn, Ebl-Mun enNesef, Diyanet leri Bakanl Yaynlar, Ankara 1993.
Evkuran, Mehmet, Snn Paradigmay Anlamak-Bir Ekoln Politik ve Teolojik Yaplanmas, Ankara Okulu Yaynlar, Ankara, 2003.
Gusdorf, Georges, nsan ve Tanr, ev. Zeki zcan, Alfa Yaynlar, stanbul,
2000. Ibl,
nyetullah, Eb Hanfe el-Mtekellim, 2. Bask, Kahire, 1987.
mamolu, M. Ragp, mm Eb Mansr el-Mtrd ve Te`vltulKurndaki Tefsir Metodu, Diyanet leri Bakanl Yaynlar, Ankara, 1991.
Kll, Mustafa, Arap Edebiyatnda ubiyye, aret Yaynlar, stanbul,
1992.
9. OTURUM
523
Kurt, Hasan, Orta Asyann slmlama Sreci (Buhar rnei), Fecr Yaynlar, Ankara, 1998.
Kutlu, Snmez (hazrlayan), mm Mtrd ve Mtrdlik- Tarih Arkaplan,
Hayat, Eserleri, Fikirleri ve Mtrdlik Mezhebi (Seki), Kitabiyt Yaynlar,
Ankara 2003.
Mtrd, Eb Mansr, Te`vltul-Kurn, yayna haz.: Bekir Topalolu,
I-XIII, Mizan Yaynevi, stanbul, 2005.
Mtrd, Eb Mansr, Kitbt-Tevhd Tercmesi, ter. Bekir Topalolu,
SAM yay., stanbul 2002.
Eb Mansr Semerkand Mtrd, Yay. Ahmet Hulusi Kker, Erciyes niversitesi Gevher Nesibe Tp Tarihi Enstits, Kayseri, 1986.
zen, kr, Mtrd md., Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi,
(DA) XXVIII, Ankara 2003.
erif, M. M. (Editr), slm Dncesi Tarihi, I-IV, Trke Basknn Editr:
Mustafa Armaan, nsan Yaynlar, stanbul, 1990.
ahin, Hasan, Mtrdye Gre Din, Kayseri, 1987.
Taftazn, Kelm lmi ve slm Akidi, erhul-Akid, 3. Bask, Haz. Sleyman Uluda, Dergh Yaynlar, stanbul, 1991.
Yavuz, Yusuf evki, Mtrdiyye md., Trkiye Diyanet Vakf slm Ansiklopedisi, (DA) XXVIII, Ankara 2003.
Yeprem, M. Saim, rade Hrriyeti ve mm Mtrd, amil Yaynevi,
stanbul, 1980.
524
MM MTRD ve MTRDLK
30. TEBL
MTRD ve SYASET :
HLFETN KUREYL MESELES
Do. Dr. kr zen
TDV. slm Aratrmalar Merkezi (SAM)
mm Mtrd (. 333/944) iktidarn oluumu, siyaset ve g ilikileri, devlet bakanlnda aranan nitelikler, bu niteliklerin din bakmdan ifade ettii anlam, hkmdar-ulem ilikileri gibi nemli konular zerinde iml-i fikir etmi
olan byk bir limdir. Mtrd, slm siyaset teorisinde geni yank bulan ve
gnmze kadar da canlln muhafaza eden hilfetin Kureylii meselesini
etraflca tahlile tabi tutarak bu hususun din bir gereklilik olmayp slmn ilk
dnemlerindeki sosyo-kltrel ve politik artlar asndan bir zorunluluk olduu
tezini ileri srmtr. Oysa Ebl-Mun en-Nesefnin (. 508/1115) de belirttii
zere gerek Mvernnehirli Ehl-i Snnet kelmclar ve gerekse Earler, halifelerin Kureyli olmalar gerektiini ifade eden hadisi Kureyin tayini konusunda
salt bir din kural olarak grmlerdir. te yandan Mtrdnin devrinin siyaset
ve devlet adamlaryla ilikilerinin iyi olmadn gsteren baz szleri ve bu balamda hakknda anlatlan menkbeler bulunmaktadr.
Biz bu almada Mtrdnin hilfetin Kureylii hakkndaki deerlendirmesini analiz ederek bu alanda at rn sonraki dnemlerde hilfetin Arap
olmayan milletlerde de temsil edilmesi noktasnda muhtemel etkileri zerinde duracaz. Ancak Mtrdnin halifenin Kureyli olma art ile ilgili dncelerine
gemeden nce onun genel siyaset anlay zerine kaynaklarn verdikleri snrl
mlumt erevesinde baz tespitlerde bulunmaya alacaz.
9. OTURUM
525
526
MM MTRD ve MTRDLK
1420
9. OTURUM
527
Mutezilenin bir kimse mstahak olmadan Allah ona mlk (krallk) vermez
1428
anlayna kar kan Mtrdnin Allahn mlk kfir de dahil olmak ze1429
re dilediine verebileceini ifade etmesinden onun mlk ile dnyada hkm
sren hkmdarlar kastederken imamda aranan artlar ve zelliklere dair aada sylediklerinden de anlalmaktadr ki, imm ile Mslmanlar iin olmas
gereken din ve siys lideri kast etmektedir. Halife dndaki Mslman hkmdarlar iin sultan tabirini tercih etmekte, ancak sultan kelimesini melik ile ayn
1430
anlamda kulland da grlmektedir. Mtrdnin bu adlandrma titizlii Hz.
1431
Peygamberden (s.a.v.) hilfetin meliklie dneceine dair nakledilen hadisle
ilikilendirilebilecei gibi merkez Badat Abbs hilfeti ile bu ynetime bir tr
bal beyliklerin ortaya k ile de ilikilendirilebilir. Nitekim Hicr VI. asrda
yaam olan hemehrisi Nizm-i Arz-i Semerkand, meliki (padiah) immn,
1432
imm peygamberin ve peygamberi de Allahn nibi olarak grmektedir.
528
MM MTRD ve MTRDLK
1434
1435
zerlerine altn bilezikler, ta vs. takarlar ; hcibler ve bekiler tutarlar ; kendilerine sadece yakn evresi (havs ve mukarrebn) hizmet eder ve uzak evresi
1436
ise krallarn yaknlarna hizmet eder. Bakalarnn ihtiya ve taleplerini kendilerine ancak zel adamlar arz eder; onlarla nc ahslara arasnda, kendileri
1437
katnda eref ve mevki sahibi olanlar araclk ederler.
Krallar riyelerine bir mesaj iletmek istediklerinde alt tabakaya hitap etmeye
tenezzl etmedikleri iin ama szn dorudan muhataplar olmad halde det
olarak kendilerinin akl, fazilet ve mevkii bakmndan takdir ettikleri soylu ve ileri
gelenlere ve hitaplarna kulak verip szlerine byk sayg duyan yakn adamlarna hitap eder gzkrler ve bu yolla raiyenin ve memleketlerindeki btn insan1438
larn buna itirak etmelerini arzularlar. Bir ey yaplmasn istediklerinde bir
1439
tek kiiye hitap ediyor olsalar da yle yapn eklinde oul kip kullanrlar.
Yaplan iler grnte her ne kadar meliklere nispet edilerek onlarn bu ileri
stlendikleri ifade edilse de bu hakk anlamda olmayp kinyeli bir kullanmdr.
Mesel, Fln ehir flnn elindedir, Fln i flnn elindedir gibi ifadelerde
1440
onun g ve kudreti kastedilir.
Mtrd meliklerin birbirleriyle ilikilerine dair de baz tespitlerde bulunur. Meliklerin birbirlerinin ilerinden haberdar olma ve hallerini renme
1441
detlerine dikkat eken Mtrd
onlarn kabul ya da reddedeceklerini bil1442
meksizin birbirlerine hediyeler ve mektuplar gnderdiklerini,
gnderilen
elilere ho olmayan kt bir karlama yapmadklarn, aksine aralarnda
dmanlk bulunsa bile elilere sayg gsterme ve ikramda bulunmann bir
1443
det olduunu ifade eder.
Ona gre her ne kadar krallar elileri ve hedi1444
yeleri ancak kendi menfaatleri ve ihtiyalar iin gnderirlerse de
elilere
ve ileri gelen adamlara sayg gstermek halkn yaratlndan gelen bir eydir; bu bakmdan aralarnda dmanlk zuhur eden melikler bile elilere iyi
1445
davranrlar.
1434
1435
1436
1437
1438
1439
1440
1441
1442
1443
1444
1445
9. OTURUM
529
3. Melik-Riye likisi
Hkmranlk iin halkn ve maiyetin nemine vurgu yapan Mtrdye gre
meliklerin mlk ve saltanat halkla mmkn olduu iin halkn yok oluu meliklerin
1446
saltanatlarnn eksilmesi yahut zayflamasna sebep olur. Melikin yakn adamlar
(havs) kendisine isyan edip yz evirdiklerinde melik bundan zarar grr ve zille1447
te der. Kendilerinin ayakta kalmalar maiyetleri ve hizmetkrlaryla mmkn
olduu ve onlardan bir ok yarar saladklar iin maiyetlerinin ve hizmetkrlarnn
1448
balarna gelen musibetler krallarn gcne gider. Bu bakmdan Mtrdye gre
bir kavme reislik ve nderlik yapan her kral ya da emrin kendi raiyesini ve maiyetindekileri tehlikelerden ve onlar fesda srkleyecek eylerden koruyup kollama1449
s, onlarn hallerini ve ihtiyalarn soruturmas grevidir.
Mtrd hkmdar-halk arasndaki baz terift kurallarndan da sz eder.
Onun anlatmna gre insanlar bir melikin huzuruna girdiinde sayg, hrmet ve
1450
korkularndan dolay ellerini ve kollarn yanlarna bititirirler. Yine sayg ve
hrmetlerinden dolay herkes, kendileri sormadka meliklere her konuyu ve ha1451
beri iletmeye cesaret edemezler. Bir kimse bir yaknnn hkmdar tarafndan
takdir edilmesini istediinde ayet hkmdar onun stn zelliklerini ve yapt
iyi ileri bilmezse onun bu zelliklerini ve yaptklarn anlatr; ancak hkmdar o
1452
kiinin durumunu bilirse onu vmeye kalkamaz.
Mtrdnin tespitlerine gre halkla ilikilerinde arada mbeyinciler istihdm
(ihticb) eden hkmdarlar, detleri zere yakn evrelerine aldklar kiilerle aracsz grrler; aradan mabeyinciyi kaldrmalar bu kiilere yaplan ihsanlarn
1453
en tercihe ayan olandr.
Dnyada iken riye iin meliki grmek ve onunla
bulumak, ne kadar byk ve deerli olurlarsa olsunlar onlara gre dier onur1454
landrma ve ihsanlardan daha muazzam ve daha faziletlidir. Byklere hizmet
edenlerden her biri meliklere hizmet midi beslemez, kendisini onlara hizmete
ehil grmez; bunun yerine kendisini melike yaklatrr midiyle nce hkmdarn
1455
yaknnda bulunan alt mevkiideki hizmetkrlara hizmetle megul olurlar.
1446
1447
1448
1449
1450
1451
1452
1453
1454
1455
MM MTRD ve MTRDLK
530
Bir kimse meliklerden birine zulmetse o kral intikam almaya muktedir oldu1456
u en ksa zamanda ondan intikamn alr. Bir kimse meliklerden birine emir
ve yasanda muhalefet etse bundan dolay melik onu cezalandrr. nk buna
kdirdir. Eer cezalandrmazsa bu melikin, o kimsenin emre muhalefetine rz
1457
gsterdiine dellet eder. Bununla birlikte hileler ve eitli yollarla onlarn ce1458
zalarndan kanmak mmkndr.
4. Meliklere tat
Mtrd, melik olsun imm olsun hkmdarlara itat ve bu itatin ekil ve
meruiyet artlar hakknda da bir ksm aklamalarda bulunur. Ona gre itat
emre uymak demektir ve bir bakasnn emriyle amel eden kimse ona itat etmi
demektir. Allah mmin olan ll-emre itaati emretmitir. Bu da Allahtan ba1459
kasna itat etmenin ciz olduunu gstermektedir. Dolaysyla itatin ibadet
gibi alglanmas yanltr. Bakasna itat etme itatte Allaha irk koma anlamna gelmez. tat emir zerine bir fiili yapmay gerektirir, bunun dnda baka bir
1460
ey gerektirmez.
ll-emr kim olursa olsun ister mfreze komutanlar ister bakalar bir
emir yetkisini stlenen kimse mutlaka o konuda bilgi ve tecrbeye (ilim ve
basar) sahip olmaldr. nk Allah onlara itati emretmitir; bu konuda ilim
ve tecrbesi olmayan birine itati emretmez. Allah hkimlere adaletle hkm
vermelerini; raiyeye ise onlarn verdikleri hkm ve emirlere uymalarn emretmitir. Hz. Peygamber bir hadisinde Ey insanlar banza burnu kesik bir
Habeli komutan tayin edilse bile dinleyin ve itat edin; aranzda Allahn kita1461
bn yerine getirdii srece onu dinleyin ve itat edin ve bir baka hadiste de
Mslman bir kimsenin, bir gnah ilemesi emredilmesi hari, sevsin sevmesin sz dinleyip itaat etmesi gerekir; bir gnah ilemesi emredilen kimsenin sz
1462
dinlemesi ve itaat etmesi gerekmez buyurmutur. Halkn (mme), verdikleri
hkmler (ahkm) konusunda umerya itat etmeleri ve verdikleri fetv konu1463
sunda da ulemya uymalar vciptir.
1456
1457
1458
1459
1460
1461
1462
1463
9. OTURUM
531
5. Ulem-Hkmdar likisi
Hz. Sleyman kssasnn meliklerin siyasetlerine dir bilgilendirdiini ve
idare yntemlerini rettiini (marifet siysetil-mlk ve talm dbihim)
belirten Mtrd, meliklerin bir ey yapmak istediklerinde veya bir durumla
1464
1465
1466
1467
1468
1469
1470
1471
532
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
533
534
MM MTRD ve MTRDLK
insanlarn mallarn ellerinde bulundurmalar ve onlar kendi mlklerine geirmeye iddetli hrslar sebebiyle bu mallar gzetilmez ve onlara iyi baklmazsa telef
1476
olmalarndan korkulur.
Nesef yukardaki metinde sralanan niteliklerin hepsinin devlet bakannda
arzulanan ve aranan nitelikler olduunu, te yandan bunlarn hepsinin devlet bakan seilebilme ehliyeti ve seimin hukuk varlk kazanmasnda art olduuna
1477
dair mm Mtrdden bir grn sabit olmadn vurgulamaktadr. Yine
Nesef, Mtrdnin Kitbl-Maklt adl eserinde Devlet bakannn kendi
1478
devrindeki insanlarn en stn olmas art deildir. dediini kaydetmektedir.
Mtrd farkl itikd mezhepler tarafndan ileri srlen hilfet ile ilgili
artlar, mesel Btnler (Karmita) ve ann (Revfz) immet anlaylarn tefsirinin bir ok yerinde eletirmektedir. Hz. Eb Bekirin hilfetinin
1479
shhatine yetlerin iaretleriyle istidll etmektedir.
te yandan Hilfet
Abbsn ocuklarnndr denilerek bu konuda bakalarnn hakk yoktur an1480
lam kastedilir demesi
kendi anda hilfet messesesini Abbslerin
temsil ettii dnldnde bu devletin meruiyetini tanma asndan olduka anlamldr.
Burada, yaptmz bu l tasnifin nemini gstermesi bakmndan bir hususa dikkat ekmek istiyoruz. Mtrdnin siys liderlie ilikin olarak yapt
ayrmn farkna varlmamas bir ksm aratrmaclar onun siys dnceleri hak1481
knda yanl karmlara srklemitir.
Mesel Mtrdnin srailoullarnn
1476 Nesef, Tabsratl-edille, II, 829-831.
1477 Nesef, Tabsratl-edille, II, 832. Sad b. smil b. mer el-Aksary, Mtrdnin sralad
bir devlet bakannda bulunmas gereken zelliklerin mstahaplk artlar olduunu kaydeder.
Bk. Aksary, Siysetd-dny ved-dn, Sleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 2885, vr. 20b-21a;
ihbeddin Ahmed b. Muhammed el-Hamev (. 1098/1687), Gamzu uynil-besir, Beyrut
1405, IV, 149-150.
1478 Nesef, Tabsratl-edille, II, 834; Hayrbeyt, Mahmd b. smil, ed-Drretl-garr f
nashatis-seltn vel-kudt vel-mer, Mekke 1996, s. 126.
1479 Btnlerin immet anlaynn eletirisi iin bk. Te`vlt, I, 372-373; V, 126-127; VII, 392-393;
X, 369; ann immet anlaylarnn eletirisi iin bk. III, 294, 300; IV, 254-260 (Hz. Eb
Bekir ve Hz. Alinin hilfeti meselesi); VI, 441 (Hz. Eb Bekir ve Hz. merin haksz yere
halife olduklar iddias); VII, 217 (Hz. Alinin Hz. Eb Bekirden stn olduu iddias); IX,
387, 400 (Hz. Eb Bekirin halife seilmesinin yanl olduu iddias); XIII, 149 (mmlarn
says ve kyametin belli bir mm zamannda kopaca iddias).
1480 Te`vlt, VI, 384.
1481 Snmez Kutlu, mm Mtrdye Gre Diyanet-Siyaset Ayrm ve ada Tartmalarla
Mukayesesi, slmiyt [mmet zerine zel Says], VIII/2 [2005], 55-70. almamzn
amac siyaset, hukuk ve tarih disiplinleri asndan olduka problemli olan sz konusu yaz-
9. OTURUM
535
536
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
1488
537
1489
538
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
539
(18 Mays 1900) tarihli bir belgede 1295 (1878) ylnda Msrda teekkl eden iki
cemiyetin Msr, Hicz, am vs. blgelerden mteekkil bir Arap Devleti kurmak,
din ileri iin Kureyli bir halife ve dnya ileri iin de bir sultan tayin etme emeli
1498
tadklar kaydedilmektedir.
540
MM MTRD ve MTRDLK
2. limler evlilik, savalarda mbreze (dello) konularnda Kureyi dier kabile ve halklardan stn saymlar, bakalarna denk grmemilerdir. Hz.
Peygamberin (s.a.v.) Kureye kar tavrnn bu ekilde olduu ifade edilmi ve
dolaysyla hilfet meselesinde de bu hususun dikkate alnmas vurgulanmtr.
Mtrd Araplarla mevlnin (Arap olmayan Mslmanlarn) ilikisini hocatalebe ilikisine benzeterek Araplar mevlden stn sayar. nk ona gre
mevl lisanlarn ve ihtiya duyduklar bir takm eyleri bilme konusunda Araplara muhtatr. Kendilerine ihtiya duyulduu iin Araplar mevliye stn olmay
(fazileti) hak etmilerdir. Yine ayn sebeple Kurey dier Araplardan stn saylmtr. Zir dier Araplar baz bilgilere ancak Kurey sayesinde ulaabilecekleri
1501
iin onlara muhtatrlar.
Bu aklamalardan anlalaca zere Mtrd, Araplar ve Kureylileri dier milletlerden mutlak manada deil, Hz. Peygamberin (s.a.v.) yakn evresinde
bulunduklar iin slm bilgiye sahip olmalar sebebiyle stn saymaktadr. Nitekim o, Acem (Arap olmayanlar) size dininizde ve soylarnzda ortak olacaktr.
man, Sreyy yldznda asl olsa Acemden adamlar onu elde eder. Bu konuda
1502
en bahtiyar olanlarsa Farsllardr
eklindeki bir hadisin, sbit olmas halinde, Acemin Araba denkliine delil gsterilebileceini, zir soylardaki ortakln
1503
denklik anlamna geleceini belirtir.
3. Devlet bakanl iin aranan niteliklerin btn kabilelerde ve uzak blgelerde aratrlmas zor bir itir. Bu sebeple kolaylatrma yoluna gidilerek bu
i bir tek kabileye indirgenmitir. Bylece Mslmanlarn en byk sknts giderilmitir. Ayrca mlumdur ki, Kurey kabilesi btn insanlarn, skinlerinin
hepsini aratrabilmeleri ve bu ie uygun olan bulmalar kolay olan bir mevkide
konulanmtr. Oysa grev btn mmete braklm olsayd bunu btn blgelerde ve kabilelerde aratrmak gerekirdi ve belki amaca ulamak iin abalama
devlet bakanlarna ihtiya duyulmasnn sebebi olan hususlarn ve ilerin ihmal
edilmesini gerektirirdi. te bundan dolay Hz. Peygamber (s.a.v.) Kureyliler
arasndan seim yaplmasn tercih etmitir.
1501 Te`vlt, XII, 305. Mtrd Araplarn akl bakmdan stnlklerini de savunur. Bk. KitbtTevhd, s. 298; kr. Te`vlt, XIII, 288.
1502 Hkim en-Nsbr, el-Mstedrek ales-Sahhayn (nr. Mustafa Abdlkdir At), Beyrut 1990,
IV, 437. Hkim bu hadisin Buhr ve Mslimin artlarna gre sahih olduunu belirtir.
1503 Te`vlt, XIII, 420. Mtrd bir baka yerde ise hkmdar-tebaa, hr-kle, erkek-kadn btn
insanlarn karde olduklarn ve kardelerin ise atalar ve kabilelerle birbirine kar vnme ve
stnlk taslamaya haklarnn bulunmadn; kiinin fiiline gre stnlk ve saygnla ulaacan, kiinin saygn atalardan gelmesinde kendi katksnn bulunmamas sebebiyle bundan
dolay stnle mstahak olamayacan belirtir. Bk. a.g.e., XIV, 76-77.
9. OTURUM
541
542
MM MTRD ve MTRDLK
erdiini ve bir ahsn iktidar zorla ele geirmesiyle (tegallb) elde edilen dnyev
riyset demek olan mlk (krallk) haline dntn, ama yine de zarurete bal
olarak din ahkmn sabit olacan ve aslnda Kureylilik artnn dmeyecek bir
1508
art olduunu belirttikten sonra u deerlendirmede bulunur:
Zamanmzda Kureylilik art da zaruretten dolay dmtr; devlet bakannn Kureyli olma art aranmakszn da Cuma ve bayram namazlar klnabilir ve kylan nikhlar sahh olur. Zir zamanmzda Kureyten imam tayini
olmad iin Kureyli imam bulunmakszn da ahkmn yerine getirilmesini bu
zaruret gerekli klmtr. Eer Kureyli imam bulunmakszn ahkmn uygulanmas sahh olmasayd din yklr giderdi. Ama yine de zaruretle sabit olan zaruret
1509
lsnce takdir olunur.
Memlk ulemasndan Necmddn et-Tarss (. 758/1357) 14 Zilkade 753te
(22.12.1352) tamamlad Tuhfett-Trk (Trke Armaan) adl siysetnme trndeki eserinin ilk blmnde Trkn saltanatnn geerliliini (Beyn shhati saltanatit-Trk) ve sultann Kureyli olma art bulunmadn, dil olsun
olmasn sultandan grev almann cizliini savunur ve bu anlay Eb Hanfe
ve taraftarlarna nispet eder. fi mezhebinin ise bu konuda aksini dndn
izah etmek zere bu mezhebin nde gelen limlerinden Rfi (. 623/1226) ve
Nevevden (. 676/1277) nakillerde bulunarak btn filerin sultann Kureyli olmas artn aradklarn belirtir. Tarss szlerini Bu (art) ne Trkte, ne
Acemde bulunur. Dolaysyla onlara gre Trkn saltanat sahih olmaz ve onlarn mezheplerine gre bir Trkten kadlk grevi almak da sahih olmaz. nk
sultan olmaya yetkin olmayandan nasl grev kabul edilebilir ki? Bu anlayn
ierdii fesad ikrdr. Ayrca bu anlay riyenin kendisinden yz evirtilmesi,
ordunun kendisine beyat etmesinin engellenmesi vs. gibi sultana saysz sknt
1510
verir.
1508 Sadrera, Tadll-ulm, Sleymaniye Ktp., Crullah, nr. 1350, vr. 145b-146a. Sadrera
mmlar Kureytendir hadisini kaydettikten sonra bunun hikmetini yle aklar: nk
onlar [Kurey] soy ve saygnlk (neseb ve haseb) bakmndan en erefli insanlardr. Cmertlik,
yiitlik ve Araplarn kalplerinde heybet gibi bakalarnda bulunmayan riyset artlarna sahiptirler.
1509 Sadrera, Tadll-ulm, Sleymaniye Ktp., Crullah, nr. 1350, vr. 146b.
1510 Necmddn brhm [Ahmed] b. Ali et-Tarss, Tuhfett-Trk fm yecibu en yumele flmlk (nr. Muhammed Minasr), Dmak 1997, s. 10-11. Yukarda mklt melliflerinin Eb
Hanfenin halifede Kureylilik artn aradn naklettiklerini kaydetmitik. Tarss ise onun
byle bir art aramadn sylerken muhtemelen tagallp yoluyla iktidar elde edenlerin iktidarlarnn meruluuna dair yaygn kanaati dile getirmektedir. Bununla birlikte Cessstan
aktardmz menkbe de bu noktada dikkate alnabilir.
9. OTURUM
543
bn Haldnun hilfetin Kureylii ile ilgili yorumlari iin bk. Mukaddime, s. 193-196.
Hasr, el-Hv, vr. 276a.
Hasr, el-Hv, vr. 277a-b.
Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 559.
544
MM MTRD ve MTRDLK
lerinin iyi olmadn gstermektedir. Fakat bu anekdotlarn ilkinden de anlalaca zere idareciler kendisine byk sayg gstermekteydiler. Nitekim dnemin
kaynaklar Mvernnehir blgesinde ulemaya gsterilen saygdan sityile bahsederler. Mesel Mtrdnin yaad IV./X. yzylda Horasan ve Mvernnehir
blgesini gezen nl corafyac Makdis (. 380/990) Orada fukah sultanlar de1515
recesinde sayg grr der ve Smnoullarna kar inatlaanlara yuh olsun!
lim adamlarn yer pmekle sorumlu tutmamak onlarn detlerindendir diyerek
blgenin sultanlarn ilim adamlarna verdikleri deerle metheder.
Rivyete gre mm Mtrd hocasnn olu ve kendi rencisi Eb Ahmed
el-yz ile birlikte sultanlardan birinin kapsna urad. Eb Ahmedin bu sultanla
tankl ve arkadal vard. Mtrdnin sultann yanna girmesiyle kendisine
bir iyilik yaplmasn (sultann gzne girmek) istedi. Mtrdnin huzra girmesi
iin ricada bulundu. O da (rencisinin hatrn krmayarak) huzra girdi. Sultan
ayaa kalkarak imamla kucaklap alnn ve eteini pt. Sonra Mtrdnin sakalna en deerli miskten srlmesini emretti. mm bu teklifi geri evirdi. Bunun
zerine sultan miskin imamn atnn kuyruuna srlmesini emretti. Syleneni
yaptlar. Mtrd dar knca atnda misk kokusunu ald ve grevliye (rikb)
Bu koku nedir? diye sordu. Olay kendisine anlattlar. Mtrd durup; Ey hayvan! zerindeki misk ykanncaya kadar yerinde kal dedi. Bunun zerine hayvan
skinleip yerinde kald; zerindeki misk ykanncaya kadar da adm atmad. zerindeki ykannca hi kimse srmeden hayvan sratle gelip Mtrdnin yannda
1516
durdu ve mmda hayvana binip uzaklat.
mm Mtrd ile ilgili yle bir hikye anlatlr: Sultann adamlarndan biri
Mtrdnin rencilerinden birinin evine yerleti. stad emre bir eli gndererek adama o evden kmasn emretmesini istedi. Emr evden karma imkn
olmad cevabn verdi. Eli dnp durumu Mtrdye haber verince stad gzn ge dikip bir bedduada bulundu. Bunun zerine ok gemeden zlim adam
1517
kulun hastalna yakaland ve o evden tand.
Ebl-Ksm es-Semerkand (. 556/1161), Mtrdnin Zlim sultana dil
diyen kfir olur dediini kaydeder ve byle diyen bir kimsenin herhangi bir hususta dil olmas ihtimali bulunduu iin kfir olmamas gerektiini belirterek
1515 Eb Abdullah Muhammed b. Ahmed el-Makdis, Ahsent-teksm f marifetil-eklm (nr.
M. J. de Goeje), Leiden 1967, s. 260.
1516 Ali b. Yahya el-Buhr ez-Zendevist, Ravzatl-ulem, Sleymaniye Ktp., Fatih, nr. 2635,
vr. 6a.
1517 Ahmed b. Ms el-Ke, Mecmul-havdis ven-nevzil, Sleymaniye Ktp., Yeni Cami, nr.
547, vr. 316b.
9. OTURUM
545
1518
546
MM MTRD ve MTRDLK
Mtrdnin hayatnn sonlarna doru otuz yla yakn bir sre sultanlk yapan II.
Nasr b. Ahmedin (301-331/914-943) Horasan ve Mvernnehirde Karmita
diye anlan Btnlerin inancn benimsemi olduudur.
II. Nasr babasnn ldrlmesi zerine Cemziyelhir 301de (Ocak 914)
sekiz yanda Smn devletinin bana gemitir. Bu sultan Btn dlerin etkisi altna girmi; ayrca aralarnda vezirler ve baz byk merkezlerin valileri de dahil pek ok etkili ve yetkili kimse bu mezhebi benimsemiti. II. Nasr
Btnlerin imamna gnderilmek zere her biri yz miskl arlnda yetmi dinar bastrm ve bunlar imama ulatrmalar iin dlere teslim etmiti.
Btnller, sultann vefatndan sonra yerine geen olu I. Nhu (331-343/943954) da kendi mezheplerine ekmek istemilerse de baarl olamamlar ve bu
arada altnlarn bir ksmn gndermedii anlalan bir d fukhann verdii
fetv ile idam edilmitir. Bu olayda sultann hocas ve veziri nl Hanef fakihi Hkim e-ehd el-Merveznin (. 334/945) ynlendirmesinin etkili olduu
1522
anlalmaktadr.
Btn bunlar gstermektedir ki, Mtrdnin syledii sz, her ne kadar
iinde adaletsizlikle bir ba kurulsa da, muhtemelen kendisinin iki ayr eserle
grlerini eletirdii ve slm dnda sayd Karmita mezhebini benimsemi olan sultan II. Nasr hakknda olmaldr. stelik bu sultan bu ekilde tenkit
etmede Mtrd yalnz deildi. Nizmlmlkn verdii bilgiye gre sultann
Karmita mezhebini benimsemesi Trkler, kumandanlar ve ordunun zoruna gitmi, btn limler ve kadlar da Bize kfir padiah lzm deil, bu ite biz onunla birlikte deiliz diyerek ordu kumandanyla, sultann ldrlmesi konusunda
1523
anlamlard.
Burada Osmanlda Mtrdnin dncelerinin ne kadar tanndn gstermesi bakmndan ilgin bir trih anekdotu arz etmek istiyoruz. Mtrdnin
yukarda anlatlan tarih balamda syledii sz Osmanl Devletinin son
dnemlerinde bn bidnnin Reddl-muhtr adl mehur eserinin yasaklanmasna sebep olmutur. yle ki; Aleddin el-Haskefnin (. 1088/1677)
ed-Drrl-muhtr adl eserinde ttn imenin Sultan IV. Murad tarafndan
yasakland iin haram olduu ifade edilmi ve bu esere hiye yazan bn
1522 bnn-Nedm, el-Fihrist, s. 266; Eb Mansr Abdlmelik b. Muhammed b. sml es-Selib
(. 429/1038), dbl-mlk (nr. Cell Atyye), Beyrut: Drl-Garbil-slm, 1990, s.
168-172; Nizmlmlk, Siyasetnme (ev. Nurettin Bayburtlugil), stanbul 1981, s. 290-299;
Necmeddin mer b. Muhammed en-Nesef, el-Kand f zikri ulemi Semerkand (nr. Ysuf
el-Hd), Tahran 1999; s. 202-203, 438-439.
1523 Nizamlmlk, Siyasetnme, s. 293-294.
9. OTURUM
547
548
MM MTRD ve MTRDLK
Sonu
mm Mtrd, eserlerinde siysete ilikin meseleleri incelerken titizlikle
melik-imm ayrm yapmakta, gemi mmetlerle ve zellikle Yahudilerle ilgili
olarak ve kendi zamannda dnyann eitli blgelerinde iktidar ellerinde bulunduran siysler iin melik tabirini, Mslmanlarn devlet bakann ve slm
hkmlerin uygulanmasnda yrtmenin ban ifade iin imm ve halfe terimlerini kullanmaktadr. te yandan Mtrd, slm siyset teorisinin en nemli
problemi olarak alar boyu Mslman ilim adamlarnn gndemini igal etmi
olan hilfetin Kureylii meselesine yeni bir bak as getirmi, bu meselenin
genellikle Snn evrelerce savunulduu gibi salt bir din hkm deil, zaman ve
zemine gre deiebilecek siyas bir mesele olduunu izaha almtr. Bylece
Abbs hilfetinin merkez gcnn zayflad bir dnemde, Arap olmayan milletlerin hilfet iddialarnn meriyetine din ve hukuk bir zemin hazrlamtr.
Ne var ki, bu dncesinin ilgili literatrde ok yaygn olarak yank bulduunu
sylemek olduka gtr. Fakat buna ramen belki dolayl tesirinden sz etmek
mmkndr.
Gnmzde ilm evrelerde slm siyaset teorisi ve anayasa hukukunun yeterince ilenmedii syleminin sklkla dile getirildii gz nne alndnda, bu
almann ifade edilen sz konusu eksikliin giderilmesine ve ilk dnemlere ait
siyaset dncesinin anlalmasna bir katk salayacan umarz.
9. OTURUM
549
31. TEBL
MTRD AKILCILII ve BUNUN GNMZ SORUNLARINI
ZMEYE KATKISI
Prof. Dr. Snmez Kutlu
Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi
slm dnce tarihinde, slm anlama, aklama ve yaamaya ynelik birbirinden farkl yorum gelenekleri ortaya kmtr. Kimisi, dini anlama ve anlamlandrmada olgunun tahliline byk nem vererek akln ve akl yrtmenin nfuz
alann geniletmekte; kimisi akl yet, hadis ve din metinlerin lafz anlamna
hapsederek metnin hkimiyetini kurmaya almaktadr. Kimisi de, sorunlarn
zmn belli ahslara, yani siyas-karizmatik lidere veya gizemli glerle donatlm suf nderlere (eyh ve kutub) havale etmektedir. Kimisi ise, gemiten
gnmze kadar gelen din tecrbeye (snnet ve sr), yani ilk nesillerin dini
anlama ve yaama biimlerini ideal bir dnem (Asr- Sadet) olarak sunmaktadr.
Kendilerine zg bilgi kuramlar ve sistemli fikri yaplar olan fikr kurumsallamalar, mezhep, tarikat veya gnmzde din cemaatler eklinde tezhr etmektedir. Ad ne olursa olsun bu dini-politik veya din-toplumsal hareketlerin arkasnda,
rtl referans erevesi dediimiz bir zihniyet bulunmaktadr. slmn inan,
ibadet-muamelt ve ahlk boyutuyla ilgili bilgi retmeye ynelik bu abalar, gemite olduu gibi bugn de btnyle olmasa bile, byk lde bu yntem ve
zihniyetlerden u ya da bu ekilde etkilenmeye devam etmektedir. Hatt bazen
istikrarl bir ekilde gelierek, bazen zn kaybederek, bazen da baka bir zihniyete eklemlenerek veya ona benzeerek varln srdrmeye almaktadr.
slm toplumlarnda etkili olan ve din dnceye damgasn vuran belli bal
zihniyetlerden birisi de, akla, akl yrtmeye, itihada, nazar ve istidlle nem veren ve farkllklarn bir arada yaamasna imkan tanyan Aklc-hadar zihniyet
gelmektedir. Bu zihniyet, Akl Taraftarlar olarak tannmtr. ahs dzeyinde ilk
temsilcileri arasnda brahim en-Neha, Hammd b. Eb Sleymn ile Eb Hanfe
ve onun rencileri gelmektedir. Mezhep dzeyinde aklc tezhrler Mrcie,
Mutezile ve Mtrdlik zerinde grlmektedir. Eb Hanfenin din anlayn
teolojik, epistemolojik ve felsef adan temellendiren en nemli ahsiyetlerden
biri mm Mtrd idi. Buna ramen mm Mtrdnin aklla temellendirilebilir
slm anlay ve bunun fkh, kelm ve tefsir alanlarna yansmalar, maalesef yeterince analiz edilememitir. Onun kelm klasii Kitbt-Tevhd ve tefsir klasii
550
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
551
552
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
553
1536
iin kullanlr. Genel olarak sem, eriatn; akl, dinin ; duyular ise, fizik lemin
bilgisine ulatran kaynaktr. Bu ayrm, hid (grnen fizik lem) ve aib (metafizik lem) eklinde bir ontolojik ayrmla da desteklenmektedir. Akl, her iki
lemle, semi aib lemle, hisler ise, ehdet lemiyle ilgili bilgi retir. Bunlardan
her birinin kendine ait bilgi nesneleri vardr. Fakat bu, bir kaynan dier bilgi
alanlar ile ilgil hibir ey bilemeyecei anlamna gelmez. Aksine, ayn nesne gru1537
bu, bazen bir, bazen iki, bazen da bilgi kaynann konusu olabilmektedir. .
Hiss mcizeler/kantlar, pheleri defetmek ve vesveseleri ortadan kaldrmak konusunda akli mcizelerden daha etkilidir. Bu sebeple, Resller, akl mcizelerle
yetinmeyip hiss mcizelerin ikn ediciliinden de yararlanmlardr. Bir eyi bilmenin yolunun his ve yn olduu hususlarda hi kimse pheye dmez. Ama
hi kimsenin yle olduuna dir iinde bir phe hissetmemesine ramen, akli
1538
konularda phe ve vesveseler oluabilir. Ayrca her birisi kendine ait bilgi
nesnelerini bilmede daha yetkili ve gvenilir olmakla beraber, onlarn verilerinin
doruluunu belirlemede lt akldr.
Mtrd, bu yolla elde edilen verileri, din bir deer atfederek Allahn
yetleri ve kantlar (mcizeleri) kapsamnda deerlendirir. Ona gre, Allahn
1539
yetlerini inkr eden kimseler ifadesinde maksat, iaret ve delillerden oluan
Allahn kantlarn inkr edenlerdir. Allahn iaret ve delillerine gelince, birincisi Hissiyttr. Hiss deliller, Allahn vahdniyetine dellet eden yaratklar, beer
gcn aan yaratl rnekleri ve Resllerin peygamberlik iddialarn dorulamak ve risletini aklasn diye Allahn kendilerine verdii mcizeler ile buna
tanklk eden dier kantlar ierir.
kincisi Semiyyttr. Sem deliller, Resllerin getirdii ve daha nceden
retilmeksizin, ancak tlim yolu ile renilebilen trden veya hakikatleri sadece
Allah tarafndan bilinebilen haberleri ierir. nsanlar, Reslleri bu konuda bilgilendirenin Allah olduunu bu haberlerle renirler ve kendileri iin bunu bir delil
olarak kabul ederler.
ncs ise Akliyyttr. Akl deliller, tevhdi, risleti ve benzerlerini bilmeye gtrecek trden uzun tecrbe (mihne) ve aratrmalarla bilinen kantlar
ierir. Sonu olarak Allah bunlarn tamamn reslne kantlar (mcizeler/yetler)
olarak verdi. Gerekli artlar tadklar srece, bu yoldan birisi veya ile
birden elde edilen bilgi kesin olup inkr imkanszdr. Onlar inkr eden, hem
1536
1537
1538
1539
554
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
555
556
MM MTRD ve MTRDLK
yorumunda rastlamaktayz. O, bu kelimenin belirlilik taksyla kullanlmasndan hareketle dini yle tanmlar: Din, Allahn Nh ve dier btn peygamberlere tavsiye
ettii, Allah birlemek (tevhd) ve Ona ibadet etmek demektir. Bu din peygamberlerin hepsi iin, tek ve ayn dindir. Btn Peygamberlerin dini, tevhd inanc ve bir olan
1555
Allaha ibadetten oluur. Fakat onlarn eratleri ve ahkm birbirinden farkldr.
Mtrd, inan ve itikat olarak tanmlad dini, eriatten ayrr. Ona gre eriat, ibadetler, emir ve nehiyler ile dier din hkmleri ierir. Bylece tartmay aklla
(kalb) din arasnda, eriatla vahiy arasnda zorunlu bir ilikinin varl zerine kaydrr.
1556
Dinle akl arasndaki ilikiyi u ekilde temellendirir: man dindir, dinler ise inanlan inanlardan ibarettir. nanlarn bulunduu ve varln kendisiyle srdrd yer
kalptir. Tasdikin bask ve cebir altnda tutulamayan mahiyeti ise kalpte bulunan tara1557
fdr, nk imann bu noktasna herhangi bir yaratn tahakkm nfz edemez.
Mtrdnin fikri sisteminde, din, hibir d etkinin basks ve zorlamas altnda kalmakszn zgr iradeyle ve kalb tasdikle gerekleen bir inan olarak
takdim edilir. Rislet grevini stlenen btn peygamberler ve nebiler, tevhd,
Allaha kulluk ve ahlk ilkeleri ortak olan tek bir dini bildirmek zere gnderilmilerdir. Bu din, Allah katnda mutlak olan, neshedilmeyen ve deimeyen
1558
slm dinidir.
Baka bir ifadeyle hak din slmdr, nk slm, btn akllarn gerekli kld ve btn yaratklarn yaratlnn ehadette bulunduu bir
1559
dindir.
Bu itibarla mutlak yol Allahn yolu; mutlak din, Allahn dini; mut1560
lak kitb Allahn kitbdr.
O, bu dini tevhd dini, hak din, hanf dini, ftrat
dini, gerek ve burhnla kim, kesin delil ve hccetlerle ayakta duran akl dini
1561
1562
olarak tanmlad.
Mutlak dinin ierisine, dinin tevhid, inan esaslar , ibadetin sadece Allaha ait olmas, Allaha krn zorunluluu ve ahlk ilkeler girmektedir. Dinin unsurlar, aklla bilinebilenlerle (Akliyyt) birebir rtmektedir.
nk bu unsurlara, taklit, mahede veya zorunlu bilgi yoluyla ulalmaz. Onlar bilmenin ve onlara inanmann yolu, kiinin kendi akl yrtmesi ve istidlali
1555 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., XIII, 175. Ayrca bkz.: elMtrd, Te`vlatul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., IV, 48, V, 138, VII, 183, XI, 186
1556 Bu konuda geni bilgi iin bkz.: ahin, Hasan, Mtrdye Gre Din, Kayseri 1987, s. 15-17.
1557 el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, 492. bilindii zere bu konumda din sadece itikaddan ibarettir
ve burada sz edilen itikad slmdan ibaret olan dindir. (el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 519)
1558 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., IV, 48; IV, 150; I, 255-256; VII, 216;
XIII, 175 Kr., zde, Talip, Mtrdnin Tefsir Anlay, nsan Yaynlar, stanbul 2003, 205.
1559 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VI, 332.
1560 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VIII, 52-53.
1561 Bkz.:el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.:Bekir Topalolu ve dr., X, 41-42; IV, 276-278; VII,
309; II, 349-350.
1562 el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, 519.
9. OTURUM
557
yoluyla elde ettii kesb ve kesin bilgiden geer. Peygamberden peygambere deien erat ise, ibadetlerin miktar, says, ekli ve eri hkmlerle ilgili bilgileri
1563
ierir. Farzalar, hadler, emir ve nehiylerden oluan eriat, dinin Peygamberin
geldii dnemin artlarna ve toplumsal maslahatlara gre oluturulan deien
1564
toplumsal boyutunu ifade etmektedir. Ancak kymete kadar bir baka Peygamber gelmeyeceinden Hz. Muhammedin erat, baka bir erat tarafndan
1565
asla neshedilmeyecektir.
Mtrd, zaman zaman din-erat ayrm ile ilgili tartmay iman-amel/taatler ayrm tartmasna dntrr. yle ki: iman ve slm ile kfr ve irki din statsnde, ameller/taatleri de din statsnde deil eriat erevesinde
1566
1567
deerlendirir. man ve amel ayrmn artran baz yetleri delil getirerek,
m`minlerin ho karlanmayan davranlarnn onlardan iman (din) ismini kaldrmadn ve onlara Ey inananlar! eklinde hitap etmeye devam ettiini syler. ayet iman (din), btn taatlerin ismi olsayd, bir ksm farzlar terk eden kimselere Allahn Ey imann bir ksmna inananlar!, ya da Ey mann bir ksmn
istisn ederek inananlar! diye hitap etmesi gerekirdi. u halde iman (din) btn
1568
farzlarn (tatlarn) ismi olarak kabul edenlerin bu anlay geersiz ve tutarszdr.
Baka bir yerde, taatlerin dinden bir cz olduunu benimseyenleri bu fikirlerin1569
den dolay eletirir ve taatlere din ismi verilmeyeceini syler.
1563 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., I, 506, IV, 245, XII, 247, XIII,
175, V, 119 (Hyem).
1564 Kr., zcan, Mtrdde Dn oulculuk, 55; zde, Mtrdnin Tefsir Anlay, 205.
1565 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Hyemi, I/46, I/78-79.
1566 Dinin vazgeilmez unsurlar organlarla gerekletirilen davranlar olmayp (zihinde ve kalpte yer tutan) inanlardan ibarettir. u sebeple ki inanlar, bask ve hkimiyetin kurulamayaca
deerlerdir; hibir yaratk bakasnn inancna buyruk olma veya ona engel tekil etme gcne
sahip deildir. nanlar dnce ve duygu alanna zg davranlardr. Baz ynleriyle dilin
inanlarla ilikisi bulunmaktadr. Bakasnn dilini kullanmak imkn dahilinde olmad gibi
kalbi zerinde hakimiyet kurmak da mmkn deildir. Buna mukabil dier organlarn kullanlmas insan g erevesindedir. Dini inanlarn konumu sz konusu ettiimiz tarzda olduuna, kfr de iman da din statsnde bulunduuna gre, yukarda zikrettiimiz husus itaat
olsa bile din statsnde deildir. Tekrar edelim ki kfr de bir dindir, fakat kfr anlattm
adan taat durumunda deildir. (el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 480.)
1567 61. es-Saf, 2-3; 9. et-Tevbe, 38; 57. el-Hadd, 16.
1568 el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 494. Kr.: ahin, Mtrdye Gre Din, s. 44-45. Mtrd,
Eer inan esaslar dnda fiiller de din olsayd, her bir Mslman hemen btn davranlarnda dinini deitiren konumuna derdi, nk her zaman iin onun fiillerinin dnda Allaha
yaklatran davranlar bulunacaktr. (el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 519)
1569 Bkz.: el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 445-447; Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve
dr., II, 349-350.
558
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
559
vcib ve mmteni konusunda akl mutlak olarak yetkilidir. Bu alanla ilgili akln
ortaya koyduu bilgiler yukarda aklana dinin unsurlar arasnda yer alan bilgilerdir. Akl, mmkinler ksmnda da yetkilidir, pek ok seenek sunabilir, ancak
srekli deiebilen bir alan olduu iin sunduu seenei vacip ve mmteni klamaz. Burada insanlarn farkl seenekleri arasnda mmkinin tercihe ayan olan
gstermesi asndan Peygamberin semine, yani vahye ihtiya vardr. Buna gre
Peygamberler aklen mmkn olan aklamakla grevlendirilmitir ve her peygambere ait erat, bu mmkin alanla ilgilidir.
Mtrd, din konusunda resl deil akl yetkili olarak grmektedir. Ona gre
Resllerin gnderilmesi eriatle ilgilidir. yle ki, Allah bilmek aklen vciptir.
Eer Allah hi bir resl gndermeseydi, yine de insanlarn akllaryla Allahn varln ve birliini, onun layk olduu sfatlarla tanmlamas ve Allahn evrenin yaratcs olduunu bilmesi gerekirdi. Resl gnderilmese dahi, insanlarn akllaryla
Allahn vahdniyetini ve ulhiyetini, benzer ve ortaklardan ber olduunu (tel)
bilmek; nimetlerini ve onlarn krn yerine getirmek, her an ona boyun emek
onlar zerine vciptir. Ancak Allah, rahmeti ve fazl ile onlara sadk ve dil bir resl
1575
gnderdi ki, bunu daha kolay bilsinler ve daha kolay (ehaff) yerine getirsinler.
Aslnda insan, bireysel gayret gstererek tefekkr ve tedebbrle bunlar
akl yoluyla bilir. Hatt akl, Allahn baz sfatlarla nitelendiine de kesinlikle
1576
hkmeder. Bu sebeple vahiy ulamayan kimse, din konusunda mazur grlmez ve bundan sorumludur. Hatt Resln gelmesi, Allahn varln haber vermek iin deil onu tekit etmek iindir; din iin resl deil akl arttr. Resller
ise, ibadetlerin, hadlerin ve cizyenin miktar ve eklini (mukaddert ve mahddt:
1577
kemmiyyet ve keyfiyyet) belirlemek iin erat konusunda gereklidir. Allahn
inan (itikad) ksma ayrlr. Aklen vcib, mmkin (ciz) ve mmteni. Vcib, nimet veren
Allah tanma ve Ona kretme; mmteni de, nimet veren Allah tanmama ve Ona nankrlk etme gibi hususlardr. Mmkin ise, namazlarn ve zektn lsn belirlemek gibi din
esaslarn miktarlar ile alakal hususlardr. Akl, mmkini, vcib ve mmteni olana yneltmede
yetersiz kalnca; mmkin olan hususlar aklamak, mmkini vcib ve mmtenie yneltmek
iin, eynn hakikatlarn insanlara retecek bir Peygamberin varlna ihtiya duyulmas
zaruridir. uras bilinen bir gerektir ki, peygamberler, aklen vcib olan pekitirmek (tekid),
aklen imknsz olann meydana gelemeyeceini ortaya koymak ve aklen mmkn olan aklamak suretiyle, doruluklarn ve gnahtan korunmu olduklarn gsteren apak deliller ve
mcizelerle gelmilerdir. nk Allahn delilleri birbiriyle elimez. Bkz:: Eb Seleme esSemerkand, Cmel Uslid-Dn Tercmesi, ev.:Ahmet Saim Klavuz, stanbul 1989, 34 ;
(Arapa metin, s. 9).
1575 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., IX, 417.
1576 el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 58.
1577 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., IV, 112; VI, 336
560
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
561
562
MM MTRD ve MTRDLK
illetin veya maslahatn kalkmas veya hkmn sresinin sona ermesi durumunda
beer aklyla, yani itihatla bu hkmn sona erdirilebilecei (itihatla nesih) tezini ilk ortaya atan kiinin mm Mtrd olduunu syleyebiliriz.
Hz. merin kalpleri slma sndrlacak olanlara (Mellefe-i Kulb)
zekttan pay verilmesini iptal etmesi, bu fikri desteklemek iin seilmi iyi bir
rnektir. Mtrd, bu rnein zmlemesini yaparken, eriatte insan tasarrufunu
glendirmeye ynelik yle bir kaide koymaktadr: Hkmn uygulanmasna
gereke oluturan manann/maslahatn yok olmas sebebiyle (eriatte) itihatla
1583
nesih olabilir. Mtrd, yukarda bahsedilen anlamda er hkmlerde neshin ne zaman ve nasl vuku bulacan da akln yetkisine ve hakemliine brakmtr. Onun iin de ikinci bir kaide koymaktadr:
Nesihten kanmann aklen imknsz hale geldii durumlarda nesh cizdir;
1584
nesihten kanmann aklen mmkn olduu durumlarda ise ciz deildir. Muhtemelen Mtrd, snnetle ve aklla yetlerin neshini, yukardaki gerekelerden
dolay, takyit ve tahsis anlamnda kullanm grnmektedir. Burada mtehitten
mtehide veya akldan akla deiebilen bir izfilik varm gibi grnse de, eriatin mahiyetini oluturan ve dinle ilikisini salayan mhiyetinin ortadan kaldrlmas sz konusu olmadndan, bu eriatin kaldrlmas olarak deil eriatin
nicelik ve niteliksel boyutunda insann tasarrufta bulunma yetkisi olarak anlala1585
bilir. Mtrd, hkmn yalnz Allaha ait olduunu bildiren yetlerde hkmn
ancak Allaha ait olmasn, ulhiyyet, rubbiyyet ve ibadette hkmn sadece
Allaha ait olmas eklinde veya yaratma hususunda hkmn Allaha ait olmas
eklinde yorumlayarak akla hakim vasfn vermekten kanp, akl sadece idrak
1586
edici ve kefedici olarak nitelendirmeyi tercih etmitir.
Crullahn da dedii
gibi, akln hkimiyeti, hiretteki cezay gerektirecek sonulara kadar varmazsa,
1587
kabul edilmesinde bir zarar yoktur. Ve Hkm ancak Allaha aittir. yetine de
aykr olmaz. nsan, halifelik erefiyle kintta tasarruf edebilirse, akl da halifelik
erefiyle, eriatta tasarruf edebilir. nk, insann tabiattaki hilfeti, akl sayesin1588
de olmaktadr. Bu yzden akl, kendi faziletiyle eriata halife olabilir.
1583 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VI, 392.
1584 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VI, 464-465. Ayrca bkz.:
zde, s. 174-175.
1585 rnein bkz.: 6. el-Enm, 57, 63, 12. Ysuf, 40, 67.
1586 Bardakolu, Ali, Hsn ve Kubh Konusunda Akln Rol ve mm Mtrd, Eb Mansr
Semerkand, Kayseri 1986, s. 45-46.
1587 rnein bkz.: 6.el-Enm, 57, 63, 12. Ysuf, 40, 67.
1588 Ms Crullah, Byk Mevzularda Ufak Fikirler, Yay. Haz.: Ms Bilgiz, Kitabiyat, Ankara
2001, s.32.
9. OTURUM
563
564
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
565
Marf ve tayyibta gelince, akllar ve insanlarn tabiat (tba), kendi balarna serbest braklsayd, bu marf, bu tayyib, veya u habs ya da mnker diye
haber verecek bir resle ihtiya kalmazd. O zaman akl ve insan tabiat bunlarn
tamamn bilirdi. Ancak insan ftrat ve akl bir takm phelere mrz kalabilir ve
bu pheler akln onu bilmesini engelleyebilir, bu durumda bunu haber verecek
1602
Allahn reslne ihtiya vardr.
Muhtemelen insan tabiatnn ve akln, baz
arzalar veya pheler dolaysyla haram ve helalde yanlma ihtimali olduundan,
haram ve helal klmay eriate; tayyib ve habsi ise insan tabiatna hasretmitir.
1603
Haram ile tayyib arasndaki fark, Allahn helal ve temiz kld rzklardan
1604
yiyiniz. yetinin yorumunda yle aklar:
Helalin tayyib, tayyibin helal olmas muhtemeldir. kisi ayn eydir, ama
baka adlarla isimlendirilmilerdir. Allahn helal rzklarndan yiyiniz emrinden maksat, eriat ve dinle helal klnanlardr. Allahn temiz olarak (tayyiben)
verdii rzk dan maksat, insan tabiatinin temiz grdkleridir. nk helal ve ha1605
ram hkmn, eriat verir. Tayyib ve habs ise, tabiatlerin ho grmedikleridir.
Mtrd, ister eriatin haram ve helal kldklar, ister insan tabiatnn tayyib ve
habs grdkleri olsun, bunlarn tamamn iyilik ve ktln aratrma ve akl
yrtme yoluyla bilme konusunda akl yetkili klmtr.
Mtrdye gre, herhangi bir eyin haram ve helallii, bu hkme konu olan
eyann kendi zatndan deil, kullarn fiilleri zerindeki faydas ve zararndan
dolay verilmitir. Ayn ekilde hsn ve kubha ilikin nitelikler de, fiilerin mahiyetine ilikin niteliklerdir. er hkmler, buna uygun olarak, riin kullarn
1606
fiilleriyle ilgili hitb ile sbit olan ey eklinde tanmlanmtr. Bu nitelikler,
harama konu edilen eylerin kullarn fiilleri zerinde meydana getirdii fayda
ve zarar dolaysyla verilir. Ona gre eyann hsn veya kubuh zellii eyann
bizatihi bir zellii deildir. Kintta z yaps itibariyle, hibir ey btnyle ne
hayr ne de erdir. Her hayr olan eyde bir ynyle mutlaka er, her er olanda da
1607
bir ynyle mutlaka bir hayr vardr.
Bir baka ifadeyle hibir yiyecek ve rzkta kendiliinden helallik ve haramlk
bulunmaz. Haram ve helallik, temizlik ve necislik, insann istifadesi, yiyip imesi
ve onlarla ilikisiyle ilgilidir. Ayn ekilde Allahn vcip veya haram klma gibi
1602
1603
1604
1605
1606
1607
566
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
567
568
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
569
570
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
571
bir fls veya habbeye karlk binlere denk decek bir eyle imtihan etme yetkisi
de vardr. Ayrca sirkatte elin kesilmesi, alnan maln cezas karlnda deil, hrmeti/haram inemeye karlktr. Bu konuda yorumunda zorland grlmektedir. Cezalarn lsnn sua uygunluunu kabul etmekle beraber, sula ceza
arasndaki bu kadar byk farkll yaratklardan hi kimsenin ilminin, sularn
miktarlarnn meblan (derecesini) bilmesinin muhtemel olmad eklinde bir
gerekeyle izah etmeye alr. Yani insanlarn ilmi, sularn miktarlarnn derecesini bilemediine gre, bu sulara verilecek cezann miktarn da bilemez, der.
Byle olunca, bu konuda en dorusu, Allahn ktl ancak misliyle cezalandr1629
dna tabi olmay bilip onun emrine ittiba etmek ve teslim olmaktr.
Grld gibi, Mtrd, kendi dneminde bu cezann neshedilip edilmemesinden hi bahsetmemektedir. Muhtemelen o gnn artlarnda akl, bu konuda
1630
nesihten kanmann imkansz hale geldiine hkmetmemitir. Bununla birlikte, onun dier tefsirlerde konuyla ilgili yaplan tartmalardan daha farkl sorunla1631
r tartt grlr.
nk az bir ey alana byle bir ceza vermeye kimsenin
vicdannn rz olmadn sylemekten kendini alamaz. O halde ondan yaklak
drt-be asr sonra yaayan zzeddin Abdisselmn, alnan maln miktarn zikretmeksizin gnmzde ok sayda insan, acdndan dolay hrsz affetme eilimindedir demesi, bu konuda bir deer deiimine mi yola amtr. Deerlerdeki
1632
bu gerek deime cezadaki bir deimeyi gerektirir mi? Hatt gzlerinin grmemesi sebebiyle bir organn yokluunun ne anlama geldiini gyet iyi bilen nl
ir Ebl-l el-Mearrnin Badada geldiinde; hrszln nisabn, bir dinrn
drtte biri eklinde deerlendiren fukhy mkl durumda brakt mehrdur.
Bu konudaki hislerini u dizelere dkmekten kendisini alamamtr:
kiyz elli altn deerinde olan bir el, ne oluyor ki, bir dnarn drtte biri
iin kesiliyor?
Bu eliki karsnda susmaktan ve cehennem korkusundan Mevlmza s1633
nmaktan baka bir ey yaplamyor.
1629 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., IV, 219-220.
1630 el-Mtrd, Te`vltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VI, 464-465. Ayrca bkz.:
zde, s. 174-175.
1631 el-Mtrd, Tevltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve dr., VI, 464-465. Ayrca bkz.: zde,
s. 174-175; Karlatrmak iin bkz., el-Mtrd, Tevltul-Kurn, thk.: Bekir Topalolu ve
dr., VI, 392.
1632 Fazlur Rahman, slm Yenilenme Makaleler III, Ankara Okulu yaynlar 1. bask, Ankara
2002, s. 77-78.
1633 bn Kesr, Hadislerle Kurn- Kerm Tefsiri, ev.: Bedrettin etiner-Bekir Karla, ar
Yaynlar, stanbul 1989, V/2275.
572
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
573
cezaya baklar birbirinden farkl olabilir. nsan ftrat, her ne sua karlk olursa
olsun insann uzuvlarndan birisini kaybetmeyi ho karlamaz, bu ac verici bir
eydir. Ancak akl, bu cezann sonucu caydrc olduu ve hrszl nlemeye ynelik dil ve ahlk bir zm olmaya devam ettii srece bunu doru bulur. Bu
durum deitii anda baka dil ve ahlk bir zm bulunmasn gerekli grr.
slm eriati, ferdin dier fertlerle ve toplumla ilikilerini belli bir dzene koyar,
kurallara ve sonulara salar. Kurn ve Snnette bu amaca ynelik mumelta
ilikin snrl saydaki hkmler, ou kere genel olarak verilmi, baz konularda
1634
ayrntya ve cezalandrma rneklerine girilmitir. Cezalarn biimleriyle ilgili
setii rnekler veya ayrntsna girdii hususlar, o gnn toplumsal, hukuk ve
kltrel hayatnda olan cezalarla yakndan ilikilidir. Fazlur Rahman bu ilikiyi
u ekilde tanmlar:
Kurndaki yasama rhu, hrriyet ve sorumluluk gibi esasl beeri deerlerin her zaman yeni bir yasama biimine brnmesi eklinde ak bir yn izdiini sergiledii halde, Kurndaki fiili yasama o srada mevcut olan toplumu,
1635
bavurulacak bir rnek olarak ksmen kabul etmek zorunda kalmtr. Bu izah
tarz, Mtrdnin peygamberin gnderiliini mmkinat alannda insanlarn birlemesini salayacak bir rnek oluturmak iin gnderildii eklindeki temellendirmesiyle uyumaktadr. nk ona gre, mmkinde her hangi bir alternatifin
vcip klnmas veya mmteni olmas akl asndan sz konusu deildir. Peygamberler her konumda mmkinin tercihe yn olan alternatifinin aklamasn
1636
getirirler.
er hkmlerin mhiyetleri, din-eriat ilikisi esas alnarak belirlenir. Yani
er bir hkmn deimeyen mahiyeti, dinin deimez unsurlaryla ilikisi ile
belirlenir. eriatn mhiyeti ve er hkmlerin mhiyeti dindir. Keyfiyet ve kemiyeti ise, din deildir. Bir hkm belli bir sreye, bir illete veya bir rfe bal olabilir. Bu bakmdan hkm/hkmler koyan btn yetlerin, hem mhiyeti,
hem keyfiyeti, hem de kemiyeti vardr. er hkm koyan her yetin yrrlkten
kalkmasndan dolay, hkm keyfiyet ve kemiyetini kaybetse de, mahiyetini ve
amacn kaybetmez. Kaybolmayan mhiyet ve maksatlar, deimeyen dinle ilikili ksm oluturur. er hkmlerin keyfiyet ve kemiyetleri mhiyet ve amacndan bamsz olamazken, mhiyet ve amalar keyfiyet ve kemiyetten, baka bir
ifade ile zaman ve mekndan bamsz olabilir. lgili mahiyet ve amacn, zaman
1634 lyas zm, Hkm, DA., XVIII, 465. (XVIII, 464-466)
1635 Fazlur Rahman, slm, ev. Mehmet Da-Mehmet Aydn, Ankara Okulu Yay., 7. bask Ankara
2004, s. 89.
1636 el-Mtrd, Kitbt-Tevhd, s. 229-230.
574
MM MTRD ve MTRDLK
ve meknla ilikili olarak gncellenmesi her zaman devam edecek ve farkl nitelik
ve niceliklerde olabilecektir. Sadece ibadetlerde, bu durum farkl olabilecektir.
nk ibadetlerin nitelik ve niceliklerini genel hatlaryla belirlemek, eriat ve
Hz. Peygamberin tasarrufundadr. Ancak akln deimesi veya neshedilmesi ynnde kesin bir kanaate vard durumda, er hkmlerin nitelii ve nicelii zerinde tasarruf edebilme yetkisinin iletilmesi kanlmazdr. El kesme rneinde
bu noktaya gelinmitir. nk gemite ilenen ve el kesme cezasn gerektiren
sularla bugnk sular birbiriyle kyaslanamayacak kadar farkldr.
Bugn milyarlar alan bir insann gemite bir gram altn veya bir dirhemin
drtte birini alanla ayn deerlendirilmesi ve ikisine de ayn ekilde ceza verilerek
her ikisinin elinin kesilmesi, dil bir cezalandrma olup olamayaca cevaplanmas
zor bir sorudur. Dier taraftan kesilen el, gnmzde ulalan ilm ve teknolojik
imknlar, kopan veya kesilen bir eli belli bir sre dahilinde donanml bir hastaneye yetitirildii takdirde dikilebilmektedir. Belki nmzdeki eyrek asrda, el
nakli veya sun el mmkn olacaktr. O zaman bu cezann yaptrm gc daha da
tartmal hale gelecektir. Dolaysyla burada eriatn ngrd cezann, gnmz
iin olan nitelii ve nicelii ksmnn deimesi ve insan aklnn eriatte tasarruf
yetkisiyle slmn maslahatn gerekletirecek baka bir ceza koyma durumuyla
kar karya kalmas sz konusudur. Mturidnin Kurnda ngrlen cezalandrma rnei, insanolunun bunun dnda verecei baka cezalar iin engel deildir.
nemli olan slmn maksadna, yani dinin be temel amac olan, can, mal, nesli,
dini ve akl korumann ahlk ve adalete uygun olarak gereklemesidir.
Gnmzde hrszla verilen cezann geici nitelik ve niceliklerinin deimesini zorunlu klan bir husus da, hrszln kendi nitelik ve niceliklerinin btnyle
deimesinden kaynaklanmaktadr. Hrszlk trleri o kadar eitlenmitir ki, btn
bu hrszlk eitlerine el kesme cezas vererek bu suu nlemek hem yeterli bir
ceza deildir, hem de bu eylem eskiden olduu gibi maln alnmasyla ilgili bir su
olmaktan kmtr. Bu durumda verilen cezann haram/hrmeti inemek iin verilen bir ceza olup olamayaca da tartlabilir. Mesel bugnk hrszlk eitleri,
hrszl meslek haline getirenlerden tutun, mal zimmetine geiren, dolandrclk
yapan, fikir hrszl ve intihal yapanlar, l ve tartda eksik veya fazla tutmakla
hrszlk yapanlar, yumurta hrszlarndan baklava hrszlarna kadar uzanmaktadr.
Btn bunlarn cezas bugn el kesmek mi olmaldr, yoksa bunlara farkl cezalarn
verilmesi imkan var mdr? Ceza, suun mhiyetine gre mi, suun ileni biimine
veya suun miktarna gre mi verilir? Aslnda suun mhiyetiyle ilgili verilecek ceza
ve onun miktar, yeri ve zaman Allahla ilgilidir. Ancak suun ekli ve miktaryla
ilgili ksm deitiinden buna verilecek ceza tr de deimek durumundadr.
9. OTURUM
575
Mesel eliyle bir deveyi alanla, parmaklaryla bilgisayar zerinden bir bankay veya bir insann banka hesabn boaltan ayn deildir. Devletin hazinesini
hortumlayan ile gzyle bilgisayar kullanp trilyonlar alan bir deildir. Bunlarn maddi deeri esas alnacaksa, verilecek ceza farkl olmaldr. Hrszlklar
artk tek bir kiiyle de yaplmamaktadr. Bugn hrszlk ebekeleri ve rgtleri
sz konusudur. Klasik slm hukukunda toplu hrszlklara toplu el kesme cezas verilmemektedir. Bugn o kadar byk servetler hrszlanmaktadr ki, bunlarn karlnda elinin kesilmesine raz olanlar bile kacaktr. Ayrca kesilen
elini ald servetin ok az bir miktaryla diktirebilecektir. Bu durumda el kesme
cezas hl uygulanabilmeye devam edilmeli midir? eriati uyguladn iddia
eden baz lkelerde hrszn eli sembolik olarak kesilmekte, daha sonra hastaneye
gtrlp diktirilmektedir. Toplumsal adaletin ve iyiliin hkim olmas gereken
bir toplumun olumasnda zerine den ekonomik sorumluluun gereini yerine
getirmeyen toplum/toplumlar ve zenginler, mallarndan fakirin verilmesi gereken
haklar (zekt ve sadakay) vermedii iin asl hrszlar olarak onlarn m eli kesilmelidir? Ya da almay bir ibadet haline getirip, toplumdaki isizlik ve yoksulluk sorununu, gelir dalmndaki adaletsizlii ortadan kaldrmakla, hrszlarn
hrszlktan eli (hrszln yolu) mi kesilmelidir?
576
MM MTRD ve MTRDLK
32. TEBL
ZET
MTRDNN ERKEN DNEM TEFSR GELENEKLERNE ve
LGL KONULARA BAKII
Claude Gilliout
Emekli retim yesi / Fransa
Mtrdnin Kurn tefsirini okuyanlar, onun erken dnem mfessir ve
tefsirlerine in olduunu grrler. Ancak o baz durumlarda bu mfessirlerin
rivyetlerine mesafeli durur, zellikle ayn yet veya kelimeye ok farkl anlamlar verdiklerinde (Kevser Sresinde olduu gibi). mm Mtrdnin tefsirinin
nemli zelliklerinden biri de budur.
Bu tebliimizde onun tefsirine zg bir baka zellii daha ele alacaz. Bu zellik ise Te`vltta daha nceki tefsirlerde pek rastlanmayan kelm/teolojik konularn
(Hz. brhim ve gkcisimlerine bak rneinde olduu gibi) ele alnm olmasdr.
1637 W. Madelung, al-Maturd , EI (French edition), VI, p. 836-838 ; Kutlu, Snmez (ed./haz.),
mm Mtrd ve Mtrdlik, Ankara, 2003 ; al-Nasaf, ayf al-Dn Ab al-Mun Maymn
b. Muammad al-Makl, K. Tabirat al-adilla, I-II, ed. Claude Salam I-II, Damascus,
IFEAD, 1990-93, I, p. 358-359 ; al-Zabd, al-Sayyid Murta, Itf al-sdat al-muttaqn bishar Iy ulm al-dn, I-XIV, Beyrouth, Dr al-Kutub al-ilmiyya, 1409/1989, II, p. 6-7.
1638 Rudolph, Ulrich, Al-Mturd und die sunnitische Theologie in Samarkand, Leiden, E. J. Brill,
9. OTURUM
577
reports, above all when he sees that they have given many interpretations of the
same Koranic word, verse or passage. This is one of the pecularities of his commentary. It will be dealt here through the example of Maturds exegesis of the
word al-kawthar (surah 108).
We shall also examine another distinctive token of his exegesis concerning
sectarian exegesis. We find sometimes in his commentary theological material
(here heresiographic material) that we hardly encounter in edited commentaries
previous to his Tawilt al-Qurn or Tawilt ahl al-sunna. This issue will be
presented here through the example of the exegesis of Q 37 (al-afft), 88: And
he [i.e. Abraham] glanced a glance at the stars (fa-naara naratan f al-num),
or better say of Q 6, 76-79: (76) When the night grew dark upon him he beheld
a star . Here on some doctrines of the Ismailis.
1639
1640
1641
1642
1997, p. 206 ; Mturd, Tawlt al-Qurn, I, ed. Ahmet Vanliolu, under the direction of
Bekir Topalolu, Istanbul, Mizan Yayinevi ( Emam Eb Hanfe ve mm Mtrd Aratirma
Vakfi ), 2005, p. 33, 37-42 (Muqaddima).
Birkeland, Harris, The Lord guideth. Studies on primitive Islam, in Avhandlinger Utgitt av det
Norske Videnskaps-Akademi i Oslo, II. Hist.-Filos. Klasse, 1956/2, Surah 108 , p. 56-99.
Gilliot, Claude, Lembarras dun exgte musulman face un palimpseste. Mturd et la
sourate de lAbondance (al-Kawthar, sourate 108), avec une note savante sur le commentaire
coranique dIbn al-Naqb (m. 698/1298) , in Arnzen, R., and Thielmann, J. (ed.), Words, texts
and concepts crusing the Mediterranean area. Studies on the sources, contents and influences
of Islamic civilization and Arabic philosophy and science. Dedicated to Gerhard Endress on
his sixty-fifth birthday, Leuven, Paris, Peeters, 2004, p. 33-69.
Muir, Sir William, The Coran. Its composition and teaching and the testimony it bears to the Holy
Scriptures, London, Society for promoting Christian knowledge, 1878, p. 43, and Nldeke.
Al-Qurub, Shams al-Dn Ab Abd Allh M. (d. 671/1273), Tafsr = al-Jmi li-akm al-Qurn,
I-XX, ed. A. Abd al-Alm al-Bardn et al., Cairo, 1952-672, reprint Beirut, Dr Iy at-turth
al-arab, 1965-7, XX, p. 216 ; cf. Gilliot, Lembarras , art. cit., p. 36, for other refrences.
MM MTRD ve MTRDLK
578
1643
Medinan think that it refers to the death of Muammads son Ibrhm, which is
1644
rejected by Nldeke . It is supposed to give Muammad encouragement when
1645
insulted (for instance by al- b. Wil) . All the surah poses a great problem
of meaning. Nldeke-Schwally suggest that like the other surahs which beginn
with inn Indeed we , or Lo ! We , or Surely we (surahs 48, 71, 97, 108),
1646
the beginning of the surah could had been lost . Or it may possibly be a frag1647
ment of somewhere else, but it is difficult to suggest the context .
9. OTURUM
579
1650
The Arabic paradigms fayal and fawal does exist. The Arabian philolo1651
gists consider that they are built by the affixation (ilq) of y or ww after
1652
the first radical consonant . But many of them declare that this form is not very
usual. It is possible according to them to say, ayrab or awrab, even if we say
1653
ayraf and kawthar . For fawal they say awal (place where water remains, or
1654
1655
gizzard, French: gsier), jawzal (young pigeon) , nawfal . Suy gives a list
1656
of eighty words of this form , hoping so to refute the opinion of the ancient philologists for whom the use of this form is rare. In fact his enumeration is given in
Turth al-arab, 16), 1385-1422/1965-2001, XXXI, 19-20 ; Brockelmann, Carl, Grundriss
der vergleichenden Grammatik der semitischen Sprachen, I-II, Berlin, 1908-13, XL+1374 p.,
I, p. 344, for other words.
1650 According to Nldeke-Schwally, GdQ, I, p. 92, n. 4 : Actually kawthar is and adjectiv an
means much, full abundant (viel, reichlich in Flle). Zabd, Tj, op. cit., XIV, p. 18-19, on
kawthar ; Ibn Manr Ibn al-Mukarram, Jaml al-Dn Ab al-Fal M.uammad al-Khazraj
al-Anr al-Ifrq al-Mir, Lisn al-Arab, I-VI+I-III (index), Cairo, 1400-01/1979-80, V, p.
3828-9, s.r. kthr.
1651 For the two kinds of derivation by ilq, acoording to Ibn Yash, Shar al-Mufaal, p. 64-5 ;
v. Bohas, Georges Morphologie, in Bohas, Georges and Jean-Patrick Guillaume, tude des
thories des grammairiens arabes, I, Morphologie et phonologie, Damascus, IFEAD, 1984,
p. 13-166, p. 106-14, above all the second kind with which we are conczerned here, withe
infixation of : , l, y, w, m, t, n, s, (i.e. alif of the Arabian grammarians), h., p. 111-4.
1652 Ibn Ufr, al-Mumti f l-tarf, I-II, ed. Fakhr al-Dn Qabwa, Beirut, Dr al-fq al-jadda,
3
1653
1654
1655
1656
1398/1978 (1390/1970 ), I, p. 204 (for kawthar) ; II, 696 (kawthar, ayqal) ; here in relation
with the nasal resonance (ghunna), because the grammarians deals with the total assimilation of nn (idghm) to the five initial consonants : r, l, m, w, y ; v. Fleisch, Henri, Trait de
philologie arabe, I, Prliminaires, phontique, morphologie nominale, Beyrouth, Imprimerie
Catholique (Recherches, XVI), 1961, p. 85, 12f.
Ibn Ufr, op. cit., II, p. 737.
Fleisch, Trait de philologie arabe, I, op. cit., p. 353, 77h ; p. 391, 85c 1 (forme pour les
augmentatifs et les diminutifs) : awqar (grand marteau pour casser des pierres), hawbar (singe trs velu), jawzal (pigeonneau), dawbal (non). Other examples in the Semitic languages in
Brockelmann, Grundriss der vergleichenden Grammatik der semitischen Sprachen, op. cit., I,
p. 344 : tauam, jauzal/gzal/gauzalp (syriaque : flamme), naufal, aulak (mcher), awbaat
(malheur).
Al-Baghaw, Tafsr = Tafsr al-Baghaw al-musamm bi-Malim at-tanzl, I-IV, ed. Khlid
Abd al-Ramn. al-Ak and Marwn Sawr [uncritical ed.], Beirut, Dr al-Marifa, 19923
(19831), p. 532, basing himself on ahl al-lugha ; al-Rz (Zayn al-Dn Muammad b. a. Bakr,
adhuc viv. 666/1268), Masil al-Rz wa ajwibatuh min gharib y al-tanzl, ed. Ibrhm
Awa Awa, Cairo, Muaf al-Bb al-alab, 1381/1961, p. 385 : nawfal, ay kathru alnawfili (very generous man).
Al-Suy, al-Muzhir f ulm al-lugha wa anwih, I-II, d. M. A. Jd al-Mawl, et al.,
Cairo, Dr Iy al- kutub al-arabiyya, s al-Bb al-alab, 1958, II, p. 142-4.
580
MM MTRD ve MTRDLK
1657
disorder, also whith words whose origin is not Arabic . He does the same with
1658
fayal (116 words) , of which some examples are false, v. g. ayfan (ayf+an
1659
suffix) .
That kawthar and its meaning have posed a problem both to philologists
and exegetes is evident in their declarations. So al-kawthar, has become a
crux grammaticorum aut philologorum. (a cross/burden for the grammarians and philologists), so in this declaration of al-Zajjj (d. 311/923 or other
1660
dates) . He begins giving the exegesis which has prevailed, that is not acting as a philologist, but as a theologian and an exegete: According to the
1661
al-kawthar is a river of Paradise [whose water
exegesis (ja f al-tafsr)
is] whiter than milk, sweeter than honey, whose banks are domes of hollow
pearls (ffathu qibb al-durr mujawwaf) According to the exegesis also
1662
al-kawthar is slm and prophecy . Then (only !) according to the philologists: The philologists (ahl al-lugha) say that al-kawthar has the form
fawal, for the quantity, and the meaning is an abundant good/wealth (alkhayr al-kathr). And all that has been said in the interpretation of this has
been given to the Prophet. He has been given Islam, prophety, the triumph
of the religion which he has proclaimed over other all religions, victory on
his enemies, intercession and all the innumerable things which were granted
to him. He has been granted Paradise in a measure superior to that of the
1663
(other) inhabitants of Paradise .
1657
1658
1659
1660
1661
1662
9. OTURUM
581
582
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
583
revealed, the Messenger of God said: It is a river of Paradise whose two banks
are of gold, it streams on stones of pearls and sapphire, its drunk is sweeter than
1674
honey, it is whiter than milk , cooler than snow, its smell is better than musk. He
said (i.e. Murib b. Dithr): Ibn Abbs told the truth, by God, it is the abundant
1675
good ! .
Another essay of harmonization of both interpretations is present in a
1676
tradition attributed to Sad b. Jubayr (d. 95/174): According to Ab Bishr : I
said to Sad b. Jubayr: People are claiming that it is a river of Paradise. He said:
The river which is in Paradise belongs to the Good which God has given to him
1677
(i.e. Muammad) .
We know that the exegetes cannot content with the generality of the first interpretation (the abundant good), according to their principle of tayn al-mubham
1678
(identification of vagueness) . With the time the list of interpretations has be1674 From It is a river to milk , with variants, in al-abar, Tafsr, XXX, p. 320, first tradition, according to A b. al-Sib/ Murib b. Dithr.
1675 Ibn anbal, al-Musnad, I-VI, ed. M. al-Zuhr al-Ghamrw, Cairo, al-Maymaniyya, 1313/1895,
reprint Beirut, al-Maktab al-islm, 1978, II, p. 112/I-XX, ed. Shkir et al., Cairo, Dr aladth, 1416/1995, V, p. 300-301, n5913.
1676 Jafar b. a. Washiyya, i.e. Jafar b. Iys al-Yashkur al-Bar al-Wsi, d. 123/741, our124,
125, 126 (according to Azd, Ibn Zukra, Tarkh al-Mawil, ed. A. Habba, Cairo, al-Majlis
al-Al li-al-Shun al-islmiyya, 1387/1967, p. 53, has Jafar b. Washiyya, which is a misprint : in 124 or 125, in Wsi) ; al-Mizz, Tahdhb al-kaml f asm al-rijl, I-XXIII, ed. A.
Al Abd and . Amad gh, revised by Suhayl Zakkr, Beirut, Dr al-Kutub al-lmiyya,
1414/1994, III, p. 378-81, n 915. Shuba b. al-ajjj used to criticize his way of transmitting
the exegesis of Mujhid. He came from Bara and there he was often. He went to Wsi where
many attended his lessons for which he used books (wa kna indahu kutub).
1677 Al-abar, Tafsr, XXX, p. 321, tradition A 1 bis ; Bukhr, a, 65, Tafsr, 108, Kawthar,
tradition 3, al-Jmi al-a [Recueil des traditions mahomtanes], I-IV, ed. L. Krehl, Th.
W. Juynboll, et al., Leyde, E.J. Brill, 1862-1908, III, p. 389/Ibn ajar, Fat al-br bi, op.
cit., VIII, p. 731, n 4966 ; al-Bukhr, a, 81, Riqq, 53, aw, tradition 3, ed. Krehl,
IV, p. 247 ult.-248, l. 1-4/Ibn ajar, Fat, XI, p. 463, n 6578/el-Bokhri, Les Traditions
slmiques, op. cit., IV, p. 315-6. Cf. Ab ayyn al-Gharn, Tafsr al-Bar al- mu, I-VIII,
Cairo, 1328-29/1911, reprint Beirut, Dr al-Fikr, 1983, VIII, p. 519, l. 26-27, without mention
of Ab Bishr : qla li-Sdi bni Jubayrin inna unsan ; al-Zamakhshar, al-Kashshsf, I-IV,
Beirut, Dr al-Fikr, 1977, IV, p. 291 ; Rz, Tafsr, XXXII, p. 128.
1678 Al-Suhayl (d. 581/1185), al-Tarf wa l-ilm fm ubhima f l-Qurn min al-asm al-alm,
d. Al. M. A. al-Naqr, Tripoli of Libya, 1401/1992, 462 p. ; Ibn Askar (M. b. A. b.
al-Khir al-Ghassn, d. 636/1239), al-Takml wa al-itmm [li-Kitb al-Tarf wa al-ilm],
ed. . Isml Marwa, Beirut/Damascus, Dr al-Fikr, 1418/1997, 542 p. ; Ibn Jama (Badr
al-Dn, d. 733/1333), Ghurar al-tibyn fman lam yusamm f al-Qurn, ed. Abd al-Jawwd
584
MM MTRD ve MTRDLK
come impressive The exegete Mamd al-ls (d. 1270/1854) declares in his
Koranic commentary that the author of al-Tarr has listed 26 different opinion on
the interpretation of al-kawthar. Birkeland thought that it could be in the Tarr
1679
al-khayr al-kathr of Muammad shiq
(end of XVIIIth and beginning of
1680
XIXth century) .
1681
1679
1680
1681
1682
1683
1684
1685
9. OTURUM
585
(3) The prophecy and the Book (Ikrima, d. 105/723) , (4) the Koran
1689
1690
(asan al-Bar, d. 110/728) , (5) al-islm (Mughra)
(or Ibn al-Mughra:
1691
Uthmn b. al-Mughra al-Thaqaf ?, who transmitted from Mujhid) , (6) the
facilitation of the Koran and the alleviation of the canonical laws (taysr al1686 Ab ayyn al-Gharn, Tafsr al-Bar al- mu, op. cit., , I, p. 11, l. 7-15.
1687 Al-Qurub, Tafsr, op. cit., XX, p. 216-218. Many of these interpretations are also found in other
commentaries, e.g. the Sh Mutazil exegete al-abars (or ibris), Amn al-Dn Ab Al al-Fal
b. al-asan (d. 548/1153), Tafsr [Majma al-bayn f tafsr al-Qurn], I-XXX in 6, Introduction
of Musin al-Amn al-usayn al-mil, Beirut, Dr Maktabat al-ayt, n. d. (reprint of he edition of Beirut, 1380/1961), XXX, p. 251-252. Lesse interpretations are found in al-s, Shay
al-ifa Ab Jafar Muammad b. al-asan (the Sh Mutazil exegete, d. 460/1067), Tafsr [alTibyn f tafsr al-Qurn], I-X, Introduction of gh Buzurg al-ihrn, Beirut, Dr Iy al-turth
al-arab, n. d. (reprint of the edition of Najaf, 1367-83/1957-63), X, p. 417-418.
1688 Cf. al-Thalab. Apud al-abar, Tafsr, XXX, p. 323, tradition A 17, of Ikrima : M a
l-nabiyya [] mina l-khayri wa l-nubuwwati wa l-qurni ; p. 322 : prophecy (tradition A 6) ;
Koran
and wisdom (tradition A 7) ; abundant good (tradition A 8) ; p. 323, tradition
A 18 : al-khayru lladh ahu Llhu min al-nubuwwat wa al-islm ; al-Baghaw, Tafsr,
p. 532 : al-nubuwwa wa al-kitb, according to Ikrima.
1689 In al-Thalab. : al-qurn al-am ; Hd b. Makkam (or Mukim, al-Huwwr, viv. sec. med.
IIIe/Xe s.), Tafsr, I-IV, ed. Beljj Sad Sharf, Beirut, Dr al-Gharb al-islm, 1990, IV, p. 538.
1690 It is the seventh interpretation given by al-Rz, Tafsr, XXXII, p. 126, l. 20-5, but without the
name of Mughra. It could be the Companion al-Mughra b. Shuba (d. 50/670) ; al-Dhahab,
Siyar, III, p. 21-32. However as al-Qurub seems to give the beginning of this list according
to a chronological order, he could be for example the Follower of the second generation (min
ighr al-tbin) Ab Hishm Mughra b. Miqsam al-abb al-Kf al-Am (d. 133/750) ;
v. al-Dhahab, Siyar, VI, p. 10-3. He transmitted traditions from Ikrima, al-Shab, Ibrhm
al-Nakha, etc. He appears in exegetical chains of transmission of al-abar, Tafsr, ed. Shkir,
I, p. 22, n 10 ; p. 53, n 54 ; IV, p. 65, n 3349-50 (of Mujhid) ; VIII, p. 282-3, n 9291-2 ;
X, p. 26, n 11340 ; XI, p. 564, n 13623 ; XIV, p. 103, n 16368, etc.
1691 Ibn dil, Sirj al-Dn Ab af Umar b. Al b. dil al-Dimashq al-anbal (scrib. 880/1475),
al-Lubb f ulm al-Kitb, I-XX, d. dil A. Abd al-Mawjd and Al M. Muawwa, Beirut,
Dr al-Kutub al-ilmiyya, 1419/1998, XX, p. 520. This Koranic commentary, written by a anbal,
is a kind of abridgment of the commentary of Fakhr al-Dn al-Rz (Ibn al-Kahtb).
586
MM MTRD ve MTRDLK
1692
9. OTURUM
587
tes you from all but M (annahu nrun f qalbika dallaka alayya wa qaaaka
1698
1699
amm siwy) , (11) the intercession (al-shafa) [It should be noticed
1700
that the Andalus exegete Ibn al-Zubayr (d. 708/1308) associates in his interpretation of al-kawthar the intercession with al-maqm al-mamd of Muammad,
1701
followed in this by Fakhr al-Dn al-Rz (d. 606/1210) , then by Burhn al1702
Dn al-Biq (d. 885/1480) , who quotes Ibn al-Zubayr directly] (12) mirac1698 Al-Qurub does not give the author of this interpretation. It is found in al-Thalab, Tafsr, X,
p. 310, l. 10, attributed to Jafar al-diq ; v. Nwyia, Paul, Le Tafsr mystique attribu
afar al-diq. dition critique, MUSJ, XLIII (1968), p. 181-230 (according to the Tafsr
of Sulam), p. 230 ; al-Sulam, Ab Abd al-Ramn (d. 412/1021), Tafsr = Haqiq al-tafsr,
I-II, ed. Sayyid Imrn, Beirut, Dr al-Kutub al-ilmiyya, 2001, 456+438 p., II, p. 422 ; Id.,
Ziydt aqiq al-tafsr, in Bwering, Gerhard (ed. with introduction by), The Minor Qurn
Commentary of Ab Abd al-Ramn Muammad b. al-usayn al-Sulam, Beyrouth, Dar ElMachreq, 1995, 23+255 p. p. 230 : Qla Jafar : aaynka nran f qalbika fa-staghanayta
bihi an jami man siwya.
1699 This interpretation is also attributed to Jafar al-diq by al-Thalab and al-abars, Majma
al-bayn, XXX, p. 252 ;v. Nwyia, Le Tafsr mystique (from the commentary Sulam), p. 230
(al-dhafa li-ummatika) ; Sulam, Tafsr, II, p. 422 ; Id., Ziydt, p. 230 : Qla Ibn A (Ab
al-Abbs A. b. M. b. Sahl b. A al-Adam al-Baghdd, d. 309/922 ; al-Sulam, abaqt
2
588
MM MTRD ve MTRDLK
les of the Lord of the guidance which are abundant upon people whose claim is
1703
answered because of your prayer (mujizt Rabbi al-hud [aktharat]
bih
1704
ahlu al-ijbati li-dawatika) (Thalab) , (13) There is no god but God and
Muammad is the Messenger of God (or: the confession of the unity of God,
1705
al-tawd, in Ibn Aiyya al-Andalus, al-Muarrir, V, p. 529) (Hill b. Yasf) ,
1706
(14) understanding in religion (al-fiqh f al-dn), (15) the five prayers ,
1707
(16) the great man in the situation (al-am f al-amr, selon Ibn Isq) .
Qurub like most the exegetes chooses the interpretations number 1 (a river of Paradise) and 2 (the basin/cistern of the Prophet) because they are the
most sound, they are well established coming from the Prophet in his declaration on al-kawthar For him all the other interpretations given are a surplus
1708
to the cistern .
1703 Aktharat is missing in the edition of Qurub, but not in Thalabs.
1704 In the manuscript of al-Thalab : It has been said : the numerous miracles reslting from
answering to your appeal (mujizt kathurat bih al-ijba li-dawatika) ; al-Sulam, Tafsr,
II, p. 422 : Wa qla bauhum : mujizatun (sic !) aktharat bih ahl al-ibati li-dawatika.
1705 Cf. al-Thalab, Tafsr. In Ibn Aiyya, Muarrir, V, p. 529, de Hill b. Yasf : al-tawd ; also
in Ab ayyn, Bar, p. 519, l. 28. Ab l-asan Hill b. Yasf (ou Isf) al-Ashja al-Kf,
a traditionist who lived in the secon half of the Ist/VIIth century ; al-Mizz, Tahdhb, XIX,
p. 328-9, n 7228.
1706 Cf. al-Thalab, Tafsr. The second verse of the surah was probably the reason of this interpretation. Already Muqtil b. Sulaymn (m. 150/767), Tafsr, IV, p. 880, le glosed it : That
is the five prayers ; taken over by Ibn al-Jawz (d. 597/1201), Zd al-masr f ilm al-tafsr,
I-VIII, texte stablished (!) by A. Shams al-Dn, Beirut, Dr al-Kutub al-ilmiyya, 1414/1994,
VIII, p. 332 ; he gives also two other interpretations : Pray your Lord : the prayer of the d
(alt al-a, Qatda), and the morning prayer (alt al-ub at al-Mudhdalifa, Mujhid) ;
cf. al-abar, Tafsr, XXX, p. 325-7.
1707 Actually, Ibn Isq, Sra, d. Wstenfeld, p. 261, a : al-azm. Here al-Qurub takes over the
expression of Thalab before his quotation of the verse of Labd quoted by Ibn Isq.
1708 Al-Qurub, Tafsr, XX, p. 218 ; cf. Id., al-Tadhkira f awl al-mawt wa umr al-khira,
I-II, ed. al-Sayyid al-Jumayl, Beirut/Cairo, Dr Ibn Zaydn/Madbl, 1406/1986, 925 p., I,
p. 413-4 ; Ibn Ab l-Duny (d. 281/894), K. ifat al-janna, ed. riq anw, Cairo, Maktabat
al-Qurn, n.d. (1994), 128 p., p. 36, n 66 (Ibn Umar) ; p. 37-8, n 74 (according to Anas b.
Mlik) ; al-Baghaw, Muy al-Sunna (d. 516/1122), Mab al-sunna, I-IV, ed. Ysuf Abd
al-Ramn al-Marashl et al., Beirut, Dr al-Marifa, 1407/1987, p. 26, Ahwl al-qiyma wa
bad al-khalq, 4, al-aw wa al-shafa, III, p. 536-7, n 4312-4 ; al-Tibrz, Wal al-Dn (ob.
post 737/1336), Mishct-ul-Masbih, or a Collection of the most authentic traditions, regarding the actions and sayings of Muhammed, exhibiting the origin of the manners and customs;
the civil, religious and military policy of the Muslemans, I-II, trans. from the original Arabic,
Captain A.N. Matthews, Bengal artillery, Calcutta, 1823, p. 603-4 (or, p. 605-19, on basin and
intercession) ; Wolff, Maurice, Muhammedanische Eschatologie [i.e. Abd al-Ram b. Amad
9. OTURUM
589
Fakhr al-Dn al-Rz (d. 606/1210), seems to accept the traditional interpretation, within 15 interpretations, but he turns above all to a theological
apologetic discourse on the alleged inimitability (ijz) of the Koran which
is familiar to him: What is intended by al-kawthar is this surah itself. Indeed
in spite of its brevity it contains fully and sufficently all the benefits of this
world and the hereafter (al-murdu bi-al-kawthari huwa hdhihi al-sratu,
wa dhlika li-annah maa qarih wfiyatun bi-jami manfii al-duny wa
1709
al-khira) . If nobody was able to imitate it in spite of its brevity (annahum
ajaz an muradatih maa ughrih), that means that the whole Koran is
1710
inimitable .
1711
1709
1710
1711
1712
al-Q, Kitb awl al-qiyma] [called : Daqiq al-akhbr f dhikr al-janna wa l-nr], nach
der Leipziger und der Dresdener Handschrift zum ersten Male arabisch und deutsch und mit
Anmerkungen, hrsg. von M. Wolff, Leipzig, Brockhaus, 1872, p. 106-7 (Arabic), p. 191-6
(trans.) ; El-ale, La vie future selon le Coran, Paris, Vrin (Etudes Musulmanes, XIII), 1971,
p. 36.
Al-Rz, Tafsr, XXXII, p. 127 ult.-8, l. 1.
Rz, Tafsr, XXXII, p. 128, l. 6.
Ibn Kathr, Imd al-Dn, Tafsr, I-VIII, ed. Abd al-Azz Ghunaym, M. A. shr, M. Ibrhm
al-Bann, Cairo, Dr al-Shab, 1390/1971VIII, p. 519-23.
Cf. Q, 94 : 4 : Wa rafan laka dhikraka ([Have we not] and exaltated thy fame ?)
According to Ab Sad al-Khudr : The Messenger of God said : Gabriel came to me and
MM MTRD ve MTRDLK
590
creatures, and other innumerable [qualities]. It is what God says: [Have we not ]
1713
exalted thy fame ? .
b) Some [exegetes] have said that al-kawthar is a river of Paradise, and there are traditions (akhbr) in this way in which the Messenger of God, being asked
about it said: It is a river of Paradise, or he declared it without being asked about
it. If these traditions are well established, it is sufficent to mention it [because in
this case they are strong traditions]. But if these traditions are not well established, the first interpretation (i.e. the abundant good) is more relevant (aqrab) to
us. Indeed granting a river is not a specific way of honouring and giving, because
God has promised more than that to His community, according to the traditions
transmitted from the Messenger of God who has said: The inhabitants of Paradise
have in the Paradise what neither eye has seen, nor ear has heard, nor has come
1714
into the heart (or mind) of any man (wa l khaara al qalbi basharin) .
said : My Lord and your Lord says : How did I exalt your fame ? He answered : Only God
knows it. Gabriel said : [God said] : If I am mentionned, you are mentionned with me ;
Tabar, Tafsr, XXX, p. 235 ; Ibn ibbn, a, Tartb of Al al-Dn Al b. Balbn alFris, I-XVIII, ed. Shuayb al-Arna, Beirut, Muassasat al-Risla, 1404-12/1984-91,
3
9. OTURUM
591
c. Some [exegetes] have said that al-kawthar is something that God has
given to his Messenger and which is not known (l yurafu). It is at the origin
something which He has told to him and which he (the Messenger) knew. It is not
obligatory to burden oneself to know it and to interpret it, because in doing so one
could do a mistake, and the reslt should be a damage (laiqahu al-arar). On
the contrary, if one says the right interpretation (aba) , he would not acquire a
1715
great benefitit .
1716
d. It has been said that al-kawthar is a word borrowed from the ancient
books (huwa arfun ukhidha mina l-kutubi al-mutaqadimmati.
e. Commenting the second verse of the surah Mturd repeats that God addresses the Messenger of God concerning prayer, sacrifice ( ?) (al-nar) and
al-kawthar, and that: we have not to to burden ourselves in interpreting that,
for fearing of lying about what God has said, unless we repeat the opinions of the
1717
exegetes (aqwl ahl al-ta`wl) .
f) Commenting the third verse he declares: Fundamentally what we say
is that God addressed the Messenger with these words, and the Messenger
knew it (i.e. what it means) ; but we do not know what was the object of this
narrative (l nalamu f ayyi shayin knat al-qiatu), and also not the circumstance of the revelation of this verse (fma nazalati l-yatu). Only God
1718
knows .
1715
1716
1717
1718
has seen and what no ear has heard and no hand has touched, and what has no come into the
heart of man ; Elliott, James Keith, The Apocryphal New Testament. A collection of apocryphal Christian literature in an English transl. (based on M.R. James), Oxford, 1993, paperback
ed. 2007, p. 138.
Al-Mturd, op. cit., p. 74.
On arf, v. infra.
Al-Mturd, op. cit., p. 77.
Ibid.
592
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
593
As for Mturd, he says: It has been said that al-kawthar is a word borrowed (or: taken over) from the ancient books , not mentioning Ab Bakr alAamm, but perhaps he had another source, and without giving the meaning. It is
clear that he distances from the traditional interpretation (a river of Paradise),
or better say from the interpretation which has become the traditional one, and he
prefers to say that he does not know what it means.
Finally it should be noticed, in relation with the interpretation d attributed to
Ibn Kaysn (a word borrowed from the ancient scriptures), that Christoph Luxen1726
berg thinks that this surah is based on the Christian Syriac liturgy. From it
arises a clear reminiscence of the well-known passage, also used in the compline
[evenings prayer) of the Roman Catholic canonical hours of prayer, from the first
Epistel of Peter (1, Pe. 5, 8-9): (8)Wake up and be vigilant, because your adversary, the devil, as a roaring lion, walketh about, seeking whom hem ay devour. (9)
Whom resist steadfast in the faith . To him, al-kawthar is the translitteration of
the Syro-Aramaic kuttra, which is the nominal form of the second stem kattar
(to persevere). So the whole surahs meaning should be: We have given you
1727
[the virtue of] constancy/So pray to your Lord and persevere [in prayer]/Your
1728
adversary [the devil] is [then] the loser .
594
MM MTRD ve MTRDLK
Lord. But when it set, he said: Unless my Lord guide me, I surely shall become
one of the folk who are astray. (78) And when he saw the sun uprising, he cried:
This is my Lord! This is greater! And when it set he exclaimed: O my people! Lo!
I am free from all that ye associate (with Him). (79) Lo! I have turned my face
toward Him Who created the heavens and the earth, as one by nature upright, and
I am not of the idolaters .
According to one of the interpretations listed by Mturd: Thanks a favour
of God one can attain different degrees, and also thanks His will different stations
(manzil) of the favour and honour can be reached (cf. Q 6,83: That is Our argument. We gave it unto Abraham against his folk. We raise unto degrees (narfau
1730
darajtin) whom We will. Lo ! thy Lord is wise, aware ) .
1731
exegesis:
1733
Mturd continues quoting: [For him] The interpretation of the star ist the
1734
Licenciate/Licensee (al-madhn, French: Mandataire) ; the mond is the Ad1730 Al-Mturd, Tawlt (Berlin Ms. Or fol. 4156, 565 folios), f. 142v, l. 36-7. The edition of
Fima Ysuf al-Khaym, I-V, Beirut Muassasat al-Risla, 1425/2004, is a very bad one. It has
been established on the basis of two mss. : hiriyya 495, 661 folios ; DK 6 tafsr, 656 folios,
copied by Muaf2. b. Muammad b. Amad, in 1165 H.
1731 For a good introduction to the allegoric interpretation (tawl) among the Ismls, v. Poonawala,
Ismail K., Isml tawl of the Qurn , in Rippin, Andrew (ed. by), Approaches to the
history of the interpretation of the Qurn, Oxford, Clarendon Press, 1988, p. 199-222
1732 The Ismls consider themselves mms. Only with the predominancy of Twelver Sha the
expressions ithnashariyya and immiyya have become progressively synonyms ; v. Daftary,
Farhad, The Ismls. Their history and doctrines, Cambridge, CUP, 1990, p. 596 (n. 19 of
p. 95).
1733 Al-Mturd, Tawlt, f. 142v, l. 36-143r, l. 3.
1734 Al-madhn al-mulaq (the Chief Licenciate) is sometimes simply called al-madhn. He was
authorized to administer the oath of initiation (ahd or mithq) ; Daftary, The Ismls, op.
9. OTURUM
595
1735
junct (liq) ; the sun is the Imam (al-imm) . Iti is in that sense that Abraham
said to the Licenciate: This is my Lord/Master (rabb), meaning with that the
master in instruction (rabb al-tarbiyya), the one who instructed him in science.
When it set: This means: When came to nought what he had (fan m indahu)
[to instruct him in it], Abraham disliked him (raghiba anhu) and said: I do not
like this (l uibbu hdh) .
Then he got what he wished [or what belongs to the science of] from the
Adjunct (thumma afira bi-al-lhqi) [in the manuscript, and probably in all the
manuscripts of Ta`wlt: ahara bi-al-liqi], then in the same way from the
Imam .
ahara bi- could be understood in several ways: 1. To seek help, assistance,
support, with the meaning of istahara ou de hara (on could read here: hara) ;
v. Tg, XII, p. 485b-86a ; Lane, p. 1927c, sub 10th form. In this sense we could
read in the text ahara. 2. Tg, XII, p. 480b: iftakhara bihi al ghayrihi ; Lane,
p. 1926c. In this sense Abraham prefers successively the Adjunct, then the Imam.
3. To appear: in this sense Abraham appears successively as Adjunct, then Imm,
i.e. attains these ranks. 4. The meaning of ghalaba al does not seem to be the
right one in this context.
1736
Then he turned his face to the Follower (al-tl] to receive [science] from
the Messenger (thumma tawajjaha nawa al-tl bi-al-qabli min al-rasli) (al1737
rasl, i.e. the Speaking-prophet/Speaker-prophet or Enunciator, al-niq) , becau1738
se the Follower for them comprehends what has been told (faina m dhukira) .
1735
1736
1737
1738
cit., p. 229. Or according to the d Ab Tammm (IV/Xth century) : The least rank (aghar
al-udd) is that of the novices (al-mustajbn) above which the Madhn passes (yamurru
fawqahu al-madhn) ; Madelung, Wilferd, and Walker, Paul E., An Ismaili heresiography.
The Bb al-Shayn from Ab Tammms Kitb al-shajara, Leiden, Brill (IHC, 23), 1998, p.
120 (Arabic part, p. 132).
According to Ab Tammm, in Madelung and Walker, An Ismaili heresiography, op. cit.,
p. 120 : Above the madhn are : Next are the Wings (al-ajnia), the the Adjuncts (allawiq), the the mms (al-aimma), then the Founders (al-usus), and then the Speakingprophets (al-nuaq) .
Our manuscript has : al-thn, leg. : al-tl. In the Isml hierarchy however, comes after the
aql (Intellect) which is called al-awwal, al-qalam, al-sbiq, al-shams, etc., al-nafs (Soul),
which is called al-law, al-malik, al-thn, al-tl, etc. ; v. Ab Yaqb al-Sijz (al-Sijistn,
d. soon after 361/971, scribens his Iftikhr in 361), Tufat al-mustajbn, in Thalth Rasil
ismliyya, ed. rif Tmir, Beirut, Dr al-fq al-jadda, 1983, p. 13-14.
Speaker-prophet or Enunciator, according to Daftary, Ismls, p. 139.
F.Y. Khaym reads erroneously : bi-anni m.
596
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
597
Selected Bibliography
Calderini, Simonetta, lam al-dn in Ismlism. World of obedience or
world of immoblility , BSOAS, LVI (1993), p. 459-69
Gilliot, Claude, Abraham eut-il un regard peccamineux ? , in Mlanges
Gimaret. Autour du regard, d. par E. Chaumont et al., Leuven, Peeters, 2003,
p. 33-51
1747 Al-Mturd, Tawlt, f. 142v, l. 37-42.
1748 Mturd, Tawlt, f. 142v, l. 42-143r, l. 5.
1749 He is often aso called al-Barda, from Bardaa in the Caucasus, which has to be rejected,
Stern, op. cit., p. 219
1750 Halm, p. 225-227 (Arabic), partly translated p. 70.
2
1751 Stern, S.M., Ab Yaqb al-Sidjz , EI (French ed.), I, p. 164-5 ; GAS, I, p. 574-575 (op.
nr. 4 of Sezgin).
598
MM MTRD ve MTRDLK
9. OTURUM
599
604
MM MTRD ve MTRDLK
Yurt dndan bu toplantmza katlan misafirlerimize ayr ayr teekkr ediyorum. lkemizden katlan arkadalarmza da ayr ayr teekkr ediyorum ve
hepsini tebrik ve takdir ediyorum. Sahalarnda ok iyi yetimi olduklarn grmek bizi cidden memnun etmitir. Tebli sahiplerinin tamam birbirinden mkemmel bildiriler sundular. Ayrca sempozyumda grev alan sayn arkadalarma
ve simltane tercme heyetine de teekkr ediyorum.
Bu arada slm limler Aratrma Vakfnn muhterem Bakanna, Mtevelli
Heyetine ve Vakfn Sempozyum almalarn yrten Sayn Sabri zpala, Ahmet Yldz, smail Kurt ve Seyit Ali Tz beylere de ayr ayr teekkr ediyorum.
Gerekten onlar gecelerini gndzlerine katarak bu hizmeti srdryorlar. Ayrca
Sayn Dekanmz Prof. Dr. Rait Kk Beye ve Dekan yardmclarna, Fakltemiz ynetim kurulu yelerine ayr ayr teekkr ediyorum. Bize itimat ettiler ve
Temel slm Bilimleri Blm Bakanlna bu sempozyumu dzenleme grevini
verdiler. Biz de bunu fya altk. Son olarak bu toplantmz izleyen herkese
teekkr ediyor, hepinize sayglar sunuyorum...
KAPANI KONUMALARI
605
yarn konumu oluyoruz. phesiz burada farkl fikirler ve farkl bak alar
olacaktr. Bu, zten ilm bir gerekliliktir. lim ancak byle geliir. Netice olarak
her gr nemli bir dnce olarak nevnem bulacak ve onun da toplumda
bir yansmas olacaktr. Bunlardan korkmamak ve ekinmemek gerekir. Bunlar
hepimiz biliyoruz zten.
Umarm biz hep byle sekin ortamlarda bir araya geliriz. Fakltelerin aslnda nemli grevlerinden biri de budur. Bir taraftan ilim retirken, retilen bilgiyi
toplumla paylamak, dnya ile paylamak ok nemlidir.
eitli lkelerden gelerek Sempozyumumuzu katlan deerli ilim adamlarna
ben de ok teekkr ediyorum. lkemizin eitli fakltelerinden toplantmza terif eden arkadalarma da kranlarm sunuyorum. Bizi her ynyle destekleyen
slm limler Aratrma Vakfnn deerli bakan ve yneticilerine, bizim bu almamza destek veren stanbulumuzun eitli belediyelerine -ki bize her zaman
nemli katklar salyorlar- kranlarm sunuyorum.
Bizi gndr yalnz brakmayan, bu ilm ziyfete itirak eden siz kymetli
dinleyicilerimize de krnlarm sunuyor, bir baka bilimsel toplantda bulumak
zere hepinize hayrlar ve iyilikler diliyorum.
Teekkr ediyor, sayglar sunuyorum...
ok deerli hzirn!
Gerek Fakltemiz Dekan ve gerek Sempozyum Tertip Heyeti Bakan arkadalarmz konuyla ilgili bilgiler verdiler, sylenmesi gerekenleri sylediler. Ben
de bu vesile ile gerek Fakltemiz Dekanna, gerek Fakltemizin ilgili kurullarnn
tayin ettii sempozyum heyetine ve Vakfmzn alanlarna ayr ayr kranlarm sunuyorum. Ayrca yurt iinden ve yurt dndan bu toplantya katlan ve tebli
sunan ilim adamlarna da huzurunuzda kranlarm arz ediyorum.
slm limler Aratrma Vakf olarak Fakltemizle mtereken yaptmz bu
toplantyla birlikte biz, on beinci uluslararas ilm toplantmz yaptk. Allahn
izniyle baarl bir ekilde bunu da gerekletirmi olduk. Bu toplantlara itirak
eden dinleyicilere de teekkrlerimi arz ediyorum.
606
MM MTRD ve MTRDLK
Bendeniz bu tr toplantlara katldmda unu anlyorum: Bizim bir alkanlmz var, o da daha ok nazariyt zerinde duruyoruz. Belki de byle bir
toplantnn konularn ilerken baka bir yolu yoktur ama uras bir gerektir ki,
mm Eb Mansr Mtrd dnya apnda tannan bir limdir. Ondan sonra gelenler Mesel, Akid-i Nesef dediimiz mehur rislede saylan ve Ehl-i snnet
akidesini tekil eden prensiplerin hemen hepsi Eb Hanfe, Ahmed b. Hanbel,
Ebl Hasan el-Ear ve Msrl Tahvden sonra mm Mtrdye dayanr. Binaenaleyh Ehl-i snnet akidesi, onun grleri etrafnda gelimi, prensiplemi,
kitaplamtr. Fakat bu toplantda o kitaplardaki grlerden bazlar dile getirilmemitir. nsanlarda korumac zihniyet olduu iin mm Mtrdnin baz yeniliki grleri dikkate alnmam veya zerinde fazla durulmamtr.
Ksaca unu sylemek istiyorum: Cenb- Hak, kintta ne varsa insann emrine
musahhar klmtr. O halde bu dnya insan iin yaratlmtr. Kurn- Kermde bir
ok yet insandan bahseder. Dolaysyla Mslmanlarn eski devirlerde yetlerden
anlayp anlattklar fikirler ve dnceler, son zamanlarda det deitirildii hususunu da burada dile getirmek istiyorum. te bu husus: nce dnya, sonra hiret
anlaydr. Yani insann birinci grevi nce dnyay imr etmek, sonra da hireti
imar etmektir. Mkellefiyette de nce akl zikredilir. nk akl olacak ki, insan
mkellef tutulsun. nk akl olmasa din olmaz. nsanda akl olmasa insann -h
huzrdan- hayvandan fark kalmaz. Eer insan eitim-retimden, ilimden-irfndan
uzaklatrlrsa onun dier hayvanlardan hibir fark kalmaz. Nitekim son zamanlarda kefedilen baz kabilelerdeki yaay tarzlar tpk hayvanlarn yaaylarna
benzemektedir. O halde insanlara her trl ilmi, irfn, ahlk reten peygamberlerdir. Peygamberler vastasyla medeniyetler ortaya kmtr. Dolaysyla bunlarn
hepsinin temelinde Allahn insanlara verdii akl nimeti vardr. Bunun deerini
bilmeliyiz ve buna gre almalyz. nce dnyay imr etmeliyiz. Zir Dnya,
hiretin tarlasdr. Ondan sonra da hiretimizi imr ederiz.
Bu bakmdan bu tr toplantlarn yaplmas ve tartlmas bizim ufkumuzu mutlaka aacaktr. Ben ahsen bu tr toplantlardan ok eyler reniyorum ve herkesin
de rendii kanaatindeyim. Bu toplantmz bana gre hedefine ulamtr. Eksiklerimiz mutlaka olmutur, ancak hedeflenen husus ana hatlaryla gereklemitir.
Hepinize ncelikle shhat ve fiyet, ilerinizde hayrl baarlar dilerim. unu
bilmek lzm ki, insan iin akl nimetinden sonra en nemli nimet Efendimizin de
buyurduu gibi shhattir, yani sal korumaktr.
Hepinize hayrl akamlar diler, shhat ve fiyet dileiyle selm ve sayglar
sunarm.
ZETLER
ZETLER
BYK TRK BLGN MTRD VE MTRDLK
(Milletleraras Tartmal lm Toplant)
Marmara niversitesi lhiyat Fakltesi ile slm limler Aratrma Vakfnn
(SAV) ibirliiyle dzenlenen Byk Trk Bilgini Mtrd ve Mtrdlik
konulu milletleraras tartmal ilm toplant, 22-24 Mays 2009da stanbul
skdardaki Balarba Kltr Merkezi ve lhiyat Fakltesi Camialt Konferans Salonunda gerekletirilmitir.
Bu toplantnn yaplmas planlanrken u hususlar hedeflenmitir: slm medeniyetinin inkif ve zellikle Trklerin iman ve ibadet hayatnn oluumunda olduka nemli bir yeri bulunmasna ramen, klasik ve modern dnem kelmclar tarafndan yeterince aratrlmam olan mm Mtrdyi, onun dnce sistemini, bu
dnce sistemi zerinde ykselen Mtrdlii, bu ekoln oluum ve geliim seyrini, etkilerini ve gnmze yansmalarn ilm usllerle ortaya koyarak bata Kelm
ilmi olmak zere slm ilimler tarihinin insna katkda bulunmak ve gnmz
din problemlerinin zmnde bu birikimden yararlanma imknlarn aratrmak.
Bu toplantda mm Mtrdnin yaad ilm ve sosyal evre, bir kelmc,
mfessir ve fkh limi olarak mm Mtrd, onun hadis ilmindeki yeri, tasavvufa bak (Zhd ve Takv Anlay, Dier Dinlere ve slm Mezheplerine Bak; Mtrdnin Siyas Dnceleri ile Mtrdliin Kaynaklar, MtrdlikHaneflik likisi, Mtrdliin Trih Geliimi ile Osmanllarda ve Gnmzde
Mtrdlik, Mtrdliin Temel Grleri ve Deerlendirilmesi, Mtrdnin
Bilgi, Varlk, Ulhiyet, Nbvvet, hiret, man, Gnah ve Tekfir Konularndaki
grleri; mm Mtrdnin dier Mezheplerle likisi gibi konular aadaki
tebli balklaryla ortaya konulmutur:
1. mm Mtrdnin Temel slm Bilimlerindeki Yeri (Al Teblii)
2. mm Mtrd ye Gre Tanrnn Hikmeti
3. mm Mtrd nin Tabiat ve lliyete Bak
4. Mtrd ve Nesefnin Atomizm ve Tabiat Anlay
610
MM MTRD ve MTRDLK
ZETLER
611
612
MM MTRD ve MTRDLK
Symposium began with the opening speeches of Prof. Dr. Rait Kk (The
Dean of Theology Faculty) and Prof. Dr. Ali zek (The ISAV Chairman). The
head of the Prisedency of Religious Affairs Prof. Dr. Ali Bardakolu and The
Rector of Marmara University Prof. Dr. Necla Pur gave protocol speeces. They
stressed the importance of Imam Maturidi in the creation of Islamic culture which
is based on tolarance, peace and rationalism.
The doyen of Maturidism Prof. Dr. Bekir Topalolu in his keynote address
entitled The place of Imam Maturidi in the Basic Islamic Sciences talked about
Imam Maturidis contribution to Islamic culture and Islamic sciences.
After these opening and protocol speeches the symposium continued with the
following 32 papers in nine sessions:
1. Prof. Dr. Ulrich Rudolph, Al-Maturidis concept of Gods wisdom/Imam
Mtrdye gre Tanrnn Hikmeti).
2. Prof. Dr. Y. evki Yavuz, Imam Mtrdnin Tabiat ve lliyete Bak/
Imam Maturidis views on nature and Causality.
3. Dr. Alnoor Dhanani, Al-Maturidi and al-Nasafi on atomism and the
Tab, (Mtrd ve Nesefinin Atomizm ve Tabiatlara bak).
4. Dr. Merve Mahmud, Menhecl- Imm Eb Mansr el-Mtrd el-akd
beynen-nakl vel-akl (Imam Maturidi).
5. Prof. Dr. Saffet Sarkaya, Maturdnin Din Anlaynda Hogr/ Religious tolerance according to Imam Maturidi.
6. Prof. Dr. Talip zde, Mtrdnin Din ve eriat Anlay/ Maturidis
Concept of religion and sharia.
7. Prof. Dr. Hanifi zcan, Mtrdye Gre Din eriat Ayrmnn Felsefi Temelleri/ Philosophical basis of religion-sharia differences according to Maturidi.
8. Do. Dr. H. Sabri Erdem, Ebu Hanife ve Mtrd Mrcienin Devam
Olarak Grlebilir mi?/ Can Abu Hanifa and Maturidi be seen as the continuation
of Murjia?.
9 Do. Dr. Cafer Karada, Mrcie ve Kerrmiyenin Mtrdye Kelmna
Etkisi Meselesi/ The problem of Murjia and Kerramiyyas effects on Maturidite
Kalam.
10 Yasir Kazi, Qadr Between Al-Mturd And Al-Ashar/Matridi ve
Eari Kelamnda Kader.
ZETLER
613
11. Prof. Dr. Adil Bebek, Mtrdnin Dncesinde man ve Kfr Kavram/ Imam Maturidi on the terms of man/belief and Kufr/blasphemy.
12. Do. Dr. Hlya Alper, Mtrdnin Mutezile Eletirisi: Tanr En yiyi Yaratmak Zorunda Mdr?/ Maturidis Criticism of Mutazila on whether God
must create the best?.
13. Do. Dr. Metin zdemir, Matrdnin Mutezil Aklcla Ynelttii
Eletirilerin Epistemolojik Temellleri/ The Epistemological basis of Maturidis
Criticism of Mutazila.
14. Do. Dr. A. Fethi Ahmet Polat, Tevlt Ehlis-Snnede Mutezil Sylemin Kritii/ Criticism of Mutazila in Tawilt ahl al-Sunna .
15. Dr. Sddk Korkmaz, Imam Mturdnin aya Ynelttii Eletiriler/
Imam Maturidis Criticism of Shia.
16. Dr. Salime Leyla Grkan, Mtrdnin Kitbt-Tevhdinde Hristiyanlk Ve Teslis Eletirisi/ Criticism of Christianity and Trinity in Maturidis Kitab
al-Tawhd.
17. Do. Dr. Mustafa Sinanolu, Imam Mtrdnin Dalist nan Gruplarna Yaklam/ Imam Maturidis Approach to Dualist religious Groups .
18. Prof. Dr. Abdurrahim el-Alemi, Menhecul-Imam el-Mturidi fit-Tefsr/
Imam Matridinin Tefsir Metodu.
19. Do. Dr. Hseyin Kahraman, Hadisin Mturd Kltrndeki Yeri ve
Mtrdnin Hadis Yorumu/ Hadith in Maturidite Culture and Imam Maturidis
Approach to Hadith.
20. Dale Correa, The Vehicle Of Tawtur In Mturd Epistemology: Constructing A Theory Of Knowledge From Tawlt Al-Quran/Mtrdnin Bilgi
Teorisinde Tevatr).
21. Prof. Dr. Ali Durusoy, Mtrd Kelamclarn Manta Yaklam/ Logic
According to Maturidi Theologians.
22. Do. Dr. Hasan Hacak, Mtrd Kelam Ve Hanefi Fkh: Mtrdliin
Alem Anlaynn Hanefi Fkhyla likisi/ Maturidite Kalam and Hanafi Fiqh:
Maturidite Understanding of the Universe and its Relation to Hanafi Fiqh.
23. Do. Dr. Murteza Bedir, Mtrd Fkh Usul: Gerek mi Kurgu mu?/
Maturidite Usul al-Fiqh: Myth or Reality?
614
MM MTRD ve MTRDLK
24. Yard. Do. Dr. Ahmet Ak, Mtrdliin Ortaya k/ The Emergence
of Maturidism.
25. Prof. Dr. Ashirbek K. Muminov, Epitaphical Inscriptions from the Cemetery Chakardiza in Samarkand as sources for the study of Maturidiya (X-XIV
Centiries/ Mtrdlik Aratrmalarnda Kaynak olarak Semerkant Cakerdize
Mezarlndaki Mezarta Kitbeleri).
26. Dr. Shovosil Ziyodov, Mtrdye doktrininin zbekistanda Aratrlmas: problemler ve zmler/ Researches on Maturidism in Uzbekistan: Problems and Solutions.
27. Do. Dr. Mehmet Zeki can, Trk Basnnda Mtrd Ve Mtrdlik/
Maturidi and Maturidism in Turkish Press.
28. Do. Dr. Mehmet Evkuran, Mtrd Kelamnn Teo-sosyolojisi/ Theosociology of Maturidi Kalam.
29. Do. Dr. kr zen, Mtrd Ve Siyaset: Hilfetin Kureylii Meselesi/ Maturidi and Politics: Khilafa/Imama and its Relation to the Tribe of
Quray.
30. Prof. Dr. Snmez Kutlu, Mtrd Aklcl Ve Gnmz Sorunlarn
zmeye Katks/ Maturidite Rationalism and its Contribution to the Solutions of
Todays Problems.
31. Prof. Emeritus Claude Gilliot, Maturidis treatment of early exegetical
traditions and related topics/Mtrdnin Erken Dnem Tefsir Geleneklerine ve
lgili Konulara Bak.
These papers presented by distinguished Turkish and foreign scholars show
us that this is one of the most comprehensive international meeting on Imam Maturidi and Maturidism. But it is not possible to discuss all aspects of Maturidism
within a single symposium. Hence the participants stressed the need for similar
conferences in the future.
This symposium, which was attended and followed by academicians, researchers, undergraduate and graduate students, has contributed to Maturidite studies which were neglected in the past.
And lastly we should also remember Ali Ak who brought a visual richness to
the symposium with his Exibition of Uzbekistans Photos.
ZETLER
615
) (vasi
. .
22-24
2009
MM MTRD ve MTRDLK
616
FOTORAFLAR
FOTORAFLAR
619
620
MM MTRD ve MTRDLK
FOTORAFLAR
621
622
MM MTRD ve MTRDLK
FOTORAFLAR
623
624
MM MTRD ve MTRDLK
FOTORAFLAR
625
626
MM MTRD ve MTRDLK
FOTORAFLAR
627
MM MTRD ve MTRDLK
Sempozyumun Al Treni
628
FOTORAFLAR
629
Sempozyumun Al Oturumunda Diyanet leri Bakan Prof. Dr. Ali BARDAKOLU, Konumasn Yaparken
630
MM MTRD ve MTRDLK
FOTORAFLAR
631
MM MTRD ve MTRDLK
Sempozyumun lk Oturumu
632