Sabancı cinayeti de Ergenekon işi

Sabancı cinayeti de Ergenekon işi

İşçi Partisi'nin yayın organı Aydınlık Dergisi'nde ele geçirilen ajanda polisi şaşırttı

Sabancı cinayeti de Ergenekon işi
16px
24px
28.07.2008 08:40
ABONE OLgoogle

Ülkede kaos ortamı oluşturarak darbeye zemin hazırlamak için kurulan Ergenekon terör örgütünün adı, Özdemir Sabancı cinayetine de karıştı.  
  
İşçi Partisi'nin yayın organı Aydınlık Dergisi'nde bu yılın mart ayında yapılan aramalarda ele geçirilen bir ajandanın 1 Ocak 1996 tarihli sayfasında, cinayeti gerçekleştiren zanlılar Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar'ın ismi yer alıyordu. Kanlı eylem ise tam 8 gün sonra gerçekleştirildi.

İddianamede, "Adı geçen şahısların isimlerinin not alındığı tarihten tam 8 gün sonra yani ajandada isimleri bulunan şahısların Sabancı Center İş Merkezi'ndeki Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyota-SA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin öldürülmesi olayını gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Sabancı suikastı eyleminden sekiz gün önceki bir tarihe, eyleme katıldıkları tespit edilecek şahısların isimlerinin yazılmış olmasının, örgütsel bağlantı dışında hiçbir şekilde izah edilmesi mümkün değildir." denildi.

Sabancı cinayetindeki ilişkiler ağı bununla sınırlı değil. Saldırıdan sonra kendiliğinden teslim olan Mustafa Duyar'ın 'konuşacağını' söylemesi örgüt içinde rahatsızlığa sebep oluyor. Harekete geçen örgüt, Nuri ve Vedat Ergin (Nuriş kardeşler) kardeşlerle temasa geçerek, cezaevinde bulunan Duyar'ın öldürülmesini istiyor. Kırklareli Cezaevi'nde bulunduğu sırada Adil Yanık isimli bir kişi Mustafa Duyar'ın Nuriş kardeşlerin adamları tarafından öldürüleceğini, bu eylem için üçyüzbin dolar gibi bir paranın döndüğünü ihbar ediyor.

İddianamede, tanık 'Yüksel'in ifadesine göre, Duyar, cezaevinde bulunduğu dönemde hastane sevki sonrası odasına geldiğinde yatağının üzerinde 'sana senden olur her ne olursa, başın rahat olur dilin durursa' şeklinde bir not buluyor. Kırklareli Cezaevi'nde bulunan Duyar, tehditler üzerine Muğla Cezaevi'ne sevkini istiyor. Ancak Afyonkarahisar'a gönderiliyor. Bu arada, Kırklareli'nde Mustafa Duyar'ın öldürüleceğini ihbar eden Adil Yanık'ın gözü, Nuriş kardeşlerin adamları Sami Tokur ve Ahmet Yargüder tarafından kör ediliyor. İlginçtir, Duyar'ın sevkinden 3-5 ay sonra Tokur ve Yargüder de Afyonkarahisar Cezaevi'ne sevk ediliyor. Duyar, bu iki kişi tarafından silahla öldürülüyor.

Veli Küçük'e selam söyleyin!

Başsavcılık, gelen bir ihbar içerisindeki CD'nin incelemesinde ilginç görüntülere rastlıyor. 2000 yılında Uşak Cezaevi isyanı sırasında Nuri Ergin'in binanın penceresinden çıkarak "Bu devlet bana Mustafa Duyar'ı öldürttü. Şimdi canlı söylüyorum." diyor. Vedat Ergin ise şu anda Ergenekon terör örgütü tutuklusu olan Veli Küçük'e selam söylüyor: "Biz bu devlet için mermi sıktık. Bak bak. Veli Küçük'ü ara, bizi sor. Başka bir şey söylemiyorum." Olayda asıl azmettiricinin Veli Küçük olduğu aktarılan iddianamenin değerlendirme bölümünde, Küçük'ün DHKP/C ve Nurişler çetesiyle koordinasyonu sağlayarak cinayetleri işlettirdiği belirtiliyor.

Sanatçıları da fişlemişler

Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Veli Küçük'ün ikametinden elde edilen örgüt dokümanlarında, ünlü sanatçıların da fişlendiği ortaya çıktı. 'Arenadaki Sanat Gladio Sanatçılar' isimli dokümanın 'İstihbarat Örgütlerinin Fuhuş ve Eğlence Sektörü Bağlantıları' başlığı altında birçok ünlü sanatçının fişlendiği belirlendi. Nükhet Duru, Nuri Sesigüzel, İbrahim Tatlıses, Erol Simavi, Sibel Can, Gülben Ergen, Sezen Aksu, Emel Sayın, Ayman Artun, Lüks Nermin, Terzi Mualla, Kenan Kalav, Turgut Demirağ, Leyla Sayar, Rüçhan Çamay gibi birçok kişinin özel hayatları, etnik kimlikleri ve ideolojik düşünceleri tek tek not edilmiş. Sanatçıların halkı yönlendirmek için nasıl kullanılacağına dair bilgilerin yer aldığı belgede, 'sanatçıların, tüm insanlığı önüne katıp sürüklemeyi başarabilmiş tek bireysel güç olduğu' aktarılıyor.

İddianamede Ergenekon yapılanmasının, mafya, medya, iş ve ticaret camiası, terör örgütleri, uyuşturucu kaçakçıları ve çeşitli derneklerin yanı sıra sanat ve şarkıcı camiası ile de bağlantılarının olduğu bilgisine yer verildi. Tuncay Güney'in ifadelerine göre, örgütün sanat camiasında irtibatlı olduğu kişiler arasında Seda Sayan, İbrahim Tatlıses ve Ajda Pekkan bulunuyor. Sayan'ın Drej Ali'yle tanışıklığı olduğu, İbrahim Tatlıses'in ise Veli Paşa'yla samimi olduğu anlatılıyor.

Gazi olaylarında Sedat Peker imzası

Ergenekon soruşturmasında ifade veren 9 No'lu gizli tanık, 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi'nde 17 kişinin ölmesine sebep olan kahvehane saldırısıyla ilgili çarpıcı ifadeler kullandı. Gizli tanık, kahvehane taranması olayını emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile birlikte 'Sahte Yeşil' olarak bilinen Osman Gürbüz'ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşum içerisinde Sedat Peker'in de bulunduğunu söyledi.

Öte yandan Veli Küçük'ün, askerlikten muaf tutulması için Sedat Peker'in aldığı 'çürük raporu'na da aracılık ettiği tespit edildi. Kendisini 'derin devlet' olarak lanse eden Ergenekon terör örgütünü kurmak ve yönetmek suçlarından yargılanan Veli Küçük'ün şoförlüğünü yapan Emin Caner Yiğit'in Peker tarafından temin edilmesi ve maaşının da onun tarafından ödenmesi, ikilinin arasındaki samimiyetiz de gözler önüne seriyor.

Ayrıca Küçük'ün hem görevde olduğu dönemde hem de emekli olduktan sonra Sami Hoştan, Drej Ali lakaplı Ali Yasak, Yaşar Öz, Ayhan Çarkın ve Burhanettin Saral gibi suç örgütü liderleri ile dirsek teması örgütün etkinliğini gözler önüne seriyor. İddianamede, "Sedat Peker'in 2004 yılında yaptığı telefon konuşmalarında eskiden kahvehane tarama gibi olaylar yaptıklarını söyleyerek bir bakıma Gazi olaylarını doğrular nitelikte konuştuğu görülmüştür." deniliyor.

Kapatılacak derneğe Atatürk'le kamuflaj

İddianamede Ergenekon'un Atatürkçülüğü ve Kemalizm'i kılıf olarak kullanıldığı belirtiliyor. Kuvayı Milliye Derneği Başkanı emekli Albay Fikri Karadağ ile yardımcısı Hüseyin Görüm arasında geçen telefon kaydı da Atatürk'ün nasıl istismar edildiğini gözler önüne seriyor. 30 Nisan 2007 tarihinde Fikri Karadağ ile yaptığı görüşmede Hüseyin Görüm, derneğe iki avukatın geldiğini belirterek, "Müze yapıyoruz şimdi, bizim ıvır zıvırlar var ya böyle tarihi şeyler. Orta kata koyuyoruz, eğer öyle bir şey, yani kapatma şekline gelirse, Atatürk'ün müzesini kapatıyorlar şeklinde bütün her şeyi yığarız. Kimse bir şey yapamaz diyorlar." ifadelerini kullanıyor. Karadağ da bu düşünceyi onaylıyor: "Kuvayı Milliye Atatürk Müzesi diye oraya bir kâğıda bir şey yazdırın. O şeyin altına da yazın asın dışarıya. O dediğin oyunu oynayalım."

Ergenekon savcılarında zehirlenme korkusu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan Ergenekon soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcılarının yakın koruma sayısı artırılırken bazı güvenlik tedbirlerinin de alındığı öğrenildi. Başta, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz olmak üzere, İstanbul özel yetkili ağır ceza mahkemesinde görev yapan savcıların odalarına otomatik çay kahve makineleri ve su soğutucu cihaz konulduğu belirtildi. Savcıların zehirlenme tehlikesine karşı güvenlik önlemi aldığı ve odalarında kendi yaptıkları çayı ve kahveyi içmeye başladığı kaydedildi. Savcıların zehirlenme riskini ortadan kaldırmak için evlerinden getirdikleri yemekleri yemeye başladıkları ve bu nedenle mahkeme binasına plastik tabak, kaşık ve çatal getirdikleri de vurgulandı. Savcıların telekulağa karşı da tedbir aldığı öğrenildi.

Üniversiteler paylaşılmış

İddianameyle birlikte örgüt üyelerinin üniversitelerde fişleme yaptığı da ortaya çıktı. İddianamedeki 'Üniversite yapılanması ve siyasal faaliyetler' bölümünde örgüt üyeleri Sevgi Erenerol'un Selçuk Üniversitesi'nde, Ümit Sayın'ın İstanbul Üniversitesi'nde ve İşçi Partisi'nin Fırat Üniversitesi'nde fişleme yaptığı açıklandı. Ümit Sayın'ın ise tamamen Kemal Alemdaroğlu'nun talimatı ile hareket ettiği anlatıldı. İddianamede, Ergenekon terör örgütünün kararları doğrultusunda örgütün üniversitelere sızmış öğretim üyelerince yapılabileceği kaydedildi. Bunun yanında, Ergün Poyraz'ın bilgisayarında ele geçirilen 'ulusalcılar' isimli belgede birçok üniversite öğretim üyesinin isimleri ve görev yerlerinin bulunduğu belirtildi.

Tetikçinin kod adı: 'Çiftçi'

Ergenekon terör örgütüyle ilgili hazırlanan iddianamede, örgüttekilerin birbirlerine isimler verdiği ve bazı eylemler hakkında şifreli kelimelerle konuştukları belirtiliyor. Örneğin tetikçilere 'çiftçi', CIA'ye şirket, operasyondaki hedefe ise tavşan deniliyor. Evraklar arasında el yazısı ile yazılmış not kâğıdındaki şifreler şöyle: Çiftçi: Tetik çeken, kelle alan, çöpçü: Silahşörler, lojistik destek sağlayan, tavşan: Operasyondaki hedef, namazdan sonra: Cuma öğleden sonra, alışveriş: Operasyon, yemlemek: Dolar vermek, kış uykusuna yatmak: Emir gelinceye kadar hiçbir şey yapmamak, perdeleme: Koruma altına alma, çizgi: Ülke sınırı, şirket: CIA merkezi.

Zaman

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde