Blog

Sürekli Mutsuzluk ve Ağlama Hissi

Ağlama Hissi

İnsan hayatı inişli çıkışlıdır ve yaşanan duyguların buna göre şekillenmesi oldukça normaldir. Bireyin gün içinde yaşadıklarını ağlayarak dışa dökmesi ise bir nevi rahatlama ve boşalma eylemidir, bu nedenle aşırı ve abartılı olmadığı sürece fazlasıyla normaldir. Ancak kişinin sürekli bir mutsuzluk halinde olması, günlük işleri yapamamasına ve hayattan eskisi gibi keyif alamamasına neden olabileceğinden risk teşkil eden bir durumdur. Kişinin kendi kendine çözemediği bu tür uzun süreli mutsuzluk sorunları için profesyonel destek alması gerekir.

Sürekli Ağlama Hissi Neden Olur?

Ağlama nedenleri duruma ve kişiden kişiye farklılık gösterir, bu nedenle ağlama hissinin psikolojik destek gerektirip gerektirmediği kişiye göre değerlendirilmesi gereken bir durumdur. Örneğin; kişinin sinir, öfke, stres, zevk, üzüntü ve fiziksel acı gibi durumlar karşısında hislerini ağlayarak dışa vurması gayet normal bir durumdur. Hamilelik, regl ve menopoz gibi dönemsel olaylar da kişinin kendini mutsuz hissetmesine neden olabilir. Fakat bu tür duygu değişikliklerinin tümü geçicidir ancak sürekli devam eden ağlama hissi, bazı şeylerin yolunda gitmediğini gösteriyor olabilir. Dolayısıyla bu tür vakalar, ruhsal sağlık durumunun kötü olduğuna işaret edebileceğinden daha detaylı bir inceleme gerektirir.

  • Kontrolsüz ağlama veya üzücü bir olay karşısında histerik şekilde gülme durumunda, nörolojik bir bozukluk olan psödobulbar (PBA) akla gelebilir. Sinir sistemindeki hasardan kaynaklanan bu sorunun tedavisi genellikle basittir ve ilaç kullanımı ile sağlanır.
  • Ağlama hissi ruhsal bir soruna da işaret edebilir. Sevilen birinin kaybı veya devam eden hoşnutsuz bir durum nedeniyle kişide endişe, kaygı ve sinir gözlenebilir.
  • Özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), duygu durum bozukluğu veya anksiyete sık sık ağlama isteğini tetikleyebilir.
  • Yaşamdan ve fiziksel aktivitelerden keyif almama gibi semptomlara neden olan depresyon sonucu da sürekli mutsuzluk hissi ortaya çıkabilir.

Bu tür sorunları birbirinden ayırmanın yolu kişideki semptomları incelemekten ve geçirilen travmaları tespit etmekten geçer. Ancak her durumda kişideki mutsuzluk ve ağlama hissini ortadan kaldırmanın ilk adımı, bir sorun olduğunu ve bunu çözmek için desteğe gereksinim duyduğunu idrak etmektir.

Depresyon Nedir, Belirtileri Nelerdir?

Depresyon; en yaygın duygu durum bozuklukları arasındadır ve sıklıkla mutsuzluk ve ağlama hissi ile birlikte gözlenir. Bu durumu yaşayan kişilerde bulgular değişken olsa da temelde, günlük aktivitelerden keyif almama ve hayattan bir şey beklememe gibi sorunlar mevcuttur. Depresyonun neden olduğu ise gizemini koruyan konular arasındadır. Çünkü kimi zaman kalıtsal faktörler etkili olurken, kimi zaman yaşanan kötü bir olayın ardından veya ortada belirli bir neden yokken de depresyon gelişebilir.

Belirtiler güne ve haftaya göre değişiklik göstermekle birlikte, genellikle şu şekildedir:

  • Enerji kaybı ve yorgunluk
  • Uykusuzluk
  • Karamsarlık
  • Hüzün ve stres
  • Gülememe
  • Çökmüş ruh hali
  • Anksiyete
  • Her şeyin değersiz ve anlamsız olduğunu düşünme hali
  • Zihinsel ve bedensel etkinliklerde azalma
  • Akıl, hafıza, dikkat ve bilgi birikiminde gerileme

Genel psikiyatriye göre; kişi eskisine göre daha az üretkense, yaşamdan keyif almıyorsa ve toplumla, maddiyatla, ilişkilerle bağını koparmışsa depresyona girdiği düşünülebilir. Bu belirtilerin erken dönemde tespit edilmesi ve tanı alması, tedavi adına oldukça önemlidir. Bu sayede depresyonun neden olduğu bulgular kişinin fiziksel sağlığına çok fazla zarar vermeden önlenir ve kişi daha hızlı bir iyileşme sürecine girer. Bu nedenle alanında uzman kişilerce belirlenen terapi ve tedavi yöntemlerine en kısa sürede başlanması gerekir.

Sürekli Mutsuzluk ile Nasıl Başa Çıkılır?

Mutsuzluk

Bireyin kendini duygusal olarak ifade edebilmesi, mutsuzluk hissi ile baş etmesinde yardımcı olabilir. Güvenilir biriyle sohbet etmek, resim gibi bir hobiyle ilgilenmek veya ağlamak içerideki negatif duyguların dışa vurulmasını sağlar ve depresyon, anksiyete, stres gibi olası problemleri önler. Bu tür bir alışkanlık, kişinin duygu ve davranış arasında ilişki kurmasına da yardımcı olacağından diğer insanlarla olan ilişkilerini kuvvetlendirir. Ancak kontrol edilemeyen ağlama hissi pek çok açıdan yıkıcı olabilir ve özellikle sosyal ilişkileri zedeleyebilir. Bu nedenle duygu durum bozukluklarından kaynaklanan depresif ruh halinin daha profesyonel bir destek ile tedavi edilmesi gerekir. Aksi halde, kişideki bulgular ilerleyerek çok daha riskli hale gelebilir veya kişi yaşamdan keyif almadığı için kendine zarar verme yöntemlerine başvurmayı düşünebilir.

Dolayısıyla sürekli mutsuzluk halinde, bu duyguların ve tedavi ihtiyacının kabul edilmesi en önemli konudur. Depresyon kaynaklı ağlama hissi, uzman kontrolünde düzenlenen terapiler sonucu azalabilir. Bu süreçte kişiye ihtiyacı olan ilaçlar reçete edilir ve düzenli psikolog görüşmeleri planlanır. Depresyon gibi ruh durumu bozukluklarının kendi kendine geçmesi mümkün değildir, bu nedenle alanında uzman bir psikologdan gerekli yardımın alınması gerekir. İyileşme süresi ise kişinin ne kadar süredir böyle bir sorunla karşı karşıya olduğuna, tedaviye alışmasına ve diğer parametrelere göre değişiklik gösterir. Genel olarak bir sorun olduğunu kabul edip, bu sorunu çözmeye hevesli olan kişiler her seans sonunda adım adım iyileşir ve sosyal hayata hazır hale gelir.

Ek olarak kişiye, tedavi boyunca kendi kendini yatıştırması için şu gibi alışkanlıkları kazanması önerilir:

  • İçinde bulunulan stresli bir durum karşısında sakin kalmak için nefes egzersizi yapılmalıdır. Arka arkaya derin ve düzenli nefes alıp verme, kan akışını düzenleyerek rahatlamaya yardımcı olur.
  • Kaygılı durumlarda yüz kaslarını rahatlatmak, bu hissin geçmesine yardımcı olur. Bunun için kişinin içinden gelmeden, sadece fiziksel olarak kendini gülmeye zorlaması bile etkilidir.
  • Kendini kötü hissetme anında müzik dinleme, film izleme gibi dikkati dağıtacak bir aktivite tercih edilebilir.
  • Uzman ile görüşmenin mümkün olmadığı anlarda, güvenilen birine içini dökmek tedaviye faydalı olabilir ve bazı fark edilmeyen duyguları anlamayı kolaylaştırabilir.
  • Gözleri kırpıştırmak, hızlı göz hareketleri yapmak ve dili damağa doğru bastırmak, ağlamayı bastırma etkisi olduğu düşünülen eylemlerdir. Bu nedenle ağlama hissi geldiğinde denenebilir.

Psikolojik Desteğin Önemi

Psikolojik Danışmanlık

Günümüz dünyası, birkaç yüzyıl öncesine göre ruhsal destek almayı zorunlu kılan bir sisteme sahip. Bireyselleşen dünya ile birlikte kişideki suçluluk duygusu, yetersizlik hissi, gelecek korkusu ve kendi varlığını ispatlama kaygısı gibi durumlar depresyon gibi sorunlara daha sık yol açabiliyor. Alınan kararlardan pişmanlık duyma, kaçırılan yatırım fırsatları ve modern dünyaya adapte olamama gibi durumların tümü, kişideki endişeyi artırabiliyor. Kişinin kendi düşüncelerinden kaynaklanan bu kaygıyı azaltma konusunda ise bir uzmandan destek alması gerekiyor. Her ne kadar yakın çevreden birine içindekileri dökmek faydalı bir eylem olsa da bu alışkanlık uzman görüşünün yerini tutmuyor ve tanı almayı zorlaştırdığından tedaviyi de geciktiriyor.

Uzman kontrolünde düzenlenen seanslar ise;

  • Duyguları paylaşmayı ve anlamayı sağlıyor,
  • Sorunlara yüzümüzü çevirip bakmak için bir alan oluşturuyor,
  • Motivasyonu artırıyor,
  • Hayattan heyecan alacak yeni kaynaklar bulmayı sağlıyor,
  • Gereken medikal tedavi araçlarını sunuyor,
  • İnsan ilişkilerini ve empati yeteneğini geliştiriyor,
  • Yaşam kalitesini artırıyor.

Siz de kontrol edemediğiniz mutsuzluk, stres ve ağlama hislerine karşı profesyonel bir destek almayı göz önünde bulundurmalısınız. Bir uzmana ulaşarak yaşadığınız sorunun kaynağını bulabilir, kendinizi tanıyabilir ve daha üretken bir hayata sahip olmak için yeni yollar keşfedebilirsiniz.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

× WhatsApp