Kültür Sanat Aşk bir illüzyon mu?

Aşk bir illüzyon mu?

09.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Lale Mansur ve Kubilay Tuncer, yani Açık Tiyatro, en büyük numarası illüzyon olmayan, farkındalıklar üzerine yoğunlaşan ilk oyunları "Olağan Mucizeler" ile önemli bir başlangıç yaptı.

Aşk bir illüzyon mu

Aşk bir illüzyon mu?

Lale Mansur ve Kubilay Tuncer, yani Açık Tiyatro, en büyük numarası illüzyon olmayan, farkındalıklar üzerine yoğunlaşan ilk oyunları "Olağan Mucizeler" ile önemli bir başlangıç yaptı.

ILGIN SÖNMEZ

Aşk bir illüzyon mu
İki perdelik "Olağan Mucizeler" sırasında sık sık erkekle kadının birbirini bulmasının mucize, gerçek sihrin hayat, tangonun ise iki kişilik bir tutku dansı olduğunu hatırlıyor, tabiri caizse hisleniyorsunuz. Saturno ve gönüllü asistanı Joy’un ‘son’ gösterisinin perde arkasında başlayan oyun, downfeld sendromu nedeniyle ölüme teğet yaşayan Saturno’nun fenalaşmasıyla kesiliyor ve altı ay öncesine dönüyor. Bir sihir gösterisi sırasında bundan da sihirli biçimde seyirciler arasındaki Joy’a tutulan Saturno, ilk akşam en büyük sırrını, hastalığını paylaşıyor biraraya gelme mucizesini paylaştığı bu kadınla. İçki, heyecan ve stres yasak. Her nefes alışında oksijen milyonlarca hücresini öldürüyor ve Saturno yaşadığını hissettikçe ölüme yaklaşıyor. Ve tabii Joy da ona hem yaşam veren, hem de öldüren bir mucizeye dönüşüyor zamanla.
Bunca yaşanandan sonra "Nasıl gidebilirsin?" diye soruyor sihirbaz Saturno sevdiği kadına. Joy ise ilişkinin geldiği noktayı farklı yorumluyor: "Bu yaşananlardan sonra nasıl kalabilirim?" Kadın, olay akışını altı ay öncesine döndüren tiradında ve sihirbazla olan ilişkisi sırasında temel olarak ‘bilgelik ve salaklık arasında ince bir çizgi olduğu’nun altını çiziyor. Kubilay Tuncer’in metnindeki kadın dramaya yansıyan kadın portrelerinden farklı, ilişkide belirleyici, tanımlayıcı bir rol üstleniyor. Zaman içinde salt sevgiye dönüşüp yok olan bu aşk oyununda, çocuksu coşkularıyla Saturno, Joy’un ‘hatırlamasını kolaylaştırıp unutmasını zorlaştırıyor’. Birlikte heyecanlar yaratıyorlar kendilerine. En büyük numara olan yarım elma tamamlanmadan aşk görünürde tek taraflı, özündeyse kalan taraf tarafından fes edilmiş durumda. Her ikisi de hemen yanıbaşlarında seyreden ölümün gösterinin içine sızmasına engel olamıyor. Aşk ölüyor, gösteri ölüyor. Sihirbazın kulisine giriliyor ve sihir bitiyor.
Saturno’nun evi, perde arkası ve illüzyon gösterisi olmak üzere üç farklı alanda geçen oyun sırasında izleyicinin yaşadığı en büyük handikap sık sık açılıp kapanan, oyunun büyük bölümünü ardından izlemek durumunda kaldığımız tül perde. Bu numaranın dozu kaçmış sanki. Lale Mansur, sahne oyuncusu kimliği, beden kullanımı, sempatik yorumu, dokunaklı güzelliğiyle doğrusu büyüleyici görünüyor. Kubilay Tuncer’in illüzyon yeteneğini oyunculukla birleştirdiği performansı içinse hilesiz ve doğal demek en doğrusu. Kendinden bir Saturno yaratmış. Temiz bir reji, minimalist ve postmodern izler taşıyan dekor, sihirli ışıklar, Mercan Dede’nin gerçek sihrin hayat olduğunun altını çizen miksleri, Bahar Korçan’ın romantik kostümleri eşliğinde en has illüzyonun aşk olduğuna bir kez daha şahit oluyoruz. Beklenmedik biçimde oluşan ve göz önünde fark edilmeden tükenen bir aşk öyküsünü daha kaldırabilecek misiniz? Bunu becerecek ve etkilineceksiniz.

Karaca Tiyatrosu (0212) 252 59 35
Olağan Mucizeler
• Yazan: Kubilay Tuncer
• Yöneten: Ahmet Mümtaz Taylan.
• Müzik: Mercan Dede.
• Dekor Tasarım: Ali Cem Köroğlu.
• Kostüm Tasarım: Bahar Korçan.
• Oynayanlar: Lale Mansur, Kubilay QB Tunçer





KÜLTÜR & SANAT