ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI
CUMHURİYET DEVRİNİN
BİR SERHAT VİLAYETİ HAKKÂRİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON
HAKKÂRİ A BORDER CITY OF THE
REPUBLICAN ERA
2-4 Mayıs/May 2019- Hakkari
BİLDİRİLER
Yayına Hazırlayan
Selcan KOÇASLAN
ANKARA, 2020
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bu eserin bütün yayın, tercüme ve
iktibas hakları Atatürk Araştırma Merkezi’ne aittir.
Cumhuriyet Devrinin Bir Serhat Vilayeti Hakkâri Uluslararası Sempozyumu
(2019: Hakkâri)
Cumhuriyet devrinin bir serhat vilayeti Hakkâri uluslararası sempozyumu:
bildiriler=International symposium on Hakkâri a border city of the republican
era; Hakkâri, 2-4 Mayıs 2019 / yay. Haz.: Selcan Koçaslan.__Ankara: AKDTYK
Atatürk Araştırma Merkezi, 2020.
XXV,1320s.:hrt.:tbl.:res.;24cm.__(Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayını no: 482)
Eser, elektronik kitaptır.
ISBN:978-975-17-4619-1
1.HAKKÂRİ (TÜRKİYE)__TARİHİ__KONGRELER, VB.
I. Koçaslan,Selcan, yay. Haz. II. E.a.:International symposium on Hakkâri a
border city of the republican era III.Seri
956.656639
İNCELEYENLER : Prof. Dr. Selma YEL
Prof. Dr. Neşe ÖZDEN
KİTAP SATIŞ:
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
Mağaza
: Bayındır 1 Sok. Nu: 24/6 Kızılay / ANKARA
Tel: 009 (0312) 285 55 12
Belgegeçer: 009 (0312) 285 65 73
e-posta
: bilgi@atam.gov.tr
web
: http://www.atam.gov.tr
e-mağaza
: emagaza-atam.ayk.gov.tr
ISBN
:
İLESAM
:
YAYIN NO
:
BASKI HAZIRLIK :
978-975-17-4619-1
20.06.Y.150-629
482
ERDAL BASIM YAYIN
İÇİNDEKİLER
V
Hakkâri’de Nasturi Faaliyetleri (1915-1924)
Alpaslan ÖZTÜRKCİ - Eylem ÖZTÜRKCİ ...................................367
Hakkâri’deki Nasturi Hristiyan Tiyyariler’in Bölge Halkı İle
Münasebetleri
Sıddık YILDIZ .................................................................................383
Hakkâri Kaymakamları (Nisan 1849-Ağustos 1887)
Murat ALANDAĞLI ........................................................................403
Osmanlı Son Döneminden Günümüze Türk Kamu Yönetimi
Örgütlenmesi (Hakkari İli Örneği)
Necmettin KOÇ ................................................................................437
Sultan II. Abdülhamid Devrinde Hakkâri Sancağında
Belediyecilik Faaliyetleri
Şeyhmus BİNGÜL ...........................................................................449
1861-1925 Dönemi Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Arşivindeki Hakkâri Tapu Kayıtları
Adnan TORUN - Hakkı ŞAHİN .....................................................473
Tek Parti Dönemi Türkiye’sinin Taşrasından Hakkâri
Hakkında İki Raporun Anlattıkları
İrşad Sami YUCA .............................................................................497
Çok Partili Hayata Geçerken Hakkâri Milletvekili Ali Reşat
Göksidan'ın 1946 Tarihli Hakkâri Vilayetinin Sorunları ve
Çözüm Önerilerine Dair Raporu
Resul KÖSE ......................................................................................515
Birinci Umumî Müfettiş Avni Doğan ve Dâhiliye Vekili Hilmi
Uran Tarafından 1943 ve 1944 Yıllarında Hazırlanan 3
Önemli Raporda Hakkâri’ye Dair Hususlar
Suat AKGÜL .....................................................................................559
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI (NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
Murat ALANDAĞLI*
ÖZET
Osmanlı İmparatorluğu dönemin söylemiyle yüz elli yıllık buhrandan kurtulmak ve özellikle de mali ve idarî disiplini yeniden tesis
etmek maksadıyla Tanzimat Fermanı’nı ilan etmişti. İmparatorluğun
özlemini çektiği merkez-taşra koordinasyonunun sağlanması şüphesiz
iyi bir idarî taksimattan geçmekteydi. Çok geçmeden eyaletlerde vali,
sancaklarda muhassıllık ve meclisleri oluşturuldu. Daha dar anlamda
bir idarî birim olan kazalarda orada doğup büyümüş, bölgeyi, halkı
tanıyanların müdür olarak görev yapabileceklerdi. 1842 yılında sancakların başına valilere mülki, idarî ve askerî alanlarda yardımcı olmak
maksadıyla getirilen kaymakamların, 1871’deki düzenlemeyle birlikte
kazalara görevlendirildikleri görülmektedir.
Osmanlı-İran sınırında oldukça önemli bir mevkide yer alan
Hakkâri uzun yıllar Abbasi sülalesinden geldiğine inanılan Beyler vesilesiyle kâh Yurtluk-Ocaklı ve kâh hükümet sistemiyle idare edilmiştir. Şüphesiz bu imparatorluk idaresinde sık kullanılan bir sistem değildi. Fakat İranlıların muhtemel saldırısı sırasında bölgeyi terk etmeyip mukavemet göstermeleri imparatorluk stratejisi için vazgeçilmezdi. XIX. yüzyıla gelindiğinde ise Hakkâri’de imparatorluğun diğer tüm birimleri gibi idarî taksimattan nasibini almış ve Van Muhassıllığı üzerinden Erzurum Eyaletine bağlanmıştır.
*
Öğr. Gör. Hakkâri Üniversitesi, muratalandagli@hakkari.edu.tr
404
MURAT ALANDAĞLI
Nisan 1849 tarihli bir belge bizlere Hakkâri’de bir eyalet merkezinin tesis edildiğine dair bilgi vermektedir. Küçük bir meclisin kurulması, on bir adet Hakkâri haritasının acil bir şekilde basılarak hazırlanması gibi konularda imparatorluğun ilgili birimleri arasında müteakip senelerde yapılan yazışmalarda bu konuya dair bilgi edinmek
mümkün. Bu nedenle çalışmada Nisan 1849 tarihi ila Van ve Hakkâri
vilayetlerinin birleştirilerek Van’ın vilayet merkezi olduğu Ağustos
1887 tarihi esas alınarak bu süre zarfında Hakkâri kaymakamı olarak
görev yapmış mülkiye mensuplarına dair bilgiler sergilenecektir.
Maksadımız ise Devlet Arşivlerinin ilgili fonları başta olmak üzere yöre
ve kişilere dair bazı araştırma ve inceleme eserlerinden hareketle idaresi gayet müşkül olan bu havalide görev yapmış kaymakamların kişisel bilgileri, meslekî becerileri, yöreye dair izlenimleri gibi pek çok insanî ve meslekî bilgi yumağını akademik bir üslupla ortaya koyabilmektir.
Anahtar Kelimeler: Hakkâri, Kaymakam, Mülkiye, Kaza, Sancak.
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
405
GOVERNOS OF HAKKÂRİ DISTRICT (FROM APRIL 1849 TO
AUGUST 1887)
The Ottoman Empire proclaimed the Tanzimat Fermanı order to
get rid of the discourse of the era and to re-establish the financial and
administrative discipline. The central-provincial coordination, which
the empire had longed for, was undoubtedly passed through a good
administrative division. Soon the governors in provinces, ensembles
and councils were created in the banners. In an accident, which was
an administrative unit in a narrower sense, they were born and raised
there and they could serve as managers of the people, who knew the
region and the people. In 1842, the governors, who were assigned to
the governors in order to assist the governors in the civil, administrative and military fields were assigned to accidents together with the
regulation in 1871.
Hakkâri, which has a very important position on the OttomanIranian border, was governed by the system of yurtluk-ocaklık on the
occasion of the Beyler who was believed to have come from the Abbasid dynasty for many years. Undoubtedly, this was not a system commonly used in the administration of the empire. However, the Iranians were not indispensable for the imperial strategy during the possible attack. XIX. century, like all the other units of the empire in
Hakkâri, took its share from the administrative division and was connected to the province of Erzurum via Van Muhassıllığı.
A document dated April 1849 informs us that a provincial center
has been established in Hakkâri. It is possible to obtain information
about this issue in the correspondence made between the related units
of the empire in the following years, such as the establishment of a
small parliament, and the emergence of eleven pieces of Hakkâri map.
For this reason, the study will be exhibited on April 1849 dated and
the provinces of Van and Hakkâri and the date of August 1887, when
Van became the provincial center. In addition to this, the state archives, especially related to the relevant funds of the region and some of
406
MURAT ALANDAĞLI
the research and examination of the work of the people who work in
this airport, which is very difficult to manage the administration of
personal information, professional skills, such as the impressions of
the region, many people and professional information ball in an academic style to reveal.
Key Words: Hakkâri, District Governor, Sanjak, Civil Service.
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
407
Giriş
Van ilinden çıktıktan sonra önce doğu ve akabinde de güneye yönelen yol, Kurubaş ve Güzel Dere isimli iki engeli aştıktan sonra Zap
Vadisine ulaşır. Vadi boyunca giderek dar ve keskin virajlı bir hal alan
yol, Hakkâri’ye1 kadar uzanır. Bu yolun aksine seyreden bir başka güzergâh ise Uludere’den Süvari Halil geçidinden Şırnak’a, oradan da
ikiye ayrılarak Siirt ve Mardin istikametinde devam eder. Bahse konu
bu iki güzergâh Hakkâri’yi ülkemizin diğer pek çok kentiyle irtibatlı
hale getirmektedir. Sarp kayalarla çevrili şehrin önemi derin vadileri
takip eden kuzey, doğu ve batı istikametindeki yolların kesişim noktasında yer alması, bu yolların bu gün doğu sınırımız olan İran sınır kapısıyla uluslararası bir hüviyete bürünmesi nedeniyle artmıştır. Dolayısıyla Hakkâri’nin oldukça dağlık bir arazide yer almasına rağmen bu
denli doğal bir yol güzergâhına sahip olması, erken tarihi dönemlerden itibaren buranın idarî bir birim olarak var olmasında büyük bir
etkendir.2 Süryani ve batı kaynaklarında izlerini rastladığımız
Hakkâri’ye 1040 yılında ilk olarak Oğuzlar gelmiştir. 1054 yılında Selçuklular bir müddet bölgede kalmışlardır. İbnü’l Esir’den öğrendiğimiz kadarıyla yöre halkı huzursuzluk çıkarıp, yol emniyetini ihlal ettiğinden pek çok kale Irak Selçukluların eline geçmiştir. Bölge sırasıyla
İlhanlı, Karakoyunlu, Celayirlilerden sonra Van Gölü havzasında hükümran olmuş Timur’un hâkimiyetine geçmiştir.
Osmanlı-Safevi mücadelelerinin odağında yer alan Van daha önce
birkaç kez el değiştirmiş ise de 24 Ağustos 1548’de Osmanlıların eline
geçti. Böylece Şah Tahmasb’ın Mademki benim sarı kayam fermanım al-
Hakkâri adı; 639 yılında ilk Müslüman Arap akınları yöreye ulaştığında bölge için
kullanılan Hakkâriyye’den gelmektedir. Ayrıca Hakkâri ismi etimolojik olarak “her”
ve “kari” kelimelerinden meydana gelmiştir. “Her”, hep anlamında; Kari ise “ebilmek, gücü yetmek” anlamına gelen “karîn” fiili kökünden olup “edebilenler, güçlü,
kuvvetli” manasına gelmektedir. Cu-le-merg kelimesi de Cu (su arkı, kanal), le (de,
da edatı) ve merg (çayır, mera) kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuş olup; su arklarının
dolandığı mera anlamına gelmektedir, Bk. Hakkâri İl Yıllığı, Haz. Yaşar Kaplan,
Hakkâri, 2015,(http://www.hakkarikulturturizm.gov.tr), (Erişim T. 03.06.2019)
2
Metin Tuncel, “Hakkâri”, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 15, İstanbul 1997, s.205.
1
408
MURAT ALANDAĞLI
tındadır, Osmanlı sultanlarından ne korkum vardır! şeklinde övünç kaynağı olan Van Kalesini kaybetmiştir. 3 İmparatorluğunun Van ve havalisini ele geçirmesi üzerine Hakkâri Van’a bağlandı. Neticede
Hakkâri yer yer Yurtluk-Ocaklık ve hükümetlik olarak adlandırılan
idare sistemiyle XIX. yüzyıla kadar bu statüde varlığını sürdürmüştür.4 XIX. yüzyılın ortalarında Erzurum Eyaleti, Van Sancağına 5 bağlı
olan Hakkâri 1876’da vilayet merkezi olmuştur. 1888’de ise tekrar
Van’a bağlı bir sancak hüviyetine kavuşmuştur. Yirminci yüzyıl başlarında aynı statüde olduğu anlaşılmaktadır.6 Bizler bu çalışmada XIX.
yüzyıl imparatorluk idarî ve ekonomik değişim ile dönüşümünden diğer tüm yönetim birim ve merkezleri gibi etkilenen Hakkâri’nin mülkî
idarecilerinden kaymakamları ulaşabildiğimiz arşiv kaynakları nispetinde ele almayı gayret edindik. Fakat bundan önce imparatorluk
merkez ve taşra idarî yapılanmasındaki bahse konu değişim ve dönüşme kısaca değinmekte fayda görmekteyiz.
I-İmparatorluk Ekonomik ve İdarî, Yapısındaki Değişim ile
Dönüşüme Bakış
Tanzimat her ne kadar aksini iddia eden çalışmalar7 olsa da yaygın
kanaate göre muasır bir idare hüviyetine erişmek maksadıyla hayata
geçirilmişti. Taşra nezdinde her geçen gün derin yaralar açan, iltizam
sistemi kaldırılmış8, herkesten geliri nispetinde vergi alınacağı, can,
mallarının korunacağı bildirilmişti. Aslında bu taahhütler kendi içinde
karşılıklı bir anlaşmanın da göstergesi olarak okunmalıdır. Nitekim
imparatorluk idaresi kangren olmuş bir uygulamaya neşter vuracak,
Orhan Kılıç, “Van”, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 42, İstanbul, 2012, s.507
Hakkâri tarihi hakkında yapılmış geniş bir çalışma için Bk. Yaşar Kaplan, Hakkâri
İl Yıllığı, Hakkâri, 2015, http://www.hakkarikulturturizm.gov.tr (Erişim Tarihi:
03.06.2019)
5
Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, I, Anadolu’nun İktisadi
Taksimatı, Ankara, 1988, s.118.
6
Baykara, age., s.138.
7
Rifa’at ‘Ali Abou-El-Haj, Modern Devletin Doğası, 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu, (Çev. Oktay Özel-Canay Şahin), İmge Yay., 2. Baskı, Ankara,
2018, s.142, 146.
8
Abdüllatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, İşaret Yay., İstanbul,
1990, s.104,105.
3
4
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
409
buna karşılık taşra ahalisi sadık, çalışkan ve üretken olacaktı. Tanzimat
yeniliklerinin planlanması vazifesi II. Mahmut döneminde açılmış
Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliye’ye verildi.9 Böylesine büyük bir ümit
ve yeni bir başlangıcı amaçlayan harekete belki de en büyük tepki
Hakkâri bölgesinden yükseldi. Anlaşıldığı kadarıyla daha önce bölgeyi
yöneten aileye mensup olan Bedirhan Bey, Tanzimat uygulamaları
kapsamında redif miralayı yapılmıştı. Ayrıca yönetiminde bulunan
Cizre ve Midyat da idarî değişikliklerden nasiplenmiş ve Musul Vilayeti’ne bağlanmıştı. Bahse konu yöreler halkının da istememesine rağmen imparatorluk idaresinin bu karardaki ısrarı bölgede Bedirhan
Bey İsyanı olarak adlandırılacak bir harekete yol açtı. Oysa tam da bu
dönemde Tanzimat hareketinin, uygulamalarının ruhunun taşra idareci ve halkına anlatılması için imparatorluk bürokrasisi hummalı bir
gayretle birbirini takip eden yol, arayışlar içerisine girmiştir. 1850 yılının bitimine birkaç ay kala başlayan ve Anadolu-Rumeli idarecilerini
teftiş ederek başarılı olanların ödüllendirilmesi, başarısız olanlarının
ise zabıt altına alınması amaçlı teftiş komisyonlarının cabası bu meyanda bir hareket olarak okunmalıdır. 10 Sadece merkezin değil elbette
taşranın da ne gördüğü, okuduğu, istediği önemliydi. Bu nedenle bu
sefer taşradan “erbab-ı dirayet” şeklinde tabir olunan bilgi sahibi, güvenilir kişilerin, imparatorluk merkezine teşrifleri ve bölgelerine dair
düşüncelerini yazılı olarak sunmalarına fırsat verildi. Gerek merkezden giden ve gerekse de merkeze gelen heyetlerin dillendirdikleri meseleler daha ziyade bölge halklarının maruz kaldıkları ağır vergiler,
yolsuzluk ve haksızlıklar ile yol-köprü, içme suyu vb. ihtiyaçlar dâhilinde sınıflandırılabilir. Nihayet imparatorluk idaresi tüm bunların üstesinden gelmek adını nispeten faydalı olacağına inandığı “İmar Meclislerini” tesis etmiştir.11 Fakat adeta çıkmaza girmiş bu tür arayışlar
Mustafa Nuri Paşa’nın da aktarımıyla vergi toplama sistemi, artı geliri
Mehmet Seyitdanlıoğlu, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vala (1838-1868), TTK. Yay.,
Ankara, 1999.
10
Musa Çadırcı, Tanzimat Dönemi’nde Türkiye’de Yönetim (1839-1856), Belleten, S LII
(203), Türk Tarih Kurunu Yayınları, Ankara, s.620-622.
11
M. Tayyip Gökbilgin, Tanzimat Hareketi’nin Osmanlı Müesseselerine ve Teşkilatına Etkileri, Belleten, S 121-124, TTK. Yay, Ankara, 1967, s.103,104.
9
410
MURAT ALANDAĞLI
düzenli ve sistemli bir şekilde elde edilmesini amaç edinen Tanzimat
uygulamaları maalesef aksi yönde sonuçlar vermesiyle tam bir hayal
kırıklığına tol açmıştır.12 Kanımızca mali politikaları ıslah ve revize
etme gayretinde olan imparatorluk bürokrasisinin bu minvalde hayata
geçirdiği ve fakat olumsuz dönüt veren uygulamaları, merkez ve taşra
idarî yapısında da kimi değişikliklere neden olmuştu. Belki de bu yüzden 1842 yılında büyük umutlarla kurulan muhassıllıklardan vazgeçilerek tekrar eski sisteme dönülmesini ön gören düzenlemeyi takiben
bir dizi değişiklik hayata geçirilmiştir.13 Takvim-i Vekayi’nin 14 Şubat
1842 tarih ve 238 sayılı nüshası açıkça Tanzimat’ı, yönetim birimlerine
atanan idarî ve malî görevlilerin bekleneni vermekten çok uzak kaldıklarını ilan etmekteydi. O halde taşrada farklı bir uğraş gerekliydi.
Acaba merkezî atama yerine taşralı, yani bizzat bölgeyi bilen, tanıyan
ailelerden iyi huylu, mahir, becerikli olan biri “müdür” olarak tayin
edilebilir miydi?14 Nihayet büyük ümitlerle vali, kaymakam, müdür
üçlüsünden oluşan yeni bir taşra idarî yapısına doğru yola çıkıldı. Çok
geçmeden sancaklarda eyaletlerdekinden daha küçük olan ve bizzat
kaymakamların başkanlık edecekleri yerel meclisler kuruldu. 15 Maalesef imparatorluğun bu meyanda attığı adımlar başından beri taşrada
her bölgede müdür olabilecek meziyette kişilerin olmayışı, meclislerde
görev alanların çoğunun ayan, kethüda veya voyvoda olmaları ve
kendi bireysel çıkarlarını ön plana alan uygulama, düzenlemeler nedeniyle kısır doğmuştu.
Mustafa Nuri Paşa, Netayic üş-Vukuat Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi,
C III-IV, (Sad. Neşet Çağatay), TTK. Yay., Ankara, 1992, s.293.
13
Vecihi Tönük, Türkiye’de İdare Teşkilatının Tarihi Gelişim ve Bugünkü Durumu,
Kanaat Matbaası, 1945, s.170, 171.
14
Musa Çadırcı, “Türkiye’de Kaza Yönetimi (1840-1876)”, Belleten, S LIII, s.237257; Musa Çadırcı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Eyalet ve Sancaklarda Meclislerin Oluşturulması (1840-1864), Yusuf Hikmet Bayur’a Armağan, TTK. Yay., Ankara, 1985,
s.270, 271.
15
Musa Çadırcı, Osmanlı Döneminde Yerel Meclisler, Çağdaş Yerel Yönetimler, C II, S
V, 1993, s.4,5.
12
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
411
a. İmparatorluk İdaresinde Kaymakamlık Biriminin Tesisi
Bir bölgeye kaymakam atamak için öncelikle oranın kaza hüviyetine kavuşturulması gerekmekteydi. Bu nedenle idarî birim değişikliğine dair ilk olarak kaza merkezlerinin tespiti önemli bir mesele olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda belirlenen her bölgede asayişi
sağlayacak, nispeten merkez ile haberleşmeye imkân verecek ve ayrıca
muhtemel büyüme ile genişlemeye de uygun olan bir yerleşke kaza
merkezi yapılmalıydı. Bu idarî birimlerin işlerini yürütmek maksadıyla kaymakamlıklar tesis edilmiştir.16 Kaymakamlara bu hususta
hâkim ve müdürler de yardımcı olacaklardı. Kaymakamlığın tesis edileceği bölgeler Meclis-i Vala tarafından belirlenir, Padişah’ın onayının
akabinde hayata geçirilirdi. Bu husustaki tüm bürokratik iş ve işlemler
dâhiliye ve maliye nezaretlerince takip edilmekteydi. Ardından 22 Eylül 1858 tarihli talimatname ile imparatorluk idaresi vali, mutasarrıf,
kaymakam ve müdür gibi taşra mülkî idarecilerinin görev ve mesuliyetlerini ilan etti. Buna göre eyaletler vali, livalar kaymakam ve kazalar ise müdürlerin idaresine bırakılmıştı. Talimatnamenin yirmi sekiz
ila otuz altıncı maddeleri kaymakamların kanun, nizam ve talimatları
harfiyen uygulama, mahkeme, meclis ve kaza müdürlerini kontrol
etme, eşkıya hareketleri önleyecek tedbirler alma, memurların durumunu kontrol etme vb. idarî, askerî ve mali pek çok hükümlülüklerini
ihtiva etmekteydi.17 Klasik Dönem Osmanlı taşra yönetiminin bel kemiği olan sancak idarî biriminden kopuşun simgesi olan 1864 tarihli
Vilayet Nizamnamesi de benzer minvalde idarî yapı ve görevlilerinin
tanımlarını yapmaktaydı.18 Artık vilayetler ön plana çıkmış ve buralardan sınırları çok daha daraltılmış bir yapı oluşturulmuştur. Vilayet
sancaklara, sancaklar kazalara ve kazalar da köylere ayrılıyordu. Bu
nizamnameyi takip eden 1871 tarihli “İdare-yi Umumiye-yi Vilayet
Nizamnamesi” ile Rumeli’de 10 vilayet, 44 sancak ve Anadolu’da ise
16 vilayet ile 74 sancak, son olarak da Afrika da 1 vilayet ile 5 sancak
Takvim-i Vekayi, 15 Şubat 1842, s.238.
Düstur, Sene:1279, s.352-365.
18
Bkz. İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880),
TTK. Yay., III. Baskı, Ankara, 2018, s.62,63.
16
17
412
MURAT ALANDAĞLI
oluşturulmuştur. İdarî ve mülkî alandaki bu tür değişimlerin yanında
asıl olarak 1864 ve 1871 tarihli nizamnamelerin önemli özelliği, merkezi idarede izlerini gördüğümüz görev paylaşımının taşraya da sıçramış olduğunu ortaya koymalarıdır.19 Daha önce Padişah’ın vekil-i
mutlak ibaresiyle temsilcisi olan valiyi bu dönemde artık meclisler ve
kaymakamlar ile birlikte anmak ve yorumlamak çok daha doğru olacaktır. Bu durum şüphesiz kaymakamlar Tanzimat fikrî cereyanına
uygun tipler arasında seçilmesine zemin hazırlamıştır.20
b. Tarihsel, Mülki ve İdarî, Anlamıyla Kaymakamlık
Kelime anlamıyla “birinin yerine geçen, yerini tutan, vekil, naib”
anlamına gelen kaymakam, esas olarak Osmanlı idarî ve askerî teşkilatı başta olmak üzere diğer pek çok müessesede rol alan kimi görevliler için kullanılan bir unvandır. 21 Tanımından da anlaşılacağı üzere
önceleri vekâlet belirten bir anlamda iken zamanla bir unvana dönüşmüştür. Kaymakamlık tabiri bilindiği kadarıyla imparatorluğun merkez ve taşra teşkilatında XVI. yüzyıldan itibaren kullanılmaktadır.22
Bu nedenle vekillik anlamına dair Sadaret Kaymakamlığı gibi erken
dönem örneklerine çok sık rastlanılmaktadır. Nitekim usul gereği sefere çıkan sadrazam kendi yerine işlerine vekâlet edecek birini bırakırdı.23 Kaymakamlık ibaresinin yine muzıka-i hümayun, harbiye
mektebi ve askerî tabiplikte bir rütbe olarak kullanıldığını da görmekteyiz. Ayrıca imparatorluk idaresi için bir hayli önemli olan seyyid ve
şeriflerden mesul olan eyalet, sancak ve kazalarda onlarla ilgili işleri
yürütenlere de kaymakam denilmiştir. Diğer taraftan Osmanlı malî,
sosyo-kültürel tarihinin önemli ve vazgeçilmez bir parçası olan vakıf
Ortaylı, age., s.71.
Kaymakam olma kriterleri hakkında Bkz. Mehmet Güneş, Osmanlı Devleti’nde
Kaymakamlık (1841-1871), Kitabevi Yay., İstanbul, 2014, s.108,109.
21
Yücel Özkaya, Kaymakam, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 25, İstanbul, 2002, s.84;
Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1986, s.168.
22
Kullanım alanı pek fazla olmakla beraber, Sefer’de olan Sadrazamın yerine vekâlet
eden ve adına Sadaret Kaymakamı denilirdi. Bkz. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinde Merkez ve Bahriye Teşkilatı, TTK. Yay., Ankara, 1988, s.180, 181, 184.
23
Uzunçarşılı, age., s.181,182.
19
20
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
413
siteminde de gelir-gider kalemleriyle uğraşan görevlilere vakıf kaymakamı, mütevelli kaymakamı denilmekteydi. Bu kullanımlarının dışında özellikle klasik dönemde imparatorluk idaresine Eflak, Boğdan
gibi özel statü ve esaslarla bağlı idarî birimlere de kaymakamlık şeklinde hitap edilmiştir. Yine ahalisinin inanç ve itikadı farklı olan Cebeli Lübnan örneğinde rastladığımız üzere kimi bölgeler kaymakamlık
uygulamasıyla yönetilmiştir.24 Hicaz örneğinde olduğu gibi bunun
tersi bir durumda da yani ahalisinin tamamı Müslüman olan ve fakat
diğer bazı farklı öneme haiz bölgelerin idaresinde de yine bu tabir kullanılmıştır. İmparatorluk merkez idaresinden bir hayli uzak olan
Sayda, Cidde, Habeş’te de kaymakamlık idaresi tesis edilmiştir. Nihayet kaymakamlığın XVII. yüzyıldaki önemli bir kullanım alanından da
bahsetmek gerekmektedir. Nitekim anlaşıldığı kadarıyla bu dönemde
Anadolu ve Rumeli’de şehir ve kasabalara mimar-ı hassa-i kaymakam
denilen bazı görevliler tayin edilmiştir.
Yukarıdaki tanım ve tariflerden de anlaşıldığı üzere kaymakamlık,
Osmanlı mali, askerî, siyasî, sosyo-ekonomik ve idarî yapısında kullanılan yaygın bir unvandır. Bu minvaldeki kullanımı bir kenara bırakır
esas konumuza döndüğümüzde ise özellikle mülkî ve idarî bir vazife
ifa eden kişi bağlamında bakıldığında akla kimi sorular gelmektedir.
Bunlardan ilki eğitim-öğretim hayatları, ikincisi nasıl seçildikleri ve nihayet göreve atanmaları ile başlamaları şeklinde sıralanabilecek üç
önemli adımda bu soruları yanıtlamayı uygun bulduk.
Erken dönem, yani henüz kaymakam atama nizam ve uygulamalarının tam olarak yerleşmediği dönemde kaymakamların nüfuzlu kişilerden seçildikleri malumdur. Fakat bilindiği üzere Mekteb-i Mülkiye’nin kurulması bu konuda bir milattır. Zira Mekteb-i Mülkiye Tanzimat esaslarını taşraya tam olarak aktaracak, uygulayacak kişilerin yetiştirilmesi amacıyla açılmıştı. Bu nedenle özellikle kaymakam adaylarının mülkiyede imparatorluğun siyasî yapısı, tarihi, coğrafyası ile
mesleklerine dair hesap, ekonomi-politik gibi konular başta olmak
Lübnan’da Dürziler ve Marunîler için hazırlanmış çifte kaymakamlık statüsü hakkında Bkz. Ortaylı, age., s.52.
24
414
MURAT ALANDAĞLI
üzere güncel antlaşmaların yer aldığı yoğun ve disiplinli bir eğitimöğretim görmeleri zorunluydu.25 Bu derslere şüphesiz kurum, kurullar arası koordinasyon, çalışma, sonuç alma gibi diğer yetenek ve beceri sağlayıcı aktiviteleri de katmak gerekir. Nitekim kaymakamlar görevlerine başladıklarında idarî, hukukî, ziraat meclisleri ile diğer kimi
daire ve memurlardan oluşan hayli kalabalık ve yoğun bir yardımcı
grubuyla ifa-i vaziyet etmek mecburiyetindeydiler.
Tüm işlemlerin akabinde ataması yapılan kaymakamların isimleri
genellikle Ceride-i Havadis ve Ceride-i Askeriyye’de ilan edilirdi. Göreve başlama yemini anlaşıldığı kadarıyla merkezde Meclis-i Vala’da
taşradakiler için ise cami ya da umuma açık bir mahalde yapılmaktaydı.26 Son olarak göreve başlayan kaymakamlar taşrada ihtiyaç duyduklarının muhataplarına aktarılması veya diğer kimi bürokratik iş,
işlemleri takip etmek maksadıyla İstanbul’da bir kethüda görevlendiriyorlardı. Bu elbette basit bir atama usulü değildi talebin yine Babıâli’nin olurundan geçmesi şarttı.
c. Hakkâri’de Kaymakamlık İdaresinin Kurulması
Yukarıda kısmen değinildiği üzere Bohtan Bey’i Bedirhan Bey isyanın bastırılmasının akabinde var olan Hakkâri emirliği kaldırılarak,
1849 yılında Diyarbakır, Van, Muş, Hakkâri Sancakları ile Cizre, Bohtan ve Mardin kazalarından müteşekkil olan bir Kürdistan Eyaleti
oluşturuldu.27 Mevcut düzenlemelere göre idarî olarak bir eyaletin valisi başka bir göreve atanırsa bir kaymakam bu görevi ifa edebilecekti.
Ayrıca kimi zaman iki vilayetin idaresine tek vali atanıyor ve vali diğer
vilayetten kaymakamı idarî olarak bölgesinden mesul tutabiliyordu.
25
Özkaya, agm., s.85.
“padişahıma ve devlet-i aliyyelerine sadakatten sayrılmayacağıma ve padişahımın
ruhsat-ı seniyyesiyle kabulü mücaz olan hedaya-yı resmiyeden başka memnu olan hediyeyi kabul etmeyeceğime ve emval-i miriyeyi irtikab ve telef etmeyib ve hiç kimseye
ettirmeyeceğime ve lüzum-ı hakikisi tebeyyün etmedikçe hazine-i miriyey masarif vukuunu tecviz eylemeyeceğime ve icab-ı sahihi olmadıkça mücerred riayet i hatıra
mebni memur istihdamına lüzum göstermeyeceğime” Bkz. Takvim-i Vekayi, def’a
419.
27
Güneş, age., s.35.
26
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
415
Nitekim Hakkâri ve Van’ın idaresinden sorumlu olan Van valisi,
Hakkâri’ye sık sık gelip gitmemek için yerine vekâlet edecek bir kaymakam tayin etmişti.28 Kaymakamlar, asayişi sağlamak amacıyla bölgelerindeki güçlü kişiler ve aşiretlerle görüşerek nasihat yoluyla düzeni sağlamayı amaçlamışlardır.29 Bu, her bölge için olmasa da
Hakkâri gibi aşiret yapılanmasının yaygın olduğu bölgelerde sık sık
başvurulan bir uygulamaydı. Aynı zamanda aşiret yapılanmasının yaygın olduğu nahiyelerde idarî nizamnamelerin aksine farklı bir yapılanmanın olduğuna rastlamaktayız. Nitekim bu tür bölgelerde var
olan aşiret yapılarını esas alan birden fazla idarî birim tesis edilebilmekteydi. Bu minvalde bir örneğe Erzurum Vilayeti Salnamesinde tesadüf edilen Hakkâri’de rastlanılmaktadır. Bu dönemde Hakkâri’ye
bağlı Beytüşşebap Nahiyesi sınırları dâhilinde konargöçer Hertuş (Ertuş) aşireti bulunmaktaydı. Önceleri Beytüşşebap Nahiyesinin bir müdürü varken, bahse konu bu durum nedeniyle bir de Hertuş (Ertuş)
aşiretinden mesul bir başka müdür atanarak bir nahiyede iki müdürün görev yaptığı enteresan bir yapı oluşturuldu. 30
II - Hakkâri’de Görev Yapan Kaymakamlar
Bu bölümde gerek arşiv kaynakları ve gerekse de araştırma, inceleme eserlerinden hareketle Hakkâri’de görev yapmış kaymakamlara
dair bilgiler ortaya konulmaya çalışılacaktır. Sicil-i Ahval defterlerinde
bahse konu kaymakamlara dair bilgilerin yer almayışı maalesef onların mesleki ve eğitim, öğretim ile kişisel hayatlarına dair bilgi sahibi
olmamıza fırsat tanımamıştır. Hakkâri’nin sık sık idarî olarak bağlı bulunduğu vilayetler başta olmak üzere sancak veya kaza olmasının yanında bir arada eyalet hüviyetinde olmasından kaynaklanan bir bilgi
yoğunluğu olmasından dolayı bu eksiklik arşiv fonlarında tespit edilen
belgeler vesilesiyle nispeten giderilmiştir. Bu belgelerin tetkikiyle ele
aldığımız döneme ait tespit ettiğimiz kaymakamlara dair aşağıdaki
BOA. İ.MVL.202/6420, T.09.Ca.1267.
BOA. İ.MVL.712/31, T. 06.R.1282.
30
Beytüşşebab Nahiyesi Müdürü Ali Ağa ve Hertüş Aşireti Müdürü Şaban Ağa’dır.,
Bkz Salname-i Vilayet-i Erzurum, Yıl:1288, (M. 1871).
28
29
416
MURAT ALANDAĞLI
şekliyle kronolojik olarak bilgi yumağı oluşturmak mümkün olabilmiştir. Sicil-i ahval kayıtlarında kaymakamlara dair bilgilere erişilememiş
olması aslında çalışmamızın bir ayağını boş bırakmıştır. Tematik olarak ortaya çıkan bu bilgi eksikliği aşağıda hissedileceği üzere anlatımda da kısır bir izahı kaçınılmaz bırakmıştır.
I- Mehmed Nazım Bey31
Arşiv araştırmalarında tesadüf edildiği kadarıyla her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu dâhilinde kaymakamlık idaresi 1842 tarihinde
hayata geçirilmiş ise de Hakkâri özelinde ilk olarak 1252 (M.1837/38)
tarihli bir kayda rastlamaktayız. Nitekim bu kayda göre Mehmet Nazım Paşa32 oğlu hakkında kaleme alınmış bir sicil’e göre Hakkâri’nin
eski kaymakamıdır. Bu kayıt esas olarak Mehmet Nazım Bey’in 1251
yılında Sakız’da doğduğunu öğrendiğimiz Ahmet Sait Bey hakkında
tutulmuş bir sicil defteri varakasına aittir. Yani doğrudan Mehmet Nazım Bey ile ilgili değildir. Bu tarihten önce kaymakam olarak görev
yapanlara dair maalesef henüz bilgi sahibi değiliz.
II- Ahmet İzzet Paşa33
Osmanlı-İran sınır hattında tansiyonun yükseldiği ve İran’ın Nurullah Efendi’yi tutuklamasından dolayı ilişkilerin gerginleştiği gerildiği bir ortamda Anadolu Ordu Müfettişinden gönderilen bir yazı konumuz açısından oldukça önemlidir. Nitekim Ordu komutanı, sınır
güvenliğinin sağlanması noktasında sınır hattında olan Hakkâri başta
olmak üzere diğer vilayetlere idarecilerin atanmasının şart olduğunu
belirtmektedir. Bu tarihten hemen sonra olmalı ki bizler İzzet Paşa’yı
Hakkâri’de kaymakam olarak görmekteyiz. Zira 29.06.1265 (10 Eylül
31
1252 (M.1837/39) tarihinde
BOA. DH. SAİD.d. 1/458, T.20.12.1252
33
1266(M.1850,1851); 1237 yılında Girit’in Resmo kasabasında doğan Hacı İzzet Paşa,
1847 yılında Van ve Hakkâri valiliğine atanmış sonra Cidde, Trablusgarp valiliklerinde hizmet etmiş, 1860 yılında göçmenler komisyonu başkanlığına ve aynı yıl içinde
Harput, sonra Sivas valiliğine atanmış, bir süre de Yanya’da valilik yapmıştır.
Edirne’de iki kez valiliği vardır… Ela Özkan, Harput Valisi Hacı Ahmet İzzet Paşa, Fırat
Üniversitesi Harput Uygulama ve Araştırma Merkezi Uluslararası Harput’a Değer
Katan Şahsiyetler Sempozyumu, 2015, s. 469.
32
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
417
1849)34 tarihli bir belge bizlere İzzet Paşa’nın bölgede kaymakamlık
vazifesine atandığına dair bir nişan-ı hümayundan bahsetmektedir. 35
Hakkâri’nin bir eyalet statüsüne getirilmesi noktasında bu devirde
ciddi uğraşların sergilendiğini görmekteyiz. 36 Fakat oluşturulmuş
Hakkâri Eyaleti’nin Tırhala eski mutasarrıfı Ziya Bey’in idaresine bırakıldığını da görmemiz gerekmektedir. O halde bu dönemde
Hakkâri’de mutasarrıfın da kaymakamın da bulunduğunu söyleyebiliriz.37 Bu idarî ve mülkî değişiklikleri Meclis-i Kebir’in kurulması kaçınılmaz olarak izlemiştir.38 Hakkâri’nin bir eyalet statüsüne getirilmesi olayından Musul’unda etkilendiği söylenebilir.39 İzzet Paşa’nın
bölgedeki cizye vergisinin toplanması ile varidatının ziraat erbabına
aktarılması noktasında ciddi uğraşlarının olduğu görülmektedir.40
1267 (1851/1852) tarihli bir belgeden anlayabildiğimiz kadarıyla
Hakkâri kaymakamı Gevar merkezli Doski, Oramar Nahiyeleri’nin
kapsayan bir uygunsuzlukla meşguldür. Bu uygunsuzluğun kaymakam paşanın gayret ve inayeti sayesinde sona erdirildiği anlaşılmaktadır.41 Resmi literatüre uygunsuzluk olarak girmiş bu olayın nedenleri
hakkında fazlaca bilgiye sahip olmamakla birlikte müsebbiplerinin cezalandırıldığı ve sonuçlandırıldığını görebilmekteyiz.
III- İsmail Kamil Paşa42
İsmail Kamil Paşa’nın kaymakamlığında dair ilk bilgi onun yeni
Sadrazam’ı tebrikine dair belge oluşturmaktadır. 43 Bu dönemde imparatorluk idarî birimlerinde bir bağlılık yemini talebinin olduğunu
Balıkesir naibi ve Hakkâri kaymakamlığından gelen Padişah’a bağlılık
Rumî, Hicrî tarih çevirmelerinde Türk Tarih Kurumunun Tarih Çevirme Kılavuzu
kullanılmıştır. (Erişim Tarihi:15-17- Mart 2019)
35
BOA. A.DVN. MHM. 7/40, T. 29.06.1265
36
BOA. A.MKT. MHM.12/85, T.20.05.1268
37
BOA. A.MKT. MHM.12/85, T.05.06.1265
38
BOA. A.MKT. UM.63/17, T.11.08.1267
39
BOA. A.MKT. NZD. 33/4, T.23.06.1267
40
BOA. A.AMD. 31/90, T.07.12.1267
41
BOA. A. MKT. UM. 74/20, 11.11.1267
42
1868, (1852/1853)
43
BOA. A.TFŞ. 11/43, T.26.07.1268-BOA. A.TFŞ.13/50, T.29.11.1265.
34
418
MURAT ALANDAĞLI
ve muhabbetlerini içeren cevaplardan anlaşılmaktadır. 44 Ayrıca aynı
dönemde Hakkâri’de görev yapacak mülkî ve idarî birimlerde görevli
memurlar ve idarecilerin kullanabileceği mahiyette Türkçe olarak
bastırılmış bir eyalet haritasının bastırılması noktasında hummalı bir
uğraşın sergilendiğine şahitlik etmekteyiz.45 Bu haritanın on bir adet
olarak Hendeshanede çok acil olarak bastırılıp ilgili memur ve zabitlere iletilmesinin elzem olduğu vurgulanmıştır. Nihayet 23.05.1268
(M. 4 Ağustos 1852) tarihli bir belge bahse konu haritanın on bir adet
olarak bastırılıp bölgeye gönderildiğinden bahsetmektedir. 46 Yaklaşık
iki aylık bir zamanın akabinde bahse konu haritaların alındığına dair
mahalli cevap gönderilmiştir.47 Kamil Paşa’nın bölgede başarılı bir
idare sergilediği ve bu nedenle sık sık takdire şayan bir idareci olduğuna dair bilgilere, belgelerde tesadüf edilmiştir.48 Van’dan ayrılarak
müstakil bir sancak haline getirilen Hakkâri’de kaymakamın çok başarılı olduğu ve bölgede sevilen biri olduğuna dair raporlar da imparatorluk idaresine ulaşmıştır.49 Bu yöndeki telkinler şüphesiz en çok
onu mutlu etmiştir. Onun gece gündüz memleketin idaresi noktasındaki gayretinin ifade edildiği satırlar, kendi döneminde sağlanan refah ve huzur ortamı nedeniyle pek çok kişinin İran’dan Hakkâri’ye
hicret ettiği şeklinde devam eder. 50 Bu yöndeki gayretleriyle merkezi
idare nezdinde olumlu bir intiba bırakmış olmalıdır. Nitekim bölgede
uzun süredir kimi fenalıklar yapan Duskilli Reşo’nın padişah tarafından af edilmesi hayli önemli bir tazyik yaratmıştır. 51 İsmail Kamil
44
BOA. A.MKT. MHM.37/44, T.08.12.1267
BOA. A.MKT. MHM. 38/64, T.04.01.1268
46
BOA. A.MKT. MHM.44/87, T.23.05.1268; BOA. A.MKT. UM. 94/5, T.06.05.1268
47
BOA. A.MKT. UM. 98/70, T.15.07.1268.
48
BOA. A.AMD.42/24, T.06.05.1269
49
BOA. A.DVN.89/58, T.02.09.1269; BOA. MVL.260/37, T.16.11.1269; BOA.
MVL.262/29, T.18.12.1269; BOA. AMD. 42/24, T. 06.05.1269; BOA. A.AMD.53/2,
T.18.02.1271
50
BOA. A.MKT. UM.
51
BOA. AMD.42/38, T.16.05.1269
45
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
419
Paşa’nın Hakkâri kaymakamlığı sırasında hem onu ve hem de imparatorluk taşra-merkez idaresini en çok uğraştıran mesele Gevar kazasında ortaya çıkan Eşkıya Reşo olayıdır.52
Kamil Paşa, İran sınırına yapılan askerî tabyaların giderlerinin
Hakkâri halkından değil de merkez hazinesinden tedarik edilmesi
noktasında gayret sarf etmiştir.53 Bu döneminde yazışmalara konu olmuş bir diğer önemli mesele ise yöredeki Ermenilerin zorla İslam’ı
kabulleri noktasındaki kimi uğraşlara dair söylencelerle ilgilidir. 54 Kamil Paşa’nın görev süresi boyunca meşgul olduğu en önemli meselelerden biri şüphesiz Gevar Kazasının Mahkam köyünde tesadüf ettiğimiz Reya Temo (Toma) 55 isimli ve aslında Şemaşe olarak tanınan Protestan rahibine aittir. Öğrendiğimiz kadarıyla Tamo, İran Rumiye kasabasından bazı Amerikalı papazları beraberinde getirerek ev, okul ve
konak inşa etmeye kalkışmıştır. Tamo tüm bu uğraşını bölgedeki Müslüman unsuru Protestan mezhebine meylettirmek maksadıyla sergilediği anlaşılmaktadır.56 Ayrıca İran ve Rusya’nın ittifak kurarak siyasî
arenada yakınlaşmalarından rahatsız olan pek çok İranlının da kaçarak Osmanlı topraklarına sığındığına yine bu dönemde şahitlik etmekteyiz.57 Tarihin cilvesi ki, bu tür demografik hareketliliğin bir sonucu
olarak her türlü iyi niyet ve idareye rağmen Hakkâri’den İran’a geçenlerin durdurulamadığı bir dönemde, firar eden ahaliye iyi davranılması ve geri dönmeleri noktasında gerekli çabayı sergilemediği ge-
BOA. İ.DH.238/14401, T.11 N. 1267
BOA. A.AMD.35/82, T.24.04.1268
54
BOA. A.MKT.UM., 63/55. İsmail Kamil Paşa yürütmüş olduğu tahkikatta bölgede
böyle bir zorlamanın olmadığını sadece bir yıl kadar evvel Nazlı isimli bir kadının
kendi rızasıyla İslam’ı kabul ettiğini ifade etmiştir.
55
Tamo, Burada yeri gelmişken üniversitemizin çok değerli iki üyesinin ismini zikretmek isterim. Başından beri, çalışmamı takip ederek gerekli dokunuşları yapan ve kimi
konularda yerinde tespitler yapmama vesile olan sayın Dr. Öğr. Üy. İhsan Seddar
Kaynar ve onca yoğunluğuna rağmen çalışmamı okuma teveccühünde bulunarak yöreye dair kimi yer ve kişi adlarında gerekli düzeltmeleri yapmama vesile olan Arş.
Gör. Sayın Yaşar Kaplan’a çok teşekkür ederim.
56
BOA. A.MKT.UM., 138/24, T. 17.N.1269
57
BOA. ML. MSF. d. 11141, T.1274
52
53
MURAT ALANDAĞLI
420
rekçesiyle İsmail Kamil Paşa görevinden azledilerek Van’a tayin edilmiştir.58 İsmail Kamil Paşa’nın son olarak vefat eden Yakup Paşa’nın
yerine Kudüs’e vali olarak atandığını görmekteyiz.59
IV- Mustafa Paşa60
Yukarıda onca başarı ve çabasını ifade etmeye çalıştığımız İsmail
Kamil Paşa’nın belgelerin muhtevasına yansımamış kimi nedenlerden
dolayı azledilerek Van’a çekildiği ve yerine Mustafa Paşa’nın kaymakam olarak atandığını 25.06.1270 (6 Eylül 1854) tarihli belgeden öğrenmekteyiz.61 Takip edebildiğimiz kadarıyla onun önceki görevi Ankara kaymakamlığıdır.62 Kendisine kethüda olarak Yahya Sezai Efendi
görevlendirilmiştir.63 Mustafa Paşa, Hakkâri kaymakamlığı süresince
gayretli ve dirayetli, mülkî idareye ve bölgenin durumuna vakıf ve o
zamana kadar iyi hizmetlerinin müşahede edilmiş olması sebebiyle
mutasarrıf olarak atanmıştır.64 Onun bu göreve getirilmesinde Bedirhan Bey İsyanında göstermiş olduğu başarının önemi büyüktür. Hakikaten kendisine verilen nişanın sırf bu başarısından dolayı akrabalarına intikal ettirildiği anlaşılmaktadır.65 Mustafa Bey’in oğluna verilen
imtiyaz beratının daha sonradan henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı yenilenmediği anlaşılmaktadır. 66 Mustafa Paşa gerek alacak verecek ve gerekse de tereke konusunda burada incelediğimiz kaymakamlar arasında en fazla yazışmaya konu olmuş kaymakamdır. 67 Henüz
58
BOA. A.MKT. UM.137/92, T.13.09.1269.
BOA. A.TFŞ.19/20, T.09.03.1271; BOA. A.AMD.64/71, T.1271; BOA. A.MKT.
MHM. 62/48, T.29.02.1271
60
1270 (M.1854/1855)
61
BOA. A.DVN. MHM.19.51; Ayrıca bu hususta Bkz. BOA. A.MKT. UM. 160/58,
T.19.10.1270; BOA. A.MKT.UM., 161/87, T.27/11/1270; BOA. A.MKT. UM. 154/78,
T.23.Ca.270.
62
BOA. A.TŞF. 17/24, T.25.Ca.1270
63
BOA. A.MKT. NZD. 136/91, T.19.16.1271.
64
BOA. A.DVNS. TVCM. d. No:1, s.13, T. Evahir-i R. 1281
65
BOA. A.MKT.UM., 246/63, T.28.11.1272
66
BOA. A.MKT. MHM. 93/18, T.28.11.1272
67
Osman Bey’in validesi Hatice Hatun’un Hakkâri Kaymakamı müteveffa Mustafa
Paşa’daki alacağının terekesinden ödenmesi, BOA. A.MKT. DV.97/28, T.27.12.1272
59
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
421
tam olarak nerede olduklarını yani mahalli mi yoksa merkez, dersaadet’te mi olduklarını bilemediğimiz kişilere olan borcu ile zevcesi ve
çocuklarının terekesi meselesi sık sık belgelerde zikredilmektedir. 68
Nihayet terekesinin satılarak borçlarının kapatılması ve mahdumlarına da maaş69 verilmesine karar verilmiştir.70 Onun borçlarının bir
kısmının maliye hazinesinde bulunan parasından ödendiği anlaşılmaktadır.71 Mustafa Paşa döneminde Musul mutasarrıfı Hilmi Efendi
tarafından gönderilen ve Musul İngiltere konsolosluğundan alınan
bir bilgiye dayalı olan belge, bu dönemde Nasturiler, kaymakam ve
yöre insanı arasındaki ilişkiye dair önemli bilgiler içermektedir. Fakat
belgenin muhtevasının çok iyi tetkik edilmesi kaçınılmazdır. Nitekim
belge dolaylı olarak Hakkâri ve havalisinde bu dönemde Nasturi, İngiltere ve Kürt Beyleri iş birliğini ele alır. Temel argüman Nasturi Patriği Marşoa’nun72, bazı eşkıyanın Hakkâri kaymakamının öldürmesi
hadisesinde yardımcı olduğudur. Fakat imparatorluğun resmi kaynaklarına göre bizler Mustafa Paşa’nın eceliyle öldüğünü görüyoruz. 73
Bu, bizleri düşündüren oldukça ilginç bir olaydır. O halde bahsi geçen
tercüme konsolosluk varakası acaba gerçek değil de çarpıtılmış bir hüviyette miydi?74 Mustafa Paşa ayrıca Rodos’ta sürgünde iken firar ederek Hakkâri havalisine gelmiş Hırvatalı Mehmet adındaki bir kişiye
BOA. A.MKT. MHM.116/46, T.07.01.1274; Ayrıca Bkz. BOA. MVL. 182/132,
T.13.04.1273; BOA. A.MKT. UM.249/58, T.25.12.1272; BOA. A.MKT. UM, 260/62,
T.17.03.1273.
69
BOA. MVL.317/61, T.17.01.1274.
70
BOA. HR. MKT. 222/7, T.1274; bir yük yirmi üç bin sekiz yüz otuz sekiz kuruş’luk
alacağının…, BOA. A.MKT. NZD. 371/15.
71
BOA. A.MKT. NZD. 371/15, T.05.04.1278; BOA. A.MKT. DV. 97/28, T.27.12.1272;
BOA. A.MKT. MHM.116/46, T.07.01.1274.
72
Mar-Şimon
73
BOA. A.MKT. UM.285/67, T.24.S.273.
74
“…Mehmed Ağa, Çölemerk ahalisiyle beraber Albak Kazasının Çardivan Karyesine
gittiler ve Hrsitiyan köylerini ve Albak’da olan reaya köylerini… garet edüp, hallerinde bir çey bırakmadılar, Başkal’a paşası Mustafa Paşa Kürtlere nasihad vermek ve
hallarını tahkik etmek üzere Albak’a azimet eyledi, Mehmed Ağa ve Çölemerk ahalisi
Mustafa Paşa’nın sözünü dinlemediler kendüsünü tutup yirmi kişi ile birlikte katl,
idam ettiler. BOA. A.MKT. UM. 232/91, T.9.S.1272
68
422
MURAT ALANDAĞLI
bölgede kol kanat germekle itham edilmiştir.75 Mustafa Paşa’nın kaymakamlığı esnasında İran’dan bazı kimselerin Hakkâri havalisine gelerek kimi kalıp akçeler ile halktan hayvan satın aldıkları anlaşılmaktadır.76 Özellikle Albak kazası havalisinde gerçekleşen bu olayda beş,
altı ve yirmilik kalıp akçeler kullanılarak bölge halkından bin’e yakın
koyun alıp götürülmüştür. İmparatorluk idaresi mahalli muhatabını
bu hususlarda dikkatli olunması, alış-verişlerin eder para özerinde titizlikle yapılması haliyle tebaasının zarar görmesinin önüne geçilmesi
noktasında uyarmıştır. Mustafa Paşa’nın vefatı ile Hakkâri’ye kaymakam olarak Rumeli eski Mutasarrıfı Ömer Faiz Efendi’nin atandığı anlaşılmaktadır.77
V- Ömer Faiz Efendi78
Mustafa Paşa’nın ölümünden sonra imparatorluk idaresi yönetim
ve denetimine oldukça önem verdiği Hakkâri’ye kaymakam olarak bir
an evvel birini atamak için uğraş sergilemiştir. Rumeli mutasarrıfı olan
ve mir-i mirân-ı kirâmdan olan Ömer Faiz Efendi 1272 tarihinde kaymakam olarak atanmıştır.79 Mir-i mirân Ömer Faiz Efendi’ye Hakkâri
kaymakamlığı vazifesi 21.09.1272 (M.03 Aralık 1856) tarihinde tevdi
edilmiştir.80 Onun bu göreve atanmadan önce Canik eski kaymakamı
olduğu anlaşılmaktadır.81 Erişebildiğimiz arşiv malzemesi maalesef
Ömer Faiz hakkında bizlere cömert davranmamaktadır.
VI- Hacı Hamdi Paşa82
Hacı Hamdi Paşa’nı maaşına zam yapılması noktasındaki talebine
imparatorluk idaresi olumsuz cevap vermiş ve fakat rütbesinin üçüncü
75
BOA. A.MKT.UM., 264/19, T.1273
BOA. A.MKT. MVL. 68/20,
77
BOA. A.AMD.56/59, T.1271; BOA. İ.MMS. 7/280, T.17.09.1272.
78
1272 (M.1856/1857)
79
BOA. İ.MMS. 7/280, T.17.L.272; BOA. A.AMD.56/59; BOA. A.MKT. NZD.318/90,
Muharrem 1273.
80
BOA. A.DVN.113/65.
81
BOA. MAD.d., No:7851, s.185, T. 1281.
82
1272, (M.1856/1857)
76
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
423
dereceye yükseltilmesi ve ayrıca oğulları Ali ve İbrahim Beylere de kapıcıbaşılık vazifesinin verilmesi uygun bulunmuştur. 83 Hacı Hamdi
Bey’in kaymakamlığı döneminde Hakkâri’den Anadolu Ordusuna
hayvan tedariki hususunda ciddi bir katkının sağlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim bu dönemdeki yazışmalarda yıllık olarak verilmesi gereken hayvan miktarının önceki senelere oranla tedarik edilemediği ve
fakat nispeti ölçüsünde bedel olarak koyunun teslim için elde tutulduğu ifade edilmiştir.84 Hacı Ahmet Paşa’nın kaymakamlığı döneminde Van valisi ile kendisi hakkında kimi şikâyetlerin merkeze intikal ettiği anlaşılmaktadır.85
VII- Behçet Paşa86
Hacı Hamdi Paşa’nın yerine kaymakam olarak Behçet Paşa’nın
Hakkâri kaymakamlığına atandığına dair bilgiye Mahmut Paşa’nın
Lazistan mutasarrıflığı ve Tayyip Bey’in ise Menteşe Kaymakamlığına
atandıklarına dair bilgiyi içeren belgede tesadüf etmekteyiz. 87
VIII- Hacı Ahmet Paşa88
Hacı Ahmet Paşa’nın Hakkâri’ye kaymakam olarak atanmadan
önce Lazistan mutasarrıflığı görevini yürüttüğü anlaşılmaktadır. 89 Ahmet Paşa kaymakam olarak atandıktan sonra Halit Efendi’yi kethüda
olarak tayin etmiştir.90 Fakat bu atamaya rağmen uzun süredir hala
görevine başlamadığına dair cevap yazısı merkeze ulaşmamış, kendisine görev emrinin tekrar tevdi edilmesi istenmiştir. 91 Onun davranışının bölgenin iklim ve doğal coğrafyasının zorlayıcı nedenlerinden mi
83
BOA. A.AMD. 68/11, T.1271
BOA. A.MKT. MHM.84/55, T.13.06.1272.
85
BOA. MVL. 568/46, T.27.07.1274; Ayrıca Bkz. BOA. MVL. 570/49, T.05.10.1274
86
1272, (M.1856/1857)
87
BOA. A.MKT. MHM. 80/64, T.13.11.1272
88
1273(M.1857/1858)
89
BOA. A.MKT. MHM. 93/68, T.22.12.1272, Onun kaymakam olarak atanması hakkında ayrıca Bkz. BOA. A.MKT. MHM.758/7, T.27.11.1272; BOA. A.MKT. MHM.
94/68, T.22.12.1272
90
BOA. A.DVN.115/33, T.1277
91
BOA. A.DVN.114/97, T.24.11.1272
84
424
MURAT ALANDAĞLI
yoksa başka kişisel nedenlerden mi kaynaklandığı henüz tespit edilememiştir.92 Bu emri takip eden yaklaşık üç aylık bir zaman diliminin
akabinde kaymakamın görevine başladığına dair tahrirat merkeze
ulaşmıştır.93 Bu kadar uzun süren bir görev idaresi nihayetinde bölgedeki başarılı politika ve uygulamalarından dolayı kendisine Mecidi nişanının verildiğini görmekteyiz. 94 Onun maaşının arttırılması yönünde bir talebinin olup olmadığı henüz tespit edilememiştir. Daha
sonraları ise Hacı Ahmet Paşa’nın torunları olan Hacı Mehmet Ali ve
Hacı İbrahim Beylerin Rikab-ı Hümayun Kapıcıbaşılığı vazifesine getirildiği ve beşinci rütbeden Mecidiye rütbesinin kendilerine verildiği
görülmektedir.95
Onun kaymakamlığı döneminde Hakkâri’de tapu nizamatı ile ilgili emirname hayata geçirilmiştir.96 Diğer taraftan Hacı Ahmet
Paşa’nın muhtemel bir şikâyetten dolayı Erzurum’da mahkeme edileceğine dair bir bilgi de kaynaklarda mevcuttur. 97 Ona dair bu bilgiye
erişmemize fırsat veren konu ise Hakkâri kaymakamlığı sırasında kendisine giydirilen hilat’ın bahasının fazla olduğu ve hazineyi zarara uğrattığı yönündeki şikâyettir.98 Her nedense özellikle onun kaymakamlık yaptığı dönemde Hakkâri, Bursa, Edirne ve Harput kaymakamlarının maaşlarına yirmişer binlik bir zam yapılmıştır. 99 Hacı Ahmet Paşa
tarafından tayin olunan ve idarî nizam ile kıstaslardan mahrum kimi
müdür ve memurlardan bölgedeki halkın huzursuz olmasında büyük
bir rol oynadıkları onun görev yaptığı döneme dair tesadüf ettiğimiz
92
BOA. A.MKT: MHM. 104/39, T.25.04.1273; BOA. A.MKT. MHM.104/39,
T.25.04.1273
93
BOA. A.MKT: MHM. 108/74, T.24.07.1273; BOA. A.MKT. MHM.110/38,
26.08.1273
94
BOA. A.MKT. MHM.97/29, T.19.01.1273; A. AMD.68/11; BOA. A.DVN.118/42,
T.14.03.1273
95
BOA. A.DVN. MHM.19/51, T.03.1273
96
BOA. A.MKT.UM., 310/5, T.27.Recep.1274
97
BOA. A.MKT. MHM.328/41, T.01.03.1274;
98
BOA. A. MKT. MVL.119/96, T.26.02.1277
99
BOA. A. MKT. NZD.299/32, T.24.05.1276
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
425
olumsuzluklardandır.100 Hacı Ahmet Paşa kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla Hakkâri kaymakamlığından sonra Sivas Mutasarrıflığı görevine getirilmiştir.101
IX- Mehmet Tecelli Efendi102
Çok sık rastlanılmasa da bölgede kaymakamlara vekâlet edenlerin
de olduğunu ifade etmemiz gerekmektedir. Yaptığımız araştırmalarda tesadüf ettiğimiz bu husustaki ilk istisnai örnek Mehmet Tecelli
Efendi’dir.103 Onun döneminde özellikle mülkî ve idarî işlere pek fazla
girmediğini Tapu nizamı hakkındaki bir yazıya kendisinden önce kaleme alınmış cevabi bir yazısı göndermesinden anlaşılmaktadır. 104
X- Yusuf Kemal Bey105
Yusuf Kemal Bey Hakkâri Kaymakamı olarak atanmasından dolayı merkezi idareye teşekkürlerini bildiren bir yazı göndermiştir.106
O, yörede kaymakam olarak göreve başlamasının hemen akabinde
bölgedeki müdürleri teftişe başlamıştır. Onları görevlerine sadık kalmaları ve titiz olmaları noktasında uyarmıştır.107
XI- Kenan Paşa108
İncelememiz neticesinde bölgeye giden ve fakat ahali ile uyuşamadığına dair şikâyetleri hâsıl olan kaymakam Kenan Paşa’dır. Nitekim
onun bu yöndeki şikâyeti üzerine Hakkâri Muhasebecisi olarak görev
yapan Besim Efendi ile tayinlerinin yapılması düşünülmüş ise de Babıali bunu uygun bulmayarak Siirt kaymakamı Nazım Paşa ile becayişlerine karar vermiştir.109 Bu dönemde sürsat vergisinin toplanması
100
BOA. MVL.570/49, T.19.S.1274
BOA. A.MKT. UM.388/48, T.09.Ca.1276; BOA. A. DVNS.BUY.İLM.d., No:4,
s.163, T.27.Ca.1276
102
1274 (M.1858/1859)
103
BOA. A.AMD.86/97, T.1274
104
BOA. A.MKT. MHM.131/81, T.17.10.1274
105
1274 (M.1858/1859)
106
BOA. A.MKT. UM.314/76, T.13.10.1274
107
BOA. MVL.570/75, T.12.10.1274
108
1277(M.1861/1862)
109
BOA. A.MKT. MVL. 127/10, T.19.10.1277
101
426
MURAT ALANDAĞLI
hususundaki baskılar ile halkın buna karşı olan direnci böylesi bir
uyumsuzluğu tetiklemiş olabilir. 110 Ayrıca onun döneminde bölgede
sıcak gerginliklere ve çekişmelere neden olan bir başka olay daha vardır. Kenan Paşa’nın kaymakamlığı döneminde bölgede meydana gelen Nasturilere mensup Tiyari taifesinin de içerisinde bulunduğu bir
karışıklığı askerî hareketliliğe başvurmadan bitirmeye gayret ettiği anlaşılmaktadır. O daha ziyade öncelikli olarak arabulucu bir memur vesilesiyle hadiseyi bitirmeyi düşünmüştür. Bölgede Nasturilerin Tiyari
taifesi ile Tehop111 taifesi arasındaki çekişme ve anlaşmazlığın oraya
asker göndermeden halledilmesi yönündeki arzusu kaymakam ve
Anadolu Ordusunda mirlivasına yazılan tahriratta anlaşılmaktadır. 112
Kenan Paşa Hakkâri kaymakamlığı esnasında Nakşî Şeyhi Abdullah’ın
ahırını kendi havyalarını barındırmak için kullanmış ve taahhüt etmiş
olduğu kirayı vermemiştir. Başkale’de bulunan bu ahırı Kenan Paşa
üç yıl boyunca yanındaki samanlık ve bir ada ile birlikte kullanmış fakat kirasını ödememiştir.113 Nakşî Şeyhi Abdullah onun Siird Kaymakamı olarak atanmasından sonra kirasının karşılanması için talepte
bulunmuştur. Kenan Paşa’nın Siirt’e atanmasında yöre ahalisi ile yaşadığı benzer uyumsuzlukların neden olduğu söylenebilir. 114 Nitekim
döneme ait belgelerin dilinden onun kimi vergileri arttırması halk nazarında huzursuzluğa neden olmuş ve bir kısım ahali İran’a göç ettiği
anlaşılmaktadır.115 Kenan Paşa ayrıca İran’ın bölge halkı üzerindeki
faaliyetlerine dair düşüncelerini içeren yazılar kaleme alarak imparatorluk merkezini bilgilendirmiştir.116 Fakat anlaşıldığı kadarıyla kendi
döneminde İran’dan gelen-gidenlere uygulanan karantina kurallarına gerektiği gibi uyulmadığı anlaşılmaktadır. 117 İmparatorluk idaresinin hayati önem verdiği bu kontrollerin düzgün yapılmaması tepki
110
BOA. A.MKT. MHM.198/97, T.16.04.1277
Tuhub
112
BOA. A.MKT.UM., 367/9, T.22.02.1276.
113
BOA. A.DVN.167/83, T.15.01.1278
114
BOA. A.MKT. UM. 367/9, T.22.02.1276
115
BOA. A.MKT. UM. 429/72, T.15.03.1277
116
BOA. HR. MKT.308/54, 07.M.1276
117
BOA. MVL.583/141, T.25.B.1275
111
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
427
çekmişe benziyor. Onun, ayrıca Musul İngiltere konsolosunun bildirdiğine göre Hakkâri ve havalisindeki Nasturi zümresinin tamamını
zorla uzaklaştırmak istediğini de öğrenmekteyiz. Nitekim benzeri suçlamalar ile göze batan Kenan paşanın görevden alınması kaçınılmaz
olmuştur.118 Sonuç olarak bireysel veya çevresel pek çok nedenden dolayı görevini gerektiği gibi yapmamasından dolayı azlinin istenildiğine
şahitlik etmekteyiz.119 Hakkâri halkının kendisi hakkındaki zaman zaman beliren olumlu, olumsuz niyet ve görüşlerine 120 rağmen görevinden el çektirilen Kenan Paşa’nın Siirt Kaymakamı ile olan becayişinden gayet memnun olduğu anlaşılmaktadır. 121
XII- Besim Efendi122
Kenan Paşanın Hakkâri halkı tarafından şikâyet edilmesi ve hakkında tahkikat başlaması nedeniyle artık orada durmasının uygun olmayacağı düşünülerek görevden alınmıştır. Geçici bir süreliğine olsa
gerek, oluşmuş bu açığı gidermek adına bölgeyi bilen, tanıyan biri olarak Van ve Hakkâri Eyaleti Muhasebecisi olan Besim Efendi’nin kaymakam olarak atanmasına karar verilmiştir.123 Besim Efendi beş altı
seneden beri bölgede mal müdürlüğü ve muhasebeci olarak görev
yapmış olması onun için önemli bir avantaj olmuştur. 124 Geçici bir süreliğine atandığını Siirt Kaymakamı İzzetlü Nazım Paşa’nın atanmasından anlayabilmekteyiz. Nitekim bilindiği gibi Kenan Paşa Siirt’e,
Nazım Paşa ise Hakkâri’ye kaymakam olarak atanmıştır.
XIII- Mehmed Nazım125
Tıpkı Kenan Paşa gibi Mehmet Nazım’da Hakkâri’ye kaymakam
olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etmiş ve bir an önce görevine
BOA. MVL.611/26, T.Şevval 1277
BOA. MVL.610/44, T.27.09.1277
120
BOA. MVL.612/58, T.11.11.1277
121
BOA. A.MKT. UM. 475/49,T.23.11.1277
122
1277(1861-1862)
123
BOA. A.MKT. MVL, 127/10, T.19.10.1277; BOA. İ.MVL.19914, T.04. L.1277
124
BOA. MVL.633/27, T.19.Za.1278
125
1277, (M. 1861/1862)
118
119
428
MURAT ALANDAĞLI
başlamak istediğini belirtmiştir.126 Nihayet 04.02.1278 (M.16 Nisan
1862) tarihli bir belgede Nazım Paşa’nın görevine başladığını görmekteyiz.127 Çok geçmeden yaklaşık iki yıllık bir sürenin akabinde Mehmet
Nazım Bey bu görevden azledilmiştir. 128 Diğer taraftan 25.12.1279
(M.8 Mart 1864) tarihinde istifa ettiği anlaşılmaktadır. 129 O halde kendisinin imparatorluğun idarî ve mülkî teamülleri bağlamında istifa etmesine rağmen azledildiği anlaşılmaktadır. O özellikle ağdet-i ağnam
ve öşür vergilerinin toplanması hususunda önemli bir caba sarf etmiştir.130 Mehmet Nazım Paşa’nın ismi kendisine yakın bazı kişilerin yöre
halkından zorla para alarak gelir elde etmesine; kimi kişi veya ailelerin
İran’a geçmesine müsamaha gösterdiği gibi pek çok suçlamaya konu
olmuştur.131 Her nasıl ise Ohri ahalisinden olup ailesini terk eden İsmail’in Hakkâri’de olup olmadığı, Heriği Aşireti’nin Musul-Hakkâri
arasındaki hareketliliği, kimi eşkıyalık olaylarındaki132 başarısızlıkları
onun suçlandığı bazı önemli gelişmelerdendir. Sonuç olarak görevinden el çektirilmesine giden sürecin bölgedeki ekonomik politikaları ve
bunun ortaya çıkardığı çarpık sonuçların halk nazında yaratmış olduğu rahatsızlık olduğu söylenebilir. Zira o başından beri yörenin gelir-gider dengelerinde büyük değişikliklerin yapılmasını öne sürmektedir.133
XIV- Abdullah Musib Paşa134
Abdullah Paşa’nın 03.05.1281 tarihinde Yemen Valisi Ahmet
Paşa’nın Van Mutasarrıflığına tam olarak ne zaman bu göreve başladığını bilemediğimiz Abdullah Paşa’nın görev yerinin değiştirilmesi
126
BOA. A.MKT. UM. 479/99, T.22.12.1277
BOA. A.MKT. MHM.230/62; BU hususta ayrıca Bkz. BOA. A.MKT. UM.
488/67,T.20 Za.1277.
128
BOA. İ.MVL.488/, T.12.02.1280.
129
BOA. MVL.651/26.
130
BOA. A.MKT. MHM.236/69, T.22.03.1278.
131
BOA. A.MKT. MHM. 429/72, T.15.03.1276.
132
BOA. A.MKT. UM. 572/95, T.20.12.1278; BOA. A.MKT. UM. 572/11, T.25.
Z.1278
133
BOA. İ.MVL.488/22129, T.10 Temmuz.1279
134
1280 (M.1864/1865)
127
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
429
noktasında bir talebinin olduğu anlaşılmaktadır. 135 Fakat onun bu talebi uygun görülmemiştir.136 İncelemelerimizde Abdullah Paşa
Hakkâri kaymakamı olmadan evvel Çıldır Sancağı kaymakamı olarak
görev yaptığı anlaşılmaktadır.137 Ve yine bilinmeyen bir nedenden dolayı Hakkâri eski kaymakamı Abdullah Musib Paşa’nın Van’a atandığı
anlaşılmaktadır.138
XV- Behram Paşa139
Azledilen Mehmet Nazım Paşa’nın yerine göreve getirilmiştir. Çok
kısa bir süre görevde kalmıştır. Ulaşabildiğimiz kaymakamlar hakkında en az bilgiye sahip olduğumuz sima olarak karşımıza çıkmaktadır. İmparatorluk idaresi kendisine özellikle ithal edilmesi yasak olan
yabancı tuz’unun bu havaliden memlekete getirilmesine engel olunması noktasında önemli ikazlarda bulunmuştur.140
XVI- Nurettin Paşa141
Nurettin Paşa’nın 03.05.1281 tarihli bir belgeden öğrendiğimiz
kadarıyla Abdullah Paşa’nın yerine Hakkâri kaymakamı olarak atandığını görmekteyiz.142 Nurettin Paşa Hakkâri valisi olmadan evvel Hüdavendigar eyaleti mutasarrıflığı yapmıştır.143 O sonraki görevinde ise
Lazistan’a mutasarrıf atanmıştır.144
135
BOA. A.MKT. MHM.283/27, T.27.05.1280
BOA. A.MKT.MHM., 283/27, T.27.05.128
137
BOA. A.MKT. MHM. 283/27, T.27.05.128
138
Ceride-i Askeriyye, defa.36, 23.R.1281
139
1280, (M. 1864-1865)
140
BOA. A.MKT. MHM. 272/69, T.25.02.1280, Belgede direk olarak Behram Paşa’ya
hitap edilmese de belge tarihi dikkate alınarak böyle bir saptama yapılmıştır.
141
1281, (M. 1865/1866)
142
BOA. A. MKT. MHM. 313/94, T.03.05.1281
143
BOA. A.MKT. MHM.313/94, T.03.05.1281.
144
Ceride-i Askeriyye, defa.40
136
MURAT ALANDAĞLI
430
XVII- Ramiz Paşa
Ramiz Paşa, bölgeye kaymakam olarak atandıktan sonra gerek havası ve gerekse de coğrafyasının kendisinde uyandırdığı rahatsızlık nedeniyle yerinin değiştirilmesini istemiştir.145 Neticede onu oldukça
kısa süren bu deneyimi bölgeyi bilen, tanıyan Galip Paşa’nın kendisinin yerine kaymakam olarak atanmasıyla görevi son bulmuştur. 146
XVIII- Galip Paşa147
Galip Paşa Hakkâri kaymakamlığı sırasında maaşının az olduğunu
belirterek çok daha fazla geliri olan bir bölgede görev yapmak istediğini belirtmiştir.148 Anlaşıldığı kadarıyla onun daha önce görev yaptığı
Tırnova Kaymakamlığı görevinden dolayı oluşmuş zimmeti, hâlihazırdaki maaşından kesilmekte ve bu nedenle maaşı bir hayli azalmaktadır. Nitekim dönem itibarıyla Hakkâri kaymakamlarının maaşı pek de
az olarak tabir edilecek bir durumda değildir. 1857’de Hakkâri kaymakamları 15.000 kuruş maaş almaktaydı.149 1862 tarihinde ise bu rakam 11.800 kuruş olarak karşımıza çıkmaktadır. 150
XIX- Seyyid Ağa151
Seyyid Ağa’nın bir dönem Dersim Sancağı Kaymakamı görevini
yaptığını biliyoruz. Ve nedenini bilmediğimiz bir şekilde görevden ayrılıp istirahata geçmiştir. Onun bilgi, görgü ve tecrübesinden yararlanmak isteyen imparatorluk idaresi Hakkâri gibi oldukça hassas bir
konumda görüp önem verdiği bölgeye kaymakam olarak atamıştır. 152
BOA. İ.MVL.521/23431, T.2 T.sani.1280
BOA. MVL.690/72, T.20. T.Evvel.1280
147
1281, (M. 1865/1866)
148
BOA. MVL.704/45, T.10.02.1282
149
BOA. MAD.d. No:9229, s.28.
150
BOA. MAD.d., No:9253, s.12.
151
1281 (M.1865/1866)
152
BOA. MVL.457/79, T.09.Ca.1281
145
146
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
431
XX- Derviş Efendi153
Erzurum Vilayetine yazılan bir tahriratta Van Sancağı dâhilinde
bulunan Çölemerik kazasında Arasaz/Aramaz olan Asakir-Şahanenin
konaklama ve barınması için bir askerî kışlanın yapılmasına dair belgede Derviş Bey’e tesadüf edilmektedir. 154 Derviş Paşa’nın kaymakamlığı sırasında Haydaranlı Aşireti155 ve muhtemelen Ertuş Aşiretiyle156
ilgili iki önemli problem yaşadığı söylenebilir.
Sonuç
Bu çalışma neticesinde elde ettiğimiz sonuçlardan ilki şüphesiz imparatorluk idaresinin, İran sınırında oldukça hassas bir konumda yer
alan Hakkâri’yi ve doğal olarak da idaresini önemsediği yönündedir.
Bu nedenle zaman zaman bölgenin huzur ve güvenin sağlanması noktasında gayret göstermesi maksadıyla Hakkâri kaymakamlarına merkezden emirler gönderilmiştir.157 Tesadüf ettiğimiz kaymakamlardan
farklı bir maharet veya meziyeti olduğu için Hakkâri’ye atananlara
rastlayamadık. Fakat hemen her durumda ve zamanda olabileceği gibi
atanmaktan memnuniyet duyan veya duymayan kaymakamlara rastlanılmıştır. Fakat yerinde izah edildiği üzere mümkün mertebe bölgeyi bilip tanıyan veya alışkın, deneyim sahibi kişilerin tercih edildiği
anlaşılmaktadır. Kaymakamlar genellikle bölgedeki aşiret yapıları, onlardan alınan vergi, askerî mükellefiyetler, mahalli kimi sorunlar ve
İran hududunun korunup kollanması gibi meseleler ile meşgul olmuşlardır. İmparatorluk idaresi İran’a bilinçli ve sistemli olarak aile,
kabilelerin geçişine müsaade eden, görmezden gelen kaymakamları
usulünce cezalandırmıştır. Diğer meslektaşları gibi İstanbul’a bir kethüda seçtikleri görülen Hakkâri kaymakamlarının imparatorluk merkezine olan uzaklığı ve doğal coğrafi şartların ortaya koyduğu sıkıntılı
153
1284, (M.1868/1869)
BOA. A.MKT. MHM.398/79, T.29 Şubat 284
155
BOA. A.MKT.196/78.
156
BOA. MVL.780/88, T.08.02.1282
157
BOA. İ.DH. 238/14401, T. 19.L.1267.
154
432
MURAT ALANDAĞLI
ve çetin şartlar hem mesleki hayatlarını ifa etmeleri ve hem de ulaşımlarında bir hayli zorlandıkların aşikârdır. Neticede çalışma her türlü
eksikliğine rağmen aslında bir yönüyle sık sık satır aralarında zikredilen bu bireysel ve mesleki meşakkatti; diğer yönüyle de her türlü sıkıntı ve zorluğa rağmen bölgeye pür dikkat sadık, hâkim olmayı yeğleyen bir imparatorluk idaresinin uğraşını gözler önüne sermektedir.
KAYNAKÇA
A-ARŞİV KAYNAKLARI
A.MKT. MHM. 313/94, T.03.05.1281.
A.AMD. 68/11, T.1271; 31/90, T.07.12.1267; 35/82, T.24.04.1268;
42/24, T.06.05.1269; 56/59, T.1271; 86/97, T.1274; 53/2,
T.18.02.1271; 42/24, T. 06.05.1269; 42/38, T.16.05.1269.
A.DVN. MHM.19/51, T.03.1273; 7/40, T. 29.06.1265;19/51.
A.DVN.113/65; 114/97, T.24.11.1272; 115/33, T.1277; 167/83,
T.15.01.1278; 89/58, T.02.09.1269; 118/42, T.14.03.1273.
A.DVNS. TVCM. d. No:1, s.13, T. Evahir-i R. 1281.
A.MKT. DV.97/28, T.27.12.1272.
A.MKT. MHM. 38/64, T.04.01.1268; 429/72, T.15.03.1276; 80/64,
T.13.11.1272; 93/18, T.28.11.1272; 93/68, T.22.12.1272; 758/7,
T.27.11.1272; 94/68, T.22.12.1272; 116/46, T.07.01.1274;
131/81, T.17.10.1274; 198/97, T.16.04.1277; 230/62; 236/69,
T.22.03.1278; 283/27, T.27.05.1280; 328/41, T.01.03.1274;
37/44, T.08.12.1267; 44/87, T.23.05.1268; 84/55, T.13.06.1272;
97/29,
T.19.01.1273;
116/46,
T.07.01.1274;
12/85,
T.05.06.1265; 12/85, T.20.05.1268; 313/94, T.03.05.1281;
398/79, T.29 Şubat 284; 104/39, T.25.04.1273; 110/38,
26.08.1273; 62/48, T.29.02.1271; 272/69, T.25.02.1280,
A.MKT. UM. 249/58, T.25.12.1272; 260/62, T.17.03.1273;
488/67,T.20 Za.1277; 94/5, T.06.05.1268; 246/63, T.28.11.1272;
475/49,T.23.11.1277;
479/99,
T.22.12.1277;
98/70,
T.15.07.1268; 137/92, T.13.09.1269; 314/76, T.13.10.1274;
232/91, T.9.S.1272; 367/9, T.22.02.1276; 429/72, T.15.03.1277;
572/95, T.20.12.1278; 572/11, T.25. Z.1278; 74/20, 11.11.1267;
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
433
246/63, T.28.11.1272; 264/19, T.1273; 310/5, T.27.Recep.1274;
367/9, T.22.02.1276; 63/55; 285/67, T.24.S.273; 388/48,
T.09.Ca.1276; 63/17, T.11.08.1267; 160/58, T.19.10.1270;
161/87, T.27/11/1270; 154/78, T.23.Ca.270; 138/24, T.
17.N.1269.
A.MKT. MVL. 127/10, T.19.10.1277; 68/20; 119/96, T.26.02.1277.
A.MKT. NZD. 136/91, T.19.16.1271; 371/15, T.05.04.1278; 33/4,
T.23.06.1267; 299/32, T.24.05.1276; 371/15; 318/90, Muharrem
1273.
A.MKT.196/78.
DVNS.BUY.İLM.d., No:4, s.163, T.27.Ca.1276.
A.TFŞ. 11/43, T.26.07.1268; 13/50,
T.09.03.1271; 17/24, T.25.Ca.1270.
T.29.11.1265;
19/20,
DH.SAİD.d. 1/458, T.20.12.1252.
HR. MKT. 222/7, T.1274; 308/54, 07.M.1276.
İ.DH. 238/14401, T. 19.L.1267; 238/14401, T.11 N. 1267.
İ.MMS. 7/280, T.17.L.272.
İ.MVL.202/6420, T.09.Ca.1267; 488/, T.12.02.1280; 488/22129, T.10
Temmuz.1279; 521/23431, T.2 T.sani.1280; 712/31, T.
06.R.1282; 568/46, T.27.07.1274; 570/49, T.05.10.1274; 317/61,
T.17.01.1274; 457/79, T.09.Ca.128; 570/49, T.19.S.1274;
570/75, T.12.10.1274; 583/141, T.25.B.1275; 610/44,
T.27.09.1277; 611/26, T.Şevval 1277; 612/58, T.11.11.1277;
633/27, T.19.Za.1278; 651/26; 690/72, T.20. T.Evvel.1280;
704/45, T.10.02.1282; 780/88,
T.08.02.1282; 260/37,
T.16.11.1269; 262/29, T.18.12.1269; 182/132, T.13.04.1273.
MAD.d. No:9229; 7851; 9253.
ML.MSF.d. 11141, T.1274.
B- BASMA ESERLER
Düstur, Sene:1279, s.352-365.
Takvim-i Vekayi, 419, 238.
Salname-i Vilayet-i Erzurum, Yıl:1288, (M. 1871).
434
MURAT ALANDAĞLI
Ceride-i Askeriyye, 36, 40.
C-ARAŞTIRMA-İNCELEME ESERLERİ
ABOU-EL-HAJ Rifa’at ‘Ali, Modern Devletin Doğası, 16. Yüzyıldan
18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu, (Çev. Oktay Özel-Canay
Şahin), İmge Yay., 2. Baskı, Ankara, 2018.
BAYKARA Tuncer, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş, I, Anadolu’nun İktisadi Taksimatı, Ankara, 1988.
ÇADIRCI Musa, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Eyalet ve Sancaklarda
Meclislerin Oluşturulması (1840-1864)”, Yusuf Hikmet Bayur’a
Armağan, TTK. Yay., Ankara, 1985.
-----------”Tanzimat Dönemi’nde Türkiye’de Yönetim (1839-1856),
Belleten, S LII (203), Türk Tarih Kurunu Yayınları, Ankara.
----------”Türkiye’de Kaza Yönetimi (1840-1876)”, Belleten, S LIII.
----------”Osmanlı Döneminde Yerel Meclisler” Çağdaş Yerel Yönetimler, C II, S V, 1993.
GÖKBİLGİN M. Tayyip, “Tanzimat Hareketi’nin Osmanlı Müesseselerine ve Teşkilatına Etkileri”, Belleten, S 121-124, TTK. Yay,
Ankara, 1967.
GÜNEŞ Mehmet, Osmanlı Devleti’nde Kaymakamlık (1841-1871),
Kitabevi Yay., İstanbul, 2014.
KAPLAN Yaşar, Hakkâri İl Yıllığı, Hakkâri, 20105, http://www.hakkarikulturturizm.
KILIÇ, Orhan, “Van”, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 42, İstanbul,
2012, s.505-510.
Mustafa Nuri Paşa, Netayic üş-Vukuat Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, C III-IV, (Sad. Neşet Çağatay), TTK. Yay., Ankara, 1992.
ORTAYLI İlber, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri
(1840-1880), TTK. Yay., III. Baskı, Ankara, 2018.
ÖZKAYA Yücel, Kaymakam, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 25, İstanbul, 2002.
HAKKÂRİ KAYMAKAMLARI
(NİSAN 1849-AĞUSTOS 1887)
435
SERTOĞLU Midhat, Osmanlı Tarih Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1986.
SEYİTDANLIOĞLU Mehmet, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vala
(1838-1868), TTK. Yay., Ankara, 1999.
ŞENER Abdüllatif, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, İşaret
Yay., İstanbul, 1990.
TÖNÜK Vecihi, Türkiye’de İdare Teşkilatının Tarihi Gelişim ve Bugünkü Durumu, Kanaat Matbaası, 1945.
TUNCEL Metin, Hakkâri, TDV. İslam Ansiklopedisi, C 15, İstanbul
1997, s.205.
UZUNÇARŞILI İ. Hakkı, Osmanlı Devletinde Merkez ve Bahriye
Teşkilatı, TTK. Yay., Ankara, 1988