15 Nisan 2019 00:50

Eminönü hamalları: Arkalıklarında dünya, omuzlarında geçim kaygısı

Anıl Yurdakul, İstanbul Eminönü’deki hamallarla yaşamlarını, mesleklerini ve çalışma koşullarını konuştu.

Fotoğraf: Anıl Yurdakul

Paylaş

Anıl YURDAKUL
İstanbul

Sırtlarında, arkalıklarının üzerinde, yüzlerce kilo ağırlıkta yük ile hamallar; azalan sayılarına rağmen sigortasız, güvencesiz halde günü kurtarmak için çalışıyorlar. Mesleğin son temsilcileri olarak “Bizler son sayfayız!” diyorlar.

Anadolu’dan, iş bulmak için liman kentlerine göç eden hamallar, günümüzde sayıları azalmış olsa da varlıklarını sürdürüyor. Bölgelere ayrılmış olarak ve birbirlerinin sınırlarına girmeden sıra ile yük taşımaya gidiyor, gündelik olarak ekmek paralarını çıkarıyorlar. Eminönü’deki Gürün Han civarında “Hamal Heykeli”nin gölgesinde iş kovalayan 60 kadar hamal onlar. Kimi, arkalık dedikleri içi saman dolu semerlerinin üzerine tek başına oturmuş tütün sarıyor kimi de çay içiyor, iş bekliyor. Yaşları 40 ile 70 arasında işçiler.

Duvar dibinde yalnız başına oturmuş olan 49 yaşındaki Bayram Sarı ile selamlaşıyor, yanına çöküyorum. 18 yaşından beri İstanbul’da hamallık yapıyor. Hamallık mesleğinin gün geçtikçe gözden düştüğünü, işlerin azaldığını söylüyor. “Buna neden ambarların Eminönü’den ayrılmasıdır” diyor. Sözlerine şöyle devam ediyor:

“Geçmişte Türkiye’nin giriş çıkış merkezi burasıydı. Televizyon, buzdolabı, beyaz eşya gibi ürünleri depolardan biz dağıtırdık. Şimdiye baktığın zaman cep telefoncular, gözlükçüler, kafeteryalar, yiyecek satanlar doldu. Beyaz eşya ise artık fabrikalardan arabaya doğrudan yükleniyor.”

Bayram’a kazancını soruyorum. “Değişiyor, günlük 60, 70, 100 lira olabiliyor” diyor. Fakat bugün sabahtan beri bir defa iş almış!  

HAMAL OLMANIN DA ŞARTLARI VAR

Toplumda nedense mültecilerin hamal işine girdiği düşüncesi var. Ama sahadaki tablo bu değil. Çünkü burada hamal olmak için belli şartlar aranıyor. Bunlardan ilki; hamal tanıdığın olması. İkincisi ise yerini satan bir hamaldan yer almak. Çoğunlukla babadan oğula geçen bir miras söz konusu. 48 yaşındaki Ali babadan devralmış mesleği. 30 yıl önce bir apartman dairesi fiyatı vererek hamal yeri kapmış. Fakat zaman içinde taşıma işinin Zeytinburnu, Merter gibi semtlere kayması durumu değiştirmiş. Geçim sıkıntılı diyor Ali, yorumu ise şöyle:

“Eskiden hamallıkla aile geçinirdi. Şimdi ya eşin çalışıyor ya çocuğun. Yoksa geçinemezsin. Mesela şu an burada oturuyoruz, fakat geçmişte oturmak diye bir şey yoktu.”   

47 yaşında olan ve 7 yıldır hamallık yapan Abuzer de, işsiz kaldıktan sonra arkadaş vasıtasıyla yer alarak hamallık yapmaya başlayanlardan. Herkes gibi kimi acemiliklerle karşılaştığını söylüyor:

“En zoru merdivenler. Mesleğin en zor yanı sigortasız çalışmak. Sakatlanan hamal sakatlandığı ile kalıyor. Yaşlanan hamalın çaresi kalmıyor.”

"KİMSE GELMEZ, İŞ AĞIR"

58 yaşındaki Kadir, mesleğin değişimini şöyle anlatıyor: “Kiminin çocukları yetişti, durumunu düzeltti bıraktı işi. Sigorta yok, asgari ücret yok. Yine de bütün zorluklara rağmen çalışıyoruz. 1989 yılında bu işe başladığımda bir günde cumhuriyet altını kazanıyordum. Şimdi ne alan var ne satan var. Geçmişte hamallar akşam olduğunda eve gidecek halleri kalmazdı, şimdi gördüğün gibi iş bekliyoruz.” Hamal Kadir’e gençlerin neden bu işe rağbet göstermediğini soruyorum. “On bin lira dahi versen kimse gelmez, çünkü iş çok ağır” diye yanıtlıyor.

Bir diğer işçi Celal, çöp arıtma fabrikasında işten çıkartıldıktan sonra başlamış bu işe. Sultanbeyli’den Eminönü’ye gelmek zorunda her gün. Celal’e göre Suriyeli mülteciler daha çok işsizliğe neden oluyor. Ama Kadir araya giriyor: “Tek taraflı düşünme o insanlar da aile sahibi. Herkes kendi kısmetini yer.”

Sigortasız, güvencesiz bir yaşamın zorluğu altında; arkalık dedikleri semerleri ile dünyayı sırtına almış, Atlas gibi yüklerini taşımaya devam ediyor hamallar...

"HAMALBAŞI SEÇİMİ MECLİS GİBİDİR"

Hamalbaşı olan 40 yaşındaki Hacı’nın seslenişi ile tüm hamallar bir yükü taşımak için Gürün Han’a giriyor. Gün boyunca telefon trafiği eksik olmayan, yük taşıyanlara koşarak yardım eden Hamalbaşı Hacı, ilk defa dinlenme şansı yakalayarak çay molası veriyor.

21 senenin sonunda hamalbaşı olmuş Hacı. Hikayesini şöyle anlatıyor; “Ben 9 yaşımda Adıyaman Gerger’de çobandım. İstanbul’a gelen adam oluyor. Biz de adam olalım dedik. Tekstilde işe başladık. Sonra babam hamallığa başladı. Babam vefat edince işi ben devraldım. Henüz 14 yaşındaydım.”

Hamalbaşıların seçimle belirlendiğini söyleyen Hacı bu süreci şöyle ifade ediyor: 

“Milletin canına tak ettirirsen indirirler. Mesela hamalbaşı işin içinden çıkamıyor hatalar yapmaya başlıyor, o zaman seçim oluyor. Hamalbaşı seçimi Meclis gibidir, gücü olan hamalbaşı seçilir. Ben de adam toplayarak hamalbaşı seçildim. Önceki hamalbaşı kontrolü kaybetmişti, yapamıyordu seçim yaptık kazandım. Fakat keşke başka biri gelse de beni devirse! Günlük bir trilyonluk malın sorumluluğunu alıyorum ama kazandığım para 100 Lira. Günlük zaten 60 lira harcıyoruz.”

Hacı’ya dinlenmek yok. Telefon trafiği tekrar başlıyor. Hamal heykeli yanında tek başına kalmış olan hamala, gideceği adresi tekrar tarif ediyor. Sonra bana dönerek şunları anlatıyor:

“Gördüğün gibi kardeşim, psikoloji diye bir şey kalmadı. Genç gelmediği için diğer bölgedeki hamallar bölgeme girmeye başladı. Normalde bölgeler ayrıdır ve birbirlerinin bölgesine girilmez. Fakat yaşlılar çalıştığı için bir ürünü 3 kişi taşıyor, genç olan hamallar ise üç yükü tek başına taşıyor. Normalde burada 160 kişi olurdu, şimdi 60 kişi var. O 100 hamal artık gelmiyor, yerlerini de satamıyorlar!”

 

ÖNCEKİ HABER

Şener Şen: Hayatı anlamlı hale getirmenin çaresini oyunculukta buldum

SONRAKİ HABER

"İnsanın Yeni Gündemi" sergisi Akbank Sanat’ta başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...