Academia.eduAcademia.edu
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, TÜRK YE’DE TÖRE BASKISINA BA LI NT HARLAR VE TÖRE C NAYETLER M. Cengiz YILDIZ* ÖZET ntihar; insanın öz benli ine yönelmi bir saldırganlık ve yok etme eylemi olup, bireyin istemli olarak ya amına son vermesi olarak tanımlanabilir. ntiharların meydana gelmesinde, çevresel baskıların önemli bir yere sahip oldu u bilinmektedir. Yani; toplumsal, ekonomik, kültürel vb. unsurlar, intiharları etkileyen temel de i kenler konumundadır. Kültürel etkenler içinde ele alınan ‘töre’nin, intiharları etkileme gücüne sahip oldu u ifade edilebilir. Ki ilerin –ve özellikle de kadınların–, ‘töre’ye uygun olmayan bir görüntü sergilemeleri durumunda, töre baskısı söz konusu olmakta ve ki i ya töreye uyarak ‘hizaya gelmekte’ ya da intihar ederek, a iretin, ailenin, soyun vb. ‘namusunu kurtarmakta’dır. Bu durum, her ne kadar intihar gibi algılansa ve yansıtılsa da, bu, gerçekte bir ‘töre cinayeti’ veya ‘namus cinayeti’dir. Birtakım cinayetlere intihar süsü verilmesi de söz konusu olabilir. Resmi kayıtlara ve basın yayın organlarına yansıyan intiharların belli bir kısmının, aslında töre cinayeti oldu u bilinmektedir. Töre gere i öldürülmesi gereken ki i, özellikle küçük ya taki çocuklar kullanılarak, ortadan kaldırılmakta ve ‘namus temizlenmekte’dir. Anahtar Kelimeler: ntihar, Töre Cinayeti, A iret, Kadın. THE CUSTOM MURDERS AND SUICIDES DEPENDENT ON CUSTOM COMPULSION IN TURKEY ABSTRACT Suicide can be defined as a volunteer and intentional attack of the individual to kill himself / herself. It is known that the pressure caused by social environment has a significant role having suicides. Namely, social, cultural and some other components are the main variants effecting suicide. It can be said that ‘custom’ which is one of cultural elements has the power to effect the suicides. * Yrd. Doç. Dr. , Polis Akademisi Elazı Zülfü A ar Polis MYO 23100 ELAZI , cngz23@gmail.com 209 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, If an action of a person –especially women– is not appropriate to ‘custom’ then the custom pressure become effective and either the person ‘re–organize’ himself / herself according to custom or commits suicide to save the honor of his / her tribe, family or clan. Despite the fact most of the time that condition is considered and reflected as suicide, indeed it is either a ‘homicide of custom’ or ‘homicide of honor’. It is also possible that sometimes some criminal homicides are covered as if they are suicide. It is known that a certain amount of suicides which are known by media and registered in criminal records are indeed homicides of custom. If a person is considered to be killed according to the necessity of custom most of the time he / she is killed by very young teenagers and ‘honor is saved’. Key Words: Suicide, Homicide of Honor, Tribe, Woman. 1.Giri ntihar, 1999 yılından sonra, Türkiye gündeminde olması gerekenden fazla yer almı bir olgudur. Çünkü –ço u– Güneydo u Anadolu Bölgesi’nden gelen haberler, Türkiye ve dünyanın genel gidi atına ters bir durumun ya andı ını gösteriyordu. Bu ters durum, kadın intihar oranının erkeklerden fazla gerçekle mesi biçimindeydi. Basın yayın organlarında konu gere inden fazla i lenince, Güneydo u Anadolu Bölgesi intiharlarla anılır oldu. Bu dönemlerde, birçok kamu kurulu u ve sivil toplum örgütü, olguyla ilgili ara tırma yapma gere i duymu tur. Basın yayın organlarında haberler arttıkça ve ara tırmalar ço aldıkça, bölgenin bir gerçe i su yüzüne çıkmı oluyordu. Bunlar; a iret anlayı ının devam etmesi, töre baskısı ve bunun sonucunda gerçekle en intiharlardı. ntihar; ki inin bilerek ve isteyerek kendi hayatına son vermesi biçiminde tanımlanabilir. ntiharın, çok çe itli nedenlerden kaynaklanması olasıdır. ntiharların bireysel, grupsal ve toplumsal birtakım etkenlerden kaynaklanma olasılı ı bulunmaktadır. Derin bir umutsuzluk, depresyon, öz nefret içinde olma, dayanılmaz acılardan, ba arısızlıklardan, ya lılık korkusundan vb. kurtulma arzusu intiharı tetikleyebilirken, insanlardan uzakla ma, çevresindeki insanları cezalandırma veya onlara suçluluk hissettirme çabası ve intikam olgusunun önemli nedenler içinde ele alınabilmesi söz konusudur. Çevresel etkenler içinde ele alınabilen; toplumsal, ekonomik, kültürel vb. unsurlar, intiharı tetiklemede önemli bir yere sahiptir. Durkheim’in üçe ayırdı ı intihar türlerinden ikisinin (anomik, di erkâm / altruistic) çevresel ya da toplumsal kökenli olması (Durkheim, 1986), bu durumun bir i areti gibi ele alınabilir. 210 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Bir toplumun veya grubun davranı standartlarını belirleyen ve ihlali; ceza hukukuyla de il de ayıplama, kınama, tecrit vb. toplumsal açıdan cezalandırılan gelenek kuralları (Budak, 2000: 764) biçiminde ele alınan ‘töre’ye uyulmaması neticesinde, bireye baskı uygulanması ve bu durum sonucunda ki inin, intiharı bir ‘çıkı yolu’ gibi de erlendirmesi söz konusu olabilir. Bu ya ananların, toplumun ya da grubun ‘namusunun temizlenmesi’ gibi görülebilmesi mümkündür. Gerçekle en bu olay (intihar), bireysel bir davranı gibi görülse de; toplumun, grubun, a iretin vs. buradaki rolünden dolayı ‘cinayet’ olarak nitelendirilebilir. Bir grup veya a irete mensup ki inin, bazı hallerde törenin gereklerini yerine getirmemesi söz konusu olabilir. Bu durumda, ilgili ki inin kendisinin yapması gereken ey (intihar), grup ya da a iret tarafından yerine getirilebilir (töre cinayeti) ve bu, grubun ya da a iretin ‘namusunun temizlenmesi’ olarak de erlendirilebilir. Ülkemizin belli bölgelerinde gerçekle en töre cinayetleri ve töre baskısına ba lı intiharlar söz konusu edildi inde akla gelen ilk ey, bu olgudan en çok etkilenenlerin kız ve kadınlar oldu u biçimindedir. Erkek egemen toplumsal yapıdan dolayı, erkeklerin bu olgudan etkilenme düzeyleri, kadınlara göre oldukça dü üktür. Ataerkil (erkek egemen) bir özellik ta ıyan yörelerde, cinsiyetçilik önem kazanmakta, ‘kadın dü manlı ı’ politikaları yaygınla makta, hem özel alanda ve hem de sınıf sistemi ve e itim sistemi gibi toplumsal kurumlar içinde kadına yönelik baskılar (Marshall, 1999: 373) gözlenmektedir. Erkek, adı geçen olaylarda fail, yani töre cinayetini gerçekle tiren veya buna ön ayak olan bir aktör konumundadır. Tabii ki, i lenen suçtan (öldürme) en az ceza alabilmek için çocukların kullanılması da ba ka bir ayrıntıdır. 2.Metot Töre baskısı yüzünden gerçekle en intiharlar ve cinayet oldu u halde intihar olarak sunulan olaylar, bu çalı manın konusunu olu turmaktadır. Ar iv taraması, temel bilgi elde etme tekni i olarak kullanılmı tır. Yapılan uygulamalı ara tırma verilerinden yola çıkılmı , birtakım genellemelere varılmı , basın-yayın organları kullanılmak suretiyle, güncel olaylara ula ılmı ve birtakım de erlendirmelerde bulunma bu sayede mümkün olmu tur. Töre baskısına ba lı olarak gerçekle en intiharlar ve cinayet oldu u halde intihar olarak gösterilen olaylar, ülkemizde daha çok belli birkaç bölgede (Do u, Güneydo u –ve kısmen Karadeniz–) yo unla tı ından, de erlendirme ve örneklerde daha çok bu bölgelerdeki olaylar esas alınmı tır. Ayrıca, göç, kitle ileti im araçlarının etkisi vb. nedenlerden dolayı, adı geçen bölgelere özgü anlayı –çok olmasa da– ba ka 211 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, bölgelerde de görüldü ünden, örnek ve de erlendirmelerde, di er bölgelerdeki olaylara da yer verilmi tir. Ara tırmada, konuyla ilgili olması bakımından, bazı ‘örnek olay’lardan metin içerisinde bahsedilmi ve çalı manın sonunda töre baskısına ba lı olarak meydana gelen intiharlar ve töre cinayetleriyle ilgili birkaç örnek olay üzerinde durulmu tur. Bilindi i gibi, örnek olay incelemesinin tek ba ına bir gözlem ya da çözümleme yöntemi olarak kullanılması, birçok eksikli i (güvenilirlik, evreni temsil, ilgili olayın ba lamından ayrı ele alınması vs.) beraberinde getirebilmektedir. Bu inceleme biçimi, çizelgeler ve sayılarla dile getirilen verilere, somut ve canlı bir içerik kazandırma aracı ve genellemeye elveri li çözümlemeler yapılmasını sa layan bir teknik olarak görülmektedir (Sencer, 1989: 180– 181). Dolayısıyla, gerek metin içinde vurgu yapılan ve gerekse çalı ma sonunda aktarılan örnek olayların, “somut ve canlı bir içerik kazandırma aracı” olarak de erlendirilmesi yerinde olacaktır. Öncelikle, konuyla ilgili olması bakımından; töre / namus, a iret ve intihar kavramları üzerinde durmakta yarar vardır. 3.Kavramsal Çerçeve 3.1.Töre / Namus Töre; ‘yazılı olmayan, ancak, toplum içinde yıllardan beri kendisine uyula gelinen ahlak ve hukuk kuralları’ (Aykut, 1999: 45) biçiminde tanımlanabilirken aynı zamanda, ‘toplum üyelerinin ço unlu unun inandı ı terbiye standartlarını sa layan temel ahlak kuralları ve davranı biçimleri’ (Emiro lu-Aydın, 2003: 808) olarak da tarif edilebilir. Örnek (1971: 190), töreyi [örf]: ‘toplumuna göre, kanun ve ahlak yerine geçebilen, fakat gerçekte kanun olmayan davranı kalıbı’ biçiminde ele almaktadır. Tezcan (2003: 16) ise, töreye öyle bir tanım getirir: Töre, ‘bir toplumun ya da toplum kesiminin ortakla a benimsedi i, kabul etti i, uymak zorunda oldu u gelenek, görenek gibi toplumsal kurumlardan kaynaklanan davranı kalıplarını içerir. Töreler alı ılagelen, yapılagelen davranı kalıplarından olu ur. Bastırıcı, etkin, zorlayıcı yaptırım güçleri vardır’. Töre, göçebelik döneminin de erler sistemini simgeler. nsanlar, a iret halinde ya arlarken, töreye ba lıdırlar. Töre, aynı a iretten olanları, öteki insanlardan üstün tutar. A iretin esenli i; liderin ve halkın töreyi sürdürmesi ile sa lanır. Töresiz bir a iret, bir boy, tarihin karanlıklarında kaybolup gitmeye mahkûmdur. Bu açıdan ‘töreye ba lılık’, göçebelik dönemini ya ayan insanlar için bir ‘ölüm–kalım’ (kongar.org) sorunudur. Namus; ‘bir toplum içinde ahlak kurallarına kar ı beslenen ba lılık; dürüstlük, do ruluk’ (TS, 1998: 1630), biçiminde tanımlanabilir. Yine; ‘edep, hayâ, do ruluk ve güvenilirlik gibi faziletlerin sonucu olan ve 212 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, yüksek de er ta ıyan haslet’ (Do an, 1990: 840) olarak da ele alınmaktadır. Namus; ‘ırz, iffet, edep, hayâ; temizlik, do ruluk’ anlamlarında da kullanılabilmektedir (Ye in vd., 1992: 765). Tanımlamalarda, ahlak kurallarının geneline vurgu yapılmasına ra men, Türkiye’de; bölge, sınıf, kategori, genel kültür, e itim düzeyi vb. unsurlara ba lı olarak, bu kavrama yüklenen anlam farklıla abilmektedir. Namus kelimesine yüklenen anlamda, ilk akla gelen cinsellik iken, burada namusu asıl sorgulanan ki i kadın olmaktadır. Kadının e ine itaat etmesi, genel olarak namus kavramı çerçevesinde ele alınmaktadır (Akkoç, 2003: 86–89). Namus kavramıyla yakından ilgili olan eref kelimesi; ‘yükseklik, yücelik, büyüklük; insanlar arasında geçerli ve makbul olma; büyük bir makam sahibi olma’ (Ye in vd. , 1992: 911), ‘ba kalarının gösterdi i saygının dayandı ı ki isel de er, onur’ (TS, 1998: 2086) anlamlarında kullanılabilmektedir. eref ve onur kavramlarına vurgu yapılması, ahlak kurallarına ba lılıkla yakından ilgili olurken; ‘namus’, ‘namuslu’, ‘namussuz’ kelimelerinin, cinsellikle ve kadının davranı larıyla ba lantılı olarak ele alındı ı dikkat çekmektedir. 3.2.A iret A iret; ‘kendi aralarında ayrı diller ya da a ızlar kullanıyor olsalar da, aralarındaki ileti imi tek bir ortak dille sa layan, aynı ya da benzer kültür özellikleri gösteren, büyük ölçüde aynı kökten geldiklerine inanan, daha do ru bir deyi le birlik(te)liklerini kan–ba ı ile açıklayan, iki ya da daha çok sayıda kabilenin olu turdu u birlik’ (Emiro lu-Aydın, 2003: 77) olarak tanımlanabilir. A iretlerde, olanaklar çerçevesinde, dı arıdan kız alınıp verilmez. A iret baba soyludur. Ba ka bir a iretten gelen kadın, içine girdi i a irete tabi olur. A irette yaygın olan bir uygulama da, erke in ölümümden dolayı dul kalan kadının kayınbiraderiyle evlendirilmesidir. Bu uygulamada en önemli unsur töre olurken, aile mensubunun dı arı verilmemesi, ‘namusun korunması’, evin da ılmaması ve çocukların anasız kalamaması (Özer, 1998: 387) gibi konular önemsenmektedir. A iret gibi kapalı toplumsal yapılarda ya da ekonomik özgürlü ün sınırlı, hareketin kısıtlı oldu u çevrelerde, ‘akrabadan e seçimi’ yaygın olmaktadır. Aile ve a iretin, önceden kimin kiminle evlenebilece ine ili kin karar alması ile ortaya çıkan evlilikler ‘tercihli evlilik’ olarak adlandırılır. Burada; toplumsal, siyasal ve ekonomik birtakım kaygılar, ki ileri bu tür evlilik kararı almaya zorlamaktadır. Bu evliliklerden, paralel kuzen evlilikleri içinde, amca çocuklarının evlenmesi, Türkiye’de Do u Anadolu Bölgesi’nde yaygın olarak uygulanmaktadır (Emiro luAydın, 2003: 22, 675, 800–801). Bu tür evliliklerde en büyük amaç, topra ın bölünmesini önleme olmaktadır. 213 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, A iret hayatında göçebe ya ayan kadın, çok daha serbest ve aktif iken, yerle ik hayata geçildikten sonra olaylara müdahale etmesi pek ho kar ılanmamaktadır. Göçebe ya amda, çadıra gelen çerçi veya di er satıcılarla saatlerce pazarlık yapan kadın, yerle ik hayata geçmeyle birlikte, bakkala bile gidememektedir (Be ikçi, 1969: 144). A iretteki kadının görevi, çocuk yapmak ve ev i leriyle me gul olmaktır. Yerle ik ya ama geçi le birlikte, kadının toplumsal açıdan dü en statüsü, ehir ya amına geçmeyle birlikte tekrar yükselme e ilimi göstermektedir (Özer, 1998: 396–398). 3.3. ntihar ntihar, dayanılmaz hale gelen durumlarda, bireylerin bu duruma kar ı göstermi oldu u a ırı bir reaksiyon (Özaydın vd., 1998: 74) olarak nitelendirilebilir. ntihar, geni anlamda; ‘hayatın tehlikelerine kar ı, gerek pozitif ve aktif veya negatif pasif bir tutumla, ki inin hayatına kasıtsız müdahalesi sonucu ortaya çıkan anormal tip ölüm’ biçiminde ele alınmaktadır (Yolcu, 2001: 52). Durkheim (1986: 140; 156: 188), ‘bireysel ben’in, ‘toplumsal ben’ kar ısında ve onun aleyhine olacak ekilde, a ırı ölçüde vurgulanmasının ‘bencillik’, a ırı bireycilikten kaynaklanan intiharı da ‘bencil intihar’ olarak nitelendirmekte, kadınların erkeklerden daha az intihar etmesini; kadınların ‘köklü biçimde gelenekçi’ olmasına, ‘davranı larını yerle ik inançlara göre düzenleme’sine ve ‘büyük dü ünsel gereksinimleri olmama’sına ba lamaktadır. ntiharın meydana gelmesini önleyen ‘ba ı ıklık katsayısı’nın, cinslere (kadın–erkek) göre de i ebilece ini ve aynı cinsler arasındaki katsayı farkının, toplumdan topluma büyük de i imler gösterebilece ini ifade etmektedir. Durkheim (1986: 187–194), intiharların; ‘bireyin içinde bulundu u toplumsal kümelerin bütünle mi lik ölçüsüyle ters orantılı olarak de i ti ini’ ileri sürmektedir. Yine, insanı ya ama ba layan ba ın gev emesinin, onu topluma ba layan ba ın gev emi olmasından dolayı gerçekle ti ini ifade ederek, intiharda toplumsal etkenlerin dominant bir karakter ta ıdı ını ima etmektedir. ntihar hızı (yüz binde), Japonya’da 25, ABD ve ngiltere’de 12, Türkiye’de 2 civarındadır (Tarhan, 2002: 42). 1980’li yıllarda, dünya genelinde intihar oranlarında Romanya 66.5 ile birinci, Macaristan 43.1 ile ikinci, Almanya ise 30 ile üçüncüdür. Bu yıllarda, Türkiye’de intihar oranı 1.9 olarak gerçekle mi tir (Mc Collough, 1987: 114–115). Dünyada, ortalama 3–4 erkek ba ına bir kadın intiharı gerçekle irken, günümüzde Türkiye’de bu oran 1.4 civarındadır. 15–24 ya ları arasında olmak ve aile içi ili ki güçlükleri ya amak, intiharda risk etkenleri arasında önemli bir yer tutar. Ülkemizde; Diyarbakır, Bitlis, anlıurfa, 214 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Sivas, Kırıkkale ve Ordu gibi illerde, dünyadaki gidi ata ters olarak, kadın intihar oranı erkeklerden fazladır (Sayar, 2002: 19). Genel olarak Türkiye’de, intihar hızına bakıldı ında, kırsal ve kentsel kesimde, erkek intiharlarının kadınlardan yüksek oldu u görülmektedir. Medeni duruma göre bakıldı ında durum de i memektedir (Koç– Albayrak, 1993: 58–59). Ancak, son yıllarda, özellikle Do u ve Güneydo u Anadolu Bölgelerinde, Türkiye’nin genel görünümüne ters dü en bir durum ya anmı ve kadın intiharları bu bölgede erkeklerin önüne geçmi tir. Türkiye’de, intihar nedenlerine bakıldı ında, kadınların %36’sının aile geçimsizli inden dolayı intihar ettikleri anla ılmaktadır. stedi i ki i ile evlenememeden dolayı intihar edenlerin oranı %8.4 olarak gerçekle mi tir. Türkiye genelinde kadınların intihar hızına bakıldı ında, en yüksek hız, 15–24 ya ları arasında olmaktadır (Koç– Albayrak, 1993: 60–62). Genel olarak kadın intiharlarının evlilik problemlerine, erkek intiharlarının ise i sorunlarına ba lı olarak ortaya çıktı ı görü ü kabul görmektedir (Özçelik, 1995: 40). Bekâret kontrolü, bireyin ruh sa lı ını bozan, kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkını ortadan kaldıran, fiziksel ve ruhsal sonuçları açısından da kadın bedenine yönelik bir iddet olarak ortaya çıkmaktadır. Dü ük gelirli ve sosyal açıdan kapalı bir özellik ta ıyan bölgelerdeki kadınların, intihar giri imlerini etkileyen faktörlerin en önemlilerinden birinin, e lerin ‘uygunsuz davranı ları’ oldu u ifade edilmektedir (Alyanak–Tüzün, 1999: 422). 1999 yılında, Batman ve merkez ilçelerinde, 17 gerçekle mi intihar vakası bulunurken 2000 yılı Eylül ayına kadar toplam 26 intihar olayı meydana gelmi tir. Bir ba ka deyi le, 1999 yılında yüz binde 4.2 civarında olan intihar oranı, 2000 yılının ilk sekiz ayının sonunda yüz binde 6.42’ye çıkmı tır. Bu oran, Türkiye ortalamasının yakla ık iki katı düzeyinde bulunmaktadır. Batman’da görülen intihar olaylarının %75’i, 13–25 ya arasındaki genç ku akta gerçekle mi tir. Bu intiharların %80.8’i kadın, %19.2’si ise erkeklerdir. ntihar edenler içerisinde, bekâr kadınlar ile 25 ya altındaki yeni evli kadınlar, yakla ık %65 oranıyla en üst grupta yer almaktadırlar (ntvmsnbc.com). Güneydo u Anadolu Bölgesi’ndeki intiharlara cinsiyet açısından, Batman örne inde, bakacak olursak; 1999–2000 döneminde toplam 135 intihar giri imi ve intihar olmu , bunların 42’si ölümle sonuçlanmı , 93’ü te ebbüs olarak kalmı tır. Ölenlerin %64.3’ü kadınlardan olu maktadır (Halis, 2001: 127). Kadınların bölgesel anlamda fazla oranda intihar etmelerinin nedenleri a a ıdaki gibi sıralanabilir: sizlik, gelir da ılımındaki dengesizlik, lüks hayat özleminin yaygınlık kazanması, hızlı de i ime ayak uyduramama, ya anan kimlik oku ve kimlik arayı ı, e itim seviyesinin dü üklü ü, ailelerin özellikle kız çocuklarının 215 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, e itimleri hakkında takındıkları olumsuz tavır, aile içi iddet ve geçimsizlik, aile ba ına dü en çocuk sayısının çok olması, kız çocuklarının küçük ya ta evlenmeye zorlanması, hurafe ve batıl inançların yaygınlı ı vs. (Aktay, 2002: 70). iddete, baskıya, tecavüze maruz kalan kadınlarda; kronik anksiyete (korku), incinmi lik duygusu, kontrol kaybı, kendini suçlama, somatik belirtiler, depresyon, intihar dü ünceleri, post–travmatik stres bozuklu u semptomları görülebilmektedir (Akyüz–Ku u, 1999: 181). Sayar (1998: 179), kültüre ba lı olarak sendromlar (hastalık) meydana geldi ini ifade ederek, insan gruplarının özelliklerine göre, sendrom sıklı ının de i ebilece ini dile getirmektedir. Yapılan çalı malarda, intihar giri imi öncesi, ki iler arası ili kilere ba lı gerginlik oranının, kadınlarda, erkeklere göre çok daha yüksek oldu u tespit edilmi tir (Bekaro lu, 2000: 101). Buna göre, kadınların ailesel ve çevresel olaylardan daha fazla etkilendikleri ve bunun sonucunda intihar ettikleri ileri sürülebilir. Sır vd. (1999: 53–55)’nin, Diyarbakır’daki intiharlar üzerinde yaptıkları ara tırmaya göre, bölge kadınları, toplumsal cinsiyet ayrımından kaynaklanan bir baskıyla kar ı kar ıyadırlar. Evlilik öncesinde baba baskısı bulunurken, evlilik sonrasında ise koca baskısına maruz kalınmaktadır. Çaresiz kalan kadının ba ka bir savunma yolu bulamaması, onu intihara sevk etmektedir. anlıurfa, I dır, Van, Adıyaman, A rı, Bitlis, Hakkâri gibi illerdeki kadın intiharlarında da bu unsurun önemli bir yeri oldu u dile getirilmektedir. Aile içi iddet ve baskının sonuçları arasında, intiharlar önemli bir yere sahiptir (Özaydın vd. , 1998: 74). Durkheim (1986: 187), intiharlarda ailenin etkisini u ifadeyle ortaya koymaktadır: ‘ ntihar, aile toplulu unun bütünle me ölçüsüyle ters orantılı olarak de i mektedir’. Bazı durumlarda, kadın intiharlarının aile içi iddet içinde ele alınması önerilmektedir. Fiji’deki Hintli ailelerde intihar, kültürel olarak, hayatını dayanılmaz hale getiren ki iden ‘intikam alma’ olarak tanımlanmaktadır. Bu ailelerde intihar oranı %41 olarak gerçekle mi tir (Özaydın vd. , 1998: 74). Parçalanmı ailenin varlı ı, bo anma, dul kalma, ayrı ya ama, aile içinde iddet durumlarının da intiharla yakından ili kili oldu u dikkat çekmektedir (Fırat, 2001). “Baskıcı bir aile ortamı, duyguların dürüstçe açı a vurulmasına izin vermez. Gençler neler hissettiklerini veya sorunlarını açıkça söylemekten ya korkarlar ya da rahatsız olurlar. Sadece pozitif veya kabul görmü duygulara yer vardır, dolayısıyla çocuk da kızgınlı ını, sinirini veya üzüntüsünü’ içine atmakta ve bu durum intiharla sonuçlanmaktadır. ‘Ailede iddet, gençlere sorunları veya farklılıkları çözmek için iddetin tek yol oldu unu gösterir. Bu tür aileler, duyguları hakkında konu acakları yerde, onları hareketleriyle, davranı larıyla gösterirler. 216 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Taciz eden ebeveynlerin kendileri, o kadar sorunludurlar ki, çocuklarının üstü kapalı yardım ça rılarını görmezler” (Shapiro, 1999: 149). Yapılan bir ara tırmada, ‘aile huzursuzlu u’ ve ‘aile huzursuzlu u ve maddi sıkıntı’dan dolayı intihar giri iminde bulunanların oranının %36.1 ve %46.2 olarak gerçekle ti i görülmü tür. Aynı ara tırmada, ailesinde kavga ve dayak nedeniyle intihar dü üncesi olanların %20, intihar giri imi olanların %60 oranına, ailesinde ho görü ortamı olmayanlardan intihar dü üncesi olanların %46.2, intihar giri imi olanların ise %23.1’e sahip oldu u dikkat çekmektedir (Ya ar, 2003: 305-324). Bekaro lu vd. (2000: 100)’ye göre, intihar öncesi ya anan gerginle tirici olaylarda, aile içinde ya ananlar önemli bir yer tutmaktadır. Burada, aile içi ya anan gerginliklerin, sözel ileti im araçları kullanılarak çözülmesi yerine, sözel olmayan intihar yolunun tercih edildi i dikkat çekmektedir. 4.Töre / Namus Cinayetleri Töre / namus cinayeti; töre baskısı yanında, öç alma duygusu, yanlı dini inanç ve toplumsal de er yargılarından kaynaklanan bir suç türüdür. Aslında, töre cinayeti kavramı; namus cinayetleri yanında, kan davaları gibi olayları da kapsamaktadır (Aykut, 1999: 48–50). Töre / namus cinayetlerinin, Türkiye’de en çok Güneydo u Anadolu Bölgesi, Do u Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi’nde i lendi i dikkat çekmektedir (Anar, 1991: 656–657). Töreler, a iret yasaları, feodal yapılanmalar ve ekonomik dengesizlikler Güneydo u Anadolu Bölgesi’ni töre / namus cinayetlerinin merkezi durumuna getirmi tir (Sarıhan, 1999: 60). Bu unsurlara, e itimsizlik ve son dönemlere kadar yürürlükte bulunan ‘ceza indirimi’ de eklenince, bu uygulamanın önünü almak neredeyse olanaksız bir hale gelmi tir. Haziran 2005’te yürürlü e giren ceza yasasında, bahsedilen suçlarla ilgili ceza indirimi bulunmamasının, bu tür olayların azalması sonucunu do uraca ı ifade edilebilir. Kırsal kesimden kentsel alanlara do ru ve bölgelerarası gerçekle en göçlerden dolayı, daha çok Güneydo u Anadolu Bölgesi ve Do u Anadolu Bölgesi’nde çokça görülen töre / namus cinayetleri, ba ka bölgelerde de ortaya çıkmaya ba lamı , hatta Avrupa ülkelerine göçen aileler arasında bile bu tür olaylar ya anmı tır (Tezcan, 2003: 41). Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü tarafından yapılan bir ara tırmada, Güneydo u Anadolu’da ya anan töre / namus cinayetlerinin en çok anlıurfa’da i lendi i ortaya çıkmı tır. Ara tırmaya göre, bu cinayetler, genellikle anlıurfa’daki Arap a iretlerine ba lı ailelerde ya anmaktadır. Kurbanlar ise, 12–20 ya arasında, ailenin kar ı çıktı ı bir ili kiye giren genç kızlar ile aile zoruyla veya akrabadan ki ilerle evlendirilmi kadınlar olmaktadır. Ölüm kararını, genellikle 18 veya 15 ya ın altındaki erkek çocuklar yerine getirmektedir. Bu 217 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, cinayetlerden bir kısmı önceden planlanmakta, cinayete kaza süsü verilebilmekte ve suçu i leyenlerin az bir cezayla cezalandırılmaları hedeflenmektedir. (cumhuriyet.com.tr). Töre / namus cinayetlerinin yaygın oldu u Arap toplumu, bozkırlarda ve çölde, a iret hayatı ya amasıyla ön plana çıkmaktadır (Emiro luAydın, 2003: 60). A iret ba ları, eskiye nispetle zayıflamı olmasına ra men, yine de Arapların di er uluslara göre, a iret ve töre cinayeti konusunda ileri düzeyde oldukları söylenebilir. Filistin’de 1990–1999 yılları arasında, sadece kayıtlara geçen cinayet sayısı 64’tür. Arap dünyası içinde, en çok namus cinayeti i lenen ülke Mısır’dır. Mısır’da, 1997 yılında, kayıtlara geçmi 52 namus cinayeti bulunmaktadır. 1996– 1998 yılları arasında Lübnan’da, kayıtlara geçen 36 namus cinayeti vardır. Ürdün’de bir yıl içinde kayıtlara geçen namus cinayeti sayısı 20’dir. Ancak, bu cinayetlerden pek az bir kısmı kayda geçmekte ve önemli bir kısmı da intihar olarak sunulmaktadır. Yemen’deki kabile– a iret yapısı da, bu tür bir cinayet i lemeyi uygun görmektedir (namus.com). Yine, a iret–kabile yapısı gere i, cinayet hakkında bilgi veren ki inin sonu da ölüm olmaktadır. Güneydo u Anadolu Bölgesi’ndeki töre / namus cinayetlerinin, geri kalmı lık düzeyinden çok, a iret geleneklerinden kaynaklandı ı dikkat çekmektedir. A iret yapısı yanında, homojen toplum yapısının da töre cinayetlerinin i lenmesinde etkili oldu u bilinmektedir (Ünsal, 1995: 87– 89) Homojen toplumlarda, sosyal kontrolün daha fazla olmasından dolayı, ki ilerin töre cinayetleriyle daha fazla kar ı kar ıya kalabilmeleri söz konusudur denilebilir. Belirlenen bir ki iyle evlenmeye kar ı çıkma, töre cinayetlerinde önemli bir neden olarak ele alınmaktadır. Evlenme biçimi olarak, berdel (berder) evlili i, Türkiye’nin Do u ve Güneydo u Anadolu bölgelerinde yaygın olarak sürdürülmektedir (Yalvaç, 2000: 204–207). Bu sayede, topra ın bölünmesi ve mirasın ba ka kimselere gitmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu yüzden, namus–töre cinayetlerinin temelinde, ekonomik unsurların da önemli bir yere sahip oldu u ifade edilebilir. Yirmibe o lu, ilgili olsun olmasın, pek çok davada, sanıkların ‘namus’ kavramına sı ındıklarına i aret etmektedir. Bu sayede, verilecek ceza en aza indirilmektedir. ‘Hakkında dedikodu vardı’ biçimindeki ifadeler, namus davalarında çokça i lenmi ve bu ifade gere i (462. madde), ço unlukla ceza indirimi yapılmı tır. Bu kanun maddesi, son dönemlerde de i tirilmi ve bu tür cinayetleri i leyenlere indirim uygulaması ortadan kalkmı tır. Ancak yeni düzenlemede, bu durum düzeltilirken, bunun yerine 51. madde eklenmi ve ‘haksız tahrik’ maddesinden dolayı, eskiye oranla daha fazla indirim yapılması 218 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, öngörülmü tür. Buna göre, ‘namusunu temizleme’ suçu yine hafif cezayla atlatılmaktadır (evrensel.net). Ba lık parasının, ödeme gücünü a tı ı durumlarda evlili in gecikmesi yanında, evlilik dı ı birliktelik ya da kaçma / kaçırma söz konusu olabilmektedir (Emiro lu-Aydın, 2003: 125–126). Bu durumlarda, evlilik dı ı birliktelik ve kaçma / kaçırma, namus cinayetleri için önemli bir gerekçe olu turabilmektedir. Töre / namus cinayetlerinin co rafi da ılımına bakıldı ında, bu olgunun kırsal alanda yo un olarak görülmesine kar ılık, kentsel kesimlerde de gerçekle ti i dikkat çekmektedir. Kırsal kesime ait normatif sistemin, kentsel alanlarda görülmesi, bu mekânlarda da adı geçen cinayetlerin i lenebilirli i olasılı ını ortaya çıkarmaktadır. Göçlerle birlikte, kırsal ya ama ait de er ve normların kent ya amına ta ınması söz konusudur (Tezcan, 1999: 22–23) denilebilir. Töre cinayetlerinin ö renilmesi, haber verilmesi, ihbar edilmesi ço u zaman mümkün de ildir ve tepkiyle kar ılanır. Aile ya da a iret içinde gerçekle ti inden dolayı, suçluyu bulmak zordur. Ço u zaman tanıklık yapan kimse bulunmadı ı gibi, maddi deliller de ortadan kaldırılmaktadır (Soyaslan, 1999: 30). Töre cinayetlerinin belli bir kısmı basına yansımadı ı gibi, Adalet Bakanlı ı da bu konuda sa lıklı bilgilere sahip de ildir. Özellikle kırsal kesimde i lenmi olması, bu tür cinayetlerin saklı kalmasına yol açabilmektedir (Kardam, 1999: 88). Namus cinayetlerinin i lenmesi ve ‘namus anlayı ı’nda, Türk toplumunda cinsiyet temelli bir çifte standardın hâkim oldu u görülmektedir. Karısını aldatan ve bu nedenden dolayı, kocasından bo anmak isteyen bir kadın, bo anma iste inden dolayı aile meclisinin aldı ı kararla öldürülürken, karısının ölümünden önce ve sonra ba ka kadınlarla birlikte olan erkek, hiçbir ey yapmamı gibi ya amına devam edebilmektedir. Töre cinayetlerinde, kar ı cinsin olumsuz davranı larına maruz kalan ve olay sonucu ya amını kaybedenler genellikle kadınlar olmaktadır. Töre cinayetlerinde kızların-kadınların kurban gitmesinin ba lıca nedenleri a a ıdaki gibi sıralanabilir: Kızın, ailesinin iste i dı ında birisiyle duygusal ili ki ya aması, kızın evlilik öncesi hamile kalması, kızın sevdi i gençle evden kaçması, kadının kocasını terk edip ba kasıyla kaçması (Tezcan, 2003: 18; 46–48). Namus kavramının sadece kadın üzerine temellendirildi i bu anlayı , birçok sinema filminde de vurgu yapılarak i lenmektedir. Bu filmlerde, ‘namusu kirlenen’ kadının sonu ölüm olurken, kadının ‘namusunu kirleten’ ile evlenmesi zorunluluk olarak gösterilmektedir (Uluya cı, 2000: 26). ‘Güneydo u’daki kadınlar, yo un bir toplumsal baskı ile yüz yüzedirler. Tepkilerini ortaya koyacak bir savunma yöntemleri yoktur. 219 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Evlilik öncesinde baba baskısı, yerini evlilik sonrasında koca baskısına bırakmaktadır. Üstelik kocasının akrabalarıyla da sorunları var (Tezcan, 2003: 65). Kadının toplumsal statüsünün dü ük oldu unu gösteren birçok ifade / anlayı mevcuttur. Bunlardan birkaçı öyle sıralanabilir: ‘Bir o lan, üç kızdan daha de erlidir’, ‘bir o lana sahip olma, iki göze sahip olmaya, bir kıza sahip olma ise, bir göze sahip olmaya benzer’ (Demir, 1999: 13), ‘kız çocu u bekletmeye gelmez’, ‘kız be ikte çeyiz sandıkta’ (Maden, 1991: 494), ‘kız on ikisine geldi mi ya ere ya yere’ (Bulut, 1991: 505). Özellikle kapalı toplumlara mahsus özelliklerden birisi, erkek çocukların ‘erkek gibi’ yeti tirilmesinin amaçlanması, buna kar ın kız çocu u içinse hiçbir hassasiyetin gösterilmemesidir. Genellikle birçok husus, kız çocu u için ‘ayıp’ kar ılanır ve kız çocuklarının bu durumda ‘zayıf cins’ rolünü oynaması kaçınılmaz olur (Akyüz–Ku u, 1999: 180). Türk toplumunda, özellikle kırsal kesimde, kızın evlilik öncesi kar ı cinsle irtibata geçmesi ho kar ılanmaz. Yine kırsal kesimdeki aile yapısı, bo anmayı önleyici niteliktedir. Evlenme ve bo anma, sadece kadın ve erke i de il, hane, akraba ( lbars, 1991: 541), a iret, kabile vs.yi de yakından ilgilendirmektedir. Güneydo u Anadolu Bölgesi’ndeki kan davalarının temelinde genellikle kadın unsuru vardır. Namus mefhumunda ba aktör kadın olmaktadır ve bu mefhuma kar ı herhangi bir müdahalede, kan dökme ya da kan davası ba lamı olmaktadır. Kadına kar ı, gelene e uymayan herhangi bir davranı ta bulunma, kız kaçırma, aynı kızın iki ki i tarafından sevilmesi ve tecavüz etme durumları da kan davası nedenidir (Özer, 1998: 194–195). Kan gütme olgusunda, ‘kolektif eref duygusu’ önemli bir etmen olarak kar ımıza çıkmaktadır. Bu kavram, Osmanlı hukuk sisteminde de bulunmaktadır (Emiro lu-Aydın, 2003: 451). Toplumsal cinsiyet açısından bakıldı ında, daha çok kadınları etkileyen namus cinayetlerinin i lenme gerekçelerinde de adı geçen duygunun önemli bir yere sahip oldu u dile getirilebilir. Kadın, ço u yerde bazı temel haklardan mahrum olmasına ra men, kadınla ilgili hususlarda (kaçırma vs.) çatı ma kaçınılmaz olmaktadır. Yöresel deyimle, ‘namusa gelen lekeyi ancak kan temiz’lemektedir (Özer, 1998: 201). Kız kaçması ya da kaçırılmasına kar ı gösterilen tepki, bölgelere göre bir farklıla ma göstermektedir. Bazı yörelerde, damadı mahkemeye verme tehdidiyle daha fazla ba lık alınmasından dolayı, kız kaçırma özendirilebilirken, özellikle Güneydo u Anadolu Bölgesi’nde kız kaçma / kaçırma, adetlerden sapma ve ‘namusun yitimi’ olarak görülür ve bundan dolayı kaçan ve kaçırılanın öldürülmesi gerekmektedir (Emiro lu-Aydın, 2003: 468; Erdentu , 1972: 66). Kız kaçırma hadisesi, kızın ailesini 220 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, a a ılayıcı bir durum olarak telakki edilir. Türk toplumunda özellikle geleneksel de erlerin hâkim oldu u kesimlerde, evlenme sa lanmaması halinde, bu bir ‘öç unsuru’ olarak görülür (Anar, 1991: 656–657). Bu hadiselerin sonucu ise genel olarak cinayetle noktalanmaktadır. Bireyin annesi, karısı, kız karde ine küfür edilmesi, laf atılması, dedikodusunun yapılması, ‘namus meselesi’ olarak de erlendirilebilmekte ve ki iler, ölümü çok rahatlıkla göze alabilmektedirler (Tezcan, 1991a: 659). ‘Kadınlara kar ı kaba ve uygunsuz teklifler ya da kız kaçırma, ırza geçme, zina benzeri daha a ır ahlakdı ı davranı lar kar ısında, yerel kültürün grupları arasında tepkiler son derece açık, ani ve iddetlidir. Aile namusu söz konusu oldu unda, bireyler kendilerini feda etmeye hazırdırlar’ (Ünsal, 1995: 103). Özellikle, Do u ve Orta Anadolu’da, flört etmenin cezasının ölüm oldu u yolunda yaygın bir kanaat vardır. Evli kadının evlilik dı ı ili kilere girmesi durumunda ise, iddetli ekilde cezalandırılır (Erdentu , 1972: 23;31). Buna göre, bu durumda olan ki inin intihar etmesi, bir yönüyle ‘ölümlerden ölüm be enmesi’ olarak yorumlanabilir. Yapılan bir ara tırmada, kadının aile içindeki görevinin; ‘analık’ (çocuk do urmak, yeti tirmek), ‘ev i lerini görmek’, ‘aile i letmesine yardımcı olmak’, ‘e inin hayat arkada ı olmak’ oldu unu belirtenlerin oranı 1/2’den daha fazladır (Özer, 1998: 366). Belli kesimlerde, kadının bu konular dı ındaki hak talepleri ise baskıyla sonuçlanabilmektedir. 5.Bir Töre / Namus Cinayeti Olarak ntihar Son dönemlerde gündeme gelen, Güneydo u Anadolu Bölgesi’ndeki kadın intiharlarının ço unlu unun ardında, töre baskısı aramak yanlı olmayacaktır. Erkek egemen toplum yapısının hâkim oldu u bölgede, kadın, yo un bir baskıyla kar ı kar ıya bulunmakta ve son çare olarak intiharı seçebilmektedir. Hem namus cinayeti ve hem de intihar olayları, gazetelerin üçüncü sayfalarında boy gösterirken, televizyon programlarının da ‘en gözde malzeme’si olmaktadır. Namus konusunun en önemli yönlerinden birisi, ki iyi intihara zorlamasıdır. Basın yayın organlarına intihar olarak yansıyan olaylardan bir kısmı, intihar süsü verilmi töre cinayeti olurken, bir kısmının da töre baskısı neticesi meydana gelen intiharlar oldu u ileri sürülebilir. Erkek egemen toplumların bütün özelliklerini içinde barındıran bölgelerde kadın, adeta bir ‘meta’ gibi muamele görmekte, küçük ya ta evlendirilmekte ve yine istemedi i ki ilerle evlenmeye zorlanmaktadır. Ya lı veya istemedi i ki iyle evlendirildi inden dolayı, kadınların intihar etmesi vaki iken, evlendikten sonra kaçmak bile bir çıkı yolu olarak görülmemektedir. Çünkü bir ekilde, ki inin izi bulunmakta ve sonunda ‘namus temizlenmekte’dir. 221 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Erkul (1993: 269–270); töre ve de erlerin, intiharlar üzerinde belli bir paya sahip oldu unu dile getirmektedir. Ebeveynlerle çocuklar arasındaki mevcut ku ak çatı ması, intihar için alt yapı hazırlayabilmektedir. Aile içi ili kilerde de i me ve düzene a ırlık verme, intihar dü üncesinin geli mesini engelleyebilmektedir. Özellikle diyalog eksikli i, intiharı körükleyen bir unsur olarak görülebilir. Ho görü ortamın varlık derecesi de, intihar oranını etkileyebilmektedir. Ki iyle aile arasındaki ileti im eksikli i, sevgi yoksunlu una yol açmakta ve bu durum, bireyi yalnızlı a ve yılgınlı a itebilmektedir. Ailedeki; çatı ma, huzursuzluk, gerginlik, ‘potansiyel bir intihar ortamı’nın olu umunu kolayla tırabilmektedir. Güneydo u’da gerçekle en kadın intiharlarının nedenlerine bakıldı ında, öncelikle kadının ‘namusu’ ile ilgili dedikoduların yaygınlı ı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla, ki inin intihar etmemesi, ‘daha büyük bir intihar’ olarak de erlendirilebilmektedir. Çünkü toplumdan, gruptan, a iretten vs. dı lanma söz konusu olabildi i gibi, özellikle ailevi iddete maruz kalma olasılı ı da bulunmaktadır. Kadınlar; e itim ve bilgilenme süreci içine girmelerinden sonra bir açmazla kar ı kar ıya kalabilmekte ve büyük uyum problemleri ya ayabilmektedirler. Bu açmaz, öncelikle ailede ba lamaktadır. E itimle, katı geleneksel yapı çatı abilmekte (Sevindi, 2002: 64–65) ve problem bu noktadan sonra kendini hissettirebilmektedir. Güneydo u Anadolu Bölgesi’nde, bekâr kadınlarla, 25 ya ının altındaki yeni evlilerde intiharlar çok daha yo undur. Genç ya ta evlenme ve buna ba lı hayal kırıklı ı ya ama ve iddete maruz kalma, Batman –ve dolayısıyla Güneydo u Anadolu Bölgesi– kadınlarının en çok kar ı kar ıya kaldıkları durumlardır. Yine; bir ey isteyip de elde edememek, okutulmamak, aile ve çevre baskısına maruz kalmak, ekonomik yetersizlik içinde bulunmak ve hareket etme özgürlü ü elde edememek bölge insanının en önemli sıkıntıları arasında yer almaktadır. Kadınların ‘vatanda ’ ve ‘birey’ olarak kabul edilmedi i bir toplumda, modernle me ve modernle me araçlarının kadınları hayal kırıklı ına u rattı ı (Sevindi, 2002: 66) dikkat çekmektedir. Küçük ya ta evlenme ya da evlendirme, özellikle intihar gerçekle en kesimde çok daha yaygındır. Bölgelere göre evlenme ya ına bakıldı ında (1988), en küçük ya ın, Do u Anadolu Bölgesi oldu u dikkat çekmektedir. Türkiye’de, 1978’de ortalama evlenme ya ı 17.7 iken, bu oran 1988’de 18.2’ye çıkmı tır (Bulut, 1991: 498). Günümüzde bu oranın daha da yükseldi i ifade edilebilir. Aile içinde sa lıklı olmamanın belirtileri arasında yer alan yeti kinlerin sert ya da otoriter davranmaları; genç ku a ın kendini ifade etmesini, kar ıdakini ikna etme ve söze katılmasını engelleyebilmektedir (Tezcan, 1991: 706). Bu durumun, özellikle baskı altında yeti en kız 222 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, çocuklarının ve kadınların içe kapanmalarına ve bir kurtulu yolu bulamamalarından dolayı, intihara ba vurmalarına neden olaca ı ifade edilebilir. Uzun yıllar, özellikle Do u ve Güneydo ulu kadınlar üzerine ara tırmalar yapan e itimci Doster, ‘berdel, ba lık parası, töre ve namus cinayetleri, dayak, baskı ve gelenekler’in kadını hedef almaya devam etti ini ifade etmektedir. Özellikle son yıllarda kadın intiharlarındaki artı ın bu gibi nedenlerde aramak gerekti ini dile getirmektedir (ntvmsnbc.com). Bölgedeki kızlar / kadınlar cahil bırakılmakta, hurafelerin kurbanı olmakta, lüzumsuz ve baskıcı gelenekler ya amı olumsuz etkilemekte, a iret ba ları ba ımsız hareket edilmesini engellemekte, ‘televole kültürü’ne özenti duyulmakta, en masum talepler bile ilkel namus duygularına sı ınılarak bastırılmakta, ana–babalar tarafından dinlenilmemekte, genç ya ta ve zorla evlendirilmekte, üzerlerine kuma getirilmekte (Aktay, 2002: 71) ya da aileye kuma olarak gitmektedirler. Kocaya ve anne–babaya kölece itaat, erken ya ta ve zoraki evlendirme, ba lık parası kar ılı ında satılma vb. durumlar, kadınların ya amını çekilmez kılabilmektedir. Ku aklar arasındaki ba lıca çatı ma konuları; kar ı cinsle arkada lık kurma, soka a –izinsiz– çıkma, e seçimi, toplumsal normlara ters dü en davranı lar (saygı, giyim–ku am, alı kanlıklar) sergileme vs. noktalarında olmakta (Tezcan, 1991: 707), çatı ma ise intihar olasılı ını yükseltebilmektedir. 1999 yılının son altı ayında, Mu ’ta ya anan 29 intihar vakasının 28’ni genç kız ve bayanlar olu turmaktadır. stemedikleri ki ilerle, ya ça çok büyük insanlarla aile baskısıyla evlendirilmek istenen Mu ’lu genç kızların, evlenmek yerine ölümü tercih etmeleri, bölgede ya anan sosyal sorunlardan birini en iyi ekilde ortaya koymaktadır (tumgazeteler.com). Be ik kertmesinin, evlilik ça ına gelen gençlerin istedikleriyle evlenmelerini engelledi i bilinmektedir. Bazı durumlarda, ‘be ik kertmesi sözünün bozulması, ailelerin ili kisine göre, cinayete varan sonuçlar do urabilmi tir. Sözün bozulmasının günah ve ayıp sayılmasına kar ın, bu konudaki toplumsal yaptırımlar iyice zayıflamı tır’ (Emiro luAydın, 2003: 139). Be ik kertmesi nedeniyle evlenmek zorunda kalan gençlerin olu turdu u ailenin, sa lam temellere dayanması ve uzun ömürlü olma oranının yüksek olamayaca ı ileri sürülebilir. Töre cinayeti oldu u halde, intihar süsü verilen olaylardan birisi anlıurfa’da gerçekle mi tir. ‘Namus temizleme’ amacıyla, a iretin aldı ı ölüm kararı infaz edilecek ve olaya intihar süsü verilecektir. Bo azı sıkılmak suretiyle bo uldu u kanaatine varılan ve daha sonra Fırat Nehri’ne atılan kadın, daha sonra kurtulmu tur (Faraç, 1998: 81). 223 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Bahsedilen ki i hayatta kalmasaydı, bu olay da büyük olasılıkla basına ve resmi tutanaklara intihar olarak geçecekti. Mu , ba lı ilçe ve köylerinde, 2000 yılının ilk altı ayında 32 intihar olmu tur. Bu intiharların birço u saklı kalmı tır. ntihar edenlerin ço u yeni evlidir. Kuma verilen ve ‘satılmı ’ muamelesi yapılan bu kadınlar, töreye olan isyanlarını intihar ederek ortaya koymaya çalı mı lardır. ntihar edenler, 14–19 ya ları arasındadır. Batman’daki intiharların büyük ço unlu unun da ‘gönül meselesi’ yüzünden gerçekle ti i ileri sürülmektedir (Tezcan, 2003: 64). Do u ve Güneydo u Anadolu Bölgesi’ndeki uygulamalardan birisi, aileler ya da a iretler arasında kan davası ya da dü manlık bulunması durumunda, bu durumun, kız vermek suretiyle ortadan kaldırılmasıdır. Bu durumda, kızın tercih hakkı bulunmamakta ve tanımadı ı, bilmedi i birisiyle evlenmekte ve aileye gelin gitmektedir. Bu durum, bazı durumlarda intiharla sonuçlanmaktadır (Tezcan, 2003: 62). Kar ılıklı olarak iki gencin, kız karde lerini de i –toku yapmak suretiyle evlenmelerinin en büyük nedeni ba lık parası vermemektir. Aynı zamanda, baldız alma (sororat) ve kayınbiraderle evlenmenin (levirat) de aynı hesaplardan dolayı yapıldı ı dikkat çekmektedir. Bu konuda yapılan baskıların da intiharla sonuçlanma olasılı ı yüksektir. Diyanet leri Ba kanlı ı’nın, bölgedeki intiharlara ili kin raporunda, kendinden ya ça büyüklerle evlenmek zorunda bırakılmanın, kızların / kadınların intihar sürecini hızlandırdı ı dile getirilmektedir. Düzensiz ve bozuk aile ya amı ve ailedeki iddetin de intiharlarda etkili oldu u, aynı raporda ifade edilmektedir (Tezcan, 2003: 65–66). Batman’da, ço u kadın olmak üzere meydana gelen intiharlarla ilgili medyaya yansıyan en önemli yönler; yaygın biçimde iddet kullanılması, yokluk ve yoksulluk olmaktadır. Batman’daki intiharlarla ilgili ara tırma sonuçlarına göre, intihar nedenleri a a ıdaki gibi sıralanmaktadır (ntvmsnbc.com; Aktay, 2000: 33–48; Halis, 2001: 38–39; 93): a–Bölgenin kültürel yapısı ve egemen de er yargıları, toplumsal ya amın her alanında belirleyicidir. b–Namus ile ilgili aile infazlarına bir alternatif olarak, özellikle genç kızlara tek seçenek intihar sunulmaktadır. c– ntihar olaylarında namus faktörü bulunmaktadır. Yörenin genç kızları, Batman’dan kurtulmanın bir yolu olarak gördükleri için, kamu görevlileriyle ili kiye girmekte, e er evlilik gerçekle mezse, bakire olmadıklarını gizlemek için intihar etmektedirler. d–Aile içi iddet olgusu ya anmaktadır. e–Özellikle genç kızlar üzerinde aile baskısı çok belirgindir. 224 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, f–Çocuk sayısının fazlalı ı, ailelerin çocuklarına yeterince sevgi, de er ve psikolojik destek göstermemelerine neden olmaktadır. g–Ö renim düzeyinin dü ük olması, özellikle genç kızların ekonomik nedenlerle okuyamaması, yüksek ö renim sonrası Batman’a dönenlerin i siz kalma olasılı ı, gençleri umutsuzlu a ve bunalıma itmektedir. h–Özellikle kadınlarda psiko–somatik rahatsızlıklar yaygın olarak görülmektedir. Ara tırmalara göre; ‘katı geleneklerin bayanlar üzerinde devam etmesi ve zorunlu olarak da erke in hâkimiyetinin sürmesi, bayanların dayanma noktasına kadar sessiz kalmalarına neden olmaktadır. Geleneklere uymayan bekâr ve evli bayanlar için katı kurallar vardır. Özellikle kırsal kesimlerde bekâr kızın bir erkekle görülmesi, kıyafetlerinde ebeveynin isteklerine uymaması, ailesinin uygun gördü ü ki i ile evlenmemesi, evli bayanın e ine kızarak baba evine dönmesi, evli bayan için basit bir söylentinin çıkması, e inin ikinci evlili ine olumsuz bakması gibi daha birçok davranı ın kar ılı ında katı kurallar uygulanmaktadır’. ‘Bayanların bu katı kurallara boyun e melerinde, gelenekler kadar ekonomik ba ımsızlıklarının olmaması da etkilidir’. Genel olarak intiharların 2/3’si, ‘toplumun geleneksel yapısı’ ve ‘aile ili kileri’nden dolayı meydana gelmektedir (Halis, 2001: 135–137). ‘Batman’da özellikle kadının statüsü konusu, farklı bir önem arz etmektedir. Çünkü kapalı toplum yapısı, ataerkil aile yapılanması, aile içi iddet, ba lık parası kar ılı ında veya istemedi i halde zorla evlendirilme, okula gönderilmeme, geleneksel de er yargılarının katı uygulanı ı ve geleneksel bakı açısı nedeniyle kadında ya anan güvensizlik, umutsuzluk ortamı’ (Gönenç, 2003: 69) kadın intiharları üzerinde oldukça etkilidir. ntihar nedenlerinden en çok a a ıdaki konulara vurgu yapılmakta ve u ekillerde dile getirilmektedir: ‘Sevdi ine varamadı’, ‘bekâretini yitirmi ti’, ‘namus infazından kurtulmak için intihar etti’, ‘hiç arkada ı olmadı’, ‘okula gönderilmedi i için bunalıma dü tü’, ‘aile baskısına dayanamadı’, ‘ku ak çatı masına kurban gitti’ (Halis, 2001: 29). Güneydo u Anadolu Bölgesi’nde çok ilginç, ilginç oldu u kadar da anlamsız törelerin varlı ından bahsedilmekte ve bu törelerden kaynaklanan baskıdan dolayı intihar ya andı ı dile getirilmektedir. Bunlar; evde ya anan bir ölüm olayından dolayı kadının altı ay dı arı çıkmaması, 15 ya ındaki kız çocu unun 65 ya ındaki adama verilmesi ve kar ılı ında, aynı adamın kızını di er adama vermesi vs. biçiminde sıralanabilir. Bu durumda bölge kadınına dü en tek ey vardır ki, o da intihardır (Halis, 2001: 87). Batman’daki intiharların yarısından fazlası ilçe ve kırsal kesimde gerçekle mi tir. Bunun yanında, önemli sayıda intihar da, sosyal ve 225 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, ekonomik açıdan geri kalmı mahallelerde olmu tur (Halis, 2001: 138– 139). Kırsal kesimdeki sosyal kontrolün daha fazla olması ve ki ilerin – ve özellikle de kadınların– davranı larının sınırlandırılması, kar ımıza intihar sonucunu çıkarabilmektedir. Yukarıda bahsedilen konuların mü ahhas hale gelmesine yardımcı olaca ı dü ünülerek, bazı örnek olayların aktarılması yoluna gidilmi tir. Bu olaylar a a ıdaki gibidir. 6.Örnek Olaylar 1)–Kahramanmara ’ın Türko lu ilçesine ba lı Çakallı Abbaslar Köyü’nde, 20.08.2001 tarihinde, e inden ayrı ya adı ı için bunalıma girip intihar etti i bildirilen 28 ya ında ve iki çocuk annesi Sultan Çiçek’in, ailesi tarafından öldürüldü ü ortaya çıkmı tır. ntiharı üpheli bulan jandarma ekipleri, aile fertlerinin bilgisine ba vurmu tur. Ailesi, Sultan Çiçek’in, ba ka bir erkekle ili kisinin oldu unu belirtti i e i tarafından terk edildi ini söylemi tir. Kızlarının da, bu nedenle bunalıma girip intihar etti ini ifade eden aile, olay sırasında evde bulunmadıklarını öne sürmü tür. fadeleri üpheli bulan güvenlik güçleri, baba Ali Çayır (52), anne Hatice Çayır (50) ve a abey Sait Çayır’dan (39) el izi örnekleri almı tır. Jandarma, aldı ı örnekler ile olayda kullanılan silahı, Jandarma Kriminal Laboratuarı’na gönderip inceleme istemi tir. Aile fertlerinin el incelemesinde barut izlerine rastlanmı , kriminal laboratuarından gelen rapor üzerine, olayın cinayet oldu u tespit edilmi tir. Sultan Çiçek’in ba ka bir erkekle ili kisi oldu unun tespit edilmesi üzerine, toplanan aile meclisinin ölüm kararı aldı ını belirten yetkililer, Sultan Çiçek’in tabancayla öldürüldükten sonra, olaya intihar süsü verildi ini bildirmi lerdir (aksam.com.tr). 2)–Batman’ın Sason ilçesine ba lı Geçitli Köyü’nde oturan Sevide Uyanık’ın nikâhsız ya adı ı korucu Mahmut Tiryaki, iki yıl önce kaçakçılıktan tutuklandı. Tiryaki’nin e i Nazime, kuması Sevide Uyanık’la birlikte kayınbirader Bahattin Tiryaki’nin evine yerle ti. Aile, 30 Aralık’ta Uyanık’ın ‘evde kimse yokken intihar etti ini’ söyleyerek güvenlik güçlerine ba vurdu. Ancak, Sason Cumhuriyet Savcısı Mehmet Fırat, vücudunda Kala nikof mermisi izi bulunan genç kadının, üç gün önce do um yaptı ını ve öldürüldü ünü belirledi. Bebe in cesedi, köyün iki kilometre ötesinde, gömüldü ü yerden çıkarıldı. Üç günlük bebe in bo ularak öldürüldü ü sanılıyor (habur.net). 3)–06.06.2000’de, 13 ya ındaki Naime Salman’ın cesedi Sadabat Viyadü ü altında bulunmu tur. stemedi i ve ya lı bir adamla evlendirilen bu kadın, Aydın’daki evinden kaçmı ve a abeyleri tarafından bulunduktan sonra da öldürülmü tür. Bu ki i, 13 ya ında imam nikâhıyla evlendirilmi ti. Bu evlili e katlanamayan Naime, tam 5 kez 226 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, evden kaçmı , ancak, her seferinde karde leri tarafından yakalanarak kocasına geri teslim edilmi ti. Son kaçı ından sonra, aile meclisi Naime hakkında ‘bundan hayır gelmez’ sonucuna varmı ve öldürülmesine karar vermi ti. Bunun üzerine, Naime’yi arabaya bindirip stanbul’a getirmi ler ve köprüden a a ıya atıp cinayetlerine intihar süsü vermi lerdir (evrensel.net). 4)–Batmanlı F.E. , küçükken geçirmi oldu u bir kaza neticesinde bekaretini kaybetmi tir. Bir genç kız için bu durum ‘ölümden daha beter’ olmu ve çevresel baskılara daha fazla dayanamayarak intihar etmi tir (Halis, 2001: 40–41). 5)–N.Y.’ye, töre gere i giyimine müdahale edilmekte ve çalı ması ho kar ılanmamaktadır. Buna benzer isteklerden dolayı ailesinden dayak yiyen N.Y. , sonuçta intiharı seçmi tir (Halis, 2001: 35–37; 57). 6)–Van’da, Gülhan Sarıkaya, 15 ya ında olmasına ra men, 11 çocu u olan Ya ar irin’le zorla evlendirilmi tir. ki aylık hamile olan kadın, ya amın çekilmezli ini anlamı ve intihar etmi tir (radikal.com.tr). 7)– anlıurfa Siverek Koruncak Köyü’nde, amcasının o luyla zorla evlendirilen 17 ya ındaki Naile Karaku , evlilikten sekiz ay sonra, tabancayla intihar etmi tir (Tezcan, 2003: 62–63). 8)– anlıurfa’da, Cemile adında bir kadın, kocası tarafından 7 yıl boyunca sürekli olarak dayak yedi i için, Gaziantep’e babasının evine götürülmü , kaburga kemi i kırık oldu u için tedavi ettirilmi tir. yile ince tekrar kocasının yanına gönderilece ini bilen kadın, önce 3 çocu unu Fırat nehrine atmı , sonra kendisi de atlayarak (ucansupurge.org) intihar etmi tir. 7.Sonuç Töre baskısı nedeniyle meydana gelen intiharları, do al ya da ola an kar ılamanın temelinde, toplum bazında erkek ve kadına yüklenen rollerin önemli bir paya sahip oldu u ifade edilebilir. Bahsedilen bu rollerin, ‘ideal’ bir durum oldu u dü üncesi, toplumdaki erkekler tarafından benimsendi i gibi, kadınların da önemli bir kısmının bu rolleri kabullenme durumunda kaldıkları ileri sürülebilir. ‘Namuslu’, ‘melek gibi’, ‘namussuz’ vs. ifadelerinde, daha çok kadın ön planda tutulmakta ve namus konusu, yalnızca kadınla ba lantılı olarak ele alınmaktadır. Aynı tanım kapsamına giren davranı ların erkekler tarafından sergilenmesi ise, ço u zaman olumsuz olarak kar ılanmamaktadır. Bazı bölgelerde, sevdi i biriyle kaçan ya da herhangi bir erkekle ‘adı çıkan’ kadın, namus cinayetine kurban gitmektedir. Kadın, ailenin ya da a iretin namusunu temsil etmektedir. Dolayısıyla, namusu koruyan ki i de yine kadın olmaktadır. Öyle ki, okula gitmeye, arkada larla bulu maya, ‘â ık olma’ya bu bölge kadınlarının hakkı bulunmamaktadır. 227 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Son yıllarda, özellikle belli bölgelerde (Do u ve Güneydo u Anadolu) artan kadın intiharlarının, genel olarak töre baskısıyla irtibatlı olarak ele alınması gere i ortaya çıkmaktadır. Bundan dolayı, bu tür intiharların, ‘cinayet’ olarak nitelendirilmesi söz konusudur Töre cinayetlerinin önlenmesi için e itici ve hukuki önlemlerin alınması, kadın intiharlarının, töre ve namus cinayetlerinin sık görüldü ü yörelerde kadınlara ve ailelerine yönelik önleyici ve e itici çalı maların yapılması, kadınların, erkeklerle birlikte toplumsal sorumlulu u yüklenecek statüye kavu turulması gerekli bir durum olarak görülmektedir. KAYNAKÇA Akkoç, Nebahat. (2003) “Do u ve Güneydo u Anadolu Bölgelerinde Namus Adına lenen Cinayetleri Önleme ve Bu Konuda Toplumsal Duyarlılık Geli tirme”, Sosyolojik ve Hukuksal Boyutlarıyla Türe ve Namus Cinayetleri Uluslararası Sempozyumu, 26–27 Eylül 2003, Diyarbakır: AKADER Yayınları, s.86–89. Aktay, Yasin. (2000) “Güneydo u’da ntihar: Kalan Sa lar Kimindir?”, Tezkire, Aralık–Ocak, Sayı:18, s.33–48. Aktay, Yasin. (2002) “Batman’da ntiharın Payla ılamayan Mirası”, Karizma, Ekim–Kasım–Aralık, Sayı:12, s.68–74. Akyüz, Gamze–Nesim KU U. (1999) “Kadın Psikolojisi”, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, C:21, Sayı:2, 178–181. Alyanak, Behiye–Ümran TÜZÜN. (1999) “ ntihar Giri imi Olan Çocuklarda Disosiyatif Bozukluk: Olgu Sunumu”, stanbul Tıp Fakültesi Mecmuası, Sayı:62/4, s.419–422. Anar, Suat. (1991) ”Türkiye’de Kan Davası”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.656–658. Aykut, Oktar. (1999) “Namus ve Töre Cinayetlerinin Türk Hukukundaki Uygulaması”, Töre Cinayetleri, Ankara: T.C. Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü Yayınları, s.45–57. Bekaro lu, Mehmet vd. (2000) “Trabzon’da 1995 Yılı ntihar Giri imi nsidansı”, Türk Psikiyatri Dergisi, Sayı:11/2, s.95–102. Be ikçi, smail, (1969) Do u Anadolu’nun Düzeni, Ankara: E Yayınları. Budak, Selçuk, (2000) Psikoloji Sözlü ü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. Bulut, I ıl. (1991) “Türkiye’de Erken Evlenme”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.494–508. Demir, Ümran. (1999) “Kadının Toplumsal Statüsü”, Sa lık ve Toplum, Nisan–Haziran, Yıl:9, Sayı:2, s.12–16. 228 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Do an, D.Mehmet. (1990) Büyük Türkçe Sözlük, Ankara: Rehber Yayınları. Durkheim, Emile. (1986) ntihar–Toplumbilimsel nceleme, Çeviren: Özer Ozankaya, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Emiro lu, Kudret-Suavi AYDIN (Haz.). (2003), Antropoloji Sözlü ü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. Erdentu , Nermin. (1972) Türkiye Türk Toplumlarında Kültürel Antropolojik (Etnolojik) ncelemeler, Ankara: Ankara Üniversitesi E itim Fakültesi Yayınları. Erkul, Ali. (1993) “Kavramsal Düzeyde ntihar Tartı maları”, Cumhuriyet Üniversitesi Fen–Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:15, s.249–279. Faraç, Mehmet. (1998) Töre Kıskacında Kadın, stanbul: Ça da Yayınları. Fırat, Reha. (2001) “Ölüm ve ntiharın Psikodinami i”, Köprü, S:76, Güz, (http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goste r=Yazi&YaziNo=11), (eri im tarihi:A ustos 2003). Gönenç, smail. (2003) Sosyal Bir Fenomen Olarak ntihar: Batman li Örne i (1995 – 2002), Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Ana Bilim Dalı Din Sosyolojisi Bilim Dalı. Halis, Müjgan. (2001) Batman’da Kadınlar Ölüyor, stanbul: Metis Yayınları. lbars, Zafer. (1991) “Aile ve Gelenek”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.540–544. Kardam, Filiz. (1999) “Töre Cinayetleri Üzerine Bazı Dü ünceler”, Töre Cinayetleri, Ankara: T.C. Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü Yayınları, s.87–96. Koç, smet –Funda ALBAYRAK. (1993) “Türkiye’de ntihar Olgusu”, Nüfusbilim Dergisi, Sayı:15, s.55–68. Maden, Ahmed. (1991) “Evlenme ve Evlenme ekilleri”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.493–505. Marshall, Gordon. (1999) Sosyoloji Sözlü ü, Çeviren: Osman Akınhay– Derya Kömürcü, Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları. Mc Cullough, Leslie. (1987) “ ntihar: Sebepleri Nedir ve Ona Nasıl Engel Olunur?”, Çeviren: Hüseyin Peker, Ondokuz Mayıs Üniversitesi lahiyat Fakültesi Dergisi, S.2, s.105–115. Örnek, Sedat Veyis. (1971) Etnoloji Sözlü ü, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil Tarih Co rafya Fakültesi Yayınları. 229 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Özaydın, Nilüfer vd. (1998) “Kadın ve iddet”, Sa lık ve Toplum, Temmuz–Aralık, s.73–78. Özçelik, Nur en. (1995) Toplumsal li ki Türlerinin ntihar Olgusu Üzerindeki Etkileri, Basılmamı Yüksek Lisans Tezi, zmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uygulamalı Sosyoloji Anabilim Dalı. Özer, Ahmet. (1998) Modernle me ve Güneydo u, Ankara: mge Kitabevi.RAD KAL, 01.08.2000. Sarıhan, enal. (1999) “Namus Cinayetlerinde Avukatların Sorumlulu u”, Töre Cinayetleri, Ankara: T.C. Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü Yayınları, s.59–69. Sayar, Kemal. (1998) “Kültür ve Psikopatoloji”, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, Cilt:8, Sayı:3, s.176–180. Sayar, Kemal. (2002) “Toplumsal ve Ruhsal Dinamikleriyle ntihar”, Karizma, Ekim–Kasım–Aralık, s.17–24. Sencer, Muzaffer. (1989) Toplumbilimlerinde Yöntem, stanbul: Beta Yayınları. Sevindi, Nevval. (2002) “Kendi Varlı ımın Sesi Olayım stedim Yazık Ki Kadındım”, Karizma, Ekim–Kasım–Aralık Sayı:12, s.63–67. Shapiro, Patricia Gottlieb. (1999) Çocukluk ve lkgençlik Depresyonu, Çeviren: Meral Kesim, stanbul: Papirüs Yayınları. Sır, Aytekin vd. (1999). “Diyarbakır’da Özkıyım ve Özkıyım Giri imleri”, Türk Psikiyatri Dergisi, Sayı:10, s.50–57. Soyaslan, Do an. (1999) “Töre Cinayetlerinin lenmesi”, Töre Cinayetleri, Ankara: T.C. Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü Yayınları, s.29–33. Tarhan, Nevzat. (2002) “Neden ntihar”, Karizma, Ekim–Kasım–Aralık, s.41–46. Tezcan, Mahmut. (1991) “Aile ve Ku ak Problemleri”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.706–707. Tezcan, Mahmut. (1991a) “Türkiye’de Kan Davalarının Boyutları”, Türk Aile Ansiklopedisi, C:2, Ankara: Aile Ara tırma Kurumu Yayınları, s.657–662. Tezcan, Mahmut. (1999) “Ülkemizde Aile çi Töre Ya Da Namus Cinayetleri”, Töre Cinayetleri, Ankara: T.C. Ba bakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlü ü Yayınları, s.21–27. Tezcan, Mahmut. (2003) Türkiye’de Töre (Namus) Cinayetleri– Sosyo–Kültürel Antropolojik Yakla ım, Ankara: Naturel Yayınları. Türkçe Sözlük [TS]. (1998) C.2, Ankara: Türk Dil Kurumu [TDK] Yayınları. 230 Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2008, Cilt:1, Yıl:9, Sayı:16, Uluya cı, Canan. (2000) “Türk Sinemasında Namus Kavramı”, Kurgu Dergisi, Sayı:17, s.21–26. Ünsal, Artun, (1995) Kan Davası, Çeviren: Niyazi Öktem–Emre Öktem, stanbul: Yapı Kredi Yayınları. www.antimai.org (eri im tarihi: A ustos 2003). www.cumhuriyet.com.tr (eri im tarihi: A ustos 2003). www.evrensel.net (eri im tarihi: A ustos 2003). www.habur.net (eri im tarihi: A ustos 2003). www.kongar.org (eri im tarihi:A ustos 2003). www.namus.com (eri im tarihi: A ustos 2003). www.ntvmsnbc.com (eri im tarihi:A ustos 2003). www.ortakhaber.com (eri im tarihi: A ustos 2003). www.tumgazeteler.com (eri im tarihi: A ustos 2003). www.ucansupurge.org (eri im tarihi: A ustos 2003). Yalvaç, Mehmet. (2000) Aile Sosyolojisi, Malatya. Ya ar, M. Ruhat. (2003) Depresyonun Sosyolojik Açıdan ncelenmesi: Elazı Örne i, Basılmamı Doktora Tezi, Elazı : Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı. Ye in, Abdullah vd. (1992), Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat, Ankara: TÜRDAV Yayınları. Yolcu, Mehmet. (2001) “ ntiharlar”, Türk Dünyası Ara tırmaları, S:130, ubat, s.51–70. 231