Takıntılardan kurtulmak neden bu kadar zor?

Bir önceki yazıda takıntıların (obsesyonların) verdiği rahatsızlığı azaltmak için yapılan kompulsyonlardan (tekrarlayıcı hareketler) en sık rastlanılanlara yakından bakmaya çalışmıştık. Rahatsızlığı azaltmak, kaygıyı düşürmek ve korkulan durumun başa gelmemesi adına başvurulan törensel davranışın nasıl olup da, kısa vadede bir rahatlama sağlasa dahi, uzun vadede stresin ve kaygının kaynağı haline geldiğini izah etmeye çalıştık. Obsesif kompulsif bozukluğu yazı dizisinin üçüncüsü olacak olan bu bölümde ise, OKB’nin sürmesine neden olan diğer unsurlara (düşünceyi bastırma, kaçınma, güvence arama, nötrleştirme gibi “işlevsiz” davranışlara) değineceğiz.

Düşünceyi bastırma, düşünmemeye çalışma ve düşünceyi değiştirme

Önceki yazılarda obsesif kompulsif bozukluğa sahip kişilerin istemsiz ve rahatsız edici düşüncelere verdiği anlamdan bahsetmiştik. Özetlemek gerekirse, “bir şeyi düşünmek yapmakla aynı şeydir” ve “kişiler düşüncelerini kontrol edebilir/edebilmelidir” gibi işlevsiz inançlar OKB’si olan kişilerde abartılmış bir sorumluluk algısına neden olmakta ve istemsiz düşüncelerin rahatsız ediciliğini arttırmaktaydı. Bu da takıntıların aşırı önemsenmesine ve dolayısıyla da bir takım işlevsiz girişimlere kapı açmaktaydı.

Düşünceyi bastırmak, düşünmemeye çalışmak ya da rahatsız edici düşüncelerin yerine başka şeyler düşünmek takıntıları azaltmadığı gibi sorunun daha da kronikleşmesine neden olabilir ve takıntılardan kurtulmak gittikçe zorlaşabilir. Buna bir örnek verelim: Harvard üniversitesinde öğrenciler arasında yapılan bir çalışmada öğrencilerden iki dakika boyunca beyaz ayı düşünmemeleri istenmiş. Bir grup öğrenci daha bunu duyar duymaz zihinlerinde bir beyaz ayı resminin canlandığını bildirmiş ve yoğun bir şekilde düşüncelerini bastırmaya çalışmışlar. Fakat düşünceyi bastırmayı durdurdukları anda daha fazla bu düşünceye maruz kaldıkları görülmüş. Bir grup öğrenci ise beyaz ayı yerine başka bir şey (örneğin mavi bir kuş) düşünerek beyaz ayı düşünmemeyi başardıklarını belirtmişler. Görünürde başarılı olsalar da bir süre sonra akıllarına daha fazla beyaz ayı geldiği fark edilmiş. Çünkü ne zaman mavi renkte bir cisim ya da varlık görseler hemen zihinlerine beyaz ayı imgesi takılmış. Başka bir örnek de şöyle verilebilir: Havuzun içinde bir topu suyun dibine doğru bastırdığınızı düşünün. Siz ne kadar bastırırsanız bastırın elinizi çektiğiniz anda o top yine suyun üstüne çıkacaktır. Hatta ne kadar bastırırsanız o kadar şiddetli ve hızlı bir şekilde yukarı çıkacaktır. İstemsiz düşünceler de aynen bu şekilde değerlendirilebilir.

takıntılardan kurtulmak

Kaçınma

İstenmeyen ve rahatsız edici düşünceleri tetikleyebilecek herhangi bir durum, kişi ya da nesnelerden uzak durarak ya da durmaya çalışarak, takıntılarla baş etmeye çalışmak kaçınmayı tarif eder. Örneğin çocuklarına istemeden zarar vereceğinden endişelenen (zarar verme obsesyonu) bir anne çocukları ile yalnız kalmaktan kaçınabilir ya da evdeki kesici delici aletleri kaldırarak olası bir zararı önlemeye çalışabilir. Dini takıntıları olan bir kişi de obsesyonları ibadet sırasında daha yoğun geldiği için ibadethanelere girmekten hatta ibadet etmekten kaçınabilir. Bu durum, paradoksal bir şekilde, bu sefer de dini vecibelerini tam olarak yerine getirememenin verdiği suçluluk duygularını tetikleyip kişiyi çaresiz ve daha çok “günahkar” hissettirebilir. Kontrol obsesyonları olan bir kişi ise evden çıkan son kişi olmaktan kaçınarak “ya kapıyı kilitlemeyi unutursam” takıntısı ile başa çıkmaya çalışabilir. Fakat kaçınmalar devam ettikçe takıntılardan kurtulmak zorlaşabilir.

Güvence ve onay arama

OKB’si olan kişilerin büyük çoğunluğunun kullandığı işlevsiz stratejilerden biri de güvence ve onay arayışıdır. OKB’si olan bireyler genel olarak belirsizliğe tahammül edememekten şikayetçidirler. En basit kararları alırken bile zorlanabilir, bir şeyin doğru ya da yanlış kavramları ile aşırı uğraş haline girebilirler. Dini takıntıları olan birisinin sık sık alo fetva hattını arayıp sorularına cevap araması, dini metinleri tekrar tekrar taraması bu yüzdendir. Doğru yapıp yapmadıklarından % 100 emin olamadıklarında kendilerini güvende hissedemezler. Temizlik takıntısı olan kişiler ise sık sık çevresindekilere sorular sorarak güvende hissetmeye çalışırlar. Örneğin, “Mikrop bulaşmamıştır değil mi?”, “Bir şey olmaz değil mi?”, “çöp kutusuna değmemişimdir değil mi?” tarzı sorular sorarak rahatlamaya çalışabilirler.  Kontrol obsesyonu olan bir kişi ise kapıyı kapattıktan sonra yanındakilere “kapıyı kapattım değil mi?” diye sorarak emin olmaya çalışabilir. Aile yakınları çoğu zaman bu tip sorulara kişiyi rahatlatacak cevaplar verirler. Fakat bir süre sonra soruların sıklığı arttığında bu aileler için bir endişe hatta öfke kaynağına dönüşebilir, İkili ilişkilere zarar vermeye neden olabilir.

takıntılardan kurtulmak

Nötrleştirme

Rahatsız edici bir düşünce ya da imge zihinde belirdiği zaman hemen peşin rahatlatıcı bir düşünce ya da imge akla getirmek olarak tarif edilebilir. Örnek olarak, dini obsesyonlara sahip bir kişinin aklına kutsal kitabı ayaklarının altına aldığı bir görüntü gelmesinden sonra o görüntüyü başka bir görüntü ile yer değiştirerek (kutsal kitabın üstüne süt dökerek yukarıya kaldırdığını hayal etmek) takıntının neden olabileceği kötü etkiyi bertaraf etmeye çalışması verilebilir. Dini inanca aykırı bir düşünce geldiğinde aşırı sorumluluk hissedip dualar okumak da nötrleştirmeye örnek olarak verilebilir.

Yukarıda saydığımız bütün bu stratejiler bir bakıma takıntılardan kurtulmak ya da verdiği/verebileceği zararları engellemek adına yapılan işlevsiz davranışlardan ibarettir. Bu stratejiler ilk başlarda yardımcı olur gibi olur. Kaygı ve rahatsızlık duygularını azaltır. Fakat kısa bir süreliğine…  Bu tür davranış ve ritüeller uzun vadede takıntıların gelme sıklığı ve şiddetini arttırarak OKB’nin yerleşmesine neden olurlar. Bir süre sonra bu davranışlar kaygıyı da engelleyemez hale gelir. Kişiler sadece kendilerini yapmak zorunda hissederler ve kısır döngü devam eder.

Bu yazıda OKB’yi pekiştiren, takıntılardan kurtulmak yerine sorunu daha da büyüten işlevsiz davranışlara göz atmaya çalıştık. Bozukluğu anlama ve tanımlamaya dair üçüncü ve son yazı oldu. Bir sonraki yazıda tedaviyi konuşmaya başlayacağız.

Uzm. Psk. Feyzullah Gürdaş

Uzm. Psk. Feyzullah Gürdaş lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamladıktan sonra yüksek lisansını Okan Üniversitesi’nde Sağlık Odaklı Klinik Psikoloji üzerine yapmıştır.