You are on page 1of 268

XLVII. Jo'nun Vasiyeti 725 XLVIII. Kuatma 740 XLIX. Dostluk Vazifesi 758 L. Esther'in Hikyesi 773 LI.

LI. Aydnlanma 784 LII. nat 796 LUI. z 808 LIV. Maym Patlatmak 820 LV. Ka 842 LVI. T a k i p 858 LVII. Esther'in Hikyesi 867 LVIII. Karl Bir Gn ve Gecesi 886 LIX. Esther'in Hikyesi 901 LX. Perspektif 915 LXI. Bir Keif 929 LXII. Bir Baka Keif 940 LXIII. Demir elik 950 LXIV. Esther'in Hikyesi 958 LXV. Dnyann Balangc 969 LXVI. Lincolnshire'da 977 LXVII. Esther'in Hikyesinin Sonu 982

XXVIII. Blm

DEMRC USTASI

Sir Leicester Dedlock imdilik aile gutuna galebe alm; bir kez daha hem mecazi hem de dz anlamda ayaklan zerinde. Lincolnshire'daki yerlerinde sular yine alak arazileri basm, nem de muhafazal olmasna ramen Ghesney Wold'a szm, Sir Leicester'n kemiklerine de. Geni minelerde yalazlanan ve aalarn nasl kurban edildiini grp kalarn atan korulua alacakaranlkta gz krpan rp ve kmr ateleri - D e d l o c k odunu ve tufan ncesi ormanlar- dman uzak tutmaya yetmiyor. Btn evi dolaan scak su borular, aralarna bez sktrlm pencerelerle kaplar, paravanlarla perdeler atelerin eksikliini tamamlamakta ve Sir Leicester'n ihtiyalarn karlamakta yetersiz kalyor. Bunun zerine sosyetik haber alma rgt bir sabah yerin kulana Leydi Dedlock'un bu yaknlarda ehre gelip bir iki hafta kalmasnn beklendiini sylyor. Byk adamlarn bile fakir akrabalarnn olmas ackl bir hakikat. Aslnda byk adamlarn genelde kaldrabileceklerinden daha fazla fakir akrabalar oluyor; tpk kanunsuzca dklm baya kan gibi, kpkrmz asil kan da haykryor ve kendini duyuruyor. Sir Leicester'n ok ok uzak kuzenleri, eninde sonunda ortaya kmalar asndan cinayete benziyorlar. Aralarnda yle fakirleri var ki, Dedlocklarn altn zincirine eklenen halkalar olmak yerine ilk bata sradan demirden dklp adi hizmetlerde bulunsalar onlar adna daha iyi olurmu diye dnecei geliyor insann.

Ancak Dedlock asaletinin bir paras olduklar iin (kibar ama krsz birka i haricinde) herhangi bir ey yapamazlar. Bu yzden de zengin kuzenlerini ziyaret edip, veren olursa bor alrlar, alamadklarnda paspal bir hayat srerler, kadnlar koca, erkekler kar bulamazlar, dn arabalara binip, asla kendileri veremedikleri ziyafetlere giderler ve afatafatl hayatn iinde kr topal idare ederler. Aile serveti pek ok kiiye blnmtr ve kimse onlar ne yapacan bilemez. Sir Leicester'n tuttuu taraf tutan ve onun gibi dnen herkes az ok kuzeni gibidir. Lord Boodle'dan, Foodle Dkne, Noodle'a kadar Sir Leicester gsterili bir rmcek gibi akrabalk alarn uzatr. Ama Herkeslerin kuzeni olarak marur bir hal taknsa da, Hikimselerin kuzeni olarak kendi erefli tavr dorultusunda ilgili ve cmert biridir; u anda da rutubete ramen Chesney Wold'da bir ehit sadakatiyle bylesi bir sr kuzeni arlyor. Bunlarn en n saflarnda Volumnia Dedlock yer alyor; mhim ifte akrabalk balarna sahip (altmnda) gen bir hanm; annesi tarafndan da baka bir mhim ailenin fakir akrabas oluyor. Bayan Volumnia hayatnn baharnda, renkli ktlardan ssler yapmak, gitar eliinde ispanyolca arklar sylemek, kr evlerinde cevab kelime oyunlarna dayanan bilmeceler sormak gibi yetenekleri olduu iin yirmiyle krk yalar arasndaki hayatn gayet makul bir biimde geirmiti. Daha sonra ad kalp, insanolunu spanyolca arklaryla sktna karar verilince Bath'e ekildi; imdi orada Sir Leicester'n hediyesi olan bir yllkla kt kanaat geiniyor ve ara sra kuzenlerinin kr evlerine ziyarete gidiyor. Bath'de ince bacakl, devety pantalonlu itici beyefendilerden oluan geni bir muhiti var ve o kasvetli ehirde pek revata. Ama ruj srme konusundaki naho arl ve ku yumurtas byklndeki sahte incilerden yaplm bir kolyeyi srekli takmaktaki srar yznden baka yerlerde pek merakls yok. Biraz shhatli ileyen herhangi bir lkede Volumnia mutlaka muhtalar listesine alnp, aylk balanrd. Onu listeye almak iin gayret gsterilmiti; hele William Buffy greve geldiinde adnn yllk iki yz pound alanlarn yanna yazlaca bekleni-

yordu. Ama William Buffy, beklentilerin aksine, her naslsa bu ii yapmann zaman olmadn kefetmiti; Sir Leicester Dedlock da lkenin mahva srklendiinin birinci net kant olarak ona bunu gstermiti. Bir de Saygdeer Bob Stables var; bir veteriner ustalyla lk yem yapar, ou avcdan da daha iyi niancdr. lkesine maa dolgun, derdi ve sorumluluu olmayan bir ite hizmet etmek iin bir sredir byk bir istek duyuyor. Dzenli bir siyasi toplulukta byle itibarl akrabalar olan hevesli gen bir beyefendinin bylesi bir istei hzla deerlendirilirdi; ama William Buffy greve geldiinde, her naslsa bu k k iin de halledilmesinin zaman olmadn fark etmiti; Sir Leicester Dedlock lkenin mahva srklendiinin ikinci kant olarak ona bunu gstermiti. Kuzenlerin geri kalanlar muhtelif ve kabiliyetlerde hanmlar ve beyefendiler; byk ounluu makul ve saduyulu, bu kuzenlik ban grmezden gelebilseler hayatta baar kazanabilirler; ama hal u ki bu akrabalk hepsini kt ynde etkiliyor, manasz lzumsuz yollara sapyorlar ve nasl kimse onlar ne yapacan bilemiyorsa kendileri de kendilerini ne yapacaklarn bilemiyorlar. Her yerde olduu gibi bu toplulukta da Leydi Dedlock'un hkimiyeti mutlak. Kendi kk dnyasnda (nk sosyete dnyas bir k u t u p t a n dierine uzanmyor) gzel, zarif, hnerli ve gl; tavrlar ne kadar hoyrat ve kaytsz olsa da Sir Leicester'n evinin kymetini ve zarafetini artrm. Kuzenler, hatta Sir Leicester onunla evlendiinde kriz geiren yal kuzenler bile ona gerekli saygy gsteriyorlar; Saygdeer Bob Stables, her gn kahvaltyla le yemei arasnda, setii birine, onun btn ahrdaki en tmarl kadn olduunu yineliyor; en sevdii orijinal belirlemesi bu. Hayalet Yolundaki (ieriden duyulmayan) ayak sesinin, soukta braklm merhum bir kuzenin de ayak sesi olabilecei bu kasvetli gecede Chesney Wold'un uzun oturma odasndaki misafirler bunlar. Yatma vakti yakn. Yatak odasndaki ateler, duvarlara ve tavanlara suratsz mobilya hayaletleri drerek harl harl yanyorlar. Yatak odalarna giderken alnacak mumlar kapnn

yanndaki uzak bir masann zerinde bekleiyorlar ve kuzenler divanlarn zerinde esniyor. Piyanodaki kuzenler, maden suyu tepsisinin bandaki kuzenler, oyun masasndan kalkan kuzenler, atein etrafna toplanm kuzenler. Kendine ait minenin (iki mine var) bir tarafnda Sir Leicester oturuyor. Geni minenin teki tarafnda leydimiz masasnda. Volumnia daha imtiyazl kuzenlerden biri olduundan ikisinin arasnda gsterili bir koltukta oturuyor. Sir Leicester, muazzam bir honutsuzlukla rujuna ve inci kolyesine bakyor. "Arada bir merdivenlerde," diyor Volumnia mayho bir sesle, uzun bir gece ve i karatc konumalardan sonra dnceleri oktan yataa girmi bile, "hayatmda grdm en gzel kzlardan biriyle karlayorum." "Leydimin protege'si," diyor Sir Leicester. "Ben de yle dnmtm. O kz ancak mstesna bir gzn fark edeceini tahmin ettim. Mthi bir ey. Bebek gibi bir gzellii var," diyor Bayan Volumnia, "ama kendince mkemmel; yle p e m b e beyazn hi grmemitim!" Sir Leicester, ruja o muazzam honutsuzlukla bakarken bu szlere katlr gibi grnyor. "Aslnda," diyor leydimiz, mayk bir sesle, "iin iinde mstesna bir gz varsa o da Bayan Rouncewell'in gz, benimki deil. Rosa onun kefi." "Sizin zel hizmetiniz, deil mi?" "Hayr. Her eyim; gzdem - sekreterim - ulam - aklnza ne gelirse." "Bir iek, ku, resim ya da kani gibi - y o k kani olmadherhangi gzel bir ey gibi onu yannzda bulundurmaktan holanyorsunuz, deil mi?" diyor Volumnia kendini onun yerine koyarak. " N e ho! Emektar Bayan Rouncewell ne kadar iyi grnyor. Epeyce yalanm olmal ama yine de ok hareketli ve alml! - G e r e k t e n de sahip olduum en iyi arkada!" Sir Leicester, Chesney Wold'un khyasnn dikkate deer biri olmasn doru ve mnasip buluyor. Dahas Bayan Rouncewell'e kar byk saygs var ve onun vldn duymak houna gidiyor. Bu yzden de "Haklsn, Volumnia," diyor ki Volumnia bunu duymaktan mthi memnun oluyor.

"Kz yok, deil mi?" "Bayan Rouncewell'in mi? Hayr, Volumnia. Olu var. Aslnda iki olu var." Mzmin sknt illeti bu akam Volumnia tarafndan depretirilen leydimiz bezgin bezgin mumlara bakyor ve sessizce iini ekiyor. "amzn nasl bir karmaaya dtnn de en gzel rnei; snr talarnn kaldrlmasnn, barajlarn almasnn, ayrmlarn yerle bir edilmesinin en gzel rnei," diyor Sir Leicester ihtiaml bir zntyle; "Bay Tulkinghorn, Bayan Rouncewell'in olunun Parlamento'ya girmeye arldn haber verdi." Bayan Volumnia keskin bir lk atyor. "Yanl duymadn," diye yineliyor Sir Leicester. "Parlamento'ya." "Hi byle bir ey duymamtm! Aman tanrm, adam ne i yapyor?" diye baryor Volumnia. "Yanlmyorsam Demirci Ustas." Sir Leicester bunu arballk ve pheyle ar ar sylyor, sanki adamn iine Kuruncu ra ya da baka bir madenle baka trl bir ilikiyi belirten herhangi bir ey denmediinden emin deilmi gibi. Volumnia kk bir lk daha atyor. "Bay Tulkinghorn'un bana verdii bilgi doruysa bu teklifi reddetmi, eminim dorudur, Bay Tulkinghorn her zaman doru ve kesin bilgi verir; yine de," diyor Sir Leicester, "yine de anormallii azaltmaz bu; insann aklna tuhaf dnceler getiriyor -irkiltici dnceler." Bayan Volumnia mumlardan tarafa bakarak ayaa kalknca Sir Leicester nezaketle odada byk bir tur atarak bir mum getiriyor ve leydimizin nndeki lambadan mumu yakyor. "Rica ederim," diyor bu ii yaparken, "bir iki dakika daha burada kaln leydim nk szn ettiim bu adam bu akam yemekten biraz nce geldi ve gayet mnasip bir notla"; Sir Leicester hakikate duyduu alkanlk haline gelmi saygyla bu nokta zerinde duruyor; "itiraf etmeliyim ki ok mnasip ve gzel yazlm bir notla - b u gen kz konusunda sizinle ve benimle ksa bir grme yapmak istediini belirtti. Bu gece gitmek yolunda bir is-

470
tek belirttii iin de onu bu gece yatmadan nce greceimizi syledim." Bayan Volumnia nc bir kk lkla ev sahiplerine -O Tanrm! - n e y d i ad? - D e m i r c i Ustasndan- bir an nce kurtulmalarn dileyerek h e m e n kayor! Dier kuzenler de tek bir tane kalmamacasna dalyorlar. Sir Leicester an alyor. "Khya dairesindeki Bay Rouncewell'e selamlarm ilet, onu imdi kabul edebileceimi syle." Btn sylenenleri aktan aa hafif bir merakla dinlemi olan leydimiz, Bay Rouncewell ieri girerken ona bakyor. Ellisini biraz am belki, annesi gibi dzgn yapl; berrak bir sesi, siyah salarnn biraz gerilerine ekildii geni bir aln ve kurnaz ama ak bir yz var. Siyahlar giymi, csseli ama gl ve atik, sorumluluk sahibi bir beyefendi. Gayet doal ve rahat bir havas var; huzuruna kt bu mhim insanlardan da hi ekiniyormu gibi durmuyor. "Sir Leicester ve Leydi Dedlock, sizi rahatsz ettiim iin peinen zr dilediime gre yapabileceim en iyi ey laf mmkn olduunca ksa kesmek. T e e k k r ederim, Sir Leicester." Dedlocklarm reisi kendisiyle leydimizin arasndaki bir divan bayla iaret ediyor. Bay Rouncewell sessizce oraya oturuyor. "ilerin youn olduu, pek ok teebbsn yapld u gnlerde, benim gibi insanlarn yle ok yerde yle ok iisi var ki srekli bir yerden bir yere gitmek zorunda kalyoruz." Sir Leicester demirci ustasnn bu meknda telaa gerek olmadn hissedeceinden emin; sarmaklarla yosunlarn olgunlaacak zaman bulduu, boum boum karaaalarn ve glgeli meelerin yz yldr dklen yapraklar ve ereltiler arasnda gml durduu sessiz baheye kk salm o tarihi evde, terastaki gne saatinin asrlardr dilsizce, her Dedlock'un -yaad mdd e t e - ev ve arazi gibi mal olan bir Zaman gsterdii bu yerde telaa gerek yok. Sir Leicester kendisinin ve Chesney Wold'un ataletini demirci ustalarnn bitmek bilmez kouturmasnn karsna koyarak koltuunda oturuyor. "Leydi Dedlock ltuf gstermi," diyor Bay Rouncewell, ondan tarafa saygl bir bak ve bir selamla, "Rosa adnda gzel bir gen kz yanna alm. Benim olum Rosa'ya k olmu; ona evlenme teklif etmek iin ve kabul ederse - k i edeceini zannediyorum- nianlanmak iin benim iznimi istedi. Bugne kadar Rosa'y hi grmemitim ama olumun zevkine gvenim vard - a k konusunda bile. Kz tam olumun anlatt gibi buldum, tabii, deerlendirebildiim kadaryla; annem de ondan byk vgyle sz etti." "Her adan bu vgy hak ediyor," diyor leydimiz. "Bunu sylemeniz beni mutlu etti, Leydi Dedlock; onun hakkndaki mspet fikirlerinizin benim iin ne kadar deerli olduunu sylememe gerek yok." "Buna hi gerek yok," diyor Sir Leicester, tarifsiz bir ihtiamla nk demirci ustasnn biraz fazla rahat konutuunu dnyor. "Hi gerek yok, Sir Leicester. imdi, benim olum ok gen bir erkek, Rosa da ok gen bir kadn. Ben nasl kendime bir yol izdiysem olumun da izmesi lazm; u anda evlenmesi sz konusu deil. Ama bu gzel kzn onunla nianlanmay kabul etmesi halinde diyelim ki nianlanmalarna izin verdim, bir samimiyet gstergesi olarak h e m e n sylyorum ki -Sir Leicester ve Leydi Dedlock eminim beni anlayacak ve balayacaksnz- kzn Chesney Wold'da kalmamas gibi bir art ne sreceim. Bu yzden de olumla derinlemesine konumadan nce, kzn buradan uzaklamas sizleri rahatsz edecekse ya da buna izin vermeyecekseniz, msait bir zamanda oluma bu meseleyi kapatmasn ve olduu yerde brakmasn syleyeceimi bildirmek isterim." Chesney Wold'da kalmayacak! Bir art var! Sir Leicester'n Wat Tyler'a ve mealelerle sokaklara dklmek haricinde hibir ey yapmayan demir blgelerindeki insanlara dair btn kuruntular yamur olup tepesine boalyor; kafasnn sadece seyrelmi beyaz salar deil, favorileri de tiksintiyle diken diken oluyor. "Bundan unu mu karmalym," diyor Sir Leicester, "Leydim unu mu karmal," hem valye ruhuyla hem de onun saduyusuna duyduu byk gvenle; "Bay Rouncewell, ben ve leydim, Chesney Wold'un bu gen kadna uygun olmadn ya da burada ona bir zarar gelmesinin muhtemel olduunu mu karmalyz?"

473
"Elbette ki hayr, Sir Leicester." "Bunu duyduuma sevindim." Sir Leicester gerekten de ok azametli. "Rica ederim, Bay Rouncewell," diyor leydimiz, Sir Leicester' sanki bir sinekmi gibi elinin bir hareketiyle savuturarak, "ne d e m e k istediinizi bana aklayn." "Memnuniyetle, Leydi Dedlock. Bunu gerekten de ok isterim." oka allm, alkanlk haline gelmi ifadesizliine ramen ziyaretinin bir azim ve kararllk timsali olan gl Sakson yznden gizleyemedii fazlasyla hzl ve faal zeksn perdeleyen durgun yzyle dinliyor leydimiz, ara sra ban hafife eerek. "Ben sizin khyanzn oluyum, Leydi Dedlock; ocukluum bu evde geti. Annem yarm asrdr burada yayor, burada leceine de hi kukum yok. O kendi konumunda, ngiltere'nin gurur duyabilecei tam bir sevgi, ballk ve sadakat numunesi; ama onun bu zelliklerinin getirdii hakl gururu ya da mkfat tek tarafa mal etmek doru deil; nk bylesi numuneler iki tarafn da yksek kymet arz etmesiyle mmkn olur; bir tarafn kymeti dierinden aa deildir." Sir Leicester meselenin bu ekilde ortaya konmasna biraz bozuluyor ama erefi ve hakikat sevgisi onun demirci ustasnn sylediklerini rahata ama sessizce kabul etmesini salyor. "Bu kadar ak bir eyi dile getirdiim iin kusura bakmayn, ama annemin buradaki k o n u m u n d a n utandm gibi bir sonuca aceleyle varlmasn istemedim," gzlerini belli belirsiz Sir Leicester'a evirerek, "ya da Chesney Wold'a ve aileye hak ettii saygy gstermediim gibi bir sonuca. Annemin bunca yldan sonra emekliye ayrlp yanma gelmesini isteyebilirdim- istedim de Leydi Dedlock. Ama bu gl ba koparmann onun kalbini kracan fark ettiimden beri bu fikirden vazgetim." Sir Leicester, Bayan Rouncewell'in doal yuvasndan koparlp hayatnn geri kalann bir demirci ustasyla geirmesi fikri karsnda yeniden pr azamet kesiliyor. "Ben raklk, iilik yaptm," diye szne devam ediyor ziyareti mtevaz, ak bir tavrla, "Seneler boyunca ii maayla

yaadm ve belli bir noktann tesinde kendi kendimi eitmek zorunda kaldm. Karm bir kalfann kzdr, sradan bir eitim almtr. Szn ettiim olumun haricinde kzmz var; ne mutlu ki onlara kendi sahip olduumuz imknlardan daha fazlasn salayp hepsine ok iyi bir eitim verebildik; hem de ok iyi. Onlar her trl mevkiye layk olabilecek bir biimde yetitirmek en byk kaygmz ve zevkimiz olmutur." Lafn burasnda babacan ses tonuna hafif bir bbrlenme karyor, sanki iten ie "Chesney Wold'a bile," demi gibi. Bu yzden de Sir Leicester'n azameti bir kat daha artyor. "Btn bunlar yaadmz yerde ve ait olduumuz snfta yle yaygn ki, Leydi Dedlock, herkesin uygunsuz evlilik dedii ey bizim orada pek rastlanmadk bir hadise deil. Bazan bir oul babasna, diyelim ki fabrikada alan gen bir kadna k olduunu sylyor. Kendisi de bir zamanlar fabrika iisi olan baba muhtemelen ilk bata hayal krklna urayacaktr. Olu iin daha farkl planlar olabilir. Ama gen kadnn salam bir karakteri olduuna kanaat getirdikten sonra oluna 'Bu konuda ciddi olduuna emin olmam gerek. Bu ikiniz iin de ciddi bir mesele. Bu yzden de bu kz iki yllna okula gndereceim -' ya da 'Bu kz u kadar sreliine kz kardelerinin okuluna yerletireceim, bu esnada onu fazla ziyaret etmeyeceine dair bana eref sz ver. Bu srenin bitiminde ona salanan imknlardan faydalanp seninle eit konuma geldiinde yine ayn fikirde olursa sizi mutlu etmek iin zerime deni yaparm,' diyebilir. Size anlattm trden pek ok vaka grdm, leydim, bunlar bana imdi takip e t m e m gereken yolu da gsteriyorlar." Sir Leicester'n azameti infilak ediyor. Sakin ama dehetengiz. "Bay Rouncewell," diyor Sir Leicester, sa eli mavi ceketinin gsnde -salondaki tabloda verdii pozda: "Chesney Wold'la bir-" diyor tkanmamak iin kendini zorlayarak "fabrikay bir mi tutuyorsunuz?" "Bu iki yerin ok farkl olduunu sylememe gerek yok, Sir Leicester; ama mevcut durumda aralarnda bir paralellik bulunabilir." Sir Leicester rya grmediine inanabilmek iin azametli bakn uzun oturma odasnn bir tarafndan teki tarafna yneltiyor.

474
"Leydimin -leydimin yanna ald bu gen kadnn ky okulunda okuduundan haberiniz var m, efendim?" "Sir Leicester, bundan haberim var. ok iyi bir okul, bu aile de okula byk yardm yapyor." "Madem yle, Bay Rouncewell," diyor Sir Leicester, "szn ettiiniz vakann bu durumla alakasn anlayamyorum." "Ky okulunun olumun karsnn bilmesini istediim her eyi retmediini sylesem," diyor demirci ustas biraz kzararak "meseleyi sizin iin daha anlalr bir hale getirmi olurmuyum acaba, Sir Leicester?" Chesney Wold'un el dememi ky okulundan btn toplum atma; btn toplum atsndan, kendi ilmihalini umursamayan, onlara verilmi mevkiden (Sir Leicester'n hzl mantna gre kesinlikle ve ebediyen kendilerini iinde bulduklar ilk mevkidir bu) kan insanlar (demirci ustalar, kuruncu raklar, bilmemneler) sayesinde byk atlaklar alan o atya; oradan da baka insanlar eitip mevkilerini atrtmaya, bylece de hudut iaretlerini ykmaya, barajlar amaya, falan filan; Dedlock zihninin hzl ilerleyii bu ekilde. "Leydim, rica ederim. Bir dakika izin verin." Leydi Dedlock konuma niyetini belli eder gibi olmu. "Bay Rouncewell, vazife, mevki, eitim -ksacas her konudaki- fikirlerimiz yle taban tabana zt ki bu tartmay uzatmak hem sizin hem de benim hislerimizi rencide edecek. Bu gen kadn leydimin ilgisi ve liitfyla onurlandrlmtr. Kendini bu ilgi ve ltuftan mahrum etmek istiyorsa ya da kendini herhangi birinin kendine has fikirlerinden - k e n d i n e has dememe izin verin- geri bu fikirlerin benim gzmde bir inandrcl olmadn belirtmek durumundaym - k e n d i n e has fikirlerinden etkilenerek kendini bu ilgi ve ltuftan mahrum etmek istiyorsa, bunu yapmakta zgrdr. Bizimle ak konutuunuz iin teekkr ederiz. Gen kadnn buradaki konumu zerinde iyi ya da kt bir etkisi olmayacaktr. Bunun tesinde bir sz veremeyiz; artk bu konuyu kapatrsanz ok memnun oluruz." Ziyareti leydimize bir ans tanmak iin bir an bekliyor ama o bir ey sylemeyince ayaa kalkyor ve cevaben: "Sir Leicester ve Leydi Dedlock, alakanz iin teekkr etm e m e msade buyurun; size son olarak oluma mevcut niyetinden vazgemesini ciddiyetle tavsiye edeceimi belirtmek isterim. yi geceler!" "Bay Rouncewell," diyor Sir Leicester, beyefendi mizacnn ltsyla, "ge oldu, yollar karanlk. Umarm zamannz ok kymetli deildir de leydimle benim bu gecelik olsun size Chesney Wold'un misafirperverliini sunmamza izin verirsiniz." "Ben de yle," diye ekliyor leydimiz. "ok teekkr ederim ama lkenin teki ucunda bir sabah randevusuna tam zamannda yetiebilmek iin btn gece yol almam gerekiyor." Bu szlerin ardndan Bay Rouncewell ayrlyor; o odadan karken Sir Leicester an alyor, leydimiz de ayaa kalkyor. Leydimiz yatak odasna gittiinde atein yannda dnceli dnceli oturuyor; Hayalet Yolu'nu dikkate almadan, ieriki odada yaz yazan Rosa'ya bakyor. En nihayet onu aryor. "Buraya gel, ocuum. Bana doruyu syle. Ak msn?" "Aaa! Leydim!" Leydimiz yere bakan kzarm yz grnce glmseyerek soruyor: "Kim bu? Bayan Rouncewell'in torunu mu?" "Evet, leydim. Ama ona k mym bilmiyorum - daha." "Dahas da ne, seni kk sersem! O sana k m, daha?" "Sanrm benden biraz holanyor, leydim." Rosa alamaya balyor. "Bak ocuum. Gen ve drstsn, bana bal olduuna da inanyorum." "Gerekten de balym, leydim. Size ne kadar bal olduumu gstermek iin dnyada yapmayacam ey yok." "Daha yanmdan ayrlmak istemezsin, deil mi Rosa, bir k iin bile?" "Hayr leydim! Hayr!" Rosa bu dnceden rkm vaziyette ilk olarak gzlerini kaldryor. "Bana al, ocuum. Benden korkma. Senin mutlu olman istiyorum, bunun iin elimden geleni yapacam -tabii bu dnyada birini mutlu etmeyi becerebilirsem." Rosa gzyalaryla ayann dibine diz kp elini pyor. Leydimiz gzleri atee dikilmi, elini tutan bu eli, iki elinin ara-

476
snda evirip evirdikten sonra zamanla elinden brakyor. Onu byle dalgn gren Rosa usulca ekiliyor ama leydimizin gzleri hl atete. Neyi aryor? Artk olmayan, hi olmam bir eli mi, hayatn mucizevi bir biimde deitirecek bir dokunuu mu? Yoksa Hayalet Yolu'nu dinleyip, bu ayak sesinin en ok kiminkine benzediini mi dnyor? Bir erkein mi? Bir kadnn m? Srekli ona doru yaklaan kck bir ocuun ayak tprtlar m? zerinde bir hzn var; yoksa bir leydi neden kapsn kapatp yapayalnz mine banda otursun ki? Volumnia ertesi gn gidiyor, dier btn kuzenler de le yemeinden nce dalyor. Sir Leicester'n kahvaltda Bayan Rouncewell'in olundan yola karak hudut iaretlerinin yklmas, barajlarn almas, toplumun atsnn atlamasndan sz etmesi kuzen alaynn tek yesini bile artmyor. Teessre kaplmayan, bunu William Buffy'nin zayflna yormayan, hile ve desiseyle bir kr evinden - b i r maatan- ya da o tip bir eylerden mahrum braklmadn dnmeyen yok. Volumnia'ya gelince, Sir Leicester eliinde byk merdivenden inerken, sanki Kuzey ngiltere'de rujunu ve inci kolyesini elinden alacak byk bir ayaklanma km gibi mevzuya dem vurmadan edemiyor. Bylelikle, hizmetilerin ve uaklarn kouturma sesleri arasnda - n k kendilerine bakacak takatlar olmasa bile uaklara ve hizmetilere bakmalar akrabalk balarnn gereklerinden biri kuzenler semann drt rzgrna dalyor; esip duran ayaz bir rzgr boalan evin yaknndaki aalardan bir saanak indiriyor, sanki btn kuzenler yapraklara dnm gibi.

XXIX. Blm

G E N ADAM

Chesney Wold kapal, hallar drlp kasvetli odalarn kelerine konmu, parlak damasko demeler kahverengi klflar iinde ile dolduruyor, oymalarla yaldzlar eza ekiyor ve Dedlock atalar yine gn ndan ekiliyorlar. Evin etrafnda yapraklar sapr sapr dklyor - a m a asla aceleyle deil, arbal ve yava bir lm hafifliiyle dne dne szlyorlar. Bahvan ylan yapraklar istedii kadar sprsn, el arabalarna tktrp baka yerlere dksn, yine de yerde bilek boyu birikiyorlar. Islkl rzgr Chesney Wold'un etrafnda uluyor; sert yamur tprdyor, pencereler tkrdyor, bacalar inliyor. Yollarda sisler saklanyor, manzaray kapatp, bir cenaze alay gibi ykseklere ilerliyorlar. Btn evde souk, ssz bir koku var, kk bir kilisenin kokusu gibi ama daha kuru; sanki uzun gecelerde merhum Dedlock'lar burada yryp mezarlarnn kokusunu arkalarnda brakyorlar. Ama Chesney Wold'la nadiren ayn ruh halinde olan, o enlendiinde pek enlenmeyen, bir Dedlock'un lm haricinde o mateme girdiinde mateme girmeyen ehirdeki ev l l uyanm. Ancak byk bir debdebeye yaraacak ekilde scak ve aydnlk, sera iekleri sayesinde zerrece kn izini tamayan ho kokulara brnm; yle sessiz ve sakin ki odalarn sknetini sadece saatlerin tkrts ve harl atelerin trts bozuyor; Sir Leicester'n m kemiklerini adeta gkkua renginde ynlere saryor. Sir Leicester vakur bir keyifle ktphanedeki byk atein nnde oturmaktan, ltfedip de kitaplarnn arkalar-

ni okumaktan ya da gzel sanatlardan yana beeni dolu bir bak frlatp onlar onurlandrmaktan m e m n u n . nk hem eski hem de modern tablolar var. Sanatn ara sra uzmanlamaya tenezzl ettii Maskeli Balo Ekolnde, bir mezattaki paralar gibi kataloglanmaya gelebilecek tablolar bunlardan bazlar. Mesela " yksek arkalkl sandalye, bir masa ve rts, (iinde arap olan) uzun boyunlu ie, bir yayvan ie, bir spanyol kadn kostm, model Bayan Jogg'un yznn drtte nn portresi ve iinde Don Kiot bulunan bir zrh." Veya "Bir ta teras (atlak), uzakta bir gondol, tepeden trnaa bir Venedik senatr giysisi, model Bayan Jogg'un profili eliinde nakl beyaz saten kostm, sap mcevher ilemeli altn bir pala, (nadide) Maribi elbisesi ve Othello." Bay Tulkinghorn sk sk gelip gidiyor; mal mlk ileri var, yenilenecek kira anlamalar falan. Leydimizi de sk sk gryor; ikisi de her zamanki gibi ifadesiz, kaytsz ve birbirlerine kar umursamazlar. Yine de belki leydimiz bu Bay Tulkinghorn'dan korkuyor, o da bunu biliyor. Belki avukat onu zerrece vicdan azab, pimanlk ya da acma duymadan sebatla takip ediyor. Belki leydimizin gzellii ve etrafndaki btn o debdebeyle ihtiam, giritii bu ite avukata daha ok zevk veriyor, onu daha katlatryor. ster souk ve acmasz olsun, ister vazife edindii iten amasn, ister iktidar sevgisine gmlm olsun, ister hayat boyunca srlar arasnda srp durduu bu arazide kendinden gizli hibir ey kalmamasna azimli olsun, ister snk bir huzmesi olmaktan te geemedii ihtiamdan iten ie nefret etsin, ister azametli mterilerinin nezaketindeki hafife almalar ve aalamalar biriktiredursun - n e olursa olsun, o bir tutam fularyla, dizlerinde kurdelelerle balanm mat siyah pantalonuyla, bu khnemi avukatn bir ift gzndense, itimatsz bir hasetle bakan be bin sosyetik gz tercih edebilir leydimiz. Sir Leicester leydimizin odasnda oturuyor - B a y Tulkinghorn'un Jarndyce Jarndyce'e Kar davasndaki yeminli ifadeyi okuduu o d a - halinden fazlasyla m e m n u n . Leydimiz -o gnk gibi- elinde k k paravanyla atein nnde oturuyor. Sir Leicester halinden fazlasyla m e m n u n nk gazetede dorudan barajlara ve toplumun atsna gnderme yapan ho bir ya-

z bulmu. Yaz son hadiseye yle iyi uyuyor ki Sir Leicester srf ona yksek sesle okumak iin k t p h a n e d e n kalkp leydimizin odasna gelmi. "Bu makaleyi yazan adamn," diyor nsz niteliinde, sanki bir dan tepesinden adama bakyormu gibi ban sallayarak, "ok dengeli bir kafa yaps var." Adamn kafa yaps leydimizi skmayacak kadar dengeli deil; bezgin bir dinleme gayretinden sonra, daha dorusu bezgin bir kendini dinliyormu gibi gsterme gayretinden sonra dikkati dalyor ve sanki karsndaki ate Chesney Wold'daki atemi de nnden hi ayrlmam gibi dalgn dalgn ona bakyor. Bunun farkna varmayan Sir Leicester, gznde gzl okumaya devam ediyor, ara sra gzln kararak takdirlerini beyan ediyor, "ok doru," "ok isabetli," "Bu sz ben de sk sk sylemiimdir"; her yorumdan sonra mutlaka yerini kaybediyor ve stunda bir aa bir yukar giderek tekrar buluyor. Sir Leicester sonsuz bir vakar ve azametle okumaktayken kap alyor ve pudral Mercury tuhaf bir teblide bulunuyor: "Guppy adnda gen bir adam sizi grmek istiyor, leydim." Sir Leicester duruyor, bakyor, lmcl bir sesle yineliyor: "Guppy adnda gen bir adam m?" Ban evirince, Guppy adndaki gen adam gryor; pek rahatsz bir hali var, tavr ve grnmyle pek etkileyici bir tantma mektubu arz etmiyor. "Rica ederim," diyor Sir Leicester, Mercury'ye, "byle damdan der gibi Guppy adndaki bir gen adam neden buraya getirdiini syler misin?" "Kusura bakmayn, Sir Leicester ama leydim bu bey ne zaman gelirse gelsin kabul edeceini sylemiti. Sizin burada olduunuzu bilmiyordum, Sir Leicester." Bu zrn ardndan Mercury Guppy adndaki gen adama, aktan aa " N e diye buraya gelip beni de azarlattn?" diyen fkeli ve kmseyici bir bak frlatyor. "Doru. Ona yle bir talimat vermitim," diyor leydimiz. "Gen adam biraz beklesin." "Hi gerek yok, leydim. Madem sizin talimatnz zerine gelmi, ben size engel olmayaym." Sir Leicester valye ruhuyla odadan ayrlrken kendisine selam veren adam grmezden

geliyor ve azametle onun mnasebetsiz grnml bir ayakkabc olduu kanaatine varyor. Uak odadan ktnda Leydi Dedlock ziyaretisine azametle bakyor; onu tepeden trnaa szyor. Onu kapnn yannda brakyor ve ne istediini soruyor. "Leydi hazretlerinin kendisiyle kk bir konuma yapmama msaade buyurmasn rica ediyorum," diyor Bay Guppy utana skla. "Bana btn o mektuplar yazan sizsiniz, deil mi?" "Pek ok m e k t u p yazdm, leydi hazretleri. Siz bana bir cevap verme ltfunda bulunana kadar pek ok meiitup yazdm." "Onlarn zerine bir de bu konuda konumak size gereksiz gelmiyor mu?" Bay Guppy azyla sessizce "Hayr!" diyerek ban iki yana sallyor. "Tuhaf bir cretiniz var. Bunca eyden sonra syleyecekleriniz beni ilgilendirmezse - z a t e n bunun m m k n olabileceini sanmyor ve mit etmiyorum- ii fazla uzatmadan sznz kesm e m e izin verirsiniz sanrm. Rica ederim, syleyeceinizi syleyin." Leydimiz, atee dnp el paravann kaytszca kaldrarak, Guppy adndaki gen adama neredeyse srt dnk oturuyor. "Madem yle, leydi hazretlerinin izniyle," diyor gen adam, "meseleye gireyim. ey! Ben, leydi hazretlerine ilk mektubumda belirttiim gibi avukatlk mesleindenim. Bu i bana kendimi yazyla ele vermemeyi retti, bu yzden de leydi hazretlerine bal olduum firmay belirtmedim ki bu firmada hem mevkim - h e m de c r e t i m - gayet iyi saylr. imdi leydi hazretleriyle ba baa olduumuza gre bu firmann adnn Kenge ve Carboy olduunu syleyebilirim; C h a n c e r y ' d e k i j a r n d y c e Jarndyce'e Kar davas vastasyla bu ada aina olabilirsiniz." Leydimizin hali tavr, iinde bir ilgi uyandn belli eder gibi oluyor. Paravan sallamay brakp sanki dinliyormu gibi hareketsiz duruyor. "imdi peinen leydi hazretlerine sylemeliyim ki," diyor Bay Guppy biraz cesaretlenerek, "sizinle konumay bu kadar istememin sebebi Jarndyce Jarndyce'e Kar'dan kaynaklanan bir

mesele deil; tavrmn size srarc hatta edepsiz grnm olabileceinin farkndaym." Aksi ynde bir telkin bekleyip yle bir ey gremedikten sonra Bay Guppy konumasn srdryor. "Mesele Jarndyce Jarndyce'e Kar olsayd h e m e n leydi hazretlerinin avukat olan Bay Tulkinghorn'a giderdim. Bay Tulkinghorn'u tanma zevkini haizim - e n azndan selammz vardr- ve byle bir i olsayd ona giderdim." Leydimiz hafife dnp, "Otursanz daha iyi olacak," diyor. "Teekkr ederim, leydi hazretleri." Bay Guppy syleneni yapyor. "imdi, leydi hazretleri"; Bay Guppy zerine kk notlar yazd ve her baknda kafasn iyice kartryormu gibi grnen bir kt parasna bakyor; "Ben - I, evet! - kendimi tmyle sizin ellerinize brakyorum. Leydi hazretleri bu ziyaretim yznden Kenge ve Carboy'a ya da Bay Tulkinghorn'a ikyette bulunursa ok zor bir durumda kalrm. Bunu aka kabul ediyorum. Sonu olarak, leydi hazretlerinin erefine gveniyorum." Leydimiz paravan tutan elinin geitirici bir hareketiyle, onu kendisinden gelecek bir ikyete layk olmadna ikna ediyor. "Teekkr ederim leydi; hazretleri," diyor Bay Guppy, "bu benim iin yeterli. imdi - b e n - Hay Allah!- Aslnda deinmek istediim birka noktay buraya yazmtm ama yle ksa yazmm ki ne anlama geldiklerini karamyorum. Leydi hazretleri bir dakikalna pencerenin yanna gitmemin kusuruna bakmazlarsa -" Pencerenin yanna giderken muhabbet kularnn kafesine arpan Bay Guppy aknlkla onlara "zr dilerim," diyor. Bu da notlarnn anlalrlm artrmyor. Bir kt parasn yzne bir yaklatrp bir uzaklatrarak ve kpkrmz kesilerek mrldanyor, "C.S. Neydi bu? 'E.S.' Bunu biliyorum! Tabii ya!" Aydnlanm bir vaziyette geri dnyor. "Leydi hazretlerinin Bayan Esther Summerson'n adn duyup duymadn ya da kendisini grp grmediini bilmiyorum," diyor Bay Guppy leydimizle kendi sandalyesi arasnda durarak. Leydimiz gzlerini ona dikiyor. "Bir sre nce bu isimde gen bir hanmla tantm. Geen sonbahar."

48
"Acaba onu birine benzettiniz mi?" diye soruyor Bay Guppy kollarn kavuturup, ban yana eiyor ve aznn kenarn notlaryla kayor. Leydimiz gzlerini artk ondan hi ayrmyor. "Hayr." "Leydi hazretlerinin ailesinden birilerine benzemiyor mu?" "Hayr." "Sanrm leydi hazretleri," diyor Bay Guppy, "Bayan Summerson'n yzn pek hatrlayamyor." "Gen hanm gayet iyi hatrlyorum. Bunun benimle ne alakas var?" "Leydi hazretleri, sizi temin ederim, Bayan Summerson'n hayali yreime kaznm vaziyette - b u n u sr kabul e d i n - bir arkadamla birlikte Lincolnshire'a yaptmz ksa bir ziyaret esnasnda sizin Chesney Wold maliknenizi grme erefine erdiimde Bayan Summerson'la bizzat kendi portreniz arasndaki benzerlik beni arpt; yle ki o anda beni neyin bu kadar arptn anlayamadm bile. imdi leydi hazretlerini yakndan grme erefine erince (o gnden beri, leydi hazretleri parkta arabasyla gezerken sk sk ona bakma cretinde bulundum, ama sizi hi bu kadar yakndan grmemitim) bu benzerliin dndmden de daha artc olduunu anlyorum." Guppy adndaki gen adam! Hanmlarn sk denetim altnda yaadklar ve iki adm mesafede fazla ince eleyip sk dokumayan adamlarnn bekledii zamanlarda olsa, bu gzel gzler sana u anda bakt ekilde bakt m, o zavall hayatnn elinden uup gitmesi bir anlk i olurdu. Leydimiz el paravann bir yelpaze gibi kullanarak, onun benzerlik bulma merakyla kendisinin ne alakas olduunu soruyor. "Leydi hazretleri," diye cevap veriyor Bay Guppy tekrar elindeki kda bakarak. "Ona geliyorum. Hay u notlar! Ha! 'Bayan Chadband', Evet." Bay Guppy sandalyesini biraz daha ne ekerek tekrar oturuyor. Leydimiz koltuuna yaslanyor ama belki o her zamanki zarif rahatl yok; gzlerini bir an olsun Bay Guppy'den ayrmyor. "I -bir dakika!" Bay Guppy tekrar kda bakyor. "E.S.'yi iki kere mi yazmm? T a m a m ! imdi oldu." Kt parasn kvrp konumasn yrtmesine yardmc olacak bir alet gibi kullanarak devam ediyor Bay Guppy. "Leydi hazretleri, Bayan Esther Summerson'n doumu ve bytlmesi biraz gizemli. Bu konu hakknda malumat sahibi olmamn nedeni - b u n u sr olarak sylyorum- Kenge ve Carboy'daki mesleki konumum. Daha nce de sylediim gibi, Bayan Summerson'n hayali yreime kazldr. Eer bu gizemi onun iin akla kavuturabilirsem ya da iyi bir aileyle akrabal olduunu kantlayabilirsem ya da leydi hazretlerinin ailesinin uzak bir dalna mensup olduunu kefedip onu Jarndyce Jarndyce'e Kar davasna dahil edebilirsem, belki de benim tekliflerime biraz daha scak bakmasn salayabilirim. Aslnda tekliflerime hi scak bakt sylenemez." Leydimizin yznde kzgn bir glmseme beliriyor. "imdi, bu ok enteresan bir durum, lady hazretleri," diyor Bay Guppy, "geri bizim gibi meslek erbabn ilgilendiren durumlardan biri (ben de kendimi meslek erbabndan sayabilirim nk daha kabul edilmememe ramen annemin kstl gelirinden artrd parayla gerekli olan resmi pulu alarak Kenge ve Carboy'un benim iin hazrlad anlamaya yaptrabildim). Neyse, Bay Jarndyce Bayan Summerson' himayesine almadan nce onu yetitiren hanmn yannda alan bir hizmetkrla tantm. Onu yetitiren hanmn adnn Bayan Barbary olduunu rendim, leydi hazretleri." Leydimizin yzndeki lgn renk, havada asl duran elinde sanki unutmu gibi tuttuu, yeil ipek kaplamal paravandan m yansyor yoksa korkun bir solgunluun penesine mi dm? "Leydi hazretleri," diyor Bay Guppy, "Bayan Barbary'nin adn hi duymular myd acaba?" "Bilmem. Sanrm. Evet." "Bayan Barbary'nin sizin ailenizle bir ba var myd acaba?" Leydimizin dudaklar kmldyor ama hibir ey sylemiyorlar. Ban iki yana sallyor. "Bir ba yok mu?" diyor Bay Guppy. "Ya! Belki de leydi hazretleri bilmiyorlar. H! Ama olabilir mi? Evet." Btn bu sorular leydimiz bayla onaylyor. "ok gzel! imdi, bu Bayan Barbary son derece ketum bir hanmm - b i r kadn iin fazla ke-

tum, ne de olsa kadnlar (en azndan sradan olanlar) muhabbete fazlaca d k n d r - ve ahidim onun tek bir akrabas bile olduuna dair bir fikir edinememi. Bir keresinde, sadece bir keresinde ahidime tek bir konuda alr gibi olmu; o zaman da kk kzn gerek adnn Esther Summerson deil Esther Hawdon olduunu sylemi." "Tanrm!" Bay Guppy bakyor. Leydi Dedlock, yznde ayn koyu glgeyle, paravan tutuuna kadar ayn vaziyette gzleriyle onu delip geerek nnde oturuyor; dudaklar biraz ayrk, aln biraz gerilmi ama bir an iin l. Bay Guppy onun bilincinin geri geldiini, yznden suyun krmas gibi bir titremenin getiini, dudaklarnn titrediini, onlar byk gayretle zapt ettiini, onun odadaki varln ve ne sylediini hatrlamak iin kendini zorladn gryor. Btn bunlar yle hzl oluyor ki bar ve l hali, uzun zamandr mezarda kaldktan sonra zeri alan cesetlerin hava ve kla karlanca yldrm arpm gibi bir solukta yok olmas misali kayboluveriyor. "Leydi hazretleri, Hawdon ismini biliyor mu?" "Duymutum." "Leydi hazretlerinin ailesinin bir koluna mensup olabilir mi?" "Hayr." "imdi, leydi hazretleri," diyor Bay Guppy, "imdiye dein toparlayabildiim kadaryla davann son noktasna geliyorum. Gelimeler devam ediyor, ben de davay her seferinde biraz daha toparlyorum. Leydi hazretlerinin ayet bir ekilde renmemise- bilmesi gereken bir ey var; bir sre nce Chancery Soka yaknlarnda, Krook adnda birinin evinde, byk sefalet iindeki bir h u k u k yazcsnn ls bulundu. Ad bilinmeyen bu h u k u k yazcs hakknda bir soruturma yrtld. Ama, leydi hazretleri, bu yazcnn adnn Hawdon olduunu ksa bir sre nce kefetmi bulunuyorum." "Bundan bana ne?" "Haklsnz, leydi hazretleri, esas mesele de bu! imdi, leydi hazretleri, bu adamn lmnden sonra tuhaf bir ey meydana geldi. Bir leydi ortaya kt; klk deitirmi bir leydi hadise-

nin getii yere ve adamn mezarna bakmaya gitti. Btn bunlar ona gstermesi iin bir sokak ocuuna para verdi. Leydi hazretleri, bu ifadenin dorulanmas iin ocuu bulmam isterseniz, size onu h e m e n bulabilirim." Sefil ocuk leydimizi alakadar etmiyor ve bulunmasn istemiyor. "Sizi temin ederim bu ok artc bir olay leydi hazretleri," diyor Bay Guppy. "Eldivenini karttnda parmaklarnda parlayan yzkleri anlatn duysaydnz size ok romantik gelirdi." Paravan tutan elde parlayan elmaslar var. Leydimiz paravanla oynayarak elmaslar daha da fazla ldatyor; yznde yine, baka bir ada Guppy adndaki adam iin ok tehlikeli olabilecek o bak var. "Bu adamn ardnda kimliini belirleyecek tek bir ey bile brakmad zannediliyordu. Ama brakm. Bir tomar m e k t u p brakm." Paravan ayn ekilde sallanmaya devam ediyor. Bu esnada leydimizin gzleri onu bir an olsun serbest brakmyor. "Mektuplar birisi bulmu ve saklam. Yarn gece, leydi hazretleri, bu mektuplar benim elime geecek." "Tekrar soruyorum, bunun benimle ne alakas var?" "Leydi hazretleri, sadede geliyorum." Bay Guppy ayaa kalkyor. "Bir araya getirilmi bu hadiseler zincirinde - b i r jri iin olumlu bir etken olabilecek, bu gen hanmn leydi hazretlerine byk benzerlii gz nnde bulundurulduunda - Bayan Barbary tarafndan yetitirilmesi -Bayan Barbary'nin Bayan Summerson'n gerek adnn Hawdon olduunu sylemesi- leydi hazretlerinin bu iki ismi de gayet iyi bilmesi - Hawdon'un o ekilde lmesi - leydi hazretlerinde bu vakayla ilgilenme konusunda ailevi bir ilgi uyandryorsa, o mektuplar buraya getiririm. Ne mektubu olduklarn bilmiyorum ama eski mektuplarm; imdiye kadar hi grmedim. Onlar alr almaz buraya getireceim ve onlara ilk olarak leydi hazretleriyle birlikte bakacam. Leydi hazretlerine planm anlattm. Bir ikyetin yaplmas halinde ok zor durumda kalacam ve btn bunlarn sr olduunu syledim." Guppy adndaki gen adamn tek gayesi bu muydu yoksa baka bir amac var myd? Buraya gelmesine neden olan phe-

486
nin ve esas gayesinin gerek boyutlarn m gizliyordu yoksa szleri; eer yle deilse ne saklyorlard? iin bu safhasnda o da leydimizden aa kalmyor. Leydimiz ona baksa bile o masaya bakyor ve ahit krss yz ifadesini taknarak hibir ey sylemiyor. "sterseniz mektuplar getirebilirsiniz," diyor leydimiz. "Leydi hazretleri pek tevik buyurmuyorlar," diyor Bay Guppy biraz incinmi vaziyette. "Sizin iin -uygunsa mektuplar getirebilirsiniz," diye yineliyor ayn ses tonuyla. "Olmu bilin. Leydi hazretlerine iyi gnler dilerim." Leydimizin yanndaki bir masada, eski sandklar gibi metal bantl ve kilitli, sslemeli bir mcevher kutusu var. Gzlerini Bay Guppy'den ayrmadan kutuyu alp kilidini ayor. "Sizi temin ederim, leydi hazretleri, bu tr beklentilerim yok," diyor Bay Guppy; "byle bir eyi kabul etmem mmkn deil. Leydi hazretlerine iyi gnler dilerim. Teekkrler." Gen adam selamn verip aaya iniyor; kibirli Mercury gen adam geirmek iin holdeki minenin yanndaki Olimpos'undan inmeyi gerekli grmyor. Sir Leicester ktphanede scack atein yannda, gazetesini okuyup uyuklarken onu yerinden sratacak, hatta Chesney Wold'daki aalara boum boum dallarn atracak, portrelere kalarn attracak, zrhlar yerlerinden oynatacak bir g yok mu evde? Hayr. Kelimeler, hkrklar, barlar havaya karp gidiyor; ama ehirdeki evin her yerinde hava yle kstrlm ki Sir Leicester'n kulaklarna hafif bir titreimin gidebilmesi iin leydimizin odasnda yeri g birbirine katmas lazm; yine de kendini kaybetmi birinin dizleri zerindeki haykrna ahitlik ediyor ev. "Yavrum, evladm! Acmasz ablamn syledii gibi doar domaz lmemi demek; beni ve adm reddettikten sonra onun tarafndan bytlm demek! Yavrum, ah yavrum!"

XXX. Blm

ESTHER'N HKYES

Richard gideli bir mddet olmutu ki bizimle bir iki gn kalmak zere bir misafir geldi. Yal bir hanmd bu. Bayan Bayham Badger' ziyaret etmek iin Galler'den gelmi olan ve hamime "olu Allan'n istei zerine" ondan haber aldn ve "hepimize selam yolladn" bildiren bir m e k t u p gnderince Kasvetli E v ' e davet edilen Bayan Woodcourt'tu. Yanmzda h e m e n h e m e n hafta kadar kald. Bana kar ok iyi ve son derece samimiydi; yle ki arada bir kendimi biraz rahatsz hissetmeme neden oluyordu. Benimle dertletii iin rahatszlk duymaya hakkm olmadn biliyordum ve bunun ok mantksz olduunu hissediyordum; yine de ne yaparsam yapaym bunun nne geemiyordum. Ufak tefek, yal, sert bir hanmd, benimle konuurken ellerini iie koyup bana dikkatli dikkatli yle bir bak vard ki beni tedirgin eden belki buydu. Belki de ar dik ve ar titiz oluuydu; geri sebebin bu olduunu sanmyorum nk bunda tuhaf bir holuk buluyordum. Yal bir hanm iin fazlasyla ltl ve gzel olan yznn umumi ifadesi de deildi sebep. Ne olduunu bilmiyorum. Daha dorusu imdi bilsem bile o zaman bilmediimi dnyordum. Daha dorusu- neyse. Geceleyin odama yatmaya karken beni odasna davet eder, atein nnde bir koltua oturur ve iyice canm sklana kadar Morgan ap Kerrig'den sz ederdi! Bazan Kramlinvalinver ve Mevlinvilinvod'dan (bu isimleri doru yazdmdan emin dei-

488
lim) iirler okur ve ifade ettikleri duygulardan galeyana gelirdi. Geri ben bu iirlerin, Morgan ap Kerrig'e methiyeler dzmeleri haricinde hibir eylerini anlayamazdm (ne de olsa Galce'ydi). "te, Bayan Summerson," derdi bana asaletli bir zafer edasyla, "oluma miras kalan servet bu. Olum nereye gitse Ap Kerrig soyundan geldiini syleyebilir. Paras olmayabilir ama paradan daha kymetli bir eyi var -soyu, hayatm." Hindistan ya da in'de Morgan ap Kerrig'i fazla kaale aldklarndan pek emin deildim; ama tabii bu kukumu asla dile getirmezdim. insann byle bir soydan gelmesinin ok mthi bir ey olduunu sylerdim. "Gerekten de mthi bir ey, hayatm," diye cevap verirdi Bayan Woodcourt. "Baz kpt yanlar da var; mesela olumun e seimini snrlandryor; ama Kraliyet ailesinin e seimi de ayn ekilde snrldr." Sonra aramzdaki mesafeye ramen beni beendiini gstermek ister gibi kolumu svazlayp elbisemi dzeltirdi. "Zavall Bay Woodcourt, canm," derdi, hep biraz duygulanarak, nk heybetli soyaacnn yan sra ok efkatli bir kalbi de vard, "ok mhim bir isko ailesinden geliyordu, Mac Coort Mac Coort'larndan. Iskoya kraliyet kuvvetlerinde lkesine ve kralna hizmet etti, sava meydannda ld. Olum bu iki kkl ailenin son temsilcilerinden biri. Tanrnn yardmyla bu iki aileyi de yeniden canlandrp, baka bir kkl aileyle birletirecek." Konuyu deitirme abalarm bounayd, bazen bir deiiklik olsun diye - y a da b e l k i - ama o kadar ayrntya inmeme lzum yok. Ama Bayan Woodcourt konunun deimesine asla izin vermezdi. "Canm," dedi bir gece, "yle saduyulusun, bu devrin insanlaryla kyaslandnda yle stn bir dnya grn var ki seninle bu aile meselelerini konumak beni ok rahatlatyor. Olumu pek iyi tanmyorsun, canm; ama herhalde onu hatrlyorsundur, deil mi?" "Evet, hanmefendi. Hatrlyorum." "Evet, canm. Senin ok iyi karakter tahlili yaptn biliyorum, bu yzden de onun hakknda ne dndn renmek isterdim." "Ah, Bayan Woodcourt!" dedim, "bu ok zor." " N e d e n zor olsun ki, canm?" dedi. "Bana hi yle gelmiyor." "Byle - " "Az tandn biri hakknda bir fikir sylemek zor. Haklsn." Bunu kastetmemitim; nk Bay Woodcourt evimize epeyce gidip gelmi, hamimle de epeyce samimi olmutu. Bunu syledim ve onun mesleinde ok baarl olduunu - d n d m z - syledim, ayrca Bayan Flite'a gsterdii yaknlk ve alaka takdire ayand. "Ona hakkn verdin!" dedi Bayan Woodcourt elimi skarak. "Onu ok iyi tarif ettin. Allan ok ho bir insandr, mesleinde de hataszdr. Geri annesiyim ama yine de bunu sylyorum. Fakat onun da hatalarnn olduunu itiraf etmeliyim, canm." "Hepimizin var," dedim. "Ama onun hatalar dzeltebilecei, dzeltmesi gereken hatalar," dedi zeki yal hanm, ban serte sallayarak, "Sana yle kanm snd ki, olumla hi alakas olmayan nc bir ahs olarak sana iimi dkmekte bir saknca grmyorum, olum kararszln ta kendisidir." Kazand hrete baklrsa mesleinde sebatl ve gayretli olduunu d n m e m e k m m k n deil, dedim. "Bu konuda da haklsn, canm," dedi yal hanm; "ama ben mesleinden sz etmiyorum." "Ya!" dedim. "Hayr," dedi. "sosyal ynn kastediyorum. On sekizinden beri gen hanmlara kar gelge bir alaka gsteriyor. imdiye kadar hibiriyle ciddi bir mnasebete girmedi; bunu kimseye zarar vermek iin yapmyor, nezaketini ve iyi huyluluunu gstermekten te bir anlam tamyor bu alakas. Yine de bu yapt doru deil, deil mi?" "Hayr," dedim nk benden bu cevab bekliyor gibi grnyordu. "Baz yanl anlamalara yol aabilir, canm." yle olabileceini syledim. "Bu yzden de ona pek ok kereler, hem kendisine hem de bakalarna hakszlk e t m e m e k iin daha dikkatli olmas gerekti-

ini syledim. O da bana hep 'Dikkatli olurum anne; ama sen beni herkesten daha iyi tanrsn, niyetimin kt olmadn -aslnda hibir niyetim olmadn iyi bilirsin,' dedi. Bunlar ok doru ama onu hakl karmaz. Ama imdi yle uzaklarda ve ne zaman dnecei yle belirsiz ki orada pek ok kiiyle tanp, pek ok frsatlar ele geireceini dnerek btn bunlar unutabiliriz. Ya sen canm," dedi yal hanm ban sallayp glmseyerek, "senin ne planlarn var, hayatm?" "Benim mi, Bayan Woodcourt?" "Talihinin peine den ve bir e aramaya giden olumdan konuup bencillik yapmayaym - sen ne zaman kendi talihini ve eini aramaya balayacaksn, Bayan Summerson? u haline bak! Kpkrmz kesildin!" Kzardm zannetmiyorum - zaten kzarmsam bile nemi y o k - ona u anki halimden ok m e m n u n olduumu ve bir deiiklik istemediimi syledim. "Senin hakknda ve bana konacak talih kuu hakknda ne dndm syleyeyim mi, canm?" dedi Bayan Woodcourt. "iyi bir khin olduunuza inanyorsanz syleyin," dedim. "Madem yle, ok zengin ve nfuzlu, senden belki yirmi be ya kadar daha yal birisiyle evleneceksin. Harika bir e olacaksn, ok sevilecek ve ok mutlu olacaksn." " N e gzel," dedim. "Ama neden beni byle bir gelecek beklesin ki?" "Canm," dedi, "bu ok mnasip -yle alkansn, yle derli toplusun, yle iyi bir yerdesin ki bence bylesi mnasip ve muhtemel. Bylesi bir evlilik yaptnda hi kimse seni benden daha iten kutlayamaz, canm." Bunun beni rahatsz etmesi tuhaft ama galiba etti. Kesinlikle etti. Gecenin byk blmn rahatsz geirmeme neden oldu. Aptallmdan yle utanyordum ki Ada'ya bile itiraf edemedim; bu beni daha da rahatsz etti. Zeki yal hanmn dert orta olmamak iin neler verirdim, elimden gelseydi. Bu konuma onun hakknda elikili fikirlere kaplmama neden oldu. Onun kh hikyeci olduunu dnyordum, kh hakikatin ta kendisi. Kh ok kurnaz olduundan phe ediyordum, kh drst Galli kalbinin tamamyla masum ve sade olduuna kanaat getiri-

yordum. H e m zaten ne fark ederdi ki, benim iin ne nemi vard? N e d e n , elimde anahtar sepetimle odama yatmaya giderken, durup onun ateinin bana oturup, herkesin suyuna gittiim gibi onun da suyuna gidemiyordum, neden bana syledii zararsz eyler canm skyordu? Beni ona eken bir ey vard nk beni sevmesi iin can atyordum ve beni sevdiine ok seviniyordum, madem yle neden byk bir sknt ve zntyle syledii her kelimenin tek tek zerinde duruyor, hepsini tekrar tekrar lp biiyordum? Onun evimizde olmasnn ve her gece bana iini dkmesinin, her naslsa baka bir yerde olmasndansa orada olmasnn daha iyi ve gvenli olduunu d n m e m e ramen, beni neden endielendiriyordu? Bunlar nedenini bulamadm elikilerdi. En azndan nedenini bulsam bile - a m a bu konuya zaman geldiinden deineceime gre imdi zerinde durmam gereksiz. Bu yzden de Bayan Woodcourt gittiinde onu kaybettiime zldm ama bir yandan da rahatladm. Sonra Caddy Jellyby geldi; Caddy bize evden yle havadisler getirdi ki bizi bol bol megul etti. Caddy ncelikle (her eyden nce) benim gelmi gemi en iyi akl hocas olduumu ilan etti. Bir tanem, bunun yeni bir ey olmadn syledi; tabii ben de samaladklarn belirttim. Sonra Caddy bir ay iinde evleneceini syledi; Ada'yla ben nedimesi olmay kabul edersek dnyann en mutlu kz olacakt. Bu, gerekten de yeni bir havadisti; Caddy'nin bize bizim Caddy'ye syleyecek o kadar ok eyimiz vard ki konua konua bitiremeyecekmiiz gibi geldi bana. Caddy'nin bahtsz babas alacakllarnn merhameti ve hogrsyle iflas atlatmt anlalan - " G a z e t e y e kt" dedi Caddy sanki babas bir tepeye km gibi-; ilerini kendisi de anlayamadan mucizevi bir biimde halletmiti; sahip olduu her eyi vermi (mobilyalarnn durumundan kardm kadaryla pek fazla etmemilerdir herhalde) ve btn herkesi bundan fazlasn yapamayacana ikna etmiti, zavallck. Bu ekilde iini erefiyle tasfiye etmi, yeni bir balang yapmaya hak kazanmt. Daha nce ne i yaptn bilmiyordum; Caddy onun "Gmrk Komisyoncusu" olduunu syledi, bu iten tek anladm,

492
her zamankinden daha fazla paraya ihtiya duyduunda aramak iin Rhtma gittii ve nadiren, zar zor bulduuydu. Babas krklm koyuna dnerek iini rahata kavuturur kavuturmaz Hatton Garden'da mobilyal bir eve tanmlard (sonradan oraya gittiimde ocuklarn koltuklarn iindeki dolgu malzemesini karp azlarna tkarak boulacak gibi olduklarn grmtm) ve Caddy yal Turveydrop'la onu tantrmt; zavall Bay Jellyby ok mtevaz ve mlayim olduundan Bay Turveydrop'un Adab- muaeretine yle byk hrmet gstermiti ki ok iyi arkada olmulard. Olunun evlenecei fikrine bu ekilde ainalk kazanan yal Bay Turveydrop babalk hislerine yava yava aama kaydettirerek bu mutlu hadisenin yaknlarda vuku bulmasn dnmeye muvaffak olmutu ve gen ifte is . . . . . . tedikleri zaman N e w m a n Caddesi'ndeki Akademinin idaresini ellerine alabileceklerini bildirerek, rzasn ihsan etmiti. "Ya baban, Caddy, o ne dedi?" "Ah zavall babacm," dedi Caddy, "sadece alad ve bizim, annemle onun anlatndan daha iyi anlaacamz mit ettiini syledi. Bunu Prens'in yannda sylemedi, sadece bana syledi. Dedi ki 'Benim zavall kzm, kocan iin nasl bir yuva kuracan sana kimse retmedi; ama bunu yapmay btn kalbinle arzu etmiyorsan onunla evlenmek yerine onu ldrmen daha hayrl -tabii onu gerekten seviyorsan.'" "Onu nasl ikna ettin, Caddy?" "Zavall Babam yle mutsuz grmek ve o korkun eyleri sylediini duymak yle zcyd ki kendimi tutamayp aladm. Ama ona bir yuva kurmay btn kalbimle arzu ettiimi ve yuvamzn onun da akamlar urayp biraz olsun huzur bulabilecei bir yer olacan ve orada onun iin evde olduumdan daha iyi bir evlat olmay mit ettiimi syledim. Sonra Peepy'nin gelip yanmda kalmasn istediimden bahsettim; bunun zerine Babam tekrar alamaya balad ve ocuklarn hepsinin Kzlderili olduunu syledi." "Kzlderili mi dedi, Caddy?" "Evet," dedi Caddy, "Vahi Kzlderililer. Sonra Babam," (lafn burasnda zavall kz hkrmaya balad, hi de dnyann en mutlu kzna benzemiyordu) "balarna gelebilecek en iyi

493
eyin Kzlderili baltasyla topyekun doranmak olduunu syledi." Ada Bay Jellyby'nin bu ykc hisleri gerek anlamda sylemediini bilmenin rahatlatc olduu fikrindeydi. "Tabii, Babam ailesinin kendi kannda boulmasn istemez," dedi Caddy; "ama onlar Annemin ocuklar olduklar iin, kendisi de Annemin kocas olduu iin ok talihsiz olduklarn kastediyordu; bunu sylemek biraz acayip kasa da ona kesinlikle katlyorum." Caddy'ye Bayan Jellyby'nin dn gnnn belirlendiini bilip bilmediini sordum. "Annemi bilirsin, Esther," dedi. "Bilip bilmediini anlamak imknsz. Ona sk sk hatrlatlyor; hatrlatld zaman da bana sanki, ne bileyim -uzaklardaki bir an kulesiymiim gibi dalgn dalgn bakyor," dedi Caddy "sonra ban sallyor ve 'Caddy, Caddy, insana hi rahat vermiyorsun!' deyip Borrioboola mektuplarna dnyor." "Ya gardrobun ne lemde, Caddy?" dedim. n k aramzda teklif yoktu. "Ah Esther'ciim," dedi gzlerini kurulayarak, "elimden gelenin en iyisini yapmak ve ona byle paspal vaziyette geldiim iin Prens'in ileride bana sitem etmeyeceine gvenmek zorundaym. Borrioboola iin bir kyafet gerekseydi Annem nasl bir ey yaplacan gayet iyi bilir, ok da heyecanlanrd. Ama bu konuda ne bilgisi var ne de ilgisi." Caddy annesine kar doal bir sevgi duymuyor deildi ama bu szleri gzyalar iinde, inkr edilemez bir gerek olarak sylemiti ki korkarm yleydi. Zavall kzcazn haline o kadar zlyorduk, onca caydrc eye ramen hayatiyetini kaybetmemi iyicil mizacn yle takdir ediyorduk ki, ikimiz de (Ada'yla ben) ayn anda onu ok mutlu eden kk bir plan nerdik. O bizde hafta kalacakt, ben onlarda bir hafta kalacaktm; mz de kafamz iletecek, kesip biip, tamir ederek, nak ileyerek, giysilerini derleyip toparlayabilmek iin elimizden gelenin en iyisini yapacaktk. Hamim de bu ie Caddy kadar memnun olunca, gerekli ayarlamalar yapmak iin onu ertesi gn eve gtrdk; sonra da bavullaryla ve Bay Jellyby'nin sanrm Rh-

494
tnda bulduu ama neticede ona verdii bir on poundla alabildiimiz eylerle birlikte onu muzafferane geri getirdik. Hamimi biraz cesaretlendirsek kim bilir ona neler verirdi ama dn elbisesi ve apkas haricinde bir ey istememeyi uygun bulduk. Bu plana rza gsterdi; ie oturduumuzda Caddy hayatnda hi olmad kadar mutluydu. Zavall kzcaz dikiten pek anlamyordu, eskiden mrekkep lekeleriyle dolu olan elleri imdi ine delikleriyle dolmutu. Arada bir, elinde olmadan kzaryordu; hem cam yand iin hem de daha iyisini yapamadna zld iin; ama ok gem e d e n bu sakarln atlatt ve hzl bir gelime kaydetti. Gnbegn, o, bir tanem, kk hizmetim Charley ve ehirden gelen bir apkacyla, sk ama n j m k n olduunca zevkli bir alma yrttk. Caddy bundan da te, kendi deyimiyle "ev idaresini renmek" iin can atyordu. Daha neler! Benim gibi engin tecrbesi olan birinden ev idaresini renmesi o kadar komik bir fikirdi ki bana bu teklifi yaptnda nce gldm, sonra kzardm, sonra da komik bir aknla dtm. Yine de "Caddy, benden renebilecein her eyi renmekte serbestsin, canm," dedim ve ona btn defterlerimi, yntemlerimi ve abuk sabuk icatlarm gsterdim. Ne kadar byk bir dikkat gsterdiini grseydiniz ona mucizevi bulular gsterdiimi sanrdnz; anahtarlarm her ngrdatmda ayaa kalkp peime yle bir d vard ki benden daha byk sahtekr, Caddy Jellyby'den de daha kr mrit olmadn dnrdnz. almayla, ev idaresiyle, Charley'e ders vermekle, akamlar hamimle tavla oynamakla, Ada'yla det yapmakla hafta su gibi akp gitti. Sonra Caddy'yle birlikte evde neler yapabileceimizi grmek iin geri dndk; Ada'yla Charley de hamimle ilgilenmek iin evde kaldlar. Caddy'yle birlikte eve gittiimi sylerken Hatton Garden'daki mobilyal evi kastediyorum. Bir iki kere hazrlklarn srmekte olduu N e w m a n Caddesi'ne de gittik; hazrlklarn byk ounluu yal Bay Turveydrop'u rahat ettirmek, kk bir ksm da yeni evlenen ifti ucuz yollu binann en st katna yerletirmek iindi ama bizim esas derdimiz Caddy'lerin evini

492 494
dn kahvalts iin uygun bir hale getirmek ve Bayan Jellyby'ye hadisenin nemini nceden idrak ettirmekti. Bunlardan ikincisi daha zordu nk Bayan Jellyby ile shhatsiz bir olan ndeki oturma odasn igal etmi vaziyetteydiler (arkadaki oda dolap gibi bir eydi) ve oda sana soluna saman salm dzensiz bir ahr gibi kullanlm katlarla ve Borrioboola belgeleriyle doluydu. Bayan Jellyby btn gn koyu kahvesini iip m e k t u p yazdrarak, randevu verip Borrioboola grmeleri yaparak orada oturuyordu. Bana gittike ktleiyormu gibi grnen shhatsiz olan yemeklerini darda yiyordu. Bay Jellyby eve geldiinde genelde inleyerek aaya, mutfaa iniyordu. Orada hizmetkr ona bir ey verirse yiyordu; sonra ayak altnda dolatn hissederek darya kyor, yamurda amurda Hatton Garden civarlarnda yryordu. Zavall ocuklar alk olduklar zere evin her tarafnda srklenip yuvarlanyorlard. Bu zavall kiik kurbanlarn bir hafta iinde derlenip toparlanmas m m k n olmadndan Caddy'ye onlar dn sabah, hepsinin uyuduklar tavan arasnda olabildiince mutlu etmeyi nerdim; en byk gayretimizi ise annesi, annesinin odas ve temiz bir kahvalt zerinde younlatrmalydk. Aslnda Bayan Jellyby'nin epeyce bakmdan gemesi gerekiyordu, giysisinin srtndaki aklk onu tandmdan beri bir hayli genilemiti, salar da p atlarnn yelelerine benziyordu. Caddy'nin gardrobunu ona gstermenin konuyu amann en iyi yolu olacan dnerek, akamleyin shhatsiz ocuk gittikten sonra Bayan Jellyby'yi Caddy'nin yatann zerine serilmi giysileri grmeye davet ettim. "Sevgili Bayan Summerson," dedi, her zamanki yumuaklyla masadan kalkarak, "bunlar gerekten de gln hazrlklar, yine de yardmc olmanz sizin ne kadar iyi olduunuzu kantlyor. Caddy'nin evlenmesi fikri bana yle sama geliyor ki! Ah Caddy, kk sersem!" Yine de bizimle birlikte yukar kp, her zamanki uzaklardaym gibi tavryla giysilere bakt. Giysiler aklna tek bir fikir getirdi; nk o dalgn glmsemesiyle ban sallayarak "Bayan Summerson'cm, bunun yars kadar masrafla bu aklsz ocuk Afrika'ya gidebilecek hale getirilebilirdi!" dedi.

Tekrar aaya indiimizde Bayan Jellyby bu zahmetli iin gerekten de nmzdeki aramba m vuku bulacan sordu. Benim evet diye cevap vermem zerine, "Benim odam gerekli olacak m, Bayan Summerson? nk ktlarm kaldrmam imknsz," dedi. Odann haliyle gerekli olacan ve ktlar bir yerlere kaldrmamzn art olduunu syleme cretinde bulundum. "Siz daha iyi bilirsiniz, Bayan Summerson'cm," dedi Bayan Jellyby, "Ama Caddy beni bir ocuk tutmaya zorlayarak yle canm skt, hayr ilerine yle gmldm ki ne yapacam bilemiyorum. aramba akam bir de ube Toplantmz var, bu durum ok mnasebetsiz oldu." "Merak etmeyin, bir daha olmayacak," dedim glmseyerek. "Caddy muhtemelen sadece bir kere evlenecek." "Haklsnz," diye cevap verdi Bayan Jellyby, "haklsnz, canm. Sanrm elimizden gelenin en iyisin yapmamz gerekiyor!" kinci mesele Bayan Jellyby'nin ne giyeceiydi. Caddy'yle ben bu konuyu tartrken onun yaz masasndan ban kaldrp sknetle bize baktn grmek tuhaft; arada bir bizim nemsiz lakrdlarmza zor tahamml eden stn bir ruh gibi sitemkrane bir glmsemeyle ban sallyordu. Giysilerinin iinde bulunduu durum ve olaanst karmaa iimizi kolaylatrmad ama uzun abalarn ardndan bylesi bir gnde sradan bir annenin giyebilecei trden bir ey ayarlamay baardk. Bayan Jellyby'nin, bu giysiyi zerinde prova eden terziye kendini brakmdaki dalgnlk ve benim dncelerimi Afrika zerinde younlatrmanamdan duyduu znty sylerkenki tatll dier davranlaryla uyum iindeydi. Ev biraz dard ama Bayan Jellyby'nin ev ahalisi bir bana Saint Paul ya da Saint Peter Katedrallerinde otursayd, binann geniliinin onlara tek faydas kirletebilecek daha geni bir alan bulmak olurdu herhalde. Caddy'nin evlilik hazrlklar yapld srada, sanrm ailenin krlabilecek btn eyalar krlmt; herhangi bir biimde bozulabilecek her ey bozulmutu; bir ocukcazn dizinden bir kap kulpuna kadar her ey zerinde toplayabilecei kadar kiri toplamt.

Nadiren konuan ve evde olduunda h e m e n h e m e n her zaman ban duvara dayayarak oturan Bay Jellyby, Caddy'yle benim bu harap ve bitap ortamda bir dzen kurmaya altmz grnce byk ilgi gsterdi ve ceketini karp bize yardma geldi. Ama alan dolaplardan yle inanlmaz eyler dklyordu ki - k e k paralan, kfl kavanozlar, Bayan Jellyby'nin apkalar, mektuplar, ay, atallar, ocuklarn eski botlaryla ayakkablar, odunlar, biskviler, aydanlk kapaklar, ktlara sarlm nemli ekerler, tabureler, silgiler, ekmek, Bayan Jellyby'nin boneleri, kapaklarna ya bulam kitaplar, krk amdanlara tepetaklak konmu kck mumlar, fndk kabuklar, karides kafalar ve kuyruklar, masa rtleri, eldivenler, kahve deirmenleri, emsiyeler- korkuya kaplp pes etti. Ama her akam gelip ceketini karr, ban duvara dayayarak otururdu; sanki nasl yaplacan bilse bize yardm edecekmi gibi. "Zavall Babam!" dedi Caddy bana, byk gnden bir gece nce ortal iyi kt derleyip toplamken. "Onu brakp gitmek zalimlik gibi geliyor, Esther. Ama kalsam ne yapabilirdim ki! Seni ilk tandmdan beri her yeri tekrar tekrar topladm ama faydas yok. Annemle Afrika bir araya gelince btn evi yine altst ediyorlar. Sarho olmayan tek bir hizmetkrmz bile olmad imdiye kadar. Annem her eyi mahvediyor." Bay Jellyby onun sylediklerini duyamazd ama gerekten de ok zgn grnyordu ve sanrm alyordu. "Ona baknca yreim szlyor!" dedi Caddy hkrarak. "Bu gece ilerde Prens'le mutlu olmay ne kadar ok istediimi dnyorum da, Esther, Babamn bir zamanlar Annemle mutlu olmay ne kadar istedii aklma geliyor. Ne hsran dolu hayat!" "Caddy'ciim!" dedi Bay Jellyby ban yavaa duvardan kaldrarak. O n u n konutuunu ilk olarak duyuyordum sanrm. "Evet, Baba!" diye bard Caddy, yanna gidip efkatle ona sarlarak. "Caddy'ciim," dedi Bay Jellyby. "Sakn-" "Prensle evlenmeyeyim mi, Baba?" dedi Caddy kekeleyerek. "Evet, canm," dedi Bay Jellyby. "Onunla evlen. Ama sakn -" Thavies Inn'e yaptmz ilk ziyarette, Richard'm yemekten

sonra Bay Jellyby'nin azn sk sk atn ama hibir ey sylemediini anlattn daha nce aktarmtm. Bunu alkanlk edinmiti. Bu sefer de azn pek ok kereler ap, ban hznle sallad. "Yapmam istemediin ey ne? Ne yapmam istemiyorsun, Baba?" diye sordu Caddy tatl bir sesle, kollarn boynuna dolayarak. "Sakn bir Misyon edinme, kzm." Bay Jellyby inleyerek ban tekrar duvara dayad; Borrioboola meselesi konusundaki hislerini ifade etmeye en yaklat an buydu. Herhalde bir zamanlar ok daha neeli ve konukand ama ben onu tanmadan ok nce tamamiyle tkenmiti. O gece Bayan Jellyby sakin sakin ktlarna bakmay ve kahvesini imeyi asla brakmayacakm gibi geldi bana. Oday ele geirdiimizde saat on iki olmutu ve temizlik asndan yle caydrc bir grnm vard ki yorgunluktan bitkin den Caddy tozlarn ortasna oturup alamaya balad. Ama ok gemeden kendini toparlad ve yatmadan nce adeta mucizeler gerekletirdik. Sabahleyin, be iein, biraz suyla sabunun ve azck derleyip toparlamann yardmyla oda gayet ho grnyordu. Sade kahvalt ok neeli geti, Caddy de byleyiciydi. Ama bir tanem geldiinde hayatmda hi onunki kadar gzel bir yz grmediimi dndm -hl da yle dnyorum. Yukarda ocuklar iin kk bir ziyafet hazrladk, Peepy'yi masann bana oturttuk, onlara Caddy'yi gelinliiyle gsterdik, ellerini rpp bartlar, Caddy onlardan ayrldn dnerek alad ve biz onu almas iin Prens'i getirene kadar onlara sarlp durdu - a m a ne yazk ki Peepy Prens'i srd. Aada tarifsiz bir Adab- muaeret gsterisi iinde olan Bay Turveydrop ltfedip Caddy'yi kutsad ve olunun mutluluunu kendisine borlu olduunu, bu uurda kendini feda ettiini hamime anlatmak iin elinden geleni yapt. "Beyefendiciim," dedi Bay Turveydrop, "bu genler benimle birlikte oturacaklar; evim onlar da barndrabilecek kadar byk, atmn koruyuculuundan mahrum kalmayacaklar. Keke -siz ne demek istediimi anlarsnz nk mehur stadm Prens Regent' hatrlarsnz- keke olum Adaba daha fazla nem veren bir ailenin kzyla evlenseydi; ama Kader ite!"

Bay ve Bayan Pardiggle da davetliydiler - B a y Pardiggle bol yelekli, kirpi sal, inat tipli bir adamd; yksek bas sesiyle kendi kk katksndan, Bayan Pardiggle'n kk katksndan, be oullarnn kk katklarndan sz ediyordu. Salar her zamanki gibi geri taranm olan ve akaklarndaki kntlar her zamankinden daha fazla parlayan Bay Quale de oradayd; hayal krklna uram bir ktan ziyade Bayan Wisk adnda gen - e n azndan bekr- bir hanmn nianls olarak orada bulunuyordu. Hamim, Bayan Wisk'in misyonunun, btn dnyaya erkeklerin misyonunun kadnlarn misyonu olduunu gstermek olduunu syledi; hem kadnlarn hem de erkeklerin yegne misyonuysa hayr toplantlarnda birtakm saptamalarn ilan etmekti. Misafir says azd ama Bayan Jellyby'nin evinde beklenecei zre hepsi kendilerini sadece hayr ilerine adamt. Bu anlattklarmn haricinde bonesi arpk, elbisesinin fiyat etiketi hl zerinde duran, son derece pis bir hanm daha vard; Caddy bu kadnn ihmal ettii evinin le gibi bir karmaa iinde olduunu, kilisesininse mis gibi, tertemiz olduunu syledi. Herkesin kardei olmay misyon edindiini syleyen ama geni ailesinin btn yelerine souk davranan ok kavgac bir beyefendi de grubu tamamlyordu. Bylesi bir olayla bu kadar alakasz bir grubu hibir yaratclk dehas bir araya getiremezdi. Evcimenlik misyonu gibi manasz bir misyon tahamml edebilecekleri son eydi; kahvaltya oturmadan nce Bayan Wisk byk bir kmsemeyle, kadnn misyonunun sadece Ev hayatnn dar sahasyla snrl olduunun dnlmesinin ona zulmeden Erkein irkin bir iftirasndan ibaret olduunu bildirdi. Bir baka acayiplik de hibir misyon sahibinin - h e r k e s i n misyonu karsnda kendinden gemeyi misyon edinmi olan Bay Quale haricinde- bakalarnn misyonlaryla zerrece ilgilenmemesiydi. Bayan Pardiggle, fakirlerin grtlaklarna kp, onlara deli gmlei giydirir gibi iyilik etmenin yegne amaz yol olduunu dnyordu; Bayan Wisk ise dnyann izleyebilecei en iyi yolun Kadn ona z u l m e d e n Erkein klesi olmaktan kurtarmak olduu kansndayd. Bu esnada Bayan Jellyby Borrioboola-Gha'dan baka eyler gren o snrl bak asna glmseyerek oturuyordu.

Ama imdi Caddy'nin nasl evlendiini anlatmak yerine eve dnerken yaptmz konumalar geliyor aklma. H e p birlikte kiliseye gittik ve Bay Jellyby onu kolunda mihraba getirdi. Yal Bay Turveydrop'un tren esnasnda, biz nedimelerin arkasnda, sol kolunun altnda tuttuu apkas (ii bir top namlusu gibi papazlara evrilmiti) ve kran alnn peruuna doru iterek yukar kalkan gzleriyle omuzlar dik, kaskat duruunu, sonra da bizi selamlayn ne kadar anlatsam az. Endam pek hatr saylr olmayan, tavrlar da gayet aksi grnen Bayan Wisk treni bir Kadnn hatalarnn bir listesini dinler gibi nefret dolu bir yzle dinledi. Sakin gl ve ltl gzleriyle Bayan Jellyby mevzuyla en alakasz grnen kiiydi. cap ettii gibi kahvltya geri dndk; Bayan Jellyby'yle Bay Jellyby masann iki bana oturdular. Caddy ocuklar tekrar kucaklamak ve artk soyadnn Turveydrop olduunu sylemek iin yukarya kmt. Ama bu bilgi Peepy iin ho bir srpriz olaca yerde, kendini srtst yere atp debelenmesine neden olunca onun da kahvalt masasna kabul edilmesi ricasna izin vermekten baka arem kalmad. Aaya inip kucama oturdu; Bayan Jellyby ocuun nlne bakarak "Seni yaramaz Peepy, seni kk irret domuz!" dedikten sonra hi istifini bozmad. Yannda getirdii N u h ' u (kiliseye gitmeden nce ona hediye ettiim gemiden almt) tepetaklak arap kadehlerine batrp emmesi haricinde ok usluydu. Hamim, yumuak huyluluu, hzl idraki ve dostane yzyle o sevimsiz grubu bile ho bir hale getirdi. Hibirisi kendi konusu haricinde bir eyden sz etme, hatta o konuyu bile iinde baka eyler de olan bir dnyann paras olarak grme becerisine sahip deildi ama hamim btn lakrdlar Caddy'yi cesaretlendirecek, hadiseyi ereflendirecek bir ekle sokmay baard ve hepimizi kahvaltdan yzmzn akyla kartt. O olmasayd ne yapardk, dnmeye bile korkuyorum; gelinle gveyi hakir gren btn o insanlarla ve Adab marifetiyle kendini hepsinden stn gren Yal Bay Turveydrop'la halimiz nice olurdu? En nihayet zavall Caddy'nin gitme zaman geldi, btn eyalar onu ve kocasn Gravesend'e gtrecek iki atl arabaya yklendi. Caddy'nin bu feci evden bir trl ayrlamamas ve

byk bir efkatle annesinin boynuna sarlp kalmas bize tesir etti. "Artk senin dikte ettirdiklerini yazamayacam iin zgnm, Anne," dedi Caddy hkrarak. "Umarm beni balamndr." "Ah Caddy, Caddy!" dedi Bayan Jellyby, "sana defalarca bir ocuk tuttuumu, artk bu meselenin kapandn syledim." "Bana azck da olsa kzgn olmadndan eminsin, deil mi Anne? Bana, gitmeden nce, emin olduunu syle." "Kk aptalck," dedi Bayan Jellyby, "kzgn grnyor muyum, kzmaya niyetim var m, kzacak zamanm var m? Nasl olsun?" "Ben gittikten sonra Babama iyi bak Anne!" Bayan Jellyby kendini tutamayarak bu kaprise gld. "Ne romantik ocuksun," dedi, hafife Caddy'nin srtn svazlayarak. "Hadi, git artk. Aramzda dargnlk filan yok. Gle gle, Caddy, mutluluklar!" Sonra Caddy babasna sarld ve sanki ac eken zavall bir ocuu avutur gibi yanan yanana dayad. Btn bunlar holde vuku buluyordu. Babas onu brakt, mendilini kartt ve basamaklara oturup ban duvara dayad. Umarm duvarlarda bir avuntu bulmutur. Bana yle gibi gelmiti. Sonra Prens ona kolunu uzatt ve byk bir heyecan ve saygyla, o anda ezici bir Adap ierisinde olan babasna dnd. "Sana tekrar tekrar teekkr ediyorum, baba!" dedi Prens, elini perek. "Evliliimiz adna gsterdiin ltuf ve alaka iin sana minnettarm, seni temin ederim, Caddy de minnettar." "ok," dedi Caddy hkrarak. "o-ok!" "Sevgili olum," dedi Bay Turveydrop, "ve sevgili kzm, b e n vazifemi yaptm. O aziz Kadnn r u h u n u n yukardan bizleri seyretmesi ve senin sevgin b e n i m iin yeterli telafidir. Bana kar olan vazifelerinizi akstamayacaksmz, deil mi evlatlarm?" "Asla, sevgili babacm!" diye bard Prens. "Asla, asla, sevgili Bay Turveydrop!" dedi Caddy. "Zaten," dedi Bay Turveydrop, "mnasibi de budur. Evlatlarm, evim sizindir, kalbim sizindir, neyim varsa sizindir. Sizi as-

la brakmayacam; bizi ancak lm ayrabilir. Sevgili olum, sanrm bir hafta almamay dnyorsun, deil mi?" "Bir hafta, sevgili babacm. Haftaya bugn evdeyiz." "Sevgili yavrum," dedi Bay Turveydrop, "izin ver, bu durumda bile, sana mutlak bir dakiklik salk vereyim. Baz balantlar kaybetmemek lazm; okullar ihmal edildi mi ktye giderler." "Haftaya bugn le yemeinde evdeyiz, baba." "Gzel!" dedi Bay Turveydrop. "Yatak odanzda ate, benim dairemde de y e m e k bulacaksnz, sevgili Caroline'cm. Evet, evet, Prens!" byk bir havayla olunun itiraz etmesine mahal vermiyor. "Sen ve Caroline'cmz binann st tarafnda kendinizi garip hissedebilirsiniz, bu yzden de o gn benim dairemde yemek yiyeceksiniz. Tanr sizi korusun!" Arabaya binip uzaklatlar; Bayan Jellyby'ye mi yoksa Bay Turveydrop'a m daha ok hayret ettim bilemiyorum. Bu konuda konutuumuzda Ada'yla hamimin de benimle ayn durumda olduklarn grdm. Ama yola koyulmadan nce Bay Jellyby'den ok ince ve beklenmedik bir iltifat aldm. Holde yanma gelip iki elimi birden tuttu, samimiyetle skt ve azn iki kere at. Ne d e m e k istediini yle iyi anlamtm ki, biraz heyecanlanarak, "Rica ederim, efendim. Szn etmeye demez!" dedim. "Umarm bu evliliin sonu iyi gelir, hami," dedim, mz birlikte eve dnerken. "Umarm yle olur, kk kadnck. Sabr. Greceiz." "Bugn rzgr Doudan m esiyor?" diye sorma cesaretini gsterdim. tenlikle glerek "Hayr," dedi. "Sanrm sabahleyin Doudan esiyordu," dedim. Tekrar "Hayr," dedi; bu sefer gzelim de byk bir gvenle "Hayr," dedi ve sar salarnn arasndaki ieklerle Bahara benzeyen o gzel ban sallad. "Dou rzgrlarn da pek bilir, benim irkin sevgilim," dedim, hayranlkla onu perek-elimde deildi. Sadece bana duyduklar sevgiden byle dediklerini biliyorum, hem ok uzun zaman nceydi. Hatralarn derinliklerinden ekip kartmama ramen yazmadan edemeyeceim, nk bana ok byk zevk veriyor. Birilerinin olduu bir yerde asla Dou rzgr olamayacan sylediler bana; Dame Durden nereye gitse oraya gne ve yaz gelir dediler.

XXXI. Blm

HEMRE VE HASTA

Eve dneli fazla zaman gememiti ki bir akam yukar odama, Gharley'nin yazma altrmalarnn nasl gittiine bir gz atmaya ktm. Mrekkepli kalem zerinde doal bir hkimiyeti olmadndan, eline ald her kalem acayip bir biimde canlanyormu, olmadk yerlere gidiyormu, durup m r e k k e p aktyormu, binek eei misali saa sola yalpa vuruyormu gibi grnen Charley iin yaz yazmak usandrc bir iti. Charley'nin gen elinin nasl ihtiyar harfler yazdn grmek tuhaft; yle buruuk, yle krk, yle bziimt ki tombul ve yuvarlack elinden kan harfler. Yine de Charley baka konularda eine rastlanmadk bir uzmanla ve grdm en hamarat kk parmaklara sahipti. "lerleme var, Charley," dedim, 'O' harfinin kareye, gene, armuta benzedii, her tarafa kaykld altrmalara bakarak, "unu bir yuvarlayabilirsek, m k e m m e l e ulaacaz, Charley." Sonra bir 'O' ben yazdm, bir tane de Charley yazd; kalem Charley'nin yapt harfi doru dzgn kavuturmayp, birleim yerini dmledi. "Dert etme, Charley. Zamanla dzelir." Altrmas bittii iin Charley kalemini masaya brakt; aryan elini ap kapad; yar gurur yar kukuyla sayfaya ciddi ciddi bakt; sonra kalkp dizlerini bkerek bana selam verdi. "Teekkr ederim, hanmefendi. Jenny adnda fakir birini tanyor muydunuz acaba, hanmefendi?"

505
"Kocas tulacysa tanyorum Charley." "Biraz nce ben dardayken gelip benimle konutu ve onu tandnz syledi, hanmefendi. Benim gen leydinin hizmetisi olup olmadm sordu - g e n leydi derken sizi kastediyorduben de evet, dedim hanmefendi." "Buralardan ayrldn zannediyordum, Charley." "Gitmiti ama eski oturduklar yere tekrar geri dnd - L i z de gelmi. Liz adnda birini tanyor muydunuz, hanmefendi?" "Adn bilmiyorum ama sanrm onu tanyorum, Charley." "O da yle syledi!" dedi Charley. "kisi de geri dnmler, hanmefendi. Oradan oraya aylak aylak gezip durmular." "i bulamamlar, yle mi, Charley?" "Evet, hanmefendi." Charley altrmalarndaki harfleri bana bakan gzleri kadar yuvarlayabilseydi harika olurlard. "Bu fakir kadn sizi grmek midiyle iki gndr evin yaknlarna geliyormu ama siz yoktunuz. Sonra beni grm. Dar karken beni grm, hanmefendi," dedi Charley, byk memnuniyet ve gurur ifade eden ksa bir glle, "ve sizin hizmetiniz olduumu dnm!" "Ciddi misin, Charley?" "Evet, hanmefendi!" dedi Charley, "hem de ok ciddiyim." Charley saf bir neeyle tekrar gldkten sonra gzlerini yine iyice yuvarlad ve benim hizmetime yakacak ekilde ciddileti. Onun arballa hakkn vererek gencecik yz ve vcuduyla karmda duruunu; ciddi tavrlarnn altndan yer yer kendini ok ho bir biimde gsteren ocuksu cokusunu grmekten hi bkmyordum. "Onu nerede grdn, Charley?" dedim. Kk hizmetimin yz allak bullak oldu, "Doktorun muayenehanesinin orda, hanmefendi," dedi. nk Charley hl matem elbisesi giyiyordu. Tulacnn kars hasta mym diye sordum ama Charley Hayr, dedi. Bakas hastaym. Saint Albans'a kadar yayan gelmi, buradan da nereye gideceini bilmiyormu. Fakir bir ocuk, dedi Charley. Annesi, babas, kimsesi yokmu. "Babamdan sonra Emma'yla ben de lseydik, T o m da onun gibi olurdu, hanmefendi," dedi Charley, yuvarlak gzlerinde yalarla. "Onun iin ila m alyormu, Charley?" "ocuun da bir keresinde onun iin bu iyilii yaptn syledi, hanmefendi," dedi Charley. Kk hizmetimin yz yle hevesliydi, bana bakarken sakin elleri birbirlerine yle sk sarlmlard ki dncelerini okumakta zorlanmadm. "Madem yle, Charley," dedim, "Jenny'nin evine gidip neler olduunu grsek iyi olacak." Charley'nin bonemi ve tlm getiriindeki abukluk ve beni giydirdikten sonra kendi kaln alna sarnp aceleyle kk yal bir hanm grnmne brn ne kadar istekli olduunu yeterince belli ediyordu. Bylece Charley'le ben kimseye bir ey sylemeden birlikte dar ktk. Souk, frtnal bir geceydi, aalar rzgrda sarslyordu. Birka gndr ksa aralklarla, btn gn de durmamacasna yamur yamt. Ama o srada yamur kesilmiti. Hava ksmen almt ama ok kasvetliydi - h a t t a tam tepemizde grnen be yldz bile. Kuzeyde ve birka saat nce gnein batt kuzeybatda hem gzel hem de fena, solgun, lgn bir k vard; iine doru, kabarrken durgunlaan bir deniz gibi, uzun ve durgun bulut dalgalar uzanyordu. Londra taraflarnda btn karanlk boluun zerinde kzl bir aydnlk vard; bu iki k arasndaki ztlk ve krmzya alan n, ehrin grnmeyen binalarnda ve sokaklarnda dolaan binlerce sakininin yzlerine yansyan dnyad bir yangndan yayld hissi olduka rktcyd. Ksa bir sre sonra bama gelecekleri o gece tahmin e t m e m m m k n deildi. Ama bahe kapsnda durup gkyzne baktktan sonra yola koyulduumuzda, bir an iimde sanki o ana kadar olduumdan farklymm gibi anlalmaz bir his belirdiini sonradan hep hatrladm. T a m o anda ve tam orada bu hisse kapldmdan eminim. O zamandan beri bu hissi hep orasyla, o anla ve bunlarn barndrdklar armlarla; ehrin uzaktan gelen sesleriyle, bir kpein havlamasyla ve amurlu tepeden inen tekerlek sesleriyle balantl dndm. Cumartesi gecesiydi; bizim gittiimiz yerde oturanlarn ou bir yerlere iki imeye gitmiti. Oray nceki seferden daha sakin buldum ama sefaletinden bir ey kaybetmemiti. Ocaklar yanyordu ve solgun mavi bir k saan boucu duman zerimize iniyordu.

Penceresinde clz bir m u m yanan kulbeye geldik. Kapy alp ieri girdik. len bebein annesi, yatan yannda, cansz atein bir kenarnda oturuyordu; karsnda srtn ocaa dayam sefil bir ocuk yere melmiti. Kolunun altnda dertop olmu krk bir apka tutuyordu; kendini stmaya alrken kapyla pencereyi zangrtacak kadar titriyordu. Ev nceki seferden daha baskt ve ok baskn salksz bir kokusu vard. Kapdan ieri girip kadnla ilk konutuumda tlm kaldrmamtm. ocuk birden ayaa kalkt, gzle grlr bir aknlk ve korkuyla bana bakt. Hareketi yle hzlyd, nedeninin ben olduum yle belliydi ki daha fazla yaknlamayp olduum yerde durdum. "Artk mezarla felan gitmem," diye mrldand ocuk; "Gitmem, o kadar!" T l m kaldrp kadnla konutum. Alak sesle bana, "Siz ona bakmayn, hanmefendi. Birazdan kendine gelir," dedi, sonra ona dnp "Jo, Jo, neyin var?" diye sordu. "Onun neden geldiini biliyorum," diye bard ocuk. "Kimin?" "Ordaki leydinin. Beni mezarla gtrmek iin geldi. Mezarla gitmem. Adn sevmiyom. Ya beni gmerse." Yeniden titremeye balad, duvara dayand iin btn kulbeyi titretiyordu. "Btn gn byle ileri geri konuup durdu, hanmefendi," dedi Jenny usulca. "O ne biim bak yle! Bu benim szn ettiim leydi, Jo." "yle mi?" dedi ocuk alev alev gzlerinin zerine kolunu kaldrp beni pheyle inceleyerek. "tekine benzettim. Ayn bone, ayn elbise deil, ama tekine benzettim." Hastalk ve dertlerden vaktinden nce nasibini alm kk Charley'ciim bonesiyle aln kartmt; bir sandalye alp sessizce ocua gtrd ve yllarn hemiresi gibi onu oturttu. Bir hemireden tek fark o gencecik yzyle ocuun gvenini kazanmasyd. "Sylesene!" dedi ocuk. "Bu leydi teki leydi deil mi?" Charley alkn hareketlerle ocuun zerindeki paavralara eki dzen vererek onu olabildiince stmaya alrken ban iki yana sallad.

"Ya!" dedi ocuk. "Deildir yleyse." "Bir yardmm dokunur mu diye bakmaya geldim," dedim. "Neyin var?" "Donuyom," dedi ocuk, yabanl bakyla beni szerek, "sonra yanyom, sonra donuyom, sonra yanyom, ama yle ok ki. Sanki uykum var, etraf dnp duruyo -azm k u r u y o - kemiklerim szm szm szlyo." "Buraya ne zaman geldi?" diye sordum kadna. "Bu sabah, hanfendi, onu kasabann giriinde buldum. Londra'dan tanyordum. Di mi Jo?" "Yapayalnz-Tom'dan," dedi ocuk. Gzlerini ve dikkatini sadece ksa sreliine odaklayabiliyordu. ok gemeden yine kafasn drmeye, glkle saa sola evirmeye ve yar uykudaym gibi konumaya balad. "Londra'dan ne zaman geldi?" diye sordum. "Londra'dan dn geldim," dedi ocuun kendisi, ate basm, yz kzarmt. "Bi yerlere gidiyom." "Nereye gidiyor?" diye sordum. "Bi yerlere," diye yineledi ocuk daha yksek sesle. "teki leydi bana altn verdiinden beri, oraya git dediler, buraya git dediler, her yerden kovdular. Bayan Snagsby srekli beni takip ediyo, beni kovalyo - b e n ona n ' a p t m ? - hepsi beni takip ediyo, kovalyo. Sabahtan akama, hepsi. Ben de bir yerlere gidiyom. Bir yerlere. Yapayalnz-Tom'da bana Stolbuns'dan geldiini sylemiti o leydi, ben de Stolbuns Yoluna saptm. H e p si bir." Btn konumalarn Charley'ye bakarak bitiriyordu. "Ne yapmak lazm?" dedim, kadn bir kenara ekerek. "Bir amac olsa, nereye gittiini bilse bile bu halde hibir yere gidemez." "Ha lye sormusunuz, ha bana," dedi, efkatle ona bakarak. "Belki ller konuabilse daha iyi cevap verir. Ona acdm iin btn gn burada tuttum, ekmekle ila verdim, Liz onu alacak birilerini bulmaya gitti (gzelim yatakta yatyor - onun ocuu ama benim diyorum); ama onu burada uzun sre tutamam nk kocam eve gelip onu burada bulursa tekme tokat dar atar, epeyce de cann yakar. Hah! te, Liz dnd!"

O konuurken teki kadn aceleyle ieri girdi ve ocuk gitmesinin beklendiini hissederek ayaa kalkt. Kk ocuk ne zaman uyand, Charley yanna gidip onu yataktan ne zaman, nasl ald da balad, bilmiyorum. Sanki T o m ve Emma'yla birlikte Bayan Blinder'n tavan arasnda oturuyormu gibi ana bir tavrla yapyordu bunlar. Kadnn arkada saa sola gitmi, oradan oraya yollanm, eli bo dnmt. lk bata ocuu kabul etmek iin vaktin erken olduunu, sonra da ok ge olduunu sylemilerdi. Bir memur onu baka bir memura, o memur da onu tekrar ilk memura havale edip durmutu; bana yle geldi ki ikisi de vazifelerini yerine getirmek yerine herkesi balarndan savmak iin ie alnm olmallard. Bunlarn ardndan, koa koa geldii iin nefes nefese "Jenny, senin efendi yolda, benimki de ondan fazla geride deil, Tanr ocua yardm etsin, nk bizim yapacak bir eyimiz kalmad," dedi korkuyla. Eline be kuru sktrdlar, ocuk bilinsiz, yar minnettar, yar dalgn ayaklarn sryerek evden kt. "ocuu bana ver, canm!" dedi annesi Charley'ye, "ok teekkr ederim! Jenny, sana iyi geceler! Gen leydi, efendim grtlama kmezse, ara sra gider frnn yanna bakarm, herhalde ocuk orada olur, sabah da bakarm!" Telala dar kt; sonra yanndan geerken, kendi evinin kapsnda sarho kocas geliyor mu diye endieyle yola bakp, bebeini pplar ve ona ninni sylerken grdk onu. Kadnlarn ban derde sokarm diye kalp onlarla konumaya korkmutum. Ama Charley'ye ocuu lme terk edemeyeceimizi syledim. Ne yaplmas gerektiini benden ok daha iyi bilen ve abukluu da aklselimine denk olan Charley hzland, tula frnna az kala Jo'yu yakaladk. Sanrm yolculuuna koltuunun altnda kk bir bohayla balam, sonra onu ya kaybetmi ya da aldrmt. nk iyice hzlanan yamurda ba ak gitmesine ramen apkasn bir boha gibi koltuunun altnda tayordu. Ona seslenince durdu ve ben yanna yaklatmda yine korktu; akmak akmak gzlerini bana dikti, hatta titreme nbetini bile kesti. Ondan bizimle gelmesini rica ettim, geceleyin ona snacak bir yer bulacamz syledim.

"Sncak yer istemiyom," dedi; "lk tulalarn arasnda yatabilirim." "Ama orada yatarsan leceini bilmiyor musun?" dedi Charley. "Her yerde lyolar," dedi ocuk. Evlerde liiyolar -o yerini bilir; ona gsterdim- Yapayalnz-Tom'da ynla lyolar. Benim anladm, yaadklarndan ok lyolar." Sonra bouk bir sesle Charley'ye fsldad. "Madem teki leydi deil, yabanc olan da deil. U kiiler mi yani?" Charley biraz korkuyla bana bakt. Olan bana yle dik dik baknca ben de korkar gibi olmutum. Ama onu ardmda dnp peimize takld; zerinde belli bir etkim olduunu fark edince dorudan eve gittim. Pek uzak deildi; sadece tepenin zerindeydi. Yanlz bir kiiye tesadf ettik. Yardm olmadan eve gidebileceimizden emin deildim; ocuun admlar ok kararsz ve sarsakt. Yine de hi szlanmyordu ve garip gelecek ama, kendini umursamyor gibiydi. Onu bir dakikalna holdeki sedirin bir kesine, etrafndaki rahata ve aydnla hayret denemeyecek bir kaytszlkla bakar vaziyette brakp hamimle konumak iin oturma odasna gittim. Orada Bay Skimpole'u grdm, sk sk yapt gibi haber vermeden, posta arabasyla gelmiti; bu ziyaretlerinde yannda giyecek de getirmez, gerekli eyleri bakalarndan dn alrd. ocua bakmak iin hemen benimle birlikte odadan ktlar. Hizmetkrlar da hole toplanmlard; ocuk, Charley'nin yannda, bir hendekte bulunmu yaral bir hayvan gibi titriyordu. "ok ac bir durum," dedi hamim, ona bir iki soru sorup, eliyle gzlerini tetkik ettikten sonra. "Ne diyorsun, Harold?" "eri almasan daha iyi olur," dedi Bay Skimpole. "Ne d e m e k istiyorsun?" diye sordu hamim, sertleir gibi olarak. "Sevgili Jarndyce," dedi Skimpole, "beni bilirsin; ben ocuum. Hak ediyorsam beni azarla. Ama byle eylere temelden karym. Doktorken de yleydim. Gvenli olmadn biliyorsun. Feci atei var." Bay Skimpole tekrar oturma odasna ekilmi ve bu szleri biz ayaktayken, piyano taburesine oturmu vaziyette sylemiti.

510
"ocuka bulacaksnz," dedi Bay Skimpole bize neeyle bakarak. "Olabilir ama ben bir ocuum ve asla baka bir eymiim gibi davranmaya kalkmadm. Onu kapnn nne koyarsanz geldii yere brakm olursunuz. imdikinden daha kt olmaz. Hatta isterseniz daha iyisini yapabilirsiniz. Ona alt peni, be ilin ya da be pound on ilin verin -aritmetiki sizsiniz- ve ondan kurtulun!" " N e yapacak peki?" diye sordu hamim. "Valla," dedi Bay Skimpole omuzlarn silkip, sevimli sevimli glerek, "ne yapar bilmem. Ama eminim bir eyler yapacaktr." "imdi, u dnce sana ok korkun gelmiyor mu," dedi hamim, ona iki kadnn sopu vermeyen gayretlerini aceleyle anlatmtm, "u dnce sana korkun gelmiyor mu," aa yukar yryp salarn darmadan ederek, "bu sefil mahluk bir m a h k m olsayd, hastanesinin kaplar ona ardna kadar ak olacakt ve krallktaki her hasta ocuk gibi bakm yaplacakt." "Sevgili Jarndyce," dedi Bay Skimpole, "dnya ilerinde gayet basit dnen benim gibi bir mahluktan gelecek u sorunun kusuruna bakma ama madem yle ocuk neden mahkm deil?" Hamim durup yznde hayret ve kzgnlk karm tuhaf bir bakla ona bakt. "Zannmca, gen dostumuz pek ince fikirli deil," dedi Bay Skimpole, utansz bir itenlikle. "Bana yle geliyor ki kendini hapse attrmak iin enerjisini olmadk eylere ynlendirse hem daha akllca, hem de bir bakma daha saygdeer davranm olurdu. H e m iin iine macera ruhu ve bir nevi iirsellik de karrd." "Herhalde," dedi hamim, o huzursuz yryn srdrerek, "dnyada senin gibi bir ocuk daha yoktur." "Gerekten byle mi dnyorsun?" dedi Bay Skimpole, "Bence de! Ama itiraf etmeliyim ki gen dostumuzun kendisine ak olan bylesi bir iirsellii neden elinin tersiyle ittiini anlamyorum. Kukusuz doutan gelme bir itah vardr -sal daha iyi olduunda muhtemelen ok itahldr. Gzel. Dostumuzun doal le yemei saatinde, gen dostumuz topluma yle der, 'Am; rica etsem kanz karp beni besler misiniz?' Btn kak sisteminin dzenlenmesini kendi zerine alm olan ve dostumuz iin de bir kak bulunduran toplum o ka kartmaz; bu yzden de gen dostumuz 'Ka zorla alrsam kusuruma bakmayn,' der. Bana bu yanl ynlendirilmi enerji vakas gibi geliyor, iinde bir miktar mantk, bir miktar da romantizm var; gen dostumuz -herkesin yapabilecei gibi- zavall bir sokak ocuu olmak yerine, bylesi bir vakay temsil eden biri olsayd benim daha fazla ilgimi ekerdi." "Bu arada, ocuk gittike ktleiyor" d e m e cesaretini gsterdim. "Bu arada," dedi Bay Skimpole neeyle, "Bayan Summerson'n pratik saduyusuyla saptad gibi, ocuk gittike ktleiyor. Bu yzden de daha fazla ktlemeden onu kapnn nne koymanz tavsiye ederim." Bunu sylerken yznde beliren o irin ifadeyi asla unutamayacam. "Tabii, kk kadnck," dedi hamim bana dnerek, "gidip arlm koyarak onun gerekli yere kabul edilmesini salayabilirim ama onun durumundaki biri iin byle bir eyin gerekli olmas ok kt bir durum. Ama vakit ge oldu, hava bozuk, ocuk da iyice bitkin dm. Ahrn stndeki odada bir yatak var; sabaha kadar onu orada tutarz sonra sarp sarmalar gerekli yere gtrrz. Byle yapalm." "Ah!" dedi Bay Skimpole elleri piyanonun tularnda. "Gen dostumuzun yanna m dnyorsunuz?" "Evet," dedi hamim. "u huyunu nasl kskanyorum, Jarndyce!" dedi Bay Skimpole oyuncul bir takdirle. "Byle eyler umrunda deil, sizin de Bayan Summerson. Her an her yere gitmeye, her eyi yapmaya hazrsnz. rade byle bir ey ite! Bende hi rade yok -'Yapm a m ' da y o k - sadece 'Yapamam' var." "Herhalde ocuk iin bir tavsiyen yoktur, deil mi?" dedi hamim, omzunun zerinden hafif bir kzgnlkla ona bakarak; fazla kzmyordu nk Bay Skimpole'u asla gvenilir bir mahluk olarak grmyordu. "Sevgili Jarndyce, cebinde ate drc bir ila grdm, yapabilecei en iyi i o ilac almaktr. Uyuduu yere biraz sirke

serpmelerini ve oday serince, ocuuysa scakca tutmalarn syleyebilirsin. Ama bir tavsiyede bulunmam mnasebetsizlik olur. Bayan Summerson ayrntlardan yle iyi anlyor, onlarn uygulanmasnda yle becerikli ki btn bunlar zaten bilir." Hole geri dnp Jo'ya ne yapmak istediimizi akladk, Charley bizden sonra bir kere daha aklad; ocuk sylediklerimizi daha nce de dikkatimi eken o bezgin alakaszlkla, bu yaplanlar sanki bakas iin yaplyormu gibi bkknlkla karlad. Hizmetkrlar onun bu zavall haline acdklar ve yardm etmeye can attklar iin ahrn zerindeki oday hazrladk; evde alan adamlardan biri onu iyice sarp sarmalayp slak avludan kucanda geirdi. Ona kar ne kadar iyi davrandklarn ve az birlii etmi gibi ona "Evlat" diyerek nasl moralini dzelttiklerini grmek ok hotu. Harekt Charley ynetiyordu; ona vermekte bir saknca olmadn dndmz kk canlandrc ve rahatlatc eylerle evden odaya, odadan eve gidip gidip geliyordu. Geceleyin yalnz bana braklmadan nce hamim bizzat gidip grd ve ocuk yararna afak vaktinde ulakla gnderilecek bir m e k t u p yazmak iin Homurtuhaneye dndnde daha rahat grndn ve uyumaya meyilli olduunu syledi. Geceleyin hezeyana kaplrsa diye kapsn dardan kilitlemilerdi; ama ses etti mi duymak iin gerekli ayarlamalar da yapmlard. Ada souk algnl geirdii iin odamzda olduundan Bay Skimpole btn bu zaman zarfnda tek bana braklm, piyanoda hznl arklar alp bazen de (uzaktan duyduumuz kadaryla) hisli hisli ark syleyerek kendini oyalamt. Oturma odasna gidip ona katldmzda bize, aklna gelen "gen dostumuza uygun" bir balad okuyacan syledi ve bir Kyl ocuu anlatan arksn, "Dar- dnyada bir bana, mahkm dolap durmaya, Ne bir yuva, ne bir akraba." -alamakl bir tonla syledi. Bu ark onu hep alatrm. Gecenin geri kalannda son derece neeliydi: "nk i bitiricilik konusunda byle byk yeteneklerle evrili olduunu dndke," bunlar kendi kelimeleriydi, "mutlulukla cvld-

yordu." Scak su, arap ve limon dilimleriyle dolu kadehini kaldrarak "Gen dostumuzun salna!" iti ve onun da Whittington gibi fakirlikten Londra Belediye Bakanlna ykselecei konusunda konuup durdu. Bu durumda, kukusuz, Jarndyce Enstitleri ve Summerson imarethaneleri kuracak, St. Albans'a kk hac seferleri dzenleyecekti. Gen dostumuzun kendine gre m k e m m e l bir ocuk olduundan emindi ama Harold Skimpole'a gre pek yle deildi; Harold Skimpole, Harold Skimpole'un kim olduunu kendisiyle dost olduunda byk bir aknlkla fark etmiti; kendini btn kusurlaryla kabul etmi ve elindekileri en iyi ekilde kullanmann salkl bir felsefe olacan dnmt; bizim de ayn yolu takip edeceimizi umuyordu. Charley'nin son raporu ocuun sakinletii yolundayd. Penceremden yannda braktklar lambann usul usul yandn grebiliyordum; onun geceyi korunakl bir yerde geirecei dnnce mutlulukla yataa yattm. afaktan biraz nce her zamankinden daha fazla hareket vc konuma oldu, ben de uyandm. Giyinirken penceremden dar baktm ve nceki gece ocua byk yaknlk gstermi olan adamlardan birine bir mesele mi var diye sordum. Lamba hl ahrn zerindeki pencerede usul usul yanyordu. "ocuk, hanmefendi," dedi. "Ktleti mi?" diye sordum. "Gitmi, hanmefendi." "ld m!" "Yok, yok. Kalkp gitmi." Gecenin hangi saatinde, nasl ve neden gittiini tahmin etmeye almak bounayd. Kap brakld gibi kilitli olduuna, lamba da pencerenin yannda durduuna gre geriye sadece aadaki bo araba yerine alan kapaktan gitmi olmas ihtimali kalyordu. Ama yle bile olsa kapa arkasndan kapamt; zaten kapak da hi kaldrlmam gibi grnyordu. Hibir ey alnma benzemiyordu. Hibir eyin alnmad kesinletikten sonra, geceleyin hezeyana kapldn ve hayali bir ey tarafndan cezbedilerek ya da hayali bir korkudan kaarak o beterin beteri vaziyette sokaklara dtne hepimiz acyla kanaat getirdik - d a -

ha dorusu Bay Skimpole haricinde hepimiz nk o her zamanki gamsz tavryla, gen dostumuzun yksek atei sebebiyle pek gvenli bir misafir olmadna karar verip, byk bir doal nezaketle evden ayrldn yineleyip duruyordu. Sorulabilecek herkese sorulmu, her yer aranmt. Tula frnlarna baklm, kulbelere gidilmi, bilhassa da o iki kadna sorulmutu ama onun hakknda hibir ey bilmiyorlard ve yzlerindeki aknln sahici olduuna da phe yoktu. Hava uzun zamandr yalyd, o gece de ok yamur yamt, bu yzden de ayak izlerini takip etmek olanakszd. ocuk belki kendini kaybetmi ya da lm, bir yerlerde yatyordur diye hendekler, ukurlar, duvar dipleri, samanlklar adamlarmz tarafndan didik didik arand ama onun yaknlarda olduunu gsterecek tek bir iarete bile rastlanmad. Ahrn zerindeki odaya brakldktan sonra yok olmutu. Arama be gn srd. O zaman bile bitmemi olabilir ama benim dikkatim belleimden hi kmayacak baka bir akntya ynelmiti. Akamleyin Charley yine benim odamda yazsnn banda, ben de karsnda iimi ilerken masann titrediini hissettim. Bam kaldrnca kk hizmetimin tepeden trnaa titrediini grdm. "Charley," dedim "yor musun?" "Galiba yorum, hanmefendi," dedi. "Neyim var bilmem. Kendimi zaptedemiyorum. D n de bu saatlerde byleydim, hanmefendi. Rahatsz olmayn, hastaym herhalde." Dardan Ada'nn sesini duydum ve kendi odamla sevimli oturma odamzn arasndaki kapya koup h e m e n kilitledim. T a m zamannda nk daha elimi anahtardan ekmemitim ki kapy tklatt. Ada onu ieri almam rica etti ama ben "imdi olmaz bir tanem. Git burdan. nemli bir ey yok; birazdan gelirim" dedim. Ah! gzelimle yeniden grmemiz ok, ok uzun zaman alacakt. Charley hastaland. On iki saat iinde durumu iyice ktleti. Onu odama gtrp yatama yatrdm ve sessizce bana oturup hemirelik yapmaya baladm. Hamime bu durumu, neden

kendimi ieri kapatmay gerekli bulduumu ve hepsinden te bir tanemi neden gremeyeceimi anlattm. lk bata sk sk kapya geliyor, bana sesleniyor, hatta gzyalar ve hkrklarla bana sitemler ediyordu; ama ona beni endielendirdiini ve mutsuz ettiini anlatan uzun bir mektup yazdm; beni sevdiine ve kafamn rahat etmesini istediine gre baheden daha yakna gelmemesini rica ettim. Ondan sonra, kapya geldiinden daha sk pencerenin altna gelmeye balad; birbirimizden pek az ayr kaldmz zamanlarda sevmeyi rendiim o gzelim, tatl sesini imdi dar bile bakmadan perdenin arkasndan dinleyip, cevaplar verirken nasl da daha fazla seviyordum. Sonradan o etin gnlerde nasl daha ok sevecektim! Oturma odamza benim iin bir yatak koydular; kapy ardna kadar aarak iki oday tek odaya evirdim. Ada evin bu blmn boaltmt ben de odalar srekli havalandryordum. Evin hem iinde hem de dnda, gnn ya da gecenin her saatinde en ufak bir korku ya da isteksizlik gstermeden, hatta neredeyse keyifle arma uymayan tek bir hizmetkr bile yoktu; ama Ada'y asla grmeyeceine ve gelip giderken tedbiri elden brakmayacana gvendiim kymetli bir kadn semenin daha iyi olacan dndm. Onun vastasyla, Adayla karlama tehlikesi olmadnda, hamimle dar hava almaya kabiliyordum; her konuda olduu gibi refakat konusunda da hi eksiim yoktu. Zavall Charley ktliletike ktleti ve lm tehlikesine girerek, uzun gnler ve geceler boyu yatt. yle sabrl, yle tahammll, yle metanetliydi ki ban kollarma alp yanna oturduumda - b a z e n sadece bu ekilde rahat edebiliyordu- bu kk kardeimin bana verdii dersi asla unutmamak iin Tanrya dua ediyordum. Charley iyilese bile o gzel yznn deiip bozulacan dnmek beni ok zyordu -gamzeleriyle yle tatl bir ocuktu k i - ama bu dnce, esas felaketin bykl karsnda kayboluyordu genelde. En kt zamanlarnda, akl yine babasnn hasta yata banda yapt ilere ve ufaklklara gidiyordu, hibir yerde huzur bulamadnda bile kollarmda huzur bulacak kadar ve sayklamalarn biraz daha rahat mrldanacak kadar ha-

trhyordu beni hl. ylesi zamanlarda kalan iki bebee, sadk yreiyle muhta gnlerinde onlara annelik etmeyi renmi dier bebein ldn nasl syleyeceimi dnrdm! Charley'nin beni daha iyi tand ve benimle konutuu da vakiydi; T o m ' l a Emma'ya sevgilerini yolladn, T o m ' u n bydnde iyi bir adam olacandan emin olduunu sylyordu. Bazen de babasn rahatlatabilmek iin, ona becerebildii kadaryla okuduu eyleri anlatyordu; dul annesinin tek evlad olan ve gmlmeye gtrlen gen bir adamdan; lm deinde ltufkr bir elin mucizesiyle ayaa kaldrlan hkmdarn kzndan dem vuruyordu. Babas ldnde Charley o ilk acnn etkisiyle yere melip onun da dirilip evlatlarna geri verilmesi iin dua etmiti; kendisi de iyilemeyip lrse T o m ' u n aklna da ayn duay kendisi iin etmek gelebilirdi. 1 O zaman Tom'a, eski zamanlarda bu insanlarn diriltilmesinin nedeninin bizim C e n n e t e olan inancmz artrmak olduunu anlatabilir miydim? Ama Charley hastalnn hibir safhasnda bahsettiim o tatl niteliklerini kaybetmedi. Hakir grlen babasnn onu emanet ettii Tanrya ve koruyucu Meleine olan gvenimin son kerteye geldii gece bu tatl niteliklerinin ne kadar ok olduunu fark ettim. Charley lmedi. Tehlikeli noktada uzun sre oyalandktan sonra rpnarak, ar ar o noktay at ve iyilemeye balad. lk balarda hi olmayan Charley'nin d grn olarak Charley kalabilecei umudu ok gemeden kvlcmlanmaya balad; hatta iyice geliti ve onun eski ocuksu yzne kavumasn izledim. Bahede duran Ada'ya bunu syleyebildiim sabah mthi bir sabaht; Charley'le ben oturma odasnda birlikte ay iebildiimiz akam da mthi bir akamd. Ama ayn akam titrediimi fark ettim. Neyse ki Charley yatana dnp, huzurla uyumaya balayana kadar hastalnn bana bulatn dnmemitim. ay saatinde hissettiklerimi kolayca saklayabilmitim ama i o safhay oktan gemiti ve byk bir hzla Charley'nin at yoldan gittiimi biliyordum. Yine de sabah erken kalkabilecek, bir tanemin baheden
1 Matta 9:25-26.

gnderdii selamlara cevap verebilecek ve onunla her zamanki uzunlukta konuacak kadar iyiydim. Ama geceleyin iki odann arasnda nerede olduumu bilsem de kendimi bilmeden gidip geldiimi hayal meyal hatrlyordum; arada bir sanki geniliyormuum, iim doluyormu gibi bir hisse kaplarak aryordum. Akam iyice ktleince Charley'i hazrlamaya karar verdim; bu amala ona "Kendini daha gl hissediyorsun, deil mi, Charley?" dedim. "Olduka!" dedi Charley. "Bir sr saklayacak kadar gl msn, Charley?" " H e m de nasl, hanmefendi!" diye bard Charley. Ama memnuniyetinin doruk noktasnda yz donakald nk yzmdeki srr grmt; koltuumun yanna gelip gsme kapand ve minnettar yreinin derinliklerinden "Ah, hanmefendi, benim suum! Benim suum!" gibilerinden bir sr eyler syledi. "Bak Charley," dedim, bir sre konumasna izin verdikten sonra, "eer hastalanrsam, insan olarak, en ok sana gveniyorum. Hastalnda yaptn gibi serinkanl ve sakin davranmazsan bu gveni boa karrsn, Charley." "Ltfen biraz daha alamama izin verin, hanmefendi," dedi Charley. "Tanrm, tanrm! Biraz daha alamama izin verin, Tanrm!" - b t n bu szleri, kollan boynumda, nasl efkatle ve sevgiyle sylediini her hatrlaymda gzlerim yaarr- "Sonra kendimi toparlayacam." Charley'nin biraz daha alamasna sesimi kartmadm, bu ikimize de iyi geldi. "Artk bana gvenebilirsiniz, hanmefendi," dedi Charley sknetle. "Her sylediinizi dinleyeceim." "u anda syleyeceim fazla bir ey yok, Charley. Bu gece doktoruna, kendimi iyi hissetmediimi ve senin bana bakacan syleyeceim." Zavall ocuk bunun iin bana btn kalbiyle teekkr etti. "Sabahleyin, Bayan Ada'nn baheden seslendiini duyunca, her zamanki gibi perdenin arkasna gidemezsem sen git, Charley ve uyuduumu syle - o k yorulduumu ve uyuduumu syle. Oday aynen byle muhafaza et ve kimseyi ieri alma."

Charley sz verdi, ben de yattm nk arlamtm. O gece doktoru grdm ve benim iin bir iyilik yapmasn, henz evde kimseye hastalandm sylememesini rica ettim. O gecenin gne erimesini, gnn de geceye erimesini hayal meyal hatrlyorum; ama ilk sabah pencereye gidip gzelimle konumaya glkle muvaffak olabilmitim. Ertesi sabah onun o gzelim sesini duydum - n e tatlyd!- ve zorlanarak (konumak ac veriyordu) Charley'den ona uyuduumu sylemesini rica ettim. Alak sesle cevap verdiini duydum, "Dnya bile yklsa uyandrma, Charley!" "Bir tanem nasl grnyor, Charley?" diye sordum. "Hayal krklna uram gibi," dedi Charley perdenin arkasndan bakarak. "Ama bu sabah ok gzel olduunu biliyorum." "Gerekten de yle, hanmefendi," dedi Charley bakmay srdrerek. "Hl pencereye bakyor." O berrak mavi gzleri, Tanr onlar korusun, byle yukar baktklarnda hep daha tatl grnrler! Charley'yi yanma arp ona son talimatm verdim. "Bak Charley, benim hastalandm renince ieri girmeye alacaktr. Beni gerekten seviyorsan onu son ana kadar darda tut, Charley! Bir dakikalna, yattm yerde bana bakmak iin bile ieri girerse lrm, Charley." "Asla! Asla brakmam!" diye sz verdi bana. "Sana inanyorum, Charley'ciim. Gel biraz yanma otur, elimi tut. n k seni gremiyorum, Charley; kr oldum."

XXXII. Blm

VADE

Lincoln's Inn'de -davaclarn genelde gnn pek gremedikleri, adaletin karmak ve belal lm glgesi vadisinde 1 - gece btirolardaki kaln mumlar sndrlm, avukatlar gcrtl tahta basamaklardan inip dalmlar. Dokuzda alan an yok yere kartt o hznl gmbrty brakm; kaplar kapanm; kuvvetli bir uyuma kabiliyeti olan ciddi gece bekisi, kulbesinde muhafzlk yapyor. Merdivenlere alan pencerelerin nlerinde Hakkaniyetin gzleri gibi lgn lambalar, her gz iin dipsiz bir cebi olan ve her cebinin zerinde bir gz olan Argos'un gzlerine perde inmi hali gibi clz clz yldzlara gz krpyorlar. Kirli st katlarda, yer yer, ufak, snk mum klar, akll bir teknik ressamla, mal devri belgelerini hazrlayan bir avukatn, hl gayri menkul karmaasn, bir dnm araziye bir koyun gelecek nispette koyun derisine aktarmakta olduklarn gsteriyor. Mesai saatinin oktan gemesine ramen, kendi trlerinin bu velinimetleri ar gibi alyorlar; sonunda her gnlerinin hesabn yz akyla verebilmek iin. Komu mahallede, Eskici Dkknnn Bayargcnn oturduu yerde genel eilim bira iip akam yemei yemek ynnde. Arkadalaryla birlikte birka saattir saklamba oynamakta olan Bayan Perkins ile Bayan Piper'n oullar Chancery civarndaki ara sokaklarda kh pusuya yatarak, kh birbirlerini kovalayarak girmedik delik brakmamlar, gelip geenleri bile rktmlerdi.- Bayan Piper'la Bayan Perkins ocuklar yatrdklar 1 Eyb 7:1.

iin birbirlerini tebrik ediyorlar; ayrlmadan nce birbirlerine son bir iki lakrd ederek kap eiinde oyalanyorlar. Bay Krook'la kiracs, Bay Krook'un "iki mptelas" oluu ve gen adamn onun mirasna konaca, her zamanki gibi, konumalarnn belkemiini oluturuyor. Ama Sol's Arms'taki Mzikli Toplant hakknda da syleyecek eyleri var; piyanonun sesi aralk pencerelerden mahalleye yaylyor; Kk Swills, Yorick'in ta kendisi gibi, mzik klarna naralar attrdktan sonra bir detin bas blmn sylemeye balyor ve duygusal bir tnyla dostlaryla patronlarndan ricac oluyor, Dinle, dinle, dinle, elalenin sesini dinle! Bayan Perkins'le Bayan Piper, Mzikli Toplantlarda yardmc rol stlenen ve vitrindeki ilanda kendine ait bir yeri olan, meslekte nam salm gen hanm hakkndaki fikirlerini mukayese ediyorlar; Bayan Perkins sz konusu aiftenin adnn bandaki "Miss" ibaresinin M. Melvilleson'n bekr izlenimi uyandrsa da aslnda kadnn bir buuk yldr evli olduunu, stelik bebeinin her gece doal gdasn alabilsin diye elenti esnasnda gizlice Sol's Arms'a getirildiini sylyor. "Ben olsam, bu ii yapmaktansa" diyor Bayan Perkins, "kibrit satardm daha iyi." Bayan Piper, vazife icab ayn fikirde; kendine ait bir yerinin olmasn, herkesin alkna yeliyor ve saygnl (tabii dolayl yoldan Bayan Perkins'inki de) iin Tanrya krediyor. Bu esnada Sol's Arms'n ayak ilerine bakan ocuk ona bol kpkl birasn getiriyor, Bayan Piper byk bira marapasn alp ieri ekilmeden nce, kk Perkins'i yataa gndermeden yine ayn messeseye gnderip aldrd bira marapasyla kapda dikilen Bayan Perkins'e iyi geceler diliyor. Mahellede kapanan kepenklerin sesleri duyuluyor ve burunlara duman kokusu geliyor; st pencerelerden, artk istirahate ekilme zamannn geldiini gsteren, be yldzn parlad grlyor. Polisler kilitleri yoklamak iin kaplar itelemeye, paketlerden phelenmeye, yrylerini herkesin bir eyler ald ya da soyulduu varsaymna uydurmaya balyorlar. Bask bir gece ama nemli ayaz da ortalkta kol geziyor; birazck yukarda da tembel bir sis var. Mezbahalarn, meum uralarn, lamn, kirli sularn, mezarlklarn boa gitmeyecei, lm Meleinin fazla mesaiye kalaca, gzel, puslu bir gece.

Belki havada bir eyler var - b o l b o l - ya da belki kendisinde bir acayiplik var, ama her ne ise Bay Weevle, yani Jobling ok huzursuz. Kendi odasyla ak sokak kaps arasnda saatte yirmi kere gidip geliyor. Hava karardndan beri. Bayarg bu akam erkenden dkknn kapattndan beri Bay Weevle bir aa bir yukar (kafasnda favorilerini fazlaca byk gsteren, ucuz, kadife dar bir takkeyle) bir aa bir yukar gidip geliyor, her zamankinden daha sk. Bay Snagsby'nin de huzursuz olmas alacak bir ey deil nk zerindeki srrn ezici etkisiyle, daima diken zerinde. Kendisinin de iinde yer ald ama paylamad srrn itici kuvvetiyle, Bay Snagsby onun kaynana musallat oluyor -mahalledeki eskici dkknna. Dkknn onun iin kar konmaz bir cazibesi var. imdi bile, mahalleden geip Chancery Soka tarafna gitme niyetiyle Sol's Arms'n oradan gelip, kendi kapsyla meyhane arasnda aniden karar verdii on dakikalk yemek sonras yryn bitirmeden dkkna doru yaklayor. "Bay Weevle?" diyor krtasiyeci, konumak iin durarak. "Siz misiniz?" "Evet!" diyor Weevle. "Benim, Bay Snagsby." "Benim gibi yatmadan nce hava almaya m ktnz?" diye soruyor krtasiyeci. "Pek hava alnacak gibi deil, zaten hava da pek ferahlatc deil," diyor Weevle saa sola gz atarak. "Haklsnz, efendim. Farknda msnz," diyor Bay Snagsby, biraz durup havay koklayarak, "farknda msnz, Bay Weevle, buras -ayptr sylemesi- yal yal kokuyor." "Ya, ben de bu gece buralarda garip bir koku alyorum," diye ona hak veriyor Bay Weevle. "Sol's Arms'ta piirilen kuzu etinden geliyor herhalde." "Kuzu mu sizce? Ya! - K u z u ha?" Bay Snagsby tekrar kokluyor. "Bana da yle gibi geldi. Sol'dakiler ahlarna biraz gz kulak olsalar iyi olacak. Kadn yemei yakm. Z a n n e t m e m ki," Bay Snagsby havay tekrar kokladktan sonra yere tkrp azn kuruluyor, "zannetmem ki -ayptr sylemesi- zgaraya konulduklarnda fazlaca taze olsunlar." "Doru. Hava insanda kirlilik hissi uyandryor."

"Kirlilik hissi uyandryor," diyor Bay Sangsby, "ayrca insann ruh halini de kt etkiliyor." "u ie bak! Benim de tylerimi diken diken ediyor," diyor Bay Weevle. "Ama, malum, siz tek banza ssz bir odada oturuyorsunuz, hem odann gemii de uursuz," diyor Bay Snagsby, tekinin omzu zerinden karanlk koridora baktktan sonra bir iki adm geri ekilip ban eve kaldrarak. "Ben sizin gibi o odada tek bama oturamazdm, baym. Akamlar yle endieli yle huzursuz olurdum ki orada oturmak yerine gelir burada kapda dikilirdim. Ama tabii, benim sizin odanzda grdm eyi siz grmediniz. Bu, ii deitirir." "Bana her eyi anlattlar," diyor T o n y cevaben. "Naho bir durum, deil mi?" diye konumay srdryor Bay Snagsby, elinin arkasna o uysal ikna ksrn koyvererek. "Bay Krook kirada bir indirim yapmal. Umarm bunu dnr." "Umarm," diyor Tony. "Ama ihtimal vermiyorum." "Kira size fazla m geliyor, baym?" diyor krtasiyeci. "Buralarda kiralar yksek. T a m olarak ne kadar olduunu bilmiyorum ama adliyenin yakn olmas kiralar ykseltiyor. Tabii," diye ekliyor Bay Snagsby zr kabilinden bir ksrkle, "ekmeini yediim yerin aleyhine bir ey sylemek istemem." Bay Weevle tekrar saa sola baktktan sonra gzlerini krtasiyeciye eviriyor. Onunla gz gze gelen Bay Snagsby ban kaldrp yldz var m diye bakyor ve bu konumay nasl bitireceini bilemediini ifade eder ekilde ksryor. " N e garip tesadf," diyor ellerini ovuturarak, "o da benim "Kim?" sorusuyla lafn kesiyor Bay Weevle. "Merhum," diyor Bay Snagsby bayla sa kan merdivenden yana kaldrp, ahbabnn dmesine dokunarak. "Ha, tabii ya!" diyor teki, sanki bu mevzudan fazlaca holanmyormu gibi. "O konuyu kapattk zannediyordum." "ey diyecektim, baym, o da burada oturuyordu ve yazclarmdan biriydi, siz de burada oturuyorsunuz ve yazclarmdan birisiniz, ne garip tesadf. Bunda aykr bir durum yok, hatta

mspet bir ey," diyor Bay Snagsby, Bay Weevle'a kar bir mnasebetsizlik yapm olmaktan korkarak, "nk ben Biraclarn evlerinde oturup da saygn bir hayat sren ne yazclar grdm. H e m de ok saygn, baym," diye ekliyor Bay Snagsby vaziyeti kurtardna pek de emin olamayarak. "Sizin de sylediiniz gibi, garip bir tesadf," diye cevap veriyor Weevle, bir kere daha saa sola bakarak. "Mukadderat, deil mi?" diyor krtasiyeci. "yle." "yle ya," diyor krtasiyeci, onaylayc bir ksrkle. "Mukadderat. Mukadderat. Neyse, Bay Weevle, maalesef size iyi geceler dilemek zorundaym"; Bay Snagsby konumak iin durduundan beri kamak iin eitli bahaneler arasa da sanki gittiine ztilyormu gibi konuuyor; "bizim hatun beni aramasn. yi geceler, efendim!" Bay Snagsby hatuncuunu kendisini arama zahmetinden kurtarmak istiyorsa iini rahat tutabilir. Hatuncuu Sol's Arms'n kesinde, bunca zaman gzn zerinden bir an olsun ayrmam, imdi de bana sard mendille arkasndan kayar gibi gidiyor; geerken de Bay Weevle'la kapsn merakl bir bakla onurlandryor. "Beni nasl olsa tanyacaksn, hanmefendi," diyor Bay Weevle kendi kendine; "her kimsen, yle boha gibi baladn kafanla, pek de matah bir grntn yok. Bu adam gelmeyecek mi!" O konuurken bu adam yaklayor. Bay Weevle yavaa parman kaldrp onu koridora ekiyor ve sokak kapsn kapatyor. Sonra yukarya kyorlar; Bay Weevle ar ar, Bay Guppy (ta kendisi) hzla. Odann kapsn kapadktan sonra alak sesle konuuyorlar. "Buraya gelmek yerine Eriha'ya gittin sanmtm," diyor Tony. "Neden? On sularnda gelirim demitim." "On sular demitin," diye yineliyor Tony. "Evet, on sularnda demitin. Ama benim hesabma gre onun on kat oldu - y z saat oldu. Hayatmda byle gece geirmedim!" "Mesele nedir?"

524
"te bu!" diyor Tony. "Mesele filan yok. Ama bu khne ahrda vesveselerle boutum durdum, sonra da zerime dolu gibi korku yad. u muma bak!" diyor Tony, masasnn zerindeki, fitilinin ucu tarazlanm, iyice akm isli isli yanan mumu gstererek. "Onu dzeltmek kolay," diyor Bay Guppy mum makasn eline alarak. "yle mi?" diyor arkada. "Dndn kadar kolay deil. Yaktmdan beri yle ttp duruyor." "Senin neyin var Tony?" diye soruyor Bay Guppy, o oturup dirseini masaya dayarken, elinde m u m makasyla ona bakyor. "William Guppy," diye cevap veriyor teki, "iim daralyor. Bu dayanlmaz kasvetli, insan intihara sevk eden oda yznden - v e aadaki Gulyabani yznden sanrm." Bay Weevle bedbin bir tavrla m u m makas tepsisini dirseiyle itiyor, ban eline dayyor, ayaklarn masann altndaki taya koyup atee bakyor. Onu izleyen Bay Guppy ban hafife sallayarak, rahat bir tavrla masann teki tarafnda oturuyor. "Seninle konuan Snagsby deil miydi, Tony?" "Evet ve - e v e t , Snagsby'ydi," diyor Bay Weevle cmlesini deitirerek. " iin mi gelmi?" "Hayr. filan deil. Yrye km, iki ift laf etmek iin durdu." "Snagsby olduunu tahmin ettim," diyor Bay Guppy, "beni grmese daha iyi olur diye dndmden, o gidene kadar bekledim." "Yine ayn ey, William G.!" diye baryor Tony, bir an gzlerini kaldrarak. "Gizemli ve ketum! Cinayet ileyecek olsak bu kadar esrarl davranamazdk!" Bay Guppy glermi gibi yapyor; mevzuyu deitirme niyetiyle, belki gerek, belki yapmack bir hayranlkla odann duvarlarndaki ngiliz Gzelliinin Yldzlar Geidi'ne bakyor; incelemesini Leydi Dedlock'un minenin zerinde asl portresiyle bitiriyor, hanmefendi bu portrede bir terasta, zerinde saks olan bir stunun yannda, ah saksnn zerinde, alnn zerinde kocaman bir krk, kolu krkn zerinde, kolunda da bir bilezikle resmedilmi. "Tpk Leydi Dedlock," diyor Bay Guppy. "Ben Leydi Dedlock'um diyor." "Keke konuabilseydi," diye homurdanyor Tony, duruunu deitirmeden. "Burada sosyetik bir muhabbet yapardm bari." Artk arkadann hosohbet bir ruh haline girebileceinden midini kesen Bay Guppy eski bir numaraya bavurup onunla birlikte aksileiyor. "Tony," diyor, "moral bozukluunu her zaman hogrrm nk insana bir musallat oldu mu insan ne hale getirdiini benden iyi kimse bilemez; benim gibi yreine karlksz bir hayal kaznm birinden daha fazla hak eden yoktur bu duyguyu. Ama bu ile alakas olmayan nc bir ahs sz konusu olduunda buna bir snr koymak gerekir; unu bilmeni isterim Tony, u anki tavrn misafirperverlikle hatta centilmenlikle hi badamyor." "Bunlar ok ar szler, William Guppy," diyor Bay Weevle. "Olabilir," diyor Bay Guppy gerileyerek, "ama o arl hissetmesem o szleri de kullanmam." Bay Weevle hatal olduunu kabul ediyor ve Bay William Guppy'den artk bunlar dnmemesini rica ediyor. Ancak stnl bir kere ele geiren Bay William Guppy, krgnlkla biraz daha sitem etmeden onu elinden karmak istemiyor. "yle deme, Tony," diyor beyefendi, "yreine karlksz bir hayal kaznm olan ve en hassas duygularla titreyen o tellerden yana hi ans olmayan bir adamn hislerini yaralamamak iin daha dikkatli olman gerekir. Sende gze ho gelecek, zevke hitap edecek her ey var Tony. T e k bir iein etrafnda dolanp durmak sana gre deil - s e n i n iin ne mutlu, keke ben de yle olabilsem. iek bahesi sana olduu gibi ak, hafif kanatlarn seni iekten iee tayor. Yine de Tony, sebepsiz yere senin hislerini incitmeyi asla istemem!" T o n y anlayla "William Guppy, kapat bu konuyu!" diyerek, bu mevzuda daha fazla konuulmamasn rica ediyor. Bay Guppy "Bana kalsa bu konuyu asla amazdm, Tony," cevabyla bu istee raz oluyor.

526
"imdi," diyor Tony, atei kartrarak, "u mektup tomarna gelelim. Krook'un onlar bana vermek iin bu gece saat on ikide gitmemi istemesi garip deil mi?" " H e m de ok. N e d e n byle bir ey yapt?" "Her eyi neden yapyorsa o yzden. Kendisi de bilmiyor. Bugnn doum gn olduunu ve mektuplar bana on ikide vereceini syledi. O zamana kadar krktk sarho olur. Btn gn iip durdu." "Randevuyu unutmu olmasn?" " N e unutmas? Bu konuda ona gvenebilirsin. Asla bir ey unutmuyor. Onu bu gece sekiz civarnda grdm - d k k n kapamasna yardm e t t i m - o srada mektuplar tyl apkasnn iindeydi. apkay karp, onlar bana gsterdi. Dkkn kapandnda mektuplar apkasndan kartt, apkay sandalyenin arkasna ast, onlar atein nnde evirip evirmeye balad. Bir sre sonra aadan rzgr gibi, bildii tek arky mrldandn duydum - u Bibo'yla Charon hakkndaki ark, Bibo ldnde sarhomu da farkna varmam falan filan. Ondan beri deliinde uyuyan yal bir fare gibi hi sesi kmyor." "On ikide mi ineceksin aa?" "On ikide. Geldiinde sylediim gibi, bana yz saat varm gibi geliyor." "Tony," diyor Bay Guppy, bacak bacak zerine atp biraz dndkten sonra, "daha okumay renemedi, deil mi?" " N e okumas! Asla okuyamaz o. Btn harfleri tek tek yazabiliyor, grdnde de tek tek tanyor; benim sayemde o kadar ilerleme kaydetti; ama bir araya getiremiyor. Artk bu ii renemeyecek kadar yal - h e m de srekli sarho." "Tony," diyor Bay Guppy bir bacan indirip tekini onun zerine atarak; "sence Hawdon ismini nasl yazd?" "Okuduu filan yok. Gz hafzasnn ne kadar kuvvetli olduunu, bakarak kopya etmeye ne kadar yatkn olduunu biliyorsun. Sadece taklit etti -belli ki m e k t u b u n adresinden; sonra da bana bu kelimenin ne olduunu sordu." "Tony," diyor Bay Guppy, tekrar bacak deitirerek; "mektubun aslndaki yaznn bir kadna m yoksa bir erkee mi ait olduunu syleyebilir misin?"

527
"Kadn yazsyd. Bire elli bahse girerim bir leydiye aitti epeyce eimliydi, 'n' harfinin ucu da uzun ve yuvarlakt." Bay Guppy bu diyalog esnasnda baparmann trnan kemiriyor ve bacak deitirdike elini de deitiriyor. Yine trnan yerken gz paltosunun yenine taklyor. Dikkatini ekiyor. Hayretle koluna bakyor. "Tanr akna, bu evde bu gece neler oluyor Tony? Baca filan m yanyor?" "Ne bacas!" "Baksana nasl kurum yayor," diyor Bay Guppy, "Koluma bak! Bak masada da var! Lanet ey, fleyince gemiyor -yank ya gibi yapyor!" Birbirlerine bakyorlar, T o n y kapy ap darya kulak kabartyor, birka basamak yukar kyor, sonra birka basamak aa iniyor. Geri dnp her eyin yolunda olduunu, hi ses duyulmadn sylyor ve biraz nce Bay Snagsby'ye syledii gibi, Guppy'ye de Sol's Arms'ta kuzu piirdiklerini sylyor. "Peki," diye konumaya devam ediyor Bay Guppy, iki taraftan masaya abanm, kafa kafaya vermi, atein nnde muhabbetlerini srdrrlerken hl gzle grlr bir tiksintiyle yenine bakyor, "mektup tomarn kiracsnn valizinden aldn sana o zaman m syledi?" "Evet, efendim, o zamand," diye cevap veriyor Tony, hafife favorilerini dzelterek. "Bunun zerine, sevgili dostum, Sayn William Guppy'ye bu geceki randevumu bildiren ve ondan nce gelmemesini tavsiye eden bir not yazdm; malum Gulyabani pek ikilli." Bay Weevle'in sk sk bavurduu haval ve esprili sosyetik eda bu gece zerinde yle srtyor ki hem onu hem de favorilerini ayn anda brakyor; omzunun zerinden baktktan sonra tekrar dehete kaplr gibi oluyor. "Mektuplar okumak, kyaslamak ve ilerinde ne olduunu ona anlatacak hale gelmek iin odana getireceksin. Anlama bu, deil mi Tony?" diye soruyor Bay Guppy yine endieyle trnan kemirmeye balayarak. "Alak sesle konu. Evet. Anlamamz byleydi." "Sana bir ey syliyeyim mi T o n y - "

"Alak sesle konu," diyor T o n y bir kez daha. Bay Guppy ban anlayla salladktan sonra kafasn ona iyice yaklatrp konumasn fsltyla srdryor. "lk yapmamz gereken gereine benzeyen ikinci bir paket hazrlamak; bylece mektuplar benim elimdeyken asllarn grmek isterse ona sahteleri gsterirsin." "Ya daha grr grmez sahte olduunu anlarsa - a d a m d a yle bir gz var ki farkna varmas varmamasndan be yz kat daha muhtemel," diyor Tony. "O zaman onunla yzleiriz. Mektuplar ona ait deil, hibir zaman da olmad. Sen bunu fark ettin ve gvende olmalar iin bana - a v u k a t bir dostuna- teslim ettin. Bizi mecbur brakrsa karr veririz, deil mi?" "E-evet," diyor Bay Weevle gnlszce. "Ama Tony," diyor arkada sitemle, "u haline bak! William G u p p y ' d e n pheleniyor musun yoksa? Ondan sana bir zarar geleceini mi dnyorsun?" "Bildiimden fazlasn dnmyorum, William," diyor teki ciddiyetle. "Peki, ne biliyorsun?" diye soruyor Bay Guppy sesini biraz ykselterek; ama arkadann "Alak sesle konu," diyerek onu bir kez daha uyarmasyla sorusunu hi ses kartmadan sadece dudaklarn oynatarak tekrar ediyor " N e biliyorsun?" " ey biliyorum. Bir, burada gizli gizli fsldatmz biliyorum; iki kumpas gibi." "Olabilir!" diyor Bay Guppy, "iki budala olmaktan iyidir nk baka bir ey yapsaydk budalalk etmi olurduk, nk yapmak istediimiz eyi yapmann tek yolu bu. kincisi ne?" "ki, bu iin nasl kr getirecei bana yeterince aklanmad." Bay Guppy gzlerini mine rafndaki Leydi Dedlock portresine eviriyor ve cevap veriyor, "Tony, o konuyu arkadann erefine brakman rica edilmiti senden. Bu iin arkadana - u anda acl acl titretilmesine gerek olmayan- insan zihnindeki o teller asndan bir hizmette bulunacak olmasnn yan sra onun bir aptal olmadn da unutma. Bu da ne?" "St. Paul kilisesinin an on biri vuruyor. Dinlersen ehirdeki btn anlarn aldn duyarsn."

kisi de muhtelif yksekliklerdeki, uzak yakn kulelerden, muhtelif tnlarda yaylan madeni sesleri dinleyerek suskun suskun oturuyorlar. En nihayet an sesleri kesildiinde ortalk eskisinden de daha esrarl ve sessiz bir hal alyor. Fsldamann naho bir sonucu, ses hayaletlerinin musallat olduu bir sessizlik ortam yaratmas - t u h a f trtlar, tkrtlar, var olmayan giysilerin hrtlar, deniz kumunda ya da k karnda iz brakmayacak korkun ayaklarn admlar. ki arkada yle hassaslar ki hava bu hayaletlerle dolu gibi geliyor onlara; ikisi de fikir birlii etmiler gibi omuzlarnn zerinden kap kapal m diye arkaya bakyorlar. "Eee Tony?" diyor Bay Guppy atee biraz daha yaklap trnan kemirerek. "nc olarak ne diyecektin?" "lm bir adamn ld odada, hele kendin de orada oturuyorsan, birtakm dalavereler yapmak hi ho deil." "Ama biz ona kar bir dalavere evirmiyoruz ki, Tony." "Olabilir, yine de houma gitmiyor. Kendin burada otur da bak bakalm nasl oluyormu." "llere gelince, Tony," diye konumay srdryor Bay Guppy bu teklifi geitirerek, "ou odada birileri lmtr." "Biliyorum; ama ou odada onlar rahat brakrsn -onlar da seni rahat brakr," diye cevap veriyor Tony. kisi tekrar birbirlerine bakyorlar. Bay Guppy belki de mteveffaya bir hizmette bulunduklar, bunu mit ettii yolunda yalapap bir eyler sylyor. karartc bir sessizlik oluyor, sonra Bay Weevle aniden atei kartrarak, sanki Bay Guppy'ni n yreini drtiiklemi gibi onu bir kar sratyor. "Her yer u iren kurumla dolu," diyor. "Gam ap biraz hava alalm. erisi ok bunaltc." Pencereyi kaldryor, ikisi de pencerenin pervazna oturup gvdelerini dar veriyorlar. Komu evler o kadar yakn ki boyunlarn iyice geriye bkmeden gkyzn grmelerine imkan yok; ama kirli pencerelerdeki klar, uzaklardan gelen tekerlek sesleri ve etrafta insanlarn varl onlar rahatlatyor. Bay Guppy sessizce parmaklarn pencere pervazna vururken fsltsn hafif komedi tonunda srdryor. "Bu arada, Tony, bizim Smallweed'i unutma"; gen Smallweed'i kastediyor. "Onu bu ie kartrmadm. Bykbabas ok akgz. Ailede var."

"Unutmam," diyor Tony. "Hepsi aklmda." "Krook'a gelince," diye srdryor konumay Bay Guppy. "Byle muhabbeti artrdnzdan beri, sana bbrlenip durduu gibi, gerekten de elinde baka nemli belge var m?" T o n y bam sallyor. "Bilmiyorum. Emin deilim. Bu ii onun phesini uyandrmadan baarabilirsek, kukusuz daha ok bilgi edinebilirim. Kendisi bile bilmediine gre, ben kendi gzlerimle grmeden ne olduklarn nasl bilebilirim? Srekli o belgelerdeki baz kelimeleri masaya ve duvara yazp bana bu nedir, u nedir diye soruyor; ama btn hepsi gerekten de hibir ie yaramayan kullanlm ktlar olabilir. Birtakm belgelere sahip olduunu dnmek onda bir saplant halini alm. Bana sylediklerinden karabildiim kadaryla yirmi be yldr filan onlar okumay renmeye alyor olmal." "Peki, bu fikre ilk nasl kaplm? Esas mesele bu," diyor Bay Guppy, kk bir adli muhakemenin ardndan tek gzn kapatarak. "Ald eylerin arasnda orada bulunmamas gereken ktlar bulmu olabilir; o ekilde saklanm olmalarndan yola karak, bunlarn kymetli eyler olduu o kurnaz aklna girmi olabilir." "Ya da szde bir pazarlk srasnda onu kandrmlardr. Belki elindekilere bakmaktan, imekten, Bayargcn Mahkemesine gitmekten, srekli belge laf iitmekten beyni bulanmtr," diyor Bay Weevle. Pencere pervaznda oturmu, bu olaslklar zihninde tartarak ban sallayan Bay Guppy, dnceli dnceli parmaklarn pervaza vurmaya, pervaz yoklayp svazlamaya devam ederken birden elini geri ekiyor. "Bu da ne byle!" diyor, "Parmaklarma bak!" Dokunma, grme ve koklama duyularn gcklayan koyu, sar bir sv parmaklarna bulam. Kt kokulu, mide bulandrc ya ikisini de doal bir tiksintiyle titretiyor. "Burada ne yapyorsun? Pencereden ne dkyorsun byle?" " N e dkmesi? Yemin ederim bir ey dkmyorum. Buraya geldiimden beri hibir ey dkmedim!" diye baryor kirac. Ama uraya bak - uraya bak! M u m u yaklatrdnda, svnn pencere pervaznn kesinden aaya damladn, tulala-

rn arasndan ar ar aktn, yerde mide bulandrc bir birikinti oluturduunu gryorlar. "Buras korkun bir ev," diyor Bay Guppy, pencereyi kapatarak. "Bana biraz su ver, yoksa elimi kesip atacam." Elini ovutura ovalaya, koklaya koklaya yle uzun uzadya ykyor ki, sessizce atein karsnda durup bir bardak brandy ile kendini biraz toparladnda Saint Paul'un an on ikiyi vuruyor ve karanlkta eitli yksekliklerdeki kulelerinde dier anlar da muhtelif tonlarda almaya balyorlar. Yeniden sessizlik ktnde kirac: "Zaman geldi. Gideyim mi?" diyor. Bay Guppy ban sallyor ve ans getirsin diye srtna yle bir dokunuyor ama ykam olduu sa eliyle deil. Bay Weevle aaya iniyor ve Bay Guppy atein nnde kendini uzun sre beklemeye hazrlamaya alyor. Ama daha bir iki dakika gemeden merdivenler gcrdyor vc T o n y hzla ieri giriyor. "Aldn m?" "Hayr. htiyar aada yok." Bu ksa sre zarfnda yle dehete kaplm ki korku tekine de bulayor ve Bay Guppy hzla yanna gelip yksek sesle soruyor " N e oldu?" "Ona sesimi duyuramadm, usulca kapy ap ieri baktm. Yank kokusu oradan geliyor - k u r u m orada, ya orada- ihtiyar yok!" T o n y lafn inleyerek bitiriyor. Bay Guppy m u m u alyor. lp lp dirilerek aa iniyorlar ve birbirlerine tutunarak dkknn arkasndaki kapy ayorlar. Kedi iyice kapnn yanna sokulmu, tslyor - a m a onlara deil; atein nnde yerde duran bir eye. minede pek az ate kalm ama odann iinde boucu bir duman, tavanda ve duvarlarda kara yal bir tabaka var. Sandalyeler, masa ve masadan pek eksik olmayan ie her zamanki yerlerinde. Sandalyelerden birinin arkasnda ihtiyarn tyl apkas ve ceketi asl. "Bak!" diye fsldyor kirac, titreyen parmayla arkadann dikkatini bu nesnelere ekerek. "Sana sylemitim. Onu son grdmde apkasn karp iinden kk m e k t u p tomarn ald, sonra apkay sandalyenin arkasna ast - c e k e t i zaten ora-

dayd nk kepenkleri kapamadan nce onu kartmt, yerde duran u kara ynn olduu yerde, mektuplar evirip evirirken braktm onu." Acaba bir yerlere kendini mi asm? Yukarlara bakyorlar. Hayr. "Bak!" diye fsldyor Tony. "u sandalyenin ayann dibinde kalemleri baladklar o ince krmz ipten var. Mektuplarn etrafnda o balyd. Bana bakp srtarak o ipi yava yava am, sonra mektuplar evirip evirmeye balamt. pin yere dtn grmtm." "Kedinin nesi var?" diyor Bay Guppy. "una bak!" "Delirmi herhalde. Bu berbat yerde delirmesine amamak lazm." Btn bu nesnelere bakarak ar ar ilerliyorlar. Kedi hl atein karsnda, yerde, iki sandalye arasnda duran o eye bakarak tslyor. Bu ne byle? I tutsana. Yer tahtalar yanm biraz; kk bir kt tomarnn klleri var ama olmas gerektii kadar hafif deil, bir eyin iine ilemi ve urda -zeri beyaz kllerle kapl kmr haline gelmi, krk bir ktk, yoksa kmr m? Yo Olamaz, bu O! Ondan geriye kalan tek ey; yere drp birbirimizi yuvarlayarak kayoruz ondan. mdat, imdat, imdat! Tanr akna bu eve gelin! ok gelen olacak ama kimsenin yapabilecei bir ey yok. Bu Mahkemenin Bayargc, son hareketinde de unvanna sadk kalarak, btn Mahkemelerdeki btn Bayarglar gibi, kt muamele ve hakszla sahne olan btn yerlerdeki deiik unvan sahibi btn otoriteler gibi lm. lme istediiniz ismi verin Hametmeaplar, onu istediinize yaktrn ya da engellenebileceini syleyin, ebediyen ayn lmdr o -doutan gelir, ktcl bedenin rm tabiatndan fkrr- bu seferkinin ad ise Kendiliinden Yanma, lnebilecek onca lmden bir bakas deil.

XXXIII. Blm

MTECAVZLER

imdi, Sol's Arms'taki son Tahkikata da itirak eden, stleri balar pek derli toplu olmayan o iki beyefendi (zeki ve faal kilise bekisi tarafndan yaka paa tutulup getirilmeleri mnasebetiyle) artc bir hzla mntkaya yeniden intikal ederek mahallede bir n aratrma yaptktan sonra Sol'un salonuna girip, kk agzl kalemleriyle peliir ktlarna yazmaya koyuluyorlar. imdi, Chancery Soka havalisinin, bir gn nce, gecc yars sularnda, aada kaydedilen dehet verici olay kefetmeleri sonucunda nasl byk bir panik ve heyecan yaadklarn not ediyorlar. imdi, bir sre nce Krook adndaki ikiye dkn, tuhaf huylu zata ait eskici ve deniz levazm dkknnn bulunduu binann birinci katnda meydana gelmi olan, esrardan kaynaklanan muammal bir lmn halkn zihninde yaratt zntl hissiyatn ve sz konusu binann bat tarafnda, hemen bitiiindeki, Bay James George Bogsby adnda saygdeer iletmecisi tarafndan gayet iyi idare edilen bir taverna olan Sol's Arms'taki Tahkikatta Krook'un byk tesadf eseri ifade verdiinin hatrlanacan kaydediyorlar. imdi (olabildiince fazla kelimeyle) bir nceki gecenin bir blmnde, bu haberin konusunu oluturan trajik hadisenin vuku bulduu mahallenin sakinleri tarafndan ok garip bir kokunun hissedildiini, hatta bu kokunun bir ara fazlasyla gl bir hal almas zerine, Bay J. G. Bogsby'nin yannda alan komedyen arkc Bay Swills'in, muhabirimize, Bay Bogsby tarafndan kinci George Nizamnamesine uygun bir biimde ter-

tip edilen ve Mzikli Toplantlar ad verilen bir dizi konserde ark sylemek zere, yine kendisi gibi ie alnan, mzie istidatl Bayan M. Melvilleson adndaki hanma, sesinin ortamn kt vaziyetinden ok fena etkilendiini sylediini; o anda latifeyle kark "bo bir posta kutusu gibiyim, iimde tek nota bile kalmad," ifadesini kullandn naklediyorlar. Bay Swills'in bu ifadesinin, ayn mahallede ikamet eden, Bayan Piper ve Bayan Perkins adlarndaki iki akl banda, evli hanm tarafndan da dorulandn; iki hanmn da bu naho kokuyu duyduklarn ve talihsiz mteveffa Krook'un ikmetgh cenahndan geldiini mahade ettiklerini bildiriyorlar. Ackl felaket karsnda dostane bir ortaklk kurmu olan iki beyefendi btn bunlar, hatta ok daha fazlasn hemen orackta yazveriyorlar; mahallenin (gz ap kapayana kadar yataklarndan frlam olan) olan ocuk nfusu, onlar bu ii yaparlarken kafalarnn tepelerini grebilmek iin Sol's Arms salonunun kepenkleri nne ylyor. Btn mahalle, ocuklar kadar yetikinler de btn gece uyumam; kafa kafaya verip uursuz evden konumak ve ona bakmak haricinde hibir ey yapamyorlar. Bayan Flite, sanki evde yangn km gibi odasndan kahramanca kurtarlm ve Sol's Arms'ta ona bir yatak ayarlanm. Sol btn gece ne n sndrm ne de kapsn kapam; nk her trl galeyan Sol'a iyi geliyor ve mahallelinin teskin edici bir eylere ihtiya duymasna neden oluyor. Tahkikattan beri meyhane, mideye iyi gelen karanfilli pun ya da lk brandyli su trnden ikilerden bu kadar ok satmam. Bulak, olanlar duyar duymaz gmleinin kollarn omzuna kadar svam ve "Buraya hcum edecekler!" demi. lk velvelede kk Piper itfaiyeye komu ve Phoenix sigorta irketinin arac zerinde, miferlerle mealeler arasnda, btn gcyle o masals mahluka tutunarak, muzafferane bir edayla drt nala mahalleye dnm. Btn her ey inceden inceye tetkik edildikten sonra orada braklan itfaiyeci, onun gibi nbete braklan iki polisten biriyle birlikte evin nn arnlyor. Mahallede alt peni sahibi kim varsa bu lye sv misafirperverlik ikram etme konusunda doymaz bir arzu duyuyor. Bay Weevle'la arkada Bay Guppy, Sol'un barndalar ve Sol'un barnda ne varsa emirlerine amade, yeter ki orada otur-

sunlar. "imdi," diyor Bay Bogsby "paray dert edecek zaman deil," geri tezghn arkasnda drt gzle onu bekliyor; "sipariinizi verin, beyler, adn andnz her ey ikrammzdr." Bu daveti alan iki beyefendi (bilhassa Bay Weevle) o kadar ok eyin adn anyor ki zamanla bu adlar pek kolay telaffuz edemeyecek bir hale geliyorlar; yine de her yeni gelene, bir ekliyle geceyi, ne dediklerini, ne dndklerini, ne grdklerini anlatyorlar. Bu esnada, polislerin ya biri ya dieri ara sra gelip kapy kolunun erdiince aarak, darnn loluundan ieri bakyor. phelendiinden filan deil, ieridekilerin ne yaptn gayet iyi bildiinden. Bylece gece ar seyrini srdryor; olmadk saatlerde mahalleliyi hl yataklarnn dnda, hl birbirlerine ikramlarda bulunurken, hl elindeki be kuruunu beklenmedik bir biimde harcarken buluyor. Bylece gece ar admlarla geri ekiliyor ve sokak lambacts, despot bir kraln cellad gibi karanl azaltmaya talip olmu kk alevlerin boyunlarn vurarak lambalar dolayor. Bylece gn geliyor, eninde sonunda. Gn, zayf Londra gzyle bile mahallenin btn gece ayakta olduunu anlayabilir. Uykulu uykulu masalarn zerlerine serilmi yzlerin ve yataklar yerine sert zemine uzanm topuklarn tesinde mahallenin tula ve sva sath da yorgun ve bitkin grnyor. Uyanp da olanlar duymaya balayan yakn evre ahalisi, sorular sormak iin yarm yamalak giyinip olay yerine akn ediyorlar; iki polisle itfaiyeci (d grn itibaryla mahalleli kadar etkilenmi grnmyorlar) kapy beklerken epeyce zorlanyorlar. "Olacak i deil, beyler!" diyor Bay Snagsby yanlarna gelerek. "Duyduklarm doru mu?" "Doru," diyor polislerden biri. "Aynen yle olmu. imdi u tarafa gidin!" "Olacak i deil, beyler," diyor Bay Snagsby, biraz haince geri itelenmi, " D n gece on-on bir aras, bu kapda, burada kirada oturan delikanlyla konumutum." "yle mi?" diyor polis. "Delikanly yan tarafta bulabilirsin. ekilin, ekilin." "Umarm bir eyi yoktur?" diyor Bay Snagsby.

536
"Nesi olacak ki? Ona kim ne yapacak ki?" O kafa karklyla ne bu soruya ne de baka bir soruya cevap veremeyecek durumda olan Bay Snagsby Sol's Arms'a gidiyor ve Bay Weevle'i ayn iip tostunu yerken buluyor; heyecandan ve sigara imekten bitkin dm gibi bir ifadesi var. "Bay Guppy de burada!" diyor Bay Snagsby. "Aman tanrm! Mukadderata bakn! Bizim hat-" Bay Snagsby tam "bizim hatun" kelimelerini telaffuz ederken konuma kabiliyeti onu terk ediyor. nk o krgn hanmn sabahn o saatinde Sol's Arms'a girip, gzlerini sulayc bir ruh gibi zerine dikerek bira fsnn nnde durmas dilini balyor. "Hayatm," diyor Bay, Snagsby dili zldnde, "bir ey ier misin? Birazck -ayptr sylemesi- portakall pun alr msn?" "Hayr," diyor Bayan Snagsby. "Hayatm, bu beyleri tanyor musun?" "Evet!" diyor Bayan Snagsby; gzlerini Bay Snagsby'den ayrmadan, tutuk bir tavrla onlara selam veriyor. Ona ok dkn olan Bay Snagsby bu muameleye tahamml edemiyor. Bayan Snagsby'yi elinden tutup te taraftaki fnn yanna ekiyor. "Hatuncuum, neden bana yle bakyorsun? Rica ederim, bana byle yapma." "Baklarma hkim olamyorum," diyor Bayan Snagsby, "elimde olsayd bile hkim olmazdm." Bay Snagsby uysal ksryle "Gerekten de yle mi, hayatm?" diyor ve dncelere dalyor. Sonra zntl ksryle "Bu korkun bir muamma, hayatm!" diyor, hl Bayan Snagsby'nin baklarnn rahat karan tesiri altnda. "Bu," diyor Bayan Snagsby, ban sallayarak, "gerekten de korkun bir muamma." "Hatuncuum," diyor Bay Snagsby acnacak halde, "Allah akna, benimle bu ac sesle konuma, bana yle pheyle bakma! Bunu yapmaman iin yalvaryorum. Tanrm, gidip birilerini kendiliinden yakacam dnmyorsun, deil mi?" "Bilmem," diyor Bayan Snagsby. Hal-i pr-melalini hzla gzden geiren Bay Snagsby de "bilmiyor". u anda bu olayla herhangi bir alakas olabileceini kesinlikle reddetmeye hazr deil. Byle muammal ilerle - n e olduunu bilemedii- bir alakas olduundan, kendi bilgisi haricinde bu ie de karm olabileceini dnyor. Mendiliyle hafif hafif alnn silerek, derin bir nefes veriyor. "Hayatm," diyor mutsuz krtasiyeci, "genellikle her konuda ok ihtiyatl davranmana ramen kahvaltdan nce bir meyhaneye neden geldiini sylemende bir saknca var m acaba?" "Sen neden geldin?" diye soruyor Bayan Snagsby. "Hayatm, yanan mteveffann bana gelen lmcl kazann nasl olduunu renmek iin." Bay Snagsby iniltisini bastrmak iin bir an duruyor. "Sonra Fransz gzlememizi yerken rendiklerimi sana anlatacaktm, canm." "Eminim anlatrdn. Bana her eyi anlatrsn, Bay Snagsby." "Her eyi - h a t - ? " "Benimle eve gelirsen," diyor Bayan Snagsby onun artan endiesini kat ve zalim bir glle izleyerek, " m e m n u n olurum; sanrm orada her yerde olduundan daha gvende olursun, Bay Snagsby." "Akm, ona ne phe. Gitmeye hazrm." Bay Snagsby hznle bara bakyor, Bay Weevle ve Bay G u p p y ' y e iyi sabahlar diliyor ve onlar sa salim grmekten d u y d u u m e m n u n i y e t i dile getirdikten sonra Bayan Snagsby'yle birlikte Sol's Arms'tan kyor. Btn mahallelinin azndaki felakette kendisinin anlalmaz bir sorumluluu olduu yolundaki phesi, Bayan Snagsby'nin o sabit bakndaki srar yznden, akama kadar gznde kesin bir hal alyor. yle byk bir zihinsel eziyet ekiyor ki adalete teslim olmay, masumsa aklanmay, suluysa en ar ekilde cezalandrlmay dnyor. Bay Weevle'la Bay Guppy kahvaltlarn ettikten sonra meydanda biraz yrmek ve bu yry sayesinde beyinlerindeki karanlk rmcek alarn olabildiince temizlemek iin Lincoln's Inn'e gidiyorlar. "imdi en uygun zaman, Tony," diyor Bay Guppy, kukumav kular gibi meydann drt kenarn dolandktan sonra, "hi

gecikmeden fikir birlii etmemiz gereken bir konuda bir iki kelime etmek iin en uygun zaman." "Bana bak William G.!" diyor teki, arkadana kan ana gibi gzlerle bakarak. "Bu konu yine kumpasla ilgiliyse hi syleme. Bu kadar bana yeter, daha fazlasn istemiyorum. Bu gidile bir daha sefere de sen yanacaksn ya da pat diye patlayacaksn." Bu varsaym Bay Guppy'ye yle naho geliyor ki ahlak dersi verir gibi "Tony, dn gece yaadklarmzn, yaadn mddete ahsi d n m e m e konusunda sana ders olacan zannederdim," derken sesi atlyor. Bunun zerine Bay Weevle, "William, ben de bu olayn yaadn mddete bir daha kumpas kurmama konusunda sana drs olacan zannederdim," diyor. Bunun zerine Bay Guppy, "Kim kumpas kuruyor?" diyor. Buna Bay Jobling "Tabii ki sen!" diye cevap veriyor. Bunun zerine Bay Guppy "Hi de deil!" diye kar kyor. Bunun zerine Bay Jobling serte "Evet, yle!" diyor. Bunun zerine Bay Guppy serte "Kim demi?" diyor. Bunun zerine Bay Jobling serte, "Ben dedim!" diyor. Bunun zerine Bay Guppy serte, "Ya, yle mi?" diyor. Bunun zerine Bay Jobling serte, "Evet, yle!" diyor. kisi de iyice hararetlendiklerinden, yatmak iin bir m d d e t sessizce yryorlar. "Tony," diyor Bay Guppy, neden sonra, "arkadan sulamak yerine onu dinlesen aklllk ederdin. Ama ok fevri bir mizacn var, hem de hi dnceli deilsin. Oysa Tony, sen de gze gzel gelecek her ey -" "Ah! Balatma gznden!" diye baryor Bay Weevle lafn keserek. " N e syleyeceksen syle!" Arkadan aksi ve maneviyattan uzak gren Bay Guppy, ruhunun ince hislerini krgn bir ses tonuyla ifade etmekle yetiniyor: "Tony, zaman kaybetmeden fikir birliine varmalyz dediimde, masum bile olsa her trl kumpastan uzaktm. Bilirsin, birbirine bal btn davalarda, ahitlerin kantlayacaklar gerekler nceden meslek erbab tarafndan belirlenir. Bu talihsiz yal Mo - b e y e f e n d i n i n lm tahkikatnda kantlayacamz gerekleri bilmemiz iyi bir ey mi, yoksa deil mi?" (Bay Guppy,

Mongol diyecekken, beyefendinin bu durumda daha uygun olacan dnyor.) "Ne gerei?" "Bu tahkikatta ortaya kacak gerekler. Bunlar da -" Bay Guppy parmaklaryla sayyor -"alkanlklar hakknda bildiklerimiz; onu en son ne zaman grdn; o zaman ne halde olduu; onu o halde buluumuz ve nasl bulduumuz." "Evet," diyor Bay Weevle. "Bunlar gereklerle ilgili." "Kendisi okuyamad iin, daha nce de yaptn gibi ona bir yazy aklaman iin, her zamanki tuhaflyla sana on ikide randevu vermesi sonucunda bulduk onu. Ben akam seninle birlikte olduum iin aaya arldm -falan filan. Tahkikat sadece mteveffann lmyle ilgili koullar aratraca iin bu gereklerin tesine gitmek gerekli deil, herhalde benimle hemfikirsindir." "Hayr!" diyor Bay Weevle. "Deilim." "Herhalde buna da kumpas demeyeceksin?" diyor krgn Guppy. "Hayr," diyor arkada, "bu kumpastan da beter." "Tony, dostun olarak soruyorum" diyor Bay Guppy, tekrar koluna girip onu ar ar yrterek, "orada oturmaya devam etmenin sana ne gibi karlar salayacan dndn m?" "Ne d e m e k istiyorsun?" diyor T o n y durarak. "Orada oturmaya devam etmenin sana ne ok kar salayacan dndn m?" diye yineliyor Bay Guppy onu tekrar yrterek. "Nerede? Orada m?" diyor arkada eskici dkknn gstererek. Bay Guppy ban sallyor. "Ne dersen de, orada bir tek gece bile geiremem," diyor Bay Weevle dvecekmi gibi bakarak. "Bunda kararl msn Tony?" "Kararl ha! Sence kararl gibi grnmyor muyum? Bana kararlymm gibi geliyor," diyor Bay Weevle derinden titreyerek. "yleyse hibir engelle karlamadan, dnyada hibir akrabas yokmu gibi grnen yalnz yal bir adama ait mallarn sa-

540
hibi olma ihtimali ve orada ne depoladn bulma garantisi, dn gece yaadklarnn yannda hi kalyor, Tony, yle mi?" diyor Bay Guppy endienin verdii itahla trnan kemirerek. "Kesinlikle yle. Birinin gidip orada oturmasndan nasl byle serinkanllkla sz edebiliyorsun?" diye baryor Bay Weevle fkeyle. "ok meraklysan git kendin otur." "Ben mi Tony!" diyor Bay Guppy, onu teskin etmeye alarak. "Ben orada hi oturmadm ki, imdiden sonra bir oda bulmam da m m k n deil; ama senin orada bir odan var." "Al senin olsun," diyor arkada, "rahat rahat yerle." "Yanl anlamadysam, " diyor Bay Guppy, "bu noktada her eyden vazgeiyorsun, yle mi Tony?" "Azndan kan en doru laf bu," diyor Tony, gayet ikna edici bir kararllkla, "Vazgeiyorum!" Onlar byle konuurlarken meydana bir araba giriyor, zerinde ok yksek bir apka kendini cmle leme gsteriyor. Arabann iinde, kendini kalabalklara o kadar gstermese de araba h e m e n yanlarnda durduu iin iki arkadaa yeterince gsteren saygdeer Bay Smallweed ve Bayan Smallweed'le torunlar Judy var. Kk gruba bir tela ve heyecan hkim; (gen Bay Smallweed'in tepesindeki) yksek apka aa inerken yal Bay Smallweed ban pencereden kartp Bay Guppy'ye baryor "Naslsnz efendim! Naslsnz!" "Bizim Civciv'le ailesinin sabahn bu saatinde burada ne ii var merak ediyorum!" diyor Bay Guppy, ban sallayarak. "Aman efendim," diye baryor Bykbaba Smallweed, "bana bir iyilik yapar msnz? Bart'la kz kardei anneannelerini gtrrken siz de arkadanzla birlikte beni meyhaneye tayabilir misiniz? Yal bir adama bir iyilik yapar msnz, efendim?" Bay Guppy "meyhane mi?" diye tekrarlayarak arkadana bakyor. Saygdeer yk Sol's Arms'a tamaya hazrlanyorlar. "te paran!" diyor Bykbaba arabacya, vahi bir srtla gsz yumruunu sallayarak. "Hele bir peni daha iste bak nasl burnundan getiririm. Delikanllar, rica ederim rahat olun. Msaade ederseniz boyunlarnzdan tutaym. Skmamaya gayret ederim. Tanrm! Aman aman! Ay kemiklerim!" Sol neyse ki fazla uzak deil nk daha mesafenin yarsna gelinmeden Bay Weevle inme inmi gibi bir grnm arz ediyor. Ama dalglarn nefes alamadklarnda kardklar hrltl seslerden daha iddetli bir belirti gstermeden, hamallktan hissesine deni yerine getiriyor ve iyi yrekli yal beyefendi kendi isteiyle Sol's Arms'n salonuna indiriliyor. "Aman tanrm!" diyor Bay Smallweed, bir koltuktan soluk solua etrafna bakarak. "Ay aman of! Kemiklerim, srtm! Ne ar ne sz! Otur aa, seni oynak, sarsak, gezenti, kartrc papaan bozuntusu seni! otur!" Bayan Smallweed'e ynelik bu kk parantez, talihsiz yal hanmn ne zaman ayaa kalksa ortalkta dolap, sanki bir cad dans yapar gibi setii cansz nesnelere manasz eyler mrldanma temaylnden kaynaklanyordu. Zavall yal kadnn bu gsterilerinde, herhangi bir budalaca ama kadar sinirli bir efkatin de pay var; ama u anda Bay Smallweed'in oturtulduu koltuun bir ei olan Windsor koltuuna kar yle byk bir muhabbet gsteriyor ki torunlar onu koltua oturttuunda fazla kar koymuyor; bu esnada efendisi gayet gr bir sesle, artc bir hzla tekrarlad sevgi szcklerini yolluyor ona: "domuz kafal karga". "Beyefendi," diyor Bykbaba Smallweed, Bay Guppy'ye hitaben, "burada bir felaket olmu. Birinizden biriniz byle bir ey duydunuz mu?" "Duymak m! Felaketi biz kefettik." "Siz kefettiniz ha! Siz kefettiniz! Bart, onlar kefetmi!" ki kif, marifetlerini yineleyen Smallweed'le bakyorlar. "Sevgili dostlarm," diyor Bykbaba Smallweed genizden gelen bir sesle, ellerini onlara uzatarak, "Bayan Smallweed'in aabeyinin kllerini bulmak gibi ac bir vazifeyi ifa ettiiniz iin size binlerce teekkr borluyum." "H?" diyor Bay Guppy. "Bayan Smallweed'in aabeyi, sevgili dostum - y e g n e akrabas. Aramz pek iyi deildi, tabii imdi buna zlyoruz ama onunla insann arasnn iyi olmas zaten m m k n deildi. Bizi pek sevmezdi. T u h a f biriydi - o k tuhaf. Bir vasiyet brakmadysa (ki pek muhtemel deil) elimde yeminli mektuplar var. Ml-

ke gz kulak olmaya geldim; mhrlenmesi, korunmas lazm. Mlke gz kulak olmaya geldim," diye yineliyor Bykbaba Smallweed, on parmayla birlikte havay kendine doru kepeleyerek. "Sanrm," diyor meyus Bay Guppy, "ihtiyarn dayn olduunu syleyebilirdin, Small." "Onun hakknda yle ketumdunuz ki, benim de ayn ekilde davranmamn hounuza gideceini dndm," diyor o ihtiyar kurt, gznde gizli bir parlt. " H e m onunla gurur duymazdm." "Dahas onun daymz olup olmad sizi ilgilendirmezdi," diyor Judy. Gznde ayn parltyla. "Hayat boyunca beni .bir kez olsun grmedi," diyor Small; "Onu size daym olarak takdim etmek iin bir sebep gremiyorum!" "Bizimle asla temas kurmazd - z c bir ey," diye araya giriyor yal beyefendi; "ama ben mlke gz kulak olmaya geld i m - belgeleri inceleyeceim, mlke gz kulak olacam. T a p u yu zerimize alacaz. Bununla avukatm ilgileniyor. H e m e n urada oturan, Lincoln's Inn Fields'ten Bay Tulkinghorn avukatlm stlenme nezaketini gsterdi; emin olun elinden hibir ey kamaz. Krook Bayan Smallweed'in tek kardeiydi; Krook'tan baka akrabas yoktu, Krook'un da Bayan Smallweed'den baka akrabas yoktu. Yetmi alt yandaki aabeyinden sz ediyorum, seni cadaloz yaban ars." Bayan Smallweed annda ban sallayarak konumaya balyor, "Yetmi alt pound, yedi para! Yetmi alt bin para antas! Yetmi alt milyon paket para!" "Birisi bana bir marapa versin!" diye baryor ileden kan kocas, aresizce etrafna bakp uzanabilecei yerlerde atacak bir ey bulamayarak. "Rica etsem, biri bana bir tkrk hokkas verir mi? Ona atmak iin sert ve can actc herhangi bir ey veren yok mu bana? Seni acuze, seni kedi, seni kpek, seni cadaloz rtkan!" Bu noktada, kendi konumasnn harikalndan iyice istim zerine gelen Bay Smallweed, frlatacak hibir ey bulamaynca, olanca gcyle iterek Judy'yi bykannesine frlatyor, sonra da bir yn halinde koltuuna dyor.

"Biri beni silkelesin, rica ederim," diyor, hafif bir mcadele kmlts sergileyen yndan ykselen ses. "Mlke gz kulak olmaya geldim. Silkeleyin beni; yandaki evde grevli polisi arn da mlkle ilgili gerekli aklamay yapalm. Avukatm mlk korumak iin birazdan burada olacak. Ona dokunan srgn ettiririm, kree vurdurturum!" Vazifeperver torunlar, nefes nefese, onu her zamanki silkeleme ve drteleme ileminden geirirken, o hl bir yank gibi yineliyor, " m - m l k ! Mlk! - mlk!" Bay Weevle'la Bay G u p p y birbirlerine bakyorlar; birisi her eyden vazgemi bir halde, teki hl clz birka beklentisi varm gibi hezimete uram bir yz ifadesiyle. Ama Smallweed'lerin haklarn almasn engelleyebilecek bir ey yok. Bay T u l k i n g h o r n ' u n ktibi yazhanedeki resmi srasndan kalkp geliyor ve polise Bay T u l k i n g h o r n ' u n bu akrabalk bann doruluu konusunda teminat verdiini, belgelerle mallarn mlkiyetinin zaman iinde resmen devralnacam bildiriyor. Bay Smallweed'in hissi bir ziyaret yapmak zere yandaki eve tanarak hkimiyetini ilan etmesine h e m e n izin veriliyor; st kata karldnda, Bayan Flite'n boaltlm odasnda, kuhanesine eklenmi irkin bir alc ku gibi grnyor. Bu beklenmedik vrisin gelii ok gemeden btn mahalleye yaylyor, harareti canl tutarak Sol'a da faydas dokunuyor. Bayan Piper'la Bayan Perkins, gerekten de bir vasiyet yoksa bunun delikanlya hakszlk olduunu dnyorlar ve ona mlkten esasl bir hediye verilmesi gerektii sonucuna varyorlar. Kk Piper'la Kk Perkins, Chancery sokandaki yayalarn korkulu ryas olan o kpr kpr ocuk etesinin yeleri olarak, gn boyunca pompann arkasnda ve kemer altlarnda yanp yanp kl oluyorlar; onlardan arta kalanlarn zerinde vahi lklar ve bayku sesleri duyuluyor. Kk Swills'le Bayan M. Melvilleson bylesi olaand hadiselerin meslekten olanlarla olmayanlar arasndaki snr kaldrdn hissederek patronlaryla nazik bir sohbete koyuluyorlar. Bay Bogsby "kumpanyann btn gcyle oluturulacak koro eliinde popler KRAL L M ! arksn" haftann Mzik olay olarak programa alyor ve "saygdeer pek ok ahsiyet tarafndan ska dile getirilen bir istek sonucunda daha yenilerde byk heyecan yaratan zc bir hadi-

544
seye hrmeten J. G. B.'nin byk masraf gze alarak bu ie giritii" programda duyuruluyor. Mteveffa ile ilgili bir konuyu mahalleli bilhassa merak ediyor; bu da iine koyacak pek az ey olmasna ramen gerek byklkte bir tabutun kullanlp kullanlmayaca. G n n ilerleyen saatlerinde Sol'un barnda cenaze levazmatsnn, bir seksenlik bir tabut yapma yolunda talimat aldn sylemesiyle kamu vicdan rahatlyor ve Bay Smallweed'in bu davranna byk eref atfediliyor. Mahallenin dnda, epeyce uzanda da dikkate deer bir heyecan var; nk bilim ve felsefe adamlar inceleme yapmaya geliyorlar, arabalar ayn gayeyle gelmi doktorlar kede indiriyor, tutumaya msait gazlar ve fosforlam hidrojen konusunda mahallelinin aklna bile gelmeyecek ilim irfan konumalar yaplyor. Bu otoritelerin bazlar (tabii en aklllar) iddia edildii ekilde yanmann mteveffann zerine vazife olmadn sylyorlar kmsemeyle; dier otoriteler onlara bu tr lmlere dair ipular zerinde yaplm aratrmalarn Felsefi Raporlar'n altnc cildinde ve ngiliz T p H u k u k u hakknda herkesin bildii bir kitapta yaymlandn; ayn ekilde bir iki akademik eser vermi, zamannda da mantyla n yapm Bianchini adnda Veronal bir papaz tarafndan btn ayrntlaryla kaydedilmi bir vaka olan Kontes Cornelia Baudi vakasn; bir de bu konuyu aratracak iki tehlikeli Fransz'n, Bay Foder ve Bay Mere'in ahadetleri; ayrca bir zamanlar byle bir hadisenin vuku bulduu bir evde oturma, hatta oturup hadiseyi yazma nezaketsizlii gsteren Monsieur Le Cat adndaki mehur Fransz cerrahnn ahadetini hatrlatnca bile merhum Bay Krook'un dnyadan ayrlrken byle bir arka yolu kullanmaktaki srarn, doruluu ispat edilemez bir durum, kendilerine kar yaplm bir saldr olarak gryorlar. Mahalleli bu sylenenleri ne kadar az anlarlarsa o kadar holarna gidiyor; Sol's Arms piyasasnda yarattklar keyif de o kadar byk oluyor. Sonra resimli bir gazetenin ressam geliyor; Cornish sahilinde bir gemi enkazndan, Hyde Park'ta bir rportaja, Manchester'da bir gsteriye kadar her trl durum iin izilmi hazr n planlar var elinde - v e bizzat Bayan Perkins'in odasnda (srf bu yzden asla unutulmayacak), hemen orackta kdn zerine Bay Krook'un evini gerek hayattaki gibi iziveriyor; hatta gerek hayattakinden de iyi izip evi adeta bir Tapnaa dntryor. Ayn ekilde, meum odann kapsndan ieri bir gz atmasna izin verilince, oday bir kilometre uzunluunda, elli metre yksekliinde bir yer haline getiriyor; mahalleli buna pek baylyor. Bu esnada daha nce sz edilen iki beyefendi her eve dalp kyor, felsefi tartmalara karyor - h e r yere gidip herkesi dinliyor- ve tekrar Sol'un salonuna dnp, agzl kk kalemleriyle pelr ktlarna yazmay srdryorlar. En nihayet Mfetti ve tahkikat boy gsteriyor, tpk nceki gibi, tek fark Mfettiin vakann sradan olmayna sevinmesi ve Jri yelerine resm olmayan grn ileterek "bu yandaki ev anssz bir ev, beyler, kara yazgl bir ev; ama bazan byle eyler olur ve bu muammalar biz zemeyiz!" diyor. Bunun ardndan bir seksenlik tabut grcye kyor ve pek beeniliyor. Btn bu muameleler esnasnda, Bay Guppy ifade verdii zaman haricinde yle kk bir rol oynuyor ki, sradan birisi gibi evden uzaklatrlyor ve gizemli evi sadece dardan grmesine izin veriliyor; orada da Bay Smallweed'in kapya asma kilit vurduunu grme ve kendisinin darda kaldn acyla fark etme ilesini ekiyor. Ama muameleler sona ermeden nce, yani felaketten bir sonraki gece Bay Guppy'nin Leydi Dedlock'a sylemesi icap eden bir ey var. Bu nedenle, yrei szlaya szlaya, Sol's Arms'ta birbiriyle kaynaan dehet ve uykusuzluun yaratt sinsi bir sululuk duygusuyla, Guppy adndaki gen adam akam yedi sularnda ehirdeki malikneye gidiyor ve leydi hazretleriyle grme talebinde bulunuyor. Mercury leydinin dar ktn sylyor; kapdaki arabay grmyor mu? Evet, kapdaki arabay gryor ama leydimizi de grmek istiyor. Mercury, birazdan meslekdana da itiraf edecei gibi, gen adamn "azna burnuna girime" eiliminde ama ald talimatlar olumlu. Bu yzden de ask suratla gen adamn ktphaneye kmas gerektiine karar veriyor. Geldiini bildirmeden nce onu pek de aydnlk olmayan geni odada brakyor. Bay Guppy etrafndaki glgelere bakarken her yerde yanm ve beyazlam bir kmr ya da odun yn grr gibi oluyor. Sonra bir hrt

duyuyor. Yoksa -? Hayr bir hayalet deil; gayet k giyinmi etten kemikten bir hatun. "Leydi hazretleri, zrlerimi kabul edin," diye kekeliyor Bay Guppy byk bir moralsizlikle. "Mnasebetsiz bir zaman -" "istediiniz zaman gelebileceinizi sylemitim." Leydimiz bir sandalyeye oturup, geen sefer olduu gibi gzlerini ona dikiyor. " T e e k k r ederim, leydi hazretleri. Leydi hazretleri ok nazik." "Oturabilirsiniz." Sesinde pek nezaket yok. "Bilmem, oturup da sizi geciktirmeme gerek var m nk ben - b e n leydi hazretleriyle grme erefine erdiimde bahsettiim mektuplar ele geiremedim." "Buraya sadece bunu sylemeye mi geldiniz?" "Sadece bunu sylemeye geldim, leydi hazretleri." Bay Guppy bunalm, hayal krklna uram ve huzursuz olmasnn yan sra, leydinin ihtiam ve gzellii karsnda iyice eziliyor. Leydimiz grnmnn yaratt etkiyi gayet iyi biliyor; herhangi biri zerindeki tesirinin tek bir zerresini bile karmayacak kadar iyi tetkik etmi bunu. yle gzlerini ayrmadan, souk souk bakarken Bay Guppy onun dncelerinin gerekte ne olduunu bir nebze olsun anlamak yolunda bir klavuzu olmadn fark etmekle kalmyor adeta her dakika ondan biraz daha uzaklatn hissediyor. Belli ki o konumayacak. yleyse kendisinin konumas lazm. "Ksacas, leydi hazretleri," diyor Bay Guppy, nedamet getirmi bir hrsz gibi, "mektuplar alacam kii aniden ld ve -" Duruyor. Leydi Dedlock sknetle cmleyi bitiriyor. "Mektuplar da bu kiiyle birlikte ortadan kayboldu, yle mi?" Bay Guppy diyebilse hayr diyecek ama gizleyecek hali yok. "Ben o kanaatteyim, leydi hazretleri." Onun yznde minicik de olsa bir rahatlama kvlcm grebilecek mi? Hayr, o cesur d grnme tmyle aldanmam olmasna ve ardn, tesini, berisini grmeye almasna ramen byle bir ey gremiyor. Bu baarszl yznden bir iki clz zr mrldanyor.

"Sylemeniz gereken sadece bu mu?" diye soruyor Leydi Dedlock szlerini bitirene kadar bekledikten sonra. Bay Guppy hepsinin bu kadar olduunu sylyor. "Bana baka bir ey sylemek istemediinizden emin olsanz iyi olur nk bu son frsatnz." Bay Guppy emin. u anda hibir ekilde byle bir istei yok. "Bu kadar yeterli. zrlerinizi dinlememe gerek yok. Size iyi akamlar!" Guppy adndaki gen adama yolu gstermesi iin Mercury'nin zilini alyor. Ama tesadf bu ya, o anda, o evde Tulkinghorn adnda yal bir adam bulunuyor. O yal adam sessiz admlaryla ktphaneye gelip, elini o anda kap tokmana uzatyor -ieri giriyorve odadan kan gen adamla yz yze geliyor. Yal adamla leydi arasnda tek bir bak; bir an iin hep kapal duran o perde alyor. T e t i k t e duran keskin phe dar bakyor. Bir an sonra perde tekrar kapal. "Kusura bakmayn, Leydi Dedlock. Binlerce kez zr dilerim. Bu saatte sizi burada bulmak ok allmadk bir ey. Odann bo olduunu zannetmitim. Kusura bakmayn!" "Durun!" Kaytszca onu geri aryor. "Burada kaln, rica ederim. Ben yemee kyorum. Bu gen adama syleyecek bir eyim kalmad!" Akl kark gen adam dar karken ona selam veriyor ve Fields'ten Bay Tulkinghorn'un iyi olduunu mit ettiini sylyor. "Ya, ya?" diyor avukat atk kalarnn altndan ona bakarak; ama bir kere daha bakmasna gerek yok. "Kenge ve Carboy'dansnz, deil mi?" "Kenge ve Carboy, Bay Tulkinghorn. Adm Guppy, efendim." "Doru. T e e k k r ederim, Bay Guppy, ok iyiyim!" " M e m n u n oldum, efendim. Sizin iyiliiniz meslein iyilii demektir." " T e e k k r ederim, Bay Guppy!" Bay Guppy darya szlyor. Bay Tulkinghorn o eski moda mat siyahyla Leydi Dedlock'un ihtiamnn tam zdd bir vaziyette onu arabasna kadar indiriyor. enesini ovalayarak geri dnyor ve gece boyunca da ovalamaya devam ediyor.

XXXIV. Blm

YREK BURGUSU

"Bu da ne ola ki?" diyor Bay George, "Kurusk m, yoksa glle mi? T e n e k e tngrts m, ate mi?" Svarinin dncelerinin kayna, ak bir mektup ve kafasn epeyce kartryormu gibi bir hali var. Mektubu ileri uzatyor, yzne yaklatryor, sa eline alyor, sol eline alyor, kafasn bir yana eip okuyor, kafasn br yana eip okuyor, kalarn atyor, kaldryor; yine de tatmin olamyor. Heybetli avcuyla mektubu masada dzeltiyor, dnceli dnceli salonda yryp nne geldike duruyor ve yeni bir gzle bakyor. Bu bile ie yaramyor. "Kurusk m, yoksa glle mi?" diye dnyor Bay George hl. Phil Squod, elinde bir fra ve boya kutusuyla biraz tede hedefleri boyuyor; ardnda brakt yavuklusuna dneceini, hzl mar temposuyla, trampet ve asker dd havasnda slkla alyor. 1 "Phil!" Svari ona seslenirken eliyle de gelmesini iaret ediyor. Phil her zamanki gibi yanayor; sanki baka yere gidiyormu gibi duvar boyunda ilerledikten sonra, bir sng hcumu gibi komutannn zerine skn ediyor. Kirli yznde be beyaz leke epeyce tezat oluturuyor, frasnn sapyla da kan kayor.
1 Askeri bandolarn ok sk aldklar bir mar. "Yce T a n r m gnder beni geri /Yine greyim sevgilimi"

"Dikkat, Phil! Dinle unu." "Yava oku, komutan, yava oku." " 'Beyefendi. Bay Matthew Bagnet'in kefilliinde, sizin de onaynzla iki ay nce imzalanan doksan yedi pound, drt ilin, dokuz penilik senetin sresinin yarn dolduunu ve deme iin gerekli hazrl yapmanz rica ettiimi (bu konuda hibir yasal zorunluluum olmad halde) hatrlatrm. JOSHUA SMALLW E E D . ' - Bundan ne kartyorsun, Phil?" "Pis i, mdr." "Neden?" "Bence," diye karlk veriyor Phil, frasnn sapyla alnndaki yatay bir kr dnceli dnceli katettikten sonra, "para istendiinde sonunda mutlaka bir pislik kar." "u ie bak, Phil," diyor svari, masaya oturarak. "Faizdir, bilmemnedir derken bu anaparann neredeyse yars kadar para dedim imdiye kadar." Phil, yamuk yznde ne id belirsiz bir burumayla bir iki adm geri atarak, bu gerein mektuptaki meseleye bir faydas olmadn ima ediyor. "Dahas da var, Phil," diyor svari, onun acele sonulara varmasn elinin bir hareketiyle engelleyerek. "Bu senet batan beri Yenilenebilir bir senetti. Defalarca da yenilendi. Bu ie ne diyeceksin?" "Bana yle geliyor ki bir defa daha yenilenmeyecek." "yle mi? Hh! Bana da yle geliyor." "Josh na Smallweed buraya sandalyede getirdikleri adam m?" "Evet, o." "Mdr," diyor Phil, ar bir ciddiyetle, "huy itibariyle tam bir slk bu adam, ilerinde tam bir dalavereci, kvrtmalar ylandan beter, kskalar istiridye gibi." Hislerini byle kuvvetle dile getirdikten sonra, Bay Squod, kendinden baka bir sz beklenmediinden emin olmak iin biraz daha oyalanyor, sonra her zamanki hareketleriyle urat hedefe geri dnyor ve yine daha nceki mzikal vastay kullanarak o ideal gen hanma mutlaka dneceini evkle vurgulamay srdryor.

550
"Bu ii halletmenin" diyor Phil kurnaz kurnaz ona bakarak, "bir yolu var, komutan" "Paray demekten sz ediyorsun herhalde? Keke." Phil ban sallyor. "Hayr, mdr, hayr; o kadar kt deil. Bir yolu var," diyor Phil, frasn sanatkrane evirerek - " u anda yaptm ey." "zerine fra ekmek. flas." Phil ban sallyor. "Aman ne gzel! O zaman Bagnetlere ne olur biliyor musun? Benim borcumu kapatmak uruna onlar mahvolur. Sende de ahlak tam," diyor svari o heybetli bakyla onu fkeli fkeli szerek, "valla yle, Phil!" Phil, frasnn pek ok kinayeli hareketiyle ve kenardan taan boyalar parmayla dzelterek, Bagnet sorumluluunu unuttuunu ve o kymetli ailenin bir yesinin bile sann teline zarar veremeyeceini samimiyetle syleyerek bu son sylenenlere kar koyacakken dardaki uzun koridordan ayak sesleri geliyor ve neeli bir ses Bay George'un evde olup olmadn soruyor. Phil, ustasna bir bak attktan sonra topallaya topallaya o tarafa giderken "Patron burada, Bayan Bagnet! eride!" diyor ve bizim hanm, Bay Bagnet'in eliinde ieri giriyor. Bizim hanm yln hibir mevsiminde yrye zerinde gri bez pelerini olmakszn kmaz; kaba kumatan, ypranm ama ok temiz bir pelerin bu, dnyann bir ucundan Bayan Bagnet ve bir emsiye eliinde Avrupa'ya dnmesi marifetiyle de Bay Bagnet'e pek ilgin gelen giysinin ta kendisi. Bizim hanmn sokak tehizatnn ayrlmaz bir dier paras da az nce sz geen sadk emsiye. Renginin hayatta ei benzeri yok, sap ondleli tahta bir kanca, ucuna da madeni bir para ilitirilmi, sokak kaplarnn zerindeki kk yuvarlak pencerelere ya da oval gzlk camlarna benziyor; bu aksesuar uzun zamandr ngiliz ordusuyla zdelemi bir eyada bulunmas istenebilecek grevine inatla sadk kalma hassasndan yoksun. Bizim hanmn emsiyesinin beli biraz ikin gibi, sanki korseye ihtiyac var - m u h t e m e l e n , seneler boyu evde fincan dolab, seyahatlerde hal klf olarak kullanlmasndan kaynaklanan bir grnm bu. Grkemli kaponuyla kendini iyice kantla-

551
m pelerinine sonuna kadar gvendii iin emsiyeyi asla amyor; genellikle alveri yaparken etleri veya yeillikleri gstermeye ya da dostane bir drtklemeyle satclarn dikkatini ekmeye yarayan bir baston gibi kullanyor aleti. Kapaklar iki tarafa alan hasr bir kuyuya benzeyen pazar sepeti olmadan kapdan admn bile atmaz. Bu gvenilir can yoldalarnn eliinde, kaba hasr bir boneden bakan drst, gne yan yzyle, al yanaklar ve canl ifadesiyle George'un At Salonuna gidiyor Bayan Bagnet. "Ee, George," diyor, "bu gneli sabahta naslsn bakalm?" O n u n elini dosta sktktan sonra, yryn ardndan derin bir nefes alyor ve dinlenmek iin oturuyor. Bavul vagonlarnn tepelerinde ve benzeri yerlerde olgunlatrd her yerde kolayca dinlenebilme meziyetiyle sert bir sedire tnyor, bonesinin iplerini zyor, bonesini geri itip, kollarn kavuturuyor ve son derece rahat grnyor. Bu esnada Bay Bagnet eski dostuyla ve Phil'le tokalayor; Bayan Bagnet ona da iyicil bir glmsemeyle selam veriyor. "Peygamber'le birlikte ktk geldik," diyor Bayan Bagnet canl bir sesle; kocasndan sz ederken bu ksaltmay kullanyor, ilk tantklarnda yapsnn salamlna ve kuvvetine iltifat olarak birliindekilerin ona takt Peygamberaac lakabndan geliyor bu ksaltma; "u kefillik iini her zamanki gibi halletmek iin. Ona imzalanacak yeni senedi ver, George, o da adam gibi imzalasn." "Ben de bu sabah size gelecektim," diyor svari, istemeye istemeye. "Evet, biz de bu sabah geleceini tahmin ettik ama erken davrandk ve oullarn bir tanesi Woolwich'e kardelerini emanet edip biz sana geldik -grdn gibi! nk imdilerde Peygamber eve yle baland, yle az idman yapyor ki yry ona iyi geliyor. Ama senin neyin var, George?" diye soruyor Bayan Bagnet, neeli konumasn yarda keserek. "Kendinde deil gibisin." "Pek kendimde deilim," diyor svari: biraz tadm kat, Bayan Bagnet." Onun o parlak zeki gzleri gerei hemen anlyor. "George! diyor parman ona doru uzatarak. "Sakn Peygamber'in kefaletiyle ilgili bir mesele ktn syleme. ocuklar dn, George."

553
Svari ona endieli gzlerle bakyor. "George," diyor Bayan Bagnet sylediklerini vurgulamak iin iki kolunu birden kullanp ellerini ara sra dizlerine koyarak. "Peygamber'in kefilliinin devreye girmesini gerektirecek bir ey yaptysan, onu yaya braktysan, bizi icraya dme tehlikesine soktuysan - b u n u yznde aka grebiliyorum, George- ok ayp etmi ve bizi de acmaszca aldatm olursun. Acmaszca diyorum, George." Her zaman bir tulumba ya da sokak lambas gibi hareketsiz olan Bay Bagnet kocaman elini adeta ban saanak yamurdan korumak ister gibi kel kafasnn zerine koyuyor ve byk bir huzursuzlukla Bayan Bagnet'e bakyor. "George!" diyor bizim, hanm, "Sana ayorum! George, senden utanyorum! George, bunu yaptna inanamyorum! Senin bo gezenin bo kalfas olduunu, hibir yerde kk salamadn biliyordum; ama Bagnet'le ocuklarn bir yerlere tutunabilmek iin saldklar azck kk de skp koparacan tahmin etmezdim. Onun ne kadar sk altn, nasl sebatl olduunu biliyorsun. Quebec'i, Malta'y, Woolwich'i biliyorsun - b i z e byle muamele edecek kadar ftursuz olabileceini hi dnmezdim. Ah George!" Bayan Bagnet, ok sahici bir tavrla, gzlerini silmek iin pelerinin ucunu ekeliyor. "Bunu nasl yapabildin?" Bayan Bagnet susunca, Bay Bagnet sanki yamur dinmi gibi elini bandan ekiyor ve kederle, Bay George'a bakyor; Bay George bembeyaz kesilmi, huzursuzlukla gri pelerine ve hasr boneye bakyor. "Mat," diyor svari, alak bir sesle ona hitap ederken gzlerini hl karsndan ayrmayarak; "byle ilenmenize ok zld m nk durumun grnd kadar kt olmadn mit ediyorum. Dorusu bu sabah bu mektubu aldm"; yksek sesle okuyor; "ama hl bir eyler yaplabileceini umuyorum. Sylediin doru, bo gezenin bo kalfasym; kimin yoluna ktysam da ona bir iyilik getirmedim. Ama eski, serseri bir silah arkadann karn ve aileni benden daha fazla sevebilmesi m m k n deil, Mat, bana m m k n olduunca hogrl bakacana inanyorum. Sizden bir ey sakladm zannetmeyin. M e k t u p elime geeli on be dakika olmad." "Hanm!" diye mrldanyor Bay Bagnet, ksa bir sessizlikten sonra, "ona fikrimi syler misin?" "Ah! N e d e n , " diye cevap veriyor Bayan Bagnet yar alar yar gler vaziyette, "Kuzey Amerika'da Joe Pouch'un duluyla evlenmedi? Evlenseydi ban byle derde sokmazd." "Bizim hanm," diyor Bay Bagnet, "dorusunu sylyor - n e d e n evlenmedin?" "Herhalde b e n d e n daha iyi bir koca bulmutur imdiye kadar," diyor svari. "Neyse, bugn burada bu haldeyim, Joe P o u c h ' u n duluyla da evlenmedim. imdi ne yapmalym? Btn sahip olduklarm bunlar. Onlar da benim deil sizin. T e k kelimenizle en kk parasna kadar her eyi satarm. htiyacm olan paraya yakn bir eyler edeceine inansam imdiye kadar oktan satmtm. Seni ya da seninkileri mkl durumda brakacam d n m e , Mat. Bunu yapmaktansa kendimi satarm daha iyi. Yeter ki," diyor svari, gsne tenkit mahiy e t i n d e bir y u m r u k indirerek, "benim gibi elden d m e bir hrdavat alacak birini bulabileyim." "Hanm," diye mrldanyor Bay Bagnet, "ona bu konudaki fikrimi de syle." "George," diyor bizim hanm, "enine boyuna dnldnde fazlaca bir suun yok, paran olmad halde bu ii kurman haricinde." "Bu tam bana gre bir ey!" diyor piman svari ban sallayarak. "Biliyorum, tam benlik." "Sus!," diyor Bay Bagnet, "bizim hanm hakl - b e n i m dncelerimi iyi iletiyor- lafm bitene kadar bekle!" "Asla kefil olmamz istememeliydin George, enine boyuna dnldnde biz de kefil olmamalydk. Ama olan oldu. Biraz uar da olsan gcnn yettiince erefli ve drst bir insansndr. te yandan, tepemizde asl duran bylesi bir ihtimalle endie duymamzn ne kadar doal olduunu sen de kabul edersin. Bu yzden de unut ve affet, George. Hadi! Hepimiz unutalm ve affedelim!" Bayan Bagnet o drst ellerinden birini ona, dierini kocasna uzatyor, Bay George da ikisinin de ellerinden tutuyor ve brakmadan konuuyor.

"Bu borcu ortadan kaldrmak iin elimden geleni yapacama ikinizi de temin ederim. Ama st ste koyabildiim be kuru da onu deyebilmek uruna uup gidiyor. Burada Phil'le ben ok sade bir hayat sryoruz. Ama Salon kendisinden bekleneni veremiyor ve - u z u n lafn ksas para etmiyor. Onu almam hata myd? Belki yleydi. Ama bir bakma bu adm atmaya itilmitim, durup oturmam salayacan dnmtm; rica ederim byle beklentilere girmemi grmezden gelin, tm kalbimle size teekkr ediyorum ve kendimden ok utanyorum." Bu son szlerle Bay George tuttuu iki eli de skyor ve onlar brakarak, ileri kart gs ve dimdik duruuyla sanki son ifadesini vermi de erefiyle kuruna dizilecekmi gibi bir iki adm geri ekiliyor. "George, beni iyi dinle!" diyor Bay Bagnet karsna bakarak. "Syle hanm!" Dncelerini bu allmadk yntemle dile getiren Bay Bagnet, ayrca vakit kaybetmeden mektupla ilgilenilmesi gerektiini; George'la kendisinin vakit kaybetmeden mektupla Bay Smallweed'le yz yze grmeleri icap ettiini ve esas amacn bu paraya sahip olmayan Bay Bagnet'i bu iten sa salim kurtarmak olduunu sylyor. Bay George bunlara tamamyla katlarak apkasn takyor ve Bay Bagnet'le birlikte dman kararghna yrye gemeye hazrlanyor. "Bir kadnn aceleyle sylenmi szlerini kafana takma, George," diyor Bayan Bagnet, omzuna vurarak. "Benim Peygamber'i sana e m a n e t ediyorum, onu kazasz belasz dze karacandan eminim." Svari bu nazik szleri iin ona teekkr ediyor ve Peygamber'i bu iten bir ekilde kurtaracan sylyor. Bunun zerine Bayan Bagnet pelerini, sepeti ve emsiyesiyle, yine o l l gzleriyle eve, ailenin geri kalannn yanna gidiyor, silah arkadalar da Bay Smallweed'i ikna etme midiyle yola koyuluyorlar. ingiltere'de Bay Smallweed'le yaplabilecek herhangi bir mzakerede Bay George ve Bay Matthew Bagnet kadar hsrana urayacak iki kii daha var mdr, diye sormak pekl mmkn. Ayn zamanda, o askeri grnmlerine, geni omuzlarna, kallavi admlarna ramen hayatn Smallweedvari meselelerinde iki

basit ve acemi ocuktan farksz olup olmadklar da sorulabilir. Sokaklarda byk bir ciddiyetle Ho Da civarna doru ilerlerken Bay Bagnet dostunun dnceli olduunu grp, Bayan Bagnet'in son hcumundan sz etmenin bir arkada olarak grevi olduuna karar veriyor. "George, bizim hanm bilirsin - s t kadar tatl ve yumuaktr. Ama ocuklarna - y a da bana - d o k u n d u n mu barut gibi patlar." "Bu onun deerine deer katyor, Mat!" "George," diyor Bay Bagnet, karya bakarak, "bizim han m - deerine deer katmayan - hibir ey yapamaz. yle ya da byle. Ama bunu asla yannda sylemem. Disiplini korumak lazm." "Arlnca altn eder," diyor svari. "Altn m?" diyor Bay Bagnet. "Sana bir ey syliyeyim. Bizim hanm - s e k s e n okka eker. Bizim hanm yerine -o arlkta herhangi bir maden verseler- kabul eder miyim? Hayr. Neden? n k onun cevheri ok daha kymetli - e n kymetli madenden bile daha kymetli. H e m de o som madendir!" "Haklsn, Mat!" "Teklifime rza gsterdiinde - y z m kabul ettiindebana ve ocuklara 'yazld' - z i h n e n ve kalben; mr boyunca. O kadar drsttr," diyor Bay Bagnet, "o kadar sadktr ki - b i z e parman uzatan olsa- hemen harekete geer -silahlarn kuanr. Bizim hanm - b i r kereliine olsun- vazife icab -silahlan atelemise grmezden gel, George. Sadakattendir!" "Tanr onu korusun, Mat!" diyor svari. "Bunu yapt iin iyice houma gitti!" "Haklsn!" diyor Bay Bagnet, byk bir evkle ama tek bir adalesinin bile gerginliini bozmadan. "Bizim hanm -Cebelitark kayas kadar bile yksekte grsen- yine de meziyetlerini kmsemi saylrsn. Ama bunu asla yannda sylemem. Disiplini korumak lazm." Bu methiyeler onlar Ho Da'a ve Bykbaba Smallweed'in evine getiriyor. Kapy her dem hazr Judy ayor, onlar fazla bir dknlk gstermeden, ktcl bir istihzayla tepeden trnaa szdkten sonra, ieri alp almama konusunda khine danmak

iin ieri giriyor. O bal dudaklarnda "isterlerse gelebilirler" szleriyle geri dnmesinden hareketle khinin rza gsterdii sonucuna varlyor. Bu ayrcalkla ieri giriyorlar ve Bay Smallweed'i ayaklarn kt dolu bir leene sokar gibi sandalyesinin altndaki ekmeceye sokmu, Bayan Smallweed'i de akmas istenmeyen bir ku gibi yastkla susturulmu vaziyette buluyorlar. "Sevgili dostum," diyor Bykbaba Smallweed, o iki ince, efkat dolu kolunu onlara uzatarak. "Naslsn? Naslsn? Arkadan da kim, sevgili dostum?" "u bizim meselede bana kefil olan Matthew Bagnet," diyor George, ilk bata uysal davranmay pek de beceremeyerek. "Aaa! Bay Bagnet mi? Tabii!" Yal adam elini siper ederek ona bakyor. "Umarm iyisinizdir, Bay Bagnet. Yapl adam, Bay George! Asker havas var, efendim!" Oturacak bir yer gsterilmediinden Bay George Bay Bagnet ve kendisi iin birer iskemle ekiyor. Oturuyorlar; Bay Bagnet'in bu ama uruna bacaklarn kvrmak haricinde eilip bkiilmeye tahamml yok gibi grnyor. "Judy," diyor Bay Smallweed, "pipoyu getir." "Bana sorarsan," diye araya giriyor Bay George, "gen hanmn bu zahmete girmesine gerek yok nk dorusunu sylemek gerekirse bugn canm pek pipo imek istemiyor." "Olur mu yle ey?" diyor yal adam. "Judy, pipoyu getir." "Asln istersen, Bay Smallweed," diyor George, "biraz naho bir ruh halindeyim. Bana yle geliyor ki, baym, ehirdeki dostun baz dolaplar eviriyor." "Nasl olur!" diyor Bykbaba Smallweed. "O asla byle bir ey yapmaz!" "yle mi? Bunu duyduuma sevindim nk bunu onun yapm olabileceini dnmtm. undan sz ediyorum. u mektuptan." Bykbaba Smallweed mektubu grr grmez irkin irkin srtyor. "Bu ne anlama geliyor?" diye soruyor Bay George. "Judy," diyor yal adam. "Pipoyu getirdin mi? Bana ver. Ne anlama geldiini mi sormutun, sevgili dostum?"

"Evet! Hadi ama, yapma Bay Smallweed," diye steliyor svari, bir elinde ak mektup, teki elinin geni eklemleri bacana dayal kendini olabildiince yumuak ve samimi konumaya zorluyor, "aramzda ok para geldi gitti, u anda da yz yzeyiz, aramzdaki anlamay ikimiz de biliyoruz. u ana kadar dzenli olarak yaptm eyi yine yapmaya ve bu ii byle srdrmeye hazrm. Senden daha nce hi byle bir mektup almadm, bu sabah da bunu neye yoracam bilemedim nk dostum Matthew Bagnet'in, bildiiniz gibi bu kadar paras yok -" "Ben byle bir ey bilmiyorum," diyor yal adam sknetle. "Cann -yani can cehenneme; ben yle diyorum ya, yetmez mi?" "Evet, yle diyorsun," diyor Bykbaba Smallweed. "Ama ben byle bir ey bilmiyorum." "Olabilir!" diyor svari sinirlerini bastrarak. "Ben biliyorum." Bay Smallweed gayet rahat cevap veriyor, "O baka ey!" sonra ekliyor, "ama bir manas yok. yle olsa da olmasa da Bay Bagnet'in durumunda bir deiiklik sz konusu deil." Talihsiz George vaziyeti mnasip bir mecraya sokmak ve Bay Smallweed'le anlamaya varmak iin epeyce gayret gsteriyor. "Ben de bunu kastediyorum. Sylediin gibi, Bay Smallweed, yle olsa da olmasa da Matthew Bagnet bor yk altnda. Bu durum hanmn ve tabii beni de ok huzursuz ediyor; nk ben her ne kadar bir baltaya sap olamayan serserinin tekiysem de o tam bir aile babasdr, grmyor musun? imdi, Bay Smallweed," diyor svari, askeri tarzda i grme yntemiyle biraz daha gven kazanarak lafna devam ediyor, "belli bir biimde senle ben iyi dost olsak da senden dostum Bagnet'i tmyle serbest brakman isteyemeyeceimin farkndaym." "Aman, ne mtevazsn. Dile b e n d e n ne dilersen, Bay George." (Bugn Bykbaba Smallweed'in canavarca bir akacl var.) "Yani bunu red mi edersin? Ya da belki sen deil de ehirdeki dostun, yle mi? Ha ha ha!"

"Ha ha ha!" diye yanklyor Bykbaba Smallweed. Oyle acmasz bir hali var, gzleri de yle garip bir yeil ki Bay Bagnet'in doal ciddiyeti bu saygdeer adam incelerken iyice artyor. "Hadi!" diyor mitli George, "Birbirimize kar yumuak olabilmemize seviniyorum nk bu ii tatllkla halletmek istiyorum. ite dostum Bagnet burada, ben de buradaym, istersen meseleyi h e m e n urackta her zamanki gibi zebiliriz, Bay Smallweed. Dostum Bagnet'in ve ailesinin gnln de epeyce ferahlatm olursun, yeter ki ona nasl anlaacamz syle." Bu noktada tiz sesli bir hortlak alayla baryor, "Aman, ne tenezzl! Aman!" - tabii baran akac Judy deilse nk Irkileri ziyaretiler dnp baktklarnda onu sessiz buluyorlar ama enesinin duruunda kmseme ve istihza var. Bay Bagnet'in ciddiyeti iyice koyulayor. "Ama sanrm bana," pipoyu srekli elinde tutan yal Smallweed konuuyor imdi; "sanrm bana mektubun ne manaya geldiini sormutun." "Evet, sordum," diyor svari o geitirmeci tavryla; "ama her ey tatllkla yoluna girecekse bu sorunun cevabn almasam da olur." Bay Smallweed svarinin kafasna nian almamak iin kendini zor tutarak pipoyu yere atp parampara ediyor. "ite bu manaya geliyor, sevgili dostum. Seni parampara edeceim. Seni lime lime dorayacam. Tozunu karacam. Cehennemin dibine kadar yolun var!" iki arkada ayaa kalkp birbirlerine bakyorlar. Bay Bagnet'in ciddiyeti en koyu halini alm. "Cehhenemin dibine kadar yolun var!" diye tekrarlyor yal adam. Artk senin pipo imelerinden, gevezeliklerinden gna geldi. Ne? Bamsz svari ayaklar ha! Avukatma git (nerede olduunu biliyorsun; daha nce de gitmitin) skysa imdi gster bamszln bakalm, olmaz m? Hadi sevgili dostum, ite sana frsat. Sokak kapsn a Judy; bu ekyalar dar at! Gitmezlerse yardm ar. Sokaa at!" Bunlar o kadar yksek sesle sylyor ki Bay Bagnet, aknln atlatamayan silah arkadan omuzlarndan tutup sokak ka-

560
psndan dar karyor; onlar kar kmaz kap muzaffer Judy tarafndan arkalarndan arplyor. N u t k u tutulan Bay George bir m d d e t kap tokmana bakarak ylece duruyor. Bay Bagnet tam bir ciddiyet uurumunda, bir nbeti gibi kk salon penceresinin nnde aa yukar yryor ve nnden her geite ieri bakyor; kafasnda bir eyleri tartar gibi bir hali var. "Gel, Mat!" diyor Bay George kendini toparladnda, "avukat deneyelim. Bu aalk herif hakknda ne dnyorsun?" Bay Bagnet, salona son bir kez bakmak iin durup bayla ieriyi gstererek "Bizim hanm burada olsayd - o n a ne dndm sylerdim!" Kendini dncelerinden bu ekilde kurtardktan sonra svariyle birlikte omuz omuza yrye geiyor. Lincoln's Inn Fields'e -geldiklerinde Bay Tulkinghorn'un megul olduunu ve onlarla gremeyeceini reniyorlar. Onlar grmeye hi niyeti yok; nk bir saat boyunca bekledikten sonra, ktibin an alnp ieriye arldnda frsattan istifade onlarn geldiini bildiriyor ve Bay Tulkinghorn'un onlara syleyecek hibir eyi olmad, beklemeseler daha iyi olaca ynnde pek de cesaret vermeyen bir mesajla geri dnyor. Ama onlar askeri taktiklerin gerektirdii sabrla bekliyorlar; en nihayet an tekrar alyor ve ierideki mteri Bay Tulkinghorn'un odasndan kyor. Mteri alml yal bir hanm; Chesney Wold'un khyas Bayan Rouncewell'den bakas deil. O mabetten eski moda, ho bir selam vererek kyor ve usulca kapy kapatyor. O katlarda bir itibar var nk ktip, kapya kadar ona elik etmek zere ayaa kalkyor. Yal hanm bu ilgisi iin ona teekkr ederken bekleyen silah arkadalarn fark ediyor. "Kusura bakmayn, efendim, acaba bu beyler asker mi?" Ktip bu soruyu gzleriyle onlara yneltiyor, Bay George srt dnk vaziyette minenin zerindeki takvimi incelediinden cevap verme iini Bay Bagnet stleniyor, "Evet, hanmefendi. Eskiden askerdik." "Bana da yle gelmiti. Bundan emindim. Sizi grnce yreim snd, beyler. Ne zaman bir asker grsem byle olurum. Tanr sizi korusun, beyler! Yal bir kadnn kusuruna bakmayn; ama benim olum da askerdi. ok ho, yakkl bir delikanlyd, biraz atak olsa da ok iyiydi, yine de kimileri onu zavall annesine ktlerlerdi. Cannz sktm iin kusura bakmayn, efendim. Tanr sizi korusun, beyler!" "Sizi de hanmefendi!" diyor Bay Bagnet sahici bir iyi niyetle. Yal hanmn sesindeki samimiyetin ve gzel yal vcundunu saran titremenin ok dokunakl bir taraf var. Ama Bay George minenin zerindeki takvimle o kadar megul ki (belki de gelecek aylar sayyor) kadn kp da kap kapanana kadar ban bile evirmiyor. "George," diye fsldyor Bay Bagnet bouk bir sesle, o en nihayet takvimi braktnda. "Moralini bozma! ' N e d e n askerler, neden -melankolik ocuklar gibi olalm?' 1 Neelen biraz!" Ktip yeniden onlarn beklediini bildirmek iin ieri giriyor ve Bay Tulkinghorn'un ters ters "Madem yle, gelsinler!" dedii duyuluyor. Tavan resimli byk odaya girdiklerinde onu minenin nnde ayakta buluyorlar. "Ne istiyorsunuz? avu, seni geen grdmde buraya gelmeni istemediimi sylemitim." avu - b i r iki dakika iinde her zamanki konuma tarzna, hatta duruuna hzla geri d n e r e k - bir m e k t u p aldn, onunla ilgili olarak Bay Smallweed'le konumaya gittiini ve buraya gnderildiini sylyor. "Sana syleyecek bir eyim yok," diyor Bay Tulkinghorn. "Borca girdiysen, borcunu deyeceksin ya da sonularna katlanacaksn. Bunu renmek iin buraya gelmene gerek yoktu herhalde?" avu zlerek bu paraya sahip olmadn belirtiyor. "yi yleyse! teki adam - e e r buysa, bu a d a m - paray senin yerine demek zorunda." avu zlerek teki adamn da bu paraya sahip olmadn ekliyor. "yi yleyse! Ya paray aranzda denkletirirsiniz ya da mahkemeye verilirsiniz ve ikiniz de ekersiniz. Paray almtnz, geri vermek zorundasnz. Bakalarnn poundlarn, ilinlerini, penilerini cebe atp sonra da elinizi kolunuzu sallaya sallaya gidemezsiniz."
1 Bir on sekizinci yzyl arksndan bir blm.

Avukat koltuuna oturup atei kartryor. Bay George son bir umutla ondan bir iyilik "Sana syleyecek bir eyim yok, avu. Ahbaplarn beenmiyorum, buraya gelmeni de istemiyorum. Bu mesele benim alanma girmiyor ve bromla alakas yok. Bay Smallweed bu ilerle ilgilenmemi rica etme inceliini gsterdi ama bunlar benim sahamda deil. Clifford's Inn'deki Melchiesedech'e gidin." "Hibir tevik grmememe ramen," diyor Bay George, "size kar byle srarc davrandm iin zr dilerim - b u size olduu kadar bana da naho geliyor; ama sizinle zel bir ey konumama izin verir miydiniz acaba?" Bay Tulkinghorn elleri ceplerinde ayaa kalkyor ve pencerelerden birinin girintisine doru yryor. "Kaybedecek vaktim yok!" O m k e m m e l kaytszlk grntsnn orta yerinde, srtn a verip svarinin yzn a dnmesini salayarak, ona keskin bir bak frlatyor. "Efendim," diyor Bay George, "yanmdaki bu adam bu talihsiz meseleyle ilgili dier ahsiyet - a m a ismen, sadece i s m e n benim tek amacm benim yzmden onun bann derde girmesini engellemek. Ei ve ailesi olan ok saygdeer bir adamdr; eskiden Krallk T o p u Birliindeydi." "Bak dostum, btn Krallk T o p u Birliinin gzmde bir tutam enfiye kadar deeri yok -subaylarn, askerlerin, arabalarn, vagonlarn, atlarn, silahlarn, cephanenin." "Olabilir, efendim. Ama Bagnet, kars ve ailesi benim iin, benim yzmden zarar gremeyecek kadar nemli. Eer onlar bu iten kurtarabilecekse, geen gn benden istediiniz eyi baka hibir ey gzetmeksizin size vermeye hazrm." "Yannda m?" "Yanmda, efendim." "avu," diye konumaya balyor avukat her trl iddetten daha yldrc kuru, heyecansz tavryla, "seninle konuurken kararn ver, nk bu son. Konumay bitirdikten sonra bu konuyu kapatacam ve bir daha amayacam. Bunu iyi belle, istersen buraya getirdiini sylediin eyi burada bir iki gnlne brakabilirsin; istersen h e m e n alp gidebilirsin. Eer burada brakmay tercih edersen, bu ii senin iin halledebilirim -yani

demeyi eski dzenine sokarm, dahas senin btn kaynaklarn t k e n m e d e n u Bagnet denen adama iliilmeyeceine dair yazl bir teminat bile verebilirim -yani senin btn olanaklarn tk e n m e d e n kefil kendininkileri harcamaya balamaz. Aslnda bu onu anlamadan muaf tutmak gibi bir ey. Kararn verdin mi?" Svari elini gsne koyuyor ve derin bir nefes ekerek "Yapmak zorundaym, efendim," diyor. Bunun zerine Bay Tulkinghorn gzln takyor ve oturup teminat kaleme alyor; bu esnada srekli tavana bakm olan Bagnet'e yazdklarn ar ar okuyup aklyor; Bagnet bu yeni kelime saana altnda eliyle yine ban rtyor ve hislerini aklamas iin bizim hanma feci ihtiyac varm gibi grnyor. Sonra svari gs cebinden katlanm bir kt karp, gnlszce avukatn dirseinin yanna brakyor. "Bu sadece bir talimat mektubu, efendim. Ondan aldm son mektup." M e k t u b u ap okuduunda Bay Tulkinghorn'un yznde bir ifade deiiklii arayacana bir deirmen tana bak daha iyi, Bay George! M e k t u b u tekrar katlayp, lm kadar nfuz edilmez bir yzle masasnn ekmecesine koyuyor. Syleyecei ya da yapaca baka ey yok, souk ve kaba bir tavrla ban eip kaldryor ve ksaca "Gidebilirsiniz. Bu adamlara yolu gster!" diyor. Dar ktktan sonra yemek iin Bay Bagnet'in evine gidiyorlar. Halanm domuz etiyle yeilliin yerini, halanm biftek ve yeillik alm; Bayan Bagnet yemei ayn ekilde servis ediyor ve yumuaklyla tadna tat katyor; bizim hanm eine yle az raslanr biri ki iyiyi kucakladnda bundan iyisi olamazm gibi grnyor; yaknndaki minicik bir karanlktan bile k kapyor. Bu seferki karanlk Bay George'un alnnda; allmadk lde dnceli ve skkn, ilk bata Bayan Bagnet Quebec'le Malta'nn ortaklaa tatllklarnn onu dzelteceine gveniyor ama bu iki hanmn u andaki T o n t o n ' u n her zamanki en Tontonlar olmadn hissettiklerini grnce bir gz krpyla hafif piyadeyi savuturuyor ve aile ocann ak arazisinde onu cannn ektiince serilip serpilmeye brakyor. Ama dnd olmuyor. Bitiik nizamda, hznl ve skkn durmay srdryor. Uzun temizleme ve takunyalarla gezin-

564
me ileminin ardndan Bay Bagnet'le pipolarnn bana oturduklarnda da yemektekinden farkl bir hali yok. Piposunu imeyi unutuyor, dalyor, atee bakyor, piposu snyor, ttnden zevk almadn gstererek Bay Bagnet'in yreini huzursuzluk ve strapla dolduruyor. Bu yzden de Bayan Bagnet kovayla su tamaktan pembelemi vaziyette ieri girip, iine oturduunda Bay Bagnet inliyor, "Hanm!" ve meseleyi zmesini salamak iin ona yz gz hareketleri yapyor. "Hayrola, George!" diyor Bayan Bagnet, inesine sknetle iplik geirirken. " N e kadar cann skkn!" "yle mi? Muhabbetim pek ekilmiyor deil mi? Maalesef, yle." "Hi gerek T o n t o n gibi deil, anne!" diye baryor kk Malta. "nk pek iyi deil galiba, anne!" diye ekliyor Quebec. "Tonton gibi olmamak da kt bir iaret, tabii!" diyor svari, gen hanmlar perek. "Ama doru," iini ekiyor -"korkarm doru. Bu kkler hep hakllar." "George," diyor Bayan Bagnet, ban iinden kaldrmadan, "eski bir askerin irret karsnn bu sabah syledikleri - k e k e dilini srsayd da sylemeseydi- yznden aklna kt bir eyler gelecek kadar alngan olduunu dnseydim, sana imdi neler sylemezdim ki." "Ah, benim hassas gzelim," diyor svari. "Onunla alakas bile yok." "nk gerekten de sylediim ve kastettiim Peygamber'i sana emanet ettiim, onu bu iten kurtaracana giivendiimdi. Sen de onu kurtardn, byk bir soylulukla!" " T e e k k r ederim, canm!" diyor George. "Byle dnmene sevindim." Bayan Bagnet'in, iini tutan elini dosta sktktan sonra -nk yanndaki sandalyede oturuyor- svarinin dikkati onun yznde toplanyor. O iini ilerken bir m d d e t ona baktktan sonra, kede taburesinde oturan gen Woolwich'e dnp, ddky yanna aryor. "Bak olum," diyor George, annesinin san usulca dzelterek, "al sana sevgi dolu bir aln! Senin sevginle l l, olum. Babann pei sra gitmekten ve sizinle ilgilenmekten biraz gnee, yamura yenik dm ama bir aataki olgun elma gibi taze ve shhatli." Bay Bagnet'in yz, o tahta sertliinin elverdii lde tasdik ve rza ifade ediyor. "Zaman gelecek, olum," diye devam ediyor svari, "annenin bu salarna kr decek ve bu aln krklarla dolacak - a m a o zaman da gzel bir yal kadn olacak. imdi genken dikkat et de o gnler geldiinde 'Onun o sevgili bann tek bir telini bile ben aartmadm- o hznl yzne tek bir krk bile ben diirmedim!' diye dnme ansn olsun. nk byyp erkek olduunda dnecein pek ok eyin arasnda bunun da olmas ok iyidir, Woolwich!" Bay George konumasn ayaa kalkarak bitiriyor, olan kendi sandalyesine, annesinin yanna oturtuyor ve hafif bir telala piposunu biraz darda ieceini sylyor.

XXXV. Blm

ESTHER'N HKYES

Haftalarca hasta yattm ve hayatmn her zamanki gidiat eski bir anya dnt. Ama bunun nedeni zaman deil, hasta odasnn aresizlii ve hareketsizlii iinde deien alkanlklarmda be gn odann iinde kapal kaldktan sonra her ey uzak bir mesafeye ekilmi gibi grnmeye balad, orada hayatmn aslnda senelerle blnm muhtelif safhalarnn arasnda sanki hi ayrm yokmu ya da pek az varm gibiydi. Hastalannca sanki karanlk bir gln kar yakasna getim ve o byk mesafenin birbirine kartrd tecrbelerimi salkl kyda braktm. Ev idaresi vazifelerim, ilk bata yerine getirilmediklerini dnerek bana byk huzursuzluk verse de ok gemeden Greenleaf teki ya da kolumun altnda antam, yanmda ocuk glgemle okuldan vaftiz annemin evine gittiim zamanlardaki en eski vazifelerim kadar uzaklat. nceleri hayatn ne kadar ksa olduunu ve zihnin onu ne kadar kk bir alana sdrabildiini bilmezdim. ok hastalandmda, zamann bu ayr paralarnn birbiriyle karmalar zihnimi fazlasyla rahatsz etti. Ayn anda hem ocuk, hem gen kz, hem de bana byk mutluluk veren hamarat kadnck olarak, sadece her konumun gerektirdii sorumluluklar ve zorluklardan bunalmakla kalmyor, bir de mtemadiyen onlar birbiriyle uzlatrmak iin gayret gsteriyordum. yle bir duruma dmeyen pek az insan ne d e m e k istediimi ya da bu kaynaktan nasl acl bir huzursuzluun fkrdn anlayabilir.

Ayn sebeple hastalm srasnda - b a n a uzun bir gece gibi grnd ama sanrm iinde geceler de gndzler de vard- srekli tepeye ulamak arzusuyla devasa basamaklar trmanmaya abaladm ve bazan bahe yollarnda grdm engel karsnda geri dnen solucanlar gibi geri dndm ve tekrar abaladm sylemeye adeta korkuyorum. Yatakta olduumu zaman zaman gayet iyi biliyor, arada bir hayal meyal farkna varyordum; Gharley'le konuuyor, bana dokunduunu hissediyor ve onu ok iyi tanyordum; yine de bazen kendimi szlanr vaziyette bulurdum "Yine o bitmez tkenmez basamaklar, Charley, -daha, d a h a - gkyzne kadar uzanyorlar galiba!" ve tekrar abalamaya koyulurdum. Hele ktnn de kts bir an geldi ki usuz bucaksz siyah bir bolukta asl alevler saan bir gerdanlk, bir yzk ya da yldzl bir halkann boncuklarndan biri gibi hissettim kendimi! Yegne duam geri kalan boncuklardan ayrlmakt, o korkun eyin bir paras olmak yle tarifsiz bir strap ve ac veriyordu ki bana. Belki de bu hastalk tecrbelerinden ne kadar az sz edersem, o kadar az sknt verir ve o kadar ok sarih olurum. Onlar bakalarn mutsuz etmek iin ya da imdi hatrladmda kendim mutsuzluk hissetmediim iin anlatmyorum. Belki byle tuhaf illetleri daha iyi tanrsak onlarn younluunu biraz daha hafifletebiliriz diye anlatyorum. Onu izleyen istirahat, o uzun leziz uyku, o saadet dolu dinlenme esnasnda yle zayftm ki kendimi hi umursamyordum ve lmekte olduumu duymusam bile (en azndan imdi yle dnyorum) ardmda braktklarma acmaktan baka bir ey hissetmiyordum - b e l k i bu safhay daha ok anlayan kar. Ik bana yeniden gz krparak gzm kamatrdnda byle bir vaziyetteydim ve cokusu kelimelerle anlatlamayacak sonsuz bir sevinle tekrar greceimi anladm. Ada'mn gece gndz kapmda aladm duyuyordum; zalim olduumu, onu sevmediimi haykrm iitiyordum; dua ettiini ve ieri girip bana bakmak, beni rahatlatmak, yatamn bandan bir daha hi ayrlmamak iin yalvardn duyuyordum; ama konuabildiimde ona sadece "Asla, bir tanem, asla!" dedim

ve Charley'e ben yaasam da lsem de gzelimi odadan uzak tutmasn tekrar tekrar tembihledim. Charley o ihtiya annda sznde durdu; o kk elleri ve kocaman yreiyle kapy sk sk kapal tuttu. Ama grmem kuvvetlendike ve o muhteem k her geen gn zerimde daha fazla parladka, gzelimin bana her sabah ve her akam yazd mektuplar okumaya baladm; onlar dudaklarma gtrebiliyor, ona zarar vereceimden korkmadan yanama dayayabiliyordum. Kk hizmetimin iki oda arasnda byk bir efkatle ve zenle mekik dokuyarak her eyi dzene soktuunu ve yine ak pencereden Ada'yla en akrak konutuunu grebiliyordum. Evdeki skneti ve bana kar hep ok iyi davranan btn herkesin ne kadar dnceli olduunu anlayabiliyordum. Yreimdeki saadetin iddetinden alayabilir, bu zayf halimle de glyken olduum kadar mutlu olabilirdim. Yava yava gcm yerine gelmeye balad. Tuhaf bir sknetle yatp, benim iin yaplanlar sanki ok zldm baka birine yaplyormu gibi seyretmek yerine biraz biraz yardm ediyordum artk, biraz daha biraz daha derken kendi kendime yeter hale, hayatla ilgili ve hayata bal hale geldim. Charley'le mthi bir ay keyfi iin yatakta ilk olarak yastklarla desteklenerek oturduum o gzel ikindiyi ne kadar da iyi hatrlyorum! Dnyaya zayf ve hastalara bakmak iin gnderilmi o kk mahluk yle mutluydu, yle hamaratt, hazrlklar yaparken ban gsme yaslamak ve bana sarlmak iin yle sk duruyordu, sevin gzyalaryla ok mutlu olduunu yle ok sylyordu ki "Charley, byle devam edersen tekrar yatmak zorunda kalacam, canm, nk dndmden daha zayfmm!" d e m e k zorunda kaldm. Bunun zerine Charley sus pus oldu ve o ltl yzn, glgeden ilahi gne na, gne ndan glgeye tayarak iki oda arasnda, benim huzurlu baklarm altnda gidip gelmeye balad. Btn hazrlklar bittiinde ve beyaz rts, iekleri, aada her eyi benim iin Ada tarafndan sevgiyle, ok gzel dzenlenmi, zerine benim itahm kabartacak lezzetli eyler konmu sevimli ay masas yatamn yanma konduunda, benim iin ok da yeni olmayan bir dnceyi Charley'e syleyebilecek kadar iyi olduumu hissettim.

Once odann durumundan tr Charley'e vgler yadrdm; gerekten de yle havadar, yle temiz ve dzenliydi ki burada onca zamandr yattma inanmakta glk ekiyordum. Bu Charley'nin ok houna gitti ve yz iyice aydnland. "Yine de Charley," dedim, etrafma bakarak, "alkn olduum bir eyi gremiyorum." Zavall kk Charley de etrafna bakt ve sanki hibir eksik yokmu gibi ban sallad. "Resimlerin hepsi yerli yerinde mi?" diye sordum. "Hepsi, hanmefendi." "Ya mobilyalar Charley?" "Ortal biraz amak iin onlar geri ittim ama hepsi burada." "Yine de," dedim, "bildik bir ey yok gibi. Hah, imdi buldum, Charley! Ayna." Charley bir ey unutmu gibi yaparak ayaa kalkt ve yandaki odaya girdi; orada hkrdn duydum. Bunu ara ara hep dnmtm. Artk emindim. Tanrya kr benim iin bir ok olmamt. Charley'i geri ardm; geldiinde - n c e glmeye zorlad kendini ama yaklatka yz hz n l e n d i - ona sarldm ve "Hi nemi yok, Charley. Umarm eski yzm olmadan da idare edebilirim," dedim. Bir sre sonra bir koltukta oturacak, hatta Charlcy'ye yaslanarak titrek titrek yandaki odaya yryecek kadar ilerleme kaydettim. O odada da ayna eski yerinde deildi; ama bu, gs germ e m gereken eyi daha da zorlatrmad. Hamim bu sre zarfnda benimle grmek iin ok istekli davranmt, artk kendimi bu mutluluktan mahrum etmek iin bir sebep gremiyordum. Bir sabah geldi; ieri ilk girdiinde sadece bana sarlp "Benim gzel kzm!" diyebildi. Yreinin ne tkenmez bir efkat ve cmertlik meba olduunu zaten biliyordum - b u n u benden iyi kim bilebilir?- onun yreinde bylesi bir yer edinmek iin bu nemsiz ileye ve deiime katlanmsam ok muydu? "Ah, evet!" diye dndm. "Beni grd ve eskisinden daha ok seviyor; beni grd ve bana eskisinden daha fazla muhabbet gsteriyor; zlecek neyim var!" Koluyla beni destekleyerek, divanda yanma oturdu. Bir m d d e t elini yzne kapatt ama ektiinde her zamanki haline brnd. Bundan daha ho bir tavr olamazd, olamaz.

"Kk kadnck," dedi "ne zc gnler geirdik. Ama o badireleri atlatrken ne kadar da glydn!" "Herkesin iyilii iin, hami," dedim. "Herkesin iyilii iin mi?" diye yineledi efkatle. "Tabii, herkesin iyilii iin. Ama Ada'yla ben gerekten de ok mahzun ve sefil olduk; arkadan Caddy gelip gelip dnd; evdeki herkes ne yapacam bilemeden, kendilerini dlanm hissetti; zavall Rick bile senin iin duyduu endieden mektup zerine mektup yazd - h a t t a bana bile." Ada'nn mektuplarnda Caddy'nin geldii yazyordu ama Richard hakknda bir ey yoktu. Bunu ona da syledim. "Dorudur," dedi. "Ona bundan bahsetmemenin daha iyi olacan dndm." "Onun size yazmasndan," dedim onun vurgusunu yineleyerek, "sanki doal deilmi gibi sz ediyorsunuz, hami; sanki m e k t u p yazacak sizden iyi bir dostu var!" "O yle dnmyor, canm," dedi hamim, "daha iyi dostlar olduunu dnyor. Aslna bakarsan, sana yazdnda bir cevap alma midi olmadndan, bana bir nevi knamayla yazm -souk, hrn, mesafeli, sitemkr bir dille. N'apalm, kk kadnck, sabrn sonu selamettir. Onun suu yok. Jarndyce Jarndyce'e Kar onu kendisi olmaktan kard ve beni onun gznde arptt. Bu davann bunun gibi, hatta bundan da beter eyler yaptn ok grdm. Bu davaya iki melek karsayd eminim onlarn da mizac deiirdi." "Sizinkini deitirememi, hami." "Evet, deitirdi, canm," dedi glerek. "Gney rzgrm, kim bilir ka kere douya evirdi. Rick bana gvenmiyor ve benden phe ediyor -avukatlara gidiyor ve bana gvenmemeyi, benden phe etmeyi reniyor. karlarmn onunkilerle attn, taleplerimin onunkilerle kesitiini duyuyor, kim bilir daha neler duyuyor. Talihsiz admn nicedir ilitirildii Perukargaas dalarndan kurtulabilsem (elimde deil) ya da kendi hakkm inkr ederek o dalar yerle bir edebilsem (bu da elimde deil, u geldiimiz noktada kimsenin gc buna yetmez) h e m e n u saat yapardm. Chancery'nin arknda ruhen ve kalben parampara olup len btn davaclarn Ba-Saymandan alamadk-

lar haklarnn hepsini zavall Rick'i gerek mizacna kavuturmak iin harcayabilirdim -Chancery'nin olaanst ktlnn ansna bir piramit dikmeye yeter bu para, canm." "Richard'n sizden phe etmesi m m k n m, hami?" diye sordum aknlkla. "Ah canm, canm," dedi, "bylesi fesatlarn o ince zehiri bu tr hastalklara neden olur. Kannda mikrop dolayor, gznde her ey tabii vehesini kaybediyor. Bu onun hatas deil." "Ama bu korkun bir talihsizlik, hami." "Jarndyce Jarndyce'e Kar'nn tesiri altna girmek korkun bir talihsizliktir, kk kadn. Ondan beterini bilmiyorum. Azar azar o rk mekanizmaya gvenmeye itildi, o da yle bir ey ki rmln etrafndaki her eye bulatryor. Ama tekrar btn kalbimle sylyorum, zavall Rick'e kar sabrl olmal ve onu sulamamalyz. Zamannda onunki gibi nice prl prl, gen yrein ayn ekilde deitiini grdm ben!" Onun yce gnll, kar gzetmeyen alakasnn bu kadar etkisiz kalmasndan duyduum aknlk ve znty ifade etm e k t e n kendimi alamadm. "yle demeyelim, Dame Durden," diye cevap verdi neeyle; "Ada daha mutludur, umarm; bu da az ey deil. Birbirine gvenmeyen dmanlar olmak yerine bu iki gencin benimle dost olacaklarn, davaya birlikte kar koyacamz ve onu yeneceimizi dnyordum. Ama bu byk bir beklentiydi. Jarndyce Jarndyce'e Kar Rick'in beiinin cibinliiydi." "Ama, hami, biraz daha hayat tecrbesi kazandktan sonra bu davann ne kadar sahte ve aalk bir ey olduunu anlayacan mit edemez miyiz?" "mit edebiliriz, Esther'ciim," dedi Bay Jarndyce, "ayrca bir an nce anlamasn da mit edebiliriz. Ne olursa olsun ona kat davranmamalyz. Nice yetikin, olgun, hatta iyi adamlar var ki bu mahkemeye imdi davac olarak girseler - i k i - bir senede hayati bir deiiklie urayp kymetlerini kaybederler. Zavall Rick'e nasl hayret edebiliriz ki? Onun kadar talihsiz bir delikanl," szn burasnda sanki sesli dnyormu gibi sesi alald, "Chancery'nin byle bir ey olduuna ilk bata inanamaz (kim inanabilir ki?). Hakkn alabilmek, ilerini bir dzene soka-

bilmek iin heyecanla, tutkuyla bakyor ona. Mahkeme onu srncemede brakyor, hayal krklna uratyor, snyor, ona ikence ediyor; byk mitlerini ve sabrn lif lif andryor; ama yine de onun peinde kouyor, onu arzuluyor, btn dnyay sahtekr ve bo buluyor. Neyse! Bu kadar yeter, canm!" Bu esnada bana ilk bataki gibi srekli koluyla destek olmutu; bana gsterdii efkat benim iin o kadar deerliydi ki bam omzuna dayam ve onu sanki babamm gibi sevmitim. Bu kk arada, kafamda, glendiimde bir ekilde Richard' grmeye ve ona eki dzen vermeye karar verdim. "Bundan daha gzel konular da var," dedi hamim, "biricik kzmzn iyilemesi gibi sevinli bir zamanda bundan daha ho eyler konumalyz. Konumaya balar balamaz bu konulardan birini amakla grevlendirildim. Ada seni grmeye ne zaman gelecek, canm?" Ben de bunu dnyordum. Dncelerimin biraz aynalarn yokluuna kayyordu ama fazla deil nk bir tanemin grnmdeki hibir deiiklikle deimeyeceini biliyordum. "Hamiciim," dedim, "onu uzun zaman kendimden uzak tuttum - a m a o gerekten de, gerekten de benim iin ktan farksz-" "Bunu ok iyi biliyorum, Dame D u r d e n , hem de ok." yle iyiydi, dokunuu yle candan bir sevgi ve efkat ifade ediyordu, sesinin tonu yreime yle gani gani rahatlk veriyordu ki szme devam etmeye muvaffak olamayarak bir mddet sustum. "Evet, yoruldun," dedi. "Biraz dinlen." "Ada'y bu kadar uzun sre k e n d i m d e n uzak tuttuuma gre," diye yeniden baladm ksa bir sre sonra, "bir mddet daha kendi bildiimi okusam iyi olacak sanrm, hami. Onu grmeden nce buradan biraz uzaklasam iyi olacak. Ben hareket edebilecek hale gelir gelmez Charley'le birlikte bir kr evine gitsek, ben orada bir hafta geirip biraz daha glensem ve temiz havadan faydalansam, ondan sonra Ada'y grme mutluluuna ersem daha iyi olacak sanrm." Byk bir hararetle grmek istediim bir tanemle gz gze gelmeden nce bu deimi halime biraz daha almak istemem zavalllk deildi umarm; ama dorusu buydu. stiyordum. Ha-

mimin beni anladndan emindim ama korktuum bu deildi. Bu bir zavalllksa bile onun grmezden geleceini biliyordum. "Bizim mark kk kadnmz," dedi hamim, "bu katlnda bile kendi bann dikine gidecek, hem de aadaki gzyalar pahasna. una bir bak! valyelik ahikas Boythorn imdiye kadar asla kda dklmemi vahi yeminler savuruyor, kendisinin srf gidip senin kalman iin boaltt evine yerlemezsen, Tanr ahidi olsun, evi yerle bir edecek, tula stnde tula brakmayacakm!" Hamim elime bir m e k t u p brakt; "Sevgili Jarndyce" gibi sradan bir balangca gerek duymadan hemen mevzuya giriyordu mektubunda, "Bugn saat birde boalttm eve Bayan Summerson h e m e n gelip yerlemezse yemin ederim," diye balyor, sonra had safhada bir ciddiyet ve muhabbetle, hamimin aktard olaand ilanatta bulunuyordu. Btn bunlar yazarken kana kana gld iin onu hi de hafife almadk; ertesi gn ona bir m e k t u p yazmama ve teklifini kabul e t m e m e karar verdik. Benim iin ok makul bir teklifti; nk aklma gelebilecek btn yerler iinde Chesney Wold kadar houma gidecek bir bakas yoktu. "imdi, kk ev hanm," dedi hamim saatine bakarak, "yukar kmadan nce ne kadar kalacama kesin olarak karar vermitim nk senin byle hemen yorulmaman lazm; zamanm son dakikasna kadar kullandm. Bir ricam daha var. Senin hasta olduun sylentisini duyan Bayan Flite, seni sormak iin buraya kadar yrmeyi gze alm - d a n s ayakkablaryla otuz kilometre yol yrm. Neyse ki evdeydik de geri yrmek zorunda kalmad." Yine u beni mutlu etme kumpas! Herkes bu iin iindeymi gibi grnyor! "Bak, bir tanem," dedi hamim, "Boythorn'un gzelim evini yklmaktan kurtarmadan nce o zararsz, kk mahluka bir leden sonran ayrmak senin iin klfet olmayacaksa, Jarndyce gibi mhim bir isme sahip olmama ramen ona mrm boyu urasam veremeyeceim mutluluu verirsin." O zavall, arazl mahluun sade grnmnde zihnime usul bir ders olacak bir eyler olduunu biliyordu kukusuz. Benimle

574
konuurken bunu hissettim. Onu kabul etmeye nasl istekli olduumu hamime ne kadar anlatsam azd. Ona hep acmtm; ama hi bu kadar deil. Felaketinde onu teskin etme gcmden kck de olsa hep sevin duymutum; ama hi bu kadar deil. Bayan Flite'n arabayla gelip benimle le yemei yemesine karar verdik. Hamim gittiinde yzm yatama evirdim ve bylesi ltuflarla evrili olduum halde atlatmak zorunda olduum bu kk imtihan kendi kendime bytmsem affedilmek iin dua ettim. Gemite kalan o doum gnmde alkan, mtevaz ve drst olabilmek, birilerine bir iyilikte bulunabilmek, becerebilirsem birilerinin sevgisini kazanabilmek iin ettiim dua, o zamandan beri tattm mutluluun ve bana dnm btn o efkatli yreklerin sitemiyle tekrar aklma geldi. imdi zayfsam bile bu ltuflardan neler kazanmamtm ki? O eski ocuksu kelimeleriyle ocukluk duam tekrarladm ve bana verdii o eski huzurun hl baki olduunu grdm. Hamim artk her gn geliyordu. Bir hafta iinde odalarmzda yrmeye, Ada'yla perde arkasndan uzun konumalar yapmaya baladm. Yine de onu hi grmedim nk o beni grmeden o tatl yzne bakabilme ansm olduu halde bunu yapacak cesaretim yoktu. Kararlatrlan gnde Bayan Flite geldi. Zavall kk mahluk o her zamanki arballn unutmu gibi odama dald ve kalbinin derinliklerinden "Biricik Fitz-Jarndyce'im!" diye alayarak boynuma sarlp beni belki yirmi defa pt. " T h ! " dedi elini antasna sokarak, "burada evraktan baka ey yok Fitz-Jarndyce'ciim; rica etsem bana bir mendil verir misin?" Charley ona mendili verdi, o iyi huylu mahluk da mendili sonuna kadar kulland nk iki eliyle gzlerine kapatp on dakika boyunca gzya dkt. "Sevinten, Fitz-Jarndyce'ciim," diye aklamada bulundu. "Hi zntm yok. Seni yeniden salkl grmenin sevincinden. Senin yanma kabul edilme erefine ermenin sevinci. Seni Bayargtan ok daha fazla seviyorum, canm. Yine de dzenli olarak Mahkemeye gidiyorum. Bu arada, canm, mendil dedim de-" Bayan Flite onu arabadan karlamaya giden Charley'ye bakt. Charley bana bakt ve lafn sonunu duymaya pek istekli deilmi gibi bir hal taknd. "Doru!" dedi Bayan Flite, "ok doru. Gerekten de! Bu laf amam mnasebetsizlikti; ama Fitz-Jarndyce'ciim korkarm zaman zaman (aramzda kalsn) kafam dalveriyor," dedi Bayan Flite alnna dokunarak. "Hepsi bu." "Bana ne syleyecektiniz?" dedim glmseyerek nk lafna devam etmek istedii belliydi. "Madem merakm uyandrdnz imdi de gidermeniz lazm." Bayan Flite bu nemli buhranda akl almak iin Charley'ye bakt, o da "Artk syleseniz daha iyi olacak, hanmefendi," diyerek Bayan Flite' son derece m e m n u n etti. "Gen dostumuz ok ferasetli," dedi bana esrarl bir tavrla. "Pek ufak ama pek ferasetli! Neyse, canm, kk bir hadise, hepsi bu. Yine de benim houma gidiyor. Arabadan buraya kadar bizi eski ptisk boneli biri takip etti -" "Jenny, hanmefendi," dedi Charley. "Evet o!" diye teyit etti Bayan Flite byk bir tatllkla. "Jenny. Ev-vet! Gen dostumuza ne anlatt bil bakalm; kulbesine tll mll bir leydi gelmi, canm Fitz-Jarndyce'imin shhatini sual etmi ve srf tatl Fitz-Jarndyce'ime ait olduu iin bir mendili yadigr olarak alm! ok alml bir leydiymi!" "Hanmefendi," dedi, aknlkla baktm Charley, "Jenny bebei ldnde orada bir mendil braktnz, onu kaldrp bebein eyalaryla birlikte sakladn syledi. Sanrm hem size ait olduu iin hem de bebein zerine rtld iin saklam." "Pek ufak," diye fsldad Bayan Flite, Charley'nin ne kadar zeki olduunu gstermek iin alnnn zerinde eitli hareketler yaparak. "Ama pek ferasetli! H e m de ok ince kavrayl! Duyduum btn Avukatlardan daha zeki!" "Evet, Charley," dedim. "Hatrlyorum. Eee?" "ite, leydi o mendili alm," dedi Charley. "Jenny bir tomar para karlnda bile o mendili vermeyeceini ama leydinin onu aldn ve yerine para braktn size sylememi istedi. Jenny onu hi tanmyormu, hanmefendi." "Kim olabilir ki?" dedim.

"Canm," dedi Bayan Flite en esrarl bakyla dudaklarn kulama yanatrarak, "bana sorarsan - b u n u ufak dostumuza syleme sakn- o hanm Bayargcn karsyd. Biliyorsun, evli. Anladm kadaryla kadn hayat burnundan getiriyor. Mcevhercinin parasn vermezse yarg hazretlerinin evraklarn atee atyor!" O zaman bu hanm hakknda fazlaca dnmedim nk onun Caddy olabilecei gibi bir fikre kaplmtm. Dahas, araba yolcuundan m olan ve a grnen misafirime yneltmitim dikkatimi; yemek ieri getirildiinde, kt bir paket iinde getirdii acnas haldeki eski bir earb ve oka giyilmi, ska yamanm bir ift eldiveni kuanmak iin biraz yardma ihtiyac vard. H e m balk, kzarm tavuk, ekmek, sebze, puding ve Madeira arabndan ibaret yemei servis etmek de bana dyordu; onun yemei ne kadar beendiini, ne byk bir aaa ve trenle ereflendirdiini grmek yle hotu ki ok gemeden baka ey dnemez olmutum. Yemei bitirdiimizde ve benim iin hazrlanan hibir eyi bakasna brakmayan bir tanemin elleriyle tanzim ettii tatlmz nmze geldiinde Bayan Flite yle konukan ve mutlu bir hal almt ki onu kendi hikyesini anlatmaya sevk edebileceimi dndm nk kendinden bahsetmek onu hep mutlu ederdi. "Bayargc uzun zamandr takip ediyor musunuz, Bayan Flite?" diye sormakla baladm ie. "Senelerdir, canm. Ama H k m bekliyorum. ok yaknda." midinde bile yle bir endie vard ki bu konuyu amakla iyi ettiimden emin olamadm. Konunun zerine gitmemeye karar verdim. "Babam da H k m beklemiti," dedi Bayan Flite. Aabeyim. Ablam. Hepsi H k m beklediler. Ben de bekliyorum." "Hepsi-" "Evet. Tabii, ldler, canm," dedi. Anlatmaya devam etmek istediini grnce, mevzudan kamak yerine zerine giderek ona yardmc olmann daha iyi olacana karar verdim. "Bu H k m artk b e k l e m e m e k daha akllca olmaz m?" dedim.

"Tabii, canm," dedi hi beklemeden, "hi olmaz m!" "Ya Mahkemeye artk gitmemek?" "O da yle," dedi. "Asla gereklemeyen bir eyi srekli beklemek ok ypratc, Fitz-Jarndyce'ciim. nsann iliini kemiini kurutuyor." Dalgn dalgn bana kolunu gsterdi, gerekten de korkun inceydi. "Ama, canm," diye srdrd konumasn esrarl bir tavrla, "orann da mthi bir cazibesi var. ! eri girdiinde ufak dostumuza syleme. Yoksa korkuya kaplabilir. Hem bouna da deil. Orann zalim bir cazibesi var. Kolay kolay ayrlamyorsun. Srekli beklemek zorundasn." Onu buna mecbur olmadna ikna etmeye altm. Beni sabrla ve glmseyerek dinledi ama cevabn nceden hazrlamt. "yle, yle! Kafam biraz kark diye yle dnyorsun. nsann kafasnn byle kark olmas ok sama, deil mi? Zihnini mahvediyor. En azndan bana yle geliyor. Ama, canm, uzun senelerdir oradaym ve farkna vardm. Masann zerindeki Mhr ve Asa." Onlarn ne gibi bir etkisi olduunu dndn sordum usulca. "ekiyorlar," dedi Bayan Flite. "nsanlar ekiyorlar. nsanlarn iindeki huzuru ekiyorlar. nsanlarn saduyusunu, gzel grnmlerini, gzel zelliklerini ekiyorlar. Geceleyin uykumu bile ekip aldklarn hissediyorum. Souk, parlak eytanlar!" Byle kasvetli szler sylemesine ve bu korkun srlar bana vermesine ramen ondan korkmama gerek olmadn bana hissettirmek ister gibi defalarca kolumu svazlayp, ban munis munis sallad. "Bak, imdi sana kendi durumumu anlataym. Onlar beni ekmeden nce -onlar grmeden n c e - ne yapardm, biliyor musun? T e f mi alardm? Hayr, gergef ilerdim. Ablamla birlikte gergef ilerdik. Babamla aabeyim inaat iindeydi. Birlikte oturuyorduk. ok saygn bir hayatmz vard, canm! nce babam ektiler -ar ar. Evimiz de onunla birlikte gitti. Bir iki sene zarfnda fkeli, hnl, kzgn, hi kimseye tek bir gzel keli-

me etmeyen, iyi gzle bakmayan birine dnt, iflas etti. Oyle farklyd ki, Fitz-Jarndyce. Borlular hapishanesine dt. Orada ld. Sonra aabeyimiz - h z l a - sarholua ekildi. Fakir dt. ld. Sonra ablam ektiler. Ama sakn neye ektiklerini sorma! Sonra ben hastalandm, sefalete srklendim; daha nce de olduu gibi, btn bunlarn Chancery'nin ii olduunu sylediler. Biraz dzeldiimde bu Canavar grmeye gittim. Sonra herkesi nasl ektiini anladm ve orada aklp kaldm." Sanki olayn oku daha tazeymi gibi alak ve gergin bir sesle anlatt ksa hikyesi bittiinde yava yava yine o her zamanki sevimli vakur havasna brnd. "Bana inanamyorsun, canm! Olsun! Gnn birinde inanrsn. Biraz daldan dala atlyor olabilirim. Ama anladm. Seneler boyunca pek ok yeni, gafil yzn Mhr ile Asann etkisine girdiini grdm. Babamnki gibi. Aabeyiminki gibi. Ablamnki gibi. Kendiminki gibi. Lafazan Kenge ve dierlerinin yeni yzlere, 'Bu da Bayan Flite. Siz burada yenisiniz; Bayan Flite'a takdim edilmeniz lazm,' dediklerini duydum. Ne gzel. Bu erefe nail olmaktan gurur duyarm! Hepimiz glyoruz. Ama FitzJarndyce ben neler olacan biliyorum. ekimin ne zaman baladn ben onlardan ok daha iyi biliyorum. aretleri ok iyi biliyorum, canm. Gridley'de nasl ba gsterdiklerini grmtm. Nasl bittiklerini de grdm. Fitz-Jarndyce, canm," yine sesini alakt, "bu iaretlerin dostumuz kk vriste de ba gsterdiini grdm. Birileri ona mukayyet olsun. Yoksa mahva srklenecek." Yz yava yava bir glmsemeye yumuayarak bana birka dakika sessiz sessiz bakt. Fazla i karartc olmaktan korkmu, ayn zamanda zihnindeki balanty da kaybetmi gibi, arabn yudumlarken kibarca "Evet, canm, sylediim gibi, H k m bekliyorum. Bugn yarn. Sonra kularm azat edip, herkese mal mlk balayacam." Richard'dan bahsetmesinden ve btn kafa karkl arasnda o zavall kck vcudunda kendini acyla belli eden o hznl imadan ok mteessir olmutum. Ama neyse ki o yine halinden m e m n u n grnyor, ban sallayp glmseyerek neeyle bana bakyordu.

"Ama, canm," dedi, neeyle elini uzatp elimin zerine koyarak. "Doktorumdan dolay beni tebrik etmedin. H e m de bir kere bile!" Ne demek istediini bilmediimi itiraf etmek zorunda kaldm. "Doktorum Bay Woodcourt, canm, hani bana kar ok ilgiliydi ya. Geri hizmetleri karlnda pek para alamad. H k m G n n e kadar. Yani Mhrle Asann zerimdeki bysn zecek hkm kastediyorum." "Bay Woodcourt imdi ok uzaklarda," dedim, "tebrik zaman geti zannediyordum, Bayan Flite." "Ama yavrum," dedi, "olan biteni bilmiyor musun yoksa?" "Hayr," dedim. "Herkesin bundan konutuunu duymadn yle mi, sevgili Fitz-Jarndyce'ciim!" "Hayr," dedim. "Ne zamandr burada kapal olduumu unutuyorsunuz." "Doru ya! Nasl unuttum, canm. Benim hatam. Ama belleim de her eyle birlikte, o sylediim ey tarafndan benden ekilip alnd. ok kuvvetli bir etkisi var, deil mi? Neyse, canm, Dou-Hint denizinde korkun bir deniz kazas olmu." "Bay Woodcourt kazaya m uram!" "Telalanma, canm. O kurtulmu. Berbat bir durum. lmn her trls. Yzlerce l, bir o kadar can ekien. Yangn, frtna, karanlk. Boulanlarn ou kayalara srklenmi. Orada, btn bu felaket esnasnda benim doktorum tam bir kahraman kesilmi. Her eye sknet ve cesaretle gs germi. Pek ok hayat kurtarm, alktan susuzluktan hi ikyet etmemi, plak insanlar kendi giymedii giysilere sarm, nclk etmi, onlara ne yapacaklarn gstermi, onlar idare etmi, hastalara bakm, lleri gmm ve sonunda zavalllar sa salim dze kartm! Canm, o kurtulan zavall mahluklar ona tapyorlarm. Karaya ktklarnda ayaklarna kapanp hayrdualar etmiler. Btn lke bu haberle alkalanyor. Dur! N e r e d e benim evrak antam? te burada, oku bak, oku!" O soylu hikyeyi batan sona okudum; ama ok ar, zar zor nk gzlerim o kadar zayft ki kelimeleri gremiyordum ve

yle ok alyordum ki gazeteden kestii kocaman kupr sk sk kucama brakmak zorunda kalyordum. Bylesi cmert ve yrekli eyler yapan bir adam tandm iin ok gururluydum; onun hreti yreimi kabartmt; yaptklarn ok takdir etmi ve beenmitim; ayaklarna kapanp kurtarclarna hayr dua eden frtnazedeleri kskanmtm. O n u n o sahici iyilii ve cesareti bana yle byk coku vermiti ki bu kadar uzakta olmama ramen ben bile o anda diz kp ona hayrduas edebilirdim. Hi kimsenin -annesinin, ablasnn, karsnn- ona benden fazla deer veremeyeceini hissediyordum. Gerekten de yle! Zavall kk misafirim bana kupr hediye etti; akam kmeye balayp da dnecei arabay karmasn diye ayaa kalktnda kafas hl, benim btn ayrntlarn tam olarak anlamaya muvaffak olamadm deniz kazasyla meguld. "Canm," dedi, earbn ve eldivenlerini dikkatle katlarken, "cesur doktoruma bir Nian vermeleri lazm. Vereceklerine hi phem yok. Sen ne dersin?" Bunu fazlasyla hak ediyordu, evet. Ama asla sahip olamayacakt. " N e d e n ki, Fitz-Jarndyce?" diye sordu biraz sert bir sesle. ngiltere'de barl hizmetlerle ne kan insanlara, hizmetleri ne kadar iyi ve byk olursa olsun, nian verilmesinin det olmadn syledim; tek istisna ok byk miktarda para toplamalaryd. "Ama nasl olur," dedi Bayan Flite, "bunu nasl sylersin? ingiltere'nin bilgi, hayal gc, faal insanperverlik ve her trl gelime gibi btn ziynetlerinin asaletini bir kat daha artrdn biliyorsun! Etrafna bak ve dn, canm. te bu sebepten, nianlarn bu lkede daima var olacan bilmiyorsan, senin de kafan karm demektir!" Korkarm sylediklerine inanyordu nk zaman zaman gerekten de delilik edebiliyordu. imdiye kadar sakladm srr artk ifa e t m e k zorundaym. Zaman zaman Bay Woodcourt'un beni sevdiini dnmtm; biraz daha zengin olsayd belki gitmeden nce bana beni sevdiini syleyebilirdi. Ara sra bunu yapm olsayd ok m e m n u n

olacam dnmtm. Ama byle bir eyin hi vuku bulmamas ne kadar da iyi olmutu! Ona benimki diye bildii zavall yzn yerinde yeller estiini ve hi grmedii birine kar olan sznden onu azat ettiimi yazmak zorunda kalsaydm ne ac olurdu! Bylesi ok daha iyiydi! Bu trl bir straptan kurtulmu olmann sevinciyle onun byk bir ihtiamla gerekletirdii ocukluk duam yrekten yineleyebilirdim; bozulacak bir ey yoktu; benim kracam, onun srkleyecei bir zincir yoktu; Tanrnn izniyle ben vazife patikasnda naizane ilerlemeye, o da kendi geni yolunda asaletle yrmeye devam edecektik; bu yolculukta birbirimizden ayr olsak da, yolun sonunda bencillikten uzak, masumane, onun gznde biraz tevecch kazandm zamankinden ok daha ileride onunla bulumay gaye edinebilirdim.

XXXVI. Blm

CHESNEY WOLD

Charley'le ben Lincolnshire gezimize tek bamza kmadk. Hamim beni sa salim Bay Boythorn'un evine yerletirene kadar gznn nnden ayrmamaya kararlyd; yol iki gn srd iin bize elik etti. Her esintiyi, her kokuyu, her iei, yapra, otu, geen her bulutu ve doadaki her eyi hi olmad kadar gzel ve harika buldum. Bu benim hastalktan ilk kazancmd. Koca dnya benim iin nefis eylerle doluyken kaybm ne kadar da azd. Hamim hemen geri dnmek niyetinde olduu iin, yolda giderken bir tanemin gelip beni grecei gn ayarladk. Ona bir mektup yazp hamime emanet ettim; gideceimiz yere varmzn zerinden yarm saat gemiti ki, yaz balarndaki muhteem akamda bizi brakp yola kt. Bir iyilik melei deneinin bir hareketiyle evi benim iin ina etmi olsayd, bir prenses ve onun en itibarl vaftiz evlad olsaydm ancak bu kadar gzetilebilirdim. Benim iin yle ok hazrlk yaplmt, btn kk zevklerim ve keyiflerim yle hassaslkla hatrlanmt ki daha odalarn yarsn bile dolamadan kendimi tutamayp defalarca alayabilirdim. Ama daha iyisini yaptm ve hepsini Charley'ye gsterdim. Onun cokusu benimkini bastrd; bahede kk bir yry yaptktan ve Charley btn hayranlk szckleri daarcn tkettikten sonra, gerektii gibi sakin bir mutlulua brndm. aydan sonra kendi kendime "Esther, canm, artk oturup ev sahibimize bir teekkr

mektubu yazabilecek kadar kendini topladn," demeye muvaffak olmak ok rahatlatcyd. Bana yz gibi gnlk gnelik bir hogeldin mektubu brakm, kuunu da emanet etmiti, bunun ne byk bir gvenin nianesi olduunu biliyordum. Londra'ya bir not yazp, en sevdii bitkilerle aalarn nasl grndn, dnyann en harika kuunun evdeki ihtimam bana nasl akdn, kk hizmetimin tarifsiz cokusu eliinde omzumda ttkten sonra kafesinin her zamanki kesine tnediini, kimbilir belki de ryalara daldn anlattm. N o t u m bitip de postalandktan sonra kendimi bavullar ap eyalar yerletirmeye kaptrdm; Charley'ye bu gece artk ona ihtiyacm olmadn syleyip vakitlice yatrdm. n k henz aynaya bakmam, aynamn bana verilmesini istememitim. Bunun yenmem gereken bir zaaf olduunu biliyordum ama u anda bulunduum yere geldiimde her eye yeni batan balayacam sylyordum kendi kendime. Bu yzden yalnz olmak istiyordum, bu yzden odamda tek bama kendi kendime "Esther, mutluysan, drst olmak iin dua etmeye hakkn varsa, szn tutmalsn, canm," dedim. Szm tutmaya epey kararlydm; ama nce bir m d d e t oturup bana verilmi nimetleri dndm. Sonra dualarm okuyup biraz daha dndm. Salarm pek ok kereler tehlikeye girmesine ramen kesilmemiti. Uzun ve grd. Salarm zp, saldm ve tuvalet masasnn zerindeki aynann karsna getim. zerine kk muslin bir perde rtlmt. Onu atm ve bir m d d e t salarmn peesi ardndan hibir ey gremedim. Sonra salarm geri itip aynadaki yansmaya baktm; uysal baklar beni yreklendirmiti. ok deimitim - A h ok, ok. ilk bata yzm yle yabanc geldi ki szn ettiim o yreklendirme olmasa ellerimi zerine kapatp geri kaacaktm. ok gemeden daha tandk bir hal ald, o zaman deiikliin boyutunu ilk batakinden daha iyi anladm. Beklediim gibi deildi; ama belirli bir ey de beklemiyordum, sanrm yle bir ey beni artrd. Hibir zaman dnya gzeli olmamtm, olduumu da zannetmemitim ama bu halimden ok daha farklydm. Hepsi gitmiti. Pek ac olmayan be damla gzyayla ve gece iin sa-

584
larm kranla rerek orada durabildiim iin Tanrya krediyordum. Bir ey canm skyordu, uyumadan nce bunu uzun uzadya dndm. Bay Woodcourt'un ieklerini saklamtm. Solduklarnda kurutup sevdiim bir kitabn iine koymutum. Bunu hi kimse, Ada bile bilmiyordu. ok farkl birine gnderdii bir eyi saklamaya hakkm olduundan - b u n u n erdemli bir davran olduundan pheliydim. O hi bilmese bile yreimin gizli derinliklerinde bile ona kar cmert olmak istiyordum nk onu sevebilirdim - k e n d i m i ona adayabilirdim. En sonunda onlar saklamaya karar verdim; sadece, artk dnszce kaybolup gitmi bir eyin, baka bir kta asla grlemeyecek bir eyin yadigr olarak grmek artyla. Umarm bu hafiflik gibi grnmez. Gerekten de ok samimiydim. Charley parmaklarnn ucuna basa basa ieri girmeden nce, erkenden kalkp aynann bana gemeye gayret gsterdim. "Ah, ah hanmefendi!" diye bard Charley irkilerek. "Siz miydiniz?" "Evet, Charley," dedim sakin sakin sam dzenleyerek. "Gerekten de ok iyi ve ok mutluyum." Charley'nin zihninden bir yk kalkar gibi oldu, ama benim zihnimden kalkan yk daha da bykt. Artk beterin beterini biliyordum ve kendimi buna altrmtm. Glkle zaptedebildiim zaaflarm gizleyecek deilim; ama hibir zaman fazla uzun srmediler ve o mspet zihniyetim bana hep sadk kald. Ada gelmeden nce gcm ve moralimi iyice toplamak istediimden gn boyunca ak havada vakit geirebilmek iin Charley'le kk planlar yapyorduk. Kahvaltdan nce dar kacak, erken yemek yiyecek, yemekten nce ve sonra yine darda olacak, aydan sonra bahede yryecek, arada biraz dinlenecek, her tepeye trmanacak, civardaki her yolu, tarlay ve araziyi kefedecektik. Yiyeceklere ve glendiricilere gelince, Bay Boythorn'un iyi huylu khyas elinde srekli yiyecek iecek bir eylerle peimizde koturuyordu; bahede biraz istirahat edecek olsam o neeli yz sk sk beslenmenin nemi zerine bir nutukla parlayarak elinde bir sepet yanma koturuyordu. Sonra srf benim binmem iin bir midilli vard, bu ksa boyunlu, yelesi gzlerini kapatan tombul hayvan yle rahat ve sakin ekin gidebiliyordu ki tam bir hazineydi. Bir iki gn iinde ona seslendiimde yanma gelmeye, elimden yemek yeyip peim sra gezmeye balad. yle iyi anlayorduk ki benimle birlikte glgeli bir yolda, biraz da inatla tembel tembel yrrken boynunu okayp "Stubbs, ekin gitmeni ne kadar sevdiimi bile bile byle yrm e n e ayorum; bana bu iyilii yapsan diyorum nk byle giderken aptallap uyuyorsun," dediimde ban komik komik sallayp h e m e n kouya kalkard; Charley de olduu yerde durup yle bir keyifle kahkahay basard ki sesi mzik gibi gelirdi. Ona Stubbs ismini kimin verdiini bilmiyorum ama o kaln postu kadar doal duruyordu zerinde. Bir keresinde onu kk bir arabaya komutuk ve yeil yollarda muzafferane yedi sekiz kilometre gitmitik; ama biz onu gklere karrken yol boyunca bir gdm bile kprdamadan kulaklarnn etrafnda asl duran i gcklayc kk tatarcklarn refakatini kendine yedirememi ve bu mevzuda dnmek iin durmutu. Sanrm buna tahamml edemeyecei sonucuna vard nk ben dizginleri Charley'ye verip aa inene kadar kmldamay reddetti; sonra biraz sersemce bir uysallkla peimden yrmeye, kafasn koltuumun altna sokup, kulan koluma srtmeye balad. "Bak Stubbs, seni tandm kadaryla, arabaya binersem biraz daha gidermisin gibime geliyor," d e m e m de ie yaramad nk yanndan ayrlr ayrlmaz yine olduu yerde duruyordu. Sonuta ayn vaziyette nden gitmeye mecbur kaldm; btn ky neeye boarak bu ekilde eve dndk. Charley'le benim bu ky dnyann en dost canls ky olarak grmemiz bouna deildi; daha bir hafta dolmadan, gn boyunca sk sk kyden gelip gememize ramen herkes bizi grdne yle m e m n u n oluyordu ki her kulbede glen yzler gryorduk. Yetikinlerin ounu, ocuklarn da h e m e n hemen hepsini nceden tanyordum ama artk an kulesi bile tandk ve efkatli bir grnm almaya balamt. Yeni arkadalarm arasnda yal bir hanm kire badanal, saz daml kck bir evde oturuyordu, yle ki kap aldnda evin btn n cephesini kaplyordu. Bu yal hanmn torunu denizciydi; onun adna torununa bir m e k t u p yazmtm, m e k t u b u n zerine de bykan-

nesinin onu nnde bytt ocan ve hl eski yerinde duran taburesinin resmini izmitim. Btn ky halk bunu dnyann en byk baars addetti; ama Plymouth'dan cevap geldiinde ve torununun bu resmi ta Amerika'ya gtrp oradan tekrar yazaca renildiinde Postanenin hakk olan btn takdir ve sistemin marifeti bana mal edilmiti. Bylece, srekli ak havada gezmekten, bir sr ocukla oyunlar oynamaktan, bir sr insanla dedikodu yapmaktan, bir sr k u l b e y e davet edilmekten, Charley'nin eitimiyle megul olmaktan, her gn Ada'ya uzun mektuplar yazmaktan kk kaybm d n m e y e frsat bulamadm, h e m e n her zaman neeliydim. Zaman zaman dnecek olsam da bir eylerle megul olmak unutmama yetiyordu. Bir keresinde bir ocuk "Anne, bu hanm neden eskisi gibi gzel deil?" diye sorduunda tahminimden daha ok iime iledi. Ama ocuun beni bu yzden daha az sevmediini anlaynca ve bir nevi merhametli koruma hissiyle yumuak elini y z m e srdn grnce ferahladm. Merhametli yreklerin her trl araza kar doal bir dncelilik ve hassasiyet gsterdiini, byk bir avuntuyla bana hissettiren pek ok k k hadise vuku buldu. Bunlardan biri beni zellikle etkilemiti. T e s a d f e n kk kiliseye girdiimde bir evlilik treni henz bitmi, gen ift defteri imzalyordu. Kalemin ilk olarak uzatld gvey imza yerine acemi bir arp att; kalemi ondan sonra eline alan gelin de ayn eyi yapt. Gelini daha nceki geliimden tanyordum, orann sadece en gzel kz deildi, okulda da ok baarlyd; elimde olmadan ona aknlkla baktm. Parlak gzlerinden drst sevgi ve takdir gzyalar aktarak yanma gelip kulama fsldad: "O gerekten de dnyann en iyi insan, hanmefendi; ama daha yazmay bilmiyor. Ona ben reteceim. Ama dnya yklsa onu herkesin nnde utandrmam!" Bir ii kznn yreinde bylesi bir asalet olduktan sonra neden korkacaktm ki! Rzgr zerimde hi olmadnca taze ve diriltici esiyordu; yeni yzmn de eskisi gibi rengi ruhu yerine geldi. Charley'ye bakmak harikayd, yle l l, yle p e m b e beyazd ki; ikimiz de gnn keyfini karyor geceleyin de ml ml uyuyorduk.

Chesney Wold'un koruluunda ok sevdiim bir yer vard, oraya ho bir manzaraya bakan bir sra konulmutu. Bu manzarann nn amak iin aalar temizlenmi, etraf biraz almt; aadaki aydnlk, gneli arazi yle gzeldi ki orada gnde en az bir kere gidip oturuyordum. Maliknenin Hayalet Yolu denen resim gibi bir blm bu ykseltiden daha iyi grnyordu; bu irkiltici isim ve Bay Boythorn'dan duyduum Dedlock ailesinin eski efsanesi manzaraya karyor, doal cazibesine ek olarak ona esrarl bir ilginlik katyordu. Ayrca menekeleriyle nl bir iek tarh da vard; kr iei toplamak Charley'nin gnlk zevklerinden biri olduu iin o da oray benim kadar ok seviyordu. Evin yaknna neden hi gitmediimi ya da neden iine hi girmediimi imdi aklamaya almak gereksiz olacak. Oraya gittiimde ailenin evde bulunmadn, gelmelerinin de beklenmediini duymutum. Binaya kar meraksz ya da ilgisiz deildim; tam aksine odalarn dzenini, hikyedeki gibi gerekten de ssz Hayalet Yolundan ayak sesleri duyulup duyulmadn hep merak edip duruyordum. Leydi Dedlock'un zerimde yaratt o anlalmaz duygu o evde yokken bile beni evden uzak tutmakta etkiliydi belki. Doal olarak yz ve vcudu evle zdelemiti; ama beni evden uzaklatrann bu olduunu syleyemezdim, yine de bir eyler vard. Her ne sebeple olursa olsun, belki de sebepsiz yere hikyemin ulat u gne kadar yanna bir kez olsun gitmemitim. Uzun bir yryten sonra en sevdiim yerde dinleniyordum, Charley de biraz uzamda meneke topluyordu. Ta binann koyu glgesinde yatan Hayalet Yoluna bakarak gzmde oraya musallat olan kadn canlandrmaya alyordum ki aalarn arasndan bana doru gelen bir kadn grdm. Mesafe yle uzakt, sk yapraklar grnty yle karartyordu, dallarn yere den glgeleri gz yle aldatyordu ki gelenin kim olduunu ilk bata seemedim. Yava yava bir kadn olduu ortaya kt - b i r leydi - Leydi Dedlock. Yalnzd ve oturduum yere doru deti olduundan ok daha hzl admlarla yaklayordu. Onu byle beklenmedik bir biimde bu kadar yaknmda bulmak beni telalandrmt (daha ben onu tanyamadan konuma mesafesine gelivermiti), neredeyse kalkp yryme de-

vam edecektim. Ama yapamadm. T a kesildim. Hareketlerindeki o aceleci ricadan, hzla yaklap ellerini uzatmasndan, tavrndaki byk deiiklikten ve o kstah mesafeli halini brakm olmasndan ziyade kk bir ocukken zlemini ektiim ve hayal ettiim o yz ifadesinden; hibir yzde grmediim o eyden; onun yznde daha nce hi grmediim o eyden etkilenmitim. zerime bir korku geldi, sanki baygnlk geirecektim ve Charley'ye seslendim. Leydi Dedlock annda durdu ve neredeyse onu ilk tandm zamanki eski haline brnd. "Bayan Summerson, korkarm sizi irkilttim," dedi bu sefer ar ar yaklaarak. "Henz gcnz toplayamamsnzdr herhalde. ok hastalandnz biliyorum. Duyunca ok zldm." Oturduum sradan kmldayamadm gibi gzlerimi o solgun yznden de ayramyordum. Bana elini uzatt; yzndeki zoraki sknetle elien elinin o lmcl soukluu beni zapteden hayranl bir kat daha artrd. Deli gibi zihnimi dolanan dncelerimin ne olduunu bilemiyorum. "yiletiniz mi?" diye sordu nezaketle. "Bir dakika ncesine kadar gayet iyiydim, Leydi Dedlock." "Bu sizin kk hizmetiniz mi?" "Evet." "Onu nden gnderip benimle birlikte evinize kadar yrr msnz?" "Charley," dedim, "iekleri eve gtr, ben de hemen arkandan geleceim." Charley, en dzgn selamn verip, kzararak bonesini balad ve yola koyuldu. O gittiinde Leydi Dedlock yanma oturdu. l bebein zerine rttm mendili elinde grdmde kafamn ne hale geldiini anlatacak kelime bulamyorum. Ona baktm ama onu gremiyordum, onu duyamyordum, nefes alamyordum. Kalbim yle lgn, yle hzl atyordu ki canm beni terk ediyor zannettim. Ama beni gsne bastrp ptnde, zerime kapanp aladnda, beni sevip okayarak kendime getirttiinde; dizlerinin zerine kp "Yavrum, yav-

rum, ben senin kt ve mutsuz annenim! Beni affetmeye al!" dediinde, onu byk strap iinde topran zerinde ayaklarma kapanm grdmde, btn o duygu seli arasnda, herhangi bir benzerlikle erefini lekelemeyemeyecek kadar deitiim iin Tanrya krettim; kimse ikimize bakp da aramzda yakn bir ba olduunu aklna bile getiremezdi. Byle byk bir elem ve utanla nmde eilmemesini rica ederek annemi ayaa kaldrdm. Bunu krk, birbirini tutmayan kelimelerle syledim nk iinde bulunduum mesele bir yana, onu ayaklarma kapanm grmek beni korkutmutu. Her ne koul altnda olursa olsun ocuu olarak onu affetmek haddimse bunu seneler nce yaptm syledim - d a h a dorusu sylemeye altm. Yreimin ona kar sevgiyle dolu olduunu syledim; bu gemite olan hibir eyin deitiremeyecei doal bir sevgiydi. Annemin gsne ilk olarak bam yaslayarak, bana hayat verdii iin ondan hesap sormann zerime vazife olmadn syledim; btn dnya ona kar olsa bile vazifem ona hayrdualar etmek ve onu kabullenmekti; ondan bunu yapmama msaade etmesini rica ettim. Anneme sarldm, o da bana sarld; o yaz gnnn sessizliinde dingin aalar arasnda, huzursuz iki dertli zihinden baka bir ey yok gibiydi. "Bana hayrdualar etmek ve beni kabullenmek iin," diye inledi annem, "artk ok ge. Karanlk yolumda tek bama ilerlemeliyim, o beni gtrecei yere gtrecek. Sulu ayaklarm altndaki yolun bazen bir gn sonrasn, bazen bir saat sonrasn gremiyorum. Dnyada ekmek zorunda olduum ceza bu. Katlanyor ve saklyorum." Gsterdii tahamml dnmekle bile alk olduu gururlu kaytszl bir tl gibi kuand ama zerinden atmas uzun srmedi. "Bu srr saklayabildiim kadar saklayacam, sadece kendim iin deil. Bir kocam var, ne kt ne aalk bir mahluum ben!" Bu szckleri kulaa her trl haykrtan daha korkun gelen mitsiz bir l bastrarak syledi. Yzn elleriyle kapatarak, ona dokunmam istemiyormu gibi kollarmda bzld; en hararetli ikna ya da sevgi szcklerim de onu dorulmaya sevk

edemedi. Hayr, hayr, hayr, dedi, benimle ancak bu ekilde konuabilirdi; her yerde gururlu ve tepeden bakan bir tavr taknmak zorundayd; hayatnn yegne tabii anlarnda tevazu ve utan iinde olacakt. Mutsuz annem hastalm esnasnda neredeyse akln karacak gibi olduunu syledi. ocuunun yaadn ancak o sralarda renebilmiti. Benim o ocuk olduum daha nce aklna gelemezdi. Hayatnda bir kez olsun benimle konuabilmek iin beni buraya kadar takip etmiti. Asla gremeyecek, haberleemeyecektik, bundan byle muhtemelen tek kelime bile etmeyecektik. Sadece benim okumam iin yazd bir mektubu elime brakt; onu okuduktan ve ortadan kaldrdktan sonra - b u n u kendisi iin deil kocas ve benim iin istiyordu- annemi lm kabul edecektim. Onu byle strap ekerken grp de beni anne sevgisiyle sevdiine inanmsam benden bunu yapmam rica ediyordu; nk o zaman neler ektiini tahayyl ederek onu daha byk bir merhametle dnebilirdim. Artk midi ve aresi kalmamt. ster srrn lene kadar saklasn, ister srr aa kp ona verilen soyadnn erefine halel getirsin sonuna kadar tek bana mcadele edecekti; en ufak bir efkat yanna yanaamaz, tek bir insan bile ona yardm edemezdi. "Peki, bu sr gvende mi?" diye sordum. "u anda bu sr gvende mi, anneciim?" "Hayr," dedi annem. "Ortaya kmasna az kald. Son anda bir kaza sayesinde kurtuldu. Baka bir kazaya kurban gidebilir - b e l k i yarn, belki baka bir gn." "Belli birinden korkuyor musun?" "! Benim iin byle titreyip alama. Ben bu gzyalarna layk deilim," dedi annem ellerimi perek. "Birinden ok korkuyorum." "Dman m?" "Dost deil. kisi de olamayacak kadar hissiz. Sir Leicester Dedlock'un avukat; ballkla alakas olmayan mekanik bir sadakati var, byk ailelerin srlarnn sahibi olmann getirdii kr, imtiyaz ve n ok kskanyor." "pheleniyor mu?" " H e m de ok."

"Senden deil ya?" dedim panie kaplarak. "Evet! H e p tetikte, hep yaknmda. Onu belli bir mesafede tutabilirim ama asla yakamdan silkeleyemem." "Acmas, vicdan yok mu?" "kisi de yok, fkesi de yok. Meslei dnda her eye kar kaytsz. Meslei sr biriktirmek ve hibir ortak edinmeden bu srlarn ona verdii gc elinde bulundurmak." "Ona srrn aabilir misin?" "Byle bir eye asla kalkmam. Bunca senedir ineyip durduum o karanlk yol bitecei yerde bitecek. Sonu her ne olursa olsun sonuna kadar gideceim. Belki yakn, belki uzak; yol bitene kadar hibir ey beni geri dndremez." "Anneciim, bu kadar kararl msn?" "Kararlym. Uzun zamandr aptall aptallkla, gururu gururla, kmsemeyi kmsemeyle, kstahl kstahlkla, kibiri kibirle saf d ettim. Bu tehlikeyi de atlatacam, atlatamazsam leceim. Chesney Wold'un aalarnn evin etrafna kapanmas gibi kapand zerime; ama benim yolum ayn. T e k bir yolu var; bakas olamaz." "Bay Jarndyce -" diye sze balyordum ki annem aceleyle sordu: "O pheleniyor mu?" "Hayr," dedim. "Hayr, kesinlikle! Bundan emin olabilirsin!" Ona hamimin benim hikyem hakknda bildiklerini anlattm. "Ama yle iyi ve saduyulu ki," dedim, "belki de bilse -" O ana kadar duruunu hi deitirmeyen annem elini dudaklarma kaldrp beni susturdu. "Ona istediin gibi iini dk," dedi biraz durduktan sonra. "Rzam veriyorum - b e n i m gibi bir anneden yaral ocuuna kk bir hediye!- ama sakn bana syleme. Hl birazck gururum kald." Bunun zerine ona o anda becerebildiim imdi de hatrladm kadaryla - n k bu esnada heyecanm ve kederim o kadar bykt ki kendimi bile zor anlyordum; ama o sesle, ocukluumda tanmay ve sevmeyi hi renmediim, ninnileriyle uykuya dalmadm, tek bir duasn iitmediim, bana hibir mit ilham etmemi annemin ok yabanc ve ok hznl sesiy-

593
le sylenen her ey belleimde kalc bir iz brakt - b a n a kar babalarn en iyisi olan Bay Jarndyce'in ona akl verebileceini ve destek olabileceini u m d u u m u akladm, daha dorusu aklamaya altm. Ama annem hayr bu imknsz diye cevap verdi; ona kimse yardm edemezdi. Onu bekleyen lde tek bana ilerlemeliydi. "Yavrum, yavrum!" dedi. "Bunlar son! Bu pckler son! Boynuma dolanan bu kollar son! Bir daha asla grmemeliyiz. Yapmak istediim eyi yapabilmek iin uzun zamandr naslsam yle olmalym. Benim dlm ve kr talihim bu. htiaml, zengin, pohpohlanan Leydi Dedlock'tan sz edildiini duyarsan, o maskenin altnda vicdan azab eken zavall annenin olduunu dn. Esas gerein onun strab, faydasz pimanl, yreinin tad yegne sevgi ve sinesinde ldrd hakikat olduunu dn! Sonra elinden geliyorsa onu affet ve onu balamas iin Tanrya yakar, ama bu asla olmayacak!" Birbirimize bir m d d e t daha sarldk ama yle kararlyd ki ellerimi tutup gsmn zerine koydu ve onlar orada tutarak yanama son bir pck kondurduktan sonra brakp aalarn arasnda dald. T e k banaydm; aada bir ksm gnete, bir ksm glgede eski ev uyukluyordu, onu ilk grdmde zerinde tam bir huzurun hkim olduunu dnmtm ama imdi annemin acsnn kat kalpli ve acmasz seyircisi gibi grnyordu bana. O sersemlemenin etkisiyle hasta yatamdaki kadar zayf ve aresiz bir hale gelsem de srrn ortaya kma tehlikesine, hatta en ufak bir pheye kar ihtiyatl davranma gereklilii iime yarad. Aladm Charley'den gizleyebilmek iin btn nlemleri aldm; dikkatli ve sakin olabilmek iin zerimdeki btn kutsal ykmllkleri dnmeye zorladm kendimi. Bunu baarmam, hatta znt patlamalarn bastrmam hi de ksa srmedi; ama bir saat kadar sonra daha iyi olduumu ve geri dnebileceimi hissettim. Ar ar eve gittim ve bahe kapsnda beni bekleyen Charley'ye Leydi Dedlock gittikten sonra uzun uzun yrdm, ar yorulduumu ve yatacam syledim. Odamn mahremiyetinde mektubu okudum. Mektuptan annemin beni kesinlikle terk etmedii sonucunu karttm - b u benim iin ok ey ifade ediyordu. Ablas ve tek kardei, vaftiz annem, l diye bir kenara atldmda bende hayat belirtileri fark etmi, hibir arzusu ve hevesi olmamasna ramen srf vazife duygusuyla beni mutlak bir gizlilikle bytm ve doumumdan sonra annemin yzn bir kez olsun grmemiti. Dnyadaki yerimi alm yle acayipti ki, yakn bir vakte kadar annemin gznde hi nefes almamtm -gm l m t m - bir hayata sahip olmamtm -bana asla bir isim verilmemiti. Kilisede beni ilk grdnde irkilmi ve yaasayd benim gibi olacak ocuunu dnm, sonra da hayatna devam etmiti; ama o sralarda bundan te bir ey bilmiyordu. M e k t u b u n bana anlatt dier eyleri burada tekrarlamaya gerek yok. Hikyemde kendine gre yeri ve zaman var. lk kaygm annemin yazdklarn yakmak, hatta kllerini bile ortadan kaldrmak oldu. Derken, bu dnyaya neden geldim, neden birileri yetitirip, hak etmediim bir yaama sald gibi sorularla yle darald ki yreim; bu dncelerim doaya aykr ve kt eyler deildir umarm. Gerekten de hi nefes almam olsam pek ok kii iin daha hayrl olacan hissediyordum. Kendi annem ve gururlu bir ailenin nam iin bir tehlike, muhtemel bir erefsizlik d e m e k olduumdan kendimden korkuyordum. Kafam yle karkt, yle sarslmtm ki doduum srada lmemin doru olduu ve yazgm olduu, yaamamn yanl olduu ve yazgm olmad inancna kaplmtm. Bunlar o sralardaki gerek hislerim. Bitkin vaziyette uyuyakaldm; uyandmda, bakalar iin bir dert yk halinde yine dnyada olduumu dnerek tekrar aladm. Anneme kar kullanlabilecek bir ahit olduumu, Chesney Wold'un sahibini, imdi kulaklarmda sahile vuran dalgalar gibi uuldayan o eski kelimelerin: "Annen, senin alnnn karasyd, Esther, sen de onun. ok yaknda bunu daha iyi anlayacak ve ancak bir kadnn hissedebilecei ekilde hissedeceksin" kelimelerinin edindii yeni ve korkun manay dnerek kendimden her zamankinden daha fazla korkuyordum. Onlarla birlikte baka kelimeler de geri gelmiti, "Her gn dua et de bakalarnn gnahlarnn hesab senden sorulmasn." Etrafmdaki bunca dm zemiyordum; btn suun ve utancn bende olduunu, gnahlarn hesabnn benden sorulacan hissediyordum.

Gn, bulutlu, hznl ve kasvetli bir akama kavutu, ben hl ayn znt iindeydim. T e k bama ktm ve aalara vuran koyu glgeleri ve zaman zaman bana adeta dokunakl gelen yarasalarn kesik kesik uularn seyrederek maliknenin bahesinde biraz yrdkten sonra ilk olarak evin cazibesine kapldm. Belki kafam biraz daha yerinde olsa o kadar yaknna gitmezdim. Ama o gn iyice yanndan geen patikay izledim. Oyalanmaya ya da etrafma baknmaya cesaretim yoktu ama mis gibi kokan, geni yollu, humuslu topraklar bakml teras bahenin nnden getim; onun ne kadar gzel ve etkileyici olduunu, zamann ve mevsimlerin andrd eski ta korkuluklar, duvarlar, alak basamakl geni merdivenleri; onlarn ve eski gne saatinin ta kaldrmnn etraflarn nasl yosunlarla sarmaklarn brm olduunu grdm; fskiyenin sesini duydum. Sonra yol dizi dizi karanlk pencerelerin yanna sapt, kimi kuleleriyle, kimi sundurmalaryla, kimi deiik ekilleriyle birbirlerinden ayrlyordu, ta aslanlar ve abartl canavarlar glge inlerinin kapsnda nbet tutuyordu ve penelerinde tuttuklar armalarn zerinden akam alacakaranlna kkryorlard. Sonra patika bahe kapsnn altna sapt ve ana giriin bulunduu avluya girdi (hzl hzl ilerliyordum) sadece, yksek krmz bir duvara tutunmu sarmak beinin iinde mrldanan rzgr, rzgrglnn alak mzlts, kpeklerin havlamalar ya da bir saatin ar ar almas gibi bouk seslerin duyulduu ahrlarn yanndan geti. Hrtsn duyduum hlamurun tatl kokusu eliinde patikay takip ederek gney cephesine dndm; orada h e m e n zerimde Hayalet Yolunun korkuluklar ve belki de annemin odasnn kl penceresi vard. Buradaki yol da yukardaki teras gibi ta kaplyd ve sessiz ayak seslerim kaldrm talan zerinde yanklanmaya balad. Bir eylere bakmak iin durmadan, her eyi yanlarndan geip giderken grerek hzl hzl ilerliyordum, bir iki dakika iinde aydnlk pencerenin altndan geecektim ki yanklanan ayak seslerim Hayalet Yolu efsanesinin altnda korkun bir gerek olduunu getirdi aklma; bu muazzam eve felaketi getirecek olan bendim; ayak seslerim ikaz eder gibi daha imdiden ona musallat olmutu bile. Korkudan her yanm buz keserek kendimden, her ey-

den katm, geldiim yolu takip ederek, beki kulbesinin nndeki kapdan ktm ve karanlk, kasvetli baheyi arkamda brakana kadar durmadm. Yatmak iin odama girip yalnz kalana ve orada tekrar skntl, mutsuz bir hale brnene kadar ne kadar hatal ve nankr davrandm fark edemedim. Ama ertesi gn gelecek olan bir tanemden gelen neeli mektubu bulmutum odamda, yle sevgi dolu tahminlerle doluydu ki etkilenmemek iin insann tatan bir kalbi olmas gerekirdi; ayn zamanda hamimden de bir mektup gelmiti, o kk kadn bir yerlerde grrsem, D a m e Durden'a o yokken adeta acnas bir kedere kapldklarn, ev idaresinin iyice rndan ktn, kimsenin anahtarlar onun kadar iyi idare edemediini, evin iindeki ve dndaki herkesin onun o eski ev olmadn sylediini ve dnsn diye isyan karacaklarn yazyordu. Bylesi iki m e k t u p llerimin ok telerinde ne kadar sevildiimi ve ne kadar mutlu olmam gerektiini dndrtt bana. Btn gemi hayatm dndm ve gecikmeli de olsa kendime geldim. nk gerekten de lmeye yazgl olsam asla yaayamayacam gayet iyi anladm; byle mutlu bir hayata sahip olmam da cabas. Pek ok eyin nasl hep birlikte benim iyiliim iin altn; babalarn gnahlarnn hesabn ara sra ocuklar verse de bu szn sabahleyin korktuum manaya gelmediini fark ettim. Doumumda bir kralie kadar masum olduumu biliyordum; Tanr karsnda nasl bir kralie asil dodu diye dllendirilmezse ben de byle dodum diye cezalandrlmazdm. O gn geirdiim oka ramen bama gelen deiiklii byle tazeyken bile hafifletecek avuntular bulma tecrbesini yaadm. Kararlarm yeniledim ve onlarda direnli olmak iin dua ettim; kendim ve mutsuz annem iin aladm ve sabahki zntnn kalktn hissettim. Uykuma etki etmemiti; ertesi gnn aydnl beni uyandrdnda uup gitmiti. Bir tanem, leden sonra bete gelecekti. O n u n gelecei yolda uzun bir yry yapmak haricinde aradaki zaman nasl geireceini bilemedim; bunun zerine Charley ben ve Stubbs -o son hadiseden beri arabaya hi koulmayan Stubbs'a eyer vurulmutu- o yolda uzun bir sefere ktk. Geri dndmzde

597
evle baheyi tepeden trnaa gzden geirdik; her eyin en gzel vaziyetinde olmasn saladk ve maliknenin nemli bir unsuru olarak kuu da kafesinden karp hazr ettik. O gelene kadar geirmemiz gereken iki koca saat vard hl; ok uzun gelen bu zaman zarfnda itiraf etmeliyim ki deien grnmm konusunda asabi bir endieye dtm. Cancazm o kadar ok seviyordum ki grntmn onun zerindeki etkisi beni herkesinkinden ok ilgilendiriyordu. Bu belli belirsiz skntnn nedeni halimden m e m n u n olmamam deildi -o gn hi yle bir ey hissetmediimden e m i n i m - acaba tam olarak hazr olacak m, diye dnyordum. Beni ilk grdnde arp hayal krklna uramayacak myd? Beklediinden daha kt kamaz myd? Ya Eski Esthr'ini arayp da bulamazsayd? Bana tekrar alp her eye en batan balamas gerekmez miydi? Gzelimin muhtelif yz ifadelerini o kadar iyi biliyordum, o tatllyla yle drst bir yz vard ki o ilk bakn benden saklayamayacandan emindim. O bak bu manalardan herhangi birini ifade etse (ki kuvvetle muhtemeldi) nasl karlk vereceimi biliyor muydum? Sanrm biliyordum. D n geceden sonra cevap verebileceimi dnyordum. Ama beklemek beklemek beklemek, kurmak kurmak kurmak, dnmek dnmek dnmek yle kt bir hazrlkt ki onu karlamak iin tekrar o yolda yrmeye karar verdim. Charley'e de yle syledim, "Charley, tek bama gidip, onunla karlaana kadar yryeceim." Charley houma giden her eyi hararetle onaylad iin yola kp onu evde yalnz braktm. Ama ikinci kilometre tana gelmeden uzakta bir toz bulutu grnce (arabann henz gelemeyeceini bildiim halde) kalbim yle arpmaya balad ki eve geri dnmeye karar verdim. Dndmde de arabann arkamdan yetieceinden (kesinlikle yetiemeyeceini bilsem de) yle korktum ki yakalanmayaym diye yolun ounu koarak gittim. Salimen eve vardmda ne byk marifet yaptm dndm! yice terlemitim ve her eyi elime yzme bulatrmtm. En nihayet, daha en azndan bir eyrek saat olduunu zannederek bahede titrerken Charley aniden bard, "Geliyor, hanmefendi! Geliyor!" Elimde olmadan odama koup kapnn arkasna saklandm. Yukar kan bir tanemin bana "Esther, canm, hayatm, neredesin? Kk kadn, Dame Durden!" diye bardn duymama ramen orada tir tir titreyerek dikilip kaldm. Koarak ieri girdi, yine koarak kmak zereydi ki, beni grd. Ah benim meleim! O eski tatl bak, pr sevgi, pr muhabbet, pr efkat. inde zerre baka ey yok - b i r zerre bile' Ah ne mutluydum, yerlerde, tatl gzelim de benimle yerlerde, yaral yzm irin yanana yaslam, gzyalarna ve pcklere bouyor, bir bebek gibi beni pplyor, aklna gelen btn tatl szleri sralyor ve beni sadk gsne bastryor.

XXXVII. Blm

JARNDYCE JARNDYCE'E KARI

Saklamak zorunda olduum sr bana ait olsayd ksa srede Ada'ya amadan duramazdm. Ama bana ait deildi ve acil bir durum olmadka hamime bile anlatma hakkn kendimde bulmuyordum. T e k bana tamas zor bir ykt; yine de vazifem bana gayet ak grnyordu, bir tanemin bana dknlnn verdii keyifle de bu vazifeyi yerine getirmekte glk ekmiyordum. ounlukla o uykuya daldnda ve her yer sessizletiinde annemin ans beni uyank tutup, geceye hzn salsa da baka zamanlar ona teslim olmuyordum; Ada beni eskisi gibi bulmutu -tabii yeterince szn ettiim ve mmknse artk bahsetme niyetinde olmadm o kk ayrnt hari. O ilk akam iimizi ilerken Ada bana ailenin maliknede olup olmadn sorduunda, ben de mecburen, evet yle olmal, nk geen gn Leydi Dedlock'la korulukta konutum diye cevap verdiimde sknetimi toparlamakta epeyce glk ektim. Ada bana onun neler sylediini sorduunda, ben de ona ok nazik ve ilgili davrandn sylediimde daha da zorlandm; bilhassa da Ada onun gzellii ve zarafetini teslim etmekle birlikte o kibirli tavrn, o souk asaletini yerdiinde. Ama Charley, Leydi Dedlock'un Londra'dan bitiik eyaletteki baka bir malikneye giderken Eve iki geceliine uradn syleyerek farknda olmadan bana yardmc oldu; onu manzara yerimizde grdmzn ertesi sabah erkenden ayrlmt. Charley, ocuklarn kulaklarnn delik olduu sznn canl bir numunesiydi nk bir gnde benim bir ayda duyabileceimden ok daha fazla ey duyuyordu.

Bay Boythorn'un evinde bir ay kalacaktk. Hatrladm kadaryla gzelim geleli daha bir muhteem hafta olmutu ki bir akam bahvana iekleri sulamaya yardm ettikten sonra, tam mumlar yaklrken Charley ok ciddi bir havayla Ada'nn koltuunun arkasnda belirdi ve beni esrarengiz bir tavrla dar ard. "Kusura bakmayn, hanmefendi," dedi Charley fsldayarak, gzleri en yuvarlak ve kocaman halini almt. "Sizi Dedlock Arms'ta bekliyorlar." "Ama, Charley," dedim, "beni orada kim bekleyecek ki?" "Bilmiyorum, hanmefendi," dedi Charley, ban ne uzatp, ellerini nlnn kua zerinde sk sk kenetleyerek; gizemli ya da mahrem bir eyle karlatnda hep byle yapard, "ama sizi bekleyen bir beyefendi, sayglarn yollad ve hi kimseye bir ey sylemeden gelmenizi rica etti." "Kim sayglarn yollad, Charley?" "O, efendim," dedi Charley. "Peki, sen nasl oldu da ulak oldun, Charley?" "Ben ulak deilim, hanmefendi," dedi kk hizmeti. "W. Grubble haberi getirdi." "W. Grubble da kim, Charley?" "Bay Grubble, hanmefendi," dedi Charley. "Bilmiyor musunuz? Dedlock Arms'n sahibi W. Grubble," dedi Charley ar ar, sanki tabelay heceler gibi. "Ya? Hann sahibi mi, Charley?" "Evet, hanmefendi. Kars gzel bir kadn ama ayak bileini krm, kemii de kaynamam. Kadnn kardei bkcym, hapse girmi, bira ie ie kendini ldrecek diyorlar," dedi Charley. Meselenin ne olduunu bilmediimden, son zamanlarda biraz da vesveseli olduumdan oraya kendi bama gitmeye karar verdim. Charley'ye hemen bonemi, tlm ve alm getirmesini syledim; onlar zerime geirip, Bay Boythorn'un bahesi kadar iyi bildiim kk meyilli yoldan aa indim. Bay Grubble zerinde bir gmlek ok temiz kk tavernasnn nnde beni bekliyordu. Geldiimi grnce apkasn iki eliyle birden kaldrd ve onu o ekilde demirden bir kutu gibi tayarak (gerekten de o kadar ar grnyordu) talal koridor-

601
dan beni en iyi salonuna gtrd; derli toplu, yerlerine hal serilmi bir odayd, iinde allmtan ok fazla iek, Kralie Caroline'm renkli bir portresi, pek ok deniz kabuu, bir sr tepsi, cam muhafazalarda iki doldurulmu, kurutulmu balk, tavandan sarkan tuhaf bir yumurta ya da tuhaf bir sukaba (hangisi olduunu bilemeyeceim, pek kimsenin bildiini de sanmyorum) vard. Genellikle kapsnn nnde durduu iin Bay Grubble' sima olarak gayet iyi tanyordum. Sevimli grnl, tknazca, orta yal bir adamd; evinde atein banda apkas ve izmelerini karp rahata oturmay asla aklna getiremezmi gibi bir hali vard ama kilise haricinde asla ceket giymezdi. M u m u sndrd ve nasl grndne bakmak iin biraz geri ekildikten sonra iyice gerileyerek odadan kt - b u n u hi beklemiyordum nk ona beni kimin arttn sormak zereydim. O srada bitiikteki salonun kaps ald, kulama baz tandk sesler geldi, sonra kesildi. Hzl admlar iinde bulunduum odaya yaklat, karmda kimi greyim, Richard! "Canm Esther'ciim!" dedi, "en iyi dostum!" gerekten de yle scakkanl, yle samimiydi ki o kardee karlamasnn ilk aknl ve sevinciyle Ada'nn iyi olduunu glkle syleyebildim. "Aklmdan geeni okuyorsun - h e r zamanki gibisin!" dedi Richard, beni bir koltua gtrp yanma oturarak. T l m kaldrdm ama tam deil. "Her zamanki gibisin!" dedi Richard, yine ayn itenlikle. Tlm tamamyla karttm ve elimi Richard'n koluna koyup yzne bakarak bu nazik karlamas iin ona teekkr ettim ve onu grdme ne kadar memnun olduumu syledim; zellikle de hastayken aldm ve imdi ona ilettiim kararm yznden. "Canm," dedi Richard, "herkesten ok seninle konumak istiyorum nk beni anlaman istiyorum." "Ben de senin baka birini anlaman istiyorum, Richard," dedim bam sallayarak. "Madem h e m e n John Jarndyce'ten sz ediyorsun," dedi Richard - " O n u kastediyorsun deil mi?" "Tabii ki." "Madem yle buna m e m n u n olduumu h e m e n syleyeyim nk ben de bu konuda anlalmak ihtiyacndaym. Ama senin tarafndan - b u n u aklndan karma, canm! Bay Jarndyce'e ya da bir bakasna hesap verecek deilim." Onun bu ekilde konutuunu duymak bana ac vermiti, kendisi de fark etti. "Neyse, canm," dedi Richard, "imdi bu konuya girmeyelim. Seni koluma takp, u kr evinizde, sessizce boy gsterip, sevimli kuzenime bir srpriz yapmak istiyorum. Umarm John Jarndyce'e olan ballnz bunu engellemez." "Richard'm," dedim, "onun evinde de byk bir samimiyetle karlanacan biliyorsun -oras senin evin, yeter ki sen buna inan; burada da ayn sevinle karlanacandan emin olabilirsin!" "Tam bizim kk kadn gibi konutun!" diye bard Richard neeyle. Mesleini sevip sevmediini sordum. "Fena deil!" dedi Richard, "idare eder. Bir m d d e t herhangi bir meslek kadar iimi grr. Hayatm bir dzene soktuumda pek arayacam zannetmiyorum; o zaman - n e y s e imdi bu meseleleri bover." yle gen ve yakklyd ve her adan Bayan Flite'la taban taban ztt ki! Yine de o karanlk, hrsl, beklentili bak yle rktc bir biimde onu andryordu ki! "u anda izindeyim," dedi Richard. "yle mi?" "Evet. Bir kou gelip - u z u n tatile girmeden nce Chancery ilerine bakaym dedim," dedi Richard, zorlukla kaytsz bir kahkaha atarak. "Sonunda o eski davay kmldatmaya balyoruz, inan bana." Bam sallamama amamal! "Sylediin gibi, ho bir konu deil." Richard yznde yine o ayn glgeyle konutu. "Bu gecelik ekiver kuyruunu. - H o p ! Utu gitti!- Bil bakalm yanmda kim var?" "Sesini duyduum, Bay Skimpole muydu?" "Ta kendisi! Bana herkesten daha ok faydas dokunuyor. Ne harika bir ocuk!" / Richard'a birlikte geldiklerini kimsenin' bilip bilmediini sordum. Hayr, diye cevap verdi, hi kimse bilmiyor. Sevgili koca bebei - B a y Skimpole'a bu ad yaktrmt- ziyarete gitmi-

60
ti ve sevgili koca bebek ona nerede olduumuzu sylemiti, o da sevgili koca bebee gelip bizi grmeye niyetli olduunu sylemiti ki, sevgili koca bebek de h e m e n onunla birlikte gelmek istemiti; bunun zerine onu da yannda getirmiti. "Sadece bol miktarda olan masraflar kadar deil, arlnca altn eder," dedi Richard. "yle neeli ki. Dnyaya dair tek dncesi yok. Acemi ve saf yrekli!" Bay Skimpole'un btn masraflarn Richard'a detmesinde dnyaya dair tek bir dncesi olmadnn kantn gremiyordum ama bir ey demedim. Zaten o da ieri girip konumamzn gidiatn deitirdi. Beni grdne ok sevinmiti; alt hafta boyunca benim uruma muhteem sevin ve sempati gzyalar dktn syledi; iyiletiimi duyduunda olduu kadar mutlu olmamt hi; dnyada iyi ve ktnn karmn idrak etmeye balamt; baka birisi hasta olduunda saln deerini daha iyi anladn fark etmiti; B'nin dz bakyorum diye sevinmesi iin A'nn a bakmasnn ya da D'nin ipek bir orap iindeki kanl canl bacandan m e m n u n olabilmesi iin C'nin tahta bacak takmasnn hayatn cilvesi olduunu dnmt. "Sevgili Bayan Summerson, ite dostumuz Richard," dedi Bay Skimpole, "Chancery'nin karanlndan gelecein parlak hayallerini retiyor. Bu nefis bir ey, cana can katyor, airane! Eski zamanlarda o ssz koruluklar, Pan ve Su Perilerinin hayali flt sesleri ve danslaryla oban iin keyifli bir hal alrm. Bizim oban, bizim pastoral Richard da krsde oturanlarn verecei h k m n gzel melodisi eliinde Talihi dans ettirerek o kasvetli hanlar aydnlatyor. ok ho! Can skkn, homurdanan biri bana 'Bu hukuk dalaverelerinin ne faydas var? Bunlar nasl savunursun?' diyebilir. Ben de yle karlk veririm, 'Homurtulu dostum, ben onlar savunmuyorum, bana ho grnyorlar. oban bir gen var, benim dostum, onlar benim o basit zihnimde harika eylere dntryor. Bu uurda var olduklarn sylemiyorum ama belki de yledir - n k ben sizin gibi dnya ilerinden anlayan somurtkanlar arasnda ocuk saylrm ve ne size ne kendime hesap verebilecek durumda deilim.' " Richard'n bundan daha beter bir arkada zor bulacan ciddi ciddi dnmeye balamtm. Doru drst bir ilke ve gaye edinmesi gereken byle bir zamanda bu sarp sarmalyc lakaytla brnmesi ve her eyi elinin tersiyle itivermesi, byle uarlkla ilkeden gayeden vazgemesi beni huzursuz etti. Hamim gibi grm geirmi, aile bahtszlnn sefil bahanelerini ve mcadeleleri dnmek mecburiyetinde kalm birinin Bay Skimpole'un zayflklarn ilan etmesinden ve gamsz bir itenlik sergilemesinden muazzam bir rahatlk duymasn anlayabiliyordum; ama Bay Skimpole'un bu hallerinin grnd kadar sahici olduuna ya da aylaklna en az baka bir rol kadar, hem de daha sorunsuzca hizmet etmediine inanamyordum. kisi de benimle birlikte eve geldiler; Bay Skimpole bahe kapsndan dnnce ben Richard'la birlikte usulca ieri girip "Ada, hayatm, seni ziyaret etmek isteyen bir beyefendi getirdim," dedim. Kzarm, arm yznde yazanlar okumak zor deildi. Ada onu ok seviyordu, Richard da bunu biliyordu, ben de. Sadece kuzen olarak grseler de vaziyet gayet akt. phelerimin beni biraz fesatlatrdna inanacak gibi olmutum ama Richard'n onu ayn ekilde sevdiinden emin deildim. Ona hayrand - z a t e n bu gzele kim hayran olmazd- ve sanrm, Ada'nn hamime verdii sze ne kadar sayg duyduunu bilmese genlikte verdikleri szleri byk bir gurur ve evkle yenilerdi. Yine de zerindeki etkinin bu alana dahi sirayet ettii yolunda ki inancm bana ac veriyordu; Jarndyce Jarndyce'e Kar kafasndan kana kadar her konuda olduu gibi bu konuda da en hakikatli ve samimi yann erteliyordu. Yazk! O afet olmasa Richard'n nasl olacan artk bilmeme imkn yok! En candan haliyle Ada'ya, Bay Jarndyce'in (kendisine gre biraz kr krne ve ar gvenle) kabul ettii artlarn gizliden gizliye inemek iin gelmediini syledi; aktan aa onu ve beni grmek ve Bay Jarndyce'le ilikilerinin ald hali aklamak iin gelmiti. Sevgili koca bebek biraz sonra yanmza geleceinden, saknmasz bir konumayla kendisini temize kartmas iin sabahleyin ona bir randevu vermemi rica etti. Sabah yedide onunla maliknenin bahesinde yry yapacama sz verdim, bylece bu mesele halloldu. Bay Skimpole ok gemeden arz- endam etti ve bizi bir saat boyunca neelendirdi. Israrla Kk Coavinses'i (Charley'yi kastediyordu) grmek istedi ve ona

604
babacan bir havayla merhum babasna elinden geldiince i temin ettiini anlatt; kk kardelerinden biri elini abuk tutup ayn meslee girerse ona da bolca i temin edecei midindeydi. "nk srekli bu alara taklyorum," dedi Bay Skimpole sulu arabnn zerinden gle gle bize bakarak, "srekli karaya oturuyorum - t p k bir tekne gibi. Srekli kefaletle serbest kalyorum. Bu ii benim iin yapacak birisi hep var. Hi param olmad iin, biliyorsunuz, ben yapamam. Ama Birisi yapyor. Birisi sayesinde dar kyorum; Duygu Yolculuu'ndaki srck gibi deilim. 1 kyorum. Bana bu Birisi kim diye sorarsanz, valla syleyemem. Birisine ielim. Tanr onu korusun!" Richard sabahleyin biraz gecikti ama onu fazla beklemem gerekmedi ve h e m e n baheye girdik. Hava berrak ve nemliydi, gkyznde tek bulut bile yoktu. Kular muhteem akyorlard; ereltiler, otlar, aalar zerindeki iy taneleri harikayd; aalar bir gnde yirmi kat zenginlemi gibiydi; sanki onlar heybetle sessiz uykularndayken Doa, o gnn erefine her zamankinden daha fazla mesai yapmt. "Buras ok gzel bir yer," dedi Richard etrafna bakarak. "Davalarn patrts, ahenksizlii burada yok!" Ama baka meseleler vard. "Sana bir ey diyeyim mi," dedi Richard, "ileri tamamyla hallettiimde, sanrm buraya gelip dinleneceim." "imdi dinlensen daha iyi olmaz m?" "imdi dinlenmek," dedi Richard, "ya da imdi ok kesin bir eyler yapmak kolay deil. Ksacas, yaplamaz; en azndan ben yapamam." " N e d e n ki?" dedim. "Nedenini biliyorsun, Esther. Bitmemi bir evde yaasaydn, atn taklacak ya da sklecek olsayd -yarn, br gn, br hafta, br ay, br s e n e - ev tepeden trnaa yklacak ya da yaplacak olsayd - d i n l e n m e k ya da durup oturmak zor gelirdi. Bana da yle geliyor. imdi ne ki? Davaclar iin imdi diye bir ey yoktur." Zavall kk, kafas kark dostumun etraflca anlatt cazibeye inanmak zereydim ki yine bir gece nceki o karanlk ba1 Sterne'in Duygu Yolculuu romannda, kafesteki srck "Dar kamyorum" diye ter.

k grdm. Ne korkun ki bu bakta, len o zavall adamdan da bir eyler vard. "Richard'cm," dedim, "konumamz iin kt bir balang bu." "Bana byle diyeceini biliyordum, Dame Durden." "Sadece ben sylemiyorum, Richard. Bu aile lanetine mitle ya da beklentiyle yaklamaman gerektii konusunda seni ikaz eden ben deildim." "Yine John Jarndyce!" dedi Richard sabrszca. "N'apalm! Er ya da ge ondan sz edeceiz, ne olsa esas konumak istediim konu o; bir an nce sylesem iyi olacak. Esther'ciim, nasl bu kadar kr olabiliyorsun? Onun da bu ite kar olduunu, benim dava hakknda hibir ey bilmememin ve dava ile ilgilenmememin iine geldiini, ama benim iin iyi olmayacan grmyor musun?" "Ah Richard," diyerek kar ktm, "onu grm, onu duymu, atsnn altnda yaam, onu tanm biri olarak, bizi hi kimsenin duyamayaca bu ssz yerde bile bana bu asl astar olmayan pheleri nasl syleyebiliyorsun?" Doal cmertlii bu sitemden esef duyduu iin kpkrmz kesildi. Alak bir sesle cevap vermeden nce bir mddet sustu. "Esther, eminim benim kt birisi olmadm ve benim yamdaki biri iin phe ve gvensizliin naho duygular olduundan haberdar olduumu biliyorsun." " H e m de ok iyi biliyorum," dedim. "ok iyisin!" dedi Richard, "senden de bunu sylemeni beklerdim nk beni rahatlatyor. Bu iten kendimi kurtarp bir gdm rahatlamaya ok ihtiyacm var nk en hafifinden pis bir i bu, senin de gayet iyi bildiin gibi." "Gayet iyi biliyorum," dedim. "Byle yanl manalar kartmann senin mizacna uymadn da biliyorum. Onu neyin bu kadar deitirdiini, senin gibi ben de iyi biliyorum." "Yapma, hemire," dedi Richard, biraz daha neelenerek, "ne olursa olsun bana hakszlk etme. Ben yle bir etki altna girme bahtszlna uramsam o da urad. Beni biraz deitirdiyse onu da deitirmi olabilir. Btn bu karmaaya ve belirsizlie ramen erefli bir adam olmadn sylemiyorum; yle oldu-

606
una eminim. Ama bu etki herkese sirayet ediyor. Biliyorsun, herkese. Bunu kendisi de elli kere sylemitir belki. Madem yle, o neden kurtulsun?" "nk," dedim, "onun ok kendine has bir kiilii var, ayrca kendini kararllkla bu halkann dnda tutmu, Richard." "nk, nk!" dedi Richard o canl tavryla. "Belki de grnteki o kaytszl srdrmek daha akllca ve aldatcdr, canm. Davayla ilgisi olan baka kiileri haklar konusunda gevek davranmaya sevk e t m e k iindir; insanlar lebilir, baz konular belleklerden silinebilir, birilerinin iine gelen pek ok ey kolayca vuku bulabilir." Richard'a kar yle byk bir acma hissediyordum ki artk ona bir bakla olsun sitem edemiyordum. Hamimin onun hatalarna kar ne kadar yumuak davrandn ve onlardan sz ederken ne kadar sitemsiz konutuunu hatrladm. "Esther," dedi Richard, "buraya John Jarndyce'e kar el altndan sulamalar yneltmek iin geldiimi zannetme. Sadece kendimi savunmak iin geldim. D e m e k istediim, ben bu davay hi umursamayan kk bir ocukken aramz ok iyiydi, ok iyi anlayorduk; ama ben ilgilenmeye, biraz kurcalamaya balar balamaz i deiti. O zaman John Jarndyce Ada'yla benim ayrlmamz gerektiini ve bu istenmeyen yolu terk etmezsem ona uygun olamayacam fark etti. Bak Esther, benim bu istenmeyen yolu terk etmeye hi niyetim yok; bize dayatmaya hi hakk olmayan o adaletsiz anlamada John Jarndyce'in tarafn tutmayacam. ister beensin ister beenmesin, Ada'yla benim haklarm savunmak zorundaym. Bunu uzun zamandr dnyorum ve bu sonuca vardm." Zavall Richard! Bu konuyu uzun zamandr dnd gerekten de belliydi. Yz, sesi, tavr bunu gayet ak gsteriyordu. "Ben de ona erefimle, ihtilaf iinde olduumuzu, ve bu ihtilaf gizlemektense ak ak kabul etmemiz gerektiini syledim (ona bir m e k t u p yazdm), iyi niyeti ve himayesi iin teekkr ettim, o kendi yoluna gitsin, ben kendi yoluma. Aslna bakarsan yollarmz ayn deil. htilafl vasiyetlerden birinde ben ondan daha fazla para alyorum. Onun kabul edileceini sylemek istemiyorum; ama yle bir ans da var."

607
"Yazdn bu m e k t u b u ilk olarak senden duymuyorum, Richard," dedim. " M e k t u b u n u reneli ok oldu, hem hakknda tek bir kzgn ya da krgn kelime iitmeksizin." "yle mi?" dedi Richard yumuayarak. "Btn bu aalk ilere ramen onun erefli bir adam olduunu sylediime sevindim. Ama bunu hep sylyorum, hi de phe etmedim. Esther'ciim, bu fikirlerimin sana son derece hain grndn, Ada'ya anlattnda ona da yle grneceini biliyorum. Ama bu davaya benim kadar vkf olsaydn, Kenge'deyken benim yaptm gibi evraklar inceleseydin, ithamlar, kar-ithamlar, phelerle nasl dolu olduklarn grseydin benim onlara kyasla lml olduumu dnrdn." "Belki yledir," dedim. "Bu ynla evran arasnda hakikat ve adalet var m sence Richard?" "Davann bir yerlerinde hakikat ve adalet var, Esther -" "Daha dorusu uzun zaman nce varm," dedim. "Var - v a r - olmal," dedi Richard aceleyle, "ve ortaya karlmal. Ada'y bir antaj ve rvet vesilesi olarak kullanarak ortaya karlamaz. Davann beni deitirdiini sylyorsun; John Jarndyce, onunla alakas olan herkesi deitirdiini ve deitireceini sylyor. Madem yle onu bir neticeye ulatrmak iin elimden geleni yapmakla iyi ediyorum." " D e m e k elinden geleni yapacaksn, Richard! Sence bunca senedir bakalar ellerinden geleni yapmadlar m? Bunca baarszlk zorluklar kolaylatrd m?" "Sonsuza kadar sremez," dedi Richard, bana o hznl any hatrlatan bir hainlik kvlcmyla. "Gencim ve kararlym; enerji ve azim ou zaman harikalar yaratmtr. Bakalar bu ile yarm yamalak ilgilenmiler. Ben kendimi tmyle adyorum. Bunu hayatmn gayesi kabul ediyorum." "Ama Richard'cm, bylesi ok daha kt, ok!" "Hayr, hayr, hayr, benim iin korkma," dedi efkatle. "ok tatl, iyi, akll, sakin, mukaddes bir kzsn; ama nyarglarn var. Yine John Jarndyce meselesine geleceim. Sana bir ey diyeyim mi, Esther'ciim, onun ok mnasip bulduu o iliki tarz hi de tabii deildi." "Sence doal olan ayr gayrlk, dmanlk yaratmak m, Richard?"

"Hayr, yle demiyorum. D e m e k istediim, bu iler bizi gayri tabii bir ilikiye sokuyor, tabii mnasebetler de onunla badamyor. Bak, bu iin zerinde durmam iin baka bir sebep! Her ey bittiinde John Jarndyce'i yanl deerlendirdiimi fark edebilirim. Davadan kurtulduumda kafam berraklaabilir ve senin bugn sylediklerine katlabilirim. N e d e n olmasn? O zaman bunu itiraf eder ve ondan zr dilerim." Her ey o hayali zamana ertelenmiti! O zamana kadar her ey karmaa ve belirsizlik iindeydi! "Srdalarn en iyisi," dedi Richard, "kuzen Ada'nn, benim John Jarndyce hakknda durup dururken ukala, dnek ve inat davranmadm anlamasn isterim; arkamda bu gaye ve sebep var. Kuzen John'a byk bir hrmet besledii iin kendimi ona senin araclnla ifade etmek istiyorum; onaylamasan da setiim bu yolu ona yumuatarak anlatacan biliyorum; ksacas," dedi, bu kelimeleri duraklayarak syleyen Richard, "ben - b e n kendimi Ada gibi bana gven duyan bir kza kavgac, bencil, pheci biri olarak gstermek istemiyorum." Bu son szlerinin azna daha nce sylediklerinin hepsinden daha ok yaktn syledim. "Bilmem," dedi Richard, "belki de haklsndr, canm. Bana da yle gibi geliyor. Ama arada bir tarafsz olabilmem lazm. Sonra tekrar dzelirim, sakn korkma." Ada'ya btn sylememi istedii bu mu diye sordum? "Hepsi bu deil," dedi Richard. "John Jarndyce'in mektubuma her zamanki gibi bana 'Sevgili Rick' diye hitap ederek, beni fikirlerimden vazgeirmek iin m u h a k e m e yrterek ve bunlarn onun gznde hibir eyi deitirmediini syleyerek cevap verdiini ondan saklamamak boynumun borcu. (Hepsi ok gzel tabii, ama durumu deitirmiyor.) Ayn zamanda Ada'nn unu da bilmesini istiyorum: Onu imdi pek az grsem de kendiminkiler kadar onun karlarn da gzetiyorum - n e de olsa ayn yolun yolcusuyuz; kulana alnan sylentilere aldanp da benim havai ya da saygsz olduumu zannetmesin; tam aksine, davann bitmesini iple ekiyorum ve planlarm hep o dorultuda yapyorum. Artk reit olduum iin ve bu adm attm iin kendimi John Jarndyce'e hesap verme mecburiyetinde his-

setmiyorum; ama Ada hl mahkemenin vesayeti altnda olduu iin ondan henz bana verdii sz yenilemesini istemiyorum. O kendi istedii gibi davranma zgrln kazandnda ben de tekrar eski ben olacam ve sanrm ikimiz de ok farkl maddi koullar iinde olacaz. Kendine has o dnceliliini de katarak bunlar ona sylersen bana ok byk bir iyilik yapm olacaksn Esther'ciim; bylece Jarndyce Jarndyce'e Kar'nn ban daha byk bir evkle ezebileceim. Tabii Kasvetli E v ' d e bu sylediklerimin gizlenmesini talep etmiyorum." "Richard," dedim, "bana ok gveniyorsun ama korkarm nasihatlarm dinlemeyeceksin, deil mi?" "Bu konuda imknsz, canm. Baka istediin her konuya varm." Sanki hayatnda baka bir konu varm gibi! Sanki btn hayat ve kiilii tepeden trnaa bir renge durmam gibi! "Sana bir soru sorabilir miyim, Richard?" "Herhalde," dedi glerek. "Sen sormazsan kim soracak?" "Dzenli bir hayat srmediini kendin syledin." "Hibir ey dzene girmemiken nasl dzenli bir hayat srebilirim ki, Esther?" "Tekrar borca m girdin?" "Tabii, girdim," dedi Richard, benim saflma aarak. "yle mi?" "yle, yavrucuum. Masraf etmeden kendimi bir amaca tmyle vakfedemem. Unutuyorsun, belki de bilmiyorsun, iki vasiyette de Ada'yla bana bir eyler kalyor. Esas mesele az m kalacak yoksa ok mu. Ne olursa olsun ben kafi miktarda alacam. Sen iini ferah tut, canm," dedi Richard, halime glerek, "lerim yoluna girecek! Kendimi kurtaracam, canm!" Yz yze olduu tehlikeyi yle iyi seziyordum ki Ada, hamim ve kendim adna aklma gelen en etkili szckleri kullanarak onu uyarmaya ve baz hatalarn ona gstermeye altm. Sylediim her eyi sabr ve nezaketle dinledi ama btn hepsi en ufak bir etki dahi yaratmadan stnden akp geti. Hamimin m e k t u b u n u nasl karladn bildiimden buna hi armadm ama Ada'nn etkisini de denemeye karar verdim. Birlikte yrye yrye yeniden kye geldikten sonra, ben kahvalt iin eve gittiimde Ada'y ona anlatacaklarma hazrla-

dim ve Richard'n kendini kaybetmesinden ve btn hayatn sap savurmasndan neden korkmamz gerektiini ak ak anlattm. Bu onu tabii ok mutsuz etti; yine de Richard'n hatalarn dzelteceine benden ok daha fazla inanyordu -cancazmn byle hissetmesi o sevgi dolu yrei iin ok doald!- sonunda ona u ksa mektubu yazd: "SEVGL K U Z E N G M - Esther bu sabah ona sylediklerinin hepsini bana anlatt. Bu mektubu yazma sebebim, onun sana sylediklerinin hepsini kendi adma btn kalbimle yinelemek ve kuzen John'un bir doruluk, samimiyet, iyilik numunesi olduunu er ya da ge anlayacandan ve ona (istemeyerek de olsa) bu kadar hakszlk ettiin iin fazlasyla zleceinden ne kadar emin olduumu sana bildirmektir. "imdi sylemek istediimi nasl yazacam bilemiyorum ama d e m e k istediim eyi anlayacana gveniyorum. Sevgili kuzenciim, korkarm kendini - v e dolaysyla b e n i - u anda bu kadar m u t s u z e t m e n i n nedeni ksmen benim. Eer bu doruysa ya da bu ii yaparken daha ok beni dnyorsan, vazgemeni b t n samimiyetimle rica ve talep ediyorum. inde d o d u u m u z bu glgeye srtn d n m e n kadar beni mutlu e d e c e k bir ey daha yoktur. Bunu sylediim iin bana kzma. Rica ederim, sevgili Richard, b e n i m iin ve kendin iin, daha k c k k e n ikimizi de yetim brakan bu sorun kaynana kar doal bir n e f r e t l e onu sonsuza kadar silip at. O n d a n kimseye fayda gelmeyeceini, hi mit olmadn renmemize n e d e n olacak ok ey grdk; bize verebilecei yegne ey znt. "Sevgili kuzenciim, istediini yapmakta serbest olduunu, ilk akndan daha fazla sevecein birini bulmann ok muhtemel olduunu hatrlatmama gerek yok. Seecein kiinin, senelerce srncemede kalmak, endie ekmek pahasna, senin baka amalara kaytsz kalman pahasna zengin olmay mit etmektense, hatta (byle bir ey mmknse) zengin olmaktansa gelirin az da olsa orta karar da olsa vazifeni yaptn ve karar kldn yolda ilerlediini grmekten m e m n u n kalacana phem olmadn sylememe izin ver. Bu kadar az bilgiye ve tecrbeye sa-

hip olmama ramen bunlar sylememe arabilirsin ama bunu kendi kalbimdekilerin kesinliiyle biliyorum. En derin sevgilerimle, ADA." Bu not Richard' ok gemeden bize getirdi ama fikirlerinde bir deiiklie yol amad. Siz istediiniz kadar gayret gsterin, dedi, kim hakl kim haksz greceksiniz - b e n size gstereceim! Neeli ve canlyd, sanki Ada'nn efkati onu tatmin etmiti; iimi ekmekten ve mektubu tekrar tekrar okuduunda zerinde o ankinden daha kuvvetli bir etki yaratacan mit etmekten baka yapabileceim bir ey yoktu. O gn de bizimle kalp, ertesi sabah arabayla dnecekleri iin Bay Skimpole'la konumann frsatn kolladm. Darda geen hayatmz bana kolayca byle bir frsat yaratt; Richard' kkrtmann sorumluluunun ona ait olduunu syledim kelimeleri zenle seerek. "Sorumluluk mu, Bayan Summerson?" diye yineledi, kelimeyi en ho glyle yakalayarak. "Ben dnyada sorumluluk alacak en son kiiyim. Hayatmda bir kez olsun bir eyden sorumlu olmadm -olamam." "Korkarm herkes buna mecbur," dedim, ekingenlikle; ne de olsa benden ok daha yal ve akllyd. "Ya, yle mi?" dedi Bay Skimpole, bu yeni icad akac bir aknlkla karlayarak. "Peki, herkes borlarn demeye muktedir olmak zorunda mdr? Ben deilim. Hi olmadm. Gryorsunuz ya, Bayan Summerson," cebinden bir avu bozukluk kartt, "bir sr para. Ne kadar olduunu hi bilmiyorum. Saymasn bile beceremem. ster drt ilin dokuz peni diyelim -ister drt pound dokuz ilin. Bundan fazla borcum olduumu sylyorlar. Herhalde yledir. Btn o iyi insanlarn msaade edebilecekleri kadar borcum var. Onlar vazgemiyorsa ben neden vazgeeyim? te ksaca Harold Skimpole. Bu sorumluluksa, ben sorumluyum." Paray tekrar cebine koyuunda ve sanki baka birinin bir tuhafln anlatyormu gibi dzgn yznde bir glmsemeyle bana baknda yle byk bir rahatlk vard ki neredeyse onun bu ile hi alakas olmadn dnecektim.

"Hazr sorumluluktan sz etmiken," dedi, "hayatm boyunca sizin kadar ferahlatc bir sorumluluk duygusuna sahip kimseyle tanma bahtiyarlna ermedim. Bana sorumluluun mihenk ta gibi grnyorsunuz. Merkezinde olduunuz kk dzenli sistemin mkemmelen ilemesi iin gayret gsterirken sizi grdmde, sevgili Bayan Summerson, kendi kendime ite sorumluluk bu deme ihtiyac hissediyorum -aslnda bunu sk sk sylyorum da!" Bu szlerden sonra ne kastettiimi aklamak zordu ama Richard'n o sralarda kapld mitli fikirleri desteklemektense dizginleyeceini umduumuzu syleyecek kadar diren gsterdim. "Memnuniyetle," dedi, "tabii becerebilirsem. Ama, sevgili Bayan Summerson, ben rol yapamam, hislerimi gizleyemem ki. Beni elimden tutup uar bir Talih alayna katsa ve Westminster Hall'e gtrse, giderim. 'Skimpole dansa katl!' dese, katlrm. Saduyu bunu yapmaz, biliyorum; ama bende saduyu yok." Bunun Richard adna ok zc olduunu syledim. " D e m e k yle dnyorsunuz!" dedi Bay Skimpole. "Demeyin, demeyin. Farz edelim Saduyuyla dostluk kuruyor, Saduyu m k e m m e l bir adam - e p e y c e b u r u m u - korkun i bitirici - i k i cebinde de on poundluk bozukluk var- elinde cetvelli hesap defteri - g e n e l itibariyle vergi tahsildarna benziyor. Bizim Richard mitli, cokulu, engelleri ayor, taze bir gonca gibi iir dolu, pek saygdeer dostuna yle diyor ' n m d e altn bir frsat var; yle parlak, yle gzel, yle keyifli ki; ona ulaabilmek iin engelleri aa aa gidiyorum!' Saygdeer dost, cetvelli hesap defterini annda kafasna indiriyor; ona dzyaz gibi imasz bir slupla kendisinin yle bir ey grmediini sylyor; ona bunun faturalardan, sahtekrlktan, at kl peruklardan ve siyah cppelerden baka bir ey olmadn gsteriyor. Ac verici bir deiim - h a d safhada saduyulu, ona phe yok, ama naho. Ben bunu yapamam. Cetvelli hesap defterim yok. Mizacmda vergi tahsildarl yn yok, hi saygn deilim, olmak da istemiyorum. T u haf belki, ama yle ite!" Baka bir ey sylemek bounayd; bunun zerine biraz ilerimizde olan Ada'yla Richard'n yanna gitmeyi teklif ettim ve Bay Skimpole'dan umudumu kestim. Sabahleyin malikneye gitmiti,

yrrken aile resimlerini bize keyfince anlatt. lp gitmi Leydi Dedlock'lar arasnda yle meum obanlar varm ki, dedi bize, masum asalar bile ellerinde silaha dnyormu. Pamuklu mintanlar, yzlerinde pudralarla srlerine ciddiyetle nezaret ediyor ve baz kabile eflerinin srdkleri sava boyalarna benzeyen yaklaryla sradan insanlar korkutuyorlarm. Bir Sir Bilmemkim Dedlock varm, atnn iki arka baca arasndan bir muharebe, patlam bir mayn, dumanlar, imekler, alev alm bir ky tam tekmil grnyormu; Bay Skimpole resmin, bir Dedlock'un byle nemsiz eyleri nasl hafife aldn gstermek iin yapldm dnyordu. Bu adamn temsil ettii btn soyun, belli ki hayattayken kendisinin de "doldurulmu insanlar" adn verdii snfa girdiini syledi - c a m gzl, en beenilen halleriyle dallara ve tneklerine tnemi, gayet mkemmel, canllktan son derece uzak ve daima cam fanuslar iinde geni bir koleksiyon. O isme bir atfta bulunulduunda kendimi pek rahat hissedemiyordum artk; Richard bize doru ar ar yaklaan bir yabancy karlamak iin bir hayret nidasyla admlarn hzlandrdnda iim rahatlad. "u ie bak!" dedi Bay Skimpole. "Vholes!" Bu beyin Richard'n dostu olup olmadn sorduk. "Dostu ve hukuk danman," dedi Bay Skimpole. "Sevgili Bayan Summerson, saduyu, sorumluluk ve saygnl hep bir arada istiyorsanz - r n e k bir adam istiyorsanz- ite size Vholes." Richard'n byle birinden yardm grdn bilmediimizi syledik. "Kanunen ocukluktan ktktan sonra," dedi Bay Skimpole, "lafazan dostumuz Kenge'i brakt ve bildiim kadaryla Vholes'u tuttu. Aslna bakarsanz bunu gayet iyi biliyorum nk onu Vholes'la ben tantrdm." "Onu uzun zamandr tanyor musunuz?" diye sordu Ada. "Vholes'u mu? Sevgili Bayan Clare, onunla da mesleine mensup pek ok kiiyle olduu trden bir tanklm var. Gayet makul ve medeni bir biimde bir eyler yapt -sanrm buna muameleleri balatmak deniyor- sonunda da beni ald. Birisi saolsun hemen gelip paray dedi -bir ey, drt peni - poundlarla ilinleri unutuyorum ama drt peniyle bittiini biliyorum nk o srada bi-

rilerine drt peni borcum olmas bana ok tuhaf gelmiti- sonra ikisini tantrdm. Vholes tanmak istediini syledi, ben de istediini yaptm. imdi dnyorum da," bu kefi yaparken en samimi glyle soru sorar gibi bize bakyordu, "Vholes sakn bana rvet vermi olmasn? Bana para verdi, komisyon dedi. Be pound muydu acaba? Biliyor musunuz, bence kesin be pounddu!" Richard'n heyecanla yanmza gelip, bize Bay Vholes'u aceleyle tantrmasyla bu mevzuda daha fazla kafa yormasna gerek kalmad - g z e buz gibi grnen ince dudakl, soluk yznn sanda solunda krmz kabartlar olan, ince uzun elli yalarnda, omuzlar kalkk, ne eik bir adamd. Karalar giymiti, ellerinde siyah eldivenler vard, dmeleri enesine kadar ilikliydi, cansz tavr ve Richard'a ynelttii durgun, sabit baklar haricinde dikkate deer bir eyi yoktu. "Umarm sizi rahatsz etmemiimdir, hanmefendiler," dedi Bay Vholes; bunun zerine glkle duyulan konumasnn da dikkate deer olduunu fark ettim. "Bay Carstone'la yaptmz anlamaya gre, dava Bayargcn listesinde ktnda ona mutlaka haber vermem gerekiyor, dn gece posta zaman getikten sonra ktiplerimden biri davann beklenmedik bir biimde yarnki listede grndn syleyince bu sabah erkenden bir arabaya atlayp ona haber vermeye geldim." "Evet," dedi Richard, kzarmt, muzafferane Ada'yla bana bakyordu, "artk bu ileri eskisi gibi ardan almyoruz. Artk son srat ilerliyoruz! Bay Vholes bir araba kiralayp posta kasabasna gidelim, bu akamki posta arabasn yakalayp onunla dnelim!" "Siz bilirsiniz, efendim," dedi Bay Vholes. "Emrinize amadeyim." "Bir bakalm," dedi Richard saatine bakarak. "Dedlock'a koup eyalarm toparlarsam, sonra da artk ne bulunursa hafif bir araba tutarsam, yola kana kadar bir saatim daha kalr. aya gelebilirim. Kuzen Ada, ben yokken siz Esther'le Bay Vholes'u arlar msnz?" O heyecan ve telala hemen yola koyuldu ve akam alacasnda ok gemeden gzden kayboldu. Biz geri kalanlar eve yrdk. "Bay Carstone'un yarn orada bulunmas art m, efendim?" dedim. "Bir faydas olur mu?"

"Hayr, hanmefendi," dedi Bay Vholes. "Benim bildiim bir faydas yok." Bunun zerine Ada da ben de srf hayal krklna uramak iin gitmesinden duyduumuz znty dile getirdik. "Bay Carstone kendi ilerini takip etme art koydu," dedi Bay Vholes, "bir mvekkil kendi ilkelerini belirlediinde ve bu ilkeler ahlaka aykr olmadnda bana da onlar yerine getirmek der. sz konusu olduunda ak ve net davranmak isterim. Dulum, kzm var - E m m a , Jane ve Caroline- tek isteim hayattaki vazifelerimi onlara iyi bir isim brakacak ekilde ifa etmek. Buras ho bir yere benziyor, hanmefendi." Yrrken yannda olduum iin bana ynelttii bu sze ben de katldm ve grlmeye deer belli bal yerleri saydm. "yle mi?" dedi Bay Vholes. "Memleketi Vale of T a u n ton'da oturan yal babama destek olma ayrcalna sahibim, oray da ok beenirim. Burada bu kadar gzel yerlerin olaca hi aklma gelmezdi." Muhabbeti srdrmek adna Bay Vholes'a ehir dnda yaamak isteyip istemediini sordum. "Ah, hanmefendi," dedi, "ok hassas bir noktaya dokundunuz. Salm iyi deil (sindirim sistemim pek zayf dt), kendimden baka dnecek kimsem olmasayd, ehir dna kaardm; zellikle de iim gerei toplum, bilhassa da hanmlar arasna karmaktan hep mahrum kaldm ki bunu ok isterdim. Ama kzmla, Emma, Jane ve Caroline - b i r de yal babamla- bencil davranmama imkn yok. Doru, yz iki yanda len bykannemin yk artk omuzlarmdan kalkt ama geri kalanlar deirmenin srekli dndrlmesini mecbur klyor." O mrl mrl konumas ve cansz halleri yznden ne dediini anlamak epeyce dikkat gerektiriyordu. "Srekli kzlarmdan sz etmemin kusuruna bakmayn," dedi. "Onlar benim en zayf noktam. Zavall kzlarma iyi bir ismin yan sra bir nebze olsun bamszlk salamak istiyorum." Bay Boythorn'un evine geldiimizde ay masas bizi hazr bekliyordu. ok gemeden Richard tela iinde, kpr kpr geldi ve Bay Vholes'un iskemlesinin zerine eilerek kulana bir eyler syledi. Bay Vholes yksek sesle karlk verdi - d a h a dorusu her zamanki ses tonuyla- "Beni de alacaksnz, deil mi,

616
efendim? Benim iin fark etmez, efendim. Siz nasl isterseniz. Emrinize amadeyim." Daha sonraki konumalardan Bay Skimpole'un sabaha kadar burada kalp, ertesi gn iki kiilik paras denmi olan arabayla dneceini anladk. Ada da ben de Richard yznden dertli olduumuz ve onunla bu ekilde ayrlmaktan znt duyduumuz iin gece yolcular yola koyulur koyulmaz Bay Skimpole'u Dedlock Arms'a brakp istirahate ekileceimizi lisan mnasiple olabildiince anlatmaya altk. Richard'n cokusu her eyi nne katp gtrdnden, hepimiz kyn yukarsna, tuttuu arabann bekledii tepeye ktk; orada arabaya koulmu sska, kula bir atn banda fenerle bekleyen bir adam bulduk. 2 O ikisinin fenerin nda yan yana oturularn hi unutmayacam; Richard kanl canl, hararetli, neeli, elinde dizginler; Bay Vholes kmltsz, siyah eldivenli, dmeleri sk sk ilikli, avna bakp onu bylemek ister gibi Richard'a bakyor. O lk, karanlk gecenin, yaz imeklerinin, allarn ve yksek aalarn daraltt tozlu yolun, kulaklarn dikmi sska, solgun atn ve Jarndyce Jarndyce'e Kar'ya doru son srat yola klnn grnts hl gzlerimin nnde. O gece bir tanem bana unu syledi, bundan byle Richard ister zenginlesin ister mahvolsun, ister evresi dostlarla dolsun ister yapayalnz kalsn kendisi iin hibir ey deimeyecekti, sadk bir kalbin sevgisine ne kadar ihtiya duyarsa o sadk kalp ona o kadar sevgi verecekti; imdi bu hatalar yaparken bile Richard onu nasl dnyorsa kendisi de onu her zaman ayn ekilde dnecekti; m m k n olursa hayatn ona adayacak, asla kendini dnmeyecekti; o m e m n u n olduktan sonra kendi memnuniyeti umrunda bile deildi. Peki, sznde durdu mu? nmdeki yola bakyorum, imdiden mesafe baya azald, seyahatin sonu grnr gibi oldu; Chancery davasnn l denizinin ve kyya vurduu btn o tatsz meyvelerin zerinde 3 cancazm btn sadakatiyle gryorum.
2 "Ve grdm, ve ite, bir kula at ve onun zerine binmi olan ad l m d " (Vahiy 6:8). 3 S o d o m ' u n elmalar efsanesine g n d e r m e yapyor. Bu elmalar l Deniz'in kylarnda yetiirmi grnleri itah kabartsa da tatlan ok kt olurmu.

XXXVIII. Blm

MCADELE

Tekrar Kasvetli Ev'e dnme zamanmz geldiinde tam belirlediimiz gn yola ktk ve orada ar bir sevinle karlandk. Salm ve gcm tam manasyla kazanmtm; ev idaresi anahtarlarm odamda hazr edilmi bulunca, sanki yeni yl gibi onlar neeyle ngrdatarak ieri girdim. "Tekrar vazife, vazife, vazife, Esther," dedim; "bunu keyif ve memnuniyetin de tesinde ar bir sevinle yapmayacaksan hi gzme grnme. Sana baka syleyecek bir eyim yok canm!" ilk birka sabah kouturma ve megaleyle yle doluydu, hesaplarn dzenlenmesine, Homurtuhane'yle evin dier yerleri arasnda tekrar tekrar gidip gelmeye, ekmecelerle dolaplar yeniden yerletirmeye, genel bir yeni balangca ylesine vakfedilmiti ki bir an bile bo kalmadm. Ama bu dzenlemeler bittiinde ve her ey rayna oturduunda birka saatliine Londra'ya gittim, Chesney Wold'da yaktm mektupta yazan baz eyler beni bir karar almaya sevk etmiti. Bu ziyaretin bahanesi Caddy Jellyby'ydi -kzlk ad yle yer etmiti ki ondan hep yle sz ediyordum. nceden ona bir mektup yazp kk bir i gezisinde yanmda olmasn rica etmitim. Sabahleyin erkenden bindiim posta arabas Londra'ya vakitlice vardndan nmde koca bir gn vard. Evlendiinden beri beni grmemi olan Caddy yle sevinli yle sevgi doluydu ki kocasn kskandracam diye korktum. Ama o da kendince ondan beterdi -ksacas yine eski

618
hikye, kimse methedilmeye deer bir ey yapmama olanak tanmyordu. Yal Bay Turveydrop yataktayd, Caddy de onun kakaosunu deirmende ekiyordu; kakaoyu yukar kartmak iin hznl, kk rak bekliyordu - d a n s mesleinde raklk etmek ok tuhaf bir eydi. Caddy bana, kaynpederinin son derece kibar ve dnceli olduunu, birlikte ok mutlu yaadklarn syledi. (Birlikte yaamaktan sz ederken, yal beyefendinin btn iyi eyleri, gzel daireyi aldn, kocasyla ikisinin ne bulurlarsa ona raz olduklarn ve ahrn zerindeki iki ke odasna tkldklarn kastediyordu.) "Annen nasl, Caddy?" dedim. "Babam vastasyla, ondan haber alyorum; ama pek gremiyorum" dedi. "Neyse ki aramz iyi ama Annem benim bir dans hocasyla evlenmemi mantksz buluyor ve bu mantkszln ona da sirayet etmesinden biraz korkuyor." Bayan Jellyby baka vazifeler ve zorunluluklar aramak uruna ufuklar teleskopuyla taramak yerine kendi doal vazifelerini yerine getirseydi sanrm mantkszla kar en iyi nlemi alm olurdu; ama bunu kendime sakladm sylememe gerek yok herhalde. "Ya baban, Caddy?" "Her akam buraya geliyor," dedi Caddy, "u kede oturmay yle seviyor ki, onu orada grmek byk bir zevk." Keye baknca Bay Jellyby'nin kafasnn kede yaratt izi rahata grdm. Ba iin byle bir istirahatgh bulmas insan avutuyordu. "Ya sen, Caddy," dedim, "bahse girerim btn gn kouturuyorsun?" "Valla yle, canm," dedi Caddy, "sana byk bir sr vereceim, ben de ders vermek iin yeterli hale gelmeye alyorum. Prens'in sal o kadar iyi deil, ona yardm etmek istiyorum. Okuldu, snft, zel dersti, rakt derken ok yoruluyor zavall!" Bu rak hikyesi bana hl o kadar tuhaf geliyordu ki ka rak olduunu sordum. "Drt," dedi Caddy. "Biri ieride, darda. ok iyi ocuklar, sadece bir araya geldiklerinde ilerine bakmak yerine oyun oynuyorlar - b t n ocuklar gibi. imdi mutfakta grdn bu kk olan bo mutfakta vals yapyor, tekileri de olabildiince eve datyoruz." "Admlar rensinler diye mi?" dedim. "Evet," dedi Caddy. "Bylece saatlerce admlarn alabiliyorlar. Akademide dans ediyorlar; yln bu zamanlarnda her sabah bete eitli Figrler yapyoruz." "Hi de kolay deil, desene" diye bardm. "Sana bir ey diyeyim mi canm," dedi Caddy glmseyerek, "gndzl raklar sabahleyin zilimizi aldnda (yal Bay Turveydrop rahatsz olmasn diye zil bizim odaya bal) pencereyi ap onlara bakyorum ve kollarnn altnda kk ayakkablaryla merdivenlerde durduklarn grnce aklma sabahn krnde iba yapan kk baca temizleyicileri geliyor." Btn bunlar bana bu sanat farkl bir ynyle gsterdi, kukusuz. Anlattklarnn zerimde yaratt etki Caddy'nin houna gitmiti, neeyle kendi almalarnn ayrntlarn sayp dkmeye balad. "Malum, canm, masraftan ksmak iin biraz Piyano, biraz da Kk Keman almam gerekiyor, bu yzden de mesleimizin ayrntlar kadar bu iki aleti de almam lazm. Annem normal birisi olsayd, mzik hakknda temel bilgileri edinmi olurdum. Ama benim hi bilgim yoktu; iin bu ksm, itiraf etmeliyim ki, ilk bata ok cesaret krcyd. Ama kulam ok iyi, ar ve skc ilere de alm - e n azndan bu konuda Anneme mteekkir i m - insan azmetti mi yapyor, Esther, biliyorsun bu her yerde byle." Bu szleri syleyerek, neeyle kk piyanoya oturdu Caddy ve gayet canl kk bir kadril ald. Sonra tatllkla, kzararak ayaa kalkt ve hl kendi kendine glmeyi srdrerek, "Bana glme, ltfen," dedi. Ben alamaya daha meyilliydim ama ikisini de yapmadm. Onu yreklendirdim, byk bir samimiyetle vdm. nk bir dans hocasnn kars olmasna ve karnca kararnca kendisi de dans hocas olmaya uramasna ramen en az bir Misyon kadar kymetli, doal, shhatli, sevgi dolu bir alkanlk ve sebat yoluna girmi olduuna inanyordum. "Canm," dedi Caddy keyifle, "beni ne kadar sevindirdiini bilemezsin. Sana ne kadar minnettarm tahmin edemezsin. Be-

621
nim bu kck dnyamda bile ne deiiklikler var, Esther! Onca kaba ve mrekkepli olduum o ilk geceyi hatrlyor musun? O zamanlar benim birilerine dans etmeyi reteceimi, baka imknlar ve imknszlklar kim aklna getirirdi?" Biz gevezelik ederken yanmzdan ayrlm olan kocas balo salonunda raklar altrmaya gitmeden nce yine yanmza geldiinde Caddy bana hizmete hazr olduunu syledi. Ama benim zamanm gelmemiti nk onu o srada oradan almak beni rahatsz edecekti. mz birlikte raklarn yanna gittik ve dans esnasnda ben de rakla soyundum. raklar dnyann en tuhaf kk mahluklaryd. Bo mutfakta tek bana dans ede ede o hale gelmediini mit ettiim hznl olann yan sra iki olan, bir de kk, tll elbiseli, pasakl, uyuuk bir kz vard. Bu bym de klm, (yine tlden) rk boneli kk kz ipli ayakkablarn ypranm kadife bir antada tayordu. Bacaklaryla ayaklar, bilhassa da topuklar pek derbeder, klksz kk olanlar, dans etmedikleri zamanlarda ceplerindeki iplerle, bilyelerle, kemiklerle oynamaya dalyorlard. Ana babalarnn neden onlar iin bu meslei setiini sordum Cady'ye. Caddy bilmediini syledi; belki retmen olacaklar iindi, belki de sahneye kacaklar iin. Hepsi de kt kanaat geinen insanlarm; hznl olann annesi bir birahane iletiyormu. Byk bir ciddiyetle bir saat dans ettik; hznl ocuk alt uzuvlaryla harikalar yaratyordu ama orada gze arpan keyif kesinlikle belden yukar kmyor gibiydi. Kocasn izleyen ve belli ki onu kendine rnek alan Caddy'nin edindii zarafet ve vakar o gzel yz ve vcuduyla birletiinde fazlasyla ho duruyordu. Daha imdiden bu kklerin eitiminin kocasnn zerindeki ykn hafifletmiti; kocas bir figrdeki kendi blmn gstermek haricinde pek ie karmyordu. Srekli mzii alyordu. Tll ocuun yapmackl tavrlar ve olanlara kar tenezzl grlecek eydi. Bu ekilde tam bir saat dans ettik. alma bittiinde Caddy'nin kocas ehirde bir okula gitmek iin hazrland, Caddy de benimle kmak iin hazrlanmaya gitti. Bu esnada ben balo salonunda oturup raklar seyrettim. Darda duran iki olan botlarn giymek ve yatl olann san ekmek iin merdivene ktlar; san ektiklerini ocuun barlarndan anladm. Ceketlerinin dmeleri iliklenmi, dans ayakkablar ceketlerine ilitirilmi vaziyette geri dndler, sonra ceplerinden souk etle e k m e k karttlar ve duvardaki lir resminin altnda yemee koyuldular. Backl ayakkablarn antasna koyup, eski psk papular giymi olan kk tll ocuk bir hamlede rk bonesini bana geirdi ve dans etmeyi sevip sevmediini sormam zerine "Olanlarla deil," diye cevap vererek bonesinin ban baladktan sonra yznde kmsemeyle evine gitti. "Yal Bay Turveydrop," dedi Caddy, "henz tuvaletini bitirmedii ve seni grmeye yetiemeyecei iin zr diliyor. Sana baylyor, Esther." nceliine minnettar olduumu syledim ama ilgisine maruz kalmadma pek sevindiimi sylemeye gerek grmedim. "Giyinmesi ok uzun sryor," dedi Caddy, "nk bu konularda onu rnek alan pek ok kii var ve hretini korumas gerekiyor. Babama kar ne kadar nazik davrandn bilemezsin. Akamlar Babama Prens Regent'tan bahsediyor; Babam hi bu kadar merakl grmemitim." Bay Trveydrop'un Adab Muaeretini Bay Jellyby'ye ihsan ediinin grnts zihnimde belirdi. Caddy'ye kaynpederinin babasn sk sk dar karp karmadn sordum. "Hayr," dedi Caddy, "pek dar karmyor ama onunla konuuyor, Babam da onu ok takdir ediyor, dinliyor, anlattklar houna gidiyor. Tabii babamn Adab muaeret konusunda hibir iddias olmadnn farkndaym ama ok iyi anlayorlar. Ne kadar iyi arkada olduklarn tahmin edemezsin. Hayatm boyunca babamn enfiye ektiini grmemitim ama Bay Turveydrop'un kutusundan her seferinde bir tutam alyor ve btn akam burnuna tutup duruyor." Hayatn cilveleri arasnda, yal Bay Turveydrop'un yetiip Bay Jellyby'yi Borrioboola-Gha'dan kurtarmas bana acayipliklerin en holarndan biri gibi grnd. "Peepy'ye gelince," dedi Caddy biraz duraksayarak, "kendi ailemi kurmaktan sonra en ok korktuum ey onun yal Bay Turveydrop'a rahatszlk vermesiydi ama yal beyefendinin o o-

cua kar iyilii her eyin tesinde. Bana onu grmek istediini sylyor, canm! Gazetesini yatana gtrmesine izin veriyor; ona tostundan artanlar veriyor; evin iinde onu getir gtr ilerinde kullanyor; bana yollad m alt peni veriyor. Ksacas," dedi Caddy neeyle, "laf fazla uzatmadan, ok talihli bir kzm, minnettar olmam gereken ok ey var. Nereye gidiyoruz, Esther?" "Old Street Caddesinde," dedim; "Londra'ya ilk geldiim ve seni ilk grdm gn beni karlamaya gnderilen avukat ktibine syleyecek birka szm var. Hatrlamaya al, hani u bizi sizin eve getiren beyefendi." "Madem yle, seninle gelmesi gereken gerekten de benmiim," dedi Caddy. Old Street Caddesine gittik, Bayan Guppy'nin evinde Bayan Guppy'yi sorduk. Salonda bulunan ve daha ona haber verilmeden kap aralndan bakt iin bir ceviz gibi kafasn krdrma tehlikesiyle kar karya olan Bayan Guppy h e m e n yanmza geldi ve ieri girmemizi rica etti. Kocaman bir apkas olan yal bir hanmd, burnu fazlaca krmz, baklar da ehla ehlayd ama az kulaklarna varyordu. Kk, bask oturma odas misafir bekler gibi hazrd; ieride oluna gereinden neredeyse daha sadk bir portresi vard: portre yle acmaszca yaplmt ki, resmettii kiinin en ufak bir kusurunu bile saklamamt. Sadece portreyi deil orijinalini de orada bulduk. Rengrenk giyinmiti ve, iaretparman alnna dayam masada hukuki belgeleri okuyordu. "Bayan Summerson," dedi Bay Guppy ayaa kalkarak, "bu Vaha gibi bir ey. Anne rica etsem dier hanma bir sandalye verip, yoldan ekilir misin?" Daimi gl yznden palyaomsu bir grnm olan Bayan Guppy olunun istediklerini yapt; sonra bir keye oturdu ve mendilini pansuman yapar gibi iki eliyle gsne bastrd. Caddy'yi takdim ettim; Bay Guppy btn arkadalarma kapsnn ak olduunu syledi. Sonra sebebi ziyaretime getim. "Size bir not yazma cretinde bulundum, efendim," dedim. Bay Guppy notu gs cebinden karp dudaklarna gtrdkten sonra bir selamla tekrar cebine koyarak eline getiini

belli etti. Bay Guppy'nin annesi yle keyifliydi ki glerken ban sallyor ve Caddy'yi dirseiyle drteliyordu. "Sizinle biraz yalnz konuabilir miyim?" dedim. Bay Guppy'nin annesinin o anda brnd civeleklii sanrm bir daha hi kimsede grmedim. Hibir kahkaha sesi karmyordu ama ban eviriyor, iki yana sallyor, mendili azna gtryor, dirseiyle, eliyle, omzuyla Caddy'yi drtklyor ve yle mthi eleniyordu ki Caddy'yi kk krkl kapdan yatak odasna sokmakta epeyce zorland. "Bayan Summerson," dedi Bay Guppy, "olunun mutluluunu dnen bir annenin bu fevri hareketlerini ho grn. Annem tahammlfersa grnse de annelik gdlerinin emri dorultusunda hareket etmektedir." Bay Guppy'yi tlm kaldrrken grmeseydim hi kimsenin bir anda bu kadar kzarabileceine ya da tavrlarnn bu kadar deiebileceine kesinlikle inanamazdm. "Sizi Bay Kenge'in brosunda ziyaret etmektense," dedim, "burada birka dakikalna grmeyi rica ettim nk aramzda kalmas artyla bana sylemi olduunuz baz eyleri hatrladm ve sizi orada ziyaret edersem skntya sokabileceimden korktum, Bay Guppy." Bu halde bile onu yeterince skntya soktuum belliydi. Hi byle dil tutukluu, akl karkl, aknlk ve endie grmemitim. "Bayan Summerson," diye kekeledi Bay Guppy, "ben - b e n - kusura bakmayn ama bizim meslekte - b i z - biz - a k olmay tercih ederiz. Bir konumamzdan bahsetmitiniz, hanmefendi -o zaman ben bir ilanatta bulunma erefine ermitim -" Yutamad bir ey grtlana taklm gibi oldu. Elini boazna gtrd, ksrd, yz ekilden ekle girdi, yeniden yutkunmaya alt, yine ksrd, epeevre odaya bakt, ktlarn kartrd. "Bam dner gibi oldu, hanmefendi," diye aklamada bulundu, "biraz sersemledim. B e n - - bazan bana byle o l u r - n ! " Kendini toparlasn diye ona biraz zaman tandm. Bu zaman elini alnna bir koyup bir kaldrarak ve sandalyesiyle arkasndaki keye kadar geri geri giderek geirdi.

"Benim sylemek istediim, hanmefendi," dedi Bay Guppy, " - h a y allah- bronlarmda bir ey var sanrm - h ! - o zaman teklifimi reddetme inceliini gstermitiniz. Bunu kabul edersiniz herhalde, deil mi? ahit olmamasna ramen belki bunu teyit e t m e k ey -kafanz rahatlatabilir." "Teklifinizi kaytsz artsz reddettiim pheye yer brakmayacak ekilde dorudur, Bay Guppy," dedim. " T e e k k r ederim, hanmefendi," dedi titreyen elleriyle masay karlayarak. "Buraya kadar mesele yok ki bu da sizin drstlnz gsteriyor. I - k e s i n bronlarda bir ey var!- tplerden herhalde - - bu syleyeceime alnmayn - aslnda gerekli de deil, ne de olsa sizin ya da herhangi birinin saduyusuyla kolayca anlayaca bir e y - o teklifin benim amdan nihai olduunu ve h k m n n kalmadn sylersem alnmazsnz, deil mi?" "Ben de yle dnmtm," dedim. "Belki - - formaliteye gerek yok ama srf kafanz rahat etsin diye - b u n u teyit edebilirsiniz, olmaz m, hanmefendi?" dedi Bay Guppy. "Bunu kesinlikle teyit ediyorum," dedim. " T e e k k r ederim," dedi Bay Guppy. "ok erefli bir davran. Ne yazk ki hayattaki planlarm, denetimim dndaki koullarla birleince o teklifi herhangi bir ekilde tekrar etmemi imknm haricinde brakyor; ama bu an her zaman dostluk sarmaklaryla kuatlm vaziyette kalacak." Bay Guppy'nin broniti yardmna kotu ve masann zerinde hareketlerine de son verdi. "Artk size sylemek istediim eyi syleyebilir miyim?" dedim. "Bundan eref duyarm," dedi Bay Guppy. "Saduyunuzun ve aklseliminizin sizi -sizi doruluktan artmayacana yle eminim ki herhangi bir fikrinizi dinlemek benim iin zevktir." "O konumay yaptmzda, byk bir incelikle bana yle bir imada bulun -" "Kusura bakmayn, hanmefendi," dedi Bay Guppy, "ama gereklerden imalara gemesek daha iyi olacak. Herhangi bir imada bulunduumu kabul etmemin olana yok."

"O konumay yaptmzda," diye devam ettim, "beni ilgilendiren baz keiflerde bulunarak menfaatlerimi kollayacanz ve servetimi artracanz sylemitiniz. Sanrm bu inanca kaplmanzn nedeni benim her eyini Bay Jarndyce'in iyiliine borlu yetim bir kz olmamd. imdi size gelmemin tek nedeni Bay Guppy, bana hizmet etme fikrinden tmyle vazgemenizi rica etmek. Bunu ara ara dnmtm, son zamanlarda da -hastalandmdan beri- enine boyuna dndm. En nihayet, belki gnn birinde bu gayenizi hatrlayp da bu konuda herhangi bir faaliyete geersiniz diye size gelmeye ve kesinlikle yanldnz haber vermeye karar verdim. Bana herhangi bir ekilde hizmet edebilecek ya da keyif verebilecek bir keifte bulunmanza imkn yok. Kendi gemiimi biliyorum; bu ekilde refahma herhangi bir katkda bulunamayacanza sizi temin ederim. Belki bu projeden uzun zaman nce vazgemi olabilirsiniz. Eer yleyse gereksiz yere cannz sktm iin kusuruma bakmayn. Eer deilse, size verdiim teminat gz nnde bulundurarak bundan vazgemenizi istirham ediyorum. Rica ederim beni rahatm iin bunu yapn." "tiraf etmeliyim ki," dedi Bay Guppy, "kendinizi o ok takdir ettiim saduyu ve aklselimle ifade ediyorsunuz. Bu saduyudan daha takdire ayan hibir ey olamaz; u anda buraya gelme niyetinizi yanl anlamsam zr dileyemeyi bir bor bilirim. Bu vesileyle sizden af dilememe izin veriniz - b u aff, sizin saduyunuzun ve aklseliminizin gerekli grd bu arzuyla snrlandryorum." Bay Guppy'nin tedirgin halleri epeyce dzelmiti. stediim bir eyi yapabilmekten gerekten de ok mutluydu ve utanm grnyordu. "Szm bir kerede bitirmeme izin verme ltfunda bulunursanz laf fazla uzatmama gerek kalmayacak," dedim, konumaya hazrlandn grerek, "Buraya olabildiince gizli geldim nk siz bana fikirlerinizi aramzda kalmas artyla aktarmtnz, ben de buna sayg duyma lzumunu hissettim -hatrlayacanz gibi bu saygy zaten batan beri gsteriyorum. Hastalmdan sz etmitim. Size bir teklifte bulunabilmem iin gerekecek en ufak bir zarafetten yoksun olduumu teslim etmekten ekin-

627
m e k iin bir neden gremiyorum. Bu yzden de tercihimi bu ricay yapmaktan yana kullandm; umarm bana kar, bunu kabul edecek kadar hassasiyetiniz kalmtr." Bay Guppy'ye hakszlk etmeyeyim, utanc gittike artyordu, kpkrmz bir yzle bana cevap verirken de utanc had safhaya gelmiti. "erefim zerine, hayatm zerine, ruhum zerine sz veriyorum ki, Bayan Summerson, yaadm mddete isteiniz dorultusunda hareket edeceim! Bunun aksi ynnde tek bir adm bile atmayacam. Sizi m e m n u n edebilmek iin yemin bile ederim. Sz geen konulara dair bu sz verirken," diye devam etti Bay Guppy hzl hzl, sanki bildii kelimeleri tekrarlyormu gibi, "gerei, btn gerei, sadece gerei -" "Bu kadar yeterli," dedim ayaa kalkarak, "ok teekkr ederim. Caddy, canm, ben hazrm!" Bay Guppy'nin annesi de Caddy'yle birlikte geldi (bu sefer sessiz glnn ve drtklemelerinin hedefi bendim), izinlerini rica ettik. Bay Guppy tam uyanamam ya da uykusunda yryen biri gibi bizi kapya kadar geirdi; onu orada arkamzdan aval aval bakar vaziyette braktk. Ama daha biraz ilerlemitik ki apkasz, uzun salarn savura savura arkamzdan yetiti ve bizi durdurup heyecanla: "Bayan Summerson, erefim zerine yemin ederim bana gvenebilirsiniz!" dedi. "Gveniyorum," dedim. "Kusura bakmayn, hanmefendi," dedi Bay Guppy, gitmekle gitmemek arasnda bocalayarak, "ama bu hanmn da yannda -sizin kendi ahidiniz- bana verdiiniz teminat yinelerseniz kafanz daha rahat eder belki." "Caddy," dedim ona dnerek, "belki aracaksn ama bu beyefendiyle aramzda hibir sz -" "Hibir evlilik teklifi ya da sz," diye ekledi Bay Guppy. "Hibir evlilik teklifi ya da sz vuku bulmamtr," dedim, "bu beyefendi - " "Middlesex eyaleti, Penton Place, Pentonville'li William Guppy," diye mrldand. "Middlesex eyaleti, P e n t o n Place, Pentonville'li Bay Guppy'yle aramzda kesinlikle byle bir ey olmamtr." "Teekkr ederim, hanmefendi," dedi Bay Guppy. "Acaba - - kusura bakmayn ama - h a n m n ad soyad neydi?" Syledim. "Evli, deil mi?" dedi Bay Guppy. "Evli. T e e k k r ederim. Bekrlnda, Londra Thavies I n n ' d e oturan Caddy Jellyby, imdi N e w m a n Caddesi, Oxford Caddesi. ok teekkrler." Eve kotu, sonra koa koa geri geldi. "u mesele, malum, ne yazk ki hayattaki planlarm, denetimim dndaki koullarla birleince uzun zaman nce h k m n kaybeden o teklifi herhangi bir ekilde tekrar etmemi imknm haricinde brakyor," dedi Bay Guppy znt ve kederle, " m m k n deil. imdi siz syleyin, m m k n m! Size brakyorum." Tabii ki m m k n olmadn syledim. phe gtrr taraf yoktu. Bana teekkr ettikten sonra tekrar annesinin evine kotu -tekrar geri geldi. "ok erefli bir davran, hanmefendi," dedi Bay Guppy. "Dostluk kameriyesine bir mihrap dikilse - a m a yemin ederim bana her konuda gvenebilirsiniz, srf bu hassas dknlm hari!" Bay Guppy'nin kalbindeki mcadele ve annesinin eviyle bizim aramzda defalarca gidip gelii o rzgrl sokakta (bilhassa da salarnn kesilme zaman geldii iin) yle dikkat ekiciydi ki bizi aceleyle uzaklamaya sevk etti. Benim yreim ferahlamt ama son olarak arkamza baktmzda Bay Guppy'nin hl ayn kararszlkla rpnp durduunu grdk.

629
de ince bir kurum tabakas var; hantal ereveleri iindeki mat, atlak camlarn tek zellikleri srekli kirli olma ve zorlanmadka almama kararllklar. Scak havalarda daha zayf olannn dileri arasna bir tomar odun sktrlmas olgusunun gerekesi de bu. Bay Vholes ok saygn bir adam. Fazla byk bir ii yok ama ok saygn. Byk servet kazanm ya da kazanmakta olan byk avukatlar ok saygn olmasna izin veriyor. Mesleinde bir saygnlk nianesi olan tek bir frsat bile karmyor. Asla keyif almamas saygnlnn bir nianesi. Mesafeli ve ciddi olmas da saygnlnn bir baka nianesi. Sindirim sisteminin bozuk oluu da saygnlnn bir baka nianesi. kz iin, sinekten ya karyor. Vale of Taunton'daki babas onun eline bakyor. ingiliz adaletinin tek byk prensibi kendi kendine i kartmak. O kstl manevralar srasnda bundan daha ak, daha kesin, daha istikrarl muhafaza ettii tek bir prensip bile yok. Bu adan bakldnda, sradan insanlara canavarca bir labirent gibi grnen mekanizmann aslnda tutarl bir tertip olduu anlalyor. Bu insanlara esas prensibin onlarn parasyla sistemin kendisine i kartmak olduu iyice bir belletilirse homurdanmay keseceklerdir. Ama bunu btn aklyla belleyemeyen -sadece yarm yamalak, karman orman gren- sradan insanlar arada bir hem huzurlar hem de cepleri asndan dara dp fazlaca homurdanyorlar. O zaman Bay Vholes'un saygnl imdada kouyor. "Bu hkm feshetmek mi, beyfendiciim?" diyor Bay Kenge can yanm bir mvekkile, "feshetmek mi, beyefendiciim? Benim onaymla asla. Bu hkm deitirdiniz diyelim, efendim, bu aceleci hamlenizin, Bay Vholes'un iftiharla temsil ettii trden avukatlar zerinde nasl bir etki yaratacan hi dndnz m? Efendim, bu trden avukatlar dnya yznden silinir. Bay Vholes trnde insanlar1 kaybetmeyi gze alamazsnz -yani toplum dzeni gze lamaz. Gayretli, sebatl, istikrarl, alkan insanlar bunlar. Beyfendiciim, itiraf etmeliyim ki sizin davanzda epeyce etreflleen mevcut vaziyetin sizde ne gibi hisler uyandrdn anlyorum; ama ben Bay Vholes'un temsil ettii o snfn yok olmas iin asla
I Romallara M e k t u p 12:11 ve Sleyman'n Meselleri 22:29.

XXXIX. Blm

AVUKAT VE MVEKKL

Z E M l N KAT ibaresinin h e m e n ardndan gelen BAY V H O L E S ismi Chancery Soka, Symond's Inn'in kapsndaki levhalardan birinde yazyor; kk, rengi kam, yana kayklm, gaml bir han, iki ksml bir p tenekesiyle onun kalburu gibi. Zamannda Symond eli sk bir adamm besbelli, hann da eski malzemelerle yapm, bu yzden han kire pasa, eskimeye ve rmeye pek yatkn, Symond'un ansn tam ona yarar bir paspallkla yaatyor. S y m o n d ' u n bu her yeri dklen yadigrnda Bay Vholes'un brosu konulanm vaziyette. Nizam itibaryla skk, konum itibariyle de mnzevi olan Bay Vholes'un brosu bir keye tklm, kr bir duvara gzlerini krpyor. admlk, engebeli zeminli, karanlk bir koridor mvekkili Bay Vholes'un kapkara kapsna getiriyor, yle bir as var ki en aydnlk yaz gnnde bile koyu bir karanlk iinde oluyor bu kap, hemen yanndaki siyah bodrum kaps ak kaldnda gafiller genelde kafalarn arpyor. Bay Vholes'un odas yle kk ki ktiplerden biri yerinden kalkmadan kapy aabiliyor, onunla dirsek dirsee ayn masada alan dier ktipse atei kartrma konusunda ayn imkna sahip. T o z ve kf kokusuna karan hastalkl koyun kokusuna benzer koku, geceleri (hatta genelde gndzleri de) kandillerde yanan iyandan ve ekmecelere tklm parmenlerle, derilerden kaynaklanyor. Atmosfer bask ve kapal. En son ne zaman badana ya da kire yapldn hatrlayan yok, iki baca da ttyor, her eyin zerin-

sesimi ykseltemem." Bay Vholes'un saygnl, Parlamento komisyonlarnn bile nnde, sekin bir avukatn ahitliinin mavi kda geirilen dakikalarnda ezici bir etki yaratmak iin aza alnmt. "Soru (be yz on yedi bin sekiz yz altm dokuz). Yanl anlamadysam, bu usuller inkr edileme^ekilde gecikmeye yol ayor, deil mi? Cevap. Evet, biraz gecikmeye yol ayor. Soru. Peki, byk miktarda masrafa da yol ayor mu? Cevap. Kukusuz bedavaya yaplamazlar. Soru. Peki, tarifsiz bir rahatszlk da yaratmyorlar m? Cevap. Bunu syleyemem. Bana hibir rahatszlk vermediler, tam aksi. Soru. Ama bunlarn kaldrlmasnn bir avukat snfn yok edeceini dnyorsunuz, yle mi? Cevap. Buna hi kukum yok. Soru. Bu snfa dahil birinin adn verebilir misiniz? Cevap. Evet. Tereddtsz Bay Vholes'un adn verebilirim. Mahvolur. Soru. Bay Vholes meslekte saygn biri midir? Cevap" - o n yldr savunmann en canalc noktasn oluturur- "Bay Vholes meslekte ok saygn biridir." Ayn ekilde gayri resmi konumalarda da bu ile alakas olmad sylenemeyecek zel otoriteler zamann kt olduundan dem vuracaklardr; byk bir uuruma yuvarlandmzdan, bir eyin daha kaybolduundan, bu gibi deiimlerin, Vale of T a u n t o n ' d a bir babas ve evde kz olan Vholes gibiler iin lm d e m e k olduundan bahsedeceklerdir. u ynde iki adm daha atn, diyecekler, bakn bakalm Vholes'un babasna ne olacak? Yok mu olsun? Ya Vholes'un kzlar? Konfeksiyon iisi ya da dad m olsunlar? Sanki Bay Vholes'la akrabalar ufak yamyam kabilesi efleri de yamyaml yasaklamak nerildiinde, kar kanlar sorunu yle ortaya koyuyorlar: Adam yemeyi yasaklarsanz btn Vholeslar alktan ldrrsnz! T e k kelimeyle, Bay Vholes, kz ve Vale of Taunton'daki babasyla, bir tuzak ve ba belas haline gelen rm bir binay ayakta tutmak iin payanda edilmi bir kalas gibi daimi bir vazife gryorlar. Muhtelif durumlarda, pek ok kii iin esas mesele asla bunun Yanltan Doruya bir deiim olduu deil (bu, mevzu harici); esas mesele bu deiimin o saygn Vholes alaynn yararna m zararna m olaca. Bayarg on dakikaya kadar uzun tatile girecek. Bay Vholes, gen mvekkili ve alelacele doldurulup, avn henz yutmu bir

ylan gibi yamru yumru olmu mavi antalar resmi inlerine geri dnmler. O denli saygn birinin olmas gerektii gibi sakin ve tepkisiz Bay Vholes ellerinin derisini yzer gibi sk, siyah eldivenlerini kartyor, kafatasn aar gibi sk apkasn kaldryor ve masasna oturuyor. Mvekkil eldivenleriyle apkasn yere frlatyor - n e r e y e gittiklerine bakmadan ve aldrmadan bir yerlere brakveriyor; yar inleyip yar iini ekerek kendini bir sandalyeye atyor; aryan ban eline dayyor ve aresiz Genliin portresi gibi grnyor. "Yine hibir ey yaplmad!" diyor Richard. "Hi, hibir ey yaplmad!" "Hibir ey yaplmad demeyin, efendim," diyor sakin Vholes. "Bu hakszlk olur, efendim, hakszlk olur!" "Niye, ne yapld ki?" diyor Richard gaml gaml ona dnerek. "Soruyu byle sormamak lazm," diyor Vholes. " N e yaplyor, d e m e k lazm, ne yaplyor?" " N e yaplyor peki?" diye soruyor skntl mvekkil. Kollarn masaya dayam oturan Vholes, sknetle sa elinin parmak ularyla sol elinin parmak ularn birletirip tekrar aarak ve sabit, durgun baklarla mvekkilini szerek cevap veriyor: "ok ey yaplyor, efendim. Tekerlee omuz verdik, Bay Carstone ve tekerlek dnmeye balad." "Evet, tekerlein zerine de ksiyon 2 balanm. nmzdeki u drt be lanet ay nasl geireceim?" diye baryor gen adam, sandalyesinden kalkp odada dolamaya balayarak. "Bay C," diyor Vholes, nereye giderse gitsin gzleriyle takip ederek, "ok abuk fkeleniyorsunuz, sizin iin zlyorum. Kusura bakmayn ama bu kadar huzursuz olmamanz, bu kadar acele etmemenizi, kendinizi byle harap etmemenizi tavsiye edeceim. Biraz daha sabrl olmalsnz. Kendinize hkim olmalsnz." "Yani sizi mi taklit etmeliyim, Bay Vholes?" diyor Richard, sabrsz bir kahkahayla tekrar oturarak, sonra desensiz halya ayayla hzl hzl vurmaya balyor.
2 Gnahlarndan tr H a d e s ' t e sonsuza dein d n e c e k olan alevli bir arka balanan kral.

632
"Efendim," diyor Vholes, sanki mesleki itahyla olduu kadar gzleriyle de onu ar ar yiyormu gibi srekli mvekkile bakyor. "Efendim," diyor Vholes o mrmr konumas ve kansz sknetiyle; "Kendimi ne siz ne bakas iin rhek gsterme iddiasnda deilim. kzma iyi bir isim brakaym bana yeter; kendim iin bir ey istemiyorum. Ama made^n beni byle hedef alyorsunuz, ben de size -imdi buna duyarszlk diyeceksiniz, tamam itirazm yok -duyarszlk d e y i n - bu duyarszlmn birazn dn vermek isterdim." "Bay Vholes," diyor mvekkil aklama kabilinden, "sizi duyarszlkla sulamak gibi bir niyetim yok." "Sanrm farknda olmadan bunu yaptnz, efendim," diyor lml Bay Vholes. "ok doal. Sizin hakknz salim kafayla aramalym, bu yzden de imdiki gibi durumlarda sizin galeyana gelmi hislerinize duyarsz grnebilirim. Kzlarm beni daha iyi tanyabilir; ihtiyar babam beni daha iyi tanyabilir. Ama onlar beni sizden ok daha uzun zamandr tanyorlar ve efkatin gvenen gzleri, i hayatnn pheci gzlerine benzemiyor. hayatnn pheci gzleri olmasndan ikyeti deilim, efendim; tam aksi. Sizin hakknz ararken zerimde her trl denetimin olmasn isterim; bu ok yerinde bir ey; ben sorgulanmay severim. Ama sizin karlarnz benim serinkanl ve yntemli olmam gerektiriyor, Bay Carstone; baka trl davranamam -hayr, efendim, sizi m e m n u n etmek iin dahi bunu yapamam." Bay Vholes, bir fare deliinin banda sabrla bekleyen bro kedisine bir gz attktan sonra o efsunlu bakn tekrar gen mvekkili zerine sabitliyor ve sanki iinde kt bir ruh varm da ne dar kyormu ne konuuyormu gibi sk sk ilikli, zor duyulur sesiyle szne devam ediyor: "Tatil srasnda ne yapacanz soruyorsunuz, efendim. Sizin gibi ordu mensubu beyefendilerin akllarn bu ie verdikleri mddete, kendilerini oyalayacak pek ok ey bulabileceklerini mit ediyorum. Tatil srasnda benim ne yapacam sorsaydnz cevabm kolay olurdu. Menfaatlerinizi kollayacam. Menfaatlerinizi kollamak iin her gn burada olacam. Benim vazifem bu Bay C; adli dnem ya da tatil benim iin fark etmez. Bana danmak istediinizde beni her zaman burada bulursunuz. Dier meslekdalarm ehir dna kyorlar. Ben kmam. Gidiyorlar diye onlar sulamyorum; sadece gitmediimi sylyorum. Bu masa sizin bel balayacanz kayadr, 3 efendim!" Bay Vholes masaya vuruyor, masadan tabut gibi bo bir ses geliyor. Ama Richard bunu duymuyor. Bu ses onu cesaretlendiriyor. Belki Bay Vholes da bunu biliyor. "Sizin dnyann en gvenilir insan olduunuzdan," diyor Richard daha samimi ve mlayim bir tavrla, "kesinlikle eminim; sizin gibi biriyle almak, kl yutmaz bir i adamyla almak demek. Ama kendinizi benim yerime koyun, rayndan km bir hayat srklyorum, her geen gn biraz daha zorlua batyorum, srekli mit ediyor, srekli hayal krklna uruyorum, kendimde srekli ktye doru bir deime olduunu ve baka hibir konuda iyi bir gelime olmadn fark ediyorum; byle bir duruma dseniz siz de bu davay benim gibi karanlk grrdnz." "Biliyorsunuz," diyor Bay Vholes, "ben asla midimi kaybetmem, efendim. Size daha en batan syledim, Bay C, asla midimi kaybetmem. zellikle de masraflarn ounun sz konusu mlkten karland bylesi bir davada midimi kaybedersem, kazandm isme ihanet etmi olurum. Esas derdim masraflarm gibi grnebilir. Yine de iyi ynde hibir deiiklik olmadn sylediinizde, buna kar kmak zorundaym." "yle mi?" diyor Richard neelenerek. "Ama bunu nereden anladnz?" "Bay Carstone, sizi temsil eden -" "Daha demin sylediniz - b i r kaya." "Evet, efendim," diyor Bay Vholes, usul usul ban sallayp, sanki kller kllere, tozlar tozlara karyormu gibi bir sesle kof masaya vurarak, "bir kaya. Bu nemli. Ayr olarak temsil ediliyorsunuz ve artk bakalarnn menfaatleri arasnda sakl kalmyor, kaybolmuyorsunuz. Bu nemli. Dava uyumuyor; onu uyandryoruz, onu havalandryoruz, onu gezdiriyoruz. Bu nemli. Artk dava adnda olduu gibi sadece Jarndyce'e dair deil. 4 Bu nemli. Artk kimsenin mal deil. Bu da phesiz, nemli." Richard, yz aniden kzararak yumruunu masaya vuruyor.
,1 Matta 7:24-25. I ( latstone da davaya dahil o l d u u n d a n artk sadece Jarndyce'i ilgilendirmiyor.

634
"Bay Vholes! John Jarndyce'in evine ilk gittiimde birisi bana onun grnd gibi kar gzetmeyen bip-arkada olmadn syleseydi - k i zamanla yle olmad anlald- bu hakareti knayacak kelime bulmakta zorlanrdm; onu evkle savunurdum. Dnyay ne kadar az tanyormuum! Oysa imdi, ite size ilan ediyorum, kendisi benim iin davann asl, ta kendisi oldu; dava soyut bir ey deil, artk John Jarndyce'in ta kendisi; ne kadar ile ekersem ondan o kadar nefret ediyorum; her yeni gecikme, her yeni hayal krkl John Jarndyce'in elinden yeni bir darbe gibi geliyor." "Hayr, hayr," diyor Vholes. "yle demeyin. Hepimiz sabrl olmalyz. Dahas, ben asla ktlemem, efendim, asla ktlemem." "Bay Vholes," diyor kzgn mvekkil. "Siz de benim kadar iyi biliyorsunuz ki elinden gelse davay sonsuzlua srklerdi." "Davada pek faal bir tutum taknmad," diye tasdik ediyor Bay Vholes, gnlsz bir tavrla. "Faal deildi. Ama yine de, ama yine de iyi niyetli olabilir. nsann yreini kim okuyabilir ki, Bay C?" "Siz," diyor Richard. "Ben mi, Bay C?" "Niyetinin ne olduunu anlayacak kadar. karlarmz atyor mu yoksa atmyor mu? Bana - b u n u - syleyin," diyor Richard, son kelimesine o emniyetli kayaya vurduu darbeyle elik ediyor. "Bay C," diyor Vholes, kl bile kprdamyor, a gzlerini bir kez olsun krpmyor, "menfaatlerinizin Bay Jarndyce'inkilerle ayn dorultuda olduunu sylersem profesyonel danmannz olarak vazifemi yerine getirmemi olurum, menfaatlerinizi kollamaktaki sadakatimden sapm olurum. yle bir durum yok, efendim. Ben kimseye gizli niyetler isnat etmem; hem bir babam var hem de kendim babaym, asla kimseye gizli niyetler isnat etmem. Ama aileler iinde ayrlk tohumlar atsa bile vazifemden sapmamak zorundaym. u anda menfaatleriniz konusunda bana profesyonel olarak dantnz zannediyorum. Deil mi? yleyse cevabm, karlarnz Bay Jarndyce'inkilerle ayn dorultuda olmad." "Elbette deiller!" diye baryor Richard. "Bunu uzun zaman nce anlamtnz." "Bay C," diyor Vholes, "nc ahslar hakknda gerek e n d e n fazla ey sylemek istemiyorum. Azim ve alkanlkla edinebileceim azck mlkle birlikte kzlarm Emma, Jane ve Caroline'a kirlenmemi, iyi bir isim de brakmak istiyorum. Ayn zamanda meslek kardelerimle dostluk iinde yaamak da istiyorum. Bay Skimpole bana, bizi bu odada bir araya getirme erefini - o k yce erefini demiyorum nk asla yardaklk y a p m a m - ihsan ettiinde menfaatleriniz bu meslein baka bir yesi tarafndan temsil edildii m d d e t e size fikir ya da nasihat veremeyeceimi sylemitim. P e k muteber Kenge ve Carboy h u k u k brosundan icap ettii ekilde sz etmitim. Siz, efendim, menfaatlerinizi kollama iini onlardan alp bana vermeyi uygun grdnz. Onlar bana temiz ellerle getirdiniz, ben de temiz ellerle kabul ettim. O menfaatler imdi bu broda her eyin zerindedir. Belki daha nce de sylediimi duymusunuzdur, sindirim bozukluu ekiyorum, belki biraz dinlenmek iyi gelebilirdi; ama sizi temsil ettiim m d d e t e dinlenmeyeceim, efendim. Beni grmek istediinizde burada bulacaksnz. ardnz her yere geleceim. Uzun tatil boyunca b t n vaktimi sizin menfaatlerinizi daha yakndan incelemekle ve adli dnem baladnda yeri g (Bayarg da dahil olmak zere) inletmeye hazrlanmakla geireceim; en nihayet sizi tebrik ettiimde, efendim," diyor Bay Vholes kararl bir adamn ciddiyetiyle, "servete kavutuunuz zaman - b u konuda midim sonsuz- en nihayet sizi btn kalbimle tebrik ettiimde, mirastan karlanan vergilendirilmi cretler haricinde, avukatla mvekkil arasndaki normal cretten arta kalan o kk mebladan daha fazlasn borlu olmayacaksnz bana. Mesleimin gerektirdii vazifeyi -o uyuuk, rutin tarzda d e i l - sebatla ve faal bir biimde yerine getirdiim iin sizden hibir ey talep etmeyeceim. Vazifem ikballe sona erdiinde aramzdaki ba da tamamyla kopacaktr." Vholes bu prensip ilanatna ek olarak, Bay Carstone birliine geri dnmek zere olduuna gre, acaba masraflar iin yirmi poundu vermek zere vekiline bir talimat brakr m diye soruyor.

636

-f
eik kafann, yenmi trnaklarn, dalgn gzlerin, ar admlarn, gayesiz ve hlyal tavrlarn, tketilmekte olan, tketilmi iyiliklerin, aclam hayatlarn zerine dmtr. Bu aylak daha paspallamam ama olmayacak ey deil. Emsalden baka bilgi tanmayan Chancery bu gibi Emsaller asndan ok zengin; hem bir kii on bin kiiden neden farkl olsun ki? Yine de bozulmaya urayal o kadar az zaman oldu ki uzun aylar boyunca buradan istemeye istemeye ayrlrken Richard'n kendisi de durumunun irkiltici olduunu dnyor. Yrei andrc endieyle, ertelemeyle, gvensizlikle ve pheyle dolu olduu halde belki de buraya ilk ziyaretinde kendisinin ne kadar farkl olduunu, zihnindeki btn renklerin ne kadar farkl olduunu hatrlaynca uyanan hznl bir aknla hl yer var orada. Ama hakszlk hakszlk getiriyor; glgelerle savap onlara yenilmek mcadele edilebilecek gerek nesneler yaratmay gerektiriyor; zaman amna uradndan hayatta hi kimsenin anlayamad bu uar kaar davadan, onu mahvolmaktan kurtaracak elle tutulur bir dosta dnmek ve onu dman bellemek kasvetli bir rahatlama salyor. Richard, Vholes'a gerei sylemiti. ster kat ister yumuak bir ruh halinde olsun yine de ald yaralardan o merciyi sorumlu tutuyor; bu malum gayeye ynelmesi o cenahlarda engellenmiti, imdiyse o gayeye kaynaklk edebilecek yegne kurum kendi varln onun iine aktyor; dahas bir dmanla, bir zorbayla kar karya olmak kendi gznde hakl kmasn salyor. Richard bir canavara m dnm -yoksa lm Meleinden bir liste alnabilse Chancery bylesi Emsaller asndan da zengin mi kacak? Bylesi insanlara aina iki ift gz, trnaklarn kemirip kara kara dnerek meydan geerken ve gney kapsnn glgesi tarafndan yutulurken onu izliyor. Bu gzlerin sahipleri Bay (Juppy'yle Bay Weevle; muhabbet ederken aalarn altndaki alak ta duvara yaslanmlar. Richard yerden baka hibir eyi grmeden yanlarndan geip gitti. "William," diyor Bay Weevle favorilerini dzelterek; "bak surda da iten ie bir yanma var! Kendiliinden yanma deil bu, duman tte tte yanyor."

"nk son zamanlarda kk kk epeyce mzakereler ve nezaretler vuku buldu, efendim," diyor Vloles, Ajandasnn sayfalarn evirerek, "bunlar birikiyor, ben de byk sermayesi olan bir adam deilim. Bu ie ilk girdiimizde size ak ak sermayesi olmayan biri olduumu syledim -bir avukatla mvekkili arasnda her eyin ak ak konuulmas en nemli prensibimdir- sermayeye nem veren biriyseniz evraklarnz Kenge'in brosunda brakmanzn daha iyi olacan da syledim. Hayr, Bay C, burada sermayenin avantajlarn ya da dezavantajlarn bulamazsnz. Bu," Vholes masadan yine kof bir ses kartyor, "sizin kayanzdr; baka bir ey olma iddiasnda da deildir." Yok yere karamsarl hafifleyen ve zayf mitleri atelenen mvekkil kalemle mrekkebi alp bir tezkere yazyor; zerine yazaca tarih konusunda epeyce dnp tanmas vekilinin elinde de fazlaca para olmadn gsteriyor. Bu esnada Bay Vholes, zihnen ve b e d e n e n sk sk iliklenmi vaziyette ilgiyle ona bakyor. Yine bu esnada Bay Vholes'un bro kedisi fare deliini gzlyor. Sonunda, mvekkili elini skarak, Bay Vholes'u onu Chancery M a h k e m e s i n d e n kurtarmak iin Tanr akna elinden geleni yapmaya davet ediyor. Asla midini kaybetmeyen Bay Vholes elini mvekkilin omzuna koyup glmseyerek cevap veriyor, "Her zaman buradaym, efendim. ahsen ya da mektupla beni her zaman burada bulacaksnz, efendim, tekerlei omuzlam vaziyette." Bylece ayrlyorlar; Vholes tek bana kaldnda ufak tefek baz meseleleri, kznn yararna Ajandasndan hesap defterine geirmekle urayor. Hamarat bir tilki ya da ay da gzn yavrularndan ayrmadan, yedii tavuklarn ya da serseri gezginlerin hesabn byle yapyordur herhalde; babalar Vholes'la birlikte Kensington'da nemli bir bahenin ortasndaki kerpi k u l b e d e oturan souk bakl, sska, sk sk ilikli gen kz bu b e n z e t m e y e alnmasnlar. Richard Symond's Inn'in koyu glgesinden Chancery Soka'nn gneine knca -tesadf bu ya o gn oraya gne giresi t u t m u - dnceli dnceli yryerek Lincoln's Inn'e sapyor ve oradaki aalarn glgelerinde ilerliyor. O aalarn alacal glgeleri daha byle nice aylan zerine dmtr; nice byle

639
"Ah!" diyor Bay Guppy, "Jarndyce'den uzak duramyor, sanrm grtlana kadar da borca batm. Pek iyi tanmam. Bizim oraya d e n e m e iin geldiinde Yangn Abidesi kadar yceydi. Ktip de olsa mvekkil de, ondan kurtulduuma seviniyorum! Neyse, Tony, sylediim gibi niyetleri buymu." Bay Guppy kollarn tekrar kavuturarak, merakl bir sohbete devam ediyormu gibi duvarn zerine iyice yerleiyor. "Hl devam ediyorlar," diyor Bay Guppy, "hl stokluyorlar, hl ktlar inceliyorlar, hl yn yn p eliyorlar. Bu gidile yedi ylda bitiremezler." "Small da yardm ediyor mu?" "Small bir hafta izin ald. Kenge'e bykbabasnn ilerinin yal beyfendi iin ok fazla olduunu, onlar zerine alarak kendini gelitirebileceini syledi. Ketumluu yznden aramza soukluk girmiti. Ama bu ii ikimizin balattn syledi; ona hak verdim - b i z balattk- ve ahbaplmz eski haline getirdim. Ne i peinde olduklarn da yle rendim." "eriyi hi grmedin mi?" "Tony," diyor Bay Guppy, biraz bozularak, "dorusunu sylemek gerekirse sen olmadn m o evden hi hazzetmiyorum, bu yzden de iine girmedim; senin eyalarn toplamak iin bu kk randevuyu ayarlamamn nedeni de bu. Bir saat doldu! T o n y " ; Bay G u p p y gizemli ve efkatli bir belagatle konuuyor; "denetimim altnda olmayan baz koullarn en sevinli planlarm ve daha nce dostum olarak sana atm o karlksz hayali zc bir biimde deitirdiini sana yeniden hatrlatmak lzumunu hissediyorum. O hayal parampara oldu, o idol devrildi. Dostum olarak senin yardmnla aa kartmak istediim o konulara dair yegne dileim, pelerini brakp onlar unutulmaya terk etmek. Kendiliinden yanma hikyesine kurban den o kaprisli ve k e t u m ihtiyarn huylarn bildiin kadaryla, bir kere daha dnldnde, sen onu son kez canl grdkten sonra o mektuplar bir yerlere kaldrm olmas ve mektuplarn o gece yok olmam olmas m m k n olabilir mi sence?" Bay Weevle bir m d d e t dnyor. Ban sallyor. Mmkn olmadn dnyor. "Tony," diyor Bay Guppy, mahalleye doru yrrlerken, "bir dostun olarak beni anlamaya al. Daha fazla aklamaya girmeden idoln paralandn yineleyebilirim. Artk her eyin unutulmasndan baka gayem kalmad. Kendimi buna adadm. Bu kendime ve o krk hayale olduu kadar zerinde hibir denetimim olmayan koullara da borluyum. En ufak bir hareketle, bir gz krpmayla, eski evinin her hangi bir yerinde sz konusu ktlara benzeyen ktlar grdn bana ifade edecek olursan onlar btn sorumluluu stlenerek atee atardm." Bay Weevle ban sallyor. Bu fikirlerini - b u beyefendinin her ii tahkikat yntemleriyle yrtmek ya da her konumay bir nutuk veya bir h k m biiminde yapmak gibi bir tutkusu varyar adli yar romantik bir havada sylemenin verdii ferahlamayla mahalleye kadar arkadana vakarla elik ediyor. Eskici dkknndaki faaliyet balad balayal mahalle Fortunato'nun 5 czdan gibi dipsiz bir dedikodu membana kavumu. Her sabah saat sekizde yal Bay Smallweed keye kadar getirilip, Bayan Smallweed, Judy ve Bart'n eliinde ieri tanyor; dzenli olarak her gn, ah dkknndan getirttikleri pek de bolcana olmayan ingene taynlaryla idare ederek gece dokuza kadar orada kalyorlar; her yeri didik didik arayarak, mteveffann hazineleri arasnda einip kaznarak. O hazinelerin iinde neler olduunu yle gizli tutuyorlar ki mahalleli deliriyor. Bu delilik onlara sanrlar gsteriyor, aydanlklardan fkran altnlar, byk kaseler dolusu mcevherler, banknot dolu dekler, koltuklar hayal ediyorlar. Bay DaniePle kz kardeinin, ayrca Suffolk'lu Bay Elves'in (renkli kapakl) alt penilik hikyelerini alyorlar ve bu otantik hikyelerin btn gereklerini Bay Krook'a uyarlyorlar. Kullanlm kt, kl ve krk ielerden oluan araba ykyle p almak iin p her arldnda btn mahalleli toplanp evden kan kfelerin iine bakyor. Kk a gzl kalemlerle pelr ktlara yazlar yazan iki beyefendi sk sk o civarlarda dolanrken grlyor, eski ortaklklar bozulduundan birbirleriyle karlamamaya alyorlar. Sol srp giden bu merak damarn maharetle Mzikli Toplantlara tayor. Kk Swills meslekte "mitralyz" diye bilinen az abukluuyla
S indeki para asla t k e n m e y e n bir czdan bulan on altnc yzyl romans kahraman.

konuya atflarda bulunduunda byk alk alyor; yine ayn arkc ald ilhamla doalama esprileri birbiri ardna patlatyor. Bayan M. Melvilleson bile, tekrar rabet kazanan "We're a' nodding" isimli Kaledonya arksnda, apkn apkn "kpekler et sever" derken ban komu evden tarafa yle bir savuruyor ki herkes Bay Smallweed para bulmay sever demek istediini anlyor ve her gece ark tekrar isteniyor. Btn curcunaya ramen mahalleli hibir ey renemiyor; mahallede grnmesiyle byk heyecan dalgasna yol aan eski kiracya Bayan Piper'la Bayan Perkins her eyi renmek iin btn mahallenin nasl srekli iin iin kaynadn anlatyorlar. Bay Weevle'la Bay Guppy mahallenin btn gzlerini zerlerinde hissederek, byjk bir poplerlikle merhumun kapal kapsn alyorlar. Ama mahallelinin beklentisinin aksine, ieri alnnca h e m e n gzden dyorlar ve niyetlerinin iyi olmadna karar veriliyor. Btn evde panjurlarn h e m e n hemen hepsi kapal, zemin kat da m u m yaklmasn gerektirecek kadar karanlk. Gne ndan ieri girip de gen Bay Smallweed tarafndan dkknn arkasna alnnca ilk bata karanlktan ve glgelerden baka bir ey gremiyorlar ama zamanla yal Bay Smallweed'in bir kt kuyusu ya da mezarnn kysnda sandalyesinde oturduunu seiyorlar; faziletli Judy dii bir zango gibi mezarn iinde saa sola saldryor; Bayan Smallweed de gr as dahilinde, gn boyunca ona frlatlm olan iltifatlarn yeknu kt paralar, matbuat ve el yazmalar yn arasnda pis pis oturuyor. Small dahil hepsi kire toza batmlar ve odann genel grnmnn hi de hafifletmedii eytans bir grnmleri var. Oda eskisinden daha pis ve iinde eskisinden daha fazla vr zvr var; hem de mteveffa sakinin izleriyle hatta duvara tebeirle yazd yazlarla pek rktc. Ziyaretilerin ieri girmesiyle Bay Smallweed'le Judy ayn anda kollarn kavuturup aratrmalarn kesiyorlar. "Vay!" diye gaklyor yal beyefendi. "Naslsnz, beyler, naslsnz! Eyalarnz almaya m geldiniz, Bay Weevle? Gzel, gzel. Ha! ha! Onlar biraz daha burada braksaydnz, oday ambar niyetine kullandnz iin sizi icraya vermemiz gerekecekti.

Herhalde kendinizi burada yine evinizde gibi hissediyorsunuzdur. Sizi grdme m e m n u n oldum, m e m n u n oldum!" Bay Weevle ona teekkr ederken etraf yle bir kolaan ediyor. Bay Guppy'nin gzleri de onun gzlerini takip ediyor. Bay Weevle'in gzleri ilerinde hibir yeni malumat olmakszn geri dnyor. Bay Guppy'nin de gzleri geri geliyor ve Bay Smallweed'in gzleriyle karlayor. O hosohbet beyefendi, kurgusu bitmemi bir alet gibi hl mrldanyor. "Naslsnz, efendim -naslsnz- nasl -" Kurgusu bitip de srtarak sessizlie gmldnde, Bay Guppy irkilerek karsndaki karanlkta ellerini arkasna kavuturmu Bay Tulkinghorn'u gryor. "Beyefendi ltfedip, avukatlm stlendiler," diyor Bykbaba Smallweed. "Ben bu kadar ehemmiyetli bir beyefendiye yakacak mvekkil deilim ama kendileri ltfettiler!" Bay Guppy etrafa bir kere daha baksn diye hafife arkadan drtklerken Bay Tulkinghorn'a eilerek savruk bir selam veriyor, karlnda hafif bir ba hareketiyle yetiniyor. Bay Tulkinghorn sanki yapacak baka hibir ii yokmu ve bu yenilikten honutmu gibi grnyor. "Burada epeyce eya var, efendim," diyor Bay Guppy Bay Smallweed'e. "ounluu paavrayla p, sevgili dostum! paavrayla p! lien, Bart ve torunum Judy satlmaya deecek eylerin envanterini kartmaya alyoruz. Ama henz pek bir ey bulamadk - p e k - bir ey - h a h ! " Bay Smallweed'in kurgusunu yine bitiyor; bu esnada Bay Weevle'in gzleri Bay Guppy'nin gzleri eliinde oday tekrar dolanp geri geliyor. "Neyse," diyor Bay Weevle. "Yukar kmamza izin verirseniz sizi daha fazla oyalamayz." "istediiniz yere gidebilirsiniz, beyefendiciim, istediiniz yere! Kendinizi evinizde bilin. Rica ederim rahatnz bozmayn!" Yukar karlarken Bay Guppy kalarn soru sorar gibi kaldlaak Tony'ye bakyor. T o n y ban sallyor. Eski oday ok donuk ve sefil buluyorlar, o unutulmaz gecede minede yanan icein klleri hl rengi kam zgarann zerinde duruyor. E-

64
yalara dokunmak ilerinden gelmiyor hi, bir eyin tozunu iyice flemeden ellerine almyorlar. Ziyaretlerini uzatmak gibi bir arzular da yok; m m k n olan en hzl ekilde be tanabilir eyay toparlyorlar ve sadece fsltyla konuuyorlar. "uraya bak," diyor T o n y geri ekilerek. "O korkun kedi ieri giriyor!" Bay Guppy bir sandalyenin arkasna geiyor. "Small bana anlatt. O gece kendini oradan oraya atm, bir Ejder gibi nne kan trmalam, dama km, on be gn atlarda dolatktan sonra bir deri bir kemik bacadan aa dm. Hi byle vahi bir ey grdn m? Sanki her eyi biliyormu gibi grnyor, deil mi? Sanki Krook'un ta kendisiymi gibi. Pist, pist! k dar, seni eytan." Kapdaki Leydi Jane, bir kaplan gibi btn yzn kaplayan tslamas ve kabarm kuyruuyla itaat emaresi gstermiyor ama Bay Tulkinghorn onu grmeyip zerine gelince, onun khne bacaklarna tkrp, gazapla lanetler savurarak kabartt srtn st kata karyor. Herhalde yine damlarda dolap bacadan geri dnmek iin. "Bay Guppy," diyor Bay Tulkinghorn, "sizinle bir ey konuabilir miyim?" Bay Guppy ngiliz Gzelliinin Yldzlar Geidi'ni duvardan indirip eski, adi kutularna koymakla megul. "Efendim," diyor kzararak, "meslein btn mensuplarna kar hrmet gstermek isterim, bilhassa da sizin gibi byk nam salm, sizin gibi sekin bir mensubuna. Yine de Bay Tulkinghorn, benimle konuacaksanz arkadamn yannda konumanz tercih ederim." "yle mi?" diyor Bay Tulkinghorn. "Evet, efendim. Bunun ahsi bir sebebi yok ama sebepleri benim iin yeterli." "Kukusuz, kukusuz." Bay Tulkinghorn yanna yrd minenin talar kadar souk. "Meselenin sizin art koma zahmetine girmenizi gerektirecek bir nemi yok, Bay Guppy." Durup glyor, gl de pantalonu kadar mat ve khne. "Sizi tebrik etmek lazm, Bay Guppy; ok talihli bir gensiniz." "yle saylr, Bay Tulkinghorn; benim de bir ikyetim yok." "ikyet mi? Yksek mevkide arkadalar, byk maliknelere elini kolunu sallaya sallaya girmeler, zarif hanmlar tarafndan kabul edilmeler! Londra'da yle insanlar var ki sizin yerinizde olmak iin kulaklarn verebilir." Bay Guppy, bu sz edilen insanlardan birinin yerinde olabilmek iin kzardka kzaran kendi kulaklarn verebilecekmi gibi cevap veriyor, "Efendim, ben kendi mesleimi icra edip, Kenge ve Carboy'da doru olan yaptm mddete, dostlarmla ahbaplarm ne Kenge'le Carboy'u ne de Fields'ten Bay Tulkinghorn da dahil olmak zere meslein baka bir mensubunu ilgilendirir. Daha baka bir aklama getirme zorunluluum yok; size saygm baki, rica ederim alnmayn - y i n e liyorum, rica ederim alnmayn-" "Tabii, tabii!" "Size hakaret etmek gibi bir niyetim yok." "Anlyorum," diyor Bay Tulkinghorn sknetle ban sallayarak. "ok gzel; bu portrelerden anladm kadaryla sosyeteye byk ilgi duyuyorsunuz, yle mi efendim?" Bu hitaba maruz kalan akn Tony, hafif itham kabul ediyor. "Bu e r d e m e sahip olmayan ngiliz yok gibidir," diyor Bay Tulkinghorn. minenin n n d e isli bacaya arkasn dnm vaziyette dururken, gzne gzln takarak arkasn dnyor. "Bu kim? 'Leydi Dedlock.' Ha! Benzerlik hi de fena saylmaz ama karakter gc eksik. Size iyi gnler, beyler; iyi gnler!" O dar ktnda Bay Guppy kan ter iinde kendisini Leydi Dedlock dahil btn Yldzlar Geidini aceleyle duvardan indirmeye veriyor. "Tony," diyor telala, akn arkadana, "u ii bir an nce bitirip, buradan kalm. O zarif aristokrasinin u anda elimde i uttuum mensubuyla aramda ifa etmediim bir mlakat ve mnasebet olduunu senden gizlemem artk manasz, Tony. Zaman geldiinde sana aacaktm. Artk m m k n deil. Ettiim yemin, o paralanm idol ve denetimim haricindeki koullar gili o da unutua gmlmek zorunda. Sosyeteye kar duyduun :k alaka ve ayet elimden gelmise, sana salayabildiim k-

k rahatlklar adna hi soru sormadan bunu da dierlerinin yanna gmmeni rica ediyorum!" Bu ricay Bay Guppy adli delilie ramak kalm bir vaziyette dile getirirken arkadann salarnn, hatta bakml favorilerinin her telinden afallama akyor. XL. Blm

MLL MESELELER VE EV MESELELER

ngiltere son birka haftadr korkun vaziyette. Lord Goodie istifa ediyor, Sir Thomas Doodle vazifeyi stlenmiyor ve Byk Britanya'da Coddle'la Doodle'dan baka (lafn etmeye deecek) kimse olmadndan H k m e t de kurulamyor. Bu iki byk adam arasnda kanlmaz gibi grnen/ dmanca karlamann gereklememi oluu byk ltuf; nk ikisinin de silahlar ate alp birbirlerini ldrselerdi herhalde ngiltere idare edilebilmek iin li anda zbnlar iinde bulunan kk Goodle'la kk Doodle'm bymesini beklemek zorunda kalacakt. Bu akllara durgunluk veren milli felaket, Lord Coodle'n, tartmann hararetiyle Sir Thomas Doodle'n btn o aalk kariyerini nefretle knadn sylemi olmasna ramen aslnda parti farkllklarnn bu kariyere duyduu samimi hayranl dile getirmekten onu meedemeyeceini kastettiini tam zamannda fark etmesiyle; te yandan Sir Thomas Doodle'n da iten ie Lord Coodle' gelecek nesiller iin bir fazilet ve eref numunesi olarak grdnn zamannda ortaya kmasyla engellendi. Yine de ngiltere son birka haftadr (Sir Leicester Dedlock'un da mahede ettii zre) frtnaya kar koyacak bir kaptan olmamann sefaleti iinde; 1 iin en inanlmaz tarafysa ngiltere'nin bu hadiseleri umursamayan bir grnt iinde, tufan ncesinde eski diinyadakilerin yapI "Frtnaya Kar Koyan Kaptan" Babakan William Pitt iin George Canning'in 1802'de yazd bir iirin balyd. Kendisi de Parlamentoya giren Canning'in kariyeri Sir T h o m a s Doodle'la b y k benzerlik gsteriyor.

t gibi yemeye, imeye, evlenmeye, ocuk dourmaya devam etmesiydi. 2 Ama Coodle tehlikenin farkndayd, Doodle da tehlikenin farkndayd, btn takipileri ve yardaklar da tehlikenin farkndayd. En nihayet Sir Thomas Doodle sadece tenezzl edip vazifeyi kabul etmekle kalmad, btn yeenlerini, kuzenlerini ve kaynbiraderlerini de eitli yerlere yerletirerek bu ii adamakll yapt. Bylece bu yal gemiden daha mit kesilmeyeceini gsterdi. Doodle halka inmek zorunda olduunu fark etmiti -bilhassa da altn ve bira grnmnde. 3 Bu ekilde dnme uradnda ayn anda pek ok yerde bulunabiliyor ve ayn anda pek ok yerde halka inebiliyor. Britanya altn eklindeki Doodle' ceplerine, bira eklindeki Doodle' midelerine indirmekle ve yzn kzartp bunlar yapmadna yemin etmekle yle megul ki Doodle'clarla Coodle'clarn bu dinsel idmanlarda Britanya'ya yardm etmek zere drt bir yana dalmasyla Londra sezonu aniden sona eriyor. Chesney Wold'un khyas Bayan Rouncewell hibir talimat gelmemesine ramen, ailenin yakn zamanda epeyce geni bir kuzen heyeti ve byk Hadiseye bir ekilde katkda bulunabilecek bakalaryla birlikte geleceini tahmin ediyor. Oturakl yal hanm Zaman kulandan yakalayp iyice ihtiyarlamadan her eyin hazrlanmasna nezaret etsin diye merdivenlerde, koridorlarda, odalarda dolatryor; yerler prl prl ovuluyor, hallar seriliyor, perdeler silkeleniyor, yataklar kabartlyor, imbikhane ve mutfak temizleniyor - h e r ey Dedlock vakarna yakacak ekilde hazrlanyor. T a m da bu yaz akam, gne batarken, hazrlklar tamamlanyor. Oturmaya hazr hale gelen ama iinde duvarlardaki resimlerden baka kimseyi barndrmayan eski ev hznl ve kasvetli grnyor. Zamannda malikneyi devralm Dedlocklardan biri bu resimlerin nlerinde durup kimler gelmi kimler gemi diye dnmtr herhalde; o da bu koridoru benim imdi grdm gibi ssz ve sessiz grmtr; benim dndm gibi, lp gittiinde bu blgede yarataca boluu dnmtr; on2 T e k v i n 6:7. 3 Altn ve ikiyle k e n d i n e oy satn alyordu.

suz da hayatn srebileceini dnmek bana geldii gibi ona da zor gelmitir; u inleyen kapy kapatarak dnyasndan ekip gitm e m gibi dnyamdan geip gitmitir, onu zleyen bir boluk brakmam, lmtr. Baz pencerelerden esirgenen o zengin, gr, topraktaki yaz bereketi gibi mebzul k, bu gnbatm saatinde sanki donuk gri tatan deil de muhteem altndan yaplm gibi grnen evi ssleyen, kzla bulanm baz pencerelerden ieri dklyor. O zaman, donmu Dedlocklarn buzlar eriyor. Yapraklarn glgelerinin oynat yzlerini tuhaf hareketler saryor. Kedeki ahmak Hkim gzn krpmaya ayartlyor. Asal, akn bakl bir Baronetin enesinde bir gamze beliriyor. Ta kalpli bir oban kznn gsne yz yl nce olsa iine yarayabilecek bir k ve scaklk vuruyor. Volumnia'ya ok benzeyen -o bakirenin glgesini iki asr nceden yeryzne d r m - yksek topuklu ayakkab giymi bir atas kendini bir k halesi iinde bularak azize oluyor. kinci Charles'n saraynda nedime olan iri yuvarlak gzl (onlara uygun trl cazibeli) bir bakas ltl bir suda banyo yapyormu gibi grnyor. Ama gnein atei souyor. Daha imdiden zemin alacakaranlk; glge, Dedlocklar zaman ve lm gibi devirerek ar ar duvara trmanyor. imdi byk minenin zerindeki leydimizin resmine yal bir aatan tuhaf bir glge dyor, resme bir solgunluk bir rpnma katyor ve sankkgl bir kol, bir tl ya da pelerin uzatm da zerine rtvermek iin frsatn kolluyormu gibi grnyor. Glge duvarda koyulaarak ykseliyor -imdi tavanda kzl bir lt- imdi snyor. Terastan ok yakn grnen btn o manzara heybetle ekilip uzak bir hayale dnyor - o k yakn grnen ve ayn ekilde deiecek ne ilk ne de son gzel ey. Hafif bir sis ykseliyor, iy dyor ve bahedeki btn o tatl kokular arlaan havada asl kalyor. Korular, kocaman tek bir aam gibi devasa beklere dnyor. Ay ykselip onlar ayrarak yatay dallarnn zerinde yer yer ldamaya balyor ve bulvar krk krk, yksek katedral kemerleri arasndaki bir k yoluna eviriyor. imdi ay iyice tepede; her zamankinden daha fazla insana ihtiya duyan byk ev cansz bir beden gibi. imdi lmler bir

649
yana, ssz odalarnda uyumu canl insanlar bile dnmek ok kt. imdi glge zaman, her ke bir maara, her basamak bir ukur, vitraylar soluk, cansz renkleriyle yerlere yansyorlar, kaln merdiven kirilerini kendi ekillerinden baka her eye benzetmek m m k n , zrhlarn zerinde kaamak hareketlerden ayrt edilemeyecek tuhaf klar var, kafesli miferlerinse ilerinde kafalar varm gibi grnyor. Ama Chesney Wold'daki btn glgeler arasnda uzun oturma odasndaki leydimizin resmine den glge ilk belireni ve en son bozulan. Bu saatte ve bu kta uzanm tehditkr ellere benziyor ve her esintiyle o gzel yze gzda veriyor. "Pek iyi deil, hanmefendi," diyor bir uak Bayan Rouncewell'in kabul odasnda. "Leydim iyi deil mi? Nesi var?" "Buraya son geldiinden beri pek keyfi yok-aileyle birlikte olduklar zaman kastetmiyorum, hani gmen ku gibi yle bir urayp gemiti ya. Leydim eskisine gre pek az dar kt, hep odasna kapand." "Chesney Wold," diyor khya, gururlu bir gnl rahatlyla, "onu kendine getirir, Thomas. Dnyada havas bundan gzel, topra bundan shhatli yer yoktur!" Thomas'n bu konuda kendine gre baka fikirleri olabilir; bunlar muhtemelen kel kafasn ense kknden akaklarna doru svazlayarak belli ediyor ama dalajazla aklamaktan kanyor ve souk et yiyip bira imek iin hizmetkr odasna ekiliyor. Bu uak soylu kpekbalnn nndeki yol gsterici balk. Krtesi akam Sir Leicester'la leydimiz en kalabalk maiyetleriyle terif ediyorlar, pusulann her kutbundan kuzenler ve dierleI i akn ediyor. Bunu takip eden birka hafta boyunca isimsiz, gizemli adamlar gelip gelip gidiyorlar; bunlar lkenin Doodle'n kendini yaldzl ve mald bir yamur eklinde boca ettii ksmlarnda uuuyorlar ama ok huzursuz mizal insanlar ve hibir yerde bir i yapmyorlar. Byle milli meselelerde Sir Leicester kuzenlerini ok faydal buluyor. Yemekte av etini Saygdeer Bob Stables'tan daha I',tize 1 yiyecek bir kii daha yok. Sada solda oy kulbelerine ve

651
konuma platformlarna kouturup, ngiltere'nin tarafnda olduklarn gsterecek dier kuzenlerden daha iyi beyefendiler bulmak zor olur. Volumnia biraz kararsz ama soyu sopu dzgn; hl onun o canl konumasn, artk zamann dnglerinde neredeyse yeni sanlabilecek kadar eskimi Fransz laf oyunlarn, latif Dedlock'u yemee gtrme erefini ya da onunla dans edebilme imtiyazn kymetli bulanlar var. Byle milli meselelerde dans e t m e k vatana hizmet saylabiliyor; Volumnia da nankr ve maa balamayan bir lke iin sada solda srekli hoplayp zplarken grlyor. Leydimiz kalabalk misafirleri arlamak iin kendini pek fazla yormuyor; hl keyifsiz olduu iin ancak gnn ge saatlerinde arz- e n d a m ediyor. Ama btn skc akam yemeklerinde, boucu len yemeklerinde, ahmeran balolarda ve dier kasvetli nmayilerde grnmesi herkesi rahatlatyor. Sir Leicester'a gelince, atsnn altnda arlanma talihine ermi herhangi birinin, herhangi bir biimde, herhangi bir eyinin eksik olabileceine kesinlikle ihtimal vermiyor ve o yce tatminle, insanlarn arasnda m u h t e e m bir buzdolab gibi dolayor. Her gn kuzenler seim kulbelerine ve platformlara doru tozlu yolda trsa kalkp, kenarlardaki torfda ekin gidiyorlar (ilelere giderken deri eldivenler ve av krbalar, kasabalara giderken bez eldivenler ve kamlar alyorlar) ve her gn Sir Leicester'a yemekten sonra rapor veriyorlar. Her gn hayatta hibir megalesi olmayan huzursuz adamlar ok megullermi gibi bir grnt sergiliyorlar. Her gn Volumnia Sir Leicester'la memleketin hali hakknda kuzen kuzene konuuyor, bunlarn sonucunda Sir Leicester Volumnia'nn onun zannettiinden daha fazla dnen bir kadn olduu sonucunu karyor. "Gidiat ne lemde?" diyor Bayan Volumnia ellerini rparak. "Emniyette miyiz?" O byk hadise neredeyse bitmek zere, Doodle bir iki gn iinde halktan kacak. Sir Leicester yemekten sonra uzun oturma odasna henz girmi; kuzen bulutlaryla kuatlm parlak bir yldz andryor. "Volumnia," diyor Sir Leicester, elindeki listeye bakarak, "vaziyet hi fena saylmaz!" "Sadece bu kadar m!" Yaz olmasna ramen Sir Leicester akamlar kendi minesini hep yaktryor. Atein yanndaki her zamanki koltuuna oturuyor ve sanki ben sradan bir insan deilim fena saylmaz dedim mi bu sradan bir ifade olarak anlalmamaldr dercesine, ciddi bir vurguyla ve hafif bir honutsuzlukla tekrarlyor; "Volumnia, vaziyet hi fena saylmaz." " E n azndan hi muhalefet yok," diyor Volumnia gvenle. "Hayr, Volumnia. Bu akln kaybetmi lke pek ok konuda saduyudan yoksun ama -" "Neyse ki o kadar da ldrmam. Bunu duyduuma sevindim!" Volumnia'nn cmleyi bitirmesi tekrar gze girmesini salyor. Sir Leicester bann zarif bir hareketiyle adeta kendi kendine "Arada bir patavatszlk etse de bu kadn genelde akl banda biri," diyor. Aslnda bu muhalefet mevzuunda latif Dedlock'un gzlemi gereksiz: Sir Leicester bu gibi durumlarda, kendi adayln hemen tevdi edilmesi gereken toptan bir sipari gibi ortaya koyuyor. Kendisine ait dier iki kk koltua o kadar nemli olmayan perakende sat muamelesi yapyor; sadece adamlarn gnderiyor ve tacirlere "Rica ederim bu malzemeyi iki parlamento mensubuna evirip, iiniz bittiinde bana yollayverin," imasnda bulunuyor. " N e yazk ki Volumnia, pek o k ^ l g e d e insanlar hasmane bir tutum takndlar, H k m e t e kar muhalefetleri ok kararl ve amansz bir hal ald." "Al-ak-lar!" diyor Volumnia. "Hatta," diyor Sir Leicester, epeevre kanepelerde ve divanlarda oturan kuzenlere gz gezdirerek, "hatta H k m e t i n bir hizbe kar galebe ald yerlerin bir ksmnda -aslna baklrsa pek ounda-" (Bu arada, Coodle'clarn Doodle'clar, Doodle'clarn da onlar her zaman hizip olarak grdn belirtelim.) "Onlarda bile Partinin ancak ar bir masraf 'yaparak zafer kazandn size esefle bildirmek durumumda kalmam, ngiliz insan adna beni hayrete drd. Yzlerce," diyor Sir Leices/-

655
ter artan bir vakar ve kabaran bir fkeyle kuzenlere bakarak, "yz binlerce pound!" Volumnia'nn bir hatas varsa o da biraz fazla masum oluu; dantel bir yakalkla ok iyi gidebilecek bu masumiyet, rujla inci kolyeye pek yakmyor. Ancak masumiyetine kurban dp soruyor. " N e iin?" "Volumnia," diyor Sir Leicester sert bir sesle. "Volumnia!" "Yok yok, ne iin demeyecektim," diye baryor Volumnia en sevdii kk ln atarak. " N e aptalm! Ne yazk, diyecektim!" "Bunu sylemene sevindim," diyor Sir Leicester. Volumnia telala, bu hayret verici insanlarn ihanetten yarglanmalar ve Partiye destek vermeye zorlanmalar gerektii yolundaki fikrini beyan ediyor. " N e yazk, dediine sevindim, Volumnia," diye yineliyor Sir Leicester bu teskin edici hisleri dikkate almayarak. "Semenler adna byk ayp. Ama madem ki sen dikkatsizlikle, sormak istemediin bylesine mantksz bir soruyu sormu bulundun, sana cevap vereyim. Zaruri harcamalar iin. Bu konuyu burada ya da baka bir yerde daha fazla kurcalamayacak kadar saduyulu olduuna gveniyorum, Volumnia." Sir Leicester, Volumnia'ya kar sert bir tutum taknmay grev biliyor nk sada solda duyulan fsltlara baklrsa seimi protesto etmek iin verilecek iki yz kadar dilekede bu zaruri harcamalar naho bir biimde rvet kelimesiyle birlikte anlacakt; ayrca baz yzsz soytarlar Kilisede Parlamento Yksek Meclisi iin okunan her zamanki duann iptal edilmesini nermi ve bunun yerine Avam Kamarasndaki alt yz elli sekiz beyefendinin cemaat iin dua etmesini teklif etmilerdi. "Herhalde," diyor Volumnia iittii son azardan sonra kendini toparlamak iin bir mddet sustuktan sonra, "herhalde Bay Tulkinghorn lesiye almtr." "Bilmeni," diyor Sir Leicester gzlerini aarak, "neden Bay Tulkinghorn lesiye alsn ki. Bay Tulkinghorn'un ne gibi ileri olduunu bilmiyorum. Ama aday deil." Volumnia 6nun fazlaca ii olabileceini dnmt. Sir Leicester bu ileri ona kimin ne iin vereceini merak ediyordu. Yine kpkrmz kesilen Volumnia herhangi biri olabilir diyor -akl danmak ve baz ayarlamalarda bulunmak iin. Sir Leicester Bay Tulkinghorn'un mvekkillerinden birinin yardma ihtiyac olduundan haberdar deil. Bir pencerenin nnde kollarn yastkl pervaza dayam Leydi Dedlock baheye den akam glgelerine bakyor ve avukatn ad getiinden beri kulak kesilmi grnyor. Had safhada takatsiz, bykl, mayk bir kuzen koltuundan sze karyor - d n adamn biri Tulkinghorn'un u demir havzasna hukuki bir mesele iin danmanlk yapmaya gittiini syledi; seim bugn sona erdiine gre Tulkinghorn Coddle denen adamn yerle bir olduu haberiyle her an gelebilir. Bunun zerine kahve servisi yapan Mercury Bay Tulkinghorn'un geldiini ve yemek yediini sylyor. Leydimiz ban bir an ieri eviriyor sonra tekrar dar bakyor. Volumnia en bayld kiinin gelmesine ok seviniyor. Ah ne deiik adam, ne vurdumduymaz mahluk, onca eyi bilip de li sylememesi ne muazzam! Volumnia onun Mason olduuna emin. Bir masonluk grubunun ban ektiine, ksa nlkler giydiine, mumlarn ve malalarn arasnda tam bir Idole dntne emin. Latif Dedlock o genlik kokan tavryla bu heyecanl fikirlerini ifa ederken bir yandan da bir kese iliyor. "Geldiimden beri bir kere bile buraya uramad," diye ekliyor, "O hayrsz mahluk iin endielenmeye balamtm. Hatta ldn bile dnmeye balamtm." Belki akam karanlndan belki de kendi iindeki daha koyu karanlktan leydimizin yznde "Keke!" dermi gibilerinden bir glge beliriyor. "Bay Tulkinghorn'a," diyor Sir Leicester "kapmz her zaman aktr, her gittii yerde de efendiliiyle tannr. ok kymetli bir insan, hak ettii saygy da gryor." Takatsiz kuzen onun mthi zengin olduunu sylyor. "lke apnda nam saldna hi phem yok," diyor Sir I Leicester, "Tabii gayet iyi cret alyor ve en yksek sosyeteyle neredeyse eit bir iliki kuruyor." Herkes yerinde sryor. n k yakndan bir tfek patlamas geliyor.

654
"Aman tanrm, bu da ne?" diye baryor Volumnia, o kk bzm lyla. "Fare," diyor leydimiz. "Fareyi vurdular." Bay Tulkinghorn peinde lambalar ve mumlar tayan Mercury'lerle ieri giriyor. "Hayr, hayr," diyor Sir Leicester, "istemez. Leydim alacakaranla bir itiraznz var m?" T a m aksine, leydimiz karanl tercih ediyor. "Volumnia?" Ah! Volumnia'nn karanlkta oturup konumak kadar sevdii bir ey yok. "Madem yle mumlar geri gtr," diyor Sir Leicester. "Kusura bakma Tulkinghotn. Naslsn?" Bay Tulkinghorn her zamanki ardan alan rahatlyla yaklayor, yolunun zerindeki leydimize sayglarn bildiriyor, Sir Leicester'n elini skyor ve Baronet'in kk gazete masasnn bana, aktaracak bir eyi olduunda oturduu sandalyeye oturuyor. Sir Leicester, pek de iyi olmayan leydimizin ak pencerenin nnde souk alabileceinden endieleniyor. Leydimiz teekkr ediyor ama hava almak iin orada oturmay tercih ediyor. Sir Leicester ayaa kalkyor, leydimizin aln dzeltiyor ve koltuuna geri dnyor. Bu esnada Bay Tulkinghorn bir tutam enfiye ekiyor. "Eee," diyor Sir Leicester, "Seim nasl gitti?" "Bandan beri koftu. Hi ans yoktu. ki taraf da kendi adamlarn soktular. Anlalmaz bir biimde yenildiniz. e bir." Bay Tulkinghorn'un politikasnn ve maharetinin bir paras hibir siyasi fikre sahip olmamak; hatta hibir fikre. Bu yzden de "yenildik" demiyor da "yenildiniz" diyor. Sir Leicester heybetle hiddetleniyor. Volumnia hi byle ey duymam. Takatsiz kuzen bunun kukusuz avamn oylar olduunu sylyor. Ortaln sessizlemesini bekledikten sonra, "Bildiiniz gibi oras," diyor Bay Tulkinghorn hzla artan karanlkta, "Bayan Rouncewell'in olunu aday gstermek istedikleri yer." "O teklifi kendisine yakan bir uyum ve idrakle geri evirdiini o zaman bana byk isabetle sylemitiniz," diyor Sir Leicester. "Bay Rouncewell'in yarm saatliine bu odaya misafir olduunda dile getirdii hisleri tasdik ettiimi sylemem m m k n deil ama bu kararnn gayet mnasip olduunu teslim etmeliyim." "Ha!" diyor Bay Tulkinghorn. "Ama bu karar onu seimde ok faal olmaktan alkoymad." Sir Leicester'n konumadan nce nefesini salverdii ayan beyan duyuluyor. "Sizi doru mu anladm? Bay Rouncewell'in bu seimde ok faal olduunu mu sylediniz?" "Fazlasyla." "Bize - " "Evet, size kar. ok iyi bir hatip. Sade ve etkileyici. Byk darbe indirdi; ok nfuzlu. Herkesi silip sprd." Kimse Sir Leicester' gremese de herkes ne kadar azametli bir hali olduunu tahmin edebiliyor. "Btn kampanya boyunca," diyor Bay Tulkinghorn, "olundan byk yardm grd." "Olu mu, efendim?" diye yineliyor Sir Leicester korkun bir nezaketle. "Olu." "Leydimin hizmetindeki gen kadnla evlenmek isteyen olu mu?" "Ta kendisi. Zaten bir tane olu var." "erefim zerine," diyor Sir Leicester, pofurdadnn duyulduu ve dik dik baktnn hissedildii korkun bir sessizlikten sonra; "erefim zerine, hayatm zerine, ismim ve prensiplerim zerine yemin ederim ki toplumun baraj kapaklar patlad, sular her eyi bir arada tutan iltisak yapsnn snr izgilerini yok etti!" Kuzenlerin esef belirten sesleri. Volumnia gl birinin ii ele alp, esasl bir eyler yapmasnn tam zaman olduunu dnyor. Takatsiz kuzen lkenin engelli kou temposunda ilerlediini dnyor. "Rica ederim," diyor Sir Leicester nefesi tkanarak, "bu durum hakknda baka bir yorumda bulunmayalm. Yorumlar gereksiz. Leydim, bu gen kadn hakknda size bir neride bulunmama - "

656
Pencerenin yanndan "Ondan ayrlmaya hi niyetim yok," diyor leydimiz alak ama kararl bir sesle. "Ben bunu kastetmemitim," diyor Sir Leicester. "Byle sylemenize sevindim. Onu himayenize layk grdnze gre byle tehlikeli ellere dmesini engellemek iin arlnz koymanz nerecektim. Bylesi bir mnasebetin vazifelerine ve prensiplerine ne byk ktl dokunacan ona gsterebilirsiniz; onu daha iyi bir kader iin muhafaza edebilirsiniz. Zaman geldiinde, Chesney Wold'dan," Sir Leicester biraz durup dnyor, "onu atalarnn mihraplarndan aalara srklemeyecek bir koca bulabileceini syleyebilirsiniz." Bu szlerini karsna hitap ederken taknd o deimez nazik ve saygl tavrla sylyor. Kars cevaben sadece ban sallyor. Ay ykseliyor; oturduu yere vuran souk, solgun kta ba grlyor. "Syledikleriniz ok nemli," diyor Bay Tulkinghorn, "ama bu insanlar kendilerince ok gururlular." "Gururlu mu?" Sir Leicester kulaklarna inanamyor. "Kz bylesi bir durumda Chesney Wold'da kalsa bile, onun onlar terk etmesindense, onlarn kz -sevgilisi de dahil- kendi istekleriyle terk etmeyi tercih etmelerine hi amam." "Ya!" diyor Sir Leicester titrek bir sesle. "Ya! Siz daha iyi bilirsiniz Bay Tulkinghorn. Onlarn arasndaydnz." "Gerekten de, Sir Leicester," diyor avukat, "vaziyeti aktaryorum. Ama Leydi Dedlock'un izniyle size bir hikye de anlatabilirim." Leydinin ba msaade ediyor, Volumnia kendinden geiyor. Bir hikye! En nihayet bir ey anlatacak! Volumnia hikyede bir hayalet olduunu mit ediyor! "Hayr. Kanl canl insanlarla ilgili." Bay Tulkinghorn bir an duruyor ve her zamanki tekdzeliinin zerinde kendini belli e d e n hafif bir vurguyla tekrar ediyor, "Kanl canl insanlarla ilgili, Bayan Dedlock. Sir Leicester, bu ayrntlardan daha bu yaknlarda haberim oldu. Ksa ve z. D e m e k istediklerimi rneklemek asndan anlatyorum. imdilik isim vermek istemiyorum. Umarm Leydi Dedlock kt terbiye aldm dnmezler." Atein lgn aydnlnda ay na doru bakt grlyor. Ay nda Leydi Dedlock'un mutlak bir dinginlik iinde olduu grlyor. "Bay Rouncewell'in bir hemerisinin, bana sylendiine gre kesinlikle benzer mevkideki bir adamn mhim bir leydinin dikkatini ekme talihine ermi bir kz varm. Gerekten de mhim bir leydiden sz ediyorum; sadece o beye kyasla mhim deil, ayn zamanda sizin apnzda bir beyfendiyle evlenmi bir hanm, Sir Leicester." Sir Leicester tenezzl ediyormu gibi "Evet, Bay Tulkinghorn," diyor; bu durumda bu hanmn demirci ustasnn gznde gerekten de dikkate deer bir ahlaki l tekil ettiini kastediyor. "Bu leydi zengin ve gzelmi, kz seviyor, ona iyi davranyor ve hep yaknnda tutuyormu. Bu leydi btn o ihtiam altnda senelerdir bir sr saklyormu. Aslnda gen yanda gen bir serseriyle nianlanm - adam orduda yzbaym- onun yanna yanaan kimse iflah olmam. Adamla evlenmemi ama onun ocuunu dourmu." Atein aydnlnda ay na bakt grlyor. Ay nda Leydi Dedlock'un profili mutlak bir dinginlik iinde. "Yzba orduda lnce kendisinin emniyette olduunu zannetmi ama imdi anlatp da cannz skmak istemediim bir dizi raslant sonucu olay ortaya km. Bana anlattklar kadaryla yakay ilk ele verii, bo bulunduu bir anda zaaf gstermesiyle olmu; en temkinlimiz iin bile (gerekten ok temkinliymi) lier zaman temkinli olmann ne kadar zor olduunu gsteriyor bu. Evde byk kargaa koptuunu tahmin edersiniz; kocasnn kederini varn siz dnn Sir Leicester. Ama u anda esas mesele bu deil. Bay Rouncewell'in hemerisi bu hadiseyi duyunca kznn kendi gzlerinin nnde ayaklar altnda srnmesine nasl raz olmazsa, himaye edilip ereflendirilmesine de ayn ekilde izin vermemi. yle gururluymu ki adeta sitem ve utanla kz ekip alm. Leydinin ltufkrlyla kendisine ve kzna bahettii erefi umursamam bile; hem de hi. Sanki leydi dnyann en baya insanym gibi kznn onun yanndaki konumundan gocunmu. Hikye bu. Umarm Leydi Dedlock bu ;c verici hikyenin kusuruna bakmazlar."

Hikye hakknda, Volumnia'nnkiyle az ok elien fikirler ne srlyor. O latif gen mahluk byle bir leydi olabileceine inanmyor ve btn hikyeyi klliyen reddediyor. ounluk takatsiz kuzenin hislerine katlyorlar ki bu hisler birka kelimeyle yle "bizi ilgilendirmez -RonuceweH'm hemerisi dnsn." Sir Leicester iten ie Wat Tyler' dnyor ve kendi kafasna gre bir dizi olay tahayyl ediyor. P e k fazla muhabbet yok nk baka yerlerde zaruri masraflar yaplmaya balandndan beri Chesney Wold'da ge saatlere kadar oturuluyor ve bu gece ailenin ba baa kald ilk gece. Saat onu getiinde Sir Leicester Bay Tulkinghorn'dan mumlarn getirilmesi iin zili almasn rica ediyor. O ince ay sznts artk bir gle dnm* Leydi Dedlock ilk olarak hareket ediyor, ayaa kalkp bir bardak su imek iin masaya geliyor. M u m nda yarasa gibi gz krptran kuzenler ona suyu vermek iin masann etrafna yorlar; (tedariki mmknse sudan daha iyisini her zaman tercih eden) Volumnia kendisini m e m n u n eden ikisinden minicik bir yudum daha alyor; Leydi Dedlock vakar ve zarafetle, hayranlk dolu gzlerin baklar eliinde, uzun odadaki Su Perisi heykelinin yanndan, ona hi de tezat oluturmadan ar ar geip uzaklayor.

XLI. Blm

BAY T U L K N G H O R N ' U N ODASINDA

Bay Tulkinghorn, yukar k yolculuunu ardan almasna ramen kule odasna soluk solua giriyor. Yznde zor bir meseleyi kafasndan atm ve ser verir sr vermez grnmne ramen tatmin olmu gibi bir ifade var. Kendini byle amanszca ve iddetle bastran birisinin zafer sarholuu iinde olduunu sylemek de aktan ya da herhangi bir histen veya romantik bir zaaftan mustarip olduunu sylemek gibi hakszlk olur. Sessiz ve derinden tatmin olmu vaziyette. Damarl bileklerinden birini teki eliyle arkasnda geveke tutup sessizce aa yukar yrrken belki de gcnn arttn hissediyor. Odada, zerine epeyce kt ylm olan geni bir yaz masas var. Yeil lamba yanyor, okuma gzlkleri masann zerinde duruyor, sandalye masaya yaklatrlm, yatmadan nce bir iki saat ileriyle uramaya niyetlenmi gibi bir hali var. Ama grne gre u anda i yapacak halde deil, ilgisini bekleyen evraklara -geceleyin bozulmu gzleri yazlar okumasn zorlatrdndan ban iyice yaklatrarak- bir z attktan sonra uzun pencereyi ap darya kurun kapl damn zerine kyor. Orada da ayn ekilde aa yukar yryor; aada anlatt hikyeden sonra kendini yattryor, tabii onun gibi tepkisiz bir adamn yatmaya ihtiyac olabilirse. Bir zamanlar Bay Tulkinghorn gibi her eyi bilen adamlar yldz nda kule tepelerinde dolap orada istikballerini okumak iin yldzlara bakarlarm. Ayn ihtiam parlaklklarn

660
azaltsa da bu gece bol bol yldz grmek mmkn. Mekanik bir biimde kurun plakalarn zerinde dnp dururken kendi yldzn aryorsa aada byk bir khnelikle temsil edilen soluk bir yldz bulacaktr herhalde. Kaderini aryorsa, o, elinin hemen altnda daha farkl harflerle yazlm olabilir. Gzleri m u h t e m e l e n yerden olduu kadar kendi dncelerinden de uzak, kurunlar arnlarken pencerenin nnde kendisine dikilmi iki gz fark edince aniden duruyor. Bu odann tavan biraz alak; pencerenin karsndaki kapnn st ksm caml. eride uha gerilmi bir kap daha var ama gece scak olduu iin ieri girdiinde o kapy kapamam. Ona evrilmi bu gzler dardaki koridordan ieri bakyorlar. Onlar ok iyi tanyor. Senelerdir kan,yzne byle aniden hcum edip onu kpkrmz yapmam, imdi Leydi Dedlock'u grdnde olduu gibi. Odaya iniyor, Leydi Dedlock da iki kapy birden arkasndan kapatarak ieri giriyor. Gzlerinde vahi bir kargaa var -korku mu yoksa fke mi? Bunun dnda duruu, her eyi, iki saat nce aada grnd gibi. Korku mu fke mi? Emin olamyor. kisi de byle solgun ikisi de byle derin olabilir. "Leydi Dedlock?" lk bata bir ey sylemiyor, hatta masann yanndaki sandalyeye ar ar kendini braktnda bile konumuyor. ki resim gibi birbirlerine bakyorlar. " N e d e n hikyemi o kadar insana anlattnz?" "Leydi Dedlock, bildiimi size bildirmem artt." " N e zamandr biliyorsunuz?" "Uzun zamandr pheleniyordum - t a m manasyla reneli ok olmad." "Aylar m?" "Gnler." Evlendi evleneli onu grmeye alt ekilde, bir eli bir iskemlenin arkasnda, teki eli eski moda yeleinin gsne ilitirilmi vaziyette karsnda duruyor. Ayn resmi nezaket, meydan okuma anlamna da gelebilecek ayn dikkatli hrmet, hibir eyin yok edemedii ayn adam, ayn mesafede, ayn karanlk, souk nesne. "Zavall kz hakknda syledikleriniz doru mu?" Soruyu tam anlamam gibi ban ne eerek ileri uzatyor. "Anlattklarnz. Doru mu? Dostlar da hikyemi biliyorlar m? Herkesin diline dt m? Duvarlara yazlp, sokaklarda rlmaya balad m?" Ya! D e m e k hem fke, hem korku, hem utan. bir arada. Bu kadnn isyan etmi hislerini bastrma gc ne byk! Bay Tulkinghorn onun baklar altnda gri, kaln kalarn belli belirsiz birbirine yaklatrarak bunu aklndan geiriyor. "Hayr, Leydi Dedlock. O, Sir Leicester'n farknda olmadan meseleyi bir adm ileri tamas sonucu ortaya kan farazi bir durum. Ama bizim bildiklerimizi onlar da bilselerdi bu durum gerek olurdu." "Yani henz bilmiyorlar yle mi?" "Hayr." "Onlar renmeden zavall kzn zarar grmesini engelleyemez miyim?" "Aslna bakarsanz, Leydi Dedlock," diye cevap veriyor Bay Tulkinghorn, "bu konuda die dokunur bir yant veremeyeceim." Yreindeki mcadeleyi merakla izlerken "Bu kadnn gc ok artc!" diye dnyor. "Efendim," diyor, anlalabilir bir konuma yapabilmek iin btn enerjisini dudaklarn zaptetmeye harcayarak, "meseleyi aaym. Sizin farazi hikyenize diyeceim yok. Bay Rouncewell'i burada grdmde zaten bunu sezmitim ve sizin gibi kuvvetle hissetmitim. Beni olduum gibi grme gcne sahip olsayd, zavall kz masumane de olsa benim yce ve sekin himayemde bulunmakla lekelenmi addederdi. Ama ona kar bir alakam var; daha dorusu -artk buraya ait olmadma gre- vard; ayaklarnzn altndaki bir kadna bu kadar olsun sayg gsteurseniz unutmayn ki merhametinize ilgisiz kalmayacaktr." Byk bir dikkatle dinleyen Bay Tulkinghorn kendisi iin Itir ey istemiyormu gibi omzunu silkiyor ve kalarn biraz daha yaknlatryor. "Beni itirafta bulunmaya hazrladnz, bunun iin teekkr rderim. Benden istediiniz baka bir ey var m? Feragat edebile-

665
ceim herhangi bir hakkm ya da kefinizin doruluunu teyit ederek kocam azat ederken onu herhangi bir glk veya ithamdan muhaf tutmamn bir yolu var m? Sizin dikte ettireceiniz herhangi bir eyi h e m e n imdi, burada yazabilirim. Buna hazrm." G e r e k t e n de yapar! diye dnyor avukat, kalemi hi duraklamadan alan eline bakarak. "Size sorun kartmayacam, Leydi Dedlock. Rica ederim kendinizi kurtarmaya aln." "Bildiiniz gibi b u n u uzun zamandr bekliyordum. Ne kendimi kurtarmak ne de kurtarlmak istiyorum. Bana bu yaptnzdan daha k t s n yapamazdnz. imdi geri kalann da yapn." " L e y d i Dedlock, yaplacak bir ey yok. Konumanz bitirdiinizde birka ey sylemek istiyorum." Artk birbirlerini kollamalarna gerek kalmam olsa da kollamay srdryorlar, yldzlar da ak pencereden onlar gzlyor. Uzaklarda ormanlk arazi huzur iinde yatyor ve koca ev o darack yuva kadar sessiz. O darack yuva! Tulkinghorn'un varlnn saysz srlarna son byk srr da eklemeye yazgl mezarcyla krei bu huzurlu gecede nerede? Adam daha dnyaya gelmemi mi, krek yaplmam m? Bu sorular d n m e k tuhaf, bir yaz gecesi aay gzleyen yldzlar altnda d n m e m e k belki daha da tuhaf. "Pimanlktan, n e d a m e t t e n ya da herhangi bir hissimden," diyor L e y d i Dedlock, "tek kelime bile etmiyorum. Ben dilsiz olmasam bile siz sar olurdunuz. O n u bir kenara brakalm. Sizin kulaklarnza gre deil o." Bay T u l k i n g h o r n itiraz mahiyetinde yapmack bir hareket yapyor ama Leydi Dedlock marur eliyle onu h e m e n safd brakyor. "Sizinle ok farkl eyler konumaya geldim. Mcevherlerimin hepsi yerlerindeler. Orada da kalacaklar. Giysilerim de yle. Sahip olduum b t n kymetli eyalar da yle. Yanmda biraz hazr para var, ama fazla deil. T a n n m a m a k iin kendi giysimi giymeyeceim. Gidiyorum, beni kayp bilsinler. Bunu herkese syleyin. Sizden baka bir isteim yok." "Kusura bakmayn, Leydi Dedlock," diyor Bay Tulkinghorn, p e k etkilenmemi gibi. "Sizi doru anladmdan emin deilim. Gidiyor musunuz?" "zimi kaybettireceim. C h e s n e y Wold'dan bu gece ayrlyorum. imdi yola kyorum." Bay T u l k i n g h o r n ban sallyor. Leydi D e d l o c k ayaa kalkyor; ama o bir elini sandalyenin arkasndan tekini de yeleinin iinden e k m e d e n ban sallyor. "Ne? Gitmeyeyim mi?" "Hayr, Leydi Dedlock," diye cevap veriyor gayet sakin. "Ortadan kaybolmamn herkesi ne kadar rahatlacann farknda deil misiniz? Burann zerindeki lekeyi ve ayb, nerede, kimde olduunu unutuyor musunuz?" "Hayr, Leydi Dedlock, tabii ki hayr." M u k a b e l e d e bulunmaya tenezzl e t m e d e n kapya doru gidip amak zere elini uzattnda Bay T u l k i n g h o r n ' u n ne elini ne ayan kprdatmadan, sesini de y k s e l t m e d e n konutuunu duyuyor: "Leydi Dedlock, rica ederim d u r u p beni dinleyin yoksa siz daha merdivenlere kmadan alarm zilini alp b t n evi ayaa kaldrrm. O zaman da syleyeceklerimi b t n misafirlerle hizmetkrlarn, b t n kadnlarla erkeklerin n n d e sylemem gerekir." O n u fethediyor. Leydi Dedlock duraksyor, titriyor, elini kararszlkla bana gtryor. Baka biri iin bunlar nemsiz belirtiler ama Bay T u l k i n g h o r n ' u n k i gibi tecrbeli bir gz bylesi birinde t e r e d d d grd m deerini gayet iyi biliyor. Vakit k a y b e t m e d e n ekliyor, "Rica ederim beni dinleyin, Leydi Dedlock," ve eliyle kalkt sandalyye oturmasn iaret ediyor. Leydi Dedlock duraksyor ama o tekrar iaret edince oturuyor. "Aramzdaki iliki p e k talihsiz bir mecraya oturdu L e y d i Dedlock ama bu b e n i m eserim olmad iin zr de d i l e m e y e ceim. Sir Leicester karsndaki k o n u m u m u gayet iyi biliyorsunuz, u z u n zamandr gznze bu kefi yapmas en tabii kii olarak g r n m olmam gerektiini d n m e d e n e d e m i y o rum." " E f e n d i m , " diyor L e y d i D e d l o c k yere diktii gzlerini kaldrmadan, "Gitsem daha iyi olurdu. Beni engellemeseniz ok daha iyi olurdu. Syleyecek baka eyim yok."

106
"Ben birka kelime daha eklersem kusuruma bakmayn Leydi Dedlock." "Madem yle sizi pencerenin nnde dinleyeyim. Burada nefes alamyorum." O pencereye doru ilerlerken Bay Tulkinghorn'un haset baklar, kendini dar atp geni silmeye de arparak hayatn aadaki terasta sona erdirecei kukusunu yanstyor bir an iin. Ama pencerenin nnde hibir yerden kuvvet almadan duruunu, yldzlara hznle bakn -yukardakilere deil - batmaya yaknlam alaktaki yldzlara- grnce rahatlyor. O yrrken olduu yerde hafife dnerek arkasna geiyor. "Leydi Dedlock, takip edeceim yol konusunda henz beni tatmin edecek bir karara varamadm. Bundan sonra ne yapacam ya da nasl hareket edeceimi bilemiyorum. Bu esnada imdiye kadar yaptnz gibi srrnz saklamanz nermek durumundaym, benim de bu srr ayn ekilde saklayacama phe etmeyin." Susuyor ama bir cevap alamyor. "Kusura bakmayn, Leydi Dedlock. Bu nemli bir konu. Acaba sylediklerimi dinleme erefini bana bahediyor musunuzr "Ediyorum." " T e e k k r ederim. Sizin karakterinizin ne kadar gl olduunu bilen biri olarak bunu anlamalydm. Bu soruyu sormamalydm ama yrrken yolumu adm adm yoklama alkanlm vardr. Bu zc vakada dnlmesi gereken yegne kii Sir Leicester." "Madem yle," diye soruyor, hznl bakn uzak yldzlardan ayrmadan, "neden beni bu evde alkoyuyorsunuz?" "nk onu dnmek zorundayz. Leydi Dedlock size Sir Leicester'n ok gururlu bir adam olduunu sylememe gerek yok; size olan gveni de aikr; ayn gkyznden dmesi sizin onun kars olarak yce konumunuzdan dmeniz kadar artmaz onu." Hzl hzl ve zorlukla nefes alyor ama en aaal tandklarnn arasndaym gibi kln bile kprdatmadan duruyor. "u kadarn syleyeyim Leydi Dedlock, bundan biraz daha hafif bir durum sz konusu olsayd, sizin Sir Leicester'n gzndeki itibarnz ve onun size duyduu gveni sarsmaktansa, bu maliknenin en yal aacn kendi ellerimle, tek bama skmeyi daha kolay bulabilirdim. Bu durumda bile tereddt ediyorum. Bana inanmayacandan deil (onun iin bile bu imknsz) bu darbeye hibir ekilde hazrlkl olamayacandan." "Benim kamamla bile mi?" diyor. "Tekrar dnn." "Sizin kamanz, Leydi Dedlock, btn gerein, bire bin katlarak her yere yaylmasna neden olur. Aile itibarn kurtarmann imkn kalmaz. Byle bir ey asla dnlmemeli." Cevabndaki sakin kararllk hibir itiraza imkn tanmyor. "Dnlmesi gereken en nemli eyin Sir Leicester olduunu sylerken, onu ailenin itibaryla bir tutuyorum. Sir Leicester'la baronetlik, Sir Leicester'la Chesney Wold, Sir Leicester'la atalar ve miras"; Bay Tulkinghorn bu noktada sesini sertletiriyor; "size sylememe gerek yok ama, birbirinden ayr dnlemez." "Devam edin!" "Bu yzden," diyor Bay Tulkinghorn ar aksak durumu ortaya koymay srdrerek, "dnmem gereken ok ey var. Bu hikye m m k n s e kimsenin kulana gitmemeli. Sir Leicester akln kaybederse ya da lm deine derse bunu salamak mmkn m? Yarn sabah onu byle bir oka uratsam zerindeki ani deiikliin hesab nasl verilir? Sebebi nasl aklanr? Ayrlmanza neyin neden olduu sylenir? O duvarlara yazmalar, sokaklarda rmalar ite o zaman hemen balayverir; unu unutmayn ki Leydi Dedlock bu sadece sizi deil, kocanz da etkileyecektir, kocanz." V Konutuka daha anlalr bir hal alyor ama bir nebze anlay, bir nebze heyecan yok tavrlarnda. " D u r u m u n baka bir cephesi daha var," diye devam ediyor. "Sir Leicester sizi neredeyse delice seviyor. Bizim bildiklerimizi bilse bile bu sevgisini yenmeyi baaramayabilir. Ben olabilecein en ktsn sylyorum ama pekl muhtemel. Bu dununda hibir ey bilmemesi daha iyi olur. Akl selim asndan, onun asndan, benim amdan daha iyi. Btn bunlar hesaba katmalym, hepsi bir araya geliinde de bir karar vermeyi zorlaI iriyor."

Leydi Dedlock tek kelime etmeden ayn yldzlara bakmaya devam ediyor. Yldzlar solmaya balam, souklar sanki onu donduruyormu gibi grnyor. "Tecrbelerim bana unu retti," diyor Bay Tulkinghorn, ellerini ceplerine sokmu bir makine gibi meseleyi mesleki adan tartarak. "Tandm pek ok kiinin evlilikten uzak durmasnn ok daha iyi olacam retti. Sorunlarnn drtte nn temelinde bu var. Sir Leicester evlendiinde byle dnmtm, o zamandan beri de fikrim deimedi. Bu konuya girmeyelim. imdi koullara gre davranacam. Bu esnada sizin bu konuda kimseyle konumamanz rica ediyorum, ben de aynsn yapacam." "Gnbegn, sizin keyfinize gre, aclarna katlanarak imdiki hayatm srdreceim, yle mi?" diye soruyor hl uzaklara bakarak. "Evet, korkarm yle, Leydi Dedlock." "Byle elimi kolumu balamanz gerekli mi?" "Size yaptm bu nerinin gerekli olduuna eminim." "Uzun zamandr sefil yalanm sergilediim bu gsterili platformda duracam, sizin bir iaretinizle de o platform altmdan ekilecek, yle mi?" diyor ar ar. "Habersiz deil, Leydi Dedlock. Sizi nceden uyarmadan bir adm bile atmayacam." Btn sorularn sanki ezberden okuyormu ya da ryasnda sayklyormu gibi soruyor. "Eskisi gibi grecek miyiz?" "Sizin iin bir sakncas yoksa." "Senelerdir yaptm gibi sulu olduumu saklayacam, yle mi?" "Senelerdir yaptnz gibi. Ben bu ekilde sylemezdim, Leydi Dedlock ama srrnzn eskisinden daha ar, daha kt ya da daha iyi olamayacan hatrlatmak isterim. Bundan eminim ama birbirimize asla tam manasyla gvenmediimizi dnyorum." Soru sormadan nce ayn donuk tavryla bir mddet dalgn dalgn duruyor: "Bu gece syleyeceiniz baka bir ey var m?"

Bay Tulkinghorn mekanik bir biimde ona dnerken usulca ellerini ovuturuyor, "Bu planma rza gsterdiinizden emin olmak isterdim, Leydi Dedlock." "Emin olabilirsiniz." "Gzel. Son olarak, i tedbiri mahiyetinde, Sir Leicester'la yapacanz bir sohbet esnasnda bu hadiseyi zikretmeniz icap ederse, konumamz boyunca dikkate aldm yegne konunun Sir Leicester'n hisleri, erefi ve aile hreti olduunu zellikle vurgulamak isterim. Eer durum elverseydi Leydi Dedlock'u da nazar dikkate almaktan ok mutlu olurdum ama ne yazk ki byle bir imkn yok!" "Sadakatinize ahitlik edebilirim, efendim." Bunu sylemeden nce de syledikten sonra da zerinde bir dalgnlk var ama nihayetinde hareket ediyor ve ksmen doutan gelen, ksmen sonradan edindii duruunu hi deitirmeden kapya dnyor. Bay Tulkinghorn, dn de olsa on sene nce de olsa yapaca gibi iki kapy birden ayor ve o dar karken eski moda selamn veriyor. Karanla kan gzel yzn bak hi de sradan deil, bu nezakete teekkr etmek iin yapt hareket de, belli belirsiz olsa da sradan deil. Ama avukat tek bana kaldnda kadnn hi de kmsenemeyecek bir gerilimi srtlandn dnyor. Kadnn yukar kaldrd bann arkasna ellerini kavuturmu, salarn vahice savurmu, vcudu ac ekermi gibi bklm vaziyette odasnda bir aa bir yukar yrdn grse o gerilimi ok daha iyi anlar. Kadnn yorulmadan, dinlenmeden, Hayalet Yolundaki sadk ayak sesinin eliinde saatlerce byle hzl hzl gidip geldiini grse daha da iyi anlar. Ama pencereyi artk serinleyen havann zerine kapatyor, perdeyi ekiyor, yataa yatp uykuya dalyor. Yldzlar sndnde ve viran gn kule odasnn camndan ieri baktnda onu eskinin de eskisi bir halde buluyor, sanki hem mezarc hem de krek ibana arlm da yaknda kazmaya balayacaklarm gibi. Ayn viran gn Sir Leicester' ihtiaml tenezzl dolu bir ryada nedamet getiren lkeyi affederken gryor; kuzenler maa dolgun eitli memuriyetlere giriyorlar; mazbut Volumnia, takna dileri bolca tulu bir piyanoya benzeyen, uzun zamandr

668
Bath'in takdirini, dier btn cemiyetlerin de dehetini kazanm yal, irkin bir Generale be bin poundluk bir eyizle varyor. Ayn zamanda at odalarna, avlulardaki ve ahr stlerindeki dairelere, daha mtevaz hayal glerinin, Will ya da Sally'yle kutsal evlilik ba altnda vuslat grd beki kulbelerine de gz atyor. Kendisiyle birlikte her eyi de yukar ekerek parlak gne ykseliyor -Will'lerle Sally'leri, topran zerinde oyalanan nemi, boyunlarn emi yapraklarla iekleri, kular, drt ayakllar ve yerde srnenleri, 1 dklm yapraklar sprp altndan yakut rengi kadifeyi kartan bahvanlar, dosdoru hafif havaya ykselen mutfak ateini. En nihayet Bay Tulkinghorn'un uyuyan bann zerinde bayrak ykseliyor, neeyle Sir Leicester ve Leydi Ddlock'un mutlu evlerinde olduunu ve Lincolnshire'n kapsnn misafirlere ak olduunu ilan ediyor.

XLII. Blm

1 Romallara M e k t u p 1:23.

Dedlock maliknesinin yeil dalgalarndan ve ulu meelerinden Londra'nn bayat scana ve tozuna intikal ediyor Bay Tulkinghorn. Bu iki yer arasnda nasl gelip gittii anlalmaz srlarndan bir bakas. Sanki yazhanesinin kap komusuymu gibi beliriveriyor C h e s n e y Wold'da, sanki Lincoln's Inn Fields'ten hi kmam gibi dnveriyor yazhanesine. Yola kmadan nce ne elbisesini deitiriyor ne de d n d k t e n sonra seyahatinden bahsediyor. imdi akam alacasnda meydanna akvermesi gibi, bu sabah kule odasndan da buhar olup utu. Btn koyunlarn parmene, btn keilerin perua, merann da bo lakrdya dnt bu enfes yerde tnemi kular arasnda donuk renkli bir Londra kuu gibi avare avare evine dnyor; f m e olmu, rengi solmu, dem arasnda ikmet ediyor uma onlara karmyor, genlik nedir b n m e d e n yalanm, o darack yuvasn insan tabiatnn kylaryla oyuklarnda yapmaya yle alm ki daha geni, daha gzel yerleri olduunu unutmu. Scak kaldrmlarla scak binalarn frnnda her zamankinden de daha fazla piip kurumu; susam zihninde yarm yzyllk, yllanm porto arab var. Sokak lambacs Fields'in Bay Tulkinghorn'un yazhanesi iarafnda merdivenine kp inerken asil srlarn yce rahibi kendi cansz avlusuna avdet ediyor. Kapya kan merdivenlerden

670
lo hole geerken en st basamakta ona selam veren, piman, ufak tefek bir adamla karlayor. "Snagsby, sen misin?" "Evet, efendim. T a m vazgeip eve dnyordum, efendim." "Ya? Ne var? Benden ne istiyorsun?" "ey, efendim," diyor Snagsby, en iyi mterisine saygsndan apkasn bann yannda tutarak, "size sylemek istediim iki ift szm vard efendim." "Burada syleyebilir misin?" "Tabii, efendim." "Syle o zaman." Avukat dnyor, kollarn demir trabzana dayyor ve avlunun klarn yakan sokak lambacsna bakyor. "Mesele," diyor Bay Snagsby, esrarl alak bir sesle: "mesele -ayptr sylemesi- u yabancyla ilgili, efendim." Bay Tulkinghorn ona aknlkla bakyor. "Ne yabancs?" "u yabanc kadn, efendim. Yanlmyorsam Fransz. O dili bilmiyorum ama tavrlarndan ve grnmnden Fransz olduu sonucuna vardm; en azndan yabanc olduu kesin. O gece sokak sprgecisini Bay Bucket'la birlikte size getirme erefine erdiimizde yukarda olan kadn." "Ha! evet, evet. Matmazel Hortense." "Ad bu mu, efendim?" Bay Sangsby apkasnn arkasna mlayimce ksryor. "Yabanclarn isimlerini pek bilmem ama eminim ismi budur." Bay Sangsby'nin bu cevab verirken ismi tekrarlamay beyhude tasarlad anlalyor ama bir an dndkten sonra zr dilercesine ksryor. "Onun hakknda diyecek neyin olabilir ki, Sangsby?" diyor Bay Tulkinghorn. "Efendim," diyor krtasiyeci apkasyla azn rterek, "durumum hi iyi deil. Evde ok mutluyum - e n azndan, beklenecei lde m u t l u y u m - ama bizim hatun kendini biraz kskanla kaptrd. Ayptr sylemesi, kendini iyiden iyiye kskanla kaptrd. yle kibar bir grnm olan yabanc bir hanm dkkna gelince, hatta dadannca - d u r u m byle olmasa bu ar kelimeyi kullanacak son kii ben olurdum ama gerekten de dadannca, e f e n d i m - mahallede -bilirsiniz - m a l u m deil mi? Gerisini size brakyorum, efendim." Bay Snagsby bunlar gayet safiyane syledikten sonra, boluklarn doldurulmasn talep eden bir ksrk koyveriyor. " N e d e m e k istiyorsun?" diye soruyor Bay Tulkinghorn. "Aynen yle, efendim," diyor Bay Snagsby; "bunu sizin de hissedeceinizden ve bizim hatunun malumunuz olan heyecanyla bir araya gelen benim gayet makul hislerimin kusuruna bakmayacanzdan emindim. Bu yabanc kadn - d e m i n adn eminim gayet aslna uygun telaffuz ettiiniz bu k a d n - fazlasyla zeki olduundan o gece Snagsby adn ezberlemi, sormu soruturmu, adresi renmi, y e m e k vakti kageldi. Yanmzda alan Guster biraz rkektir, nbet geirir, yabancnn - g a yet vahi- baklarndan korkunca kendine hkim olmak yerine brakvermi ve mutfak merdivenlerinden aa yuvarlanm, yle nbetler ki bunlar bazen bizim evden baka yerde rastlanlamayacan dnyorum. Sonuta neyse ki bizim hatuna bolca i kt, dkkna bakacak b e n d e n baka kimse de yoktu. Bay T u l k i n g h o r n ' u n onunla grmesi Patronu tarafndan engellendiinden (sanrm yabanclarn ktibe bak alar byle) ie alnana kadar dkknma gelmeyi srdreceini syledi. O zamandan beri, bata da sylediim gibi, bizim oraya dadand - M a h a l l e y e dadand, efendim," Bay Snagsby bu kelimeyi ackl bir vurguyla yineliyor. "Bu hareketinin ne gibi sonular yaratacan tahmin e t m e k imknsz. Bizim hatun bir yana, komularn bile zihinlerinde gayet zc bir hataya sebebiyet verirse hi amam. Oysa, Tanr bilir," diyor Bay Snagsby ban sallayarak, "yabanc kadn deyince aklma bir tomar sprge, bir bebek, yenilerde de tef ve kpeler geliyor. Sizi teinin ederim hepsi bu, efendim." / Bay Tulkinghorn bu ikyeti sensizce dinliyor ve krtasiyeci szn bitirince soruyor, "Hepsi bu kadar m, Snagsby?" "Evet, efendim, hepsi bu kadar," diyor Bay Snagsby, ak ve net olarak "bu kadar da bana yetiyor," diyen bir ksrkle cmlesini bitiriyor. "Matmazel Hortense'in ne istediini ya da ne peinde olduunu bilmiyorum, tabii eer akln karmamsa," diyor avukat. "Delirmi bile olsa, efendim," diyor Bay Snagsby, "ailenin kalbine yabanc bir haner sokulmas karsnda bir teselli olmaz."

67
"Hayr," diyor teki. "Tamam, tamam! Bu ie bir son verilecek. Byle bir rahatszla maruz kaldn iin zgnm. Tekrar gelirse buraya yolla." Bay Snagsby defalarca selam vererek ve zr diler gibi ksa ksa ksrerek, yrei hafiflemi vaziyette ayrlyor. Bay Tulkinghorn yukar karken, "Bu kadnlar btn dnyada mesele kartmak iin yaratlm. Hanm yetmedi, bir de hizmetisi kt! Ama en azndan bu cadnn iini abuk halledeceim!" diyor kendi kendine. Bunu syleyerek kapsn ayor, karanlk odasnda el yordamyla ilerliyor, mumlarn yakyor ve etrafna bakyor. Yukardaki alegorinin pek fazla grlmesine imkn tanmayan bir karanlk var; ama srekli bulutlarn zerinde parman iaret eder gibi uzatan o srarc Romal belli ki her zamanki iine devam etmekte. Ona pek fazla alaka bahetmeyen Bay Tulkinghorn cebinden kk bir anahtar karyor, iinde baka bir anahtar olan bir ekmecenin kilidini ayor, onunla iinde baka bir anahtar olan bir kutunun kilidini ayor, bylece mahzenin anahtarna ulap yllanm arap mntkasna inmeye hazrlanyor ki kap almyor. "Kim o? - H i , hi, sen mi geldin, hanm? T a m zamannda geldin. Biraz nce bana senden sz ettiler. Ne istiyorsun?" Mumu, ktip holndeki minenin rafna koyuyor ve bu hogeldin szlerini Bayan Hortense'e sarf ederken kuru yanana anahtarla vuruyor. Dudaklar sk sk kapal, ona yan yan bakan o kedimsi ahsiyet cevap vermeden nce usulca kapy kapatyor. "Size ulamak iin epeyce uratm, efendim." " D e m e k yle!" "Buraya sk sk geldim. Evde olmadnz, megul olduunuzu, bilmemne yaptnz, beni gremeyeceinizi sylediler." "Doru sylemiler." "Doru deil. Yalan." Bazen Matmazel Hortense'in fevri tavrlar onu adeta kanl canl bir yaya dntryor ve zerine atld kii gayri ihtiyari irkilerek geri kayor. Matmazel Hortense'in u anda gzleri neredeyse kapanacak kadar ksk ama (hl yan yan bakarak) sadece hakaretamiz glmsemesine ve ban sallamasna ramen Bay Tulkinghorn'u ayn tepkiyi vermeye sevk ediyor. "Bak, hanm," diyor avukat anahtar hzl hzl mine rafna vurarak. "Syleyecek bir eyin varsa syle, syle." "Efendim, bana hi iyi davranmadnz. Bana kar kt ve haksz muamelede bulundunuz." "Kt ve haksz, yle mi?" diyor avukat anahtarla burnunu kayarak. "Evet. Sylememe gerek mi var? Zaten biliyorsunuz. Size bilgi vermem iin beni tuzaa drp yakaladnz; o gece leydimin giymi olabilecei giysimi gstermemi istediniz, buraya gelip o ocuu grmem iin ricalar ettiniz -Syleyin! Yalan m?" Matmazel Hortense yine sryor. "Seni irret seni!" Bay Tulkinghorn itimatszca ona bakarken dnyormu gibi grnyor; sonra cevap veriyor, "Sana para verdim ya, cad." "Bana para verdin!" diye yineliyor vahi bir nefretle. "ki altn! Onlar bozdurmadm, onlar reddediyorum, onlar lanetliyorum, onlar atyorum!" Konuurken paralar gsnden karp yle iddetle yere atyor ki yuvarlanp gitmeden nce yerde srayp kta parlyorlar. "Al!" diyor Matmazel Hortense iri gzlerini tekrar karartarak. "Bana para verdin, yle mi? Tanrm, hem ne vermek!" O alayc bir kahkaha savururken Bay Tulkinghorn anahtarla ban kayor. "Paray byle yerlere frlattma gre zengin olmalsn, eksik etek," diyor dalgn dalgn. / "Zenginim," diyor teki, "nefret ynnden zenginim. Leydimden btn kalbimle nefret ediyorum. Bunu biliyorsun." "Biliyor muyum? Nereden bilecek miim?" "nk sana o bilgiyi vermemi rica etmeden nce bunu gayet iyi biliyordun. nk deliye dndm gayet iyi biliyorrrdun!" Matmazel r harfini ne kadar vurgulasa yetmiyormu gibi grnyor, bu enerjik telaffuzunu ellerini ve dilerini kenetleyerek destekliyor. "Ya! D e m e k biliyordum, yle mi?" diyor Bay Tulkinghorn anahtarn kntlarn inceleyerek.

674
"Evet, kukusuz. Ben kr deilim. Bunu bildiin iin beni antada keklik saydn. Haklydn! Ondan ireniyorum." Matmazel kollarn kavuturuyor ve bu son szn ona omzunun zerinden frlatyor. "Bundan baka syleyecek bir eyin var m, Matmazel?" "Daha kendime i bulamadm. Beni iyi bir yere yerletir. Bana iyi bir i bul! Bunu yapamazsan ya da yapmamay tercih edersen, onu takip etmem, rezil etmem, erefini iki paralk etm e m iin beni tut! ok iine yararm, hem de seve seve. Sen de bunu yapmak istiyorsun. Bilmiyor muyum zannettin?" "ok fazla ey biliyor gibisin," diyor Bay Tulkinghorn serte. "Bilmeyeyim mi? O giysiyi giyip o ocuun karsna kmam sadece bir bahis yznden istediine inanacak kadar aptal mym, ocuk muyum? Ah Tanrm, yle ya!" Bu cevab verirken, "bahis" kelimesine kadar alayc bir nezaket ve uysallk taknyor Matmazel; sonra kara gzleri ayn anda hem sk sk kapanp hem de ardna kadar alarak en kyc, en saldrgan fkeye savruluyor. "Dur bakalm," diyor Bay Tulkinghorn, anahtar enesine vurup, kln bile kprdatmadan ona bakarak, "vaziyeti gzden geirelim." "Tamam, olur!" diyor Matmazel ban kzgnlkla hzl hzl sallayarak. "Buraya az nce belirttiin, son derece mtevaz bir talepte bulunmaya geldin, bu talebin yerine getirilmezse tekrar geleceksin." "Tekrar," diyor Matmazel, ban daha da hzl sallayarak. "Tekrar. Tekrar. Tekrar. Hatta sonsuza kadar!" "Sadece buraya gelmekle kalmayacaksn, belki Bay Snagsby'ye de gideceksin. O ziyaretin de bir sonu vermeyince, belki tekrar gideceksin, yle mi?" "Tekrar," diye yineliyor Matmazel, kataleptik bir kararllkla. "Tekrar. Tekrar. Tekrar. Hatta sonsuza kadar!" "ok gzel. imdi Matmazel Hortense, sana mumu alp o paralar toplaman tavsiye ederim. Sanrm u kede ktip masasnn arkasnda bulabilirsin." Sadece omzunun zerinden bir kahkaha atarak olduu yerde duruyor. "Almayacak msn?" "Hayr, almayacam!" "Sen fakirleirsin, ben zenginleirim! Bak hanm, bu benim arap mahzenimin anahtar. Byk bir anahtar ama hapishanelerin anahtarlar daha byktr. Bu ehirde slahaneler var (orada kadnlar ayak deirmenine kouyorlar) kaplar da ok salam ve ar, anahtarlar da yle. Senin mizacnda ve bylesi faal bir hanm korkarm o anahtarlarn ne kadarlna olursa olsun onu bir yere kapatmasndan pek holanmayacaktr. Ne dnyorsun?" "Senin," diye cevap veriyor Matmazel, zoraki, net bir sesle "aalk bir yaratk olduunu dnyorum." "Olabilir," diyor Bay Tulkinghorn yavaa burnunu silerek. "Ama benim hakkmda ne dndn sormamtm; hapishane hakknda ne dndn sormutum." "Hibir ey. Benimle ne alakas var?" "yle bir alakas var," diyor avukat mendilini itinayla koluna sokup, manetini dzelterek, "burada kanunlar o kadar acmaszdr ki herhangi bir ngiliz vatandann, kendi istei haricinde, bir hanmn bile ziyaretiyle rahatsz edilmesini engellemek iin mdahalede bulunur. O vatanda ok fazla rahatsz olduundan ikyet ederse, kanun mesele karan kadn yakalar ve sk disiplin altndaki bir hapishaneye kapatr. Kapy da kilitler, hanm." Mahzen anahtaryla kapy kilitler gibi bir hareket yapyor. "yle mi?" diyor Matmazel ayn ho^sesle. "Tuhaf! Ama hl benimle ne alakas olduunu anlayamadm." "Buraya," diyor Bay Tulkinghorn, "ya da Bay Snagsby'ye bir kere daha gelecek olursan ne alakas olduunu renirsin." "Bu durumda beni hapse mi gnderirsin?" "Belki." Matmazel gibi gayet akac birinin aznn kprmesi elikili olurdu ama az nahiyesindeki kaplans bir alma bunu yapmasna ramak kaldn gsteriyor. "Ksacas," diyor Bay Tulkinghorn, "kabalmn kusuruna bakma ama bir daha arlmadan buraya - y a da oraya- gelecek

676
olursan seni polise veririm. ok valye ruhludurlar ama mesele yaratan insanlar sokaklarda bir kaza balayp alaka dolatrrlar, cadcm." "Seni snayacam," diye fsldyor Matmazel elini uzatarak. "Bunu yapmaya cesaretin var m greceim!" "Seni gzelce bir hapishaneye yerletirirsem," diye devam ediyor avukat onu kaale almadan, "tekrar zgrle kavumak iin epeyce beklersin." "Seni snayacam," diye yineliyor Matmazel ayn fsltyla. "imdi gitsen iyi olur," diyor avukat onu yine kaale almadan, "buraya gelmeden nce de iki kere dn." "Sen kendin iki yz kere dn!" diye cevap veriyor. "Biliyorsun, leydin seni asiliin ve hainliin yznden iten kartt," diyor Bay Tulkinghorn pei sra sahanla karak. "imdi yeni bir sayfa a ve dediklerimi ikaz kabul et. nk dediklerimde ciddiyim ve sylediimi de yaparm." Cevap vermeden, arkasna bakmadan aaya iniyor. O gittiinde Bay Tulkinghorn da aaya iniyor ve rmcek a kaplanm iesiyle geri dnp kendini onun keyfini ar ar kartmaya veriyor; arada bir ban geri attnda inat Romalnn tavandan iaret ettiini gryor.

XLIII. Blm

ESTHER'N HKYES

Bana bundan byle onu l kabul etmemi syleyen capcanl annemi ne kadar dndmn imdi pek nemi yok. Onun yaknna gitmeye ya da onunla yazl irtibat kurmaya cesaret edemiyordum nk btn hayatna damgasn vuran tehlike, onu artrma korkuma eitti. Benim hayatta canl bir mahluk olarak varoluumun onun yolundaki beklenmedik bir tehlike olduunu bildiimden bu srr ilk rendiimde kapldm deheti her zaman zaptedebilmem m m k n olmuyordu. Adn bir kez olsun telaffuz etmeye cesaretim yoktu. Hatta duymaya bile cesaretim yokmu gibi geliyordu. Benim yanmda konuma o dorultuya girerse, ki bazen tabiatyla giriyordu, iitmemeye alyordum aklmda say sayyor, bildiim bir eyi tekrarlyor ya da odadan kyordum. Byle eyleri genelde onun hakknda konuulma tehlikesi olmadnda yaptm imdi fark ediyorum; ama onu ele verecek bir eyi duymaktan, onu benim yzmden ele vererek bir eyi duymaktan dm kopuyordu. Annemin ses tonunu ne kadar sk ylcl ettiimin, zlemini ektiim bu sesi yeniden duyar mym diye nasl merak ettiimin ve bu sesin benim iin yeni bir ey olmasnn ne kadar tuhaf ve keder verici bir ey olduunu dndmn artk pek nemi yok. Annemin adnn bir yerlerde gemesini nasl drt gzle beklediimin; ehirdeki evinin kapsnn nnden, sevgiyle ama bakmaya korkarak nasl tekrar tekrar getiimin; bir keresinde tiyatroda her seviyeden insan arasnda ben onu o da beni grd-

678
nde, aramzdaki mesafenin byklnden bir balanty ya da bir srr paylamamzn nasl bir hayal gibi geldiinin pek nemi yok. Hepsi geti. yle anslym ki kendi hikyemde bakalarnn bana kar iyiliini ve cmertliini anlatmadm pek ender. O ender durumlar da atlayp devam ediyorum. Yeniden eve yerletiimizde, Ada'yla ben hamimle, ana temann Richard olduu konumalar yaptk. Cancazm, onun sevgili kuzenlerine bu kadar byk hakszlk yapmasna ok zlyordu; ama Richard'a o kadar sadkt ki bu yzden bile onu sulamaya tahamml yoktu. Hamim de bunun farkndayd ve Richard'n adn asla sitemle anmyordu. "Rick hata ediyor, canm," derdi ona. "Ne yapalm! Hepimiz hata yaparz. Senin ve zamann onu dzelteceine gvenmek zorundayz." O zamanlar tahmin ettiimiz bir eyi yaptn sonradan rendik; Richard'n gzn amak iin epeyce ter dkmeden ii zamana brakmamt. Ona yazm, onu grmeye gitmi, onunla konumu, nezaketiyle icat ettii her trl ikna sanatna bavurmutu. Gz baka ey grmeyen zavall Richard btn bunlara kar sar ve kr kalmt. Bir hatas varsa bile zrn Chancery davas bittiinde dileyecekti. Karanlkta yol alyorsa, her eyi birbirine kartran ve gizleyen o bulutlar temizlemek iin elinden geleni yapmak en iyisiydi. phe ve yanl anlama davann suu muydu? Madem yle, davay bir sonuca erdirip, sonunda akl selime kavumasna izin verilmeliydi. Deimez cevab buydu. Jarndyce Jarndyce'e Kar btn mizacn yle ele geirmiti ki nne koyulan her trl makul fikre kar -arpk bir mantklakendi yaptn hakl gsteren bir fikir retebiliyordu. "Bu yzden de," demiti hamim bir keresinde bana, "zavallca bir eyler kantlamaya almaktansa onu kendi haline brakmak daha iyi." Bir frsatn bulup Bay Skimpole'un Richard iin iyi bir akl hocas olduundan duyduum pheyi ona syledim. "Akl hocas m!" dedi hamim glerek. "Hayatm, Bay Skimpole'a kim akl danr ki?" "Belki teviki desem daha iyi olurdu," dedim. "Teviki mi!" dedi hamim yine ayn ekilde. "Bay Skimpole'un tevikini kim ciddiye alr?"

679
"Richard da almaz m?" diye sordum. "Hayr," dedi. "yle dnyadan habersiz, hesapsz, uar bir mahluk onu rahatlatp elendirir ancak. Ama akl vermek, tevik etmek, herhangi birine veya bir eye kar ciddi bir yer igal etmek Skimpole gibi bir ocuktan beklenecek ey deil." "Kuzen John," dedi Ada, yanmza henz gelmi, omzumun zerinden bakyordu, "acaba onu byle ocuklatran nedir?" " N e mi?" dedi hamim, ne diyeceini bilemeden ban ovuturarak. "Evet, kuzen John." "Bilmem," diye cevap verdi, ban ovaladka ovalayarak, "adam safi duygusal - sonra etkiye ak - sonra hassas - hayal gc kuvvetli. Bu zellikleri her naslsa zapturapt altna alamam. Herhalde genliinde onu bu zellikleri iin takdir edenler, bunlara biraz fazla nem atfetmiler ve onlar bir dzene sokacak eitimi biraz hafife almlar; sonunda da byle biri olmu. Eee?" dedi hamim lafn kesip mitle bize bakarak. "Siz ne dnyorsunuz?" Ada bana bakarak, Richard'a masraf yaratmasnn zc olduunu syledi. "yle, yle," dedi hamim aceleyle. "Byle olmamas lazm. Bunu ayarlamalyz. Bunu engellemeliyim. yle ey olmaz." Be poundluk bir hediye karlnda Richard' Bay Vholes'la tantrmasnn ok esef verici olduunu syledim. "yle mi yapm?" dedi hamim yznde bir sknt glgesiyle. "Ama adam biliyorsunuz. Adam biliyorsunuz! Para iin yapmamtr. Parann deerini hi bilmez. Rick'i tantrmtr; bay Vholes'la iyi arkada olduu iin ondan da be pound dn almtr. Kastl bir ey deildir. Bahse girerin^ sana kendisi anlatmtr." \ "Evet!" dedim. "Tabii ya!" diye bard sevinle. "Adam biliyorsunuz! Bir /.arar vermek istese ya da bunun zararl bir ey olduunu fark etse anlatmazd. Yapt gibi safa da anlatyor. Ama onu daha iyi anlayabilmek iin kendi evinde grmelisiniz. Harold Skimpole'a bir ziyaret yapp onu bu konularda uyarmalyz. Tanr sizi inanlrsn, bebek o, bebek!"

680
Bu plan erevesinde bir sabah erkenden Londra'ya gittik ve Bay Skimpole'un kapsn aldk. Somers T o w n ' d a Polygon denen bir yerde oturuyordu, o zamanlar oralarda pelerinlerle dolaan ve sigara ien pek ok fakir spanyol mlteci yayordu. Bir dostu son anda ortaya kp kirasn dedii iin zannedildiinden daha iyi bir kirac myd yoksa i konularndaki beceriksizlii kapnn nne konmasn zorlatryor muydu bilmiyorum ama senelerdir ayn evde oturuyordu. Ev, beklediimiz gibi, bakmszd. Parmaklklarnn bir iki tanesi dmt; emenin yala krlmt; kap tokma gevemiti; telinin pasna baklrsa kap zili kopal ok olmutu; evin iinde oturulduunun yegne iareti basamaklardaki kirli ayak izleriydi. Fazlaca olgunlam bir brtlen gibi elbisesinin skklerinden ve ayakkabsnn yrtklarndan dar taan, iri yar pasakl bir kz kapy biraz aralayp, aradaki boluu da vcuduyla doldurarak bize kapy at. Bay Jarndyce'i tand iin (Ada'yla ben kzn hamimi maa eki gibi grd kanaatine kaplmtk) hemen kenara ekildi ve ieri girmemize izin verdi. Kapnn kilidi kullanlmaz halde olduundan, kapy yine pek iyi vaziyette olmayan zincirle kapatmaya abaladktan sonra bize dnp yukar buyurmaz myz diye sordu. Kirli ayak izleri haricinde hibir mobilyaya rastlamadan st kata ktk. Bay Jarndyce fazla trene lzum grmeden odalardan birine girdi, biz de peinden gittik. Oda epeyce dankt, pek temiz de deildi; ama tuhaf, paspal bir lks vard, byk bir puf, bir divan, bir sr yastk, bir piyano, kitaplar, izim malzemeleri, notalar, gazeteler, birka eskiz ve resim. Kirli pencerelerden birinin krk camnn zerine kt yaptrlmt; ama masann zerinde bir tabak sera mamul tysz eftali, bir tabak zm, bir tabak kek ve bir ie hafif arap vard. Bay Skimpole zerinde ropdambrla divana uzanm, porselen bir fincandan gzel kokulu bir kahve iiyor -len saatleriydi- ve balkondaki ebboylara bakyordu. Bizim geliimizden hi rahatsz olmad. Her zamanki gamsz tavryla ayaa kalkp bizi karlad. "te, grdnz gibi!" dedi, biz (btn sandalyelerin krk olmas sebebiyle biraz da glkle) oturduktan sonra. "te, grdnz gibi! Bu benim sade kahvaltm. Bazlar kahvaltda dana ya da kuzu butu yemek ister; ben istemem. Bana eftalimi, kahvemi, arabm verin yeter. Onlar kendi balarna ok sevdiimden deil, bana gnei hatrlattklar iin istiyorum. Dana ya da kuzu butunda gnee dair bir ey yok. Hayvani bir tatmin sadece!" "Buras dostumuzun muayene odas (daha dorusu iini yapsa yle olurdu), inziva yeri, stdyosu," dedi hamim bize. "Evet," dedi Bay Skimpole en yzn bize evirerek, "kuun kafesi buras. Ku burada yayor ve akyor. Arasra tylerini yolup kanadn kesiyorlar ama o akmay srdryor!" O neeli tavryla "akyor! ddial bir sesi yok belki ama yine de akyor!" diye yineleyerek bize zm ikram etti. "Bunlar ok gzelmi," dedi hamim. "Hediye mi?" "Hayr," dedi. "Hayr! Bunlar iyi yrekli bir bahvan satyor. D n akam meyveleri getirdiinde bana paray bekleyeyim mi diye sordu. 'Valla dostum,' dedim, 'zamann senin iin nemliyse beklemesen daha iyi olur.' Herhalde nemliymi ki gitti." Hamim sanki "Bu bebek karsnda maddiyat d n m e k mmkn m?" dercesine glmseyerek Ada'yla bana bakt. "Bugn," dedi Bay Skimpole keyifle srahideki arab alarak, "burada hep hatrlanacak. Azize Clare ve Azize Summerson gn diyeceiz bugne. Kzlarm grmelisiniz. Gzel kzm olan mavi gzl bir kzm var, bir Duygusal kzm var, bir de Komik kzm var. Hepsini grmelisiniz. ok sevinecekler." T a m onlar aracakt ki hamim bir dakika beklemesini rica etti, nce ona bir ey syleyecekti. "Sevgili Jarndyce," diye cevap verdi neeyle divanna dnerek, "ka dakika istersen senin olsun. Burada zamann nemi yok. Saatin ka olduunu asla bilmeyiz ve umursamayz. Bu ekilde hayatta muvaffak olamazsn m diyeceksin? Haklsn. Ama biz hayatta muvaffak olmuyoI uz. Buna kalkmyoruz bile." Hamim "Onu duyuyor musunuz?" der gibi tekrar bize bakt. "Bak, Harold," diye sze balad, "seninle Rick hakknda konumak istiyorum." "En sevgili dostum!" dedi Bay Skimpole samimiyetle. "Seninle aras pek iyi olmadna gre sanrm benim de en iyi dos-

tum olmamas gerekiyor. Ama elimde deil; taptaze bir iirsellikle dolu ve onu seviyorum. Houna gitmiyorsa yapabileceim bir ey yok. Onu seviyorum." Bu ilanatta bulunurken taknd cazip drstlk hamimi tavlamt; hatta o an iin Ada'y bile. "Onu istediin kadar sevmekte serbestsin," dedi Bay Jarndyce, "ama cebinden uzak durmalyz, Harold." "Ya!" dedi Bay Skimpole. " D e m e k cebinden! imdi benim anlamadm mevzulara geldin." Biraz daha arap alp bir dilim keki iine batrarak ban sallad ve Ada'yla bana bunu anlamasna olanak yokmu gibi bir ifadeyle bakt. "Onunla bir yerlere gidersen," dedi hamim aka, "ikinizin parasn da vermesine izin vermemelisin." "Sevgili Jarndyce," dedi Bay Skimpole o iten yz bu fikrin komikliinden aydnlanm vaziyette, "ne yapabilirim ki? Beni bir yere gtrdnde gitmem gerek. Ama creti nasl deyeceim? Hi param olmuyor. Param olsayd bile ne ie yaradn bilmezdim. Diyelim ki adama, ka para diye soruyorum. Adam da bana yedi ilin alt peni diyor. Ben yedi ilin alt peni ne demektir bilmiyorum. Bu adamla bu mevzuyu srdrmem olanaksz. Kimseye gidip yedi ilin alt peninin - b i l m e d i i m - Maribice'de ne anlama geldiini sormuyorum. N e d e n gidip yedi ilin alt peninin - bilmediim - Para olarak ne anlama geldiini soraym?" "Madem yle," dedi hamim, bu sradan cevaptan hi rahatsz olmadan, "Rick'le bir seyahate kacak olursan, gelip paray benden alrsn (bu konuda ona tek kelime bile etme sakn), hesap iini de ona brakrsn." "Sevgili Jarndyce," dedi Bay Skimpole, "seni mutlu edecek her eyi yaparm ama bu bana bo bir i - b i r batl inan gibi geliyor. Hem, inann bana Bayan Clare ve sevgili Bayan Summerson, ben Bay Carstone'un muazzam zengin olduunu zannediyordum. Bir sr paraya sahip olabilmek iin sadece bir eyi yenilemesi, bir anlamay, senedi ya da eki imzalamas ya da bir dosyaya bir eyler koymasnn yeterli olduunu dnyordum." "Kesinlikle yle deil, efendim," dedi Ada. "Paras yok."

"Oyle mi?" dedi Bay Skimpole o kocaman glmsemesiyle, "beni artyorsunuz." "O rm mekanizmaya gvenmekle daha fazla zenginleemeyeceine gre," dedi hamim elini Bay Skimpole'un koluna koyarak, "onu byle bir gvene tevik etmemeye dikkat et, Harold." "Sevgili dostum," dedi Bay Skimpole, "sevgili Bayan Summerson ve sevgili Bayan Clare, byle bir eyi nasl yapabilirim? Bu i meselesine girer, ben de iten anlamam. Esas o beni tevik ediyor. Byk baarlar kazanyor, onlarn sonucu olan en parlak istikbal planlarn nme seriyor ve benden takdir etmemi bekliyor. Takdir ediyorum -parlak planlar olarak. Ama daha fazlasn anlamyorum, ona da sylyorum." Bunlar bize sunarken taknd o savunmasz itenlik, kendi masumiyetine kendisinin de at o gamsz tavr, kendi kendini koruma altna alp, o acayip insandan sz ediindeki fevkaladelik, her eyi anlatndaki o nefis rahatlkla birleerek hamimin onun hakknda dndklerini doruluyordu. Onu her grmde, bir eyi gizliden gizliye planlayacana, saklayacana ya da etkileyeceine pek ihtimal vermiyordum; ama onun olmad zamanlarda bu pekl muhtemel grnyordu ve benim iin nemli olan birinin yaknnda olmas hi houma gitmiyordu. mtihannn bittiini (kendi deyimiyle) duyunca Bay Skimpole en bir yzle kzlarn getirmeye gitti (oullar muhtelif zamanlarda evden kamlard) ve ocuksu kiiliini ispat eden .vryla hamimi gayet m e m n u n etti. ok gemeden yannda /,cn hanm ve Bayan Skimpole'la geri dnd. Zamannda ok l'Jlzel bir kadn olan Bayan Skimpole artk eitli hastalklardan mustarip, kalkk burunlu bir yatalakt. "Bu," dedi Bay Skimpole, "Gzel kzm, Arethusa -babas l'.ibi piyano alar, ark syler. Bu Duygusal kzm, Laura -biraz piyano alar ama ark sylemez. Bu Komik kzm, Kitty -biraz ...rk syler ama piyano alamaz. Hepimiz biraz resim, biraz besle yaparz, hibirimiz parayla zamandan anlamayz." Bayan Skimpole, adeta aile marifetleri arasndan bu maddev silmek istermi gibi iini ekti. Hamimin duyaca ekilde i

684
ekiyormu, ayrca i ekmek iin hibir frsat karmyormu gibi geldi bana. "Ailelerin kendilerine has zelliklerini bulmak ok ho ve ilgin," dedi Bay Skimpole canl gzlerini zerimizde gezdirerek, "Bu ailede hepimiz ocuuz, en kkleri de benim." Ona ok dkn grnen kzlar bu tuhaf gerekten holanmlard; zellikle de Komik kz. "Canlarm," dedi Bay Skimpole, "yalan m? Bu byle, byle olmak zorunda nk arkdaki kpekler gibi 'mizacmz gerei bu'. Mesela Bayan Summerson'n ok ho bir idare yetenei ve ok artc ayrntlar konusunda bilgisi var. Bu evde hibirimizin pirzoladan anlamadn sylesem herhalde Bayan Summerson'n kulana ok tuhaf gelir. Ama anlamayz; hem de hi. Yemek de piiremeyiz. ne iplii nasl kullanacamz bilmeyiz. Bizde olmayan o pratik bilgilere sahip insanlara hayranlk duyarz ama onlarla kavga etmeyiz. Madem yle, onlar neden bizimle kavga ediyor? Brakn herkes kendi bildii gibi yaasn deriz onlara. Siz kendi pratik bilgilerinizle yaayn, biz de sizden nasiplenelim!" Gld ama her zamanki gibi aka yapmyor, syledii eye gerekten de inanyordu. "Bizim sempatimiz var, gllerim," dedi Bay Skimpole, "her eye kar sempatimiz var. Deil mi?" "Evet, baba!" diye bard kz. "Aslnda hayatn bu kemekeinde bize den de bu," dedi Bay Skimpole, "etrafmz izlemeye ve ilgilenmeye muktediriz, izliyor ve ilgileniyoruz. Daha ne yapalm? te bu Gzel kzm yldr evli. Herhalde bir baka ocukla evlenip, iki ocuk daha yapmas ekonomi politik asndan yanltr gayet hotu. Bu hadiseler esnasnda kendimizce enlikler yaptk, sosyal meselelerde fikir teatisinde bulunduk. G n n birinde gen kocasn eve getirdi, ikisi ve yavru kular yukardaki yuvalarnda kalyor. Herhalde gnn birinde Duygusal'la Komik de kendi kocalarn getirecekler ve yukarya yuvalarn kuracaklar. Geinip gideceiz, nasl bilmiyorum ama naslsa olur." ki ocuk annesi olamayacak kadar gen grnyordu; elimde olmadan hem ona hem de ocuklara acdm. kzn beklenecei ekilde yetitii ve sadece onlar babalarnn bo zamanlarnda oynad oyuncaklar yapmaya yetecek eitim ald belliydi. Sa ekillerini babalarnn resim zevkine gre tanzim ettiklerini tahmin ettim; Gzel kzn salar klasikti; Duygusal kznkiler ak braklmt; Komik kzn salar pek apknd, kklleri pek etaretliydi, gzlerinin kylarna minik bukleler serpitirilmiti. Ama giyim tarzlar gayet intizamsz ve ihmalkrd. Ada'yla ben bu gen hanmlarla konutuk ve onlarn babalarna artc lde benzediini fark ettik. Bu esnada Bay Jarndyce (ban feci ekilde ovuturup rzgrn deitiinden dem vurarak) bir kede Bayan Skimpole'la konuuyordu; para ngrtlarn duymamak elde deildi. Bay Skimpole bizimle birlikte eve dnmek istemi ve giyinmek iin dar kmt. "Gllerim," dedi geldiinde, "annenize iyi bakn. Bugn pek iyi deil. Bir iki gnlne Bay Jarndyce'lere gidip blbllerin tn dinleyecek ve huzurumu tazeleyeceim. Biliyorsunuz canm sktlar, ben evde kaldm mddete tekrar skacaklar." " N e kt adam!" dedi Komik kz. " T a m da babamn ebboylar yannda yatp gkyzne bakt srada," diye szland Laura. " T a m da havada saman kokusu varken!" dedi Arethusa. "Adamn iirden hi anlamadn gsteriyordu," dedi Bay Skimpole onlar tasdik ederek; ama neesi yerindeydi. "ok kaba bir hareketti. nsanln baz inceliklerinden yoksundu! Kzlarm ok alndlar," diye aklad bize, "bu drst adam -" "Drst olamaz, baba. mknsz!" diye kar kt birden. "Kaba bir adam - b i r nevi dertop olmu insan kirpisi," dedi Hay Skimpole, "bu adam bu civarlarda frnclk yapyor, ondan iki koltuk dn aldk. ki koltua ihtiyacmz vard ve koltuumuz yoktu, biz de koltuk sahibi birini arayp ondan dn aldk. Ih suratsz adam koltuklar bize dn verdi, biz de onlar eskitlik. Koltuklar eskidikten sonra geri istedi. Geri verdik. M e m n u n "masn beklersin. Ama hayr. Koltuklarn eskimesine kzd. Muhakeme yrtp ona hatasn gsterdim. Dedim ki 'mr billah,

bir koltuun rafa konup seyredilecek bir ey olduunda srar edecek kadar inat msn dostum? Bunun baklacak, uzaktan seyredilecek, sadece gze hitap eden bir nesne olduunu mu dnyorsun? Koltuklarn zerine oturulmak iin dn alndn bilmiyor musun?' Muhakeme yrtmyor, ikna olmuyor, asabi bir dil kullanyordu. u anki sabrmla ona yeniden hitap ettim. Dedim ki 'Bak birader, i konusundaki becerimiz farkl farkl da olsa hepimiz tek bir yce anann, Tabiatn ocuklaryz. Bu gzel yaz gn beni burada,' (divanda oturuyordum) 'nmde iekler, masada meyveler, tepemde bulutsuz gkyz, havada mis gibi bir koku, oturmu Tabiat temaa ederken gryorsun. nsanln kardelii adna rica ederim, benimle byle yce bir ey arasna o garip kzgn frnc karakterini sokma!' Ama," dedi Bay Skimpole gle kalarn oyuncul bir hayretle kaldrarak; "o garip karakteri araya soktu, sokuyor ve sokacak. Bu yzden de onun yolundan ekilip, dostum Jarndyce'le gideceim iin ok mutluyum." Bayan Skimpole'la kzlarnn geride kalp frncyla muhatap olaca dikkatinden kam gibiydi; ama bu yle eski bir hikyeydi ki vakayi adiyeden olmutu. Ailesiyle vedalarken de hayatn her sahasnda gsterdii o uar ve zarif efkati sergiledi ve kafas gayet rahat bir biimde bizimle birlikte eve geldi. Aaya inerken, kaps ak odalar grme frsat bulduk ve kendi odasnn evin geri kalanna gre saray gibi olduunu fark ettik. O gn sona ermeden, ilk anda beni ok irkilten, sonra da hep hatrlayacam bir eyin bama geleceini bilemezdim. Eve giderken misafirimizin keyfi yle yerindeydi ki onu dinleyip hayret etmekten baka elimden bir ey gelmiyordu; Ada da kendini ayn cazibeye kaptrdndan bu hislerimde yalnz deildim. Hamime gelince, Somers T o w n ' d a n ayrldmzda douda sabitlenecekmi sinyalleri veren rzgr daha kilometre gitmeden aksi yne tire etmiti. Dier konularda ocukluu phe gtrse de Bay Skimpole deiiklik ve gneli hava sz konusu olduunda gerekten ocuklar gibi seviniyordu. Yoldaki gevezeliklerinden hi yorulmadan oturma odasna hepimizden nce girdi; ben daha ie koyulmamtm ki onun piyanoda barkarol nakaratlar, talyan ve Alman iki arklar aldn duydum.

Yemekten biraz nce hepimiz toplanmtk, o hl piyanoda aylak aylak kk paralar alyor, aralarnda da bir iki yl nce balayp da bkt antik Verulam duvar eskizlerine yarn devam etmeyi dndn anlatyordu; o srada ieriye bir kartvizit getirildi ve hamim akn bir sesle zerindeki ismi okudu: "Sir Leicester Dedlock!" Oda, iinde benimle birlikte dnerken ve ben daha kmldayacak gc kendimde bulamamken ziyareti ieri girdi. O gc k e n d i m d e bulabilsem hemen kaacaktm. O sersemlikle pencerenin yannda duran Ada'nn yanna gidecek, pencereyi grecek hatta nerede olduunu bilecek kadar bile kafam toparlayamadm. Adm duydum ve daha bir sandalyeye oturamadan hamimin beni takdim ettiini fark ettim. "Ltfen oturun, Sir Leicester." "Bay Jarndyce," dedi Sir Leicester selam vererek otururken, "sizi ziyaret etme erefine -" "O eref bana ait, Sir Leicester." "Teekkr ederim -Lincolnshire'dan dnerken size urayp, sizin de tandnz, sizi evinde arlayan, bu yzden de adn anmayacam bir ahsiyetle aramzdaki anlamazln, her ne kadar ciddi de olsa sizin ve yannzdaki hanmlarn, Chesney Wold'da kibar ve sekin bir zevke hitap edebilecek naizane be eyi grmenizi engellemesinden esef duyduumu bildirmek istedim." "ok incesiniz, Sir Leicester, bu hanmlar ve kendi adma size ok teekkr ederim." "Szn ettiim sebepler yznden adn anmaktan imtina ettiim bu beyefendinin, bana karakterimi yanl anlama erefini bahederek, Lincolnshire'daki evimde, oraya gelen btn hanmefendilerle beyefendilere gsterilmesi icap eden nezaketle hrmetin size kar gsterilmeyeceine inanmanza sebep olmas mmkndr." Hamim szl bir cevap vermeden bu sz incelikle savuturdu. "Byk zntyle renmi bulunuyorum ki, Bay Jarndyce," diye ar ar konumasn srdrd Sir Leicester. "Sizi temin ederim, byk bir zntyle Chesney Wold'daki khyamzdan renmi bulunuyorum ki, sizinle birlikte orada bulunan ve Gzel

Sanatlar konusunda rafine bir zevke sahip olduu anlalan bir beyefendi, ayn sebeple, aile resimlerine vermeyi arzu edebilecei zaman, dikkati ve itinay vermekten imtina etmitir ki eminim bir ksm buna deerdi." Szn burasnda bir kart karp byk bir ciddiyetle ve biraz zorlanarak gzlklerini takarak okudu, "Bay Hirrold - Herald - Harold - Skampling - Skumpling - kusura bakmayn - Skimpole." "Bu bey, Bay Harold Skimpole'dur," dedi hamim, aknl yznden okunuyordu. "Ya!" diye bard Sir Leicester, "Bay Skimpole'u grdm ve zntm ahsen tevdi edebildiim iin ok mutluyum. Umarm bir dahaki geliinizde bu ekingenliinizi brakrsnz, efendim." "ok incesiniz, Sir Leicester Dedlock. Bu tevik karsnda, gzel evinize bir ziyarette daha bulunmann keyfinden istifade etmek isterim. Chesney Wold gibi yerlerin sahipleri," dedi Bay Skimpole her zamanki mutlu ve rahat havasyla, "toplumun velinimetleridir. Saolsunlar biz fakirlerin hayranl ve beenisine sunmak zere pek ok harika ey bulundururlar; bu eylerin verdii keyfin semeresini almamak velinimetlerimize kar nankrlk e t m e k olur." Sir Leicester bu hissiyat fazlasyla beenmie benziyordu, "Sanat msnz, efendim?" "Hayr," dedi Bay Skimpole. " T a m bir aylam. Sadece amatrm." Sir Leicester bunu daha da fazla beenmiti. Bay Skimpole'un bir dahaki geliinde Lincolnshire'da bulunacak kadar ansl olmay umuyordu. Bay Skimpole bunu iltifat kabul ettiini ve onur duyduunu syledi. "Bay Skimpole," diye konumasn srdrd Sir Leicester hamime hitap ederek; "belki kendisi de fark etmitir, ailemizin sadk emektar olan khyamza -" ("Bayan Summerson'la Bayan Clare'i ziyarete gittiimde, eve yrmtm ya o zaman," diye umursamazca aklamada bulundu Bay Skimpole.) "Daha nceki geliinde birlikte kald kiinin Bay Jarndyce olduunu sylemi." Sir Leicester bu ismin sahibine selam ver-

di. "Bu sayede beni ok zen bu durumun farkna vardm. Bu hangi beyefendinin bana gelse zlrdm ama bilhassa da Leydi Dedlock'un eskiden tand, hatta akrabalk ba olan ve (leydimin kendi azndan duyduum kadaryla) byk sayg duyduu bir beyfendinin bana gelmesi, sizi temin ederim - B a n a - byk znt verdi." "Rica ederim bu bahsi kapatn, Sir Leicester," dedi hamim. "Bu dnceli hareketiniz beni, hatta eminim hepimizi mtehassis etti. Aslnda benim hatam, zr dilemesi gereken benim." Bir kez olsun bam kaldrmamtm. Ziyaretiyi grmemitim hatta konuulanlar bile duymuyor gibiydim. O srada bir kulamdan girip bir kulamdan kan bu konumay byle hatrlamak beni artyor. Konutuklarn duyuyordum ama kafam yle karkt, bu beyefendiden igdsel olarak kam varln benim iin yle can skc bir hale getiriyordu ki beynimin zonklamasndan ve kalbimin arpntsndan hibir ey anlamyormuum gibi geliyordu. "Bu konuyu Leydi Dedlock'a da atm," dedi Sir Leicester ayaa kalkarak, "Leydim o civardaki bir gezintileri srasnda rastlant eseri Bay Jarndyce ve himayesi altndaki hanmlarla karlap hasbhal etme zevkine erdiini syledi, izin verin, Bay Skimpole'a verdiim teminat, size ve bu hanmlara da tekrar edeyim, Bay Jarndyce. Bay Boythorn'un da evimi varlyla ereflendirdiini duymann bana memnuniyet vereceini sylememe koullar mani oluyor ama o koullar sadece o beyefendi iin geerlidir ve bakasn ilgilendirmez." "Onun hakkndan ne dndm biliyorsunuz," dedi Bay Skimpole, umursamazca bize dnerek. "Her rengi krmz gibi grmeye kararl, mlayim bir boa!" Sir Leicester Dedlock, sanki byle biri hakknda tek kelime daha duymaya tahamml yokmu gibi ksrd ve byk nmayi ve nezaketle yanmzdan ayrld. Olabildiince hzl, kendi odama ktm ve kendime hkim olana kadar orada kaldm. Altst olmutum ama tekrar aa indiimde, benimle sadece byk Lincolnshire baroneti karsnda utanga ve sessiz davrandm iin dalga getiklerini grnce halime krettim.

Artk bildiklerimi hamime anlatmamn zaman geldiine karar vermitim. Annemle karlama, onun evine gtrlme ihtimali - h a t t a Bay Skimpole'un, benimle ne kadar uzaktan alakal olsa da, kocasndan ilgi ve ihtimam grmesi- bana yle ac veriyordu ki hamimin yardm olmadan durumu idare edemeyeceimi hissediyordum. Sevimli odamza ekilip Ada'yla sevimli odamzda her zamanki sohbetimizi yaptktan sonra, kendi kapmdan dar ktm ve kitaplar arasnda hamimi bulmaya gittim. O saatlerde mutlaka okuduunu biliyordum; odaya yaklanca okuma lambasnn nn koridora vurduunu grdm. "Girebilir miyim, hami?" "Tabii, kk kadn. Mesele nedir?" "Mesele yok. Bu sakin saatleri frsat bilip size kendim hakknda bir iki ey sylemeye karar verdim." Benim iin bir iskemle ekti, kitabn kapad, yanna koydu ve mfik, anlayl yzn bana evirdi. Yznde daha nce -derdini benim kolayca anlayamayacam syledii o g e c e - grdm o tuhaf ifade vard. "Seni ilgilendiren her ey, sevgili Esther'ciim," dedi, "hepimizi ilgilendirir. Belki benim seni dinlemeye hazr olduum kadar hazr deilsindir anlatmaya." "Biliyorum, hami. Ama nasihatinize ve desteinize yle ihtiyacm var ki. Ah! bu gece nasl ihtiyacm olduunu bilemezsiniz." Benim byle ciddi konumama hazrlkl deilmi gibi grnyordu hatta biraz panie bile kaplmt. "Bugn ziyareti geldiinden beri sizinle konumaya nasl can attm da bilemezsiniz." "Ziyareti mi, canm! Sir Leicester Dedlock mu?" "Evet." Kollarn kavuturup, ne syleyeceimi bekleyerek byk bir endieyle bana bakt. Onu nasl hazrlayacam bilemiyordum. "iyi de, Esther," dedi, glmseyerek, "ziyaretimizle sen dnyada yan yana dnebileceim en son insanlarsnz!" "Evet, hami, biliyorum. Yakn zamana kadar ben de yle dnrdm."

Glmseme yznden kayboldu ve eskisi gibi ciddileti. Kap kapal m diye bakmak iin ayaa kalkt (ama o ii ben halletmitim), sonra yerine dnd. "Hami," dedim, "frtnaya yakalandmzda Leydi Dedlock'un size ablasndan sz ettiini hatrlyor musunuz?" "Tabii. Tabii hatrlyorum." "Hani ablasyla yollarnn ayrldn sylemiti." "Evet." " N e d e n yollar ayrlm, Hami?" Bana bakarken yz epeyce deiti. "Yavrum, bunlar ne biim sorular! Bilmiyorum. Sanrm sadece kendileri biliyordur. O iki gzel, gururlu kadnn srlarn kim bilebilir? Leydi Dedlock'u grdn. Ablasn grseydin, en az onun kadar mesafeli ve marur olduunu anlardn." "Ah hami, onu ok grdm, hem de ok!" "Grdn m?" Dudan srarak bir mddet bekledi. "Madem yle, Esther, uzun zaman nce benimle Boythorn hakknda konutuunda, sana onun sadece bir kere evlenmeye niyetlendiini sylediimde ve bu hanmn lmediini ama onun iin ldn ve bunun btn hayatn etkilediini anlattmda her eyi biliyor muydun, bu hanmn kim olduunu da biliyor muydun?" "Hayr, hami," dedim zerime vuran ktan korkarak. "imdi de bilmiyorum." "Leydi Dedlock'un ablasyd." "Neden," diye sordum glkle, "rica ederim syle hami, neden ayrldlar?" "Kadn istedi, nedenini de o kat kalbinde sakl tuttu. Boythorn sonradan bir tahminde bulundu (ama sadece tahminden ibaretti), o marur ruhunun kardeiyle yapt kavga esnasnda i lah olmaz bir yara aldn tahmin etti; ama kadn Boythorn'a bir m e k t u p yazd ve mektubu ald andan itibaren onu lm Iilmesini istediini - g e r e k t e de l d n - onun da kendisi gibi marur ve onuruna dkn biri olduunu gz nnde bulundurarak bu karar vermek zorunda kaldn sylyordu. Onun ve kendisinin bu zelliklerini dnerek byle bir fedakrlkta bulunduunu, bununla yaayp bununla leceini yazyordu.

Korkarm ikisini de yapt nk o andan itibaren Boythorn bir daha onu ne grd ne de ondan haber ald. Bakas da." "Ah, hami, ben ne yapmm!" diye bardm kederime yenilerek; "farknda olmadan ne byk aclara neden olmuum!" "Sen mi, Esther?" "Evet, hami. Farknda olmasam da ben neden oldum. O inzivaya ekilmi abla benim grdm ilk yzd." "Hayr, hayr!" diye bard yerinde srayarak. "Evet, hami, evet! Onun kardei de benim annem!" Ona annemin m e k t u b u n u anlatacaktm ama o srada dinlem e k istemedi. Benimle yle efkatli ve mantkl konutu, kendimi daha iyi hissettiim zamanlarda yarm yamalak dndm ve mit ettiim eyleri yle ak nme serdi ki senelerdir ona kar derin bir minnettarlk duymama ramen onu hi o geceki kadar sevmemi, iten ie o kadar kran duymamtm. Beni odama gtrp, kapda yanama bir pck kondurduktan sonra yataa yattmda tek dcem, nasl daha ok alabileceim, nasl daha iyi olabileceim, karnca kararnca kendimi nasl unutabileceim, ona nasl kendimi vakfedebileceim, bakalarna nasl faydal olabileceim ve ona ne kadar deer verdiimi nasl gstereceimdi.

XLIV. Blm

M E K T U P VE CEVABI

Hamim beni ertesi sabah odasna ardnda ona bir gn nce anlatamadklarm anlattm. Bu srr saklamaktan ve dnk gibi bir karlamay engellemekten baka yapacak bir ey olmadn syledi. Hislerimi anlyor ve tamamiyle paylayordu. Hatla Bay Skimpole'un bile nne kan bu frsat kullanmasn engelleme grevini zerine ald. smi lazm deil, o kiiye artk akl vermek de yardm e t m e k de elinden gelmezdi. Bunu ok isterdi ama byle bir ey imknszd. Szn ettii avukata kar annemin duyduu phenin asl astar varsa srrn ortaya kacandan korkuyordu. Adamn hem simasn hem hretini biliyordu ve tehlikeli biri olduu kesindi. Ne olursa olsun en az kendisi kadar masum olduumu ve onun kadar eli kolu bal olduumu bana kaygl bir sevgi ve efkatle tekrar tekrar hatrlatyordu. "Ayrca," dedi, "senden pek phelenildiini de zannetmiyorum, canm. Bu balant bilinmese dahi kukulanacak pek ok ey var." "Avukat iin yle," dedim. "Ama byle endielenince aklma iki kii daha geldi." Sonra ona, ben neden bahsettiini tam mlamadm zamanlarda belli belirsiz tahminleri olduundan korktuum ama son konumamzdan sonra sessiz kalacana gv cdiim Bay G u p p y ' d e n sz ettim. "Madem yle," dedi hamim, "onu imdilik gz ard edebiliII/.. teki kim?" Fransz hizmetiyi ve bana yapt ateli teklifi hatrlattm.

694
"Ha!" dedi dnceli dnceli, "bak o ktipten daha tehlikeli. Ama eninde sonunda sadece yeni bir i aryordu, canm. Ada'yla seni ksa sre nce grmt, aklna ilk senin gelmen normal. Sadece hizmetin olmay teklif etti. Baka bir ey yapmad." "Tavrlar ok tuhaft," dedim. "Evet, ayakkablarn karp lm deinde sonulanabilecek bir yryten souk bir haz al da tuhaft," dedi hamim. "Byle ihtimalleri dnmek gereksiz yere kendi huzurunu karmak, kendine ikence etmek olur. Byle dnldnde ok feci manalar ieren tek bir zararsz durum bile yokmu gibi grnr. midini kaybetme, kk kadn. En iyisi kendin olman; btn bunlar renmeden nee naslsan yle ol. Herkes iin yapabilecein en iyi ey bu. Ben de bu srr seninle paylarken -" "Ve arln epeyce hafifletirken, hami." "- Uzaktan takip edebildiim kadaryla aile iinde olup bitenlere dikkat edeceim. Gn olur da burada bile adn anmamamz gereken o kiiye elimi uzatp azck da olsa bir hizmette bulunmam iin bir frsat doarsa sevgili kz uruna bunu yapmaktan ekinmeyeceim." Ona btn kalbimle teekkr ettim. Ona teekkr etmekten baka ne yapabilirdim ki! T a m kapya ynelmitim ki biraz beklememi syledi. Hzla arkama dndmde yznde yine ayn ifadeyi grdm; bir anda, nasl oldu bilmiyorum, bunun ne anlama geldiini yeni ve uzak bir ihtimal olarak kavradm. "Sevgili Esther'ciim," dedi hamim, "uzun zamandr sana sylemek istediim bir ey var." "yle mi?" "Bu konuyu amakta zorlanyordum, hl da zorlanyorum. nceden inceye dnlerek sylenmesini ve ayn ekilde deerlendirilmesini isterim. Bunu sana yazarak vermeme bir itirazn var m?" "Sevgili hami, bana bir ey yazmanza nasl kar kabilirim ki?" "Madem yle canm," dedi o neeli glyle; "u anda, her zaman olduum kadar ak ve kolay anlalr, drst ve eski kafal mym?" Byk bir samimiyetle cevap verdim, "Olduka." Dorusu da buydu nk o bir anlk tereddt gitmi ve nazik, hassas, samimi, hakikatli hali geri dnmt. "Bir eyleri gizlemi, sylediimden baka bir ey kastetmi ve her hangi bir ekincem varm gibi grnyor muyum?" dedi berrak gzlerini gzlerime dikerek. Tabii ki hayr diye cevap verdim. "Bana tmyle gvenip sana aacam eylere tamamiyle inanabilir misin, Esther?" "Tamamiyle," dedim btn itenliimle. "Canm," dedi hamim, "bana elini uzat." Elimi tutup koluyla hafife belime sarlarak ve o ayn iten ferahlk ve sadakatle -o evi bir anda benim yuvam yapan o eski kollayc tavryla- yzme bakarak "O arabadaki k gnnden beri bende pek ok deiiklik yarattn, kk kadn. O zamandan bu zamana bana dnyann iyiliini yaptn." "Ah, hami, ya o zamandan beri sizin yaptklarnz!" "AmaJ' dedi, "onlarn imdi hatrlanmamas gerekiyor." "Ama unutulmas imknsz." "Evet, Esther," dedi tatl bir ciddiyetle, "imdi unutulmas gerekiyor; bir sreliine. Sadece, hibir eyin beni deitiremeyeceini hatrla. Bundan emin olabilir misin, canm?" "Evet, eminim," dedim. "Bu da az ey deil," diye cevap verdi. "Her eye bedel. Ama bununla yetinmemeliyim. Benim ne olursa olsun hep byle bildiin gibi kalacama sen iyice kanaat getirmeden bu szn ettiim eyi sana yazamam. En ufak bir phen bile varsa yazmayacam. yice dndkten sonra kesinlikle emin olabilirsen haftaya bu gece ' m e k t u p ' iin Charley'yi yolla. Ama pek emin deilsen sakn yollama. Her konuda olduu gibi bu konuda da drstlne gveniyorum. O konuda emin olamazsan sakn yollama!" "Hami," dedim, "ben zaten eminim. Siz nasl bana kar deimezseniz benim de bu inancm deimez. M e k t u p iin CharIcy'yi yollayacam." Elimi skt ve baka bir ey sylemedi. Hafta boyunca ne o ne do ben bu konumamzdan hi bahsetmedik. Kararlatrlan gece

696
geldiinde yalnz kalr kalmaz Charley'ye "Git Bay Jarndyce'in kapsn tklat, Charley ve seni 'mektup' iin yolladm syle," dedim. Charley merdivenler kt, merdivenler indi, koridorlar geti -o eski evin zikzakl yollar o gece dikkat kesilmi kulaklarma pek uzun geldi- koridorlardan geerek, merdivenlerden inip karak geri dnd ve mektubu getirdi. "Masann zerine brak, Charley," dedim. Charley mektubu masann zerine brakp yatmaya gitti, bense onu elime almadan uzaktan seyrederek ve pek ok eyler dnerek ylece oturdum. Glgelenmi ocukluumla baladm, o rkek gnlerden teyzemin souk ve kararl bir yzle lm deinde yatt zor zamanlara getim; dnyada grecek, konuacak kimsem olmasayd kendimi Bayan Rachael'in yanndaki kadar yalnz hissetmezdim. Etrafm dostlarn sard, sevildiim o eskisinden ok farkl, talihli gnlerime getim sonra. Bir tanemi ilk grdm, hayatmn neesi ve gzellii olan o kardee sevgisine kabul edildiim zamanlara geldim. O souk, berrak gecede beklentili yzlerimizin pencerelerinden fkran ve asla snmeyen hogeldin n hatrladm. Mutlulukla geen hayatm bir kere daha yaadm, hastalm ve iyilememi gzden geirdim, ben o kadar deitiimde, etrafmdakiler hi deimemiti; btn bu mutluluk bir k gibi o merkezdeki kiiden etrafa salyordu, karmda masann zerindeki mektubuyla temsil edilen birinden. M e k t u b u ap okudum. Bana kar olan sevgisi, kendini hie sayarak beni ikaz edii, her kelimesiyle bana gsterdii alaka yle dokunaklyd ki gzlerim sk sk okuyamayacak hale geliyordu. Yine de elimden brakmadan nce kere okudum. Mektubun ieriini nceden tahmin etmitim, tahminim de kmt. Bana Kasvetli Ev'in hanm olur muyum diye soruyordu. ok fazla sevgi ifade etmesine ramen bir ak mektubu deildi; hamim benimle her zaman nasl konuuyorsa yle yazlmt. Yzn gryor, sesini duyuyor, o efkatli, kollayc tavrn her satrda hissediyordum. Bana sanki tam aksi konumlardaymz gibi yazmt; sanki btn o iyilikleri ben yapmtm da uyandrdklar hisleri o tatmt. Benim gen oluum, onunsa hayatnn sonbaharnda oluu; ben daha ocukken onun kemale

697
erii; bana ak dm salarla yazd ve btn bunlar ben olgun bir karar vermeden nce nme serecek kadar iyi bildii zerinde duruyordu. Benim bylesi bir evlilikle hibir ey kazanmayacam, reddetmekle de hibir ey kaybetmeyeceimi sylyordu nk ilikimizdeki hibir yenilik bana kar duyduu efkati daha oaltamazd ve ne karar verirsem vereyim doru olacandan emindi. Ama son konumamzdan sonra bu adm yeni batan dnm ve atmaya karar vermiti; ocukluumun o acmasz kehanetini boa karmak iin btn dnyann birleeceini tek bir zavall rnekle gstermeye bile yarasa onun iin kafiydi. Ona verebileceim mutluluu tahmin dahi edemezdim ama bu konuda bir ey sylemeyecekti nk ona hibir borcum olmadn, onun bana borlu, hem de ok borlu olduunu asla unutmamalydm. Geleceimizi sk sk dnmt; artk reit olan Ada'nn bizden ayrlacan tahmin ederek ve bunun ok yakn zamanda olacandan korkarak, imdiki hayat tarzmzn deieceini hissetmi ve bu teklifi yapmak aklna yatmt. Teklifin ardnda yatanlar bunlard. Bundan byle beni koruyup kollamas iin ona en byk hakk verebileceimi ve lm haricinde btn kk deiimler ve ihtimalleri hie sayarak, mutlulukla ve drstlkle geri kalan hayatnn sevgili orta olabileceimi hissediyorsam bile beni dnszce balamak istemiyordu nk bu m e k t u p benim iin henz ok yeniydi ve yle olmasa bile dnecek bol bol zamana ihtiyacm vard. Her halkrda eski ilikimizi, eski tavrn ve ona hitap ederken kullandm eski ismi korumak istiyordu. Neeli Dame Durden'a, kk khyaya gelince, onun da hep ayn kalacan biliyordu. M e k t u b u m d a yazanlar bunlard; batan sona adalet ve asaletle yazlmt, sanki bir arkada bana evlilik teklifinde bulunmu da salim kafayla vaziyeti olduu gibi anlatyormu gibi somluluk sahibi hami rolndeydi. Ama ben daha gzel grndm zamanlarda da bylesi bir plann aklnda olduunu fakat bundan ekindiini belirten bir .ey yazmamt. Eski yzm kaybettiimde ve hibir cazibem kalmadnda beni eskisi kadar ok sevdiini. Doumumla ilgili .rn onu oka uratmadn. Cmertliinin benim bozulmu vllzm ve utan mirasma ar bastn. Bylesi bir sadakate ne

698
kadar ihtiya duyarsam, ona da o kadar gvenebileceimi yazmamt. Ama ben hepsini biliyordum, hem de ok iyi biliyordum. O gne dek yaadm efkat dolu yknn ulaabilecei tek sonun bu olacan dndm; yapmam gereken tek ey vard. Hayatm onun mutluluuna adamak yeterli bir teekkr olmayacakt, daha bir gece nce ona teekkr etmenin yeni bir yolunu bulmay dilememi miydim? Yine de ok aladm; sadece mektubu okuduktan sonra yreim kabardndan ya da beni bekleyen gelecein - n c e d e n tahmin etsem d e - yabanclndan deil, sanki adn tam koyamadm, kafamda ekillendiremediim bir eyi sonsuza kadar kaybetmiim gibi aladm. ok mutlu, ok minnettar, ok mitliydim ama ok aladm. Bir sre sonra gidip eski aynama baktm. Gzlerim imiti, "O Esther, Esther bu sen misin!" dedim. Aynadaki yz bu sitem yznden korkarm yine alayacak gibi oldu ama parmam kaldrnca sustu. "Bana ylesi bir deiiklii gsterdiinde karma karttn serinkanl grntye biraz daha benzedi bu!" dedim, salarm zmeye balayarak. "Kasvetli Ev'in hanm olduunda bir ku kadar neeli olmalsn. Aslnda her zaman neeli olmalsn; madem yle hemen imdi balayalm." Biraz daha rahatlayarak sam zmeye devam ettim. Hl biraz hkryordum ama daha nce alam olduum iin, o anda aladmdan deil. "Bak, Esther, canm, artk hayatn boyunca mutlu olacaksn. En iyi dostlarnla, eski evinde, pek ok iyi ey yapma gcnle, dnyann en iyi erkeinin layk olmadn sevgisiyle mutlu olacaksn." Bir an hamim bir bakasyla evlense ne hissedeceimi ve ne yapacam dndm! Gerekten de byk deiiklik olurdu. Bu hayatma yle yeni ve farkl bir bak as getirdi ki anahtarlarm ngrdattm ve tekrar sepetlerine koymadan nce zerlerine bir pck kondurdum. Sonra aynann nnde salarm tararken, hastalmn derin izlerinin ve doumumla ilgili koullarn, almak, almak, almak - d r s t ve iddiasz bir biimde faydal, uysal, dayankl olmak iin yeni bir sebep tekil ettiini ne kadar sk iimden geirdiimi dndm. Byle marazi marazi oturup alamann da tam zamanyd! Mesele gnn birinde Kasvetli Ev'in hanm olmann bana tuhaf grnmesiyse (alamak iin byle bir bahanem varsa ki yoktu) neden tuhaf grnsnd ki? Ben dnmediysem bile bakalar bunu dnmt. "Safm benim," dedim aynaya bakarak, "Daha yzndeki bu izler olumadan nce Bayan Woodcourt'un evlenmenle ilgili ne dediini -" Belki de bu isim hatrlatmt bana. O kuru iekleri. Artk onlar saklamamak daha iyi olacakt. Artk tmyle geride kalm bir eyin ansna saklanyorlard ama onlar artk muhafaza etmemek daha iyi olacakt. Bir kitabn iindeydiler, o kitap da Ada'yla benim odam ayran oturma odasndayd. Bir m u m alp usulca onu rafndan almaya gittim. O srada ak kapdan gzelimi grdm ve pmek iin ieri girdim. Biliyorum zayflmdan, alamam iin de hi sebep yoktu hem ama tatl yzne bir damla gzya drdm, bir tane daha, bir tane daha. Daha da ileri giderek kuru iekleri kitabn iinden alp onun dudaklarna gtrdm. Richard'a duyduu sevgiyi dndm; tabii ieklerin bununla alakas yoktu. Sonra onlar alp odama gittim ve mumun alevinde yaktm, bir anda toza dntler. Ertesi sabah kahvalt odasna girdiimde hamimi her zamanki gibi buldum; olduka ak, samimi ve rahat. Onun tavrnda hibir ekince olmadndan benim tavrmda da olmad (en azndan bana yle geliyor). O sabah bakalar yokken, odaya girip kmalarm esnasnda onunla sk sk yalnz kaldm ve benimle mektup hakknda konumasnn hi de ihtimal harici olmadn dndm ama tek kelime bile etmedi. Ertesi sabah, daha ertesi sabah, en azndan bir hafta boyuncu bu byle devam etti; Bay Skimpole ziyaretini uzatmt. Her gn hamimin benimle m e k t u p hakknda konumasn bekliyordum ama hi konumad. Sonra biraz rahatsz olup ona bir cevap yazmam gerektiini dndm. Geceleyin odamda bir sr mektuba baladm ama

700
bir trl iyi bir cevaba benzer bir ey yazamadm, bu yzden de hep bir gn daha gesin diye bekledim. Byle byle yedi gn daha bekledim ama o tek kelime bile etmedi. En nihayet Bay Skimpole gittiinde mz bir leden sonra arabayla gezintiye kmaya karar verdik; Ada'dan nce giyinip aa inmitim ki hamimle karlatm, srt bana dnkt oturma odasnn penceresi nnde durmu dar bakyordu. Ben ieri girince dnd ve glmseyerek, "Sen misin kk kadn?" dedi ve tekrar dar dnd. Artk onunla konumaya karar vermitim. Aslnda o niyetle aa inmitim. "Hami," dedim biraz duraksayp tirtir titreyerek, "Charley'nin almaya geldii m e k t u b u n cevabn ne zaman isterdiniz?" "Hazr olduunda, canm," dedi. "Sanrm hazr," dedim. "Charley mi getirecek?" diye sordu. "Hayr. Ben kendim getirdim, hami," dedim. Kollarm boynuna dayayp onu ptm; beni pen Kasvetli Ev'in hanm m dedi; evet dedim; o anda hibir deiiklik olmad, mz birlikte dar ktk ve bir taneme bir sreliine hibir ey sylemedim.

XLV. Blm

EMANET

Bir sabah anahtar sepetimi grdatma turlarm bitmi, gzelimle bahede dolayorduk ki tesadfen evden tarafa baktm ve Bay Vholes'a benzeyen uzun ince bir glgenin ieri girdiini grdm. Ada daha o sabah bana, Richard'n Chancery davasna fazlaca aslmakla bu konudaki hevesinin krlacan mit ettiini sylyordu; bu yzden de cancazmn moralini bozmamak iin ona Bay Vholes'un glgesi hakknda hibir ey sylemedim. Biraz sonra Charley allarn etrafndan dolanp, patikalarda sekerek, sanki benim hizmetim deilmi de Flora'nn yardmclarndan biriymi gibi p e m b e beyaz, sevimli yzyle geldi ve "Hanmefendi, acaba gelip Bay Jarndyce'le grr mydnz!" dedi. Charley'nin holuklarndan biri, ne zaman bir mesaj getirecek olsa, mesajn iletilecei kiiyi ne uzaklkta olursa olsun, grr grmez, hemen mevzuya girmesiydi. Bu yzden de Charley'i daha duyamadan, her zamanki syleyi tarzyla Bay Jarndyce'le "gelip grmemi" rica ediini grdm. Onu en nihayet duyabildiimde bu mesaj o kadar ok tekrarlamt ki nefes nefese kalmt. Ada'ya hemen dneceimi syledim ve ieri girerken Char Iey'ye Bay Jarndyce'in yannda bir bey olup olmadn sordum. Utanla itiraf ediyorum ki grameri benim eitim k o n u s u n d a k i becerime glge dren Charley, "Evet, hanmefendi. Hani Bay Uichard'la gelmitiydi ya, ite o," diye cevap verdi.

Hamimle Bay Vholes kadar birbirine zt iki insan olamaz herhalde. Onlar bir masann banda karlkl birbirlerine bakarlerken buldum; biri yle ak, dieri yle kapalyd; biri yle geni ve dik, dieri yle dar ve kamburdu; biri syleyeceklerini gr, tok bir sesle sylyor, dieri balk gibi azn oynatarak, soukkanllkla yle saklyordu ki; birbiriyle bu kadar alakasz iki insan daha nce hi bir arada grmediimi dndm. "Bay Vholes'u tanyorsun, canm," dedi hamim. Bunu pek ar bir nezaketle sylemediini belirtmek zorundaym. Bay Vholes her zamanki gibi eldivenli ve ilikli ayaa kalkt; sonra tpk arabada Richard'n arkasna oturduu gibi tekrar oturdu. n n d e Richard olmadndan dosdoru karsna bakyordu. "Bay Vholes," dedi hamim, sanki kt kehanet getiren bir kumu gibi ona bakarak, "pek talihsiz Rick'ciimiz hakknda irkin bir rapor getirmi." Talihsiz kelimesini sanki onun Bay Vholes'la olan balantsn t a n m l a m gibi zellikle vurgulamt. kisinin arasna oturdum; Bay Vholes, sar yzndeki krmz kabartlardan biriyle gizlice oynamas haricinde hareketsizdi. " N e mutlu ki Rick'le sen ok iyi arkada olduunuzdan," dedi hamim, "senin bu konuda ne dndn renmek istedim, canm. Rica etsem ona da aklar msnz, Bay Vholes?" Bay Vholes'un konumasnda aklamadan baka her ey vard: "Bay C'nin profesyonel danman olarak, Bayan Summerson, Bay C'nin maddi koullarnn u anda skntl bir vaziyette olduu konusunda bilgi sahibi bulunduumu sylyordum. Mebla olarak fazla olmasa da, Bay C'nin demeyi taaht ettii borlarn ve bunlar deyebilme olanaklarnn hususi ve acil bir hal arz etmesinden kaynaklanyor. Bay C iin pek ok kk meseleyi savuturdum ama onun da bir snr var ve bu snra geldik. Bu naho durumlar idare edebilmek iin kendi cebimden bir takm harcamalarda bulundum ama bunlar bir an nce geriye alabilmek istiyorum nk sermaye sahibi biri olma iddiasnda deilim, Vale of T a u t o n ' d a benim desteime ihtiya duyan bir babam olmasnn yan sra evdeki sevgili kzm iin de bir

nebze olsun serbestiyet yaratmak abasndaym. Benim korkum, bu gidiat sonucunda Bay C'nin mesleinden ayrlmak iin izin istemek durumunda kalmas ki bunun da tandklar tarafndan bilinmesi gerekir." Konuurken srekli bana bakan Bay Vholes, bu noktada pek de bozduu sylenemeyecek sessizliine gmld ve tekrar gzlerini nne dikti. "Bir dnsene, zavallck imdi eline geen paradan da mahrum kalacak," dedi hamim bana. "Ama ben ne yapabilirim ki? Onu biliyorsun, Esther. Artk benden kesinlikle yardm kabul etmez. Byle bir teklifte ya da imada bulunmak onu bir arlkta bulunmaya sevk edebilir." Bunun zerine Bay Vholes yine bana dnd. "Bay Jarndyce'in szn ettii durum kukusuz dorudur ve esas zorluk da buradan kmaktadr, hanmefendi. Ben bir eyler yaplabileceini zannetmiyorum. Bir eyler yaplsn da demiyorum. Alakas yok. Buraya gven mhr altnda gelip bunu anlatmamn tek nedeni her eyin aktan aa yrtlmesi ve sonradan her eyin aktan aa yrtlmediinin sylenmemesi. Benim dileim her eyin ak olmas. Arkamda iyi bir isim brakmak istiyorum. Bay C'yle sadece kendi alacam hakknda mzakerede bulunmu olsaydm burada olmazdm. Sizin de ok iyi bildiiniz gibi buna iddetle kar kard. Bu profesyonel bir ziyaret deil. Kimseden creti istenmeyecek. Bu toplumun bir yesi, bir aile babas - v e bir evlat olmak haricinde benim bundan bir karm yok," dedi Bay Vholes, evlat olduunu neredeyse unutacakt. Bize Bay Vholes eksiksiz, fazlasz gerei sylyormu gibi geldi; Richard'n durumunu bilmenin verdii sorumluluu paylamak istediini sezdik. Richard o srada Deal'deydi; oraya gidip onu grmeyi ve mmknse ok kt bir ey olmasn engellemeyi teklif etmekten baka elimden gelen bir ey yoktu. Buu Bay Vholes'a danmadan, o bir hayalet gibi atein bana gidip cenaze eldivenlerini stmaya koyulduunda hamimi bir kenara ekerek nerdim. Hamimin ilk itiraz seyahatin bana verecei yorgunluktu ama baka bir itiraz olmadn grnce, kendim de bu seyahat-

704
ten ancak mutlu olabileceim iin rzasn aldm. Sonra geriye sadece Bay Vholes'a bildirmek kald. "Pekl, efendim," dedi Bay Jarndyce, "Bayan Summerson Bay Carstone'la grecek, umalm ki iinde bulunduu durumun geri dn olsun. Msaade buyurun size bir le yemei ikram edeyim, efendim." "Teekkr ederim, Bay Jarndyce," dedi Bay Vholes, uzun, siyah kolunu kaldrarak saatin vurularn sayd, "almayaym. T e e k k r ederim, tek lokma bile yiyemem. Sindirim sistemim ok bozuk, yemekle aram pek iyi deil. G n n bu saatinde yemek yiyecek olursam ne gibi neticeler yaratr bilemiyorum. Her ey aka konuulduuna gre izninizle ben kalkaym." "Keke siz de, biz de," dedi hamim ac bir sesle, "u malum Davadan byle iznini isteyip uzaklaabilseydik, Bay Vholes." Sadece ban yana eip ar ar sallayan Bay Vholes'un tepeden trnaa pek youn olan kara boyalar atein nnde buharlam, ortala naho bir koku yaylmt. "Bizim gibi yegne arzusu saygn avukatlar addedilmek olan kiiler tekerlee omuz vermekten baka bir ey yapamazlar. Biz bunu yapyoruz. En azndan ben kendim yapyorum ve meslek kardelerimin her biri iin de iyi dnceler beslemek istiyorum. Bay C'yle konuurken benden bahsetmemek gibi zorunluluun farknda msnz, hanmefendi?" Bunu yapmamak iin zen gstereceimi syledim. "iyi olur, hanmefendi, iyi gnler, Bay Jarndyce, iyi gnler efendim." Bay Vholes iinde el yokmu gibi grnen l eldivenini nce benim, sonra hamimin parmaklarna dokundurdu ve uzun ince glgesini de alp gitti. Londra'yla aramzdaki gneli yollarda giderken, arabann zerinden yere vuran glgesinin topraktaki tohumlar bile donduracan dndm. Tabii nereye, neden gittiimi Ada'ya da sylemek icap etti; haliyle o da endielenip huzursuzland. Ama Richard'a yle sadkt ki ne bir acma ne de bir bahane sz etmedi; daha da byk bir sevgiyle - b e n i m canm vefal yavrum!- ona upuzun bir m e k t u p yazp bana emanet etti. Seyahatte bana Charley refakat edecekti, geri buna lzum grmyordum, onu seve seve evde brakabilirdim. O leden

705
sonra hepimiz Londra'ya gittik ve posta arabasna iki bilet aldk. Her zamanki uyku saatimizde, Charley'le ben Kent'e giden mektuplarla birlikte denize doru ilerliyorduk. At arabas zamannda yolculuk btn gece sryordu; ama arabada tek bamzaydk ve geceyi de pek skc bulmadk. Benim konumumdaki biri iin nasl geebilirse benim iin de yle geti. Seyahatim kh mitli grnyordu, kh mitsiz. Kh bir faydamn dokunacan dnyordum, kh byle bir fikre nasl kapldma ayordum. Kh yola kmak dnyann en mantkl ii gibi grnyordu, kh en mantksz. Richard' ne durumda bulacam, ona ne syleyeceim, onun bana ne syleyecei bu iki farkl hissiyattan arta kalan zamanlarda zihnimi megul ediyordu; o gece tekerlekler tekrar tekrar ayn arky alyormu gibi geldi bana, hamimin mektubunun arl bu melodiye damgasn vuruyordu. En nihayet Deal'in dar sokaklarna geldik; souk, sisli sabah vakti ok kasvetliydiler. Tahta ve tuladan deiik deiik, kk evleriyle; bocurgatlar, byk gemileri ve barakalaryla; halatl, palangal uzun, plak direkleriyle; talk alanlarda yer yer bitmi allar otlaryla uzun, dz kumsal grdm en i karartc yerdi. Deniz youn, beyaz bir sisin altnda inip kalkyordu; bir iki erkenci halat dnda hareket eden bir ey yoktu, onlar da vcutlarna doladklar iplerle, bu ekilde var olmaktan bkm, zerlerine koza ryor gibi grnyorlard. Ama harika bir otelin scak odasna kendimizi attmzda ve rahata ykanp giyindikten sonra erkenden kahvaltya oturduumuzda (nk yatmak iin ok geti) Deal daha sevimli grnmeye balad. Kk odamz gemi kamaras gibiydi ve Charley'nin ok houna gitti. Sonra sis bir perde gibi kalkmaya balad ve orada olduklarn bilmediimiz gemiler ortaya kt. Garson o srada akta kim bilir ka geminin bal olduunu sylemiti. Bunlarn bazlar ok bykt; bir tanesi Hindistan'a gidip gelen byk ticaret gemilerindendi, daha yeni gelmiti; gne karanlk denizde gm glckler oluturarak bulutlarn arasndan Iurladnda, bu gemilerin aydnlanmalar, glgelenmeleri, sahilden onlara onlardan sahile giden kayklarn hercmerci arasnda deimeleri, kendi ilerindeki ve etraflarndaki hareket ve canllk ok gzeldi.

En ok ilgimizi eken byk Hindistan gemisiydi nk daha o gece limana yanamt. Etraf kayklarla evriliydi; gemidekilerin karaya gelmekten kim bilir ne kadar mutlu olduklarn konuuyorduk. Charley seyahati, Hindistan'n scan, ylanlarla kaplanlar da merak ediyordu; bu tip bilgileri gramerden ok daha abuk kaptndan bildiklerimi ona anlattm. Byle seyahatlerde insanlarn bazen nasl gemi kazalarna uradklarn ve kayalara arptklarn, sonra tek bir adamn yiitlii ve insanlyla nasl kurtulduklarn da anlattm. Charley bunun nasl olabildiini sorduunda, ona byle bir vakay yaayan birini nasl yakndan tandmz syledim. Richard'a bir not gnderip orada olduumu bildirsem mi diye dnmtm ama onu hazrlksz yakalamann daha iyi olacana karar verdim. Klada yaad iin bunun olup olmayacandan emin deildim ama bir deneyelim diyeek yola ktk. Klann kapsndan ieri baknca sabahn o saatinde her eyin ok sakin olduunu grdk; nbeti kulbesinde duran avua Richard'n nerede kaldn sordum. Yanma bir adam katt; adam beni bir barakann nne gtrd ve birka basamak kp kapy tklattktan sonra bizi yalnz brakt. "Yine ne var!" diye bard ieriden Richard. Ben de Charley'yi kk koridorda brakp aralk kapya giderek "eri girebilir miyim, Richard? Benim, D a m e Durden," dedim. Yere yaylm karman orman giysiler, teneke kutular, kitaplar, postallar, fralar ve bavullar arasnda bir masada bir eyler yazyordu. T a m giyinmemiti -zerinde niforma deil, sivil giysiler olduunu fark ettim- salarn da taramamt ve en az odas kadar dank grnyordu. Btn bunlar Richard beni canu yrekten karladktan ve yanna oturttuktan sonra grdm nk sesimi duyar duymaz yerinden frlayp boynuma sarlmt. Sevgili Richard! Bana kar hep aynyd. En sonuna kadar - a h zavall, zavallck!- beni o eski neeli, ocuksu tavrndan bir esintiyle karlard hep. "Aman tanrm, kk kadn," dedi "buraya nasl geldin? Seni greceim kimin aklna gelirdi? Bir ey yok ya? Ada iyi mi?" "Gayet iyi. Her zamankinden daha gzel, Richard!" "Ah!" dedi, arkasna yaslanarak. "Zavall kuzenciim! Sana yazyordum, Esther."

Arkasna yaslanp, kk kk yazlarla dolu kd burutururken o yakkl genliinin baharnda bile yle yorgun, bitkin bir hali vard ki! "O kadar urap yazdn eyleri okuyamayacak mym yani?" dedim. "Ah, canm," dedi, mitsiz bir hareketle. "Mektupta yazlanlar btn odada okuyabilirsin. Her yere sinmi durumda." Yumuak bir sesle byle bedbin olmamasn rica ettim. T e sadfen onun dara dtn rendiimi ve yaplabilecek en iyi eye karar vermek iin konumaya geldiimi syledim. "Senden de bunu beklerdim, Esther ama faydas yok, bu yzden de senden bunu beklemezdim!" dedi hznl bir glmsemeyle. "Bugn hizmetten ayrlyorum - b i r saat iinde yola kacaktm- iflasm yumuatmak iin. Neyse! Olan oldu. Bu meslek de brleri gibi kt. Bir de kiliseye girseydim btn meslekleri bitirmi olacaktm." "Richard," dedim srarla, "durum o kadar mitsiz mi?" "Esther," dedi, "cidden de yle. Kepaze olmama o kadar az kald ki stlerim benden kurtulmaya can atyorlar. Hakllar da. Borlarla alacakllar ve btn olumsuzluklar bir yana bu meslek iin bile uygun deilim. Btn dikkatim, zihnim, kalbim, ruhum lek bir eye odakland. Bu i bir sonuca balanmazsa," dedi yazd mektubu paralayp, konfeti gibi havaya savurarak, "nasl yola kabilirim ki? Herhalde beni yurtdna gndereceklerdir, nasl gidebilirim? Bu olaylarda edindiim onca tecrbeden sona, her dakika banda durmadan Vholes'a bile gvenemem!" Sanrm yzmden ne diyeceimi anlamt ama koluna koyduum elimi tuttu ve konumam engellemek iin onu dudaklarma gtrd. "Hayr, Dame Durden! ki konuyu yasaklyorum -yasaklamak zorundaym. Birisi John Jarndyce. kincisinin ne olduunu biliyorsun. stersen delilik de, sana elimden bir ey gelmediini sylyorum, artk akllanmam m m k n deil. Ama yle bir ey vok; bu takip e t m e m gereken tek konu. lk bata yolumdan dndrlm olmam ok zc. Bu konuya harcadm onca zaman, 1 "die ve acdan sonra vazgemek akllca olurdu! H e m de ok. Bazlar iin de ok ho olurdu ama bunu asla yapmayacam."

Oyle bir ruh halindeydi ki ona kar karak kararlln iyice artrmak istemedim (tabii byle bir ihtimal varsa). Ada'nn mektubunu karp eline verdim. "imdi mi okumalym?" diye sordu. Evet cevabn alnca, mektubu masann zerine koydu ve ban eline dayayarak okumaya balad. ok gememiti ki yzn b e n d e n saklamak iin iki elini birden yzne siper etti. Biraz sonra sanki k azm gibi kalkp pencerenin yanna gitti. Okumay orada, bana srt dnk bitirdi; bitirip mektubu katladktan sonra bir m d d e t orada bekledi. Sandalyesine geri dndnde gznde yalar grdm. "Tabii, burada ne yazdn biliyorsun deil mi Esther?" Sesi yumuamt, benimle konuurken mektubu pt. "Evet, Richard." "Ksa bir sre sonra eline geecek olan miras bana vermeyi teklif ediyor," dedi ayan yere vurarak, "tam da benim harcadm para kadar; onu almam ve ilerimi yoluna sokmam, hizmeti brakmamam rica ediyor." "Yreinin en byk dilei senin iyiliin," dedim. "Richard'cm, unutma ki Ada'nnki ok asil bir yrek." "Biliyorum. Keke - k e k e lseydim!" Tekrar pencereye gitti. Kolunu pervaza, ban da koluna dayad. Onu yle grmek bana ok dokunmutu ama biraz daha yumuayacan mit ederek sustum. T e c r b e m ne kadar da ktt; onun bu histen yeni bir hakszla srkleneceini hi beklemiyordum. "Aramzda hibir ekilde aza alnmamas gereken John Jarndyce'in araya girip de benden ayrd yrek o ite," dedi fkeyle. "Kzcaz da ayn John Jarndyce'in ats altnda, muhtemelen beni satn almann baka bir yolu olarak ayn John Jarndyce'in onay ve tevikiyle bana bu cmert teklifte bulunuyor." "Richard!" diye bardm hzla ayaa kalkarak, "byle utan verici szler sylediini duymam olaym!" Hayatmda ilk olarak ona ok fena kzmtm; ama sadece bir dakika srd. Bitkin, gen yznn zr diler gibi bana baktn grnce eli mi omzuna koyup, " M m k n s e , benimle bu ekilde konuma, Richard'cm. Biraz dikkat et!" dedim.

Kendini fazlasyla suluyordu; gayet cmert bir tavrla ok hatal olduunu syledi ve binlerce kere benden zr diledi. Buna gldm ama bir yandan da titriyordum nk o kadar fkelendikten sonra kendimi tam toparlayamamtm. "Bu teklifi kabul etmek," dedi, yanma oturup konumay srdrerek "bir kere daha rica ediyorum, rica ediyorum beni affet -sevgili kuzenimin teklifini kabul e t m e m imknsz. Dahas, burayla iliiimin kesildiini gsteren bir sr m e k t u p ve belge gsterebilirim sana. Krmz ceketlilerle iim kalmad, inan bana. Ama btn bu dertlerin ve zntlerin arasnda, kendi menfaatlerimin peinde koarken Ada'nnkileri de kolladm bilmek beni biraz rahatlatyor. Vholes omzunu tekerlee dayad, benim iin tekerlei biraz kmldatabilirse, mutlaka Ada'nn da yararna olacak, Tanrya kr!" iinde kabaran mitler yzn aydnlatmaya balamt ama yz benim iin nceki halinden daha hznlyd. "Hayr, hayr!" diye bard Richard neelenerek. "Ada'nn kk servetinin hepsi benim olsa, uygun olmadm, ilgilenmediim, bktm bir meslekte beni tutmak iin bir kuruu bile harcanmamak. Daha byk bir gelir getirecek bir ie vakfedilmek ve onun iin daha krl olacak ekilde kullanlmal. Benim iin cann skma! Artk kafamda tek bir ey olacak, Vholes'la birlikte onun zerinde alacaz. Parasz kalmam. Vazifeden ayrldm iin, senetlerinden baka hibir eyi umursamayan kk tefecilerle ba kurabilirim -Vholes yle diyor. Her halkrda denge benden tarafa olacak, bu da onun tuzu biberi. Hadi, mdi! Ada'ya benden bir m e k t u p gtrmelisin, Esther, ikiniz de benim iin mitli olmalsnz ve iimin bittiine henz inanmamaksnz, canm." Richard'a ne sylediimi tekrar etmeyeceim. ok skc olduunu biliyorum, hi kimse fazla akllca eyler sylediimi ile sanmasn. Sadece kalbimden geenleri syledim. Sabrla ve itenlikle hepsini dinledi ama yasaklad o iki konuda onu ikna etmeye almak o an iin imknszd. Hamimin, onu ikna ' inenin kendi haline brakmaktan daha sakncal olduu yolundaki szn bu konuma srasnda kendim de yakinen griliim.

710
Bu yzden de sonunda, Richard'a gerekten de syledii gibi askerlikle iliiinin kesildiine ve bunun kendi zann olmadna beni ikna edip edemeyeceini sordum. Hi tereddt etmeden bana istifasnn kesinletiini aka gsteren yazmalar gsterdi. Bana anlattklarndan, Bay Vholes'ta bu ktlarn kopyalarnn olduunu ve btn bu iler olup biterken onunla srekli irtibat halinde olduunu karttm. Bunu renmekten, Ada'nn m e k t u b u n u tamaktan ve dn yolunda Richard'a elik etmekten baka bir faydas dokunmamt gelmemin. stemeye istemeye bunu kabullendikten sonra, otele dnp onu orada bekleyeceimi syledim; bunun zerine omzuna bir pelerin alp beni giri kapsna kadar geirdi ve Charley'le ikimiz tekrar kumsala indik. Orada bir tekneden inen deniz subaylarnn etrafn sarm, grlmedik lde heyecanl bir grup insan vard. Charley'ye bunun byk Hindistan gemisinin kayklarndan biri olduunu syledim ve durup bakmaya baladk. Beyefendiler birbirleriyle ve etraflarndaki insanlarla memnun m e m n u n konuarak, yeniden ngiltere'de olmaktan mutlu olduklarn belli eden nazarlarla etraflarna bakarak bize doru yaklatlar. "Charley, Charley!" dedim, "abuk gel!" yle hzl yrmeye baladm ki kk hizmetim akna dnd. Ancak kamara-odamzn kapsn kapatp da biraz soluklannca neden o kadar acele ettiimi dnmeye baladm. Gnete yanm yzlerden birinin Bay Allan Woodcourt'a ait olduunu fark etmi ve beni tanmasndan korkmutum. Yzmn bu deimi halini grmesini istememitim. Bo bulunmutum ve cesaretimi kaybetmitim. Ama bunun yanl olduunu biliyordum ve kendi kendime "inde bulunduun durumun senin iin her zamankinden daha kt olmasna bir sebep yok -olamaz da. Geen ay neysen imdi de osun; ne daha iyi ne daha ktsn. N e r d e senin metanetin; toparlan, Esther, toparlan!" Zangr zangr titriyordum -komakt a n - ilk bata kendi kendimi yattrmay baaramadm; ama zamanla dzeldim ve buna da m e m n u n oldum. Grup otele geldi. Merdivenlerde konutuklarn duydum. Ayn beyfendiler olduklarndan emindim nk seslerini tandm -yani Bay Woodcourt'un sesini. O farkna varmadan oradan ekip gitmek beni ok rahatlatacakt ama bunu yapmamaya kararlydm. "Hayr, canm, hayr. Hayr, hayr, hayr!" Bonemi atm ve tlm yarya kadar kaldrdm -sanrm esasnda yarya kadar indirmek istiyordum ama nemi y o k - ve kartlarmdan birinin zerine Bay Richard Carstone'la birlikte orada olduumuzu belirten bir not yazp Bay Woodcourt'a gnderdim. H e m e n geldi. ngiltere'ye dnnde onu ilk karlayan olmaktan ne kadar sevin duyduumu syledim ona. Benim iin ok zldn grdm. "Bizden ayrldnzdan beri gemi kazalarna, felaketlere uramsnz, Bay Woodcourt," dedim, "ama bu kadar yararl ve cesur olmanza neden olan bu hadiseye talihsizlik d e m e k zor. Yaptklarnz byk bir ilgiyle okuduk. Geirdiim ar hastalktan sonra, nekahat dnemimde eski hastanz zavall Bayan Flite'tan rendim olanlar." "Aa! Bayan Flite!" dedi. "Hl ayn ekilde mi yayor?" "Ayn." Artk yle rahatlamtm ki tlm kartp bir kenara braktm. "Size kar byk minnettarlk duyuyor. Gerekten de ok sevgi dolu bir mahluk." "Size -size gerekten de yle mi geldi?" dedi. "Buna - b u n a sevindim." Benim iin o kadar zlyordu ki zorlukla konuuyordu. "Sizi temin ederim," dedim, "szn ettiim gnlerde bana gsterdii yaknlk ve iyilememden duyduu mutluluktan ziyadesiyle etkilendim." "ok kt hasta olduunuzu duymak beni kederlendirmi." "ok hastaydm." "imdi iyisiniz, deil mi?" "Shhatimi de neemi de tekrar kazandm," dedim. "Hamimin ne kadar iyi olduunu ve ne kadar mutlu bir hayat srdmz biliyorsunuz; dnyada kredecek ok fazla eyim var, hibir eksiim de yok." Bana, benim kendime acdmdan ok daha fazla acdn hissettim. Onu teselli e t m e m gerektiini grnce zerime yeni

bir tahamml, yeni bir sknet geldi. Onunla yolculuu, gelecekle ilgili planlar ve Hindistan'a dnme ihtimali konusunda konutum. Bu ihtimalin ok zayf olduunu syledi. Orada da talihi buradakinden daha yaver gitmemiti. Fakir bir gemi cerrah olarak gitmi ve bir terakki kaydetmeden geri dnmt. Beni ilk grdnde geirdii oku biraz hafifletmenin memnuniyeti iinde onunla konuurken Richard ieri girdi. Aada yanmda kimin olduunu duymutu, iten bir keyifle kucaklatlar. Hal hatr sormalar bittikten ve Richard'n kariyeri konuulmaya balandktan sonra Bay Woodcourt'un onun pek de iyi bir yolda olmadn sezdiini grdm. Sanki Richard'n yznde ona ac veren bir ey varm gibi sk sk bu yze bakyordu; benim gerei bilip bilmediimi anlamak iin de birka kere bana bakt. Yine de Richard mitli hallerinden birindeydi, morali de iyiydi; oldum olas sevdii Bay Woodcourt'u grmekten de fazlasyla mutluydu. Richard Londra'ya hep birlikte gitmemizi teklif etti ama bir m d d e t daha gemide kalmas icap eden Bay Woodcourt bize katlamayacakt. Yine de erken saatte bizimle le yemei yedi; artk iyice eski haline tavrna kavutuunda, zntsn azaltmay baarabildiim iin kendimi daha rahat hissettim. Yine de Richard konusunda kafas rahat deildi. Arabann kalkmasna ksa sre kala Richard bavullarna gz kulak olmak iin aa indiinde benimle onun hakknda konutu. Btn hikyesini olduu gibi anlatmaya hakkm olduundan emin deildim ama birka kelimeyle Bay Jarndyce'le aralarna giren soukluktan ve talihsiz Chancery davasna nasl battndan sz ettim. Bay Woodcourt ilgiyle dinledi ve zntsn ifade etti. "Onu dikkatle incelediinizi grdm," dedim. "Sizce ok deimi mi?" "Deimi," dedi ban sallayarak. Yzmn ilk olarak kzardn hissettim ama sadece anlk bir histi. Bam yana evirince geti. "Daha gen veya yal," dedi Bay Woodcourt, "solgun, shhatli, zayf, iman oluuyla ilgili bir ey deil, ama yznde yle kendine has bir ifade var ki. Gen bir insanda byle arpc bir

ifadeyi daha nce hi grmemitim. Sadece kayg ya da usan deil; ama sanki ikisi birden, sanki tamamna ermemi bir mitsizlik." "Hasta olduunu dnmyorsunuz, deil mi?" dedim. Hayr. Bedenen gayet shhatli grnyordu. "Zihnen huzur iinde olmadn bilmek iin pek ok gerekemiz var," dedim. "Bay Woodcourt, Londra'ya m gidiyorsunuz?" "Yarn ya da br gn." "Richard'n hibir eye bir dosttan daha fazla ihtiyac yok. Sizi hep sevmitir. Rica ederim, oraya gittiinizde onunla grn. Rica ederim, elinizden gelirse ahbaplnzla ona arada bir yardm edin. Bunun ne byk faydas dokunur bilemezsiniz. Ada, Bay Jarndyce - h a t t a ben size ne kadar minnettar kalrz bilemezsiniz, Bay Woodcourt!" "Bayan Summerson," dedi, iyice duygulanmt, "Tanr nnde yemin ederim, onun iin gerek bir dost olacam! Onu bir emanet olarak kabul edeceim ve bu kutsal bir emanet olacak!" "Tanr sizi korusun," dedim gzlerim yaararak ama kendim iin olmad mddete bunun bir sakncas olmadna karar verdim. "Ada onu seviyor - h e p i m i z seviyoruz ama Ada onu bizim sevemeyeceimiz ekilde seviyor. Sylediklerinizi ona da anlatacam. Onun adna teekkr ederim!" Biz byle hzl hzl konuurken Richard geldi ve beni arabaya bindirmek iin kolunu uzatt. "Woodcourt," dedi tam da mevzuya parmak bastnn farknda olmadan, "ltfen Londra'da grelim!" "Grmek mi?" dedi teki. "imdi orada senden baka arkadam kalmad pek. Seni nerede bulurum?" "nce bir yer kiralamam gerek," dedi Richard, dnerek. Symond's Inn'de Vholes diyelim." "Tamam! Hi zaman kaybetmeden." itenlikle el sktlar. Ben arabaya binmitim, Richard hl dardayd; Bay Woodcourt elini dosta Richard'n omzuna koydu ve bana bakt. Ne d e m e k istediini anladm ve teekkr etmek iin elimi salladm.

Araba hareket getiinde o son baklarnda benim iin ok zgn olduunu grdm. Bunu grdme sevinmitim. ller dnyay ziyarete geliyorlarsa, herhalde benim eski halim iin hissettiim eyleri hissediyorlardr. Sevgi dolu bir acmayla, efkatle hatrlandma, unutulmadma m e m n u n d u m . XLVI. Blm

DURDURUN ONU!

Yapayalnz-Tom'a karanlk hkim. D n akam gne battndan beri younlaa younlaa, btn boluklar dolduracak kadar kabarm. Zindan lambalar yanm bir sre, tpk Yapayalnz-Tom'un mide bulandrc havasnda yanan Hayat lambas gibi ar ar, pek ok korkun eye gz krparak. Ama imdi grnmyorlar. Ay, yaama uygun olmayan, volkanik atelerle kavrulmu bu l sanki kendisinin elimsiz bir kopyasym gibi donuk, lgn bir bakla szdkten sonra geip gitmi. Cehennemi ahrndaki o en kara karabasan Yapayalnz-Tom'da otlarken T o m derin uykuda. Parlamentonun hem iinde hem dnda T o m hakknda epeyce yce nutuklar atlm, nasl dzeltileceine dair gazapl ihtilaflara dlm. T o m ' u n doru yola nasl sokulaca, polislerle mi, papazlarla m, anlarla m, kas kuvvetiyle mi, doru zevk prensipleriyle mi, yce kiliseyle mi, aalk kiliseyle mi, kilisesiz mi; polemik samanlarnn balya iplerini zihninin kr makasyla m kesecek yoksa ykma m gnderilecek epeyce tarlm. Bu toz duman arasnda aka anlalan yegne konu T o m ' u n birilerinin faaliyetleriyle deil, ancak nazariyeleriyle kurtarlabilecei, kurtarlmas gerektii, kurtarlaca. Bu mitli mddet zarfnda T o m o eski kararl ruhuyla tepetaklak mahva yuvarlanyor. Ama intikamn da alyor. Rzgrlar bile ona ulaklk ediyor ve bu karanlk saatlerde hizmetini gryorlar. T o m ' u n hastalkl

717
kannn tek bir damlas yok ki bir yerlerde bir salgna yol amasn. H e m e n bu gece, bir Normandiyal evinin sekin suyuna bulaacak (kimyagerler analiz ettiklerinde gerek asaleti bulacak) ve D k hazretleri bu kepaze ittifaka Hayr diyemeyecek. Tom'un balnn tek bir atomu, iinde yaad vebal gazn tek bir santimetre kp, etrafndaki en ufak bir rezillik, kepazelik, cehalet, bayalk, vahet yok ki gururlunun da gururlusundan ycenin de ycesine kadar toplumun her katmanndan cezasn kesmesin. Filvaki, bulatrarak, yamalayarak, bozarak intikamn alyor T o m . T o m ' u n gece mi yoksa gndz m daha irkin olduu tartmal; ama ne kadar fazla yeri grlrse o kadar hayrete dlmesi daha muhtemel olduundan ve hibir hayal gc gereinden daha beter bir grnt yaratamadndan gndz daha irkin olduu sylenebilir. Gn imdi aarmaya balyor; aslna baklrsa gnein ngiliz topraklar zerinden arada bir eksik olmas, T o m gibi berbat bir acuzenin zerinde ykselmesinden daha faydal olabilir milli gurur asndan. Usandrc bir yastkta saatleri geirmektense etrafta dolamay tercih eden, uykusu kam, yank tenli bir beyefendi bu sakin saatte ar ar ilerliyor. Merakna yenilip sk sk duruyor ve sefil ara sokaklara gz atyor. Sadece meraktan da deil, nk parlak, siyah gzlerinde gerek bir alaka var; oraya buraya bakarken bylesi bir sefaletin ne manaya geldiini anlad ve daha nce de tetkik etmi olduu anlalyor. Yapayalnz-Tom'un ana caddesi olan le kokulu amur kanalnn kylarnda her yerleri kapal yamru yumru evlerden baka bir ey grnmyor. Kendisinden baka bir tek uyank mahluk vok sanki, ama ileride bir kii var, bir evin basamaklarnda oturan yalnz bir kadn gryor. O tarafa yryor. Yaklanca kadnn uzun yoldan geldiini, ayaklarnn ardn ve elbisesinde yolculuunun izlerinin olduunu gryor. Dirsei dizine, ba da eline dayal, birini bekler gibi basamaklarda oturuyor. Yannda yol boyunca tad bez anta ya da boha var. Muhtemelen uyukluyor nk adamn yaklaan ayak seslerinin farkna varmyor. Krk dkk kaldrm o kadar dar ki Allan Woodcourt kadnn oturduu yere geldiinde, yanndan geebilmek iin yola in-

mesi gerekiyor. Kadnn yzne baktnda gz gze geliyorlar ve duruyor. "Bir ey mi oldu?" "Hayr, efendim." "Kapy atramadn m? eri mi girmek istiyorsun?" "Baka bir yerdekilerin - b i r pansiyondakilerin- uyanmasn bekliyorum," dedi kadn sabrl bir sesle. "Burada bekliyorum nk birazdan gne vuracak ve beni stacak." "Yorgun grnyorsun. Seni sokakta oturmu grdme zldm." "Teekkr ederim, efendim. nemi yok." Fakirlerle konuurken himaye etmekten ya da yukardan almaktan kanmas, karsnda ocuk varm gibi davranmamas (pek ok kii fakirlerle konuurken okuma kitaplarndaki gibi hecelemeyi byk marifet kabul eder) kolayca kadnn gzne girmesine neden oluyor. "Dur, alnna bir bakaym," diyor eilerek. "Ben doktorum. Korkma. Asla cann actmam." Mahir ve tecrbeli eliyle ona dokunarak onu ok daha kolay teskin edebileceini biliyor. Kadn "nemli bir ey deil," diye clz bir itirazda bulunuyor; ama daha doktor ellerini yaral blgeye uzatmadan hemen a kaldryor. " H m m ! Kt bir yara, deri fena yrtlm. ok acyordur herhalde." "Birazck szlyor, efendim," diyor kadn yanandan akan bir damla yala. "izin ver de acn biraz alaym. Mendilim cann yakmaz." "Ona hi phem yok!" Yaray temizleyip kuruluyor; dikkatle inceleyip, avcuyla usulca zerine bastrdktan sonra cebinden kk bir kutu karyor, pansuman yapyor ve saryor. Sokakta tedavi yapt iin glerek iiyle urarken, "Kocan tulac, yle mi?" diye soruyor. "Nerden biliyorsunuz, efendim?" diye soruyor kadn akn lkla. "antandaki ve elbisendeki topran renginden tahmin et tim. Tulaclarn deiik yerlerde para ba i yaptklarn bili

yorum. Ne yazk ki karlarna kar acmasz olduklarn da biliyorum." Kadn sanki yarasnn byle bir sebepten kaynaklandn reddecekmi gibi hzla gzlerini kaldryor. Ama alnndaki eli hissedince ve o dikkatli, sakin yz grnce gzlerini sessizce yere indiriyor. "imdi nerede?" diye soruyor cerrah. " D n gece ba derde girdi, efendim; ama pansiyonda beni bulacak." "O kocaman ar elini burada kulland gibi ktye kullanrsa ba daha byk derde girer. Ama kaba da olsa onu affediyorsun, ben de bana geleni hakettiinden baka hibir ey sylemeyeceim. Kk ocuun var m?" Kadn ban sallyor. "Bir tane var, benim diyorum ama Liz'in ocuu." "Seninki ld. Anlyorum! Zavallck!" Artk iini bitirmi, kutusunu topluyor. "Herhalde bir yerlerde bir evin vardr. Uzakta m?" diye soruyor; kadn ayaa kalkp selam verirken yapt iin hi ehemmiyeti yokmu gibi rahat davranyor. "Buradan otuz otuz be kilometre uzakta, efendim. Saint Albans'ta. Saint Albans' biliyor musunuz, efendim? Sanki biliyormu gibi irkildiniz." / "Evet, biraz bilirim. Ben de bunun karlnda sana bir soru soracam. Bir yerde kalacak paran var m?" "Evet, efendim," diyor, "gerekten de var." kartp gsteriyor. Doktor, onun teekkr teebbslerini engelleyerek, ona vardmc olmaktan memnuniyet duyduunu sylyor, iyi gnler diliyor ve yryor. Yapayalnz-Tom hl uykuda, hibir ey kprdamyor. Evet, kprdayan bir ey var! Doktor, basamakta oturan kadn ilk grd yere doru geri dnerken, byk bir temkinle ilerleyen yrtk prtk giysili birini gryor, bir elini ileri uzatarak, en sefil mahluun bile uzak duraca duvarlara srne srne ilerliyor. Gzlerinde a bir parlt olan, bo yzl bir olan bu. i Grnmeden gemek iin o kadar gayret sarf ediyor ki, tam tekmil giyinmi bir yabancnn bile dnp arkasndan bakma istei-

720
ne kaplmyor. Yolun teki tarafna geerken yrtk prtk yeniyle yzn saklyor ve o endieli kolu nnde, bzlp sinerek ilerlemeye devam ediyor. Biimsiz giysileri zerinden dklyor. Ne iin, hangi kumatan yapldklarn sylemek imknsz. Renk ve doku olarak bataklk bitkilerinden dklp, uzun zaman nce rm bir yn yapraa benziyorlar. Allan Woodcourt durup arkasndan bakyor ve ocuu daha nce grm gibi bir hisse kaplarak btn bunlar kaydediyor. N e r e d e ve nasl grdn hatrlayamyor ama kafasnda byle bir grntnn tandk bir taraf var. Bir hastanede ya da snma evinde grdn tahmin ediyor; yine de neden belleine byle zel bir kuvvetle geldiini kartamyor. Sabah gneinde bunu dnerek ar ar YapayalnzT o m ' d a n karken arkasndan birinin kotuunu duyuyor; arkasna dnnce olann byk bir hzla ona doru geldiini gryor, peinde de kadn var. "Durdurun onu, durdurun onu!" diye baryor kadn, nefesi kesilerek. "Durdurun onu, efendim!" Sokan ortasna frlayp ocuun yolunu kesiyor ama ondan daha evik olan ocuk - b i r kavis iziyor- eiliyor -ellerinin altndan geiyor- birka metre ilerisinde yeniden dorulup komaya balyor. Kadn hl haykrarak onu takip ediyor, "Durdurun onu, ltfen durdurun onu!" Allan, onun olsa olsa kadnn parasn alm olacan dnerek takibi srdryor ve yle hzl kouyor ki ocuu defalarca yakalyor; ama her seferinde ocuk o syrlma hareketini tekrar ederek kap gidiyor. Yetitii zamanlarda ocua vurup yere drse onu savunmasz brakabilir ama takipi bunu yapamyor ve gln takip devam ediyor. En nihayet skan kaak, dar bir pasajdan k olmayan bir avluya giri yor. Orada ryen bir tahta perdenin nnde kstrlyor ve ye re yuvarlanp soluk solua, kadn gelene kadar ayakta durarak ona soluk solua bakan takipisine bakyor. " D e m e k sensin Jo!" diye baryor kadn. "Seni buldum so nunda!" "Jo," diye yineliyor Allan, ona ilgiyle bakarak, "Jo! Dur ha kaym. Tabii ya! Bir sre nce Mfettie ifade verdiini hatrl yorum bu ocuun." "Evet, seni da'a nce gastede grdydm," diye szlanyor Jo. "N'olmu? Ben gibi bi bahtsz kendi haline brakamaz msnz? Bu bahtszlm size yetmiyo mu? Da'a ne kadar bahtsz olaym istiyonuz? Kovalandm, kovalandm, bi biriniz, bi tekiniz, iliyim kemiyim kurudu. Gaste benim suum diyildi. Ben bii yapmadm. Bana kar ok iyiydi, ok iyi; kavama gelenlerden benimle konuan bi onu bildim. Onun gasteye dmesini istemezdim hi. Keke ben deydim. N e d e n gidip suda bi delik anyom ki, neden bilmem." Bunlar yle acnas bir havayla sylyor, kirli gzyalar yle hakiki grnyor, kede tahtalarn nnde ihmal ve pislikten olumu bir yosun ya da herhangi shhatsiz bir ur gibi yle bir yalyor ki Allan Woodcourt yumuuyor. "Sefil mahluk, ne yapt?" diye kadna soruyor. Kadn yerde yatan takatsiz ocua fkeden ok hayretle ban sallayarak, "Ah Jo, sen yok musun! En nihayet buldum seni!" diye ccvap veriyor sadece. "Ne yapt?" diyor Allan. "Seni soydu mu?" "Hayr, efendim, hayr. Ne soymas? Bana hep iyilii dokundu, zaten ona ayorum." Allan, ikisinden birinin bu bilmeceyi zmesini bekleyerek, bir kadna bir Jo'ya bakyor. "Ama bir ara bizim oraya gelmiti," diyor kadn, - " S e n yok musun Jo!- Saint Albans'a gelmiti, efendim; hastayd ve gen bir hanm, Tanr onu korusun benim iin iyi bir arkada oldu lcp, buna acd, ben bakamyordum, ald evine gtrd -" Allan ani bir dehetle ocuktan uzaklayor. "Evet, efendim, evet. Onu evine gtrd, rahatlatt; ama o nankr canavar ne yapt, geceleyin kap gitti, bir daha da kimse r,rmedi, ta ki imdi ben onu grene kadar. Gzeller gzeli o r.- hanm, bunun hastaln kapt, gzelliini kaybetti; o melekler gibi huyu, gzel endam, tatl sesi olmasa ayn kii olduu a ulalmaz. Bunu biliyor musun? Seni nankr ey, btn bunlaI m senin yznden, onun sana yapt iyilik yznden olduunu tiliyor musun?" diye soruyor kadn, hatrladka ona kzp, hka hkra alamaya balayarak.

Duyduklarndan afallayan ocuk kirli alnn kirli avcuyla ovalyor, gzlerini yere dikiyor ve yle bir titremeye balyor ki yasland yamru yumru tahtalar zangrdyor. Allan yumuak ama etkili bir hareketle kadn susturuyor. "Richard bana," diye kekeliyor, "-yani bunu d u y m u t u m bana bir dakika izin ver, sonra konuacan." Arkasn dnp bir m d d e t st kapal pasaja bakyor. T e k rar onlara dndnde kendini toparlam vaziyette; ama olandan uzak durma isteiyle yle bariz bir mcadelesi var ki kadnn dikkatini ekiyor. "Kadnn ne dediini duyuyorsun. Kalk ama, kalk!" Jo titreyerek ve dileri birbirine vurarak yava yava ayaa kalkyor ve kendi kabilesinden olanlarn zora dtklerinde yaptklar gibi, omzunu tahtalara dayayp, gizli gizli sa elini sol eline, sol ayan da sa ayana srterek onlara yann dnyor. "Kadnn ne dediini duyuyorsun, ben de doru olduunu biliyorum. O zamandan beri hi buraya geldin mi?" "Bu sabahtan nce Yapayalnz-Tom'u grdysem urackta dp leyim," diye cevap veriyor Jo bouk bir sesle. "imdi neden geldin?" Jo kapal avluya bakyor, neden sonra sorgucusunun dizlerinden yukar gzlerini kaldrmadan cevap veriyor: "Elimden i gelmiyor, yapcak iim de yok. ok paraszn, ok hastaym, kimse yokken buraya gelirsem, akama kadar bi yerde yatp saklanrm, sonra Bay Snagsby'den be kuru istemeye giderim dedim. Bana hep bi eyler verir, hep ama Bayan Snagsby beni hep kovalyo - h e r k e s gibi." "Nereden geldin?" Jo yine avluya bakyor, sonra yine sorgucusunun dizlerine bakyor ve kaderine raz olup ban tahtalara dayyor. "Sana nereden geldiini sordum, duydun mu?" "Ordan burdan," diyor Jo. "imdi syle bakaym," diye devam ediyor Allan, tiksintisi ni bastrmak iin byk gayret gstererek iyice yanna yaklayor ve itimat telkin eden bir ifadeyle zerine eiliyor, "o evden na sil ayrldn, halbuki o gen hanm sana acma ve seni evine gtr me talihsizliine uramt."

Jo aniden durgunluunu atyor ve kadna hitaben heyecanla, gen hanmn bana gelenleri bilmediini, hi duymadn, ona zarar vermek iin oraya gitmediini, ona zarar vereceine kendisine vermeyi tercih edeceini, onun yanna gidecei yerde bu bahtsz bann kopmasn yeleyeceini, nk onun kendisine ok iyi, ok iyi davrandn sylyor. Btn bunlar gerekten iinden gelerek syledii belli oluyor sefil hareketlerinden, bir yandan da ok acnas hkrklar koyveriyor. Allan Woodcourt bunun uydurma olmadn gryor. Kentlini zorlayarak ona dokunuyor. "Hadi, Jo. Anlat bana." "Hayr. Anlatamam," diyor Jo, yine profilini dnme vaziyeti alarak. "Anlatabilsem anlatrdm." "Ama ben de," diyor teki, "bilmek zorundaym. Hadi, Jo." Byle birka ricadan sonra, Jo ban tekrar kaldryor, tekrar .vluya bakp alak sesle, "Peki, bi ey syleyecem. Beni ordan aldlar." "Aldlar m? Gece vakti mi?" "H!" Duyulmaktan ok korkan Jo etrafna bakyor, hatta kat kii yukarda ya da arka tarafta olabilir diye ban kaldi|> arkasndaki tahtalarn zerine, aralarndaki boluklara bile bakyor. "Seni kim gtrd?" "Adn syleyemem," diyor Jo. "Sylememeliyim, efendim." "Ama gen hanmn adna bunu rica ediyorum. Bana gvenebilirsin. Baka kimse duymayacak." "Bilmem," diyor Jo ban korkuyla sallayarak, "duyar ^mutlaka." "... "Neden, burada deil ki." "Emin misin?" diyor Jo. "O ayn anda her yerde olabilir." Allan ona ne yapacan bilemeden bakyor ama bu artc i cvabn altnda bir hakikat, bir inan olduunun farknda. Sabrla ak bir cevap bekliyor; her eyden ziyade onun sabrndan sI la Jo en nihayet mitsizce kulana bir isim fsldyor. "Ya!" diyor Allan. " N e yaptn ki?" "Hibii, efendim. Yerimden ayrlmamak ve gasteye kmak dnda bii yapmadm. Ama imdi gidiyom. Mezarla gidiyom aklmdaki yer oras."

724
"Hayr, hayr, bunu engellemeye alacaz. Peki, sana ne yapt?" "Beni hastaneye kodu," diye cevap veriyor Jo fsldayarak, "knca biraz para verdi - d r t tane yarmlk- dedi ki 'ek git burdan! Seni burda kimse istemiyo,' dedi. 'ek git. Dola,' dedi. 'Git burdan,' dedi. 'Seni Londra'nn elli kilometre yaknnda grrsem piman olursun,' dedi. Beni grrse gerekten de mahvolurum, topran altna girmezsem de beni mutlaka grr," diye tamamlyor konumasn Jo, btn tedbir ve tetkiklerini asabi asabi tekrarlayarak. Allan biraz dnyor; sonra kadna bakarak ama bir yandan da Jo'ya cesaret vererek: "Senin zannettiin kadar nankr deil. Yetersiz de olsa gitmek iin bir sebebi varm," diyor. "Teekkr, efendim, teekkr!" diye baryor Jo. "Bak! Bana ne kadar hakszlk etmiin. Ama gen hanma beyfendinin dediini slersen bana yeter. n k sen de bana ok iyi davrandn, biliyom." "Bak, Jo," diyor Allan gzn ondan ayrmadan, "benimle gelirsen, sana yatp gizlenebilecein daha iyi bir yer bulurum. Kimse bizi fark etmesin diye sen yolun bir tarafndan ben teki tarafndan gidelim, bana sz verirsen kamayacan gayet iyi biliyorum." "Kamam, onu grmezsem kamam, efendim." "ok gzel. Szne inanyorum. ehrin yars uyand, bir saate kadar br yars da uyanr. Gel bakalm. Sana tekrar iyi gnler, iyi kadn." "Size de iyi gnler, efendim, tekrar tekrar teekkrler." Konuma esnasnda, bez antasnn zerinde oturup dikkatle dinlemiti, imdi ayaa kalkp antay eline alyor. Jo tekrar ediyor, "Gen hanma ona asla zarar vermek istemediyimi, bi de beyfendinin slediklerini sle!" Sonra titreye sarsla, yzn ovalaya, gzlerini krptra, yar glp yar alayarak onunla ve dalayor ve yolun teki kenarndaki evlere iyice yaklaarak Al lan Woodcourt'un peine dyor. Bu sray bozmadan ikisi Yapayalnz-Tom'dan gnein alabildiine vurduu yerlere ve temiz havaya kyorlar.

XLVII. Blm

JO'NUN VASYET

Allan Woodcourt'la Jo sokaklarda ilerlerken, sabah nda yksek an kuleleri ve mesafeler o kadar yakn ve net grnyor ki ehrin kendisi de istirahat edip yenilenmi sanki. Allan yol arkadan nereye, nasl yerletireceini dnyor. "Ne tuhaf ey," diye geiriyor aklndan, "medeni bir dnyann gbeinde isan eklindeki bu mahluu bir yere yerletirmek, sahipsiz bir kpei bir yere yerletirmekten daha zor." Ama tuhaflna ramen bu bir gerek ve glk baki kalyor. lk bata Jo'nun takip ettiinden emin olmak iin sk sk arkasna bakyor. Ama her baknda onu kar sradaki evlere iyice yapm, tuladan tulaya kapdan kapya geen ihtiyatl eli (inde, duvarlara srne srne ilerlerken ve genelde kendisine icinkinle bakarken gryor. ok gemeden ocuun aklndan r.ccn en son eyin onu atlatmak olduuna karar veren Allan yoluna devam ediyor; ne yapacan dikkatini fazla datmadanclu^ jilyor. Bir sokak kesindeki kahvalt tezgh ona yapmas gereken ilk eyi gsteriyor. D u r u p etrafna bakyor ve Jo'yu yanna aynr. Jo karya geiyor ve duraklaya duraklaya, ayan srye lir ye, sa elini yumruk yapp sol avcunun iine sre sre, pislr. doal bir havanda terek yaklayor. Sonra Jo iin nefis bir n fet nne seriliyor, kahveyi hprdetip yal ekmei kemirmeye balyor; yemeini yerken rkm bir hayvan gibi etrafn ro/lyor.

Ama yle hasta ve perian bir halde ki itah bile onu terk etmi. "Alktan lcem sanyodum, efendim," diyor Jo ok gem e d e n yemeini bir kenara brakarak; "bilmem ki - o n u bile bilmiyom. imden ne bii yemek ne de imek geliyo." Jo titreyerek ve hayretle kahvaltya bakarak ylece duruyor. Allan Woocourt nabzn sayyor, sonra elini gsne koyuyor. "Nefes al, Jo!" "Sanki gsme," diyor Jo, "yk arabas binmi." Belki "nefes alrken de araba gibi bir ses kyor," diyecek ama sadece "Ben gidiciyim, efendim," diye mrldanyor. Allan eczane aranyor. Yaknlarda eczane yok ama bir taverna da ayn ii gryor, hatta belki daha bile iyi oluyor. Azck arap alyor ve byk bir dikkatle ocua iiriyor. Daha arap dudaklarndan geer gemez ocuk canlanyor. "Bu dozu tekrar edebiliriz, Jo," diyor Allan, onu ilgili bir yzle izledikten sonra. "imdi be dakika dinlenelim, sonra yine yola koyuluruz." ocuu srt parmaklklara dayal, kahvaltcnn sedirine oturtup, erken gne nda, onu gzliiyormu izlenimi verm e d e n ara sra bir gz atarak bir aa bir yukar yryor Allan Woodcourt. ocuun sndn ve canlandn fark e t m e k iin ok keskin bir gze ihtiya yok. ylesine solmu bir yz ne kadar renklenebilirse, o kadar renklenmi yz; mitsizce brakt e k m e k dilimini yava yava yemeye balyor. Bu dzelme belirtilerini gren Allan onu konuturarak oyalyor ve tll leydi macerasn btn sonularyla, epeyce de hayret ederek azndan alyor. Jo hikyeyi ar ar anlatrken, ekmeini de ar ar iniyor. Hikyesini ve ekmeini bitirdikten sonra tekrar yola kyorlar. ocua geici bir yer bulma meselesini, eski hastas, evkli kk Bayan Flite'a danma niyetiyle, Jo'yla kendisinin ilk kez karlatklar mahalleye yneliyor Allan. Ama eskici dkkn eskisi gibi deil; Bayan Flite artk orada oturmuyor; dkkn kapanm; toza bulanm, sert suratl, yam anlamak bal bana mesele olan bir hanm -bizim ilgin Judy'mizden bakas deil- sorularna asabi ve ksa cevaplar veriyor. Yine de syledikleri ziyaretinin, Bayan Flite ve kularnn Bell Yard'da Bayan Blinder'n yanma tandklarn renmesine yettiinden, yaknlardaki bu havaliye yneliyor; muhteem dostu Bayargcn toplad Adalet

1 )ivanma tam zamannda yetimek iin erken kalkan Bayan Flite merdivenlerden aa koup, onu sevin gzyalar ve ak kollaryla karlyor. "Canm doktorcuum!" diye baryor Bayan Flite. "Benim takdire ayan, mtemayiz, asil gemicim!" Biraz tuhaf ifadeler kullanyor ama hepsi de aklselimin ta kendisi gibi -hatta ounlukla olduundan daha fazla- samimi ve yrekten. Allan byk bir sabrla, ifade edecek hibir cokusu kalmayana kadar onu dinliyor; sonra kapda titreyen Jo'yu gsterip oraya nasl geldiini anlatyor. "Onu imdilik bu yaknlarda bir yere yerletirebilir miyim? Sizin byk bir bilgi ve saduyu birikiminiz var, bana akl verebilirsiniz." Bu iltifattan fazlasyla m e m n u n olan Bayan Flite dnp tanyor ama aklna parlak bir fikir gelmesi epeyce uzun sryor. Bayan Blinder'n hi bo odas yok, kendisi de zavall GridIcy'in odasnda kalyor. "Gridley!" diye baryor Bayan Flite, bu ismi yirmi kere tekrarladktan sonra ellerini rparak. "Gridley! Tabii ya! Sevgili doktorcuum! General George bize yardm eder." General George hakknda bir malumat edinmeye almann faydas yok. Bayan Flite yukar koup eski bonesini, kck alm giyiyor ve evrak antasyla silahlanarak aa iniyor. Ama grantuvalet aa inip de o dalgn tavryla, sk sk ziyaret etlii General George'un sevgili Fitz-Jarndyce'ini tandn ve ununla ilgili her konuda byk hassasiyet gsterdiini anlatnca Allan doru yolda olduklar hissine kaplyor. Jo'yu cesaretlendirmek iin yrylerinin ok yaknda sona ereceini sylyor ve General'e doru yola koyuluyorlar. Neyse ki uzak deil. George'un At Salonunun d grnmnden, giriindeki uzun koridordan ve ierideki plak manzaradan olumlu izlenimler ediniyor Allan Woodcourt. Sabah idmann brakp aznda piposuyla onlara doru gelen, kl ve halter almaktan iyice gelimi kol kaslar ince gmleinin altndan belli olan Buy George'un hali tavr da ona mit vaat ediyor. "Emrinizdeyim, efendim," diyor Bay George askeri bir seI tn akarak. O geni aln ta kvrck salarna kadar glyor, da-

ha sonra uzun uzadya ve byk azametle saraylara layk bir takdim treni dzenleyen Bayan Flite'a dnyor. Treni yeni bir "Emrinizdeyim, efendim!" ve selamla sona erdiriyor. "Kusura bakmayn, efendim. Denizci misiniz acaba?" diyor Bay George. "yle bir izlenim vermekten gurur duyuyorum," diyor Allan, "ama sadece bir gemi doktoruyum." " D e m e k yle! Ben sizi bahriyeli zannetmitim." Allan, Bay George'a verdii rahatszln affolunmasn mit ediyor ve nezaketle sndrmeye kalkt piposunu brakmamasn rica ediyor. "ok naziksiniz, efendim," diyor svari. "Bayan Flite' rahatsz etmediini tecrbe ederek rendim, madem sizi de rahatsz etmiyor;-" cmlesini pipoyu tekrar dilerinin arasna sktrarak bitiriyor. Allan ona Jo hakknda bildii her eyi anlatyor; svari hepsini ciddi bir yzle dinliyor. " D e m e k ocuk bu, yle mi?" diye soruyor girite duran Jo'ya bakarak. Jo kire badanann zerinde, kendi gzne manasz gelen kocaman harflere bakarak bekliyor. "Evet bu," diyor Allan. "Bay George onunla ilgili byle bir mklat iindeyim. H e m e n bir izin kartabilecek olsaydm bile onu bir hastaneye yerletirmek istemezdim nk oraya gtrlebilse bile fazlaca uzun dayanacan zannetmiyorum. Ayn mesele alma evi iin de geerli; atlatlp, kandrlmaya, oradan oraya gnderilmeye sabrm olsa bile o sistemi pek beenmiyorum." "Kimse beenmiyor, efendim," diyor Bay George. "Ona buralardan uzak durmas emrini veren u adamdan korktuu iin bu yerlerin ikisinde de duracan sanmyorum; o cehaletle bu adamn her yerde olduuna ve her eyi bildiine inanyor." "Kusura bakmayn, efendim," diyor Bay George. "Ama bu adamn adn sylemediniz. Acaba sr m?" "ocuk iin yle. Ama ad Bucket." "Dedektif Bucket m efendim?" "Evet, o." "O adam tanyorum, efendim," diyor svari, bir duman bu lutu frp, gsn iirdikten sonra; "adamn biraz netameli

olduu konusunda ocuk fazlasyla hakl." Bay George bunun ardndan manal manal piposunu iiyor ve sessizce Bayan Flite'a I ukyor. "ok ilgin bir hikye anlatan J o ' n u n tekrar ortaya ktn Bay Jarndyce ve Bayan Summerson'a haber vermek ve dilerlerse gelip onunla konumalarna imkn salamak istiyorum. Bu yzden de u anda onu dzgn insanlarn ilettii kk bir pansiyona, onu kabul edebilecek bir yere yerletirmek niyetindeyim. Grdnz gibi," diyor Allan svarinin girie ynelmi baklarn takip ederek, "dzgn insanlarla J o ' n u n pek tankl yok. Mesele de bu. d e m e y i peinen yapmam karlnda buralarda onu kabul edebilecek birini tanyor musunuz?" Bu soruyu sorarken, svarinin kolunun dibinde durmu, tuhaf bir biimde bklm gvdesi ve yzyle svarinin yzne mkan kirli suratl, ufak tefek birini gryor. Svari piposundan birka nefes ektikten sonra fikrini danr gibi ufak adama baks ir ve adam svariye gz krpyor. "Bakn, efendim," diyor Bay George, "Bayan Summerson' memnun etmek iin seve seve kafama bir kurun yemeye her an lia/,irim; o hanma kk de olsa bir hizmette bulunmak benim yin byk ayrcalktr. Ben de Phil de burada zaten derbeder bir layat srdryoruz. Burann nasl bir yer olduunu gryorsunuz. Sizin iin de uygunsa ocuk iin sessiz bir ke emrinizde'l. Yemek masraf haricinde para da istemez, ilerimiz y l e p e k hm ahm bir vaziyette deil. Her an topu dikebiliriz. Ama bu haliyle, gittii yere kadar buras hizmetinizdedir." Bay George piposunun geni bir hareketiyle btn binay ziyaretisinin hizmetine sunuyor. "Doktor olduunuza gre," diye ekliyor, "bu talihsiz ocuun bulac bir hastalk tamadna kesin gzyle bakyorum." Allan buna garanti verebilir. "nk, efendim," diyor Bay George, ban zntyle salI v.rak, "hastalk canmza yetti." Ses tonu yeni tandnda da ayn hznl yanky buluyor. Vine de size sylemek zorunda olduum bir ey var," diyor AlNI teminatn tekrarladktan sonra, "ocuk ok zayf dm;

kesinlikle yledir d i y e m e m ama belki de iyileemeyecek kadar kt durumda olabilir." "u anda d u r u m u kritik mi, efendim?" diye soruyor svari. "Evet, korkarm yle." "Madem yle, efendim," diyor svari kararl bir tavrla, "ben kendim de normalde serseri bir hayat srdmden bilirim -sokaktan ne kadar abuk ieri alrsak o kadar iyi olur. Phil! Onu ieri getir!" Bay Squad bu emri yerine getirmek iin omzunu duvara dayayarak harekete geiyor; svari de piposunu bitirdii iin bir kenara koyuyor. Jo ieri getiriliyor, Bayan Pardiggle'n Tokahupu Kzlderililerinden deil; Borrioboola-Gha'yla bir alakas olmadndan Bayan Jellyby'nin kuzucuklarndan deil; uzakta ol duu, tannmad iin yumuamam; yabanc diyarlarn yetitirdii orijinal bir vahi deil; sradan yerli mal. Kirli, irkin, btn duyular taciz ediyor, b e d e n e n sradan sokaklarn sradan bir mahluu, ruhen bir inansz. Pislii yerli pislik, kann emenle yerli parazitler, vcudunda yerli yaralar, giysileri yerli paavralar; ngiliz ikliminin ve toprann mamul yerli cehalet tabiatndaki lmszl yok olup giden hayvanlarnkinden de daha deer siz klyor. n e k, Jo, btn uyumsuzluunla ne k! Tepeden trnaa alakaya deer tek bir eyin yok. Ayaklarn sryerek Bay George'un salonuna giriyor ve ye re bakarak bir boha gibi ylece duruyor. H e m iinde bulundu u vaziyet, hem de n e d e n olduu eyler yznden ondan uzak durma eiliminde olduklarn biliyor sanki. Kendisi de onlardan uzak duruyor. Onlarla ayn snftan deil, kainatn ayn yerinde yer almyor. Snfsz, yersiz; ne hayvan ne insan. "Bak, Jo!" diyor Allan. "Bu Bay George." Jo biraz yerlere baktktan sonra gzlerini bir an kaldrp tekrar indiriyor. "Onu dostun kabul et nk sana burada kalacak yer verecek. " Jo eliyle, selam v e r m e manasna gelen bir hareket yapyof Biraz d n d k t e n , arln verdii ayan deitirdikten, azck kmldandktan sonra "ok minnettar," olduunu sylll yor.

"Burada emniyette saylrsn. u anda tek yapman gereken sz dinlemek ve g kuvvet kazanmak. Bir de ne yaparsan yap bize doruyu syle, Jo." "Sylemezsem dp leyim," diyor Jo, en sevdii yeminini ederek. "Sizin bildiiniz ey dnda bam belaya sokcak bii yapmadm, efendim. Bam hi belaya sokmadm, efendim libi i bilmemek ve alk haricinde." "Sana inanyorum. imdi Bay George'u dinle. Sanrm seninle konumak istiyor." "Niyetim sadece," diyor Bay George artc lde dik ve csseli, "ona yataca ve iyi bir uyku ekecei yeri gstermekti. te uras." Svari konuurken onlar galerinin teki tarafna gold rp kk kabinlerden birinin kapsn ayor. "te buras! Dek ite u, davranlarna dikkat ettiin mddete burada Hay, kusura bakmayn efendim," Allan'n ona verdii karta bakyor, "Bay Woodcourt'un istedii kadar kalabilirsin. Ate edildiini duyarsan korkma; hedeflere nian alrlar sana deil. Bir tavsivcn daha olacak, efendim," diyor svari ziyaretisine dnerek, "Phil, buraya gel!" Phil her zamanki taktikleriyle yanlarna geliyr. "Bu adam bebekken sokakta bulmular, efehdim. Bu zavall mahlua kar bir alaka beslemesi doaldr. yle deil mi, il ?" I "Kesinlikle yle, patron," diye cevaplyor Phil. "Dnyordum da, efendim," diyor Bay George, masa yetme bir davulun zerinde sava konseyine fikirlerini beyan ediVI h mu gibi askeri bir edayla, "bu adam onu bir hamama gtr|G, zerine de be bir ey alsa -" "Bay George, ne kadar dncelisiniz," diyor Allan czdann kararak, "ben de sizden bu iyilii rica edecektim." Phil Squod'la Jo h e m e n bu slah vazifesine gnderiliyorlar. H i .arsndan byk coku duyan Bayan Flite, mahkemeye doIII keyifle yola koyuluyor; gitmezse dostu Bayargcn onu merak ( dcceinden ya da onca zamandr bekledii h k m onun yokluda vereceinden korkuyor; "bunca seneden sonra byle bir fl y ok byk talihsizlik olur, sevgili doktorcuum ve generalci{1,1111." Allan frsattan istifade dar kp birka kuvvetlendirici

ila alyor; eczane yakn olduundan ksa srede geri dnyor ve svarinin salonu arnladn grnce o da ona katlyor. "Anladm kadaryla," diyor Bay George, "Bayan Summerson'u iyi tanyorsunuz." Evet, yle. "Bir akrabalk banz var m, efendim?" Hayr, yok. "Bu merakmn kusuruna bakmayn," diyor Bay George. "Ama bu zavall mahlukla, Bayan Summerson ona talihsiz bir alaka gsterdii iin normalden biraz fazla ilgileniyormusunuz gibi geldi. Benim iin durum yle." "Benim iin de, Bay George." Svari Allan'n gnete yanm yanana, parlak, siyah gzlerine yle bir bak frlatyor, boyunu, kalbn hzla bir lyor ve takdir ettiini belli ediyor. "Siz dar ktktan sonra, ocuun demesi, Bucket'n Lincoln's Inn Fields'te onu gtrd yazhaneyi gayet iyi bildiime karar verdim. ocuk ismi bilmese de ben bu konu da size yardmc olabilirim. Oras T u l k i n g h o r n ' u n yeri. Kesinlikle yle." Allan ismi tekrar ederek, soru soran gzlerle ona bakyor. "Tulkinghorn. Adamn ad bu. Adam tanyorum; bir keresinde onu kzdrm bir mteveffay bulmak iin Bucket'la altn da biliyorum. Ne yazk ki bu adam tanyorum, efendim." Allan doal olarak bu adamn nasl biri olduunu soruyor. "Nasl yani! D grnm m?" "Sanrm o kadarn biliyorum. Mizacn kastetmitim. Genel olarak nasl biridir?" "Madem yle, syleyeyim," diyor svari, birden durup ellerini geni gsnde fkeyle kavuturuyor, yz kpkrmz; "in sam kahredecek kadar kt bir adam. insana yava yava iken ce eden bir adam. Eski pasl bir karabina kadar yoktur insanl Bana btn herkesten daha fazla huzursuzluk, daha fazla ralal sizlik veren ve kendimden iyice tiksinmemi salayan bir adam, te, Tulkinghorn byle biri!" "Byle hassas bir noktaya parmak bastm iin zgnm," diyor Allan.

"Hassas m?" Svari bacaklarn daha da ayor, koca sa elinin avcuna tkryor ve elini hayali bynn zerine koyuyor. "Sizin suunuz yok, efendim; ama varn siz karar verin. zerimde bir gc var. Demin szn ettiim, beni buradan yaka paa atabilecek olan kii o. Beni srekli bir tahterevallinin zerinde tutuyor. Ne yukar kartyor ne aa indiriyor. Ona yapacak bir demem olduunda, biraz zamann rica ettiimde ya da onu r,rmemi gerektiren bir ey olduunda bile yanna kabul etmiyor, dinlemiyor-Clifford's Inn'deki Melchisedech'e gnderiyor, ( ifford Inn'deki Melchisedech beni tekrar ona gnderiyorunun yapld tatan yaplmm gibi beni oyalayp duruyor. Ha\ atmn yarsn onun kapsnda beklemekle geiriyorum. Um1 "uda m? Hayr. Onu kyasladm eski pasl karabina ne kadar nrsarsa o kadar umursuyor. Beni taciz ediyor, iimi kanrtyor i l ki - n e samalk- kendimi kaybedene kadar. Bay Woodcourt"; Mlvari yryne devam ediyor; "yaldr deyip geiyorum; una atm mahmuzlayp, gzel bir ayrda ona doru drt nala rimediime seviniyorum. nk beni sevk ettii o ruh hallerinden birinde byle bir frsat yakalarsam onu ezer geerim, efendim!" Bay George yle heyecanlanm ki alnn kolunun yeniyle -.ilmek zorunda kalyor. Celalini Milli Mar slkla alarak yatHimaya alrken bile istemsizce ban sallamaya ve derin nefCNcr almaya devam ediyor; bir yandan da gmleinin n kendini bouluyormu gibi hissetmesini engellemeye yetecek kadar 'K'k deilmi gibi ikide bir aceleci bir el hareketiyle yakasn dI l iyor. Ksacas Allan Woodcourt'un, Bay Tulkinghorn'un sz 1 dilen ayrda ezilip geileceine hi phesi kalmyor. Jo'yla klavuzu geri dnyorlar ve Jo, Phil tarafndan zenle ViU|',na yatrlyor; Allan ocuun ilacn kendi elleriyle verdikn II sonra Phil'e eitli talimatlar brakyor. Artk sabah epeyce 'I' demi. Allan giyinip kahvalt etmek iin evine dnyor; sonra ni, dinlenmeden kefini bildirmek zere Bay Jarndyce'e gidisin Bay Jarndyce, bu konuyu ok gizli tutmak iin baz sebepler "Idunu syleyerek ve meseleyle cidden ilgilenerek, onunla tlilkte salona geliyor. Jo sabah sylediklerini belli bal bir de-

755
iiklik yapmadan Bay Jarndyce'e de tekrar ediyor. Ama bu sefer gsndeki araba iyice arlam gibi, sesi de kof kof geliyor. "Brakn burada sessizce yataym, artk beni kovmayn," diyor Jo glkle; "benim eskiden sprdm yerin ordan geen olursa, Bay Snagsby'ye eskiden tand Jo'nun artk ok uzaa gitceini slerse minnettar kalrm. Benim gibi bir bahtszn ne kadar minnettar kalmas m m k n s e ondan da fazla minnettar kalrm." Bir iki gn zarfnda h u k u k krtasiyecisinden o kadar ok bahsediyor ki Allan, Bay Jarndyce'e dantktan sonra Cook's Court'a gitmeye karar veriyor; bilhassa da artk araba yolda kalmaya yz tuttuu iin. Bu yzden de Cook's Court'a yollanyor. Bay Snagsby gri nl ve kolluklaryla tezghnn arkasnda, parmen zerine bytlm tapu senetlerini inceliyor; usuz bucaksz bir parmen ve hukuk yazs l, sada solda korkun tekdzelii bozup yolcuyu mitsizlikten kurtaran birka byk harf vahas var. Bay Snagsby bu mrekkep kuyularndan birini kenara brakp, yabancy ie hazrlk ksryle karlyor. "Beni hatrlamadnz m, Bay Snagsby?" Eski korkulan hi gememi olduu iin krtasiyecinin kalbi gm gm arpmaya balyor. Cevap vermek iin kendini zorluyor, "Hayr efendim, hatrladm syleyemeyeceim. Ayptr sylemesi sizi daha nce hi grmemiim gibi geliyor, efendim." "ki kere grmtk," diyor Allan Woodcourt. "Bir keresinde zavall bir hastann banda, bir keresinde de -" "imdi olan oldu!" diye dnyor rkek krtasiyeci, bandan aa kaynar sular boalarak. "Olan oldu, artk her ey aa kacak!" Ama ziyaretisini kk yazhaneye alp kapsn kapatacak kadar kafasn toplamay baaryor. "Evli misiniz, efendim?" "Hayr, deilim." "Bekr olmanza ramen," diyor Bay Snagsby hznl bil fsltyla, " m m k n olduunca alak sesle konumaya gayrci eder misiniz? n k bizim hatun bir yerlerde bizi dinlemiyo sa size b t n dkkn, zerine de be yz pound vermeye ha zrm!" Bay Snagsby byk bir yeis iinde taburesine oturup srtn masasna dayyor, szlanyor: "Hayatmda hi srrm olmad, efendim. imdiye kadar bizim hatunu bir kez olsun aldatmlm yoktur, belleimde byle bir yk bulunmaz. Ama, buna ramen, srra gizeme dolanm vaziyetteyim, artk hayatm yk gibi gelmeye balad." Ziyaretisi bundan duyduu znty belirtiyor ve Jo'yu hatrlayp hatrlamadn soruyor. Bay Snagsby bastrlm bir iniltiyle, hatrlamaz mym diyor! "Bizim hatunun - b e n i m haricimde- bylesi kafay takt bir kii daha yoktur," diyor Bay Snagsby. Allan nedenini soruyor. "Neden mi?" diyor Bay Snagsby, mitsizce kel kafasnn arkasndaki sa tutamn ekitirerek. "Nerden bileyim? Ama siz bekrsnz, efendim, evli birine bir daha byle bir soru sormayn sakn!" Bu faydal nasihatten sonra Bay Snagsby kaderine raz olduunu gsteren hznl bir ksrk koyveriyor ve ziyaretisinin sylediklerini dinlemeye koyuluyor. "Yine ayn ey!" diyor Bay Snagsby, hislerinin harareti ve sesinin alakl arasnda yznn rengi atyor. "Bu sefer de baka bir dorultu! Birisi bana, byk bir ciddiyetle, Jo'dan hi kimseye hatta bizim hatuna bile sz etmememi tembihliyor. Sonra bir bakas, yani siz, gelip ayn ciddiyetle Jo'dan bilhassa da bu m eki kiiye sz etmememi istiyor. Sanki zel bir akl hastanesin leyim! Hatta, ayptr sylemesi, Londra Tmarhanesindeyim!" 'liyor Bay Snagsby. Ama vaziyet umduu kadar kt kmyor; zerinde oturduf'. mayn patlamyor, iine yuvarland ukur derinlemiyor. ^ lka yrekli olduu ve Jo'nun durumu hakknda anlatlanlard m etkilendii iin akama doru sessizce ortadan kaybolmay luarabilirse bir "uramaya" seve seve raz oluyor. Akam olduula sessiz sedasz uruyor ama belki Bayan Snagsby de onun i dar sessiz bir tertipi kar, belli mi olur? Jo eski dostunu grdne ok m e m n u n oluyor; tek balanl kaldklarnda Bay Snagsby'nin onun gibi biri iin onca yolu i' lnesinin olaanst bir nezaket olduunu sylyor. Grd

manzara karsnda ok mteessir olan Bay Snagsby h e m e n masann zerine yarm pound brakyor; her trl yara iin kulland o byl merhem. "Naslsn bakalm, evlatm?" diye soruyor krtasiyeci, sempatiyle ksrerek. "anslym, Bay Snagsby, ok," diyor Jo, "hi eksiim yok. yle raatm ki o kadar olur. Bay Snagsby! Yaptm iin ok zgnm ama istemeden oldu, efendim." Krtasiyeci usulca yarm pound daha brakyor ve neye zldn soruyor. "Bay Snagsby," diyor Jo, "br hanma benzeyen ama br hanm olmayan o hanma hastalk bulatrdm, ama hibiri bana bi ey demedi, yle iyiler ki, ben de yle talihsizim ki. D n o hanm gelip beni grd, dedi ki 'Ah, Jo!' dedi. 'Seni kaybettik sanmtk, Jo!' dedi. Glmseyerek, sessiz sessiz oturdu, yaptm yznden bana ne tek kelime etti, ne kt bakt, hi, ben de duvara dndm, Bay Snagsby. Bay Jarnders'n bana arkasn dnmek zorunda kaldun grdm. Bay Woodcot da beni rahatlatmak iin bi iler vermeye geldi, gece gndz hep geliyo, zerime eilip beni cesaretlendirici eyler slerken gznden yalarn aktn gryorum, Bay Snagsby." yice duygulanan krtasiyeci, masann zerine yarm pound daha brakyor. Bu amaz devann tekrarndan baka hibir ey onu rahatlatmyor. "Ben dndm de, Bay Snagsby," diyor Jo, "siz ok byk yazabilirsiniz, di mi, ok byk" "Evet, Jo," diyor krtasiyeci. "Ama ar byk," diyor Jo hevesle. "Evet, evlatm." Jo keyifle glyor. "Madem 'le, Bay Snagsby, ben dndm de, artk temelli gidince, baka bir yere gnderilemeyecek yere gidince, acaba, byk, kocaman, herkesin her yerden grcei gibi yazar msnz, yaptm iin ok ama ok zgn olduumu, istemeden olduunu yazar msnz; bi i bilmesem de Bay Woodcot'un bi kere bu yzden aladn biliyom, hep zldn de, umarm beni affeder. Eer yaz bunu ok byk slerse affeder belki." "Yazarm, Jo. ok byk yazarm."

Jo tekrar glyor. "Teekkr, Bay Snagsby. ok iyisiniz, efendim. indi ok rahatladm." Ufak tefek, mlayim krtasiyeci yarm kalan, bitmeyen bir ksrkle drdnc yarm poundunu da brakyor - b u kadar ok yarm pound gerektiren bir vakayla daha nce hi karlamam- ve gitmek iin ayaa kalkyor. Jo'yla ikisi, dnya zerinde bir daha asla karlaamayacaklar. Asla. n k artk iyice ar ilerleyen yk arabas yolculuunun sonuna yaklayor ve talk bir yerde glkle yoluna devam ediyor. Gn boyu, yollar bozuk dik yokulara kyor, ypranm, dalm. Gnein doup da onu hl yorucu yolculuuna devam eder vaziyette bulaca gnler sayl. Phil Squod, isli barutlu yzyle, hem hemirelik hem de kedeki kk masasnda silahtarlk yapyor; sk sk Jo'ya bakp, yeil apkasn eerek ve onu cesaretlendirmek iin tek kan kaldrarak "Dayan, olum! Dayan!" diyor. Bay Jarndyce de sk sk geliyor, Allan Woodcourt ise neredeyse hep orada; ikisi de kaderin bu sokak ocuunu nasl ok farkl hayatlarn ana doladn dnyor. Svari de srekli ziyaretine geliyor; atletik vcuduyla kapy dolduruyor ve dinliinin, gcnn bereketi lo'nun zerine de geici bir canlanma sayor, onun neeli szlerine biraz daha kuvvetli cevaplar veriyor. Jo bugn bir uyku ya da baygnlk iinde, yeni gelen Allan Woodcourt, o tkenmi vcuduna bakarak yannda duruyor. Bir mddet sonra yavaa yatan kenarna oturuyor -tpk hukuk yazcsnn odasnda oturduu gibi- ve ocuun gsne, kalbine dokunuyor. Araba artk durmak zere ama hl srklenmeye gayret ediyor. Svari sessiz ve hareketsiz kapda duruyor. Phil ekiciyle kartt kk tkrty kesiyor. Bay Woodcourt o ciddi mesleki alaka ve dikkatle yzne bakyor ve svariye manidar bir nazar Irlatarak Phil'e masasn dar tamasn iaret ediyor. Kk eki bir daha kullanldnda zeri epeyce toz tutmu olacak. "Jo! Neyin var? Korkma." "Sandm ki," diyor Jo, yerinde sram etrafna bakyor, "yine Yapayalnz-Tom'daym sandm. Sizden baka kimse yok mu, Buy Woodcot?"

"Yok." "Yapayalnz-Tom'a geri gitmedim. Di mi efendim?" "Hayr." Jo "ok teekkr ederim," diye mrldanarak gzlerini kapyor. Allan onu bir mddet dikkatle izledikten sonra azn iyice kulana yaklatryor ve alak, kolay anlalr bir sesle: "Jo! Hi dua biliyor musun?" diye soruyor. "Hi bi i bilmiyom, efendim." "Ksack bir dua bile bilmiyor musun?" "Hayr, efendim. Bilmiyom. Bay Snagsby'nin evinde Bay Chadbands'n dua ettiini duydum ama bana deil de kendine konuur gibiydi. ok dua ediyodu ama ben bi i anlamyodum. Yapayalnz-Tom'a bi sr dua eden adamlar geldi ama hepsi bakalarnn yanl dua ettiini slediler, hepsi kendi kendine konuur gibiydi, birbirlerini suluyolard, bizle konumuyolard. Biz hi bi i anlamazdk. Ben btn bunlardan hi bi i anlamadm." Bunlar sylemesi ok uzun sryor; ancak tecrbeli ve dikkatli biri onu duyabilir ve ne dediini anlayabilir. Ksa bir uyku ya da baygnlktan sonra, yataktan kalkmak iin byk gayret gsteriyor aniden. "Dur, Jo! Yine ne var?" "Artk mezarla gitmem lazm, efendim," diyor vahi bir bakla. "Yat da anlat. Hangi mezarlk Jo?" "Bana ok iyi davranan o adam gmdkleri mezarla, ok iyiydi, ok iyi. O mezarla gidip, beni de onun yanna yatrmalarn istiycem. Oraya gidip gmlmek istiyom. Bana derdi ki 'Bugn ben de senin kadar fakirim, Jo,' derdi. imdi ona onun kadar hasta olduumu ve yanna yatmaya geldiimi sylemek istiyom." "Onun da zaman var, Jo. Onun da zaman var." "Ah! Belki ben tek bama gidersem bana izin vermezler. Beni oraya gtrp, onun yanna yatrcanza sz verir misiniz efendim?" "Veririm." "Teekkr, efendim. Teekkr. Beni ieri almadan nce anahtar bulmalar gerek, nk kap hep kilitli. Orada bi basa-

mak var, sprgemle temizlerdim. -Ortalk ok karard, efendim. Ik geliyor mu?" "Geliyor, Jo." Araba artk para para, bozuk yol da sonuna ok yakn. "Jo, zavallm benim!" "Sizi karanlkta duyuyom efendim ama kmaya urayom -bana elinizi verin." "Jo, sylediklerimi tekrarlar msn?" "Sylediiniz her eyi sylerim nk iyi olduunu biliyom, efendim." "CENNETTEK." "Cennetteki! - e v e t , ok gzel efendim." "BABAMIZ." "Babamz - k geliyor mu efendim?" "imdi gelecek. A D I N M U K A D D E S OLA!" "Adn - m u k a d d e s - " Gece karanlna k dt. ld! ld, Majesteleri. ld, lordlar ve beyefendiler. ld, her tarikattan Hakiki Papazlarla Sahte Papazlar. ld, yreinde Mukaddes bir sevgiyle domu btn erkekler ve kadnlar. Ve r.iinbegn etrafmzda byle byle lmekteler.

XLVIII. Blm

KUATMA
m

Lincolnshire'daki ev ok saydaki gzn bir kez daha kapatt ve ehirdeki ev uyand. Lincolnshire'da erevelerinin iindeki eski Dedlocklar uyukluyorlar, uzun oturma odasnda hafif bir esinti sanki onlarn dzenli nefesleriymi gibi mrldanyor. ehirde imdinin Dedlocklar ate gzl arabalaryla geceyi grltyle katediyor ve Dedlock Uaklar tevazularn simgelemek iin balarna srdkleri kllerle (ya da sa pudrasyla) holn kk pencerelerinde durgun sabahlar tembel tembel geiriyorlar. Sosyete dnyas - h e m e n hemen be kilometre apnda muazzam bir k r e - son srat dnyor ve gne sistemi de kendisi iin belirlenmi yerinde saygyla vazifesini gryor. Kalabaln en fazla, klarn en parlak olduu, btn duyulara en byk zarafet ve letafetle hitap edilen yerde Leydi Dedlock var. Trmand ve kabul edildii o ltl ycelerden hi eksik olmuyor. O gurur pelerini altnda her eyi saklayabileceine dair eski inanc yerle bir olsa da, u anda etrafindakilerin gzndeki k o n u m u n u n ertesi gne kalp kalmayacandan emin olamasa da haset gzlerin baklar altnda teslim olmak ya da aresiz kalmak mizacna aykr. Son zamanlarda daha gzelletii ni, daha marurlatn sylyorlar. Takatsiz kuzen onun -pek ok kadna toz yutturacak kadar- gzel olduunu ama -biraz tc dirgin edici bir yan- Shakespeare'in hani u mnasebetsiz kadnn -geceleri yataktan kalkp ortalkta dolanan- hatrlattn sylyor.

Bay Tulkinghorn hibir ey sylemiyor; hibir ey belli etmiyor. Eskiden olduu gibi imdi de odalarn kaplarnda, o sarkk belaz fular eski moda kravatlar gibi geveke balanm, Asilzadelerin byklk taslamalarn sineye ekiyor ve hi renk vermiyor. Hl leydimizin zerinde bir etkisi olabilecek son kii C.ibi grnyor. Leydimiz de ondan korkabilecek son kadn gibi. Chesney Wold'daki kule odasnda son konumalarndan be11 leydimizin yreinde bir arlk var. imdi bunu atmaya kararl ve hazr. Yce dnyada sabah; kk gnee sorarsan leden sonra. Pencereden bakmaktan bkan Mercury'ler holde pinekliyorlar; heybetli, koca kafalarn fazlaca irilemi ayiekleri gibi yere sarktyorlar. O cafcafl grntlerinin altnda yine ayiekleri gihi tohuma kam bir halleri var. Ktphanedeki Sir Leicester, Parlamento komisyonunun raporu zerinde, lkenin hayrna uykuya dalm. Leydimiz Guppy adndaki gen adam dinledii odada oturuyor. Rosa yannda ve onun mektuplarn yazp, ona hir eyler okuyor. Sonra Rosa nak ilemeye ya da yle sevimli hir baka i yapmaya koyuluyor; o ba iine eik dururken leydimiz sessizce onu seyrediyor. Bugn kim bilir kanc. "Rosa." Gzel kyl yz gle gle ona bakyor. Sonra leydimizin r kadar ciddi olduunu grnce duralayp aryor. "Kapya bak bakaym. Kapal m?" Evet. Kapya gidip geri dnyor, yznde daha byk bir hayret. "Sana bir sr vereceim, yavrum nk m u h a k e m e n e gvrmesem de bana olan ballna gveniyorum. Yapacaklarm srnden hi saklamayacam. Ama syleyeceklerim aramzda sr olarak kalmal. Aramzda geenleri kimseye anlatma." Kk, ekingen gzel btn itenliiyle bu srr saklayacana sz veriyor. "Rosa," diyor Leydi Dedlock, sandalyesini biraz daha yak! snmasn iaret ederek; "sana herkese davrandmdan daha krkl davrandmn farknda msn?" "Evet, leydim. ok daha yumuak davranyorsunuz. Ama hc sizin gerek halinizi bildiimi dnyorum."

" D e m e k gerek halimi bildiini dnyorsun. Benim zavall yavrum!" Bunu bir nevi kmsemeyle sylyor - a m a Rosa'ya ynelik deil- ve hlyal hlyal ona bakarak dncelere dalyor. "Rosa, beni ferahlattn, rahatlattn aklna gelir mi? Senin gen ve tabii olmann, beni sevmenin, bana kran duymann seni yaknmda bulundurmay benim iin bir keyif haline getirdiini dnr msn hi?" "Bilmiyorum, leydim; bunu mit dahi edemem. Ama btn yreimle byle olmasn dilerim." "Kesinlikle byle, km." Gzel yzn sevin patlamas, karsndaki alml yzdeki karanlk ifadeyle ketleniyor. rkeke bir aklama bekliyor. "Bugn sana, Git! Beni brak! diyecek olsam bana byk bir ac ve sknt verirdi ve kendimi ok yalnz hissederdim." "Leydim! Size kar bir kusur mu iledim?" "Hi kusurun yok. Yanma gel." Rosa, leydimizin ayaklar dibindeki tabureye iliiyor. Leydimiz o mehur Demirci Ustas gecesinin ana dokunuuyla elini onun koyu renk salar zerine koyup usulca orada tutuyor. "Senin mutlu olman istediimi ve bu dnyada bir kiiyi olsun mutlu etmeyi baarabileceksem seni mutlu edeceimi sylemitim, Rosa. Bunun imkn yok. Seninle hi mi hi alakas olmayan, sadece benden kaynaklanan baz sebepler yznden senin burada kalmaman daha iyi olacak. Burada kalmamalsn. Bunu temin etmek iin gerekli teebbste bulundum. Sevgilinin babasna bir m e k t u p yazdm, bugn buraya gelecek. Btn bun lan senin iyiliin iin yaptm." Alayan kz onun elini pcklere boarak, birbirimizden ayrlrsak ben ne yaparm, ne yaparm, ne yaparm diye hkr yor! Hanm onu yanandan pyor ve baka bir cevap vermi yor. "Artk daha iyi artlarda mutlu ol, yavrum! Sevil ve mutlu ol!" "Ah, leydim, ben zaman zaman - byle serbest konumamn kusuruna bakmayn -sizin mutlu olmadnz dnmm dr."

"Ben!" "Beni gnderdiinizde daha m mutlu olacaksnz? Ltfen, ltfen bir daha dnn. zin verin biraz daha kalaym!" "Bu yaptm eyi kendim iin deil, senin iin yaptm syledim, yavrum. Artk i iten geti. Sana kar hislerim, Rosa, u anki hislerimdir -biraz sonraki davranlarm dikkate alma. Bunu unutma ve sylediklerimi gizli tut. Benim iin bu kadarn yap, bundan byle hibir bamz kalmamtr!" Kendini saf yrekli can yoldann yanndan koparp odadan kyor. Akamzeri tekrar sahanlkta belirdiinde en kibirli ve souk tavr var zerinde. Sanki btn efkat, sevgi ve alaka dnyann ilk safhalarnda tkenmi de dier canavarlarla birlikte dnya zerinden silinmi gibi kaytsz. Mercury Bay Rouncewell'i takdim ediyor, ortaya kmasnn nedeni de bu. Bay Rouncewell ktphanede deil, ama o ktphaneye gidiyor. Sir Leicester orada ve ilk olarak onunla konumak istiyor. "Sir Leicester, sizinle - a m a megulsnz sanrm." Yok canm! Hi de deil. Sadece Bay Tulkinghorn. H e p el altnda. Her kebandan fkryor. Ne rahat ne mniyet brakyor insanda. "Kusura bakmayn, Leydi Dedlock. sterseniz ben kaym." Aka "stediiniz takdirde kalmaya muktedir olduunuzu gayet iyi biliyorsunuz," diyen bir bakla, gitmesinin gerekli olmadn sylyor ve bir iskemleye yneliyor. Bay Tulkinghorn, hantal bir selamla sandalyeyi onun iin biraz ne ekiyor ve karadaki pencerenin yanna ekiliyor. Leydi Dedlock'la artk sesM/leen sokan solan arasna girince glgesi zerine diivor ve nn karartyor. Tpk hayatn karartt gibi. En iyi haliyle bile donuk bir sokak; iki uzun ev sras birbirlerine yle gaddar bakyorlar ki, en byk maliknelerin yarm dzine kadar sanki tatan yaplmam da zamanla bu baklardan talam gibi duruyor. yle kasvetli bir ihtiam var ki sokarn, canlla gnl indirmemeye yle kararl ki kaplarla pencereler siyah boya ve tozdan mteekkil i karartc bir grnm ti/, ediyor, arkadaki yankl ahrlarnsa, sanki asilzade heykelle-

rindeki sava atlar iin yaplmasna skc ve hantal bir hali var. Karmak demir tezyinat bklm bklm merdiven kenarlarn saryor bu korkun sokakta; bu talam sarmaklarn zerinde yeniyetme gaz lambalarna fkeyle bakan yam ban alm meale sndrcleri var. Cesur ocuklarn, arkadalarnn apkalarn ilerinden geirmeye alt (u andaki tek kullanm alan) be ince demir halka, pasl yapraklarn arasnda artk kullanlmayan gazyann ansna muhafaza ediliyor. Hatta dibinde istiridye gibi bir kulbu olan kk komik bir cam iede tutunmay baarm gazyann kendisi de her gece, Lordlar Kamarasndaki yce ve skc efendisi gibi, yeni klara mahmur mahmur gz krpyor. Bu yzden de Bay Tulkinghorn'un yannda durduu pencereden Leydi Dedlock'un grmek isteyebilecei fazla bir ey yok. Yine de - y i n e d e - iten ie o ahsiyetin oradan ekilip gitmesini ister gibi o tarafa bakyor. Sir Leicester leydisinin affna snyor. Ne diyecekti acaba? "Bay Rouncewell'in burada olduunu syleyecektim (benim davetim zerine geldi), u kz meselesini halletsek iyi olacak. Bu iten artk bana gna geldi." "Nasl yardmc olabilirim?" diye soruyor Sir Leicester pheyle. "Onunla burada grp bu ii bitirelim. Onu yukar gndermelerini syler misiniz?" "Bay Tulkinghorn rica etsem, u zili alsanz. Teekkr ederim. Demirci beyefendiden," diyor Mercury'ye, meslee ne dendiini tam hatrlayamayarak, "buraya gelmesini rica et." Mercury demirci beyefendiyi getirmeye gidiyor, buluyo ve getiriyor. Sir Leicester bu demirinas ahsiyeti kibarca karlyor. "Umarm iyisinizdir, Bay Rouncewell. Oturun. (Avukatm Bay Tulkinghorn.) L e y d i m sizinle konumak istiyordu Bay Rouncewell," diyor onu elinin bir hareketiyle, ustalkla o tara fa havale ederek. "Leydi Dedlock'un" diyor demirci beyefendi, "bana syleme erefini bahedecei her eye gereken dikkati gstermektin memnuniyet duyarm."

Ona dndnde, Leydi Dedlock'un nceki sefer zerinde brakt izlenimden daha naho bir durumla karlayor. Mesafeli buz gibi bir hava leydimizin etrafnda souk bir atmosfer yalatm, halinde tavrnda nceki gibi akl tevik eden hibir ey yok. "Sizin iin bir sakncas yoksa, efendim," diyor Leydi Dedlock skntyla, "olunuzun arzusu konusunda aranzda bir ey C.eip gemediini sorabilir miyim?" Bu soruyu sorarken o bkkn gzlerini Bay Rouncewell'e evirmek onun iin adeta eziyet gibi. "Yanl hatrlamyorsam, Leydi Dedlock, sizi daha nce grme mutluluuna erdiimde oluma bu -arzusunu yenmesini < iddiyetle tavsiye edeceimi sylemitim." Demirci Ustas onun kulland arzu kelimesini zellikle vurguluyor. "Bunu yaptnz m?" "Tabii yaptm!" Sir Leicester tasdik edercesine ban sallyor. Gayet mtina p. Demirci beyefendi bu ekilde davranacan beyan ettiine r.re, oluna byle bir tavsiyede bulunmak mecburiyetindeydi /aten. Bu adan adi madenlerle kymetli madenler arasnda bir anlamazlk yok. Son derece mnasip. "Peki, dediinizi yapt m?" "Aslna bakarsanz, Leydi Dedlock, size kesin bir cevap vercmeyeceim. Korkarm hayr. Muhtemelen henz bunu baaramad. Bizim gibi yaayanlar arada bir baz temayllerimizi -arzularmzla bir tutarz ki bu da onlardan kolayca kurtulmamz zorlatrr. Sanrm baz konularda fazlaca ciddi davranmak bize has bir ey." Sir Leicester, bu ifadenin gizliden gizliye Wat Tyler'a yara/i bir anlam ierdiinden phelenip biraz heyheyleniyor. Bay Kouncewell gayet sakin ve kibar ama bu snrlar dahilinde ses tounu karlat muameleye gre ayarlyor. "nk," diyor leydimiz, "bu konuyu ne zamandr dnvorum - b e n i artk iyice usandrd." "Gerekten de ok zgnm." "Bu konuda ben de Sir Leicester'n syledikleriyle mutab! un;" Sir Leicester'n koltuklar kabaryor; "bu arzunun sona er-

147
dii konusunda bize bir teminat veremeyecekseniz kzn yanmdan ayrlmasnn daha iyi olacana karar verdim." "Size byle bir teminat vermem m m k n deil, Leydi Dedlock. H e m de hi deil." "Madem yle, gitsin daha iyi." "Kusura bakmayn leydim," diye araya giriyor Sir Leicester, "ama belki de bunu yapmakla, bu gen kadna hak etmedii bir zarar veriyor olabilirsiniz. Bu gen kadn," diyor Sir Leicester, meseleyi bir tabaa yemek servisi yapar gibi elinin ihtiaml bir hareketiyle ortaya koyarak, "ne kadar talihliymi ki, muhterem bir leydinin alakasna ve ltfuna mazhar oldu; ayrca o muhterem leydinin korumas altnda, bylesi bir mevkinin ona kazandrd muhtelif ayrcalklara sahip ki onun durumundaki bir gen kadn iin bunlar kukusuz byk ayrcalklardr -kesinlikle ok byk olduklarna inanyorum, efendim. Esas mesele, bu gen kadn btn bu ayrcalklardan ve bana konan talih kuundan, srf'; Sir Leicester ban demirci ustasndan yana zr diler gibi ama vakarla eerek cmlesini balyor; "Bay Rouncewell'in olunun dikkatini ekti diye mahrum edilmeli mi? Yani bu cezay hak etti mi? Ona kar hakszlk olmaz m? nceki kararmz bu muydu?" "Kusura bakmayn," diye lafa geriyor Bay Rouncewell'in olunun babas. "Sir Leicester, izin verirseniz sanrm bu konuyu biraz ksaltabilirim. Rica ederim bu konuyu dikkate almayn. B kadar nemsiz bir eyi hatrlasaydnz - k i hatrlamanz beklenc m e z - bu meseleyle ilgili ilk grmn onun burada kalmasnn kesinlikle aksi ynnde olduunu unutmazdnz." Dedlock himayesini dikkate almamak m? Oo! Sir Leicestc bu anl aileden kendisine intikal eden bir ift kulana inanmak mecburiyetinde olmasa demirci beyefendinin sylediklerim yanl duyduklar hissine kaplabilir. O henz aknlkla nefes almaktan baka bir ey yapamadan, leydimiz en souk tavryla, "ki tarafn da bu konulara girmesi ge rekli deil. Kz ok iyi bir kz; onun aleyhine syleyecek bir eyim yok, ama ona salanan ayrcalklara ve bana konan talih kuuna kar o kadar lakayt ki, k olduu iin - d a h a dorusu yle zannediyor, zavall kk aptal- bunlar takdir etmekten aciz." Sir Leicester bu durumda iin renginin deitiini sylyor. I .eydimizin fikrini destekleyecek gayet iyi sebeplere sahip olduuna kukusu yok. Leydimize tamamiyle katlyor. Gen kadnn gitmesi daha iyi olacak. "Bu meseleyle usanla megul olduumuz geen konumamzda Sir Leicester'n de aka syledii gibi," diye konumay srdryor Leydi Dedlock isteksiz isteksiz, "hibir art ne srmeyeceiz. u anki vaziyet erevesinde kzn burada ii yok, kaytsz artsz gitmesi daha iyi olur. Bunu ona da syledim. Kyne geri gnderilmesini mi istersiniz yoksa yannzda gtrmek mi istersiniz, ya da baka bir dnceniz var m?" "Leydi Dedlock, ak konumam gerekirse -" "Rica ederim." "-Sizi bu ykten en abuk kurtaracak yolu takip etmeyi ve unu u anki mevkiinden almay tercih ederim." "Benim de ak konumam gerekirse," diyor ayn, allm kaytszlkla, "ben de yle. Onu yannzda m gtreceksiniz?" Demirci beyefendi demir gibi bir selam veriyor. "Sir Leicester, zili alar msnz?" Bay Tulkinghorn pencerenin nnden ayrlp zilin kordonunu ekiyor. "Sizi unutmutum. T e e k k r ederim." Her zamanki selamn verip sessizce r,eri dnyor. Mercury hzla mukabelede bulunarak kapda belit iyor, kimi getirecei konusunda talimatlar alyor, ortadan kayboluyor, istenen kiiyi getiriyor ve gidiyor. Rosa'nn alam olduu belli, hl da ok zntl. O n u n ieri girmesiyle demirci ustas sandalyesinden kalkyor, elini tunp koluna koyuyor ve gitmeye hazr vaziyette onunla birlikte kapnn yannda duruyor. "Mesuliyetini bu beyefendi stleniyor," diyor leydimiz o bkkn tavryla, "seni m k e m m e l e n koruyacak. Senin ok iyi bir kz olduunu syledim, alaman gerektirecek bir ey yok." "yle grnyor ki," diyor Bay Tulkinghorn elleri arkasnda biraz ne karak, "gittii iin alyor sanki." "Tabii, pek iyi yetitirilmemi," diyor Bay Rouncewell al'iku bir tavrla, sanki avukata saldrmaktan m e m n u n m u gibi; pek de tecrbesiz, daha ufack, akl ermiyor. Burada kalsayd, d e n d i m , kukusuz ok terakki kaydederdi."

"Kukusuz," diyor Bay Tulkinghorn dnceli dnceli. Rosa hkrarak leydimizden ayrld iin ok zgn olduunu, Chesney Wold'da ok mutlu olduunu, leydimizin yannda ok mutlu oluunu sylyor ve leydimize tekrar tekrar teekkr ediyor. "k bakalm, seni kk sersem!" diyor demirci ustas, alak bir sesle onu ketleyerek, ama kzgn deil; "Wat uruna, topla kendini biraz!" leydimiz elinin kaytsz bir hareketiyle uurluyor hizmetisini, "Tamam, tamam yavrum! yi bir kzsn. Git imdi!" Sir Leicester en grkemli tavryla bu mevzuyla irtibatm kesmi, mavi ceketinin snana ekilmi. Bay Tulkinghorn, lambalar yanmaya balayan karanlk sokan nnde snrlar belirsiz bir ekil olarak leydimizin gznde her zamankinden daha heybetli ve kara, "Sir Leicester ve Leydi Dedlock," diyor Bay Rouncewell, bir iki dakika bekledikten sonra, "kendi adma olmasa da bu usandrc konu yznden size bir kere daha zahmet verdiim iin zr dileyerek izninizi rica ediyorum. Sizi temin ederim, byle kk bir meselenin Leydi Dedlock'u nasl usandrd gayet iyi anlayabiliyorum. Bu meseleye yaklammda beni pheye dren tek bir ey varsa o da sizin cannz hi skmadan, sessiz sakin kendi nfuzumu kullanarak, gen dostumu buradan almamamdr. Ama bana yle geldi ki - b u iin nemini bytmm sanrm- meseleyi size aklamak daha hrmetkr, sizin dileklerinizi ve fikirlerinizi renmek de daha ak bir tutum olacakm gibi geldi. Umarm bunu ekabirlerin dnyasyla ilikimin ktlna verirsiniz." Sir Leicester bu szlerle snandan dar arldn hissediyor. "Bay Rouncewell," diyor, "rica ederim szn etmeyin. ki tarafn da bahanelere ihtiyac yoktur, umarm." "Bunu duyduuma sevindim, Sir Leicester; son olarak, daha nce annemin bu aileye olan uzun sreli ballndan ve bunun iki taraf iin de ne byk bir kymet arz ettiinden tekrar sz etmek ve ayrlrken byk bir efkat ve sadakat sergileyen kolum daki bu kk hadisenin iinde bu hislerin uyanmasnda annemin herhalde bir pay olduunu iaret etmek istiyorum -tabii eminim, Leydi Dedlock da yrekten alakas ve gler yzl tevazuuyla ondan ok daha fazla etkili olmutur."

Bunlar alayla sylyorsa, dedikleri sandndan ok daha doru olabilir. Ama o ak konuma tarznda hibir deiiklik yok, geri syledikten sonra lo odann leydimizin oturduu tarafna dnyor. Sir Leicester bu veda szlerine mukabele etmek iin ayaa kalkyor, Bay Tulkinghorn tekrar zili alyor, Mercury tekrar geliyor ve Bay Rouncewell'le Rosa evden ayrlyorlar. Lambalar ieri getirildiinde Bay Tulkinghorn'u hl elleri arkasnda camn nnde durur vaziyette buluyorlar, leydimiz de hl ona dnk oturuyor, avukat onu gndzden mahrum ettii gibi geceyi grmekten de mahrum ediyor. ok solgun. Ayaa kalktnda Bay Tulkinghorn solgunluunu fark ederek "Olacak tabii! Bu kadnn gc ok artc. Roln oynamay hi brakmad," diye dnyor. Ama o da kendi roln oynayabilir - t e k deimez zellii- ve bu kadna kapy aarken, Sir Leicester'nkndan elli kere daha keskin elli ift gz olsa tek an gremez. Leydi Dedlock bugn odasnda tek bana yemek yiyor. Sir Leicester Doodle Partisinin kurtulmas ve Coodle Hizbinin saf d braklmas iin koup gitmi. Leydi Dedlock, yz hl kire gibi beyaz yemee otururken glkle onun kp kmadn soruyor. Evet. Peki, Bay Tulkinghorn hl gitmedi mi? Hayr. Biraz sonra tekrar soruyor, hl gitmedi mi? Hayr. Ne yapyor? Mercury, onun ktphanede m e k t u p yazd kanaatinde. I /cydimiz onu grmek isterler mi? O olmasn da kim olursa olsun. Ama o leydimizi grmek istiyor. Bir iki dakika sonra saygla gnderdii ve leydimizin yemekten sonra bir iki kelime etmek iin onu kabul etmesini rica ettii bildiriliyor. Leydimiz m u hemen kabul edecek. Onun izniyle bile olsa, yemeini yerken rahatsz ettii iin zr dileyerek ieri giriyor. T e k balarna kaldklarnda leydimiz byle glnlkleri bertaraf etmek iin i'liyle bir hareket yapyor. "Ne istiyorsunuz, efendim?" "Leydi Dedlock," diyor avukat, biraz uzandaki bir sandalyeye oturup khne bacaklarn aa yukar, aa yukar yava yava ovalayarak; "bu hareket tarznz beni biraz artt." "yle mi?"

750
"Evet, kesinlikle yle. Buna hazrlkl deildim. Bunu aramzdaki anlamadan ve bana verdiiniz szden bir sapma olarak kabul ediyorum. Yaptnz bizi yeni bir konuma getiriyor, Leydi Dedlock. Bunu onaylamadm sylemek lzumunu hissediyorum." Bacaklarn ovalamay brakp, elleri dizlerinin zerinde ona bakyor. Anlalmaz ve deimez olmasna ramen tavrlarnda tarifi zor yeni bir serbestlik var ki bu kadnn dikkatinden kamyor. "Sizi anladm sanmyorum." "Sanrm anlyorsunuz. Anladnz dnyorum. Hadi Leydi Dedlock, artk kaamak konumalara gerek yok. Bu kz sevdiinizi biliyorsunuz." "Baka?" " O n u ne srdnz sebepler y z n d e n deil de - b u n a bir i meselesi olarak d e i n m e m i n kusuruna b a k m a y n - sizi tehdit edebilecek bir tehir ya da rezaletten onu kurtarmak iin gnderdiinizi biliyorsunuz - ben de biliyorum." "Baka?" "Bakas u, Leydi Dedlock," diyor avukat bacak bacak zerine atarak. "Ben buna karym. Bunu tehlikeli bir gelime addediyorum. Gereksiz olduunu, evde phe, sylenti, dedikodu yaratmasnn hesap edildiini dnyorum. Dahas, anlamamz da ihlal ediyor. T a m tamna eski k o n u m u n u z u muhafaza edecektiniz. Oysa bu akam eskisinden ok farkl olduunuz benim iin nasl aikrsa e m i n i m sizin iin de yledir. Dorusu gzle grlr lde deiiksiniz!" "Eer, e f e n d i m , " diye balyor konumaya, "srrmn -" Ama Bay T u l k i n g h o r n mdahale ediyor. "Bakn Leydi Dedlock, bu bir i meselesi, i meselelerinde prensipleri ne kadar ak ortaya koysanz azdr. Bu artk sizin iiriniz deil. Kusura bakmayn. Hata da bu. Bu artk Sir Leiceste ve ailesi uruna muhafaza e t m e m gereken benim srrm. Sizin srrnz olsayd, Leydi Dedlock burada bu konumay yapyor olmazdk." "ok doru. Bu srrn nda m a s u m bir kz beni tehdit e d e n utantan kurtarmak iin (bilhassa sizin C h e s n e y Wold'da

751
toplanm olan misafirlere hikyemi anlattnz srada ona atfta bulunduunuzu hatrlayarak) aldm karar dorultusunda hareket ettim. D n y a d a hibir ey ve hi kimse bu kararm bozamaz, beni bu ii yapmaktan vazgeiremezdi." Bu szleri b y k bir katiyet ve aklkla sylerken tpk Bay T u l k i n g h o r n gibi hislerini hi aa vurmuyor. Avukata gelince, sanki karsndaki i iin kullanlan, duygular olmayan herhangi bir aletmi gibi, sistemli olarak kendi i meselesini tartyor. "yle mi? O zaman Leydi Dedlock," diyor, "size gvenilmesi m m k n deil. Meseleyi gayet aklkla ve gerekte olduu gibi ortaya koydunuz; bu d u r u m d a size gvenilmesi m m k n deil." "O gece C h e s n e y Wold'da konutuumuzda bu konudaki endielerimi dile getirdiimi hatrlarsnz belki." "Evet," diyor Bay Tulkinghorn, soukkanllkla ayaa kalkp minenin n n e geerek. "Evet. Bu kzdan sz ettiinizi hatrlyorum Leydi Dedlock; ama o anlamaya varmadan nceydi, anlamamz gerei, benim srrnz r e n m e m d e n kaynaklanan hibir eylemde bulunmamanz gerekiyordu. Buna p h e yok. Kz kurtarmaya gelince onun ne gibi bir nemi ya da kymeti olabilir ki? Kurtarmak! Leydi Dedlock, biz burada bir ailenin namndan sz ediyoruz. Dosdoru bir yol takip e t m e k gereklii zannedilebilirdi - h e r eyi ezip geerek, saa sola sapmadan, yolun zerindekileri umursamadan, hibir eyi kurtarmadan, her eyi ayaklar altna alarak." Leydi Dedlock onu dinlerken masaya bakyordu. imdi Kzlerini kaldrp ona bakyor. Yznde kat bir ifade var, alt dudann bir ksmn dilerinin arasna kstrm. "Bu kadn beni inliyor," diye dnyor Bay T u l k i n g h o r n ve o n u n gzlerini indirdiini gryor. "Kendisini kurtaramazken n e d e n bakalarn Kurtarsn ki?" Bir m d d e t sessiz kalyorlar. Leydi Dedlock azna bir lokma bile koymam, sadece iki kere bardana su doldurup elleri titremeden imi. Masadan kalkyor, bir ezlonga uzanp, yzn perdeliyor. Tavrlarnda zayflk gsteren ya m e r h a m e t telkin eden hibir ey yok. Dnceli, skntl, dikkatli. "Bu kadn," diye dnyor Bay Tulkinghorn, yine onun grntsn

kapatan karanlk bir nesne gibi minenin nnde durarak, "incelenecek ey." Bir m d d e t konumadan onu uzun uzadya inceliyor. Leydi Dedlock da uzun uzadya bir ey dnyor. lk konuan o deil; Bay Tulkinghorn'un gece yarsna kadar orada dikilip dursa bile kadnn konumaya niyeti olmadn anlad iin sessizliini bozmak zorunda kalyor. "Leydi Dedlock, i konumasnn en naho blmne geldik. Anlamamz bozuldu. Sizin gibi saduyulu ve gl karakterli bir hanm anlamay feshetmeme ve kendi yolumu izlememe hazrlkl olmal." "Hazrlkl saylrm." Bay Tulkinghorn ban eiyor. "Sizi daha fazla rahatsz etmeyeceim, Leydi Dedlock." Odadan karken Leydi Dedlock "Bana yapacanz sylediiniz ikaz bu muydu? Sizi yanl anlamak istemem," diyerek onu durduruyor. "Pek saylmaz, Leydi Dedlock nk bu ikaz yapmam iin sizin anlamaya uymanz gerekiyordu. Ama aslnda yle denebilir. Sadece bir avukat asndan farkl." "Bana baka bir ikazda bulunmak niyetinde deil misiniz?" "Haklsnz. Bulunmayacam." "Sir Leicester'n gzn bu akam amak niyetinde misiniz?" "Yerinde bir soru!" diyor Bay Tulkinghorn, hafife glmseyip, perdelenmi yze doru temkinle ban sallayarak. "Hayr, bu gece deil." "Yarn m?" "Her ey dnldnde bu soruya cevap vermemem da ha iyi olacak, Leydi Dedlock. T a m zamann bilmediimi syle eydim bana inanmazdnz, bir ie de yaramazd. Yarn olabilir. Baka bir ey sylememeyi tercih ederim. Siz hazrlklsnz, ben de koullarn boa karaca herhangi bir beklentiye girmiyorum. Size iyi akamlar dilerim." O sessizce kapya doru ilerlerken Leydi Dedlock elini sol gun yznden ekip ona doru dnyor ve tam kapy amak zereyken onu tbkrar durduruyor.

"Burada kalmak niyetinde misiniz? Ktphanede bir eyler yazdnz sylediler. Yine oraya m dnyorsunuz?" "Sadece apkam almak iin. Eve gidiyorum." Belli belirsiz, ilgin bir hareketle bandan ziyade gzleriyle selam veriyor ve avukat kyor. Darda saatine bakyor ama bir dakika kadar geri olduundan pheli. Sahanlkta gsterili bir saat var, gsterili saatlerin aksine amazlyla da nam salm. "Sen ne diyorsun?" diye soruyor Bay Tulkinghorn saate. " N e diyorsun?" imdi "Eve gitme!" dese. Dakikalarn sayd onca gece iinde bu gece, nnde durmu genci yals onca adam arasndan bu yal adama "Eve gitme!" dese ne kymete binecek? O yksek ve berrak sesli gonguyla yedi krk bei aldktan sonra tkrdamay srdryor. "Dndmden de betermisin," diyor Bay Tulkinghorn kendi saatine mrldanarak. "ki dakika geri kalmsn. Bu gidile ben lene kadar dayanamayacaksn." Ktle iyilikle cevap veren ne mthi bir saat olurdu "Eve gitme!" diye tkrdasa. Sokaa kyor, elleri arkasnda, heybetli evlerin glgeleri alnnda ilerliyor, pek ok kiinin srlar, mklatlar, ipotekleri, lier trl hassas ii eski, siyah, saten yeleinin iinde sakl. T u lalarla svalarn bile srda. Yksek bacalar ona aile srlarn telliyorlar. Yine de bir tekinde bile ses yok ki "Eve gitme!" diyebilenler. Daha sradan sokaklarn hayhuyundan; bir sr vastann, ayan, sesin, grlt patrtsndan; zerine vuran dkkn klanyla, arkadan esen bat rzgryla, arkasndan iteleyen kalabalkla ilerliyor; acmaszca yoluna gitmeye zorlanyor, hibir ey "Kve gitme!" diye mrldanarak karsna kmyor. En nihayet Ni odasna gelip mumlan yaktnda, nce etrafna sonra tavana baktnda, yukardan ona iaret eden Romaly gryor ama bu rece Romalnn elinde ya da ona elik eden figrlerin telaesinlc onu ge de olsa "Buraya gelme!" diye uyaracak yeni bir mana yok. Ay bol bir gece; ama dolunay evresi getiinden Londra m inannn zerinde mehtap daha yeni ykseliyor. Yldzlar i llcsney Wold'un kulelerinin zerinde parlad gibi parlyor. Son

151
zamanlarda det edindii hitapla bu kadn yldzlara bakyor. Ruhunda frtnalar esiyor; yreinde bir bulant, huzursuz. O koca odalar pek dar, pek bask. Bu kapanmla dayanamyor, yaknlardaki bir bahede biraz yryecek. Btn hareketleri fazlaca marur ve kaprisli olduundan hibir yapt evresindekileri fazlaca artmayan bu kadn zerine aceleyle bir eyler alarak ay na kyor. Mercury anahtarla birlikte ona elik ediyor. Bahe kapsn atktan sonra, leydisinin istei zerine anahtar ona teslim ediyor ve ald talimata uyarak geri dnyor. Bann arsn geirmek iin orada bir m d d e t yryecek. Belki bir saat, belki daha fazla. Bir elikiye ihtiyac yok. Kap grltyle kapanyor ve uak onu baz aalarn karanlk glgelerime girerken brakyor. Gzel bir gece, kocaman parlak bir mehtap ve ynla yldz. Bay Tulkinghorn mahzenine giderken, o yankl kaplar ap kapadktan sonra kk, hapishane gibi bir avluyu gemek zorunda. ylesine ban kaldrp, ne gzel gece, ne kocaman parlak mehtap, nasl da ynla yldz var diye dnyor. Ayn zamanda sakin bir gece. ok sakin bir gece. Ay iyice parladnda en hareketli, en kalabalk yerleri bile tesiri altna alan bir sszlk ve sknet yayyor sanki. Sadece tozlu da yollarnda ve zirvelerde, usuz bucaksz topraklarn sessizlee sessizlee ta ufuktaki (ieklerine solgun gri alnm) bir dizi aaca kadar tam bir skn iinde yattn gren ykseklerde deil sknet; sadece bahelerde ve korularda deil, taze yeil ayrlarn, o gzel adalarn, mrltl betlerin, hrtl sazlarn aralarnda sular yalazlanan nehirde deil; sessizlik nehre sadece ynla evin etrafnda toplat, kprlerin zerine yansd, rhtmlarla gemilerin onu karartp korkunlatrd, bu irkinliklerden kvrla kvrla uzaklap kasvetli iaret kulelerinin karaya vurmu iskeletler gibi grnd bataklklara vard, msr tarlas, rzgr deirmeni, an kulesi bol, yksek topraklarn daha sarp arazisine yayld, sii rekli kyya vuran denizle bulutuu yerde elik etmiyor; sade ce enginlerde deil, gzcnn srf kendisine sunulmu gibi g rnen o kl yoldan alm kanatlaryla geecek gemiyi gr m e k iin bekledii sahilde deil sknet; her yabancnn kab su olan Londra'da bile biraz huzur var. ehrin an kuleleri ve tek bir koca kubbesi iyice semavi bir hal alyor; isli atlar o soluk parltda irkinliklerini kaybediyor; sokaklardan ykselen sesler azalp yumuuyor ve kaldrmlardaki ayak sesleri daha bir dinginlikle geip gidiyor. obanlarn hi delii olmayan Chancery kavallar ald, koyunlarna kancay takp iyice krkana kadar brakmad, Bay Tulkinghorn'un ikamet buyurduu ayrlarda, bu mehtapl gecede her ses uzaktan gelen n n bir uultuya dnyor, sanki ehir koca bir fanusmu da titreiyoru gibi. Bu da ne? Bu silah kim ateledi? Nerede? Bir iki yaya irkilerek duruyor, etraflarna bakmyorlar. Birka kap ve pencere alyor, insanlar bakmak iin dar kyorlar. Grltl bir patlamayd, uzun uzun da yankland. Evlerden birini sarst, en azndan oradan geen bir adam yle diyor. Mahalledeki btn kpekleri ayaklandrd, hepsi havlyorlar. rken kediler saa sola kayor. Kpeklerin havlayp, ulumalar daha bitmeden - b i r tanesi eytan gibi uluyor- kilise saatleri de korkmu gibi onu vurmaya balyor. Sokaklardaki uultu da kabarp l)ir la dnr gibi oluyor. Ama ok gemeden sona eriyor. Son saat de onu vurmaya balamadan nce ksack bir ara... Derken son an da susuyor, gzel gece, kocaman parlak ay ve ynla yldz tekrar sknete kavuuyor. Bay Tulkinghorn'un rahat kam m? Camlar karanlk ve sessiz, kaps kapal. Onu kabuundan karmak iin gerekten de olaanst bir ey yapmak lazm. Ne sesi duyuluyor ne kendisi grnyor. O yal, khne adam sarslmaz ataletinden karmak iin nasl bir glle lazm? Senelerdir, srarc Romal tavandan anlamsz anlamsz iaret ediyor. Bu gece de yeni bir anlam kazanmas pek muhtemel deil. Oldum olas iaret edip d u r u y o r - h e r Romal, hatta Britanyah gibi sabit bir fikirle. imdi de kukusuz orada, btn gece bo yere o manasz hareketi yapp duracak. Ay , karanlk, afak, C.ne, gn. Hl orada heyecanla iaret ediyor, ama kimse onu umursamyor. Ama gne doduktan ksa bir sre sonra oday temizlemeye birileri geliyor. Ya Romal daha nce ifade etmedii bir mana

152 edinmi ya da ilk giren akln karyor nk nce onun uzatt eline bakp sonra da aa baktktan sonra bir lk atp kayor. eri ilk giren gibi sonrakiler de bakp, lk attktan sonra kayorlar ve sokak karyor. Bu ne anlama geliyor? Karanlk odaya hi k girmiyor; odaya alk olmayan insanlar ieri giriyorlar, kk admlarla ama glkle bir arl yatak odasna tayp brakyorlar. Btn gn fsldamalar, gidip gelmeler, her keyi didik didik aramalar, ayak izlerini dikkatle takip etmeler, her mobilyann yerini dikkatle not etmeler devam ediyor. Btn gzler Romal bakyor, btn sesler "Dili olsayd da ne grdn syleseydi!" diyor. Bir masay iaret ediyor, zerinde (hemen hemen azna kadar arap dolu) bir ie, bir kadeh, yakldktan ksa sre sonra aniden sndrlm iki mum var. Bo bir koltuu ve nndeki el byklnde lekeyi iaret ediyor. Bu nesneler tam gsterme menzilinde. Canl bir hayal gc bu nesnelerde, kompozisyonun geri kalann, sadece tombul bacakl eliki ocuklar deil bulutlar, iekleri hatta stunlar -ksacas Alegori'nin bedenini, ruhunu ve zihnini - lgna dndrecek kadar korkun bir ey olduunu zannedebilir. Lo odaya giren herkes bir bu nesnelere, bir ban kaldrp Romal'ya bakyor; ona bir esrar bir saygnlk yiiklyorlar, sanki fel olmu, konuamayan bir ahit gibi. Artk seneler senesi yerdeki, saklanmas ok kolay, karlmas ok zor leke hakknda korkun hikyeler anlatlacak; tavandan aay iaret eden Romal da tozun, nemin ve rmceklerin ona izin verdii nispette Bay Tulkinghorn'un orada oturduu zamankinden ok daha manal bir biimde bu lmcl hareketini yapmay srdrecek. nk Bay Tulkinghorn'un zaman artk rbediyyen sona erdi; Romal ona hayatna kasteden o katil eli j'.sterdii gibi, gece boyunca yzkoyun, kalbinde bir kurunla yerde yatarken de aresizce onu iaret etti.

XLIX. Blm

DOSTLUK VAZFES

Sabk topu, imdi basoncu Bay Joseph Bagnet'in, nam dier Peygamberaac'nn hanesinde her yl yaplan bir kutlama var. Ziyafet ve elence zaman. Ailede bir doum gn kutlamas. Bay Bagnet'in doum gn deil. Bay Bagnet bu hadiseyi mzik aleti iinin hayhuyu iinde, kahvaltdan nce ocuklarn fazladan bir aprtyla perek, le yemeinden sonra fazladan bir pipo daha ierek ve akama doru zavall anacnn neler dndne kafa yorarak -annesinin yirmi yl nce vefat etmi olmas sebebiyle yoruma fazlasyla ak bir k o n u - geirir. Kimi erkekler babalarn nadiren anarlar; belleklerinin banka defterinde btn evlatlk sevgilerini annelerinin hesabna aktarm gibidirler. Bay Bagnet de bu erkeklerden. Belki de bizim hanmn maharetlerine duyduu ar hayranlk kadn milletine byk harfli bir Erdem atfetmesine neden oluyor. ocuktan birinin de doum gn deil. O gnlerin de aile hayatnda ayr bir yeri vardr ama mutluluk dilekleri ve puding snrn pek amazlar. Gen Woolwich'in son doum gnnde, ne kadar bydn ve ilerleme kaydettiini grnce, zamann getirdii deiiklikler zerine derin dncelere dalm ve onu ilmihal imtihanndan geirmeye karar vermiti; birinci ve ikinci sorular aynen sorduktan sonra, (Adn ne? ve Sana bu ad kini verdi?) nc soruyu belleinde tam olarak cevaplandrmay baaramam ve onun yerine Bu ad seviyor musun? sorusunu

byk bir ehemmiyetle, bal bana eitici ve retici bir eymi gibi, ortodoks bir hava vererek sormutu. Ama bu sadece o doum gnne zg bir deiiklikti ve daimi bir ciddiyetle alakas yoktu. Bizim hanmn doum gn; Bay Bagnet'in takvimindeki en byk bayram, en mhim gn. Bu hayrl hadise, senelerdir Bay Bagnet'in belirledii baz kalplar dahilinde yd ediliyor. le yemeinde bir ift tavuk yemenin krallara has bir lksn doruk noktas olduuna derinden inanan Bay Bagnet, bugnn sabahnda mutlaka erkenden gidip bir ift tavuk alr, her zaman satcnn oyununa gelip Avrupa'da ne kadar kmes varsa en kart yelerini evine getirir. T e m i z mavi beyaz bir keten mendille balanm (mendil hazrlklarn vazgeilmez parasdr) bu kartlk ahikalaryla geri dndnde lafn gelii soruyormu gibi Bayan Bagnet'i le yemei iin ne istediini sylemeye davet eder. Tesadf bu ya Bayan Bagnet'in bir kez olsun T a v u k demedii grlmemitir, Bay Bagnet byk hayret ve sevin gsterileri arasnda h e m e n paketini saklad yerden karr. Dahas bizim hanmn gn boyunca hibir ey yapmamasn, en gzel giysisini giyip oturmasn ve kendisiyle genlerin ona hizmet etmesini teklif eder. Yemek piirme konusunda pek parlak olmadndan bu iin bizim hanmn gznde bir keyiften ziyade klfet olduu sylenebilir ama bu klfeti tam da ondan beklenecek bir neeyle karlar. Bu doum g n n d e de Bay Bagnet gerekli n hazrlklar lamamlam. Ataszlerinde bir nebze olsun doruluk varsa, yakalanmas iin y e m l e m e k gerekmemi bir ift k m e s hayvan lm evirme yapmak iin; hi b e k l e n m e d i k bir biimde bunlar aniden ortaya kararak aileyi artp sevindirmi; tavuun kzartlmasna bizzat kendi nezaret ediyor; Bayan Bagnet, o Mhatli esmer parmaklar yanl giden ileri dzeltme arzusuyla kanarak, tren elbisesiyle eref konuu vaziyetinde oturuyor. Quebec'le Malta masa rtsn sererlerken, Woolwich kendisine yakt zre babasnn emri altnda tavuklar srekli dndryor. Bu kk yamaklar hata yaptka Bayan Bagnet ya gzn krpyor, ya ban sallyor, ya da yzn buruturuyor.

760
"Bir buukta," diyor Bay Bagnet. "Dakikas dakikasna. Hazr olurlar." Bayan Bagnet strapla, bir tanesinin atein zerinde hareketsiz durduunu ve yanmaya baladn gryor. "Kralielere layk," diyor Bay Bagnet, "bir yemek yiyeceksin hanm." Bayan Bagnet neeyle dilerini gsteriyor ama olu onun ruhunun skldn seziyor ve ona duyduu sevginin emirlerine uyarak gzleriyle meselenin ne olduunu soruyor? - b u yzden de gzleri falta gibi alm, tavuklar hepten unutmu ve aylacana dair hibir mit vermez bir hal alyor. Neyse ki byk kardei, Bayan Bagnet'in gsndeki arpntnn nedenini fark edip ihtar mahiyetinde drtkleyerek onu kendine getiriyor. Durmu olan tavuklar tekrar dnmeye balaynca Bayan Bagnet duyduu byk rahatlamayla gzlerini kapatyor. "George bir urayacak," diyor Bay Bagnet. "Drt buukta. Dakikas dakikasna. Ka sene oldu, kzm. George bize uramaya ilk balayal?" "Ah, Peygamber, gen bir kadn yalandracak kadar ok zaman geti gibime geliyor. Ne eksik ne fazla," diyor Bayan Bagnet glp ban sallayarak. "Bo ver," diyor Bay Bagnet. "ilk gnk kadar gensin. Tabii daha da genlemediysen. Ki genletin. Herkesin bildii gi bi." Quebec'le Malta ellerini rpp bararak T o n t o n ' u n mutla ka annelerine bir ey getireceini sylyorlar ve ne getirecei konusunda tahminler yrtyorlar. "Biliyor musun, Peygamber," diyor Bayan Bagnet, masa r tsne bir gz attktan sonra sa gzn krparak Malta'ya "tuz!" uyarsnda bulunuyor ve bann bir hareketiyle Quebec V karabiberi kaldrtyor; "George yine avareleti gibime geliyor." "George," diyor Bay Bagnet, "asla yar yolda brakmaz. Eski silah arkadan brakmaz. Mkl durumda. Korkma." "Hayr, Peygamber, hayr. Ben de yapar demiyorum. Yapa can zannetmem. Ama u para meselesini halletse gidermi jm bime geliyor." Bay Bagnet neden diye soruyor.

761
"Bilmem," diyor kars dndkten sonra, "Sabrszl, huzursuzluu hi de az saylmaz. Her zamanki gibi hr deil demiyorum. Tabii hr olacak, yoksa George olmaz; ama pek dertli, morali de bozuk gibi." "Bir avukat," diyor Bay Bagnet. "Onu parmanda oynatyor. Adam eytann bile moralini bozar." "Bak onda haklsn," diyor kars; "ama yine de bir eyler var Peygamber." Bu noktada, Bay Bagnet'in, tavuklarn kuru bir alayla hi su brakmamalar, yaplan sosun da tatsz tuzsuz ve renksiz ruhsuz oluu sonucu tehlikeye giren yemee kendini tmyle vermek zorunda kalmasyla konuma tavsyor. Yine benzer bir mnasebetsizlikle patatesler soyulurken ufalanp atallardan dyor, depreme maruz kalm gibi gbeklerinden atlayp her yana dalyorlar. Tavuklarn bacaklar da arzulanandan daha uzun ve son derece tyl. Bu zorluklar yeteneini sonuna kadar kullanark alt eden Bay Bagnet en nihayet yemei servis ediyor ve ma.aya oturuyorlar; Bayan Bagnet onun sa tarafndaki misafir sandalyesinde oturuyor. Bizim hanmn doum gnnn senede bir kere olmas ok isabetli nk byle bir kmes hayvan hovardal daha yaplsa insana zarar verebilir. Kmes hayvanlarnn tabiatlar icab sahip olduklar her tr ince tendon ve ban bu trlerde gitar teli kalnlnda gelimi olmas kendilerine has bir hususiyet. UzuvlaII, tpk topraa kk salan asrlk aalar gibi, gslerine ve gvdelerine kk salm. Butlar yle sert ki, uzun ve meakkatli hanlarnn byk blmn yry idmanlarna ya da msabaI ahrna adadklar hissini uyandryor. Ama bu ufak tefek przl> m farknda olmayan Bay Bagnet, Bayan Bagnet'in nne hayli havaleli bir leziz yiyecek yn koymakta kararl; deil byle " i l bir gnde, senenin tek bir gn bile, her ne pahasna olurHU olsun ona hayal krkl yaatmaktan uzak duran bizim hanm k sindirim sistemini byk tehlikeye atyor. Devekuu soyunI m gelmeyen gen Woolwich'in butlar iyice syrmas endieli ninesinin anlamakta glk ektii bir konu. Ziyafet bittikten sonra bizim hanmn bir imtihandan daha i" pinesi gerekiyor, hi renk vermeden oturup odann toplanma-

sim, ocan silinmesini, tabaklarn arka avluda ykanp parlatlmasn izlemek zorunda. ki gen hanmn annelerini taklit ederek eteklerini bellerine sktrp, minik takunyalaryla bir ieri bir dar tanrken sergiledikleri byk keyif ve enerji gelecek iin byk mit verse de imdi endie vesilesi oluyor. Ayn sebepler dillerin karmasna, 1 tabak anan ngrdamasna, teneke bardaklarn tngrdamasna, sprgelerin az, suyun fazla kullanlmasna yol ayor; bu esnada gen hanmlarn elbiseleri yle ok su ekiyor ki Bayan Bagnet'in kendi konumundaki birine yakr bir sknetle bakamayaca kadar dokunakl bir manzara arz ediyorlar. En nihayet muhtelif temizlik ileri baaryla sonulanyor; Quebec'le Malta temiz giysilerle, kupkuru ve glmseyerek geliyorlar; pipolar, ttn ve iecek bir eyler masaya konuyor; bylece bizim hanm bu muhteem tatil gnnde ilk kez i huzuruna kavuuyor. Bay Bagnet her zamanki yerine oturduunda saatin kollar drt buuu gstermeye yakmlyor; tam yerlerine geldiklerinde Bay Bagnet ayaa kalkyor, "George! T a m asker zaman." Gelen George; bizim kz, ocuklar ve Bay Bagnet'i yrek ten tebrik ediyor (bu mhim gnde onu pyor). "Hepinize daha nice mutlu yllara!" diyor Bay George. "Ama George!" diye baryor Bayan Bagnet merakla ona bakarak. "Sana ne oldu?" " N e mi oldu?" "Betin benzin atm, George - h e m oka uram gibi bir halin var. yle deil mi, Peygamber?" "George," diyor Bay Bagnet, "bizim hanma syle. Neyin var." "Solgun grndmn farknda deildim," diyor svari, ellerini yzne srerek, "oka uram gibi grndmn l farknda deildim, kusura bakmayn. Ama bizim orada kalan ocuk dn leden sonra ld, ben de biraz sarsldm." "Zavallck!" diyor Bayan Bagnet, annelik merhametiyle "ld m? Vah vah!" "Size sylemek niyetinde deildim, doum gnnde syle
1 T e k v i n 11:7-9.

ecek ey deil ama daha oturmadan azmdan aldnz. Bir dakika oturup kalkacaktm," diyor svari biraz daha neeli konumaya alarak, "ama ok hzlsn Bayan Bagnet." "Haklsn. Bizim hanm," diyor Bay Bagnet. "Barut gibi hzldr." "Dahas gnn mevzuu da o olduuna gre, biz de ona sadk kalacaz," diye baryor Bay George. "Bakalm, yanmda kk bir bro getirdim. Fazla kymeti yok ama yadigr ite. T e k kymeti bu, Bayan Bagnet." Bay George ailenin kklerinin zplamalar ve el rpmalar Bay Bagnet'in de bir nevi hrmetkr takdiri eliinde hediyesini kartyor. "Hanm," diyor Bay Bagnet. "Ona hediye konusundaki fikrimi syle." "Bu harika bir ey George!" diye baryor Bayan Bagnet. "Grdm en gzel ey." "Gzel!" diyor Bay Bagnet. "Benim fikrim de bu." "yle gzel ki George," diye baryor Bayan Bagnet brou ileri uzatp saa sola evirerek, "benim iin biraz fazla gibi." "Olmad!" diyor Bay Bagnet. "Benim fikrim bu deil." "Ama ne olursa olsun binlerce kere teekkr ederim," diyor Hayan Bagnet gzleri memnuniyetle parlayarak ve elini ona uzatyor; "sana kar arada bir aksi bir asker kars gibi davransam da ok iyi arkada olduumuzu biliyorum, George, hem de ok. imdi iyi ans getirmesi iin sen kendin takmaksn, George." ocuklar hadiseyi grmek iin toplayorlar, Bay Bagnet l'.en Woolwich'in bann zerinden bakyor, bir yandan son deee olgun ve ruhsuz, bir yandan da ok ho ve ocuksu yle bir alakas var ki Bayan Bagnet havai bir kahkaha atp "Ah Peygamber, ne adamsn!" demekten kendini alamyor. Ama svari brou bir trl ineleyemiyor. Elleri titriyor, sinirleri bozuk, bro dyor. "nanlr ey mi?" diyor brou havada yakalayp etrafna bakarak. "yle sarsaklatm ki byle kolay bir ii bile elime yzme bulatryorum!" Bayan Bagnet bu gibi durumlarda en iyi arenin bir pipo imek olduunu sylyor; gz ap kapayana kadar brou ineledikten sonra svarinin her zamanki yerine oturtulmasn ve pipolarn faaliyete geirilmesini salyor. "Bu da seni kendine getir-

mezse, George," diyor, "arada bir hediyene bir gz at, ikisi bir araya geldiinde kesinlikle ie yarar." "Keke kendin yapsaydn," diyor George; "ylesi daha iyi olurdu, Bayan Bagnet. Naslsa yle ya da byle anlatacam, herhalde bu kadar znt fazla geldi. Zavall ocukcaz. Onun ldn grp de hibir ey yapamamak ok fenayd." " N e diyorsun George? Bir eyler yaptn ya. Onu atnn altna aldn." "Sadece o kadarck, ama yetmez ki. D e m e k istiyorum ki, sa elini sol elinden ayrmaktan fazlasn renemeden lp gitti. Bu durumdan kurtulmas iin zaten ok geti." "Ah, zavallck!" diyor Bayan Bagnet. "Sonra," diyor svari, henz piposunu yakmyor, ar eliyle salarn svazlyor, "insan Gridley'i hatrlyor. Onunki de baka bir adan kt bir vaziyetti. Sonra ikisi birden, ikisiyle de alakas olan o ta yrekli, yal sahtekrla karyor insann kafasnda. O pasl karabinay dnyorum, namlusunu evirmi kesinde duruyor, kat, kaytsz, her eye kar tepkisiz -insann kann donduruyor." "Beni dinlersen," diyor Bayan Bagnet, "piponu yakp bunlar kafandan atman tavsiye ederim. H e m daha shhatli, hem daha huzur verici, hem de ruh saln iin daha faydal." "Haklsn," diyor svari, "dediini yapacam." Yapyor da; yine de zerinde kk Bagnetleri etkisi altna alan hatta Bay Bagnet'e Bayan Bagnet'in salna kadeh kaldrmasn erteleten fkeli bir ciddiyet var; oysa bu gibi durumlarda eine rastlanmadk terslikte bir konuma yapmak ona der. Ama gen hanmlar Bay Bagnet'in "karm" dedii eyi hazrladklarndan ve Bay George'un piposu da yanmaya baladndan Bay Bagnet kadeh kaldrma vazifesini yerine getirmesi gerektiine karar veriyor. Karsndaki toplulua u ekilde hitap ediyor: "George. Woolwich. Quebec. Malta. Bugn onun doum gn. Btn gn yrseniz onun gibisini bulamazsnz. erefine!" kiler cokuyla iildikten sonra Bayan Bagnet buna yakacak ksalkta derli toplu bir konumayla karlk veriyor. Bu nu-

munelik kompozisyon kelimeyle snrl "Ben de size!"; bizim hanm konumasndan sonra herkese bayla selam veriyor ve karmdan esasl bir yudum alyor. Ama bugn bu hareketi hi beklenmedik bir nlem takip ediyor, "Burada bir adam var!" Kk topluluk byk bir hayretle salonun kapsndan iei bir adamn baktn gryor. Keskin gzl bir adam -zeki, kurnaz bir a d a m - ayn anda herkesin bakn ayr ayr ve hep birlikte kaydediyor, ne kadar dikkate deer biri olduunu gsteren bir tavrla. "George," diyor adam, ban sallayarak, "naslsn bakalm?" "Ama, bu Bucket!" diye baryor Bay George. "Evet," diyor adam, ieri girip kapy kapatarak. " T a m buladan geiyordum ki durup vitrindeki alglara bakaym dedim bir arkadam elden dme, gzel tnl bir viyolonsel istiyor da- ieride bu neeli partiyi grdm, kede de seni seer gibi oldum; yanlm olamayacam dndm. Ee bu sralarda dnyayla aran nasl George? yi mi? Ya siz hanmefendi? Siz beyefendi? Tanrm!" diyor Bay Bucket kollarn aarak, "burada ocuklar da var! Yeter ki bana ocuk gsterin, istediinizi yapabilirsiniz. Bize bir pck verin gzellerim. Annenizle babanzn kim olduunu sormaya gerek yok. Hayatmda byle benzerlik l'rmedim!" Davetsiz misafir gibi karlanmayan Bay Bucket, Bay George'un yanna oturup Q u e b e c ' l e Malta'y dizlerine oturtuyor. "Sizi tatl eyler," diyor Bay Bucket, "bir pck daha venu; bir tek bu konuda gzm doymaz. Maallah, ne kadar shhatlisiniz! Ka yandalar acaba hanmefendi? Bana biri sekiz biri on gibi geldi." "Yakn bir tahmin, efendim," diyor Bayan Bagnet. "Genelde doru tahmin ederim," diyor Bay Bucket, "ocukl.r o kadar seviyorum ki. Bir arkadamn tam on dokuz ocuu var hanmefendi, hepsi ayn anneden, kadn hl sabah kadar taze ve canl. Sizin kadar olmasa da size yakndr! Bunlara ne diyorsun bakalm, canm?" diyor Bay Bucket, Malta'nn yanaklarn sktrarak. "Bunlar eftali. ok yaa sen e mi! Ne dersin, baban Bay Bucket'a iyi tnl elden dme bir viyolonsel bulabilecek mi? Benim adm Bucket. Komik deil mi?"

Bu iltifatkrlyla ailenin kalbini tmyle kazanyor. Bayan Bagnet Bay Bucket'a bir pipo ve bir bardak iecek verip, misafirperver bir edayla banda bekleyecek kadar gnn anlam ve ehemmiyetini unutuyor. Byle ho birini ne zaman olsa arlamaktan mutluluk duyar ama George'un bir arkada olduu iin onu bilhassa bu akam grmekten ok daha mutlu nk George'un morali pek dzgn deil. "Gam m skkn?" diye soruyor Bay Bucket. "Hi byle ey iitmedim! Neyin var George? Bana canm skkn deme sakn. Cann neden sklacakm ki? Kafan kurcalayan bir ey olmadm sen de biliyorsun." "nemli bir ey yok," diyor svari. "Ben de ihtimal vermem," diyor Bay Bucket. "Kafan ne kurcalayabilir ki! Bu tatl eylerin kafasn bir ey kurcalayabilir mi? Ne mnasebet; ama yaknda baz delikanllarn aklna girip onlarn kafasn epeyce kurcalayacaklar. Khin saylmam ama bunu kesinlikle syleyebilirim, hanmefendi." Bu szlere baylan Bayan Bagnet Bay Bucket'n da bir ailesi olduunu mit ediyor. "Ah hanmefendi!" diyor Bay Bucket. "nanr msnz? Yok. Karm ve kiracm ailemi tekil ediyor. Bayan Bucket da ocuklar benim kadar ok sever ama olmuyor. Ne yapalm? Dnya nimetleri eit paylatrlmam, ama insann isyan etmemesi lazm. Arka avlunuz ne gzel, hanmefendi! Oradan darya k var m?" Avludan k yok. "yle mi?" diyor Bay Bucket. "Ben vardr zannetmitim. Bu kadar ho bir avlu daha grmemitim. Bakmama izin verir miydi niz? T e e k k r ederim. Hayr, k olmadn gryorum. Ama gerekten de ok orantl!" Keskin gzyle avluyu kolaan ettikten sonra Bay Bucket dostu George'un yanndaki sandalyesine geri dnyor ve efkatle omzunu svazlyor. "imdi moralin nasl George!" "imdi iyi," diyor svari. "Sana da bu yakr!" diyor Bay Bucket. " N e d e n skntl olacakmsm? Senin gibi iyi yapl ve huylu birinin cann skma-

ya hi hakk yok. Bu gs iinde sknt barndracak cinsten deil, deil mi hanmefendi? H e m kafan kurcalayan bir ey de olamaz George, ne olabilir ki!" Belagat gcnn apn ve eitliliini gz nnde bulunduarak bu sz diline doluyor, kendine has dinlemede bir yzle, yakt pipoya bu szleri iki kere yineliyor. Ama hosohbetliinin gnei ok gemeden o ksa sreli tutulmay atlatyor ve tekrar parlamaya balyor. "Bu da aabeyiniz mi gzellerim?" diyor Bay Bucket, gen Woolwich konusunda Quebec'le Malta'ya danarak. "yi bir aabey - v e y aabey d e m e k istemitim. n k sizin olunuz olamayacak kadar byk, hanmefendi." "Kesinlikle bir bakasnn olmadna ahitlik edebilirim," diyor Bayan Bagnet glerek. "Beni artyorsunuz! Yine de size benziyor, inkr edilecek yan yok. Tanrm, size artc bir benzerlii var. Ama alnn babasndan alm!" Bay Bagnet dar vurmad bir memnuniyetle piposunu ierken Bay Bucket tek gzn kapatarak iki yz kyaslyor. Bayan Bagnet frsattan istifade onun George'un vaftiz evlad olduunu sylyor. "George'un vaftiz evlad yle mi?" diyor Bay Bucket ar bir samimiyetle. "George'un vaftiz evladyla tekrar el skmam lazm. Vaftiz babayla vaftiz evlat birbirlerine yakyorlar. Onu hangi ie vermek niyetindesiniz hanmefendi? Herhangi bir mzik aletine yatknl var m?" Bay Bagnet aniden araya giriyor, "Asker dd alyor. ok iyi." "nanr msnz, efendim," diyor Bay Bucket bu tesadften akna dnm halde, "ocukken ben de asker dd alardm. Herhalde delikanl bilimsel bir biimde alyordur, ben kulaktan alardm. u ie bak! ngiliz Neferleri - h e r ngiliz'i heyecanlandrr! Bize ngiliz Neferleri'ni alabilir miydin, sevgili dosm?" Kk grup iin gen Woolwich'e yaplan bu ardan daha ho bir ey olamaz; kendisi de h e m e n koup asker ddn geI iriyor ve duygulandrc arky alyor; o alarken, iyice neele-

nen Bay Bucket ayayla tempo tutuyor ve her seferinde "ngiliz Nefeeeerleri!" nakaratn tiz bir sesle sylemekten geri durmuyor. Ksacas yle byk bir mzik zevki sergiliyor ki Bay Bagnet piposunu azndan karp onun bir arkc olduu yolundaki inancn ifade ediyor. Bay Bucket bu mzikal itham mtevazlkla kabul ediyor; bir zamanlar kendi yreinden geenleri ifade etmek iin azck ark sylediini ama dostlarn elendirm e k gibi iddial bir fikri olmadn sylyor; ark sylemesi isteniyor. Bu ho akamda kendini naza ekmeyip raz oluyor ve onlara "Believe me if all those endearing young charms" sylyor. Bu baladn, gen kzlnda Bayan Bucket'n kalbini kazanmaktaki ve onu mihraba gitmeye (kendisi ringe kmaya ifadesini kullanyor) ikna etmekteki en gl mttefii olduunu anlatyor Bayan Bagnet'e. Etrafa nee saan bu yabanc akama yle yeni ve ho bir hava getiriyor ki o ieri girdiinde pek byk bir memnuniyet gstermeyen Bay George kendine ramen ondan gurur duymaya balyor. yle dost canls, yle hosohbet, yle uyumlu ki onun buradaki insanlarla tanmasna vesile olmak ho bir ey. Bay Bagnet bir pipo daha itikten sonra onun ahbapln yle takdir ediyor ki bizim hanmn bir dahaki doum gnnde yine terif buyurmasn rica ediyor. Bay Bucket'n kutlamann nedenini rendiinde yaptklar ailede uyandrd gveni daha da pekiti rip salamlatryor. Cokuya varan bir scaklkla Bayan Bagnet'in erefine kadeh kaldryor, on iki ay sonra bugn byk kranla bu ie ayryor, zerinde kuak olan byk siyah bir no defterine tarihi kaydediyor ve o zamana kadar Bayan Bucket'la Bayan Bagnet'in karde gibi kaynamalarn mit ettiini sylil yor. Kendisinin de hep syledii gibi, zel balar olmadan toplum hayatnn ne anlam var? Kendisi de karnca kararnca top lum iin alan birisi ama mutluluu o sahada bulmuyor. Hayr, mutluluk ev hayatnn nimetlerinde aranmal. Bu koullar altnda, bylesi gelecek vaat eden bir ahbapl borlu olduu dostunu hatrlamas gayet tabii. O da hatrlyor za ten. H e p yaknnda duruyor. Hangi mevzuda konuulursa konu ulsun gzn zerinden eksik etmiyor. Eve onunla birlikte dnmek iin bekliyor. Botlaryla bile ilgileniyor; Bay George Ira

ak bacak zerine atm minenin yanndaki kede piposunu ierken ayakkablarn dikkatle inceliyor. En nihayet Bay George gitmek iin ayaa kalkyor. Ayn anda Bay Bucket da dostluun o gizli sezgisiyle ayaa kalkyor. Son ana kadar ocuklara sevgi gsterilerinde bulunmay srdryor ve orada bulunmayan bir dostunun kendisine verdii vazifeyi hi unutmuyor. "u elden dme viyolonsel meselesi - b a n a tavsiye edebileceiniz bir alet var m?" "Bir sr," diyor Bay Bagnet. "ok teekkr ederim," diyor Bay Bucket, elini skarak. " Tam kara gn dostusunuz. Aman tns iyi olsun! Arkadam uzman saylr. Mozart' Handel'i, btn o ustalar, ar ii gibi alr durur. Fiyat fazlaca drmenize de gerek yok," diyor dnceli, alak bir sesle, "Arkadam adna ok yksek bir fiyat vermek istemem ama sizin de her zamanki yzdenizi ve harcadnz zamann karln almanz isterim. Hakas da bu olur. I lerkes hayatn srdrmek zorunda." Bay Bagnet kymetli bir mcevher bulduklar mealinde ban bizim hanma sallyor. "Diyelim ki yarn yle bir uradm, yarn sabah on buukta l lan. O zaman bana birka iyi viyolonselin fiyatn syler miydiniz?" diyor Bay Bucket. Ondan kolay ne var. Bay ve Bayan Bagnet istenen bu malumaII hazr etmeye sz veriyorlar, hatta tecrbe edilmesi iin be tane viyolonsel toplamann yerinde olacan birbirlerine tlatyorlar. "Teekkr ederim," diyor Bay Bucket, "teekkr ederim. yi geceler hanmefendi. yi geceler beyefendi. yi geceler canlarm. Hayatmda geirdiim en ho akamlardan biri iin hepinize teekkr ederim." Esas onlar muhabbetiyle kendilerine verdii keyif iin teekkr ediyorlar; bylece iki taraf da iyi dileklerle ayrlyor. "( Jeorge, olum," diyor Bay Bucket dkknn kapsnda kolunu tutarak, "gel bakalm!" Onlar kk sokakta uzaklarken Bagnetler durup bir an arkalarndan bakyor, Bayan Bagnet m u h t e rem Peygambere, Bay Bucket'n George'a adeta yaptn, ondan ok holanyor gibi grndn, sylyor.

159
Civardaki sokaklar dar ve yamru yumru olduundan kol kola, yan yana yrmek pek mnasip deil. Bu yzden de Bay George ok gemeden ayr ayr yrmeyi teklif ediyor. Ama dostane temasndan vazgemeye raz olamayan Bay Bucket "Yarm dakika daha sabret, George. nce seninle bir ey konumak istiyorum" diyor. Bir anda onu bir meyhaneye sokuyor, sonra bir odaya iterek, srtn da kapya dayyor. "Bak George," diyor Bay Bucket. "Grev baka, dostluk baka. Elimden geldiince bu ikisini birbirine kartrmamaya alrm. Bu gecenin ho gemesi iin gayret gsterdim, baarp baaramadm sana brakyorum. Kendini tutuklanm say, George." "Tutuklanmak m? Ne iin?" diye soruyor svari, bandan aa kaynar sular boalarak. "Bak George," diyor Bay Bucket, tombul iaret parmayla onu olaya saduyuyla yaklamaya zorluyor, "grev baka eydir, muhabbet baka ey. Syleyecein her eyin aleyhine delil olarak kullanlabileceini sana bildirmek grevim. Bu yzden de George, sylediklerine dikkat et. Bir cinayet ilendiini duydun mu?" "Cinayet mi!" "Bak George," diyor Bay Bucket iaretparman etkileyici bir tarzda havada tutarak, "sana sylediimi aklndan kartma. Sana bir ey sormuyorum. Bu akam cann skknd. Acaba bir cinayet ilendiini duydun mu diye soruyorum." "Hayr. N e r e d e ilenmi?" "Bak George," diyor Bay Bucket, "sakn bir itirafta bulunaym deme. Sana seni neden aradm syleyeceim. Lincoln's Inn Fields'te bir cinayet ilendi - T u l k i n g h o r n adnda bir beyefendi ldrld. D n gece vuruldu. Seni bunun iin tutukluyorum." Svari arkasnda duran bir sandalyeye oturuyor, alnnda boncuk boncuk terler birikiyor ve yzne lmcl bir solgunluk yaylyor. "Bucket! Bay Tulkinghorn'un gerekten lm olmas vc senin benden phelenmen m m k n m?" "George," diyor Bay Bucket, iaretparman sallayarak, "elbette m m k n nk durum byle. D n gece saat onda. Dn gece saat onda nerede olduunu biliyorsun, kukusuz bunu kantlayabilirsin." " D n gece! D n gece!" diye yineliyor svari dnceli dnceli. Sonra birden aklna geliyor. "Aman Tanrm, dn gece oradaydm!" "Bana da yle gelmiti, George," diyor Bay Bucket ihtiyatla. "Bana da yle gelmiti. Ayn zamanda oraya ok sk gidiyornusun. Etrafta dolap duruyormusun ve birka kere onunla az dalana girdiini duyanlar olmu, ayrca m u h t e m e l e n - k e .nlikle demiyorum, m u h t e m e l e n - sana tehditkr, cani, tehlikeli herif dedii duyulmu." Svari konuabilse btn bunlar kabul edecekmi gibi neIesini veriyor. "Bak George," diye konumasna devam ediyor Bay Bucket, anki marangozlukla megul biri havasnda apkasn masaya bI akarak, "tek isteim, btn akam gayret ettiim gibi ileri kolaylatrmak. Baronet Sir Leicester Dedlock'un yz ginelik dl koyduunu sana aka sylyorum, ikimiz hep iyi anlatk; ama yapmam gereken bir grevim var; eer o yz gineyi birisi kazatacaksa bu kii neden ben olmayaym da bakas olsun. Her halkrda, seni mutlaka tutuklamam gerektiini ve ille de tutuklayacam iyice anlamsndr umarm. Yardm araym m yoksa bu ii bitmi mi sayaym?" Bay George kendini toplam, bir asker gibi ayaa kalkyor. "Tamam," diyor; "hazrm." "George," diye devam ediyor Bay Bucket, "bir dakika l n !" Sanki svari dzeltilmesi gereken bir pencereymi gibi o marangoz tavryla cebinden kelepe karyor. "Bu ciddi bir m, George, vazifem bunu gerektiriyor." Svari fkeden kpkrmz kesiliyor ve bir an tereddt ediyor; ama birbirine kenetledii ellerini ileri uzatyor ve "Al! T a k kelepeyi!" diyor. Bay Bucket annda takveriyor. "Nasl? Rahat msn? DeilNc syle nk vazifemin izin verdii lde ileri kolaylatrmak istiyorum, cebimde bir tane daha var." Bir siparii gerektii r.l'i, mterisini m e m n u n edecek ekilde yerine getirmek isteyen gayet saygn bir iadam gibi sylyor bunlar, "idare eder

mi? T a m a m ! Gryorsun George;" keden bir pelerin alyor ve svarinin zerine giydiriyor; "Gelirken senin neler hissedebileceini dndmden bunu da yanmda getirdim. Ya! Kim akllym?" "Ben," diyor svari; "ama bana bir iyilik daha yap, apkam da yzme indir." "Gerekten mi! ok zavall olmayacak m? yle grnyor." "Elimde bunlarla sokaktan geenlerin yzne bakamam," diyor Bay George aceleyle. "Tanr akna apkam ne indir." Byle kuvvetli bir rica karsnda Bay Bucket raz oluyor, kendi apkasn da takyor ve dln sokaklarda yrtmeye balyor; svari her zamanki gibi uygun adm ilerliyor ama ba o kadar dik deil; Bay Bucket kavaklarda ve dnemelerde ona dirseiyle yn veriyor.

L. Blm

ESTHER'N HKYES

D e a l ' d e n geldiimde Caddy Jellyby'den (onu hep eski soyadyla anyorduk) bir sredir pek iyi olmayan salnn daha da bozulduunu, onu grmeye gidersem anlatamayaca kadar m utlu olacan yazan bir not aldm. Yatt yerden yazlm birka satrlk bir nottu, yanna kocasnn notu ilitirilmiti; o da ayn ricay byk endieyle tekrar ediyordu. Zavall minicik bir bebein - y z apkasnn danteli kadar, kk, ince uzun parmakl ellerini hep enesinin altnda y u m r u k yapan, yal suratl miniminnack bir e y i n - annesiydi artk Caddy, ben de vaftiz ninesi. Nasl bu kadar kk ve zayf olduuna aan o parlak boncuk gzleri ak, btn gn eli enesinde yatard. Kmldat ildi m alard; ama sair zamanlarda yle sabrlyd ki hayatnciu en byk arzusu yle sessizce yatp d n m e k t i sanki. Yznde ve gzlerinin altnda, Caddy'nin mrekkepli gnlerini hatrlatan tuhaf, koyu renk damarlar ve lekeler vard; genel itibariyle ona alk olmayanlar iin pek ackl bir tablo tekil edivordu. Ama Caddy'nin kendisinin alk olmas ona yetiyordu. HasI l esnasnda kendini oyalamak iin yapt planlar, kk Ksther'in eitimi, kk Esther'in evlilii, hatta kendisi yalandnda kk Esther'in kk Esther'lerinin anneannesi olarak sapacaklar, hayatnn en byk gurur kaynana kendini nasl * kfettiini yle gzel ifade ediyordu ki yeterli zamanm olsa bir ksmn aktarmak isterdim.

Mektuba dnersek. Caddy'nin uzun zaman nce ban kucama koyup uyuduu o geceden beri zihninde glenen bir batl inanc vard. Ne zaman yannda olsam ona iyi geldiime inanyordu. efkatli kzcazn bu zannn sylemeye bile utanyorum ama gerekten de hasta olduunda bu zannnn gerekmi gibi etkili olabilecei de vakiydi. Bu nedenle hamimin de rzasn alarak, hzla Caddy'ye yollandm; Prensle ikisi yle byk tezahratta bulundular ki hi ylesini grmedim. Ertesi gn tekrar gittim, daha ertesi gn tekrar. ok kolay bir yolculuktu nk sadece sabah biraz erken kalkmam, hesaplarm tutmam ve gitmeden nce evde her zamanki turlarm atmam gerekiyordu. Ama bu ziyaretin ardndan bir gece eve dndmde hamim bana: "Kk kadn, kk kadn, bu i byle yrmez. Srekli yuvarlanmak ta bile andrr, srekli yolculuk etmek de Dame Durden' yorar. Bir m d d e t Londra'ya gidip eski dairemizi kiralyalm," dedi. "Benim iin oralara gitmeyin, sevgili hami," dedim, "nk ben hi yorgunluk hissetmiyorum"; bu kesinlikle doruydu. Bana byle ihtiya duyulmasndan ok m e m n u n d u m . "yleyse benim iin gidelim," dedi hamim; "ya da Ada iin, ya da ikimiz iin. Sanrm yarn birinin doum gn." "Bana da yle geliyor," dedim ertesi gn yirmi birini dolduracak gzelimi perek. "Tabii," dedi hamim yar aka yar ciddi, "bu byk bir hadise, gzel kuzenimin zgrln kazanmak iin baz ilerle uramas gerekecek ki bu da Londra'y hepimiz iin daha mnasip bir yer haline getiriyor. Yani Londra'ya gidiyoruz. Bunu hallettiimize gre bir ey daha kalyor -Caddy'yi nasl braktn?" "Hi iyi deil, hami. Korkarm saln ve kuvvetini kazan mas epeyce srecek." "Ne kadar mesela?" diye sordu hamim dnceli dnceli "Korkarm birka hafta." "Ya!" Kendisinin de yle tahmin ettiini gsterir ekilde, el leri ceplerinde odada dolanmaya balad. "Doktoru nasl? yi bil doktor mu, canm?"

Aksi ynde bir ey duymadm itiraf etmeye mecbur kaldm; ama daha o akam Prens'le ben baka birine danlmasnn iyi olacana karar vermitik. "Biliyorsun," dedi hamim hemen, "Woodcourt var." Ben onu kastetmemitim ve biraz gafil avlandm. n k bir an Bay Woodcourt'a dair btn aklmdan gemi olanlar tekrar /".eri dnp kafam kartrdlar. "Ona bir itirazn yok ya, kk kadn?" "tiraz m, hami? Yok canm." "Peki, hastann bir itiraz olur mu?" tiraz bir yana, hastann ona kar byk bir gven beslemeye ve ondan holanmaya hazrlkl olduuna phem yoktu. Aynca pek yabancs olmadn nk Bayan Flite'a bakt zamanlardan onu tandn da syledim. "ok iyi," dedi hamim. "Bugn buradayd, canm, yarn ununla bu konuyu konuurum." Bu ksa konuma esnasnda, bizzat Caddy'nin elleri bana o veda hediyesini getirdiinde, bir tanemin nasl neeyle belime sarldn gayet iyi hatrlad gibi bir hisse kapldm - h e m de hi sesini kartmamasna ve yzme bakmamasna ramen. Bunun zerine hem ona hem de Caddy'ye Kasvetli Ev'in hanm olacam sylemem gerektiini dndm; bu ifaat biraz daha l'.eciktirirsem Kasvetli Ev'in efendisinin sevgisine o kadar da lavk olamayacam dndm. Bu yzden de yukar ktktan ve doum gnnde gzelime iyi dileklerde bulunan, ona yreini aan ilk ben olaym diye saatin on ikiyi almasn bekledikten sonra tpk kendi nme serdiim gibi onun da nne kuzeni lohn'un iyiliini ve erefini ve beni bekleyen gzel hayat serdim. Bir tanem ilikimiz boyunca benim adma hi bu kadar mutlu olmamt herhalde. Ben de bunu bilmekten yle sevin duymutum, bu son gereksiz ekingenlii de zerimden atarak doruyu yaptm iin yle rahatlamtm ki eskisinden on kat dala mutlu olmutum. Birka dakika nce bunun bir ekingenlik olduu aklma bile gelmezdi ama ondan kurtulunca nasl bir |cy olduunu daha iyi anlamtm. Ertesi gn Londra'ya gittik. Eski dairemiz botu, yarm saat iinde sanki hi gitmemi gibi oraya yerlemitik. Bir tanemin

776
doum gnn kutlamak iin Bay Woodcourt da bizimle yemek yedi; bylesi bir durumda Richard'n yokluunun doal olarak yaratt bolua ramen olabildiince ho bir yemekti. O gnden sonra birka hafta -yanlmyorsam sekiz dokuz hafta kadarzamanmn ounu Caddy'yle geirdim; bu yzden de ilk karlatmz gnden itibaren Ada'y hastalm hari en az grdm bir dneme girmi olduk. Caddy'lere o da ara sra geliyordu ama oradaki ilevimiz Caddy'yi elendirip ho tutmakt ve her zamanki samimi muhabbetimizi srdremiyorduk. Geceleri eve gittiimde birlikte oluyorduk ama Caddy ektii arlar yznden gece sk sk uyandndan genelde ona bakmak iin kalyordum. Kocas ve miniminnack b e b e i n e duyduu sevgiyle ve yuvasn ayakta tutmak iin gsterdii gayretle ne kadar da iyi bir mahluktu Caddy! Kendini hi umursamyordu, hi ikyet etmiyordu, onlar iin iyilemeye can atyordu, zahmet vermekten d kopuyordu, kocasnn yardmcsz kalmas, yal Bay T u r v e y d r o p ' u n lksleri y z n d e n dertlenip duruyordu; o zamana kadar onun bu iyi huyluluunu fark etmemitim. Hayatn dansla getii, kemanla raklarn sabah e r k e n d e n balo salonunda ie balad, k k tertipsiz ocuun b t n leden sonra kendi bana mutfakta vals yapt bu yerde onun gn begn soluk bir yz ve aresiz bir vcutla yatmas tuhaf grnyordu. Caddy'nin ricasyla dairesinin btn idaresini ben stme aldm, ortala eki dzen verdim, onu yatayla birlikte daha gneli, daha havadar, eskiden bulunduu yerden daha i ac bir keye naklettim; her gn ortalk dzenlenip temizlendikten sonra minimini adam kucama alr, oturup Caddy'yle ene alar, iimi iler ya da ona bir eyler okurdum. te bu sakin saatlerden birinde Caddy'ye Kasvetli Ev hikyesini anlattm. Ada'dan baka ziyaretilerimiz de oluyordu. lk bata Prens vard, ksack ders aralarnda usulcack gelir, Caddy ve kck ocuk iin duyduu sevgi dolu endieyle sessiz sessiz otururdu. Caddy durumu ne olursa olsun Prens'e mutlaka ok iyi olduu nu sylerdi - b e n de, Tanr affetsin, onu dorulamaktan hi gc i durmazdm. Bu Prens'in moralini yle dzeltirdi ki bazen cebin den kk kemann karr bebei artmak iin bir iki l alard - a m a bunu baardn syleyemeyeceim nk minik alamn ruhu bile duymazd. Sonra Bayan Jellyby vard. Ara sra o her zamanki dalgn tavyla gelir, sanki dikkati memleketinin sahillerinde oynayan kk bir Borrioboola'l zerine younlam gibi torunun kilometclerce tesine bakarak sknetle otururdu. Her zamanki gibi parlak gzl, sakin ve tertipsizdi, "Eee Caddy, bugn naslsn yavrum?" derdi. Sonra dosta glmseyerek oturur, cevaba hi aldrmazd; ya da son zamanlarda ald ve cevaplad mektuplar veya Borrioboola-Gha'nn kahve retme kapasitesini lmeye koyulurdu. Bunu bizim snrl hareket alanmz kmsediini saklamaya gerek duymadan yapard. Sonra sabahtan akama ve akamdan sabaha saysz nlemlere vesile olan yal Bay Turveydrop vard. Bebek alayacak ola, onun rahatn karmasn diye neredeyse az tkanrd. Geceleyin ate kartrlacak olsa uykusu blnmesin diye usul usul yaplrd. Caddy'nin evde bulunan kck bir konfora ihtiyac nisa nce ona da lazm olabilir mi diye sorulurdu. Btn bu hrmete karlk olarak gnde bir kere odaya gelip oday takdis ederdi -o yksek omuzlu mevcudiyetinin n etrafa saarken Oyle bir tenezzl, yle bir bbrlenme, yle bir yukardan alma '.ergiliyordu ki (iin esasn bilmesem) Caddy'nin hayatnn velinimeti o zannederdim. "Caroline'cm," derdi, eilmeye en yakn hareketini yapat k. "Rica ederim, bugn daha iyi olduunu syle." "ok daha iyiyim, teekkr ederim, Bay Turveydrop," derdi Caddy. "Mtehassis oldum! ok sevindim! Ya Sevgili Bayan Sumncrson'cmz. Bitkin dmediler ya?" Bu noktada gzkapaklan krtrp, bana bakarak parmaklarn perdi; neyse ki deiliimden beri bana o eski alakas kalmamt. "Yok canm," derdim. "Harika! Sevgili Caroline'mza dikkat etmeliyiz, Bayan 'mmmerson. Onu iyiletirmek iin hibir eyden kanmamalyz. Onu beslemeliyiz. Sevgili Caroline"; sonsuz bir cmertlik ve korumayla gelinine dnerdi; "bir istein oldu mu sylememez-

lik etme, canm. Syle, h e m e n yerine getirilsin, kzm. Bu evde ne varsa, benim odamda ne varsa senin emrindedir, canm. Hatta," diye eklerdi bazen bir Adap patlamasyla, "benim basit ihtiyalarm seninkilere engel oluyorsa onlarn bile dnlmesine izin verme, Caroline'cm. Senin ihtiyalarn benimkilerin nnde gelir." Zamanla Adabnn gerektirdikleri en doal hakkym gibi (annesinin oluna miras) yle bir dzen kurmutu ki Caddy'nin de, kocasnn da bu sevgi dolu fedakrlklar kasnda defalarca gzyalarna boulduuna ahit oldum. "Yo, canlarm," diye kar kard; o bunu sylerken o kaln ensesinde Caddy'nin incecik kolunu grnce benim de iim bir ho olurdu ama ayn sebeple deil; "Yo, yo! Sizi asla brakmamaya sz verdim. Bana kar vazifenizi bilin, sevginizi gsterin, baka karlk istemem. Tanr seni korusun! Ben Parka gidiyorum." Orada biraz hava alp, otelde yiyecei le yemei iin itahn aacakt. Umarm yal Bay Turveydrop'a hakszlk etmiyorumdur; ama byk sadakatle aktardm bu hususiyetleri dierleri arasnda en iyileriydi, tek istisna Peepy'den holanmas vc ocuu byk tantanayla yrye kartmasyd -o zaman da kendisi yemee gitmeden onu eve gnderir, arada bir de cebinc yarm peni koyard. Ama bildiim kadaryla kendi menfaatiyle il gili olmayan bu hadise bile pahalya patlyordu nk Peepy'nin Adap profesryle el ele yrmeden nce yeterince sslenmesi, Caddy'yle kocasnn cebinden tepeden trnaa giydirilmesi gere kiyordu. Sonuncu ziyaretimiz Bay Jellyby'ydi. Akamlar gelip, Caddy'ye yumuak bir sesle nasl olduunu sormas, sonra da ban duvara dayayp oturmas ve baka bir ey sylemeye kalkmamas ok houma gidiyordu. Benim ufak tefek bil eyler yaparak ortalkta kouturduumu grecek olursa bazen yardm e t m e k ister gibi ceketini kartmaya yeltenirdi ama a:, la b u n u n tesine gemezdi. Yegne megalesi ban duvara dayayp oturarak, dnceli b e b e e dikkatli dikkatli bakmak t; birbirlerini anladklar gibi bir fikre kaplmaktan kendimi alamyordum.

Ziyaretiler arasnda Bay Woodcourt'u saymadm nk o artk Caddy'nin srekli doktoruydu. O n u n ilgisiyle Caddy ksa srede toparlanmaya balamt; ama Bay Woodcourt yle nazik, yle maharetli, onca zahmete ramen yle yorulmak bilmez bir doktordu ki buna amamak lazmd. Bu sre zarfnda Bay Woodcourt'u sk sk grdm ama zannedilecei kadar fazla deil nk Caddy'nin gvenilir ellerde olacan bildiimden onun gelecei saatlerde genelde bizim eve uruyordum. Yine de sk sk karlayorduk. Artk kendimle hayli barkI un; ama onun benim iin zldn d n m e k ve hl da zlmeye devam ettiine inanmak beni mutlu ediyordu. Bay Badger'a eitli mesleki konularda yardmclk yapyordu ama henz gelecek iin belli bir plan kurmamt. Caddy iyilemeye yz tuttuunda bir t a n e m d e bir deiiklik olduunu hissetmeye baladm. Bu deiikliin kendini ilk ne zaman gsterdiini syleyemeyeceim nk onu kendi bana bir ey ifade e t m e y e n pek ok k k ayrntda gzlemlemi ve ancak bunlar bir araya getirdiimde bir ad koyabilmitim. Ama bu ayrntlar bir araya getirdiimde Ada'nn benim yanmda o eski ak neesinin olmad sonucuna vardm. Bana kar her zamanki gibi sevgi dolu ve vefakrd; bundan bir an iin olsun phe etmedim; ama bana amad sessiz bir hzn, iinde gizli bir pimanln izlerini b u l d u u m bir kederi vard. Bunun nedenini anlayamyordum; gzelimin mutlu olmasn yle ok istiyordum ki bu hali beni rahatsz ediyor, sk sk dnmeye sevk ediyordu. En sonunda, Ada'nn beni de mutsuz rtnemek iin benden bir ey gizledii ve ona Kasvetli Ev hakknda anlattklarm yznden belki de benim adma azck zld geldi aklma. Byle bir eyin olabileceine kendimi nasl ikna ettim bilmiyorum. Bunu yapmamda bencilce bir yan olduunun hi farknda deildim. Kendim zlmyordum: hatta hayli m e m n u n \ c mutluydum. Yine de Ada'nn - b e n byle dnceleri oktan brakm olsam da benim iin- bir zamanlar akla gelen ama imdi ok farkl olan eyleri dndne inanmak yle kolay geldi k inandm.

Gzelimi nasl ikna etsem, ona bylesi hislerini olmadn nasl gstersem diye dnmeye baladm. Olabildiince keyifli ve megul olmaya alacaktm; zaten batan beri buna gayret ediyordum. Ama Caddy'nin hastal evdeki vazifelerimi iyi kt engellediinden -geri sabahlar hamime kahvalt hazrlamak iin hep orada oluyordum, o da glerek mutlaka iki tane kk kadn var nk bu kk kadn hep burada diyordu -iki kat daha gayretli ve neeli olmaya karar verdim. Bildiim btn arklar mrldanarak evde dolap duruyor, oturup lgnca i iliyor, sabah len akam cr cr konuuyordum. Yine de gzelimle aramda ayn glge vard. " E e e Dame Trot," dedi hamim bir akam kitabn kapatarak, mz birlikteydik; "demek Woodcourt Caddy Jellyby'yi hayata dndrd, yle mi?" "Evet," dedim; "Caddy'ninki gibi bir minnettarlkla dllendirilmek de byk zenginlik, hami." "Btn kalbimle yle olmasn dilerim," dedi hamim. Ben de ayn eyi diliyordum. Syledim de. "Nasl yapacamz bilsek onu Yahudi kadar zengin ederdik. Deil mi, kk kadn?" imi ilerken gldm ve bundan pek emin olmadm sy ledim nk marabilirdi ve eskisi kadar faydal olmayabilirdi ve pek ok kii onun eksikliini hissederdi. Bayan Flite, Caddy ve pek oklar. "Doru," dedi hamim. "Onu u n u t m u t u m . Ama onu hayatn srdrebilecek kadar zengin yapmaya itirazn yok, deil mi? Kafa rahatlyla alabilecei kadar zengin. Kendi mutlu evinin, ev tanrlarnn - h a t t a belki tanrasnn sahibi olacak kadar." O baka, dedim. Buna hibirimiz kar kamayz. "Kukusuz," dedi hamim. "Hibirimiz. Woodcourt'a byk saygm var, gzmdeki yeri ok kymetli; usul usul planlarn azndan almaya alyorum. Onun gibi gururlu, zgrlne dkn birine yardm teklif etmek ok zor. Yine de bunu yapabilsem ya da nasl yapacam bilsem m e m n u n olurdum. Yeni bil seyahate kmaya meyilli gibi. Ama bu yle bir adam uzaklat mak anlamna gelir."

"Ona yeni bir dnya aabilir," dedim. "Olabilir, kk kadn," dedi hamim. "Eski dnyadan fazlaca bir beklentisi olduunu zannetmiyorum. Zaman zaman hayatta belli bir hayal krklna ya da talihsizlie maruz kaldn hissediyormu gibime geliyor. Sen hi byle bir ey duydun mu?" Bam salladm. "Ya," dedi hamim. "Herhalde ben yanlyorum." O srada oluan kk sessizliin, gzelimi memnun etmek iin doldurulmas gerektii dncesiyle iimi yaparken, hamimin sevdii bir ezgiyi mrldanmaya baladm. "Bay Woodcourt yeni bir seyahate kacak m sizce?" dedim ark bittikten sonra. " T a m olarak bilemiyorum, canm ama u anda baka bir lkede uzun bir tecrbeye meyilli gibi geliyor bana." "Nereye giderse gitsin, en iyi dileklerimiz hep onunla olacak," dedim; "bunlar onu zenginletirmese de en azndan fakirletirmezler, hami." "Asla, kk kadn," dedi. Hamimin sandalyesinin yannda, her zamanki yerimde otuyordum. Mektuptan nceki yerim oras deildi ama artk yle olmutu. Karmda oturan Ada'ya baktm; bana bakarken gzlenilin yalarla dolduunu ve gzyalarnn yanaklarna dkldn grdm. Gzelimi yanl kanaatlerden kurtarmak ve sevgi dolu yreini huzura kavuturmak iin sakin ve neeli olmamn yeteceini dnmtm. Gerekten de kendimi yle hissettiimden, olduum gibi davranmaktan baka bir ey yapmyordum. Tatl gzelimin ban omzuma dayadm - o n u byle durl'.tnlatran, kendi iine kapatan asl sebepten nasl da habersizdim !- ve pek iyi grnmediini syleyerek ona sarlp, st kata karttm. Odamza ktmzda, belki de o bana duymaya hi hazrlkl olmadm bir eyi anlatabilecekken, bana almas iin cesaret vermedim; buna ihtiyac olduu hi aklma l'.clmedi. "Canm, biricik Esther'ciim," dedi Ada, "ikiniz bir aradayken sen ve kuzen John'la konumay bir baarabilsem!"

" N e d e n canm?" dedim. " N e d e n bizimle konu amayacakmsn ki, Ada?" Ada sadece ban eip beni gsne iyice bastrd. "Sakn unutma, gzelim," dedim glmseyerek, "bizim nasl eski kafal insanlar olduumuzu ve benim nasl dnyann en basiretli kadn olmaya niyet ettiimi sakn unutma. Hayatm nasl mutlu ve huzurlu bir istikbalin beklediini ve bunu bana kimin verdiini unutma. Onun ne kadar asil bir insan olduunu unutmayacandan eminim, Ada. Kesinlikle." "Evet yle, Esther." "Madem yle, canm," dedim, "nasl bir sorun olabilir ki - s e n neden bizimle konuamayasn ki?" "Sorun yok mu, .Esther?" dedi Ada. "Btn o yllar, onun o babacan ilgisi ve sevgisini, aramzdaki eski mnasebetleri, bir dc seni dnyorum da ne yapmalym, ne yapmalym!" aknlkla yavrucuuma baktm ama cevap vermektense onu neelendirmenin daha iyi olacana karar verdim ve ona k k anlarmz hatrlatarak daha fazla bir ey sylemesini engelledim. O uykuya yatmadan da hamime iyi geceler dilemeye gitmedim; sonra geri d n p Ada'nn yannda bir mddet oturdum. Uyumutu, ona bakarken biraz deimi olduunu dndm. Son zamanlarda bunu p e k ok kereler dnmtm. Byle kendini bilmez halde yatarken bile bu deiikliin nc olduunu anlayamyordum; ama yznn o tandk gzelliinde bir ey bana farkl grnyordu. Hamimin Richard ve ona dair eski mitleri kederle zihnimde canland ve kendi kendi me "onun iin endie ediyor" deyip bu akn nasl biteceini dndm. Caddy hastayken, akamlan eve dndmde Ada'y genel de bir eyler ilerken buluyordum ama beni grr grmez iini kaldrd iin ne olduunu hi grmemitim. imdi o i yar ara lk ekmecede duruyordu. ekmeceyi amadm ama hl iin ne olabileceini merak ediyordum nk kendisi iin olmad bel liydi. Cancazm perken bir eli yastn altnda yattn fark e tim.

Hi de zannettikleri gibi halden anlamyormuum d e m e k , hi de sandm gibi halden anlamyormuum, kendi k e y f i m e ve m e m n u n i y e t i m e o kadar dalmtm ki gzelimi k e n d i n e geIirmek, zihnini huzura kavuturmak sadece bana bal sanmtm! Ama bu inanla kendimi kandrarak yattm. Ertesi gn uyandmda cancazmla aramzda hl ayn glge vard.

785
kadar iyi niyetli olursam olaym eksik kalrm; ama bilirsem kalmam, efendim." Bay Woodcourt tekrar adresi istemi. "Bana biraz msaade edin, efendim," demi Bay Vholes. "liir dakika bana katlann. Efendim, Bay C byk oynuyor, byk oynamak iin de - b i l m e m sylememe gerek var m?" "Para m lazm?" "Efendim," demi Bay Vholes, "drst davranmam gerekirse (kazansam da kaybetsem de drstlk benim altn kuralmdr, geri genelde kaybettirir) ben de paray kastetmitim. Bakn efendim, Bay C'nin bu kumarda kazanma ansnn ne olduu konusunda size hibir ey sylemiyorum, hibir ey. Bay C'nin ni kadar uzun sre bu kadar yksek bedelle oynadktan sonra brakmas hi politik olmayabilir; tam aksi olabilir. Bir ey sylemiyorum. Hayr, efendim," demi Bay Vholes, olumlu bir tavrla elini masaya koyarak, "hibir ey." "Sanrm unuttunuz," demi Bay Woodcourt, "sizden bana hir ey sylemenizi istememitim, sylediiniz eylerle de ilgilenmiyorum." "Kusura bakmayn, efendim!" demi Bay Vholes, "kendinize hakszlk ediyorsunuz. Hayr, efendim! Kusura bakmayn! kendinize - b e n i m bromda bilgim dahilinde- hakszlkta bulunmamalsnz. Arkadanzla ilgisi olan her ey sizin de ilginizi eker. Sizin gibi bir beyefendinin arkadam ilgilendiren bir eyle ilgilenmediini kabul edemeyecek kadar iyi bilirim insan mizacn, efendim." "Olabilir," demi Bay Woodcourt, "bilhassa adresiyle ilgileniyorum." "(Numaray, efendim," demi Bay Vholes, "sanrm zaten syledim.) Bay C bu ekilde byk oynamaya devam edecekse kaynak temin etmek zorunda. Beni anlayn! imdilik yeterli kaynak var. Bir ey istemiyorum; imdilik kaynak var. Ama sonl a s iin daha fazla kaynak temin edilmeli; tabii Bay C bu geldil'.i noktadan geri dnmek istemiyorsa - k i buna da sadece kendisi karar verebilir. Frsattan istifade, Bay C'nin bir dostu olarak bunu size sylyorum, efendim. Kaynak olmadan, mirastan temin edilebilecek masraflar dahilinde Bay C'nin vekilliini sr-

LI. Blm

AYDINLANMA

Bay Woodcourt Londra'ya gelir gelmez Symond's Inn'deki Bay Vholes'a gitmi. nk benim ondan Richard'a arkadalk etmesini rica ettiim andan itibaren szn ne ihmal etti ne de unuttu. Bana bu vazifeyi kutsal bir emanet olarak kabul ettiini sylemiti, bu emanete hep ayn cokuyla sadk kald. Bay Vholes'u brosunda bulmu ve Bay Vholes'a Richard'n adresini renmek iin oraya uramasn kararlatrdklarn sylemi. "Tabii, efendim," demi Bay Vholes. "Bay C'nin adresi buradan yz kilometre uzakta deil, efendim, Bay C'nin adresi buradan yz kilometre uzakta deil. Oturur muydunuz, efen dim?" Bay Woodcourt Bay Vholes'a teekkr etmi ve onunla szn ettii mesele haricinde hi ii olmadn sylemi. "Tabii, efendim. Sanrm," demi Bay Vholes, hl aka sylemeden oturmasnda srar ederek, "sizin Bay C zerinde byk etkiniz var. Bunun farkndaym." "Ben farknda deildim," demi Bay Woodcourt; "ama herhalde siz daha iyi biliyorsunuzdur." "Efendim," demi Bay Vholes, her zamanki gibi sesini, hc eyini kontrol altnda tutarak, "mesleki vazifem en iyisini bilmeyi gerektirir. Bana menfaatlerini teslim eden bir beyefendiyi tel kik etmek ve anlamak mesleki vazifemdir. Bunu bildiim md dete vazifemi eksiksiz yerine getirmi saylrm. Bilmezsem, ne

786
drmekten memnuniyet duyarm; ondan te gemek istemem. Birilerine bir hakszlk etmeden bunun tesine geemem. Ya sevgili kzma, ya Vale of T a u n t o n ' d a elime bakan babama ya da bir bakasna hakszlk etmeden tesine geemem. Oysa, efendim, ben (ister zaaf deyin ister aptallk) kimseye hakszlk etmemekte kararlym." Bay Woodcourt biraz sert bir sesle bunu duyduuna ok m e m n u n olduunu sylemi. "Arkamda," demi Bay Vholes, "iyi bir isim brakmak istiyorum. Bu yzden de her frsatta, Bay C'nin dostlarna, Bay C'nin ne durumda olduunu aka anlatyorum. Bana gelince, efendim, bu emeki parasn hak ediyor. Tekerlee omuz vermem gerektiinde, bunu yapyorum ve kazandm hak ediyorum. Ben bu ama iin varm. Admn bu kapnn zerinde yazl olmasnn nedeni bu." "Bay Carstone'un adresi neydi, Bay Vholes?" "Efendim," demi Bay Vholes, "daha nce de sylediim gibi ok yakn. Bay C'nin dairesini ikinci katta bulabilirsiniz. Bay C mesleki danmanna yakn olmak istiyor; benim de hi itirazm yok nk soru sorulmasna baylrm." Bunun zerine Bay Woodcourt Bay Vholes'a iyi gnler dilemi ve neden deitiini artk daha iyi anlad Richard' aramaya gitmi. Onu eski ptisk eyalarla deli kasvetli bir odada bulmu; ksa bir sre nce benim klada bulduum gibi, ama bu sefer m e k t u p yazmyor, nnde bir kitapla, gzleri ve dnceleri ok uzaklarda oturuyormu. Kap tesadfen ak olduundan Bay Woodcourt o farkna varana kadar birka dakika onu izlemi; o ryadan uyanana kadar yzne hkim olan yorgunluu, halindeki mitsizlii hi unutamayacan syledi bana. "Woodcourt, sevgili dostum!" diye barm Richard, ellerini iki yana ap ayaa kalkarak, "bir hayalet gibi karmda bitiverdin." "Dost bir hayalet," demi Bay Woodcourt, "dediklerine baklrsa tpk hayaletlerin yapt gibi hitap edilmeyi bekliyordum. Ee, fani dnya nasl gidiyor?" Yanyana oturmular. "Kt gidiyor, ar gidiyor," demi Richard; "en azndan benim blgemde." "Hangi blgeymi bu?" "Chancery blgesi." "Onun iyi gittiini imdiye kadar hi duymadm," demi May Woodcourt ban sallayarak. "Ben de," demi Richard hznle. "Kim duymu ki?" Bir dakikada tekrar canlanm ve tabii aklyla konumaya balam: "Woodcourt, beni yanl anlaman gzndeki deerimi artrsa bile senin tarafndan yanl anlalmak istemem. Bunca zamandr ie yarar hibir ey yapmadm bilmen lazm. Kimseye ktlk etmek niyetinde deildim ama elimden baka bir ey I1,imiyor adeta. Kaderimin bana rd adan uzak dursam dalu iyi ederdim belki; ama bana yle gelmiyor, yine de imdiye kadar duymamsan, ok yaknda bundan hayli farkl bir fikir duyacaksn sanrm. Uzun szn ksas, korkarm bir amacm yoktu; ama artk bir amaca sahibim - d a h a dorusu o bana sahip- ve bunu tartmak iin artk ok ge. Beni olduum gibi kabul et, iyi ynlerimi grmeye al." "O zaman pazarlk yapalm," demi Bay Woodcourt. "Sen de benim iin ayn eyi yap." "Ama sen," demi Richard, "mesleini sevdiin iin yapyorsun; bir ie baladn m bir daha geri dnmyorsun; her eyi kendine ama edinebiliyorsun. kimiz ok farkl mahluklarz." Pimanlkla konuuyormu ve bir an o bkkn haline geri dnm. "Neyse!" diye barm silkinerek,"her eyin sonu vardr. ( receiz! Beni olduum gibi kabul edip, iyi ynlerimi grmeye alacak msn?" "Tabii! Elbette." Glerek el skmlar ama gayet ciddiymiler. En azndan birinin ciddi olduuna btn yreimle ahadet ederim. "Seni tanr gnderdi," demi Richard, "nk burada Vloles'tan baka kimseyi grmedim imdiye kadar. Woodcourt, anlamamzn balangcnda sylemek istediim bir ey var. Sylemezsem sonradan hakkmda pek iyi dnmeyebilirsin. Kuzenim Ada'yla nasl bir bamz olduunu biliyorsun herhalde, deri I mi?"

Bay Woodcourt ona bu konuyu tlattm sylemi. "imdi rica ederim," demi Richard, "beni bir bencillik yuma olarak grme. Bu aalk Chancery davasna btn beynimi, yreimi koymamn tek nedeni kendi menfaatlerimdir sanma. Ada'nnkiler de benimkilerle ayn; ayr dnlemez; Vholes ikimiz iin de alyor. Byle dn!" Bu konuda yle endieliymi ki Bay Woodcourt ona hakszlk etmedii yolunda en sk teminatlar vermi. "Anlyorsun ya," demi Richard, bu konuda srar ederken nceden hazrlanmam ackl bir hali varm, "senin gibi drst bir insana, senin gibi buraya dost bir yzle gelen birine bencil ve baya grnmeye katlanamam. Benim gibi Ada'nn da hakkn aldn grmek istiyorum, Woodcourt; kendim gibi onun da hakkn almas iin elimden geleni yapmak istiyorum; kendimle birlikte onu da kurtarmak iin elimdekini avcumdakini bu ie yatryorum. Rica ederim, byle dn!" Daha sonra Bay Woodcourt aralarnda geenleri dndnde Richard'n bu konuda endiesinin kuvvetinden yle etki lenmiti ki bana Symond's Inn'e yapt ilk ziyareti anlatrken zellikle bu konu zerinde durmutu. Gzelimin azck varlnn da Bay Vholes tarafndan hortumlanaca ve Richard'n kendini samimiyetle bu ekilde temize karaca yolundaki korkumu tazeledi anlattklar. Bu konuma ben Caddy'ye bakmaya baladm sralarda vuku bulmutu; imdi tekrar Caddy'nin iyi letii ve cancazmla aramzdaki glgenin durup durduu gn lere dnyorum. O sabah Ada'ya Richard'a gitmeyi teklif ettim. Biraz tered dt etmesi ve benim beklediim gibi can atmamas beni azck artt. "Canm," dedim, "ayr kaldmz bu sre boyunca Richard'la durumunuzda bir deime oldu mu?" "Hayr, Esther." "Ondan haber aldn m peki?" dedim. "Evet, aldm," dedi Ada. Gzlerinde o yalar, yznde o sevgi. Gzelimi konutun madm. Richard'a tek bama m gideyim? dedim. Hayr, Ada tek bama gitmememin daha iyi olacan dnyordu. Benimle

l'clecek miydi? Evet, Ada benimle gelse daha iyi olacan dnyordu. H e m e n gidecek miydik? Evet, hemen gidecektik. Gznde yalar ve yznde sevgi olan gzelimi anlayamyordum! ok gemeden hazrlanp dar ktk. Kapal bir gnd ve .a sra serin bir yamur attryordu. Her eyin ar ve irkin glnd o renksiz gnlerdendi. Evler bize ka atyor, toz zerimize kalkyor, duman tepemize kyor, hibir ey uzlamaya, Yumuamaya yanamyordu. Bu paspal sokaklara gzelimin hi yakmadn dndm; sanki o sefil sokaklardan hi o gnk kadar cenaze getiini grmemitim. nce Symond's Inn'i bulmamz gerekiyordu. Bir dkkna adres soracaktk ki Ada Chancery Sokann oralarda olabileceini syledi. "O yne gidersek, birazdan buluruz o zaman," dedim. Ilnun zerine Chancery Sokana saptk; Symond's Inn tabelas hemen karmza kt. Sonraki i numaray bulmakt. "Bay Vholes'un brosunu bulsak da olur," dedim hatrlayarak, "nk Bay Vholes'un brosuyla komuydu." Bunun zerine Ada belki de u kedeki bronun May Vholes'un brosu olabileceini syledi, gerekten de yleydi. Sonra onun yanndaki iki kapdan hangisi olduu gibi bir soyla kar karya kaldk. Ben kaplardan birine, cancazm da tekine yneldi; yine dorusunu o bulmutu. Oradan ikinci kata uknca cenaze arabas gibi bir panelin zerinde beyaz harflerle yazlm Richard'n adn grdk. Ben kapy alacaktm ama Ada kulbu evirip ieri girsek belki daha iyi olur dedi. Bylece Richard' bulmu olduk, her biri zihnini yanstan tozlu aynalar gibi grnen tozlu kt tonarlaryla kapl bir masann zerine kapanmt. Nereye baks;im o lanetli kelimelerin tekrarlandn gryordum, Jarndyce larndyce'e Kar. Richard bizi byk bir muhabbetle karlad, oturduk. "Bi.z daha erken gelseydiniz," dedi, "Woodcourt'u burada bula aktnz. Onun kadar iyi birine hi rastlamadm. Onun yars kadar ii olan birisi gelmeye vakti olmadn dnr ama o iki anda bir derede hep uruyor. yle neeli, yle canl, yle anlash, yle drst, yle - b e n i m olmadm her ey ki ne zaman C,else buras aydnlanyor, gidince de kararyor."

"Tanr onu korusun," diye dndm, "sznde durdu!" "Vholes'la benim gibi," diye konumaya devam etti Richard, ktlar bkkn bir bak frlatarak, "mitli deil ama o iin iinde deil, muammalar da bilmiyor. Muammalara biz girdik, o deil. Byle bir labirentten fazlaca anlamas beklenemez." Gzleri tekrar ktlara kaydnda ve iki eliyle birden ban svazladnda, gzlerinin ne kadar byk ve km grn dn, dudaklarnn ne kadar kuru olduunu ve trnaklarnn hepsinin nasl yenmi olduunu grdm. "Sence buras salkl bir yer mi, Richard?" dedim. "Sevgili Minerva," diye cevap verdi Richard, eski neeli kahkahasyla, "buras ne doayla i ie, ne de sevimli bir yer; bu rada gne grnyorsa, ak bir yerde prl prl parladna rahata bahse girebilirsin. Ama bana yetecek kadar iyi. Brolara ve Vholes'a yakn." "Belki," dedim, "bir deiiklik -" "-Bana iyi mi gelir?" dedi Richard, cmleyi tamamlarken zoraki bir kahkaha atarak. "Buna hi amam! Ama artk sadece tek bir deiiklik olabilir - d a h a dorusu iki. Ya dava biter ya da davac. Ama dava bitecek, dava bitecek, canm!" Bu son szlerini ona yakn oturan Ada'ya sylemiti. Ada'nn yz ona dnk olduundan ben gremiyordum. "yi gidiyoruz," dedi Richard. "Vholes yle sylyor. Gerekten de ilerleme kaydediyoruz. Vholes'a sorun. Onlara hi ra hat vermiyoruz. Vholes onlarn btn oyunlarn, numaralarn biliyor, her yerde karlarna kyoruz. Daha imdiden iyice ka falarn kartrdk. O uykucular uyandracaz, bu sylediimi unutmayn!" mitsiz hallerinden ziyade mitli halleri bana uzun zaman dr daha ok ac veriyordu; mitle yle alakaszd, mit olabil m e k iin yle canhra bir kararll vard, yle a ve hevesliyi l ama zorakilii ve muhafaza edilemezliinin yle bilincindeydi k uzun zamandr yreimi yaralyordu. Ama imdi o yakkl yil znde midin zerine kmayacak ekilde yazlm o tefsir o eskisinden de zc bir hale sokmutu. kmayacak ekilde cl yorum nk bu tefsirin lmcl sebepleri, Richard'n en aydn lk hayalleri dorultusunda o saat ortadan kalksa bile, zamann

dan nce ekilen onca endienin, kendine duyduu fkenin, bunlarn iinde yaratt hayal krklnn lene kadar yznden .dinmeyeceine emindim. "Sevgili kk kadncmzn grnts," dedi Richard; Ada hl sessiz ve hareketsizdi, "bana yle tabii geliyor, o sevgi dolu yz o eski yzne yle benziyor ki -" Ah! Hayr, hayr. Glerek bam salladm. "- Eski yzne o kadar benziyor ki," dedi Richard o samimi viizle ve hibir eyin deitiremedii kardee bakyla elimi tularak, "ona rol yapamyorum. Ne hissedeceimi bilmiyorum; dorusu bu. Bazen mitliyim, canm, ama bazen - t a m mitsizlie kaplmasam da baya yaklayorum. yle," dedi Richard elimi brakp odann teki tarafna yryerek, "yoruluyorum ki!" Bir iki tur attktan sonra divana kt. "yle yoruluyorum lu," diye yineledi kederle, "yle usandrc bir i ki bu!" Bu szleri dalgn bir sesle sylerken koluna yaslanm yere bakyordu; gzelim ayaa kalkt, bonesini kartt, salar gne gibi Richard'n zerine boalarak yanna diz kt, iki kolunu onun boynuna dolad ve yzn bana evirdi. Ne sevgi dolu, e vefakr bir yzd grdm! "Esther, canm," dedi sknetle, "ben artk eve dnmeyeceim." O zaman bende afak att. "Artk hi dnmeyeceim. Sevgili kocamn yannda kalacan. ki aydr evliyiz. Eve bensiz git, Esther'ciim; ben artk eve dnemem!" Bu szlerin ardndan cancazm ban gsne edi ve kaldrmad. Hayatmda lmden baka hibir eyin deiIitemedii tek bir ak grmtm, o da karmda duruyordu. "Esther'le konu, bir tanem," dedi Richard, bir m d d e t sonI I sessizlii bozarak. "Ona nasl olduunu anlat." tkimiz de birbirimize doru hamle ettik, ona sarldm. kimiz de konumuyorduk; ama onun yana yanamdayken zaten m ey sylemesine gerek yoktu. "Gzelim," dedim. "Canm. \l zavallm benim!" Ona o kadar acyordum ki. Richard' ok .'viyordum ama Ada'ya kar iimde byk bir acma domutu. "Esther, beni affedecek misin? Kuzen John beni affedebilei ck mi?"

79
"Canm," dedim, "bundan bir an bile phe etmen ona hakszlk olur. Bana gelince!" - b a n a gelince, benim affedecek neyim vard ki! Hkran gzelimin gzlerini kuruladm, divanda yanna oturdum, Richard da teki yanma oturdu; ben uzun zaman nce bana ilk srlarn verdikleri o ok farkl geceyi ve sonra hayatlarna nasl lgn bir mutlulukla devam ettiklerini hatrlarken bana olanlar anlattlar. "Benim neyim varsa Richard'ndr," dedi Ada; "ama Richard kabul etmiyordu, onun bu kadar ok severken onun kars olmasaydm da ne yapsaydm!" "Senin de yle ok, yle hayrl ilerin vard ki, muhteem Dame Durden," dedi Richard, "seninle konumamza imkn yoktu! H e m yle uzun zamandr planlanan bir adm da deildi. Bir sabah kp evlendik." "Her ey olup bittikten sonra, Esther," dedi bir tanem, "size nasl syleyeceimi, ne yapsam daha iyi olacan bilemedim. Bazen hemen renmeniz gerektiini dnyordum; bazen bilmemeniz gerektiini dnyor ve kuzen John'dan saklamam gerektii hissine kaplyordum; mthi bir tereddt iindeydim." Bunu daha nce hi dnmediime gre ne kadar da bencil davranmm! Azmdan kann farknda deildim. yle z gndm ama ikisini de yle seviyordum, beni sevmelerine yle seviniyordum; onlara yle acyordum yine de birbirlerini sevmelerinden yle bir gurur duyuyordum ki. Ayn anda hem bu kada znty hem de bu kadar memnuniyeti hi bir arada yaama mtm; yreimde hangisinin ar bastn bilemiyordum. Ama yollarn karartmaya niyetim yoktu. Benim sersemliim biraz geip kendimi toparladmda gil zelim gsnden alyansn kartt ve pp parmana takt. Son ra geen geceyi hatrladm ve Richard'a evlendiinden beri gol eleri, kimsenin gremeyecei zamanlarda yz hep taktn syledim. Sonra Ada kzararak bunu nereden bildiimi sord' Sonra ben de elini yastn altna gizlediini grdm ve bira/ kafam ilettiimi syledim. Sonra her eyi en batan anlatmayu baladlar; ben de tekrar zlp sevinmeye, sersemlemeye, cesa retlerini krmamak iin yzme hkim olmaya baladm. Bylece artk gitmeyi dnmem gereken zaman geldi. O zaman geldiinde de iler iyice sarpa sard nk cancazm tmyle kendini brakt. Aklna gelen btn tatl szleri sralayaak boynuma sarld ve sensiz ben ne yaparm diye alamaya balad! Richard da ondan iyi deildi; aslnda en berbat durumda olmas gereken bendim ama kendi kendime, "Bak Esther, bir yaparsan, bir daha seninle hi konumam!" diyerek kendime hkim oldum. "Hi byle bir e grmedim," dedim, "Kocasn hi sevmiyor galiba. Richard, rica ederim yavrucuumu al boynumdan." Ama onu hl smsk tutuyordum ve daha kim bilir ne kadar ona sarlp alayabilirdim. "Bu sevgili gen ifti uyaryorum," dedim, "yarn dnmek l/.ere buradan ayrlyorum; Symond's Inn beni grmekten bkana kadar da gelip gitmeye devam edeceim. Bu yzden de hoakal demiyorum, Richard. nk o kadar abuk dneceim ki li hkm olmayacak!" Artk gzelimi ona emanet etmi gitmeye hazrlanyordum; una yreim szlayarak ardmda braktm o yze son bir kez bakmak iin biraz daha oyalandm. Geri dnmem iin bana cesaret vermezlerse bu crette bulunabileceimden emin olmadm syledim (neeli havai bir i vrla); bunun zerine cancazm yal gzleriyle hafife glmseyerek ban kaldrd, tatl yzn ellerimin arasna alp um bir ptm ve glerek h e m e n katm. Aaya indiimde ah nasl da aladm! Sanki Ada'cm rhediyyen kaybetmiim gibi geldi. Onsuz yle yalnz, yle bounu ve onu evde grme midim olmadan eve gitmek yle z lyd ki karanlk bir kede alayp hkrarak gidip gelmeme Iar,men bir m d d e t ferahlamaya muvaffak olamadm. Kendimi biraz payladktan sonra yava yava toparlandm ve eve gitmek iin bir arabaya bindim. St. Albans'ta bulduum za> illi ocuk ksa sre nce tekrar ortaya km, lmn eiinde m iyordu; daha dorusu o gn lmt ama benim daha haberim olmamt. Hamim onu grmeye gitmi, le yemeine dnmemi ai. Yalnz olduumdan tekrar biraz aladm; ama genel olarak ok da fena davrandm sanmyorum.

794
Gzelimin yokluuna henz almam olmam ok doald. Onca seneden sonra drt saat pek fazla saylmazd. Ama aklm onu braktm o naho yere yle ok taklyordu, kafamda oray yle karanlk ve ta kalpli bir yer olarak canlandryordum, onun yannda olmak, ona kol kanat germek iin yle byk bir istek duyuyordum ki akamleyin sadece pencerelerine olsun bakmak iin geri dnmeye karar verdim. Bu aptalca bir eydi sanrm; ama bana hi de yle grnmedi hatta hl bile pek yle grnmyor. Charley'e olanlar anlattm ve hava kararrken birlikte ktk. Gzelimin yeni, tuhaf evi ne geldiimizde hava kararmt ve sar perdelerin ardnda k vard. drt kere yukarya bakarak temkinle pencerenin altn dan getik ve biz oradayken brosundan kan, kafasn kaldrp yukar bakan Bay Vholes'a yakalanmaktan son anda kurtulduk. Uzun ince, kara grnts ve karanlkta o kenin sszl tam da dncelerimi doruluyordu. Cancazmn genliinin, sev gisinin ve gzelliinin kapatld bu berbat inziva yeri gzme pek zalim grnd. ok ssz, ok kasvetliydi, kimseye grnmeden yukarya kabileceimden kukum yoktu. Charley'yi aada braktm ve yoldaki lgn gaz lambalarn kaale almadan sessizce yukar sil zldm. Bir iki dakika kulak kabarttm; evin kfl, rk sessiz liinde gen seslerinin mrltsn duyar gibi oldum. Gzelimi permi gibi, kapdaki cenaze arabas paneline dudaklarm de dirdim ve birka gne kadar bu ziyaretimi onlara itiraf etmeyi dnerek sessizce aaya indim. Gerekten de iyi gelmiti; nk Charley'le benden baka kimse bu ziyareti bilmese de her naslsa Ada'yla aramzdaki ayrl azaltm, bir iki dakikalna bizi yaknlatrm gibi geldi bana. Daha bu deiiklie tam manasyla alamadan eve dn d m ama gzelimin yaknnda b u l u n d u u m iin kendimi daln iyi hissediyordum. Hamim eve gelmi, dnceli dnceli karanlk penen nin yannda duruyordu. eri girdiimde yz aydnland ve kul tuuna geldi ama ben kendi yerime otururken yzmdeki /1,! yakalad. "Kk kadn," dedi. "Sen alamsn." "Evet, hami," dedim, "korkarm biraz aladm. Ada ok zl'.iin, zr diliyor, hami." Elimi koltuunun arkasna koydum ve szlerimle Ada'nn bo yerinin onu anlatacaklarma hazrladn grdm. "Evlenmi mi, canm?" Ona her eyi ve ilk ricasnn nasl onu affetmesi olduunu anlattm. "Af dilemesine gerek yok," dedi. "Tanr onu ve kocasn komun!" Ama tpk benim gibi onun da ilk tepkisi Ada'ya acmak oldu. "Zavall kz, zavall kz! Zavall Rick! Zavall Ada!" kimiz de bir mddet konumadk; sonra o iini ekerek "Ya, ya, canm! Kasvetli Ev ok abuk seyreliyor," dedi. "Ama hanm hl burada, hami." Bunu sylemeye biraz ekinmeme ramen, o hznl ses tonu karsnda gze aldm. "Kasvetli Ev'i mutlu bir yer yapmak iin elinden geleni yapacak," dedim. "Bunu baaracak, canm!" Mektup, yanndaki koltuun benim yerim olmas haricinde aramzda hibir deiiklie neden olmamt; yine bir ey deimedi. Eski aydnlk, babacan gzlerini bana evirdi, elini eskisi l'jbi elimin zerine koydu ve tekrar "Bunu baaracak, canm. Vine de Kasvetli Ev ok abuk seyreliyor, kk kadn, ok!" dedi. Bu konuda sadece bunu sylemesine zlmtm. Biraz hayal krklna uramtm. Mektuptan ve cevabndan beri arlk o eski deerimi kaybettiimden korktum.

LII. Blm

NAT

Ama daha bir gn gemiti ki sabahleyin erkenden, biz kahvaltya hazrlanrken Bay Woodcourt aceleyle geldi ve korkun bir cinayet ilendiini, Bay George'un yakalanp hapse konduunu haber verdi. Sir Leicester Dedlock'un katilin yakalanmas iin byk bir dl koyduunu sylediinde o ilk aknlkla bunun nedenini anlayamadm ama Bay Woodcourt be kelimeyle ldrlen kiinin Sir Leicester'n avukat olduunu aklaynca annemin ondan nasl korktuunu h e m e n hatrladm. Uzun zamandr kollad ve phe ettii, uzun zamandr onu kollayan ve ondan phe eden; srekli iindeki tehlikeli ve gizli dmandan korkarak pek iyi hisler besleyemedii birinin byle beklenmedik bir biimde vahice ortadan kalkmas bana yle kt grnd ki ilk olarak annemi dndm. Bylesi bir lm duyup da hi merhamet hissetmemek ne kadar berbat! Belki de hayattan byle aceleyle el etek ektirilen yal adamn zaman zaman yolundan ekilmesini dilediini hatrlamak ne korkun! Zihnime en dnceler, bu isim anldnda hep hissettiim znt ve korkuyu artrarak beni yle telaa gark etmiti ki masadaki yerimde zor duruyordum. Biraz zaman geip de kendimi toparlayana kadar konumay takip edemedim. Ama kendime gelip hamimin yzndeki aknl grdmde ve nasl pheliden ciddi bir sesle sz ettiklerini, bize yapt iyilikler sonucu edindiimiz onunla ilgili iyi izlenimlerimizi nasl sayp dktklerini duyunca, alakam ve onun adna duyduum korku yle kuvvetle uyand ki tekrar eski halime dndm.

"Hami, bu sulamann doru olduunu dnmyorsunuz, deil mi?" "Canm, byle bir ey dnemem. Byle ak yrekli, merhametli bir adama, o devasa cssesinde bir ocuk kadar uysal ilan, o mthi cesaretine ramen sade ve sakin yaayan bir adama yaplan sulama nasl doru olur? Buna inanamam. nanmam va da inanmay reddediyorum demiyorum. nanamam diyorum!" "Ben de," dedi Bay Woodcourt. "Yine de onun hakknda bildiklerimize ve kanaatlerimize ramen aleyhine deliller oldur.nu unutmamalyz. Mteveffa beyefendiye kar dmanca duygular besliyordu. Bunu pek ok yerde ak ak sylemi. \dam hakknda astl kestili konutuu syleniyor ki bunu ben de biliyorum. Cinayetin ilenmesinden birka dakika nce tek bana cinayet mahallinde olduunu itiraf ediyor. Bu ite ben ne kadar masumsam onun da o kadar masum olduuna eminim ama II/,erindeki phenin sebepleri bunlar." "Doru," dedi hamim ve bana dnerek ekledi "iin bu yanlm doruluuna gzmz kapatarak ona faydal olamayz." artlarn onun aleyhine olduunu sadece kendimize deil bakalarna da itiraf etmek zorunda olduumuzu ben de hissediyordum. Yine de bu ar artlarn ihtiyac olduunda onu yalnz brakmamza neden olamayacan biliyordum. "Haa!" dedi hamim. "O nasl aramzdan ayrlan o iki zavall ahluun yannda durduysa biz de onun yannda duracaz." Hay George'un atsnn altna ald Bay Gridley'i ve ocuu kastediyordu. Bay Woodcourt svarinin yannda alan adamn, b t n C,ece sokaklarda kendini kaybetmi bir mahluk gibi dolandk1 an sonra dn kendisini bulduunu syledi. Svarinin en byk endiesi onu sulu zannetmemizmi. Kesinlikle masum "Iduna inanmamz iin en kutsal tuttuu yeminlerle ulan gndermiti. Bay Woodcourt adam ancak, sabahn ok erken M a l i n d e bu haberlerle bize gelmeyi vaat ederek yattrabilmei. Ayrca mahpusu grmeye gitmek niyetinde olduunu da I Icdi.

Hamim h e m e n kendisinin de gitmek istediini syledi. Emekli askeri ok sevmemin onun da beni sevmesinin yan sra olan bitene kar, sadece hamimin bildii gizli bir alaka da besliyordum. Sanki bu olay beni yakndan ilgilendiriyormu gibi hissediyordum. Gerein ortaya kmas ve masum birinden phe edilmemesi benim iin ahsen nemliydi nk phe bir kere zincirinden boald m kime saldraca belli olmaz. Ksacas onlarla birlikte gitmeyi bir vazife ve ykmllk addettim. Hamimin aksi ynde bir gayreti olmadndan ben de gittim. Birbirinin tpatp ayn avlular ve koridorlar olan, her yeri birrnek ta deli o kocaman hapishanede ilerlerken, hep ayn bo duvarlar arasnda,senelerce kapal kaldktan sonra - o k u d u um kadaryla- bir ota, clz bir bitki yaprana dknlk gelitiren yalnz mahkmlar daha iyi anladm hissettim. st katta, bir mahzene benzeyen kemerli bir odada, pencerenin demir parmaklklarn ve demir kapy olduundan da kara gsteren bembeyaz duvarl bir hcrede bulduk svariyi; kede duruyordu. Kilidin aldn, srglerin ekildiini duyunca oturduu sedirden ayaa kalkmt. Bizi grnce o her zamanki uzun admlaryla biraz ne geldi, sonra durup bayla hafif bir selam verdi. Ama ben elimi uzatarak ona yaklamay srdrnce hemen hissiyatmz anlad. "zerimden bir yk kalkt, hanmefendi ve beyefendiler," dedi derin bir nefes alp bizi itenlikle selamlayarak. "Artk sonunun nasl gelecei umrumda deil." Hi mahpusa benzemiyordu. Serinkanll ve asker duru uyla daha ziyade gardiyana benziyordu. "Buras bir hanm arlamak iin benim salonumdan bile daha beter bir yer," dedi Bay George, "ama Bayan Summcrson'n ho greceini biliyorum." Beni kendisinin kalkt setli re buyur etti, oturdum; buna ok m e m n u n olmu gibi bir hali vard. "Teekkr ederim, hanmefendi," dedi. "George," dedi hamim, "biz senden baka teminat beklr mediimize gre, inanyorum ki bizim sana teminat vermemizin de gerei yoktur."

"Elbette yok, efendim. Size btn kalbimle teekkr ediyorum. Masum olmasaydm bu yce gnll ziyaret karsnda yznze bakp da bunu gizleyemezdim. Bu ziyaretiniz beni ok duygulandrd. Az laf yapan biri deilim ama bu ziyaret, Bayan Summerson ve beyefendiler, beni ok duygulandrd." Elini geni gsne koyup ban edi. Annda tekrar dikilmesine ramen bu basit hareketle bize doal hislerini byk lde aktarm oldu. "ncelikle," dedi hamim, "senin rahatn iin bir ey yapabilir miyiz, George?" " N e iin?" diye sordu boazn temizleyerek. "Senin rahatn iin. Bu mahpusluun zorluklarn azaltacak bir istediin var m?" " T e e k k r ederim, efendim," dedi biraz dndkten sonra, "ama ttn yasak olduundan bir isteim var diyemeyeceim." "Belki zamanla aklna baz kk eyler gelir. yle bir ey olunca bize haber yolla, George." " T e e k k r ederim, efendim. Ama," dedi Bay George o gne yan glmsemelerinden biriyle, "benim gibi serseri serseri btn dnyay dolaan birisi byle yerlere alktr." "kinci olarak da davaya gelelim," dedi hamim. "Gelelim, efendim," dedi Bay George, tam bir kendine hkimiyet ve biraz merakla kollarn gsnn zerinde kavuturdu. "imdi ne durumda?" " M a h k e m e y e geri gnderildi. Bucket, dosya tam manasyla tamamlanana kadar davay byle birka kere geri gndererek, erteleteceini ima etti. Ben dosyann tamamlanacak nesi var anlamyorum; ama herhalde Bucket bunu bir ekilde baalacaktr." "u ie bak!" diye bard hamim, arp hiddetlenerek, "kendinden sanki baka biriymi gibi sz ediyorsun!" "Kusura bakmayn, efendim," dedi Bay George. "Bana yap( iiniz iyiliin farkndaym. Ama masum bir adamn byle bir bak as almamas halinde kafasn duvardan duvara vurmamas nmknm gibi gelmiyor bana."

"Bir yere kadar bu dediin doru," dedi hamim yumuayrak. "Ama masum birinin bile kendini savunmak iin olaan nlemler almas gerekir." "Haklsnz, efendim. Ben de bunu yaptm. Yarglara 'Beyefendiler, bu ite ben de sizin kadar masumum; aleyhimdeki deliller tmyle dorudur; tesini bilmiyorum,' dedim. Bunu sylemeye devam etmek niyetindeyim, efendim. Baka ne yapabilirim ki? Dorusu bu." "Ama doru tek bana ie yaramaz," dedi hamim. "Gerekten yle mi? O zaman iim zor!" dedi Bay George munis bir edayla. "Bir avukat tutmalsn," dedi hamim. "Senin iin iyi bir avukat bulmalyz." "Kusura bakmayn, efendim," dedi Bay George bir adm geriye atarak. "ok teekkr ederim. Ama bu tip eylere girmemeyi kesinlikle tercih ederim." "Avukat tutmayacak msn?" "Hayr, efendim." Bay George onu dorulamasna ban sallad. "ok teekkr ederim efendim, ama -avukat istemem!" "Neden?" "O gruha pek snamadm," dedi Bay George. "Gridley ce yleydi. Kusura bakmazsanz sizin de ayn duygular paylatnz syleyeceim, efendim." "Bizimki Hakkaniyet," 1 diye aklad hamim, ne yapacan bilemeyerek; "o Hakkaniyet, George." "yle mi, efendim?" dedi svari o geitirmeci tavryla. "Benim bu isim farkllklaryla pek tanklm yok ama genelde o gruha karym." Kollarn ap duruunu deitirerek kocaman ellerinden birini masann zerine dierini kalasna koydu ve kararndan asla dnmeyecek bir adam tablosuna brnd. mzn de konumalar onu ikna abalar bounayd; o harbi tavrna ok yakan bir nezaketle bizi dinledi ama gayretlerimiz hapishaneyi ne kadar etkilemise onu da o kadar etkilemiti. "Rica ederim, bir kere daha dnn, Bay George," dedim. "Davanzla ilgili hibir istediiniz yok mu?"
1 George, Gridley ve Jarndyce gibi H a k k a n i y e t m a h k e m e s i n d e yarglanmayacak. Cinayet suuna ayr bir m a h k e m e bakyordu.

"Bu davann askeri m a h k e m e d e grlmesini isterdim, hanmefendi," dedi, "ama byle bir eyin m m k n olmadnn gayet iyi farkndaym. Bir iki dakika dikkatinizi bahederseniz, sadece bir iki dakika, size dncelerimi olabildiince aklamaya gayret edeyim." Srayla mze de bakt, sk bir niformann dar ve sert yakasn dzeltir gibi ban sallad, bir an dndkten sonra devam etti. "Grdnz gibi, kelepelenip, gzaltna alndm ve buraya getirildim, hanmefendi. Mimlenmi, ad ktye km bir adamm, vaziyet bu. At salonumu Bucket didik didik ediyor; sahip olduum yegne mlk de - k k biliyorum- oraya ekitir buraya ekitir kendini toparlayamad; daha nce de dediim gibi vaziyet bu! Fazla ikyetim yok. u an bulunduum yerde olmamn sebebi bu yaknlarda yaptm bir hata olmasa da genliimde avarelik etmeseydim imdi bunun bama gelmeyeceini gayet iyi biliyorum. Oldu bir kere. Esas mesele buna kar nasl bir tavr taknacam." Munis bir bakla yaz alnn sildi ve zr dilemesine "yle ksa soluklu bir konumacym ki biraz d n m e m gerekiyor," dedi. Biraz dndkten sonra tekrar ban kaldrp devam etti. "Nasl bir tavr taknacam. Talihsiz mteveffann kendisi de avukatt ve beni avcunun iine almt. Kllerini eelemek istemiyorum ama yaasayd, beni eytan gibi avcunun iine ald derdim. Bu yzden de mesleini zerrece sevmiyorum. O meslekten uzak durabilseydim buradan da uzak durmu olacaktm. Ama d e m e k istediim bu deil. Diyelim ki onu ldrdm. Diyelim ki Bucket'n bizim orada bulduu (oray aldm gnden beri ne zaman gelse bulabilecei) ksa sre nce atelenmi o silahlardan birini vcuduna gerekten de boalttm, tanrm! Beni buraya kapattklar anda ne yapardm? H e m e n bir avukat tutardm." Kilitlerle srglerin sesini duyunca durdu, kap alp tekrar kapanana kadar da konumad. Kapnn neden aldn biraz sonra anlatacam. "Bir avukat tutardm, o da derdi ki (gazetelerde hep okuyorum) 'mvekkilim bir ey sylemiyor, mvekkilim konumama

hakkn kullanyor -mvekkilim falan, mvekkilim femekn.' Bence o gruhun drst davranmak ya da bakalarnn drst davrandn dnmek gibi bir deti yok. Diyelim ki masumum ve bir avukat tuttum. Muhtemelen benim sulu olduuma inanacak. nansa da inanmasa da ne yapacak? Suluymuum gibi davranacak - b e n i susturacak, itirafta bulunmamam syleyecek, olaylar saklayacak, delilleri bertaraf edecek, belki de beni kurtaracak! Ama Bayan Summerson, bu ekilde kurtulmay ben istemem; kendi bildiim gibi aslmay tercih e d e r i m - bir hanma byle naho bir ey sylediim iin kusura bakmayn." Artk konuya snmt ve susmaya pek hevesli grnmyordu. "Kendi bildiim gibi aslrm daha iyi. Niyetim de bu! Aslmaya ok merakl olduumdan deil," gl kollar gsnde, kara kalarn kaldrarak hepimize srayla bakt, " D e m e k istediim bu iten ya tmyle aklanarak kurtulmalym ya da hi kurtulmamalym. Bu yzden de hakkmda sylenen eyler doru oldu mu dorudur diyorum; bana 'btn sylediklerin aleyhine delil olarak kullanlacak,' dediklerinde onlara bunu umursamadm sylyorum; ben de kullanlmasn istiyorum. Btn gerekleri bilerek masum olduumu kantlayamazlarsa hi kantlamasnlar daha iyi. Zaten daha azn bilerek kantlamalarnn da benim iin bir kymeti yok." T a zeminin zerinde bir iki adm attktan sonra tekrar masaya geldi ve szn bitirdi. "Size teekkr ederim, hanmefendi, size de beyefendiler, hem dikkatle dinlediiniz iin hem de alakanz iin. Kafas kr bir klca benzeyen benim gibi bir svariye mesele byle grnyor. Hayatmda askerlik haricinde hi iyi bir ey yapmadm; sonunda iler sarpa sararsa, ektiimi bimi olacam. Katil olarak yakalanmann ilk sadmesini atlattmda - b e n i m gibi srekli darbelere maruz kalm bir serserinin bir sadmeyi atlatmas fazla uzun srmyor- yava yava bu fikre vardm. Deitirmeye de niyetim yok. Benim yzmden hibir tandmn erefine ya da mutluluuna halel gelmemeli -syleyeceklerim bu kadar." Kap aldnda ieriye, Bay George kadar csseli olmayan asker grnml bir baka adam ve kolunda sepetiyle, yz ak

havada dolamaktan yanm, l l gzl, salkl bir kadn girmiti. Kadn ieri girdii andan itibaren Bay George'un sylediklerini can kulayla dinlemiti. Bay George onlar aina bir selam ve dosta bir bakla karlam ama konumasn kesip zel bir ey sylememiti. Konumas bitince gidip samimiyetle ellerini skt ve "Bayan Summerson, beyefendiler, bu benim eski silah arkadam Joseph Bagnet. Bu da kars Bayan Bagnet." Bay Bagnet sert bir asker selam verdi, Bayan Bagnet de dizlerini bkerek bizi selamlad. "Gerekten de ok iyi dostlarmdr," dedi Bay George. "Onlarn evinde gzaltna alndm." "Elden dme bir viyolonselle," dedi Bay Bagnet ban fkeyle sallayarak. "yi tnl. Bir dost iin. Fiyatn nemi yoktu." "Mat," dedi Bay George, "bu hanma ve bu iki beyefendiye sylediklerimi duydun. Sen de onaylyorsun deil mi?" Bay Bagnet bir m d d e t dndkten sonra meseleyi karsna havale etti, "Hanm," dedi. "Onaylyor muyum, onaylamyor muyum, syle." "George," dedi Bayan Bagnet sesini ykselterek, sepetinin iinden salamura et, biraz ay ve eker, bir de esmer e k m e k kartt "onaylamadn sen de biliyorsun. Seni dinlemek insan delirtir. Yok yle kurtulursa olmazm, yok byle kurtulursa olmazm - b y l e ince eleyip sk dokumak da ne oluyor? Bunlar abuk sabuk eyler, George." "Bu talihsizliimin zerine bir de sen bana kma, Bayan Bagnet," dedi svari gamszca. "Ah! Bana talihsizlik deme!" diye bard Bayan Bagnet, "biraz daha makul dnmene yaramyorsa ne manas var. Bir adamn samaladn duymaktan, hayatmda hi u anda utandm kadar utanmamtm. Avukatm! Bu beyefendiler tavsiye ettikten sonra ben senin yerinde olsam bir dzine avukat tutardm." " N e kadar saduyulusunuz," dedi hamim. "Umarm onu ikna edebilirsiniz, Bayan Bagnet." "Onu ikna etmek mi, efendim?" dedi. "Tanr sizi inandrsn, bu m m k n deil. George'u bilmezsiniz. Bakn!" Bayan Bagnet sepetini brakp iki esmer eliyle birden Bay George'u

804
gsteriyor. "Nasl duruyor! Bu kadar kendi bildiini okuyan, bu kadar abes bir kararll olan, u gkkubbe altnda insan bu kadar ileden karacak bir bakasn bulamazsnz! Bu adam kafasna bir ey koydu mu onu vazgeirmeye almaktansa krk sekizlik bir topu tek banza omuzlayp ate etmek daha kolaydr. Ben onu bilmez miyim!" diye bard Bayan Bagnet. "Ben seni bilmez miyim, George! Bunca seneden sonra bana kiilik deitirecek deilsin herhalde?" O dosta fkesi kocasnn zerinde grlmeye deer bir etki yaratmt; adam svariye raz olmasn sessizce tavsiye eder gibi pek ok kereler ban sallamt. Ara sra Bayan Bagnet bana bakyordu; gzlerinden bir eyler yapmam istediini anlyordum ama ne olduuny karamyordum. "Ama ben seninle konumaya almaktan seneler nce vazgetim, dostum," dedi Bayan Bagnet, salamura etin kavanozunu silip tekrar bana bakarak; "hanmlarla beyefendiler de seni benim kadar iyi tandklarnda konumaktan vazgeeceklerdir. Bir parack yemei de kabul etmeyecek kadar dikkafal deilsen, ite burada." "Teekkrlerle kabul ediyorum," dedi svari. "yle mi?" dedi Bayan Bagnet tatl tatl homurdanmaya devam ederek. "ok ardm dorusu. Kendi bildiin gibi alktan lmemene hayret ettim. Senden bunu beklerdim. Belki yaknda bunu da kafana koyarsn." Bu noktada tekrar bana bakt; bir kapya bir bana bakmasndan bizim artk dar kmamz ve onu hapishanenin dnda beklememizi istediini en nihayet anladm. Bu isteini ayn yolla hamime ve Bay Woodcourt'a aktardktan sonra ayaa kalktm. "Bu konuyu bir kere daha dneceinizi mit ediyoruz, Bay George," dedim; "sizi tekrar grmeye geldiimizde daha makul davranacanza inanyoruz." "Bundan daha minnettar olmayacam kesin, Bayan Sum merson," dedi cevaben. "Ama umarm ikna edilmeye daha ak olursunuz," dedim. "Bu muammann zlmesinin ve bu fiili gerekte ileyenin bulunmasnn, sizden bakalar iin de son derece nemli olabileceini dnmenizi rica ediyorum." Beni saygyla dinledi ama kapya doru yneldiimden ona biraz arkam dnerek sylediim szleri fazla kale almad; bir anda dikkatini ekmi gibi grnen boyumu ve endamm inceliyordu (bunu bana sonradan sylediler). "ok tuhaf," dedi. "Ama o zaman da yle dnmtm!" Hamim ona ne d e m e k istediini sordu. "Efendim," dedi, "kt talihim, ldrld gece beni mteveffann merdivenlerine gtrdnde karanlkta yaps Bayan Summerson'a ok benzeyen birinin yanmdan getiini grdm ama aklm baka yerde olduundan onunla konumadm." Bir an daha nce hi hissetmediim bir titremeye kapldm, umarm bir daha da hissetmem. "Ben yukarya karken o aa iniyordu," dedi svari, "zerinde bol siyah bir mantoyla ay nda parlayan pencerenin nnden geti; mantonun uzun psklleri vard. Ama bunun konutuumuz konuyla hi alakas yok, sadece bir an Bayan Summerson' o kadna o kadar benzettim ki aklma geldi." imde uyanan hisleri ayrtrp tanmlayamyordum; bu tahkikat takip etme ynnde ilk andan itibaren hissettiim o belirsiz mecburiyet ve vazife duygusu artmt ama nedenini kendime sormaya cesaret edemiyordum; korkmam iin bir sebep olamayacandan kesinlikle emindim. mz dar ktk ve kapnn biraz ilerisinde kuytu bir kede yukar aa yrmeye baladk. Bay ve Bayan Bagnet de ksa bir sre sonra dar kp bize katld. Bayan Bagnet'in iki gznde de birer damla ya vard, yz kzarmt ve endieliydi. "George'un gerek dncelerimi anlamasn istemedim, hanmefendi," dedi yanmza gelir gelmez; "ama vaziyeti hi iyi deil, zavall!" "htimam, basiret ve yardmla vaziyet dzelir," dedi hamim. "Sizin gibi bir beyefendi mutlaka daha iyisini bilir, efendim,"dedi Bayan Bagnet gzlerini pelerininin kenarna silerek; "ama benim iim rahat deil. yle umursamaz ki, hem baka anlamlara ekilebilecek bir sr ey sylyor. Jri yeleri onu Peygamberle benim anladm gibi anlayamaz. H e m yle kt tesadfler olmu ki, karsna aleyhine konuacak yle ok kii karacaklar ki, Bucket da her eyi yle ince eleyip sk dokuyor ki."

"Elden dme bir viyolonselle. Asker diid aldn da syledi. ocukken." diye ekledi Bay Bagnet byk ciddiyetle. "imdi size bir ey syleyeceim, hanmefendi," dedi Bayan Bagnet; "u keye sokulalm da size anlataym!" Bayan Bagnet bizi daha kuytu bir keye ekti, ilk bata konuamayacak kadar soluksuzdu; bunun zerine Bay Bagnet, "Hanm! Anlat onlara!" d e m e k frsatn buldu "Bakn, hanmefendi," dedi bizim hanm rahat nefes alabilm e k iin bonesinin balarn zerek, "Dove Kalesini yerinden oynatrsnz da George'u fikrinden caydramazsnz, tabii onu etkileyecek yeni bir kuvvet bulamazsanz. Ben bu kuvveti bulduumu zannediyorum!" "Siz bir cevhersiniz, hanmefendi," dedi tamim, "Anlatn!" "Bakn, hanmefendi," dedi o tela ve heyecanyla her cmlede defalarca ellerini birbirine vurarak, "akrabalar konusunda sylediklerinin hepsi uydurma. Akrabalarnr ondan haberi yok ama o onlar takip ediyor. Mnferit zamanhrda bana herkese sylediinden fazlasn syledi, bir keresinde Woolwich'ime annelerin salarn beyazlatp yzlerini krtrmaktan bouna sz etmedi. Elli pounduna bahse girerim o gn mnesini grmt. Annesi hayatta ve h e m e n buraya getirilmesi lazm!" Bayan Bagnet gz ap kapayana kadar zna birka toplu ine sktrd ve eteklerini gri pelerininin eteklerinden biraz daha yukarda epeevre inelemeye balad; bi ii artc bir abukluk ve maharetle yapyordu. "Peygamber," dedi Bayan Bagnet, "ocuklar sana emanet, bana emsiyemi ver! O yal hanm getirmekiin Lincolnshire'a gidiyorum." "Hay mbarek kadn!" diye bard ham m elini cebine atarak, "nasl gidecek? Paras var m?" Bayan Bagnet tekrar eteklerine mracaat etti ve deri bir kese karp iindeki birka ilini sayd, sonra fendinden emin keseyi kapatt. "Siz beni dnmeyin, hanmefendi. Bn asker karym, kendi bama seyahat etmeye alm. Peygamber," onu pt, "bir tane sana; tane de ocuklara. imdi George'un annesini bulmak iin Lincolnshire'a gidiyorum!"

Biz hayretler iinde durmu birbirimize bakarken o gerekten de annda yola koyuldu. Gri pelerini iinde hzl admlarla keyi dnd ve gzden kayboldu. "Bay Bagnet," dedi hamim. "Onu byle brakacak msnz?" "Bir ey yapamam," dedi. "Bir keresinde eve dnmt. Dnyann te ucundan. Ayn gri pelerinle. Ayn emsiyeyle. Bizim hanmn her sylediini yapn. Yapn! Bizim hanm bir eyi yapacam dedi mi yapar." " D e m e k grnd kadar drst ve samimi," dedi hamim, "onun hakknda daha fazlasn sylemek de imknsz." "Emsali Bulunmaz blnn Baavuu o," dedi Bay Bagnet, kendisi de yoluna gitmeden nce omzunun zerinden bize bakarak. "Onun gibisi yoktur. Ama yzne kar asla sylemem. Disiplini korumak lazm."

LIII. Blm

Iz

Bay Bucket ve iman iaretparma fikir teatisinde bulunuyor. Bay Bucket byle byk neme sahip bir meseleyle itigal ederken iman iaretparma aina bir cin mertebesine ykseliyor. Parman kulana gtrnce, baz bilgiler fsldyor; dudaklarna gtrnce onu gizlilie davet ediyor; burnunu ovalaynca koku duyusunu keskinletiriyor; sulu bir adamn karsna dikince byleyip mahvediyor. Dedektiflik Tapnann Khinleri, Bay Bucket'la iaretparma fazlaca muhabbete girdi mi ok gemeden korkun bir intikam haberinin alnacan kehanet buyuruyorlar. Sair zamanlarda insan mizac gzlemlerini lml bir alkanlkla srdren, genellikle insan zaaflar karsnda acmasz yarglar vermeyen iyi huylu bir filozof olan Bay Bucket pek ok eve girip kyor, saysz soka arnlyor; dtan bakldnda amaszlktan biraz bkkn gibi. Trdelerine kar gayet dostane bir tutum iersinde, ouyla kadeh kaldrabilir. Paradan yana cmert, tavrlar hatrinas, konumalar masumane - a m a hayatnn uysal akntsnn altnda bir iaretparma dip aknts var. Yer ve zaman Bay Bucket' snrlayamaz. Tpk o deyiteki insan gibi, ku misalidir, bugn burada yarn orada - a m a onun aksine yarn yine buradadr. Bu akam Sir Leicester Dedlock'un ehirdeki evinin kapsndaki demir meale sndrclere bakmaktadr, yarn sabah Chesney Wold'un atsnda gezinecektir, tpk ruhu yz gineyle yattrlan o yal adamn vaktiyle yril

d gibi. ekmeceleri, masalar, cepleri, ona ait her eyi inceler Bay Bucket. Bir iki saat sonra Romalyla ikisi parmaklarn tokuturmakta olacaklar. Bu megalelerin ev hayatyla pek uyumamas muhtemel ama zaten Bay Bucket da bu aralar eve gitmiyor. Umumiyetle Bayan Bucket'la (doutan gelme bir dedektiflik dehasna sahip olan bu hanm meslei icra edecek olsa byk iler baarabilecekken zeki bir amatr seviyesinde kalm) birlikte olmaktan hayli holansa da kendini bu sevgili teselliden uzak tutuyor. Bayan Bucket yarenlik ve muhabbet konusunda (neyse ki alakasn eken sevimli bir hanm olan) kiracya baml. Cenazenin kalkaca gn Lincoln's Inn Fields'te byk bir kalabalk toplanyor. Sir Leicester Dedlock da trene bizzat katlyor; tam say vermek gerekirse sadece tane daha insan katlmc var, yani Lord Doodle, William Buffy ve (arlk olsun diye alnm) takatsiz kuzen ama yasl arabalarn says epeyce fazla. Asilzadeler mahallede emsali grlmemi lde drt tekerlekli kederle itirak ediyorlar. Araba panellerindeki armalar yle kalabalk ki Heralds' College bir vuruta hem annesini hem bahasn kaybetmi sanrsnz. Foodle Dk gm cantl, gcr gcr dingilli, her tr son model tehizatl muhteem bir toz ve kl ynyla, bir elem yuma halinde arabann arkasnda duran bir seksenlik iki matemli solucan gnderiyor. Londra'daki btn asillerin arabaclar yasa gmlm; mat kyafetli mteveffa yal adamda bir beygirlik varsa (ki m m k n grnmyor) bugn fazlasyla honut olmu olmal. Cenaze levazmatlar, konak arabalar ve zntyle kmldanan onca baldr arasnda Bay Bucket yasl arabalardan birinin iine gizlenmi, tl perdelerin ardndan rahat rahat kalabal tetkik ediyor. Kalabalkta olanlar hemen yakalyor - z a t e n neyi yakalamyor ki?- arabann bir sandan bir solundan oraya buraya, evlerin pencerelerine, insanlarn yzlerine bakarken hibir ey gznden kamyor. " D e m e k buradasn sevgili eim, h?" diyor Bay Bucket kendi kendine, onun sayesinde mteveffann evinin basamaklarna yerlemi Bayan Bucket' grnce. " D e m e k buradasn! D e m e k buradasn. Gayet de iyi grnyorsun, Bayan Bucket!"

Kortej henz hareket etmemi, uruna topland eyin darya karlmasn bekliyor. En ndeki prl prl arabada oturan Bay Bucket dar bakarken tl iki tombul iaretparmayla azck aralyor. Hl Bayan B'yle megul oluu bir koca olarak karsna ne kadar dkn olduunu gsteriyor. " D e m e k burdasn, sevgili eim!" diye tekrar ediyor mrldanarak. "Kiracmz da yannda. Seni iyice szyorum, Bayan Bucket; umarm shhatin iyidir, canm!" Bay Bucket baka bir ey sylemiyor; asil srlarn sessiz kefeni aa indirilene - B t n o srlar imdi nerede? Onlar hl saklyor mu? O ani seyahate onunla birlikte mi kacaklar?- ve kortej hareket edene kadar dikkatli gzlerle bakarak oturuyor, sonra gr alan deiiyor. Daha sonra kendini bu rahat yolculua hazrlayarak, belki ilerde gerekir diye arabann aksesuarlarn incelemeye koyuluyor. Karanlk tabutunun hudutlar iinde kapal olan Bay Tulkinghorn'la, bedeninin hudutlar iinde kapal olan Bay Bucket arasnda byk fark var. Birini sokaklarn talar zerinde btn arlyla sarslan sabit bir uykuya savuran o kk yarann ardndaki muazzam boluun at yolla, dierini sann her telinden okunan temkinli bir ruh haline sokan kck kan lekesinin at yol arasnda byk fark var! Ama ikisi iin de bunun nemi yok; ikisi de bundan rahatsz olmuyor. Bay Bucket o rahat tavryla kortejin gemesini bekliyor ve bekledii frsat geldiinde usulca arabadan iniyor. Artk ikinci evi haline gelen, her saat istedii gibi girip kt, her zaman iyi karland ve arland, btn her yerini avucunun ii gibi bildii ve iinde gizemli bir ycelik atmosferinde dolat Sir Leicestc Dedlock'un evine ynleniyor. Bay Bucket'n kapy tklatmasna ya da zili almasna gerek yok. Kendisine bir anahtar verilmesini salam, keyfince ieri girebiliyor. Holden geerken Mercury, "Size bir m e k t u p daha var, Bay Bucket, postayla geldi," diyor ve mektubu veriyor. "Bir tane daha m?" diyor Bay Bucket. Mercury'nin Bay Bucket'a gelen mektuplara dair uzatmal bir merak olsa bile o ihtiyatl ahsiyetin onun merakn tatmin

etmeye niyeti yok. Bay Bucket adamn yz sanki kilometrelerce uzanan bir manzaraym da kendisi de doya doya seyrediyormu gibi adama bakyor. "Yannda enfiye var m?" diyor Bay Bucket. Ne yazk ki Mercury enfiye ekmiyor. "Bana bir yerden bir tutam bulabilir misin?" diyor Bay Bucket. "Teekkrler. T r nemli deil; hangisi olsa olur. Teekkrler!" Aadaki birinden dn alnan tabakadan ald enfiyeyi nce sa, sonra sol burun deliine gtrerek uzun uzadya tadna bakan Bay Bucket, iyice dndkten sonra tam istedii tr olduunu sylyor ve elinde mektupla yukarya kyor. Bay Bucket byk ktphanenin iindeki kk ktphaneye doru, her gn ynla m e k t u p alan biri havasyla ksa da hayatnda m e k t u p ald pek vaki deil. Yazclnda pek i yok; her an elinin altnda, cebinde bulundurduu sopay tutar gibi tutar kalemi; bakalarnn kendisine m e k t u p yazmasn da, hassas ileri yapmann inceliksiz ve fazlaca dolaysz bir yntemi olarak grd iin tevik etmez. Dahas genellikle kant olarak byle ykc mektuplarn gsterildiini bildiinden onlar yazmay bir toyluk addeder. Bu sebeplerden hem m e k t u p yazmakla hem de kendisine m e k t u p yazlmasyla pek ii olmaz. Ama son yirmi drt saat iinde yaklak yarm dzine kadar m e k t u p ald. "Bu da," diyor Bay Bucket, masann zerine kd koyarak, "ayn el yazsyla yazlm ve ayn iki kelimeden oluuyor." Hangi iki kelime? Kapdaki anahtar eviriyor, (pek oklarnn kaderini belirleyen) siyah not defterinin bandn ayor, iinden bir m e k t u p daha karyor ve her ikisinde de byk harflerle yazlm o iki kelimeyi okuyor, " L E Y D D E D L O C K " . "Evet, evet," diyor Bay Bucket. "Ama bu kayna belirsiz bilgi olmasayd da bu sonuca varabilirdim." Mektuplar Kader defterine koyup bandn tekrar baladktan sonra tam zamannda kapy ap gzel bir tepside, bir srahi eriyle birlikte getirilen yemeini ieri alyor. Bay Bucket teklifsiz dost evrelerinde bir yudumcuk yllanm, esmer Dou Inder erisini her eye tercih edeceini syler sklkla. Bardan dol-

812
durup kafasna diktikten sonra dudaklarn aprdatyor; tam yemeine devam edecekken aklna bir fikir geliyor. Bay Bucket yavaa yandaki odayla kendi oturduu oda arasndaki kapy ayor ve ieri bakyor. Ktphane bo, ate snmek zere. Bay Bucket'n gz odada bir gvercin uuu dolatktan sonra, gelen mektuplarn genelde konulduu masaya konuyor. zerinde Sir Leicester iin pek ok m e k t u p var. Bay Bucket yanna gidip adresleri inceliyor. "Hayr," diyor, "o yazyla yazlm bir ey yok. Sadece bana gnderilmi. Yarn Baronet Sir Leicester Dedlock'a bu konuyu aarm." Tekrar yemeine dnp byk bir itahla bitiriyor; azck kestirdikten sonra oturma odasna arlyor. Sir Leicester son birka akamdr, bildirecei bir ey var m diye onu orada kabul ediyor. Takatsiz kuzen (cenazeden bitkin dm) ve Volumnia yanndalar. Bay Bucket bu kiinin her birine ok farkl selamlar veriyor. Sir Leicester'a bir ballk selam, Volumnia'ya bir valye selam ve takatsiz kuzene "ehirde yapmadn zppelik yok, sen beni bilirsin ben de seni," manasnda uar bir nezaket selam. Nezaketinin bu kk numunelerini dattktan sonra Bay Bucket ellerini ovuturuyor. "Bana anlatacak yeni bir eyiniz var m, memur bey?" diye soruyor Sir Leicester. "Benimle zel konumak ister miydiniz?" "Hayr, bu gece deil, Baronet Sir Leicester Dedlock." "nk," diye devam ediyor Sir Leicester, "hukukun inenmi hkmranln savunmak adna, zamanm her an emrinizdedir." Bay Bucket ksrerek, rujlu ve gerdanlkl Volumnia'ya bakyor, sanki saygyla "Seni temin ederim, gzel bir mahluksun. Bu yaa gelip de ok daha beter grnen yzlercesini tandm, gerekten de," diyecekmi gibi bir hali var. Latif Volumnia cazibesinin insaniletirici etkisinin belki do farknda, apka gibi katlad notlar yazmay brakarak dalgn dalgn gerdanln dzeltiyor. Bay Bucket bu sse kafasnda kymet bitikten sonra onun muhtemelen iir yazd kansna varyor. "Eer," diyor Sir Leicester, "bu menfur davada sizin btiin maharetinizi gstermenizi imdiye kadar en byk hassasiyetle istirham etmemisem, muhtemel bir ihmalkrlm tamir etmek iin bu frsattan istifade etmek isterim. L t f e n hibir masraftan kanmayn. Her trl creti demeye hazrm. Bu stlendiiniz konunun takibinde benim demekte bir an olsun tereddt edebileceim her hangi bir borca girmenizin ihtimali yok." Bay Bucket bu cmertliine karlk olarak Sir Leicester'a bir kez daha selam veriyor. "insanlk d u son hadiseden beri," diye ekliyor Sir I ,eicester byk hararetle, "sizin de kolaylkla tahmin edebileceiniz gibi, zihnim bir trl rahata kavuamad. Bir daha kavuacaa da benzemiyor. Ama o sadk, alkan, dini btn safdanzdan geri kalanlar d e f n e t m e k gibi zorlu bir vazifenin ardndan bu gece zihnim fke dolu." Sir Leicester'n sesi titriyor ve kr salar kafasnda diken diken oluyor. Gzlerinde yalar; mizacnn en ho taraf ayaklanm. "Bu cinayeti kimin iledii bulunana, ve adaletin gerektirdii gibi cezalandrlana kadar adeta admn zerine bir leke olduunu hissedeceim" diyor. "Hayatnn byk blmn bana dam bir beyefendi, hayatnn son gnn bana adam bir beyefendi, mtemadiyen masamda oturmu, atmn altnda yatm bir beyefendi evimden evine gidiyor ve buradan ayrlmasn takiben bir saat iinde ldrlyor. Kim bilir belki benim evimden kt andan itibaren takip edilmi, benim evimdeyken gzetlenmi, hatta srf benim evimle balants yznden ilk bata mimlenmi olabilir-srf benim evimden kt iin, o mtevaz grnmne ramen daha zengin ve daha mhim biri olduu zannedilmi olabilir. Btn imknlarmla, nfuzumla ve mevkiinde byle bir suu ileyenleri akla kavuturamazsam, o beyefendinin hatrasna duyduum saygda kusur etmi ve bana hep sadk kalan birine vefaszlk yapm olurum." Byk bir heyecan ve ciddiyetle, sanki byk bir toplulua litap ediyormu gibi odann her tarafna bakarak bu konumay yaparken Bay Bucket onu dikkatli bir arballkla izliyor, hatta kstahlk saylmasa bu baknda bir nebze olsun merhamet olduu bile sylenebilir. "Bugnk tren," diye devam ediyor Sir Leicester, "lkemizin en muteber kesiminin mteveffa dostuma," bu kelimeyi

bilhassa vurguluyor nk lm btn farkllklar ortadan kaldryor, "gsterdikleri saygy btn arpclyla gsterdi ve bu korkun, kstaha cinayetin bana verdii oku biraz olsun hafifletti. Bu ii yapan kardeim bile olsa onu kurtarmaya almazdm." Bay Bucket gayet ciddi grnyor. Volumnia mteveffann dnyann en gvenilir ve iyi insan olduunu sylyor! "Bunu byk bir kayp addediyor olmalsnz, hanmefendi," diyor Bay Bucket teskin edercesine, "kukusuz. Gerekten de byk kayp." Volumnia Bay Bucket'a cevaben, o hassas zihninin yaad mddete bu kayb telafi etmeye yanamayacan; asabnn ebediyen bozulduunu; bir daha glebileceini hi zannetmediini sylyor. Bu esnada, hznl ahvalinin bir tezahr olarak Bath'deki o yiit general iin bir apka daha katlyor. "Byle hassas bir hanm iin ok sarsc," diyor Bay Bucket anlayla, "ama zamanla geecektir." Volumnia neler olup bittiini bilmek istiyor. O korkun askeri mahkm etmiler mi? Hukukta su orta m ne diyorlar, yle bir eyleri var mym? Buna benzer pek ok lzumsuz soru soruyor. "Hanmefendi," diyor Bay Bucket iaretparman ikna edici bir vaziyete sokarak -yle valye ruhlu ki canm kelimesi dilinin ucuna kadar geliyor; "u anda bu sorulara cevap vermek kolay deil. u anda. Baronet Sir Leicester Dedlock," Bay Bucket mevkiine gerekli saygy gstererek onu da konumaya dahil ediyor; "sabah le akam srekli bu davann iizerindeyim. Sadece bir iki bardak eri ierken dinleniyorum. Sorularnza cevap verebilirdim, hanmefendi, ama vazifem mani oluyor. Baronci Sir Leicester Dedlock ok yaknda btn bulgular renecek, Umarm," Bay Bucket tekrar ciddileiyor, "duyduklar onu m e m n u n eder." Takatsiz kuzen sadece bir'lernin cezalandrlmasn umyor - ib reti lem iin. Da'a iyi olur - adam asmak - senede on bin pound bile verse yetmez. Hi kimseyi asmamaktansa yanl bir'lerini as mak daa iyi - ibreti lem olsun diye. "Hayat iyi biliyorsunuz, ok iyi efendim," diyor Bay Buckct iltifatkrca gzn krpp parman bkerek, "bu hanma syle

diklerimi siz de teyit edebilirsiniz. Aldm malumatlardan yola karak, sizin benim alma tarzm gayet iyi bildiiniz sonucuna vardm. Bir hanmn ilgilenmesi beklenemeyecek eylerle ilgileniyorsunuz. Tanrm! Hele sizin gibi yksek mevkide bir hanmn, hanmefendi," diyor Bay Bucket, yine canm demekten kl pay kurtularak biraz kzaryor. "Memur bey, Volumnia," diyor Sir Leicester, "vazifesine sadk ve ok hakl." Bay Bucket mrldanyor, "Beni tasdik ederek ereflendirmenize ok m e m n u n oldum, Baronet Sir Leicester Dedlock." "Aslna bakarsan, Volumnia," diyor Sir Leicester, "memur beye senin sorduun gibi sorular sormak pek iyi bir n u m u n e tekil e t m e m e k manasna gelir. Kendi sorumluluklarn en iyi kendisi takdir eder; sorumluluklarna gre de davranr. Bizim gibi kanunlarn koyulmasna yardm edenlerin onlar uygulayanlara ya da," diyor sert bir sesle nk daha cmlesini tamamlamadan Volumnia'nn lafa girmeye teebbs ettiini gryor, "kendi inenmi hkimiyetlerinin hesabn soranlara mdahale etmesi yakk almaz." Volumnia alttan alarak, bu srarnn sebebinin sadece (kendi cinsiyetinden uar genlerin ortak noktas olan) merak olmadn, kaybn hepsinin esefle karlad o sevgili adam iin duyduu znt ve alakadan kaynaklandn sylyor. "Pekl, Volumnia," diyor Sir Leicester. "Madem yle, ne kadar ihtiyatl davransan az." Bay Bucket bir sessizlikten faydalanarak tekrar konuuyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, sizin de izninizle, aramzda kalmak artyla, bu hanma meseleye tamamlanm gzyle baktm sylemeye bir itirazm yok. Gzel bir vaka -gzel bir vaka- kk bir eksii var, onu da birka saat iinde temin edeceimi zannediyorum." "Bunu duyduuma ok sevindim," diyor Sir Leicester. "Sizin adnza byk baar." "Baronet Sir Leicester Dedlock," diyor Bay Bucket byk ciddiyetle, "umarm bu hem bana baar getirir hem de herkesi memnun eder. Bunun gzel bir dava olduunu sylediimde, hanmefendi," diye devam ediyor Bay Bucket arballkla Sir

Leicester'a bakarak, "kendi amdan yle olduunu kastediyorum. Baka alardan bakldnda byle vakalar az ok naholuklar arz eder. Ailelerde ok tuhaf eyler olduunu duyuyoruz, hanmefendi; olaanst eyler." Volumnia, kk masum bir lkla, ay inanrm, diyor. "Evet, hatta yksek snftan ailelerde, asil ailelerde, byk ailelerde bile," diyor Bay Bucket tekrar ciddiyetle Sir Leicester'a bakarak. "Daha nce de asil aileler adna alma erefine ermitim; ne dolaplar dndn bilemezsiniz-hatta siz bile bilemezsiniz, efendim," bunu takatsiz kuzene sylyor. Byk bir sknt ve bezginlikle bann arkasna yastklar sktrmakta olan kuzen esneyerek "Muh," diyor - " m u h t e m e len" in ksaltmas mahiyetinde. Sir Leicester artk memuru gndermenin zaman geldiini dnerek heybetle araya giriyor, "ok iyi. Teekkrler!" diyor ve elinin bir hareketiyle sadece bu meseleyi burada kapatmak gerektiini deil, asil ailelerin kt alkanlklarnn neticelerine katlanmas gerektiini de ima ediyor. "Unutmayn memur bey," diye ekliyor tenezzlle, "ne zaman isterseniz bana gelebilirsiniz." Bay Bucket (hl arbal) umduu gibi gerekli aklamalar yapabilecek duruma gelmesi halinde ertesi sabah bir grme yapmann uygun olup olmadn soruyor. Sir Leicester cevaben "Benim iin her zaman uygun," diyor. Bay Bucket deiik selamn verip tam dar kacakken unuttuu bir eyi hatrlyor. "Bu arada," diyor Bay Bucket alak sesle, itinayla dnerek, "dl ilann sahanla kimin astn sorabilir miyim?" "Oraya konmas iin ben talimat verdim," diyor Sir Leicester. "Size nedenini sorsam, Baronet Sir Leicester Dedlock, acaba mnasebetsizlik mi etmi olurum?" "Tabii ki hayr. Evin grnen bir yeri olduu iin oray setim. Ne kadar gz nnde olsa az. Yanmda alanlarn bu alak cinayetten, cezalandrlmas iin gsterilen kararllktan ve cezasz kurtulmann imknszlndan etkilenmesini istiyorum. Ayn zamanda, memur bey, siz bu konulardan daha iyi anlayan biri olarak bir saknca gryorsanz -"

Bay Bucket imdilik bir saknca grmyor; madem aslm indirilmese daha iyi olur. selamn tekrarlayarak dar kyor; kapy Volumnia'nn kk lnn zerine kapatyor, ln ardndan bu sevimli ama korkun adamn tam bir kapal kutu olduunu sylyor Volumnia. M u h a b b e t t e n ok holanan ve her kesimden insana uyum gsteren Bay Bucket u anda holdeki - e r k e n ken k akamnda parlak ve scak- atein nnde durmu Mercury'yi vyor. "Bir doksan varsn, deil mi?" diyor Bay Bucket. "Doksan be," diyor Mercury. "O kadar ok mu? Ama yapl olduun iin o kadar uzun gstermiyorsun. u sska tiplerden deilsin dorusu. Hi poz verdin mi?" diye soruyor Bay Bucket, gzlerine ve bann duruuna bir sanat havas vererek. Mercury hi poz vermemi. "Kesin vermen lazm," diyor Bay Bucket; "gnn birinde Kraliyet Akademisinde Heykeltra olacak bir arkadam, mermer zerine senin endamnda birini yapmak iin iyi para verir. Leydim darda, deil mi?" "Yemee gitti." "Her gn epeyce vaktini darda geiriyor, deil mi?" "Evet." "Hi amamak lazm!" diyor Bay Bucket. "yle ho bir hanm, yle alml, yle zarif, yle k bir hanm yemek masasndaki taze limon gibidir, her yere yakr. Baban da seninle ayn ii mi yapyordu?" Cevap olumsuz. "Benimki yleydi," diyor Bay Bucket. "nce uakm, sonra niformal uak olmu, sonra ba uak, sonra khya, sonra bir han iletmeye balad. Herkesten sayg grd, ardndan da herkes yas tuttu. Son nefesinde yapt hizmetlerin kariyerinin en erefli blmn oluturduunu syledi, gerekten de yleydi. Kardeim de bu meslei yapyor, kaynbiraderim de. Leydim yumuak huylu mudur?" "Olabildiince," diyor Mercury. "Ya!" diyor Bay Bucket. "Biraz mark m? Biraz kaprisli? Tanrm! Bu kadar gzellikten de baka ey beklenemez ya? Zaten biz de onlar bu huylan yznden sevmez miyiz?"

819
Mercury, ellerini dizlerine kadar inen, parlak eftali iei rengi pantalonunun ceplerine sokuyor, ipek orapl bacaklarn valye ruhlu bir adam havasyla uzatarak bunu inkr edemeyeceini sylyor. T e k e r l e k sesleri ve zilin canhra ngrts duyuluyor. "yi insan," diyor Bay Bucket. "te geldi!" Kaplar alyor ve Leydi Dedlock holden geiyor. Hl ok solgun, matem elbisesine benzer bir ey giymi, kollarnda da iki gzel bilezik var. Ya bileziklerin ya da kollarnn gzellii Bay Bucket'n zel ilgisini ekiyor. Dikkatli gzlerle bu kollara bakarak cebinde bir eyler ngrdatyor - b e l k i yarm peni. Onu uzaktan gren Leydi Dedlock, kendisini eve getiren dier Mercury'ye soru sorar gibi bakyor. "Bay Bucket, Leydim." Bay Bucket bir bacan geri ekerek selam veriyor ve aina cinini dudak nahiyesinden geirerek yanna yaklayor. "Sir Leicester' grmek iin mi bekliyorsunuz?" "Hayr, Leydim, onu grdm." "Bana sylecek bir eyiniz mi var?" "u anda deil, leydim." "Yeni bir eyler buldunuz mu?" "Biraz, leydim." Btn bunlar sadece geerken sylyor. Adeta hi durmadan yukar kmaya balyor. Bay Bucket merdivenlerin altna giderek, yal adamn mezarna indii merdivenleri kn seyrediyor; duvarlarda silahlarnn glgeleriyle yinelenen cani heykel gruplarnn, yle bir bakt dl ilannn yanndan geip gzden kayboluyor. "Gzel bir kadn, gerekten gzel," diyor Bay Bucket Mercury'nin yanna geri dnerek. "Ama pek shhatli grnmyor." Pek shhatli olmadn sylyor Mercury. Srekli ba ars ekiyor. yle mi? Yazk! Bay Bucket ba arsnn en iyi devasnn yry olduu kansnda. Yrdn sylyor Mercury. Bazen arlar iyice arttnda iki saate varana kadar yryor. Hem geceleri de. "Gerekten de bir doksan be olduuna emin misin?" diye soruyor Bay Bucket, "kusura bakma lafn kestim ama." Kukusuz. "yle orantl bir yapn var ki hi o kadar gstermiyorsun. Oyle muhafzlar var ki pek iri yar olmalarna ramen bu kadar orantl olmuyorlar. - D e m e k geceleri yryor, yle mi? Herhalde ay olduu zaman yryordur, deil mi?" Evet. Ay olduunda! Tabii. Tabii! kisi de havadan sudan konuur gibi bir hal iinde. "Herhalde senin pek yrme alkanln yoktur, deil mi?" diyor Bay Bucket. "Zamann yoktur." Zaten Mercury yrmeyi pek sevmiyor. Arabayla gezmeyi tercih ediyor. "Tabii," diyor Bay Bucket. "O zaman i baka. imdi aklma geldi," diyor Bay Bucket elleri stp honutlukla atee bakarak, "u meselenin vuku bulduu gece de yrye kmt." "Gerekten de kt! Onu uradaki baheye ben gtrdm." "Sonra da orada braktn. Tabii ya. Seni brakrken grdm." "Ben sizi grmedim," diyor Mercury. "Biraz acelem vard," diyor Bay Bucket, "Chelsea'de oturan teyzemi ziyarete gidiyordum, hani u eski orijinal Bun House var ya, onun iki ev tesinde oturuyor, doksan yanda, tek bana yayor, biraz mal mlk var. T e s a d f e n buradan geiyordum. Dur bakaym. Saat kat? Ondu galiba." "Dokuz buuk." "Haklsn. yleydi. Yanl hatrlamyorsam, Leydim bol siyah bir manto giymiti, eteklerinde de uzun pskller vard." "Evet, yle." Evet, yle. Bay Bucket'n yukarda halletmesi gereken kk bir ii var; ama bu gzel muhabbet iin Mercury'nin elini skyor, acaba diyor - y e g n e sorusu b u - acaba yarm saatlik bo vakti olduunda, iki tarafn da karna, u Kraliyet Akademisi heykeltrana ayrmay dnebilir mi?

LIV. Blm

MAYINI PATLATMAK

Bay Bucket uykuyla tazelenmi vaziyette erkenden kalkp muharebeye hazrlanyor. T e m i z bir gmlek ve slak bir sa frasnn (nemli gnlerde hayat boyunca yrtt zorlu almasndan arta kalan seyrek buklelerini bu aletle yalar) yardmyla kendine eki dzen veren Bay Bucket iki koyun pirzolas ve ona yakr miktarda ay, yumurta, ekmek ve marmelatla almalar iin gerekli temeli atyor. Bu glendirici malzemenin keyfini kardktan ve aina iniyle incelikli bir fikir teatisinde bulunduktan sonra Mercury'ye "Baronet Sir Leicester Dedlock'a o beni dinlemek iin hazr olduunda onunla konumaya hazr olduumu sessizce ilet," diye talimat veriyor. Sir Leicester'n h e m e n giyinip on dakika iinde Bay Bucket'la ktphanede grecei yolunda zarif bir mesaj aldktan sonra Bay Bucket sz konusu odaya gidip parma enesinde, yalazlanan kmrlere bakarak atein nnde duruyor. Bay Bucket dnceli; zor bir vazifeyle kar karya olan herkes gibi; ama sakin ve kendine gveniyor. Yznde byk paralara -mesela yz gineye- oynayan bir vist oyuncusunun ifadesi var, eli ok salam ama ancak son karta kadar maharetle oynayabilirse byk hretine yaraacak bir zafer kazanacak. Sir Leicester geldiinde Bay Bucket hibir endie ya da rahatszlk duymuyor; ar ar koltuuna doru yaklarken bir gn nceki dikkatli ciddiyetiyle ona bakyor, hani byk kstahlk saylmasa iinde bir nebzecik merhamet olan u bakyla.

"Sizi beklettiim iin zgnm, memur bey, ama bu sabah her zamankinden ge kalktm. Pek iyi deilim. Son gnlerde yaadm teessr ve fke bana biraz fazla geldi. H e m de - g u t u m var"; Sir Leicester rahatszlm var diyecekken vazgeiyor nk Bay Bucket'n nesi olduunu bildii gayet aikr; "u son olaylar da onu nksettirdi." Biraz zorlanarak, ars varm gibi koltuuna otururken Bay Bucket azck daha yaknna geliyor, tombul ellerinden birini ktphanenin masasna dayyor. "Bilemiyorum, memur bey" diyor Sir Leicester gzlerini onun yzne kaldrarak, "yalnz grmek mi istersiniz; bunu tmyle size brakyorum. Benim iin fark etmez. Ama Bayan Volumnia Dedlock da -" "Baronet Sir Leicester Dedlock," diyor Bay Bucket, ban ikna kabilinden yana eip, iaretparmayla bir kpe gibi kulan tutuyor, "u anda ne kadar mahrem davransak az. Birazdan ne demek istediimi anlayacaksnz. Her koulda bir hanmla, hele Bayan Dedlock konumundaki bir hanmla birlikte olmak beni mutlu eder, ama bu durumda kendimi hesaba katmadan, mahrem davranmann ok gerekli olduu konusunda sizi temin etme cretinde bulunmak zorundaym." "Bu kadar kafi." "Baronet Sir Leicester Dedlock," diye srdryor konumay Bay Bucket, "kapy kilitlemek iin izninizi istemek zereydim demin." "Buyurun." Bay Bucket ustalkla ve usulca bu tedbiri alyor; alkanlkla bir an eilip dardan kimse ieriyi gzetlemesin diye anahtar delii kapatacak ekilde dzeltiyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, dn akam bu vakann tamama ermesi iin ok az bir eksik kaldn sylemitim. u anda her eyi tamamlam ve bu suu ileyen kii aleyhine delilleri toplam bulunuyorum." "Asker mi?" "Hayr, Sir Leicester Dedlock; asker deil." Sir Leicester hayretle bakarak soruyor, "Peki, bu adam gzaltna aldnz m?" Bay Bucket biraz durduktan sonra "Adam deil, kadnm," diyor.

Sir Leicester koltuuna yaslanp glkle "Aman Tanrm!" diyor. "imdi, Baronet Sir Leicester Dedlock," diye tekrar sz alyor Bay Bucket, bir eli ktphane masasnn zerinde, tekinin iaretparma tesir etme vazifesinde, "sizi oka uratabilecek, hatta daha da ileri giderek syleyebilirim ki kesinlikle oka uratacak bir dizi hadiseye sizi hazrlamak benim vazifem. Ama Baronet Sir Leicester Dedlock, siz bir beyefendisiniz; bir beyefendinin ne olduunu ve nelere muktedir olduunu bilirim. Bir beyefendi bir oka maruz kaldnda ona cesaretle ve metanetle kar koyabilir. Bir beyefendi her darbeye tahamml edecek kararll gsterebilir. Mesela siz Baronet Sir Leicester Dedlock. Size byle bir darbe indirilecek olsa doal olarak ailenizi dnrsnz. Ta Jl Sezar'a kadar - d a h a geriye gitmeyelim- btn atalarnzn bylesi darbelere nasl dayandn sorarsnz kendinize; ok iyi mukavemet gstermi pek oklarn hatrlarsnz; onlar adna ve aile itibarn korumak adna siz de mukavemet gsterirsiniz. Byle dnr ve byle hareket edersiniz, Baronet Sir Leicester Dedlock." Arkasna yaslanan ve dirseklerini kavrayan Sir Leicester ta gibi bir yzle ona bakyor. "imdi Sir Leicester Dedlock," diye devam ediyor Bay Bucket, "sizi byle hazrlarken, rica ederim bir an olsun, herhangi bir eyi renmi olmam nedeniyle kendinizi zmeyin. Ben asil olsun, sradan olsun o kadar ok kii hakknda o kadar ok ey biliyorum ki bir ey daha renmiim renmemiim benim iin fark etmiyor. Bu satran tahtasnda beni artacak tek bir hamle bile olduunu zannetmiyorum; yaplm herhangi bir hamleyi benim bilmemde bir tuhaflk yok; muhtemel herhangi bir hamle (yanl ynde olduu mddete) benim tecrbeme gre mmkndr. Bu yzden de size sylemek istediim, Baronet Sir Leicester Dedlock, benim sizin aile meselelerinizi bilmemin cannz sk masna izin vermeyin." "Bu hazrlk iin teekkr ederim," diyor Sir Leicester bir sessizlikten sonra, ne elini ne ayam ne de yzn kmldatarak; "iyi niyetli oluunuzu takdir etsem de bunun gerekli olmadn mit ediyorum. Rica ederim, devam edin. Bir de"; Sir Leicester

onun glgesinde bzm gibi grnyor, "bir itiraznz yoksa oturun ltfen." Yok. Bay Bucket bir sandayle ekip glgesini kltyor. "imdi Baronet Sir Leicester Dedlock, bu ksa girizghn ardndan esas meseleye geliyorum. Leydi Dedlock -" Sir Leicester koltuunda dorularak ona korkun bir bak frlatyor. Bay Bucket yattrc olarak iaretparman yardma aryor. "Leydi Dedlock'un herkes tarafndan beenildiini biliyorsunuz. Leydi hazretleri herkes tarafndan beeniliyor," diyor Bay Bucket. "Leydimin adnn bu mevzunun tmyle dnda tutulmasn tercih ederim, memur bey," diyor Sir Leicester souk bir sesle. "Ben de yle isterdim, Baronet Sir Leicester Dedlock ama - b u imknsz." "imknsz m?" Bay Bucket ban amanszca sallyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, bu kesinlikle imknsz. Size sylemek mecburiyetinde olduum ey leydi hazretleriyle ilgili. Her ey onun ekseninde dnyor." "Memur bey," diyor Sir Leicester sert bir ses, korkun bir bak ve titreyen bir dudakla, "vazifenizi biliyorsunuz. Vazifenizi yerine getirin ama snrlarn amamaya dikkat edin. Buna izin veremem. Buna tahamml edemem. Leydimin adn sorumluluk alannzdaki bu mevzunun iine kartryorsunuz. Leydimin ad sradan insanlarn oynayabilecekleri bir ad deildir!" "Baronet Sir Leicester Dedlock, ben sadece sylemeye mecbur olduum eyleri syleyeceim, daha fazlasn deil." "Umarm yle olur. Pekl. Devam edin. Devam edin, efendim!" Artk gzlerine bakmayan o kzgn gzlere, tepeden trnaa titreyen ama belli etmemeye alan o kzgn adama yle bir baktktan sonra Bay Bucket iaretparmayla ve alak bir sesle yoluna devam ediyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, mteveffa Bay Tulkinghorn'un uzun zamandr Leydi Dedlock'a kar gvensizlik ve phe beslediini size bildirmek vazifem."

"Bu phelerini bana sylemeye kalksayd, baym - k i hi sylemedi- onu ben kendim ldrrdm!" diye baryor Sir Leicester Dedlock elini masaya vurarak. Ama bu hareketinin harareti ve fkesinin orta yerinde, Bay Bucket'n manidar gzleriyle karlaarak bir an donup kalyor; dedektifin iaretparma yava yava gidip geliyor, gven ve sabr karm bir ifadeyle ban sallyor. "Sir Leicester Dedlock, mteveffa Bay Tulkinghorn ketum ve kapal bir adamd; ilk bata kafasnda tam olarak ne vard bi lemiyorum. Ama kendi azndan unlar duydum: Leydi Dedlock- bu evde ve sizin yannzda Sir Leicester Dedlock - b i r el yazsn grdkten sonra, siz kendisiyle evlenmeden nce olan birinin byk bir yoksulluk iinde yaamn srdrdn kefetmi, bu adamla evlenmek zereymi"; Bay Bucket durup tekrar ediyor, "evlenmek zereymi; buna kuku yok. Bu adam ldkten sonra Leydi Dedlock'un onun sefil evini ve daha da sefil mezarn tek bana, gizlice ziyaret ettiinden phelendiini bana bizzat Bay Tulkinghorn syledi. Yaptm tetkikler sonucu Leydi Dedlock'un hizmetisinin kyafetini giyerek byle bir ziyareti yaptn rendim; nk mteveffa Bay Tulkinghorn leydi hazretlerinin foyasn meydana kartmam iin -kullandm terimin kusuruna bakmayn ama genellikle byle tabir edilir- beni tuttu, ben de foyasn tamamiyle meydan kartm bulunuyorum. Leydi Dedlock'a klavuzluk etmi olan bir ahitli Lincoln's Inn Fields'te hizmetiyle yzletirdim; Leydi Dedlock'un kadndan habersiz onun kyafetini giydiine hi phe yok. Baronet Sir Leicester Dedlock, bu naho ifaatlara bir hazrlk mahiyetinde dn, bazen asil ailelerde de ok tuhaf eylerin vuku bulduunu sylemitim. Btn bunlar, hatta daha da fazlas leydiniz vastasyla sizin kendi ailenizde vuku buldu. Mteveffa Bay Tulkinghorn'un bu tetkiklerini ld ana kadar srdrdne ve Leydi Dedlock'la onun tam da olay gecesi bu mesele zerinde tarttklarna inanyorum. Sizden sadece bu konuyu Leydi Dedlock'la konumanz ve ona Bay Tulkinghorn buradan ayrldktan sonra, ona birka ey daha sylemek niyetiyle, uzun pskll, bol, siyah bir mantoyla yazhanesine gidip gitmediini sormanz rica ediyorum."

Sir Leicester yreindeki kan emen bu zalim adama bakaI k heykel gibi oturuyor. "Bu soruyu leydi hazretlerine sorun, Baronet Sir Leicester I )cdlock, Dedektiflik Masasndan Mfetti Bucket namna sonjn. Leydi hazretleri bunu kabul etmekte zorlanrlarsa, ona faydasz olduunu syleyin; Mfetti Bucket'n her eyi bildiini, merdivende (artk orduda olmamasna ramen) sizin deyiminizle askerin yanndan getiini bildiini, kendisinin de merdivende onun yanndan getiinin farknda olduunu bildiini sylevin. imdi Baronet Sir Leicester Dedlock, bunlar neden mi anlatyorum?" inleyerek elleriyle yzn kapayan Sir Leicester ondan bir an iin susmasn rica ediyor. Bir mddet sonra ellerini yznden ekiyor; yznde beyaz salarndan daha fazla renk olmamasna imen vakarn ve grnrdeki sknetini muhafaza etmesiyle Kay Bucket' biraz korkutuyor. O her zamanki kibir kabuunun zerinde tavrlarnda sabit ve donuk bir eyler var; Bay Bucket ,ok gemeden konumasnda olaanst bir yavalk, konumaya balarken anlalmaz sesler kartmasna neden olan tuhaf bir glk hissediyor, ite, imdi de byle seslerle sessizlii bozuyor; ama hemen kendini toparlayp merhum Bay Tulkinghorn l'.ibi sadk ve alkan bir beyefendinin, bu ac verici, zc, beklenmedik, ykc, inanlmaz bilgileri neden kendisine hi iletmediini anlayamadn sylyor. "Bunu da, Baronet Sir Leicester Dedlock," diyor Bay Bucket, "Leydi hazretlerinden aklamasn rica edin. Siz de doru I uluyorsanz, Dedektiflik Masasndan Mfetti Bucket namna ona sorun. Yanlmyorsam, mteveffa Bay Tulkinghorn'un size btn her eyi mnasip bir zamanda anlatma niyetinde olduunu, hatta leydi hazretlerine de bunu belli ettiini reneceksiniz. Kim bilir belki de benim cesedini incelediim sabah ifa edecekti her eyi! Bundan be dakika nce size ne syleyeceimi ve yapacam bilmiyordunuz, Baronet Sir Leicester D e d lock; imdi benim yerime baka birisi gelip size bunlar anlatsa benim neden anlatmadma hayret edebilirdiniz, deil mi?" Doru. Sir Leicester byk zorlukla o tuhaf sesleri kartmamaya alarak "Doru," diyor. Bu safhada holden byk bir

grlt ykseliyor. Bay Bucket biraz kulak kabarttktan sonra, ktphane kapsna gidip usulca ayor ve tekrar kulak kabartyor. Sonra ban ieri ekiyor ve aceleyle ama ne yaptn gayet iyi bilerek fsldyor, "Baronet Sir Leicester Dedlock, bu talihsiz aile meselesi ortaya km, zaten bunu bekliyordum; mteveffa Bay Tulkinghorn byle aniden ortadan kalknca. Bu ii yattrmak iin u anda uaklarnzla mnakaa eden bu insanlar ieri kabul etmekten baka areniz yok. Ben onlarn foyasn meydana karrken siz sessizce oturur muydunuz? Benim ihtiyacm olduunda da banz sallar mydnz?" Sir Leicester dnmeden cevap veriyor, "Memur bey. Elinizden geleni yapn!"; Bay Bucket bayla selam verip, parman ferasetle kvrarak hole iniyor ve sesler annda kesiliyor. Ortalarnda felli, yal bir adamn oturduu bir sandalyeyi tayan Mercury ve yine onun gibi salar pudral, eftali iei rengi pantalonlu karde ilahnn birka adm nnden ieri giriyor. Arkadan bir adam ve iki kadn daha geliyor. Bay Bucket sandalyenin yerini rahat ve nazik bir tavrla ayarladktan sonra Mercury'leri gnderip kapy tekrar kilitliyor. Sir Leicester bu kutsal mntkann igalini buz gibi gzlerle izliyor. "Belki de beni tanyorsunuzdur, hanmlar beyler," diyor Bay Bucket sr verir gibi. "Dedektiflik Masasndan Mfetti Bucket; bu da," diyor gs cebinden yetkisini belirten kk asann ucunu gstererek, "yetki belgem. Baronet Sir Leicester Deel lock'u grmek istediniz. Pekl! te grdnz; aklnzdan kartmayn, onun huzuruna herkes kabul edilmez. Sizin adn/., yal beyefendi, Smallweed; adnz bu; gayet iyi biliyorum." "Olabilir, kt bir eye kart hi duyulmamtr!" diye baryor Bay Smallweed, irret, tiz bir sesle. "Domuzu neden ldrdklerini biliyor musunuz?" diye soruyor Bay Bucket serte, gzlerinde amansz bir bak var ama si nirlerine hkim. "Hayr!" "Fazla dikkafal olduu iin," diyor Bay Bucket. "Siz de ayn duruma dmeyin. Sizin konumunuzdaki birine hi yakma/, Sar biriyle konumak gibi bir alkanlnz m var yoksa?" "Evet," diyor Bay Smallweed, "karm sar."

"Bu sesinizi fazlaca ykseltmenizi aklyor. Ama o burada olmadna gre, sesinizi birka oktav daha azaltn, hem beni memnun edersiniz, hem de sizin adnza daha iyi olur," diyor Bay Bucket. "Bu beyefendi vaiz zannederim, yle mi?" "Ad Chadband," diyor Bay Smallweed, sesini alaltarak. "Ayn isimde bir asker arkadam vard," diyor Bay Bucket elini uzatarak, "bu yzden de bu isme bir yaknlm vardr. Siz de Bayan Chadband olmalsnz." "Ve Bayan Snagsby," diye takdim ediyor Bay Smallweed. "Kocas h u k u k krtasiyecisi, benim de dostum," diyor Bay Bucket. "Onu kardeim gibi severim! - E v e t mesele nedir?" " N e i iin geldiimizi mi soruyorsunuz?" diyor Bay Smallweed bu ani yn deiiminden afallayarak. " N e d e m e k istediimi biliyorsunuz. Baronet Sir Leicester Dedlock'un huzurunda derdiniz neymi dinleyelim. Hadi." Bay Smallweed yanna Bay Chadband' ararak, fsltyla ona bir ey danyor. Alnnn gzeneklerinden ve avularndan klliyatl miktarda ya salglayan Bay Chadband yksek sesle, "Evet, nce siz!" diyerek eski yerine dnyor. "Ben Bay Tulkinghorn'un mvekkili ve arkadaydm," diyor Bykbaba Smallweed; "Onunla alyordum. Benim ona faydam dokunuyordu, onun da bana. Vefat eden Krook benim kaymbiraderimdi. Cadaloz bir saksaann -yani Bayan Smallwecd'in zbez aabeyiydi. Krook'un mlkn ben devraldm. Btn ktlarn ve mallarn elden geirdim. Gzlerimin nnde hepsi aa karld. lm bir kiracya ait mektuplar vard; Leydi Jane'in - k e d i s i n i n - yatann yanndaki bir rafn arkasna saklanmt. Fier yere bir sr ey saklam. Bay Tulkinghorn onlar benden istedi ve ald, ama nce ben kendim baktm. Ben i adamym, nce ben gzden geirdim. Kiracnn sevgilisinden gelmi mektuplard ve Honoria diye imzalanmlard. Honoria pek fazla rastlanan bir isim deil, deil mi? Bu evde Honoria diye imza atan bir hanm yoktur herhalde, var m? Hi sanmam! I li sanmam! Hele ayn el yazsyla hi. Hi sanmam!" O anda zaferinin orta yerinde bir ksrk nbetine tutulan Bay Smallweed durup szlanyor, "Ay aman! Aman Tanrm! Darmadan oldum!"

"Baronet Sir Leicester Dedlock'u ilgilendiren konuya gelmeye hazr olduunuzda," diyor Bay Bucket onun toparlanmasn bekledikten sonra, "kendisi malumunuz burada oturuyor." "O konuya gelmedim mi ki, Bay Bucket?" diye baryor Bykbaba Smallweed. "Bu beyefendiyi ilgilendiren konuya gelmedim mi? Yzba Hawdon, sevgilisi Honoria ve ocuklarndan bahsettiim halde hl konuya gelemedim mi? Geleyim o zaman, o mektuplarn nerede olduunu bilmek istiyorum. Sir Leicester Dedlock'u ilgilendirmiyorsa bile beni ilgilendiriyor. N e r e d e olduklarn reneceim. yle kolay kolay ortadan kaybolmalarna izin vermem. Onlar dostum ve avukatm Bay Tulkinghorn'a verdim; bakasna deil." "Onlar iin size para verdi, hem de az buz deil," diyor Bay Bucket. "Umrumda deil. Onlarn kimde olduunu bilmek istiyorum. Size ne istediimizi syleyeyim -hepimizin ne istediini syleyeyim Bay Bucket. Bu cinayetin daha da derinlemesine aratrlmasn istiyoruz. Bu iten kimin kar olduunu, bunu yapmak iin kimin sebebi olduunu biliyoruz, siz de gerei gibi bu iin zerine gitmiyorsunuz. O serseri canavar George'un bu ite bir parma varsa bile sadece su orta olabilir, onu biri tutmu olmal. Ne d e m e k istediimi gayet iyi anlyorsunuz." "Size bir ey syleyeyim mi," diyor Bay Bucket aniden tavrn deitirerek ona yaklayor ve iaretparmana olaanst bir efsun yklyor, "Kainattaki herhangi bir insan kii tarafndan vakamn bozulmasna, vakama karlmasna ya da yarm saniyeliine olsun hakknda ileri geri konuulmasna izin verirsem ne olaym. Daha derinlemesine aratrma m istiyorsunuz? Siz mi? Bu eli gryor musunuz, bu eli ne zaman uzatp o silah ateleyen eli yakalayacam bilmediimi mi dnyorsunuz?" Adamn yle byk bir korkutma gc var ve yok yere tehdit savurmad yle belli ki Bay Smallweed zr dilemeye balyor. Bay Bucket, ani fkesini savuturarak onu susturuyor. "Size tavsiyem, cinayet konusuna kafanz yormayn. O benim iim. Gazeteleri takip edin; dikkatli bakarsanz bu yaknlarda cinayet hakknda bir eyler okumanz iten deil. Ben kendi iimi biliyorum, bu konuda da baka syleyeceim yok. imdi

mektuplara gelelim. Onlarn kimde olduunu bilmek istiyorsunuz. Size sylememde bir saknca yok. Mektuplar bende. unlar myd?" Bay Smallweed, Bay Bucket'n ceketinin gizemli bir yerinden kartt kk tomara haris gzlerle bakyor ve onlardan sz ettiini teyit ediyor. "Baka ne syleyeceksiniz?" diye soruyor Bay Bucket. "Aznz o kadar byk amayn nk hi ho grnmyorsunuz." "Be yz pound istiyorum." "Hayr; elli demek istediniz," diyor Bay Bucket alayla. Ama Bay Smallweed'in gerekten de be yz pound istedii ortaya kyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, bu konuda bana veklet verdi (hibir ey kabul e t m e m e k ve vaat e t m e m e k artyla)," diyor Bay Bucket; Sir Leicester otomatikman ban sallyor; "benden be yz poundluk bir teklifi dnmemi istiyorsunuz. Bence mantksz bir teklif! ki ellilik de kt olurdu ama ondan daha iyi. iki ellilik deseniz daha iyi olmaz myd?" Bay Smallweed daha iyi olmayaca grnde. "Madem yle," diyor Bay Bucket, "Bay Ghadband' dinleyelim. Tanrm! Bu isimdeki eski asker arkadam yle ok dinledim ki; her adan ok lml bir adamd, onun gibisini grmedim!" Bu davet zerine Bay Chadband bir adm ne kyor, bir mddet kaypak kaypak glp, avularnn yalarn ttkten sonra konumasna balyor: "Dostlarm, biz - k a r m Rachael ve b e n - u anda zengin ve asil bir maliknedeyiz. N e d e n u anda zengin ve asil bir maliknedeyiz? Davet edildiimiz iin mi? Onlarla yemek, onlarla elenmek, onlarla lavta almak, onlarla dans e t m e k iin mi? Hayr. Peki, neden buradayz dostlarm? Gnah dolu bir srr m rendik ve bunun karlnda buday, arap, ya - y a da ayn kapya kan para- m istiyoruz? M u h t e m e l e n yle, dostlarm." "Nasl i yaplacan biliyorsunuz," diyor Bay Bucket, gayet dikkatli; "sonuta da bunun ne m e n e m bir sr olduunu syleyeceksiniz. Haklsnz. Bundan iyisini yapamazsnz."

"Madem yle, kardeim, bir sevgi ruhuyla," diyor Bay Chadband kurnaz gzlerle bakarak, "bu konuya geelim. Rachael, karcm, buraya gel!" Bayan Chadband dnden raz, yle hevesle geliyor ki kocasn geride brakp, atk kal bir glmsemeyle Bay Bucket'n karsna dikiliyor. "Madem ne bildiimizi renmek istiyorsunuz," diyor, "size anlataym. Leydi hazretlerinin kz Bayan Hawdon'un yetitirilmesine ben de yardm ettim. Leydi hazretlerinin ablasnn yannda alyordum, kendisi leydi hazretlerinin zerlerine drd lekeye kar ok hassast; hatta leydi hazretlerine bile ocuun doarken ldn syledi - n e r e d e y s e lecekti. Ama o kz yayor, ben de onu tanyorum." Bu szlerin ardndan bir kahkaha atan ve "Leydi hazretleri" derken de ac bir vurguyu ihmal etmeyen Bayan Chadband kollarn kavuturarak amanszca Bay Bucket'a bakyor. "Herhalde," diyor memur bey, "siz de yirmi pound ya da o ayarda bir hediye bekliyorsunuzdur." Bayan Chadband sadece glyor ve kmsemeyle yirmi peni "teklif etseydiniz" diyor. "Dostum h u k u k krtasiyecisinin ei de burada," diyor Bay Bucket, Bayan Snagsby'yi parmayla kendine ekerek. "Sizin derdiniz neydi, hanmefendi?" Bayan Snagsby'nin derdinin ne olduunu sylemesine ilk bata alayp szlamalar msaade etmiyor; ama yava yava ve karmakark bir anlatmla, hakszlklar ve zntlerle yorulmu bir kadn olduunu, Bay Snagsby'nin onu srekli kandrdn, yalnz braktn ve her eyi ondan sakladn, bu aclar arasnda yegne avuntusunun merhum Bay Tulkinghorn'un alakas olduunu; bu beyefendinin bir keresinde yalanc kocas yokken Cook's Court'a gelip kederini paylamasnn ardndan son zamanlarda srekli onunla dertlemeye gittiini anlatyor. Orada bulunanlar haricinde herkes Bayan Snagsby'nin huzurunu karmak iin ibirlii etmi gibi. Kenge ve Carboy'da ktiplik yapan Bay Guppy mesela, ilk bata len gnei gibi apakm, sonra geceyars gibi kapanm, kukusuz Bay Snagsby'nin basklar ve ayartmalaryla. Sonra Bay Guppy'nin arkada Bay

Weevle, benzeri sebeplerden mahallenin birinde esrarl bir hayat sryormu. Mteveffa Krook; mteveffa Nimrod; mteveffa Jo; hepsi "iin iinde"ymi. Bu iin hangi i olduunu Bayan Snagsby tam olarak aklayamyor; ama J o ' n u n Bay Snagsby'nin olu olduunu biliyor "sanki davulla ilan etmiler gibi" ve Bay Snagsby'yi ocua son ziyaretine gittiinde takip etmi, olu olmasa neden gitsinmi ki? Bir sredir hayatnn yegne megalesi Bay Snagsby'yi her gittii yerde takip e t m e k ve pheli hadiseleri birbirine eklemekmi - m e y d a n a gelen btn hadiseler de gayet pheliymi; bu ekilde dedektiflik yapmaya ve yalanc kocasn gece gndz kahretmeye devam etmi. Chadband'larla Bay Tulkinghorn'u tantrmas, Bay Guppy'deki deiimin sebebini ona danmas ve tesadfen burada bulunanlarn ilgilendii meselenin ortaya kmasn salamas da bu sayede olmu; ama o hl Bay Snagsby'nin foyasn meydana kartmak ve ondan boanmakla son bulacak yolda ilerlemeye devam ediyormu. Bayan Snagsby btn bunlar, ok krlm bir kadn, Bayan Chadband'n arkada, Bay Chadband'n takipisi ve m e r h u m Bay Tulkinghorn'un matemini tutan biri olarak, burada mahremiyet mhr altnda, olabilecek her trl kafa karklyla, m m k n ya da imknsz her trl balanty kurarak, maddi hibir beklentisi, szn ettii konu haricinde hibir plan olmakszn ve kskanlnn durmak bilmez deirmeninden kalkan o youn tozu hem buraya hem de gittii her yere tayarak teyit ediyor. Bu nutuk - e p e y c e de zaman alyor- devam etmekteyken, bir bakta Bayan Snagsby'nin saydam sirkesinin te tarafn gren Bay Bucket, aina cinine mracaat ediyor ve kurnaz dikkatini Chadband'larla Bay Smallweed zerinde topluyor. Sir Leicester Dedlock, zerinde o ayn buzlu sathla kprdamadan duruyor; btn dnyada sadece Bay Bucket'a gveniyormu gibi ara sra ondan tarafa bir bak frlatyor. "ok gzel," diyor Bay Bucket. "imdi sizi anladm; bu kk meseleyi halletmek iin Baronet Sir Leicester Dedlock'tan veklet alm olduum iin," Sir Leicester yeniden bu ifadeyi teyit e t m e k iin otomatikman ban sallyor, "imdi size gereken ilgiyi gsterebilirim. Para szdrmak iin ibirlii kurmanz-

dan filan sz etmeyeceim nk bizler burada grm geirmi insanlarz, amacmz da ileri zorlatrmak deil kolaylatrmak. Ama size neye ardm syleyeceim; aada grlt kartmay dnebilmenize atm. Menfaatlerinize aykryd. Ben bunu merak ediyorum." "eri girmek istemitik," diyor Bay Smallweed. "Tabii, ieri girmek istemitiniz," diye tasdik ediyor Bay Bucket neeyle; "ama sizin gibi yan ban alm - k i bence hrmete ayan- hele byle vcudunu kullanamaz olup da, hi phem yok ki, btn hayatiyeti beyninde toplanarak zihni melekeleri keskinlemi yal bir beyefendinin, bylesi bir meseleyi olabildiince gizli tutmazsa kendisi iin yarm penilik deeri olmayacan fark edememesi ok tuhaf! Asabiyetinize yenilmisiniz; ite bundan kaybediyorsunuz," diyor Bay Bucket dostane bir tavrla fikir yrterek. "Uaklardan biri Sir Leicester'a kmazsa gitmeyeceimi syledim sadece," diyor Bay Smallweed. "Tamam ite! O noktada asabiyetinize yenilmisiniz. Baka bir zaman kontrol altnda tutabilirseniz para kazanabilirsiniz. Sizi indirmeleri iin zili alaym m?" "Bu iten ne zaman bir haber alrz?" diye soruyor Bayan Chadband abus bir suratla. "Ah, tam bir kadn! Sizin o enfes cinsiniz hep byle merakldr zaten!" diye cevap veriyor Bay Bucket valye ruhuyla. "Yarn ya da br gn size bir ziyarette bulunma mutluluuna ereceim - B a y Smallweed'i ve iki ellilik teklifini de unutmadm tabii." "Be yz!" diye baryor Bay Smallweed. " T a m a m ! smen be yz" Bay Bucket'n eli zilin kordonunda, "kendim ve evin beyefendisi adna imdilik size iyi gnler dilememde bir saknca var m?" diye soruyor imal bit ses tonuyla. Hi kimsede buna itiraz edecek yrek olmadndan zili alyor ve grup geldii gibi gidiyor. Bay Bucket kapya kadar onla r takip ediyor ve geri dndnde ciddi bir sesle: "Baronet Sir Leicester Dedlock, paray verip vermemek si zin bileceiniz i. Benim tavsiyem, verilecekse paray ben vere-

yim; olduka ucuza kapatabileceimize inanyorum. O salatalk turusu klkl Bayan Snagsby'nin bu hadiseyle uraan btn herkes tarafndan kullanldn ve farknda olmadan her eyi birbirine balayarak byk zarara neden olduunu gryorsunuz. Mteveffa Bay Tulkinghorn btn bu atlarn gemini elinde tutuyormu, eminim onlar kendi bildii gibi de ynlendirecekmi; ama src koltuundan tepetaklak aa indirilince atlar, izlerin zerinde tepinmeye, her biri kendi bildiini okumaya balad. Olan olmu, hayat byle. Kedi ld m fareler horon teper; buz krld m su akmaya balar. imdi tutuklayacamz kii gelecek." Sir Leicester'n gzleri falta gibi ak olmasna ramen sanki bir uykudan uyanyor; saatine bakan Bay Bucket' dikkatle szyor. "Tevkif edeceim kii imdi bu evde," diyor Bay Bucket, saatini cebine koyup keyiflenerek, "ve onu birazdan sizin yannzda tutuklayacam. Baronet Sir Leicester Dedlock, ne tek kelime edin ne de kprdayn. Hi grlt patrt kmayacak. Sizin iin uygunsa akamleyin tekrar geri gelip, bu talihsiz aile meselesine dair isteklerinizi yerine getirmeye ve dile dmemesi iin elimden geleni yapmaya alacam. imdi Baronet Sir Leicester Dedlock, birazdan vuku bulacak tevkif sizi endielendirmesin. Batan sonra btn vakay gayet ak bir ekilde greceksiniz." Bay Bucket zili aldktan sonra kapya gidiyor, Mercury diye fsldyor, kapy kapatp ellerini kavuturarak yanna dikiliyor. Bir iki dakikalk bir beklemeden sonra kap yavaa alyor ve bir Fransz kadn ieri giriyor. Matmazel Hortense. Odaya girdii anda Bay Bucket kapy kapatp srtn da kapya dayyor. Aniden kadnn yz kaslyor ve bembeyaz kesiliyor. "Bu hanm benim kiracm, Sir Leicester Dedlock," diyor Bay Bucket, ona selam vererek. "Bu ecnebi gen hanm birka haftadr evimde kalyor." "Sence Sir Leicester'n bununla ne alakas var meleim?" diyor Matmazel akac bir edayla. "Bilmem ki meleim," diyor Bay Bucket, "greceiz."

Matmazel Hortense'in ona ynelttii gergin yzndeki tehditkr bak yava yava kmsemeli bir gle dnyor. "ok esrarengiz davranyorsun. ki mi itin?" "Yeterince aym, meleim," diyor Bay Bucket. "Bu nefret ettiim eve karnla geldim. Karn beni birka dakika nce brakp ortadan kayboldu. Sonra aadan onun burada olduunu sylediler. Buraya geldim ama o burada deil. Bu aptalca oyunun ne gibi bir maksad var, sylesene?" diye soruyor Matmazel, kollarn sknetle kavuturmu ama esmer yananda bir ey saat gibi atyor. Bay Bucket sadece ona parman sallyor. "Ah Tanrm, sen mutsuz budalann tekisin!" diye baryor Matmazel ban geriye atp glerek. "Brak aa ineyim, pis domuz." Ayan yere vurup gzda veriyor. "imdi Matmazel," diyor Bay Bucket, serinkanl, kararl bir tavrla, "gidip u kanepeye otur." "Hibir yere oturmayacam," diye cevap veriyor, ban hzl hzl sallayarak. "imdi Matmazel," diye tekrar ediyor Bay Bucket, parma haricinde hibir yerini oynatmadan; "u kanepeye otur." "Neden?" "nk seni cinayet suundan tutukluyorum, sylemesem de bilmen gerekirdi. Bir kadna ve bir ecnebiye kar, mmknse nazik davranmak isterim. Nazik olamazsam kaba davranmam gerekir; darda benden de kaba davranabilecekler var. Benim hareket tarzm sana bal. Bu yzden de, bir dost olarak, yarm dakika bile beklemeden gidip u kanepeye oturman tavsiye ederim." Matmazel, yanandaki o ey hzla atmaya devam ederken, kesif bir sesle "Sen bir eytansn," diyerek boyun eiyor. "Grdn m," diyor Bay Bucket takdir ederek, "rahat ettin, hem de senin gibi saduyulu gen bir ecnebi kadndan beklediim gibi davranyorsun. Madem yle, sana bir tavsiyede bulunaym, Fazla konuaym deme. Burada hibir ey sylemen beklenmiyor, dilini ne kadar tutsan o kadar iyi olur. Ne kadar az mnakaa edersen senin iin o kadar iyi olur." Matmazel azn bir kaplan gibi aralayarak ve kara gzleriyle onu topa tutarak kanepede dimdik oturuyor, elleri kenetlen-

mi - h a t t a ayaklar bile kenetlenmi gibi- mrldanyor, "Ah, Bucket, sen eytann tekisin!" "imdi, Baronet Sir Leicester Dedlock," diyor Bay Bucket ve o andan itibaren parma bir an olsun dinlenmiyor, "bu gen kadn, yani kiracm, size sylediim gnlerde leydi hazretlerinin hizmeisiydi; iten kovulduktan sonra leydi hazretlerine olaanst bir hn bilemesinin yan sra -" "Yalan!" diye baryor Matmazel. "ten kovulmadm, kendim ktm." " N e d e n sz dinlemiyorsun?" diyor Bay Bucket etkili, neredeyse ricac bir tonla. "Bu boboazlna ayorum. Aleyhine delil olarak kullanlabilecek bir ey syleyeceksin. Kesin azndan karacaksn. Kantlar bulunana kadar sylediklerimi dikkate alma. Sana sylenmiyorlar." "Kovulmakm!" diye baryor Matmazel fkeyle, " H e m de leydi hazretleri tarafndan! Aman ne hazret ne hazret! yle kepaze bir leydi hazretlerinin yannda kalp da karakterimi bozamazdm dorusu!" "Cidden de sana ayorum!" diye kyor Bay Bucket. "Franszlarn kibar bir millet olduklarn dnrdm. Baronet Sir Leicester Dedlock'un nnde bir kadnn byle konutuunu duymak hayret dorusu!" "Sir Leicester de suiistimale uram zavallnn teki!" diye baryor Matmazel. "Evine, namna, budalalna tkryorum," btn bunlarn yerine haly koyuyor. "Aman ne byk adam! Ya, ok yce! Tanrm! Ph!" "Neyse, Sir Leicester Dedlock," diye konumasna devam ediyor Bay Bucket, "bu sinirli ecnebi, szn ettiim gn mteveffa Bay Tulkinghorn'un yazhanesine geldii iin sanki bu beyefedinin kendisine borcu varm gibi bir fikre kaplm; oysa Bay Tulkinghorn ona zaman ve zahmetine karlk olarak bolca para vermiti." "Yalan!" diye baryor Matmazel. "Onun btn parasn geri verdim." ("Boboazlk edersen," diyor Bay Bucket parentez iinde, "sonularna katlanrsn.") "Bu fiili ileyip de beni yanl yne sevk e t m e k iin bilerek mi benim evime kirac girdi bilemiyo-

rum; ama Bay Tulkinghorn'u sktrmak maksadyla yazhanesine dadand ve zavall bir hukuk krtasiyecisine de ayn suretle zulmedip dn patlatt sralarda benim evimde bu sfatla kalyordu." "Yalan!" diye baryor Matmazel. "Hepsi yalan!" "Cinayetin, Baronet Sir Leicester Dedlock, ne ekilde ilendiini biliyorsunuz. imdi bir iki dakika sylediklerimi dikkatle dinlemenizi rica ediyorum. Cinayetten sonra beni ardlar ve vakay bana verdiler. Cinayet mahallini, cesedi, belgeleri, her eyi inceledim. Ayn binada oturan bir ktipten edindiim malumat dorultusunda George'u tutukladm, o gece cinayetin ilendii saatte oralarda dolat grlmt; ayrca, daha nce mteveffaya sert szler sarf ettii - h a t t a tanklara gre onu tehdit ettii duyulmutu, ilk andan itibaren George'un katil olduuna inanp inanmadm sorarsanz Sir Leicester Dedlock, size samimiyetle Hayr derim; ama yine de bir ihtimal vard; vazife icab onu tutuklayp gzaltnda tutmama yetecek kadar kant vard. imdi dnn!" Bay B u c k e t - k e n d i s i n e gre- biraz heyecanla ne eilip parmann havada tek bir lmcl hareketiyle ne syleyeceinin ipucunu verdiinde Matmazel Hortense, karanlk bir ifadeyle kalarn atarak siyah gzlerini onun zerine kenetliyor ve kuru dudaklarn iyice birbirine yaptryor. "Geceleyin eve dndm, Baronet Sir Leicester Dedlock, bu gen kadm karm Bayan Bucket'la birlikte yemek yerken buldum. Kiracmz oldu olal Bayan Bucket'tan ok holandn gstermek iin yapmadn brakmamt ama o gece her zamankinden fazla sevgi gsterisinde bulundu -aslna bakarsanz ifrata kat. Ayn ekilde mteveffa Bay Tulkinghorn'un ansna gsterdii saygda da ifrata kat. Tanr biliyor ya, masada karsna oturup da onu elinde bakla grnce bir anda bu ii onun yaptn anladm!" Matmazel'in dileriyle dudaklar arasndan szan "eytann tekisin!" szleri glkle duyuluyor. "Cinayet gecesi," diye konumasna devam ediyor Bay Bucket, "neredeydi? Tiyatroda. (Fiilin hem ncesinde hem de sonrasnda gerekten de tiyatroda olduunu rendim.) Karmdaki-

nin pek becerikli olduunun, kant bulmakta zorlanacamn farkndaydm; ben de ona bir tuzak hazrladm - h i byle bir tuzak kurmam, bu kadar rizikoya atlmamtm. Yemekte onunla konuurken bu tuza kafamda hazrladm. Evimiz kk, bu gen kadnn gzleri de keskin olduundan yukarya yatmaya ktmda, Bayan Bucket bir hayret nidas koyvermesin diye araf azna tkadm ve ona her eyi anlattm. -Sakn bir daha byle bir ey yapmaya kalkma, canm, yoksa ayak bileklerini birbirine balarm." Bay Bucket ayaa kalkp, sessizce Matmazel'in zerine kyor ve ar elini omzuna koyuyor. "Derdin ne?" diye soruyor Matmazel. "Sakn aklndan geirme," diyor Bay Bucket, parman ikaz edercesine sallayarak, "kendini pencereden atmaya filan kalkma. Derdim bu ite. Gel! Koluma gir. Ayaa kalkmana gerek yok; ben yanna otururum. imdi koluma gir, olmaz m? Biliyorsun evli bir adamm; karm tanyorsun. Koluma gir." Matmazel ackl bir sesle beyhude yere o kuru dudaklarn slatmaya alarak, kendisiyle mcadele ediyor ve boyun eiyor. "imdi tamam. Baronet Sir Leicester Dedlock, elli binde bir - n e elli bini, yz elli binde bir- bulunan Bayan Bucket gibi bir kadn olmasayd bu vaka byle sonulanmazd! Bu gen kadnn gardm drmek iin o gnden beri eve admm atmyorum; ama gerekli olduka ekmek ve st vastasyla Bayan Bucket'la irtibat kurdum. Bayan Bucket'n azna araf tkadmda ona fsldadm szler unlard, 'George'dan duyduum phe hakknda, falan femekn hakknda yle lafn gelii bir eyler syleyerek onu artr msn? Uykundan da vazgeip gece gndz onu gzler misin? Benim haberim olmadan hibir ey yapamayacak, farknda olmadan mahpusum olacak, lmden nasl kaamazsa benden de kaamayacak, bu cinayeti ilemise onu yakalayana kadar hayat hayatm, ruhu ruhum olacak deme cesaretini gsterebilir misin?' Bayan Bucket arafn msaade ettii lde bana, 'Bucket, yapabilirim,' dedi. Gerekten de bu iten yznn akyla kt!" "Yalan!" diye araya giriyor Matmazel. "Hepsi yalan, dostum!" "Baronet Sir Leicester Dedlock, bu koullarda hesaplarm nasl doru kt! Bu aceleci gen kadnn baka konularda da if-

rata kaacan dnmekte hakl mydm? Evet. Ne yapmaya m alt? Sakn armayn! Cinayeti leydi hazretlerinin zerine ykmaya alt!" Sir Leicester koltuundan dorulup, tekrar yerine kyor. "Benim srekli burada olduumu duyduu iin ki zellikle burada kalyordum, iyice cesaretlendi. Msaadenizle u not defterimi size ataym da her birinde sadece iki kelime, LEYD D E D L O C K yazan u mektuplara bir bakn, Sir Leicester Dedlock. Daha bu sabah size gelen ama benim el koyduum mektubu da ap iindeki K A T L L E Y D D E D L O C K yazsn okuyun. Bu mektuplar yamur gibi yap durdu. Bayan Bucket'n casusluk noktasndan, btn bu mektuplarn bu gen kadn tarafndan yazldn grmesine ne diyorsunuz? Bayan Bucket'n u son yarm saat zarfnda sz konusu mrekkeple bunlar gibi ikiye blnm ktlar ele geirmesine ne diyorsunuz? Bayan Bucket'n bu mektuplarn her birinin bu gen kadn tarafndan gnderildiini grmesine ne diyorsunuz, Baronet Sir Leicester Dedlock?" Bay Bucket einin dehasna duyduu hayranlkla sorular sralyor. Bay Bucket neticeye varrken bilhassa dikkate alnan iki ey var. Birincisi, belli etmeden Matmazel zerinde korkun bir mlkiyet hakk kazanm gibi grnyor. kincisi, Matmazel'in sanki zerine bir a ya da tabut rts atlm da onu nefessiz brakana kadar iyice ekilip daraltlm gibi solduu hava sanki etrafnda seyrelip arlayor. "O olayl gecede leydi hazretlerinin cinayet mahallinde olduuna phe yok," diyor Bay Bucket; "sanrm ecnebi dostum da merdivenin zerinden onu grd. Leydi hazretleri, George ve ecnebi dostum birbirlerinin pei sra gitmiler. Ama bunun bir nemi yok, bu yzden de o meseleye girmeyeceim. Mteveffa Bay Tulkinghorn'u vuran silahn sksn buldum. Chesney Wold'daki evinizin matbu resminin bir parasyd. Bunda alacak bir ey yok diyebilirsiniz, Baronet Sir Leicester Dedlock. Hayr. Ama ecnebi dostum o kt parasn yrtmann tam zaman olduunu dnecek kadar tedbiri elden braktnda ve Ba yan Bucket yrtlm paralar birletirip resimde silah sksnn eksik olduunu grdnde i biraz deiti."

"Bunlar byk yalanlar," diye araya giriyor Matmazel. "ok fazla konuuyorsun. Bu, syleyeceklerin bitti anlamna m geliyor yoksa hep byle konuup durur musun?" "Baronet Sir Leicester Dedlock," diye devam ediyor, bir unvan tam tekmil sylemeye baylan ve bir parasndan bile vazgemekten rahatszlk duyan Bay Bucket, "bu vakann son ayrnts, mesleimizde sabrn ne kadar nemli olduunu ve hibir eyi aceleye getirmemek gerektiini gsteriyor. D n bu kadn, haberi olmadan, cenazeye bakarken seyrettim, yannda onu oraya gtrmeyi planlam olan karm vard; onu yakalamak iin elimde yle ok delil vard, yznde yle bir ifade grdm, leydi hazretlerine yapt ktlk yznden yle kafam att ve ona cezasn vermek iin yle mnasip bir zamand ki daha az deneyimli gen bir dedektif olsaydm hemen yakalardm. Ayn zamanda, eminim herkesin byk beenisini kazanan leydi hazretleri dn tpk - t p k okyanustan kan Vens gibi ieri girdiinde, onun masum olduu bir cinayetle sulanmas bana yle naho ve haksz grnd ki bu ie bir son vereyim dedim. Ne kaybederdim? Baronet Sir Leicester Dedlock, silah kaybederdim. T u t u k l u m , cenaze kalktktan sonra Bayan Bucket'a, bir arabayla biraz ehir dna kmay ve azck rahatlamak iin oradaki gayet nezih bir yerde ay imeyi teklif etmi. O yerin yaknlarnda bir su birikintisi var. ay ierlerken, tutuklum bonelerin durduu yatak odasndan mendilini almaya gitmi; mendili almas biraz uzun srm ve nefes nefese geri dnm. Bu hadise Bayan Bucket tarafndan eve dner dnmez, pheleri ve gzlemleriyle birlikte bana aktarld. Ay nda, iki adammzn yannda su birikintisini tarattm ve cep tabancasn daha atlmasnn zerinden alt saat gemeden karttrdm. imdi canm, elini biraz daha ileri it, orada tut da cann yakmayaym!" Gz ap kapayana kadar Bay Bucket bileine kelepeyi takveriyor. "Bu birincisi," diyor Bay Bucket. "tekini de uzat, canm. ikinciyi de taktk m tamam!" Ayaa kalkyor; kadn da kalkyor. " N e r e d e , " diye soruyor iri gzlerini karanlk bir ifadeyle iyice kst halde dik dik bakmay srdrerek, "o yalanc, hain, lanet olas karn nerede?"

"O nden Polis Merkezine gitti," diyor Bay Bucket. "Orada grrsn, canm." "Onu pmek isterdim!" diye baryor Matmazel Hortense bir dii kaplan gibi soluyarak. "Bana srmak istiyormusun gibi geliyor," diyor Bay Bucket. " H e m de nasl!" diyor gzlerini kocaman aarak. "Onu lime lime e t m e k isterdim." "Aman, canm," diyor Bay Bucket gayet serinkanl; "bunu duyduuma amadm. Siz kadnlarn fikirleriniz uyumad m birbirinize kar hayret verici bir dmanlk besliyorsunuz. Bana o kadar kzmyorsun, deil mi?" "Hayr. Ama yine de eytann tekisin." "Bir melek bir eytan, yle mi?" diye baryor Bay Bucket. "Ama b u n u n benim iim olduunu kabul etmelisin. te! Dur u aln dzelteyim. Daha nce de pek ok hanma hizmet ettim. Bonenin bir biimsizlii var m? Kapda bir araba bekliyor." Matmazel Hortense cama doru nefretle baktktan sonra, bir silkinite kendine eki dzen veriyor ve hakkn vermek gerekirse son derece kibar bir grnm alyor. "Bir ey diyeyim, meleim," diyor alayl alayl ban salladktan sonra. "Pek maneviyatsn. Peki o adam tekrar hayata dndrebilecek misin?" Bay Bucket cevap veriyor "Zannetmem." "ok gln. Bir ey daha diyeyim. Pek maneviyatsn. Onu erefli bir leydi yapabilir misin?" "Byle zalimlik etme," diyor Bay Bucket. "Ya Onu marur bir beyefendi yapabilir misin?" diye baryor Matmazel tarifi zor bir kmsemeyle Sir Leicester' gstererek. "Ha! Bak bir una! Zavall bebecik! Ha ha ha!" "Yr, yr, bu tekilerden de beter bir boboazlk," diyor Bay Bucket. "Yr!" "Bunlar yapamaz msn? Madem, yle bana istediini yap. lmm kalmm fark etmez. Gidelim, meleim. Adieu ihtiyar. Sana acyorum ve senden tiksiniyorum!" Bu son szlerden sonra, az sanki bir yayla kapanm gibi dilerini birbirine vuruyor. Bay Bucket'n onu nasl dar kart-

tn tarif etmek imknsz ama bu zorlu grevi kendine yakr bir maharetle yerine getiriyor; bir bulut gibi etrafn kuatyor, sanki kendisi yerli bir Jpiter'mi de o da kur yapt kadnm gibi yanndan bir an olsun ayrlmyor. T e k bana kalan Sir Leicester sanki hl dinliyormu, hl dikkatini anlatlanlara veriyormu gibi ayn ekilde oturuyor. Bir mddet sonra bo oday gzleriyle taryor ve kimsenin olmadn grnce, glkle ayaa kalkyor, sandalyesini itiyor ve masaya tutunarak birka adm atyor. Sonra duruyor; o anlalmaz sesleri kararak gzlerini kaldryor ve sanki eye bakyor. Ne grdn Tanr bilir. Chesney Wold'un yemyeil aalar, o soylu ev, atalarn tablolar, onlar tahrif eden yabanclar, nesilden nesile aktarlm en kymetli eyleri kabaca kurcalayan polis memurlar, onu gsteren binlerce parmak, ona alayla bakan binlerce yz. Onu hayrete dren bylesi glgeler gznn nnden gemise bile, hl onlardan ayrt ettii bir glge var ve sadece onun iin yoluyor beyaz salarn, sadece ona yneliyor uzanan kollar. Senelerdir gururunun ve vakarnn en kuvvetli kk addetmesi haricinde, bir kez olsun bencilce yaklamad birisi. Sevdii, takdir ettii, sayd ve btn dnyann hrmetine sunduu birisi. Hayatnn btn mecburi formaliteleriyle adetlerinin ekirdeinde canl bir efkat ve sevgi memba olan, ona hibir eyin veremeyecei bir acy veren birisi. Neredeyse kendini tmyle hie sayarak onu gryor; o kadar gzel ssledii o yksek mevkiinden aa dn grmeye dayanamyor. Hatta kendi acsn bilmeden yere kt anda bile, o anlalmaz seslerin arasnda onun adn neredeyse ayrt edilebilecek ekilde, sitem deil matem ve merhametle syleyebiliyor.

LV. Blm

Dedektiflik masasndan Mfetti Bucket az nce aktarlan byk darbesini henz vurmam, kendini muharebeye hazrlamak iin uykuyla tazelenirken, gecenin iinden, karl buzlu yollardan bir araba, Lincolnshire'dan Londra'ya geliyor. ok yaknda demiryollar btn lkeyi kaplayacak ve lokomotifle tren ay n soldurarak, gece manzarasnn iinden bir meteor gibi kayacak; ama bu gelimeler bekleniyor olsa da, lkenin o blmnde henz yoklar. Hazrlklar sryor, ller alnyor, arazi iaretleniyor. Kprler yaplmaya balanm, henz birbirine balanmam ayaklar, birlemelerinin nnde engel olan tula ve svadan mteekkil iftler gibi mahzun mahzun birbirlerine bakyor; sada solda ylm topraklar, zerlerinden yuvarlanm pasl el arabalaryla dik uurumlar gibi duruyor; tepelerde uzun direkleri l l atmlar, tnel rivayetleri duyuluyor; her ey karmakark, mitsizce terk edilmi gibi grnyor. Dondurucu yollarda, gece vakti posta arabas demiryolunu aklna bile getirmeden yoluna devam ediyor. Uzun yllardr Chesney Wold'un khyaln yapan Bayan Rouncewell arabada; yannda da gri pelerini ve emsiyesiyle Bayan Bagnet var. Bizim hanm daha havadar olduu iin arabann n tarafnda oturmay ve her zamanki seyahat alkanlklarna daha uygun olduundan ilkel bir sedire tnemeyi tercih ederdi ama Bayan Rouncewell byle bir eyi teklif etmesine izin vermeyecek lde onun rahatm dnyor. Yal hanm bizim ha-

nm el stnde tutuyor. O azametli tavryla elini kaldryor ve nasrlarna aldrmadan sk sk dudaklarna gtryor, "Sen de annesin, canm," diyor durmadan, "George'umun annesini de byle buldun!" "George," diyor Bayan Bagnet, "bana kar hep rahat olmutur, hanmefendi, bizim evde otururken Woolwich'ime, byyp erkek olduunda annesinin yzne tek bir zntl krk drmediini ve sann bir telini bile beyazlatmadn bilmenin onu en mutlu edecek ey olduunu syleyince, o sradaki tavrlarndan, yeni bir hadisenin annesini aklna getirdiini anladm. Eskiden bana sk sk annesini ok zdn sylerdi." "Asla, canm!" diyor Bayan Rouncewell gzyalarna boularak. "Tanr onu korusun, asla! Beni ok severdi, bana ok dknd George'um! Ama cesur bir ruhu vard, ii biraz serserilie vurdu, sonra da askere yazld. lk bata bize haber vermek iin subay olmay beklediini biliyorum; subay olamaynca kendini bizden aa grd ve ondan utanmamz istemedi. nk aslan yreklidir George'um, bebekliinden beri!" Yal hanm ii titreyerek, onun ne yakkl, ne ho, ne neeli, hayat dolu, akll bir delikanl olduunu anlatrken ellerini saa sola savuruyor; Chesney Wold'da onu herkes nasl severdi; Sir Leicester gen bir beyefendiyken onu nasl severdi; hatta kpekler bile onu nasl severdi; ona kzgn olanlar bile gittiinde nasl hemen affedivermilerdi, zavall ocuk. imdi onca zamandan sonra onu yeniden grmek, hem de hapishanede! Gsndeki o geni nlk kabaryor ve dimdik, ho, eski moda kadn sevgi dolu znt yk altnda eiliyor. Bayan Bagnet, scak iyi bir yrein igdsel maharetiyle bir m d d e t yal khyay kendi haline brakyor - b u arada elinin tersiyle kendi ana gzlerini silmeyi de ihmal etmiyor- sonra neeyle cvldamaya balyor: "Ben de George'u aya armak iin yanma gittiimde (piposunu darda ime bahanesi uydurmutu) 'Tanr akna George, bugn neyin var? Senin her halini bilirim, vakitli vakitsiz, yaban ellerde bizim m e m l e k e t t e seni her zaman grmmdtir, ama hi byle hznl, ie kapank olduunu grmedim.' 'Bilmem ki, Bayan Bagnet,' dedi George ban sallaya-

rak, 'senelerdir yapacam yaptm, artk geri dn yok. C e n nete gidecek olursam, dul bir anaya iyi evlatlk ettiimden olmayacak; baka diyeceim yok.' George bana artk geri dn yok dediinde ben de ona daha nce de yaptm gibi kendi fikirlerimi syledim ve byle eyler sylemesine neyin neden olduunu George'un azndan aldm. George bana, avukatn brosunda ona annesini hatrlatan, gzel yal bir hanm grdn syledi ve kendini unutana kadar bana o hanmdan sz etti ve bana onun seneler nceki halinin bir resmini izdi. George anlatmay bitirdiinde ona grd bu hanmn kim olduunu sordum. George bana, bu hanmn yarm asrdan fazladr Lincolnshire Chesney Wold'da Dedlock ailesinin khyaln yapan Bayan Rouncewell olduunu syledi. George ara sra Lincolnshire'l olduunu sylerdi, o gece bizim Peygamber'e 'Peygamber, krk be pounduna bahse girerim o kadn George'un annesi,' dedim." Bayan Bagnet btn bunlar son drt saattir belki yirminciye anlatyor. Bir ku gibi akyor; tekerlek seslerini bastrarak, kulaklar ar iiten yal hanma anlattklarn duyurabilmek iin baryor. "Allah senden raz olsun, teekkr ederim," diyor Bayan Rouncewell. "Allah senden raz olsun, teekkr ederim!" "Rica ederim!" diye baryor Bayan Bagnet gayet tabii bir tavrla. "Bana teekkr etmeyin. Byle rahata kredebildiiniz iin kendinize teekkr edin! Eer George sizin olunuzsa, doru sylediini kantlamak iin her trl yardm almasn ve sizin benim kadar masum olduu bir sutan kendini temize karmasn salamak iin elinizden geleni yapn - k e n d i n i z iin. Sadece doru sylemesi, hakl olmas yeterli deil; kanunlarn ve avukatlarn da yannda olmas lazm," diye baryor bizim hanm, kanunlarla avukatlarn ayr bir messese oluturduu ve dorulukla hakla alakalarnn olmad gibi bir kanaate sahip olduu belli. " N e yardm gerekiyorsa," diyor Bayan Rouncewell, "alacak, canm. Neyim var neyim yok bunu salamak iin harcayacam, hem de memnuniyetle. Sir Leicester elinden geleni yapar, btn aile yardmc olur. Benim de bir bildiim var; ondan bunca

yl ayr kalm, sonra da onu hapishanede bulmu bir anne olarak ricada bulunacam." Bunlar sylerken yal khyann tavrlarndaki mthi huzursuzluk, krkdkk kelimeleri ve ellerinin titremesi Bayan Bagnet'in zerinde kuvvetli bir tesir brakyor, hatta btn bunlarn olunun endie verici durumundan kaynaklandn dnmese meraklanacak. Yine de Bayan Bagnet Bayan Rouncewell'in neden dalgn dalgn "Leydim, leydim, leydim" diye mrldandn merak ediyor. Souk gece sona eriyor, afak skyor ve posta arabas, lm bir arabann hayaleti gibi sabah sisinde ilerliyor. Aalarla allardan oluan bol bol hayaletvari dostu var; yava yava ortadan kaybolup gnn gereklerine brakyorlar yerlerini. Londra'ya gelindiinde yolcular iniyor; yal khya byk tedirginlik ve endie iinde; Bayan Bagnet hayli dinlenmi ve sakin grnyor -yanna hibir yeni tehizat ve giysi almadan bir sonraki dura mit Burnu, Ascension Adas, Hong Kong ya da baka bir garnizon olsa yine byle grnr. Ama svarinin bulunduu hapishaneye doru yola ktklarnda yal hanm, lavanta rengi elbisesinin zerine, o her zamanki elikisini, arbal sknetini geirmeyi baaryor. Mthi vakur, hatasz, alml eski bir porselen bibloya benziyor; ama kalbi ok hzl atyor, nl bunca yldr bu dikkafal olunun ansnn hareketlendirmeye muvaffak olamad lde hareketli. Hcreye yaklarken kapnn aldn ve bir gardiyann dar ktn gryorlar. Bizim hanm hemen gardiyana bir ey sylememesini rica eden bir hareket yapyor; adam ban sallyor ve kapy kapatmadan nce onlar ieri alyor. Bu yzden de kendini yalnz zannederek, masada oturmu bir eyler yazan George gzlerini kaldrmayp dalgn dalgn iine devam ediyor. Yal khya ona bakyor, o yerinde duramayan elleri Bayan Bagnet iin yeterli bir teyit; zaten bildiklerini bilip, anneyle oulu yan yana grdkten sonra aralarnda bir akrabalk olduundan phe etmesi olanaksz. Khyann ne elbisesinin bir hrts, ne bir hareketi, ne de bir sz onu ele vermiyor. George hibir eyin farknda olmadan oturmu yaz yazarken durmu ona bakyor ve hislerini sadece

847
rpnan elleri aa vuruyor. Ama onlar her eyi anlatyor. Bayan Bagnet onlar anlyor. Minettarhk, sevin, znt, umut yayyorlar; bu yapl adamn minicik bir ocuk olduu gnlerden beri hi karlk beklemeyen o bitmez tkenmez sevgiyi; daha baarl olduu halde daha az sevilen dier evlad, byle dknlkle ve gururla sevilen bu evlad anlatyorlar; yle dokunakl bir dilleri var ki Bayan Bagnet'in gzleri dolu dolu oluyor ve gzyalar gneten yanm yznde parldayarak szlyor. "George Rouncewell! Canm evladm, ban kaldr da bana bak!" Svari ayaa frlyor, annesinin boynuna sarlyor ve nnde diz kyor. Kim bilir belki gecikmi bir pimanlktan, belki de yeniden aklna gelen eski bir armdan, dua okuyan bir ocuk gibi ellerini birletiriyor ve onlar annesinin gsne doru kaldrarak ban eip alamaya balyor. "George'um, biricik evladm! H e p benim gzbebeimdin, imdi de ylesin, onca zalim yldr neredesin? Nasl koca adam olmusun, gl koca bir adam. Eer sa isen tam da byle olacan dnr dururdum." Bir mddet annesi soruyor o cevap veriyor, alakasz eyler. Bu esnada bizim hanm onlara srtn dnm, kolunu duvara, drst alnn koluna dayam, her eye elzem gri peleriniyle gzlerini siliyor ve tam da bizim kza yakacak ekilde bu ann tadn karyor. "Anne," diyor svari biraz daha kendilerini topladklarnda; "nce beni affet, nk buna ihtiyacm olduunu biliyorum." Onu affetmek mi! Btn kalbiyle. Zaten onu ne zamandr affetmi. Senelerdir vasiyetinde onun sevgili olu George olduunun nasl yazl olduunu sylyor. Onun kt bir ey yapabileceine hi inanmam, hi. Bu mutluluu tatmadan lseymi -artk yal bir kadn olduundan fazla uzun yaayamayacann farknda- son nefesiyle bile, kendini biliyorsa, onu sevgili olu George olarak takdis ettiini sylermi. "Anne, senin iin nankr bir dert kayna oldum, ite bu da mkfatm; ama son senelerde bir ama edinmek iin iimde bir kprt vard. Evden ayrldmda, her eyi geride brakmak korkarm pek umrumda deildi, anne; gidip apar topar askere yazldim, kendimi hi kimseyi umursamadma, kimsenin de beni umursamadna inandrdm." Svari gzlerini kurulayp mendilini cebine koyuyor ama o her zamanki konumas ve duruuyla, imdi arada bir bastrlm hkrklarla blnen yumuam ses tonu arasnda ok byk fark var. "Senin de gayet iyi bildiin gibi anne, baka bir isimle askere yazldm ve yurtdna gnderildiimi haber veren bir iki satr bir ey yazdm size. Dardayken, ertesi sene daha iyi bir rtbe aldmda yazacam dnyordum; o sene getikten sonra ertesi sene yazarm dedim; o sene de getikten sonra sanrm yazmay pek dnmez oldum. Sonra yle yle seneler geti, baktm ki on yl olmu, yalanmm, artk bundan sonra neden yazaym ki diye sordum kendi kendime." "Seni sulamyorum, evladm, ama benim iimi rahatlatmak iin olsun yazamaz miydin, George? Yalanan annene bir kelime gnderemez miydin?" Bu sz svariyi neredeyse yeni batan altst ediyor ama boazn grtyle temizleyerek kendini toparlyor. "Tanr beni affetsin, anne, ama benden haber almann yle pek byk bir avuntu olmayacan dndm. Sana herkes byk sayg ve hrmet gsteriyordu. Ara sra kuzey gazetelerinde gzme arpt kadaryla aabeyim zengin ve hretli biri olmutu. Bense bir serseriydim, bir baltaya sap olamamtm, onun gibi kendime bir hayat kurmak yerine kendi hayatm mahvetmitim -genliimdeki btn avantajlarm bir kenara atm, rendiim azck eyi de unutmu, yapmay dnebileceim pek ok ite iime yaramayacak eyler renmitim. Kendimden bir haber gndermeye ne hakkm vard? Onca zaman geip gittikten sonra bunun ne faydas olurdu? Senin iin en kt gnler geride kalmt, anne. Artk (ya kemale erdikten sonra) senin benim iin nasl zldn, aladn, dua ettiini biliyordum; ama artk acn bitmi ya da azalmt, aklnda eskisi gibi kalsam daha iyiydi." Yal hanm kederle ban sallyor ve onun o gl ellerinden birin alp omzuna koyuyor. "Gerekten de yle hissetmisindir demiyorum, anne, ama bana yle gelmiti. Ne faydas olur demitim. Sevgili anneciim,

849
bana bir faydas olabilirdi belki - a m a bu ok bencilce geldi. Beni bulurdun; borlarm derdin; beni Chesney Wold'a alrdn; beni aabeyim ve onun ailesiyle bir araya getirirdin; hepiniz benim iin ne yapabileceinizi, beni nasl saygn bir vatandaa dntrebileceinizi dnrdnz kara kara. Ama ben kendime gvenemedikten sonra siz bana nasl gvenecektiniz? Askeri disiplin altnda olmad zamanlarda kendisi iin bir yk olan, kendi itibarn dren aylak bir serseri, sizin iin nasl yk olmaz, itibarnz nasl zedelemezdi? Aabeyimin ocuklarnn yzne nasl bakar, onlar iin nasl bir n u m u n e tekil ederdim? Evinden kap giden bir babozuk, annesine keder ve mutsuzluk veren biri olarak. 'Hayr, George.' Bunlar gzmn nne getirdiimde hep bunu syledim; 'Rzgr ektin, imdi frtna bi bakalm.' " Bayan Rouncewell o azametli vcudunu dorultarak, "Sana sylemitim!" gibilerinden gururla bizim hanma ban sallyor. Bizim hanm iini boaltm, konumayla ilgilendiini svarinin srtn emsiyesiyle yle esasl bir drterek belli ediyor; bu hareketini, daha sonra, bir nevi efkatli lgnlk gibi tekrar ediyor; bu gsterilerin her birinin ardndan beyaz duvara ve gri pelerinine dnmeyi de ihmal etmiyor. "Madem byle yaadm, lene kadar da byle devam ederim diye dnyordum, anne. Bunda da kararlydm (geri bir iki kere Chesney Wold'a gelip, sen beni hi aklna getirmezken uzaktan seni seyretmitim), tabii, beni faka bastran eski silah arkadamn kars olmasayd. Ama ona teekkr ediyorum. Sana btn kalbimle teekkr ederim, Bayan Bagnet." Bayan Bagnet buna iki drtelemeyle cevap veriyor. Bunun zerine yal hanm olu George'a, yeniden bulduu sevgili oluna, sevinci ve gururuna, gznn nuruna, hayatnn son mutluluuna, aklna gelen her trl sevgi szcyle, parann ve nfuzun temin edebilecei en iyi danmanl almas; davay tutulabilecek en iyi avukatlara teslim etmesi; bu ciddi felaketi kendisine salk verildii ekilde davranarak atlatmas gerektiini; hakl da olsa bann dikine gitmemesi, o zgrlne kavuana kadar zavall yal annesinin ekecei endieyi ve acy dneceine sz vermesi gerektiini, yoksa kalbini kracan sylyor. "Anne, rza gstermek ne kelime," diyor svari onu bir pckle susturarak; "sen bana ne yapacam syle, ge bir balang da olsa onu yaparm. Bayan Bagnet, annemi sana emanet edebilirim, deil mi?" Bizim hanm bu sefer epeyce sert drtklyor. "Onu Bay Jarndyce ve Bayan Summerson'la tantrrsan, tam kendisi gibi dndklerini grecek; onlar kendisine hem bir fikir verirler hem de yardm ederler." "George," diyor yal hanm, "hemen aabeyine haber yollamalyz. Bana - k e n d i m bilmesem de Chesney Wold'un dndaki d n y a d a - saduyulu, salam bir adam olduunu sylyorlar, byk yardm dokunacaktr." "Anne," diyor svari, "bir ricada bulunmak iin ok mu erken?" "Tabii ki deil, canm." "yleyse bu ricam yerine getir. Aabeyimin bilmesini istemiyorum." "Neyi bilmesini?" "Beni bilmesini. Aslna bakarsan, anne, bunu kaldramyorum; bu konuda karar veremiyorum. O benden yle farkl kt ki, ben askerken kendini yle ykseltti ki onu burada, byle sulanrken grmeye yzm tutmuyor. Onun gibi bir adamn byle bir kavumaya sevinmesi nasl beklenebilir? mknsz. Benim durumumu bir sr olarak sakla, anne; bana hak ettiimden daha byk bir iyilik yap ve srrm bilhassa aabeyimden sakla." "Ama sonsuza kadar olmaz, deil mi George?" "Bilmiyorum anne, herhalde o kadar o l m a z - a m a belki ileride bunu da rica edebilirim- ama ltfen imdilik beni bulduunu ondan sakla. Eer kardeinin kageldiini renecekse," diyor svari pheyle ban sallayarak, "bu haberi kendim, onun ilerledii yola girdikten sonra vermek isterim." Bu konuda kkl bir hissi olduu aikr olduundan ve bunun derinlii Bayan Bagnet'in de yznden yansdndan annesi ricasn kabul ediyor. George ona bu iyilii iin yrekten teekkr ediyor. "Bunun haricinde her konuda, sevgili anneciim, istediin kadar uysal ve yumuak bal olacam; sadece bu konuda srar-

850
lym. Yani artk avukatlara bile hazrm. Mteveffa hakknda btn bildiklerimin," masada duran yazya bakyor, "bu talihsiz meseleye nasl kartmn tam bir dkmn yapyordum. Bir sipari defteri gibi basit ve dzenli bir biimde olaylar sraladm; gerekler dnda iinde tek kelime bile yok. Savunmam iin bir ey sylemem istenirse bunu okumak niyetindeydim. Yine de bunu yapmama izin verileceini umuyorum ama artk bu davada kendi isteklerim diye bir ey sz konusu deil ve bundan byle ne sylenirse ne yaplrsa yaplsn sz konusu olmayacana sz veriyorum." byle tatlya baland ve epeyce de zaman getii iin Bayan Bagnet artk gitmeyi teklif ediyor. Yal hanm durup durup olunun boynuna sarlyor, olu da durup durup onu geni gsne bastryor. "Annemi nereye gtreceksin, Bayan Bagnet?" "ehirdeki malikneye, aile maliknesine gidiyorum, George. Orada hemen halletmem gereken bir i var," diyor Bayan Rouncewell. "Annemi bir arabayla oraya kadar sa salim gtrr msn, Bayan Bagnet? Ama sylemesem de yapacan biliyorum. Neden soruyorum ki!" Bayan Bagnet de emsiyesiyle bunun lzumsuzluunu vurguluyor. "Annemi al, eski dostum, minnettarlm da. Quebec'le Malta'ya pckler, vaftiz oluma sevgiler, P e y g a m b e r i n elini kuvvetlice sk, bu da senin iin, keke on bin altn olsayd!" Svari bunlar syledikten sonra bizim hanmn esmer alnna dudaklarn dokunduruyor ve hcresinin kaps zerine kapanyor. Khya ne kadar rica ederse etsin Bayan Bagnet'i evine kadar arabayla devam etmeye ikna edemiyor. Dedlock maliknesinin kapsnda neeyle aa atlayp, Bayan RouncewelFi basamaklarn tepesine kadar karttktan sonra elini skp, yanndan ayrlyor; ksa bir sre sonra Bagnet ailesinin sinesine geri dnyor ve sanki hibir ey olmam gibi yeillikleri ykamaya koyuluyor. Leydimiz ldrlen adamla son konumasn yapt odada, o gece oturduu yerde oturuyor; adamn durup uzun uzun onu inceledii minenin yanndaki o noktaya bakarken kap alnyor. Kim o? Bayan Rouncewell. Bayan Rouncewell'i byle aniden ehre getiren nedir? "Dert, Leydim. Byk bir dert. Leydim, sizinle bir iki kelime konuabilir miyim?" Bu sakin kadn byle zangr zangr titreten ne olmu ki? Leydisinin hep kendisinden daha mutlu olduunu dnd bu kadn neden byle kekeliyor, neden ona tuhaf bir gvensizlikle bakyor ki? "Mesele nedir? Oturun, biraz soluklann." "Leydim, Leydim. Olumu buldum -senelerce nce askere yazlan kk olumu. Hapishanede." "Bor yznden mi?" "Hayr, leydim; bor olsa seve seve derdim." "Peki, neden hapse dm?" "Cinayet suuyla, leydim, ama en az - e n az benim kadar masum. Bay Tulkinghorn'u ldrmekle sulanyor." Bu bakla, bu yalvarr gibi hareketle ne d e m e k istiyor? N e d e n bu kadar yakna geliyor? Elindeki m e k t u p da ne? "Leydi Dedlock, sevgili leydim, iyi leydim, anlayl Leydim! Benim hislerimi anlayacak, beni affedecek kadar yce gnllsnz. Siz domadan nce ben bu ailedeydim. Kendimi bu aileye adadm. Ama olumun yanl yere sulandn dnmek ok kt." "Onu ben sulamyorum." "Hayr, leydim, hayr. Ama bakalar suluyor, hapishanede, tehlikede. Ah, Leydi Dedlock, onu temize karmaya yardm edebilecek bir sznz varsa syleyin!" Bu nasl bir yanlg? Bu haksz pheyi ki, ayet gerekten de hakszsa, ortadan kaldrmasn istirham eden bu kadn onun nasl bir gc olduunu zannediyor ki? Leydisinin gzel gzleri onu endieyle, hatta biraz korkuyla szyor. "Leydim dn gece bu yal halimle olumu bulmak iin Chesney Wold'dan kalkp geldim; Hayalet Yolu'ndaki ayak sesi yle yksek, yle srarlyd ki senelerdir byle/ olduunu hi ' duymamtm. Her gece hava karardktan sonra/ses sizin odanzda yanklanyordu ama dn gece iyice berbat bir hal ald. D n gece karanlk kerken leydim bu mektubu aldm.'l

" N e mektubu?" "! Sessiz!" Khya etrafna bakp korku dolu bir fsltyla cevap veriyor: "Leydim kimseye tek kelime etmedim, iinde yazanlara inanmyorum, doru olamayacan biliyorum, doru olamayacandan kesinlikle eminim. Ama olum tehlikede, bana acyn. Bakalarnn bilmedii bir ey biliyorsanz, bir pheniz, herhangi bir ipucu ve bunu kendinize saklamak iin herhangi bir sebebiniz varsa, sevgili Leydim, beni dnn ve bu sebebi bir kenara brakp bildiklerinizi herkese syleyin! Ben olsa olsa bunun m m k n olabileceini dnyorum. Sizin kat kalpli bir leydi olmadnz, hi kimseden yardm almadan kendi yolunuzda gittiinizi biliyorum, arkadalarnzla da pek alakanz yok; sizi gzel ve zarif bir leydi olarak takdir edenlerin hepsi, kendilerinden ok uzak, kolay kolay yaklalamayacak biri olduunuzu bilir. Leydim, gururdan ya da kzgnlktan bildiiniz bir eyi sylemekten imtina etmi olabilirsiniz; eer yleyse, ltfen, ltfen btn hayat, ok sevdii bu ailenin iinde gemi sadk bir hizmetkr dnn ve olumu temize kartmama yardm edin! Leydim, iyi huylu leydim," diye yalvaryor yal khya hakiki bir sadelikle, "ben aciz bir hizmetkrm, siz ise tabiatnz icab yle yksek, yle uzaksnz ki evladm iin neler hissettiimi anlamayabilirsiniz; ama iim yle yanyor ki bu korkun zamanmzda bize bir iyiliiniz, bir faydanz dokunabilecekse bizi kmsem e d e n bu yardmda bulunmanz rica etme cesaretini gsterdim!" Leydi Dedlock mektubu elinden alana kadar tek kelime bile sylemeden onu dinliyor. "Bunu okuyacak mym?" "Ben gittikten sonra, ltfederseniz okuyun leydim; okuduktan sonra da benim sadece bir eyler bilebileceinize inandm unutmayn." "Ne,yapabilirim, bilmiyorum. Olunuzu kurtarabilecek herhangi bir ejy saklamyorum. Onu hi sulamadm." "Leydim, m e k t u b u okuduktan sonra, yanl yere sulanan oluma daha fzla acyabilirsiniz." Yal khya onu elinde mektupla brakp kyor. Gerekten de mizacen kat kalpli bir leydi deil; eskiden olsa ona byle b-

yk bir itenlikle yalvaran saygdeer birini grmek onu mthi hislendirirdi. Ama yle uzun zamandr duygularn bastryor, gerekleri saklyor ki; insan yreinin en tabii hislerini kehribar iine kstrlm sinekler gibi hapseden, iyiyle ktnn, duyarllkla duyarszln, makulle manaszln zerine tekdze, korkun bir cila eken o ykc okulda kendi amalarn gerekletirmek iin yle uzun sre eitim grm ki yalnz kalana kadar merakn bile bastryor. M e k t u b u ayor. Kdn zerinde cesedin yzkoyun, yere yatm vaziyette kalbinde bir kurunla bulunuunun dkm var; altna kendi ad, Katil kelimesiyle birlikte yazlm. Kt elinden dyor. Ne kadar yerde durduunu bilmiyor ama bir hizmetkr, Guppy adndaki gen adamn geldiini sylerken yerde duruyor. Hizmetkr bu szleri pek ok kere tekrar etmi olmal nk anlamaya balamadan nce beyninde yanklanyorlar. "Gelsin!" eri giriyor. Yerden ald mektubu elinde tutarak dncelerini toplamaya alyor. Bay Guppy'nin gznde, ayn hazrlkl, marur, souk Leydi Dedlock. "Leydi hazretleri kendileri tarafndan hibir zaman memnuniyetle kabul edilmemi birinin ziyaretini ilk anda pek ho karlamayabilir - b u n d a n ikyeti deilim nk itiraf etmeliyim ki olanlara baktmda ikyet etmemi gerektirecek bir durum gremiyorum; ama leydi hazretlerine buraya gelmemin sebeplerini sylediimde bana kusur bulmayacaklarn umuyorum." "Syleyin." "Teekkr ederim, leydi hazretleri. ncelikle leydi hazretlerine," Bay Guppy bir sandalyenin ucuna iliip apkasn ayaklarnn dibine, halnn zerine brakyor, "daha nce de szn ettiim, hayatmn bir dneminde kontrolm altnda bulunmayan koullar yznden kalbimden silinene kadar hayali yreime kaznm olan Bayan Summerson'n, leydi hazretlerinin huzurunda bulunma erefine erdiim o son seferden sonra onunla ilgili hibir konuda hibir giriimde bulunmamam bilhassa rica ettiini sylemek istiyorum. Bayan Summerson'n istekleri (kontrolm altnda bulunmayan koullar haricinde) benim iin

emir olduundan bir daha leydi hazretlerinin huzuruna kma erefine ereceimi zannetmiyordum." Yine de burada bulunduunu hatrlatyor, Leydi Dedlock karamsarca. "Yine de u anda buradaym," diye kabul ediyor Bay Guppy. "Sr olarak kalmas artyla size buraya gelmemi gerektiren sebepleri iletmek maksadndaym." Ne kadar sade ve ksa anlatsa o kadar iyi olacan sylyor Leydi Dedlock. "Ben de," diyor Bay Guppy hafif krgn bir edayla, "leydi hazretlerinin beni buraya getiren eyin ahsi bir mesele olmadna dikkat etmelerini rica edeceim. Buraya gelmekten hibir menfaatim yok. Bayan Summerson'a verdiim sz olmasayd ve onu mukaddes addetmeseydim -aslna bakarsanz, deil bu kaplara glgemi drmek, yanlarna bile yaklamazdm." Bay Guppy salarn iki eliyle birlikte geri yaptrmann tam zaman olduunu dnyor. "Sylediimde, leydi hazretleri, buraya son geliimde mesleimizde ok saygn bir yeri olan, kaybyla hepimizi zen bir beyefendiyle karlatm hatrlayacaklardr. Bu beyefendi o gnden itibaren srekli beni sktrmak iin incelikli manevralar yapmaya balad ve farknda olmadan Bayan Summerson'n arzularna aykr bir ey yapmadmdan emin olmam her adan zorlatrd. nsann kendini methetmesi ho bir ey deil ama ben de iten biraz anlayan birisiyim." Leydi Dedlock ona sorgulayan, sert bir ifadeyle bakyor. Bay Guppy hemen gzlerini karyor. "Bu beyefendinin," diye devam ediyor konumasna, "bakalaryla ortaklaa ne gibi bir eyin peinde olduunu tahmin etmek benim iin o kadar zordu ki, hepimizi zen bu kayba kadar aalam bir haldeydim -sizin gibi yksek muhitlerde bulunmaya alk birisi iin hayrete gark olmu ifadesi daha mnasip kaacaktr. Small da -leydi hazretlerinin tanmad bir dostum- yle ketum yle iki yzl bir hal ald ki insann onu grtlaklayas geliyordu. Ama benim naizane kabiliyetlerim ve Bay T o n y Weevle adndaki (kendisi aristokratik bir soydan gelir ve leydi hazretlerinin portresi her zaman odasn ssler) ortak bir dostumuzun yardmyla ba-

z tahminlerde bulunmaya muvaffak oldum ve buraya leydi hazretlerini hazrlkl olmas iin ikaz etmeye geldim. ncelikle leydi hazretlerine bu sabah tuhaf baz ziyaretilerin gelip gelmediini sorabilir miyim? Sosyeteden kimseleri kastetmiyorum ama mesela Bayan Barbary'nin eski hizmetisi ya da bacaklar tutmad iin st kata sandalyeyle tanan birisi geldi mi?" "Hayr!" "Madem yle leydi hazretlerine bu ziyaretilerin buraya geldikleri ve burada kabul edildiklerini bildirmek isterim. n k onlar kapdan girerken grdm ve meydann bir kesinde dar kmalarn bekledim, onlarla karlamamak iin yarm saat kadar ortalkta dolamam gerekti." "Benim ya da sizin bununla ne alakamz var? Sizi anlamyorum. Ne demek istiyorsunuz?" "Leydi hazretleri, buraya hazrlkl olmanz salamak iin geldim. Belki de gerek yoktur. Olsun. O zaman Bayan Summerson'a verdiim sz tutmak iin elimden geleni yapm olurum. Leydi hazretlerine getireceim mektuplarn, ortadan kalktklarn zannettiim srada aslnda ortadan kalkmadklarndan (Small'n azndan kard, bizim zorla azndan aldmz baz szler yznden) kuvvetle phe ediyorum. Ortaya kacak bir ey var idiyse u anda ortaya km vaziyette. Szn ettiim ziyaretiler, bu sabah bu ii kullanarak para szdrmak iin buradaydlar. O paray da ya aldlar ya da alacaklar." Bay Guppy apkasn alp ayaa kalkyor. "Leydi hazretleri, bu sylediklerimin bir mana ifade edip etmediini en iyi siz bilirsiniz. Etse de etmese de ben Bayan Summerson'n istekleri dorultusunda bu iin ucunu braktm ve yaptm hamleleri de olabildiince geri aldm; bu bana yeter. Leydi hazretlerine hi gerei olmad halde hazrlkl olmas iin ikazda bulunmusam, umarm bu faraziyemi mazur grmeye gayret edersiniz, ben de sizin honutsuzluunuzu mazur grmeye gayret edeceim. imdi size veda ediyorum, leydi hazretleri, bir daha beni huzurunuzda grmeniz gibi bir tehlike olmadna sizi temin ederim." Bu veda szlerini bir bakla olsun kaale almyor ama Bay Guppy gittikten bir sre sonra zili alyor.

"Sir Leicester nerede?" Mercury u anda Sir Leicester'n tek bana ktphanede olduunu sylyor. "Sir Leicester'a bu sabah ziyareti geldi mi?" I iin birka kii geldi. Mercury onlar tam da Bay Guppy'nin syledii ekilde tarif ediyor. Yeter; ekilebilir. Ya! D e m e k her ey aa kt. Ad bir sr kiinin aznda, kocas hatalarm biliyor, utanc ortala dklecek - b e l k i o daha bunu dnrken bile azdan aza yaylyor olabilir- uzun zamandr bekledii, kocasnn hi beklemedii o yldrma ek olarak mehul biri tarafndan dmannn katili ilan edilmesi de var. Evet dmanyd, onun lmesini defalarca, defalarca dilemiti. Mezarnda bile dman. Onun o cansz elinden yeni bir ikence gibi geliyor bu korkun sulama. O gece nasl gizlice kapsna gittiini, en sevdii hizmetisini bu hadiseden ok ksa bir sre nce srf rahat hareket edebilmek iin uzaklara gnderdiinin nasl iddia edilebileceini dnnce celladn elleri boazndaym gibi titriyor. Kendini yere frlatm, salar darmadan yatyor, yz minderlere gml. Ayaa kalkyor, bir aa bir yukar hzl hzl yryor, kendini tekrar yere atyor, ileri geri sallanp inliyor. Kapld deheti tarif edecek kelime yok. Gerekten katil olsa ancak bu kadar korkabilir. n k byle bir fiili gayet incelikli tedbirler alarak ilemeye kalksa bile, fiilin ncesinde o nefret uyandran ahsiyetin mthi heybeti cinayeti her eyiyle grmesini engelleyecek, neticelerini ondan gizleyecekti; cinayetlerde hep rastland zere bu ahsiyetin mezara girmesiyle birlikte neticeler tahayyl dahi edilemeyecek bir sel halinde bana meye balayacakt; bu yzden imdi anlyor ki bu ahsiyet kendisini kollarken, kendisi de "u adam ldrc bir darbe alsa da yolumdan ekilse!" diye iinden geirirken, aslnda kendisi aleyhindeki btn malumatn rzgra savrulup rastgele pek ok yerde kk salmasn istemiti. O n u n lmyle duyduu o hain rahatlama da ayn neticeye hizmet etmiti. lm kasvetli bir kemerin kilit tan yerinden kartmaktan baka neydi ki, imdi o kemerin binlerce paras zerine yap onu eziyordu!

Bu dnceler sonucu, l de diri de olsa - t a b u t u n u n iinde bile o ok iyi hatrlad vcudunun iinde olduu kadar kat kalpli ve etkili olan- bu amansz takipiden kurtulmann tek yolunun lm olduu gibi korkun bir fikir aklna taklp onu perian ediyor. Bir av hayvan gibi kayor. Utanc, korkusu, pimanl ve acs birleip doruk noktasna vararak onu yeniyor; kendine gveni bile gl bir rzgrn nne katlm yaprak gibi tersyz olup dne dne uuyor. Kocasna aceleyle bir eyler iziktirip mhrlyor ve masann zerine brakyor: "Bu cinayet yznden beni ararlar ya da sularlarsa, emin ol, tamamiyle masumum. Hakkmda baka iyi bir ey duyacak olursan inanma nk duyduun ya da duyacan hibir sulamadan masum deilim. O feci gece, sana suumu ifa edeceine beni hazrlamt. Yanmdan ayrldktan sonra arada bir yry yaptm bahede yrmek bahanesiyle dar ktm ama gerek niyetim peinden gitmek, bilemezsin ne zamandr beni maruz brakt bu korkun gerilimi daha fazla uzatmamasn, ertesi sabah darbesini indirmesini rica etmekti. "Evini karanlk ve sessiz buldum. Kapsn iki kere aldm ama aan olmad ve eve geri dndm. "Artk evim yok. Sana daha fazla yk olmayacam. Hakl kzgnlnla, kendini beyhude yere cmerte adadn bu kymetsiz kadn, kendisinden kamasna neden olan utancn ok daha by yznden seni grmekten imtina eden ve bu son veday yazan kadn unutursun umarm!" Hzla giyinip tln rtyor, btn mcevherleriyle parasn brakyor, darya kulak kabartyor, hol boaldnda gz ap kapayana kadar aaya iniyor, byk kapy ap kapatyor; slk alan souk rzgrda uzaklayor.

LVI. Blm

TAKP

Dedlock'larn ehirdeki maliknesi, yksek terbiyesine yarar bir ataletle kasvetli aaa sokandaki dier evlere bakyor ve iinde olup bitenleri darya belli etmiyor. Arabalar tngrdyor, kaplar dvlyor, dnya haykryor; gndzleri lm ve Leydi'nin 1 birbirine kaynam hali gibi gze pek tekin grnmeyen al yanakl, iskelet grtlakl yal bycler insanlarn gzlerini kamatryor. Buz gibi ahrlardan, sk sk battaniyelere sarnm, keten peruklu, ksa bacakl srclerin kulland yayl arabalar kyor; arabalarn arkalarna, napolyon apkalarn yan giyen, mthi Mercury'ler denekleriyle atlyor; Meleklere yarar bir manzara. Dedlock'larn ehirdeki maliknesi d grn itibariyle deimiyor, ierideki yce dinginliin kesintiye uramas iin saatler geiyor. Ama daima skntdan mustarip olan ve bu illetin sinirlerini feci ekilde etkilediini fark eden latif Volumnia en nihayet deiiklik olsun diye ktphaneye gitme teebbsnde bulunuyor. Usulca kapy vurup hi cevap alamaynca, kapy ap ieri bakyor ve kimsenin olmadn grnce giriyor. Bu en Dedlock, atalarn ot brm ehri Bath'de kanl maz bir merakn etkisi altnda hareket etmesiyle nam salmtr; bu merak onu mnasip ya da mnasebetsiz her trl durumda gznde altn bir parltyla bir yerlere sokulmaya ve akla gelebi
1 On sekizinci yzylda ok sevilen bir balad. arkda zengin bir leydi l m n p e n e sinden k u r t u l m a k iin ona yalvarr.

lecek her eye dikkatle bakmaya zorlar. u anda bir ku gibi akrabasnn mektuplar ve evraklar zerinde asl durma frsatndan yararlanyor; u evra gagalyor, ban yana eip bu evraa gz gezdiriyor, gzndeki o ltyla merakl, doymak bilmez bir tavrla masadan masaya sekiyor. Bu aratrmalar esnasnda aya bir eye taklyor; gznn ltsn o yne evirdiinde akrabasnn devrilmi bir aa gibi yerde yattn gryor. Volumnia'nn kk evcil l bu hayretin etkisiyle hayli gereki bir bymeye uruyor ve malikne aniden hareketleniyor. Hizmetkrlar aa yukar kouturuyor, ziller lgnca alnyor, doktorlara haber yollanyor, Leydi Dedlock her yerde aranyor ama bulunamyor. Zilini son aldndan beri kimse onu ne grm ne de duymu. Sir Leicester'a yazd m e k t u p masann zerinde bulunuyor; ama Sir Leicester'n baka bir dnyadan ahsen cevap vermesi gereken bir ar alp almad henz belli deil; btn canl dillerle btn l diller onun iin bir. Onu yatana yatryorlar masaj yapyorlar, ovalyorlar, yelpazeliyorlar, bana buz koyuyorlar, kendine getirmek iin her eyi yapyorlar. Ama gn ekilip de odasna gece gelene kadar ne hrltl nefesi rahatlyor ne de sabit gzleri sk sk nlerinden geirilen m u m u takip edebiliyor. Fakat bu deiim baladnda devam geliyor; zamanla duyduunu ve anladn belli etmek iin ban sallamaya, gzlerini hatta elini oynatmaya balyor. Bu sabah yakkl, heybetli bir beyefendi olarak dt; biraz kuvveti azalmt belki ama ho bir yaps, biimli bir yz vard. imdi yatanda kendisinin eli aya tutmaz bir glgesi gibi km yanaklaryla ihtiyar bir adam yatyor. Sesi gr ve toktu; syledii her szn insanlk iin bir nemi bir arl olduuna yle inandrmt ki kendini, szleri gerekten de zel manalar varm gibi geliyordu kulaa. Ama imdi ancak fsldayabiliyor; fsltlar da gerekten olduklar gibi duyuluyor - k i m s e n i n anlayamad karmakark eyler. ok sevdii, sadk khyas yatann baucunda oturuyor, tik farkna vard ey bu oluyor ve bundan memnuniyet duyduu her halinden belli. Bo yere konuarak derdini anlatmaya altktan sonra kt kalem vermelerini iaret ediyor. areti isteini ifade etmekten yle aciz ki ilk bata onu anlayamyorlar; ne

d e m e k istediini yal khya anlyor ve ona bir ta tahta getiriyor. Biraz dinlendikten sonra, kendisininkine benzemeyen bir el yazsyla ar ar zerine "Chesney Wold?" diye iziktiriyor. Hayr, diyor khya; Londra'da olduunu sylyor. Bu sabal ktphanede hastalanm. T e s a d f e n Londra'ya geldii ve ona bakabildii iin ok mutlu. "Ciddi bir hastalk deil, Sir Leicester. Yarn ok daha iyi olacaksnz, Sir Leicester. Btn beyefendiler yle sylyor." Bunlar o gzel, yal yznden szlen gzyalaryla sylyor. Oday iyice inceleyip, yatan etrafndaki doktorlara dikkatli dikkatli baktktan sonra, "Leydim," yazyor. "Leydim dar kt, Sir Leicester, siz hastalanmadan nce, daha hastalandnzdan haberi yok." Tekrar byk bir hararetle kelimeyi gsteriyor. Hepsi onu yattrmaya alyor ama o artan bir hararetle kelimeyi gstermeyi srdryor. Ne syleyeceklerini bilmeden birbirlerine bakmalar zerine tahtay tekrar alyor ve "Leydim. Tanr akna nerede?" yazyor. Ardndan da yalvarrcasna inliyor. Yal khyann ona, iinde neler yazdn kimsenin bilmedii ve tahmin edemeyecei Leydi Dedlock'un mektubunu vermesinin daha iyi olacana karar veriliyor. Kahya mektubu ap onun okuyaca ekilde tutuyor. Byk bir gayret harcayarak mektubu iki kere okuduktan sonra, grlmemesi iin tersini evirerek yatan zerine brakyor ve inleyerek yatyor. Bir an tekrar fenalayor, baygnlk geiriyor; kendisine bal, sadk yal hizmetkrnn koluna yaslanarak gzlerini amas bir saati buluyor. Doktorlar yaplabilecek en iyi eyin onu khyaya emanet etm e k olduunu dnyorlar ve banda durup bir eyler yapmadklarnda uzakta duruyorlar. T a h t a tekrar ortaya kyor; ama yazmak istedii kelimeyi hatrlayamyor. O anki endiesi, gayreti, znts pek ackl grnyor. Acele e t m e mecburiyeti, ne yaplacan, kimi grmek istediini ifade etmekteki aczi onu lgna evirmi gibi. Bir B harfi yazp duruyor. Birdenbire aresizliinin zirvesinde, nne Bay kelimesini koyuveriyor. Yal Khya Bucket m diye soruyor. Tanrya kr! Evet o.

Bay Bucket'n onunla olan randevusu iin aada bekledii anlalyor. Gelsin mi? Sir Leicester'n onu grmek iin duyduu byk arzuyu ya da khya dnda herkesin odadan kmas isteini yanl anlamak m m k n deil. stei aceleyle yerine getiriliyor ve Bay Bucket ieri giriyor. Sir Leicester, sadece bu adama gvenecek kadar o yksek mevkiinden dm gibi grnyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, sizi byle grdme zldm. Umarm kendinizi toparlarsnz. Aile itibarn muhafaza etmek adna bunu yapacanzdan eminim." Sir Leicester mektubu onun eline brakyor ve o okurken dikkatle yzne bakyor. Bay Bucket okurken gzlerinde yeni bir anlay beliriyor; gzleri hl kelimelerin zerindeyken parman bkyor ve "Baronet Sir Leicester Dedlock, sizi anlyorum," diyor. Sir Leicester tahtaya yazyor. " T m y l e affettim. Bul -" Bay Bucket elini tutuyor. "Baronet Sir Leicester Dedlock, onu bulurum. Ama onu hemen aramaya balamam lazm. Kaybedecek bir dakika bile yok." O zek kvraklyla Sir Leicester'n baklarn takip ederek masann zerindeki kk bir kutuyu gryor. "Size mi getireyim, Baronet Sir Leicester Dedlock? Tabii. Bu anahtarlardan biriyle mi alyor? Tabii. En kyle mi? Evet. Paralar m karaym? T a m a m kardm. Sayaym m? Oldu bile. Yirmi otuz daha elli, yirmi daha yetmi, elli daha yz yirmi, krk daha yz altm. Masraflar iin mi? T a m a m , size nerelere harcandnn dkmn yaparm. Masraftan kanmayaym m? Kanmam." Bay Bucket'n btn bu yorumlarndaki hz ve isabeti mucize gibi bir ey. Seyahati iin istihkakn alp yola koyulurken gzleriyle ellerinin ivediliinden tutan Bayan Rouncewell'in ba dnyor. "Siz George'un annesisiniz, hanmefendi; ylesiniz deil mi?" diyor Bay Bucket apkasn oktan takm, paltosunu iliklerken. "Evet efendim, onun kederli annesiyim." "Biraz nce bana anlattklarndan ben de bunu kartmtm. Madem yle size bir ey syleyeyim. Artk kederlenmenize

gerek yok. Olunuz iyi. Alamaya balamayn imdi nk Baronet Sir Leicester Dedlock'a bakmanz lazm, bunu da alayarak yapamazsnz. Olunuza gelince, sylediim gibi gayet iyi; size sevgi ve sayglarn gnderdi, iyi olduunuzu umuyor. tibar iade edildi, salverildi; u anda thmet altnda deil, tpk sizin gibi, bir pounda bahse girerim temiz bir karakteriniz var. Bana gvenebilirsiniz nk olunuzu ben tutukladm. O zaman da gayet erefli hareket etti; dzgn yapl bir adam, siz de dzgn yapl bir hanmsnz, ana oul ikinizi n u m u n e alp, balmumu heykellerinizi kasaba kasaba gezdirmek lazm. Baronet Sir Leicester, bana verdiiniz vazifeyi yerine getireceim. Sakn yolumdan saa sola saparm diye korkmayn; aradm bulana kadar ne uyuyacak, ne ykanacak ne de tra olacam. Sizin aznzdan hogrl ve balayc eyler mi syleyeyim? Syleyeceim, Baronet Sir Leicester Dedlock. Shhatinizin dzelmesini ve bu aile meselelerinin hallolmasn diliyorum - t p k imdiye kadar grlm, bundan byle de sonsuza kadar grlecek dier aile meseleleri gibi." Konumasn bylece balayan Bay Bucket sk sk giyinip sessizce dar kyor, daha imdiden kaan izinde geceyi dclermi gibi dikkatle nne bakyor. lk adm Leydi Dedlock'un odasna gitmek ve kendisine yardm edebilecek ufak tefek bir eyler aramak. Odalar imdi karanlk; Bay Bucket' lambay bann zerine kaldrm, kendisine ok tuhaf gelen pek ok narin eyin zihninde bir dkmn yaparken grmek lazm - a m a kimse gremiyor nk ieri gir dikten sonra kapy kilitliyor. "Pek k bir oda," diyor Bay Bucket. "Epeyce paraya patlamtr herhalde. Ne antika eyler, bunlardan ayrlmas zor olmu tur; ok kararl olmal!" Masalarn ekmecelerini ap kapatyor, sepetlerle mcevher kutularna bakyor, bir sr aynada kendi yansmalarn gryor ve ders kartyor. "Gren de hep sosyete evreleri iin alyorum, kendimi Almack balo salonuna davet ettirmeye alyorum zannedecek," diyor Bay Bucket. "Farknda olmadan Ekiptekilere zppe g rnmeye baladm galiba."

Etraf kartrrken, bir dolabn ekmecesindeki kk bir kutuyu ayor. O tombul eli, adeta tuttuunu fark edemeyecei kadar hafif ve yumuak eldivenleri yoklarken bir mendile rastlyor. " H m m ! Sana bir bakalm," diyor Bay Bucket brakarak. " N e d e n muhafaza ediliyor olabilirsin? Sebebi ne? Leydi hazretlerinin misin, bakasnn m? zerinde bir yerlerde bir iaret vardr, deil mi?" Konuurken buluyor, "Esther Summerson." "Ya!" diyor Bay Bucket parman kulana gtrp duralayarak. "Gel, seni alaym." ncelemelerini sessizce ve dikkatle srdrd gibi yle de sona erdiriyor, her eyi bulduu gibi brakyor, topu topu be dakika iinde usulca dar szlyor ve sokaa kyor. Sir Leicester'n odasnn penceresine vuran lgn klara bir gz attktan sonra son srat en yakndaki araba durana gidiyor, parasna uygun bir at seiyor ve At Galerisine gitmek iin talimat veriyor. Bay Bucket at konusunda bilimsel bir uzman olduunu iddia etmiyor; ama belli bal at yarlarna be kuru para yatryor ve bu konudaki bilgisini genellikle, koacak at grd m anladn syleyerek zetliyor. u anda da bu bilgisi onu yanltmam. Talarn zerinde tehlikeli bir hzla ilerlemesine ramen, geceyars sokaklarda yanndan getii her trl ereti mahluka, yatmak zere olan insanlarn bulunduu st kat pencerelerindeki klara, hzla geip gittii btn kavaklara, kapal gkyzne ve karn incecik serildii yere bakyor - n k her yerde ona yardmc olabilecek bir ey grebilir- menziline yle mthi bir sratle varyor ki durduunda atn zerinden tten dumandan boulacak gibi oluyor. "Gemini yarm dakikalna gevet, hemen dneceim." Giriteki uzun tahta koridordan kouyor ve svariyi piposunu ier vaziyette buluyor. "Btn o badirelerden sonra ben de bir pipo ieceini tahmin etmitim, George. Boa sarf edecek tek kelimem bile yok. imdi, erefim zerine! Her ey bir kadn kurtarmak iin. Gridley ldnde burada olan Bayan Summerson - a d buydu biliyorum- tamam! - n e r e d e oturuyor?"

Svari oradan gelmi, ona Oxford Caddesi yaknlarndaki adresi veriyor. "Buna piman olmayacaksn, George. yi geceler!" Istmayan atein yannda oturmu, az bir kar ak ona bakan Phil'e gznn ucuyla bakarak tekrar dar kyor ve tekrar drt nala gidip, bir buhar bulutu iinde arabadan iniyor. Evdeki tek uyank kii olan Bay Jarndyce yatmak zere; zilin hzl hzl aldn duyunca ban kitabndan kaldryor ve zerinde robdambryla aaya iniyor. "Korkmayn, efendim." Bir dakika iinde ziyaretisi gayet samimi bir tavrla hole giriyor, kapy kapatyor ve eli kilitte duruyor. "Sizi daha nce grme bahtiyarlna ermitim. Mfetti Bucket. Bu mendile bakn, efendim, Bayan Esther Summerson'a ait. On be dakika nce bunu Leydi Dedlock'un ekmecelerinden birinde buldum. Kaybedecek bir dakika bile yok. lm kalm meselesi. Leydi Dedlock'u tanyor musunuz?" "Evet." "Bugn evlerinde bir ifaat vuku buldu. Aile meseleleri ortaya kt. Baronet Sir Leicester Dedlock'a inme indi, kendine gelmesi uzun srd, bu yzden de ok kymetli saatler kaybedildi. Leydi Dedlock bugn leden sonra ortadan kayboldu ve ona pek de i ac olmayan bir m e k t u p brakt. Bir gz atn. te burada!" Bunu okuyan Bay Jarndyce ona ne dndn soruyor. "Bilmiyorum. ntihara benziyor. En azndan her geen dakika intihara biraz daha yaklama tehlikesi var. Bu takibe daha nce balayabilmek iin saat bana yz pound verirdim. Bakn, Bay Jarndyce, beni Baronet Sir Leicester Dedlock tuttu, onu takip e t m e m ve bulmam iin - o n u kurtarmam ve balandn bildirmem iin. Param ve yetkim var ama bir eyim eksik. O da Bayan Summerson." Bay Jarndyce akn bir sesle yineliyor, "Bayan Summerson m?" "Bakn Bay Jarndyce"; Bay Bucket konuurken onun yzn byk bir dikkatle okumu: "Sizinle insanlkl bir beyefendi olarak ve her zaman rastlanmayan koullar altnda konuuyorum. Herhangi bir gecikme u an her zamankinden daha tehlikeli;

ilerde buna neden olduunuz iin kendinizi affedemeyecek olursanz, bilin ki u anki gecikme yznden olacak. Leydi Dedlock kaybolduundan beri her biri yz pound edecek sekiz on saat kaybedildi. Ben onu bulmakla grevlendirildim. Ben Mfetti Bucket. zerindeki onca arlk bir yana, bir cinayeti ilediinden phe edildiini de zannediyor. Ben onu tek bama takip edersem, Baronet Sir Leicester'n bana verdii grevden habersiz mitsizlie kaplabilir. Ama onu gen bir hanmla, efkat besledii gen bir hanmla - b u konuda hi soru sormuyorum ve baka bir ey sylemiyorum - t a k i p edersem dostu olduuma inanabilir. zin verin bu gen hanmla birlikte gideyim ve onu n plana kararak, eer hayattaysa Leydi Dedlock'u kurtaraym ve geri gttireyim. Onunla tek bama kar karya gelirsem -iim daha zor- ama yine elimden geleni yaparm; ama elimden gelen yeter mi bilmem. Zaman geiyor; saat bire yaklayor. Saat biri aldnda bir saat daha kaybedilmi olacak ve o saat yz deil bin pound deerinde." Btn bunlarn doru olduunun ve vaziyetin aciliyetinin phe gtrmedii belli. Bay Jarndyce, kendisi Bayan Summerson'la konuurken onun orada beklemesini rica ediyor. Bay Bucket bekleyeceini sylyor; ama her zamanki prensipleri dorultusunda byle bir ey yapmyor -yukarya kadar Bay Jarndyce'in peinden gidiyor ve gzn ondan ayrmyor. Onlar konuurken arada bir kafasn sahanln karanlndan uzatarak bekliyor. Ksa bir sre sonra Bay Jarndyce aa iniyor ve Bayan Summerson'n hemen aaya ineceini, kendisini onun korumasna emanet edeceini ve istedii her yere onunla birlikte gideceini sylyor. Tatmin olan Bay Bucket yksek takdirlerini beyan ediyor ve onu kapda beklemeye koyuluyor. Orada, zihninde yksek bir kuleye kp uzaklara, enginlere bakyor. Sokaklarda ilerleyen pek ok yalnz kii gryor; krlarda, yollarda yryen, saman ynlarnn altnda yatan bir sr yalnz kii. Ama arad onlar arasnda deil. Kprlerin kuytularndan aa bakan, nehrin kenarndaki karanlk kelerde duran baka yalnzlar gryor; hepsinden daha yalnz, akntyla srklenen, kapkara, ekilsiz bir ey boucu bir srarla dikkatini igal ediyor.

Nerede? Olli ya da diri, nerede? Mendili katlayp zenle kaldrrken, byl bir gle gzlerinin nne Leydi Dedlock'un bu mendili ilk bulduu yeri, mendilin ocuun zerine rtld o kulbeyi ve etrafndaki gece manzarasn getirebilse onu orada seebilir mi? Tula frnlarnn soluk mavi bir alevle yandklar o kar lnde; iinde tula yaplan sefil kulbelerin saz damlarnn rzgrdan dald; kille suyun kaskat donduu, sska kr atn gn boyu dndrd deirmenin bir ikence aleti gibi grnd o sszlkta; - b u bombo, sefil yerde, insanlar arasndan kovulmu gibi grnen karn dvd, rzgrn srkledii yalnz biri var, btn o hznl dnya onun. H e m de bir kadn; ama giysileri pek sefil, Dedlock maliknesinin holn geip byk kapsndan asla kamayacak kadar sefil.

LVII. Blm

ESTHER'N HKYES

H a m i m odamn kapsn alp h e m e n kalkmam rica ettiinde uyuyordum. Onunla konuup ne olduunu renmek iin alelacele kalktmda, bir iki hazrlk kelimesinden sonra, Sir Leicester Dedlock'un evinde her eyin ortaya ktn syledi. Annem kamt; onu bulmaya muvaffak olabilirse, efkatli bir koruma ve balama teminatn ona iletme yetkisiyle donatlm birisi kapmzdayd; onun ricalarnn etkili olmamas halinde benim ricalarmn etkili olabilecei midiyle ona elik etmemi istiyordu. Bu mealde bir eyler anladm; ama yle bir panik, acele ve znt frtnasna kaplmtm ki heyecanm bastrmak iin gsterdiim btn gayrete ramen kafam toplamam saatler srd gibime geldi. Ama Gharley'yi ya da bir bakasn uyandrmadan hzla giyinip sarndm ve bu srrn emanet edildii Bay Bucket'n yanna indim. Beni onun yanna gtrrken bunu hamim sylemi ve Bay Bucket'n neden bana geldiini aklamt. Bay Bucket, hamimin tuttuu kta, holde, annemin masasnn zerine brakt bir mektubu bana alak sesle okudu; sanrm uyandktan on dakika sonra onun yannda oturmu hzla sokaklardan geiyordum. Gayet ciddi olmasna ramen, bana sormak istedii be soruya, salim kafayla cevap vermemin pek ok eyi deitirebileceini bana dnceli bir tavrla aklad. Bu sorular annemle (ondan sadece Leydi Dedlock diye sz ediyordu) ok grp

868
grmediim; onunla en son nerede ve ne zaman konutuum; mendilimin eline nasd getiiydi. Bu konularda onu tatmin eden cevaplar verdikten sonra, annemin byle mkl bir durumda iini dkmek isteyebilecei birini, her nerede olursa olsun, bilip bilmediimi - u z u n uzadya- dnmemi bilhassa rica etti. Hamimden baka kimse aklma gelmiyordu. Bir m d d e t sonra Bay Boythorn'dan dem vurdum. Annemin adn sylerken taknd o valyevari tavr yznden aklma gelmiti; ayrca hamimin onun annemin ablasyla nianl olduunu ve bu mutsuz ykyle farknda olmadan ilikili olduunu sylediini de hatrlamtm. Biz bu konumay yaparken yol arkadam birbirimizi daha iyi duyabilmemiz iin arabay durdurmutu. Sonra onu tekrar harekete geirdi ve bir iki dakika dndkten sonra bana, nasl bir yol izleyeceimize karar verdiini syledi. Bana plann anlatmak iin gayet istekliydi ama benim kafam anlayacak kadar berrak deildi. Daha oturduumuz evden fazla uzaklamamtk ki bir ara sokakta, resmi daireye benzer, kl bir yerde durduk. Bay Bucket beni ieri gtrp, harl bir atein yanndaki koltua oturttu. Duvardaki saatin biri getiini grdm. Gayet derli toplu niformalaryla b t n gece uyank duran insanlara hi b e n z e m e y e n iki polis m e m u r u bir masada sessizce bir eyler yazyorlard; bodrumdaki uzak kaplardan gelen, kimsenin umursamad y u m r u k sesleri ve barlar haricinde olduka sakin bir yerdi. Bay Bucket'n yanna ard ve kulana talimatlarn fsldad nc bir niformal adam dar kt; sonra birisi Bay Bucket'n alak sesle sylediklerini yazarken dier ikisi de aralarnda konumaya baladlar. Annemin ekali ile meguldler nk bittiinde Bay Bucket yazlanlar bana getirip alak sesle okudu. Gerekten de harfiyen doruydu. Ekalin yazlmasna yakinen nezaret eden ikinci memur sonra yazy kopya etti ve baka bir niformal adam ard (dardaki odada bir sr niformal vard) adam da kopyay alp gitti. Btn bunlar byk titizlikle, bir dakika bile kaybetmeden yapld; yine de kimsenin telal bir hali yoktu. Kt yolcu edildikten sonra iki memur tekrar dikkat ve intizamla yaz yazmaya

869
koyuldular. Bay Bucket dnceli dnceli gelip nce bir ayakkabsnn sonra dierinin tabann atete stt. "Sk giyindiniz mi, Bayan Summerson?" diye sordu benimle gz gze gelince. "Gen bir hanm iin ok souk ve sert bir gece." Havann umrumda bile olmadn, kaln eyler giymi olduumu syledim. "Bu i uzayabilir," dedi; "yeter ki sonu tatlya balansn, siz gerisini boverin." "Tatlya balanmas iin dua ediyorum!" dedim. Rahatlatc bir biimde ban sallad. "stediinizi yapn, yeter ki kendinizi zmeyin. Serinkanllnz muhafaza edin ve olabilecek her eye hazrlkl olun; bylesi hem sizin iin, hem benim iin, hem Leydi Dedlock iin, hem de Baronet Sir Leicester Dedlock iin daha iyi olur." Gerekten de ok nazik ve dnceliydi; ayakkablarn starak atein nnde dururken ve yzn iaret parmayla silerken zeksna duyduum gven beni rahatlatt. Daha saat ikiye eyrek kala olmamken dardan at nallarnn ve araba tekerleklerinin sesi geldi. "imdi, sizin iin bir sakncas yoksa, yola kyoruz, Bayan Summerson!" dedi. Bana kolunu uzatt, iki memur da kibarca selamladlar, kapnn nnde bir fayton, posta atlar ve soldaki ata binmi src vard. Bay Bucket beni arabaya oturttuktan sonra kendisi dar, arabann n tarafna oturdu. Bu vastay almas iin gnderdii niformal adam, istei zerine ona bir de fener verdi; srcye verdii birka talimatn ardndan harekete getik. Ryada olmadma inanamyordum. Labirenti andran sokaklardan yle byk hzla geiyorduk ki ksa bir sre sonra ynm ardm; sadece nehrin zerinden bir o tarafa bir bu tarafa getiimizin, sonra su kylarndaki kalabalk muhitlerin dar sokaklarndan, rhtmlarn, havuzlarn, ileri mal yl depolarn, asma kprlerin ve gemi direklerinin arasndan ilerlediimizin farkndaydm. Bir sre sonra kk pis bir ara sokan kesinde durduk, nehirden gelen rzgr havasn temizlemeye yetmiyordu; yol arkadam, fenerinin nda, polis ve denizcilerden oluan bir kalabalkla mzakere halinde grdm. n n d e durduk-

lan ykk duvarn zerinde " B O U L M U OLARAK B U L U N D U " yazan bir kt vard; bu ve suyun dibinin taranmasyla ilgili baz szler buraya gelmemizin nedeni konusunda iimde berbat bir phe uyandrd. Duygularma yenilerek aratrmann glklerine yenisini eklemek, beklentilerini krmak ya da gecikmesine neden olmak iin orada bulunmadm kendime hatrlatmama gerek yoktu. Sessiz kaldm ama o korkun yerde ne ile ektiimi bir ben bilirim. Yine de bir ryada hissedilen dehet gibiydi. Hl slak ve amurlu olan, uzun izmeleri suyu ekip imi bir adam bir tekneden yukar arld ve onunla birlikte birka kaygan basama inen Bay Bucket'n kulana bir eyler fsldad -sanki onun gsterecei gizli bir eyi grmek iin aa inmilerdi. Ellerini paltolarna kurulayarak geri geldiler, slak bir eyi tersyz etmilerdi; ama Tanrya kr korktuum kmad! Onlarla bir m d d e t daha konutuktan sonra (herkesin tand ve sayd) Bay Bucket tekilerle birlikte bir kapdan girdi ve beni arabada brakt; arabac snmak iin atlarn yannda aa yukar yryordu. Sesten anladm kadaryla sular ykseliyordu; geidin te tarafnda dalgalarn rhtma vurduklarn duyabiliyordum, benden tarafa doru da biraz tayorlard. Tabii byle bir ey olmad -geri on be dakika, belki de daha ksa bir sre boyunca yzlerce kere yle olduunu z a n n e t t i m - ama aknt annemi atlarn ayaklarnn dibine frlatacak diye tir tir titredim. Bay Bucket adamlara tetikte olmalarn syleyerek darya kt, fenerini karartt ve tekrar yerine oturdu. "Buraya geldik diye korkmayn, Bayan Summerson," dedi bana dnerek. "Sadece her iin yolu yordamna uygun yaplmasn istiyorum ve yle olduundan emin olmak iin de kendim alakadar oluyorum. Gidelim, olum!" Geldiimiz yoldan geri dnyoruz gibime gelmiti. O karmakark kafayla herhangi bir eyi hatrladmdan deil, yollarn genel zelliklerini benzetmitim. Bir dakikalna bir karakola daha uradk ve nehri tekrar getik. Btn bu sre zarfnda, btn aratrma esnasnda, sarnp sarmalanp arabann nnde oturan yol arkadam ihtiyat bir an olsun elden brakmamt

ama kpry geerken daha da dikkatli bir hal ald. Korkuluklarn zerinden aa bakabilmek iin ayaa kalkt; aa inip, karanlkta yanmzdan geen bir kadnn arkasna dt ve yreimi azma getiren bir yzle zifiri karanlk su ukuruna dikkatli dikkatli bakt. Nehrin korkun bir grnm vard, yle kapal yle esrarlyd, alak dz rhtmlar arasndan yle hzl akyordu; zeri gerek olsun glge olsun belirsiz ve korkun ekillerle yle doluydu; yle lm gibi ve yle sr gibiydi ki. O geceden sonra nehri gne nda olsun ay nda olsun pek ok kereler grdm ama o seyahatin izleri zerimden hi silinmedi. Belleimde hl kprnn klar hep lgn lgn yanyor; kamlayan rzgr yanndan getiimiz evsiz kadnn etrafnda girdaplanyor; tekdze tekerlekler dnmeye devam ediyor; arabann arkaya yansyan klarnda solgun solgun bana bakan bir yz o dehet verici sudan ykseliyor. Bo sokaklarda takr tukur ilerledikten sonra, en nihayet ta yollardan, karanlk yumuak yollara ktk ve evleri ardmzda brakmaya baladk. Bir mddet sonra Saint Albans'a giden o aina yolu tandm. Barnet'te bizi dinlenmi atlar bekliyordu, bizimkilerle deitirip yolumuza devam ettik. Gerekten de ok souktu ve o anda kar yamamasna ramen btn her yer karla kaplyd. "Bu yolu iyi tanrsnz Bayan Summerson," dedi Bay Bucket neeyle. "Evet," dedim. "Bir bilgi edinebildiniz mi?" " H e n z gvenilir bir ey yok," dedi; "ama daha erken." Penceresinde k grd her konaklama yerine giriyordu (yol o zamanlar davar tccarlar tarafndan oka kullanld iin epeyce yer vard) ve paral yollardaki her kulbede inip bekisiyle konuuyordu. kiler smarladn, paralan ngrdattn duyuyordum, kendini her yerde sevdiriyordu; ama ne zaman arabann nndeki yerini alsa yz o ayn dikkatli, sabit ifadeye brnyor ve ayn ses tonuyla srcye "Gidelim, olum!" diyordu. Btn bu dur kalklarla saat bei gemi altya yaklamt ama daha Saint Albans'a varmamza iki kilometre vard; o srada bu konaklama yerlerinden birinden kp elime bir fincan ay tututurdu.

"in, Bayan Summerson, iyi gelir. Kendinizi biraz daha toplamaya baladnz, deil mi?" Ona teekkr ettim ve yle u m d u u m u syledim. "lk bata donakalmnz," dedi; "Tanrm! buna hi amyorum. Sakn yksek sesle konumayn, canm. zi bulduk. nmzde." Nasl bir sevin l atmtm ya da atacaktm bilmiyorum ama iaretparman kaldrnca kendimi tuttum. "Bu akam sekiz dokuz sularnda buradan yayan gemi. lk olarak Highgate'teki kemerin giesinde haberini aldm ama emin olamadm. Yol boyunca izini srdm, kh grmler kh grmemiler; ama u anda sa salim nmzde. u fincanla taban al, Seyis. Bak bakalm teki elinle de u yarm poundu tutabilecek misin? Bir iki , oldu ite! Hadi olum, drt nala gidelim!" Ksa sre sonra Saint Albans'a varp, gn aarmadan arabadan indiimizde geceleyin olanlar kafamda yeni yeni bir yere oturtmaya ve rya olmadklarna gerekten inanmaya balamtm. Arabay posta kulbesinde brakp, yeni atlar iin talimat verdikten sonra, yol arkadam bana kolunu uzatt ve eve gittik. "Buras sizin daimi ikametghnz olduuna gre, Bayan Summerson, " dedi, "sz konusu ekale uyan bir yabancnn sizi ya da Bay Jarndyce'i arayp aramadn bilmek istiyorum. Pek ihtimal vermiyorum ama belli olmaz." T e p e y e trmanrken etrafna keskin gzlerle bakyordu -artk afak skmeye balamt-; bir gece kk hizmetim ve zavall Jo'yla birlikte bu yokuu ktmz hatrlatt bana; onu baka bir isimle aryordu. Bunu nereden bildiini merak ettim. " T a m urada bir adamn yanndan gemitiniz," dedi Bay Bucket. Evet, bunu da gayet iyi hatrlyordum. "O bendim," dedi Bay Bucket. aknlm grnce devam etti: "O akamzeri o ocuu aramak iin bir arabayla gelmitim. Kendiniz de onu bulmak iin dar ktnzda arabamn tekerlek seslerini duymu olabilirsiniz nk ben at dinlendirirken

sizin ve kk hizmetinizin dar ktnz grdm. Kasabada biraz sorup soruturduktan sonra onun kimin yannda olduunu rendim; tam tulaclarn arasndan oraya gidiyordum ki sizin onu eve gtrdnz grdm." "Bir su mu ilemiti?" diye sordum. "Hakknda ikyet yoktu," dedi Bay Bucket apkasn kaldrarak; "ama sanrm o bunun pek farknda deildi. Ben onu Leydi Dedlock'la ilgili bu meseleyi gizli tutmak iin aryordum. Mteveffa Bay Tulkinghorn'a para karl yapt kk bir hizmet hakknda dilini bir trl tutamyordu; her ne pahasna olursa olsun onun sada solda gevezelik etmesine izin verilemezdi. Onu ikaz edip Londra'dan kovduktan sonra, bir daha geri dnmemesini, geri dnerse de bana yakalanmamaya almasn tembihlemek iin bir leden sonram gzden kardm." "Zavallck!" dedim. "Zavallyd," dedi Bay Bucket, "hem de ba belasyd, Londra'dan da baka bir yerden de ne kadar uzak dursa o kadar iyiydi. Onu sizin evinize aldnz kefedince bamdan aa kaynar sular dkld ." Ona n e d e n diye sordum. " N e d e n mi canm?" dedi Bay Bucket. "Dilini tutamayacan biliyordum. Her halde doduunda bir buuk metre dili varm." imdi bu konumay hatrlasam da o srada kafam karkt ve bu ayrntlara girmesinin nedeninin benim aklm baka eylere ekmek olduunu anlamaktan teye gememe dikkatim izin vermiyordu. Yine ayn maksatla bana sk sk alakasz eylerden sz ederken yz hep kafasndaki o tek meseleyle megul oluyordu. Bahe kapsndan girdiimizde hl bu konuda konumaya devam ediyordu. "Ah!" dedi Bay Bucket. "Geldik ite, ne gzel, ne sakin yer. Hani Aakakann Tkrts arksnda, nazl nazl salnan dumanyla yerini belli eden kr kulbesini getiriyor akla. Mutfak ocan erkenden yakmlar, bu da iyi hizmetkrlar olduklarn gsterir. Ama hizmetkrlar sz konusu olduunda en ok dikkat edilmesi gereken ey onlar kimin ziyarete geldiidir; bunu bil mezseniz ne iler evirdiklerini asla renemezsiniz. Bir ey daha var, canm. Mutfak kapsnn arkasnda bir delikanl grecek

olursanz, yasad amalarla meskende gizlenmek phesiyle polise ikyet etmelisiniz." Artk evin nne gelmitik; gzlerini pencerelere kaldrmadan nce dikkatlice akllarn zerindeki ayak izlerini inceledi. "u yal da gen beyefendi geldiinde onu genelde ayn odada m arlarsnz, Bayan Summerson?" diye sordu Bay Skimpole'un her zamanki odasna bakarak. "Bay Skimpole'u tanyorsunuz!" dedim. "Ad neydi?" dedi Bay Bucket kulan yaklatrarak. "Skimpole mu? lk adnn ne olabileceini dnr dururdum. Skimpole. John deil. Jacob da olamaz!" "Harold," dedim. ' "Harold. Evet. Bu Harold da pek ho dorusu," dedi Bay Bucket manidar bir ifadeyle bana bakarak. "Kendine has biridir," dedim. "Paradan anlamyor," dedi Bay Bucket. "Ama yine de para almasn biliyor!" Kendimi tutamayp, Bay Bucket'n onu iyi tandn syledim. "Size bir ey syleyeyim, Bayan Summerson," dedi. "Kafanz srekli ayn konuyla megul etmeseniz daha iyi olur, durun size deiik bir ey anlataym. Bana Zorlu'nun nerede olduunu o gsterdi. O gece en azndan kapya gelip Zorlu'yu sormay aklma koymutum; ama byle bir hamlede bulunmadan nce bir iki hamle daha d e n e m e k istiyordum, o pencerede bir glge grnce tuttum bir ta attm. Harold pencereyi aar amaz ona yle bir baktm ve tam aradm kii olduunu anladm. Aileyi yataktan kaldrmak istemediimi, iyiliksever gen hanmlarn serserileri barndrmasnn ho bir ey olmadn syleyerek onu tavna getirdim; nasl biri olduunu iyice anladktan sonra, grlt ve zahmet kartmadan Zorlu'nun yerini bulmak iin be poundu rahata gzden karabileceimi syledim. Sonra kalarn gayet gamsz bir tavrla kaldrarak, 'bana be pounddan sz etmenin bir yarar yok, dostum, nk ben bu konularda tam bir ocuumdur, paradan hi anlamam,' dedi. Bu konudan byle havai bir tavrla sz etmesinin ne manaya geldiini tabii anladm; artk tam aradm adam olduuna iyice kanaat getirdiim iin

paray bir taa sarp penceresine frlattm. Hop! Glckler samaya balad, pek de masum bir hali vard, 'Ama ben bunlarn deerini bilmem. Bununla ne yaparm?' dedi. 'Harcarsnz, efendim,' dedim. 'Ama beni kandrrlar,' dedi, 'stn doru vermezler, kaybederim, iime yaramaz.' Tanrm bu martavallar sylerken yz grlecek eydi! Tabii bana Zorlu'yu nerede bulacam syledi, ben de buldum." Bunu Bay Skimpole'un hamime ihaneti saydm ve o ocuksu masumiyetinin hudutlarn atn syledim. " H u d u t mu, canm?" dedi Bay Bucket. " H u d u t mu? Bakn, Bayan Summerson, mutlu bir evlilik yapp bir aile sahibi olduunuzda kocanzn ok iine yarayacak bir nasihat vereyim size. Birisi size para konusunda kuzu kadar masum olduunu sylerse, paranz iyi kollayn nk baarabilirlerse onu mutlaka cukkalarlar. Birisi size 'maddi konularda tam bir ocuum' derse bu kiinin sadece sorumluluktan kamak iin dmen evirdiini dnn ve kendinden baka kimseyi umursamadn anlayn. Ben yle airane birisi deilim, ahbaplar arasnda bazen bir iki iir okurum o kadar ama tecrbeli biriyim ve tecrbelerim de bana bunu sylyor. Kural bu. Birisi bir konuda ahlaksz ve babosa her konuda yledir. Bunun yanl ktn hi grmedim. Siz de gremezsiniz. Kimse de gremez. Gafillere yaptm bu ikazn ardndan, canm, msaadenizle u an alp iimize geri dneceim." Nasl benim aklmdan "iimiz" bir an iin olsun kmamsa onun da aklndan ya da yznden silindiini hi sanmyorum. Btn ev ahalisi beni o saatte, habersiz ve yanmda byle biriyle karlarnda grnce hayrete dtler; sorularm da hayretlerini azaltmad. Ama eve kimse gelmemiti. Bunun doru olduuna da phe yoktu." "Madem yle, Bayan Summerson," dedi yol arkadam, "o tulaclarn kulbesine bir an nce gitsek iyi olur. Orada soru sorma iini size brakyorum, tabii ltfederseniz. En doal yol en iyi yoldur, sizin de en doal yolu izleyeceinizden eminim." H e m e n yola koyulduk. Kulbeye geldiimizde kapy kapal, evi de terk edilmi bir grnmde bulduk; ama ben ierdekilere sesimi duyurmaya alrken beni tanyan dar kan bir

komu iki kadnla kocalarnn artk kaba tulalardan yaplna baka bir evde, frnlarn kenarnda, uzun tula sralarnn kuruduu yerin kysnda oturduklarn syledi. Yz metre kadar ilerideki bu eve gitmek iin hi vakit kaybetmedik; kap aralk durduundan itip girdim. Kahvaltda sadece kii vard; ocuk kedeki bir yatakta uyuyordu. len ocuun annesi, yani Jenny yoktu. teki kadn beni grnce ayaa kalkt; adamlar da her zamanki gibi ask suratl ve sessiz olmalarna ramen beni tandklarm gsteren bir selam verdiler. Bay Bucket arkamdan ieri girince aralarnda baktlar, kadnn onu tandn grmek beni artmt. Tabii ieri girmek iin izin istedim. Liz (sadece bu adn biliyorum) bana kendi iskemlesini vermek iin ayaa kalkt ama ben atein yannda bir tabureye oturdum, Bay Bucket bir yatan kesine iliti. Konumam gerektiinden ve pek tanmadm insanlarn arasnda olduumdan biraz telalanm ve sersemlemitim. Sze balamak ok zordu, kendimi tutamayarak alamaya baladm. "Liz," dedim, "btn gece, karda kyamette, bir hanm bulmak iin yol aldm -" "Hani u buraya gelen hanm," diye araya girdi Bay Bucket, sakin, yattrc bir yzle btn gruba hitaben; "gen hanmn kastettii hanm o. Dn gece buraya gelen hanm." "Buraya birinin geldiini size kim syledi?" diye sordu Jenny'nin kocas, yemei aniden brakm, Bay Bucket' baklaryla tartyordu. "Michael Jackson adnda bir bey, mavi kadife yelekli, ift sra sedef dmeli," diye cevap verdi Bay Bucket hi bekletmeden. "Her kimse, kendi iine baksa daha iyi olur," diye homurdand adam. "ii gc yok herhalde," dedi Bay Bucket Michael Jackson adna zr dilermi gibi, "enesi alm." Kadn tekrar yerine oturmam, eli sandalyenin krk arkalnda ne yapacan bilmeden, bana bakarak ayakta duruyordu. Cesareti olsa bana bir eyler anlatacan hissettim. Hl kararszca ayakta duruyordu ki bir elinde yal e k m e k teki elinde

sustal aksyla yemeini yiyen kocas aknn sapn iddetle masaya vurdu ve ona kfrle kark, kendi iine bakmasn, yerine oturmasn syledi. "Jenny'yi grmeyi ok isterdim," dedim, "nk eminim bana bu hanm hakknda btn bildiklerini anlatrd, onu bulmay gerekten de ok istiyorum - n e kadar ok istediimi size anlatamam. Jenny abuk dner mi? Nereye gitti?" Kadn sylemek iin byk istek duyuyordu ama adam tekrar kfr ederek, aktan aa ayana kaln postalyla bir tekme indirdi. Sylenecekleri syleme iini Jenny'nin kocasna brakt; o da inat bir sessizlikten sonra darmadnk kafasn bana evirdi. "Byle st tabakadan insanlarn evime gelmesine pek de baylmadm daha nce de sylemitim, hanmefendi. Ben onlarn evlerine gitmiyorum, onlarn benim evime gelmeleri ok tuhaf. Ben onlar ziyarete gitsem epeyce velvele kopar herhalde. Neyse, sizden baz bakalar kadar ikyeti deilim ve size efendi gibi cevap vereceim ama porsuk gibi zokay yutmaya niyetim yok. Jenny abuk gelir mi? Hayr, gelmez. Nerede? Londra'ya gitti." " D n gece mi gitti?" diye sordum. " D n gece mi gitti? Ha, dn gece gitti," dedi ban serte savurarak. "Peki, o hanm geldiinde burada myd? O hanm ona ne dedi? O hanm nereye gitti? Rica ederim, yalvarrm syleyin," dedim, "nk gerekten de ok kt vaziyetteyim." "Efendim konumama izin verirse, kimseye bir zarar vermeden " diye rkeke sze balad kadn. "Efendin," dedi kocas zerine basa basa bir lanet savurarak, "seni ilgilendirmeyen ilere burnunu sokarsan boynunu kracak." Yeni bir sessizlikten sonra, orada bulunmayan kadnn kocas tekrar bana dnd ve her zamanki homurtulu bkkmlyla cevap verdi. "Hanm geldiinde Jenny burada myd? Evet, buradayd. Hanm ona ne dedi? Ne dediini syleyeyim. Dedi ki 'Seni ziyaret eden gen hanm hakknda konumak iin geldiimi hatrl-

yor musun? Onun brakt bir mendili almak iin sana bolca para verdiimi hatrlyor musun?' dedi. Jenny hatrlad. Hepimiz hatrladk. O gen hanm imdi oradaki evde miydi? Hayr, deildi. u ie bakn. Leydi tek bana seyahate kmt, bize tuhaf geldi, sizin oturduunuz yerde bir saat kadar dinlenebilir miyim diye sordu. Evet dinlenebilirdi, oturdu. Sonra gitti - b e l k i on biri yirmi gee, belki on ikiyi; burada saatimiz filan yok, zaman bilmeyiz. Nereye gitti? Nereye gittiini bilmiyorum. O bir tarafa gitti, Jenny baka tarafa; birisi Londra'ya gitti, teki tam aksi yne. Hepsi bu. Bu adama sorun. Her eyi grd ve duydu. Biliyor." teki adam tekrarlad, "Hepsi doru." "Peki, alyor muydu?" diye sordum. "Hi," dedi birinci adam. "Ayakkablar, elbiseleri berbatt ama alamyordu - b e n grmedim." Kadn ellerini kavuturmu gzleri yerde, oturuyordu. Kocas onu grebilmek iin sandalyesini biraz evirmiti ve szn dinlememesi halinde tehdidini yerine getirmeye hazrm gibi, ekice benzeyen elini masann zerinde tutuyordu. "Karnza hanmn nasl grndn sormama bir itiraznz var m?" dedim. "Konu!" dedi adam yksek sesle ona. "Ne dediini duydun. Ama ksa kes." "Ktyd," dedi kadn. "Solgun ve bitkindi. ok ktyd." "ok konutu mu?" "Pek konumad ama sesi atlakt." Srekli kocasna bakarak konuuyordu. "Halsiz miydi?" dedim. "Burada bir ey yiyip iti mi?" "Syle!" dedi kocas bakna cevaben. "Syle ama ksa kes." "Biraz su iti, hanmefendi, Jenny ona biraz ekmekle ay getirdi ama elini bile srmedi." "Peki, buradan ayrldnda" - d i y e soracaktm ki Jenny'nin kocas beni susturdu. "Buradan ayrldnda dosdoru Kuzeye gitti, anayoldan. Bana inanmyorsanz yolda sorun. Bu kadar yeter. T a m a m artk." Yol arkadama baktm; ayaa kalm gitmeye hazrlandn

grnce onlara yardmlar iin teekkr ettim ve ben de kalktm. Bay Bucket dar karken kadn ona dikkatlice bakt, Bay Bucket da ona bakt. "Bayan Summerson," dedi bana hzl hzl yrrken. "Leydi hazretlerinin saati onlarda. Bu kesin." "Grdnz m?" diye sordum. "Grm kadar oldum," dedi. "Yoksa neden yok yirmi gecelerden, yok saatlerinin olmamasndan sz etsin ki? Yirmi gee! Zamann hep yle ince ince lmyordun Olsa olsa buuklar syleyebilir. Ya leydi hazretleri saatini ona vermi ya da o alm. Bence leydi hazretleri vermitir. Ama neden versin ki? N e d e n versin ki?" Hzl hzl ilerlerken bu soruyu kendi kendine defalarca tekrarlad; kafasnda beliren bir sr cevap arasnda bir denge bulmaya alyor gibiydi. "Zamann nemi olmasayd," dedi Bay Bucket, "ama bu vakada en nemli ey zaman -o kadn konuturabilirdim; ama bu vaziyette bu olasla g v e n m e m e k lazm. Gzleri hep zerinde olacaktr; onun gibi dvlm, tekmelenmi, tepeden trnaa rkler ve yaralarla dolu zavall bir mahlukun, kendisine kt muamele eden kocasnn tarafn tutacan herkes bilir. Sylenmeyen bir ey var. teki kadn gremememiz ok kt." Ben de ok zlyordum nk bana kar yle minnettard ki herhangi bir ricam geri evireceini hi sanmyordum. "Leydi hazretlerinin," dedi Bay Bucket bu konuda fikir yrterek, "onunla Londra'ya, size bir haber yollam olmas mmkn, kocasnn onun gitmesine izin vermek iin saati alm olmas da mmkn. Beni m e m n u n edecek kadar ak deil ama elimizde bu var. Baronet Sir Leicester'n parasn bu Ekyalara vermek pek iime gelmez, zaten u anda bir ie yarayacan da zannetmiyorum. Hayr! Grnd kadaryla dmdz devam edeceiz, Bayan Summerson ve darya hi renk vermeyeceiz!" Hamime ksa bir not gnderebilmem iin tekrar eve gittik, sonra hzl hzl arabaya dndk. Geldiimizi grr grmez atlar kartmlard, birka dakika iinde yine yoldaydk. Gn doarken kar yamaya balamt, imdi de lapa lapa yayordu. Ya yle youn, hava yle karanlkt ki birka adm

temizi zor gryorduk. ok souk olmasna ramen kar taneleri tam olarak donmamt ve atlarn toynaklar altnda kk deniz kabuklaryla dolu bir kumsalda ilerliyormuuz gibi sesler kararak sulu amura dnyorlard. Atlarn kimi zaman ayaklar kayyor, kimi zaman bir kilometre boyunca amura bata ka ilerlemek zorunda kalyorlard, biz de biraz dinlensinler diye durmaya mecbur oluyorduk. Yolun bu ilk blmnde atlardan biri kere dmt, yle titriyordu, yle sarslmt ki src onun koumlarn karp arkadan ekmek zorunda kald. Ne bir ey yiyebiliyor ne de uyuyabiliyordum; bu gecikmeler ve karn hzmz kesmesi yle sinirimi bozuyordu ki arabadan inip yrmek iin mantksz bir istek duyuyordum. Ama yol arkadamn saduyusuna boyun eerek oturduum yerde oturuyordum. Btn bu sre zarfnda iinden ald keyifle kendini diri tutan yol arkadam yanndan getiimiz her evde aa iniyor; daha nce hi grmedii insanlarla eski ahbab gibi konuuyor; grd her atee koup kendini styor; her barda, meyhanede muhabbet ediyor, bir eyler iiyor, birileriyle el skyor; her arabacya, tekerlekiye, demirciye, biletiye dosta davranyor; yine de asla vakit kaybetmiyor, o dikkatli, ciddi yzyle arabadaki yerini alyor ve "Gidelim, olum!" diyordu. Bir sonraki at deitirmemizde, zerinde karlar birikmi vaziyette -Saint Albans'tan beri sk sk yapt gibi dizlerine kadar kara batp karak- ahrdan geldi ve arabann yannda durup bana malumat verdi. "Moralinizi bozmayn. Buraya geldii doru, Bayan Summerson. Elbisesinin nasl olduunu artk kesinlikle biliyoruz, elbise de burada grlm." "Hl yaya m?" "Hl yaya. Sanrm szn ettiiniz beyefendiye gidiyor; ama onun da kendi evinin fazlaca yaknnda oturmas midemi bulandryor." "Ben pek bir ey bilmiyorum," dedim. "Daha yaknlarda, adn bile duymadm birisi olabilir." "Doru. Ama ne yaparsanz yapn alamaya balamayn, canm; kendinizi de m m k n olduunca endielendirmemeye aln. Gidelim, olum!"

Btn gn sulu kar yad, sabah erkenden ken youn sis ne seyreldi ne kalkt. Hi yle yol grmemitim. Arada bir yolu kaybettiimizden ve tarlalara ya da bataklklara girdiimizden korkuyordum. Ne zamandr darda olduumu dndmde bana ok uzun srm belirsiz bir zaman dilimi gibi geliyordu; tuhaf bir biimde, ektiim endieden hi kurtulamyor gibiydim. lerledike yol arkadamn eski gvenini kaybettiinden phe etmeye baladm. Yol kenarndaki insanlara kar tavrlar aynyd ama arabadaki yerine oturduunda ok daha karamsar grnyordu. Uzun, usandrc bir sre boyunca parman huzursuzca dudaklarna srdn grdm. Bize doru gelen arabalarla vastalarn srclerine nmzden giden arabalarda nasl yolcular grdklerini soruyordu. Cevaplar ona cesaret vermiyordu. Tekrar arabaya karken rahatlamam iin parman bkyor sonra da kalarn kaldryordu; ama "Gidelim, olum!" derken sesinde bir tereddt var gibiydi. En nihayet atlar deitirirken, elbisenin izini uzun sredir bulamadn ve armaya baladn syledi. Byle bir izin bir kaybolup bir bulunmas nemli bir ey deildi; ama iz anlalmaz bir biimde ortadan kaybolmu, bir daha da grlmemiti. O yol levhalarna bakmaya ve kavaklarda inip bazen on be dakikaya kadar varan incelemeler yapmaya balad zaman iimde oluan kuruntular iyice atelemiti bu szleri. Ama umudumu kaybetmememi syledi nk bir sonraki admda yine doru izi bulabilirdik. Ama bir sonraki adm da bir nceki gibi neticelendi; yeni ipucu yoktu. Orada kocaman bir han vard, biraz sszd ama rahat, salam bir yapyd, byk bir kemerin altndan geerek ieri girdiimizde, ben daha ne olduunu anlayamadan han sahibi hanm ve sevimli kzlar arabann kapsna gelip, atlar hazr olana kadar inip biraz dinlenmemi rica edince reddetmenin yakk almayacan dndm. Beni st katta scak bir odaya kartp orada braktlar. Oda evin kesindeydi ve iki yn birden gryordu. Bir tarafta bir yan yola alan ahr avlusu vard, seyisler slak ve yorgun atlar amurlu arabadan zyorlard; arkalarnda zerinde levha-

nn ar ar salland yan yol vard; teki tarafta koyu renkli am aalarnn arasnda kaybolan baka bir yol. Aalarn dallarnda kar birikmiti, ara sra sessizce yere dklyordu. Gece oluyordu ve gecenin kasveti camdan yansyan parlak atele tezat oluturuyordu. Aalarn arasna bakp, yaan karn rtmeye balad belirsiz ayak izlerini grnce, biraz nce beni karlayan annenin kzlarnn yanndaki mutlu yzn dndm, sonra da aklma byle bir ormanda lmeye yatm kendi annem geldi. Birden yanma kotuklarn grnce korktum ama baylmadan nce kendimi tutmak iin ok gayret sarf ettiimi hatrlyorum; bu da beni sonradan biraz rahatlatt. Beni atein yannda byk bir kanepeye oturtup yastklarla desteklediler; sonra o gzel han sahibi bu gece yolculuk etmemem, yatp uyumam gerektiini syledi. Ama beni orada tutacaklar diye korkumdan yle bir titremeye baladm ki ok gemeden bu srarndan vazgeip yarm saatlik bir dinlenmeye raz oldu. ok iyi, sevecen bir kadnd. O ve gzel kz etrafmda fr dnyorlard. Bay Bucket baka bir yerde stn kurutup yemeini yerken, bana da orba ve halanm tavuk getirdiler; ama onlar hayal krklna uratmak istemediim halde, atein bana kurulan kk yuvarlak masann bana geip bir trl yemek yiyemiyordum. Yine de birka lokma ekmekle, scak limonlu arap iebildim; bunlar da beni epeyce kendime getirdii iin telafi yerine geti. T a m yarm saatin bitiminde araba aada hazrd, beni snm, dinlenmi, alakalaryla rahatlam olarak aa indirdiler, onlara bir daha baylmayacama sz verdim. Arabaya binip, hepsine minnettarlkla veda ettiimde, en kk kz - o n dokuz yanda tazecik bir kzd ve ilk onun evleneceini sylemilerdi- arabann basamana kp ieri uzand ve beni pt. O andan sonra onu bir daha hi grmedim ama ne zaman aklma gelse dostum olduunu dnmmdr. Darnn souk karanlndan bakldnda ok parlak ve scak grnen, atein ve lambalarn aydnlatt pencereler ok g e m e d e n gzden kayboldu ve tekrar o vck vck kar ezmeye baladk. ok zor ilerliyorduk; ama kederli yollar eskisinden daha kt deildi ve sonraki menzil sadece on iki kilometre

uzaktayd. Yerinde piposunu ien yol arkadam - s o n konakladmz handa atein n n d e keyifli keyifli bir duman bulutuna gmlm olduunu grnce yolda da imekten ekinmemesini rica e t m i t i m - her zamanki gibi ihtiyatlyd; bir barnaa ya da bir insana rastgeldiimizde yine hzla inip biniyordu. Arabada baka lambalar olmasna ramen pek sevdii fenerini yakmt; iyi olup olmadm grmek iin sk sk feneri bana tutuyordu. Arabann n n d e alp kapanabilen bir pencere vard ama onu asla kapatmyordum nk u m u d u kapatmak gibi geliyordu bana. Menzile vardmzda kaybettiimiz izi hl bulamamtk. Atlar deitirmek iin durduumuzda endieyle yzne baktm ama seyisleri seyrederken yznde artan karamsarlktan hibir ey duymam olduunu anladm. Ben arkama yaslandktan neredeyse bir saniye sonra, elinde feneriyle, bambaka bir insan gibi, heyecanl heyecanl ieri bakt. " N e oldu?" dedim, yerimde srayarak. "Burada m?" "Hayr, hayr. Kendini kandrma, canm. Burada kimse yok. Ama ii zdm." Kristallemi kar kirpiklerinde, salarnda, elbisesinin zerinde birikmiti. Benimle konumadan nce onlar silkeleyip biraz solukland. "imdi, Bayan Summerson," dedi parman kapya vurarak, "yapacam ey seni hayal krklna uratmasn. Beni tanyorsun. Ben Mfetti Bucket'm, bana gvenebilirsin. Uzun yol geldik; olsun. Geriye gitmek iin drt tane at balayn! abuk!" Avluda bir kouturmadr gidiyordu, ahrdan koarak gelen bir adam "geriye mi ileriye mi" diye sordu. "Geriye! Geri! Ne dediim belli, deil mi? Geriye." "Geriye mi?" dedim aknlkla. "Londra'ya! Geri mi dnyoruz?" "Bayan Summerson," diye cevap verdi, "geri. Dosdoru geri. Beni tanrsnz. Korkmayn. tekini takip edeceim." "tekini mi?" diye yineledim. "Kimi?" "Ad Jenny'ydi deil mi? Onu izleyeceim. u ifte bir altn veririm. Hadi kprdayn!" "Aradmz bu hanm kaderine terk etmeyeceksiniz; byle

bir gecede ve o ruh haliyle onu brakmayacaksnz, deil mi!" dedim acyla elini tutarak. "Haklsnz, canm, terk etmeyeceim. Ama tekini takip edeceim. Elinizi abuk tutun biraz. n d e n bir atl gnderin, sonraki duraktan da gndersinler, sonrakinden de. Canm, korkma sakn!" Bu talimatlar ve avlunun iinde saa sola koturmas adamlar canlandrd ve en az bu ani deiiklik kadar artc bir hareketlenmeye neden oldu. Bu velvele arasnda bir atl ileriki duraa talimatlar iletmek iin drt nala yola kt ve atlarmz da byk bir hzla baland. "Canm," dedi Bay Bucket, yerine atlayp tekrar ieri bakarak -"biraz fazla samimi davranyorsam kusura b a k m a - sakn kuruntu yapp kendini zme. imdilik baka bir ey sylemiyorum ama beni tanyorsun, canm; deil mi?" Ne yapacamza karar vermek konusunda benden ok daha baarl olduunu syledim; ama bunun doru olduundan emin miydi? Ben kendim - z n t y l e elini tutup kulana fsldadmkendi annemi aramak iin yola tek bama devam edemez miydim? "Canm," diye cevap verdi, "biliyorum, biliyorum, ama sana yanl bir ey yaptrr mym sence? Mfetti Bucket. Artk beni tanyorsun, deil mi?" Evet demekten baka ne yapabilirdim ki! "Madem yle, yreini ferah tut, nasl Baronet Sir Leicester Dedlock'un yanndaysam, senin de yannda olacama gven. imdi, orada rahat msn?" "Evet, efendim!" "Gidiyoruz yleyse. Gidelim, ocuklar!" Yine geldiimiz hznl yoldaydk; amuru ve eriyen kar bir su deirmeni gibi yrtp geiyorduk.

LVIII. Blm

KARLI BR G N VE GECES

Hl terbiyesine yaraacak ekilde atl duran Dedlock'larn ehir maliknesi kasvetli aaa sokana her zamanki grnmn arz ediyor. Holn kk pencerelerinde ara sra, gn boyu gkyznden dklen baka bir beyaz toza bakan pudral kafalar grnyor; ayn serada eftali iei, dardaki dondurucu havay brakp egzotik bir edayla holdeki atein nne yneliyor. Leydimizin Lincolnshire'a gittii ama yaknda dnecei syleniyor. Ama durdurak bilmeyen dedikodular Lincolnshire'a gitmiyor. ehirde uuup, cvldamay srdryor. Zavall, bahtsz Sir Leicester'n suiistimale uradn sylyor. nsan oke eden trl trl eyler duyuyor, evlatm. Be kilometre apndaki dnyay neeyle dolap duruyor. Dedlock'larda bir eyler olduunu bilmemek yaamamak gibi bir ey. skelet grtlakl, eftali yanakl byclerden biri Sir Leicester'n boanmak iin bavurmas halinde Lordlarn nne ne gibi temel meselelerin geleceini daha imdiden sayp dkyor. Mcevherci Ate ve Kvlcm'da ve kuma Ilt ve Parlt'da u an an mevzuu, asrn hikyesi bu ve daha saatlerce de byle devam edecek. Bu messeselerin patronieleri, son kertede ulalmaz, sattklar mamuller gibi inceden inceye ll biili olduklar halde bu yeni moda dahilinde kasann bandayken sylemek istediklerini en sradan ii bile gayet iyi anlyor. "Bizim insanmz, Bay Jones," diyor Ate ve Kvlcm, sz konusu i-

iye, "bizim insanmz, efendim, koyun -saf koyun. Gze arpan iki tanesi nereye giderse tekiler de onu takip ediyorlar. O iki taneye baktnz m btn srnn ne m e n e m olduunu anlarsnz." Ilt ve Parlt da kendi Jones'una sosyetik tipleri nasl tavlayacaklarm ve kendi (Ilt ve Parlt'nn) setiklerini nasl moda yapacaklarn benzer ekilde anlatyor. Ayn amaz ilkeler dorultusunda kitap Bay Sladdery (muazzam koyunlarn byk oban) daha bu sabah "Evet efendim, Leydi Dedlock hakknda baz duyumlar alyorum, hatr saylr tandklarm arasnda pek revata, efendim. Hatr saylr tandklarmn bir eylerden bahsetmesi gerekiyor, efendim; bir mevzuun yaylmasn istiyorsanz adn sayabileceim bir iki hanma tlatmanz yeter. Benden getirmemi isteyebileceiniz herhangi bir yenilik olduunda bu hanmlara yaptm eyi, bu sefer Leydi Dedlock'u tandklar ve belki de masumca onu biraz kskandklar iin kendileri yaptlar. Greceksiniz, efendim, bu mevzu hatr saylr tandklarm arasnda pek tutulacak. Bir bahis olsayd epeyce para getirirdi. Ben diyorsam, doru olduuna inann, efendim, nk hatr saylr tandklarm tahlil etmeyi ve onlar bir saat gibi kurmay i edindim, efendim." Bu dedikodular bakentte dolayor ama Lincolnshire'a gitmiyor. Atl Muhafzlarn saatine gre leden sonra tam be buukta Muhterem Bay Stables, meslekdalar arasnda uzun zamandr ona byk itibar salayan o eski benzetmesini glgede brakacak bir yenisini buluyor. Bu dahiyane benzetme yle, onun ahrdaki en iyi tmarlanm kadn olduunu biliyormu ama byle aniden drt nala kalkma hassasna sahip olduundan haberi yokmu. Bu sz ahr evrelerinde annda benimseniyor. Ziyafetlerle elentilerde, eref verdii toplantlarda, daha dne kadar glgede brakt takmyldzlar arasnda da en gzde mevzu o. Ne? Kim? Ne zaman? Nerede? Nasl? Sevgili dostlar tarafndan, moda olan en kibar argoyla, en yeni szlerle, en yeni tavrlarla, en yeni az yaymayla ve iyice mkemmellemi kibar bir kaytszlkla konuuluyor. Bu temann en belirgin zellii, verdii ilham sonucu genelde hi konumayan kiilerin kp bir eyler sylemesi -gerekten fikir beyan etmesi! William Buffy bu zek rneklerinden birini, yemek yedii yerden Parlamento-

ya tayor, Parti gzlemcisi enfiye kutusuyla birlikte bu malumat da etrafta oturan ve gitmeye yeltenen kiilere datyor, malumat yle bir etki yaratyor ki (peruunun altndan kulana fsldanan) Meclis Bakan kere "ki getirin!" diye bard halde bana msn demiyor. Herkesin dilinde olmasnn artc bir yan da Bay Sladdery'nin hatr saylr tandklar snrlar dahilinde dolanan, ne gemite ne de imdi ona dair hibir ey bilmeyen kimselerin de onun hakknda konumay hretleri iin kanlmaz grmeleri ve en yeni szlerle, en yeni tavrlarla, en yeni az yaymayla ve iyice mkemmellemi kibar bir kaytszlkla ve kim bilir daha nelerle onu ikinci elden satmalar, ikinci el belki ama daha nemsiz sistemler ve sqnk yldzlar iin yine de yeni. Bu kk satclar arasnda edebiyattan bilimden anlayan birileri varsa, bylesi ihtiaml koltuk denekleriyle dolaan zayf hemirelerine destek olmalar ne asil bir davran! Dedlock maliknesi dnda karl gn byle sregidiyor. Peki, ii nasl? Yatanda yatan Sir Leicester glkle ve karmakark da olsa biraz konuabiliyor. Sessizlik ve istirahat tavsiye edilmi, acsn azaltmak iin de biraz afyon vermiler nk eski dman ona kar ok acmasz. Asla uyumuyor ama ara sra ii geiyor. Havann sert olduunu duyunca yatan pencerenin yanna ekmelerini, ban da yaan kar grecek ekilde evirmelerini istemi. Btn gn karn yan seyrediyor. Evde h e m e n susturulan en ufak bir ses olduunda eli annda kaleme gidiyor. Yannda oturan yal khya ne yazacan bildiinden, "Bay Bucket henz dnmedi, Sir Leicester. Gittiinde saat ok geti. Daha gideli ok ksa zaman oldu," diyor. Elini ekiyor ve tekrar kara bakmaya balyor; baka baka kar taneleri yle oalm ve hzlanm gibi grnyor ki, beyaz tanelerle buz paralarnn badndrc girdab yznden bir an gzlerini kapamak zorunda kalyor. Hava aydnlanr aydnlanmaz bakmaya balam. Odasnn onun iin hazrlanmas gerektiini dndnde daha saat erken. Hava ok souk ve nemli. Byk ateler yaklsn. Beklendiini bilsin. L t f e n siz bizzat ilgilenin. Bu isteini tahtasna ya-

zyor ve Bayan Rouncewell kurun gibi bir yrekle bu talimata uyuyor. "nk, George," diyor yal hanm aada onu bekleyen oluna, "Leydimin bir daha asla bu eve adm atamayacandan korkuyorum." "Bu kt bir nsezi, anne." "Hatta Chesney Wold'a da, canm." "Bu daha da kt. Ama neden anne?" " D n leydimi grdmde, George, Hayalet Yolu'ndaki ayak sesi onu yemi bitirmi gibi geldi bana." "Yapma! Eski hikyelerle kendini korkutma, anne." "Korkutmuyorum, canm. Korkutmuyorum. Bu aileye girdim gireli altm yldr o ayak sesini duyarm ama daha nce hi korkmamtm. Ama artk dalyor, canm; byk Dedlock ailesi dalyor." "Umarm yle olmaz, anne." "Hastalnda ve kt gnnde Sir Leicester'n yannda olabilecek kadar uzun yaadma seviniyorum nk benim yerimde olabilecek herkesten daha fazla ona faydam dokunduunu ve onu rahatlattm biliyorum. Ama Hayalet Yolu'ndaki o ayak sesi leydimi yiyip bitirecek, George; onun ok arkasndayd ama artk ona yetiip, onu geecek." "Ben de tekrar, umarm yle olmaz diyorum, canm anneciim." "Ben de George," dedi yal hanm ban sallayp, kavuturduu ellerini aarak. "Ama korktuum bamza gelirse ve ona sylemek gerekirse, kim syleyecek!" "Bu Leydi Dedlock'un odas m?" "Leydimin odas, gittiinden beri el demedi." "imdi," diyor svari etrafna bakp alak sesle konuarak, "neden yle bir hisse kapldn anlyorum, anne. Odalar, ilerinde grmeye altn birine gre denmilerse o insan uzakta olduunda ve zerinde bir glge olduunda (hele byle ne halde olduu bilinmediinde) korkun bir hal alyorlar." Pek de haksz deil. Btn ayrlklar o nihai son ayrl haber verdiine gre -aina olduumuz birinden yoksun kalan bo odalar, sizin ya da benim odamn gnn birinde nasl grnece-

ini matemle fsldyorlar. Leydimizin makam, bu terk edilmi ve kasvetli haliyle bombo grnyor; Bay Bucket'n bir gece nce gizli ikramiyesini ald ierideki odada elbiselerin, taklarn, hatta bunlar vcudunun bir parasna dntnde onu yanstmaya alk aynalarn terk edilmi, sahipsiz bir havas var. K gnnn karanlk ve souk havas, bu ssz odalarda, o havay glkle darda tutabilen bir kulbeden ok daha souk ve karanlk; hizmetkrlarn minelerde harl ateler yakmalarna, kanepelerle sandalyeleri, kzl odann en uzak kelerine bile szdran cam paravanlarn nne koymalarna ramen odalarda hibir n nfuz edemeyecei ar bir bulut var. Yal khyayla olu hazrlklar tamamlanana kadar orada kalyorlar, sonra khya yukarya dnyor. Bu esnada Bayan Rouncewell'in yerini Volumnia alm; ama Bath'dekilerin gzn gnln amak iin taklan inci gerdanlkla srlen ruj, bu koullar altnda felli adama pek de i ac gelmiyor. Olup biteni bilmesi beklenmeyen (gerekten de bilmeyen) Volumnia bu konuda fikir yrtmenin tehlikeli bir ey olacan hissetmi; bunlarn yerine skntdan araflar dzeltiyor, itinayla parmaklarnn ucunda odada dolanyor, akrabasnn gzlerine ihtiyatla bakyor ve kendi kendine bkknlkla "Uyumu" diye fsldyor. Bu hoppaca szn boa karan Sir Leicester fkeyle tahtaya "Uyumadm," yazyor. Bunun zerine yatan yanndaki sandalyeyi yal, ho khyaya brakan Volumnia, merhametle iini ekerek biraz uzaktaki bir masaya oturuyor. Sir Leicester'n gz karda, kula geri dnmesini bekledii ayak seslerinde. Baka bir dnyaya arlan bir Dedlock'a elik etmek iin eski resim erevesinden kp gelmi gibi grnen yal hizmetkrnn kulaklarnda ise sessizlik kendi szlerinin yanklaryla ykl, "Ona kim syleyecek!" Bu sabah ua ona biraz eki dzen vermi; koullarn izin verdii lde derli toplu. Yastklarla desteklenmi, kr salar her zamanki gibi taranm, yatak takmlarna ho bir hava verilmi, zerine doru dzgn bir robdambr giydirilmi. Gzlyle saati h e m e n elinin altnda. Olabildiince az mteessir, olabildiince eskisi gibi grnmesi - b e l k i kendi gururundan da ziyade kars iin- ok gerekli. Kadnlarn enesi durmaz, Volum-

nia da bir Dedlock olmasna ramen istisna deil. Onu orada tutmasnn nedeni, kukusuz baka bir yerlerde ileri geri konumasn engellemek. ok hasta ama bu zihin ve vcut rahatszlna byk cesaretle kar koyuyor. Sknt canavarna yakalanma tehlikesine dmeden uzun sre sessiz kalmay srdremeyen o hayat dolu kzlardan olan latif Volumnia, ok gemeden bu canavarn yaklatn gizleyemedii bir dizi esnemeyle belli ediyor. Bu esnemeleri konuma harici bir yntemle bastrmas m m k n olmaynca Bayan Rouncewell'e oluyla ilgili iltifatlarda bulunuyor; gerekten de grd en dzgn yapl insanlardan biri olduunu ve ad neydi, hani u Waterloo'da ldrlen - a y ona baylr- o tatl m a h l u k - hani u muhafz, ite tpk ona benzediini sylyor. Sir Leicester bu sitayii yle aknlkla dinliyor ve etrafna yle merakla bakyor ki Bayan Rouncewell bir aklama yapma ihtiyac hissediyor. "Bayan Dedlock byk olumdan sz etmiyor, Sir Leicester, k kastediyor. Onu buldum. Eve dnd." Sir Leicester sert bir barla sessizlii bozuyor. "George mu? Olunuz George, geri mi dnd, Bayan Rouncewell?" Yal khya gzlerini siliyor. "Tanrya kr. Evet, Sir Leicester." Kayp birinin bulunmas, onca zamandr uzaklarda olan birinin geri dnmesi umutlarn m glendiriyor? "Aldm bu yardmla onu biraz daha emniyetle yd edebilirim; bu vakadaki senelere karlk, onun vakasnda daha saatler oldu," diye mi dnyor? Ricalar bouna; konumakta kararl, konuuyor da. Karmakark seslerden ibaret bir konuma ama yine de anlalabiliyor. "Bana neden sylemediniz, Bayan Rouncewell?" "Daha dn oldu, Sir Leicester, bu tip eylerden sz edilebilecek kadar iyi olduunuzdan emin deildim." Dahas, en Volumnia o kk lyla onun Bayan Rouncewell'in olu olduunun zaten kimseye sylenmediini, kendisine de sylenmediini hatrlyor. Ama Bayan Rouncewell, nln iirmeye yetecek bir itenlikle, kendini biraz daha iyi hissettiinde bunu Sir Leicester'a elbette syleyeceini ifade ediyor.

"Olunuz George nerede, Bayan Rouncewell?" diye soruyor Sir Leicester. Bayan Rouncewell, onun doktorlarn talimatlarna uymamasndan telalanarak Londra'da diye cevap veriyor. "Londra'nn neresinde?" Bayan Rouncewell onun evde olduunu itiraf etmek zorunda kalyor. "Onu buraya, odama getirin. H e m e n getirin." Yal hanmn gidip olunu aramaktan baka yapabilecei bir ey yok. Sir Leicester, takati elverdiince, onu kabul etmek iin biraz toparlanyor. Bunun ardndan tekrar yaan kara bakyor ve geri dnmesini bekledii ayak seslerine kulak kabartyor. Sokaktan fazla ses gelmesin diye aaya epeyce saman serpitirilmi, belki de o tekerleklerin sesini duymadan kapnn nne kadar gelmitir. Bu yeni ve kk srprizi unutmu gibi ylece yatarken khya svari oluyla birlikte dnyor. Bay George usulca yatan yanna yanayor, selam veriyor, gsn geriyor ve kendinden duyduu o samimi utanla kpkrmz kesilerek duruyor. "Aman Tanrm, bu gerekten de George Rouncewell!" diye baryor Sir Leicester. "Beni hatrlyor musun, George?" Svarinin onun ne dediini anlamak iin yzne bakmas ve sesleri birbirinden ayrmas gerekiyor; ama bu abas ve annesinden ald yardmn ardndan cevap veriyor: "Sizi hatrlamamak iin ok zayf bir hafzaya sahip olmak lazm, Sir Leicester." "Sana baknca, George Rouncewell," diyor Sir Leicester zorlukla, "Chesney Wold'daki o delikanly gryorum - o n u iyi hatrlyorum- ok iyi." Gzleri yaarana kadar svariye bakyor sonra ban yine kara eviriyor. "Kusura bakmayn, Sir Leicester," diyor svari, "ama sizi kaldrmama izin verir miydiniz acaba? Sizi biraz kaldrsam daha rahat yatarsnz, Sir Leicester." "Eer istersen, George Rouncewell; bana bu iyilii yaparsan sevinirim." Svari onu bir ocuk gibi kollarna alp kolayca kaldryor ve yzn daha kolay pencereye evirebilecei ekilde oturtuyor.

" T e e k k r ederim. Annenin dnceliliini almsn," diyor Sir Leicester, "zerine de kendi kuvvetin var. T e e k k r ederim." Eliyle gitmemesini iaret ediyor. George konuulmay bekleyerek sessizce yatan yannda duruyor. " N e d e n kimse seni bilmesin istiyorsun?" Sir Leicester'n bu soruyu sormas epeyce zaman alyor. "Dorusu vnlecek pek fazla eyim yok, Sir Leicester ve -siz bu vaziyette olmasaydnz yine de yannza gelmek istemezd i m - umarm bir an nce dzelirsiniz - y i n e de pek kimse beni bilsin istemiyorum. Tahmin edilmesi pek zor olmayan, burada sylenmesi uygun kamayacak, pek lehime olmayan aklamalar yapmam gerekiyor. eitli konularda fikirler deise de, Sir Leicester, sanrm vnlecek pek bir eyim olmad konusunda herkes hemfikir olacaktr." "Ama askerlik yaptn," diyor Sir Leicester, "hem de sadk bir askerdin." George asker selam veriyor. "O i baka, Sir Leicester, silah altndayken vazifemi yerine getirdim, bundan daha azn yapamazdm." "Beni," diyor gzleri srekli ona ynelen Sir Leicester, "hi iyi bulmadn, George Rouncewell." "Bu durumu hem duymaktan hem de grmekten byk znt duydum, Sir Leicester." "Ona phem yok. Ama o eski hastalma ek olarak ani ve kt bir kriz geirdim. Bu ey -" eliyle bir tarafn iaret etmeye alyor, "ldrd ve -" elini dudaklarna gtryor "zorlatrd." George anlayl ve merhametli bir bakla tekrar ban eiyor. kisinin de gen olduklar (svari ondan kkt) ve Chesney Wold'da byle birbirlerine baktklar zamanlar gzlerinin nne geliyor ve ikisini de duygulandryor. Sessizlie gmlmeden nce aklna gelen bir eyi kendince sylemek iin byk arzu duyduu belli olan Sir Leicester yastklarn arasnda biraz dorulmaya alyor. Bu hareketini gren George onu yeniden kaldryor ve istedii gibi yerletiriyor. " T e ekkr ederim, George. Kendimden bir para gibisin. Chesney Wold'da genelde benim yedek tfeimi tardn, George. Bu ya-

banc koullarda bana tandk geliyorsun, hem de ok." George onu kaldrdnda salam kolunu omzuna atan Sir Leicester bu szleri sylerken elini ok yava ekiyor. " T a m diyecektim ki," diye devam ediyor konumaya, "bu krizle ilgili diyecektim ki, ne yazk ki leydimle aramzdaki bir yanl anlamaya denk geldi. Aramzda bir mnakaa ktn kastetmiyorum (nk kmad) ama sadece bizim iin nemi olan baz eyler hakknda bir yanl anlama oldu ve bu beni leydimin yarenliinden ksa sreliine mahrum etti. Bir seyahate kmay gerekli grd - e m i n i m yaknda dner. Volumnia, sylediklerim yeterince anlalyor mu? Kelimelerin telaffuzuna pek hkim deilim." Volumnia onu gayet iyi anlyor; aslnda bir dakika ncekine nazaran konumas ok daha rahat anlalyor. Bunu yaparken gsterdii gayret yzndeki endieli ve yorgun ifadede kendini belli ediyor. Sadece iradesinin gc byle konuabilmesini salyor. "Bu yzden, Volumnia, senin yannda - v e drstlyle sadakatine kimsenin sz syleyemeyecei eski hizmetlim ve dostum Bayan Rouncewell'in yannda- ve atalarmn evi Chesney Wold'daki genliimin tandk bir hatras gibi geri gelen olu George'un yannda - k t y e gitmem halinde, iyileememem halinde, hem konuma hem yazma gcm kaybetmem halinde, geri daha iyi eyler mit ediyorum ama -" Yal khya sessizce alyor; Volumnia yanaklar al al byk heyecan ierisinde; svari kollarn kavuturmu, ban hafife emi, saygyla dinliyor. "Bu yzden Leydi Dedlock'la aramzda hibir eyin deimediini sylemek -Volumnia bilhassa senden balayarak- hepinizi ahitlie davet etmek istiyorum. Ondan en ufak bir ikyetim bile yok. Ona hep ok kuvvetli bir sevgi duydum, bunda en ufak bir azalma yok. Bunu hem ona hem de herkese syleyin. Daha azn sylerseniz bana kasten vefaszlk yapm olursunuz." Volumnia titreyerek onun talimatlarn harfiyen yerine getireceini sylyor. "Leydim yle yksek bir mevkide, yle gzel, yle hnerli, etrafndaki pek ok kimseye nazaran yle stn ki ona garez bes-

leyen dmanlarnn olmamas m m k n deildir sanrm. Nasl ben size sylyorsam siz de onlara syleyin ki aklm, hafzam ve idrakim yerinde olarak onun lehine yaptm hibir dzenlemeyi geri almyorum. Ona saladm hibir olanaktan onu mahrum etmiyorum. Onunla aramzda hibir ey deimedi, onun mutluluu ve menfaati iin yaptm hibir fiili lavetmiyorum - k i byle bir temaylm olsa grdnz gibi bunlar yapabilecek gcm var." Bu resmi konuma tarz baka zaman olsa biraz gln gelebilir ama bu sefer ciddi ve etkileyici. Asil samimiyeti, sadakati, tam bir valye ruhuyla onu korumas, onun uruna kendine yaplan hakszl ve gururunu cmerte hie saymas, en basitinden erefli, drst ve insanca. En sradan tamircide bile bylesi ltl niteliklerin altndan kymetsiz bir ey kamaz, en asil beyefendi de yle. Bu adan bakldnda ikisi de ok yce gnll, ikisi de ykseliyor, topran iki ocuu da ayn ekilde parlyor. Bu gayretinden bitkin derek ban yastklara dayyor ve gzlerini kapatyor; ama sadece bir dakika; sonra tekrar havay gzlemeye ve bouk seslere dikkat kesilmeye devam ediyor. Baz kk hizmetlerin grlmesi ve bunlarn kabulleniliindeki memnuniyet yznden svari onun iin gerekli bir hal alyor. Bu durum aktan aa sylenmese de kendini belli ediyor. Svari onun gr alanndan kmak iin bir iki adm geri atyor ve annesinin sandalyesinin biraz arkasnda tetikte bekliyor. Artk gn sona ermek zere. Sis ve sulu kar daha karanlk, ate odann duvarlar ve mobilyalar zerinde daha canl parlyor. Kasvet koyulayor; parlak havagaz sokaklarda peydahlanyor; yerlerini korumakta srarl be ya kandili, yar donmu yar erimi hayat kaynaklar zerinde sudan km balk gibi rpnarak titreiyor - k i balklarla ok da alakasz saylmazlar. Gnboyu samanlarn zerine arabalaryla yanap, "hal hatr sormak iin" zilin kordonunu ekmi olanlar evlerine dnmeye, giyinmeye, yemek yemeye ve daha nce sz geen btn son moda yntemlerle sevgili dostlarn konumaya balyorlar. imdi Sir Leicester ktleiyor; huzursuz, rahatsz, byk ars var. Her zaman itiraza msait bir eyler yapmaya yazgl

Volumnia'dan yakt m u m u sndrmesi isteniyor nk henz yeterince karanlk deil. Ama aslnda ok karanlk; btn gece nasl karanlk olacaksa o kadar karanlk. Bir sre sonra tekrar teebbs ediyor. Hayr! Sndr. Daha yeterince karanlk deil. Daha o kadar da ge olmadna kendini kandrmaya altn ilkin yal khyas anlyor. "Sevgili Sir Leicester, muhterem efendim," diye fsldyor usulca, "sizin iyiliiniz iin ve kendi vafizem icab, burada bu ssz karanlkta, gzleyip bekleyerek, dakikalar sayarak yatmamanz rica etmek cretinde bulunacam. zin verin perdeleri ekip mumlar yakaym ve sizi biraz daha rahat ettirecek bir eyler yapaym. Ne olursa olsun kilise anlar saati alacak, Sir Leicester, ne olursa olsun gece geip gidecek. Leydim de gelecek." "Biliyorum, Bayan Rouncewell, ama ok gszm -gideli o kadar uzun zaman oldu ki." "O kadar da uzun deil, Sir Leicester. Daha yirmi drt saat olmad." "Ama yine de uzun zaman oldu. Ah, ok uzun zaman!" Khyann yreini paralayan bir iniltiyle sylyor bunu. zerine plak klar tutmann zaman olmadn biliyor; gzyalarnn kendisi tarafndan bile grlemeyecek kadar kutsal olduunu biliyor. Bu yzden tek kelime etmeden bir mddet daha karanlkta oturuyor; sonra usulca etrafta gezinmeye balyor; nce atei kartryor, sonra pencereden bakyor. En nihayet Sir Leicester tekrar kendine hkim olarak ona "Haklsnz, Bayan Rouncewell, itiraf etmek durumu daha da ktletirmez. Vakit ge oldu, daha gelmediler. Oday aydnlatn!" Oda aydnlanp, hava durumu darda brakldnda geriye sadece dinlemek kalyor. Ama kederli ve hasta olmasna ramen, Leydi Dedlock'un odasndaki ateleri canl tutmaktan ve onu karlamak iin her eyi hazrlamaktan sz edildiinde biraz kendine geldiini fark ediyorlar. Bunlar yalandan da olsa onun beklendiini iitmek Sir Leicester'n u m u d u n u diri tutuyor. Gece yars oluyor, onunla birlikte yine ayn boluk. Sokaklarda arabalar az, o civarlarda gece yars baka ses duyulmuyor, o buz gibi sokaa sapacak kadar sarho olmu birisi naralar ata ata

aadan gemedii mddete bir ses duymak imknsz. Bu karl gece yle sakin ki o derin sessizlie kulak kabartmak, zifiri karanla bakmaya benziyor. ok uzaklardan bir ses duyulsa bile zayf bir k gibi o kasvetin iinde snp gidiyor ve ortam eskisinden daha da arlayor. Hizmetkrlar yatmaya gnderiliyor (pek de isteksiz deiller nk bir gece nce sabaha kadar ayaktaydlar) ve sadece Bayan Rouncewell'le George Sir Leicester'n odasnda nbete kalyor. Gece uyuntu uyuntu ayaklarn srrken - d a h a dorusu saat ikiyle arasnda hepten durmu gibi grnrken- artk gremedii havann nasl olduunu renmek iin zaptedilemez bir arzu duyuyor. Bunun zerine, leydinin dairesine gsterilen zeni denetlemek iin her yarm saatte bir devriye gezen George rotasn biraz daha uzatyor, hol kapsna kadar gidiyor, etrafna bakyor ve dnyann en kt gecesi hakknda olabildiince iyi bir rapor getiriyor; oysa sulu kar hl yamakta, evlerin ta girilerinde bile bilek boyu buzlu amur var. Oymalarla yaldzlarn bitiminden sonra ikinci dnemeteki kuytu bir sahanla alan (Sir Leicester Dedlock'un korkun baarsz, bu kabahati yznden de srgn edilmi, gndzleri tufan ncesi ay allar gibi kurumu bitkilerle dolu bir avluya nezaret eden portresinin de bulunduu) tam kuzenlere yarar odasnda Volumnia trl trl korkulara kaplyor. Bu korkular arasnda kendini nemle hissettiren bir tanesi de muhtemelen Sir Leicester'a kendi deyimiyle "bir ey olmas" halinde kk gelirinin bana neler gelecei. Burada kullanld ekliyle bir eyin sadece bir manas var; o da bilinen dnyada bir baronetin grp grebilecei son ey. Bu korkular yznden Volumnia kendi odasnda ne yataa yatabiliyor ne de atein yannda oturabiliyor, o latif bana kocaman bir al dolayp, o latif vcuduna da rtler sarmalayarak maliknede bir hayalet gibi geziniyor; bilhassa da henz dnmemi o ahs iin hazrlanm scak, konforlu odalara dadanyor. Bylesi bir durumda yalnz hareket etmek akla bile getirilemeyecei iin Volumnia'ya hizmetisi elik ediyor; srf bu yzden yatandan kaldrlm, tir tir titreyen, gayet uykulu ve senede en azndan on bin dolar eden birine hizmetilik etmeyi aklna koymu-

899
ken koullar icab bir kuzenin yanna girmeye mahkm oluuna daima kederlenen kadnn yznde pek de tatl bir ifade yok. Ama svarinin bu odalara yapt dzenli ziyaretler hem hanm hem de hizmetisi iin gecenin bu saatlerinde onlar gayet makbul klan bir muhafaza ve muhabbet teminat. Ne zaman yaklatn duysalar onu karlamak iin hemen stlerini balarn dzeltiyorlar; baka zamanlarda saatlerini ksa umursamazlk ve konuma paralarna blyorlar; Bayan Dedlock'un ayaklarn minenin paravanna dayam otururken atee dmekten son anda zekavet hamisi hizmeti tarafndan (ne yazk ki) kurtarlp kurtarlmad trnden konular biraz da huysuzlukla konuuyorlar. "Sir Leicester imdi nasl?" diye soruyor Volumnia, bandaki ah dzelterek. "Sir Leicester'n durumunda bir deiiklik yok, hanmefendi. Morali ok bozuk ve hasta, hatta ara sra biraz sayklyor." "Beni sordu mu?" diye soruyor Volumnia efkatle. "Sordu desem yalan olur, hanmefendi. Yani ben duymadm." "Gerekten de ok esef verici bir durum, Bay George." "Gerekten de yle, hanmefendi. Yatsanz daha iyi olmaz m?" "Yatsanz ok daha iyi olur, Bayan Dedlock," diye tekrar ediyor hizmeti, aksi bir sesle. Ama Volumnia Hayr! diyor Hayr! Ona ihtiya olabilir, hemen gelmesi istenebilir. "Bir ey olacak olursa" o da hazr bulunmazsa kendini asla balayamaz. Hizmetinin neden (Sir Leicester'n odasna daha yakn olan) kendi odasnda deil de burada bekledii yolunda tartmaya at soruya hi cevap vermiyor; sadece inatla burada kalacan belirtiyor. Dahas Volumnia "bir gzn bile kapatmamakla" vnyor -sanki yirmi otuz gz varm gibi- geri bu beyanat son be dakikada iki gzn pheye yer brakmayacak ekilde am olmasyla eliiyor. Ama saat drde gelip, ayn boluk devam edince sadakati onu terk etmeye ya da belki daha glenmeye balyor; nk ertesi gn kendisinden pek ok ey beklenebileceini, bu yzden de hazr olmay grevi addettiini sylyor; yani orada kalmay ok istemesine ramen byk bir fedakrlkla oradan ayrlmas icap ediyor. Bu yzden de svari tekrar gelip de "Yatsanz daha iyi olmaz m, Bayan Dedlock?" dediinde, hizmeti de her zamankinden daha aksi "Yatsanz ok daha iyi olur, Bayan Dedlock!" diye ktnda uysalca ayaa kalkyor ve "Nasl biliyorsanz yle yapn!" diyor. Bay George kukusuz ona kuzenlere yarar odasnn kapsna kadar elik etmenin iyi olacan biliyor, hizmeti de kukusuz onu fazla terifata girimeden yataa postalamann iyi olacan biliyor. Sz konusu admlar bu ekilde atlyor; artk svari devriye gezerken tek bana. Havada hibir dzelme yok. Revaktan, dam korkuluundan, saaklardan, her knt, direk ve stundan eriyen kar damlyor. Sanki snmak ister gibi byk kapnn st svesine, altna, pencerelerin kelerine, her trl kuytu oyua sokulmu; orada tkenip yok oluyor. Hl kar yayor; atnn, at pencerelerinin zerinde; hatta oradan szp Hayalet Yolu'ndaki ayak sesi gibi tekdze aadaki ta zemine dyor, p p p. Chesney Wold'dan sonra ona pek de yabanc gelmeyen byk evin ssz ihtiamyla hatralar canlanan George st katlara kyor ve mumu bir kol boyu mesfade tutarak belli bal odalar geziyor. Son birka haftadr talihinin nasl karmak deiiklikler geirdiini, krda geen ocukluunu, aradaki o geni boluun zerinden hayatnn iki dneminin nasl garip bir biimde birbirine kavutuunu dnyor; imgesi zihninde tazeliini koruyan cinayete kurban gitmi adam; bu odalarda ortadan kaybolan, yakn zamandaki mevcudiyetinin izleri hl bu odalarda bulunan hanm; st kattaki evin efendisini, "Ona kim syleyecek?" sorusunu sordurtan kt sezgiyi dnyor, oraya buraya bakyor ve cesaretini toplayarak yanna gidip, eliyle dokunmas, hayal olduunu ispatlamas gerekecek herhangi bir ey grebileceini aklndan geiriyor. Ama tekrar byk merdiveni karken her yer bombo; aadaki ve yukardaki karanlk gibi bombo, i skan sessizlik gibi bombo. "Hl her ey hazr bekliyor mu, George Rouncewell?" "Her ey yerli yerinde, Sir Leicester." "Hi haber yok mu?"

Svari ban sallyor. "Gzden kam olabilecek bir mektup yok mu?" Ama yle bir u m u t olmadn biliyor ve cevap beklemeden ban yasta dayyor. Birka saat nce syledii gibi kendisine pek aina gelen George Rouncewell, bo karl gecenin geri kalan uzun saatlerinde onu daha rahat ettirecek pozisyonlara sokuyor ve ayn ainalkla onun dile getirmedii isteini yerine getiriyor, gnn daha ilk klaryla mumu sndrp perdeleri ayor. Gn hayalet gibi geliyor. Souk, renksiz, silik, "Beni gzleyenler bakn size ne getiriyorum! Ona kim syleyecek!" diye barr gibi lgn bir ikaz aydnl katyor nne.

LIX. Blm

E S T H E R N HKYES

Krlar geride brakp Londra'nn kenar mahallelerine vardmzda saat sabahn yd. Gndz gittiimiz yollar dnerken ok daha kt vaziyetteydi, o zamandan beri kar bir yandan yam bir yandan erimiti ama yol arkadamn enerjisi bir an olsun azalmamt. lerlememizde neredeyse atlar kadar yardm olmu, hatta ounlukla onlarn bile yardmna komutu. Atlar tepeleri trmanrken yar yolda bitkin dp durmular, hzla akan derelerden gemiler, kayp dmler, yularlarna dolanmlard; ama yol arkadam ve onun kk feneri hep hazr ve nazrd, mesele halledildiinde o serinkanl "Gidelim, ocuklar!" nidasn sesinin tonunda en ufak deiiklik olmakszn tekrarlyordu. Geri dn yolculuumuzu ynlendiriindeki kararllk ve gveni anlayamamtm. Londra'nn birka kilometre yaknna gelene kadar ne oyalanm ne de soru sormak iin durmutu. Ondan sonra da sada solda be kelime ona yetmiti; bylece sabah le drt aras Islington'a geldik. Annemi her geen dakika daha da geride brakmann bana verdii gerilim ve endie zerinde durmayacam. Sanrm onun hakl olduuna, bu kadnn izini srmekte geerli bir nedeni olduuna dair kuvvetli bir midim vard ama btn seyahat boyunca bunu sorgulayarak kendime ikence/emitim. Onu b'ul|-' duktan sonra ne yapacamz, bu zaman kaybn nasl telafi edeceimiz aklmdan kolay kolay karamadm s'orulard; bunlara kafa yormaktan bitap dmtm ki birden durduk.

Byk bir caddede bir araba durann nnde durmutuk. Yol arkadam, adeta arabann kendisi gibi sokaklarda srklenmiesine amura bulanm iki srcmzn paralarn dedi; onlara arabay nereye gtrecekleri konusunda ksa talimatlar verdikten sonra beni alp daha kk baka bir arabaya geirdi. "Ah, canm!" dedi bu ii yaparken. " N e kadar slanmsn!" Hi farknda deildim. Ama eriyen kar arabann iine szmt; den bir at kaldrmak gerektiinde de bir iki kere aa inmitim; elbisem suyu ekmiti. Bunun hi nemli olmadna onu ikna etmeye altm ama onu tanyan src itirazlarm dinlemeyip ahra kotu ve bir kucak temiz saman getirdi. Samanlar zerime serptiler, bu beni stp rahatlatt. "imdi, canm," dedi Bay Bucket kapm kapattktan sonra pencereden bam uzatarak, "bu kadn takip edeceiz. Biraz zaman alabilir ama sen kendini zme. Bu ii yapmam gerektiren bir sebep olduunu biliyorsun, deil mi?" Ne gibi bir sebep olduunu pek dnemiyordum - h e l e ne kadar ksa bir sre sonra bu sebebi daha iyi anlayacam hi aklma gelmiyordu ama ona gvendiimi syledim. "Bak burada haklsn, yavrum" dedi. "Sana bir ey diyeyim! Seni tandktan sonra sana kar beslediim gvenin yarsn bana beslesen yeter. Tanrm! Hi mesele kartmadn. Yatandan kaldrldn andan beri sergilediin davranlar sergileyen tek bir kadn bile grmedim, hem de toplumun hibir kesiminden - y k s e k kesimlerden de pek oklarn grmlm vardr. T a m bir rneksin," dedi Bay Bucket itenlikle; "tam bir rneksin." Ona mani olmadm iin ok mutlu olduumu syledim ve bundan sonra da olmamay mit ettiimi belirttim. "Canm," dedi, "gen bir hanm cesur olduu lde uysal, uysal olduu lde de cesursa ben artk daha fazlasn aramam. O zaman tam bir Kralie olur, sen kendin de ylesin." Bu cesaret verici szlerle -o yalnz ve endieli anmda bana gerekten cesaret vermiti- arabann nne geti ve tekrar hareket ettik. Nereye gittiimizi ne o zaman biliyordum ne de imdi biliyorum ama Londra'nn en dar ve irkin yollarnda ilerliyor gibiydik. Ne zaman srcye yolu tarif ettiini duysam bylesi so-

kaklarn daha da derinlerine batmaya kendimi hazrlyordum, nitekim yle de oluyordu. Bazen daha geni bir sokaa kyor ya da tekilerinden daha byk, kl bir binaya tesadf ediyorduk. O zaman seyahatimize baladmz srada girdiimiz karakola benzeyen bu binann nnde duruyorduk ve onun bakalaryla kafa kafaya verip bir eyler konutuunu gryordum. Bazen bir kemerin yannda ya da bir sokak kesinde iniyor, esrarl bir biimde kk fenerinin n sallyordu. Buna eitli karanlk kelerden, bcekler gibi benzer klar akn ediyor, yine fikir teatisinde bulunuluyordu. Zamanla aratrmamz daha dar ve kolay snrlar iinde srdrmeye baladk. Artk nbetteki tek bir polis memuru Bay Bucket'n bilmek istedii eyi syleyebiliyor ve ona nereye gideceini gsterebiliyordu. En sonunda bu adamlardan biriyle arasnda biraz uzunca bir konuma cereyan etti, zaman zaman ban belli bir ekilde sallamasndan bu konumann onu tatmin ettiini karttm. Konumas bittiinde gayet telal ve ihtiyatl bir halde yanma geldi. "imdi, Bayan Summerson," dedi bana, "ne olursa olsun panie kaplmayacanz biliyorum. Size sadece bu kiiyi bulduumuzu ikaz edeceim, kim bilir belki bana bir faydanz dokunabilir. Byle bir ricada bulunmak istemezdim ama biraz yrr mydnz, canm?" Tabii h e m e n aa inip koluna girdim. "Biliyorum, ayaklarnza hkim olmanz o kadar kolay deil," dedi Bay Bucket; "ama acele etmeyin." Sokan kar tarafna geerken etrafma kendimi bilmeden, telala bakmama ramen bulunduumuz yeri tanyormuum gibime geldi. "Holborn'da myz?" diye sordum. "Evet," dedi Bay Bucket. "Bu soka biliyor musunuz?" "Chancery Soka'na benziyor." "Aynen yle, canm," dedi Bay Bucket. Sokaa saptk, karda bata ka ilerlerken saatlerin be buuu vurduunu duydum. Sessizce ve o artlarda olabildiince hzl yryorduk ki dar kaldrmda bize doru gelen, pelerinine sarnm biri bana yol vermek iin kenara ekildi. Ayn anda aknlkla kendi admn sylendiini duydum, bu Bay Woodcourt'tu. Sesini gayet iyi tanyordum.

905
Bu yle beklenmedik bir eydi, stmal, sayklamak seyahatimin ardndan yle - n e diyeceimi bilemiyorum, ho mu desem acl m - gzlerimin yaarmasn engelleyemedim. Sanki sesini yabanc bir lkede duymu gibiydim. "Sevgili, Bayan Summerson, gecenin bu saatinde byle bir havada dardasnz demek!" Olaand bir i yznden evden alndm hamimden renmiti, aklamada bulunmama gerek kalmamas iin bunu hemen syledi. Ona bir arabadan daha yeni indiimizi ve - a m a o anda kendimi yol arkadama bakmak zorunda hissettim. "Gryorsunuz, Bay Woodcourt"; ismini benden kapmt; "u anda yan sokaa gidiyoruz. - M f e t t i Bucket." Bay Woodcourt itirazlarm umursamadan hemen pelerinini karp zerime att. "Bu da iyi bir hamle," dedi Bay Bucket ona yardm ederek, "ok iyi bir hamle." "Ben de sizinle gelebilir miyim?" dedi Bay Woodcourt. Bilmiyorum bana m sormutu yoksa yol arkadama m. "Tanrm!" diye bard Bay Bucket cevap verme iini kendisi stlenerek. "Elbette gelebilirsiniz." Btn bunlar gz ap kapayana kadar oldu ve beni pelerine sarlm vaziyette ortalarna alarak yola koyuldular. "imdi Richard'n yanndan geliyorum," dedi Bay Woodcourt. " D n gece saat ondan beri onun yanndaydm." "Aman tanrm, hasta m!" "Hayr hayr, inann deil; hasta deil ama pek iyi de deil. Morali bozulmu, bitkin dm -biliyorsunuz bazen ok endieleniyor ve yoruluyor- tabii Ada da hemen bana haber gndermi, eve geldiimde onun notunu buldum ve hemen buraya geldim. Neyse, bir sre sonra kendini yle toparlad ki Ada ok mutlu oldu ve bu ii benim yaptma yle ikna oldu ki, geri Tanr biliyor ya bir ey yapmadm, uyuyana kadar yannda kaldm. Umarm Ada da artk uyumutur!" Onlardan dosta ve muhabbetle sz ediini, menfaat beklem e d e n kendini onlara vakfediini, cancazmn minnettarln ve gvenini kazann ve onun iini rahatlatn bana verdii szden ayr dnebilir miydim? Grnmdeki deiiklikten mthi sarsld o gn bana syledii eyleri unutmak iin ne kadar nankr olmak lazm. "Onu bir emanet olarak kabul edeceim, h e m de bu kutsal bir emanet!" imdi baka bir dar sokaa sapmtk. "Bay Woodcourt," dedi Bay Bucket, yrrken onu dikkatle incelemiti, "iimiz gerei burada oturan bir hukuk krtasiyecisine gidiyoruz; ad Bay Snagsby. Onun hakknda ne biliyorsunuz, tanyorsunuz, deil mi?" yle zekiydi ki annda onu tandn fark etmiti. "Evet, biraz tanyorum, onu burada ziyarete gelmitim." "yle mi?" dedi Bay Bucket. "Ben gidip onunla iki kelime ederken Bayan Summerson'n yannda durur muydunuz acaba?" Son polis memuru sessizce arkamzda duruyordu. Birinin haykrdn duyduumu sylediimde lafa karana kadar onun orada olduunu fark etmemitim. "Korkmayn, hanmefendi," dedi. "Snagsby'nin hizmetisi." "Gryorsunuz ya bu kz sk sk nbet geiriyor," dedi Bay Bucket, "bu gece de durumu fena. Bu kt oldu ite, o kza ey soracaktm bir ekilde kendine getirilmesi lazm." "Zaten o olmasa bu saate kadar ayakta kalmazlard, Bay Bucket," dedi teki adam. "Btn gece byleydi, efendim." "Doru," dedi Bay Bucket. "Benim fenerimin gaz bitti. Seninkini uraya tutsana." Bouk haykrma ve inilti sesleri duyduum evin birka kap tesinde fsltyla yaplyordu bu konumalar. Yolu aydnlatmak iin tutulan fenerin yuvarlak nda Bay Bucket kapya gidip tklatt. Kap iki kere alndktan sonra ald; bizi sokakta brakarak ieri girdi. "Bayan Summerson," dedi Bay Woodcourt; "mahremiyetinizi ihlal e t m e d e n yannzda kalmamn imkn varsa rica ederim izin verin kalaym." "Gerekten ok naziksiniz," dedim. "Sizden kendime ait hibir srr saklamak gerei duymuyorum; bir sr saklyorsam bilin ki bakasnndr." "Anlyorum. Bana gvenin, bu srra gerekli saygy gsterebildiim lde yannzda kalacam." "Size tamamiyle gveniyorum," dedim. "Bana verdiiniz sz nasl tuttuunuzu biliyor ve derinden hissediyorum."

906
Ksa bir sre sonra kk yuvarlak k tekrar parlad ve Bay Bucket drst yzyle yanmza geldi. "Rica ederim ieri gelin, Bayan Summerson," dedi, "atein yanna oturun. Bay Woodcourt, aldm malumatlardan sizin doktor olduunuzu kardm. u kza bir bakp onu kendine getirecek bir ey yapabalir misiniz? Bana ok gereken bir m e k t u p var onda. ekmecesinde deil, sanrm zerinde olmal; ama yle kaslm, bklm ki cann yakmadan bir ey yapmak m m k n deil." mz birlikte eve girdik; souk ve nemli olmasna ramen, btn gece kimse uyumadndan biraz havaszd. Kapnn arkasndaki koridorda, gri ceketli, rkek, hznl grnl ufak tefek bir adam vard ve munis munis konuuyordu. "Aada, Bay Bucket," dedi. "Hanmefendi mutfan kusuruna bakmasn; gndzleri oray oturma odas gibi kullanyoruz. Arka taraf Guster'n yatak odas, kendisi de orada nbet geiriyor, zavallck, ok feci!" ok gemeden Bay Snagsby olduunu anladm ufak tefek adamn n sra aa indik. Mutfakta atein yannda Bayan Snagsby kpkrmz gzler ve ok aksi bir yz ifadesiyle oturuyordu. "Hatuncuum," dedi Bay Snagsby, arkamzdan ieri girerek, "bu uzun gece boyunca sren -ayptr sylemesi- dmanlklar bir dakikalna olsun bir kenara brakalm, Mfetti Bucket, Bay Woodcourt ve bir hanmefendi geldiler." Kadn armas iin bir sebep varm gibi hayretle bize bakt, bilhassa da bana. "Hatuncuum," dedi Bay Snagsby sanki haddi olmayarak oturuyormu gibi kapnn yanndaki en uzak keye ilierek, "Mfetti Bucket, Bay Woodcourt ve bir hanmefendinin bu saatte Cursitor Caddesi Cook's Court'a neden geldiini bana soracaksmdr herhalde. Bilmiyorum. En ufak bir fikrim yok. Bana bir aklama yaplsayd bile anlamazdm, yaplmamasn da tercih ederim." Adamcaz yle perian grnyordu, ban eline dayam yle bir oturuu vard, ben de yle souklukla karlanmtm ki zr dilemeye karar verdim ama Bay Bucket bu ii kendi zerine ald. "imdi, Bay Snagsby," dedi, "siz en iyisi Bay Woodcourt'la birlikte gidip sizin Guster'a bakn -" "Benim Guster m, Bay Bucket!" diye bard Bay Snagsby. "Yapmayn, efendim, yapmayn, bundan sonra da onun iin sulanrm artk." "Ayrca mumu da tutarsnz," dedi Bay Bucket zr dilemeye gerek duymadan, "ya onu tutarsnz ya da sizden istenen herhangi faydal bir i yaparsnz. Bunu yapmaya sizden daha istekli kimse olamaz nk siz insaniyetli ve iyi huylu birisiniz ve bakalar iin merhamet duyan bir yree sahipsiniz. (Bay Woodcourt rica ederim gidip ona bakar msnz ve o mektubu alabilirseniz bir an nce bana getirir misiniz?)" Onlar knca Bay Bucket beni atein yannda bir keye oturttu ve slak ayakkablarm karp atein paravannn zerine ters evirerek yerletirdi; bu esnada srekli konuuyordu. "Bayan Snagsby'nin hi de misafirperver olmayan bu bak cannz skmasn, hanmefendi, nk byk bir yanlsama iinde. Bu yanlsamay, genelde dncelerini onun gibi ekillendiren bir hanmn anlayabileceinden daha abuk anlayacak nk ona ben anlatacam." Elinde slak apkas ve atklar srlsklam atein nnde dururken Bayan Snagsby'ye dnd. "imdi size ilk szm, evli bir kadn olarak, hem de cazibeli denebilecek - ' n a n bana, btn o gzellikler, holuklar,' - bu arky iyi bilirsiniz, gzel meclislere yabanc olduunuzu sylemeyin sakn bana - c a z i b e - ekicilik insann kendine gvenmesini salamaldr - a m a siz her eyi mahvettiniz." Bayan Snagsby biraz telalanm gibiydi, yz azck yumuamt, kekeleyerek Bay Bucket'n ne d e m e k istediini sordu. " N e mi?" dedi Bay Bucket; konutuu mddete mektubun bulunmasn beklediini anladm yznden - b e n de heyecan ierisindeydim nk onun ne kadar nemli olduunu biliyordum; " N e d e m e k istediimi syleyeyim, hanmefendi. Gidin Othello'yu seyredin. O trajedi tam size gre." Bayan Snagsby bile bile neden diye sordu. " N e d e n mi?" dedi Bay Bucket. "nk dikkat etmezseniz siz de ayn duruma deceksiniz. imdi ben sizinle konuurken bile aklnzn bu gen hanmla megul olduunu biliyorum. Size

908
bu gen hanmn kim olduunu sylemeli miyim? Yapmayn, siz benim mtecessis dediim trden bir kadnsnz - r u h u n u z bedeniniz iin fazla byk, iinde rahat deil- beni tanyorsunuz, beni en son nerede grdnz ve orada ne konuulduunu hatrlyorsunuz. Deil mi? Evet! Gzel. te bu gen hanm o gen hanm." Bayan Snagsby o anda bu gndermeyi benden daha iyi anlama benziyordu. "Bir de Zorlu var -siz ona Jo diyorsunuz- o da ayn meseleyle ilgiliydi, baka bir eyle deil; dedenizden daha fazla malumat sahibi olmayan kocanz da (en iyi mterisi Bay Tulkinghorn vastasyla) ayn ie karmt, bir bakasna deil; btn o insanlar da hep ayn meseleye karmt bir bakasna deil. Yine de sizin gibi cazibeleri olan evli bir kadn (o gzelim) gzlerini bu ie kapatyor ve o narin ban gidip duvara vuruyor. Sizden utanyorum! (Bay Woodcourt'un imdiye kadar mektubu alacan sanyordum.)" Bayan Snagsby ban sallayarak mendilini gzlerine gtrd. "Hepsi bu mu?" dedi Bay Bucket heyecanla. "Hayr. Bakn ne oluyor. Bir bakas deil, yine bu ie karm bir baka kii, bitkin bir halde bu gece buraya geliyor ve hizmetinizle konutuu grlyor; ikisinin arasnda bir kat alverii oluyor ki onu almak iin yz pound verirdim. Siz ne yapyorsunuz? Saklanp onlar seyrediyorsunuz ve bu hizmetinin -nasl bir illeti olduunu ve en ufak eyde nasl patlak verdiini bile bile- zerine atlyorsunuz, hem yle artc ve sert bir tavrla ki kzcaz kendinden geiyor ve bir daha da kendine gelemiyor, hem de bir Hayat onun tek bir szne balyken!" Bu sylediklerinde gerekten de o kadar ciddiydi ki ellerimi kenetledim ve odann etrafmda dndn hissettim. Ama durdu. Bay Woodcourt ieri girdi, eline bir kt brakt ve tekrar kt. "imdi Bayan Snagsby bunlar telafi edebilmek iin yapabileceiniz tek ey," dedi Bay Bucket hzla mektuba gz gezdirerek, "bu gen hanmla burada zel bir konuma yapmamza izin vermeniz. Yan taraftaki beyefendiye yardm etmenin ya da kz

909
bir an nce kendine getirmenin iyi bir yolunu biliyorsanz elinizi abuk tutun!" Bir dakika sonra kadn gitmi, Bay Bucket da kapy kapamt. "imdi canm, sk dur, kendini toparla" "Peki," dedim. "Bu kimin yazs?" Annemindi. Yrtlm, buruuk bir kda kurun kalemle yazlm, yer yer slanmt. Bir mektup gibi katlanm ve hamimin adresine, bana gnderilmiti. "Yazy tandn," dedi, "bana okuyabilecek kadar gcn varsa, oku! Ama tek kelimeyi bile atlama." Deiik zamanlarda parti parti yazlmt. Okudum: "Kulbeye gelmemin iki amac vard. Birincisi canm mmknse bir kere daha grmekti - a m a sadece grmek- onunla konumak ya da yaknlarda olduumu ona bildirmek deil. teki amacm takipten kurtulmak ve kaybolmakt. Anneye bana yardmlar yznden kzma. Bana yapt yardm, her eyin canmn iyilii iin olduuna onu ikna ettiim iin yapt. lm ocuunu hatrlarsn. Erkeklerin rzasn parayla satn aldm ama onun yardm gnldendi." " ' G e l m e m ' demi" dedi yol arkadam, "demek ki oraya gittiinde yazm. Tpk dndm gibi. Haklymm." Sonraki parti baka bir zaman yazlmt. "ok uzun yol gittim, saatlerdir ayaktaym ve yaknda leceimi biliyorum. Sokaklar! lmekten baka amacm yok. Evden karken daha kt bir maksadm vard ama dier gnahlarma bir de bunu eklemekten kurtuldum. Souk, nem ve bitkinlik l bulunmama yetecek; ama bu sebeplerden lm gibi grnsem de beni asl ldren sebepler baka. zerinde durduum her eyin birdenbire keceini, korkudan ve vicdan azabndan leceimi dnmekte haklymm." "Cesaret," dedi Bay Bucket. "Bir iki kelime daha kald." Bunlar da baka bir zaman yazlmt. Grne gre karanlkta.

911
"zimi kaybettirmek iin elimden geleni yaptm. Yaknda unutulacam ve onun erefine o kadar halel getirmeyeceim. zerimde tannmam salayacak hibir ey yok. Bu kd da imdi brakyorum. Oraya kadar gidebilirsem, lmeye yatacam yer daha nce hep dndm o yer olacak. Elveda. Beni bala." Bay Bucket bana koluyla destek olarak usulca sandalyeme oturttu. "Kendini toparla! Sana acmasz davrandm dnme, canm, ama o gc iinde hisseder hissetmez ayakkablarn giy ve hazrlan." stediini yaptm; ama mutsuz annem iin dua ederek uzun bir sre orada beklemem gerekti. Hepsi zavall kzla urayordu, Bay Woodcourt'un onlara talimatlar verdiini ve sk sk onunla konutuunu duyuyordum. En nihayet Bay Bucket'la birlikte ieri girdi; onunla tatl tatl konumak gerektiini, edinmek istediimiz malumat benim sormamn daha iyi olacan dndn syledi. Biraz yattrlp, telalandrlmazsa sorulara cevap verecek haldeydi. Sorular, mektubun eline nasl getii, mektubu veren kiiyle arasnda neler getii, bu kiinin nereye gittiiydi. Zihnimi bu konulara odaklamaya alarak onlarla birlikte yandaki odaya gittim. Bay Woodcourt darda kalacakt ama benim ricamla ieri girdi. Zavall kz onu yatrdklar yerde oturuyordu. Etrafnda ama hava alabilsin diye biraz uzanda duruyorlard. Gzel deildi, zayf ve kt grnyordu ama biraz vahi olsa da saf ve iyi bir yz vard. Yere, yanna diz ktm ve biare ban omzuma dayadm; bunun zerine kolunu boynuma dolayp alamaya balad. "Zavall kz," dedim yzm alnna dayayarak; nk ben de alyor ve titriyordum; "imdi seni byle skmak ok zalimce ama bu m e k t u p hakknda bir eyler renmemiz o kadar nemli ki bir saat anlatsam bitiremem." Kimseye bir zarar vermek istemediini, Bayan Snagsby, kimseye bir zarar vermek istemediini acnas bir halde tekrarlamaya balad. "Hepimiz bundan eminiz," dedim. "Ama rica ederim syle bu mektubu nasl aldn." "Evet, sevgili hanmcm, size syleyeceim, hem de dorusunu. Dorusunu syleyeceim, Bayan Snagsby." "Buna eminim," dedim. "Nasl oldu peki?" "Bir ey almak iin dar kmtm hanmcm -hava kararak ok olmutu- epey geti; eve dndmde, srlsklam, amur iinde fakir grnl birinin bizim eve baktn grdm. Benim kapdan girdiimi grnce seslendi ve burada oturuyor muyum diye sordu. Evet dedim, o da burada bir iki yer bildiini ama yolunu kaybettiini ve o yerleri bulamadn syledi. Ne yapsaydm, ne yapsaydm! Bana inanmazlard! Bana kt bir ey sylemedi, ben de ona kt bir ey sylemedim, Bayan Snagsby!" Hanmnn onu rahatlatmas gerekiyordu; bunu da dorusu byk pimanlkla yapt ama teye gemesini engellemek gerekti. "O yerleri bulamyordu," dedim. "Hayr!" dedi kz ban sallayarak. "Hayr! Bulamyordu. ok bitkindi, topallyordu, sefil bir haldeydi, Ah, ok acnas bir haldeydi! Onu grseydiniz, Bay Snagsby, eminim yarm pound verirdiniz!" "Ya Guster'cm," dedi, laf nasl balayacan bilemeden. "Keke verebilseydim." "Yine de ok dzgn konuuyordu," dedi kz gzlerini koca koca ap bana bakarak, "yle ki insann yrei burkuluyordu. Bana mezarla nasl gidildiini bilip bilmediimi sordu. Ona hangi mezarlk diye sordum. Yoksul mezarl, dedi. Benim de yoksul bir ocuk olduumu, kilisede yle kaytl olduunu syledim. Ama o buradan fazla uzak olmayan, zeri kemerli, tek basamakla klan, demir kapl, bakmsz bir mezarl aradn syledi." Yzne bakp, konumaya devam edebilsin diye onu yattrrken Bay Bucket'n bu son sylediini tehlike iareti diyebileceim bir bakla karladn grdm. "Tanrm, tanrm!" diye bard kz salarn elleriyle geri iterek, "ne yapsaydm, ne yapsaydm! u uyku ilacn alan adamn gmld - h a n i siz eve gelip anlatmtnz ya Bay Snagsbymezarl kastediyordu, yle korktum ki Bayan Snagsby. Ah, tekrar korktum. T u t u n beni!"

"imdi daha iyisin," dedim. "Rica ederim biraz daha anlat." "Tamam, tamam anlatacam! Ama bana kzmayn, sevgili hanmcm, nk ok hastaydm." Ona kzmak ne m m k n d , zavallck! "Tamam! imdi anlatacam, imdi anlatacam. Ona mezarl tarif eder miyim diye sordu, evet dedim ve tarif ettim; bana adeta kr gzlerle bakt, olduu yerde sallanyordu. Mektubu karp bana gsterdi ve bunu postaya verirse silineceini, kimsenin onu dikkate almayacan ve asla yerine gitmeyeceini syledi; bunu alp birisiyle gnderir miydim, parasn evdekiler verirdi. Ben de kimseye bir zarar gelmeyecekse evet, dedim, o da kimseye zarar gelmez, dedi. Mektubu aldm, bana verecek bir eyi olmadn syledi, ben de zaten fakir olduumu ve bir ey istemediimi syledim. Tanr seni korusun! dedi ve gitti." "Acaba - ? " "Evet," diye bard kz soruyu nceden sezerek, "evet! ona gsterdiim tarafa gitti. Sonra ieri girdim ve Bayan Snagsby birden arkamda belirdi, beni yakalad ve korktum." Bay Woodcourt onu usulca kollarmdan ald. Bay Bucket beni pelerine sard ve vakit kaybetmeden sokaa ktk. Bay Woodcourt tereddtteydi ama ben "Beni imdi brakmayn!" dedim, Bay Bucket da "Bizimle gelseniz daha iyi olur, size ihtiyacmz olabilir; zaman kaybetmeyin," diye ekledi. O yry hayal meyal hatrlyorum. Ne gece ne gndz olduunu hatrlyorum; gn aaryordu ama sokak lambalar henz sndrlmemiti; sulu kar hl yayordu ve yollarda epeyce kar birikmiti. Yanmzdan m birka kiinin getiini hatrlyorum. Islak atlar, tkanm, taan su yollarn, zerinden yrdmz kararm kar buzu, iinden getiimiz darack avlular hatrlyorum. Ayn zamanda kzn hikyesini yksek sesle ve sade bir dille anlatnn hl kulaklarmda olduunu; onun koluma yaslandn hl hissettiimi; kararm ev cephelerinin bana bakan insan yzlerine dntn; kafamda ya da havada byk su kapaklar alp kapanyormu gibi geldiini; gerek olmayan eylerin gereklerden daha elle tutulur olduunu hatrlyorum. En sonunda zeri kapal, karanlk ve sefil bir yolda durduk, demir bir kapnn nnde tek bir lamba yanyor, sabah gszce

ieri girmeye abalyordu. Kap kapalyd. Arkasnda bir mezarlk vard - i i n d e gecenin ar ar kmldand korkun bir yerdi; ama ieride bakmsz terk edilmi mezarlarn tmseklerini, mezar talarn grebiliyordum, etraflar camlarnda birka lgn k yanan, duvarlarndan bir hastalk gibi nem szan pis evlerle evriliydi. Kapnn nndeki basamakta, byle bir yerin her taraftan szan ve szlen korkun sularn ekmi bir kadnn yattn, bir acma ve dehet lyla fark e t t i m - Jenny, len ocuun annesi. Koaym dedim ama durdurdular ve Bay Woodcourt byk bir samimiyetle, hatta gzlerinde yalarla kadnn yanna gitmeden nce bir saniye olsun Bay Bucket' dinlememi rica etti. Dediini yaptm gibime geldi. Dediini yaptm. "Bayan Summerson, bir dakika dnrseniz ne demek istediimi anlayacaksnz. Kulbede giysilerini deitirmiler." Kulbede giysilerini deitirmiler. Bu kelimeleri zihnimde tekrarlayabiliyordum, kendi ilerinde ne anlama geldiklerini de biliyordum ama onlara baka bir eyle balantl deiik bir mana yaktramyordum. "Birisi geri dnm," dedi Bay Bucket, "teki yola devam etmi. Yola devam eden, arkadan gelenleri kandrmak iin ne kadar kararlatrlmsa o kadar gitmi, sonra tarlalardan evine dnm. Bir dakika dnn!" Bunu da zihnimde tekrarlayabiliyordum ama ne manaya geldiini bilemiyordum. nmde, basamakta yatan, l ocuun annesini gryordum. Bir kolunu parmaklklardan birine dolam, adeta ona sarlm gibi yatyordu. Annemle daha birka saat nce konumu olan kadn orada yatyordu. Kederli, savunmasz, kendini bilmeyen bir mahluk orada yatyordu. Annemin mektubunu getiren, onun nerede olduu konusunda bana ipucu verebilecek tek kii; bize onca zamandr aradmz bulmamz iin klavuzluk edebilecek, annemle ilgili anlayamadm bir sebepten bu hale gelmi, her an durumu daha da tehlikeye giren tek kii orada yatyordu; yatyordu ve beni durdurmulard! Bay Woodcourt'un yzndeki arbal ve merhametli ifadeyi grsem de idrak edemedim. Bay Bucket'n gitmesini engellemek iin gsne dokunduunu grsem de idrak edemedim. Souk havada,

pelerinsiz, saygyla durduunu grdm. Ama hibir eyi idrak edemedim. Hatta aralarnda konutuklarn duydum: "Yanna gitsin mi?" dediler. "Gitsin. Ona ilk dokunan onun elleri olmal. Bizden daha fazla hakk var." Kapnn yanna gittim, yere eildim. O ar ba kaldrdm, uzun slak salar kenara ektim ve yzn evirdim. Annemdi, buz gibiydi, lmt.

LX. Blm

PERSPEKTF

Hikyemin daha ileri ksmlarna geiyorum. evremdeki herkesin iyiliinden bulduum avuntuyu asla duygulanmadan hatrlayamam. Kendi hakkmda yle ok ey anlattm, daha anlatacak da o kadar ok ey var ki zntm zerinde durmayacam. Hastalandm ama fazla uzun srmedi; onlarn hastalm srasnda bana gsterdikleri ilgiyi anmak iin olmasa hi szn bile etmezdim. Hikyemin daha ileri ksmlarna geiyorum. Hastalm srasnda hl Londra'daydk, Bayan Woodcourt da hamimin davetiyle yanmzda kalmaya gelmiti. Hamim benim onunla eskisi gibi konuacak kadar iyi ve keyifli olduuma kanaat getirdiinde -geri beni dinlese ok daha abuk olacaktiime ve yanndaki koltuuma geri dndm. Bu zaman kendisi belirlemiti, yalnzdk. " D a m e Trot," dedi, beni yanama bir pck kondurarak karlamt, "Homurtuhaneye tekrar hogeldin, canm. Uygulamam gereken bir plan var, kk kadn. Belki alt ay belki daha da fazla burada kalmak niyetindeyim. Ksacas bir mddet buraya yerlemek istiyorum." "Bu esnada Kasvetli Ev'i brakacak myz?" dedim. "Evet, canm! Kasvetli Ev," dedi, "kendi kendine bakmay renmeli." Sesi bana zntl gelmiti ama ona baktmda o nazik yznn en ho gllerinden biriyle aydnlandn grdm.

916
"Kasvetli Ev," diye tekrar etti; bu sefer sesi zntl deildi, "kendi kendine bakmay renmeli. Oras Ada'dan ok uzak, canm, Ada'nn da sana ok ihtiyac var." "Sizden de bunu beklerdim, hami," dedim, "byle bir eyi dnp ikimize de srpriz yapmanz beklerdim." "Eer kendimi feda ettiim iin beni veceksen, vazge, nk kendimi de dnyorum, canm, srekli yollarda olsaydn seni pek gremeyecektim. Dahas, zavall Rick'ten byle uzaklamken Ada'dan m m k n olduunca ok haber almak istiyorum. Sadece ondan da deil, ikisinden birden, zavall ocuk." "Bu sabah Bay Woodcourt'u grdnz m, hami?" "Bay Woodcourt'u her sabah gryorum, Dame Dtrden." "Hl Richard hakknda ayn eyleri mi sylyor?" "Ayn. Bedenen hibir hastal olmadn dnyor. Ama pek de endiesiz deil; kim olabilir ki?" Son zamanlarda cancazm her gn, bazen gnde iki kere bizi grmeye geliyordu. Ama bunun ancak ben kendimi toparlayana kadar sreceini nceden tahmin etmitik. O scak yreinin kuzeni John iin her zamanki gibi sevgi ve minnettarlkla dolu olduunu biliyorduk ve Richard'n onun bizden uzak durmasn gerektirecek herhangi bir kstlama getirdiine ihtimal vermiyorduk ama Ada'nn evimize yapt ziyaretleri seyrek tutmay ona kar vazifelerinin bir paras addettiini de biliyorduk. Hamim o hassaslyla bunu ksa srede hissettmi ve Ada'ya bu davrannda hakl olduunu belli etmeye almt. "Sevgili, talihsiz, hatasn gremiyor Richard," dedim. "Bu yanlsamadan ne zaman kurtulacak!" "u anda byle bir ey yapacaa benzemiyor, canm," dedi hamim. " N e kadar ac ekerse bana o kadar dman olacak nk beni ona bu aclar ektiren byk mekanizmann ba temsilcisi gibi gryor." Elimde olmadan ekledim, "ok mantksz!" "Ah, Dame Trot, D a m e Trot!" dedi hamim, "Jarndyce Jarndyce'e Kar'da mantkl ne var ki! T e p e d e n trnaa mantkszlk ve hakszlk, iten ie mantkszlk ve hakszlk, batan sona -tabii bir sonu olabilirse- mantkszlk ve hakszlk, srekli

917
onun yaknlarnda dolaan zavall Rick ondan nasl bir mantk ekip karabilir ki? Eskiler nasl dikenlerden zm, deve dikenlerinden incir toplayamamsa o da toplayamayacak." 1 Richard hakkna her konumasnda dnceli ve hassas tutumu beni yle etkiliyordu ki ksa srede sesim soluum kesiliyordu. "Herhalde Bayarg, Yardmc Hkimler ve btn ar Chancery bataryas davallarndan birinin byle mantksz ve haksz davranmasna ok aarlard," diye srdrd konumasn hamim. "O eitimli beyefendiler peruklarna dktkleri pudrann zerinde gl yetitirmeye baladnda artk ben de aacam!" Rzgrn ne taraftan estiini grmek iin pencereye bakmaktan kendini alkoydu ve benim koltuumun arkasna eildi. " N e yapalm, kk kadn! Hayat devam ediyor. Bu kayay zamana, rastlantlara ve ho tesadflere brakmak zorundayz. Ada'nn onun zerinde kazaya uramasna izin vermemeliyiz. Bir dosttan ayrlmay kaldramaz, Richard da. Bu yzden de Woodcourt'tan bilhassa rica ettim, imdi senden de rica ediyorum, canm, Rick'i byle bir meseleyle sarsmayn. Kendi haline brakn. nmzdeki hafta, nmzdeki ay ya da yl, er ya da ge beni daha tarafsz gzlerle grecek. Bekleyebilirim." Ama bu konuyu onunla oktan konutuumu itiraf ettim; Bay Woodcourt'un da konutuunu zannediyordum. "Bana da yle syledi," dedi hamim. "Olsun. O kendi itirazn yapm, D a m e Durden da kendi itirazn yapm, artk sylenecek baka bir ey yok. Biraz da Bayan Woodcourt'tan sz edelim. Onu seviyor musun, canm?" Damdan der gibi sorulmu bu soruya cevaben, onu ok sevdiimi ve eskisinden daha makul olduunu dndm syledim. "Bence de yle," dedi hamim. "Soyaac muhabbeti azald m ne? u Morgan-ap - n e y d i ad?- o da pek yok." Benim de bunu kastettiimi syledim; geri adamcaz durmadan iittiimiz zamanlarda bile bize fazla bir zarar dokunmuyordu.
1 Matta 7:16 "Onlar meyvalarndan tanyacaksnz. nsanlar d i k e n l e r d e n z m , yahut d e v e d i k e n l e r i n d e n incir toplarlar m?"

919
"Yine de kendi dalarnda kalsa daha iyi," dedi hamim. "Sana katlyorum. Madem yle kk kadn, Bayan Woodcourt'u biraz daha burada tutsam iyi olmaz m?" Olur. Ama Hamim ne diyeceimi bekleyerek bana bakyordu. Syleyecek bir eyim yoktu. En azndan aklmda syleyebileceim bir ey yoktu. Baka bir ev arkadamz olsa daha iyi olacakm gibi sebebi belirsiz bir his vard iimde ama nedenini kendime bile izah edemiyordum. Ya da kendime izah etsem de bakasna izah edemiyordum. "Malum," dedi hamim, "bizim buras Woodcourt'un yolu zerinde, istedii zaman gelip annesini grebilir, bu da ikisi iin de ok mnasip; hem bizi tanyor, seni de seviyor." Evet. Bunu inkr edecek deildim. Buna kar syleyecek szm yoktu. Bundan daha iyi dzenleme dnemezdim ama kafam pek rahat deildi. Esther, Esther, neden? Esther, dn! "Gerekten de ok iyi bir plan hami, daha iyisini yapamazdk." "Emin misin, kk kadn?" Emindim. Kendime dnme grevi verdikten sonra bir dakika dnme frsat bulmutum ve emin saylrdm. "Gzel," dedi hamim. " H e m e n yerine getirilecek. Oybirliiyle yaplacak." "Oybirliiyle," diye tekrar ettim iime devam ederek. Hamimin kitap masas iin yaptm bir rty iliyordum. O ac seyahate ktm gece brakm bir daha da elime almamtm. Ona gsterdim, ok beendi. Ona deseni akladktan ve zamanla nasl bir hal alacan tarif ettikten sonra, konutuumuz son konuya geri dnmek geldi iimden. "Sevgili hamiciim, Ada yanmzdan ayrlmadan nce Bay Woodcourt hakknda konutuumuzda, baka bir lkede uzun sre kalmak niyetinde olduunu dndnz sylemitiniz. O zamandan beri onunla bu konuda konutunuz mu?" "Evet, kk kadn; sk sk." "Gitmeye karar verdi mi?" "Zannetmem." "Peki, baka bir i imkn m kt?" "Bilmem - e v e t - herhalde," dedi hamim, cevabna biraz tereddtle balayarak. "Yaklak alt ay sonra Yorkshire'da bir yerde fakirlere bakacak bir doktora ihtiya olacakm. Mamur bir yer, konumu ok gzel; rmaklar, sokaklar, kasaba, krlar, deirmenler, ayrlar; yle bir adam iin iyi bir balangca benziyor. Yani mitleri ve amalar sradan bir dzeyin zerinde olan bir adam kastediyorum (sanrm zaman zaman o dzeyin zerini dnen pek ok kii vardr) ama birilerine faydal olabilmesi, yce hizmetlerde bulunabilmesi artyla sradan seviyeyle de yetinecek bir adam. Bence btn cmert ruhlar hrsldr; ama benim houma giden, bylesi bir yolun zerinden krlemesine atlayp gitmektense kendini sknetle o yola brakan bir hrs. Yani Woodcourt'unki gibi." "Bu ii alabilecek mi?" diye sordum. "Bilmem ki, kk kadn," dedi hamim glmseyerek, "khin olmadma gre kesin bir ey syleyemem ama yle sanyorum. ok iyi bir hreti var; o deniz kazasnda o blgede yaayan insanlar da varm; ben kim en iyiyse ansn ona gleceine inanyorum. Bunun byk bir devlet kuu olduunu zannetme. ok ok alelade bir i; azck paraya ok almasn gerektiren bir i; ama peinden daha iyi eylerin gelecei pekl mit edilebilir." "Bay Woodcourt'u tercih ederlerse, orann fakirleri bu tercihlerine ok m e m n u n olacaklar, hami." "Haklsn, kk kadn; ben de buna eminim." Ne bu konuda ne de Kasvetli Ev'in istikbali konusunda tek kelime daha etmedik. Ama matem elbisemle onun yanndaki yerimi ilk kez alm bu konularn konuulmamasn da aklyordu. Artk oturduu kasvetli karanlk yerde gzelimi her gn ziyaret etmeye balamtm. Genelde sabahlar gidiyordum ama ne zaman bir saatlik bo vakit bulsam hemen bonemi bama geirip soluu Chancery Soka'nda alyordum. Gnn her saatinde beni grdklerine yle m e m n u n oluyorlard, kapy ap ieri girdiimi (kendi evim gibi hi kapy almyordum) duyduklarnda yzleri yle aydnlanyordu ki henz canlarn skmaktan korkmuyordum.

Bu ziyaretlerimde Richard' ounlukla dalgn gryordum. Bazen yaz yazar ya da hi dokunulmayan ktlarla dolu masasnda Dava belgelerini okurdu. Bazen Bay Vholes'un brosunun kapsnda dikilir vaziyette bulurdum onu. Bazen o civarlarda trnaklarn yiyerek ar ar dolarken rastlardm. Genelde onu ilk grdm yerin yaknlarnda, Lincoln's Inn'de kalardm onunla, ne kadar deimiti, Ah ne kadar deimiti! Ada'nn parasnn, karanlkta Bay Vholes'un brosunda grdm mumlar gibi eriyip gittiini gayet iyi biliyordum. Zaten fazla bir ey deildi; evlendiklerinde Richard'n bir sr borcu vard; artk Bay Vholes'un -hl sk sk duyduum z e r e - omzunu tekerlee dayamasnn ne anlama geldiini gayet iyi anlyordum. Cancazm ev idaresinde bir harikayd ve tasarruf edebilmek iin byk gayret gsteriyordu; ama her geen gn daha da fakirletiklerini biliyordum. O sefil kede gzel bir yldz gibi parlyordu. Oray yle sslemi, yle ereflendirmiti ki bambaka bir yere dnmt. Evdekinden daha solgun, doal halinden daha suskun olsa da hl yle neeli ve mitliydi, yz yle aydnlkt ki Richard'a olan aknn, onun nasl mahva srklendiini grmesine engel olduuna inancak gibi olmutum. G n n birinde, iimde bu hisle onlara yemee gittim. Symond's I n n ' e tam girecektim ki dar kan kk Bayan Flite'la karlatm. Jarndyce'in kk vrislerine m h i m bir ziyarette bulunmu ve bu merasimden byk m e m n u n i y e t duymutu. Ada, onun her pazartesi saat bete, bonesinde normalde takmad fazladan beyaz bir fiyonk, kolunda da en byk evrak antasyla ziyaretlerine geldiini sylemiti. "Canm!" dedi. "ok m e m n u n oldum! Naslsn! Seni grdme ok sevindim. Enteresan Jarndyce vrislerini ziyarete mi gidiyorsun? Tabii ya. Gzelimiz evinde, canm, seni grdne ok sevinecek." "Richard daha gelmemi mi?" dedim. "Buna sevindim nk biraz ge kaldm diye korkuyordum." "Hayr, gelmedi," dedi Bayan Flite. "Mahkemede uzun bir gn geirdi. Onu orada Vholes'la birlikte braktm. Vholes'u sevmiyorsun ya? Vholes'u sevmemek. Tehlikeli bir adam!"

"Korkarm Richard' her zamankinden fazla gryorsunuz, deil mi?" dedim. "Canm," dedi Bayan Flite, "her gn, her saat gryorum. Bayargcn masasndaki tlsmdan sana sz etmitim, hatrlyor musun? Benden sonra, mahkemenin en ok devam eden davals Richard. Bizim kk grubu epeyce elendirmeye balad. Nasl dost canls kk bir grup olduumuzu bilirsin." Bunu onun zavall, deli dudaklarndan iitmek ok acyd ama bir srpriz deildi. "Ksacas, kymetli dostum," diye devam etti Bayan Flite, hem korumac hem de esrarl bir havayla dudaklarn kulama yaklatrarak, "sana bir sr vereceim. Vasiyetimin hkmlerini yerine getirmesi iin onu tayin ettim. Aday olarak gsterdim ve tayin ettim. Vasiyetimde. Ev-vet." "yle mi?" dedim. "Ev-vet," diye tekrar etti Bayan Flite, en kibar ses tonuyla, "Benim vrisim, vekilim, mirasm idare edecek kii. (Bizim Chancery tabirleri, canm.) Bana bir ey olursa onun hkm bekleyebileceine karar verdim. Mahkemeye yle dzenli geliyor ki." Richard' dnrken iimi ektim. "Bir aralar," dedi Bayan Flite, "zavall Gridley'i vris tayin etmek istemitim. O da ok dzenli gelirdi, gzel kzm. nan bana, numunelikti! Ama yprand gitti, zavall adam, ben de onun yerine halefini tayin ettim. Sakn syleme. Sr." antasn dikkatle biraz aralad ve iindeki bir kd gsterdi, szn ettii belge buydu. "Bir srrm daha var, canm. Ku koleksiyonuma yenilerini ekledim." "yle mi, Bayan Flite?" dedim, verdii srlara ilgi gsterilmesinin onu ne kadar m e m n u n ettiini biliyordum. Ban hzl hzl sallad, yz kararp asld. "ki tane daha. Onlara Jarndyce'in kk vrisleri diyorum. Dierleriyle birlikte kafeste duruyorlar. Umut, Nee, Genlik, Huzur, Rahat, Hayat, Toz, Kller, Toprak, Yokluk, Perianlk, mitsizlik, Delilik, lm, Kurnazlk, Budalalk, Kelimeler, Peruklar, Paavralar, Parmen, Yama, Emsal, Jargon, Tavla ve Ispanak'la birlikte!"

922
Zavall kadncaz, yznde grdm en zntl bakla beni pt ve yoluna gitti. Kendi dudaklarndan bile isimlerini duymaya korkuyormu gibi birbiri ardna sralad kularnn adlar tylerimi diken diken etmiti. Ziyaretim iin pek de neeli bir hazrlk deildi Richard'n yemeimizi paylamak iin getirdii (ben girdikten bir iki dakika sonra) Bay Vholes'un muhabbetinden de seve seve vazgeebilirdim. ok sade bir yemek olmasna ramen, Ada'yla Richard yiyip ieceimiz eyleri hazrlamak iin bir sreliine odadan ktlar. Bay Vholes benimle alak sesle konumak iin bunu frsat bildi. n n d e oturduum pencereye geldi ve Symond's Inn'den lafa balad. "I hayatyla ilgili olmayan biri iin kasvetli bir yer buras, Bayan Summerson," dedi Bay Vholes, cam temizlemek iin siyah eldiveniyle ovalayp bulandrarak. "Grlecek pek bir ey yok," dedim. "Duyulacak bir ey de yok, hanmefendi," dedi Bay Vholes. "Nadiren biraz mzik sesi ieri szar; ama biz hukuk adamlar mzikle ilgilenmeyiz ve onu hemen kovalarz. Umarm Bay Jarndyce dostlarnn diledii gibi afiyettedir." Bay Vholes'a teekkr ettim ve Bay Jarndyce'in iyi olduunu syledim. "Ben onun dostlar arasna girme bahtiyarlna eremedim," dedi Bay Vholes, "bizim mesleimize mensup beyefendilere o cenahlarda bazen pek iyi gzle baklmadn biliyorum. Ancak hakkmzda iyi de sylense kt de sylense, her trl nyargya ramen (evet biz nyarg kurbanlaryz) her eyi aktan aa srdrrz. Bay C'yi nasl buldunuz, Bayan Summerson?" "ok hasta grnyor. Korkun endieli." "Kesinlikle," dedi Bay Vholes. O alak odalarn neredeyse tavanna erien uzun, siyah vcuduyla arkamda duruyordu; sanki birer ssm gibi yzndeki sivilcelere dokunuyor, tabiatnda tek bir insani his ya da tutku yokmu gibi mrl mrl konuuyordu. "Bay Woodcourt Bay C'yle ilgileniyor, deil mi?" diye sordu. "Bay Woodcourt onun hibir menfaat gtmeyen dostudur," dedim. "Ama ben mesleki yardmdan sz ediyorum, tbbi yardmdan." "Mutsuz bir zihin iin bylesi bir yardm bir ey ifade etmez," dedim. "Kesinlikle," dedi Bay Vholes. yle ar, yle haris, yle kansz ve sskayd ki Richard'n kendi danmannn baklar altnda eriyip gittiini ve bu adamda Vampirimsi bir eyler olduunu hissettim. "Bayan Summerson," dedi Bay Vholes, eldivenli ellerini yle ar ovuturuyordu ki o donuk dokunma duyusu iin teninin zerinde siyah deri olsa da olmasa da bir gibiydi, "Bay C'nin evlenmesi pek iyi bir fikir deildi." Bu konuyu tartmaktan affm rica ettim. kisinin daha ok genken ve istikballeri daha ho ve parlak grnrken nianlandklarn (biraz da fkeyle) syledim. Richard'n kendini imdi hayatn karartan bu tatsz konuya brakmad zamanlarda nianlanmlard. "Kesinlikle," dedi Bay Vholes tekrar. "Yine de her eyin aklkla yrtlmesi ilkesi dorultusunda, izninizle Bayan Summerson, bu evliliin gerekten de pek iyi bir fikir olmadn syleyeceim. Bu dncemin nedeni sadece doal olarak kendimi korumak istediim Bay C'nin baz tandklar deil, kendi hretim de sz konusu -saygnl hedeflemi bir meslek adam olarak bu benim iin ok nemli; biraz serbestiyet kazanabilsinler diye uratm evdeki kzm iin de nemli; desteklemekten memnuniyet duyduum yal babam iin de nemli." "Bu evlilik ok daha farkl olabilirdi, ok daha mutlu ve gzel bir evlilik olabilirdi, bambaka bir evlilik olabilirdi, Bay Vholes," dedim, "tabii Richard, sizin de onunla birlikte megul olduunuz bu lmcl davaya srtn dnmeye ikna edilebilseydi." Bay Vholes, siyah eldivenlerinden birine - a d e t a soluk verir gibi- sessizce ksrerek, sanki bu szme de tmyle kar deilmi gibi ban yana edi. "Bayan Summerson," dedi, "olabilir; Bay C'nin adn byle ihtiyatszca alan gen hanmn - B a y C'nin tandklarna kar vazifem icab sylediim bu sz tekrarladm iin benimle m-

nakaa etmeyeceinize e m i n i m - hayli soylu bir gen hanm olduunu kabul ediyorum. im meslek harici konularda topluma karmam engelledi, yine de onun hayli soylu bir gen hanm olduunu anlayabilecek kadar basiretliyim. Gzellie gelince, uzman saylmam, ocukluumdan beri de gzellikle pek alakadar olmammdr ama bu adan da bu gen hanmn ayn lde sekin olduunu syleyebilirim. Handaki ktipler tarafndan (duyduuma gre) yle kabul ediliyor ve bu konu daha ok onlarn uzmanlk alanna girer. Bay C'nin menfaatlerine gelince -" "Ya! D e m e k onun menfaatleri, Bay Vholes!" "Kusura bakmayn," dedi Bay Vholes, ayn ie dnk, heyecansz tavrla devam ederek, "Bay C'nin bu davadaki baz ihtilafl vasiyetlerden edinecei menfaatler var. Bu bizim ska kullandmz bir tabirdir. Bay C'nin kendi menfaatlerini kollamasna gelince, sizi ilk kez grme bahtiyarlna erdiimde, Bayan Summerson, her eyi aklkla yrtmek istediimi sylemitim - t a m tamna bu kelimeleri kullanmtm nk gnlme not ettim ve istediiniz an karp gsterebilirim- Bay C'nin kendi menfaatlerini kendisi takip etme art koyduunu sylemitim; bir mvekkilim bir art koyduunda ve bunun ahlaka (yani kanuna) aykr bir taraf olmadnda bana da ona uymak der. Ben bu arta uydum; imdi de uyuyorum. Ama Bay C'nin hibir tandna, durumu hibir ekilde hafifletemem. Bay Jarndyce'e kar nasl ak davranmsam size de yle davranyorum. Bunu mesleki vazifemin icab addediyorum, ama kimseden byle bir ey istenemez. Her ne kadar zor olsa da, aka sylyorum, Bay C'nin ileri bana gerekten de ok kt grnyor, Bay C'nin kendisi de ok kt durumda, bu evlilii de son derece ihtiyatsz buluyorum. - B a n a m seslendiniz efendim? Evet, buradaym, teekkr ederim; buradaym ve Bay Summerson'la ho bir konumann keyfini karyorum, bunun iin size teekkr borluyum, efendim!" eri girerken ona seslenen Richard'a cevap vermek iin lafn byle kesmiti. Artk Bay Vholes'un kendini ve saygnln kurtarmaktaki titizliini yle iyi anlamtm ki mvekkilinin izledii yola en kt korkularn elik ettiini hissetmeden edemiyordum.

Yemee oturduumuzda Richard' endieyle inceleme frsat buldum. Kk masada karmda oturmasna ramen (yemek iin eldivenlerini karan) Bay Vholes'un gzlerini ev sahibinden bir an olsun ayrmamas canm skmamt. Richard incelmiti, isteksizdi, kyafetine zen gstermemiti, tavrlar dalgnd, zaman zaman kendini neelenmeye zorluyordu, aralarda da mahzun ve dnceli bir hal alyordu. Eskiden en akrak olan, iri, parlak gzlerinde onlar tmyle deitiren bir bkknlk ve huzursuzluk vard. Yal grndn syleyemeyeceim. Genlii mahveden yle bir ey var ki ona yallk denemez; Richard'n genlii ve o gen gzellii ite yle bir mahva srklenmiti. P e k az yemek yiyor, ne yediine aldrmyordu; eskisinden daha sabrszd; Ada'ya kar bile sertti. lk bata, o eski gamsz hallerinin tmyle yok olduunu dndm; ama eski yzmn kimi zamanlar bir an aynadan bana gz krpmas gibi, onun da eski gamsz halleri bir parlayp bir snyordu. Kahkahas da onu hepten terk etmemiti ama neeli bir sesin yanks gibiydi ki bu yanklar hep hznl olur. Yine de o eski efkatiyle, benim orada olmamdan her zamanki gibi memnundu; tatl tatl eski gnleri konutuk. Bunlar Bay Vholes'u pek ilgilendirmie benzemiyordu ama arada bir gl olduunu zannettiim bir ey yapyordu. Yemekten ksa bir sre sonra kalkt ve hanmlarn izniyle brosuna gideceini syledi. " H e p i, hep i, Vholes!" diye bard Richard. "Evet, Bay C," dedi teki, "mvekkilerin menfaatlerini ihmale gelmez, efendim. Benim gibi meslekdalar arasnda ve toplum iinde iyi hretini muhafaza etmek isteyen bir profesyonelin dncelerinde onlar nde gelir. Buradaki bu ho muhabbetten kendimi mahrum ediim sizin menfaatlerinizden ayr dnlemez Bay C." Richard buna emin olduunu syledi ve Bay Vholes'u kapya kadar geirdi. Geri dndnde, bize birka kere, Vholes'un iyi biri olduunu, gvenilir biri olduunu, gerekten de syledii eyi yapan biri olduunu, ok iyi biri olduunu syledi! yle meydan okur gibi bir hali vard ki Bay Vholes'dan phe etmeye balam gibi geldi bana.

926
Sonra bitkin bir vaziyette kendini divana att; Ada'yla ben ortala eki dzen verdik nk odalara bakan kadndan baka hizmetkrlar yoktu. Gzelimin orada kk bir piyanosu vard, Richard'n en sevdii arklar sylemek iin sessizce piyanonun bana oturdu; ama nce Richard'n gzlerimi actyor dedii lamba teki odaya gtrld. ikisinin arasna, cancazmn yanna oturdum ve o tatl sesini dinlerken ok hznlendim. Sanrm Richard da yle; sanrm oday bu yzden karartmt. Ada arada kalkp onun zerine eilerek ve onunla konuarak ark sylemeye balayal biraz olmutu ki Bay Woodcourt geldi. Richard'n yanna oturdu; yar aka yar ciddi, gayet doallkla ve kolaylkla, onun kendini nasl hissettiini ve btn gn neler yaptn azndan ald. Sonra darda ay ve temiz hava olduundan ona kprlerden birinde ksa bir yry yapmay teklif etti; Richard seve seve raz oldu ve birlikte ktlar. Gzelimi piyanoda, beni de onun yannda brakp gittiler. Onlar knca kolumu beline doladm. Sol elini elime koydu (o tarafnda oturuyordum) ama sa eli tularn zerindeydi - t e k bir nota bile almadan elini tularn zerinde gezdiriyordu. "Esther, bir tanem," dedi, sessizlii bozarak, "Richard hibir zaman ok iyi olmuyor, Allan Woodcourt'la birlikte olduu zamanlar haricinde iim hi rahat deil. Bunun iin sana teekkr etmeliyiz." Gzelime byle bir eyin sz konusu bile olamayacan syledim nk Bay Woodcourt ilk olarak kuzeni John'un evine gelmi, hepimizi orada tanmt; ayrca Richard'dan oldum olas holanrd, Richard da ondan. "Doru," dedi Ada; "ama bize bir dost olarak kendini bu kadar vakfetmesini sana borluyuz." Gzelimi kendi haline brakmann ve bu konuda baka bir ey sylememenin daha iyi olacan dndm. Bunu da kendisine syledim. Titrediini hissettiim iin hafif alayl konumutum. "Esther, canm, iyi bir e olmak istiyorum, ok ok iyi bir e. Bana retmelisin." retmek mi! Baka bir ey demedim nk tularn zerinde rpnan eli fark ettim ve konumas gereken kiinin ben olmadm anladm; bana syleyecek eyleri olan oydu. "Richard'la evlendiimde onu bekleyen gelecekten habersiz deildim. Uzun zaman sizinle birlikte ok mutlu oldum, ne keder ne endie bildim, ok sevildim, ihtimam grdm ama onun nasl bir tehlike iinde olduunun da farkndaydm, Esther." "Biliyorum, biliyorum, canm." "Evlendiimizde, onu hata ettiine inandrabileceime dair kk de olsa bir u m u d u m vard; bu hatay benim kocam olarak daha farkl bir adan grebileceini, benim hatrm iin -imdi yapt gibi aresizce zerine gitmekten vazgeeceini zannediyordum. Ama byle bir u m u d u m olmasayd bile onunla evlenirdim, Esther. Yine ayn eyi yapardm!" Hi durmayan elinin bir an - s o n szlerinden ilhamla hasl olan ve onlarla birlikte lp g i d e n - bir kararllkla sabit kalmasnda drst ses tonunun teyidini grmtm. "Senin grdn grmekten, senin korktuun gibi korkmaktan aciz olduumu zannetme, Esther'ciim. Onu benden iyi kimse anlayamaz. Dnya zerine gelmi en yce bilgelik bile Richard' benim sevgimden daha iyi bilemez." yle mtevaz ve yumuak bir sesle konuuyordu, titreyen eli, sessiz notalar zerinde gidip gelirken yle bir infial ifade ediyordu ki! Canm, cancazm benim! "Her gn daha ktye gittiini gryorum. Uykusunda onu seyrediyorum. Yzndeki her deiimi biliyorum. Ama Richard'la evlendiimde, Tanrnn yardmyla, ona bu yaptklarna zldm gsterip onu iyice mutsuz etmemeye kesinlikle kararlydm, Esther. Eve geldiinde yzmde hi keder grmemesini istiyordum. Bana baktnda beni sevmesine neden olan eyleri grmesini istiyordum. Bunu yapmak iin evlendim onunla ve bana bu g veriyor." Daha da fazla titrediini hissediyordum. Bunlarn ardndan ne syleyeceini bekliyordum ki birden ne diyebileceini sezer gibi oldum. "Bana g veren bir ey daha var, Esther." Bir an durdu. Sadece konumas durmutu; rpnan eli hl hareket halindeydi.

"Biraz ileriye bakyorum ve bundan daha byk bir yardmn imdadma yetiemeyeceini dnyorum. O zaman Richard gzlerini bana evirdiinde, benden ok daha gzel bir ey, ona takip etmesi gereken yolu gstermeye ve onu tekrar kazanmaya benden daha muktedir bir ey gsmde yatyor olacak." Eli durmutu. Bana sarld, ben de ona sarldm. "O minik mahluk da bunu baaramazsa, Esther, daha da ileriye bakyorum. ok ileriye, uzun yllar sonraya bakyorum, ben yalandmda, hatta belki ldmde, gzel bir kadnn, kendi kznn, iyi bir evlilik yaptn, ondan gurur duyduunu ve onun iin byk nimet olduunu grebiliyorum. Ya da onun eski halleri gibi yakkl, cmert, cesur, mitli ve ok daha mutlu bir adamn, onun o beyaz salarna hrmet ettiini ve kendi kendine 'Tanrya kr bu adam benim babam! lmcl bir miras yznden mahvolsa da benim sayemde kendini kurtard!' dediini grebiliyorum." Ah benim tatl kzcazm, gsme dayanm hzl hzl atan o yrek ne yrekti yle! "Bu umutlar bana g veriyor, Esther'ciim, hep de verecekler. Ama bazen Richard'a baktmda iimde uyanan bir korku yznden onlar bile yitiriyorum." Gzelimi biraz rahatlatmak iin bu korkunun ne olduunu sordum. Hkra hkra karlk verdi: "ocuunu grecek kadar yaamamasndan korkuyorum."

LXI. Blm

BR KESF

Cancazmn aydnlatt o sefil keye sk sk gittiim o gnler belleimden asla silinemez. Artk oraya hi gitmiyorum, gitmek de istemem; o zamandan beri sadece bir kere bulundum orada ama belleimde zerinde asl matemli bir aydnlk var, sonsuza kadar da orada parlamaya devam edecek. Tabii o sralarda bir gn olsun gitmemezlik etmiyordum. lk balarda bir iki kere Bay Skimpole'a rastladm, geliigzel piyanosunu alyor, her zamanki neeli tavryla konuuyordu. Onun orada Richard' daha da fakirletirmek zere bulunmas ihtimalinden ziyadesiyle pheli olmamn yan sra, o gamsz neesinin Ada'nn hayatnn derinliklerinde yatan geree fazlasyla aykr olduunu da hissediyordum. Ada'nn bu hislerimi paylat da benim iin aikrd. Bu yzden iyice dnp tandktan sonra Bay Sikmpole'a zel bir ziyaret yapmaya ve derdimi incelikli bir biimde anlatmaya karar verdim. Gzelim iin hissettiim endie beni cesaretlendirdi. Bir sabah Charley'le birlikte Somers T o w n ' a doru yola ktm. Eve yaklarken geri dnp gitmek iin gl bir istek peydahland iimde nk Bay Skimpole'un baz eyleri anlamasn salamann ne kadar beyhude bir teebbs olduunu ve beni bir hamlede mat etmesinin nasl kuvvetle muhtemel olduunu biliyordum. Ama madem oraya kadar gittim, elimden geleni yapmalym diye dndm. Elim titreyerek Bay Skimpole'un kapsn - t o k m a k olmadndan elimle- aldm; o srada orada bulunan

ve ate yakmak iin su varilinin kapan bir maayla krmakta olan irlandal bir kadndan ieri girme izni kopartmak iin epeyce dil dktm. Odasndaki divana yatm, biraz flt alan Bay Skimpole beni grdne ok m e m n u n oldu. Beni kim arlasn diye sordu. Merasimleri kimin ynetmesini tercih ederdim. Komik kznn m, Gzel kznn m, Duygusal kznn m? Yoksa tam bir buket halinde nn birden mi? Daha batan yar yarya malubiyete urayarak, msaade ederse sadece kendisiyle konumak istediimi syledim. "Sevgili Bayan Summerson, byk bir zevkle! Elbette," dedi sandalyesini yanma yaklatrp, yznde o harika glmsemesini patlatarak, "phesiz i meselesi deil. D e m e k ki keyif!" Kukusuz i iin gelmediimi ama konunun pek keyifli de olmadn syledim. "Madem yle, sevgili Bayan Summerson'cm," dedi, en samimi neesiyle, "hi szn etmeyin. N e d e n keyifli olmayan bir eyden sz edeceksiniz ki? Ben hi etmem. H e m siz her adan benden daha ho bir mahluksunuz. Siz gayet hosunuz; ben de gayet houm; madem yle, ben asla naho bir konuya deinmediime gre siz haydi haydi deinmemelisiniz! T a m a m bunu hallettik, imdi baka eylerden konuabiliriz." Utansam da hl bu konuda konumak istediimi syleyecek kadar cesaretimi topladm. "Hata ediyorsunuz derdim," dedi Bay Skimpole o uar kahkahasyla, "tabii Bayan Summerson'n bir hata yapabileceini dnseydim. Ama dnmyorum!" "Bay Skimpole," dedim gzlerimi kaldrarak, "hayatn sradan ilerine pek aina olmadnz defalarca duydum -" "u banker dostumuz P, S ve kk ortaklar neydi, P'yi mi kastediyorsunuz?" dedi Bay Skimpole neeyle. "Onlara dair hibir ey bilmem!" "Belki de bu yzden," diye devam ettim konumaya, "bu konudaki cretimi ho grrsnz. Sanrm Richard'n eskisinden de parasz olduunu bilmeniz gerekiyor." "u ie bak!" dedi Bay Skimpole. "Ben de yleymiim, yle diyorlar."

" D u r u m u da ok skk." "Tpk ben!" dedi Bay Skimpole mutlu bir yzle. "Bu durum belli etmese de Ada'ya gizli bir endie veriyor; misafirlerin talepleriyle karlamadnda daha az endielendii, Richard da her zaman zihninde o huzursuzluu tad iin, mnasebetsizlii gze alarak size - a c a b a - " Byk zorlukla tam sylemek istediim eye geliyordum ki iki elimi birden tuttu, l l bir yz ve gayet canl bir tavrla benden nce davrand. "Oraya gitmeyeyim mi? Elbette gitmem, sevgili Bayan Summerson, elbette. N e d e n gideyim ki? Ben bir yere gittim mi keyif almak iin giderim. Acnn olduu yere gitmem nk ben keyif iin yaratlmm. Ac bana gelmek isterse gelsin. Son zamanlarda sevgili Richard'la birlikteyken pek keyif alamyordum, sizin pratik aklnz bunun nedenini ortaya koyuyor. Gen dostlarmz bir zamanlar onlar ok byl klan o genlik iirini kaybediyorlar, 'bu adam poundlarn peinde' diye dnmeye balyorlar. yleyim; hep poundlara ihtiyacm oluyor; kendim iin deil, esnaflar iin. Bir sre sonra gen dostlarmz 'poundlar bu adamda -onlar dn alan bu' diye dnmeye balayacaklar; nk gerekten de onlardan bor aldm. H e p pound dn alrm. iirden dz yazya den (ne yazk ki) gen dostlarmz bana keyif verme glerini kaybettiler. Onlar neden grmeye gideyim ki? ok sama!" Byle akl yrtrken yznde beliren l l glmsemenin altndan, ok artc, kar gzetmeyen bir yce gnlllk belirdi. "Hem," dedi o uar inanla konumasna devam ederek, "ac olan yere gitmiyorsam - b u yaratlma maksadmdan sapmak, gayri tabii bir ey yapmak olurdu- neden bir yere gidip de acya neden olaym? Gen dostlarmz u anki naho ruh hallerinde ziyarete gidersem onlara ac veririm. Benimle ilgili kt fikirlere kaplabilirler. 'Poundlar alan, poundlar deyemeyen adam bu,' diyebilirler, nk tabii deyemiyorum; byle bir ey kesinlikle sz konusu olamaz. Madem yle, nezaket icab yanlarna gitmem e m gerek - v e gitmeyeceim." Samimiyetle elimi pp bana teekkr ederek konumasn bitirdi. Bayan Summerson'n bu ince dnceliliinden baka hibir eyin ona bu vaziyeti gsteremeyeceini syledi.

935
Kafam karmt; ama esas amaca ulaldktan sonra, oraya ulaana kadar her eyi nasl tuhaf bir biimde saptrdnn nemi pek yoktu. Fakat bir ey daha sylemeye karar vermitim ve bundan da ekinmemem gerektiini dnyordum. "Bay Skimpole," dedim, "ziyaretime son vermeden nce izninizle size bir ey daha syleyeceim; ksa bir sre nce en yetkili azdan, o zavall ocuun Kasvetli Ev'den kiminle birlikte ayrld bildiinizi ve o gece kk bir hediyeyi kabul ettiinizi rendiimde ok ardm. Bu konudan hamime bahsetmedim nk onu gereksiz yere krmaktan korktum; ama u anda size gerekten ok ardm syleyebilirim." "Ya? ok mu ardnz, Bayan Summerson?" dedi, biimli kalarn kaldrarak. " H e m de ok." Yznde gayet makul ve kaprisli bir ifadeyle bir sre dnd; sonra vazgeti ve en sevimli tavryla: "Benim nasl bir ocuk olduumu bilirsiniz. N e d e n ardnz ki?" dedi. Bu soruya ayrntl bir cevap vermek niyetinde deildim; ama kendisi byk bir merakla cevap vermemi talep edince kullanabildiim en kibar kelimelerle bu hareketinin pek ok ahlaki ykmll hie saymak olduunu syledim. Bunu duyunca ok elendi ve alakaland "Hayr, cidden mi?" dedi samimi bir saflkla. "Biliyorsunuz, sorumluluk sahibiymiim gibi davranmam. Bunu asla yapmam. Sorumluluk hep benim zerimde - y a da alt m d a - olmutur," dedi Bay Skimpole, "hangisidir, onu bile bilmiyorum; ama (pratik saduyusu ve aklyla n salm) sevgili Bayan Summerson'n bu meseleyi ortaya koyuundan, esas sorunun para olduunu anlyorum, yle mi?" Tedbirsizce bu szn teyit ettim. "Ah! Gryorsunuz ya," dedi Bay Skimpole ban sallayarak, "bunu anlamam m m k n deil." Gitmek iin ayaa kalktmda, hamimin gvenine bir rvet yznden ihanet etmesinin doru olmadn syledim. "Sevgili Bayan Summerson," dedi kendine has iten bir kahkahayla, "bana kimse rvet veremez." "Bay Bucket da m?" dedim. "Hayr," dedi. "Hi kimse. Ben paraya deer vermem. Paray umursamam, bilmem, istemem. Saklamam - h e m e n elimden kar. Nasl rvet alabilirim ki?" Onunla tartacak kabiliyetim olmasa da farkl dndm belli ettim. " T a m aksine," dedi Bay Skimpole, "bylesi bir vakada ben daha stn bir konuma yerletirilmesi gereken kiiyim. Bylesi bir vakada dier insanlarn zerindeyim. Bylesi bir vakada felsefe dorultusunda hareket edebilirim. talyan bebeklerin kundaklara sarmalanmas gibi nyarglara sarmalanm deilim. Hava kadar serbestim. Sezar'n kars gibi kendimi phelerin ok zerinde addediyorum." Tavrmdaki o esiz benzersiz uarlk ve mevzuyu tyden yaplm bir top gibi oraya buraya savuruundaki oyuncul kaytszlk kimsede grlmemitir! "Vakay gzden geirin, Bayan Summerson. Kesinlikle tasvip etmediim vaziyette bir ocuk eve getirilip yataa yatrlyor. ocuk yatarken bir adam geliyor - a d e t a gkten dm gibi. Tasvip etmediim bir vaziyette eve getilip, yatrlan ocuu aryor. Tasvip etmediim vaziyette eve getirilip yataa yatrlan ocuu arayan adam bir banknot karyor. Tasvip etmediim vaziyette eve getirilip yataa yatrlan ocuu arayan adamn kard banknotu Skimpole kabul ediyor. Gerekler bunlar. Gzel. Sikmpole paray kabul etmemeli miydi? Skimpole paray neden kabul etmesin? Skimpole Bucket'a kar kyor; 'Bu ne iin? Ben bunu anlamyorum, iime yaramaz, al bunu,' diyor. Bucket yine de Skimpole'dan paray almasn rica ediyor. nyarglarla sarmalanm olmayan Skimpole'un bunu kabul etmesi iin sebepler mi var? Evet. Skimpole bunlarn farknda. Bunlar ne? Skimpole kendi kendine mantk yrtyor, bu adam evcil bir vaak, faal bir polis memuru, zeki bir adam, enerjisini belli bir noktaya odaklam, hem dncelerinde hem icraatnda gayet incelikli biri, kaan dostlarmz ve dmanlarmz bizim iin buluyor, alman mallarmz geri alyor, ldrldmzde kanmz yerde brakmyor. Bu faal polis memuru, bu zeki adam, sanatn icra ederken paraya kar kuvvetli bir inan kazanm; paray ok yararl buluyor ve toplumun yararna kullanyor. Srf be-

934
nim paraya inancm yok diye Bucket'n inancn da sarssa mydm; Bucket'n silahlarndan birini bile isteye kreltse miydim; Bucket' bir sonraki dedektiflik operasyonunda eli kolu bal braksa mydm? Dahas var. Madem Skimpole'un paray almas su, Bucket'n bunu teklif etmesi de su - B u c k e t daha akl banda olduundan onunki ok daha byk su. imdi, Skimpole, Bucket iin iyi dnceler beslemek istiyor; o btnn iinde Bucket hakknda iyi dnceler beslemeyi gerekli gryor. Devlet ondan Bucket'a gvenmesini ciddiyetle talep ediyor. O da gveniyor. T e k yapt bu!" Bu aklamaya verecek bir karlm yoktu, bu yzden de kalktm. Ancak son derece neeli olan Bay Skimpole sadece "Kk Coavinses"in eliinde eve d n m e m e kesinlikle raz olamayacan syleyerek bana bizzat elik etti. Trl trl artc konumalarla yol boyunca bana hoa vakit geirtti ve ayrlrken bana, gen dostlarmzla ilgili gerei bulmasnda ona yardmc olan ince dnceliliimi asla unutamayacan syledi. Bir daha Bay Skimpole'u hi grmediim iin onun hikyesi hakknda bildiklerimi topyekn bitirsem iyi olacak. Anlattm mesele yznden ve (sonradan Ada'dan rendiimiz kadaryla) hamimin Richard'a dair ricalarn merhametsizce kulak ard etmesi yznden hamimle arasna bir soukluk girdi. Hamime byk borcu olmasnn aralarnn bozulmasyla hi alakas yoktu. Be sene kadar sonra ld ve ardnda bir gnlkle birlikte hayatn aydnlatan mektuplar ve baka malzemeler de brakt; yaymlanan bu gnlk onu dost canls bir ocua kar btn insanln kumpasnn kurban olarak gsteriyordu. Okuyanlar pek ho bulmulard ama ben kitab atm srada tesadfen gzme alnan bir cmleden fazlasn okumadm. O cmle uydu. "Jarndyce, tandm pek ok insan gibi, Bencilliin vcut bulmu haliydi." imdi hikyemin beni yakndan ilgilendiren ve tmyle hazrlksz yakalandm bir blmne geliyorum. Zavall eski yzme dair arada bir aklmda canlanan armlar hayatmn gemite kalm -bebekliim ya da ocukluum gibi geip gitmibir blmne ait eyler olarak yd ediyordum. Bu konudaki zaaflarmn hibirini gizlemedim, hafzamn izin verdii lde sadakatle kaydettim. Bu sayfalarn artk fazla uzak olmayan son kelimelerine kadar da ayn eyi srdrmek u m u d u ve niyetindeyim. Aylar geip gidiyordu; bana at umutlardan g bulan gzelim o sefil kede hl ayn gzel yldzd. yice ypranp kendini brakm olan Richard her gn Mahkemeye gidiyordu; davadan sz edilmesinin en ufak bir ihtimali bile olmadn bildii halde gn boyu aresizce orada oturuyordu; mahkemenin demirbalarndan biri olup kmt. Oradaki beyefendilerin hibirinin onun oraya ilk girdiinde nasl olduunu hatrladklarn zannetmiyorum. Bu sabit fikre kendini yle kaptrmt ki neeli anlarnda "Woodcourt olmasa" asla temiz hava alamayacan sylyordu. Sadece Bay Woodcourt onun dikkatini birka saatliine baka eylere ekebiliyor, hatta aylar getike daha sklaan ve bizi ok korkutan o zihin ve beden ataletine gmldnde bile onu canlandrabiliyordu. Gzelim, Richard'n onun uruna hatalarnn daha da mitsizce zerine gittiini sylemekte haklyd. Kaybettiini geri alma isteinin gen kars iin duyduu zntyle iyice younlatna ve bir kumarbazn gz dnmliine dntne phem yoktu. Szn ettiim gibi her saat onlardaydm. Geceleri gittiimde genellikle Charley'le birlikte arabayla dnyorduk; bazen o yaknlarda hamimle buluuyor eve kadar yryorduk. Bir akam benimle sekizde buluacakt. Her zaman yaptm gibi dakikas dakikasna kalkamadm nk gzelim iin bir i iliyordum ve bitirmeme birka ilmik vard; ama saat vurduktan birka dakika sonra kk i sepetimi toparladm, gzelime son bir iyi geceler pc verdim ve aaya kotum. Hava karard iin Bay Woodcourt da benimle birlikte geldi. Her zamanki buluma yerine geldiimizde -yakn bir yerdeydi ve Bay Woodcourt daha nce de bana oraya kadar elik etmiti- hamim orada deildi. Aa yukar yryerek yarm saat kadar bekledik ama ondan eser yoktu. Ya gelmesini engelleyecek bir ey olduuna ya da gelip dndne karar verdik; Bay Woodcourt da benimle eve kadar yrmeyi teklif etti. Her zamanki buluma yerine yaptmz ksa yry haricinde bu birlikte yaptmz ilk yryt. Yol boyunca Richard

ve Ada'dan konutuk. Yaptklar iin ona szlerle teekkr etmedim -takdirim kelimelerin de zerindeydi- hissettiklerimi biraz olsun anlayacan ama byk bir kuvvetle mit ediyordum. Eve gelip st kata ktmzda hamimin de Bayan Woodcourt'un da darda olduklarn anladk. Cancazm gen sevgilisini, imdi ok deimi olan kocasn yreinde setiinde o kpkrmz yzyle onu getirdiim odadaydk; hamimle birlikte onlar mitlerinin ve istikballerinin baharnda gne ndan geerken izlediimiz odada. Ak pencerenin yannda durmu sokaa bakyorduk ki Bay Woodcourt bana ald. Bir anda beni sevdiini rendim. Bir anda bozulmu yzmn onun gznde hi deimemi olduunu rendim. Bir anda acma ile kark sevecenlik olduunu zannettiim eyin mutlak, cmert, sadk ak olduunu rendim. Ah, bunu bilmek iin ne kadar geti, ne kadar ge. Aklma gelen ilk nankr dnce buydu. ok ge. "Geri dndmde," dedi bana, "gittiimden daha zenginlememi bir halde geri geldiimde seni hasta yatandan yeni kalkm buldum ama bakalar iin yle tatl bir kaygya kaplmtn, bencilce fikirlerden yle uzaktn ki -" "Ah, Bay Woocourt, Bay Woodcourt durun!" diye rica ettim. "Bu vglerinizi hak etmiyorum. O zaman pek ok bencilce fikrim vard, pek ok!" "Tanr biliyor ya aziz sevgili," dedi, "bu vgm bir n vgs deil, hakikattir. Etrafndakilerin Esther Summerson'da ne grdklerini bilmiyorsun, onun ne yreklere dokunduunu, ne yrekleri uyandrdn, ne mukaddes bir takdir ve sevgi kazandn bilmiyorsun." "Ah, Bay Woodcourt," diye bardm, "birinin sevgisini kazanmak ok mthi bir ey, ok mthi! Bundan onur ve gurur duyuyorum; bunu duymak bu sevin ve znt gzyalarn d k m e m e neden oluyor - b u sevgiyi kazandm iin mutluyum, layk olmadm iin zntlym; ama size karlk vermekte zgr deilim." Bunu sylerken cesaretimi biraz toplamtm nk beni yle vdnde ve sesinin sylediinin doruluuna olan inancyla titrediini duyduumda buna layk olmaya karar vermitim.

Bunun iin ok ge deildi. Bu beklenmedik sayfay bu gece kapatsam da hayatm boyunca onu hak ettiimi hissedebilecektim. Bu benim iin bir rahatlk, bir itici kuvvet oldu; ondan devirdiim bir asaletin iimde kabardn hissettim. Sessizlii o bozdu. "Benim sevgime karlk vermekte zgr olmadn syledikten sonra srar edersem," dedi beni hem glendiren hem de alatan bir drstlkle, "sonsuza kadar byle seveceim bu sevgili kiiye olan gvenimi gsterememi olurum. Sevgili Esther, yurtdna giderken sana olan muhabbetimi de yanmda gtrmtm, geri dndmde bu muhabbetin iyice gklere ktn grdm. stikbalime dair en ufak bir mit belirdii anda sana bunu sylemeyi u m d u m hep. H e p bouna syleyeceim diye korktum. Bu gece hem u m u d u m hem korkum gerek oldu. Seni zyorum. Bu kadar konutuum yeter." Bana baktnda grd o Melek yerime geti sanki, tahamml etmeye alt bu kayp duygusu beni ok kederlendirdi! Bu dertli halinde ona yardm etmek istedim, tpk bana o ilk merhamet gsterdii anda olduu gibi. "Sevgili Bay Woodcourt," dedim, "bu gece ayrlmadan nce size sylemem gereken bir ey var. Sylemek istediim gibi syleyebilmem m m k n deil -asla da syleyemem- ama " Szme devam etmeden nce sevgisine ve elemine layk olmam gerektiini tekrar dnmem gerekti. "Bu cmertliinizi derinden hissediyorum ve lene kadar da ansn saklayacam. Ne kadar deitiimi, hikyeme nasl yabanc olduunuzu ve bu kadar sadk bir sevginin ne kadar asil olduunu gayet iyi biliyorum. Bu syledikleriniz baka dudaklardan ksa beni asla bu kadar etkilemezdi nk bunlar benim iin bu kadar kymetli klabilecek bir bakas yok. Boa gidecek sanmayn. Beni daha iyi olmaya sevk edecek." Gzlerini eliyle kapatp ban evirdi. Bu gzyalarna layk olmam m m k n myd? "Yine eskisi gibi devam edecek olan ilikimizde -Richard'la Ada'ya gz kulak olurken ve umarm hayatn daha mutlu zamanlarnda- drstlkle eskisinden daha iyi olduunu dndnz bir ynm grrseniz inann ki bu geceden km olacak ve

onu size borlu olacam. Sakn, sevgili sevgili Bay Woodcourt, sakn bu geceyi unutacama inanmayn; kalbim arpt mddete sizin tarafnzdan sevilmi olmann gururu ve sevincine kaytsz kalmayacaktr." Elimi tutup pt. Yine kendine gelmi gibiydi, ben de daha fazla cesaretlendiimi hissediyordum. "Az nce sylediklerinizden," dedim, "gayretinizin sonusuz kalmadn karyorum, doru mu?" "Doru," dedi. "Bay Jarndyce'i ok iyi tandnz iin iyi bilirsiniz, onun yardmlaryla bu ii almay baardm." "Tanr onu korusun," dedim ona elimi uzatarak; "Btn yaptklarnz iin Tanr sizi de korusun!" "Bu dileinizle daha da iyisini yapmaya alacam," dedi; "yeni vazifeme sizden yeni bir kutsal emanet almm gibi balamam salayacak." "Ah! Richard!" diye bardm elimde olmakszn, "siz gittiinizde o ne yapacak?" "Daha gitmem gerekmiyor; ama gerekseydi bile onu terk etmezdim, sevgili Bayan Summerson." O gitmeden nce bir konuya daha deinme ihtiyac hissediyordum. Kabul edemediim bu sevgiye baka trl layk olamayacam biliyordum. "Bay Woodcourt," dedim, "size iyi geceler dilemeden nce, nmde gayet ak ve net grdm istikbalimde piman olacam ya da eksikliini hissedeceim hibir eyin olmadn benim azmdan duymak sizi m e m n u n edecektir herhalde." Buna gerekten de m e m n u n olduunu syledi. "ocukluumdan itibaren," dedim "dnyann en iyi insannn yorulmak bilmez iyiliine sahip olma ansna erdim; ona her trl efkat, minnettarlk ve sevgi bayla balym, yle ki hayatm boyunca yapacam hibir ey bana bir gnde hissettirdiklerini ifade e t m e m e yetmez." "Bu hislerinizi paylayorum," dedi. "Bay Jarndyce'i kastediyorsunuz." "Onun erdemlerini iyi bilirsiniz," dedim, "ama pek az kii ne kadar mthi bir karaktere sahip olduunu benim kadar iyi bilebilir. te bu karakterin en yce ve iyi zellikleri, beni ok

mutlu eden geleceimin ekillendirilmesinde btn parlaklyla karma kt. Ona kar zaten byk bir hrmet beslemeseydiniz bile - k i beslediinizi biliyorum- sanrm bu teminatm sizin iin yeterli olurdu." Heyecanla, yeterli olacan syledi. Ona elimi tekrar uzattm. "yi geceler," dedim; "hoakaln." "Birincisi, yarn tekrar karlaana kadar; ikincisi de aramzdaki bu bahse sonsuza kadar veda etmek anlamna geliyor, deil mi?" "Evet." "yi geceler; hoakaln!" Yanmdan ayrld, karanlk pencerenin yannda soka izleyerek ylece durdum. Btn o sadakati ve cmertliiyle sevgisi zerime yle ani hcum etmiti ki gideli daha bir dakika olmadan metanetimi yine kaybettim ve sokak, fkran gzyalarmn ardnda silindi. Ama pimanlk ve znt gzyalar deildi bunlar. Hayr. Bana aziz sevgili demiti ve onun iin ebediyen yle kalacam sylemiti; sanki yreim bu szleri iitmi olmann bahtiyarln tayamyor gibiydi. O ilk lgm dncem lp gitmiti. Bunlar duymak iin ok ge deildi nk onlar sayesinde iyi, drst, minnettar ve m e m n u n olmak iin ok ge deildi. Benim nmdeki yol ne kadar kolayd; onunkinden ne kadar kolay!

941
"Eee, Dame Durden?" dedi hamim; postadan bir sr mektup gelmiti, kendisi de oturmu cevap yazyordu. "Para m lazm?" "Hayr, yeterince param var." "Paray bu kadar idareli kullanan bir D a m e Durden daha yoktur," dedi hamim. Kalemini brakm, arkasna dayanm bana bakyordu. O aydnlk yznden ska bahsettim ama hi o gnk kadar aydnlk ve iyi grmemiim gibi geldi bana. zerinde mthi bir mutluluk vard, "bu sabah birilerine byk iyilii dokunmu" diye geirdim iimden. "Paray bu kadar idareli kullanan," dedi hamim, bana bakp glmseyerek "bir Dame Durden daha yoktur." O eski tavrn hi deitirmemiti. Bu tavrn ve onu o kadar ok seviyordum ki yanna gidip, her zaman orada duran sandalyeme oturduumda - n k bazen ona okuyordum, bazen onunla konuuyordum, bazen yannda sessizce iimi iliyordum- elimi gsne koyarak bu halini bozmaya ekindim. Ama halinde hibir deime olmad. "Sevgili hami," dedim, "sizinle konumak istiyorum. Bir kusur mu ettim?" " N e kusuru, canm!" "Mektubunuza verdiim cevaptan beri sizin iin eski anlamm yitirdim mi, hami?" "Sende isteyebileceim her ey var, hayatm." "Bunu duyduuma gerekten de ok sevindim," dedim. "Biliyorsunuz, bana bu karmdaki Kasvetli Ev'in hanm m diye sormutunuz. Ben de evet demitim." "Evet," dedi hamim ban sallayarak. Sanki beni bir eyden korumak ister gibi kolunu omzuma atmt; yzme glmseyerek bakt. "O zamandan beri," dedim, "bu konu hakknda sadece bir kere konutuk." "O zaman da ben Kasvetli Ev'in hzla seyreldiini sylemitim ki yleydi de, canm." "Ben de demitim ki," diye hatrlattm ona ekinerek, "hanm hl baki demitim."

LXII. Blm

BR BAKA KESF

O gece kimseyi grecek cesaretim yoktu. Hatta kendimi grecek cesaretim bile yoktu nk gzyalarmn bana biraz sitem etmesinden korkuyordum. Karanlkta odama ktm, karanlkta dua edip, karanlkta yattm. Hamimin m e k t u b u n u okumak iin a ihtiyacm yoktu nk ezbere biliyordum. Onu sakladm yerden karttm; kendi sat huzur ve sevgi nda iinde yazanlar tekrar ettikten sonra yastmn zerine koyup uyudum. Sabahleyin ok erken kalktm ve Gharley'yi yrye ardm. Kahvalt masas iin iek aldk, geri dnp onlar yerletirdik ve bir sr ie daldk. yle erken kalkmtk ki kahvaltdan nce Charley'e ders verecek kadar vaktim vard; (gramerinde en ufak bir ilerleme kaydetmemi olan) Charley bu vartay baaryla atlatt; ikimiz de bu iten alnmzn akyla syrldk. Hamim geldiinde "Kk kadn, ieklerden bile daha taze grnyorsun!" dedi. Bayan Woodcourt da Mewlinwillinwodd'dan bir pasaj tercme ederek tekrarlad, bununla beni zerine gne vurmu bir daa benzetiyordu. Bunlar yle hotu ki beni o dan eski haline biraz daha yaknlatrmtr umarm. Kahvaltdan sonra hamimi odasnda - d n geceki o d a d a - tek bana yakalayana kadar bir frsatn kollayarak ortalkta biraz dolatm. Sonra anahtarlarmla birlikte ieri girmek iin bir bahane uydurdum ve kapy arkamdan kapadm.

943
Beni hl ayn korumac tavrla ve yznde ayn aydnlk iyilikle kollarnda tutuyordu. "Sevgili hami," dedim, "son olaylarda hislerimi nasl paylatnz ve ne kadar dnceli davrandnz biliyorum. Aradan uzun zaman getiine ve daha bu sabah benim tekrar ok iyi olduumdan sz ettiinize gre belki de bu mevzuyu yeniden amam bekliyorsunuzdur diye dndm. Belki de bunu yapmam gerekiyordur dedim. stediiniz zaman Kasvetli Ev'in hanm olacam." "u ie bak," dedi neeyle, "aramzda nasl bir karlkl anlay var! Kafamda, zavall Rick istisna olmak zere - k i ok byk bir istisna- baka bir ey yoktu. eri girdiinde ben de bunu dnyordum. Kasvetli Ev'e hanm ne zaman kazandralm, kk kadn?" "Siz ne zaman isterseniz." "nmzdeki aya ne dersin?" "nmzdeki ay, sevgili hami." "Hayatmn en mutlu ve en isabetli admn attm gn -dnyadaki btn erkeklerden daha sevinli ve gpta edilecek bir erkek olacam g n - Kasvetli Ev'e kk hanmn kazandracam gn nmzdeki ay olsun o zaman," dedi hamim. Tpk ona cevabn getirdiim gn yaptm gibi kollarm boynuna dolayp onu ptm. Bir hizmetkr kapya gelip Bay Bucket'n geldiini bildirdi, geri buna pek gerek yoktu nk Bay Bucket zaten hizmetkrn omzunun zerinden ieri bakyordu. "Bay Jarndyce ve Bayan Summerson," dedi biraz nefes nefese, "byle rahatsz ettiim iin kusura bakmayn, aada bekleyen biri var, kendisi yokken hakknda bir eyler konuulur diye aada kalmaya itiraz ediyor. Acaba onun yukar getirilmesine izin verir miydiniz? T e e k k r ederim. u aadaki Mebusu sandalyesiyle buraya tar mydnz?" dedi Bay Bucket trabzanlarn zerinden sarkarak. Bu tuhaf rica yryemedii iin iki hamal tarafndan sandalyede taman siyah takkeli yal bir adamn odada kapnn yanna konmasyla son buldu. Bay Bucket h e m e n hamallar savuturdu ve esrarl bir havayla kapy kapatp kilitledi. "Gryorsunuz, Bay Jarndyce," dedi apkasn karp, gayet iyi hatrladm iaretparmann bir hareketiyle konumaya balayarak, "beni tanyorsunuz, Bayan Summerson da tanyor. Bu beyefendi de tanyor, ad Smallweed. Para ileriyle urayor, tefecilik de denebilir. Yaptn iin ad bu, sen de biliyorsun, deil mi?" dedi Bay Bucket ona byk gvensizlikle bakan adama bu soruyu sormak iin durarak. Adam tam bu tanmlamaya kar kacakt ki feci bir ksrk nbetine tutuldu. "Hah, bu iyi oldu ite!" dedi Bay Bucket bu tesadften memnuniyet duyarak. "Gereksiz yere itiraz etmezsen bu hallere de dmezsin. imdi sizinle konumak istiyorum Bay Jarndyce. Baronet Sir Leicester adna bu beyefendiyle mzakerelerde bulunuyordum; bu yzden de bulunduu mekna sk sk girip kyordum. Eski Deniz Levazmats Krook'un evinde bulunuyor genelde - b u beyefendinin akrabas olan Krook'u yanlmyorsam hayattayken grmtnz!" Hamim "Evet" dedi. "Gzel! Bu beyefendiye Krook'un mallar miras kald," dedi Bay Bucket, "mal da ne mal ya. Pek ok eyin yan sra bitmez tkenmez kullanlm ktlar. Tanr sizi inandrsn kimseye be kuruluk faydas yok!" Bay Bucket'n gzlerindeki kurnazlk; daha nce yaplm bir anlama erevesinde konutuunu, gerekli grse Bay Smallweed hakknda ok daha fazla eyler syleyebileceini, her an tetikte bekleyen dinleyicisinin itiraz etmesine neden olabilecek tek bir bak ya da szck kullanmadan bize ustalkla hissettirii onu anlamamz iyice zorlatryordu. Bay Smallweed'in pheli olduu kadar sar da olmas ve yzn byk bir dikkatle incelemesi de bu gl artryordu. "Mallar devraldktan sonra bu beyefendi doal olarak ktlar didik didik aratrmaya balad, anlyorsunuz ya?" dedi Bay Bucket. " N e ne? tekrar syle," diye bard Bay Smallweed yksek, tiz bir sesle. "Aratrmak dedim," diye tekrarlad Bay Bucket. "Kendi iini kendi grmeye alk, akgz biri olarak eline geen bu ktlar aratrmaya baladn, deil mi?"

"Tabii ki," diye bard Bay Smallweed. "Tabii," dedi Bay Bucket hosohbet bir edayla, "yapmasaydn kabahat etmi olurdun. Bunun sonucunda da tesadfen," diye devam etti Bay Bucket, Bay Smallweed'den kesinlikle karlk bulmayan neeli bir alayclkla, "zerinde Jarndyce imzas olan bir kt buldun. Deil mi?" Bay Smallweed skkn bir yzle bize bakt ve istemeye istemeye bu sz ban sallayarak teyit etti. "Bo zamannda, salim kafayla - e p e y c e zaman getikten sonra, nk hi meraklanmamtn, neden meraklanacaksn ki?- bu kda baktnda bir de ne gresin, bir Vasiyetmi meer. in komik taraf da bu," dedi Bay Bucket, sanki hl bir kar suratla oturan Bay Smallweed'e bir akay hatrlatyormu gibi neeyle; "ka ka bir Vasiyet kmasn m?" "Vasiyet ya da baka bir ey olarak ie yaradn bilmiyordum," dedi Bay Smallweed dilerinin arasndan. Bay Bucket zerine saldrmamak iin kendini zor tutuyormu gibi sandalyesinde kaya kaya bohaya dnm olan adama yle bir gz att; yine de ayn ho tavrlaryla zerine eilmeye, gznn ucuyla da bize bakmaya devam etti. "Buna ramen," dedi Bay Bucket, "ok hassas dnceli biri olduundan zihninde buna dair bir phe ve rahatszlk belirdi." "H? Nasl dnceli dedin?" diye sordu Bay Smallweed elini kulana gtrerek. "ok hassas dnceli." "Ha! T a m a m devam et," dedi Bay Smallweed. "Bu isimdeki Chancery miras davasndan ska sz edildiini duyduundan; Krook'un her trl eski mobilyay, kitaplar, ktlar, vr zvr aldn, kimseye vermek istemediini, srekli kendi kendine okumay renmeye altn bildiinden; 'Dikkat etmezsem bu vasiyet yznden bam derde girebilir,' diye dnmeye baladn ki dodun doal bu kadar isabetli bir dnce gememitir kafandan." "Bak, nasl anlattna dikkat et, Bucket," diye elini kulana koyarak bard adam sinirli sinirli. "Yksek sesle konu; o cadaloz numaralarn kendine sakla. Beni dorult biraz; daha iyi duymak istiyorum. Tanrm, ne hale geldim!"

Bay Bucket gz ap kapayana kadar onu dorulttu. Bay Smallweed'in ksrkleri ve "Ay kemiklerim! Ay aman of! N e fesim kesildi! Evdeki tantanac cadaloz domuzdan bile daha beterim!" eklindeki kt nidalar arasnda Bay Bucket yine ayn keyifli tavryla konumasna devam etti. "Ben de sk sk senin oraya gelip gittiim iin bana aldn, deil mi?" Bay Smallweed'inki gibi bir hn ve garezle bir eyin tasdik edildii grlmemitir herhalde; Bay Bucket'n alaca en son kii olduu her halinden belliydi. "Ben de seninle birlikte bu ie girdim - p e k de iyi anlatk; gayet yerinde olan korkularnn gerekleebileceini, o vasiyeti teslim etmezsen bann belaya gireceini sana syledim," dedi Bay Bucket anlayla; "bunun zerine vardmz anlama sonucunda burada mevcut bulunan Bay Jarndyce'e vasiyeti koulsuz artsz teslim etmeyi kabul ettin. Eer bir kymeti varsa dl konusunda ona gveneceksin; hepsi bu, deil mi?" "Anlama buydu," dedi Bay Smallweed yine ayn garezle. "Bu nedenle," dedi Bay Bucket, o sevimli tavrn bir anda brakp iini bilir bir hal taknarak, "o vasiyeti u anda zerinde bulunduruyorsun ve yapman gereken tek ey onu karp vermek!" Bize gznn ucuyla temkinli bir bak frlattktan ve iaretparmayla burnunu muzafferane ovaladktan sonra Bay Bucket gzleri samimi dostuna kenetlenmi, eli de kd alp hamime vermek zere uzatlm vaziyette onun bana dikildi. Byk bir isteksizlikle ve kendisinin zavall alkan bir adam olduunu, Bay Jarnyce'in onun drstl yznden kaybetmesine izin vermeyecek kadar erefli olduuna inandn defalarca syledikten sonra kd uzatabildi. Rengi kam, lekelenmi bir kd gs cebinden ar ar kartt, dnda bir sr imzalar vard, sanki uzun zaman nce atee frlatlm sonra da h e m e n alnm gibi keleri biraz yanmt. Bay Bucket bir sihirbazn el abukluuyla kad Bay Smallweed'den Bay Jarndyce'e aktarmakta hi vakit kaybetmedi. Hamime verirken parmaklarnn arkasndan fsldad: "Bundan nasl para kazanacaklarna karar verememiler. Kavga edip, azlarndan kardlar. zerine yirmi pound koy-

dum. Once fazlasyla uzun yaamasna isyan ederek tamahkr torunlar buna saldrd, sonra birbirlerine saldrdlar. Tanrm! o ailede tek bir kii yok ki bir dierini iki pounda satmasn, yal hanm hari - a m a o da pazarlk edemeyecek kadar bunad iin." "Bay Bucket," dedi hamim yksek sesle, "bu belgenin herhangi biri iin deeri ne olursa olsun size ok ey borluyum; eer bir kymeti varsa Bay Smallweed'i gerektii ekilde dllendirmeyi zerime alyorum." "Senin kymetine gre deil," dedi Bay Bucket, Bay Smallw e e d ' e dosta bir aklamada bulunarak, "Sakn ondan korkma. Belgenin kymetine gre." "Ben de bunu kastetmitim," dedi hamim. "Grdnz gibi, bu belgeyi kendim incelemekten imtina ediyorum, Bay Bucket. Aslna bakarsanz bu meseleden uzak durmaya seneler nce yemin ettim; ruhumu iyice hasta etti. Ama Bayan Summerson'la ben bu belgeyi hemen davaya bakan avukatma ileteceiz ve bu kdn varl bu ile ilgili herkese hi gecikmeden duyurulacak." "Bay Jarndyce bundan iyisini syleyemezdi," dedi Bay Bucket, ziyareti dostuna. "Artk kimseye hakszlk edilmeyecei aka beyan edildiine gre - k i bu seni de rahatlatmtr emin i m - seni tekrar eve gtrme merasimine giriebiliriz." Kapy at, hamallar ard, bize iyi gnler diledi ve gayet manal bir bak, bir de parmak hareketiyle yanmzdan ayrld. Biz de olabildiince abuk Lincoln's I n n ' e gittik. Bay Kenge megul deildi; onu tozlu odasnda, anlalmaz kitaplarla kt tomarlarnn arasnda, masasnn banda bulduk. Bay G u p p y ' n i n bizim iin sandalye getirmesinin ardndan Bay Kenge, Bay Jarndyce'i byle allmadk bir biimde brosunda grmekten duyduu aknl ve m e m n u n i y e t i dile getirdi. Konuurken gzln evirip eviriyordu ve her zamankinden daha fazla Lafazan Kenge'di. "Umarm," dedi Bay Kenge, "Bayan Summerson'n gler yzll," bana selam verdi, "Bay Jarndyce'in" ona selam verdi, "mesleimizin heybetli temel direkleri arasnda bulunan -yoksa yerini alan m demeliydim- bir Davaya ve Mahkemeye kar dmanln yenmesine neden olmutur."

"Bana yle geliyor ki," dedi hamim, "Bayan Summerson'a bu M a h k e m e ve Davann etkilerinden yle gna geldi ki lehlerine herhangi bir tesirde bulunmay aklna bile getiremez. Yine de burada bulunmamn nedeni ksmen onlar. Bay Kenge, bu belgeyi masanzn zerine brakp ondan kurtulmadan nce izin verin elime nasl getiini anlataym." Bunu ksa ve z olarak anlatt. "Bu bir dava olsayd," dedi Bay Kenge "bundan daha ak, daha maksada ynelik ortaya konamazd." "Siz hi ngiliz kanununun ya da hakkaniyetinin ak veya maksada ynelik olduunu grdnz m?" dedi hamim. "Yapmayn!" dedi Bay Kenge. lk bata kda fazla bir nem atfetmiyor gibiydi ama grdnde alakaland, ap gzln takarak birazn okuduunda hayretler iinde kald. "Bay Jarndyce," dedi ban kaldrarak, "bunu okudunuz mu?" "Hayr!" dedi hamim. "Ama beyefendiciim," dedi Bay Kenge, "bu davadaki btn Vasiyetlerden daha sonraki bir tarihte yazlm. Batan sona vasiyetname sahibinin el yazsyla yazlma benziyor. Gerektii gibi hazrlanm ve tasdik edilmi. Bu yank izlerinden anlalaca zere iptal edilmek istenmi olsa bile, iptal edilmemi. Mkemmel bir belge!" "yi!" dedi hamim. "Bunun benimle ne ilgisi var?" "Bay Guppy!" diye bard Bay Kenge sesini ykselterek. "Kusura bakmayn Bay Jarndyce." "Efendim." "Symond's I n n ' d e Bay Vholes'a gideceksiniz. Selamlarm syleyin. Jarndyce Jarndyce'e Kar. Grmeye gelirse memnun olurum." Bay Guppy ortadan kayboldu. "Bunun sizinle ne ilgisi olduunu sormutunuz Bay Jarndyce. Bu belgeyi okumu olsaydnz, sizin elinize geecek mebla olduka azalttn grrdnz, yine de klliyatl bir miktar kalyor, klliyatl bir miktar," dedi Bay Kenge elini ikna edici, yumuak bir hareketle savurarak. "Bay Richard Garstone'la, Bayan Ada Clare'in yani artk Bayan Richard Garstone'un ellerine geecek meblan da olduka arttn grecektiniz."

"Kenge," dedi hamim, "bu davann bu berbat Mahkemeye getirdii btn o servet gen kuzenlerimin eline gese ok m e m n u n olurdum. Ama Jarndyce Jarndyce'e Kar'dan iyi bir ey kabileceine inanmam m istiyorsun gerekten?" "Yapmayn, Bay Jarndyce! nyarg, nyarg. Sevgili beyefendiciim buras ok byk bir lke, ok byk bir lke. Hukuk sistemi ok byk bir sistem, byk bir sistem. Gerekten, gerekten!" Hamim baka bir ey sylemedi ve Bay Vholes geldi. Kenge'in mesleki itibar karsnda tevazuyla eiliyor gibiydi. "Naslsnz Bay Vholes? Rica etsem bir sandalye ekip u kda bir bakar msnz?" Bay Vholes kendisinden isteneni yapt ve belgeyi tek kelimesini atlamadan okudu. Heyacanlanmamt ama zaten hibir ey onu heyecanlandrmyordu. Belgeyi iyice inceledikten sonra Bay Kenge'le birlikte bir pencere yanna ekildi ve azn eldiveniyle kapatarak onunla uzun uzadya konutu. Daha pek fazla konumadan Bay Kenge'in sylediklerine kar kmas beni artmad nk imdiye kadar Jarndyce Jarndyce'e Kar'da iki kiinin ayn fikirde olduunu hi grmemitim. Ama tmyle "Daval Mallarn daresi" "Genel Sayman" "Rapor" "Mlk" ve "Masraflar" kelimelerinden oluuyormua benzeyen bir konumayla Bay Kenge'i bastrr gibi oldu. Konumalar bittiinde Bay Kenge'in masasna geri dndler ve yksek sesle konutular. "Evet! Ama bu ok dikkate deer bir belge, deil mi, Bay Vholes?" Bay Vholes "Kesinlikle yle," dedi. "Ayn zamanda ok da nemli, deil mi, Bay Vholes?" Bay Vholes tekrar "Kesinlikle yle," dedi. "Sizin de sylediiniz gibi Bay Vholes, Dava nmzdeki D n e m grldnde bu belge beklenmedik ve ilgin bir unsur olarak boy gsterecek," dedi Bay Kenge almla hamime bakarak. Bay Vholes, bylesi bir otorite tarafndan fikri sorulmu, saygnln muhafaza etmeye alan bir avukat olarak kendinden ok m e m n u n d u .

"Peki," diye sordu hamim, Bay Kenge'in paralarn ngrdatt, Bay Vholes'un da yzndeki kabartlarla oynad ksa bir sessizlikten sonra ayaa kalkarak, "nmzdeki D n e m ne zaman?" "nmzdeki Dnem, nmzdeki ay balayacak, Bay Jarndyce," dedi Bay Kenge. "Tabii bu belge iin gerekli ilemleri h e m e n balatacaz ve gerekli delilleri toplayacaz; siz de her zamanki gibi Davann grleceinden haberdar edileceksiniz." "Tabii buna her zamanki alakam gstereceim." "O engin kltrnze ramen," dedi Bay Kenge bizi d brodan kapya kadar geirirken, "yaygn nyarglar yanklamaya meyillisiniz, efendim, yle mi? Biz bir refah toplumuyuz, Bay Jarndyce, refah toplumu. Biz byk bir lkeyiz, Bay Jarndyce, ok byk bir lke. Bu mkemmel bir sistem, Bay Jarndyce, byk bir lkenin kt bir sistemi olmasn m isterdiniz? Hadi yapmayn!" Btn bunlar merdivenlerin banda, eli sanki szlerini sistemin duvarna svamaya ve binlerce yllna sabitlemeye yarayan gm bir malaym gibi usul usul sallayarak syledi.

LXIII. Blm

DEMlR ELK

George'un at salonu kiralk, iindekiler satlm, George'un kendisi de Chesney Wold'da, ata binerken Sir Leicester'a elik ediyor, elleri atn srerken titredii iin George atn gemine ok yakn gidiyor. Ama bugn George o kadar megul deil. Kuzeydeki demir blgesine gidiyor, etraf bir kolaan etmek iin. Kuzeydeki demir blgesine yaklarken Chesney Wold'unki gibi yemyeil ormanlar ardnda kalyor; kmr ukurlar, kller, yksek bacalar, krmz tulalar, kavrulmu bitkiler, yakc ateler, asla seyrelmeyen koyu bir duman manzarann temelini tekil ediyor. Svari bunlar arasnda, etrafna bakarak ve srekli bulmaya geldii bir eyi arayarak ilerliyor. En nihayet, hareketli bir kasabann demir tngrtl kara kanal kprsnde, imdiye kadar grd atelerden ve dumanlardan daha da fazlas iinde kmr yollarnn tozundan esmerlemi bir halde duruyor ve bir iiye Rouncewell adn biliyor mu diye soruyor. "Aman efendim," diyor ii, "ha kendi adm sormusunuz ha bunu." "Bu isim buralarda bu kadar iyi mi tannyor?" diye soruyor svari. "Rouncewell'ler mi? Tabii ya." "Peki, onlar nerede bulabilirim?" diye soruyor svari nne bakarak. "Bankay m, fabrikay m, yoksa evi mi soruyorsunuz?" diyor ii.

"Ya! Rouncewell'ler ok kalknmlar anlalan," diye mrldanyor svari enesini svazlayarak, "biraz aklm varsa geri dnm e m lazm. Hangisi bilmiyorum. Bay Rouncewell'i fabrikada bulabilir miyim dersiniz?" " N e r e d e bulacanz sylemek o kadar kolay deil - g n n bu saatinde kendisi ya da olu orada olabilir, tabii kasabadaysa; i anlamalar yznden sk sk seyahat ediyor." Peki, fabrika hangisi? u bacalar gryor mu - u en yksek olanlar! Evet, gryor. Gzel! Gzn onlardan ayrmadan dmdz gidecek, sonra sola sapan bir yolda onlar grecek, etraflarnda yksek tula bir duvar var, yol boyunca uzanyor. te Rouncewell'lerin yeri oras. Svari bilgi iin teekkr ediyor ve etrafna bakarak ar ar ilerliyor. Geri dnmyor, bir lokantada atndan iniyor (onu tmar ettirmeye niyetli), seyis, Rouncewell'lerin iilerinden bir ksmnn orada yemek yediklerini sylyor. Rouncewell'lerin iilerinin bir ksm le paydosuna kmlar, adeta btn kasabay istila ediyor gibiler, iri yar, gl kuvvetliler -biraz da kuruma bulanmlar. Tula duvar boyunca ilerleyip bir kapnn nne geliyor, ieri baktnda her safhada trl ekillerde demir ynlar gryor; ubuk ubuk, gen, sac; depo, kazan, balta, tekerlek, dili, manivela, ray; makine paralar olarak olmadk, tuhaf ekillere sokulmu; paslanmlar, eskimileri da gibi ylm; yenileri kazanlarda yp fokurdamakta; buharl presin darbeleri altnda etrafa kvlcmlar salmakta; kzl-scak demir, beyaz-scak demir, souk-kara demir; bir demir tad, bir demir kokusu ve Babil gibi trl trl demir sesi. "Buras insann ban artr!" diyor svari bir yazhane arayarak akn akn etrafna baknrken. "Bu gelen de kim? Evden ayrlmadan nceki halime benziyor. Ailelerde benzerlik diye bir ey varsa bu yeenim olmal. Sayglar, efendim." "Sayglar bizden. Birini mi aramtnz?" "Kusura bakmayn. Siz gen Bay Rouncew olacaksnz, deil mi?" "Evet." "Babanz aramtm, efendim. Onunla konumak istiyordum."

Delikanl ona zaman seiminde ok ansl olduunu sylyor nk babas orada ve ona babasnn bulunduu broyu gsteriyor. "Tpk evden ayrlmadan nceki halim - tpk!" diye dnyor svari, onun peinden giderken. Avluda bir binaya geliyorlar; st katta bir bro var. Brodaki beyefendiyi grnce George kpkrmz kesiliyor. "Babama kim geldi diyeyim?" diye soruyor delikanl. Zihninde demirden baka bir ey olmayan George aceleyle "elik," diyor ve o ekilde takdim ediliyor. Bir masada, n n d e hesap defterleri ve zekice figrler ve izimlerle dolu ktlarla oturan beyefendiyle broda tek bana braklyor. plak bir bro, pencereleri perdesiz, aadaki demir manzarasna bakyor. Masann izerinde hizmetlerinin eitli safhalarnda, eitli ilerde d e n e n m e k iin n u m u n e alnm birka demir paras var. Her eyin zerini demir tozu kaplam; yksek bacalardan ykselen koyu duman dier bacalarn uucu Babil kulesine karyor. "Buyrun, Bay elik," diyor beyefendi, ziyaretisinin pasl bir sandalyeye oturmasn bekledikten sonra. "Bay Rouncewell," diyor George, sol eli dizinde, apkas elinde ne eiliyor ve aabeyiyle gz gze gelmekten kanyor; "bu ziyaretimin sizin iin pek ho olmayabileceini tahmin etmiyor deilim. Ben eski bir Svariyim ve yakn bir silah arkadam eer yanlmyorsam sizin kardeinizdi. Sanrm bu ailenin bana dert atktan sonra evden kaan ve geri d n m e m e k haricinde hibir iyilii dokunmayan bir kardeiniz var." "Acaba," diyor demirci ustas deimi bir sesle, "adnzn elik olduundan emin misiniz?" Svari durup ona bakyor. Aabeyi ayaa frlyor, adn haykryor ve onu kucaklyor. "Benim iin fazla zekisin!" diyor svari, gzleri dolu dolu. "Naslsn? Beni grdne bunun yars kadar bile sevineceini zannetmezdim. yisin ya, sevgili aabeyciim, iyisin!" El skp, birbirlerine tekrar tekrar sarlyorlar; svari hl "yisin ya, sevgili aabeyciim, iyisin!" diye tekrarlyor, sonrada onun kendisini grdne bunun yars kadar bile sevineceini zannetmediini ekliyor.

"Hi de yle olmad," diyor, oraya gelmeden nce olan bitenleri tam tekmil anlattktan sonra, "Ortaya kmaya hi niyetim yoktu. Beni balamaya raz olursan gnn birinde sana bir m e k t u p yazarm diye dnyordum. Benden haber almak cann sksayd da hi armayacaktm, aabey." "Sana evde bu haberi nasl karladmz gsteririz, George," diyor aabeyi. "Bugn bizim iin nemli bir gn, daha iyi bir zamanlama yapamazdn, seni esmer eski asker seni. Bugn olum Watt'la bir anlama yaptm, on iki ay sonra bugn, btn seyahatlerinde grmediin kadar gzel ve iyi bir kzla evlenecek. Yarn, eitimini biraz cilalamak iin, senin yeenlerinden biriyle Almanya'ya yola kyor. Bunun onuruna bir ziyafet veriyoruz, sen de bu ziyafetin kahraman olacaksn." Bay George ilk bata bu davetten yle mahup oluyor ki bu erefi btn ciddiyetiyle reddediyor. Ama aabeyi ve yeeninin srarlar sonucunda - o n u grdklerine bunun yars kadar bile sevineceklerini zannetmediini tekrarlayarak- gayet gzel bir eve gtrlyor; btn hazrlklarda anneyle babann aslen basit alkanlklaryla ocuklarnn deimi konumlar ve daha st seviyedeki istikballerinin gerektirdii eylerin ho bir karm var. Bay George yeenlerinin zarafetleri ve becerilerine, bir sene sonra yeeni olacak Rosa'nn gzelliine ve bu hanmlarn rtiyadaym gibi kendisini sevgiyle karlamasna ok hayret ediyor. Yeeninin hrmetkr tavrlar iini szlatyor; zntyle ona hi iyi rnek olmadn dnyor. Yine de byk bir sevin, gayet samimi insanlar ve snrsz elence buluyor; Bay George btn bunlara askerce, mert tavrlaryla karlk veriyor ve dne gelip gelini verme vaadi herkesi memnun brakyor. O gece aabeyinin evinde heybetli yatana yatp btn bunlar dnrken ve (gece boyu uuan mslinleriyle) Alman usul vals yapan yeenlerinin grnts yatak rtsnn zerinde gznde canlanrken Bay George'un ba dnyor. Ertesi sabah kardeler demirci ustasnn odasna kapanyorlar; aabeyi ak, makul bir dille George'u kendi iine nasl yerletirmeyi dndn anlatrken George elini tutarak onu durduruyor. "Aabey, kardeliin de tesine geen bu karlaman iin sana milyonlarca kere teekkr ederim, kardeliin de tesindeki niyetlerin iin de yle. Ama benim planlarm hazr. Onlar anlat-

madan nce sana aileyle ilgili bir konuda danmak isterim. Acaba," diyor svari kollarn kavuturup ylmaz bir kararllkla aabeyine bakarak,"annemin beni kartmas nasl salanabilir?" "Seni anladmdan emin deilim, George," diyor demirci ustas. "Diyorum ki annemin beni kartmas nasl salanabilir? Bir ekilde buna ikna edilmeli." "Seni mirastan kartmasn m kastediyorsun?" "Tabii ki. Ksaca," diyor svari kollarn daha da byk bir kararllkla kavuturarak, "beni kartmasn kastediyorum!" "Sevgili George," diyor aabeyi, "byle bir ey senin iin o kadar nemli mi?" "Evet! Kesinlikle! Byle bir ey yaplmadan sululuk duygusundan kurtulamam. Asla tekrar gitmeyeceimi garanti edemem. Ne ocuklarnn ne de senin hak ettiiniz eyleri almak iin geri dnmedim, aabey. Ben kendi haklarm uzun zaman nce kaybettim! Kalabilmem ve bam dik tutabilmem iin karlmam gerek. Hadi. Senin idrakini, zekn herkes methediyor, bana bu iin nasl yaplabileceini syleyebilirsin." "Sana nasl yaplmayacan syleyebilirim, George," diye cevap veriyor demirci ustas, "sanrm bu da gayene hizmet edecektir. Annemize bak, onu bir dn, seni tekrar bulduunda neler hissettiini hatrla. Dnyada herhangi bir eyin onun en sevdii olunun aleyhine byle bir adm atmasn salayabileceine inanyor musun? Bunu teklif etmekle ona (o sevgi dolu yal kadna!) yapacan hakarete karlk onun raz olmasnn en ufak bir ihtimali olduuna inanyor musun? nanyorsan, yanlyorsun. Hayr, George! kartlmamaya raz olmak zorundasn. Sanrm," byk bir hayal krklyla kara kara dnen kardeine bakan demirci ustasnn yznde bir glmseme beliriyor; "Sanrm bu i olmu gibi davranabilirsin." "Nasl, aabey?" "Madem byle bir istein var, miras alma bahtszlna erecein her eyden bir vasiyetle istediin ekilde kurtulabilirsin." "Doru!" diyor svari, tekrar dnmeye balayarak. Sonra elini aabeyinin dizine koyarak hevesle soruyor, "Bunu karna ve ailene sylemenin senin iin bir sakncas var m, aabey?"

"Hi sakncas yok." " T e e k k r ederim. Bir serseri olduuma phe yoksa da, delidolu bir serseri olduumu, o kt serserilerden olmadm da syleyebilirsin belki?" Demirci ustas glmsemesini bastrarak bunu da kabul ediyor. " T e e k k r ederim. T e e k k r ederim. zerimden bir yk kalkt," diyor svari, kollarn aarak gsn iiriyor ve ellerini bacaklarna koyuyor; "ama karlmay tercih ederdim!" Kardeler byle yan yana birbirlerine ok benziyorlar; ama su katlmam saflk ve maddi meselelere uzaklk svarinin payna dm. "Neyse," diyor hayal krkln bertaraf ederek, "planlarmn ikincisi ve sonuncusuna geelim. T a m bir aabey gibi bana buraya yerlememi ve alkanlnla basiretinin rnleri arasnda yerimi almam teklif ettin. Sana yrekten teekkr ediyorum. Demin de sylediim gibi, bu kardeliin tesinde bir ey; ok teekkr ederim," elini uzun sre skyor. "Ama dorusu, aabey, ben - b e n Yabani bir ot gibiyim ve beni bakml bir baheye ekmenin zaman oktan geti." "Sevgili George," diyor aabeyi, gl, kararl alnn ona evirip gvenle glmseyerek; "bu ii bana brak, izin ver deneyeyim." George ban sallyor. "Bu ii yapacak biri varsa o da sensin, buna eminim; ama olmaz. Olmaz, efendim! Bir taraftan da, tesadf bu ya ailevi aclar yznden hastalandndan beri Sir Leicester'a ufak tefek bir faydam dokunuyor; herkesten ziyade annemizin olunun yardmn tercih ediyor." "Sevgili George," diyor teki yznde hafif bir glgeyle, "Sir Leicester Dedlock'un ev tugaynda almak istiyorsan -" "Bak, grdn m, aabey!" diye baryor svari elini tekrar dizine koyup onu durdurarak; "bak, grdn m! Bu fikir hi houna gitmedi; benim iin fark etmiyor. Sen emir almaya alk deilsin; ben alm. Senin evrendeki her ey tam bir dzen ve disiplin iinde; benimse dzen ve disiplin altnda tutulmam gerekiyor. lerimizi ayn ekilde grmeye ya da onlara ayn adan bakmaya alk deiliz. Garnizon terbiyemden sz etmeyeceim

nk dn gece kendimi hi de rahatsz hissetmedim, hem burada bulunacam ksa srelerde de dikkat ekmeyecektir sanrm. Ama Chesney Wold benim iin daha iyi -orada Yabani bir ot iin buradakinden daha fazla yer var; dahas o mukaddes yal hanm da mutlu oluyor. Bu yzden de Sir Leicester Dedlock'un teklifini kabul ettim. Gelecek sene gelini vermek iin geldiimde, ya da baka gelilerimde, ev tugayn pusuda tutacak, senin topraklarnda manevraya kaldrmayacak basireti gsteririm. Sana tekrar yrekten teekkr ediyorum, senin soyundan gelecek Rouncewell'leri dnmek beni gururlandryor." "Sen kendini bilirsin, George," diyor aabeyi, elini skarak, "belki beni de benden iyi biliyorsundur. Kendi yoluna git. Birbirimizi bir daha kaybetmeyelim, kendi yoluna git." "Ondan korkun olmasn!" diyor svari. "imdi, atmn ban eve evirmeden nce, aabey senden bir mektuba benim iin bakman rica edeceim. Chesney Wold ad bu mektubun yazld kiiye u anda ac verebilecei iin buradan gndermek istedim. Ben m e k t u p yazmaya pek alk deilim; bu mektup iin de biraz titizleniyorum, hem ak, hem incelikli olmasn istiyorum." Biraz soluk bir mrekkeple ama dzgn, yuvarlak, sk bir el yazsyla yazlm mektubu demirci ustasna uzatt: "BAYAN E S T H E R S U M M E R S O N "Belli bir ahsn evraklar arasnda bana gnderilmi bir m e k t u b u n bulunduunu Mfetti Bucket'tan renmem vesilesiyle haddim olmayarak size, bunun o zamanlar ingiltere'de bulunan bekr, gen ve gzel bir hanma gnderilmi bir mektubu nerede, ne zaman ve nasl kendisine tevdi edeceimi bildiren bir ka satrlk bir talimat olduunu aklamak istiyorum. Bu talimatlar aynen yerine getirmitim. "Dahas, yine haddim olmayarak, bunun benden sadece bir el yazsn kontrol etmek iin istendiini, aksi takdirde elimdekilerin en zararsz gibi grnen bu mektubu kalbime bir kurun skmadan benden alamayacaklarn size bildirmek isterim. "Yine haddim olmayarak, sz konusu talihsiz beyefendinin hayatta olduuna dair en ufak bir phem olsayd, onun saklan-

d yeri bulmadan ve hem vazifem hem de kendi arzum icab son kuruumu da onunla paylamadan gzme uyku girmeyeceini bilmenizi isterim. Ama bu beyefendinin Dou Hint adalarndan bir irlanda limanna gelen bir nakliyat gemisinin limana yanamasnn zerinden birka saat gememiken gverteden dt ve boulduu (resmen) ilan edilmiti, ayrca ben de gemideki subaylar ve tayfalardan ayn malumat aldm ve bunun (resmen) teyit edildiini de biliyorum. "Yine haddim olmayarak, nizam intizama alk mtevaz biri olarak, sizi takdir eden sadk hizmetkrnz olmaya devam edeceim; sahip olduunuz zellikleri herkesin zerinde tuttuumu, bu m e k t u b u n da snrlar tesinde bilmenizi isterim. "Sayglarmla, "GEORGE." "Biraz resmi," diyor aabeyi, merakl bir yzle kd tekrar katlayarak. "Ama mstesna gen bir hanma gnderilmeyecek bir ey deil, deil mi?" diye soruyor kardei. "Hi deil." Bunun zerine mhrleniyor ve o gnk demircilik mektuplar arasna, postalanmak zere konuyor. Bu yapldktan sonra Bay George aile efradyla byk bir samimiyetle vedalayor ve atna binmek iin eerini hazrlyor. Ama ondan bu kadar abuk ayrlmak istemeyen aabeyi onunla birlikte geceleyin kalaca hana kadar hafif, ak bir arabayla gelmeyi ve sabaha kadar onunla kalmay teklif ediyor; yolun byk ksmnda, iyi yetitirilmi kr Chesney Wold atn bir hizmetkrn srmesini neriyor. Memnuniyetle kabul edilen bu teklifin peinden kardelik balarn kuvvetlendiren ho bir yolculuk, ho bir yemek ve ho bir kahvalt geliyor. Sonra tekrar muhabbetle, uzun uzun el skp ayrlyorlar; demirci ustas yzn dumana ve atelere, svari de yeil krlara dnyor. leden sonra, hayali bir tehizat tangrtsyla ilerleyen svarinin, bulvardaki dklm yapraklar arasnda boulan, ar askeri nal sesleri yal meelerin altnda duyuluyor.

LXIV. Blm

ESTHER'N HKYES

Hamimle yaptm konumadan sonra gnn birinde elime mhrl bir kt brakt ve "Bu nmzdeki ay iin canm," dedi. inde iki yz pound vard. Sessiz sakin gerekli grdm hazrlklar yapmaya baladm. Alverilerimi hamimin gayet iyi bildiim zevklerine gre yapyordum, gardrobumu onun houna gidecek ekilde dzenliyordum ve baarl olacam umuyordum. Btn bunlar sessiz sakin yapyordum nk Ada'nn biraz zleceine dair o eski sezgim tmyle ortadan kalkmamt, ayrca hamim de ok sessizdi. Ne olursa olsun sade ve zel bir trenle evleneceimize emindim. Belki Ada'ya sadece "Yarn evlendiimi grmeye gelecek misin, bir tanem?" diyecektim. Belki bizim nikahmz da onunki kadar iddiasz olacakt ve her ey olup bitene kadar bir ey sylemeye gerek duymayacaktm. Tercih yapma hakk bana ait olsa bylesini seermiim gibi geliyordu. Sadece Bayan Woodcourt bir istisnayd. Ona hamimle evleneceimi, bir sredir nianl olduumuzu sylemitim. Bunu ok tasvip etmiti. Bana yardm etmek iin elinden geleni yapyordu; onu ilk tandm zamanlara kyasla epeyce yumuamt. Bana bir faydas dokunsun diye katlanamayaca zahmet yoktu; ancak bu nezaketini snayacak deil, tatmin edecek ufak tefek eyler yapmasna izin verdiimi bilmem sylememe gerek var m? Tabii, hamimi ihmal etmenin zaman deildi; tabii, gzelimi ihmal etmenin de zaman deildi. Bu yzden de srekli megul-

d m - b u n a da m e m n u n d u m ; Charley'e gelince dikiten naktan yzn grmek m m k n deildi. Kendini yn yn - s e petler, masalar dolusu- kumalarla evreliyor, biraz alyor, zamannn byk blmn de o yuvarlak gzleriyle ne ilerin yaplacana bakmakla ve kendini bunlar yapabileceine inandrmakla geiriyordu, bunlar Charley'nin byk iftihar vesileleri ve keyifleriydi. Bu arada, unu sylemeliyim ki Vasiyet konusunda hamimle ayn fikirde deildim ve Jarndyce Jarndyce'e Kar iin umutlar besliyordum. Hangimizin hakl olduu birazdan ortaya kacak ama ben birtakm beklentileri tevik ediyordum. Bu keif Richard'a, onu bir sreliine canlandran bir megale ve heyecan temin etti; ama artk mitlenecek esneklii bile gitmi, geriye sadece hummal endieleri kalmt. Gnn birinde bu konuda konuurken hamimin syledii bir eyden, beklememizi syledikleri D n e m balayana kadar nikhn kylmayacam anladm; Richard'la Ada biraz daha durumlarn dzelttiklerinde evlenmenin beni ne kadar mutlu edeceini dndm. Hamim ehir dna arlp, Bay Woodcourt'un ii iin Yorkshire'a gittiinde dnemin balamas ok yaknd. Bana nceden orada bulunmasnn gerekli olduunu sylemiti. Bir gece gzelimin evinden yeni gelmi, yeni giysilerime bakarak ortalarnda oturuyor ve dnyordum ki hamimin bana yazd bir mektubu getirdiler. Onunla ehir dnda bulumam rica ediyordu; hangi arabada yerimin ayrtldn ve sabah saat kata yola kmam gerektiini yazmt. Ada'dan fazla uzak kalmayacam da bir dipnotla belirtilmiti. O sralarda en son aklma gelecek ey seyahate kmakt ama yarm saat iinde hazrlandm ve ertesi sabah erkenden yola ktm. Btn gn, beni onca yola neden ardn merak ederek yolculuk yaptm; kh u yzdendir diyordum, kh bu yzden; ama gerein yaknna bile yaklaamamtm. Seyahatimin sonuna gelip, hamimi beni bekler vaziyette bulduumda gece olmutu. Bu beni ok rahatlatt nk akama doru (mektubu ok ksa olduundan) onun hasta olabileceinden korkmaya balamtm. Ama gayet iyi vaziyette karmdayd ite; o gle yzn en aydnlk ve ho haliyle grnce kendi

kendime byk bir iyilik daha yapm olmal dedim. Bunu sylemek iin fazla zeki olmaya gerek yoktu nk onun orada bulunmasnn tek nedeninin bu olduunu biliyordum. Otelde yemek hazrd, masada tek bamza kaldmzda bana: "Seni buraya neden getirttiimi ok merak ediyorsundur, kk kadn, deil mi?" diye sordu. "Eh, hami," dedim, "ben Fatma, siz Mavi Sakal olmadnza gre, biraz merak ettim desem olur herhalde." "Madem yle, geceleyin uykunu karmayaym, canm," dedi neeyle, "sana sylemek iin yarn beklemeyeceim. Zavall talihsiz Jo'ya kar gsterdii insaniyeti, gen kuzenlerime yapt paha biilmez hizmetleri ve hepimiz iin ifade ettii deeri Woodcourt'a bir ekilde anlatmak istedim. Buraya yerleme karar aldnda, ban sokabilecei iddiasz, mnasip bir yer teklif etmek geldi aklma. Bunun zerine byle bir yer arattm, ok uygun artlara byle bir yer bulundu, ben de onun oturabilmesi iin oraya eki dzen vermeye alyordum. Ama evveli gn bana hazr olduunu sylediklerinde oraya gittim ve her eyin olmas gerektii gibi olup olmad anlayacak kadar ev idaresi bilmediimi fark ettim. Ben de gelmi gemi en iyi kk khyaya gelip bana fikir vermesi iin haber gnderdim. te karmda," dedi hamim, "ayn anda hem glyor, hem de alyor!" yle tatl, yle iyi, yle takdire ayand ki. Ona hakknda dndklerimi sylemeye altm ama azmdan tek kelime bile kmad. "Ck ck ck!" dedi hamim. "Fazla abartyorsun kk kadn. Nasl da hkryorsun, Dame Durden, nasl da hkryorsun!" "Sevinten, hami -minnetttarlktan." "Gzel," dedi. "Bu iten holanmana ok sevindim. Ben de yle dnmtm. Bunun Kasvetli Ev'in kk hanm iin ho bir srpriz olmasn istemitim." Onu ptm ve gzlerimi sildim. "Artk biliyorum!" dedim. "Bunu yznzde uzun sre nce grmtm!" "Yo; gerekten grm mydn canm?" dedi. "Bu nasl D a m e Durden byle, yzleri okuyor!"

Oyle nee doluydu ki ben de uzun m d d e t alam suratl kalamadm ve yle gzya dktm diye adeta utandm. Yattmda tekrar aladm. Aladm itiraf etmek zorundaym; ama bunun sevinten olduunu mit ediyorum, geri fazla da emin deilim. M e k t u b u n her kelimesini iki kere tekrar ettim. Geceyi ok gzel bir yaz sabah takip etti; kahvaltdan sonra, byk ev idaresi nasihatlerimin uygulanaca evi grmek iin kol kola yola dtk. Hamimin anahtaryla duvar boyundaki bir kapdan bir iek bahesine girdik; ilk dikkatimi eken btn iek tarhlarnn evdeki benim tarhlarm gibi dzenlenmi olduuydu. "Gryorsun ya, canm," dedi hamim, sevinli bir yzle benim baklarm grmek iin durarak; "bundan daha iyi bir plan olamayacan dndmden seninkini dn aldm." Gzel kk bir meyve bahesine girdik, kirazlar yeil yapraklarn kuytusuna sokulmutu, elma aalarnn glgeleri imenleri benek benek yapmt, oradan eve getik - b i r kulbe, b e b e k evi gibi odalar olan kk bir kr kulbesi; ama yle sevimliydi, yle dingin ve gzeldi, evresine yle zengin, gle bir manzara vard ki; uzakta su ldyordu, etrafta her yer yaz bereketiyle doluydu, ileride bir deirmen mrldanyordu; sevimli kasabaya bakan en yakn kede bir ayr vard, zerinde ak renk giysili kriket oyuncular toplanmt ve tatl bat rzgryla dalgalanan beyaz bir adrn zerinde bir bayrak uuuyordu. irin odalardan geip kk rustik veranda kaplarndan dar karken, frenkasmas, hanmeli ve yaseminle talanm ince tahta kolonlarn altnda, duvar ktlarnda, mobilyalarn renklerinde, btn kk eylerin dzenlemesinde, bir yandan dalga geerken bir yandan da vdkleri kendi naiz zevklerimle eilimlerimi, kendi kk yntemlerimle bulularm, kendi komik alkanlklarm grdm. Bu kadar gzel eyleri ne kadar takdir etsem azd ama onlar grdmde aklmda gizli bir phe belirdi. Acaba bunlarn arasnda mutlu olabilir mi, diye dndm! Bu kadar gznn nnde olmasam daha iyi olmaz myd? n k onun dnd yeri doldurmasam da hl beni ok seviyordu ve btn bunlar ona zntyle kaybettiini dnd eyi hatrlatabilirdi. Beni

962
unutmasn istemiyordum - b e l k i hafzasna byle yardm edecek eyler olmasa da beni u n u t m a z d - ama benim iim onunkinden kolayd, onun bunu bilmekten mutlu olacan dnerek bile kendimi avutabiliyordum. "imdi de kk kadn," dedi hamim, bana btn bunlar gsterirken ve benim takdirimi izlerken daha nce hi grmediim kadar gururlu ve keyifliydi, "son olarak da sra bu evin adna geldi." "Ad neymi, sevgili hamiciim?" "Yavrum," dedi, "gel de gr." Beni daha nce uzak tuttuu giri kapsna gtrd ve dar kmadan nce bir an duraklayarak: "Yavrucuum adn tahmin etmiyor musun?" diye sordu. "Hayr!" dedim. Kapdan ktk ve bana zerinde yazan yazy gsterdi: KASV E T L EV. Beni yapraklar arasndaki bir sedire gtrd, yanma oturup elimi tutarak unlar syledi: "Canm kzm, aramzda geen her olayda, senin mutluluuna kar gerekli zeni gstermi olduumu mit ediyorum. Bana cevabn getirdiin mektubu sana yazdmda," bundan sz ederken glmsemiti, "kendi mutluluum daha n plandayd ama seninkini de dnyordum. Sen ok kkken kurduum gnn birinde seni karm yapma hayalini baka koullarda gerekletirmeye yeltenir miydim bilmiyorum. Ama bunu yapma karar aldm, sana mektubu yazdm, sen de bana cevabn getirdin. Dediklerimi takip ediyor musun, yavrum?" Buz kesmitim, deli gibi titriyordum; ama syledii tek kelimeyi atlamyordum. Oturmu gzlerimi ayrmadan ona bakarken ve yapraklarn arasndan szlen gne klar bana vururken, zerindeki aydnln Meleklerin nuru gibi olduunu hissettim. "Beni dinle ama konuma, canm. imdi konuma sras bende. Yaptm teklifin seni gerekten de mutlu edeceinden ne zaman phe etmeye baladm nemli deil. Woodcourt geri dndnde hi phem kalmad." Kolumu boynuna dolayp, bam gsne dayadm ve alamaya baladm. "Rahat rahat, gvenle koy ban, yavrum," dedi

963
beni usulca kendisine bastrarak. "Artk senin hamin ve babanm. Gsmde emniyetle dinlen." Yapraklarn sakin hrts gibi insann iini rahatlatyordu; snan hava gibi smscakt; gne gibi l l, ltufkrd; konumasn srdrd. "Beni anlamaya al, sevgili kzm. yle vefal, yle fedakrsn ki benimle mutlu ve m e m n u n olacana hi phem yoktu; ama kiminle daha mutlu olacan grdm. Onun srrn azndan aldmda Dame Durden'n haberinin bile olmamasna amamak lazm; nk ben onun iindeki hi deimeyen o iyilii kendisinden daha iyi bilirim. Uzun zamandr Allan Woodcourt'un srdaym ama kendisi dn, sen buraya gelmeden birka saat nceye kadar benim srdam deildi. Fakat Esther'imin o mthi karakterinin gz ard edilmesine; kzcazmn erdemlerinin en ufak bir zerresinin bile fark edilmeyip takdir edilmemesine; Morgan ap Kerrig'in soyuna istemeye istemeye kabul edilmesine, Gallerdeki btn dalarn arlnca altn karlnda bile raz olamazdm." D u r u p beni alnmdan pt, tekrar hkrmaya baladm. n k bu vglerinin acl hazzna dayanamamtm. "Sus, kk kadn! Alama; bugn sevin gn olmal. Aylardr, aylardr," dedi keyifle "bunu drt gzle bekliyordum! Bir iki kelime daha ettim mi szm bitmi olacak, D a m e Trot. Esther'imin kymetinin tek atomunun bile heba edilmemesine kararl olduumdan Bayan Woodcourt'u bir kenara ektim. 'Bakn hanmefendi,' dedim, 'olunuzun evlatlm sevdiine kesinlikle eminim. Onun da olunuzu sevdiinden kesinlikle eminim ama akn, vazifeleri ve efkati uruna feda ediyor ve bunu yle kendini vererek yle kendinden vazgeerek yapyor ki gece gndz gznz zerinden ayrmasanz anlamazsnz.' Sonra ona btn hikyemizi -seninkini ve benimkini-anlattm. 'Bakn hanmefendi,' dedim, 'bunlar bilerek gelin, bizimle birlikte oturun. Gelin ve evladm gn boyu izleyin; grdklerinizi ki unlar unlardr' -bunlar kesinlikle kk gstermeye yanamadm- 'nesebiyle karlatrn ve bir karara vardnzda bana gerek mirasn ne olduunu syleyin,' dedim. O eski Galli kan erefliymi dorusu!" diye bard hamim heyecanla, "O kann can verdii yrei, Dame Durden'a kar en az benimki kadar takdirle ve sevgiyle arpyor!"

962
efkatle bam kaldrd ve beni o eski babacan tavryla tekrar tekrar pt. O korumac tavr imdi nasl da gn na kmt! "Son bir sz daha. Allan Woodcourt seninle konutuunda, benim bilgim ve rzam dahilinde konumutu - a m a ona hi cesaret vermedim nk bu srprizler benim en byk dlmd ve bir zerresinden bile vazgemeye niyetim yoktu. Bana gelip btn olanlar anlatacakt; anlatt da. Baka syleyeceim yok. Bir tanem, Allan Woodcourt, ldnde babann yanndayd- annenin de. Buras Kasvetli Ev. Bugn bu eve kk hanmn kazandryorum; Tanr biliyor ya, hayatmn en keyifli gn bugn!" Ayaa kalkt, beni de tutup kaldrd. Artk yalnz deildik. Kocam - o n a tam yedi mutlu yldr bu ekilde hitap ediyorumyanmda duruyordu. "Allan," dedi hamim, "bir erkein sahip olabilecei en iyi ei, benden bir hediye olarak kabul et. Onu hak ettiini sylemekten baka senin iin ne diyebilirim ki! Onunla birlikte sana getirdii bu kk yuvay da kabul et. Onu ne hale getireceini biliyorsun, Allan; adan ne hale getirdiini biliyorsun, izin ver, arada bir bu saadeti ben de paylaaym, imdi bu fedakrlk m yani? Hi deil, hi deil." Beni bir kere daha pt; benimle usulca konuurken onun gzleri de yalyd. "Esther, bir tanem, onca seneden sonra bu da bir nevi ayrlk. Hatamn sana biraz zntye mal olduunu biliyorum. Yal hamini affet ve onu yreinde eski yerine yerletir; bu meseleyi de hafzandan sil. Allan, gzelim artk senin." Yapraklarn yeil ats altnda ilerledi ve darda gne nda durarak neeyle bize dnd. "Ben buralarda olacam. Bat rzgr esiyor, kk kadn, Bat! Artk kimse bana teekkr etmesin nk bekrlk alkanlklarma geri dnyorum; birisi bu ikazm dikkate almazsa kaarm, bir daha da hi geri gelmem!" O gn ne mutluyduk, ne sevinli, ne huzurlu, ne umutlu, ne minnettar, ne saadet dolu! Bir ay iinde evlenecektik; ama gelip kendi evimize yerlememiz Richard'la Ada'ya balyd.

965
Ertesi gn mz birlikte geri dndk. ehre gelir gelmez Allan dosdoru Richard' grmeye ve sevinli havadisi gzelimle ona haber vermeye gitti. Ge olmutu, yatmadan nce gidip bir iki dakikalna onu grmek istiyordum ama nce hamime ay yapp, sandalyesinin yanndaki eski yerimi almak iin eve gittim nk onun bu kadar abuk yalnz kalmasn istemiyordum. Eve dndmzde gen bir adamn gn boyunca kere beni grmek iin geldiini rendik; nc geliinde gece saat ondan nce gelmemin beklenmedii sylenince "o saatlerde tekrar urarm," diyerek gitmiti. kere kartn brakmt. BAY GUPPY. Doal olarak bu ziyaretlerin nedeni zerine yorumlarda bulundum ve bu ziyareti bana hep gln geldiinden, Bay Guppy'ye glerken onun eski teklifini ve sonra da bu teklifi geri aln azmdan kardm. "Madem yle," dedi hamim, "bu kahraman tabii ki kabul edeceiz." Bu yzden de Bay Guppy tekrar geldiinde ieri getirilmesi iin talimatlar verildi; daha talimatlar yeni verilmiti ki tekrar geldi. Hamimi yanmda grnce utand ama kendini toparlayp "Naslsnz, efendim?" diye sordu. "iyiyim, siz naslsnz?" dedi hamim. " T e e k k r ederim, efendim, fena saylmam," dedi Bay Guppy. "izninizle size Old Street Caddesinde oturan annem Bayan Guppy'yi ve arkadam Bay Weevle'i tantraym. Yani Bay Weevle diye biliniyor ama asl ad Jobling." Hamim oturmalarn rica ettiler ve hepsi oturdu. "Tony," dedi Bay Guppy, skntl bir sessizlikten sonra arkadana. "Sze sen balar msn?" "Kendin bala," dedi arkada biraz asabi bir sesle. "ey, Bay Jarndyce," dedi Bay Guppy bir an durup dnd k t e n sonra, annesi Bay Jobling'i dirseiyle drtp bana imal imal gz krparak bu balangca byk tezahratta bulundu; "Bayan Summerson' tek bana greceimi zannediyordum ve sizin saygdeer mevcudiyetinize hazrlkl deildim. Ama belki Bayan Summerson daha nce aramzda geenleri size anlatmtr."

966
"Bayan Summerson," dedi hamim glerek, "bu konuda baz eyler syledi." "Bu," dedi Bay Guppy, "iimi kolaylatrr. Kenge ve Carboy'daki raklk dnemim sona erdi, inanyorum ki bu dnem iki taraf asndan da tatminkr oldu. Baroya kabul edildim (hibir ie yaramaz bir sr samalkla insan ileden kartan bir imtihandan getikten sonra) ve bir de sertifika aldm, belki grmek istersiniz." " T e e k k r ederim, Bay Guppy," dedi hamim. "Bu sertifikann varln kabul etmek iin grmeme gerek yok." Bunun zerine Bay Guppy cebinden bir ey karmaktan vazgeti ve szne onsuz devam etti. "Kendime ait bir param yok ama annemin yllk bir geliri var"; bu noktada Bay Guppy'nin annesi ne kadar sevinse azm gibi ban sallad ve mendilini azna gtrerek tekrar bana gz krpt; "ileri yrtecek bir miktar paray faizsiz olarak temin etm e m de her zaman m m k n ki bu da bir avantaj," dedi Bay Guppy hisli hisli. "Kesinlikle yle," dedi hamim. "Bir tandm var," dedi Bay Guppy, " L a m b e t h ' d e Walcot Meydan'nda. Bu yzden oralarda bir ev buldum, arkadalarma gre ok uygun koullarda (vergisi gln, sabit giderler de kiraya dahil) orada bir yazhane amay planlyorum." Bu noktada Bay Guppy'nin annesi olaanst bir evkle ban sallamaya ve kendisine bakan herkese akac akac glmeye balad. "Mutfak hari alt odas var," dedi Bay Guppy, "arkadalarma gre ferah bir yermi. Arkadalardan sz ederken bilhassa Jobling'i kastediyorum," Bay Guppy ona duygusal bir havayla bakt, "beni ocukluumdan beri tanr." Bay Jobling bunu bacaklarn eerek tasdik etti. "Dostum Jobling bana ktip olarak yardm edecek ve evde oturacak," dedi Bay Guppy. "Old Street Caddesi'ndeki evinin kontrat sona erdiinde annem de oraya tanacak; yani hi yalnzlk ekilmeyecek. Dostum Jobling aristokrat tabiatldr; yksek tabakalarn hareketlerine aina olmasnn yan sra beni de u anda anlatmaya altm niyetimde tamamen desteklemektedir."

962 966
Bay Jobling "elbette" dedi ve Bay Guppy'nin annesinin dirseinden biraz uzaklat. "Bayan Summerson size anlattna gre," dedi Bay Guppy, "(anne, rica ederim hareketlerine hkim olur musun!) Bayan Summerson'n hayalinin daha nce yreime kazl olduunu ve ona evlenme teklifi yaptm size sylememe gerek yok." "Bunu duymutum," dedi hamim. "zerinde hibir kontrolm olmayan baz koullar," diye devam etti Bay Guppy, "bu hayalin tesirini bir sreliine zayflatt. Bu esnada Bayan Summerson'n bana kar tavrlar gayet kibar, hatta yce gnllyd." Hamim omzumu svazlad, pek eleniyormu gibi bir hali vard. "imdi, efendim," dedi Bay Guppy, "bu yce gnllle ayn ekilde mukabele etmeye karar verdim. Bayan Summerson'a, onun benim ykseleceimi hi zannetmedii bir yere kabileceimi kantlamak istiyorum. Yreimden silindiini zannettiim o hayalin silinmediini anladm. zerimdeki tesiri hl ok kuvvetli; buna teslim olarak, zerinde hibir kontrolm olmayan koullar grmezden gelmek ve daha nce Bayan Stmmerson'a yapma erefine erdiim teklifi tekrar etmek istiyorum. Walcot Meydanndaki evi, iimi ve kendimi Bayan Summerson'n kabulne sunuyorum." "Gerekten de ok yce gnll bir hareket, efendim," dedi hamim. "Evet, efendim," dedi Bay Guppy samimiyetle, "benim de isteim yle olmak. Bayan Summerson'a bu teklifi yapmakla kendimi feda ettiimi dncesinde deilim; dostlarm da yle dnmyor. Yine de o kk tereddtm mazur gsterecek baz sebepler olduunu hesaba katmak lazm; bylece durum dengelenmi oluyor." "Bayan Summerson adna," dedi hamim zili alarken glerek, "teklifinize cevap vermeyi ben zerime alyorum. Hayrl niyetlerinizi hassasiyetle karlyor; size iyi geceler ve hayatta baarlar diliyor." "Ya!" dedi Bay Guppy bo bir bakla. "Bu kabul m, ret mi, yoksa dnlecek manasna m geliyor?"

"Kesinlikle ret!" dedi hamim. Bay Guppy inanamayan gzlerle arkadana, birdenbire ok sinirlenen annesine, yere, sonra tavana bakt. "yle mi?" dedi. "Madem yle Jobling, arkadam olarak burada bulunduuna gre, annemin istenmedii bir yerde durmas yerine dar kmasna yardm edebilirsin." Ama Bayan Guppy darya kmay kesinlikle reddediyordu. Bunu duymak bile istemiyordu. "Ne, ne biim adamsn sen," dedi hamime, "ne d e m e k istiyorsun? Benim olumun nesini beenmiyorsun? Kendinden utanmalsn. Defol git buradan!" "Hanmcm!" dedi hamim, "benden kendi odamdan gitmemi istemeniz son derece mantksz." "Umrumda deil," dedi Bayan Guppy. "Defol git buradan. Madem bizi beenmiyorsun git kendine beenecek birini bul. Git bul." Bayan Guppy'nin akac tavrlarnn aniden ok derin bir alnganla dnmesine hazrlkl deildim. "Git de kendine beenecek birini bul," diye tekrar etti Bayan Guppy. "Defol!" Bay Guppy'nin annesini bizim dar kmamamz kadar sinirlendiren ve kzdran baka bir ey yoktu sanki. " N e d e n kmyorsun?" dedi Bayan Guppy. " N e d e n hl burada duruyorsun?" "Anne," diye mdahale etti olu, o hamimin zerine hamle ettike nne geip omzundan geri geri itmiti, "eneni tutar msn?" "Hayr, William," dedi; "tutmayacam! O dar kana kadar enemi tutmayacam!" Ama Bay Guppy'yle Bay Jobling birlikte (fazlaca az bozulmaya balayan) Bay Guppy'nin annesini kskvrak yakaladlar ve yaka paa aa indirdiler; her basamak iniinde sesi bir basamak daha ykseliyordu ve h e m e n dar kp beeneceimiz birini bulmamzda ve bilhassa da dar kmamzda srar ediyordu.

LXV. Blm

DNYANIN BALANGICI

D n e m balamt; hamim Kenge ve Carboy'dan Davann iki gne kadar grleceini bildiren bir not almt. Bu nottan heyecanlanacak kadar vasiyetten umutlu olduumdan Allan'la birlikte o sabah Mahkemeye gitmeyi kararlatrdk. Richard had safhada heyecanl, zayf ve moralsizdi; hastal sadece zihninden kaynaklansa da bir tanemin destee ihtiyac vard. Ama ksa sre sonra gelecek o yardm bekliyor ve kendini brakmyordu. Dava Westminster'de grlecekti. Daha nce de herhalde yzlerce kere orada grlmt ama bu sefer bir sonuca varabilecei dncesinden kendimi alamyordum. Zamannda Westminster Hall'de olabilmek iin kahvaltnn hemen ardndan evden ktk ve kalabalk sokaklarda -insanlar yle cvl cvl, yle tuhaft k i ! - birlikte yrdk. Richard'la Ada iin neler yapacamz planlayarak birlikte yrrken arkadan birinin seslendiini duydum, "Esther! Sevgili Esther! Esther!" rencilerine (pek oktu) gitmek iin tuttuu arabadan ban uzatan Caddy Jellyby beni yz metre teden kucaklamak istiyor gibiydi. Hamimin yaptklarn ona anlatan bir m e k t u p gndermitim ama gidip grmek iin bir dakika bile vakit bulamamtm. Tabii geri dndk; o sevgi dolu kz yle bir cokuya kaplmt, bana iekleri getirdii geceden bahsetmekten yle sevinliydi, yzm (bonemle birlikte) elleri arasnda sktrmakta yle kararlyd, bana bir sr sevgi szckleri syleyerek, Allan'a onun iin neler neler yaptm anlatrken yle

962
kendinden gemiti ki onu sakinletirmek iin istediini yapmasna ve sylemesine izin vererek kk arabaya binmek zorunda kaldm. Pencerede duran Allan da Caddy kadar memnundu; ben de her ikisi kadar m e m n u n d u m ; arabadan nasl inebildiime, kpkrmz, darmadank, glerek nasl sokakta durduuma ve gzden kaybolana kadar arabann penceresinden bize bakan Caddy'ye nasl baktma hayret ediyorum. Bu bizi on be dakika kadar geciktirdi, Westminster Hall'e geldiimizde i gnnn balam olduunu grdk. Daha da beteri Chancery Mahkemesi yle olaanst kalabalkt ki kapya kadar tklm tklmd ve ieride olanlar ne duyabiliyor ne de grebiliyorduk. Komik bir ey oluyor gibiydi nk ara sra ieriden kahkahalar ve "Sessizlik!" diye bir bar geliyordu. lgin bir ey olmalyd nk herkes ite kaka ieriye sokulmaya urayordu. Meslek erbabn pek keyiflendiren bir eydi bu nk kalabaln iinde, peruklu favorili pek ok gen avukat vard ve birisi ieride olanlar dierlerine anlattnda ellerini ceplerine sokup katla katla, kaldrmn zerinde tepine tepine glyorlard. Yanmzdaki beyefendiye hangi davann grldn bilip bilmediini sorduk. Jarndyce Jarndyce'e Kar, dedi. Davann ne durumda olduunu biliyor mu diye sorduk. Bilmediini, zaten bu davann ne durumda olduunu kimsenin bilemediini ama anlayabildii kadaryla sona erdiini syledi. Bugnlk m diye sorduk. Hayr, dedi; ebediyen. Ebediyen! Bu anlalmaz cevab alnca hayretle birbirimize baktk. Vasiyetin ileri yoluna sokmas ve artk Richard'la Ada'nn zengin olmalar m m k n myd? Buna bir trl inanamyordum. Ne yazk ki haklymm. Bu aknlmz ksa srd nk kalabalkta bir aralanma oldu ve kpkrmz, terli insanlar ierinin kt havasn da beraberlerinde getirerek dar hcum ettiler. Hl son derece neeliydiler ve Sulh Mahkemesinden ziyade bir Hokkabazlk ya da Komedi gsterisinden km gibiydiler. Tandk bir yz grmeye alarak kenarda durduk; biraz sonra tomar tomar katlar darya tanmaya balad -antalar dolusu ktlar, antalarn alamayaca kadar

971
byk kt tomarlar, her trl yn yn ktlar tayanlar arlklar altnda sendeletiyordu, adamlar getirdiklerini yere frlatp daha da getirmek iin ieri giriyorlard. Ktlar tayan ktipler bile glyordu. Ktlara baktk ve hepsinin zerinde Jarndyce Jarndyce'e Kar yazsn grnce aralarnda duran resmi klkl bir adama davann bitip bitmediini sorduk. "Evet," dedi; "en nihayet bitti!" ve o da kahkahalarla glmeye balad. Bu esnada Bay Kenge'in zarif bir vakarla, kendi antasn tayan ve saygda kusur etmeyen Bay Vholes'u dinleyerek Mahkemeden ktn grdk. Bizi ilk gren Bay Vholes oldu. "Bakn, Bayan Summerson burada, efendim," dedi. "Bay Woodcourt da." "Gerekten de! Evet. Doru!" dedi Bay Kenge, cilal bir kibarlkla bana apkasn kararak. "Naslsnz? Sizi grdme m e m n u n oldum. Bay Jarndyce yok mu?" Hayr. Onun buralara hi uramadn hatrlattm. "Doru," dedi Bay Kenge, "bugn burada olmamas ok iyi nk -sevgili dostumun gyabnda o inat, tuhaf fikri diyece i m - evet bu fikri iyice glenirdi; hem belki haksz da saylmazd ama iyice glenirdi." "Rica ederim, bugn ne yapldn syler misiniz?" diye sordu Allan. "Anlayamadm." dedi Bay Kenge, ar bir nezaketle. "Bugn ne yapld?" "Bugn ne yapld," diye tekrar etti Bay Kenge. "Tabii. Evet. Eee, pek fazla bir ey yaplmad. nmze bir mania koyuldu -nasl sylesem- aniden eie getirildik." "Bu Vasiyet hakiki bir belge olarak kabul edildi mi, efendim?" dedi Allan; "Bize bunu syeyebilecek misiniz?" "Elbette sylerdim," dedi Bay Kenge; "ama o konuya girmedik; o konuya girmedik." "O konuya girmedik," diye tekrar etti Bay Vholes, alak mrl mrl sesi bir yankym gibi. "yle dnn, Bay Woodcourt," dedi Bay Kenge, hayali gm malay ikna ve teskin edici bir hareketle savurarak, "bu byk bir davayd, bu uzatmal bir davayd, bu karmak bir davayd. Jarndyce Jarndyce'e Kar, yok yere Chancery Mahkemes i n i n Abidesi adn almad."

972
"Sabr da uzun zamandr zerine kp kalmt," dedi Allan. "ok gzel sylediniz, efendim," dedi Bay Kenge o tenezzl kokan kahkasyla. "ok gzel! Dahas, yle dnn Bay Woodcourt," adeta suratn asacak kadar ciddileti, "bu byk davann saysz kmazlar, b e k l e n m e d i k vakalar, ustaca kurmaca anlatmlar ve prosedr formlar uzun almalar, maharet, belagat, bilgi, zek gerektirmitir, Bay Woodcourt, yksek zek. Seneler boyunca - B a r o n u n iei diyeceim- bir de unu eklesem, Hkim Koltuunun en olgun sonbahar meyveleri -Jarndyce Jarndyce'e Kar uruna heba olmulardr. Bu byk drakten halka bir fayda gelecekse, memleket bezenecekse, b u n u n karl parayla ya da para kymetinde bir eyle denmeli, efendim." < 5 "Bay Kenge," dedi Allan, bir anda mevzuyu anlam gibiydi. "Kusura bakmayn, zamanmz kstl. Zannederim btn miras masraflarla tketildi, yanlyor muyum?" "I! Korkarm yle," dedi Bay Kenge. "Siz ne diyorsunuz Bay Vholes?" "Korkarm yle," dedi Bay Vholes. "Bylece dava sukut etti ve sona erdi, deil mi?" "Muhtemelen," dedi Bay Kenge. "Bay Vholes?" "Muhtemelen," dedi Bay Vholes. "Bir tanem," diye fsldad Allan, beni aceleyle onlardan uzaklatrarak, "bu Richard'n yreini paralayacak!" Yznde yle endieli bir bak vard, Richard' yle iyi tanyordu, ben de bizzat Richard'n ar ar ktleyiini yle yakndan grmtm ki cancazmn her eyi nceden gren akyla syledikleri kulaklarmda nlad. "Bay C'yi aryorsanz," dedi Bay Vholes, arkamzdan gelerek, "Mahkemede bulabilirsiniz. Onu orada dinlenir vaziyette braktm. yi gnler, efendim; iyi gnler, Bayan Summerson." antasnn iplerini balarken o ar ar yiyip bitiren bakyla bana baktktan sonra, lafazan mevcudiyetinin ltufkr glgesinden ayrlmaya korkarm gibi grnd Bay Kenge'in arkasndan seyirtirken mvekkilinin son lokmasn da yutmu gibi bir kere ksrd ve kapkara, sk sk ilikli, shhatsiz vcudu binann sonundaki alak kapya doru kayarak uzaklat. "Sevgilim," dedi Allan, "bana verdiin emaneti ksa bir sreliine bana brak. Bu haberi eve gtr, sonra da Ada'lara gel!" Beni arabaya gtrmesine kar ktm, bir dakika bile kayb e t m e d e n Richard'n yanna gitmesini ve istedii eyleri hemen yapmaya balamama izin vermesini rica ettim. Eve koup hamimi buldum ve ona yava yava getirdiim haberleri anlattm. "Kk kadn," dedi, kendisi iin hi zlme benzemiyordu, "bu davadan her nasl olursa olsun kurtulmak benim iin byk nimet. Ama zavall gen kuzenlerim!" Btn sabah onlardan konutuk ve neler yaplabileceini tarttk. leden sonra hamim benimle birlikte Symond's Inn'e yrd ve beni kapda brakt. Yukar ktm. Gzelim ayak seslerimi duyunca kk koridora frlayp kollarn boynuma dolad; ama kendini h e m e n toparlad ve Richard'n pek ok kereler beni sorduunu syledi. Allan'n onu mahkemenin bir kesinde tatan bir heykel gibi oturur vaziyette bulduunu anlatt. Allan onu ayaa kaldrdnda, birden kendine gelmi ve canhra bir sesle hkime hitap edecekmi gibi azn am. Az kan dolu olduu iin hi sesi kmam ve Allan onu eve getirmi. Ben ieri girdiimde gzleri kapal divanda yatyordu. Masann zerinde ilalar vard; oda olabildiince havalandrlm, biraz karartlmt, gayet derli toplu ve sessizdi. Allan ciddi bir yzle ona bakarak arkasnda duruyordu. Richard'n yz bana ok renksiz grnd, o beni grmeden ona dikkatle bakma imkn bulduumdan ne kadar tkenmi olduunu ilk kez bu kadar iyi anlyordum. Ama gnlerdir olduundan ok daha yakkl grnyordu. Sessizce yanna oturdum. Biraz sonra gzlerini at ve zayf bir sesle ama eski glyle, " D a m e Durden, bana bir pck ver canm!" dedi. Bu moral bozukluuyla bile neeli ve iyimser olduunu grmek beni ok rahatlatt ve artt. Evleneceimiz iin ne kadar mutlu olduunu kelimelerle anlatamayacan syledi. Kocam kendisi ve Ada iin bir koruyucu melek olmutu, ikimize de teekkr ediyor, mr boyu mutlu yaamamz diliyordu. Kocamn elini t u t u p gsne koyduunu grnce iim szlad.

Olabildiince gelecekten sz ettik ve ayaa kalkabilirse nikhmzda mutlaka bulunmasn istediimizi defalarca syledik. Ada'nn onu getirmenin bir yolunu bulacan syledi. "Elbette, sevgili Richard!" Ama cancazm byle umutla, ok yaknda gelecek o yardmn etkisiyle byle metanetli ve gzel ona cevap verirken - b i l i y o r d u m - ben biliyordum! ok fazla konumas onun iin iyi deildi; o sustuunda biz de susuyorduk. Yannda otururken gzelim iin bir eyler dikiyormu gibi yapyordum nk hep bir eylerle megul olmamla srekli dalga geerdi. Ada yastna eilmi, ban koluna almt. Sk sk uykuya dalyordu; uyanp da Allan' gremedi mi h e m e n "Woodcourt nerede?" diye soruyordu. Gzlerimi kaldrp hamimin kk holde durduunu grdmde akam olmutu. "O gelen kim, Dame Durden?" diye sordu Richard. Kap arkasnda kalyordu ama yzmden birinin geldiini anlamt. Danmak iin Allan'a baktm, bayla "Evet" dedii iin eilip kimin geldiini Richard'a syledim. Hamim bunlar grnce usulca yanma geldi ve bir anda Richard'n elini tuttu. "Ah, efendim," dedi Richard, "siz iyi bir adamsnz, ok iyi bir adam!" ve ilk kez gzlerinden yalar boand. Hamim, iyiliin vcut bulmu hali gibi yerime oturmu Richard'n elini tutuyordu. "Sevgili Rick," dedi, "artk bulutlar ald, nmz aydnlk. Artk her eyi grebiliriz. Biraz kafamz karmt Rick. Ne fark eder! Sen naslsn, canm evladm?" "ok zayfm, efendim, ama daha gleneceimi mit ediyorum. Dnyaya yeniden balamam lazm." "Doru; iyi dedin!" diye bard hamim. "Eskisi gibi balamayacam," dedi Richard hznl bir glle. "Dersimi aldm, efendim. Ac bir dersti; ama onu iyice bellediimden emin olabilirsiniz." "Bo ver, bo ver," dedi hamim onu teskin ederek; "bo ver, bo ver sevgili evladm." " D n y o r d u m da efendim," dedi Richard, "dnyada D a m e Durden'la Woodcourt'un evinden daha fazla grmek istediim bir ey yok. Biraz kuvvetimi topladmda beni oraya gtrrseniz ok daha abuk iyileeceimi hissediyorum."

"Ben de yle dnyordum, Rick," dedi hamim, "bizim kk kadn da yle; daha bugn onu konuuyorduk. Herhalde kocasnn bir itiraz yoktur. Ne dersin?" Richard glmsedi; yatan baucunda duran Allan'a dokunmak iin elini kaldrd. "Ada hakknda hibir ey sylemiyorum," dedi Richard, "ama onu dnyorum, hep dndm. Ona bir bakn! Burada kendisinin dinlenmesi gerekirken bu yastn zerine nasl eildiini grn, sevgilim benim, canm!" Ona sarld, hibirimiz sesimizi kartmadk. Biraz sonra onu brakt; Ada nce bize sonra ban kaldrp yukar bakt ve dudaklarn kmldatt. "Kasvetli E v ' e geldiimde," dedi Richard, "size anlatacak ok eyim olacak, sizin de bana gsterecek ok eyiniz olacak. Oraya geleceksiniz, deil mi?" "Elbette, sevgili Rick," dedi hamim. " T e e k k r ederim," dedi Richard. "Sizden de bunu beklerdim. Bana btn her eyi nasl planladnz, Esther'in o bildik zevkleriyle alkanlklarn nasl bir bir hatrladnz anlattlar. Yine eski Kasvetli E v ' e gitmi gibi olacaz." "Umarm oraya da gelirsin, Rick. Biliyorsun artk yalnz bir adamm, gelmekle bana byk iyilik etmi olursun. Bana gelmekle byk iyilik etmi olursun, canm!" diye tekrarlad Ada'ya bakarak, eliyle usulca altn salarn okad ve bir bukleyi dudaklarna gtrd. (Sanrm yalnz kalmas halinde onu barna basmay aklna koymutu.) "Hepsi kt bir rya myd?" dedi Richard hamimin iki elini birden hevesle tutarak. "Sadece rya, Rick; baka bir ey deil." "Siz ok iyi bir adam olduunuzdan bunu byle kabul edip, ryay greni affedebilir, ona merhamet gsterebilirsiniz, uyandnda da ona yumuak davranarak onu cesaretlendirebilirsiniz, deil mi?" "Elbette. Ben de eninde sonunda rya gren bir bakasym, Rick." "Dnyaya yeniden balayacam!" dedi Richard gzlerinde bir kla.

976
Kocam Ada'ya biraz daha yaklat, elemli bir el hareketiyle hamimi uyardn grdm. "Ada'nn benim iin ne anlam ifade ettiini anlatabileceim, hatalarmla krlklerimi hatrlayabileceim, kendimi domam ocuuma rehberlik etmeye hazrlayacam o eski gnlerin getii gzel krlara ne zaman gideceim?" dedi Richard. "Ne zaman gideceim?" "Sevgili Rick, biraz daha glendiinde," dedi hamim. "Ada, sevgilim!" Kendini biraz kaldrmaya alt. Ada'y gsne bastrabilsin diye Allan onu biraz kaldrd; istedii buydu. "Sana kar ok byk hatalar yaptm, biriciim. Zavall serseri bir glge gibi yoluna'dtm, seninle evlenip seni fakirlie ve dertlere mahkm ettim, btn paran har vurup harman savurdum. Dnyaya yeniden balamadan nce btn bunlar affedebilecek misin, Ada?" Ada onu pmek iin eildiinde yzn bir gl aydnlatt. Ban usulca onun gsne yaslad, kollarn skca boynuna dolad ve tek bir veda soluuyla dnyaya yeniden balad. Ama bu dnyaya deil, ah deil! Bu dnyann hesabnn grld dnyaya. Gecenin ge saatlerinde, her ey sknete gmldnde, zavall deli Bayan Flite alayarak geldi ve kularn azat ettiini syledi.

LXVI. Blm

LINCOLNSHIRE'DA

Eskisinden ok farkl u gnlerde Chesney Wold'da bir sessizlik hkim, tpk aile tarihinin belli bir blm zerinde hkim olduu gibi. Hikyeye baklrsa Sir Leicester btn her eyi anlatabilecek baz ahslara enelerini tutmalar iin para vermi; ama clzca fsldanan ortalkta srnen bir hikye bu ve ilk bataki o canl kvlcm ok gemeden lp gidiyor. Gzel Leydi Dedlock'un bahedeki mozolede, karanlk aalarn yukarda kemerlendii, geceleri baykuun koruyu nlatt yerde yattn herkes biliyor; ama o ssz yerin yanklar arasnda yatmak zere oraya ne zaman getirildii ve nasl ld tam bir muamma. Eski arkadalarndan bazlar, bilhassa iskelet grtlakl eftali yanakl byclerin arasnda bulunanlar, malum Dnya bir araya geldiinde - b t n yeteneklerini kaybeden byclerin lmle oynamaya balamas gibi- o kocaman yelpazeleriyle zalimce oynayarak, o mozolede bulunan dier Dedlock'larn kllerinin bu kutsiyeti bozucu kadna kar isyan etmediine atklarn sylyorlar. Ama mteveffa Dedlock'lar bu durumu sknetle karlamlard ve itiraz ettikleri hi duyulmamt. ukurdaki ereltilerin arasndan ve aalar arasndaki kvrml atl yolundan, bu ssz yere ara sra nal sesleri geliyor. O zaman Sir Leicester -takatsiz, kamburu km, glkle gryor ama hl saygdeer bir hali var- atnn geminin hemen yannda yaz bir adamla grlyor. Mozole kapsnn nnde belli bir yere gelindiinde Sir Leicester'n alkn at kendiliinden duru-

yor ve Sir Leicester bir iki dakika apkasn karp sknetle bekledikten sonra yollarna devam ediyorlar. Kstah Boythorn'la eski sava aynen devam ediyor, ama istikrarszca, kh hararetli, kh souk; clz bir ate gibi titreiyor. Aslna baklrsa Sir Leicester temelli Lincolnshire'a geldiinde, Bay Boythorn yol hakkndan vazgemeye ve Sir Leicester'n isteklerini yerine getirmeye karar vermi ama Sir Leicester bunu hastal ya da talihsizlii karsnda gsterilen bir tenezzl addederek yle hiddetlenmi, yle kederlenmi ki Bay Boythorn komusunu kendine getirebilmek iin araziye ok atafatl bir tecavzde bulunmak zorunda hissetmi kendini. Bay Boythorn yine eskisi gibi ihtilafl yola kocaman levhalar asmay srdryor ve (banda kuuyla) kendi evinin snrlar iinde Sir Leicester'a kar mcadelesine devam ediyor; yine ayn ekilde, kk kilisede onu grmezden gelerek eskisi gibi meydan okuyor. Ama eski dmanna kar en amansz olduu zamanlarda aslnda onu dnd fsldanyor; Sir Leicester da eriilmez olmann vakaryla nasl ho tutulduunu fark etmiyor bile. iki kz kardein kaderlerinin her ikisine de nasl ac verdiini hi bilmiyor; artk bunun farknda olan dmanysa ona durmu anlatacak kii deil. Bu yzden de kavga ikisini de m e m n u n edecek ekilde devam ediyor. Bahedeki kulbelerden birinde; bir keresinde Lincolnshire' su bastnda leydimizin Bekinin ocuunu grd, evden grnen kulbede; eskiden svari olan yaz adam oturuyor. Duvarlarda eski mesleinin yadigrlar asl, bunlar prl prl tutmak da ahr avlusu civarnda dolanan ufak, topal bir adamn vazifesi. Bu adam hep megul, zengi demirlerini, gemleri, suluk zincirlerini, koum takmlarn, ahr avlusunda parlatlabilecek her eyi parlatyor; siirtnmeli bir hayat sryor. Paspal, ufak, dumura uram bir adam, fazlaca dvlm bir oban kpeine benziyor. Phil dendi mi efendim diyor. Yal khyay (kulaklar artk ar iitiyor) olunun kolunda kiliseye giderken grmek ve onlarn Sir Leicester'la, Sir Leicester'n de onlarla ilikilerine ahit olmak (geri son zamanlarda eve pek gelen giden olmadndan bunu gren de az) ok ho. Yazn scaklar bastnda misafirleri geliyor, Chesney Wold'un

baka zamanlardan bilmedii gri bir pelerin ve emsiye yapraklar arasndan grnyor; iki gen hanm tenha bk hendeklerinde ve bahenin baka kuytu kelerinde srayarak oynuyorlar; svarinin kapsndan iki piponun duman mis kokulu havaya karyor. Sonra kulbenin iinden asker ddyle alnan, insann tylerini diken diken eden ngiliz Neferleri mar duyuluyor; akam kerken iki adamn yryleri esnasnda sert, ciddi bir sesin "Ama bizim hanmn yzne kar asla sylemem. Disiplini korumak lazm," dedii duyuluyor. Evin byk blm kapatlm, artk gelenlere gezdirilmiyor; yine de Sir Leicester uzun oturma odasndaki eski makamn muhafaza ediyor ve leydimizin resmi karsndaki eski yerinde dinleniyor. Geceleyin etraf geni paravanalarla evrilen ve sadece o ksm aydnlatlan oturma odas ar ar klp daralyormu gibi grnyor, sanki sonunda yok olacakm gibi. Aslna baklrsa ksa sre sonra Sir Leicester iin yok olacak; mozolenin sk sk kapal, salam, kfl kaps alp onu iine alacak. Geen zamanla birlikte yzndeki pembeler solan, beyazlar da sararan Volumnia uzun gecelerde Sir Leicester'a kitap okuyor ve esnemelerini saklamak iin trl arelere bavuruyor; bunlar arasnda en etkili olan inci gerdanln gl dudaklarnn arasna sokmas. Buffy ve Boodle meselesi zerine yazlm, Buffy'nin nasl pirtipak, Boodle'm da feci mi feci olduunu, memleketin Buffy'yi deil de Boodle' destekledii iin nasl kaybedildiini, ya da Boodle' deil de Buffy'yi (ama ille de bu ikisini) destekledii iin nasl kurtarldn anlatan uzun soluklu incelemeler Volumnia'nm okuduu eylerin belkemiini oluturuyor. Sir Leicester neyin okunduuna pek aldrmyor, zaten takip ediyormu gibi de grnmyor; dahas Volumnia ne zaman kalkp gitmeye kalksa aniden uyanyor ve yksek sesle okuduu son kelimeyi tekrar ederek, honutsuzlukla yorulup yorulmadn soruyor. Ama Volumnia, ku gibi ktlar arasnda hoplayp onlar didiklerken, kendisine dair bir nota denk gelmi, akrabasna "bir ey olmas" halinde eline geecek miktar bu uzatmal okuma iin yeterli telafi oluturuyor, hatta Sknt canavarn bile uzak tutmaya yetiyor. Bu kasvetli zamanlarda kuzenler genelde Chesney Wold'dan uzak duruyorlar ama av mevsiminde biraz rabet ediyorlar, koru-

larda silah sesleri duyuluyor ve be dalm kk ve tayc skntl kuzenleri eski yerlerinde bekliyor. Takatsiz kuzen evin kasvetinden iyice takatsiz dyor, berbat bir depresyona kaplyor, elinde silah olmad saatlerde, nedamet hisleri uyandran divan yastklar arasnda inliyor ve b'le beter bir 'apis'anenin insan ldresiye takatsiz dreceinden ikyet ediyor. Lincolnshire'daki evin bu farkl durumunda Volumnia iin yegne heyecanl anlar, pek ender de olsa belediye ya da lkenin menfaatleri uruna bir baloyu ereflendirmesi gereken anlar, te o zaman bezgin hava perisi bir masal prensesi gibi odasndan kyor ve kuzeninin eliinde, yirmi kilometre tedeki, eski, skntl balo salonuna gidiyor; her sradan yln yz altm drt gn ters evrilmi eski sandalyeler ve masalarla dolu, dnya dnda bir depoya benziyor salon. te bu durumlarda, alakgnlllyle, gen kzlara yarar canllyla ve az fazlaca di dolu, korkun generalin zamanndaki gibi etrafta sekip durmasyla btn kalpleri kazanyor. Bu durumlarda iyi ailenin kr perisi gibi dans baaklar arasnda dnp kvrlyor. Sonra iki gen kyl ayla, limonatayla, sandvilerle, hrmetle geliyorlar. O zaman kibar ve zalim oluyor, azametli ve mtevaz, bir yle bir byle, ho bir kaprisi oluyor. Bu durumlarda balo salonunu ssleyen baka bir an cam amdanlaryla arasnda tuhaf bir paralellik oluuyor; zayf saplar, seyrek kk sallantlar, zerinde hi sallant olmad iin hayal krkl yaratan topuzlar, zerinde ne sallant ne de topuz olan plak, kk kollan ve zayf prizmatik titremeleriyle hepsi Volumnia'lar gibiler. Geri kalan zamanlarda Volumnia iin Lincolnshire hayat, i eken, ellerini sallayan, balarn een, tekdze bir skntyla gzyalarn camlara aktan aalara bakan fazlaca byk evin iinde byk bir boluk. Bir ihtiam labirenti; insanlardan ve solmu suretlerinden oluan eski bir ailenin mal olmaktan ziyade en ufak bir seste mezarlarndan frlayp btn evi dolaan yanklar ve grltlerden oluan eski bir ailenin mal. Kullanlmayan koridorlar ve merdivenler ifrat, geceleyin yatak odasnn zeminine bir tarak drmek btn eve kaamak ayak sesleri salmaya yetiyor. Pek az kii iinde yalnz bana dolamaya cesaret edebiliyor; hele bir hizmeti ateten bir kl dse lk atyor,

srekli her mevsim alyor, feci bir sinir bozukluuna kaplyor ve iten ayrlyor. Chesney Wold byle. Pek byk bir blm karanla ve bolua terk edilmi; aydnlk yazla karanlk k arasnda pek az fark var; her zaman ok kasvetli ve durgun -gndzleri bayra dalgalanmyor, geceleri dizi dizi klar parlamyor; aileden gelen giden yok, soluk, souk odalara ruh verecek bir misafir gelmiyor, etrafta tek hayat kmlts y o k - yabanc gzyle bile hrs ve gururun Lincolnshire'daki evden ekildii ve onu kasvetli bir istirahate sevk ettii anlalyor.

LXVII. Blm

ESTHER'N HKYESNN SONU

T a m yedi mutlu yddr Kasvetli Ev'in hanmym. E k l e m e k istediim son birka kelime birazdan sona erecek, o zaman bunlar yazdm o mehul dosttan sonsuza kadar ayrlacam. Benim iin ok kymetli bir an olacak. Umarm onun iin de yle olur. Gzelimi kollarma verdiler ve haftalar boyu yanndan hi ayrlmadm. Pek ok ey yapmas beklenen o kk ocuk babasnn mezarnda imler yeermeden dodu. Oland; ben, kocam ve hamim ona babasnn adm verdik. Cancazmn gvendii yardm gelmiti ama lahi kudret onu baka bir maksatla gndermiti. Bu bebein vazifesi babasn deil annesini mutlu etmek ve kendine getirmek olsa da bunu yapacak gce sahipti. Kk, zayf elin kuvvetini, dokunuunun gzelimin yreini nasl iyiletireceini ve iinde mitleri yeerteceini grdmde Tanrnn inayeti ve efkatini baka trl hissettim. Glendiler; yava yava cancazmn baheye kmaya ve kucanda bebeiyle orada dolamaya baladn grdm. Artk evliydim. Mutluluuma diyecek yoktu. O sralarda hamim de yanmza geldi ve Ada'ya eve ne zaman dneceini sordu. "kisi de senin evin, canm," dedi, "ama eski Kasvetli Ev'in ncelii var. Sen ve olum yeterince glendiinizde, gelip evinize yerlein."

Ada ona "sevgili kuzen John," dedi. Ama o, Hayr, artk hami demelisin diye dzeltti. Bundan byle onun ve ocuun hamiiydi; hem bu isme eskiden kalma bir ainal vard. Ada da ona hami diye hitap etti, o gn bugndr de yle hitap ediyor. ocuklar onu bu isimle tanyorlar. ocuklar diyorum; benim de iki kk kzm var. Charley'nin (hl yuvarlak gzl ve grameri hl bozuk) bizim yaknlarmzda bir deirmenciyle evlendiine inanmak ok zor; ama iin gerei bu; hatta imdi bile, yazdm masadan bam kaldrdmda, sabahn erken saatinde yaz penceremden o deirmenin dnmeye baladn grebiliyorum. Umarm deirmenci, Charley'yi martmaz; ama ona ok dkn, Charley de bu evlilikten pek gururlu nk kocasnn maddi durumu ok iyi, bekrken de hayli rabetteydi. Kk hizmetime gelince, ona baknca yarm saat nce deirmenin durmas gibi yedi yl boyunca Zaman durmu gibi geliyor nk kk Emma, Charley'nin kz kardei, imdi onun yerinde. Charley'nin erkek kardei T o m ' a gelince, okulda Ondalklar bir trl skememi. imdi deirmencinin rakln yapyor; iyi, utanga bir ocuk, srekli birilerine k olup, mahcubiyete kaplyor. Caddy Jellyby son tatilini bizim yanmzda geirdi ve her zamankinden daha tatlyd; hayatnda hi dans dersi vermemi gibi srekli evin iinde ocuklarla dans edip duruyordu. Artk araba tutmuyor nk kendi kk arabas var ve N e w m a n Sokann iki kilometre batsnda oturuyor. ok alyor, kocas (ki m k e m m e l bir koca) ayan sakatlad iin pek fazla bir ey yapamyor. Yine de o ok mutlu ve yapmas gereken her eyi can yrekten yapyor. Bay Jellyby akamlarn, kznn yeni evinde de eskisinde olduu gibi ban duvara dayayarak geiriyor. Bayan Jellyby'nin kznn baya evlilii ve meslei yznden ok kk dtn duydum ama zamanla bunu atlacan zannediyorum. Borrioboola-Gha Kralnn -o iklimde sa kalabilenherkesi Rom uruna satmak istemesi zerine byk fiyaskoyla sonulanan Borrioboola projesi yznden byk hayal krklna urad ama kadnlarn Parlamentoya girme hakk iin mcadeleye balad, Caddy bu misyonun eskisinden fazla yazma gerektirdiini sylyor. Caddy'nin zavall kk kzn neredeyse

985
unutacaktm. Artk yle kck deil ama sar ve dilsiz. Azck bo zamann ocuunun zrn hafifletmek iin saysz sar dilsiz hnerlerini renmekle geiren Caddy'den daha iyi bir anne yoktur herhalde. Caddy'yi ne kadar anlatsam bitmeyecek galiba, Peepy'yle Yal Bay Turveydrop'u hatrladm imdi. Peepy Gmrkte alyor, gayet de baarl. Yal Bay Turveydrop felce meyilli ama hl ehirde Adabn sergiliyor; hl eskisi gibi keyif sryor; hl eskisi gibi inandrc. Peepy'yi himaye etmekten vazgemedi, ona yatak odasndaki en sevdii Fransz saatini hediye etmi -geri kendisinin deilmi ya. Biriktirebildiimiz ilk parayla, gzel evimize srf hamim iin kk bir Homurtuhane ekledik; bir sonraki geliinde de byk ihtiamla aln yaptk. Bunlar fazla ciddilemeden yazyorum nk sona yaklarken iim dolu dolu; ama ondan sz ederken gz yalarma engel olamyorum. Ona ne zaman baksam zavall, sevgili Richard'n, "siz ok iyi bir adamsnz," szleri kulaklarmda nlyor. Ada'ya ve sevimli oluna babalk yapyor; benim iin hep naslsa yle, buna ne isim verebilirim ki? Kocamn en iyi ve yakn arkada, ocuklarmzn sevgilisi, en derin sevgimizin ve hrmetimizin sahibi. Yine de onu ok stn bir varlk olarak hissetsem de ona yle yaknm, yannda yle rahatm ki kendime ayorum. Eski isimlerimi hi kaybetmedim, o da kendisininkini; bize geldiinde asla onun yanndaki eski sandalyemden baka yere oturmuyorum. Dame Trot, D a m e Durden, Kk Kadn! - h e p s i baki, ben de ona ayn ekilde cevap veriyorum, Evet, sevgili hami! Kapnn zerindeki yazy okumak iin beni dar kartt andan itibaren rzgr bir gn olsun Douya dnmedi. Bir keresinde ona rzgrn artk hi Doudan esmediini syledim; gerekten de yle dedi; tam da o gn rzgrn o yn terk ettiini syledi. Cancazmn her zamankinden gzel olduunu dnyorum. Yzndeki o eski keder -nk artk y o k - o masum ifadesini iyice saflatrp ona ilahi bir grnm verdi sanki. Bazen bam kaldrp da, onu hl giydii siyah elbisesiyle, Richard'ma ders altrrken grdmde -anlatmas zor- sevgili Esther'ciini dualarnda hatrlamas ok houma gidiyor. Ona Richard'cm diyorum! Kendisi de iki annesi olduunu, bunlardan birinin de ben olduumu sylyor. Paradan yana fazla zengin deiliz ama durumumuz hep biraz daha iyiye gitti ve kendi kendimize yetiyoruz. Ne zaman kocamla yrmeye ksam herkesin ona hayr dualar ettiini duyuyorum. Ne zaman bir eve gitsem onun takdir edildiini duyuyorum ya da insanlarn gzlerindeki minnettarl gryorum. Ne zaman bam yasta koysam, onun o gn birilerinin aclarn azalttn, ihtiyac olan birini rahatlattn dnyorum. Artk iyileme u m u d u kalmayanlarn yataklarndan, son saatlerinde, onun o sabrl alakas iin teekkrlerin ykseldiini biliyorum. Zenginlik bu deilse nedir? Hatta doktorun kars olduum iin Beni bile takdir ediyorlar. Hatta Beni yle seviyorlar ve yle methediyorlar ki mahcup oluyorum. Btn bunlar ona borluyum, akma, gurur kaynama! Onun sayesinde beni de seviyorlar nk ben hayatta her eyi onun iin yapyorum. Bir iki gece nce, ertesi gn gelecek olan Ada, hamim ve kk Richard iin hazrlk yaptktan sonra, ho anlar olan o kapnn nnde oturuyordum ki Allan eve geldi. "Sevgili kk kadncm, burada ne yapyorsun?" dedi. "Ay o kadar gzel parlyor, gece yle nefis ki Allan burada oturup dnyordum," dedim. " N e dnyordun, canm?" dedi Allan. " N e kadar meraklsn!" dedim. "Sana sylemeye utanyorum ama syleyeceim. Eski halimi dnyorum - n e yapalm." "Eski halinin nesini dnyordun, benim alkan arm?" dedi Allan. "Eskisi gibi grnsem bile beni imdi sevdiinden daha fazla sevemeyeceini dnyordum." "Bunlar m dndn?" dedi Allan glerek. "Evet, bunlar dndm." "Sevgili D a m e Durden'cm," dedi Allan, elimi koluna koyarak, "sen hi aynaya bakmyor musun?" "Baktm biliyorsun; bakarken beni hep gryorsun." "Her zamankinden daha gzel olduunu bilmiyor musun?" Bunu bilmiyordum; imdi de biliyorum diyemem. Ama k-

k bebeciklerimin ok sevimli olduklarn biliyorum, cancazmn da ok gzel olduunu biliyorum, kocamn da ok yakkl olduunu biliyorum, hamimin de dnyann en aydnlk en iyi yzne sahip olduunu biliyorum; ben fazla gzel olmasam da pekl idare edebilirler. SON

You might also like