Bayburt: 'İktidar' dostu kent

Mahmut Hamsici/Esra Yalçınalp

Bayburt

Bayburt'un merkezi
Fotoğraf altı yazısı, Bayburt'un merkezi

Türkiye’nin en az nüfusa sahip kenti, Gezi Parkı protestoları sırasında eylem yapılmayan tek yer, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’a en yüksek oyu veren yer, Türkiye’de en az ihracat yapan kent, 2018’de hiç asayiş olayı yaşanmayan kent, 2020’de ülkenin en mutlu üç şehrinden biri, Cumhuriyet Halk Partisi’nin en az üyeye sahip olduğu kent…

Liste uzayıp gidiyor.

Burası ‘enlerin kenti’ Bayburt.

Gümüşhane, Trabzon, Rize, Erzurum ve Erzincan’ın tam ortasındaki Bayburt,

Haberlere pek sık konu olmayan, ‘gözden ve biraz da ‘gönülden’ uzak bir kent.

Bayburtluların nezdinde ise çok özel bir memleket.

YouTube paylaşımını geçin
Google YouTube içeriğine izin veriyor musunuz?

Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.

Uyarı: BBC üçüncü taraf sitelerin içeriğinden sorumlu değildir. YouTube içerik reklam içerebilir

YouTube paylaşımının sonu

‘Ne Doğu Karadeniz ne Doğu Anadolu’

Urartulardan kalma kalesi, Osmanlı’nın son dönemine ait Saat Kulesi, ortasından geçen Çoruh Nehri, tek tük kalmış şirin tarihi evleri, az katlı yapılardan oluşan çarşısıyla bu küçük kent, kendine has bir kültürel yapıya sahip.

Burada büyük AVM’ler, fast food zincirleri, ünlü kahve dükkanları görmek mümkün değil. Zincir marketler de pek yoğun değil.

‘Geleneksellik’ kendini her yerde hissettiriyor.

Bir dönem Bayburt Belediyesi’nde görev almış ve AKP’de siyaset yapmış olan, Uluslararası Bayburt Sanatçılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ülkü Koçan, bir tepe başında yaptığımız sohbette üç yönü gösterip, “Bu dağların ardı Trabzon ve Rize, bu tarafta ise Erzurum var” dedikten sonra ekliyor:

“Biz ne Doğu Karadeniziz ne Doğu Anadolu’dayız, ortada böyle kalmış bir vilayetiz. Harmanlanmış bir kültürel yapımız var. Önce Gümüşhane’ye sonra Erzurum’a bağlıymışız, oralardan etkilenmişiz” diyor.

Emre Köse (Sağda)
Fotoğraf altı yazısı, Emre Köse (Sağda)

Bayburtlular neden ‘mutlu’?

Bayburtlular, memleketlerini seviyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 verilerine göre Bayburt’un Türkiye’nin en mutlu kentleri aasında yer alması dikkat çekici.

Bizim de konuştuğumuz hemen hemen herkes, “Burada mutluyuz” diyor.

Çoruh Nehri kenarındaki park boyunca yürürken konuştuğumuz genç Bayburtlu Gülsüm Köklüoğlu bunu şehirdeki huzura bağlıyor:

“İnsanların kafası rahat. Huzursuzluk yok, güvenilir bir yer. O yüzden rahatız, mutluyuz. Burayı kesinlikle küçümsemek adına söylemiyorum ama köy gibi bir yer. Sabah gördüğümüzü akşam yine çarşıda görebiliyoruz. Birbirimizi tanıyoruz ve sonuçta zarar gelmeyeceğini biliyoruz.”

Gülsüm Köklüoğlu
Fotoğraf altı yazısı, Gülsüm Köklüoğlu

“Çok mutluyuz” diyen Ülkü Koçan ise bunu küçük şeylerden mutlu olabilmeye bağlıyor:

“Bayburt halkı asıl olarak da Anadolu' halk, özelikle de bu coğrafya, en küçük şeylerden mutlu oluyor. Küçük bir anekdot anlatayım. Bizim belediye döneminde bir yol yapıldı. Sayın Bakanımız Naci Ağbal’ın döneminde Bayburt'a çok yatırım geldi. Yola çizilen çizgi bile insanı mutlu etti, sayfalarda paylaşıldı. O insan ondan bile mutlu oldu, değişik bir şey gördü. Kararımızı biliyoruz biz. Bayburt da bütünüyle böyle ütopik bir şehir olma yoluna gidiyor diye düşünüyorum.”

Çarşıda konuştuğumuz genç Bayburtlu Emre Köse ise, “Dışarıdan batıklarında buranın yaşam tarzı onlara göre garip gelebilir ama hani bize göre çok şirin bir yer burası. Biz burada yaşamaktan memnunuz ama iş olanağı olmadığından dolayı göç de oluyor.”

Köse’nin bu son cümlesiyle buradaki en can alıcı gündeme geliyoruz.

Zira kentte “Burada en büyük sorun ne?” diye kime sorsak cevap aynı: “İşsizlik ve buna bağlı göç”.

İşsizlik ve göç gündemi

Burada özellikle gençlerin işsizliği büyük bir şikâyet konusu.

Köse, “İş olsa bile asgari ücret veren yer çok az” diyor. “Bir fabrika açılsa, çalışsak ne güzel olur” diye ekliyor.

İş bulamama durumu üniversite mezunu gençler için de geçerli.

Örneğin Gülsüm Köklüoğlu, üniversite mezunu olduğunu, kamuda atama beklediğini bu sırada özel sektörde işlere baktığını, duruma göre şehir dışına çıkacağını söylüyor.

Gençler açısından diğer ihtiyaçlarını ise şu sözlerle anlatıyor Köklüoğlu:

“Bence gençler açısından gelişmedi Bayburt. Sosyal alanlarımız, etkinlikler yok. Yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Buradayken aileyle çok güzel vakit geçirebiliyoruz çünkü dışarıda yapabileceğimiz bir şey yok. Spor alanları, sinema, kütüphane isterdik. Bayburt için gerçek bir AVM istiyoruz çünkü aradığımızı bulamıyoruz, internet üzerinden başka yerlerden sipariş vermek zorunda kalıyoruz.”

Kadınların gündemi de iş

Bayburtlu Kadınlar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin kurduğu kooperatifin yerine gidiyoruz.

Hem üretim hem de eğitim amacıyla faaliyet gösteren bu işyerinde, bir grup Bayburtlu kadınla buluşuyoruz.

Burada bir yandan makinalarla tekstil ürünleri üretiliyor, bir yandan da kursiyerlere ders veriliyor.

Dernek Başkanı, Bayburt’taki az sayıdaki kadın esnaftan Leyla Karabulut, “Bayburt’ta ataerkil bir kültür olduğunu”, yıllardır kadınlarla ilgili çeşitli çalışmalar yaptıklarını ve belirli ilerlemeler kaydettiklerini anlatıyor.

Kentte kadınların ürettiklerini satabilecekleri bir alan oluşturulamadığını ise bir eksiklik olarak anlatıyor.

Karabulut, kadınlar açısından da iş bulamama konusunun kentte büyük bir sorun olduğunu söylüyor.

Son dönemde dernek farklı kurum ve kuruluşlarla eş güdümlü olarak, destek almak için Japonya’ya bir proje sunmuş.

Şimdilerde haber bekledikleri projenin adını ise Ütopya kurmuşlar:

“Bunun açılımı, Üreten Toplumu Yaşatan Kadınlar. Bundan dolayı bu ismi verdik.”

Leyla Karabulut
Fotoğraf altı yazısı, Leyla Karabulut

Üniversite: ‘Kültürel erozyon ve dönüşüm’

Ülkü Koçan, “Bayburt’ta muhafazakâr bir yapımız var. Yenilikçi bir yapımız var ama yeniliği çok çabuk kabullenemiyoruz. Yani biraz çekinceler oluyor” dedikten sonra değişime dair en önemli göstergelerden birinin Bayburt Üniversitesi olduğunu söylüyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarının her ile bir üniversite anlayışı burada da uygulanmış ve 2008 yılında Bayburt Üniversitesi kurulmuş.

Koçan üniversitenin kenti her açıdan etkilediğini anlatıyor:

“Bayburt Üniversitemiz sayesinde farklı illerden kendi kültürüyle gelen gençler burada bizim gençlerle kaynaşıyor. Hafif bir kültürel erozyon oluyor ama insanlar biraz böyle medeniyetle tanışıyor, dostluklar kuruyor ki üniversitenin hem kültürel hem ekonomik olarak bir şehrin değişmesinde çok önemli rol oynayan bir kurum olduğunu düşünüyorum.”

Muhafazakâr kentte çağdaş sanat

Bayburt’la ilgili son yıllardaki yeniliklerden bir diğeri de kentte iki özel müze açılmış olması.

Bunlar, Kenan Yavuz Etnografya Müzesi ve Baksı Müzesi.

Şehrin yaklaşık 45 kilometre dışındaki Baksı Müzesi’ne gittiğimizde, bozulmamış bir doğal ortamda, bir tepe üzerine kurulu, kendine has mimarisi olan modern bir yapıyla karşılaşıyoruz.

Bize müzeyi eski adı Baksı olan Bayraktar Köyü’nün muhtarı Nabi Akçelik, gezdiriyor.

Nabi Akçelik
Fotoğraf altı yazısı, Nabi Akçelik

Akçelik’in anlattığına göre, kurucu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, müzeyi, küçükken gurbete giden babasını beklediği tepede kurmuş ve asıl motivasyonu da çevre köylerdeki göçün durmasına katkı yapmakmış.

Baksı’nın çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarını aynı çatı altında buluşturduğunu söylüyor.

Muhtar Akçelik, çağdaş sanatı anlatırken “Tabi çağdaş sanat bizim kültüre biraz uzak. Biz daha yerel olanlarla ilgileniyoruz, yapıyoruz. Ama ben burada şunu gördüm. İnsan farklı psikolojiyle baktığı zaman farklı yorumlar getirdiği için çağdaş sanat insan beynini de zinde tutuyor, çalıştırıyor.”

Bayburt'taki Özal ve Erdoğan ilgisi

Bayburt’ta kültürel alanda olduğu gibi siyasi alanda da muhafazakârlık var.

Burası her ne kadar küçük bir yer olsa da Anadolu’da, benzer sosyolojiye sahip olup siyasi olarak milliyetçi-muhafazakâr-mukaddesatçı çizginin baskın olduğu yerlerdeki eğilimlere dair de fikir verebiliyor.

Üç kuşak bir gazeteci aileden geldiğini söyleyen Bayburt Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Murat Okutmuş, Bayburt’un 20. yüzyılın başında iki kez Rus işgali yaşadığını, Bayburt’un siyasi yapısının oluşumunda bu tür tarihi olayların önemli olduğunu savunuyor.

Okutmuş’a 1973’ten beri merkez sağın baskın olduğunu anlatıyor:

“Cumhuriyet tarihinde çok partili döneme geçtikten sonra değişkenlik olmuş. Fakat baktığımızda solun Bayburt'taki en son seçim zaferi ki buna Erzurum da dahildir, 1973 belediye seçimleridir.

“Ondan sonra hep genelde merkez sağ vardır. Milliyetçi Hareket Partisi'ni bunun dışında tutabiliriz. İki dönem MHP’nin kazanması haricinde Bayburt, merkez sağ partilerin idare ettiği bir şehirdir. Hem milliyetçi hem muhafazakârdır. Burada enteresandır, milliyetçilikle birlikte dindarlık da vardır.”

Murat Okutmuş
Fotoğraf altı yazısı, Murat Okutmuş

Okutmuş, kentin siyasetçilerle ilişkisini anlatırken “Bayburt, tarihinde iki kişiyi çok sevdi” diyor.

Bunlardan birincisinin Turgut Özal olduğunu belirtiyor.

Okutmuş’a göre bunun nedeni, Özal’ın Bayburt’u il yapmış olması.

On yıllarca süren Bayburtluların vilayet olma ‘davası’ 1989 tarihinde Özal ile sonuca ulaşmış.

Öyle ki 1989 yerel seçimlerinde Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP) Türkiye çapında geriler ve Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) yükselirken, Bayburt seçimlerini ANAP yüzde 50’den fazla bir oy oranıyla kazanmış.

Kent sakinlerine göre şehir olmak Bayburt’a birçok şey kazandırmış ancak göçü durdurmamış.

Cumhur İttifakı’nın kalesi

Okutmuş’a göre Bayburtlular açısından ikinci isim ise Recep Tayyip Erdoğan.

Bayburt, Cumhur İttifakı’nın bir kalesi görünümünde.

2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Bayburt, yüzde 82,1 ile Erdoğan’a en çok oy veren şehir olmuş.

Muharrem İnce yüzde 8,8, Meral Akşener yüzde 6,1 oy almış.

Meclis seçimlerinde ise AKP yüzde 57,5, MHP yüzde 27,4, İYİ Parti yüzde 6,1, CHP yüzde 4,3, Saadet Partisi yüzde 3,2 oy almış.

2019 yerel seçimlerinde MHP adayı, AKP adayına yaklaşık yüzde 20’lik bir fark atmış ve belediye MHP’ye geçmiş.

Bu seçimlerde Saadet Partisi yüzde 2,95, İYİ Parti yüzde 2,69, CHP yüzde 1,70 oy almış.

Anlaşılan o ki, bazı Anadolu kentlerinde son dönemde seçmenler içinde görülen, aynı ittifak içinde yer almalarına rağmen AKP’ye tepki olarak MHP’ye oy verme eğilimi burada da var.

14 Mayıs seçimlerine Bayburt’ta AKP ve MHP kendi milletvekili adaylarıyla, Millet İttifakı ise İYİ Parti’den ortak adayla giriyor.

Bayburt sokakları
Fotoğraf altı yazısı, Bayburt sokakları

Gezi’de neden sokağa çıkılmadı?

Bayburt’un iktidara gösterdiği ilginin tek göstergesi seçim sonuçları değil.

Milliyet gazetesinin 25 Kasım 2013 tarihindeki manşetinde güvenlik birimlerinin Gezi protestolarıyla ilgili hazırladığı bir rapor yer alıyordu.

Habere göre 80 ilde 5 bin 232 eyleme yaklaşık 3,6 milyon kişi katılmıştı. Tek eylem yapılmayan yer ise Bayburt’tu.

Bunun nedenini konuştuğumuz Köse, “Burada öyle şeyler olmaz çünkü burada siyasi güce önem verilir. Yani öyle protestolar; işte çıkayım bayrak tutayım, burada onu yakayım, yok, bizim burada olmaz öyle şeyler” diyor. “Hiç mi protesto olmaz” diye sorunca “Hayır olmaz” cevabını veriyor.

Ülkü Koçan ise, “Biz devletçiyiz, milliyetçiyiz. Kemikleşmiş bir yapımız var bizim. Bizde şöyle bir tabir vardır ya Bayburt'un en azılı komünistinden bile bir şey olmaz” diyor.

Ülkü Koçan
Fotoğraf altı yazısı, Ülkü Koçan

Kayıt dışı konuştuğumuz bir kişi; çoğunluğu desteklemese de Bayburtluların CHP ve İYİ Parti gibi partilerin çalışmalarına herhangi bir tepki duymadığını belirttikten sonra devam ediyor:

“Ama HDP ve TKP gibi partilerin burada tabela asmasına izin vermezler.”

Bu cümlenin devamında ise gülerek ek yapıyor: “Ama yine de bu partilere (HDP ve TKP) burada da oy çıkmasını tamamen engelleyemiyorlar, az da olsa birileri veriyor.”

Hizmet söylemi

Yıllardır Bayburt’la ilgili anlatılan bir hikâye var.

Rivayete göre, 1970’li yıllarda Bayburt’a Cumhurbaşkanlığı senfoni orkestrasının gelip verdiği bir konser sonrasında, bir gazetecinin dinleyicilere sorduğu “Konseri nasıl buldunuz?” sorusu üzerine bir kent sakini, “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi” demiş.

Hikayenin, bu kişinin aslında bu cevabı müzikten dolayı değil, orkestranın doğru çalmadığından dolayı verdiği şeklindeki bir versiyonu da var.

Hangi versiyonu olursa olsun bu anekdot, Bayburt söz konusu olduğunda hep dillerde.

2018 seçimlerinde AKP’li Binali Yıldırım, Bayburt’ta yaptığı seçim konuşmasında kente getirdiklerini anlattıktan sonra “Bayburt Bayburt olalı böyle hizmet görmedi” diyor.

Gülsüm Temel
Fotoğraf altı yazısı, Gülsüm Temel

AKP’yi savunanlarla konuştuğumuzda Bayburt Üniversitesi’nden inşaatı devam eden Gümüşhane-Bayburt Havalimanı’na, Organize Sanayi Bölgesi’nden belediyecilik hizmetlerine birçok örnekten bahsediyor.

Kendini ‘muhalif’ olarak tanımlayan ve Ülkücü Hareket içinden geldiğini belirten Gülsüm Temel ise AKP öncesi dönemi de içine katarak şu soruyu ortaya atıyor:

“Bayburt sürekli iktidara destek vermiş. Mesela iktidarda ANAP varsa burası da ANAP’tır. İktidar değişirse burası da değişir. Şimdi şunu sormamız lazım, iktidar Bayburt'a ne vermiş? Mesela ne eksik? Bu eksiklikleri neden tamamlamamış? Bayburt gerekeni yapmış, diğerleri niye gerekeni yapmamış bu memlekete? İstihdam. Kim sağlayacak? Oysa biz muhalefette değiliz. Biz hep sürekli iktidardayız. Bu soruyu da ben soruyorum.”

Temel, Bayburt’un sahipsiz bir şehir olduğunu da savunuyor.

Gazeteci Murat Okutmuş, üniversite ve havalimanı örneğini verdikten sonra ekliyor: “Bayburt oy veriyor ama bunun karşılığında da Bayburt'a destek çıkılıyor. Ama hiçbir Anadolu şehri aldığı hizmeti yeterli bulmaz ve daha çoğunu ister çünkü sonuçta göç bir Anadolu yazgısı gibi bir şey”.

Ülkü Koçan da, “Ben Bayburt'un mevcut hükümet döneminde yıldızının parladığını, kabuğunu değiştirdiğini ama bunların yetmediğini görüyorum. Sadece görüntüyle, binalarla, şekillerle bu olmuyor” yorumunu yapıyor.

Seçimlerde ne olabilir?

Bayburt'un son nüfus sayımında nüfusunun düşmesi nedeniyle iki milletvekilliği hakkı bire düşmüş.

Kayıt dışı yaptığımız görüşmelerde seçimlere dair manzarayı daha iyi anlıyoruz.

Cumhur İttifakı’nın kentte ne kadar çok güçlü olduğu ortada.

Diğer yandan muhalefetin oylarını biraz artırması da büyük bir sürpriz olmayacak gibi duruyor.

Zira eleştirel sesler, geçmişe göre bir nebze artmış gibi görünüyor.

Konuştuğumuz birçok kişi, oyunu Cumhur İttifakı’ndan yana kullanacağını söylüyor.

Milletvekilliği konusunda AKP veya MHP’nin gücünde ise partinin yanı sıra adayın kim olduğunun da önemi var.

Bazı kişilerin ise geçmişe kıyasla seçimlere biraz daha ‘mesafeli’ olduğu görülüyor.

Bayburt'un merkezi
Fotoğraf altı yazısı, Bayburt'un merkezi

Bayburtlular iktidardan ne istiyor?

Bayburt’ta kime “Kim iktidara gelirse gelsin Bayburt Ankara’dan ne bekliyor?” diye sorduğumuzda istisnasız cevap aynı oluyor: “İstihdam, istihdam, istihdam”.

Bayburtlular, göçün ancak bu şekilde durdurulabileceğini aksi takdirde nüfuslarının iyice azalacağını söylüyor: “Fabrikalar açılsın, Organize Sanayi Bölgesi geliştirilsin, buraya yatırım yapılsın”.

Gülsüm Köklüoğlu, on yıl sonrasındaki Bayburt hayalini şöyle anlatıyor: “Bayburt gelişmiş, insanların vazgeçemediği, artık göç veren değil de göç alan bir memleket olsun istiyoruz. İşsizlik sorunu çözülmüş olsun, güzel yatırımlar yapılmış olsun istiyorum. İnsanlar burada eksiklik hissetmesin istiyorum.”

Bakalım önümüzdeki dönemde, Bayburt, Bayburt olalı ‘göç yazgısını’ değiştirecek ve gurbettekileri yeniden kendine çekecek bir adım görecek mi? Ve tabii ‘enlerin kenti’ olmayı sürdürecek mi?