23 Aralık 2012 15:14

Fanatizm

Fanatizm, uluslararası politik-ideolojik düzlemdeki anlamıyla kültürel alandan ve özellikle spor/futbol alanından uzak tutulmalıdır.İngilizceden örnek vermek istersek, Batı dilinde “fanatik” sözcüğüyle kök bağı bulunan “fan (football-fan”) politik-ideolojik alanda sıkça kullanılır hale gelen “fan

Fanatizm
Paylaş
Veysel Atayman

İngilizceden örnek vermek istersek, Batı dilinde “fanatik” sözcüğüyle kök bağı bulunan “fan (football-fan”) politik-ideolojik alanda sıkça kullanılır hale gelen “fanatizm” kavramı ile arasına kesin sınır çekebilmiştir. Her ne kadar ülkemiz spor/futbol kültürü düzleminde sınırlı ve belli durumlarda kullanılsa da “fanatizm” , öteki fanatizm ile sözcüğün kök aynılığı yüzünden negatif anlamların gölgesinin içine düşebilmektedir. Bu kavrama, TV ya da öteki yazılı medyada yer verildiği durumlarda futbol izleyicisi, taraftar, vb de sonuçta bir fanatik olarak fanatizmin  gölgesi içinde kalabilir. TV’nin ve medyanın benimsemedikleri, eleştirel karşıladıkları olay ve tepkiler karşısında  genellikle “fanatikler” tanımına baş vurduğu görülür. Örneğin bir maç öncesinde, sırasında ve sonrasında şiddetin uç noktalarına yönelen, hedefsiz maddi zararlar veren, hatta bir başka cana kontrolsüz reflekslerle kıyanlara, “fanatikler” demek,  insanları farkında olmadan “fanatizm” ile özdeşleştirme açmazına sürükleyebilir medyayı.

Proglamlanmış, belirsiz güçlerin, uzun kısa vadeli amaçlara yönelik projelerinin uygulayıcısı rolüne soyundurulmuş, psikolojik, etik, politik vb yönden incelenecek vaka aktörleridirler fanatikler. Faşizm, ırkçılık, köktencilik fanatizmin hedef olarak değil de ele alındığı tanımlama inceleme alanına göre sınıflandırılmasına yönelik  üst başlıklardır. Fanatizmin tarihsel tezahürleridir. Yaşanan pratik, bu yılın son olayı tekerlekli engellilerin müsabakasında çıkan olaylarda gördüğümüz gibi, sınırlı bir kesimin değil de geniş öbeklerin hatta geçen yılın derbi maçının sonunda tanık olduğumuz gibi, fanatik tanımının binleri bulan seyirci kitlesine olumlu-olumsuz hiç önemi olmayan bir “kimlik” kazandırabildiğini de unutmamamız gerekir.

ÖTEKİ FANATİZMİN ‘FANATİĞİ’

Evet, Öteki Fanatizmin “fanatiği” başkalarını kendisinin ve (ait olduğundan emin topluluğun görüşlerinin mutlak doğruluğuna ikna etmeye çalışır. Kendi düşüncelerinin doğruluğundan ve değerler hiyerarşisinin en üstünde konumlandığından emindir. İnanç ve düşüncelerine yönelik her türlü şüpheye şiddetle karşı çıkar. Ne içe ne dışa soru sormaz; cevabı sarih, kalıp, klişedir; hareketsiz, önceden belli, sınırlı yanıtlar alacak sorularla  yetinir; görünürde bile bir ikna sürecine kapalıdır fanatizmin fanatiği. (yanlış) ideolojiler, ırkçılık  ve fundamentalizm bu alanın parçalarıdır.

Dolayısıyla toplumun öteki kültürel alan faaliyetlerinden olduğu gibi, nicelikçe hiçbir (kültürel?) faaliyete nasip olmayan kalabalıkları çeken spor/futbol dünyasından da fanatik kavramını aforoz etmenin önemli olduğunu belirtebiliriz. Unutulmaması gereken şu değil mi: politik-ideolojik fanatizm de (kaynakları, motiflendirici öğeleri ne olursa olsun) aktörüne inkar edilmez bir direnme gücü, sosyal amaç birliğinin, büyük organizasyonların öğesi olma imkanını sağlar, davranış, eylem motiflerinin hiç de karmaşık olmayan bir eylem kılavuzunda tanımlar, her zaman her koşulda haklı tarafta bulunduğuna , kişisel ve evrensel haksızlığın simgelerine tereddütsüz saldırma hakkına sahip olduğuna inandırabilir “onu.”

Öteki Fanatizm futbol vb bölgesine yönelik tanımın tamamen ötesinde,  tartışma alanına alınması gereken piskoanaletik bir birikim de var. Fromm’un geçen yüzyılın ilk yarısının sonunda başlattığı “Otoriteryen kişilik” araştırmaları, özellikle Nasyonal sosyalizmin kaba gücü insanın motivasyonlarını belirleyebilmek için teorik ve pratik (anket yöntemleri) kullanmışlar, ona yakın karakter belirleyiciliği tespit etmişlerdi. Özellikle “fanatismus” ile “psişik arızanın” iç içe geçebilecek açıklamalarının olup olmadığı, “sağlıklı” bir fanatizmin mümkün olup olmadığı, yoksa fanatizm dendiğinde tamamen klinik vaka ile mi karşı karşıya bulunduğumuz ayrı bir yazının konusudur. Canetti’nin “Kitle ve İktidarı” Freud’un “kitle psikolojisi görüşlerine katılmaz, ama çok sayıda düşünür, psikanalizin alanında birey-kitle ilişkisini çözümleyip durmuştur. Fanatizm’den genç insanımızı uzak tutacaksak, başta medyanın üzerine düşeni bilinçli yapmasını istemek hakkımızdır.


TEHDİTLE ‘ÖNLEM’ ALINIR MI?

Burada sosyoloji uzmanlarının bir anket yapmaları ideal olacaktır. Hayatın içinde spor/futbol alanında tanımlamalarda kullanılan kavramları, sözcükleri, vb. listeleyip, kısaca karşılıklarını yazılı, hazır cevaplardan seçme biçiminde belirlemelerini istemek insanın kendisi üzerinde, belli bir kültürel ilişki bağlamında-akıl yürütmesini de sağlayacaktır. Resmi katı cezalarla, tehditlerle, karşı fiziki müdahalelerle “önlem” almayı yöntemleştirmesi, bir yanıyla nedenleri tespit etme yolunu da tıkama, gerçeğin üzerine su sıkma değil mi? Daha ilginci, bu maç sonu “savaşlarını”, merkezdeki olayın üvertür eğelencesine çevirme işlevi yok mu?

ÖNCEKİ HABER

Soruşturma değil akademik linç

SONRAKİ HABER

Başkent Doğalgaz neden ceza almıyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...