1960'ların sonunda Mark Granovetter adında bir doktora öğrencisi, iş arayan 282 kişiyi mercek altına almıştı. Bu kişilerin mevcut işlerini nasıl bulduklarını, süreçte kimlerden yardım aldıklarını yani “ellerinden kimin tuttuğunu” öğrenecekti.
Çıkan sonuç şaşırtıcıydı.
İş arayan bu kişilere, ne yabancı ne yakın arkadaş kategorisine giren “arkadaşlarının arkadaşları"ndan çok fayda gelmişti. İşte Granovetter, insanları birbirine dolaylı yollarla bağlayan bu kişileri “zayıf bağlar” olarak adlandırdı ve onun bu çalışması ilerleyen yıllarda “zayıf bağların gücü” teorisine dönüştü.
Teori özetle şunu söylüyor:
Bize en yakın olanlar genellikle bizimle benzer bir çevreyi, yaşam deneyimlerini ve hatta benzer fikirleri paylaşırlar. Oysa zayıf bağlar, çekirdek alanımızın dışında oldukları için bize her açıdan yeni fırsatlar sunabilirler ve gelişimimize daha fazla katkı sağlayabilirler.
O yıllarda çığır açıcı nitelikte olan fakat bugün LinkedIn'den ve genel anlamda sosyal medyadan aşina olduğumuz ‘zayıf bağlarla iletişim kurma” esasen “networking”in de temelini oluşturuyor.
*
Paris’te yaşadığım yıllarda tanık olduğum, bu teoriyle de ilişkili bir hikaye anlatayım size.
Jim Haynes adında bir Amerikalı bundan 35 yıl önce, üniversiteden aldığı bir teklif üzerine Paris’e yerleşiyor. Bir gün, bir arkadaşının tanıdığını yani "zayıf bağ"larından birini evinin üst katında misafir etmesi ile başlıyor her şey.
Hobisinin yemek yapmak olduğunu söyleyen bu misafiri, Jim Haynes’in o gün eve gelecek arkadaşları için akşam yemeği hazırlamayı öneriyor.
Jim Haynes, sonrasında, "Bu yemekleri herkesin katılımına açık yapsak nasıl olur?" diye düşünerek, Paris’te Montparnasse civarındaki evinde “Sunday Dinners”ı yani Pazar Akşam Yemekleri geleneğini başlatıyor.
Bu yemeklere katılmak için tek yapmanız gereken, ona mesaj atmak ve isminizi listeye yazdırmak.
Ve bu yemekler sayesinde 30 yıl boyunca dünyanın dört bir tarafından, farklı mesleklerden yüz binlerce kişi bir araya gelip, tanışıyor.
Efsaneye dönüşen Pazar Akşam Yemekleri, 2021 yılının Ocak ayında Jim Haynes vefat edene dek devam ediyor.
*
Öte yandan...
Siz de bilirsiniz ki, mühim olan sayısız kişiyle tanışmak değil; değerli bulduğumuz “iletişim”leri güçlü “ilişki”lere dönüştürebilmektir.
Peki, nedir bir ilişkiyi güçlü tutabilmenin yolu?
Bana göre bunun 2 sırrı var:
👉Hem özel ilişkide hem arkadaşlık ilişkisinde karşımızdakine söyleyecek hep “yeni” bir şeyimizin olması.
👉“Almak”tan çok "verme"ye odaklanmak.
Tanıdığımız kişilerle aramızda derin bağlar oluşturabilen, diğer iyilik türlerinin yapamayacağı güçte 3 şey varmış:
Sağlık, servet ve çocuk.
Sağlık ile ilgili bir konuda birine yardım etmek, birinin kişisel servetine olumlu bir etkide bulunmak veya çocuklarına vereceğiniz bir destek, hayat boyu sürecek bir sadakati de beraberinde getirirmiş.
Nitekim şöyle diyordu Jim Haynes:
“Birisi için bir iyilik yaptığında yaptığını hemen unut. Ama birisi sana bir iyilik yaptığında ise o iyiliği asla unutma.”
✨