Academia.eduAcademia.edu
ORGAN K TARIM E T M K TABI ED TÖR Dr. Sancar BULUT BASKI M Grup Matbaacılık A. . Kayseri Organize Sanayi Bölgesi 8. Cadde No:7 38070, Melikgazi-Kayseri Tel: +90 352 321 24 11, www.mgrup.com YAHYALI ARA TIRMA ve ST HDAMI GEL T RME MERKEZ PROJES PROGRAM ADI NSAN KAYNA ININ GEL T R LMES OPERASYONEL PROGRAMININ YEN L KÇ YÖNTEMLERLE KAYITLI ST HDAMIN TE V K H BE PROGRAMI PROJE KOORD NATÖRÜ ERAFETT N KOYUN PROJE SAH B YAHYALI BELED YES PROJE ORTAKLARI Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli i Ba kanlı ı Yahyalı Esnaf ve Sanatkârlar Odası Ba kanlı ı Yahyalı Mesleki E itim ve Halk E itimi Merkezi Müdürlü ü 2011-KAYSER ED TÖR Dr. Sancar BULUT Not 1: Bu kitap yayınlandıktan sonra bilimsel bütün sorumluluk makale sahiplerine aittir. Not 2: Bu kitap Avrupa Birli i ve Türkiye Cumhuriyeti'nin mali katkısı ile hazırlanmı tır. Kitap içeri inden yalnızca Yahyalı Belediyesi sorumludur ve bu içerik hiç bir ekilde Avrupa Birli i veya Türkiye Cumhuriyeti'nin görü ve tutumunu yansıtmamaktadır. Not 3: Bu kitap, “ nsan Kayna ının Geli tirilmesi Operasyonel Programının Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı stihdamın Te viki Hibe Programı” Yahyalı Ara tırma ve stihdamı Geli tirme Merkezi Projesi Organik Tarım E itimi kapsamında hazırlanmı tır. Not 4: zin alınmadan kullanılması yasaktır. Ç NDEK LER Sayfa No Önsöz (Sancar BULUT)…..………………………………….....………..i Sunu ( erafettin KOYUN)...…………………………………………...iii Sunu (Mehmet ARAÇ)………………………………………………….v Sunu (Ziya POLAT)…………………………………………………...vii Konu Ba lı ı/E itimci Organik Tarımın Tanımı, Önemi ve Yahyalı’nın Organik Tarım Potansiyeli………………………………………………………………..1 Dr. Sancar BULUT Organik Tarımın Temel lkeleri ve Ba lama Esasları……..…………….7 Prof. Dr. Ali rfan LBA Organik Tarımda Kontrol ve Sertifikasyon…………………………….24 Prof. Dr. Ali rfan LBA Dünya’da ve Türkiye’de Organik Tarım Uygulamaları……..…………35 Prof. Dr. Ali rfan LBA Organik Tarımın Sosyal Yönü ve Eko Turizm.………………………...50 Dr. Sancar BULUT Organik Tahıl ve Yemeklik Tane Baklagil Yeti tirme….………….…..56 Dr. Sancar BULUT Organik Ürünlerin Ambalajlanması, Etiketlenmesi, Depolanması ve Pazarlanması.……………………………………..…..65 Dr. Sancar BULUT Organik Endüstri Bitkileri Yeti tirme.……………………………….…80 Dr. Mahmut KAPLAN Organik Yem Bitkileri Yeti tirme………………………………………87 Dr. Mahmut KAPLAN Organik Çayır Mera daresi…………………………………………….93 Dr. Mahmut KAPLAN Organık Tarım ve GDO’lara Bakı Açısı.……………………...………99 Yrd. Doç. Dr. Satı ÇÖÇÜ Organik Sebze Üretimi………………………………………………...104 Prof. Dr. Halit YET R Organik Meyve Yeti tiricili i…………………………………………110 Yrd. Doç. Dr. K. U urtan YILMAZ Organik Ba cılık………………………………………………………115 Yrd. Doç. Dr. Aydın UZUN Toprak Analizlerinin Önemi ve Numume Alma Teknikleri……….….125 Yrd. Doç. Dr. Mustafa BA ARAN Organik Gübreler, Gübreleme ve Ye il Gübreler………………….….130 Yrd. Doç. Dr. Mustafa BA ARAN Kültür Bitkilerinin Sulanması…………………………………………135 Doç. Dr. Ali ÜNLÜKARA Organik Tarımda Sulama Yöntemleri ve Sistemleri……….………….165 Doç. Dr. Ali ÜNLÜKARA Organik Tarımda Yabancı Ot Yönetimi.………………………………184 Doç. Dr. Do an I IK & Prof. Dr. Osman T RYAK Biyolojik Mücadele ve Organik Tarım.……….………………………197 Yrd. Doç. Dr. M. Alper ALTINOK Organik Sebze Tarımında Hastalık Yönetimi…………………………205 Yrd. Doç. Dr. H. Handan ALTINOK Organik Tarımda Mikroorganizma Kullanımı………………………...214 Yrd. Doç. Dr. H. Handan ALTINOK Organik Meyve Tarımında Hastalık Yönetimi………………………..220 Prof. Dr. Osman T RYAK Organik Meyve ve Sebze Tarımında Zararlı Yönetimi…….…………233 Doç. Dr. Ramazan CANH LAL E itimlerden Bazı Resimler…………………………………………...257 Esra KOYUN ÖNSÖZ Tarımsal üretimi arttırma ve albenisi yüksek ürünler elde etme adına a ırı ve kontrolsüz bir ekilde kullanılan nsektisid, Fungisit ve Herbisit gibi toksik maddelere bugün dünyanın her yanında rastlamak mümkündür. Yapılan bir ara tırmada, kutup ayıları ve penguenlerin vücutlarında bile bu kimyasal maddelere rastlandı ı belirtilmektedir. Yedi imiz birçok gıdanın içinde de bu zehirlerin çok az da olsa kalıntılarına rastlanmaktadır. Çevreci tarım uygulamalarıyla; toprak ve su kaynaklarının korunması, tarımda izlenebilirlik ve sürdürülebilirli in sa lanması, tüketiciye güvenli gıdanın sunulmasının yanı sıra, kaliteli ve sertifikalı ürüne olan talepten dolayı çevre dostu ürünlerin pazar payının artaca ı konusunda üphe yoktur. Kırsal alanda toprak ve su kaynaklarının korunması ile biyolojik çe itlili in sürdürülmesi için tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan kirlili in azaltılması gerekmektedir. Özellikle riskli bölgelerde söz konusu kirlilikle mücadelenin en etkili yöntemlerden biri de organik tarım uygulamalarının yaygınla tırılmasıdır. Ayrıca, ülkemizde geleneksel tarım uygulamalarının yaygın olması nedeniyle organik tarım için ba langıç ko ullarına sahip geni tarım toprakları bulunmaktadır. Söz konusu arazilerde tarımsal faaliyetlerini sürdüren küçük i letmeler için organik tarım fırsata dönü türülebilir. Di er taraftan, organik tarım ürünlerine artan talebe ba lı olarak organik tarım üreticilerinin gelirlerinde artı ve istikrar sa lanması suretiyle kırsal ekonomilerin güçlendirilmesi mümkündür. Ülkemizde 1980’li yıllarda dı talep üzerine ba layan organik tarımsal üretim hızla geli erek günümüzde önemli bir sektör haline gelmi bulunmaktadır. Türkiye’nin organik tarımsal üretim bakımından çok önemli bir potansiyeli oldu u a ikar durumdadır. Ülke potansiyelinin de erlendirilmesi için örgütlenme, e itim, ara tırma, destek ve te vik çalı maları artarak devam etmektedir. Bugün organik tarım sistemi ülkemizin hemen her bölgesine girmi ve yeti tiriciler tarafından hızla benimsenmeye ba lamı tır. Hızla geli en organik tarım sektörünün ara tırma ve geli tirme çalı malarına ihtiyacı giderek artmaktadır. Bu e itim kapsamında; organik tarımla ile ilgili sa lık, iklim de i ikli i, ülkesel geli meler, kırsal kalkınma, biyo-çe itlilik, AR&GE, organik i tarım ara tırmaları, eko-okullar, eko-turizm gibi popüler konuların irdelenmesi gerekmektedir. Kayserinin civar illerinin kav a ında yer alan Yahyalı, Dünyanın en büyük ikinci elalesi olan Kapuzba ı elalesine, çok kaliteli elma ürünlerin alındı ı, ç Anadolu bölgesinde çok ender olan mikroklimatik ko ullara sahip durumdadır. Buna ra men tarımsal faaliyetlerin oldukça geriledi i, tarım alanlarının bo kaldı ı ve dı göçlerin ya andı ı bir ilçe olan Yahyalı ve köyleri için mevcut durum ortaya konmu ve bu e itim sonucunda sosyal ve ekonomik geli me için öneriler geli tirilmi tir. Ülkemizde organik tarım uygulamaları konusundaki çalı malar daha çok Ege Bölgesi merkezli yürütülmekte, bu da ulusal düzeyde beklenen geli meyi sa layamamaktadır. ç Anadolu Bölgesi ise, geleneksel tarımda dezavantajlı olmasına ra men topraklarının kirlenmemi olması nedeniyle organik tarımda çok daha güçlü bir potansiyele sahiptir. Bu projenin sonuçlarının uygulamaya aktarılması, Yahyalı’da pilot bir uygulama ile ç Anadolu’daki organik tarım potansiyelinin ortaya çıkarılmasına ve bu yöndeki uygulamaların te vik edilmesine katkı sa layacaktır. 30.06.2011 Dr. Sancar BULUT (E itim Koordinatörü) ii SUNU Bir toplumsal dönü üm projesi olan Avrupa Birli i adaylı ı ve/veya üyeli i ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda bir çok geli meye katkıda bulunacaktır. Bu katkının gerçekle ebilmesi için Avrupa Birli i’nin özellikle aday ülkelere yeni i imkanları yaratacak istihdam te vikleri, ki ilerin bilinçli, etkili ve verimli çalı malarına katkı sa layacak mesleki e itim te vikleri ve gençlerin sosyalle mesine katkıda bulunacak e itim te vikleri sunması gerekir. Bu te viklerden biri nsan Kayna ının Geli tirilmesi Operasyonel Programıdır. Elinizdeki kitap, Avrupa Birli i ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından desteklenen nsan Kayna ının Geli tirilmesi Operasyonel Programının Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı istihdamın Te vik Edilmesi Programı kapsamında desteklenmi olan Yahyalı Ara tırma ve stihdamı Geli tirme Merkezi Projesi'nin ana çıktılarından birisidir. Proje Yahyalı Belediyesi yürütücülü ünde Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli i Ba kanlı ı, Yahyalı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Ba kanlı ı ve Yahyalı Mesleki E itim ve Halk E itimi Merkezi Müdürlü ü ortaklı ında hazırlanmı tır. Projenin hedef grupları Yahyalı lçesindeki i verenler, i sizler ve çiftçilerden olu maktaydı. Proje boyunca gerçekle tirdi imiz ana faaliyetler olarak mesleki e itimler, konferans, seminer ve paneller gerçekle tirdik. Mesleki e itimlere organik tarım alanında 100, mobilya dekorasyon alanında 50, i makinesi operatörlü ünde 50 ve çocuk bakıcılı ı alanında 50 olmak üzere toplam 250 ki i alınmı ve bunlar ba arı ile e itimlerini tamamlamı lardır. Mezun olan kursiyerlerin kayıtlı olarak i bularak istihdam edilmeleri proje ekibi olarak bizleri fazlasıyla memnun etmektedir. Ayrıca düzenlenen seminer, sempozyum ve panellerle kayıtlı istihdam konusunda farkındalık yaratılmı tır. Yine seminer, sempozyum ve panellerde Yahyalı’da yeni i alanları ara tırılmı ve i verenlere yeni istihdam alanları olu turmaları konularında rehberlik edilmi tir. Bu ana faaliyetler yanında di er bir çok faaliyet düzenlenmi ve proje sonucunda istihdam, kayıtlı istihdam, yeni i i alanları ve Avrupa Birli i konularında toplumun bilgi düzeyi arttırılmı tır. iii Böyle bir projeye desteklerinden dolayı öncelikli olarak Avrupa Birli i’ne ve Türkiye Cumhuriyeti’ne te ekkürlerimi sunarım. Yine proje esnasında yardımlarından dolayı Çalı ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ına, Sosyal Güvenlik Kurumuna ve Merkezi Finans ve hale Birimi Ba kanlı ına te ekkürü bir borç bilirim. Ayrıca projenin yürütülmesi esnasında maddi manevi desteklerini esirgemeyen Hibe Faydalanıcısı Yahyalı Belediyesine ve Ba kanı Sayın Mehmet ARAÇ’a, proje orta ı Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli i Ba kanlı ına ve Ba kanı Yahyalı Kaymakamı Sayın Ziya POLAT’a, proje ortakları Yahyalı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Ba kanlı ına ve Yahyalı Mesleki E itim ve Halk E itimi Merkezi Müdürlü üne sonsuz te ekkürlerimi sunar, bu eserin tüm insanlı a faydalı olmasını dilerim. erafettin KOYUN Kamu Yönetimi Uzmanı Proje Koordinatör iv SUNU Avrupa Birli ine tam üye olmak için yola çıktı ımız üyelik süreci, cumhuriyetin kurulu ilkelerine uygun toplumsal bir dönü üm yani ça da la ma projesinin basamaklarından olu maktadır. Bu nedenle ülkemiz üyeli i bir devlet politikası haline getirmi tir. Üyelik süreci, ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda birçok geli meyi beraberinde getirecektir. Bu geli melerin gerçekle tirilebilmesinin bir yolu da Avrupa Birli inin e itim ve istihdam alanlarında üye ve aday ülkeleri desteklemek amacıyla sundu u programlara katılımdan geçmektedir. Bu programlar; yeni i imkânları yaratarak istihdamı te vik etmeyi, ki ilerin niteliklerini artırarak çalı ma hayatına katılımlarını kolayla tırmayı, mesleki e itimin kalitesini artırmayı ve gençlerin beceri ve yeterliliklerini geli tirmeyi amaçlamaktadır. Halkımıza; kaliteli, verimli, tutumlu ve etkili hizmet etmeyi kendine ilke edinen belediyemiz vatanda larımıza yeni i alanları olu turabilmek için var gücü ile çalı maktadır. Yeni istihdam alanları olu turmanın yolunun giri imci i veren, pazar ve nitelikli i çiden geçti inin bilincinde olan belediyemiz i veren, i çi ve i siz vatanda larımızı e itmek amacıyla arayı lara ba lamı tır. Tam da bu dönemde Avrupa Birli i ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen Yenilikçi Yöntemlerle Kayıtlı stihdamın Te viki Hibe Programı teklif ça rısının yapılmı olması belediyemiz için büyük bir ans olmu tur. Ba ta Yahyalı Kaymakamlı ı olmak üzere kamu kurumları ve sivil toplum kurulu ları ile görü meler yapılmı ve Yahyalı Halkına faydalı olmak adına bir proje hazırlanmasına karar verilmi tir. Böylece Yahyalı Ara tırma ve stihdamı Geli tirme Merkezi Projesi do mu tur. E itim kitabı ile kar ınızda oldu umuz projede kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerimiz çok uyumlu bir ekilde çalı arak ba ka projeler için de güç birli i olu turacaklarının i aretlerini vermi lerdir. Kurum ve kurulu larımızın bir araya gelmesi ile olu acak olan sinerji halkımıza önümüzdeki yıllarda çok büyük fırsatlar sunacaktır. Kurum ve kurulu larımızın ortak çalı malarının ürünü olan bu proje Yahyalı lçemizde yo unlu una ya anan i sizlik ve kayıt dı ı istihdamın önlenmesine katkıda bulunmu tur. Çünkü kursiyerlerimizin büyük bir kısmı i bulmu , yapılan seminer, sempozyum ve panellerle de i veren, i çi ve i sizlerimizde kayıt dı ı istihdamın zararları, kayıtlı i çi olmanın v faydaları ve kayıtlı i çi çalı tıran i verenlere yönelik te vikler gibi konularda ilçemizde farkındalık yaratılmı tır. lçemizde ba arı ile uygulanan i çi, i veren ve i siz vatanda larımızın ufkunu açan bu projeye verdikleri destekten dolayı Avrupa Birli ine ve Türkiye Cumhuriyetine te ekkürlerimi sunarım. Yine projenin kabul görmesinde ve uygulanmasında verdikleri destekten dolayı program otoritesi Çalı ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ına, sözle me makamı Merkezi Finans ve hale Birimi Ba kanlı ına, teknik izlemeden sorumlu Sosyal Güvenlik Kurumuna te ekkürü bir borç bilirim. Projemizin hazırlanmasında ve uygulanmasında her zaman birlik ve beraberlik içerisinde hareket etti imiz Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli ine, Yahyalı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Ba kanlı ına ve Yahyalı Mesleki E itim ve Halk E itimi Merkezi Müdürlü üne te ekkür ederim. Bir ba ka zamanda bir ba ka Avrupa Birli i Hibe Projesi kitabında tekrar kar ınızda olmak dile i ile saygılarımı sunar, proje sonuçlarının hayırlara vesile olmasını niyaz ederim. Mehmet ARAÇ Yahyalı Belediye Ba kanı vi SUNU Avrupa Birli i, 2.Dünya Sava ından sonra büyük bir yıkıma u rayan Avrupa'da barı ın, bölgesel istikrarın ve ekonominin yeniden yapılanması amacıyla olu turulan bir ülkeler toplulu udur. Ba langıçta sadece ekonomik birlik olarak kurulan Avrupa Toplulu u, yıllar içerisinde sanayi, tarım, ticaret, maliye, vergiler gibi politikaları ortak kurumlar tarafından yönetilen bir birli e dönü mü tür. Avrupa Birli i’ne üye olmak isteyen ülkeler; halkları için barı , zenginlik, istikrar ortamı olu turmak, dengeli ekonomik yapı ve sosyal geli meye katkı sa lamak ve küreselle menin getirdi i olumsuzluklarla birlikte mücadele etmek amacındadırlar. Bunun için birli e üye olmak isteyen ülkelerin AB'nin kurallarına ve mevzuatına uyum sa laması ve yasal birtakım de i iklikler yapması beklenen bir davranı tır. Avrupa Birli i’ne üye olmak isteyen bir ülkenin uyması gereken temel kriterler, 1993 de belirlenmi olan Kopenhag Kriterleridir. Kopenhag Kriterleri: Siyasi kriterler, ekonomik kriterler ve topluluk müktesebatının kabulünden olu maktadır. Bunlar arasında siyasi kriterler, demokrasi, hukukun üstünlü ü, insan hakları ve azınlıklara saygı AB'ye üyelik görü melerinin ba laması için önko uldur. Bu kriterleri yerine getirmeyen bir devlet ile müzakere süreci ba latılmamaktadır. 1999 yılında aday ülke olarak kabul edilmi olan ülkemiz, ön ko ul olan siyasi kriterleri yerine getirerek 2005 yılında da müzakere sürecini ba latmı tır. Avrupa Birli i aday ülkelere ekonomik, sosyal, siyasi açılardan toplulu a uyumun sa lanabilmesi için her yıl proje kar ılı ı mali destek sa lamaktadır. Katılım öncesi mali yardımlar kapsamında finanse edilmesi talep edilen faaliyetlerin ilgili bölgesel program kapsamındaki illerin sınırları içinde yürütülmesi ko uluyla, yerel yönetimler ile kar amacı gütmeyen kurum ve kurulu lar ba vuruda bulunabilmektedir. Küçük ve Orta Ölçekli letmelerin (KOB ) ise do rudan gelir artırıcı nitelikte olmayan faaliyetlerine hibe verilebilmektedir. Bu niteli e sahip kurum ve kurulu lar; yerel yönetimler (belediye, il özel idaresi, köy tüzel ki ili i, muhtarlıklar), KOB ’ler, sivil toplum kurulu ları ve ilgili tüm yerel insiyatifler, sanayi, ticaret, ziraat, meslek oda ve kurulu ları, vakıflar, dernekler, sendikalar, kooperatifler, üniversiteler, ara tırma enstitüleri ve e itim kurumlarıdır. Hibe ba vuru rehberinde aksi belirtilmedikçe kamu kurum ve kurulu ları hibeden yararlanamamakta ancak projelerin hazırlanması ve uygulanmasına destek verebilmekte, bu vii amaçla “i tirakçi” olabilmektedir. Avrupa Birli i mali yardımlarından yararlanmak için Yahyalı Kaymakamlı ı çalı malarına 2004-2005’li yıllarda zamanın lçe Kaymakamı imdi Batman Valisi Sayın Ahmet TURHAN döneminde ba lamı tır. Daha sonraki lçe Kaymakamı dris AKBIYIK döneminde Kaymakamlık bünyesinde AB Proje Koordinatörlü ü kurulmu tur. Bizim dönemimizde de bu birim Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli i bünyesinde yeniden yapılandırılmı tır. Birlik bünyesinde AB proje koordinatörlü ü olu turmanın amacı; AB kurallarına uygun bir ekilde IPA (Instrument for Pre-Accession Assistance, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı) ve IPARD’a (Instrument for Pre-Accession Assistance Rural Development, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı Kırsal Kalkınma Bile eni) yönelik ba arılı projeler hazırlayarak; tüzel ki iliklerinin, yerel yönetimlerin, STK’ların (Sivil Toplum Kurulu ları), KOB ’lerin (Küçük ve Orta Büyüklükteki letmeler) ve gerçek ki ilerin AB fonlarından daha fazla yararlanmalarına ve projeleri ba arı ile yürütmelerine katkıda bulunmaktır. Kurulu amacına uygun olarak proje koordinatörlü ümüzün hazırlamı oldu u projelerden biri de Yahyalı Ara tırma ve stihdamı Geli tirme Merkezi Projesi'dir. Proje Yahyalı Belediyesi yürütücülü ünde Yahyalı lçesine ve Köylerine Hizmet Götürme Birli i Ba kanlı ı, Yahyalı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Ba kanlı ı ve Yahyalı Mesleki E itim ve Halk E itimi Merkezi Müdürlü ü ortaklı ında hazırlanmı tır. Projemizi ba arı ile uygulanarak hazırlanmı olan bu kitapta sizlerle birlikte olmanın onurunu ve gururunu ya amaktayız. Bizim bu onuru ve gururu ya amamıza katkılarından dolayı Türkiye Cumhuriyeti Devletine Avrupa Birli ine, Çalı ma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı ına, Sosyal Güvenlik Kurumuna, Merkezi Finans ve hale Birimi Ba kanlı ına, eme i geçen tüm kurum, kurulu ve Yahyalı halkına te ekkürlerimi sunar yeni projelerde birlikte olmayı dilerim. Ziya POLAT Yahyalı Kaymakamı viii 1 ORGAN K TARIMIN TANIMI, ÖNEM VE YAHYALI’NIN ORGAN K TARIM POTANS YEL Dr. Sancar BULUT ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER sancarbulut@erciyes.edu.tr ÖZET: Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların insan ve hayvan sa lı ı ile çevre üzerindeki olumsuz etkileri, organik tarım sistemlerine olan ilgiyi artırmaktadır. Sadece o üretim döneminde yüksek verim ve kazancı hedefleyen tarımsal uygulamalar, insan, hayvan ve bitki sa lı ını olumsuz etkilemi , canlı ya amını tehdit edecek düzeyde tüm ekolojik dengenin bozulmasına neden olmu tur. Monokültür tarım sistemi, hormon, antibiyotikler ve katkı maddeleri gibi sentetik kimyasal maddeler, kimyasal tarım ilaçları, yanlı sulama uygulamaları, çayır ve meraların iyi yönetilmeyi i ve hayvan yeti tiricili indeki hatalı uygulamalar tüm canlılar ve ya adı ımız yeryüzü ekosistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olmu tur. Ancak, günümüzde çevre bilinci ve sa lı a verilen önem toplumdan topluma de i se de tüm dünyada önemli ilerlemeler kaydetmi tir. Bu ba lamda, tarımda yeni arayı lar ve alternatif tarım sistemi önerileri ortaya konulmu tur. Bu alternatif tarım sistemlerinden biri de tüm dünyada kabul gören ve kuralları olu turulan organik tarım sistemidir. Organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan do al dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklayan, organik ve ye il gübreleme, münavebe, topra ın muhafazası, bitkinin direncini artırma, do al dü manlardan faydalanma ve bu olanakların kapalı bir sistemde olu turulmasını öneren, üretim miktarını ve ürün kalitesini artırmayı amaçlayan alternatif bir üretim eklidir. Anahtar kelimeler: Organik tarım, tarla bitkileri, tahıllar, Yahyalı 1. G R Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların insan ve hayvan sa lı ı ile çevre üzerindeki olumsuz etkileri, organik tarım sistemlerine olan ilgiyi artırmaktadır. Organik tarım, ekolojik sistemde hatalı uygulamalar sonucu kaybolan do al dengeyi yeniden kurmaya yönelik, insana ve 2 çevreye dost üretim sistemlerini içermekte olup, esas olarak sentetik kimyasal tarım ilaçları, hormonlar ve mineral gübrelerin kullanımını yasaklayan, organik ve ye il gübreleme, münavebe, topra ın muhafazası, bitkinin direncini artırma, do al dü manlardan faydalanma ve bu olanakların kapalı bir sistemde olu turulmasını öneren, üretim miktarını ve ürün kalitesini artırmayı amaçlayan alternatif bir üretim eklidir (Aksoy ve Altındi li 1999). Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların, gerekse gübrelerin bilinçsizce kullanımı bitkisel üretimde artı ın yanında kalitesiz ve insan sa lı ını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmu tur. Topra ın derinlerine sızan fosfor ve nitrat tatlı su kaynaklarına ula makta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki sa lı ını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır. Bu olumsuz ko ullar kar ısında gelir düzeyi yüksek olan ülkeler ba ta olmak üzere birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, do ayı tahrip etmeyen yöntemlerle insanlarda zehirli etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih etmi ler. Bu amaçla yeni bir üretim tarzı olarak Ekolojik veya Organik Tarım ortaya çıkmı tır. Bu çerçevede ekolojik tarım hatalı uygulamalar sonucu kaybolan do adaki dengeyi yeniden kurmaya yönelik, topra ın verimlili inde devamlılık sa layan biyolojik mücadele ile hastalık ve zararlıları kontrol altına alarak, insana ve çevreye dost üretim sistemlerini içeren, sentetik kimyasal gübre ve ilaçların kullanımını yasaklayan, organik ve ye il gübreleme, ekim nöbeti ve organik iyile tiricilerle toprak muhafazasını tavsiye eden, her a aması kontrol altında olan elde edilen ürünün sertifika ile belgelendi i bir üretim eklidir. Her türlü sentetik, kimyasal ilaçlar ve gübrelerin kullanımının yasaklanması yanında organik ve ye il gübreleme, münavebe, topra ın muhafazası, bitkinin direncini artırma, parazit ve predatörlerden yararlanmayı tavsiye eden bütün bu üretim tarzında, üretimde miktar artı ı de il ürünün kalitesinin yükseltilmesini amaçlanmaktadır. Günümüzde sadece organik tarımla toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sa lı ını korumak mümkün olmaktadır. Bunların yanında enerji maliyetlerinin geleneksel tarımda organik tarıma göre % 48 daha yüksek olmasına kar ılık, organik tarımda geleneksel tarıma göre % 29 toplam karlılı ın söz konusu oldu u bildirilmektedir (Berardi, 1978). 3 2. ORGAN K TARIMIN ÖNEM Bitki yeti tiricili inde kullanılan kimyasal girdilerin gere inden fazla kullanımı sonucu toprak yapısında ve yeraltı sularında, bitki ve hayvan sa lı ında olumsuzluklar ortaya çıkmı tır. Kimyasal gübreler, ilaçlar ve hormonlar insan sa lı ını da do rudan ya da dolaylı olarak etkileyerek zarar vermi ve çevre kirlili ine neden olmu tur. Tüm bu olumsuzluklar gerek Dünyada gerekse ülkemizde organik tarıma olan ilgiyi her geçen gün artırmaktadır. Tarımın bu gün geldi i noktada, ekolojik, sosyo-ekonomik, sa lık ve etik kaygılar insanlı ı yeni arayı lara yönlendirmi tir. nsano lu sürdürmekte oldu u mevcut tarımsal faaliyetlerle, içerisinde ve birlikte ya adı ı canlı ve cansız çevreye verdi i zarar sonucu kendi ya am alanını da tahrip etti inin farkına varmı tır. Oportünist (bencil) yakla ımın insanlık idealleri ile ba da madı ını ve insanlı ın yaratılı ına uygun sorumluluk bilincine aykırı oldu unu kavrayan insano lu, dürüstlük, kendisi dı ındakilerin haklarına saygı ve kar ılıklı yarar ilkelerini benimseme yoluna girmi tir. Do a ile uyumlu, kaynakları do ru kullanan, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen, hayvan refahını gözeten, tarımsal faaliyetlerde insano lunun ruhsal ve duyusal tatminini göz önüne alan yeni tarımsal yakla ımlar tüm dünyada yayılmaya ba lamı tır. Bu yeni yakla ımların bir kısmı henüz bir kavaram olmaktan ileri geçememi se de di er bazı kavramlar metodolojik düzeye ula ma yoluna girmi ve yeni tarım sistemleri ekline dönü ebilmi tir ( lba , 2009). 3. DÜNYADA ve TÜRK YEDE ORGAN K TARIM ÜRET M Günümüzde en son verilere göre Dünya organik tarım alanı, üretim yapan 700.000 çiftlikle 30,4 milyon hektara ula mı tır. Toplam organik üretim alanlarının %42’si Okyanusya, %24’ü Avrupa ve %16’sı da Latin Amerika ülkelerindedir. Halen Avustralya (12.3 milyon hektar), Çin (2.3 milyon hektar), Arjantin (2,2 milyon hektar) ve Amerika (1,6 milyon hektar) en yüksek organik üretim alanına sahip ülkelerdir. Dünyada yakla ık olarak 700.000 ha alanda organik bu day üretimi yapılmaktadır. Ülkemiz 100.000 hektarlık organik tarım üretim alanıyla Dünya’da geli mekte olan ülkeler içerisinde onuncu sıradadır (Willer vd. 2009). Bu ülkelerin organik üretim alanlarının geni li i, yayılımcı tip organik hayvan yeti tiricili i için ayrılmı sertifikalı mera alanlarının genel toplamda yer almasından kaynaklanmaktadır (Aksoy ve ark., 2005). 4 Organik tarım Türkiye’de 1980’li yıllarda Avrupa ülkelerinden gelen yo un taleple ba lamı tır. Organik gıda ürünlerinin Dünya ticaretinde öneminin artmasına ba lı olarak, Avrupalı firmalar ülkemizden organik tarım ve gıda ürünleri talebinde bulunmaktadır. 1980’lerin ortalarından itibaren bu yabancı firmaların temsilcileri sözle meli üretim modeline dayalı olarak, çiftçilerimize organik üretimi tanıtmı ve benimsetmi lerdir. Öncelikle geleneksel ihraç ürünlerimizden olan çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru incir organik olarak Ege Bölgesinde üretilmeye ba lanmı tır. Daha sonra bu ürünlere fındık ve kayısı eklenmi tir. 1992’de Ekolojik Tarım Organizasyonu (ETO) kurulmu ve 1994’te organik tarıma ait ilk kanuni düzenlemeler yapılmı tır (Aksoy ve Altındi li, 1999). Türkiye’de 2006 yılı sonu itibarıyla toplam tarım alanının %0,4’üne denk gelen 100.275 ha’lık alanda (14.256 üretici tarafından) 458.095 ton organik üretim yapılmı tır (Willer vd. 2009). Kesin olmayan verilere göre, 2008 yılında organik üretim alanımız 109.387 ha, toplam organik üretim miktarımız ise 530.225 tondur (Anonim 2008). Çizelge 1. Dünya Organik Üretim Alanları " # ! ! ! ! " ! ! Altı Altındi li 23.5.2006 Dünya Organik Üretim Alanı: 31,8 milyon ha ETO 5 Tablo 1. Türkiye Organik Tarımsal Ürünler Üretimi Miktar (ton) Ürünler Pamuk Elma Bu day Domates Üzüm Zeytin Mercimek Fındık Kayısı Çilek ncir Vi ne Biber Nohut Kiraz So an Antepfıstı ı Bal Zeytinya ı Di erleri Dahil Toplam Yıllar 2001 19511 45 040 31139 90472 12894 7343 5862 6965 13634 3353 8293 3769 3202 3691 1375 2680 --557 1602 2002 21793 69187 19752 82809 10469 10744 17012 7667 5940 3293 9473 6580 3355 7667 1335 388 2005 923 413 2003 34877 71928 21379 26493 9505 6456 11781 5994 13278 3497 8112 5994 3309 5662 1830 1830 4789 1100 68 2004 30268 52670 31194 22897 13988 10997 9135 4821 9019 4098 15793 4020 2643 4085 1348 1020 6827 937 3 2005 10032 49915 13756 25125 14485 10531 6093 3670 9628 4604 6821 1874 2565 4660 1088 1412 460 572 --- 2006 63960 28393 26515 15512 16687 13109 19050 6402 6491 4571 7563 2939 4399 4867 1632 430 1135 524 530 2007 55534 50810 43915 21437 15510 12096 10071 8355 7767 7234 5938 5733 4629 2901 2239 1320 616 497 --- 280328 310124 291876 218388 289082 309522 431203 Kaynak: Anonim, 2008. T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı 4. KAYSER ve YAHYALIDA ORGAN K TARIMIN DURUMU Kayseri ve yöresinde henüz modern anlamda organik tarım yapılmamaktadır. ç Anadolu bölgesi organik tarım için son derece bakir ve müsaittir. Ekolojik tarım yapılacak alanda en az 2-3 yıl kimyasal gübre ve tarım ilacı kullanılmamı olmalıdır. Bu yönü ile iklim ve yeti tirilen ürünler açısından çok büyük oranda çe itlilik arz eden bölgede suni gübre ve ilaç tüketimi di er bölgelerle kıyaslandı ında minimum düzeydedir. Kontrol, sertifikasyon, çiftçi e itimi ve ürün pazarlaması açısından problemler çözüldü ünde bölgede birçok i letme de kolaylıkla ekolojik üretime geçilebilir. 6 4. KAYNAKLAR Aksoy, U. ve Altındi li A., 1999. Dünya’da ve Türkiye’de ekolojik tarım ürünleri üretimi, ihracatı ve geli tirme olanakları. stanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 1990-70, 123 s, stanbul. Aksoy, U., Tüzel, Y., Altındi li, A., Can, H.Z., Ono ur, E.,, Anaç, D., Okur, B., Çiçekli, M., ayan, Y. Kırkpınar, F., Kenano lu Bekta , Z., Çelik, S., Arın, L., Er, C., Özkan, C., Özençe, D.B., 2005. Organik (=Ekolojik, Biyolojik) Tarım Uygulamaları. TZMO V. Teknik Tarım Kongresi. Anonim, 2008. Tarım ve Köy leri Bakanlı ı Organik Tarım statistikleri, Ankara. http://www.tarim.gov.tr/uretim/organiktarim/istatistikler/2005org anik%20tarimsal_uretimverileri.htm Berardi, G.M. 1978. Organic and conventional wheat production: examination of energy and economics. Agro-Ecosystems, 4: 367376. lba , A. ., 2009. Organik Tarım: lkeler ve Ulusal Mevzuat, Eflatun Yayınevi, 279 sayfa, ISBN: 978-605-4160-08-2, 2009, Ankara. Willer, H., Yussefi-Menzler M. and Sorensen N., 2009. The World of organic agriculture. statistics and emerging trends 2008. IFOAM. www.ifoam.org 7 ORGAN K TARIMIN TEMEL LKELER VE BA LAMA ESASLARI Prof. Dr. Ali rfan LBA ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER iilbas@erciyes.edu.tr 4.2. ORGAN K TARIMIN TANIMI Organik (Biyolojik, Ekolojik) tarım; üretimde kimyasal girdi ve ilaç kullanılmaksızın, yalnızca yönetmelikler çerçevesinde izin verilen girdilerin kullanımı ile yapılan, üretimden tüketime kadar her a aması kontrollü tarımsal üretim sistemidir. Organik tarım, yalnızca sa lıklı gıda üretim yöntemi olmayıp, aynı zamanda sürdürülebilir tarım ve kalkınma, eko-turizm, biyolojik çe itlili in korunması, su kaynaklarının korunması, erozyonun önlenmesi ve çevre kirlili ine neden olan faktörlerin etkisinin giderilmesinde de etkili bir tarım yöntemi veya biyolojik kaynak yönetimi anlamına da gelmektedir. Organik tarım faaliyetleri; toprak, su, bitki, hayvan ve do al kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yeti tirilmesi, do al alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, i leme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, ta ıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ula ıncaya kadar olan di er i lemlerini ifade eder. 4.1. ORGAN K TARIMIN LKELER nsanlı ın var olu undan bu yana do adan toplayıcılıkla ba layıp bitkisel ve hayvansal ürünlerin yeti tirilmesi ve bunların i lenmesini konu edinen tarım, yalnızca maddi boyutuyla ele alınmamalıdır. Tarım tarihi, kültürel ve toplumsal de erleri içerisinde barındıran bir sektördür. Bu dü ünceden hareketle IFOAM (The International Federation of Organic Agriculture Movements, Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Birli i) Organik tarımın büyüme ve geli imine esas olu turacak 4 temel prensip ortaya koymu tur. Organik tarım temel dü ünce prensiplerini olu turan bu 8 ilkeler: 1. Sa lık lkesi, 2. Ekoloji lkesi, 3. Dürüstlük Duyarlılık lkesi olarak isimlendirilir. lkesi, 4. Sa lık lkesi: Organik tarımın bölünemez bir bütün halinde toprak, bitki, hayvan, insan ve gezegenimizin sa lı ının koruması ve geli tirmesi gerekti i dü üncesine dayalı bir ilkedir. Bireylerin ve tür topluluklarının sa lı ının, onları içerisinde barındıran ekosistem sa lı ından ayrı dü ünülemeyece ini vurgulamaktadır. Sa lıklı toprak, insan ve hayvan sa lı ını destekleyen sa lıklı bitkisel ürünlerin üretilmesini sa lar. Burada sa lıktan kasıt basit anlamıyla hastalık bulunmaması de ildir. Sa lık, canlı sistemlerin bütünlük ve devamlılı ını sa layacak fiziksel, ruhsal, sosyal ve ekolojik iyi gidi in sürdürülmesi anlamındadır. Ba ı ıklık, esneklik ve yenilenme sa lıklı i leyi in temel unsurlarıdır. Yeti tiricilik, i leme, da ıtım, depolama ve tüketimi içerisine alan organik tarım faaliyetlerinin rolü en küçük organizmadan insana varıncaya kadar tüm canlıların ve onları barındıran ekosistemlerin süreklili ini ve geli imini sa lamaktır. Organik tarım özellikle sa lı ın korunmasına özen gösteren, besin kalitesi yüksek ürünlerin üretilmesini amaçlar. Bu açıdan bakıldı ında, sa lık üzerine olumsuz etkiye sahip gübrelerin, bitki koruma ilaçlarının (pestisitlerin) ve hayvanlar için kullanılan ilaç ve hormon gibi drogların ve gıda katkı maddelerinin kullanılmasından kaçınılması organik tarımın en önemli ilkelerindendir. Ekoloji lkesi: Organik tarımın dinamik ekolojik sistemlerin ve ekolojik döngüleri dikkate alması, onlara uygunluk ve onlarla uyum içerisinde olması, onların devamlılı ını sa layıcı olması gerekti i dü üncesine dayalı bir ilkedir. Bu prensip üretimin ekolojik süreçlere ve geri dönü üme dayalı yapılmasını vurgular. Organik tarım, yaban alanları ve do adan toplama sistemleri do adaki ekolojik denge ve döngülerle uyumlu olmalıdır. Organik faaliyetler yerel artlara, ekolojiye, kültüre ve de er yargılarına uygun olarak düzenlenmelidir. Organik tarım girdileri yeniden kullanım, geri dönü üm ve enerji ve kaynakların verimli kullanımı yoluyla azaltılmalı, böylece çevre kalitesinin iyile tirilmesi ve kaynakların korunması sa lanmalıdır. Organik tarım uygun tarımsal sistemin seçilmesi ve düzenlenmesi, yeti me ortamlarının kurulması ve yönetimi ve genetik ve tarımsal çe itli in sürdürülmesi yoluyla ekolojik dengeye uyum ve uygunluk sa lamalıdır. Organik ürün üreticileri, i leyicileri, tacirleri ve tüketicileri do al güzellikleri, ikilimi, ya am 9 alanlarını, biyolojik çe itlili i, havayı ve suyu, kısacası tüm çevreyi koruma ve iyile tirmeyi ilke edinmelidir. Dürüstlük lkesi: Organik tarımın, tüm çevreye ve hayat formlarına saygı göstererek dürüstlü ü ve adaleti sa layıcı ili kiler kurması gerekti i dü üncesine dayalı bir ilkedir. Dürüstlük, insan ve ili kide oldu u di er canlılar arasında payla ılan (birlikte yararlanılan) dünyanın yönetimi, e itlik, saygı ve adalet kavramlarıyla tanımlanabilir. Bu ilke, yeti tiriciler, çalı anlar, i letmeciler, da ıtıcılar, tüccarlar ve tüketicilerin olu turdu u organik tarımla ilgili tüm kesimlerin, her seviyede dürüstlü e uygun davranı ı esas alan ili kileri kurması gerekti ini vurgulamaktadır. Organik tarım ilgili her kesime iyi bir hayat kalitesi sa lamalı, yeterli gıda üretimine katkıda bulunmalı ve yoksullu u azaltmalıdır. Yeterli miktarda ve iyi kalitede gıda ve di er ürünlerin üretimi organik tarımın temel hedeflerinden olmalıdır. Bu prensip, hayvanlar için onların fizyolojileri, do al davranı ları ve refahlarında iyile tirmeler sa layacak düzenlemelerin ve ya am artların olu turulmasını vurgulamaktadır. Üretimde ve tüketimde kullanılan do al kaynaklar sosyal ve ekonomik fayda hedeflerine uygun yönetilmeli ve gelecek nesillere kar ı sorumlu davranılmalıdır. Dürüstlük, çevre ve sosyal maliyetlerin hesaba katıldı ı, adalet ve açıklık ilkelerine uygun üretim, da ıtım ve ticaret sistemleri kurmayı gerektirir. Duyarlılık lkesi: Organik tarımın, mevcut ve gelecek nesillerin ve çevrenin sa lık ve iyi gidi ini korumayı esas alan bir sorumluluk ve ihtiyat ile yapılması gerekti i dü üncesine dayalı bir prensiptir. Organik tarım iç ve dı gereksinimlere ve artlara tepki veren canlı ve dinamik bir sistemdir. Organik tarım uygulayıcıları etkinlik ve verimliliklerini artırabilirler, ancak, bu durum sa lık ve huzurun (iyi gidi in) bozulması riskini ta ımamalıdır. Bu nedenle, organik tarımda kullanılacak yeni teknolojilerin iyi de erlendirilmesi ve var olan metotların da gözden geçirilmesi gerekir. Ekosistem ve tarımın birbirinden ayrı dü ünen anlayı yeniden ele alınmalıdır. Bu ilke organik tarımda teknoloji seçimi, geli tirilmesi ve uygulanması konusunda sorumlu ve tedbirli davranılması gerekti ine vurgu yapar. Organik tarımın sa lıklı, güvenilir ve ekolojik olarak uygun oldu u bilimsel olarak ortaya konmalıdır. Ancak, bilimsel bilgi bu konuda tek ba ına yeterli olamaz. Tecrübe, bilgi birikimi, geleneksel ve yöresel bilgiler zaman içerisinde test edilmi geçerli çözümler sunar. Organik tarım, geneti i de i tirilmi organizma 10 olu turulması gibi sonuçları öngörülemeyen teknolojileri kabul etmeyip, sonuçları bilinen uygun teknolojileri kullanarak önemli riskleri engeller. Kararlar effaf ve katılımcı süreçlerle olu turulmalı ve sonuçtan etkilenebilecek tüm tarafların gereksinimlerini ve de er yargılarını yansıtmalıdır. Organik tarım ve ekoloji ili kisi göz önüne alındı ında, uygulamayı da içerisine alan faklı ilkeler dizini ortaya koymak mümkündür. Tüm bu ilkeleri kesin sınırlarla birbirinden ayırmak mümkün de ildir. Böyle bir çabaya da gerek yoktur. Organik tarım bütünlük içerisinde ele alınması gereken bir tarım sistemidir. Temel Dü ünce ve uygulanabilirlik açısından organik tarım ilkelerini a a ıda oldu u gibi 5 ana ba lıkta 5’er alt ba lıkla ifade edebiliriz. 1. Do aya uyum Ekolojik dengeye uygun üretim planlaması ve tarım sistemi seçimi Yöre ekolojisine uygun tür, çe it, ırk ve damızlık seçimi Ekim, dikim ve hasat zamanının ayarlanması Yaban hayatın korunması letme tesis ve yapılanmasının do al habitata uygun olması 2. Kendine yeterlik Bitkisel üretim Hayvansal üretim Atık ve Artık yönetimi Madde döngüsünün kapalı sistemle sa lanması Enerji temininde yenilenebilir iç kaynaklara yönelme 3. Sürdürülebilirlik Ekim nöbeti Toprak, su ve biyoçe itlili in korunması Toprak verimlili inin korunması A ırı tüketimden kaçınma ve yenilenmeye imkan sa lama Ekonomik üretim ve i letme 4. Sa lık Biyolojik birikim ve kalıntılardan kaçınma Pestisit ve zararlı kimyasalların kullanımından kaçınma Hayvan sa lı ı ve huzurunu sa lama Organik yem sa lama Üretimden tüketime her a amada sa lı a uygunluk 11 5. zlenebilirlik/Görünürlük Standartlar ve mevzuata uyum Kayıt tutma Kontrol Sertifikasyon Akreditasyon 4.5. ORGAN K TARIMIN GENEL KURALLARI 1. Organik tarım faaliyetleri bitkisel üretim, hayvansal üretim, organik tarım faaliyetlerinde kullanılacak girdi üretimi, do al alan ve kaynaklardan ürün toplanması ve di er yeti tiricilik faaliyetlerini kapsar. Organik yolla elde edilen bu ürünlerin hasat, kesim, i leme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, ta ıma, pazarlama, ithalat, ihracatı ile ürün ya da girdinin tüketiciye ula ıncaya kadar geçirdi i di er i lemler de organik tarım faaliyetleri kapsamında tutulur. 2. Yönetmelikte belirtilen kurallara uymak kaydıyla tüm ülke sathında organik tarım metodu uygulanabilir. Çevre kirlili inden üphe duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayaca ına, kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u tarafından karar verilir. 3. Organik tarım faaliyetlerinde bulunan müte ebbisler yetkilendirilmi kurulu kontrolünde çalı mak zorundadır. Organik tarım müte ebbis ile yetkilendirilmi kurulu arasında imzalanan sözle me esasına dayanır. 4. Organik tarım faaliyetlerinin, üretimden tüketiciye ula ıncaya kadar her a aması kayıt altına alınır ve kontrole tabi tutulur. 5. Organik tarıma ilk kez ba layanlar bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri üretimine göre de i mek üzere, belirli bir geçi sürecine tabii tutulurlar. Geçi süreci ürünleri “Organik tarım geçi süreci ürünüdür” etiketiyle pazarlanır. 6. Organik ürünlerin ve girdilerin reklam, tanıtım, ihracat ve ithalatı ulusal mevzuata uygun olarak yapılmak zorundadır. 7. Geneti i de i tirilmi organizmalar (GDO) (genetically modified organism (GMO)) organik tarımda kullanılamaz. GDO içeren, GDO’lardan olu an veya GDO’lardan elde edilen ürünler GDO ürünleri olarak adlandırılır ve organik tarımda kullanılmaları yasaklanmı tır. 12 8. Organik ürünlerle Konvansiyonel ürünler genelde birlikte üretilemez. Özel artlar ve durumlar mevzuata uygun olarak belirlenir. Konvansiyonel üretimde kullanılan bina, alet ve ekipmanlar temizlenip dezenfekte edilerek organik tarımda kullanılabilir. 9. Mevzuata uymayanlara idari para cezası ve çalı ma izinlerinin iptali eklinde cezai hükümler uygulanır. Organik tarım faaliyetlerinde yer alan yetkilendirilmi kurulu ların, i letmelerin, müte ebbislerin, kontrolör ve sertifikerlerin faaliyetlerini izlemesi ve denetlenmesi, organik tarımın geli tirilmesi, koordinasyonu, tanıtımı, ara tırmaları ve di er organik tarım stratejilerini belirlenmesi T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı nezaretinde yerine getirilir. 7. BA VURU Organik tarım faaliyetinde bulunacak müte ebbisin bir tarım danı manı belirleyerek i e ba laması faydalı olacak ve i leri kolayla tıracaktır. Bu hususta taraflar tarımsal danı manlıkla ilgili mevzuat (08.09.2006 Tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan “Tarımsal Yayım Ve Danı manlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine Dair Yönetmelik”) hükümlerine uygun hareket etmelidir. Adı geçen yönetmelikte “Tarım danı manı: Sivil toplum örgütlerinde, ziraat odalarında ve tarımsal danı manlık irketlerinde istihdam edilen veya tarımsal danı manlık hizmeti yürütmek üzere kendi nam ve hesabına çalı an ve bu Yönetmelikte belirtilen hükümlere göre sertifikalandırılmı ki ileri” ifade etmektedir. Danı man organik tarım faaliyetinin gerçekle tirilmesinde bilgi ve deneyimleri ile projelendirme, üretim süreci, kontrole hazırlama ve sertifikasyonun gerçekle mesi a amalarında müte ebbise yol gösterebilir. Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu ları danı manlık hizmeti veremez. 7.1. BA VURU KURULU LARI Organik tarım faaliyetinde bulunacak müte ebbis ahsı adına veya üretici grubu adına ba vuruda bulunabilir. Belirtilen yerde yapılması dü ünülen organik tarım faaliyeti projelendirilir ve bir ba vuru dosyası hazırlanır. stenen bilgi ve belgeler sa landıktan sonra müte ebbis Tarım ve Köyi leri Bakanlı ınca yetkilendirilmi Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu larından birine (veya Kontrol Kurulu u) ba vurur. Tarım ve 13 Köyi leri Bakanlı ınca yetkili kılınan Kontrol ve Sertifikasyon kurulu ları Bakanlık resmi internet sitesinde verilmektedir. 7.2. BA VURU Ç N GEREKEB LECEK ÖNEML BELGELER B LG VE Ba vuru dosyasında mutlaka bulunması gerekli temel bilgi ve belgeler dı ında, özellikle i letmenin faaliyet gösterece i alan, ba vuru dosyasında nelerin bulunması gerekti ini belirleyen en önemli faktördür. Ayrıca, su ve toprak ko ulları, co rafi konum, di er yasal zorunluluklar gibi faktörler göz önüne alınarak dosyada ilave bilgi ve belgelerin bulunması da istenebilir. Genel olarak ba vuru dosyasında bulunması istenebilen bilgi ve belgeler a a ıda tanımlanmı tır. 1. Müte ebbis kimlik bilgi ve belgeleri sunulur. Adı ve Soyadı, Adresi, T.C. Kimlik Numarası, Vergi Kimlik Numarası bilgilerini içeren onaylı nüfus cüzdanı fotokopisi, ikametgah belgesi, çiftçi kayıt belgesi. Müte ebbisin yapaca ı faaliyet alanıyla, özellikle de organik tarımla ilgili e itimi ve deneyimi bulunuyor ise diploma, sertifika, bonservis, üyelikler gibi bilgi ve belgeleri de sunması yararlı olur. 2. Faaliyet alanı ve faaliyet planı sunulur. Müte ebbis hangi alanlarda organik tarım faaliyeti yürütece ini beyan eder. Örne in, organik elma yeti tiricili i, organik kaysı yeti tiricili i veya organik ceviz yeti tiricili i gibi çok yıllık ürünlerin yalnızca birinde veya birkaçında faaliyet yürütebilir. Aynı ekilde organik süt üretimi, organik et sı ırcılı ı, organik yumurta tavukçulu u, organik alabalık üretimi gibi faaliyet alanlarının bir veya birkaçını seçebilir. Ya da do adan toplama eklinde organik salep toplama faaliyeti sürdürebilir. Bütün bunların ötesinde müte ebbis, organik bitkisel üretim ve/veya organik hayvansal üretim gibi daha geni bir üretim alanı seçerek bir organik tarım çiftli i kurmayı dü ünebilir. Yetkilendirilmi kurulu , her bir faaliyet alanı için ayrı sözle me yapabilece i gibi, faaliyet alanlarını ayrı ayrı belirterek tek bir sözle me de yapabilir. Üretici yürütece i faaliyete ili kin her yıl yapılacak i ler ve tahmini tarihlerini/dönemlerini içeren bir faaliyet planı sunar. 14 3. letmenin yeri, konumu, büyüklü ü ve hukuki durumu ile ilgili bilgi ve belgeler sunulur. Kadastro çalı ması tamamlanmı alanlarda tapu kaydı, tamamlanmamı alanlarda ise araziye ait kroki bulunmalıdır. Üreticiyle beraber veya üretici bulunmaksızın yapılan arazi ziyaretlerinde do ru araziye gidildi ini sınamak amacıyla arazileri belirten harita, plan, kroki gibi çizimler istenmektedir. Müracaat edilen arazinin veya arazi kullanım hakkının kendisine ait oldu una ait bilgi ve belgeler. Tapu kaydı veya kira sözle mesi. Yetkilendirilmi kurulu ile sözle me imzalamı olan, orman ve do al alanlardan ürün toplayacak müte ebbis, ürün toplamadan önce, bu alanların mülkiyetinin veya kullanma hakkının ait oldu u makamdan yazılı izin alır. Söz konusu alanlardan toplanan ürünler için geçi süreci, alanın özelli ine göre, yetkilendirilmi kurulu tarafından belirlenir. Su ürünleri üretimi yapacak müte ebbis, kamuya ait alanda üretim yapacaksa, ilgili kurumdan alınacak yazılı izin ile yetkilendirilmi kurulu a ba vurarak sözle me imzalar. Su ürünleri için geçi sürecini, tür özelli ine göre, yetkilendirilmi kurulu belirler. Burada arazinin çevre kirlili inden etkilenmeyen bir konumda olması önem arz eder. 2002 tarihli kaldırılan yönetmekte Karayolları Genel Müdürlü ü a ındaki ana yollara, 1 Km. mesafedeki tarım arazilerinde ve a ır sanayi tesisleri, reaktör, hidroelektrik ve termik enerji santrallerine, maden i letmelerine, kentsel atıkların toplu olarak bırakıldıkları alanlara 3 Km. mesafedeki tarım arazilerinde organik tarım yapılamayaca ı hükmü bulunmaktaydı. Ancak 2005 tarihli yeni yönetmelikte tüm ülke sathında organik tarım metodu uygulanaca ı, ancak, çevre kirlili inden üphe duyulan alanlarda organik tarım yapılıp yapılmayaca ına, kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u tarafından karar verilece i hükmü yer almaktadır. 4. Geçmi yıllara ait i letmede sürdürülmü tarım faaliyetlerine ili kin bilgiler ve belgeler sunulur. Bu bilgiler özellikle iki önemli hususa açıklık getirecektir. Birincisi, arazideki mevcut kirlilik hakkında bilgi edinmeyi sa layacaktır. kincisi, geçi sürecinin kısaltılması ile ilgili talep ve de erlendirmelerin 15 yapılmasına ı ık tutacaktır. Tarım il ve ilçe müdürlükleri kayıtlarına uygun belgelendirme yapılması faydalı olacaktır. 5. Mevcut tarımsal faaliyetler hakkında bilgiler sunulur. Bu bilgiler ba ka amaçlarla birlikte özellikle organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin bir arada üretilip üretilemeyece i hakkında bilgi sunmu olur. Bir i letmede, organik tarım metodu ile üretilen ürün ile aynı tür ve çe itten olan ya da bu ürünlerden kolaylıkla ayırt edilemeyen konvansiyonel ürünler bir arada üretilemez. Ancak, bu konuda bazı istisnalar bulunmaktadır. Çok yıllık bitkisel üretimde müte ebbisin, i letmenin tamamını en geç be yıllık plan dahilinde organik üretime geçirece ini taahhütte bulunması halinde yetkilendirilmi kurulu tarafından izin verilir. Yine çok yıllık bitkisel üretimde, tarımsal ara tırma yapılması dü ünülen alanlar ile tohum, vejetatif üretim materyalleri ve transplantasyon materyallerinin üretilece i durumlarda her birimden hasat edilen ürünlerin ayrı ayrı yerlerde tutulmasını sa layacak önlemlerin alınması; yetkilendirilmi kurulu un, ürünlerden her birinin hasadından en az 48 saat önce haberdar edilmesi; müte ebbisin, hasadın tamamlanmasından hemen sonra, elde edilen ürünlerin kesin miktarı ile ayırt edici özellikleri konusunda yetkilendirilmi kurulu u bilgilendirmesi ve bu ürünlerin di erlerinden ayrı tutulması için gerekli önlemlerin alındı ını teyit etmesi halinde de aynı ürünün organik ve konvansiyonel üretiminin aynı i letmede yapılmasına yetkilendirilmi kurulu tarafından izin verilir. 6. letmede kullanılan binalar, alet ve ekipmanlar hakkında bilgiler sunulur. letmede kullanılan her türlü binalar, alet ve ekipmanlar kapasite, nitelik ve kullanım durumlarıyla açıkça bildirilir. Konvansiyonel üretimde kullanılan binalar, alet ve ekipmanlar temizlenip dezenfekte edildikten sonra organik üretimde kullanılabilir. 7. Münavebe (Ekim nöbeti) planı sunulur. Münavebe planında toprak verimlili ini koruma, su idaresi, hastalık ve zararlılarla mücadele, yabancı ot mücadelesi, i letme ihtiyaçlarını kar ılama ve ekonomik üretim amaçları göz önüne alınarak baklagil bitkilerine ve çok yıllık bitkilere yer verilmelidir. 16 8. Hasat, kesim, i leme, ambalajlama, etiketleme, depolama, ta ıma, pazarlama i lemleri ile ilgili bilgiler ve belgeler sunulur. Müte ebbis aracı tüccar, depolama, i leme, ta ıma, pazarlama ve benzeri fason hizmetleri yaptırdı ı gerçek ve tüzel ki i ile de sözle me yapar. Varsa bu sözle me örne ini yetkilendirilmi kurulu a sunar. 9. Hayvan varlı ı ayrıntılarıyla bildirilir. letmedeki havyan varlı ı tür, ırk, ya , yeti tirme amacı ve birim alana dü en havyan sayısı belirtilmelidir. Organik hayvancılık yapacak i letmelerdeki hayvanlar, meralara veya açık hava gezinti alanlarına veya açık alanlara eri ebilmeli ve birim alan ba ına dü en hayvan sayısı, üretim birimindeki bitkisel üretime yeterli hayvan gübresi sa layabilecek ekilde sınırlı olmalıdır. Bu sayı 170 kg N/Ha/Yıl/ba ’a e de er maksimum hayvan sayısı olarak Yönetmelikte “Ek- 5. letmede stoklanabilecek gübre miktarına e de er hayvan sayısı” eklinde belirtilmi tir. Müte ebbis yetkilendirilmi kurulu ile yapaca ı sözle mede yer almak üzere, hayvan gübresinin depolanması için yapılan tesislerin yeri ve tarifi, hayvan gübresinin yayılmasına ili kin plan, hayvan gübresinin yayılmasına ili kin di er i letmelerle yapılan anla ma ve yazı maları da ba vuru dosyasında sunmalıdır. 10. Yem temini ve hayvan besleme ile ilgili bilgiler sunulur. Bu konuda Yönetmelik Üçüncü Bölüm hükümleri dikkate alınır. 11. Havan sa lı ı ve veteriner müdahalesi ile ilgili bilgi ve öngörüler sunulur. Bu konuda Yönetmelik Üçüncü Bölüm hükümleri dikkate alınır. 12. Yeti tiricilik uygulamaları, hayvan barınakları ve bakım bilgileri sunulur. Bu konuda Yönetmelik Üçüncü Bölüm hükümleri dikkate alınır. Hayvan barınakları plan ve projeleri gibi belgeler sunulur. 13. Toprak özelliklerine ili kin bilgi ve belgeler sunulur. 17 En temel toprak analizi, toprak verimlili i analizidir ancak duruma göre topra ın di er fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizleri de istenebilir. Toprak analizi için Toprak Örne inin nasıl alınaca ına ili kin bilgi Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez Ara tırma Enstitüsü Müdürlü ü resmi internet sitesinden (http://www.tgae.gov.tr) sa lanabilir. Toprak verimlilik analizleri yaptırılmalıdır. Genel standart toprak verimlili i analizleri a a ıda verilmi tir. Burada, bitki besin elementlerinin topraktaki yarayı lı oldu u kabul edilen miktarları ifade edilmektedir. Bünye (Saturasyon) Toplam Tuz pH Organik Madde Kireç Toplam Azot Kalsiyum Magnezyum Fosfor Potasyum Demir Çinko Bakır Mangan Buna ilaveten bor fazlalı ı veya noksanlı ından üphe duyuluyorsa Bor tayini yaptırılır. Gerekirse Mo, Si, Na, V ve Cl analizleri de yaptırılır. Ayrıca, organik tarımda Toplam Humik (Humik+Fulvik) asit tayininin yaptırılması da faydalı olacaktır. Yine azotun amonyum ve nitrat azotu eklinde ayrıntılı analizi de bazı durumlarda gerekebilir. Gerekli görüldü ünde topra ın mikrobiyal analizi ve di er fiziksel ve kimyasal analizleri yaptırılır. En dü ük toprak verimlilik analizi ise, Saturasyon, Tuz, pH, Kireç, Fosfor, Potasyum ve Organik Madde analizlerini içermelidir. Analiz sonuçları analizi yapan kurum onayına sahip olmalıdır. Analiz sonuçlarının bir nüshası i letme kayıt dosyasında mutlaka bulunmalıdır. Toprak kirlili inden ku kulanılıyor ise: Organik tarım yapılacak arazinin çevre kirlili inden etkilenmesinden ku kulanıldı ında, bunun tesbiti amacıyla ba vuru esnasında veya üretim sürecinde toprak kirlilik unsurlarının analizleri de istenebilir. Örnek alma ve analiz i lemleri 31.05.2005 Tarih ve 25831 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Toprak Kontrolü Yönetmeli ine uygun olarak gerçekle tirilmelidir. Bu 18 yönetmelikte belirtilen Toprak Kirlilik Parametreleri Sınır De erlerinden biri olan Topraktaki A ır Metal Sınır De erleri ve Toprak Analiz Belgesi (Tablo 7.2) örnek olarak verilmi olup, di er hususlarda da adı geçen yönetmelik ve ilgili di er mevzuata uyulur. TOPRAK ANAL Z BELGES Toprak Örne inin Alındı ı l lçe Köy Faaliyet Sahibi (Adı Soyadı) Faaliyet Türü Toprak Örne inin Alındı ı Derinlik Numunenin Alındı ı Tarih Numune Alan Ki inin Adı Yeti tirilecek ürün çe idi Parsel No Numune Alınan Alanın Büyüklü ü (Dekar) Toprak Analizleri Sonuçlar Analiz Metodu Kur un (mg/kg Fırın Kuru Toprak) Kadmiyum Krom Bakır Nikel Cıva Çinko Azot Fosfor PH Organik Madde Numune Analiz Tarihi: …/…/…. Açıklama: Analizi Yapan ........................ Onaylayan ...................... Analizi Yapan Kontrol Eden ……….............. 19 14. çme ve Sulama suyu özelliklerine ili kin bilgi ve belgeler sunulur. nsanların günlük faaliyetlerinde içme, yıkanma, temizlik ve bu gibi ihtiyaçları için kullandıkları içme ve kullanma suyunun sa laması gereken özellikler 17/2/2005 tarihli ve 25730 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlü e giren nsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ile belirlenmi tir. Tarımsal amaçlı kullanılan suların kalitesini belirten analizler ve parametrelerle ilgili olarak 31.12.2004 Tarih ve 25687 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i ve bu yönetmeli ine dayanılarak çıkarılan tebli ler dikkate alınır. Yönetmelik su koruma alanlarında tarım dahil kirleticilik potansiyeli bulunan faaliyetleri yasaklamaktadır. Bu Yönetmelik hükmünce mutlak koruma alanından itibaren 700 metre geni li indeki kısa mesafeli koruma alanında suni gübre ve tarım ilacı kullanmamak artıyla Tarım ve Köyi leri Bakanlı ının kontrolünde tarımsal faaliyetlere izin verilebilmektedir. Adı geçen yönetmelik Ek’inde “Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i Tabloları” adı altındaki toplam 25 tablo bulunmaktadır. Tüm kaynaklardan elde edilen sularla ilgili parametreler ve suların sınıflandırılmaları ile ilgili bilgiler adı geçen Yönetmelik metninden elde edilebilir. Burada esas olan i letmenin sa ladı ı içme ve sulama suyunun organik tarımda kullanıma elveri li olup olmadı ının tespitidir. Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli ine dayanılarak çıkarılan ve a a ıda isimleri verilen tebli lerin yenileri çıkartılıncaya kadar uygulanmasına devam edilir, a) Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i Numune Alma ve Analiz Metotları Tebli i b) Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i Teknik Usuller Tebli i c) Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i dari Usuller Tebli i 7/1/1991 tarihli ve 20748 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i Teknik Usuller Tebli su kalitesi hakkında ayrıntılı bazı hükümler içermektedir. Sulama Sularında zin Verilebilen Maksimum A ır Metal ve Toksik Elementlerin Konsantrasyonları, Endüstriyel Atıksuların Sulama Suyu Olarak Kullanılmaya Uygunlu u, Bitkilerin Bor Mineraline Kar ı Dayanıklılıklarına Tablo 7.4. Sulama 20 Sularının Sınıflandırılmasında Esas Alınan Sulama Suyu Kalite Parametreleri Kalite kriterleri EC25x106 Sulama suyu sınıfı I. III. Sınıf su IV. Sınıf su V. sınıf su II. (ihtiyatla (zararlı) Sınıf Sınıf (kullanılabilir) su kullanılmalı) Uygun su de il (çok (iyi) iyi) 250750-2000 2000-3000 > 3000 0-250 750 De i ebilir Sodyum < 20 Yüzdesi (% Na) Sodyum Adsorbsiyon oranı < 10 (SAR) Sodyum karbonat kalıntısı (RSC) meq/l > 1.25 mg/l < 66 20-40 40-60 60-80 10-18 18-26 > 26 1.252.5 66-133 4-7 Klorür (Cl ), meq/l 0-4 142mg/l 0-142 249 4-7 Sülfat (SO4=) meq/l 0-4 192mg/l 0-192 336 Toplam tuz 175konsantrasyonu 0-175 525 (mg/l) Bor konsantrasyonu 0.50-0.5 1.12 (mg/l) C1S2, Sulama suyu sınıfı* C1S1 C2S2, C2S1 NO3 veya NH4+ 0-5 5-10 mg/l ** Fekal Koliform 0-2 2-20 1/100 ml BO 5 (mg/l) 0-25 25-50 Askıda katı madde 20 30 (mg/l) 6.5pH 6.5-8.5 8.5 Sıcaklık 30 30 * > 80 > 2.5 > 133 7-12 249-426 12-20 426-710 > 20 > 710 7-12 336-575 12-20 575-960 > 20 > 960 525-1400 1400-2100 > 2100 1.12-2.0 > 2.0 - CS, CS, CS, C1S3, C2S3, C3S3, 1 4 2 4 3 4 C4S4, C4S3, C4S2, C3S2, C3S1 C4S1 10-30 30-50 > 50 20-100 100-1000 > 1000 50-100 100-200 > 200 45 60 > 100 6.5-8.5 6.5-9 35 Su Kirlili i Kontrolü Yönetmeli i Teknik Usuller Tebli ** Bitki türüne göre daha az veya çok olabilir 40 ekil 1’den bulunur < 6 veya >9 > 40 21 Göre Sulama Sularının Sınıflandırılması gibi çok sayıda kalite kriterleri bu tebli lide tablolar halinde verilmi tir. Örnek olarak, Teknik Usuller Tebli inde yer alan Sulama Sularının Sınıflandırılmasında Esas Alınan Sulama Suyu Kalite Parametreleri ile ilgili bilgiler Tablo 7.4’de sunulmu tur. Su analizleri yaptırılarak, onaylı analiz sonuçlarının bir nüshası i letme kayıt dosyasına yerle tirilir. Sulama programı faaliyet planında belirtilmelidir. Organik tarımda toprak özelliklerini bozucu ve erozyona neden olan salma sulama gibi sulama yöntemlerine izin verilmez. Daha çok ya murlama ve damla sulama gibi basınçlı sulama sistemlerinin tercih edildi i sulama yöntemlerinden biri arazi yapısı ve ürün özelli i göz önüne alınarak seçilir. 15. Bunlardan ba ka, ekolojik sürdürülebilirlik, gıda güvenli i, insan ve çevre sa lı ı, hayvan sa lı ı ve refahı, yasal mevzuat ve izlenebilirlik kriterleri göz önüne alınarak Yetkilendirilmi kurulu (Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u veya Kontrol Kurulu u) tarafından di er bilgi ve belgeleri istenir. Yetkilendirilmi kurulu (Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u veya Kontrol Kurulu u) tarafından istenen bilgi ve belgeler hazırlanarak ba vuru i lemi gerçekle tirilir. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u, ba vuruda bulunan müte ebbisin organik tarım metoduyla üretime ba layıp ba layamayaca ına karar verir. 7.3. SÖZLE ME Organik tarım, müte ebbis ile yetkilendirilmi kurulu arasında imzalanan sözle me esasına dayanır. Bu sözle me; tarımsal faaliyetin bu Yönetmelik hükümlerine göre yapılaca ını belirleyen yazılı anla mayı ifade eder. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u, gerekli bilgi ve belgeleri tamamlayarak kendisine ba vuruda bulunan müte ebbisin organik tarım metoduyla üretime ba layaca ına karar verdikten sonra müte ebbis ile sözle me imzalar. Yetkilendirilmi kurulu , her bir üretim 22 a aması için, ayrı ayrı sözle me yapabilece i gibi, her faaliyeti ayrı ayrı belirtmek kaydıyla tek bir sözle me de yapabilir. 7.4. KODLAMA Yetkilendirilmi kurulu , müte ebbise ister ba ımsız, ister üretici grubu dahilinde olsun, Komite tarafından hazırlanan ve yetkilendirilmi kurulu lara bildirilen kodlama sistemine göre, bir kod numarası verir. Yetkilendirilmi kurulu verilen bu kod numarasını, sözle me yaptı ı müte ebbislerin onaylı listesi, arazi yeri, büyüklü ü, ürünün adı, miktarı i letmenin adı ve organik faaliyet bilgilerini içeren listeyi Organik Tarım Komitesine ve organik tarımın yapılaca ı il tarım müdürlü üne en geç bir ay içinde bildirir. Komite ve il tarım müdürlü ü, kendisine bildirilen müte ebbisi "organik tarım metodu uygulayan müte ebbis" olarak kayıt altına alır. Organik ürünlerin etiketlenmesi kuralları gere i olarak müte ebbise verilen bu kod numarası ürün etiketinde yer almak zorundadır. Organik ürünlerin ta ınması esnasında kurallara göre yapılacak i lemlerde ürün bilgileri içerisinde kod numarasının da bulunması gerekir. 8. TEM ZL K VE DEZENFEKS YON Temizlik, gıda maddesi üreten i yerlerinde kirin, topra ın, gıda kalıntılarının, ya ın ve di er istenmeyen maddelerin ortamdan uzakla tırılması i lemini ifade eder Dezenfeksiyon, gıda maddelerinin kirlenmesini önlemek amacıyla, gıda maddesinin özelliklerini etkilemeden, fiziksel ve/veya kimyasal yollarla ortamdaki mikroorganizmaların arındırılması i lemini ifade eder. Organik tarıma geçi i yetkilendirilmi kurulu larca uygun görülen müte ebbis daha öne konvansiyonel tarımda kullandı ı ve halen organik üretimde kullandı ı alet-ekipmanın, depoların, arıcılık malzemelerinin, yem hazırlama ünitesi ve yem nakil araçlarının, süt ürünleri üretim ekipmanlarının, süt sa ım ekipmanlarının temizlik ve dezenfeksiyonu 23 için ve meme ba ı temizlik ve dezenfeksiyonu için Yönetmelik Ek-8’de belirtilen ve a a ıda Tablo 8.1’de verilen temizleyici ve dezenfektanlardan uygun olanları seçilerek kullanabilir. Tablo 8.1. Organik Tarımda Kullanılan Temizlik Maddeleri ve Dezenfektanlar Su ve buhar Potasyum sabunu (Potasyum hidroksit içeren sabun, arap sabunu olarak bilinir.) Sodyum sabunu (Sodyum silikat ve sodyum karbonat içeren ve yaygın kullanılan sabun.) Kostik soda (sodyumhidroksit (NaOH)) Kostik potas (potasyumhidroksit (KOH)) Sodyum hipoklorit (Çama ır suyu) Do al bitki özleri Kireç Kireç kayma ı Sönmemi kireç Alkol Sitrik, parasitik, formik, laktik, oksalik ve asetik asitler Formaldehit Nitrik asit (Süt ürünleri üretim ekipmanları için) Fosforik asit (Süt ürünleri üretim ekipmanları için) Sodyum karbonat (Süt sa ım ekipmanları ve meme ba ı temizlik ve dezenfeksiyonu için) Kaynak lba , A. ., 2009. Organik Tarım: lkeler ve Ulusal Mevzuat, Eflatun Yayınevi, ISBN: 978-605-4160-08-2, Ankara. 24 ORGAN K TARIMDA KONTROL VE SERT F KASYON Prof. Dr. Ali rfan LBA ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER iilbas@erciyes.edu.tr 5.6.2. YETK LEND R LM KURULU Yetkilendirilmi kurulu ; kontrol ve sertifikasyon kurulu u, kontrol kurulu u veya sertifikasyon kurulu u olarak Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek veya tüzel ki ileri ifade eder. Yetkilendirilmi kurulu lar EN 45011 veya ISO 65 veya standartlara göre akredite edilmi olmalıdır. Yetkilendirilmi kurulu lar ile kontrolör ve sertifikerler, Bakanlıktan Çalı ma zni almak zorundadır. u an itibarı ile Bakanlıkça çalı ma izni verilmi 13 adet Yetkilendirilmi Kurulu (Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u) bulunmaktadır. Yetkilendirilmi kurulu ların listesi “ 7.1. BA VURU KURULU LARI” ana ba lı ı altında verilmi tir. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u, organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ula ıncaya kadar olan tüm a amalarını kontrol etmek ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek veya tüzel ki ileri ifade eder. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u, kontrol ve sertifikasyon olmak üzere iki ayrı birimden olu ur. Kontrol biriminde görev yapanlar sertifikasyon biriminde, sertifikasyon biriminde görev yapanlar da kontrol biriminde görev yapamazlar. Kontrol kurulu u, organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ula ıncaya kadar olan tüm a amalarını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek veya tüzel ki ileri ifade eder. Sertifikasyon kurulu u, tüm kontrolleri tamamlanmı organik ürün veya girdiyi, kontrol kurulu unun yaptı ı kontrol ve bu kontrole ili kin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptıraca ı analizlere dayanarak 25 sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek veya tüzel ki ileri ifade eder. Bakanlık, tarafından yetkilendirilmi kurulu tan alınacak yürürlükteki mevzuata uygun faaliyette bulunacaklarına dair noter onaylı taahhütname örne i Yönetmelik Ek-9’da verilmi tir. 5.6.3. KONTROLÖR VE SERT F KER Kontrolör, kontrol ve sertifikasyon kurulu u adına veya kontrol kurulu u adına, organik tarım faaliyetlerinin her a amasının ilgili mevzuata göre uygulanmasını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek ki iyi ifade eder. Sertifiker, kontrol ve sertifikasyon kurulu u adına veya sertifikasyon kurulu u adına, kontrolü tamamlanmı ürünün veya girdinin organik oldu unu onaylamak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmi gerçek ki iyi ifade eder. 5.6.3.1. Kimler Kontrolör Olabilir? Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde, ziraat mühendisi, veteriner hekim, su ürünleri mühendisi ve gıda mühendislerine yönelik, yılda bir defa kontrolör kursu açılır veya açtırılır. Kontrolörlük Ba vurusunda bulunanlarda aranılacak artlar; 1) Ziraat, Veteriner, Su Ürünleri Fakültelerinin birinden ve fakültelerin Gıda Mühendisli i bölümlerinden mezun olmak, 2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi oldu unu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük e itimi aldı ına dair resmi bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile çalı mı olmak veya lisans e itimleri uygun organik tarımda görev yapmı Bakanlık müfetti i olmaktır. stenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan ki ilere, Komite tarafından kontrolörlük belgesi verilir. 26 Kontrolörler Lisans derecesi aldıkları meslek odasına üye olmak ko uluyla kontrol hizmeti verebilirler. 5.6.3.2. Kimler Sertifiker Olabilir? Sertifikerlik ba vurularında aranılacak artlar ile yetki, çalı ma ekil ve esasları unlardır: 1) En az 4 yıllık yüksek ö renim mezunu olmak, 2) Organik tarım konusunda bir yıllık bilgi ve deneyim sahibi oldu unu gösterir resmi belgeye veya konu ile ilgili yüksek lisans diplomasına veya konu ile ilgili doktora diplomasına veya Bakanlıkça açılacak veya açtırılacak kurslardan kontrolörlük e itimi aldı ına dair resmi bir belgeye sahip olmak veya organik tarım komitesinde bir yıl süre ile çalı mı olmak veya lisans e itimleri uygun organik tarımda görev yapmı Bakanlık müfetti i olmaktır. stenilen bilgi ve belgeleri Komiteye sunan ki ilere, Komite tarafından Sertifikerlik yetkisi verilir ve yetkilendirilen sertifikerler kimliklendirilerek kayıt altına alınır. 3) Sertifikerler yalnız bir yetkilendirilmi kurulu adına çalı abilir. Kontrol ve sertifikasyon ücreti: Kontrol ve sertifikasyon ücreti; yetkilendirilmi kurulu ile müte ebbis arasında yapılan sözle me ile belirlenir. Yetkilendirilmi kurulu kontrollerinde komite üyesinin de kontrolde bulunmasını gerekli görürse, Komiteye yazılı olarak ba vurur ve olu acak harcırahı kendi kontrolüne uyguladı ı esaslara göre kar ılar. Organik faaliyet alanına, i letme büyüklü üne ve di er faktörlere göre de i mek üzere bir fikir vermesi açısından, tek bir ürün çe idinde ortalama olarak kontrol ücreti yıllık 1000 € civarında, sertifika ücreti 100–150 € civarında olaca ı söylenebilir. 5.6.4. MÜTE EBB S Müte ebbis, organik tarım faaliyeti yapan gerçek veya tüzel ki iyi ifade eder. Müte ebbisler, yetkilendirilmi kurulu kontrolünde çalı mak zorundadırlar. Müte ebbis, organik tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildi i gibi, üretici grubu ile de yapabilir. Müte ebbisler, kontrol veya denetim amacı ile Bakanlık yetkilileri ile Bakanlık tarafından yetkilendirilmi kurulu ların yetkililerine; i letmeye 27 giri izni vermek ve muhasebe kayıtları ile di er ilgili dokümanlarını göstermek zorundadırlar. Yetkilendirilmi kurulu lar, elde ettikleri bu bilgi ve belgeleri, Bakanlık dı ında üçüncü ahıslara veremezler. 5.6.5. ORGAN K TARIM LETMES Organik tarım mevzuatında i letme, yetkilendirilmi kurulu un kontrolü altında, söz konusu kurulu larla sözle me yapılmak suretiyle organik ürün üretilen, i lenen, depolanan ve pazarlanan yerleri ifade eder. 11. KONTROL Organik tarımda kontrol ve sertifikasyon organik ürünün güvence altına alınmasındaki en önemli iki unsurdur. Bu i lemler sayesinde bir ürünün organik ürün oldu u tescil edilmi olur. Do al ortamlarda yeti en ürünleri “organik ürün” olarak pazarlamak yasaktır. Her do al ürün organik ürün de ildir. Bir ürünün organik ürün sayılabilmesi için mevzuata uygun denetim, kontrol ve sertifika a amalarından geçmi olması gerekir. Bu durum tüketici hakları bakımından ve organik tarımın felsefesinde yer alan dürüstlük ve izlenebilirlik açısından son derece önemli ve yararlı uygulamadır. Kontrol raftaki ürünün analizi ile ilaç ve benzeri kimyasal kalıntının belirlenmesi de ildir. Organik faaliyetlerde kontrol üretimden ba layıp, ambalajlamaya, depolamaya, ta ımaya ve pazarlamaya kadar her a amada gerçekle tirilen kontrolleri ifade eder. Yetkilendirilmi kurulu lar bu Yönetmelik hükümlerine uymayan üretim teknikleri ve girdilerin kullanıldı ından üphe duydu u durumlarda analiz amaçlı ürün örnekleri alabilir. Organik bitkisel üretim çe idine ve di er artlara göre de i mek üzere i letme kontrolleri genellikle 4–5 farklı dönemde yapılabilmektedir. Toprak hazırlı ı, ekim-dikim ve fide yeti tirme dönemlerinde Gübre uygulama ve sulama dönemlerinde Hastalık ve zararlılarla mücadelenin yo un oldu u dönemlerde Hasat, depolama ve sevk dönemlerinde Ulusal mevzuatta Kontrol, organik tarım faaliyetlerinin Yönetmeli e uygun olarak yapılıp yapılmadı ının belirlenmesi, düzenli kayıtların tutulması, sonuçların rapor edilmesi, gerek görülmesi halinde ürünün organik niteli inin laboratuvar analizleri ile test edilmesini ifade eder. 28 Kontrol ve Denetim genellikle birbiriyle karı tırılmaktadır. Oysa Denetim daha üst düzey izleme ve inceleme i lemidir. Kontrol Bakanlık tarafından yetki verilmi olan ve müte ebbisin sözle me yaptı ı Yetkilendirilmi Kurulu (Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u veya Kontrol Kurulu u) tarafından yapılır. Yetkilendirilmi kurulu organik ürünün veya girdinin, üretiminden tüketiciye ula ıncaya kadar olan tüm a amalarını kontrol etme yetkisine sahiptir. Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u veya Kontrol kurulu u kontrollerini “kontrolör” aracılı ı ile yaptırmak zorundadır. Kontrolör, ba lı bulundu u Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u veya Kontrol kurulu u adına organik faaliyetlerin mevzuata uygunlu unu kontrol eden Bakanlıkça yetki verilmi ve çalı ma izni almı gerçek ki idir. 11.1. Kontrol lemi Kontrol i lemi, yazılı belgeleri, planları, defterleri, raporları, kayıtları, arazi, i letme ve depo gibi kritik nokta kontrollerini ve gözlemleri içerecek ekilde kapsamlı olarak yapılmalıdır. Bu nedenle Müte ebbisler, yaptıkları organik faaliyetler ile ilgili her türlü bilgi ve belgeleri, sözle meli oldu u kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu una vermek ve bir nüshasını da i letmesinde bulundurmak zorundadır. Kontrolör de kontrol sonuçlarını içeren bir belge düzenleyerek müte ebbise vermek zorundadır. Bu belge müte ebbisçe saklanır. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u yılda en az bir defa haberli veya habersiz olarak i letmeyi yerinde kontrol eder. Kontrol i lemi sırasında kontrolör, ba lı bulundu u kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu unun organik tarım faaliyetlerini içeren kendi kontrol formlarını doldurur. Yetkilendirilmi kurulu un kendisine ait bu form kurulu un kontrol planına uygun olarak hazırlanır. 11.2. Kontrol çin Gerekli Bilgi ve Belgeler Kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u kontrol i leminde yararlanılmak üzer bir kontrol planı hazırlar ve hazırlanan bu kontrol planı a a ıdaki bilgileri içerir; 1. Müte ebbisin adı ve adresi, 2. Kontrol tarihi, 3. Kontrolün kapsayaca ı konular, 4. Kontrolör adıdır. 29 letme ve müte ebbis kontrolü için müte ebbisin bulundurması gerekli bilgi ve belgeler a a ıda belirtilmi tir. 1. letmenin adı, adresi, kapasite bilgileri, hukuki durumuna ait bilgi ve belgeler, sözle me tarihi, imzalanan sözle me metni, organik tarıma geçi in ba ladı ı tarih, sözle me tarihine kadar ki arazi geçmi ine ait bilgiler 2. Faaliyet alanı 3. letmede daha önce uygulanan üretim metodu 4. letmenin ve i letme binalarının planları 5. Arazi parselleri veya alana dair tüm plan ve krokiler 6. letmenin mevcut makine ve ekipman donanımı 7. letmenin konumu, kullanılan depoların tanımı ve amaca uygunlu u 8. Ürün münavebe planı 9. Kullanılacak tüm girdilere ait kayıt defterleri 10. letmenin malları, dı arıdan satın alınan malları içeren alım ve satım defterleri 11. Ürün çıkı planı, ürünün niteli i, stok durumu, miktarı, ambalajlama ekli ve materyali 12. Orman alanlarından ve do adan ürün toplanması durumunda, alana ait bütün tanımlamalar, resmi izinler ile alana yapılan tüm teknik müdahaleler, afetler, karantina tedbirleri gibi bilgilerdir. 13. Yıllık Üretim Planı, Hayvan Yönetim Planı, Hayvan Gübresi De erlendirme Planı, Yıllık leme Planı, Hazırlama reçetesi, Tedarikçi Listesi, De i iklik Bildirimi gibi dokümanlar. Müte ebbis bu bilgi ve belgelerle birlikte, ba vuru esnasında elde etti i belgeleri, faaliyet alanı ile ilgili organik tarıma geçi ve üretim planlarını/projelerini dosyalayarak i letmede bulundurmak zorundadır. 11.3. Müte ebbise Uygulanacak Yaptırımlar Yetkilendirilmi kurulu kayıtlarda veya uygulamalarda Yönetmeli e aykırı durumlarla kar ıla tı ında müte ebbise çe itli yaptırımlar uygulayabilir. Uygulanacak yaptırımlar yetkilendirilmi kurulu un hazırladı ı kalite el kitabında da yer alır. Kalite El Kitabı, Yetkilendirilmi kurulu un çalı ma izni alabilmek için Komiteye sunma amacıyla hazırlamak zorunda oldu u, i in niteli ine göre kalite sistemini açıklayan Türkçe yazılı belgedir. Yetkilendirilmi kurulu un müte ebbisi organik tarımdan men etme yetkisi yoktur. Men kararı yalnızca Organik Tarım Komitesine aittir. 30 Yetkilendirilmi kurulu tarafından müte ebbise uygulanacak yaptırımlar a a ıda verilmi tir. 1. Müte ebbis kayıt ve belgelerinin düzensiz veya yanlı tutulması durumunda, yetkilendirilmi kurulu lar eksiklik ve aksaklıkları müte ebbislere ayrıntılı ve yazılı olarak bildirir ve eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesi için bir ay süre tanır. Bu süre sonunda eksiklik giderilmemi ise kalite el kitabında belirtilen yaptırımlar uygulanır. tiraz halinde konu ile ilgili bilgi ve belgeler en geç yirmi gün içinde Komiteye iletilir. 2. Üretim a amasında Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaların saptanması halinde, müte ebbis organik üretime geçi sürecinde ise süre yetkilendirilmi kurulu tarafından uzatılır, bu süreyi tamamlamı sa tekrar geçi sürecine geçirilir ve durum müte ebbise yazılı olarak bildirilir. Uzatılan geçi süresi sonunda bu Yönetmelik hükümlerine aykırı uygulamaları tekrarladı ı tespit edilen üretici müte ebbislerin sözle mesi feshedilerek Komiteye bildirilir. Müte ebbis, yetkilendirilmi kurulu tarafından sözle mesi feshedildi inde veya kendi iste iyle organik üretim metodunu uygulamaması durumunda müte ebbis yeni durumu sözle me yaptı ı ürün alıcısına yazılı olarak bildirmek zorundadır. 12. SERT F KASYON Sertifikasyon, bütün kontrol i lemlerinin uygulanması sonucu i letmenin, organik ürünün ve girdinin geldi i a amanın belgelendirilmesidir. Sertifikasyon kurulu u sertifika düzenleyece i i letmelere ait tüm kontrol bilgilerini ve raporları kontrolü yapan kurulu tan devralır. Kontrol kurulu u bu bilgileri sertifikasyon kurulu una vermek zorundadır. Ülkemizdeki uygulamada Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u olarak yetkilendirilen kurulu lar, kontrol ve sertifikasyonda görevli elemanlar aynı olmamak ko uluyla, aynı zamanda sertifikasyon i lemini de yapmaktadırlar. Sertifika, bütün kontrol yöntemlerinin uygulanması sonucu i letmenin, organik ürünün ve organik girdinin mevzuata uygun oldu unu gösteren belgeyi ifade eder. Yetkilendirilmi kurulu tüm belge ve i lemleri inceledikten sonra, biri müte ebbis sertifikası (Tablo 12.1), di eri de ürün sertifikası (Tablo 12.2) olmak üzer iki tip sertifika verir. 31 Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürünlerin, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve................Yönetmelik" kapsamında üretildi i onaylanmaktadır. Tablo 12.1. Organik Tarım Müte ebbis Sertifikası Formu ORGAN K TARIM MÜTE EBB S SERT F KASI Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu unun Adı Kod numarası Adresi Sertifika No Müte ebbisin Adı Adresi Ürünün Adı ve Özelli i (1) Sertifikalanma Statüsü Sözle me No Faaliyet ekli Sertifikanın Sona eri Tarihi Sertifika Onay Tarihi ve Yeri (1)- Ürünün Adı ve Özelli i: Ürün veya ürün grupları yazılır. Tablo 12.2. Organik Tarım Ürün Sertifikası Formu ÜRÜN SERT F KASI Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu unun Adı Kod numarası Adresi Sertifika No (1) Ürünün Adı ve Özelli i Sertifikalanma Statüsü Ürün Miktarı Hasat Yılı (2) Üretim Yılı (3) Ürünün Kayna ı (4) Sözle me No Fatura No ve Tarihi Sevk rsaliye No ve Tarihi (5) Ambalaj Tipi ve Adedi Parti No ve Kalibresi G.T. .P Alıcı Ülke Alıcı Müte ebbis Adı ve Adresi Gönderen Ülke Gönderen Müte ebbis Adı ve Adresi (1)-Sertifika No: OTK’ce verilen Kontrol ve Sertifikasyon Kurulu u kodu ile ba lamak zorundadır. 32 (2)-Hasat yılı: Bitkisel üretim için yazılacak. (3)-Üretim Yılı: Hayvansal üretimde yazılacak (4)-Ürünün kayna ı: Üretici kod numaraları veya bir önceki sertifika numaraları (5)-Fatura yok ise yazılmak zorundadır. Sertifika Onay Tarihi: Bu belgeyle; yukarıda belirtilen ürün, 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ve ....................... Yönetmelik" kapsamında üretildi i ………………… Kurulu unca kontrol edilerek sertifikalandırılmı tır. Bunlardan ba ka, dı ticarete konu olan organik girdi ve ürünlerde, ihracat sertifikasyonu, ithalat sertifikasyonu gibi dı ticarete ili kin sertifikasyon çe itleri de bulunmaktadır. Organik gıda ve girdi üreterek iç ve dı pazara sunacak müte ebbisin sa lamak zorunda oldu u belgeler; 1- hracatta, Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı Koruma Kontrol Genel Müdürlü ü (KKGM) “Gıda Güvenlik ve Gıda Sa lık Sertifikası” 2- thalatta, Dı Ticaret Müste arlı ından “ thalat Lisans Belgesi”, KKGM “Gıda Sa lık Sertifikası” 3- KKGM “Gıda Sicili” ve “Üretim zni” 4- Kontrol ve/veya Sertifikasyon Kurulu u (KSK) “ thalat ve/veya hracat Sertifikası” 5- Gıda ve yem için KKGM ve TÜGEM “Ürün Yurtiçi Dola ım Belgesi” 6- Gübre ve toprak iyile tiriciler için TÜGEM den Lisans Belgesi 7- Kontrol ve/veya Sertifikasyon Kurulu u ile yapılan ürün ve girdi sertifikasyon sözle mesi 8- KSK, gerekli kontrolleri müteakiben, organik gıda veya girdinin gelmi oldu u a amayı gösteren sertifikayı düzenler ve müte ebbise verir. 13. RAPOR HAZIRLAMA Yetkilendirilmi kurulu , bitkisel ve hayvansal ürünler ile su ürünleri üretimi yapan, orman alanlarından ve do adan ürün toplayan, ürün i leyen, ambalajlayan, depolayan, nakleden, pazarlayan, sözle me yaptı ı geçi sürecindeki veya bu süreci tamamlamı bütün müte ebbisleri ve müte ebbislere ait her türlü bilgi ve belgeyi kontrol eder ve kayıt altına alır. Ayrıntılı rapor hazırlar. Kontrol ve sertifikasyon kurulu u veya kontrol kurulu u kontrol i lemi sonucunda kontrolörden gelen form ve bilgiler do rultusunda bu ayrıntılı raporu hazırlar. Müte ebbis tarafından kayıt altına alınan bütün organik tarım faaliyetleri kontrol raporları için temel bilgi niteli indedir. Kontrol raporu, müte ebbisin Yönetmelik 33 hükümlerine göre yapılan organik tarım faaliyetlerinin kontrol sonuçlarını içerir. Raporlar, faaliyet alanı ile ilgili olarak a a ıdaki bilgileri içerir. 1. Müte ebbisin adı, adresi, T.C. kimlik numarası ve vergi numarasını içeren kimlik bilgi ve belgeler 2. Üretime dair bütün bilgiler 3. letmeye dair bütün bilgiler 4. Kontrollere dair bütün bilgiler 5. Sertifikasyona dair bütün bilgiler 6. hlal ve ihtilaflara dair bütün bilgiler 7. Gıda siciline dair bütün bilgilerdir. 14. DENET M Denetim ve Kontrol farklı birimler tarafından gerçekle tirilen ve tanımları birbirinden faklı olan iki ayrı i lemdir. Denetim, organik tarım faaliyetlerinin Yönetmeli e uygun olarak yapılıp yapılmadı ını tespit etmek amacıyla, yetkilendirilmi kurulu ların, i letmelerin, müte ebbislerin, kontrolörlerin ve sertifikerlerin, Bakanlık veya Bakanlıkça denetim yetkisi verilen kurulu lar tarafından yapılan her türlü denetimini ifade eder. Denetimler Organik Tarım Komitesi Üyeleri ve il müdürlükleri bünyesinde organik tarım konusunda e itim almı teknik elemanlardan olu an Organik Tarım Birimi tarafından yapılır. Bu denetimler gerek görülmesi halinde Bakanlık tarafından Tefti Kurulu Ba kanlı ına da yaptırılabilir. Yetkilendirilmi kurulu büro denetimi Komite tarafından yapılır. Yetkilendirilmi kurulu ta bulunması gereken tüm bilgi ve belgeler, Komite denetimlerinde ibraz edilmek üzere muhafaza edilir. Komite, yetkilendirilmi kurulu lardan; müte ebbise, ürüne, üretime, kontrol i lemine, kurulu un kendisine, çalı anına ve men eine dair her türlü bilgi ve belgeleri istedi i zaman ve biçimde talep edebilir. Bunun yanında, Yetkilendirilmi kurulu lar, geçen takvim yılında yapmı oldukları bir yıllık faaliyetleriyle ilgili; ürün, müte ebbis, sertifika icmalleri, kontrol, üretim, ihracat, ithalat, çalı an personel durumu ile ilgili bilgileri müteakip yılın en geç 31 Mart tarihine kadar Komiteye bildirmek zorundadır. Ayrıca, Yetkilendirilmi kurulu ların o l’deki sözle me 34 yaptıkları müte ebbislere ait bilgileri onaylı liste halinde l Müdürlüklerine bildirmeleri de gerekir. Organik Tarım Birimi, Yetkilendirilmi Kurulu un büro denetimini yapamaz. Ancak, l’de yaptı ı denetimlerde Yetkilendirilmi kurulu tarafından organik olmayan tarımsal ürün ve girdilere, organik ürün veya organik girdi sertifikası verildi ini ya da Yetkilendirilmi kurulu larda çalı an kontrolörlerin, Bakanlıktan çalı ma izni almadan çalı tı ının tespit etti i durumda Mevzuatta öngörülen yasal i lemin uygulanması için bilgi ve belgeleri hazırlayarak Organik Tarım Komitesine rapor eder. Müte ebbis ve i letme denetimleri ise Organik Tarım Birimi tarafından yapılır. Yapılan denetimler esnasında Müte ebbislerin Mevzuat hükümlerine aykırı hareket ettiklerinin tespiti halinde dari para cezasını gerektiren hallerde Mevzuatta öngörülen yasal i lemi uygulamak üzere bilgi ve belgeleri hazırlayarak o yerin en yüksek Mülki Amirine sunar. Arazi ve letme denetimlerinde kontrolör ve kontrol faaliyetleri ile ilgili de erlendirmeler yapar. Yılın sonunda Organik Tarım Birimince yapılan denetimlere ili kin de erlendirme icmali, istatistikî bilgi mahiyetinde Bakanlı a en geç müteakip yılın 31 Ocak tarihine kadar gönderilir. Organik Tarım Birimi elemanlarınca yapılacak denetimler sırasında Bakanlık tarafından hazırlanmı olan denetim formları kullanılır. Denetimler 2005/1 sayı ve 01.08.2005 tarihli Bakanlık Genelgesi Ek’lerinde verilen Arazi Denetleme Formu (Bitkisel, hayvansal, do adan toplama vb. tarımsal üretim) ve letme Denetleme Formu ( leme, depolama, paketleme, etiketleme, vb. faaliyetlerin yürütüldü ü tüm birimler) uyarınca yapılır. De erlendirme ve ceza uygulamaları da aynı Genelge Ek’lerinde verilen formlar kullanılarak yerine getirilir. Adı geçen Genelge’de toplam 6 Ek bulunmakta olup, Ek–6 cmal formudur. Kaynak lba , A. ., 2009. Organik Tarım: lkeler ve Ulusal Mevzuat, Eflatun Yayınevi, ISBN: 978-605-4160-08-2, Ankara. 35 DÜNYA DA VE TÜRK YE DE ORGAN K TARIM UYGULAMALARI Prof. Dr. Ali rfan LBA ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER iilbas@erciyes.edu.tr ÖZET: A ırı yararlanmayı ve yalnızca üretim döneminde yüksek verim ve kazancı amaç edinen tarımsal uygulamalar, insan, hayvan ve bitki sa lı ını olumsuz etkilemi , canlı ya amını tehdit edecek düzeyde tüm ekolojik dengenin bozulmasına neden olmu tur. Monokültür tarım sistemi, hormon, antibiyotikler ve katkı maddeleri gibi sentetik kimyasal maddeler, kimyasal tarım ilaçları, yanlı sulama uygulamaları, çayır ve meraların iyi yönetilmeyi i ve hayvan yeti tiricili indeki hatalı uygulamalar tüm canlılar ve ya adı ımız yeryüzü ekosistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olmu tur. Ancak, günümüzde çevre bilinci ve sa lı a verilen önem toplumdan topluma de i se de tüm dünyada önemli ilerlemeler kaydetmi tir. Bu ba lamda, tarımda yeni arayı lar ve alternatif tarım sistemi önerileri ortaya konulmu tur. Bu alternatif tarım sistemlerinden biri de tüm dünyada kabul gören ve kuralları olu turulan organik tarım sistemidir. Çevre kirlili ini artıran, insan sa lı ını olumsuz etkileyen ve insanlı ın gelece ini tehdit eden üretim teknikleri yerine do a ile uyumlu, çevre ve sa lık açısından en az risk ta ıyan üretim teknikleri benimsenmeye ba lamı tır. Bu konuda Birle mi Milletler nezdinde yürütülen çe itli toplantılar sonucu somut kararlar ortaya konmu tur. 1972 yılında Birle mi Milletlerin Stockholm’de "tek bir dünya var" sloganıyla çevre konferansı düzenlemi , 1992 yılında ise Rio'da yapılan Birle mi Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı 178 ülkeden 30 bini a kın delege katılmı tır. Bu konferans sonunda çok önemli bir bildiri metni yayımlanmı tır. Birle mi Milletlerin çalı maları devam etmi ve 1997 yılında Kyoto’da önemli kararlar alınmı tır. Organik tarım sistemi ülkemizde ihracat talepleriyle geli meye ba lamı tır. Bu gün gelinen noktada Türk organik tarımı, standartları genelde uluslar arası standartlara uyumlu, üreticilere kar getirme yanında 36 tüketicilere de güvenilir gıdalar sunan bir yapı kazanmı tır. Sektör, daha çok dı pazara yönelik olarak üretim yapan, çevrenin korunmasına özen gösteren ve henüz geli mekte olan bir tarım sektörü olarak görülmektedir. Organik tarım sisteminin, tüm dünyada de i en ve geli en tarım sektörünün bir parçası olarak, yükselen bir geli im seyrine sahip oldu u görülmektedir. Ülkemiz, kirlenmemi ve yüksek geli me potansiyeline sahip tarımsal kaynakları ile bu alanda dünyanın önden gelen üretici ülkelerinden biri olmaya adaydır. Ülkemiz tarım arazilerini ve su kaynaklarını kirletmeden ve do al kaynaklarımızı tahrip etmeden gelecek ku aklara aktarmak, sürdürülebilir tarımsal kalkınmayı sa lamak, topluma sa lıklı gıda arz etmek ve katma de eri yüksek tarımsal üretim yaparak yeti tiricilerimizin ekonomik gelir düzeyini yükseltmek amacıyla organik tarımın geli tirilmesi ve yaygınla tırılması faydalı olacaktır. 2.2. ORGAN K TARIMIN TAR HÇES VE GEL M Sentetik kimyasal tarımsal girdilerin yarattı ı olumsuz etkiler hissedilmesiyle yüzyılımızın ba larında konvansiyonel tarım yöntemine alternatif sistem arayı ları ba lamı tır. 1910 yılında Albert Howard’ın “Tarımsal Vasiyetnamesi”, 1924 yılında Dr. Rudolf Steiner’in “Biyodinamik Tarım Yöntemi” çalı maları birçok Avrupa ülkesinde bu konuda duyarlı üretici ve tüketicilerin bir araya gelmesi ile ekolojik tarım çalı malarına ba lamı tır. 1970’li yıllara kadar ayrı devam eden çalı malar, 1972 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun (IFOAM/International Federation of Organic Agriculture Movement) kurulması uluslararası nitelik kazanmı tır. Üç kıtadan 5 kurucu organizasyon tarafından olu turulan IFOAM, tüm dünyadaki ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin geli imini sa lıklı bir ekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri hazırlamayı, tüm geli meleri üyelerine ve tüm ilgili sektörlere aktarmayı amaçlamaktadır. Dünya organik ürün ticareti 1980’li yıllarda geli me göstermi , 1990’lı yılların sonlarında özellikle deli dana, dioksin ve GDO (geneti i de i tirilmi organizmalar ve transgenik ürünler) gibi konulara kar ı duyulan endi e ve tepkiler nedeni ile organik ürünlere kar ı tüketici talebinde ciddi artı lar meydana gelmi ve organik tarım birçok uluslar arası kurulu un gündemine girmi tir. 37 Dünyada organik tarım konusunda ilk geni boyutlu yönetmelik Avrupa Birli i (AB) tarafından 1991 yılında EEC 2092/91 sayı ile yayımlanmı ve daha sonraki yıllarda birçok de i iklikler yapılarak 1999 yılında hayvansal ürünlerle ilgili (EC 1804/1999) kısım eklenmi tir. sviçre’nin hazırladı ı Bioswiss ve FAO tarafından 1999 yılında hazırlanan Codex Alimentarius’tan sonra 2000’de hazırlanarak yürürlü e giren ABD’nde National Organic Program (NOP), Japonya’da Japanese Agricultural Standards (JAS) adı verilen organik tarım standartları tüm dünyada özellikle küresel pazar hareketlerini etkilemi tir. Örne in Japonya’da JAS öncesi Japonya’da organik ürün iç pazarı 1997 yılında 1 milyar dolar iken 2000 yılında 2.5 milyar dolara çıkmı tır ancak ‘ye il ürün’ olarak tanımlanan bu pazarda yönetmeli in kabulünden sonra sertifikalı ürünlerin payı ancak 350 000 dolar düzeyinde olmu tur. IFOAM’ın temel standartları gıda-gıda dı ı üretim ve i leme, girdi üretimi gibi çok daha fazla alanı kapsamasına ra men örne in AB yönetmeli i kadar ayrıntılı de ildir. Ulusal yönetmeliklerde pazarın armonizasyonunu sa lamak üzere üçüncü ülkeler ve buradan ithal edilecek ürünlerin kontrol ve sertifikasyonuna ili kin maddelere de yer vermektedir. Günümüzde dünya çapında yakla ık 400 organizasyon sertifikasyon hizmeti vermektedir. Sertifikasyon kurulu larının ço u Avrupa’da yer almaktadır (160 kurulu ). Ardından Asya ve Kuzey Amerika gelmektedir. En çok sertifikasyon kurulu una sahip ülkeler sırasıyla ABD, Japonya, Çin ve Almanya’dır. Bu firmaların ço u kendi ülkeleri dı ındaki ülkelerde de hizmet vermektedirler. Sertifikasyon firmalarının %40’ı Avrupa Birli i tarafından onaylanmı tır. %32’si ISO 65 akreditasyonuna sahiptir ve %28’i US-NOP altında akreditedir. Ülkemizde faaliyet gösteren kontrol ve sertifikasyon kurulu u 13’e ula mı olup, bunlardan 8 tanesi yabancı kurulu ların ülkemizdeki temsilcilikleri eklinde çalı maktadır. Organik tarım özellikle son 5–6 yılda dünya çapında hızlı bir geli me seyri göstermi tir. Günümüzde dünya üzerinde 120 ülkede, yakla ık 31.5 milyon hektar alanda ve 622.782 tarım i letmesinde organik tarım yapılmaktadır. Dünyada en geni organik tarım arazisine sahip ülkeler sırasıyla Avustralya (11.8 milyon ha), Arjantin (3.1 milyon ha), Çin (2.3 milyon ha) ve ABD (1.6 milyon ha) olarak sıralanır. Bu ülkeleri talya, Brezilya, spanya, Almanya, Uruguay, ngiltere ve di erleri izlemektedir. Bu ülkelerin organik üretim alanlarının çok geni olu unda, yayılımcı tip organik hayvan yeti tiricili i için ayrılmı sertifikalı mera alanlarının 38 genel toplamda yer almasının da payı vardır. Konvansiyonel üretim alanlarıyla kıyaslandı ında, oransal olarak en yüksek organik üretim alanı ise Avrupa'dadır. Elde edilen verilere göre dünya toplam tarımsal alanın yakla ık %0.7’sini organik tarıma ayrılan alanlar olu turmaktadır. Okyanusya (Büyük Okyanus'a da ılmı adaları içine alan ülkelerden ve Avustralya'dan olu an kıta), dünyadaki organik tarım yapılan arazilerin %39'luk payına sahiptir ve ardından %23’lük payla Avrupa ile %19’luk payla Latin Amerika (%19) gelmektedir ( ekil 2.1). Kaynak:http://www.egeliihracatcilar.com/Organik.Tarim.Raporlari/ Latin Amerika 19% Avrupa 23% Kuzey Amerika 7% Okyanusya 39% Asya 9% Afrika 3% ekil 2.1. Organik Tarım Alanlarının Kıtalara Göre Da ılımı Avrupa Birli i üyesi olan 27 ülkede Organik Tarıma ayrılan alan 2001 yılında 5.236.218 ha iken 2007 yılında 7.010.407 hektara ula mı tır. Tablo 2.1’de görüldü ü gibi, organik tarım ürünleri üretmek amacıyla ayırdıkları alanlar bakımından talya ba ta gelmekte, bunu spanya, Almanya, ngiltere, Fransa, izlemektedir. 2001 den 2006 yılına ekim alanlarında gerçekle en de i iklik en fazla spanya’da olmu tur. ngiltere’nin organik tarım ekim alanlarında çok fazla de i iklik görülmemektedir. Avrupa ülkelerinde toplam tarım alanının yakla ık % 39 3.5 ‘i organik üretime ayrılmı tır. Tarımsal i letmecileri içinde organik tarım yapanların oranı % 2‘dir. Tablo 2.1. Avrupa’da Organik Tarım Ekim Alanları (ha) ÜLKELER talya spanya Almanya ngiltere Fransa Avusturya Yunanistan Di er Avrupa ülkeleri AB27 2001 1.237.64 0 485.079 632.165 679.631 419.750 276.410 31.118 2002 1.168.21 2 665.055 696.978 741.174 517.965 296.154 77.120 1.503.76 4 1.483.90 9 5.236.21 8 5.602.15 1 2003 2004 1.052.002 725.254 734.027 695.619 550.990 328.803 244.457 1.632.571 5.904.481 954.361 733.182 767.891 690.269 534.037 344.916 267.159 2005 1.067.10 2 807.569 807.406 619.852 560.838 360.969 288.255 2006 1.148.16 2 926.390 825.539 619.783 548.308 361.817 302.256 1.779.68 5 2.168.60 6 2.278.15 2 5.984.21 6 6.578.36 1 7.010.40 7 http://www.organic.aber.ac.uk/statistics Bazı ürünlerin organik olarak en çok yeti tirildi i ülkeler a a ıdaki gibidir. Organik turunçgil: talya Organik kahve: Meksika, Paraguay Organik kakao: Dominik Cumhuriyeti Organik üzüm: talya, spanya ve Fransa Organik zeytin: talya, spanya ve Tunus Organik pamuk: Türkiye, ABD Organik tahıl: talya, ABD Organik pirinç: Tayland, Filipinler Bitkisel üretim alanları yanında 2005 yılında Uluslararası Ticaret Merkezi ve Organik Servislerinin gerçekle tirdi i ara tırmaya göre yakla ık 62 milyon hektarlık alanda organik do al toplama yapılmaktadır. Dolayısıyla, dünya çapındaki 31 milyon hektarlık organik tarım alanına 62 milyon hektarlık organik do al toplama alanları da eklenmi olur. En geni do al toplama alanları Avrupa ve Afrika’dadır. 40 Toplama miktarı açısından bakıldı ında en önemli ürünler bambu sürgünleri, üzümsü meyveler ve kabuklu yemi lerdir. 2.3. DÜNYA ORGAN K ÜRÜN T CARET 1930’lardan itibaren sürdürülebilir biyolojik tarım modeli birçok ülkede uygulanmaya ba lamı tır. Danimarka, ngiltere ve sviçre Avrupa’da biyolojik tarımın temellerini atan ülkeler olmu lardır. Bugün ABD, Kanada, Avustralya, Japonya ve Avrupa Birli i ülkeleri gibi geli mi ülkelerde iç pazarı sürekli artı gösteren organik ürünlerin üretimi geli mekte olan ülkelerde de gerçekle tirilmektedir. Ancak, geli mekte olan ülkelerde organik üretim yapısı farklılık arz etmektedir. Üretim iç pazarın talebini cevaplamak amacıyla de il, ihracat amacıyla ba lamı tır. Dünya organik pazarının büyüklü ünün 2006 yılında 36.7 milyar ABD dolarına ula tı ı ve tüketimin büyük kısmının Kuzey Amerika ve Avrupa ülkelerinde gerçekle tirildi i tespit edilmi tir. Son 5 yılda (2002–2006) Amerika’da organik gıda satı ları % 12 artarak 2006 yılında 18.2 milyar ABD dolarına ve Avrupa’da %15 artarak 14.6 milyar ABD dolarına ula mı tır. Avrupa’da tüketimin en çok oldu u ülkeler skandinav ve Alp ülkeleridir. Meyve ve sebzeler, 2006 yılında 14.5 milyar dolarlık satı hacmi ve %39,5’luk payı ile toplam organik gıda pazarından en büyük payı alan sektör olmu tur. Ekmek ve hububatlar ise 6 milyar dolarlık satı hasılatı ile pazardan % 16.5‘lik pay almı tır. 2006–2011 yıllarını kapsayan 5 yıllık dönemin sonunda organik ürün pazarının toplam de erinin 67.1 milyar ABD doları olaca ı tahmin edilmektedir. Amerika’da toplam Pazar büyüklü ünün 29.7 milyar ABD dolarına, Avrupa’da ise 27.8 milyar ABD dolarına ula aca ı tahmin edilmektedir. Artan destekleyici hükümet politikaları, sa lık ve çevresel konularda bilinçli tüketiciler ile organik gıdalara olan talebin büyüyerek devam etmesi beklenmektedir. Organik ürünlere olan talebin büyük bir bölümü geli mi ülkelerden kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda süt ürünleri, et ve et ürünleri, hazır yemekler dahil olmak üzere i lenmi di er gıdalar, bebek mamaları, çikolata gibi ürünler önem kazanmakla birlikte Batı Avrupa pazarında organik ya meyve ve sebze sektörü hala büyük bir paya sahiptir. Bu ba lamda konvansiyonel ya meyve ve sebze sektörünün yanı sıra organik ya meyve ve sebze sektörü açısından da önemli potansiyele sahip olan ülkemizin, bu potansiyeli de erlendirebilmesi için Avrupa Birli i ülkelerinde ya anan geli meleri 41 dikkatle izlemesinde fayda görülmektedir. Avrupa’daki önemli pazarlar Almanya, sviçre, Avusturya, sveç ve Hollanda’dır. Çek Cumhuriyeti ve Macaristan gibi ülkelerin özellikle ba kentlerinde organik ürün talebi hızla artmaktadır. Kuzey Amerika pazarı dünyada en hızlı geli en pazar olarak görülmektedir ve artan talep do rultusunda dünyanın her yerinden organik ürün ithalatı gerçekle tirilmektedir. Örne in organik tohum ve tahıllar Avrupa ve Asya’dan, organik bitki ve baharatlar Latin Amerika ve Asya’dan, organik et ise Avustralya ve Latin Amerika’dan ithal edilmektedir. Dünya nüfusunun yakla ık %60’ını barındıran Asya ülkelerinde halen organik ürün pazar payı dü ük olmasına ra men önümüzdeki yıllarda önemli bir ithalat ve ihracat pazarı olarak kar ımıza çıkması beklenmektedir. 400 milyon dolarlık organik ürün pazarına sahip olan Japonya Asya’daki en büyük pazar olup meyve, sebze, pirinç ve ye il çayı kendileri üretirken di er ürünleri ithal etmektedir. 2.4. TÜRK YE ORGAN K TARIM GÖSTERGELER Türkiye’de organik tarım belirli bir hızla geli mektedir. 1980’li yılların ortalarından itibaren Avrupalı organik tarım firmalarının öncülü ünde sözle meli tarım sistemi ile ihracata yönelik olarak kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ve fındık ile ba latılan organik üretim, günümüzde i lenmi organik ürünlerin de katılımıyla 205’e ula mı tır. Organik ürünler üretim ve ihracatı sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmu meyve ve sebzeler, ya meyveler ve sebzeler, baharatlar ve bakliyat sektörlerinde yo unla mı olup, gülsuyu, gülya ı, zeytinya ı, pamuk ve tekstil ürünleri üretimi ve ihracatı gerçekle tirilen di er organik ürünler olmu tur. Organik hayvancılık sektörü henüz geli mekte olup, özellikle Do u Anadolu Bölgesi’nde bu konuda yatırımlar yapılmaktadır. Özellikle süt ve süt ürünleri konusunda yurtiçi talep giderek artmaktadır. Organik pamuk üretiminin artmasıyla organik tekstil sektörü giderek önem kazanmı olup, son yıllarda organik ürün yelpazesine organik bebek tekstili, havlu ev tekstili ve yatak da eklenmi tir. Organik bebek mamaları, bebek giysileri, oyuncak ve bebek kozmetiklerine olan talep özellikle 0-12 aylık bebekleri olan anne babaların hassasiyeti nedeniyle yurtdı ında oldu u gibi yurtiçinde de giderek artmaktadır. Türkiye organik ürünler sektöründe Tarım ve Köyi leri Bakanlı ınca yetkilendirilmi 5’i yerli ve 8’i yabancı olmak üzere toplam 13 kontrol ve sertifikasyon kurulu u ve kayıtlı yakla ık 236 firma (üretici, i leyici, 42 pazarlayıcı vb.) bulunmaktadır. Organik ürünlerin iç pazarı ise, büyük illerimizdeki birkaç müstakil satı yeri ve süpermarketlerdeki bölümler ile sınırlıdır. Ancak, son yıllarda organik hayvancılı a yapılan yatırımlar dikkat çekmektedir Türkiye, dünyada en fazla organik üretim alanına sahip 30. ülke olmasına ra men; toplam tarım arazisinin sadece %0.8’inde organik tarım yapılmaktadır. Bunun 2013 yılında %3 ve 2020’de %8 olması hedeflenmektedir. Bu gün dünya organik ürünler pazarında Türkiye’nin payı %1’in de altındadır. Türkiye’de üretilen organik ürünlerin ba lıca pazarı AB ülkeleridir. Bunlar arasında Almanya (%37.3), ngiltere (%9.4), Hollanda (%7.7), sviçre (%7.4), Fransa (%6.8) ve talya (%5.4) ön sıralarda yer almaktadır. Ülkemizde organik üretim yapan üretici sayısı, üretim miktarı, üretim alanları ve ürün çe itlili i yıllar içinde artı göstermi tir. 1996 yılında 1.947 olan organik ve geçi sürecindeki üretici sayısı 2006 yılında 14.256’ya ula mı tır. Buna göre on yıldan beri üretici sayısında 7 kat artı gerçekle mi tir. Üretim alanları itibarı ile 1996 yılında 6.789 ha olan üretim alanı 2006 yılında 192.789 ha olarak gerçekle mi tir. Alanlar üzerinden bir kıyaslama yapıldı ında 2006 yılı itibarı ile 1996 yılına göre alandaki artı miktarı 28 kat olmu tur. A a ıda Tablo 2.2’den izlenebilece i gibi, üretim alanlarındaki nispî dü ü ün nedeni, do al toplama alanlarındaki azalı tır. Ancak, kültür üretimi yapılan alan miktarında ise artı söz konusudur. Toplam ürün çe idi 1996 yılında 26 iken 2006 yılında 203 ürüne çıkmı tır. Genel olarak organik tarım artı göstermektedir. Ancak, son birkaç yıldır üretim alanında fazla bir de i imin gerçekle memesinin sebebi ise yapılan çalı ma ve denetimler neticesinde sistemde faaliyeti olmayan atıl haldeki üreticilerin veri tabanından çıkarılmasından kaynaklanmaktadır. 2007 yılında üretilen ürün çe idi sayısı 201 olmu , 16.276 üretici do al toplama alanları dahil 174.283 hektar alanda 568.128 ton ürün elde etmi tir. Ülkemizde toplam i lenen tarım arazisi içerisinde organik tarıma ayrılan pay bu gün %1’ler civarındadır. Bu oranın 2010 yılında %3’e, 2020 de ise %8’e çıkarılması hedeflemektedir. Ülkemizde organik tarım alanında faaliyet gösteren i letmelerin toplam sayısı 522’ye ula mı tır. Bunların yakla ık 30 kadarı, ba ta organik gübre ve toprak düzenleyiciler olmak üzere, organik tarım girdileri üretmekte ve pazarlamaktadır. Büyük ço unlu u ise organik bitkisel ürünler alanında faaliyet göstermektedir. 2007 yılı verilerine göre ülkemizde 11 ilde, toplam 16 i letmede, 1400 etlik piliç, 17093 yumurta tavu u, 1486 43 süt ine i, 1360 etlik ve di er büyükba hayvan, 17000 küçükba hayvan organik yöntemlerle yeti tirilmi tir. Tablo 2.2. Türkiye Organik Tarımsal Üretim Verileri (Geçi Süreci Dahil) Ürün Çiftçi Yeti tirici-lik SayıSayısı Yapılan Alan sı (ha) 2002 150 12.482 57.365 2003 179 14.798 73.368 2004 174 12.806 108.598 2005 205 14.401 93.134 2006 203 14.256 100.275 2007 201 16.276 124.263 1 Geçi süreci dahil 2 lenmemi (ham) organik ürün miktarı Kaynak: TÜGEM (http://www.tarim.gov.tr) Yıllar Do al Toplama Alanı (ha) 32.462 40.253 100.975 110.677 92.514 50.020 Toplam Üretim Alanı1 (ha) 89.827 113.621 209.573 203.811 192.789 174.283 Üretim Miktarı2 (ton) 310.125 323.981 378.803 421.934 458.095 568.128 Tablo 2.3. Türkiye Organik Tarımsal Ürünler Üretimi Miktar (ton) Ürünler Pamuk Elma Bu day Domates Üzüm Zeytin Mercimek Fındık Kayısı Çilek ncir Vi ne Biber Nohut Kiraz So an Antepfıstı ı Bal Zeytinya ı Di erleri Dahil Toplam Yıllar 2001 19511 45 040 31139 90472 12894 7343 5862 6965 13634 3353 8293 3769 3202 3691 1375 2680 --557 1602 2002 21793 69187 19752 82809 10469 10744 17012 7667 5940 3293 9473 6580 3355 7667 1335 388 2005 923 413 2003 34877 71928 21379 26493 9505 6456 11781 5994 13278 3497 8112 5994 3309 5662 1830 1830 4789 1100 68 2004 30268 52670 31194 22897 13988 10997 9135 4821 9019 4098 15793 4020 2643 4085 1348 1020 6827 937 3 2005 10032 49915 13756 25125 14485 10531 6093 3670 9628 4604 6821 1874 2565 4660 1088 1412 460 572 --- 2006 63960 28393 26515 15512 16687 13109 19050 6402 6491 4571 7563 2939 4399 4867 1632 430 1135 524 530 2007 55534 50810 43915 21437 15510 12096 10071 8355 7767 7234 5938 5733 4629 2901 2239 1320 616 497 --- 280328 310124 291876 218388 289082 309522 431203 Ham veriler için kaynak: T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı Derleyen: GEME (http://www.igeme.org.tr/Assets/sip/tar/Organic2007.pdf) 44 2007 yılında 149 yeti tirici organik yöntemle 23308 kovan sayısıyla yakla ık 497 ton bal üretimi gerçekle tirmi tir. lenen tarım alanlarından elde edilen organik ürün miktarı 2001 yılında toplam 280.320 ton iken 2007 yılında bu miktar 431.203 ton olarak gerçekle mi tir (Tablo 2.3) 2.5. TÜRK YE'N N ORGAN K ÜRÜN DI T CARET Di er ülkelerde oldu u gibi henüz ülkemizde de organik tarım ürünleri dı ticaretine ili kin istatistiksel altyapı tam olarak olu turulamamı tır. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı’nca yayımlanan yönetmeli e ilave olarak ekolojik ürünler ihracatını belirli bir disipline kavu turmak ve altyapısını hazırlamak amacıyla 6.1.1996 tarih ve 22515 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan hracat Yönetmeli i Eki Kayda Ba lı hracat Listesi'nin 7. Maddesi çerçevesinde ekolojik ürünlerin ihracatı kayda ba lanmı tır. Ege hracatçı Birlikleri Genel Sekreterli i söz konusu ürünlerin kayıt ve ihracatına yönelik i lemlerde Koordinatör Birlik olarak tayin edilmi tir. 2.5.1. Türkiye Organik Ürün hracatı hracatımızın yöneldi i ülke sayısı 32’ye ula mı tır. Almanya, Fransa, ngiltere, talya Danimarka ve Hollanda gibi AB ülkeleri en önemli ihraç pazarlarımızı olu turmaktadır. AB ülkeleri dı ında, Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada ve Japonya dikkat çeken potansiyel pazar görünümündedir. sviçre, Belçika, sveç, Avusturya, srail, Kuzey Kore ihracatımızın artırılabilece i potansiyel ülkelerdir. Türk organik ürün ihracatçıları pazarladıkları organik tarım ürünlerinin ISO 9001: 2000, ISO 22000 ve HACCP gibi kalite kurulu ları belgelerine sahip olarak dünya pazarında güvenilir bir yer edinmektedir. Tablo 2.4’den görüldü ü gibi en fazla ihraç edilen organik ürünlerimiz dondurulmu meyveler, kuru üzüm, kuru kayısı olmaktadır. Dondurulmu organik meyve ihracatımız son dönemde artı göstermi ve en yüksek döviz getirisi sa lamı tır. Kuru üzüm ve kuru incir organik tarımın ba langıcından beri önemini koruyan ihraç ürünlerimiz olmu tur. Organik ürün ihraç verilerinde dikkat çeken bir ba ka durum organik pamuk ihracatımızdır. Organik pamuk ihracatında 2000’li yıllarda dünya pazarında giderek önemli bir yer kazanan Türkiye, bu yerini kaybetmeden sürdürmenin yollarını bulmalıdır. 45 hraç etti imiz organik ürünler içerisinde nohut ve mercimek dikkat çekici bir yer edinmi tir. Özellikle Orta Anadolu’da bol miktarda yeti tirilen nohut ve ye il mercimek ile Güney Do u Anadolu’da uygun yeti me ekolojisi bulunan kırmızı mercime in organik yöntemle üretiminin artırılarak dünya pazarlarına sunulması yeti tiricilerimize yeni bir kazanç alanı sunmaktadır. Karadeniz bölgemize has fındık, organik tarım yöntemiyle de üretilmek suretiyle yeni bir ihracat alanı elde etmi ve bu yerini istikrarlı bir ekilde korumu tur. Organik fındık üretim ve ihracatını kolayla tırıcı tedbirler alınması yararlı olacaktır. Ege hracatçı Birlikleri verilerine göre organik ürün ihracatımız 1998 yılında 19.370.599 dolar iken 2003 yılında bu rakam 36.932.995 dolara yükselmi tir. Bundan sonra ihracat de erine bir dü ü gözlenmi ve 2007 yılı organik ürün ihracat de eri 29 359 321 dolar olarak gerçekle mi tir (Tablo 2.5). Bu yıldaki ihraç edilen toplam ürün miktarı 9.346.677 kg olmu tur. Tablo 2.5. Yıllar tibarı le Türkiye Organik Ürün hracat Verileri Yıl Ürün miktarı (kg) Tutarı ($) 2000 13.128.934 22.756.297 2001 17.556.280 27.242.407 2002 19.182.859 30.877.140 2003 21.083.351 36.932.995 2004 16.093.189 33.076.319 2005 9.319.328 26.230.259 2006 10.374.493 28.236.617 2007 9.346.677 29.359.321 http://www.tarim.gov.tr; http://www.egebirlik.org.tr Tarımsal Ürünlerin Organik Olarak Üretilmesi ve Tarımsal Ürünler ile Gıda Maddelerine ili kin temelleri içeren 24.07.1991 tarih ve 2092/91 (ECC) sayılı Konsey Tüzü üdür. Bu tüzükte 2004 yılına kadar 29 farklı Konsey ve Komisyon Tüzü ü ile de i iklik ve eklemeler yapılmı ve 1999 yılında hayvansal ürünlerle ilgili (EC 1804/1999) kısım eklenmi tir. Bununla birlikte, Birli e yeni üye olan ülkelerin uyumlarının sa lanmasına yönelik ek düzenlemeler de yapılmı tır. Söz konusu 46 Tüzükte üçüncü ülkelerden AB’ne düzenleyen hükümler de bulunmaktadır. organik 5.3. TÜRK YE ORGAN K TARIMIN GEL ürünlerin ithalatını M SEYR Ülkemizde ilk organik tarıma faaliyetleri, Avrupalı ithalatçıların özellikle kuru üzüm ve kuru incir talepleri üzerine 1984–85 yıllarında Ege Bölgesinde ba lamı tır. lk olarak Manisa Tekelio lu Köyünde organik tarım faaliyeti Rapunzel Organik Tarım Ürünleri ve Gıda Ticaret Ltd. ti.’nin 1986 yılında muhtarlı ın belirledi i arazide örnek organik ürün yeti tirmesiyle ba lamı tır. 1986 yılında ilk organik kuru üzüm üretimi projesi hayata geçirmi , bunu 1987 de organik incir projesi takip etmi tir. Hukukî ve kurumsal düzenlemeler ba lamında, Türkiye’de organik tarım sektörünü üç ayrı dönemde incelemek mümkündür. Birinci dönemde (1984–1993) herhangi bir ulusal hukuki düzenleme bulunmamaktadır. Ülkemiz yeti tiricilerinin organik tarımda henüz yeni oldu u bu dönemde organik ürün üretimi ve organik tarımın geli tirilmesi thalatçı ülkelerin kuralları göz önüne alınarak sürdürülmü tür. kinci dönemde (1994–2002), yönetmelik düzeyinde bir takım yasal düzenlemeler yapılmı ve organik tarım faaliyetleri bir takım “komiteler” 47 vasıtasıyla yürütülmü tür. Bu dönemde de organik tarım faaliyetleri özellikle Ege Bölgesinde geli meye devam etmi tir. Bu dönem faaliyetlerine 2001 de örgütlenme faaliyetlerine ba layan Fethiye Yanıklar organik üreticilerin çalı maları örnek gösterilebilir. Üçüncü dönemde ise (2003-), organik tarım sektöründeki faaliyetlerin tam bir yasal dayana a kavu turulması amacıyla 03 Aralık 2004’de Organik Tarım Kanunu yayımlanmı ve bunu takiben, 2092/91 sayılı Organik Tarım AB Konsey Tüzü ü ile büyük oranda uyumlu olan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına li kin Yönetmelik 10 Haziran 2005’de yürürlü e girmi tir. Bu dönem faaliyetlerine 2004 yılında Kirazlı köyü Ekolojik Ya am Derne inin kurulması ile ba layan Ku adası Kirazlı köyü organik tarım faaliyetleri örnek gösterilebilir. 48 Bu döneme, 2004 yılında kurulan Samsun Terme Çamlıca köyünde 30 üreticiyle ba layan ve kanunu çıkar çıkmaz 31 Ocak 2005’te “Terme Organik Fındık Üreticileri Birli i” kurulmasıyla sonuçlanan çalı ma da örnek gösterilebilir. Ayrıca, üçüncü dönemin ba langıcında, organik tarıma yönelik tüm faaliyetler, Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı (TKB) Tarımsal Üretim ve Geli tirme Genel Müdürlü ü (TÜGEM) bünyesinde kurulan teknik bir daire ba kanlı ına devredilmi ve halen “Alternatif Tarımsal Üretim Teknikleri Daire Ba kanlı ı” olarak isimlendirilen bu birim tarafından yürütülmektedir. Son dönem faaliyetlerine 2004 yılında 300 ki i ile ba layan ve üretici sayısı yakla ık 3000’e ula mı bulunan Erzurum 49 Do u Anadolu Tarımsal Üreticiler ve Besiciler Birli i organik üretim çalı maları örnek gösterilebilir. stanbul Büyük ehir Belediyesi’nin 2005–2006 yılında 9 ilde (Sivas, Erzurum, Erzincan, Bayburt, Kars, A rı, Ardahan, Mu , Bingöl) ba lattı ı 5 yıllık bir proje olan Organik bu day projesi de bu dönemin en iyi faaliyet örneklerindendir. Kaynak lba , A. ., 2009. Organik Tarım: lkeler ve Ulusal Mevzuat, Eflatun Yayınevi, ISBN: 978-605-4160-08-2, Ankara. 50 ORGAN K TARIMIN SOSYAL YÖNÜ VE EKO TUR ZM Dr. Sancar BULUT ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER sancarbulut@erciyes.edu.tr ÖZET: Ekoturizm çevreyi koruyan ve yerel halkın refahını gözeten, do al alanlara kar ı duyarlı bir seyahattir. Organik tarım, yalnızca sa lıklı gıda üretim yöntemi olmayıp, aynı zamanda sürdürülebilir tarım ve kalkınma, eko-turizm, biyolojik çe itlili in korunması, su kaynaklarının korunması, erozyonun önlenmesi ve çevre kirlili ine neden olan faktörlerin etkisinin giderilmesinde de etkili bir tarım yöntemi veya biyolojik kaynak yönetimi anlamına da gelmektedir. Ülkemizin zengin co rafyası ve do al potansiyeli, do a turizmi türleri açısından büyük bir anstır, ancak bilinçsiz kullanım sonucunda, hızla çevre kaynaklarımızın bozulması da kaçınılmaz olacaktır. Bu potansiyel tehlikeyi acilen görüp, do a içinde yapılan tüm turizm türlerinde "çevreyle barı ık" tarz ve yöntemleri benimsemeliyiz. Ayrıca, Organik tarım do a ve sa lık turizmi ile kombine hale getirildi inde jeotermal kaynaktan yararlanmak daha verimli ve karlı hale gelmektedir. Ekoturizm kavramı Türkiye'de yeni tanınan bir kavramdır ve resmi kurumlar bu turizm türünün sürdürülebilmesi için gerekli kanuni düzenlemeleri henüz yapmamı lardır. Bu konuda ilgili bakanlıkların (Turizm, Orman, Çevre, Kültür) bu konuda ortak ve kesin kurallar belirlemeleri, da ve do a rehberli i için sertifikasyon programları geli tirip uygulamaya koymaları, ekoturizm bölgeleri ve rotalarının saptamaları gerekmektedir. Daha sonra da, hem turizm çalı anlarının, hem de bölge halklarının, ekoturizm konusunda bilinçlendirilmeleri ve e itilmeleri sa lanmalıdır. Özellikle ekoturizmden gelir sa layacak olan bölge halklarının, sahibi ve bekçisi oldukları do al ve kültürel zenginliklerin bilincine varmaları ve ancak bunları koruyarak, insanlı a ve kendilerine fayda sa layacaklarını kavramaları gerekmektedir. Yerel yöneticilere ve bölge halklarına, ekoturizm tür ve çe itleri ve yöntemleri hakkında e itim, kurs ve brifingler verilmeli, kendilerinin de ürün ve eko-konaklama imkanları geli tirmesi için destek sa lanmalıdır. Turizme erken açılmı bazı kıyı bölgelerimiz hariç, henüz ülkemizin pek çok bölgesinde do a bozulmamı ve bakirdir ve özellikle endemik türler, flora ve fauna konusunda dünyada e ine az rastlanır bir zenginlik vardır. Anahtar kelimeler: Organik tarım, tarla bitkileri, tahıllar, Yahyalı 51 1. G R Ekoturizm, oldukça yeni bir kavramdır. lk kez 1992 Rio Çevre Zirvesi'nde sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kriterler ortaya konulmu tu ( lba , 2009). Bu kriterler, turizme de uyarlanarak, çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geli tirilmesi ve tüm yerli halkların kültürlerini yoketmeden, onların turizm faaliyetlerinden yararlanmalarının sa lanması eklinde özetlenmi ti. Günümüzde ise ekoturizm, "yeryüzünün do al kaynaklarının sürdürülebilirli ini güvence altına alan, bunun yanısıra yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten bir yakla ım ya da tavır" olarak benimsenmi tir. Ülkemizin turizm potansiyelinin temel bile enleri; sahip oldu u do al, kültürel ve tarihi de erlerdir. Bu de erler, uzun vadede korunabildikleri sürece uluslararası turizm pazarındaki payımız hızla büyümeye devam edecektir (Yunis, 2001). Bunun için özellikle turizm yörelerindeki arazi kullanma ve altyapı kararlarının gerek yerel, gerekse merkezi yönetimlerce do ru olarak verilmesi gereklidir (Kurdo lu, 2001). Altyapılarda kapasite üstü zorlamalar, do al de erlerin yok olması tehlikesini de beraberinde getirecektir. Bu kararların verilmesi a amasında turizmin en önemli görevinin do al, kültürel ve tarihi de erlerini koruyarak kullanması gereklili i anla ılmalıdır (ÖztunalıKayır, 1998). Ekoturizm, genellikle küçük gruplar halinde, ailelerin i letti i küçük tesislerde, geleneksel mimarinin ve yerel kaynakların kullanımını hedef almaktadır. Ekoturizm amacına uygun gerçekle tirildi i taktirde, hassas ekosistemlerin korunması ve bu bölgelerin içersinde ve çevresinde ya ayan nüfusun sosyo-ekonomik geli mesi için kaynak yaratabilen bir araçtır. Önemli ekoturizm potansiyeli olan da lık ve ormanlık bölgelerdeki köylerde ya ayan halkın yoksullu u göz önüne alındı ında ekoturizmin sosyal sınıflar arasındaki dengesizli i azaltabilecek bir etken oldu u anla ılabilir (Altıparmak, 2002). 2. TÜRK YEDE EKOTUR ZM Dünyada artık ke fetmek amaçlı olarak yapılan ekoturizm, son yıllarda ülkemizde de sık sık gündeme gelmekte, fakat sadece yayla turizmi olarak dü ünülmektedir (Kurdo lu, 2001). Oysa bir bütün olarak ele alınması gereken ekoturizm, sosyal ve kültürel faaliyetleri de içine alan, geni alanlarda bir çok aktiviteyi kapsayan bir etkinliktir. Turizm 52 Bakanlı ı ekoturizmi; yayla turizmi, ornitoloji (ku gözleme) turizmi, foto safari, akarsu sporları (kano-rafting) çiftlik turizmi, botanik (bitki inceleme) turizmi, bisiklet turları, atlı do a yürüyü ü, kamp-karavan turizmi, ma ara turizmi, da turizmi ve do a yürüyü ü, gibi ba lıklar altında de erlendirmektedir (Anonim, 2011). Ülkemizin, Akdeniz’deki en önemli turizm alanlarından birisi oldu u açıktır. Yakla ık 8000 km. uzunlu undaki sahilleri, çe itli uygarlıklardan kalan zengin tarihi ve kültürel mirasın yanı sıra iklimsel çe itlili i nedeniyle ola an üstü bir bioçe itlili e sahiptir ve tek ba ına bütün bir Avrupa kıtası ile kar ıla tırılabilir. Türkiye, gerek da ları, ormanları, yaylaları, kıyıları, gölleri, akarsuları gibi do al varlıkları; gerek flora ve faunası ve gerekse ma araları ve kanyonları gibi ilginç jeolojik olu umları açısından di er ülkelerle kıyaslanamayacak düzeyde bir zenginli e sahiptir ve bu zenginlikler ülkemizi gündemde olan eko turizm için oldukça ilgi çekici bir ülke konumuna getirmektedir. Neler Yapılabilir? Bu kavramı benimseyen ülkelerin, do al sonuç olarak benimsemeleri gereken prensipler ve uygulayacakları yöntemler ise öyledir: Neler yapılabilir? 1. Agro-turizm potansiyeline sahip köy/köy gruplarının belirlenmesi 2. Agro-turizme yönelik rehberlerin hazırlanması ve da ıtılması 3. Agro-turizm uygulama standartları için gerekli mevzuatın olu turulması 4. Agro-turizm potansiyeli olan yörelerde bu turizm çe idinin i letmelere tanıtılması 5. stekli i letmelere bilgi ve deneyim payla ımı için uygulamalı e itim (staj imkanı) sunulması 6. stekli i letmeler için ürün temelinde sınıflandırma yapılarak a yapıların olu turulması 7. letmelerin agro-turizm için ihtiyaç duydu u altyapı ve teknik bilgi deste inin sa lanması 8. Agro-turizm faaliyeti yürüten i letmelere tanıtım deste i sa lanması Bu faaliyetin hayata geçirilmesini kısıtlayan unsurlar 1. letmelerin konaklama kapasitesinin yetersiz olması 2. stekli i letmelerin bu faaliyet ile ilgili bilgi ve deneyiminin zayıf olması 3. Agro-turizmin mevsim ko ullarına ba lı olması 53 UYULMASI GEREKEN KURALLAR Yukarıdaki tanım uyarınca ekoturizm, her eyden önce "çevre ve kültür de erlerinin sürdürülebilirli ini garanti altına alan, yerel halklara maddi yarar sa layan turizm" olarak kavransa da, a ırlıklı faaliyet alanı olarak do ada yapılan turizm türlerini kapsamaktadır. Buna göre, el de memi do ada yapılan tüm turizm çe itleri, ekoturizmin kapsamına girmektedir. Ekoturizmin iki önemli kriterinden biri olan, "do al çevrenin sürdürülebilirli i" ilkesine, bu do a turlarında sıkı sıkıya uyulmalıdır. Ülkemizdeki Eko-Turizm Örnekleri TaTuTa, ekolojik tarım çiftliklerinde, turizm ve bilgi, is gücü, tecrübe takası anlamına gelmektedir. TaTuTa, açıkça göründügü üzere, insan doga ve kültürün korunması ve ön plana çıkarılmasını saglayan bir ekolojik turizm biçimidir. TaTuTa projesiyle ziyaretçiler, yerel halka ve yerele mali katkı getirir. Amacı söyledir: Ekolojik kırsal turizm, dogayı koruma, kırsal kalkınma ve ek gelir kaynagı saglamak. nce bir nokta olarak, turizm ana motivasyon kaynagı oldugunda, kültür ve doga geri planda kalmaktadır. TaTuTa projesi; bazı organik üreticiler, bu ürünlerin tüccarları, danısmanlar, devlet enstitüleri ve yerel otoriteler tarafından desteklenmektedir. Projenin önemli getirileri kısaca su sekildedir: Sosyal etkilesim, dogayla uyumlu yasam biçimleri ve doganın korunması için egitim ve bilinç olusturma, ek gelir, alternatif pazar saglamak. Bu proje son birkaç yılda o kadar hızlı büyümüstür ki, artık rezervasyon isleri, bir seyahat acentasına verilmistir. 3. YAHYALIDA EKOTR ZM OLANAKLARI Kayserinin civar illerinin kav a ında yer alan Yahyalı, Dünyanın en büyük ikinci elalesi olan Kapuzba ı elalesine, çok kaliteli elma ürünlerin alındı ı, ç Anadolu bölgesinde çok ender olan mikroklimatik ko ullara sahip, buna ra men tarımsal faaliyetlerin oldukça geriledi i, tarım alanlarının bo kaldı ı ve dı göçlerin ya andı ı bir alan olan Yahyalı ve köyleri için mevcut durum ortaya konmu ve sosyal ve ekonomik geli me için öneriler geli tirilmi tir. Organik tarım uygulamaları konusundaki çalı malar daha çok Ege Bölgesi merkezli yürütülmekte, bu da ulusal düzeyde beklenen geli meyi sa layamamaktadır. ç Anadolu Bölgesi ise, geleneksel tarımda dezavantajlı olmasına ra men, organik tarımda çok daha güçlü bir potansiyele sahiptir. Bu projenin sonuçlarının uygulamaya aktarılması, Yahyalı’da pilot bir uygulama ile ç Anadolu’daki organik tarım 54 potansiyelinin ortaya çıkarılmasına ve bu yöndeki uygulamaların te vik edilmesine katkı sa layacaktır. Yöreye Sa lanacak Katkı lçe ve çevredeki yerle imlerde ya ayan yöre insanının, mevcut kaynaklardan sürdürülebilir ekilde faydalanmasını te vik edilmesi, AB’ne üyelik sürecinde öncelikli konular arasında yer alan ve yakın zamanda Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlü e giren organik tarım ve sürdürülebilir turizm konularında e itim ve bilinç düzeyini artırarak yeni istihdam olanakları yaratmak suretiyle önemli bir sorun olarak görülen i siz nüfusun istihdamını sa lanması, Yörenin mevcut ve potansiyel tarımsal deseni belirlenmi olur Mikroklimatik tarım deseninin ve sınırları belirlenebilir Yöre için uygun ekoturizm aktiviteleri ve olanaklarının ortaya konulabilir Ekolojik yerle melerin süreklili i sa lanarak, güncel ya am ko ullarına adapte edilmesi ve özgünlü ünü yitirmeden yeniden de erlendirilmesinin te vik edilmesi sa lanacaktır. Bu ba lamda, Yahyalı’da mevcut tarımsal potansiyel ve çevre kaynakları incelenerek yöreye uygun eko-tarım ve eko-turizm gibi ekonomik, ekolojik ve turizm etkinliklerinin çe itlendirilmesi, geli tirilmesi ve bütünle tirilmesi mümkün olacaktır. 4. SONUÇ Ülkemizin de içinde bulundu u Akdeniz çana ı ülkeleri, yaz aylarında ve belli yörelerde yo unla an deniz-güne -kum turizmi ile tanımlanır. Ancak günümüzde turist profili giderek de i mekte, turizm geleneksel çizgisinden uzakla maktadır. nsanlar artık e lenge ile birlikte sa lıklı ya am ko ullarını bir arada barındıran do a ile iç içe olan tesisleri ve turizm klini tercih etmeye ba lamaktadır. 2002 yılında uluslararası turizmde, geleneksel turistlerin %62’si tatil amaçlı seyahat ederken, eko turizm amaçlı seyahat edenlerin oranı %4 olarak belirlenmi tir. Buna kar ılık toplam turizm gelirleri içindeki harcama payları %7 dir. Bu durum eko turizmin getirisinin daha yüksek oldu unun bir göstergesidir. Ayrıca eko turizm gelirlerinin büyük ölçüde yöre insanına döndü ü ve bu insanların daha çok toplumun en yoksul kesimini olu turan da ve orman köylüleri, çiftçiler ve pansiyon çalı tıran aile grupları oldu u dü ünüldü ünde, bu kesimin ekonomik olarak iyile me gösterebilece i açıktır. Yahyalı’nın Dünya’nın en büyük ikinci elalesine sahip olması ve ekolojisinin farklı bitkileri bir arada barındırması ve Kayserinin en büyük 55 elma üretim merkezlerinden biri olması yönü ile eko turizm konusunda Yahyalı için yapılacak faaliyetler yöre insanının gerek ekonomik ve gerekse kültürel olarak geli mesine katkı sa layacaktır. Buda üphesiz ke fedilmeyi bekleyen do al güzelliklerimizin ortaya çıkması ile birlikte, do al gıda ve ekolojik ya amı bir arada barındıran sa lıklı ya am yolunda Ülkemizin turizm potansiyelini artıracaktır. 5. KAYNAKLAR Altıparmak, M., 2002. Turizmin Çe itlendirilmesi, Sürdürülebilir Turizm ve Planlama. II. Turizm urası Bildiriler Kitabı, s: 275. Anonim, 2011. Turizm Bakanlı ı, Ankara. www. turizm.gov.tr lba , A. ., 2009. Organik Tarım: lkeler ve Ulusal Mevzuat, Eflatun Yayınevi, 279 sayfa, ISBN: 978-605-4160-08-2, 2009, Ankara. Kurdo lu, O., 2001. Koruma Alanları ve Ekoturizmin Karadeniz Bölgesi Açısından rdelenmesi. Türkiye Ormancılar Derne i Yayını, Orman ve Av, Sayı 4, s: 4. Öztunalı-Kayır, G., 1998. Batı Akdeniz Kıyıları Ta ıma Kapasitesi ve Ekoturizm”, Türkiye Kıyıları 98, Türkiye’nin Kıyı ve Deniz Alanları II. Ulusal Konferans Bildirileri Kitabı, s: 317. Yunis, E., 2001. Sürdürülebilir Turizm Kalkınması. Ekoturizm Geli im Konferansı, 2-4/11/2001, Selanik, Yunanistan. 56 ORGAN K TAHIL ve YEMEKL K TANE BAKLAG L YET T RME Dr. Sancar BULUT ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER sancarbulut@erciyes.edu.tr ÖZET: Türkiye, toplam tahıl ve baklagil üretimi ve tüketimi bakımından dünyanın önde gelen ülkelerindendir. Ülkemizin birçok bölgesi, gerek tahıllar gerekse yemeklik tane baklagiller için uygun bir ekolojiye sahiptir. Benzer olarak Kayseri ili ve Yahyalı ilçesinde de tarımın yönünü belirleyen ürünler tahıllardır. Bitki yeti tiricili inde kullanılan kimyasal girdilerin gere inden fazla kullanımı sonucu toprak yapısında ve yeraltı sularında, bitki ve hayvan sa lı ında olumsuzluklar ortaya çıkmı tır. Kimyasal gübreler, ilaçlar ve hormonlar insan sa lı ını da do rudan ya da dolaylı olarak etkileyerek zarar vermi ve çevre kirlili ine neden olmu tur. Tüm bu olumsuzluklar gerek Dünyada gerekse ülkemizde organik tarıma olan ilgiyi her geçen gün artırmaktadır. Çok az kimyasal gübre kullanımı ve hiç kimyasal ilaç kullanılmaması nedeniyle yöredeki toprak ve su kaynakları kirlenmemi tir. Bu nedenle, yöredeki özellikle tahıl ve yemeklik tane baklagil üretim alanlarının, organik tarım için hazır ve önemli bir potansiyele sahip oldu u söylenebilir. Yine, yemeklik tane baklagillerin organik tarımdaki en önemli problem olan bitki besleme yönü ile kendinden sonra gelen bitkiye topra a azot ba layarak besin maddesi kazandırması ile göz ardı edilemeyecek bitki grubudur. Yemeklik tane baklagiller yörenin hakim bitki grubu olan tahıllarla nöbetle e ekilerek organik tahıl yeti tiricili ine hem besin kayna ı olu turacak hem de toprak yapısının düzelmesine katkı sa layacaktır. Anahtar kelimeler: Organik tarım, tarla bitkileri, tahıllar, Yahyalı 1. G R nsan beslenmesinde çok önemli bir yere sahip olan tahıllar ve yemeklik tane baklagiller yurdumuzda gerek ekim alanı gerekse üretim yönünden büyük bir potansiyele sahiptir. Türkiye, 14 milyon hektarı a an tahıl ekim alanı ve 33 milyon tonluk üretimi ile dünya tahıl ekili ve üretiminde 10. sırada yer almaktadır. Öte yandan ülkemizde 936.600 ha üretim alanında ve yakla ık 1,1 milyon ton yemeklik tane baklagil üretilmektedir (Anonim, 2009). Tahıllardan bu day ve arpada, tane baklagillerden mercimek ve nohutta üretimin, yıldan yıla iklim ko ullarına ba lı olarak 57 de i im gösterdi i, kararlı bir üretimin olmadı ı dikkati çekmektedir (Kün ve ark. 2005). Tahıllar ve yemeklik tane baklagillerin bazı cinslerinde ekim alanlarını geni leterek az olan üretimlerini artırma olanakları bulunmaktadır. Verimin dü üklü ünün asıl sebepleri ise su yetersizli i, ekolojik ko ullar ve tarımsal üretimdeki yapısal problemler olarak sayılabilir ( ehirali ve ark. 2005). Ayrıca bu alanların bir kısmı, üreticilerimizin alım gücünün dü ük olmasına ba lı olarak fazla bula ık olmadı ından kolayca organik üretime ayrılabilir. Artan nufusun besin ihtiyacının yanında sa lıklı ya am ko ullarının sa lanması ve korunması da bir o kadar önem arzetmektedir. Dünyada, her yıl yüzbinlerce insan sadece kanserden ölmektedir. Birim alan verimini yükselterek üretim artı ı sa lanması açısından yeti tirme tekni i uygulamalarında yapılacak iyile tirmeler, uygun çe it ve nitelikli tohumluk kullanımı, fiyat ve pazarlama sorunlarının çözülmesi ve kayıpların azaltılması ile tahıllar ve yemeklik tane baklagillerde üretim düzeyinin artması ve farklı nufus kesimlerinin ihtiyacını sa layacak üretime ula mak mümkün olabilir. 2. GELENEKSEL TAHIL ve YEMEKL K TANE BAKLAG L ÜRET M Yahyalı ilçesinde bitkisel üretim yapılan 20.043 ha tarım arazisi mevcut olup, bu alan içerisinde 17.700 ha (% 88.3) alan tahıl ve yemeklik tane baklagil yeti tirilen alandır (Anonim, 2009). Buda bu iki bitki grubunun neredeyse ekilen tarla arazisinin %90’lık kısmına denk gelmekte, geriye kalan 2.343 hektar alanda ise di er geriye kalan ve yeti tiricili i yapılabilen tüm bitkiler yer almaktadır. Organik tahıl ve yemeklik tane baklagil üretimi için resmi veri kaydı bulunmayan Yahyalı ilçemizde ekilen tarla arasinin büyük ço unlu unu kaplayan bu iki bitki grubu için mevcut geleneksel üretim yapılan alanlar organik üretime geçmek için hazır durumdadır. Ürün gruplarına göre de i en geçi sürecinden sonra bu alanlarda rahatlıkla organik üretim yapılabilir. Tablo 1. Yahyalı lçesinde Arazi Kullanım Durumu (hektar). Tarım Arazisi Ekilen tarla arazisi 23.968 20.043 Kaynak: TU K 2009 yılı tarım istatistikleri Nadas 0 Sebze 148 Meyve 3.777 58 Tablo 2. Kayseri ili Yahyalı ilçesinde ekilen tarım arazisi içerisindeki tahıl ve yemeklik tane baklagillerin payı Ekilen tarla alanı (hektar) Üretim (ton) Verim (kg/da) Bitki cinsi Bu day (Di er) 9.651 16.869 175 Arpa (Di er) 5.692 13.088 230 Mısır 137 1.053 771 Nohut 1.800 1.980 110 Fasulye (Kuru) 120 240 200 Fi (Dane) 100 100 100 Mısır (Silajlık) I. Ürün 150 7.500 5.000 Mısır (Silajlık) I. Ürün 50 2.000 4.000 Toplam/Ortalama 17.700 42.830 1323 Kaynak: TU K 2009 yılı tarım istatistikleri 3. ORGAN K TAHIL ve YEMEKL K TANE BAKLAG L ÜRET M Ülkemizde 2009 yılı verilerine göre 124.263 ha alanda (tarım alanlarının % 0,49) 16.276 üretici i letme tarafından organik tarım yapılmaktadır (Willer et al. 2009). Ülkemizde ekili tarla arazilerinin yakla ık %70’den fazlasında ba ta bu day, arpa ve mısır olmak üzere geleneksel olarak tahıl tarımı yapılmaktadır. Buna kar ılık, 2003 yılı rakamlarına göre 11.281 ha alanda 31.194 ton organik bu day üretimi yapılmı tır. Yine geni konvansiyonel üretim alanlarına ra men toplam 2.990 ha alanda 6.172 ton organik arpa ve yulaf üretimi bulunmaktadır (Anonim, 2004). Organik mısır üretimi 641 ha civarında iken, 40.7 ha alanda çeltik ve 388 ha alanda çavdar yeti tirilmektedir (Anonim, 2004). Türkiye’de tahıl yeti tirilen bölgelerin ço unda çiftçinin tarımsal girdi satın alım gücünün yetersiz olması nedeni ile, çok az ilaç ve suni gübre kullanımı sözkonusudur (Bulut, 2009). Bu nedenle bu alanlar organik tahıl üretimi için uygun bulunmaktadır. Özellikle Do u ve Güney Do u Anadolu ve ç Anadolu bölgelerinin birçok lokasyonunda tahıllar hemen hemen sıfır tarım ilacı girdisiyle üretilmektedir. Bu alanlarda ekolojik artlar hastalık ve zararlı yo unlu u açısından organik tarıma uygun durumdadır. Ekolojik artların uygun bulundu u bu tür alan ve havzaların belirlenerek organik tahıl üretimine yöneltilmesi lokal ekonomiye ilave katkı sa layacaktır. Bu tür alanlarda bu day, arpa, 59 çavdar, yulaf, çeltik gibi tahıllar organik olarak üretilece i gibi bu ürünlere dayalı tarımsal sanayi de geli ecektir. Tablo 4. Kayseri li Organik Bitkisel Üretim Verileri Gerçek Do al toplama Nadas Toplam Çiftçi üretim Ürün adı sayısı alanı(ha) alanı(ha) Alanı(ha) alan(ha) Armut Badem Elma Fasulye Kayısı Kiraz eftali Üzüm Ceviz Barbunya Patates Yonca Korunga Çayır Nadasta olan Toplam 6 93.09 0.00 7.66 100.75 Kaynak: T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı 2009 Yılı www.tarim.gov.tr Üretim miktarı(ton) 3.01 1.02 14.57 22.50 6.43 0.00 0.00 7.75 3.21 26.83 309.00 91.90 1.00 9.10 0.00 496.32 Verileri. 3.1. Organik Tahıl Üretiminde Uyulması Gereken Genel kurallar 1. Organik tarla bitkileri üretimi yapılan alanlarda, yüksek enerji tüketen ve çevre kirlili i yaratan hiçbir girdi kullanılmamalıdır. 2. Organik yeti tiricilik yapılacak bitkilerin en önemli hastalık ve zararlılarına göre planlama yapılmalıdır. 3. Organik olarak yeti tirilecek tarla bitkilerinin iklim-toprak istekleri gibi istekleri iyi bilinmeli ve en ekonomik ekilde planlama yapılmalıdır. 4. Gere inden fazla toprak i lemden kaçınılmalıdır. 5. Ye il gübreleme ve münavebe ile topra ın verimlili ini muhafazayı ön planda tutulmalıdır. 6. Bitki gübreleme yerine topra ın gübrelenmesi hedeflenmelidir. 60 7. laçlamada kimyasal-sentetik-insektisit, fungusit ve herbisit kullanımından vazgeçip yerine; do al koruma maddeleri kullanılmalıdır (bordo bulamacı, arap sabunu, tütün suyu, sarımsak suyu, sütle en otu suyu, çi süt). 8. Dayanıklı, sa lıklı tohum ve bitki çe itleri seçilmelidir. 9. Bitkinin ve topra ın verimlili ini ve direncini arttırıcı do al bitki ekstraktlarından elde edilen ürünler kullanılmalıdır (çiftlik gübresi, kompost, tarım kireci, leonardit, organik atıklar, pit ve torflar, perlit, fosfat kayası, potas kayası, kümes atıkları). 10. Yabancı ot kontrolünde, mekanik yöntemler, temiz tohum, münavebe ve do ru ekim dikim metodu, zamanı ve aralıkmesafeleri kullanılmalıdır. 11. Hastalık ve zararlılara kar ı biyolojik kontrol yöntemleri uygulanmalıdır. 12. Faydalı böceklerden (predatör) yararlanılmalıdır. 13. Semptom mücadelesi yerine nedenleri ara tırılmalıdır. 14. Ekolojik tarımda, artlara uygun organik tohum bulunamaması halinde ilk a amada kullanılacak tohum konvensiyonel olaca ı için mutlaka, müsaade edilen ilaçlar haricinde tohumun ilaçlanmamı ya da herhangi bir kimyasal ile müdahale edilmemi olması gerekmektedir. lk yıl ekilen konvensiyonel tohumlar organik olarak yeti tirilir, buradan elde edilen tohumlar organik üretimde kullanılabilir. 15. Organik tohumlar toprak patojenlerine ve fungal etmenlere kar ı organik tarımda izin verilen BAKIRLI LAÇLAR’ la ilaçlanmalıdır. 16. Organik Bu day tarımında tohumlar ekimden önce GÖZTA I (BAKIR SÜLFAT) VE KÜKÜRT ile ilaçlanmalıdır. 3.2. Organik Yemeklik Tane Baklagil Üretim Artı ı için Yapılması Gerekenler 1. Son yıllarda baklagil üretiminde görülen dü ü ler dikkate alınarak, üretimin ve buna ba lı olarak dı satımın arttırılması için sosyoekonomik, teknolojik ve politik önlemler en kısa zamanda alınmalıdır. 2. Baklagillerde fiyat olu umunda en etkili olan kalite kriterleri; standardizasyon, homojenlik ve renk albenisidir. Bu kriterler, ürünün iç ve dı pazar de erini önemli ölçüde etkilemektedir. 61 3. 4. 5. 6. 7. Baklagil ihracatının arttırılması için standart ve yüksek kaliteli üretimi özendirici uygulamalar devreye sokulmalıdır. Yemeklik tane baklagil üretiminde artı için alınması gereken sosyoekonomik önlemlerin yanında hastalıklara dayanıklı, makineli hasada uygun ve kaliteli baklagil çe itleri geli tirilerek, bu çe itlerin üretim alanlarında yer alması ve bunlara uygun yeti tirme tekniklerinin (ekim, bakım, hasat-harman, depolama vb.) çiftçi tarafından uygulanması sa lanmalıdır. Ekim nöbetinde baklagillere daha fazla yer verilmelidir. Maliyeti dü ürücü teknolojiler geli tirilerek, daha ucuza üretim sa lanmalıdır. Üretim planlaması yapılırken sadece iç tüketim de il, dı pazarlardaki kalite istekleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Dı pazar ara tırmaları ile baklagil alıcısı ülkelerin yemeklik tane baklagil ürünleri için çe it özellik tercihlerinin incelenmesi, izlenmesi ve belirlenen standartlara uygun çe itlerin ülkemizde uygun ekolojilerde yeti tirilmesi planlanmalıdır. Geli tirilen çe itlerde, tohumluk üretim ve da ıtım zincirinin kurularak, en kısa zamanda üreticiye ula tırılarak çiftçinin daha fazla sertifikalı tohumluk kullanması sa lanmalıdır. Ara tırıcı-yayımcı ve çiftçi arasındaki koordinasyonun sa lanması için çalı malar yapılmalıdır. 3.3. Organik Üretim çin Bilinmesi Gereken Belirli Kavramlar a. Geçi Dönemi Organik tarla tarımına geçi dönemi, organik üretime ba lanmasından elde edilen ürünün belgelendirilmesine kadar geçen dönemi kapsar. Bitkisel üretimde organik tarıma ba lanmasından on iki ay sonra elde edilen ürünler GEÇ SÜREC ÜRÜNÜ olarak de erlendirilir. Geçi süreci tek yıllık bitkiler ile mera ve yem bitkilerinde K YIL çok yıllık bitkilerde ise ÜÇ YIL’dır. Ancak bu süre; -Hiç i lem görmemi –bakir topraklarda-nadas uygulanmı tarlalarda üretim yapılacak olması, -Geleneksel üretimde, organik tarımda kabul edilen girdilerin kullanılması, -Kullanılan zirai mücadele ilaçlarının parçalanma sürelerinin çok kısa olması. -Yeterli miktarda organik hayvan gübresi temin edilememesi halinde, organik tarım metoduyla hayvancılık yapmayan i letmelerden sa lanan 62 ve sentetik katkı maddesi içermeyen hayvan gübreleri % 25 oranında kullanılmı olması durumunda “Yetkili Kurulu ”un izni ile kısaltılabilir. b. zolasyon Organik Tarla Bitkileri üretiminde halihazır mevcut yönetmeliklerde kesin olarak belirtilen izolasyon mesafeleri bulunmamaktadır. Kendine döllenen bitkilerde izolasyon mesafesi 5 m gibi az bir mesafedir. Yabancı döllenenlerde ise bitkisine göre de i mekle beraber 200-400 metrenin üzerinde olmalıdır. Genel olarak organik üretim yapılan tarlanın etrafına sınır olacak ekilde fazladan 10-20 sıra ekim yapılır ve bu sıralara ait ürünler hasat edildikten sonra organik olmayan ürün olarak dikkate alınır. Tarla kenarlarının temizli i: Tarlaların kenarında yerle mi bir çok yabancı ot türü vardır. Bunlar tohumlarını tarlaya yakın topra a dökerler. Toprak i leme sırasında da yava yava tarlaya girmeye ba larlar. Bu yüzden, tarla kenarı sürekli otsuz tutulmalı, çimlenen yabancı otlar tohum olu turmadan yok edilmelidir. Organik Tarla bitkilerinin yeti tirildi i tarlaların yakın çevresinde ilaçlama uygulanıyorsa, rüzgarın etkisi göz önüne alınarak güvenli bir izolasyon mesafesi bırakılır. c. Yabancı ot Kontrolü Ba arılı bir organik üretimde yabancı ot mücadelesi anahtar rolündedir. Çapa bitkilerinde çapalama yabancı ot mücadelesinde yeterlidir (Aksoy, 2003). Ancak tahıllar gibi çapalanmayan bitkilerde yabancı otların en etkin mücadele yöntemi elle yolmadır. Elle yolma ise geni alanlarda çok ekonomik bir yöntem de ildir. Bu durumda tahıllarda yapılacak i lem, tahılların yabancı otlara kar ı daha baskın olmasını sa layıcı ekim sıklı ını artırma yoluna gidilmesidir. O halde organik tahıl yeti tiricili inde kültürel i lemin rutin bir parçası olarak büyük yabancı otlar mayıs ayında elle yolunarak temizlenmeli, çok geni alanlarda ise ekim sıklı ı % 25 artırılmalıdır (Bulut, 2009). 4. YAHYALI’DA ORGAN K TAHIL ve YEMEKL K TANE BAKLAG L YET T R LEB LME POTANS YEL Dünyada insanların besinlerden aldıkları günlük kalorinin % 50’si tahıllardan kar ılanmaktadır. Ayrıca, bir tabak nohutun yanında yenen birkaç dilim ekmek, günlük protein ihtiyacımızın büyük bölümünü kırmızı ete ihtiyaç duyulmaksızın kar ılamaktadır (Özdemir, 2002). Artan nüfusun besin ihtiyaçlarının kar ılanmasında, temel besin 63 kayna ımız olan tahılların ve protein ihtiyacımızın kar ılanmasında kullanılan yemeklik tane baklagillerin üretimi, günümüzde oldu u gibi, gelecekte de önemini koruyacaktır. Ayrıca beslenme kadar sa lıklı ya amında önemli oldu u günümüzde organik üretime ayrılan alanların da artırılmasında fayda vardır. Bu yönü ile, Yahyalı gibi girdi kullanımının sınırlı oldu u ilçelerde bu alan artı ları çok kolay sa lanabilir. Tahıl üretim alanlarında zaten kısıtlı girdi kullanımı bu alanların aynı ürünlerin organik üretimi için uygun olması yönü ile avantaj durumuna geçebilir. Çünkü organik üretimde temel amaç kimyasal kullanmadan tarım yapılabilmektir. Bu yönü ile yörede zaten yo un kimyasal girdi kullanılmamaktadır. Yahyalı’da tarım ve hayvancılık birlikte yapıldı ı için hayvansal atıklar (çiftlik gübresi) arpa, bu day, çavdar ve mısır gibi tahıllar ve nohut fasülye ve mercimek gibi topra a azot ba layan ve ekim nöbetinde büyük önem ta ıyan yemeklik tane baklagiller organik üretiminde do rudan kullanılabilir (Bulut, 2009). Üretim deseninde yemeklik tane baklagillerin tahıllara ön bitki olarak kullanılması yada belli boya gelen baklagil bitkisinin ye il gübre olarak topra a karı tırılması ile bitkilerin besin ihtiyacı karlılanabilir. Sonuç olarak; Bakanlık kayıtlarında organik tahıl üretimi yapılmadı ı görülen Yahyalı ilçesinde bitkisel üretime uygun 20.043 ha tarım arazisine sahip olan Yahyalı için 17.700 ha’la bu alanın % 88.3’ünde geleneksel olarak yeti tirilen tahıl ve yemeklik tane baklagil üretim alanları bu bitkilerin organik üretime geçilebilmesinde çok büyük bir potansiyelin oldu unu ortaya koymaktadır. 5. KAYNAKLAR Aksoy, E., 2003. Organik tarımda yabancı ot yönetimi. E itim Notları, Adana Zirai Mücadele Ara tırma Enstitüsü. http://www.tedgem.gov.tr/yayim/e_organik_sunu.htm Anonim, 2004. Tarım ve Köy leri Bakanlı ı Organik Tarım statistikleri, Ankara. http://www.tarim.gov.tr/uretim/organiktarim/istatistikler/2005org anik%20tarimsal_uretimverileri.htm Anonim, 2009. TU K, Türkiye statistik Kurumu, Tarım statistikleri. http://www.tuik.gov.tr Bulut, S., 2009. Farklı Gübre kaynakları ve Ekim Sıklı ının Organik Bu dayda Bitki Geli mesi, Verim ve Kalite Üzerine Etkileri. 64 Atatürk Üniv. Fen Bil. Enst. Tarla Bitkileri A.B.D., Doktora Tezi, Erzurum. Kün, E., Çiftçi C.Y., Birsin M., Ülger A.C., Karahan S., Zencirci N., Öktem A., Güler M., Yılmaz N. ve Atak M., 2005. Tahıl Ve Yemeklik Dane Baklagiller Üretimi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraat Mühendisli i 6.Teknik Kongresi (3-7 Ocak 2005) 367 – 408. Ozdemir, S. 2002 .Yemeklik Baklagiller. Hasad Yayıncılık Ltd. Sti., s:142. ehirali, S., Gençtan, T., Avcı, M., Zencirci, N. ve Uçkesen, B. 2005. Türkiye Tahıl ve Yemeklik Tane Baklagil Üretiminin Bugünkü ve Gelecekteki Boyutlar. Türkiye Ziraat Mühendisligi V.Teknik Kongresi, 431-352 Willer, H., Yussefi-Menzler M. and Sorensen N., 2009. The World of organic agriculture. statistics and emerging trends 2008. IFOAM. www.ifoam.org 65 ORGAN K ÜRÜNLER N AMBALAJLANMASI, ET KETLENMES , DEPOLANMASI VE PAZARLANMASI Dr. Sancar BULUT ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER sancarbulut@erciyes.edu.tr ÖZET: Ambalajlama, gıda maddelerinin, içinde tutma, koruma ve bilgi verme amacıyla ambalaj materyali kullanılarak sarılmalarını ve/veya kaplara yerle tirilmelerini ifade eder. Organik tarım metoduyla üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleri ile di er organik ürünler, hammadde, yarı mamul veya mamul madde halinde ambalajlanırken ba ka ürünlerle karı ma yada bula ması önlenmeli ve organik ürün niteli i bozulmamalıdır. Geçi sürecinde üretilen ürünler “organik tarım geçi süreci ürünüdür” eklinde etiketlenir. Ürün, Yönetmelik hükümlerine göre geçi süreci ürünü olarak elde edilmeli ve hasattan önce minimum 12 ay geçi dönemine uyulmu olmalıdır. Etiket üzerindeki "organik tarım geçi süreci ürünüdür." cümlesinde, " organik" ifadesi, "geçi süreci" ifadesiyle aynı renk, punto ve yazım tarzında olmalıdır. Organik tarım faaliyetlerinde, geçi süreci tamamlandıktan sonra elde edilen ürünler “organik ürün” olarak etiketlenirler. Organik ürün etiketi, organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan, ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticari marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilan, tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali ifade eder. Depolama, ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile katkı maddesi, yan ürünler, gıda ambalajları ve materyallerinin tüketime sunulmadan veya i lemeye tabi tutulmadan önce do al yapılarını bozmayacak ko ullarda tekni ine uygun olarak saklanması i lemini ifade eder. Depolama ve ta ımada temel kural, ürüne mikroorganizmaların bula masını ve/veya geli imini engellemek, ürünü bozulmaya kar ı korumak ve bu amaçla ürün ambalajını da hasara kar ı korumaktır. Organik ürünler, organik ürün oldu u açıkça belirtilerek satılır. Organik ürünlerin, konvansiyonel ürün ile karı maması ve organik niteli inin korunması organik ürün satı ı yapan müte ebbisin yükümlülü ündedir. Pazarlanan organik ürünler Türkiye iç piyasasında mutlaka Yönetmelikte belirtilen logolardan birini ta ımak zorundadır. Anahtar kelimeler: Organik tarım, tarla bitkileri, tahıllar, Yahyalı 66 1. G R Organik üretim ve yeti tirme tekni i ile üretilmi , yeti tirilmi , do adan toplanmı , avlanmı , ambalajlanmı ve etiketlenmi ürünler “organik ürün” etiket ve logosuyla ham, yarı mamul veya mamul halde piyasaya sunulabilirler. Ham madde, gıda maddelerinin üretiminde kullanılan birincil üretimden elde edilen ürün, yarı mamul veya mamul maddeleri elde etmek için kullanılan maddelerden her birini ifade eder. Organik yöntemlerle üretilmi ürünün ham ürün halindeyken veya yarı mamul ve mamul madde olarak i lenmeleri esnasında organik olmayan ürünlerle karı ma yada bula masını önleyecek ve ürünün organik niteli ini koruyacak gerekli tedbirlerin alınması zorunludur. Ba ka i lem göremeden tüketiciye sunulacak olan organik ürünler ba , bahçe veya tarladan hasat edilerek i leme ünitesine getirilip ayıklama, yıkama, temizleme, tasnif, ambalajlama, paketleme ve etiketleme i lemlerine tabii tutulup, oradan pazara, marketlere veya depoya gönderilir. Elma, armut, eftali gibi bazı ürünler ön so utma i lemi için önce so uk depoya istiflenip daha sonra tasnif, ambalajlama, paketleme ve etiketleme i lemleri yapılır. Bazı ürünler ayıklama, yıkama ve temizlemeden sonra kurutma, soldurma, ezme, karı tırma, kompost veya posa haline getirme, sulandırma, katıla tırma, konserve haline getirme, ekillendirme, mayalandırma ve ekstraksiyon gibi i lemlerden geçirilmektedir. Bu i lemler esnasında çe itli katkı maddeleri, i lem yardımcıları ve di er amaçlı maddeler kullanılmaktadır. Ancak, organik ürünlerin i lenmelerinde, tarım dı ı veya organik olarak üretilmeyen tarımsal kökenli ürünlerin katkı maddesi, i lem yardımcısı ve di er amaçlarla kullanılması Yönetmelik hükümleriyle sınırlandırılmı tır. 2. ORGAN K ÜRÜNLERDE AMBALAJLAMA LKELER Ambalajlama, gıda maddelerinin, içinde tutma, koruma ve bilgi verme amacıyla ambalaj materyali kullanılarak sarılmalarını ve/veya kaplara yerle tirilmelerini ifade eder. 67 Organik tarım metoduyla üretilen bitkisel, hayvansal ve su ürünleri ile di er organik ürünler, hammadde, yarı mamul veya mamul madde halinde ambalajlanırken ba ka ürünlerle karı ma yada bula ması önlenmeli ve organik ürün niteli i bozulmamalıdır. Ambalaj materyali, gıda maddelerini dı etkenlerden koruyan ve içine konan gıda maddesini bir arada tutarak ta ıma, depolama, da ıtım, tanıtım ve reklam gibi pazarlama i lemlerini kolayla tıran veya gıda maddeleri ile temasta bulunmak üzere üretilen plastik, cam, seramik, ka ıt, metal, ah ap ve/veya bunların karı ımından elde edilen materyalleri ifade eder. Ambalaj materyalleri 16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeli i ve bu yönetmeli e dayanarak olu turan mevzuat hükümlerine uygun olmalıdır. Genel olarak, ambalaj materyali gıda maddesini özelli ine ba lı olarak sıcaklık de i imleri, nem, hava, ı ık gibi olumsuz dı etkenlerden korumalıdır. Gıda maddelerinin bile iminde istenmeyen de i ikliklere ve organoleptik özelliklerinde bozulmalara neden olmamalı ve gıda maddesiyle etkile im göstermemelidir Gıda maddeleriyle temasta bulunacak plastiklere üretim sırasında katılan; plastifiyan-yumu atıcı, antioksidan-oksidasyondan koruyucu, stabilizan-dayanıklılık sa layıcı, emülgatör-homojenle tirici, librifiyan-parlatıcı, boya katalizörhızlandırıcı gibi katkı maddelerin miktarı, gıda maddesinin kalitesini de i tirmeyecek ve toksik bir etki yapmasına neden olmayacak düzeyde olmalıdır. Gıda maddeleriyle temasta bulunacak plastik malzemeler gıda maddelerini emmemeli, gıdayı sızdırmamalı, tat, koku ve rengini de i tirmemeli, ta ıma ve depolama artlarının gerektirdi i fiziksel ve mekanik özelliklere sahip olmalıdır. Ambalajlama ürün niteliklerini koruma ve pazarlama açısından oldukça önemlidir. Organik ürünlerin ambalajı, sistemin felsefesine uygun olarak do al ürünlerden, do ada kolay ayrı abilen zararsız ürünlerden ve geri dönü ümü mümkün olan ürünlerden seçilmelidir. Di er yandan organik ürün piyasasının geni letilmesi amacıyla, tüketicilerin denemelerine uygun daha küçük ambalajlar veya paketler seçilmelidir. Müte ebbis ambalajlama ekli ve materyali ile ilgili bilgileri i letme kayıt dosyasında bulundurmak zorundadır. Organik ürünlerin ambalajı 68 üzerinde organik ürün etiketi organik ürün logosu bulunmalıdır. Organik olmayan ürünlerin etiket ve ambalaj dizaynı, organik ürün etiket ve ambalaj dizaynını ça rı tıracak nitelikte ve benzerlikte olamaz. Ürünlerin di er i letmeler ya da birimlerden kabulü sırasında ürünü kabul eden ki i gerek gördü ü durumlarda paketin kapanı ı ya da ambalajının Yönetmeli e uygunlu unu inceler. 3. ORGAN K ÜRÜNLERDE ET KETLEME LKELER Geçi sürecinde üretilen ürünler “organik tarım geçi süreci ürünüdür” eklinde etiketlenir. Ürün, Yönetmelik hükümlerine göre geçi süreci ürünü olarak elde edilmeli ve hasattan önce minimum 12 ay geçi dönemine uyulmu olmalıdır. Etiket üzerindeki "organik tarım geçi süreci ürünüdür." cümlesinde, " organik" ifadesi, "geçi süreci" ifadesiyle aynı renk, punto ve yazım tarzında olmalıdır. Organik tarım faaliyetlerinde, geçi süreci tamamlandıktan sonra elde edilen ürünler “organik ürün” olarak etiketlenirler. Organik ürün etiketi, organik ürün veya ambalajı üzerinde yer alan, ürünü tanıtan veya içindekini belirten herhangi bir kelime, detay, ticari marka, tescilli marka, paket üzerinde yer alan resim, sembol, doküman, ilan, tabela veya tasma gibi her türlü yazılı ve basılı bilgi ve materyali ifade eder. Ürün etiketinde organik kelimesinin kullanılması; ekolojik, biyolojik kelimelerinin kullanımıyla e de erdir. Bu Yönetmelik hükümlerine göre üretilmeyen ürün etiketinde, Yönetmeli e uygun üretildi i, hazırlandı ı, i lendi i, ambalajlandı ı, depolandı ı ima ve beyan edilemez. Organik olmayan ürünler etiket ve ambalaj dizaynıyla, organik ürün etiket ve ambalaj dizaynını ça rı tıracak nitelikte ve benzerlikte olamaz. Organik olmayan ürünler için, tüketicide organik ürün izlenimi olu turacak, haksız rekabete neden olacak, bio, biyo, eco, eko, org ön ekleri kullanılamaz. Etiket Üzerinde Bulunması Gerekli Bilgiler Ürün adı sertifika statüsü belirtilmelidir. Kime ait oldu u belirtilmelidir. Ürünün üretim yeri belirtilmelidir. Ürünün hasat yılı, üretim ve son kullanma tarihi belirtilmelidir. Ürünün Yönetmeli e uygun olarak üretilmi oldu u belirtilmelidir. Yetkilendirilmi kurulu un adı, kod numarası, sertifika numarası ve logosu bulunmalıdır. 69 Ürün içindeki maddeler, a ırlıklarının azalı düzenine göre liste halinde sıralanmalıdır. Ürünün men ei belirtilmelidir. thal edilmi ürünlerde Türkçe etiket bilgileri yer almalıdır. Yurt içinde pazarlanan organik ürünlerin üzerinde, bu Yönetmeli in Ek-3’ünde belirtilen ekilde organik ürün logosu bulunmalıdır. 4. TÜRK ORGAN K MALLARINDA KULLANILACAK LOGO ÖRNEKLER Kullanım Esasları: Yönetmeli e göre organik tarımsal ürün veya organik tarımsal madde üreten ve satanlar, yurt içinde pazarlanan organik ürünlerin ambalajlarında ekil 16.1’deki logo örneklerini kullanmak zorundadırlar. Bu logoları üzerinde bulundurmayan ürünler organik olarak iç pazara sunulamaz, reklam ve tanıtım yapılamaz veya kısaltmalarıyla patent için ba vuramazlar. Etiketi kullandırma yetkisi, Bakanlık yetkili organı Komiteye aittir. Bu logo, Yönetmelik hükümlerine göre üretimi yapılmı ham madde, yarı mamul veya mamul tarımsal organik üretim maddelerine, yetkilendirilmi kurulu ça kullandırılır. Üretimin niteli i, ebadı ve ambalajın türüne göre a a ıda verilen logo örneklerinden biri kullanılır. Logoların çapı 20 mm’ den küçük 40 mm’ den büyük olamaz. Verilen renkler dı ındaki renkler ve tonlar kullanılamaz. Logolar a a ıda belirtilen tonlarda olmalıdır. Kullanılacak Renkler: Logolarda kullanılacak renkler; ye il, mavi, siyah ve beyazdır. Ye il Mavi Çerçeveli renkli logo Çerçeveli Siyah-beyaz 70 Çerçevesiz renkli logo Fonlu renkli logo Siyah-beyaz logo Fonlu siyah-beyaz logo ekil.1. Türk Organik Ürünleri Logo Örnekleri 5. DEPOLAMA, TA IMA VE PAZARLAMA 5.1. Depolama ve ta ıma Depolama, ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile katkı maddesi, yan ürünler, gıda ambalajları ve materyallerinin tüketime sunulmadan veya i lemeye tabi tutulmadan önce do al yapılarını bozmayacak ko ullarda tekni ine uygun olarak saklanması i lemini ifade eder. Depo, ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile katkı maddesi, yan ürünler, gıda ambalajları ve materyallerinin tüketime sunulmadan veya i lenmeden önce kalitelerinin ve tazeliklerinin bozulmadan korunması amacıyla uygun ekilde yalıtılmı , uygun sıcaklık derecesinde, özel tesisatlarla nem oranı veya hava sirkülasyonu ayarlanabilir kapalı bölümleri ifade eder. 71 Depolama ve ta ımada temel kural, ürüne mikroorganizmaların bula masını ve/veya geli imini engellemek, ürünü bozulmaya kar ı korumak ve bu amaçla ürün ambalajını da hasara kar ı korumaktır. Ta ıma, ham, yarı mamul ve mamul gıda maddeleri ile katkı maddesi, i lenmeye mahsus yan ürünler, gıda ambalajları ve materyallerinin özelliklerine uygun araç ve gereçler ile bir yerden ba ka bir yere nakledilmesini ifade eder. Depolama ve ta ımada Yönetmelikle birlikte 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin De i tirilerek Kabulü Hakkında Kanun ve 16/11/1997 tarihli ve 23172 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeli i hükümlerine de uymak gerekir. Ayrıca, 10/2/2005 tarihli ve 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu ve buna dayalı çıkarılan yönetmeliklerin (Fındık Lisanslı Depo Yönetmeli i; Hububat, Baklagiller ve Ya lı Tohumlar Lisanslı Depo Yönetmeli i) hükümleri de göz önüne alınmalıdır. Esas olarak depolar ve ta ıma araçlarının denetim ve kontrolü Tarım ve Köyi leri Bakanlı ınca yapılır. Organik tarım faaliyetleri yapan i letmelerde bu denetim, Organik Tarım Birimlerince ve Yetkilendirilmi kurulu tarafından yapılır. Gıdalarda Depolama ve Ta ımanın Genel Kuralları Gıda maddeleri depolama ve ta ıma esnasında her türlü dı etkenden zarar görmeyecek, bozulmayacak ekilde korunmalıdır. Gıda maddeleri birbirinin özelli ini bozmayacak ekilde ta ınmalı ve depolanmalıdır. Ürünler zeminle temas etmeyecek ekilde belirli bir yükseklikte ve rutubet geçirmeyen uygun malzeme üzerinde depolanmalıdır. Depolamada ürünlerin ambalaj ve etiketlerinin zarar görmesi önlenmeli, ürün ve ambalajın özelli ine göre istif ve yı ma yapılmalıdır. Depolara ilk gelen ürün önce, son gelen üründe en son çıkarılmalı, istenildi i zaman istenilen ürün grubu veya parti çıkarılabilecek ekilde yerle tirme ve istifleme yapılmalıdır. Gıda maddeleri toksik maddeler ile birlikte depolanmamalı ve ta ınmamalıdır. 72 Gıda maddeleri özelliklerine göre temizlik malzemelerinden ayrı bölmelerde depolanmalı ve ta ınmalıdır. Çöpler depo dı ında tutulmalı, atılacak malzeme depodan uzakla tırılmalıdır. Depolama ve ta ıma sırasında çevreye zarar verilmemelidir. Gıda maddelerinin ta ınması ve depolanması ile ilgili gerekli i güvenli i önlemleri alınmalıdır. Organik ürünlerin depolanması ve ta ınmasında ilave kurallar Organik ürünlerin, depolama alanları, ürünlerin tanınmasına imkan verecek ve bu Yönetmelikçe uygun bulunmayan ba ka ürünlerle, maddelerle karı maya ya da bula maya meydan vermeyecek biçimde düzenlenmelidir. Organik ürünlerin depolandı ı alanlarda kullanılan yalıtım malzemeleri ve so utma ile ilgili ekipmanlar bu amaç gözetilerek seçilmelidir. Ayrı olarak depolamanın mümkün olmadı ı durumlarda organik ürünlerle konvansiyonel ürünlerin karı masını engelleyecek tedbirler alınır ve bu tedbirlerin yeterlili i yetkilendirilmi kurulu tarafından kontrol edilir. Basınç, sıcaklık ve yetkilendirilmi kurulu ça uygun görülen gazlarla kontrol edilebilen ko ullarda depolama uygulamaları yapılabilir. Organik ürünlerin depolanması sırasında ürünün organik özelli ini kaybettirecek ilaç ve ilaçlama yöntemi kullanılamaz. Organik ürünlerin depolanmasında sentetik kimyasal maddeler kullanılamaz ve do al olmayan uygulamalar yapılamaz; tüm bu i lemler yetkilendirilmi kurulu tarafından kontrol edilir. Müte ebbis tarafından depolama ko ulları ile depolanan organik ürünün giri ve çıkı miktarları ve tarihine ili kin kayıtlar ayrı bir kayıt defterinde düzenli olarak tutulur. Müte ebbis tarafından imzalanan bu kayıtlar yetkilendirilmi kurulu a onaylatılır ve çizelgenin bir nüshası müte ebbis tarafından, di er nüshası yetkilendirilmi kurulu tarafından saklanır. Müte ebbis, organik ürünleri toptancı ve perakendeciler de dahil olmak üzere di er birimlere ta ıma sırasında içeri inde herhangi bir karı maya neden olmayacak biçimde uygun paket, konteynır veya kapalı araçlarda, izlenebilirli ini sa layacak ekilde ta ınmasını sa lamakla yükümlüdür. 73 Kontrol sistemine dahil olan iki müte ebbis arasında, kapalı olmayan araç, konteynır yada paketlerin bir veya birden fazla sayıda nakliye i lemi, ürün hakkında müte ebbisin adı, adresi, ürünün adı, etiket bilgileri, yetkilendirilmi kurulu un adı, kod numarası gibi gerekli bilgileri içeren evraklarla birlikte, gönderici ve alıcı tarafların yetkilisi yada yetkilendirilmi kurulu un bilgisi ve onayı ile olmalıdır. Ürünlerin di er i letmeler ya da birimlerden kabulü sırasında ürünü kabul eden ki i gerek gördü ü durumlarda paketin kapanı ı ya da ambalajının bu Yönetmeli e uygunlu unu, ayrıca etiketin bu Yönetmeli in 24 üncü maddesine uygunlu unu inceler. Etiket bilgileri ile ürünün beraberinde gelen di er dokümanların birbirine uyumunu kontrol ettikten sonra kar ıla tırmanın sonucunu kayıtlarına ekler. Depo ve Ta ıma araçlarında bulunması gereken özellikler: o Depolar giyinme yerleri, yatakhaneler, lavabolar, tuvaletler, banyolar, idari bölümler ve dinlenme yerlerinden ayrı olmalıdır. Depolar hiç bir zaman amacı dı ında kullanılmamalıdır. o Ta ıma araçları ve depolarda havalandırma, sıcaklık ve rutubet ürün özelliklerine uygun olmalı, depolarda sıcaklık ve rutubet ölçer cihazlar bulundurulmalı, bilgiler sürekli olarak kaydedilmelidir. o Depolar ve ta ıma araçları ürün özelli i göz önüne alınarak, derin dondurulmu ürünlerde -180C dan daha dü ük sıcaklıkta olmalı ve ayarlandı ı sabit dereceden + 0,50C dan fazla sapmaya izin vermeyecek sistemde olmalıdır. So uk zincir bozulmamalıdır. o Depolarda zemin pürüzsüz, duvarlar düzgün, kolay temizlenebilir nitelikte, sıvası dökülmemi , ürünlere olumsuz etkide bulunmayacak özellikte olmalıdır. Depo üstü tavan ve çatılar akmayı, sızmayı önlemeli, sıcaklık de i melerinden etkilenmeyi önleyecek ekilde yalıtımlı olmalıdır. o Depolarda ve ta ıma araç ve gereçlerinde kullanılan alet, ekipman ve malzemeler temiz, sa lam ve hijyenik amacına uygun olmalıdır. o Depo ve ta ıma araç ve gereçleri yıkama ve dezenfeksiyona uygun olmalıdır. o Deponun kapı, pencere ve di er kısımları her türlü zararlının girmesini önleyecek uygun donanıma sahip olmalıdır. o So uk hava depolarında jeneratör bulunmalıdır. 74 Depolamada kontrol edilmesi gereken en önemli faktörler sıcaklık ve nemdir. Özellikle ya meyve ve sebzelerin depolanmasında dü ük sıcaklık ve yüksek nem de erlerinden yararlanılır. Kuru meyveler ve tahıllar gibi dane ürünlerinin depolanmasında ise hem sıcaklık hem de nem nispeten dü ük düzeyde tutulmalıdır. Depolamada genel olarak, donma sıcaklı ının üzerindeki, 0–5 C’lik dü ük sıcaklık birçok ürün için uygun olmaktadır. Dondurulmu ürünlerin depolanması -18 C gibi daha dü ük sıcaklıklarda gerçekle ir. Depo nemi nispi nem olarak ölçülür. Genel olarak, taze olarak muhafaza edilen ürünlerde % 85–95, kuru ve kurutulmu ürünlerde ise % 60–65 civarlarında depo atmosfer neminin uygun oldu u görülmektedir. Bu nedenle depoların iyi bir havalandırma sistemine sahip olması gerekir. Depolarda istifleme, paketler veya kasalar arasında so uk hava sirkülasyonuna imkan sa layacak ekilde ayarlanmalıdır. Depolamada kontrol edilebilir ko ullar ürün çe idine göre de i mektedir. Örne in, elmalar –2°C donarlar. Golden ve Starking en uygun 0°C de ve % 90 nispi nemde, Granny Smith ise +3°C saklanmalıdır. Depolama ko ulları ve depolama süresi depolanan ürünün çe idine, i lem görmü olmasına, nem içeri ine, hasat dönemindeki olgunluk a amasına ve depolama amaçlarına göre de de i mektedir. Ürünlerin taze veya kuru depolanma ko ulları faklı oldu u gibi, patates, elma gibi bazı üründe aynı türün farklı çe itlerinin depolama süreleri dahi de i iklik gösterebilmektedir. Depolama süresinin uzun olması ön görüldü ünde buna uygun çe idin seçilmesi önerilir. Örne in, tam zamanında yapılan hasat ve uygun depolama artlarının sa lanmasıyla Golden Delicious ve Starspur Golden Delicious çe itleri 5 ay, Starking Delicious ve Starkrimson Delicious çe itleri 7 ay, Granny Smith çe idi ise 9 ay süre ile depoda saklanabilir. Depo nemi % 80’in altına dü tü ünde bakterilerin, % 60’ın altına dü tü ünde de fugusların (mantarların) etkinli i ve zararı oldukça azalır. Dü ük sıcaklık da mantar ve bakteri zararlarını sınırlandırmaktadır. Dondurulmu gıdalar dı ındaki ürünlerde, depo sıcaklı ı suyun donma derecesi olan 0 C’nin altına dü ürülmemeye özen gösterilmelidir. Depolanan ürünlerde meydana gelecek donma ve çözülmeler kalite kaybına neden olur. 75 Organik ürünlerin depolanmasında Lindane, Malathion ve benzeri yapay kimyasal ilaçların kullanılması yasaklanmı tır. Organik ürünlerin depolanmasında ürün i lemede izin verilen karbondioksit ve azot gibi bazı gazlar yetkilendirilmi kurulu izniyle kullanılabilir. Bunun dı ında etilen (gaz halinde uygulanabilen hormon) ve benzeri gazlar kullanılamaz. Ancak, etilen yetkilendirilmi kurulu un onayı ile muz, kivi ve kakilerin (Trabzon hurması) olgunla masının sa lanması, ananasların çiçek indüksiyonunda kullanılabilir. Depolamada fungisit, bakterisit, nsektisit ve di er amaçlı preparatların kullanılması zorunlu hale geldi inde Yönetmelik Ek-1B’de verilen bitki koruma maddelerinin yetkilendirilmi kurulu onayı ile kullanılması mümkün olabilir. Depolamada fikir vermesi amacıyla seçilmi bazı ürünlerin depolama ko ulları a a ıda Tablo 17.1’de verilmi tir. Tablo 1. Seçilmi Bazı Ürünlerin Depolama Ko ulları Ürün Adı Ahududu Çilek Domates Domates Elma Fasulye Fındık ncir Kayısı Kayısı Mantar Peynir Patates Patates Portakal So an Üzüm Üzüm Muhafaza ekli Ya Ya Olgun Taze Taze Taze Taze Taze Taze Kuru Taze lenmi Erkenci Geççi Olgun Kuru Taze Kuru Depolama Sıcaklı ı (°C) 0 -0,5/0 8-10 0 0-4 0-4 2-8 (-1)-0 0 6-8 0 4 4 4 (-1)- (1) 4 (-1)-0 6-8 Depolama Nemi (%) 90 90-95 65-70 85-90 90 85-90 65-70 90 90-95 65 85-90 65 85-90 85-90 85-90 60-65 90 70 Depolama Süresi 3-5 gün 5-10 gün 4 gün 7-21 gün 6-8 ay 4-14 gün 12-16 ay 7-14 gün 1-3 hafta 6-8 hafta 4-14 gün 12 ay 5-8 hafta 5-8 ay 2-3 ay 4-8 ay 2-4 ay 6-8 ay 76 5.2. Organik Ürünlerin Pazarlanması Yönetmelik hükümlerince üretilmemi ve organik hammadde ve/veya organik i lenmi ürün oldu unu belirten "Ürün Sertifikasına" sahip olmayan hiçbir ürün organik ürün olarak pazarlanamaz. Organik ürün ticareti yapan müte ebbis, her bir parti satı ını "Ürün Sertifikası" ile belgelendirmek zorundadır. Organik ürünler, organik ürün oldu u açıkça belirtilerek satılır. Organik ürünlerin, konvansiyonel ürün ile karı maması ve organik niteli inin korunması organik ürün satı ı yapan müte ebbisin yükümlülü ündedir. Organik ürünler Türkiye iç piyasasında mutlaka Yönetmelikte belirtilen logolardan birini ta ımak zorundadır. Organik Ürünleri Pazarlama Yolları Büyük süpermarket zincirleri: Daha geni tüketici kesimine hitap ederler. Birçok ürünü bir arada bulabilen tüketiciler organik ürün reyonu bulunan bir markette bu ürünlere ra bet ederler. Burada dikkat edilecek noktalardan biri ürün ambalaj ve paketlerinin do al materyallerden olması ve tüketicinin tatmasına imkan sa layacak ekilde küçük paketlerden olu ması konusudur. Ülkemizde bazı büyük marketler organik ürün satı reyonları olu turmaya ba lamı tır. Çiftçi pazarları (Farmers’ markets): do rudan yeti tiriciden ürün alma duygusu bazı tüketiciler için haz verici ve güvenilir görülmektedir. Ürün çe itlili i burada daha önem ta ımaktadır. Tüketicinin tercih edece i birçok organik ürün ve do al ürünler bu pazarlarda yer alabilmektedir. Bu pazarları belirli tüketici grubu tercih etmekte, alaca ı ürünü yeti tiricinin kendisinden almak gibi bir tatmin duygusunu ya amak istemektedir. Çiftlik market (Farm shop): Tüketicinin do rudan üretim çiftli ine ula arak, istedi i ürünleri buradan seçip alabilmesini sa layan bir sistemdir. Tüketici memnuniyeti sa landı ında oldukça etkilidir. Ancak, park yeri, çocuk oyun alanı, mü terilerle ilgilenecek ve güvenli i sa layacak daha fazla eleman ihtiyacı, çiftli in ula ım kolaylı ı, rekreasyon ve mesire alanlarına yakınlı ı gibi bulunması gereken önemli unsurlar bu yöntemi sınırlayıcı etkiye sahiptir. 77 Bu çiftlik marketlere gelen mü teriler ürün kalitesine ve görünümüne önem verirler. Ürün çe itlili i ve iyi bir çiftlik planlaması da tüketiciyi cezbeden faktörlerdendir. Et ürünleri, yumurta, süt ürünleri, ekmek, meyve, sebze ve reçel gibi i lenmi ürünlerin bir arada sunulabilmesi çok yararlı olacaktır. Ambalaj ve paketleme malzemeleri ürün felsefesine uygun geri dönü ümü mümkün olan, ka ıt, sepet, bez torba gibi malzemelerden olu ması da oldukça önemlidir. Tüketiciyi cezbetmek için reklam ve tanıtımın da iyi yapılması gerekir. Mü terilere organik ürünler hakkında bilgi ve tecrübelerini iyi sunabilen yeti mi personelin varlı ı da önemlidir. Sipari yoluyla teslim (mail order): Tüketicilerin her zaman ula abilecekleri personel bulunmalıdır. Telefon numaraları ve epostalar gibi sipari araçları kesintisiz cevaplanmalıdır. yi tanıtım yapılmalıdır. Sipari formlarında ürün çe itleri ve fiyatları belirtilmelidir. Seçilen organik ürünü ula tırma seçenekleri bulunmalı, kargo, kurye veya kendisi teslim eklinde tüketiciye alternatif yollar sunulmalıdır. Mü teriler ile iyi bir ileti im kurmakta gerekmektedir. nternet üzerinden satı : Sipari yoluyla satı ta da kolaylık sa layan bir yöntemdir. yi hazırlanmı , kolay ula ılan, hızlı açılan, karma ık olmayan bir web sitesi hem sipari almayı sa layacak hem de reklam ve tanıtımda etkili olacaktır. Ürünün belirtilen yolla (posta, kargo, kurye vb) mü teriye ula ması sa lanmalıdır. Ancak, internet üzerinden ödeme konusunda tereddütler giderilmeli ve tutarlı bir memnuniyetsizlik durumunda geri ödeme garantisi verilmelidir. Turistik mekanlar, restoranlar, okul kantinleri, , oteller, hastaneler gibi hizmet sektörleri yoluyla organik ürünlerin pazarlanması oldukça iyi bir yöntemdir. Bu gibi mekanlarda hem organik ürünlerin satı ı hem de tanıtımı birlikte yapılmı olur. Bu mekanlarda organik ürünlerle tanı an tüketiciler, daha sonra da seçicilik göstererek organik ürünleri tercih etmeye yönelebilirler. Bayiler, komisyoncular, toptancılar ve tüccarlar aracılı ı ile pazarlama büyük parti ürünler için en güvenli yollardan biridir. Bu aracı firmalarla veya tüzel ki ilerle yapılan sözle melerin hükümlerine uymak gerekir. Bu aracı firmalara üretim planının ve 78 üretim dönemleri ve tahmini ürün miktarları hakkında bilgi sunulmalıdır. Üretim süreci ile ilgili de i iklik mutlaka aracı firmalara zamanında bildirilmelidir. Bu yöntemde fiyat belirleme ve ödeme ekli en kritik konulardır. Özellikle organik üretime yeni ba layanlar ve birçok yeti tiricinin yer aldı ı proje dahilinde yapılan üretimin pazarlanmasında en güvenli yolardandır. Organik ürün i leme tesislerine yapılan satı da en etkili pazarlama yollarından biridir. Bu tip i letmelerle de sözle me yapılamalı ve sözle me kurallarına uyulmalıdır. Bu pazarlama yöntemi de özellikle organik üretime yeni ba layanlar için ve birçok yeti tiricinin yer aldı ı proje dahilinde yapılan üretimin pazarlanmasında en güvenli yolardandır. Ülkemizde stanbul Büyük ehir Belediyesinin organik ekmek üretimi içim Do u Anadolu Üreticileri ile yapmı oldu u sözle meli bu day üretimi buna en güzel örnektir. Mezbaha, kasap gibi hayvansal ürün satı noktaları vasıtasıyla hayvansal ürünlerin pazarlanması da uygun yöntemlerdendir. Kooperatifler ve üretici birlikleri gibi organizasyonlar aracılı ı ile organik ürünlerin pazarlanması mümkündür. Nitekim Tari , Fisko-Birlik, Karadeniz-Birlik gibi daha büyük üretici birlikleri uygun depo ve alt yapı da hazırlayabilmektedir. Bunlar aracılı ı ile organik ürünlerin pazarlanması da mümkündür. Yeni organik ürün üretici birlikleri kurmak da yararlı olacaktır. Bakkallar, manavlar, aktarlar ve büfeler gibi küçük ölçekli ba ımsız perakendeciler aracılı ı ile pazarlama izlenecek bir ba ka yoldur. Küçük çaplı i letmelerde az miktarda organik üretim yapan yeti tiriciler için bu tip küçük perakendeciler yararlı olmaktadır. Bu tip satıcılara i lenmi organik ürünler de sa layarak ürün çe itlili i artırılmalıdır. Do al ambalaj malzemeleri kullanılarak organik ürünlere güven ve talep artırılmalıdır. 6. KAYNAKLAR Aksoy, E., 2003. Organik tarımda yabancı ot yönetimi. E itim Notları, Adana Zirai Mücadele Ara tırma Enstitüsü. http://www.tedgem.gov.tr/yayim/e_organik_sunu.htm 79 Aksoy, U. ve Altındi li A., 1999. Dünya’da ve Türkiye’de ekolojik tarım ürünleri üretimi, ihracatı ve geli tirme olanakları. stanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 1990-70, 123 s, stanbul. Anonim, 2004. Tarım ve Köy leri Bakanlı ı Organik Tarım statistikleri, Ankara. http://www.tarim.gov.tr/uretim/organiktarim/istatistikler/2005org anik%20tarimsal_uretimverileri.htm Anonim, 2009. TU K, Türkiye statistik Kurumu, Tarım statistikleri. http://www.tuik.gov.tr Bulut, S., 2009. Farklı Gübre kaynakları ve Ekim Sıklı ının Organik Bu dayda Bitki Geli mesi, Verim ve Kalite Üzerine Etkileri. Atatürk Üniv. Fen Bil. Enst. Tarla Bitkileri A.B.D., Doktora Tezi, Erzurum. Willer, H., Yussefi-Menzler M. and Sorensen N., 2009. The World of organic agriculture. statistics and emerging trends 2008. IFOAM. www.ifoam.org 80 ORGAN K ENDÜSTR B TK LER YET T RME Dr. Mahmut KAPLAN ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER mahmutkaplan5@hotmail.com ÖZET: Endüstri bitkileri tarla bitkileri içerisinde milli ekonomimize katkıları yüksek olan önemli kültür bitkilerini kapsayan ve sanayinin gereksinim duydu u hammaddeyi sa layan bir grubu olu turmaktadır. Endüstri bitkilerinden pamuk, eker pancarı, ha ha ve tütün ihracatı ile ülke ekonominse önemli katkılarda bulunmaktadır. Endüstri bitkilerinin ekili alanının tarla bitkileri içerisindeki payı son yıllarda sulamaya açılan tarım arazilerinin artı ıyla yakla ık 2.5 milyon ha (%13) iken üretim potansiyeli yakla ık 23.2 milyon ton’dur. Endüstri bitkilerinin di er birçok kültür bitkisine nazaran daha yüksek verime sahip olmasına kar ın, büyük bir kısmının çapa bitkisi olması nedeniyle tarımında yo un i gücü ve girdi kullanımı gerektirmektedir (Tunçtürk ve ark. 2004). Bu nedenle genelde üretim maliyetleri yüksek olmaktadır. Ancak endüstri bitkileri, yo un i gücü ve tarımı nedeniyle gerek üretimi a amasında gerekse i lendi i sanayi kollarında büyük bir i potansiyeli olu turmaktadır. Ayrıca endüstri bitkileri yeti tiricili inin ileri tarım tekni i gerektirmesi, çiftçilerimizin tarımsal bilgi ve teknoloji kullanım düzeylerini yükseltmektedir (Eryi it, 2011). Endüstri Bitkilerinin Di er Tarla Bitkilerine Göre Bazı Üstünlükleri Bunlar sırasıyla öyle sıralanabilir: 1. Endüstri bitkileri sanayide ham madde sa lar. Örne in tütün sigara sanayisine, ya bitkileri ya ve küspe sanayisine, eker pancarı eker sanayisine, pamuk tekstil sanayisine ve ha ha ilaç sanayisine hammadde temin eder. 2. Endüstri bitkileri di er tarla bitkilerine göre daha verimli bitkilerdir. Birim alandan en yüksek kazanç girdisi ve en yüksek verim sa larlar. Verimleri çok yüksek olmayan ürünlerinde birim fiyatları tahıl ve baklagillere göre daha yüksektir. 3. Endüstri bitkileri toprak kültürünü yükseltir. Bunun anlamı bilindi i gibi endüstri bitkilerinin büyük bir kısmı çapa bitkisidir. Ekimden hasada kadar üreticiler tarlada her ya ı ve sulamadan sonra ortaya çıkan kaymak kırma i lemi yanında yabancı ot mücadelesi için yapılan çapalama, verim artı ı için yapılan sulama gübreleme, bo az 81 doldurma ve benzeri i lemlerle tarla topra ında çalı mak zorundadırlar. Özellikler çapalama ve bo az doldurma i lemleriyle topra ın fiziksel ve biyolojik strüktürü iyile erek toprak poroziteleri açılmakta, gev ek bünyeli, havalandırılmı verimli bir toprak temin edilmektedir. Bakla il endüstri bitkileri sayesinde havanın serbest azotunu da topra a ba layarak toprakları iyile tirmektedirler. 4. Endüstri bitkileri çiftçi kültürünü yükseltir. Endüstri bitkilerinin yeti tirme teknikleri birbirinden büyük farklılıklar gösterir. Tahıllar gibi mibzerle ekim yapıp biçerdöverle hasat yaparak yürütülen bir tarımsal aktivite yerine, çapa bitkileri olmaları, yüksek verim için mutlaka sulama gereksinimi göstermeleri gibi nedenlerle ekimden itibaren hasada kadar bitkilerin de i ik geli me devrelerinde tarlada tarımsal faaliyetlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Çiftçilerimiz her yıl verim ve kalitesi daha yüksek çe itleri takip ederek bu tohumları üretimde kullanmaları halinde, hem kendi kazançlarının artmasında hem de tarımsal milli ekonomiye daha fazla katkı sa lamı olurlar. 5. Endüstri bitkileri ülkemiz gibi i gücü fazla, i sahası az olan ülkelerde bir istihdam sa lar. Zira endüstri bitkilerinin büyük bir kısmında tamamıyla mekanizasyon uygulaması ekonomik nedenlerle gerçekle tirilememi tir (Kolsarıcı, 2009). Bölgede Yeti tirilen Bazı Endüsrti Bitkilerinin Tarımı AYÇ ÇE Ayçiçe i bir ya bitkisi olmakla beraber aynı zamanda bir yem ve süs bitkisidir. Kabuklu tohumlarda %35, iç kısımlarında %45-55 arasında ya vardır. Bu ya en kaliteli yemeklik ya lar arasındadır. Hem sıvı ya olarak kullanılır hem de margarin yapımında kullanılmaktadır. Küspesi iyi bir hayvan yemidir. Küspesinin bile iminde %30 protein, %19 karbonhitrad ve %5 kadar ya içerir. Çerezlik ayçiçe i tohumları kavrularak çerezcilerde gıda maddesi olarak tüketime sunulmaktadır. Sap ve tablası ka ıt sanayisinde kullanıldı ı gibi bir yakacak maddesi olarak ta kullanılmaktadır. Sapları un haline getirilerek kümes hayvanlarının yem rasyonlarına ilave edilir. Ayçiçe i süs bitkisi olarak da park ve ev bahçelerini süsler. Kırsal alanda kaba in aatta, kümes ve ahırların bölme duvar in aatında kullanıldı ı gibi yakıldıklarında, küllerinde %40 oranında potas oldu undan topra ın potas gübresi ihtiyacını kar ılamakta kullanılabilir. Sık ekilir ve erken biçilirse yem de eri yüksek iyi bir hayvan yemi elde edilir (Kolsarıcı, 2009). 82 Yeti tiricili i klim ve Toprak stekleri: Yeti me süresi boyunca ortaya çıkan yüksek sıcaklık, protein oranını yükseltmekte, ya oranını ise azalmaktadır. Ayçiçe i yeti ece i toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına ra men organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi iyi topraklarda yüksek verim potansiyeline sahiptir. Ayçiçe i, asitli i (pH) 6.0 ile 7.2 arasında olan topraklarda en iyi yeti ir. Kura a dayanıklıdır. Ayçiçe inin tuzlulu a toleransı fazla olmayan bir bitkidir. Ekim: Ayçiçe i ekimi, kuru artlarda yapılacak bir üretimde iklime ba lı olarak olabildi ince erken yapılmalıdır. Erken ekimler, ayçiçe inin Kı ve lkbahar ya ı larından daha iyi yararlanmasını sa lar. limizde en uygun ekim zamanı 15 Nisan-15 Mayıs tarihleri arasıdır. Ekim Pnömatik (havalı) mibzerle 70 cm sıra arası 25 cm sıra üzeri mesafe olacak ekilde ekim derinli i; 5-6 cm derine yapılmalıdır. Tohum irili ine göre de i mekle beraber dekara 400-500 gram tohum gerekir. Sulama ve Çapalama: Ayçiçe i ekim döneminde toprakta yeterince rutubet yok ise bir çıkı sulaması yapılabilir. Bunun yanında bitkinin erken geli me dönemlerinde e er tarla topra ındaki faydalı su azaldı ı di er bir deyi le bitkilerin kuraklı ı duymaya ba layıp solgunluk belirtileri göstermeye ba ladıkları dönemlerde yakla ık 15-20 gün aralarla 3-4 sulama yapılabilir. Dikkat edilecek sulama zamanları olarak ilk tabla olu umu, çiçeklenme ba langıcı ve danelerde süt olumu ba langıcı zamanını sayabiliriz. Ayçiçe i bitkileri 25-30 cm oldu unda kazaya ı gibi ara çapa makineleri ile i lenmesi, hem yabancı ot mücadelesi yapılması açısından hem de toprakta bulunan kapilerite denilen buharla ma borucuklarının kırılması açısından çok önemlidir. E er i gücü uygun ise makineli ara çapasından sonra sıra üzerinde kalan otların el çapası ile temizlenmesi gerekmektedir. Hasat ve Depolama: Ayçiçe i hasadı biçerdöver ile yapılır. Ayçiçe i hasat olumuna geldi inde bitkilerin sap, yaprak ve tablaları tamamen kuruyup kahverengine dönü ür. Emniyetli bir depolama için ayçiçe i danelerinin rutubeti % 9.5’i geçmemelidir. Ayrıca hasadın fazla geciktirilmesi ku zararını ve tane dökülmesini artırarak kayıplara neden olabilir. PATATES Patates tahıllardan sonra bitkisel beslenmede en büyük rolü oynayan bir üründür. Ucuzlu u, birim alandan fazla verim sa lanması, besin 83 de erinin yüksek olu u, sindiriminin kolaylı ı, çe itli amaçlarla kullanılması ve her çe it iklimde yeti ebildi i için bugün hemen hemen bütün dünya milletleri tarafından yeti tirilmekte ve tüketilmektedir. Patates, ni asta ve ispirto endüstrisinin önemli hammaddesidir. Patates genellikle yemeklik olarak tüketilirse de endüstride çok çe itli ekillerde faydalanılmaktadır. Ni asta, pudra, çocuk maması, tutkal, sago, özellikle ispirto elde edilmektedir. Besin sanayisinde patates püresi, patates jipsi, patates unu, gevrek, çubuk kızartma, lapa, iri yumruları kumpir olarak de erlendirilmektedir. Patates yumrularından et ve süt hayvanlarının beslenmesinde oldu u kadar çeki hayvanlarının beslenmesinde de yararlanılmaktadır. Bilhassa küçük, yaralı, ezik ve kalitesi dü ük olan yumrular kaba yem olarak hayvanlara verilmektedir (Kolsarıcı, 2009) Yeti tiricili i Tohumluk Kalitesi ve Seçimi: Patateste tohumluk olarak kullandı ımız kısım yumrulardır. Tohumluk yumrular, 6 cm çapında ve ortalama 50 gram a ırlı ında olmalıdır. Tohumlu un çe idi, üretim amacına göre seçilmelidir. Sertifikalı tohumluk kullanılmalıdır. Tohumluk yumruların, dikim esnasında gözleri uyanmı olmalı ve üzerinde yakla ık 1 cm boyunda ye il filizleri bulunmalıdır. Tarla Hazırlı ı: A ır (killi) topraklarda, sonbaharda 20-25 cm. derinlikte sürüm yapılır. lkbaharda diskaro ve tırmık geçirilir. Hafif (kumlu) topraklarda ilkbaharda topra ı fazla gev etmeyecek ekilde daha yüzlek sürüm yapılır. Sadece tırmık çekmekle tohum yata ı hazırlanır. Ekim Nöbeti: Arka arkaya dikildi i zaman hastalıklar ço alır, verimi dü er. Topra a azot ve humus sa layan baklagiller ve hububat, özellikle kı lık hububat ekim nöbeti için uygundur. Dikim: Patates, ilkbaharda toprak ısısı 8-10 oC yi buldu u ve geç donların sona erdi i zaman dikilir. Bölgemizde dikim zamanı Nisan aylarıdır. Dikimde sıra arası 70-75 cm, sıra üzeri 20–40 cm’dir. Dikim derinli i; yüzlek dikimde 2cm, derin dikimde 5 cm dir. Yüzlek dikimlerin üzerine en az 15 cm, derin dikilenlerin üzerine ise 10 cm toprak konularak sırt yapılmalıdır. Sırt yapılma zamanı; Dikimden hemen sonra dü ük sıcaklık veya toprakta kaymak ba lama durumlarında, çıkı tamamlandı ı zamandır. Dikim sonrasında yüksek sıcaklık ve kuraklık bekleniyorsa, sırt dikimden hemen sonra yapılır. Dikim el ile yada makine ile yapılır. Önerilebilecek en uygun dikim yöntemi; Tohumluk yumruların karık pullu u ile açılan karık diplerine yerle tirilmesi, aynı karık pullu unun sırtlarından geçirilerek karıkların kapatılmasıdır. Çıkı sonrası bitkiler uygun büyüklü e ula tı ında aynı karık pullu u ile bo az 84 doldurma ve yabancı ot kontrolü de yapılabilir. Sulu artlarda ortalama dekara 200-250 kg, kuru artlarda 150 kg tohumluk yeterlidir. Bakım leri: Patates, fazla bakım isteyen bir bitkidir. Çıkı tan önce düzeltilmi (di leri yatırılmı ) tırmık çekmek faydalıdır. Hem toprak kaymak tabakası ba ladıysa kırılmı , hem de yeni çıkmaya ba layan yabancı otlar öldürülmü olur. Patates, 3-4 yapraklı olunca yüzlek ve dikkatli bir ekilde ilk çapa yapılır. Bu çapa ile toprak kabartılır, yabancı otlar öldürülür ve nemin korunması sa lanır. Bundan sonra 20’ er gün arayla (gerekirse 3-4 defa) her çapa ile birlikte bo az doldurma i lemi yapılır. Sulama: Patates bitkilerinde su ihtiyacı alt yapraklardaki solma ve sararmayla kendini belli eder. Topraktaki nem dikkate alınarak ilk sulama, yumrular fındık büyüklü üne geldi inde yapılmalıdır. Hafif topraklarda 15-18, a ır topraklarda 22-25 gün arayla yeti tirme süresince 2-4 sulama yapılır. Hasat ile son sulama arasında 1 haftalık bir zaman bırakılır. En yaygın sulama yöntemi, karık ile sulamadır. ki karık arası mesafe kumlu topraklarda 60-65cm, a ır topraklarda 70-80 cm’dir. Patatesin en fazla suya ihtiyaç duydu u devre, çiçeklenmeden 20 gün önce ba layan ve yumru yapmaya ba ladı ı zamana kadar geçen devredir. Sulama yeterli ve düzenli yapılmadı ı takdirde, ba ta verim kaybı olmak üzere, memeli ve çatlak yumrular, yumru içinde kararmalar ve bo luklar ortaya çıkar. Hasat: Patateste hasat zamanının geldi i yaprak ve sapların sararıp kurudu u, yumruların normal büyüklü ünü alarak bitkiden kolayca ayrıldı ı ve kabu un kalınla ıp sertle ti inden anla ılır. Kabuk tırnakla kolayca soyulmaz. Yumrunun kesiti ıslak de il, koyu bir görünümdedir. Patatesin hasadında çok dikkatli olmak gerekir. Yumrular kesilip zedelenmemeli, toprakta yumru bırakılmamalıdır. Söküm sırasında toprak ya olmamalı, tavında bulunmalıdır. Patates hasadı de i ik ekilde yapılır: - Bel, çatal bel yada çapa ile patatesler sökülüp el ile toplanır. - Pullukla sökülüp el ile bitkiden ayrılarak toplanır. - Tek veya çift sırayı söküp bitkiden ayıran makineler ile de hasat yapılır. Hasattan sonra yumrular ıslak ise gölgede kurutulur. Hasta, çürük, berelenmi ve kabu u soyulmu olanları ayıklanır. Sonra iri, orta ve küçük boy olmak üzere sınıflandırılarak file çuvallara doldurulur. EKER PANCARI nsan beslenmesinde önemli bir enerji kayna ı olan eker de erli bir gıda maddesi olup, dünyada esas olarak iki bitkiden elde edilmektedir. Bu 85 bitkilerden dünya eker üretiminde ilk sırayı eker kamı ı alırken, eker pancarı ikinci sırada yer almaktadır. Ancak eker kamı ının dünyanın her yerinde yeti tirilememesi ve eker pancarının eker üretimi yanında, artıklarından da hayvan yemi, ispirto üretimi gibi alanlarda yararlanılması göz önüne alındı ında haklı olarak gün geçtikçe eker pancarı ekim alanları geni lemektedir (Çimrin, 2001). eker pancarı çapa bitkisi oldu undan kendinden sonra gelen bitkiye iyi i lenmi yabancı otsuz bir tarla bırakır. Burada ekilen bir kültür bitkisinin veriminde %317 arasında bir verim artı ı oldu u belirlenmi tir (Kolsarıcı, 2009). Yeti tiricili i Tarla Hazırlı ı: Tarla hazırlı ında ilk i lem, ön bitki hasadı sonrası bitki artıklarının topra a gömülmesini sa layan anız bozma sürümüdür. Bu sürümden sa lıklı bir sonuç alınabilmesi, tav dedi imiz toprak rutubetinin sürüme olanak sa layacak seviyede olmasına ba lıdır. Bu konuda en pratik ölçü, pullu un devirdi i topra ın kalıp eklinde de il, devrildi i anda da ılabilen yapıda olmasıdır. Anız bozma sürümü, topra ın derinliklerine su ve havanın ula ımını sa lamaktadır. Ekim: lkbaharda, tarlada çıkması muhtemel otlar için seçilen yabancı ot ilacı atılır. Bundan sonra tırmık veya kombikürüm çekilir. Ertesi günde merdane çekilir. Böylece toprak ekme hazırlanmı olur. Ekimden önce mibzerin gerekli ayar ve bakımları yapılır. Mibzerin sandıkları doldurulur yol halinden ekim haline geçilerek ekime ba lanır. Ekimde u iki hususa mutlaka çok dikkat etmek gerekir. 1. Ekim düz bir çizgi halinde yapılmalıdır. 2. Mibzeri çeken traktörün hızı saatte 4 km. yi geçmemelidir. Ekim sıralarının düzgün olması çapa ve hasat dönemlerinde makine kullanımını mümkün kılar. Yeterli süratle yapılan ekimde ise sıra üzerinde istenilen aralıklarda bitki çıkı ı garanti edilmi olur. Çapa ve Tekleme: eker pancarı ba langıç geli mesi çok yava seyreden bir bitkidir. Toprakta kabuk ba lama, yabancı ot gibi olumsuzluklardan çok etkilenir. Bu nedenlerle bu dönemde pancarın en az iki kere çapalanması gerekmektedir. Çapaya kadar a ır seyreden pancarın geli mesi çapadan sonra 15-20 gün de tarlayı kapatacak hale gelir. eker pancarında sıra üzeri seyreltmede verime etki eden i lemlerden birisidir. Seyreltmenin yapılması esnasında sıra üzeri mesafesi 20-25 cm’den az olmamalıdır. Seyreltme i lemi, eker pancarının 4-6 yapraklı oldu u dönemde geciktirilmeden yapılmalıdır. Seyreltme sonucu bir dekar pancar tarlasında 7-9 bin adet bitki kalmalıdır. 86 Sulama: eker pancarı, ekiminden hasat dönemine kadar belirli aralık ve miktarda suya ihtiyaç duymaktadır. Pancarın sulama dönemleri çıkı , geli me ve mevsim sonu sulaması olmak üzere üç dönemdir. Geli me sulaması genellikle haziran sonu ile eylül ortalarına kadar yapılmaktadır. Ö le sıca ından solan yapraklarda ak amüstü solgunluk devam ediyorsa hemen sulamaya ba lanması gerekir. Sulama sayısı bitkileri geli meye ba lı olarak 4-6 civarında olmalıdır. Salma, ya murlama ve damla sulama metotlarıyla sulama yapılmaktadır. Damla sulama en geli mi ve tercih edilenidir. eker pancarında a ırı ve yetersiz sulamadan kaçınmalıdır. A ırı sulama kaynak israfı yanında kök çürüklü ü ve bazı hastalıklara neden olmaktadır. Yetersiz sulamada, bitki, geli imini yeterince tamamlayamadı ından önemli verim kayıplarına neden olmaktadır. Yeraltı suları, tahlil ettirilip sulamaya uygun oldu u ö renilmeden pancar sulamada kullanılmamalıdır. Hasat: Ülkemizde pancar ekiminin ba lamasından günümüze gelinceye kadar a amalar kaydeden pancar hasat i lemleri, günümüzde modem makinelerle yapılmaktadır. Pancar hasadı, sökme beli, bir iki veya üç sırayı yalnızca söken sökme düzenleri, pancarın ba kesimin yapıp yalnızca söken makineler ve ba kesimi yapıp söken, depolayıp yükleme yapan makinelerle yapılmaktadır. Tüm hasat i lemlerini bir arada yapan hasat makineleri orta ve küçük aile i letmelerinde i çilik maliyetlerini en aza indirmekte ve hasat i lemlerini kısa sürede en az bir masrafla tamamlatmaktadırlar. KAYNAKLAR Çimrin, KM., 2001. Gübrelemenin eker Pancarının N, P, K çeri i ve Alımına Etkisi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Bilimleri Dergisi (J. Agric. Sci.), 11(1):5-10 Eryi it, T., 2011. I dır linin Kalkınmasında Endüstri Bitkileri Tarımının Önemi ve Geli tirilmesi çin Bazı Öneriler. YYÜ TAR B L DERG (YYU J AGR SCI) 2011.21(1):73-81 Kolsarıcı, Ö., 2009. Tarla Bitkileri. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları, Yayın No: 1596, Ders Kitabı: 521. Tunçtürk M, Tunçtürk R, Yıldırım B, Eryi it T (2004). De i ik Azot Dozları ve Sıra Üzeri Mesafelerinin Patateste (Solanum tuberosum L.) Verim ve Kalite Üzerine Etkileri Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Bilimleri Dergisi (J. Agric. Sci.), 2004, 14(2): 95-104 87 ORGAN K YEM B TK LER YET T RME Dr. Mahmut KAPLAN ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER mahmutkaplan5@hotmail.com ÖZET: Yem bitkileri; ot obur çiftlik hayvanlarının ya amlarını sürdürebilmeleri ve istenen ürünleri verebilmeleri için bünyelerine almak zorunda oldukları besin maddelerini yapılarında bulunduran ve belirli sınırlar içinde yedirildiklerinde hayvan sa lı ına ve hayvansal ürünlere zararlı olmayan, do ada kendili inden yeti en veya kültürü yapılan bitkilere denir. Yem bitkileri; çayır mera ve tarla gibi çe itli alanlarda yeti mektedir. Ancak Ülkemizde yem bitkisi denildi inde yem üretmek amacıyla yalnızca tarla ko ullarında kültürü yapılan bitkiler anla ılmaktadır ( Soya ve ark, 1997). 1. YEM B TK LER N N ÖNEM Tarla tarımı içerisinde vazgeçilmeyen yem bitkileri, insano lu için hem do rudan üretim, hem hayvansal üretimde kullanımı, hem toprakların korunması ve toprak verimlili ini artırması, hem de kullanılamayan tarım arazilerinin de erlendirilmesi gibi çok önemli yararları bulunmaktadır. 1. Hayvansal Üretim Açısından Yem Bitkilerinin Önemi Ülkemiz hayvancılık yönünden büyük bir potansiyele sahip olmakla birlikte, arzu edilen hayvansal üretim gerçekle tirilememektedir. Sorun yeti tiricilik yönünden ele alındı ında, hayvanların yetersiz beslendi i dikkati çekmektedir. Hayvancılık sektörünün yem ihtiyacını kar ılayabilmek için yem bitkileri yeti tiricili ine mutlak suretle yer verilmelidir (Sa lamtimur ve ark. 1995). Yem bitkileri hayvan beslenmesinde en kaliteli ve en ucuz yem kaynaklarıdır (Avcıo lu ve ark, 2009). Yemler içerisindeki oran ve sindirilme derecelerine göre kaba yem ve kesif yem olarak ikiye ayrılır. Kaba yem kaynaklarımız yem bitkileri tarımı, çayır meralar ve hasat artıklarından olu maktadır. Kesif yem kaynaklarımız ise enerjice zengin tahıl taneleri, proteince zengin ya sanayi ürünleri, kombine yem kayna ı olan bakla il yem bitkileri taneleridir. 2. Toprak Verimlili i Açısından Yem Bitkilerinin Önemi Yem bitkileri farklı toprak katmanlarında yayılan yüksek orandaki kök kalıntıları ve sap artıkları ile topra ın fiziksel ve kimyasal özellikleri üzerinde olumlu katkılarda bulunurlar. Bitki artıkları topra ı organik 88 madde ve kimi bitki besin elementleri bakımından zenginle tirmekte ve topra a kırıntılı bir yapı kazandırmaktadır (Mohering ve Rowls, 1970). Bu bitkilerin tarımda fiziksel yönden daha uygun toprak yapısının olu turulması, kimyasal yönden de artıklardaki bir kısım elementin alınabilir forma dönü mesi ve toprakta alınamaz bulunan elementlerin alımının kolayla tırılması tarım topra ını daha verimli kılmaktadır (Avcıo lu ve ark, 2009). Baklagillerin köklerinde bulunan Rhizobium bakterileri sayesinde havanın serbest azotunu bitkilerin yararlanabilece i forma dönü türerek topra a ba lamaktadırlar (Halitligil ve ark., 2003). Bu yolla topra a ba lanan azot miktarının bir sonraki bitkinin azot ihtiyacının % 50-75’ini kar ılayacak seviyede oldu u açıklanmaktadır (Wittver, 1977). Biyolojik azot fiksasyonu ile topra a yıllık 139-170 milyon ton saf azot (N) ba lanmakta (Halitligil ve ark., 2002), bu miktar ticari olarak üretilen (65 milyon ton) azotun iki katına denk gelmektedir. Yonca 10-12 kg/da, fi 5-8 kg/da, bezelye 3-5 kg/da, börülce 5-7 kg/da ve çayır üçgülü 6-10 kg/da topra a azot ba lamaktadır. Bakla il yem bitkileri derinlere inen kökleri sayesinde buralarda bulunan besin maddelerinden yararlanmakta, topra ı gev etmekte, topra ın havalanmasını sa laması yanında fiziksel özelliklerini iyile tirmektedir. Sık ve gür toprak üstü aksamı ile gölge tavı olu turur ve mikro organizma etkinli ini artırır. Birçok bu daygil ve bakla il yem bitkileri di er kültür bitkilerinin yeti mesinin zor oldu u tuzlu, alkali, asitli ve verimsiz topraklarda yeti mekte ve bu toprakların ıslahında önemli rol oynamaktadırlar. 3. Yem Bitkilerinin Ye il Gübre Olarak Önemi Toprakların ihtiyacı olan organik maddeyi sa lamak amacıyla yem bitkileri genellikle çiçeklenme döneminde sürülerek toprak altına gömülmesi i lemi ye il gübreleme olarak tanımlanır. Bu amaçla ço unlukla bakla iller olmak üzere çok çe itli bitkiler yeti tirilir (Avcıo lu ve ark., 2009). Ye il gübreleme topra ı organik maddece zenginle tirmek, topra ın yapısını düzenlemek, topra ı azotça zenginle tirmek, bitki besin maddelerini yarayı lı hale getirmek, toprak ve su kaybını önlemek amacıyla uygulanır. Ye il gübre yem bitkileri ılıman bölgelerde sonbaharda ekilip, ilk baharda ana ürün ekiminden 2-3 hafta önce bitkinin çiçeklenme evresinde sürülerek gömülmesi önerilir (Henson, 1955). Ot ihtiyacı fazla olan yörelerde ye il gübre bitkisi ot için biçilir, arta kalan anız topra a karı tırılarak parçalanması sa lanır (Açıkgöz, 2001). 89 4. Yem Bitkilerinin Toprak Koruma Açısından Önemi Yem bitkileri topra ı kaplama alanlarının yüksekli i, iyi bir çim kapa ı olu turmaları, ço unlu unun çok yıllık olması ve yılın uzun bir döneminde geli me göstermeleri, topra ın agregatla masını arttıran organik madde içeri ini yükseltmeleri, ortamın süzekli ini artırarak yüzey akı ını azaltıp daha fazla suyun toprakta tutunmasını sa layarak ve ya mur damlalarının dü ü hızını keserek di er bitkilere oranla topra ın erozyonla a ındırılmasını azaltmaktadır (Avcıo lu ve ark, 2009). 2. BÖLGEDE YET T R LEN BAZI YEM B TK LER N N TARIMI S LAJLIK MISIR Mısır Dünyada ekim alanı bakımından bu day ve çeltikten sonra üçüncü sırada yer alan bir tahıldır. Mısır, birim alandan elde edilen hasıl miktarı fazla olması yönü ile silaj yapımına uygun bir bitkidir. Erken dönemde hayvan beslemede do rudan ye il hasıl olarak kullanılabildi i gibi, süt olum döneminde hasat edilen mısır silaj yapılarak kullanılmaktadır. Yeti tiricili i Çe it Seçimi: Tarımı yapılacak silajlık mısırda; bölgeye uygun olup olmadı ı, çe idin bitkisel özellikleri (su iste i, sıcaklık iste i, hastalıklara dayanıklılı ı, olgunla ma süresi), ekim sıklı ı, ekim zamanı ve tohum miktarı bilinmelidir. Toprak Hazırlı ı: 1. Ürün olarak ekilecekse; Sonbaharda topra a dekara 2 ton iyi yanmı hayvan gübresi atılarak pullukla karı tırılır. lkbaharda kültivatörle yüzlek i leme yapılıp taban çekilir. Bir bakla il yem bitkisi veya karı ım ekim yapılarak ekim tarihinde biçilerek topra a karı tırılır veya ot olarak alınır. Pulluk derin sürüm daha sonra kültivatör veya diskaro i leme yapılır. 2. Ürün olarak ekilecekse; Önceki ürünün artıkları temizlenip arazi ya yüzlek olara i lenir veya anıza ekim yapan mibzerle ekim yapılır. Ekim Zamanı ve ekli: Bu bölge için Nisan 15 inden sonra ekim yapılmalıdır. Mibzerle ekim sıra arası 60-70 cm, sıra üzeri 12-20 cm olacak ekilde yapılmalıdır. Tohumluk miktarı 2-4 kg/da arası de i mektedir. Çapalama: lk çapa bitkiler 15-20 cm boylandı ında seyreltme ile beraber, kinci çapa bitkiler 40-60 cm boylandı ında bo az doldurma ile birlikte yapılmalıdır. 90 Sulama: Bölge artlarına göre 3-8 defa sulama yapılır. lk sulama ya seyreltmede yada bitkiler 40-60 cm boylandı ında yapılmalıdır. Suya en hassas oldu u dönem tepe püskülü çıkarmadan bir hafta öncesi ile çiçeklenme dönemi ve süt olum dönemidir. Hasat: Silajlık mısır için; süt olum-hamur olum döneminde yapılmalıdır. YONCA yi besleme özelli i, yüksek verim vermesi, adaptasyon yetene inin yüksek olması, uzun ömürlü olması bir vejetasyon döneminde çok defa biçilebilir olması, besin de erinin yüksek olması ve kendinden sonraki bitkiye temiz ve azotça zengin bir toprak bırakmasından dolayı çok de erli, bir yem bitkisidir. Yeti tiricili i klim ve Toprak stekleri: En iyi geli mesini tınlı, kumu çok olmayan, yeterince kireç ihtiva eden topraklarda yapar. Yonca asitli topraklarda yeti mez. Yonca tarlasına Kireçleme yapılmalıdır. Toprak derin yapılı olmalıdır. Su göllenmesinin olmamasına dikkat edilmelidir. Yonca tuzlu topraklara orta derecede dayanıklıdır. Çe it Seçimi: Ekilecek tohum bölgenin iklim ko ullarına uygun olmalı ve küsküt tohumlarından arındırılmı olmalıdır. Tohum Yata ının Hazırlanı ı: lkbaharda ekilecekse, sonbaharda derin bir sürüm ve ilkbaharda yüzeysel bir sürüm yapılmalıdır. Topra ın üst tabakası iyice ufalanmı , düzeltilmi ve bastırılmı olmalıdır. A ır topraklara çiftlik gübresi uygulanmalıdır. Ekim ekli: Mibzerle sıraya ekim yapılmalıdır. Sıra arsı mesafe 14-20 cm olmalıdır. Ekim Zamanı: Kı lık ekimde devamlı so uklardan 6 hafta ve ilkbaharda ekilecekse devamlı kuraklıktan 4 hafta önce ekimi yapılmalıdır. Tohumluk Miktarı: 1-1.5 kg/da olmalıdır. Ekim Derinli i: A ır topraklarda 1.5-2 cm, hafif topraklarda 2.5-3.5 cm olmalıdır. Yonca ekimi yapılırken koruyucu bitki ile karı ık ekim yapılarak yoncaların çıkı ını kolayla tırılmı olur ve ilk yıldaki verim kaybı giderilmi olur. E er araziye daha önce yonca ekilmemi se a ılama yapılmalıdır. Sulama: Su ihtiyacı olan bitkilerde yapraklar koyu-mavimsi renk alır, yapraklar hafifçe pörsür ve alttakiler sararmaya ba lar. Yoncada ot hasadından birkaç gün önce bir defa ve ot hasadından 1 hafta sonra ba lamak üzere her biçimde en az iki defa sulama yapmak gerekir. Temmuz A ustos aylarında haftada bir sulama yapılmalıdır. 91 Hasat: Biçim Zamanı: Birinci biçim tomurcuklanma ba langıcı, di er biçimler çiçeklenme ba langıcı yapılmalıdır. Biçim Yüksekli i: En az 5 cm olmalıdır. Sonbahar Biçimi: Son donlardan hemen önce (Eylül sonu-Ekim ba ı);10 cm anız yüksekli i olmalıdır. F LER Fi ler; gerek yalın gerekse bu daygil yem bitkileri ile karı ım yeti tirilebilen, besleme de eri yüksek olan, mera bitkisi olarak kullanılabilen, ye il gübre olarak de erlendirilebilen ve kendinden sonraki bitkilere temiz ve besin maddesince zengin bir toprak bırakmalarından dolayı de erli yem bitkileridirler. Önemli fi türleri; Adi Fi , Tüylü Fi , Macar Fi i ve Burçak’tır. Fi türlerinden Macar fi i so u a dayanıklıdır, di erleri ise dayanıksızdır. Bu yüzden Macar fi i bölgemizde Eylül-Ekim aylarında ekimi yapılırken, di er türlerin ekimi ise Mart ayında yapılmaktadır. Toprak Hazırlı ı ve Ekim Zamanı: Sonbaharda ekim yapılacaksa: derin bir sürüm yapılmalı ve kültivatör veya diskaro ile yüzlek i leme yapılmalı lkbaharda ekim yapılacaksa: sonbaharda derin bir sürüm yapılmalı ve ilkbaharda da toprak hafif bir ekilde kabartılmalıdır. Ekim: Adi fi tohumları iri oldu u için mibzerle ekimleri çok kolaydır. Çiftçide bol bulunan hububat mibzeri ile de ekimi yapılabilir. Ancak tahıllarla karı ık yapılacak ekimlerde tohumları karı tırarak ekim yapmak zordur. Ekim derinli i; a ır topraklarda: 3-4 cm, hafif topraklarda ise, 67 cm arasında derinlik olmalıdır. Hasat: Fi de ot için en uygun hasat devresi: bitkilerdeki bütün baklaların yarısının doldu u veya en alttaki baklaların tamamen doldu u devredir. Tohum için: alttaki baklaların kahverengi renk alıp açılmaya hazır oldukları devrede (baklaların 1/3 veya 2/3’ünün olgunla tı ı devre) tohum için hasat yapılmalıdır. Karı ım Ekim: Hayvanlar için dengeli ve kaliteli kaba yem kayna ı olu turmak, arazinin daha etkili kullanılması, verimin arttırılması ve topra ın korunması amacıyla bu daygil ve baklagiller de i ik oranlarda karı ım halinde yeti tirilmektedir. 92 KAYNAKLAR Avcıo lu ve ark, 2009 Yem Bitkileri. Cilt I. Tarım Ve Köyi leri Bakanlı ı Yayınları Syf: 17-20. zmir. Henson, PR and Schoth, HU., 1955. Vetch culture and Uses. USDA Farm. Bull. No:1740. Halitligil, MB., Antep, SA., Akın, H., Önertoy, H., Kı lalı, H ve Hirin, C., 2002. toprak verimlili i ve bitki besleme ara tırmalarında kullanılan izotop ve radyasyon teknikleri. TAEK-ANTHAM Nükleer Tarım Radyoizotop Uygulama Bölümü, Seminer Notları, s,31. Halitligil, MB., Arkovan, H ., Kı lalı, H., Serin, Y., Tan, M., 2003. Bazı Bakla il – Bu daygil Karı ımlarında Simbiyotik Azot Fiksasyonu, Transferi ile Verim ve Bazı Özellikleri Arasındaki li kilerin 15n Tekni i ile Belirlenmesi. VIII. Ulusal Nükleer Bilimleri ve Teknolojileri Kongresi 15-17 Ekim 2003, Erciyes Üniversitesi, Kayseri 15-17 Ekim 2003. Mohering, DM and I.W. Rowls, 1970. Detrimental Effects of Weather Logging. Journal of Foresty, 68, 166-167. Sa lamtimur, T., Tansı, V., Baytekin, H. 1995. Yem Bitkileri Yeti tirme. Ç:Ü: Ziraat Fakültesi, Ders Kitabı, No: 74, Adana. Soya,H., Avcıo lu, R., Geren, H., 1997. Yem Bitkileri. Hasat Yayıncılık, stanbul. Wittver, SH., 1977. Agricultural productivity and Biological Nitrogen Fixation an International View. Genetic Engineering for Nitrogen fixasion. Basic Life science Volume 5 edit Alexander Holaender, New York london 515-529. 93 ORGAN K ÇAYIR MERA DARES Dr. Mahmut KAPLAN ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER mahmutkaplan5@hotmail.com ÖZET: 1960-1980 yılları arasında konvensiyonel tarımda, gübre, herbisit kullanma ve bakım vs. ko ulları yerine getirilerek, yüksek verimler elde edilmesine kar ın, bir çok tür ve çe itler mera alanlarında kaybolmu veya floristik kompizosyon dejenere olmu tur. Bu alanlarda, kaybolan tür ve çe itlerin tekrar kazanılması, öyle tahmin edildi i gibi kolay olmamaktadır. Çayır-Meralarda organik (ekolojik) tarım uygulanması ile, bir çok tür ve çe idin zaman almasına kar ın geri gelece i ve tekrar güzel bir vejetasyon olu turaca ı saptanmı tır (Okuyucu ve Okuyucu, 2006). Çayır-mera alanlarında organik tarım uygulanarak, et ve süt hayvancılı ı yapıldı ında, hayvanların ürün artı ı muhafaza edildi i gibi, meraların floristik kompozisyonu da iyile mektedir. Bu nedenle son yıllarda orta Avrupa’da çayır-meralarda organik uygulama çok yaygınla mı olup, ülkeler arasında çok ciddi projeler yapılmaktadır (Isselstein ve ark., 2003, Briemle, 2000). Hayvan beslenmesi, hayvan sa lı ı, erozyon kontrolü, toprak ıslahı, çim alanları kurulmasında çok büyük rol oynayan çayır-meralarımız; daha çok verim alma u runa; mineral gübrelerle gübrelenmi , yabancı bitkilere kar ı çe itli kimyasal maddeler kullanılmı tır. Bunun sonucunda, çevre kirlenmi , insan ve hayvan sa lıklarında çe itli komplikasyonlar saptanmı tır. Çayır-mera alanlarında veya tarla tarımı içinde, kimi yem bitkilerinin organik olarak yeti tirilmesi sonucu; Gübre, sava ım unsurları v.b. girdiler en aza inecek, topra ın organik yapısı arzulanır biçimde düzelecek, elde edilecek bitkisel ve hayvansal ürünlerin maliyeti dü ecek, daha sa lıklı ve kaliteli ürünler elde edilecektir. Bu ba lamda, çayır-mera yem kaynakları ile hayvan besleme ayrılmaz bir bütün olu turmaktadır (Okuyucu ve Okuyucu, 2006). ÜLKEM Z VE BÖLGEM ZDEK ÇAYIR MERALARIN SORUNLARI Erozyon: Topra ın üst tabakasının su ve rüzgarla ta ınmasıdır. Türkiye erozyonun en yo un olarak görüldü ü ülkelerin ba ında yer almaktadır. Erozyonun bu denli iddetli olmasının en önemli nedeni do al bitki örtüsünün tahrip edilmesidir. 94 A ırı ve Zamansız Otlatma: Mera alanlarında bulunan bitkilerin hayatlarını normal bir ekilde sürdürebilmelerini engelleyecek tarzda yapılan otlatmaya a ırı ve zamansız otlatma denir. Bitkiler ilkbaharda fotosentez yapacak olgunlu a gelinceye kadar yedek besin maddelerini kullanırlar. Fotosentetik organların olu masıyla, yedek besin maddesi kullanımı azalır ve bitkiler normal ekilde hayatlarını sürdürmeye ba lar. A ırı ve zamansız otlatmayla birlikte, erken ilkbahar döneminde geli melerini normal düzeyde sürdüremezler. Bitkilerin toprak üstü organlarının geli mesi engellenir ve kök sisteminin geli mesi çok zayıflar. A ırı ve zamansız otlatma ile gittikçe zayıflayan bitkiler zamanla olumsuz çevre artlarına dayanıksız duruma gelir. Bu durum sürekli olarak devam etti inde, mera alanlarında hayvanların öncelikli olarak tercih etti i lezzetli-azalan bitkiler ortamdan çekilerek yerlerini lezzetsiz-ço alıcı ve olumsuz artlara daha dayanıklı bitkiler alır. A ırı ve zamansız otlatmanın yine devam etmesiyle ortamdan lezzetsiz olarak adlandırılan ço alıcı bitki grupları da ya amlarını devam ettiremez ve ortamda hayvanların tercih etmedi i lezzetsiz, dikenli, zehirli ve besleyici de eri olamayan bitkiler ço alma gösterir (Anonim, 2010). Tarla Açmaları: 1950 yılından 2008 yılına gelindi inde i lenen arazi miktarlarında 8.5 mil. ha artı görülmü tür (Anonim, 2009). 1950’li yıllarda Marshall yardımı ile ülkemize traktörün girmesiyle mera alanlarında yo un bir tahribat ortaya çıkmı ve sürülerek tarım arazilerine dönü türülmü tür. Çayır Mera Islahı Çayır ve mera ıslahı; mera alanlarını verimli kılmak ve hayvanların üretilen yemlerden maksimum düzeyde yararlanmasını sa lamak amacıyla, kurulması gereken tesisler ve alınması gerekli önlemler olarak tanımlanmaktadır. Genel olarak çayır mera ıslahı kültürel ve yönetim uygulamaları olmak üzere iki bölümde incelenebilir. Kültürel tedbirler; gübreleme yabancı otlarla mücadele, taban suyunun ayarlanması, erozyon kontrolü, çitleme ve mera yollarının yapımı do al ve suni tohumlama vb. birçok konuları kapsamaktadır. Yönetim uygulamaları ise yönetim ilkelerine uyulması ve uygun otlatma sistemlerinin seçimi gibi konuları içermektedir (Altın ve ark, 2005). Kültürel Uygulamalar Gübreleme: Organik tarım ilklerine uygun gübreler uygulanmalı veya hayvan dı kı ve idrarları ile yapılmalıdır. Çayır Meralarda Yabancı Ot Mücadelesi: Çok iyi bir mera vejetasyonunda yabancı ot bulunmaması gerekirken, iyi bir mera 95 vejetasyonunda normal olarak %5 dolayında yabancı ot popülasyonuna izin verilmektedir. Çayır mera alanlarında buluna bir bitkinin yabancı ot olabilmesi için; hayvan sa lı ına zararlı olması, Hayvansal ürünün kalitesini olumsuz etkilemesi, Çayır merada üretilen otun iyi bir ekilde de erlendirilmesini engellemesi gerekir (Anonim, 2010). Çayır meralardaki yabancı otlarla mekanik veya biyolojik mücadele yapılmalıdır (Anonim, 2008). Otlamayı Düzenleyici Yapılar: Meralarda otlamayı düzenleyici yapılar, do rudan mera ıslahı ile ilgili olmayıp, bu kaynaklardan yaralanmayı ve hayvanların sevk ve idaresini kolayla tıran sistemlerdir. Bu yapılar merada yem verimi üzerinde do rudan etki yapmazlar, ancak hayvanların meradan daha iyi yaralanmalarını sa layarak et ve süt verimlerinin artmasına yardımcı olmaktadır. Meralarda su, tuz ve ilave yemlerin kullanılması: Hayvan gruplarına göre ihtiyaç duydukları su ve tuz miktarları farklılık göstermektedir. Otlayan atlarda günlük su ihtiyacı 40-50 lt, sı ırlarda 24-40 lt, koyunlarda ise 1-4 lt’dir. Ye il yemin yo un oldu u dönemlerde keçilerin aylık tuz ihtiyacı 100-500 g, sı ırların ise 500-3000 g arasında de i mektedir. Erken ilkbahar ve yaz aylarında meradaki otlayan hayvanların yem ihtiyacını kar ılamak için kesif yemler verilebilir. Gölgelikler: Otlatma mevsimi süresince günün güne li ve sıcak saatlerinde hayvanların otlamaya ara vererek dinlenmeye ve gevi getirmeye ihtiyaçları vardır. Hayvanların bu ihtiyaçlarını kar ılamak amacıyla meranın belirli bölgelerine a aç dikilerek veya sundurma eklinde gölgelikler yapılabilir. Gölgelik alanlar genel olarak hayvanların çok yo un olarak bulundu u ve a ırı bir ekilde çi nenen alanlar oldu undan meranın en verimsiz oldu u yerlerde planlanmalıdır. Ka ınma araçları: Merada otlayan hayvanların fizyolojik olarak veya sinek, arı vb. hayvanların etkisiyle ortaya çıkan ka ınma ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçları kar ılanmayan hayvanlarda verim kapasitesi dü mekte ve di er hayvanların da rahatsız edilmesine yol açmaktadır. 1.5-2 m boyunda kalın ve topra a tespit edilen kazıklarla hayvanların ihtiyaçları kolaylıkla kar ılanmaktadır. Mera çitleri: Mera alanlarının yönetim ilkelerine uygun olarak kullanılması ve üniform bir ekilde otlatılması için çitlerle çevrilmesi gereklidir. Bu amaç için de i ik çit sistemleri vardır. Örne in; tel kafes çitler, yatık çitler, kazık çitler, canlı çitler, elektrik çitler vb. eklinde de i ik alternatifler bulunmaktadır. 96 Mera yolları: Hayvanların mera alanlarında gidi -geli lerini kontrol altına alma ve mera alanlarının tahrip edilmesini önlemek amacıyla yolların düzenlenmesi gereklidir. Mera kapıları: Etrafı çitlerle çevrilmi meralara hayvanların, insanların ve araçların rahat bir ekilde girip çıkmalarını sa layan ve de i ik malzemelerden yapılan kapılardır. Hayvan barınakları: Merada otlayan hayvanları olumsuz hava artlarından korumak amacıyla mera üzerinde barınaklar yapılabilir. Bu barınaklarda çobanın kalabilece i bir yer, yem depoları, hasta hayvanların bakımı gibi ortamlar olu turulabilir. Ancak bu yapıların etrafında a ırı çi nenme ve gezmeden dolayı mera vejetasyonu tahrip olabilir. Bu tür yapıları yapmak için çok iyi bir etüt yapılarak yer belirlemesi yapılmalıdır (Andiç ve Çomaklı, 1999). Yönetim Uygulamaları Mera yönetimi: otlatma yönetimi, iklim ve toprak artlarına ba lı olarak do al kaynaklara zarar vermeksizin bir meradan uzun süre, en fazla hayvansal ürün sa lanmasıdır. Ülkemiz mera alanlarından uzun yıllardır, hiçbir kural ve yönteme ba lı kalınmadan bir yararlanma ekli uygulanmı tır. Bu uygulama sonucunda, mera alanları verimliliklerini büyük orada kaybetmi lerdir. Mera yönetimi, mera alanlarının sürdürülebilirli inin sa lanması bakımından mutlak olarak yerine getirilmesi gereken temek kurallar içermektedir. Mera yönetimin tüm dünyada genel kabul görmü ve uygulanan dört temel kuralı vardır. 1. Otlatma Zamanı: Mera alanlarının verimlili i ve süreklili i göz önüne alındı ında, otlatma i lemlerinin belirli bir süreci kapsayan otlatma mevsimi içinde yapılması gerekmektedir. Otlatma mevsimi denildi inde, bitkilerin otlatma olgunlu una geldi i tarih ile otlatmanın sona ermesi gereken tarih arasındaki süre anla ılır. Örne in: ç Anadolu bölgesinde otlatma zamanı genel olarak 1 Mayıs tarihinde ba layıp, 30 Ekim’de sona ermektedir. Otlatma zamanı içinde bitkilerin geli imiyle ilgili olarak ilkbahar kritik dönem, yaz kritik dönemi ve sonbahar kritik dönemlerine dikkat edilmelidir. Bu dönemlerde otlatma yapılmaması, meranın gelece i bakımından çok önemlidir. Otlatma olgunlu u ise, bitkilerin otlatıldı ında büyüme ve geli melerinin olumsuz olarak etkilenmedi i bir yükseklik olarak kabul edilmektedir. Pratikte bu de er, uzun boylu bitkiler 20-25 cm, orta boylu bitkiler 10-15 cm ve kısa boylu bitkiler için 7.5-10 cm olarak kabul edilmektedir. 2. Otlatma Kapasitesi: Her bir meranın üretti i ot miktarına ba lı olarak, belirli bir otlatma kapasitesi vardır. Otlatma kapasitesi, belirli bir 97 mera alanında uzun yıllar aynı periyotlarda vejetasyon, toprak ve di er kaynaklara zarar vermeden otlatılacak maksimum hayvan sayısı olarak tanımlanabilir. Di er bir ifadeyle otlatma kapasitesi, meranın üretti i ot miktarı ile hayvan sayısı arasında bir dengenin kurulmasıdır. Otlatma kapasitesi belirlenirken temel amaç; vejetasyondaki yem bitkilerinin verimlili ini ve süreklili ini sa lamaktır. 3. Üniform Otlatma: Bu sitem, meranın her tarafının homojen bir ekilde otlatılması esasına dayanır. Çayır ve meralardan uzun yıllar verimlili i azaltmadan yararlanabilmek için, bu alanların otlatma kapasitelerine dikkat edilerek otlatılmaları gerekir. Herhangi bir merada otlatma kapasitesi ve otlatma mevsimi dikkate alınarak serbest bir otlatma yapıldı ı takdirde, meranın bazı kısımları az, bazı kısımları ise a ırı ekilde otlatılır. Bu durum, meraların topografik yapısından ve hayvanların özel tercihlerinden kaynaklanmaktadır. Merada hayvanların otlama alı kanlıklarına engel olunmadı ı takdirde, vejetasyonda kısa sürede olumsuz yönde de i imler ortaya çıkar. Bunu önlemek için, hayvanların sevk-idaresi konusunda çobanların e itilmesi gerekir. 4. Yemi En yi de erlendiren Hayvanla Otlatma: Meralarda otlayan hayvanların istekleri ve otlama mekanizmaları arasında farklılıklar vardır. a. Sı ırlar: Bitkileri dillerine dolayıp kopararak otlayan sı ırlar, genellikle 4-5 cm anız bırakırlar. Mera alanlarında farklı özelliklere sahip olan kesimler vardır. Bu kesimler arasında e imi fazla olan yerlere sı ırlar gitmek istemezler. Hayvanların uygun ekilde sevk ve idaresiyle, bu alanlardan yaralanmak mümkündür. b. Koyunlar: Bitkileri di ve dudaklarıyla koparmak suretiyle otlayan koyunlar, 1-3 cm anız bırakırlar. Alçaktan otlamaları nedeniyle bitkilerin karde , bo um ve stolonlarına zarar verirler. Koyunlar, genellikle baklagilleri ve geni yapraklı di er bitkileri severek yerler. Öncelikle bitkilerin en lezzetli kısımları olan yapraklarını ve genç sürgünlerini otlayan bu hayvanlar, kaba yapılı, sert ve dikenli bitkilerin sadece genç sürgünlerini yerler. Koyunlar, merada oldukça hareketli hayvanlardır. Otladıkları alanlarda sürekli gezinmeyi seven koyunlar, sürüler halinde otlarlar. Koyunların, otlatıldı ı alanda koyun sayısı ve otlatma süresi arasında bir denge kurulmalıdır. E er koyunlara bir alanda normalden fazla bir otlama süresi bırakılırsa, vejetasyonun kısa sürede zayıflaması ve elden çıkmasına neden sa lanmı olur. 98 c. Atlar: Otları iki çenelerindeki di leri ile koparmaları nedeniyle koyun ve sı ırlara göre daha derinden otlama özelli ine sahiptirler. Atlar, daha çok bu daygil bitkilerini tercih ederler. Çi neme ile genellikle tek yıllık bitkilerin ölümlerine yol açarlar. Otlarken fazla hareketli olmayan atlar, otladı ı alanları a ır bir ekilde otlayabilir. Gübrelerini aynı yere bırakan bu hayvanlar, daha sonra bu alanları otlamaktan kaçındıklarından dolayı, mera üzerinde bitki adacıklarının meydana gelmesine neden olur. Bu adacıklarda da istenmeyen bitkilerin geli imi için uygun zemin olu turulmu olur. d. Keçiler: Otlama ekilleri koyunlara benzer. Mera üzerinde oldukça hareketli hayvanlardır. Odunumsu bitkilerin genç sürgün ve dallarını severek yerler. Keçiler, meraların kayalık ve çalılık kısımlarını en iyi de erlendiren hayvanlardır. KAYNAKLAR Altın, M., Gökku , A., Koç, A., 2005. Çayır Mera Islahı. T.C. Tarın ve Köyi leri Bakanlı ı Tarımsal Üretim ve Geli tirme Genel Müdürlü ü, Çayır Mera ve yem Bitkileri ve Havza geli tirme daire Ba kanlı ı, Ankara, 468 syf. Andiç, C ve Çomaklı B. 1999. Otlatmayı Düzenleyici Yapı ve Tesisler. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı, Mera Kanunu ve Uygulama El Kitabı, syf:273-282, Ankara. Anonim, 2008. Yem Bitkileri ve Meraya Dayalı Hayvancılık E itimi. Erciyes Üniversitesi yayın No: 160. S.S. Yerköy Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi yayın No: 2, Kayseri. Anonim 2009. TÜ K Tarım statistikleri Özeti, Ankara. Anonim, 2010. Küresel klim De i imine Ba lı Sürdürülebilir Tarım. Cilt I Çiftçi E itimi. Erciyes Üniversitesi Yayın No:177. Erciyes Üniversitesi Seyrani Ziraat Fakültesi Yayın No: 1, Kayseri Köyleri E itim Yardımla ma ve Dayanı ma Derne i Yayın No:1. Kayseri Briemle, G. 2000. Ansprache und Förderung von Extensiv- Grünland. Neue Wegezum Prinzip der Honorierung Ökologischer Leistungen der Landwirtschaft in Baden-Würtenberg-naturschutz und Landschaftsplanung 32. Jg. Nr.6 171-175 Ulmer-Verlag Stuttgart. sselstein,J., Röver,K. ahin,D., Hoffmann,M., 2003 Einfluss der Beweidung mit Fleischrindern auf die Biodiversität von Grassland (2003). Okuyucu, BR., Okuyucu, F., 2006. Çayır-Meralarda Organik Tarım Uygulamaları ve Yararları. Hayvansal Üretim 47(1): 54-61. 99 ORGANIK TARIM VE GDO’LARA BAKI AÇISI Yrd. Doç. Dr. Satı ÇÖÇÜ ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER scocu@erciyes.edu.tr Özet: 1980’li yılların ba ında ba layan GD bitki teknolojisi a ırtıcı bir tempoyla geli mi ve günümüzde GD bitkilerin ekim alanı 148 milyon hektara ula mı tır. Bu çalı mada GD bitkilerin bugünkü durumu, tarım, çevre ve insan sa lı ı üzerine etkileri ile organik tarımın GD bitkilere bakı ı ele alınmı tır. Anahtar Sözcükler: Genetik olarak de i tirilmi organizmalar (GDO), organik tarım 1. Giri Sürekli artan insan nüfusu ve buna ba lı olarak ortaya çıkan beslenme sorunları, bitkisel ve hayvansal üretime duyulan talebi artırmı tır. Bunun yanısıra bilim ve teknoloji alanında yapılan ilerlemeler tarımın da bundan pay almasını sa lamı tır. Hızla ilerleyen biyoteknoloji artık sadece bir ara tırma alanı olmaktan çıkıp sa lıktan beslenmeye giyimden barınmaya kadar gündelik hayatımızın her alanında yer almaktadır. Modern biyoteknoloji en geni kullanım alanını tarımda özellikle bitkisel üretim sektöründe bulmu tur. Biyoteknolojik yöntemlerle canlıların sahip oldu u gen dizilimleri ile oynanarak, mevcut özelliklerinin de i tirilmesi veya canlılara yeni özellikler kazandırılması ile elde edilen organizmalara “genetik olarak de i tirilmi organizmalar”, kısaca “GDO’ lar” denilmektedir (Kaynar 2009). Bu derlemede, GDO’ların dünyadaki durumu, potansiyel yararları, zararları veya riskleri ve organik tarımın bu ürünlere bakı açıları de erlendirilmi tir. 2. Geneti i De i tirilmi Bitkiler ve Dünyadaki Durumu Bitkilerin insan ve hayvan beslenmesinde kullanımı amacıyla iyile tirilmesi çalı malarında iki önemli dönem göze çarpmaktadır. Bunlardan ilki son 60 yılda gerçekle tirilen ve “Ye il Devrim” olarak adlandırılan, geleneksel bitki ıslahı ve ticari gübreler ile di er agronomik tekniklerin geli iminin etkili oldu u dönemdir (Özcan, 2009). Bu 100 dönemde ürünlerin verim ve kalitesinde çok önemli artı lar gözlenmi tir. Ancak, 1950’lerden itibaren tarımsal mekanizasyondaki geli melerle birlikte sürekli yeni tarım arazilerinin açılması, kimyasal gübre kullanımı, hormon kullanımı, tarımsal mücadele ilaçlarının ve sulamanın artan düzeylerde ve bilinçsiz kullanımı, biyolojik çe itlili in yok olmasına, toprakların çorakla masına, yüzey ve yeraltı sularının azalmasına ve kirlenmesine neden olmu , kısacası do al çevre ve insan sa lı ını olumsuz etkilemi tir. Bitkisel üretimde di er önemli bir dönem ise “Biyoteknoloji Devrimi”dir. Geli en biyoteknolojik yöntemler ile verimi ve kalitesi yüksek bitki çe itlerine bir yada birkaç gen, yeni özellikler kazandırmak amacıyla kolayca aktarılabilmektedir. Bu i lem sonucunda bitki çe itlerinin di er özelliklerinde hiçbir de i iklik olmamaktadır. Oysaki klasik bitki ıslahında, hastalık ve zararlılara kar ı dayanıklılık ba ta olmak üzere bitkilerin di er birçok tarımsal özelliklerini iyile tirmede önemli sınırlamalarla kar ıla ılmaktadır. Bunlardan, aralarında melezlemenin yapılabildi i tür sayısının azlı ı, türler arasında yapılan bu melezlemelerde istenen karakterlerle birlikte istenmeyen özelliklerinde birlikte geçi inin önlenememesi; ayrıca bu istenmeyen karakterlerin geri melezleme ıslahıyla elimine edilmesinin çok uzun zaman alması klasik bitki ıslahının önemli sakıncaları arasındadır. Öte yandan, geli en biyoteknolojik yöntemler ile yukarıda bahsedilen sorunlar kolaylıkla a ılmakta, orijinal bitkinin arzu edilen karakterlerini hiç de i tirmeksizin bir veya birden fazla gen, bazı özelliklerini iyile tirmek için bitkilere kolayca aktarılabilmektedir. (Özcan ve Özgen 1996). Özcan 2009’a göre GD bitkiler nesil olarak 3 grupta sınıflandırılabilmektedir. Herbisitlere, böceklere ve çevresel stres ko ullarına dayanıklılık gibi özelliklerinin kazandırıldı ı bitkiler birinci nesil GD ürünler olarak bilinmektedir. Verim ve besleme kalitesinin artırıldı ı bitkiler ise ikinci nesil GD ürünler grubunda yer alırken, insan tedavisinde kullanılan çok pahalı a ı ile ilaçların üretildi i ve biyo-yakıt üretimine daha yatkın GD bitkiler ise üçüncü nesilde yer almaktadır. Günümüzde sadece birinci nesil bitkilerden herbisitlere ve böceklere dayanıklı GD bitkiler dünya genelinde çok yaygın bir üretim alanı bulmu tur. kinci ve üçüncü nesil GD bitkiler ise halen ara tırma ve geli tirme a amasında olup, yakın bir gelecekte bu bitkilerin de ticari anlamda üretilebilece i tahmin edilmektedir. Bitki genetik mühendisli i alanındaki geli meler 1980’li yıllardan itibaren hız kazanmı , ilk GD bitki uzun raf ömürlü domates Flavr Savr 101 adı ile 1996 yılında pazara sunulmu tur. Bunu gen aktarılmı mısır, pamuk, kolza ve patates izlemi tir (Chiter vd, 2000). 1996 yılında dünyada GD bitki ekim alanı 1.7 milyon hektar olarak belirlenmi , 19962010 yılları arasında yakla ık 90 kat artı ile günümüzde 148 milyon ha ula mı tır. GD bitki ekim alanı içerisinde en fazla payı 89.3 milyon ha ile herbisitlere dayanıklı bitkiler alırken bunu 32.3 milyon ha ile hem herbisitlere hem böceklere dayanıklı bitkiler, 26.3 milyon ha ile böceklere dayanıklı bitkiler takip etmektedir. GD bitki üreten 2009 yılında 25 olan ülke sayısı hızla yükselerek günümüzde 29 ülke ile rekor kırmı ve ilk defa GD bitki üreten ilk 10 ülkenin her biri 1 milyon ha alandan daha büyük alanda üretimde bulunmu tur. Yakla ık 4 milyar insan bir ba ka bir ifade ile toplam dünya nüfusunun yarısından fazlası % 59 GD bitki üreten söz konusu 29 ülkede ya amaktadır. En fazla GD bitki üreten ülkeler A.B.D. (66.8 milyon ha), Brezilya (25.4 milyon ha), Arjantin (22.9 milyon ha), Hindistan (9.4 milyon ha), Kanada (8.8 milyon ha), Çin (3.5 milyon ha), Paraguay (2.6 milyon ha), Pakistan (2.4 milyon ha), Güney Afrika (2.2 milyın ha), Uruguay (1.1 milyon ha)’dır. Bunun yanısıra Bolivya, Avustralya, Filipinler, Burkina Faso, Myanmar, spanya, Meksika, Kolombiya, ili, Honduras, Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Mısır, Slovakya, Kostariko, Romanya, sveç ve Almanya’da da GD bitkiler ekim alanı bulmu tur. En fazla GD olarak üretilen bitkiler ise soya (73.3 milyon ha), mısır (46.8 milyon ha), pamuk (21 milyon ha), kolza (7 milyon ha)’dır. Dünya geneline ekimi yapılan soyanın %81’ini, pamu un %64’ünü, mısırın %29’unu, kolzanın %23’ünü GD çe itler olu turmaktadır (James, 2010). 3. Organik Tarım, GD Bitkilerin Olu turdu u Endi eler, Muhtemel Riskler Organik tarım; üretim esnasında kimyasal gübre, ilaçlama, hormon ve katkı maddeleri kullanmadan, her a aması kontrollü ve sertifikalı olarak yapılan tarımsal üretim biçimidir. 18 A ustos 2010 tarih ve 27676 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmı Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına li kin Yönetmeli in 5. maddesinin d bendi “Kısmen veya tamamen GDO’lardan elde edilen, GDO içeren veya GDO’ lardan olu an gıda, yem, gıda katkı maddesi, bitki koruma ürünleri, gübreler, toprak düzenleyiciler, tohumlar, mikroorganizmalar, hayvan sa lı ı için kullanılan ürünler ve hayvanlar organik tarımda kullanılamaz” e bendi “ Gıda ve yem olmayan organik dı ı ürünleri kullanan müte ebbisler, 102 satıcıdan tedarik edilen ürünün GDO’lardan ya da GDO’lar tarafından üretilmi ürünlerden üretilmedi ini bu Yönetmeli in Ek-12’ sinde yer alan Satıcı Beyannamesi ile teyit edilmesini sa lamak zorundadır” ve 10 maddesinin ç bendi “Organik tarımda GDO’lu ço altım materyali kullanılamaz” eklindedir. Bu yönetmelik kapsamında GDO’ların organik tarımda hiçbir ekilde yeri olmadı ı görülmektedir. GDO’lara kar ı organik tarımcılar, çevreci örgütler, tüketici örgütleri, bazı politikacılar, tarımsal üretici örgütleri, küreselle me kar ıtları ve bazı akademisyen grupların olumsuz görü leri bulunurken; üretici firmalar, tarımsal üreticiler, bazı bilimsel kurumlar, uzman kamu kurulu ları ile bazı ülkelerdeki tüketicilerin ise destek verdi i görülmektedir (Kaynar, 2009). GD bitkiler tarımsal üretimi kolayla tırırken, pestisit kullanımında azalma, etkili bir hastalık ve zararlı kontrolü ve verim artı ı sa lamaktadır. Buna kar ın birçok çevre GD bitkiler hakkında önemli endi eler ve riskler dile getirmektedir. GD bitkilerin sa lık, çevre ve tarım üzerine endi e ve muhtemel riskleri u ekilde özetlenebilir (Özcan, 2009). 1. GD bitkilerin tüketime girmesiyle sa lık açısından olu an en önemli endi e alerjik ve toksik (zehir) etkilerinin olabilece i endi esidir. 2. GD bitkilerin olu turdu u di er bir endi e ise antibiyoti e dirençlili i sa layan i aret genleridir. Bu tür antibiyoti e dirençlili i sa layan genlerin kültür bitkilerinden sindirim sistemimizdeki bakterilere geçerek onları da antibiyoti e dirençli hale gelebilece i yönünde endi eler bulunmaktadır. 3. GD bitkilerin olu turdu u çevresel endi elerin ba ında GD de i tirilmi bitkilerden di er kültür çe itleri ile yabanilerine gen kaçı ı ve faydalı böcekler ile hedef dı ı organizmaların zarar görmesidir. 4. Böceklere ve herbisitlere dayanıklı GD bitkilerin yaygın olarak tarımda kullanılmasıyla hedef organizmaların dayanıklılık kazanması riski bulunmaktadır. 5. Ayrıca tohumculuk sektöründe tekel olu umu, pahalı tohum ve terminatör teknolojisi gibi riskler bulunmaktadır. Organik tarım bazında irdelendi inde ise GD bitkilerin üretiminde bir di er önemli sorun ise yabancı döllenen bitkilerde GD bitki çe itlerinden aynı türün normal çe itlerine muhtemel gen kaçı ının önlenememesidir. Bu durumda ekim nöbetinde ve geleneksel bitki üretimi ile organik tarım yapan çiftçilerle GD bitkileri üreten çiftçiler arasında da hukuki problemlerin olabilece i endi esi duyulmaktadır. 103 3. Sonuç GD bitkilerin üretimindeki artı seyrine bakıldı ında bu ürünlerin tüm ya antımızda önemli bir yer tutaca ı görülmektedir. GD bitkiler hakkında devam eden çalı malara ra men elimizde bulunan deneysel bulgular yararları veya zararları konusunda kesin bir yargıya varmanın u an için mümkün olmadı ını dü ündürmektedir. Bu ba lamda toplumların bilinçli tarım, bilinçli gıda tüketimi konularında farkındalı ının artırılması, bu konudaki e itimlere önem verilmesi günümüzde son derece önemlidir. Ayrıca her yeni teknolojide oldu u gibi GD bitki teknolojinin de bazı potansiyel risklerinin olabilece i göz önünde bulundurulmalı, potansiyel risk ve tehlikeler de sorgulanmalı, kısıtlamayan veya yasaklamayan fakat sorumlu ve dikkatli aynı zamanda maliyet /zaman açısından etkin, uygulanabilir ve izlenebilir alt yapı olu turulmalıdır. 4. Kaynaklar Chiter, A., Forbers, MJ. and Blair E.G. 2000. DNA Stability in plant tissues: implications for the possible transfer of genes from genetically modified food. Febs. Lett. 481:164-168. James, C. 2010, Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops:2010, ISAAA Brief 42-2010: Executive Summary (www.isaaa.org). Kaynar, P., 2009. Genetik Olarak De i tirilmi Organizmalar (GDO)’a Genel Bir Bakı . Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi 2009; 66 (4): 177-185 Özcan, S., Özgen M. 1996. Bitki Genetik Mühendisli i. Kükem Dergisi, 1: 69-95. Özcan, S., 2009. Modern Dünyanın Vazgeçilmez Bitkisi Mısır: Geneti i De i tirilmi (Transgenik) Mısırın Tarımsal Üretime Katkısı. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 2(2):01-34. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/08/20100818-4.htm 104 ORGAN K SEBZE ÜRET M Prof. Dr. Halit YET R ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER yetisir1@erciyes.edu.tr ÖZET: Bitkisel ve hayvansal üretimde kullanılan sentetik kimyasalların ekosistem üzerindeki olumsuz eklilerinden dolayı alternatif tarımsal faaliyetlere olan ilgi her geçen gün artmakatdır. Bu alternatif tarımsal üretim kollarından birisi de orgaik tarımdır. Sadece verimlili i amaçlayan ancak kaliteyi ve yapılan i lemlerin çevre üzerindeki etkilerini göz ardı eden uygulamalar do ada telafisi çok zor olan sorunlar olu turmu lardır. Bitkisel üretimde monokültür üretimin, sentetik bitki koruma ajanalarının ve bitki büyümeyi düzenleyicilerin kulanımının artması, topra ın canlı bir ortam oldu unun göz ardı edilmesi ve organik gübrelerin yerine sentetik gübreleirn kullanımının yaygınla ması hem bitkisel üretim hem de bitki koruma alanında önemli sorunlara yol açmı tır. Geleneksel tarımın sebep oldu u sorunlar dünyanın farklı noktalarında farklı olmkla birlikte çevreye kar ı toplumsal bilincin uyanmasına sebep olmu tur. Insan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan ve ço u zaman direkt olarak beslenmede kullanılabilen sebzelerin sa lıklı ve kaliteli bir ekilde yeti tirilmesi önemli hale gelmi tir. Insanların bu taleplerini kar ılamak üzere sürdürlebilir tarım, entegre tarım, iyi tarım uygulamalrı ve organik tarım gibi farklı alternatifler üzerinde çalı malar devam etmektedir. Burada, hatalı uygulamlar sonucunda ekolojik sistemde kaybolan do al dengeyi yeniden kurmayı hedefleyen, ekositeme dost uygulamaları önceleyen organik tarım yöntemi ile sebze üretimi hakkında temel bilgiler sunulacaktır. Organik sebze üretiminde, öncelikle sa lıklı bir topra ın olu ması için münavebe yapılması, mineral gübreler kullanılmaması, ye il ve organik gübrelerin kullanıması ve bitki koruma ajanları olarak biyolojik preperatların veya organik bitki ekstratlarının kullanıması gerekmektedir. E er mümkünse sistemin devamlılı ı ve birbirini desteklemesi için hayvansal ve bitkisel üretimin kapalı bir sistem içerisinde yapılması önerilmektedir. Anahtar kelimeler: Organik tarım, sebzeler, münavebe, ye il gübre 1. G R Dünya üzerinde besin zincirinin sa lıklı bir ekilde devam etmesi için öncelikle bitkisel üretimin sa lıklı bir ekilde çevreye zarar vermeden 105 yapılması gerekmektedir. Heterotrof olan canlıların ya amsal faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan enerji bitkilerin fotosentez aracılı ı fiske etti i güne enerjisinden kar ılanmaktadır. Bu canlılar bitkisel ürürnleri beslenme yolu ile bünyelerine almakta, kendileri için gerekli olan enerji ve bazı yapı ta larını aldıktan sonra kalan kısım do aya bırakılmkatadır. Bu döngü içerisinde herhangi bir yerdeki yı ılma veya azlama do al denge denilen olgunun bozulmasına sebep olmakatdır. nsan ve hayvan beslenmesi için bitkisel üretim zorunlu bir faaliyettir. Bitkisel üretim önceleri polikültür olarak yapılırken, zaman içerisinde bazı sebeplerden dolayı polikültür yerini monokültüre bırakmı ve birim alandan yüksek verimi hedefleyen monokültür yaygınla mı tır. Tek ürün yeti tiricili i; toprak yorgunlu u, hastalık ve zararlıların artması, suyun ve havanın kirlenmesi gibi bazı sorunları breberinde getirmi tir. Organik tarım, hatalı uygulamlar sonucu bozulan dengeyi yeniden kurmaya yönelik, ekositeme dost yöntemleri içermektedir. Organik tarım, sentetik tarımsal ilaçları, hormonları, mineral gübrelerin kullanımını yasaklayan, organik ve ye il gübreleme, münavebe, bitkinin direncini arttırma, topra ı koruma, do al dü manlardan faydalanma ve bu i lemlerin kapalı bir sistem içerisinde olmasını öneren, ürün kalitesini ve miktarını arttırmayı hedefleyen bir üretim eklidir (Aksoy ve Altındi li, 1999). Sebzeler, genellikle tek yıllık, otsu, insan beslenmesinde direkt veya dolaylı olarak kullanılan, çi olarak veya pi rilerek tüketilen bitkiler grubu olarak tanımlanabilir (Günay, 2005). Sebzeler, üretildikleri dönemlere, ekolojik isteklerine ve tüketilen kısımlarna göre farklı ekillerde sınıflanabilmektedirler. nsan beslenmesinde direkt kullanılan ve pi rilmeden de tüketilebilen besinler oldukları için bu ürünlerin sa lıklı ve kaliteli bir ekilde üretilmesi çok önemlidir. Sa lıklı ve sürdürülebilir bir ekilde sebzelerin üretilebilmesi için topra ın yapısının korunması ve geli tirilmesi, koruma amaçlı toprak i lemenin yapılması, topra ın yüzeyini örtücü bitkilerin kullanıması, ekim nöbetinin yapılması, topraktaki eksikliklerin analizler sonucunda tespit edilmesi ve organik gübrelerle giderilmesi, sulamanın, yabancı ot kontrolünün, hastalık ve zararlılarla mücadelenin organik tarım kuralları içerisinde yapılması gerekmektedir. 2. TOPRA IN YAPISININ KORUNMASI Organik sebze üretim sistemlerinde toprak verimlili inin sürdürülebilmesi için bitki besin elementlerini tutan ve depolayan, bitki 106 hastalık ve zararlılarını baskı altına alan, verimli ve biyolojik olarak sa lıklı olan toprakları geli tirmek amaçlanmaktadır. Kısa dönemde verimlilik hedeflenirken, uzun dönemde toprak kalitesini korumak ve sürdürmek için organik madde kaynakalrı özenle seçilmelidir. Topra ın süreklili i ve potansiyel üretimin sa lanması için organik kaynaklı gübrelerin kullanılması önemlidir (Channabasana ve ark., 2008). Bu amaçla, ye il gübreleme, kompost ve ahır gübrelerinin bitkisel üretimde kullanılması gerekmektedir. Organik sebze üretiminde bölgelere göre de i mekle birlikte yıllık 3-10 ton/da organik gübre kullanılmaktadır. Topra ın korunması amacı ile ekim nöbeti çerçevesinde yeti tirilen örtücü bitkiler malç olarak toprak yüzeyinde bırakılır. Çavdar fi gibi kı lık örtü bitkileri hem malç olarak hem de örtü bitkisi olarak kullanılır. Bu tür i lemler hem topra ı korumkata hem de zenginle tirmektedir. Topra ın yapısının korunması ile topra ın fiziksel, kimyasl ve biyolojik özelliklerinin korunması ve geli tirilmesi amaçlanmaktadır. 3. EK M NÖBET Sebze yeti tiricili inde ekim nöbeti; topra ın sa lı ını korumak ve sürdürmek, verimli ve kaliteli üretim yapmak amacı ile yeti tirilecek sebzelerin ve di er ürünlerin bitkisel özelliklerine göre bir plan dahilinde yapılmasıdır. Ekim nöbeti yapılmadı ı takdirde üretim alnında topra ın yorulması, hastalık ve zararlıların artması ve verimin dü mesi gibi sorunlar ortaya çıkmakatdır. Ekim nöbeti yapılırken göz önüne alınması gereken noktalar a a ıdaki gibi sıaralanabilir. Derin köklü bitkiler (domates, kabak, havuç, pancar) ile yüzeysel köklü bitkiler (tahıllar, pırasa, so an, marul, sarımsak) ard arda yeti tirilmelidir. Su tüketimi fazla olan bitkiler (tatlı mısır, domates, patlıcan, kavun, karpuz) ile az olanlar (tahıllar, so an, sarımsak, bezlye) ard arda getirilmelidir. Yava geli en bitkiler (domates, so an, sarımak) ile hızlı geli en bitkiler (mısır, ıspanak, marul, turp) ard arda yeti tirilmelidir. Toprakta fazla bitkisel atık bırakan bitkiler (baklagil, yem bitkileri, tahıllar, kerviz, so an) ile az atık bırakan bitkiler (patates, lahana, marul– saltalar, ıspanak) ard arda yeti tirilmelidir (Gül, 2005). 4. TOPRAK HAZIRLI I Tohum ekim ve fide dikim yerleri hazırlamak amacı ile yapılan i lemlere toprak i leme denir. Organik tarım kurallarına göre topra ı devirerek i lemekten kaçınılması gerekmektedir. Mümkün oldu u kadar toprak i leme amaçlı tarla veya bahçeye az sayıda girilmeli ve topra ın 107 sıkı ması önlenmelidir. Her sene toprak i leme derinli i de i tirilerek pulluk tabanı olu umuna izin verimemelidir. Toprak i leme erozyona sebep olmamalıdır. Tohum ekim veya fide dikim yerleri hazırlarken topra ın ve yeti tirilecek türün özellikleri göz önüne alınmalıdır (Kiri ci ve Korucu, 2001). Toprak i leme aletlerinin temizli ine dikkat edilmeli, farklı tarlalar i lendi inde tarlalar arasında hastalık zararlı ta ınmasını engellemek için aletler temizlenmelidir. 5. B TK SEL MATERYAL TEM N EK M VE D K M Organik sebze üretiminde öncelikle yeti tirilecek olan tür ve çe it seçimine dikkat edilmelidir. Ekim nöbetine uygun bir tür seçilmeli, seçilen tür içerisinde yeti tiricilik amaçlarına uygun, bölgeye iyi uyum sa lamı , pazarda istenen, e er varsa önemli hastalık ve zararlılara dayanıklı bir çe it seçilmelidir. Organik tarım yönetmeli inde belirtildi i gibi bu seçilen çe idin genetik yapısında modifikasyon (GDO) yapılmı olmamalı ve organik ko ullarda üretilmi olmalıdır. Tohumlar hastalık ve zaralılardan temiz olmalıdır. Bu durum bilinmiyor ise bunların analizlerinin yapılması gerekir. Yeti tirece imiz tür direkt tohum ekimi ile üretilyor ise birim alana uygun sıklıkta makine veya elle tohumlar ekilir. Di er kültürel i lemler a a ıda ifade edeildi i ekilde yapılır. Yeti tirilecek tür fide ile üretilyor ise; fide üretimi için kullanılacak harcın (karı ımın) organik tarım yönetmeli ine uygun olması, fide yeti tirilecek kapların temiz olması veya izin verilen maddeler ile temizlenmesi, sa lıklı ve hastalık ve zararlılardan ari tohumların kullanılması, fide üretilecek sera veya tünellerin ekim i lemi yapılmadan önce temizlenmesi, ekimi yapan i çilerin temizli e özen göstermesi, ekimden sonra bakım i lemlerinin düzenli yapılması, çıkı tan sonra sürekli gözlemler yapılması, hasatlıklı ve zayıf olan bitkilerin uzakla tırılması, sera ve tüllerin havalandırma açıklıklarının tülle kapatılması, gerekti inde uygun bitki koruma ilaçları ile hastalık ve zararlılara kar ı mücadele edilmesi, fide yeti tiricili i marul ve lahanada oldu u gibi tavalarda yapılıyor ise 2-3 yapraktan sonra seyretme yapılması, hazır fide alınacak ise fidenin organik tarım yönetmeli ine göre üretilip üretilmedi ine dikkat edilmesi sa lıklı bir üretim yaplıbilmesinin ön ko ullarıdır. Üretilen fideler 2-5 yaprak a amasında hazırlanmı olan yerlere dikilmelidir. Topra a faydalı mikroorganizmalar verilecek ise dikimden önce ya fidelerin kök bölgesine daldırma yolu ile bula tırılarak veya dikimden önce dikim noktalarına karı tırılarak verilmelidir. Dikimden sonra hemen cansuyu verilmelidir. 108 6. GÜBRELEME Organik sebze üretiminde inorganik gübreler yerine organik gübreler kullanımakta ve kullanılan miktarlar topra ın durumuna ve yeti tirlecek olan sebze türüne göre belirlenmelidir. Organik bitkisel ve hayvansal atıklar önemli besin kaynakalrıdır (Çalı kan ve ark., 2009). Bitkilerin besin maddesi ihtiyaçları hayvan gübresi, kompost, saman, deniz yosunları ve do al gübrelerden kar ılanmalıdır. Burada topra ın yapısını iyile tirmek ve bitki besin elmenti eklmek amacı ile verilecek olan maddelerin hepisi organik tarım yönetmerli ine uygun olarak üretilmi olması gerekir. 7. SULAMA Sebzecilikte verim ve kalite sulama ile ve sulama teknikleri ile yakından ili kilidir. Sebzelerin su ihtiyaçları; yeti tirilen türe, yeti tirme zamanına, geli me dönemlerine, yeti tirme tekniklerine ve topra ın yapısına göre de i mektedir. Verimli ve kaliteli sebze üretimi yapılması için topraktaki suyun sürekli tarla kapasitasine yakın tutulması gerkmektedir. Su kaynaklarını sınırlı olması suyun etkin kullanılmasını gerektirmektedir. Damla sulama gibi suyu etkin kullanabilen ve malç gibi buharla mayı önleyen yöntemler tercih edilmelidir. Sebze üretimine ba alamadan önce suyun kimyasal ve biyolojik kalitesinin analiz edilmesi sonra kullanıması gerekmektedir. Sulama suyu, tuzluluk, toksik maddeler, hasatlık ve zararlılar açısından analiz edilmeli ve sorunlu olan sular kullanılmamalıdır. 8. YABANCI OT KONTROLÜ Organik sebze üretiminde yabacı otlar ile mücadele öncelikle ekim nöbeti ve yabancı otlardan temiz olan tarımsal girdilerin (tohum, çiftlik gübresi, bitkisel ayıklar, yabncı ot tohumu ta ıyan sular) kullanıması ile yapılabilir. Toprak hazırlama i lemi yabancı otların tohum tutmasından önce yapılarak yabancı otların büyük bir kısmı ile mücadele yapılmı olur. Organik sebze üretiminde tohumdan ekim yerine fide ile üretim yapılarak, alev makinaları kullanarak, malçlama yaparak ve yüzeysel toprak i leme yaparak yapılır. Ekim nöbetine rekabet gücü yüksek ve hayat döngüsü kısa olan bitkiler alınarak yabancı otların hayat döngüsünü tamamlamasına izin verilmez. Organik sebze üretiminde yabancı ot ilaçları kullanılmaz (Lampkin, 1990). 9. B TK KORUMA Organik sebze üretiminde öncelikle pasif bitki koruma yöntemleri tercih edilmelidir. Pasif bitki koruma yöntemlerinin yetersiz kaldı ı durumlarda organik tarımda kullanım izni almı olan pestisit, parazit veya avcı 109 böcekler kullanılmalıdır. Pasif bitki koruma yöntemlerini; sa lıklı ve ya ayan bir topra ın sa lanması ve devamı, ekim nöbeti, dayanıklı çe itlerin (çe it /anaç) kullanılması, temiz tarımsal girdilerin kullanılması, fide ile üretim yapılıyor ise fide yeti tirime harcının temiz olması, fideliklerin artlarının iyile tirilmesi, karı ık ekim yapılması, ekim dikim sıklıklarının ayaralanması, uygun yabancı ot mücadelesi, dengeli gübreleme, yer a ırtma, dönem a ırtma, örtü altı yeti tiricilikte sera/ tünel içi artların iyile tirilmesi, temiz üretim materyalleri/aletleri ile üretime ba lanması, özellikle örtüaltında solarizasyonun yapılması olarak sıralanabilir. Yukarıda ifade edilen ekilde yeti tirilen sebzeler çe ite has hasat olgunlu una geldi inde organik tarım yönetmeli ine göre hasat edilmeli, paketlenmeli ve üzerine etiketi konarak pazarlanmalıdır. Ülkemiz sahip oldu u ekolojik ko ullara sebebi ile, çevre dostu tarımsal üretim (bitkisel ve hayvansal) bakımından çok önemli avantajlara sahiptir. Hayat standardının yükselmesi beslenmede bilinçlenmeye ve çevre dostu üretim teknikleri ile üretilmi olan sebze veya sebzelerden elde edilen ürünlere yönelime sebep olmakatdır. Organik tarım gibi çevre dostu üretim tekniklerinin yaygınla tırılması ile hem üretici ve tüketicilerin sa lı ı korunurken, hem de ürticilerin gelirleri yükseltilebilecek ve konvansiyonel sebze tarımının çevreye olan olumsuz etkileri azaltılmı olacaktır. 10. KAYNAKLAR Aksoy, U. ve Altındi li A., 1999. Dünya’da ve Türkiye’de ekolojik tarım ürünleri üretimi, ihracatı ve geli tirme olanakları. stanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 1990-70, 123 s, stanbul. Çalı kan, S., Yeti ir, H., Da ham, H., 2009. Organik ve geleneksel olarak yeti tirilen so anda bazı verim ve kalite özellikleri, 1. GAP Organik Tarım Kongresi 17-20 Kasım anlıurfa, 755-759. Channabasana, G., Bıradar Patıl, N.K., Patıl, B. N., Awaknavar, J. S., Ninganur, B.T., Hunje, R., 2008. Effect of organic manures on growth, seed yield and quality of wheat. Karnataka J. Agricultural Science. 21 (3): 366-368. Gül, A., 2005 Bahçe Bitkileri tarımında çevre dostu üretim teknikleri, Meta Basım, zmir, 140. Günay, A., 2005. Sebze Yeti tiricili i (cilt I), ISBN: 975-00725-2-9. Kiri ci, V., Korucu, T., 2001. Ekolojik tarımda toprak i leme uygulamaları, Türkiye 2. Organik Tarım Sempozyumu, 14-16 Kasım Antalya, 144-161. Lampkin, N., 1990. Organic Farming. Farming Press Ltd. UK. 720 p. 110 ORGAN K MEYVE YET T R C L Yrd. Doç. Dr. K. U urtan YILMAZ ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, 38039-KAYSER ugurtan@erciyes.edu.tr ÖZET: Son 50-60 yıllık süreçte dünya nüfusundaki hızlı artı ve artı a paralel olarak olu an bu nüfusun beslenmesini sa lamak adına, uluslar arası platformda i in uzmanları tarafından birçok tartı malar yapılmı , ülkeler kendilerine göre bir takım tarımsal destekleme uygulamaları ba latmı lardır. Bu desteklemelerin yanı sıra 1970’lerde kimya endüstrisindeki geli meler ve elde edilen pestisitlerin tarımsal faaliyetlerde kullanılması ile yapılan uygulamalarla kısa vadede ba arılı sonuçlara ula ılması, entansif tarımın hızla yayılmasını sa lamı tır. “Ye il Devrim” de denilen bu uygulamaların uzun vadede neden oldu u çevre kirlili i ve bu durumdan kaynaklanan insan sa lı ını tehdit eden sorunların ortaya çıkı ı, geçmi i 20. yüzyılın ba larına dayanan organik tarım uygulamalarına hızla geri dönü yapılmasına neden olmu tur. Bu dönemden sonra olu an hassasiyete binaen hem ki iler hem kurumlar ve hatta ülkeler bazında, organik tarım uygulamalarını geli tirme ve yaygınla tırma amacıyla önemli adımlar atılmı , gerekli kanuni ve yasal düzenlemeler yapılmaya ba lanmı tır. Nitekim meyve yeti tiricili i ve meyvecili e dayalı endüstrilerde bu durumdan nasibini almı ve gerekli üretim sistemlerinin, tekniklerinin ve uygulamalarının geli tirilmesi için günümüze kadar birçok çalı malar yapılmı tır. Gösterilen çabalar ve olu turulan üretim sahaları sayesinde organik meyve yeti tiricili i hem ithalat hem de ihracat düzeyinde i levsel hale gelmi tir. Anahtar kelimeler: Organik tarım, meyve yeti tiricili i, Yahyalı, Kayseri 1. G R Organik meyve yeti tiricili i ile konvansiyonel tarımdaki meyve yeti tiricili i arasında yakın benzerlikler bulunmaktadır. Meyvecili in karlı bir ekilde yapılmasındaki önemli unsurlardan olan yer seçimi, uygun tür ve çe it seçimi, kullanılması dü ünülen anaç seçimi, sorunsuz sulama olanaklarına sahip olma, seçilen tür ve çe ide göre tozlayıcı ihtiyacı olup olmadı ının belirlenmesi, ihtiyaç varsa uygun tozlayıcıların seçimi, yeti tirmek istedi imiz tür, çe it ve kullanaca ımız üretim sistemine ba lı olarak bahçe tesisi kurma ve uygun dikim eklinin 111 belirlenmesi ile bu uygulamalara istinaden önerilen tekniklerin sorunsuz ve eksiksiz uygulanması sayesinde organik meyve yeti tiricili i büyük oranda gerçekle tirilmi olacaktır. Organik meyvecilik özellikle co rafik ko ulların getirmi oldu u bazı dezavantajları da gelire dönü türme imkânı sa lamaktadır. Ülkemizde entansif tarımın yapılamada ı, modern yeti tiricilik metodlarının uygulan(a)madı ı ya da yetersiz uygulandı ı ve genellikle yerel tiplerle meyve yeti tiricili inin do al olarak amatörce yapıldı ı, do al güzellikleri ile insana hayranlık uyandıran yörelerimizde, yaylalarımızda organik niteli e sahip do al yeti tiricilik ile önemli gelir elde etmek te mümkün olmaktadır. 2. ORGAN K MEYVEC L K 2.1. Meyvecili in Önemi Meyvecilik, tarımda oldukça uzun vadeli bir yatırımdır, dolayısıyla iyi bir planlama gerektirir. Elde edilmesi arzu edilen verime ula mak ve istenilen geliri sa layarak, yapılan yatırımlardan beklenen kar ılı ı almanın hedef olarak belirlendi i uzun vadeli bir meyvecilikte gözden kaçırılmaması gereken hususlar unlardır: - Meyvecilikte yeti tirilen tür ve çe idin gençlik kısırlı ı dönemine ba lı olarak 3-4 yıldan 7-8 yıla kadar ürün alımı ba lar, - Tür, çe it, uygulanan tarım tekni i ve ekolojiye göre 5-6 yıldan 10-12 yıla kadar bir dönemde ekonomik verime geçi sa lanır, - Ekonomik verim, yeti tiricilikte kullanılan sisteme göre 15-20 yıldan 30-50 yıla kadar uzayabilir, - Ceviz, antepfıstı ı, zeytin gibi türlerde ekonomik verim 80-100 yıla kadar elde edilebilir, - yi bir planlama, do ru alınan kararlar, sorunsuz, tam ve eksiksiz uygulamalarla bir meyve bahçesi bacasız fabrika niteli indedir. 2.2. Modern Meyvecilikte Önemli Olan Unsurlar Modern meyvecilikte en önemli unsurların ba ında seçilen ticari çe it gelir. yi bir kazanç sa lamak için yaptı ımız bu tür yatırımlarda, üretmek istedi imiz ticari çe idin ve gerekiyorsa tozlayıcının seçiminde, pazar istekleri, yani tüketici talebi ve meyvecili in yapılaca ı yöredeki iklim, toprak ve topografik özellikleri içine alan ekolojik unsurlar en önemli etkenler olarak de erlendirilmelidir. 112 Pazar talepleri üreticinin aradı ı türe daha sonrada bu türe ait aroma, tat, renk, sertlik, sululuk, muhafaza ömrü, yola dayanım vb. özellikleriyle öne çıkan çe ide göre ekillenir. Meyvecilik yatırımları uzun vadeli yatırımlar oldu undan pazar istekleri ve talep edilen çe idi isabetle seçmek çok önemlidir. Meyvecilikte yeti tirilmesi planlanan tür ve çe idin seçiminde önemli unsurlardan olan ekolojik faktörler içerisinde iklim, toprak özellikleri, yer-yöney gibi faktörlere sabit ekolojik faktörler, topraktaki besin maddesi içeri i gibi faktörlere de sabit olmayan ekolojik faktörler denir. Sabit olmayan ekolojik faktörler uygulanan kültürel i lemler ile müdahale edilebilen faktörlerdir. Sabit ekolojik faktörler içerisinde yer alan iklim faktörlerinden en önemlisi sıcaklıktır. Yeti tiricilik yapılacak yöredeki yüksek ve dü ük sıcaklık de erleri, üretim için seçilecek çe idin belirlenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Yörede meydana gelen ilkbahar geç donlarının, çok dü ük de erlere ula an sıcaklıktan kaynaklanan kı donlarının, sonbahar erken donlarının her birinin ayrı ayrı veya hepsinin bir arada görülmesi çe it seçiminde oldukça etkili olacaktır. Yine yörenin vegetasyon süresi içerisindeki toplam sıcaklık de erleri ile vegetasyon periyodu dı ındaki so uklama süresi çe it seçiminde etkili olan bir di er etken olarak kar ımıza çıkmaktadır. Yörede sıcaklık de erlerine göre do ru seçilen çe idin yeti tirilmesi sırasında yapılacak kültürel uygulamalarda da dikkatli olmak gerekir. Örne in sonbahar erken donlarının veya kı donlarının etkili oldu u bir yörede, geç dönemde azotlu gübre uygulaması, sulama ve budama yapılması, pi kinle memi yeni sürgünlerin olu masına neden olaca ından, sonbahar veya kı aylarında önemli don hasarlarıyla kar ıla ılması kuvvetle muhtemeldir. Yine sabit ekolojik faktörler içerisinde yer alan ve özellikle meyvelerde renklenme açısından oldukça önemli olan ı ık, yeti tiricilik için çe it seçiminde önemli unsurlardan birisidir. Toprak nemi de bitkilerin topraktaki besin maddelerinin alımından, fotosenteze, anaç seçimine kadar etkili iken, hava nemi de çiçeklenme döneminde tozlanma ve döllenme olaylarında oldukça etkili faktörler arasında yer almaktadır. Yöredeki rüzgâr hızı da yeti tiricili i etkileyen önemli unsurlardandır. lkbaharda çiçeklenme döneminde esen hafif ve nemli rüzgârlar tozlanma ve döllenme üzerine olumlu etkiler yaparken, kuru ve sıcak rüzgârlar tozlanma ve döllenme problemlerine, yörenin sert rüzgârları da dalların ve yeni sürgünlerin kırılmasına sebep oldu u gibi meyve dökümlerine de neden olaca ından, önemli ekonomik kayıplar olu turabilirler. 113 Organik meyve yeti tiricili i yapılacak yörenin ya ı rejimi de üretimi olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek faktörler arasında yer alır. Ya ı türüne ba lı olarak yeti tiricilik yapılıp yapılmayaca ına, yapılacaksa ek maliyet getirecek drenaj sistemlerinin olu turulması gibi etkenlerin yanında, toprak nemine ba lı olarak anaç seçimine de önem verilmelidir. Ya ı eklinin kar olması durumunda a açlar üzerinde olu acak a ırı kar yükü dikkate alınmalı, gerekirse bu duruma uygun budama yöntemlerinin uygulanması gerekmektedir. Yöre sıkça dolu ya ı ına maruz kalan bir bölgede ise organik olsun veya olmasın meyve yeti tiricili i için önemli yatırımlar gerekir. Kurulacak meyve bahçesinin üzerine dolu hasarını engelleyecek örtü sistemi kurulması kaçınılmazdır. Toprak, meyvecilik yapılacak sahada öngörülen yatırımı etkileyecek en önemli faktördür. Meyve bahçesi tesisi öncesinde toprak yapısının ve içeri inin tespit edilmesi, olası hataların yapılmasını engelleyece inden çok çok önemlidir. Bu münasebetle yatırıma ba lamadan önce toprak analizi mutlaka yapılmalı, çıkan sonuçlar detaylı bir ekilde de erlendirildikten sonra yatırım kararı alınmalıdır. Bunun yanı sıra öngörülen verimi elde etme adına kültürel i lemlerin eksiksiz ve tam yerine getirilmesi gerekti i de gözden kaçırılmamalıdır. Bu kapsamda üretim yapılacak meyve bahçesinde mümkün oldu unca azaltılmı ve aynı zamanda yabancı ot kontrolüne dönük toprak i leme, yeterli ve düzenli sulama, do ru budama tekniklerinin uygulanması ve organik tarım yönetmeli inin izin verdi i organik içerikli ilaç ve gübrelerin kullanımı iyi bir verim için önemlidir. Organik tarım uygulamalarında göz ardı edilemeyecek en önemli unsur olan toprak verimlili inin sürekli hale getirilmesi için yapılacak ye il gübreleme, yanmı çiftlik gübresi uygulaması ve topra ın organik madde içeri ini arttıracak bir di er uygulama olan kompost yapımının iyi bir ekilde planlananarak ve zamanlı bir ekilde uygulanması gerekir. 2.3. Fidan Üretimi Organik meyvecilikte yapılacak yatırım için gerekli seçimlerin, uygulanacak teknik ve sistemlerin belirlenmesinin ardında gelen en önemli konu ismine do ru a ılı fidan elde etmektir. Organik tarım uygulamalarında bahçe tesisi sırasında kullanılacak fidanların da organik tarıma uygun olarak yeti tirilmi olmasına dikkat edilmelidir. Organik tarım uygulamalarıyla elde edilmi fidan bulunamaması durumunda generatif veya vegetatif üretim yöntemleri, kurulacak tesisin kendi fidanını kendisinin üretmesinde kullanılabilir. Generatif üretimde bahçede fidan dikimi yapılacak yere tohumun direkt ekimi yapılıp, daha 114 sonra çıkan çö ürün a ılanması yoluyla yapılabilece i gibi, bazen hazır çö ür kullanarak ta organik bahçe tesisi yapıldı ına da rastlanılmaktadır. Vegetatif ço altma metodlarının kullanılaca ı üretimlerde ise hormon vb. bir takım sentetik içerikli kimyasalların köklendirmeyi te vik amacıyla kullanılması, organik meyve yeti tiricili inde müsaade edilmeyen bir uygulamadır. 3. YAHYALI’DA ORGAN K MEYVEC L K POTANS YEL Kayseri ve yöresinde meyve yeti tiricili inin en yaygın olarak yapıldı ı yerlerden birisi Yahyalı ilçesidir. Geli mi sanayi yatırımlarına ra men, Kayseri tarımında özellikle meyvecilik oldukça gerilerde ve sadece belirli yörelerde sınırlı alanlarda yapılan bir üretim kolu olarak kalmı tır. Yahyalı meyvecili in yapıldı ı bu önemli merkezlerden birisi olması nedeniyle, mevcut bahçelerini kolaylıkla organik üretime yönlendirebilecek veya yeni bahçe tesislerinin olu turulmasında uygulama zorlu u çekilmeyecek yörelerden birisidir. Bu kapsamda de erlendirildi inde Yahyalı, Kayseri ve çevresinin önemli bir organik meyve yeti tirme merkezi olabilecek niteliktedir. 4. KAYNAKLAR Yalçınkaya, E., 2002. Bahçe Bitkilerinde Organik Yeti tirme Teknikleri (Meyvecilik). E itim Notları, Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Ara tırma Enstitüsü – Yalova. http://www.tedgem.gov.tr/yayim/e_organik_sunu.htm 115 ORGAN K BA CILIK Yrd. Doç. Dr. Aydın UZUN Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü, Kayseri aydinuzun@erciyes.edu.tr Organik tarım kısaca ifade edilecek olursa, tarımsal üretim eklinin yeniden düzenlenmesidir. Bu düzenleme, ulusal ya da uluslararası yasalar kapsamında belirli standartlara sahiptir. Sertifika ve kontrol gerektirir. Bu standartlara uygun üretim ekli ve ürün, organik tarım sertifikası alır. Bu düzenlemenin hedefi; -Do ayı ve tarımsal üretimin hammaddelerini korumak - nsan ve hayvan sa lı ını korumak -Üretimin devamlılı ını sa lamak -Daha temiz ve çevreci ürünler üretmektir. Geli mi ülkelerde, uzun yıllardan bu yana ileri teknoloji ve teknikler kullanılarak tarımsal üretimde çok yüksek verim elde edilmi tir. Ancak, yüksek verim elde etmek amacı ile yo un girdi kullanılarak yapılan üretim (konvansiyonel tarım) yeni sorunlar ortaya çıkarmı tır. Bu sorunlardan etkilenen en önemli alanlar; - nsan sa lı ı -Toprak, çevre ve su sa lı ı olmu tur. Türkiye’de ve Dünyada Organik Ba cılık Dünya üzüm üretimi 66 milyon tondur. Ülkemizde 540.000 ha alanda 4.25 milyon ton ya üzüm üretilmektedir. Bu üretimin % 35’i sofralık, % 42’si kurutmalık, % 8’i araplık üzüm, % 15’i ise pekmez ve di er ürünlere i lenerek de erlendirilmektedir. Bölgeler itibariyle genel olarak, Ege bölgesinde kurutmalık, Marmara bölgesinde sofralık ve araplık, Orta Anadolu’da araplık, sofralık, Güneydo u Anadolu’da çekirdekli kurutmalık ve sofralık üretim yapılmaktadır. Organik ba cılık Türkiye’de 1980’li yılların sonunda ba lamı tır. Organik ba cılık yapılan alanlar zmir ve Manisa çevresinde yer almaktadır. 1990’dan 1998’e kadar ki 8 yılda organik üzüm üreticilerinin sayısı 170’den 1089’a yükselerek % 540 oranında artı göstermi , ba alanları da % 614.94 lük artı la 278.2 ha’dan 1989 hektara ula mı tır. Ülkemizde organik olarak yeti tirilen üzümler, geni oranda kuru üzümdür. En önemli çe it olan Sultani çekirdeksiz toplam üretimin 116 %80’ini olu turmaktadır. Hemen hemen üretimin tamamına yakını Avrupa ülkelerine ihraç edilmektedir. Organik olarak üretilen kuru üzüm, toplam üretimi yapılan organik ürünlerin %8.36’sını, organik üzüm yeti tiricileri organik üretim yapan üreticilerin %13.11’ini, organik üretim yapılan ba lar toplam organik üretim yapılan alanın %7.8’ini olu turmaktadır. Organik üretimi yapılan meyveler içerisinde üzüm dünyada ilk sırada yer almaktadır ( ekil 1). Dünyada organik ba yeti tiricili i en fazla talya’da yapılmaktadır. Bu ülkenin ardından ikinci sırada Fransa gelmektedir. ekil 1: Dünyada organik yeti tiricili i yapılan meyvelerin üretimdeki payları Asmanın klim stekleri Asmanın geli imi iklim faktörlerinden sıcaklık, ya ı , dolu, rüzgar ve güne lenmeyle do rudan ilgilidir. Dü ük sıcaklıklar göz verimlili ini azaltır. Ayrıca tane tutumu iklim faktörleriyle do rudan ilgilidir. Çiçeklenme dönemindeki so uk ve bulutlu havalar, kuvvetli rüzgarlar ve bu dönemde su stresi yaratacak düzeydeki kurak ve sıcak havalar tane tutumunu azaltır. Asmalar geli meleri için ya ı sız, uzun ve sıcak bir yaz mevsimi ister. Özellikle so uk yörelerde, sıcak geçen yaz aylarında tanelerdeki eker birikimi artar. Aynı yörelerde güney yamaçlardaki ba lara güne ı ınlarının daha dik gelmesi nedeniyle yaprak daha iyi 117 ısınır ve tanelerde eker birikimi daha iyi olur. Kurutmalık üzümlerde kurutma döneminde ya ı istenmez. Asmaların en iyi geli ti i 25-30°C arasındaki sıcaklık dereceleridir. Hava sıcaklıkları yazın 35-40°C veya daha üzerinde ise do rudan güne gören salkımlarda güne yanıklıklar meydana gelir. Tanelerin güne e bakan yüzlerinde buru malar ba lar ve daha sonra rengi kahverengi ve siyaha döner. Hatta tüm taneler buru up ölebilir. Çe itlerin güne yanıklıklarına kar ı dayanımı farklıdır. Güne yanıklılı ına kar ı kaolin uygulaması yapılabilir. lkbaharda don tehlikesi bulunan bölgelerde korunmanın bir yolu asmaların çift budanmasıdır. Bu amaçla çubuklar normale nazaran 50-60 cm daha uzun budanarak, dip gözlerin uyanması 7-10 gün kadar geciktirilir. Daha sonra so uklar geçince veya uçtaki gözlerden çıkan sürgünler 3-8 cm olunca çubuklar esas budanması gerekti i noktadan budanır. Böylece dip gözlerin so uklarda zarar görme tehlikesi azalır. Buna çift budama adı verilir. Toprak Bünyelerinde %20-50 kil ve %50-80 kum içeren tınlı topraklar ba cılık için uygun topraklardır. Asmanın Fenolojik Evreleri A lama Asmaya su yürümesi veya kanama diye de adlandırılır. Esas nedeni topra ın ısınması sonucu kök faaliyetinin ve topraktan su alımının hızlanmasıdır. Fakat bu dönemde asmada henüz yapraklar olu madı ı için, alınan su budama amacıyla kesilen yüzeylerden dı arı verilir. Daha sonra yapraklar olu unca kökten gelen su buharla ma yoluyla yapraklardan atılır. Asmalardan a lamayla atılan su miktarını sıcaklık ve geç budama önemli ölçüde etkiler. Ba larda budama veya a ılama, a lama döneminden önce tamamlanmalıdır. Uyanma Tomurcuklardan sürgünlerin çıkmasına verilen isimdir. Asmalarda a lamanın ba lamasından gözlerin uyanmasına 20-30 gün geçer. 118 Ben dü me Tanelerin yumu aya ba ladı ı ve ye il renginin üzüm çe itlerine göre beyaz, siyah veya kırmızıya dönmeye ba ladı ı evredir. Ben dü meden sonra tanede eker birikimi ve asit parçalanması hızlanır. Ben dü me ba langıcında üzümler genellikle son irili inin ¾ ünü almı tır. Olgunla ma Üzümlerin olgunla masını gösteren en önemli kriter tanedeki kuru madde birikimidir. Ba Tesisi Ba cılık yapılacak bölgede filoksera zararlısı yoksa çelikle köklendirilmek suretiyle fidan elde edilebilir. Ancak filoksera tehlikesi göz önüne alınmalıdır. Bu zararlının oldu u bölgelerde mutlaka Amerikan asma anaçları üzerine a ı yapılmak suretiyle fidan üretimi yapılmalıdır. Fidanların ta ınma sırasında çok iyi korunması ve özellikle köklerin rüzgar nedeniyle kurumaması gerekir. Fidanlar hiç açıkta bırakılmadan hemen topra a gömülmeli veya so uk hava depolarına konulmalıdır. Toprakta açılan hendeklere tamamen veya kısmen gömülen fidanların üzeri sulanarak, toprakta hava bo luklarının kalması önlenir. Ayrıca fidanlar depoda kumda da saklanabilir. Bu ekilde hazırlanan fidanlar 1-4 °C da birkaç ay depolanabilir. Fidanlar dikimden 1 gün önce veya en az 6 saat önce suya ıslatılarak, varsa su kaybı giderilir. E er fidanlarda filokseraya veya nematod gibi zararlılar veya kök çürüklü ü gibi hastalık etmeni varsa sıcak su uygulaması yapılabilir. Bu amaçla fidanlar 15 dakika 48-50°C lik sıcak suya ve bunu takiben de hemen so uk suya (18-20°C) batırılır. Daha sonra fidanlar hemen dikilir. Yer Seçimi Ba tesisi edilecek yerlerde toprak derinli inin sulanabilir ba lar için en az 50 cm, sulanmayan ba lar için ise en az 100 cm olması gerekir. Dikimden önce toprak 50 cm kadar olacak ekilde derince sürülmelidir. 119 Dikim Aralıkları Sıra arası 2-3 m, sıra üzeri1.5-2.5 m arasında bırakılabilir. Telli terbiye sistemi uygulanan ve orta boy traktör kullanılan ba lar için sıra arası 3 m, sıra üzeri 2.5m uygun bir aralıktır. Sıra aralarında hava akımı sa layarak hastalıkların azaltılması açısından sıralar rüzgar yönüne paralel olmalıdır. Ba ta so uk yöreler olmak üzere güney- kuzey do rultusu öncelikle tercih edilebilir. Meyilli arazilerde erozyonu azaltmak amacıyla sıralar mutlaka meyile dik olmalı ve yine toprak meyile dik i lenmelidir. Dikim Öncelikle dikim yerleri i aretlenmelidir. Ardından fidan çukurları açılır. Fidanlar uyanmadan önce dikilmelidir. Genellikle ubat ayının ikinci yarısı en uygun zamandır. Sıcak yörelerde asmaların yapraklarının sonbaharda dökümünden ilkbahara kadar dikim yapılabilir. So uk yörelerde ise kı so ukları geçtikten sonra dikim yapılmalıdır. Dikimden önce fidanların budanması gerekir. Bu amaçla a ı yerinde ve gövdeden çıkmı yan kökler tamamen çıkartılır. Toprak leme Toprak i lemenin amaçları, 1. Yabancı otlar yok edilir. 2. Sulama, tarımsal sava ve hasat gibi i ler kolayla ır. 3. Ye il gübreleme yapılacaksa bu bitkiler için tohum yata ı hazırlanmı olur. 4. Gübreler toprak içine karı tırılır. 5. Ya ı lar nedeniyle olu an suların toprak içine girmesi kolayla ır. 6. Bazı böceklerle sava ta kolaylık sa lar. Toprak i lemenin esas etkisi, topraktaki suyun kullanımında asmalar ile rekabete girecek yabancı otları yok ederek, topraktaki suyun muhafazasına yardımcı olmaktır. Toprak i leme genellikle ilkbahar (ve kısmen yaz ba ında) ve sonbahar aylarında yapılır. Organik yeti tiricilikte minimum toprak i leme önerilmektedir. Yabancı otların tamamen yok edilmesi yerine yabancı ot yönetimi daha uygun bir yöntemdir. 120 Yurdumuzda ba ların büyük ço unlu u goble eklinde terbiye edilmi tir. Özellikle bu ba larda asmaların dipleri açılır. Bu i leme bo az açma adı verilir. Bunun ba lıca faydaları; asmaların ya ı lardan daha iyi yararlanmasını ve asmanın bo az kısmının havalanmasını sa lamak; dip sürgünlerini ve bo az köklerini temizlemektir. So uk geçen yörelerde ilkbahara yakın ve budamadan sonra yapılır. Aksi takdirde kı so ukları bo az kısmının zarar görmesine ve buradan olu acak çatlaklardan ba kanseri gibi bazı hastalık etmenlerinin asmaya girmesine neden olabilir. Kı ı çok so uk geçen yörelerde, asmanın bo az kısmını so uklardan korumak için, burası sonbaharda toprakla kapatılır (bo az doldurma) ve ilkbaharda tekrar açılır. Ba cılıkta Budama Asmanın çubuk, yaprak, sürgün gibi aksam ile salkım ve tane gibi kısımları asmadan uzakla tırılması i lemine budama denir. Asmaların yapraksız oldu u dönemlerde yapılan budamaya kı budaması yapraklı dönemde yapılan budamaya yaz budaması denir. Kı Budaması Asmanın çubuklarını ve ya lı dallarının kesilmesini kapsar. Asmalar genellikle tek yıllık dallar üzerinde salkım olu tururlar. Bu nedenle asmanın ekonomik ömrünü arttırmak ve ömrünü uzatmak için her yıl budanması gerekir. Budanacak çubuklarda kaç göz bırakılaca ının en önemli faktörü çubukların dip sürgünlerinin verimlili i yani bu gözlerden çıkacak sürgünlerin salkım olu turup olu turmayaca ıdır. Dip gözler 2 yıllık daldan itibaren çubuk üzerindeki ilk 3 gözü kapsar. Asma dinlenme döneminde yani yaprak dökümünden uyanmaya kadar geçen süre içerisinde budanmalıdır. A lama döneminde budama yapılmamalıdır. lkbahar geç donlarının etkili oldu u yörelerde kı ın çubuklar normalden daha uzun budanır. lk önce uç gözler uyanır dip gözlerin uyanması 7–10 gün daha geç olur böylece dondan az zarar görür. Don tehlikesi geçtikten sonra çubuklar normal boylarına getirilir. Kı Budama ekilleri a) Kısa budama b) Orta budama c) Uzun budama 121 Kısa Budama: Bir yıllık dallarda 1-3 göz bırakarak gerisini kesmek. Dip gözleri verimli çe itlerde uygulanır. Orta Budama: 4-7 göz bırakılır üst taraf kesilir. Daha çok dip gözleri az verimli olan ve kuvvetli geli en çe itlerde uygulanır (Çekirdeksiz üzümler, Razakı, Perlette) Uzun budama: 8-15 göz üzerinden yapılan budama. Yaz Budaması Filiz Alma: Çiçeklenmeden önce aynı bo umdan çıkan sürgünler ile obur sürgünler Uç alma: Çiçeklenmeden önce veya sonra son salkımın üzerinde en az 2 ve genelde 3-4 yaprak kalacak ekilde Yaprak Alma: Olgunla ma döneminde salkımın altındaki ve bazen üstündeki 1-2 yaprak Koltuk alma: Kuvvetli geli en omcalarda daha fazla olu ur ve hızla büyüyerek asmanın besinlerine ortak olur ve güne lenmeyi engeller. Terbiye ekilleri Goble Asmalar 30-100 cm arasında de i en yükseklikte taçlandırılırlar. Gövde üzerinde 3-5 kol ve her kolun ucunda çe ide ve yörelere göre 2-4 göz üzerinden kısa budanan budama çubukları bulunur. Telli Terbiye Sistemleri Kordon ekli Kordon ekli, belirli yükseklikteki gövde üzerinden tele yatırılmı bir veya iki yöne do ru uzanan ya lı kollar ile bunların üzerinde 20-25 cm aralıklarla te kil edilmi ve mahsule budanan dallardan olu maktadır. Bunun yanında, Guyot, Çift T, Avustralya, Büyük T sistemleri gibi teli terbiye sistemleri bulunmaktadır. Yabancı Ot Mücadelesi Bu amaçla plastik malç veya sap saman vb. gibi bitkisel kaynaklı malçlar kullanılabilir. Bunun yanında sıra aralarında örtü bitkileri yeti tirilerek yabancı otların çıkı ı engellenebilir. Organik tarımda izin verilen bioherbisitlerin veya allelopatik etki yapan bitki ekstraktlarının kullanımı ise yine ayrı bir mücadele yöntemidir. Öte yandan yabancı ot kontrolü için uygun dönemlerde toprak i leme yapılabilmektedir. Di er bir 122 yöntem ise çapa veya ot biçme makinaları ile yapılan mekanik yabancı ot mücadelesidir. Ye il Gübreleme Topra a organik madde kazandırmak amacıyla yeti tirilip, geli melerinin belli döneminde (henüz ye ilken ve genellikle çiçeklenmelerinin ba langıcında) topra a karı tırılan bitkiler ye il gübre bitkileri, bu uygulamaya da ye il gübreleme adı verilir. Ye il gübre bitkisi olarak kullanılan bitkiler baklagil bitkisi veya baklagil karı ımlı bitkiler oldu unda, organik madde yanında simbiyotik yolla azot kazanımı da sa lanmı olur. klim, toprak ve yeti tirme artları göz önüne alınarak ye il gübre bitki tür veya türlerinin seçimi yapılır. Genellikle hızlı büyüyen ve bol toprak üstü aksam olu turan bitkiler seçilir. Ye il gübre bitkisi en uygun geli me devresinde, toprak üstü organlarının tam olu tu u devrede, baklagillerde çiçeklerin 1/10 açıldı ında toprak altına gömülmesi gerekir. Ye il gübre bitkileri; klim ve toprak artlarına uyumlu olmalı, derin köklü olmalı, hastalıklara dayanıklı, çabuk geli meli vetohumu kolay temin edilebilir olmalıdır. Ye il gübrenin faydaları ise unlardır; Toprakta organik madde birikimi,Toprakta azot birikimi, Topraktan K, Ca ve Mg gibi katyonların yıkanmasının azaltılması,Ya ı ların bitkisel üretimdeki yararlılı ının artırılması, Erozyon kontrolü, Toprak yüzeyinin örtülü bulundurulması, Topraktaki biyolojik aktivitenin artırılması, Toprakların fiziksel özelliklerinin iyile tirilmesi, Yabancı ot, zararlılar ve hastalıklarla mücadele Çiftlik Gübresi Kullanımı Verim ça ındaki sulama yapılabilen ba ların saf madde olarak gübre ihtiyaçları u ekildedir. Azot (N) 6-12 kg, fosfor (P2O5) 4-8 kg, potasyum (K2O) 5-7 kg. Çiftlik gübresi olarak hayvansal üretimden elde edilen gübrelerin ba ında ahır gübresi gelir. Ahır gübresi, ahır hayvanlarının (sı ır, koyun, keçi, at ve e ek gibi büyükba ve küçükba hayvanların) katı ve sıvı dı kılarıyla, yataklıklarından olu an organik gübredir. Bundan ba ka tavuk, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanların gübreleri de besin içeri i 123 bakımından zengin gübrelerdendir. Hayvansal üretimden elde edilen bu gübreler çiftlik gübresi olarak ta adlandırılır. Çiftlik gübreleri topra ı organik maddece zenginle tirirler. Bu organik maddelerin ayrı ması sırasında ortaya çıkan humik maddeler toprakta agregasyonu (kümeli yapı olu umunu) te vik ederler. Topra ın su tutma kapasitesini, çabuk tava gelmesini, havalanmasını, çabuk ısınmasını, kolay i lenmesini ve erozyona kar ı korunmasını olumlu yönde etkilerler. Dekar ba ına 3 tona kadar yanmı çiftlik gübresi verilebilir. Hastalık ve Zaralılarla Mücadele Organik yeti tiricilikte hastalık ve zararlı düzeyini azaltmak amacıyla kültürel i lemlerin zamanında ve uygun biçimde yapılması önemlidir. Mantari hastalıklara kar ı budamanın zamanında yapılması, hastalı ın di er bitkilere bula maması için gerekli önlemlerin alınması ve budama artıklarının yakılması önerilir. Bunun yanında a ı kalemi mutlaka hastalık olmayan ba lardan alınmalıdır. laçlı mücadelede mutlaka organik üretimde izin verilen bordo bulamacı veya bakırlı ilaçlar kullanılmalıdır. Külleme hastalı ı için toz kükürt veya potasyum bikarbonat uygun dozda kullanılabilir. Zararlılara kar ı organik kökenli kimyasallar veya o zararlının do al dü manı kullanılarak biyolojik mücadele yapılabilir. Salkım güvesi zararlısına kar ı organik tarımda genellikle Bacillus thuringiensis içeren preperatlar kullanılmaktadır. Hasat Hasadın sabah ve ak am serinli inde yapılması kayıpları azaltmaktadır. Olgunla ma ile birlikte ku ve arı zararı artmaktadır. Bunu önlemek için ses düzenekleri ve asmalar üzerine çekilen netler kullanılabilir. Bu netlerin güne leneme ve hava hareketini azaltmamasına dikkat edilmelidir. Hasat edilen üzümler serin bir yerde bekletilmelidir. Hasatta kullanılan alet ekipmanlar ve kasalar temiz tutulmalıdır. Üzümlerin Kurutulması Ege bölgesinde kurutmalık üzüm üretimiyaygın olarak yapılmaktadır. Kurutma amacıyla hasat için kurumadde miktarı % 22-23 olmalıdır. Yakla ık 4 kg ya üzümden 1 kg kuru üzüm elde edilimektedir. Üzümler, daha çabuk kurumasını ve sarı renk almasını sa lamak amacıyla potasa (Potasyum karbonat ) denilen bir çözeltiye batırılır. Ölçü olarak 100 litre 124 suya yakla ık 5-6 kg potasa konularak çözelti hazırlanabilir. çerisine bir miktar zeytinya ı ilave edilir. Kaynaklar Atak, A., Altındi li, A. 2006. Organik sofralık üzüm yeti tiricili i ve hasat sonrası i lemler. Türkiye 3. Organik Tarım Sempozyumu, Bildiriler: 645-653. FAO, 2009. Tarımsal üretim istatistikleri, http://faostat.fao.org/site/567/DesktopDefault.aspx?PageID=567 lba , A. . 2010. Organik tarım-ilkeler ve ulusal mevzuat, Eflatun Yayınevi, 267.s. Karaçam, M., Karakurt, E., Avcı, M. 2003. Organik tarımda ye il gübreleme, Tarla Bitkileri Merkez Ara tırma Enstitüsü, Ankara. Köse, B., Odaba , F. 2003. Ba cılıkta organik tarım. OMU Ziraat Fakültesi Der. 20: 98:104. Uzun, . 2004. Ba cılık El Kitabı, Hasad Yayınclık, Antalya 160s. 125 TOPRAK ANAL ZLER N N ÖNEM ve NUMUME ALMA TEKN KLER Yrd. Doç. Dr. Mustafa BA ARAN ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, 38039-KAYSER mbasaran@erciyes.edu.tr GR Neden toprak analizi? Bitkisel üretimde amaç nitelikli ve bol ürün almaktır. nsanlar bu amacı gerçekle tirmek için tarımda birçok kültürel önlemler (gübreleme, sulama, hastalık ve zararlılarla mücadele…) almaktadır. Amaç nitelikli ve bol ürün olunca gübreleme bu önlemlerin en ba ında gelmektedir. Gübrenin ne zaman, nasıl ve ne kadar uygulanaca ını gübrenin uygulanaca ı topra ın fiziksel ve kimyasal bir takım özelliklerine ba lıdır. Bu nedenle toprak analizleri dengeli gübreleme için bizlere yol gösterici olmaktadır. Toprak analizi yaptırmadan gübreleme yaparsak ne olur? Bitkinin ihtiyacından daha az gübre kullanarak verdi imiz gübrenin maliyetini de kar ılayamamı olabiliriz. Bitkinin ihtiyacından daha fazla gübre kullanılarak hem ekonomik açıdan zarar görülebilir hem de topraklar kirletilebilir. Yanlı cins gübre kullanılabilir. Yanlı zamanda ve yanlı ekilde gübre kullanılabilir. Toprak örneklemesi Amacına uygun olarak alınmamı toprak örne i, en geli mi cihazlarla ve en hassas yöntemlerle analiz edilse bile do ru sonuç vermeyecektir. Bu nedenle iyi ve dengeli gübreleme yapmak için toprak analizi ne kadar önemli ise toprak örneklemesi de bir o kadar önemlidir. Toprak örne i alınırken dikkat edilmesi gereken en önemli husus toprak örne inin bulundu u alanı iyi bir ekilde temsil etmesidir. Yerel farklılıkları en aza indirebilmek için arazi kendi içerisinde örnekleme alanlarına ayrılır. Yüksekli i, tekstürü, organik maddesi farklı, farklı bitki yeti tirilen, bitki besin maddelerince farklılık gösteren topraklardan ayrı ayrı toprak örneklemesi yapılmalıdır. Toprak örne i, yeti tirece imiz ürüne ba lı olarak, tek yıllık bitki yeti tiricili inde ekim veya dikimden 126 1-1,5 ay önce ve 20 cm derinlikten, çok yıllık bitkiler ve yeti mi meyve bahçelerinden ise gübrelemeden 1-1,5 ay önce ve 0-30, 30-60, 60-90 cm derinlikten alınmalıdır (Güçdemir, 2006). Toprak örnekleri nerelerden alınmamalıdır? - Hayvan yatmı , sap saman ve gübre yı ılmı yerlerden, - Anız yakılmı yerlerden, - Tümsek veya çukur yerlerden, - Yol kenarları ve a aç diplerinden, - Sıra ekimi yapılmı tarlada sıra üzerlerinden alınmamalıdır (Kacar, 2009) Toprak örneklemesi yapılan alanda belirgin bir farklılık yok ise meyve bahçelerinden 20 dekarlık bir alanın, tarla arazisinden ise 40 dekarlık bir alanın 10-20 yerinden (zikzak çizilerek) karma toprak örnekleri alınabilir ( ekil 1). ekil 1. Arazinin farklı yerlerinden karma toprak numunesi alma Toprak örne i, toprak burgusu ya da kürekle amacımıza uygun derinlikten alınır ( ekil 2). Kürekle toprak örne i alınırken önce toprak yüzeyinden sap saman gibi maddeler temizlenir ve “V” çeklinde 20 cm derinli inde kürekle her iki taraftan alınarak çukur açılır. Daha sonra 127 çukurun bir tarafından yakla ık 5 cm et kalında toprak örne i alınarak örnekleme kabına konulur ( ekil 3). ekil 2. Toprak burgusu ile toprak örne i alma ekil 3. Kürekle toprak örne i alma Kap içerisinde biriktirilen toprak örnekleri karı tırılarak 0,5-1 kg kadar toprak, etiketi hazırlanmı bez ya da effaf plastik torbalara konularak analiz için toprak analiz laboratuarlarına gönderilir ( ekil 4). 128 ekil 4. Analiz için hazırlanmı toprak örne i. Toprak numunesi etiketinde bulunması gerekenler Toprak numunesi etiketinde a a ıdaki bilgiler bulunmalıdır. Tarla sahibinin adı ve soyadı Tarlanın bulundu u il, ilçe, köy ve mevki Ada ve parsel numarası Derinlik Ekilecek ürün ve alan Arazi kullanımı (sulu-kuru) Önceki ürün Numuneyi alan ki i SONUÇ Nitelikli ve bol ürün almak için öncelikle topraklarımızı iyi tanımamız ve onun ihtiyacı olan besin elementlerini dengeli bir ekilde vermemiz gerekir. Bu nedenle topraklarımızı tarımsal üretime geçmeden analiz 129 ettirmemiz ve analiz sonuçlarına göre gübreleme yapmamız gerekir. Toprak analiz sonuçlarının do rulu u ise toprak örneklemesinin amacına uygun olarak do ru ekilde alınmasına ba lıdır. Amacına uygun olarak bilinçli bir ekilde toprak numunesi almak, tarımsal üretimin sürdürülebilir olması ve topraklarınızın gelecek nesillere kirletilmeden ve bozulmadan bırakılması için önem ta ımaktadır. KAYNAKLAR Kacar, B., 2009. Toprak Analizleri. Nobel yayınevi, yayın no: 11387, fen bilimleri yayın no: 90, Ankara. Güçdemir .H.2006. Türkiye Gübre ve Gübreleme Rehberi. S. 1- 183. Tarım Orman Ve Köyi leri Bakanlı ı Topraksu Genel Müdürlü ü Ara tırma Dairesi Ba kanlı ı Yayın No. 231, Teknik yayın no:T.69, Ankara. 130 ORGAN K GÜBRELER, GÜBRELEME ve YE L GÜBRELER Yrd. Doç. Dr. Mustafa BA ARAN ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü, 38039-KAYSER mbasaran@erciyes.edu.tr GR Tarımsal üretimde gerek bitkisel üretimi artırmak gerekse bitki hastalıklarıyla mücadele etmek için kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkileri, insan ve toplum sa lı ı üzerine her geçen gün artarak tehdit olu turmaktadır. Son yıllarda tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılmasına yönelik kimyasal gübre ve tarımsal mücadele ilaçlarının hiç ya da mümkün oldu u kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik mücadele yöntemlerinin alması temeline dayanan organik ve iyi tarım uygulamaları geli tirilmi tir. Gübreler kimyasal ve organik olmak üzere iki farklı ekilde isimlendirilir. Organik gübreleri ba ta ahır gübresi, gerek i letme içi gerekse i letme dı ında bulunan organik atıkların (sap, saman, dal, yaprak, çöp, yemek atıkları v.b.) de erlendirilmesi ile elde edilen gübreler (kompostlar), kent atıkları, gece topra ı, ye il gübreler ve bitki geli imini düzenleyen mikroorganizmalar olu turur. Organik gübreler Ahır Gübresi Ahır gübresi, büyük ve küçükba hayvanların dı kıları ile ahırlarda hayvanların altına serilen yataklıktan olu ur. Ahır gübresi, bir yandan topra ın yapısını olumlu yönde etkilerken, di er yandan bitkiler için gerekli besin elementlerini sa layarak ürün miktarı üzerine olumlu etki yapar. Bu etkileri u ekilde sıralayabiliriz: -Topra ın su tutma kapasitesini artırır. -Suyun toprak yüzeyinde ba ımsızca akmasına, buharla masına ve tarıma elveri li toprakların ta ınıp götürülmesine engel olur. -Topra ın kolay tava gelmesini sa lar. -Toprak ısısını bitki geli mesi için uygun duruma getirir. -Toprakların pH’sı üzerinde etkili olmaktadır. -Ahır gübresi, organik yapısı nedeniyle toprak havalanmasına olumlu etki yapar. Öte yandan ahır gübresinin toprakta parçalanması sonucu olu an 131 karbondioksit ve organik asitler, bitki besin elementlerini bitkiler için yarayı lı ekle sokarlar. -Ahır gübresiyle topra a fazla miktarda mikroorganizma verilir. Böylece toprakta biyolojik de i imlerin hızı artar. Ahırda yada ahırdan çıkarıldıktan sonra gereken dikkat gösterilmez ve yeterli önlemler alınmaz ise, tarlaya ta ınmadan çok önce ahır gübresi de erini büyük ölçüde yitirir. Sıvı dı kının yitmesi bitki besin elementleri yönünden önemli bir sorundur. Ahır gübresinde bulunan toplam bitki besin elementlerinin yakla ık % 50’si sıvı dı kı içerisindedir. Yeterli miktarda yataklı ın kullanılmaması durumunda sıvı dı kı ahırın tabanından ve gübre yı ınının altından sızarak önemli ölçüde yiter. Ahırdan çıkarılan gübre açıkta ufak ve gev ek yı ınlar eklinde bırakıldı ı zaman yıkanarak yitme büyük boyutlara ula ır. Ahır gübresinin uygulama zamanı, ekli ve miktarı; toprak özeli ine, bitkinin cinsine, çevre ko ullarına ve kimyasal gübrelerin uygulama yöntemine, zamanına ve miktarına ba lı olarak belirlenir. Ancak bu ekilde ahır gübresinden en yüksek yararın sa lanması olanaklıdır. Kompost Kompostlar humus niteli inde olup, tarımsal i letmelerde bulunan çöplerin, hayvansal artıkların, sap-saman gibi harman artıklarının, mutfak artıklarının, ehir çöplüklerinin ve organik yapılı bazı fabrikasyon artıklarının çe itli i lemlerden sonra mikrobiyal ayrı ma sonucu mineralize olmalarından elde edilir. Bahsedilen bu materyaller iyice karı tırılıp tabanı sıkı tırılmı bir yerde yı ın yapmak üzere hazırlanır. Alta bir tabaka saman serilerek sızma engellenir. Üzerindeki yı ın 1-1,5 m yüksekli inde olabilir. Üstü toprak ile örtülerek olgunla maya bırakılır. Olgunla ma materyalin cinsine göre 6-24 ayda olabilir. Ancak bu zaman zarfında yı ın ara sıra bozularak havalandırılır, olgun kısım ayrılır kurumu kısım ise hafifçe ıslatılır. Yı ın her zaman için çok fazla olmamak kaydıyla sıkı tırılır. Kent Atıkları Bu atıklar kentlerde ya ayan insan topluluklarının olu turdu u kanalizasyon ve çöp gibi atıklardan meydana gelmektedir. Do rudan do ruya kullanıldıkları gibi ahır gübresi veya di er organik atıklarla da kompost yapılarak kullanılabilirler. Bu atıkların kullanılmaları bazı 132 fiziksel, kimyasal, biyolojik i lemlere tabi tutulduktan sonra daha uygun olmaktadır. Bu durum ekonomik ve teknik katkıları gerektirdi inden genellikle büyük ehirlerde belediyeler tarafından kurulan tesislerle kent atıkları organik gübreye dönü türülerek tarıma kazandırılır. Biogübre Biogübre olarak toprakta ya ayan ve havanın serbest azotunu ba layan bakteriler ve topraktaki bitkiye yarayı sız besin elementlerini do rudan yada dolaylı olarak bitkiye yarayı lı hale getiren mikroorganizmalardır. Havanın serbest azotunu bitkiye yarayı lı hale getiren mikroorganizmalardan “azotobakterler” toprakta serbest halde ya ayıp inorganik yapıdaki azotu organik azot bile iklerine dönü türmek suretiyle topra a ba larlar. Di er azot ba layan Rhizobium bakterileri ise baklagil bitklilerinin kökleri içerisinde nodül olu turarak havadaki serbest azotun bitki köklerince alımına yardımcı olmak ko uluyla ortak ya am sürerler. Mikorizzalar bitki kökleri içerisine girerek kendi hifleri aracılı ıyla bitkilerin kök etki alanını artırırlar buna ba lı olarak bitkinin toprakla de inim yüzeyleri artarak özellikle fosfor ba ta olmak üzere Zn, Cu gibi di er besin elementlerinden bitkinin daha etkin yararlanmasını sa larlar. Di er yandan Bacillius spp, Piseudomanas spp, gibi bitki geli imini düzenleyici bakterilerde toprakta bulunan besin elementlerini yarayı lılı ını artırarak, bitki geli imini düzenleyici hormonları salgılayarak ve gübre kullanım etkinli ini artırarak bitki geli imine olumlu yönden etki etmektedirler. Kayaçlar ve Mineraller Organik tarımda özellikle fosfor ve potasyum açısından bitkilerin besin ihtiyacını kar ılamak üzere bazı kayaçlar ve mineraller kullanılabilmektedir. Fosforlu gübrelerin ham maddesi olan ham fosfat ö ütülmek suretiyle gübre olarak kullanılabilmektedir.Potasyum kayna ı olarak ise silvit, silvinit, karnalit, langbaynit ve kainit minerallerinden istifade edilmektedir. Jips, dolomit ve epsomit ise kalsiyum kayna ı olarak, do al kükürt madeninden ise kükürt kayna ı olarak faydalanmak mümkündür. Mikro element ihtiyacı için ise demirsülfat, demir karbonat, bor ihtiyacı için borat’tan istifade etmek mümkündür. Kullanılacak kayaç ve mineraller ö ütülerek kullanılmaktadır. Ö ütme ko ulları etkinlik süreleri açısından büyük önem ta ımaktadır. Ugulamada kullanılacak 133 makine teçhizatın durumu da dikkate alınarak mümkün oldu unca ince ö ütülmesi kayaç ve minerallerdeki besin elementinin etkinli ini artıracaktır. Ye il Gübreler Geli imini tamamlamamı ye il haldeki bitkilerin toprakla karı tırılmalarına ye il gübreleme, bu i için kullanılan bitkilere ise ye il gübre denilmektedir. Ye il gübrenin topra ın yararları; Topra ı organik madde yönünden zenginle tirir. Ye il gübre bitkinin azot içeri ine ba lı olarak topra a azot verilir. Topraktaki mikroorganizmalara besin kayna ı sa laması nedeniyle, topraktaki mikroorganizmaların nicelik ve i levleri üzerine olumlu etki yapar. Topra ın alt katmalarına yıkanan besin elementlerini topra ın üst katmanına çıkarır. Kök salgılarıyla topraktaki besin elementlerinin yarayı lılı ını artırır. Topra ı erozyona kar ı korur. Bir bitkinin amaca uygun ye il gübre olabilmesi için ; Hızlı geli im göstermesi Bol miktarda vejetatif organ geli tirmesi ve Yoksul topraklarda bile daha iyi geli im göstermesi gerekir. Ye il Gübre Bitkileri Ye il gübre bitkileri baklagil ve baklagil olmayan bitkiler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Baklagil ye il gübre bitkileri baklagil olmayan ye il gübre bitkilerine göre topra a daha fazla azot kazandırmaktadırlar. Ye il gübre bitkisi olarak iki bitkinin yan yana yeti tirilmesi ço u zaman önerilmektedir. Fakat bu iki bitkinin birbirlerinin geli imini olumsuz yönde etkilememeleri gerekmektedir. Ye il gübre bitkilerinin birlikte yeti tirilmesine yulaf ile bezelye ve çavdar ile fi çok iyi örnektir. 134 Ye il Gübre Bitkileri Baklagil bitkileri Yonca Çayır Üçgülü Ta Yoncası Soya fasulyesi Kanada Yem Bezelyesi Yem börülcesi Kırmızı üçgül Japon üçgülü Yabani tüylü fi Avusturya bezelyesi Baklagil olmayan bitkiler Çavdar Yulaf Arpa Darı Karabu day Bu day Çim Sudan otu Hardal Kolza Ye il Gübrenin Uygulanma Zamanı Ye il gübre bitkileri en uygun zamanda toprakla karı tırılmalıdır. Buradaki en önemli nokta bitkinin C:N oranıdır. C:N oranı büyük olan bitkilerin toprakta çürümeleri için daha uzun zamana gereksinim duyulur. Ya ı ı az olan yörelerde ye il gübrelemenin yapılması çok daha fazla dikkati gerektirir. Toprakta sınırlı düzeyde bulunan suyun ye il gübre bitkileri tarafından da kullanılaca ı için temel bitkinin susuz kalması mümkün olabilir. Di er yandan toprakta suyun az bulunması halinde ye il gübre bitkilerinin çürümesi de sorun olur. O nedenle kurak bölgelerde bazı durumlarda yararından çok zararı da görülebilir. KAYNAKLAR Kacar, B., Gübreler ve Gübreleme Tekni i. Nobel yayınevi, yayın no: 1119, Fen ve Biyoloji Yayın Dizisi : 34, Ankara. Sezen, Y. 1984. Gübreler Ve Gübreleme, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları No:19; Sayfa:39-83. ERZURUM. 135 KÜLTÜR B TK LER N N SULANMASI Doç. Dr. Ali ÜNLÜKARA ERÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisli i Bölümü, 38039KAYSER unlukara@gmail.com Arkeolojik bulgulara göre eski Mezopotamya, Mısır ve Hindistan medeniyetlerinden beri sulama, do al yollarla tamamen kar ılanamayan bitki su ihtiyacını kar ılamak için yapıla gelen çok eski bir uygulamadır. Evlerimizde saksılarda yeti tirilen süs bitkileri sulayan aile fertlerinden çok büyük çiftlikleri sulayan çiftçilere, dükkanı önündeki küçük ye il alanı sulayan esnaftan park ve bahçeleri sulayan i çilere, sahada sulama uygulamalarını yöneten ziraat mühendislerinden bu alanda ara tırma yapan bilim adamlarına kadar çok geni bir kitle tarafından yapılabilmektedir. Bu kadar geni bir kitlenin sulama yapabilmesine kar ın gerçekte sulama karma ık ve oldukça zor mühendislik hesaplamaları gerektiren bir uygulamadır. Suyun yanlı kullanımıyla yukarıda adı geçen birçok medeniyetin tarihte çöktü ü tahmin edilmektedir. Medeniyetler toprak ve su kaynaklarını iyi kullanabildiklerinde refah ve bolluk içerisinde ya ayabilirlerken, kötü kullandıklarında ise büyük sıkıntılar ve yıkımlar ya amı lardır. Bu nedenle toprak ve su kaynaklarının çok bilinçli kullanılması herkes tarafından kabul edilen bir olgudur. Bilindi i gibi bitki su ihtiyacı zamanında ve yeterince kar ılanmadı ında bitkiden yüksek miktarlarda verim alınamamaktadır. Bitki susuzluk nedeniyle stres ya amakta ve vermesi gereken verimden daha dü ük verim vermektedir. Bunun için bitkinin ne zaman sulanaca ı ve her sulamada ne kadar su verilmesi gerekti i yüz yıllardan beri insanlı ın cevabını bulmaya çalı tı ı önemli sorulardan ikisini olu turmaktadır. Özellikle 1900 lü yıllardan sonra sulama uygulamaları giderek artmı ve özellikle 1950 li yıllardan sonra sulanan alanlarda çok büyük artı lar olmu tur. Giderek artan dünya nüfusunu besleyebilmek için u an en çok ihtiyaç duyulan kaynak su ve sulanan alanlar olmaktadır. Yüzyılımızda giderek artan hayati önemi nedeniyle suyun daha do ru kullanımına yönelik ara tırmalar da artmı tır. Geldi imiz noktada yeti tirilen bitkilerin birço u için bitki su ili kileri belirlenmi , suyu daha tasarruflu uygulayabilen sulama sistem ve yöntemleri geli tirilmi tir. u an ya 136 toprak nemi ölçümleri ile veya meteoroloji istasyonlarından alınan veriler ile bitki geli me dönemi ve toprak artları da dikkate alınarak bitkiler için uygun ekilde sulama programları belirlenebilmektedir. Bu hesaplamaları yapan bilgisayar programları geli tirilmi tir. Evimizde saksılarda yeti tirdi imiz bitkileri sularken ço u kez ne kadar su verece imizi kestiremeyiz. Saksıya su verdikten sonra suyun bir kısmı saksı altından ta makta ve evdeki halı veya dö emenin üzerine akmaktadır. Evdeki basit bir saksı bile ba arılı bir ekilde sulanamamakta iken arazi de büyük tarlaların sulanması nasıl ba arılacaktır? Saksı altından sızan su gibi tarlada da bitki su ihtiyacı belirlenmeden yapılan a ırı sulamalar ve dü ük sulama sistemi randımanları nedeniyle bitki kök bölgesi altına su sızıntıları olmaktadır. Bu fazla sular zaman içerisinde toprak altında bulunan geçirimsiz bir tabaka üzerinde birikebilmektedir. Kök bölgesinden geçirimsiz tabakaya kadar sızma esnasında toprakta bulunan tuzları ve gübreleri de eriterek bünyesine alan ve tuzlulu u artan bu sular her geçen yıl toprak yüzeyine do ru yakla maktadır. Böylece bitki kök bölgesi bu tuzlu sularla i gal edilmekte ve bitkinin yeti ebilece i ya daha sı bir toprak kalmakta veya bu sular tarafından kök bölgesi tamamen i gal edilmekte ve tarım yapılamaz hale gelmektedir. Yükselen bu sular daha toprak yüzeyine ula masalar bile bir bardak çaya de dirilen kesme ekerde çayın yukarı do ru tırmanmasına benzer bir davranı sergileyerek toprak içerisinde bulanan küçük borucuklar vasıtasıyla toprak yüzeyine kadar tırmanmakta ve orada buharla arak içerisindeki tuzları toprak yüzeyinde bırakmaktadır. Bu ekilde tarım alanları giderek çorakla makta ve büyük verim kayıplarına neden olmaktadır. Bitki kök bölgesinin su i galinden korunması ve tuzlula manın engellenmesi için sulama sistemleriyle birlikte drenaj sistemlerinin de kurulması gerekli olmaktadır. Drenaj sistemleri bulunması durumunda bile fazla su uygulamaları bitkiler için zararlı olmaktadır. Bir kere ne kadar fazla su uygularsam bitkinin o kadar su ihtiyacını kar ılarım ve daha fazla verim alırım mantı ı kesinlikle yanlı tır. Her topra ın bünyesine alabilece i ve bitkilerin istifadesine sunabilece i bir su tutma kapasitesi bulunmaktadır. Bu kapasitenin üzerinde verilen fazla sular bitkilerin kök bölgesi altına sızmaktadır. Fazla suyun sızması esnasında bitkiler için atmı oldu umuz gübrelerin bir kısmı da uzakla maktadır. Bu ekilde bitki besin 137 maddelerince daha fakir bir kök bölgesi geriye kalmakta ve gübre için yapmı oldu umuz harcamaların bir kısmı bo a gitmektedir. Ayrıca fazla suyun kök bölgesinde bulunması demek hava ile dolu olması gerekli toprak gözeneklerinin su ile i gal edilmesi ve bitki köklerinin havasız kalması anlamına gelmektedir. Fazla su uzakla ana kadar bitki kökleri yeterince nefes alamadıkları için ilave verim kayıpları olu maktadır. A ırı ıslak ve nemli topraklarda bitki hastalıklarının artması için uygun ortamlar meydana gelmesi ise a ırı su uygulamanın bir di er zararlı yönünü olu turmaktadır. ekil 1. Toprak nemi bakımından toprak bölgeleri, toprakta su hareketi ve yer altı suyu Toprak altında biriken sular aynı zamanda yava bir hızda toprak gözenekleri arasından sızarak derelere, çaylara, göllere ve barajlara do ru akmaktadır. Bitki besin maddelerince zengin tarım alanlarından gelen bu yer altı suları yüzey su kaynaklarına karı tıklarında buralarda a ırı yosun ve alg geli imine neden olmaktadır. Su içerisinde yeti en bu bitkiler suda çözünmü olan oksijeni tükettikleri için yüzey sularında süren canlı ya amını tehlikeye attıkları gibi suyun kendi kendini oksijenle 138 temizleyen sistemini de bozmaktadırlar. Tarımsal ilaçlar ve gübrelerce zengin suların içme suyu olarak kullanılması da çe itli sa lık sorunlarına yol açmaktadır. Gere inden fazla su uygulamaları suyun israf edilmesi demektir. Tüm bu anlatılanlar dikkate alındı ında fazla su uygulanması demek, toprakların çorakla ması, kök bölgesinin su tarafından i gal edilmesi, verim kaybı, gübre kaybı, bitki hastalıklarının yaygınla ması, çevre ve sa lık sorunlarının artması anlamına gelmektedir. sraf edilen su ile daha fazla alan sulanabilinecek iken ilave zararlarının telafisi için i gücü, zaman ve kaynak israfı da yapılmaktadır. Fazla suyun bu kadar zararına kar ılık bitki su ihtiyacının altında yapılan sulamalar yani eksik yapılan sulamalar da bitkiler için zararlıdır. Eksik sulamalar nedeniyle bitkinin ihtiyacı tam kar ılanamadı ı için bitkiler su stresine girmekte ve verim ile kalite kayıpları meydana gelmektedir. Bitki su stresinin çıkmı oldu u geli me dönemine ve su stresinin iddetine ba lı olarak verim kayıpları artmaktadır. Örne in mısır bitkisinde tüm geli me dönemi boyunca verilmesi gerekli suyun %10’u eksik verildi inde verimde %15’lere ula an bir kayıp meydana gelebilmesine kar ın bu eksik sulama tepe püsküllenme ve koçan püsküllenme döneminde yapıldı ında verim %60’a varan bir oranda kaybedilebilmektedir. Di er tüm kültür bitkilerinde bitkinin suya kar ı duyarlılı ına ba lı olarak eksik sulamalar çe itli oranlarda verim kayıplarına neden olmaktadır. Sulamanın tüm bu etkileri dikkate alındı ında titizlikle yapılması gereken bir uygulama oldu u açıkça anla ılmaktadır. Çiftçilerin sulamalarını yönlendiren Sulama Birlikleri ve Sulama Kooperatifleri gibi örgütlerin sulama konusunda uzmanla mı Ziraat Mühendisleri istihdam etmeleri ve bu örgütlerin etkili bir ekilde çalı maları toprak ve su kaynaklarımızın verimli, etkin ve sürdürülebilir ekilde yönetilmesi için son derece önemlidir. B TK , TOPRAK, SU VE ATMOSFER L K LER Bitkilerin ihtiyaç duydu u su bitki kök bölgesindeki toprakta depolanmakta, bitkiler tarafından bu su kökleri vasıtasıyla alınmakta ve bitki su alımı esnasında gerekli enerjiyi atmosferden sa lamaktadır. Bitki-su ve atmosfer ili kileri basit ekilde böylece ifade edilmektedir. 139 Bitkiler ya amları için suya ihtiyaç duymaktadır. Bitkilerin kendi yapısının %60-95’i zaten sudan olu maktadır. Topraktan alınan bitki besin maddelerinin bitki içerisinde nakledilmesinde ve yapraklarda üretilen ekerin (fotosentez ürünleri) di er bitki organlarına iletilmesinde su kullanılmaktadır. Bitki dal, yaprak, gövde, kök ve meyve yapımında kullanılan su aynı zamanda bitki yapraklarında havadan alınan karbondioksit ile güne ı ı ı altında reaksiyona girerek glikoz ekeri üretiminde kullanılmaktadır. Bu olaya fotosentez denilmektedir. Susuz kalan bitkiler canlı ve dik görünümünü kaybederler. Dolayısıyla su bitkilerin iç basınç ayarlanmasında da kullanılarak bitkilere canlı ve dik görünüm sa lamaktadır. Solunumda, sindirimde ve bitki hücrelerinde meydana gelen birçok biyokimyasal i lemlerde su yer almaktadır. Sıcak ve kavurucu yaz güne i altında kalan bitkiler bünyesinde bulunan suyu buharla tırarak so umaktadırlar. Bitkilerin suyu topraktan kökleri vasıtasıyla alıp yapraklarında bulunan gözeneklerden atmosfere vermeleri olayına terleme denilmektedir. Bitkinin yapraklarından olan terleme ve bitki yakınındaki topraktan olan buharla manın tamamı tüm bitki su kullanımının yakla ık %99’una kar ılık gelmektedir. Bu nedenle her hangi bir tarlada veya bahçede bitki yapraklarından terleme ile toprak yüzeyinden olu an buharla manın tamamına bitki su tüketimi denilebilmektedir. Bitkiler toprakta yeteri kadar su bulundu u zaman suyu zorlanmadan alabilmektedirler. Toprakta su azalırken bitkinin su alımı da giderek zorla maktadır. Suyu yetersiz topraklarda bitkiler ya amlarını sürdürebilmek için su alımına fazla miktarda enerji sarf etmekte, geli imlerini ve verimlerini kısmaktadırlar. Bu nedenle toprakta depolanan su miktarının bilinmesi, verimli bitki yeti tiricili i açısından son derece önemlidir. Her bitkinin köklenme yapısı ve geli me dönemlerine göre köklerini saldı ı derinlik farklıdır. Bitkilerin su ihtiyacının büyük bir kısmını kar ıladı ı toprak derinli ine etkili kök derinli i denilmektedir. Sulama uygulamalarında etkili kök derinli inde yeteri kadar su depolanması sa lanmaktadır. Bundan dolayı bitkilerin geli me dönemlerine ba lı olarak kök derinlikleri bilinmelidir. Aksi halde do ru ve yeteri kadar bir sulama yapmak mümkün de ildir. 140 ekil 2. Toprak fazları ve çe itli su oranları Topraklar bünyesinde bulunan kum, silt ve kil tanecikleri oranlarına ba lı olarak bünye sınıflarına ayrılmaktadır. Her bünye sınıfı farklı miktarlarda su tutmaktadır. çerisinde kum miktarı fazla olan toprakların su tutma kapasitesi dü üktür ve bu nedenle daha az su ile daha sık sulama gerektirirken içerisinde kil ve silt miktarı fazla olan toprakların su tutma kapasitesi yüksek olup daha fazla su ile daha uzun aralıklı sulama gerektirmektedir. Aynı bünye sınıfında bulunan topraklarda toprak yapısının ve organik madde içeri inin farklı olabilmesi nedeniyle su tutma kapasiteleri de de i ebilmektedir. Bu nedenle en azından etkili bitki kök derinli i altına kadar toprakların bünye sınıfları ve su tutma kapasiteleri belirlenmelidir. Yoksa zamanında, do ru ve yeteri kadar sulama yapılması mümkün de ildir. Bir saksıya bol miktarda su verildi i zaman saksıdaki toprak bünyesine alabilece i kadar suyu tutmakta ve fazla su saksı altından sızarak uzakla maktadır. Uzakla an su gözlenirse, ba langıçta fazla miktarda su uzakla masının oldu u sonra giderek azaldı ı görülecektir. Artık saksı altından sızmanın durdu u anda saksıdaki toprak nemi, o topra ın tutabilece i maksimum nemi vermektedir. Buna göre her bir topra ın yerçekimine kar ı tutabilece i maksimum su miktarına tarla kapasitesi 141 denilmektedir. Bitkiler tarla kapasitesindeki toprak nemini çok kolay ekilde alabilmektedir. Tarla kapasitesinde toprakta büyük gözenekler hava ile dolu olmakta ve köklerin hava alması sa lanmaktadır. Tarla kapasitesinin üzerindeki nem toprakta fazla suyu olu turmakta olup bu su hava dolu gözeneklerin yerini i gal etti i için bitki köklerinin hava almasını kısıtlamaktadır. Fazla su zamanla yerçekiminin etkisiyle topraktan derinlere sızmakta veya tarlada bulunan drenaj sistemleriyle uzakla tırılmaktadır. Sulamayla toprak nemi tarla kapasitesi nem düzeyine getirildikten sonra bitkiler depolanan bu nemi alarak yaprakları vasıtasıyla atmosfere verirler. Toprak yüzeyindeki 10-15 cm lik toprak tabakasındaki nem ise aynı zamanda buharla arak uzakla maktadır. Hem bitkilerin terlemesi hem de toprak yüzeyindeki buharla ma nedeniyle toprak etkili kök derinli indeki nem giderek azalmaya ba lar ve bitkiler de giderek toprak nemini almakta daha fazla zorlanmaya ba larlar. Toprakta nem öyle bir seviyeye dü er ki artık bitkiler bu nem düzeyinde topraktan nemi alamazlar ve solarlar. te bitkilerin daimi ekilde soldu u topraktaki bu nem düzeyine solma noktası denilmektedir. Bitkiler tarla kapasitesi ile solma noktası arasındaki nemi alabildiklerinden bu iki nem arasındaki su miktarına toplam yarayı lı su miktarı veya toplam kullanılabilir su miktarı denilmektedir. Bir bitki tarla kapasitesi civarında topraktaki nemi kolayca alabilmesine kar ın solma noktası yakınlarındaki toprak nemini zorlanarak almakta ve su stresi ya ayarak verim kaybetmektedir. Örne in karnabahar ve ıspanak toplam kullanılabilir nemin tarla kapasitesinden itibaren ilk %20’lik kısmını kolayca alabilmekte iken geriye kalan %80’lik kısmını zorlanarak almaktadır. Lahana, domates, hıyar, kavun, karpuz, fasulye, mısır, badem, elma, armut, eftali ve kaysı toprakta bulunan toplam kullanılabilir nemin %40-50’lik kısmını kolayca almakta geriye kalan toprak nemini zorlanarak almaktadır. Buna kar ın eker pancarı, pamuk, arpa, bu day, yonca ve zeytin topraktaki toplam kullanılabilir nemin %55-65’lik kısmını kolayca alabilmekte, geri kalan kısmını almakta zorlanmaktadır. 142 ekil 3. Çe itli toprak nem bile enleri ve toprak bünyesine göre toplam kullanılabilir su miktarları Bitki geli me dönemlerine göre de bitkilerin susuzlu a kar ı hassasiyeti de i ebilmektedir. Genel olarak bitki geli me dönemleri be e ayrılmaktadır: 12345- Çimlenme-çıkı dönemi, Vejetatif geli me dönemi, Çiçeklenme dönemi, Meyve tutum dönemi, Olgunla ma dönemi, Bu bitki geli me dönemleri içerisinde susuzlu a kar ı en hassas dönem çimlenme-çıkı dönemidir. Bu dönemde bitkilerin asla susuz kalarak su stresine girmeleri istenmemektedir. Genel olarak di er dönemlerden susuzlu a kar ı en hassas olan dönem çiçeklenme dönemidir. Daha sonra meyve tutum dönemi, vejetatif geli me dönemi ve olgunla ma dönemi eklinde sıralanmaktadır. Bazı bitkiler için geli me dönemleri, susuzlu a kar ı hassasiyetleri ve stres 143 altında geli me durumları, uygun sulama yöntemleri, etkili kök derinlikleri ve strese girmeden topraktan alabilecekleri toplam kullanılabilir nem yüzdeleri a a ıda anlatılmı tır. ekil 4. Bitki köklenme derinli i ve etkili kök bölgesi derinli i 144 BU DAYIN SULANMASI ekil 5. Bu dayın geli me dönemleri Suya hassas dönemleri • • • • En hassas dönem: çimlenme-çıkı dönemi 2. hassa dönem: çiçeklenme dönemi ve geç vejetatif dönem 3. hassas dönem: meyve olu umu 4. hassas dönem: karde lenme • Çıkı döneminde kuraklık olu tu unda birim alandaki ideal bitki sayısı önemli düzeyde azaltabilmekte, karde lenme döneminde ise karde olu umu azalmakta yada yapraklar normal boyutlarına oranla daha küçük olarak geli ebilmektedir. • Karde lenme döneminden sonra kök, yaprak, sap ve ba ak büyümesinin birlikte gerçekle ti i sapa kalkma döneminde bitkideki potansiyel dane sayısı ba ak geli imine ba lı olarak belirlenmektedir. Bu dönemde kuraklık verimli ba ak ve ba akçık sayısını olumsuz yönde etkilemektedir. 145 • Ba aklanma döneminde ba layan kuraklık çiçek ölümlerine neden olabilmektedir. • Çiçeklenmede ortaya çıkan kuraklık, dane tutumuna olumsuz etkide bulunarak ba aktaki dane sayısının dü ük olu masına neden olurken, dane büyümesi dönemindeki kuraklık ise hızlı ya lanma nedeniyle özellikle dane büyüme süresini kısaltarak dane a ırlı ının dü ük olmasına neden olabilmektedir. • Gere inden yüksek toprak nemi söz konusu olursa; vejetatif geli me döneminde kılcal kök geli mesi olumsuz etkilenir, özellikle sapa kalkma döneminde ince saplı bitki geli mesi nedeniyle bitki yatabilir. Çimlenme-çıkı dönemi (0) ba ında yani ekimden hemen sonra D= 60-90 cm toprak derinli indeki mevcut nemi tarla kapasitesine çıkaracak kadar ilk sulama yapılır. Bu sulamanın kesinlikle ya murlama sulama yöntemiyle yapılması gerekir. Böylece çimlenme-çıkı yüzdesi artırılır ve iyi bir kök geli mesi garantilenir. Kı lık bu day toprakta 1.8 m derinli e kadar kök salmakta ve su alabilmesine kar ın suyunun büyük bir kısmını 1.5 m derinli e kadar almaktadır. Bu nedenle sulamalar ile 1.5 m derinli e kadar toprak nemi tarla kapasitesi nem düzeyine çıkarılmalıdır. Çimlenme-çıkı evresinden sonra (1c) dönemine kadar sulama yapmaya gerek yoktur. Sapa kalkma (1c), çiçeklenme (2) ve meyve olu umu (3) dönemlerinde toplam kullanılabilir nemin %50-55’i tüketilmeden önce sulama uygulamaları yapılmalıdır. Hasattan bir ay öncesine kadar sulamalar yapılır ve hasada 1 ay kala sulama yapılmaz. Bu day için en ideal sulama yöntemi ya murlama sulamadır. Ancak çiçeklenme döneminde (2) tozla manın oldu u günlerde kesinlikle ya murla sulama ya mamak gereklidir. Bu nedenle kısıtlı su ko ullarında 2. sulamalar biraz daha erken yapılır. Ya murlama sulama yönteminin uygulanmadı ı ko ullarda tava ve uzun tava sulama yöntemlerinden birisi uygulanır. 146 MISIRIN SULANMASI ekil 6. Mısırın geli me dönemleri Su eksikli ine hassasiyeti • • • • En hassas dönemi: Çimlenme-çıkı 2. hassas dönemi: Püsküllenme veya çiçeklenme dönemi 3. hassas dönemi: Tane olu umu 4. hassa dönemi: Vejetatif geli me Gere inden dü ük toprak nemi ko ullarında; • Vejetatif geli me döneminde bitki boyu kısa kalır, yaprak alan indeksi dü er ve dolayısıyla azalan fotosentez sonucu bitki geli imi ve verim olumsuz etkilenir. • Çiçeklenme dönemi susuzlu a kar ı son derece duyarlıdır. Bu dönemde dü ük nem tozla mayı veya döllenmeyi olumsuz yönde etkiler ve koçandaki tane sayısı azalır. A ırı nem eksikli inde tepe püskülü kurursa, tozla ma ve döllenme gerçekle mez ve hiç ürün elde edilemez. 147 • Tane olu umu döneminde olu an nem eksikli i tanelerin küçük kalmasına, özellikle de tane eklinin bozulmasına neden olur. • Olgunla ma dönemi nem eksikli i verimi önemli düzeyde etkilemeyip olgunla mayı çabukla tırır. Ancak bu dönemde bile toprak nemi solma noktası altına dü memelidir. • • Mısır gere inden fazla toprak nemine kar ı da duyarlıdır. Tarla kapasitesi üzerinde nem düzeyi birkaç günden fazla sürerse bile bitki olumsuz yönde etkilenir. Vejetatif geli me döneminde yüksek nem kılcal kök geli imini olumsuz etkiler. Çiçeklenme döneminde yüksek nem döllenme oranını dü ürür ve bazen %50’ye varan verim azalması söz konusu olabilir. Çiçeklenme ve tane olu umunda yüksek nem vejetatif geli meyi te vik eder, verimi olumsuz etkileyerek olgunla mayı geciktirir. • • Derin topraklarda mısırın kökleri 1.7 m derinli e kadar inebilir ancak ihtiyaç duydu u suyun tamamını 1.0 m den alır. Sulama uygulamalarında etkili kök derinli inin 1 m alınması yeterli olmaktadır. Bitki genelde topraktaki nem eksikli ine kar ı çok hassas oldu u için bitki su ihtiyacı tam kar ılanacak ekilde sulama yapılır. Su kayna ı yeterli olmayan yerlerde eksik sulama yapılarak geni alanda tarım yapma yoluna gidilmez. Mısır ekiminden hemen sonra 90 cm toprak derinli indeki nem tarla kapasitesine çıkarılarak ilk sulama yapılır. Çimlenme-çıkı dönemi nispeten uzun sürdü ü için toplam kullanılabilir nemin %40’ı tüketilmeden önce sulama uygulamalarına devam etmek gerekir. (1), (2) ve (3) dönemlerinde toplam kullanılabilir nemin %55’i tüketilmeden önce sulama yapılmalıdır. (4) döneminde sulama yapılmaz ve en son sulama hasattan 2-3 hafta yapılarak sulamalar kesilir. Karık sulama yöntemi en uygun sulama yöntemidir. Ya murlama sulama yöntemi de kullanılabilir ancak çiçeklenme döneminde kesinlikle ya murlama sulama yapılmayacak ekilde bir program takip edilmelidir. Ayrıca bitki boyu yüksek oldu u için lateral boru hatlarının ta ınması zor 148 olmaktadır. Yalnızca su kayna ının kısıtlı oldu u yerlerde damla sulama yönteminin kullanılması ekonomik olmaktadır. EKER PANCARININ SULANMASI ekil 7. eker pancarının geli me dönemleri Toplam büyüme döneminde sürekli vejetatif geli me söz konusudur. Toprakta nem bulundu u sürece yaprak sürmeye devam eder. Olgunla ma döneminde kök geli imi ve yo un eker birikimi meydana gelmektedir. • Belirli düzeyde nem açı ına kadar eker pancarı topraktaki nem eksikli ine kar ı son derece dayanıklıdır. Ancak yüksek düzeyde toprak nemi açı ı söz konusu oldu unda nem açı ı verim dü ü ünü önemli düzeyde artırır. • Gere inden dü ük toprak nemi söz konusu olursa, bitki yaprakları küçük kalır, bitki yeteri kadar fotosentez yapamaz ve dolayısıyla kökler de küçük kalır ancak kökteki eker oranı yüksek olur. Bu nedenle olgunla ma döneminde (4) belirli düzeyde nem açı ı 149 istenir. Bu uygulama her ne kadar kök verimini azaltsa da daha yüksek eker oranı nedeniyle birim alandan alınan eker verimini artırır. • Gere inden yüksek toprak nemi uzun sürmesi durumunda kılcal köklerin geli imi olumsuz etkilendi inden vejetatif geli im ve kök geli imi olumsuz etkilenerek verim dü er. Kısa süreli a ırı nem bitki geli imi üzerine olumsuz etki yapmamaktadır. Derin topraklarda eker pancarı kökleri 1.2 m ye kadar inebilir. Ancak bitki ihtiyaç duydu u suyun hemen hemen tamamı 0.7 m’lik toprak derinli inden almaktadır. Sulama uygulamalarında 0.7 m derinli e kadar toprak nemi tarla kapasitesi nem düzeyine çıkarılmalıdır. Toprakta toplam kullanılabilir nemin %55’i tüketilmeden önce sulama yapılmalıdır. Pancar toprakta yeteri kadar nem olması durumunda bile kurak iklim bölgelerinde ö leden sonra susuz kalmı gibi yapraklarını bırakabilmekte fakat gece tekrardan yapraklarını dikmektedir. En uygun sulama yöntemi ya murlama sulama yöntemidir. Bu yöntemle eker pancarından daha yüksek verim alınmaktadır. Çünkü eker pancarı yaprakları aracılı ıyla su alan ender bitkilerdendir. Bu yöntemin uygulanması mümkün de ilse karık yada çizikler eklinde açılan bir nevi daha küçük karıklarla sulama yapılır. Tava yada uzun tava yöntemleri kök bo azını ıslatmaları nedeniyle önerilmemektedir. Su kayna ı kısıtlı ise bitki su ihtiyacı eksik kar ılanarak daha geni alanlarda eker pancarı tarımının yapılması daha ekonomik olmakta ancak bitki su tüketimi açı ının %30 u geçmemesine özen gösterilmelidir. YONCANIN SULANMASI Geli me Dönemleri • Çimlenme-çıkı dönemi (0): Yalnızca ilk yıl için söz konusudur ve 15-20 gün sürmektedir. Tohum ekimiyle ba lar ve bitkiler toprak yüzeyinde belirginle ince son bulur. • Vejetatif geli me dönemi (1): Biçim sayısı kadar tekrarlanmakta olup ortalama 25-40 gün kadar, ilk biçimde ise 40 gün kadar sürmektedir. 150 • Yonca belirli bir düzeye kadar topraktaki nem eksikli ine kar ı son derece dayanıklı bir bitkidir. Bu düzeyden sonra a ırı nem eksikli ine kar ı hassasiyeti artar ve daha çok etkilenir. Gere inden dü ük toprak nemi bitki boyunun kısa kalmasına, yaprak alan indeksinin dü mesine neden olur. Gere inden yüksek toprak nemi kılcal kök geli imini dü ürdü ünden bitki geli imini olumsuz etkilemektedir. Yüksek toprak nemi kısa süre olu ursa bitki kök geli imi olumsuz yönde etkilenmemektedir. Derin topraklarda yonca kökleri 3 m derine inebilir ancak ihtiyaç duyulan suyun tamamına yakın bir bölümünü 1.0 m derinlikten alır. Sulama uygulamalarında yoncanın etkili kök derinli i 1 m alınır ve bu derinlikteki toprak nemi tarla kapasitesi düzeyine tamamlanır. Bitki su tüketimi 5-6 mm oldu u zamanlarda toplam kullanılabilir suyun %55’i tüketilmeden sulamalar yapılır. Su kayna ı kısıtlı ise yoncanın su ihtiyacı eksik kar ılanarak daha geni alanlarda tarımının yapılması daha ekonomik olmaktadır. • Yeterli ve kısıtlı su ko ullarında ilk yıl çimlenme-çıkı dönemi (0) ba langıcında 90 cm derinli e kadar toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılmalıdır. • Su kayna ı yeterli ise iki biçim arasında iki sulama yapılır. lk sulama biçimden yakla ık bir hafta sonra, 2. sulama biçime yakla ık bir hafta kala yapılır. • Her iki sulamada da 90 cm derinli e kadar toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılmalıdır. E er eldeki su kayna ı kısıtlı ise: -Yeterli su kayna ı ko ulunda verilmesi gerekli su miktarının %70’i verilir. -Biçimler arasında iki sulama yerine biçimler arası ortasına gelen bir zamanda yalnızca bir sulama yapılır ve 120 cm derinli e kadar toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılır. Böyle bir sulamayla tasarruf edilen su %30’un üzerinde olup yakla ık %40-45 kadardır. 151 • Su kayna ı yeterlili ine ba lı olarak dü ük düzeyde kısıt yapılacaksa 1. program yani uygulanacak suyun %70’i uygulanarak, yüksek düzeyde kısıt yapılacaksa 2. program yani iki biçim arasında 120 cm derinli e kadar tek sulama uygulanır. AYÇ ÇE N N SULANMASI ekil 8. Ayçiçe inin geli me dönemleri • • Çimlenme-çıkı dönemi (0): Ekim tarihinde ba lar ve 20 günlük bir süre içerisinde bitki 4-5 yapraklı olunca sona erer. Vejetatif geli me dönemi (1): Bu dönem bitki 4-5 yapraklı iken ba lar 25-30 gün sonra tepe tomurcu u görülünce son bulur. Bu dönem - Erken vejetatif geli me dönemi (1a) - Geç vejetatif geli me dönemi veya sapa kalkma dönemi (1b) 152 olmak üzere iki kısma ayrılabilir. Bitki (1a) döneminde daha çok yana do ru geli irken (1b) döneminde hızlı bir ekilde sapa kalkar. Tepe tomurcu u olu tuktan sonra bitkide vejetatif geli me önemli düzeyde azalmaktadır. • Çiçeklenme dönemi (2): Tepe tomurcu u görülünce ba lar ve 30 günde tablalar içerisinde taneler görülünce sona erer. Bu dönemde öncelikle tepe tomurcu u açılarak tabla olu ur. Tabla içerisinde yan yana duran erkek ve di i çiçekler döllenmeyi sa larlar. • Tane olu um dönemi (3): Tablada tanelerin görülmesiyle ba lar ve 25 gün içerisinde taneler maksimum irili e ula ınca son bulur. • Olgunla ma dönemi (4): Tanelerin maksimum irili e ula masıyla ba layan ve 15 gün sonra hasatla sona eren dönemdir. Çimlenme çıkı döneminden sonra suya kar ı hassas oldu u dönemler: 1- Çiçeklenme dönemi 2- Tane olu um dönemi 3- Sapa kalkma dönemi 4- Erken vejetatif geli me dönemi • Nispeten toprak nem eksikli ine kar ı dayanıklıdır. • lkbahar ya ı larının fazla ve yeterli oldu u ko ullarda tarımı yapılabilir. • Nem eksikli ine kar ı öncelikle çiçeklenme döneminde ve sonra meyve olu um döneminde di er dönemlere göre daha duyarlıdır. • Olgunla ma döneminde nem eksikli ine kar ı dayanıklıdır ve bu dönemde olu abilecek nem eksikli i verimi olumsuz etkilememektedir. Gere inden dü ük toprak nemi ko ullarında; • Vejetatif geli me döneminde bitki boyunun kısa ve yaprakların küçük kalarak yaprak alan indeksinin dü mesine neden olur. • Çiçeklenme döneminde tabla içerisinde çiçek sayısının ve dolayısıyla da tane sayısının azalmasına ve tabla çapının küçük kalmasına neden olur • Tohum olu um döneminde ise tanelerin yeteri kadar dolmamasına ve ya oranının dü mesine neden olmaktadır. • Olgunla ma döneminde nem eksikli i verimi olumsuz etkilememekte aksine olgunla mayı hızlandırmaktadır. 153 Gere inden yüksek toprak nemi; • • • (1a) döneminde kılcal kök geli imini sınırlar (1b) döneminde a ırı vejetatif geli meye neden olur Bu dönem sonunda vejetatif geli me yava ladı ı için (2) ve (3) dönemlerinde a ırı nem bitkiyi fazla etkilememektedir Derin topraklarda ayçiçe inin kökleri 1.5 m derinli e kadar inebilir. Ancak ihtiyaç duydu u suyun hemen hemen tamamını 0.8 m den aldı ı için sulama uygulamalarında etkili kök derinli i 0.8 m alınmaktadır. Bitki su tüketiminin 5-6 mm/gün oldu u dönemlerde toplam kullanılabilir nemin %45’i tüketilmeden önce sulamalar yapılır. Ayçiçe inde bitki su ihtiyacının tam kar ılanarak tarımının yapılması eksik kar ılamaya oranla daha ekonomik olmaktadır. Su kayna ı kısıtlı ise bitki su ihtiyacı tam kar ılanarak sulamanın yapılabilece i kadar alanda tarımı yapılır. Sulama programı • • • (0) döneminde 90 cm lik toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılır (1), (2) ve (3) dönemlerinde toplam kullanılabilir nemin yarısı tüketilmeden önce (p= 0.45) sulama uygulamaları yapılır (4) döneminde sulama yapılmaz ve son sulama hasattan 20 gün kadar önce yapılarak sulama sezonu kapatılır. En uygun sulama yöntemi karık sulama yöntemidir. Ya murlama sulama yöntemi de uygulanır ancak tozla ma döneminde ya murlama sulama yöntemiyle sulama yapılmamalıdır. Bitki boyu yüksek oldu u için ya murlama laterallerinin ta ınmasında zorluklarla kar ıla ılır. PATATES N SULANMASI Nispeten serin iklim bitkisidir. En iyi geli meyi günlük ortalama 18-20°C sıcaklıkta gerçekle tirmektedir. E er toprak sıcaklı ı 10°C in altına veya 30°C in üzerine çıkarsa yumru geli imi durmaktadır. Bu özelli i nedeniyle sıcak iklim bölgelerinde pek tarımı yapılmamaktadır. Patates 154 tarımı yapılan toprakların hava geçirgenli i çok yüksek olmalıdır. Drenajı iyi, su ve hava geçirgenli i yüksek hafif bünyeli topraklarda (kumlu, kumlu tınlı) en iyi geli meyi göstermektedir. Kullanılabilir su tutma kapasitesi yüksek orta a ır veya a ır bünyeli topraklarda yumruların küçük kalması ve topraktan kaynaklanan hastalıkların yaygınla ması nedeniyle patates tarımı yapılması önerilmemektedir. Toprak tuzlulu una kar ı son derece duyarlıdır (ECe< 1.7 dS/m). Geli me dönemleri ekil 9. Patatesin geli me dönemleri • • • • Çimlenme-çıkı dönemi (0): Patates tohumlarının ekimiyle ba lar ve bitki boyu 15-20 cm olunca son bulur. Vejetatif geli me dönemi (1): Bu dönem bitki boyu 15-20 cm iken ba lar 30-40 gün sonra çiçek tomurcukları görülmesiyle sona ermekte olup ba lıca Erken vejetatif geli me dönemi (1a) Stolonizasyon dönemi (1b) 155 • • • Olmak üzere iki kısma ayrılır. Çiçeklenme patates olu umu için önemli de ildir. (1a) döneminde toprak yüzeyinde vejetatif geli me olurken toprak altında da kök geli imi söz konusu olmaktadır. Bitki boyu 20-30 cm olunca sona ermekte ve bitki köklerinde yumru tomurcukları bulunmamaktadır. (1b) döneminde ise köklerde yumruları olu turacak tomurcuklar meydana gelmekte oldu undan söz konusu bu sürece stolonizasyon denilmekte ve yakla ık 15-20 gün sürmektedir. Yumru olu um dönemi (3): Köklerde yumruların görülmesiyle ba lar ve 45-55 gün sonra yumruların son a ırlı ının %80 ine ula masıyla sona erer. Olgunla ma dönemi (4): Yumruların son a ırlı ının %80 e ula masıyla ba lar ve 10-15 gün içerisinde yumruların maksimum irili e ula masıyla hasatla son bulur. Hassas dönemleri • • • Çimlenme-çıkı tan sonra en hassas dönemi stonalizasyon (1b) dönemidir. Sonra ise yumru olu um dönemi hassastır Daha sonra erken vejetatif geli me dönemi hassastır. Suya hassasiyeti • Yüksek toprak nemi istenen patates tarımında yüksek toprak neminin olumsuz etkisi pek yoktur. Gere inden dü ük toprak nemi söz konusu ise; • (1a) döneminde yapraklar küçük kalır ve yaprak alan indeksi dü er ve bitki boyu kısa kalır, (1b) döneminde kök ba ına dü en yumru sayısı azalır, (3) döneminde ise yumrular küçük kalır, küreye yakın patates eklinden sapmalar olu ur, yumru üzerinde siyah lekeler meydana gelir ve kalite dü er. Yumru olu um döneminde a ırı nem eksikli inden sonra yapılacak sulamalar yumruların yarılmasına neden olmaktadır. Oldukça yüzlek köklü bir bitki olan patates ihtiyaç duydu u suyun %70 kadarını ilk 30 cm derinlikte yer alan kökleri vasıtasıyla almaktadır. htiyaç duydu u suyun tamamını ise 45-60 cm lik kök derinli inden aldı ı için sulama uygulamalarında etkili kök derinli inin 45 cm alınması 156 yeterli olmaktadır. Bitki su tüketiminin ETa= 5-6 mm/gün oldu u zamanlarda toplam kullanılabilir nemin %35’i tüketilmeden önce sulama uygulamaları yapılır. Patates bitkisinin su ihtiyacı tam kar ılanacak ekilde sulamalar yapılır. Bitki su ihtiyacından kısıntı yapılarak daha geni alanda tarımının yapılması yoluna gidilmez. Bu nedenle ekimden hemen sonra D= 45 cm toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılarak ilk sulama yapılır ve (0), (1) ve (3) dönemlerinde toplam faydalı nemin %25-30’u tüketilince sulamalar yapılır. Olgunla ma döneminde (4) sulama yapılmasına gerek yoktur ve hasattan 2 hafta önce son sulama yapılarak sulama sezonu bitirilir. Patatesin sulanmasında en uygun sulama yöntemi ya murlama sulama yöntemidir. E er su kayna ı kısıtlı ise damla sulama yöntemi uygulanabilir. Bu durumda bitki su ihtiyacı tam kar ılanacak ekilde daha geni alanda tarımı yapılabilir. DOMATES N SULANMASI Geli me dönemleri • Çimlenme-çıkı dönemi (0): Yastıklara ekimle ba lar ve 25-35 gün sonra sona erer. • Vejetatif geli me dönemi (1): Yastıklardaki fidelerin a ırtılmasıyla ba lar 25-30 gün sonra ilk çiçeklerin görülmesiyle son bulur. • Çiçeklenme dönemi (2): lk çiçeklerin görülmesiyle ba lar 20-30 gün sonra ilk meyvelerin görülmesiyle sona erer. • Meyve olu um dönemi (3): lk meyvelerin görülmesiyle ba lar 20-30 gün sonra ilk hasatla son bulur. • Olgunla ma dönemi (4): lk hasatla ba lar 12-20 gün sonra son hasatla sona erer. Domateste (3) ve (4) dönemleri iç içe geçmi tir. Hassas oldu u dönemler Çimlenme-çıkı döneminden sonra hassas oldu u dönemlerin sıralaması: • Çiçeklenme dönemi • Meyve olum dönemi • Vejetatif geli me ve olgunla ma dönemi. 157 Gere inden dü ük toprak nemi; • • • • • • Çimlenme-çıkı döneminde fidelerin cılız kalmasına, a ırtılmada tutma oranının dü mesine ve iyi bitki geli iminin engellenmesine, Vejetatif geli me döneminde bitki boyunun kısa kalmasına ve yaprak alan indeksinin dü mesine, Çiçeklenme döneminde do al çiçek dökülmesinin üzerinde çiçek dökümüne, Meyve olu um döneminde meyvelerin ufak kalmasına ve meyveye aroma veren bile iklerin azalmasına yani meyve kalitesinin dü mesine neden olmaktadır. Bu dönemde daha yüksek nem eksikli inde meyve dökülmeleri görülebilir. lk hasattan sonraki dönemde nem eksikli i olgunla mayı hızlandırır ancak a ırı nem eksikli i meyve kalitesinin dü mesine neden olur. Gere inden yüksek nem kısa süreli bile olsa toprak hastalıklarının yayılmasına, kök çürüklü üne neden olmaktadır. Vejetatif geli me döneminde yüksek toprak nemi a ırı dallanmaya veya sonuçta bitkide çiçeklenmenin azalmasına neden olmaktadır. Domates toprakta 1.7 m derinli e kadar kök salabilmektedir. Ancak ihtiyaç duydu u suyun büyük bir kısmını 0.7 m derinli e kadar olan kök bölgesinden almaktadır. Bu nedenle sulama uygulamalarında etkili kök derinli i 0.7 m alınmaktadır. Toprakta bulunan toplam kullanılabilir nemin %40’ tüketilmeden önce etkili kök derinli indeki toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılmalıdır. En uygun sulama yöntemi damla sulama yöntemidir. Damla sulama yöntemi uygulama imkanı yoksa karıl sulama yöntemi uygun olmaktadır. 158 YAPRAKLARINI DÖKEN MEYVE A AÇLARININ SULANMASI ekil 10. Meyve a açlarının genel olarak geli imi • Toprak suyu yalnızca su ve besin yarayı lılı ını etkilemeyip aynı zamanda toprak direncine de etkiledi inden, toprak su rejimindeki dalgalanma toprakta köklerin da ılımını büyük ölçüde belirlemektedir. Sulamayla ili kili üç faktör bahçelerde kök da ılımını ve su alımını etkilemektedir: (i) sulama sıklı ı, (ii) uygulanan su derinli i ve (iii) su uygulama deseni (lokal veya tam örtü). Bu nedenle yüzey sulamasından veya ya murlama sulamasından damla sulamaya geçildi i zaman a açların bitki kök geli iminin bu yeni uygulamaya uyum sa laması gerekmektedir. A aç köklerinin özelliklede kılcal köklerin suyun bulundu yerde geli me göstermesi nedeniyle çok sık ekilde sulama uygulamalarında ve yönteminde de i iklik yapılmamalıdır. Meyve a açları genelde 2.0 m derinli e kadar kök salabilmektedir. Ancak ihtiyaç duydukları suyun büyük bir kısmını ilk 1.0 m derinlikten 159 almaktadır. Ceviz ise 2.4 m derinli e kadar kök salmakta ve ihtiyaç duydu u suyun büyük bir kısmını ilk 1.7 m den almaktadır. Sulama uygulamalarında toprakta kullanılabilir nemin %50’si tüketilmeden önce sulamalar yapılmalıdır. En uygun sulama yöntemi mikro sulama yöntemleridir. Fide dönemini atlatan a açlarda a aç sıralarının sa ına ve soluna 2 hat damlatıcı boru hattı yerle tirilir. Bu iki boru hattı ile topra ın en az %30’u ıslatılmalıdır. Bu ıslatma oranı sa lanamaması durumunda mini ba lıklarla sulama yapılmalıdır. A açların etrafı seddeler ile çevrilerek her seddeye su veren ba lıklar ile de sulanmaları mümkün olmaktadır. BA IN SULANMASI Bitkiye asma veya omca, elde edilen meyveye üzüm, asmaların tesis edildi i alana ise ba denilmektedir. Üzüm çe itler genel olarak üç grup altında toplanabilir: 1- Sofralık çe itler, 2- Kurutmalık çe itler, 3- araplık çe itler. Bu çe itlerde meyvedeki eker oranı son derece önemlidir. araplık çe itlerde eker oranı dü ük olursa sek çe idi arap üretilmektedir. eker oranı yüksek olması durumunda köpüklü araplar ve porto tipi araplar üretilmektedir. En üst kalitede köpüklü araplara ampanya denilmektedir. Sofralık çe itlerde orta derecede eker, kurutmalık çe itlerde ise eker oranının yüksek olması istenir. Farklı iklim ko ullarına adapte olmu sayısız çe itleri söz konusudur. Bu çe itlerde günlük ortalama sıcaklık istekleri birbirinden farklıdır. Genelde ba lar uzun, kuru ve sıcak bir yaz istemektedirler. Vejetatif geli me ba ladıktan sonra olu abilecek donlara kar ı son derece duyarlıdırlar. Yüksek ba ıl nem yaprak hastalıklarının hızlı bir ekilde özellikle çiçeklenme dönemiyle birlikte daha belirgin ekilde yaygınla masına, meyve tanelerinin çürümesine neden oldukları için yüksek ba ıl neme kar ı da duyarlıdırlar. Kurutmalık çe itlerde hasattan sonra ya ı sız sıcak bir dönem istenmektedir. 160 Derin ve drenajı iyi olması ko uluyla her türlü toprak bünye sınıfında tarımı yapılabilir ancak geçirgen topraklarda daha iyi geli me göstermektedirler. Bazen sı topraklarda bile tarımının yapılması mümkün olmakla birlikte hem sı topraklarda hem de a ır bünyeli topraklarda bitki geli imi ve verim biraz daha dü ük olmaktadır. Ba da dü ük verim iyi kalite anlamına gelmekte ve araplık çe itlerde bu özellik daha önemli olmaktadır. Yamaç arazilerin ba olarak de erlendirilmesi en yaygın tarım tekni idir. Toprak tuzlulu una kar ı son derece duyarlıdır (ECe< 1.5 dS/m). Dünyada ba lardan alınan verime göre Türkiye verim ortalaması dü ük kalmaktadır. Türkiye’de ortalama verimin çok dü ük olmasının temel nedeni yaygın ekilde kuru tarımının yapılmasından kaynaklanmaktadır. 2- Büyüme Dönemleri Çok yıllık bitki olmasına kar ın asmalarda her yıl vejetatif geli me (1), çiçeklenme (2), meyve tutumu (3) ve meyve olgunla ma (4) dönemleri tekrarlanır. -Vejetatif geli me dönemi (1): lkbaharda yeni sürgünlerin olu masıyla ba lar çiçek salkımları olu uncaya kadar hızlı bir ekilde vejetatif geli me görülür, meyve olum dönemi ortalarına kadar devam eder ve daha sonra yava lar ve hasada yakın neredeyse durma noktasına gelir. - Çiçeklenme dönemi (2): Vejetatif geli me döneminde yeni geli en dallar üzerinde çiçek salkımlarının olu masıyla ba lar ve çiçek salkımlarının meyveye dönü mesiyle sona erer. - Meyve olum dönemi (3): Çiçek salkımlarının meyveye dönü mesiyle ba lar ve meyve tanelerinin maksimum irili inin %80 ine ula masıyla son bulur. - Olgunla ma dönemi (4): Meyve olum dönemi bitimiyle ba layan olgunla ma döneminde meyveler bir yandan irile irken di er yandan meyveye kalite sa layan özellikler hızlı bir ekilde geli ir ve ba bozumu denilen hasatla bu dönem sona erer. 161 3- Su-Verim li kileri: Toplam büyüme mevsimi dikkate alındı ında üzümün susuzlu a kar ı biraz toleranslı oldu u görülmektedir. Büyüme dönemi içerisinde vejetatif geli me dönemi nem eksikli ine kar ı en duyarlı olan dönemdir. Çiçeklenme dönemi de nem eksikli ine kar ı duyarlıdır. Meyve olu um döneminde nem eksikli ine nispeten dayanıklı olup nem eksikli ine kar ı en dayanıklı oldu u dönem olgunla ma dönemidir. Bu dönemde belirli düzeyde nem eksikli i istenilen bir durumdur. Gere inden dü ük toprak nemi ko ullarında; vejetatif geli me döneminde olu an dallar kısa kalır, yapraklar küçülür ve yaprak alan indeksi dü er, çiçeklenme ve meyve olu umu olumsuz etkilenir. Vejetatif geli me döneminde a ırı nem eksikli i filizlerin kurumasına neden olur, çiçek salkımlarında çiçekler yeteri oranda meyve ba lamaz, salkımdaki tane sayısı azalır, daha a ırı nem eksikli inde çiçekler kurur. A ırı nem eksikli i meyve olum döneminde tanelerin küçük kalmasına neden olur. Sonradan olu turulacak nem ko ulları tane irili inin artırılmasına yardımcı olmaz. Bu dönemde daha a ırı nem eksikli i tanelerin pörsümesine ve kurumasına neden olur. Olgunla ma döneminde belirli düzeydeki nem eksikli i olgunla mayı çabukla tırır ancak toplam kullanılabilir nemin %80’den daha fazlasının tüketilmemesine dikkat edilmelidir. E er toplam kullanılabilir nemin %80 inin altına dü ülürse gelecek yılın verimi olumsuz etkilenir. Olgunla ma döneminde ve hasat sonrası dönemde a ırı nem sonucu vejetatif geli menin olu ması da gelecek yılın verimini olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda meyve olgunla masının gecikmesine ve kalitesinin dü mesine neden olmaktadır. Asma kökleri derin topraklarda 2 m derinli e kadar inebilmektedir. Ancak kılcal kökler üst toprak katmanlarında bulunmakta ve ihtiyaç duyulan suyun tamamına yakın bir bölümü ilk 1.0 m deki topraktan alınmaktadır. Sulama uygulamalarında etkili kök derinli inin 1.0 m alınması yeterli olmaktadır. Bitki su tüketiminin ETm= 5-6/gün mm oldu u dönemde sofralık çe itler için %35’i, ıralık veya araplık çe itler için ise %45’i tüketilmeden önce sulama uygulamaları yapılmalıdır. lkbaharda filizler sürmeye ba lamadan önce toprak neminin mutlaka tarla kapasitesinde olması istenir. Ya ı larla toprak nemi tarla kapasitesine tamamlanmamı i e 1 m derinli e kadar toprak neminin sulama yapılarak tarla kapasitesine getirilmesi son derece önemlidir. 162 Sulama uygulamalarında çiçeklenme dönemi sonuna kadar bitki su ihtiyacının tam kar ılanması, daha sonra ise vejetatif geli menin yava latılması için göreceli olarak eksik su verilmesi temel prensiptir. Bu sulama programı özellikle araplık çe itlerde son derece önemli olup bu ekilde kalite artırılmaktadır. araplık çe itlerde son sulama hasattan 1 ay önce yapılır ve daha sonra sulama yapılmaz. Bu ekilde hem kalite hem de verim yüksek olur. Hasadı takiben az miktarda sulama yapılması yararlı olmaktadır. Su kayna ı kısıtlı ise bitki su ihtiyacını tam kar ılamak yerine eksik kar ılayarak daha geni alanda tarımının yapılması daha ekonomik olmaktadır. E er su kayna ı kısıtlı ise sulama sezonu boyunca yalnızca üç sulama yapılır: 1.sulama: Filiz sürme dönemi öncesinde, 2.sulama: Çiçek salkımları görüldü ünde, 3.sulama: Salkımlarda meyveler görüldü ü zaman D= 120 cm derinli ine kadar toprak nemi tarla kapasitesine çıkarılmalıdır. Ba ın sulanmasında en ideal sulama yöntemi damla sulama yöntemidir. Damla sulama yöntemiyle son derece yüksek verim ve kalite elde edilir. Verim ve kalitede olu an farklılık kısa sürede yüksek sistem maliyetini kar ılar. araplık çe itlerde damla sulama yöntemi kullanılacak tek sulama yöntemidir. Her omca sırasına bir lateral dö enir ve sıralar boyunca uzanan tellerden en altta bulunanı üzerine damlatıcı boru ba lanarak askıya alınır. Bu ekilde yabancı otlarla mücadele için kolaylık sa lanır. Damla sulama yöntemi olmadı ı ko ullarda karık ve uzun tava sulama yöntemlerini uygulamak mümkündür. Hiçbir zaman ba sulamasında ya murlama sulama yöntemi kullanılmamalıdır. 163 KAYNAKLAR Allen, R.G., Pereria, L.S., Raes, D., and Smith, M. (1998). Crop evapotranspiration. Guidelines for computing crop water requirements, FAO Irrigation and Drainage Paper No: 56, Rome. Darwish T. M., Atallah T. W., Hajhasan S., Haidar A., 2006. Nirtogen and water use efficiency of fertigated processing potato. Agricultural Water Management 85: 95-104. Doorenbos J., Kassam A. H., 1986. Yield response to water. FAO Irrigation and Drainage Paper No. 33, Rome. FAO, 2004. FAO. FAOSTAT. Agriculture. Rome. (http://faostat.fao.org/). Ferreres E., Goldhamer D.A., 1990. Deciduous Fruit and Nut Trees. In: Stewart B.A. and Nielsen D.R. (Eds.). Irrigation of Agricultural Crops. ASA, CSSA, SSSA Publishers, Agronomy series no 30, Wisconsin, 987-1017. Ferreira T. C., Gonçalves D. A., 2007. Crop-yield/water-use production functions of potatoes (Solanum tuberosun, L.) grown under differential nitrogen and irrigation treatments in a hot, dry climate. Agricultural Water Managment 90: 45-55. Gooding, M. J., Ellis R. H., Shewry P. R., Schofield J. D., 2003. Effects of Resctricted Water Availability and Increased Temperature on the Grain Filling, Drying and Quality of Winter Wheat. Journal Of Cereal Science 3: 295-309. Hochman, Z.V.I. 1982. Effect of water stress with phasic development on yield of wheat grown in a semi-arid environment. Field Crops Res., 5: 55-67. Mian, M.A.R., Nafziger, E.D. 1994 Seed size and water potential effects on germination and seedling growth of winter wheat. Crop Sci., 34: 169-171. Moustafa, M.A., Boersma, L. & Kronstad, W.E. 1996. Response of four spring wheat culvitars to drought stress. Crop Sci., 36: 982-986. Oosterhuis, D.M. & Cartwright, P.M. 1983. Spike differentiation and floret survival in semidwarf spring wheat as affected by water stress and photo-period. Crop Sci., 23:711-716. Peterson,C.M., Klepper, B., Pumphrey, F.B. & Rickman, R.W. 1984. Restricted rooting decreases tillering and growth of winter wheat. Agron. J., 76: 861-863. 164 Rickman, R.W., Klepper, B.L. & Peterson, C.M. 1983. Time distribution for describing appearance of specific culms of winter wheat .Agron. J., 75 : 551-556 Shah N.H., Paulsen G.M., 2003. Interaction of drought and high temrature on photosynthesis and grain-filling of wheat. Plant and Soil 257: 219-226. Ünlü M., Kanber R., enyi it U., Onaran H., Diker K., 2006. Tricle and sprinkler irrigation of potato (Solanum tuberosum, L.) in the middle Anatolian Region in Turkey. Agricultural Water Management 79: 43-71. Yıldırım O., 2002. Kültür Bitkilerinin Sulanması. Basılmamı Lisans Üstü Ders Notları, Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 165 ORGAN K TARIMDA SULAMA YÖNTEMLER VE S STEMLER Doç. Dr. Ali ÜNLÜKARA ERÜ Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisli i Bölümü, 38039KAYSER unlukara@gmail.com SULAMA YÖNTEMLER Bitkilerin ihtiyaç duydu u su çe itli ekillerde topra a verilmektedir. Suyun bitkilere verili ekline sulama yöntemi denilmektedir. Örne in suyun toprak yüzeyinden akıtılması yoluyla verilmesi, yüzey sulama yöntemleriyle gerçekle tirilmektedir. Bu yöntemler tava yöntemi, uzun tava yöntemi ve karık yöntemi eklinde üç kısma ayrılmaktadır. Bu yöntemlerde sulama yapılacak tarlalar tesviye edildikten sonra tava ve uzun tava yöntemlerinde tarlalar 5-10 parçaya bölünmektedir ( ekil 1). Sırasıyla her bir bölüm sulanmaktadır. Karık sulama yönteminde ise tarla yüzeyine sırt ve oluk ekli verilmektedir. Sırtlar üzerinde bitki yeti tirilmekte iken, sırtlar arasında oluklar içerisinde su akıtılmaktadır ( ekil 2). ekil 1. Tava sulama yöntemi 166 ekil 2. Karık sulama yönteminde arazi yüzey ekli ve karık sonu çıkı ları Yüzey sulama yöntemlerinde su tarlada yerçekimi kuvvetinin etkisiyle e im a a ı akmaktadır. Tarla yüzeyinde akarak ilerleyen su aynı zamanda da toprakta derinlere sızmaktadır. Bu nedenle suyun karık yada karıklara girdi i ba kısımlarda su toprakta daha derinlere sızarken, karık yada tavaların sonunda ise daha sı bir toprak derinli i sulanmı olmaktadır. Tarlada sulamaya yönelik hiçbir hazırlı ın yapılmadı ı, suyun bir ba tan verilerek bol su ile tarlanın geli i güzel sulandı ı sulama yöntemi ise salma sulama veya son zamanlarda yaygın ekilde kullanılan vah i sulama olarak nitelendirilmektedir. Bu nedenle vah i sulamada a ırı oranlarda su kayıpları meydana gelmektedir. Sulama suyunun bitkilere ya mur ya ıyor eklinde uygulanmasına ya murlama sulama yöntemi denilmektedir ( ekil 3). 167 ekil 3. Ya murlama sulama yöntemi Tüm tarla yüzeyinin ıslatılmadan yalnızca bitki civarındaki bir alana su uygulanarak sulama yapılmasına ise mikro sulama yöntemi denilmektedir. Bu yöntemde su bitki kök bölgesine ço u kez damlalar eklinde verildi inden damla sulama yöntemi ismi yaygın ekilde kullanılmaktadır ( ekil 4). Halbuki bu yöntemde mini ba lıklar yardımıyla su belli bir alana püskürtülerek verilebildi i gibi, özellikle meyve bahçelerinde a açları çevreleyen sedde içerisinde kalan tavaların doldurulması eklinde de su uygulanabilmektedir. ekil 4. Damla sulama yöntemi 168 Sulama yöntemlerinin gerektirdi i su uygulama eklini sa lamak için kurulan sisteme ise sulama sistemi denilmektedir. Yüzey sulama yöntemlerini gerçekle tirebilmek için arazi içerisinde kanallar açılarak tava veya karıklara bu kanallardan su verilir. Hem kanallarda hem de arazi yüzeyinde su e im a a ı yerçekimi kuvvetinin etkisiyle aktı ı için bu sistemlere yüzey sulama sistemleri denilmektedir. Ya murlama sulama yönteminde ve mikro sulama yöntemlerinde ise su kapalı borular içerisinde basınç altında akmaktadır. Bu nedenle bu yöntemleri gerçekle tirmek için kurulan sulama sistemlerine basınçlı sulama sistemleri denilmektedir. SULAMA S STEMLER Genel olarak sulama sistemleri suyun kaynaktan alınıp tarlada bitki kök bölgesine uygulanması için in a edilen yüzey ve basınçlı sulama sistemleri eklinde iki kısma ayrılmaktadır ( ekil 5). Sulama sistemleri, sulama gereksinimlerini ve programlarını kar ılayabilmek için ihtiyaç duyulan zamanda ve ihtiyaç duyulan miktarda suyu sa lamalıdır. Bu görevlerine ilave olarak, su akı ını ölçen ve kontrol eden araçlarla sulama sisteminin yönetimini de kolayla tırırlar. Sulama sistemleri bir sulama alanında barajlardan, nehirlerden veya yer altı su kaynaklarından suyu almakta, sulanacak alana iletmekte ve sulama alanında da ıtmaktadır. Bu sistem büyük sulama sistemini olu turmaktadır. Buna kar ın, çiftçilerin tarlaları içerisinde kurdu u sistemlere ise tarla sulama sistemleri denilmektedir. ekil 5. Sulama sistemlerinin genel olarak sınıflandırılması 169 Yerçekimi ve basınçlı sulama sistemleri sulama etkinli i, ekonomik kazanç, i letme ve bakım masrafları ve maliyet açısından kar ıla tırılırsa: Sulama etkinli i: Açık kanal da ıtım ebekelerinde, kaplamasız kanallarda su kayıplarının %40’a kadar çıktı ı, kaplamalı kanallarda ise %25’e kadar çıktı ı tahmin edilmektedir. Yani kanala verilen 100 litre suyun 25-40 litresi henüz su kaynaktan tarlaya gelmeden kaybolmaktadır. Bu kayıplar sızmalar ve kaçaklar nedeniyle olu maktadır. Borulu sistemlerde, böyle kayıplar meydana gelmemektedir. Bitkiye su uygulaması esnasında, su kayıpları sabit mikro-sulamada %10’dan geleneksel ya murlama ve yüzey sulamada %30’a kadar de i mektedir. Sonuç olarak borulu sistemlerde, su kayıpları en aza indirebilir ve %7595’lik bir sulama etkinli ine ula ılabilir. Açık kanallarda, su uygulama etkinli i %45-60 arasında de i im göstermektedir. Birim su için ekonomik kazanç: Borulu sistemler açık kanallara göre daha elveri li artlarda sulama suyu kontrolünü kolayla tırmaktadır. Bu durum verimde %10-45’lik bir artı la sonuçlanmakta ve ürün kalitesini artırmaktadır. letme ve bakım : Borulu sistemlerde ihtiyaç duyulan i çilik saati açık kanal sistemlerinde ihtiyaç duyulan i çilik saatinin 1/10-1/4’ü arasında de i mektedir. Borulu sistemleri herhangi birisi kolay ekilde i letebilirken açık kanal sistemleri kalifiye eleman istemektedir. Açık kanallarda, bitki kökleri, banketlerden olu an sızıntılar, otlanma, su içerisinde ta ınan maddelerin çökelmesi (siltasyon ve sedimantasyon) ve kanal çıkı larının tıkanması tarafından neden olunan zararları önleyebilmek için pahalı i letme sa lanmaktadır. Borulu sistemlerde, sulama yapısının sürekli tamiri veya bakımına gereksinim duyulmamaktadır. Borulu sistemlerin temel bile enleri ilk 7 yıl esnasında minimum düzeyde bir bakıma ihtiyaç duymaktadır. Tüm borulu sulama sistemi yıllık olarak ba langıç maliyetinin %5’i kadar bir bakım maliyeti gerektirmektedir. Maliyet: Nerdeyse her ülkede çe itli ebat ve türde sert PVC (Polyvinyl chloride), dü ük yo unluklu polietilen (LDPE), yüksek yo unluklu polietilen (HDPE) ve PP (polyproylene) gibi termoplastik boru ve parçalarının üretimi yapılmaktadır. Açık kanal ebekelerinin gittikçe 170 pahalıya mal oldu u günümüzde termoplastik boru ve parçalarının kullanımı, giderek azalan bir maliyet göstermektedir. Basınçlı sulama tekniklerinin uygulanması için ba langıç yatırım maliyeti, sulama yöntemine ve sistem kurulumuna göre de i mektedir. Sabit yöntemler için sabit kurulum maliyeti, elle yarı ta ınabilir ya murlama yöntemleri ve borulu ebekeye sahip yüzey sulama yöntemlerine göre daha yüksektir. Avrupa’da çe itli borulu sulama sistemleri için maliyetler Çizelge 1’de sunulmu tur. Yakla ık 1 ha (10.000 m2) alan üzerinden borulu sistemin çe itli kısımlarının yüzde maliyeti ise Çizelge 2’de verilmi tir. Tüm borulu sistem tipleri için ayrıntılı maliyet analizi göstermi tir ki toplam sistem maliyetinin yakla ık %50’sine borular sahip olmaktadır. Tüm sulama sistemlerinin projelendirilmesinde proje alanı haritası çıkarılmalı, toprak analizleri yapılmalı, sulamada kullanılacak suyun kalitesi tayin edilmeli, yeti tirilecek bitkiler tespit edilmeli, proje alanı iklim özellikleri elde edilmeli ve i letme imkanları ve çiftçi istekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bilgiler elde edilmeden uygun ve ba arılı bir projeleme yapma imkanı bulunmamaktadır. Çizelge 1 Borulu sulama sistemlerinin kar ıla tırmalı maliyetleri Borulu yüzey Elle ta ınan Mikro-sulama sulama geleneksel Sabit yerle im ya murlama Alan 1 1-2 2-3 1 1-2 2-3 1 1-2 2-3 (ha= hektar) 1 ha= 10000 m2 Kurulum 1700 1600 1400 2800 2700 2100 3950 3300 3000 maliyeti ($/ha) Yıllık 85 80 70 140 135 105 200 165 150 bakım maliyeti ($/ha) Avrupa’da 1997 fiyatları ortalaması 171 Çizelge 2 Borulu sulama sistemleri için bölümlere ayrılmı maliyet Sistem Bile enleri Sofistike kurulum Basit kurulum Kontrol istasyonu > %23 %13 Ana, alt ana ve manifold %10 %21 borular Donanımlar ve di er ek %22 %24 parçalar Lateraller (borular ve su %45 %42 çıkı ları) Mikro Sulama Sistemleri Mikro sulama sistemlerinin damla sulama, miniba lık sulama, sızdırma sulama ve a açlar için tava ba lıklı sulama eklinde dört kısma ayrılmaktadır. Genel olarak mikro sulama sistemlerinin kısımları ekil 6’da gösterilmi tir. Mikro sulama sistemlerinde borular ve boru ba lantı barçaları, suyun bitki kök bölgesine verilmesini sa layan su çıkı ları, borularda suyun akı ını kontrol eden vanalar ve basınç ölçüm gereçleri, suyun temizlenmesini ve gübre karı tırılmasını sa layan kontrol ünitesi bulunmaktadır. Borularda basıncı sa layabilmek için bir pompa ve motor ünitesi gerekli olmaktadır. Su kayna ının yeteri kadar yüksekte bulundu u alanlarda basınç sa lamak için motor ve pompa ünitesine ihtiyaç kalmamaktadır. Suyu tarla içerisinde da ıtan borular su kayna ından bitkiye do ru sırasıyla ana boru, besleyici (manifold) boru ve lateral borulardır. ekil 6. Genel olarak mikro sulama sistemleri görünü ü ve kısımları 172 Mikro sulama sistemlerinde projeleme esnasında toprak yüzeyinde yeteri kadar bir ıslatma oranının sa lanması son derece önemlidir. ekil 7’deki damla sulama sisteminde damlatıcıların toprak yüzeyinde ve toprak içerisinde nasıl bir ıslatma meydana getirdi i görülmektedir. Toprak yüzeyi üstünde görülen ıslak dairenin biraz daha büyük çaplı olanı hemen toprak altında meydana gelmektedir. Damla sulama sistemi kurulacak olan tarla veya bahçelerde damlatıcıların ıslattı ı alanın toplam tarlaya oranlanmasıyla bulunan ıslatma oranı Türkiye artlarında %30’dan daha fazla olmalıdır. Aksi takdirde mikro sulama sistemlerinden beklenen verim ve kalite artı ı sa lanamamaktadır. Tarla veya bahçelerde mikro sulama sistemi kurabilmek için proje mühendislerinin bizzat ıslatma oranını proje alanında belirlemeleri ve uygun damlatıcı seçimi yapmaları projenin ba arılı olması için son derece yararlı olmaktadır. Islatma oranı belirlenemiyorsa, toprakların su alma hızları mutlaka belirlenmeli ve projelemede gerçek veriler kullanılmalıdır. 173 ekil 7. Bir damlatıcının meydana getirdi i ıslatma ekli ve toprak içerisinde su da ılım deseni Proje yapılacak alanın haritası çıkarılmalıdır. Bu haritada tarla boyutları ve su kayna ının yeri görüldü ü gibi tarlanın e imi ve tarla üzerindeki tesisler de bulunmalıdır. Mutlaka bitki köklenme derinli i altına kadar toprak analizi yapılmalıdır. Toprak analizinde tarla kapasitesi, solma noktası, toprak hacim a ırlı ı, su alma hızı (infiltrasyon) ve toprak bünyesi belirlenmelidir. Proje alanının genel iklim özellikleri bilinmeli, sulamada kullanılacak suyun kalitesi tayin edilmi olmalıdır. Damla sulama sistemlerinde en büyük sorunlardan birisi ise tıkanmadır. Bu sistemlerde suyun süzülmesi i lemi iyi yapılmalıdır. Kullanılan suya göre filtre seçilmelidir. Dere, göl, kanal, yüzlek kuyu gibi yüzey su kaynakları kullanılması durumunda buralarda yosun geli mesinden dolayı yosun filtresi (kum-çakıl filtre) kullanılması gereklidir. Bulanık akan ve kum içeren yüzey su kaynaklarında kum filtresi (hidrosiklon), yosun filtresi ve elek veya disk filtre mutlaka kullanılmalıdır ( ekil 8). 174 ekil 8. Damla sulama sistemlerinde kullanılan kontrol ünitesi birimleri (sol ba tan: hidrosiklon, kendinden yıkamalı kum çakıl filtre ve disk filtre, gübre tankı ve elek filtre) Debileri saatte 2, 4, 6 ve 8 litre eklinde su veren damlatıcılardan imkanlar ölçüsünde büyük olanının kullanılması ve i letme basıncının daha yüksek tutulması, tıkanmaları azaltmaktadır. Damla sulama sistemlerinde daha etkili bir ekilde su uygulaması sa layan ve tıkanması daha zor olan yeni bir boru geli tirilmi tir ( ekil 9). Damlatıcı bant boru ismi verilen bu boruların kullanılması yararlı olacaktır. Bu borularda su akı yolu daha geni tir. Boru üstünde istenilen aralıkta damlama delikleri açılabilmektedir. 175 ekil 10. Damlatıcı borular ve damlatıcı bant boru Mikro sulama sistemlerinde gübreler su içerisinde eritilmi halde bitkiye yaygın ekilde uygulanmaktadır. Bu uygulamaya fertigasyon denilmektedir. Fertigasyon uygulamaları gübre tankı, venturi borusu ve su gücüyle çalı an piston pompası yardımıyla yapılmaktadır. Son zamanlarda gübrelemede piston pompaları tercih edilmektedir. 176 ekil 10. Gübrelemede kullanılan Venturi borusu ve piston pompası enjeksiyonları Ya murlama Sulama Ya murlama sulama, ya mur benzeri damlalar olu turulması ve toprak yüzeyine da ıtılması için basınç enerjisiyle çalı an çe itli tipte ba lıkların kullanıldı ı bir sulama yöntemidir. Ya murlama sulama sistemi bir su kayna ı, su basıncını sa layan pompa birimi, suyu basınç altında ba lıklara ileten boru a ı ve su akı ını kontrol eden vanalardan olu maktadır. Çok çe itli ya murlama sulama sistemleri bulunmaktadır. ekil 5’te de gösterildi i gibi boruların elle ta ındı ı sistemlerden sabit sistemlere, kendili inden yürüyen tabanca veya tambur sistemlerinden kendili inden hareket eden dairesel veya do rusal sistemlere kadar çok çe itli ekilde üretimleri yapılmaktadır. Bu sistemlerin maliyetleri ve i letilme özellikleri bir birinden farklıdır. Bu sistemlerden çiftçiler kendi artlarına en uygun olanını seçebilmektedir. 177 ekil 11. Tekerlekli lateral ya murlama sulama sistemi ve tabanca sulama sistemi Di er su uygulama yöntemlerinin kullanımını zorla tıran geçirgen topraklar, toprak derinli i sı olan araziler, di er sulama yöntemlerinin uygulanması için gereksinim duyulan tesviyeyi engelleyen veya tesviye i leminin pahalıya mal olaca ı dalgalı araziler, dik e imli ve kolayca erozyona u rama potansiyeline sahip araziler, ya murlama sulama sistemi kullanılarak ba arılı bir ekilde sulanabilmektedir. 178 ekil 12. Tamburlu yürüyen tabanca sistemi ve dairesel hareketli sistem 179 ekil 13. Do rusal hareketli sulama sistemi ve Dü ük Enerji Duyarlı Sulama sistemi (LEPA) 180 Ya murlama sulama sistemlerinin su uygulama etkinlikleri birbirinden farklıdır. Genel olarak yüzey sulama sistemlerine göre daha yüksek su uygulama etkinli ine sahiptirler. Ya murlama sulama sistemlerinde en dü ük sulama randımanına elle ta ınan lateral sistem, tekerlekli lateral sistem ve gezici tabanca sistemi sahiptir. Bu sistemle verilmi olan her 100 litre suyun 60 ila 75 litresi bitki kök bölgesinde depolanmaktadır. En yüksek randımana ise dü ük enerji duyarlı su uygulama sistemi (LEPA) sahiptir. Bu sistemde uygulanan her 100 litre suyun 80 ila 95 litresi bitki kök bölgesinde depolanabilmekte ve bitkiler tarafından kullanılmaktadır. Çizelge 3. Çe itli Ya murlama Sulama Sistemleri için Su Uygulama Randımanları Sistem Tipi Randıman (%) Elle ta ınan lateral 65-75 Tekerlekli lateral 65-75 Gezici Tabanca 60-70 Dairesel hareketli lateral 75-90 Do rusal hareketli lateral 75-90 Sabit ve Sürekli sabit ya murlama 70-80 sistemleri Dü ük enerji duyarlı su uygulama sistemi 80-95 (LEPA) Yüzey Sulama Sistemleri Dünyada sulamaların ço u yüzey sulama teknikleri vasıtasıyla yapılmaktadır. Yüzey sulama sistemleri genellikle daha küçük ba langıç yatırımı gerektirir, i yo unlu u yüksektir ve di er sulama sistemlerinden daha dü ük etkinlikte su uygulamaktadır. nfiltrasyon kapasitesi ortadü ük topraklara ve e imi %2’den az nispeten düz arazilere iyi uyum sa lamaktadır. Yüzey sulama sistemleriyle su, salma sulama, tava sulama ve karık sulama yöntemleriyle tarlaya uygulanmaktadır. Karık sulamada arazi yüzeyine sırtlar ve karıklar eklinde ekil verilmektedir. Karıkların geni li i yeti tirilen bitki çe idine göre de i mektedir. Karık boyu ise arazi e imi ve toprak yüzeyinden suyun sızma hızına ba lı olmaktadır ( ekil 14). Tarlaya giren su miktarına ba lı olarak tarla karık setlerine ayrılmaktadır. Her bir karık seti sulandıktan sonra di erine geçilmektedir. Bir karı ın sulama süresinin ilk ¼’ünde 181 karık sonuna kadar su ula malıdır. Geriye kalan ¾ ‘ünde karık sonundan su akmaya devam etmektedir. Karık sonundan çıkan su drenaj sistemleriyle uzakla tırılmaktadır. Uzakla an su miktarını azaltmak ve sulama etkinli ini artırmak için su karık ba ından sonuna ula tı ı andan itibaren karık içerisine giren su miktarı azaltılmakta ve karık sonları kapalı tutulabilmektedir. Etkili bir sulama için yüzey sulama sistemlerinde sulama öncesi arazi hazırlanmalı ve tesviye edilmelidir. ekil 14. Karık sulama sistemi Karıklara su karık ba ında bulunan kanallardan sifonlarla verilmektedir ( ekil 15). Kanalda kürekle toprakta açılan oluklarla su verilmesi sulama etkinli ini dü ürmektedir. Son yıllarda karık ve tava sulama sistemlerinde tarla içerisine kanal açmak yerine karık ve tavaların ba langıcına delikli borular yerle tirilerek sulamalar yapılmaktadır ( ekil 15). E im do rultusunda erozyon meydana getirmeyecek miktarda karıklara su verilmektedir. Karık sulamayla patates, mısır ve meyve a açları gibi sıraya ekilen bitkiler sulanmaktadır. Tava sulama yönteminde ise tarla etrafı seddeler ile çevrili e imsiz parsellere ayrılmaktadır. Her bir parsel tava denilmektedir ( ekil 16). Tavalar kısa süre içerisinde tarla ba ı kanalından doldurulur ve bitkinin ihtiyaç duydu u kadar suyun kök bölgesinde depolanması için gerekli zaman kadar tavalara su verilir. Yem bitkileri, hububat, çeltik ve çapa bitkilerinin sulanmasında kullanılmaktadır. 182 ekil 15. Karık sulamada kullanılan sifonlar ve karık ba ı delikli borular ekil 16. Tava sulama sistemi ekil 17. Uzun tava sulama sistemi Uzun tava sulama yönteminde tavalar daha dar ve daha uzundur ( ekil 17). Su akı yönünde tavalar e imlidir. Tarla ba ı kanalından birkaç yerden tavaya giren su e im yönünde ilerler ve tava sonunda bulunan drenaj kanalına bo alır. Su akarken toprak içerisine sızarak kök bölgesinde depolanmaktadır. Uzun tava sulama sisteminde tavanın yalnızca akı yönünde e imli olması, akı yönüne dik do rultuda ise e imli olmaması gerekir. Bu nedenle arazi hazırlı ı iyi yapılmalıdır. Tavalarda erozyon meydana getirmeyecek miktarlarda su verilmelidir. 183 KAYNAKLAR Evsahibio lu, A. N. ve A. Ünlükara. 2003. Basınçlı Sulama Sistemleri ve Uygun Sulama Sisteminin Seçilmesi. 2. Ulusal Sulama Kongresi Bildiriler Kitabı, 16-19 Ekim 2003, Ku adası-Aydın, s. 442-450. James L.G., 1988. Principles of Farm Irrigation System Design. John Wiley&Sons Inc., USA. Phocaides A., 2000. Technical Handbook on Pressurized Irrigation Techniques. Food and Agriculture Organization of The United Nations, Rome. Schwab G.O., Fangmeier D.D., Eliot W.J., Frevert R.K., 1993. Soil and Water Conservation Engineering. John Wiley&Sons Inc., Fourth Edition, USA. Solomon K.H., 1990. Selecting the appropriate irrigation system, characteristics of sprinkler and trickle systems examined. Agribusiness Worldwide, September/October, Kansas/USA. Ünlükara A., Örs ., 2010. Sulama ve Gübrelemede Fertigasyon Tekni i. I. Ulusal ncesu Sempozyumu, 22-24 Ekim, ncesu-Kayseri. Yıldırım O., 2003. Sulama Sistemlerinin Tasarımı. Ankara Üniversitesi Yayın No: 1536, Ankara. 184 ORGAN K TARIMDA YABANCI OT YÖNET M Doç. Dr. Do an I IK, Prof. Dr. Osman T RYAK ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 38039-KAYSER dogani@erciyes.edu.tr , otiryaki@erciyes.edu.tr Özet: Son yıllarda organik tarımın önemi gittikçe artmaktadır. Geleneksel tarım sistemlerinde kullanılan kimyasalların çevre ve insan sa lı ına olumsuz etkilerinin yanı sıra yabancı otlarda dayanıklılı a neden olarak yabancı ot sorununu artırdıkları ortaya konulmu tur. Organik tarım sistemlerinde yabancı ot kontrolünün önemi büyük olup ba arılı yeti tiricilik için yabancı otlarla mücadele edilmelidir. Bu çalı mada organik tarımda çevreye zarar vermeden sürdürülebilirlik ve ekonomik stabiliteyi sa lamak amacıyla yabancı otlarla mücadelede yöntemleri açıklanmı tır. Anahtar Kelimeler: Organik tarım, Yabancı ot mücadelesi 1. G R Geleneksel tarım sistemlerinin temel hedefi artan nüfusun besin ihtiyacını kar ılamak üzere tarımsal üretimde verim ve üretim artı ı olmu tur. Ürünün kalitesinin iyile tirilmesi, üretim girdilerinin azaltılması, do al kaynakların, insan ve çevre sa lı ının korunması ikinci planda kalmı tır. Verimin artırılması amacıyla yo un girdi kullanılması toprak erozyonu, toprak yapısının bozulması, kimyasalların birikimi ve yer altı sularının kirlenmesi gibi pek çok çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmu ve tarımda sürdürülebilirli in engellenmesine yol açmı tır. Organik tarım sistemi sürdürülebilirlik açısından önem ta ımaktadır. Yabancı otlar organik üretimde de ciddi tehdit olarak kabul edilmekte olup, yabancı otlarla mücadele organik tarım sistemlerinin temel problemlerinden biridir (Bàrberi, 2002). Tarımsal ürünler, özellikle erken dönemlerinde yabancı otlardan önemli derecede etkilenebilmekte ürünün geli mesinde gerileme ve veriminde azalmalar meydana gelmektedir. Yabancı otların neden oldu u zararlardan en önemlisi, kültür bitkisi ile su, ı ık, mineral besin maddeleri ve yer bakımından rekabetleridir. Yabancı otlar kısa zamanda geli tikleri için özellikle erken dönemlerde zarar daha fazladır (Özer, 1993). Dünyada belli ba lı kültür bitkilerinde (bu day, mısır, çeltik, pamuk ve soya) zarara neden olan hastalık, zararlı 185 ve yabancı otların neden oldu u ürün kaybı yakla ık % 67.15 olup, bunun % 21.75’i zararlılardan, % 13.78’i hastalıklardan ve % 31.62’si ise yabancı otlardan kaynaklanmaktadır (Oerke ve Dehne, 2004). Yabancı otlar ürün azalmasının yanında kültürel i lemlerin zamanında ve istenilen etkinlikte yapılmasını engellemekte, zehirli tohumları ürüne karı arak insan ve hayvan sa lı ını olumsuz etkilemekte, hastalık ve zararlılara da konukçuluk etmektedirler. Çukurova’da yabani yulaf bu day tarlalarının yakla ık olarak % 80’ninde bulunmakta ve bulundu u tarlalarda ortalama olarak 20 bitki/m2 yo unlukta olmakta ve bu yo unlukta ise % 25 civarında ürün kaybına neden olmaktadır (Orel-Aksoy ve Uluda , 2003). Yabancı otlardan ileri gelen problemlerin en aza indirilebilmesi, verim artı ı ve kalitenin artırılabilmesi için yabancı otlarla etkili bir ekilde mücadele edilmesi gereklidir. Ancak bir yabancı otla mücadeleye ba layabilmek için o yabancı otun Ekonomik Zarar E i i’nin (EZE) bilinmesi yabancı otlarla mücadelede ana prensiplerden biridir. Yapılacak mücadelede etkinli i arttırmak ve gerekli tedbirleri zamanında almak için de uygun mücadele yöntemlerinin ortaya konması ve uygulanması gerekmektedir. 2. ORGAN K YÖNTEMLER TARIMDA YABANCI OT KONTROL Yabancı otların mücadelesinde çe itli yöntemler uygulanmaktadır. Yabancı otlarla mücadele yönteminin seçiminde çe itli faktörler rol oynamaktadır. Bunlar yabancı otun biyolojisi ve ekolojisine ait etkenlerdir. Yabancı otların biyoloji ve ekolojilerinin incelenmesiyle, mücadelede yardımcı olabilecek kritik noktaların saptanması ve buna göre mücadele yapılması gerekmektedir. Bir yabancı otun mücadelesinde tek bir yöntem yeterli olurken, di erlerinde yeterli olmayabilir (Güncan, 2009). Bu yöntemler a a ıda açıklanmı tır. 2.1.Yabancı Ot Bula masının Önlenmesi Bula manın önlenmesi çok zaman alıcı olması ve pek çok ayrıntıya dikkat edilmesi gereken, yabancı ot mücadelesinin en zorlu kısmıdır. Temiz ve sertifikalı tohumluk kullanılması iyi bir yabancı ot mücadelesi ve bula manın önlenmesinin ilk adımıdır. Tokat’ta selektörden geçirilmi 500 gr bu dayda ortalama 48.89 adet yabancı ot tohumu belirlenmi tir (Sırma vd., 1997). Samsunda yapılan bir çalı mada ise 11 farklı familyadan 18 yabancı ot türüne ait tohumunun bu day tohumlu u ile 186 birlikte ta ındı ı tespit edilmi tir (Mennan ve I ık 2003). Yabancı ot mücadelesinde bula manın önlenmesi amacıyla kullanılabilecek yöntemleri a a ıdaki gibi özetlenebilir. Yanmı hayvan gübresi kullanılmalı, Sindirim artıklarındaki yabancı ot tohumlarından korunmak amacıyla yeni alınmı çiftlik hayvanları izole bir yerde bekletilmelidir. Kombine, kültivatör ve römork gibi gezici olarak kullanılan tarım alet ve makineleri temiz olarak kullanılmalı ve bir tarladan di erine geçerken mutlaka çamur, toprak ve bitkisel artıklardan temizlenmelidir. Sulama suyu yabancı ot tohumu içermemeli, sulama kanalı çevresindeki yabancı otlarla tohum ba lamadan önce mücadele edilmelidir. Dı arıdan getirilen fidan ve fide gibi üretim materyali yabancı ot, tohum ve vejetatif üreme organlarıyla bula ık olmamalı, i letmeye getirilen çakıl, kum, toprak vb materyaller dikkatle incelenmeli ve temizlenmelidir. Sık sık yabancı ot sürveyi yapılmalı yeni bula an türler derhal yok edilmelidir. Yeni bula maların engellenmesi amacıyla çit kenarları, tarla kenarları, yol boyu, demir yolu vb gibi alanlara gerekli özen gösterilmeli yabancı otlarla mücadele edilmelidir. De irmen artıkları mutlaka yakılarak yok edilmelidir (Zimdahl, 2007). 2.2. Toprak leme ve Çapalama ve Fırçalama Organik Tarımda yabancı otlarla mücadelede önemli yöntemlerden birisidir. Topra ın sürülmesi her grup yabancı otlarla mücadelede pratik ve ekonomik bir yöntemdir. Özellikle tek yıllık ve iki yıllık yabancı otlar bu yöntemle kolayca ortadan kaldırılmaktadır. Organik tarımda tavsiye edilebilecek bir di er yöntemde erken tohum yata ı hazırlı ıdır. Yabancı ot tohumlarının ço u toprak yüzeyinden itibaren 4-5 cm’lik derinlikten çimlenirler.Bu nedenle ekimden 3-4 hafta önce yapılacak tohum yata ı hazırlı ı yabancı ot tohumlarının çimlenmesini te vik etmekte ve olu an yabancı ot fideleri ekimle birlikte tahrip edilmektedir. Bu yabancı otlar alevleme gibi yöntemlerle veya yüzlek bir toprak i leme ile yok edilmektedirler (Güncan, 2009). 187 Sıraya ekilen bitkilerde yabancı otlarla mücadelede çapalama ve fırçalama yaygın yöntemlerden birisidir. Son yıllarda organik tarımın yaygınla masıyla birlikte gerek sıra arasındaki bitkilerle mücadele eden gerekse de sıra üzerindeki bitkiye zarar vermeden ortamdaki yabancı otları yok eden makineler geli tirilmi tir. Bu amaçla CBS ve bilgisayar destekli görüntüleme sistemlerinden yaralanarak çapalama yapan makineler geli tirilmektedir. Çapalama ve tırmıklama ile baklada çok etkin bir yabancı ot kontrolü yapılan çalı malarda saptanmı tır. Bezelye çıkı ından önce ve çıkı ından hemen sonra yapılan tırmıklama i leminin etkin yabancı ot kontrolünü sa ladı ı da bildirilmektedir (Rasmussen, 1993). Yabancı ot kontrolü için kullanılabilecek bir fırçalama aletlerinde sıra arasında hareket eden fırçalar yabancı otları çekerek yok etmektedir. 2.3. Ürün Rotasyonu Ürün rotasyonu ekonomik, pazar ve agronomik nedenlerle yapılır. Bazı yabancı otlar bazı ürünlere özelle mi lerdir. Darıcan çeltik tarlalarında yo un olarak bulunurken, arpa ve bu day gibi kuru tarım alanlarında sorun te kil etmemektedir. Bu birliktelik yabancı ot ve ürün fenolojisindeki benzerlik, kültürel pratiklere adaptasyon (sürüm, sulama, biçme vb), benzer büyüme özelli i ve en önemlisi uygulanan yabancı ot mücadele yöntemlerine dayanıklılık ya da uyum sa lama gibi nedenlerle olmaktadır. Bu birliktelik ürün rotasyonu, ekim zamanın ve yabancı ot mücadele yönteminin de i tirilmesi ile ortadan kaldırılabilir (Zimdahl, 2007). 3 yıl mısır, 3 yıl barbunya fasulyesi ya da 2 yıl eker pancarından sonra 1 yıl mısır rotasyonunda yabancı ot türlerinin de i im gösterdikleri; 3 yıllık barbunya yeti tiricili inde Solanum physalifolium tohum bankası ve popülasyonunun arttı ı, 3 yıllık mısır yeti tiricili i sonucunda Setaria viridis populasyonunda ve eker pancarı mısır rotasyonunun ise Kochia scoparia populasyonunda artı a sebep oldu unu bildirmi lerdir (Ball ve Miller, 1990). Ürün rotasyonu topraktaki yabancı ot tohum bankası üzerine de etki ederek bazı türlerde artı a neden olurken bazı türlerde azalmalarına neden olmaktadır. 2.4.Toprak Verimlili i Yönetimi Topra ın besin maddesindeki de i im yabancı otları etkilemektedir. Walters (1991) topraktaki besin maddelerinin düzenlenmesi ile ço u yabancı ot türünün kontrol edilebilece ini ileri sürmü tür. Yabancı ot yo unlu unun dü ük oldu u durumlarda yapılacak gübreleme (özellikle azotlu) verimi artırır ve ürünü yabancı otlara kar ı daha rekabetçi duruma 188 getirirken; yabancı ot yo unlu u yüksekse yapılacak gübreleme ürüne kar ı yabancı otların daha baskın hale geçmesini sa layacaktır. 2.5.Örtücü Bitkiler Örtücü bitkiler toprak yüzeyini ana üründen hemen önce kaplayan ve ana ürün ekilmeden topra a karı tırılarak üretim sistemine oldukça fazla yarar sa layan bitkilerdir. Yeti tirilme amaçları hasat edilmek olmamasına ra men, topra ı besin maddelerince zenginle tirip besin döngüsünü sa lama, topra ı su ve rüzgâr erozyonuna kar ı koruma, ı ı ın topra a ula masını engelleyerek toprak sıcaklı ındaki de i imleri azaltma örtücü bitkilerin sa ladı ı faydalardan sadece bir kaçıdır. Örtücü bitki olarak baklagiller yeti tiriliyorsa topra ın fiziksel ve kimyasal yapısında iyile meler meydana gelir. Örtücü bitkiler toprak erozyonunu, su kaybını, ve kirlili i önlemenin yanında toprak yapısını, yararlı mikroorganizma sayısını, su infiltrasyonunu, nem oranını, organik karbon miktarını ve azot miktarını arttırırlar (Teasdale 1996; Reddy 2003). Bunlarla birlikle örtücü bitkilerin etkili bir ekilde yabancı ot kontrolü sa ladı ı bilinmektedir (Reddy,2003; Mennan vd., 2006; Mennan vd., 2009a; 2009b; I ık vd., 2009a; 2009b), ayrıca bazı hastalık ve zararlıları da etkiledikleri bildirilmi tir (Feil, 2001). Örtücü bitkiler yabancı otlar ile ı ık, nem ve besin yönüyle rekabete girmeleri ve salgıladıkları allelokimyasallar ile meydana getirdikleri atıklar sonucu di er bitkilerin çimlenme ve büyümesini engellemektedirler. Örtücü bitki olarak bir çok bitki türünün (Vicia spp., Trifolium spp., Sorghum vulgare, Secale cereale) yabancı otların baskı altında tutmada ba arılı ekilde kullanıldıkları saptanmı tır (Reddy 2003, Mennan vd., 2009a; 2009b). Örtücü bitkiler hem canlı bitki olarak, hem de artıklarının olu turdu u kalıntı etkisi ile yabancı otları etkilemektedirler (Teasdale vd., 2007). Sa lıklı ve güçlü örtücü bitkinin yabancı otları baskıladı ına dair literatürde fikir birli i vardır (Creamer ve Baldwin, 2000; Blackshaw vd., 2001; ). Yabancı otlarla mücadele amacıyla de i ik örtücü bitkilerin kullanıldı ı sistemler geli tirilmi tir. Bu sistemlerin avantajlarının ço u topra ın sürekli olarak kaplı olmasından ileri gelmektedir. Topra ın örtücü bitkilerle kaplı olması aynı zamanda topra ı su ve rüzgar erozyonundan korumaktadır. Bu sistemde toprak yüzeyindeki tüylü ku fi i malçı (Vicia villosa) yaz döneminde ya mur sularının infilitrasyon oranını artırarak ve buharla mayı engelleyerek topraktaki nemini artırırlar. Bununla birlikte 189 bazı zararlı, patojen ve yabancı otları da baskı altına alır (Teasdale vd., 2007). Örtücü bitkilerin önemli özelli i yabancı otları baskı altına almalarıdır. Üç yıllık periyotta ürünün olmadı ı dönemde ekilen örtücü bitkilerin yabancı ot popülasyonunu 136 bitki/m2’den 9 bitki/m2’ye dü ürmü tür. Ürün hasadından sonra hemen örtücü bitki ekimi yapıldı ında yabancı otlar geli meleri için uygun bir alan bulamamaktadır. Örtücü bitkilerin kalıntıları yabancı otları fiziksel ve allelopatik mekanizma yolu ile de etkileyebilirler. Yüksek biyomas olu umu sa layan ve yava parçalanma özelli ine sahip örtücü bitki türleri (yüksek C:N oranı) yabancı ot popülasyonunun azalmasında daha etkilidirler (Teasdale vd., 2007). Teasdale vd., (2007), Almeida ve Rodrigues’e (1985) atfen toprak yüzeyindeki her 1 t/ha’lık kuru biyomas kalıntısının yabancı otlarda 2.5 t/ha biyomas azalması meydana getirdi ini belirtmi lerdir. 2.6. Karı ık Ekim Karı ık ekim aynı anda iki ya da daha fazla ürünün bir arada yeti tirildi i bir sistemdir. Bu sistemde yıllık bir bitki ile di er bir yıllık bitki, yıllık bitki ile çok yıllık bitki ya da çok yıllık bitki ile ba ka birçok yıllık bitki bir arada yeti tirilebilir. Sistemin temel amacı ürünlerin verimlili i artırmak ve yabancı otlarla mücadele etmektir. Birçok sistemde ikinci ürün yalnızca yabancı ot mücadelesi amacıyla yeti tirilir (Liebman ve Dyck, 1993). Kamerun’da sorgum ve börülcenin birlikte yeti tirilmesi parazit bitki Striga spp’nin büyüme ve tohum üretimini yalnız yeti tirmeye göre önemli ölçüde azaltmı tır (Carsky vd., 1994). Karalahana ve fasulyenin Kenya’da birlikte yeti tirilmesi Amaranthus retroflexus’un büyümesini etkili bir ekilde baskı altına almı aynı zamanda ürün artı ı da sa lamı tır (Itulya ve Aguyoh, 1998). 2.7.Tohum Miktarını Artırma Veya Sıra Arasını Daraltma Çok sayıda bitki; tohum maliyetini azaltmak, daha iyi anız yönetimi ve sıra arasındaki yabancı otlarla mücadele kolaylı ı sa lamak amacıyla geni sıralara ekilmektedir. Geni sıra aralı ının dezavantajı ise yabancı otlarla rekabet ve verim dü üklü üdür (Blackshaw vd., 2007). Organik tarımda yabancı otlarla mücadelede uygulanan yöntemlerden biriside tohum miktarını artırarak ve sıra arasını daraltarak birim alandaki bitki sayısını artırmaktır. Bu yöntem ürün verimini de artırır; ancak tohum miktarını artı ı maliyetlerde artı a neden olur. Bitki sayısında artı ve sıra arasının azalması ürünün yabancı otlarla rekabet kabiliyetini artırır. 190 Genel olarak dar sıra aralı ı, ı ık toprak nemi ve besin maddeleri için yapılan rekabette ürünü yabancı otlara kar ı üstün kılar (Blackshaw vd., 2007). Weiner vd., (2001), 12,8 cm sıra aralı ı yerine bu dayı 4 cm sıra aralı ı ve 2.5 cm sıra üzeri mesafede ektiklerinde % 30 daha az yabancı ot biyoması ve % 9 daha fazla ürün elde ettiklerini bildirmi lerdir. Erkenci mısır çe itleri ile 76 cm yerine 38 cm geni li ine ekim yapılması yabancı ot yo unlu unda önemli derecede azalmalara neden olmu tur. Dar sıra aralı ı ve bitki sayısındaki artı yabancı otların ı ık alımı % 3- 5 oranında azaltmı , bu da yabancı otları 5-8 kat daha az biyomas olu turmasına neden olmu tur (Begna vd., 2001). 2.8.Biçme Biçme; yol kenarları, çim alanları, meyve bahçeleri ile çayır ve meralarda yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Biçme yabancı otların geli mesini ve tohum ba lamasını önleyerek rekabeti ürün lehine çevirir. Sıra arasındaki yabancı otların biçilmesi amacıyla aletler geli tirilmi tir. Örne in Donald vd., (2001) mısır ve soyanın sıra arasındaki yabancı otları kesmek amacıyla yeni özel bir makine geli tirmi lerdir. Sıra arasındaki bazı yabancı otların kesimi lazerle de yapılabilmektedir (Heisel vd., 2002). Lazerle yapılan kesim yabancı otların yeniden sürmesini geciktirdi i, rekabet yetene ini azalttı ı ve öldürdü ü için dü ük maliyetli, az enerji kullanan ekolojik yabancı ot kontrol yöntemleri açısından bir potansiyele sahiptir. Suyla jet kesim 5–25 l/dk çok yüksek basınçlı su kullanılarak (2000 -3000 bar) yapılan bir i lem olup yabancı otların kesiminde alternatif olabilece i dü ünülmektedir (Fogelberg, 2004). 2.9. Alevle Yakma Ve Di er Termal Metotlar Alevle yakma, imdiye kadar en yaygın olarak kullanılan termal yabancı ot kontrol yöntemidir. Bitki hücresini yakmadan hızlıca parçalanmasını sa layan alevle yakma Avrupa’da organik tarımda yaygın olarak kullanılmaktadır. Alevle yakma havuç vb gibi yava çıkı yapan bitkilerde çıkı öncesi tek uygulama eklinde yapılır (Rasmussen ve Ascard, 1995). Çıkı sonrası sellektif alev uygulaması daha az kullanılmakta; daha çok ısıya dayanıklı mısır ve soya gibi bitkilerde uygulanmaktadır (Ascard, 1998). Gövde ve hipokotili toprak yüzeyine yakın olan yabancı otlar erken dönemlerinde alevle yakmaya daha duyarlı olup genç bitkilerin sürgün uçları ısıdan daha fazla etkilenirler. 191 Büyüme noktaları a a ı nodlarda ve yaprak vb. tarafından korunan bitkilerde yererince ısı alımı ya lı bitkilerin yeniden sürümünü engellemektedir (Askard vd., 2007). Yabancı otlarla mücadelede kullanılan alev makineleri yakıt olarak LPG (propane butane karı ımı) kullanırlar. Propan alevi 1900 oC’ye kadar ısı olu tururken ısı sensörü tarafından ölçülen hava ısısı daha dü ük (1200-1350 oC) olmakta tarla ko ullarında ise bu ısı daha da dü mektedir (Ascard, 1998). Yabancı ot mücadelesinde ayrıca kızıl ötesi radyasyon (IR), sıcak su, buhar, köpük, elektrik enerjisi, mikrodalga radyasyon, ultraviyole radyasyon, lazer vb. yöntemler üzerine son yıllarda çalı malar yo unla mı tır (Askard vd., 2007). 2.10. Malçlama Bu yöntemle toprak yüzeyi canlı yada cansız materyallerle kapatılmakta ve topra ın nem kaybı önlendi i gibi özellikle topra a ı ık geçmesi önlendi inden bir çok yabancı ot tohumlarının da çimlenmesi engellenmektedir. Bu amaçla saman, kuru ot, çiftlik gübresi, çeltik sapı ve kavuzu, ka ıt, bu amaçla hazırlanmı çe itli plastik ve kuma malçlar yabancı ot mücadelesinde kullanılmaktadır. Malç uygulaması ile gerek fiziksel bariyer olarak gerekse de yabancı otların ı ıkla ba lantılarının kesilerek öldürülmeleri amaçlanmaktadır. Bu yöntem çilek ve sıraya ekilen sebzelerde yaygın olarak kullanılmaktadır. 2.11. Solarizasyon Bu yöntemle toprak sıcaklı ı güne enerjisiyle artırılmakta ve topraktaki pek çok yabancı ot tohumları bu yolla canlılı ının yitirmesi sa lanabilmektedir. Özellikle dar alanlar ve seralarda bu yöntemle ba arılı bir ekilde yabancı otlar kontrol altına alınabilmektedir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nde seralarda yürütülen bir çalı mada solarizasyonla, çoban çantası (Capsella bursa-pastoris (L.) Medik), topalak (Cyperus rotundus L.), canavar otu (Orobanche spp.), Zühre tara ı (Scandix pecten-veneris L.), serçe dili (Stellaria media (L.) Vill., küçük ısırgan (Urtica urens L.) gibi yabancı otların ba arılı bir ekilde kontrol edildi i belirlenmi tir (Orel-Aksoy ve Uluda , 2003). 2.12. Dayanıklı Kültür Bitkisi Çe itlerinin Kullanımı Bu yöntem özellikle tam parazit bir yabancı ot olan canavar otunun (Orobanche spp.) mücadelesinde kullanılan bir yöntemdir. Dünyada canavar otuna dayanıklı ayçiçe i, bakla ve nohut çe itlerinin 192 geli tirilmesi ve bunlarının kullanılmasıyla ilgili ba arılı çalı malar bulunmaktadır (Orel-Aksoy ve Uluda , 2003). 2.13. Sulama Sulamanın ya murlama, karık ve salma sulama eklinde yapılması yabancı ot tohumlarının çimlenmesi ve geli mesini te vik etmektedir. Organik tarımda sıra aralarında ve sıra üzerindeki yabancı ot çıkı ının azaltılması amacıyla damlama sulama yapılması tavsiye edilmektedir. Damlama sulama aynı zamanda ürünü yabancı otlara kar ı daha rekabetçi kılmaktadır. 2.14 . Biyolojik Mücadele Yabancı otların popülasyonunu negatif etkileyen tüm hastalık ve zararlı gibi canlı etmenler yardımı ile bu yabancı otların zararını zarar e i i altına dü ürmek için alınan önlemlerin tümüne Biyolojik Yabancı Ot Sava ı denilmektedir. Bu yöntem çok yaygın olarak kullanılmamakla beraber imdiye kadar ba arılı bir ekilde uygulanmı örnekler bulunmaktadır. Avustralya’da 20 milyon ha alanı saran frenk inciri (Opuntia sp) ile mücadelede, bir Lepidoptera olan Cactoblastis cactorum uygulaması ile ba arı elde edilmi tir (Orel-Aksoy ve Uluda , 2003). 3.SONUÇ Sürdürülebilirlik açısından organik tarım Ülkemizde de giderek yaygınla maya ba lamı tır. Ülkemizde tarımsal üretimde verimlilik düzeyi, belli ürünlerde ve bölgelerde istenilen seviyeye ula amamı tır. A ırı kimyasal kullanımı olumsuz çevresel etkiler meydana getirmi tir. Sürdürülebilir bir tarımın yapılabilmesi için dünyada yaygınlı ı artan “organik tarıma” gereken önem verilmelidir. Di er konvansiyonel sistemlerde oldu u gibi organik tarım sistemlerinde de yabancı otlar sorun olu turmaktadırlar. Bu sistemlerde yabancı ot mücadelesi genel anlamda fiziksel ve kültürel kontrol yöntemlerine ba lı olarak yürütülmektedir. Ancak bilinçsiz yabancı ot kontrolü bazı problemlere yol açmaktadır. Organik tarım prensiplerine uygun pek çok yabancı ot kontrol yöntemleri bulunmaktadır ancak önemli olan uygun yöntemi uzman e li inde belirlemek ve tek bir yöntemle ba arı elde edilmesi zor olan durumlarda (üretim yapılan alanlarda hem tek yıllık hem de çok yıllık yabancı otların sorun te kil etmesi gibi) kontrol yöntemleri arasında entegrasyonun sa lanması gerekmektedir. Entegre mücadele amacıyla 193 kullanılacak yakma aletleri vb alet ve ekipmanların ülkemizdeki i letmelerin küçük çaplı ve tarlaların parçalı olması nedeni ile ekonomik ve kullanı lı olmayabilir; bu tip ekipmanlar çiftçi örgütleri tarafından temin edilip kullandırılmalıdır. 4. KAYNAKLAR Almeida,F.S.and Rodrigues,B.N.,1985. Guia de herbicidas. In:Contribuição para o uso adequado em plantio direto e convencional. IAPAR, Londrina, PR, Brazil, 482 pp. Ascard, J. 1998. Comparison of flaming and infrared radiation techniques for thermal weed control. Weed Research 38, 69–76. Ascard, J., P.E. Hatcher, B. Melander and M.K. Upadhyaya, 2007. Thermal Weed Control Non-chemical Weed Management Principles, Concepts and Technology Edited by Mahesh K. Upadhyaya ISBN-13: 978 1 84593 290 9 © CAB International 2007 (p 154-175 / 239 p.) Ball, D.A. and S.D. Miller, 1990. Weed seed population response to tillage and herbicide use in three irrigated cropping sequences. Weed Sci. 38:522–527. Bàrberi, P., 2002. Weed management in organic agriculture: are we addressing the right issues? European Weed Research Society Weed Research 2002 42, 177–193 Begna, S.H., R.I. Hamilton, L.M. Dwyer, D.W. Stewart, C. Cloutier, L. Assemat, K. Foroutan-pour, and D.L. Smith. 2001. Weed biyomass production response to plant spacing and corn (Zea mays) hybrids differing in canopy architecture. Weed Technol. 15:647–653. Blackshaw, R.E., Moyer, J.R., Doram, R.C. and Boswell, A.L., 2001. Yellow sweetclover, green manure, and its residues effectively suppress weeds during fallow. Weed Science 49, 406–413. Blackshaw R.E, R.L. Anderson and D. Lemerle, 2007. Cultural Weed Management. Non-chemical Weed Management Principles, Concepts and Technology Edited by Mahesh K. Upadhyaya ISBN-13: 978 1 84593 290 9 © CAB International 2007 (p 3547/239 p. Carsky, R.J., Singh, L. and Ndikawa, R., 1994. Suppression of Striga hermonthica on sorghum using a cowpea intercrop. Experimental Agriculture 30, 349–358. 194 Creamer, N.G. and Baldwin, K.R., 2000. An evaluation of summer cover crops for use in vegetable production systems in north Carolina. HortScience 35, 600–603. Donald, W.W., Kitchen, N.R. and Sudduth, K.A., 2001. Between-row mowing banded herbicide to control annual weeds and reduce herbicide use in no-till soybean (Glycine max) and corn (Zea mays). Weed Technology 15, 576–584. Feil, B., 2001. Pflanzenproduktion in lebenden Mulchen-eine Ueberrsicht. Pflanzenbauwiss 5:15-23 Fogelberg, F., 2004. Water-jet cutting of potato tops: some experiences from Sweden. In: Cloutier, D. and Ascard, J. (eds) 6th EWRS Workshop on Physical and Cultural Weed Control, Lillehammer, Norway, 8–10 March 2004, p. 111. Güncan, A., 2009. Yabancı Otlar ve Mücadele Prensipleri. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Konya 282 s. ISBN 975-448-157-1 Heisel, T., Schou, J., Andreasen, C. and Christensen, S., 2002. Using laser to measure stem thickness and cut weed stems. Weed Research 42, 242–248 Irla E., 1995. Anbautechnik und Unkrautregulierung bei Ackerbohnen. FAT-Berichte nr. 460. Isık, D., E. Kaya, M. Ngouajio and H. Mennan, 2009a. Summer cover crops for weed management and yield improvement in organic lettuce (Lactuca sativa) production. Phytoparasitica 37 (2):193– 203. Isık,D.,E.Kaya,M.Ngouajio and H.Mennan,2009b.Weed suppression in organic pepper (Capsicum annuum L.) with winter cover crops. Crop Protection 28 356–363. Itulya, F.M. and Aguyoh, J.N., 1998. The effects of intercropping kale with beans on yield and suppression of redroot pigweed under high altitude conditions in Kenya. Experimental Agriculture 34, 171–176. Liebman, M. and Dyck, E., 1993. Crop rotation and intercropping strategies for weed management. Ecological Applications 3, 92– 122. Mennan, H., ve D. I ık, 2003. Bu day Tohumlu unda Bulunan Yabancı Ot Tohumlarının Yo unlukları ve Bitkiye Dönü üm Oranlarının Saptanması. Türkiye Herboloji Dergisi, 6 (1), 8-15. 195 Mennan, H., M. Ngouajio, D. I ık and E. Kaya, 2006. Effects of alternative management systems on weed populations in hazelnut (Corylus avellana L.). Crop Protection 25, (8), 835-841. Mennan, H., M. Ngouajio, E. Kaya, and Dogan Isık, 2009a. Weed Management in Organically Grown Kale (Brassica oleracea var. acephala) Using Alternative Cover Cropping Systems. Weed Technology 23:81–88 Mennan, H., M. Ngouajio, D. Isık and E. Kaya, 2009b. Effects of Alternative Winter Cover Cropping Systems on Weed Suppression in Organically Grown Tomato (Solanum lycopersicum L.). Phytoparasitica 37 (4):385–396. Oerke, E.C., Dehne, H.W., 2004. Safequarding production – losses in major crops and the role of crop protection. Crop Prot. 23, 275– 285. Orel-Aksoy, E. Ve Uluda , A., 2003. Ekolojik Tarımda Yabancı Ot Yönetimi. Türk Tarım, Mart-Nisan, 2003, 150. T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı, Ankara. Özer, Z., 1993. Niçin Yabancı Ot Bilimi Türkiye L. Herboloji Kongresi Bildirileri. 1-7 s. Adana. Rasmussen, J., 1993. Experimental Approaches to mechanical weed control in field peas. Ixeme Colloque International sur la Biologie des Mauvaises Herbes. Rasmussen, J. and Ascard, J., 1995. Weed control in organic farming systems. In: Glen, D.M., Greaves, M.P. and Anderson, H.M. (eds) Ecology and Integrated Farming Systems: Proceedings of the 13th Long Ashton International Symposium. Wiley, Chichester, UK, pp. 49–67. Reddy K.N., 2003. Impact of Rye Cover Crop and Herbicides on Weeds, Yield, and Net Return in Narrow-Row Transgenic and Conventional Soybean (Glycina max). Weed Technology. 2003. Volume 17.28-35. Sırma, M., . Kadıo lu, A. Güncan, 1997. Tokat ve yöresinde tohumluk bu dayda selektörden önce ve sonra ürüne karı an yabancı ot tohumlarının ve yo unluklarının belirlenmesi. Türkiye II. Herboloji Kongresi,1-4 Eylül 1997 zmir Ayvalık, Bildiriler: 279287 Teasdale, J.R., 1996. Contribution of cover crops to weed management in sustainable Agricultural systems. J. Prod. Agric. 9:475-479. 196 Teasdale J.R., L.O. Brandsæter, A. Calegari and F. Skora Neto, 2007. Cover Crops and Weed Management. Non-chemical Weed Management Principles, Concepts and Technology Edited by Mahesh K. Upadhyaya ISBN-13: 978 1 84593 290 9 © CAB International 2007 (p 48-64 / 239 p.) Walters, C. 1991. Weeds: Control Without Poisons. Acres U.S.A.,Metairie, LA. 352 pp. Weiner, J., Griepentrog, H.W. and Kristenses, L. (2001) Suppression of weeds by spring wheat (Triticum aestivum) increases with crop density and spatial uniformity. Journal of Applied Ecology 313, 31–51. Zimdahl R. L., 2007. Fundamentals of Weed Science [Third Edition]. 666 p. Academic Press is an imprint of Elsevier. ISBN: 978-012-372518-9. 197 B YOLOJ K MÜCADELE VE ORGAN K TARIM Yrd. Doç. Dr. M. Alper ALTINOK ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 38039-KAYSER altinoka@erciyes.edu.tr ÖZET: Organik tarım, farklı bile enlerin bir arada kontrol edilmesini gerektiren, bu nedenle de özellikle üreticiler ba lamında belirli bir bilgi birikimini zorunlu kılan bir tarımsal faaliyettir. Konvansiyonel tarımda kar ıla ılan temel sorunlardan olan bitki koruma problemlerinin kimyasallarla hızlı ekilde çözülebilece i dü üncesi, günümüzde çevre ve insan sa lı ı için kısa ve uzun vadede ciddi tehdit olu turdu u bilinen kimyasal kullanımının nasıl en aza indirgenebilece i yönünde de i mi ve bu de i im tarım tarihi boyunca uygulanan ve sentetik girdilerin minimumda tutuldu u klasik tarım yöntemlerinin, güncel bilimsel verilerle birle tirilerek organik tarım adı altında tekrar uygulanmaya ba lanmasını getirmi tir. Organik tarımda bitki koruma sorunlarının çözümünde biyolojik mücadele, do al dengenin ve tarım ekosistemini olu turan bile enlerin korunmasında, sürdürülebilirli i en yüksek yöntem olarak kar ımıza çıkmaktadır. Bu derlemede zararlılarla, onların do al dü manlarını kullanarak mücadele etme yolları, ana ba lıklar halinde ele alınmı tır. Anahtar kelimeler: organik tarım, biyolojik mücadele, do al dü man, entomopatojen 1. G R Organik tarım, biyolojik çe itlili i, biyolojik döngüleri ve topraktaki biyolojik aktiviteyi te vik eden bir ekolojik ürün yönetimi sistemi olup, çiftlik dı ı girdileri en dü ük oranda tutarken ekolojik dengeyi onarmayı, korumayı ve iyile tirmeyi hedefleyen tarımsal uygulamaların bütünü olarak tanımlanmaktadır (Anonymous, 1995). Organik tarımın hedefi ise, üretim, da ıtım ve tüketim a amalarının tümünde en küçük mikroorganizmalardan insana kadar tüm canlılar ve ekosistemin devamlılı ını ve iyile tirilmesinde rol oynamak eklinde özetlenebilir. Dünyada 2008 yılı itibariyle 35 milyon ha alanda organik tarım yapılmakta olup, sertifikalı en fazla organik tarım alanına sahip ülke, 12 milyon ha ile Avustralya’dır, bunu 4 milyon ha ile Arjantin ve 1.9 milyon 198 ha ile Çin izlemektedir. Organik ürünlerin dünyadaki pazar payı 50 milyar dolar seviyesinde olup, ürünlerin büyük ço unlu u Kuzey Amerika ve Avrupa’da tüketilmektedir (Willer and Kilcher, 2010). Avrupa ülkeleri açısından inceledi imizde organik tarım yapılan alanlar, 2003 yılında toplam tarım alanlarının %1.25’i iken, bu rakam her yıl artı göstererek 2009 yılı itibariyle %1.94’e ula mı tır. Ülkemizde ise bu rakamlar aynı yıllar için %0.18 ve %1.29’dur. Görüldü ü gibi Türkiye, altı yıllık süre içerisinde organik tarım alanlarını belirli ölçüde artmı tır, ancak bu artı a ra men, oransal sıralamada ülkemiz 2009 yılında 44 ülke arasında 30. sırada yer almaktadır. Organik tarım alanının toplam tarıma oranı bakımından en yüksek yüzdeye Lichtenstein sahiptir (%26.87), bunu Avusturya (%18.50) ve sveç takip etmektedir (%12.56). Öte yandan, organik tarım yapılan alan büyüklü ü açısından inceledi imizde Türkiye 2003 yılında 73,368 ha ile 17. sırada iken 2009 yılında Avrupa ülkeleri arasında 325,831 ha ile 12. sıraya yükseldi i ve bu artı ın aradaki altı yıllık süreçte düzenli olarak devam etti i görülmektedir (Anonymous, 2010). Organik tarımın ülkemizdeki geli imi açısından umut verici olan bu rakamlar, kaçınılmaz olarak hastalık ve zararlılara yönelik riskleri de artırmaktadır. Bu riskler, özellikle organik ve konvansiyonel tarım alanları co rafi olarak birbirine yakla tıkça, ilaçların rüzgarla sürüklenmesi, topra ın kontaminasyonu, korunmaya çalı ılan do al dengenin sürekli bozulması gibi olumsuz etkile imler nedeniyle daha da önemli hale gelmektedir. Organik tarımın temel bile enleri, organik pestisitler, organik fungisitler, organik kompost ve yaprak gübreleri ve biyolojik mücadele ajanları olarak sıralanabilir. Biyolojik mücadele çerçevesinde a ırlıkla yararlı böcekler (parazitoit ve avcılar), patojenler (fungus, bakteri, virüs, nematod), daha az olarak ku lar ve böcek yiyen di er bazı hayvanlardan yararlanılabilmektedir. Biyolojik mücadele ajanlarının avantajları arasında, insan hayatı, ku lar ve balıklar için güvenli olması, çevreye zarar vermemesi, kimyasal mücadeleye göre daha az i çilik gerektirmesi ve daha ucuza üretilmesi sayılabilir. Dezavantajları ise ticari anlamda üretiminin ço u durumda zor olması, verimli sonuçlar alınabilmesi için uzman çalı anların denetiminde kullanılması, üretim ve salım sürecindeki zamanlama ba arı için kritik önemde oldu undan özellikle çiftçilerin konu üzerinde detaylı bilgi sahibi olmasını gerektirmesi eklinde özetlenebilir. 199 2. ORGAN K TARIMDA ENTEGRE MÜCADELE Entegre mücadele, yada entegre zararlı yönetimi, böcekler, hastalıklar ve yabancı otların yönetiminde biyolojik, kültürel, fiziko-mekanik ve kimyasal araçların ekonomi, sa lık ve çevresel riskleri minimize edecek kombinasyonlarla kullanımı olarak tanımlanabilir Dünyada tarımsal ürünlerde meydana gelen kayıpların %14’ünü yabancı otlar, %11’ini zararlılar ve %9’unu hastalıklar olu turmaktadır, hasat sonrası muhtemel kayıplarla birle tirildi inde ürün kayıpları %40’ın üzerine çıkmaktadır. Bu orandaki kaybın ekonomik de erinin 550 milyar dolar seviyesinde oldu u bildirilmektedir (Agrios, 2005). nsano lu tarım yapmaya ba ladı ından bu yana zararlılarla da u ra mı , tarih boyunca sınırlı mücadele olanakları çerçevesinde a ırlıkla kültürel tedbirler, fiziksel ve mekanik mücadele yöntemlerini içeren geleneksel metotlarla belirli oranda sonuç almaya çalı mı tır (Uneke, 2007). Bu durum, bazı kimyasalların zararlılara kar ı yaygın kimyasal mücadeleyi mümkün kılacak kadar etkili oldu unun fark edilmesine kadar sürmü tür. Herkesçe bilinen DDT, ilk kez bir Alman kimyager tarafından 1874 yılında ke fedilmesine ra men, insektisit özelliklerinin farkına varılması, 1939 yılını bulmu tur. Çiftçilerin, tarlalarını tüketen zararlıları bir gecede “yok etmelerini” sa layan bu ke if, sahibine Nobel ödülü de kazandırmı tır (Carson, 1962). Deri yoluyla emilmedi i için akut toksisite göstermeyen bu madde, kullanılmaya ba landı ı II. Dünya Sava ı zamanlarında, bitlere kar ı askerlerin elinde ba ka çözüm de olmadı ından, “tamamen zararsız” sıfatıyla tanıtılmı , hatanın farkına varılıp görece zayıf ilk uyarıların yapılması ise 1950’de mümkün olabilmi tir. DDT ve onu takip eden chlodane, heptachlor, dieldrin, aldrin, endrin gibi insektisit ve herbisit amaçlı kullanılan kimyasalların aslında ne kadar tehlikeli oldukları ise, ba ta ilaçlama yapanlar olmak üzere, bu maddelere maruz kalan ki ilerin kısa-orta vadede ölümleriyle, zor yoldan ö renilmi tir. Dolayısıyla, tarım kimyasallarının kullanımındaki ilk sınırlamalar, çevreyi ve do al dengeyi de il, insanları korumak amacıyla konulmaya ba lanmı tır denebilir. Öte yandan izleyen süreç içinde de çiftçilerin kimyasallardan beklentileri aynı kalmı , tarım alanında kültür bitkisi dı ında hiçbir canlının bulunmaması gerekti i dü üncesi uzun yıllar boyunca varlı ını korumu tur. Bu hedefin yanlı oldu u, kullanılan kimyasalların do al denge üzerindeki yıkıcı etkileri gözlemlendikçe anla ılabilmi tir. Zararlılarla “topyekün mücadele” 200 yerine “zararlı yönetimi” dü üncesi bu gözlemlerle olgunla maya ba lamı tır. Son 25 yılda ABD’de insektisit uygulamalarının %40, insektisit kullanımının %80 ve zararlı ile mücadele masraflarının %37 civarında dü mü olması, entegre zararlı yönetimine yönelik çalı maların olumlu sonuçlar üretti ine i aret etmektedir. 3. Organik Tarımda Biyolojik Mücadelenin Yeri Kültürel pratikler, kimyasal mücadele ve biyolojik mücadele, organik tarımda zararlı yönetiminde izlenen ba lıca yollar arasındadır. Bu çerçevede toprak hazırlı ı, toprak i leme, ürün deseni, sulama ve drenaj, budama, sanitasyon gibi uygulamaların do ru yapılması, bitki koruma sorunlarının olu masını engellemek, geciktirmek veya ekonomik zarar düzeyine ula masını engellemekte büyük öneme sahiptir. Kimyasal mücadele, kimyasal veya organik kökenli biyolojik preparatların böcek öldürücü (insektisit) veya çekici (tuzak) olarak kullanılmalarını içerir. Bitki koruma önlemleri açısından baktı ımızda, organik tarım faaliyetlerinde entegre mücadele içinde en kritik yere biyolojik mücadele uygulamaları sahiptir. Biyolojik mücadele çerçevesinde böceklerle sava ımda kullanılan temel ajanlar do al dü manlar ve biyorasyonel pestisitler olarak da adlandırılan mikrobiyal insektisitlerdir. 4. Zararlıların Do al Dü manları Tarımsal zararlılarla biyolojik mücadelede do al dü manlar, çiftçilerin en önemli silahlardan biridir. Böcekler 1 milyonun üzerinde kayıtlı türle, dünyadaki en fazla çe itlili e sahip canlı grubudur. Bu türler içerisinde en kalabalık grubu, yakla ık %99 ile zararlı olarak kabul edilmeyen böcek türleri olu turmaktadır, ikinci kalabalık grup, parazitoitler ve avcılardan olu an faydalı böceklerdir. Zararlı olarak niteledi imiz son grupta ise, insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde do rudan beslenen veya onların dolaylı yoldan zarar görmesine sebep olan, bu üçü arasında en az sayıda türü barındıran böcekler yer alır. Do al dü man kullanımı ile biyolojik mücadele, üç temel yakla ımı içermektedir: 1. Klasik biyolojik mücadele: Bölgede do al olarak bulunmayan biyolojik mücadele ajanlarının orijin co rafyasından getirilmesi ve yerle tirilmesini içerir. 2. Koruma: Do al olarak ortamda bulunan yararlı türlerin korunması için alınacak önlemleri içerir. 201 3. Salım: Popülasyon düzeylerinin yükseltilebilmesi amacıyla, faydalı türün yüksek miktarlarda kitle üretiminin yapılması ve ihtiyaç duyulan bölgeye sık aralıklarla salımı eklindedir. Günümüzde dünyada ve ülkemizde zararlı türlerle sava ımda kullanılan ve ticari olarak üretimi yapılan faydalı böceklerden ba lıcaları, Tablo 1’de verilmi tir. Görüldü ü üzere, önemli miktarda do al dü man türü, artık ülkemizde de ticari ürün formunda bulunabilmektedir. Organik tarım alanlarının artı ına paralel ekilde, ticari olarak üretilen do al dü man türlerinin sayısının da yıldan yıla artmakta oldu u gözlemlenmektedir. Tablo 1. Dünyada ve Türkiye’de ticari olarak üretilen faydalı böcek türleri (* ile i aretli türler, ülkemizde ticari preparatlar olarak ruhsatlıdır). Faydalı tür levi Kullanılabilece i zararlılar Adalia bipunctata* Avcı Yaprak bitleri Ambliseius swirskii* Avcı Tripsler ve beyaz sinekler Amblyseius californicus* Avcı Akarlar Amblyseius cucumeris* Avcı Akarlar, tripsler Anagyrus pseudococci* Parazitoit Turunçgil unlu biti, ba unlu biti Aphelinus abdominalis* Aphidioletes aphidimyza* Parazitoit Yaprak bitleri, Macrosiphum euphorbiae, Aulacorthum solani Avcı Yaprak bitleri Aphidius colemani* Parazitoit Farklı yaprak biti türleri Aphidius ervi* Parazitoit Farklı yaprak biti türleri Aphidius matricariae* Parazitoit Aphytis melinus Parazitoit Kırmızı kabuklu bit Chysoperla sp. Avcı eftali yaprak biti, patates yaprak biti Coccidoxenoides perminutus* Yaprak bitleri, tripsler, akarlar, beyazsinekler, unlubitler vd. Parazitoit Turunçgil unlu biti, ba unlu biti Cryptolaemus montrouzieri* Avcı Dacnusa sibirica* Parazitoit Kelebek tırtılları Digylyphus isaea* Parazitoit Yaprak galeri sinekleri, Phytomyza syngenesiae Encarsia formosa* Parazitoit Sera beyaz sine i, tütün beyaz sine i Episyrphus balteatus* Avcı Eretmocerus eremicus* Parazitoit Sera beyaz sine i, tütün beyaz sine i Eretmocerus mundus* Parazitoit Sera beyaz sine i, tatlı patates beyaz sine i Fallacis sp. Avcı Unlubitler Yaprak bitleri Akarlar 202 Faydalı tür levi Kullanılabilece i zararlılar Feltiella acarisuga* Avcı Akarlar Galendromus helveolus Avcı Belirli akar türleri Galendromus occidentalis Avcı Akarlar Geocoris sp. Avcı Birçok yumu ak vücutlu böcekler ve akarlar Goniozus legneri Parazitoit Amyelois transitella Hypoaspis aculeifer * Avcı Sciarid sinekler Hypoaspis miles Avcı Diptera takımına ba lı familyalar Hypoaspis miles* Avcı Sciarid sinekler Leptomastix dactylopii* Parazitoit Turunçgil unlu biti Macrolophus caliginosus* Avcı Beyaz sinek, akarlar, domates güvesi Mesoseiulus longipes Avcı Akarlar Muscidifurax raptor Parazitoit Musca sp. Muscidifurax raptorellus* Parazitoit Sinekler Neoseiulus californicus Avcı Akarlar Nesidiocoris tenuis* Avcı Beyaz sinek, akarlar, yaprak galeri güvesi Ophyra aenescens* Avcı Musca sp. Orius insidiousus Avcı Orius laevigatus* Avcı Tripsler, yaprak bitleri, akarlar, ko niller, beyazsinekler ve di er yumu ak vücutlu böcekler Tripsler ve akarlar Orius strigicollis* Avcı Tripsler, yaprak bitleri Phytoseiulus macropilis Avcı Phytoseiulus persimilis* Avcı Spalangia cameroni* Parazitoit Sinekler Trichogramma sp.* Parazitoit Chilo, Sesemia, Helicoverpa, Tryporyza, Plutella cinslerine ba lı türler Tetranychidae familyasına ba lı akar türleri 5. Mikrobiyal nsektisitler Mikrobiyal insektisitler, entomopatojen özellikteki fungus, bakteri, virüs veya nematodlar gibi mikroskobik canlılardan veya bu canlılar tarafından üretilen toksinlerden olu ur. Bu preparatlar genellikle konvansiyonel bitki koruma kimyasalları gibi uygulanabilecek ekilde formüle edilmi tir (sprey, toz veya granül). Mikrobiyal insektisitlerin avantajları arasında yaban hayatına, hedeflenen organizma ile yakın ili kide olmayan insan ve di er canlılara toksik etkisinin olmaması, ürettikleri toksinlerin genellikle tür veya cins düzeyinde özelle mi olması sebebiyle, faydalı böcek türlerine zarar 203 vermemesi, birçok durumda konvansiyonel pestisitlerle birlikte kullanılabilmesi, insan ve hayvan sa lı ına tehdit olu turmadı ından hasat döneminde dahi uygulanabilmesi sayılabilir. Dezavantajları ise, bu insektisitler yüksek düzeyde seçicili e sahip olduklarından, uygulandıkları alanlardaki di er zararlı türlere etki edememektedir, ancak son jenerasyon birçok konvansiyonel pestisit için de aynı sınırlamaların geçerli oldu u hatırlanmalıdır. Mikrobiyal insektisitler olumsuz iklim artlarından daha fazla etkilendi inden, uygulamaların zamanlaması önem kazanmaktadır. Di er bir dezavantajı ise, preparatların depolama artları ve süresinin konvansiyonel ürünlere göre farklılık göstermesidir. a. Fungal insektisitler Bu ürünlerde bulunan fungus türleri, aseksüel bir spor formu olan konidilerle yayılır. Canlı durumdaki konidi, uygun bir konukçu böce e ula tı ında, konukçunun derisi üzerinde çimlenebilir ancak bunun olu abilmesi için genellikle yüksek nem ve sıcaklık gibi belirli artlar gerekmektedir. Çimlenen fungus böcek vücudu içerisinde yayılırken öldürücü etkisini genellikle miseliyal geli imle de il, salgıladıkları fungal toksinlerin konukçuyu etkilemesi sayesinde gösterirler. Yumurta, ergin öncesi veya ergin dönemlere saldırabilen birçok fungus türü bulunmaktadır. Dünyada ticari üretimi yapılan ba lıca fungus türleri; Beauveria bassiana, Nomuraea rileyi, Verticillium lecanii, Lagenidium giganteum ve Hirsutella thompsonii’dir. b. Bakteriyel nsektisitler Bakteriyel patojenler, Bacillus cinsine ba lı, çubuk ekilli bakterilerdir. Toprakta bulunurlar ve günümüzde kullanılan ço u ticari preparatın izolatları da topraktan elde edilmi tir. Tek bir Bacillus türünden olu an preparatlar kimi zaman bir böcek takımının tümüne birden etki ederken, kimi zaman yalnızca bir veya birkaç türü etkileyebilmektedir. Yaygın kullanılan türlerden Bacillus thuringiensis, böcek tarafından a ız yoluyla alındı ında, midedeki alkali ko ullarda ve enzim aktivitesiyle aktive olmakta ve endotoksinler açı a çıkmaktadır. Bu toksinlerin etkili olabilmesi için böce in mide duvarında belirli reseptörlerin varlı ı gerekmektedir. Toksin, mide duvarındaki reseptörlere ba landı ında, hücre duvarlarının yıkımına ve ardından kendisi ile birlikte mide içeri inin böcek vücudu içerisine karı masına neden olmaktadır. Etkilenen böcekler, bakterinin vücuda giri inden çok kısa süre sonra beslenmeyi durdurur, kısa süre içerisinde de (2-3 gün) kan zehirlenmesinden ölürler. Ticari üretimi yapılan di er bakteri türleri arasında B. popilliae var. popilliae ve B. lentimorbus sayılabilir. 204 c. Nematodlar Nematodlar aslında mikrobiyal ajan olarak kabul edilmez. Esasen çok hücreli yuvarlak solucanlardır. Öte yandan, pestisit amaçlı kullanılan birçok nematod türü neredeyse mikroskobik ölçülerde ve preparatlarının kullanımı da di er mikrobiyal insektisitlerle benzer ekildedir. Preparasyonlarda kullanılan nematodlar sadece üzerinde kullanıldıkları böcek türünü etkilediklerinden entomopatojen nematodlar olarak isimlendirilirler. Ticari preparatlarda kullanılan nematod türleri arasında Steirnema carpocapsae ve Heterorhabditis heliothidis sayılabilir. Bu türlerin içerisindeki farklı ırklar belirli böcekleri öldürmede de i en düzeylerde etkinlik göstermektedir. Entomopatojen nematodlarda enfeksiyonları üçüncü jüvenil dönemdeki (J3) bireyler gerçekle tirir. Steirnema türleri konukçu böce in vücuduna a ız, anüs veya hava giri leri gibi do al açıklıklardan girerken, Heterorhabditis türleri buna ek olarak bazı durumlarda böcek kütikülasına penetre de olabilmektedir. Böcek vücudu içerisinde ergin döneme ula an nematodlar midelerindeki simbiyont bakterileri hemolenfe bo altır ve burada ço alan bakterilerle beslenirler. Konukçu böce in ölümü ise içerisinde ço alan bakterilerin yol açtı ı kan zehirlenmesi nedeniyle gerçekle ir. 6. KAYNAKLAR Agrios, G. N., 2005. Plant Pathology. (5th ed.). Elsevier Academic Pres, London, 922 pp. Anonymous, 1995. USDA National Organic Standards Board. Anonymous, 2010. Development of organic agricultural land, share of total agricultural land since 2003. www.organic-world.net (eri im tarihi 08.05.2011) Carson, R., 1962. Silent Spring. Houghton Mifflin, 368 pp. Uneke, C.J., 2007. Integrated pest management for developing countries: a systemic overview. Nova Publishers, 203 pp. Willer, H. and Kilcher, L., (Eds.) 2010. The World of Organic Agriculture - Statistics and Emerging Trends 2010. IFOAM, Bonn, and FiBL, Frick. 205 ORGAN K SEBZE TARIMINDA HASTALIK YÖNET M Yrd. Doç. Dr. H. Handan ALTINOK ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 38039-KAYSER altinokh@erciyes.edu.tr ÖZET: Mikroorganizmaların do ada birçok faydalı fonksiyonları olmasına kar ın, kültür bitkilerinde de i ik oranlarda zararlara neden olmaları, bu mikroorganizmaları tanımamızı ve onlara kar ı gerekli önlemler almamızı zorunlu hale getirmektedir. Alınabilecek önlemler içerisinde modern bitki koruma yöntemlerinin kullanılması hastalık ve yabancı otlardan dolayı olu abilecek ürün kayıplarını en aza indirebilecektir. Ülkemiz genelinde sebze üretim alanlarında ekonomik düzeyde zarara neden olan etmen grupları arasında funguslar, bakteriler ve virüsler büyük öneme sahiptir. Organik tarım kapsamında bu etmenlerin neden oldukları kayıpları ekonomik zarar seviyesinin altına indirebilmek için alınabilecek bütün kültürel önlemler ve biyolojik kontrol uygulamalarının yaygınla tırılması organik üretime katkı sa layacaktır. Anahtar kelimeler: Sebze hastalıkları, kültürel önlemler, biyolojik kontrol 1. G R Ilıman iklim ku a ında yer alan ülkemizde bütün bölgelerimizde örtü altı ve tarlalarda sebze üretimi yapılmakta ve toplam 1.314.000 ha alanda 26.572.262 ton üretim elde edilmektedir (Anonim, 2009). Sebze yeti tiricili inde 6.600.000 ton ile domates en büyük paya sahiptir. Ülkemizde yo un olarak üretimi yapılan sebzeler arasında domates, patates karpuz, kavun, patlıcan, kuru so an, hıyar ve lahana sayılabilir. Dünya ülkeleri arasında Türkiye sebze üretiminde Çin, ABD ve Hindistan’dan sonra gelmektedir. nsano lu tarım ile u ra maya ba ladı ından bu yana hastalıklarla da u ra mı , tarih boyunca sınırlı mücadele olanakları çerçevesinde a ırlıkla kültürel tedbirler ve fiziksel mücadele yöntemlerini içeren geleneksel metotlarla belirli oranda sonuç almaya çalı mı tır. Di er tarımsal ürünlerde oldu u gibi sebze üretiminde de birçok patojenik ve saprofitik karakterde fungal, bakteriyel viral etmen ve yabancı ot üretimi olumsuz yönde etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Bitkilerde paraziter 206 (fungus, bakteri, virüs vb.) veya paraziter olmayan faktörler arasında da; besin elementi noksanlıkları, iklim ko ulları (sıcaklık, ı ık, rüzgar, kar, dolu, çiy ve yıldırım zararları), topra ın fiziksel özellikleri, tarımsal i letme teknikleri, çevre kirlili i, toz halindeki katı maddeler, gazlar; kükürtdioksit, hidrojen florür, hidrojenklorür, nitrojen, ozon vb. sayılabilir. Ayrıca genetik bozukluklar ve hasat sonrası bozukluklar da önemli boyutta sorun olu turabilmektedir. Patojenler konukçu bitki hücrelerinden sürekli gıda maddeleri sa layarak bitkiyi zayıflatmakta, iletim dokularında veya köklerde geli erek bitkinin su ve gıda maddesi ta ınımını engelleyerek kültür bitkisini hastalandırmaktadır. Bitki hastalıkları üründe verim ve kaliteyi azaltmasının yanısıra ham maddesi tarımsal ürünlere dayalı birçok endüstrinin üretimini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bitki hastalıklarının olu turdu u kayıplar bitki, patojen, çevre ve mücadele yöntemlerine ba lı olarak de i mektedir. Ülkemizde 60 kültür bitkisinde fungus, bakteri, virüs, fitoplazma ve parazit bitkinin neden oldu u yakla ık 300 hastalık belirlenmi , bunlardan 30-50 tanesinin ekonomik anlamda önemli oldu u uygun ko ullarda epidemik boyutlara ula abildi i belirtilmi tir (Döken ve ark., 2005). Tarımsal ürünleri hastalık ve yabancı otlardan korumak, tedavi etmek yada olu acak zararı en aza indirmek için alınabilecek tüm teknik, ekonomik ve yasal önlemler önemli hastalık yönetimi stratejisini olu turmaktadır. Söz konusu uygulamaların insan ve hayvan sa lı ı, agroekosistem, çevre ve biyolojik dengenin korunması, sürdürülebilir tarımsal üretim tekniklerine uygun yapılması gerekmektedir. Fitotoksisite ve kalıntı sorunları nedeniyle kimyasal mücadeleye alternatif olan biyolojik mücadele, dayanıklı çe it kullanımı, kültürel önlemler, fiziksel mücadele metotları ve entegre mücadele programlarının yaygınla tırılmasına öncelik verilmelidir. Günümüzde organik tarım yukarıda bahsedilen sorunları ya amak istemeyen üreticilerce benimsenmi , toplumun kimyasalların olumsuz etkileri hakkında giderek bilinçlenmesi ile de tüketicilerin organik tarım ürünlerine olan ilgisi her geçen gün artmaya ba lamı tır. Organik tarımın ilerleyi inde bilinçli tüketiciler önemli rol oynamaktadır. Organik tarımda hastalık etmenlerinin yönetimi sürecinde ba lıca 4 bile enden bahsedilebilir, bunlar; Etmenin tanınması, sörveyi, yararlı organizma popülasyonlarının desteklenmesi ve mücadelede uygulanacak yolların belirlenmesidir. Bu adımların yerine getirilebilmesi, çok büyük oranda, süreç içinde yer alan ki ilerin sahip oldukları teknik bilgi düzeyine ba lıdır. Günümüzde, dünyanın de i ik yörelerinde farklı kültür bitkilerine yönelik sürdürülen hastalık etmenleri yönetimi di er 207 adıyla entegre hastalık yönetimi çalı maları incelendi inde, e itim faaliyetlerinin en önemli adım olarak ele alındı ı, hatta bazı projelerde, bölge çiftçisinin e itimine yönelik çiftçi okulları kuruldu unu görmekteyiz. Yukarıda da bahsedildi i üzere, hastalık popülasyonunu do ru yönetebilmek için öncelikle etmenin do ru tanılanması ve biyolojisi hakkında belirli düzeyde bilgi sahibi olunması gereklidir. Bu adım eksik kaldı ında, a ır bir kimyasal mücadele ile dahi hedeflenen popülasyon dü ü ü gerçekle meyebilmekte yada ülkemizde de sık görüldü ü üzere, hatalı uygulamalar sonucu takip eden sezonlarda daha yüksek popülasyonlarla kar ıla ılmaktadır. Mücadele yöntemlerinin yanlı seçimi veya zamanlamasının hatalı yapılması, i gücü ve maddi kayıplara neden olmaktadır. 2. ÜLKEM ZDE GÖRÜLEN ÖNEML SEBZE HASTALIKLARI 2.1. Fungal Hastalıklar Sebze fidelerinde kök çürüklü ü (Çökerten hastalı ı); Yaygın olarak Fusarium, Pythium, Phytopthora, Rhizoctonia, Sclerotonia türleri çökerten hastalı ına neden olmaktadır. Bu etmenler bitkilerin köklerine zarar vererek geli melerini engellemekte ve fide kök bo azından topra a yatmaktadır. Çıkı öncesi veya çıkı sonrası meydana gelen ölümler sonucu fideliklerde ocaklar halinde bo luklar olu ur. Kültürel önlem olarak, tohum ekimi sık olmamalı, hastalıklı fideler ayıklanmalı, fidelikler havalandırılmalı, fazla sulamadan kaçınılmalı, gereksiz yere fazla azotlu gübre verilmemeli, fidelikler bol güne alan, yerlerde kurulmalıdır (Anonim 2006). Mildiyö; Mildiyö hastalık etmenleri arasında en tahripkar olanı Phytophthora infestans’tır. Domates, patates, patlıcan ve biberde önemli zarara neden olmaktadır. Yapraklar üzerinde önce küçük, soluk veya sarımsı lekeler halinde kendini göstermekte, hastalık ilerledikçe bu lekelerin renkleri kahverengi veya siyaha dönü mektedir. Uygun havalarda lekelerin alt yüzlerinde beyaz veya kül rengi örtü meydana gelmektedir. Yaprak ve meyvede zarar olu turmasının yanında dallarda da zarar yapmaktadır. Hasat zamanında epidemi olu ursa meydana gelecek zarar % 100’e kadar ula abilir. Kültürel önlem olarak sertifikalı tohum kullanılmalı, sık dikim yapılmamalı, yabancı ot mücadelesi yapılmalı, bitki artıkları imha edilmeli, a ırı sulamadan kaçınılmalı ve fazla azotlu gübre uygulanmamalıdır. 208 Külleme; Külleme yaprakların alt yüzeylerinde bazı durumlarda ise üst yüzeyinde küçük, zamanla geli en unsu görünü te, beyaz lekelere neden olmaktadır. Yaprakların yanısıra çiçek, sürgün ve meyvelerde de beyaz bir örtü olu turmaktadır. Hasta yapraklar normal olarak geli ememekte, dar ve mızrak gibi uzun ve içe do ru hafifçe kıvrılmaktadır. Fungus kı ı sürgün ve hasta yapraklar üzerinde geçirmektedir. Yaz boyunca meydana gelen konidiosporlar rüzgar ve böceklerle etrafa yayılarak sekonder enfeksiyonu olu turmaktadır (Anonim 2006). Septoria yaprak lekesi (Septoria lycopesici); Domates, marul, maydonaz, so an, kabak, kereviz konukçularıdır. Sınırları kesin belirgin küçük kahverengi lekeler olu turmakta ve meyvelerde küçülmeye neden olmaktadır. Kök bo azı yanıklı ı (Phytophthora capsici); Domates, biber, hıyar vb. birçok bitki bu hastalık etmeninin konukçusudur. Dikim karı eklinde yapılmalıdır. Etkili bir mücadele yöntemi bulunmamaktadır. Sebzelerde beyaz çürüklük (Sclerotinia sclerotiorum); Lahana, hıyar, domates, patlıcan, biber fasulye önemli konukçularıdır. Fide döneminde kök çürüklü ü, ilerleyen dönemlerde çürüme ve beyaz fungal kitleye neden olmaktadır. Etmen siyah renkli sklerot adı verilen dayanıklı sporlar olu turarak kı ı geçirmektedir. Domates yaprak küfü (Cladosporium fulvum); Yaprakların üst kısımlarında sarı renkli lekeler, alt kısımlarda ise zeytin ye ili renkte küf meydana gelmektedir. Erken yaprak yanıklı ı (Alternaria solani); Domates, patlıcan ve patateste sıklıkla görülmektedir. En karakteristik belirtileri yaprak lekeleridir. Genellikle alt yapraklarda ba layan bu lekeler daire eklinde, kahverengi ve iç içe halkalar olu turmaktadır. iddetli enfeksiyonlarda bitkiler tamamen yapraksız kalabilir. Fungus toprakta bitki artıkları üzerinde kı ı geçirmektedir. Etmenin yıldan yıla geçmesinde tohumun yanısıra çok yıllık yabancı otlarda rol oynayabilmektedir. Patates kanseri (Synchytrium endobioticum); Patatesin en tehlikeli yumru hastalı ıdır. Etmeninin dayanıklı sporları toprakta çok uzun yıllar ya adı ı için kontrolü güç olan bir hastalıktır. Ülkemizde dı karantina 209 listesinde bu hastalık yer almaktadır (Anonim, 2002). Etmeninin tek konukçusu patates bitkisidir. Hastalık patatesin genellikle toprak altı kısımlarında görülmektedir. Belirtiler yumru, stolon, gövdenin toprakla birle ti i yerlerde karnabahara benzeyen, bezelye büyüklü ünden yumruk büyüklü üne kadar de i en büyüklüklerde pürüzlü si iller eklindedir. Si iller ilk olu tu unda ye ilimsi renkte olup zamanla siyaha dönü mekte çürüyerek topra ı bula tırmaktadır. Hastalık görüldü ü ülkelerde, sıkı karantina programlarıyla kontrol altına alınmaktadır. Tarlada tek bir bitkide bile hastalık görülse o tarla bula ık olarak kabul edilmektedir. Kültürel önlem olarak, hastalıkla mücadelede en önemli tedbir hastalıktan ari sertifikalı tohumluk kullanımıdır. Ayrıca, tarlada kalan ye il aksam ve yumru artıkları yakılarak veya derin çukurlara gömülerek üzeri sönmemi kireçle örtülüp imha edilmeli, Solanum türlerine ait yabancı otlar temizlenmeli, üreticilerin toprak i leme ve hasat sırasında kullandıkları her türlü araç gerecin dezenfeksiyonuna önem göstermeleri, hayvanların ayaklarına ve hasat edilen ürün üzerine yapı an bula ık tarla topra ının temiz alanlara bula masına neden olacak hareketlerden kaçınmaları di er kültürel önlemler arasında sıralanabilir. Hastalık etmeninin dayanıklı sporları hayvan ba ırsaklarında da canlılı ını sürdürebilmektedir. Bu nedenle hastalı ın yayılabilece i göz önüne alınarak hastalıklı yumruların hayvan yemi olarak kullanılması önlenmelidir. Kabakgillerde yalancı mildiyö (Pseudoperonospora cubensis); Hastalık hıyar, kavun ve su kaba ında, yaprak üzerinde küçük, açık ye il veya sarımsı lekeler eklinde ba lar, hastalık ilerledikçe koyula an bu lekelerin altında gri veya menek e renginde bir küf tabakası görülür. Yüksek nemli havalarda ekonomik seviyede ürün kaybına neden olabilmektedir. Kur uni küf hastalı ı (Botrytis cinerea); Bu hastalık hemen hemen bütün sebzelerde görülmektedir. Botrytis cinsi funguslar genellikle dü ük sıcaklıklarda da aktif olup, 0-10°C arasında de i en sıcaklıklarda depolanan sebzelerde haftalarca sorun olu turabilmektedir. Fungus yaygın olarak yumu ak çürüklük, meyve çürüklü ü, gövde ve dal çürüklü ü simptomlara neden olabilmektedir. Etmen toprakta bitki artıklarında genellikle sklerot formunda kı ı geçirmektedir. Toplu i ne ba ı büyüklü ünde ba layan lezyonlar, epidermis altında geli erek geni lemekte ve dokulara yayılmaktadır. 210 So uk, nemli ve yetersiz havalanan seralar hastalıkların geli imi ideal bir ortam sunmaktadır. Seralarda maksimum hava sirkülasyonunun sa lanması, sklerotların çimlenmesinin önlenmesi için derin sürüm yapılması, damla sulama yönteminin tercih edilmesi, konukçusu olmayan bitkilerle rotasyon uygulaması hastalı ın kontrolünde etkin olabilmektedir. 2.2. Bakteriyel Hastalıklar Domates bakteriyel kanser ve solgunluk hastalı ı (Clavibacter michiganensis subsp. michiganensis); Bitkide genel bir solgunlu a neden olmakta ve ilerleyen dönemde yapraklar ate te yanmı gibi görünmektedir. Hasta bitkilerde iletim demetlerinde kahverengile me görülmektedir. Bakteriyel solgunluk (Ralstonia solanacearum); Domates ve patates bitkisinde iletim demeti patojenidir. Etkili bir kontrol yöntemi bulunmamaktadır. Bitkide genel bir solgunluk ve iletim demetlerinde kahverengi renk gözlenmektedir. Be yıl nadas veya iki yıl nadas iki yıl hububat ekimi önerilmektedir. Domates bakteriyel leke hastalı ı (Xanthomonas campestris pv. vesicatoria); Domates, patlıcan ve biberde görülmektedir. Yaprak, sap, meyve, çiçek ve meyve saplarında kahverengiden siyaha kadar de i en küçük lekeler gözlenmektedir. Ya çürüklük (Erwinia caratovora); Patates, havuç, turp, domates önemli konukçuları arasında sıralanabilir. Bakteri yaralardan bitkiye giri yapmaktadır. Etkin bir kontrol yöntemi bulunmamaktadır. Bakteriyel hastalıkların kontrolünde kültürel önlemler önemlidir. 2.3. Viral Hastalıklar Hıyar mozayik virüsü-Cucumber Mosaic Virus, CMV; iddetli bir mozaik, yaprak deformasyonu ve bodurlu a neden olmaktadır. Squash mozayik virüs- Squash mosaic comovirus, SqMV; Tohumla ve karpuz telli böce i [Henosepilachna elalerii (Rossi)] ile ve mekanik olarak ta ınmaktadır. Kavun ve karpuzda da hastalık görülmektedir. 211 Fasülye sarı mozayik virüsü-Bean yellow mosaic potyvirus, BYMV; nfekteli bitkilerin yapraklarında parlak sarı mozaik renkte lekeler karakteristik simptomlardır. Domates Noktalı Leke Solgunluk virüsü-Tomato spotted wilt tospovirus, TSWV; Yapraklarda bronz lekeler, meyvelerde de içi kabarık iç içe geçmi halkalı lekeler eklindedir. Virüs hastalıklarına kar ı etkin bir mücadele yöntemi bulunmamaktadır. Virüs hastalıklarıyla do rudan mücadele, sanitasyon uygulamaları, hasta bitkilerin imhası (yabancı otlar ve di er konukçular dahil) ve vektörlerle mücadeledir. Virüs hastalıklarıyla dolaylı mücadelede virüs ve virüs benzeri hastalıklardan ari üretim materyali kullanmak (a ı gözü, çö ür ve fidan), hastalıklara dayanıklı yada tolerant çe itler yeti tirmek, iç ve dı karantina ko ullarını yerine getirmek (kayna ı belli olmayan fidan vb. materyali kullanmamak), mutlaka hastalıklardan ari sertifikalı tohum ve fide kullanmak virüs ve virüs benzeri hastalıklar hakkında üreticileri e itmek olarak sıralanabilir. Hastalık yönetiminde asıl amaç, hastalık ve yabancı otların popülasyon yo unluklarının, ekonomik zarar seviyesinin altında tutulabilmesi için yapılan bütün faaliyetlerdir. 3. ORGAN K YÖNTEMLER SEBZE ÜRET M NDE B TK KORUMA 3. 1. Pasif Bitki Koruma Yöntemleri: Dayanıklı çe it kullanımı, yer seçiminde drenajı yüksek bula ık olmayan arazilerin tercih edilmesi, temiz üretim materyali kullanımı, toprak kökenli patojenlerin inokulum seviyesini azalmak için ekim nöbeti uygulaması, konukçu bitkinin duyarlı ve patojenin aktif oldu u dönemin aynı zaman gelmemesi için ekim-dikim tarihlerinin de i tirilmesi, duyarlı ve dayanıklı çe itlerin birlikte yeti tirilmesi ile patojenin yayılmasının azaltılması, hastalı ın yayılmasını önlemek için ekim sıklı ının ayarlanması, toprak sa lı ı için organik ve ye il gübrelemenin yapılması, uygun sulama sisteminin seçimi ile hastalı ın kontrol altına alınması, toprak solarizasyonu ile toprak kökenli patojenlerin kontrol altına alınması ve dengeli gübreleme pasif bitki koruma yöntemleri arasında sayılabilir. 212 3. 2. Aktif Bitki Koruma Yöntemleri: Günümüzde fungal ve bakteriyel birçok bitki hastalı ının sava ımında vazgeçilmez olan fungisitler her yıl tüm dünyada binlerce ton kullanılmaktadır. Konvansiyonel tarımda kullanılan pestisitlerin çevre ve sa lık üzerine olumsuz etkilerinden dolayı organik tarımda kullanımına izin verilmemektedir. Ancak bitkisel, hayvansal kökenli bazı maddeler, biyolojik mücadele ajanları, bazı bakırlı bile ikler, kükürt ve madeni ya lar gibi geleneksel olarak kullanılan bazı kimyasal maddelerin kullanımına kontrollü olarak izin verilmektedir. Bakırlı bile ikler: 1885’te bordo bulamacının bulunmasıyla bakırlı preparatlar, 50 yıldan fazla süreyle sentetik organik fungisitler, pestisit pazarına girene kadar bitki hastalıklarını kontrol etmede üstün bir yer sa lamı lardır. Bakırlı bile iklerden bakır hidroksit, bakır oksiklorid, bakırsülfat, bakır oktanoate, bakıroksit formundaki bakırlı bile ikler fungisit ve bakterisit olarak kullanılmaktadır. Kükürt: Kükürtün fungisit etkisi 1800’lü yıllardan beri bilinmektedir. Özellikle küllemelere etkili olmakla beraber, akarisit etkisi de bulunmaktadır. Kükürtün uygulamadaki en önemli sorunu fitotoksisitedir. Sıcaklık 30ºC’yi a tı ında etki fazlala maktadır. Her ikisi de organik tarım programı dahilinde kullanılabilmekle birlikte fitotoksik etkileri göz ardı edilmemelidir. özellikle külleme hastalıklarına kar ı toz veya ıslanabilir toz olarak kullanılmaktadır. Mineral ya lar: Bitki yüzeyini kaplayarak patojenlerin geli imini engellemektedir. Lesitin: Soyadan elde edilen bu madde Bio-Blatt ticari ismiyle külleme hastalıklarına kar ı kullanılmaktadır. Potasyum permanganat: Fungal ve bakteriyel hastalıklara kar ı etkilidir. Bitkisel ya lar: Gül, kekik, susam, sarımsak ya ı faydalı mikroorganizmaların etkinli ini artırmakta özellikle toprak kökenli patojenlerin kontrolünü sa lamaktadır. Balmumu: Yaraları kapatmak amacı ile kullanılmaktadır ( lba 2009). 213 Ayrıca biyolojik kontrolde mikrobiyal ajanlar (örn. Bacillus, Trichoderma türleri) patojeni ba arılı bir ekilde engelleyebilmektedir. Geneti i de i tirilmi mikroorganizmalar organik tarımda kullanılmamaktadır. Mücadelede uygulanan yöntemlere yönelik i letme kayıtlarının düzenli olarak tutulmasına özen göstermelidir. Organik ürün yeti tiricileri, bölgede yaygın hastalık etmenleri, zararlılar ve yabancı otlar hakkında ilgili birimlerden bilgi almalıdır. Sonuç olarak organik sebze tarımında hastalık yönetimi, do ayı kirletmeden sa lıklı ve kaliteli ürün elde edebilmek için gereklidir. 4. KAYNAKLAR Anonim, 2002. Türkiye Zirai Karantina Yönetmeli i. T. C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı, ve Kontrol Genel Müdürlü ü, 141 s. Anonim, 2006. Zirai Mücadele Teknik Talimatları. Anonim, 2009. TU K, Türkiye statistik Kurumu, Tarım statistikleri. http://www.tuik.gov.tr Döken, T., Demirci E., Zengin H., 2005. Fitopatoloji, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. lba , A. ., 2009. Organik Tarım. lkeler ve Ulusal Mevzuat. 214 ORGAN K TARIMDA M KROORGAN ZMA KULLANIMI Yrd. Doç. Dr. H. Handan ALTINOK ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 38039-KAYSER altinokh@erciyes.edu.tr ÖZET: Günümüzde biyolojik kaynaklı ürünlere artan ilgi her geçen gün toksik, çevreye zararlı kimyasalların kullanımını sınırlamaktadır. Kimyasal mücadeleye alternatif bir yöntem olan biyolojik mücadelenin en önemli avantajı, hastalıkları kontrol altına alırken çevre sa lı ına herhangi bir olumsuz etkisinin almamasıdır. Tarımsal ürünlerin kalite ve verimini arttırmak, hastalıklara kar ı korumak amacıyla kullanılan mikrobiyal preparatların zamanında ve uygun miktarda kullanımları önemlidir. Ülkemizde organik tarım yapan yeti tiricilerimizin giderek artması, biyokontrol ürünlerinin pazar potansiyelinin de artaca ını göstermektedir. Anahtar kelimeler: Biyopreparat, bitki patojenleri, biyolojik kontrol 1. G R Tarımsal üretimde tohumun ekiminden hasadına kadar çe itli hastalık, zararlı ve yabancı otlardan önemli derecede zarar görmektedir. Tarımsal üretimin amacı, hızla artan dünya nüfusu için verim ve kalitesi yüksek sa lık açısından güvenilir ürünlerin üretimidir. Ticari olarak üretilen bazı kimyasallar bitkisel üretimde verim artı ı sa lamak ve bitki hastalıkları ile mücadele etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak pestisitlerin çevre sa lı ını olumsuz yönde etkilemesi, kalıntıya neden olması, faydalı mikroorganizmaları öldürmesi, ekonomik olmaması ve mikroorganizmaların dayanıklılık kazanması gibi sorunlar, sürdürülebilir tarım açısından çevre ile dost, uzun süre etkili biyolojik mücadeleyi kaçınılmaz hale getirmi tir. Bitki hastalıkları ile biyolojik mücadele, faydalı mikroorganizmaların kullanılmasıyla, patojen etmenin populasyonunun ekonomik zarar seviyesinin altında tutulabilmesi için yapılan mücadeledir. Organik tarımda biyolojik mücadelenin önemi büyüktür. Bu yöntem sayesinde do al denge korunmakta, çevre kirlili i azalmakta ve dayanıklılık sorunu ortadan kalkmaktadır. Epifitik, endofitik ve patojenik mikroorganizmalar toprakta mikrobiyal popülasyonu olu turmaktadır. Pestisit ve di er kimyasalların kullanımı 215 sonucu toprakta denge halinde bulunan bu mikrobiyal denge bozularak yararlı mikroorganizma popülasyonu azalmakta ve patojenik mikroorganizmalar toprakta baskın hale geçerek bitkisel üretimi olumsuz yönde etkilemektedir. Yararlı mikroorganizmalar, bitki geli imini te vik eden mikroorganizmalar ve biyolojik kontrol ajanları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Biyolojik kontrolde kullanılan mikroorganizmalar, patojen mikroorganizmaları antibiyotik salgılayarak, hiperparazitik etkide bulunarak, besin ve yer açısından rekabete girerek baskı altına almaktadır (Bora ve Özaktan, 1998). Bitki hastalıkları, patojene hassas konukçu, patojen mikroorganizma ve patojenin geli ebilece i optimum çevre ko ullarının bulunması sonucu olu maktadır. Bu ko uldan herhangi birinin eksik olması durumunda hastalık olu umu söz konusu olmamaktadır. Bitki hastalıkları parazitik (fungus, bakteri, virüs, fitoplazma vb.) ve parazitik olmayan (uygun olmayan çevre ko uları, besin elementi noksanlıkları vb.) eklinde ikiye ayrılmaktadır (Döken ve ark., 2005). Bitki hastalıkları arasında toprak kökenli hastalıkların ve virüslerin kontrolü oldukça zordur. Biyolojik tarım uygulamalarında tedavi etmekten çok engelleyici önlemlerin alınması hastalıklarla mücadelede öne çıkmaktadır. Topra a faydalı mikroorganizma, ye il gübre, kompost eklenmesi toprak kökenli hastalıklarla mücadelede önemlidir. Biyoçe itlili in ve mikroorganizma popülasyonunun yo un oldu u topraklarda patojenik mikroorganizmalar baskı altına alınmaktadır. Toprak kaynaklı hastalıkların mücadelesinde bugün öne çıkan mikroorganizma türleri Pseudomonas ve Bacillus türü bakteriler ve Trichoderma ve Gliocladium türü funguslardır ve bazı virüslerdir (Weller, 1988). Biyolojik kontrol yöntemlerinden biri, topra a direkt patojeni baskı altına alacak olan mikroorganizmaların eklenmesidir. Di eri ise, toprak biyoçe itlili inin attırılmasıdır. Ancak do al denge durumu belli bir süre sonunda sa lanabilmektedir. Bu durum ba langıç riski olarak ifade edilmektedir. Biyolojik preparatlar, suda da ılabilen granül, ıslanabilir toz, sıvı süspansiyon, dondurularak kurutulmu pellet, toz veya alginat granül, petride agar ortamında geli mi kültür, sıvı spor konsantre ve spor mikrogranül eklinde olmaktadır. Dünya genelinde son yıllarda organik tarım ön plana çıkmaktadır. Bu sistemin temelini tarımsal mücadelenin biyolojik unsurlarla yürütülmesi olu turmaktadır. 216 2. ÜLKEM ZDE RUHSATLI B YOPREPARATLAR Rapax ticari ismiyle Bacillus thringiensis Krustaki-domateste ye il kurt ba da salkım güvesi Dopteril ticari ismi ile (Beuvaria bassiana)çiçek tripsi be yaz sinek Remeider ticari ismi ile Tricoderma asperellum ırk ıcc 012 domateste kök çürüklü ü Nogall ticari ismi ile Agrobacterium radiobacter, strain K1026 faydalı bakterisi meyve a açlarında kök kanseri Trichodex 25 WP (Trichoderma harzianum) ba da kur uni küf Trichoflow (Trichoderma harzianum) ba da kur uni küf, domateste kök çürüklü ü Thuricide HP (Bacillus thringiensis) ba da salkım güvesi, lahana kelebe i Larvisit 333 Toz (Bacillus thringiensis) ba da salkım güvesi Agree 50 WP ba da salkım güvesi Delfin WG ba da salkım güvesi FORAY 76 B çam kese tırtılına kar ı ruhsatlıdır. Çizelge 1’de dünyada kullanılan bazı biyopestisitler ve ticari isimleri verilmi tir. 3. B YOLOJ K KONTROLDE YAYGIN OLARAK KULLANILAN M KROORGAN ZMALAR 1. Trichoderma spp. Yaygın olarak kullanılan biyokontrol organizmaları olarak, patojenlerin geli imini engellemekte, hormon benzeri metabolitler üretmekte, bitki geli imini te vik etmektedir. Mikoparazitizm, antibiosis ve rekabet biyokontol mekanizmalarını içermektedir. T. harzianum’un biber ve domateste ürün veriminin arttı ı, bitki boyu, yaprak sayısı, meyve sayısını artırdı ı bildirilmi tir. (Vinale ve ark., 2004) 2. Pseudomonas spp. Rizosferde oldukça yaygın olarak bulunan Pseudomonas bakterilerinden P. fluorescens ve P. putida birçok bitkinin geli imini te vik ederek önemli oranda verim artı ı sa lamaktadır (Vessey, 2003). Yararlı etkileri biyokontrol mekanizmalarından antagonizm ile sa lanmaktadır. Pseudomonas tarafından üretilen sideroforlar, patojen için gerekli olan demiri ba layarak, fungal patojenlerinin spor çimlenmesini 217 engellemektedir. Ayrıca salisilik asit üreterek bitkide dayanıklılı ı te vik etmektedir. 3. Bacillus spp. Bacillus türlerinin biyolojik kontrol ajanı olarak yaygın olarak tercih edilmesinin nedenleri, toprakta bol miktarda bulunmaları, antibiyotik gibi sekonder metabolit üretimleri ve sabit sıcaklık dirençli spor formlarını olu turma yetenekleridir. 4. Azospirillum spp. Bitki geli imini artırmakta, kök sistemini güçlendirmekte, topraktan besin elementlerinin alımını kolayla tırmakta ve patojenleri baskı altına almaktadır. ndolasetik asit, giberallin ve sitokinin gibi bitkisel hormonlar üretmektedir (Iospenko ve Ignatov, 1995). 5. Rhizobium spp. Baklagil bitkileri ile simbiyotik olarak ya ayan Rhizobium bakterileri azot fiksasyonunda büyük role sahiptir. Bu grup bakteriler organik fosfatı çözerek bitki geli imini artırmaktadır. Ayrıca, Rhizobium bakterileri bitkisel hormon üreterek bitki geli imine katkıda bulunmaktadır. Bitki savunma mekanizmalarını te vik etmekle birlikte, rekabet ve antibiosis ile patojenleri baskı altına almaktadır. Siderofor üretimleri de oldukça yüksektir. Havadaki serbest azotu fiske edebilen kök nodül bakterilerinin toksik bile ikler üreterek patojeni engellemektedirler. Bu bakteriler tarafından üretilen bakteriyosin patojene kar ı antibiyotik etki göstermektedir (Prell ve Poole, 2006). 5. Glomus spp. Bitkilerin büyük bir ço unlu u arbusküler mikorizalar ile simbiyotik bir iki kiye sahiptirler. Mikorizalar bitkiye fosfor ba ta olmak üzere mineral besinleri sa lamakta, su alımını güçlendirmekte ve hastalıklara kar ı korumaktadır (Bonfante ve Perotto, 1995). 218 Çizelge 1. Dünyada kullanılan bazı biyopestisitler ve ticari isimleri (Bora ve Özaktan 1998; Yi it, 2005). Bakteriyel biyopreparatlar Ticari adı Bacillus thuringiensis sub. sp. tenebrionis NOVODOR Kontrol ettigi zararlı/patojen Patates böce i Bacillus thuringiensis var. kurstaki DiPel®PRO DF Lepidopter larvaları Agrobacterium radiobacter K-84 GALLTROL-A Kök kanseri Bacillus subtilis GB03 Kodiak Kök çürüklü ü Pseudomonas fluorescens Dagger-G Kök çürüklü ü Beauveria bassiana Boverol Patates böce i Verticillum lecanii VERTALEC Yaprak biti Trichoderma harzianum -39 Tricodex Kur uni küf Trichoderma sp. F-Stop Bezelye ve mısırda çökerten Gliocladium virens GL-21 Süs bitkilerinde çökerten Coniothyrium minitans Micon Beyaz çürüklük 4. SONUÇ Tarımsal üretimde yüksek oranda verim elde etmek amacıyla fazla miktarda kimyasal kullanılmaktadır. Bu kimyasalların su ve toprak kirlili inin yanı sıra sera etkisine ve ozon tabakasındaki de i ime katkı sa ladı ı gözönünde bulunduruldu unda çevreye dost ve ekolojik dengeyi bozmayan tarımsal uygulamaların gereklili i açıkça görülmektedir. Son yıllarda biyolojik gübreler ve mikrobiyal preparatlara ilgi giderek artmaktadır. Bu ba lamda, bitki hastalık ve zararlıları ile biyolojik kontrol ekosistemin devamı için çevre dostu bir yakla ım olarak oldukça önemlidir. 5. KAYNAKLAR Bonfante, P., Perotto, S., 1995. Strategisofarbuscular mycorrhizal fungi whening fecting hostplants. New Phytol. 130, 3- 21. Bora, T. ve Özaktan H., 1998. Bitki Hastalıklarıyla Biyolojik Sava . Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları 1. baskı s, 181-183, zmir. Döken, T., Demirci, E., Zengin, H., 2005. Fitopatoloji, Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayınları. 219 Iospenko, A., Ignatov, V., 1995. Physiological aspects of phytohormon production by Azospirillum brasilense Sp7. NATO ASIScr. G. 37, 307-312. Prell, J., Poole, P., 2006. Metabolic changes of rhizobia in legume nodules. Trends in Microbiol. 14, 161-168. Vessey, J. K., 2003. Plant growth promoting rhizobacteria as bio fertilizers. Plant and Soil. 255, 571-586. Vinale, F., D’Ambrosio, G., Abadi, K., Scala, F., Marra, R., Tura, D., Woo, S. L., Lorito, M., 2004. Application of Trichoderma harzianum (T22) and Trichoderma atroviride (P1) as plant growth promoters and their compatibility with copper oxychloride. J. Zhejiang University Sci. 30, 2-8. Weller, D. M., 1988. Biological control of soilborne plant pathogens in the rhizosphere with bacteria. Annu. Rew. Phytopathol. 26, 379-407. Yi it, F., 2005. Bitki patojenlerinin kontrolünde kullanılan biyokontrol ürünler ve özellikleri. S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (36): 7077. 220 ORGAN K MEYVE TARIMINDA HASTALIK YÖNET M Prof. Dr. Osman T RYAK ERÜ Seyrani Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, 38039-KAYSER osmantiryaki@yahoo.com ÖZET: Dünyada oldu u gibi ülkemizde de son 50 yılda tarımsal üretimde verimin artırılması amacıyla yo un girdi kullanılmaktadır. Kimyasal gübrelerin ve kimyasal ilaçların kullanımı desteklenmi , marjinal alanlar tarıma açılmı tır. Bunların sonucunda do al denge bozulmu , erozyon, çölle me, iklim de i ikli i gibi problemler ortaya çıkmı tır. Bugün tarımın do a ko ullarına ba lı bir üretim olmasından dolayı iklim de i ikliklerinden en fazla olumsuz etkiyi ya ayacak sektör de tarımdır. Bunun yanında hammaddesini tarımdan sa layan sektörlerin de bu de i imden zarar görmesi kaçınılmazdır. Klasik tarım metodunda ürün kalitesi de il, ürün miktarı daha önemli iken, organik tarımda ürünün kalitesi daha önemlidir. Çevreye de dost bu tarım yönteminde do al metotlar kullanıldı ı için uzun vadede topra ın da verimi artmakta ve üründe miktar artı ı da sa lanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Organik tarım, Hastalık mücadelesi 1. G R Beslenmenin sorun olu turmaya devam etti i dünyamızda gıda üretiminin artırılmasının zorunlulu u tüm çevreler tarafından kabul edilen bir gerçektir. Zira gıda üretiminin artı hızının özellikle geli mekte olan ülkelerde nüfus hızına yeti mesi oldukça zordur (Sencar, 1988). Dünyada nüfusun sürekli artı göstermesine ra men, tarım alanlarını geni letme imkanlarının sınırlı olması, birim alandan elde edilen ürün miktarının artırılmasını gerekli kılmaktadır (Midmore, 1993). Dünyada yirminci yüzyılın ikinci yarısında ya anan hızlı sanayile me ve nüfus artı ı önemli çevre sorunlarını da beraberinde getirmi tir. Çözüm olarak ise açlık probleminin giderilmesine yönelik politikalar geli tirilmi ve yo un girdi kullanılarak birim alandan yüksek verim almaya ve yeni alanların tarıma açılmasına yönelik hedefler belirlenmi tir. Sonuçta, yo un ve bilinçsiz tarım ilacı ve gübre kullanılması, yanlı toprak i leme uygulamaları, kalıntı riski, topra ın fiziksel yapısının bozulması, organik madde ve canlılı ının yitirilmesi ve besin maddesi dengesinin bozulması, 221 tuzlanma, çorakla ma gibi önemli çevre sorunlarını beraberinde getirmi tir (Aksoy, 1999). Gittikçe artan dünya nüfusunun gıda ve barınma talebini kar ılamak için ihtiyaç duyulan bitkisel ve hayvansal kaynakların geli tirilmesi, ço altılması gayesiyle 20. yüzyılın ba ından bu yana yo un olarak kullanılan yapay gübre, hormon ve zirai ilaçlar toprak, su, hava, gıda dolayısıyla canlı kalitesini bozmu tur. Tekrar eski kaliteye ula mak için çevreye dost do al geli tirici faktörlerin do a ile uyumlu bir ekilde kullanılması gündeme gelmi tir. Böylece birçok ülkede konvansiyonel tarımdan organik tarıma geçilmeye ba lanmı tır (Zengin, 2007). Kimyasal sentetik ilaç ve gübrelemeye dayalı geleneksel tarım uygulamaları ile yüksek oranda verim artı ı sa lanırken, bunların a ırı kullanımı sonucu maliyet ve çevre kirlili i de gittikçe artmaktadır (Akman ve Kara, 2001). Tarımın insan ya amındaki ilk yıllarından yakın yüzyıla kadar, çiftçiler kimyasal girdilere ba ımlı de illerdi. Kimyasal ilaç ve gübre kullanımı bilinmiyordu. Ancak geli en sanayi ve teknoloji ile birlikte yüzyılımızın ba larından itibaren çiftçiler gittikçe artan bir ekilde her geçen gün daha fazla kimyasal (ilaç-gübre) girdi ba ımlılı ı içine sürüklenmeye ba lamı tır. Bu e ilimin ilk olumsuz etkileri de, çok geçmeden yine bu kimyasalları ilk kullanmaya ba layan batı ülkelerinde görülmü tür. Böylece kimyasallar ile yapılan tarım üretimine alternatif arayı lar da ilk kez bu ülkelerde yüzyılımızın ba larında ba latılmı tır (Tozan ve Ertem, 1998). Tarımsal üretimde kullanılan kimyasalların (ilaç, gübre gibi) olumsuz etkilerinin insan ve toplum sa lı ı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye ba lamı tır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal sava ilaçlarının hiç ya da mümkün oldu u kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik sava yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geli tirilmi tir. FAO ve Avrupa Birli i tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim ekli de i ik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, talyanca ve spanyolca’da “Biyolojik Tarım”, ngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" e anlamlı olarak kullanılmaktadır. 222 Türkiye’ye ekolojik tarım ilk olarak 1985 – 1986 yıllarında, Avrupa’da faaliyet gösteren kurulu ların, ülkemizden ekolojik ürün talep etmeleriyle girmi tir. 1992 yılında ETO (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derne i) kurulmu tur. 1994 yılında ETO ve Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı’nın i birli iyle ‘‘Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine li kin Yönetmelik’’ yayınlanmı tır. Türkiye’de ekolojik tarım henüz çok küçük oranda yapılmakla birlikte, ekolojik tarımın ilk ba ladı ı Avrupa ülkelerinde bile, halen ekolojik tarım alanlarının konvansiyonel tarım alanlarının %2’si kadar oldu u bildirilmektedir (Aksoy ve Altındi li 1998). Bu çalı mada, her ne kadar konu ba lı ı organik meyve tarımında hastalık yönetimi ise de, bitki korumanın organik tarıma özgü olan ilke, prensip ve yöntemleri tüm bitkisel üretimde aynı olaca ı dü üncesiyle genel ilkelerden bahsedilecektir. Ayrıca da tarımsal mücadele yöntemlerinden kültürel önlemler olarak adlandırılan tüm i lemler organik tarım kapsamında olarak nitelendirilebilir. 2. ORGAN K TARIMDA LKELER B TK KORUMANIN GENEL Organik tarımda (OT) ekstensif bir üretim tarzıdır, maksimum ürünü hedeflemez. Bu sayede tarlada hastalık etmeni ve zararlılar için uygun bir mikroklima olu ma ansı azaltılmı ve önemli bir kültürel önlem yerine getirilmi olur. OT topra ı canlı bir varlık olarak kabul eder ve onu her üretim kademesinde korumaya çalı ır. Sentetik kimyasalların, topra a yabancı maddelerin gübre olarak kullanılması yasaktır. Topra a verilen do al kökenli besin maddelerinin önce mineralize olması ve sonra bitki tarafından alınması esas alınır. Bunu sa lamak üzere toprakta yüksek bir mikrobiyal aktiviteyi temin etmeye çalı ır. Yüksek mikrobiyel aktivite ço u toprak patojeninin antagonistler tarafından kontrol altında tutulması anlamına gelir. Ayrıca çabuk dekompoze olan bitki artıklarında patojenlerin kı lama ansı da azalır (Ünlü, 2008). Organik tarım, biyolojik çe itlili i de sürdürmek amacıyla stres ko ullarına, zararlı ve hastalıklara dayanıklılık gösteren ancak verimi nisbeten dü ük olan "eski" çe itleri, dayanıklılık açısından belirli bir düzeye sahip olmayan modern çe itlere tercih edebilir. Dayanıklı çe itlerin yeti tirilmesi çevreye pestisit baskısını azaltıcı bir kültürel önlemdir. Do al üretim felsefesi nedeniyle, gen transferi yoluyla 223 dayanıklılık veya istenen endüstriyel özellikler kazandırılmı bitki çe itleri ve mikroorganizmaların ekolojik tarımda kullanılmaları yasaktır. Bu durum klasik dayanıklılık ıslahının ekolojik tarımda önemli bir enstruman olmaya devam edece ini göstermektedir. OT bir i letmede hayvansal üretim ile bitkisel üretimi mümkün oldu unca birlikte yapmayı, böylelikle ekolojik madde dönü ümünü nisbeten kapalı bir sistem içinde sürdürmeyi öngörür. Bu sayede çiftlik hayvanlarından elde edilen gübre yine topra a dönmü ve toprak mikrobiyel ya amı desteklenmi olur. Ekolojik tarımın her üretim basama ı ve son ürün her türlü denetim ve kontrole (örne in pestisit kalıntısı açısından) açıktır. Bu i devlet kurumları veya onaylanmı özel kurumlar eliyle yürütülür. Bu, ekolojik tarımı geleneksel tarımdan ayıran çok önemli bir ilkedir ve bu sayede bilinçsiz pestisit kullanımı engellenmi olur (Güne , 2011). Bunun yanında ekolojik ürünler bu niteli i garanti eden ve ürünün daha yüksek fiyatla satılmasını sa layan etiketlerle ayırt edilir ve korunurlar. Ekolojik yolla elde edilmi tarım ürünleri daha pahalıdır. Burada maksimum üretimin hedeflenmemi olması önemli bir rol oynar. Ancak ürünün daha pahalı satılması üretici kazancının birim alan bazında geleneksel tarıma göre daha yüksek olmasını sa layabilir. Ekolojik tarımın genel tarım içindeki payı oldukça dü ük olup, ülkelere göre % 12 arasında de i mektedir. Burada rol oynayan faktörlerden biri özellikle do al kökenli besin maddelerinin toprakta dönü ümü ve bitki sa lı ının idamesi konularında henüz çözüm bekleyen sorunların varlı ıdır (Ünlü, 2008). 3. ORGAN K TARIMDA B TK KORUMA YÖNTEMLER Organik tarım; daha az dı kimyasal girdilerin kullanıldı ı, buna kar ın daha çok biyolojik yo unlu un yer aldı ı, çevre dostu alternatif bir tarım sistemidir. 3.1. Kültürel Mücadele (Pasif Bitki Koruma Yöntemleri) 3.1.1. Dayanıklı çe itler Bitki çe itleri arasında hastalıklara kar ı duyarlılık açısından farklılıklar vardır. Dayanıklı çe itler organik tarımda hastalıkların kontrolü için kullanılan en önemli silahtır. Bu nedenle dayanıklı çe itlerin 224 geli tirilmesi çalı malarına önem verilmelidir. Dayanıklı çe itler; seleksiyon, mutasyon, melezleme yöntemleri ile elde edilir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). Dayanıklı bitki; patojenin geli imini ve aktivitesini bastırma yetene ine sahip, belirtilerin ortaya çıkı ını engelleyen bitkidir. Dayanıklılık; bitkinin genetik yapısıyla ili kili olup; bir veya çok sayıda gen ile kontrol edilebilmektedir. Hastalıklara dayanıklı çe itlerin kullanımı ile kimyasal uygulamalar azaltılarak/tamamen ortadan kaldırılarak avantaj sa lanır. Bir hastalı a kar ı dayanıklı çe it kullanılarak ve uygun hastalık yönetimi ile di er hastalıklarda kontrol edilebilir. Ancak bir hastalı a kar ı dayanıklı olan bir çe it di er hastalık ve zararlılara kar ı hassas olabilir. Örne in; Marul Mozaik Virüsü (Lettuce Mosaic Virus=LMV)’ne dayanıklı olan marul çe idi Rhizomonas suberifaciens (Mantarımsı Kök Çürüklü ü) hastalı ına kar ı hassas, bu hastalı a kar ı dayanıklı olan bir marul çe idi ise küllemeye (Bremia lactucae) kar ı hassas olabilmektedir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). Dayanıklılı ın ba arısızlı ı; dayanıklılı ın zayıflaması veya yok olması, hedef patojenin yeni bir ırk geli tirmesi, ortama patojenin yeni ırklarının bula ması, bitkinin yeti tirildi i ortam ko ullarında meydana gelen de i meler nedeniyle ortaya çıkar. Örne in; Konya-Ere li’de yeti tirilen Misket elması Venturia inaequalis-Karaleke hastalı ına kar ı dayanıklılık gösterirken, aynı elma çe idi Amasya ve Kastamonu’da yeti tirildi i zaman karalekeye kar ı duyarlı hale gelmektedir. Dayanıklı çe itlerin kullanımı yanında bitkilerde dayanıklılı ı arttırıcı bir yöntem olarak Kar ı Koruma-Çapraz Koruma (Cross-Protection) kullanılır. Örne in; turunçgillerde çok yıkıcı bir hastalık olan Tristeza-göçüren virüsüne kar ı virülensi dü ük olan bir ırkla a ılama yapıldı ı zaman virülensi yüksek olan tristeza ırkına kar ı koruma sa lanır (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 3.1.2. Yer Seçimi Üreticiler mümkün oldu unca problemli bölgelerden kaçınarak dikim planı yapmalıdır. Toprak kökenli patojenlerle bula ık bir arazide yeti tirilecek olan hassas bir üründe büyük kayıplar olabilir. Armillaria, Fusarium, Plasmodiophora, Sclerotium ve Verticillium gibi funguslar toprak kökenli olup, konukçu bitki olmadan uzun yıllar toprakta 225 ya ayabilirler. Bu funguslarla bula ık olmayan araziler seçilmelidir. Enfekteli toprak ve suyun temiz bölgelere girmemesi için dikkat edilmelidir. Toprak kökenli patojenler traktör gibi alet ve ekipmanlara yapı an toprakla enfekteli araziden temiz araziye ta ınabilmektedirler. Ayrıca çayır-mera alanları, otlaklar, ırmak kenarları ve da eteklerinde yer alan araziler virüs ve virüs benzeri hastalıkların kayna ı olan do al vejetasyonu, yabancı otları ve virüs vektörlerini barındırırlar. Örne in; Domates Çalı Cücelik Virüsü (Tomato Bushy Stunt Virus) ırmak ve su kenarlarında yeti tirilen domates, marul gibi ürünlerde bulunabilir. Bu araziden ve arazi kenarlarından kazınıp ba ka tarla üzerine veya seraya da ıtılan toprakla virüs ta ınması olmakta ve sonraki dönemde yeti tirilen bitkiler iddetli bir ekilde hastalanmaktadır. Deniz ve ırmak kenarlarına çok yakın arazilerde yapılan dikimlerde artan nem nedeniyle külleme hastalıklarının ortaya çıkma riski artar. Çok iyi drene edilmi kumlu topraklarda ise kök ve kök bo azı hastalıklarının riski azalmaktadır (Döken vd., 2010). 3.1.3. Sanitasyon ve Eradikasyon Bir hastalı ın ba lamasına ve bula masına engel olmak için alınan bütün tedbirlere ‘sanitasyon’ denir. Bu tedbirler çok çe itlidir. Örne in, yere dökülen hastalıklı yaprak, dal ve meyvelerin toplanması; tarla bitkilerinden bitki artıklarının toplanması, yakılması, derine gömülmesi, budama aletleri ve bıçakların her kullanı ta dezenfekte edilmesi gerekir. Bazı hastalık etmenleri ya amlarının bir kısmını ara konukçu denilen ikinci bir bitkide geçirir. Bazı hastalıkların kı lamasına ve ertesi yıla geçmesine yardım eden yabancı otlar vardır. te bu ara konukçu bitkilerle, yataklık eden yabancı otların yok edilmesi i lemine ‘eradikasyon’ denir (Baykal, 1995). 3.1.4.Temiz Üretim Materyali Kullanımı Üretim materyalleri temiz ve patojenlerden ari olmalıdır. Bazı önemli hastalıklar tohumla ta ınır. 2400 mikroorganizma 383 bitki cinsinin tohumlarında hastalık meydana getirmektedirler. Patojenle bula ma seviyesini dü ürmek için, örne in sıcaklıkla muamele edilmi , belirli bir bula ma e i inin altında tutularak testlenmi ve sertifikalı tohumlar ve hastalıklardan temiz üretim materyalleri tercih edilmelidir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 226 Meristem kültürü yöntemi ile hastalıklarla bula ık bitkilerden sa lıklı bitkiler elde edilebilmektedir. Bu yöntemde; patojenlerin geli mesi ve bitkideki ilerleme hızlarının, bitkinin geli me hızından geride kalmasından yararlanılır. Yani hastalıklı bitkilerin uç meristem dokuları patojenlerle bula ık de ildir. Eski adıyla Narenciye ve Seracılık Ara tırma Enstitüsü’nde yürütülen Türkiye Turunçgil Çe it Geli tirme Projesinde Bir meristem kültürü yöntemi olan sürgün ucu a ılama yöntemi ile uç meristeminin hastalıksız dokusu alınarak ve termoterapi uygulamasıyla birle tirilerek virüs ve virüs benzeri hastalıklardan temiz a ıgözü ve fidan üretimi ba arılmı tır. 1992 yılından bu yana virüssüz fidan üretimi yapmak üzere ruhsat almı fidanlıklara temiz a ıgözü, üreticilere de temiz fidan temini sa lanmaktadır 3.1.5.Ekim Nöbeti ya da Ürün Rotasyonu Aynı toprakta aynı ürünün üst üste yeti tirilmesi toprak patojenlerinin artı ına neden olur. Örtü bitkilerini de kapsayan farklı ürünler kullanılarak ve araya uygun nadas periyodu yerle tirerek yapılan münavebe ile toprak kökenli patojenlerin inokulum seviyesi azaltılabilir. Ancak çok kısa süreli münavebe uygulaması yaprak hastalıklarını arttırabilir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006; Süzer, 2009). 3.1.6. Ekim-Dikim ve Hasat Tarihlerinin De i tirilmesi Patojenlerin aktif oldu u dönemle konukçu bitkinin duyarlı oldu u dönemin aynı zamana rastlaması önlenerek zararlanma en aza indirilebilir. Örne in; karnabahar Verticillium enfekteli toprakta ilkbahar ve yazın dikilecek olursa ürün azalması görülecek, buna kar ın geç sonbahar veya kı ın dikilirse Verticillium solgunlu u görülmeyecektir. Çünkü geç sonbahar veya kı ın toprak sıcaklı ı fungus geli imi ve simptomların olu umuna neden olamayacak kadar dü üktür (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 3.1.7. Cins ve Tür Düzeyinde Karı ık Ekim Aynı alanda hem çe itlili i sa lamak, hem de patojenleri kontrol altında tutmak için aynı bitki türünün o bölgede hakim olan patojenlere kar ı duyarlı ve dayanıklı çe itlerinin birlikte yeti tirilmesi yolu ile hastalık 227 etmenlerinin bula ma ve üreme olasılıkları azaltılmı olur. Çünkü birbiri ile temas halindeki duyarlı bitkiler üzerinde patojenler hızla yayılır ve ço alırlar. Örne in; bu day, arpa, çavdar ve yulafın karı ık olarak ekimi yapıldı ında külleme, yaprak pası, yulaf çizgi hastalı ı ve esmer yaprak lekesi hastalıklarının büyük ölçüde azaldı ı, bunun yanı sıra verimin %5 arttı ı belirlenmi tir. Aynı ekilde sadece bu dayda çok etkili bir hastalık olan cüce sürme hastalı ının etkisini azaltmak için bu dayın yanında di er tahılların karı ık ekimi önerilmektedir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 3.1.8. Ekim-Dikim Sıklı ı Birim alanda geli ebilecek optimum bitki sayısına uygun ekilde yeti tiricilik yapılarak bitkilerin daha sa lıklı büyümeleri sa lanır. Dikim sıklı ının ayarlanması ile hastalı ın hızlı yayılımı da önlenmi olur (Baykal, 1995). 3.1.9.Toprak Sa lı ı Organik tarım felsefesine göre toprak canlı bir varlıktır. Organik gübreleme ve ye il gübreleme yapılarak humus oranı arttırılan ve dikey özellikleri bozulmadan yumu ak bir tarzda i lenen toprak üzerinde yeti tirilen bitkiler daha iyi geli ir ve hastalık etmenlerine daha iyi kar ı koyar. Toprak i lemede topra ı derinden i lemeyen, traktörün kuyruk miline ba lı olarak kullanılan tırmık, kültivatör ve diskaro gibi ekipmanlar kullanılmalıdır. Pulluk gibi derin kazıcı aletlerin az 5 yılda bir kullanılması önerilir. Toprak yapısının bozuldu u durumlarda toprak iyile tiricileri olarak do al kalsiyum karbonat, dolomit, kemik unu, kan ve boynuz unu, balık unu, et unu, hümik asit, perlit, vermikulit, alçı ta ı kullanılabilir. yi i lenmemi zayıf topraklarda strese maruz kalmı bitkilerin toprak kökenli funguslardan kaynaklanan problemlerinin artabilece i dikkate alınmalıdır. Tohum, fide ve fidanların dikim derinli i bitki çıkı ı ve geli imini destekleyecek ekilde uygun olmalıdır. Hastalıklı bitki artıklarının temizlenmesi hastalık yönetimi için önemli bir adımdır. Örne in; Marul hasadından sonra tarlada kalan bitki parçaları LMV için kaynak olu turacaktır. Bu artıklar S.minor fungusunun sklerotlarının geli imine uygun zemin hazırlar ki bu sklerotlar topra ın birkaç cm lik üst tabakasında yer alır. Derin olmayan bir sürüm ile topra ın karı tırılması sa lanarak bu patojenlerin geli imine 228 zemin hazırlayan bitki artıkları gömülmelidir. Hastalık simptomları gösteren bitkilerin sökülüp atılmasıyla seralarda Botrytis sporlarının, açık alanda sklerot formundaki hastalıkların azaltılması sa lanabilir. Topraktaki total mikrofloranın korunması için anız yakma i i yapılmamalıdır (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 3.1.10. Sulama Yönetimi Sulama, hastalık kontrolünde önemli bir faktördür. Sulama sisteminin seçimi (ya murlama, damlama, karık ), sulama zamanı ve sulama aralıkları ürünün su ihtiyacını yeterince sa lamalıdır. A ırı sulama toprak kökenli patojenik fungusların geli imini kolayla tırır. Ya murlama sulama pek çok yaprak hastalıklarının geli imini ve patojenin da ılmasını artırdı ından ya murlama sulama sistemi tercih edilmemelidir. Bu nedenle damla sulama veya alttan sulama sistemi tercih edilmelidir (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 3.1.11.Toprak Solarizasyonu Solarizasyonla toprak kökenli patojenler, yabancı otlar ve di er zararlıları öldürmek yada populasyonlarını dü ürmek mümkündür. Bu yöntem yaz sıcaklı ının yüksek oldu u bölgeler için çok uygundur. Toprak nemini koruyucu materyal kullanarak yapılan malçlama ile a ırı sulama ve buna ba lı olarak geli en hastalıklar önlenmi olur. Malçlama aynı zamanda yabancıot kontrolünü sa layarak bazı viral ve bakteriyel etmenlerin geli imini engeller (Döken vd., 2010). 3.1.12. Dengeli Gübreleme Çiftlik gübreleri, ye il gübreleme ve organik tarımda kullanılabilen di er materyaller ile yapılan besin takviyeleri hastalıklardan korunmak için gereklidir. Ye il gübreleme aynı zamanda gölgeleme yapar ve toprak yüzeyini erozyondan korur. Bu uygulamalarla toprak mikroflorasının yo unlu u ve populasyonu arttırılarak ürünlere destek sa lanır (Hekimo lu ve Altınde er, 2006). 229 3.2. Aktif Bitki Koruma Yöntemleri Gerekli oldu unda kullanılan koruyucu ya da yok edici sıvı ya da toz materyaller hastalık yönetiminde yer alır. Ancak organik tarım için onaylanmı ve etkisi do rulanmı materyal sayısı sınırlıdır. norganik hastalık kontrol materyalleri içinde en önemlileri yüzyıllardır kullanılan bakır ve kükürt bazlı fungusitlerdir. Bunlar genelde pahalı olmayan ayrıca çevre için en az tehdit olu turan materyallerdir. 3.2.1. Bakırlı Bile ikler Bakırhidroksit, bakıroksiklorid, bakırsülfat ve bakıroksit formlarındaki bakırlı fungusitler geni çapta fungal ve bakteriyel patojenlere kar ı etkilidirler. Organik tarımın geldi i son noktada bakırlı bile iklerin yerini alabilecek alternatif materyallerin bulunması için ara tırmaların yapılması gereklili i ortaya çıkmı tır. Çünkü bakırlı bile iklerin kullanımının uzun dönemde toprakta birikimle sonuçlandı ı görülmektedir ki bu organik tarımın çevreye uyumlu üretim gerçe ine uygun de ildir. Bu ko ullarda AB ülkelerinde bakır kullanımı 31 Aralık 2005’e kadar yıllık hektara 8 kg ile sınırlandırılmı 1 Ocak 2006’dan itibaren hektara 6 kg bakır kullanımına izin verilmi tir. Çok yıllık bitkiler için ise 23 Mart 2002’den 31 Aralık 2006’ya kadar hektar ba ına kullanılan bakır miktarının toplamı 38 kg’ı geçmemelidir. Örne in; ba da mildiyöye kar ı Mayıs ayında çiçeklenmeden önce yapılacak 1-2, çiçeklenmeden sonra yapılacak 1 ilaçlama yeterlidir (Güne , 2011). 3.2.2. Kükürt Pek çok patojene kar ı etkili olup bazı patojenlere kar ı tam koruma sa lar. Külleme funguslarına kar ı çok etkili olan toz ya da WP formunda uygulanır. Örne in; ba da küllemeye kar ı çiçekten önce yapılacak dikkatli bir ilaçlama ile yeni olu an gözler enfeksiyondan korunur ve gelecek yılın hastalı ı azaltır. Çiçeklenmeden hemen sonra yapılacak ilaçlamalarla olu abilecek salkım enfeksiyonları engellenmi olur. OT da ba da küllemeye kar ı yapılacak mücadelede limit 8 uygulama/mevsim olmalıdır (Güne , 2011). 230 3.2.3. Kalsiyum Polisülfit-Lime Kükürdü Meyve a açları, zeytin ve asmada kı uygulamalarında kullanılır. Taphrina deformans (Yaprak kıvırcıklı ı) ve Venturia inaequalis (Karaleke) kar ı etkilidir (Güne , 2011). 3.2.4. Mineral Ya lar Bitki yüzeyini kaplayarak aerobik patojenlerin geli imi engellenir. Meyve a açları, asmalar, zeytin ve muz gibi subtropikal ürünlerde kullanılırlar (Güne , 2011). 3.2.5. Potasyum Permanganat Meyve a açları, zeytin ve ba da fungisit ve bakterisit olarak kullanılır (Güne , 2011). 3.2.6. Lesitin Soyadan elde edilir, su ve ya ların bir arada bulunmasını sa layan emülgatördür. Lesitin içeren Bio-Blatt preparatı külleme hastalıklarına kar ı kullanılmaktadır (Güne , 2011). 3.2.7. Bitkisel Ya lar Gül ya ının Xanthomonas campestris pv. vesicatoria ‘ya kar ı engelleyici etkisi oldu u tespit edilmi tir. Kekik ya ı toprak sterilantı olarak nematod ve toprak kökenli patıojenlere kar ı etkilidir. Susam ya ının sinerjistik etkisinden yararlanılarak bazı yararlı mikroorganizmaların etkileri arttırılabilir. Bitki ekstraklarının daha çok bitkileri kuvvetlendirerek koruyucu biçimde etkili oldukları dü ünülmektedir. Bitkiler kuvvetli bir ekilde geli ti inde fungus miselyumlarının penetrasyonu önlenebilmektedir ( lba , 2009). 3.2.8. Balmumu Budamadan sonra yaraları kapatmak amacıyla kullanılır ( lba , 2009). 231 3.2.9.Kanuni Sava ve Karantina Özellikle uluslar arası bitki materyali transferinde ve yurt içi nakillerde karantina tedbirlerine uyulmalıdır. 15/5/1957 tarihli ve 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri gere ince karantina tedbirleri alınmaktadır Bütün nebatların ithal, ihraç ve memleket dahilinde nakilleri, hastalık ve zararlılardan korunmaları, zirai mücadele alet ve ilaçlarının ithal, ihraç, imal, ihzar, satı ve kullanılmaları bu bu kanunun hükümlerine tabidir ( lba , 2009). 4. SONUÇ Hastalık yönetiminde kullanılan bu maddelerin kullanımı kontrol ve sertifikasyon kurulu u tarafından denetlenmelidir. Geni bir enfeksiyon ba lamadan önce uygulamaların yapılmasına dikkat etmelidir. Hastalık yerle tikten sonra yapılan uygulamalar fazla yarar sa layamazlar. Bunların yanı sıra mikroorganizmaların kullanılması ya da mikroorganizmaların üretti i kimyasallardan yararlanılarak yapılan hastalık kontrolü organik tarım için uygundur. Ancak etkili, ekonomik olarak uygun ve ticari olarak üretilmi biyolojik kontrol materyalini temin etmek oldukça zordur. Ayrıca bazı hastalıklar için tahmin ve erken uyarı sistemlerinden yararlanılarak, organik tarımda kullanılabilen fungusit ve bakterisit etkili maddelerin erken dönemde kullanılmasıyla etkili bir kontrol sa lanabilir. 5. KAYNAKLAR Aksoy, U. ve Altındi li, A. 1998. Ekolojik (Organik, Biyolojik) Tarım. Ekolojik Tarım Organizasyonu Derne i, 125 s, zmir. Akman, Z., Kara, B., 2001. Ekolojik Tarımda Birlikte Ekim (Intercropping)’in Rolü. Türkiye kinci Ekolojik Tarım Sempozyumu, 14-16 Kasım 2001, 375-383s. Antalya. Baykal, N., 1995. Fitopatoloji 2. Baskı. Uluda Üniversitesi Basımevi, Bursa. Döken, T., Demirci, E., Zengin, H., 2010. Fitopatoloji. Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 729. Güne , S., Oraganik Tarımda Hastalık Mücadelesi., http://www.bahce.biz/organik/ hastalik_yonetimi.htm Ula ılma Tarihi 06.06.2011. 232 Hekimo lu, B., Altınde er, M., 2006. Organik Tarım ve Bitki Koruma Açısından Organik Tarımda Kullanılacak Yöntemler. Samsun Tarım l Müdürlü ü Yayınıdır. lba , A. ., 2009. Organik Tarım lkeler ve Ulusal Mevzuat. Eflatun Yayınevi, 134-161s. Midmore, D. J., 1993. Agronomic Modification of Resource Use and Intercrop Productivity. Field Crops Research, 34, pp.357-380. Sencar, Ö., 1988. Mısır Yeti tiricili inde Ekim Sıklı ı ve Azotun Etkileri. C.Ü. Tokat Ziraat Fakültesi Yayınları No: 6, Bilimsel Ara tırma ve ncelemeler No: 3, Tokat. Süzer, S., 2009. Organik (Ekolojik) Tarım. Trakya Tarımsal Ara tırma Enstitüsü, Edirne. Tozan, M., Ertem, A.,1998. Ekolojik Tarımın Ve Ürünlerin Dünü, Bugünü. Ekolojik (Organik, Biyolojik) Tarım, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derne i (ETO), Editörler: Uygun Aksoy, Ahmet Altındi li, zmir. Ünlü, H., 2008. Organik Domates Yeti tiricili inde Çiftlik Gübresi, Mikrobiyal Gübre ve Bitki Aktivatörü Kullanımının Verim, Kalite Ve Bitki Besin Maddeleri Alımına Etkileri. Doktora Tezi Bahçe Bitkileri Anabilimdalı, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. Zengin, M., 2007. Organik Tarım. Hasad Yayıncılık LTD. T ., 136s. stanbul. 233 ORGAN K MEYVE VE SEBZE TARIMINDA ZARARLI YÖNET M Doç. Dr. Ramazan CANH LAL Erciyes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 38039 KAYSER ramazancanhilal@erciyes.edu.tr ÖZET: Bitki koruma, modern tarımsal üretimin önemli bile enlerinden biridir. nsanlı ın var olu undan beri yapıla gelen tarım, 20. yüzyıl ortalarından itibaren, sa lanan desteklemeler sonucu süratle entansifle mi ve makinele meyle beraber yo un olarak kimyasal ilaç ve gübre kullanılmaya ba lanılmı tır. Ancak bunun sonucu gerçekle en tarımsal üretim artı ının, dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getiremedi i, aksine insan, hayvan ve çevre sa lı ını süratle bozdu u görülünce, bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla, yi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım gibi ekolojik dengenin korunmasını, insan, hayvan ve çevre sa lı ını önemseyen üretim sistemleri, yaygınla maya ba lamı tır. Bu üretim sistemlerinde, kimyasal kullanımı sınırlandırılmı ve organik tarımda ise nerdeyse sıfırlanmı tır. Dolayısıyla, kimyasal mücadeleye alternatif yöntemler önem kazanmı tır. Bu çalı mada, önemli sebze ve meyve zararlıları hakkında özet bilgi verilmi ve alternatif yöntemlerle mücadeleleri anlatılmı tır. 1. G R Geli en teknolojiyle beraber yüksek verimli çe itlerin kullanılmaya ba lanmasından sonra, bitki koruma tedbirlerini almadan ekonomik üretim yapmak imkânsız hale gelmi tir. Ülkemizde yeti tirilen yakla ık 60 kültür bitkisinde zarar yapan hastalık, zararlı ve yabancıot türü 500 kadar olup, bunlardan yakla ık 100 kadarı (%20) ekonomik ölçüde ürün kaybına neden olmaktadır. Bu etmenlerin neden oldu u ürün kayıpları %30–40 arasında olup, mücadele yapılmayan alanlarda %100’lere ula maktadır. Artan önemine kar ın, Dünyada son yarım yüzyılda, tarımsal üretim bile enleri içerisinde bitki korumaya daha az önem verilmi ve daha az kaynak ayrılmı tır. Bunun sonucu olarak, bitki koruma etmenlerinin neden oldu u ürün kayıpları %35’lerden %42’lere yükselmi tir. nsanlı ın var olu undan beri yapıla gelen tarım, 20. yüzyıl ortalarından itibaren, sa lanan desteklemeler sonucu süratle entansifle mi ve 234 makinele meyle beraber yo un olarak kimyasal ilaç ve gübre kullanılmaya ba lanılmı tır. Ancak bunun sonucu gerçekle en tarımsal üretim artı ının, dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getiremedi i, aksine insan, hayvan ve çevre sa lı ını süratle bozdu u görülünce, bilim çevreleri ve sivil toplum örgütlerinin baskısıyla 1979 yılından itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı A.B.D.'den ba layarak ülkemiz de dahil bir çok ülkede yasaklanmı tır. Gün geçtikçe yasaklanan pestisit sayısı artmaktadır. 1980’li yıllardan sonra ise, yi Tarım Uygulamaları ve Organik Tarım gibi ekolojik dengenin korunmasını, insan, hayvan ve çevre sa lı ını önemseyen üretim sistemleri, yaygınla maya ba lamı tır. Bu üretim sistemlerinde, kimyasal kullanımı sınırlandırılmı ve organik tarımda ise nerdeyse sıfırlanmı tır. Dolayısıyla, kimyasal mücadeleye alternatif yöntemler önem kazanmı tır. Bu alternatif yöntemler içerisinde, ekolojik dengenin korunarak hastalık ve zararlıların kontrol altına alınmasında biyolojik mücadele çok önemli bir yer tutmaktadır. Kültürel önlemler, mekanik, fiziksel, ve biyoteknik mücadele de biyolojik mücadelenin yanında organik zararlı yönetiminde uygulanabilecek mücadele yöntemlerindendir. 2. ÖNEML SEBZE ZARARLILARI BEYAZS NEKLER, Trialeurodes vaporariorum Wetw., Bemisia tabaci Genn. (Homoptera: Aleyrodidae) Erginler bitki büyüme noktalarında ve taze yapraklarda, larvalar yapra ın alt yüzünde bulunurlar. Yumurtadan çıkan larva çok hareketlidir. Kısa bir süre sonra hareketsiz bir devreye girer ve ergin oluncaya kadar hareketsiz dönemi devam eder. Seralarda mevsim boyunca görülebilirler. Yılda 910 döl verirler. Beyazsinek larva ve erginleri bitki öz suyunu emerek bitkinin zayıflamasına neden olur ve yaprakta küçük lekeli sararmalar meydana getirir. Beslenme sırasında tatlı ve yapı kan bir madde salgılar. Bu madde üzerinde fumajin mantarları geli erek siyah bir tabaka olu masına neden olur. Bu nedenle bitki zayıflar verim ve kalite dü er. Beyazsinek erginleri virüs hastalıklarının ta ınmasında önemli rol oynar. 235 YAPRAKB TLER , Aphis gossypii Glover, Macrosiphum euphorbia (Thomas), Myzus persicae Sulzer) (Homoptera: Aphididae) Yaprakbitlerinin vücutları oval biçimde ve yumu ak olup, 1.5-3.0 mm, ye il, sarı, siyah renklerdedir. Ergin ve nimfleri bitkilerin taze sürgün ve dallarında koloni halinde ya arlar. Bölgelere ve türlere göre yılda 10-16 döl verirler. Yaprakbitleri, bitki özsuyunu emerek zarar yaparlar. Emgi nedeniyle yapraklar büzü mü , kıvrılmı bir görünüm alır ve bitki zayıflar, geli me durur, ürünün verim ve kalitesi bozulur. Salgıladıkları tatlı maddelerde fumajin mantarı geli erek bitki yüzeyini örter, özümleme ve solunuma engel olmaları sonucunda da zarar olu turarak verim azalır ve kalite bozulur. Ayrıca virüs hastalıklarını ta ımak ve sa lam bitkilere bula tırmak suretiyle büyük zararlara neden olurlar. Polifag bir zararlıdır. AKARLAR (Kırmızı örümcekler), (Boisd.), T. urticae Koch. (Acarina: Tetranychidae) Kı ı ılık geçen bölgelerde yaz aylarında oldu u gibi ya ayıp üremelerine devam ederler. Tarla kenarı ve içindeki yabancı otlardan ve bula ık fidelerden sebzelere geçerler. Yılda 10-12 döl verirler. Kırmızı örümcek, üzerinde ya adı ı bitkinin yaprak Tetranychus cinnabarinus 236 özsuyunu emer ve emilen yaprak sararır. Bitkinin klorofil miktarı azalarak özümleme olayı geriler. Özsuyu emilen yaprak sararır, yapraklar kıvrılır ve dökülür.Ürün veriminin dü mesine neden olurlar. Tetranychus türleri, Patates virüsü ve tütün halka leke virüsünün ta ıyıcılarıdır. Birçok sebze türünde zararlıdır. YE LKURT, Helicoverpa armigera (Lepidoptera: Noctuidae) Ye il kurt yumurtalarını yaprak, meyve ve taze sürgünlere tek tek bırakır. Kelebekleri gündüz kuytu yerlerde saklanır, genellikle ak am üzeri uçu urlar. Larvaları bitkilerin yaprak, meyve ve taze sürgünlerinde görülür. Bir di i 700-1500 adet yumurta bırakabilir. Larva toprakta hazırladı ı odacıkta pupa olur. Yılda 3-5 döl verebilir. Ye il kurtta zararı larvalar yapar. Birinci ve ikinci dönemde yapraklarla beslenen larvalar, daha sonra domates, biber, patlıcan, bamya gibi sebzelerin meyvelerini delerek içeri girer ve orada beslenerek zarar meydana getirirler. Bunun sonucunda da meyveler çürür. Daha çok domates, biber, patlıcan, bamya ve fasulye de zararlıdır. PATATES BÖCE , Leptinotarsa decemlineata, (Coleoptera: Chrysomelidae) Erginleri sarımsı turuncu bir renktedir. Sırt kısmında uzunlamasına siyah bantlar vardır. Patates böce inin gerek erginleri gerekse larvaları konukçu bitkinin yapraklarını dı tan ba layarak içe do ru yemekte, bazen de yaprak 237 ayasında bir delik açarak bu deli i geni letmek suretiyle beslenmektedir. Böce in beslenmek suretiyle yaptı ı zararın yanı sıra patateslerde X virüsünün , Patates i yumru virüsünün ta ıyıcısı olarak ta rol oynar. En önemli konukçuları patates ve patlıcandır. BOZKURT, Agrotis spp (Lepidoptera: Noctuidae) Bozkurt larvaları ve zararı Yumurtalarını bitki üzerine veya topra a bırakırlar. Genç larvalar gri renkli olup üzerinde kırmızımsı mavi desenler bulunur, ba siyahtır. Kı ı olgun larva halinde toprakta geçirir. lk baharda erginler çıkar. Larvalar gündüz toprak içinde, bitki diplerinde kıvrık vaziyette durur. Bozkurt larvaları birinci ve ikinci dönemlerinde bitkilerin taze yaprak ve sürgünlerini yemek suretiyle zarar yaparlar. leriki dönemlerde ise, yalnız geceleri beslenirler ve toprak sathına yakın yerden, kök bo azından kesmek veya kemirmek suretiyle bitkinin kırılıp kurumasına neden olurlar. Bozkurtlar bütün sebzelerde zarar yapmakta fakat özellikle domates, biber, patlıcan fidelerinde ve patateslerde daha çok görülmektedir. 238 TEL KURDU, Agriotes spp. (Coleoptera: Elateridae) Renkleri grimsi kahverengi veya siyahtır. Erginleri ters çevrildiklerinde sıçrayıp ters dönerler ve çıt diye ses çıkarırlar. Bu durum zararlıya has bir özelliktir. Bitkilerde esas zararı larvalar yapar. Larvalar bitkilerin köklerini kemirmek, kalın kök ve yumruların içine girerek galeri açmak suretiyle beslenir ve zararlı olur. Kökleri yenen sebzeler kururlar. Yumrulu bitkilerde açtıkları delik ve galerilerle kaliteyi etkileyerek pazar de erinin dü mesine neden olurlar. Polifag bir zararlıdır. En çok zarar yaptı ı bitkiler; yer fıstı ı, patates, pamuk, so an, mısır, tütün, bu day, arpa, yulaf, eker pancarı, ve bütün sebzeler sayılabilir. DANABURNU, Gryllotalpa gryllotalpa (Orthoptera: Gryllotalpidae) Ergini kızılımtırak kahverengidir. A ız parçaları çi neyicidir. Ön bacak topra ı kazmak için özel bir ekil almı tır. Kı ı genellikle ergin veya nimf döneminde toprakta geçirirler. Ergin ve nimfleri toprak içinde galeri açarak ilerlerken rastladıkları her tür bitkinin kökleri ve yumrularını yerler. Özellikle yeni dikilmi veya yeni çimlenmi sebze fidelerinin köklerini keserek kurumalarına neden olur ve yumrulu sebzelerin de toprak altında bulunan yumrularını kemirerek zarar verirler. Polifag bir zararlıdır. 239 KÖK-UR NEMATODU, Meloidogynidae) Meloidogyne spp. (Tylenchida: Di ileri armut eklinde, erkekleri iplik eklinde olan, gözle çok zor görülebilen canlılardır. Sıcaklık ve nem uygun oldu unda 3-6 haftada bir döl verirler. Kı ı urlu bitki kökü artıklarında veya toprakta yumurta ve larva halinde geçirirler. Hafif yapılı toprakları severler. Toprak sıcaklı ı 10 oC altına dü erse geli emezler. Bitkilerin kökünde meydana getirdikleri irili ufaklı urlarla kolayca tanınır. Bu urlar nedeniyle bitkinin topraktan su ve besin alımı kısıtlanır. Yapraklarda sararma ve meyve silkmeleri olur. Geli me yava lar ve durur. Bitki kuruyabilir. Bula ık bitkilerde besin elementi eksikli ine benzer belirtiler görülür. Ba ta sebze olmak üzere 2000 den fazla bitkide zarar yapar. 3. ÖNEML MEYVE ZARARLILARI AKARLAR (Kırmızı örümcekler), Tetranychus urticae, T. viennensis ve Panonychus ulmi (Acarina: Tetranychidae) 240 Akarların en önemlileri P. ulmi, T. viennensis ve T. urticae’dir. Çiçeklerin çanak yapraklarını ve buketlerdeki taze yaprakları emerek sararttı ından, bahçe yanmı gibi görünür. Zarar gören yapraklar gümü i bir renk alır, meyve gözleri iyi geli emez. ubat – Mart ve Nisan – Eylül aylarında, dal sayımı yöntemi ve göz ile inceleme ile örnekleme yapılır. Mayıs ayından itibaren, 100 yaprakta periyodik olarak yapılacak sayımlarda, akar sayısının yaprak ba ına ortalama 8-10 adet bireyi geçmesi durumunda ilaçlama yapmak gerekir. ARMUT KAPLANI, Stephanitis pyri (Fabr.) (Hemiptera: Tingidae) Yaprakların özsuyunu emerek, yapraktaki klorofili yok eder ve sarımsı beyaz lekelerin meydana gelmesine neden olur. Yapra ın alt yüzünde biriken pislikleri ve salgıladıkları tatlımsı maddeler yapraklarda yanıkların meydana gelmesine sebep olur. Zararlının yo unlu unu saptamak için, nisan ayından itibaren bahçenin çe itli yerlerinde bulunan 10 a açta sayım yapılır. A acın 4 yönünden bir dal ve her daldan 3’er yaprak toplanır. Yapılan sayımda yaprak ba ına ortalama 0.5-1 adet ergin dü erse mücadeleye karar verilir. BAKLAZINNI, Tropinota (Epicometis) hirta (Poda) (Coleoptera: Scarabaeidae) Baklazınnı erginleri meyve a açlarının çiçekli oldu u dönemde zarar yaparak meyve tutumuna engel olurlar. A açların pembe tomurcuklarının görüldü ü dönemden ba layarak ergin çıkı ı 241 gözlenmelidir. Mücadeleye karar vermek için, zararlı a açların çiçeklerinde yo un olarak görülmelidir. DUT KABUKLUB T , Pseudaulacaspis pentagona (Targ.-Tozz.) (Hemiptera: Diaspididae) Zararlı, sıvama halde bulundu u dalların, daha sonra da a acın tümünün kurumasına yol açar. Larvaları bazen nektarin meyvelerine geçerek kırmızı lekeler olu turur ve meyvenin satı de erini dü ürür. Zararlının bulunması mücadele yapılmasını gerektirir. ELMA ÇKURDU, Cydia pomonella L. (Lepidoptera: Tortricidae) Elma içkurdu larvası, elmanın çiçek çukurundan veya sapa yakın kısımlarından meyveye girer. Larva meyveleri delerek içlerinde galeri açar, etli kısmını ve çekirdek evini yiyerek kahverengi pislikler bırakır. E eysel çekici tuzaklarda azami ergin uçu tarihi belirlenir. Her döl için bir azami uçu tarihi belirlendikten sonra meyveler göz ile incelenerek ilk yumurtanın açılımı veya ilk giri ler tespit edilir edilmez ilaçlama yapılır. Elma içkurdu mücadelesinde hedef, her döle ait larva 242 çıkı ı süresince a açları ilaçlı bulundurarak, yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden önce öldürmektir. Üründe %2’ye kadar zarar göz ardı edilebilir. Bu nedenle, zararlının popülâsyon seviyelerinin bilinmesi önem ta ır. Döllere ait ilk ilaçlama zamanlarını sa lıklı bir ekilde saptamada ve yo unlu un tespit edilmesinde a a ıda verilen tahmin ve uyarıdaki yöntemler kullanılmaktadır. a) E eysel çekici tuzak yöntemi b) Meyvelerin kontrolü yöntemi c) Etkili sıcaklıklar toplamı yöntemi d) Tuzak bant ve kültür kutusu yöntemi Bu yöntemlere göre ilaçlamaya karar verdikten sonra birinci döle kar ı 2, ikinci döle kar ı 1 olmak üzere toplam 3 ilaçlama yapılmaktadır. 243 ER K KO N L , Coccidae) Sphaerolecanium prunastri (Boy.) (Hemiptera: Ergin ve nimflerin beslenmesi sonucu a açları zayıflatıp, dalları kurutmak ve yo un tatlımsı madde salgılamak suretiyle iki ekilde zarar yapar. lk nimf çıkı ları takip edilerek, ilk çıkı lardan 15-20 gün sonra veya hareketli nimflerin çıkı oranı %60’a ula tı ında ilaçlama yapılmalıdır. Zararlının çok yo un oldu u bahçelerde kı ın a açlar uyku döneminde iken kı lık ya lardan biri ile mücadele yapılabilir. laçlı mücadeleye karar verirken do al dü manların durumu göz önünde bulundurulmalıdır. lkbaharda %50’nin üzerinde parazitlenme görülen bahçelerde ilaçlamaya gerek olmayabilir. HAZ RAN BÖCE , Polyphylla spp. ve MAYIS BÖCE Melolontha spp. (Coleoptera: Scarabaeidae) , 244 Esas zararı yapan larvalar, meyve fidanları ve a açların köklerini yerler. Fidanlıklarda bir bitkinin kökünde 1 larvanın bulunması önemli zararlara yol açabilir. Beslenme zararı kambiyuma ula mı sa bitki ölür. Bu nedenle zararlı, fidanlıklar için çok daha önemlidir. lkbaharda, 0-20 cm toprak derinli inde toprak sıcaklı ı 9-10°C’ye ula ıp larva aktivitesi ba ladı ı zaman (genellikle marttan itibaren) 2. ve 3. dönem larvalara kar ı bir ilaçlama yapılır. K RAZ S NE , Rhagoletis cerasi L. (Diptera: Tephritidae) Kiraz sine inin larvaları, meyvelerin etli kısmında beslenerek meyvelerin kurtlanmasına ve zamanından önce dökülmesine neden olur. lk ergin uçu u ba ladı ı zaman erkenci kiraz çe itleri genel olarak sarımsı pembe (ben dü me), orta mevsim çe itleri pembemsi sarı ve sarı renkte; geççi çe itlerde ise çok az bir kısmı sarımsı ye il, di erleri ye il renkte olmaktadır. Ekonomik zarar e i i sıfırdır. Farklı çe itlerin bulundu u bahçelerde “sarı yapı kan tuzak+amonyak kapsülü” kullanılarak ilk erginlerin yakalanması, mücadele zamanının tespit edilmesi yönünden gerekli ve önemlidir. Bunun yanında fenolojik gözlemler de önemlidir. Bölgelere göre de i mekle birlikte nisan-mayıs aylarında “görsel sarı yapı kan tuzak +amonyak kapsülü” 2 adet/dekar olacak ekilde kiraz bahçelerine a açların güneydo u yönüne asılır. laçlama tuzaklarda ilk 245 ergin görüldükten sonra en geç bir hafta içinde yapılır. MEYVE A ACI D PKURTLARI Erik dipkurdu, Capnodis carbonaria Klug Fidan dipkurdu, C. porosa Klug. Kiraz dipkurdu, C. tenebrionis L. (Coleoptera: Buprestidae) Erginler genç sürgünleri, a ı tomurcukları ve yaprak saplarını oburca yiyerek zarar verirler. Larvalar, kök kabu unun altındaki kambiyum tabakasını kemirip, galeriler açmak suretiyle, bitkinin beslenmesine engel olurlar. Önce a açlarda büyüme durur, Meyve a acı dipkurdu larva zararı daha sonra tamamen kurur. Mayısın ilk haftasından ba layarak ergin çıkı ı gözlenmelidir. Kimyasal mücadeleye karar vermek için a açta zarar ve zararlının görülmü olması gerekir. A açlarda ergin görüldü ünde veya bu a açların kök bo azları açılarak incelendi inde larvalara rastlanırsa mücadelesine karar verilir. SAN-JOSE KABUKLUB T , Quadraspidiotus perniciosus Comst. (Hemiptera: Diaspididae) 246 ç karantina listesinde yer alan bu zararlı a açların gövde, dal, sürgün, yaprak ve meyvelerinde bitki özsuyunu emerek beslenirler. Beslendikleri yerlerde kabukta kırmızı lekelerin görülmesi bu zararlının en tipik özelli idir. Fidan ve a açların zayıflamasına, yo unlu un yüksek olması halinde a açların kurumasına neden olur. Meyve a açlarının kı uykusunda bulundukları dönemde, gözlerin uyanmasından iki hafta önceye kadar sıcaklı ın 5°C’nin üzerinde oldu u ve ya ı sız günlerde ocak-mart aylarında uygulanır. Erken ilkbaharda, a açlarda gözler uyandıktan sonra, pembe tomurcuk 247 dönemine kadar, zararlının larva döneminde uygulanır. Yaz mevsiminde ise, a açların çiçeklenme döneminden sonra kontroller yapılarak, San Jose kabuklubitinin hareketli larvalarının çıkması (yavrulaması) izlenir. San Jose kabuklubitinde hareketli larvalar çıkmaya ba ladı ında birinci ilaçlama ve ilacın etki süresi dikkate alınarak ikinci ilaçlama yapılır. YAPRAKB TLER Elma ye il yaprakbiti, Aphis pomi Deg. Elma gri yaprakbiti, Dysaphis plantaginea Pass. Kırmızı galyaprakbiti, D. devecta Walk. eftali yaprakbiti, Myzus persicae Sulz. Erik unlu yaprakbiti, Hyalopterus pruni G. eftali gövde kanlıbiti, Pterochloroides persicae Chol. Kiraz siyah yaprakbiti, M. cerasi F. (Homoptera: Aphididae) 248 Taze sürgünlerde, genç yapraklar ve yaprak sapları üzerinde gruplar halinde beslenmeleri sonucunda, sürgünlerde kısalma ve yapraklarda kıvrılma görülür. Yo unlu unun yüksek olması halinde, meyvelerin küçük kalmasına ve eklinin bozulmasına neden olmaktadır. Fidanlıklarda sorun olmaktadır. Salgıladıkları tatlımsı maddeler nedeniyle, fumajine neden olurlar. Meyve a açlarında yaprakbitlerine kar ı genel olarak çiçekten önce ve yazın ilaçlama olanakları bulunmaktadır. Önceki yıl yüksek düzeyde bir yaprakbiti zararı söz konusu olmu sa, kı ın dallar üzerinde yumurta kontrolu da yaparak kabuklubit, ko nil ve akar gibi di er zararlıların durumu da göz önünde bulundurularak bir kı ilaçlaması uygulanabilir. 4. SEBZE VE MEYVE ZARARLILARININ ORGAN K YÖNTEMLERLE MÜCADELES Organik tarımda zirai mücadele ilkeleri Organik tarımda, sa lıklı bir tarımsal çevrede sa lıklı bitkiler yeti tirmek temel ilkedir. Organik tarımda zirai mücadele ise, üretim sisteminde zararlıların bula masını önleyici, yo unlu unu azaltıcı veya ya da rekabet etti i di er organizmaların yo unlu unun artmasını te vik edici bir yönetim ekli olarak görülebilir. Sa lıklı bir tarımsal çevre düzeninde zararlılar sorun olmayacaktır. Ancak, sıcaklık veya nem gibi iklim unsurlarının a ırı derecede sapmalar göstermesi, tarımsal uygulamalarda 249 yapılan yanlı lıklar veya do al bitki örtüsünün bozulması gibi nedenlerle do al denge bozulabilir ve zararlılar ile ilgili sorunlar ortaya çıkabilir. Böyle bir sorun ile kar ıla mamak için mümkün oldu unca do al fauna ve florayı bozmadan bunların bir uyum içinde ya amlarını sürdürece i bir üretim deseninin olu turulması gerekir. Özellikle do al bitki örtüsünün mümkün oldu unca korunması önemlidir. Üretimde hastalık ve zararlılara daha dayanıklı oldu u bilinen yerel çe itlere önem ve öncelik verilmelidir. Bir üretim döneminde yeti tirilen bitkilerdeki hastalık, zararlı ve yabancı otlar ile bunlarla beslenen do al dü manlar göz önüne alınarak üretim ve ekim nöbeti sistemi yerle tirilmelidir. Bunu yaparken organik tarım i letmesinde sorun olabilecek zararlılara duyarlı tür veya çe itler ile dayanıklı olanlar veya bu zararlıları öldüren, uzakla tıran veya yo unluklarını azaltan bitkiler birbirlerini destekleyecek bir ekilde yeti tirilmelidir. Zararlılar ile beslenen do al dü manların barındı ı veya beslendi i bitkilerin de tarımsal çevre düzeninde do al dü manların yo unlu unu arttırıcı bir ekilde yer alması sa lanmalıdır. Ayrıca zararlılar ile rekabete giren türlerin de belirli bir düzen içerisinde organik tarım sistemine yerle tirilmesi ile zararlıların artması veya zarar vermesi önlenebilir. Organik tarım i letmesi alanında bulunan tüm bitkilerde incelenerek, hastalık çıkı ları, yabancı ot, zararlı böcek ve do al dü manların yo unlukları belirlenerek uygulanabilecek mücadele yöntemleri göz önüne alınıp de erlendirildikten sonra en uygun mücadele yöntemi uygulanmalıdır. Örtüaltı sebze yeti tiricili inde zararlılara kar ı organik tarımda kullanılabilecek mücadele yöntemleri Sebze seralarında biyolojik mücadele takti i, do al dengenin korunması ve yararlıların do al populasyonlarından yararlanılması olarak belirlenmi tir. Bu amaçla, sebze çe itlerinde bulunan zararlılar ve yararlıların belirlenmesi ilk adımdır. Örtüaltı sebze yeti tiricili inin yapıldı ı seralarda öncelikle bulunan zararlılar saptanmalıdır. Bundan sonra her zararlının etkili olan do al dü manları belirlenmeli ve populasyonları izlenerek her zararlı üzerinde daha etkili olan do al dü manlar ortaya konmalıdır. Seralarda kimyasal ilaç kullanılmaması durumunda do al dü man tür ve yo unlu unun arttı ı ve zararlıların ço unu baskı altına aldı ı saptanmı tır. Do al dü man populasyonlarının korunması ve desteklenmesi de gerekli uygulamalar arasındadır. 250 Yaprak galeri sinekleri, Liriomyza trifolii (Burges), L. bryoniae (Kaltenbach), L. huidobrensis (Blanchard) (Diptera: Agromyzidae): Diglyphus isae (Walker) zararlıyı do al olarak baskı altına almaktadır, dolayısıyla yararlıyı koruma ve yo unlu unun arttırılması önlemleri alınmalıdır. Sarı yapı kan tuzaklar kullanılmalıdır. Bitkilerin alt yapraklarının alınması gerekti inde parazit erginlerinin çıkı ından sonra yapraklar toplanmalıdır. Yaprak galeri sineklerinin tercih etti i yazlık ve kı lık bitkilerde ve bazı yabani otlarda bu zararlının parazitoidi de bu bitkilerde yıl boyunca varlı ını sürdürmektedir. Yaprak galeri sineklerinin yo unlu u 10 larva/yaprak oldu unda, D. isae 5-30 parazitoid/10m2 oranında kullanılabilir. Beyazsinekler, Trialeurodes vaporariorum Wetw., Bemisia tabaci Genn. (Homoptera: Aleyrodidae): Macrolophus caliginosus Wgn. zararlıyı genellikle baskı altına aldı ından koruyucu önlemler alınmalıdır. Sarı yapı kan tuzaklar kullanılmalıdır. Predatörün bulunmaması halinde beyazsine in dü ük (1 larva/yaprak<) yo unlu unda M. caliginosus 1 adet/m2, zararlının bulundu u bölgeye da ıtılması ile ba arılı bir mücadele yapılabilir. Beyazsinek yo unlu u 5 adet/yaprak ula tı ında Encarsia formosa Gahan 1 parazitoid/5 beyaz sinek larvası oranında salınır. M. caliginosus ile E. formosa birlikte kullanılabilece i ve birbirlerinin etkisini arttırdıkları belirlenmi tir. Ayrıca, zararlı yo unlu u bitki ba ına 2-3 larva veya pupa oldu unda Deraeocoris pallens Reut. 2 avcı/1m bitki sırası olacak ekilde salım yapılabilir. Bu yararlı türlerin tercih etti i bitkiler (zambak, civan perçemi, dereotu, yabani havuç, kimyon, rezene, ki ni , üçgül, maydanoz, kadife çiçe i, nane, yonca) çevrede bulundurulmalıdır. Zararlının yo unlu u ekonomik zarar e i ini a ması durumunda organik pestisitlerden yörede bulunan do al dü man veya salımı yapılan biyolojik ajana en az yan etkisi olan ruhsatlı organik zehirler kullanılmalıdır. Kırmızı örümcekler, Tetranychus cinnabarinus (Boisd.), T. urticae Koch. (Acarina: Tetranychidae): Kırmızıörümcekler üzerinde etkili olan yararlı türlerin korunması gerekmektedir. Bu yararlıların kı laması ve yazlaması için çit ve a aç altlarındaki yaprak döküntülerinin kasımnisan arasında bozulmaması ve çevrede akasya, dut gibi kaba kabuklu a açlarının bulundurulması sa lanmalıdır. Beslenmeleri ve sı ınmaları için beyazsinek bölümünde sözü edilen bitkilerin çevrede bulundurulması gerekir. Serada uygun sıcaklık ve nem olmalıdır. Kırmızı örümcek yo unlu u 5 adet/yaprak oldu unda, Phytoseiulus persimilis domateste 251 1/20 avcı/av; hıyarda 1/40 avcı/av oranında salınır. Patlıcan, hıyar ve fasulyede do al olarak etkili olan S. longicornis ve T. pyri'nin ile Scymnus spp., Stethorus spp.'in biyolojik mücadelede kullanılma olanaklarının ara tırılması gerekmektedir. Yaprakbitleri, Aphis gossypii Glover, Macrosiphum euphorbia (Thomas), Myzus persicae Sulzer) (Homoptera: Aphididae): Yaprakbitini baskı altında tutan türler korunmalıdır. Serada uygun sıcaklık ve orantılı nem olması sa lanmalıdır. Yaprakbiti, özellikle erken ilkbaharda zararlı oldu undan yararlı türlerin de ilkbaharın ba ında kültür bitkilerinde bulunmaları sa lanmalıdır. Bu amaçla bu dönemde nektar ve ballı madde sa layan, erken çiçek açan veya kı ın yeti en bol çiçek açan kültür bitkileri veya yabani otların, çit bitkilerinin ve a açların çevrede bulundurulması sa lanmalıdır. Yaprakbitine kar ı etkili bir biyolojik mücadele etmeni belirlenmemekle birlikte A. colemani ve A. aphidimyza üzerinde yapılan ön çalı malar ümitvar sonuçlar vermi tir. Parazitoidlerin mevsim ba ında bulundu u ancak etkisiz kaldı ı dikkate alındı ında, Aphidius colemani ile mevsim ba ında destekleyici salımlar yapılmasının uygun olaca ı dü ünülmektedir. A. aphidimyza'nın, seraya çok geç (yaprakbiti yo unlu u ekonomik e i i geçtikten sonra) gelmesi ve serada çok az bir süre bulunmasına kar ın yaprakbitini yo unlu unu önemli oranda azalttı ı saptanmı tır. Tripsler, Thrips tabaci Lindeman, Frankliniella occidentalis (Pergande) (Thysenoptera: Tripidae): Tripsler genellikle avcı türler tarafından baskı altına alınmaktadır. Yukarıda bahsedilen önlemlerin alınması tripsin do al dü manları için de geçerlidir. Bu türlerden Amblyseius spp.’nin patlıcanda ba arılı olmadı ı belirlenmi tir. Zararlının yo unlu u ekonomik zarar e igini a ması durumunda organik pestisitlerden yörede bulunan do al dü manlara en az yan etkisi olan ruhsatlı organik zehirler kullanılmalıdır. Lepidopter zararlılar, Spodoptera littoralis, Heliothis armigera (Hübn.) (Lepidoptera: Noctuidae): Bu zararlıların yumurta ve larva parazitoidlerinin domateste etkili oldu u saptanmı tır. Bu yararlıların korunması ile zararlılar baskı altına alınabilirler. Bu zararlılara kar ı biyolojik mücadele etmeni olarak parazitoidleri ve Bacillus’lu preparatlar etkilidir. Domates pas akarı, Aculops lycopersici (Massee) (Acarina: Europhyhidae): Pronematus ubiguitus'un serada bulunması halinde 252 Domates pas akarını baskı altına aldı ı; M. caliginosus'un da zararlı popuplasyonunda etkili oldu u saptanmı tır. Bu predatörlerin korunması için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Domates pas akarı'nın sorun oldu u seralara P. umbiquitus'un yerle tirilmesi ve M. caliginosus populasyonunun korunması yerinde olur. Pis kokulu ye il böcek, Nezara viridula (L.) (Hemiptera: Pentatomidae). Zararlı entegre zararlı yönetiminin uygulandı ı seralarda önemli bir zararlı konumuna gelmi tir. Bu zararlının yumurta parazitoidlerinin etkili oldu u belirlenmi tir. Yumurta parazitoidleri için beyazsinekte belirtilen bitkilerin çevrede bulunmasının yanı sıra serada uygun nemin sa lanması gereklidir. Erginler toplanarak imha edilebilir. Bazı meyve zararlılarına kar ı organik tarımda kullanılabilecek mücadele yöntemleri Salkım güvesi, Lobesia botrana Den.-Schiff. (Lepidoptera: Tortricidae): Ana zararlı olup Ege Bölgesinde tüm ba larda yaygındır. Bu zararlı ile mücadelede ilaçlamayı gerektirecek yo unlu un bulunup bulunmadı ı ve ilaçlama zamanları Tarım l ve lçe Müdürlükleri tarafından uygulanan Tahmin-Uyarı sistemi çerçevesinde üreticilerimize ilan edilir ve ilaçlamalarda organik tarımda kullanımına izin verilen Bacillus thuringiensis’ li preparatlara 1 kg toz eker/100 l ilave edilerek kullanılır. Sıcaklık ve orantılı nem bakımından Salkım güvesi larvalarının faaliyeti için daha çok asmanın iç ve alt kısımları uygundur. Bu nedenle asmayı askıya almak, aralamayı ve uç almayı asmanın iç kısmını havadar tutacak ekilde yapmak, ba ı otlu bırakmamak, kı temizli ine önem vermek zararlının faaliyetini azaltmak bakımından yararlı olur. Ba yaprakuyuzu, Eriophyes vitis Pgst. (Acarina: Eriophyidae): lkbaharda ba da yapılan gözlemler sonucu yapraklarda zarar belirtileri saptandı ında ilaçlama yapılmalıdır. Genellikle Ba yaprakuyuzu’na kar ı ayrı bir ilaçlama gerekmez. Zira Külleme hastalı ı için yapılan kükürt uygulamaları bu zararlıyı da kontrol altında tutar. laçlamanın, asmanın ye il aksamının tümüne isabet edecek ekilde yapılmasına özen gösterilmelidir. Ba larda görülen kırmızı örümcek, yaprak piresi, trips gibi di er zararlılar ikincil öneme sahip olup ancak yeti tiricilik ve kültürel i lemler açısından yapılan yanlı uygulamalar ya da do al dengenin tahrip edilmesi, faydalı faunanın yok edilmesi sonucu sorun olarak kar ımıza 253 çıkmaktadır. Trips ve yaprak pirelerinin populasyon yo unlu unun ekonomik zarar e i ini a ması durumunda piretrum kullanılabilir. 5- ORGAN K TARIMDA KULLANILAB LECEK BAZI B TK KORUMA ÜRÜNLER Nikotin: Nicotiana tabacum ve di er Nicotiana türlerinin yapraklarından çe itli metotlarla ekstrakte edilen nicotine Avrupa’da 1950’li yıllardan beri kullanılmaktadır. Tütün yapraklarının sulu ekstraktı zararlı böceklere kar ı kontakt etki gösterir. Daha çok afitler ve di er yumu ak vücutlu böceklere kar ı mücadelede kullanılmaktadır. Sıcakkanlılara son derece toksik olan nikotini kullanırken dikkat edilmelidir. Ryania: Güney Amerika kökenli Ryania speciosa adlı bitkinin kök, yaprak ve gövdesinden ekstakte edilmekte ve Lepidoptera larvalarına temas ve mide zehiri etkisi göstermektedir. Ostrinia nubilalis, Cydia pomonella, Dacus dorsalis ve Heliothis zea gibi zararlılara insektisit ve repellent etkisinin oldu u saptanmı tır. Ancak memelilere yüksek toksisitesi yüzünden kullanımı kısıtlanmı tır. Quassine (Acı a aç): Quassine armara adlı bitkinin gövdesinden elde edilen ekstrakt meyvecilikte unlu bitlere ve testereli arılara kar ı insektisit ve repellent olarak kullanılır. Sabadilla: Schoenocaulon officinale bitkisinin tohumundan elde edilen eksrakt Heteroptera takımına ait zararlılarda kullanılmakla birlikte, Cydia pomonella, Ostrinia nubilalis, Thrips tabaci ve Empoasca spp. gibi zararlılara kar ı insektisit etkisi göstermektedir. Balarılarına toksisitesi yüksek oldu undan kullanılırken dikkat edilmelidir. Bitkisel ya lar: Son yıllarda yapılan çalı malarda bitkisel ya ların repellent etkilerinin yanı sıra kontak ve solunum yoluyla böcekleri öldürdü ü gözlenmi tir. Bitkisel ya lar genellikle depolanmı ürün zararlılarına kar ı kullanılmaktadır. Neem bitkilerinden elde edilen ya lı preparatlar, kısmen kükürdün de eklenmesiyle kırmızı örümceklerin yumurtalarına kar ı ba arıyla kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra susam, keten, pamuk, ha ha ve zeytinden elde edilen bitkisel ya lar su ve arap sabunu ile karı tırılıp yumu ak vücutlu böceklere kar ı kullanılmı tır. Bir ba ka çalı mada kimyon, anason ve okaliptüs ya ının Aphis gossypii’e sarımsak ya ının Trigoderma granarium’a etkili oldu u bulunmu tur. Potasyum sabunu (Arap sabunu): Meyve a açları ve sebzelerde yaprak bitlerine kar ı kullanılan bu sıvı sabunun ba arısı populasyon yo unlu una göre de i mektedir. Etki süresi çok kısadır. 254 Jelatin: nsektisit olarak kullanımı mümkündür. Parafin ya ları: Ekolojik tarımda insektisit ve akarisit olarak zararlıların kı yumurtalarına kar ı kullanılmaktadır. Kaya unu:Zararlı böceklerin solunum sistemini kapayıcı toz olarak kullanılmaktadır. Böceklerde granül olu turan virus preparatları: Elma iç kurduna kar ı kullanılan bu preparatlar di er meyve iç kurtlarına kar ı da denenmektedir. Mineral ya lar: nsektisit olarak sadece meyve a açları, ba , zeytin ve tropikal ürünlerde kullanılmasına izin verilmi tir. Bacillus thuringiensis preparatları: Meyvecilikte özellikle ba larda Lepidoptera larvalarına kar ı selektif etki göstermektedir. Patates böce ine kar ı da kullanılmaktadır. Metaldehit: Sümüklüböceklerin mücadeleında tuzaklarda repellent olarak kullanılmaktadır. Diamonyumfosfat: Cezbedici olarak sadece böcek tuzaklarında kullanılmaktadır. Kireç-kükürt bulamacı: nsektisit, akarisit ve fungisit etkisi bulunmaktadır. Meyve a açlarında kabuklu bitleri baskı altına aldı ı saptanmı tır. 7. KAYNAKLAR Abdul-Baki, A.A. and J.R. Teasdale. 1993. A no-tillage tomato production system using hairy vetch and subterranean clover mulches. HortScience. 28(2):106-108. Abdul-Baki, A.A., R.D. Morse, T.E. Devine, and J.R. Teasdale. 1997. Broccoli production in forage soybean and foxtail millet cover crop mulches. HortScience. 32(5):836-839. Anonymous, 2009. Zirai Mücadele Teknik Talimatları. T.C. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlü ü, Ankara. Awad, T. I., F. Önder ve . Kısmalı, 1998. Azadirachta indica A. Juss (Meliaceae) a acından elde edilen do al pestisitler üzerinde bir inceleme. Türk. entomol. derg., 22(3):225-240. Charmillot, P. J., D. Pasquier et A. Scalco, 1998. Le virus de la granulose du carpocapse Cydia pomonella. Revue suisse Vitic. Arboric. Hortic., 30 (1):61-64. 255 Creamer, N.G., M.A. Bennett, and B.R. Stinner. 1997. Evaluation of cover crop mixtures for use in vegetable production systems. HortScience. 32(5):866-870. Çiftçi, K., A. Özkan ve N. Türkyılmaz, 1995. Antalya ili elma zararlılarının biyolojik mücadele imkanlarının ara tırılması. Bitki Koruma Bülteni, 35 (1-2):45-62. Erkılıç, L. ve N. Uygun, 1993. Entomopatojen fungusların biyolojik mücadelede kullanılma olanakları. Türk. entomol. derg., 17(2):117-128. Facelli, J.M. and S.T. Pickett. 1991. Plant litter: its dynamics and effects on plant community structure. Bot. Rev. 57:2-32. Güncan, A.,2001. Bitkisel kökenli insektisitler ve organik tarımdaki önemi (Yüksek Lisans semineri Basılmamı ) (Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilimdalı) Habeck, D.H., F.D. Bennett, and J.H. Frank, 1990. Classical Biological control in the Southern United States. Southern cooperative series Bulletin No.355. Has, A., 1992. Entegre Mücadelede Kültürel Önlemler. Uluslar arası Entegre Zirai Mücadele Simpozyumu Bildirileri. 15-17 Ekim, zmir, Türkiye, 167-176. Hepdurgun, B. ve A. Zümreo lu, 1995. Zararlılara Kar ı sava ta biyoteknik yöntemlerden çiftle meyi engelleme (Mating disruption) tekni inin kullanılması. Türk. entomol. derg., 19(1):55-64. Hepdurgun, B., A. Zümreo lu, P. Hıncal ve N. Ya arakıncı, 1996. Ege Bölgesi’ nde Elma içkurdu (Cydia pomonella (L.)) mücadelesinde kitlesel tuzaklama yöntemini uygulama olanakları üzerinde ara tırmalar. II. Ulusal Zirai Mücadele laçları Simpozyumu Bildirileri. 18-20 Kasım, Ankara, 176-184. Hincapie,C. MC, H.ME Saavedra and P.AL Trochez, 1993. Life cycle, behaviour and natural enemies of Liriomyza huidobrensis (Blanchard) on bulb onion (Allium cepa L.). Revista Colombiana de Entomologia. 1993, 19: 2, 51-57. Kansu, . A., 1994. Genel Entomoloji, Kıvanç Basımevi, 426 s. Oerke, E-C., H-W. Dehne, F. Schonbeck, and A. Weber. 1994. Crop Production and Crop Protection: Estimated Losses in Major Food and Cash Crops, 808 pp. 256 Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı 2009. Tarım ve Köyi leri Bakanlı ı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlü ü Bitki Koruma Hizmetleri Daire Ba kanlı ı kayıtları. Tuncer, C. 2002. Organik tarımda zararlıların yönetimi. 19 Mayıs Üniversitesi. Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü. PP sunu. 257 E itimlerden Bazı Resimler 258 259 260 261 262 263 264 265 266