T. C.
BURSA ULUDAĞ
ÜNİVERSİTESİ SOSYAL
BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
PSİKOLOJİ BİLİM DALI
“NAMUSLU KADIN” İLE “NAMUSLU ERKEK”
TEMSİLLERİNİN KALIPYARGI İÇERİĞİ MODELİNE
ENTEGRE EDİLMESİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET
KALIPYARGILARININ SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRICI
İŞLEVİNİN İNCELENMESİ
(DOKTORA TEZİ)
Ezgi KAŞDARMA
BURSA-2020
T. C.
BURSA ULUDAĞ
ÜNİVERSİTESİ SOSYAL
BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI
PSİKOLOJİ BİLİM DALI
“NAMUSLU KADIN” İLE “NAMUSLU ERKEK”
TEMSİLLERİNİN KALIPYARGI İÇERİĞİ MODELİNE
ENTEGRE EDİLMESİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET
KALIPYARGILARININ SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRICI
İŞLEVİNİN İNCELENMESİ
(DOKTORA TEZİ)
Ezgi KAŞDARMA
(ORCID: 0000-0002-1124-4380)
Danışman:
Doç. Dr. Leman Pınar TOSUN
BURSA-2020
ÖZET
Yazar Adı ve Soyadı
Üniversite
Enstitü
Anabilim Dalı
Bilim Dalı
Tezin Niteliği
Sayfa Sayısı
Mezuniyet Tarihi
Tez Danışman(lar)ı
: Ezgi KAŞDARMA
: Bursa Uludağ Üniversitesi
: Sosyal Bilimler Enstitüsü
: Psikoloji
: Psikoloji
: Doktora Tezi
: xiii+189
:
: Doç. Dr. Leman Pınar TOSUN
“NAMUSLU KADIN” İLE “NAMUSLU ERKEK” TEMSİLLERİNİN KALIPYARGI İÇERİĞİ
MODELİNE ENTEGRE EDİLMESİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET KALIPYARGILARININ
SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRICI İŞLEVİNİN İNCELENMESİ
Türkiye’de kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların içeriklerini ve bu içeriklerin bir arada
oluşturdukları kavramsal yapıyı incelemek, namusa ilişkin içeriklerin alanda tanımlanan toplumsal
cinsiyet kalıpyargıları arasındaki yerini sorgulamak amaçları doğrultusunda dört görgül araştırma
yürütülmüştür. İlk çalışma, Türkiye’de namus kavramının içeriğini anlamaya yöneliktir. Çalışmada
ilk olarak, bir namus kültürü olan Türkiye’de kadınları namuslu kılan özelliklerle erkekleri
namuslu kılan özelliklerin aynı olmadığı önermesi test edilmiştir. Bu amaçla, 157 katılımcıdan (76
erkek, 81 kadın) “namuslu kadın” ve “namuslu erkek” sosyal temsillerine ilişkin veri toplanmıştır.
Verilere uygulanan prototip ve kümeleme analizleri sonucunda, beklentilerle uyumlu biçimde,
namuslu kadın ve namuslu erkek sosyal temsil içeriklerinden bazılarının birbirleriyle örtüştüğü,
bazılarının ise tek bir cinsiyete özgü olduğu görülmüştür. İkinci çalışmada, namuslu kadına ve
namuslu erkeğe ait oldukları belirlenen sosyal temsil içerikleri, birer kalıpyargı içeriği olarak
değerlendirilmiş, namus temsillerinin Kalıpyargı İçeriği Modeli’nde (KİM) tanımlanan temel
kalıpyargı boyutlarıyla ilişkisi incelenmiştir. KİM’deki temel kalıpyargı boyutlarının
-sosyallik/yetkinlik/ahlak- değerlendirilmesinde daha önce kullanılmış olan sıfatlar derlenmiş ve
tüm bu sıfatlar ile namuslu kadını ve/veya namuslu erkeği temsil ettiği belirlenen sosyal temsil
içeriklerini bir araya getirerek hazırlanan bir özellikler listesi 251 katılımcıya (112 erkek, 139
kadın) sunulmuştur. Katılımcılardan, listedeki özelliklerden her birinin bir kadını ve bir erkeği
tanımlamada ne ölçüde uygun olduğunu toplumun görüşüne göre değerlendirmeleri istenmiştir.
Elde edilen iki veri setinin (sıfatların kadınlara yönelik değerlendirildiği veri seti ile erkeklere
yönelik değerlendirildiği veri seti) her birine ayrı ayrı uygulanan açımlayıcı faktör analizleriyle,
kadınlara ve erkeklere özgü kalıpyargı boyutlarının ve bu boyutlardaki içeriğin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Cinsiyet kalıpyargılarını yetkinlik, sosyallik ve ahlak olmak üzere üç boyutta
toplamanın ve namusa ilişkin temsil içeriklerini ahlak kalıpyargısının içerikleri ile bir arada
kümelemenin uygun olduğu görülmüştür. Ardından, 451 katılımcıdan (225 erkek, 226 kadın) benzer
şekilde veri toplanıp bu veriler üzerinde doğrulayıcı faktör analizi uygulanmış, böylelikle ikinci
çalışmada elde edilen faktör yapısı doğrulanmıştır. Son çalışmada, toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarının cinsiyet sistemini, namus sistemini ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma
üzerindeki yordayıcı etkilerine ilişkin hipotezler ve araştırma soruları kadın ve erkek katılımcılar
üzerinden ayrı ayrı incelenmiştir. Bu amaçla 230 katılımcıdan (114 erkek, 116 kadın) anket yoluyla
veri toplanmıştır. Çalışmanın hipotezlerini destekler bir şekilde, kadınları yetkin tanımlamadaki
azalma ve ahlaklı/namuslu tanımlamadaki artış ile erkekleri ahlaklı/namuslu ve yetkin
tanımlamadaki artış, cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesindeki artış
üzerinde güçlü etkiler göstermiştir. Bu etkiler özellikle kadın katılımcılarda saptanmıştır. Elde
edilen bulgular, literatürdeki araştırma bulgularıyla karşılaştırılarak tartışılmıştır.
Anahtar Sözcükler:
Toplumsal cinsiyet kalıpyargıları, yetkinlik, sosyallik, ahlak, namus, sosyal temsil, faktör analizi
iv
ABSTRACT
Name and Surname
: Ezgi KAŞDARMA
University
: Bursa Uludag University
Institution
: Social Science Institute
Field
Branch
Degree Awarded
Page Number
Degree Date
Supervisor (s)
: Psychology
: Psychology
: Doctorate (PhD)
: xiii+189
:
: Assoc. Prof. Dr. Leman Pınar TOSUN
THE INTEGRATION OF “HONORABLE WOMAN” AND “HONORABLE MAN”
REPRESENTATIONS INTO THE STEREOTYPE CONTENT MODEL AND EXAMINATION OF
THE SYSTEM-JUSTIFYING FUNCTION OF THE GENDER STEREOTYPES
Four empirical researches have been carried out to examine the stereotype contents and the conceptual
structure of the contents of stereotypes about women and men in Turkey and to analyze the contents
about the honor together with the gender stereotypes defined in the field. The first study is aimed to
understand the content of the honor concept in Turkey. The suggestion was tested that the properties
made women and men honorable are distinct from each other in Turkey which is a culture of honor.
For this purpose, data were collected from 157 participants (76 men, 81 women) about "an honorable
woman" and "an honorable man" social representations. As a result of prototype and cluster analyses,
in accordance with the expectations it was found that while some contents of "an honorable woman"
and "an honorable man" are specific to one gender and some of them are same. In the second study,
content of honorable woman and honorable man representations were evaluated as the contents of
stereotypes, and the relationship between the honor representation and the basic stereotype dimensions
defined in the Stereotypical Content Model (SCM) -sociability/competence/morality- was examined.
Adjectives
previously
used
in
the
evaluation
of
basic
stereotype
dimensions
-sociality/competence/morality- were collected together and with all these adjectives the adjective lists of
honorable women and honorable men contents obtained in the first study were presented to 251
participants (112 men, 139 women). They were asked to what extent these adjectives define women and
men when considering the opinion of society. Exploratory factor analyzes applied separately to each of
the two data sets (where adjectives are evaluated for women and are evaluated for men) to determine
the stereotype dimensions specific to women and men and the content of these dimensions. It has been
found that grouping gender stereotypes in three dimensions as competence, sociability and morality,
and clustering the contents of honor representation together with the morality stereotype contents is
appropriate. Confirmatory factor analyses were performed in a third study with data collected from 451
participants (225 men, 226 women) and then the consistency of factor structure obtained in the second
study was confirmed. In the last study, the hypotheses and research questions about the predictive
effects of gender stereotypes on gender system justification, honor system justification and legitimizing
violence against women were tested separately on male and female participants. For this purpose, data
were collected from 230 participants (114 men, 116 women) through a questionnaire. Consistent with
the hypotheses of the study, the decrease in defining women as competent and the increase in defining
them as moral/honorable and the increase in defining men as moral/honorable and competent have
strong effects on the increase of gender system justifying ideologies. These effects observed specifically
among females. Results were discussed by compared with the findings of previous studies.
Keywords:
Gender stereotypes, competence, sociability, morality, honor, social representation, factor analysis
v
ÖNSÖZ
Bursa Uludağ Üniversitesindeki eğitim sürecimde emeklerini ve desteklerini
esirgemeyen tüm hocalarıma saygılarımı sunar, ayrı ayrı her birine teşekkür ederim.
Danışmanım olarak beni eğiten, gelişmeye teşvik eden ve desteğini hiçbir
zaman esirgemeyen çok değerli hocam Doç. Dr. Leman Pınar TOSUN’a ne kadar
teşekkür etsem az olur. Bu uzun süreçte sabırla bana yol gösterdiğiniz ve emekleriniz
için sonsuz teşekkür ederim. Öğrencisi olmaktan her zaman gurur duyduğum çok
kıymetli hocam Prof. Dr. M. Ersin KUŞDİL’e tezime sağladığı büyük katkılardan ve
emeklerinden dolayı çok teşekkür eder, şükranlarımı sunarım.
Tez izleme ve tez savunma jürilerimde yer alan değerli hocam Doç. Dr. Rüyam
KÜÇÜKSÜLEYMANOĞLU’ya geri bildirimleri ve destekleri için teşekkür ederim.
Tez savunma jürimde yer alan kıymetli hocalarım Dr. Öğretim Üyesi Timuçin
AKTAN’a ve Dr. Öğretim Üyesi Gülçin AKBAŞ-USLU’ya geri bildirimleri ve tezime
sundukları katkılardan dolayı çok teşekkür ederim.
Tez sürecimde bilgilerini ve desteğini esirgemeyen sevgili arkadaşım Gamze
ÖZDEMİR’e çok teşekkür ederim. Son olarak, şimdiye kadar bana çok büyük
emekleri geçen, iyi ki yanımdaydınız dediğim canım anneanneme ve anneme
şükranlarımı sunarım.
vi
I. BÖLÜM .............................................................................................................................. 1
1. GİRİŞ ................................................................................................................................. 1
1.1. KALIPYARGILARA YÖNELİK TEMEL KURAMSAL YAKLAŞIMLAR ............... 4
1.1.1. Sosyal Biliş Yaklaşımı ................................................................................................. 4
1.1.2. Sosyal Temsiller Yaklaşımı ......................................................................................... 9
1.2. TOPLUMSAL CİNSİYET KALIPYARGILARI ......................................................... 12
1.2.1. Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargılarının KİM’deki Kalıpyargı Boyutları Açısından
Değerlendirilmesi ................................................................................................................. 12
1.2.1.1. Kalıpyargı Boyutlarında Revizyon: Sevecenlik yerine Ahlak ve Sosyallik ........... 17
1.2.2. Namus Kalıpyargısı.................................................................................................... 21
1.3. KALIPYARGILARIN İDEOLOJİK İŞLEVİ: SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRMA
KURAMI ............................................................................................................................. 27
1.4. ARAŞTIRMANIN AMACI .......................................................................................... 35
II. BÖLÜM ........................................................................................................................... 40
2. BİRİNCİ ÇALIŞMA ........................................................................................................ 40
2.1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 40
2.1.1. Birinci Çalışmanın Araştırma Soruları....................................................................... 41
2.2. YÖNTEM ...................................................................................................................... 42
2.2.1. Materyaller ................................................................................................................. 42
2.2.1.1. Demografik Bilgi Formu ......................................................................................... 42
2.2.1.2. Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe Yönelik Hiyerarşik Çağrışımlar ................. 43
2.2.2. İşlem ........................................................................................................................... 43
2.2.3. Veri Analizi ................................................................................................................ 44
2.2.4. Katılımcılar ................................................................................................................ 44
2.3. BULGULAR ................................................................................................................. 45
2.3.1. Çeşitlilik ve Nadirlik Analiz Bulguları ...................................................................... 45
2.3.2. Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe Yönelik Sosyal Temsillerin Analiz Bulguları46
2.3.2.1. Prototip Analizi ....................................................................................................... 47
2.3.2.2. Benzerlik Analizi .................................................................................................... 49
2.3.2.3. Kümeleme analizi.................................................................................................... 52
2.4. TARTIŞMA .................................................................................................................. 55
III. BÖLÜM ......................................................................................................................... 61
vii
3. İKİNCİ ÇALIŞMA .......................................................................................................... 61
3.1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 61
3.2. YÖNTEM ...................................................................................................................... 63
3.2.1. Materyaller ................................................................................................................. 63
3.2.1.1. Demografik Bilgi Formu ......................................................................................... 63
3.2.1.2. Kalıpyargı İçerikleri Listesi .................................................................................... 63
3.2.2. İşlem ........................................................................................................................... 68
3.2.3. Veri Analizi ................................................................................................................ 69
3.2.4. Katılımcılar ................................................................................................................ 70
3.3. BULGULAR ................................................................................................................. 71
3.3.1. Ahlak, Sosyallik, Yetkinlik Kalıpyargıları ile hem Namuslu Kadını hem de Namuslu
Erkeği Temsil Eden Özelliklerin Birlikte Değerlendirildiği Faktör Analizlerinin Sonuçları
.............................................................................................................................................. 71
3.3.1.1. Açımlayıcı Faktör Analizi İçin Başlangıç Analizleri .............................................. 72
3.3.1.2. Açımlayıcı Faktör Analizi Bulguları: Ortak Faktörler ............................................ 72
3.3.1.3. Kalıpyargı Boyutlarının Ortalamalarına İlişkin Karşılaştırma Bulguları................ 76
3.3.2. Ahlak, Sosyallik, Yetkinlik Kalıpyargıları ile Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe
Özgü Özelliklerin Birlikte Değerlendirildiği Faktör Analizlerinin Sonuçları ..................... 78
3.3.2.1. Açımlayıcı Faktör Analizi İçin Başlangıç Analizleri .............................................. 79
3.3.2.2. Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar Listesi Üzerinde Yapılan Açımlayıcı Faktör
Analizinin Bulguları ............................................................................................................. 79
3.3.2.3. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesi Üzerinde Yapılan Açımlayıcı Faktör
Analizinin Bulguları ............................................................................................................. 81
3.4. TARTIŞMA .................................................................................................................. 84
4. ÜÇÜNCÜ ÇALIŞMA ...................................................................................................... 90
4.1. GİRİŞ ............................................................................................................................ 90
4.1.1. Üçüncü Çalışmanın Hipotezleri ................................................................................. 91
4.2. YÖNTEM ...................................................................................................................... 92
4.2.1. Materyaller ................................................................................................................. 92
4.2.2. İşlem ........................................................................................................................... 92
4.2.3. Veri Analizi ................................................................................................................ 92
4.2.4. Katılımcılar ................................................................................................................ 94
viii
4.3. BULGULAR ................................................................................................................. 96
4.3.1. Doğrulayıcı Faktör Analizi Bulguları ........................................................................ 96
4.3.1.1. Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Listesi Üzerinde Yapılan Analizlerin Bulguları ..... 96
4.3.1.2. Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Listesi Üzerinde Yapılan Analizlerin Bulguları ... 100
4.4. TARTIŞMA ................................................................................................................ 106
IV. BÖLÜM ....................................................................................................................... 110
5. DÖRDÜNCÜ ÇALIŞMA .............................................................................................. 110
5.1. GİRİŞ .......................................................................................................................... 110
5.1.1. Dördüncü Çalışmanın Araştırma Soruları ve Hipotezleri ........................................ 112
5.2. YÖNTEM .................................................................................................................... 115
5.2.1. Materyaller ............................................................................................................... 115
5.2.1.1. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesi .......................................... 115
5.2.1.2. Cinsiyet Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği.............................................................. 116
5.2.1.3. Namus Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği................................................................ 116
5.2.1.4. Evlilikte Kadına Yönelik Şiddeti Meşrulaştıran İçerikler Ölçeği ......................... 117
5.2.2. İşlem ......................................................................................................................... 117
5.2.3. Veri Analizi .............................................................................................................. 117
5.2.4. Katılımcılar .............................................................................................................. 118
5.3. BULGULAR ............................................................................................................... 119
5.3.1. Başlangıç Analizleri ................................................................................................. 119
5.3.2. Katılımcıların Cinsiyetine Bağlı Olarak Çalışma Değişkenleri Arasındaki Ortalama
Farklılıklarına İlişkin Analiz Bulguları .............................................................................. 123
5.3.3. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargıların Sistemi Meşrulaştırıcı İdeolojileri
Yordayıcı Gücüne İlişkin Regresyon Analizi Bulguları .................................................... 124
5.4. TARTIŞMA ................................................................................................................ 131
V. BÖLÜM ....................................................................................................................... 137
6. GENEL TARTIŞMA ..................................................................................................... 137
KAYNAKLAR .................................................................................................................. 144
EKLER ............................................................................................................................... 159
Ek 1 Alandaki Çalışmalarda Kullanılan Yetkinlik ve Sevecenlik Kalıpyargılarının
İçeriklerine İlişkin Tablo .................................................................................................... 159
Ek 2 Alandaki Çalışmalarda Kullanılan Ahlak Kalıpyargısının İçeriğine İlişkin Tablo ... 161
ix
Ek 3 Birinci Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları .......................................................... 163
Ek 4 İkinci ve Üçüncü Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları .......................................... 167
Ek 5 İkinci Çalışmadaki Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar ve Erkeklere Yönelik
Kalıpyargılar Listesindeki Her Bir Maddenin Ortalama Değer ve Standart Sapmaları..... 173
Ek 6 Üçüncü Çalışmada Elde Edilen Özellikler Arasındaki Korelasyonlar ve MaddeToplam Korelasyonları....................................................................................................... 174
Ek 7 Dördüncü Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları...................................................... 177
Ek 8 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Dördüncü Çalışmadaki Faktör
Analizi Bulguları ................................................................................................................ 184
Ek 9 Etik Kurul İzin Formu ............................................................................................... 186
x
TABLOLAR
Tablo 1 Sosyal Temsillerin Yapısına İlişkin Tablo........................................................... 11
Tablo 2 KİM’de Sosyal Grupların Yetkinlik ve Sevecenlik Açısından Özelliklerine Göre
Ayrıldıkları Kümeler ve Bu Kümelerde Yer Alan Sosyal Gruplara Örnekler .................. 14
Tablo 3 Birinci Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri ................................... 45
Tablo 4 Çeşitlilik ve Nadirlik İndekslerine İlişkin Tablo ................................................. 46
Tablo 5 Literatürde Sevecenlik, Yetkinlik, Ahlak Kalıpyargılarının İçeriği Olarak
Sunulan Sıfatlar ile Sosyal Temsil Çalışmasının Sonuçlarına Göre Namus Kalıpyargısının
İçeriğini Oluşturan Sıfatlar ................................................................................................ 67
Tablo 6 İkinci Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri ..................................... 71
Tablo 7 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Ortak Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı
Faktör Analizlerinin Sonuçları .......................................................................................... 74
Tablo 8a Listedeki 10 Maddenin Elenmesinin Ardından Erkeklere Yönelik Kalıpyargı
Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin Sonuçları ........................................... 75
Tablo 8b Listedeki 10 Maddenin Elenmesinin Ardından Kadınlara Yönelik Kalıpyargı
Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin Sonuçları ............................................ 75
Tablo 9 Kalıpyargı Boyutları Arasındaki Korelasyonlar .................................................. 76
Tablo 10 Listeye Namuslu Kadına Özgü Sosyal Temsil İçeriklerinin Eklenmesinin
Ardından Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin
Sonuçları ........................................................................................................................... 80
Tablo 11 Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutları Arasındaki Korelasyonlar ................. 81
Tablo 12 Listeye Namuslu Erkeğe Özgü Sosyal Temsil İçeriklerinin Eklenmesinin
Ardından Erkeğe Yönelik Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin
Sonuçları ........................................................................................................................... 83
Tablo 13 Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutları Arasındaki Korelasyonlar.................. 84
Tablo 14 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutlarının Ortalamaları, Standart
Sapmaları........................................................................................................................... 84
Tablo 15 Üçüncü Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri ................................ 95
Tablo 16 Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Analiz Modeli Uyum
Değerleri ............................................................................................................................ 97
Tablo 17 Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Analiz Modeli Uyum
Değerleri ............................................................................................................................ 98
Tablo 18 Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutları ile Demografik Değişkenler Arasındaki
Korelasyonlar .................................................................................................................... 100
Tablo 19 Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Analiz Modeli Uyum
Değerleri ............................................................................................................................ 101
Tablo 20 Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Analiz Modeli Uyum
Değerleri ............................................................................................................................ 104
xi
Tablo 21 Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutları ile Demografik Değişkenler Arasındaki
Korelasyonlar .................................................................................................................... 104
Tablo 22 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutlarının Ortalamaları, Standart
Sapmaları........................................................................................................................... 105
Tablo 23 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı İçeriklerinden Ortak Olanlar, Kadına
Özgü Olanlar, Erkeğe Özgü Olanlar ................................................................................. 106
Tablo 24 Dördüncü Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri ............................ 119
Tablo 25 Dördüncü Çalışmadaki Değişkenlerin Ortalamaları, Standart Sapmaları, Alınan
En Düşük ve En Yüksek Değerler .................................................................................... 120
Tablo 26 Dördüncü Çalışmadaki Değişkenler Arasındaki Korelasyonlar ........................ 122
Tablo 27 Dördüncü Çalışmadaki Değişkenlerin Ortalamalarının Kadın ve Erkek
Katılımcılar Arasındaki Farkı ........................................................................................... 123
Tablo 28 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargıların Sistemi Meşrulaştırıcı İdeolojiler
Üzerindeki Yordayıcı Gücüne İlişkin Regresyon Analizi Bulguları ................................ 127
xii
ŞEKİLLER
Şekil 1 Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Prototip Analizi Sonuçları ........................... 48
Şekil 2 Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Prototip Analizi Sonuçları ............................ 48
Şekil 3a Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Benzerlik Analizi Grafiği ........................... 50
Şekil 3b Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Çevresel Unsurların Anlamsal Yakınlıkları
Göz Önünde Bulundurularak Düzenlenmiş Benzerlik Analizi Grafiği ............................ 51
Şekil 4a Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Benzerlik Analizi Grafiği ........................... 51
Şekil 4b Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Çevresel Unsurların Anlamsal Yakınlıkları
Göz Önünde Bulundurularak Düzenlenmiş Benzerlik Analizi Grafiği ............................ 52
Şekil 5 Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Kümeleme Analizi Sonuçları ....................... 53
Şekil 6 Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Kümeleme Analizi Sonuçları ....................... 54
Şekil 7 Kalıpyargı Türü ile Değerlendirmenin Hangi Cinsiyet İçin Yapıldığının Etkileşimi
Grafiği ............................................................................................................................... 78
Şekil 8 Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Doğrulayıcı Faktör
Analizi ............................................................................................................................... 97
Şekil 9 Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Doğrulayıcı Faktör
Analizi .............................................................................................................................. 99
Şekil 10 Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Doğrulayıcı Faktör
Analizi ............................................................................................................................... 101
Şekil 11 Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Doğrulayıcı Faktör
Analizi ............................................................................................................................... 103
xiii
I. BÖLÜM
1. GİRİŞ
Toplumsal cinsiyet kalıpyargıları, kadınların ve erkeklerin ne gibi özelliklere
sahip olduğu ve ne gibi özelliklere sahip olmasının uygun olduğu ya da olmadığına
dair geniş kabul gören yargılardır. Toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği
çalışmaların büyük bir kısmının yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargı boyutları
üzerinden gerçekleştirildiği görülmektedir.
Bu çalışmada, Türkiye gibi namus kültürlerinde toplumsal cinsiyet
kalıpyargıları incelenirken, alanda yer verilen temel kalıpyargı boyutlarının yanı sıra
kadına ve erkeğe yönelik namus kalıpyargılarının da göz önünde bulundurulması
gerektiği önerilmiştir. Namus, geçmişten günümüze Türkiye’deki önemli kültürel
değerlerden biri olagelmiştir. Türkiye’de ve diğer tüm namus kültürlerinde namus,
kişinin doğuştan sahip olduğu ve asla yitirmemek için uğraşması gereken bir
özelliktir; onu kaybettiği takdirde kişi, toplumsal itibar kaybından dışlanmaya ve
şiddete maruz kalmaya kadar uzanan olumsuzluklar yaşar (Leung ve Cohen, 2011:
509; Sever ve Yurdakul, 2001; Uskul, Oyserman ve Schwarz, 2010: 196). “Namus”
denildiğinde, hem dürüstlük gibi ahlak özellikleri, hem de cinsel saflık gibi daha
spesifik özellikler anlaşılabilmektedir. Toplumun namuslu kabul edilmek için
kadınlardan ve erkeklerden beklentileri farklı olabilmektedir. Bu nedenle namus
kalıpyargı boyutunun şu iki alt boyutu kapsaması beklenebilir: namuslu kadın
kalıpyargısı ve namuslu erkek kalıpyargısı.
Çalışmanın ilk amacı doğrultusunda gerçekleştirilen birinci çalışmada, birer
toplumsal cinsiyet kalıpyargısı olarak değerlendirilen namuslu kadın ve namuslu
erkek temsillerinin içeriği incelenmiştir. Bu incelemede, Sosyal Temsiller Kuramı
temel kuramsal çerçeve olarak belirlenmiş ve bu kuramın çalışma metodolojisi
kullanılmıştır. Sosyal temsil çalışmalarında bir temsil öznesine ilişkin içerikler,
serbest çağrışım yöntemiyle elde edilmektedir. Örneğin katılımcılardan, hedef bir
sosyal grubu düşündüklerinde bu grubu tanımlayan özellikleri listelemeleri istenir.
Kuram kapsamında, en sık belirtilen ve en önemli görülen -merkezi çekirdektekisosyal temsil içeriklerinin toplumun genelince paylaşıldığı iddia edilmektedir. Elde
edilen temsil içeriklerinin farklı bir çalışma metodolojisiyle yeniden incelenerek
1
kuramın bu iddiasının sınanması bazı araştırmacılarca önerilmektedir (Augoustinos
ve Innes, 1990: 217; Doise ve diğerleri, 1993: 12).
Bu çalışmada spesifik olarak, kadınlara ve erkeklere yönelik namus
kalıpyargılarının içeriğinin belirlenmesinin yanı sıra, alanda tanımlanan temel
kalıpyargılar ile birlikte ele alındıklarında namus kalıpyargılarının nasıl bir faktör
yapısı sergilediğinin incelenmesi amaçlanmıştır. Farklı sosyal gruplara yönelik
kalıpyargı değerlendirme boyutlarının tanımlandığı güncel bir model olan Kalıpyargı
İçeriği Modeli’nde (KİM), kalıpyargı içeriklerinin iki temel değerlendirme boyutu
altında (sevecenlik ve yetkinlik) toplandığı iddia edilmektedir (Fiske, Xu, Cuddy ve
Glick, 1999: 480). Sonraki bazı çalışmalarda ise sevecenlik boyutunu sosyallik ve
ahlak alt boyutlarına ayırmak daha uygun görülmüştür (Fiske, 2018: 70; Leach,
Ellemers ve Barreto 2007: 238). Toplumsal cinsiyet kalıpyargı boyutlarının
yetkinlik-sevecenlik şeklinde iki boyutlu bir yapı mı sergileyeceği yoksa sosyallikahlak-yetkinlik şeklinde üç boyutlu bir yapıdan mı oluşacağı ile namus içeriklerinin
bu boyutlara nasıl entegre olacağı ikinci bir çalışma kapsamında incelenmiştir.
Genelde sosyal biliş yaklaşımında, özelde Kalıpyargı İçeriği Modelinde
sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların çalışılmasında en çok başvurulan yöntem,
Likert tipi değerlendirmelerdir. Bir sıfat listesi hazırlanarak katılımcılardan hedef
grubun (örn. kadınlar veya erkekler) bu listedeki özelliklere ne ölçüde sahip olduğu
sorulmaktadır. Kalıpyargı İçeriği Modeli kapsamında gerçekleştirilmiş çalışmaların
bazılarında, bireysel görüşler yerine toplumun genelinin görüşlerinin sorulması
suretiyle yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargılarıyla yüksek ya da düşük düzeyde
tanımlanma açısından farklı sosyal gruplara yönelik kültürel kalıpyargıların
belirlenmesi amaçlanmaktadır (örn., Fiske ve diğerleri, 1999: 478). Modelde, sosyal
grupların bir kalıpyargı boyutuyla yüksek düzeyde tanımlanırken, diğeri ile düşük
düzeyde tanımlanışı, “karma içerikli kalıpyargılar” olarak adlandırılmaktadır. Bir
toplumdaki pek çok sosyal gruba ilişkin kalıpyargıların karma içerikli olduğu
önerilmektedir (Fiske ve diğerleri, 2002: 878). Modelin önerileri ile uyumlu bir
biçimde, kadınlar yetkinliğe kıyasla sevecenlik kalıpyargı boyutuyla daha yüksek
düzeyde tanımlanırken, erkekler sevecenlikle kıyaslandığında yetkinlik kalıpyargı
boyutuyla daha yüksek düzeyde tanımlanmaktadır (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21;
Eckes, 2002: 104; Fiske, Cuddy, Glick ve Xu, 2002: 893).
2
KİM’de, her ne kadar kalıpyargı değerlendirme boyutları olarak sosyallikahlak-yetkinlik önerilmişse de, bu boyutların içeriğinin hangi özelliklerle
doldurulacağının kadınlara mı yoksa erkeklere mi yönelik kalıpyargıların
incelendiğine bağlı olarak değişmesi mümkündür. Örneğin yetkinlik kalıpyargı
boyutu açısından, kadınları düşük yetkin kılan ve erkekleri yüksek yetkin kılan
özelliklerin birbirinden farklılaşması olasıdır. Bu tez çalışmasında, cinsiyet
kalıpyargılarını çalışırken, kadınlara yönelik kalıpyargı boyutlarının içerikleri ile
erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının içeriklerinin birbirinden ayrışabileceği,
kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların yapılanmasının da birbirinden farklı
olabileceği önerilmiştir. Bu önerilerden hareketle, kadınlara ve erkeklere özgü
kalıpyargı boyutlarının ve bu boyutların içeriklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu
hedefler doğrultusunda açımlayıcı faktör analizinin gerçekleştirildiği ikinci
çalışmanın ardından, elde edilen kalıpyargı boyutlarına üçüncü bir çalışma
kapsamında doğrulayıcı faktör analizi uygulanarak bu boyutların yapısal tutarlılığı
sınanmıştır.
İkinci ve üçüncü çalışmalarda gerçekleştirilen faktör analizlerinin sonrasında,
kadınlara ve erkeklere yönelik elde edilen kalıpyargı boyutlarının ortalamaları
incelenerek, toplumsal cinsiyet kalıpyargılarına ilişkin “karma içerikli kalıpyargılar
hipotezinin” sınanması amaçlanmıştır. Buna göre, kadınların yetkinliğe kıyasla daha
mı sevecen (ya da sosyal/ahlaklı) tanımlandığı ve erkeklerin sevecenliğe (ya da
sosyalliğe/ahlaka) kıyasla daha mı yetkin tanımlandığı incelenerek kadınları ve
erkekleri tanımlamada kullanılan toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının belirlenmesi
mümkün
olacaktır.
boyutunun/boyutlarının,
Ayrıca,
namus
erkekleri
ve
içeriklerinin
kadınları
yer
aldığı
tanımlamada
kalıpyargı
yetkinliğe
ve
sevecenliğe (sosyalliğe-ahlaka) kıyasla ne düzeyde kullanıldığı incelenebilecektir.
Dördüncü bir çalışma kapsamında son olarak, kadına ve erkeğe özgü olarak elde
edilen toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerle
ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Bu tez çalışması beş bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kalıpyargılara
yönelik temel kuramsal yaklaşımlardan sosyal biliş ve sosyal temsiller yaklaşımı
tanıtılacaktır. Ardından, temel kalıpyargı boyutlarına ilişkin güncel bir model olan
Kalıpyargı İçeriği Modeli tanıtılarak bu model kapsamında tanımlanan kalıpyargı
3
boyutları üzerinden toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği çalışma bulguları
aktarılacaktır. Daha sonrasında, Türkiye’de gerçekleştirilmiş namus çalışmalarının
bulguları sunularak, kadın namusu ve erkek namusu arasındaki anlam farklılığı bu
çalışmalar üzerinden incelenecektir. Birinci bölümün sonunda araştırmanın amaçları
özetlenecektir. İkinci bölümde, namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerinin
incelendiği sosyal temsil çalışmasının bulguları ile bulgulara ilişkin bir tartışma
sunulacaktır. Üçüncü bölümde, elde edilen namus içeriklerinin KİM’deki kalıpyargı
boyutlarının içeriğiyle ne ölçüde ve nasıl entegre olduğunun incelendiği açımlayıcı
ve doğrulayıcı faktör analizi çalışmalarına ilişkin bulgulara yer verilerek, elde edilen
bu kalıpyargı boyutlarının ortalamalarına ilişkin analizler sunulacaktır. Ardından, bu
çalışmaların bulgularına dair tartışmalara yer verilecektir. Toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarının cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojilerle ilişkisinin incelendiği
çalışmanın bulgularına ve bulgulara dair bir tartışmaya dördüncü bölümde yer
verilecektir. Son olarak beşinci bölümde, elde edilen tüm çalışmaların bulgularına
ilişkin genel bir değerlendirme sunulacaktır.
1.1. KALIPYARGILARA YÖNELİK TEMEL KURAMSAL YAKLAŞIMLAR
1.1.1. Sosyal Biliş Yaklaşımı
Kalıpyargı (stereotype) terimi ilk kez gazeteci ve yazar Lippman (1922)
tarafından yayınlanan bir kitapta kullanılmıştır (Jost ve Hamilton, 2005: 211).
Lipmann’a göre kalıpyargılar, bir toplumdaki
çeşitli
grupların üyelerinin
özelliklerine ilişkin o kültürdeki ortak tanımlamalar anlamına gelmektedir. İlerleyen
yıllarda, farklı sosyal gruplara yönelik kalıpyargılar -özellikle etnik gruplara yönelik
kalıpyargılar-
psikoloji
alanında
çalışılmaya
başlanmıştır.
Geçmişteki
bu
çalışmalardan en ünlüsü, Katz ve Braly (1933: 282) tarafından gerçekleştirilen
araştırmadır. Çalışmada katılımcılara bir sıfat listesi sunulmuş ve katılımcılardan,
farklı etnik grupları listedeki sıfatların tanımlayıp tanımlamadığını değerlendirmeleri
istenmiştir. Böylece etnik gruplara yönelik temel kalıpyargılar belirlenmiştir.
Örneğin, katılımcıların %84’ü Siyah ırktan insanları batıl inançlı olarak
tanımlamıştır. Bu durumda batıl inançlı olmak, Siyah ırktan insanlara yönelik temel
bir kalıpyargı olarak kabul edilmiştir (Katz ve Braly, 1933: 284). İkinci bir çalışma
kapsamında, etnik grupları nitelendirmek için toplumda uygun görülen sıfatların
4
neler oldukları ve de bu sıfatların ne ölçüde arzu edilir (olumlu) nitelikte olduğu
belirlenmiştir. Bir grubu nitelendirmek için uygun görülen sıfatların arzu edilirliği ne
kadar düşükse, o gruba ilişkin önyargılı tutumların o kadar yüksek olduğu
anlaşılmaktadır. Böylece, sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların önyargılarla ilişkisi
incelenmiştir (Katz ve Braly, 1935: 189). 1930’lu yıllardan günümüze dek, çeşitli
sosyal gruplara yönelik olumsuz nitelikteki kalıpyargıların önyargılı tutumlara ve de
bu tutumların ayrımcı davranışlara neden olduğu görüşünü temel alarak çok sayıda
çalışma gerçekleştirilmiştir (Schneider, 2004: 9).
Önyargı literatüründe birbiri ile iç içe geçmiş gibi görünen kalıpyargı, önyargı
ve ayrımcılık terimleri Allport (1954) tarafından anlamsal ayrımları netlikle
anlaşılacak şekilde tanımlanmıştır. Bu tanımlar, ilerleyen yıllarda alanda hâkim
olacak sosyal biliş yaklaşımının temelini oluşturmuştur. Allport’a göre kalıpyargılar,
farklı sosyal kategorilere mensup bireylere yönelik genellenmiş inançlardır (Eagly ve
Diekman, 2005: 23). Bu açıdan kalıpyargılar, kategori üyelerinin tektipleştirildiği ve
kimi zaman söz konusu kategorinin üyeleri tarafından da içselleştirilen yargılar
olarak hizmet etmektedir (Major ve Vick, 2005: 142).
Günümüzde, sosyal gruplara yönelik her bir özelliğin birer kalıpyargı olarak
adlandırılması yerine, bu özelliklerin oluşturduğu bir yapıyla sosyal grupların yüksek
ya da düşük düzeyde tanımlanışları kalıpyargı olarak adlandırılmaktadır (Fiske ve
diğerleri, 2002: 879). Bu yapının içerisinde yer alan özellikler ise kalıpyargı
içerikleri olarak adlandırılır. Örneğin, alandaki güncel bir model olan Kalıpyargı
İçeriği Modelinde sosyal gruplara yönelik temel birer değerlendirme boyutu olarak
yetkinlik ve sevecenlik tanımlanmıştır ve grupların bu boyutlarla yüksek ya da düşük
düzeyde tanımlanışları açısından gruplara yönelik kalıpyargılar belirlenmeye
çalışılmaktadır: örn. genel olarak kadınlara yönelik kalıpyargılar, yüksek sevecenlik
ve düşük yetkinlik iken; feminist kadınlara yönelik kalıpyargılar, yüksek yetkinlik ve
düşük sevecenliktir. Öte yandan, model kapsamındaki çalışmalarda bu kalıpyargı
boyutlarının içeriğinin belirlenilmesi ile ilgilenilmez. Bunun yerine, farklı
çalışmalarda farklı yetkinlik ve sevecenlik özellikleri üzerinden ölçümler
gerçekleştirilerek, sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların duygusal tutumlarla ve
davranışsal niyetlerle ilişkisi incelenir. Aynı sosyal gruplara yönelik aynı
kalıpyargıların incelendiği alandaki çalışmalarda kullanılan kalıpyargı içeriklerinin
5
birbirinden farklılaştığı görülmektedir (bknz. Ek 1). Ayrıca, tek bir özelliğin
kalıpyargı olarak incelendiği güncel bazı çalışmalar da mevcuttur (örn. Cichocka,
Winiewski, Bilewicz, Bukowski ve Jost, 2015: 792). Alandaki çalışmalar arasındaki
söz konusu tutarsızlığın temel nedeni, sosyal gruplara yönelik temel kalıpyargıların
içeriğinin ne olduğundansa bu kalıpyargıların bilgi işleme süreçleri üzerindeki
rolünün incelenmesine verilen önemden kaynaklanır. Bu durum, ana akım sosyal
psikolojide benimsenen temel yaklaşımla yakından ilintilidir.
Ana akım sosyal psikolojide, 1970’lerden günümüze dek, sosyal biliş
yaklaşımı benimsenmiştir. Sosyal biliş açısından kalıpyargılar, bireylerin sosyal
dünyayı
daha
kolay
yorumlamak
amacıyla
sosyal
objelerin
özelliklerini
kategorilendirme eğilimlerinin bir sonucudur. Diğer bir ifadeyle, karmaşık sosyal
dünyayı daha basit bir hale indirgemeye yardımcı olurlar. Bu bakış açısına göre
kalıpyargılar, zihinsel şemalardır (Augoustinos, Walker ve Donaghue, 2014: 73).
Deneyim ve sosyal etkileşim yoluyla edinilen şemalar, sosyal dünyadaki bilgileri
anlamlandırmaya hizmet eden “bilişsel kısa yollardır” (Augoustinos ve diğerleri,
2014: 68). Örneğin, kadınların düşük yetkinlikte ve erkeklerin yüksek yetkinlikte
olduğuna ilişkin kalıpyargılar vardır ve bu kalıpyargılar, sosyal dünyayı
yorumlamayı kolaylaştırır. 1970’lerden itibaren bilişsel yaklaşımın sosyal psikolojiye
hâkim oluşuyla birlikte, sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların içeriğinin ne olduğu
ve bu içeriği belirleyen unsurların ne olduğu çalışma konusu olmaktan çıkmıştır.
Örneğin, erkeklerin yetkinlikle yüksek düzeyde ilintilendirildiği ve kadınların
yetkinlikle düşük düzeyde ilintilendirildiği özelliklerin neler olduğu ve kadınlarla
erkeklerin bu içeriklerle neden yüksek/düşük düzeyde ilintilendirildiği soruları
yanıtsız kalmıştır. Kalıpyargılar, bireyin zihninde kendine öylece yer edinmiş bir
yapı olarak görülmüş ve bu kalıpyargıların içeriğinin ne olduğundan ziyade olumsuz
kalıpyargıların hangi
koşullarda azaldığı
gibi kalıpyargıların bilgi işleme
süreçlerindeki rolüne odaklanan çalışmalar yapılır olmuştur (Augoustinos ve
diğerleri, 2014: 235; Augoustinos ve Innes, 1990: 215; Schneider, 2004: 12).
İleriki dönemlerde, kalıpyargıların birey düzeyinde ele alınmasına yönelik
eleştiriler öne sürülmeye başlanmıştır. Bu eleştirilerden ilki, Sosyal Kategorilendirme
Teorisinden gelmiştir. Teoriye göre kalıpyargılar, sosyal bağlamdan bağımsız olarak
düşünülemez. Sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların içeriği, içinde bulunulan
6
bağlama göre şekillenen esnek yapılardır ve gruplar arası karşılaştırmalara bağlı
olarak belirlenir. Bu karşılaştırmalar, bireylerin sosyal kimliklerini olumlama
ihtiyacından kaynaklanır (Augoustinos ve diğerleri, 2014: 90). Örneğin, toplumsal
cinsiyet kimliğinin belirgin olduğu bir bağlamda kadınlar ve erkekler, kendi cinsiyet
gruplarını diğeriyle çeşitli özellikler açısından karşılaştırır. Bu karşılaştırmalar
yoluyla, kendi cinsiyet gruplarına özgü olan, onu diğer cinsiyet grubundan farklı
(çoğunlukla üstün) kılan özellikleri belirlemeye çalışırlar.
Bazı araştırmacılar, kalıpyargıların gruplar arası ilişkilere bağlı olarak
şekillendiği yönündeki eleştiriyi haklı ama yetersiz bulmuştur. Kalıpyargı
içeriklerinin oluşumunu açıklamada gruplar arası ilişkiler temelli bir açıklama
sunmanın kısıtlı bir yaklaşım olduğunu belirtmişlerdir (Augoustinos ve Walker,
1998: 635). Bu araştırmacılara göre farklı sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların
içeriğini belirleyen unsurlar bireysel, gruplar arası ve toplumsal unsurların
tamamıdır. Bireyin zihnindeki kalıpyargıların içeriğinin şekillenmesinde, mensup
olduğu grubun toplumsal statüsü ve grup üyelerinin çoğunluğunun paylaştığı inançlar
etkilidir. Ancak bu kalıpyargıların içeriğini belirleyen yalnızca grubun statüsü ve
görüşleri değildir, aynı zamanda toplumun ideolojisi, değerleri gibi toplumsal
unsurlar bireyin sahip olduğu kalıpyargıları şekillendirir. Bu açıdan sosyal gruplara
yönelik kalıpyargıların içeriklerinden bazıları kişiden kişiye değişebileceği gibi
toplumun genelince paylaşılan ve bireylerin çoğunluğu tarafından fikir birliğine
varılmış kalıpyargı içerikleri de söz konusudur (Augoustinos ve Walker, 1998: 645).
Bu düşünceyi bir örnek üzerinden açıklayacak olursak, kadının düşük yetkinlikle ve
erkeğin yüksek yetkinlikle tanımlandığı kalıpyargıların içeriklerinden bazıları kişiden
kişiye değişebileceği gibi, diğer bazı içeriklerin toplum genelinde paylaşılması
beklenecektir.
Kalıpyargıları bireylerin zihinlerindeki şemalar olarak tanımlayan sosyal biliş
yaklaşımı, kalıpyargılara yönelik birçok soruyu cevapsız bırakmaktadır. Bunlardan
en önemlisi, toplumdaki sosyal gruplara yönelik kalıpyargı içeriklerinin ne olduğu
sorusunun göz ardı edilmesidir. Kalıpyargı içerikleri sosyal gruplara yönelik olumsuz
nitelikteki özellikler olarak değerlendirilerek bu kalıpyargıların içerikleri çalışma
konusu dışında tutulmuş, öte yandan kalıpyargılara dayalı düşünmenin bilişsel bir
ihtiyaç olduğu varsayılmıştır. Bu ihtiyaç ister dünyayı anlamlandırmaya hizmet edici
7
bir nitelik taşısın ya da grup kimliğini olumlu görmeye hizmet edici bir nitelikte
olsun her iki durumda da kalıpyargıların içeriklerinin ne olduğu ve bu kalıpyargı
içeriklerinin şekillenmesinde toplumsal ve ideolojik unsurların nasıl bir etkisi olduğu
soruları yanıtsız kalmaktadır (Augoustinos ve Innes, 1990: 215; Augoustinos ve
Walker,
1998:
629-632;
Schneider,
2004:
12).
Sosyal
gruplara
yönelik
kalıpyargıların içerikleri bilinmeksizin bu kalıpyargılara ilişkin psikolojik çıktıların
anlaşılmasının zorluğu
göz
önüne
alındığında, kalıpyargıların içeriklerinin
incelenmesine yönelik çalışmalara tekrar ağırlık verilmesi gerekli gözükmektedir.
Kalıpyargı içeriklerinin ve bu kalıpyargıların işlevinin derinlemesine
anlaşılmasında kalıpyargıların “ideolojik sosyal temsiller” olarak tanımlanmasının
gerekliliği vurgulanmaktadır (Augoustinos ve Walker, 1998: 635-637). Bu görüşe
göre kalıpyargılar, toplum tarafından inşa edilen ve toplum genelinde fikir birliğine
varılan temsillerdir. Bu temsiller, sosyal gruplar arasındaki statü farkını
haklılaştırmaya hizmet edici bir işleve sahiptir. Kalıpyargıların içeriklerinin ve bu
kalıpyargıların işlevinin incelenmesinde, toplumsal ve ideolojik unsurların etkisinin
dikkate alınmasının gerekliliği vurgusu, Doise (1980: 214) tarafından tanımlanan
analiz düzeyleri üzerinden incelendiğinde daha açık hale gelmektedir. Sosyal
psikoloji konularının çalışılmasında benimsenebilecek analiz düzeylerinden ilki,
birinci analiz düzeyidir. Bu analiz düzeyinde, çevredeki olayların bireylerce nasıl
algılandığı ve de bu algılara bağlı olarak açığa çıkan davranışları açıklamada
kullanılabilecek bireysel özellikler inceleme konusudur. Sosyal biliş yaklaşımının
kalıpyargılara ilişkin bireysel şemalar tanımı, bu analiz düzeyinde yer alır. İkinci
analiz düzeyinde, bireylerin algılarına ve de davranışlarına kişiler arası ilişkiler
temelinde açıklamalar sunulur. Kalıpyargıların ailede edinildiği gibi sosyal öğrenme
yaklaşımı temelli bir açıklamada bulunmak, bu analiz düzeyindeki bir açıklama
olacaktır. Üçüncü düzeyde,
gruplar arası ilişkilerin ve bireylerin toplumsal
statülerinin etkileri de incelemeye dâhil edilir. Sosyal Kategorilendirme Kuramının
kalıpyargılara dair bakış açısı bu analiz düzeyinde yer alır. Dördüncü analiz
düzeyinde, ideolojik ve toplumsal unsurların etkisi de incelenir. Bir sosyal psikoloji
konusuna ilişkin toplumsal değerler ve normlar, toplumun genelinde paylaşılan
inançlar gibi açıklamalar sunuluyorsa bu düzeyde analiz gerçekleştirilmektedir
(Doise, 1980: 218; Lorenzi-Cioldi ve Doise, 1990: 87).
8
İlgili sosyal psikoloji konusuna yönelik ait olduğu düzeyin daha altında
açıklamalar sunulması, konuya ilişkin indirgemecilik problemi yaratacaktır. Örneğin,
kalıpyargılar, önyargı, ayrımcılık gibi toplumsal bir problem olan ve de toplumun
etkisiyle açığa çıkan sosyal psikoloji konularını açıklamada dördüncü düzeyin
kullanılması gerekir (Doise, 1980: 225). Sosyal gruplara yönelik kalıpyargı
içeriklerinin belirlenmesinde belirli bir yöntem söz konusu değildir. Önemli olan bu
kalıpyargıların incelenmesinde toplumsal ve ideolojik unsuların dikkate alındığı
çalışmaların gerçekleştirilmesidir (Augoustinos ve Innes, 1990: 644). Kalıpyargıları
toplum içinde inşa edilen yapılar olarak incelemeye imkân tanıyan temel bir kuram,
Serge Moscovici (1981) tarafından geliştirilen Sosyal Temsiller Kuramıdır.
1.1.2. Sosyal Temsiller Yaklaşımı
Sosyal Temsiller Kuramına göre sosyal gruplara yönelik kalıpyargı içerikleri,
aynı kültürün üyesi olan bireylerin karşılıklı etkileşimlerine dayalı olarak şekillenir
ve bu içeriklerin zamana ve kültüre bağlı değişimler gösterebildiği kabul edilir
(Augoustinos ve diğerleri, 2014: 247). Kalıpyargıların toplumda şekillenen dinamik
bir yapı olarak tanımlanışı, kalıpyargıları “sosyal temsiller” olarak adlandırmayı
mümkün kılmaktadır (Augoustinos ve Walker, 1998: 635). Sosyal temsiller, bir
topluluktaki iki ya da daha fazla kişinin etkileşiminin ürünü olan düşünce, inanç,
imge ve açıklamalar olarak tanımlanabilir (Moscovici, 1981: 185). Bu açıdan
toplumdaki tüm “şey”ler, tek tek bireylerin yalıtılmış zihinlerinin değil, bireyler
arasındaki ortak temsillerin bir ürünüdür (Jovchelovitch, 1996: 133).
Moscovici (1961) sosyal temsil içeriklerinin üç farklı boyut altında
gruplandırılabileceğini önermiştir: bilgi (information), sosyal temsil alanı (field of
representation) ve tutum (attitude) (Arruda, 2015: 130). Sosyal temsilin bilgi boyutu,
bir sosyal temsil öznesi hakkındaki bilgi dağarcığını kapsar. Bir sosyal temsil
objesine yönelik bilgilerin niteliği ve niceliği, o bilgilerin hangi kaynaklardan (örn.
sosyal medyadan, gazetelerden, televizyondan… vb.) edinildiğine bağlı olarak
değişebildiğinden, söz konusu sosyal temsile ilişkin bilgi dağarcığında kişiler arası
ve gruplar arası farklılıklar görülmesi mümkündür. Sosyal temsil içeriklerinin
“sosyal temsil alanı” adı verilen boyutu, sosyal temsil öznesi hakkında sosyal olarak
inşa edilmiş belirli temel bilgileri ve de bu öznenin ne ile ilgili olup olmadığına dair
9
genel bilgi içeriğini kapsar. Sosyal temsil içeriklerinin “tutum” boyutu ise sosyal
temsil öznesine karşı birey tarafından benimsenen temsil içeriklerini kapsar. Sosyal
temsil objesine yönelik tutumların olumlu ya da olumsuz nitelikte oluşuna bağlı
olarak tutum bileşenindeki içerikler şekillenir (Moliner ve Abric, 2015: 84; Teixeira,
Settembre ve Leal, 2007: 106).
Bir temsil öznesine dair toplumun genelince benimsenmiş içerikler, sembolik
çekirdek (figurative nucleus) olarak adlandırılmıştır. Sembolik çekirdekte, temsile
dair belirginleşmiş içerikler yer almaktadır (Moscovici, 1988: 222). Örneğin,
psikanalizin ortaya çıktığı yıllarda “bastırma” terimi, halk arasında yaygınlaşmış ve
psikanalize dair temel içeriklerden bir tanesi haline gelmiştir (Moliner ve Abric,
2015: 85). Sosyal temsillere dair bazı içeriklerin merkezi bir rol üstlenmesi
hakkındaki Moscovici’nin görüşleri, Abric (1993) tarafından genişletilmiştir
(Moliner ve Abric, 2015: 85). Abric (2003), temsile dair merkezi öneme sahip
içerikleri merkezi çekirdek (central core) olarak adlandırmış ve merkezi çekirdekteki
içeriklere kıyasla görece daha esnek temsil içeriklerini çevresel unsurlar (peripheral
elements) olarak nitelendirmiştir (Dany, Urdapilleta ve Monaco, 2015: 493).
Toplumun geneli tarafından paylaşılan merkezi çekirdekteki içerikler, değişime karşı
dirençlidir ve bir temsil için en önemli olan unsurları içerir. Değişime karşı esnek
olan çevresel bileşende, bireyler arasında çeşitlilik gösteren temsil içerikleri yer alır.
Azınlıktaki bireylerin görüşlerini barındırması muhtemel olan çelişen unsurlar
alanındaki içerikler, bazı bireylerce yüksek düzeyde önem verilen ancak çoğunluk
tarafından paylaşılmayan içeriklerdir (Dany ve diğerleri, 2015: 493; Quenza, 2005:
82).
Sosyal temsillerin yapısına ilişkin güncel kuramsal bilgiler Tablo 1’de
sunulmuştur. Tablodaki sol üst satır, merkezi çekirdeği tanımlamaktadır. Bu alanda
en sık belirtilen ve en önemli görülen özellikler yer alır. Sağ üst satırdaki birinci
çevresel alanda, sıklıkla belirtilen fakat önemli görülme düzeyi düşük unsurlar yer
alır. Sağ alt satırdaki ikinci çevresel alan unsurları hem sık belirtilmemiştir hem de
önemli görülme düzeyleri düşüktür. Sol alt satır, çelişen unsurlar alanıdır. Bu
alandaki unsurlara verilen önem düzeyi yüksek olmakla birlikte, sıklıkla
belirtilmeyen unsurlardır (Dany ve diğerleri, 2015: 493).
10
Tablo 1. Sosyal Temsillerin Yapısına İlişkin Tablo
Temsil içeriğine verilen önem düzeyi
Temsil içeriğinin
belirtilme sıklığı
Yüksek
Düşük
Yüksek
Düşük
Merkezi çekirdek
Birinci çevresel alan
Çelişen unsurlar alanı
İkinci çevresel alan
Not. Bu tablo, Dany, Urdapilleta ve Monaco (2015: 493)’dan çevrilmiştir.
Sosyal Temsiller Kuramı, kalıpyargılara toplumsal-ideolojik düzeyde
açıklamalar sunma avantajını getirir. Kalıpyargıların içeriğinin belirli bir kültür
içindeki zamana bağlı değişimlerini ve de bu içeriklerin farklı kültürlerde birbirinden
farklı oluşunu açıklamaya imkân tanımaktadır. Örneğin, toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarını oluşturan içeriklerin bir kısmı tüm kültürlerde aynı iken bir kısmı
belirli kültürlere özgü olabilir. Çünkü kalıpyargılar, kültür içerisinde dil ve iletişim
yoluyla sürekli inşa edilip şekillenmektedir (Marková, 2007: 225).
Sosyal Temsiller Kuramı, farklı kavramlara ilişkin içeriğin anlaşılması
açısından oldukça zengin bir kuramsal çerçeve ve çalışma yöntemi sunmakla birlikte,
bir sosyal gruba yönelik kalıpyargı içeriklerinin derinlemesine anlaşılmasında bazı
açılardan yetersiz kalmaktadır (Augoustinos ve Innes, 1990: 215). Bu yetersizliğin
temel nedenlerinden birisi, bir sosyal gruba ya da olguya dair elde edilen merkezi
çekirdekteki sosyal temsil içeriklerinin toplumun genelinde “paylaşılan” temel
içerikler
olduğu
yönündeki
önerisidir.
Söz
konusu
iddianın
geçerliliği
sorgulandığında, bir grup katılımcıdan elde edilen yanıtların ne ölçüde tüm topluma
genellenebilir olduğu sorusu yanıtsız kalmaktadır (Augoustinos ve Innes, 1990: 217;
Potter ve Litton, 1985). Bu soruya ilişkin daha net bir yanıt vermede, farklı ölçüm
yöntemlerinin ve analiz tekniklerinin kullanılması önerilmektedir (Augoustinos ve
Innes, 1990: 217; Doise ve diğerleri, 1993: 12). Sosyal temsil çalışmalarında, serbest
çağrışım yöntemi kullanılmaktadır. Serbest çağrışım yönteminde katılımcılardan,
hedef sosyal grup düşünüldüğünde bu grubu tanımlayan özellikleri listelemeleri
istenmektedir (Schneider, 2004: 34). Bazı araştırmacılar tarafından kalıpyargılar gibi
11
sosyal psikoloji olgularını incelemede öncelikle Sosyal Temsiller Kuramında
tanımlanan ölçüm yöntemlerinin ve analiz tekniklerinin kullanılması ve ardından,
ana akım sosyal psikolojide benimsenen sosyal biliş yaklaşımda kullanılan Likert tipi
ölçüm yöntemleri üzerinden sosyal temsil içeriklerine yönelik ölçümlerin
gerçekleştirilerek faktör analizi, çoklu regresyon analizi gibi analizlerin uygulanması
önerilmektedir (Doise ve diğerleri, 1993: 12).
1.2. TOPLUMSAL CİNSİYET KALIPYARGILARI
1.2.1. Toplumsal Cinsiyet Kalıpyargılarının KİM’deki Kalıpyargı Boyutları
Açısından Değerlendirilmesi
Kalıpyargı İçeriği Modeli (KİM), sosyal grupların ve bu grupların üyelerinin
değerlendirilmesi sırasında başvurulan kalıpyargı boyutlarını tanımlayan güncel bir
modeldir. Bu modelde kalıpyargı içeriklerinin yetkinlik (competence) ve sevecenlik
(warmth) olmak üzere iki temel boyuta ayrıldığı kabul edilir (Fiske ve diğerleri,
1999: 480). Yetkinlik, kişilerin/grupların kendilerine yüksek statü sağlayacak
görevleri başarıyla yapma kapasiteleri olarak; sevecenlik ise, kişilerin/grupların,
diğerleriyle uyum sağlama potansiyellerine dair değerlendirmeler olarak tanımlanır
(Cuddy, Fiske ve Glick, 2008: 63). Kişinin girişkenliği, zekâsı gibi özellikler
yetkinlik boyutundaki kalıpyargı içeriklerine, başkalarına karşı nazik ve yardımsever
olma gibi özellikler ise sevecenlik boyutuna giren özelliklere örnek olarak verilebilir.
Sosyal grup üyelerine yönelik yetkinlik ve sevecenlik algıları, toplumsal statüleri ve
yarışmacılıklarına dair algılar ile ilintilidir. Toplumsal statüsü yüksek ve yarışmacı
grupların yetkinliği yüksek ve sevecenliği düşük düzeyde değerlendirilirken,
toplumsal statüsü düşük olan ve yarışmacı algılanmayan gruplar daha az yetkin, öte
yandan daha sevecen olarak değerlendirilmektedir. Statüsü yüksek ve yarışmacılığı
düşük olan gruplar yüksek yetkin, yüksek sevecen olarak değerlendirilirken, statüsü
düşük ve yarışmacılığı yüksek algılananlar hem yetkinlikle hem de sevecenlikle
düşük düzeyde değerlendirilir (Fiske ve diğerleri, 2002: 885) (bakınız Tablo 2).
Sonuçta, farklı sosyal gruplar, yetkinlik ve sevecenlik açısından ne düzeyde
değerlendirildiklerine göre şu dört kümeden birisinde yer alabilir: Düşük
yetkinlik/düşük sevecenlik (DY/DS), yüksek yetkinlik/yüksek sevecenlik (YY/YS),
12
düşük yetkinlik/yüksek sevecenlik (DY/YS), yüksek yetkinlik/düşük sevecenlik
(YY/DS). Grubun yer aldığı küme, o gruba yönelik kalıpyargılara karşılık gelir:
örneğin, düşük sevecenlik ve yüksek yetkinlik kalıpyargısı. Kalıpyargı İçeriği Modeli
kapsamında gerçekleştirilmiş erken dönemli çalışmalarda, sosyal gruplara yönelik
kalıpyargı içeriklerinin değerlendirilmesi sırasında bireylerin kendi kişisel görüşlerini
değil, toplumun geneli tarafından paylaşılan görüşleri düşünerek yanıt vermeleri
istenmiştir (Cuddy ve diğerleri, 2009: 19; Fiske ve diğerleri, 1999: 478). Toplumun
görüşlerinin sorulmasının temel nedeni, farklı sosyal gruplara ilişkin kültürel
inançların belirlenebilmesi ve modelde tanımlanan dört küme açısından bu grupların
toplum içindeki yerinin sorgulanabilmesidir (Fiske ve diğerleri, 1999: 478). Bir
toplumdaki sosyal grupların büyük bir kısmının statüsünün ve yarışmacılığının her
ikisi de ya düşük ya da yüksek düzeyde algılandığından, toplumdaki sosyal grupların
çoğunun DY/YS ya da YY/DS şeklinde tanımlandığı önerilmiştir. Grubu bir boyutta
yüksek ve diğer boyutta düşük düzeyde tanımlayıcı kalıpyargılar, “karma içerikli”
kalıpyargılar (mixed stereotypes) olarak adlandırılmıştır (Fiske ve diğerleri, 2002:
878). Model kapsamında gerçekleştirilmiş bir dizi çalışmada, sosyal grupların pek
çoğuna yönelik kalıpyargıların karma içerikli olduğu bulgulanarak modelin iddiaları
desteklenmiştir (Fiske ve diğerleri, 2002: 897). Buna göre, incelenen grupların çoğu
yüksek yetkinlik-düşük sevecenlik ya da düşük yetkinlik-yüksek sevecenlik
kümelerinde yer almıştır. Ayrıca, bu gruplara yönelik yetkinlik ve sevecenlik
değerlendirmelerinin ortalamaları arasında anlamlı bir farklılık söz konusudur.
Modelde aynı zamanda, sosyal grupların karma içerikli kalıpyargılarla
tanımlanışına bağlı olarak bu iki kalıpyargı boyutu arasında negatif yönde bir
ilişkinin gözlenmesi beklenir (Fiske,
Cuddy ve Glick, 2007: 79). Yetkinlik ve
sevecenlik kalıpyargı boyutları arasında negatif ilişki beklentisiyle uyumlu bazı
çalışmalar mevcuttur (Eckes, 2002: 108; Wade ve Brewer, 2006: 759). Örneğin,
Wade ve Brewer tarafından (2006) gerçekleştirilen bir çalışmada, on bir kadın alt
grubu yetkinlik ve sevecenlik özellikleri açısından katılımcılarca değerlendirilmiştir.
Bu kadın gruplarından yedisinin karma içerikli kalıpyargılarla tanımlandığı
görülmüştür (YY/DS ya da DY/YS). Karma içerikli kalıpyargılarla tanımlanan
gruplara ilişkin yetkinlik ve sevecenlik değerlendirmeleri arasında negatif ilişkiler
saptanmıştır (Wade ve Brewer, 2006: 759). Öte yandan, farklı sosyal gruplara
13
yönelik yetkinlik ve sevecenlik algılarının incelendiği alandaki bir diğer çalışmada,
sosyal gruplara yönelik yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargıları arasında pozitif yönde
ilişkiler elde edilmekle birlikte, bu grupların pek çoğunun bir kalıpyargıyla yüksek
düzeyde değerlendirilirken diğeriyle düşük düzeyde değerlendirildiği bulgulanmıştır
(Bye, Herrebrøden, Hjetland, Røyset ve Westby, 2014: 472). Benzer biçimde bir
başka çalışmada, farklı örneklemlerden bireylerin çeşitli sosyal gruplara yönelik
yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargıları arasında ya anlamsız ilişkiler ya da pozitif
yönde ilişkiler elde edilmiştir. Ardından araştırmacılar, karma içerikli kalıpyargılarla
değerlendirilen gruplara yönelik yetkinlik ve sevecenlik arasındaki ilişkiyi
incelemiştir. Yetkinlikle düşük ve sevecenlikle yüksek düzeyde tanımlanan gruplara
ilişkin yetkinlik ve sevecenlik değerlendirmeleri arasında negatif yönde anlamlı bir
ilişki saptanırken, yetkinliği yüksek ve sevecenliği düşük tanımlanan gruplara ilişkin
yetkinlik ve sevecenlik değerlendirmeleri arasında anlamlı bir ilişki elde edilmemiştir
(Durante, Fiske, Kervyn, Cuddy, Akande ve diğerleri, 2013). Durante (2008: 42)’nin
gerçekleştirdiği bir başka çalışmada ise 27 farklı sosyal gruptan üçüne ilişkin
yetkinlik ve sevecenlik değerlendirmeleri arasında anlamsız ilişkiler elde edilirken,
yirmi dördüne ilişkin yetkinlik ve sevecenlik değerlendirmeleri arasında pozitif
ilişkiler elde edilmiştir. Öte yandan bu gruplardan yirmi ikisi bir boyutla diğerine
kıyasla daha yüksek biçimde, yani karma içerikli kalıpyargılarla değerlendirilmiştir
(Durante, 2008: 47).
Tablo 2. KİM’de Sosyal Grupların Yetkinlik ve Sevecenlik Açısından Özelliklerine
Göre Ayrıldıkları Kümeler ve Bu Kümelerde Yer Alan Sosyal Gruplara Örnekler
Yetkinlik
Sevecenlik
Düşük
Yüksek
Yüksek
Düşük statülü, yarışmacı
olmayan gruplar (örn.
yaşlılar, ev hanımları,
engelliler)
Yüksek statülü, yarışmacı
olmayan gruplar (örn. iç
grup ve müttefik gruplar)
Düşük
Düşük statülü, yarışmacı
gruplar (örn. yoksullar,
devletten yardım alanlar)
Yüksek statülü, yarışmacı
gruplar (örn. Asyalılar,
zenginler, feministler)
Not. Bu tablo, Fiske, Cuddy, Glick ve Xu (2002: 881)’dan çevrilmiştir.
14
Kadınların sevecenlikle yüksek ve yetkinlikle düşük düzeyde tanımlanırken,
erkeklerin yetkinlikle yüksek ve sevecenlikle düşük düzeyde tanımlanışı, geleneksel
toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını ifade etmektedir (Ko, Judd ve Stapel, 2009: 200).
Kalıpyargı İçeriği Modelinin literatüre kazandırılmasından yıllar öncesinde
Broverman, Vogel, Broverman, Clarkson ve Rosenkrantz (1972: 63), kadınlara ve
erkeklere farklı özelliklerin yakıştırıldığını belirterek kadınlara atfedilen özellikleri
sevecenlik, erkeklere atfedilen özellikleri yetkinlik olarak adlandırmıştır. KİM
kapsamında tanımlanan sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargı boyutlarının içerikleri,
Broverman ve arkadaşlarının (1972: 63) çalışmasındaki içeriklerle benzerlik
göstermektedir. Ancak KİM’e göre, yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargı boyutları,
yalnızca erkeklerin ve kadınların birbirinden farklılaştırıldığı boyutlar değildir, aynı
zamanda yarışmacılık ve statü düzeylerine göre tüm sosyal grupları tanımlamada
kullanılan temel kalıpyargı boyutlarıdır. Modele göre, toplumda kadınların
yarışmacılık ve statü düzeylerinin erkeklerden düşük olmasına bağlı olarak, “kadınlar
sevecendir ve yetkin değildir, erkeklerse yetkindir ve sevecen değildir” şeklindeki
karma içerikli geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargıları kabul görmeye devam
edecektir (Cuddy, Fiske ve Glick, 2008: 77).
Alandaki çalışmalarda, modelin iddialarıyla uyumlu biçimde, tipik bir erkeğin
sevecenden çok yetkin olarak tanımlandığı,
kadınlarınsa yetkinden çok sevecen
olarak tanımlandığı bulgulanmıştır (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21; Eckes, 2002: 104;
Fiske ve diğerleri, 2002: 893). Örneğin, Eckes (2002: 103) tarafından Almanya’da
gerçekleştirilmiş bir çalışmada karma içerikli kalıpyargılar hipotezi, çeşitli kadın ve
erkek alt gruplarına yönelik kalıpyargılara uygulanan kümeleme analizleri (cluster
analyses) ve ortalama analizleri (t-tests) üzerinden incelenmiştir. Çalışmanın
sonucunda beklenildiği üzere kadın ve erkek alt gruplarından çoğunun DY/YS ve
YY/DS kümelerinde yer aldığı görülmüş, aynı zamanda beklenildiği gibi bu
grupların her birinin bir boyuttaki ortalamasının diğer boyuttakinden daha yüksek (ya
da düşük) olduğu bulgulanarak karma içerikli kalıpyargılar hipotezine ilişkin ikinci
bir kanıt sağlanmıştır. “Tipik kadın” grubu yetkinliğe kıyasla sevecenlikle daha
yüksek düzeyde tanımlanırken, “tipik erkek” grubu sevecenliğe kıyasla yetkinlikle
daha yüksek düzeyde tanımlanmıştır (Eckes, 2002: 104).
15
Kadınlara ve erkeklere yönelik karma içerikli kalıpyargıların incelenmesi
yerine kadınlarla erkeklerin ne düzeyde sevecen ve yetkin algılandıklarının
birbirleriyle karşılaştırılmasının amaçlandığı diğer bazı çalışmalarda, kadınların
erkeklerden daha sevecen ve erkeklerin kadınlardan daha yetkin değerlendirildiği
ortaya koyulmuştur (Eagly ve Karau, 2002: 574; Jost ve Kay, 2005: 501). Bir başka
çalışmada kadınların ve erkeklerin yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargıları açısından
kendilerini nasıl değerlendirdikleri incelenmiştir (Abele, 2003: 770). Kadınlar
yetkinliğe kıyasla sevecenliği kendilerine daha uygun görürken, erkekler yetkinliği
kendileri için daha uygun olarak değerlendirmiştir.
Kadınların sevecen ve erkeklerin ise yetkin olduğu yönündeki kalıpyargılar
gibi, çeşitli meslek gruplarına yönelik de benzer kalıpyargılar vardır. Söz konusu
meslek grupları toplumun genelinde belirli bir cinsiyet ile özdeşleştirildiğinde,
toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının önyargılarla ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Örneğin
hemşirelerin sevecen ve mühendislerin yetkin olduğuna yönelik kalıpyargılar vardır
ve bunlar toplumsal cinsiyetlere yönelik tanımlayıcı kalıpyargılarla birlikte
değerlendirildiğinde, kadınların ve erkeklerin hangi meslekler için uygun olduklarına
ve olmadıklarına yönelik ayrımcı fikirler ortaya çıkar. Kadınların yetkinliğinin
düşük, erkeklerin yetkinliğinin yüksek olduğu inançları, özellikle yüksek yetkinlikle
ilişkilendirilen alanlardaki mesleki yeterlilik değerlendirmelerinde erkeklerin
kayırılmasına neden olmaktadır. Davison ve Burke (2000: 236)’ın meta-analiz
çalışmasında gösterildiği gibi, hemşireliğin kadınlara, mühendisliğin erkeklere uygun
görüldüğü literatürdeki pek çok çalışmada tutarlı biçimde elde edilen bulgulardır.
Ancak bir başka meta-analiz çalışmasında, yetkinlik gerektiren mesleki bir görev
olan yöneticiliğin, hem kadınlara hem de erkeklere uygun görüldüğü yönünde
bulgular ortaya konmuştur (Eagly, Karau ve Makhijani, 1995: 135).
Her ne kadar yöneticilik, hem kadınlara hem erkeklere uygun görülse de,
yöneticilik yapan kadınlardan ve erkeklerden ne kadar hoşlanıldığı ve bu kadınlarla
erkeklerin ne ölçüde sevecen algılandıkları incelendiğinde, bir farklılaşma
görülmektedir: Yüksek yetkinlik gerektiren yöneticilik görevini yapan kadınlardan
hoşlanma düzeyi, aynı görevi yapan erkeklerden hoşlanma düzeyine kıyasla düşüktür
ve bu kadınların sevecenliği düşük olarak algılanmaktadır (Heilman ve Okimoto,
2007: 84; Heilman, Wallen, Fuchs ve Tamkins, 2004: 419). Bu bulgular bize,
16
toplumsal cinsiyet kalıpyargılarıyla uyumsuz olacak biçimde yüksek yetkinlik
sergileyen kadınların olumsuz tutumlarla kaşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bazı
çalışmalarda,
yetkinliği
yüksek
kadınlardan,
yetkinliklerinin
yanı
sıra
sevecenliklerinin de yüksek olduğuna işaret eden özellikleri olduğunda hoşlanıldığı
gösterilmiştir. Örneğin, annelerin sevecen olduklarına dair kalıpyargılar vardır ve bu
nedenle anne olan çalışan kadınlardan, anne olmayanlara kıyasla daha çok hoşlanılır
(Cuddy, Fiske ve Glick, 2004: 709; Okimoto ve Heilman, 2012: 714). Alandaki
çalışmaların pek çoğunda, kadınların yetkinlik sergilediklerinde otomatik olarak
sevecenliklerinin ve kişiler arası hoşlanılırlık düzeylerinin düşük algılandığına ilişkin
bulgular sunulmuştur (Eagly, Makhijani, ve Klonsky, 1992: 13; Heilman, Block ve
Martell, 1995: 237; Rudman, 1998: 641; Rudman ve Glick, 1999: 1008). Bu
çalışmalar aynı zamanda kadınların sevecen olduğu yönündeki kalıpyargıları ihlal
etmiş olduklarından yetkin kadınların, olumsuz tutum ve davranışlara maruz
kaldıklarını da göstermektedir.
1.2.1.1. Kalıpyargı Boyutlarında Revizyon: Sevecenlik yerine Ahlak ve Sosyallik
Leach ve arkadaşları (2007: 236), sevecenlik kalıpyargı boyutunun, ahlak
(morality) ve sosyallik (sociability) olmak üzere iki farklı alt boyuttan oluştuğuna
dair bir iddia sunmuştur. Ahlak, kişilerin ya da grupların ne denli etik olduklarına
dair algı anlamına gelmektedir. Dürüst ve güvenilir olma gibi özellikleri içerir.
Sosyallik, kişilerin ya da grupların, kişiler ve gruplar arası uyumu sürdürecek
özelliklere sahip olarak algılanmaları anlamına gelir. Yardım sever, nazik olma gibi
özellikleri içerir (Leach ve diğerleri, 2007: 237). KİM’i geliştiren araştırmacılar
tarafından da sevecenliğin sosyallik ve ahlak olarak iki boyutlu bir yapıdan oluştuğu
görüşü kabul edilmektedir (Fiske, 2018: 70). Alandaki bazı çalışmalarda dürüst,
güvenilir gibi ahlakla ilintili bazı özelliklerin sevgi dolu, iyi huylu gibi sosyallik
boyutundaki
özelliklerle
birlikte
sevecenlik
boyutu
altında
incelendiği
gözlenmektedir (örn. Boysen, 2017: 101; Follmer ve Jones, 2017: 497). Diğer bazı
araştırmacılar ise ahlak ve sosyallik özelliklerini ayrıştırmak suretiyle çalışmalar
gerçekleştirmiştir (örn. Brambilla ve Riva, 2017: 247; Brambilla, Sacchia, Pagliaro
ve Ellemers, 2013: 814).
Kalıpyargıların yetkinlik, ahlak ve sosyallik olmak üzere üç boyutta ele
alındığı çalışmalarda, başkaları hakkında izlenim oluşturmada en etkili olan
17
kalıpyargı boyutunun ahlak olduğu görülmüştür. Cinsiyet kimliği üzerinden iç ve dış
grup üyeliği manipülasyonunun gerçekleştirildiği bir çalışmada, katılımcılara aynı
cinsiyetten ya da farklı cinsiyetten kişilere ilişkin bilgiler sunulmuştur. Bu kişileri
değerlendirirken sosyallik, yetkinlik ve ahlakla ilintili çeşitli özelliklere ne ölçüde
önem verdiklerini belirtmeleri istenmiştir. İç ya da dış grup üyesinden hangisinin
değerlendirildiği fark etmeksizin, sosyallik ve yetkinlik ile kıyaslandığında ahlakla
ilintili özelliklere önem verme düzeyinin daha yüksek olduğu saptanmıştır
(Brambilla ve diğerleri, 2011: 138). Leach ve arkadaşlarının (2007: 238)
çalışmasında bireylerin kendilerini ait hissettikleri bir iç grubun olumlu
değerlendirilmesi üzerinde yetkinliğe ve sosyalliğe kıyasla ahlakın daha güçlü bir
belirleyici role sahip olduğu bulunmuştur. Dış gruba -örn., göçmenlere- yönelik
izlenim oluştururken de benzer biçimde diğer iki kalıpyargı boyutuna dair
değerlendirmelere kıyasla ahlak açısından değerlendirmeler olumlu tutumlar
üzerinde daha güçlü bir yordayıcıdır (Brambilla ve diğerleri, 2012: 156).
Ahlak kalıpyargı boyutunun kadınları mı yoksa erkekleri mi tanımlamada
daha yüksek düzeyde kullanıldığını inceleyen görgül bir çalışma şimdiye dek
gerçekleştirilmemekle birlikte, sevecenlik kalıpyargı boyutunun sosyallik ve ahlak alt
boyutlarından oluştuğu önerisi, kadınların erkeklerden daha sosyal ve ahlaklı
tanımlandığı varsayımını da beraberinde getirmektedir. Söz konusu varsayımla tutarlı
bir biçimde, kadınların erkeklere kıyasla daha ahlaklı olduklarına dair ifadeleri içeren
kadına yönelik korumacı cinsiyetçilik, farklı ülkelerdeki bireyler tarafından yüksek
düzeyde benimsenmektedir (Glick, Fiske, Mladinic, Saiz, Abrams ve diğerleri, 2000:
770). Alandaki güncel bir çalışmada, spesifik olarak iş yaşamındaki kadınların ve
erkeklerin çeşitli özelliklere sahip olmasına verilen önem düzeyi incelenmiştir.
Katılımcılardan, bir iş başvurusunda bulunan kadın ve erkek adayların ahlak,
sosyallik ve yetkinlik özelliklerine ne ölçüde sahip olmaları gerektiğine dair
değerlendirmelerde bulunmaları istenmiştir. Katılımcılar tarafından, hem kadın hem
de erkek adayların sırasıyla yetkinlik, ahlak ve sosyallik kalıpyargı boyutlarına sahip
olmalarına daha yüksek düzeyde önem verilmekle birlikte; erkek adaylara kıyasla
kadın adayların bu kalıpyargı boyutlarının tümüne daha yüksek düzeyde sahip
olmaları gerektiği belirtilmiştir (Moscatelli, Menegatti, Ellemers, Mariani ve Rubini,
2020: 276). Araştırmacılara göre bu bulguları şu şekilde yorumlamak mümkündür:
18
Spesifik olarak iş yaşamı söz konusu olduğunda, bireylerden sahip olması beklenilen
birincil özellikler, yetkinlikle ilintili özelliklerdir. Diğer yandan, iş yaşamındaki
erkeklere kıyasla kadınların yetkinlik, ahlak ve sosyallik özelliklerinin tümüne daha
yüksek düzeyde sahip olması beklenmektedir (Moscatelli ve diğerleri, 2020: 284).
Tüm çalışmaların bulgularını bir arada değerlendirdiğimizde şu sonuca
varmak mümkün gözükmektedir: Tipik bir kadından özellikle sevecen (ya da sosyal
ve ahlaklı) olması beklenirken, erkeklerden temel beklenti yetkin olmaları
yönündedir.
Sosyal gruplara yönelik kalıpyargı içeriklerinin yetkinlik ve sevecenlik
(ahlak/sosyallik) değerlendirme boyutları altında toplanacağı öngörüsü çok kullanışlı
olsa da, farklı sosyal gruplara yönelik oldukça değişik kalıpyargı içeriklerinin
olabileceği dikkate değer bir noktadır. Örneğin, Amerika’da gerçekleştirilmiş bir
çalışmada, farklı göçmen gruplarına yönelik yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargılarının
içeriği incelenmiştir (Reyna ve diğerleri, 2013: 346). Hem Arap hem de Çinli
göçmenlerin
sevecenlikleri
düşük
olmakla
birlikte,
daha
derinlemesine
incelendiğinde iki grubu düşük sevecen yapan özellikler çok farklıdır: örn. Araplar’ın
öfkeli ve saldırgan, Çinliler’in ise uyumsuz ve sessiz olduğuna dair kalıpyargı
içerikleri vardır. Söz konusu kalıpyargıların içeriğine bağlı olarak gruplara yönelik
ayrımcı tutumların niteliği değişmektedir: bir grubun düşük sevecenlikle ilintili
belirli bazı kalıpyargılarla (örneğin, sessiz) tanımlanması, grubu izole etmeye yönelik
davranışsal niyetleri artırırken; yine düşük sevecenliğin göstergesi olan diğer bazı
kalıpyargılarla (öfkeli ve saldırgan) tanımlanması, grubu cezalandırmaya yönelik
niyetleri artırmaktadır. Bu bulgular, kadınları düşük yetkin kılan ve erkekleri yüksek
yetkin kılan özelliklerin birbirinden farklı olabileceğini, benzer biçimde kadınları
yüksek sevecen (ahlaklı/sosyal) tanımlamayı sağlayan özelliklerle erkeklerin düşük
sevecen
(ahlaklı/sosyal)
tanımlanmasını
sağlayan
özelliklerin
birbirinden
farklılaşabileceğini düşündürmektedir.
Bu çalışmada, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının
içeriğinin birbirinden farklılaşabileceği önerisinin yanı sıra, kadınları ve erkekleri
tanımlamada kullanılan kültüre özgü kalıpyargıların göz önünde bulundurulması
gerektiği önerilmiştir. Kalıpyargı alanyazınındaki bazı araştırmacılar, yetkinlik ve
19
sevecenlik gibi temel kalıpyargı boyutları ile yetinilmeyip kültüre özgü kalıpyargı
içeriklerinin belirlenmesinin gerekliliğine dikkat çekmektedir (Jost ve Hamilton,
2005: 221). Bu araştırmacılara göre, bireylere yönelik önyargılar üzerinde
kalıpyargıların rolünün ve de kalıpyargıların sistemi meşrulaştırıcı işlevinin
derinlemesine anlaşılmasında kültüre özgü kalıpyargı içeriklerinin belirlenmesi önem
arz etmektedir. Amerika’da gerçekleştirilmiş güncel bir çalışmada, farklı kadın
gruplarının değerlendirilmesinde kullanılan temel kalıpyargı boyutları olarak
KİM’de
önerilen
sevecenlik
ve
yetkinliğin
yanı
sıra
bir
üçüncü boyut
önerilmiştir: özgüvenli, kendinden emin, güçlü, aktif özelliklerini içeren güç boyutu
(Bay-Cheng, Bruns ve Maguin, 2018: 707). Söz konusu çalışmada kültüre özgü
kalıpyargıların incelenmesi amaçlanmamakla birlikte, farklı sosyal grupların
yetkinlik ve sevecenlik kalıpyargılarının yanı sıra diğer bazı kalıpyargılar açısından
da farklılaştırıldığını göstermesi açısından çalışmanın ürettiği bulgular dikkat
çekicidir. İlgili çalışmada kalıpyargılar açısından incelenen kadın grupları, cinsel
ilişki
deneyimlemiş
olma/olmama
ve
cinsel
yaşamının
kontrolüne
sahip
olma/olmama açısından farklı özelliklere sahip olarak sunulan dört farklı kadın
grubudur: temsilci kadınlar (agents) (cinsel ilişki deneyimleyen ve cinsel yaşamının
kontrolüne sahip olanlar), bakire kadınlar (virgins) (cinsel ilişki deneyimlemeyen ve
cinsel yaşamının kontrolüne sahip olanlar), sığ kadınlar (sluts) (cinsel ilişki
deneyimleyen ve cinsel yaşamının kontrolüne sahip olmayanlar), aciz kadınlar
(losers) (cinsel ilişki deneyimlemeyen ve cinsel yaşamının kontrolüne sahip
olmayanlar). Çalışmada, güç boyutunun içeriğini oluşturan sıfatların yetkinlik ve
sevecenlik sıfatlarına
eklenmesiyle oluşturulan bir ölçüm aracı kullanmak
suretiyle dört farklı gruba yönelik kalıpyargılara dair ölçümler alınmış ve
gruplardan her biri için yapılan değerlendirmeler ayrı ayrı faktör analizine tabii
tutulmuş, böylelikle dört ayrı faktör analizi bulgusu elde edilmiştir. Dört
analizin hepsinde tutarlı biçimde aynı faktör altında yer almayanlar elenince geriye
kalan sıfatların sevecenlik, yetkinlik ve güç olarak isimlendirilmesi mümkün olan üç
faktörlü bir yapının kabulüne karar kılınmıştır. Çalışmanın sonucunda beklenildiği
üzere temsilci kadınların diğer gruplarla kıyaslandığında güç boyutuyla en yüksek
düzeyde tanımlanan kadın grubu olduğu bulgulanmıştır. Yetkinlikle en yüksek
düzeyde değerlendirilen kadın grupları sırasıyla bakire kadınlar, temsilci kadınlar,
20
aciz kadınlar ve sığ kadınlardır. Sevecenlikle en yüksek düzeyde tanımlananlar ise
bakire kadınlar ve aciz kadınlar iken bunları sırasıyla sığ kadınlar ve temsilci
kadınlar izlemektedir.
1.2.2. Namus Kalıpyargısı
Namuslu olmanın bir tanımı; ahlaklı olmak veya ahlaki açıdan iyi bir insan
olmaktır (Van Osch ve Ermers, 2019: 8). Ahlak ve namus, birbirleri ile yakından
ilintili kavramlardır. Örneğin, çoğu kültürde namusun gereklilikleri olan doğru
sözlülük, hırsızlık yapmamak ve misafirperverlik aynı zamanda ahlaki erdemler
olarak kabul edilir (Handfield ve Thrasher, 2019: 38). Ahlaki kurallar ile namusun
gerektirdiklerinin birbirleriyle çeliştiği de olur. Örneğin, başkalarına kasten zarar
vermek ahlak dışı bir eylemdir. Ancak namus kültürlerinde namusunu temizlemek
için birisini öldürmek hoş görülebilir ve hatta teşvik bile edilebilir (Sever ve
Yurdakul, 2001: 973).
Handfield ve Thrasher (2019: 12) tarafından ahlak ve namus arasındaki
benzerlik ve farklılıkları ortaya koymak üzere detaylı bir kavramsal analizde
bulunulmuştur. Araştırmacılara göre söz konusu iki kavram, toplumdaki işlevleri
açısından benzer yönlere sahiptir. Her iki kavramın da temel rolü, sosyal
problemlerin çözümü ve toplulukların varlığını sürdürmesidir. Toplulukların, ahlaki
normlardan ve namus normlarından sapan üyelerine verdikleri tepkiler de benzerdir:
dışlama, etiketleme... vb. Öte yandan, bireylerin ahlak ve namus normlarına aykırı
algılanmaları karşısında hissettikleri duygular farklılaşmaktadır. Ahlaksızlık suçluluk
hissiyle, öfkeyle ve korkuyla; namussuzluk ise utançla ilişkilidir. İki kavramın
farklılaştığı bir diğer nokta ise, kişilerin onları kaybettiklerinde geri kazanmak için
ne yaptıklarıdır. Yitirilen ahlak olduğunda özür dilenir ve telafi etmeye çalışılır;
yitirilen namus olduğunda ise intikam almak ve namusu “temizlemek” gibi yıkıcı
davranışlara girişilir.
Namus kültürlerinde namus kavramına verilen yüksek önem nedeniyle bu
çalışmada, toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının incelenmesinde KİM’deki kalıpyargı
içeriklerine namus içeriklerinin entegre edilmesi önerilmiştir. Namus kültürü
kavramı, yirmi yılı aşkın bir süredir sosyal psikoloji literatüründe tutum ve
21
davranışlardaki çeşitliliği açıklamakta kullanılmaktadır (Leung ve Cohen, 2011). Bu
kültüre sahip toplumlarda bir kişinin kendi gözündeki değeri, toplumdaki itibarına
bağlıdır (Leung ve Cohen, 2011: 509; Sakallı-Uğurlu ve Akbaş, 2013: 82). İtibarın
yükselmesi veya alçalması, sadece kişinin kendi hareketlerine göre değil, aynı
zamanda yakın çevresindekilerin ve de mensup olduğu grupların üyelerinin
davranışlarına göre değişmektedir. İtibarı kaybetmek kolay, geri kazanmak ise
zordur; o yüzden kişinin sosyal itibarını ve dolayısıyla kendi gözündeki değerini
koruyabilmek için çok dikkatli olması, itibarı zedeleyecek davranışlardan kaçınması
ve eğer başkasının davranışları yüzünden itibarı zedelenirse sorumluların
cezalandırılması gerekir (Uskul ve diğerleri, 2010: 196).
Arap ülkeleri, Ortadoğu ülkeleri, Güney Avrupa ülkeleri, Latin Amerika ve
Güney Amerika namus kültürüne sahiptir (Aslani, Ramirez-Marin, Semnani-Azad,
Brett ve Tinsley, 2013: 250; Kandiyoti, 1998: 139; Leung ve Cohen, 2011: 512;
Vandello ve Cohen, 2003: 998). Namus kültürleri arasında Türkiye de yer almaktadır
(Uskul ve diğerleri, 2010: 192). Fiske, Kitayama, Markus ve Nisbett (1998: 954)
tarafından namus kültürlerinin temel özellikleri şu şekilde özetlenmiştir: 1)
Toplumdaki saygınlığa önem verme, 2) Kadının saflığına ve erkeğin üstünlüğüne
değer verme, 3) Kişisel onur kaybına karşı şiddetli tepki gösterme, 4) Olumlu sosyal
izlenim bırakma isteği. Namus kültürleri hakkındaki tüm bu bilgilerden hareketle,
namus kültürlerinde namus kavramıyla ilişkili bazı kalıpyargıların, kişiler hakkında
izlenim oluşturmada yetkinlik, sosyallik ve ahlak kalıpyargıları kadar -belki de daha
fazla- etkili olmasını beklemek mümkündür. Namus kültürlerinde yaygın kabul
gören toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını daha iyi irdeleyebilmek için, bu kültürlerde
namus kavramının ve onun eş veya yakın anlamlısı olarak kabul gören onur
kavramının anlamına ilişkin yapılmış çalışmalara dikkat çekmekte fayda vardır.
Namus, onur gibi kavramların tanımı kültürden kültüre farklılaşır.
Toplumumuzda ahlak, namus, onur ve şeref gibi terimlerin birbiriyle iç içe geçen
anlamlar taşıdığı gözlenmektedir. Bir çalışmada, İngilizcede “honor” kelimesinin
Kuzey Amerika’daki katılımcılara ne ifade ettiği incelenmiş, bu terimin Türkçe
eşdeğerinin “onur” kelimesi olduğu kabul edilerek Türkiye’deki katılımcılara “onur”
kelimesinin ne anlam ifade ettiği sorusu yöneltilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, her
iki kültürdeki bireyler tarafından dürüstlük ve ahlaklı oluş gibi sıfatların yüksek
22
düzeylerde belirtildiği saptanmıştır. Öte yandan, Türkiye’ye özgü bir biçimde
dürüstlükten (%40) sonra en yüksek düzeyde belirtilen ifadenin namus (%20) olduğu
görülmüştür (Cross, Uskul, Gerçek-Swing, Sunbay, Alözkan ve diğerleri, 2014: 236238).
Türkiye’deki bireyler onur ve şeref tanımını aile üyeleri ve de yakın diğerleri
üzerinden kurgularken, Kuzey Amerika’daki katılımcılar bireysel tanımlarda
bulunmaktadır (Uskul, Cross, Sunbay, Gercek-Swing ve Ataca, 2012: 1138). Üstelik
Türkiye’deki bireyler Amerika’daki ya da Almanya’dakiler ile kıyaslandığında
kişisel onura ve aile onuruna yönelik tehditlere çok daha şiddetli tepkiler vermektedir
(Van Osch, Breugelmans, Zeelenberg ve Bölük, 2013: 339). Aile üyelerinin ve yakın
diğerlerinin onuruna yönelik tehdit, diğer kültürlerle kıyaslandığında namus
kültürlerinde farklı duygulara yol açmaktadır. Almanya’da ve namus kültürü olan
İspanya’da gerçekleştirilen bir çalışmada katılımcıların farklı alanlarda itibarını
tehdit edici çeşitli senaryolar sunulmuştur: aile, özerklik, yetkinlik, erkeklik alanları
gibi. Bu senaryolardaki aile itibarının tehdidi koşulunda şu tür ifadeler yer
almaktadır: “Ailen bile senden utanıyor, aileni utandırdın.” Katılımcılardan bu
senaryolar karşısında ne ölçüde utanç ve öfke duyacaklarının yanıtlanması
istenmiştir. Çalışma sonuçları, namus kültüründeki (İspanya’daki) katılımcıların
utanç duygusunu en yüksek biçimde aile itibarı söz konusu olduğunda belirttiklerini
ve de bu duygusal tepkinin Almanya’dakilere kıyasla daha yüksek düzeyde olduğunu
göstermiştir (Rodriguez Mosquera, Manstead ve Fischer, 2002: 153).
Diğer kültürler ile kıyaslandığında namus kültürlerinde, kişilerin toplumsal
cinsiyet rollerine uygun davranması beklentisi daha yüksektir (Bosson ve Vandello,
2011: 82; Vandello, Bosson, Cohen, Burnaford ve Weaver, 2008: 1325). Bu
kültürlerde, namuslu kadın ve namuslu erkek tanımlarına yönelik özellikler,
geleneksel toplumsal cinsiyet rolleriyle örtüşmektedir (Gilmore, 1990: 223;
Rodriguez Mosquera, 2011: 64). Söz konusu kültürlerde kadınlardan iffetli ve cinsel
açıdan temiz/bakire olması, otoriteye itaat eden davranışlar sergilemeleri
beklenmektedir. Erkeklerden beklentiler ise, kadınları tehditlerden korumaları, güçlü
olmaları ve cinsel açıdan iktidar sahibi olmalarıdır (Uskul, Cross, Gunsoy ve Gul,
2019: 804).
Namus kültüründeki bireylerin kendi cinsiyetlerine özgü namus
normlarına uygun hareket etmemeleri sonucunda kendileri ve aileleri utanç duygusu
23
deneyimler ve bu duygu kişilerin iyi oluşlarını olumsuz yönde etkiler (örneğin,
Mahalingam ve Leu, 2005: 849; Sever ve Yurdakul, 2001: 973; Vandello ve Cohen,
2003: 999).
Türkiye, erkeğin üstünlüğünün kabul edilmesi açısından ataerkil inançların
benimsendiği bir ülke olarak kabul edilmektedir (Sakallı-Uğurlu ve Akbaş, 2013:
79). Kuşdil ve Kağıtçıbaşı (2000: 68) tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen bir
çalışmada, Schwartz Değerler Kuramı kapsamında tanımlanan evrensel değerlerin ne
ölçüde Türk katılımcılar tarafından benimsendiği incelenmiştir. Schwartz’ın değerler
listesindeki 56 maddelik listeye, üniversite öğrencileriyle yapılan bir ön çalışmada
belirlenen 4 kültürel değer de eklenmiştir. “Kadının namusu” ve “erkeğin
üstünlüğü”, bu ek değerlerden ikisidir (Kuşdil ve Kağıtçıbaşı, 2000: 71). Çalışmanın
sonucunda, bu iki değerin Schwartz’ın 10 temel değer boyutu arasından geleneksellik
boyutu içinde yerini aldığı görülmüştür. Cihangir (2013: 328), yaş ortalaması on altı
olan erkek öğrencilerle gerçekleştirdiği bir çalışmada, Almanya’daki Türk ve Fas
kökenli Alman öğrencilerin Alman kökenli olanlara kıyasla kadının cinsel saflığına
daha yüksek düzeyde önem verdiğini ve de kadınların korunmasından kendilerini
daha fazla sorumlu gördüklerini bulmuştur.
Aktarılan
bulgular
bir
bütün
halinde
değerlendirildiğinde,
namus
kültürlerinde kadınlar ve erkekler için namusa ilişkin beklentilerin ve namus
tanımlarının farklı olabildiğini söylemek mümkün gözükmektedir. Türkçe’de
namusun yakın anlamlısı olarak kabul edilebilecek pek çok kelime vardır (örneğin,
onur, şeref, haysiyet, nam, san ve izzet gibi) ancak namus, tüm bunların içinde,
cinselliğe ilişkin fiziksel ve ahlaki özelliklerle en çok ilintilendirilendir (Sever ve
Yurdakul, 2001: 972). Aynı zamanda bu sözcük, dürüstlük gibi daha genel ahlaki
özellikleri ifade edecek biçimde de kullanılmaktadır. Namusun ülkemizdeki sözlük
anlamını incelediğimizde de kelimenin gündelik kullanımına yönelik gözlem
sonuçlarıyla paralel bir sonuca ulaşılır. Türkçe’deki namusun sözlük anlamlarından
ilki, “bir toplum içinde ahlak kurallarına ve toplumsal değerlere bağlılık, iffet” iken,
ikincisi “dürüstlük, doğruluk” şeklindedir (Türkçe Sözlük, 2011: 1750). İffet
kelimesinin ilk sözlük anlamı, “cinsel konularda ahlak kurallarına bağlılık, sililik”
şeklindedir, ikinci tanımında “namus” ifadesi yer almaktadır (Türkçe Sözlük, 2011:
1153).
24
Her ne kadar namus ve iffet terimlerinin anlamları sözlükten incelendiğinde
cinsiyete göre farklılaşmıyor gibi gözükse de Türkiye’de gerçekleştirilen söylem
çalışmaları namusun cinsiyete özgü anlamları olabileceğine işaret etmektedir. İlgili
çalışmalarda, genelde namusun, özelde kadın ve erkek namusunun kişilere ne ifade
ettiği gibi sorular üzerinden katılımcılarla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Ardından,
tekrarlayan cevap örüntülerinin tespit edilmesi suretiyle kadının ve erkeğin
namusuyla ilişkilendirilen özellikler birbirinden ayırt edilmiştir. Örneğin, Kalav
(2015: 152) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, “Namus denince aklına ne
geliyor? Sana göre namus nedir?”, “Namuslu kadın/erkek nasıl olur?” gibi sorular
katılımcılara yöneltilmiştir. Araştırmacı tarafından çalışmanın sonuçları şu şekilde
özetlenmektedir: “Doğruluk, dürüstlük gibi insani erdemlerin karşılığının erkekte
olduğu; kadın içinse bu özelliklerden ziyade; cinsel saflık, erkeğe sadakat, iffet gibi
kavramlar üzerinden kadının “ahlaklı-namuslu” kalıbına sokulduğu görülür.” Bir
başka çalışmada da kadının namusuna ilişkin benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Buna
göre iffetli, namuslu, geleneksel, kırılgan, hanım hanımcık, cinsel açıdan saf gibi
özellikler, erkeklerle kıyaslandığında kadının namuslu oluşunu tanımlamada belirgin
bir biçimde ön plana çıkarılmıştır (Başoğlu, 2014:103). Diğer bazı çalışmalarda da
namusun özellikle kadını tanımlayıcı bir kavram olduğuna dikkat çekilmektedir
(Günindi-Ersöz, 2016: 88; Sancar, 2016: 184).
Tahincioğlu (2011: 109) tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen bir başka
çalışmada, köyde, kent dışında ve kent merkezinde yaşayan katılımcılarla görüşmeler
gerçekleştirilmiştir. Kent merkezindeki katılımcılar diğer gruptakilere kıyasla eğitim
ve gelir seviyesi açısından daha yüksek sosyo-ekonomik düzeye sahiptir. Köy ve
kent dışı gruplarında yer alan kadın ve erkek katılımcılar, kadının erkekten daha az
zeki (yetersiz-cahil vb.) olması nedeniyle namusunu koruması gerektiği söylemlerini
sıklıkla dile getirmiştir. Kentte yaşayan kadın ve erkek katılımcılar ise, böylesine
açık bir biçimde kadını ikincil bir rolde konumlandırmamıştır ancak yine de
erkeklerden korunabilmek adına kadının namuslu olması gerektiği sıklıkla
belirtilmiştir. İlgili bulgulardan hareketle, cinsel saflık, erkeğe sadakat, iffet gibi
özelliklerin
namuslu
kadını
tanımlamada
ön
planda
tutulduğu
sonucuna
varılabilmektedir. Namuslu erkeğin ise, dürüstlük, şeref, doğruluk gibi daha genel
ahlaki özelliklerle tanımlandığı söylenebilir.
25
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların Türkiye’deki üniversite
öğrencilerinden oluşan bir örneklemde incelendiği bir çalışmada katılımcılardan
kadınları ve erkekleri tanımlayan 10 sıfat yazmaları istenmiştir. Bu çalışmada, saf ve
utangaç sıfatları sadece kadınlara yönelik kalıpyargılar olarak ortaya çıkmıştır
(Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018a: 317). Araştırmacılar bir başka çalışmalarında
(Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018b: 4), katılımcılardan bekâr kadın, bekâr erkek, evli
kadın ve evli erkek denilince akıllarına gelenleri sıralamalarını istemiş ve bu
çalışmada cinsel saflığın göstergesi olan “bakire” sıfatı, bekâr kadınları tanımlamada
kullanılan bir özellik olarak ortaya çıkarken, “bakir” sıfatı ise bekâr erkeklere
yönelik bir özellik olarak belirmemiştir.
Toplumumuzda
namuslu kadın
ve namuslu erkek tanımlamalarının
birbirinden farklı oluşunun oldukça olumsuz doğurgusu vardır. Bunlardan en
önemlisi, namus adına kadına yönelik şiddettir. Bir kadının partnerine karşı cinsel
sadakatsizliği karşısında kadına uygulanan şiddete karşı tolerans düzeyi, namus
kültürünü benimseyen bireylerde diğer kültürlerdeki bireylerle kıyaslandığında daha
yüksek düzeydedir (Vandello ve Cohen, 2003: 998). Namus kültürünün hâkim
olduğu iki ülkede (Türkiye’de ve İtalya’da) gerçekleştirilen bir çalışmada, namus
cinayeti (honour killing) senaryoları -örn.,zina şüphesi- karşısında bireylerin verdiği
tepkiler incelenmiştir. Senaryolarda sunulan kadınlara karşı olumsuz tutumların
İtalya ile kıyaslandığında Türkiye’de daha yüksek düzeyde olduğu bulgulanmıştır.
Üstelik kadınların tutumları erkeklerinkinden çok daha olumsuzdur (Caffaro ve
diğerleri, 2014: 303). Namusa verilen yüksek değerin günümüz Türkiye’sinde
-ülkenin Batılılaşmış bölgelerindeki gençler arasında bile- halen sürdüğü ve hatta
erkeklerin namuslarını temizlemek adına kadınları öldürmesinin meşru görüldüğüne
dair bulgular vardır (Çoymak, 2020). Aktarılan çalışmaların bulguları, kadın ve erkek
namusuna yüklenen anlamın farklı namus kültürleri arasında dahi değişebileceğini ve
bu anlama bağlı olarak namus adına kadına yönelik şiddete ilişkin tutumların
olumluluk düzeyinin farklılaşabileceğini göstermektedir.
26
1.3. KALIPYARGILARIN İDEOLOJİK İŞLEVİ: SİSTEMİ MEŞRULAŞTIRMA
KURAMI
Kalıpyargı içeriklerinin belirlenmesinin ardından, bu kalıpyargıların işlevinin
anlaşılması temel bir önem arz etmektedir. Kalıpyargıların temel işlevlerinden ikisi,
bireyin benliğini ya da grup kimliğini olumlu yönde değerlendirme ihtiyacının
karşılanması olmakla birlikte, bir diğer işlevi ise mevcut sistemi meşrulaştırmaya
hizmet etmesidir. Bazı araştırmacılar tarafından tıpkı kalıpyargıların içerikleri gibi
işlevinin de toplumsal-ideolojik düzeyde incelenmesi önerilmektedir (Augoustinos
ve Walker, 1998: 636).
Mevcut sistemin sürekliliğini onaylayıcı ideolojilerin
bağımlı değişken olarak incelendiği çalışmalar, toplumsal-ideolojik düzeyli
çalışmalar olarak kabul edilir (Doise, 1980: 223). Bu açıdan sosyal gruplara yönelik
bir takım kalıpyargıların benimsenmesinin en önemli işlevi, gruplar arasındaki statü
ilişkilerini meşrulaştırmaya, yani var olan sistemi meşrulaştırmaya hizmet etmesidir.
Sistemi Meşrulaştırma Kuramı, sosyal biliş yaklaşımı çerçevesinde geliştirilmiş
olmakla birlikte (Liviatan ve Jost, 2011: 233), kalıpyargıların toplumsal ideolojilere
nasıl hizmet ettiğinin anlaşılmasında detaylı bir kuramsal çerçeve sunmaktadır
(Augoustinos ve Walker, 1998: 636-637). Toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının
önyargılı tutumlara ve ayrımcı davranışlara yol açmasının altındaki en güçlü
nedenlerden bir tanesi, kadın ve erkek grupları arasındaki mevcut statü ilişkilerini
meşrulaştırıcı bir işleve sahip olmasıdır (Glick ve Fiske, 1996: 498). Bu nedenle
kalıpyargıların
sistemi
meşrulaştırıcı
ideolojilerle
ilişkisinin
anlaşılması,
kalıpyargıların rolünü anlamadaki temel adımlardan ilki olacaktır. Gruplar arası
eşitsizliği destekleyici çok sayıda ideoloji mevcut olmakla birlikte (bknz. Jost ve
Hunyady, 2005: 261) bu çalışmada, Sistemi Meşrulaştırma Kuramı kapsamında
tanımlanan ideolojilere yer verilmiştir. Çalışma kapsamında kadınlara ve erkeklere
yönelik kalıpyargılarla ilişkili olacağı önerilen sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler
şunlardır: cinsiyet sistemini meşrulaştırma, namus sistemini meşrulaştırma, kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırma.
Sistemi Meşrulaştırma Kuramında bireylerin üç temel güdüye sahip oldukları
iddia edilmektedir: Egonun, grubun ve sistemin meşrulaştırılması (Jost ve Banaji,
1994:
2).
Egonun
meşrulaştırılması,
kişisel
27
kimliğin
olumlu
özelliklerle
ilişkilendirilmesi ile, grubun meşrulaştırılması grup kimliğinin olumlu özelliklerle
ilişkilendirilmesi ile, sistemin meşrulaştırılması ise sistemin güvenilir, istikrarlı, adil
olarak algılamasına yardımcı olacak her türlü bilginin ve inancın kabulü ile olur. Bu
güdülerinden hangisinin baskın olduğuna göre kişilerin tutum ve davranışları değişir.
Söz konusu güdüler birbirleriyle uyumlu veya çatışma içinde olabilir. Grubu ve
sistemi meşrulaştırma güdüleri toplumda avantajlı konumda bulunan grupların
üyeleri için birbiriyle uyum içindedir. Çünkü gruplarının statüsünün yüksek
olduğuna işaret eden bilgiler ve inançlar, aynı zamanda sistemin meşru olduğuna
işaret eder. Oysaki dezavantajlı grupların üyelerinde grubun ve sistemin
meşrulaştırılması güdüleri birbirleriyle çatışma halindedir. Sistemi meşrulaştırmanın
gereği, avantajlı gruplara sosyal statü açısından yüksekte olmalarına gerekçe
oluşturacak şekilde olumlu özellikler atfetmek, dezavantajlı gruplara da düşük sosyal
konumlarına gerekçe oluşturacak şekilde olumsuz özellikler atfetmektir. Dezavantajlı
grup üyeleri gruplarına olumsuz özellikler yakıştırılmasını kabullenirlerse sistemi
meşrulaştırma güdüsünü tatmin etmiş olurlar ama grubu meşrulaştırma güdüsü
tatmin edilmemiş olur. Tam tersine gruplarına olumsuz özellikler atfedilmesini
kabullenmezlerse, grubu meşrulaştırma güdüsü tatmin edilir ama sistemi
meşrulaştırma güdüsü tatmin olmaz. Dezavantajlı statülü grupların üyeleri, grup
kimliğini olumlu kılma ve sistemi meşrulaştırma güdüleri arasındaki çatışmaya bağlı
olarak bilişsel çelişki deneyimi yaşarlar. Bu çelişkinin genellikle farkında olmasalar
da yaşanan çelişkinin yoğunluğuna bağlı olarak kaygı deneyimlerler. Dezavantajlı
grupların üyelerinin sistemi meşrulaştırma güdüsünün grubu meşrulaştırma güdüsüne
kıyasla daha baskın olması sayesinde yaşadıkları bilişsel çelişki ile ve bu çelişkiye
bağlı olarak deneyimledikleri kaygı ile baş ettikleri önerilmektedir. Hem avantajlı
hem de dezavantajlı statülü grupların üyelerinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri
benimsemesi sayesinde sistemin meşruluğunu koruyabildiği iddia edilmektedir (Jost
ve Banaji, 1994: 4).
Kurama göre kimi zaman dezavantajlı statüdeki grupların üyelerinin sistemi
meşrulaştırma düzeylerinin avantajlı statüdekilerden daha yüksek olması mümkündür
(Jost, Pelham, Sheldon ve Sullivan, 2003: 16). Özellikle grup kimliğiyle özdeşleşme
düzeyinin düşük olması durumunda, yani grup kimliğinin olumlanması ihtiyacı
düşük olduğunda, dezavantajlı statüdeki grupların üyelerinin mevcut sistemi yüksek
28
düzeyde meşru değerlendirmesi olasıdır (Jost ve diğerleri, 2003: 17). Bu önerileri
destekleyici nitelikteki bir çalışmada, sosyo ekonomik statüsü düşük olan bireylerin
yüksek olanlara kıyasla gelir eşitsizliğinin desteklendiği ekonomik sistemi meşru
değerlendirme düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur (Jost ve diğerleri,
2003: 29). Öte yandan diğer pek çok çalışmada avantajlı statülü grup üyelerine
kıyasla dezavantajlı statülü grup üyelerinin sistemi meşrulaştırma düzeyinin daha
düşük olduğu gösterilmiştir. Örneğin, genel toplumsal sistemi ve namus sistemini
meşrulaştırma düzeyi, erkeklere kıyasla kadınlarda daha düşük düzeydedir (AkbaşUslu, 2016: 40; Jost ve Kay, 2005: 501; Vargas-Salfate, Paez, Liu, Pratto ve Gil de
Zúñiga, 2018: 8).
Diğer bazı çalışmalarda ekonomik sistemi meşrulaştırmayı
benimseme düzeyinin geliri yüksek olanlara kıyasla düşük olanlarda daha düşük
düzeyde olduğu bulunmuştur (Wakslak, Jost, Tyler ve Chen, 2007: 269; Wiederkehr,
Bonnot, Krauth-Gruber ve Darnon, 2015: 4)
Sistemin meşru algılanmasında avantajlı ve dezavantajlı statüdeki grupların
üyelerini tanımlamada kullanılan kalıpyargıların temel bir rolü söz konusudur.
Örneğin, kadınların sevecenlikle ilintili özelliklere yüksek düzeyde sahip olduğu ve
yetkinlikle ilintili özelliklere düşük düzeyde sahip olduğu yönündeki kalıpyargılar ile
erkeklerin yetkinliğinin yüksek ve sevecenliğinin düşük olduğu yönündeki
kalıpyargılar, cinsiyet sisteminin meşru algılanmasına hizmet edecektir. Bu açıdan
kuramın kalıpyargılara ilişkin üç temel iddia bulunmaktadır (Jost ve Banaji, 1994:
17): 1. Yüksek yetkinlik gibi bazı kalıpyargılar toplumsal statünün göstergesi olarak
kabul edildiğinden avantajlı statüdeki grupların üyeleri ile ilintilendirilirken, statünün
göstergesi olmayan yüksek sevecenlik gibi diğer bazı kalıpyargılar dezavantajlı
statüdeki grupların üyelerini tanımlamada kullanılır. 2. Dezavantajlı statüdeki
grupların üyelerini tanımlamada her zaman olumsuz nitelikteki özelliklerin
kullanılmadığı ve sevecenlik gibi olumlu nitelikteki bazı kalıpyargıların da sistemi
meşrulaştırıcı bir işlevinin bulunduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı zamanda
avantajlı
statülü
grupların
üyelerinin
sevecenlik
gibi
olumlu
nitelikteki
kalıpyargılardan mahrum kılınmasının da sistemi meşrulaştırıcı bir işlevi vardır 3.
Hem avantajlı hem de dezavantajlı statüdeki grupların üyelerince grupları birbirinden
farklı
kılan
kalıpyargıların
benimsenmesi
algılanmaktadır (Jost ve Banaji, 1994: 17-19).
29
suretiyle
mevcut
sistem
meşru
Sistemi Meşrulaştırma Kuramında, bir gruba yönelik tüm kalıpyargıların
sistemi meşrulaştırmaya hizmet etmiyor olabileceğine dikkat çekilmekle birlikte
(Jost ve Banaji, 1994: 10),
grupların birbirinden farklı kılındığı kalıpyargıların
benimsenmesinin temel nedeninin sistemin meşru olarak değerlendirilmesine hizmet
edici bir işleve sahip olmasından kaynaklandığı belirtilmektedir (Jost ve Banaji,
1994: 12). Bu nedenle avantajlı ve dezavantajlı grupların üyelerine yönelik
kalıpyargıların benimsenme düzeyindeki artışın sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin
benimsenme düzeyini artıracağı beklenir. İlgili alanyazın incelendiğinde, gruplara
yönelik kalıpyargılar ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasında önerilen kuramsal
önerilerin bir süre test edilmemiş olduğu görülmektedir. İlerleyen yıllarda kuram
kapsamında şu iddia öne sürülmüştür: gruplara yönelik her bir kalıpyargının ayrı ayrı
ne ölçüde benimsendiğindense bu kalıpyargıların birey tarafından aynı anda
benimseniyor olması sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri benimsemeyi artırmaktadır
(Jost ve Kay, 2005: 499). Kalıpyargıların eş zamanlı olarak benimsenişi kuram
kapsamında “tamamlayıcı kalıpyargılar” (complementary stereotypes) olarak
adlandırılır. Buna göre, toplumsal statüsü düşük olan grup üyelerini sosyallikle
tanımlamadaki artış ile birlikte yetkinlikle tanımlamadaki azalma sistemi meşru
değerlendirmeyi artırır, benzer biçimde toplumsal statüsü yüksek olan grup üyelerini
yetkinlikle tanımlamadaki artış ile birlikte sosyallikle tanımlamadaki azalma sistemi
meşru değerlendirmeyi artıracaktır.
Kuram kapsamında bu iddia önerilmekle birlikte, kalıpyargıların temel
etkilerinin sistemi meşrulaştırmaya hizmet etmediği yönünde bir çıkarımda
bulunulmaması gerektiğine araştırmacılarca dikkat çekilmiş ve gruplara yönelik
kalıpyargıların her birinin temel etkilerindense bu kalıpyargıların bireyler tarafından
aynı anda benimsenme düzeyindeki artışın -tamamlayıcı kalıpyargıların- sistemi
meşru değerlendirme üzerinde daha güçlü bir etki göstermesi beklenmiştir (Jost ve
Kay, 2005: 500). Kuramın beklentilerinin sınandığı çalışmalar sayıca az olmakla
birlikte, bu iddialara dair nedensel ilişkinin deneysel desenli çalışmalar üzerinden
doğrulandığı görülmektedir. Bu çalışmalardan birisinde bir grup katılımcı
tamamlayıcı kalıpyargılara maruz bırakılmıştır: “fakir ama ahlaklı” ya da “zengin
ama ahlaksız” grup üyeleri senaryoları. Bir grup katılımcı ise tamamlayıcı olmayan
kalıpyargılara maruz kalmıştır: “fakir ve ahlaksız” ya da “zengin ve ahlaklı”.
30
Beklenildiği üzere tamamlayıcı olmayan kalıpyargı koşulundakilerle kıyaslandığında
tamamlayıcı kalıpyargı koşulundaki katılımcıların sistemi meşrulaştırma düzeyinin
daha yüksek olduğu bulunmuştur (Kay ve Jost, 2003: 829).
Bir başka çalışmada ise tamamlayıcı kalıpyargı manipülasyonu tek bir gruba
ilişkin özelliklerin sunumuyla değil, kadın ve erkek grubunun birbiriyle
karşılaştırılması üzerinden gerçekleştirilmiştir (Jost ve Kay, 2005: 501). Kadınların
sosyallikle ve erkeklerin yetkinlikle tanımlanışlarındaki artışın ayrı ayrı sistemi
meşrulaştırmaya
hizmet
etmediği
çıkarımında
bulunmanın
hatalı
olacağı
araştırmacılarca vurgulanmış ve bu kalıpyargıların tamamlayıcı bir biçimde aynı
anda benimsenmesinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesi üzerinde
güçlü bir etki gösterdiği önerilmiştir (Jost ve Kay, 2005: 499-500). Katılımcılara,
erkeklerin ve kadınların sosyallik ya da yetkinlik kalıpyargıları açısından
karşılaştırılarak değerlendirildiği bir form sunulmuştur. Sosyallik formunun
yanıtlandığı koşul, sosyallik kalıpyargısı açısından gruplar arasında tamamlayıcı
kalıpyargı algısının manipüle edildiği deneysel koşul iken; yetkinlik formunun
yanıtlandığı koşul, yetkinlik kalıpyargısı açısından gruplar arasında tamamlayıcı
kalıpyargı algısının manipüle edildiği deneysel koşuldur. Kontrol koşulundaki
katılımcılara
ise
herhangi
bir
manipülasyon
uygulanmamıştır.
Ardından,
katılımcıların genel toplumsal sistemi meşrulaştırma düzeyi ölçülmüştür. Çalışmanın
sonucunda erkek katılımcıların kadın katılımcılara kıyasla sistemi daha yüksek
düzeyde meşrulaştırdığı görülmüştür. Erkek katılımcıların sistemi meşrulaştırma
düzeyleri deneysel koşullar ve kontrol koşulu arasında farklılaşmazken, kadın
katılımcılardan tamamlayıcı sosyallik kalıpyargısı koşulunda yer alanların diğer
koşullardaki kadınlardan daha yüksek düzeyde sistemi meşru değerlendirdiği
bulunmuştur. Elde edilen bulgulara yönelik bir açıklama olarak, kadınların
kendilerine yönelik olumsuz nitelikteki kalıpyargılardansa -erkekler kadınlardan
yetkindir- olumlu nitelikteki kalıpyargılara -kadınlar erkeklerden sosyaldir- maruz
kalmalarına
bağlı
olarak
sistemi
daha
yüksek
düzeyde
meşru
olarak
değerlendirebildikleri fikri araştırmacılarca öne sürülmüştür (Jost ve Kay, 2005:
507).
Sistemi meşrulaştırma ile cinsiyet kalıpyargılarını benimseme arasındaki
kuramda öngörülen ilişkilerin ilişkisel çalışma deseniyle sınandığı çalışmalardan
31
birisinde, Polonya’da yaşayan azınlıktaki etnik grupları tanımlamada kullanılan ahlak
ve yetkinlik kalıpyargılarının temel etkileri ile her bir gruba yönelik bu
kalıpyargıların etkileşiminin (tamamlayıcı kalıpyargıların) Polonya’daki yerlilerin
sistemi meşrulaştırma düzeylerini ne ölçüde yordadığı incelenmiştir (Cichocka,
Winiewski, Bilewicz, Bukowski ve Jost, 2015: 793). Sistemi meşrulaştırma üzerinde
ahlak ve yetkinlik kalıpyargılarının temel etkileri sosyal grupların çoğu için elde
edilmezken, bu kalıpyargılar arası etkileşimin yordayıcı gücü olduğu bulunmuştur:
grupları kalıpyargılardan birisi açısından yüksek aynı zamanda diğeriyle düşük
düzeyde değerlendirme, sistemi meşrulaştırmayı artırmaktadır. Özellikle grupların
yetkinlikle tanımlanışlarındaki artış, düşük ahlakla tanımlandıklarında sistemi
meşrulaştırıcı bir işlev göstermektedir. Öte yandan, bazı gruplara yönelik
kalıpyargıların ne temel etkilerinin ne de etkileşim etkisinin sistemi meşrulaştırma
üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamıştır. Yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlama ile
sistemi meşrulaştırma arasında negatif yönde ilişki beklenen etnik azınlık gruplardan
birisinin ise beklenilmeyen bir biçimde, yetkin değerlendirilmesindeki artışın sistemi
meşrulaştırmayı artırdığı bulunmuştur. Kalıpyargıların temel etkilerinin ve etkileşim
etkilerinin sistemi meşrulaştırma üzerinde yordayıcı gücü tespit edilmeyen azınlık
gruplarının toplumdaki en geniş etnik azınlık gruplar olduğuna araştırmacılarca
dikkat çekilmiştir. Beklenilmeyen yönde ilişki elde edilen azınlık grubunsa toplumda
en fazla olumsuz tutumların benimsendiği grup olduğu ve bu grubun suç
davranışlarıyla ilintilendirilmesi nedeniyle yetkinliğinin olumsuz bir anlam ifade
ediyor olabileceği belirtilmiştir. Beklenilmeyen bulgular elde edilen tüm bu gruplara
karşı benimsenen kalıpyargıların olumsuz nitelikte olduğu ve bireylerin sistemi
meşrulaştırma düzeylerinden bağımsız bir biçimde bu kalıpyargıların ifade
edilebildiği iddia edilmiştir (Cichocka ve diğerleri, 2015: 796).
Bir başka çalışmada gruplara yönelik tamamlayıcı kalıpyargılar, tek bir gruba
yönelik kalıpyargılar üzerinden değil, bu kalıpyargıların iki grup arasında ne ölçüde
tamamlayıcı bir nitelikte değerlendirildiği üzerinden incelenmiştir. Avantajlı statülü
grup üyelerinin yetkin tanımlanışları ile dezavantajlı statülü grup üyelerinin sosyal
tanımlanışlarının birlikte değişimi, tamamlayıcı nitelikteki kalıpyargılar olarak
belirlenmiştir. Söz konusu çalışmada, İtalyanın kuzeyinde yaşayan bireylerin
(avantajlı statülü grup üyeleri) ve güneyinde yaşayan bireylerin (dezavantajlı statülü
32
grup üyeleri) iç ve dış gruba ilişkin algılarının sistemi meşrulaştırma düzeyleri ile
ilişkileri incelenmiştir (Jost, Kivetz, Rubini, Guermandi, ve Mosso, 2005: 317).
Beklentilerle uyumlu bir biçimde iki grubun statüsü arasında algılanan farktaki
artışın grupları tamamlayıcı kalıpyargılarla tanımlamayı artırdığı ve bu artışınsa
gruplar arasındaki statü ilişkilerini meşru görme düzeyini artırdığı bulunmuştur.
Fransa’da öğrenim gören üniversite öğrencileriyle gerçekleştirilen bir diğer
çalışmada, Arapların, yoksul bireylerin ve kadınların yetkinlik ve sevecenlik
kalıpyargıları ile tanımlanma düzeyi ile ilgili grup ilişkilerine özgü sistemi
meşrulaştırma düzeyi -sırasıyla göçmenlere yönelik sistemi meşrulaştırma, ekonomik
sistemi meşrulaştırma, cinsiyet sistemini meşrulaştırma- arasındaki ilişkiler
incelenmiştir. Grupların bu kalıpyargılardan ayrı ayrı her biri ile tanımlanışındaki
azalmanın
ve
diğeriyle
tanımlanışındaki
artışın
(örn.
kadınların
yetkin
tanımlanmasındaki azalma, sevecen tanımlanmasındaki artış) sistemi meşrulaştırıcı
ideolojilerle
pozitif
ilişki
göstereceği
beklenmiştir.
Çalışmanın
sonucunda
beklenilmeyen bir bulgu olarak yoksul bireylerin ve Arapların hem yetkinlik hem de
sosyallik kalıpyargılarıyla tanımlanışlarındaki azalma ile sistemi meşrulaştırıcı
ideolojiler arasında pozitif yönde ilişkiler elde edilirken, bu kalıpyargılarla kadınların
ne ölçüde tanımlandığının cinsiyet sistemini meşrulaştırma ile ilişkisiz olduğu
bulunmuştur (Oliveira ve Dambrun, 2007: 111). Beklenilmeyen yöndeki söz konusu
bulgular, örneklemin yalnızca üniversite öğrencilerinden oluşması, kalıpyargı
içeriklerinin yetersiz sayıda oluşu gibi yöntemsel nedenlerle açıklanmıştır (Oliveira
ve Dambrun, 2007: 113).
Sonuçta
tamamlayıcı
bir
alandaki
biçimde
çalışmaların
bulguları,
tanımlanmasının
ya
bir
grubun
da
grupların
kalıpyargılarla
birbirleriyle
kıyaslandığında her bir kalıpyargı boyutu ile tamamlayıcı bir biçimde tanımlanışının
sistemi meşru değerlendirmeye neden olduğuna ilişkin kuramsal beklentileri büyük
ölçüde destekleyici niteliktedir. Bu kalıpyargıların temel etkilerinin sistemin
meşrulaştırılması üzerindeki etkilerine ilişkin çıkarımda bulunmak için yeterli sayıda
çalışmanın mevcut olmadığı görülmekle birlikte, kalıpyargıların etkileşim etkilerinin
yanı sıra temel etkilerinin de sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler ile anlamlı ilişkiler
göstermesi olası gözükmektedir.
33
Bu çalışmada, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar ile sistemi
meşrulaştırıcı ideolojiler arasındaki ilişkilerin incelenmesi hedeflenmiştir. Toplumsal
cinsiyet kalıpyargılarının benimsenme düzeyi tarafından açıklanabilecek temel bir
değişkenin cinsiyet sisteminin meşrulaştırılması olabileceği önerilmiş ve namus
sistemini meşrulaştırmanın bu kalıpyargılarca açıklanabilecek bir diğer sistemi
meşrulaştırıcı ideoloji olabileceği varsayılmıştır. Namus sisteminin meşrulaştırılması,
kadının namusu üzerinden tanımlanan namus sisteminin ne ölçüde meşru
algılandığını ifade etmektedir (Akbaş-Uslu, 2016: 33). Şimdiye dek kalıpyargıların
benimsenmesi ile namus sisteminin meşrulaştırılması arasındaki ilişkilere yönelik bir
çalışma gerçekleştirilmemiş olmakla birlikte, cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı
ideolojilerin özel bir alt türü olan namus sisteminin meşrulaştırılması üzerinde
kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların benimsenmesinin yordayıcı etkisini
beklemek mümkündür.
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların yordayabileceği bir diğer
sistemi meşrulaştırıcı ideoloji, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmadır. Kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırma, kadının geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargılarıyla
uyumsuz biçimde hareket ettiği durumlarda kadına yönelik şiddeti haklılaştırmayı
ifade etmektedir (Ercan, 2009: 44). Alandaki bazı çalışmalar, evlendikten sonra
kadının esas görevinin annelik olduğu gibi ifadeler üzerinden kadını ve erkeği
geleneksel cinsiyet rolleriyle tanımlamak ile kadına yönelik şiddeti onaylayıcı
tutumları benimseme arasında pozitif yönde ilişkiler olduğunu göstermiştir (HajYahıa, 1998: 809; Sakallı, 2001: 607; Saunders, Lynch, Grayson ve Linz, 1987: 48).
Bu çalışmalardan birisinde kadına yönelik düşmanlıktaki ve kadının ve erkeğin
geleneksel cinsiyet rolleriyle tanımlanışındaki artışın kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmayı yordayan güçlü birer yordayıcı değişken olduğu görülmüştür
(Sakallı, 2001: 607). İlgili bulgular, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar ile
sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasındaki ilişkilere dair dolaylı bir kanıt
sağlamaktadır.
34
1.4. ARAŞTIRMANIN AMACI
Toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını inceleyen çalışmaların büyük bir kısmı
“yetkinlik” ve “sevecenlik” kalıpyargı boyutları üzerinden gerçekleştirilmektedir.
Türkiye gibi namus kültürlerinde toplumsal cinsiyet kalıpyargılarına yer verilen
çalışmalarda, alandaki temel kalıpyargıların yanı sıra “namus” kalıpyargısının da
dikkate alınması gerekli gözükmektedir. Türkiye’de gerçekleştirilmiş söylem
çalışmaları ile kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı çalışmaları, kadın ve erkek
namusunun farklılaşan anlamlara sahip olabileceğine dair önemli bilgiler
sunmaktadır (Başoğlu, 2014: 103; Günindi-Ersöz, 2016: 88; Kalav, 2015: 152;
Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018a: 317; Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018b: 4;
Sancar, 2016: 184).
Alandaki çalışmaların bulguları, kadına ve erkeğe özgü namusun farklı
anlamlar taşıdığını ortaya koymakla birlikte, namuslu kadın ve namuslu erkek
kalıpyargılarının içeriğinin sistematik biçimde incelendiği görgül bir araştırma
yapılmamıştır. Mevcut çalışmada ilk amaç, namus kültürlerinde göz önünde
bulundurulması gerektiği önerilen namuslu kadın ve namuslu erkek kalıpyargılarının
içeriklerinin belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öncelikle, kadına ve erkeğe
yönelik toplumumuz genelinde paylaşılan namus kalıpyargılarının içeriğinin neler
olduğu görgül bir araştırma ile incelenmiştir. Sosyal Temsiller Kuramı, çalışmanın
temel kuramsal çatısı olarak belirlenmiş ve ilgili kuram çerçevesindeki çalışma
yöntemi ve analiz teknikleri kullanılarak kadına özgü namus temsilleri ile erkeğe
özgü namus temsillerinin içeriği birinci çalışmada belirlenmiştir. Kalıpyargıların
serbest çağrışım yöntemiyle belirlendiği bu türden bir incelemeyle, toplumun geneli
tarafından paylaşılan -merkezi çekirdekteki- kalıpyargı içeriklerinin belirlenmesi ve
bu kalıpyargıların kültüre özgü doğasının anlaşılması mümkün olmaktadır (Doise,
1980: 214).
Bazı araştırmacılar tarafından sosyal temsil içeriklerinin belirlenmesinin
ardından, bu içeriklere faktör analizi gibi analizlerin uygulanması önerilmektedir
(Doise ve diğerleri, 1993: 12). Bu önerinin temelinde, merkezi çekirdekteki
içeriklerin toplumun genelince paylaşılan içerikler olduğuna ilişkin Sosyal Temsiller
Kuramının iddiasına ek bir kanıt sağlanabilmesi amacı yer alır. Bu çalışmada spesifik
35
olarak, namuslu kadın ve namuslu erkek kalıpyargısının içeriğinin belirlenmesi
amaçlanmakla birlikte, aynı zamanda bu içeriklerin alanda tanımlanan temel
kalıpyargı boyutlarıyla birlikte ele alındıklarında farklı bir kalıpyargı boyutunu mu
oluşturacağı yoksa bu kalıpyargı boyutlarına mı ekleneceklerinin incelenmesi
amaçlanmıştır. Sosyal gruplara yönelik temel kalıpyargı boyutlarının tanımlandığı
güncel bir model, Kalıpyargı İçeriği Modelidir. Modele göre sevecenlik ve yetkinlik
kalıpyargıları, çeşitli sosyal grupların tanımlanmasında kullanılan temel kalıpyargı
boyutlarıdır. Modele ilişkin daha güncel bir yaklaşıma göre sevecenlik boyutunun,
ahlak ve sosyallik alt boyutlarından oluştuğu iddia edilmektedir (Fiske, 2018: 70;
Leach ve diğerleri, 2007: 238).
Namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerinin içeriğinin belirlendiği ilk
çalışmada, nitel ölçüm yöntemleri ve analiz teknikleri kullanılırken; bu namus
temsillerinin içeriğinin ahlak-yetkinlik-sosyallik içeriklerine ne ölçüde ve nasıl
entegre olduğunun incelendiği ikinci çalışmada ise ana akım sosyal psikolojide
benimsenen sosyal biliş yaklaşımının metodolojisiyle uyumlu bir şekilde nicel ölçüm
yöntemleri ve analiz teknikleri kullanılmıştır. Sosyal biliş yaklaşımını kuramsal
çerçeve olarak alan Kalıpyargı İçeriği Modeli kapsamında gerçekleştirilen bazı
çalışmalarda, farklı grupların yetkinliği ve sevecenliği hakkında katılımcıların
bireysel görüşleri yerine toplumun genelinin fikrinin ne olduğu sorularak ölçümler
alınmaktadır (Cuddy ve diğerleri, 2009: 19; Fiske ve diğerleri, 2002: 884). Toplumun
görüşlerinin sorgulanması suretiyle sosyal gruplara ilişkin kültürel kalıpyargıların
belirlenmesi amaçlanmaktadır (Fiske ve diğerleri, 1999: 478). Söz konusu ölçüm
yöntemi, Doise (1980: 214) tarafından önerilen analiz düzeylerinden en kapsamlı
olan toplumsal-ideolojik düzey açısından toplumsal cinsiyet kalıpyargılarını
belirlemeyi mümkün kılmaktadır.
Gerçekleştirilen ikinci çalışmada, toplumsal cinsiyet kalıpyargı boyutlarının
yetkinlik-sevecenlik şeklinde iki boyutlu bir yapı mı sergileyeceği yoksa sosyallikahlak-yetkinlik şeklinde üç boyutlu bir yapıdan mı oluşacağının incelenmesinin yanı
sıra, modeldeki kalıpyargılarla birlikte ele alındıklarında namus kalıpyargısının
içeriğinin bu kalıpyargılara nasıl entegre olacağı incelenmiştir. Sosyallik, ahlak ve
yetkinlik kalıpyargılarını değerlendirmek için daha önce çeşitli çalışmalarda
kullanılan sıfatlar literatür taranarak bir araya getirilmiş, namuslu kadın ve namuslu
36
erkek temsil içerikleri bu listelere eklenmiş ve katılımcılardan bu listedeki her bir
özelliğin kadınları tanımlamada ne ölçüde uygun olduğuna ve erkekleri tanımlamada
ne ölçüde uygun olduğuna dair ayrı ayrı değerlendirme yapmaları istenmiştir.
İkinci çalışmanın ilk aşamasında, namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri
arasında örtüşen içerikler ile birlikte ahlak-yetkinlik-sosyallik kalıpyargı içeriklerinin
dâhil edildiği açımlayıcı faktör analizleri kadınlara yönelik ve erkeklere yönelik
kalıpyargılar veri setleri üzerinden ayrı ayrı gerçekleştirilmiştir. Ardından, iki veri
seti arasında ortak olan faktörler ve faktör içerikleri belirlenmiştir. Yapılan analizler,
kalıpyargı içeriklerinin nasıl bir yapı sergilediği (örneğin, sevecenlik-yetkinlik
şeklinde iki alt boyutta mı ahlak-sosyallik-yetkinlik şeklinde üç boyutta mı
toplandıkları) ve namuslu kadın ile namuslu erkek temsilleri arasında örtüşen
içeriklerin bu boyutlardan birine mi entegre olduğu yoksa bağımsız bir kalıpyargı
boyutu mu oluşturdukları gibi sorulara cevap aranmasını mümkün kılmaktadır.
“Ahlak” ve “namus” kavramlarının birbirleri ile gösterdiği anlamsal benzerlik
nedeniyle namus temsilinin içeriğinin ahlak kalıpyargı boyutundaki içerikler ile
birlikte yer alması ya da bağımsız bir kalıpyargı boyutu oluşturması mümkün
gözükmektedir.
İkinci çalışmanın daha sonraki aşamasında, namuslu kadına ve namuslu
erkeğe özgü elde edilen kalıpyargı içeriklerinin alandaki kalıpyargılara nasıl entegre
olacağı incelenmiştir. Bu içeriklerin analize dâhil edilmesinin ardından, ilk aşamada
elde edilen boyutlardan farklılaşan boyutlar mı elde edileceği yoksa aynı boyutların
mı elde edileceği sorgulanmıştır. Çeşitli gruplara yönelik oldukça değişik kalıpyargı
içeriklerinin olabileceği, bu yüzden sevecenlik ve yetkinlik gibi genel kalıpyargı
boyutundaki içeriklerin söz konusu grubun ne olduğuna göre farklı şekilde
doldurulabileceği önemli bir noktadır. Örneğin, namus kalıpyargısı söz konusu
olduğunda, kadınları namuslu kılan özelliklerle erkekleri namuslu kılan özelliklerin
birbirinden farklı olduğunu iddia etmek mümkün gözükmektedir. Benzer bir iddia,
yetkinlik ve sosyallik kalıpyargıları üzerinden de sunulabilir. Amerika’da farklı
göçmen gruplarına yönelik kalıpyargıların incelendiği bir çalışmada, Arap ve Çinli
göçmen gruplarını düşük sevecen yapan özelliklerin birbirinden çok farklı olduğu
görülmüştür. Söz konusu kalıpyargıların içeriğine bağlı olarak gruplara yönelik
ayrımcı tutumların niteliği değişmektedir (Reyna ve diğerleri, 2013: 346). İlgili
37
bulgular doğrultusunda şu iddiada bulunulabilir: kadınlara ve erkeklere yönelik
sevecenlik
(sosyallik-ahlak)
kalıpyargı
boyutundaki
içeriklerin
birbirinden
farklılaşması olası iken, benzer biçimde kadınların mı yoksa erkeklerin mi
yetkinliğinin tanımlandığına bağlı olarak yetkinlik kalıpyargı boyutundaki içeriklerde
farklılık gözlenmesi beklenebilir. Bu tez çalışmasında, kadınlara ve erkeklere özgü
olabilecek kalıpyargı boyutlarının ve bu boyutların içeriklerinin belirlenmesi
hedeflenmiştir. Bu doğrultuda çalışmanın ikinci aşamasında, sosyallik, ahlak,
yetkinlik kalıpyargılarına ve namusa ilişkin kadın ve erkek arasında örtüşen sosyal
temsillere ek olarak namuslu kadına ya da erkeğe özgü elde edilen sosyal temsil
içeriklerinin dâhil edildiği analizler kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri
setleri üzerinden ayrı ayrı gerçekleştirilmiştir. Üçüncü çalışma, bir önceki çalışmada
keşfedici analizlerle ortaya konan kadına özgü ve erkeğe özgü kalıpyargı
boyutlarının yapısının doğrulanması için yapılmıştır. Bu çalışmada aynı zamanda
sevecenliğin ahlak ve sosyallik boyutlarından oluştuğuna ilişkin KİM’in hipotezleri
ikincil seviyeli faktör analizleri ile sınanmıştır.
Kalıpyargı İçeriği Modelinde, yüksek yetkinlik-düşük sevecenlik ile yüksek
sevecenlik-düşük yetkinlik değerlendirmeleri, karma içerikli kalıpyargılar olarak
adlandırılır ve sosyal grupların pek çoğuna ilişkin kalıpyargıların karma içerikli
olduğu önerilir. Modelde öngörülen ilişkilerin sınandığı bir dizi çalışmada, sosyal
grupların pek çoğunun karma içerikli kalıpyargılarla tanımlandığı ortaya konularak
modelin önerileri desteklenmiştir (Fiske ve diğerleri, 2002: 897). Modelle tutarlı bir
biçimde cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği çalışmalarda, yetkinlik ile sevecenlik
özellikleri
açısından
kadınlara
ve
erkeklere
yönelik
toplumsal
cinsiyet
kalıpyargılarının karma içerikte olduğu görülmektedir. Kadınlar yetkinliğe kıyasla
sevecenlikle daha yüksek düzeyde tanımlanırken, erkekler sevecenliğe kıyasla
yetkinlikle daha yüksek düzeyde tanımlanmaktadır (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21;
Eckes, 2002: 104; Fiske ve diğerleri, 2002: 893). Gerçekleştirilen ikinci ve üçüncü
çalışmalarda karma içerikli toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının belirlenmesi
amaçlanmıştır. Buna göre kadınların yetkinliğe kıyasla sevecenlik (ya da
sosyallik/ahlak) kalıpyargısıyla daha yüksek düzeyde tanımlanırken, erkeklerin
sevecenliğe (ya da sosyalliğe/ahlaka) kıyasla yetkinlikle daha yüksek düzeyde
tanımlanacağı öne sürülmüştür. Bu hipoteze ek olarak, namus içeriklerinin yer aldığı
38
boyutun ya da boyutların diğer kalıpyargılarla kıyaslandığında kadınları ve erkekleri
tanımlamada ne düzeyde kullanıldığı incelenmiştir.
Son olarak dördüncü bir çalışmada, toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının
belirlenmesinin ardından bu kalıpyargıların sistemi meşrulaştırıcı işlevinin
anlaşılmasına yönelik öneriler (Augoustinos ve Walker, 1998: 637-638; Doise, 1980:
222) doğrultusunda, kalıpyargıların bireylerce benimsenme düzeyinin sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri benimsemeyi yordayıcı gücü incelenmiştir. Böylece,
kalıpyargıların işlevine ilişkin ideolojik düzeyli bir analizin gerçekleştirilmesi
amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, namus sistemini meşrulaştırma, cinsiyet sistemini
meşrulaştırma
ve
kadına
yönelik
şiddeti
meşrulaştırma
üzerinde
cinsiyet
kalıpyargılarının ve bu kalıpyargıların etkileşiminin yordayıcı gücü incelenmiştir.
İlgili çalışmada, namus kültürlerinde namus kalıpyargılarının sistemi meşrulaştırıcı
ideolojiler üzerinde yetkinlik ve sosyallik kalıpyargılarından çok daha temel bir rol
üstleniyor olabileceği iddiası önerilmiş ve bu doğrultuda sistemi meşrulaştırıcı
ideolojiler üzerinde namus içeriklerinin yer aldığı kalıpyargı boyutunun/boyutlarının
diğer kalıpyargı boyutlarının açıkladığı varyansa anlamlı bir katkı sağlayacağı
hipotezi test edilmiştir.
39
II. BÖLÜM
2. BİRİNCİ ÇALIŞMA
2.1. GİRİŞ
İffetli, geleneksel, kırılgan, hanım hanımcık sıfatlarının ve açık olmama
(kıyafet açısından), evlilik dışı cinsel ilişki deneyimlememiş olma gibi özelliklerin
namuslu kadını tanımlamada kullanılan özellikler olduğu Türkiye’de gerçekleştirilen
söylem çalışmalarında rapor edilmiştir. Oysa erkeklere dair namus algısı, söz konusu
çalışmalarda çoğunlukla cinsellikten bağımsız ve kadının namusuna atfedilen
özelliklerden farklı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerin namusu
daha çok dürüst ve şerefli olma üzerinden tanımlanmaktadır ve bu şerefe sahip
olmanın yolunun, kadının namusunu koruyucu bir rol üstlenmek olduğu kabul
edilmektedir (Başoğlu, 2014: 103; Günindi-Ersöz, 2016: 88; Kalav, 2015: 152;
Sancar, 2016: 184). Cinsiyet kalıpyargı içeriklerine dair Türkiye’de daha önce
yapılmış çalışmalar (Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018a: 317; Sakallı-Uğurlu ve
diğerleri, 2018b: 4) gözden geçirildiğinde, cinsel saflık ile ilintili özellikler erkeklere
kıyasla kadınları tanımlamada daha fazla ön plana çıktığı gözlenmektedir.
Türkiye’de gerçekleştirilmiş söylem çalışmaları ve de kadınlara ve erkeklere yönelik
kalıpyargı çalışmaları, namuslu kadın ve namuslu erkek kavramlarının içini dolduran
özelliklerin birbirinden farklı olabileceğine dair önemli ipuçları sunmakla birlikte,
toplumda sadece namuslu kadını tanımlayan, sadece namuslu erkeği tanımlayan ve
hem namuslu kadını hem de namuslu erkeği tanımlayan özelliklerin neler olduğunun
sistematik biçimde incelendiği görgül bir araştırma yapılmamıştır. Bu soruyu
yanıtlamak üzere gerçekleştirilen bu çalışmada, sosyoekonomik düzeyleri yaş,
meslek/üniversitedeki bölüm, refah düzeyi gibi değişkenler açısından çeşitlilik
gösteren 18 yaş ve üstündeki katılımcılarla sosyal temsil çalışması yürütülmüştür.
Bu çalışmanın temel kuramsal yaklaşımı olarak benimsenen Sosyal Temsiller
Kuramına göre, bir temsil objesine yönelik farklı temsil alanları söz konusudur.
Merkezi çekirdekteki içerikler, toplumun geneli tarafından paylaşılmaktadır ve
değişime karşı dirençlidir, bir temsil için en önemli olan unsurları içermektedir. Öte
yandan çevresel bileşen, değişime karşı esnek olması nedeniyle bireyler arasında
40
farklı temsil içeriklerini mümkün kılmaktadır. Çelişen unsurlar alanında ise
azınlıktaki bireylerin görüşlerini barındırması muhtemel birbirinden farklı içerikler
yer alır (Dany, Urdapilleta ve Monaco, 2014: 493).
Çeşitli çalışmalarda, bir kavrama ilişkin sosyal temsilleri değerlendirmek için
sadece sosyal temsil içeriklerinin nasıl bir yapısal organizasyon içinde yer aldıklarını
(hangilerinin merkezde ya da çevresel alanlarda yer aldıklarını) incelemekle
yetinilmeyip, çeşitliliğin de değerlendirilmeye alındığı görülmektedir (örneğin, de
Andrade ve Wachelke, 2011: 837; Lemoine, Kmiec ve Roland-Lévy, 2017: 16;
Orosz ve Roland-Lévy, 2013: 163). Bir sosyal temsilin çeşitliliğini ölçmek üzere
çeşitlilik endeksi (diversity index) ve onun tamamlayıcısı olan nadirlik endeksi
(rarity/hapax index) hesaplanır (Rodrigues, Ballester, Saenz-Navajas ve Valentin,
2015: 168). Çeşitlilik endeksi, bir serbest çağrışım görevinde üretilen birbirinden
farklı kelimelerin sayısının üretilmiş tüm kelimelerin sayısına bölünmesiyle elde
edilir. Bu değerin küçük olması, kişilerin ele alınan kavramın sosyal temsili üzerinde
uzlaştıklarını gösterir. Nadirlik endeksi ise yalnızca bir kez kullanılmış kelimelerin
sayısının üretilen birbirinden farklı kelimelerin sayısına bölünmesiyle elde edilir. Bu
değerin küçük olması da, çeşitlilik endeksinin verdiği bilgiyi tamamlayacak şekilde,
kavramın bilişsel organizasyonunun yüksek olduğuna işaret eder.
2.1.1. Birinci Çalışmanın Araştırma Soruları
Aktarılan bilgiler doğrultusunda oluşturulan araştırma soruları şöyledir:
A.S.1: “Namuslu kadın” ve “namuslu erkek” sosyal temsillerinin nadirlik ve
çeşitlilik düzeyleri nasıldır?
A.S.2: “Namuslu kadın” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer aldığı
halde “namuslu erkek” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer almayan temsil
içerikleri hangileridir?
A.S.3: “Namuslu erkek” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer aldığı
halde “namuslu kadın” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer almayan temsil
içerikleri hangileridir?
41
A.S.4: Hem “namuslu kadın” hem de “namuslu erkek” sosyal temsilinin
merkezi çekirdeğinde yer alan temsil içerikleri hangileridir?
Yukarıdaki araştırma sorularına ek olarak sınanması planlanan diğer
araştırma soruları, namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerine ilişkin yapı kümeleri
üzerinden oluşturulmuştur. Bir sosyal temsil objesine yönelik temsil içeriklerinin
anlam ilişkileri üzerinden nasıl yapılandığı anlaşılmak istenildiğinde, kümeleme
analizi uygulanmaktadır (Chaves, dos Santos, dos Santosa ve Larocca, 2017: 47).
Temsil alanlarının incelendiği prototip analizinde, en sık belirtilen ve en önemli
görülen kelimeler merkezi çekirdekte konumlanmak suretiyle ön plana çıkmaktadır.
Kümeleme analizinde, ilgili temsil için elde edilen kelimelerin birbirleriyle anlamsal
benzerliği dikkate alınarak bu temsile özgü kelime kümeleri elde edilmektedir. Başka
bir deyişle, her bir kümenin içeriğinde anlamsal açıdan ortak bir tema oluşturan
kelime grupları yer almaktadır. Bu doğrultuda oluşturulan araştırma soruları şu
şekildedir:
A.S.5: “Namuslu kadın” sosyal temsilinin içerdiği tematik kümeler nelerdir?
A.S.6: “Namuslu erkek” sosyal temsilinin içerdiği tematik kümeler nelerdir?
A.S.7: “Namuslu kadın” ve “namuslu erkek” sosyal temsilleri, içerdikleri
tematik kümeler açısından nasıl benzerlikler ve farklılıklar göstermektedir?
2.2. YÖNTEM
2.2.1. Materyaller
Çalışmada kullanılan ölçüm araçları ve bilgilendirilmiş onam formu Ek 3’te
sunulmuştur. Demografik bilgi formuna ve sosyal temsillere ilişkin ölçüm aracına
dair bilgiler aşağıda aktarılmıştır.
2.2.1.1. Demografik Bilgi Formu
Katılımcıların yaşı, medeni durumu, doğum yeri, ikamet ettikleri yerleşim
alanı, sosyo-ekonomik konumları hakkında bilgileri içermektedir.
42
2.2.1.2. Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe Yönelik Hiyerarşik Çağrışımlar
Namuslu kadına ve namuslu erkeğe ilişkin temsilleri açığa çıkarmak üzere bu
çalışmada sözel çağrışım görevine (verbal/free associations task) dayalı bir araç
kullanılmıştır. Sosyal temsil çalışmalarında kullanılan ölçüm yöntemlerinden bir
tanesi olan bu görevde bireylerden bir temsil ögesine yönelik belirli sayıda kelime ya
da cümle yazmaları istenmektedir. Sözel çağrışımın ölçüldüğü bazı çalışmalar
kapsamında hiyerarşik çağrışımlar da incelenmektedir. Bu yöntemde ise bireylerin
yazdıkları her bir kelimeyi önem sırasına dizmeleri istenir. Kelimelerin belirtilme
sıklığının yanı sıra önem sıralaması da göz önünde bulundurularak, temsil içerikleri
arasındaki bağlantılar saptanır (Monaco, Piermatteo, Rateau ve Tavani, 2016: 310).
Alanda kalıpyargı içerikleri sıfatlar üzerinden incelenmektedir. Bu nedenle bu tez
çalışmasında her bir katılımcının namuslu kadın ve namuslu erkek için beşer sıfat
yazması ve bu sıfatları önem sırasına dizmesi istenmiştir.
2.2.2. İşlem
Tez çalışması kapsamında veri toplayabilmek üzere öncelikle Uludağ
Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma ve Yayın Etik Kuruluna
başvurularak etik onay alınmıştır. Çalışma kapsamında, kadınlara ve erkeklere
yönelik toplumumuz genelindeki namus temsillerinin içeriğinin belirlenmesi
amaçlanmıştır. Bu doğrultuda cinsiyet, yaş, doğum yeri gibi çeşitli özellikler
açısından çeşitlilik gösteren katılımcılardan ulaşabildiğine örnekleme (availability
sampling) yoluyla toplanmıştır. Veri toplama işlemi, kağıt-kalem testiyle
gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya katılım gönüllülük esasına dayalı
olmuştur.
Bilgilendirilmiş Onam Formunun sunulmasının ardından, katılımcılara çalışma
formu sunulmuştur. Katılımcıların yarısına seçkisiz şekilde sırasıyla namuslu erkek
temsiline ilişkin form, demografik bilgi formu, namuslu kadın temsiline ilişkin form
sunulurken, diğer yarısı sırasıyla namuslu kadın temsiline ilişkin formu, demografik
bilgi formunu, namuslu erkek temsiline ilişkin formu yanıtlamıştır. Katılımcı başına
veri toplama süresi ortalama 25 dakika sürmüştür.
43
2.2.3. Veri Analizi
Kadın ve erkek namusuna ilişkin sosyal temsil içeriklerinin çeşitliliğini
incelemek üzere çeşitlilik ve nadirlik analizleri gerçekleştirilmiştir. Namuslu kadın
ve namuslu erkek temsillerine ilişkin içerikleri ve bu içeriklerin birbirleri ile nasıl bir
ilişki içinde olduğunu belirlemek üzere üç farklı analiz gerçekleştirilmiştir: Prototip,
benzerlik ve kümeleme analizi. Prototip analizinde, temsil içeriklerinin belirtilme
sıklığı
ve
bu
içeriklere
önem
verilme
düzeyi
üzerinden
analizler
gerçekleştirilmektedir. Analiz sonucunda dört farklı temsil yapısı elde edilmektedir:
merkezi çekirdek, birinci çevresel alan, ikinci çevresel alan, çelişen unsurlar alanı.
İlgili analizlerin ardından benzerlik analizine geçilmiştir. Benzerlik analizinde,
prototip analizi sonrasında elde edilen merkezi çekirdekteki unsurların birbirleriyle
ilişkisine ve de çevresel unsurların merkezdeki unsurlarla nasıl bir ilişki içinde
olduğuna
dair
kavrayış
sağlanmaktadır.
Son
olarak,
kümeleme
analizleri
gerçekleştirilmiştir. Bir sosyal temsil objesine yönelik temsil içeriklerinin anlam
ilişkileri üzerinden nasıl yapılandığı anlaşılmak istenildiğinde, kümeleme analizi
uygulanmaktadır. Kümeleme analizinde, bir sosyal temsil için elde edilen kelimelerin
birbirleriyle anlamsal benzerliği dikkate alınarak bu temsile özgü kelime kümeleri
elde edilmektedir.
2.2.4. Katılımcılar
Kadınlara ve erkeklere yönelik namus temsillerini değerlendirebilmek
amacıyla, çeşitli yaş gruplarından, farklı doğum yerlerinden, farklı eğitim
düzeyinden ve farklı sosyoekonomik düzeyden toplamda 157 katılımcıdan veri
toplanmıştır. Çalışma örnekleminin üniversite öğrencilerinden ve yetişkinlerden
oluşması hedeflenmiştir. Verilerin bir kısmı Erzurum Teknik Üniversitesi ve Atatürk
Üniversitesi öğrencilerinden toplanmıştır. Diğer veriler Erzurum’daki çeşitli sosyal
alanları (kafeterya, alışveriş merkezi gibi) kullanan katılımcılardan toplanmıştır.
Katılımcıların 103’ü Erzurum’da (%66) ve 53’ü (%44) Türkiye’deki diğer
illerde (Ağrı, Antalya, Ardahan, Aydın, Bandırma, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir,
Kars, Kayseri, Lüleburgaz, Malatya, Mersin, Muş, Ordu, Rize, Samsun, Sivas)
ikamet etmektedir (1 belirtilmeyen). Katılımcıların yaşları 18 ile 68 arasında
44
değişmekte olup, yaş ortalamaları 31.33’tür (SS= 14.18). Katılımcıların demografik
bilgilerine Tablo 3’te yer verilmiştir.
Tablo 3. Birinci Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri
n (%)
n (%)
Cinsiyet (N= 157)
Medeni durum (N= 149)
n (%)
Sosyoekonomik
düzey (N= 155)
1. basamak
2. basamak
3. basamak
5 (%3.2)
6 (%3.8)
41 (%26.1)
Kadın
Erkek
Örneklem türü (N= 157)
81 (%52)
76 (%48)
Evli
Bekâr
İkamet bölgesi (N= 157)
53 (%33.8)
96 (%61.1)
Üniversite Öğrencisi
Yetişkin
(ev hanımı/emekli/çalışan)
Doğum bölgesi (N= 157)
77 (%49)
80 (%51)
Büyükşehir
Şehir
82 (%52.2)
50 (%31.8)
4. basamak
5. basamak
74 (%47.1)
23 (%14.6)
İlçe
22 (%14)
6. basamak
2 (%1.3)
Doğu Anadolu
İç Anadolu
71 (%45)
37 (%24)
Köy
Eğitim düzeyi (N= 156)
3 (%1.9)
7. basamak
4 (%2.5)
Karadeniz
13 (%8)
Diploması olmayan
0 (%0)
Marmara
12 (%7)
İlkokul
7 (%4.5)
Akdeniz
10 (%6.5)
Ortaokul
12 (%7.6)
Güneydoğu Anadolu
10 (%6.5)
Lise
88 (%56.1)
Ege
4 (%3)
Üniversite
42 (%26.8)
Lisansüstü
7 (%4.5)
2.3. BULGULAR
2.3.1. Çeşitlilik ve Nadirlik Analiz Bulguları
Namuslu kadına ve namuslu erkeğe dair temsil içeriklerinin çeşitliliğini
sınamak üzere (A.S.1), çeşitlilik endeksi
(rarity/hapax index) hesaplanmıştır.
(diversity index) ve nadirlik endeksi
İlgili analizler, kelime matrisleri üzerinde
sözbirimleştirme ve kategorizasyon işlemi yapılmadan önce uygulanmaktadır
(Rodrigues ve diğerleri, 2015: 168). Katılımcıların belirttiği sıfatlar yazım ve imla
açısından düzeltildikten sonra, Namuslu kadına ve namuslu erkeğe ilişkin sosyal
temsil çeşitliliği incelenmiştir. Elde edilen değerler Tablo 4’te sunulmuştur.
Değerler incelendiğinde, namuslu kadına ve namuslu erkeğe yönelik temsil
çeşitlilik endekslerinin düşük olduğu görülmüştür (Derkek=.33, Dkadın=.30). Bu sonuç,
söz konusu iki kavrama ait sosyal temsillerin yapılandırılmış olduğunu göstermiştir.
Fakat nadirlik endeksleri incelendiğinde, bu temsillere yalnızca tek bir kişi tarafından
45
verilen yanıt sayısının görece yüksek olduğu görülmüştür (Herkek=.66, Hkadın=.67).
Çeşitlilik endekslerinin düşük oluşu, namuslu kadına ve namuslu erkeğe yönelik
temsil içerikleri üzerinde katılımcılar arasında bir uzlaşma sağlandığını göstermiştir.
Nadirlik endekslerindeki görece daha yüksek değerler, namuslu kadına ve namuslu
erkeğe yönelik sosyal temsiller her ne kadar yapılandırılmış olsa da yine de
katılımcılar arasında çeşitlilik gösteren farklı temsil içeriklerinin üretildiğini ortaya
koymaktadır (Pânzaru, 2014: 50; Shim, Lee, Valentin ve Hong, 2019: 4).
Tablo 4. Çeşitlilik ve Nadirlik İndekslerine İlişkin Tablo
Değerler
Namuslu Erkek
Namuslu Kadın
Farklı kelime sayısı
256
235
Bir kez kullanılmış
kelime sayısı
Toplam kelime sayısı
Çeşitlilik indeksi
Nadirlik indeksi
170
157
785
.33
.66
785
.30
.67
2.3.2. Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe Yönelik Sosyal Temsillerin Analiz
Bulguları
Namuslu kadına ve namuslu erkeğe yönelik sosyal temsillerin incelenmesi
üzere öncelikle katılımcıların verdiği yanıtlara sözbirimleştirme ve kategorilendirme
işlemleri
uygulanmıştır.
indirgenmektedir
ve
Sözbirimleştirme
ardından
bu
işleminde
kelimeler
belirli
kelimeler
kategoriler
kökenine
altında
birleştirilmektedir (Sarrica, Mingo, Mazzara ve Leone, 2016: 3). Örneğin, ahlaklı,
güzel ahlak, ahlaklı oluş gibi sıfatlar ahlaklı olarak kodlanmıştır. Ayrıca anlamsal
olarak benzer ya da eş anlamlı olan sıfatlar tek bir kategori altında kodlanmıştır (örn.,
onurlu ve haysiyetli, onurlu sıfatı altında birleştirilmiştir). Bu işlemin sonucunda
namuslu erkek için toplamda 129, namuslu kadın için toplamda 120 farklı sıfat elde
edilmiştir.
46
2.3.2.1. Prototip Analizi
Hipotezlerin sınanması amacıyla namuslu kadına ve namuslu erkeğe ilişkin
elde edilen içeriklere IRAMUTEQ yazılımı aracılığı ile prototip analizi (prototypical
analysis) uygulanmıştır. Analiz, kelimelerin kullanım sıklığı (yüksek sıklık X düşük
sıklık) ve önem sırası (yüksek önem sırası X düşük önem sırası) temel alınarak
temsillerin yapısal dağılımını görsel olarak sunmaktadır (Monaco ve diğerleri, 2016:
310). Analiz sonuçları Şekil 1’de (namuslu kadın) ve Şekil 2’de (namuslu erkek)
aktarılmıştır.
Şekillerdeki sol üst çeyrek alan, merkezi çekirdeği (central core) tanımlar. Bu
alanda en sık ve en önemli belirtilen özellikler yer alır. Sağ taraftaki üst ve alt çeyrek
alanlar, çevresel unsurlardır (peripheral elements). Sağ üst çeyrek alandaki birinci
çevresel alanda, sıklıkla belirtilen fakat önemli görülme düzeyi düşük unsurlar yer
alır. Sağ alt çeyrek alandaki unsurlar hem sık belirtilmemiştir hem de önemli
görülme düzeyleri düşüktür. Sol alt çeyrek alan, çelişen unsurlar alanıdır (contrast
zone). Bu alandaki unsurlara verilen önem düzeyi yüksek olmakla birlikte, sıklıkla
belirtilmeyen unsurlardır. Azınlıktaki bireylerin görüşlerini barındırması muhtemel
birbirinden farklı içerikler yer alır.
Prototip analizi sonuçlarına göre, namuslu kadın temsilinin merkezinde
sırasıyla dürüst, eşine sadakatli, ahlaklı, iffetli, güvenilir, edepli, terbiyeli ve ailesine
bağlı sıfatları yer almıştır (Şekil 1). Sıfatların belirtilme sıklığı ve önem sırası
dikkate alındığında, namuslu kadını tanımlamada bu sekiz sıfat merkezde
konumlanmıştır. Namuslu erkek temsilinin merkezinde dürüst, eşine sadakatli,
güvenilir, ahlaklı, çalışkan, ailesine bağlı, edepli, eşini aldatmayan ve adil sıfatları
yer almıştır (Şekil 2). Sıfatların belirtilme sıklığı ve önem sırası dikkate alındığında,
namuslu erkeği tanımlamada bu dokuz sıfat merkezde yer almıştır.
47
Sıklık<=10.5
Sıklık>=10.5
Önem<=2.96
Önem>=2.96
Saygılı (34;3.2)
Merhametli (21;3.4)
Ağırbaşlı (15;3.3)
Sorumluluk sahibi (15;3.9)
Karakterli (13;3.2)
Fedakâr (13;3.7)
Hoşgörülü (13;3.8)
Yalan söylemeyen (12;3.5)
Dürüst (76;2.7)
Eşine sadakatli (61;2.5)
Ahlaklı (55;2.6)
İffetli (53;2.2)
Güvenilir (41;2.5)
Edepli (31;2.4)
Terbiyeli (28; 2.9)
Ailesine bağlı (20;2.8)
Bakire (10;2.7)
Eşini aldatmayan (10;1.9)
Dindar (10;2.6)
Kendine güvenen (8;2.9)
İyi niyetli (5;2.8)
Nazik (5;2.6)
Hayâlı (4; 2.5)
Şefkatli (4; 2.5)
Arlı (4; 2.8)
Ciddi (3;2)
Kültürlü (3;2.7)
Vatansever (2;2.5)
Giyimine dikkat eden (2;2.5)
Hakkını savunan (2;2)
Sevecen (2;2)
Kanaatkâr (2;2.5)
Kararlı (2;2)
Onurlu (9;3.2)
Çalışkan (9;3.4)
Adil (9;3.4)
Mütevazı (8;3.9)
Anlayışlı (8;4.2)
Örf/adetine bağlı (7;3.3)
İyi bir anne (6;3)
Görgülü (6;3.3)
Erdemli (6;3.7)
Becerikli (6;4.2)
Vefalı (6;3.5)
Hanımefendi (6;3.5)
Seviyeli (5;4.2)
Şerefli (5;3.6)
Sözünün eri (13;2.7)
Düşünceli (5;3.8)
Kapalı (4;3.8)
Bilinçli (4;3)
Sevgi dolu (4;3.8)
İnsana değer veren (3;4)
Eğitimli (3;4)
Düzgün konuşan (3;4.7)
Muhafazakâr (3;3.7)
Saf (3;3)
İnsancıl (2;5)
İnançlı (2;3)
Hoş sohbet (2;5)
Bilgili (2;4.5)
Doğrucu (2;4.5)
Sessiz (2;3.5)
Helal para kazanan (2;4.5)
Şekil 1. Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Prototip Analizi Sonuçları
Önem>=2.94
Sıklık<=10.79
Sıklık>=10.79
Önem<=2.94
Saygılı (46;3.1)
Merhametli (26;3.2)
Koruyucu (16;3.7)
Karakterli (15;3)
Sorumluluk sahibi (15;3.4)
Yalan söylemeyen (14;3.6)
Mert (13;3.1)
Dürüst (101;2.4)
Eşine sadakatli (54;2.8)
Güvenilir (48;2.6)
Ahlaklı (40;2.6)
Çalışkan (30;2.9)
Ailesine bağlı (25;2.6)
Edepli (14;2.3)
Eşini aldatmayan (13; 2.9)
Adil (13;2.7)
Onurlu (10;2.8)
Terbiyeli (10;2.9)
Evine bakan (9;2.9)
Şerefli (7;2.3)
Davranışlarıyla kadınları
rahatsız etmeyen (7;2.6)
Ağırbaşlı (7;2.7)
Dindar (7; 2.6)
Kendine güvenen (7;2.6)
Sözünün eri (6;2.7)
İyi bir baba (6;2.8)
İnsancıl (5;2.6)
Haram yemeyen (4;2.2)
Mütevazı (4;2.2)
Vatansever (10;3.1)
Hoşgörülü (10;3.4)
Beyefendi (9;4.1)
Anlayışlı (9;3.4)
Kadına değer veren (7;3.3)
İyi niyetli (6;4)
Örf/adetine bağlı (6;3.5)
Şiddet uygulamayan (6;3.2)
Sevgi dolu (6;4.2)
Nazik (5;3.4)
Cömert (5;4.6)
Empati kurabilen (5;3.6)
Vefalı (5;3.6)
Babacan (4;3.5)
İlkeli (4;3.8)
Bilinçli (4;3.2)
İtaatkâr (2;1.5)
Adam gibi (2;1.5)
Sözünün eri
Şekil 2. Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Prototip Analizi Sonuçları
48
Seviyeli (3;3.7)
Şefkatli (3;3.7)
Hak yemeyen (3;3.7)
Eğitimli (3;3.3)
Kıskanç (3;4.7)
Kültürlü (3;3.3)
Muhafazakâr (2;4.5)
Güçlü (2;4)
Samimi (2;5)
Düzgün konuşan (2;3.5)
Cesaretli (2;3)
Açık sözlü (2;4.5)
Laubali olmayan (2;3.5)
“Namuslu kadın” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer aldığı halde
“namuslu erkek” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer almayan temsil
içerikleri hangileridir? (A.S.2) araştırma sorusunu incelediğimizde, merkezi
çekirdekte yer alan iffetli ve terbiyeli sıfatları, erkek namusundan farklılaştırılarak
namuslu kadına özgü olarak görülen sıfatlardır.
“Namuslu erkek” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer aldığı halde
“namuslu kadın” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer almayan temsil
içerikleri hangileridir? (A.S.3) araştırma sorusunu incelediğimizde, çalışkan, eşini
aldatmayan ve adil sıfatları, namuslu erkeğe özgü olan sıfatlardır. Hem “namuslu
kadın” hem de “namuslu erkek” sosyal temsilinin merkezi çekirdeğinde yer alan
temsil içerikleri hangileridir? (A.S.4) sorusunun cevabı şu şekildedir: dürüst, eşine
sadakatli, güvenilir, ahlaklı, ailesine bağlı ve edepli.
2.3.2.2. Benzerlik Analizi
Benzerlik Analizi (Similarities Analysis), merkezi çekirdekteki unsurların
birbirleriyle ilişkisine ve de çevresel unsurların merkezdeki unsurlarla nasıl bir ilişki
içinde olduğuna dair kavrayış sağlamaktadır (Sarrica ve diğerleri, 2016: 2).
IRAMUTEQ yazılımıyla gerçekleştirilen benzerlik analizi sonuçları, namuslu kadın
ve namuslu erkek temsilleri için sırasıyla Şekil 3a’da ve Şekil 4a’da verilmiştir. Şekil
3b’de ve Şekil 4b’de, çevresel unsurlar anlamsal olarak birbirine yakın biçimde
konumlandırılmaya çalışılarak şekil formatları yeniden düzenlenmiştir.
Namuslu kadın temsiline yönelik analiz sonuçları incelendiğinde, merkezi
unsurlardan ilki olan dürüst sıfatının ahlaklı sıfatıyla güçlü biraradalığa sahip olduğu
görülmüştür (f=24). Ahlaklı sıfatı ise iffetli sıfatıyla güçlü biraradalığa sahiptir
(f=27). Bu nedenle iffetli sıfatının ahlak aracılığıyla merkezdeki dürüst sıfatına
dolaylı olarak bağlandığı söylenebilir. Güvenilir (f=21) ve eşine sadakatli (f=26)
sıfatları, merkezdeki dürüstlük sıfatıyla doğrudan güçlü biraradalık gösteren diğer
sıfatlardır. Merkezi çekirdekteki terbiyeli sıfatı (f=13), eşine sadakatli sıfatına
doğrudan bağlanarak dürüst sıfatına dolaylı biçimde bağlanmıştır. Dürüst sıfatıyla
merkezi çekirdekte yer alan edepli sıfatı (f=14) doğrudan orta düzeyde biraradalık
göstermiştir. Ayrıca birinci çevresel alanda bulunan merhametli (f=9), ağırbaşlı
49
(f=5), hoşgörülü (f=7) ve karakterli (f=5) sıfatları, dürüstlükle anlamsal olarak
bağlantı kuracak şekilde dürüstlüğü çevrelemiştir. Birinci çevresel alandaki fedakâr
(f=7) ve yalan söylemeyen (f=7) sıfatları ise merkezi çekirdekteki iffetli sıfatıyla
anlamsal bağlantı kuracak biçimde bu sıfatı çevrelemiştir. Bu sonuçlar, namuslu bir
kadın temsilinin temelde dürüstlük üzerinden inşa edildiğini göstermekle birlikte,
namuslu kadını tanımlamada dürüstlüğün tek başına yeterli olmadığını işaret
etmektedir. Ahlaklı, güvenilir, eşine sadakatli, terbiyeli, iffetli, edepli, merhametli,
ağırbaşlı, hoşgörülü, karakterli, fedakâr olmak ve yalan söylememek; kadının
namusunu tanımlamada kullanılan diğer temel temsil unsurları olarak yorumlanabilir.
Şekil 3a. Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Benzerlik Analizi Grafiği
50
Şekil 3b. Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Çevresel Unsurların Anlamsal
Yakınlıkları Göz Önünde Bulundurularak Düzenlenmiş Benzerlik Analizi
Grafiği
Şekil 4a. Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Benzerlik Analizi Grafiği
51
Şekil 4b. Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Çevresel Unsurların Anlamsal
Yakınlıkları Göz Önünde Bulundurularak Düzenlenmiş Benzerlik Analizi
Grafiği
Namuslu erkeğe yönelik analiz sonuçları incelendiğinde, merkezi unsurlardan
ilki olan dürüst sıfatının diğer merkezi unsurlardan eşine sadakatli (f=36), güvenilir
(f=32), ahlaklı (f=24) ve çalışkan (f=22) sıfatlarıyla güçlü biraradalık gösterdiği
görülmüştür. Merkezi çekirdekteki adil (f=9) ve eşini aldatmayan (f=6) sıfatları,
dürüstlük sıfatıyla orta düzeyde biraradalık göstermiştir. Ayrıca, birinci çevresel
alandaki saygılı (f=23) ve merhametli (f=18) sıfatları dürüst sıfatıyla güçlü
biraradalığa sahiptir. Birinci çevresel alanda bulunan koruyucu (f=8), mert (f=10) ve
karakterli (f=10) sıfatları, dürüstlükle anlamsal olarak bağlantı kuracak şekilde
dürüstlüğü çevrelemiştir. Bu sonuçlar, namuslu bir erkek temsilinin temelde
dürüstlük üzerinden inşa edildiğini göstermekle birlikte, erkek namusunu
tanımlamada dürüstlüğün tek başına yeterli olmadığını işaret etmektedir. Eşine
sadakatli, güvenilir, ahlaklı, çalışkan, adil, eşini aldatmayan, saygılı, merhametli,
koruyucu, mert ve karakterli olmak; erkeğin namusunu tanımlamada kullanılan diğer
temel temsil unsurları olarak yorumlanabilir.
2.3.2.3. Kümeleme analizi
Kümeleme analizi, bir sosyal temsili oluşturan içeriklerin birbirleriyle
52
anlamsal
ilişkileri
üzerinden
nasıl
yapılandığı
anlaşılmak
istenildiğinde
uygulanmaktadır (Chaves ve diğerleri, 2017: 47). Bu çalışmada namuslu kadına ve
namuslu erkeğe yönelik temsillerin yapısını incelemek üzere Azalan Hiyerarşik
Sınıflandırma
Analizi
(Descending
Hierarchical
Classification
Analysis)
gerçekleştirilmiştir. IRAMUTEQ yazılımı kullanılarak gerçekleştiren bu analizde,
katılımcıların sağladığı kelimeler program tarafından gruplandırılmaktadır. Söz
konusu gruplandırma işleminde, kelimelerin birbirleriyle anlamsal benzerliklerinin,
her bir kelimenin tekrarlanma sıklığının ve kelimelerin kümelere istatistiksel olarak
anlamlı katkı düzeyinin hesaplandığı karmaşık bir algoritma kullanılmaktadır.
Sonuçta, kendi kümeleri içinde anlamsal bir bütünlüğe sahip temsil içerikleri elde
edilir.
Şekil 5. Namuslu Kadın Temsiline Yönelik Kümeleme Analizi Sonuçları
53
Şekil 6. Namuslu Erkek Temsiline Yönelik Kümeleme Analizi Sonuçları
Şekil 5’te namuslu kadın ve Şekil 6’da namuslu erkek temsiline ilişkin elde
edilen kümeleme analizi sonuçları görülebilir. Her iki cinsiyet için de 5’er boyut elde
edilmiştir. Analiz sonuçlarında elde edilen boyutlar, içerdikleri ilk sıfat temel
alınarak ve tüm sıfatların anlamları göz önünde bulundurularak adlandırılmıştır. “*”
ile işaretlenen içerikler, boyutlara anlamlı düzeyde (p<.0001) katkı sağlayan
özelliklerdir (Chaves ve diğerleri, 2017: 47).
“Namuslu kadın” ve “namuslu erkek” sosyal temsilinin içerdiği tematik
kümeler nelerdir? (A.S.5 ve A.S.6) sorularına yanıt vermek üzere kümeleme analizi
sonuçlarını incelediğimizde, kadınlar için kadınlık rolleri, saygınlık, diğerlerine karşı
davranış, diğerini gözetme, eş rolü temaları elde edilmiştir. Erkeklerin küme
temaları, erkeklik rolleri, diğerini gözetme ve diğerlerine karşı saygılı davranma,
saygınlık, eş rolü, eşe verilen değer temalardır.
“Namuslu kadın” ve “namuslu erkek” sosyal temsillerinin, içerdikleri tematik
kümeler açısından nasıl benzerlikler ve farklılıklar gösterdiği sorusuna (A.S.7) cevap
vermek üzere bu iki kavrama ilişkin temsil içeriklerinin tematik kümeleri
karşılaştırılarak incelendiğinde, kadınlık ve erkeklik rolleri boyutlarındaki içeriklerin
birbirinden farklılaştığı görülmüştür. Becerikli, terbiyeli, görgülü, fedakâr ve iffetli
özellikleri, namuslu kadını tanımlamada kullanılırken; çalışkan, ailesine bağlı,
54
vatansever, evine bakan, davranışlarıyla kadınları rahatsız etmeyen ve yalan
söylemeyen, namuslu erkeği tanımlamada kullanılmıştır. Eş rolüne dair boyut
içeriklerinin de kadınlara ve erkeklere yönelik temsiller arasında farklılaştığı göze
çarpmaktadır. Ailesine bağlı, örf/âdetine bağlı, iyi anne ve vefalı sıfatları, namuslu
kadına yönelik kullanılırken; güvenilir ve eşine sadakatli sıfatları, namuslu erkeğe
yönelik kullanılmıştır. Güvenilir sıfatının namuslu kadın temsil kümelerinden
saygınlıkla ilişkili özellikler boyutunda konumlanması, bu sıfatın kadın ve erkek
açısından farklılaşan anlamları olabileceğini işaret etmektedir. Buna göre, erkek
namusu açısından güvenilir olmak, sadakatli olmak ile birlikte eş rolünde
kümelenirken, kadın namusu açısından edepli ile birlikte saygınlık boyutunda
kümelenmiştir. Erkek açısından saygınlık sıfatları; onurlu, dindar ve kadınla ortak
olan edepli sıfatıdır. Namuslu kadını tanımlamada diğerini gözetme ve diğerlerine
karşı davranış içerikleri ayrı ayrı boyutlarda konumlanmıştır. Diğerini gözetmeye
dair içerikler, namuslu erkek için de benzerlik göstermektedir. Namuslu kadın temsil
kümelerinde diğerlerine karşı davranış şeklinde ayrı bir boyutta konumlanan
“saygılı” sıfatı, namuslu erkek temsil kümelerinde diğerini gözetme ve diğerlerine
karşı saygılı olma boyutunda yer almıştır. Son olarak, namuslu erkeğe yönelik
namuslu kadından farklı olarak, eşe verilen değer olarak adlandırılabilecek özellikler
söz konusudur: eşini aldatmayan, empati kurabilen, şerefli.
2.4. TARTIŞMA
Namuslu kadına ve namuslu erkeğe yönelik temsil içeriklerini incelemek
üzere üç analiz gerçekleştirilmiştir. Prototip analizinde, temsil objesine yönelik
kullanılan kelimelerin sıklığı ile önem sırası arasındaki etkileşim dikkate alınarak,
temsil içeriklerinin yapısı elde edilmektedir. Prototip analizi sonucunda, en sık
belirtilen özellikleri kapsayan merkezi çekirdekteki özelliklerden bazılarının kadın ve
erkek namusu açısından örtüştüğü görülmüştür. Dürüst, eşine sadakatli, ahlaklı,
güvenilir, edepli ve ailesine bağlı sıfatları, kadın ve erkek namusuna yönelik ortak
özellikler olarak elde edilmiştir. İffetli ve terbiyeli sıfatları, erkek namusundan
farklılaşarak namuslu kadına özgü elde edilen özelliklerdir. Erkek namusuna özgü
olan özellikler; çalışkan, eşini aldatmayan ve adil sıfatlarıdır.
55
Benzerlik analizi, merkezdeki unsurların birbirleriyle ve çevresel unsurların
merkezdeki unsurlarla bir arada belirtilme sıklığına dair bir analizdir. Bu analizin
sonucunda, kadın ve erkek namusu temelinde dürüstlük sıfatı olduğu görülmekle
birlikte, her iki cinsiyet için de dürüstlükle güçlü biraradalık gösteren ve dürüstlüğü
çevreleyen sıfatlar olduğu görülmüştür. Namuslu kadın temsilinde elde edilen bu
sıfatlar şunlardır: ahlaklı, güvenilir, eşine sadakatli, terbiyeli, iffetli, edepli,
merhametli, ağırbaşlı, hoşgörülü, karakterli, fedakâr olmak ve yalan söylememek.
Namuslu erkek temsilinde dürüstlükle ilişkili sıfatlar; eşine sadakatli, güvenilir,
ahlaklı, çalışkan, adil, eşini aldatmayan, saygılı, merhametli, koruyucu, mert ve
karakterli olmaktır.
Benzerlik analizinde elde edilen sonuçları destekleyici bir şekilde kümeleme
analizinde, namuslu kadını ve erkeği tanımlamada özellikle kadınlık ve erkeklik
rolleri kümelerindeki sıfatların birbirinden farklılaştığı görülmüştür. Kadınlık rolleri
kümesinde, becerikli, terbiyeli, görgülü, fedakâr ve iffetli özellikleri ön plana
çıkmıştır. Erkeklik rolleri kümesinde, çalışkan, ailesine bağlı, vatansever, evine
bakan, davranışlarıyla kadınları rahatsız etmeyen ve yalan söylemeyen özellikleri
elde edilmiştir. Kadınlık ve erkeklik rolleri kümelerinin yanı sıra, kadına ve erkeğe
yönelik eş rolü kümesindeki içeriklerin de birbirinden farklılaştığı görülmüştür.
Ailesine bağlı, örf/âdetine bağlı, iyi anne ve vefalı sıfatları namuslu kadına yönelik
eş rolü kümesinde elde edilirken;
namuslu erkeğe yönelik eş rolü kümesinde
güvenilir ve eşine sadakatli sıfatları elde edilmiştir. Namuslu kadın temsilindeki
güvenilir sıfatı, saygınlık kümesinde konumlanırken, namuslu erkek temsilinde eş
rolü kümesinde yer almıştır. Bu nedenle mevcut tez kapsamında gerçekleştirilecek
diğer çalışmalarda güvenilir sıfatının, her iki biçimdeki kullanımına (aile yaşamı/eşe
yönelik veya iş yaşamı/sosyal yaşam açısından güvenilirlik) karar verilmiştir.
Prototip analizi ile kümeleme analizi sonuçları, dürüst ve ahlaklı sıfatları
açısından birbiriyle tutarsızlık göstermiştir. Namuslu kadın ve namuslu erkek
temsillerinin merkezi çekirdeğinde ilk dört sıfat arasında yer alan dürüst ve ahlaklı
sıfatları, kümeleme analizinde ne kadın ne de erkek namusu için elde edilmemiştir.
Bu sonuçlara şu şekilde bir açıklama sunmak mümkün gözükmektedir: bu iki sıfat,
namuslu kadın ve namuslu erkek sosyal temsillerine uygulanan kümeleme
56
analizlerinde ortaya çıkan tüm tematik kategorilerle eşit derecede ilişkili olup özel
olarak tek bir tematik kümeye yerleştirilemeyecek kadar genel anlamlar
içerdiklerinden dışarda kalmış olabilir.
Kadınları namuslu kılan özelliklerle erkekleri namuslu kılan özelliklerin
birbirleriyle ne ölçüde örtüştüğüne karar vermede, Ahlaki Temeller Kuramında
tanımlanan ahlaki temeller detaylı bir çerçeve sunmaktadır. Haidt ve arkadaşları
(Haidt ve Graham, 2007: 111; Haidt ve Joseph, 2004: 59) tarafından geliştirilen
Ahlaki Temeller Kuramında insanların ahlaki yargılarını ve ahlaki davranışları
doğuran beş temel örüntü olduğu savunulmaktadır. Ahlaki temeller olarak
adlandırdıkları bu örüntüler şunlardır: bakım verme (care) (ihtiyacı olanlara bakım
vermeye ve şefkat göstermeye yönelik arzuyu, diğerlerinin zarar görmemesi ve acı
çekmemesine ilişkin kaygıları içerir), adalet/karşılıklılık (justice/reciprocity) (adil ve
dürüst olmayı, hilenin ve aldatmanın karşısında olmayı içerir), iç grup/sadakat (in
group/loyalty) (bir gruba sadık olmayı, grubu için kendini feda etmeyi ve gruba zarar
veren hain, beleşçi veya işe yaramaz üyelere karşı uyanık olmayı ve onlara düşmanca
hisler beslemeyi içerir), otorite/saygı (authority/respect) (itaat, saygı ve rol temelli
görevlerin yerine getirilmesi gibi sosyal düzen ve hiyerarşik ilişkilerin getirdiği
zorunluluklarla ilgili kaygıları içerir) ve saflık/kutsallık (purity/holiness) (namuslu
olmayı, sıhhatli olmayı, arzuların kontrol edilmesini ve kaçınma niyetini içerir;
kaçınmak, kirli ve sağlıksız şeylerden korunmak için olabileceği gibi, kutsal şeylerin
kutsallığını bozmamak ve onu korumak için de olabilir). Bu ahlaki temellerin
evrensel olduğu fakat her birinin içeriğinde yer alan spesifik özelliklerin kültürden
kültüre az veya çok farklılaşabildiği kabul edilmektedir (Graham, Haidt, Koleva,
Motyl, Iyer ve diğerleri, 2013: 93).
Mevcut çalışmada elde edilen merkezi çekirdekteki içerikler ile tematik
kümelerin içeriği, kuramda tanımlanan boyutların tanımı ve de içeriği (Graham,
Haidt ve Nosek, 2009: 1044) kapsamımda incelendiğinde, namuslu kadın sosyal
temsilinin erkeklerinkinden farklı olarak, cinsel ahlaka ilişkin unsurları daha fazla
içerdiği söylenebilir. Graham ve diğerleri (2009: 1044) tarafından saflık/kutsallık
boyutunda tanımlanan içerikler Türkçe’ye çevrildiğinde, saflık/iffet (purity), decency
(edep/terbiye) gibi özelliklerin bu boyutta yer aldığı görülmektedir. Bu özelliklerden
57
namuslu kadına özgü temsil içeriği olan “iffet” kelimesi, Türk Dil Kurumunun
Güncel Türkçe Sözlüğünde “Cinsel konularda ahlak kurallarına bağlılık, sililik”
olarak tanımlanmaktadır. Merkezi çekirdekteki unsurların yanı sıra kadın namusu
için çelişen unsurlar alanında konumlanan ve erkek namusu için hiçbir temsil
alanında yer almayan bakir(e) sıfatı da bir saflık/kutsallık sıfatıdır. Yine Güncel
Türkçe Sözlüğü incelediğimizde bakire sıfatı, “Cinsel ilişkide bulunmamış (dişi),
kızoğlan, kızoğlankız, erden” şeklinde tanımlanmaktadır. Eşini aldatmayan ve eşine
sadakatli özelliklerinin, cinsel ahlaka ilişkin özellikler olarak değerlendirilmesi
mümkün gözükmekle birlikte, bu özelliklerden “eşine sadakatli” özelliği hem
namuslu kadın temsilinin hem de namuslu erkek temsilinin merkezi çekirdeğinde ve
kümelerinde yer almıştır. “Eşini aldatmayan” özelliği ise yalnızca namuslu erkek
temsilinin merkezi çekirdeğinde ve kümelerinde belirmiştir. İlgili bulgular,
geçmişteki bulgular ile uyumlu biçimde (Başoğlu, 2014: 103; Günindi-Ersöz, 2016:
88; Kalav, 2015: 152; Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018a: 317; Sakallı-Uğurlu ve
diğerleri, 2018b: 4; Sancar, 2016: 184), kadınların erkeklere kıyasla saflık/kutsallık
özellikleri ile daha fazla tanımlandığını işaret etmiştir. Adalet/karşılılık boyutundaki
bir özellik olarak tanımlanan dürüst (honest) ve adil (fair) sıfatlarından (Graham ve
diğerleri, 2009: 1045) “dürüst” sıfatı, namuslu kadın temsilinin ve namuslu erkek
temsilinin merkezi çekirdeğinde yer almıştır. “Adil” sıfatı ise hem namuslu kadın
temsil kümesinde hem de namuslu erkek temsil kümesinde (diğerini gözetme
kümeleri içinde) elde edilmiştir. Bu bulgular, dürüstlük, doğruluk gibi daha genel
ahlaki özelliklerin kadın namusundansa erkek namusunu tanımlamada kullanıldığını
işaret eden söylem çalışmalarının bulgularıyla uyumsuz niteliktedir.
Mevcut çalışmada alandaki çalışmaların bulgularıyla kıyaslandığında
namuslu kadın ve namuslu erkek kalıpyargılarına dair daha farklı ve zengin içeriklere
ulaşılmıştır. Kümeleme analizi sonuçlarına göre “ailesine bağlı” sıfatı, iç gruba
bağlılıkla (loyalty) ilintili özellikleri kapsayan iç grup/sadakat (Graham ve diğerleri,
2009: 1044) değer boyutu altında tanımlanabilir. Bu özellik, hem namuslu kadın ve
namuslu erkek temsillerinin merkezi çekirdeğinde ve kümelerinde örtüşen bir sıfat
olarak elde edilmiştir. Kadınlık ve erkeklik rollerine ilişkin özellikleri kapsayan
otorite/saygı boyutunda (Graham ve diğerleri, 2009: 1044) değerlendirilebilecek
temsil içeriklerinin namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri arasında farklılaştığı
58
sonucuna ulaşılmaktadır. Otorite/saygı boyutu altında tanımlanabilecek becerikli,
görgülü ve fedakâr sıfatları, namuslu kadın temsil kümelerinde namuslu kadına özgü
olan içerikler olarak elde edilmiştir. Namuslu erkek temsil kümelerinde ise namuslu
erkek temsiline özgü olan çalışkan, evine bakan/evini geçindiren, dindar ve
vatansever gibi özelliklere ulaşılmıştır.
Merhamet, şefkat (compassion) gibi
özellikleri içeren ahlakın bakım verme temeliyle ilişkili olabilecek sosyal temsil
içerikleri gözden geçirildiğinde, “merhametli” ve “hoşgörülü” sıfatları, namuslu
kadın ve namuslu erkek temsil kümelerinde örtüşen içerikler olarak elde edilmiştir.
“Namuslu kadın” ve “namuslu erkek” temsillerinin Ahlaki Temeller Kuramında
tanımlanan değer boyutları açısından gelecekteki çalışmalarda incelenmesi, alana
önemli katkılar sunacaktır.
Çalışmadaki bir sınırlılık, verilerin ağırlıklı olarak tek bir ilde -Erzurum’daikamet eden katılımcılardan toplanmasıdır. Türkiye’nin farklı bölgelerinde ikamet
eden katılımcılarla yeni çalışmaların gerçekleştirilmesi suretiyle, bölgesel ve
zamansal değişimlere bağlı olarak kadın ve erkek namusuna yönelik temsil
içeriklerindeki olası değişimlerin saptanması mümkün olacaktır. Mevcut çalışmayı
hâlihazırdaki çalışmaların bulgularından farklı kılan iki temel unsur söz konusudur.
Bunlardan ilki, namuslu kadın ve namuslu erkek kavramlarına ilişkin özelliklerin
Sosyal Temsiller Kuramı çerçevesinde çalışılması, ayrıca bu kuram çerçevesinde
görgül bir çalışma yöntemi ve analiz teknikleriyle değerlendirilmesidir. Sosyal
Temsiller Kuramı temelinde gerçekleştirilen bu türden bir inceleme, namuslu kadın
ve namuslu erkek kalıpyargılarının içeriğinin belirlenmesinde toplumsal ve ideolojik
unsurların göz önünde bulundurulmasına imkân tanımıştır.
İlgili analiz bulguları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, namus temsilinin
içeriğinin kadınlara ya da erkeklere yönelik oluşu açısından büyük ölçüde
farklılaştığı görülmüştür. Namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerine uygulanan
prototip analizi sonucunda merkezi çekirdekte elde edilmeyen bazı içerikler,
kümeleme analizi sonucunda kümelerde elde edilmiştir. Bu bulgular bizi, namus
temsilinin kadın ve erkek açısından ne ölçüde benzer olduğu incelenirken, hem
prototip analizinin merkezi çekirdeğinde elde edilen sıfatların hem de kümeleme
analizinde elde edilen sıfatların dikkate alınması gerektiği sonucuna ulaştırmıştır.
59
Merkezi çekirdekteki özellikler, temsile ilişkin en sık belirtilen ve en önemli görülen
unsurlardır. Kümelerde yer alan özellikler, tüm temsil içeriklerinin anlamsal
bütünlüğü göz önünde bulundurularak elde edilmektedir. Sonuçta bir sonraki
çalışmada, kadın ve erkek namusuna yönelik merkezi çekirdekteki (en önemli
görülen) ve de kümelerdeki (anlamsal bütünlük sağlayan) sıfatların kullanılması
planlanmıştır.
60
III. BÖLÜM
3. İKİNCİ ÇALIŞMA
3.1. GİRİŞ
Cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği çalışmalarda, alanda tanımlanan temel
kalıpyargı boyutlarına yer verilmiştir. Bu çalışmada, bir namus kültürü olan
toplumumuz için önemli addedilebilecek namus kalıpyargısının göz önünde
bulundurulması gerektiğine dikkat çekilerek, namuslu kadın ve namuslu erkek temsil
içeriklerinin
belirlenmesinin
amaçlandığı
bir
sosyal
temsil
çalışması
gerçekleştirilmiştir. Sosyal temsil çalışmasının ardından, bu içeriklerin alandaki
kalıpyargı boyutlarına nasıl entegre olacağının incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç
doğrultusunda, namusa ilişkin sosyal temsil içeriklerini kalıpyargı içeriği olarak
değerlendirmek suretiyle bu içeriklerin yetkinlik, sosyallik ve ahlak kalıpyargılarıyla
birlikte nasıl bir faktör yapısı gösterdiği sorgulanmıştır.
İkinci çalışma kapsamında ilk olarak, daha önceki çalışmalarda yetkinlik,
sosyallik ve ahlak kalıpyargı boyutlarının değerlendirilmesinde kullanılmış olan
sıfatların bir listesini elde etmek üzere literatür taraması gerçekleştirilmiştir.
Oluşturulan listeye, mevcut tezin ilk çalışmasında elde edilen namus sosyal temsil
içerikleri de eklenmiştir. Namus sosyal temsil içerikleri ile ahlak, sosyallik ve
yetkinlik sıfatlarının bir arada olduğu karma liste katılımcılara sunulup sıfatlardan
her birinin kadınları ve erkekleri ne ölçüde tanımladığına dair değerlendirme
yapmaları istenmiştir. İlk çalışmada elde edilen namus sosyal temsil içerikleri,
“namuslu kadın” ve “namuslu erkek” temsilleri arasında ortak olanlar”, “namuslu
kadına özgü olanlar” ve “namuslu erkeğe özgü olanlar” olmak üzere üç grup halinde
olduklarından,
bu
çalışmada
kadınları
ne
düzeyde
tanımladığı
açısından
değerlendirilen sıfatlar listesi ile erkekleri ne düzeyde tanımladığı açısından
değerlendirilen sıfatlar listesi birebir aynı hazırlanmamıştır. Listeler
şu üçünü
içermiştir:
a) ahlak-sosyallik-yetkinlik sıfatları,
b) namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri arasında ortak olan sosyal
temsil içerikleri ve
c) namuslu kadınlara özgü olan sosyal temsil içerikleri veya namuslu
61
erkeklere özgü olan sosyal temsil içerikleri
Görüldüğü gibi, bu çalışmada kullanılacak iki sıfat listesinde (kadınlara
yönelik kalıpyargılar listesi ile erkeklere yönelik kalıpyargılar listesi) a ve b
kategorisinde yer alan sıfatlar aynıdır fakat c kategorisinde olanlar birbirinden
farklıdır.
Öncelikle, kadınlara yönelik kalıpyargılar listesindeki maddeler (c
kategorisindekiler hariç tutularak, sadece a ve b kategorisinde olanlar) üzerinde
faktör analizi uygulanmış, sonra aynı analiz erkeklere yönelik kalıpyargılar
listesindeki maddeler (yine son kategorideki maddeler hariç tutularak, sadece a ve b
kategorisinde olanlar) üzerinde yinelenmiştir. Bu iki ayrı faktör analizinin sonucunda
maddelerin nasıl kümelendikleri karşılaştırılarak incelenmiştir. Her iki analiz
sonucunda da sevecenlik-yetkinlik boyutlarına ya da sosyallik-yetkinlik-ahlak
boyutlarını ek olarak namus boyutunu içeren farklı bir yapının ortaya çıkmasını
beklemek de, namusa dair özelliklerin ahlak (ya da sevecenlik) boyutu içinde yer
aldığı üç faktörlü bir yapının ortaya çıkmasını beklemek de mümkündür.
Faktör analizlerinin sonucunda, beklenildiği şekilde kadınlar ve erkeklerin her
ikisi için de ortak yapılara ulaşılması halinde, bu yapılardan her birinden kadınların
ve erkeklerin aldıkları puanların hesaplanması ve bu değerlerin birbirleriyle
karşılaştırılması, çalışmadaki bir başka amaçtır. Bu incelemenin sonucunda,
kadınların yetkinliğe kıyasla sevecenlik, erkeklerinse sevecenliğe kıyasla yetkinlik
özelliklerine daha çok sahip olduğuna dair yaygın kalıpyargısal inançların varlığına
işaret eden önceki bulguları (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21; Eckes, 2002: 104; Fiske
ve diğerleri, 2002: 893)
destekleyen sonuçlara ulaşılması beklenmiştir. Aynı
zamanda kadınların erkeklerden daha sevecen tanımladığı ile erkeklerin kadınlardan
daha yetkin tanımlandığına ilişkin geçmişteki bulgular (Eagly ve Karau, 2002: 574;
Jost ve Kay, 2005: 501) yeniden sınanmıştır. Ayrıca, namus içeriklerinin yer aldığı
boyutun/boyutların diğer boyutlar arasındaki yerinin ne olduğu, bu analizler
üzerinden sorgulanmıştır.
Son olarak çalışma kapsamında, cinsiyetlere özgü olan namus sosyal
temsillerinin de dâhil edildiği analizler yapılarak kadınlara özgü namus temsillerinin
kadınlara yönelik kalıpyargılar arasındaki yeri ve erkeklere özgü namus temsillerinin
erkeklere yönelik kalıpyargılar arasındaki yeri incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda,
62
kadınları ne ölçüde tanımladığı sorulan tüm özellikler (a, b ve c kategorileri) bir
arada faktör analizine tabi tutulmuş, peşi sıra bu işlem erkekleri ne ölçüde
tanımladığı sorulan tüm özellikler için tekrar edilmiştir. Bu incelemeler, kadınlara ve
erkeklere
yönelik tutumların şekillenmesinde temel
belirleyici
role sahip
kalıpyargıların içinde namusa ilişkin özelliklerin rolünün açığa çıkarılmasını
mümkün kılmanın yanı sıra, kadınlara ve erkeklere özgü olabilecek kalıpyargı
boyutlarının ve bu boyutların içeriklerinin belirlenmesini mümkün kılmaktadır.
Ardından, bu yapılardan her birinden kadınların ve erkeklerin aldıkları puanların
hesaplanması ve bu değerlerin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu
inceleme, kadınların ve erkeklerin karma içerikli yetkinlik ve sevecenlik (sosyallikahlak) kalıpyargılarıyla değerlendirildiği hipotezinin yeniden sınanması ile birlikte,
kadına ve erkeğe özgü namus içeriklerinin yer aldığı boyutun-boyutların diğer
boyutlar arasındaki yerinin sorgulanmasını sağlamıştır.
3.2. YÖNTEM
3.2.1. Materyaller
Çalışmada kullanılan ölçüm araçları ve bilgilendirilmiş onam formu Ek 4 ’te
sunulmuştur. Demografik bilgi formuna ve kalıpyargı içeriklerine ilişkin ölçüm
aracına dair bilgiler aşağıda aktarılmıştır.
3.2.1.1. Demografik Bilgi Formu
Katılımcıların yaşı, medeni durumu, doğum yeri, ikamet ettikleri yerleşim
alanı, eğitim durumu ya da mesleği, sosyo-ekonomik konumları hakkında bilgileri
içermektedir.
3.2.1.2. Kalıpyargı İçerikleri Listesi
Bu çalışma kapsamında öncelikle, uluslararası veri tabanlarındaki çeşitli
akademik dergilerde yayınlanmış olan kalıpyargılara dair önceki araştırmalarda
sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarının ve ahlak kalıpyargısının ele alındığı
çalışmalar taranmış ve söz konusu kalıpyargıların ölçümünde kullanılan sıfatların
listeleri oluşturulmuştur. Tarama çalışmasına dâhil olan araştırmalar EBSCOhost,
63
PsycInfo, PsycNET, Scopus, JSTOR, Sciencedirect ve Web of Science veri
tabanlarındaki dergilerde 1999 -KİM’in geliştirildiği yıl (Fiske ve diğerleri, 1999:
480)- ve 2019 yılları arasında yayınlanan araştırmalardır.
Literatürdeki çalışmalarda sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarının içerdiği
sıfatları belirlemeye yönelik tarama çalışması: Çalışma özetinde veya anahtar
kelimelerinde “stereotype content model” ve “gender” ifadelerinin her ikisinin de yer
aldığı çalışmalar veri tabanlarında taranmış ve dâhil edilme kriterlerine uyan
araştırmalar seçilmiştir. Dâhil edilme kriterleri şu şekildedir: a. Görgül çalışma
olmak, b. Kadınlara ve/veya erkeklere yönelik kalıpyargıları incelemek. Ayrıca,
Türkiye’deki toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği bir çalışmada (Aktan,
2012: 36) yer verilen yetkinlik ve sevecenlik sıfatları da bu listeye eklenmiştir. Bu
araştırmalardaki sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarını temsil eden sıfatlar
listelenmiş ve Türkçe’ye çevrilmiştir. Çalışmada yer verilen sıfatlar, bu listelerdeki
araştırmaların
iki
veya
daha
fazlasında
örtüşen
sevecenlik
ve
yetkinlik
kalıpyargılarını temsil eden sıfatlardan seçilmiştir. Sonuçta sıfatlar, on dört adet
araştırma makalesinden seçilmiştir. İlgili araştırma makalelerinden on biri olumlu
nitelikteki sevecenlik ve yetkinlik sıfatına yer verirken, üçünde hem olumlu hem de
olumsuz nitelikteki -yetersiz, soğuk… gibi- sıfatlar kullanılmıştır (Aktan, 2012: 36,
De Lemus ve Bukowski, 2013: 3; Ebert, Steffens ve Kroth, 2014: 364).
Araştırmaların çoğunda yalnızca olumlu sıfatlara yer verilmiş olmasının yanı
sıra, hem olumlu hem olumsuz sıfatlarla yapılan bir çalışmanın sonuçları,
çalışmalarda
yalnızca
olumlu
sıfatların
kullanılmasının
uygun
olacağını
düşündürtmektedir. Alandaki bir çalışmada, olumlu ve olumsuz nitelikteki sosyallik,
yetkinlik ve ahlak sıfatlarının tutumlar üzerindeki yordayıcı gücünü en iyi hangi
modelin ortaya koyacağını incelemek üzere, birbirinin alternatifi çeşitli yapısal
eşitlik modelleri denenmiş ve bu modellerin içinden olumlu ve olumsuz sıfatlara bir
arada yer verilen modellerin uyum değerlerinin düşük olduğu,
yalnızca olumlu
nitelikteki içeriklere yer verilen modellerin veriye uyumlarının iyi düzeyde olduğu
görülmüştür (Sayans‐Jiménez, Rojas Tejada ve Guirado, 2017: 174). Tüm bunlardan
harekete, mevcut çalışmada da sıfat listeleri oluştururken olumsuz anlam içeren
sıfatların dâhil edilmemesinin daha uygun olacağı düşünülmüş, bu çalışmaların iki
64
veya daha fazlasında sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarını temsil eden olumsuz
nitelikteki sıfatlar dâhil edilmemiştir (dâhil edilmeyen olumsuz sevecenlik sıfatı:
inatçı, dâhil edilmeyen olumsuz yetkinlik sıfatları: yetersiz, beceriksiz, kalifiye
olmayan). Sonuçta oluşturulan listeler, on dört adet araştırma makalesinden seçilen
on adet sosyallik sıfatı ile sekiz adet yetkinlik sıfatını içermiştir. Bu sıfatlar Tablo
5’te sunulmaktadır. Her bir sıfatın literatürdeki hangi çalışmadan alındığı ve sıfatın
İngilizcesi Ek 1’deki tabloda görülebilir. Yetkinlik sıfatları olan becerikli, yetenekli
ve yeterli sıfatları, dilimizdeki olası anlam karışıklığının önlenmesi adına “iş
yaşamında” ifadesiyle birlikte sunulmuştur. Daha açıkça, bu iki kelimenin kadınlara
yönelik özellikler listesinde sunulduğunda “ev işlerinde becerikli ve yetenekli”
anlamlarında, erkeklere yönelik özellikler listesinde ise erkeklerin iş yaşamındaki ve
erkeklere has olduğu varsayılan performans alanlarındaki beceri ve yetenekler
bağlamında düşünülerek cevaplandırılması istenmeyip hem kadın hem de erkek için
ortak bir bağlamda düşünülerek cevaplandırılması istendiğinden bu iki kelimenin
yanına parantez içinde “iş yaşamında” ifadesinin eklenmesi gerekli görülmüştür.
Literatürdeki çalışmalarda ahlak kalıpyargısının içerdiği sıfatları belirlemeye
yönelik tarama çalışması: Çalışma özetinde veya anahtar kelimelerinde 1)
“stereotype” ve “morality” kelimelerinin birlikte yer aldığı çalışmalar 2)
“competence”, “warmth/sociability” ve “morality” kelimelerinin birlikte yer aldığı
çalışmalar veri tabanlarında taranmış ve dâhil edilme kriterlerine uyan araştırmalar
seçilmiştir. Dâhil edilme kriterleri şu şekildedir: a. Görgül çalışma olmak, b. Ahlak
kalıpyargı içeriklerini kapsamak. Ek olarak, ahlak kalıpyargısının toplumsal cinsiyet
bağlamında incelendiği çalışmalar taranmıştır. Bu niteliğe sahip olan iki adet
çalışmaya
rastlanmıştır. Söz
konusu
çalışmalarda
çeşitli
kadın
gruplarını
tanımlamada farklı kalıpyargıların ne ölçüde kullanıldığı incelenmiştir (Altermatt,
DeWall ve Leskinen, 2003: 634; DeWall, Altermatt ve Thompson, 2005: 399).
Sonuçta, tüm araştırmalarda ahlak kalıpyargısını temsil eden sıfatlar listelenmiş ve
Türkçe’ye çevrilmiştir. Çalışmada yer verilen sıfatlar, bu listelerdeki araştırmaların
iki veya daha fazlasında örtüşen ahlak kalıpyargısını temsil eden sıfatlardan
seçilmiştir.
Olumsuz nitelikteki sıfatlardan güvenilmez sıfatı güvenilir sıfatı ile ve yalancı
65
sıfatı dürüst sıfatı ile zıt anlamlıdır. Aynı özelliğe işaret eden biri olumlu biri
olumsuz iki sıfata listede yer vermenin gereksiz olduğu düşünülmüş, bu sıfatlardan
olumsuz anlamda olanlar listeden çıkartılmıştır. Mevcut çalışmada, ahlak kalıpyargı
boyutu içeriği olarak listeye dâhil edilecek tüm sıfatların da -yetkinlik ve sevecenlik
sıfatlarında olduğu gibi- olumlu anlam içeren sıfatlar olmasına karar verilmiştir.
Tablo 5’te bu sıfatlar sunulmuştur. Her bir sıfatın literatürdeki hangi
çalışmadan alındığı ve sıfatın İngilizcesi Ek 2’deki tabloda görülebilir. Sonuçta ahlak
kalıpyargısı için oluşturulan liste, yirmi adet araştırma makalesinden seçilen yedi
adet ahlak sıfatını içermiştir. Sevecenlik, yetkinlik ve ahlak özelliklerinin yanı sıra,
birinci çalışmada hem namuslu kadını hem de namuslu erkeği temsil ettiği belirlenen
sosyal temsil içerikleri seçilmiştir. Daha spesifik olarak, birinci çalışmada namuslu
kadın ve namuslu erkek sosyal temsilleri üzerinde ayrı ayrı yürütülen prototip
analizlerinin sonucunda hem namuslu kadın hem de namuslu erkek kavramının
merkezi çekirdeğinde olduğu belirlenen özellikler (dürüst, eşine sadakatli, güvenilir,
ahlaklı, ailesine bağlı ve edepli) ve yine bu iki kavramın sosyal temsilleri üzerinde
uygulanan kümeleme analizi sonucunda her iki kavrama ait kümelerde kendine yer
bulan özellikler (merhametli, adil, hoşgörülü, edepli, güvenilir (iş yaşamında, sosyal
yaşamda), güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik), saygılı, ailesine bağlı) seçilmiştir.
Ek olarak, namuslu kadın sosyal temsil çalışmasından hareketle kadınlara
yönelik kalıpyargılar listesinde şu sıfatlar yer almıştır: iffetli, terbiyeli, sorumluluk
sahibi, mütevazı, hanımefendi, nazik, becerikli (ev işlerinde), fedakâr, iyi bir anne,
vefalı, örf/âdetine bağlı. Bunlar, sosyal temsil çalışmasında namuslu kadın ve
namuslu erkek sosyal temsilleri üzerinde yürütülen prototip ve kümeleme analizleri
sonucunda, namuslu kadın sosyal temsilinde olup namuslu erkek sosyal temsilinde
olmadığı belirlenen sıfatlardır. Erkeklere yönelik kalıpyargılar listesine ise namuslu
erkek sosyal temsil çalışmasından şunlar eklenmiştir: çalışkan, eşini aldatmayan,
ağırbaşlı, sevgi dolu, onurlu, dindar, empati kurabilen, şerefli, vatansever, evine
66
Tablo 5. Literatürde Sevecenlik, Yetkinlik, Ahlak Kalıpyargılarının İçeriği Olarak
Sunulan Sıfatlar ile Sosyal Temsil Çalışmasının Sonuçlarına Göre Namus
Kalıpyargısının İçeriğini Oluşturan Sıfatlar
Sevecenlik, yetkinlik ve ahlak
içeriklerini oluşturan sıfatlar*
Sevecenlik
Yetkinlik sıfatları
sıfatları
kalıpyargılarının
Ahlak sıfatları
Arkadaş canlısı
Hırslı
Dürüst
Duyarlı
Bağımsız
İçten
Sevgi dolu
Zeki
Güvenilir
Hoşgörülü
Yetkin
Ahlaklı
Sevecen
İçten
Yeterli
(iş yaşamında)
Öz güvenli
İyi huylu
Rekabetçi
Şefkatli
Yetenekli
(iş yaşamında)
Nazik
Becerikli
(iş yaşamında)
Namus kalıpyargısının içeriğini oluşturan
sıfatlar**
Hem namuslu Sadece
Sadece
kadını hem
namuslu
namuslu erkeği
namuslu
kadını
niteleyen
erkeği
niteleyen
sıfatlar
niteleyen
sıfatlar
sıfatlar
Dürüst
İffetli
Ağırbaşlı
Terbiyeli
Sevgi dolu
Sorumluluk
sahibi
Onurlu
Mütevazı
Dindar
Saygı duyulan
Eşine
sadakatli
Güvenilir
(iş
yaşamında,
sosyal
yaşamda)
Güvenilir
(aile
yaşamında,
eşe yönelik)
Ahlaklı
Hanımefendi
Adil
Edepli
Nazik
Erdemli
Merhametli
Adil
Becerikli
(ev işlerinde)
Görgülü
Eşini
aldatmayan
Empati
kurabilen
Şerefli
Hoşgörülü
Fedakâr
Vatansever
Saygılı
İyi bir anne
Ailesine bağlı
Vefalı
Evine
bakan/evini
geçindiren
Davranışlarıyla
kadınları
rahatsız
etmeyen
Yalan
söylemeyen
Sempatik
Örf/âdetine
bağlı
Çalışkan
Not 1. * Bu sıfatlar, literatür taraması sonucunda elde edilmiştir. ** Bu sıfatlar, sosyal temsil çalışması sonucunda elde edilmiştir.
Not 2. İtalik sıfatlar, birden fazla kalıpyargı boyutunda örtüşen sıfatlardır.
bakan/evini
geçindiren,
davranışlarıyla
kadınları
rahatsız
etmeyen,
yalan
söylemeyen. Bunlar, sosyal temsil çalışmasında namuslu kadın ve namuslu erkek
67
sosyal temsilleri üzerinde yürütülen prototip ve kümeleme analizleri sonucunda,
namuslu erkeğin sosyal temsili olup namuslu kadının sosyal temsili olmadığı
belirlenen sıfatlardır. Çalışmaya dâhil edilen tüm sıfatlara Tablo 5’te yer verilmiştir.
Özetle, katılımcılara sunulmak üzere bir kısmı her iki listede de yer alan, bir
kısmı ise sadece listelerden tek birinde yer alan maddeler içeren iki liste
hazırlanmıştır:
a) Kadınlara yönelik kalıpyargılar listesi (42 madde)
b) Erkeklere yönelik kalıpyargılar listesi (42 madde)
Katılımcılardan, ilk listedeki özellikleri kadınların, ikinci listedeki özellikleri
ise erkeklerin ne ölçüde sahip olduklarını toplumun görüşüne göre değerlendirmeleri
istenmiştir. Değerlendirmeler, 5’li derecelendirme ölçeği üzerinde (1: neredeyse
hiçbir kadın/erkek, 5: neredeyse tüm kadınlar/erkekler) yapılmıştır. Çalışmada amaç,
toplumsal kalıpyargıları açığa çıkarmak olduğundan, katılımcılardan kendi
görüşlerini değil, toplumun görüşünü yansıtacak biçimde değerlendirme yapmaları
istenmiştir (Fiske ve diğerleri, 2002: 884).
3.2.2. İşlem
Veri toplama işlemi, ücretsiz bir anket sitesi üzerinden online olarak
gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de ikamet edilen bölgeler açısından mümkün olduğunca
heterojen bir örnekleme ulaşabilmek amaçlanmıştır. Bu amaçla anket linki, Doğu
Anadolu, Marmara ve İç Anadolu Bölgesindeki illerde -Erzurum, İstanbul, Bursa ve
Eskişehir- ikamet eden araştırmacının çevresindeki bireylere araştırmacı tarafından
iletilmiş, veriler kartopu örnekleme yöntemiyle toplanmıştır. Çalışmaya katılım
gönüllülük esasına dayalı olmuştur. Bilgilendirilmiş Onam Formunun sunulmasının
ardından, katılımcılara anket formu sunulmuştur. Katılımcıların yarısına seçkisiz
şekilde sırasıyla erkeklere ilişkin form, demografik bilgi formu, kadınlara ilişkin
form sunulurken, diğer yarısı sırasıyla kadınlara ilişkin formu, demografik bilgi
formunu, erkeklere ilişkin formu yanıtlamıştır. Bu nedenle iki ayrı anket linki
üzerinden veri toplanmıştır. Katılımcı başına veri toplama süresi ortalama 20 dakika
sürmüştür.
68
3.2.3. Veri Analizi
Öncelikle, verilerin normal dağılım gösterip göstermediğini anlamak ve
gerekirse veri temizliği yapmak üzere, değişkenlerin basıklık (kurtosis) ve çarpıklık
(skewness) değerleri incelenmiştir. Tüm değişkenler için basıklık ve çarpıklık
katsayısının 0’a yakın olduğu bulunmuş, bu değerlerin 2 ile -2 arasında olması
gerektiğine dair öneri karşılanarak (George ve Mallery, 2016: 114) verilerin normal
dağılıma sahip olduğu kabul edilmiştir.
Çalışmanın ilk adımında, Kalıpyargı İçeriği Modeli (KİM) kapsamında
tanımlanan yetkinlik, sosyallik ve ahlak kalıpyargı boyutlarına hem namuslu kadını
hem de namuslu erkeği temsil ettiği belirlenen içeriklerin eklendiği (namuslu kadını
temsil edip namuslu erkeği temsil etmeyen içerikler ile namuslu erkeği temsil edip
namuslu kadını temsil etmeyenlerin dâhil edilmediği) listeye faktör analizleri
uygulanmıştır (kadınlara yönelik olan değerlendirmelere ve erkeklere yönelik
olanlara ayrı ayrı). Erkeklere ve kadınlara yönelik ortak içeriklerden oluşan
kalıpyargı veri setleri üzerinden ayrı ayrı faktör analizleri gerçekleştirilmiş, kaç
faktörlü bir çözümlemenin veri setleri arasında ortak bir şekilde en iyi sonuçları
verdiğine karar verilmiştir. Bunun için kuramsal beklentiler doğrultusunda, her iki
veri setinde Scree Plot testinin özdeğeri (eigenvalue) birin üzerinde üç ya da dört
faktörlü çözüm üretmesi beklenmiştir. Ardından, gruplar arasında ortak olan içerikler
belirlenmiştir. Her iki grup için .40 ve üzerinde yük alan içerikler seçilmiş ve birden
fazla faktöre .40 üzerinde yüklenen özellikler, ortak faktör maddeleri arasına dâhil
edilmemiştir (Matsunaga, 2010: 101). Geriye kalan maddelerin beklenildiği gibi
yetkinlik, sosyallik, ahlak ve/veya namus olarak isimlendirilecek kümelere ayrılıp
ayrılmadığı incelenmiştir. Kalıpyargı boyutlarının güvenirliği hesaplanıp, kalıpyargı
boyutları arasındaki korelasyonlar incelenmiştir. Ardından, elde edilen faktörlerin
ortalama değerleri -kadınlara yönelik ve erkeklere yönelik kalıpyargılar için ayrı
ayrı- hesap edilmiş, ortalama değerlerin karşılaştırılmasına dayalı analiz yapılmıştır.
Daha spesifik olarak, kadınların yetkinliğe kıyasla daha sevecen –veya sosyal ve
ahlaklı-, erkeklerinse sevecenliğe –veya sosyalliğe ve ahlaka- kıyasla daha yetkin
olduğuna dair beklenti ile kadınların erkeklerden daha sevecen –veya sosyal ve
ahlaklı-, erkeklerinse kadınlardan daha yetkin tanımlandığına ilişkin beklentiyi
69
sınamak üzere 2(değerlendirmenin hangi cinsiyet için yapıldığı) x 3(kalıpyargı türü)
tek grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (single-group repeated measures)
uygulanmıştır.
Çalışmanın ikinci aşamasında, kadınlara yönelik kalıpyargılar veri setine
namuslu kadına özgü olan (namuslu kadınları temsil edip namuslu erkeği temsil
etmeyen) sosyal temsil içerikleri eklenerek açımlayıcı faktör analizi yinelenmiştir.
Benzer şekilde, erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setine namuslu erkeğe özgü olan
sosyal temsil içerikleri eklenerek açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Böylece,
cinsiyet gruplarının her birine özgü temel kalıpyargı boyutlarının içeriğinin ayrı ayrı
belirlenmesi
analizlerde
hedeflenmiştir.
kullanılan
eleme
Madde elenmesi
kriterlerinin
işleminde, birinci
aynısı
kullanılmıştır.
aşamadaki
Kalıpyargı
boyutlarının güvenirliği hesaplanıp, kalıpyargı boyutları arasındaki korelasyonlar
incelenmiştir. Daha sonrasında, her bir kalıpyargı boyutuna dâhil olan içerikler
belirlendikten sonra kalıpyargı boyutlarının puanları hesaplanarak ortalamaları
alınmıştır (kadınlara yönelik ve erkeklere yönelik kalıpyargılar için ayrı ayrı).
3.2.4. Katılımcılar
Yaşları, doğum yerleri, ikamet yerleri, eğitim düzeyleri ve sosyo-ekonomik
düzeyleri çeşitlilik gösteren kişilerden veri toplanması amaçlanmıştır. Katılımcı
sayısını belirlemede, bir ölçüm aracındaki her bir madde için en az 5 kişinin yer
alması gerektiği kriteri kullanılmıştır (Tinsley ve Tinsley, 1987: 415). Kadınlara ve
erkeklere yönelik kalıpyargılara ilişkin ölçüm araçlarının her birinde 42 madde yer
aldığından, en az 210 katılımcıdan veri toplanmasına karar kılınmıştır. Toplamda
251 katılımcıdan (139 kadın, 112 erkek) veri toplanmıştır. Kadınlara ve erkeklere
yönelik kalıpyargılar veri setlerindeki çok değişkenli uç değerler (multivariate
outliers), sıfatların tümüne verilen yanıtlar üzerinden hesaplanan Mahalanobis
uzaklığı
(Mahalanobis
distance)
ile
incelenmiş
ve
verilerde
uç
değer
saptanmadığından tüm veriler kullanılmıştır.
Katılımcıların 84’ü (%33.5) Doğu Anadolu Bölgesinde, 80’i (%31.9)
Marmara Bölgesinde, 53’ü (%21.1) İç Anadolu Bölgesinde, 10’u (%4) Ege
Bölgesinde, 9’u (%3.6) Karadeniz Bölgesinde, 7’si (% 2.8) Akdeniz Bölgesinde, 4’ü
70
(%1.6) Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve 2’şer kişi Almanya ve Amerika’da
ikamet etmektedir (%1.6). Katılımcıların yaşları 15 ile 77 arasında değişmekte olup,
yaş ortalamaları 39.22’dir (SS= 14.76). Katılımcıların demografik bilgilerine Tablo
6’da yer verilmiştir.
Tablo 6. İkinci Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri
n (%)
Cinsiyet (N= 251)
n (%)
Medeni durum (N= 224)
n (%)
Sosyoekonomik
düzey (N= 251)
Kadın
139 (%55.4)
Evli
132 (%52.6)
1. basamak
5 (%2)
Erkek
112 (% 44.6)
Bekâr
92 (%36.7)
2. basamak
15 (%6)
3.basamak
42 (%16.7)
Doğum bölgesi (N= 251)
İkamet bölgesi (N= 251)
Doğu Anadolu
94 (%37.5)
Büyükşehir
126 (%50.2)
4. basamak
101 (%40.2)
İç Anadolu
69 (%27.5)
Şehir
100 (%39.8)
5. basamak
65 (%25.9)
Karadeniz
25 (%10)
İlçe
21(%8.4)
6. basamak
17 (%6.8)
Marmara
37 (%14.7)
Köy
4 (%1.6)
7. basamak
6 (%2.4)
Akdeniz
7 (%2.8)
Eğitim düzeyi (N= 251)
Güneydoğu Anadolu
6 (%2.4)
Diploması olmayan
1 (% 0.4)
Ege
11 (%4.4)
İlkokul
5 (%2)
Diğer
2 (%0.8)
Ortaokul
11 (%4.4)
Lise
72 (%28.7)
Üniversite
108 (%43)
Lisansüstü
54 (%21.5)
3.3. BULGULAR
3.3.1. Ahlak, Sosyallik, Yetkinlik Kalıpyargıları ile hem Namuslu Kadını hem de
Namuslu Erkeği Temsil Eden Özelliklerin Birlikte Değerlendirildiği Faktör
Analizlerinin Sonuçları
Çalışma kapsamında öncelikle, kadınları ne ölçüde tanımladıkları sorulan,
71
a) ahlak-sosyallik-yetkinlik sıfatları,
b) namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri arasında ortak olan temsil
içerikleri bir arada Açımlayıcı Faktör Analizine tabi tutulmuştur. Ardından aynı
işlem, erkekleri ne ölçüde tanımladıkları sorulan sıfatlar için de gerçekleştirilmiştir.
3.3.1.1. Açımlayıcı Faktör Analizi İçin Başlangıç Analizleri
Veri setine faktör analizi uygulamanın uygun olup olmadığı Bartlett
küresellik testi ile incelenip, örneklem büyüklüğünün yeterliliği Kaiser-Meyer-Olkin
değeri üzerinden değerlendirilmiştir. Kadınlara yönelik kalıpyargılar veri setinde
Bartlett küresellik testi anlamlı bulunmuştur (χ 2 (465) = 4190.66, p < .001). Böylece,
bu veri setine faktör analizi uygulamanın uygun olduğu görülmüştür. Kaiser-MeyerOlkin değerinin yüksek düzeyde olduğu görülerek (KMO = .91), analiz için
örneklem sayısının yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erkeklere yönelik
kalıpyargılar veri setinin Bartlett küresellik testi anlamlı bulunmuştur (χ
2
(465) =
3739.82, p < .001) ve Kaiser-Meyer-Olkin değeri yüksek düzeydedir (KMO = .90).
Açımlayıcı faktör analizinde aralarında olası ilişki beklenen değişkenler söz
konusuysa faktör belirleme yöntemi olarak “maximum likelihood” yöntemi
önerilmektedir. Maximum likelihood yönteminde, normallik varsayımının ihlal
edilmemesi gerekmektedir (Brown, 2006: 21). Bu çalışmadaki veriler normallik
varsayımını karşılamış ve maximum likelihood yönteminin kullanılmasına karar
kılınmıştır. Farklı faktörlerin birbiriyle ilişkili olup olmadığı ve bir ilişki varsa bu
ilişkinin ne yönde olacağı bilinmediğinden “varimax” döndürme yöntemi tercih
edilmiştir. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutları arasındaki ilişkilerin
orta düzeyde olduğu görülmüştür (bknz. Tablo 9). Faktörler arasında .80 ve üzerinde
ilişki olmadığı durumlarda varimax döndürme yönteminin kullanılması uygun kabul
edilmektedir (Finch, 2006: 50).
3.3.1.2. Açımlayıcı Faktör Analizi Bulguları: Ortak Faktörler
İki veri seti üzerinde yapılan faktör analizleri, kadın kalıpyargıları veri setinde
özdeğeri 1’in üzerinde yedi, erkek kalıpyargıları veri setinde altı faktörlü çözüm
üretmiştir. Yedi faktör kadın kalıpyargıları veri setinde toplam varyansın yüzde
67’sini açıklarken, erkek kalıpyargıları veri setinde altı faktör yüzde 61’ini
72
açıklamıştır. Her iki analizde de Scree-plot testinin sonuçları bir ile dört faktör
arasında bir yapı göstermiştir. Kuramsal beklentiler de göz önünde bulundurularak ve
faktörleri en iyi temsil eden maddelerin açığa çıkarılması amacıyla dört faktörlü
çözüm tercih edilmiştir. Dört faktöre zorlayarak yapılan faktör analizlerinin
sonucunda ilk üç faktöre düşen maddeler her iki veri setinde aynı iken dördüncü
faktörde yer alan sıfatların birbirinden farklılaştığı görülmüştür. Analizler, üç
faktörlü çözümle tekrarlanmıştır. Üç-faktörlü çözümle, iki veri setinde daha tutarlı
sonuçlara ulaşılmıştır. Elde edilen üç faktör, yetkinlik, sosyallik ve ahlak/namus
olarak isimlendirilmiştir (Tablo 7). İki veri setinde ortak olarak elde edilen yetkinlik
içerikleri, yeterli (iş yaşamında), yetenekli (iş yaşamında), becerikli (iş yaşamında),
yetkin, zeki, bağımsız, özgüvenli, saygı duyulan ve rekabetçidir. İki veri setinde
ortak olan sosyallik sıfatları; sevecen, şefkatli, sevgi dolu, duyarlı, sempatik, arkadaş
canlısı ve naziktir. Ahlak/namus sıfatları ise şunlardır: güvenilir (aile yaşamında, eşe
yönelik), dürüst, ailesine bağlı, ahlaklı, eşine sadakatli.
“Güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda)” sıfatı, kadınlara yönelik kalıpyargılar
veri setinde hem yetkinlik hem de ahlak faktörlerine .40’ın üstünde yüklenmiştir.
“İçten”, “hoşgörülü” ve “iyi huylu” sıfatları, kadınlara yönelik kalıpyargılar veri
setinde hem sosyallik hem de ahlak/namus faktörlerine .40’ın üstünde yüklenmiştir.
“Saygılı” ve “erdemli” sıfatları, erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setinde hem
yetkinlik hem de ahlak/namus faktörlerine .40’ın üstünde yüklenmiştir. Diğer bazı
sıfatlar (edepli, merhametli) ise iki veri setinde farklı faktörlere yüklendiğinden ya da
bir faktöre .40 altında yüklendiğinden (hırslı) elenmiştir. Toplamda dokuz madde
elenmiş ve bu eleme işleminin ardından geriye kalan maddelere yeniden faktör
analizleri uygulanmıştır.
Madde eleme işleminin ardından gerçekleştirilen
analizlerde, eleme işlemi öncesindeki bulgulardan farklılaşan bir bulgu elde
edilmiştir. Eleme işlemi öncesinde hem kadınlara hem de erkeklere yönelik
kalıpyargılar veri setleri üzerinden gerçekleştirilen analizlerde ahlak/namus
boyutunda elde edilen “adil” sıfatı, eleme işlemi sonrasında gerçekleştirilen erkeklere
yönelik kalıpyargılar veri setindeki analizde yetkinlik boyutundaki sıfatlarla birlikte
kümelenmiştir. Bu nedenle ilgili sıfatın ortak kalıpyargılardan çıkarılmasına karar
verilmiştir. Sonuçta toplamda 10 madde elenmiştir. Sonuçlar, Tablo 8a ve 8b’de
verilmiştir. Hem kadınlara yönelik kalıpyargılarla hem de erkeklere yönelik
73
kalıpyargılarla gerçekleştirilen analizler sonucunda faktörlerin toplam açıkladığı
varyans yüzdesi %53 bulunarak, tavsiye edilen %50 sınırı karşılanmıştır (Netemeyer,
Bearden ve Sharma, 2003: 124).
Tablo 7. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Ortak Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin
Açımlayıcı Faktör Analizlerinin Sonuçları
Grup
Kadın
Erkek
Kalıpyargı Boyutları
Kalıpyargı
Boyutları
Özellikler
Yetkinlik
Yeterli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
Yetkin
Yetenekli (iş yaşamında)
Rekabetçi
Bağımsız
Özgüvenli
Zeki
Saygı duyulan
Sevgi dolu
Sevecen
Şefkatli
Duyarlı
Sempatik
Nazik
Arkadaş canlısı
Dürüst
Güvenilir (aile yaşamında, eşe
yönelik)
Ahlaklı
Ailesine bağlı
Eşine sadakatli
İçten
İyi huylu
Edepli
Güvenilir (iş yaşamında, sosyal
yaşamda)
Merhametli
Hırslı
Hoşgörülü
Saygılı
Erdemli
Adil
Sosyallik
Ahlak/namus
Kullanılmayan
özellikler
Açıklanan
varyans yüzdesi
%49.02 (E)
%51.36 (K)
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/
namus
.74
.73
.68
.66
.57
.57
.59
.60
.56
Yetkinlik
Sosyallik
.75
.68
.62
.69
.44
.41
.43
.60
.40
.73
.71
.64
.56
.50
.55
.54
.60
.59
.35
.63
.65
.38
.44
.33
.53
.46
.49
.48
.53
.37
.31
.51
.52
.48
.31
.45
.35
.73
.76
.60
.62
.46
.56
.57
.38
Ahlak/
namus
.39
.38
.77
.67
.72
.62
.72
.40
.47
.72
.53
.54
.38
.41
.56
.39
.36
.55
.40
.56
.67
.46
.53
.65
.34
.42
.63
%31.85
%11.29
Not. <.30 olan faktör yükleri gizlenmiştir.
74
%5.88
%6.97
%10.88
%33.51
Tablo 8a. Listedeki 10 Maddenin Elenmesinin Ardından Erkeklere Yönelik
Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin Sonuçları
Tüm boyutlar (α=.88)
Yetkinlik
(α=.86)
Becerikli (iş yaşamında)
.78
Yeterli (iş yaşamında)
.75
Yetenekli (iş yaşamında)
.70
Yetkin
.65
Zeki
.62
Bağımsız
.57
Özgüvenli
.56
Rekabetçi
.52
Saygı duyulan
.52
Sevecen
Sevgi dolu
Şefkatli
Nazik
Duyarlı
Sempatik
Arkadaş canlısı
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
Eşine sadakatli
Ailesine bağlı
Dürüst
Ahlaklı
Açıklanan varyans yüzdesi %52.70
%31.33
Bartlett Küresellik Testi: (χ 2 (210) = 2157.94, p < .001), KMO: .88
Not. <.30 olan faktör yükleri gizlenmiştir.
Kalıpyargı boyutları
Sosyallik
(α=.83)
.76
.71
.66
.56
.55
.53
.50
.31
%13.72
Ahlak/namus
(α=.78)
.31
.36
.31
.67
.60
.58
.58
.53
%7.65
Tablo 8b. Listedeki 10 Maddenin Elenmesinin Ardından Kadınlara Yönelik
Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör Analizinin Sonuçları
Tüm boyutlar (α=.88)
Ahlak/namus
(α=.87)
Eşine sadakatli
.80
Dürüst
.70
Ahlaklı
.68
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
.67
Ailesine bağlı
.65
Yeterli (iş yaşamında)
Yetenekli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
.34
Zeki
Yetkin
Saygı duyulan
Özgüvenli
Bağımsız
Rekabetçi
Sevecen
Sevgi dolu
Duyarlı
Şefkatli
.36
Arkadaş canlısı
Nazik
.37
Sempatik
Açıklanan varyans yüzdesi %53.34
%31.80
Bartlett Küresellik Testi: (χ 2 (210) = 2344.63, p < .001), KMO: .87
Not. <.30 olan faktör yükleri gizlenmiştir.
75
Kalıpyargı Boyutları
Yetkinlik
(α=.81)
Sosyallik
(α=.84)
.32
.33
.79
.68
.68
.64
.62
.43
.41
.40
.38
%13.08
.76
.76
.59
.59
.58
.56
.45
%8.47
Faktör analizlerinin sonucunda kadınlara ve erkeklere yönelik ortak
kalıpyargı boyutlarının 9 maddelik yetkinlik, 7 maddelik sosyallik ve 5 maddelik
ahlak/namus faktörlerinden oluştuğuna karar kılınmış ve her faktörün Cronbach alfa
güvenirlik düzeyleri kadınlara yönelik ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri
setlerinde ayrı ayrı hesaplanmıştır.
Yetkinlik, sosyallik ve ahlak/namus boyutlarının Cronbach alfa değerleri
erkeklere yönelik kalıpyargılar için sırasıyla .86. .83 ve .78 olarak hesaplanırken;
kadınlara yönelik kalıpyargılar için ise .81, .84 ve .87 olarak hesaplanmıştır. Tüm
maddelerin Cronbach alfa değeri hem kadınlara hem erkeklere yönelik kalıpyargılar
için .88’dir. Böylece, özelliklerin yer aldığı boyutlara ilişkin iç tutarlılık güvenirlik
katsayılarının .70’in üzerinde ve iyi düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır (Hair,
Black, Babin ve Anderson, 2014: 123). Güvenirlik analizlerinin ardından, kadınlara
yönelik ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutları arası korelasyonlar hesaplanmış ve
sonuçlar Tablo 9’da gösterilmiştir. Boyutlar arasında orta düzeyde pozitif ilişkiler
elde edilmiştir.
Tablo 9. Kalıpyargı Boyutları Arasındaki Korelasyonlar
Ahlak/namus
Ahlak/namus
-
Sosyallik
.48*
Yetkinlik
.41*
Sosyallik
.56*
-
.31*
Yetkinlik
*p < .01
.39*
.31*
-
Not. Diyagonalin alt yarısında kadınlara yönelik kalıpyargı boyutları arasındaki, üst yarısında ise erkeklere yönelik
kalıpyargı boyutları arasındaki korelasyon değerleri verilmiştir.
3.3.1.3. Kalıpyargı Boyutlarının Ortalamalarına İlişkin Karşılaştırma Bulguları
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutları için yetkinlik, sosyallik
ve ahlak/namus puanları ayrı ayrı hesaplanmış ve beklenildiği gibi yetkinliğin
erkekleri, sosyalliğin ve ahlakın/namusun ise kadınları kalıpyargılamada daha çok
kullanılıp kullanılmadığını sınamak üzere, 2(değerlendirmenin hangi cinsiyet için
yapıldığı) x 3(kalıpyargı türü) tek grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (singlegroup repeated measures) uygulanmıştır. Değişkenlerin temel etkisini belirlemek
üzere Bonferroni yöntemi tercih edilmiştir.
76
Mauchly küresellik testi sonuçları, değerlendirmenin hangi cinsiyet için
yapıldığı ile kalıpyargı türü arasındaki etkileşime ilişkin küresellik şartının
sağlanmadığını göstermiştir, χ2(2) = 7.43, p < .05. Bu nedenle Greenhouse- Geisser
düzeltmesinin uygulandığı sonuçlar incelenmiştir. Analiz sonucuna göre (Şekil 7),
değerlendirmenin hangi cinsiyet için yapıldığı X kalıpyargı türü ortak etkisi anlamlı
bulunmuştur (F(1.72,428.68) =222.68, p < .001, ηp
2
= .47). Post-hoc pairwise
Bonferroni karşılaştırma sonuçlarına göre, ahlak/namus kalıpyargı boyutunun
kadınları tanımlamada (Ort= 3.54, SS= .67) erkekleri tanımlamaya kıyasla (Ort =
2.68, SS = .64) daha çok kullanıldığı görülmüştür, (p < .001). Benzer şekilde
sosyallik kalıpyargı boyutuna kadınları tanımlamada (Ort= 3.38, SS= .58) erkekleri
tanımlamaya (Ort = 2.67, SS= .56) kıyasla daha çok başvurulmuştur, (p < .001).
Yetkinlik boyutu için ise tersi geçerlidir: Bu boyut, erkekleri tanımlamada (Ort =
3.28, SS= .60) kadınları tanımlamada kullanıldığından (Ort = 2.98, SS = .58) daha
fazla kullanılmıştır, (p < .001).
Ardından, grup içi değişkenlere ilişkin Post-hoc pairwise Bonferroni
karşılaştırma sonuçları incelenmiştir. Çalışmadaki beklentilerle uyumlu sonuçlar elde
edilmiştir. Kadınlara yönelik kalıpyargı boyutlarından sosyallik boyutunun
ahlak/namus boyutundan daha düşük ortalamaya sahip olduğu bulunmuş, yetkinlik
boyutunun ise hem sosyallik hem de ahlak/namus boyutundan daha düşük
ortalamaya sahip olduğu bulunmuştur, (p < .001). Erkeklere yönelik kalıpyargı
boyutlarından yetkinlik boyutunun, ahlak/namus ve sosyallik boyutlarından daha
yüksek ortalaması olduğu bulunmuştur, (p < .001). Ahlak/namus kalıpyargı boyutu
ise sosyallik boyutundan farklılaşmamıştır (p = .93). Böylece, kadınların yetkinliğe
kıyasla daha sosyal ve ahlaklı/namuslu tanımlandığı ve erkeklerin sosyalliğe ve
ahlaka/namusa kıyasla daha yetkin olduğuna dair kalıpyargısal inançların varlığına
dair çalışmanın hipotezleri doğrulanmıştır.
Kadınlara yönelik kalıpyargılar ve
erkeklere yönelik kalıpyargılar listesindeki her bir maddenin ortalama değer ve
standart sapmaları Ek 5’te görülebilir.
77
Şekil 7. Kalıpyargı Türü ile Değerlendirmenin Hangi Cinsiyet İçin Yapıldığının
Etkileşimi Grafiği
3.3.2. Ahlak, Sosyallik, Yetkinlik Kalıpyargıları ile Namuslu Kadına ve
Namuslu
Erkeğe
Özgü
Özelliklerin
Birlikte
Değerlendirildiği
Faktör
Analizlerinin Sonuçları
Bu kısımda, kadınlara yönelik kalıpyargılar listesindeki ve erkeklere yönelik
kalıpyargılar listesindeki tüm maddelere uygulanan faktör analizinin sonuçları
paylaşılmıştır.
Öncelikle, kadınları ne ölçüde tanımladıkları sorulan,
a) ahlak-sosyallik-yetkinlik sıfatları,
b) namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri arasında ortak olan sosyal
temsil içerikleri ve
c) namuslu kadınlara özgü olan sosyal temsil içerikleri bir arada Açımlayıcı
Faktör Analizine tabi tutulmuştur.
Aynı işlem, a ve b grubundaki içeriklerle birlikte namuslu erkeğe özgü olan
sosyal temsil içerikleri dâhil edilerek gerçekleştirilmiştir.
78
3.3.2.1. Açımlayıcı Faktör Analizi İçin Başlangıç Analizleri
Kadınlara yönelik kalıpyargılar verileri üzerinde yapılan Bartlett küresellik
testinin sonuçları anlamlı bulunmuştur (χ 2 (861) = 6241.28, p < .001). Böylece, bu
veri setine faktör analizi uygulamanın uygun olduğu görülmüştür. Kaiser-MeyerOlkin değerinin yüksek düzeyde olduğu görülerek (KMO = .93), analiz için
örneklem sayısının yeterli olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erkeklere yönelik
kalıpyargılar verileri üzerinde yapılan Bartlett küresellik testinin sonuçları anlamlı
bulunmuş (χ 2 (861) = 5409.05, p < .001) ve Kaiser-Meyer-Olkin değerinin yüksek
düzeyde olduğu görülmüştür (KMO = .91).
3.3.2.2. Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar Listesi Üzerinde Yapılan Açımlayıcı
Faktör Analizinin Bulguları
Kadınlara yönelik tüm kalıpyargılar üzerinde gerçekleştirilen faktör analizi,
özdeğeri 1’in üzerinde sekiz faktörlü çözüm üretmiştir. Sekiz faktör toplam
varyansın yüzde 65’ini açıklamıştır. Scree-plot testinin sonuçları bir ile dört faktör
arasında bir yapı göstermiştir. Kuramsal beklentiler de göz önünde bulundurularak ve
faktörleri en iyi temsil eden maddelerin açığa çıkarılması amacıyla dört faktörlü
çözüm tercih edilmiştir. Dördüncü boyutta örf/âdetine bağlı, ailesine bağlı, becerikli
(ev işlerinde) sıfatları elde edilmiş, bu sıfatlardan ilk ikisinin bir başka faktöre de .40
düzeyinde yüklenmesi nedeniyle ilgili boyut silinerek analiz üç faktörlü çözümle
yeniden gerçekleştirilmiştir. Toplamda 19 madde elenmiş, üç boyut altında toplamda
23 madde yer almıştır. KMO katsayısı yüksek düzeyde (.91) ve Bartlett testi sonucu
ise anlamlı (χ
2
(253) = 3016.82, p < .001) bulunmuştur. Analiz sonucunda birinci
faktörde ahlak ve namus sıfatları, ikincisinde yetkinlik sıfatları ve üçüncüsünde
sosyallik sıfatları toplanmıştır. Üç faktör toplam varyansın yüzde 57’sini
açıklamıştır. Çalışma sonuçlarına Tablo 10’da yer verilmiştir.
Kadınlara ve erkeklere yönelik ortak kalıpyargı boyutlarına ilişkin analizde
(Tablo 7) kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setleri arasında ortak olan
bazı özellikler, namuslu kadına özgü temsil içeriklerinin eklenmesinin ardından
kadınlara yönelik kalıpyargılar veri setinde gerçekleştirilen analiz (Tablo 10)
sonrasında elenmiştir. Bu özellikler şu şekildedir; ahlak/namus boyutundaki eşine
79
sadakatli, güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik) sıfatları; yetkinlik boyutundaki
rekabetçi, özgüvenli, bağımsız sıfatları. İki analizde örtüşen sıfatlar şu şekildedir:
ahlak/namus boyutunda ahlaklı, dürüst sıfatları; sosyallik boyutundaki tüm sıfatlar sevgi dolu, sevecen, duyarlı, şefkatli, nazik, sempatik, arkadaş canlısı; yetkinlik
boyutunda yeterli (iş yaşamında), becerikli (iş yaşamında), zeki, yetenekli (iş
yaşamında), yetkin sıfatları. Namuslu kadına özgü sosyal temsil içeriklerinin
eklenmesinin
ardından
gerçekleştirilen
analizde
yeni
içerikler
eklenmiştir:
ahlak/namus boyutunda edepli, iffetli, hanımefendi, terbiyeli, görgülü, erdemli, adil
sıfatları; yetkinlik boyutunda güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda) sıfatı.
Tablo 10. Listeye Namuslu Kadına Özgü Sosyal Temsil İçeriklerinin
Eklenmesinin Ardından Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin
Açımlayıcı Faktör Analizinin Sonuçları
Tüm boyutlar (α=.92)
Ahlaklı
Edepli
Terbiyeli
Hanımefendi
Dürüst
İffetli
Görgülü
Erdemli
Adil
Yeterli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
Zeki
Yetenekli (iş yaşamında)
Güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda)
Yetkin
Saygı duyulan
Sevgi dolu
Sevecen
Duyarlı
Arkadaş canlısı
Şefkatli
Nazik
Sempatik
Açıklanan varyans yüzdesi %56.92
Not. <.40 olan faktör yükleri gizlenmiştir.
Ahlak/namus
(α=.90)
.82
.76
.73
.71
.70
.70
.63
.59
.57
Kalıpyargı Boyutları
Yetkinlik
(α=.85)
Sosyallik
(α=.84)
.82
.74
.66
.64
.57
.56
.45
.77
.76
.59
.58
.58
.56
.44
%36.45
%11.22
%9.26
Faktör analizinin ardından, her bir faktörü oluşturan maddeler güvenirlik
analizine tabi tutulmuştur. Kadınlarda dokuz özellikten oluşan ahlak/namus (α = .90),
yedi özellikten oluşan sosyallik (α = .84), yedi özellikten oluşan yetkinlik (α = .85)
80
alt boyutlarının ve tüm boyutların (α = .92) Cronbach alfa güvenirliklerinin iyi
düzeyde olduğu bulunmuştur.
Kadınlara
yönelik
kalıpyargı
boyutlarının
ortalamasının
birbirleriyle
kıyaslandığında nasıl olduğu sorusunu yanıtlamak üzere, kadınlara yönelik kalıpyargı
türü üzerinden tek grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (single-group repeated
measures) uygulanmıştır. Değişkenlerin temel etkisini belirlemek üzere Bonferroni
yöntemi tercih edilmiştir. İncelenen Mauchly küresellik testi sonucu, küresellik
beklentisinin karşılanmadığını göstermiştir, χ2(2) = 8.95, p < .05. Bu nedenle
Greenhouse-Geisser düzeltmesinin uygulandığı sonuçlar incelenmiştir. Analiz
sonucuna göre, kalıpyargı boyutlarının ortalamaları birbirinden farklılaşmıştır
(F(1.94,485.85) =36.64, p < .001, ηp2 = .12). Post-hoc pairwise Bonferroni
karşılaştırma sonuçlarına göre, sosyallik kalıpyargı boyutu (Ort = 3.38, SS= .58),
ahlak/namus boyutundan (Ort = 3.27, SS = .64) daha yüksek düzeyde belirtilmiştir, p
< .05. Yetkinlik kalıpyargı boyutu (Ort = 3.05, SS = .61) ise diğer iki boyuta kıyasla
daha düşük düzeydedir, p < .001.
Boyutlar arasındaki ilişkiler Tablo 11’de
sunulmuştur. Boyutlar arasında orta düzeyde pozitif ilişkiler elde edilmiştir.
Tablo 11. Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutları
Arasındaki Korelasyonlar
Ahlak/
Namus
Sosyallik
Yetkinlik
Ahlak/namus
1
.54*
.47*
Sosyallik
-
1
.35*
Yetkinlik
-
-
1
*p < .01
3.3.2.3. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesi Üzerinde Yapılan Açımlayıcı Faktör
Analizinin Bulguları
Erkeklere yönelik tüm kalıpyargılar üzerinde gerçekleştirilen faktör analizi,
özdeğeri 1’in üzerinde dokuz faktörlü çözüm üretmiştir. Dokuz faktör toplam
varyansın yüzde 63’ünü açıklamıştır. Scree-plot testinin sonuçları bir ile dört faktör
arasında bir yapı göstermiştir. Kuramsal beklentiler de göz önünde bulundurularak ve
faktörleri en iyi temsil eden maddelerin açığa çıkarılması amacıyla dört faktörlü
81
çözüm tercih edilmiştir. Dördüncü boyutta rekabetçi ve hırslı sıfatları elde edilmiştir.
Yetkinlik kalıpyargı boyutunun içeriğini oluşturan özellikler arasında yer alması
beklenen bu iki sıfatın (bknz. Tablo 5) beklenildiği gibi yetkinlik boyutunu temsil
etmediği görüldüğünden, bu iki maddenin elenmesine karar verilmiştir. Analiz, üç
faktörlü çözümlemeyle yeniden gerçekleştirilmiştir. Toplamda 21 madde elenmiş, üç
boyut altında toplamda 21 madde yer almıştır. KMO katsayısı yüksek düzeyde (.89)
ve Bartlett testi sonucu ise anlamlı (χ 2 (210) = 2366.86, p <.001) bulunmuştur. Üç
faktör toplam varyansın yüzde 55’ini açıklamıştır. Analiz sonucunda birinci faktörde
yetkinlik sıfatları, ikincisinde sosyallik sıfatları ve üçüncüsünde ahlak ve namus
sıfatları toplanmıştır. Çalışma sonuçlarına Tablo 12’de yer verilmiştir.
Kadınlara ve erkeklere yönelik ortak kalıpyargı boyutlarına ilişkin analizde
(Tablo 7) yer alan bazı özellikler, namuslu erkeğe özgü sosyal temsil içeriklerinin
eklenmesinin ardından gerçekleştirilen analiz (Tablo 12) sonrasında elenmiştir. Bu
özellikler şu şekildedir; ahlak/namus boyutundaki eşine sadakatli sıfatı; sosyallik
boyutundaki sevgi dolu ve duyarlı sıfatları ve yetkinlik boyutundaki özgüvenli sıfatı.
İki analizde örtüşen sıfatlar şu şekildedir: ahlak/namus boyutunda güvenilir (aile
yaşamında, eşe yönelik), dürüst, ailesine bağlı, ahlaklı sıfatları; sosyallik boyutunda
sevecen, şefkatli, sempatik, nazik sıfatları; yetkinlik boyutunda yeterli (iş
yaşamında), becerikli (iş yaşamında), zeki, yetenekli (iş yaşamında), yetkin,
bağımsız sıfatları. Namuslu erkeğe özgü sosyal temsil içeriklerinin eklenmesinin
ardından gerçekleştirilen analizde yeni içerikler eklenmiştir: ahlak/namus boyutunda
eşini aldatmayan, şerefli ve onurlu sıfatları; sosyallik boyutunda iyi huylu, içten ve
merhametli sıfatları; yetkinlik boyutunda çalışkan sıfatı.
Faktör analizinin ardından, her bir faktörü oluşturan maddeler güvenirlik
analizine tabi tutulmuştur. Erkeklerde yedi özellikten oluşan ahlak/namus (α = .84),
yedi özellikten oluşan sosyallik (α = .87) ve yedi özellikten oluşan yetkinlik (α = .86)
alt boyutlarının ve tüm boyutların (α = .90) Cronbach alfa güvenirliklerinin iyi
düzeyde olduğu bulunmuştur.
82
Tablo 12. Listeye Namuslu Erkeğe Özgü Sosyal Temsil İçeriklerinin Eklenmesinin
Ardından Erkeğe Yönelik Kalıpyargı Boyutlarına İlişkin Açımlayıcı Faktör
Analizinin Sonuçları
Tüm boyutlar (α=.90)
Becerikli (iş yaşamında)
Yeterli (iş yaşamında)
Yetenekli (iş yaşamında)
Yetkin
Zeki
Çalışkan
Bağımsız
İyi huylu
Sevecen
Şefkatli
İçten
Nazik
Merhametli
Sempatik
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
Eşini aldatmayan
Şerefli
Dürüst
Ailesine bağlı
Ahlaklı
Onurlu
Açıklanan varyans yüzdesi %55.36
Not. <.40 olan faktör yükleri gizlenmiştir.
Erkeklere
yönelik
Yetkinlik
(α=.86)
.79
.74
.73
.66
.65
.62
.52
Kalıpyargı Boyutları
Sosyallik
(α=.87)
Ahlak/namus
(α=.84)
.73
.70
.70
.68
.62
.56
.55
.67
.67
.61
.60
.55
.53
.47
%34.53
kalıpyargı
boyutlarının
%12.66
ortalamasının
%8.18
birbirleriyle
kıyaslandığında nasıl olduğu sorusunu yanıtlamak üzere, erkeklere yönelik kalıpyargı
türü üzerinden tek grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (single-group repeated
measures) uygulanmıştır. Değişkenlerin temel etkisini belirlemek üzere Bonferroni
yöntemi tercih edilmiştir. Mauchly küresellik testi sonucu, küresellik beklentisinin
karşılanmadığını göstermiştir, χ2(2) = 7.32, p < .05. Bu nedenle Greenhouse-Geisser
düzeltmesinin uygulandığı sonuçlar incelenmiştir. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı
boyutlarının ortalamaları birbirinden farklılaşmıştır (F(2.28,568.94) =118.01, p <
.001, ηp 2 = .32). Post-hoc pairwise Bonferroni karşılaştırma sonuçlarına göre,
yetkinlik kalıpyargı boyutu (Ort = 3.24, SS= .63), ahlak/namus (Ort = 2.79, SS = .63)
ve sosyallik boyutlarından (Ort = 2.63, SS= .55) daha yüksek düzeyde elde
edilmiştir. Ahlak/namus kalıpyargı boyutu ise sosyallikten daha yüksektir, p < .001.
Boyutlar arası korelasyonlar Tablo 13’te sunulmuştur. Boyutlar arasında orta
düzeyde pozitif ilişkiler mevcuttur. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı
83
boyutlarına ilişkin istatiksel değerler Tablo 14’te verilmiştir.
Tablo
13.
Erkeklere
Yönelik
Kalıpyargı
Boyutları
Arasındaki Korelasyonlar
Sosyallik
Yetkinlik
Ahlak/namus
Ahlak/
namus
1
.51**
.49**
Sosyallik
-
1
. 35**
Yetkinlik
-
-
1
*p < .05, **p < .01
Tablo 14. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutlarının
Ortalamaları, Standart Sapmaları
Kadınlara
yönelik
kalıpyargılar
Ort.
-Ahlak/namus
-Sosyallik
-Yetkinlik
3.27
3.38
3.05
(n= 251)
SS
Erkeklere
yönelik
kalıpyargılar
Ort.
SS
.64
.58
.61
2.79
2.63
3.24
.63
.55
.63
3.4. TARTIŞMA
İkinci çalışmanın ilk adımı, literatürde yetkinlik, sosyallik ve ahlakla ilgili
kalıpyargı içerikleri olarak hangi sıfatların kullanıldığını tespit etmek ve bunları
Türkçe’ye çevirmek olmuştur. Sosyallik sıfatları “arkadaş canlısı, duyarlı, sevgi dolu,
hoşgörülü, içten, sevecen, iyi huylu, şefkatli, nazik ve sempatik”, yetkinlik sıfatları
ise “hırslı, bağımsız, zeki, yetkin, yeterli, özgüvenli, rekabetçi, yetenekli ve
becerikli” olarak belirlenmiştir. Kadınların ve erkeklerin, toplumsal cinsiyet rolleri
ile belirlenmiş birbirinden bağımsız yetkinlik alanları olduğunun (erkekler için iş
yaşamı, kadınlar için ev yaşamı) toplumda kabul edildiği göz önüne alınarak,
katılımcıların listedeki yetkinlik sıfatlarından bazıları açısından -yeterli, yetenekli ve
becerikli sıfatları- kadınları ve erkekleri değerlendirirken hangi alandaki yetkinliği (iş
yaşamı ya da ev yaşamı gibi) değerlendirecekleri konusunda çelişkide kalmamaları
84
için bu sıfatların yanına parantez içinde (iş yaşamında) ifadesi konularak
değerlendirmenin
yapılacağı alanı somutlaştırmanın uygun olduğuna karar
verilmiştir. Ahlak kalıpyargısı içeriklerine dair literatür çalışmasının sonuçlarından
hareketle ahlak sıfatları olarak şunlar belirlenmiştir: dürüst, içten, güvenilir, ahlaklı,
saygı duyulan, adil ve erdemli. Bunların içinden dördü -ahlaklı, dürüst, güvenilir ve
adil sıfatları- mevcut tezin ilk çalışmasında namuslu kadın ve namuslu erkeğin sosyal
temsilleri olarak da belirmiştir. Bu kalıpyargı listesine, mevcut tezin birinci
çalışmasında namuslu kadını, namuslu erkeği ve her ikisini birden temsil ettiği
belirlenen içerikler eklenmiştir. Alandaki kalıpyargılar ve namus sosyal temsilleri
yan yana getirildiğinde, namus sosyal temsillerinin en çok ahlak kalıpyargısının
içerikleri ile örtüştüğü, ancak bu örtüşmenin birkaç madde ile sınırlı kaldığı,
namusun ahlaka kıyasla daha geniş bir anlam zenginliğine sahip olduğu
görülmektedir.
Bu çalışmada, namusa dair özelliklerin kişileri değerlendirmede kullanılan
temel kalıpyargı boyutları ile ne düzeyde birlikte ya da onlardan ayrı ele alınacak bir
değerlendirme boyutu olduğu görgül araştırmayla incelenmek istenmiştir. Bu amaçla,
katılımcılara bir özellikler listesi sunulup onlardan bu özelliklerin her birinin
erkekleri ve kadınları tanımlama düzeylerine dair değerlendirme yapmaları istenmiş
ve bu suretle elde edilen iki veri setine (kadın kalıpyargıları veri seti ve erkek
kalıpyargıları veri seti) faktör analizleri uygulanmıştır. Veri setlerinin her ikisinde de
tek bir faktörden yeterli düzeyde yük alan maddeler kabul edilip diğerleri elenmiştir.
Bu elemeden sonra tekrar edilen analizler sonucunda, her iki veri seti için de üç
faktörlü birer yapı elde edilmiştir. Bu yapılar yetkinlik, sosyallik ve ahlak/namus
boyutlarına denk gelmektedir. Hem kadın kalıpyargıları hem de erkek kalıpyargıları
listesi için ortak olan yetkinlik içerikleri şunlardır: yeterli (iş yaşamında), becerikli
(iş yaşamında), yetkin, yetenekli (iş yaşamında), zeki, rekabetçi, özgüvenli,
bağımsız, saygı duyulan. Hem kadın kalıpyargıları hem de erkek kalıpyargıları listesi
için ortak olan sosyallik içerikleri ise şunlardır: sevgi dolu, sevecen, şefkatli, duyarlı,
nazik, arkadaş canlısı, sempatik. Ahlak/namus içeriği olarak ise şunlar belirlenmiştir:
eşine sadakatli, dürüst, güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik), ahlaklı, ailesine bağlı.
Literatür taraması sonucunda ahlak kalıpyargısının içerikleri olarak kullanıldığı
belirlenen ahlaklı, dürüst sıfatları ile sosyal temsil çalışması sonucunda namuslu
85
kadını ve namuslu erkeği temsil ettiği belirlenen eşine sadakatli, güvenilir (aile
yaşamında, eşe yönelik), ailesine bağlı sıfatları bir araya gelmiştir. Bu boyut
ahlak/namus boyutu olarak adlandırılmıştır.
Bulgular, ahlak kalıpyargı boyutunun içerikleri ile namusa dair özelliklerin
tek bir kalıpyargı boyutu altında toplandığını göstermesi açısından önemlidir. Bu
çalışmayla, bir yandan kalıpyargı içeriklerinin yetkinlik-sosyallik-ahlak temelinde üç
boyuta ayrıldığı görüşü (Fiske, 2018: 70; Leach ve diğerleri, 2007: 238)
desteklenmiş, bir yandan da ülkemizde ahlak ve namus kavramlarının iç içeliği
gösterilerek ileride cinsiyet kalıpyargılarına ilişkin namus kültürlerinde yapılacak
çalışmalarda, ahlak kalıpyargısının içeriği
olarak sadece batılı literatürde
kullanılagelmiş olan genel ahlak sıfatları ile yetinilmeyip aynı zamanda namusa
ilişkin kavramların da bunlara eklenebileceğine dikkat çekilmiştir.
Çalışmanın bir sonraki aşamasında, kadınlara ve erkeklere özgü ayrı
kalıpyargı boyutlarının söz konusu olabileceği ve de kadınlara ve erkeklere yönelik
ortak biçimde isimlendirilmiş kalıpyargı içeriklerinde bazı farklılıkların olabileceği
önerilerek, kadınlara yönelik kalıpyargılar listesine namuslu kadına özgü olan sosyal
temsil içerikleri eklenerek açımlayıcı faktör analizi yinelenmiştir. Benzer şekilde,
erkeklere yönelik kalıpyargılar listesine namuslu erkeğe özgü olan sosyal temsil
içerikleri eklenerek açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Sonuçta, kadınlara ve
erkeklere yönelik ortak kalıpyargı boyutları elde edilmiştir: ahlak/namus, sosyallik,
yetkinlik. Ahlak/namus kalıpyargı boyutu, kadınlara yönelik kalıpyargı boyutları
arasında açıklanan varyansa en yüksek düzeyde katkı sunan kalıpyargı boyutu iken,
varyansa en yüksek düzeyde katkı sunan diğer boyutlar sırasıyla yetkinlik ve
sosyalliktir. Erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarından varyansa en yüksek düzeyde
katkı sunanlar sırasıyla, yetkinlik, sosyallik ve ahlak/namus olarak elde edilmiştir.
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setleri arasında ortak olan
ahlak/namus sıfatları, dürüst ve ahlaklıdır. Sevecen, şefkatli, nazik ve sempatik
sıfatları, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar arasında örtüşen sosyallik
sıfatlarıdır. Ortak yetkinlik sıfatları; yeterli (iş yaşamında), yetenekli (iş yaşamında),
becerikli (iş yaşamında), yetkin, zeki sıfatlarıdır. Kadına özgü ahlak/namus sıfatları;
86
edepli, iffetli, terbiyeli, hanımefendi, görgülü, adil, erdemli sıfatlarıdır. Sevgi dolu,
arkadaş canlısı ve duyarlı, kadına özgü sosyallik sıfatları olarak elde edilmiştir.
Kadına özgü yetkinlik sıfatları olarak saygı duyulan ve güvenilir (iş yaşamında,
sosyal yaşamda) elde edilmiştir. Eşini aldatmayan, güvenilir (aile yaşamında, eşe
yönelik), şerefli, ailesine bağlı ve onurlu sıfatları, erkeğe özgü ahlak/namus
sıfatlarıdır. İyi huylu, içten ve merhametli sıfatları, erkeğe özgü olarak elde edilen
sosyallik sıfatları iken; erkeğe özgü olarak elde edilen yetkinlik sıfatları; çalışkan ve
bağımsız sıfatlarıdır.
Dürüst ve ahlaklı sıfatları, her iki cinsiyetin veri setinde ahlak/namus
boyutunda konumlanmıştır. Diğer özellikler, kadınlar ve erkekler arasında
farklılaşmaktadır. Kadın ve erkek namusuna/ahlakına ilişkin içerikler ve bu
içeriklerin taşıdığı anlam birbirinden oldukça farklıdır. Erkekler açısından
bakıldığında, şerefli ve onurlu olma gibi “erkekliğe” özgü sıfatlar ahlak/namus
boyutunda yer almıştır. Erkeklerden cinsel açıdan saflık beklentisi, eşe karşı sadık
oluşla tanımlanıyor gözükmektedir. Öte yandan kadınlara yönelik özellikler, genel
anlamda cinsel açıdan saf olmayı –iffetli, edepli, terbiyeli- (Graham ve diğerleri,
2009: 1044) içermektedir. Zira kadının bu özelliklere sahip oluşu, hayatının her
alanında “namuslu” olmasını beraberinde getirecektir. Bu bulgular, namus
kültürlerinde namus/ahlak tanımının diğer kültürlerden oldukça farklılaştığını ve de
bu tanımın kadın ile erkek arasında farklılaştırıldığını ortaya koymaktadır.
Sosyal temsil çalışmasının bulguları ile bu çalışmanınkiler bir arada
incelendiğinde, namuslu kadına ve namuslu erkeğe ilişkin merkezi çekirdekteki
temsil içeriklerinden bazılarının elendiği görülmektedir. Namuslu kadına ilişkin
merkezi çekirdekteki sekiz içerikten ikisi -eşine sadakatli, ailesine bağlı- elenirken,
güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda) sıfatı, yetkinlik kalıpyargı boyutundaki
içeriklerle kümelenmiştir. Namuslu erkeğe ilişkin merkezi çekirdekteki dokuz
içerikten üçü -eşine sadakatli, çalışkan, adil- elenirken, çalışkan sıfatı ise yetkinlik
kalıpyargı boyutundaki içeriklerle kümelenmiştir. Kadınlara yönelik ahlak/namus
kalıpyargı boyutunda yer alan toplam dokuz özellikten beşi –dürüst, ahlaklı, edepli,
iffetli, terbiyeli- merkezi çekirdekteki içerikler iken, diğer dördü –adil, görgülü,
hanımefendi, erdemli- ikinci çevresel alandaki özelliklerdir. İkinci çevresel alanda
87
yer alan bu içeriklerden adil, görgülü, hanımefendi, erdemli sıfatlarının tümü
kümeleme analizinde de elde edilen içerikler olmakla birlikte, bu içeriklerden
“erdemli” sıfatının kümelere katkısının anlamlı düzeyde olmadığı görülmektedir.
Erkeklere yönelik ahlak/namus kalıpyargı boyutunun içeriklerinde yer alan toplam
yedi özellikten beşi -dürüst, ahlaklı, eşini aldatmayan, güvenilir (aile yaşamında, eşe
yönelik), ailesine bağlı- merkezi çekirdekteki içerikler iken, diğer ikisi –onurlu,
şerefli- çelişen unsurlar alandaki özelliklerdir. Çelişen unsurlar alanında yer alan bu
içeriklerin tümü kümeleme analizinde de elde edilmiştir ve her birinin kümelere
katkısı anlamlı düzeydedir.
Sosyal Temsiller Kuramında, merkezi çekirdekteki içeriklerin toplumda
yaygın bir biçimde paylaşıldığı önerildiğinden (Moscovici, 1988: 222) dolayı,
namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerinin merkezi çekirdeğinde yer alan
sıfatlardan bazılarının bu çalışmada elenmesi dikkat çekici niteliktedir. İlgili
bulgular, sosyal temsil içeriklerinin belirlenmesinin ardından bu içeriklerin nicel
ölçüm yöntemleriyle yeniden ölçümlenmesi ve verilerin faktör analizi gibi analizlere
tabi tutularak sosyal temsil içeriklerine ilişkin kuramın toplumsal geçerlilik
iddiasının sorgulanması gerektiğine ilişkin önerilerde bulunan araştırmacıların
fikirleri ile uyumludur (Augoustinos ve Innes, 1990: 217; Doise ve diğerleri, 1993:
12). Bu araştırmacıların fikirleri ile tutarlı olarak mevcut çalışmada, merkezi
çekirdekteki içeriklerin bir kısmı faktör analizi çalışmasında da elde edilmiş ve diğer
kısmı ise elenmiştir. Namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerine ilişkin merkezi
çekirdekte elde edilen temsil içeriklerinin bir kısmının faktör analizi çalışmasında
elenerek farklı temsil alanlarındaki içeriklerin ahlak/namus boyutuna yüklenmesinin
olası bir diğer nedeni, çalışmaların örneklemi arasındaki farklılık olabilir. Namuslu
kadına ve namuslu erkeğe yönelik temsillerin incelendiği çalışmadaki örneklem
ağırlıklı olarak Erzurum’da ikamet eden katılımcılardan oluşmuştur, bu çalışmada ise
görece daha heterojen bir örneklemden veri toplanmıştır. İlk çalışmada namuslu
kadın ve namuslu erkek kalıpyargılarının içeriği incelenirken, bu çalışmada genel
olarak kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların içeriğinin incelenmiş olması
merkezi çekirdekte elde edilen temsil içeriklerinin bir kısmının bu çalışmada elenmiş
olmasının bir diğer nedeni olabilir.
88
Çalışmanın hem ilk aşamasındaki hem de ikinci aşamasındaki faktör
analizlerinde elde edilen kadınlara yönelik kalıpyargı boyutları arasında ve erkeklere
yönelik kalıpyargı boyutları arasında pozitif ilişkiler elde edilmiştir. Öte yandan, her
iki aşamadaki faktör analizlerinin sonrasında gerçekleştirilen ortalama analizleri
incelendiğinde, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların karma içerikli olduğu
görülmüştür. Geçmişteki bulguları (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21; Eckes, 2002: 104;
Fiske ve diğerleri, 2002: 893) destekleyici bir biçimde, kadınların yetkinliğe kıyasla
sosyallikle ve ahlak/namusla daha yüksek düzeyde tanımlanırken, erkeklerin ise
ahlak/namusla ve sosyallikle kıyaslandığında yetkinlikle daha yüksek düzeyde
tanımlandığı görülmüştür.
Online bir anket sitesi aracılığıyla kartopu örnekleme yöntemiyle toplanan
verilerin ağırlıklı olarak Doğu Anadolu Bölgesinde, İç Anadolu Bölgesinde ve
Marmara Bölgesinde ikamet eden katılımcılardan elde edilmiş olması çalışmanın
temel bir sınırlılığıdır. Türkiye’nin diğer bölgelerinde ikamet eden katılımcıların
oranları bu üç bölgedekilerden görece daha düşüktür. Bu çalışmanın güçlü bir yönü,
alanda tanımlanan yetkinlik-sosyallik-ahlak kalıpyargılarının yanı sıra, toplumumuz
gibi namus kültürlerinde yüksek bir önem addedildiği önerilen namus kalıpyargısına
yer verilmesidir. Namuslu kadın ve namuslu erkek kalıpyargılarının içeriğinin
belirlendiği ilk çalışmanın ardından, bu kalıpyargı içeriklerinin alandaki diğer
kalıpyargılarla birlikte nasıl bir faktöriyel yapılanma gösterdiği belirlenmiştir.
İkincisi, kadınların mı yoksa erkeklerin mi değerlendirildiğine bağlı olarak özellikle
ahlak/namus kalıpyargı içeriğinin farklılaştığı bulunarak, kadınlara ve erkeklere
yönelik farklı kalıpyargı içeriklerinin olabileceğine dair çalışmadaki beklenti
doğrulanmıştır. İlgili bulgular, kadınlara ve erkeklere özgü olan ahlak/namus
kalıpyargı boyutunun ve bu boyuttaki içeriklerin Türkiye gibi namus kültürlerinde
cinsiyet
kalıpyargılarının
incelendiği
gelecekteki
çalışmalarda
göz
önünde
bulundurulması gerektiğine dikkat çekmiştir. Kadına ve erkeğe özgü ahlak/namus
kalıpyargı boyutlarının kadınlara ve erkeklere yönelik izlenim oluşturmada ne ölçüde
önemli olduğu gibi psikolojik çıktılar üzerindeki etkilerinin sonraki çalışmalarda
incelenmesi ve bu incelemede kadına ve erkeğe özgü ahlak/namus kalıpyargılarının
cinsiyetler arasında örtüşen içeriklerden oluşan ahlak/namus kalıpyargı boyutunda
yer alan içeriklerin açıkladığı varyansa anlamlı bir katkı sağlayıp sağlamadığının
89
gelecekteki çalışmalarda göz önünde bulundurulması gerekli gözükmektedir. Böyle
bir inceleme ile kadınlara ve erkeklere yönelik izlenim oluştururken cinsiyete özgü
olan ahlak/namus kalıpyargılarının cinsiyetler arasında örtüşen içeriklerden oluşan
ahlak/namus kalıpyargılarına kıyasla daha temel bir öneme sahip olduğu sonucuna
ulaşmak mümkün olacaktır.
4. ÜÇÜNCÜ ÇALIŞMA
4.1. GİRİŞ
Bir önceki çalışmada, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının
içerikleri ve bu boyutların nasıl bir yapılanma gösterdiği açımlayıcı faktör
analizleriyle belirlenmiştir. Her iki cinsiyete yönelik kalıpyargılar için üç boyutlu
faktör yapısı elde edilmiştir. Bu boyutlar, ahlak/namus, sosyallik, yetkinliktir.
Açımlayıcı faktör analizinin ardından doğrulayıcı faktör analizinin gerçekleştirilmesi
gerekli görülmektedir (Byrne, 2013: 5-6). Bu nedenle bu çalışmada, kadınlara ve
erkeklere özgü kalıpyargılara ilişkin ikinci çalışmada elde edilen bulgular farklı bir
veri seti üzerinden doğrulayıcı faktör analiziyle yeniden sınanmıştır. Açımlayıcı
faktör analizi, hakkında fikir sahibi olunmayan yapının belirlenmesi ve bu yapıdaki
madde sayısının en aza indirgenerek yapıyı en iyi açıklayan maddelerin belirlenmesi
amacıyla yapılırken, doğrulayıcı faktör analizi ise belirlenmiş yapının geçerliliğinin
sınanması
için
yapılır
(Byrne,
2013:
5-6).
Açımlayıcı
faktör
analiziyle
kıyaslandığında doğrulayıcı faktör analizi, hipotezlerin/teorilerin sınanmasına daha
uygundur. Diğer bir ifadeyle doğrulayıcı faktör analizi, keşfedilen faktör yapısının
tutarlılığının farklı bir veri setinde sınanmasını mümkün kılar. Böylece, açımlayıcı
analizle keşfedilen yapının bir başka örneklemde doğrulanması mümkün olacaktır
(Kline, 1991: 473). Ayrıca doğrulayıcı faktör analizi, modeldeki gizil değişkenlere
(örn. kalıpyargı boyutlarına)
yüklenen maddelerin yükleri ve bu maddelerin
birbiriyle ilişkisi hakkında öneriler sunmaktadır. Bunu yaparken, maddelerin hata
kovaryansları arasındaki ilişkiyi dikkate almaktadır. Faktöre diğer maddelerle benzer
düzeyde katkı sunan özelliklerin tespit edilmesi suretiyle faktör için gereksiz olan bu
özellikler elenebilmektedir. Böylece, incelenen yapının içeriği hakkında daha net
karara varmayı ve farklı modellerin sınanmasını mümkün kılmaktadır (Brown, 2006:
194-201). Bu çalışmada, bir önceki çalışmada elde edilen toplumsal cinsiyet
90
kalıpyargılarının faktör yapısını doğrulamak üzere, farklı bir örneklemden veri
toplanarak elde edilen veriler doğrulayıcı faktör analizine tabi tutulmuştur (benzer bir
işlem için bakınız: Law, Shapka, Hymel, Olson ve Waterhouse, 2012: 238).
Alandaki güncel bir öneri, sevecenlik kalıpyargı boyutunun ahlak ve sosyallik
olmak üzere iki alt boyuta ayrıldığı yönündedir (Leach ve diğerleri, 2007: 238).
Doğrulayıcı faktör analizinin ilk adımında çalışmadaki tüm boyutların birbirinden
ayrı boyutlar olarak incelendiği birincil seviyeli analizin gerçekleştirilmesi
önerilmektedir (Brown, 2006: 323). Birincil seviyeli analiz aşamasında, model uyum
değerlerinin incelenmesi ve gerekli madde elemelerinin yapılmasının ardından,
ikincil seviyeli analiz uygulanmaktadır. İkincil seviyeli analizde, kuramsal olarak üst
bir boyut olduğu öngörülen boyuta alt boyutlar bağlanmaktadır. Bu çalışmada
öncelikle tüm kalıpyargı boyutlarının -sosyallik, ahlak/namus, yetkinlik- birbirinden
ayrı boyutlarda yer aldığı birincil seviyeli faktör analizleri gerçekleştirilmiştir.
Birincil seviyeli faktör analizinin ardından, kuramsal beklentiler doğrultusunda
ikincil seviyeli analizler gerçekleştirilmiştir. Bu analizlerde, sevecenlik kalıpyargı
boyutuna anlak/namus ve sosyallik alt boyutları bağlanmış ve yetkinlik boyutu ikinci
bir boyut olarak yer almıştır.
4.1.1. Üçüncü Çalışmanın Hipotezleri
Faktör analizinin ardından, önceki çalışmada yapıldığı gibi, kadınlara ve
erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının ortalamaları incelenmiştir. Önceki
çalışmada, kadınların yetkinlikle kıyaslandığında ahlak/namus ve sosyallik
kalıpyargı boyutlarıyla daha yüksek düzeyde tanımlandığı, erkekleri tanımlamada
ise yetkinlik kalıpyargı boyutunun ahlak/namus ve sosyallikten daha fazla
kullanıldığı görülmüştür. Söz konusu bulgular, kadınlara yönelik karma içerikli
kalıpyargıların yüksek sevecenlik ve düşük yetkinlik iken, erkeklere yönelik karma
içerikli kalıpyargıların düşük sevecenlik ve yüksek yetkinlik olduğunu ortaya koyan
geçmişteki bulgularla uyumludur (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21; Eckes, 2002: 104;
Fiske ve diğerleri, 2002: 893). Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutların
ortalamalarına ilişkin hipotezler şöyledir:
91
H.1. Kadınları tanımlamada sevecenlik (ahlak/namus ve sosyallik) kalıpyargı
boyutu yetkinlik kalıpyargı boyutundan daha yüksek düzeyde kullanılmaktadır.
H.2. Erkekleri tanımlamada yetkinlik kalıpyargı boyutu, sevecenlik
(ahlak/namus
ve
sosyallik)
kalıpyargı
boyutundan
daha
yüksek
düzeyde
kullanılmaktadır.
4.2. YÖNTEM
4.2.1. Materyaller
Çalışmada kullanılan demografik bilgi formu ve kalıpyargı içeriklerine dair
değerlendirmeler, ikinci çalışmada kullanılan ölçüm araçlarının aynısıdır. Bu
formlar, Ek 4’te sunulmuştur.
4.2.2. İşlem
Veriler,
ulaşabildiğine
örnekleme
(availability
sampling)
yoluyla
toplanmıştır. Veri toplama işlemi, kağıt-kalem testiyle gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya
katılım gönüllülük esasına dayalı olmuştur. Bilgilendirilmiş Onam Formunun
sunulmasının ardından, katılımcılara çalışma formu sunulmuştur. Katılımcıların bir
kısmı sırasıyla erkeklere yönelik kalıpyargılar listesini, demografik bilgi formunu,
kadınlara yönelik kalıpyargılar listesini yanıtlarken; diğerleri sırasıyla kadınlara
yönelik kalıpyargılar listesini, demografik bilgi formunu, erkeklere yönelik
kalıpyargılar listesini yanıtlamıştır. Katılımcı başına veri toplama süresi ortalama 20
dakika sürmüştür.
4.2.3. Veri Analizi
Öncelikle, çalışma kapsamındaki sürekli değişkenlerin basıklık (kurtosis) ve
çarpıklık (skewness) değerleri incelenmiştir. Tüm değişkenler için çarpıklık ve
basıklık katsayısının 0’a yakın olduğu bulunmuş, bu değerlerin 2 ile -2 arasında
olması gerektiğine dair beklenti karşılanarak (George ve Mallery, 2016: 114)
verilerin normal dağılıma sahip olduğu kabul edilmiştir.
92
Çalışmanın ilk adımında, kadınlara ve erkeklere yönelik ahlak/namussosyallik-yetkinlik- kalıpyargılarına ilişkin bir önceki çalışmada elde edilen bulgular
farklı bir veri seti üzerinden doğrulayıcı faktör analiziyle yeniden sınanmıştır.
Analizler, AMOS 23 programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Doğrulayıcı faktör
analizinde öncelikle model uyum değerleri incelenmektedir. Eğer model uyum
indeksleri düşükse, öncelikle ilgili boyuta .50’den daha düşük düzeyde yüklenen
maddeler elenmelidir. Ardından, model tarafından önerilen düzeltmeler varsa
(hatalar arası ilişki gibi), kuramsal öneriler göz önünde bulundurularak bu
düzeltmeler uygulanmalıdır (Hair ve diğerleri, 2014: 617-622).
Birincil seviyeli analizin ardından, sevecenlik boyutunun ahlak/namus ve
sosyallik alt boyutlarını kapsadığı, yetkinliğin ikinci bir diğer boyut olduğu ikincil
seviyeli analize geçilmiştir. İkincil seviye gibi üst seviyeli analizlerde, modelin tam
tanımlanmış (just-identified) oluşu muhtemel bir problemdir (Byrne, 2013: 136).
Modeldeki gözlenen değişkenlerin kovaryansaları, varyansları gibi bilinmeyenlerin
sayısı gözlenen değişkenlerin sayısıyla eşit ya da bu sayıdan daha fazla olduğunda
tam tanımlanmış model söz konusudur (Kelloway, 2015: 13). İkincil seviye gibi daha
üst seviyeli faktör analizlerinde, birbiriyle yakın düzeyde hata varyansına sahip alt
faktörlerin bu hata varyanslarının birbirine eşitlenmesi önerilmektedir (Byrne, 2013:
136). Bu öneri doğrultusunda, sosyallik ve ahlak/namus boyutlarının hata varyansları
eşitlenmiştir.
Faktör analizlerinin ardından, elde edilen kalıpyargı boyutlarına ilişkin iç
tutarlılık güvenirlik değerleri incelenmiştir. Ardından, kadına ve erkeğe özgü
kalıpyargı boyutları üzerinden ortalama analizleri gerçekleştirilerek çalışmanın
hipotezleri sınanmıştır. Üçüncü aşamada, demografik değişkenler ile kadınlara ve
erkeklere yönelik kalıpyargı boyutları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Tüm bu
analizlerin ardından, yetkinlik-sosyallik-ahlak/namus kalıpyargılarının kadınlara mı
yoksa erkeklere mi yönelik olduğuna bağlı olarak bu kalıpyargı boyutları arasındaki
ilişki gücünün değişip değişmediği incelenmiştir. Son olarak, kalıpyargı boyutlarının
içeriklerinin madde toplam korelasyonlarına ilişkin analizler aktarılmıştır.
93
4.2.4. Katılımcılar
Doğrulayıcı faktör analizleri için yaşları, doğum yerleri, ikamet yerleri,
eğitim düzeyleri ve sosyo-ekonomik düzeyleri çeşitlilik gösteren kişilerden veri
toplanması amaçlanmıştır. Çalışma örnekleminin üniversite öğrencilerinden ve
yetişkinlerden oluşması hedeflenmiştir. Verilerin bir kısmı Erzurum Teknik
Üniversitesi öğrencilerinden toplanırken, diğer veriler Erzurum, Eskişehir ve
Antalya’daki çeşitli sosyal alanları (kafeterya, alışveriş merkezi gibi) kullanan
katılımcılardan toplanmıştır. Toplamda 451 (226 kadın, 225 erkek) katılımcıdan veri
toplanmıştır. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setlerindeki çok
değişkenli uç değerler (multivariate outliers), çalışmada kullanılan sıfatların tümüne
verilen yanıtlar üzerinden hesaplanan Mahalanobis uzaklığı (Mahalanobis distance)
ile incelenmiş ve verilerde uç değerler saptanmıştır. Kadınlara yönelik kalıpyargılar
veri setinde uç değer olan 35 katılımcının verisi elenerek 416 katılımcının verisiyle
analizler gerçekleştirilirken, erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setinde uç değer
olan 21 katılımcının verisi elenerek 430 katılımcının verisiyle analizler
gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara yönelik kalıpyargılar veri setindeki katılımcıların 215’i (%51.7)
Doğu Anadolu Bölgesinde, 92’si (%22.1) İç Anadolu Bölgesinde, 68’i (% 16.3)
Akdeniz Bölgesinde, 20’si (%4.8) Karadeniz Bölgesinde, 12’si (%2.9) Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde, 5’i (%1.2) Marmara Bölgesinde, 4’ü (% 1) Ege Bölgesinde
ikamet etmektedir. Katılımcıların yaşları 15 ile 68 arasında değişmekte olup, yaş
ortalamaları 28.95’tir (SS= 12.98). Erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setindeki
katılımcıların 225’i (%52.3) Doğu Anadolu Bölgesinde, 98’i (%22.8) İç Anadolu
Bölgesinde, 68’i (% 15.3) Akdeniz Bölgesinde, 20’si (%4.7) Karadeniz Bölgesinde,
13’ü (%3) Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, 5’i (%1.2) Marmara Bölgesinde, 3’ü (%
0.7) Ege Bölgesinde ikamet etmektedir. Katılımcıların yaşları 15 ile 70 arasında
değişmekte olup, yaş ortalamaları 28.90’dır (SS= 12.98). Katılımcıların demografik
bilgilerine Tablo 15’te yer verilmiştir.
94
Tablo 15. Üçüncü Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri
Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar Veri Seti
n (%)
Cinsiyet (N= 416)
n (%)
Medeni durum (N= 404)
n (%)
Sosyoekonomik
düzey (N= 416)
Kadın
204 (%49)
Evli
120 (%28.8)
1. basamak
18(%4.3)
Erkek
212 (% 51)
Bekâr
284 (%68.3)
2. basamak
26 (%6.3)
3.basamak
99 (%23.8)
Doğum bölgesi (N= 416)
İkamet bölgesi (N= 416)
Doğu Anadolu
163 (%39.2)
Büyükşehir
194 (%46.6)
4. basamak
172 (%41.3)
İç Anadolu
100 (%24)
Şehir
118 (%28.4)
5. basamak
86 (%20.7)
Karadeniz
38 (%9.1)
İlçe
81 (%19.5)
6. basamak
8 (%1.9)
Marmara
21 (%5)
Köy
23 (%5.5)
7. basamak
7 (%1.7)
Akdeniz
52 (% 12.5)
Eğitim düzeyi (N= 416)
Güneydoğu Anadolu
32 (%7.7)
Diploması olmayan
3 (% 0.7)
Ege
7 (%1.7)
İlkokul
13 (%3.1)
Diğer
2 (%0.5)
Ortaokul
22 (%5.3)
Lise
221 (%53.1)
Üniversite
140 (%33.7)
Lisansüstü
17 (%4.1)
Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Veri Seti
n (%)
Cinsiyet (N= 430)
n (%)
Medeni durum (N= 417)
n (%)
Sosyoekonomik
düzey (N= 430)
Kadın
214 (%49.8)
Evli
129 (%30)
1. basamak
19 (%4.4)
Erkek
216 (% 50.2)
Bekâr
288 (%67)
2. basamak
25 (%5.8)
3.basamak
102 (%23.7)
Doğum bölgesi (N= 430)
İkamet bölgesi (N= 430)
Doğu Anadolu
168 (%39.1)
Büyükşehir
200 (%46.5)
4. basamak
179 (%41.6)
İç Anadolu
104 (%24.2)
Şehir
121 (%28.1)
5. basamak
89 (%20.7)
Karadeniz
44 (%10.2)
İlçe
84 (%19.5)
6. basamak
9 (%2.1)
Marmara
20 (%4.7)
Köy
25 (%5.8)
7. basamak
7 (%1.6)
Akdeniz
52 (% 12.1)
Eğitim düzeyi (N= 430)
Güneydoğu Anadolu
32 (%7.4)
Diploması olmayan
3 (% 0.7)
Ege
8 (%1.9)
İlkokul
13 (%3.0)
Diğer
2 (%0.4)
Ortaokul
25 (%5.8)
Lise
228 (%53)
Üniversite
145(%33.7)
Lisansüstü
16 (%3.7)
95
Cinsiyet, ikamet yeri, doğum yeri, sosyo-ekonomik düzey, eğitim durumu
açısından açımlayıcı ve doğrulayıcı analiz verileri birbirine oldukça benzerdir.
Lisansüstü mezunu olanların oranı, doğrulayıcı analize tabi olanlara kıyasla
açımlayıcı analizdeki katılımcılarda görece daha yüksektir. Yaş ortalaması, her iki
veri setinde de orta yaş dönemine denk gelmektedir (Picconi, Jackson, Balsamo,
Tommasi ve Saggino, 2018: 77).
4.3. BULGULAR
4.3.1. Doğrulayıcı Faktör Analizi Bulguları
4.3.1.1. Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Listesi Üzerinde Yapılan Analizlerin Bulguları
Kadınlara yönelik bir önceki çalışmada elde edilen ahlak/namus, yetkinlik,
sosyallik kalıpyargı boyutu içeriklerine doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır.
Birincil seviyeli faktör analizinin başlangıcında gerçekleştirilen analiz sonucunda,
uyum indekslerinin yeterli düzeyde olmadığı görülmüştür. Bu nedenle boyutlara
.50’den daha düşük düzeyde yüklenen özellikler elenmiştir. Bu özellikler, yetkinlik
boyutundaki saygı duyulan ve güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda), sosyallik
boyutundaki arkadaş canlısı, ahlak/namus boyutundaki adil ve erdemli sıfatlarıdır.
Sonuçta, model uyum değerlerinin yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Model uyum
değerleri Tablo 16’da, analiz sonuçları Şekil 8’de verilmiştir. Boyutlar arasında zayıf
ile orta düzeyde değişen pozitif ilişkiler elde edilmiştir.
Aynı verilerle gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi sonucunda üç faktörün
toplam varyansın %52’sini açıkladığı görülmüştür. Ahlak/namus faktörü toplam
varyansın %29.40’ını açıklarken, sosyallik faktörü %15.27’sini ve yetkinlik faktörü
%7.55’ini açıklamıştır. Yedi özellikten oluşan ahlak/namus (α = .86), altı özellikten
oluşan sosyallik (α = .78) ve beş özellikten oluşan yetkinlik (α = .76) alt boyutlarının
ve tüm boyutların (α = .85) Cronbach alfa güvenirliklerinin iyi düzeyde olduğu
bulunmuştur.
96
Şekil 8. Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli
Doğrulayıcı Faktör Analizi
e1
e2
a
Ahlak/
namus
e3
e4
e5
e6
e7
e8
e9
Sosyallik
e10
e11
e12
e13
e14
Yetkinlik
e15
e16
e17
e18
*p<.05, **p<.001
Tablo 16. Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Analiz Modeli
Uyum Değerleri
χ 2 :df
RMSEA
CFI
GFI
AGFI
2.46
.06
.92
.92
.90
RMSEA = Root-mean-square error of approximation; GFI= Goodness of fit index; AGFI=
Adjusted goodness of fit index; CFI= Comparative fit index.
Not. Önerilen kabul edilebilir uyum değerleri:
0df ≤ χ2/df ≤ 3df, 0 ≤ RMSEA ≤ .08 (Schermelleh-Engel, Moosbrugger ve Müller, 2003: 52)
CFI, GFI, AGFI ≥.90 (Hoyle, 1995: 164)
Boyutlar arası ortalamaları karşılaştırmak üzere, kadınlara yönelik kalıpyargı
türü üzerinden tek grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (single-group repeated
measures) uygulanmıştır. Değişkenlerin temel etkisini belirlemek üzere Bonferroni
yöntemi tercih edilmiştir. Mauchly küresellik testi sonuçları, küresellik beklentisinin
97
karşılanmadığını göstermiştir, χ2(2) = 66.85, p < .001. Bu nedenle GreenhouseGeisser düzeltmesinin uygulandığı sonuçlar incelenmiştir. Analiz sonucuna göre,
kalıpyargı boyutlarının ortalamaları birbirinden farklılaşmıştır (F(1.74,722.29)
=52.08, p < .001, ηp 2 = .11). Post-hoc pairwise Bonferroni karşılaştırma sonuçlarına
göre, sosyallik boyutu (Ort = 3.42, SS= .58) ahlak/namus boyutuyla (Ort = 3.40, SS =
.65) eşit düzeyde belirtilmiştir, p = .89. Yetkinlik boyutu (Ort = 3.11, SS= .61) ise
diğer iki kalıpyargı boyutuna kıyasla daha düşük düzeydedir, p < .001. Elde edilen
bulguların, ilk veri setindeki ortalama bulgularıyla tutarlı olduğu görülmüştür.
Böylece, kadınları tanımlamada ahlak/namus ve sosyallik kalıpyargı boyutları
yetkinlik kalıpyargı boyutundan daha yüksek düzeyde kullanılmaktadır (H.1)
hipotezi desteklenmiştir.
İkincil seviyeli analizin sonucunda, model uyum değerlerinin birincil seviyeli
analizle benzer olduğu saptanmıştır. Uyum değerlerinden yalnızca AGFI değeri
sınırın altında olduğundan, model uyum değerlerinin yeterli düzeyde olduğuna karar
verilmiştir. Kuramsal beklentilerle uyumlu olarak, sevecenlik kalıpyargı boyutunun
ahlak/namus ve sosyallik alt boyutlarını kapsadığı yönündeki beklenti ile yetkinlik
kalıpyargısının ikinci bir boyut olduğuna ilişkin beklenti kadınlara yönelik
kalıpyargılar veri setinde karşılanmıştır. Model uyum değerleri Tablo 17’de ve analiz
sonuçları Şekil 9’da verilmiştir.
Tablo 17. Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Analiz
Modeli Uyum Değerleri
χ 2 :df
RMSEA
CFI
GFI
AGFI
2.75
.07
.90
.91
.88
RMSEA = Root-mean-square error of approximation; GFI= Goodness of fit index;
AGFI= Adjusted goodness of fit index; CFI= Comparative fit index.
Not. Önerilen kabul edilebilir uyum değerleri:
0df ≤ χ2/df ≤ 3df, 0 ≤ RMSEA ≤ .08 (Schermelleh-Engel, Moosbrugger ve Müller, 2003: 52)
CFI, GFI, AGFI ≥.90 (Hoyle, 1995: 164)
98
Şekil 9 Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli
Doğrulayıcı Faktör Analizi
Sevecenlik
Yetkinlik
e19
e20
Sosyallik
*p<.05
Boyutlar arası ortalamaları karşılaştırmak üzere, kadınlara yönelik sevecenlik
ve yetkinlik kalıpyargılarına Bağımlı örneklem t-testi (Paired-Sample t-test)
uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı boyutlarının ortalamaları birbirinden
farklılaşmıştır, t (415) =9.09, p < .001. Kadınları tanımlamada sevecenlik boyutu
(Ort = 3.41, SS= .53) yetkinlik boyutundan (Ort = 3.11, SS = .61) daha yüksek
99
e1
e2
e3
e4
e5
e6
e7
e8
e9
e10
e11
e12
e13
e14
e15
e16
e17
e18
a
Ahlak/
namus
düzeyde belirtilmiştir. Böylece, kadınları tanımlamada sevecenlik (ahlak/namus ve
sosyallik) kalıpyargı boyutunun yetkinlik kalıpyargı boyutundan daha yüksek
düzeyde kullanılacağı (H.1) hipotezi ikincil seviyeli analizde elde edilen boyutlar
üzerinden desteklenmiştir.
Son olarak demografik değişkenler ile kadınlara yönelik kalıpyargı boyutları
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Analiz sonuçlarına Tablo 18’de yer verilmiştir.
Bulgular incelendiğinde, kadının yetkin tanımlanışı ile katılımcıların yaşı arasında
zayıf bir negatif ilişki saptanmıştır.
Tablo 18. Kadınlara Yönelik Kalıpyargı Boyutları ile Demografik
Değişkenler Arasındaki Korelasyonlar
Yaş
Eğitim
durumu
Ekonomik
düzey
* p < .05
Ahlak/namus
.09
-.04
.06
Sosyallik
.01
.08
.04
Yetkinlik
-.13*
-.08
.03
4.3.1.2. Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Listesi Üzerinde Yapılan Analizlerin Bulguları
Erkeklere yönelik bir önceki çalışmada elde edilen ahlak/namus, yetkinlik,
sosyallik kalıpyargı boyutunun içeriklerine birincil seviyeli doğrulayıcı faktör analizi
uygulanmıştır. Başlangıçta gerçekleştirilen analiz sonucunda, uyum indekslerinin
yeterli düzeyde olmadığı görülmüştür. Bu nedenle boyutlara .50’den daha düşük
düzeyde yüklenen özellikler elenmiştir. Bu özelliklerden ilki, yetkinlik boyutundaki
bağımsız sıfatıdır. Üç boyutla yeniden gerçekleştirilen analiz sonucunda tüm madde
yüklerinin .50’nin üzerinde olduğu görülmekle birlikte, uyum indeksleri incelenerek
değerlerin düşük düzeyde olduğu görülmüştür. Yetkinlik boyutundaki iki sıfattan iş
yaşamında becerikli ve iş yaşamında yetenekli özellikleri arasındaki ilişkinin yüksek
düzeyde olduğu görülmüştür. İş yaşamında yetenekli özelliği ile kıyaslandığında
yetkinlik boyutuna daha düşük düzeyde yüklenen ve farklı boyutlardaki maddelerle
de ilişki gösteren iş yaşamında becerikli özelliği elendiğinde, model uyum değerleri
artmıştır. Bu nedenle söz konusu madde elenerek analiz yeniden gerçekleştirilmiştir.
Sonuçta, model uyum değerlerinin yeterli düzeyde olduğu görülmüştür. Model uyum
100
değerleri Tablo 19’da, analiz sonuçları Şekil 10’da verilmiştir. Boyutlar arasında orta
düzeyde pozitif ilişkiler olduğu görülmüştür.
Tablo 19. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli Analiz Modeli
Uyum Değerleri
χ 2 :df
RMSEA
CFI
GFI
AGFI
2.43
.06
.93
.92
.90
RMSEA = Root-mean-square error of approximation; GFI= Goodness of fit index; AGFI=
Adjusted goodness of fit index; CFI= Comparative fit index.
Not. Önerilen kabul edilebilir uyum değerleri:
0df ≤ χ2/df ≤ 3df, 0 ≤ RMSEA ≤ .08 (Schermelleh-Engel, Moosbrugger ve Müller, 2003: 52)
CFI, GFI, AGFI ≥.90 (Hoyle, 1995: 164)
Şekil 10. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Birincil Seviyeli
Doğrulayıcı Faktör Analizi
e1
e2
Yetkinlik
e3
e4
e5
e6
e7
Ahlak/
namus
e8
e9
e10
e11
e12
e13
e14
Sosyallik
e15
e16
e17
e18
* p<.001
e19
101
Aynı verilerle gerçekleştirilen açımlayıcı faktör analizi sonucunda üç faktör
toplam varyansın %54’ünü açıklamıştır. Ahlak/namus faktörü toplam varyansın
%34.05’ini açıklarken, sosyallik faktörü %12.37’sini ve yetkinlik faktörü %7.28’ini
açıklamıştır. Yedi özellikten oluşan ahlak/namus (α = .82), yedi özellikten oluşan
sosyallik (α = .87) ve beş özellikten oluşan yetkinlik (α = .79) alt boyutlarının ve tüm
boyutların (α = .89) Cronbach alfa güvenirliklerinin yüksek düzeyde olduğu
bulunmuştur.
Boyutlar arası ortalamaları karşılaştırmak üzere, tek grup tekrarlı ölçümler
için varyans analizi (single-group repeated measures) uygulanmıştır. Değişkenlerin
temel etkisini belirlemek üzere Bonferroni yöntemi tercih edilmiştir. Mauchly
küresellik testi sonuçları, küresellik beklentisinin karşılanmadığını göstermiştir, χ2(2)
= 38.24, p < .001. Bu nedenle Greenhouse-Geisser düzeltmesinin uygulandığı
sonuçlar incelenmiştir. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı boyutlarının ortalamaları
birbirinden farklılaşmıştır (F(1.84,790.44) =132.55, p < .001, ηp
2
= .24). Post-hoc
pairwise Bonferroni karşılaştırma sonuçlarına göre yetkinlik boyutunun (Ort = 3.16,
SS = .67), ahlak/namus (Ort = 2.89, SS = .64) ve sosyallik kalıpyargı boyutundan
(Ort = 2.63, SS= .63) daha yüksek düzeyde belirtildiği bulgulanmıştır, p < .001.
Ahlak/namus boyutu, sosyallikten daha yüksektir, p < .001. Elde edilen bulguların,
ilk veri setiyle gerçekleştirilen ortalama bulgularıyla tutarlı olduğu görülmüştür.
Böylece, erkekleri tanımlamada yetkinlik kalıpyargı boyutu, ahlak/namus ve
sosyallik kalıpyargı boyutlarından daha yüksek düzeyde kullanılmaktadır (H.2)
hipotezi desteklenmiştir.
İkincil seviyeli analizin sonucunda, model uyum değerlerinin birincil seviyeli
analizle benzer olduğu görülmüştür. Uyum değerlerinden yalnızca AGFI değeri
sınırın altında olduğundan, model uyum değerlerinin yeterli düzeyde olduğuna karar
verilmiştir. Kuramsal beklentilerle uyumlu olarak, sevecenlik kalıpyargı boyutunun
ahlak/namus ve sosyallik alt boyutlarını kapsadığı yönündeki beklenti ile yetkinlik
kalıpyargısının ikinci bir boyut olduğuna ilişkin beklenti erkeklere yönelik
kalıpyargılar veri setinde desteklenmiştir. Model uyum değerleri Tablo 20’de ve
analiz sonuçları Şekil 11’de verilmiştir.
102
Şekil 11. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli
Doğrulayıcı Faktör Analizi
Sevecenlik
Yetkinlik
e20
e21
Sosyallik
*p<.001
103
e1
e2
e3
e4
e5
e6
e7
e8
e9
e10
e11
e12
e13
e14
e15
e16
e17
e18
e19
)
Ahlak/
namus
Tablo 20. Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin İkincil Seviyeli Analiz
Modeli Uyum Değerleri
χ 2 :df
RMSEA
CFI
GFI
AGFI
2.55
.06
.92
.92
.89
RMSEA = Root-mean-square error of approximation; GFI= Goodness of fit index;
AGFI= Adjusted goodness of fit index; CFI= Comparative fit index.
Not. Önerilen kabul edilebilir uyum değerleri:
0df ≤ χ2/df ≤ 3df, 0 ≤ RMSEA ≤ .08 (Schermelleh-Engel, Moosbrugger ve Müller, 2003: 52)
CFI, GFI, AGFI ≥.90 (Hoyle, 1995: 164)
Boyutlar arası ortalamaları karşılaştırmak üzere, erkeklere yönelik sevecenlik
ve yetkinlik kalıpyargılarına Bağımlı örneklem t-testi (Paired-Sample t-test)
uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı boyutlarının ortalamaları birbirinden
farklılaşmıştır, t (429) =11.91, p < .001. Erkekleri tanımlamada yetkinlik boyutu (Ort
= 3.16, SS= .67) sevecenlik boyutundan (Ort = 2.80, SS = .56) daha yüksek düzeyde
belirtilmiştir. Böylece, erkekleri tanımlamada yetkinlik kalıpyargı boyutunun
sevecenlik (ahlak/namus ve sosyallik) kalıpyargı boyutundan daha yüksek düzeyde
kullanılacağı (H.2) hipotezi ikincil seviyeli analizde elde edilen boyutlar üzerinden
desteklenmiştir.
Demografik değişkenler ile erkeklere yönelik kalıpyargı boyutları arasındaki
ilişkilere
Tablo
21’de
yer
verilmiştir.
Bulgular
incelendiğinde,
erkeğin
ahlaklı/namuslu tanımlanışı ile katılımcıların yaşı ve eğitim durumu arasında zayıf
negatif ilişkiler elde edilmiştir. Erkeğin sosyal tanımlanışı ile eğitim durumu arasında
zayıf negatif bir ilişki saptanmıştır.
Tablo
21.
Erkeklere
Yönelik
Kalıpyargı
Boyutları
ile
Demografik Değişkenler Arasındaki Korelasyonlar
Yaş
Eğitim durumu
Ekonomik düzey
Ahlak/namus
.15**
-.11*
.06
Yetkinlik
.07
-.03
.03
Sosyallik
.07
-.13**
-.01
* p < .05 ** p < .01
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarına ilişkin istatiksel
değerler Tablo 22’de sunulmuştur.
104
Tablo 22. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı Boyutlarının Ortalamaları,
Standart Sapmaları
Kadınlara
yönelik
kalıpyargılar
(n=416)
-Ahlak/namus
-Sosyallik
-Yetkinlik
Erkeklere
Erkeklere
yönelik
kalıpyargılar
(n=430)
Ort.
SS
Ort.
SS
3.40
3.42
3.11
.65
.58
.61
2.89
2.63
3.16
.64
.63
.67
yönelik
kalıpyargılar
üzerinden
gerçekleştirilen
analizler
sonrasında, kalıpyargı boyutları arası ilişki gücünün kadınlara ve erkeklere yönelik
kalıpyargılar arasında ne ölçüde farklılaştığı incelenmiştir. Gerçekleştirilen analiz
sonucunda, ahlak/namus ve sosyallik boyutları arasındaki korelasyon gücünün
kadınlarla (.55) kıyaslandığında erkeklere yönelik kalıpyargılarda (.63) daha yüksek
düzeyde olduğu bulgulanmıştır (z= 1.78, p < .05). Sosyallik ile yetkinlik arasındaki
ilişkinin gücü erkeklerle (.36) kıyaslandığında kadınlarda (.52) daha yüksek düzeyde
elde edilmiştir (z= 2.89, p < .001). Yetkinlik ile ahlak/namus boyutları arasındaki
ilişki kadınlara (.12) kıyasla erkeklerde (.64) daha yüksektir (z= 9.24, p < .001).
Son olarak, özellikler arasındaki korelasyonların (inter-item correlations) orta
düzeyde pozitif, madde toplam korelasyonlarının (item-total correlations) iyi
düzeyde olduğu bulunmuştur. Kadına yönelik ahlak/namus özelliklerinin maddetoplam korelasyonları .54 ile .73 arasında değişmektedir. Kadına yönelik sosyallik
özelliklerinin madde-toplam korelasyonları .50 ile .61 arasında değişmekte olup,
kadına yönelik yetkinlik özelliklerinin madde-toplam korelasyonları .45 ile .58
arasında değişmektedir. Erkeğe yönelik ahlak/namus özelliklerinin madde-toplam
korelasyonları .54 ile .63 arasında değişmektedir. Erkeğe yönelik sosyallik
özelliklerinin madde-toplam korelasyonları .56 ile .70 arasında değişmekte olup,
erkeğe yönelik yetkinlik özelliklerinin madde-toplam korelasyonları .53 ile .64
arasında değişmektedir. Elde edilen madde-toplam korelasyon değerlerinin tümü, en
düşük kriter olarak kabul edilen .30’dan daha yüksek düzeyde elde edilmiştir (Gliner,
105
Morgan ve Leech, 2011: 219). Özellikler arası korelasyon sonuçlarına Ek 6’da yer
verilmiştir.
Kadınlara ve erkeklere yönelik yetkinlik-sosyallik-ahlak/namus kalıpyargı
içeriklerinden ortak olanlar, kadına özgü olanlar ve erkeğe özgü olanlar Tablo 23’te
özetlenmiştir.
Tablo 23. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargı İçeriklerinden Ortak Olanlar,
Kadına Özgü Olanlar, Erkeğe Özgü Olanlar
Kadınlara ve
erkeklere yönelik
kalıpyargılardan
ortak olan
içerikler
Sosyallik
Sevecen
Şefkatli
Nazik
Sempatik
Kalıpyargı Boyutları
Ahlak/namus
Ahlaklı
Dürüst
Yetkinlik
Yetenekli (İş yaşamında)
Yeterli (İş yaşamında)
Yetkin
Zeki
Kadına özgü
kalıpyargı
içerikleri
Sevgi dolu
Duyarlı
Edepli
Hanımefendi
Terbiyeli
İffetli
Görgülü
Becerikli (İş yaşamında)
Erkeğe özgü
kalıpyargı
içerikleri
İyi huylu
Merhametli
İçten
Şerefli
Güvenilir (aile yaşamında, eşe
yönelik)
Ailesine bağlı
Onurlu
Eşini aldatmayan
Çalışkan
4.4. TARTIŞMA
Kadınlara yönelik kalıpyargılar ve erkeklere yönelik kalıpyargılar veri
setleriyle ayrı ayrı gerçekleştirilen doğrulayıcı faktör analizlerinin sonucunda,
beklentilerle uyumlu biçimde kalıpyargı boyutlarının içeriklerinin yetkinliksosyallik-ahlak/namus
kalıpyargı
boyutları
altında
toplandığı
görülmüştür.
Açımlayıcı faktör analizinde elde edilen içeriklerden bazıları bu analizde elenmiştir.
Kadınlara yönelik kalıpyargılardaki bu özellikler, yetkinlik boyutundaki saygı
duyulan ve güvenilir (iş yaşamında, sosyal yaşamda), sosyallik boyutundaki arkadaş
canlısı,
ahlak/namus
boyutundaki
adil
ve
erdemlidir.
Erkeklere
yönelik
kalıpyargılardan yetkinlik boyutundaki bağımsız sıfatı ile iş yaşamında becerikli
sıfatı elenmiştir. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının açıkladığı
106
varyans oranları incelendiğinde, hem kadınlara hem de erkeklere yönelik
kalıpyargılardan ahlak/namus kalıpyargı boyutunun varyansa en yüksek düzeyde
katkı sağlayan kalıpyargı boyutu görülmüştür. İlgili bulgular, kadınlara ve erkeklere
yönelik ahlak/namus kalıpyargılarının toplumumuzda kadınları ve erkekleri
tanımlamada kullanılan temel birer kalıpyargı boyutu olduğuna ilişkin çalışmadaki
iddiaları
destekleyici
niteliktedir.
İkinci
çalışmada,
erkeklere
yönelik
kalıpyargılardan ahlak/namus boyutunun varyansa en düşük düzeyde katkı sunan
kalıpyargı boyutu olarak elde edilirken, bu çalışmada en yüksek düzeyde katkı sunan
kalıpyargı boyutu olarak elde edilmesinin temel bir nedeni, yetkinlik boyutundaki
bazı özelliklerin bu çalışmada elenmiş olması olabilir. İkincisi, bu çalışmadaki
katılımcıların sayısının ikinci çalışmadakilerden daha fazla olmasının sonuçları
etkilemiş olması mümkün gözükmektedir.
Birincil seviyeli faktör analizinin ardından ikincil seviyeli faktör analizleri
gerçekleştirilmiştir. Kuramsal beklentilerle uyumlu olarak, sevecenlik kalıpyargı
boyutunun ahlak/namus ve sosyallik alt boyutlarını kapsadığı yönündeki beklenti ile
yetkinlik kalıpyargısının ikinci bir boyut olduğuna ilişkin beklenti hem kadınlara
hem de erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setlerinde gerçekleştirilen analizlerle
doğrulanmıştır. Böylece, sevecenlik kalıpyargı boyutunun ahlak ve sosyallik olmak
üzere iki farklı boyuttan oluştuğuna dair alandaki güncel varsayımı (Fiske, 2018: 70;
Leach ve diğerleri, 2007: 238) destekleyen sonuçlar elde edilmiştir.
Birincil seviyeli faktör analizlerinin ardından gerçekleştirilen ortalama
analizleri incelendiğinde, çalışmanın hipotezlerini destekleyici sonuçlar elde
edilmiştir. Kadınlara yönelik ahlak/namus ve sosyallik kalıpyargı boyutlarının
ortalamalarının birbiriyle eşit olduğu bulunurken, yetkinliğin bu ikisinden daha
düşük düzeyde olduğu görülmüştür. Erkekleri tanımlamada en yüksek düzeyde
kullanılan kalıpyargı boyutu, yetkinliktir. Daha sonrasında sırasıyla ahlak/namus ve
sosyallik gelmektedir. İkincil seviyeli faktör analizlerinin ardından gerçekleştirilen
ortalama analizleri de çalışmanın hipotezlerini desteklemiştir. Kadınlar yetkinlikle
kıyaslandığında sevecenlikle daha yüksek düzeyde tanımlanırken, erkeklerin
sevecenliğe kıyasla yetkinlikle daha yüksek düzeyde tanımlandığı bulgulanmıştır.
İkinci çalışmanın sonuçlarıyla ve kadınların yetkinliğe kıyasla sevecenlikle ve
107
erkeklerin sevecenlikle kıyaslandığında yetkinlikle daha fazla tanımlandığına ilişkin
geçmişteki bulgularla uyumlu sonuçlar elde edilmiştir (Cuddy ve diğerleri, 2009: 21;
Eckes, 2002: 104; Fiske ve diğerleri, 2002: 893).
Farklı kadın alt gruplarının ne ölçüde yetkin, sosyal ve ahlaklı algılandığının
incelendiği bazı çalışmalarda, sosyallik kalıpyargı boyutuyla en yüksek düzeyde
tanımlanan kadın gruplarının ev hanımları gibi geleneksel cinsiyet rolleriyle uyumlu
kadınlar iken, yetkinlikle en yüksek düzeyde tanımlanan kadın gruplarının iş
kadınları gibi geleneksel rollerle uyumsuz kadın grupları olduğu görülmektedir
(Altermatt, DeWall ve Leskinen, 2003: 638; DeWall, Altermatt ve Thompson, 2005:
399). Öte yandan bu kadın gruplarının ahlak kalıpyargı boyutuyla tanımlanışlarının
birbirine kıyasla ne ölçüde farklılaştığına ilişkin çalışmalar arasında tutarsız bulgular
elde edilmiştir. Bu çalışmaların birisinde her iki kadın grubunun da ahlak kalıpyargı
boyutuyla eşit düzeyde tanımlandığı bulunurken (DeWall ve diğerleri, 2005), diğer
çalışmada ev hanımlarının iş kadınlarından daha ahlaklı olarak değerlendirildiği
bulgulanmıştır (Altermatt ve diğerleri, 2003). İki çalışmada tutarlı bir biçimde ev
hanımlarına ve iş kadınlarına kıyasla tüm kalıpyargı boyutları ile en düşük düzeyde
tanımlanan kadın grubunun seksi kadın grubu olduğu görülmüştür. Türkiye’de
gerçekleştirilecek gelecekteki çalışmalarda, farklı kadın -ve erkek- gruplarının nasıl
tanımlandığının, bu çalışmada belirlenen kadınlara -ve erkeklere- yönelik
ahlak/namus, sosyallik, yetkinlik kalıpyargı boyutları üzerinden incelenmesinin alana
önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmüştür. Bu kalıpyargı boyutlarından özellikle
kadınlara ve erkeklere yönelik ahlak/namus kalıpyargılarının içeriğinin büyük ölçüde
birbirinden farklılaştığı yönündeki çalışma bulguları, namus kültürlerinde kadınlara
ve erkeklere yönelik kalıpyargıların incelendiği gelecekteki çalışmalarda bu
boyutlardaki içeriklerin dikkate alınmasının gerekliliğine dikkat çekmiştir.
İkinci çalışmanın devamı niteliğindeki çalışmanın bir sınırlılığı, verilerin
ağırlıklı olarak Türkiye’nin belirli bölgelerinde ikamet eden katılımcılardan
toplanmasıdır. Veriler ağırlıklı olarak Doğu Anadolu Bölgesinde, İç Anadolu
Bölgesinde ve Akdeniz Bölgesinde ikamet eden katılımcılardan toplanmıştır.
Açımlayıcı faktör analizinin gerçekleştirildiği ikinci çalışmaya kıyasla bu çalışmada
Akdeniz Bölgesinde ikamet eden katılımcıların ve bu çalışmaya kıyasla ikinci
108
çalışmada Marmara Bölgesinde ikamet eden katılımcıların çok daha fazla sayıda
oluşu, çalışmalardaki katılımcıların ikamet bölgesine ilişkin sınırlılığı telafi edici
niteliktedir.
109
IV. BÖLÜM
5. DÖRDÜNCÜ ÇALIŞMA
5.1. GİRİŞ
Geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargıları, kadınların sevecenliğinin yüksek
ve yetkinliğinin düşük düzeyde tanımlanırken, erkeklerin yetkinliğinin yüksek ve
sevecenliğinin düşük düzeyde tanımlandığı kalıpyargılar anlamına gelir (Ko, Judd ve
Stapel, 2009: 200). Toplumun genelince paylaşılan kalıpyargıların işlevine ilişkin
ideolojik düzeyli bir analizin gerçekleştirilmesi önerileri doğrultusunda (Augoustinos
ve Walker, 1998: 637-638; Doise, 1980: 222) bu çalışmada, cinsiyet sistemini
meşrulaştırıcı ideolojiler üzerinde geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının
yordayıcı gücünün incelenmesi amaçlanmıştır.
Sistemi Meşrulaştırma Kuramında, sosyal gruplara yönelik benimsenen
kalıpyargıların her birinin ayrı ayrı etkilerindense bu kalıpyargıların eş zamanlı
olarak benimsenmesinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri artıracağı önerilmiştir.
Bireylerce
eş
zamanlı
olarak
benimsenen
bu
kalıpyargılar,
“tamamlayıcı
kalıpyargılar” olarak adlandırılır (örn. bir sosyal grubun hem yüksek sevecenlikle
hem de düşük yetkinlikle tanımlanışı).
Diğer yandan, kalıpyargıların temel
etkilerinin sistemi meşrulaştırmaya hizmet etmediği yönündeki çıkarımın yanlış
olacağına araştırmacılar tarafından dikkat çekilmiş ve gruplara yönelik bu
kalıpyargıların aynı anda tamamlayıcı bir biçimde benimsenmesinin sistemi
meşrulaştırma üzerinde daha güçlü bir etki göstereceği öne sürülmüştür (Jost ve Kay,
2005: 500). Alandaki çalışma bulguları, avantajlı ve dezavantajlı statülü gruplara
yönelik tamamlayıcı kalıpyargıların benimsenme düzeyinin sistemi meşrulaştırıcı
ideolojileri artırdığını göstermektedir. Deneysel ve ilişkisel çalışma deseniyle
gerçekleştirilen bu çalışmaların bir kısmında tamamlayıcı kalıpyargılar, tek bir gruba
yönelik kalıpyargı değerlendirmeleri üzerinden incelenirken (Cichocka ve diğerleri,
2015: 793; Kay ve Jost, 2003: 829),
bir diğer kısmında ise iki gruba yönelik
kalıpyargı değerlendirmeleri arasındaki farklılaşmalar üzerinden incelenmiştir (Jost
ve Kay, 2005: 501; Jost ve diğerleri, 2005: 317). İlk grupta yer alan ilişkisel desenli
bir çalışmada, sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların temel etkilerindense
110
kalıpyargılar arası etkileşimin -tamamlayıcı nitelikteki- kalıpyargıların sistemin
meşrulaştırılması üzerinde yordayıcı etkiler gösterdiği bulunmuştur (Cichocka ve
diğerleri, 2015: 793-795). İkinci gruptaki bir başka çalışmada, temel etkiler
incelenmeksizin gruplara yönelik tamamlayıcı nitelikteki değerlendirmelerin
sistemin meşrulaştırılması üzerindeki yordayıcı gücü sınanmış ve avantajlı statülü
grup üyelerinin yetkinlik boyutunda, dezavantajlı statülü grup üyelerinin sevecenlik
boyutunda yüksek düzeyde tanımlanışına bağlı olarak sistemin meşrulaştırılmasının
arttığı bulgulanmıştır (Jost ve diğerleri, 2005: 317). Oliveira ve Dambrun (2007:
111) tarafından gerçekleştirilen bir başka çalışmada farklı sosyal gruplara yönelik
benimsenen kalıpyargıların temel etkileri ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler
arasındaki
ilişkiler
incelenmiştir.
Grupları
bu
kalıpyargılardan
birisi
ile
tanımlamadaki artışın ve diğer kalıpyargı ile tanımlamadaki azalmanın sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri artıracağı hipotezi sınanmıştır. Çalışmanın hipotezleriyle
uyumsuz bir biçimde bazı sosyal grupları hem sosyallik hem de yetkinlik
kalıpyargılarıyla
tanımlamadaki
azalmanın
sistemi
meşrulaştırmayı
artırdığı
görülmüştür. Alandaki diğer bazı çalışmalarda, kalıpyargılar ile sistemi meşrulaştırıcı
ideolojiler arasındaki ilişkilere dair dolaylı kanıtlar elde edilmiştir. Bu çalışmalarda,
kadının ve erkeğin geleneksel cinsiyet rolleriyle tanımlanışındaki artışın kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırmayı artırdığı bulguları elde edilmiştir (Haj-Yahıa, 1998:
809; Sakallı, 2001: 607; Saunders ve diğerleri, 1987: 48).
Alandaki mevcut çalışma bulguları, kalıpyargıların benimsenme düzeyi ile
sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasında net bir öngörüde bulunmak için yeterli
sayıda olmamakla birlikte, sosyal gruplara yönelik kalıpyargıların temel etkilerinin
ve de bu kalıpyargılar arasındaki etkileşimin –tamamlayıcı kalıpyargıların- sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri yordaması mümkün gözükmektedir. Bu çalışmada, namus
sistemini meşrulaştırma, cinsiyet sistemini meşrulaştırma ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırma üzerinde kadınlara ve erkeklere yönelik geleneksel toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarının yordayıcı gücüne ilişkin hipotezler test edilmiştir. Kadınların sosyal
ve ahlaklı/namuslu tanımlanmasındaki artışın ve yetkin tanımlanmasındaki
azalmanın cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesini artıracağı
önerilmiştir.
Erkeklerin
tanımlanmasındaki
artışın
sosyal
tanımlanmasındaki
cinsiyet
sistemini
111
azalmanın
meşrulaştırıcı
ve
yetkin
ideolojilerin
benimsenmesini
artırması
beklenmiştir.
Yetkinlik,
ahlak
ve
sosyallik
kalıpyargılarının bireylere ve sosyal grupların üyelerine yönelik izlenim oluşturmada
ne ölçüde önem verildiğinin incelendiği çalışmalarda, başkaları hakkında izlenim
oluşturmada en etkili olan kalıpyargı boyutunun ahlak olduğu görülmüştür
(Brambilla ve diğerleri, 2011: 138; Brambilla ve diğerleri, 2012: 156; Leach ve
arkadaşları, 2007: 238). İlgili bulgulardan hareketle, erkeğe yönelik ahlak/namus
kalıpyargısının cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki etkisi araştırma
sorusu olarak incelenmiştir. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların temel
etkilerine ilişkin hipotezlerin ve araştırma sorularının ardından, gruplara yönelik
tamamlayıcı kalıpyargılara -etkileşim etkilerine- yönelik hipotezler ve araştırma
soruları sınanmıştır.
Alandaki çalışmaların pek çoğunda dezavantajlı statüdeki grupların
üyelerindense avantajlı statüdeki grupların üyelerinin sistemi meşrulaştırıcı
ideolojileri daha yüksek düzeyde benimsediği bulgulanmıştır (Akbaş-Uslu, 2016: 40;
Vargas-Salfate ve diğerleri, 2018: 8; Wakslak ve diğerleri, 2007: 269; Wiederkehr ve
diğerleri, 2015: 4). Bu çalışmada, kadınlara kıyasla erkeklerin sistemi meşrulaştırıcı
ideolojileri daha yüksek düzeyde benimsediği iddia edilmiş ve ilgili beklenti
doğrultusunda cinsiyet kalıpyargıları ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasındaki
ilişkilerin
kadın
ve
erkek
katılımcılar
arasında
farklılık
gösterebileceği
düşünülmüştür. Bu nedenle çalışmanın hipotezleri kadın ve erkek katılımcılar
arasında ayrı ayrı incelenmiştir.
5.1.1. Dördüncü Çalışmanın Araştırma Soruları ve Hipotezleri
Çalışma
kapsamında
öncelikle
erkeklerin
kadınlara
kıyasla
sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri daha yüksek düzeyde benimsediği hipotezi sınanmıştır.
Kalıpyargıların benimsenme düzeyinin katılımcının cinsiyetine bağlı olarak
farklılaşıp farklılaşmadığı, araştırma sorusu olarak incelenmiştir. Bu doğrultuda
oluşturulan hipotezler ve araştırma sorusu şu şekildedir:
H.1. Kadınlara kıyasla erkeklerin cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H1a),
namus sistemini meşrulaştırma (H1b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma (H1c)
düzeyleri daha yüksektir.
112
A.S.1. Kadınların ve erkeklerin kalıpyargılarla tanımlanma düzeyi, kadın ve
erkek katılımcılar arasında farklılaşmakta mıdır?
Kadınları geleneksel toplumsal cinsiyet kalıpyargılarıyla tanımlamanın sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri yordayıcı gücüne ilişkin oluşturulan hipotezler şu şekildedir:
H.2. Kadınları sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış, cinsiyet sistemini
meşrulaştırma (H2a), namus sistemini meşrulaştırma (H2b) ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmayı (H2c) artırmaktadır.
H.3. Kadınları yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma,
cinsiyet
sistemini meşrulaştırma (H3a), namus sistemini meşrulaştırma (H3b) ve kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H3c) artırmaktadır.
H.4. Kadınları ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış,
cinsiyet
sistemini meşrulaştırma (H4a), namus sistemini meşrulaştırma (H4b) ve kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H4c) artırmaktadır.
Toplumumuz gibi namus kültürlerinde, cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı
ideolojilerin şekillenmesinde belirleyici rolü en fazla olan kalıpyargının namus
kalıpyargısı olabileceği düşünülmüştür. Bu nedenle, sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler
üzerinde kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılardan namus içeriklerinin yer aldığı
ahlak/namus kalıpyargısının diğer kalıpyargı boyutlarının açıkladığı varyansa anlamlı
bir katkı sağlayacağı beklentisi test edilmiştir. Namus sisteminin meşrulaştırılması,
namusun kadının cinselliği üzerinden tanımlandığı namus sistemini onaylayıcı
tutumlara karşılık geldiğinden, kadına yönelik ahlak/namus kalıpyargısının özellikle
namus sisteminin meşrulaştırılması üzerinde güçlü yordayıcı etkileri beklenmiştir.
Kadınlara yönelik ahlak/namus kalıpyargısının yordayıcı etkisine ilişkin önerilen
hipotez şöyledir:
H.5. Cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H5a), namus sistemini meşrulaştırma
(H5b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma (H5c) üzerinde kadınlara yönelik
ahlak/namus kalıpyargısı, yetkinlik ve sosyallik kalıpyargılarının açıkladığı varyansa
anlamlı bir katkı sağlamaktadır.
113
Çalışma kapsamında kadınlara yönelik kalıpyargıların temel etkilerinin yanı
sıra bu kalıpyargıların etkileşim etkileri -tamamlayıcı kalıpyargılar- incelenmiştir.
Kadınlara yönelik ahlak/namus ve yetkinlik ile sosyallik ve yetkinlik arasındaki
etkileşim etkisine dair oluşturulan hipotezler şu şekildedir:
H.6. Kadınları ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış ve yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma, cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H6a), namus
sistemini meşrulaştırma (H6b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H6c)
artırmaktadır.
H.7. Kadınları sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış ve yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma, cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H7a), namus
sistemini meşrulaştırma (H7b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H7c)
artırmaktadır.
Erkeklere yönelik kalıpyargılar üzerinden önerilen hipotezler ve araştırma
sorusu şu şekildedir:
H.8. Erkekleri sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma,
cinsiyet
sistemini meşrulaştırma (H8a), namus sistemini meşrulaştırma (H8b) ve kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H8c) artırmaktadır.
H.9. Erkekleri yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış, cinsiyet sistemini
meşrulaştırma (H9a), namus sistemini meşrulaştırma (H9b) ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmayı (H9c) artırmaktadır.
A.S.2. Erkekleri ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlama, cinsiyet sistemini
meşrulaştırma (A.S.2a), namus sistemini meşrulaştırma (A.S.2b) ve kadına yönelik
şiddeti meşrulaştırma (A.S.2c) üzerinde nasıl bir etki göstermektedir?
Erkeklere yönelik ahlak/namus kalıpyargısının varyansa katkısına ilişkin
önerilen hipotez şöyledir:
H.10. Cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H10a), namus sistemini meşrulaştırma
(H10b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma (H10c) üzerinde erkeklere yönelik
114
ahlak/namus kalıpyargısı, yetkinlik ve sosyallik kalıpyargılarının açıkladığı varyansa
anlamlı bir katkı sağlamaktadır.
Erkeklere yönelik sosyallik ve yetkinlik arasındaki etkileşim etkisine dair
oluşturulan hipotez ile ahlak/namus ve yetkinlik arasındaki etkileşim etkisine dair
oluşturulan araştırma sorusu şu şekildedir:
H.11. Erkekleri sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma ve yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış, cinsiyet sistemini meşrulaştırma (H11a), namus
sistemini meşrulaştırma (H11b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmayı (H11c)
artırmaktadır.
A.S.3. Erkekleri ahlak/namus kalıpyargısıyla ve yetkinlik kalıpyargısıyla
tanımlama arasındaki etkileşim, cinsiyet sistemini meşrulaştırma (A.S.3a), namus
sistemini meşrulaştırma (A.S.3b) ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma (A.S.3c)
üzerinde nasıl bir etki göstermektedir?
5.2. YÖNTEM
5.2.1. Materyaller
Çalışmada kullanılan ölçüm araçları Ek 7’de sunulmuştur. Ölçüm araçlarına
ilişkin bilgiler aşağıda aktarılmıştır.
5.2.1.1. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesi
Çalışma kapsamında, kadınlara ve erkeklere yönelik üçüncü çalışmada elde
edilen kalıpyargı içeriklerinin yer aldığı formlar hazırlanmıştır. Kalıpyargı
boyutlarının ve bu boyutların içeriklerinin belirlenmesinin amaçlandığı ikinci ve
üçüncü çalışmadan farklı olarak bu çalışmada katılımcılardan, bireysel görüşlerini
yansıtacak değerlendirmelerde bulunmaları istenmiştir. Gerçekleştirilen faktör analizi
sonuçları, sıfatların istenilen boyutlarda yer aldığını göstermiştir. Analiz sonuçlarına
Ek 8’de yer verilmiştir.
Kadınlara yönelik ahlak/namus (α = .89), sosyallik (α = .85) ve yetkinlik (α =
.85) alt boyutlarının ve tüm boyutların (α = .92) Cronbach alfa güvenirliklerinin
115
yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. Erkeklere yönelik ahlak/namus (α = .89),
sosyallik (α = .89) ve yetkinlik (α = .82) alt boyutlarının ve tüm boyutların (α = .93)
Cronbach alfa güvenirliklerinin yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur.
5.2.1.2. Cinsiyet Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği
Cinsiyet Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği, Jost ve Kay (2005: 501) tarafından
geliştirilmiştir. Ölçekte, kadınların erkeklerden görece daha düşük toplumsal statüde
oluşunun ne ölçüde meşru algılandığı ölçülmektedir. Daha açık bir ifade ile, erkekler
ile kıyaslandığında kadınları görece daha dezavantajlı bir toplumsal konuma
yerleştiren cinsiyet sisteminin ne ölçüde desteklendiğini ölçmeye yönelik bir araçtır.
Ölçüm aracının Türkçe’ye çeviri işlemi, Ruşen Işık tarafından gerçekleştirilmiştir
(akt. Doğulu, 2012: 29). Türkçe’ye uyarlanan ölçüm aracındaki maddeler, 6’lı skala
üzerinden değerlendirilmektedir (1: Hiç katılmıyorum, 6: Çok katılıyorum) Toplam 8
maddeden oluşan ölçek maddelerine örnek olarak, “Genellikle kadınlarla erkekler
arasındaki ilişkiler adildir” ifadesi verilebilir. Doğulu’nun (2012) çalışmasında,
düşük faktör yüküne sahip bir madde elenmiştir ve yedi maddeli ölçüm aracının
Cronbach alfa katsayısı .72 olarak hesaplanmıştır. Mevcut çalışmada 8 maddeli
ölçüm aracı kullanılmıştır. Güvenirlik analizi sonuçları, Doğulu (2012) tarafından
elenen maddenin (madde 5) elenmesi suretiyle güvenirliğin yükseldiğini göstermiştir.
Bu nedenle ilgili madde elenerek 7 maddeli ölçeğin Cronbach alfa katsayısı .72
olarak elde edilmiştir.
5.2.1.3. Namus Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği
Namus Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği, Akbaş-Uslu (2016: 33) tarafından
geliştirilmiştir. Bu ölçekte, namusun kadının cinselliği üzerinden tanımlandığı ve de
kadının aile namusunun bir objesi olarak konumlandırıldığı namus sisteminin ne
ölçüde desteklendiği ölçülmektedir. Ölçüm aracındaki maddeler, 6’lı skala üzerinden
değerlendirilmektedir (1: Kesinlikle katılmıyorum, 6: Kesinlikle katılıyorum).
Toplam 6 maddeden oluşan ölçeğin maddelerine bir örnek, “Namusun kadın
üzerinden tanımlanması adildir” maddesi verilebilir. Ölçüm aracının Cronbach alfa
katsayısı .88 olarak hesaplanmıştır (Akbaş-Uslu, 2016: 37). Bu çalışmada ise ölçeğin
Cronbach alfa katsayısı, .93 olarak bulunmuştur.
116
5.2.1.4. Evlilikte Kadına Yönelik Şiddeti Meşrulaştıran İçerikler Ölçeği
22 maddeden oluşan Evlilikte Kadına Yönelik Şiddeti Meşrulaştıran İçerikler
Ölçeği, Saunders ve arkadaşları (1987) tarafından geliştirilmiştir (akt. Ercan, 2009:
45). Ölçüm aracının Türkçe’ye uyarlanması, Ercan (2009: 45) tarafından
gerçekleştirilmiştir. Ölçekte, evlilikte çeşitli koşullarda kadına yönelik şiddetin
meşru görülüp görülmediği ölçülmektedir. Katılımcılara “Bana göre kadın
………………….. dayağı hak eder” cümlesi ve bu cümledeki boşluğu dolduran bir
dizi ifade verilmiş (örneğin, “çocukların bakımını ihmal ederse”) ve boşluğun bu
ifadelerle doldurulmasıyla ortaya çıkan cümleyi okuyarak ne ölçüde katıldıklarını
6’lı derecelendirme ölçeği üzerinde değerlendirmeleri istenmiştir (1: Hiç
katılmıyorum, 6: Tamamen katılıyorum). Ölçüm aracının toplam Cronbach alfa
katsayısı .97 olarak hesaplanmıştır (Ercan, 2009: 46). Bu çalışmada ölçeğin
Cronbach alfa katsayısı .97 olarak yüksek düzeyde elde edilmiştir.
5.2.2. İşlem
Veriler,
ulaşabildiğine
örnekleme
(availability
sampling)
yoluyla
toplanmıştır. Veri toplama işlemi, kağıt-kalem testiyle bir kadın ve bir erkek anketör
tarafından gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya katılım gönüllülük esasına dayalı olmuştur.
Bilgilendirilmiş Onam Formunun sunulmasının ardından, katılımcılara çalışma
formu sunulmuştur. Katılımcı başına veri toplama süresi ortalama 30 dakika
sürmüştür.
5.2.3. Veri Analizi
Analizler öncesinde, çalışma kapsamındaki sürekli değişkenlerin basıklık
(kurtosis) ve çarpıklık (skewness) değerleri incelenmiştir. Kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırma değişkeninin çarpıklık değeri ve namusu meşrulaştırma değişkeninin
basıklık değeri 1’e yakın düzeyde elde edilmekle birlikte, diğer tüm değişkenler için
çarpıklık ve basıklık katsayısının 0’a yakın olduğu bulunmuştur. Tüm değerlerin 2 ile
-2 arasında olması gerektiğine dair öneri karşılanarak (George ve Mallery, 2016:
114) verilerin normal dağılıma sahip olduğu kabul edilmiştir.
Dördüncü çalışma kapsamında başlangıç analizlerinin ardından öncelikle,
117
kadınlar ve erkekler arasındaki ortalama farklılığına ilişkin hipotezler sınanmıştır.
Sonrasında, kalıpyargıların sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki etkilerine
dair hipotezler, “enter” metodu kullanılan hiyerarşik regresyon analizleriyle kadın ve
erkek katılımcılar için ayrı ayrı sınanmıştır. Kadınlara ve erkeklere yönelik
kalıpyargılar veri setleriyle ayrı ayrı gerçekleştirilen hiyerarşik regresyon
analizlerinin ilk basamağına, sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerinde yordayıcı
olacağı düşünülen sosyallik ve yetkinlik kalıpyargıları alınmıştır. İkinci basamakta
ahlak/namus kalıpyargısı analize dâhil edilmiştir. Son olarak, kadınlara ve erkeklere
yönelik kalıpyargıların etkileşiminin sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki
yordayıcı gücü incelenmiştir.
5.2.4. Katılımcılar
Çalışma kapsamında verilerin, Doğu Anadolu, İç Anadolu, Marmara ve
Akdeniz Bölgelerinde ikamet eden katılımcılardan toplanması planlanmıştır. Veri
toplanması hedeflenen iller, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, Ankara ve Antalya olarak
belirlenmiştir. Eskişehir’den toplamda 87, Erzurum ve İstanbul’dan ortalama 50’şer
katılımcıdan veri toplanmıştır. Ankara ve Antalya illerinden toplamda 41
katılımcıdan veri toplanmıştır. Verilerin bir kısmı Erzurum Teknik Üniversitesi
öğrencilerinden elde edilmiştir. Toplamda 237 katılımcıdan veri toplanmıştır.
Standardize edilmiş skorları 3.29’u geçen toplam yedi kişinin uç değer oluşu
nedeniyle bu kişilerin yanıtları veri setinden elenmiştir (Tabachnick ve diğerleri,
2007: 73). Böylece analizler, geriye kalan 230 (116 kadın, 114 erkek) katılımcının
verileri üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Katılımcıların yaşları 18 ile 64 arasında
değişmekte olup, yaş ortalamaları 39.06’dır (SS= 11.88). Katılımcıların demografik
bilgilerine Tablo 24’te yer verilmiştir.
118
Tablo 24. Dördüncü Çalışmadaki Katılımcıların Demografik Bilgileri
n (%)
Cinsiyet (N= 230)
n (%)
Medeni durum (N= 197)
n (%)
Sosyoekonomik
düzey (N= 229)
Kadın
116 (%50.4)
Evli
126 (%54.8)
1. basamak
10 (%4.3)
Erkek
114 (% 49.6)
Bekâr
71 (%99.6)
2. basamak
22 (%9.6)
3.basamak
74 (%32.2)
İkamet şehri (N= 230)
İkamet bölgesi (N= 229)
Erzurum
46 (%20)
Büyükşehir
130 (%56.5)
4. basamak
88 (%38.3)
Eskişehir
87 (%37.8)
Şehir
62 (%27)
5. basamak
26 (%11.3)
Ankara
22 (%9.6)
İlçe
27 (%11.7)
6. basamak
6 (%2.6)
İstanbul
56 (%24.3)
Köy
10 (%4.3)
7. basamak
3 (%1.3)
Antalya
19 (% 8.3)
Eğitim düzeyi (N= 230)
Öğrenim/çalışma
İlkokul
45 (%19.6)
statüsü (N: 230)
Üniversite Öğrencisi
20 (%8.7)
Ortaokul
41 (%17.8)
Emekli
37 (%16.1)
Lise
68 (%29.6)
Ev hanımı
32 (% 13.9)
Üniversite
65 (%28.3)
Çalışan
123 (%53.5)
Lisansüstü
11 (%4.8)
İşsiz/çalışmayan
18 (% 7.8)
5.3. BULGULAR
5.3.1. Başlangıç Analizleri
Tüm değişkenlerin ortalamaları, standart sapmaları, verilen en düşük ve en
yüksek yanıtlara ilişkin bilgiler Tablo 25’te sunulmuştur. Çalışmada incelenen
değişkenler arasındaki ilişkileri saptamak üzere gerçekleştirilen korelasyon analizleri
sonuçları Tablo 26 üzerinden incelenebilir.
119
Tablo
25
Dördüncü
Çalışmadaki
Değişkenlerin
Ortalamaları,
Standart
Sapmaları, Alınan En Düşük ve En Yüksek Değerler
Ort.
SS
En düşük
En yüksek
Kadın_sosyallik
3.46
.68
1.33
5.00
Kadın_ahlak/namus
3.40
.70
1.29
5.00
Kadın_yetkinlik
3.20
.77
1.20
5.00
Erkek_sosyallik
2.77
.68
1.00
4.71
Erkek_ahlak/namus
2.97
.70
1.00
4.86
Erkek_yetkinlik
3.37
.68
1.20
5.00
CSM
3.09
1.03
1.00
5.67
NSM
2.79
1.37
1.00
5.90
KYŞM
1.78
.98
1.00
5.09
Kısaltmalar: CSM: Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, NSM: Namus sistemini meşrulaştırma KYŞM: Kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırma
Kadınlara yönelik kalıpyargı boyutlarının ortalamasını incelemek üzere, tek
grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi (single-group repeated measures)
uygulanmıştır. Değişkenlerin temel etkisini belirlemek üzere Bonferroni yöntemi
tercih edilmiştir. Analizler öncesi incelenen Mauchly küresellik testi sonucu,
küresellik beklentisinin karşılanmadığını göstermiştir, χ2(2) = 39.33, p < .001. Bu
nedenle Greenhouse-Geisser düzeltmesinin uygulandığı sonuçlar incelenmiştir.
Analiz sonucuna göre, kalıpyargıların ortalamaları birbirinden farklılaşmaktadır
(F(1.73,395.36) =16.55, p < .001, ηp
2
= .07). Post-hoc pairwise Bonferroni
karşılaştırma sonuçlarına göre, sosyallik boyutu (Ort = 3.46, SS= .68) ahlak/namus
boyutuyla (Ort = 3.40, SS = .70) eşit düzeyde belirtilmiştir, p = .31. Yetkinlik boyutu
(Ort = 3.20, SS = .77) ise diğer iki boyuta kıyasla daha düşük düzeydedir, p < .01.
Sevecenlik ve yetkinlik boyutları arasındaki ortalamaları karşılaştırmak üzere,
kadınlara yönelik sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarına Bağımlı örneklem t-testi
(Paired-Sample t-test) uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı boyutlarının
ortalamaları birbirinden farklılaşmıştır, t (229) =3.43, p < .01. Kadınları tanımlamada
sevecenlik boyutu (Ort = 3.37, SS= .58) yetkinlik boyutundan (Ort = 3.20, SS = .77)
daha yüksek düzeyde belirtilmiştir.
Erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının ortalamasını incelemek üzere, tek
grup tekrarlı ölçümler için varyans analizi analizi uygulanmıştır. Değişkenlerin temel
etkisini belirlemek üzere Bonferroni yöntemi tercih edilmiştir. Analizler öncesi
120
incelenen Mauchly küresellik testi sonucu, küresellik beklentisinin karşılandığını
göstermiştir, χ2(2) = 3.38, p = .15. Analiz sonucuna göre, kalıpyargıların ortalamaları
birbirinden farklılaşmaktadır (F(2,458) =101.02, p < .001, ηp
2
= .20). Post-hoc
pairwise Bonferroni karşılaştırma sonuçlarına göre, yetkinlik boyutu (Ort = 3.37, SS
= .68), ahlak/namus (Ort = 2.97, SS = .70) ve sosyallik boyutundan (Ort = 2.77, SS=
.68) daha yüksek düzeydedir, p < .001. Ahlak/namus boyutu, sosyallikten daha
yüksektir, p < .001. Sevecenlik ve yetkinlik boyutları arasındaki ortalamaları
karşılaştırmak üzere, erkeklere yönelik sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarına
Bağımlı örneklem t-testi uygulanmıştır. Analiz sonucuna göre, kalıpyargı
boyutlarının ortalamaları birbirinden farklılaşmıştır, t (229) =12.67, p < .001.
Erkekleri tanımlamada yetkinlik boyutu (Ort = 3.37, SS= .62) sevecenlik boyutundan
(Ort = 2.87, SS = .68) daha yüksek düzeyde belirtilmiştir. Sonuçta, analiz
sonuçlarının, ikinci ve üçüncü çalışmaların bulguları ile uyumlu olduğu saptanmıştır.
121
Tablo 26. Dördüncü Çalışmadaki Değişkenler Arasındaki Korelasyonlar
Kadın Sosyallik
Kadın Ahlak/namus
Kadın Yetkinlik
Kadın
Sosyallik
1.00
.24
*
.19
*
.19
*
Erkek Ahlak/namus
-.02
Erkek_sosyallikxyetkinlik
Erkek_ahlak/namusxyetkinlik
CSM
.51**
1.00
.54
Kadın_yetkinlikxsosyallik
.67
.56
Erkek Sosyallik
Kadın_yetkinlikxahlak/namus
Kadın
Yetkinlik
***
***
Erkek Yetkinlik
Kadın
Ahlak/
namus
.11
.68
***
.83
***
.14
.05
-.05
.36***
.34
***
.70
***
.42
***
.23
*
.44
**
.12
-.06
.18
KYŞM
.02
-.05
-.08
1.00
.11
Erkek
Yetkinlik
Kadın_
Yetkinlikx
ahlak/namus
Kadın_
Yetkinlikx
sosyallik
Erkek_
Sosyallikx
yetkinlik
Erkek_
Ahlak/
namusx
yetkinlik
CSM
NSM
.21*
.30**
.24**
.67***
.81***
.23*
.31**
.09
.40
**
.39
**
.83
***
.63
***
.21
*
.28
**
.86
***
.90
***
**
.58
**
.30
**
.23
**
.30
**
.15
.06
1.00
.62
-.13
.49***
1.00
-.07
***
.85
***
.91
***
-.01
-.14
-.15
*
NSM
Yaş
.47
**
Erkek
Sosyallik
Erkek_
Ahlak/
namus
*
.35
.12
.40
***
.07
.11
.75
.51
**
.11
.51
***
.85
***
.41
***
**
.30
**
.69
***
.18
.21
1.00
.30
**
.81
***
.88
***
.23
.90
***
.36
***
.46
***
.07
.28
**
.37
***
.84
***
-.02
.89
.67
***
.80
***
.33
***
.28
**
.09
.29
-.01
-.13
-.08
-.03
*
.19
.07
.09
-.07
1.00
.03
-.09
-.13
1.00
.69
***
.26
**
1.00
.45
***
***
-.08
-.17
.17
.35
.04
.06
-.04
-12
-.06
-.14
.02
.09
.03
.07
.15
.04
-.04
.15
.10
*
*
***
***
-.01
-.22
.89***
1.00
Eğitim
Düzeyi
*
.66***
.38
+
Yaş
-.08
.29**
.06
-.07
.89
***
.46
.37***
-.23
-.17
.21
*
***
.60**
.09
-.10
***
.37
***
KYŞM
.20
.36**
*
.18
+
-.11
.00
-.13
.22
*
.32
**
1.00
.65
.16
***
.17+
.08
SED
.02
-.11
*
.08
-.15
-.09
.22
.13
.16
-.17
.05
.05
.08
-.10
.15
.10
.01
-.14
.00
-.13
.04
.18
-.03
*
.03
-.09
-.00
.21
.21
*
.11
.11
-.17
.03
.19
*
.06
.06
-.13
.06
.59
**
.20
*
1.00
.33
**
.16
-.47
-.17
.32**
1.00
.07
-.31**
-.11
.16
1.00
-.06
-.04
.31
**
.13
*
-.12
***
-.21
Eğitim Düzeyi
-.03
-.12
.16
.10
.00
-.09
.04
.05
-.01
-.07
-.36
-.59
-.32
-.31
1.00
.25**
SED
.00
-.11
.01
.07
.07
.02
-.05
-.01
.02
.04
-.09
-.21*
-.24**
-.18
.43***
1.00
***
Kısaltmalar: CSM: Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, NSM: Namus sistemini meşrulaştırma KYŞM: Kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma, SED: Sosyo-ekonomik düzey
Not 1. +p ≤ .06 *p ≤ .05, **p≤.01, ***p≤.001
Not 2. Diagonalin alt yarısı kadın katılımcıların, üst yarısı erkek katılımcıların analiz sonuçlarını göstermektedir.
122
***
***
***
5.3.2. Katılımcıların Cinsiyetine Bağlı Olarak Çalışma Değişkenleri Arasındaki
Ortalama Farklılıklarına İlişkin Analiz Bulguları
Tablo 27’de özetlenen ortalama analizi sonuçlarına göre, kadınlara kıyasla
erkeklerin sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri daha yüksek düzeyde benimsediğine
ilişkin birinci gruptaki hipotezlerin tamamı desteklenmiştir. Erkek katılımcıların
ortalaması, cinsiyet sistemini meşrulaştırma (Ort. = 3.32, SS = 1.00), namus
sistemini meşrulaştırma (Ort. = 3.21, SS = 1.37), kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırma (Ort. = 2.05, SS = .98) değişkenlerinin tümünde beklenildiği üzere
kadınlardan (Ort. = 2.85, SS = 1.02; Ort. = 2.38, SS = 1.36; Ort. = 1.53, SS = 1.05)
daha yüksek düzeyde elde edilmiştir.
Tablo 27. Dördüncü Çalışmadaki Değişkenlerin Ortalamalarının Kadın ve
Erkek Katılımcılar Arasındaki Farkı
Değişkenler
Kadın_sosyallik
Kadın katılımcılar
Ort.
SS
3.42
.68
Erkek katılımcılar
Ort.
SS
3.50
.65
F
.75
Eta2
.00
Kadın_ahlak/namus
3.37
.79
3.43
.70
.44
.00
Kadın_yetkinlik
3.26
.78
3.15
.77
1.24
Erkek_sosyallik
Erkek_ahlak/namus
Erkek_yetkinlik
2.56
2.74
3.26
.73
.75
.75
2.95
3.20
3.48
.01
24.30
***
.10
.70
27.15
***
.11
.68
*
.68
5.69
.02
***
.05
CSM
2.85
1.02
3.32
1.00
12.52
NSM
2.38
1.36
3.21
1.37
23.17***
.09
***
.07
KYŞM
1.53
1.05
2.05
.98
17.40
Kısaltmalar: Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, NSM: Namus sistemini meşrulaştırma KYŞM: Kadına
yönelik şiddeti meşrulaştırma,
Not 1. * p < .05 ** p < .01 *** p < .001
Kadınların ve erkeklerin kalıpyargılarla tanımlanma düzeyinin, kadın ve
erkek katılımcılar arasında farklılaşıp farklılaşmadığı sorusu incelendiğinde (A.S.1),
erkeklere yönelik kalıpyargı ortalamaları açısından cinsiyetler arası farklılaşma elde
edilirken, kadınlara yönelik kalıpyargılardan hiçbirinin ortalaması katılımcının
cinsiyeti açısından farklılık göstermemiştir. Erkek katılımcıların ortalaması, erkeğin
123
sosyal (Ort. = 2.95, SS = .68), ahlaklı/namuslu (Ort. = 3.20, SS = .70), yetkin (Ort. =
3.48, SS = .68) tanımlanışı açısından kadınlardan (Ort. = 2.56, SS = .73; Ort. = 2.74,
SS = .75; Ort. = 3.26, SS = .75) daha yüksek düzeyde elde edilmiştir.
5.3.3. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargıların Sistemi Meşrulaştırıcı
İdeolojileri Yordayıcı Gücüne İlişkin Regresyon Analizi Bulguları
Analiz öncesinde, değişkenler arasındaki korelasyonlar incelenmiştir.
Analizde yer alacak değişkenler arasında orta ile yüksek düzeyde değişen
korelasyonlar elde edilmiştir (tablo 26). Bu nedenle analizlere geçmeden önce çoklu
bağlantısallık (multicollinearity) problemi yaşamamak adına verilere merkezleme
(centering) işlemi uygulanmıştır (Dimitruk, Schermelleh-Engel, Kelava ve
Moosbrugger, 2007: 105). Regresyon analizlerinin gerçekleştirilmesinin ardından,
bağımsız değişkenler arasındaki olası bağlantısallığı sınamak üzere VIF değerleri
incelenmiştir. Bu değerin 1 ile 5 arasında olması normal kabul edilmekle birlikte,
5’in üzerindeki VIF değerleri bağımsız değişkenin yordayıcı etkisine ilişkin
bulgulara şüpheyle yaklaşılmasını gerektirmektedir. Çünkü değişkenler arasında
çoklu bağlantısallık problemi söz konusudur (Frost, 2019: 224). Kadın ve erkek
katılımcıların verileriyle gerçekleştirilen regresyon analizlerinin birinci ve ikinci
basamaklarında yer alan değişkenlerin VIF değerlerinin kabul edilebilir sınırlar
arasında -1 ile 1.8 arasında- olduğu görülmüştür. Öte yandan etkileşim etkilerine yer
verilen üçüncü basamaktaki etkileşim değişkenlerinin diğer temel etkiler ile birlikte
5’in üzerinde VIF değerleri aldığı görülerek bu etkileşim değişkenleriyle birlikte tüm
kalıpyargıların analiz edilmesinin çoklu bağlantısallık problemine neden olduğu
sonucuna varılmıştır.
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargıların yordayıcı gücünün incelendiği
üçüncü basamaktaki modellerde, ne temel etkilerin ne de etkileşim etkilerinin hiçbiri
bağımlı değişkenler üzerinde anlamlı yordayıcı güce sahip olmadığı görülmüştür
(erkek katılımcılarda kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma üzerindeki yordayıcı
etkiler dışında). Öte yandan, üçüncü basamaktaki bazı modellerin R2 katsayıları
anlamlı bulunmuştur. Erkek katılımcıların kadına yönelik şiddeti meşrulaştırması
üzerinde üçüncü basamakta yordayıcı etkiler tespit edilmekle birlikte, bu modelin R2
değeri ve R2 değişimi anlamsızdır. Tüm bu tutarsız bulguların nedeninin, etkileşim
124
etkilerinden kaynaklı bağlantısallık problemi olduğu sonucuna varmak mümkün
gözükmektedir.
Kadınlara
meşrulaştırma,
ve
namus
erkeklere
sistemini
yönelik
kalıpyargıların
meşrulaştırma
ve
cinsiyet
kadına
yönelik
sistemini
şiddeti
meşrulaştırma üzerindeki yordayıcı gücüne ilişkin regresyon analizi bulguları, Tablo
28’de verilmiştir.
Kadınları sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki artışın cinsiyet sistemini
meşrulaştırma,
namus
sistemini
meşrulaştırma
ve
kadına
yönelik
şiddeti
meşrulaştırmayı artıracağına ilişkin ikinci gruptaki hipotezlerden hiç birisi ne kadın
ne de erkek katılımcılar arasında desteklenmemiştir. Kadınların yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalmanın sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri artıracağı
yönündeki üçüncü gruptaki hipotezler, yalnızca namus sisteminin meşrulaştırılması
üzerinden desteklenmiştir. Buna göre hem kadın hem de erkek katılımcıların
kadınları yetkin tanımlama düzeyi azaldıkça, namus sisteminin meşrulaştırılması
artmıştır (kadın katılımcılar: β = -.29, p < .01; erkek katılımcılar: β = -.32, p < .001).
Erkek katılımcıların kadınları ne ölçüde sosyal ve yetkin tanımladığı birinci
basamakta cinsiyet sistemini meşrulaştırma üzerinde yordayıcı etki göstermezken,
ikinci
basamakta
ahlaklı/namuslu
kadının
yetkin
tanımlanmasındaki
tanımlanmasındaki
artış
cinsiyet
azalma
sistemini
ile
birlikte
meşrulaştırmayı
artırmıştır. Korelasyon analizi incelendiğinde erkeklerin kadınları ne ölçüde yetkin
tanımladığının cinsiyet sistemini meşrulaştırma ile ilişkisiz olduğu görülmüştür
(bknz. Tablo 26). Bir değişkenin yordayıcı gücünün bir başka değişkenin varlığında
açığa çıkması, aslında yordayıcı gücü olmayan değişkene ilişkin baskılayıcı değişken
(suppressor variable) etkisinin söz konusu olabileceğini düşündürtmektedir. Bu
durumda yalnızca en iyi yordayıcının belirlenmesinin amaçlandığı “forward” metodu
kullanılarak analizin yeniden tekrarlanması önerilmektedir (Field, 2013: 213). Bu
yöntem kullanılarak aynı analiz gerçekleştirildiğinde, erkek katılımcıların kadınlara
yönelik yetkinlik kalıpyargısının yordayıcı gücü kaybolmuştur ve sonuçta bu
değişkenin erkek katılımcıların cinsiyet sistemini meşrulaştırması üzerinde
baskılayıcı değişken olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Kadınların ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlamadaki artışın sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri artıracağı yönündeki dördüncü gruptaki hipotezler, kadın
125
katılımcıların namus sistemini meşrulaştırması (β = .28, p < .01) üzerinden
desteklenmiştir. Erkek katılımcıların kadınları ahlaklı/namuslu tanımlamasındaki
artışın cinsiyet sistemini ve namus sistemini meşrulaştırmayı artırıcı bir etkisi elde
edilmekle
birlikte,
korelasyon
analizinde
erkeklerin
kadınları
ne
ölçüde
ahlaklı/namuslu tanımladığının namus sistemini meşrulaştırma ile ilişkisiz olduğu
görülürken, cinsiyet sistemini meşrulaştırma ile marjinal düzeyde ilişkili olduğu
görülmüştür (bknz. Tablo 26). Bu nedenle analizler “forward” metoduyla yeninden
gerçekleştirilmiş ve sonuçta ikinci basamakta analize giren kadına yönelik
ahlak/namus
kalıpyargısının
bu
değişkenler
üzerindeki
yordayıcı
gücünün
kaybolduğu görülerek, bu değişkenin erkek katılımcıların verisinde baskılayıcı
değişken etkisi göstermiş olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, namus sistemini meşrulaştırma ve kadına
yönelik
şiddeti
meşrulaştırma
üzerinde
kadınlara
yönelik
ahlak/namus
kalıpyargısının yetkinlik ve sosyallik kalıpyargılarının açıkladığı varyansa anlamlı
bir katkı sağlayacağına ilişkin beşinci gruptaki hipotezler, yalnızca kadın
katılımcıların namus sistemini meşrulaştırması üzerinden desteklenmiştir. Buna göre
ikinci basamakta analize dâhil edilen ahlak/namus kalıpyargısı,
yetkinlik
kalıpyargısıyla birlikte namus sisteminin meşrulaştırılmasını artırmıştır.
Kadınları ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış ile yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalmanın ve de kadınları sosyallik kalıpyargısıyla
tanımlamadaki artış ile yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalmanın sistemi
meşrulaştırmayı artıracağına ilişkin hipotezler (altıncı ve yedinci gruptaki hipotezler)
desteklenmemekle birlikte, üçüncü basamaktaki değişkenlerin yarattığı bağlantısallık
problemi nedeniyle etkileşim etkilerinin anlamsız olabileceği düşünülmüştür.
Ardından korelasyon analizleri incelenerek bu etkileşim değişkenlerinin her ikisinin
de ne kadın ne de erkek katılımcıların sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri benimsemesi
ile ilişki göstermediği görülmüş, kadınlara yönelik kalıpyargıların etkileşim
etkilerine ilişkin hipotezlerin desteklenmediğine karar kılınmıştır.
126
Tablo 28. Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargıların Sistemi Meşrulaştırıcı İdeolojiler Üzerindeki Yordayıcı Gücüne İlişkin Regresyon
Analizi Bulguları
Kadınlara Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Analizler
Kadın Katılımcıların Analiz Bulguları
1. Model
Yetkinlik
Sosyallik
2. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/Namus
3. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/Namus
Yetkinlikxahlak/
namus
Yetkinlikxsosyallik
β
-.17
.04
CSM
R2 değişimi
.02
R2
.02
.10
β
-.29**
.20
.05
**
-.26
-.07
.28**
.08
-.67
-.74
.65
-.72
-.16
-.08
.20
.74
-.00
.77
-1.11
.03
-.14
β
-.18
.19
CSM
R2 değişimi
.03
.02
-.65
-.02
-.06
.58
.13
.01
β
.07
-.03
.12**
.07
.02
-.08
.14**
-.82
-.30
-.39
.60
R2
.03
β
-.32***
.15
.07*
-.33***
.04
(.18*)
.08
-.80
-.59
.51
-.64
KYŞM
R2 değişimi
.00
R2
.00
-.02
.00
1.42
.01
.02
.03
.68
NSM
R2 değişimi
.06*
.04*
(-.22*)
.04
(.26*)
R2
.06**
-.02
.06***
.03
Erkek Katılımcıların Analiz Bulguları
1. Model
Yetkinlik
Sosyallik
2. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/
namus
3. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/Namus
Yetkinlikxahlak
/namus
Yetkinlikxsosyallik
NSM
R2 değişimi
.06*
R2
.06*
β
-.13
.08
.08*
-.13
.14
-.10
.10*
.00
.00
.34
-.73
.02
.02
1.32
R2
.04
.00
.34
127
KYŞM
R2 değişimi
.04
.04
.01
.05
Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Analizler
Kadın Katılımcıların Analiz Bulguları
1. Model
Yetkinlik
Sosyallik
2. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/
Namus
3. Model
Yetkinlik
Sosyallik
Ahlak/
Namus
Yetkinlik
x
sosyallik
Yetkinlikxahlak/
namus
β
.33**
-.00
CSM
R2 değişimi
.11**
R2
.11**
NSM
R2 değişimi
.08*
β
.28**
-.01
.11***
*
.22
-.16
.40***
.02
-.24
.23
β
-.09
.03
.13**
-.05
.08
-.14
.13**
-.03
.07
-.04
.04*
***
.21
-.11
.26*
.22***
.06
-.06
.03
.22
.01
R2
.08*
*
.00
-.11
.02
.26
.37
-.17
Erkek Katılımcıların Analiz Bulguları
128
R2
.01
.01
.13
CSM
NSM
1. Model
β
R2 değişimi
R2
β
R2 değişimi
*
*
Yetkinlik
.16
.06
.06
.09
.05
Sosyallik
.12
.15
2. Model
.07**
.00
Yetkinlik
.03
.13**
.08
Sosyallik
-.04
.13
Ahlak/
.37**
.04
namus
3. Model
Yetkinlik
.24
.00
.14**
.17
.00
Sosyallik
.05
.05
Ahlak/
.53
.20
Namus
Yetkinlikx
-.12
.15
sosyallik
Yetkinlikxahlak/
-.30
-.30
namus
Kısaltmalar: CSM: Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, NSM: Namus sistemini meşrulaştırma KYŞM: Kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma
parantez içinde verilen yordayıcı etkiler, baskılayıcı değişken etkisini ifade etmektedir.
KYŞM
R2 değişimi
.01
R2
.05
β
.03
.12
.05
.06
.15
-.07
.05
.80*
.16
.74
.02
.00
KYŞM
R2 değişimi
.02
.02
R2
.02
.00
.02
.04
.08
-1.48*
Not 1. *p < .05, **p<.01, ***p<.001 Not 2. Erkek katılımcılarda
.06
Erkeklere yönelik kalıpyargıların cinsiyet sistemini meşrulaştırma, namus
sistemini meşrulaştırma ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma üzerindeki yordayıcı
gücüne ilişkin regresyon analizi bulguları, Tablo 28’de verilmiştir.
Erkekleri sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalmanın cinsiyet
sistemini meşrulaştırma, namus sistemini meşrulaştırma ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmayı artıracağına ilişkin sekizinci gruptaki hipotezlerden hiç birisi ne
kadın ne de erkek katılımcılar arasında desteklenmemiştir. Erkek katılımcılarda,
erkekleri sosyal tanımlama ile cinsiyet sistemini ve namus sistemini meşrulaştırma
arasında beklenilmeyen yönde anlamlı pozitif korelasyonlar olduğu görülmüştür
(Tablo 26). Ancak erkeğe yönelik yetkinlik kalıpyargısı regresyon analizlerine dâhil
olduğunda, erkeğe yönelik sosyallik kalıpyargısının cinsiyet ve namus sistemini
meşrulaştırmayı açıklama gücü kaybolmuştur. Erkeğin yetkin tanımlanmasındaki
artışın sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri artıracağı yönündeki dokuzuncu gruptaki
hipotezler, kadın katılımcıların cinsiyet ve namus sistemini meşrulaştırması
üzerinden desteklenmiştir. Kadın katılımcıların erkekleri yetkin tanımlama düzeyi
arttıkça, cinsiyet sistemini (β = .33, p < .01) ve namus sistemini meşrulaştırma (β =
.28,
p
<
.01)
düzeyleri
artmıştır. Erkekleri
ahlak/namus
kalıpyargısıyla
tanımlamadaki azalmanın sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri nasıl yordadığına ilişkin
ikinci gruptaki araştırma soruları incelendiğinde, erkeklerin bu kalıpyargı ile
tanımlanmasındaki artışın sistemi meşrulaştırmayı artırdığı bulgulanmıştır. Buna
göre,
kadın katılımcıların erkekleri ahlaklı/namuslu tanımlama düzeyi arttıkça,
cinsiyet sistemini (β = .40, p < .001) ve namus sistemini meşrulaştırma (β = .26, p <
.05) düzeyleri artmıştır. Erkek katılımcıların erkekleri ahlaklı/namuslu tanımlama
düzeyi arttıkça, cinsiyet sistemini meşrulaştırma düzeyleri artmıştır (β = .37, p < .01).
Cinsiyet sistemini meşrulaştırma, namus sistemini meşrulaştırma ve kadına
yönelik
şiddeti
meşrulaştırma
üzerinde
erkeklere
yönelik
ahlak/namus
kalıpyargısının yetkinlik ve sosyallik kalıpyargılarının açıkladığı varyansa anlamlı
bir katkı sağlayacağına ilişkin onuncu gruptaki hipotezler, erkek katılımcıların
cinsiyet sistemini meşrulaştırması üzerinden desteklenmiştir. Erkek katılımcıların
erkekleri ne ölçüde sosyal ve yetkin tanımladığı cinsiyet sistemini meşrulaştırma
üzerinde yordayıcı etki göstermezken, ikinci basamakta erkeğin ahlaklı/namuslu
129
tanımlanmasındaki artışın cinsiyet sistemini meşrulaştırmayı artırdığı bulunmuştur.
Kadın katılımcılarda ise ikinci basamakta analize dâhil edilen ahlak/namus
kalıpyargısı yetkinlik kalıpyargısıyla birlikte cinsiyet sisteminin ve namus sisteminin
meşrulaştırılmasını artırmıştır.
Erkekleri sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalma ile yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlamadaki artışın sistemi meşrulaştırmayı artıracağına ilişkin on
birinci gruptaki hipotezler desteklenmemekle birlikte, üçüncü basamaktaki
değişkenlerin yarattığı bağlantısallık problemi nedeniyle etkileşim etkilerinin
anlamsız olabileceği düşünülmüştür. Benzer bir etkinin erkeği ahlak/namus
kalıpyargısıyla tanımlama ve yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlama ile sistemi
meşrulaştırma arasındaki ilişkiler için de geçerli olabileceği düşünülmüştür (üçüncü
araştırma sorusu). Ardından, korelasyon analizleri incelenerek kadın ve erkek
katılımcıların sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri benimseme düzeyi ile erkeğe yönelik
kalıpyargıların etkileşim etkilerinin arasında pozitif ilişkiler olduğu görülmüştür.
Erkekleri yetkin ve sosyal tanımlama ile erkeklerin cinsiyet sistemini ve namus
sistemini meşrulaştırması arasında pozitif ilişkiler söz konusu iken, bu etkileşim
değişkenleri ile kadınların cinsiyet sistemini meşrulaştırmasının pozitif ilişkili olduğu
saptanmıştır. Erkekleri yetkin ve ahlaklı/namuslu tanımlama ile hem erkeklerin hem
de kadınların cinsiyet sistemini ve namus sistemini meşrulaştırması arasında pozitif
ilişkiler saptanmıştır. Elde edilen bu anlamlı ilişkiler nedeniyle tek bir etkileşim
değişkeni üzerinden regresyon analizleri yinelenmiştir. Buna göre yalnızca etkileşim
değişkenlerinden birisinin ve bu etkileşimi içeren temel kalıpyargıların sistemi
meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki etkileri için ayrı ayrı regresyon analizleri
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, erkek katılımcıların erkeğe yönelik ahlak/namus ve
yetkinlik kalıpyargılarının etkileşiminin kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma
üzerindeki yordayıcı etkisi anlamlı olmakla birlikte, modelin R2 değerinin anlamız
olduğu görülerek, erkeğe yönelik ahlak/namus ile yetkinlik kalıpyargılarına ve bu
kalıpyargılar arası etkileşime yer veren regresyon analizleri gerçekleştirilmiştir. Bu
analizlerin tümünde erkeklere yönelik kalıpyargıların etkileşim etkilerinin anlamlı
olmadığı görülmüştür.
130
5.4. TARTIŞMA
Bu çalışmada, kadınlara ve erkeklere yönelik geleneksel toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarının benimsenmesinin cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojilerin
benimsenmesi üzerinde nasıl bir etkisinin olduğunun incelenmesi amaçlanmıştır.
Kadınları ahlak/namus ve sosyallik kalıpyargılarıyla tanımlamadaki artış ile yetkinlik
kalıpyargısıyla
tanımlamadaki
azalmanın
sistemi
meşrulaştırıcı
ideolojilerin
benimsenmesini artıracağı, erkekleri ise yetkinlik kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış
ile sosyallik kalıpyargısıyla tanımlamadaki azalmanın sistemi meşrulaştırıcı
ideolojilerin benimsenmesini artıracağı önerilmiştir. Erkeğe yönelik ahlak/namus
kalıpyargısının cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki etkisi araştırma
sorusu olarak incelenmiştir.
Sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin kadınlara kıyasla erkekler tarafından daha
yüksek düzeyde benimsendiği önerilmiş ve bu öneriye bağlı olarak toplumsal
cinsiyet kalıpyargılarının sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki etkisinin kadın
ve erkek katılımcılar arasında farklılaşabileceği düşünülmüştür. Beklentilerle uyumlu
bir şekilde cinsiyet sistemini, namus sistemini ve kadına yönelik şiddeti
meşrulaştırmanın kadınlara kıyasla erkeklerde daha yüksek düzeyde olduğu
bulgulanarak, dezavantajlı grupların üyelerindense avantajlı grupların üyelerinin
sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri daha yüksek düzeyde benimsediğini gösteren
çalışmaların bulgularıyla (Akbaş-Uslu, 2016: 40; Vargas-Salfate ve diğerleri, 2018:
8; Wakslak ve diğerleri, 2007: 269; Wiederkehr ve diğerleri, 2015: 4) uyumlu
nitelikte sonuçlar elde edilmiştir
Kadınlara ve erkeklere yönelik cinsiyet kalıpyargılarının benimsenme
düzeyinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesi üzerindeki yordayıcı
etkileri incelendiğinde, çalışmanın hipotezleri ile uyumlu bir şekilde, kadın
katılımcıların
kadınları
ahlaklı/namuslu
tanımlamasındaki
artış
ve
yetkin
tanımlamasındaki azalma, namus sistemini meşrulaştırma düzeylerini artırmıştır.
Erkek katılımcılarda, kadınlara yönelik kalıpyargılardan yalnızca kadının yetkinlik
kalıpyargısıyla tanımlanmasındaki azalmanın namus sistemini meşrulaştırmayı
artırdığı bulunmuştur. Kadınların erkekleri ahlaklı/namuslu ve yetkin tanımlama
131
düzeylerindeki artışa bağlı olarak cinsiyet sistemini ve namus sistemini
meşrulaştırma düzeylerinin arttığı bulgulanmıştır. Erkek katılımcılarda ise erkeğin
ahlaklı/namuslu, yetkin ve sosyal tanımlanması ile cinsiyet sistemini meşrulaştırma
düzeyleri arasında pozitif korelasyonlar elde edilmekle birlikte, regresyon
analizlerinde bu kalıpyargılardan yalnızca ahlak/namus kalıpyargısındaki artışın
cinsiyet sisteminin meşrulaştırılmasındaki artışı açıkladığı görülmüştür.
Kadınların sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri benimseme düzeyi erkeklerden
daha düşük olmakla birlikte, avantajlı bir toplumsal statüdeki erkeklerdense görece
daha dezavantajlı statüdeki kadınların sistemi meşrulaştırmak üzere cinsiyet
kalıpyargılarını
daha
fazla
kullandıklarını
söylemek
mümkündür.
Sistemi
Meşrulaştırma Kuramına göre dezavantajlı statülü grupların üyeleri grubu olumlama
ve sistemi meşrulaştırma güdüleri arasında bir çatışma yaşar, bu çatışmanın yarattığı
bilişsel çelişki nedeniyle yüksek düzeyde kaygı deneyimlerler (Jost ve Banaji, 1994:
4). Bilişsel Çelişki Kuramında, yaşanan bilişsel çelişkinin yoğunluğu ile doğru
orantılı bir biçimde bu çelişkinin giderilmesi adına başvurulan stratejilerin artacağı
iddia edilmektedir (Stone, 2001: 57). Kalıpyargıların benimsenmesi, bilişsel çelişkiyi
gidermeye ve sistemi meşrulaştırmaya hizmet ettiğinden (Jost, 2001: 91), bu çelişkiyi
deneyimleyen kadınların sistemi meşru görmek adına kalıpyargıları erkeklerden daha
fazla kullanması mantıklı gözükmektedir.
Kadınların iç gruba yönelik kalıpyargılardansa erkeklere yönelik kalıpyargılar
üzerinden cinsiyet sistemini meşrulaştırması dikkat çekici bir bulgudur. Kadınlar
kendi iç gruplarını kalıpyargılar üzerinden olumlamak ya da olumsuzlamak yerine,
erkekleri ahlak/namus ve yetkinlik kalıpyargıları üzerinden olumlamak suretiyle
cinsiyet
sistemini
meşrulaştırmaktadırlar.
Öte
yandan
namus
sisteminin
meşrulaştırılması söz konusu olduğunda kadınlar, iç ve dış grubu olumlayıcı
nitelikteki ahlak/namus kalıpyargısını yüksek düzeyde benimseyerek ve aynı
zamanda iç grubu olumsuzlayıcı, dış grubu olumlayıcı bir biçimde yetkinlik
kalıpyargısını kullanarak namus sistemini meşrulaştırmaktadırlar.
Kadına
yönelik
ahlak/namus
kalıpyargısının
namus
sisteminin
meşrulaştırılması üzerinde güçlü bir yordayıcı olacağı beklenmekle birlikte, söz
132
konusu etki yalnızca kadın katılımcılarda elde edilmiştir. Kadına yönelik
kalıpyargıların namus sistemini meşrulaştırmayı yordamadaki rolleri erkeklerde
incelendiğinde, kadına yönelik ahlak/namus kalıpyargısının anlamlı bir yordayıcı
olmadığının fakat, kadına yönelik yetkinlik kalıpyargısının negatif yönde anlamlı bir
yordayıcı olduğu bulgusu ilgi çekicidir. Aynı kalıpyargıların
meşrulaştırma
üzerindeki
yordayıcı
güçleri
kadınlarda
namus sistemini
incelendiğinde
ise,
erkeklerdekinden farklı olarak ahlak/namus kalıpyargılarının anlamlı olduğu
görülmüştü. Bu sonucun, kadınların toplumda kadınlara yakıştırılan ahlak/namus
tanımlamasını yüksek düzede benimsemelerinden ötürü ortaya çıktığı iddia edilebilir.
Çalışma kapsamında kadın katılımcıların hem kadınlara hem de erkeklere
yönelik ahlak/namus ve yetkinlik kalıpyargılarını benimseme düzeylerinin sistemi
meşrulaştırıcı ideolojiler üzerinde güçlü etkiler gösterdiği görülmüştür. Erkek
katılımcıların ise erkekleri ahlak/namus kalıpyargısıyla tanımlamalarındaki artış
cinsiyet
sisteminin
meşrulaştırılmasını
artırırken,
kadınları
yetkinlikle
tanımlamalarındaki azalma namus sisteminin meşrulaştırılmasını artırmaktadır.
Çalışmanın beklentileri ile uyumlu bir şekilde, toplumumuz gibi namus kültürlerinde
kadınlara
ve
erkeklere
yönelik
ahlak/namus
kalıpyargılarının
ne
ölçüde
benimsendiğinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesi üzerinde önemli
etkileri söz konusu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Korelasyon analizleri sonuçlarına göre, kadın katılımcıların kadınlara ve
erkeklere yönelik benimsediği sosyallik kalıpyargılarının sistemi meşrulaştırıcı
ideolojilerden herhangi biri ile ilişki göstermediği görülmüştür. Erkek katılımcılarda
da kadınlara yönelik sosyallik kalıpyargısı sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerle ilişkili
olmamakla
birlikte,
erkeklerin
erkeklere
yönelik
sosyallik
kalıpyargısını
benimsemesi ile hem cinsiyet sistemini hem de namus sistemini meşrulaştırma
düzeyleri pozitif yönde ilişkiler göstermiştir. Erkeklere yönelik sosyallik kalıpyargısı
ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasında negatif yönde ilişki beklenmekle
birlikte, erkek katılımcılarda tam tersi yönde pozitif ilişkiler elde edilmiştir.
Beklenilmeyen yöndeki söz konusu bulgular, erkeklerin iç gruplarına yönelik
sosyallik kalıpyargısını sistemi meşrulaştırmaya hizmet edici bir biçimde
kullandıkları iddiası üzerinden açıklanabilir. Alandaki bir çalışmada, ülkelerin
133
toplulukçuluk puanındaki artışa bağlı olarak diğerleriyle olumlu ilişkiler kurma
becerisinin
göstergesi
olan
ilişkisellik
boyutundaki
özelliklerin
yetkinlik
özellikleriyle benzer tanımlanışının arttığı bulunurken; bireysel başarının göstergesi
olan
bireysellik
boyutundaki
özelliklerin
yetkinlik
içerikleriyle
benzer
tanımlanışının, bireycilik puanındaki artışa bağlı olarak arttığı bulgulanmıştır (Cuddy
ve diğerleri, 2015: 629). İlgili bilgilerden hareketle şu sonuca varmak mümkündür;
erkeklere yönelik yetkinlik ve ahlak/namus kalıpyargısının yanı sıra sosyallik
kalıpyargısı da erkeğin statüsüne katkı sağlayacak biçimde toplumumuzdaki erkekler
için sistemi meşrulaştırmaya hizmet edici bir işleve sahiptir. Türkiye, bireyci ve
toplulukçu değerleri birbirlerine yakın düzeyde barından ülkelerden birisidir
(Kağıtçıbaşı,
1996:
42).
Toplumumuzda
sosyallik
kalıpyargısının
sistemi
meşrulaştırma işlevi, erkeklerin iç gruplarına yönelik sosyallik kalıpyargısı söz
konusu olduğunda geçerli gözükmektedir. Erkek katılımcıların kadınlara yönelik
kalıpyargıları benimseme düzeyi ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin ilişkisiz
olması ve kadın katılımcıların ne erkeğe ne de kadına yönelik sosyallik kalıpyargısını
benimseme düzeyi ile sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler arasında ilişki elde
edilmemesi, bu hipotezi destekleyici niteliktedir. Sosyallik, ahlak/namus ve yetkinlik
kalıpyargılarının statüyle ne ölçüde ilişkili algılandığının gelecekteki çalışmalarda
incelenmesi suretiyle bu iddianın sınanması mümkün olacaktır.
Mevcut çalışmada, cinsiyet kalıpyargılarının etkileşim etkileri anlamlı
bulunmamıştır. Etkileşim etkilerinin anlamsız oluşu, kalıpyargı boyutları arasında
pozitif yönde ilişkilerin olmasından ve bu nedenle etkileşim etkilerinin yer aldığı
üçüncü
modellerde
çoklu
bağlantısallık
sorununun
açığa
çıkmasından
kaynaklanmıştır. Elde edilen bulgular, kalıpyargıların tekli etkilerindense bu
kalıpyargılar arası etkileşimin sistemi meşrulaştırmayı artırdığını gösteren bulgularla
(Cichocka ve diğerleri, 2015: 793; Jost ve diğerleri, 2005: 317) uyumsuz olmakla
birlikte, kadınları ve erkekleri tanımlamada bu kalıpyargıların kullanılışının sistemi
meşrulaştırıcı ideolojileri artırdığına ilişkin çalışmanın hipotezleri desteklenmiştir.
Kadınları yetkin tanımlama düzeyi azaldıkça ve ahlaklı/namuslu tanımlama düzeyi
arttıkça, sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenmesi artmaktadır. Erkeği yetkin
tanımlamadaki artış ve de içeriği kadınlarınkinden farklılaşan ahlak/namus
kalıpyargısıyla tanımlamadaki artış da sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerinde
134
güçlü bir etki göstermektedir. Bu etkiler özellikle kadın katılımcılarda açığa
çıkmıştır.
Kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılması üzerinde kadınlara ve erkeklere
yönelik kalıpyargılardan herhangi birinin yordayıcı bir etki göstermediği yönündeki
bulgular,
sistemin
meşrulaştırılması
gibi
çeşitli
ideolojiler
üzerinde
kalıpyargılardansa gruplara yönelik önyargılı tutumların daha güçlü bir etkisinin söz
konusu olduğu iddiasıyla açıklanabilir (Sakallı-Uğurlu, 2002: 50). Bu görüşe göre,
kalıpyargılar yalnızca cinsiyetler arasındaki özelliklere ilişkin bir farklılaştırma iken
önyargılı tutumlar, cinsiyet gruplarına yönelik yanlı ve değişmesi zor olan
genellemeleri kapsayan çok daha geniş bir inanç yapısıdır. Kalıpyargılar ile sistemi
meşrulaştırıcı ideolojiler arasındaki ilişkilerde önyargılı tutumların aracı etkisinin
incelendiği çalışmaların gerçekleştirilmesi, bu iddianın sınanmasını mümkün
kılacaktır. Ayrıca, genel olarak kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmadansa namus
adına kadına yönelik şiddeti meşrulaştırma üzerinde kadınlara ve erkeklere yönelik
ahlak/namus kalıpyargılarının temel bir etki göstermesi mümkün gözükmektedir.
Çalışmanın özgün yanı, sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler ile kadınlara ve
erkeklere yönelik kalıpyargılar arasındaki ilişkilerin incelenmesinde, literatürde var
olan kalıpyargıların yanı sıra namus kültürlerine özgü olduğu düşünülen namus
kalıpyargısının etkisinin de göz önünde bulundurulmasıdır. Kadınlara ve erkeklere
yönelik cinsiyet kalıpyargılarının bireylerce ne ölçüde benimsendiğinin sistemi
meşrulaştırma üzerinde nasıl bir etki gösterdiğinin incelenmesi suretiyle toplumsal
cinsiyet kalıpyargılarının ideolojik işlevi anlaşılmaya çalışılmıştır. Kadına ve erkeğe
özgü ahlak/namus kalıpyargıları ile birlikte ikinci çalışmanın ilk aşamasında elde
edilen kadınlara ve erkeklere yönelik örtüşen ahlak/namus kalıpyargısının sistemi
meşrulaştırıcı
ideolojileri
ne
ölçüde
yordadığının
gelecekteki
çalışmalarda
incelenmesi dikkate değer bir çalışma konusudur. Bu tez çalışması, cinsiyetten
bağımsız olan ahlak/namus kalıpyargılarındansa cinsiyete özgü olanların çeşitli
değişkenler üzerinde -örn. cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojileri benimseme,
kadınlara ve erkeklere yönelik izlenim oluşturma, önyargılar gibi- daha güçlü etkiler
göstereceği önerisi üzerine temellendirilmiştir. Sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler
üzerinde kadına ve erkeğe özgü olarak elde edilen ahlak/namus kalıpyargılarının
135
cinsiyetler arasında örtüşen ahlak/namus kalıpyargısının açıkladığı varyansa anlamlı
bir katkı sağlayıp sağlamadığının incelenmesi suretiyle bu iddiaların doğrudan test
edilmesi mümkün olacaktır.
136
V. BÖLÜM
6. GENEL TARTIŞMA
Bazı araştırmacılar kalıpyargıları, “ideolojik sosyal temsiller” olarak
tanımlamaktadır (Augoustinos ve Walker, 1998: 635-637). Bu araştırmacılara göre
sosyal gruplara yönelik kalıpyargı içeriklerinin neler olduğunun belirlenmesi ve bu
kalıpyargıların işlevinin anlaşılması istendiğinde toplumsal ve ideolojik düzeyli
(Doise, 1980: 214) bir bakış açısıyla konuya yaklaşılması gerekmektedir. Toplumsalideolojik düzey, incelenen sosyal psikoloji konusunda toplumun görüşlerinin ve
toplumsal ideolojilerin dikkate alındığı kuramsal çerçeveleri ve çalışma yöntemlerini
benimsemeyerek çalışmaların gerçekleştirilmesini ifade etmektedir. Kalıpyargı
içeriklerine ilişkin yeterli ölçüde fikir sahibi olunmadığında, bu içeriklerin
belirlenmesinde Sosyal Temsiller Kuramı zengin bir kuramsal çerçeve sunmaktadır.
Sosyal gruplara yönelik kalıpyargı içeriklerinin neler olduğunu belirlemede tek bir
yöntem yoktur. Önemli olan farklı kuramsal yöntemlerin ve çalışma metodolojisinin
kullanılmasıyla kalıpyargıların toplumsal-ideolojik düzeyde incelenebilmesidir
(Augoustinos ve Innes, 1990: 644). Kalıpyargı içeriklerinin belirlenmesinin ardından,
yine toplumsal-ideolojik analiz düzeyiyle bu kalıpyargıların işlevinin ne olduğunun
incelenmesi gerekli görülmektedir. Sosyal biliş yaklaşımı çerçevesinde geliştirilen
Sistemi
Meşrulaştırma
Kuramı,
sosyal
gruplara
yönelik
kalıpyargıların
benimsenmesinin sistemi meşrulaştırmaya nasıl hizmet ettiği hakkında temel bir
kuramsal çerçeve sunmaktadır (Augoustinos ve Innes, 1990: 215).
Toplumsal
tanımlanan
cinsiyet
yetkinlik
ve
kalıpyargılarının
sevecenlik
incelendiği
kalıpyargı
çalışmalar,
boyutları
alanda
üzerinden
gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye gibi namus kültürlerinde, alanda yer
verilen
kalıpyargıların
yanı
sıra
namus
kalıpyargısının
da
göz
önünde
bulundurulması gerektiği önerilmiştir. Namus kültürleri, namus kavramını merkeze
alan inanç, değer ve uygulamalardan oluşur (Leung ve Cohen, 2011). Diğer kültürler
ile kıyaslandığında bu kültürlerde kişilerin toplumsal cinsiyet rollerine uygun
davranması beklentisi daha yüksek düzeydedir (Bosson ve Vandello, 2011: 82;
Vandello ve diğerleri, 2008: 1325). Türkiye’de daha önce yapılmış çalışmaların
bulguları, kadın ve erkek namusunun taşıdığı farklı anlamlara dair betimsel bir
137
kavrayışa varmamızı mümkün kılmaktadır (Başoğlu, 2014: 103; Günindi-Ersöz,
2016: 88; Kalav, 2015: 152; Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018a: 317; Sakallı-Uğurlu
ve diğerleri, 2018b: 4; Sancar, 2016: 184). Bu tezin ilk çalışmasında, namuslu kadına
ve namuslu erkeğe yönelik toplumumuz genelinde paylaşılan kalıpyargıların içeriği
belirlenmiş ve bu içeriklerin birbirleriyle ne ölçüde örtüştüğü incelenmiştir. Sosyal
Temsiller Kuramının çalışma metodolojisi benimsenerek namuslu kadına ve namuslu
erkeğe yönelik sosyal temsillerin birer kalıpyargı olarak değerlendirildiği sosyal
temsil çalışması gerçekleştirilmiştir.
Prototip ve kümeleme analizlerinde elde edilen namuslu kadın ve namuslu
erkek sosyal temsillerinin içerikleri karşılaştırıldığında, namuslu kadın sosyal
temsilinin erkeklerinkinden farklı olarak cinsel ahlaka ilişkin unsurları -iffetli,
bakire- daha fazla içerdiği görülmüştür. Kadınların erkeklere kıyasla cinsel saflık
özellikleri ile daha fazla tanımlandığını işaret eden geçmişteki bulgular (Başoğlu,
2014: 103; Günindi-Ersöz, 2016: 88; Kalav, 2015: 152; Sakallı-Uğurlu ve diğerleri,
2018a: 317; Sakallı-Uğurlu ve diğerleri, 2018b: 4; Sancar, 2016: 184) ile uyumlu
sonuçlar elde edilmekle birlikte, alandaki çalışmaların bulgularının ötesinde bazı
sonuçlar da elde edilmiştir. Namuslu kadın ve namuslu erkek temsillerine ilişkin
içeriklerin bir kısmının birbirleri ile örtüşürken, büyük bir kısmının birbirinden
farklılaştığı bulgulanmıştır.
Bu farklılaşma özellikle kümeleme analizinde elde
edilen kadınlık ve erkeklik rolleri ile kadına ve erkeğe yönelik eş rolü kümelerindeki
içeriklerde belirgindir. Kadınlık rolleri kümesinde becerikli, terbiyeli, görgülü,
fedakâr ve iffetli özellikleri elde edilirken; çalışkan, ailesine bağlı, vatansever, evine
bakan, davranışlarıyla kadınları rahatsız etmeyen ve yalan söylemeyen özellikleri
erkeklik rolleri kümesinde elde edilmiştir. Ailesine bağlı, örf/âdetine bağlı, iyi anne
ve vefalı sıfatları namuslu kadına yönelik eş rolü kümesinde yer alırken; namuslu
erkeğe yönelik eş rolü kümesinde güvenilir ve eşine sadakatli sıfatları yer almıştır.
Kadınlara ve erkeklere yönelik namus temsillerinin Sosyal Temsiller Kuramı
çerçevesinde çalışılması ve bu kuram çerçevesinde görgül bir çalışma yöntemi ve
analiz teknikleriyle değerlendirilmesi, mevcut çalışmayı özgün kılmaktadır. Bu
kuram çerçevesinde gerçekleştirilen bir inceleme, toplum genelinde paylaşılan
namuslu kadın ve namuslu erkek kalıpyargılarının belirlenmesine imkân tanımıştır.
138
Namuslu kadın ve namuslu erkek kavramlarına dair temsil içeriklerinin büyük ölçüde
birbirinden farklı olduğu yönündeki çalışmanın bulguları, namus kalıpyargısının
cinsiyete özgünlüğünü ortaya koymuştur.
İkinci çalışmada, ilk çalışmada elde edilen namus içerikleri diğer kalıpyargı
içerikleriyle birlikte açımlayıcı faktör analizine tabi tutulmuştur. Farklı sosyal
grupların değerlendirilmesi sırasında başvurulan kalıpyargı boyutlarını tanımlayan
güncel bir model, Kalıpyargı İçeriği Modelidir (Fiske ve diğerleri, 1999: 480).
Sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarının çeşitli sosyal grupların tanımlanmasında
kullanılan temel kalıpyargı boyutları olduğunun iddia edildiği modele yönelik güncel
bir yaklaşımda, sevecenlik boyutunun, ahlak ve sosyallik alt boyutlarından oluştuğu
önerilmiştir (Fiske, 2018: 70; Leach ve diğerleri, 2007: 238).
Namus içeriğinin ahlak-yetkinlik-sosyallik içeriklerine ne ölçüde ve nasıl
entegre olduğunun incelendiği ikinci çalışmada, sosyal biliş yaklaşımında
benimsenen metodolojiyle uyumlu bir şekilde nicel ölçüm yöntemleri ve analiz
teknikleri kullanılmıştır. Kalıpyargı İçeriği Modeli kapsamında gerçekleştirilen bazı
çalışmalarda, farklı grupların yetkinliğini ve sevecenliğini değerlendirmede bireysel
görüşler yerine toplumun genelinin fikrinin ne olduğunun katılımcılara sorulmasıyla
ölçümler gerçekleştirilmiştir (örn. Fiske ve diğerleri, 2002: 884). Sosyal gruplara
yönelik kalıpyargıların değerlendirilmesi sırasında toplumun genelinin fikrinin
sorulması, bu kalıpyargıların toplumsal-ideolojik analiz düzeyiyle incelenmesini
mümkün kılmaktadır. Sonuçta, Sosyal Temsiller Kuramının ve sosyal biliş
yaklaşımının çalışma metodolojisinin entegre edilmesi suretiyle toplumsal cinsiyet
kalıpyargıları incelenmiştir.
Çalışma kapsamında, literatürde var olan ahlak, sosyallik ve yetkinlik
içeriklerine sosyal temsil çalışmasında elde edilen namus içeriklerinin de dâhil
edildiği yapılandırılmış bir form hazırlanmış, bu içeriklere kadınların ve de
erkeklerin ne ölçüde sahip olduğu toplumun görüşleri düşünülerek katılımcılar
tarafından değerlendirilmiştir. Namuslu kadın ve namuslu erkek temsilleri arasında
örtüşen içeriklerle birlikte ahlak-sosyallik-yetkinlik içeriklerine kadınlara ve
erkeklere yönelik kalıpyargılar veri setleri üzerinden ayrı ayrı faktör analizleri
139
uygulanmıştır. Elde edilen veriler üzerinde yapılan analizler, kalıpyargı içeriklerinin
ahlak/namus, sosyallik ve yetkinlik şeklinde üç boyutta toplandığını göstermiştir.
Kadınların erkeklerden daha sosyal ve ahlaklı değerlendirildiği ile erkeklerin
kadınlardan daha yetkin değerlendirildiği bulgulanarak, geçmişteki çalışmalarla
uyumlu sonuçlar elde edilmiştir (Eagly ve Karau, 2002: 574; Jost ve Kay, 2005:
501).
Türkiye’deki toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının ahlak/namus, yetkinlik ve
sosyallik boyutları altında toplandığına ilişkin bulgular, özgün bir çalışma bulgusu
olmakla birlikte, bu kalıpyargıların kadınlara ya da erkeklere yönelik oluşuna bağlı
olarak farklı içeriklerden oluşması beklenebileceği gibi, kadınlar için ayrı ve erkekler
için ayrı diğer bazı kalıpyargı boyutlarının elde edilmesi de mümkündür. Nitekim bu
tez kapsamındaki ilk çalışmada, kadınları namuslu kılan özelliklerle erkekleri
namuslu kılan özelliklerin birbirinden oldukça farklı olduğu görülmüştür. Alanda
gerçekleştirilen güncel bir çalışmada, farklı göçmen grupların düşük sevecenlikle
ilintili özelliklerle tanımlanmakla birlikte, bu gruplara yönelik sevecenlik
kalıpyargısının içeriğinin birbirinden farklılaştığı bulunmuştur. Grupların farklı
içeriklerle tanımlanışı, gruplara yönelik ayrımcı davranışsal niyetlerin niteliğini
farklılaştırmaktadır (Reyna ve diğerleri, 2013: 346). Bu tez çalışmasında, kadınlara
ve erkeklere yönelik önyargılı tutumların derinlemesine anlaşılabilmesi için ilgili
cinsiyete özgü olabilecek kalıpyargı boyutlarını ve bu boyutlardaki içerikleri
incelemeye önem verilmesi gerektiği düşünülmüştür. Bu amaç doğrultusunda,
kadınlara yönelik kalıpyargılar listesine namuslu kadına özgü olduğu belirlenen
sosyal temsil içerikleri eklenerek açımlayıcı faktör analizi yinelenmiştir. Ardından bu
analiz, erkeklere yönelik kalıpyargılar listesine namuslu erkeğe özgü sosyal temsil
içerikleri eklenerek yapılmıştır. Elde edilen kalıpyargı yapılarının tutarlılığı, farklı
bir veri setiyle doğrulayıcı faktör analizleriyle -üçüncü çalışmada- sınanmıştır.
Analizler sonucunda hem kadınlara hem de erkeklere yönelik yetkinliksosyallik-ahlak/namus kalıpyargı boyutları elde edilmiştir. Doğrulayıcı faktör analizi
sonucunda sevecenlik kalıpyargı boyutunun sosyallik ve ahlak alt boyutlarından
oluştuğuna ilişkin alandaki varsayımlar doğrulanmıştır (Fiske, 2018: 70; Leach ve
diğerleri, 2007: 238). Yetkinlik ve sosyallik kalıpyargı boyutlarının kadınlara mı
140
yoksa erkeklere mi yönelik olduğuna bağlı olarak içeriklerinin kısmen birbirinden
farklılaştığı görülse de, ahlak/namus kalıpyargı boyutunun içeriğinin kadınlara ya da
erkeklere yönelik oluşuna bağlı olarak büyük ölçüde farklılaştığı görülmüştür.
Kadına ve erkeğe yönelik ahlak/namus boyutundaki içerikler, sosyal temsil
çalışmasında elde edilen namus içerikleriyle benzerlik göstermiştir. Namuslu kadın
ve namuslu erkek temsilleri arasında örtüşen sıfatlar arasında yer alan ve de
literatürde ahlak kalıpyargısı olarak incelenen sıfatlardan ikisi -dürüst ve ahlaklı-, her
iki cinsiyete yönelik kalıpyargılar veri setinde de ahlak/namus kalıpyargı boyutunda
yer almıştır. Kadına yönelik ahlak/namus boyutundaki diğer içerikler, namuslu
kadına özgü temsil içeriklerinden oluşurken, erkeğe yönelik ahlak/namus
boyutundaki diğer içerikler,
namuslu erkeğe özgü temsil içeriklerinden
oluşmaktadır. Sonuçta, kadınlara ve erkeklere özgü kalıpyargılardan ahlak/namus
kalıpyargısının cinsiyete özgül oluşunun yanı sıra, namus ve ahlak kavramlarının
namus kültürlerindeki iç içeliği ortaya koyulmuştur.
İlgili bulgular, kadınları ve erkekleri tanımlamada kullanılan ahlak/namus
kalıpyargı boyutlarının içeriğinin farklılaştığını göstermiştir. Namus kavramını
merkeze alan inanç, değer ve uygulamaları barındıran namus kültürlerinde, alanda
yer verilen yetkinlik, sosyallik ve ahlak kalıpyargılarının ötesinde kadın ve erkek
grupları için farklı kalıpyargıların söz konusu olabileceği ve de namusun kadını mı
yoksa erkeği mi tanımlamada kullanıldığına bağlı olarak bu kalıpyargının içeriğinin
farklılaşabileceği yönündeki çalışmanın hipotezleri desteklenmiştir. Cinsiyet
kalıpyargılarına
ilişkin
namus
kültürlerinde
gerçekleştirilecek
gelecekteki
çalışmaların, kadınlara ve erkeklere yönelik ahlak/namus kalıpyargı boyutunun
içeriklerini göz önünde bulundurmalarının gerekliliğine dikkat çekilmiştir. Ayrıca
üçüncü çalışmada, kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılardan ahlak/namus
kalıpyargılarının açıklanan toplam faktör varyansına en yüksek düzeyde katkı
sağlayan kalıpyargı boyutu olduğu görülmüştür. Bu bulgular, kadınlara ve erkeklere
yönelik ahlak/namus kalıpyargılarının toplumumuzda kadınları ve erkekleri
tanımlamada kullanılan temel birer kalıpyargı boyutu olduğuna dair çalışmanın
iddialarını desteklemiştir.
Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargı boyutlarının ortalamalarının
141
incelendiği ikinci ve üçüncü çalışmaların arasında tutarlı bulgular elde edilmiştir:
kadınlar yetkinlikle kıyaslandığında sevecenlikle (ahlak/namus ve sosyallikle) daha
yüksek düzeyde tanımlanırken, erkekler sevecenlikle (ahlak/namus ve sosyallikle)
kıyaslandığında yetkinlikle daha yüksek düzeyde tanımlanmıştır. Elde edilen
bulgular, kadınlara ve erkeklere yönelik sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarının
karma içerikli olduğunu gösteren geçmişteki bulgularla uyumludur (Cuddy ve
diğerleri, 2009: 21; Eckes, 2002: 104; Fiske ve diğerleri, 2002: 893).
Dördüncü
bir
çalışmada,
bireylerce
benimsenen
toplumsal
cinsiyet
kalıpyargılarının cinsiyet sistemini meşrulaştırıcı ideolojiler üzerindeki yordayıcı
gücüne dair hipotezler ve araştırma soruları regresyon analizleriyle sınanmıştır.
Çalışma sonucunda hipotezleri destekleyici bir biçimde cinsiyet sistemini, namus
sistemini ve kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmanın kadınlara kıyasla erkeklerde
daha yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. İlgili bulgular, dezavantajlı grupların
üyelerine kıyasla avantajlı grupların üyelerinin sistemi meşrulaştırıcı ideolojileri
daha yüksek düzeyde benimsendiğini gösteren çalışmaların bulgularıyla (AkbaşUslu, 2016: 40; Vargas-Salfate ve diğerleri, 2018: 8; Wakslak ve diğerleri, 2007:
269; Wiederkehr ve diğerleri, 2015: 4) uyumludur.
Kadın katılımcılarca kadını ahlaklı/namuslu tanımlamadaki artış ve yetkin
tanımlamadaki azalma, namus sistemini meşrulaştırmayı artırırken; erkekleri
ahlaklı/namuslu ve yetkin tanımlamadaki artışa bağlı olarak cinsiyet sistemini ve
namus
sistemini
meşrulaştırma
tanımlamasındaki azalma,
artmaktadır.
Erkeklerin
kadınları
yetkin
namus sistemini meşrulaştırmayı artırmıştır. Erkek
katılımcıların erkeği ahlaklı/namuslu tanımlamasındaki artış, cinsiyet sistemini
meşrulaştırma üzerinde temel bir yordayıcı etki göstermiştir. Elde edilen tüm
bulgular, çalışmanın hipotezlerini desteklemiştir.
Sistemi meşrulaştırıcı ideolojilerin benimsenme düzeyi üzerinde erkeklere
kıyasla kadınlarda daha fazla sayıda kalıpyargının yordayıcı etkisi olduğuna ilişkin
bulgular, Sistemi Meşrulaştırma Kuramının ve Bilişsel Çelişki Kuramının hipotezleri
üzerinden açıklanmıştır. Buna göre grubu olumlama ve sistemi meşrulaştırma
güdüleri arasında yaşanan bilişsel çelişkiyi giderebilmek ve sistemi meşru
142
görebilmek adına dezavantajlı statülü grupların üyelerinin avantajlı statülü grupların
üyelerine kıyasla daha fazla stratejiye başvurması beklenir (Jost, 2001: 91; Stone,
2001: 57). Kadınların deneyimlediği bilişsel çelişkiden dolayı, sistemi meşru görmek
adına kalıpyargıları erkeklerden daha fazla kullanmaları beklenecektir. Kadınların
cinsiyet sistemini meşrulaştırması üzerinde yalnızca erkeğe yönelik benimsenen
olumlu nitelikteki kalıpyargıların etkisi söz konusu iken, namus sistemini
meşrulaştırma üzerinde iç gruba yönelik kalıpyargıların da etkisi görülmektedir.
Hatta bu kalıpyargılardan iç grubu olumsuzlayan kalıpyargının -düşük yetkinlikbenimsenmesindeki artış, kadınların namus sistemini meşrulaştırmasını artırıcı bir
etki göstermiştir.
Çalışmada elde edilen bulgular, namus kültürlerinde kadınlara ve erkeklere
yönelik ahlak/namus kalıpyargılarının toplumsal cinsiyet sistemini meşrulaştırmaya
hizmet eden ideolojiler üzerinde temel bir etkiye sahip olduğuna ilişkin çalışmanın
hipotezlerini desteklemiştir. Kadınlara ve erkeklere yönelik kalıpyargılar arasında
pozitif ilişkiler söz konusu olduğundan, kalıpyargıların arasındaki etkileşimlerin
-tamamlayıcı kalıpyargıların- sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler üzerinde anlamlı
etkileri bulunmamıştır.
Sonuçta, toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının sistemi meşrulaştırıcı ideolojiler
üzerindeki etkisinin incelendiği bu çalışmada, cinsiyet kalıpyargılarının işlevine dair
toplumsal-ideolojik
düzeyli
bir
kavrayış
sağlamak
mümkün
olmuştur.
Gerçekleştirilen tüm çalışmaların bulguları, namus kültürlerinde toplumsal cinsiyet
kalıpyargılarının inceleneceği gelecekteki çalışmalarda, yetkinlik, sosyallik ve
ahlak/namus kalıpyargı boyutlarının ayrı ayrı ele alınmasının gerekliliğine dikkat
çekmiştir. Bu kalıpyargı boyutlarından özellikle ahlak/namus boyutunun içeriği,
erkeğe ya da kadına yönelik ahlak/namus kalıpyargısının inceleniyor olmasına bağlı
olarak farklılaşmaktadır. Bu nedenle gelecekteki çalışmalarda yetkinlik ve sosyallik
kalıpyargılarının yanı sıra cinsiyete özgü olan ahlak/namus kalıpyargılarının göz
önünde bulundurulması gerekli gözükmektedir.
143
KAYNAKLAR
ABELE Andrea E, “The dynamics of masculine-agentic and feminine-communal
traits: findings from a prospective study”, Article in Journal of Personality and
Social Psychology, C. LXXXV, S. 4, 2003, ss.768-776.
ABELE Andrea E. vd., “Facets of the fundamental content dimensions: Agency with
competence and assertiveness-communion with warmth and morality”,
Frontiers in Psychology, C. VII, 1810, 2016.
AKBAŞ-USLU Gülçin, “The effect of system justification and regulatory focus
orientation in the endorsement of honor and honor based violence”
(Yayımlanmamış doktora tezi), Ankara, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, 2016.
AKTAN Timuçin “Compensatory nature of mixed stereotypes: An investigation of
underlying mechanisms in the framework of stereotype content model”
(Yayımlanmamış doktora tezi), Ankara, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 2012.
ALTERMATT William T., DEWALL Nathan C., LESKINEN Emily, “Agency and
virtue: Dimensions underlying subgroups of women”, Sex Roles, C. XLIX, S.
11-12, 2003, ss. 631-641.
ANDRADE Alexsandro L., WACHELKE Joao, “The association of structural
configurations of romantic relationships with beliefs about couple relationships:
A social representations study”, Anales de Psicología, C. XXVII, S. 3, 2011, ss.
834-842.
ARRUDA Angela, “Image, social imaginary and social representations”, The
Cambridge Handbook of Social Representations, (ed.) Gordon Sammut vd.,
Cambridge University Press, 2015.
ASLANI Soroush, vd., “Dignity, face, and honor cultures: Implications for
negotiation and conflict management”, Handbook of research on negotiation,
Edward Elgar Publishing, 2013.
AUGOUSTINOS Marta, INNES John M., “Towards an integration of social
representations and social schema theory”, British Journal of Social
Psychology, C. XXIX, S. 3, 1990, ss. 213-231.
AUGOUSTINOS Marta, WALKER Iain “The construction of stereotypes within
social psychology: From social cognition to ideology”, Theory & Psychology,
C. VIII, S. 5, 1998, ss. 629-652.
AUGOUSTINOS Marta, WALKER Iain, DONAGHUE Ngaire, “Social cognition:
An integrated introduction”, Sage Publishing, 2014.
144
BAŞOĞLU Güldehan S., “Türkiye’de iktidar ilişkileri açısından namus
kavramsallaştırılması” Gazi Üniversitesi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Ankara, 2014.
BAY-CHENG Laina Y., BRUNS Anne E., MAGUIN Eugene, “Agents, virgins,
sluts, and losers: the sexual typecasting of young heterosexual women”, Sex
Roles, C. LXXIX, S. 11–12, 2018, ss. 699–714.
BOSSON Jennifer K., VANDELLO Joseph A., “Precarious manhood and its links to
action and aggression”, Current Directions in Psychological Science, C. XX, S.
2, 2011, ss. 82-86.
BOYSEN Yvette, “Sharing Client Stories Educates, Dispels Stereotypes”, Nonprofit
Communications Report, C. XV, S. 3, 2017.
BRAMBILLA Marco vd., “Looking for honesty: The primary role of morality (vs.
sociability and competence) in information gathering”, European Journal of
Social Psychology, C. XLI, S. 2, 2011, ss. 135-143.
BRAMBILLA Marco vd., “You want to give a good impression? Be honest! Moral
traits dominate group impression formation”, British Journal of Social
Psychology, C. LI, S. 1, 2012, ss. 149-166.
BRAMBILLA Marco vd., “Morality and intergroup relations: Threats to safety and
group image predict the desire to interact with outgroup and ingroup members”,
Journal of Experimental Social Psychology, C. XLIX , S. 5, 2013, ss. 811-821.
BRAMBILLA Marco, HEWSTONE Miles, COLUCCI Francesco P., “Enhancing
moral virtues: Increased perceived outgroup morality as a mediator of
intergroup contact effects”, Group Processes and Intergroup Relations, C. XVI,
S. 5, 2013, ss. 648-657.
BRAMBILLA Marco, RIVA Paolo, “Predicting pleasure at others’ misfortune:
Morality trumps sociability and competence in driving deservingness and
schadenfreude”, Motivation and Emotion, C. XLI, S. 2, 2017, ss. 243-253.
BROVERMAN Inge K. vd., “Sex‐Role Stereotypes: A Current Appraisal”, Journal
of Social Issues, C. XXVIII, S. 2, 1972, ss. 59-78.
BROWN Timothy, A., “Confirmatory factor analysis for applied research”, The
Guilford Press, 2006.
BUDZISZEWSKA Magdalena, HANSEN Karolina, BILEWICZ Michał, “Backlash
over gender-fair language: the impact of feminine job titles on men’s and
women’s perception of women”, Journal of Language and Social Psychology,
C. XXXIII , S.6, 2014, ss. 681-691.
145
BYE Hege H. vd., “Stereotypes of Norwegian social groups”, Scandinavian Journal
of Psychology, C. LV, S. 5, 2014, ss. 469-476.
BYRNE Barbara M., “Structural equation modeling with Mplus: Basic concepts,
applications, and programming” Routledge, 2013.
CAFFARO Federica, FERRARIS Federico, SCHMIDT Susanna, “Gender
differences in the perception of honour killing in individualist versus
collectivistic cultures: comparison between Italy and Turkey”, Sex Roles, C.
LXXI, S. 9–10, 2014, ss. 296–318.
CHAVES Maria M. N., vd., “Use of the software IRAMUTEQ in qualitative
research: An experience report”, Computer Supported Qualitative Research,
(ed.) António Pedro Costa, Sage Publishing, 2017.
CICHOCKA Aleksandra vd., “Complementary stereotyping of ethnic minorities
predicts system justification in Poland”, Group Processes and Intergroup
Relations, C. XVIII, S. 6, 2015, ss. 788-800.
CIHANGIR Sezgin, “Gender specific honor codes and cultural change”, Group
Processes and Intergroup Relations, C. XVI, S. 3, 2013, ss. 319-333.
CROSS Susan E. vd., “Cultural prototypes and dimensions of honor”, Personality
and Social Psychology Bulletin, C. XXIII, S. 1, 2014, ss. 113-118.
CUDDY Amy J.C., FISKE Susan T., GLICK Peter, “When professionals become
mothers, warmth doesn't cut the ice”, Journal of Social issues, C. LX, S. 4,
2004, ss. 701-718.
CUDDY Amy J.C., FISKE Susan T., GLICK Peter, “The BIAS Map: Behaviors
from ıntergroup affect and stereotypes”, Journal of Personality and Social
Psychology, C. XCII, S. 4, 2007, ss. 631-648.
CUDDY Amy J.C., FISKE Susan T., GLICK Peter, “Warmth and competence as
universal dimensions of social perception: The stereotype content model and the
BIAS map, Advances in Experimental Social Psychology 40, Academic Press
Publications, 2008.
CUDDY Amy J.C. vd., “Stereotype content model across cultures: Towards
universal similarities and some differences”, British Journal of Social
Psychology, C. XLVIII, S. 1, 2009, ss. 1-33.
CUDDY Amy J.C. vd., “Men as cultural ideals: Cultural values moderate gender
stereotype content”, Journal of Personality and Social Psychology, C. CIX, S.
4, 2015, ss. 622-635.
ÇOYMAK Ahmet, “Functions of social representations in honour violence: The
“Other East” as Responsible”, Social Justice Research, 2020, 1-24.
146
DANY Lionel, URDAPILLETA Isabel, MONACO Grégory, “Free associations and
social representations: some reflections on rank-frequency and importancefrequency methods”, Quality and Quantity, C. XLIX, S. 2, 2015, ss. 489–507.
DAVISON Heather K., BURKE Michael J., “Sex discrimination in simulated
employment contexts: A meta-analytic investigation”, Journal of Vocational
Behavior, C. LVI, S. 2, 2000, ss. 225-248.
DE KWAADSTENIET Erik W. vd., “Do people prefer leaders who enforce norms?
Reputational effects of reward and punishment decisions in noisy social
dilemmas”, Journal of Experimental Social Psychology, 2019, 103800.
DE LEMUS Soledad, BUKOWSKI Marcin, “When interdependence shapes social
perception: Cooperation and competition moderate implicit gender
stereotyping”, Spanish Journal of Psychology, C. XVI, e96, 2013, ss. 1-7.
DEWALL Nathan C., ALTERMATT William T., THOMPSON Heather,
“Understanding the structure of stereotypes of women: Virtue and agency as
dimensions distinguishing female subgroups”, Psychology of Women Quarterly,
C. XXIX, S.4, 2005, ss. 396-405.
DIMITRUK Polina vd., “Challenges in nonlinear structural equation modeling”,
Methodology, C. III, S. 3, 2007, ss. 100-114.
DOĞULU Canay, “System justification and terror management: Mortality salience
as a moderator of system-justifying tendencies in gender context”
(Yayımlanmamış yükseklisans tezi). Ankara, Ortadoğu Teknik Üniversitesi,
2012.
DOISE Willem, “Levels of explanation in the european journal of social
psychology”, European Journal of Social Psychology, C. X, S. 3, 1980, ss. 213–
231.
DOISE Willem, CLEMENCE Alain, LORENZI-CIOLDI Fabio, “The quantitative
analysis of social representations”, Taylor & Francis, 1993.
DURANTE Federica, “Testing and extending the stereotype content model”
(Unpublished doctoral dissertation), Italy, Università di Padova, 2008.
DURANTE Federica vd., “Nations' income inequality predicts ambivalence in
stereotype content: How societies mind the gap”, British Journal of Social
Psychology, C. LII, S. 4, 2013, ss. 726-746.
EAGLY Alice H., DIEKMAN Amanda B. “What is the problem? Prejudice as an
attitude-in-context”, On the nature of prejudice: Fifty years after Allport, (ed.),
John F. Dovido vd., Blackwell Publishing, 2005.
147
EAGLY Alice H, KARAU Steven J, “Role congruity theory of prejudice toward
female leaders”, Psychological Review, C. CIX, S. 3, 2002, ss. 573–598.
EAGLY Alice H., KARAU Steven J., MAKHIJANI Mona G., “Gender and the
effectiveness of leaders: A Meta-Analysis”, Psychological Bulletin, C. CXVII,
S. 1, 1995, ss. 125-145.
EAGLY Alice H., MAKHIJANI Mona G., KLONSKY Bruce G., “Gender and the
Evaluation of Leaders: A Meta-Analysis”, Psychological Bulletin, C. CXI, S. ,
1992, ss. 3-22.
EBERT Irena D., STEFFENS Melanie C., KROTH Alexandra, “Warm, but maybe
not so competent? Contemporary implicit stereotypes of women and men in
Germany”, Sex Roles, C. LXX, S (9-10), 2014, ss. 359-375.
ECKES Thomas, “Paternalistic and envious gender stereotypes: Testing predictions
from the stereotype content model”, Sex Roles, C. XLVII, S. (3-4), 2002, ss. 99114.
ERCAN Nilüfer, “The predictors of atitudes toward physical wife abuse: Ambivalent
sexism, system justification and religious orientation” (Yayımlanmamış
yükseklisans tezi), Ankara, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, 2009.
FIELD Andy., “Discovering statistics using IBM SPSS statistics”, Sage, 2013.
FINCH Holmes, “Comparison of the performance of varimax and promax rotations:
Factor structure recovery for dichotomous items”, Journal of Educational
Measurement, C. XLIII, S. 1, 2006, ss. 39-52.
FISKE, Susan T., “Stereotype content: Warmth and competence endure” Current
Directions in Psychological Science, C. XXVII, S. 2, 2018, ss.67-73.
FISKE Alan P. vd., “The cultural matrix of social psychology”, The handbook of
social psychology, (ed.) Daniel T. Gilbert vd., McGraw-Hill, 1998.
FISKE Susan T. vd., “(Dis)respecting versus (dis)liking: status and ınterdependence
predict ambivalent stereotypes of competence and warmth”, Journal of Social
Issues, C. LV, S. 3, 1999, ss. 473–489.
FISKE Susan T. vd., “A Model of (Often Mixed) Stereotype Content: Competence
and warmth respectively follow from perceived status and competition”,
Journal of Personality and Social Psychology, C. LXXXII, S. 6, 2002, ss. 878902.
FISKE Susan T. vd., “Universal dimensions of social cognition: Warmth and
competence”, Trends in Cognitive Sciences, C. XI, S. 2, 2007, ss. 77-83.
148
FOLLMER Kayla B., JONES Kisha S., “Stereotype content and social distancing
from employees with mental illness: The moderating roles of gender and social
dominance orientation”, Journal of Applied Social Psychology, C. XLVII , S. 9,
2017, ss. 492-504.
FROST, J. ,”Regression analysis: An intuitive guide for using and interpreting linear
models”, 2019.
GALEN Luke W., WILLIAMS Todd J., WEY Amy L., “Personality ratings are
influenced by religious stereotype and ingroup bias”, International Journal for
the Psychology of Religion, C. XXIV, S. 4, 2014, ss. 282-297.
GARCÍA-AEL Cristina, CUADRADO Isabel, MOLERO Fernando, “The effects of
occupational status and sex-typed jobs on the evaluation of men and women”,
Frontiers in Psychology, C. IX, 1170, 2018.
GEORGE Darren, MALLERY, Paul. “IBM SPSS statistics 23 step by step: A simple
guide and reference”, Routledge, 2016.
GILMORE David D., “Manhood in the making: Cultural concepts of masculinity”,
Yale University Press, 1990.
GLICK Peter, FISKE Susan T., “The ambivalent sexism inventory: differentiating
hostile and benevolent sexism”, Journal of Personality and Social Psychology,
C. LXX, S. 3, 1996, ss. 491-512.
GLICK Peter, vd. “Beyond prejudice as simple antipathy: hostile and benevolent
sexism across cultures” Journal of Personality and Social Psychology, C.
LXXIX , S. 5, 2000, ss. 763-775.
GLINER Jeffrey A., MORGAN George A., LEECH Nancy L., “Research methods in
applied settings: An integrated approach to design and analysis”, Routledge,
2011.
GRAHAM Jesse, HAIDT Jonathan, NOSEK Brian A., “Liberals and conservatives
rely on different sets of moral foundations”, Journal of Personality and Social
Psychology, C. XCVI, S. 5, 2009, ss. 1029 –1046.
GRAHAM Jesse vd., “Moral foundations theory: The pragmatic validity of moral
pluralism”, In Advances in experimental social psychology (pp. 55-130).
Academic Press, 2013.
GÜNİNDİ-ERSÖZ Aysel, “Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi”, Ankara, Anı Yayınevi,
2016.
HAIDT Jonathan, GRAHAM Jesse, “When morality opposes justice: Conservatives
have moral intuitions that liberals may not recognize”, Social Justice Research,
C. XX, S. 1, 2007, ss. 98-116.
149
HAIDT Jonathan, JOSEPH Craig, “Intuitive ethics: How innately prepared intuitions
generate culturally variable virtues”, Daedalus, C. CXXXIII, 2004, ss. 55-66.
HAIR Joseph F. vd., “Multivariate Data Analysis”, Pearson Education Limited,
2014.
HAJ-YAHIA Muhammad M. “A patriarchal perspective of beliefs about wife
beating among Palestinian men from the West Bank and the Gaza Strip”,
Journal of Family Issues, C. XIX, S. 5, 1998, ss. 595-621.
HANDFIELD Toby, THRASHER John, “Two of a kind: Are norms of honor a
species of morality?”, Biology & Philosophy, C. XXXIV, S. 3, 2019, ss. 1-21.
HEFLICK Nathan A. vd., “From women to objects: Appearance focus, target gender,
and perceptions of warmth, morality and competence”, Journal of Experimental
Social Psychology, C. XLVII, S. 3, 2011, ss. 572-581.
HEILMAN Madeline E., BLOCK Caryn J., MARTELL Richard F., “Sex
stereotypes: Do they influence perceptions of managers?”, Journal of Social
Behavior and Personality, C. X, S. 4, 1995, ss. 237-252.
HEILMAN Madeline E., OKIMOTO Tyler G., “Why are women penalized for
success at male tasks?: The implied communality deficit”, Journal of Applied
Psychology, C. XCII, S. 1, 2007, ss. 81–92.
HEILMAN Madeline E. vd., “Penalties for success: Reactions to women who
succeed at male gender-typed tasks”, Journal of Applied Psychology, C.
LXXXIX, S. 3, 2004, ss. 416-427.
HOYLE Rick H. “The structural equation modeling approach: Basic concepts and
fundamental issues”, Thousand Oaks, CA: Sage, 1995.
JOST John, “Outgroup favoritism and the theory of system justification: a paradigm
for investigating the effects of socioeconomic success on stereotype content”,
Cognitive social psychology: The princeton symposium on the legacy and future
of social cognition, (ed.) Moskowitz Gordon B., Princeton Symposium on the
Legacy and Future of Social Cognition 2001.
JOST John T., BANAJI Mahzarin R., “The role of stereotyping in system‐
justification and the production of false consciousness”, British Journal of
Social Psychology, C. XXXIII, S. 1, 1994, ss. 1-27.
JOST John T, HAMILTON David L, “Stereotypes in our culture”, On the nature of
prejudice: Fifty years after Allport, (ed.) John F Dovidio vd., Blackwell
Publishing, 2005.
JOST John T. vd., “Social inequality and the reduction of ideological dissonance on
behalf of the system: Evidence of enhanced system justification among the
150
disadvantaged”, European Journal of Social Psychology, C. XXXIII, S. 1, 2003,
ss. 13-36.
JOST John T., vd., “System-justifying functions of complementary regional and
ethnic stereotypes: Cross-national evidence”, Social Justice Research, C. XVIII,
S. 3, 2005, ss. 305-333.
JOST John, HUNYADY Orsolya, “Antecedents and consequences of systemjustifying ideologies”, Current Directions in Psychological Science, C. XIV, S. 5,
2005, ss. 260-265.
JOST John T, KAY Aaron C , “Exposure to benevolent sexism and complementary
gender stereotypes: consequences for specific and diffuse forms of system
justification”, Journal of Personality and Social Psychology, C. LXXXVIII, S.
3, 2005, ss. 498-509.
JOVCHELOVITCH Sandra, “In defence of representations”, Journal for The Theory
of Social Behaviour, C. XXVI, S. 2, 1996, ss. 121-135.
KAĞITÇIBAŞI Çiğdem, “Özerk-ilişkisel benlik: Yeni bir sentez”, Türk Psikoloji
Dergisi, C. XI, S. 37, 1996, ss. 36-43.
KALAV Ayşe, “Değişen ve dönüşen sosyal bir olgu olarak namus ve toplumsal
cinsiyet”, Akdeniz Üniversitesi (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Antalya,
2015.
KANDIYOTI Deniz, “Some awkward questions on women and modernity in
Turkey”, Remaking women: feminism and modernity in the Middle East, (ed.)
Lila Abu-Lughod, Princeton University Press, 1998.
KATZ Daniel, BRALY Kenneth, “Racial stereotypes of one hundred college
students”, The Journal of Abnormal and Social Psychology, C. XXVIII, S.3,
1933, ss. 280–290.
KATZ Daniel, BRALY Kenneth, “Racial prejudice and racial stereotypes”, The
Journal of Abnormal and Social Psychology, C. XXX, S. 2, 1935, ss. 175-193.
KAY Aaron C., JOST John T., “Complementary justice: Effects of ‘poor but happy’
and ‘poor but honest’ stereotype exemplars on system justification and implicit
activation of the justice motive”, Journal of Personality and Social Psychology,
C. LXXXV , S. 5, 2003, ss. 823–837.
KELLOWAY Kevin E., “Using Mplus for structural equation modeling: A
researcher's guide”, Sage Publications, 2015.
KERVYN Nicolas, FISKE Susan, YZERBYT Vincent, “Forecasting the primary
dimension of social perception”, Social Psychology, C. XLVI, S. 1, 2015, ss.
36–45.
151
KLINE Rex B., “Latent variable path analysis in clinical research: A beginner’s tour
guide”, Journal of Clinical Psychology, C. XLVII, S. 4, 1991, ss. 471-484.
KO Sei J., JUDD Charles M., STAPEL Diederik A., “Stereotyping based on voice in
the presence of individuating information: Vocal femininity affects perceived
competence but not warmth” Personality and Social Psychology Bulletin, C.
XXXV, S. 2, 2009, ss. 198-211.
KUŞDİL Ersin M, KAĞITÇIBAŞI Çiğdem, “Türk öğretmenlerin değer yönelimleri
ve Schwartz değer kuramı.”, Türk Psikoloji Dergisi, C. XV, S. 45, 2000, ss. 5976.
LANDY Justin F., PIAZZA Jared, “Reevaluating moral disgust: sensitivity to many
affective states predicts extremity in many evaluative judgments”, Social
Psychological and Personality Science, C. X, S. 2, 2017, ss. 211-219.
LAW Danielle M. vd., “The changing face of bullying: An empirical comparison
between traditional and internet bullying and victimization”, Computers in
Human Behavior, C. XXVIII, S. 1, 2012, ss. 226-232.
LEACH Colin W., ELLEMERS Naomi, BARRETO Manuela, “Group virtue: The
importance of morality (vs. competence and sociability) in the positive
evaluation of in-groups”, Journal of Personality and Social Psychology, C.
XCIII, S. 2, 2007, ss. 234–249.
LEACH Colin W., vd., “Morality stereotyping as a basis of women’s in-group
favoritism: An implicit approach”, Group Processes and Intergroup Relations,
C. XX, S. 2, 2017, ss. 153-172.
LEMOINE
Jérémy,
KMIEC
Ruxanda,
ROLAND-LÉVY
Christine,
“Characterization of controlled gamblers and pathological gamblers using the
social representation theory”, European Review of Applied Psychology, C.
LXVII, S. 1, 2017, ss. 13-23.
LEUNG Angela K. Y., COHEN Dov, “Within- and between-culture variation:
Individual differences and the cultural logics of honor, face, and dignity
cultures”, Journal of Personality and Social Psychology, C, S. 3, 2011, ss. 507526.
LIVIATAN, Ido; JOST, John T. “System justification theory: Motivated social
cognition in the service of the status quo”, Social Cognition, C. XXIX, S. 3,
2011, ss. 231-237.
LORENZI-CIOLDI Fabio, DOISE Willem, “Image, social imaginary and social
representations”, Social identity theory: Constructive and critical advances,
(ed.) Abrams Dominic, Hogg Michael A., Springer-Verlag Publishing, 1990.
152
LOUGHNAN Steve vd., “Internalizing objectification: Objectified individuals see
themselves as less warm, competent, moral, and human”, British Journal of
Social Psychology, C. LVI , S. 2, 2017, ss. 217-232.
MAHALINGAM Ramaswami, LEU Janxin, “Culture, essentialism, immigration and
representations of gender”, Theory & Psychology, C. XV, S. 6, 2005, ss. 839860.
MAJOR Brenda, VICK Brooke S. “The psychological impact of prejudice”, On the
nature of prejudice: Fifty years after Allport, (ed.) John F Dovidio vd.,
Blackwell Publishing, 2005.
MARKOVÁ Ivana, “Social identities and social representations”, Social
representations and identity: Content, process, and power, Palgrave Macmillan,
(ed.) Gail Moloney, Iain Walker, 2007.
MATSUNAGA Masaki, “How to factor-analyze your data right: Do's, don'ts, and
how-to's”, International Journal of Psychological Research, C. III, S. 1, 2010,
ss. 97-110.
MOLINER Pascal, ABRIC Jean C., “Central core theory”, The cambridge handbook
of social representations, (ed.) Gordon Sammut, vd., United Kingdom,
Cambridge University Press, 2015.
MONACO Grégory L. O. vd., “Methods for studying the structure of social
representations: A critical review and agenda for future research”, Journal for
the Theory of Social Behaviour, C. VII, S. 3, 2016, ss. 306-331.
MOSCATELLI Silvia vd., “Can we identify with a nation low in morality? The
heavy weight of (im)morality in international comparison”, Political
Psychology, C. XL, S.1, 2019, ss. 93-110.
MOSCATELLI Silvia vd., “Men should be competent, women should have it all:
Multiple criteria in the evaluation of female job candidates”, Sex Roles, 2020, 120.
MOSCOVICI Serge, “On social representations”, Social Cognition: perspectives on
everyday understanding, (ed.) Joseph Forgas, Academic Press, 1981.
MOSCOVICI Serge, “Notes towards a description of social representations”,
European Journal of Social Psychology, C. XVIII, S. 3, 1988, ss. 211–250.
NETEMEYER Richard G., BEARDEN William O., SHARMA Subhash, “Scaling
procedures: Issues and applications”, Sage Publications, 2003.
OKIMOTO Tyler G., HEILMAN Madeline E., “The ‘bad parent’ assumption: how
gender stereotypes affect reactions to working mothers”, Journal of Social
Issues, C. LXVIII, S. 4, 2012, ss. 704–724.
153
OLDMEADOW Julian A., “Stereotype content and morality: How competence and
warmth arise from morally significant interactions”, British Journal of Social
Psychology, C. LVII, S. 4, 2018, ss. 834-854.
OLIVEIRA Pierre D. E., DAMBRUN Michael, “Maintaining the status quo and
social inequalities: Is stereotype endorsement related to support for system
justification?”, Current Research in Social Psychology, C. XIII, S. 9, 2007. ss.
101-121.
OROSZ Gábor, ROLAND-LÉVY Christine, “Social representation of competition
and fraud” Citizenship Teaching & Learning, C. VIII, S. 2, 2013, ss. 157-177.
PÂNZARU Gabriela M., vd., “Social representations of cancer among nursing
students”, Psihologia Socială, C. XXXVI, 2014, ss. 47-60.
PICCONI, Laura, vd., “Factor structure and measurement invariance across groups
of the Italian Eysenck Personality Questionnaire-Short form (EPP-S)”,
Personality and Individual Differences, C. CXXIII, 2018, ss. 76-80.
POTTER Jonathan; LITTON Ian, “Some problems underlying the theory of social
representations”, British Journal of Social Psychology, C. XXIV S. 2, 1985, ss.
81-90.
QUENZA Carlos J P, “On the structural approach to social representations”, Theory
& Psychology, C. XV, S. 1, 2005, ss. 77–100.
REYNA Christine, DOBRIA Ovidiu, WETHERELL Geoffrey, “The complexity and
ambivalence of immigration attitudes: Ambivalent stereotypes predict
conflicting attitudes toward immigration policies”, Cultural Diversity and
Ethnic Minority Psychology, C. XIX, S. 3, 2013, ss. 342-356.
RODRIGUES Heber vd., “Structural approach of social representation: Application
to the concept of wine minerality in experts and consumers”, Food Quality and
Preference, C. XLVI, 2015, ss. 166-172.
RODRIGUEZ MOSQUERA Patricia M., “Masculine and feminine honor
codes”, Revista de Psicología Social, C. XXVI , S. 1, 2011, ss. 63-72.
RODRIGUEZ MOSQUERA Patricia M vd.,“The role of honour concerns in
emotional reactions to offences”, Cognition and Emotion, C. XVI, S. 1, 2002,
ss. 143-163.
RUDMAN Laurie A, “Self-promotion as a risk factor for women: The costs and
benefits of counterstereotypical impression management”, Journal of
Personality and Social Psychology, C. LXXIV , S. 3, 1998, ss. 629-645.
RUDMAN Laurie A, GLICK Peter, “Feminized management and backlash toward
Agentic women: The hidden costs to women of a kinder, gentler image of
154
middle managers”, Journal of Personality and Social Psychology, C. LXXVII,
S. 5, 1999, ss.1004-1010.
SAKALLI Nuray, “Beliefs about wife beating among Turkish college students: The
effects of patriarchy, sexism, and sex differences”, Sex Roles, C. XLIV, S. 9-10,
2001, ss, 599-610.
SAKALLI-UǦURLU Nuray, “Çelişik duygulu cinsiyetçilik ölçeği: geçerlik ve
güvenirlik çalışması”, Türk Psikoloji Dergisi, C. XVII, S. 49, 2002, ss. 47-58.
SAKALLI-UĞURLU Nuray, AKBAŞ Gülçin, “Namus kültürlerinde “namus" ve
‘namus adına kadına şiddet’: Sosyal psikolojik açıklamalar”, Türk Psikoloji
Yazıları, C. XVI, S. 32, 2013, ss. 76-91
SAKALLI-UĞURLU Nuray, TÜRKOĞLU Beril, KUZLAK Abdülkadir, “How are
women and men perceived? Structure of gender stereotypes in contemporary
Turkey”, Nesne Psikoloji Dergisi, C. VI, S. 13, 2018a, ss. 309-336.
SAKALLI-UĞURLU Nuray vd, “Stereotypes of single and married women and men
in Turkish culture”, Current Psychology, 2018b, ss. 1-13.
SANCAR Serpil, “Erkeklik: İmkansız iktidar: Ailede, piyasada ve sokakta erkekler”
İstanbul, Metis Yayınları, 2016.
SARRICA Mauro vd., “The effects of lemmatization on textual analysis conducted
with IRaMuTeQ: results in comparison”. 13ème Journées internationales
d’Analyse statistique des Données Textuelles, 2016.
SAUNDERS Daniel vd., “The inventory of beliefs about wife beating: The
construction and initial validation of a measure of beliefs and attitudes”,
Violence and Victims, C. II, S. 1, 1987, ss. 39-57.
SAYANS-JIMÉNEZ Pablo, ROJAS TEJADA Antonio J., CUADRADO GUIRADO
Isabel, “Is it advisable to include negative attributes to assess the stereotype
content? Yes, but only in the morality dimension”, Scandinavian Journal of
Psychology, C. LVIII, S. 2, 2017, ss. 170-178.
SAYANS-JIMÉNEZ Pablo vd., “Extracting the evaluations of stereotypes: Bi-factor
model of the stereotype content structure”, Frontiers in Psychology, C. VIII,
2017, ss. 1-12.
SAYANS-JIMÉNEZ Pablo vd., “Morality stereotype content scale (mscs): Rasch
analysis and evidence of validity”, Ceskoslovenska Psychologie, C. LXII, S. 4,
2018, ss. 366-381.
SCHERMELLEH-ENGEL Karin, MOOSBRUGGER Helfried, MÜLLER Hans,
“Evaluating the fit of structural equation models: Tests of significance and
155
descriptive goodness-of-fit measures”, MPR-online, C. VIII, S. 2, 2003, ss. 2374.
SCHNEIDER David J, “The psychology of stereotyping”, Guilford Press, 2004.
SEVER Aysan, YURDAKUL Gökçeçiçek, “Culture of honor, culture of change: A
feminist analysis of honor killings in rural Turkey”, Violence Against Women,
C. VII, S. 9, 2001, ss. 964-998.
SHIM Hyun-Kyou, vd., “How a combination of two contradicting concepts is
represented: The representation of premium instant noodles and premium
yogurts by different age groups”, C. CXXV, Food Research International,
2019, ss. 1-10.
SMITH Nicholas A., MARTINEZ Larry R., SABAT Isaac E., “Weight and gender in
service jobs: The importance of warmth in predicting customer satisfaction”,
Cornell Hospitality Quarterly, C. LVII , S. 3, 2016, ss. 314-328.
STONE Jeff, “Behavioral discrepancies and the role of construal processes in
cognitive dissonance”, Cognitive social psychology: The princeton symposium
on the legacy and future of social cognition, (ed.) Moskowitz Gordon B.,
Princeton Symposium on the Legacy and Future of Social Cognition 2001.
TABACHNICK Barbara G., FIDELL Linda S., ULLMAN Jodie B., “Using
multivariate statistics”, Boston, MA: Pearson, 2007.
TAHİNCİOĞLU Ayşe N. Y., “Namusun halleri”, İstanbul, Postiga Yayınları, 2011.
TEIXEIRA Maria C T V vd., “A survey of women's social representations of aging
and rejuvenation”, The Spanish Journal of Psychology, C. X, S.1, 2007, ss.
104-114.
TINSLEY Howard E.. TINSLEY Diane, “Uses of factor analysis in counseling
psychology research”, Journal of Counseling Psychology, C. XXXIV, S. 4,
1987, ss. 414-424.
TOEWS Kelsi, CUMMINGS Jorden A., WILLIAMSON Linzi E., “Warmth,
competence, and blame: examining mothers of sexually abused children within
the stereotype content model”, Journal of Interpersonal Violence,
886260518805773, 2018, ss. 1-26.
“TÜRKÇE SÖZLÜK”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, 2011.
USKUL, Ayse K., OYSERMAN, Daphna, SCHWARZ, Norbert. “Cultural emphasis
on honor, modesty, or self-enhancement: Implications for the survey response
process”, Survey methods in multinational, multiregional and multicultural
context, (ed.) Timothy P. Johnson vd., John Wiley and Sons, 2010.
156
USKUL Ayse K. vd., “Honor Bound: The cultural construction of honor in Turkey
and the Northern United States”, Journal of Cross-Cultural Psychology, C.
XLIII , S. 7, 2012, ss. 1131-1151.
USKUL Ayse K. vd., (2019) “Cultures of honor”, Handbook of cultural psychology
(ed.) Markus Kitayama vd., The Guilford Press, New York, 2019.
VANDELLO Joseph A., COHEN Dov, “Male honor and female fidelity: Implicit
cultural scripts that perpetuate domestic violence”, Journal of Personality and
Social Psychology, C. LXXXIV, S. 5, 2003, ss. 997–1010.
VANDELLO Joseph A. vd., “Precarious manhood”, Journal of Personality and
Social Psychology, C. XCV , S. 6, 2008, ss. 1325–1339.
VAN DER LEE Romy vd., “In or out? How the perceived morality (vs. competence)
of prospective group members affects acceptance and rejection”, European
Journal of Social Psychology, C. XLVII, S. 6, 2017, ss. 748-762.
VAN OSCH Yvette vd., “A different kind of honor culture: Family honor and
aggression in Turks”, Group Processes and Intergroup Relations, C. XVI, S. 3,
2013, ss. 334-344.
VAN OSCH, Y.; ERMERS, R. “To a more systematic approach of studying honor
and honor-related violence: Relating dishonor to an immoral reputation”,
Retrieved from: osf. io/2a3cr, 2019.
VARGAS-SALFATE Salvador vd., “A comparison of social dominance theory and
system justification: The role of social status in 19 nations”, Personality and
Social Psychology Bulletin, C. XLIV, S. 7, 2018, ss. 1060-1076.
VARGHESE Lebena, LINDEMAN Meghan I. H., FINKELSTEIN Lisa, “Dodging
the double bind: the role of warmth and competence on the relationship between
interview communication styles and perceptions of women’s hirability”,
European Journal of Work and Organizational Psychology, C. XXVII, S. 4,
2018, ss. 418-429.
VAUGHN Allison A. vd., “Stereotypes, emotions, and behaviors toward lesbians,
gay men, bisexual women, and bisexual men”, Journal of Homosexuality, C.
LXIV, S. 13, 2017, ss. 1890-1911.
WADE Leslie M., BREWER Marilynn B. “The structure of female subgroups: An
exploration of ambivalent stereotypes”, Sex Roles, C. LIV, S. 11-12, 2006, ss.
753-765.
WAKSLAK Cheryl J. vd., “Moral outrage mediates the dampening effect of system
justification on support for redistributive social policies”, Psychological
Science, C. XVIII, S. 3, 2007, ss. 267-274.
157
WIEDERKEHR Virginie vd., “Belief in school meritocracy as a system-justifying
tool for low status students”, Frontiers in Psychology, C. VI, 2015.
158
*
Aktan (2012: 36)
Eckes (2002: 103)
*
Ebert, Steffens ve Kroth
(2014: 364)
x
Boysen (2017: 101)
Bay-Cheng, Bruns
Maguin (2018: 706)
*
Heflick,
Goldenberg,
Cooper ve Puvia (2011:
577)
Vaughn, Teeters, Sadler
ve Cronan (2017: 1895)
x
De lemus ve Bukowski
(2013: 3)
Budziszewska, Hansen ve
Bilewicz (2014: 685)
*
ve
Follmer ve Jones (2017:
497)
García-Ael, Cuadrado ve
Molero (2018: 5)
Smith, Martinez ve Sabat
(2016 :319)
Toews, Cummings, ve
Williamson (2018: 9)
(Sevecenlik sıfatları * ile, yetkinlik sıfatları x ile işaretlenmiştir).
Varghese, Lindeman ve
Finkelstein (2018: 421)
EKLER
Ek 1 Alandaki Çalışmalarda Kullanılan Yetkinlik ve Sevecenlik Kalıpyargılarının İçeriklerine İlişkin Tablo
SEVECENLİK (*)
YETKİNLİK (x)
Friendly- Arkadaş canlısı
Ambitious- Hırslı
Loving- Sevgi dolu
Independent- Bağımsız
x
x
x
x
Sensitive/sensible-Duyarlı
Intelligent- Zeki
x
x
x
x
Tolerant- Hoşgörülü
Strong- Güçlü
*
*
*
*
Warm- Sevecen
Talented- Kabiliyetli
*
*
*
*
*
*
*
Humane- İnsancıl
Competent- Yetkin
x
x
x
x
x
x
x
Sincere- İçten
Efficient- Yeterli
*
*
*
*
*x
*
*x
Intimate- Samimi
Confident- Öz güvenli
x
x
x
x
x
x
*
Good natured- İyi huylu
Competitive- Rekabetçi
*x
*x
*x
*x
*
*x
Nice-İyi
Capable- Yetenekli
x
Thoughtful-Düşünceli
Skillful/skilled- Becerikli
x
Sentimental-Hassas
Autonomous- Özerk
x
*
x
*
x
x
*
x
x
159
*
*x
x
x
*
*
*
*
*x
x
x
x
x
*x
x
*
*x
*
x
*
x
x
x
*
x
Trustworthy-Güvenilir
Demanding-Talepkar
*
Well-intentioned-İyi niyetli
Assertive-İddialı
*
Likable-Sempatik
Professional- Profesyonel
Cordial- Candan
Expert- Uzman
Honest-Dürüst
Hardworking- Çalışkan
Caring- Şefkatli
Rational-Mantıklı
Kind- Nazik
Successful-Başarılı
Generous-Cömert
Determined- Kararlı
x
x
*
*
x
*x
x
*
*
*
x
x
*
*
x
x
Qualified- Kalifiye
Not. Tabloda yer verilen çalışmalara, EBSCOhost, PsycInfo, PsycNET, Scopus, JSTOR, Sciencedirect ve Web of Science veri tabanları aracılığıyla ulaşılmıştır. Çalışma özetinde veya anahtar kelimelerinde “stereotype
content model” ve “gender” ifadelerinin her ikisinin de yer aldığı çalışmalar veri tabanlarında taranmış ve dâhil edilme kriterlerine uyan araştırmalar seçilmiştir. Dâhil edilme kriterleri şu şekildedir: a. Görgül çalışma
olmak, b. Kadınlara ve/veya erkeklere yönelik kalıpyargıları incelemek. Bu araştırmaların her birinde sevecenlik ve yetkinlik kalıpyargılarını temsil eden sıfatlar listelenmiş ve Türkçe’ye çevrilmiştir. Ayrıca,
Türkiye’deki toplumsal cinsiyet kalıpyargılarının incelendiği bir çalışmada (Aktan, 2012: 36) yer verilen yetkinlik ve sevecenlik sıfatları da bu listeye eklenmiştir.
160
(2017: 166)
x
x
Heflick, Goldenberg, Cooper ve
Puvia (2011: 577)
x
x
x
x
x
Sayans‐Jiménez, Tejada ve Guirado
(2017: 172)
x
x
x
Kervyn, Fiske ve Yzerbyt (2015: 7)
x
Galen, Williams ve Wey (2014:
287)
x
x
x
Brambilla, Hewstone ve Colucci
(2013: 651)
x
x
x
x
Sayans-Jiménez ve diğerleri (2018:
369)
x
x
x
x
x
x
Brambilla, Rusconi, Sacchi ve
161
Abele ve diğerleri (2016: 5)
x
x
x
x
Cherubini (2011: 138)
x
Loughnan, Baldissarri, Federica
Spaccatini ve Elder (2017: 220)
x
x
x
x
x
x
Brambilla ve Riva (2017: 247)
van der Lee, Ellemers, Scheepers ve
Rutjens (2017: 751)
x
x
x
x
x
Landy, Piazza, ve Goodwin (2017:
213)
x
x
x
Brambilla, Sacchia, Pagliaro ve
Ellemers (2013: 814)
x
x
x
Moscatelli, Menegatti, Albarello,
Pratto ve Rubini (2019: 98)
x
x
x
x
x
Brambilla, Sacchi , Rusconi,
Cherubini ve Yzerbyt( 2012: 153)
x
x
x
x
x
x
de Kwaadsteniet, Kiyonari,
Molenmaker ve van Dijk (2019: 4)
DeWall, Altermatt ve Thompson
(2005: 399)
x
x
Altermatt, DeWall ve Leskinen,
2003: 634)
Ek 2 Alandaki Çalışmalarda Kullanılan Ahlak Kalıpyargısının İçeriğine İlişkin Tablo
Leach, Carraro, Garcia ve Kang
(Sevecenlik
sıfatları ile
ortak ahlak
x
sıfatları * ile
x
x
işaretlenmiştir)
Honest-Dürüst*
x
x
.
Sincere-İçten*
x
x
TrustworthyGüvenilir*
Moral-Ahlaklı
Truthful-Doğru
sözlü
Respectful-Saygı
duyulan
Reliable-Güven
veren+
Fair- Adil
JustHakkaniyetli
RighteousErdemli
Pure-Saf/temiz
PrincipledPrensipli
Oldmeadow (2018: 845)
x
ResponsibleSorumluluk
sahibi
Malicious-Kötü
niyetli
x
TreacherousGüvenilmez
(Antonym :
Treacherous )
AggressiveSaldırgan
x
False-Yalancı
(Antonym :
Righteous)
HarmfulTehlikeli
x
x
x
x
x
x
Sinful-Günahkar
Not1. Tabloda yer verilen çalışmalara, EBSCOhost, PsycInfo, PsycNET, Scopus, JSTOR, Sciencedirect ve Web of Science veri tabanları aracılığıyla ulaşılmıştır. Çalışma özetinde veya anahtar kelimelerinde 1)
“stereotype” ve “morality” kelimelerinin birlikte yer aldığı çalışmalar 2) “competence”, “warmth/sociability” ve “morality” kelimelerinin birlikte yer aldığı çalışmalar veri tabanlarında taranmış ve dâhil edilme
kriterlerine uyan araştırmalar seçilmiştir. Dâhil edilme kriterleri şu şekildedir: a. Görgül çalışma olmak, b. Ahlak kalıpyargı içeriklerini kapsamak.
İlgili çalışmaların yanı sıra, ahlak kalıpyargısının toplumsal cinsiyet bağlamında incelendiği çalışmalar taranmıştır. Bu niteliğe sahip olan iki adet çalışmaya rastlanmıştır. Söz konusu çalışmalarda çeşitli kadın
gruplarını tanımlamada farklı kalıpyargıların ne ölçüde kullanıldığı incelenmiştir (Altermatt, DeWall ve Leskinen, 2003: 634; DeWall, Altermatt ve Thompson, 2005: 399).
+
Not2.Reliable-Güven veren sıfatı, Türkçe’de güvenilir sıfatı ile eş anlamlı olduğundan güven veren sıfatına yer verilmemiştir.
Not 3. Olumsuz sıfatlar arasındaki güvenilmez sıfatının güvenilir ile, yalancı sıfatının dürüst ile zıt anlamlı olması nedeniyle bu sıfatlar dâhil edilmemiştir. İki veya daha fazla çalışmada yer verilen olumsuz
nitelikteki ahlak sıfatlarından bu iki sıfat haricinde geriye başka bir sıfat kalmaması nedeniyle yalnızca olumlu nitelikteki ahlak sıfatlarının kullanılmasına karar kılınmıştır.
162
Ek 3 Birinci Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları
Bilgilendirilmiş Onam Formu
Sayın katılımcı, bu araştırma, Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü Doktora
öğrencisi Ezgi Kaşdarma tarafından Doç. Dr. Leman Pınar Tosun danışmanlığındaki
doktora tezi kapsamında yürütülmektedir. Bu duyuru metni sizi araştırma koşulları
hakkında bilgilendirmek için hazırlanmıştır. Araştırmanın amacı, bazı insani
özelliklere ilişkin içeriklerin belirlenmesidir.
Yaklaşık olarak on beş dakika sürmesi beklenen bu çalışmaya katılım
tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Ankette kimliğinize ilişkin bilgi
istenmemektedir ve cevaplarınız gizli tutulacaktır. Elde edilecek sonuçlar yalnızca
araştırmacılar tarafından değerlendirilip, bilimsel çalışma ve yayınlarda
kullanılacaktır. Anket içeriğinde, genel olarak kişisel rahatsızlık verecek sorular yer
almamaktadır. Ancak, anket sorularını cevaplarken herhangi bir nedenden ötürü
devam etmek istemezseniz çalışmayı bırakma hakkına sahipsiniz.
Çalışmanın sonunda, bu çalışmayla ilgili sorularınız cevaplanacaktır. Bu
çalışmaya katıldığınız için şimdiden teşekkür ederiz. Çalışma hakkında daha fazla
bilgi almak için Ezgi Kaşdarma ile iletişim kurabilirsiniz. Katılımınız için teşekkür
ederiz.
Araş. Gör. Ezgi Kaşdarma, e-posta: ezgi.kasdarma@erzurum.edu.tr
“Bu çalışmaya tamamen gönüllü olarak katılıyorum ve istediğim
zaman yarıda kesebileceğimi
biliyorum. Verdiğim bilgilerin bilimsel
amaçlı yayınlarda kullanılmasını kabul ediyorum.”
□
(“Şartları okudum, kabul ediyorum” seçeneği işaretlendiği takdirde anket
formlarına geçilecektir)
163
Demografik Bilgi Formu
1) Cinsiyetiniz: ( )Kadın ( )Erkek
2) Yaşınız: _________
3) Öğrenci iseniz,
Bölümünüz: _________________________
Öğrenci değilseniz,
Mesleğiniz? ________________________________
4) Eğitim durumunuz?
(
)Bir diplomam yok
(
)İlkokul
(
)Ortaokul
(
)Lise
(
)Üniversite
( )Lisansüstü
5) Doğum yeriniz? ___________________
6) Şu an ikamet ettiğiniz şehir? ___________________
7) En uzun süre ikamet ettiğiniz yerleşim birimini işaretleyiniz:
( )Köy
( )İlçe
( )Şehir
( )Büyükşehir
8) Medeni durumunuz?
( )Evli ( )Boşanmış ( )Ayrı yaşıyor ( )Eşim vefat etti
( )Hiç evlenmedim
9) Türkiye’deki sosyal ve ekonomik yapılanmayı, en alt düzeyi 1. ve en üst düzeyi 7.
basamağı olan bir merdiven olarak hayal ediniz. Buna göre, lütfen sosyal ve ekonomik
refah durumunuzu düşünerek, hangi basamakta bulunduğunuzu işaretleyiniz.
(
)1. basamak
(
)2. basamak
(
)3. basamak
(
)5. basamak
(
)6. basamak
(
)7. basamak
164
(
)4. basamak
Namuslu Kadına ve Namuslu Erkeğe Yönelik Sosyal Temsil Çalışması
Formları Örneği
İnsanların bazı özellikleri hakkında düşünüldüğünde, birtakım insani sıfatlar
kullanılmaktadır.
Örneğin, sanatçı denilince deli dolu, sorumsuz, rahat, konuşkan, sıradan olmayan
gibi sıfatlar aklınıza geliyor olabilir.
L
Lütfen, namuslu bir erkek denilince aklınıza ilk gelen 5 sıfatı aşağıda bırakılan
boşluğa yazınız.
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
Lütfen yukarıda yazığınız sıfatları, bu sıfatların yanında yer alan kutucuklara
önem sırasına göre diziniz. 1: en önemli, 5: en az önemli gördüğünüz sıfat
olmalıdır.
165
Şimdi de lütfen, namuslu bir kadın denilince aklınıza ilk gelen 5 sıfatı aşağıda
bırakılan boşluğa yazınız.
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
…………………………………….
Lütfen yukarıda yazığınız sıfatları, bu sıfatların yanında yer alan kutucuklara
önem sırasına göre diziniz. 1: en önemli, 5: en az önemli gördüğünüz
sıfat olmalıdır.
166
Ek 4 İkinci ve Üçüncü Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları
Bilgilendirilmiş Onam Formu
Sayın katılımcı, bu araştırma, Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü Doktora
öğrencisi Ezgi Kaşdarma tarafından Doç. Dr. Leman Pınar Tosun danışmanlığındaki
doktora tezi kapsamında yürütülmektedir. Bu duyuru metni sizi araştırma koşulları
hakkında bilgilendirmek için hazırlanmıştır. Araştırmanın amacı, çeşitli özelliklere
kadınların ve erkeklerin ne düzeyde sahip olduğu değerlendirmelerinin
incelenmesidir.
Yaklaşık olarak yirmi dakika sürmesi beklenen bu çalışmaya katılım
tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Ankette kimliğinize ilişkin bilgi
istenmemektedir ve cevaplarınız gizli tutulacaktır. Elde edilecek sonuçlar yalnızca
araştırmacılar tarafından değerlendirilip, bilimsel çalışma ve yayınlarda
kullanılacaktır. Anket içeriğinde, genel olarak kişisel rahatsızlık verecek sorular yer
almamaktadır. Ancak, anket sorularını cevaplarken herhangi bir nedenden ötürü
devam etmek istemezseniz çalışmayı bırakma hakkına sahipsiniz.
Çalışmanın sonunda, bu çalışmayla ilgili sorularınız cevaplanacaktır. Bu
çalışmaya katıldığınız için şimdiden teşekkür ederiz. Çalışma hakkında daha fazla
bilgi almak için Ezgi Kaşdarma ile iletişim kurabilirsiniz. Katılımınız için teşekkür
ederiz.
Araş. Gör. Ezgi Kaşdarma, e-posta: ezgi.kasdarma@erzurum.edu.tr
“Bu çalışmaya tamamen gönüllü olarak katılıyorum ve istediğim
zaman yarıda kesebileceğimi
biliyorum. Verdiğim bilgilerin bilimsel
amaçlı yayınlarda kullanılmasını kabul ediyorum.”
□
(“Şartları okudum, kabul ediyorum” seçeneği işaretlendiği takdirde anket
formlarına geçilecektir)
167
Demografik Bilgi Formu
1)
Cinsiyetiniz: ( )Kadın ( )Erkek
2)
Yaşınız: _________
3)
Öğrenci iseniz,
Bölümünüz: _________________________
Öğrenci değilseniz,
Mesleğiniz? ________________________________
4)
Eğitim durumunuz?
(
)Bir diplomam yok
(
)İlkokul
(
)Ortaokul
(
)Lise
(
)Üniversite
( )Lisansüstü
5)
Doğum yeriniz? ___________________
6)
Şu an ikamet ettiğiniz şehir? ___________________
7)
En uzun süre ikamet ettiğiniz yerleşim birimini işaretleyiniz:
( )Köy
8)
( )İlçe
( )Şehir
( )Büyükşehir
Medeni durumunuz?
( )Evli ( )Boşanmış ( )Ayrı yaşıyor ( )Eşim vefat etti
9)
( )Hiç evlenmedim
Türkiye’deki sosyal ve ekonomik yapılanmayı, en alt düzeyi 1. ve en üst düzeyi 7.
basamağı olan bir merdiven olarak hayal ediniz. Buna göre, lütfen sosyal ve ekonomik
refah durumunuzu düşünerek, hangi basamakta bulunduğunuzu işaretleyiniz.
(
)1. basamak
(
)2. basamak
(
)3. basamak
(
)5. basamak
(
)6. basamak
(
)7. basamak
168
(
)4. basamak
Kalıpyargı İçeriklerine Dair Değerlendirme Formu Örneği
Bu çalışmanın amacı, farklı sosyal grupların çeşitli özellikler açısından toplumumuzda nasıl
değerlendirildiğinin incelenmesidir.
Sizden ilk istediğimiz, kadınların toplumsal bir grup olarak Türkiye genelinde nasıl
değerlendirildiğini düşünmenizdir. Ülkemizdeki pek çok bireyin görüşüne göre, KADINLAR
ne ölçüde aşağıdaki özelliklere sahiptir?
(Şimdi de sizden istediğimiz, erkeklerin toplumsal bir grup olarak Türkiye genelinde nasıl
değerlendirildiğini düşünmenizdir. Ülkemizdeki pek çok bireyin görüşüne göre, ERKEKLER
ne ölçüde aşağıdaki özelliklere sahiptir?)
Ölçek üzerindeki rakamların anlamı şöyledir:
1 “Bu özelliğe, neredeyse hiçbir kadın sahip değildir”
2 “Bu özelliğe, çok az kadın sahiptir”
3 “Bu özelliğe, bazı kadınlar sahiptir”
4 “Bu özelliğe, çoğu kadın sahiptir”
5 “Bu özelliğe, neredeyse tüm kadınlar sahiptir”
Size, kişisel görüşünüzü değil, toplum genelinin ne düşündüğü hakkındaki fikrinizi soruyoruz.
169
(Sosyallik sıfatları)
Arkadaş canlısı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
3
(bazı
sahiptir)
sahiptir)
kadınlar
4
(çoğu
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
sahiptir)
Duyarlı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Sevgi dolu*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Hoşgörülü*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Sevecen
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
İçten*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
İyi huylu
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Şefkatli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Nazik*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Sempatik
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Hırslı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Bağımsız
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Zeki
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Yetkin
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Yeterli (iş
yaşamında)
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Öz güvenli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Rekabetçi
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Yetenekli (iş
yaşamında)
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Becerikli (iş
yaşamında)
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Dürüst*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
İçten*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Güvenilir*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
(Yetkinlik sıfatları)
(Ahlak sıfatları)
170
Ahlaklı*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4
(çoğu
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
sahiptir)
Saygı duyulan
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Adil*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Erdemli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
(Hem namuslu kadını hem namuslu erkeği niteleyen sıfatlar)
Dürüst*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Eşine sadakatli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Güvenilir (aile
yaşamında, eşe
yönelik)*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Güvenilir (iş
yaşamında ve
sosyal yaşamda)*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Ahlaklı*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Edepli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Merhametli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Adil*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Hoşgörülü*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Saygılı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Ailesine bağlı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
(Sadece namuslu kadını niteyelen sıfatlar)
İffetli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Terbiyeli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Sorumluluk sahibi
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Mütevazı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Hanımefendi
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Nazik*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Becerikli (ev
işlerinde)
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
171
Görgülü
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Fedakâr
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
İyi bir anne
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Vefalı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Örf/âdetine bağlı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
(Sadece namuslu erkeği niteyelen sıfatlar)
Ağırbaşlı
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Sevgi dolu*
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Onurlu
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Dindar
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Eşini aldatmayan
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Empati kurabilen
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Şerefli
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Çalışkan
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Vatansever
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Evine bakan/evini
geçindiren
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Davranışlarıyla
kadınları rahatsız
etmeyen
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
Yalan söylemeyen
1 (neredeyse hiçbir
kadın sahip değildir)
2 (çok az kadın
sahiptir)
3 (bazı
sahiptir)
kadınlar
4 (çoğu
sahiptir)
kadın
5 (neredeyse tüm
kadınlar sahiptir)
(Not 1. Çalışmada sıfatlar karışık şekilde sunulmuştur)
(Not 2. * ile işaretlenen sıfatlar, kalıpyargılar arasındaki ortak sıfatlardır. Bu nedenle formlarda tek bir sefer
kullanılmıştır)
(Not 3. Birinci çalışmanın sonucuna güvenilir sıfatının iki farklı anlamı olabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle
anlamı değiştiren açıklamalar, parantez içinde sunulmuştur (güvenilir: iş yaşamında, sosyal yaşamda ya da aile
yaşamında, eşe yönelik). Yetkinlik sıfatları olan becerikli, yetenekli ve yeterli sıfatları, dilimizdeki olası anlam
karışıklığının önlenmesi adına iş yaşamında ifadesiyle birlikte sunulmuştur)
(Not 4. Namuslu kadın ve namuslu erkek sıfatları, sadece ilgili cinsiyetin formunda yer almıştır)
172
Ek 5 İkinci Çalışmadaki Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesindeki Her Bir Maddenin
Ortalama Değer ve Standart Sapmaları
Yetenekli (iş yaşamında)
Yeterli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
Rekabetçi
Yetkin
Bağımsız
Zeki
Özgüvenli
Saygı duyulan
Sevecen
Sevgi dolu
Şefkatli
Duyarlı
Sempatik
Nazik
Arkadaş canlısı
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
Dürüst
Ailesine bağlı
Ahlaklı
Eşine sadakatli
Merhametli
İçten
Hırslı
Adil
İyi huylu
Erdemli
Edepli
Güvenilir (aile yaşamında, sosyal yaşamda)
Hoşgörülü
Saygılı
Kadınlara Yönelik Kalıpyargılar
Ort.
SS
Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar
Ort.
SS
3.10
3.08
3.17
3.36
2.81
2.35
3.11
2.81
2.90
3.35
3.47
3.64
3.45
3.12
3.35
2.29
3.57
3.29
3.84
3.38
3.62
3.71
3.04
3.22
3.11
3.12
3.22
3.49
3.57
3.36
3.35
.89
.87
.86
1.05
.80
.83
.88
.89
.90
.78
.81
.89
.85
.76
.80
.79
.84
.76
.83
.84
.84
.84
.81
1.05
.88
.77
.80
.88
.84
.80
.73
3.23
3.26
3.17
3.47
3.16
3.65
3.10
3.29
3.08
2.59
2.68
2.63
2.52
2.73
2.37
3.18
2.91
2.59
3.18
2.14
2.56
2.78
2.59
3.35
2.78
2.71
2.84
2.65
2.91
2.69
3.02
173
.75
.80
.78
.96
.86
1.13
.77
.95
.75
.78
.77
.75
.78
.76
.78
.92
.90
.89
.85
.85
.87
.75
.73
.81
.77
.71
.72
.83
.90
.76
.76
Ek 6 Üçüncü Çalışmada Elde Edilen Özellikler Arasındaki Korelasyonlar ve Madde-Toplam Korelasyonları
Kadına yönelik ahlak/namus özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
İffetli
İffetli
1.00
Terbiyeli
Terbiyeli
**
1.00
.45
Hanımefendi
Hanımefendi
.43
**
.55
Ahlaklı
.49
**
**
.56
1.00
.59
Ahlaklı
Dürüst
Görgülü
.38
**
.33
**
.69
**
**
.38
**
.40
**
.75
**
.47
**
.40
**
.42
**
.76
**
.61
**
.47
**
.44
**
.81
**
1.00
.45
**
.40
**
.76
**
1.00
.44
**
.69
**
1.00
.66
**
Edepli
.50
**
**
.48
**
1.00
Edepli
Dürüst
Görgülü
Toplam
1.00
** p< . 0.01
Kadına yönelik sosyallik özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
Duyarlı
Duyarlı
Sevgi dolu
Sevecen
Toplam
1.00
Sevgi dolu
**
1.00
.47
Sevecen
.36
**
.44
Sempatik
.27
**
**
.31
1.00
.41
Sempatik
Şefkatli
Nazik
Toplam
** p< . 0.01
Şefkatli
.34
**
**
.48
**
1.00
Nazik
Toplam
.31
**
.66
**
**
.41
**
.75
**
.41
**
.34
**
.71
**
.31
**
.32
**
.63
**
1.00
.47
**
.73
**
1.00
.68
**
1.00
174
Kadına yönelik yetkinlik özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
Yetenekli
Yetkin
Yetkin
1.00
Yetenekli (iş yaşamında)
Zeki
(iş yaşamında)
**
1.00
.33
Zeki
.34
**
.42
Yeterli
Becerikli
(iş yaşamında)
(iş yaşamında)
Toplam
.32
**
.37
**
.65
**
**
.50
**
.41
**
.74
**
1.00
.39
**
.31
**
.68
**
1.00
.47
**
.76
**
1.00
.73
**
Yeterli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
Toplam
1.00
** p< . 0.01
Erkeğe yönelik ahlak/namus özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
Ahlaklı
Onurlu
Dürüst
Eşini
Güvenilir
aldatmayan
(aile yaşamında,
Şerefli
Ailesine bağlı
Toplam
eşe yönelik)
Ahlaklı
Onurlu
Dürüst
1.00
**
1.00
.39
.39
**
.38
**
.35
**
.44
**
.35
**
.67
**
.46
**
.30
**
.37
**
.43
**
.35
**
.69
**
1.00
.32
**
.40
**
.34
**
.29
**
.65
**
1.00
.47
**
.46
**
.35
**
.69
**
1.00
.46
**
.49
**
.73
**
1.00
.48
**
.75
**
1.00
.67
**
Eşini aldatmayan
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
Şerefli
Ailesine bağlı
Toplam
1.00
** p< . 0.01
175
Erkeğe yönelik yetkinlik özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
Çalışkan
Yetkin
Zeki
Yetkin
1.00
Zeki
**
1.00
.46
Çalışkan
.41
**
.50
Yeterli
Yetenekli
(iş yaşamında)
(iş yaşamında)
Toplam
.40
**
.37
**
.71
**
**
.41
**
.32
**
.72
**
1.00
.58
**
.42
**
.78
**
1.00
.52
**
.78
**
1.00
.71
**
Yeterli (iş yaşamında)
Yetenekli (iş yaşamında)
Toplam
1.00
** p< . 0.01
Erkeğe yönelik sosyallik özellikleri arasındaki korelasyonlar ve madde-toplam korelasyonları
Sevecen
Sevecen
İçten
İyi huylu
1.00
İçten
**
1.00
.51
İyi huylu
Şefkatli
.57
**
.53
**
.58
**
.49
1.00
.56
Şefkatli
Nazik
Merhametli
Sempatik
Toplam
Nazik
.53
**
**
.41
**
1.00
Merhametli
.37
**
**
.42
.53
**
.53
Sempatik
Toplam
.43
**
.76
**
**
.38
**
.73
**
.50
**
.37
**
.79
**
**
.52
**
.49
**
.79
**
1.00
.44
**
.47
**
.75
**
1.00
.42
**
.70
**
1.00
.68
**
1.00
** p< . 0.01
176
Ek 7 Dördüncü Çalışmada Kullanılan Ölçüm Araçları
Bilgilendirilmiş Onam Formu
Sayın katılımcı, bu araştırma, Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü Doktora
öğrencisi Ezgi Kaşdarma tarafından Doç. Dr. Leman Pınar Tosun danışmanlığındaki
doktora tezi kapsamında yürütülmektedir. Bu duyuru metni sizi araştırma koşulları
hakkında bilgilendirmek için hazırlanmıştır. Araştırmanın amacı, çeşitli tutum
ölçümleri arasındaki ilişkilerin incelenmesidir.
Yaklaşık olarak yirmi dakika sürmesi beklenen bu çalışmaya katılım
tamamen gönüllülük esasına dayanmaktadır. Ankette kimliğinize ilişkin bilgi
istenmemektedir ve cevaplarınız gizli tutulacaktır. Elde edilecek sonuçlar yalnızca
araştırmacılar tarafından değerlendirilip, bilimsel çalışma ve yayınlarda
kullanılacaktır. Anket içeriğinde, genel olarak kişisel rahatsızlık verecek sorular yer
almamaktadır. Ancak, anket sorularını cevaplarken herhangi bir nedenden ötürü
devam etmek istemezseniz çalışmayı bırakma hakkına sahipsiniz.
Çalışmanın sonunda, bu çalışmayla ilgili sorularınız cevaplanacaktır. Bu
çalışmaya katıldığınız için şimdiden teşekkür ederiz. Çalışma hakkında daha fazla
bilgi almak için Ezgi Kaşdarma ile iletişim kurabilirsiniz. Katılımınız için teşekkür
ederiz.
Araş. Gör. Ezgi Kaşdarma, e-posta: ezgi.kasdarma@erzurum.edu.tr
“Bu çalışmaya tamamen gönüllü olarak katılıyorum ve istediğim
zaman yarıda kesebileceğimi
biliyorum. Verdiğim bilgilerin bilimsel
amaçlı yayınlarda kullanılmasını kabul ediyorum.”
□
(“Şartları okudum, kabul ediyorum” seçeneği işaretlendiği takdirde anket
formlarına geçilecektir)
177
Demografik Bilgi Formu
178
Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılar Listesi
179
180
Cinsiyet Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği
181
Namus Sistemini Meşrulaştırma Ölçeği
182
Evlilikte Kadına Yönelik Şiddeti Meşrulaştıran İçerikler Ölçeği
183
Ek 8 Kadınlara ve Erkeklere Yönelik Kalıpyargılara İlişkin Dördüncü
Çalışmadaki Faktör Analizi Bulguları
Kadınlara yönelik kalıpyargılar verilerindeki Bartlett küresellik testi anlamlı
bulunmuştur (χ 2 (153) = 1760.63, p < .001). Böylece, ilgili veri setine faktör analizi
uygulamanın uygun olduğu görülmüştür. Kaiser-Meyer-Olkin değerinin yüksek
düzeyde olduğu görülerek (KMO = .90), analiz için örneklem sayısının yeterli
olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Erkeklere yönelik kalıpyargılar verilerindeki Bartlett
küresellik testi de anlamlıdır (χ 2 (171) = 1805.09, p < .001) ve Kaiser-Meyer-Olkin
değeri yüksek düzeydedir (KMO = .92). Kadınlar (χ2 (102) = 220.55, p < .001) ve
erkekler (χ2 (117) = 238.47, p < .001) için elde edilen uyum indeksleri yüksek
düzeydedir. Scree Plot grafiği, özdeğeri 1’in üzerinde bir ila üç faktörlü çözüm
üretmiştir. Hem kadınlara hem de erkeklere yönelik analizlerde bir zorlama
uygulanmaksızın üçer faktörlü yapı elde edilmiştir. Tüm sıfatlar beklenilen
boyutlarda konumlanmıştır. Aşağıda yer alan tablolarda analiz sonuçları
sunulmuştur, .35 ve altındaki değerlere yer verilmemiştir.
Kadınlara yönelik kalıpyargı analizleri
Ahlak/namus
.88
.86
.81
.66
.62
.61
.41
Ahlaklı
Terbiyeli
Hanımefendi
İffetli
Dürüst
Edepli
Görgülü
Yetenekli (iş yaşamında)
Yeterli (iş yaşamında)
Becerikli (iş yaşamında)
Yetkin
Zeki
Sempatik
Sevgi dolu
Sevecen
Duyarlı
Nazik
Şefkatli
Açıklanan varyans yüzdesi %61
Kalıpyargı boyutu
Yetkinlik
Sosyallik
.89
.81
.77
.69
.47
%40.55
184
%13.02
.81
.72
.82
.43
.40
.37
%7.77
Erkeklere yönelik kalıpyargı analizleri
Sempatik
İçten
Sevecen
İyi huylu
Merhametli
Şefkatli
Nazik
Yeterli (iş yaşamında)
Yetkin
Yetenekli (iş yaşamında)
Çalışkan
Zeki
Dürüst
Ahlaklı
Eşini aldatmayan
Güvenilir (aile yaşamında, eşe yönelik)
Şerefli
Ailesine bağlı
Onurlu
Açıklanan varyans yüzdesi %58
Sosyallik
.85
.84
.72
.58
.50
.43
Kalıpyargı boyutu
Yetkinlik
Ahlak/namus
.87
.78
.62
.51
.38
%40.42
185
%9.31
.81
.71
.68
.68
.53
.49
.41
%8.05