GÜNDEM - 27 Eylül 2017 Çarşamba 16:14

Çocuklara zorla yemek yedirmek obeziteye sebep oluyor

A
A
A
Çocuklara zorla yemek yedirmek obeziteye sebep oluyor

Canbebe’nin “Anneler ile Geleceğe” isimli projesiyle Trabzonlu anneler ile buluşan Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, “Katı gıdaya geçildikten sonra çocuklara zorla fazladan yedirilen yemekler ileride obeziteye sebep oluyor” dedi.

Canbebe; “Anneler ile Geleceğe” isimli sosyal sorumluluk projesinin 2. seminerini Trabzon Ortahisar Belediyesi’ne ait Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirdi. Sunuculuğunu tiyatro sanatçısı Seren Fosforoğlu’nun yaptığı seminerde Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, Bebek Hemşiresi Esra Ertuğrul ve Beslenme Uzmanı Yeşim Özden Gün, 0-36 ay dönemindeki bebeklere ait pek çok konuyu izleyicilerle paylaştı. Çocuk yetiştirmenin gereği bilimsel temelleri anlatmak ve sağlıklı nesillerin gelişimine katkıda bulunabilmek üzere hayata geçirilen proje yoğun ilgi gördü. Canbebe hayata geçirdiği projeyi “her annenin bebeğini büyütürken fizyolojik ve pedagojik gelişimle ilgili doğru bilgiye sahip olması gerektiği” fikriyle geliştirdi. Anneler ve anne adayları için konusunda uzman kişileri annelerin ayağına kadar götüren proje 2017 sonuna kadar 9 ilde, 14 farklı lokasyonda 14 bin anne ve anne adayına ulaşmayı hedefliyor.

Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt da projenin amacı doğrultusunda bebeklerin özellikle emzirme dönemi ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Özellikle annelerin beslenmesine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Özge Selçuk Bozkurt, “Konumuza emzirmeden başlıyoruz, çünkü emzirme çok önemli. Doğru emzirme nasıldır, ne yapılmaldırı? Aylara göre çocuk gelişimi nasıl olacak, bu dönemde annelerimiz nasıl beslenecek, nelere dikkat edecek? Bunları kapsayan 0-36 ay, hamilelikten başlayan süreci ele alan bir seminer düzenliyoruz” diye konuştu.

“Katı gıda ile birlikte sofra adabı öğretilmeli, zorla fazladan yemek yedirilmemeli”

Çocukların katı gıdaya geçişinden sonra artık sofra adabını yavaş yavaş öğrenmesi gerektiğine değinen Bozkurt, “Çocuklar yemek yerken, yemek yerine çevreleriyle daha fazla ilgilendiklerini görüyoruz. Çocuklarda 6 ay itibariyle artık ek besinlere, katı gıdalara doğru geçiş dönemi başlıyor. Bunlar anne sütünün haricinde tamamlayıcı gıdalar oluyor. Çocuk yemeğini yerken anneler bazen çocuğun yemeğin tadını sevmediğini düşünerek onu bir şekilde oyalamayı tercih ediyor. Bunlar genelde tablet, televizyon, telefon olabiliyor. Hâlbuki bizim istediğimiz artık sofra adabının kurulması. Yani çocuk artık masaya oturmalı, annenin, babanın olduğu yerde olmalı ve kendi tabağından sorumlu olmalı. Bu dönemde dikkati tamamen tabağında olmalı. ‘Çocuğa ne kadar yedirirsek kardır’ olayını çok yapıyoruz. Hâlbuki bedeni ve beyni zaten verilecek olan yemek miktarını zaten belirler. Bizim kararımıza göre olmamalı. Yapılan araştırmalara göre bu durum obeziteye sebep olabiliyor. Çünkü çocuk bilinç dışında bir şeye takılıyor istemsizce yemek yiyor. Oto kontrolü gelişmeden istemsiz bir şekilde yediği için doyma sınırını bilemiyor. Böyle durumda daha fazla kalori alıyor. Bizim isteğimiz çocuğun severek yemesi. Peki, ne yapabiliriz? Kendi kendine yemeye fırsat vermeliyiz. Yemeğini yesin tadına baksın o yemekten zevk alsın. Eğer zevk alarak yerse hepsinin tadına ayrı ayrı bakacaktır. Örneğin sofrada salatalık vardır çocuk bunu hatırlayacak tat çağrışımı yapacak. Havucu, yoğurdu her birinin tadını hatırlayarak, isteyerek ve aklına getirerek yiyecek. Dolayısıyla tat gelişimi desteklenecek. Bizim istediğimiz 6-12 ayda tat gelişiminin desteklenmesi. Eğer bu şekilde yaparsak çocuğumuz sofraya oturduğu zaman neyi ne kadar yemesi gerektiğini kendi sınırlarıyla belirleyecektir” dedi.

Kucakta taşıma, çocuklarda geç yürümeye sebep olabilir!

  Çocukların yürüme döneminde geç yürüme nedenlerini de değinen Bozkurt, “Özellikle çocukların 12-18 ay dönemi yürüme evresidir. Bu evrede çocuklarda merak dönemi başlar. Yürümenin gecikmesinin birçok nedenleri vardır. Örneğin yürütecin uzun süre kullanımıyla birlikte hep parmak ucuna basması sebep olabilir. Çocuğun temkinli yapısından dolayı olabilir. Sürekli kucakta taşınan çocuklar da kaslarını gelişimine fırsat verilmediği için geç yürüme olabilir. Dolayısıyla bu dönemde çocuğumuzun yürümesinde gecikme oluyor. Yürümenin gecikmesi demek etrafı incelemenin o merak evresi 12-18 ayında ötelenmesi demektir. Bu dönemde çocuk özgürce keşfedecek ve kurcalayacaktır. Farkındalık da artacak. Yürüme eğer bu sebeplerle gecikmeye uğrarsa merak evresi de gecikecek ve dolayısıyla çocuğun algılarında da ileriye doğru kayma gözükecektir” diye konuştu.

“Çocuklara nesnelerin isimlerini tek tek öğretmeyin”

  Çocukların 4 aydan sonra dil gelişiminin yavaş yavaş geliştiğine dikkat çeken Bozkurt, “Çocukların dil gelişim dönemi 4 ay itibariyle başlıyor. 8 ay civarında çocuklarda aynı hecenin tekrarı başlar. Baba, gaga diye. Siz baba deyince durup sizi dinler. Her zaman alıcı dil dediğimiz yani sizin söylediğinizi anlama becerisi çocuklarda erken gelişir. İfade edici dil yani konuşma dili geç gelişecektir. 12 ay civarında çocukta artık özgür olarak anne baba kelimesi ortaya çıkar. Yani babayı gördüğünde baba, anneyi gördüğünde anne, ablayı gördüğünde abla demesi gibi. 18 ayda artık bizim beklediğimiz kelime sayısı 4 ile 10 arasındadır. 2 yaşına geldiği zaman ise çocuk artık isim ve fiilleri birleştirerek bir cümle oluşturabilir. İki kelimelik cümle bizim için yeterli. Üç yaşa gelip hala iki kelime kuramıyorsa o zaman bir uzmanla görüşmekte fayda var. Annelere tavsiyemiz etraftaki nesneleri çocuğa tek tek göstermeyin. Örneğin bak kedi, bak bu da köpek gibi ifadeler kullanmayın. Çocuğun beynini tek tek kelimeye alıştırmayın. İletişime geçerken cümleler kurun. Arka arkaya elmayı öğreteceksek elmayla ilgili 5 tane cümle kurun” diyerek sözlerini sonlandırdı.

 Seminerin sonunda katılan anne ve anne adaylarına ise çekilen kura ile çeşitli hediyeler verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Başkan Aras, Bodrumlu gazetecileri ağırladı Bodrum Gazeteciler Cemiyeti, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ı makamında ziyaret etti. Bodrum Gazeteciler Cemiyeti Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ahmet Aras’ı makamında ziyaret ederek hayırlı olsun dileklerinde bulundu. Ziyarete, BGC Başkanı Eren Ayhan, Başkan Yardımcısı Ali Ballı, Yönetim Kurulu Üyeleri Selim Turan, Fırat Akay, Baran Akcan ve dernek üyeleri katıldı. Başkan Ahmet Aras Bodrum’dan gelen heyeti samimiyetle karşılayıp teker teker hoş geldiniz dedi. Görüşme esnasında Başkan Aras, “13 ilçesinde tüm sorunlarına çözüm bulacağız. Öncelik personel maaşlarının yatması. Belediye Başkanlarımıza da söyledim. Bütçelerinden siz maaşlarınızı ödeyin hizmetleri ben büyükşehir olarak ne gerekiyorsa yapacağımı bildirdim” dedi. BGC Başkanı Eren Ayhan ise dernek üyeleri ile birlikte hayırlı olsun ziyaretinde bulunduklarını belirterek, “5 yıl boyunca görev yaptığımız ilçede Belediye Başkanı olarak görev yaptınız. Basınla ilişkileriniz her zaman çok iyi oldu. Muğla’daki görevinizde şahsım ve BGC adına başarılar dilerim. Muğla’nın eksiklerini inşallah en kısa sürede çözüme kavuşturursunuz. Muğla’da gazetecilik yapmak zor bir görevdir. Özellikle kıyı kesimlerde basın mensubu olmak daha da zordur. Bu zorlukları yerel yönetimlerle yenebiliriz” dedi. Başkan Aras’ın ardından heyet, Bodrum Belediye Başkan Yardımcılık görevinden Muğla Büyükşehir Genel Sekreterliği görevine getirilen Tayfun Yılmaz’a da hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Samimi bir şekilde BGC üyelerini ağırlayan Yılmaz ise Bodrum basınını görmekten memnuniyet duyduğunu dile getirerek, “5 yıl boyunca Bodrum’da acısıyla tatlısıyla sizinle beraber çalıştım. Sizlerin yaptığı olumlu ve olumsuz tüm yorumları her zaman dikkate aldım, almaya da devam edeceğim. Sizler halkın sesisiniz, kamunun sesisiniz. Sizleri aramızda görmek bizleri çok mutlu etti” dedi. Her iki ziyaret ile çekilen hatıra fotoğrafı ardından heyet Bodrum’a döndü.
Kastamonu Kastamonu Üniversitesi’nde ’mezhepler’ konuşuldu Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen konferansta çağdaş dönemde içtihat, mezhep ve çok mezheplilik konuşuldu. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ve Muhammed İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’un konuşmacı olarak katıldığı “Çağdaş Dönemde İçtihat, Mezhep ve Çok Mezheplilik” adlı konferans, İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferansa Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Atalan ve Prof. Dr. Ömer Küçük ile Muhammed İhsan Oğuz Vakfı İhsan Oğuz Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mustafa Aykaç, Muhammed İhsan Oğuz Vakfı Başkan Yardımcısı M. İhsan Oğuz ve akademik personel ile öğrenciler katıldı. Konferansta Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur, İslamiyet’te mezhep ve çok mezheplilik konusunu tarihi önemine değindi. Mezhep meselesi her ne kadar fıkır özel konusu gibi görünse de her Müslümanı bir şekilde ilgilendiren bir konu olduğunu dile getiren Prof. Dr. Okur, “Mezhep dediğimiz uygulama İslam hürmetini bu din sağlıklı ve tutarlı bir şekilde yaşayabilmek için geliştirdiği ve sahiplendiği modelin adıdır” dedi. Farklı ülkelerde, farklı coğrafyalarda farklı mezheplerin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Okur, ülkelerin Müslüman nüfusunu ele alınırken halkın ekseriyatı için Sünni, Şii, Hanefi gibi mezhebi tanımlandığını söylerken bazı ülkelerde ise herhangi bir mezhebe üye olmayan nüfusun olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Okur, farklı coğrafyalarda yaşan insanların dini kurallara nasıl uyum göstereceği konusunda mezheplerin önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, bir mezhebe dahil olan bireylerin başka bireylerin mezheplerine göre davranması dinde karışıklık oluşturacağına dikkat çekti. Konferans, soru-cevap kısmının ardından Prof. Dr. Kaşif Hamdi Okur’a plaket takdimi ardından sona erdi.
Diyarbakır Bakan Tekin, 57 bin okulda yıllık internet maliyetinin 800 milyon civarında olduğunu açıkladı Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Abdullah Tivnikli Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi açılışına katıldı. Bakan Tekin, “Şimdi yapılan okulların çok konforlu olduğunu, şu anda sahip oldukları 57 bine yakın okulda internet erişiminin bulunduğunu bildiren var, internet altyapısı döşenmiş durumda. İnternet erişimi deyince bunu devlete maliyetini şöyle hesap etmeniz açısından söyleyeyim. Bunun kamu bütçesine yıllık yaklaşık maliyeti 800 milyon civarında” dedi. Bakan Tekin, Abdullah Tivnikli Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin açılışı amacıyla düzenlenen törende, hayırseverliklerinden dolayı Tivnikli ailesine teşekkür etti. Geçen yıldan bugüne kadar yaklaşık 4 bin derslik yapmak üzere hayırseverlerle protokolü yaptıklarını belirten Tekin, Türkiye’de toplumun eğitim yatırımları konusunda çok hassas olduğunu söyledi. Eğitim yatırımları konusunda desteğin olduğunu dile getiren Tekin, "Eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığının, okulların ve öğretmenlerin işi değil, 86 milyonun tamamının gücü nispetinde katkı verebileceği oranda bu sürece destek olursa başarılı olabiliriz. Bu anlamda bize destek olan hayırseverlere teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah razı olsun. Sadece son 7-8 ay içerisinde 4 bin civarında derslik protokolü yaptık hayırseverlerimizle. Bu ciddi bir katkı, Allah hepsinden razı olsun. Sürekli bu katkıyı almaya devam etmek istiyoruz. Her konuştuğumuz hayırseverle bu anlamda bize destek olma, desteklerinin devam etmesi konusunda sürekli talepte bulunuyoruz" dedi. Bakan Tekin, 2002 yılında başlatılan "Cumhuriyet’in 100’üncü Yılında Mektuplar" projesi kapsamında geçen yıl ekim ayında PTT’nin, yazılan mektupları ilgili kamu kurumlarıyla paylaştığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize de dönemin Milli Eğitim Bakanına yazılan mektuplar geldi. 2002 yılında öğretmenlerimizin, velilerimizin, öğrencilerimizin, eğitime gönül vermiş kişilerin ’Cumhuriyetin 100’üncü yılındaki Milli Eğitim Bakanına Mektup’ diye kaleme aldığı duygusal satırlar bize geldi bu proje kapsamında. Mektupları okudum ve şöyle düşündüm. Gerçekten insan nisyan ile meşhur. Çok çabuk unutuyoruz. Şöyle geriye dönüp baktığımızda, o mektupları okuduğumuzda öğretmen arkadaşlarımızın talepleri neydi biliyor musunuz, diyor ki, ’başörtülü olduğum için öğrencilik haklarımı elimden almaz İnşallah diyor. 100’üncü yılı yaşanan bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti.’ Bize çok tuhaf geliyor ama bu dediğim şeyler 20 yıl önce Türkiye’de yaşanan şeyler. Bir başka öğretmenimiz diyor ki, ’İnşallah 100’üncü yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında elektrik olur, sular akar, tuvaletler olur. Altında farelerin cirit atmadığı okullarda İnşallah ders anlatırım.’ diyor. Bakın bu dediğim şeyler çok eski değil, kanıt. Elimizde 20 yıl önce ilgili kişilerin yazdığı mektuplar var.” Mevcut stokunun yaklaşık 3’te ikisi Cumhurbaşkanı’nın başbakan ya da cumhurbaşkanı olduğu dönemde yapılmış olduğunu kaydeden Bakan Tekin, “Bakın bu inanılmaz, dünyanın başka bir ülkesinde derslik başına düşen öğrenci sayısı 40’lı rakamlardan 20’li rakamlara, 20 yılda düştü dense eğitim tarihinde devrim diye okutulacak şeyler. Ama biz çabuk unutuyoruz. Fiziki kapasite itibarıyla bunları yaptık. Şimdi yapılan okulların çok konforlu olduğunu, şu anda sahip oldukları 57 bine yakın okulda internet erişiminin bulunduğunu bildiren var, internet altyapısı döşenmiş durumda. İnternet erişimi deyince bunu devlete maliyetini şöyle hesap etmeniz açısından söyleyeyim. Bunun kamu bütçesine yıllık yaklaşık maliyeti 800 milyon civarında. Yani sadece internet abonelikleri için ödediğimiz para. Dolayısıyla bu yatırımlar gerçekten ülkeyi yöneten başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, yöneten kadronun ciddi fedakarlıkları ile sağlanabiliyor. Bu anlamda eğitim öğretim sürecine katkı veren herkese teşekkür ediyorum. Allah kendilerinden razı olsun” diye konuştu. Şu anda okullardaki tamamında neredeyse internet erişimi olduğunu belirten Bakan Tekin, “Ve proje kapsamındaki okullarımızda ki bu da neredeyse 75’i yapıyor okullarımızın, dersliklerimizin. Her bir sınıfta da akıllı tahta dediğimiz etkileşimli tahtalar var. Yani okullarımızda internet altyapısı var, internet erişim hizmeti var, etkileşimli tahta dediğimiz öğrencilerimizin akıllı tahta dediği tahtalar var, ve o tahtalarla internete bağlanıp girdiklerinde EBA üzerinden istedikleri her türlü içeriğe kendilerini yetiştirecek yazılı, görsel içeriğe sahip olabilecekleri imkanlar var. Resmin tamamını görmek açısından bunları anlattım. Emeği geçen, bize bu anlamda katkı veren herkese teşekkür etmek lazım” ifadelerini kullandı. Proje okul kavramına değinen Bakan Tekin, “Proje okul kavramı 2014 yılında benim önerimle hayata geçirilen bir kavram. Neyi murad etmiştik? Murad ettiğim şey şuydu. Bizim, bugünkü rakamlar 57 bin tane okulumuz var ve biz de 57 bin okulun tamamında yaklaşık aynı mevzuatı, aynı yasal düzenlemeleri uyguluyoruz. Dolayısıyla bir bu türden bir okulumuz var bir de daha küçük, birleştirilmiş sınıflarla ders yapılan köy okulumuz var. Bu iki okulu aynı mevzuatta yönetmeye çalıştığınız zaman buradaki öğretmenlerimiz, mevcut yürüyen düzen onları tatmin etmiyor. Enerjileri var, katkı vermek istiyorlar ama bu katkılarını da mevzuat çerçevesinde bir düzene oturtmak gerekiyor. Onun üzerine proje okulu kavramını yasaya koyduk ve sürece dahil olmak isteyen, ben aslında daha çok katkı vermek istiyorum diyen öğretmen arkadaşlarımızın çalışacağı proje okulları ihdas ettik” dedi. Buranın bir proje okulu olduğunu söyleyen Bakan Tekin, “Bu okulda öğretmenlik yapan arkadaşlarımızdan özel isteğim şu, bu tür okullar, proje okulları tanımlanan okullar, sizin buralarda bulunmanızın bir sebebi var. Siz bu okullarda bu okulları diğer okullardan ayrıştıracak, projeler hayata geçirmek beklentimiz var sizden, arzumuz bu. Bu projeleri hayata geçirmek istediğinizde de ihtiyaç duyduğunuz destekleri sunmak da bizim işimiz. Dolayısıyla, bu kadar güzel, fiziki anlamda yapılan bu okulu anlamlandıracak, bu okula değer katacak asıl kitle buradaki öğretmen arkadaşlarımız ve buradaki öğretmen arkadaşlarımız nezdinde bütün öğretmen arkadaşlarımızı, bakanlığımız bünyesindeki bütün öğretmenleri alkışlamanızı istiyorum” diye konuştu. Yapılan bütün yatırımların, atılan bütün adımları anlamlı hale getireceklerin öğretmenler olduğunu kaydeden Bakan Tekin, “Onlara huzurlarınızı bir kez daha teşekkür ediyorum. Okulumuzun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Diyarbakır’a, ülkemizin eğitim sistemine hayırlar getirir inşallah diyorum. Emeği geçen başta hayırseveriniz olmak üzere ilin siyasetine, ilin bürokrasisine, il milli eğitim müdürümüze ve tabi ki sayın valimize teşekkür ediyorum. Bu türden hayırseverlere yönelik teşviklerin, desteklerin, il bürokrasisi ve il siyasetinden artmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu. Hayırsever Abdullah Tivnikli’nin oğlu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 6 il’e dağıtım hizmeti veren Dicle Elektrik’i de bünyesinde barındıran EKSİM Holding’in sahibi Ebubekir Tivnikli, bugün burada büyük bir hayalin gerçekleştiği bu özel günde olmaktan büyük bir onur duyduğunu söyledi. Merhum babası Abdullah Tivnikli’nin adını taşıyan okulun onun değerini de yansıttığını belirten Bakan Tekin, “Babam hayatı boyunca ilime ve eğitime olan inancını bizlerle paylaşmıştı. Abdullah Tivnikli, Fen, Sosyal Bilimler ve Teknoloji Anadolu İmam Hatip Lisesi sadece bilgi ile donatılmış ahlaklı ve donanımlı gençler yetiştirmekle kalmayıp aynı zamanda sosyal bilimler ve teknoloji alanında da onları geleceğe hazırlayacak bir yuva olarak kurgulanmıştır. Eğitim yalnızca toplumu aydınlatmakla yetinmez bununla birlikte milletimizin geleceğini de şekillendirir. Hep birlikte daha hayırlı ve aydınlık yarınlar yürüyeceğimize inanıyor, sözlerimi bir kez daha bu güzel eserin gençlerimize ve ülkemize ve Diyarbakır’ımıza hayırlı olmasını temennisiyle sonlandırmak istiyorum” ifadelerine yer verdi. Vali Ali İhsan Su ise, “Bugün de burada hayırseverimizin babaları adına merhum Abdullah Tivnikli, adına yaptırdıkları 24 derslikli bir okulumuz, imam hatip lisemiz, artı 100 kapasiteli, öğrenci pansiyonumuzu inşallah hizmete sokmuş oluyoruz. Bu vesileyle bir kez daha kendilerine teşekkür ediyorum. Bu güzel hizmetin ilimize ülkemize, öğrencilerimize, öğretmen tüm Diyarbakırlı hemşehrilerimize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. Bakan Tekin’e, AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri Mehmet Galip Ensarioğlu, Mehmet Sait Yaz, Suna Kepolu Ataman ve AK Parti İl Başkanı Raşit Ocak eşlik etti.
Mersin MEÜ’de bir grup öğrenci, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti Mersin Üniversitesi’nde (MEÜ) bir grup öğrenci, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etti. Çiftlikköy Yerleşkesi’ndeki mescitte kılınan cuma namazının ardından toplanan öğrenciler çeşitli dövizler taşıdı. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto eden öğrenciler, ABD’deki çeşitli üniversitelerde İsrail karşıtı yapılan protestolara da destek verdi. MEÜ’de doktora öğrencisi Gizem Akgün, grup adına yaptığı açıklamada, 1948’den bu yana milyonlarca Filistinliyi göç, kıtlık ve ölümle sınayan İsrail yayılmacılığının, 7 Ekim 2023’ten beri soykırım halini aldığını söyledi. Egemen güçler ve uluslararası örgütlerin İsrail’in yaptıklarına sessiz kaldığını belirten Akgün, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde uluslararası platformlara taşınan İsrail barbarlığı, dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan dinleri, ırkları, renkleri ve dilleri birbirinden farklı olan ancak vicdanı Gazze’deki çocuklar ve kadınlar için atan yürekli insanlar tarafından protesto edilmeye başlanmıştır" dedi. İsrail’in dünyanın değişik yerlerinde protesto edildiğini hatırlatan Akgün, şöyle devam etti: "Geçtiğimiz hafta ABD’nin New York kentindeki Kolombiya Üniversitesi’nde öğrencilerin ve akademisyenlerin katılımıyla başlayan İsrail karşıtı gösteriler, dünya genelinde onurlu duruşun başkaldırı fitilini ateşlemiştir. ABD genelindeki onlarca kampüse yayılan ve bu insani duruşu derslerini iptal ettirmek, disiplin soruşturmasına sevk edilmek hatta tutuklanma pahasına eylemlere katılan, sesini yükselten tüm kardeşlerimize AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Teşkilatı olarak yürekten teşekkür ediyoruz. Bizler de vicdan sahibi her bir genç gibi AK Parti Gençlik Kolları olarak Gazze’de yaşanan katliama karşı on binlerce gencin katılımıyla ilk günden bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz ’Say Stop’ eylemlerimize, boykot çağrılarımıza ve yardım faaliyetlerimize ara vermeksizin devam edeceğimizi ve Gazze halkının çığlığına ses veren herkesin farklılıklarına bakmaksızın yanında olmaya devam edeceğimizi bildiriyoruz." AK Parti Gençlik Kolları Üniversiteler Teşkilatı (ÜNİAK) Birim Başkanı Kenan Can Peker de basın metnini İngilizce okudu. Grup açıklamanın ardından dağıldı.