Telefon
WhatsApp
  • 13 Şubat 2021, 18:14
Türk Hukukunda Zarar Görenlerin Zorunlu Sorumluluk Sigortacısına Karşı Doğrudan Doğruya Dava Açmadan İlgili Sigortacıya Önce Yazılı Başvuru Yapma şartının Değerlendirilmesi

Türk Hukukunda Zarar Görenlerin Zorunlu Sorumluluk Sigortacısına Karşı Doğrudan Doğruya Dava Açmadan İlgili Sigortacıya Önce Yazılı Başvuru Yapma şartının Değerlendirilmesi

 

Faik BİRİŞİK

AMEA`nın Hukuk ve İnsan Hakları Enstitüsü Doktora Öğrencisi

faikbirisik@gmail.com

 

Doç. Dr Mübariz YOLÇIYEV

Bakü Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi

mhalidoglu@yahoo.com

 

Özet

26.04.2016 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı (torba) yasası ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde önemli bir değişiklik yapılmıştır. Bu maddede getirilen değişiklikle artık hak sahipleri zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı doğrudan dava açamayacaklardır. Önce sigortacıya zararın tazmini için zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirtilen belgeler ile yazılı başvuracaklar, yazılı başvurusundan itibaren 15 gün içinde cevap verilmez yada verilen cevap hak sahibini tatmin etmez ise, hak sahibi tazminat için dava açabileceği gibi tahkime de başvurabilecektir. Bu çalışmanın amacı da, 2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde yapılan değişiklikle zarar görenlerin doğrudan doğruya talep ve dava hakkının yeniden düzenlenmesini değerlendirmektir. 

 

EVALUATION OF WRITTEN APPLICATIONS OF ONES WHO SUFFERED FROM COMPULSORY THIRD PARTY LIABILITY (TRAFFIC) INSURANCE BEFORE THEY BRING A LAWSUIT AGAINST  INSURER IN ACCORDANCE WITH ARTICLE 97 OF HIGHWAY TRAFFIC LAW

 

Abstract

A significant amendment was made in Article 97 of Highway Traffic Law number 2918 by law (bag law) number 6704 which came into force by being published in official gazette in 26.04.2016. According to the amendment made in this Article, rights holders will not be able to bring a lawsuit against compulsory third party liability insurance agent directly. They will make written application to insurer with documents stated in Compulsory Third Party Liability Insurance General Conditions for compensation for damage, if it is not responded within 15 days or the answer doesn't satisfy right holder, right holder can appeal to arbitration as well as he can bring a lawsuit for compensation. The purpose of this study is to evaluate rearrangement of direct request and lawsuit right of sufferers with amendment made in article 97 of Highway Traffic Law number 2918. 

 

Giriş

 

Trafik kazalarında zarar gören üçüncü kişilerin uğramış oldukları zararlar için, doğrudan doğruya sigortacıya müracaat edip etmeyeceği Türk hukukunda da uzun tartışmalara neden olmuştur. Bir taraftan sorumluluk sigortasının mahiyeti gereği üçüncü kişilere dava hakkı tanınmak istenmemiş, diğer taraftan da üçüncü kişinin hukukunu teminat altına almak gerekliliği duyulmuştur.

Türk Ticaret Kanunu (bundan sonar “TTK”) m. 1478`de zorunlu olsun olmasın bütün sorumluluk sigortalarında, sigorta ettirenin sorumlu olduğu zarar görenlerin sigortacıya karşı doğrudan doğruya talepte bulunma hakkı kabul edilmiştir. Çeşitli ülkelerin kanun koyucuları, yargı organları ve öğretilerinde yaygın kabul edilen amaç, trafik kazalarında zarar görenleri sigortacıya doğrudan başvurmak hakkı ile donatmak olmuştur. Dolayısıyla, zarar görenler bir takım formalitelerden kurtulacak, zamanında ve özellikle başka alacaklılar karşısında haklarını yitirme korkusu olmadan alacaklarına kavuşacaklardır.

Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Trafik Kanununun (bundan sonra “KTK”) 97. maddesinin 14.04.2016 tarihli değişiklik öncesi hükmünde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen teminat sınırları içerisinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulanabileceği gibi, dava da açabileceği hükme bağlanmıştır.

Eskiden trafik kazası sonucunda zarar gören kişilerin, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında kalan tazminat talepleri için ilgili sigorta kuruluşuna başvuru yapmak ya da doğrudan ilgili mahkemede tazminat davası açmak yönünde seçimlik hakları bulunmakta idi. KTK m. 97, 6704 Sayılı Kanun’un 5. maddesi ile trafik kazası nedeniyle zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçelerinden zararın giderilmesi talebinde bulunacak hak sahiplerinin sigorta şirketlerine yazılı başvurusu zorunlu hale getirildi. KTK m.97`le getirilen bu değişiklikle birlikte, artık ilgili mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale gelmiştir.

 

   1. Genel Olarak Zarar Görenin Zorunlu Sorumluluk Sigortalarında Sigortacıya Karşı Doğrudan Dava Hakkı

Bilindiği gibi zorunlu sorumluluk sigortalarında doğrudan başvurunun anlamı, zarar gören üçüncü kişilerin, bu zararın sorumlusu olan kişiden tazminat istemeksizin doğrudan onun sorumluluk sigortacısına dava açabilmesi, husumet yönetebilmesidir.

Sorumluluk sigortalarında üçüncü kişinin durumu, diğer sigorta türlerine göre çok daha önemlidir. Çünkü yerleşik kabullere göre sorumluluk sigortalarında, sigortacının sorumluluğunu doğuran olay, sigorta ettirenin üçüncü kişilere vermiş olduğu zararlardır.[1]Zorunlu mali sorumluluk sigortalarında sigorta ettirenin malvarlığında muhtemel eksilmeler teminat altına alındığından, zorunlu mali sorumluluk sigortasında üçüncü kişiler sigorta akdine yabancıdır. Bu nedenledir ki, üçüncü kişilerin, sigorta akdiyle ilgisi rizikonun gerçekleşmesi ile başlar. Bu durum karşında üçüncü kişilerin, uğramış oldukları zararlar için, doğrudan doğruya sigortacıya müracaat edip etmeyeceği uzun tartışmalar neden olmuştur. Bir taraftan sorumluluk sigortasının mahiyeti gereği üçüncü kişilere dava hakkı tanınmak istenmemiş, diğer taraftan da üçüncü kişinin hukukunu teminat altına almak gerekliliği duyulmuştur.[2]

Zarar görenlerin korunması bakımında sigorta sözleşmeleri yeterli olmadığından, üçüncü kişilerin hukukunu teminat altına almak için üçüncü kişilere dava hakkı tanınmak yerine çeşitli tedbirlere başvurulmuştur. Yani kanun koyucular, sigorta tazminatının her koşulda zarar görenin uhdesine geçmesini temin etmek için muhtelif tedbirler alma gereği duymuşlar. Bunlar, sigorta ettirenin iflası halinde sigortacının ödeyeceği tazminat üzerinde zarar görene/mağdura kanuni öncelik hakkı tanınması, zarar görenin/mağdurun muvafakati olmaksızın sigortacının sigorta tazminatını sigorta ettirene tediye etmesinin önlenmesi ve sigorta tazminatı üzerinde zarar gören üçüncü kişiler lehine kanuni rehin hakkı tesisidir.[3]

Elbette ki bütün bu tedbirler, üçüncü kişilerin menfaatini koruma hususunda, üçüncü kişiler lehine tanınan dava hakkı kadar müessir ve pratik değillerdir. Bütün bu tedbirlerle de istenilen sonuca tam olarak ulaşılmadığından; kanun koyucular, üçüncü kişilere zararlarını tazmini için doğrudan doğruya sigortacıyı dava etme hakkı tanıma yoluna gitmişler.[4] Ancak bu suretledir ki, zorunlu mali sorumluluk sigortası trafik kazalarında zarar gören kişiler hakkında etkili bir koruma vasıtası olabilmiştir.[5]

Bu nedenledir ki 1930 tarihli Kanunu’na rağmen Fransa’da, içtihatlarla zarar gören üçüncü kişiler lehine sigortacı aleyhine doğrudan dava hakkı (actiondirecte) tanınmıştır. İsviçre’de de otomobil kazalarına karşı zorunlu sorumluluk sigortasında zarar görenin doğrudan doğruya dava hakkı 1932 tarihli Kanunu’nun 49. maddesi ile tanınmıştır. Ayrıca İsviçre Borçlar Kanunu’nun 113. maddesinde de, belirli şartların varlığı halinde zarar görenlerin doğrudan doğruya dava hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Görülüyor ki, sorumluluk sigortalarında, uzun bir gelişme sonucu olarak zarar görene sigortacı aleyhine doğrudan doğruya dava açma hakkı tanınmıştır.[6]

 

  1. Türk Hukukunda Zarar Görenin Zorunlu Sorumluluk Sigortalarında Sigortacıya Karşı Doğrudan Dava Hakkından Önce İlgili Sigortacıya Yazılı Başvuruda Bulunma Şartı

Türk Hukukuna baktığımızda ise; KTK m. 97`nin değişiklik öncesi hükmünde, zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen teminat sınırları içerisinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulanabileceği gibi, dava da açabileceği hükme bağlanmıştır.

KTK m.97, 6704 Sayılı Kanun’un 5. maddesi ile “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir”- şeklinde değiştirilmiş olup, trafik kazası nedeniyle zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçelerinden tazmin talebinde bulunacak hak sahiplerinin sigorta şirketlerine başvurusu zorunlu hale getirildi.

Sigorta sözleşmeleri uyuşmazlıklarında uygulanacak hükümler, birinci derecede diğer kanunlardaki sigortacılık düzenleme hukukuna ait bulunan emredici hükümlerdir.[7] KTK’ nun 90. maddesi, 6704 Sayılı Kanun’un 3. maddesi ile “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde değiştirilmiştir.

KTK’nda zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuruda bulunmasını öngören 97. maddesindeki ifade emredici niteliktedir. Söz konusu ifade emredici nitelikte olduğundan, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar için zarar gören kişiler artık dava açmadan önce sigortacıya yazılı başvuru koşulunu yerine getirmek mecburiyetindeler.

Karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası genel şartlarının ‘Tazminat Ödemelerinde İstenilecek Belgeler’ başlıklı Ek:6. maddesinde yazılı başvuru ile beraber zarar görenin sigortacıya temin etmesi gereken belge ve bilgiler belirtilmiştir. Buna göre: a) Maddi Zararlar İçin; trafik kazası tespit tutanağı, hak sahibi tüzel kişiler için imza sirküleri ve sirkülerde yer alan yetkililerin nüfus cüzdan fotokopileri, hak sahibi gerçek kişiler için T.C Kimlik Numarası ve hak sahibine ait banka hesap bilgileri. b) Sürekli Sakatlık İçin;30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, hak sahibi gerçek kişiler için T.C kimlik numarası, kaza raporu, mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi, hak sahibine ait banka hesap bilgileri. c) Ölümİçin ; kaza raporu, veraset ilamı, güncel vukuatlı nüfus kayıt örneği, mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi, hak sahibine ait banka hesap bilgilerinin yazılı başvuru ile birlikte sigorta şirketine sunulması gerekmektedir. Ancak söz konusu belgeler ve bilgiler eksiksiz sigorta şirketine yazılı başvuru ile birlikte sunulduğunda başvuru koşulu yerine getirilmiş olunur.

Aslında genel şartların Ek 6. maddesinde düzenlenen belgeler dikkate alındığında yazılı başvuru koşulunun uygulamada birçok soruna neden olacağı da muhakkaktır. Şöyle ki; özellikle uygulamada zarar gören kimselerin söz konusu belgeleri temini uzun bir zaman dilimi ve uğraş gerektirebilir. Başvuruya rağmen, sigorta şirketlerince zarar tazmin edilmezse, başvuru için harcanan zaman süresi ve sonrası yargılama sürecinde ki zaman dilimi de dikkate alındığında, zarar görenlerin tazminat alacaklarına kavuşması fazlasıyla gecikmiş olacaktır. Nitekim uygulamada iş gücü kaybı tazminat taleplerinde istenen özürlü sağlık kurulu raporunun tazmini için çoğu zaman olay üzerinden en az 18 aylık gibi uzun bir zaman dilimin geçilmiş olması aranmaktadır. Bu nedenledir ki iş gücü kaybı tazminat taleplerinde özürlü sağlık kurulu raporu istenilmesi mağdurun hakkına geç kavuşmasına neden olacaktır.

Bedensel zararlardan kaynaklı tazminat alacaklarında dava yoluna gidildiğinde uygulamada ücret çeşitli unsurlar dikkate alınarak belirlenmektedir. Oysa genel şartlarda son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesi istenmektedir. Mağdura ait son 3 aylık döneme ilişkin ücret belgesinin istenilmesi de isabetli olmamıştır. Örneğin, sigorta şirketine yazılı başvuru tarihinden 10 gün önce asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalışmaya başlamış fakat daha öncesinden işsiz olan mağdurdan son 3 aylık ücret belgesinin istenilmesi hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Çünkü yerleşik uygulama bedensel zararların hüküm tarihindeki duruma göre hesaplanmasıdır.

Destekten yoksun kalma tazminat başvuruları için veraset belgesinin istenilmesi tazminatın hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır.

 

KTK’nda zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunmasının öngörülmesi HMK m. 114/2`de yer alan özel dava şartı niteliği taşımaktadır. Dava şartı, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli olan şartlar olarak tanımlanmaktadır. Dava şartları esasa ilişkin olmadığından usûlî olarak öncelikle dikkate alınmak zorundadır.[8] Eğer sigortacıya başvurulmadan dava açılmışsa hâkim zarar görene/mağdura sigortacıya başvurulması için uygun bir süre verir; bu süre içerisinde sigortacıya başvurulmazsa dava reddedilir.

KTK m.97`de dava açmadan önce sigorta kuruluşuna yazılı başvuru şartının öngörülmesinin birincil amacı usul ekonomisidir. Yapılan başvuru sayesinde sigorta kuruluşu uyuşmazlıktan haberdar olacak ve tarafların anlaşması durumunda dava açılmasına gerek olmaksızın uyuşmazlık çözüme kavuşturulacaktır. Anayasa’nın 141. maddesinde yer alan “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir” hükmü ile usul ekonomisi ilkesine yer verilmiştir. Bu açıdan kanun koyucu usul ekonomisi ilkesini gözeterek ek bazı dava şartları getirme yetkisine sahiptir.

Sigorta şirketine dava açılmadan önce yazılı başvuru şartı getirilmesi hak arama hürriyetine aykırılık teşkil eder mi? Temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen kişiler, bunların korunması için yargısal başvuru yoluna gidebilirler, yani dava açabilirler. Yargısal başvuru hakkının temelinde, Anayasamızın “herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” diyen ‘hak arama hürriyeti’ başlıklı 36. maddesi bulunmaktadır. Özel hukuk alanında bir hakkı ihlal edilen kişi, görevli ve yetkili adliye mahkemesine başvurarak hakkını arayabilir[9]

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, dava açılmadan önce yazılı başvuru şartı getirilmesi hak arama hürriyetine aykırılık teşkil etmez.  Zira ortada yargı mercilerine başvuruda bulunmayı ortadan kaldıran bir düzenleme mevcut değildir. Söz konusu olan sadece dava açmanın bir başvuru şartına bağlanmasıdır. Sigorta şirketinin 15 gün içinde başvuruyu cevapsız bırakması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde dava açılması mümkündür. Aynı zamanda 15 günlük süre hak arama hürriyetinin ihlali anlamını taşıyacak uzunlukta da değildir.    

Araç işletenine doğrudan dava açılabilmesi mümkün iken zorunlu mali sorumluluk sigortacısına önceden yazılı başvuru şartının aranması eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaz. Anayasa’da yer alan eşitlik ilkesi mutlak bir denklik veya aynîlik şeklinde anlaşılamaz. Bu açıdan eşitlik ilkesinin; aynı veya benzer konumda bulunanlara aynı hükümlerin uygulanması (yatay eşitlik), farklı durumda bulunanlara farklı hükümlerin uygulanması (dikey eşitlik) şeklinde iki ayrı boyutu vardır. İki ayrı grup için farklı hükümler öngörülmesinin eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edip etmeyeceği, ancak bu grupların özel durumları incelenerek anlaşılabilir. Araç işletenin, zararı tespit ve giderme konusunda sigorta şirketleri kadar uzmanlık sahibi olmadığı dikkate alındığında, araç işletene zorunlu başvuru şartının getirilmesi uyuşmazlığın çözümünün gereksiz yere uzamasına sebep olabilir.

Sonuç

KTK m. 97`de 14.04.2016 tarihinde yapılan değişiklikle birlikte, artık ilgili mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale gelmiştir. Kanımızca, HMK m. 114/2`de yer alan düzenleme gereğince, ilgili sigortacıya yazılı başvuru yapılması bir özel dava şartı olarak kabul edilmelidir. Mahkemece bu özel dava şartının yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde ise, HMK m.115/2 gereğince sigortacıya yazılı başvuru yapmak üzere davacıya kesin süre verilmeli, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmelidir.

Kaynakça

1) Acar Serdar, Sorumluluk Sigortacısının Doğrudan Davada Dayanabileceği Savunmalar, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012.

2) Atamer Kerim, “Sigorta Sözleşmeleri Uyuşmazlıklarında Uygulanacak Hükümler”, Türkiye’de Sigorta Hukukunun Sorunları ve Geleceği, Sempozyum İstanbul 19-20 Kasım 2004.

3) BozerAli, Sigorta Hukuku (Sigorta Endüstrisi-Sigorta Hukukunun Genel Prensipleri Tazminat Sigortası ve Çeşitleri-Can Sigortası ve Çeşitleri, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, Ankara 1965.

4) Gözler, Kemal, Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Güncelleştirilmiş ve Düzeltilmiş Onikinci Baskı, Bursa Ağustos 2011.

 

5) KenderRayegan, “Motorlu Kara Nakil Vasıtalarının İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasında Zarar Gören Şahıs Türk Hukukunda Sigortacıya Karşı Doğrudan Doğruya Dava Hakkına Sahip Midir?”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası C.XXXIX Yıl 1973.

 

6) Pekcanitez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Ankara 2012.

 

 

 

[1]Acar, s. 15.

[2]Bozer, s. 265.

[3]Kender, s. 222.

[4]Bozer, s. 266.

[5]Kender, s. 223.

[6]Bozer, s. 266.

[7]Atamer, s. 110-111.

[8]Pekcanitez, s. 349.

[9] Gözler, s. 142.

 

BU MAKALE 17-28 NİSAN 2018’DE AZERBAYCAN/BAKÜ’DE DÜZENLENEN GENÇ ARAŞTIRMACILAR II. ULUSLARARASI İLMİ KONFERANSINDA SUNULMUŞ VE KONGRE BİLDİRGE KİTABINDA YAYINLANMIŞTIR. 

 

Paylaş