Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Türkiyat Araştırmaları Anabilim Dalı
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Doktora Programı
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ÖYKÜ: B2
DÜZEYİNDE OKUMA VE YAZMA BECERİSİ GELİŞTİRME
Yasemin AŞCI
Doktora Tezi
Ankara, 2019
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ÖYKÜ: B2 DÜZEYİNDE
OKUMA VE YAZMA BECERİSİ GELİŞTİRME
Yasemin AŞCI
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Türkiyat Araştırmaları Anabilim Dalı
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Doktora Programı
Doktora Tezi
Ankara, 2019
v
TEŞEKKÜR
Tez yazma sürecim boyunca tüm yoğunluğuna rağmen, bana her zaman kıymetli vaktini
ayıran, çalışmalarım konusunda beni sürekli olarak motive eden, sabırla beni bu zorlu
süreçte yönlendiren, her konuda konuşabildiğim çok değerli hocam Doç. Dr. Nazmiye
TOPÇU TECELLİ’ye tüm desteğinden dolayı teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.
Tez izleme komitemde yer alan, tezimin yazım ve uygulama aşamalarına yönelik yapıcı
eleştiriler ve öneriler ile desteğini esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Ayten GENÇ
ve Dr. Öğr. Üyesi İbrahim ATABEY’e teşekkürlerimi sunarım. Tezimin içeriği ve
uygulamaya yönelik çalışmalar konusunda vakit ayırarak bana yol gösteren değerli
hocam Dr. Öğr. Üyesi Erol BARIN’a teşekkür borçluyum. Tez savunma jürimde bulunan,
olumlu tutumu ile süreci kolaylaştıran Doç. Dr. Öğr. Üyesi Sema ASLAN DEMİR’e
teşekkür ederim. Çalışmamın yöntem kısmı ve analizler konusunda kendisine danışmak
istediğimde isteğimi geri çevirmeyip yardımını esirgemeyen ve tez savunma jürimde yer
alarak beni mutlu eden Dr. Öğr. Üyesi Sema SULAK’a çok teşekkür ederim.
Tezimin deneysel uygulama aşamasını gerçekleştirmem konusunda izin verip yardımcı
olan, Bülent Ecevit Üniversitesi TÖMER müdürü Dr. Öğr. Üyesi Muhittin TURAN’a,
aynı birimde görev yapmakta olan ve her türlü desteğini benden esirgemeyen Öğr. Gör.
Melek Ceren ÇAKIR, Öğr. Gör. Ali YUMURTACI ve Öğr. Gör. Sefa TOPRAK’a,
Karabük Üniversitesi TÖMER müdürü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa KUNDAKÇI ve bu
birimde görev yapmakta olan öğretim elemanlarına, Sakarya Üniversitesi TÖMER
müdürü Doç. Dr. Alparslan OKUR’a, ders içi uygulamalar için yardımcı olan müdür
yardımcısı Öğr. Gör. Erdal ÖZCAN’a ve bu birimde görev yapan öğretim elemanlarına
çok teşekkür ederim. Doktora programına başladığım günden bu yana, çalışmalarımı
yürütebilmem için her türlü desteği sunan yüksekokul müdürüm Dr. Öğr. Üyesi Hikmet
YAZICI’ya da teşekkür borçluyum. Ayrıca tez çalışmaları yaparken zorlandığım anlarda
pozitif ifadeleriyle beni rahatlatan ve motive eden öğretim elemanı arkadaşlarıma
içtenlikle teşekkür ederim.
Tüm eğitim hayatım boyunca maddi ve manevi her konuda yanımda olan, her zaman
başarılı olabileceğime inanan, doktora programını kazandığımda çok mutlu olan canım
babam Kemal AYDEMİR ve canım annem Seyran AYDEMİR’e, uzakta olsalar da her
vi
daim motive edici konuşmalarıyla yanımda olan canım ablalarım Sibel NENNİ ve Semra
BİRGE’ye ve tek abim Yavuz AYDEMİR’e çok teşekkür ederim.
Son olarak, evlendiğimiz günden beri yoğun çalıştığım zamanlarda bile yardımcı olarak
sabır gösteren, her konuda yanımda olduğunu hissettirip, tüm zorlukları beraber
göğüsleyebileceğimizi gösteren biricik hayat arkadaşım Ziya AŞCI’ya yürekten teşekkür
ederim.
vii
ÖZET
AŞCI, Yasemin. Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Öykü: B2 Düzeyinde Okuma
ve Yazma Becerisi Geliştirme, Doktora Tezi, Ankara, 2019.
Yabancı dil öğretiminde dilin çeşitli özelliklerini yansıtan özgün öğretim malzemelerinin
kullanımı önemli bir husustur. Bu doğrultuda özetlenmemiş ya da sadeleştirilmemiş
yazınsal türlerin öğretim amaçlı kullanımı da önem taşımaktadır. Nitekim bu öğretim
malzemelerinin beceri gelişimini desteklediğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Bu
çalışmalarda ders süresine oldukça uygun olduğu belirtilen tür öyküdür. Yabancı dil
öğretiminde yirminci yüzyıl itibariyle yaygın şekilde kullanılan öykülerin yabancı dil
olarak Türkçe öğretiminde de yararlar sağlayacağı açıktır. Bu doğrultuda çalışmada
yabancılara Türkçe öğretiminde ders kitabına ek malzeme olarak öykünün bütünleşik
beceriler olduğu belirtilen okuma ve yazma becerisi gelişimine katkısı sorgulanmıştır.
Çalışmada amaç, B2 düzeyindeki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinin gelişimine
katkı sağlamaya yönelik öğretim malzemesi olarak özgün öykü kullanımıdır. Bu amaç
doğrultusunda çalışmada Türkçe Öğretim Merkezlerinde kullanılabilecek, ölçütler
doğrultusunda seçilen öykülere, okuma ve yazma etkinlik planları ve çalışma kâğıtlarına
yer verilmiştir. Öykü ile okuma ve yazma becerisi geliştirmeye yönelik bir kanıya varmak
amacıyla, nicel araştırma yöntemlerinden gerçek deneme modelinin öntest-sontest
kontrol gruplu deney deseninden faydalanılmıştır. Deneysel uygulama öncesinde deney
ve kontrol gruplarının Sait Faik Abasıyanık’ın İpekli Mendil adlı öyküsünü iki ders saati
süresinde okuması ve araştırmacı tarafından hazırlanan Okuduğunu Anlama ve Yazma
Formu’ndaki soruları yanıtlaması istenmiştir. Daha sonra, araştırmacı tarafından deney
grubundaki öğrenenlere 4 farklı öykü okutulmuş ve çeşitli okuma ve yazma etkinlikleri
yapılmıştır. Deneysel uygulama sonrasında, iki grubun öntestte okudukları öyküyü tekrar
okuyup formu cevaplamaları istenmiştir. Öntest ve sontestte elde edilen veriler IMB
SPSS 21 veri analiz programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, deney
grubundaki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinin kontrol grubundaki öğrenenlere
kıyasla daha çok geliştiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak, çalışmada öykünün okuma ve
yazma becerisi geliştirmede ek öğretim malzemesi olarak kullanılabileceği istatistiksel
olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca, Türk Edebiyatı’nın önemli yazınsal türlerinden biri olan
viii
öykü yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde özgün şekilde bir öğretim malzemesi olarak
kullanıldığında, B2 düzeyindeki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisi gelişimine katkı
sağlayabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Yabancılara Türkçe Öğretimi, Öğretim Malzemesi, Öykü, Okuma
ve Yazma Becerisi.
ix
ABSTRACT
AŞCI, Yasemin. Story in Teaching Turkish as a Foreign Language: Improving Reading
and Writing Skills at Level B2, Ph. D. Dissertation, Ankara, 2019.
The use of original teaching materials that reflect the various characteristics of language
in foreign language teaching is an important issue. For this purpose, it is also important
to use literary types that are not summarized or simplified. As a matter of fact, there are
studies showing that these teaching materials support skill improvements. In these
studies, the type being stated to be quite appropriate to the duration of the course is story.
It is obvious that the stories used extensively in foreign language teaching in twentieth
century will provide benefits in teaching Turkish as a foreign language. In this respect, in
the study, as an additional material to coursebook the contribution of story to reading and
writing skills which are defined as integrated skills was questioned in teaching Turkish
to foreigners. The aim of the study is the use of original form of story as a teaching
material to contribute to the development of reading and writing skills of B2 level
students. To this purpose, the study included stories selected in terms of criteria, reading
and writing activities and studying papers that will be able to be used at Teaching Turkish
Centers. In order to make inference for improving reading and writing skills through
story, pretest-posttest control group design of the true trial model of the quantitative
research methods was used. Prior to the experimental application, experimental and
control groups were asked to read Sait Faik Abasıyanık's story Silk Handkerchief within
two course hours and to answer the questions on Reading Comprehension and Writing
Form prepared by the researcher. After that, the researcher had four different stories read
in the experimental group and various reading and writing activities were done. At the
end of the experimental application, both groups were asked to read the same story and
to answer the questions on form again. Then, the datum obtained in pretest and posttests
were analyzed through IMB SPSS 21 data analysis program. According to the analysis
results, it was realized that students’ reading and writing skills in experimental group is
more improved compared to the students in the control group. In conclusion, it was
statistically proven that story could be used as an additional teaching material in
improving reading and writing skills. In addition, it has been concluded that when the
x
story, which is one of the important literary genres of Turkish Literature, is used originally
as a teaching material in teaching Turkish as a foreign language, it can contribute to B2
level students’ reading and writing skills improvement.
Key Words: Teaching Turkish to Foreigners, Teaching Material, Story, Reading and
Writing Skills.
xi
İÇİNDEKİLER
KABUL VE ONAY ...................................................................................................ii
YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI................................iii
ETİK BEYAN ............................................................................................................iv
TEŞEKKÜR ..............................................................................................................v
ÖZET..........................................................................................................................vii
ABSTRACT ...............................................................................................................ix
İÇİNDEKİLER ..........................................................................................................xi
KISALTMALAR DİZİNİ .........................................................................................xiv
TABLOLAR DİZİNİ ................................................................................................xv
GRAFİKLER DİZİNİ ...............................................................................................xvii
GİRİŞ .........................................................................................................................1
Problem ..............................................................................................................8
Amaç ..................................................................................................................9
Önem ..................................................................................................................12
Sınırlılıklar ........................................................................................................15
1. BÖLÜM: YAZINSAL BİR TÜR OLARAK ÖYKÜ ...........................................17
1.1. Öykünün Ayırt Edici Özellikleri .....................................................................21
1.1.1. Gerçeklik ..............................................................................................25
1.1.2. Kısalık ..................................................................................................26
1.1.3. Çeşitlilik ..............................................................................................27
1.1.4. Evrensellik............................................................................................29
1.1.5. Okunabilirlik ve Akıcılık .....................................................................30
1.1.6. Hatırlanabilirlik ....................................................................................31
1.1.7. Dilsel Model .........................................................................................32
1.1.7.1. Dil Farkındalığını Artırma.....................................................33
1.1.7.2. Bağdaşıklık............................................................................34
2. BÖLÜM: YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ÖYKÜ .........36
2.1. Sınıf Ortamında Öykü ...................................................................................37
2.1.1. Öğrenenin Güdülenmesine Katkı ..........................................................40
2.1.2. Kültürel Bilginin Edinilmesine Katkı ...................................................43
xii
2.1.3. Üst Düzey Düşünme Becerilerine Katkı ..............................................45
2.1.4. Dil Bilgisi Yapılarının Kalıcılığına Katkı ............................................46
2.1.5. Sözcük Dağarcığının Artmasına Katkı..................................................48
2.2. Öykü Seçiminde Ölçütler .................................................................................51
2.2.1. Öğrenen ile İlgili Ölçütler ......................................................................52
2.2.1.1. B2 Düzeyi .................................................................................54
2.2.2. Öykü ile İlgili Ölçütler ..........................................................................55
2.2.2.1. Kısalık .......................................................................................56
2.2.2.2. Yapısal Özellikler ......................................................................57
2.2.2.3. Öykü Konusu.............................................................................58
2.2.2.4. B2 Düzeyi ve Hedef .................................................................58
3. BÖLÜM: YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE OKUMA VE
YAZMA BECERİSİ .................................................................................................61
3.1. Öykünün Okuma ve Yazma Becerisi Gelişiminde Katkısı ............................64
3.1.1. Okuma Becerisinin Gelişimine Katkı ..................................................64
3.1.2. Yazma Becerisinin Gelişimine Katkı ..................................................70
3.2. Öykü Kullanımı ile Gerçekleştirilebilecek Okuma ve Yazma Etkinlikleri .76
4. BÖLÜM: YÖNTEM ..............................................................................................81
4.1. Araştırma Türü ...............................................................................................81
4.2. Çalışma Grubu ...............................................................................................83
4.3. Veri Toplama Araçları ...................................................................................85
4.4. Verinin Toplanması.........................................................................................102
4.5. Veri Analizi ....................................................................................................142
5. BÖLÜM: BULGULAR, YORUM VE TARTIŞMA ............................................143
5.1. 1. Hipotez ile İlgili Bulgular ..........................................................................143
5.2. 2. Hipotez ile İlgili Bulgular ..........................................................................144
5.3. Tartışma...........................................................................................................157
SONUÇ VE ÖNERİLER ...........................................................................................159
KAYNAKÇA ............................................................................................................167
EKLER .......................................................................................................................180
EK 1. Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu ...........................................................180
EK 2. Deney Grubu Öntest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 1) ........................184
xiii
EK 3. Deney Grubu Öntest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 2) ........................185
EK 4. Deney Grubu Sontest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 1) .......................186
EK 5. Deney Grubu Sontest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 2) .......................187
EK 6. Ders içi Uygulama Çalışma Kâğıdı Öğrenen Cevapları (TÖMER 1) .............188
EK 7. Ders içi Uygulama Çalışma Kâğıdı Öğrenen Cevapları (TÖMER 2) .............189
EK 8. “İpekli Mendil” ...............................................................................................190
EK 9. “Aşk Mektupları” ............................................................................................194
EK 10. “Kaşağı” ........................................................................................................198
EK 11. “Telaş” ..........................................................................................................207
EK 12. “Gümüş Saat” ...............................................................................................210
xiv
KISALTMALAR DİZİNİ
AOÖÇ: Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi
BEÜ: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi
KBÜ: Karabük Üniversitesi
SAÜ: Sakarya Üniversitesi
TÖMER: Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi
TÖMER 1: Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi TÖMER
TÖMER 2: Sakarya Üniversitesi TÖMER
TDK: Türk Dil Kurumu
YDTÖ: Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi
ÖSKD: Öntest-Sontest Kontrol Gruplu Desen
bk.: Bakınız
xv
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1. Öntest-sontest kontrol gruplu deney deseni .................................................82
Tablo 2. Gruplar arası öntest okuma puanlarının normallik testi ..............................83
Tablo 3. Öntest okuma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması ...........................84
Tablo 4. Gruplar arası öntest yazma puanlarının normallik testi ...............................84
Tablo 5. Öntest yazma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması ...........................84
Tablo 6. Çoktan seçmeli okuma testinin kapsamı ile ilgili belirtke tablosu ..............94
Tablo 7. Okuma testi maddelerine üst ve alt gruplarda verilen cevapların dağılımı. 97
Tablo 8. Madde ayırt edicilik değerlerine göre okuma testindeki madde dağılımı ...99
Tablo 9. Gruplar arası okuma sontest puanlarının normallik testi .............................143
Tablo 10. Sontest okuma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması........................143
Tablo 11. Gruplar arası yazma sontest puanlarının normallik testi ...........................144
Tablo 12. Sontest yazma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması ........................145
Tablo 13. TÖMER 1 deney grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik
testi .............................................................................................................................145
Tablo 14. TÖMER 1 deney grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................146
Tablo 15. TÖMER 1 deney grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................146
Tablo 16. TÖMER 2 deney grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik
testi .............................................................................................................................147
Tablo 17. TÖMER 2 deney grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................148
Tablo 18. TÖMER 2 deney grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................148
Tablo 19. TÖMER 1 kontrol grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik
testi .............................................................................................................................149
Tablo 20. TÖMER 1 kontrol grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................149
Tablo 21. TÖMER 1 kontrol grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................150
xvi
Tablo 22. TÖMER 2 kontrol grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik
testi .............................................................................................................................150
Tablo 23. TÖMER 2 kontrol grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................151
Tablo 24. TÖMER 2 kontrol grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
....................................................................................................................................151
xvii
GRAFİKLER DİZİNİ
Grafik 1. İpekli Mendil adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı.................................107
Grafik 2. Aşk Mektupları adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı .............................108
Grafik 3. Kaşağı adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı ...........................................109
Grafik 4. Gümüş Saat adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı...................................110
Grafik 5. Telaş adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı .............................................111
Grafik 6. Okuma testi maddelerinin öntest-sontest doğru cevaplanma oranı ............152
Grafik 7. Öntestte yazma sorularına ölçütlere uygun şekilde cevap veren öğrenen sayıları
....................................................................................................................................155
Grafik 8. Sontestte yazma sorularına ölçütlere uygun şekilde cevap veren öğrenen sayıları
....................................................................................................................................156
1
GİRİŞ
Günümüz yabancı dil öğretiminde amaç, öğrenenin hedef dili doğru bir şekilde
kullanmasını ve etkili iletişim kurmasını sağlamaktır. Başka bir deyişle amaç, kavrama
ve ifade etme becerilerinin kazanım ve gelişimine yardımcı olmaktır. Bu amacı
gerçekleştirirken, yabancı bir dil öğreniminde gerekli olan bilgi alanları sınıf içinde
kullanılan çeşitli öğretim malzemeleri ve etkinlikler aracılığıyla verimli bir şekilde
geliştirilebilmektedir. Bu doğrultuda kullanılabilecek öğretim malzemelerinden biri
çeşitli özellikleri ile sınıf ortamını zenginleştirdiği düşünülen yazınsal türlerdir. Yirminci
yüzyılın sonlarından bu yana dil öğretiminde yaygın şekilde kullanılan bu türlerin temel
dil becerilerinin gelişimine katkı sağladığı düşünülmektedir. Nitekim dil ile yazınsal
türler arasında yakın bir ilişki olduğu gerçeği, bu türlerin yabancı dilin çeşitli özelliklerini
ve söz varlığını yansıtarak öğrenenin dil becerilerinin gelişimine katkı sağlayacağını
ortaya koymaktadır.
Ayrıca, yazınsal türleri yabancı dil öğrenim ve öğretimi kapsamında bir öğretim tekniği
olarak kullanımı, beceri gelişimine ek olarak sözcük bilgisi, dil bilgisi, telaffuz gibi bilgi
alanlarını öğretmek için de oldukça yarar sağlamaktadır. Yabancı dil öğretiminde birçok
işlev yüklenen yazınsal türlerin dil alanlarına sağladığı katkıların yanı sıra dilin sosyal ve
işlevsel yönlerini de yansıtması, bu öğretim malzemelerinin önemini daha çok
artırmaktadır. Bu türler dilin farklı yönlerini öğrenene sunarken, öğrenenin dilin farklı
durum ve ortamlarda gerçek kullanımı ile karşılaşmasını, dilsel ve kültürel farkındalık
kazanmasını sağlamakta ve onu öğrendiği yabancı dili doğru şekilde kullanmaya
yönlendirmektedir.
Yabancı dilin kültürünü ve çeşitli özelliklerini göstermede kullanışlı öğretim malzemeleri
olarak değerlendirilen yazınsal türler, öğrenene hedef dilin konuşulduğu toplumda
yaşarken, günlük yaşamda kullanabileceği söz kalıpları ve sözcükler ile ilgili bilgi
kazandırmaktadır. Başka bir deyişle, yazınsal türlerde günlük yaşamda kullanılan bazı
söz kalıpları ve mecaz ifadelerin gerçek bir bağlam içinde yer alması, öğrenene sözcük
bilgisi ve bu bilginin ne anlamda, hangi yapı içinde kullanılacağına dair bilgi
sunmaktadır. Nitekim, bu özellik de yazınsal türlerin yabancı dil öğretimde kullanılması
gereken öğretim malzemeleri olarak önemini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, hedef dilin
2
birçok özelliğini göstermede oldukça önemli yeri olan bu yazınsal türlerin yabancı dil
olarak Türkçe öğretiminde de katkı sağlayacağı yadsınamayacak bir gerçektir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde, öğrenenin iletişim becerilerini geliştirmesine
imkân tanıyan, dilin farklı bağlamlarda gerçek yaşam örneğini sunan özgün öğretim
malzemesi kullanımının önemli bir husus olduğu bilinmektedir. Bu açıdan, yabancılara
Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği sınıflarda ders kitabına ek malzeme olarak yazınsal
türlere yer verilmesi kaçınılmazdır. Çünkü yabancılara Türkçe öğretirken sadece sınırlı
sayıdaki sözcük ile oluşturulmuş ya da sadeleştirilmiş metinler değil aynı zamanda bu
dilin sanatlı yazım özelliklerini içeren yazınsal türler de gösterilmelidir. Bu gereklilik
doğrultusunda yabancılara Türkçe öğretimi ders kitaplarının bazılarında yazınsal türlere
yer verildiği görülmektedir. Ancak bu kitaplarda yazınsal türlerin özgün şekillerinin
yerine, öğrenenin dil seviyesine göre özetlenmiş ya da sadeleştirilmiş şekillerinin
bulunduğu bilinmektedir. Değiştirilmiş bu metinlerin kavrama becerisine katkı sağlarken
öğrenenin özgün metindeki dil yapılarını ve sözcüklerin bağlamsal özelliklerini
görmesini engellediği açıktır. Ayrıca, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yürütüldüğü
sınıflarda öğretim malzemesi olarak sadece ders kitabı ve çalışma kitabına bağımlı
kalınması dersi tekdüze hale getirmektedir. Hâlbuki öğrenenin yazınsal türlerin özgün,
sadeleştirilmemiş şekilleriyle karşılaşması sağlanarak dersi tekdüzelikten kurtarmak
mümkündür. Bu teknik yardımıyla öğrenenin kurgu özgünlüğünü tatmasına imkan
tanımak gibi çeşitli yararlar sağlanabileceği de açıktır. Anadil konuşurlarının okuması
için yazılmış, kültürel yönü ağır basan, bu özgün yazılı anlatımlar sözcüklerin bağlamsal
kullanımının öğrenilmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca, Türkçe yazınsal türlerin
toplumun güncel ve geçmiş sosyal yaşam koşulları ile ilgili bilgiler içermesi öğrenenin
Türk toplumu hakkında çeşitli sosyal bilgiler edinmesine de imkân tanımaktadır.
Yazınsal türlerin özgün şekilleri sayesinde öğrenen gerçek yaşamla ilgili evrensel
konuları anlamlı bir yapı içinde görebilmektedir. Böylece, belli sözcük alanını ya da dilsel
yapılarını etkili bir şekilde öğrenebilmektedir. Hedef dil öğreticisi bu öğretimi, öğreneni
meraklandıran, onun ilgisini canlı tutan yazınsal öğretim malzemelerinden biri olan,
öğretim süresine oldukça uygun ek malzeme olduğu düşünülen öykü ile gerçekleştirebilir.
Bu sayede Türkçe öğrenmek isteyen öğrenen, güdülenmiş bir şekilde öyküde ele alınan
konu, kişiler ve olaylar ile ilgili neden-sonuç ilişkisi kurabilir. Dolayısıyla, öğrenen hedef
3
dilde ifade gücünü de geliştirebilir. Diğer bir ifade ile öğrenen iletişim becerilerini de
geliştirebilir.
Yazınsal türlerden biri olan öykü, insanı ve insan yaşamını konu alan romana kıyasal daha
kısa oluşu sayesinde bir ya da iki ders saatini aşmayacak şekilde çeşitli etkinliklerle
kullanılabilir olduğu düşünülen bir öğretim aracıdır. Öykü, yabancı dilde okuma
sevgisinin oluşturulabilmesi ve devam ettirilebilmesi için de yararlanılabilecek
güdüleyici bir malzemedir. Türkçenin farklı dilsel ve kültürel özelliklerini yansıtan,
evrensel konuları kısa ve akıcı bir şekilde ele alan öyküler öğretim ortamı dışında da
öğrenen tarafından tedarik edilebilecek birer araç olduğundan, yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde verimli bir şekilde kullanılabilecek öğretim malzemeleri olarak
görülmektedir.
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişinin dil yeterlik düzeyine ve ilgi alanına uygun
şekilde seçilecek öykülerdeki gerçek yaşam konuları sayesinde dilsel, zihinsel ve
duygusal katılım sağlanabilir. Böylelikle, öğrenenin hedef dildeki öğrenme deneyimleri
zenginleştirilebilir. Nitekim Türkçe öğrenen yabancı kişilere bu dili konuşanların yaşamı
ve kültürü hakkında da bilgi vermek gerekir. Bu gerekliliği karşılamada öyküler, sosyal
ve kültürel bilgiler sunma konusunda önemli bir görev üstlenmektedir. Nitekim öykü
hedef dili kullanan kişilerin nasıl iletişim kurduğunu ve nasıl yaşadığını gösteren doğal
bir araçtır.
Öyküler öğrenenin günlük hayatta Türkçeyi doğru şekilde kullanmasına olanak tanıyacak
birer dil modelidir. Bununla birlikte öykü, hedef toplumun dünya görüşünü anlamaya ve
anlatılan olaylar yardımıyla anlam oluşturmaya imkân tanıyarak Türk kültürü hakkında
çeşitli bilgiler sunmaktadır. Nitekim yazılı olan her şey yabancı dilin kültürünü yansıtır.
Bu bağlamada öykü, Türk kültürü hakkında bilgiler verirken bunu öğrenenin gizil
öğrenmesine olanak tanıyarak yapar. Böylece, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen
kişiler, dilin gerçek yaşam kullanımlarını öyküler yoluyla anlamlandırabilir.
Öğrenen grubun dil yeterlik düzeyi ve yaşı dikkate alınarak seçilen öykü, bireylerin dil
becerilerini dolayısıyla dil yeterlik düzeyini geliştirmesine yardımcı olur. Bu gelişimin
gerçekleştirilebilmesi için elbette öğretici, öğretim ortamını çeşitli sözlü ve yazılı
etkinliklerle zenginleştirecektir. Bu etkinlikleri hazırlarken öğreticinin Türkçeyi doğru bir
şekilde uygun bir bağlam içinde kullanan öykü yazarlarının anlatımlarını model olarak
4
kullanması gerekir. Bunula birlikte, öğretici bu model metinleri göstererek yabancı
okuyucuların öykü metnini anlamlandırmasına yardımcı olmalıdır. Türkçenin gerçek
yaşam modeli olan öyküler sınıf ortamında kullanıldığında öğrenen hem sözcük
dağarcığını artıracak hem de yeni cümle kuruluşları ve dil bilgisi yapılarıyla tanışmış
olacaktır. Böylece, öğrenenin hem dil becerilerinin gelişimine hem de dil yeterlik
düzeyinin ilerlemesine katkı sağlanmış olacaktır. Ayrıca, öğrenenin dil yeterlik düzeyinin
ilerletilebilmesi amacıyla temel beceriler olan dinleme, konuşma, okuma ve yazma
becerilerinin gelişimine yönelik çeşitli etkinlikler tasarlanarak, kişinin yabancı dilde
hâkimiyet kazanabilmesine katkı sağlanabilir. Bu doğrultuda, öğretim süresine ve
ortamına oldukça uygun malzeme olarak görülen ve gerçek hayattakine benzer bir konu
ve bağlam sunan öyküler kullanılarak, sınıf ortamında uygulanan çeşitli etkinlikler
sayesinde tüm dil becerilerinin gelişimine yönelik katkı sunulabilir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde önem verilmesi gereken becerilerden biri olan,
anlama becerisi olarak da ifade edilen okuma becerisinin geliştirilip kalıcılığının
sağlanması hususunun dikkate alınması gerekir. Bu önemli beceri alanını geliştirmek
amacıyla öykülerden yararlanılarak, öğrenene belli miktarda sözcük ve telaffuz bilgisi
sunulabilir ve onun yabancı dilde daha çok okuma yapabilmesine yardımcı olunabilir.
Nitekim, öykü okumak günlük dile göre bilgiyi daha ayrıntılı ve kültürel açıdan daha özel
bir duruma getirir. Başka bir deyişle, öyküler okuyucuları çoğu zaman yüzeysel anlamın
ötesinde yatan derin anlama bakması için zorlayan, onu günlük dille karşı karşıya getiren
öğretim
malzemeleri
olarak
görülmektedir.
Ayrıca,
sadeleştirilmemiş
ya
da
özetlenmemiş, özgün bir yazınsal metni okumak öğrenende bir tür başarı hissi yaratır. Bu
başarı hissi öykünün öğrenenin dil düzeyinin üstünde olduğu ifade edilebilecek bazı dil
yapıları ve sözcükleri içermesi nedeniyle, zoru başarma anlamına gelmektedir. Bununla
birlikte, sürükleyici ya da nehir öyküler yabancı okuyucunun okuma isteğini artırarak ve
onda konu ile ilgili merak uyandırarak, onu daha çok güdüleyebilir.
Türkçenin özelliklerini yansıtmada oldukça iyi bir model olarak görülen öykü, sadece
okuma-anlama becerisinin temellerini oluşturmaz, aynı zamanda yabancı dilde
kazanılması en zor olan yazma becerisi için de bir model oluşturur. Ayrıca, yabancı dil
öğretiminde önem verilmesi gereken ve gelişimi en geç gerçekleşen yazma, öykü okuma
etkinliği ile bütünleştirilerek daha etkili bir şekilde geliştirilebilir. Başka bir ifade ile
yazma becerisi yazı yazmakla gelişeceğinden, öykü okuma etkinliği sonrasında yapılan
5
yazma etkinlikleri aracılığıyla her iki becerinin bütünleşik şekilde gelişimine katkı
sağlanabilir. Nitekim günümüz yabancı dil öğretiminde oldukça önemli bir yeri olan
iletişimsel ve yapılandırmacı yaklaşımlara göre de sadece okuma becerisi gelişimine
değil, aynı zamanda yazma becerisi gelişimine de önem verilmelidir. Bu becerilerin
birlikte gelişimi için de yabancı dilde çok miktarda girdi sunularak öğrenenin görüşlerini
yazılı olarak belirtebilmesine yardımcı olunabilir. Dolayısıyla, öğrenenin yabancı dilde
anlamı oluşturması ve o dili doğru şekilde kullanması sağlanabilir.
Ayrıca, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde yazma etkinliğini öykü okuma
etkinlikleriyle bütünleştirmek, öğrenenin yazma becerisinin gelişimini beraberinde
getirecektir. Nitekim öğretim amaçlı öykü kullanımı, dil, okuma ve yazma sıralamasının
verimli bir şekilde gerçekleştirilmesine imkân tanıyan bir öğretim tekniğidir. Bununla
birlikte, yazılı anlatım becerileri olan okuma ve yazma beraber geliştirilebilen beceriler
olduğundan, yabancılara Türkçe öğretiminde öğreticinin anlamlı, merak uyandıran ve
güdüleyici öyküleri dil öğretim malzemesi olarak kullanması her iki becerinin de
gelişimine katkıda bulunabilir. Dolayısıyla ikili iletişimi gerektirmeyen ve kişisel
düşünmeye dayalı olan iki beceri alanından anlamaya dayalı edilgin, alıcı, kavrayıcı bir
süreç olan okuma ve anlatmaya dayalı yaratıcı, üretici, verici bir süreç olan yazma, öykü
okuma etkinliği yardımıyla desteklenebilir. Başka bir deyişle, çeşitli öyküler okuyarak
güdülenen öğrenen okuma eylemini daha sonra da devam ettirebilir ve düşüncelerini
Türkçedeki belli kurallara göre kâğıda aktarabilir. Dolayısıyla, öğrenen okuduğu öykü
yardımıyla bu aktarımı yaparken yabancı dilde kendini daha iyi ifade edebilir. Ayrıca,
okuma etkinliklerinden sonra, cümle ve paragraf tamamlama gibi yabancı dilde
yaratıcılığı geliştiren yazma etkinlikleri sayesinde öğrenen derse daha aktif şekilde
katılabilir.
Bu çalışmada Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesinde bağımsız dil kullanımı
olarak nitelendirilen orta düzeyin ikinci aşaması olan B2 düzeyindeki öğrenenler ile
deneysel uygulama yapılacaktır. Çerçeve metinde bu düzeydeki öğrenenlerin yazınsal
düzyazı metinlerini anlayabildiği belirtilmektedir. Bu açıdan, öykünün orta düzey dil
yeterliğine sahip öğrenenlerin okuyup anlayabileceği yararlı öğretim malzemeleri olduğu
düşünülmektedir. Bu doğrultuda öğretim elemanlarının başlangıç düzeyi ve orta düzey
dil seviyesinde olan öğrenenlere dil alıştırmaları yaptırmak ve onların okuduğunu anlama
becerisini geliştirmek için yazınsal türlerden yararlanabileceği açıktır. Çalışmada
6
öykünün dört temel dil becerisinden, özellikle bütünleşik olarak geliştirilebilir olduğu
düşünüldüğünden okuma ve yazma becerisi gelişimi için kullanılması düşünülmektedir.
Çalışmanın ilk bölümünde yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde yazınsal bir tür olarak
öykü ve öyküyü diğer yazınsal türlerden ayıran ayırt edici özelliklere değinilecektir. Daha
sonra, öykünün diğer yazınsal türler içindeki üstünlükleri ve gerçeklik, kısalık, çeşitlilik,
evrensellik, okunabilirlik, akıcılık, hatırlanabilirlik ve dilbilimsel bir model olma gibi
özellikleri sayesinde yabancı dil öğretiminde ek malzeme olarak kullanılmasının doğru
bir yaklaşım olacağı üzerinde durulacaktır.
İkinci bölümde, öykünün bir öğretim malzemesi olarak kullanılmasının yabancı dil
öğretiminde sınıf ortamına sağlayacağı katkılar ele alınacaktır. Yaşamımızın her anında
yer alan, çocukluğumuzdan itibaren hayatımızda yer edinen öykü dört temel dil becerisi
olan dinleme, konuşma, okuma ve yazmayı geliştirmeye yardımcı bir potansiyele sahip
olduğundan, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde verim alınabilecek bir malzeme
olduğu üzerinde durulacaktır. Ayrıca, öykülerin otantik olduğu ve yabancı dil öğrenen
kişileri okul dışında da bulabilecekleri dil kullanım modelleri için hazırladığına
değinilecektir. Kurmaca metinler olan bu yazınsal türlerin yazıldığı dönemin ruhunu,
toplumun kültürünü ve insanlarının kişiliğini yansıttığından söz edilecektir. Türkçe
öykülerdeki anlam yoğunluğu ve sanatsal etki yaratmalarına imkân tanıyan çeşitli söz
sanatları, öğrenenin dil bilgisi yapılarını öğrenme amacı olmaksızın bu dili doğal haliyle
görmesini, böylece hedef toplumda gerçekleşebilecek olayları, karşılaşılabilecek insan
davranışlarını anlamasını sağlayacağına da değinilecektir. Bu katkılardan söz edildikten
sonra, öykü seçiminde dikkat edilmesi gereken ölçütler üzerinde durulacaktır. Bu
hususlar öğrenen ve öykü ile ilgili olarak iki kısımda değerlendirilecektir.
Tezin üçüncü bölümünde yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde okuma ve yazma
becerisinin önemi ve öykünün bu becerilerin gelişimine katkısından söz edilerek, öykü
kullanımı ile gerçekleştirilebilecek okuma ve yazma etkinlikleri ele alınacaktır.
Çalışmanın dördüncü bölümü olan yöntem kısmında, yararlanılan araştırma tür, deney
deseni, çalışma grubu, veri toplama araçları, verinin toplanması ve veri analizine
değinilecektir. Veri toplama araçları kısmında deneysel işlemin gerçekleştirilebilmesi
için araştırmacı tarafından oluşturulan Öykü Seçim Formu ölçütleri detaylı bir şekilde ele
alınacaktır. Bu ölçütler doğrultusunda araştırmacı tarafından okunan öykü kitapları ele
7
alınarak, hangi öykü kitapları ve hangi öykülerin uygulamaya dâhil edildiği, hangilerinin
dâhil edilmediği gerekçelerle açıkça belirtilecektir. Bu bilgilerden sonra, denel işlem
kapsamında gerçekleştirilen öntest, sınıf içi okuma ve yazma etkinlikleri ve sontest
detaylı şekilde ele alınarak, deney gruplarında sınıf içinde yürütülecek etkinlikler için
AOÖÇ’de (2013) belirtilen B2 düzeyi okuma ve yazma yeterlikleri doğrultusunda
tasarlanan etkinlik planları ve çalışma kâğıtlarına yer verilecektir. Daha sonra uygulama
süresince deney gruplarında dört hafta süreyle haftada bir kez olmak üzere dört farklı
öykü ile iki ders saati içinde gerçekleştirilen okuma ve yazma etkinliklerine yer verilecek,
ders içi uygulamalar ile ilgili bilgiler verilecektir. Bu deneysel sürece yönelik bilgi
verilecektir. Daha sonra çalışma gruplarına deneysel işlem öncesinde Sait Faik
Abasıyanık’ın İpekli Mendil adlı öyküsünü okuduktan sonra araştırmacı tarafından
hazırlanan Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu’ndaki sorulara verdiği cevapların IMB
SPSS 21 veri analiz programıyla yapılan öntestin analiz sonuçlarına yer verilecektir. Bu
sayede grupların denkliğine ait istatistiksel bilgiler sunulacaktır.
Son olarak, yürütülen deneysel işlem öncesinde ve sonrasında uygulanan formun
istatistiksel analiz sonuçları gruplar arası karşılaştırma yoluyla değerlendirilecek, deney
gruplarında öykü ile yürütülen sınıf içi okuma ve yazma uygulamalarının deneklerin
sontestte okuma ve yazma becerisi gelişimine katkı sağlayıp sağlamadığı sonucu
yorumlanacaktır. Öntest-sontest istatistiksel analiz sonuçları ile ilgili bulgu ve
yorumlardan sonra, iki farklı üniversitenin Türkçe öğretim merkezinde oluşturulan deney
ve kontrol gruplarının öntest ve sontest okuma-yazma becerisi ile ilgili analiz
sonuçlarının istatistiksel anlamlılığına bakılarak, üniversite bazında da gruplara dair
beceri gelişimi değerlendirilecektir. Son olarak, grupların okuma ve yazma sorularını
doğru cevaplama oranları grafikler aracılığıyla yorumlanarak, B2 dil düzeyinde olan
deney grubu öğrenenlerinin cevaplarına ilişkin değerlendirmeler yapılacaktır. Böylece,
deneklerin okuduğunu anlama ve yazma becerisi gelişimi hakkında bir yargıya
varılacaktır.
8
Problem
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen kişiler, ders süresinin kısa, özgün metnin uzun oluşu
gibi sebeplerle ders kitaplarındaki sınırlı sayıda ve sadeleştirilmiş yazınsal türler ile karşı
karşıya kalmaktadır. Bu durum öğrenenlerin hedef dilin özgün yazınsal türleri aracılığıyla
okuma
ve
yazma
becerisini
geliştirmesini
engellemektedir.
Türkçe
öğretim
merkezlerinde yaygın olarak kullanılan Yeni Hitit Yabancılar İçin Türkçe (2013, 2-OrtaB1), Yabancılar İçin Türkçe (Gazi Üniversitesi, 2014, B2-Orta Düzey), Yedi İklim Türkçe
(2016, B2), İstanbul Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı (2015, B2), İzmir Yabancılar
İçin Türkçe Ders Kitabı (2015, B2) incelendiğinde, bunlardan sadece ikisinde öyküye yer
verildiği görülmektedir. Gazi Üniversitesi Tömer’in Yabancılar İçin Türkçe (B2-Orta
Düzey) kitabında okuma bölümlerinden birinde Refik Halit Karay’ın Eskici adlı
öyküsünün özetlenmiş şekli (2014, s.72) ve bu öyküyle ilgili anlama ve yazma etkinlikleri
yer almaktadır. Benzer şekilde, Yunus Emre Enstitüsü’nün Yedi İklim Türkçe (B2)
kitabında İki Arkadaş adlı Schiller’den uyarlanan öykünün sadeleştirilmiş şeklinin (2016,
s.42-43) okuma bölümünde yer aldığı görülmektedir. Öykü metninden sonra anlama
soruları, karakter tanımlama ve dil bilgisi yapılarının tekrarı gibi etkinlikler yer
almaktadır. İncelemeler dikkate alındığında, belirtilen iki ders kitabı dışında incelenen
diğer üç ders kitabında öykü türüne yer verilmediği, yer verilen kitaplarda ise öykülerin
özgün hali ile yazılmadığı fark edilmektedir. Oysa çalışmada öğrenenin okuma ve
dolayısıyla yazma becerisini geliştirmek için yazınsal türlerden öykünün özgün şekliyle
kullanımı hedeflenmektedir. Hyland’in belirttiği gibi (2003, s.93), yazınsal bir tür
sadeleştirildiğinde öğrenenler onu bir bütün haline getiren unsurların nasıl birlikte işlev
gördüğünü farkedemezler. Aynı zamanda, otantik metinlerin yazarlarının üslubu ve
yazıldıkları toplumun kültürü hakkında önemli bilgiler taşıdığı unutulmamalıdır. Bu
önemli noktalar da dikkate alınarak, özgün öykülerin dört temel beceriyi, özelde ise
birbirine bağlı olduğu görülen okuma ve yazma becerisini geliştirmek için bir ya da iki
ders saatinde çeşitli etkinlikler yardımıyla kullanılmasının doğru bir davranış olacağı
düşünülmektedir.
Hedef dilin değiştirilmediği, doğal şekliyle ifade edildiği öyküler sayesinde, öğrenen o
dilin kalıp ifadelerini, dil yapılarını, deyimlerini ve çeşitli sözcüklerini görecek, okuma
becerisini geliştirecek ve bu bilgileri günlük iletişimde de kullanma imkânına sahip
9
olacaktır. Bu durum öğrenenin hedef dilde yazma becerisini geliştirmesine de katkı
sağlayacaktır. Bu katkılar dikkate alınarak, bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe
öğrenen TÖMER B2 düzeyindeki öğrenenlerin okuduğunu anlama ve yazma becerisi
gelişiminin öykü ile mümkün kılınabileceği üzerinde durulmaktadır.
Belirtilen amaç doğrultusunda çalışmada yanıt aranan sorular şunlardır:
1. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öykü kullanıldığında B2 düzeyindeki
öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinde farklılık oluşur mu?
a) Öğrenenlerin farklı öyküler okuduktan sonra sergiledikleri okuduğunu anlama
yeterlilik düzeyi nedir?
b) Öğrenenlerin farklı öyküler okuduktan sonra sergiledikleri yazma yeterlilik düzeyi
nedir?
Amaç
Bu çalışmanın amacı, yazınsal türlerden biri olan öykünün yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde okuma ve yazma becerisinin gelişimine yardımcı olmak için dersin süresi ve
etkililiği açısından kullanılabilecek uygun bir öğretim malzemesi olduğunu ortaya
koymak ve TÖMER’lerde kullanılan yabancılar için Türkçe ders kitaplarında bir bölümü
ya da özeti ya da sadeleştirilmiş şekli bulunan ya da hiç yeri olmayan öykünün, ders
kitabına ek malzeme olarak okuma ve yazma becerisini geliştirmede tam metnini, yani
özgün şeklini kullanmanın uygun bir yöntem olacağını göstermektir. Yabancı dil olarak
Türkçe öğrenmek isteyen yabancı kişilerin öğretim ortamında etkin katılımını sağlamak
ve okuma ve yazma becerisine yönelik hedeflere ulaşabilmek için Türk Edebiyatı
yazarlarının kaleme aldığı yazınsal türlerden biri olan öyküden yararlanılabilir. Öykü
yardımıyla, yaratıcı düşünme, yorumlama, anlamlandırma, Türkçeyi doğru, güzel ve
etkili kullanma gibi üst düzey becerilerin geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca,
günümüz yabancı dil öğretiminde yaygın şekilde kullanılan yapılandırmacı ve iletişimsel
yaklaşımlarda da önem verilen bir husus olan beceri geliştirme amacını gerçekleştirmeye
yardımcı olmak da hedeflenmektedir. Bu hedefi gerçekleştirmek için kullanılabilecek
önemli yazınsal türlerden biri olan öykünün kavrama becerisi olan okuma ve ifade etme
becerisinin en gözlenebilir göstergesi olan yazmayı geliştireceği düşünülmektedir.
10
Yabancı dil öğretiminin asıl amacı öğrenenin hedef dilde akıcı bir şekilde iletişim
kurmasına yardımcı olmak olduğundan, öğretici gerçek dil kullanımına yardımcı öğretim
malzemeleri kullanmalıdır. Bunu yaparken hem dilsel hem de yazınsal dolayısıyla
kültürel unsurlara odaklanmalıdır. Öyküler bu unsurlara sahip olduğundan, bu ek
kaynakları yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için kullanmak yararlı olacaktır. Anlamlı
bir bağlam içinde çeşitli dil yapılarını sunan bu öğretim malzemeleri sözcük dağarcığını
geliştirmek için de kullanılabilir. Öykü, öğrenenin dilsel yeterliğini geliştirirken, gerçeğe
benzer bir malzemeyi anlama ve değerlendirme fırsatı yakalamasını da sağlayacaktır.
Çalışmada, yapılandırmacı ve iletişimsel yaklaşım temelinde, özellikle son yirmi yılı
aşkın süredir önemi ön plana çıkan yazınsal türlerinden biri olan öykünün yabancı dil
olarak Türkçe öğretimi alanında kullanımı amaçlanmaktadır. Bir öğretim malzemesi
olarak kullanılacak Türk Edebiyatı öyküleri yoluyla öğrenenlerin okuma ve yazma
becerisini geliştirecek çeşitli etkinlikler tasarlanmış ve alana uygulanmış öğretim
malzemesi ve etkinlikler elde edilmiş olacak ve öğreticilere okuma ve yazma derslerinde
bu hazır etkinliklerden yararlanma imkânı sunulacaktır. Böylece, öğrenenlerin doğru ve
kurallarına uygun şekilde Türkçe konuşabilen ve yazabilen kişiler olabilmeleri için
yazınsal dili model almaları, derse aktif şekilde katılmaları da sağlanacaktır.
Bir dili bilmek o dilin entelektüel geçmişini yansıtan yazınsal türlerini de okumayı kapsar
(Hambrook ve Meara’dan aktaran Yüksel, 2004, s.3). Bu bağlamda öğrenenlerin dil
gelişimi çerçevesinde öykü kullanarak okuma ve yazma becerilerini geliştirmelerine
yardımcı olunabilir. Ayrıca, Yurtseven Üze’nin de (2010, s.1) belirttiği gibi öğrenenin
hem sınıf içinde hem de sınıf dışında aktif olarak hedef dili kültür odaklı şekilde
öğrenebilmesi için hedef dilin kültürünü yansıtan zengin yazınsal türlerin malzeme olarak
kullanımı hedef dilde iletişim kurabilme becerisine katkı sağlamaktadır. Ders saati
süresinden dolayı genellikle çok sınırlı sayıda kaynağa dayanan yabancı dil dersleri
(Field, 2000, s.29), okuma ve yazma etkinlikleri ile verimli şekilde değerlendirilebilir.
Okuma öğretimi, yazma ve sözcük öğretimi ile doğrudan ilgilidir. Amaç öğrenenin
kavrayıcı ve ifade edici becerilerini geliştirerek, dil yeterliği ve kültürel bilgisini de
artırmaktır. Bu amaç doğrultusunda, okuma beceri ve alışkanlığı kazandırmak yazma
becerisinin de gelişimini sağlayacaktır. Yabancı dil öğretiminde öğrenenin kavrama
becerilerinin ifade edici becerilerinin kazanımı için kullanılması önemli bir noktadır. Bu
11
becerilerin bütünleştirilmesi öğrenenin üretici ve katılımcı şekilde sınıf içi etkinliklere
dâhil olmasını sağlanabilir.
Öykülerin öğretim ortamı dışında da okuyucular tarafından kolay edinilebilir olması,
öğrenenlerin Türkçe okuma eyleminin istendik şekilde sürdürülebilmesi hedefine
ulaşmaya da yardımcı olabilir. Öğrenenlerin okuduklarını anlamaları ve düşüncelerini
yazıya dökmeleri büyük oranda sözcük hazinesine ve okuma verimliliğine bağlıdır. Bu
açıdan, çok sayıda farklı öyküler okuyan yabancıların bu oranda sözcük bilgisi ve anlama
kapasitesi de artar. Böylelikle, okuduğunu anlayabilen kişiler bu yazılı anlatımları
eleştirebilen, yorumlayabilen kişiler haline gelir. Yabancı dilde yazma, bol miktarda
anlamlı, ilgi çeken yabancı dil malzemesi girdisi ile mümkün olabilmektedir. Bu girdi
türünü karşılamada otantik okuma malzemesi olan öykünün önemli bir yere sahip olduğu
açıktır. Öykülerde, yabancılar için Türkçe öğretimi kitaplarında bulunan günlük dil
kullanımından farklı olarak yeni öğrenilen yapılar, mecaz ifadeler ve söz sanatlarını
içeren etkili ve daha çeşitli yapı ve sözcük hazinesi sunulmaktadır. Ayrıca bu öğretim
malzemeleri, öğrenenlerin hedef dilin kültürel özellikleri ve günlük yaşam kullanımlarını
öğrenebilecekleri bir yapıya sahiptir. Öğrenenler farklı öyküler sayesinde hem bilgi
edinebilir hem de hayal ve düşünce güçlerine geliştirebilir.
Çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde yadsınamayacak yararları olan öyküler
kullanılarak orta düzeyin ikinci aşaması olan B2 düzeyindeki öğrenenlere dilin gerçek
kullanımını göstermek amaçlanmaktadır. Bu amaç, sadeleştirilmiş metinlerin her zaman
öğrenen ihtiyaçlarını karşılamayabileceği ve bu tür metinlerin öğrenenin yazınsal metne
duyduğu saygıyı yok edebileceği veya metnin tamamını okuma sırasındaki etkiyi
yaratamayacağı düşüncesiyle gerçekleştirilecektir. Özgün metinler öğrenenler için
güdüleyici olabilmekte ve bu da bireysel okuma etkinliğini gerçekleştirmeleri için onları
cesaretlendirmeye ve bu beceriyi sürdürmelerine olanak tanımaya yardımcı olmaktadır.
Öğrenenlerin dil bilgisi ve sözcük bilgisini artırmak, yaratıcı yazma becerisini
geliştirmek, sınıf atmosferini sıkıcılıktan kurtarmak için önemli yardımcı kaynaklardan
biri olan yazınsal bir tür olarak öyküyü kullanmak ve öğretimi daha eğlenceli hale
getirmek de çalışmanın hedefleri arasındadır. Bu amaçlar doğrultusunda, uygulamaya
dönük çalışmalar yapılarak öğrenenlerin öyküler aracılığıyla birbiriyle bağlantılı olduğu
düşünülen okuma ve yazma becerilerini geliştirmeleri de bu çalışmanın hedefleri
arasındadır. Bu hedefleri gerçekleştirirken kısalık, akıcılık, evrensellik, yeni sözcük
12
öğretimine elverişlilik gibi bazı ölçütlere uygun olduklarından öntest-sontest için Sait
Faik Abasıyanık’ın İpekli Mendil adlı öyküsü, sınıf içi uygulamalarda deney grubuna
okutmak için ise Reşat Nuri Güntekin’in Aşk Mektupları, Ömer Seyfettin’in Kaşağı,
Hakan Bıçakcı’nın Telaş ve Sait Faik Abasıyanık’ın Gümüş Saat adlı öyküleri seçilmiştir.
Önem
Bu çalışma, yabancılar için Türkçe öğretimi ders kitaplarında özetlenmiş, sadeleştirilmiş
ya da kısaltılmış şekilde yer alan ya da hiç yer almayan yazınsal türlerden biri olan
öykünün YDTÖ sınıf ortamında özgün dile model oluşturarak, okuma ve yazma
becerisini geliştirmenin amaçlanması açısından önem taşımaktadır. Yabancı dil öğretimi
ile ilgili yazın taramalarında yazınsal türlerin öğretim için kullanımının dört dil yetisinin
gelişimine imkân sağladığı görülmüştür. Nitekim öyküler dil öğretim ortamlarında çeşitli
pedagojik etkinliklere imkân tanıyarak dersi daha eğlenceli ve ilgi çekici hale getiren,
kısalıkları ve otantiklikleri sebebiyle daha çok tercih edilen yazınsal türler olarak
görülmektedir. Ayrıca, çeşitli konuları olan öyküler sayesinde öğrenenlerde merak
duygusu uyandırılabilmekte, sınıf ortamı ders kitaplarının verdiği sıkıcılıktan
kurtarılabilmekte ve öğrenenler için bir tür dinlenme zamanı sağlanabilmektedir.
Hem dört temel dil becerisinin gelişimi hem de sözcük bilgisi, dil bilgisi, telaffuz bilgisi
gibi dil yeterliğinin sağlanmasına yönelik yabancı dil alan bilgisinin öğretimine katkı
sağlamak için kullanılan yaygın bir teknik olan edebiyat kullanımı (Hişmanoğlu, 2005,
s.53), 20. yüzyılın sonlarından itibaren önem kazanmıştır. Dil öğretimi için yazınsal
türlerden oldukça uygun öğretim malzemelerinden biri olarak görülen öykü, etkili otantik
bir dil kaynağıdır. Bu özelliğiyle, gerçek yaşam bağlamlarında dilin birçok gerçek
örneğini sunmaktadır. Öğrenen bu yazınsal tür sayesinde dilin farklı iletişimsel işlevleri
ve sözcüklerin çeşitli anlamlarını öğrenebilmektedir. Ayrıca, öğrenen bağdaşık bir yapıya
sahip tutarlı bağlamı olan bir metni okuyarak yazılı yabancı dilin çok sayıda özelliğine
aşina olur.
Sayfa sayısı açısından kısa oluşları sayesinde öyküler öğrenenlerin bir oturuşta görevi
sonuçlandırmasına izin verir. Farklı türde yazılmış çeşitli öyküler farklı yaşlara hitap
edebilme özelliğiyle öğrenen ilgisini çekmede kolaylık sağlanabilir. Dolayısıyla, yaşa ve
13
ilgi alanına uygun şekilde seçilerek okunan öyküler, tüm öğrenenlerin zevk ve ilgisine
hitap edebilir. Bu öğretim malzemeleri sadece dili incelemeye değil, yabancı toplum
hayatını gözlemlemeye yardımcı olmaktadır. Öykülerde kişiler çeşitli bağlamlarda
günlük hayattaki gibi gerçek ve sembolik eylemlerde bulunur. Bu yönüyle öykü hem
yabancı toplum insanının hayatını yansıtır hem de ona ışık tutar. Bu açıdan, otantik
bağlam sunan bu araçlar, barındırdıkları kültür ögeleri ile yabancı kültürü öğretmeyi
kolaylaştırır.
Ayrıca, öykü kullanılarak bilişsel ve analitik düşünme yeteneğinin de gelişimini
sağlanabilir. Bu yazınsal tür farklı öğrenenler tarafından farklı yorumlanabilir. Bu da
hedef dilde yorumlama becerisine katkı sağlar. Bunlara ek olarak, öykü daha önce
öğrenilmiş sözcük ve dil bilgisi yapılarının kalıcılığını sağlar. Hedef dilin benzetme,
mecaz (istiare) gibi söz sanatlarını öğrenenin bağlam içinde görmesine sözcüklerin
yüzeysel anlamının ötesindeki anlamı anlamasına yardımcı olur. Ayrıca öykü,
öğrenenlerin öyküyü başka bir kişinin bakış açısıyla anlatabilmesine, kendi bakış açısıyla
yeniden yazabilmesine de olanak tanır.
Öyküler hedef dilin çeşitli dil bağlamlarını öğrenmeye yardımcı olur. Gerçek yaşam
deneyimlerine ve evrensel konulara değinen öyküler yabancılara gerçek dili görme
imkânı sunar. Ayrıca, öğrenenlerin yorumlama ve çıkarım yapma yeteneğini de geliştirir.
Öykü, gerçek hayattakilere benzer kişileri ile yabancı toplumun duygu, düşünce ve
geleneklerine ayna tutar. Erden’in de (2010, s.34) belirttiği gibi öykü yazarının anlatımı
ile dil kullanımı arasında sıkı bir ilişki vardır. Nitekim öykü yazıldığı zamandaki bireyleri
ve onların bakış açılarını yansıtan ve dilin kullanımı ile ilgili bilgi veren bir kaynak
durumundadır (Andaç, 2014, s.12). Yazar bu bilgiyi örtük şekilde yansıtırken, yabancı
okuyucuda sanatsal etki yaratır, yoğunlaştırılmış anlamlar ve imgeleme kullanarak gerçek
yaşamı canlı şekilde gözler önüne serer.
Öykü deyimler ve kalıp ifadeler, günlük konuşma dilinin diyaloglarını içeren yazınsal bir
türdür. Evrensel ve ilginç konuları sayesinde kavranabilir ve hatırlanabilir. Ayrıca, öykü
kültürel ve kültürlerarası değerleri yansıtır. Bu öğretim malzemeleri anlamlı ve
yapılandırılmış bir bağlamda Türkçenin dil bilgisi, sözcük ve konuşma biçimlerini
gösterir. Her yaşta, her düzeyde, her sınıf ortamında okunabilecek öyküler ilgi çekicidir
ve sınıf atmosferini enerjik hale getirir. Öyküler hem okulda hem de evde ya da okul
14
dışında okunabilecek öğretim araçları ve hedef kültürün taşıyıcılarıdır. Başka bir deyişle,
kültürel birer modeldir. Türk toplumunun geleneklerini yansıtarak öğrenenlerin yabancı
dil bilgisini zenginleştiren yazılı anlatımlardır. Öykü metinleri okuyucuyu olayın ya da
anın anlatıldığı ortama götürmekte, onun hayal dünyasını geliştirmektedir (Güneş, 2013,
s.3). Dolayısıyla öğrenenlerin öğretim sürecinde sıkılmamasını sağlamaktadır. Bu
yazınsal tür, yabancıları gerçek yaşamın gerçek dil örnekleriyle karşı karşıya getirir.
Ayrıca, öykü sözcüklerin iletişimsel işlevini gösterir. Başka bir ifadeyle, öykü yabancı
toplumda iletişimin nasıl gerçekleştiğini anlamayı kolaylaştırır. Yabancı dilin cümle
yapıları ve söylem işlevlerini yansıtır. Dolayısıyla, öykü sayesinde öğrenen kendi yazma
becerilerini geliştirebilir. Öyküler, anlama ve anlatma etkinlikleri ile öğrenenleri etkin
kılarak sınıfı daha üretken bir hale dönüştürür. Ayrıca, insan deneyimini anlattığından
evrensel olarak değerlendirilen öykü, çeşitli ilgi çekici konulara değinerek öğrenenin
dikkatini canlı tutabilir. Az sayıda sözcükle çok şey anlatan öyküler öğrenenleri,
söylenenin ötesine ima edilene götürür.
Yabancı dil öğretimiyle ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında Miller ve Pennycuff’ın
(2008) öykü okuma ve anlatmanın okuma ve yazma becerisini geliştireceği, Ghasemi’nin
(2011) öğretim ortamında öykü kullanımı sayesinde öğrenenin okuma, yazma ve diğer
dil becerilerini geliştirebileceği, Moon’un (2010) öykünün eğlenceli bir sınıf ortamı
yarattığı ve öğrenenlerin eleştirel düşünme becerisine katkı sağlağı, Dancygier’ın (2012)
dil öğretimiyle edebiyatın ayrılmaz bir bütün olduğu, Field’ın (2000) yazınsal
metinlerden öykü ile yürütülen yabancı dil öğretiminin hedef dilin sosyal ve kültürel
boyutuna yönelik bilgi sağlayıcı olduğu ve öğrenenlere dilsel yararlar sunduğu,
Pourkalhor ve Kohan’nın (2013) öykünün okuma becerisi gelişimine yönelik deneykontrol gruplu çalışmada deney grubu lehine okuma becerisinde ilerleme sağladığı,
Yeasmin, Azad ve Ferdoush (2011) yazınsal metinlerden öykü ile hazırlanan sınıf içi
etkinlikler ile uygulama yapılarak öğrenenlerin dil becerilerinde ilerleme görüldüğü,
Pardede’in (2011) öğretim tekniği olarak öykü kullanımının tüm becerilerin gelişimine
katkı sağladığı, Violetta-Irene’nın (2015) seçilen çeşitli öykülerin tasarlanan sınıf içi
etkinlikler yardımıyla dil becerilerinin gelişimine katkı sağlandığı, Dikici’nin (2013)
uygulamalı olarak öğrenenlere birkaç hafta boyunca farklı öyküler okuttuğu ve
hazırladığı anket ve görüşmeler doğrultusunda öğrenenlerin okuma yeteneğinde ilerleme
olduğunun anlaşıldığı, Hişmanoğlu’nun (2005) çalışmasında dil öğretiminde öykünün
15
yararlarının olduğu, Thom Thom’un (2008) yazınsal metin kullanımının dil becerilerinin
gelişimine katkı sağladığı, Vural’ın (2013) yapmış olduğu uygulamalı çalışma ile deney
grubu öğrenenlerine okutulan öykülerin dil becerisini artırdığı, Pazhakh ve Soltani’nin
(2010) uygulamalı çalışmaları sonucunda deney grubundaki öğrenenlerin okunan öyküler
sayesinde sözcük bilgisi açısından daha ileride olduğu, Saka’nın (2014) uygulamalı
çalışmasında bir grup öğrenene belli süre içerisinde farklı öyküler okutulduğunda
öğrenenlerin bakış açılarının geliştiğine dair olumlu bir sonuç alındığı, Kharaghani’nin
(2013) uygulamalı çalışması sonucunda öykü ile desteklenen öğretim ile deney
grubundaki öğrenenlerin okuma becerisinin gelişme gösterdiği, Demir’in (2017) öğrenen
seviyesine uygun şekilde seçilen öyküler yardımıyla yazma becerisinin geliştirilebileceği,
Pettersen Stevens’ın (2014) öyküler yardımıyla öğrenenlerin farklı kültürlerle karşılaştığı
görülmüştür. YDTÖ alanında yapılan çalışmalar incelendiğinde ise yabancı dil
öğretiminin yürütüldüğü öğretim ortamı için belirtildiği gibi çok sayıda önemli yararı
olan öykünün orijinal ve sadeleştirilmemiş şeklinin sözcük öğretimine, kültür aktarımına,
sadece yazma becerisine ya da sadece okuma becerisine katkısı üzerinde durularak,
birçok kaynakta bütünleştirilmiş olarak birlikte geliştiği ifade edilen okuma ve yazma
becerisini beraber geliştirme katkısına değinilmediği görülmektedir. Bu çalışmada
Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde daha önce bütünleşik gelişiminden söz
edilmeyen, okuma ve yazma becerisi gelişiminin öykü aracılığıyla gerçekleştirilebileceği
vurgulanmıştır. Bu bağlamda, öğrenen düzeyi ve öykü seçim ölçütlerine göre belirlenmiş
farklı Türk yazarlarının, farklı öyküleri kullanılmıştır. Bu doğrultuda öykü, iletişimsel ve
kültürler arası yaklaşım temelinde YDTÖ’de kullanılabilecek bir araç olarak görülmüştür.
Dolayısıyla, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilerin farklı öyküler okuyarak okuma
ve yazma becerilerini geliştirebilecekleri düşünülmüştür.
Sınırlılıklar
Bu çalışma kapsamında incelenen ders kitapları Türkçe öğretim merkezlerinde orta dil
düzeyinin ikinci evresine geçen öğrenenler için yaygın olarak kullanılan, Yeni Hitit
Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı (2013, 2-Orta-B1), Yabancılar İçin Türkçe (Gazi
Üniversitesi, 2014, B2-Orta Düzey), Yedi İklim Türkçe (2016, B2), İstanbul Yabancılar
16
İçin Türkçe Ders Kitabı (2015, B2), İzmir Yabancılar İçin Türkçe Ders Kitabı (2015, B2)
adlı beş ders kitabı ile sınırlandırılmıştır. Uygulama öntest-sontest için aynı öykü ve
etkinlikler için dört farklı öykü ile sınırlandırılmıştır. Sınıf içi uygulamaların yapılacağı
süreç süresince müfredata bağımlı dersler devam etmekte olduğundan, öğretim
elemanlarının öğretim sürecini çok fazla kısıtlamamak için okuma ve yazma
etkinliklerinin yapılacağı süre dört hafta ve haftada bir yeni öyküyle okuma yazma
etkinlikleri şeklinde sınırlandırılmıştır. Uygulamanın yapılacağı grup bağımsız dil
kullanımının ikinci aşaması olan B2 düzeyindeki öğrenenler ile sınırlandırılmıştır. Deney
ve kontrol grupları Etik Kurul izni doğrultusunda izin alınan Zonguldak Bülent Ecevit
Üniversitesi TÖMER B2 düzeyindeki öğrenenler ile Sakarya Üniversitesi TÖMER B2
düzeyindeki öğrenenlerden oluşturulmuştur. Çalışmanın uygulama aşamasından önce
göz önünde bulundurulan varsayımlar şu şekilde sıralanabilir:
1. Denekler B2 dil düzeyindeki öğrenenlerden oluştuğu için dil düzeylerinin bu
seviyeyi yansıttığı düşünülmektedir. Bu nedenle, öğrenenlere herhangi bir düzey
belirleme testi uygulanmamıştır.
2. Öğrenenlerin öntest ve sontestte gerçek okuma ve yazma becerisi gelişimlerini
yansıtacağı varsayılmaktadır.
17
1. BÖLÜM: YAZINSAL BİR TÜR OLARAK ÖYKÜ
Son yıllarda yabancı dil öğretiminde yazınsal türlerin kullanımına verilen önem artmıştır.
Bu türlerin sınıf ortamında kullanımı, öğrenenlerin yorumlama ve çıkarım yapabilmesine,
gizli ve ima edilmiş anlamı bulmasına yardımcı olmaktadır. Öğrenen evrensel konuya
sahip bu türler yardımıyla yabancı toplumun yaşamı ve deneyimleri hakkında bilgi
edinebilmektedir. Çok kültürlü bir bağlam sunan bu tür metinler öğrenenlere kurgusal,
ilginç ve gerçeğe yakın bir deneyim sunarak okuma görevini daha kolay ve çekici hale
getirmektedir. Ayrıca bu yazınsal anlatılar öğrenme güdüsünü artırarak, okuma ve yazma
becerisinin de gelişimine katkıda bulunmaktadır. Metin değiştirilmeden özgün şekliyle
bütün olarak sınıf ortamına getirildiğinde bu yazılı anlatımlar öğretim ortamını
zenginleştirmekte ve öğrenenlerin az sözcükle çok şey anlatabileceğini anlamalarına
yardımcı olmaktadır.
Türk Edebiyatı farklı yazılı anlatım yöntemleriyle kaleme alınmış dikkate değer yazınsal
tür örneklerini içermektedir. Bu yazınsal türlerden destan, fabl, masal, fıkra, oyun, şiir,
roman, öykü, gibi yazınsal metinler Türkçenin etkili, sanatsal ve güzel kullanıldığı yazılı
anlatımlardır. Kıran ve Kıran’ın da belirttiği gibi (2011, s.58) roman, öykü, masal gibi
yazınsal türler anlatımın alabildiği özel bir yazınsal biçimdir. Bu nedenle bu türler
yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin vazgeçilmez öğretim malzemesi durumundadır. Bu
yazınsal metinler sayesinde öğrenenlerin sözcük dağarcığını artırmaları, anlam kurma ve
çıkarım yapma eylemleri aracılığıyla düşüncelerini sözlü ve yazılı olarak ifade etmeleri
sağlanabilmektedir.
Yazınsal türlerden biri olan destan, ulusların tarihine yön veren önemli olayları anlatan
efsaneleşmiş öykülerdir. Destanlar ulusaldır ve yazarı belli olan ya da olmayan destanlar
mevcuttur. Destan, toplumların geçmiş zamanlardaki kahramanlıklarını savaş ve felaket
durumlarında neler yaptıklarını anlatır (Aktaş ve Gündüz, 2016, s.332). Olağan ve
olağanüstü olaylara değinen destanlarda genellikle, yiğitlik, aşk, dostluk gibi temalar
işlenir. Bu yazınsal tür açısından Türk edebiyatı oldukça zengindir fakat YDTÖ sınıf
ortamında destanlardaki sözcükler ve anlatımların incelenmesi ve yorumlanabilmesi
zaman alabilir.
18
Yazınsal türlerden bir diğeri olan fabl, kahramanı insan dışında başka varlıklar olan ve
amacı ders vermek olan öyküler şeklinde tanımlanmaktadır (Aktaş ve Gündüz, 2016,
s.336). Ders verme amacıyla yazılan fabllarda varlıklar insanlar gibi düşünür ve onlar gibi
davranır ve çoğunlukla bir karakteri temsil eder. Bu anlatımlarda söz sanatlarından biri
olan kişileştirmeye çok fazla yer verilir. Bu yazınsal türün sonunda çoğunlukla bir ahlak
dersi bulunur. Fabllar belirtilen özellikleri nedeniyle, genellikle yabancı dil öğrenen
çocuklar için öğretim gerçekleştirilirken kullanılabilecek yazınsal türler olarak
görülmektedir. Hayvan, bitki gibi kahramanları olması bu türü çocuklar için ilgi çekici
bir hale getirir. Fabllar olay ve kahramanlar hakkında bilgi veren giriş, olayların
düğümlendiği gelişme ve düğümlerin çözümlendiği sonuç ve olay veya olayların
arkasında yatan asıl düşüncenin özdeyiş, atasözü gibi ifadelerle dile getirildiği ders veren
kısımdan oluşur. Olağanüstü unsurlar içermesi nedeniyle fabl türü masala yakın bir tür
olarak görülmektedir.
Yazınsal türlerden bir diğeri olan masal Aktaş ve Gündüz’ün de ifade ettiği gibi (2016,
s.334) doğaüstü kişi ve olayları içeren, kendine has bir yazım tarzı olan, çoğunlukla
nerede olduğu bilinmeyen bir yerde ve bilinmeyen bir zamanda anlatılan olayları içeren
yazınsal bir türdür. Genellikle yazarı belli olmayan yazılı anlatılardır. Masallar ilk
zamanlarda sözlü olarak anlatılan öykülerken daha sonra yazıya aktarılmıştır. Genellikle
gerçek dışı olay ve kahramanlara yer verirler. Özdemir’in belirttiği gibi masalların öne
çıkan özelliği okuyucunun davranış kazanımına olanak tanıyan bir yapı içermesidir
(2007, s.329). Masallar anlatım teknikleri yönünden öykü ve romana yol gösteren
yazınsal türlerdir. Masallarda genellikle yoğun anlatımlar kullanılır. Zaman diğer
yazınsal türlerden farklı şekilde çabuk geçer. Masallarda genellikle zıt durumlar ve
kişilerin mücadeleleri yer alır. Giriş bölümleri çoğunlukla tekerlemelerle başlayan, daha
sonra serim bölümünde olay, kişi ve yer unsurlarına değinilen, düğüm kısmında
okuyucuda merak uyandıracak olayların yer aldığı, çözüm bölümünde olayların çözüme
ulaştığı ve son bölümde masalın olumlu bir şekilde bitirilerek, yine bir tekerleme ile
sonlandırıldığı bir yapıya sahiptir. Masallarda çoğunlukla tekerleme ögesi kullanılır. Bu
metin türlerinde çeşitli insan ve varlıklar vardır. Hayvan masalları, olağanüstü öğelerle
kurulu masallar ve gerçekçi masallar şeklinde türlere ayrılır. Yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde özellikle ders verme ve kültür zenginliklerini gösterme ve değerlendirmeye
imkân tanıma için kullanılabilecek yazılı anlatımlardır. Yazım biçimleri ve doğaüstü
19
unsurları içerme gibi özellikleri nedeniyle çocuklara yabancı dil öğretiminde daha çok
tercih edilebilecek bir öğretim malzemesi olarak görülmektedir.
Yazınsal türlerden, lirik metinler kategorisinde de değerlendirildiği görülen bir tür de
şiirdir. Şiirler diğer yazınsal türlere kıyasla daha eski ve daha kısa yazınsal türlerdir
(Kavcar, Oğuzkan ve Aksoy, 2012, s.70-71). Şiirde sözcükler bir uyum içerisinde bir
araya getirilir. Şair bu sözlere çeşitli anlamlar yükleyerek, onları bilinen anlamının dışına
çıkarır. Kavcar ve diğerlerine göre (2012, s.71) şiir “zengin hayallerle ritimli sözlerle,
seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebiyat türü” şeklinde tanımlanabilir. Şiir dili
duygu, sembol ve söz sanatlarının yoğun şekilde kullanımını içerir. Türk edebiyatında şiir
uyaklı bir şekilde yazılabileceği gibi serbest olarak da yazılabilmektedir. Tüm dillerde
şiirler, okuyucu üzerinde yoğun ve güçlü etki yaratan yazılı türlerdir. Şairler, şiiri
yazarken seçtikleri sözcükleri ses ve anlam ilişkilerine göre belli bir düzene sokar. Şiirler,
duygulu anlatımı yoğun olan lirik şiir, doğayı ve doğada yaşama istek ve arzusu ve
özlemini ele alan (Kavcar vd., 2012, s.79) pastoral şiir, öğüt ya da bilgi vermek için
öğretici nitelikte yazılan didaktik şiir, kahramanlık, yiğitlik gibi uzun bir şiir türü olan
epik şiir, şiir şeklinde yazılmış tiyatro eserini ifade eden dramatik şiir şeklinde
sınıflandırılmaktadır. YDTÖ’de anlaşılır bir dille yazılmış şiirlerin öğretim amaçlı
kullanımının öğreneni güdüleyerek çeşitli yararlar sağlayacağı düşünülmektedir.
Yazınsal türlerden biri de fıkradır. TDK Türkçe Sözlük’te fıkra (www.tdk.gov.tr., Erişim
tarihi: 16 Mayıs 2018) bir edebiyat terimi olarak “Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli,
güldürücü hikâyecik, köşe yazısı” şeklinde tanımlanmaktadır. Güldürücü fıkralar
genellikle bir ders verme amacı taşır ve bu amacı eğlenceli ve güldüren bir deyişle sağlar.
Günümüzde fıkra, siyasal, toplumsal ve edebi fıkra olarak üç kategoriye ayrılır. Fıkralar
hedef dilin kültürünü, dil toplumunun ahlaki değerlerini yansıtan, öğrenenin sıkılmasını
önleyen ve dersi zevkli hale getiren metinler olarak YDTÖ’de kullanılabilecek yararlı
malzemeler olarak değerlendirilmektedir. Dramatik metinler arasında ele alınan bir diğer
yazınsal tür de tiyatro, piyes şeklinde adlandırılan oyundur. Oyun, yaşanmış ya da
yaşanması mümkün olan olay ya da olayların oyun kişileri tarafından sahnede seyirciler
önünde canlandırılmasıdır (Aktaş ve Gündüz, 2016, s.353). Oyun da diğer yazınsal
türlerden olan roman ve öykü gibi serim, düğüm ve çözüm bölümlerinden oluşmaktadır.
Bu türün YDTÖ’de kullanımı ile öğrenenin iletişim becerilerini geliştirmesine katkı
sağlanabileceği düşünülmektedir.
20
Yazınsal türler içerisinde roman ve öyküler farklı dillerde yeri olan önemli ve evrensel
yazınsal türleridir. İnsanı ve insan yaşamını “en çarpıcı” şekilde dile getiren yazınsal
türlerin başında roman ve öykü gelir. Türkçe Sözlük’te roman (www.tdk.gov.tr., Erişim
tarihi: 16 Mayıs, 2018) “İnsanın veya çevrenin karakterini, göreneklerini inceleyen,
serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara
dayanan uzun edebi tür” olarak tanımlanmaktadır. Romanlarda ana olay, olgu, kişiler,
zaman ve mekân unsurları yer alır. Bunlara ek olarak bu uzun anlatımın içinde ana olaya
bağlı yardımcı olaylar, farklı mekânlar ve farklı zamanlar da bulunabilir. Bu özellikleriyle
roman, öykünün daha detaylı anlatımlara sahip şeklidir. Aslında, öykü anlatıcısı ve
anlatım şekli ile romanınki benzerdir fakat anlatım öyküde daha kısıtlı iken, romanda
daha genişletilmiş şekildedir (Özdemir, 2007, s.266). Romanlarda kişiler, tip ya da
karakter olarak değerlendirilir. Her romanın içeriği ve vermek istediği bir ileti vardır.
Romanlar serüven romanı, polisiye ve casusluk romanı, yığın romanı, tarihsel roman,
yaşamöyküsel roman, politik roman, belgesel roman, coşumcu roman, gerçekçi roman,
doğalcı gerçekçi roman, eleştirel gerçekçi roman, toplumcu gerçekçi roman, yeni roman
ve postmodern roman olarak sınıflandırılabilir. Yazınsal türler arasında en uzun olan tür
romandır, bu da onun yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf
ortamında bir ders malzemesi olarak kullanılmasının çok zaman gerektirdiğinin
göstergesidir. Dolayısıyla, yabancılara Türkçe öğretimi gerçekleştirilirken, uzunluğu ile
çok sayıda ders süresini alacak romanın bir öğretim malzemesi olarak kullanılması uygun
bir yöntem olarak görülmemektedir.
Türkçenin yazınsal türleri yalnızca iletisi ve farklı anlam biçimi olan metinler değil, aynı
zamanda öğrenenin aktif katılımı ile farklı anlamlar yüklenebilecek yazılı türlerdir
(Ülper, 2010, s.9). Bu anlatımlar kurmaca ya da kurgusal metinler olarak görülmektedir.
Kurmaca eserler genellikle başlangıç noktasından itibaren okuyucunun merakını
uyandırabilmektedir (Field, 2000, s.23). Bu türlerden öğretim için oldukça uygun bir
malzeme olarak görülen öykü “olmuş ya da olabilmesi mümkün olayları anlatan kısa
oylumlu yazılardır” şeklinde tanımlanmaktadır (Özdemir, 2007, s.221) Başka bir deyişle
öykü “Hikâye olarak da bilinir, gerçek ya da düş ürünü bir olayı edebi bir üslupta aktaran
kısa düzyazı, anlatı” (Ana Britannica’dan aktaran Tonga, 2008, s.375) şeklinde ifade
edilmektedir. Türkçe Sözlükte “öykü” sözcüğünün isim anlamı “Ayrıntılarıyla anlatılan
olay” şeklinde ifade edilirken, edebi anlamı “Hikâye” (www.tdk.gov.tr., Erişim tarihi: 10
21
Mayıs 2018) şeklinde belirtilmektedir. Topçu Tecelli (2008, s.78) öyküyü “öncelikle,
klasik tiyatronun kurallarını uygun şekilde işleyen kısa bir anlatıdır: yer, zaman ve olayda
bütünlük, teklik, dolayısıyla az sayıda kişiye yer verme gibi özellikleri olan yazınsal tür”
şeklinde tanımlamaktadır. Öykünün temel ögeleri yer (uzam/ mekân), zaman ve olaydır.
Genel olarak öyküler iki türe ayrılmaktadır: olay öyküsü ve durum öyküsü. Hem olay
hem de durum öykülerinde zaman önemli bir unsurdur. Olay öyküsünde eylem ve süre
varken, durum öyküsünde sürenin belirli bir parçası ya da anı vardır (Andaç, 2014, s.216).
Ayrıca, olay öykülerinde mantıksal bir düzende sunulan olay sıralaması, gelişme
bölümünde okuyucu merakını artıran çatışma ve merakın giderildiği sonuç bölümü
varken, durum öykülerinde ön planda olmayan merak ögesi, yaşamın bir bölümü ve
insanoğlunun bir durumu vardır.
1.1. ÖYKÜNÜN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sınıf ortamında sayfa sayısı açısından kısa
oluşuyla kullanım için uygun görülen öykü, insanların yaşadığı ya da yaşayabileceği
olayları yani insan ile ilgili konuları içerir. Roman türüne göre daha kısa olan öyküler,
kişileri detaylı olarak anlatmaz, tek bir olay etrafında, kişi ya da kişilerin yaşadıklarının
bir bölümünü anlatır. Ayrıca roman kahramanlarına kıyasla öyküde kişilerin “ne
geçmişleri ne de gelecekleri vardır: bu kişilerin psikolojileri derinlemesine tasvir edilmez.
Buna karşın, unutulmaz, etkileyici ve iz bırakıcıdırlar” (Topçu Tecelli, 2008, s.80).
Yazınsal türlerin çoğunda bulunan serim, düğüm ve çözüm bölümleri bu türün de önemli
unsurlarıdır. Öykü bir kurgu ürünüdür, bu yüzden hayal içerir. Bir olay örgüsü ve bir
şekilde birbirine bağlı olan kişileri vardır (Lazar, 1993, s.73). Öykülerde tasvirler
romanlara göre daha azdır ve diyaloglar yardımıyla okuyucunun kişi hakkında bilgi sahibi
olması sağlanır ve kişilerin hep kriz anları, etkileyici ve unutulmaz bir yönü gösterilir. Bu
gibi özellikler ve özellikle de kısa oluşları öykülerin tek oturuşta bir ya da iki ders saatinde
okunabilecek, benzersiz bir etkiye sahip ders malzemesi olmasına olanak tanır (Kırkgöz,
2012, s.111). Kısa olduğundan, öğrenenin öykü akışını takip edebilmesi de kolay
olmaktadır. Kırkgöz’ün de belirttiği gibi (s.111) öyküler, dil öğretimi için oldukça uygun
yazınsal türlerdir. Öğrenenlerin kendi başlarına da okuyup, anlayabileceği ve
değerlendirebileceği, karmaşık bir yapıya sahip olmayan öyküler, kısa oluşları sayesinde
22
yabancı dil sınıflarında farklı alanlar ve dünyanın farklı kesimlerinden çok çeşitli
metinleri sınıf ortamında kullanma imkânı sunar.
Öykü yazarları anlatımlarına yazdıkları dönemi, hatta öncesini yansıtır. Bu açıdan, Türk
öykü yazarlarının öyküleri öğrenenlerin yabancı dil toplumunun yaşayışı ve düşüncesi
hakkında bilgi edinmesine katkıda bulunabilir. Öykülerde tema ve yazarın anlatım şekli,
sözdizimi, olay örgüsü öğeleri de önemli yere sahiptir. Öykü, “ana kaynaktan (masal,
hatta destan, halk hikâyeleri ve fıkralardan) beslenerek, bir bakıma anlatım biçimi olarak,
anlatılan gerçeklerde de hayata öykünerek kurulan modern hayatın anlatısıdır (Andaç,
2014, s.11). Bu şekliyle “hikâye” sözcüğünün kullanımı yerine modern hikâye anlamında
öykü kullanımı tercih edilmektedir. İnsanı ve insan hayatını tam anlamıyla anlatma amacı
olmayan öykü, kurmaca gerçeklik içindeki anları anlatır. Öyküde sözcüklerin yüzey
anlamlarının dışında mecaz, derin anlamları da yer alır. Ayrıca öyküde her sözcüğün
beraber kullanıldığı diğer dil ifadeleriyle birlikte edindiği anlamlar da bulunur.
Öykü unsurları olan serim bölümü olayın başlayıp, kişilerin tanıtıldığı kısım, düğüm
bölümü olayların gelişip merakın yoğunlaştığı kısım, çözüm bölümü ise merakın sona
erdiği ve okuyucuda etki ve duygunın bırakıldığı kısımdır. Birçok öyküde bulunan ve
önemli bir özellik olan çatışma öykünün başlangıcından sonuna kadar okuyucu ilgisini
canlı tutan (Özdemir, 2007, s.222) unsurdur. Bu merak unsuru yabancılara Türkçe
öğretiminde öğrenenin merakını uyandırarak, anlamlandırma çalışmalarına katkı
sağlayan bir ögedir. Öykülerin, anlatımda olay unsurunun öne çıktığı ve serim, düğüm ve
çözüm bölümünü içeren olay öyküsü, Özdemir’in ifadesiyle (2007: 236) “yaşamdan bir
kesit sunan ya da belli bir insanlık durumunu belli bir ortam içinde veren bir öykü biçimi”
olarak değerlendirilen durum ya da kesit öyküsü ve insanların bildikleri fakat ayrıntılı
şekilde düşünmedikleri gerçekleri gösteren modern öykü şeklinde türleri vardır.
Kısa oluşuna rağmen, öykü türünde anlamlı bir bağlam mevcuttur ve onu değerli kılan da
bu özelliğidir. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf ortamında
roman, uzunluğu nedeniyle birkaç ders saatini gerektirirken, öykü kısa ve okunabilir
olduğundan, öğrenenlerin olayları ve konuyu kolayca anlayabileceği bir türdür. Öykü
genellikle kişi, yer ve zaman unsurlarının tanıtılması ile başlar. “Ardından öykünün
konusuna göre sorun/durum, yaşanabilecek çatışma ya da çevrilebilecek bir entrikanın
sunumu gerçekleştirilir” (Ülper, 2010, s.59). Bu bölümde merak unsurunun giderilmesi
23
için, çözüm bölümünde sorunun, durum ya da çatışmanın sonucu açıklanarak öykü
bitirilir. Öykü öğreneni “estetik nesne olarak yazınsal metnin akıl almaz gücüne götürür”
(Gümüş, 2014, s.59). Öykünün öne çıkan unsurları ve özellikleri öğrenene hatırlatılıp,
öğretildikten sonra, bu ögelere odaklanan okur öyküyü daha iyi anlamlandırarak, okuma
ve yazma etkinliklerine daha aktif bir şekilde katılabilir.
Düzyazı ya da anlatı olarak da nitelendirilen öykülerde anlam oluşturmada yer, zaman ve
kişi tasvirlerinin önemli bir yeri vardır. Bu tasvirler romandaki kadar ayrıntılı olmasa da
öğrenene bilgi verebilecek niteliktedir. Ayrıca, öykülerde bir önerme vardır. Bu
“önermenin üç şey içermesi gerekir: Karakter, çatışma ve çözüm (Çakır, 2002, s.126). Bu
unsurlar öykülerde merak uyandıran, dikkat çeken ögelerdir. Hayal gücü yoluyla toplum
geleneğini ve değerlerini aktaran öykü “hayatın sunduğu gerçekliğin içinden bambaşka
bir gerçeklik çıkarırken kendi bütüncül dünyasını kurar” (Gümüş, 2014, s.123).
Kişileştirme, diyalog, tasvir, çatışma, olay örgüsü, bakış açısı, mekân ve sembol gibi
önemli dil özelliklerini barındıran öyküler yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için sınıf
ortamında kullanılabilecek yararlı özgün yazınsal metinlerdir. Öykü kısa, çağdaş ve
ilginçtir ve öğrenenin edinmeye çalıştığı dilin kültürü ile bağlantılı olan çağdaş bir kültür
ortamını tasvir eder (Ghasemi, 2011, s.268). Böylece, öğrenen Türk toplumunun kültürel
ögeleri ile de karşı karşıya gelir. Ayrıca yazınsal bir tür ile dil öğretimine yardımcı olma,
öğrenenleri hedef toplumu ve o toplumun insanlarını anlamaya teşvik eder (Field, 2000,
s.233). Bu bağlamda hem kültürel değerleri hem de insana dair evrensel değerleri anlatan
öyküler hem ulusal hem de uluslararası iletişimi artırmaya yardımcı olmaktadır. Bunula
birlikte öykü, öğrenenleri pasif okuma durumundan çıkarıp metin ile kişisel bağlantı
kurmasını sağlayarak, diğer öykü metinlerine ve okul dışındaki dünyaya gitmesine
yardımcı olur (Ghasemi, 2011, s.267).
Öyküler öğrenenlerin hayal gücü, yaratıcılık ve entelektüel etkinliğini onları farklı
düşüncelerle karşılaştırarak besler ve yabancı dil öğretim ortamında bir eğlence kaynağı
haline gelebilir (Field, 2000, s.235). Yazınsal türler ve öyküler öğrenenlerin belli konular
hakkında farkındalığını da artırır (Moon, 2010, s.148). Bunun yanı sıra, öyküler
öğrenenlerin kurmaca karakterlerin zihinlerine girmesine de yardımcı olur (Dnacygier,
2012, s.21). Bunu yapan okur, Türk toplumunda yaşaması mümkün olan gerçekçi öykü
kişilerinin durumunu ve davranışları da inceleme imkânı bulur. Düğüm bölümünde merak
24
etmeye başlayan okur, olanın aksine farklı bir durumda karakterin ne yapabileceğini,
olayın nasıl sonuçlanacağını düşünerek, yaratıcılığını da kullanabilir. Bu sayede
öğrenenler öykü olayları ve kişilerin davranışları arasındaki sebep-sonuç ilişkisini anlama
çabasına da teşvik edilmiş olur (Britsch ve Dennison-Tansey, 1995, s.xvi).
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sınıf içi uygulamalarda çeşitli öykü örneklerini
okuyup inceleyen öğrenenin hedef dildeki yazınsal tür deneyimi de artacaktır. Öyküler
bir tür bağdaşıklık ile hayatın belli bir anındaki detayları anlatan ve hayatın daha iyi
anlaşılmasını sağlayan yapıtlardır (Field, 2000, s.235). Bu yazınsal türler, otantik dilin
zengin taşıyıcısı, yabancı kültürün inanç, davranış ve düşünce şeklini anlamaya sağlayan
bir araç ve öğrenenin eleştirel düşünmesine imkân tanıyan bir anlatıdır. Öyküler diğer
sanat yapıtları gibi, yazarın en özgür hayal gücünü gösterir ve kendi dünyasını kendi
ifadeleriyle şekillendirir (Boyd, 2009, s.3). Söz sanatları ve derin anlamı içeren öyküler
sayesinde öğrenenler, kendi yazılarında da dilsel sembolleri kullanma yeteneğine sahip
olabilmektedir (Dnacygier, 2012, s.7).
Öykü bilişsel ihtiyaçları kültürel olarak destekleyen dilsel bir ifade şeklidir (Dnacygier,
2012, s.22). Bu yönü öyküyü, yabancı dil ortamında kullanılması kaçınılmaz bir öğretim
malzemesi haline getirir. Öğrenenin yaşına, ilgi alanına ve dil düzeyine göre seçilen bu
öğretim araçları, yazma etkinliği için de belli miktarda girdi oluşturur. Ayrıca, yazınsal
türler ve öyküler, öğrenen için hedef dilin konuşan bireylerin toplumsal ilişkilerini ve
gerçek dünya deneyimlerini gözler önüne serer (Kırkgöz, 2012, s.111). Konusu genellikle
insan ve insan davranışları olan öykülerde yazarlar sözcüklerini özenle seçerek vermek
istedikleri iletiyi ustalıkla verir (Tosun, 2015, s.23). Özenle seçilip bir anlam bütünlüğü
içinde birleştirilen sözcükler her okurda farklı çağrışımlar yapabilir. Tüm bu özellikleri
ve özellikle de gerçeklik, kısalık, çeşitlilik, evrensellik, okunabilirlik ve akıcılık,
hatırlanabilirlik, dilsel model olma gibi özellikleriyle öyküler yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde sınıf ortamında okuma ve yazma becerilerinin gelişimini artırmak için
kullanılabilecek yazılı anlatımlar olarak görülmektedir.
25
1.1.1. Gerçeklik
Günümüz yabancı dil öğretiminde sınıf içi etkinlikler için öğretim malzemesi seçerken
ve tasarlarken düşünülmesi gereken önemli bir husus gerçekliktir (Hyland, 2003, s.92).
Bu doğrultuda kullanılabilecek öğretim araçlarından biri olan öykü hedef dilin dolayısıyla
hedef kültürün özgün bir deneyimini sunar. Mercan’nın da ifade ettiği gibi (2018, s.1-2)
öyküler özel olarak dil öğretimi için yazılmadığından, günlük yaşamda kullanılan hedef
dili birebir yansıtırlar. Gerçek insan yaşamını yansıtan bu yazınsal türler yabancı dil
insanlarının sosyal yaşamını anlayabilmesine imkân sunan önemli birer araçtır. Moon’a
göre (2010, s.68) öykü anlatımı, gerçeğe daha yakın zengin ve bütünsel bilgi sağlar.
Öyküler gerçek yaşam modellerini gösterir. Shouse, Zoglin ve Fenner’e göre (2003, s.4)
öyküler insanları kendi deneyimlerine davet eder. Benzer şekilde Gordimer öykü
amacının insan deneyimini iletmek olduğunu ifade eder (aktaran Pettersen Stevens, 2014,
s.8). Öykülerde gerçek anlar gerçek insan tecrübelerinden tek an ve tek durumda ortaya
çıkar. Aktaş ve Gündüz’ün de belirttiği gibi “her itibari / kurmaca metin gerçeğin, gerçek
yaşamın diliyle yeniden yaratılmasıdır” (2016, s.327-328). Kurmaca metinlerde dil
gerçek bir bağlam içinde kullanıldığı için bu türlerin gerçek dili en iyi şekilde
örneklendirdiği düşünülmektedir (Larsen-Freeman, 2000, s.125).
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişileri gerçek dil ile karşı karşıya getirmek için,
yazınsal türlerin sınıf içi etkinliklerde kullanıması kaçınılmazdır. Kaya’nın (2014, s.67)
belirttiği gibi, yazınsal metinler öğrenenleri genellikle ders kitaplarında karşılarına
çıkmayan günlük dil ile karşılaştırmaktadır. Öğrenenler bu sayede bir yandan dilsel
yeterliklerini geliştirirken diğer yandan gerçek yaşam malzemesini anlama ve
değerlendirme fırsatını yakalamış olur (Ghasemi, 2011, s.272). Öykülerin önemli
özelliklerinden biri olan, okunan olaylar ve kişilerin gerçek hayatta da var olduğunu
düşündürmek de bu türün YDTÖ sınıf ortamında kullanımını gerekli kılan sebeplerden
biridir (Gümüş, 2014, s.47).
Kurmaca türler uygun bir şekilde seçildiklerinde “gerçekten otantik modern materyaller”
olarak yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf ortamını
zenginleştirirler (Kaya, 2014, s.23). Dil becerilerinin gelişimi gerçek bağlamlar sayesinde
daha kolay bir şekilde gerçekleştirebilir. Öyküler gerçek yaşam konuşmalarının
26
örneklerini de verir (Moon, 2010, s.47). Bu bağlamda, öykü satırları arasında gerçek
yaşamı gözlemleyebilmek mümkündür. Elhabiri’nin (2012-2013, s.121) de ifade ettiği
gibi, öğrenenler yazınsal bir metin okurken dilin otantik kullanımına ve o dilin farklı
dilsel ve iletişimsel işlevlerine aşina olacaktır. Öykü okurken öğrenen dil bilgisi yapılarını
gerçekçi bir bağlam içinde görebilmektedir. Öğrenenler çok miktarda yazılı gerçek dil
kullanımı ile karşılaştıklarında hedef dil edinimi daha etkili bir şekilde devam ettirilebilir
(Hinkel ve Fotos, 2002, ss.4-5). Kurmaca türlerin etkili olabilmek için gerçekliğe dayalı
olmasının gerekliliği öykünün yabancı dil öğretim ortamı için uygun bir malzeme olduğu
gerçeğini ortaya koymaktadır (Dnacygier, 2012, s.23).
Öyküler öğrenenin hedef dilde görüş belirtme ya da yazı yazma gibi becerilerini
geliştirebilecek ve sözcük dağarcığını artırabilecek değerli birer otantik öğretim
kaynağıdır. Bunun yanısıra, bu metinler dilsel yapıları ve sözcükleri örneklendirmede de
kullanılabilecek özgün öğretim malzemeleridir. Meletli’nin (2007, s.64) de ifade ettiği
gibi, hedef dil kullanımı ve anlatım açısından özgünlük düşünüldüğünde yazınsal bir tür
çok iyi bir model olarak işlev görmektedir. Bu bakımdan, öyküler iletişime dair gerçekçi
durumları ve eylemleri yansıtarak hedef dili gösteren bir model olma durumundadır.
Öykülerde var olan tema, karakter, diyolag gibi unsurlar da gerçek yaşam modellerini
yansıtmada önemli yeri olan kaynaklardır. Dolayısıyla, öyküler sözcüklerin hem gerçek
hem de yabancı dil toplumunda kullanılabilecek mecaz anlamlarını doğal bir şekilde
sergiler. Bu açıdan, öyküler güdüleyici otantik okuma malzemeleridir. Öyküler hedef
dilin doğal, özgün kullanımını içerdiğinden, öğrenenlere gerçek Türkçeyi gösterir.
Böylece, gerçek dil modeli olarak öğrenenlerin doğru şekilde yazılı ve sözlü letişim
kurmasına imkân tanır.
1.1.2. Kısalık
Öykülerin yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sınıf içi etkinliklerde kullanılabilmesine
olanak tanıyan önemli özelliklerinden biri de kısalıktır. Romanın özelliklerinden farklı
olarak tek bir olay ya da kısa şekilde anlatılan olaylar ve etkileyici anlatım çerçevesinde
yazılan öyküler, bir ya da iki ders saatinde okunup etkinliklerle daha anlaşılır
kılınabilecek ve öğrenende ilgi uyandıracak önemli yazınsal türlerdir. Kaya’nın (2014,
27
s.21) da ifade ettiği gibi, öyküler öğrenenlerin boş zamanlarında da okuyabileceği oranda
kısadır. Kısa olmaları daha kolay ele alınmaları ve anlaşılmaları açısından önem teşkil
etmektedir. Meletli’nin (2007, s.10) de belirttiği gibi öykülerin kısa oluşu okuyucunun
takip edebilmesine yardımcı olur. Bu açıdan, öykü yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde
beceri alanlarını geliştirmek için kullanılanılabilecek uygun bir ek malzeme olarak
görülmektedir.
Yabancı dilde kurgusal olarak oluşturulan öykü, o dilin toplumunda olması mümkün olan
bir olayı, olaylar zincirini ya da anı anlatırken, bunu romandaki gibi ayrıntılı tasvirlerle
değil, daha kısa ve anlaşılır cümlelerle gerçekleştirir. Bunu yaparken, yazar kişilerin
özelliklerinden ayrıntılı olarak söz etmek yerine belli başlı kısa betimlemeler ile
öğrenenin kişiler hakkında bilgi sahibi olmasını sağlayacak kısa diyaloglara yer verir.
Aynı şekilde, öykü yazarının tek olaydan söz etmesi de bu türün kısa oluşuna katkıda
bulunmaktadır. Bir olay ya da ilişkili birkaç olay çevresinde, yer, zaman gibi unsurları
açık bir şekilde, uzun tasvirlere yer vermeden içeren öykü, öğrenenlerin sıkılmadan kolay
okuyabilecekleri bir bağlam sunar. Bu özellikleri öyküyü, Türkçeyi yabancı bir dil olarak
öğrenen kişiler için sınıf ortamında kullanıma uygun bir öğretim malzemesi haline
getirmektedir.
Öyküler, kısa söz dizimi ve anlatımıyla bir ders saatinde öğreticinin de yardımıyla
kolaylıkla okunabilecek birer öğretim malzemesidir. Öğrenen, okulda sürekli olarak
karşılaştığı ders kitabının sıkıcılığından ancak bu şekilde kısa bir bağlam ve Türkçe yapı
ve diyologlarını içeren bir ek kaynakla kurtulabilir. Bu özellikler yabancı okurun, Türkçe
konuşurlarının düşünce ve davranışları hakkında sınırlı bir zaman diliminde bilgi
edinmesine yardımcı olur. Bu sayede, öğrenenin gerçek yaşamda kullanılan Türkçe
yapıları anlamlandırması daha kolay hale gelir. Bu bakımdan, kısalığı ile dil öğretimi ve
öğretme etkinliklerini daha etkili ve daha verimli hale getiren öykünün yabancı dil olarak
Türkçe öğretiminde kullanılması kaçınılmazdır.
1.1.3. Çeşitlilik
Öyküler, öğrenenlere özellikle okuma ve yazma becerilerini geliştirebilmeleri açısından
çok çeşitli dil içerikleri sunabilmektedir. Farklı türlerde yazılmış öyküler, çeşitli konulara,
olaylara ve kişilere sahiptir. Bu özellikleriyle öykü öğrenenin zengin bir hayal gücü
28
kazanması ve yaratıcılığını geliştirmesi konusunda yardımcı olmaktadır. Ayrıca, olay
öyküsü ve durum öyküsü gibi farklı türdeki öykülerle karşılaşan yabancılar öykü
uzunlukları konusunda da cesaretlendirilmiş olur. Shouse ve diğerlerinin (2003, s.8) de
ifade ettiği gibi, öyküler çeşitliklikleri sayesinde farklı yer ve zamana ve duruma
uyarlanabilir. Bu durum farklı unsurları olan öyküleri ders içi etkinliklerde öğreneni
bunaltmadan kullanmaya imkân tanımaktadır.
Dnacygier (2012, s.31), öykü metinlerinin uzunluk durumları ve çeşitli öyküleyci
seçenekler sunabilmesi nedeniyle, bu öğretim araçlarını yabancı dil öğretim sınıflarında
kullanmanın faydalı olacağını dile getirmektedir. Bu bağlamda, öykü günümüzde önemli
bir yere sahip olan iletişimsel yaklaşımın da kapsadığı, çeşitli bağlamlarda çok sayıda
otantik sözcük edimi gerekliliğini gerçekleştirebilir. Bağlam çeşitliliği, cümle yapısı,
şekil bilgisi, dil bilgisi yapıları açısından da çeşitliliğe sahip olan öyküler öğrenenler için
çeşitli dilsel bağlamlar sunar. Bu sayede öğrenen özgün dil kullanımını çeşitli
bağlamlarda görerek, dil becerilerini özellikle de okuma ve yazma becerisini
geliştirebilecektir.
Hem dil yapıları açısından hem de sözcük ve konu alanı açısından farklı öykü türlerinin
kolay elde edinilebilip okunabilmesi, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde ders
ortamının daha zengin hale getirilebilmesine katkı sağlar. Farklı öykülerde
karşılaşılabilecek farklı sözcükler hedef dilde hangi bağlamlarda kullanılabilecekleri
hakkında öğrenenlere bilgi verir. Bu sözcük çeşitliliği sözcük hazinesinin artmasına da
yardımcı olacaktır. Bunların yanı sıra, farklı öykü çeşitleriyle karşı karşıya kalan yabancı
okuyucu farklı durumlarda kullanılması gereken söylem yapılarıyla da buluşmuş
olacaktır. Bu çeşitlilik onun yazılı ve sözlü iletişim becerilerinin gelişmesine de katkıda
bulunacaktır. Öğretici tarafından öğretim ortamına getirilen farklı konulara sahip öyküler
aracılığıyla, öğrenenler hedef dilde çeşitli konularda fikirlerini ifade edebilecekler ve bu
da temel becerilerinin gelişimini beraberinde getirecektir. Ayrıca, sözcük, dil yapıları,
konu düzeyindeki tüm bu çeşitlilikler yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sınıf
ortamını daha verimli hale getirerek, öğrenenlerin hedef dilin gerçek kullanımı hakkında
daha fazla girdi elde etmesine de imkân tanıyacaktır.
Öğretici çeşitli türdeki öyküleri farklı zamanlarda yabancı dil sınıfına getirebilir. Bir
okuma ya da yazma dersine olay öyküsü getirirken, diğer derse bir durum öyküsü ya da
29
modern öykü getirebilir. Böylelikle çeşitli gruplara ayrılan öyküler ile karşılaşan
öğrenenler, bu sınıflandırmayı da fark edebilecektir. Öğrenen bu sayede, Türkçede her
öykünün aynı unsurlara sahip olmadığını, olay öyküsünde olay ön plandayken, durum
öyküsünde bir zaman kesitinin daha önemli olduğunu örtük bir şekilde fark edebilecek ve
öğrenebilecektir. Öykü türünün bu çeşitliliği de öğrenene Türk öykülerinin, diğer dillerde
yazılmış öykülerde olduğu gibi çeşitlerinin olduğu izlenimini vermede yararlı olacaktır.
1.1.4. Evrensellik
Öyküler evrensel temalardan bahsederken, insanoğlunun deneyimlerini anlatır. Bunu
yaparken de çok çeşitli insan, insan özellikleri ve tecrübelerini gözler önüne serer.
Yabancı dil öğretiminde öyküler evrensel herşeyi öğretmek ya da örneklendirmek için
kullanılabilir (Shouse vd., 2003, s.3). Öyküler evrensellikleri sayesinde, farklı ülkeler ve
toplumlar arasında yakınlık kurar. Bu bağlamda öykülerin yabancı dil olarak Türkçe
öğretimi için sınıf ortamında kullanımı, farklı ülkelerden Türkçeyi öğrenmek için gelen
öğrenenlerin kendi dillerinin yazınsal türlerini hatırlatarak, bir yakınlık ve ilgi
uyandıracaktır. Öyküler tüm dünyada sözlü ya da yazılı olarak her dilde varlık sürdüren
önemli, evrensel türlerdir. Öyküler, günlük diyalog ve eylemlerin ötesinde evrensel
konulara değinir (Urbancova, 2006, s.15). Yabancı dil öğretiminde sınıf ortamında öykü
okumak öğrenenlerin hedef dil kullanıcıları ve bu kişilerin kültürünü tanımalarına imkân
sağlayarak, hedef dili kullanan bu kişilerin belli durumlarda nasıl davrandıklarını
görmelerine yardımcı olacaktır.
Kaya (2014, s.2), öykülerin “kültürel bir deneyim, ulusal kıyafetle evrensel fanteziler”
sunduğunu dile getirerek, evrensel konulardan söz ettiğini vurgular. Bu bağlamda,
yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde sınıf ortamında kulllanılan öyküler aracılığıyla,
öğrenenler farklı evrensel değerler ve konular çerçevesinde kendi yaşam tarzlarıyla hedef
dil kullanıcılarının yaşam tarzlarını karşılaştırma olanağına sahip olabilmektedirler.
Ayrıca öyküler, çeşitli evrensel temalar içerdiğinden, öğrenenlerin düşüncelerini de
etkileyebilmektedir. Nitekim bu öğretim malzemelerinde, evrensel temalar ve fikirler
işlendiği gibi, evrensel sembollere de bolca yer verilir. Bu evrensel semboller herkes
tarafından bilinen nesneler ya da soyut ifadeler olabilir.
30
Öyküler insanı, insan duygularını, insan sorunlarını kısacası insana dair herşeyi
vurgulamaya çalıştığından, herkese hitap edebilecek evrensel niteliğe sahiptir. Öykü
eşsizlik ve evrensellik arasında bilişsel açıdan etkili bir uzlaşmadır (Moon, 2010, s.53).
Dünyadaki tüm dillerde yazınsal bir tür olarak yer edinen öykü, sadece yazıldığı dilin
toplumunda karşılaşılabilecek olay, kişi ve konulara değil, dünyadaki farklı toplumlarda
da karşı karşıya kalınabilecek unsurlara yer vermektedir. Bu özelliğiyle, öykü insana ait
her şeyden söz ederek, evrensel tema ve değerlere de değinmektedir. Ayrıca, öykü tüm
dillerde yer alan belli özellikleriyle öğrenenlerin çocukluğundan itibaren karşılaştıkları
ve aşina oldukları evrensel bir anlatı türüdür. Türkçe öğrenmek isteyen öğrenenin
yaşamın farklı aşamalarında karşılaştığı bu öğretim malzemesi, yabancı dilde yazılmış
olsa da aşina olduğu yazınsal bir türü hatırlatacak ve bu aşinalık okuma becerisinin
gelişimine de katkı sağlayacaktır.
1.1.5. Okunabilirlik ve Akıcılık
Hedef dili öğrenen yabancıların dil yeterlik düzeyi ve ilgi alanına uygun olarak
seçildiğinde, öykülerin her öğrenenin kolaylıkla okuyup anlayabileceği öğretim
malzemesi durumunda olduğu düşünülmektedir. Topçu Tecelli’nin (2008, s.80) de
belirttiği gibi, “Romanın ya da tiyatronun karmaşık yapısına karşın öykü daha sade bir
yapıya sahip olma özelliği ile öğrenenler tarafından daha kolay anlaşılabilir.” Shouse ve
diğerleri’nin de ifade ettiği gibi öyküler, herkesin anlayabileceği kadar kolaydır (2003,
s.8). Kurgusal yapıları gereği öğrenenlerin merakını canlı tutabildiğinden, öyküler
okunabilirlik düzeyleri yüksek olan yazınsal metinlerdir (Demir, 2017, s.2).
Okunabilirliklerinin yanı sıra öyküler kolayca elde edilebilir ve okul dışında da
okunabilir. Okuma alışkanlığının kazandırılması hedeflendiğinde o düzeydeki
öğrenenlerin kolayca okuyabileceği öyküler seçilmelidir. Bu sayede okuduğunu kolayca
anlayabilen öğrenen, hedef dilde öykü okuma eylemini sürdürmek isteyecek ve bu da
zamanla yabancı dilde okuma alışkanlığına dönüşecektir.
Öykülerin düzeye uygun seçiminde sözcüklerin ve cümlelerin kolayca okunabilir
oluşlarına ek olarak, akıcılığı olan öyküleri seçmenin de gerekli olduğu bir gerçektir.
Zariç’in (2011, s.117) de belirttiği gibi yazarlar “öykülerinde akıcılığı ve şiirselliği
31
sağlamak için devrik cümlelerden” eksiltili cümlelerden, kısa cümle yapısından,
ikilemelerden, sıfat ve zarflardan, ritmik unsurlardan, somutlaştırma, benzetme,
kişileştirme gibi dil özelliklerinden faydalanırlar. Bu unsurlar anlatımda sürükleyiciliğe,
kısalığa ve çarpıcılığa imkân tanır. Öykülerdeki sembolik ifadeler ve anlam yoğunluğu
bu yazınsal türü şiire yakın hale getirir. Şiir dilinde görülen eksiltili cümleler gibi birçok
dil unsuru öykülerde de görülebilir ve bu durum okuma etkinliğinin sürükleyici ve akıcı
olmasını sağlar.
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilerin dil yeterlik düzeyine uygun şekilde seçilen
öyküler, kolay okunabilirliği sağlayarak, öğrenenin okuduğu öğretim malzemesini
kolayca anlamlandırmasına yardımcı olacaktır. Öğrenenin anlamını bilmediği az sayıda
sözcük ile karşılaşması metnin okunabilirliğini engellemeyecektir. Dil yeterlik seviyesine
uygun, daha çok anlamını bildiği sözcükleri içeren ve ilgisini çeken konuya göre seçilmiş
öykü okuyan öğrenen, anlamını bilmediği sözcükleri bağlamsal anlam aracılığıyla
anlayarak okuyabilecektir. Bu okuma etkinliğine öyküde yoğun olarak görülebilen kısa
cümleler ve kısa diyaloglar da katkı sağlayacaktır. Bunun yanı sıra, kısa dilsel yapılar
öğrenenin akıcı okuma yapmasına da imkân tanır. Öyküde karşılaştığı ikilemeler, sözcük
tekrarları ve kurallı söz dizimi de akıcılığı sağlayacak unsurlardır. Akıcılığı sağlayan bir
diğer unsur da Özcan’ın (2011, s.8) da ifade ettiği gibi, öykü başlangıcı ile ortaya çıkan
sorunun sonuç bölümüne doğru çözüme ulaşmasına değin sürmesidir. Bu unsurlara sahip
olan, özellikle nehir öykü olarak nitelendirilen öyküler sayesinde Türkçe öğrenmek
isteyen
öğrenenler
okuma
eylemini
merakla,
kolay
ve
akıcı
bir
şekilde
gerçekleştirebilecektir.
1.1.6. Hatırlanabilirlik
Shouse ve diğerlerinin (2003, s.3) de belirttiği gibi, bir ya da iki ders saatinde okunabilir
olan öyküler, okuyucuyu cesaretlendiren, ilham ve bilgi veren öğretim malzemeleridir.
Bu özellikler, öykülerin okuyucu tarafından hatırlanabilir olmalarını sağlar. Akılda kalıcı
temaları ve ilginç olay ve kişileri ele alabilmesi sayesinde öyküler etkili bir şekilde akılda
kalabilmektedir. Bir öğretim malzemesi olarak öykü kişisel hatıraların ortaya
çıkarılmasında da etkilidir (Moon, 2010, s.67). Okuyucunun hafızasında yer edinen
32
hatıraları çağrıştıran bu yazınsal türler, çağrışıma neden olan simge, olay ya da kişilerin
de daha sonradan hatırlanabilir olmasına katkı sağlar.
Öyküler, hedef dili bilindik ve hatırlanabilir bir bağlamda sunar (Urbancova, 2006, s.8).
Bu sayede, öyküler aracılığıyla edinilen yabancı dil girdileri okuyucu etkinliğini daha
ilginç, eğlenceli ve hafıza da kalır hale getirir. Öyküler anlam ile var olurlar ve okunup
kolayca hatırlanarak başkalarına aktarılabilirler çünkü anlamın istikrarlı çağrışımları ile
ilişkilidirler (Gargıulo, 2007, s.46). Ayrıca, yazınsal türlerden biri olan öykü yabancı dili
yorumlayabilmek için anlamlı ve hatırlanabilir bağlam sunmaktadır.
Yazar tarafından ustalıkla düzenlenmiş ve iyi yazılmış bir öyküyü okuyan öğrenen onu
kolayca hatırlayabilecektir. Çeşitli okuma ve yazma etkinlikleri ile eğlenceli şekilde
gerçekleştirilen okuma dersi, öğrenenin okuduğu malzeme içeriğini dersten sonra da
hatırlayabilmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca, kısalık, ilginç tema ve kişiler gibi önemli
ögelere sahip
öyküler
öğrenenin
belleğinde
kolayca
yer edinerek, kolayca
hatırlanabilecektir. Bazı öykülerin özellikle çözüm bölümü okuyucunun ilgisini çekerek
beklenmedik bir şekilde sonlanabilir. Bu beklenmedik son, okuyucuyu şoke ederek onun
güdülenmesini yardımcı olmakla kalmaz aynı zamanda onun öyküyü tekrar okuma
ihtiyacı hissetmesini de sağlar (Topçu Tecelli, 2008, s.81). Bu da öykünün daha sonra
öğrenen tarafından anımsanmasını sağlayacak önemli bir özelliktir. Ayrıca, İlginç, merak
uyandıran unsurlar ya da bölümler içeren öyküler Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen
kişilerin ilgisini canlı tutarak, sözcükler ve dil yapılarını kolay anımsanacak şekilde
hafızada saklamasını sağlar.
1.1.7. Dilsel Model
Dnacygier, öykülerin dilsel yapılar olarak doğal bir şekilde ele alınabileceğini ifade eder
(2012, s.31). Doğal söylemin yazılı şekilleri olduğundan, birçok dilsel özelliğe öykülerde
rastlamak mümkündür. Bir dildeki sözcüklerin bağlamsal kullanımları, dil bilgisi yapıları,
cümle çeşitleri gibi pek çok unsuru öyküler gözler önüne serer. Bu sayede okuyucunun
dilsel bilgisinin de gelişimine katkıda bulunur. İletişimsel yetinin gelişimi için gerekli
olan dilsel bilgi bu yazınsal tür sayesinde artırılabilir. Ayrıca öyküler, mecaz anlam, yan
anlam gibi anlamı zenginleştirmeye yarayan özel dilsel araçlar ve teknikleri içeren bir dil
kullanma yoludur (Moon, 2010, s.25). Anlam ve şekil bilgilerinin kalıcılığını sağlamada
33
da öyküler önemli bir yere sahiptir. Bunlara ek olarak öykü, okuyucuların yeterli dilsel,
entelektüel ve duygusal gelişimini sağlar (Ghasemi, 2011, s.265).
Yazınsal türler, özelde öyküler dilsel özellikler taşıyan ürünlerdir. Dil yapıları ve içeriğini
oldukça iyi şekilde yansıtabilecek kaynaklardandır. Öykülerde bir dilin anlam özellikleri
kullanılarak, sözcüklerin anlamları değiştirilebilir ve bu sözcükler farklı şekillerde
kullanılabilir. Böylece bu sözcükler daha farklı şeyleri çağrıştırabilir ve iletişim diline
kıyasla daha bütünsel bir bilgi taşıyabilir. Ayrıca, öyküler yapısal olarak da değişiklikler
gösterir. Öyküler sayesinde yabancı okuyucular farklı dilsel şekiller, söz dizimi,
cümlelerin söylem işlevleri, dil yapıları ve fikirleri bağlamada farklı yollar ile
karşılaşabilir (Elhabiri, 2012-2013, s.15). Dolayısıyla, öğrenenler anlamı, bu dilsel
yapılar yardımıyla oluşturabilir.
Öyküler, Türkçe öğrenmek isteyen yabancı kişilerin hedef dile ait farklı söylem
şekilleriyle karşılaşabilecekleri özel yazınsal türlerdir. Bu öğretim malzemesi aracılığyla,
öğrenen hedef dilde hangi bağlamda hangi söz kalıpları ve ifadelerini kullanması
gerektiğini, gerçek dili yansıtan bir yapı bütünlüğü sayesinde öğrenebilecektir. Sınıf
ortamında daha önce öğrenmiş olduğu dil bilgisi yapılarını, öyküde daha somut bir
şekilde gören öğrenen, bu girdilerin nerde nasıl kullanıldığını da modelden görmüş
olacaktır. Ayrıca gerçek hedef dili yansıtan öykü, cümle kurulumu, söz dizimi gibi
konularda da öğrenenin yazılı anlatımda aşinalık kazanmasına katkıda bulunacaktır.
Dolayısıyla, bu dilsel özelliklere sahip olan öyküleri model alan öğrenenler benzer dil
yapılarını kullanarak kendilerini yazılı hedef dilde daha doğru ve iyi şekilde ifade
edebilecektir.
1.1.7.1. Dil Farkındalığını Artırma
Öyküler yabancı okuyucular için farklı dil modellerini sunmaktadır. Dil bilgisi yapılarının
ve sözcük öbeklerinin gerçek örneklerini içeren öyküler, okuyucuların hedef dil
farkındalığını artırarak tüm dil becerilerinde ilerlemeler sağlamalarına katkıda
bulunabilmektedir. Yeni kelimeler ve bilgiler edinen yabancı okuyucular hedef dilin
iletişimde nasıl işlev gördüğü konusunda farkındalık geliştirecektir (Elhabiri, 2012-2013,
s.49). Nitekim hedef dilin tek başına kullanıldığı özgün öyküler dil farkındalığının
oluşmasında önemli katkıya sahiptir. Dil farkındalığı da beraberinde kültürel farkındalığı
34
getirecektir. Dikkat çekici temalar ve yazılış şekilleriyle dikkat çeken öyküler,
sözcüklerin bağlam içerisinde nasıl kullanıldığı hakkında da bilgi verecektir.
Hedef dilin özellikleri öykü içinde bağlam ve hikâye anlatımı ile tanıtılır (Simpson, 1997,
s.102). Bu bağlamda, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde hedef dili öykü aracılığıyla
farklı bağlamlarda, farklı sözcüklerle, farklı dil yapılarıyla gören öğrenen, gerçek dili
iletişim ortamında kullanma konusunda farkındalık kazanmış olur. Bu farkındalık sadece
dilsel boyutta değil, kültür boyutunda da gerçekleşir. Türkçenin yalnızca dil kullanımını
değil, aynı zamanda kültürünü de yansıtan öyküler, öğrenende kültür farkındalığını da
artıracaktır. Ayrıca, öğrenen Türk kültürüne göre hangi durumlarda dili nasıl kullanacağı
konusunda da bilgi edinmiş olacaktır. Bu da onun, hedef dili kurallarına uygun ve doğru
yerde kullanmasına yardımcı olarak, hedef toplumda iletişim kurabilmesine katkı
sağlayacaktır.
1.1.7.2. Bağdaşıklık
Öyküyü meydana getiren önemli özelliklerden biri bağdaşıklıktır. Her öykü yazarı
yazısının birbiriyle bağlantılı bir yapıya sahip olması için çeşitli dilsel teknikler kullanır.
Bu teknikler sayesinde öyküde anlam bütünlüğü ve cümleler arasındaki ilişki ve tutarlılık
oluşturulur. Öyküler belli bir mantık ile yazılan, tutarlı bir yapıya sahip yazınsal
anlatımlardır. Bu yazınsal türler, okuyucuları anlamsal açıdan tutarlı bir yazı türü ile karşı
karşıya getirir. Bu tutarlı yazı türünde her bir cümle ötekini besler, tamamlar ve anlamsal
bir bütünlük kurar. Ayrıca, cümle ve paragrafların nasıl bir araya getirildiğini görmek
açısından öyküler bütüncül bir model sunar. Nitekim öykü, içerik ilerledikçe birbiriyle
ilişki kuran sözcük dizilerini içerir (Harmer, 2004, s.22). Yazılı metni tutarlı yapan da işte
bu sözcük dizimidir.
Öyküdeki anlamsal bütünlük kimi zaman bağlaç kullanımı kimi zaman da önceki
cümledeki bir sözcüğü ifade eden bir sözcük kullanımıyla sağlanmaktadır. Öykü metni
içindeki bu anlam ilişkisi öğrenenin edindiği girdiği uzun süreli belleğe kaydetmesine,
dolayısıyla onu daha kolay hatırlamasına yardımcı olacaktır (Özcan, 2011, s.7). Ayrıca
bağdaşık ilişkiler bütünlüğü içinde yazılmış öykü metnini okuyan öğrenen Türkçede
birbiri ile bağlantılı cümle kurulurken nasıl bir yol izlendiğini de görebilir. Bunun yanı
sıra, öyküde cümle ilişkileri, olay ilişkilerini ifade etmek için kullanılmış olan bağlaçların
35
kullanımını fark eden öğrenen, bu dilsel yapılar konusunda da somut farkındalık
kazanarak yabancı dili kullanırken kendi sözlü ya da yazılı ifadelerinde aynı ya da benzer
bağlaçları kullanabilecektir. Bununla birlikte öğrenen, öykü paragrafları arasında da
bağlantı ya da bir anlam bütünlüğü olduğunu, birbirini tamamlayan ifadelerin arka arkaya
geldiğini ve genel olarak tüm bağlantılı paragrafların bütünde anlamlı bir yapı
oluşturduğunu fark edecektir. Bu durum, kendi yazılı ya da sözlü anlatımlarında anlam
bütünlüğü olan ifadeler kurmasına yardımcı olacaktır.
.
36
2. BÖLÜM: YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
ÖYKÜ
Yabancı dil öğretiminde hedef dili kullanırken, hayata farklı bakış açılarıyla bakabilen,
yabancı dilde eleştirel yorum yapabilen, neden-sonuç ilişkisini sorgulayabilen öğrenenler
hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda öğrenenlerin derse daha çok katılmasını ve
dersin daha verimli olmasını sağlayan, hedef kültür ile ilgili bilgi edinimini kolaylaştıran
yazınsal türlerle yabancı dil öğretiminin gerçekleştirilmesi olumlu sonuçlar doğuracaktır
(Erişek ve Yücel, 2002, s.74). Ayrıca, hedeflenen bu kazanımları gerçekleştirmek için
Türkçe yazınsal metinlerden faydalanmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Türk Edebiyatı
her döneminde önemli düzyazı türleri ile gelişim göstermiştir (Kabahasanoğlu, 2002,
s.137). Bu entelektüel geçmişin Türkçe öğrenen yabancı kişilere de tanıtılması gerekir.
Bu gereklilik gerçekleştirilirken sınıf ortamında hem hedef dilin çeşitli özelliklerini
gösteren yazınsal modeller kullanılacak hem de aktif ve anlamlı öğrenmeye ihtiyacı olan
öğrenenler için zengin ve uyarıcı bir atmosfer yaratılacaktır. Bu doğrultuda, öğretim
ortamını zenginleştirip çeşitlendirmede kullanılabilecek oldukça uygun yazınsal türlerden
biri öyküdür.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde Türk Edebiyatı kapsamında edinilebilecek
entelektüel bilgi ders ortamına getirilen sürükleyici öyküler yoluyla okuyucuda merak
uyandıracak şekilde okuma ve yazma becerilerini geliştirmek için kullanılabilir. Bu
öğretim malzemelerinin öğrenen açısından çeşitli yararlar sağlayacağı açıktır. Öyküler
öğrenenin hazır bulunuşluk düzeyini artırır. Her öğrenenin hayal gücünü kullanarak farklı
yorumlar yapmasına yardımcı olur. Ayrıca, öğrenenin hedef toplumun yazınını ve
kültürünü, kültürel değerlerini tanımasına olanak tanır. Öyküler sayesinde, öğrenen hedef
dildeki bilgi dağarcığını artıracak, bilinçlenecek, etkin okur kimliğine kavuşacaktır. Bu
katkılara ek olarak, bu öğretim malzemeleri öğrenenlerin hedef dilde düşünme ve hayal
gücünü canlandıracak, öz bilgi edinmeleri konusunda onları cesaretlendirecektir
(Leicester ve Johnson, 2004, s.2). Ayrıca öyküler öğrenenlerin Türkçe sözcüklerin düz ve
yan anlamlarını öğrenmelerine, kalıp sözleri bağlam içinde görüp kullanmalarına, hedef
dil bilgisine dair bilgilerini pekiştirmelerine imkân tanıyacaktır. Günlük iletişim dilinin
de ön planda olduğu öyküler iletişim becerilerini de geliştirecektir. Bunun yanı sıra, öykü
öğrenenin Türkçe günlük konuşma ifadelerinin zenginleşmesini sağlayacak ve onun
37
yazınsal metinlere ilgi duymasını ve yabancı dilde okuma ilgisinin artmasını
sağlayacaktır. Ayrıca, günlük canlı dili kullanan yazarların öyküleri, orijinallikleri
bozulmadan yabancı dil olarak Türkçe öğretimi için sınıf ortamında kullanıldığında,
okurun yabancı kültürün yazınını okuma alışkanlığı kazanmasına da katkı sağlanmış
olacaktır.
2.1. SINIF ORTAMINDA ÖYKÜ
Yabancı dil öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf ortamlarında yazınsal türlerin kullanımı
öğrenenlere dilsel açıdan çeşitli katkılar sağlamaktadır. Sınıf ortamında öğretim için
kullanımı oldukça uygun görülen öykü türü sayesinde, öğrenen deneyimlerinden de
yararlanarak hedef dilde öznel yorumlamalarda bulunabilir. Öyküler, doğrudan
öğrenenlerin ulaşıp kullanabilmesine açık olduğundan onların bireysel deneyim
edinmesini de sağlar. Ayrıca, yazınsal türlerden biri olan öykü hedef dilin kültür ortamını
yansıttığından öğrenilenlerin soyut anlamda kalmayarak günlük hayatta hedef dilin
kullanıldığı toplum içinde iletişim anında kullanılma olanağı doğar (Arak, 2014, s.5).
Öyküler aracılığıyla öğrenenler sözcük dağarcıklarını artırabilecekleri gibi, yeni cümle
kuruluşları ve dil bilgisi yapılarıyla da tanışabilecektir. Nitekim öykü, öğrenenlerin
sözcüklerin farklı anlamlarını bir bağlam içinde görmesine yardımcı olur. Bu bağlamsal
anlam içinde öğrenen yeni sözcüklerin anlamını ve kullanım yerini öğrenirken, daha
önceden öğrenmiş olduğu dil bilgisi yapılarına dair bilgisini de pekiştirecektir. Bununla
birlikte, öğrenen sözcüklerin anlam ve kullanımını metin içinde görüp, yazı stili hakkında
da bilgi sahibi olacaktır. Bu da onun hedef dilde akıcı konuşma yapmasını
kolaylaşacaktır. Ayrıca, öykülerde kullanılan tasvir edici dil ve deyimler öğrenenin hedef
dilde akıcı ve yaratıcı olmasına da katkı sağlayacaktır. Bu sayede, öğrenen hedef dilde
içerik, biçim ve konu açısından özgün anlatıma benzer öykü yazma becerisi
kazanabilecektir.
Ayrıca, öyküler sayesinde öğrenen model alarak kendi yazma becerilerini geliştirebilir ve
zenginleştirebilir. Bununla birlikte, öğrenenin hedef dilde birkaç sözcükle çok şey
anlatabilme becerisinin gelişmesine de yardımcı olur. Dikici’nin (2013, s.85) ifade ettiği
gibi, yazınsal metinler dilsel becerilerin gelişmesine katkıda bulunarak, öğrenenlerin
38
hedef dilin kültürünü anlama kabiliyetinin artmasına da yardımcı olur. Bu açıdan,
yazınsal türlerden biri olan öykü de öğrenenlerin hedef dilde hem dilsel açıdan hem de
kültürel açıdan zenginleşmesini sağlayacaktır. Böylece, öğrenenler dil farkındalığı
kazanacak ve yabancı kültürü anlamaya çalışacaktır.
Öyküler yabancı dilin gerçek yaşam kullanımını içeren birer model durumundadır.
Nitekim öğrenen öyküler yoluyla yalnızca hedef dili öğrenmez aynı zamanda, içeriği ve
hedef toplumun günlük yaşam problemlerini de öğrenir. Başka bir deyişle, bu öğretim
materyali yoluyla öğrenen sadece dili değil hedef toplum hayatının kendisini de görme
imkânı bulur. Ayrıca öykü, yabancı toplum insanının davranış ve duygularını, olaylar
karşısındaki tutumunu yansıtır. Öykülerdeki olaylar beraberinde bir sorunu getirir. Bu
sorun insan, doğa ya da toplum ile ilgili bir çatışma içerir. Okuyucunun ilgisini çeken ve
bu ilginin devam etmesini sağlayan da bu çatışmadır (Özdemir, 2007, s.222). Bu öykü
ögesi hedef toplumda gerçek yaşamda da olma ihtimali olan olay ya da durumu yansıtarak
öğrenene hedef dilin toplumuyla ilgili gerçek hayat bilgisi sunar.
Sayfa sayısı açısından uzun olarak nitelendirilmeyen öyküler kısa oluşları sayesinde
öğrenenlerin bir oturuşta görevi sonuçlandırmasına izin verir. Bu metinler, tüm
öğrenenlerin zevkine ve ilgisine hitap edebilecek aşk, arkadaşlık, özlem gibi gerçek
yaşam konularını kapsayabilmektedir. Ayrıca, öykü kişileri günlük yaşamda olduğu gibi,
otantik şekilde davranır ve kimi zaman semboliktir. Bu açıdan öykü sadece öğrenenlerin
dili incelemesine değil, aynı zamanda hedef toplum hayatının kendisini gözlemlemesine
yardımcı olur. Nitekim öykülerde kişiler çeşitli bağlamlarda günlük hayattaki gibi
gerçeğe benzer eylemlerde bulunur. Bu davranışlar ve çeşitli diyaloglar sayesinde
öğrenen hedef kültür ile ilgili izlenimler edinmiş olur. Bu da öykü aracılığıyla
öğrenenlerin davranış ve ifadelerdeki kültürel yansımaları görmesini kolaylaştırır.
Öykü yoluyla öğrenenler yabancı dilde anlatılan kişiler ve olaylar ile ilgili yorum
yapabilecektir. Bu otantik bağlam öğrenenlerin öykü kişilerinin yerine geçip yorum
yapabilme ve olaylara farklı bakış açısıyla bakabilme yeteneğinin gelişmesine de katkı
sağlar. Farklı bakış açılarıyla bakabilen birey, bu düşüncelerini yabancı dildeki yazılı
anlatımına da aktarabilir. Ayrıca, öyküyü öğretim ortamında kullanma tekniği bilişsel
analitik düşünme yeteneğinin de gelişimini sağlar. Andaç’ın da (2014, s.234) belirttiği
gibi, öykü okuyucuyu hayatla karşı karşıya getirir, yaşadıklarını ya da başka kişilerin
39
yaşadıklarını yansıtır ve bunları anımsatır. Bunu yaparken yazar hedef dilin çeşitli
bağlamları ve konularını kullanır. Böylece okuyucuların farklı konular ile ilgili
yorumlama ve çıkarım yapma yeteneğini de geliştirir. Dikici’nin (2013, s.86) de belirttiği
gibi öykü okuyucuları gerçek yaşamla buluşturur. İnsan deneyimini yansıtır. Gerçek
hayattakine benzer bir bağlam sunar. Bu yazınsal tür farklı uyruklu öğrenenlerin hedef
dilde yorum yeteneğinin gelişimine yardımcı olarak, farklı yorum yapabilme becerisine
de katkı sağlayacaktır.
Öykü yazarı yaşanabilir bir anın ya da bir durumun ayrıntılarını öyküleştirir. Bunu
yaparken, kullandığı sanatsal yapılar da okuyucuda sanatsal etki yaratır. Nitekim öykü
okuyucuda etki yaratarak, kısa süre içinde okunabilecek yazınsal bir türdür. Gerçek
yaşam deneyimleri ve evrensel konulara değinen öyküler yabancı dil öğrenen kişilerin
bağlam içinde gerçek dili görmelerine imkânı tanır. Başka bir ifadeyle, öykü canlı kişileri
ile hedef toplumun duygu, düşünce ve geleneklerini otantik şekilde yansıtır.
Yazınsal türlerden biri olan öykü dilin bağlam içinde ifade edilmesini sağlayarak, hedef
dilin doğal ve anlamlı yapılarını gözler önüne serer. Bu anlamda öykü, sözcük ve dil
bilgisi yapılarının bağlam içinde kullanım ve anlamını göstermede önemli bir öğretim
kaynağıdır. Eziler Kıran’ın (2014, s.725) da ifade ettiği gibi, sözcük bağlam içinde
kullanıldığında anlam kazanır. Öğrenen anlamı bağlam içinde görüp, anlamaya çalışır ve
kullanım yerini bu şekilde öğrenir. Onan’ın da (2012, s.241)’ın da belirttiği gibi, bir dil
ifadesi bulunduğu cümle içinde değerlidir. Bir sözcük ya da sözcük grubu anlamını
bütünün içinde edinir. Başka bir deyişle, anlam bağlam içinde oluşur. Bu açıdan yabancı
bir dil öğrenen kişi için sözcüğün anlamını bilmek tek başına yeterli değildir. Öğrenenin
sözcüğün dizge ya da bağlam içindeki anlam ve kullanımı da bilmesi gerekir. Bağlamsal
sözcük kullanımını fark eden yabancı okuyucu, yabancı dil iletişiminde kendini daha iyi
ifade edebilir.
Öykü deyimler ve kalıp ifadeler, günlük konuşma dilinin diyaloglarını içeren bir yapıttır.
Doğal ve anlamlı bir öğrenme bağlamı sunar. Evrensel ve ilginç konuları sayesinde
kavranabilir ve hatırlanabilir. Çeşitli konularda yazılmış olmaları öğrenenlerin hedef dilin
farklı konularında bilgi sahibi olmasına yardımcı olur. Her yaşta, her düzeyde, her sınıf
ortamında okunabilecek öyküler eğlenceli ve ilgi çekicidir. Öykülerin kısa oluşu sınıf
atmosferini sıkıcılıktan kurtarır. Ayrıca, öyküler kültürel ve kültürlerarası değerleri
40
yansıtır. Kültür taşıyıcısı olma özelliğinin yanı sıra hedef toplumun geleneklerini de
yansıtır. Bu yönüyle öykü, öğrenenler için kültürel bir model olma durumundadır.
Ayrıca, bu yazınsal türler insan deneyimini anlattığından evrenseldir. Bu açıdan, öyküler,
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilerin yabancı toplumundaki yaşantısını
zenginleştirebilecek yazılı anlatımlardır. Güneş’in (2013, s.3) de belirttiği gibi, öykü
metni öğrenenleri olayın geçtiği ortama götürmekte ve onların hayal dünyalarının da
gelişimine katkı sağlamaktadır. Öyküler öğrenenlerin gerçek dil örnekleriyle
karşılaşmasını sağlayarak, yabancı dil toplumunda iletişimin nasıl gerçekleştiğini
anlamalarını kolaylaştırır. Ayrıca ilgi çekici konuların ele alındığı öyküler sayesinde
öğrenenin dikkatini canlı tutulabilir. Böylece dikkati canlı tutulan öğrenen anlama ve
anlatma etkinliklerine etkin şekilde katılabilir. Bu sayede, sınıf ortamını daha üretken bir
hale dönüşür. İfade edilen bu katkıları dışında öykü, yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde kullanıldığında öğrenenlerin güdülenmesine, kültürel bilgi edinmesine, üst
düzey becerilerini geliştirmesine, öğrenilen dil bilgisi yapılarını kalıcı olarak
öğrenmesine, sözcük dağarcığını artırmasına yardımcı olacaktır.
2.1.1. Öğrenenin Güdülenmesine Katkı
Öykü yabancı dil öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf ortamlarında öğrenenin hedef dili
kullanmasına ve düşüncelerini ifade etmesine fırsat tanıyan uyarıcı malzemelerden biridir
(Hyland, 2003, s.90). Bu yazınsal tür gibi hayal ürünü içeriğe sahip yazılı öğretim
malzemeleri sayesinde öğrenen farklı kültür ve tarihi durumlar içindeki kişilerin
deneyimlerine şahit olarak derse daha güdülenmiş şekilde katılım sağlar. Ayrıca, öyküler
yaşamın gerçek konularından bir kaçış sağlar ve eğlence ortamı sunarken, aynı zamanda
ahlaki ve sosyal değerleri ilgi çekici bir şekilde göstererek, önemli bir öğretim malzemesi
olma görevini üstlenir (Field, 2000, s.235). Bu etki de güdülenmeyi artırır. Öykü
yazarları, öykü unsurlarını okuyucunun dikkatini çekecek şekilde gözler önüne serer
(Boyd, 2009, s.216). Bu dikkat çekiciliği, öğrenenin öğretim ortamında daha istekli bir
şekilde bulunmasına yardımcı olur.
Öğrenenin duygu ve sempatisini uyandıran, güdüleyici etki sayesinde, duygunun var
olduğu öyküler öğretimi kolaylaştırabilmektedir (Pettersen Stevens, 2014, s.75). İlginç ve
41
macera içeren çeşitli öyküler, öğretim ortamını daha etkin bir hale getirir. Bu aktifliği
sağlamak için seçilen öykülerin hem öğretici hem de öğrenenler için ilgi çekici olması
gerekir (Axford, Harders ve Wise, 2009, s.29). Öğrenenlerin dikkatini çeken aşk, sevgi,
dostluk gibi günlük yaşam konularına dayanan dürtücü temalar içeren öykülerin seçilmesi
ile sınıf daha aktif hale gelebilir. Bu ölçüte göre yapılan öykü seçimi, hayal gücü ve
yaratıcılık için de büyük bir fayda sağlar (Urbancova, 2006, s.34). Ayrıca, beklenmedik
bir sonla biten bir öykü, okuyucuda daha sonra neyin olacağı konusunda merak uyandırır.
Bu özelliği olan öyküler yabancı okuyucunun heyecan ve ilgisini sürekli devam
ettirebilen önemli öğretim malzemeleri olarak görülmektedir.
Öykülerde yer alan diyaloglar da öğrenenin sıkılmasını önler ve onun dikkatini çeker
(Aktaş ve Gündüz, 2016, s.340). Bu dikkat çekiciliği öğreneni güdüleyen önemli
ögelerden biridir. Bununla birlikte, çağlaşlığı, kısalığı ve çeşitliliği öyküyü yabancı dil
öğrenenler için daha cazip hale getirir (Ghasemi, 2011, s.267). Öykü hayal gücünü
güçlendiren yapısıyla, okuyucular tarafından kolaylıkla anlaşılabilir ve yorumlanabilir.
Öyküler güdüleyici, ilgici çekici konuları içeren yazınsal türlerdir. Bu özellikler
öğrenenin eğlenceli etkinliklere katılmasına da yardımcı olur. Bu özellikleriyle, öykü
yabancı kültür ve dil edimine karşı olumlu duyguların gelişmesine katkı sağlar.
Moon’a göre (2010, s.44) öyküdeki çatışma durumu okuyucuda çözüme yönelik merak
ve istek oluşturur. Bu nedenle, yabancı dil öğretiminde güdülenme ve cesaretin oluşumu
için öyküler önemli öğretim malzemeleri olarak görülmektedir. Bu güdülenmenin
sağlanmasında okunan öykünün konusu da önem taşır. Konu öğrenenin ilgisini çeken bir
şey olursa ve öğrenen bunu kendi yaşantıları ve kültürel arka planıyla ilişkilendirebilirse
daha çok motive olur ve hedef dili daha iyi düzeyde öğrenebilir. Ayrıca, öyküler
aracılığıyla öğretim daha eğlenceli hale gelir ve hayat boyu öğrenmeye yönelik bir
cesaretlenme de sağlanır. Öykülerin sınıf dışında da edinilebilir ve kolaylıkla okunabilir
oluşu öğrenenin güdülenmesini sağlayarak, hedef dilde okumayı zevkli bir alışkanlık
haline getirmesine de katkı sağlayacaktır.
Ayrıca, öykü öğrenenin hayatı farklı kültürden olan kişilerin gördüğü, deneyimlediği ve
yorumladığı şekliyle görmesine imkân tanır. Bu olanak sayesinde, öğrenenin dikkati
çekilerek öğretim çıktılarına yönelik önemli katkılar sağlanmış olur. Öykü
kıyaslanamayacak şekilde zengin doğası olan güdüleyici bir malzemedir (Elhabiri, 2012-
42
2013, s.31). Bu öğretim malzemesi okuma ve yazma için de öğrenenin güdülenme
düzeyini artırır ve bu sayede okuma ve yazma yeterliğinin gelişimine de yardımcı olur.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde, bir okuma etkinliği eğlenceli ve zevkli ise
öğrenende istek ve merak uyandırır ve görüş belirtme ve yazma gibi etkinlikler için de
onu güdülenir. Bu tür güdülenmeler öğrenenlerin yazma becerini geliştirmesini
kolaylaştırmada son derece önemlidir. Ayrıca, öğretim ortamında kullanılan malzeme
hem ilginç ve hem de anlaşılabilir olduğunda, öğrenenlerin dikkati çekilebilir. Öyküler
bu bağlamda her öğrenenin ilgisine hitap edebilecek çeşitlilikte malzeme sunar. İlgisini
çeken bu türler yoluyla okuyucu yazar tarafından ifade edilen derin anlamlı ifadeleri
farkedip anlayabilir.
Öğrenenleri anlamlı ve eğlenceli sınıf etkinlikleri ile bir araya getiren öyküler derse
katılıma ve yaratıcılığa da büyük katkı sağlayacaktır. Öyküler zengin dilsel girdi
sağlamaları, etkili bir uyarıcı oluşları sayesinde öğrenenlerin hedef dilde kendini ifade
edebilmelerine imkân tanıyabilen öğrenen güdülenmesinin güçlü bir kaynağı olarak
yabancı dil öğretimini daha aktif hale getirir. Güdülenmiş ve okumaya istekli hale gelmiş
öğrenenler, bu eylemlerini öğretim ortamı dışında da devam ettirmeye istekli hale
gelebilir.
Eğlenceli
etkinlikler
ile
bütünleştirilebilen
bir
öğretim
malzemesi
olarak
değerlendirilebilen öykü, sosyal ve duygusal gelişime de yardımcı olur (Urbancova,
2006: 15). Bu öğretim malzemeleri kurgu ve hayal gücününün öğrenenin gerçek
dünyasıyla ilişkilerdirmesinde de yararlı birer araçtır. Ayrıca, öğrenenin öğretim
ortamından zevk alıp dinlenmesine de imkan tanıyarak onu daha istekli hale getirir.
Öğretim ortamında tamamlayıcı bir okuma malzemesi olan öykü, öğrenenin daha rahat
hissetmesine ve okuma yeterliğini geliştirmesine de imkan tanır. Bu yüzden, yazınsal
türlerden biri olan öykü yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde güdüleyici özelliğiyle
faydalı olabilecek bir öğretim aracıdır. Dolayısıyla, öykü öğrenenin bağlam içindeki
yabancı dil kullanımını görmesine yardımcı olarak, okuma becerisinin gelişmesi ve
dolayısıyla okuma isteğinin artmasına sağlayacağı yarar ve öğretim ortamında ilgi çeken
ve merak uyandıran özellği ile yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılması
gereken yazınsal bir tür olarak görülmektedir.
43
2.1.2. Kültürel Bilginin Edinilmesine Katkı
Demirel’e göre (2016, s.57) kültür, yabancı dili ana dili olarak kullanan bireylerin yaşam
şekli olarak tanımlanmaktadır. Larsen-Freeman (2000, s.131) ise kültürü hedef dil
konuşurlarının günlük yaşam tarzları şeklinde ifade eder. Kültürü yansıtan birçok otantik
öğretim malzemesi gibi toplum yaşamını yansıtan birçok öykü de öğrenilen dilin kütürü
hakkında bilgi edinmek için Türkçeyi yabancı bir dil olarak öğrenen kişilere önemli
miktarda girdi sağlayabilen araçlardır. Bununla birlikte, Süner’in de (2018, s.14) ifade
ettiği gibi, hedef toplumun sanat yönünü gösteren yazınsal türler, öğrenene hedef dilin
kültürünü tanıtmada başvurulması gereken ilk öğretim malzemelerinden biridir. Bu
öğretim malzemesi öğrenenin kendikinden farklı olan kültürü ve ideolojiyi anlamasına ve
onları değerlendirmesine imkân tanır (Field, 2000, s.232). Ayrıca, öykü daha farklı bir
kültürde iletişim kurabilmesi için öğrenenin dil becerilerinin gelişmesine katkı sağlar.
Nitekim hedef dilin kültürü ve gelenekleri öyküleri etkiler ve öykülerde yansıtılır (Moon,
2010, s.85). Bu yansıma, öğrenenin hangi dil yapılarını, hangi anlamda ve nerede
kullanabileceği konusunda yardımcı olur.
Hedef dilde iletişim kurabilmek sadece sözcükleri anlamayı değil aynı zamanda cümle
kurmayı ve sözlü ifade becerisini de gerektirir. Ayrıca, dilin kültürel yönlerinin bilinmesi
ve anlaşılmasını da gerektirir (Pettersen Stevens, 2014, s.4). Bu açıdan, kurgusal türlerden
biri olan öykü, öğrenene uzak olan dünyalara bir pencere açılmasını sağlamada, farklı
insan ve kültürleri anlatmada önemli bir yere sahiptir. Öyküler, gerçeklere dayalı metinler
sunduğundan daha samimi bir yolla okuyucuyu kendi doğasına çeker. Her şeyden önce,
öğretim ortamında öykü kullanma duygudaşlık geliştirmede önemli bir yöntemdir
(Leicester ve Johnson, 2004, s.2). Nitekim yabancı okuyucu öykü içinde farklı kültürden
bireylerin bir olay karşısında gösterdikleri davranışları, anlamaya çalışacak ve onlarla
empati kurmayı, onları anlamaya çalışmayı öğrenecektir.
Öyküler, Türkçedeki kültürel bilginin sağlanmasında önemli görevler üstlenir. Nitekim
kültürle ilgili çalışmalarda öyküler önemli bir yere sahiptir. Öykü farklı kültürlerin
birbiriyle karşılaşmasına olanak sağladığından hedef toplumun dolayısıyla hedef kültürün
bir aynasıdır. Bu bağlamda, öğrenenin kendi kültürü ile hedef kültür arasında
karşılaştırma yapabilmesi için ona yeni, farklı bir bakış açısı sunar. Ayrıca, hedef dil
konuşurlarının davranışlarını ve kültürlerini anlamada yabancı dil öğrenenlere sunduğu
44
yardım göz ardı edilemeyecek öyküler, öğrenenlerin farklı kültürel bağlamlardaki söylem
ifadelerini yorumlama yeteneğini de geliştirir.
Öykü kültürel bilginin sunulması ve kültürlerarası karşılaştırmanın yapılması için de ideal
bir öğretim malzemesidir (Urbancova, 2006, s.15). Bu malzeme sayesinde, öğrenenlere
kültürlerin çeşitliliği açısından hoşgörülü olma yetisi kazandırılabilir. Ayrıca, öykü
içerdiği kültürel bilgiler sayesinde farklı toplumlar arasındaki uzaklıkları kaldırabilecek
bir araç görevi görür. Bu açıdan, öykü çağdaş bir kültür ortamını gözler önüne sermede
ve
öğrenenlerin
dil
yeteneğini
geliştirmesine
katkı
sağlayacak
etkinliklerin
düzenlenmesinde yararlı bir pedagojik malzeme olarak görülmektedir. Öykülerdeki
modellerden elde edilen kültür anlayışı ve bilgisi, bu öğretim aracını yabancı dil olarak
Türkçe öğretiminde önemli bir konuma getirmektedir (Pettersen Stevens, 2014, s.18).
Ayrıca, öyküler Pettersen Stevens’ın da (2014, s.65) ifade ettiği gibi hedef dile ait
kültürün bir parçasıdır. Kültür ve dil birbirinden ayrılamayan birer bütün olduğuna göre,
hedef dili ve dolayısıyla kültürü hakkında bilgi edinmek isteyen öğrenen, o kültürün
yarattığı kurgusal türler özellikle öyküler sayesinde bol miktarda bilgi elde edebilir (“21st
Century Skills Map”, s.2). Öğrenenler hedef dili ve bu dilin kültürünü öğrendikçe, kendi
kültürleri ve dillerini de anlamaya ve onları birbiriyle karşılaştırmaya başlar ve o dili
konuşan kişilerin yazdığı öykülerdeki kültürü yansıtan bakış açılarını da görme imkânına
sahip olur.
Yabancı dil öğretim derslerinde okuyabilecekleri öyküler yoluyla öğrenenler hedef dilin
kültürünün farkına varma şansına sahip olur. Bu anlamda, öyküler kültürel bir deneyim
sunar. Ders kitaplarındaki kurgusal olmayan metinler yoluyla hedef dilin kültürünü ve
toplumunu tanımaya çalışan öğrenen için kurgusal türlerden biri olan öykü hedef dil için
çok farklı bir pencere olarak hizmet verir ve bilgi verici metinlerde mevcut olmayan
kültür bilgisini oluşturmada büyük katkılar sağlar. Öğrenen, öykülerdeki kişilerin
duygularını paylaştığında hedef dilin kültürünü anlamak daha kolay hale gelir. Bu sayede,
okuyucu aşina olmadığı yabancı kültürü daha iyi anlayabilir.
Birçok öğreticinin de hemfikir olduğu gibi, yabancı kültür ile ilgili farkındalığın
geliştirilmesi modern yabancı dil öğretiminde önemli olan bir husustur (Field, 2000,
s.151). Nitekim çağdaş dil öğretim çalışmalarının hedeflerinden biri de kuşkusuz hedef
kültürü bilmek ve ona hoşgörülü olmaktır. Bu açıdan, yazınsal türlerden biri olan
45
öykünün yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanımı kültürün öğrenene
aktarılmasını sağlamada yararlı olacaktır. Nitekim yabancı toplumun gelenek ve
kültürünü aktarmada ve öğretimde kullanım için uygun olarak görülen öykü hedef dilin
inanç ve yaşam tarzının doğal ifadesidir. Ayrıca, öykü Türk kültürünün öğrenenlere
aktarılması için zengin bir kültür kaynağıdır.
2.1.3. Üst Düzey Düşünme Becerilerinin Gelişimine Katkı
Modern çağda dil öğretiminin ve yapılandırmacı yaklaşımın gerekliliklerinden biri olan
üst düzey düşünme becerilerinin geliştirilmesi konusunda yazınsal bir tür olan öykünün
yabancı dil öğretiminde faydalı olabileceği fikri bu türün insanların durup düşünmesi ve
daha sonra eğer öyle olsaydı şeklindeki düşüncelere izin vermesinden ileri gelmektedir
(Shouse vd., 2003, s.3). Nitekim öğrenen, kavrama, anlamlandırma ve yapılandırma gibi
işlevleri gerçekleştirerek öykü okuma eylemini gerçekleştirmektedir (Durmuş, 2013,
s.185). Okuma işlemi, belleğin gelişmesine en büyük katkıyı sağlayan yüksek düzeyli
zihinsel işlemler olarak değerlendirildiğinden öykü okuyan öğrenen, düşünme
becerilerini de geliştirebilir. Bu beceriler çıkarım yapma, değerlendirme, analiz etme,
eleştirme gibi ileri düzey bileşsel işlemleri kapsamaktadır.
Yazınsal metinler öğrenenleri analitik ve eleştirel düşünmeye sevkeder ve güdüleyici bir
yolla kişinin hedef dil edimini verimli bir şekilde gerçekleştirmesine imkân tanır (Meletli,
2007, s.93). Bu türlerden biri olan öykü de öğrenenin okuduklarını zihninde
yapılandırmasını sağlar. Eşsiz bir yapıya sahip olan insan zekâsı her türden öyküden
çıkarım yapabilir (Boyd, 2009, s.368). Öğrenenin öyküden çıkarım yapma kapasitesi
doğal bir şekilde belirli olaylardan genel anlam çıkarma ve başka insanların
davranışlarından çıkarım yapmasını sağlayan zekâ işlevinden ileri gelir. Doğası gereği,
öykü, beyindeki işlev sürecini ve daha fazla düşünce girdisine yardımcı olan zengin bir
fikir bağlamını sağlar (Moon, 2010, s.35).
Dolayısıyla, bu öğretim malzemesi bu
işlevlere olan katkısı ile öğrenenin etkili eleştirel düşünme becerisini geliştirmesine de
imkân tanır.
Moon’a göre (2010, s.111) farklı türdeki öykü tercihleri ile, yabancı dil öğretiminin
yürütüldüğü sınıf ortamında üst düzey düşünme becerilerinden biri olan eleştirel düşünme
46
becerisi de geliştirilebilir. Yazınsal metinler, özelde öyküler okuyucunun düşünme şeklini
ve yaratıcılıklarını geliştiren önemli öğretim araçlarıdır. Bu metinler, dünyayı farklı
düşünce şekilleriyle yorumlama imkânı verir. Öykü okuma eyleminin ardından bazı
etkinlikler yoluyla, öğrenenin düşünme becerileri geliştirilmeye çalışılırken bir taraftan
da eğlenerek öğretme değerine sahip bir malzeme kullanılarak dil becerileri
geliştirilebilir. Yabancı dil öğrenen bireyler öykü yoluyla yazarın tüm ifadelerine karşı
eleştirel bir tutum geliştirebilir, öyküyü özetleyebilir, analiz edebilir ve eleştirebilir.
Ayrıca, öğrenen öyküyü okurken, olaylar ve kişilerle ilgili sürekli neden-sonuç ilişkisi
kurup çeşitli sorulara cevap arayarak zihnini canlı tutar. Bu canlılık da öyküyü anlamasını
kolaylaştırır (Aktaş ve Gündüz, 2016, s.36).
Öğrenenin dil düzeyi ve zevkine uygun olarak seçilen bir öykü, onun eleştirel
düşünmesine, tartışmasına ve sorgulamasına imkân tanıyarak, düşündüklerini Türkçede
doğru, uygun bir şekilde ifade etmesini sağlayabilir, onu hedef dilde okuma eylemini
sürdüren, yorumlayan, eleştiri yapan ve yeni fikirlerini dile getirebilen aktif bir birey
haline getirebilir. Öykü okuma eylemi, çeşitli etkileşim şekillerini içeren, metnin
okunması, beyne kaydedilmesi, tekrar edilmesi gibi birçok bilişsel etkinliği içeren etkin
bir süreçtir. Bu nedenle öykü okuma ile tetiklenen anlam oluşturma süreci aracılığıyla
ortaya çıkan karışım, bilişsel bir yapı olarak değerlendirilebilir (Dnacygier, 2012: 56).
Ayrıca, kurgusal bir öykü olayların bir araya toplanmış bir görüntüsü gibi görülebilir. Bu
olaylar değerlendirip ve onlar hakkındaki düşüncelerini ifade ederken öğrenen yaratıcı
düşünme becerisini de geliştirecektir (Elhabiri, 2012-2013, s.44). Bu gelişim de
dolayısıyla tüm zekâ gelişimine katkı sağlayacaktır. Bu açıdan, kurgusal türleri yabancı
dil olarak Türkçe öğretiminde kullanmak zihnin daha zorlu şekillerde işlev görmesini
sağlayabilmesi açısından oldukça yararlıdır. Ayrıca, öykü türü hedef kültürün zenginlik
ve çeşitliliğini eleştirel bir şekilde anlamlandırmaya imkân tanımaktadır (Field, 2000,
s.237). Bu üst düzey düşünme becerilerine katkısı nedeniyle öykünün yabancı dil olarak
Türkçe öğretiminde kullanılması doğru bir yaklaşım olarak görülmektedir.
2.1.4. Dil Bilgisi Yapılarının Kalıcılığına Katkı
Yabancı dil öğretiminde beceri geliştirmenin ön koşullarından biri olan dil bilgisi girdisi,
öğreticiler tarafından özellikle önem verilen bir konudur. Dil bilgisi anlamı iletmek için
47
sözcüklerin kalıplara nasıl uyduğuyla ilgilidir (Williams, 2003, s.171). İletişimsel
yaklaşımda yabancı dil öğretiminin dil bilgisi ögelerini içermesi görüşü dil bilgisi
yapılarının ayrı birer parça olarak değil de bir bağlam içinde anlamlı bir şekilde verilmesi
gerekliliği üzerinde durulur. Bu bağlamda hedef dilin dil bilgisi yapıları, sözcükleri ve
doğru cümle oluşumlarını görmek için yazınsal türlerden biri olan öykü, Türkçe dil bilgisi
yapılarının kullanımının görülüp kullanılması açısından önemli bir yere sahiptir. Öyküler
sayesinde yapıların ve cümlelerin doğru şekilde kullanımı ile karşılaşan öğrenen hedef
dilde dil bilgisi şemasını geliştirecek ve bunu içselleştirecektir, bu da akıcı bir anlatım
oluşturma becerisini geliştirecektir (Hinkel ve Fotos, 2002, s.10). Durmuş’un da (2013,
s.227) belirttiği gibi, dil bilgisi öğretiminin amacı hedef dilin dil bilgisi yapılarını ve bu
yapıların meydana gelme şekillerini ve öğrenenin bunları nerede ve nasıl kullanacağını
göstermektir. Bu hedefi gerçekleştirirken yazılı bir model olan öykünün kullanılabilecek
önemli bir öğretim malzemesi olduğu açıktır. Temel dil becerilerinden olan okuma ve
yazma becerilerinin gelişimini sağlamak da dil bilgisi bilgisine dayandığından, bağlam
içerisinde öyküde görülebileck dilsel ögelerin bilginin kalıcılığını sağlama açısından
katkısı oldukça fazla olacaktır. Öykü metninde yer alan dil bilgisi yapıları okuma ya da
yazma etkinlikleri yoluyla kullanılabilecektir.
Ayrıca, dilin tarihi şekilleri ve kullanımlarını ileten öyküler yoluyla öğrenenler farklı dil
bilgisi yapıları, cümle kurulumları ve cümlelerin söylem işlevlerini görerek dil bilgisel
girdi miktarını artıracaktır (Elhabiri, 2012-2013, s.31). Bunun yanı sıra, Türkçeyi yabancı
dil olarak öğretirken öykü kullanmak, dil bilgisi yapılarının tekrarını ve sözcük öğretimini
daha verimle hale getirir. Yabancı dildeki dil bilgisi konularını daha önce kurgusal
olmayan farklı metin türlerinde gören öğrenen bu yapıları bir bağlam içerisinde görerek
bilgisini güçlendirmiş olacaktır. Ayrıca, öykü okuma etkinliği çeşitli dil bilgisi kurallarını
örneklendirir. Bu sayede öğrenenler Türkçe dil sisteminin, yapılarının ve sözcüklerinin
iletişim sürecinde nasıl kullanıldığını yazılı olarak görebilecek ve bunu kendi yazılı
ifadelerine de yansıtabilecektir. Nitekim Grabe’in de (2009, s.201) belirttiği gibi, dil
bilgisi cümlelerin nasıl yorumlanacağı ve oluşturulan anlam ağıyla cümlelerin nasıl
bütünleştirilmesi gerektiğine dair bir dizi ipucu sunmaktadır.
Belirtilen özellikleri ile öyküler okuma etkinlikleri içinde dil yapılarının, bunların
işlevlerinin ve hangi durumda nasıl kullanılacaklarının öğrenene kazandırılması
hususunda değerli birer öğretim malzemesi olarak görülmektedir. Dil bilincinin temel
48
aşaması olan dil bilgisi bu yazılı metin yapısında daha çok anlamlılık kazanacaktır. Bu
nedenle, Türkçe dil bilgisi öğretimine katkı sağlamak amacıyla yardımcı bir malzeme
olan öykünün kullanımı, uygun bir yaklaşım olacaktır. Bu sayede, öğrenenlerin anlama
ve anlatma becerilerinin de gelişiminde ilerleme görülebilecektir. Öğrenenin Türkçenin
doğru söylenişini, sözcük bilgisini, doğru cümle kurulumunu, yazım ve noktalama gibi
beceri alanlarını öğrenmesinde kullanılabilecek oldukça uygun yazınsal türlerden biri
olan öykü sayesinde, çeşitli etkinlikler düzenlenerek okuma, anlama ve yazma
becerilerinin gelişiminde de başarı elde edilebilecektir. Buna ek olarak, dil bigisi yetisinin
kazanımı ve tekrarı, öğrenenin hedef dilde kendini akıcı ve doğru bir şekilde ifade
edebilmesine yardımcı olacaktır.
2.1.5. Sözcük Dağarcığının Artmasına Katkı
Yazınsal türlerden biri olan öykü dilin bağlamlaştırılmasını sağlayarak, hedef dilin doğal
ve anlamlı yapılarını sergiler. Öykü, sözcük ve dil bilgisi yapılarının bağlam içinde
kullanım ve anlamını göstermede önemli bir kaynaktır. Eziler Kıran’ın da belirttiği gibi,
“Sözcüğün anlamı onun dil içindeki kullanımıdır” (2014, s.725). Anlam, bağlam içinde
gerçekleşip anlaşılır. Anlam sözcüğün bağlam içinde kullanımından önce oluşmaz. Bu
açıdan bağlam içinde öyküde geçen sözcükler öğrenenlerin anlamı oluşturmasına katkı
sağlayacaktır. Bir sözcük ya da sözcük grubu, bir bütün içerisinde değer kazanır.
Sözcüğün anlamsal değerini, içinde yer aldığı anlamlı bütün belirler (Onan, 2012, s.241).
Bağlam içinde sözcüklerin anlamlarını göstermede öyküler önemli bir yere sahip olan
türlerdir. Anlam bütünlüğüne sahip yazınsal bir tür olan öyküde yer alan sözcükler, yapı
içerisinde bulundukları haliyle anlam kazanır ve öğrenennin bu dizge içinde anlamı
oluşturmasını sağlar. Larsen-Freeman’nin de (2000, s.141) belirttiği gibi, yabancı
öğrenen anlamını bildiği sözcükler aracılığıyla, bağlamsal ipuçlarını kullanarak sözcük
dağarcığını geliştirebilir. Ayrıca, bağlam, anlamsal öğretim yoluyla sözcük öğretimini
desteklemektedir (Grabe, 2009, s.70).
Sözcükler kendi başlarına cansız ve anlamsızdır. Öykü yapısı içinde anlam bütünlüğü
oluşturarak bir araya getirilen sözcükler, öğrenenin sözcük dağarcığının artışına katkıda
bulunur. Öyküdeki iç tutarlılık ve başka anlamsal özellikler de metnin bütünsel anlamına
katkıda bulunarak, anlam edinimine yardımcı olur. Bu yazınsal türlerdeki yeni
49
sözcüklerin tamamını öğrenen bilmese de bağlamsal ipuçları onun anlamı oluşturması ve
metni anlamlandırmasına yardımcı olur. Kırkgöz’e göre (2012, s.118), öğrenenler
öyküdeki bu ipuçları yardımıyla sözcük anlamını tahmin etmeye yönelir. Bu katkılar göz
önünde bulundurularak, Thomson’ın da (2012, s.9) belirttiği gibi, dil yapısı ve biçimi, dil
çalışma kitaplarında hazırlanmış tatbikatlar yerine otantik bağlamlarda öğrenilmelidir. Bu
otantik bağlamları da öyküde bulmak mümkündür. Otantik bağlamları ile öyküler yeni
sözcük edimine ve daha önce öğrenilen sözcüklerin tekrar edilmesine olanak
tanımaktadır.
Aksoy’un belirttiği gibi, sözcükleri bağlam içinde öğretmek yararlı bir tekniktir, çünkü
bu öğrenenlerin anlamı bulmasını sağlar (2006, s.20). Bu tekniği uygulamada sınıfta
kullanılabilecek oldukça uygun yazınsal türlerden biri olan öykü, öğrenenlerin
bilinmeyen sözcüklerin anlamını kestirmeye çalışmasını sağlar. Öğrenenler sözcükleri
anlamlı bir yapı içinde görerek ifadelerin nasıl kullanıldığı hakkında bilgi edinir ve yeni
sözcükleri kendi yazılarında bir bağlam içinde kullanabilir (Demirel, 2016, s.116).
Ghasemi’nin de ifade ettiği gibi, gerçek sözcük dağarcığı görevi, öğrenenlerin bu
sözcükleri metinsel bağlamda kullanmaya çalıştıklarında ortaya çıkar (2011, s.270). Bu
görevi gerçekleştirmede de öyküler önemli birer öğretim malzemesi olma durumundadır.
Yazınsal tür yazarları anlam bütünlüğüne sahip olan sözcüklere farklı anlamlar
yüklemektedir (Aktaş ve Gündüz, 2016, s.29). Anlam ve imge yoğunluğu ile şiire benzer
olduğu düşünülen (Canbaz Yumuşak, 2012, s.291) öyküler, yazarları sayesinde
sözcüklerin içinde bulundukları yapı içinde yeni anlamlar oluşturmalarına imkân
tanıyarak öğrenenin örtük anlamı keşfetmesine imkân sağlar. Bu bağlamsal anlam
öğrenenlerin okuma becerisini de geliştirmesine yardımcı olmaktadır. Bağlamdan sözcük
anlamı tahmin etme değişen oranlarda tüm okuyucular tarafından uygulanan genel bir
beceridir (Grabe, 2009, s.274). Bu genel beceri farklı temalara ve içeriklere sahip
öykülerle karşılaşan öğrenenler tarafından kullanılarak sözcüklerin farklı bağlamlardaki
kullanımının da kıyaslanabilmesine katkı sağlar. Ayrıca, sözcükleri bağlam içinde
öğretmek öğrenenlerin sözcük, cümle ve paragraf içindeki anlam ve kullanımlarını
araştırmasına da yardımcı olmaktadır.
Öykülerde ardışıklık düzeninde oluşturulan anlam bütünlüğü vardır (Dnacygier, 2012,
s.56). Bu sıralı anlam ilişkileri, öyküleyici bağlam ve öyküleyici anlam ile birleşerek,
50
yazar tarafından kasıtlı olarak tercih edilen sözcüklerin anlamsal yönünün edinilmesine
katkı sağlar. Bu açıdan öyküler iletişim, bilgi edimi ve yönetimi için de etkili birer
öğretim aracıdır (Shouse vd., 2003, s.V). Öyküler Ghasemi’nin de (2011, s.266) ifade
ettiği gibi, sözcük ayrımının oldukça zengin kaynağı olan en geniş çeşitlilikteki
sözdizimini sunarak, en etkili, en detaylı dil kullanım örneklerini gösterir. Bu sözcük
örnekleri sayesinde öğrenenlerin hem söz dağarcığı zenginleşecek hem de okuduğunu
anlama gücü artacaktır.
Bilindiği gibi yabancı bir dil öğrenen kişinin sınıf ortamında ve okul dışında edindiği
sözcük bilgisi okuduğunu anlama becerisinin gelişimine etki etmektedir (Aksoy, 2006,
s.40). Yabancı öğrenen anlama becerisini okuduğu öyküde bağlam içinde gördüğü
sözcükler yoluyla geliştirebilir. Bu bağlamda, zengin ve çeşitli sözcük ve cümle
yapılarından oluşan öyküler, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında hedef dilin
doğru ve tam kullanımı açısından oldukça kolay elde edinilebilecek pedagojik
malzemelerdir. Bu açıdan, öykü Meletli’nin de (2007, s.65) ifade ettiği gibi, öğrenenin
hedef dilde iletişim kurmasını kolaylaştırmak amacıyla sözcükleri bir araya getirmede iyi
ve etkili bir model olarak görülmektedir.
Urbancova’ya göre (2006, s.14) öykülerin çoğu belli sözcük ve dil bilgisi yapılarının
doğal tekrarını içerir. Bu yinelemeler ve bağlamsal anlam sayesinde Türkçe öğrenen
yabancı kişiler daha verimli bir şekilde yazma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olan
sözcük bilgisine sahip olacaktır. Bilgi alanı genişleyen yabancı öğrenenlerin düşünce
güçleri de zenginleşecektir. Bu da sözlü ve yazılı iletişim becerilerine yansıyacak ve
öğrenenlerin hedef dilin kullanıldığı toplumda daha etkili bir şekilde iletişim kurmasını
sağlayacaktır.
Öykü yazarları öykülerde sözcüklerin gerçek anlamı dışında kalan farklı anlamlarını ima
edebilmektedir. Dolayısıyla öğrenenler gerçek anlamın ötesinde yatan anlamı öğrenebilir,
anlayabilir ve bunu hedef dilin kullanıldığı toplumunda günlük iletişimde kullanabilir
hale gelir. Öykü içinde kasıtlı tekrarlarla ve farklı şekillerde kullanılan sözcükler yabancı
öğrenenin anlam bilgisine sahip olmasa da bildiği sözcüklerle bir arada gördüğünde
anlam yükleyip kulllanabileceği bir özelliğe sahiptir. Bu bağlamsal öğrenme yardımıyla
sözcük dağarcığı artan öğrenenin yaratıcılığı da gelişecektir. Grabe’in de (2009, s.70)’in
ifade ettiği gibi, bağlam, okuyucuların yeni sözcükleri farketmelerine ve anlam
51
çerçevesini kurmaya başlamalarına yardımcı olmaktadır. Nitekim öğrenen yaratıcılıkla
kaleme alınıp farklı anlamlar yüklenen öykülerden anlamlar çıkarmaya çalışacak ve
okuduğunu anlama becerisi de gelişecektir. Çakır’ın da (2002, s.107) belirttiği gibi,
yazınsal metin yazarları istikrarlı bir şekilde sözcükler kullanmaktadır. Sözcüklerin
kararlı seçimi, okuyucunun Türkçe mecaz ve yan anlamları görmesine imkân
tanımaktadır.
Yazınsal türlerin otantik malzeme olarak kullanımı öğrenenlere hedef dilde yaygın olarak
kullanılan sözcükler sayesinde belli sayıda sözcük kaynağı sağlayarak, onların hedef dil
toplumundaki insanların çeşitli deneyimlerini keşfetmesine yardımcı olmaktadır.
Okumanın asıl bileşeni olan görsel kelime tanıma yeteneği de farklı öykülerde
karşılaşılan çeşitli sözcükler sayesinde gelişecektir (Cook ve Bassetti, 2005, s.260).
Ayrıca, daha fazla öykü ile karşılaşan öğrenen, daha geniş bir sözcük hazinesine sahip
olacaktır. Başka bir deyişle, öykü okuma eylemi sözcük edimini beraberinde getirecektir.
Okumanın sözcük hazinesinin artışı için önemli bir araç olduğu düşünülmektedir
(Schmitt, 2000, s.150). Bu önemli araç aracılığıyla bağlam içinde geçen sözcükleri gören
ve bu sözcüklerin anlamını öğrenen öğrenen, farklı türdeki öykülerde daha önce
karşılaştığı sözcükleri gördükçe, bu ifadelerin farklı bağlamlarda farklı anlamlar
kazanabileceğini de fark edecektir. Daha fazla yazınsal metin ile karşı karşıya kalan
öğrenenlerin okuduğunu anlama ve sözcük gelişimi daha ileri düzeyde gerçekleşecektir
(Grabe, 2009, s.181-182). Bunun yanı sıra, Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilerin
çeşitli
öykülerde
bağlam
içerisinde
görüp
öğrendiği
sözcükler
iyi
şekilde
özümsenebilecek ve daha sonra hatırlanabilecektir.
2.2. ÖYKÜ SEÇİMİNDE ÖLÇÜTLER
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öğretim malzemesi olarak görülen yazınsal
türlerden biri olan öykü seçilirken bazı ölçütleri göz önünde bulundurmak gerekmektedir.
Bunlar hem öğrenen hem de öykü ile ilgili ölçütlerdir. Özellikle Diller için Avrupa Ortak
Öneriler Çerçevesinde (2013) tüm dil seviyeleri için ayrı ayrı tablolar şeklinde belirtilen
kazanımların dikkate alınması da önemli bir husustur. Böylelikle, Türkçeyi yabancı dil
olarak öğrenen kişilerin dil yeterlik seviyeleri hakkında ayrıntılı bilgi edinilerek bu
52
doğrultuda ölçütler belirlenebilir. AOÖÇ’de yabancı bir dili öğrenen kişi için
tanımlanmış
kazanımlar
altı
dil
düzeyi
A1-A2,
B1-B2,
C1-C2
şeklinde
adlandırılmaktadır. Bu düzeylerden ilk ikisi A kategorisine dâhildir ve “Temel Dil
Kullanımı” olarak değerlendirilir. Üçüncü ve dördüncü düzeyler B olarak nitelendirilir ve
“Bağımsız Dil Kullanımı” kapsamına girer. Son iki düzey ise “Yetkin Dil Kullanımı”
olarak nitelendirilen C düzeyi içinde yer alır (2013, s.30).
Bu çalışmada, Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesinde sınıflara ayrılan altı
düzeyden biri olan B2 düzeyinde okuma ve yazma becerisinin geliştirilmesi
amaçlanmaktadır. Bu amacın oluşmasında, ortak dil çerçevesinde sözü edilen B2
düzeyinin belli özellikleri etkili olmuştur. Bu yeterlik düzeyine gelen öğrenenin düzyazı
metinlerini anlayabilme kazanımına sahip olduğu ifade edildiğinden, B2 düzeyindeki bir
öğrenenin yazınsal türlerden biri olan öyküyü de okuyup anlayabileceği ve ilgili
etkinliklere katılabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, TÖMER’de çalışan öğretim
elemanları tarafından bu düzeye gelmiş öğrenenlerin Türkçe dil bilgisi konularını daha
önceki düzeylerde ve bu düzeyin başında öğrendiğini ifade edilmesi de öğretim
malzemesi olarak öykünün sınıf ortamında kullanılmasının Türkçe öğrenen B2
düzeyindeki öğrenenler için çeşitli açılardan faydalı olacağını göstermektedir. Yabancı
dil olarak Türkçe öğrenen B2 düzeyi öğrenenlerinin okuma ve yazma becerisini
geliştirmesine katkı sağlayabilecek öykülerin belli başlı özelliklere sahip olması gerekir.
Bu özellikler belirtilen düzeydeki öğrenenlerin dil yeterliği, ilgi alanı, kültürü, yaşları ile
ilgili özellikler ile öğretim malzemesi olarak yabancı dil öğretim ortamında
kullanılabilecek bir öykünün, kısalık, yapısal özellikler, konu gibi özelliklerini içerir.
2.2.1. Öğrenen ile İlgili Ölçütler
Yabancı dil öğretiminde bir malzeme kullanılacaksa, öncelikle öğrenenlerin dil yeterlik
düzeylerinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. TÖMER’lerde bulunan
öğrenenlerin dil yeterlik düzeyleri AOÖÇ’de belirtilen ortak dil yeterlik düzeyleri
doğrultusunda hazırlanan sınavlar ile belirlenmektedir. Bu sınavların sonucuna göre dil
düzeyi saptanan öğrenenler daha üst düzey dil aşamasına geçmektedir. YDTÖ’de
öğrenenlerin hedef dili öğrenebilmeleri için öncelikle dört dil becerisine yönelik temel
53
düzeyde bilgilendirme sağlanmaktadır. Yabancı dil öğretiminin ilk aşaması olan A1
düzeyinde öğrenenlere sunulan, bir dile hâkim olmanın önemli göstergelerinden biri olan
dil bilgisi girdisi Güzel ve Barın’ın ifade ettiği gibi (2013, s.263) Türkçenin temel
kullanımları, alfabe, olumlu/ olumsuz temel cümleler, şimdiki zaman, ad durum ekleri,
iyelik eklerini, emir ve istek eklerini gibi ilk öğrenilmesi gereken bilgileri içermektedir.
Bu düzeydeki öğrenenler daha çok günlük ifadeleri ve basit cümleleri anlayabilmekte ve
kullanabilmektedir.
Temel düzeyin ikinci aşaması olan A2 düzeyi ise gelecek zaman, geniş zaman, ad
cümleler, dolaylı anlatım, mastar ekleri gibi bir üst düzeyi bilgi alanlarını kapsamaktadır
(Güzel ve Barın, 2013, s. 263-264). Bu düzeyindeki bireyler ilgi alanlarına giren ve
alışılmış anlatımları anlayabilir ve bu konularda fikirlerini ifade edebilir. İkinci dil
basamağı olan bağımsız dil kullanımının ilk aşaması olan B1 düzeyine gelen öğrenenlere
gereklilik kipi, işteş çatı eki, zarf fiil ekleri, dönüşlü çatı eki, şart eki, ettirgen çatı eki,
edilgen çatı eki gibi bir üst düzey dil bilgisi konuları ile ilgili bilgiler sunulmaktadır (s.
264). Bu düzeydeki öğrenenler anlaşılır bir şekilde dile getirilen ifadeleri anlayabilmekte
ve deneyim, hayal ve hedeflerine yönelik bilgiler verebilmektedir. Bu basamağın ikinci
aşaması olan B2 düzeyindeki öğenenlere ise zarf fiilin diğer ekleri, sıfat fiil ekleri, birleşik
çatılar gibi daha üst düzey dil bilgisi konuları anlatılmaktadır (s. 264). Bu düzeydeki
öğrenenler çeşitli metinleri ana hatlarıyla anlayabilmekte ve akıcı, ayrıntılı şekilde
kendini ifade edebilmektedir. Üçüncü dil basamağı olan yetkin kullanım aşamasının ilk
düzey olan C1 dil bilgisi konuları olan hikâye birleşik zamanı, rivayet birleşik zamanı,
süreklilik zarf fiil ekleri gibi ileri düzey dil bilgisi konularını içermektedir (s.265). Bu
düzeydeki öğrenenler uzun metinleri anlayabilmekte, sözlük bilgisine önceki
düzeylerdeki kadar gereksinim duymamakta ve karmaşık konular ile ilgili fikirleirni
detaylı şekilde aktarabilmektedir. Dil bilgisi öğretimi daha önceki düzeylerde
tamamlandığından son dil aşaması olan C2 düzeyinde daha çok edebi eserler okutularak
dil becerilerinin kazanılmasına katkıda bulunulmaktadır (s.265). Bu düzeydeki
öğrenenler okuduğu yazıları ve duyduğu ifadeleri zorluk yaşamadan anlayabilmektedir.
Öğrenenlerin hedef dilde hakimiyet kazanabilmesine yardımcı olmak amacıyla tüm dil
düzeylerine
yönelik
sınıf
içi
etkinliklerde
çeşitli
öğretim
malzemeleri
kullanılabilmektedir. Bu öğretim malzemeleri ile yabancı dil öğretimi daha etkili
olmaktadır.
54
YDTÖ’de sınıf içi uygulamalarda altı dil yeterlik düzeyi ve dil bilgisi öğretim sıralaması
dikkate alınarak düzeye ve ders süresine uygun olan öğretim araçlarının kullanımı önem
taşımaktadır. Bu bağlamda TÖMER’lerde Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişilere
yönelik öğretimde öykü kullanıldığında, öğrenenlerin dil düzeyine göre dil bilgisi girdisi
ve temel dil becerilerine dair AOÖÇ’de belirtilen yeterlikler doğrultusunda bu öğretim
malzemesinin seçimine özen gösterilmelidir.
2.2.1.1. B2 Düzeyi
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekteştirildiği TÖMER’lerde temel dil düzeyi
aşamasını geçerek, orta düzeyin ilk aşamasını tamamlayan öğrenen B2 düzeyinde
öğrenim görmeye devam eder. B2 düzeyi öğrenenleri yabancı dilin temel düzeyinde
yeterliliğe ulaşıp orta düzeyin son aşamasına gelen öğrenenlerdir. Bu kişiler birçok dil
bilgisi yapısı ve sözcük bilgisine sahip, okuduğunu anlama ve yazmada belli bir oranda
yeterlik kazanmış öğrenenlerdir. Bu anlamda, bu düzeyde kullanılacak Türkçe öykünün
öncelikle düzeye uygun olması beklenir. Karmaşık, uzun, çok fazla bilinmeyen sözcük
barındıran öyküler B2 düzeyindeki öğrenenlerin algılama alanının ötesinde olacağından,
öğretim için daha anlaşılır yapıda olan öyküler tercih edilmelidir.
Öğreticilerin hem öğrenen ihtiyaçları ve ilgi alanlarına hem de dil düzeyine dikkat ederek
sınıf ortamında kullanacakları öyküyü belirlemeleri gerekir. Öğrenenin birincil ihtiyaçları
hedef dilde iletişim kurabilmek ve sözlü ya da yazılı anlatımları anlayıp kendini ifade
edebilmek olduğundan, öğretim ortamında bu ihtiyaçlara katkı sağlayacak öykülerin
kullanılması gerekmektedir. Bu dil becerilerinin gelişimi için de öğrenenin ilgisini çeken,
hedef kültürü ya da inancı dayatma amacı olmayan öykülerin tercih edilmesi de ayrıca
önem taşıyan bir husustur. Öğretim malzemesi olan öykünün dilsel, entelektüel ve
duygusal kapasiteleri açısından B2 düzeyindeki öğrenenlerin anlayabileceği düzeyde
olması gerekir. Bu anlamda yetersiz olan öyküler öğrenen motivasyonunu azaltabilir.
İlginç, eğlenceli, güdüleyici, hatırlanabilir bir içeriğe sahip olan öykü metni öğrenenin
derse katılımını artıracaktır. Bununla birlikte, öğrenenlerin hayal gücü gelişecek, merakı
artacak ve bu kişiler hedef kültürün bireylerinin deneyimleyebileceği kişisel yaşantıyı
55
öğrenebilecektir. Ayrıca, hedef kültür ile ilgili bilgiler içeren öyküler öğrenenin ilgisini
çekecek ve onu güdüleyecektir.
Türkçeyi yabancı dil olarak öğretirken, öğretim malzemesi belirlemede öğrenenin ilgili
alanı ve dil düzeyine ek olarak yaşları da dikkate alınmalıdır. Bu ölçüt öğrenenin yaşına
bağlı olan bazı önemli noktaları da içerir. Türkçe öğretim merkezlerinde öğretim gören
öğrenenlerin daha çok on sekiz, yirmi yaşın üstünde ve ülkelerinde belli bir düzeye kadar
eğitim görmüş kişiler olduğu düşünüldüğünde, bu yaşlardaki kişilere hitap eden konu ve
temaya sahip öykülerin seçilmesinin de ayrı bir önem taşıdığı görülmektedir. Bu
çalışmada,
Türk
Edebiyatı’ndan
özgün
öykülerin
ders
ortamında
kullanımı
amaçlandığından bu metin türlerinin belli dilsel yapıları içerecek şekilde, belli dil
seviyesindeki öğrenenlerin okuması için yazılmadıklarından B2 dil yeterlik düzeyine
birebir uyan öyküler bulmak zor olarak düşünülmektedir. Özgünlüğün bozulmaması ve
öğrenenin dil seviyesinden daha üst düzeyde olan yazınsal metinleri anlayabilme hissini
yaşatabilme açısından dilsel yapı ve söz varlığı tam olarak B2 seviyesine uymayan
öyküler de öğretim ortamına getirilebilir. Bu öyküler öğrenenlerin ilgi alanına hitap eden
ve onları meraklandıran bir yapıya sahip olmaları açısından kullanılabilir olarak
görülmektedir.
2.2.2. Öykü ile İlgili Ölçütler
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen B2 düzeyine gelmiş kişilerin okuma ve yazma
becerilerinin gelişebilmesi için öğretim malzemesi olarak kullanılacak öykünün, bu
yazınsal türe özgü özellikleri taşıyor olması gerekir. Yer, zaman, kişi gibi belli başlı
unsurları içeren öykülerin seçilip ders esnasında kullanılması öğrenenin bu türü ana dili
dışındaki bir dilde görmesini ve hatırlamasını sağlayacaktır. Bu durum öğrenenin iki
dildeki yazınsal türü karşılaştırmasına ve benzer ve farklı yönleri farketmesine olanak
tanıyacaktır. Öyküler öğrenenlerin ana dilinde çocukluktan itibaren duyup okuduğu
yazınsal ya da sözel anlatımlar olduğundan, onların aşina oldukları bir yazı türünün hedef
dil öğretiminde kullanılması derse olan ilgilerini de artıracaktır.
Öykünün okunabilirliği, öğretim için kullanılabilirliği ve dil seviyesine uygunluğu da
aynı şekilde öğrenenin hedef dilde beceri geliştirebilmesi için katkı sağlayacaktır.
Öykünün dilsel açıdan zorluk düzeyi, öğrenenlerin anlayabileceğinden biraz daha fazla
56
olabilir. Bu zorluk, öğrenenin bilişsel becerilerini kullanarak, anlamı bulmasına yardımcı
olacaktır. Öğrenenin kolayca anlayabileceği ve sevebileceği içeriğe sahip olan öyküler,
kısalık, dil yapılarının anlaşılırlığı gibi bazı özellikleri de barındırmalıdır.
2.2.2.1. Kısalık
Yabancı dil öğretiminde öğretim malzemesi olarak öykünün kullanılması, onun özellikle
ders süresine uygun kısalıkta olmasıyla ilgilidir. Bir ders saatinde okunup ilgili anlama
etkinlikleri yapılabilen öyküler öğretim için zaman tasarrufu sağlar. Yazınsal türlerden
biri olan roman ile kıyaslandığında metnin boyutu açısından daha kısa olan öykü,
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenmek isteyen kişilerin dil becerilerini geliştirmede
önemli bir ek malzeme olarak görülmektedir. Metnin boyutu ele alındığında kısa olarak
görülen öyküyü kısıtlı bir zaman diliminde okunabilir yapan da bu özelliğidir. Kısalık,
öykü metninin tamamını ifade ederken, metni oluşturan cümlelerin de anlaşılır ve kısa
oluşu, öğrenenin okuduğunu anlama becerisinin gelişimine katkı sağlayarak, ona bir çeşit
başarma hissi verecektir.
Öyküyü okuyup anlayabileceğini fark eden öğrenen ilgili etkinliklere daha güdülenmiş
bir şekilde katılacaktır. Bu önemli katkıları nedeniyle, öğretim malzemesi olarak seçilen
öyküler arasından bir seçim yapılırken kısalık özelliğine önem verilmeli ve okunacak
öyküler bu ölçüte göre belirlenmelidir. Aksi halde, bir ya da iki ders saatini aşan bir
boyuta sahip olan öyküler öğrenene sıkıcı gelebilir ve bu durum onun metni anlamak için
onu tekrar tekrar okumasını gerektirebilir. Bu tekrar ise bir ya da iki ders saatinde
mümkün olmayacaktır. Bu sebeple tekrar okumanın yapılabileceği şekilde kısalık
özelliğini taşıyan bir öyküyü sınıf ortamında kullanımak önemlidir. Türkçenin yabancı
dil olarak öğretiminde okuma ve yazma etkinliği geliştirmek için seçilen öykü çok uzun
olmamalıdır, çünkü aksi durumda öğrenenler içeriğe odaklanmada sorun yaşayabilir.
Bununla birlikte, kısa olan öykü, kısa cümle ve daha çok anlamı bilinen sözcükleri de
içereceğinden öğrenene yalın ve anlaşılır hissi vererek, akıcı şekilde okuma becerisinin
gelişmesini de sağlayacaktır.
57
2.2.2.2. Yapısal Özellikler
Türkçeyi doğru şekilde ifade eden yazarların yazdığı öyküler, öğrenenler için dilsel ve
kültürel değer taşıyan öğretim malzemeleridir. Belli bir başlangıç (serim), gelişme
(düğüm) ve sonuç (çözüm) bölümüne sahip bir yapısı olan öykü, anlamsal bütünlüğü olan
bir metni okuma imkânı sunmaktadır. Bu anlamda serim, düğüm ve çözüm bölümlerine
sahip olan öykülerin seçilerek okuma ve yazma derslerinde kullanılması uygun bir
yaklaşım olacaktır. Ayrıca, hedef dilin günlük iletişiminde kullanılabilecek konuşmalara
sahip öyküler de öğrenenin ilgisini çekerek, iletişim becerilerinin gelişmesine katkıda
bulunacaktır. Bu açıdan, akıcılığı sağlayan öge olarak da nitelendirilen diyalogları olan
öykülerin seçimine de dikkat edilmelidir. Seçilen öykünün, öğreticinin öğrenenlere
öğretmek istediği yazma stili ve tekniği ile ilgili örnekler içermesi gerekir. Öykü hem iyi
okuma stratejileri hem de iyi yazma stratejileri için model olacak seçilde seçilmelidir
(Axford vd., 2009, s.30). Öykü metninin bağlaçlar, kalıp ifadeler vb. içermesi de yine
öykü seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken özelliklerdir. Bu dilsel yapıları ve
kullanımlarını öğrenen yabancı kişiler onları kendi yazılı ifadelerinde de kullanacaktır.
Öykü metninin dilsel yapılarının zorluk derecesine de öykü seçimi yaparken dikkat etmek
gerekir. Anlaşılması zor olan çok sayıda kalıp ifade ve sözcükler içeren öykülerin ileri dil
düzeyinde bulunan öğrenenler için daha kullanılabilir öğretim malzemesi olacağından,
kolay anlaşılabilen dil yapıları ve sözcüklerin kullanıldığı öykülerin seçilmesi doğru bir
yaklaşım olacaktır. Bu şekilde bir yapıya sahip olan öyküler, öğrenenin akıcı bir şekilde
okuma yapabilmesini sağlayacaktır. Ayrıca, öykü seçimi yapılırken bağlam içinde geçen
sözcüklerin görünme sıklığı da önem verilmesi gereken bir husustur (Schmitt, 2000,
s.71). Öğrenen yeni sözcüğü ne kadar sık görürse, onun anlamını o kadar kolay
kavrayacaktır. Bunlara ek olarak, kurallı cümle yapılarından oluşan bir öykü, devrik
cümlelerin çoğunlukta olduğu öyküye göre daha kolay anlaşılır ve akıcı bir şekilde
okunabilir. Bunların yanı sıra, seçilen öykülerde yükselen eylem, çatışma, düşen eylem
ve çözüm (Kuta, 2008, s.105) unsurlarının bulunması öğreneni meraklandıracak ögeler
olduğundan, bu özellikleri barındıran öykülerin seçilmesi de dikkat edilmesi gereken
noktalardandır. Tüm bu hususlar dikkate alınarak B2 seviyesine uygun şekilde seçilen
öyküler ile Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bireylerin okuma ve yazma becerisinin
gelişmesine katkıda bulunulabilecektir.
58
2.2.2.3. Öykü Konusu
Yabancı dil öğretimi gerçekleştirilirken sınıf ortamında kullanılacak öykünün
öğrenenlere hitap eden ve onların ilgisini çeken bir konuya veya temaya sahip olması
öğrenenlerin hedef dilde okuma etkinliklerine katılma isteğini artırmaktadır. Bu da
onların öğrenme güdüsünü artıracaktır. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişiler, farklı
bir ülkede olduklarından özlem, aile, arkadaşlık gibi evrensel konuları olan öyküler onlar
için dikkat çekici olabilir. Ayrıca, TÖMER B2 düzeyindeki öğrenenlerin odaklanarak
okuyabileceği aşk, sevgi gibi konular da öğretim materyalinde olması istenen tema ya da
konulardır. Öğrenen, Türk öykü yazarının üslubu ile hedef dilde aşk, sevgi vb. evrensel
konuları ele alan bir öykü metni okuyarak, öğrenmek istediği dilin toplumunda bu konular
söz konusu olduğunda kişilerin nasıl davranışlar sergilediklerini görebilir ve bu konularla
ilgili hedef dilin ilgili sözcükleri ile de karşılaşabilir. Bu evrensel konular dışında, hedef
toplumun herhangi bir kültürel ögesi ile bağlantılı konularda yazılmış olan öyküler de
öğrenenler için tercih edilebilir öğretim malzemesidir.
2.2.2.4. B2 Düzeyi ve Hedef
Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi’nde (2013) B2 düzeyindeki öğrenenlerin
öyküleri genel hatlarıyla anlayabildiği, çağdaş yazınsal metinleri anlayabildiği gibi
yeterlikler
göz
önünde
bulundurularak
çalışmada
bu
düzeydeki
öğrenenler
hedeflenmiştir. Bu bağlamda YDTÖ’de ders malzemesi olarak kullanılacak öykünün B2
düzeyindeki öğrenenlerin temel düzey ve bağımsız kullanım basamaklarında edindiği
dilsel girdilere göre seçilmesi önem taşımaktadır. Özellikle dil bilgisi konularının öğretim
sıralaması bu düzeydeki öğrenenler için öğretim planlanırken göz önünde bulundurulması
gereken bir husustur. Bu doğrultuda, A1, A2 ve B1 düzeylerinde Türkçe yapılarına dair
edinilen bilgi ve dört temel beceri alanına yönelik yeterlikler belirlenerek, orta düzeyin
ikinci aşamasına ulaşan öğrenenlerin anlayabileceği yapılara sahip öykülerin seçimine
özen gösterilmelidir. Bu sayede öğrenenlerin art bilgisinden yola çıkılarak ders
malzemesi seçilebilir. Ayrıca, öykülerin AOÖÇ’de B2 düzeyi kısmında belirtilen okuma
ve yazma yeterliklerine göre seçilmesi ve bu yeterlikler doğrultusunda sınıf içi
etkinliklerin hazırlanması önem taşımaktadır. İlgili çerçeve metinde özellikle yazınsal bir
59
metni okuma ve bununla ilgili yazma yeterliklerinin olduğu ifadeler aşağıda
belirtilmektedir.
•
Soyut ve somut konular içeren metinlerin içeriğini ana hatlarıyla kavrayabilir”
(s.31).
•
“Çağdaş yazınsal düz yazı metinlerini anlar” (s.32).
•
“Kendi kedine okuyabilir, okuduğu amaca yönelik ve metne uygun olarak
okuma tarzını ve hızını ayarlayabilir” (s.72).
•
“Okuma anlama için yeterli geniş sözcük yapısına sahip olsa da, bazı deyimleri
anlamakta zorluk çekebilir” (s.72).
•
“Uzun ve karmaşık metinleri çabukça gözden geçirip önemli bilgileri bulabilir”
(s.73).
•
“Ana konuları ve farklı görüşleri yorumlayarak geniş bir alanı kapsayan teknik
ve hayali metinleri özetleyebilir” (s.97).
•
“Alışılmış yazı düzeni ve bölümlere kurallarına sadık kalarak birbiriyle
bağlantılı ve açıkça anlaşılır şekilde yazabilir” (s.120).
•
“Bir şeyi anlaşılır biçimde betimleyebilir ya da anlatabilir” (s.128).
•
“Metin türüne ve okuyacağım amaca göre farklı metin türlerini farklı hızlarda
oldukça kolay okuyabilirim” (s.225).
•
“Az kullanılan sözcük ve deyimlerde bazen sorluklarım olmasına rğmen,
okurken kapsamlı bir sözcük dağarcığını anlayabilirim” (s.225).
•
“Nedenler, sonuçlar ve varsayımlı durumlar üzerine tahminler yapabilirim”
(s.226)
•
“Kısa öykü ve bilinen romanların çoğunu anlayabilir” (s.229)
•
“Olaylar ve deneyimlerden çıkardığı kişisel anlamı ön plana çıkaran mektuplar
yazabilir” (s.230).
•
“Uzun metinlerin önemli ayrıntılarını anlayabilirim” (s.232).
•
“Farklı metin türlerini kesinlikle yazabilirim” (s.231).
•
“Metinlerden önemli bilgileri alabilir ve ayrıntılı yönergeleri ya da öğütleri
anlayabilir” (s.240).
•
“Metinlerden önemli bilgileri edinebilir ve ana bilgileri anlayabilir” (s.245).
60
•
“Kompozisyon ve öğrenme amacı için yararlı olabilecek basit notlar alabilir”
(s.245).
Çerçeve metinde belirtilen bu yeterlikler doğrultusunda öyküler seçilip okuma ve yazma
etkinlikleri tasarlandığında yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde anlama ve ifade etme
becerilerinin gelişimine katkı sağlama sürecinde öğrenenlerin dil seviyesi dikkate
alınarak sınıf atmosferi daha eğlenceli ve aktif şekle dönüştürülebilir.
61
3. BÖLÜM: YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE
OKUMA VE YAZMA BECERİSİ
Dil öğretiminde temel dil becerileri okuma, yazma, konuşma ve dinleme olarak dört
grupta ele alınmaktadır. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi de bu becerilerin etkileşimsel
bir şekilde biraraya gelmesiyle oluşmaktadır. Öğrenen odaklı bakıldığında, yazma ve
konuşma becerileri üretici ya da etkin beceriler olarak görülürken; dinleme ve okuma alıcı
ya da edilgin beceriler olarak değerlendirilmektedir. (Oymak, 2012, s.11). Konuşma ve
dinleme işitme dili ile yazma ve okuma ise yazılı dil ile ilgilidir. Yaratıcılığın ve aktifliğin
daha etkin olduğu beceriler konuşma ve yazma iken, öğrenenin daha pasif bir şekilde
kullandığı beceriler okuma ve dinlemedir. Üretici beceriler olduğu belirtilen konuşma ve
yazma, öğrenenin sözlü ya da yazılı olarak anlatımda bulunmasıdır. Okuma ve yazma ise
karşılıklı iletişimi gerektirmeyen, içsel etkinliklerdir. Bu iki becerinin birbirine bağlı,
birbirini tamamlayan ve birbirinin gelişimine katkıda bulunan beceriler olduğu
belirtilmektedir. Kuta (2008, s.xix)’nın da belirttiği gibi okuma ve yazma birbirine bağlı
süreçlerdir ve okuma yazmayı geliştirir ve yazma okumayı geliştirir. Bir süreç ihmal
edilirse, diğeri de zarar görür. Özellikle okuma etkinlikleri, okuma becerisinin gelişimine
katkıda bulunurken aynı zamanda yazma etkinlikleri için de girdi sağlayarak, yazma
becerisinin gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Schmitt’in de (2000, s.4) ifade ettiği gibi, kişinin bilişsel olarak yaşayabileceği en
mücadele gerektiren şey olan yabancı dil öğrenimi gerçekleşirken dört temel dil becerisi
birbirinden koparılamayan, birbirlerini tamamlayan beceriler olarak görülmelidir.
Demirel’in belirttiği gibi, hedef dilde iletişim kurma amacı olan dil öğretiminde temel
becerilerin öğretilmesi ve geliştirilmesi gereklidir (2016, s.29). Bu beceriler geliştirilirken
hedef dilin konuşulduğu sosyal ortamda iletişim kurmak, ana dili konuşurlarıyla
anlaşmak ve onların yaşayışlarını ve çeşitli alanlardaki düşüncelerini öğrenmek gibi
amaçlardan söz edilebilir. Bu amaçları gerçekleştirirken, yabancı dil öğretiminde
günümüzün önemli yaklaşımlarından biri olan iletişimsel yaklaşımdan faydalanıldığında
öğrenenler hedef dil ortamına dâhil olabilmekte ve dört beceri alanını geliştirme
olanağına sahip olabilmektedir. Bu aktif katılım sağlanırken de dil becerilerinden
62
herhangi birinin diğerleriyle ilişkili olduğunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir
(Silvia ve Matsuda, 2001, s.221).
Temel dört beceriden okuma, anlamayı gerektiren bir etkinliktir. “Okuma, bütün
sözcükleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama ve
anlamlandırma etkinliğidir” (Durmuş, 2013, s.185). Başka bir ifadeyle “Okuma, bilişsel
davranışlarla psikomotor becerilerinin ortak çalışmasıyla yazılı sembollerden anlam
çıkarma etkinliğidir” (Demirel, 2016, s.109). Bu etkinlik, zihin ve göz koordinasyonu ve
yazılı ifadelerin anlamlandırılması ile gerçekleştirilmektedir. Okuma en önemli bilgi
kaynaklarından biridir (McCrimmon, 1973, s.34). Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde
temeli okulda atılan okuma becerisinin daha sonra, istekli şekilde yapılan bir alışkanlığa
dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Bu hedefi gerçekleştirirken okuma etkinliği işlevsel ve
birey odaklı bir etkinlik olarak görülmektedir. Bu işlevsel eylem daha çok zihnin alma,
algılama ve anlam verme çalışmalarını içermektedir. Bu çalışmaları gerçekleştirirken
YDTÖ’nün yürütüldüğü sınıflarda çeşitli okuma etkinlikleri gerçekleştirilmektedir. Bu
okuma etkinliklerinin asıl hedeflerinden biri, yabancı öğrenenin hedef dildeki yazılı metni
doğru bir şekilde anlamasını ve yorumlamasını sağlamaktır (Güzel ve Barın, 2013, s.272).
Öğrenenin hedef metni doğru şekilde telaffuz edebilmesi için de etkinliklerde kullanılan
okuma türlerinden sesli okuma, hedef dildeki sözcüklerin nasıl telaffuz edildiğini
öğrenmesi için öğrenene yardımcı olabilecek bir okuma çeşididir. Öz’ün ifadesiyle (2011,
s.211) “gözün satırlar üzerinde sıçraması sonucu kelime şekillerini görerek, bunların
anlamlarını kavrama ve seslendirme” anlamına gelen okuma, verimli şekilde
gerçekleştirildiğinde yabancılara Türkçe öğretiminde başarı sağlanabilir ve öğrenenlere
yazma etkinlikleri için zemin hazırlanabilir.
İletişimsel yaklaşımın gereksinimlerinden biri olan sözlü beceri gelişiminin öğrenenler
için önem taşıdığı kadar, kendini yazılı olarak ifade etme, düşüncelerini hedef dilde
yazıya aktarma eylemlerini kapsayan yazma becerisinin de önemli bir yere sahip olduğu
açıktır. “Yazma, beyinde yapılandırılmış bilgilerin yazıya dökülmesi işlemidir” (Öz,
2011, s.251). Yabancı dil öğretiminde, dil becerilerinin en son aşaması olarak görülen ve
en zor geliştirilen beceri olduğu düşünülen yazma becerisi, yabancı dili kurallarına uygun
ve doğru şekilde yazılı olarak kullanmayı gerektirmektedir (Demirel, 2016, ss.116-117).
Bu beceri ancak uygulama ile geliştirilebilir. Bu uygulama içinde yazma ile birleşik
olduğu düşünülen okumanın, düşünce gelişimini sağlayarak yazma becerisini de
63
geliştireceği düşünülmektedir. Öz’ün (2011, s.251) ifade ettiği gibi, “yazma becerisi
okuma becerisiyle doğrudan ilişkilidir.”
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öğrenenlerin sınıf ortamında edindikleri bilgileri
yazma etkinlikleri ile aktif şekilde kullanması, düşüncelerini yabancı dilde yazılı şekilde
anlatabilmesi amaçlanmaktadır (Güzel ve Barın, 2013, s.283). Bu amaçlar çeşitli yazma
etkinlikleri ile gerçekleştirilebilmektedir. Etkin becerilerden biri olduğu düşünülen,
öğrecinin aktif katılımını gerektiren konuşma becerisinin yazma becerisi kadar zor
olmadığı düşünülmektedir. Bu düşüncenin nedeni, yabancı öğrenenin düşüncesini doğru
olmayan bir Türkçe ile de karşı tarafa aktarabilmesinin mümkün olduğudur. Öğrenen
konuşurken hata yapsa da anlatmak istediği şeyi karşı tarafa iletebilir ve doğru ifade
edilmeyen yapılar konuşmada göz ardı edilebilir. Ancak, yazma hedef dili doğru ve dil
bilgisi kullarına uygun şekilde kullanmayı gerektirdiği için bu becerinin kazanılması ve
geliştirilmesi “daha zor” olarak ifade edilir. Yazma anlatmaya dayalı bir beceri olması
nedeniyle konuşma becerisine benzetilir. Ancak, yazmada yazılı olarak ifade etme
varken, konuşmada sözel ifadeler kullanarak ifade etme vardır.
Durmuş’a göre (2013, s.206) diğer dil becererilerine göre yazma becerisi daha geç gelişim
gösterir. Öğrenenlerin hedef dildeki becerilerini geliştirerek dil yeterlik düzeyini de
artırmaları ve bu düzey ilerledikçe de sözcük, cümle bilgisi vb. düzeylerde edindikleri
bilgileri, düşünceleri etkin bir şekilde düzenleyerek yazma etkinliklerinde kendilerini
yazılı şekilde ifade etmeleri istenir. Yazılı anlatımda öğrenenlerin daha önceden
edindikleri sözcük ve yapıları, düzgün cümle kuruluşları ile iletmeleri gerekir. Bu da
çeşitli okuma etkinlikleri sayesinde, anlamlarını öğrendikleri sözcükler ve yapılar
yardımıyla ve hedef dilde düşünerek gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede, Türkçe dil
yeterlilik düzeyi artıkça, öğrenenlerin hedef dildeki yaratıcılıkları artmaktadır. Bu
yaratıcılığı oluşturmada okuma etkinliklerinin dolayısıyla okuma becerisi gelişiminin de
önemli bir yeri vardır. Okuma etkinliklerinde elde edilen girdiler daha sonra yazma
becerisi için de kullanılmakta ve bu kullanım zamanla dil yeterlik düzeyinin ilerlemesini
sağlamaktadır.
64
3.1. ÖYKÜNÜN OKUMA VE YAZMA BECERİSİ GELİŞTİRMEDE
KATKISI
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yürütüldüğü sınıf ortamında o dildeki okuma ve
yazma becerileri ancak bu ilgili beceri alanlarında uygulama ve alıştırmalar yapıldıkça
gelişebilmektedir. Okuma uygulamaları yapılarak okuma becerisi geliştirilebilirken,
yazma uygulamaları yapılarak da yazma becerisi geliştirilebilir. Bu uygulamalar
uygulama öncesi, sırası ve sonrası etkinliklerini kapsar. Okuma becerisi gelişimi için
hedef dilde yazılmış yazınsal türlerden bir olan, kısalığı açısından ders süresine de
oldukça uygun görülen öyküden yararlanılanılabilmektedir. Bu yazınsal tür, öğrenene
hedef dilin entelektüel geçmişi hakkında bilgi verirken, bir yandan da yazma, özellikle
yaratıcı yazma için ona bir model olabilmektedir. Yaratıcı bir şekilde kaleme alınmış
öyküler çeşitli konulara ait belli sözcük ve dil yapılarını içerdiğinden, öğrenenlerin
istenen konular ya da temalar hakkında yazı yazmasına katkı sağlayabilmektedir.
Yazınsal bir tür olan öykü, okuma eylemini kolaylaştırmaktadır, çünkü kısa ve basittir.
Bu yazınsal türde yazar tarafından mecaz ve yan anlamlara geniş yer verilmektedir.
Öyküler gerçek hayata dayalıdır. Bu yazılı anlatımlarda sözcükler, günlük hayatta bilinen
anlamları dışında yazarın farkedilmesini istediği yeni anlamlarla kullanılabilmektedir. Bu
özelliklerine ek olarak, dil bilgisi yapılarının kalıcılığının sağlanması, sözcük
dağarcığının artmasına katkı, yabancı dil yeterlik düzeyinin ilerlemesi ve yazmayı
öğrenmek için öyküyü yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf
ortamında bir öğretim malzemesi olarak kullanmanın yararlı olacağı düşünülmektedir.
Öykünün B2 düzeyindeki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisi gelişimi açısından
dikkate değer katkılar sağladığı açıktır.
3.1.1. Okuma Becerisinin Gelişimine Katkı
Günümüz yabancı dil öğretiminde amaç öğrenenlerin hedef dilde okuduğunu anlaması,
yorumlaması ve anlatması gibi becerileri içine alan yaratıcı ve eleştirel düşünme, iletişim
kurma, hedef dili doğru şekilde kullanma gibi üst düzey dil becerilerini kazanmalarını
sağlamaktır. Yapılandırıcı dil yaklaşımı ve iletişimsel yaklaşım temelinde yürütülen
65
yabancı dil öğretiminde dilin gelişimsel ve etkileşimsel bir şekilde edinilmesi ön planda
tutulmaktadır. Bu yaklaşım için de beceri geliştirme önemli bir husustur. Tiryaki’nin de
(2013, s.38) ifade ettiği gibi, yabancı bir dildeki yeterlilik öğrenenin temel dil becerilerini
aktif bir şekilde kullanabilmesi ile ölçülebilir. Bu beceriler anlama ve anlatma olarak iki
grupta incelenmektedir. Okuma becerisi anlama becerilerinden biridir. Okuma becerisini
geliştirmenin ilk önemli noktası okuduğunu anlamadır. Okuduğunu anlama, okunan
şeyden anlamı oluştururken yazılmış sözcükleri gerçek ve etkili bir şekilde seslere
dönüştürme çabasıdır (August ve Shanahan, 2008, s.32). Diğer unsurlar olan, dil bilgisi,
telaffuz, sözcük gibi birimler okuma etkinliğinin birer parçasıdır. Okuma etkinlikleri hem
dil bilgisinin hem de sözcük dağarcığının gelişimine yönelik katkı sağlar. Yabancı dil
olarak Türkçe öğretiminde okuma etkinliklerinin asıl amacı, anlamayı test etmek değil,
okuduğunu anlama becerisinin gelişimi ve okuma eyleminin alışkanlık haline gelmesine
yardım etmek olmalıdır. Okuma etkinliğinde kullanılan öyküler sayesinde gerçek yaşamı
anlatan bir öğretim aracı yardımıyla okuma eğlenceli, ilgi çekici hale gelerek, anlama
becerisi de olumlu yönde etkilenmiş olacaktır. Yazınsal türlerden biri olan öykü,
öğrenenlerin sınıf dışında da tedarik edip okuyabilecekleri bir öğretim vasıtasıdır. Bu
özelliği ile öykü, yabancı dilde okuma eyleminin okul dışında da devamlılık
gösterebilmesini sağlayabilmektedir.
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen kişiler öykü okuyarak sözcüklerin altında yatan
anlamları, imaları öğrenmeye daha duyarlı hale gelirler. Bu yazınsal tür, dilsel model
olması açısından okuma becerisine önemli katkı sağlar. Okuyucuda merak ve istek
uyandırır. Ayrıca, öğrenenler öykü okuyarak okuma, anlamlandırma, yorumlama, nedensonuç ilişkisi kurma gibi bilişsel becerileri de geliştirebilir. Öykü, öğrenenin anlamı
bilinmeyen sözcükleri bağlam içinde öğrenmesini kolaylaştırırken, onu bilinen
sözcüklerin farklı bağlamlarda ne anlamlara gelebileceği hakkında da fikir sahibi
yapacaktır. Günlük hayatta sıkça kullanılan sözcük ve sözcük grupları, deyimler,
atasözleri ve kalıp ifadeler bağlam içinde öyküler yoluyla öğretilebilir. Bununla birlikte,
öğrenenler doğru sözcükler ile doğru cümle kurmayı da cümle yapıları ile ilgili
farkındalık kazanarak öğrenebilecektir.
Her öyküde belli bir sözcük alanı vardır. Bu alan, öğrenenlerin birbiriyle ilişkili
sözcükleri beraber öğrenmesine olanak tanır. Öykülerdeki sözcükler canlı ve açık bir
bağlamda ve anlamaya yardımcı olan örneklerle sunulur. Öyküler betimsel dil ve ilginç
66
kişileri ile dikkat çeken yazınsal metinlerdir. Bu tür metinler akıcı bir gerçeklik sunar. Bu
metinler yabancı dil sınıfında öğrenen-odaklı ilgi çekici etkinlikler hazırlamak için
kullanılabilecek sözcük, diyalog ve düzyazı modellerini sunar (Yeasmin vd., 2011,
s.285). Bağlam bütünlüğü içinde yazılmış bu modelleri gören öğrenenler içeriğin
anlamını oluşturmayı kolaylaştırmak için okuduğunu anlama stratejileri kullanır. Bu
stratejiler tahmin etme, bağlantı kurma, tekrar okuma, ana fikri bulma, özetleme ve
sözcük tanımlamayı içerir (Al-Jamal, Al-Hawamleh ve Al-Jamal, 2013, s.336). Bu
stratejileri kullanan okuyucuların anlayarak okuduğu söylenebilir. Bunların yanı sıra,
öğrenenlerin anlaşılması zor olan sözcüklerin çoğunlukta olduğu öyküleri daha iyi
anlamalarını sağlamak amacıyla bu sözcükler öykülerden atılarak, sadeleştirme
yapılabilir ve bu sayede öğrenenlerin öyküyü okurken yazılanları daha iyi anlamasına
yardımcı olunabilir. Ayrıca, özgün şekilde verildiğinde de öğrenenler öyküyü bağlamsal
anlam ve öğretici yardımıyla anlayabilir.
Öykünün kullanıldığı bir yabancı dil dersi, öğreneni aktif kılan, onun yaratıcılığı ön
planda tutan, doğrudan öğrenenin deneyimine, davranışına ve üretimine dayalı bir
öğretim sürecini kapsar. Öğrenen öyküyü okuyabilir, anlayabilir, yeni bir yazı üretebilir
ve dil farkındalığı kazanabilir. Öykünün önemli ögeleri olan kişiler, olay, yer ve zaman
konusunda bilgi edinerek, bunlar hakkında düşüncelerini ifade ederek okuma becerisini
geliştirebilir. Ayrıca, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde bir ya da iki ders saatinde tek
öyküyle, çok çeşitli ve farklı etkinlikler yapılabilir. Bunların yanı sıra, “Bir öykü
değerlerin ele alınması, rol alma, kısa piyesler oluşturma, hatta bireysel kitaplar oluşturma
gibi diğer etkinlikler için de zengin bir materyal sağlar” (Mixon ve Temu, 2006, s.16).
Papen’nın (2005, s.23) belirttiği gibi, hedef dilde okuma ve yazma becerisi kazanımı o
dili biliyor olmanın önemli göstergelerindendir. Tüm öykü etkinlikleri okuma dersinde
iyi bir şekilde gerçekleştirilebilir (Britsch ve Dennison-Tansey, 1995, s.XVII). Öğrenenin
ilgi alanına uygun olarak seçilen öyküler okunarak, okuma becerisi dolayısıyla okuma
yeterliği artırılabilir. Öğrenen, farklı öyküler okudukça hem okuma becesi gelişecek hem
de okuma hızı artacaktır. Öyküde iç tutarlılığı sağlamak için tüm cümleler bağlantılı
olarak biraraya getirilir, bu da öğrenenin anlamı yorumlamasına ve değerlendirmesine
yardımcı olur. Bu sayede, öğrenen yazınsal türü etkin şekilde ele alabilir.
Öykü okuma sırasında öğrenen okuma ve anlama startejilerini de kullanarak okuma
becerilerini
geliştirir.
“Okuma
becerileri
yeni
bilgilerle
bireyin
zihnini
67
zenginleştirmektedir” (Sidekli, 2012, s.2). Bu zenginliği, yabancı öğrenen öykü metnini
anlamaya yönelik hızlı okuma ve belirli bilgileri bulmaya yönelik tarayarak okuma
tekniklerini de kullanarak gerçekleştirebilir (Randall, 2007, s.150). Anlamak için
okumak, yazarın mesajına, tüm destekleyici düşüncelerine ulaşmak için okumayı ifade
eder. Belirli bir bilgiyi bulmaya yönelik olarak yapılan detaylı ya da tarayarak okuma da
hızla, en kısa sürede gerekli bilgiyi edinmek için kullanılan bir tekniktir. Yabancı öğrenen
öyküyü okurken bu stratejilerden de faydalanacaktır. Bu teknikler de onun okuma
becerisinin gelişimine katkıda bulunacaktır.
Okuma alıcı, algılayıcı bir dil süreci veya becerisidir. Yüksel’in de (2004, s.4) belirttiği
gibi okuma eylemi okuyucunun aktif olmasını gerektiren bir anlamlandırma sürecidir. Bu
süreç öykü yazarı tarafından dilsel düzeyde ifadeler ile başlamakta, okuyucunun
oluşturduğu anlam ile sona ermektedir. Başka bir deyişle, okuma becerisinin gelişimi
öykü metninin, öğrenen tarafından anlamlandırılması anlamına da gelir. Bu, okumanın,
yazınsal türlerin anlaşılmasını da içeren önemli bir dil becerisi olduğunu gösterir.
Yazınsal anlatımlarda ağır basan örtük ya da mecaz anlamı keşfetmesi istenen okuyucu,
bu bilgiye ulaşmak için çıkarımsal anlamlandırma stratejisini de kullanacaktır. Öykü
metninin derin yapısında var olan bilgiyi bulup anlamaya çalışacaktır. Bu da öğrenenin
aktif olmasını sağlayarak okuma becerisine ek olarak zihinsel anlama becerisinin de
gelişimine katkıda bulunacaktır.
Öğrenenin hedef dildeki temel beceri yeterliği o dilde tam bir hakimiyet kurmak için
önemli bir husus olarak düşünülmektedir. Bu da kalıp ifadeler ve dil yapıları hakkındaki
bilgiye sahip olmayı ve anlamladırma becerisine yardımcı olan sözcük bilgisini içerir.
Yabancı bir dile hâkim olmak için, anlama ve anlatma becerilerinin tamamında yeterli
olmanın gerekli olduğu belirtilmektedir. Yabancı dil öğretiminde yazılı dili anlamak da
iletişimsel bir hedeftir. Bu açıdan, bir öyküyü okuyup anlayabilme yeterliğine ulaşmak
da öğretim hedeflerinden biri durumundadır. Kavcar’a göre, okunan metnin doğru şekilde
ve hızla algılanarak okunması okuma etkinliğinin asıl hedefidir (1999, s.13). Ayrıca,
okuma girdisi yazma etkinliklerinin gerçekleştirilebilmesinde önemli bir model olarak
görülmektedir. Okuma becerisinin gelişimi aynı zamanda yazma becerisinin gelişimine
de katkı sağlayacaktır. Bunların yanı sıra, yabancı dil olarak Türkçe dersindeki okuma
anlamlandırma çalışmalarında öğrenenlerin deneyimleri ve önceki bilgileri önemli bir
68
yere sahiptir. Aynı öyküyü okuyan öğrenenler önceki deneyim ve bilişsel yapılarının
yardımıyla öyküden farklı anlamlar çıkarabilir.
Yabancı dil öğretiminde, öğrenenlerin hedef dilin kullanıldığı toplumda etkili bir iletişim
sağlayabilmeleri için temel becerilerin gelişimine yardım etmek gerekir (Hinkel ve Fotos,
2002, s.13). Bu becerilerden algılama ve anlamlandırma ile ilgili olan okuma becerisi
gelişiminin yazma, dinleme ve konuşma becerilerinin de gelişimine katkıda bulunacağı
açıktır. Ayrıca, okuma ve yazma birbirini yansıtan iki önemli beceri olarak
görüldüğünden, öğrenenler kendi yazılarını yazarken de okunan metinlerden yarar
sağlayabilir (Elhabiri, 2012-2013, s.14). Yazınsal türlerden biri olan öykü öğrenenlerin
dil yeterlik düzeyini ilerletme ve hedef dilde düşüncelerini ifade ederken yaratıcı
düşünme etkinliğini geliştirmelerine yardımcı olan çeşitli fikirler, dil bilgisi ve paragraf
yapıları ve farklı yazma şekillerini gözler önüne getirmektedir.
Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen B2 düzeyindeki kişiler, kurmaca türlerden biri olan
öykü aracılığıyla farklı kültürdeki bireylerin dünyalarına, duygu ve yaşam şekillerine
tanık olabilmektedir. Bu yazınsal yapılarda karşı karşıya kaldıkları, anladıkları
yorumladıkları bilgilerin transferi de ancak etkili bir okuma süreci gerçekleştirildiğinde
mümkün hale getirilebilir. Öykü okuma etkinliği sayesinde öğrenen öğrendiği bilgi
birimlerinin yazılı şeklini görerek bunları daha kolay içselleştirebilir. Ayrıca, okuma
alışkanlığının kazanılıp, sürdürülebilmesi için de ders içi ve ders dışında edinilip
okunabilecek yazınsal bir tür olan öykünün önemli bir öğretim malzemesi olduğu açıktır.
Bu özellikleriyle öykü, yazma için de bir temel oluşturur. Okuma ve yazmada görülen bu
tamamlama, diğer dil becerileri için de geçerlidir. Nitekim tüm dil becerileri birbiri ile
ilişkilidir ve birbirinin gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Öykü okuma sürecinde öğrenenler, çıkarım yapma, genel fikir ya da genel anlam için
okuma, belirli bir soru ya da hususa cevap vermek için hızlı tarayarak okuma, tahmin
etme, yorumlama, özetleme, görselleştime, kendi sorularına cevap bulma gibi okuma
stratejilerini kullanabilirken, zihinsel gelişimini de gerçekleştirebilir. Elhabiri’ye göre
(2012-2013, s.40), yazınsal bir metin okurken, öğrenenler sadece dil sistemleriyle iletişim
kurmaz aynı zamanda sözcükler, mecaz ifadeler ve hedef toplumda yaygın olarak
kullanılan kalıp ifadeler yoluyla o toplumun fikirlerini içeren ve ileten dil ile iletişim
kurar. Ayrıca, okunan yazınsal türler, özellikle öyküler öğrenenlere hakkında birşeyler
69
yazabileceği bilgiler sunar ve onlara ilham verir. Bu sayede öykü onların kendi yazma
biçimlerini geliştirmelerini de kolaylaştırır. Bu katkılara ek olarak, konu hakkında görüş
ifade etme ve öykü yapısını kavrama gibi etkinlikler öğrenenlerin okuma süreçlerini
kolaylaştırma bakımından çok yararlıdır (Ghasemi, 2011, s.268).
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yapıldığı sınıf ortamında öykünün tekrar okunması
etkinliği de öğrenenlerin bağlam hakkında önceki bilgilerini hatırlayabilmelerine de katkı
sağlar. Ayrıca, yaratıcı bir şekilde kaleme alınmış öyküyü tekrar okuyarak öğrenen etkin
kılınmış olur ve yaratıcı düşüncenin üretkenliği ona daha sonraki etkinlikler için bilgi
sağlar. Bu etkinlikler de okuma becerisinin gelişimi için önemli bir yeri olan diğer
etkinliklerdir. Okuma becerisinin gelişimi yine okuyarak gerçekleşir (Tosun, 2015, s.29).
Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen B2 düzeyindeki kişinin sınıf ortamında okuma
eylemini gerçekleştirme miktarı onun okul dışarda okuma eylemine devam etme
ihtimalini artıracaktır. Sınıf ortamında verimli bir şekilde, topluluk ile görüş ifade ederek,
tahminde bulunarak başlanan öykü okuma etkinlikleri, yabancı dil olarak Türkçe öğrenen
kişilerin düşüncelerini geliştirmeleri ve bu düşünceleri düzgün bir Türkçe ile yazıya
aktarmalarına imkân sağlayacaktır. Tosun’un ifade ettiği gibi, “Okuma; yazma balını
yapmak için arının konduğu çiçeklerdir. O çiçeklerden bin bir emekle özü alır ve yeni,
özgün faydalı bir gıda olarak yaratır” (2015, s.30). Bu ifadede belirtildiği gibi, öğrenenler
öyküyü okurken yazma becerisini geliştirmeye yönelik girdi edinirler. Başka bir deyişle,
öykü okuma, yazma için verimli bir arka plan oluşturur. Arka planı güçlü olan öğrenenler,
daha doğru bir şekilde yazma görevini gerçekleştirebilir. Okuduğu öyküyü kavrayıp,
anlamlandıran öğrenenler, hedef dile özgü bazı sözcük ve dil yapılarını fark edip
tanıyarak okuma sürecinin aktif bir katılımcısı olacaktır (Ülper, 2010, s.80). Okunan öykü
metninden anlam çıkararak yazarın iletisini anlaması istenen öğrenenler, zamanla doğru
ve daha iyi anlayarak okuma becerilerinin gelişimi için adımlar atmış olacaktır. Okuma
becerisi gelişen öğrenenlerin akıcı şekilde okuma becerisi ve akıcı bir dille yazma becerisi
de gelişecektir. “Akıcılık, sözcükleri etkin ve otomatik olarak tanıma ve daha kısa
metinleri doğru, hızlı ve mantıklı bir şekilde ifade etme becerisi ile ilgilidir” (Grabe, 2009,
s.312). Bu bağlamda hem okuma da hem de yazıda akıcılığın sağlanması da yine çok
sayıda öykü okunarak gerçekleştirilebilecek bir noktadır. Öğrenenlerin akıcı okuma
yapabilmeleri için uygulamalarda tekrarlı okuma ve ikili okuma gibi etkinliklerden
faydalanılabilir (Kuta, 2008, s.91).
70
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yapıldığı sınıf ortamında öykü kullanılarak çeşitli
ve birbirinden farklı okuma etkinlikleri gerçekleştirilebilir. Bu etkinlikler çerçevesinde
öykü okuma “yoğun (intensive) ve yaygın (extensive) olabileceği gibi sesli ve sessiz
olarak da çeşitlendirilebilir” (Demirel, 2016, s.110). Sessiz okuma özellikle orta düzey ve
ileri düzeydeki yabancı öğrenenlerin en çok kullanabileceği ve bu sayede algılama hızı
ve okuma becerilerini geliştirebileceği okuma çeşididir. Sessiz okuma esnasında
öğrenenden dikkatli okuma yaparak, bazı sözcüklerin anlamını bağlamdan yola çıkarak
kestirmesi, öykü ile ilgili ayrıntılı sorulara cevap bulmaya çalışması, ana fikri bulması,
not tutarak ve önemli gördüğü cümlelerin altını çizerek etkin bir okuyucu olması, öyküyü
kendi sözcükleriyle ifade ederek özetlemesi, öykünün serim, düğüm ve çözüm
bölümlerini belirlemesi ve öyküde geçen olay ile ilgili bir kompozisyon yazması da
okuma becerisi gelişimine katkı sağlayacaktır.
Okuma bir anlam kurma sürecidir. Bu süreç öğrenenin kendine özgü belli okuma
stratejilerini kullanarak güdülenmiş bir şekilde okuma etkinliklerine katılması ile daha
verimli bir şekilde gerçekleştirilebilir. Öykü okuma eymeli sayesinde yeni sözcük ve dil
yapılarınının öğrenilmesi ve çeşitli bilgilerin edinilmesi ile de bu verim sağlanabilecektir.
En temel amacı genel anlam ya da yazarın vermek istediği anlamı yeniden oluşturmak
için okumak olan okuma, ilk olarak anlamayı içerir. Yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde sınıf içi okuma etkinlikleri öyküler ile gerçekleştirildiğinde öğrenenler hedef
dil ile ilgili bilgilerini artırabilecek bir yapı taşıyan yazınsal bir türü okurken, o dil ile
ilgili daha çok bilgi sahibi olarak hem okuma becerisini hem de dil yeterlik düzeyini
geliştirebilecektir.
3.1.2. Yazma Becerisinin Gelişimine Katkı
Yabancı dilde doğru bir şekilde yazma becerisi küresel toplumda giderek önemli hale
gelmektedir. Bu yüzden yazma eğitimi hem ikinci hem de yabancı dilde önemi gittikçe
artan bir rol üstlenmektedir (Weigle, 2002, s.1). Yazma bir anlatma becerisidir. Yazma,
ikinci dil öğrenenlerinin edinmesi beklenen çeşitli dilsel, bilişsel ve sosyokültürel
yeteneklerin hâkimiyetini gerektiren en zor becerilerden biridir (Barkaoui, 2007, s.35).
Zor olarak nitelendirilen bu beceri öğrenenin düşüncelerini yazı ile ifade etmesini
71
gerektirir. Öğrenen kendini yazılı olarak sözcükler ile anlatır. Dilin somut göstergesi olan
yazma, kademeli olarak geliştirilebilen bir beceri alanıdır. Bu basamaklar geliştirme,
planlama, taslak oluşturma ve gözden geçirme becerilerini içermektedir (Kavaliauskiene
ve Kamınskiene, 2009, s.174). Aşamalı şekilde beceri gelişimini içeren yazma becerisi
etkinlikleri zaman içinde gelişen bir dil becerisidir. Nitekim Ferris (2003, s.2) bilim
adamlarının on yıldan fazla süredir yazmanın sonuç ürünü olmasındansa bir süreç olduğu
fikrine odaklandıklarını ifade etmektedir. Benzer şekilde Hyland (2003, s.9), yazmanın
gelişimsel bir süreç olduğunu belirtmektedir.
Tepeli ve Ertane Baydar’a göre (2013, s.320), yazma becerisi bireyin hedef toplumda
iletişim kurabilmesi ve fikirlerini doğru ve anlamlı bir şekilde iletebilmesi için önemli bir
dil becerisidir. Yazma güdülenme, ön bilgi edinme, model metni inceleme ve taslak
hazırlama (Tiryaki, 2013, s.38) aşamalarından oluşur. Demir’e göre (2012, s.344) yazma,
zihindeki fikirlerin belli kurallar dikkate alınarak çeşitli yazılı sembollerle ifade edilmesi,
yıllar öncesinde oluşturulmuş bu sembollerin çeşitli yinelemeler ile öğretilmesi
sonucunda bireyin duygu ve fikirlerini dil kurallarına uyarak anlatma becerisidir. Yazma,
düşünmeyi gerektiren planlı bir süreçtir. “Yazma eşzamanlı olarak devam eden birçok
uygulamanın karmaşık bir sürecidir” (Hedge, 2005, s.50). Luce-Kapler’e göre (2004,
s.31) de yazma bir ifade şeklidir. Ayrıca, Hyland’e göre (2003, s.23) yazma, planlama ve
taslak oluşturma becerileri ile dile dair bilgi, bağlam ve okuyucuyu da içene alan
sosyobilişsel bir etkinliktir. Yabancı dil öğretiminin yürütüldüğü sınıf ortamındaa
yazmaya özellikle önem verilmesinin temelinde öğrenenlerin hedef dil sistemlerini
öğrenmesine yardımcı olmak, onların dil yeterliğine ulaşmasına katkı sağlamak, öz
anlatım becerilerini geliştirmek ve hedef dilde entelektüel gelişimlerine katkıda
bulunmaktır (Hedge, s.9).
Yazma becerisi gelişimi okuma becerisinin gelişimi ile bağlantılıdır. Bu nedenle, yabancı
dil öğretiminde sınıf içi etkinlikler tasarlanırken okuma ve yazma etkinlikleri
birleştirilerek öğrenenlerin her iki beceriyi geliştirmesi sağlanabilir. Okuma ve yazma
birlikte öğretilebilecek becerilerdir. “Okuma ve yazma arasında belirgin bir bağ vardır:
onların her ikisi de kişisel ve sosyal etkinlikler olarak birbirine bağlı ve karşılıklı (çift
taraflı) süreçlerdir” (Kavaliauskiene ve Kamınskiene, 2009, s.173). Okuma ve yazma
arasındaki bu ilişki dikkate alınarak etkinlikler hazırlandığında, sınıf ortamında verilen
görevler açısından öğrenenlerin hem okuma hem de yazmada daha iyi performans
72
göstermesi sağlanabilir. Yazma becerisini geliştirmede okuma becerisinin olduğu kadar,
dil bilgisi ve sözcük bilgisinin de oldukça önemli bir rolü vardır. Öğrenen ne kadar çok
okumaya maruz kalırsa, yazma becerisi de o ölçüde gelişir, çünkü okuma sayesinde
sözcük dağarcığı artacak ve daha çok dil bilgisi ve söylem yapılarıyla karşılaşmış
olacaktır. Nitekim öğrenenlerin sözcük bilgisi ile yazma performansı önemli derecede
birbiriyle bağlantılıdır.
Yazma becerisi öğrenenlerin düşüncelerini yazılı olarak iletebilmelerine fırsat tanıyan,
bağlam içinde ve belli bir düzen içinde bulunan cümlelerin anlamlı bir bütün oluşturucağı
bir yapıda yazmalarını sağlayan bir beceridir. Öğretici açısından bakıldığında yazma bir
öğrenenin yabancı dilde nasıl ilerlediğini gösteren gerçekçi bir işarettir ve bu da
öğreticilere problem alanlarını belirlemek için olanak tanır (Hedge, 2005, s.12). Bu
beceriyi geliştirebilmek için de yazınsal türlerden sınıf ortamında kullanılabilir
olduğundan öykülerin okunması ve arkasından yapılan yazma etkinlikleri ile öğrenenlerin
yazma becerileri zenginleştirilebilir.
Belli bir kültüre özgü söylem çeşitlerini öğrenme, yazmayı öğrenme ve yazılı metinleri
anlamanın bir parçasıdır (August ve Shanahan, 2008, s.33). Bu bağlamda, Türkçenin
kültürel söylemlerini de içeren öyküler ile yazma becerisinin de gelişimi
sağlanabilecektir. Hyland’in de (2003, s.91) ifade ettiği gibi, yazma için asıl uyarıcı
kaynakları metinlerin kendisidir. Öykü okuma etkinliğinden sonra gerçekleştirilebilecek
kontrollü yazma, rehberli yazma, modeli yeniden üretme, özetleme ve yeniden yazma
gibi etkinlikler yardımıyla öğrenenlerin yazma deneyimleri de artırılabilir. Öykünün
başlığı ve içeriği hakkında tahminde bulunma gibi etkinlikler de öğrenenlerin düşünme
gücünü geliştirerek, yaratıcı bir şekilde yazma etkinliklerine katılmalarına yardımcı
olacaktır. Öykü metnindeki cümle ilişkileri ve kurallı yapıyı gören öğrenen bunu kendi
yazısına da yansıtacak ve bir bağlam oluşturmak için bir modeli örnek almış olacaktır.
İletişimsel dil öğretiminin ilkelerinden biri olan yazma becerisi, çeşitli etkinlikler
hazırlanarak geliştirilebilir. Yazma becerisi, öğrenenin belli bir anlam yüklediği cümleleri
kontrol etme, inceleme, düzeltme gibi süreçlere tabi tutarak yeniden yaratmadır (Sidekli,
2012, s.2). Bu beceri üretici yazma çalışmalarıyla daha da geliştirilebilmektedir. Bu
yazma şekli öğrenenlere içgörü kazandırarak hedef dilde daha yaratıcı bir şekilde
yazmayı sağlayan öyküler yoluyla daha verimli bir şekilde gerçekleştirilebilir. Öğrenenler
73
öyküleri okuyup, onlarla ilgili yorum yaparak, amaç dilde daha doğru şekilde kendilerini
ifade ederek yazma becerisini geliştirebilecektir (Kırkgöz, 2012, s.112). Bunun yanı sıra,
öyküler girdi kaynağı olarak kullanıldığında, çeşitli ve çok sayıda yazma etkinliği
gerçekleştirilebilir ve öğrenen diğer derslere göre daha etkin hale getirilebilir.
Öyküler anlamlı bir bağlam içerisinde öğrenenlere zengin bir bilgi kaynağı sunar. Ayrıca,
yazma etkinlikleri için amaç hazırlayarak, öğrenenlerin kişisel düşüncelerini yazıya
aktarmalarına yardımcı olur. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde temel dil
becerilerinin gelişimine katkı sağlayabilecek bu araç sayesinde gelişimi en sona bırakılan
yazma becerisi okuma ile ilşkili olarak ve okumanın arkasından geliştirebilecek bir beceri
olarak görülerek geliştirilebilir. Nitekim, yazma becerisinin geliştirilmesi de diğer temel
dil becerileri kadar önemlidir. Öykü okuma etkinliği arkasından yapılan yazma
etkinlikleri, öğrenenlerin kendi düşüncelerini hedef dilde doğru şekilde ifade etmelerine
yardımcı olabilecektir.
Yabancı dil öğretiminin gerçekleştirildiği sınıf ortamında yazma, yazma öncesi, taslak
hazırlama, yazma ve taslağı gözden geçirme ve yazının son şeklini verme süreçlerinden
oluşur. Bu süreçler iletişimi de içerdiğinden sosyal süreçler olarak görülmektedir (Papen,
2005, s.147). Öğrenen kendi yazısını yazmada öykü okumaktan fazlasıyla faydalanabilir,
çünkü dilsel bir model olarak karşısında olan öykü, hedef dilin bu önemli alanındaki
yazarlar tarafından titizlikle yazılmış birer yaratıcı yazıdır. Gerçeğe benzer kurmaca
dünyası olan dil kullanan öyküler, yaşam durumları ile ilgili farklı duygu ve farklı yanıtlar
gösteren ifade ve simgeler kullanarak, öğrenenlerin kendi duygu ve düşüncelerini ifade
etmesine böylece bütün yazma performanslarını geliştirmelerine imkân tanıyacak değerli
öğretim malzemeleridir.
Türkçenin yabancı bir dil olarak öğretildiği sınıf ortamında, yazma becerisinin
geliştirilmek istenmesinin amacı hedef dilin doğru ve düzenli bir sıraya göre yazıya
aktarılmasını sağlamaktır. Yazma için öncelikle bir öğrenenin yeterli okuma stratejilerini
kullanabilmesi ve bir metni özellikle fikirler arasındaki bağları anlaması gerekir. Bunun
için birey önemli noktaları yorumlayabilmeli, gerekli genellemeler yapabilmeli ve doğru
bir şekilde önemli noktaları tanımlayabilmelidir. Yabancı dilde “etkili bir şekilde
yazabilmek için, yazan kişilerin imla, şekilbilim, sözlük aynı zamanda ikinci dilin söylem
ve sözbilime ait geleneklerini bilmesi gerekir” (Barkaoui, 2007, s.35). Yazma
74
becerilerinden biri olan özetleme, bir okuma stratejisi ve önemli bir akademik yazma
becerisidir ve önemli noktaları belirleme anlamına gelir. Aynı zamanda, öğrenenlerin
bilgiyi seçme yeteneğini gerektirir. Yazma hem tutarlı ifadeleri içermeli hem de anlam
bütünlüğü ile gerçekleştirilmelidir. Tutarlı yazma anlam bütünlüğünü ifade ederken,
fikirlerin birleştirilmesi, cümleler ve paragraflar arasında ilgililiğin oluşturulması da
bağlantılı bir bütünü ifade eder. Yazma etkinliği öğrenenin düşüncelerini organize
etmesini sağlar ve okuduklarını analiz etme, eleştirme ve özetleme yeteneklerini içerir.
Yazma bilişsel süreçler yoluyla yazılı bir şey üretmek olarak değerlendirilebilecek bir
beceridir. Yazma, bilişsel bir etkinliktir. Yazma becerisinin zihinsel ve analitik düşünme
süreci olarak düşünülmesi gerekir (Demirel, 2016, s.117). Öykü yoluyla öğrenenler bir
takım bilişsel süreçler de kullanarak düşüncelerini bir plan içinde biraraya getirerek
kendilerini yazılı olarak ifade edebilir ve bu yazınsal malzemede gördüğü üslubu ve söz
kalıpları ile de hedef dildeki yazılı anlatım becerisini zenginleştirip, geliştirebilir
(Cemiloğlu, 2015, s.5). Ayrıca, doğru ve düzgün Türkçe ile yazılmış öyküler okuyarak,
öğrenenler hem sözlü anlatım gücünü hem de yazılı anlatım gücünü geliştirecektir.
Hedge’in de (2005, s.13) ifade ettiği gibi, iyi yazabilmek için bir öğrenenin çok okuması
gerektiğine dair bir inanç vardır. Bu düşünce çok sayıda öykü okumanın yazma
becerisinin gelişimi için son derece güdüleyici ve önemli bir öğretim malzemesi olduğunu
göstermektedir.
Bilişsel
gelişimin
sağlanmasında
yazmanın
önemli
bir
yere
sahip
olduğu
düşünülmektedir. Bu bağlamda yazma etkinliği bilginin edinilmesi ve yazıda ifade
edilmesini içeren bir süreçtir. Öğrenenin en güçlü iletişim ifadelerinden biri olan yazma,
yabancı dilde öğretim alan öğrenenin başarısı için de bir anahtar niteliği taşır. Bu
başarının sağlanmasında öyküyü öğretim malzemesi olarak kullanan öğreticinin okuma
sürecinde öğrenenlerin önceki bilgilerini harekete geçirmesi, düşüncelerini düzenleyip,
bir taslak hazırlamalarını sağlaması, taslakları gözden geçirerek, değerlendirme yaparak
öğrenene yazma süreçlerini öğretmesi ve bu eylem zincirinin kalıcılığını sağlaması
gerekir. Bu beceriler kazanılırsa öğrenende hedef dilde yazma alışkanlığı da
oluşturulabilir. Ayrıca, yazma etkinlikleri gerçekleştirilmeden önce öykü okuma
etkinlikleri yapıldığında, öğrenenlerin öyküdeki olayları, kişileri kendi yaşamlarıyla
ilişkilendirmesi, dil bilgisi yapılarını ve daha önceden bildiği ve yeni öğrendiği sözcükleri
kullanması sağlanarak, yazma becerisinin geliştirilmesine de katkıda bulunulacaktır.
75
Yazma etkinliğine zemin oluşturmak için öykü okuma etkinliği sırasında yapılabilecek
bazı boşluk doldurma etkinlikleri de öğrenenleri bağlamdan anlamı tahmin etme
konusunda cesaretlendirecek ve yazma becerisinin gelişimine katkı sağlayacaktır.
Bilgiden çok beceri gerektiren yazma işlemi, bilişsel becerilerin gelişimiyle ilgili olan ve
öykü okuma, anlamlandırma ve çıkarım yapma gibi etkinlikler yoluyla daha verimli hale
getirilebilen bir süreçtir. Nitekim başarılı bir yazılı anlatım bol okumaktan geçer. Yazma
ediminde başarı elde etmek için öğrenenlerin okumaya ek olarak, daha çok yazması
gerekir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi gerçekleştirilirken yazma etkinliklerinde öğrenenlere
hedef dilin kurallarına uygun beceri kazandırmak ve onları yazınsal türlerle buluşturarak
estetik zevklerini geliştirmek hedeflenmelidir. Bu hedefleri gerçekleştirmek için de
yabancı dil öğretimi derslerinde kullanılabilecek yazınsal malzemelerden biri olan öykü,
yazma için güçlü ve güdüleyici bir kaynak olarak görülmektedir. Öğrenen öykünün
içeriğini, konusunu, düzenini, yazma stilini örnek alabilir ve taklit edebilir. Öykü
yardımıyla öğrenenlerin yorumlama stratejileri geliştirilerek, yazma becerisi de
geliştirilebilecektir. Öğrenen yazma becerisini geliştirirken, günlük hayattaki iletişim
becerilerini de geliştirebilecektir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği derslerde yazınsal türlerden öykü
kullanıldığında öğrenenler hedef metni bir model olarak değerlendirebilir. Bu otantik
metin türü, öğrenenlerin farklı metin türleri, söylem ve dilsel geleneklere aşina olmasını
sağlar. Öğrenen, ders malzemesi olan öyküyü model alarak metinde görmüş olduğu
yazma şeklini örnek alacak hedef dilde yazı yazarken o da az sözle çok şey
anlatabilecektir.
Öğrenenlerin Türkçe dil yeterliğini kazanmaları ve hem alıcı becerilerden okumayı hem
de üretici becerilerden yazmayı geliştirmeleri için, ders süresine oldukça uygun türlerden
biri olan öykünün kullanımı hedef dile ait belirli dilsel yapıları ve söz modellerini
göstermesi açısından önemli bir yaklaşım olacaktır. Bu sayede, Türkçeyi yabancı dil
olarak öğrenen kişilerin hedef dilde daha iyi okuyan ve yazan bireyler olması da
sağlanabilir. Öykü konusuna uygun olarak yapı içerisinde sıkça tekrar eden belli
sözcükler ile de yazma etkinlikleri düzenlenebilir. Bu da öğrenenin gördüğü yapıyı kendi
oluşturduğu bağlamda kullanmasını sağlayarak yazılı anlatım becerisini geliştirecektir.
76
Öğrenenin dil yeterlik düzeyi ve ilgi alanına uygun olarak seçilen öykülerin, Türkçe farklı
yazma modellerinin görülmesi ve okunup anlamlandırılmasını sağlayacağı, belli bir
konular bir şeyler yazmak için ilham kaynağı olacağı açıktır. Bununla birlikte öğrenenler
Türkçede doğru yazma becerisi kazanarak, hedef dilde duygu ve düşüncelerini yazılı
olarak iyi anlatabilen bireyler haline gelebilecektir.
3.2. ÖYKÜ İLE GERÇEKLEŞTİRİLEBİLECEK OKUMA VE
YAZMA ETKİNLİKLERİ
Çalışmada, Öykü Seçim Formu doğrultusunda uygulama aşamasında kullanılmak üzere
seçilen öyküler, TÖMER’deki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinin gelişimine katkı
sağlamak amacıyla okuma ve ve yazma becerilerini geliştirme hedefli bir öğretim
malzemeleri olarak kullanılacaktır. Bu amaçla, çeşitli okuma ve yazma etkinliklerinin
tasarlanabileceği açıktır. Yabancı öğrenenlere Türkçe öğretilirken, hedef dilde beceri
geliştirmek amaçlandığından, bir ya da iki ders süresinde birçok farklı etkinlik yapmak
ve sürekli öğrenenlerin ilgisini uyandırmak doğru bir yaklaşım olacaktır (Urbancova,
2006: 19). Bu yolla, öğrenme ortamında her defasında yeni bir öykü okunduğunda
öğrenenler farklı öykülerle nasıl bir etkinlik yapılacağını tahmin edemez ve bu da
öğreneni meraklandırarak derse karşı güdüler.
Bir öykü metni ile etkinlikler geliştirilirken, yapılacak ilk etkinlik beyin fırtınası tekniği
yoluyla, öğrenenleri öykü başlığını dikkate alarak içerik hakkında düşündürmek olabilir.
Öğrenenlerin fikirlerini not almaları, öyküyü okuduktan sonra bu notlarla konunun ilgili
olup olmadığına bakmaları istenebilir. Öğreticinin öyküyü okurken merakın artığı bir
anda durarak öğrenenlere daha sonra ne olacağı hakkında tahminde bulunmalarını
istemesi de uygulanabilecek bir etkinliktir. Giriş ve gelişme bölümleri okunan öykünün,
sonuç bölümünü öğrenenlerin yazması da yine öğrenenleri okuduğunu anlayıp,
düşünmeye ve yazmaya sevk edecek beceri gelişimine yararlı bir etkinliktir. Ayrıca, etkili
okuduğunu anlama becerilerinden özetleme (Grabe, 2009, s.377), sorulara cevap verme
ve çıkarım yapma gibi bilişsel süreçler de öğrenenlerin öz yazılı anlatım becerilerinin
gelişmesine katkı
sağlayabilecek
etkinliklerdir. Yazma etkinlikleri
sayesinde,
öğrenenlerin yeni dil yapılarını ve sözcükleri öğrenmesi sağlanabilir ve hedef dilin daha
77
önce öğrenilmiş yeni unsurlarını da hatırlamasına yardımcı olunabilir (Hedge, 2005,
s.10).
Okuma etkinlikleri Lazar (1993, s.179), Ghasemi (2011, ss.268-269) ve Mert’in de (2014,
s.36) ifade ettiği gibi okuma öncesi, okuma sırası ve okuma sonrası etkinlikleri şeklinde
bölümlere ayrılarak tasarlanmaktadır. Okuma öncesi etkinliklerde öykü ile ilgili kültürel
bilgi verilebilir, bilinmeyen sözcüklerin anlamı öğretilebilir ve öğrenenin ilgisini çekmek
ve onun düşünmesini sağlamak için öykü başlığı ile ilgili bazı düşündürücü sorular
sorulabilir. Okuma sırası etkinlikleri için öncelikle öykü okunur, daha sonra öğrenenlerin
olay örgüsü ya da durumu anlamasına yardımcı olunabilir, olayların sıralanması
istenebilir ya da öğrenenlerin öykü kişileri hakkında bilgi sahibi olmaları konusunda da
yardımcı olunabilir. Okunuşu zor olan sözcüklerin telaffuzu konusunda öğretici örnek
alınarak, bu konuda öğrenenlere yardım sunulabilir.
Ders esnasında öykü okudunduktan sonra gerçekleştirilebilecek okuma ve yazma
etkinlikleri incelendiğinde en yaygın etkinliğin öyküyü başka bir kişinin bakış açısıyla
yeniden yazma etkinliğinin olduğu görülmektedir (Britsh ve Dennison-Tansey, 1995,
s.25). Öğrenenlere öykünün bir bölümüne ait cümleler karışık halde verilerek onlardan
cümleleri doğru sıraya koymaları da istenerek de bir etkinlik gerçekleştirilebilir. Bu tür
etkinlikler öğrenenlere hedef dilin anlam bütünlüğü ve tutarlılığı hakkında bilgi
verecektir. Bu sayede, öğrenenler hedef dilde cümlelerin biraraya gelerek nasıl bağlantılı
bir yapı oluşturduğunu fark edecektir (Larsen-Freeman, 2000, s.133). Bunların dışında
öykü içinde kullanılan hedef dili model alarak öğrenenlerin benzer yapılar kullanarak bir
paragraf yazmaları da istenebilir. Başka bir deyişle, hedef dilde yazmayı öğretirken,
genellikle yazma modelleri öğrenenlere verilir ve daha sonra onların örnekleri taklit
etmeleri istenebilir (Elhabiri, 2012-2013, s.21). Bu etkinliklerin dışında öykü ile ilgili
resimlerin öğrenenlere verilerek, her bir resmin altına öyküye dair cümleler yazmaları da
istenebilir.
Öyküyü okumadan önce, öyküyü anlamak için öğrenenlerin anlamını bilmesi gereken
bazı önemli sözcükler hakkında öğreticinin bilgi vermesi gerekir. Bunu yaparken o
sözcükleri anlatan resimleri de gösterebilir (Thomson, 2012, s.8). Bunun dışında,
öğrenenlerin öykü sonucu hakkında yorum yapması ve sonucu yazılı olarak
değerlendirmesi de istenebilir (Ghasemi, 2011, s.272). Okunan öykü için çalışma
78
kağıdında verilen öykü haritasının öğrenenler tarafından doldurulması da öğrenenlerin
okuduğu öyküyü tekrar hatırlamasını ve bu sayede aslında öykünün özetini yazmak için
bir temel oluşturmasını sağlayacaktır. Benzer şekilde, sözcük dağarcığının artmasına
katkı sağlamak amacıyla sözcük haritası, anlam haritası, sözcük bulmacası (Grabe, 2009,
s.285) gibi öğrenmeye yardımcı olan etkinlikler gerçekleştirilebilir. Sidekli (2012, s.5)
tarafından yapılan çalışmada olduğu gibi, bir öykü piramidinin nasıl analiz edileceği
öğretildikten sonra, öğrenenlerin bir öykü yazması da istenebilir.
Kavcar’ın da (1999, s.19) belirttiği gibi, asıl amacı aktarılanı kavramak olan okuma
etkinliğinin temelinde okuyucunun sözcük dağarcığındaki zenginlik yatmaktadır. Sözcük
dağarcığının artmasına katkı sağlayacak şekilde, okuma öncesinde bilinmeyen
sözcüklerin anlamı hakkında bilgi verilerek, okuma etkinliği daha verimli bir şekilde
gerçekleştirilebilir. Öykü okunduktan sonra yapılan etkinlikler, yazma gibi üretici
becerilerin gelişmesine olanak sağlamaktadır. Öğrenen bir öykü kişisine mektup veya
kartpostal yazabilir ya da aklında kalan önemli öykü kişisi ya da olayla ilgili fikirlerini
yazıya aktarabilir.
Öğretici tarafından öykü metninin üslubu ve dil yapıları konusunda da öğrenenlere bilgi
verilebilir. Olayın kısaca özetlenmesi için öğrenenlerin beyin fırtınası yapmaları
istenebilir. Bu etkinlik yardımıyla öğrenenlerin özet yazma becerisinin gelişimine katkı
sağlanmış olacaktır. Ayrıca, beyin fırtınası tekniği yaratıcı yazma için de yararlı olacaktır
(Hedge, 2005, s.65). Öykü farklı öğrenenlere okutularak, telaffuz çalışmaları da
yapılabilir. Okuma etkinliğinden sonra yapılan sınıf içi etkinlikler daha çok üretici
becerilerin gelişimini sağlama hedeflidir (Kaya, 2014, s.34). Bu açıdan, okuma
sonrasında yapılan etkinlikler yazma becerisinin okuma yardımıyla gelişimi için
öğrenenlerin okudukları öykünün konusu ile ilgili düşüncelerini yazılı olarak ifade etmesi
şeklinde yürütülebilir. Yabancı okuyucular dağıtılan çalışma kağıdındaki öykü haritasını
doldurarak da yazma etkinliğini gerçekleştirebilir. Öykü kişileri ile ilgili sıfatların
yazılması da istenebilir. Öykü ile ilgili anlama sorularına cevaplar yazılarak hem kavrama
hem de yazma çalışması yapılabilir. Öğrenenlerin öyküyü yazılı olarak özetlemeleri de
yazma becerilerinin gelişimine katkı sağlayabilecek önemli bir okuduğunu anlama
etkinliktir. Bu etkinlik ile öğrenenler öyküde anlatılan olay ya da durumla ilgili hedef
dilde kendi ifadeleriyle bir yazı yazmış olacaktır.
79
Öyküde geçen bazı sözcükler verilerek, öğrenenlerin bu sözcükleri anlamlı ve kurallı bir
cümlede kullanması istenerek yazma ve anlama becerilerine katkı sağlanabilir. Öyküde
geçen konuşma cümleleri karışık verilerek bu cümlelerin anlamlı bir şekilde sıralanmaları
istenebilir. Bu sayede öğrenen, günlük dilde de karşılaşabileceği konuşmalara aşina
olacaktır. Öyküdeki sembolik sözcüklerin anlamları sorulabilir. Bu ifadeler hakkında
yorum yapılması istenebilir. Öğrenenlerin öyküdeki bir kişiymiş gibi olayları anlatan
kişiye bir mektup yazması istenebilir. Öğrenenlerin öykü konusu ya da teması hakkında
eleştirel bir yazı yazmaları da okuma sonrası etkinliklerinde kullanılabilecek bir etkinlik
türüdür. Öyküde geçen cümlelerden birkaç tanesi seçilerek yarısı verilen cümlelerin
devamını öğrenenlerin yazması da istenebilir. Öyküden seçilen birkaç cümlenin dil bilgisi
hatalarıyla verilerek, öğrenenlerin bunların doğru şeklini düşünerek, düzeltmesi
istenebilir. Öykü olayı ya da durumu ile ilgili resimlerin yazılı olarak betimlenmesi de
sınıf içinde yapılabilecek etkinliklerdendir.
Okuma sonrasında yeterli zaman olduğu taktirde, yazma etkinlikleri yazma öncesi, yazma
ve yeniden yazma aşamaları şeklinde gerçekleştirilebilir (Williams 2003, s.185; Hedge,
2005, s.50; Harmer 2004, s.38). Yazma öncesinde öğrenenlere bir konu verilerek, tüm
bireylerin bu konu hakkında beyin fırtınası yaparak fikir üretmeleri istenebilir. Bu fikirler
öğretici tarafından tahtaya yazılabilir ya da öğrenenler bu fikirleri not tutarak, taslaklarını
oluşturmak için kullanabilir. Daha sonra yazma aşamasında öğrenenlerin fikirlerini yazılı
olarak ifade etmeleri istenir. Öğretici ya da grup arkadaşları tarafından okunan yazıda
düzeltmeler yapılarak yeniden yazma aşaması gerçekleştirilebilir. Bu etkinliğin amacı
öğrenenlerin anlamalarını sağlamak için metni kendi sözcükleriyle yeniden yazma pratiği
yapmalarını sağlamaktır (Kuta, 2008, s.213).
Öğretici, okunan öykünün teması ile ilgili öğrenenlerin düşüncelerini bir paragraf
şeklinde ifade etmelerini isteyerek de, yazma becerisinin gelişimine katkı sağlayabilir.
Aktaş ve Gündüz’ün de (2016, s.240) belirttiği gibi, bir bölümü verilen öykünün üslubu
bozulmadan devam ettirilmesi de anlama ve yazma becerisini geliştirecek bir etkinliktir.
Benzer şekilde, özetleme çalışmaları da öğrenenin öyküyü kavramasını ve öykünün
iletisini anlamasını gerektiren etkinlikler olarak öğrenenin bilişsel becerisini
geliştirmesine katkı sağlayacaktır (Ülper, 2010, s.133).
80
Yazma etkinlikleri öğrenenlerin düşüncelerini oluşturmaları ve ifade etmelerine yardımcı
olmakla beraber, yeni fikirler üretmelerine de katkı sağlar. Bir öyküye dayanarak,
öğreticiler çok çeşitli yazma etkinlikleri tasarlayabilir. Bu etkinlikler, onların yazma
becerisini geliştirmelerine katkı sağlayacaktır. Okuma etkinliklerinden sonra, yazma için
öğrenenler biraraya gelerek, gruplar halinde fikirler üretebilir. Bu fikirler yazma etkinliği
için onlara ilham verecektir. Öğrenenlerin düşüncelerini istediği konuda özgürce ifade
edebilmesi için öğretici yazma türlerinden serbest yazma etkinliği de düzenleyebilir ya
da kontrollü yazma etkinliği düzenleyerek öğrenenlerin belli bir konu hakkında kontrollü
şekilde yazı yazması istenebilir (Hyland, 2003, ss.3-4). Bunların dışında, öğretici
öyküden seçtiği belli anahtar kelimeleri tahtaya yazarak, bu sözcükler arasında bağlantı
kurulmasını ve kısa bir paragraf yazılmasını da isteyebilir. Belirtilen bu etkinliklerin
öğrenenlerin yazma becerisinin gelişimine katkı sağlayacağı açıktır. Çeşitli türdeki bu
etkinliklerden yararlanılarak sınıf içi uygulamalarda kullanılmak üzere her öykü için
farklı etkinlik planları oluşturulabilir. Bu planlar doğrultusunda farklı öykülerle
gerçekleştirilen farklı okuma ve yazma etkinlikleri öğrenenleri güdüleyecek ve okuma ve
yazma becerilerinin gelişimine katkı sağlayacaktır.
81
4. BÖLÜM: YÖNTEM
Bu bölümde çalışmada yararlanılan araştırma türü ve deney deseni üzerinde durulduktan
sonra çalışma grupları, veri toplama araçları, verinin toplanması ve veri analizine
değinilecektir.
4.1. ARAŞTIRMA TÜRÜ
Bu çalışmada literatür taraması ile kuramsal çerçeve oluşturulduktan sonra uygulama
aşaması için nicel araştırma yöntemlerinden “en kesin sonuçların” elde edilmesini
sağlayan deneysel yöntemden yararlanılmıştır. Bu yöntem doğrultusunda çalışma grubu
belirlenirken uygun örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Bu yöntem ile çalışma
grubu belirlendiğinde, deneklere izin, maliyet gibi çeşitli sınırlılıklar açısından daha kolay
erişilebilmekte ve uygulama kolay şekilde yapılabilmektedir.
Çalışmanın deneysel kısmı öntest-sontest kontrol gruplu gerçek deneme modeline göre
düzenlenmiştir. “Gerçek deneysel desenler, deneklerin bağımsız değişkenin düzeylerine,
gruplara seçkisiz olarak yerleştirildiği çalışmaları tanımlar” (Büyüköztürk, Çakmak,
Akgün, Karadeniz ve Demirel 2018, s.212). ÖSKD modelinde denekler yansız atama ile
seçilir, sayıları denk gruplar oluşturulur. Bir gruba bağımsız değişken uygulanırken,
diğerine uygulanmamaktadır. Bu desene göre “sadece deney grubundaki denekler, işlem
ya da deneysel değişken olarak isimlendirilen bağımsız değişkeni almalıdır”
(Büyüköztürk, 2016, s.20).
Deneysel süreç öncesinde belirlenen seçim ölçütleri
doğrultusunda öykü kitapları incelenerek deneysel süreçte kullanılacak öyküler
belirlenmiştir. TÖMER’lerdeki B2 kuru süresi ve ders müfredatı ve ders kitabının
kullanım zorunluluğu gibi hususlar da dikkate alınarak öntest ve sontest için bir öykü,
ders içi deneysel uygulamalar için ise dört farklı öykünün kullanımına karar verilmiştir.
Kullanılan deneysel yöntem B2 düzeyindeki öğrenenlerin öntest ve sontest okuma
puanları, yazma ortalama puanları ve her iki beceri açısından öğrenenlerin erişi
puanlarının karşılaştırılmasına dayanmaktadır. Çalışma grubunu 2017-2018 öğretim yılı
bahar döneminde Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi TÖMER’de dört farklı sınıfta
öğrenim görmekte olan B2 düzeyi öğrenenleri ile Sakarya Üniversitesi TÖMER’de
82
öğrenim görmekte olan B2 düzeyi öğrenenleri oluşturmuştur. Çalışma gruplarının her
ikisinin de B2 seviyesinde olması açısından gruplar benzerdir. Ayrıca, giriş
davranışlarının öntest ile kontrol edilebileceğinden, deney ve kontrol gruplarının önteste
verdiği cevaplar sonucunda elde edilen veriler değerlendirilerek grupların başlangıçtaki
okuma ve yazma beceri düzeyi hakkında bir yargıya varılmıştır. Deneysel deseni Tablo
1’de göstermek mümkündür.
Tablo 1. Öntest-sontest kontrol gruplu deney deseni
Atama
Şekli
Gruplar
Ölçme
Denel İşlem
Ölçme
Rastgele
(Yansız)
Deney
Öntest
Öykü ile Ders içi Okuma -Yazma
Etkinlikleri
Sontest
Rastgele
Kontrol
Öntest
Öykü Kullanılmadan Ders Müfredatı
Doğrultusunda Yürütülen Ders
Sontest
(Yansız)
Desendeki deney grubu 4 hafta boyunca haftada bir kez olmak üzere iki ders saati
süresinde dört farklı öykü ile okuma ve yazma etkinlikleri yürütülen grubu, kontrol grubu
ise TÖMER’deki müfredat ve ders kitabı doğrultusunda gerçekleştirilen ders
etkinliklerini içeren, öykü ile herhangi bir ders içi etkinliğin yapılmadığı grubu
göstermektedir. Her iki gruba da öntest ve sontest uygulanmıştır. Deney grubunda
araştırmacı tarafından farklı öyküler ile okuma ve yazma etkinlikleri yapılmıştır. Kontrol
grubunda ise öykü kullanılmadan müfredata ve ders kitabına uygun şekilde öğretim
elemanı tarafından dersler yürütülmüştür. Son olarak Büyüköztürk ve diğerlerinin ifade
ettiği gibi (2018, s.115), öntest-sontest kontrol gruplu seçkisiz desenlerin son aşamasına
uygun olarak, “gruplardaki deneklerin bağımlı değişkene ait ölçümleri aynı araç” ile
tekrar gerçekleştirilir. Bu şekilde sontestler karşılaştırılarak öykü ile yapılan öğretimin
okuma ve yazma becerisinin gelişimine etkisi istatistiksel olarak ölçülmüştür. Grupların
belli kur sınavını geçerek bu dil düzeyine geldikleri dikkate alınarak, rastgele atama ile
belirlenen bu grupların öntestleri arasında farkın olmayacağı öngörülmüş ve bu öngörü
öntest analizleri ile istatistiksel olarak doğrulanmıştır.
83
4.2. ÇALIŞMA GRUBU
Araştırmanın veri tabanını 2017-2018 bahar yarıyılında BEÜ’de öğrenim gören 54
TÖMER B2 düzeyindeki öğrenen ile SAÜ’de öğrenim gören 60 TÖMER B2 düzeyindeki
öğrenen oluşturmuştur. Çalışma her iki üniversitede yansız atama yoluyla oluşturulmuş
iki deney iki kontrol grubu üzerinde uygulanmıştır. Bu kapsamda, BEÜ TÖMER’de iki
ayrı sınıfı kapsayan toplam 27 kişilik deney grubu belirlenirken, iki ayrı sınıfın dâhil
edildiği toplam 27 kişilik bir kontrol grubu oluşturulmuştur. Aynı şekilde SAÜ
TÖMER’de ise iki ayrı sınıfın dâhil edildiği toplam 30 kişilik bir deney grubu ile iki sınıfı
içeren toplam 30 kişilik bir kontrol grubu oluşturulmuştur. Üniversite bazında öğrenenler
sayı bakımından eşit şekilde yansız atama yoluyla gruplara atanmıştır.
Deneklerin okuma ve yazma düzeyleri öğrenim gördükleri TÖMER’lerde yapılan kur
geçme sınavlarında başarılı olarak bir sonraki kura atladıklarından okuma ve yazma
yeterliği açısından denk olarak kabul edilmiştir. Ayrıca deneysel uygulama öncesinde
yapılan öntest sonuçlarına bakıldığında da deney ve kontrol grubundaki öğrenenlerin
okuma ve yazma puanlarının analiz sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılığın saptanmamış olması da grupların okuma beceri düzeyi açısından denk
olduğunu göstermektedir. İstatistiksel değerlendirme yapmak için öncelikle öğrenenlerin
öntest puan ortalamaları normallik testine tabi tutulmuştur. Analiz sonuçları Tablo 2,
Tablo 3, Tablo 4 ve Tablo 5’te sunulmuştur.
Tablo 2. Gruplar arası öntest okuma puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Öntest Okuma
Kontrol Öntest Okuma
57
57
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.002
0.067
P
0.011
0.223
Deney ve kontrol gruplarının öntest okuma puanlarının normallik testi sonuçları
incelendiğinde deney grubu veri dağılımının normal dağılım göstermediği bulunmuştur
(P<0.05). Kontrol grubu veri dağılımının ise normal dağılıma uyduğu görülmektedir
84
(P>0.223). Bu sonuçlar göz önüne alınarak, Mann-Whitney U Testi’ne başvurulmuştur.
Test sonucunda çıkan istatistiksel tablo aşağıda gösterilmiştir.
Tablo 3. Öntest okuma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması
Gruplar
N
Deney
Kontrol
Toplam
57
57
114
Sıra
Ortalaması
61.22
53.78
Sıra
Toplamı
3489.50
3065.50
U
P
1412.50
0.228
Tablo 3’e bakıldığında, grupların okuma öntest puanları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (U=1412.50, P>0.05). Farklılığın olmaması deney
ve kontrol grubundaki öğrenenlerin okuma becerisi düzeylerinin birbirine denk olduğunu
göstermektedir. Başka bir deyişler, öykülerle yapılacak deneysel uygulamalar öncesinde
her iki grup üyelerinin okuma becerisi düzeyi arasında bir farklılık bulunmamaktadır.
Yazma puanları dağılımının normallik testi yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar Tablo 4’te
verilmiştir.
Tablo 4. Gruplar arası öntest yazma puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Öntest Yazma
Kontrol Öntest Yazma
57
57
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.054
0.000
P
0.007
0.004
Tablo 4’te görüldüğü gibi, öntest yazma verileri açısından hem deney grubu hem de
kontrol grubu verilerinin normal dağılım göstermediği anlaşılmaktadır (P<0.05). Bu
nedenle, veriler Mann-Whitney U Testi ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçları aşağıda
gösterilmiştir.
Tablo 5. Öntest yazma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması
Gruplar
N
Deney
Kontrol
Toplam
57
57
114
Sıra
Ortalaması
60.00
55.00
Sıra
Toplamı
3420.00
3135.00
U
P
1482.000
0.417
85
Tablo 5 incelendiğinde deney ve kontrol gruplarının yazma verileri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı anlaşılmaktadır (U=1482.00, P>0.05). Deney
grubundaki öğrenenlerin öntest yazma sonuçları ile kontrol grubundaki öğrenenlerin
sonuçlarının birbirine denk olduğu görülmektedir. Bu doğrultuda, öykü ile yapılacak
deneysel uygulama öncesinde rastgele seçim yoluyla oluşturulan deney ve kontrol
gruplarının yazma beceri düzeyi açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
göstermediği sonucuna ulaşılmıştır.
4.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI
Çalışmada alanyazın taramaları sonucunda okuma ve yazma becerisi gelişimi, yazınsal
bir tür olarak öykü, ders içi etkinliklerde öykü kullanımı ve öykünün yabancı dil
öğretiminde kullanımı üzerine bilgi elde edilmiştir. Bu art alan sayesinde araştırmacı
tarafından öykü seçim ölçütleri oluşturulmuştur. Araştırmanın deneysel sürecini
gerçekleştirmek için kuramsal kısmında öyküye ait önemli özellikler dikkate alınarak
oluşturulan Öykü Seçim Formu’nun kapsam geçerliği için Bülent Ecevit Üniversitesi Fen
Edebiyat Fakültesi’ndeki bir öğretim üyesi ile Başkent Üniversitesi Eğitim
Fakültesi’ndeki bir öğretim üyesinin görüşü alınmıştır. Eleştiriler doğrultusunda formda
gerekli düzeltmeler yapılmıştır.
Formun güvenirliği için sözü geçen uzman kişilerin form ölçütlerini değerlendirme
sonuçlarının puanlayıcıların uyum sağladığı madde oranının toplam değerlendirme
puanına olan oranı şeklinde tanımlanan (Deliceoğlu ve Meyer’den aktaran Güler ve
Taşdelen Teker, 2015, s.13) uyuşma yüzdesi hesaplanmış ve yeterli olarak (Stemler,
2014) kabul edilen 0.75 sonucunu vermiştir. Bu bağlamda, puanlayıcıların ölçüt
değerlendirme puanları arasındaki güvenirliğin sağlandığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu
süreçler sonucunda 20 ölçütten oluşan formun son şekli verilmiştir. Hazırlanan seçim
formu aşağıda gösterilmiş ve belirlenen her ölçüt detaylı olarak açıklanmıştır.
86
ÖYKÜ SEÇİM FORMU
Ölçütler
1- Öykünün uzunluğu dersin süresi için uygun mu?
2- Öyküde cümleler kısa mı?
3- Öykünün dili anlaşılır mı?
4- Öykü akıcı mı?
5- Öykü başlığı ilgi çekici mi?
6- Öykünün konusu güdüleyici mi?
7- Öykü konusu evrensel mi?
8- Öyküde işlenen konu gerçekçi mi?
9- Öyküde yer, zaman ve kişi unsurları belirgin mi?
10- Öyküde olay var mı?
11- Olay örgüsü sağlam mı? (kurgusal olayların ilişkisi, olay,
çatışma, kişi arasındaki neden-sonuç ilişkisi vb.)
12- Olay ya da olaylar okuyucuda merak uyandırıyor mu?
13- Öyküde giriş, gelişme ve sonuç bölümleri belirgin mi?
14- Öykü Türk kültürüne ait öğeler taşıyor mu?
15- Öyküde geçen sözcükler kolay anlaşılabilir mi?
16- Öykü sözcük dağarcığının artmasına katkı sağlıyor mu?
17- Öykü yeni sözcük öğretimi için elverişli mi? (Tekrar eden
sözcük, eş anlamlı sözcükler, zıt anlamlı sözcükler)
18- Öyküde kalıp sözler (kalıplaşmış sözler, ikileme, deyim
vb.) var mı?
19- Öyküde sözlü dilin öğrenilmesine yardımcı olacak
diyaloglar var mı?
20- Öykünün sonu okuyucuda merak uyandırıyor mu?
Evet
Hayır
87
1. Öykü Uzunluğu: Ders içi etkinliklerde öykünün toplam sayfa sayısı dikkate alınarak
öykü uzunluğu hakkında genel bir yargıya ulaşılabilmektedir. Bu doğrultuda hem ders
süresinin hem de öğrenenlerin dikkat süresinin sınırlı olması nedeniyle daha az
sayfadan oluşan bir öykünün sınıf ortamında okunup ele alınması daha doğru bir
yaklaşım olarak görülmektedir. Öykünün sayfalarca uzunluğa sahip olması öğrenenin
güdülenme düzeyini düşüreceği gibi onun sıkılmasına da neden olabilmektedir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde hem öğrenen ilgisini canlı tutmak hem de
öğrenenin
belirli
süre
içerisinde
beceri
geliştirmesine
yardımcı
olmak
hedeflendiğinden öğretim elemanının öykü seçerken sayfa sayısı açısından daha kısa
olan 10 sayfadan fazla uzun olmayan öyküleri sınıf ortamına getirmesinin uygun
olacağı düşünülmektedir.
2. Cümlelerin Uzunluğu: Cümle ögelerinin sayısı ve cümle yapısı açısından uzun
cümleler içeren öykülerin Türkçeyi yabancı bir dil olarak öğrenen B2 düzeyi
öğrenenlerin okuduğunu anlama düzeyini zorlayabileceği dikkate alınarak, sınıf içi
etkinliklerde daha anlaşılır ve basit cümle yapılarından oluşan öykülerin kullanılması
gerekmektedir. Birkaç cümle ögesiyle oluşturulmuş, kısa ve anlaşılır cümleleri art arda
okuyan öğrenenlerin hem öyküyü daha hızlı okuyacağı hem de okuma görevini
tamamlarken sıkılmayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, kısa cümleler sayesinde öyküde
anlatılan kişi ve olayları daha etkili bir şekilde zihninde canlandırabilecek olan
öğrenen, öykünün tamamı hakkında da yorum yapabilme şansına sahip olabilmektedir.
Kısa cümlelerden oluşan ya da içinde az sayıda uzun olarak niteledirilebilecek
cümleler barındıran bir öykü metni, okuyucuda verilen görevi daha kısa sürede
tamamlayabilme hissini yaratacaktır.
3. Öykü dili: TÖMER’de müfredat ve ders kitabı doğrultusunda gerçekleştirilen öğretim
yardımıyla belli sayıda sözcük hazinesine sahip olan yabancı öğrenenin okuduğu
metni anlayabilme becerisi edindiği sözcük hazinesine bağlı olarak değişmektedir.
İçinde çok sayıda bilinmeyen, yeni sözcük barındıran bir öyküyü ders içi etkinliklerde
kullanmak B2 düzeyindeki öğrenenlerin metnin tamamını anlayabilmesi açısından
sorun yaratmaktadır. Öğrenen okuduğu öyküyü ne kadar anlayabilirse, derse katılımı
da o derece fazla olmaktadır. Bu açıdan, çok fazla yeni ve bağlamsal anlamının
anlaşılması zor olan sözcükler içeren bir öykü yerine, daha az sayıda bilinmeyen
sözcük içeren ya da bağlamasal anlamı daha kolay kestirilebilecek sözcüklerin
88
ağırlıkta olduğu öykülerin sınıf ortamında kullanılması gerekmektedir. Dili anlaşılır
olan, çok fazla karmaşık cümle ve çok sayıda zor anlaşılır sözcük içermeyen öykülerin
öğrenenlerin okuma becerisinin gelişimine de katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
4. Akıcılık: Kısa cümlelerin çoğunlukta olduğu, anlaşılır, yalın bir dille kaleme alınmış
öyküler okuyucu tarafından kolayca, akıcı şekilde okunabilmektedir. Nehir öykü
olarak da adlandırılan bu tür öykülerin yabancı dil öğretiminde kullanımı sayesinde
öğrenenlerde daha fazla okuma isteği ve derse karşı ilgi uyandıracağından ders içi
etkinlikler için öykü seçimi yapılırken bu özellik de dikkate alınmalıdır. Öyküyü
okurken anlaşılmayan çok sayıda sözcük ile karşılaşmadığında, öğrenen okuma
eyleminin art arda gelen cümlelerle akarak gittiğini fark etmekte ve yabancı dilde
okuma isteği de bu ölçüde artmaktadır. Okunan öyküde telaffuz edilmesi zor olan çok
sayıda sözcük içeren, uzun ve çok sayıda cümleden oluşan bir öykünün akıcılık
özelliği sarsılabilmekte ve öğrenene okuma eylemi bu ölçüde zor gelebilmektedir. Bu
hususlar dikkate alınarak, ders içi etkinlikler için çok sayıda telaffuzu zor sözcük,
birleşik cümle içermeyen ve anlaşılır, yalın ve söylenişi kolay sözcükler içeren anlatım
tarzıyla yazılmış öykülerin seçimine dikkat edilmesi gerekmektedir.
5. Başlığın İlgi Çekici Oluşu: Öykü başlığı, okuyucuya okuma eylemine başlamadan
önce okunacak yazılı anlatımın içeriği ile ilgili bilgi veren önemli bir unsurdur.
Anlaşılır bir sözcük ya da sözcüklerle, açık bir dille yazılmış, öğrenenin ilgi
duyabileceği ifadelerle kaleme alınmış bir öykü başlığı öğrenende merak
uyandırabilmektedir. Böylece, ilgisini çeken, merakını artıran bir başlığı okuyan
öğrenen öykünün tamamında anlatılanları okumak için güdülenebilmektedir. Bu
açıdan, yabancı dil olarak Türkçe öğretimini yürüten öğretim elemanlarının sınıf
içinde okunacak öyküyü seçerken dikkat çekici olma unsurunu dikkate alarak seçim
yapması gerekli görülmektedir. Nitekim okul, yaşam, aile, aşk vb. konuları içeren
başlıklar öğrenenlerin daha çok ilgisini çektiğinden, onların derse karşı daha çok
güdülenmesine de yardımcı olmaktadır.
6. Konunun Güdüleyici Oluşu: Ders içi etkinliklerde kullanılmak üzere seçilecek
öykünün konusunun da öğrenenlerin ilgisini çekebilecek, onlarda okumaya karşı istek
uyandıracak bir özelliğe sahip olaması da öykü seçimi yaparken dikkat edilmesi
gereken hususlardan biridir. Bu husus dikkate alındığında derse getirilen öykünün
89
güdülenilmiş şekilde okuma olasılığı da artırılmış olmaktadır. Öykü konusunun ilgi
çekici ve güdüleyici olması öğrenenlerin ilgi alanlarına hitap eden içeriğe sahip
olmasından ileri gelmektedir. Öğrenenler ülkelerinden farklı bir ülkede öğrenim
gördüğünden özlem, hasret, gurbet, arkadaşlık, aile gibi konuları olan öyküler
seçildiğinde bu öğrenenlerin ilgisi canlı tutulabilmektedir. Ayrıca, bu tür öyküler
yardımıyla sınıf ortamı daha aktif bir şekle bürünebilmektedir.
7. Konunun Evrenselliği: Yazınsal metinlerin önemli özelliklerinden biri olan evrensel
konuya sahip olma unsuru, ders içi etkinliklerde kullanılacak öykülerin seçimi
yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlardan biridir. Farklı ülke ve toplumlardan
gelen öğrenenlere garip gelmeyecek, her toplumda varlığından söz edilebilen evrensel
konuları içeren öyküleri okutmak onlara aslında Dünya’nın neresinde olurlarsa
olsunlar ortak değerler ve konuların her toplumda olduğunu göstermesi açısından
önem taşımaktadır. Bu doğrultuda, evrensel konuları ele alan öykülerin seçimine önem
verilmesi ve öğrenenlere farklı toplumların benzer konulardaki tutum ve
düşüncelerinin gösterilmesi doğru bir yaklaşım olarak görülmektedir. Bu sayede
öğrenenler her toplumda söz konusu olabilecek hususları öğrenmek istediği yabancı
dilde ele alabilmekte, konu ile ilgili sözcük dağarcığını da bu oranda artırabilmektedir.
8. Konunun Gerçekçiliği: Günümüz yabancı dil öğretiminde önemli bir husus olan
otantiklik, öykü seçiminde de göz önünde bulundurulması gereken bir ölçüttür. Gerçek
hayatta var olabilecek kişiler ve gerçekleşebilecek olaylar ile ilgili gerçekçi bir konuyu
ele alan öyküler, öğrenenlerin kurmaca anlatıma gerçekçi bir gözle bakmasını
sağlamaktadır. Günlük hayatta söz konusu olabilen bir içeriğe sahip öyküler öğrenenin
ilgisini çekerek, onun okuma eylemini sürdürme isteğini da artırmaktadır. Ayrıca,
gerçekçi konuları ele alan öyküler aracılığıyla, öğrenenler gerçek yaşam konularında
hedef toplum insanlarının düşünce ve davranışları ile ilgili konuşmalara da şahit
olmaktadır. Bunun yanı sıra, otantik konusu olan bir öykü sayesinde öğrenenler konu
hakkında sözcük bilgisini artırabilir, sözel becerisini de bu oranda artırabilir. Bu
katkılar dikkate alınarak, öğretim elemanlarının öykü seçimi yaparken ele alınan
konunun gerçek yaşamla ilgili olup olmadığını değerlendirmesi gerekmektedir.
Böylece, öğrenenin hedef dilde gerçek yaşam deneyimini yazınsal bir anlatım
yardımıyla da edinmesine katkı sağlanabilmektedir.
90
9. Öykü Unsurlarının Belirginliği: Öykülerin önemli unsurları olan yer, zaman, kişi
ögeleri yazar tarafından açıkça ifade edilebileceği gibi, tam olarak ifade edilmeden
ipuçlarıyla da okuyucunun fark etmesi sağlanabilmektedir. Ders içi etkinlikler için bir
öyküyü öykü yapan bu unsurların açık şekilde ifade edildiği öykülerin seçilmesi,
öğrenenlerin içeriğin temel parçalarını daha iyi anlamasını sağlamaktadır. Bu açıdan,
yer, kişi ve zaman ögelerini anlaşılır ve açık ifadelerle dile getiren yazarların
öykülerinin seçilmesi, öğrenenlerin Türk öykücülüğünü tanıması için de doğru bir
yaklaşım olarak görülmektedir.
10. Öyküde Olay: Bir ya da birkaç ilişkili olayı içeren öyküler, okuyucunun zihninde
gerçekçi bir şema oluşturacağından, sınıf içi uygulamalarda öykü türlerinden olay
öyküsünün öncelikli olarak tercih edilmesinin çeşitli faydalar sağlayacağı
düşünülmektedir. Böylece, öğrenenler olay öyküsü okurken okuma eylemini daha
akıcı bir şekilde gerçekleştirebilir. Bu durum olayın nasıl devam edip nasıl sona
ereceği konusunda öğrenenin merkalanarak daha istekli bir şekilde okuma görevine
devam etmesinden ileri gelmektedir. Olay öyküleri akıcı ve güdüleyici olma
özelliğiyle sınıf içi uygulamalar için daha uygun öğretim malzemeleri olarak
görülmektedir. Ancak bir olayı değil de bir anı ya da bir durumu anlatan kısa ve
anlaşılır cümlelerden oluşan öyküler de akıcılık özelliğini barındırabilmektedir. Söz
konusu özellikler nedeniyle, ders içi uygulamalarda kullanılması düşünülen öykülerin
seçiminde olay öyküsü türünde yazılmış öykülere öncelik verilmesi, öğrenenlerin
güdülenme düzeyinin üst seviyelerde tutulması açısından da önem taşımaktadır. Olay
öyküleri okuyucunun zihninde canlandırabileceği eylemler zincirini içerdiğinde ve
ardı ardına ilişkili durumları içerdiğinde okuma eylemi okuyucuya daha akıcı
gelebilmektedir. Bunun yanı sıra, basit, yalın bir dille yazılmış durum öyküleri de
yabancı dil öğretiminde farklı katkılar sağlayacak öykü türleri olarak görülmektedir.
11. Olay Örgüsünün Sağlamlığı: Olay öyküsü türüne giren öykülerde olayla ilişkili
olarak kişi, davranış, neden-sonuç ilişkisi gibi kurgusal ilişkilerin sağlam bir şekilde
ele alınmış olması, öğrenen açısından birtakım yararlar sunmaktadır. Kurgusal bir yapı
içerisinde olayla ilgili kişileri, kişilerin olaylar karşısındaki davranışlarını, olayın
başlangıç ve bitiş aşamalarını anlamlı bir bütün içerisinde okuyan öğrenen tüm bu
ilişkiler hakkında eleştirel bakış açısıyla yorum yapabilmekte, neden-sonuç ilişkisi
kurabilmekte, hatta olayın farklı bir şekilde sona ermesi durumunda nelerin olabileceği
91
hakkında tahminde bulunabilmektedir. Bu katkılar sayesinde, öğrenen yabancı dilde
belli unsurlar arasında ilişki kurup, zihinsel becerilerini kullanmaya çalışmakta ve
yabancı dildeki üst düzey düşünme becerilerini de aktif şekilde geliştirebilmektedir.
Bu katkılar dikkate alındığında, ders içi uygulamalar için sağlam kurgusal bir yapı
içinde sunulan olayı ya da olayları içeren öykülerin seçilmesi önem taşımaktadır.
12. Olayın Merak Uyandırması: Sağlam bir şekilde kurgulanmış bir öykü okuyucuda
okuma isteği uyandırarak, onun olayın sonu hakkında meraklanmasını sağlamaktadır.
Akıcı bir şekilde kaleme alınmış olay öyküleri, öğrenende olayın nasıl devam
edeceğine, nasıl son bulacağına dair ilgi ve merak uyandırmaktadır. Olayın başladığı
andan itibaren ilgisi canlı tutulan öğrenen, merakla olayın sona ermesini bekler. Merak
unsurunun en çok artığı kısım olayın sona ermesine yakın olan, olayın çözüldüğü,
merak açısından düşüşün yaşandığı kısımdır. Olayın beklenmedik bir şekilde sona
ermesi de okuyucunun ilgisini canlı tutan unsurlardan biridir. Öncelikli olarak
beklenmedik şekilde sonuçlanan olay ya da olaylar içeren bir öykünün ders içi
uygulamalar için seçimi önemli bir husus olarak görülmektedir. Öğretim elemanının
bu hususu da göz önünde bulundurarak öykü seçimini gerçekleştirmesi gerekmektedir.
13. Öykü Bölümlerinin Belirginliği: Türk Edebiyatı’nda giriş (serim), gelişme (düğüm)
ve sonuç (çözüm) bölümleri bulunan öyküler olduğu gibi, tüm bölümleri bulunmayan
ya da bir bölümü mevcut olan öyküler de vardır. Öykü bütünlüğünü sağlayan bu üç
bölüm öğrenenlerin öykü başlangıcı, gelişimi ve sonucu ile ilgili içerikleri ayırt
edebilmesine yardımcı olmaktadır. Öğrenenin, giriş bölümünde kişi, yer, zaman
tanıtımının yapıldığını, gelişme bölümünde olay ya da durumun anlatıldığını, sonuç
bölümünde ise olayın sona erdiğini ya da öykünün bitirildiğini fark edebilmesi
açısından, ders içi uygulamalar için her üç bölümü de açıkça içeren öykülerin tercih
edilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
14. Kültürel Ögeler: Ders içi uygulamalar için seçilecek Türk Edebiyatı öykülerinin Türk
kültürünü yansıtacak unsurlara sahip olması dikkat edilmesi gereken hususlardan
biridir. Öğrenenin hedef dili öğrenirken hedef dilin kültürü ile ilgili bilgiler
edinmesinin kaçınılmaz oluşu kültürel ögeler içeren öykülerin seçimine özen
gösterilmesi hususunu gündeme getirmektedir. Türk kültürünü yansıtan öyküler
yardımıyla, öğrenenler hem sözlü hem de yazılı hedef dilde karşılaşabilecekleri
92
kültürel unsurlar ile tanışmış olacaktır. Yabancı dil öğretiminin aynı zamanda kültür
öğretimini de kapsaması, öykü seçiminde de bu konunun önem verilmesi gerektiğini
göstermektedir.
15. Sözcüklerin Anlaşılır Oluşu: Anlamı bilinmeyen çok sayıda sözcük içeren bir öykü,
öğrenenlerin okuduğu metni anlamasını zorlaştırırken, anlamı bilinmeyen az sayıda
sözcük içeren öyküler öğrenenlerin öyküyü bir bütün olarak anlamasına yardımcı
olmaktadır. Bu doğrultuda, anlamı bilinen sözcüklerin çoğunlukta olduğu ve az
sayıdaki yeni sözcüğün bağlam içinde anlamlandırılabileceği öyküleri seçmek
öğrenenlerin okuduğunu anlama becerisinin gelişimi açısından yararlı bir davranış
olarak değerlendirilmektedir.
16. Sözcük Dağarcığnın Artmasına Katkı: Yazarlar öykülerini belli bir dil düzeyinde
olan, belli sözcük dağarcığına sahip öğrenenlere göre yazmadığından öykülerin
çoğunda öğrenenlerin sözcük dağarcığının artmasına katkı sağlayacak oranda yeni
sözcükler bulunmaktadır. Öğrenenler açısından, yeni olmayan sözcükleri içeren
öykülerin kolay bulunmayacağı gerçeği, ders içi uygulamalar için seçilecek her
öykünün sözcük bilgisinde artış sağlayacağını göstermektedir. Bu bağlamda, anlamı
bilinmeyen çok sayıda sözcüğün bulunmadığı, bağlamsal açıdan anlaşılır olan
öykülerin seçimine özen gösterilmelidir.
17. Yeni Sözcük Öğretimine Elverişlilik: Yeni sözcüklerin tekrar edildiği, eş anlamlı, zıt
anlamlı sözcükler gibi ilişkili sözcükleri içinde barındıran öykülerin yeni sözcük
öğretimi için daha elverişli olduğu düşünülmektedir. Öğrenen, yeni sözcükleri içerik
içinde tekrar tekrar gördükçe, bu sözcüklerin anlamını zihninde daha iyi
yapılandırmaktadır. Anlamsal açıdan birbiriyle ilişkili sözcükler içeren öykülerdeki bu
tür sözcükler hafızaya daha kolay kaydedilmekte ve daha kolay hatırlanabilmektedir.
Aynı şekilde, belli bir konuda birbiriyle ilişkili olan farklı sözcükleri kapsayan bir
öykü yeni sözcük öğretimi için elverişli bir öğretim malzemesi olarak görülmektedir.
Nitekim öğretim elemanları birbiriyle ilişkili olan bu tür sözcükleri öğretmek için
kavram haritası, sözcük ağı gibi sözcük öğretim tekniklerinden faydalanarak yeni
sözcüklerin anlamını öğretebilmektedir.
18. Kalıp Sözler: Ders içi uygulamalarda kullanılmak amacıyla seçilen öykülerin
Türkçede kalıplaşmış sözler, söz sanatları, ikileme, deyim vb. kalıp sözleri içermesi
93
de öykü seçiminde dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Okuduğu öykünün içinde
kalıp sözler ve bu sözlerin kullanım yerini gören öğrenenler bu ifadelerin hangi
durumlarda
kullanıldığını,
ne
anlama
geldiğini
bağlam
içinde
görerek
öğrenebilmektedir. Böylece, öğrenen hedef dili kullanırken bu ifadeleri hem sözlü hem
de yazılı dilde kullanabilmektedir.
19. Sözlü Dile Katkı: Ders içinde okutulacak öykünün okuma becerisi gelişimine katkı
sağlarken diğer dil becerilerinin gelişimine, özellikle de yabancı bir dil hakimiyetinde
önemli bir yeri olan konuşma becerisinin gelişimine yardımcı olacak unsurlara sahip
olması gerekmektedir. Otantik bir konusu olan, gerçekçi kişiler ve olay örgüsü ile
oluşturulan bir öykü, kişiler arası konuşmaları da içeriyorsa yabancı dilin sözlü şekilde
kullanılabilmesi için bir model olabilir demektir. Günlük yaşamda hedef dilde
kullanılan ya da karşılaşılma ihtimali yüksek olan karşılıklı konuşmalar öğrenenler
için birer bilgi kaynağı durumundadır. Bu özelliğe sahip öyküler seçilerek sözlü dilin
gelişimine de katkı sağlanabilmektedir.
20. Sonuç Bölümü: Sonuç bölümü okuyucuda beklenmedik etki yaratacak şekilde
yazılmış olan öyküler, öğrenenlerin ilgisini canlı tutmakta, onları olayın sonunu bir an
önce öğrenme konusunda meraklandırmaktadır. Bu açıdan, öğretim elemanlarının ders
içi etkinlikler için seçeceği öykülerin okuyucuda merak uyandıran bir şekilde son
bulması öğrenenlerin güdülenmesi açısından önem taşımaktadır.
Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu’nun Geçerliği ve Güvenirliği
Çalışmanın deneysel sürecine dair veriyi araştırmacı tarafından geliştirilen ve çalışma
gruplarına uygulanan Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu’na verilen cevaplar
oluşturmuştur. Veri toplama amacıyla kullanılan form, okuma ve yazma olarak iki
bölümden oluşmaktadır. Okuma bölümü İpekli Mendil adlı öykü ile ilgili 20 adet çoktan
seçmeli anlama, hatırlama ve kavrama sorusundan oluşurken, yazma bölümü açık uçlu
iki sorudan oluşmaktadır. Kalabalık gruplarla yapılan uygulamalarda kolaylık sağlaması,
puanlamanın öznel olmaması, cevaplama süresinin kısa olması gibi özellikleri nedeniyle
okuma bölümü çoktan seçmeli sorulardan oluşturulmuştur (Aydın, 2017: 213). Yazma
94
kısmındaki ilk soruda okunan öykünün en dikkat çekici, okuyucuda en merak uyandıran
ve okuyucunun yaratıcılığını ortaya çıkarmasına imkân tanıyacak en önemli yer olduğu
düşünülen son paragraftan birkaç cümleye yer verilmiştir. Öğrenenlerin bu cümlelerin
devamını hayal güçlerini kullanarak üç cümle ile devam ettirmesi istenmiştir. Yazma
bölümünün ikinci sorusunda ise öğenenlerin okudukları öykünün giriş, gelişme ve sonuç
kısımlarını iki cümle ile özetlemeleri istenmiştir. Yazma bölümündeki ilk sorudaki cümle
tamamlama etkinliği ile öğrenenlerin yabancı dil olarak Türkçede yaratıcı yazma
becerisini geliştirmeleri hedeflenirken, ikinci sorudaki özetleme kısmı ile öğrenenlerin
okuduğu metni kendi cümleleri ile ifade etmeleri hedeflenmiştir.
Formun okuma bölümü için öncelikle kazanımlar belirlenmiş ve bu doğrultuda 13
sorudan oluşan çoktan seçmeli bir test hazırlanmıştır. Formdaki soruların anlaşılma
düzeyinin belirlenebilmesi için, öntest ve sontestte kullanılması düşünülen öykü etik
kurul izni doğrultusunda izin alınan KBÜ TÖMER’de öğrenim görmekte olan B2 düzeyi
öğrenenlerinden 15 kişilik bir gruba okutulmuş ve öğrenenlerin ilgili test sorularını
yanıtlaması istenmiştir. Ön uygulama sonucunda soruların anlaşılma düzeyine bakılmış
ve soruların çok basit olduğu ve soru sayısının artırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu sonuç doğrultusunda, en az 20 maddeden oluşan çoktan seçmeli testin
oluşturulabilmesi için öncelikle soruların hedeflerini gösteren belirtke tablosu
hazırlanmıştır. Geliştirilecek olan yeni anlama sorularının yapı geçerliği için “bilişsel
düzeyde (1) hatırlama, (2) anlama, (3) uygulama, (4) analiz, (5) değerlendirme ve (6)
yaratma olarak düzenlenmiş olan” (Turgut ve Baykul, 2105, s.86) ve Aydın (2017:
119)’ın da belirttiği gibi öncekine kıyasla daha ayrıntılı olan yenilenmiş Bloom
taksonomisi doğrultusunda hazırlanan belirtke tablosu bilişsel düzeyde hatırlama ve
anlama olarak iki basamaktan oluşmaktadır. Yenilenmiş taksonomiye göre hazırlanan
belirtke tablosu aşağıda gösterilmiştir.
Tablo 6. Çoktan seçmeli anlama testinin kapsamı ile ilgili belirtke tablosu
Kazanımlar
Öykü anlatıcısının kim olduğunu bilir.
Öykü kahramanının kim olduğunu bilir.
Öykü kahramanının fiziki özelliklerini bilir.
Soru
No
S1
S2
S3
Bilişsel İşlem
Basamakları
Hatırlama Anlama
X
X
X
Toplam
1
1
1
95
Öyküdeki zamanı bilir.
Öykü kişilerinin hissettiği duyguyu açıklar.
Öykü kahramanın davranış nedenini bulur.
Öykü sonunda kahramanın ne yaptığını
anımsar.
Öykü sonunda gerçekleşen olayları sıralar.
Öyküde geçen deyimin anlamını bulur.
Öyküde geçen ismin anlamını tahmin eder.
Öyküde geçen sıfatın anlamını tahmin eder.
Öyküde geçen birleşik fiilin anlamını tahmin
eder.
Öyküde geçen yeni zarfın anlamını tahmin
bilir.
Öyküde geçen kalıplaşmış sözün anlamını
tahmin eder.
Öyküde geçen benzetmenin anlamını tahmin
eder.
Öyküde ele alınan konuyu bilir.
Öykü kahramanını ile ilgili bilgileri hatırlar.
Öyküde geçen zarfın anlamını bilir.
Öyküde geçen fiilin anlamını tahmin eder.
Öyküde geçen ismin anlamını bulur.
Toplam
S4
S5
S6
S7
X
X
S8
S9
S10
S11
S12
X
1
1
1
1
X
X
X
X
X
X
1
1
1
1
1
S13
X
1
S14
X
1
S15
X
1
S16
S17
S18
S19
S20
X
1
1
1
1
1
20
X
X
X
X
9
11
20
Not: Uygulama, analiz etme, değerlendirme ve yaratma düzeyinde soru hazırlanmamıştır.
Belirtke tablosundaki kazanımlara ulaşılabilmesinde “yapılacak ölçmenin kullanılacağı
amaca uygun kapsamda” (Turgut ve Baykul, 2015, s.134) olma gerekliliğini sağlamak
için öncelikle hazırlanan maddelerin Tablo 6’daki kazanımlara göre hazırlanıp
hazırlanmadığı incelenmiştir. Daha sonra, kapsam geçerliğinin belirlenebilmesi için
“uzman kanısına başvurma” (Baykul, 2015, s.196) yönteminden faydalanılmıştır. Bu
amaçla belirtke tablosu ve test soruları Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi’nde çalışmakta olan iki öğretim üyesi ve aynı üniversitede TÖMER’de görev
yapmakta olan iki öğretim elemanına sunulmuştur. Soruların ve seçeneklerin testte
bulunması, bulunmaması ya da düzeltilmesi konusunda uzman görüşleri alınmış ve bu
doğrultuda eleştiriler dikkate alınarak formda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.
Görüşler doğrultusunda yapılan değişiklikler tekrar aynı kişilerin onayına sunulmuştur.
Uzmanların testi tekrar incelemesi sağlanarak testin kapsam geçerliği sağlanmıştır.
Onaylanan 20 çoktan seçmeli okuduğunu anlama testi ve 2 açık uçlu sorudan oluşan
yazma bölümünün güvenirlik analizlerinin yapılabilmesi için form izin alınan BEÜ
96
TÖMER ve KBÜ TÖMER’de B2 kuruna geçen 100 öğrenene uygulanmıştır. Bu pilot
uygulama sonucuna göre formun çoktan seçmeli okuma sorularına verilen yanıtlar 0, 1
şeklinde puanlanmış ve “maddeleri 1 ve 0 ile puanlanan testlerde testin bütününe ait
güvenirlik katsayısının hesaplanmasında kullanılan” (Baykul, 2015, s.146), KR-20
güvenirlik katsayısının hesaplanabilmesi için, her biri maddedin güçlük indeksi, ayırt
edicilik indeksi ve madde varyansı hesaplanmıştır. Madde varyanslarının 0.20 civarında
olduğu ve her bir maddenin öğrenenleri ayırt edebildiği anlaşılmıştır. Atılgan (2017:
266)’ın da ifade ettiği gibi madde varyansının artması, o maddeye doğru cevap veren
kişilerle doğru cevap vermeyen kişileri ayırt etme gücünü artıracağından, okuma
bölümündeki 20 maddenin birçoğunun varyansının yüksek olması ayırt etme güçlerini de
olumlu yönde etkilemektedir. Bu maddelerle ilgili bu analizlez yapıldıktan sonra testin
güvenirlik analizi olarak KR-20 Kuder Richardson fomülünden yararlanılmıştır. “KR-20
formülü yardımıyla hesaplanan güvenirlik katsayısı testin maddelerinin, testin bütünüyle
olan tutarlılığını verir” (Turgut ve Baykul, 2015, s.128). 100 katılımcı ile yapılan pilot
uygulama sonucunda çoktan seçmeli okuduğunu anlama testinin KR-20 iç tutarlılık
katsayısı 0,781 olarak ölçülmüştür. Shafizan (Fraenkel ve Wallen’den aktaran, 2013,
s.5)’ın çalışmasında bir ölçme aracının KR-20 iç tutarlılık katsayısının 0.70 ve üzeri bir
değere sahip olması kabul edilebilir olarak ifade edilmektedir. Güvenirliğin yüksek
olması, “maddelerarası korelasyonun yüksek olduğunu gösterir” (Baykul, 2015, 199).
Ayrıca bu değer çalışmadaki okuma testinin iç tutarlılık katsayısının yeterli olduğunu ve
test maddelerinin ölçtükleri özellik açısından homojen olduğunu göstermektedir.
Çalışmada kullanılan başarı testinin güvenirlik katsayısı sonuçları, puanların tesadüfi
hatalardan
arınık
olduğunu,
testi
oluşturan
maddelerin
homojen
olduğunu
göstermektedir.
Güvenirliğin test edilmesinden sonra, “doğrudan teste konulabilecek maddelerin
belirlenmesi ve bu maddeler üzerinde yapılacak düzeltme çalışmalarının ne doğrultuda
olacağının saptanması” (Turgut ve Baykul, 2015, s.224) amacıyla madde istatistikleri
hesaplanmıştır. Elde edilen veriler üzerinden testin geçerliğine ilişkin de bilgi elde
edilmiştir. Bu amaçla, %27’lik üst ve alt gruplar yöntemi kullanılarak, puanlanan
kağıtlarda her bir maddeye verilen cevapların seçenekler üzerinde dağılımı gösterilmiştir.
Testteki tüm maddeler için oluşturulan bir tablo yardımıyla alt ve üst grupların madde
güçlük katsayısı ile madde ayırt edicilik değeri hesaplanmıştır. Ayrıca hazırlanan bu tablo
97
çeldiricilerin işlerliği ile ilgili analizlerin de yapılmasına olanak tanıdığından, tabloya
bakılarak çeldiricilerin üst ve alt gruplarda dengeli şekilde dağılıp dağılmadığı ve alt
gruptaki öğrenen grubunu yanıltmada çeldiricilerin çalışıp çalışmadığını anlamak da
mümkündür. Alt ve üst gruplar yöntemiyle oluşturulan okuma testinin seçeneklere
dağılım tablosu aşağıda gösterilmektedir.
Tablo 7. Okuma testi maddelerine üst ve alt gruplarda verilen cevapların dağılımı
Soru
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Gruplar
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
A
1
4
5
B
25*
11*
36
C
0
6
2
D
1
6
11
Toplam
27
27
54
p
rx
0,67
0,43
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
5
6
11
15*
6*
21
4
8
17
3
7
5
27
27
54
0,38
0,33
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
0
5
5
0
2
2
0
6
6
27*
13*
40
27
27
54
0,74
0,52
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
4
5
15
22*
10*
32
1
6
5
0
6
2
27
27
54
0,59
0,44
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
1
7
8
1
9
10
1
5
6
24*
6*
30
27
27
54
0,55
0,66
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
3
8
11
22*
2*
24
1
8
13
1
9
6
27
27
54
0,44
0,74
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
0
5
5
0
7
3
27*
9*
36
0
6
10
27
27
54
0,66
0,67
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
4
6
10
18*
6*
24
3
8
15
2
7
5
27
27
54
0,44
0,44
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
15*
2*
17
4
8
11
4
9
12
4
8
14
27
27
54
0,31
0,47
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
24*
4*
28
1
12
13
1
6
7
1
5
6
27
27
54
0,51
0,74
Üst Grup
Alt Grup
2
8
3
6
20*
8*
2
5
27
27
0,54
0,50
98
12
13
14
15
16
17
18
19
20
Toplam
10
11
28
5
54
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
1
8
5
0
7
11
0
10
10
26*
2*
28
27
27
54
0,51
0,89
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
2
6
6
19*
2*
21
2
10
12
4
9
15
27
27
54
0,38
0,63
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
19*
8*
27
3
7
12
3
6
7
2
6
8
27
27
54
0,49
0,41
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
3
9
18
2
7
3
18*
4*
22
4
7
11
27
27
54
0,40
0,52
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
1
8
9
25*
3*
28
1
7
8
0
9
9
27
27
54
0,51
0,81
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
0
7
7
1
7
8
26*
6*
32
0
7
7
27
27
54
0,59
0,74
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
1
4
8
1
3
2
0
2
1
25*
16*
41
27
27
54
0,75
0,33
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
5
8
15
14*
3*
17
3
7
8
5
9
14
27
27
54
0,31
0,40
Üst Grup
Alt Grup
Toplam
27*
14*
41
0
4
3
0
4
3
0
5
7
27
27
54
0,75
0,49
*: Soruyu doğru cevaplayan öğrenen sayısı.
Tablo 7 incelendiğinde testi üst grupta doğru cevaplama sayısının alt gruptan fazla
olması, o testin başarılı öğrenen ile başarısız öğreneni ayırabildiğini ve test maddelerinin
öğrenenin seviyesine uygun şekilde hazırlandığını göstermektedir. Ayrıca, beklenene
uygun olarak, her bir maddeyi üst grupta doğru cevaplayan öğrenen sayısının alt gruptaki
öğrenen sayısından fazla olduğu görülmektedir (Baykul, 2015, s.329). Doğru cevabın
dışında kalan çeldirici seçeneklere ait öğrenen sayılarının da alt grupta daha fazla olduğu
ve çeldiricilerin alt grup öğrenenleri yanılttığı farkedilmektedir. Baykul (s.329)’un da
ifade ettiği gibi “çeldiricilere ait frekanslar, alt ve üst gruplarda ve toplam olarak her satıra
ait toplam frekanstan doğru cevaba ve boşlara ait frekanslarının çeldirici sayısına bölümü
99
eşit olmalıdır.” Bu gereklilikten hareketle, her bir madde çeldiricisi için yapılan çeldirici
analizine göre, çeldiricilere ait frekansların dengeli şekilde dağıldığı anlaşılmaktadır.
Tablo 7’deki çeldirici frekansları ile analiz değerleri karşılaştırıldığında, belirgin
farklılıklar gözlenmemektedir. Bu durum, çeldiricilerin beklenen şekilde çalıştığını
göstermektedir. Bu sonuç doğrultusunda, seçenekler üzerinde değişiklik yapmanın
gerekli olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, maddelerin ayırıcılık gücü ve madde
güçlüklükleri dikkate alındığında maddelerin teste olduğu gibi dâhil edilebileceği
görülmektedir. “Madde güçlük katsayısı “0” ve “1” arasında değer alır; “1”e yaklaştıkça
madde kolaylaşır, “0”a yaklaştıkça zorlaşır” (Turgut ve Baykul, 2015, s.225). Bu ölçüt
doğrultusunda yapılan incelemede okuma testi maddelerinin %55 (11 madde)’i orta
güçlükte, %20 (4 madde)’si zor, %25 (5 madde)’i kolaydır. Bu sonuca göre, testte
bulunan 20 madde farklı zorluk seviyelerinde olan sorulardan oluşmaktadır. Bu açıdan,
farklı dil yeterlik seviyesinde olan öğrenenlere de hitap edebilecek düzeyde olduğu
düşünülmektedir. Güçlük katsayısına ek olarak maddelerin ayırt edicilik gücü katsayıları
da incelenmiştir. “Teste konulacak maddeler için aşağıdaki değerler genel olarak ölçüt
olarak kabul edilir” (Crocker ve Algina’dan aktaran Turgut ve Baykul, 2015, s.227).
“Madde ayırıcılık gücü,
•
0,19 ve daha küçük olan maddeler teste konulmaz.
•
0,20-0,29 arasında olanlar teste düzeltilerek konulabilir.
•
0,30 ve daha büyük olanlar teste aynen konulabilir.”
Yukarıdaki ölçüt doğrultusunda test maddelerinin ayırt edicilik katsayıları aşağıdaki
tabloda gösterilmektedir.
Tablo 8. Madde ayırt edicilik değerlerine göre okuma testindeki madde dağılımı
Ayırıcılık
Değeri
0,40 ve üstü
Madde
Sayısı
13
Madde Numaraları
Açıklama
1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13,
14, 15, 16, 17, 19, 20
2, 18
Çok İyi Madde
0,30 ve 0,39
2
0,20 ve 0,29
----
----
0,19 ve altı
----
-----
Oldukça İyi Madde
Düzeltilebilir
Madde
Zayıf Madde
Çıkarılmalı
100
Turgut ve Baykul (2015, ss.226-227)’un belirttiği gibi maddenin ayırt edicilik gücü o
maddenin ilgili özelliğe sahip olan öğrenenlerle olmayan öğrenenleri ne oranda ayırt
ettiğini göstermektedir. Tablo 8’deki madde ayırt edicilik indekslerine bakıldığında
okuma testindeki maddelerin bilenle bilmeyeni ayırdığı ve maddelere doğru cevap veren
üst gruptaki öğencilerin alt gruptaki öğrenenlerden çok olduğu görülmektedir. Bu açıdan,
okuma testini oluşturan 20 maddenin ayırt ediciliği farklı düzeylerde olan karma madde
türlerinden oluştuğu sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda, testte ayırt edicilik düzeyi
değerlerine göre okuma testi, çok iyi düzeyde olan 18 maddeden, oldukça iyi düzeyde
olan 2 maddeden oluşmaktadır. Bu bulgular doğrultusunda okuma testinin asıl deneysel
uygulamada kullanılabileceğine karar verilmiştir.
Formun okuma bölümündeki çoktan seçmeli sorular değerlendirilirken doğru sorulara 1,
yanlış ve boş sorulara 0 puanı verilerek, 0-1 puanlama yöntemi kullanılmıştır. Yazma
bölümündeki cevapların puanlanabilmesi için ise bu konuda veri elde etmek için ise
araştırmacı tarafından Yazma Değerlendirme Anahtarı tasarlanmıştır. Bu form
oluşturulurken analitik puanlama anahtarı kullanılmıştır. Değerlendirme formu analitik
rubriklerde olduğu gibi içerik, yazı düzeni, sözcük kullanımı, dil bilgisi yapılarının
kullanımı, yazım ve noktalama işaretlerinin kullanımı şeklinde beş bölümden
oluşmaktdır. Her bölümde öğrenenlerin cevaplarını değerlendirebilmek amacıyla 1 ile 4
arasında puan bulunmaktadır. Hazırlanan puanlama anahtarı aşağıda gösterilmektedir.
YAZMA DEĞERLENDİRME ANAHTARI
İçerik
4- Konuyu bağlıdır, yeterli miktarda bilgi verir.
3- Konuya bağlıdır, bazı eksikliklere rağmen yeterli miktarda bilgi verir.
2- Konuya az bağımlıdır, sınırlı miktarda bilgi verir.
1- Konuyla ilgili değildir, hiç bilgi vermez.
Yazı Düzeni
4- Düşünceler doğru şekilde sıralanmış ve uygun yerde doğru bağlaç kullanılmıştır.
3- Bazı hatalara rağmen düşünceler doğru sıralanmış ve doğru yerde bağlaç
kullanılmıştır.
101
2- Düşüncelerin sıralamasında yanlışlıklar ve bağlaç kullanımında sık hatalar vardır.
1- Konuyla ilgisi olamayan düşünceler ve bağlaç kullanılmayan cümleler vardır.
Sözcük Kullanımı
4- Çok sayıda sözcük doğru yerde kullanılmıştır ve anlam bütünlüğü vardır.
3- Birkaç sözcük doğru yerde kullanılmıştır ve birkaç yerde anlam hatası vardır.
2- Az sayıda sözcük doğru yerde kullanılmıştır ve bazılarında anlam belirsizliği vardır.
1- Anlam tamamen belirsizdir ve sözcükler yanlış yerde kullanılmıştır.
Dil bilgisi Yapılarının Kullanımı
4- Çok az sayıda hata ile dil bilgisi yapıları doğru şekilde kullanılmıştır.
3- Bazı anlam hataları ile dil bilgisi yapıları doğru şekilde kullanılmıştır.
2- Bazı anlam belirsizlikleri vardır ve dil bilgisi yapıları yanlış kullanılmıştır.
1- Genel olarak dil bilgisi yapıları yanlış kullanılmıştır ve çok sayıda anlam belirsizliği
vardır.
Yazım ve Noktalama İşaretlerinin Kullanımı
4- Büyük küçük harf ve noktalama işaretleri doğru şekilde kullanılmıştır.
3- Büyük küçük harf ve noktalama işaretlerinin kullanımında bazı yanlışlıklar vardır.
2- Büyük küçük harf ve noktalama işaretlerinin kullanımında birkaç hata vardır.
1- Büyük küçük harf ve noktalama işaretlerinin kullanımında çok sayıda hata vardır.
Yazma bölümünün puanlanabilmesi için literatür bilgileri doğrultusunda genel
değerlendirme imkânı sunan bütüncül rubriğe göre değerlendirmede daha üstün
özellikleri bulunan ve ayrıntılı puanlama yapılmasına imkân sunan analitik bir rubrik
özelliklerine
sahip
Yazma
Değerlendirme
Anahtarı
araştırmacı
tarafından
oluşturulmuştur. Analitik rubriğin özelliklerinden faydalanılarak hazırlanan bu
değerlendirme formu içerik, yazı düzeni, sözcük kullanımı, dil bilgisi yapılarının
kullanımı, yazım ve noktalama işaretlerinin kullanımı olarak beş bölümden oluşmaktadır.
Formun her bölümünde öğrenenlerin yazma becerisi düzeyine göre puanlama yapabilmek
için 1’den 4’e kadar puanlar bulunmaktadır.
Araştırmacı tarafından geliştirilen bu puanlama anahtarının kapsam geçerliği için
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’de görev yapmakta olan
102
iki öğretim üyesinin görüşleri alınmıştır. Alınan görüşler doğrultusunda düzenlenen
değerlendirme anahtarının güvenirliğini test etmek için rastgele seçilen 5 öğrenenin pilot
uygulamada sorulara verdiği yanıtlar BEÜ TÖMER’de görev yapmakta olan iki öğretim
elemanı tarafından değerlendirme formundaki ölçütlere göre puanlanmıştır. Puanların
güvenirliği için değerlendirmeciler arası uyuma, Kendall’ın uyuşum (uyum) katsayısı
hesaplanarak bakılmıştır (Büyüköztürk vd., 2018, s.118). Uyum katsayısı 0.90 olarak
bulunmuştur. Bu sonuç, puanlar arasında tutarlılığın ve güvenirliğin olduğunu ve puanlar
arasında pozitif yönde yüksek bir ilişki olduğunu göstermektedir. Elde edilen bu veri
sonucunda, puanlama güvenirliği yeterli sonucu veren Yazma Değerlendirme
Anahtarı’nın uygulama sonrasında yazma bölümünü puanlamak için kullanılabileceği
sonucuna varılmıştır.
4.4. VERİNİN TOPLANMASI
Araştırmacı tarafından uzman görüşü alınarak belirlenen ölçütler doğrultusunda,
araştırma kapsamında Öykü Seçim Formu ölçütlerine göre 26 adet öykü kitabı okunmuş
ve incelenmiştir. Bu bağlamda Türk Edebiyatı’nın farklı dönemlerinden farklı yazarların
öykülerini incelemek hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda, 1911-1923 yıllarını
kapsayan Milli Edebiyat Dönemi’nden Ömer Seyfettin ve Reşat Nuri Güntekin, 19231940 yıllarını kapsayan Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’ndan Memduh Şevket
Esendal, Sait Faik Abasıyanık, 1940’dan sonra Türk Edebiyatı ve Çağdaş Türk
Edebiyatı’ndan Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Mustafa Kutlu, Sinan Sülün, Nezihe
Meriç, Oğuz Atay, Murathan Mungan, Hasan Ali Toptaş, Mahir Ünsal Eriş, Kaan Murat
Yanık, İsmail Saymaz, Barış Bıçakçı, Melisa Kesmez ve Hakan Bıçakcı’nın bazı öyküleri
okunmuş ve ölçütlere göre uygulama sürecinde kullanılabilip kullanılamayacaklarına
karar verilmiştir.
Bu doğrultuda yapılan incelemeler sonucunda, öykü kitaplarındaki öyküler seçim
formundaki bazı ölçütlere uygun özellik taşımadığından elenmiştir. Murathan Mungan’ın
Dokuz Anahtarlı Kırk Oda (2017) adlı öykü kitabı incelendiğinde, kitabın toplam 9 adet
öyküyü içerdiği ve sayfa sayısı açısından en kısa öykünün 9 sayfa olduğu görülmüştür.
Dili zor olan ve sayfa sayısı açısından uzun olan bu öyküler uygulama için seçilen öyküler
arasına dâhil edilmemiştir. Bu öykülerin daha çok okul dışında okunabilecek özellikte
103
olduğu sonucuna varılmıştır. Okunan bir diğer öykü kitabı Barış Bıçakçı’nın Aramızdaki
En Kısa Mesafe (2003) adlı öykü kitabıdır. Bir önceki öykü kitabı ile kıyaslandığında bu
öykü kitabının sayfa sayısı açısından daha kısa öykülerden oluştuğu görülmüştür.
Bıçakçı’nın kaleme aldığı kitap toplam 24 adet öyküden oluşmaktadır. Bu öykülerden en
kısa olan öykü 2 sayfadan oluşmakta, ancak öykülerin birçoğunun öykü türüne ait
evrensel özellikler taşımadığı, daha çok anı tarzında kaleme alındığı fark edildiğinden,
uygulamaya bu kitaptan herhangi bir öykü de dâhil edilmemiştir.
Ölçütler doğrultusunda incelenen bir başka öykü kitabı İsmail Saymaz’ın kaleme aldığı
Çay Güzeli (2017) adlı öykü kitabıdır. Bu kitapta toplam 27 adet öykü bulunmaktadır.
Sayfa sayısı bakımından kısa olan öykülerin bu kitapta mevcut olmasına rağmen,
öğrenenlere Türkçenin ağız özelliklerini içeren bu öykülerin okutulması istenmediğinden
ve bu kitaptaki tüm öykülerin Karadeniz ağzı ile yazılmış olduğu görüldüğünden, bu
kitaptan da herhangi bir öykü seçilmemiştir. Okunan başka bir öykü kitabı Hasan Ali
Toptaş’ın Gecenin Gecesi (2017a) adlı öykü kitabıdır. Kitapta toplam 5 adet öykü
bulunmaktadır. Sayfa sayısı açısından tüm öykülerin ders içi etkinlikleri engelleyecek
derecede uzun oluşu bu kitabın da elenmesine neden olmuştur. Bir diğer öykü kitabı
Mustafa Kutlu’nun Uzun Hikâye (2017) adlı öykü kitabıdır. Kitabın sayfa sayısı açısından
tek uzun öyküyle yazılmış olması elenmesinin nedenidir. İncelenen başka bir kitap Sinan
Sülün’ün Karahindiba (2016) adlı öykü kitabıdır. En kısası 20 sayfadan oluşan 3 adet
öykünün bulunduğu bu öykü kitabı da kısalık ölçütüne uymadığı için elenmiştir. Bir
başka kitap Hasan Ali Toptaş’ın Ölü Zaman Gezginleri (2017b) adlı öykü kitabıdır.
Kitabın toplam 16 adet öyküden oluştuğu, en kısa öykünün 5 sayfa olduğu belirlenmiştir.
Bu en kısa öykü de konu ve sözcük ölçütlerine uymadığı için elenmiştir. Bir başka kitap
Kaan Murat Yanık’ın Uçurtma Mevsimi (2014) adlı öykü kitabıdır. Kitapta toplam 29
adet öykü bulunmaktadır. Kitaptaki en kısa öykü 2 sayfalık olsa da tüm öykülerde genel
olarak soyut anlamlı sözcüklerin varlığı, günümüzde kullanım sıklığı azalmış olan
sözcüklerin çok fazla oluşu nedeniyle bu kitap da elenmiştir.
İncelenen bir başka kitap Mahir Ünsal Eriş’in Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde (2012)
adlı öykü kitabıdır. 14 adet öykü içeren bu öykü kitap genel olarak tüm öykülerde
özellikle müstehcen ifadelerin yoğun olduğu teklifsiz dilin kullanılmış olması nedeniyle
elenmiştir. Öğrenenlere Türkçenin bu söylem şekli ile ilgili öykü okutulmak istenmemesi
eleme işlemine neden olmuştur. Başka bir kitap Memduh Şevket Esendal’ın Mendil
104
Altında (2017c) adlı öykü kitabıdır. Bu kitapta bulunan, karşılıklı konuşma ve kısa
cümlelerin çoğunlukta olduğu Hayat Ne Tatlı adlı öykünün uygulama için seçilmesi
düşünülmüş ancak sözcükler ve kullanılan dilin B2 düzeyindeki öğrenenlerin dil
seviyesine uymayacağı düşünüldüğünden bu öykü de uygulamaya dâhil edilmemiştir.
Aynı şekilde Esendal’ın Gönül Kaçanı Kovalar (2005) adlı öykü kitabı da incelenmiş,
aynı ismi taşıyan, ilgi çekici başlığa sahip öykünün uygulamada kullanılabileceği
düşünülse de bu öykünün toplam 29 sayfadan oluşması seçimi engellemiştir. Esendal’ın
okunan başka bir kitabı İhtiyar Çilingir (2015)’dir. Kitapta aynı adı taşıyan öykü, telaffuz
edilmesi ve anlaşılması zor olan sözcükler içerdiğinden elenmiştir. Okunan başka bir
kitap Murathan Mungan’ın Kırk Oda (2011) adlı öykü kitabıdır. Toplam 9 adet öykü
içeren bu kitaptaki öykülerde soyut anlam yoğunluğu olduğu belirlendiğinden, ayrıca
öykülerde öğrenenlerin ilgisini çekecek konular olmadığından kitabın uygulama için
seçilmemesine karar verilmiştir. Ömer Seyfettin’in çeşitli öykülerini içeren Ömer
Seyfettin Kaleminden 1 (2016) adlı öykü kitabı okunmuş ve Kaşağı adlı öykünün özellikle
konusu ve çok sayıda karşılıklı konuşma içermesi, akıcılık gibi ölçütlere uyumu göz
önünde bulundurulmuş ve öykünün uygulamaya dâhil edilmesine karar verilmiştir.
Ölçütler doğrultusunda incelenen bir başka kitap da Ömer Seyfettin Bütün Eserler 5
(2014) adlı öykü kitabıdır. Bu kitapta yer alan Yeni Bir Hediye adlı öykünün espirili bir
dille yazılmış olması uygulamaya dâhil edilmesini düşündürürken, sayfa sayısı açısından
öykünün uzun oluşu ve telaffuz edilmesi ve anlaşılması zor olan sözcükler içermesi gibi
nedenler elenmesine elenmesine neden olmuştur. Okunan başka bir kitap Reşat Nuri
Güntekin’in Olağan İşler (2017) adlı öykü kitabıdır. Bu kitapta yer alan ve toplam 3
sayfadan oluşan Aşk Mektupları adlı öykü, öğrenenlerin dikkatini çekebilecek bir başlığa
sahip olması, anlaşılır bir dille yazılmış olması ve öykü sonunun merak uyandıracak
şekilde yazılmış olması gibi nedenlerle uygulamaya dâhil edilmiştir. Sait Faik
Abasıyanık’ın Mahalle Kahvesi (2012c) adlı öykü kitabındaki aynı adı taşıyan öykü
incelenmiştir. Bu öykünün çok fazla kültürel öge içermesi, uygulama için seçilmesi
düşüncesini gündeme getirirken, öğrenen açısından konunun karmaşık oluşu ve
güdüleyici olmayacağı düşünüldüğünden ve öykü anlaşılması zor çok sayıda sözcük
içerdiğinden bu öykü de elenmiştir. Aynı şekilde, Abasıyanık’ın Son Kuşlar (2012e) adlı
öykü kitabı incelenmiştir. Kitapta bulunan Gün Ola Harman Ola adlı öykü sayfa sayısı
105
açısından uzun oluşu ve çok sayıda zor kelime içermesi nedeniyle elenmişir.
Abasıyanık’ın okunan başka bir kitabı Az Şekerli (2012a)’dir. Kitapta aynı ismi taşıyan
öykü dilin anlaşılırlığı ölçütüne uymadığından elenmiştir. Aynı kitapta yer alan Gümüş
Saat adlı öykü, işlenen konu, başlığın ilgici çekici oluşu, sözcük dağarcığını artırabilecek
sözcükleri içermesi gibi nedenlerle uygulamaya dâhil edilmiştir. Abasıyanık’ın bir diğer
kitabı Semaver (2012b) de okunarak incelenmiştir. Bu kitapta aynı ismi taşıyan öykünün
kültürel öğeleri fazla barındırması nedeniyle seçilmesi düşünülmüştür. Ancak, öykü
dilinin zor anlaşılır oluşu uygulamaya bu öykünün de dâhil edilmesini engellemiştir. Aynı
kitapta yer alan İpekli Mendil adlı öykü, olay öyküsü oluşu, sözcük dağarcığının
artmasına katkı sağlayacak olması, okuyucuda merak uyandıran bir olay örgüsüne sahip
olması gibi nedenlerle öntest ve sontestte kullanılabilecek bir öykü olarak değerlendirilip
uygulamaya dâhil edilmiştir. Abasıyanık’ın öykülerinin bulunduğu Seçme Hikâyeler
(2012d) adlı kitaptaki Hişt Hişt adlı öykünün kısa oluşu ve akıcılığı nedeniyle uygulama
için seçilmesi düşünülürken, anlaşılması zor sözcüklerin varlığı ve olayın tam olarak
anlaşılamayacağı fikri bu öykünün de elenmesine neden olmuştur. İncelenen başka bir
kitap Melisa Kesmez’in Bazen Bahar (2015) adlı öykü kitabıdır. Kitapta toplam 20 adet
öykü bulunmaktadır. En kısası 2 sayfadan oluşan öyküler ilgi çekici konu ölçütüne uygun
olmaması nedeniyle elenmiştir. Tanzimattan Günümüze Türk Öykü Antolojisi (1994) adlı
kitap incelenmiştir. Kitapta Nezihe Meriç’in Gül Yaprağının Pembe Sesi adlı öykü 2
sayfadan oluşan kısa bir öykü oluşu nedeniyle seçilmek istenmiş, ancak öğrenenlerin
anlamakta zorluk çekebileceği soyut anlatımlar içermesi nedeniyle elenmiştir. Bu öyküye
kıyasla sayfa sayısı bakımından daha uzun olarak değerlendirilebilecek öyküler olan,
Yaşar Kemal’in Kalemler ve Adalet Ağaoğlu’nun Savun Sevdam Sen Savun adlı
öykülerde işlenen konular güdüleyici olsa da kısalık ölçütüne uyumun olmayışı bu
öykülerin okul dışında okunabilecek öyküler olduğunu düşündürmüştür. Bu nedenle, bu
öyküler de uygulama için seçilmemiştir.
Ölçütlere göre incelenen bir diğer kitap Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken (1984) adlı
öykü kitabıdır. Kitapta toplam 8 adet öykü bulunmaktadır. Unutulan adlı öykü
haricindeki diğer öykülerin 10 sayfadan fazla sayfa uzunluğunda olması ders anında
yürütülecek etkinlikleri engelleyeceğinden eleme işlemine tabi tutulmuştur. 8 sayfa
uzunluğundaki Unutulan adlı öykü ise ele alınan konu ve olayın karmaşıklığı nedeniyle
elenmiştir. Son olarak, Hakan Bıçakcı’nın Ben Tek Siz Hepiniz (2011) adlı kitabında yer
106
alan, Telaş adlı öykü sayfa sayısı açısından kısa oluşu, akıcılığı, merak uyandıran yapısı
ile uygulamaya dâhil edilmiştir. Bu incelemeler sonucunda, Öykü Seçim Formu
ölçütlerine en az %70 yüzdelik uyumu olan aşağıdaki beş öykü deneysel uygulamada
kullanılmak üzere seçilmiştir.
1. İpekli Mendil, Sait Faik Abasıyanık
2. Aşk Mektupları, Reşat Nuri Güntekin
3. Kaşağı, Ömer Seyfettin
4. Gümüş Saat, Sait Faik Abasıyanık
5. Telaş, Hakan Bıçakcı
Ölçütler Doğrultusunda Seçilen Öyküler
B2 düzeyinde bulunan öğrenenlerin okuyabilecekleri öykülerin seçimi için oluşturulan
öykü değerlendirme formu aracılığıyla uygulamada kullanılacak öyküler seçilerek
belirlenmiştir. Bu doğrultuda okuma ve yazma becerisi gelişiminin saptanabilmesi için
öntest ve sontestte seçim formuna %85 uyum sağladığı belirlenen bir öykü kullanılmıştır.
Öntestin ardından ders içi uygulamalar için ise %70 ve daha üst seviyede forma uyum
sağladığı belirlenen dört farklı öykü, B2 düzeyi kurunun dört haftasında kullanılmıştır.
Öntest ve sontestte kullanılmış olan öykü Sait Faik Abasıyanık’ın öykülerinden biri olan
İpekli Mendil adlı öyküdür. Bu öykünün seçilme nededi de seçim formunda belirtilen
ölçütlerin %85’ine uyum sağlıyor olmasıdır. Kısa cümlelere sahip olan bu öykü öğrenenin
okuma etkinliğini akıcı şekilde sürdürmesini sağlayacağı düşünülmüştür. Önemli
unsurlar olan zaman, mekân, olay ve kişi bu öyküde mevcuttur. Öyküde arkadaşının isteği
üzerine mendil fabrikasında bekçilik yapan bir adamın, fabrikadan ipekli bir mendil
çalmak isteyen küçük bir çocuğu bulması ve bundan sonra olan olaylar anlatılmaktadır.
Beklenmedik bir sonla biten bu öykünün okuyucuda duygusal bir etki yaratacağı da
öngörülmüştür. Öyküde evrensel bir konu olan hırsızlık ele alınmıştır. İpekli Mendil adlı
öykünün forma uyum yüzdesini bir grafik ile göstermek mümkündür.
107
Grafik 1. İpekli Mendil adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı
İpekli Mendil
90%
80%
70%
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
85%
Ölçütlere uyan özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
15%
Ölçütlere uyan
özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
Çalışmada, uygulama anında yuygulanacak olan ders içi etkinliklerinden önce ve sonra
B2 dil düzeyindeki öğrenenlerin bu öyküyü okuyarak ilgili okuma ve yazma sorularına
cevap vermesi istenmiştir. Öntest ve sontestteki cevaplara bakılarak, istatistiksel analiz
sonuçları yardımıyla okuma ve yazma becerisinin gelişimi konusunda bir sonuca ulaşmak
hedeflenmiştir. Öntest ve sontestte kullanılması düşünülen bu öykü dışında, uygulama
için ders etkinliklerinde kullanılmak üzere dört öykü belirlenmiştir.
Aşk Mektupları
Reşat Nuri Güntekin’in kaleme aldığı bu öykü, seçim formundaki ölçütlere %85 oranında
uygun olması nedeniyle seçilmiştir. Bu oran, öykü özelliklerinin seçim formunda
belirtilen ölçütlerin birçoğuna uyduğunu göstermektedir. Öykü başlığı, cümlelerin kolay
ve anlaşılır oluşu ile bu öykü B2 düzeyindeki öğrenenlerin okuyup anlayabileceği bir olay
öyküsü durumundadır. Kurgusal ama gerçekçi bir olayın anlatımına yer verilen öykünün
teması aşktır. Öykünün baş kişisi olan on altı yaşındaki Rasim’e bir akşam bir mektup
gelir. Mektup onu seven bir genç kızdan gelmiştir. Kızın sevgi ifadelerine inanan baş kişi
de ona mektup yazmaya başlar. Adının Bedia olduğunu yazan kız, Rasim’in çeşitli
konularda bilgi edinmesi ve giyimine dikkat etmesi konusunda da ona mektuplar
yazmaya devam eder. Rasim’in mektuplarını gören annesi durumu babası, Ahmet Bey ile
108
paylaşır. Babası aşk mektuplarını Rasim’e yazan kişinin kendisi olduğunu ve oğlunun el
yazısını düzeltmesi için bu planı kendisinin yaptığını anlatır.
Aşk Mektupları serim, düğüm ve çözüm bölümleri mevcut olan bir öyküdür. Giriş
bölümünde, Rasimin mektubu görüp okuması anlatılır. Gelişme bölümünde sevilme
duygusunu yaşayan baş kişinin iç dünyası üzerinde durulur. Mektuplaşmalar devam eder
ve bu durum Rasim’de davranış değişikliğine yol açar. Annesinin mektubu bulup
babasına söylemesi ve babasının gerçek durumu anlatmasıyla öykü çözüme ulaşır.
Öykünün sonunda, yazarın mektubu yazan kişinin çocuğun babası olduğunu belirtmesi
okuyucuda şaşkınlığa neden olacak bir son yaratmaktadır. Öyküde aşkın etkisiyle bazı
gençlik sorunlarının çözümlenmesine değinilmektedir. Öykünün sonu mizahi bir şekilde
biter, bu da okuyuda hedef dilde okuma eyleminin sürdürülebilmesi için güdülenme
sağlayacak öğelerden biridir. Telaffuzu zor sözcüklerin ve uzun cümlelerin olmaması,
yalın bir anlatıma sahip olması bu öykünün okunabilir olduğunu düşündürmektedir. Aşk
Mektupları adlı öykünün seçim formuna uyum yüzdesi şu şekilde gösterilebilir.
Grafik 2. Aşk Mektupları adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı
Aşk Mektupları
90%
80%
70%
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
85%
Ölçütlere uyan özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
15%
Ölçütlere uyan
özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
Kaşağı
Ömer Seyfettin tarafından yazılan bu öykünün uygulama için seçilme nedeni de seçim
formundaki ölçütlerin %75’ine uyum sağlıyor olmasıdır. Ders içi uygulama için seçilen
109
öyküler arasında sayfa sayısı açısından en uzun öykü Kaşağı’dır. Bu öykü 9 sayfa
uzunluğundadır. Öykü başlığı öğrenenlerin sözcük anlamını bilmeme ihtimali olan bir
sözcüktür. Görsel sunumlarla okuma öncesinde başlıkla ilgili açıklamalar ve yorumlar
yapılarak, öğrenenin başlıkta geçen sözcüğü anlamasına yardımcı olunabileceği
düşünülmektedir. Öykü Türk kültürünü anlatan ifadeler içermektedir. Olaylar öykü
anlatıcısı olan küçük bir çocuğun dilinden anlatılmaktadır. Öyküde çocuğun kaşağı
hakkında babasına yalan söylemesi, kardeşi Hasan’ı suçlaması ve kardeşinin ölümüne
kadar giden olaylar anlatılmaktadır. Öyküdeki cümlelerin kısa ve anlaşılır oluşu
öğrenenin okuduğunu anlama becerisine katkı sağlayacak önemli bir husustur. Ayrıca, bu
öyküde mevcut olan anlamı bilinmeyen sözcüklerin öğrenenlerin sözcük dağarcığının
artmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu öykü aracılığıyla öğrenenler, ana
kahraman ile özdeşim kurabilecek ve yalan söylemenin dünyanın her yerinde ne tür kötü
sonuçlar doğurabileceğini görecektir. Öykünün seçim formuna uyum yüzdesi şu şekilde
gösterilebilir.
Grafik 3. Kaşağı adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı
Kaşağı
80%
75%
70%
Ölçütlere uyan özellikler
60%
Ölçütlere uymayan
özellikler
50%
40%
25%
30%
20%
10%
0%
Ölçütlere uyan
özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
Gümüş Saat
Sait Faik Abasıyanık’ın bu öyküsünün okuma ve yazma etkinliklerinde kullanılma nedeni
öykü seçim ölçütlerine %70 uyuyor olmasıdır. Öyküde on bir yaşında iken babasını
kaybeden, yakınlarıyla yaşamak için bir köye gönderilen, daha sonra köyden kaçıp
110
şehirdeki başka bir akrabasının yanında yaşamaya başlayan ve babasından kalma gümüş
bir saat ile teselli bulan bir çocuğun başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Öyküde
sembolik anlam taşıyan gümüş saatin, yabancı okuyuculara aileleri tarafından verilen
kişisel eşyaları hatırlatabileceği düşünülmektedir. Öykü, beklenmeyen bir sonla sona erer.
Bu da okuyucuda şaşkınlık yaratacak bir unsurdur. Kısa, basit cümle yapılarıyla yazılan
öykü, öğrenenlerin okuduğunu anlamasına katkı sağlayacak unsurlara sahiptir. Öyküde
karşılaşılan anlamı bilinmeyen sözcüklerin de sözcük dağarcığını artırmaya katkı
sağlayacağı açıktır. Bu öyküyü ders içi etkinlikler için seçilen diğer öykülerden ayıran bir
özellik de kişiler arası konuşmalar içermemesidir. Öyküde birbiri ile ilgili olaylar
anlatılmaktadır. Sözü geçen öykünün seçim formuna uyum yüzdesi şu şekilde
gösterilebilir.
Grafik 4. Gümüş Saat adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı
Gümüş Saat
80%
70%
70%
Ölçütlere uyan özellikler
60%
50%
40%
30%
Ölçütlere uymayan
özellikler
30%
20%
10%
0%
Ölçütlere uyan
özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
Telaş
Hakan Bıçakcı’nın yazmış olduğu bu öykü, seçim formu ölçütlerine %75 oranında uyum
sağladığı için uygulamada kullanılmak üzere seçilmiştir. Bu öykü, bir durum öyküsü
olmasına rağmen, baş kişinin yaşadığı kısa süreli bir koşuşturmayı okuyucunun zihninde
canlandırmasına olanak tanıyacak etki ve anlaşılırlığa sahiptir. Bu özelliği ve kısa,
anlaşılır cümleleriyle olay örgüsü içermemesine rağmen ders içi okuma ve yazma
etkinliklerinde kullanılabilecek türde bir öykü olduğu düşünülmektedir. Öykünün
111
uygulama için seçilen diğer öykülerden farkı olay öyküsü olmamasıdır. B2 düzeyindeki
öğrenenlerin sadece Türkçe olay öyküsünü değil aynı zamanda durum öyküsünü okuması
amaçlandığından bu öykünün ders etkinliklerinde kullanılması hedeflenmiştir. Ayrıca, bu
öykü giriş bölümü olmadan, gelişme bölümüyle başlatılan bir öyküdür. Öyküde yer alan
bol sayıdaki tasvir ifadeleri öğrenenlerin anlatılan anı hayal edebilmesine yardımcı
olmaktadır. Yazar bu öyküde yaşamın bir kesitini gözler önüne sermektedir. Bıçakcı,
gerçek hayatta da olması mümkün olan bir anı gerçekçi bir şekilde anlatmaktadır.
Öyküdeki kısa cümleler ve anlaşılır sözcük ve günlük hayatta kullanılabilecek söz
kalıpları akıcılık sağlayarak öğrenenlerin bu yazınsal türü kolayca okuyabilmesine imkân
tanımaktadır. Öyküde adı belirtilmeyen bir kişinin İstanbul’da bir akşam üstü son deniz
otobüsüne yetişme anı anlatılmaktadır. Öykünün seçim formuna uyum yüzdesi şu şekilde
gösterilebilir.
Grafik 5. Telaş adlı öykünün ölçütlere uygunluk oranı
Telaş
80%
75%
70%
Ölçütlere uyan özellikler
60%
Ölçütlere uymayan
özellikler
50%
40%
25%
30%
20%
10%
0%
Ölçütlere uyan
özellikler
Ölçütlere uymayan
özellikler
Deneysel Süreç
Araştırmada izin alınan TÖMER’lerde yansız olarak atanan iki deney iki kontrol olmak
üzere toplam dört grupla çalışma yapılmıştır. Deney gruplarıyla öğretim elemanının ders
içi etkinliklerde uyması gereken müfredata ve ders kitabına ek olarak, araştırmacı
tarafından dört farklı öykü ile ders içi okuma ve yazma etkinlikleri yürütülmüştür.
112
Kontrol gruplarıyla araştırmacı tarafından öykü kullanılarak herhangi bir okuma ya da
yazma uygulaması yapılmamış, sadece dersin öğretim elemanı tarafından müfredata ve
ders kitabına uygun şekilde öğretime devam edilmiştir. Kontrol grubunda ders her
zamanki gibi dersi veren öğretim elemanınca müfredata uygun şekilde işlenmiştir. Başka
bir deyişle, kontrol gurubunda, deney grubundaki gibi dört hafta boyunca araştırmacı
tarafından okutulan dört farklı öykü okutulmamış ve öykü ile bağlantılı okuma ve yazma
etkinlikleri yapılmamıştır. Ayrıca, kontrol grubunda öğretim elemanı tarafından
yürütülen derslere herhangi bir müdahalede bulunulmamış, öykü ile uygulama
yapılmamıştır. Araştırmada içerik olarak, verinin toplanması kısmında değinilen dört
farklı öykü kullanılmıştır. Deneysel uygulamalar TÖMER’lerde B2 kuru süresi içinde
2017-2018 öğretim yılı bahar döneminde tamamlanmıştır.
Deneysel uygulama öncesinde, deney ve kontrol gruplarıyla herhangi bir ön hazırlık ya
da etkinlik yapılmaksızın öğrenenlerin Sait Faik Abasıyanık’ın İpekli Mendil adlı
öyküsünü okuyarak araştırmacı tarafından hazırlanan okuma ve yazma formuna cevap
vermeleri istenmiştir. Tüm gruplarda aynı gün aynı saatte öntest yapılmıştır. Deney ve
kontrol gruplarının forma verdiği cevaplar incelenmiş, okuma ve yazma verileri ayrı ayrı
olmak koşuluyla istatistiksel analize tabi tutulmuştur. Veriler normal dağılım
göstermediğinden parametrik olmayan iki bağımsız grup için kullanılması gereken MannWhitney U Testi ile IMB SPSS 21 veri analiz programı kullanılarak istatistiksel olarak
hesaplanmış ve karşılaştırılmıştır. Form uygulanmadan önce yansız olarak gruplar
belirlenmiş olduğundan, öntest sonrasında grup kişilerinde herhangi bir değişiklik
yapılmamıştır.
Yapılan öntest analizleri doğrultusunda deney grubunda öykü ile sınıf içi okuma ve
yazma uygulamalarına başlanmıştır. Kontrol gruplarında dersin işlenişine herhangi bir
müdahalede bulunulmamıştır. Öntestten sonra deney gruplarında araştırmacı tarafından
dört hafta süreyle, haftada bir gün iki ders saati süresinde olmak üzere dört farklı öyküyle
okuma ve yazma etkinlikleri yapılmıştır. Öykü ile gerçekleştirilen öğretim etkinlikleri
araştırmacı tarafından okuma ve yazma becerisi temelinde yürütülmüştür. Bu bağlamda,
öğrenenlerin okuduğunu anlama becerisini geliştirmeye yönelik okuma, telaffuz, sözcük
bilgisi gibi çalışmalar ile anlama ve yazma becerilerini geliştirmeye yönelik özetleme,
sorulara cevap yazma, cümle tamamlama gibi etkinliklerden yararlanılmıştır.
113
Çalışmada seçim formunda belirtilen ölçütler doğrultusunda seçilen Aşk Mektupları,
Kaşağı, Gümüş Saat ve Telaş adlı öyküler, Türkçedeki olay ve durum öykülerinin
örneklerini sunmaktadır. Uygulamalarda kullanılan bu öyküler ile B2 düzeyindeki
öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinin gelişimine katkı sağlanması hedeflenmiştir. Bu
becerilerin gelişimine yardımcı olmak amacıyla sınıf içi uygulamalarda kullanılacak
etkinlik planları dersi sıkıcılıktan kurtarmak için farklı şekillerde, AOÖÇ’de (2013) B2
düzeyi okuma ve yazma yeterlikleri dikkate alınarak tasarlanmıştır. Ayrıca etkinlik
kazanımları belirlenirken de Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesinde belirtilen B2
düzeyi okuma ve yazma yeterlikleri dikkate alınmıştır (bk. s.62). Çerçeve metinde
belirtilen B2 düzeyi okuma ve yazma yeterlikleri doğrultusunda, deneysel uygulama
etkinlikleri için hedeflenen kazanımlar şu şekilde sıralanabilir.
1- Türkçe öyküyü okuyup anlar.
2- Öykünün içeriğini ana hatlarıyla kavrar.
3- Öyküyü kendi kendine okur ve okuma hızını ayarlar.
4- Öyküde geçen zor kalıp ifade ve deyimlerin anlamını öğretici yardımıyla kavrar.
5- Bir öyküyü gözden geçirip sorulan anlama sorularına cevap bulur.
6- Kurmaca metni özetler.
7- Öykü konusu ya da teması ile ilgili bir paragraf yazar.
8- Öyküde geçen olayı, durumu ya da kişileri yazılı şekilde betimler.
9- Farklı öykü türlerini kolayca okur.
10- Öyküyü okurken ilgili sözcüklerin anlamını anlar ya da kestirir.
11- Okuduğu öykünün sonunu farklı şekilde bitirebileceğine dair tahminlerini yazar
ya da olayın farklı gerçekleşmesi durumunda nasıl sonuçlanabileceğini yazar.
12- Öykü konusundan yola çıkarak kişisel düşüncesini anlatan bir mektup yazar.
13- Öykü ile ilgili fikirlerini bir paragraf şeklinde yazar.
14- Öykünün temasını ve konusunu anlar.
15- Öyküdeki olay, mekân, kişi gibi unsurlar hakkında notlar tutar.
Araştırmacı tarafından AOÖÇ doğrultusunda hazırlanan etkinlik planları ve planlar
doğrultusunda araştırmacı tarafından çekilen fotoğraflar ve kaynağı belirtilen resimler ile
hazırlanan sınıf içi çalışma kağıtları aşağıda gösterilmektedir.
114
Etkinlik planı 1
Öykü: Aşk Mektupları (Reşat Nuri Güntekin)
Süre: 2 Ders Saati (45 x 2=90 dk.)
Seviye: B2
Hedef: Okuduğunu anlama ve yazma
Kazanım: Okuduğu öyküyü anlar ve öyküyü yazılı olarak özetler.
Okuma Öncesi Etkinlikleri (20 dk.)
1- Çalışma kâğıdı ve öykü metni dağıtılır. Öğrenenlerin ilk sayfadaki resme bakarak,
resimdeki ne gördüklerini söylemesi istenir.
2- Öykü başlığı okunur. Öğrenenlerin başlıktan öykü konusunu tahmin etmeleri istenir.
Beyin fırtınası tekniği kullanılarak, fikirler tahtaya yazılır.
Okuma Sırası Etkinlikleri (30 dk.)
1- Öğretici öyküyü okur. Öğrenenler takip eder. Daha sonra paylaşımlı olarak 3
öğrenen öyküyü tekrar okur. Telaffuz hataları giderilir.
2- Öyküde geçen bilinmeyen sözcükler listesindeki sözcükler öğretici tarafından
okunur. Anlamları açıklanır.
Okuma Sonrası Etkinlikleri (40 dk.)
Öğrenenlerin okudukları öykü ile ilgili sorulara cevap yazmaları istenir. Cevaplar
öğretici tarafından seçilen öğrenenler tarafından sözlü olarak da ifade edilir. Bu şekilde
yanlış cevaplanan sorular düzeltilir.
Yazma: Öğrenenlerin okudukları öyküyü özetlemeleri istenir.
Öğretici tarafından seçilen bir öğrenen yazdığı özeti okur ve düzeltmeler yapılır.
Öğretici sözlü olarak öyküyü özetler.
115
Çalışma kâğıdı 1
Etkinlik 1
“Aşk Mektupları” adlı öykü ne anlatıyor olabilir?
Etkinlik 2
Resme bakarak ne gördüğümüzü söyleyelim.
Etkinlik 3
Yeni sözcüklerin anlamlarını öğrenelim.
emel: Gerçekleşmesi zamana bağlı istek
taahhütlü: Taahhüt edilmiş, üstlenilmiş olan
müsaade: İzin
mahcup etmek: Utandırmak
çehre: Yüz
matemli: Yaslı
musallat: Bir kimse ya da şeyin üzerine bıktıracak kadar düşen (kimse)
haylazlık: Haylaz olma durumu
gayret: Çalışma, çaba
nihayet: Son, sonunda
kıs kıs gülmek: Sessiz ve alaylı bir biçimde gülmek
116
Etkinlik 4
Okuduğumuz öykü ile ilgili soruları cevaplayalım.
1. Öyküyü kim anlatıyor?
…………………………………………………………………………………………
2. Öykünün konusu nedir?
…………………………………………………………………………………………
3. Öyküdeki kişiler kimlerdir?
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
4. Öyküdeki kişileri tanıtalım.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
Etkinlik 5
Okuduğumuz öyküyü özetleyelim.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
117
Etkinlik planı 2
Öykü: Kaşağı (Ömer Seyfettin)
Süre: 2 Ders Saati (45 x 2=90 dk.)
Seviye: B2
Hedef: Okuduğunu anlama ve yazma
Kazanım: Okuduğu öyküyü anlar ve öykü konusu hakkında fikirlerini yazılı olarak
ifade eder.
Okuma Öncesi Etkinlikleri (20 dk.)
1- Öykü metni ve çalışma kâğıdı dağıtılır.
2- Öğrenenlerin resme bakıp, gördükleri kişinin ne yaptığını düşünmeleri istenir.
Düşünceler öğretici tarafından tahtaya yazılır.
3- Öğrenenlerin sözcük haritasını incelemeleri istenir. Birbiriyle ilişkili sözcüklerin
anlamları öğretici tarafından açıklanır.
4- Öğrenenlerin çalışma kâğıdındaki resimlerle kelimeleri eşleştirilmesi istenir.
Cevaplar sözlü olarak da seçilen öğrenenler tarafından ifade edilir ve hatalar
düzeltilir.
Okuma Sırası Etkinlikleri (30 dk.)
1- Giriş, gelişme ve sonuç bölümlerine göre ayrılmış olan öykü metni öğrenenlere
dağıtılır.
2- Öğretici öyküyü okur ve öğrenenlerin takip etmesini ister. Her bölümün sonunda
duran öğretici, “Öykünün devamında sizce ne olacak?” diye sorar.
3- Öğrenenlerin öyküyü tekrar sessizce okuması ve bölümleri resimlerle eşleştirmesi
istenir.
Okuma Sonrası Etkinlikleri (40 dk.)
Öğrenenlerin öykü ile ilgili sorulara cevap yazmaları istenir. Öğretici tarafından seçilen
öğrenenler tarafından cevaplar sözlü olarak da ifade edilir. Bu şekilde yanlış
cevaplanan sorular düzeltilir.
Yazma: Öğrenenlere “Kahramanın yerinde olsaydınız siz ne yapardınız?” diye sorulur.
Bu konudaki düşüncelerini yazmaları istenir.
1 ya da 2 öğrenenden yazdıklarını okuması istenir.
118
Çalışma kâğıdı 2
Etkinlik 1
Aşağıdaki resme bakalım. Resimdeki kişinin elinde ne var? Kız elindekiyle ne
yapıyor?
Etkinlik 2
Sözcük haritasına bakalım. Sözcüklerin anlamlarını öğrenelim.
Eyer
Tımar
Yemlik
Gübre
Ahır
Avlu
Seyis
Yalak
Kaşağı
At
119
Kaşağı
Sürtmek
Körletmek
Tımar Etmek
Etkinlik 3
Öğrendiğimiz sözcükler ile resimleri eşleştirelim.
a) ……………
b) ………………..
c)…………………
ç) ……………..
d)……………….
e) ………………..
g) …………………..
h)…………………..
f) ………………….
120
ı) ……………………
1- Avlu
6- Kaşağı
2- Yalak
7- At
3- Tımar
4- Ahır
5- Seyis
8- Gübre
9- Eyer
10- Yemlik
Etkinlik 4
Öykü bölümlerini okuyalım ve resimlerle eşleştirelim.
a) ……………….
1
b) ………………………3
b) …………………………2
d) ……………………….4
Erişim adresi: http://www.tufeyli.com/kasagi-dadaruh-kuspalazi-vicdan-azabi/
Erişim adresi: https://www.bilgikirliligi.net/2015/12/omer-seyfettin-kasag-kitap-ksa-ozeti.html
3
Erişim adresi: http://edebice.net/2015/05/21/kasagi-omer-seyfettin/
4
Erişim adresi: https://beyzamentes.wordpress.com/2013/09/05/kasagi/
1
2
121
1. BÖLÜM
KAŞAĞI
-Çocukluk hatıralarındanAhırın avlusunda oynarken aşağıdaki, gümüş söğütler altında görünmeyen
derenin hazin şırıltısını işitirdik. Evimiz, iç çitin büyük kestane ağaçları arkasında
kaybolmuş gibiydi. Annem İstanbul’a gittiği için benden bir yaş küçük olan kardeşim
Hasan’la artık Dadaruh’un yanından hiç ayrılmıyorduk. Bu adam, babamın seyisi,
ihtiyarca bir Çerkezdi. Sabahleyin erkenden ahıra koşuyorduk. En sevdiğimiz şey
atlardı. Dadaruh’la beraber onları suya götürmek, çıplak sırtlarına binmek ne doyulmaz
bir zevkti! Hasan korkar, yalnız binemezdi. Dadaruh, onu kendi önüne alırdı. Torbalara
arpa koymak, yemliklere ot doldurmak, ahırı süpürmek, gübreleri kaldırmak en
eğlenceli bir oyundan ziyade bizim hoşumuza gidiyordu. Hele tımar... Bu en zevkli
şeydi. Dadaruh eline kaşağıyı alıp işe başladı mı, tıkı tık, tıkı tık... Tıpkı bir saat gibi...
Yerimde duramaz:
— Ben de yapacağım, ben de yapacağım! diye tuttururdum.
O vakit Dadaruh beni Tosun’un sırtına kor, elime kaşağıyı verir:
— Haydi yap! derdi.
Bu demir aleti hayvanın çıdağusuna sürter, fakat o ahenkli tıkırtıyı çıkaramazdım.
— Kuyruğunu sallıyor mu?
— Sallıyor.
— Hani bakayım.
Eğilirdim, uzanırdım. Lakin atın sağrısından kuyruğu görünmezdi.
Her sabah ahıra gelir gelmez:
— Dadaruh, ben tımarı yapacağım, derdim.
— Yapamazsın.
— Niçin?
— Daha küçüksün de ondan.
— Yapacağım.
— Büyü de öyle...
— Ne vakit?
— Boyun at kadar olduğu vakit...
122
2.
BÖLÜM
At ahır işlerinde yalnız tımarı beceremiyordum. Boynum karnına bile varmıyordu.
Hâlbuki en keyifli, en eğlenceli şey bu idi. Sanki kaşağının muntazam tıkırtısı Tosun’un
hoşuna gidiyor, kulaklarını kısıyor, kuyruğunu kocaman bir püskül gibi sallıyordu.
Tam tımar biteceğine yakın huysuzlanır; oynar, o zaman Dadaruh:
— Hööyt, kerata...
Diye sağrısına bir tokat indirir, sonra öteki atları tımara başlardı.
Ben bir gün ahırda yalnız başıma kaldım. Hasan’la Dadaruh dere kenarına
inmişlerdi. İçimde bir tımar etmek hırsı uyandı. Kaşağıyı aradım, bulamadım. Ahırın
köşesinde Dadaruh’un penceresiz, küçük odası vardı. Buraya girdim. Rafları aradım.
Eyerlerin arasına falan baktım. Yok, yok. Yatağın yanında yeşil tahtadan bir sandık
duruyordu. Onu açtım. Azıcık daha sevincimden haykıracaktım. Annemin bir hafta
evvel İstanbul’dan gönderdiği hediyeler içinde çıkan fakfon kaşağı... parıl parıl
parlıyordu. Hemen kaptım, Tosun’un yanına koştum. Karnına sürmek istedim. Rahat
durmadı. Dönüp burnuyla bana vurdu. Öteki atlar da durmuyorlardı.
— Galiba acıtıyor, dedim.
Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi.
Biraz körletmek için duvarın taşlarına sürmeye başladım. Dişleri bozulunca tekrar
tecrübe ettim. Yine atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan
çıkarmak istedim. On adım ilerdeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı yalağın taşına koydum.
Yerden kaldırabileceğim en ağır bir taş bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başladım.
İstanbul’dan gelen, ihtimal Dadaruh’un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı
ezdim parçaladım. Sonra yalağın içine attım.
Babam her sabah dışarı giderken bir kere ahıra uğrar, öteye beriye bakardı. Ben o
gün yine ahırda yalnızdım. Hasan evde hizmetçimiz Pervin’le kalmıştı. Galiba
yıkanacaklardı. Babam çeşmeye bakarken yalağın içinde kırılmış kaşağıyı gördü.
Dadaruh’a haykırdı:
— Gel buraya. Çıkar bakayım şunu.
Nefesim kesilecekti. Bilmem neden çok korktum. Dadaruh da şaşırdı. Kırılmış
kaşağı meydana çıkınca babam bunu kimin yaptığını sordu. Dadaruh:
— Bilmiyorum, dedi.
Babamın gözleri bana döndü. Daha bir şey sormadan:
— Hasan, dedim.
— Hasan mı?
123
3. BÖLÜM
— Evet, dün Dadaruh uyurken odaya girdi. Sandıktan aldı. Sonra yalağın taşında
ezdi.
— Niye Dadaruh’a haber vermedin?
— Uyuyordu.
— Çağır şunu bakayım.
Çitin kapısından geçtim. Gölgeli yoldan eve doğru koştum. Hasan’ı çağırdım.
Zavallının hiçbir şeyden haberi yoktu. Koşarak arkamdan geldi. Babam pek sertti. Bir
bakışından ödümüz kopardı. Hasan’a dedi ki:
— Eğer yalan söylersen seni döverim.
— Söylemem.
— Pekâlâ bu kaşağıyı niye kırdın?
Hasan Dadaruh’un elinde duran alete şaşkın şaşkın baktı. Sonra sarı saçlı başını
sarsarak:
— Ben kırmadım, dedi.
— Yalan söyleme diyorum.
— Ben kırmadım.
Babam tekrar:
— Doğru söyle, darılmayacağım, yalan çok fenadır, dedi.
Hasan inkârında inat idi. Babam hiddetlendi, üzerine yürüdü. “Utanmaz yalancı!”
diye yüzüne bir tokat indirdi. Hasan avazı çıktığı kadar ağlamaya başladı. Babam
Dadaruh’a:
— Götür bunu eve. Sakın bir daha buraya sokma. Hep Pervin’le otursun!
diye haykırdı.
Dadaruh ağlayan kardeşimi kucağına aldı. Çitin kapısına doğru yürüdü.
Artık ahırda hep yalnız oynuyordum. Hasan evde mahpustu. Yalan söylediği için
babam yüzüne bile bakmıyordu. Annem geldikten sonra da affetmedi. Fırsat
düştükçe:
“O yalancı” derdi.
Hasan yediği tokat aklına geldikçe ağlamaya başlar, güç susardı. Zavallı anneciğim
benim iftira atabileceğime hiç ihtimal veremiyordu.
[—] Acaba aptal Dadaruh atlara ezdirmiş olmasın, derdi.
Ertesi sene yazın annem yine İstanbul’a gitti. Biz yalnız kaldık. Hasan’a ahır hâlâ
yasaktı. Geceleri yatakta atların ne yaptıklarını, tayların büyüyüp büyümediğini bana
124
sorardı. Bir gün birdenbire hastalandı. Kasabaya at gönderdik, doktor geldi.
“Kuşpalazı” dedi.
Çiftlikteki köylü kadınlar eve üşüştüler. Birtakım tekir kuşlar getiriyorlar, kesip
kardeşimin boynuna sarıyorlardı. Babam yatağının dibinden hiç ayrılmıyordu.
Dadaruh çok durgundu. Pervin hüngür hüngür ağlıyordu.
—Niye ağlıyorsun? diye sordum.
4. BÖLÜM
—Kardeşin hasta.
—İyi olacak.
—Olmayacak.
—Ya ne olacak!
—Kardeşin ölecek, dedi.
—Ölecek mi?
Ben de ağlamaya başladım. O hastalandığından beri Pervin’in yanında yatıyordum.
O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz Hasan’ın hayali gözümün önüne
geliyor, “iftiracı, iftiracı!” diye karşımda ağlıyordu. Küçük muhayyilem o vakitki dinî
terbiyenin dehşetleriyle dolmuştu. Yarın ahiret... Kim bilir kardeşim o haksız yediği
tokatın hakkını benden nasıl çıkaracaktı? Pervin’i uyandırdım.
— Ben Hasan’ın yanına gideceğim, dedim.
— Niçin?
— Babama bir şey söyleyeceğim.
— Ne söyleyeceksin?
— Kaşağıyı ben kırmıştım. Onu söyleyeceğim.
— Hangi kaşağıyı?
— Geçen seneki... hani babamın Hasan’a darıldığı...
Lafımı tamamlayamadım. Derin hıçkırıklar içinde boğuluyordum. Ağlaya ağlaya
Pervin’e anlattım. Şimdi babama söylersem Hasan da duyacak, belki beni affedecekti.
— Yarın söylersin, dedi.
— Hayır şimdi gideceğim.
— Şimdi baban uyuyor. Yarın sabah söylersin. Hasan da duyar. Onu öpersin.
Ağlarsın. Hakkını sana helal eder.
— Pekâlâ.
— Haydi şimdi uyu.
125
Sabaha kadar yine gözlerimi kapayamadım. Hava henüz ağarırken Pervin’i
uyandırdım. Kalktık. Ben içimdeki zehirden azabı boşaltmak için acele ediyordum.
Fakat heyhat zavallı masum kardeşim o gece ölmüştü. Sofada çiftlik imamıyla
Dadaruh’u ağlarken gördük.
Babamın dışarı çıkmasını bekliyorlardı!
Etkinlik 5
Soruları cevaplayalım.
1- Öyküyü kim anlatıyor?
…………………………………………………………………………………….
2- Öyküdeki kişiler kimlerdir?
………………………………………………………………………………………
3- Olaylar ne zaman ve nerede gerçekleşiyor?
………………………………………………………………………………………
4- Öyküdeki baş kişi kimdir? Nasıl biridir?
………………………………………………………………………………………
Etkinlik 6
Öyküdeki olayları sıralayalım.
1- ……………………………………………………………………………………..
…………………………………………………………………………………………
2- ………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………….
3- ………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
126
Etkinlik 7
Düşünelim, yazalım.
Öyküyü anlatan çocuğun yerinde olsaydınız, siz ne yapardınız?
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
127
Etkinlik planı 3
Öykü: Telaş (Hakan Bıçakcı)
Süre: 2 Ders Saati (45 x 2=90 dk.)
Seviye: B2
Hedef: Okuduğunu anlama ve yazma
Kazanım: Okuduğu öyküyü anlar ve başından geçen bir olayı yazar.
Okuma Öncesi Etkinlikleri (20 dk.)
1- Çalışma kâğıdı ve öykü metni dağıtılır. Öğrenenlerin ilk sayfadaki iki resme
bakmaları ve noktalı yere kişilerin ne yaptığını yazmaları istenir.
2- Öykünün başlığı okunur. Öğrenenlere sözcüğün anlamı sorulur. Daha sonra
sözcüğün sözlük anlamı söylenerek açıklanır.
3- Öyküde ne anlatılıyor olabileceği konusunda öğrenenlerin fikirleri alınır ve tahtaya
yazılır.
Okuma Sırası Etkinlikleri (20 dk.)
1- Anlamı bilinmeyen sözcükler ve bu sözcüklerin sözlük anlamları öğretici tarafından
okunur. Tekrar açıklanır.
2- Öğretici öyküyü okur. Öğrenenler takip eder.
3- Öyküyü üç öğrenen paylaşımlı olarak okur. Telaffuz hataları giderilmeye çalışılır.
Okuma Sonrası Etkinlikleri (50 dk.)
1- Öğrenenlerin öykü ile ilgili sorulara cevap yazmaları istenir. Cevaplar öğretici
tarafından seçilen öğrenenler tarafından sözlü olarak da ifade edilir. Bu şekilde
yanlış cevaplanan sorular düzeltilir.
2- Öğrenenlerin öykünün sonuç bölümünde yer alan bir cümlenin devamını 3 cümle
ile yazmaları istenir.
Yazma: “Siz de bir şeyleri yapmak için telaşlandığınız mı? Yaşadığınız olayı 5 cümle
ile yazınız.” denir ve öğrenenlerin yazma etkinliğini tamamlaması beklenir.
1 ya da 2 öğrenenden yazdıklarını okuması istenir.
128
Çalışma kâğıdı 3
Etkinlik 1
Resimlere bakalım. Ne gördüğümüzü yazalım.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
129
Etkinlik 2
Yeni sözcüklerin anlamlarını öğrenelim.
tahammül: Dayanma, katlanma.
boğuk: Kısılmış (ses).
lanet: Kötü, berbat.
tıslamak: Yılan gibi “tıs” diye ses çıkarmak.
kımıldamak: Yerinde hafifçe hareket etmek.
anons: Sesli duyuru.
iskele: Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru
uzanan yer.
düdük: Keskin ses çıkaran, işaret vermek için kullanılan araç.
süratle: Çabucak.
gişe: Bilet ya da para alıp veren yer.
turnike: İnsanların bir yerden teker teker geçmesini sağlayan araç.
yetişmek: Vaktinde varmak.
ağır çekim: Yavaş bir biçimde.
kemirmek: Yemek, azar azar koparmak.
feci: Trajik, çok acıklı.
Etkinlik 3
Soruları cevaplayalım.
1- Öyküyü kim anlatıyor?
…………………………………………………………………………………………
2- Öyküdeki olay nerede ve ne zaman geçiyor?
…………………………………………………………………………………………
3- Öykünün sonunu okurken şaşırdınız mı? Neden?
……………………………………………………………………………………….
130
Etkinlik 4
Siz yazarsınız. Aşağıdaki cümlelerin devamını 3 cümle ile yazınız.
Deniz otobüsüne yetişmeye yaklaştıkça, onu kaçırma ihtimalinin yakıcılığı artıyordu.
Jetonu attım. Turnikeden geçtim.
1-………………………………………………………………………………………
2-………………………………………………………………………………………
3- ………………………………………………………………………………………
Etkinlik 5
Düşünelim, yazalım.
Siz de bir yere ya da bir şeye yetişmek için hiç telaşlandınız mı? Yaşadıklarınızı 5
cümle ile anlatınız.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
131
Etkinlik planı 4
Öykü: Gümüş Saat (Sait Faik Abasıyanık)
Süre: 2 Ders Saati (45 x 2=90 dk.)
Seviye: B2
Hedef: Okuduğunu anlama ve yazma
Kazanım: Okuduğu öyküyü anlar ve düşüncelerini yazılı olarak ifade eder.
Okuma Öncesi Etkinlikleri (15 dk.)
1- Öğrenenlere resimlerin olduğu çalışma kâğıdı dağıtılır. Öğrenenlerin kağıttaki
resimlere bakıp, onlar hakkında fikirlerini paylaşmaları istenir. Daha sonra
resimlerin altındaki soruya cevap yazmaları istenir.
2- Öykünün başlığı okunur. Öyküde ne anlatılıyor olabileceği konusunda öğrenenlerin
fikirleri alınır ve bu fikirler tahtaya yazılır.
Okuma Sırası Etkinlikleri (35 dk.)
1- Öykü metni dağıtılır. Dört bölüme ayrılmış olan öyküyü sırasıyla öğretici okur.
Öğrenenler okunan metni sessizce takip eder. Bölümler arasında durularak “Sizce
şimdi ne olacak?” diye sorulur, öğrenenlerin tahminde bulunması beklenir. Öykü
bitince “Çocuk gümüş saati neden attı?” sorusuna cevap yazmaları istenir.
2- Öykünün tüm öğrenenler tarafından tekrar sessizce okunması istenir.
Okuma Sonrası Etkinlikleri (40 dk.)
1- Bilinmeyen sözcükler listesi öğretici tarafından okunur, açıklanır. Öğrenenlerin bu
sözcüklerin öyküde nerede geçtiğini bulup, her birinin altını çizmeleri istenir. Daha
sonra sözcüklerin bulunduğu cümlelerin sessizce okunması istenir.
2- Öğrenenlerin soruları okuyarak cevap yazmaları istenir. Cevaplar öğretici tarafından
seçilen birkaç öğrenenler tarafından sözlü olarak da ifade edilir. Bu şekilde yanlış
cevaplanan sorular düzeltilir.
Yazma: Öğrenenlere “Okuduğumuz öyküyü beğendiniz mi? Neden?” diye sorulur. Bir
paragraf şeklinde düşüncelerini yazmaları istenir.
1 ya da 2 öğrenenden yazdıklarını okuması istenir.
132
Çalışma kâğıdı 4
Etkinlik 1
Resimlerde ne görüyoruz?
Size şu ana kadar saat alan biri oldu mu? Nasıl bir saat?
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
………………………………………………………………………………………….
………………………………………………………………………………………….
133
1. Bölüm
Gümüş Saat
Hastalık bende babam öldüğünde başladı. On bir yaşındaydım. Babamı çok severdim.
Zaten başka kimsem yoktu. Analığım da onu severdi ya. Ama ben, ancak babam eve
girince yaşadığımı hissederdim. O sabahleyin evden çıkarken birdenbire etrafım
kararır, insanlardan kaçar, korkardım.
Onun ölümüyle beraber başlayan sinir hastalığım, bayılmalarım, titremelerim
doktorları bile aldatmıştı. Sahiden hasta olduğumu sanıyorlar, tebdilihava tavsiye
ediyorlardı. Ama ben, kendim çok iyi biliyordum ki hasta değildim. Nasıl becerirdim?
Bilmem. Tiril tiril titrer, hayaletler görür gibi haykırır, düşer bayılırdım. Baygınlığım
sırasında bütün sözleri işitir, doktorun nabzımı tuttuğunu bilir, ama dudaklarımı
kenetler, ısırır, köpükler saçardım. Hepsini biliyorum. Bunu niçin yapardım bilir
misiniz? Babamın ölüsünü kıskanırdım da ondan. Herkes onun ölümüyle alakadardı.
Komşulardan tutun da kahvedeki arkadaşlarına kadar! Ne hakları vardı? Onu yalnız
ben seviyordum. O halde ben düşünüp üzülmeliydim. Onlara ne oluyordu? İşte,
etrafımı saranların babamın ölümünü benimle alakadar olup unutmaları için bu sinir
buhranı oyunlarına başlamıştım.
Zayıf, kansız bir oğlandım. Nihayet analığım beni köye göndermekten başka çare
bulamadı. Uzak akrabalardan bir köylü gelip beni aldı.
Etkinlik 2
Sizce bu bölümden sonra ne olacak?
134
2. Bölüm
Köyde ölesiye canım sıkılıyordu. Kimseden en küçük bir alaka görmüyordum.
Onlar için varlığım yokluğun müsaviydi. Ne yapsam kimsenin dikkatini
çekemiyordum. Bana karşı o kadar lakayıttılar ki var mıydım, yok muydum farkında
bile değillerdi. Mesela bir ağaç altında otların arasına saklanır oturur, öğle yemeğine
gitmezdim. Bütün aile öğle vakti koşa koşa eve girer, mutfakta, kapı önlerinde bir
şeyler atıştırırdı.
Ben iki saat sonra eve döndüğüm zaman kimse gelip de bana, “Sen öğleyin yoktun.
Karnın zil çalıyordur. Bir lokma bir şey ye” demezdi. Hasisliklerinden yapsalar ziyanı
yok. Hayır hasisliklerinden değil, benim kendimin farkında değildiler.
Bütün tesellim saatimdi. Bu, babamdan kalmış gümüş saatti. Analığım köye gelirken
bana vermişti. Onu gündüzün kimse bulmasın diye nerelere saklardım? Gece yatağıma
girer girmez çıkarır, avcuma alır, kulağıma kor, dinler, sanki bir sevgiliyle,
seninleymişim gibi Zehra, dünyalar benim olurdu. Azıcık da sevinçten ağlardım.
Saatle ben, birbiri için ateşe atılmaya hazır, birbirinden ayrılmaz iki arkadaştık.
Gündüzün, geceleyin sarmaş dolaş olacağımızı, birbirimize hikayeler anlatacağımızı
düşünüp hiç konuşmayan iki arkadaştık.
Gece, köyde çakallar ulurdu. Korkardım. Saatimle büzülürdük. Yorgandan kafamı
çıkarır, o avcumda, saatlerce çakal seslerini dinlerdik. Bir sabaha karşı yine çakal
sesleriyle uyanmıştım. Odamın tek penceresinde iki büyük ve parlak göz bana
bakıyordu. Saatimle ben korktuk. Yorganı üstümüze çektik.
Ama bu gözlerin ne gözü olacağını merak edip dayanamadık. Yavaş yavaş pencereye
yaklaştık. Odamıza bakan bir baykuştu. Sabaha kadar artık uyuyamadık. Çakallar
sabaha kadar uludu. Baykuş sabaha kadar camdan bize baktı. Ortalık ağarırken köyden
kaçtım. Trenlere, tramvaylara, otobüslere bindim. O kadar zayıf, o kadar küçüktüm ki
hiçbir biletçi benden bilet sormadı. Yolculardan birinin dört beş yaşındaki çocuğu
sandı.
Etkinlik 3
Sizce bu bölümden sonra ne olacak?
135
3. Bölüm
Yazdı. Şehir kocamandı. Her kovukta yattım. Geceleri çoğunca deniz kenarına iner,
bazen surlarda, bazen odunlar arasında, bazen de hava çok sıcaksa sıcak kumlar içinde
yatardım. Gıdamı süprüntü tenekelerinde kedilerle beraber temin ederdim. Oralarda
kendime ne ziyafetler çektim Zehra. Benim şirin, benim güzel Zehram!
Bir sabah, bir memur beni deniz kenarında uykumdan uyandırdı. Aldı götürdü. Kim
olduğumu söyledim. Analığım ta Erzurumlara gitmiş. Uzak akrabadan bir komşu beni
yanına almak lütfunda bulundu. Ona teslim ettiler. Yine eski mahallemize yerleştim.
Ama iyi çocuk değildim galiba Zehra, kimse beni sevmiyordu. Ben de herkesten nefret
ediyordum. En çok çocuklar benim düşmanımdı. Beni görünce üzerime saldırıyorlar,
dövüyorlardı. Zorları neydi? Bilmem. Herhalde onlarla hiç konuşmadığım için. Benim
onların konuşmasına ihtiyacım yoktu ki. Saatim benimle konuşurdu. Ben saatimle
konuşurdum. Birbirimizi seviyorduk. Başka bir üçüncü arkadaşa ihtiyacımız yoktu.
Çocuklar beni görünce saldırırlardı, “Sıska, deli, saralı sıska…” diye.
Etkinlik 4
Sizce bu bölümden sonra ne olacak?
136
4. Bölüm
İşte o günlerde karşıma sen çıktın Zehra. Futbol sahasının kenarında düşmanlarımı
seyrediyordun. Ben gelip ta yanı başında durdum. Canım, iki örgülü kalın saçını tutup
çekmek istiyordu. Dönüp bana öyle bir baktın ki saatim hatırıma geldi. Sen güldün
evvela, sonra ben güldüm. Yanıma sokuldum. Hemen saatimi çıkarıp sana gösterdim.
İçindeki çarkları, kımızı taşları, üstündeki şimendifer resmini beraberce seyrettik.
Şimdi sen de benim saatim gibi bir şeydin. İnsanın insandan bir saati olması da güzel
bir şey diye düşünmüştüm. Sen gümüş saatimi almış, pembe kulağına götürmüştün.
Futbolcular topu bırakıp etrafımıza birikmişti. Ben işi anlamıştım. Sen gider gitmez
hücum edecekler, saatimi elimden alacaklar, koca pabuçlarıyla kıracaklardı. Her şeyi
her şeyimi, alabilirlerdi: İçimden midemi, kalbimi, ciğerlerimi, kafamdan aklımı, ama
saatimi asla! Onu futbolculara vermedim. Ömrümde ilk defa saat için çılgın gibi
dövüştüm. Ellerinden kurtulunca soluğu evde aldım. Saatimi çıkardım, artık
işlemiyordu. Yatağımda sabaha kadar ağladım. Sabahleyin uzak akrabam çoluk çocuk
odama doldular. Onlara da, “Üstünde çalınmış bir saat var” diye haber gitmiş. Her tarafı
aradılar. Bulmalarına imkân mı vardı? Ben işin böyle olacağını geceden düşünmüş, onu
saklamıştım.
Öğleden sonra deniz kenarına indim. Balıkçı Hasan Çavuş’a yalvardım. Biraz gezeyim
diye sandalı aldım. Açıldım, açıldım. Sonra durdum. Bozuk saatimi çıkardım. Kapağını
açtım. Kırmızı taşlarının üstüne senin o gün bana verdiğin papatyayı koydum. Kapağını
kapadım. Sonra suyun üstüne yavaşça saatimi bıraktım. Döne döne batmaya başladı.
Uzun zaman arkasından baktım. O görünmemeye başladığı zaman bile hala bakıyorum.
Gözlerimden yaş boşanıyordu. Şimdi artık saatim de yoktu. Ama sen aklıma geliyordun
Zehra!
Bekledim… Bekledim… Denizin ta dibine saatimin vardığını orada, karanlıklar içinde,
kimsenin onu bulamayacağı bir yerde yattığını hissedince küreklere asılarak döndüm.
137
Etkinlik 5
Sözcüklerin anlamını öğrenelim.
analık: Üvey ana
kenetlemek: Sıkıca birbirinin üzerine kapamak
şimendifer: Demir yolu, tren
alakadar: İlgili
ölesiye: Ölümü göze alacak kadar
alaka: İlgi
hasislik: Hasis olma durumu (cimrilik)
teselli: Avunma, avuntu
ulumak: Ağlar gibi ses çıkarmak
süprüntü: Toz, çöp
temin etmek: Sağlamak, elde etmek
pabuç: Ayakkabı
Etkinlik 6
Sözcükleri bulalım.
Yukarıdaki sözcüklerin öyküde hangi cümlelerde bulunduğunu bulalım ve her bir
sözcüğün altını çizelim. Sözcüklerin anlamlarına bakarak tekrar cümleleri sessizce
okuyalım.
Etkinlik 7
Düşünelim, yazalım.
Çocuk gümüş saati neden denize attı?
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
138
Etkinlik 8
Aşağıdaki soruları cevaplayalım.
1. Öyküdeki kişiler kimlerdir?
…………………………………………………………………………………………
2. Öykünün konusu nedir?
…………………………………………………………………………………………
3. Sizin de ailenizi hatırlatan kişisel eşyanız var mı? Varsa nedir?
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
4. Öyküyü beğendiniz mi? Neden? Düşüncelerinizi yazınız.
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………
139
Deney Grubunda Öyküler ile Gerçekleştirilen Deneysel İşleme Dair Bilgiler
Deney gruplarındaki ders içi uygulamalar her iki grupta da aynı gün başlamış ve aynı gün
sonlandırılmıştır. Deneysel uygulamanın sonrasında öntestte her iki gruba verilen öykü
metni ve Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu tekrar verilmiştir. Sontest, dördüncü öykü
okuma ve yazma çalışması tamamlandıktan sonraki hafta uygulanmıştır. Hem deney hem
de kontrol grubundaki öğrenenlerinin İpekli Mendil adlı öyküyü dört hafta sonra tekrar
okuyup form sorularına cevap vermesi için öntestte olduğu gibi iki ders saati kadar süre
verilmiştir. Bu şekilde sontest uygulaması deney ve kontrol gruplarında aynı gün aynı
saatte yapılarak deneysel uygulama sona erdirilmiştir.
Deneysel uygulama kapsamında deney gruplarıyla yapılan ilk ders içi uygulamada Aşk
Mektupları adlı öykü okunmuştur. Etkinlik planı doğrultusunda gerçekleştirilen okuma
ve yazma etkinlikleri öğrenenlere dağıtılan çalışma kâğıdı yardımıyla yürütülmüştür.
Öğrenenlerin öykü başlığından içeriği tahmin etmeye çalıştığı, öyküyü okurken ve
anlarken zorlanmadığı, yeni sözcüklerin telaffuzunu öğrendikten sonra öyküyü kolay
okuduğu, öykü kişilerinin adlarını hatırlayabildiği gözlenmiştir. Öyküde mektubu yazan
kişi hakkında yorum yapılırken öğrenenlerden birkaçı babanın davranışının yanlış
olduğunu söylemiştir. Diğer öğrenenler ise söz konusu kişinin oğlu için doğru şekilde
davrandığını ifade etmiştir. Dersin sonunda yazma etkinliklerinin bulunduğu çalışma
kâğıdı araştırmacı tarafından toplanırken, öykü metinleri öğrenenlere verilmiştir.
İkinci uygulamada okunan Kaşağı adlı öykü sayfa sayısı açısından öğrenene uzun
gelebileceği düşünüldüğünden öyküdeki olayların anlatımı ve öykü bölümleri dikkate
alınarak 4 bölüme ayrılmıştır. Öyküyü okumadan önce çalışma kâğıdında da bulunan
resimler tahtaya yansıtılmıştır. Öncelikle öğrenenlerin resimlere bakıp, gördükleri
hakkında yorum yapmaları istenmiştir. Kaşağı nesnesinin anlamı ve resimdeki kişinin bir
atı tımar ettiği araştırmacı tarafından ifade edilmiş ve öğrenenlere daha önce böyle tırmar
yapan birini görüp görmedikleri sorulmuştur. Söz hakkı isteyen birkaç öğrenenin yanıtları
alındıktan sonra, öğrenenlerin çalışma kâğıdının ikinci etkinliği olan sözcük haritalarını
incelemeleri istenmiştir. Araştırmacı tarafından haritadaki sözcüklerin anlamları
açıklanmış ve çalışma kâğıdında ve tahtada görülen resimler ile bu yeni sözcüklerin
eşleştirilebilmesi için öğrenenlere yardımcı olunmuştur. Daha sonra, öğrenenlerin
resimlerin altına yeni öğrendikleri sözcüklerden doğru olanları yazmaları istenmiştir.
140
Tahtaya yansıtılan resimlere tekrar öğrenenlerin bakması istenerek, sözcüklerin tekrar
edilmesi sağlanmıştır. Daha sonra öğrenenlere okunacak öykünün 4 bölümden oluştuğu
ve öykünün tamamı okunduktan sonra bölümler ile resimlerin eşleştirileceği söylenmiştir.
Öykünün bölümleri araştırmacı tarafından okunurken, öğrenenlerin okunan metni
sessizce takip etmesi istenmiştir. Tüm öykü okunduktan sonra bölüm ve resim eşleştirme
etkinliği gerçekleştirilmiştir. Bu etkinlikten sonra öykünün daha iyi anlaşılması için
öyküyü okumak isteyen 4 öğrenen belirlenerek, paylaşımlı olarak öykü tekrar
okunmuştur. Öykü ikinci kez okunduktan sonra öğrenenlerin beşinci etkinlikteki anlama
sorularına cevap yazması istenmiştir. Öğrenenlerin çocuğunun öyküdeki yer, zaman ve
kişiler ile ilgili olan bu soruları cevaplayabildikleri gözlemlenmiştir. Bu kısma birkaç
öğrenen dışında kalan diğer öğrenenlerin cevap verdiği fark edilmiştir. Altıncı etkinlikte
öğrenenlerin öyküdeki olayları sırasıyla yazmaları istenmiştir. Bir önceki etkinlikteki
yazma görevini tamamlamayan birkaç öğrenen bu etkinliğe de katılmadığı görülmüştür.
Yedinci etkinlikte ise öğrenenlerin kendilerini öyküyü anlatan çocuğun yerine koyarak
yaşananlar karşısında ne yapacaklarını yazmaları istenmiş, birkaç öğrenen dışında bu
etkinlik diğer öğrenenler tarafından tamamlanmıştır. Tüm yazma etkinlikleri
tamamlandıktan sonra öykü metni öğrenenlere verilmiş, yazma etkinlikleri kısmı bir
sonraki uygulama öncesinde dönüt vermek üzere araştırmacı tarafından toplanmıştır.
Yazma bölümleri incelendiğinde öğrenenlerin hâl ekleri, zaman ekleri ve noktalama
işaretlerinin yazımında hatalar yaptıkları fark edilmiştir.
Üçüncü ders içi uygulama Telaş adlı öykünün okunmasının ardından anlama ve yazma
çalışmaları şeklinde yürütülmüştür. Öncelikle öykü başlığı okunmuş, öğrenenlerin
çalışma kâğıdında bulunan ve tahtaya da yansıtılmış olan resimlere bakarak gördükleri
hakkında fikirlerini söylemeleri ve daha sonra çalışma kâğıdındaki resimlerin altına bu
fikirlerini yazmaları istenmiştir. Daha sonra araştırmacı tarafından “telaş” sözcüğü
resimlerle bağlantı kurularak açıklanmıştır. Çalışma kâğıdındaki ikinci etkilik bölümünde
bulunan yeni sözcükler araştırmacı tarafından okunmuş ve bu sözcüklerin anlamları
açıklanmıştır. Bu etkinliğin arkasından öykü öncelikle araştırmacı tarafından okunmuş,
öğrenenlerin takip etmesi istenmiştir. Daha sonra öykü paylaşımlı olarak 5 öğrenene
tekrar okutulmuştur. Üçüncü etkinlik bölümündeki sorulara öğrenenlerin cevap yazmaları
istenmiştir. Öğrenenler yer, zaman, öykü konusu ile ilgili bu soruları yanıtlamıştır.
Öğrenenlerin hepsi öykü sonunu okurken şaşırdığını ifade etmiştir. Dördüncü etkinlikte
141
öyküde heyecanın en çok artığı, öykü sonunda bulunan, baş kişinin turnikeden geçişini
anlatan üç cümlelik ifadenin devamını öğrenenlerin hayal güçlerini kullanarak yazmaları
istenmiştir. Bu kısma üç öğrenen dışında kalan diğer öğrenenlerin cevapladığı
gözlemlenmiştir. Son etkinlikte ise öğrenenlerin yaşadıkları telaşlı bir anı yazmaları
istenmiştir. Birkaç öğrenen dışında bu etkinlik tamamlanmıştır. Tüm etkinlikler
tamamlandıktan sonra öykü metni öğrenenlere verilmiştir. Yazma etkinlikleri kısmı bir
sonraki uygulama öncesinde dönüt vermek üzere araştırmacı tarafından toplanmıştır.
Yazma bölümleri incelendiğinde öğrenenlerin hâl ekleri, zaman ekleri ve büyük-küçük
harf kullanımı ile ilgili hatalar yaptıkları fark edilmiştir.
Son uygulama için Gümüş Saat adlı öykü okunmuştur. Sayfa sayısı bakımından uzun olan
öykü anlatılanlar ve bölümler dikkate alınarak 4 bölüme ayrılmıştır. Öncelikle araştırmacı
tarafından öğrenenlere çalışma kâğıdı dağıtılmış ve okunacak öykünün başlığı
okunmuştur. Çalışma kâğıdının ilk etkinliğinde görülen iki resim tahtaya yansıtılmış ve
öğrenenlerin gördüğü resimler hakkında yorum yapmaları istenmiştir. Öğrenen yorumları
alındıktan sonra ilk ekinlik kısmındaki soruya cevap yazmaları istenmiştir. İlk etkinlik
tamamlandıktan sonra öykünün ilk bölümü araştırmacı tarafından okunmuş ve
öğrenenlerin okunan metni takip etmesi istenmiştir. Birinci bölüm bittiğinde bu bölümden
sonra öyküde ne olacağına dair birkaç öğrenenden fikir alınmış ve ikinci bölüme
geçilmiştir. Aynı etkinlik tüm bölümlerden sonra tekrarlanmış ve öğrenenlerin tahminde
bulunması istenmiştir. Öykü metninin tamamı okunduktan sonra çalışma kâğıdındaki
yeni sözcük listesi öğrenenlerle birlikte incelenmiştir. Daha sonra öğrenenlerin bu yeni
sözcükleri öykü içinde bulup, her birinin altını çizmeleri istenmiştir. Sözcüklerin içinde
bulunduğu cümlelerin anlamları düşünülerek tekrar okunması istenmiştir. Yedinci
etkinlikte öyküdeki çocuğun gümüş saati denize attığı hatırlatılarak, bu durumun nedenini
öğrenenlerin kendi ifadeleriyle yazmaları istenmiştir. Bu etkinliği birkaç öğrenen dışında
diğer öğrenenler tamamlamıştır. Sekizinci etkinlikte ise öykünün konusu, öykü kişileri,
öğrenenlerin başkalarını hatırlatan kişisel eşyalarının olup olmadığı ve öyküyü beğenip
beğenmedikleri ile ilgili sorulara öğrenenlerin cevap yazmaları istenmiştir. Son ders içi
uygulama tamamlandıktan sonra, yazma etkinlikleri bölümü öğrenenlerden alınmış ve
araştırmacı
tarafından
incelenmiştir.
Son
uygulamanın
yazma
bölümü
değerlendirildiğinde, öğrenenlerin büyük-küçük harfin yazımı ve noktalama işaretlerinin
kullanımı ile ilgili hatalarının önceki uygulamalara kıyasla daha az olduğu görülmüştür.
142
4.5. VERİNİN ANALİZİ
Çalışmada veriler değerlendirilirken öğrenenlerin okuma becerileri hakkında çıkarımlar
yapmak ve okuma bölümlerinin kolay değerlendirilebilmesini sağlamak (Grabe, 2009:
455) için “ekonomik oluşu, uygulama kolaylığı ve geniş gruplara uygulanabilirliği”
(Baykul, 2015, 193) gibi özellikleri nedeniyle çoktan seçmeli 20 maddelik test
hazırlanmıştır. Testin doğru cevaplarına 1, yanlış ve boş cevaplarına 0 verilerek puanlama
yapılmıştır. Aynı şekilde yazma bölümüne verilen yanıtların nesnel ve istatistiksel açıdan
kolay puanlanabilmesi için araştırmacı tarafından hazırlanan Yazma Değerlendirme
Anahtarı ile yazma soruları 5 ayrı ölçüte göre 1’den 4’e kadar bir değer alacak şekilde
puanlanmıştır. Formda kullanılmayan 0 puanı yazma bölümleri değerlendirilirken
istatistik analiz veri programı olan IBM SPSS 21’de hiç yanıt vermeyen öğrenenlerin
yazma yanıtlarına 1 puan vermek yerine 0 olarak girilmiştir.
Çalışmada hem iki üniversitedeki deney grubundaki ve kontrol grubundaki öğrenenlerin
sontest puanları üzerinden istatistiksel inceleme yapılmış hem de ayrı ayrı üniversite
bazında nicel inceleme yapılmıştır. Bu bağlamda deney grubu ve kontrol grubunun
öntest-sontest sonuçları analizi, deney grubunun öntest-sontest sonuçları analizi, kontrol
grubunun öntest-sontest sonuçları analizi yapılarak, okuduğunu anlama ve yazma becerisi
gelişimi ile ilgili veri elde edilmiştir. Edinilen veriler istatistik programı ile
çözümlenmiştir. Kullanılan veri çözümleme teknikleri aşağıdaki belirtilmiştir.
1. Her iki TÖMER’deki toplam deney ve kontrol gruplarının öntest sonuçlarına göre
okuma ve yazma becerisi düzeylerini ve uygulama sonrası puan erişisi
anlamlılığını test etmek için Mann-Whitney U Testi kullanılmıştır.
2. TÖMER 1 ve TÖMER 2’deki deney grubunun öntest-sontest okuma ve yazma
puanlarının
karşılaştırılması
için
Wilcoxon
İşaret
Sıra
Sayıları
Testi
kullanılmıştır.
3. TÖMER 1’deki kontrol grubunun öntest-sontest okuma ve yazma puanlarının
karşılaştırılması ve TÖMER 2’deki kontrol grubunun yazma puanlarının
karşılaştırılması için Wilcoxon İşaret Sıra Sayıları Testi, TÖMER 2’deki kontrol
grubunun okuma puanlarının karşılaştırılması için Bağımlı İki Örneklem t Testi
kullanılmıştır.
143
5. BÖLÜM: BULGULAR, YORUM VE TARTIŞMA
Bu bölümde hipotezler ile ilgili toplanan verilerin istatistiksel analizlerine, analiz
sonuçlarına, bu sonuçlara dair yorumlara ve benzer araştırma sonuçlarına dair tartışma
kısmına yer verilmiştir.
5.1. 1.HİPOTEZ İLE İLGİLİ BULGULAR
Araştırmanın birinci hipotezi “Öykü kullanılarak yapılan ders içi etkinliklerin
yürütüldüğü deney grubu öğrenenlerinin okuma düzeyi, ders içi etkinliklerinde öykü
kullanılmayan kontrol grubu öğrenenlerinin okuma düzeyine kıyasla daha yüksektir”
şeklinde belirtilmiştir.
Bu deneyi sınamak için öncelikle analiz yönteminin belirlenebilmesi için veriler
normallik testine tabi tutulmuştur. Daha sonra bu testin sonucuna göre, deney ve kontrol
gruplarının okuma için sontest yeterlik düzeyleri Mann-Whitney U Testi ile analiz
edilmiştir. Grupların analiz sonuçları Tablo 10 ve Tablo 11’de gösterilmiştir.
Tablo 9. Gruplar arası okuma sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Sontest Okuma
Kontrol Sontest Okuma
57
57
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.047
0.170
P
0.011
0.240
Tablo 10’daki deney ve kontrol gruplarının sontest okuma sonuçlarına bakıldığında deney
grubu verilerinin normal dağılım göstermediği (P<0.05), kontrol grubu verilerinin normal
dağılım gösterdiği (P>0.05) görülmektedir. Bu nedenle Mann-Whitney U Testi’ne
başvurulmuştur.
Tablo 10. Sontest okuma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması
Gruplar
N
Deney
Kontrol
Toplam
57
57
114
Sıra
Ortalaması
72.39
42.61
Sıra
Toplamı
4126.50
2428.50
U
P
775.50
0.000
144
Öykü ile ders içi uygulama yapılan deney grubu ile bu öğretim malzemesiyle uygulama
yapılmayan kontrol grubunun uygulama sonrasındaki okuma testinden aldıkları puanların
Mann-Whitney U testi sonuçları Tablo 11’de verilmiştir. Tabloya bakıldığında iki grubun
okuma sontest puan ortalamaları arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmaktadır. Bu doğrultuda, deney grubundaki öğrenenlerin sontestte
okuduğunu anlama becerisi düzeyinin kontrol grubundaki öğrenenlerin beceri düzeyine
kıyasla ilerleme gösterdiği sonucuna ulaşılmaktadır (U=775.50, P<0.05). Başka bir
ifadeyle, dört haftalık süresince haftada bir kez iki ders saatinde öykülerle yapılan
uygulama sonucunda, uygulamaya katılan öğrenenler ile söz konusu uygulamaya dâhil
edilmeyen öğrenenler arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Sıra ortalamaları
dikkate alındığında, öykülerle yapılan ders içi uygulamalarının deney grubundaki
öğrenenlerin okuma becerisi düzeyinde ilerleme sağladığı anlaşılmaktadır.
5.2. 2.HİPOTEZ İLE İLGİLİ BULGULAR
Araştırmanın ikinci hipotezi “Öykü kullanılarak yapılan ders içi etkinliklerin yürütüldüğü
deney grubundaki öğrenenlerin yazma düzeyi, ders içi etkinliklerinde öykü kullanılmayan
kontrol grubundaki öğrenenlerin yazma düzeyine kıyasla daha yüksektir” şeklinde
belirtilmiştir. Bu deneyi sınamak için öncelikle veriler normallik testine tabi tutulmuş,
ardından TÖMER 1 ve TÖMER 2’deki deney ve kontrol gruplarının toplamı dikkate
alınarak yazma bölümü için sontest yeterlik düzeyleri Mann-Whitney U Testi ile analiz
edilmiştir. Grupların analiz sonuçları Tablo 12 ve 13’te gösterilmiştir.
Tablo 11. Gruplar arası yazma sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Sontest Yazma
Kontrol Sontest Yazma
57
57
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.000
0.000
P
0.000
0.000
Deney ve kontrol gruplarının sontest yazma sonuçlarına bakıldığında her iki grup
verilerinin normal dağılıma uymadığı (P<0.05) görülmektedir. Bu nedenle MannWhitney U testine başvurulmuştur.
145
Tablo 12. Sontest yazma puanlarının gruplara göre karşılaştırılması
Gruplar
N
Deney
Kontrol
Toplam
57
57
114
Sıra
Ortalaması
83.87
31.13
Sıra
Toplamı
4780.50
1774.50
U
P
121.50
0.000
Tablo 13’e bakıldığında iki grubun yazma sontest puanları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (U=121.50, P<0.05). Bu farklılık deney
grubu lehine bir ilerlemeyi göstermektedir. Analiz sonucuna göre, deney grubundaki
öğrenenlerin sontestteki yazma beceri düzeylerinin önteste kıyasla gelişim gösterdiği
sonucuna ulaşılmaktadır. Bu açıdan, dört hafta süren haftada bir kez iki ders saati
süresinde 4 farklı öyküyle yapılan sınıf içi yazma çalışmalarının deney grubu lehine katkı
sağladığı görülmektedir. Sıra ortalamaları incelendiğinde öykü ile yapılan ders içi
uygulamaya tabi tutulan öğrenenlerin, bu uygulamaya tabi tutulmayan öğrenenlere göre
yazma becerisi düzeyinin daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Uygulamaların Yapıldığı TÖMER’lerdeki Deney Gruplarının Öntest-Sontest
Analizlerine Dair Deneysel Bulgular
Çalışmanın bu kısmı için deney gruplarının kendi içindeki beceri gelişimini
değerlendirmek için deneysel uygulama sonuçları her iki TÖMER bazında ayrı ayrı analiz
edilmiştir. Öncelikle deney gruplarının öntest-sontest okuma ve yazma sonuçları analizi
için verilerin normal dağılım gösterip göstermediği analiz edilmiş ve hangi testin
kullanılacağına karar verilmiştir. Bu doğrultuda öncelikle TÖMER 1’deki deney
grubunun öntest-sontest okuma ve yazma verileri normallik testine tabi tutulmuştur.
Analiz sonuçları Tablo 26’de gösterilmiştir.
Tablo 13. TÖMER 1 deney grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Öntest Okuma
Deney Sontest Okuma
27
27
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.200
0.039
P
0.225
0.016
146
Deney Öntest Yazma
Deney Sontest Yazma
27
27
0.200
0.013
0.108
0.000
Tablo 26 incelendiğinde, deney grubu öntest okuma verilerinin normal dağılım gösterdiği
(P>0.05) ve sontest okuma verilerine bakıldığında (P<0.05) verilerin normal dağılım
göstermediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle Bağımlı İki Örneklem t Testi’nin parametrik
olmayan karşılığı olan Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi’ne başvurulmuştur. “Wilcoxon
eşleştirilmiş çiftler testi olarak bilinen bu teknik, ilişkili iki ölçüm setine ait puanlar
arasındaki farkın anlamlılığını test etmek amacıyla kullanılır” (Büyüköztürk, 2018,
s.174). Deney grubunun öntest yazma ve sontest yazma verileri imcelendiğinde ise öntest
yazma verilerinin normal dağılım gösterdiği (P>0.05) ancak sontest yazma verilerinin
normal dağılım göstermediği (P<0.05) anlaşıldığından yine Wilcoxon İşaretli-Sıralar
Testi’ne başvurulmuştur. Testlerin analiz sonuçları Tablo 27 ve Tablo 28’da
gösterilmiştir.
Tablo 14. TÖMER 1 deney grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
Deney Grubu Sontest Negatif Sıralar
PuanıDeney Grubu Öntest Pozitif Sıralar
Puanı
Eşit
Toplam
N
2
22
3
27
Sıra
Ortalaması
9.00
12.82
Sıra
Toplamı
18.00
z
P
-3.782
0.000
282.00
Tablo 15. TÖMER 1 deney grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
Deney Grubu Sontest Negatif Sıralar
PuanıDeney Grubu Öntest Pozitif Sıralar
Puanı
Eşit
Toplam
N
1
25
1
27
Sıra
Ortalaması
3.50
13.90
Sıra
Toplamı
3.50
347.50
z
-4.370
P
0.000
147
TÖMER 1’deki deney grubu öğrenenlerinin öykülerle yapılan sınıf içi uygulama
öncesinde ve sonrasında okuma ve yazma beceri düzeylerinin anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğine ilişkin Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi sonuçları Tablo 27 ve
Tablo 28’de verilmiştir. Tablo 27 incelendiğinde, uygulama öncesi ve sonrası grubun
okuma medyanları arasındaki farkın yanılma düzeyinde anlamlı olduğu görülmektedir
(Z=-3.782, P<0.05). Aynı şekilde grubun öntest-sontest yazma Wilcoxon İşaretli- Sıralar
Testi analiz sonuçlarına bakıldığında, Tablo 28’de görüleceği gibi öykülerle yapılan
uygulama öncesi ve sonrası grubun yazma medyanları arasındaki farkın yanılma
düzeyinde anlamlı olduğu anlaşılmaktadır (Z=-4.370, P<0.05). Her iki tabloda fark
puanlarının sıra ortalaması ve toplamları dikkate alındığında, gözlenen farkın pozitif
sıralar, yani sontest puanı lehine olduğu görülmektedir. Yapılan bu analizler
doğrultusunda TÖMER 1’deki deney gruplarının öykü ile yürütülen uygulama sonrasında
uygulama öncesine kıyasla okuma ve yazma becerisi açısından ilerleme kaydettiği
sonucuna ulaşılabilir. Ayrıca, bu sonuçlar deney grubunda farklı dört öyküyle yapılan
ders içi deneysel uygulamanın öğrenenlerin okuma ve yazma becerilerini geliştirmede
önemli düzeyde katkıya sahip olduğunu göstermektedir.
Benzer şekilde TÖMER 2’deki deney gruplarına ait veriler de öncelikle normallik testine
tabi tutulmuş ve çıkan sonuca göre grubun öntest ve sontest arası anlamlılık testi için
kullanılacak analiz şekline karar verilmiştir. Tablo 29’de TÖMER 2’deki deney grubunun
öntest-sontest okuma ve yazma verileri normallik analizi sonuçları gösterilmiştir.
Tablo 16. TÖMER 2 deney grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Deney Öntest Okuma
Deney Sontest Okuma
Deney Öntest Yazma
Deney Sontest Yazma
30
30
30
30
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.007
0.018
0.124
0.005
P
0.041
0.200
0.042
0.002
Normallik testleri incelendiğinde öntest okuma verilerinin normal dağılım göstermediği
(P<0.05), ancak sontest okuma verilerinin normal dağılım gösterdiği (P>0.05)
anlaşılmaktadır. Bu nedenle öntest-sontest arasındaki okuma dzüeyi farklılığının
anlamlılığını test etmek için normal dağılım göstermeyen verilerin analizinde kullanılan
148
Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi kullanılmıştır. Öntest yazma ve sontest yazma verileri
incelendiğinde her iki veri grubunun da normal dağılım göstermemesi (P<0.05), tekrar
Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi’nin kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Testlerin analiz
sonuçları Tablo 30 ve Tablo 31’de gösterilmektedir.
Tablo 17. TÖMER 2 deney grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
Sıra
Ortalaması
Negatif Sıralar 5
9.0
Deney Grubu Sontest
PuanıDeney Grubu Öntest Pozitif Sıralar
Puanı
Eşit
Toplam
N
24
1
30
16.25
Sıra
Toplamı
45.00
z
-3.754
P
0.000
390.00
Tablo 18. TÖMER 2 deney grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
Deney Grubu Sontest Negatif Sıralar
PuanıDeney Grubu Öntest Pozitif Sıralar
Puanı
Eşit
Toplam
N
2
28
0
30
Sıra
Ortalaması
1,75
16.48
Sıra
Toplamı
3.50
z
P
-4.711
0.000
461.50
Tablo 30’da görüldüğü gibi, TÖMER’deki deney grubu öntest-sontest okuma sonuçları
analizleri incelendiğinde, öyküile yürütülen ders içi uygulama öncesi ve sonrasında
grubun okuma medyanları arasındaki farkın yanılma düzeyinde anlamlı olduğu
görülmektedir (Z=-3.754, P<0.05). Aynı şekilde Tablo 31 incelendiğinde, öntest-sontest
yazma analizlerine göre öykü ile yapılan uygulama öncesi ve sonrasında grubun yazma
medyanları arasındaki farkın yanılma düzeyinde anlamlı olduğu anlaşılmaktadır (Z=4.711, P<0.05). Bu analiz sonuçları doğrultusunda sontestler dikkate alındığında TÖMER
2’de dört farklı öyküyle uygulama yapılan deney grubunun hem okuma hem de yazma
becerisi düzeyinde ilerleme gösterdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
149
Uygulamaların Yapıldığı TÖMER’lerdeki Kontrol Gruplarının Öntest-Sontest
Analizlerine Dair Bulgular
Çalışmanın bu kısmında sınıf ortamında öğretim malzemesi olarak öykü kullanılmayan
kontrol gruplarının öntest ve sontest okuma ve yazma puanlarını deneysel işlemin
yapıldığı iki TÖMER bazında ayrı ayrı analiz edilmiştir. Öncelikle kontrol gruplarının
öntest-sontest okuma ve yazma sonuçlarının normallik testi yapılmıştır. TÖMER 1’deki
kontrol grubunun analiz sonuçları Tablo 32’de gösterilmiştir.
Tablo 19. TÖMER 1 kontrol grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Kontrol Öntest Okuma
Kontrol Sontest Okuma
Kontrol Öntest Yazma
Kontrol Sontest Yazma
27
27
27
27
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.116
0.200
0.008
0.008
P
0.037
0.419
0.015
0.003
Normallik testleri incelendiğinde öntest okuma verilerinin normal dağılım göstermediği
(P<0.05), ancak sontest okuma verilerinin normal dağılım gösterdiği (P>0.05)
anlaşılmaktadır. Bu nedenle öntest-sontest arasındaki okuma dzüeyi farklılığının
anlamlılığını test etmek için Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi kullanılmıştır. Öntest yazma
ve sontest yazma verileri incelendiğinde her iki veri grubu normal dağılım
göstermediğinden (P<0.05), tekrar Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi’ne başvurulmuştur.
Testlerin analiz sonuçları Tablo 33 ve Tablo 34’te gösterilmektedir.
Tablo 20. TÖMER 1 kontrol grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
N
Kontrol Grubu Sontest Negatif Sıralar 8
0.109
PuanıKontrol Grubu Öntest Pozitif Sıralar 19
Puanı
Eşit
0
Toplam
27
Sıra
Ortalaması
15.31
13.45
Sıra
z
Toplamı
122.50
-1.602
225.50
P
150
Tablo 21. TÖMER 1 kontrol grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
N
Sıra
Ortalaması
10
9.50
Kontrol Grubu Sontest Negatif Sıralar
0.306
PuanıKontrol Grubu Öntest Pozitif Sıralar 12
Puanı
Eşit
5
Toplam
27
13.17
Sıra
Toplamı
95.00
z
P
-1.023
158.00
TÖMER 1’deki kontrol grubu öğrenenlerinin sontestte okuma ve yazma beceri
düzeylerinin anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğine ilişkin Wilcoxon İşaretliSıralar Testi sonuçları Tablo 33 ve Tablo 34’te verilmiştir. Tablo 33 incelendiğinde,
grubun öntest ve sontest okuma medyanları arasındaki farkın anlamlı olmadığı
görülmektedir (Z=-1.602, P>0.05). Benzer şekilde grubun öntest-sontest yazma analiz
sonuçlarına bakıldığında, Tablo 34’te görüleceği gibi grubun öntest-sontest yazma
medyanları arasındak istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı görülmektedir
(Z=-1.023, P>0.05). Yapılan bu analizler doğrultusunda TÖMER 1’deki öykü ile öğretim
yapılmayan kontrol grubunun önteste kıyasla sontestte okuma ve yazma becerisi
açısından ilerleme kaydetmediği sonucuna ulaşılabilir.
Aynı şekilde TÖMER 2’deki kontrol gruplarına ait verilerinin analiz edilebilmesi için
öncelikle normallik testi yapılmıştır. Tablo 29’de TÖMER 2’deki kontrol grubunun
öntest-sontest okuma ve yazma verileri normallik analizi sonuçları gösterilmiştir.
Tablo 22. TÖMER 2 kontrol grubu okuma ve yazma öntest-sontest puanlarının normallik testi
Gruplar
N
Kontrol Öntest Okuma
Kontrol Sontest Okuma
Kontrol Öntest Yazma
Kontrol Sontest Yazma
30
30
30
30
Kolmogorov-Smirnov
Z
0.200
0.174
0.003
0.000
P
0.191
0.089
0.001
0.000
Normallik testleri incelendiğinde öntest ve sontest okuma verilerinin normal dağılım
normal dağılım gösterdiği (P>0.05) anlaşılmaktadır. Bu nedenle öntest-sontest arasındaki
151
okuma düzeyi farklılığının anlamlılığını test etmek için Bağımlı Gruplar t Testi
kullanılmıştır. Öntest ve sontest yazma verileri incelendiğinde her iki veri grubu normal
dağılım göstermediğinden (P<0.05), Wilcoxon İşaretli-Sıralar Testi’ne başvurulmuştur.
Testlerin analiz sonuçları Tablo 35 ve Tablo 36’da gösterilmektedir.
Tablo 23. TÖMER 2 kontrol grubu öntest-sontest okuma puanlarının karşılaştırılması
Kontrol Grubu
Öntest Okuma
Sontest Okuma
Toplam
N
30
30
60
̅
𝐗
11.23
11.40
Ss
3.729
2.554
df
29
t
-.203
P
0.841
Bağımlı Gruplar t Testi analiz sonuçları incelendiğinde, kontrol grubunun okuma öntest
ve sontest verilerine ait ortalamalarda sontest lehine anlamlı bir farklılığın olmadığı
görülmektedir (t=-.203; P>0.05). Bu sonuca göre, deneklerin okuma becerisi yönünden
̅= 11.23) kıyasla son testte ( X
̅= 11.40), az miktarda ilerleme gösterdiği ancak
önteste ( X
bu ilerlemenin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Tablo 24. TÖMER 2 kontrol grubu öntest-sontest yazma puanlarının karşılaştırılması
Puanlar
Sıralar
Kontrol Grubu Sontest Negatif Sıralar
0.001
PuanıKontrol Grubu Öntest Pozitif Sıralar
Puanı
Eşit
Toplam
N
Sıra
Ortalaması
18
11.86
3
9
30
5.83
Sıra
Toplamı
213.50
z
P
-3.413
17.50
Tablo 37’deki analiz sonuçları incelendiğinde, kontrol grubu öğrenenlerinin öntestsontest yazma medyanları arasında anlamlı bir farklılığın olduğu (Z=-3.413, P<0.05),
ancak fark puanlarının sıra ortalaması ve toplamları dikkate alındığında, gözlenen farkın
negatif sıralar, yani öntest lehine olduğu görülmektedir. Analiz sonuçları genel olarak
değerlendirildiğinde TÖMER 2’deki okuma becerisi yönünden kontrol grubunun
ilerleme göstermediği, yazma becerisi yönünden ise öntest lehine ilerleme kaydettiği
sonucuna ulaşılmaktadır.
152
Öntest-Sontestte Uygulanan Forma Verilen Cevaplar İlgili Bulgular ve Yorum
Çalışmanın bu aşamasında araştırmacı tarafından hazırlanmış olan Okuduğunu Anlama
ve Yazma Formu’nun öncelikle ilk bölümü olan okuma kısmındaki 20 maddelik çoktan
seçmeli teste uygulama öncesi ve sonrasında deney grubunda soruları doğru cevaplayan
öğrenen sayılarının yüzdelik oranı hesaplanmıştır. Okuma bölümündeki her bir maddenin
doğru cevaplanma oranı Grafik 6’da gösterilmiştir.
Grafik 6. Okuma testi maddelerinin öntest-sontest doğru cevaplanma oranı
Çoktan Seçmeli Okuma Sorularına Verilen Cevapların Yüzde Oranları
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Okuma Ön Test Doğru Cevap
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
Okuma Son Test Doğru Cevap
Grafik 6 incelendiğinde, yüzde oranlarına bakılarak araştırmaya dâhil edilen deney
grubunun öntest ve sontestte hangi soruyu doğru cevaplayabildiği ve hangi soruyu
cevaplayamadığı
anlaşılmaktadır.
Bu
oranlara
göre,
öntestte
6.
maddedeki
“Aşağıdakilerden hangisi hırsız gencin mendil çalmak istemesinin nedenlerinden biri
değildir?”, 8. maddedeki “Öykünün sonunda sırasıyla ne oluyor?”, 9. maddedeki
“Öyküde ‘katıla katıla gülmek’ deyimi ne anlama gelmektedir?”, 11.maddedeki “Öyküde
geçen ‘Ve çapkın beni küçük parmağımdan yaraladı.’ cümlesindeki altı çizili sözcüğün
anlamı aşağıdakilerden hangisidir?”, 13. maddedeki “Ay ışığı dut yapraklarından süzülür,
153
odaya pare pare dökülürdü.” cümlesindeki altı çizili sözcükler ne anlama gelmektedir?”
ve 14. maddedeki “Öyküde geçen ‘üstüne ölü toprağı serpilmek’ sözüyle anlatılmak
istenen nedir?” sorusu dışındaki soruları deney grubundaki öğrenenlerin %50’si ve daha
fazlasının doğru cevapladığı anlaşılmaktadır.
Öğrenenlerin %50’den azının doğru cevapladığı bu altı madde incelendiğinde, “Öyküde
‘katıla katıla gülmek’ deyimi ne anlama gelmektedir?”, “Öyküde geçen ‘Ve çapkın beni
küçük parmağımdan yaraladı.’ cümlesindeki altı çizili sözcüğün anlamı aşağıdakilerden
hangisidir?”, “Ay ışığı dut yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü.’
cümlesindeki altı çizili sözcükler ne anlama gelmektedir?” ve “Öyküde geçen ‘üstüne ölü
toprağı serpilmek’ sözüyle anlatılmak istenen nedir?” sorularının sözcük anlamını
yokladığı, “Aşağıdakilerden hangisi hırsız gencin mendil çalmak istemesinin
nedenlerinden biri değildir?” sorunun öyküdeki mendil çalma eyleminin altında yatan
nedeni sorduğu ve “Öykünün sonunda sırasıyla ne oluyor?” sorusunda ise öykü sonunda
sırasıyla olan olayların sorulduğu görülmektedir. Bu soruların cevaplanma oranlarına
bakılarak, öğrenenlerin yarıdan fazalasının öyküde geçen bazı söz ve sözcüklerin
anlamını kestiremediği, öyküdeki olayın arkasında yatan nedeni tam olarak anlayamadığı
ya da hatırlayamadığı ve öykünün sonunda gerçekleşen olayları sırasıyla hatırlayamadığı
sonucuna ulaşılabilir.
Sontest sonuçlarına bakıldığında ise 2. maddedeki “Öyküdeki baş kişi kimdir?”, 13.
maddedeki “Ay ışığı dut yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü.”
cümlesindeki altı çizili sözcükler ne anlama gelmektedir?”, 14. maddedeki “Öyküde
geçen ‘üstüne ölü toprağı serpilmek’ sözüyle anlatılmak istenen nedir?” ve 19. maddedeki
“Efendim, hapishanede yatsın akıllansın.” cümlesindeki altı çizili sözle anlatılmak
istenen nedir?” soruları dışında grupların doğru cevaplama oranlarının %50’nin altına
düşmediği görülmektedir.
Bu sonuca göre, sontestte öğrenenlerin yarıdan fazlası öykü baş kişisi sorusu ile ilgili soru
ile “pare pare”, “üstüne ölü toprağı serpilmek” ve “akıllanmak” ifadelerinin anlamının
sorulduğu soruları doğru cevaplayamamıştır. Bu oranlar ışığında, sontestte öntestten
farklı olarak “Öyküdeki baş kişi kimdir?” ve “Efendim, hapishanede yatsın akıllansın.”
cümlesindeki altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir?” sorularının doğru cevaplanma
oranının düştüğü gözlenmektedir.
154
Ayrıca Grafik 6’daki yüzdelik oranları göre, deney grubundaki öğrenenlerin %85’inin 3.
maddedeki “Aşağıdakilerden hangisi hırsızın fiziki özelliklerindendir?”, 18. maddedeki
“Öyküde geçen ‘Kapının önünden birkaç kişi acele acele geçtiler.’ cümlesindeki altı çizili
sözcüklerin anlaı nedir?” ve “Öyküde geçen ‘mendil’ sözcüğü ne demektir?” sorularını
doğru cevapladığı görülmektedir. Bu bulguya göre, öğrenenler öyküdeki baş kişinin fiziki
özelliklerini ve sözcük anlamı istenen sözcüklerin anlamını anlayarak cevaplamıştır.
Öntestte yanlış cevaplanma oranı en yüksek olan 9. maddedeki “Öyküde geçen ‘katıla
katıla gülmek’ deyimi ne anlama gelmektedir?” sorusu, önteste kıyasla sontestte daha çok
öğrenen tarafından doğru cevaplanmıştır. Deyim anlamı sorulan bu soruyu sontestte
öğrenenlerin bağlamsal anlamdan yola çıkarak doğru cevapladığı düşünülmektedir. Aynı
şekilde öntestte yanlış cevaplanma oranı daha yüksek olan 13. maddeki “Ay ışığı dut
yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü.’ cümlesindeki altı çizili sözcükler ne
anlama gelmektedir?” sorusu ve 14. maddedeki “Öyküde geçen ‘üstüne ölü toprağı
serpilmek’ sözüyle anlatılmak istenen nedir?” sorusu da sontestte daha çok öğrenen
tarafından doğru cevaplanmıştır. Ayrıca tabloya göre, sontestte en çok yanlış cevaplanan
sorunun “Efendim, hapishanede yatsın akıllansın.” cümlesindeki altı çizili sözle
anlatılmak istenen nedir?” maddesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu soruda sorulan sözcük
anlamını cümle içindeki anlamından yararlanarak doğru cevaplayan öğrenen sayısının az
olduğu fark edilmektedir.
Formun okuma bölümü ile ilgili incelemeler yapıldıktan sonra yazma bölümündeki 2 açık
uçlu soruya araştırmacı tarafından hazırlanan puanlama anahtarındaki beş ölçüt olan
içerik, düzen, sözcük bilgisi, dil bilgisi ve yazım ve noktalama ölçütlerine göre 4 tam
puan ve 3 puan alan deney grubundaki öğrenenlerin sayıları hesaplanmıştır. Toplam
sayılar Grafik 7 ve Grafik 8’de gösterilmiştir.
155
Grafik 7. Öntestte yazma sorularına ölçütlere uygun şekilde cevap veren öğrenen sayıları
34
35
30
34
31
28
27
25
25
23
20
15
31
27
25
23
1819
23
Yazım
19
15
13
19
15 16
Dil bilgisi
Sözcük
10
Düzen
5
İçerik
0
Soru 1
Soru 2.1.
Soru 2.2.
Soru 2.3.
Grafik 7 incelendiğinde, öntestte formun yazma bölümündeki ilk soruya 34 öğrenenin
içerik ölçütüne göre, 28 öğrenenin ise yazı düzeni ölçütüne göre uygun şekilde yazdığı
anlaşılmaktadır. Öyküde merakın artığı önemli kısımlardan biri olan “Halbuki o, yine
geldiği gibi bomboş, sessiz sedasısz pencereden sıyrılıp gitti. Bu anda da bir dal çıtırtısı
işittim. Düşmüştü. Aşağıya indiğim zaman başına kapıcıyla beraber birkaç kişi
birikmişlerdi.” paragrafı verilerek ilk soru oluşturulmuştur. İlk soruyu dil bilgisi ölçütüne
uygun şekilde cevaplayan öğrenen sayısının diğer ölçütlere uygun şekilde yazan kişi
sayısıyla kıyaslandığında daha az olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu açıdan, cümle
tamamlama sorusunu içeren ve öğrenenlerin yaratıcılığını test eden ilk sorunun dil bilgisi
açısından daha az öğrenen tarafından doğru cevaplandığı görülmektedir.
Yazma bölümünün ikinci sorusu olan öykü özetleme kısmındaki öykünün giriş bölümünü
özetleyen öğrenen sayısı incelendiğinde ilk soruda olduğu gibi bu kısımda da içerik
ölçütüne uygun şekilde yazı yazan öğrenen sayısının diğer ölçütlere kıyasla daha fazla
olduğu fark edilmektedir. İlk sorunun cevaplanma sayısında olduğu gibi bu soruda da
içerik dışındaki diğer ölçütlere uygun şekilde yazı yazan öğrenen sayısının az olduğu
anlaşılmaktadır. İkinci yazma sorusunun ikinci alt bölümü olan öykünün gelişme
156
bölümünün özetlenmesi sorusunu daha önceki sorularda olduğu gibi diğer ölçütlere
kıyasla içerik ölçütüne uygun şekilde yazan öğrenen sayısının daha çok olduğu
gözlenmektedir. Bu kısımda da az sayıda öğrenenin dil bilgisi ölçütüne uygun şekilde
yazı yazdığı sonucuna ulaşılmaktadır. İkinci yazma sorusunun üçüncü alt sorusu olan
sonuç bölümü özetleme kısmında diğer ölçütlere kıyasla önceki soruya yakın sayıda
öğrenen tarafından içerik ölçütüne uygun şekilde cevap yazıldığı anlaşılmaktadır. Daha
önceki sorulara yazılan cevaplarda olduğu gibi bu kısımda da dil bilgisi ölçütüne uygun
şekilde yazan öğrenen sayısının az olduğu görülmektedir. Bu sonuçlardan hareketle, üç
kısımdan oluşan özetleme sorusunun diğer ölçütlere kıyasla içerik yönünden daha uygun
şekilde yanıtlandığı fark edilmektedir.
Grafik 8. Sontestte yazma sorularına ölçütlere uygun şekilde cevap veren öğrenen sayıları
38
40
35
35
32
3030
30
25
22
34
30
29
28
26
24
20
28
28
27
24
19
24 25
20
Yazım
Dilbilgisi
15
Sözcük
10
Düzen
İçerik
5
0
Soru 1
Soru 2.1.
Soru 2.2.
Soru 2.3.
Yazma bölümünün sontest uygulama sonuçları değerlendirildiğinde, Grafik 8’de ilk
soruya içerik, sözcük bilgisi ve yazım ve noktalama ölçütlerine uygun şekilde cevap
yazan öğrenen sayısının önteste kıyasla artmış olduğu görülmektedir. Ayrıca yazı düzeni
açısından önteste göre uygun şekilde cevap yazan öğrenen sayısının daha fazla olduğu da
anlaşılmaktadır. İkinci sorununun ilk alt sorusuna tüm ölçütlere uygun şekilde cevap
veren öğrenen sayılarında artış olduğu gözlenmektedir. Bu artış öykülerle yapılan ders içi
157
uygulama sonrasında daha fazla öğrenenin yazma becerisinin ilerlediğini göstermektedir.
İkinci sorunun ikinci kısmına ölçütlere uygun şekilde cevap yazan öğrenen sayısında da
artışın olduğu görülmektedir. İkinci sorusunun son kısmı incelendiğinde ise ölçütlere
uygun şekilde cevaplama sayısında artış olduğu anlaşılmaktadır.
Okuduğunu Anlama ve Yazma Formu’nun okuma ve yazma bölümleri ile ilgili başarı
oranları ve öğrenen sayılarını gösteren yukarıdaki tüm grafikler değerlendirildiğinde, her
iki bölümdeki soruların doğru cevaplanma oranlarında önteste oranla sontestte daha fazla
artış olduğu görülmektedir. Okuma bölümündeki soruların doğru cevaplanma oranındaki
artış öğrenenlerin uygulama sonrasında okuduğunu anlama becerilerinde daha çok
ilerleme olduğunu gösterirken, yazma bölümü sorularına araştırmacı tarafından
geliştirilen puanlama anahtarındaki ölçütlere göre uygun şekilde cevap veren öğrenen
sayısının sontestte artması öykü ile gerçekleştirilen sınıf içi okuma ve yazma
etkinliklerinin
yazma
becerisinin
gelişimi
açısından
olumlu
etki
yarattığını
göstermektedir.
5.3. TARTIŞMA
Çalışmanın deneysel süreci sonucunda elde edilen veriler analiz edildiğinde, denel işlem
sonrasında deney grubu puanları ile kontrol grubu puanları arasında istatistiksel açıdan
anlamlı farklılık bulunmuştur. Deney grubunda öğretim malzemesi olarak dört farklı
öykü ile yürütülen sınıf içi uygulamalar sonrasında grubun okuma ve yazma becerisi
düzeyinde ilerleme görülürken (bk. Tablo 14, Tablo 15, Tablo 17, Tablo 18), sınıf içi
uygulamalarda öykü kullanılmadan ders müfredatına ve ders kitabına dayalı olarak
uygulamaların yürütüldüğü kontrol grubunda bu iki beceri düzeyinde ilerleme olmadığı
anlaşılmıştır (bk. Tablo 20, Tablo 21, Tablo 23, Tablo 24).
Analiz sonuçlarından elde edilen bulgular ile yabancı dil öğretiminde öykünün
öğrenenlerin dil becerilerinin gelişimine katkı sağladığını gösteren çalışmalarda elde
edilen bulgular karşılaştırılarak incelenmiştir. Pourkalhor ve Kohan (2013) çalışmasında
deneysel yöntem kullanarak öykü yoluyla deney grubu öğrenenlerinin okuma becerisinde
ilerleme olduğunu ortaya koymuştur. Benzer şekilde, Yeasmin ve diğerleri (2011) öykü
158
ile sınıf içi uygulamalar yapmış ve öğrenenlerin dil becerilerinde ilerleme olduğu
sonucuna ulaşmıştır. Dikici çalışmasında (2013) belli bir süre boyunca öğrenenlere farklı
öyküler okutulduğunu ve öğrenenler tarafından yanıtlanan anket ve görüşme sonuçlarına
göre, öğrenenlerin okuma becerisinde gelişim görüldüğü ifade etmiştir. Vural’ın (2013)
çalışmasında, deney grubunda bulunan öğrenenlerin öyküler yardımıyla dil becerilerinde
gelişim olduğu belirtilmiştir. Kharaghani’nin (2013) çalışmasında deney grubundaki
öğrenenlerin okuma becerisinin gelişim gösterdiği anlaşılmıştır.
Yabancı dil öğretiminde özgün öykünün dil becerilerine katkısına dair yapılan deneysel
çalışmalarda olduğu gibi bu çalışmada da farklı öykülerle sınıf içi uygulamalar
gerçekleştirilen deney grubu öğrenenlerinin okuma ve yazma becerisi düzeyinde artış
görülmüştür. Öntest-sontest okuma ve yazma puanları arasında deney grubu lehine
anlamlı bir farklılık vardır (bk. Tablo 10, Tablo 12). Bu sonuca göre, öğretim aracı olarak
farklı öykülerin kullanıldığı deney grubu öğrenenleri sontestte okuduğunu anlama ve
yazma puanlarını artırarak istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermiştir. Sınıf içi
uygulamalarda öğretim aracı olarak öykünün kullanılmadığı kontrol grubu öğrenenlerinin
okuma ve yazma öntest-sontest puanları arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Dolayısıyla,
deney grubunda yürütülen deneysel işlem tamamlandığında, kontrol grubu öğrenenlerinin
okuma ve yazma beceri düzeylerinde artış görülmemiştir. Bu gruptaki öğrenenler
belirtilen beceri alanlarında ilerleme göstermemiştir.
Araştırma bulgularına göre, sınıf içi etkinliklerde öğretim malzemesi olarak farklı öyküler
kullanıldığında bu malzemelerin kullanılmadığı sınf içi etkinliklere göre daha etkili ve
verimli olduğu söylenebilir. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öykülerin özgün şekli
kullanıldığında deney grubu öğrenenlerinin okuma ve yazma becerisi düzeyinde kontrol
grubundaki öğrenenlerin beceri düzeyi ile kıyaslandığında fark olduğu hipotezi
doğrulanmıştır. Böylece, farklı dillerin öğretiminde katkılar sağladığı ifade edilen
öykünün YDTÖ’de de temel dil becerilerinin gelişimine katkı sağladığı ortaya
konmuştur.
159
SONUÇ VE ÖNERİLER
Yabancı dil öğretimi gerçekleştilirken öğrenenlerin günümüz küresel toplumunda ve yeni
sosyal çevrelerinde sosyal ilişkiler kurabilmeleri ve yabancı dili doğru ve anlamlı bir
şekilde kullanabilmeleri hedeflenmektedir. Türkiye’deki birçok yüksek öğretim
kurumunda bu hedefi gerçekleştirme amacı güden ve yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminin yürütüldüğü TÖMER’ler, farklı ülkelerden gelip ön lisans, lisans, yüksek
lisans, doktora düzeyinde eğitim ve öğretim hayatlarına devam etme isteği olan ve farklı
nedenlerle ülkemizde yaşama ve iletişim kurma durumunda olan öğrenenlerin tercih ettiği
önemli dil öğretim merkezleridir. Uluslararası ilişkilerin günden güne artmakta olduğu
çağımızda Türkçeyi öğretmek içi açılan bu öğretim merkezleri öğrenenlerin Türkçeyi dört
temel dil becerisi düzeyinde geliştirebilmesine yardımcı olmaktadır.
Çalışmada, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yürütüldüğü TÖMER’lerde ders
kitabına ek olarak kullanılabilecek öğretim malzemesi eksikliği göz önünde
bulundurularak, AOÖÇ (2013) doğrultusunda Türkçeyi yabancı bir dil olarak öğrenen B2
düzeyindeki kişilerin okuma ve yazma kazanımları incelenmiştir. Bu doğrultuda, bu
öğrenenlerin okuma ve yazma becerisini geliştirmek amacıyla sınıf ortamında öğretim
malzemesi olarak dört farklı öykü kullanılmış ve bu ek malzemenin öğrenenlerin söz
konusu becerilerinin gelişimine katkısına yönelik deneysel bir araştırma yapılmıştır.
Çalışma için öncelikle alanyazın taraması yapılmış ve YDTÖ alanında ek öğretim
malzemesi olarak özgün öykü yardımıyla uygulamalı çalışmaların yapılmadığı tespit
edilmiştir. Çalışmada TÖMER B2 düzeyindeki deney grubu ve kontrol grubu
öğrenenlerinin araştırmacı tarafından geliştirilen Okuduğunu Anlama ve Yazma
Formu’na öykü ile gerçekleştirilen sınıf içi uygulama öncesi ve sonrasında cevap
vermeleri istenmiştir. Nicel araştırma yöntemlerinden deneysel yöntem doğrultusunda
öntest-sontest şeklinde yürütülen araştırma çalışmalarının verileri istatistiksel olarak test
edilmiş ve öğrenenlerin okuma ve yazma becerisi gelişimine ilişkin bulgular elde
edilmiştir. Ayrıca, çalışma ile öğreticilerin ek malzeme olarak öykü kullanmak
istediklerinde dikkat etmeleri gereken ölçütleri içeren, araştırmacı tarafından
oluşturulmuş bir Öykü Seçim Formu da sunulmuştur.
160
Çalışmada B2 düzeyindeki öğrenenler için yürütülen sınıf içi uygulamalarda öykünün
özgün şeklinin kullanılmasıyla çeşitli katkılar sağlanabileceği savunulmuştur. Bu
bağlamda, temel dil beceri düzeylerini ilerleme kaydederek bağımsız dil kullanımı olarak
nitelendirilen B2 düzeyindeki öğrenenlerin Türk Edebiyatı’ndan çeşitli öyküler
yardımıyla dil bilgisi, sözcük bilgisi, yazım ve noktalama gibi birçok bilgi alanında
okuma ve yazma temelinde girdi elde edebileceği öngörülmüş ve yapılan ders içi
uygulamalar sonucunda elde edilen veriler ve bulgular ışığında aşağıdaki sonuçlara
ulaşılmıştır.
Sonuçlar
1. Okuma ve yazma beceri düzeyi açısından deney ve kontrol gruplarının öykü ile yapılan
uygulama öncesindeki ve sonrasındaki sonuçlar kıyaslandığında, öntest verileri
arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunamamışken, sontest verileri
arasında her iki beceri ayrı ayrı incelendiğinde, istatistiksel açıdan anlamlılık
bulunmuştur. Bu durum, deney gruplarında öykü ile gerçekleştirilen öğretimin
öğrenenlerin okuma ve yazma becerisi gelişimini olumlu yönde etkilediğinin
göstergesidir.
2. Dört farklı öyküyle ders içi etkinlikler yapılan deney gruplarının kendi içindeki öntest
ve sontest sonuçları karşılaştırıldığında, öntest-sontest okuma ve yazma puanları
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür. Ayrıca, kontrol
gruplarının kendi içindeki öntest ve sontest okuma ve yazma puanları
karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılığın olmadığı anlaşılmıştır. Bu durum, deney
grubunda müfredata ve ders kitabına dayalı öğretim faaliyetlerine ek olarak öykü ile
gerçekleştirilen, etkinliklerin okuma ve yazma becerisi gelişimini olumlu yönde
etkilediği sonucunu göstermiştir.
3. Deney grubundaki öğrenenlerin çoktan seçmeli okuma sorularına doğru cevap verme
oranları incelendiğinde “Öyküdeki baş kişi kimdir?”, “Öykünün sonunda sırasıyla ne
oluyor?”, “Öyküde geçen ‘katıla katıla gülmek’ deyimi ne anlama gelmektedir?”, “Ay
ışığı dut yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü. cümlesindeki altı çizili
sözcükler ne anlama gelmektedir?”, “Öyküde geçen ‘üstüne ölü toprağı serpilmek’
sözüyle anlatılmak istenen nedir?”, “Bu avucunun içinden bir ipekli mendil su gibi
161
fışkırdı’” cümlesindeki altı çizili sözcükler ile anlatılmak istenen nedir?”, “Efendim,
hapishanede yatsın akıllansın. cümlesindeki altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir?”
sorularının doğru cevaplanma oranının sontestte artmadığı anlaşılmıştır. Sontestte
cevaplanma oranındaki artış olmayan bu yedi sorudan ikisi hatırlama düzeyindeki
soruları içerirken, beş soru sözcük anlamı ile ilgili bilgi düzeyindeki soruları
içermektedir. Bu durum öğrenenlerin yeni sözcüklerin anlamını cümle içindeki
kullanımına göre tahmin etmede zorlandığını göstermiştir. Bu yedi madde dışında
kalan diğer on üç okuma sorusunun doğru cevaplanma oranının sontestte artış
gösterdiği anlaşılmıştır. Soruları yanlış cevaplama oranları incelendiğinde, “Ay ışığı
dut yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü. cümlesindeki altı çizili
sözcükler ne anlama gelmektedir?”, “Öyküde geçen ‘üstüne ölü toprağı serpilmek’
sözüyle anlatılmak istenen nedir?”, “Bu avucunun içinden bir ipekli mendil su gibi
fışkırdı’” cümlesindeki altı çizili sözcükler ile anlatılmak istenen nedir?” ve “Efendim,
hapishanede yatsın akıllansın.’ cümlesindeki altı çizili sözle anlatılmak istenen nedir?”
soruları dışında kalan on altı sorunun yanlış cevaplanma oranında önteste kıyasla
sontestte düşüş olduğu görülmüştür. Bu durum, öğrenenlerin sontestte soruları daha
anlayarak cevapladığını göstermiştir. Yanlış cevaplanma oranı sontestte yükselen bu
dört maddenin sözcük anlam ile ilgili soruları içerdiği fark edilmiştir. Bu durum B2
düzeyindeki öğrenenlerin bazılarının yeni sözcüklerin anlamını cümle ya da bağlam
içinde tahmin ederken zorlandığının göstergesidir.
4. Deney grubundaki öğrenenlerin açık uçlu yazma sorularına verdiği cevaplar
incelendiğinde, yazma sorularına içerik ölçütüne uygun şekilde cevap veren öğrenen
sayısının dil bilgisi, sözcük bilgisi, yazı düzeni ölçütleri açısından daha çok olduğu
görülmüştür. Bu sorulara sontestte verilen yanıtlar dikkate alındığında, öğrenen
sayısında içerik ölçütüne ek olarak, sözcük bilgisi, yazım ve noktalama, yazı düzeni
ölçütleri açısından da artış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla, öğrenen
sayısının dil bilgisi ölçütü açısından önteste kıyasla artış gösterdiği ancak bu artışın
diğer ölçütlere göre daha az olduğu fark edilmiştir. Bu durum öğrenenlerin dil bilgisi
açısından daha çok pratik yapması gerektiğini düşündürmektedir.
162
5. Grupların öntest ve sontest okuma ve yazma sonuçları dikkate alındığında, okuma
becerisi gelişimi açısından deney grubundaki öğrenenlerin ilerleme gösterdiği
anlaşılmıştır. Öğrenenlerin yanlış cevapladığı okuma sorularının daha çok sözcük
anlamı ile ilgili olduğu ve hatırlama düzeyşndeki soruların doğru yanıtlanabildiği
görülmüştür. Yazma becerisi gelişimi açısından bakıldığında, öğrenenlerin özellikle
ilk yazma sorusundaki cümlelerin devamını yazma kısmına cevap yazdıkları, özetleme
yaparken zorluk yaşadıkları görülmüştür. Bu durum, öğrenenlerin kendi fikirleriyle
yazma çalışmalarına katılmaktan daha çok zevk aldığı sonucunu doğrulamaktadır.
Sonuç olarak bu çalışmada yazınsal türlerden biri olan öykünün, özgün şekliyle B2
düzeyindeki öğrenenlerin okuma ve yazma becerisinin gelişimine katkı sağlayabileceği
savunulmuştur. Bu doğrultuda, ders içi uygulamalarda kullanılacak öyküler araştırmacı
tarafından oluşturulmuş olan Öykü Seçim Formu’ndaki ölçütlere göre seçilmiş ve deney
ve kontrol grupları ile yapılan öntest sonrasında, deney grubunda ders içi okuma ve yazma
temelli etkinliklerde kullanılmıştır. Öntest ve sontest sonuçları test edilerek sınıf
ortamında ek bir öğretim malzemesi olarak kullanılan özgün öykünün okuma ve yazma
becerisi geliştirmede kullanılabileceği istatistiksel analiz sonuçları ile kanıtlanmıştır.
Çalışmanın istatistiksel analizleri sonucunda varılacak sonuç şu şekilde özetlenebilir:
Türk Edebiyatı’nın önemli yazınsal türlerinden biri olan öykü yabancı dil olarak Türkçe
öğretiminde özgün şekilde bir öğretim malzemesi olarak kullanıldığında, B2 düzeyindeki
öğrenenlerin okuma ve yazma becerisi gelişimine katkı sağlanabilmektedir. Öğretim
ortamında sağlanan bu katkının, okul dışında da öğrenen tarafından bireysel olarak
okunabilen bu öğretim malzemeleri ile sürdürülebileceği düşünülmektedir.
Öneriler
Yabancı dil öğrenen kişilerin genel olarak dil becerilerini geliştirmek, özelde ise hedef
dildeki iletişim becerilerini geliştirerek iletişim kurabilmelerini sağlamak amacıyla
TÖMER’lerde çalışmakta olan öğreticiler sınıf ortamında çeşitli öğretim malzemeleri
kullanmaktadır. Bu malzemelerin başında yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla
yazılmış ders kitapları gelmektedir. Öğreticilerin Türkçe öğretiminin gerçekleştirildiği
sınıf ortamlarını ders kitabına ek olarak öğrenenlerin anlama ve anlatma, başka bir deyişle
üretici ve pasif becerilerini geliştirebilmesine yardımcı olabilecek ek öğretim araçları ile
163
zenginleştirilebileceği açıktır. Ancak, öğreticilerin belli ders müfredatına ve ders kitabına
göre öğretimi yürütme zorunluluğu ve bu tür ek öğretim malzemelerinin ve ilgili
etkinliklerin önceden hazırlanma gerekliliği nedeniyle öğrenenler sınıf ortamında
geleneksel öğretim yöntemleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, öğretimin
tekdüze olmasına ve öğrenenlerin sıkılmasına sebep olmaktadır.
Dersi tekdüzelikten kurtarmak ve öğrenenlerin derse daha aktif bir şekilde katılmasını
sağlamak için öğreticilerin ders içi etkinlikleri çeşitli ek öğretim araçları ile
zenginleştirmesi öğrenenler açısından çeşitli faydalar sağlayacaktır. Bu katkılar
yabancılara Türkçe öğretimi ders kitaplarında yeri olmayan ya da çok az yeri olan ve Gazi
Üniversitesi TÖMER’in Yabancılar için Türkçe (B2-Orta Düzey) ve Yunus Emre
Enstitüsü’nün Yedi İklim Türkçe (B2) ders kitaplarında olduğu gibi sadeleştirilmiş ya da
özet şekli bulunan yazınsal türlerin özgün şekilde ek malzeme olarak kullanılması ile
sağlanabilecektir. Yazınsal türler arasında kısa oluşuyla sınırlı bir süre içerisinde
yürütülen ders içi etkinliklere oldukça uygun öğretim malzemeleri olarak görülen
yazınsal türler öykülerdir. Bu ek öğretim malzemeleri sayesinde, Türkçeyi yabancı dil
olarak öğrenen kişilerin dört dil becerisinin gelişimi de desteklenebilir. Nitekim sınıf
ortamında öyküler aracılığıyla öğrenenlerin kurmaca metnin kurgu orijinalliğini
tatmasına imkân tanınabilir ve öğretim daha eğlenceli hale getirilebilir. Dolayısıyla, farklı
öykülerle karşılaşan öğrenenlerin dil becerisi özelde okuma ve yazma becerisi
geliştirilebilir. Çalışmada yürütülen denel işlem, deneysel uygulama sonucunda elde
edilen verileri ve bulgular göz önünde bulundurularak araştırma sonuçları, öyküler ve
ileride yapılabilecek çalışmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
A. Araştırma Sonuçlarına İlişkin Öneriler
1. YDTÖ’de öykülerin ders malzemesi olarak özgün şekilde kullanımının okuma ve
yazma becerisi gelişimi açısından katkı sağlayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
2. Okuma derslerinde okunan metnin anlaşılabilmesi, hedef dilde özetlenebilmesi
amaçlanmalı, öğrenenlerin hedef dilde özgün metnin özetini yazabilme becerisinin
gelişimi hususuna önem verilmelidir.
164
3. Okunan öykü metninin sonuç kısmında yer alan en dikkat çekici cümlelerin öğrenenler
tarafından tamamlanması istenerek öğrenenlerin yaratıcı yazma becerilerini
geliştirmelerine katkıda bulunulmalıdır.
4. Öğrenenlerin okunan öyküdeki kişi davranışları ve olaylar arasındaki neden-sonuç
ilişkisini fark etmesi sağlanmalı, yorumlama ve çıkarım yapma gibi üst düzey düşünme
becerilerinin gelişimine yardımcı olunmalıdır.
5. Öğrenenlerin kolayca ulaşabilmesi için sınıf ortamında bir öykü kitaplığı
oluşturulmalı, öğrenenlerin farklı türdeki öyküleri okuyarak okuma ve yazma becerisi
gelişimi için girdi elde etmesine olanak tanınmalıdır.
B. Öğretim Malzemesi Olarak Kullanılan Öyküye İlişkin Öneriler
1. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin yürütüldüğü sınıf ortamında kullanılması
düşünülen öyküler daha çok öğrenenlerin eylemleri zihninde canlandırabilmesine
imkân tanıyan olay öyküsü türünde olmalıdır. Bu öykü türünün dışında anlaşılır, akıcı
bir dille yazılmış durum öykülerine de yer verilerek öğrenenlerin yabancı dilde
yazılmış farklı türdeki öyküler ile karşılaşması da sağlanabilir.
2. Hedef dilin gerçek yaşam modellerini sunan öyküler seçilmeli ve öğrenenlerin sık
kullanılan deyimler ve söz kalıplarını fark ederek bu ifadeleri anlamasına ve günlük
yaşamda kullanabilmesine yardımcı olunmalıdır.
3. Olayların çözümlendiği sonuç bölümüne kadar öğreneni meraklandıran unsurlara
sahip olan öyküler tercih edilmeli ve öğrenenlerin yaratıcı yazma becerisi de bu
unsurlar yardımıyla geliştirilmelidir.
4. Giriş (serim), gelişme (düğüm) ve sonuç (çözüm) bölümleri mevcut olan öyküler
seçilmeli ve öğrenenlerin bu üç bölümü ayırt edebilmesi sağlanarak anlama ve yazma
becerisi gelişimleri desteklenmelidir.
5. Teklifsiz dil örneklerini içeren, Türkçenin ağız özelliklerini yansıtan ve kullanımdan
kalkan sözcükler içeren öykü kitapları ve öyküler sınıf ortamına getirilmemeli,
öğrenenlerin Türkçenin doğru şeklini yansıtan öykülerle karşı karşıya gelmesi
sağlanmalıdır.
165
6. Akıcı bir anlatımla yazılmamış, karşılıklı konuşmaları barındırmayan, olaylar, öykü
bölümleri ve öykü unsurlarının belirgin olmadığı ve sayfa sayısı açısından uzun olan
öyküler öğrenenlere sıkıcı geleceğinden bu tür öyküler sınıf ortamında öğretim amaçlı
kullanılmamalıdır.
7. Çalışmada seçim ölçütleri doğrultusunda belirlenen öykülerin farklı yüksek öğretim
kurumlarındaki TÖMER’lerde, B2 düzeyindeki öğrenenlere de okutulabileceği
düşünülmektedir.
8. Öntest-sontestte okutulan İpekli Mendil adlı öyküye göre hazırlanan Okuduğunu
Anlama ve Yazma Formu, farklı öykülerin yapısal özelliklerinden yararlanılarak farklı
şekilde geliştirilebilir.
9. Araştırmacı tarafından sınıf içi etkinliklerde kullanılan öyküler öğrenenlerin dinleme
ve konuşma becerisinin gelişimine katkı sağlayacak şekilde öğreticiler tarafından sınıf
ortamında kullanılabilir.
10. Bu çalışmada farklı öyküler ile yapılan ders içi uygulamalar için etkinlik planları ve
çalışma kağıtları mevcuttur. Özgün öykülerin kullanımı düşünüldüğünde öğreticiler
tarafından bu planlar ve etkinlik kağıtlarından yararlanılabilir. Bu sayede öğreticilerin
ders öncesinde hazırlık yapma gereksinimi giderilebilir.
11. Araştırmacı tarafından okunan ve seçim formu doğrultusunda incelenen öykü
kitaplarından Esendal’ın Mendil Altında (2017) adlı kitabındaki Hayat Ne Tatlı adlı
öykü, aynı yazarın İhtiyar Çilingir (2015) adlı kitabındaki aynı başlığa sahip olan
öykü, Ömer Seyfettin Bütün Eserleri 5 (2014) adlı öykü kitabındaki Yeni Bir Hediye
adlı öykü, Abasıyanık’ın Mahalle Kahvesi (2012c) ve Semaver (2012b) adlı
kitaplarındaki aynı başlıklara sahip olan öyküler, Seçme Hikayeler (2012d) adlı
kitaptaki Abasıyanık’ın Hişt Hişt adlı öyküsü, Melisa Kesmez’in Bazen Bahar (2015)
adlı öykü kitabındaki öyküler, Tanzimattan Günümüze Türk Öykü Antolojisi (1994)
adlı kitapta yer alan Yaşar Kemal’in Kalemler adlı öyküsü, Adalet Ağaoğlu’nun Savun
Sevdam Sen Savun adlı öyküsü, Nezihe Meriç’in Gül Yaprağının Pembe Sesi adlı
öyküsü ve Oğuz Atay (1984)’ın Korkuyu Beklerken adlı kitabındaki Unutulan adlı
öykü özgün şekliyle sınıf dışında okunmaları için TÖMER’lerde çalışan öğreticiler
tarafından öğrenenlere verilebilir. Böylece, öğrenenlerde hedef dilde okuma zevki ve
isteği sağlanırken, okuma ve yazma becerisi gelişimine de katkı sağlanabilir.
166
12. Öğrenenlerin B2 düzeyinden daha önce öğrendiği belirli geçmiş zaman konusunun
kalıcılığının sağlaması hususunda öntest ve sontestte kullanılan İpekli Mendil adlı
öykünün kullanılabilecek bir öğretim malzemesi olduğu düşünülmektedir.
C. İlgili Çalışmalara İlişkin Öneriler
1. B2 dil yeterlik düzeyindeki öğrenenlerin çok sayıda farklı öyküler ile karşılaşması
sağlanarak, okuma ve yazma becerisi gelişimi test edilmelidir.
2. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde öykü ile sınıf ortamında gerçekleştirilen
uygulamaların öğrenenlerin beceri gelişimi açısından olumlu yönde etkiye sahip
olduğu gerçeği, konuşma ve dinleme becerisi gelişimine katkı sağlamak için söz
konusu becerilerin temelinde yapılacak uygulamalı çalışmalar ile desteklenmelidir.
167
KAYNAKÇA
Absullah, T ve Azma Abu Bakar, N. (2011). A Study on Second Language Learners’
Perception of Using Short Story in Learning English. Journal of Science &
Mathematics Education (unpublished), 1-8. Erişim adresi: http://eprints.utm.my/id
/eprint/11947/
Aksoy, B. (2006). A Comparative Study of Teaching Vocabulary in and out of Context at
School of Foreign Languages at Selçuk University, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk
Üniversitesi, Konya.
Aktaş, Ş. ve Gündüz, O. (2016). Yazılı ve Sözlü Anlatım Okuma-Dinleme KonuşmaYazma. Ankara: Akçağ Yayınları
Al-Jamal, D. ve Al-Hawamleh, M. & Al-Jamal, G. (2013). An Assessment of Reading
Comprehension Practice in Jordan. Jordan Journal of Educational Sciences, 9 (3),
335-344. Erişim adresi: https://www.researchgate.net/publication/306323756
Allen, M. J. (2008). Developing and Using Rubrics for Assessing Grading and Improving
Student Learning. SACS-COC Summer Institute, 1-16. Erişim adresi:
http://ira.aua.am/files/2012/04/Developingand-Using-Rubrics-for-Assessing.
Andaç, F. (2014). Öykü Yazmak Hikâye Anlatmak. İstanbul: Ceres Yayınları.
Anderson, H. ve Styles, M. (2000). Teaching Through Texts, London: Routledge.
Anderson, J. C. (1990). Testing Reading Comprehension Skills. Reading in a Foreign
Language, 6 (2), 425-438. Erişim adresi: https://eric.ed.gov/?id=EJ423144
Arak, H. (2013). Y. Şahin (Ed.) Yabancı Dil Öğretiminde Edebiyatın Yeri. (s.1-15).
Eğitim Kitapevi.
Arıkan, R. (2017). Araştırma Yöntem ve Teknikleri. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Arslanoğlu, İ. (2016). Bilimsel Yöntem ve Araştırma Teknikleri Ders Notları. Ankara:
Gazi Kitabevi.
Aşcı, Yasemin. (2019). [Çalışma kâğıtları, Fotoğraflar]. Türkiye.
Atılgan, H. (2017). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme. Hakan Atılgan (Ed.), Eğitimde
Ölçme ve Değerlendirme içinde (s.259-276). Ankara: Anı Yayıncılık.
August, D. ve Shanahan, T., (2008), Developing Reading and Writing in SecondLanguage Learners, NY: Routledge.
Axford, B., Harders, P. ve Wise, F. (2009), Scaffolding Literacy, Australia: Acer Press.
168
Aydın, B. (2017). Davranışların Ölçülmesi, Çoktan Seçmeli Sınavlar. H. Atılgan (Ed.),
Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme içinde (s.103-228). Ankara: Anı Yayıncılık.
Babaee, R. ve Wan Yahya, R. B. (2014). Significance of Literature in Foreign Language
Teaching. International Education Studies, 7 (4), 80-85. Erişim adresi:
https://files.eric.ed.gov/fulltext/EJ1069281.pdf
Balcı, A. (2018). Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntem, Teknik ve İlkeler. Ankara: Pegem
Akademi.
Barın, E., Çobanoğlu, Ş., Ateş, Ş., Balcı, M. ve Özdemir, C. (Ed.). (2016). Yedi İklim
Türkçe (B2). Ankara: Yunus Emre Enstitüsü.
Barkaoui, K. (2007). Teaching Writing to Second Language Learners: Insights from
Theory and Research. TESL Reporter, 40 (1), 35-48. Erişim adresi: http://www.
researhgate.net/file.PostFileLoader.html
Barkhuizen, G., Benson, P. ve Chik, A. (2014). Narrative Inquiry in Language Teaching
and Learning Research, NY: Routledge.
Bates, H.E. (1972). Yazınsal Bir Tür Olarak Kısa Öykü. İstanbul: Bilge Kültür Sanat.
Baykul, Y. (2015). Eğitimde ve Psikolojide Ölçme: Klasik Test Teorisi ve Uygulaması.
Ankara: Pegem Akademi.
Bearne, E. ve Wolstencroft, H. (2007), Visual Approaches to Teaching Writing, Geat
Britian: Paul Chapman Publishing.
Bernhardt, E. B., (2011), Understanding Advanced Second-Language Reading, NY:
Routledge.
Boyd, B. (2009). On the Origin of Stories: Evolution, Cognition and Fiction. USA:
Harvard University Press.
Bölükbaş, F., Aslan, F. ve Yılmaz, M. Y. (Ed.). (2015). İstanbul Yabancılar için Türkçe
Ders Kitabı (B2). (2015). İstanbul: Kültür Sanat Basımevi.
Britsch, B. M. ve Dennison- Tansey, A. (1995). One Voice: Using Music and Stories in
the Classroom. USA: Teacher Ideas Press.
Brophy, T. S. Writing Effective Rubrics. Institutional Assessment Continuous Quality
Enhancement Series, 1-9. Erişim adresi: http://web.cse.ohiostate.edu/~soundaraja
n.1/abet/writing_effective_rubrics_guide_v2
Büyüköztürk, Ş. (2016). Deneysel Desenler Öntest-Sontest Kontrol Grubu Desen ve Veri
Analizi, Ankara: Pegem Akademi.
169
Büyüköztürk, Ş. (2018). Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı. Ankara: Pegem
Akademi.
Büyüköztürk, Ş., Kılıç Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2018).
Eğitimde Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Pegem Akademi.
Canbaz Yumuşak, F. (2012). Kısa Kısa (Küçürek) Öykünün Tanımı, İmkanları ve
Sorunları. The Journal of Academic Social Science Studies, 5 (1), s. 287-294. Erişim
adresi:http://www.academia.edu/21466008/kısa_kısa_küçürek_öykünün
_tanımı_imkanları_ve_sorunları_descrıptıon_opportunıtıes_and_problems_of_
short-short _story
CELTA (Certificate in Teaching English to Speakers of Other Languages) Syllabus and
Assessment Guidelines. (2015). United Kingdom: Cambridge, 1-20. Erişim adresi:
https://www.cambridgeenglish.org/Images/21816-celta-syllbus
Cemiloğlu, M. (2015). Dil Bilimi Açısından Türkçe Yazılı Anlatım ve Anlatım Teknikleri
Öğretimi. Bursa: Alfa Akademi.
Cook, V. ve Bassetti, B., (2005), Second Language Writing Systems. Great Britian:
Cromwell Press.
Çakır, C. (2004). Anlamın Bağlam Açısından İncelenmesi: Kökanlambilim ve
Artanlambilim. GÜ, Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 24 (3), 245-255. Erişim adresi:
http://www.gefad.gazi.edu.tr/download/article-file/77303
Çakır, H. (2002). Öykü Sanatı, Konya: Çizgi Kitabevi.
Çetin, M., Yiğit, M. ve Karlı, E. (2011). Dilde Anlam ve Bağlam. 1st International
Conference on Foreign Language Teaching and Applied Linguistics, 5-7 Mayıs
2011,
Saraybosna,
Bildiriler
içinde
(s.1368-1372).
Erişim
adresi:
http://eprints.ibu.ba/688/1/FLTAL%202011%20Proceed%C4%B1ngs%20Book_1
_p1368-p1372.pdf
Dancygier, B. (2012). The Language of Stories: A Cognitive Approach. UK: Cambridge
University Press.
Demir, F. (2017). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Yazma Becerisi Geliştirmeye
Yönelik Öykü Kullanımı: B2 Düzeyi. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi,
Ankara.
170
Demir, T. (2012). Türkçe Eğitiminde Yaratıcı Yazma Becerisini Geliştirme ve Küçürek
Öykü. Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 9 (12), 343357. Erişim adresi: http://sbed.mku.edu.tr/article/view/1038000330/0
Demirel, Ö. (2016). Yabancı Dil Öğretimi, Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.
Dikici, İ. Z. (2013). Using Short Stories in English Language Teaching at UpperIntermadiate Level. Kepzes Es Gyakorlat. 1 (4), 85-95. Erişim adresi:
http://trainingandpractice.hu/?q=hu/kepzes_es_gyakorlat/content/79391180
Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi. (2013). Frankfurt/Main, Almanya: Telc
GmbH. Doi: 978-3-86375-083-1
Doğan, G., Yıldız, F. U., Çetin, B., Köleci, E. O., Oryaşın, U., Atak, A. ve diğerleri.
(2015). İzmir Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı (B2). İstanbul: Dokuz Eylül
Üniversitesi DEDAM, Papatya Yayıncılık.
Durmuş, M. (2013). Yabancılara Türkçe Öğretimi. Ankara: Grafik Yayınları.
Elhabiri, H. (2012-2013). Teaching the Writing Skills Through Literary Texts. Master
Thesis, University of Tlemcen, People’s Democratic Republic of Algeria.
Erden, A. (2010). Kısa Öykü ve Dilbilimsel Eleştiri, Ankara: Bizim Büro Basımevi.
Erişek, Ö. ve Yücel, F. (2002). Dil Öğretiminde Yazınsal Metinlerin Yeri. Osmangazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 3 (2), 63-75. Erişim adresi: http://dergipark.
gov.tr.download/article-file/112938
Erkaya, O. R. (2005). Benefits of Using Short Stories in the EFL Context. Asian EFL
Journal, 8, 1-13. Erişim adresi: http://www.asian-efl-journal.com/pta_nov_ore.pdf
Ferris, D. (2003), Response to Student Writing. London: Lawrene Erlbaum Associates.
Field, K. (2000). Issues in Modern Foreign Languages Teaching. London:
RoutledgeFalmer.
Gargıulo, T.L. (2007). Using Story-Based Activities to Develop Breakthrough
Communication Skills. US: John Wiley & Sons Inc.
Ghasemi, P. (2011). Teaching the Short Story to Improve L2 Reading and Writing Skills:
Approaches and Strategies. International Journal of Arts & Sciences, 4 (18), 265273. http://www.openaccesslibrary.org/images/0418_Parvin_Ghasemi.
Ghasemi, P. & Hajizadeh, R. (2011). Teaching L2 Reading Comprehension Through
Short Story. International Conference on Languages, Literature and Linguistics,
(26), 69-73. http://www.ipedr.com/vol26/15-ICLLL%202011-L00032.pdf
171
Göçer, A. (2010). Türkçe Öğretiminde Çok Uyaranlı Bir Öğrenme Ortamı Oluşturmak
İçin Seçkin Edebi Ürünlerden Yararlanma. TUBAR, XXVII, 341-369. Erişim
adresi: http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DILI/ali_gocer_turkce_ogre
timi_cok_uyaranli_ogrenme.pdf
Grabe, W., (2009), Reading in a Second Language, USA: Cambridge University Press.
Grabe, W. (2009). Teaching and Testing Reading. Micheal H. Long ve Catherine J.
Doughty (Ed.), The Handbook of Language Teaching içinde (s.441-462). UK:
Blackwell Publishing.
Güler, N. ve Taşdelen Teker, G. (2015). Açık Uçlu Maddelerde Farklı Yaklaşımlarla Elde
edilen Puanlayıcılar Arası Güvenirliğin Değerlendirilmesi. Eğitimde ve Psikolojide
Ölçme ve Değerlendirme Dergisi, 6 (1), 12-24. Doi: 10.21031/epod.63
041
Gümüş, S. (2014). Okumak ve Yazmak, İstanbul: Notos Kitap Yayınevi.
Güneş, F. (2013). Türkçe Öğretiminde Metin Seçimi. Ana Dili Eğitimi Dergisi, 1 (1), s.112. Erişim adresi: http://www.anadiliegitimi.com/download/article-file/14879
Güzel, A. ve Barın, E. (2013). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Ankara: Akçağ
Yayınları.
Harmer, J., (2004), How to Teach Writing, Malaysia: Pearson Longman.
Hedge, T. (2005), Writing, Oxford: Oxford University Press.
Hinkel, E. ve Fotos, S. (2002). New Perspectives on Grammar Teaching in Second
Language Classrooms. USA: Lawrence Erlbaum Associates, Inc., Publishers.
Hişmanoğlu, M. (2005). Teaching English Through Literature. Journal of Language and
Linguistic Studies, 1 (1), 53-66. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/down
loadarticle-file/104660
Hyland, K., (2003), Second Language Writing. NY: Cambridge University Press.
Ioannou-Georgiou, S. & Ramirez Verdugo, M. D. (2011). S. Ioannou-Georgiou ve P.
Pavlou. (Ed.). Stories as a Tool for Teaching and Learning in CLIL. Guidelines for
CLIL Implementation in Primary and Pre-primary Education, 2-18. Doi: 9789963-9058-1-2
Kabahasanoğlu, V. (2002). Çağdaş Türk Edebiyatı. İstanbul: Toker Yayınları.
Karagöz, Y. (2016). SPSS ve AMOS23 Uygulamalı İstatistiksel Analizler, Ankara: Nobel
Akademik Yayıncılık.
172
[Kaşağı
Kitabı, Resim]. Erişim
adresi:
http://www.tufeyli.com/kasagi-dadaruh-
kuspalazi-vicdan-azabi/
[Kaşağı Kitabı, Resim]. Erişim adresi: https://www.bilgikirliligi.net/2015/12/omerseyfettin-kasag-kitap-ksa-ozeti.html
[Kaşağı Kitabı, Resim]. Erişim adresi: http://edebice.net/2015/05/21/kasagi-omerseyfettin/
[Kaşağı Kitabı, Resim]. Erişim adresi: https://beyzamentes.wordpress.com/2013/09/05/
kasagi/
Kavaliauskiene, G. ve Kamınskiene, L. (2009). Proficiency in Reading, Writing and
Translation Skills: ESP Aspect. Vertimo Studijos, (2), 171-184. Doi:
10.15388/VertStud.2009.10611
Kavcar, C. (1999). Edebiyat ve Eğitim, Ankara: Engin Yayınevi.
Kavcar, C., Oğuzkan, F. ve Aksoy, Ö. (2012). Yazılı ve Sözlü Anlatım. Ankara: Anı
Yayıncılık.
Kaya, K. (2014). Teaching English Through American Short Stories in Anatolian and
Superior High Schools in Turkey. Yüksek Lisans Tezi, Atatürk Üniversitesi.
Erzurum.
Kharaghani, N. (2013). The Effect of Short Stories on Reading Comprehension Ability
of Iranian EFL Learners. Academy Publication, 6 (7), 865-874. Erişim adresi:
http://www.worldconferences.net/proceedings/gse2013/papers_gse2013/230%20
Naeemeh%20Kharaghani-2.
Khatib, M. ve Nasrollahi, A. (2012). Enhancing Reading Comprehension Through Short
Stories in Iranian EFL Learners. Theory and Practice in Language Studies, 2 (2),
240-246. Doi:10.4304/tpls.2.2.240-246
Khatib, M. ve Seyyedrezaei, S. H. (2013). Short Story Based Language Teaching
(SSBLT): A Literature-based Language Teaching Method. International Journal of
BASİC Sciences & Applied Research, 2 (2), 153-159. Erişim adresi:
http://docplayer.net/22703099-Short-story-based-language-teaching-ssbltaliterature-based-language-teaching-method.html
Kıran, (E.). A. (2014). Dilbilim, Anlambilim ve Edimbilim. Turkish Studies-International
Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 9 (6),
719-729. Erişim adresi: http://www.academia.edu/22374444/dilbi
173
lim_anlambilim _ve_edimbilim
Kıran, (E.). A. ve Kıran, Z. (2011). Yazınsal Okuma Süreçleri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Kırkgöz, Y. (2012). Incorporating Short Stories in English Language Classes. Novitas
Royal, 6 (2), 110-125. Erişim Adresi: https://tr.scribd.com/document/291757604/
Incorporating-Short-Stories-in-English-Language-Classes
Kurt, M. ve Temur, N. (Ed.). (2014). Yabancılar için Türkçe (B2 Orta Düzey). (2014).
Ankara: Gazi Üniversitesi TÖMER.
Kuta, K. W. (2008), Reading and Writing to Learn, London: Greenwood Publishing.
Larsen-Freeman, D. (2000). Teaching and Principles in Language Teaching. Oxford:
Oxford University Press.
Lazar, G., (1993), Literature and Language Teaching, UK: Cambridge University Press.
Leicester, M. ve Johnson, G. (2004), Stories for Inclusive Schools, London:
RoutledgeFalmer.
Leki, I., Cumming, A. ve Silva, T., (2008), A Synthesis of Research on Second Language
Writing in English, NY: Routledge.
Luce-Kapler, R., (2004), Writing with, Through, and Beyond the Text, London: Lawrene
Erlbaum Associates.
Lüle Mert, E. (2014). Türkçenin Eğitimi ve Öğretiminde Dört Temel Dil Becerisinin
Geliştirilmesi Sürecinde Kullanılabilecek Etkinlik Örnekleri. Ana Dili Eğitimi
Dergisi, 2 (1), 23-48.
Martinez, B. I. (2007). A Story-based Approach to Teaching English-A Classroom
Experience. Encuentro, 17, 52-56. Erişim adresi: http://www.encuentrojournal.org
/Textos/Illan.pdf
McCrimmon, J. M., (1950), Writing with a Purpose, USA: Houghton Mifflin.
Meletli, F. (2007). Yabancı Dil Öğretimi Yapılan Sınıflarda Çoklu Zekâ Kuramı ve Kısa
Hikâye Kullanımı. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Mercan, Ö. (2018). Muzaffer İzgü Öykülerindeki Söylem Biçeminin Yabancı Dil Olarak
Türkçe Öğretimine Uygunluğu. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi,
Ankara.
Mert, M. (2016). SPSS STATA Yatay Kesit Veri Analizi Bilgisayar Uygulamaları. Ankara:
Detay Yayıncılık.
174
Miller, S. ve Pennycuff, L. (2008). The Power of Story: Using Storytelling to Improve
Literacy Learning. Journal of Cross-Disciplinary Perspectives in Education, 1
(1), 36-42. Erişim adresi: http://wmpeople.wm.edu/asset/index/mxtsch/storytell
ing
Mixon, M. ve Temu, P. (2006). First Road to Learning Language Through Stories.
English Teaching Forum, 44(2), 14-19. Erişim adresi: https://eric.ed.gov/?id=
EJ1107934
Moon, J. (2010). Using Story in Higher Education and Professional Development. USA:
Routledge.
Mueller, E. T. (2003). Story Understanding Through Multi-Representation Model
Construction. IBM Thomas J. Watson Research Center, USA, 46-53. Erişim adresi:
http://aclweb.org/anthology/W03-0907
Olson, J. F., (2001), Writing Skills Success, USA: Learning Express.
Onan, B. (2012). Dil Eğitiminin Dil Bilimsel Temelleri: Ferdinand De Saussure’ün Genel
Dilbilim Kuramında Dil Eğitimiyle İlgili Bulgular. Mustafa Kemal Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü
Dergisi,
9
(17),
219-243.
Erişim
adresi:
http://sbed.mku.edu.tr/article/view/1038000228/1038000090
O’Neill. G. ve Gatelly, L. (2014). Developing Assesment Criteria and Rubrics. UCD
Teaching & Learning. Erişim adresi: http://tinyurl.com/
Oymak, R. (2012). Türkçe Eğitimi ve Öğretimi. Kocaeli: Umuttepe Yayınları.
Öz, F. (2011). Uygulamalı Türkçe Öğretimi. Ankara: Anı Yayıncılık.
Özcan, M. (2011). Yabancı Dil Öğretimi İçin Öykü Kullanımı. e-Journal of New World
Sciences Academy, 6 (3), 2133-2147. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/nwsa
edu /issue/19819/212052
Özdemir, E. (2007). Yazınsal Türler. Ankara: Bilgi Yayınevi.
Papen, U. (2005). Adult Literacy as Social Practice. USA: Routledge.
Pardede, P. (2011). Using Short Stories to Teach Language Skills. Journal of English
Teaching, 1(1), 14-27. Erişim adresi: http://www.reseachgate.net/publication/283
724743_Using_Short_Stories_to_Teach_Language_Skills
Pazhakh, A. ve Soltani, R. (2010). The Effect of Extensive Reading on Vocabulary
Development in EFL Learners in Dehdasht Language Intitute. Practice and Theory
175
in
Systems
of
Education.
5
(4),
387-398.
Erişim
adresi:
http://eduscience.freeweb.hu/1411PazhakhSoltani.
Pettersen Stevens, A. E. (2014). Short Stories as a Source of Cultural Insight When
Teaching English. Master’s Thesis, Hedmark Univeristy College, Hedmark,
Norway.
Pourkalhor, O. ve Kohan, N. (2013). Teaching Reading Comprehension Through Short
Stories in Advance Classes. Asian Journal of Social Sciences & Humanities. 2 (2),
52-60. Erişim adresi: http://www.ajssh.leena-luna.co.jp/AJSSHPDFs/Vol.2(2)/AJ
SSH2013(2.2-06).
Randall, M. (2007). Memory, Psychology and Second Language Learning. USA: John
Benjamins Publishing.
Saka, F. Ö. (2014). Short Stories in English Language Teaching. International Online
Journal of Education and Teaching, 1 (4), 278-288. Erişim adres: http://iojet.org/
index.php/IOJET/issue/view/7
Schmitt, N. (2000), Vocabulary in Language Tecahing, USA: Cambridge University
Press.
Shafizan, S. (2013). Item Analysis of Student Comprehensive Test for Research in
Teaching Beginner String Ensemble Using Model Based Teaching among Music
Students in Public Universities. International Journal of Education and Research.
1 (12), 1-14. Erişim adresi: http://www.ijern.com/journal/December-2013/28.pdf
Shouse, D., Zoglin, R. ve Fenner, S. (2003). Making Your Message Memorable
Communicating Through Stories. USA: Course Technology.
Sidekli, S. (2012). Yazma Becerisini Geliştirmek İçin Hikâye Piramidi. Akademik Bakış
Dergisi, (31), 1-18. Erişim adresi: www.akademikbakis.org/eskisite/31/04.
Silva, T. ve Matsuda, P.K. (2000), On Second Language Writing, USA: Lawrene Erlbaum
Associates.
Simpson, P. (1997), Language Through Literature, USA: Routledge.
Six Key Strategies for Teachers of English-Language Learners. (2005) Alliance for
Excellent Education, Case Study, 1-5. Erişim adresi: https://all4ed.org/wpcontent/uploads/2013/09/SixKeyStrategies.pdf
176
Stemler, S. E. (2004). A comparison of consensus, consistency, and measurement
approaches to estimating interrater reliability. Practical Assessment, Research &
Evaluation, 9 (4), 1-11. Erişim adresi: https://pareonline.net/getvn.asp?v=9&n=4
Styles, M. (2000). Teaching Through Texts. London and Newyork: Routledge.
Süner, R. (2018). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Yazınsal Metinlerin B1
düzeyine Uyralanması: Eskici Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniveristesi,
Ankara.
Temizkan, M. (2011). Yaratıcı Yazma Etkinliklerinin Öykü Yazma Becerisi Üzerindeki
Etkisi. Edam, Kuram ve Eğitim Bilimleri, Educational Sciences: Theory &
Practice. 11 (2). S.919-940. Erişim adresi: http://docplayer.biz.tr/14255
961-Yaratitici-yazma-etkinliklerinin-oyku-yazma-becerisi-uzerindeki-etkisi.html
Tepeli, Y. ve Ertane Baydar, A. (2013). Yazılı Anlatım Becerisi Kazandırma
Çalışmalarında Anlatım Türlerinin Önemi. A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi (TAED), 50, 319-326. Erişim adresi: http://www.turkiyatjournal.com/Ma
kaleler/805037232_22.pdf
Thom Thom, N. T. (2008). Using Literary Texts in Language Teaching. VNU Journal of
Science,
Foreign
Languages,
24,
120-126.
Erişim
adresi:
http://repository.vnu.edu.vn/bitst
ream/11126/6383/3/TC_02392.
Thomson, N. (2012). Language Teaching Strategies and Techniques Used to Support
Students Learning in a Language other than Their Mother Tounge. Kongsberg
International School. 1-16. Erişim adresi: https://www.ibo.org/
Tiryaki, E.N. (2013)., Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Yazma Eğitimi. Ana Dili
Eğitimi Dergisi, 1 (1), 38-44. Doi: 10.16916/aded.16018
Tonga, N. (2008). Hikâye’ye Terminolojik bir Yaklaşım. Turkish Studies: International
Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 3 (1),
371-379. Erişim adresi: http://docplayer.biz.tr/13745036-Hikaye-ye-terminolojikbir-yakasim.html
Topçu Tecelli, N. (2008). La Nouvella en Classe de FLE en Turquie, Synergies Turquie,
Fragments de discours sur une langue-culture, 1, ss.77-84. Erişim adresi:
https://gerflint.fr/Base/Turquie1/turquie1.html
Tosun, Y. (2015). Okuma Yazmanın Neyi Olur, İstanbul: Çıra Yayınları.
177
Turgut, M. F. ve Baykul, Y. (2015). Eğitimde Ölçme ve Değerlendirme. Ankara: Pegem
Akademi.
Türk Dil Kurumu. (2019). Türkçe Sözlük. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/
Türker, F. (1991). Using ‘Literature’ in Language Teaching. Hacettepe Üniverstitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, (6), 299-305. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/down
load/article-file/88357
Twenty first (21st) Century Skills Map. (2011). World Languages, 1-21. Erişim adresi:
https://www.actfl.org/sites/default/files/pdfs/21stCenturySkillsMap/p21_worldlan
guagesmap.pdf.
Urbancova, Z. (2006). Using Stories in Teaching English. Bachelor Thesis, Masaryk
Univeristy, Brno.
Uzun, N. E. (Ed.). (2013). Yeni Hitit Yabancılar için Türkçe Ders Kitabı (2-Orta B1).
(2016). Ankara: Ankara Üniversitesi TÖMER.
Ülper, H. (2010). Okuma ve Anlamlandırma Becerilerinin Kazandırılması. Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım.
Ünal, D. Ç. (2005). Yabancı Dil Öğretiminde Edebi Metinler: Yenilikçi Yaklaşımlara
Geçiş Süreci ve Gerekçeleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, (29),
203-212. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/87757
Violetta-Irene, K. (2015). The Use of Literature in Language Classroom: Methods and
Aims. International Journal of Information and Education Technology, 5 (1), 7479. Erişim adresi: http://www.ijiet.org/papers/479-H10011.
Vural, H. (2013). Use of Literature to Enhance Motivation in ELT Classes. Mevlâna
International Journal of Education, 3 (4), 15-23. Erişim adresi: http://www.acarin
dex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423908819.
Weigle, S.C., (2002), Assessing Writing, UK: Cambridge University Press.
Williams, J.D., (2003). Preparing to Teach Writing, London: Lawrene Erlbaum
Associates.
Yeasmin, N., Azad, A. K. ve Ferdoush, J. (2011). Teaching Language Through
Literature: Designing Appropriate Classroom Activities. ASA University Review,
5 (2), 283-297. Erişim adresi: http://asaub.edu.bd/data/asaubreview/v5n2sl21.pdf
Yurtseven Üze, F. (2010). Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Yazınsal Metinlerin
Yeri ve Önemi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
178
Yüksel, H. G. (2004). Anlatıbilim Kuramı Yoluyla Eleştirel Öykü Okuma Becerisinin
Geliştirilmesi. Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Zariç, M. (2011). Öyküde Şiirsellik Bağlamında Hüseyin Su Öyküleri. Afyon Kocatepe
Üniveristesi Sosyal Bilimler Dergisi, (12), 113-135. Erişim adresi: http://turkoloji.
cu.edu.tr/pdf/mahfuz_zaric_huseyin_su_oykuleri.
Metinlerin Alındığı Öykü Kitapları
Arslan, V., Tanlak, E. ve Erbay, M. (Yay. Haz.). (2016). Ömer Seyfettin’in Kaleminden
1. İstanbul: Kalem Vakfı.
Bıçakcı, H. (2011). Ben Tek Siz Hepiniz. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Güntekin, R. N. (2017). Olağan İşler. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
Kızıler, R. (Ed.). (2012a). Sait Faik Abasıyanık Az Şekerli. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
Kızıler, R. (Ed.). (2012b). Sait Faik Abasıyanık Semaver. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
İncelenen Öykü Kitapları
Atay, O. (1984). Korkuyu Beklerken. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Bıçakçı, B. (2003). Aramızdaki En Kısa Mesafe. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Çeviksoy, O. (2013). Sana Seni Anlatmak. Ankara: Akçağ Yayınları.
Eriş, M. Ü. (2012). Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Kesmez, M. (2015). Bazen Bahar. İstanbul: Sel Yayıncılık.
Kızıler, R. (Ed.). (2012c). Sait Faik Abasıyanık Mahalle Kahvesi. İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
Kızıler, R. (Ed.). (2012d). Sait Faik Abasıyanık Seçme Hikayeler. İstanbul: Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
Kızıler, R. (Ed.). (2012e). Sait Faik Abasıyanık Son Kuşlar. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
Kutlu, M. (2017). Uzun Hikâye. İstanbul: Dergâh Yayınları.
179
Mungan, M. (2011). Kırk Oda. İstanbul: Metis Yayınları.
Mungan, M. (2017). Dokuz Anahtarlı Kırk Oda. İstanbul: Metis Yayınları.
Nayır, Y. N. ve Ercan, E. (Yay. Haz.). (1994). Tanzimattan Günümüze Türk Öykü
Antolojisi. İstanbul: Varlık.
Saymaz, İ. (2017). Çay Güzeli. İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Seyfettin, Ö. (2014). Ömer Seyfettin Bütün Eserleri 5 (8. Basım). Ankara: Bilgi Yayınevi.
Sülün, S. (2016). Karahindiba. İstanbul: İleFtişim Yayıncılık.
Toptaş, H. A. (2017a). Gecenin Gecesi. İstanbul: Everest Yayınları.
Toptaş, H. A. (2017b). Ölü Zaman Gezginleri. İstanbul: Everest Yayınları.
Uyguner, M. (Yay. Haz.) (2005). Memduh Şevket Esendal Gönül Kaçanı Kovalar.
Ankara: Bilgi Yayınevi.
Uyguner, M. (Yay. Haz.) (2015). Memduh Şevket Esendal İhtiyar Çilingir. Ankara: Bilgi
Yayınevi.
Uyguner, M. (Yay. Haz.). (2017). Memduh Şevket Esendal Mendil Altında. Ankara: Bilgi
Yayınevi.
Yanık, K. M. (2014). Uçurtma Mevsimi. İstanbul: Kapı.
180
EKLER
EK 1. OKUDUĞUNU ANLAMA VE YAZMA FORMU
A) OKUMA
“İpekli Mendil” adlı öyküyü okuduktan sonra aşağıdaki soruları cevaplayınız.
1- Öyküyü kim anlatıyor?
a) Mendili çalan genç
b) Fabrikada bekleyen bekçi
c) Hırsızı yakalayan polis
d) Fabrikada bekleyen kapıcı
2- Öyküdeki baş kişi kimdir?
a) Bekçi
b) Polis
c) Kapıcı
d) Hırsız
3- Aşağıdakilerden hangisi hırsızın fiziki özelliklerindendir?
a) Sarı saçlar- esmer ten
b) Siyah gözler- kumral ten
c) Büyük eller- kumral ten
d) Küçük eller- esmer ten
4- Öyküdeki olaylar ne zaman oluyor?
a) Akşam- gece
b) Gece-sabaha karşı
c) Sabaha karşı-öğle
d) Öğleden sonra-akşam
5- Aşağıdakilerden hangisi bekçinin hırsıza karşı hissettiği duygulardan biri değildir?
a) Acıma
b) Hüzün
c) Üzüntü
d) Utanma
6- Aşağıdakilerden hangisi hırsız gencin mendil çalmak istemesinin nedenlerinden biri
değildir?
a) Çarşıdan bir mendil alamaması
b) Sevdalısının da bir hırsız olması
c) Parasının olmaması
d) Sevdalısının bir mendil istemesi
7- Öykünün sonunda hırsız ne yapıyor?
a) Kaçarken polise yakalanıyor.
b) Kaçarken bekçiye yakalanıyor.
c) Pencereden kaçarken yere düşüyor.
d) Fabrikanın kapısından çıkarken yere düşüyor.
181
8- Öykünün sonunda sırasıyla ne oluyor?
a) Bekçi fabrikada uyuyor. / Kapıcı geliyor. / Hırsız yere düşüyor.
b) Bekçi fabrikada uyuyor. / Hırsız mendil çalıp kaçıyor. / Hırsız yere düşüyor.
c) Bekçi fabrikada uyuyor. / Hırsız mendil çalarken yakalanıyor. / Hırsız yere
düşüyor.
d) Bekçi fabrikada uyuyor. / Hırsız mendil çalıyor. / Polis geliyor.
9- Öyküde geçen “katıla katıla gülmek” deyimi ne anlama gelmektedir?
a) Aşırı derecede gülmek
b) Alay ederek gülmek
c) Çok gülmek istemek
d) Ağlarken gülmek
10- Öyküde geçen “Hani böyle bir şey âdeti değildi, ama gençlik işte!” cümlesindeki
altı çizili sözcük hangi anlamda kullanılmıştır?
a) Alışkanlık
c) Pişmanlık
b) Ustalık
d) Huysuzluk
11- Öyküde geçen “Ve çapkın beni küçük parmağımdan yaraladı.” cümlesindeki altı
çizili sözcüğün anlamı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Usta
b) Becerikli
c) Haylaz
d) Efendi
12- “Bırakınca azat edilmiş bir kırlangıç gibi fırladı.” cümlesindeki altı çizili sözcükle
anlatılmak istenen nedir?
a) Alıkoyma
b) Yakalama
c) Özgürlüğünü kısıtlama
d) Serbest bırakma
13- “Ay ışığı dut yapraklarından süzülür, odaya pare pare dökülürdü.” cümlesindeki altı
çizili sözcükler ne anlama gelmektedir?
a) temiz temiz
b) parça parça
c) pırıl pırıl
d) tane tane
14- Öyküde geçen “üstüne ölü toprağı serpilmek” sözüyle anlatılmak istenen nedir?
a) Hareketsiz, tepkisiz kalmak
182
b) Mezardaki gibi nefes alamamak
c) Uyurken ölmek
d) Toprağın altında hareket etmek
15- “Bu avucun içinden bir ipekli mendil su gibi fışkırdı.” cümlesindeki altı çizili
sözcükler ile anlatılmak istenen nedir?
a) Su gibi temiz olmak
b) Su gibi hızla çıkmak
c) Su gibi akıp gitmek
d) Su gibi renksiz olmak
16- Öyküde ele alınan konular aşağıdakilerden hangisidir?
a) Mutluluk- Sevgi- Pişmanlık
b) Yoksulluk-Aşk- Hırsızlık
c) Üzüntü- Umutsuzluk- Aşk
d) Mutsuzluk- Umutsuzluk- Hırsızlık
17- Öyküde aşağıdakilerden hangisi ile ilgili bilgi yoktur?
a) Hırsızın nereli olduğu
b) Hırsızın bir sevdalısının olduğu
c) Hırsızın ne giyindiği
d) Hırsızın ceplerinden neler çıktığı
18- Öyküde geçen “Kapının önünden birkaç kişi acele acele geçtiler.” cümlesindeki altı
çizili sözcüklerin anlamı nedir?
a) Yavaş yavaş
b) Heyecanlı heyecanlı
c) Yorgun yorgun
d) Hızlı hızlı
19- “Efendim, hapishanede yatsın akıllansın.” cümlesindeki altı çizili sözle anlatılmak
istenen nedir?
a) Akıl almak
b) Uslanmak
c) Umursamak
d) Bilgi almak
20- Öyküde geçen “mendil” sözcüğü ne demektir?
a) El, yüz silmek için kullanılan küçük kumaştır.
b) İçine eşya konulan bir çantadır.
c) Kafaya takılan bir tür şapkadır.
d) Yerleri silmek için kullanılan bir kumaştır.
183
B) YAZMA
1) Siz yazarsınız. Aşağıdaki paragrafın devamını 3 cümle ile yazınız.
Halbuki o, yine geldiği gibi bomboş, sessiz sedasız pencereden sıyrılıp gitti. Bu anda
da bir dal çıtırtısı işittim. Düşmüştü. Aşağıya indiğim zaman başına kapıcıyla beraber
birkaç kişi birikmişlerdi.
1-…………………………………………………………………………………………..
…………………………………………………………………………………………….
2- …………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
3-………………………………………………………………………………………….
……………………………………………………………………………………………
2) Okuduğunuz öykünün giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini 2’şer cümle ile
özetleyiniz.
Öykünün Giriş Bölümü:
1-………………………………………………………………………………………….
……………………………………………………………………………………………
2- ………………………………………………………………………………………….
……………………………………………………………………………………………
Öykünün Gelişme Bölümü:
1- …………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
2- ……………………………………………………………………………………….
……………………………………………………………………………………………
Öykünün Sonuç Bölümü:
1- …………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
2- ………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………
184
EK 2. Deney Grubu Öntest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 1)
185
EK 3. Deney Grubu Öntest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 2)
186
EK 4. Deney Grubu Sontest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 1)
187
EK 5. Deney Grubu Sontest Yazma Öğrenen Cevapları (TÖMER 2)
188
EK 6. Ders içi Uygulama Çalışma Kâğıdı Öğrenen Cevapları (TÖMER 1)
189
EK 7. Ders içi Uygulama Çalışma Kâğıdı Öğrenen Cevapları (TÖMER 2)
190
EK 8. İpekli Mendil
Kızıler, R. (Ed.). (2012b). Sait Faik Abasıyanık Semaver. İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür. s.39-42.
191
192
193
194
EK 9. Aşk Mektupları
Güntekin, R. N. (2017). Olağan İşler. İstanbul: İnkılap, s.5-8.
195
196
197
198
EK 10. Kaşağı
Arslan, V., Tanlak, E. ve Erbay, M. (Yay. Haz.). (2016). Ömer Seyfettin’in Kaleminden
1. İstanbul: Kalem Vakfı. s.8-16.
199
200
201
202
203
204
205
206
207
EK 11. Telaş
Bıçakcı, H. (2011). Ben Tek Siz Hepiniz. İstanbul: İletişim, s.36-38.
208
209
210
EK 12. Gümüş Saat
Abasıyanık, S. F. (2012a). Az Şekerli. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür, s.57-60.
211
212
213