ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI
TÜRK BASIN TARİHİ
ULUSLARARASI SEMPOZYUMU
19-21 EKİM 2016 / ELAZIĞ
INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON TURKISH
PRESS HISTORY
19-21 OCTOBER 2016 / ELAZIĞ
II. CİLT
Yayına Hazırlayan
Uzman Merve UĞUR
ANKARA - 2018
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre bu eserin bütün yayın,
tercüme ve iktibas hakları Atatürk Araştırma Merkezi'ne aittir.
Türk Basın Tarihi Uluslararası Sempozyumu (2016:Elazığ)
Türk basın tarihi uluslararası sempozyumu: bildiriler; Elazığ, 19-21
Ekim 2016=International symposium on Turkish press history:
proceedings;
Elazığ,
19-21
October
2016/yay.haz.:
Merve
Uğur.__Ankara: AKDTYK Atatürk Araştırma Merkezi, 2018.
3c.:res.:fotog.:tbl.; 24 cm.__(Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayını)
ISBN: 978-975-16-3459-7 (Tk.)
978-975-16-3460-3 (1.c.)
978-975-16-3461-0 (2.c.)
978-975-16-3462-7 (3.c)
1.BASIN__TÜRKİYE__TARİHİ__20.YÜZYIL__KONGRELER,VB.
I.Uğur, Merve, yay.haz. II.E.a.: International symposium on Turkish
press history… III.Seri
079.561
KİTAP SATIŞI:
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ
Mağaza
: Bayındır 1 Sok. Nu: 24/6 Kızılay / ANKARA
Kurum
: Ziyabey Cad. Nu: 19 Balgat - Çankaya / ANKARA
Tel: 009 (0312) 285 55 12
Belgegeçer: 009 (0312) 285 65 73
e-posta
: bilgi@atam.gov.tr
web
: http://www.atam.gov.tr
e-mağaza
: e-magaza.atam.gov.tr
ISBN
İLESAM
HAZIRLIK
: 978-975-16-3459-7 (Tk.)
978-975-16-3460-3 (1.c.)
978-975-16-3461-0 (2.c.)
978-975-16-3462-7 (3.c)
: 18.06.Y.0150-552
: Erdal Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
0312 398 05 30 – 0532 673 95 18
İÇİNDEKİLER
I. CİLT
SEMPOZYUM KURULLARI __________________________________ XIII
AÇILIŞ KONUŞMALARI
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN _______________________________ XVII
Basın İlan Kurumu Genel Müdür Yardımcısı
Mustafa CANBEY ___________________________________________ XXIII
Fırat Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Kutbeddin DEMİRDAĞ _____________________________ XXIX
Elazığ Belediye Başkanı
Mücahit YANILMAZ ________________________________________ XXXI
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Derya ÖRS _______________________________________ XXXIII
Elazığ Valisi
Murat ZORLUOĞLU ______________________________________ XXXVII
IV
İÇİNDEKİLER
AÇILIŞ PANELİ
YAKIN TARİHİMİZDE DARBELER VE BASIN
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Ali BEYHAN __________________________________ 3
Medya Derneği Başkanı-Takvim Gazetesi Yazarı
Ekrem KIZILTAŞ _______________________________________________ 7
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı-Yeni Şafak Gazetesi
Yazarı
Prof. Dr. Ergün YILDIRIM ______________________________________ 25
BİLDİRİLER
BASININ ETKİSİ
Prof. Dr. Ejder OKUMUŞ
Din ve Siyaset Konusunda Basının Topluma Etkisi _________________ 35
Oktm. Feryat BULUT
Toplumsal Değişim ve Siyaset Üzerinde Basının Etkisi ______________ 67
Uzman Nurullah KIRKPINAR
Anayasa Referandum Süreçlerinde Kamuoyunu Yönlendirme Aracı
Olarak Basın: “1961 Anayasası Örneği” ____________________________ 87
Zeki ERASLAN
Tarihçi ve Basın _______________________________________________ 129
OSMANLI DÖNEMİ BASIN
Doç. Dr. Kürşat ÇELİK / Prof. Dr. Enver ÇAKAR
Osmanlı Basın Tarihinde Önemli Bir Merkez Olarak Beyrut ve Beyrut
Vilayet Gazetesi _______________________________________________ 149
İÇİNDEKİLER
V
Doç. Dr. Ünal TAŞKIN
Vilayet ve Maarif Salnamelerine Göre Balkan Vilayetlerindeki Matbaa ve
Gazeteler _____________________________________________________ 187
Yrd. Doç. Dr. Murat HANİLÇE
Orta Doğu’da Osmanlı Vilayet Gazetelerine Bir Örnek: Zevrâ Gazetesi
(1869) ________________________________________________________ 231
Uzman Kemal ÖZDEN
Am Bosporus-Deutsche Soldatenzeitung Birinci Dünya Savaşı’nda İstanbul’da
Yayınlanan Alman Askerî Gazetesi _______________________________ 271
Prof. Dr. Mehmet CANATAR
Mehmed Fahreddin’in Sebilürreşâd Mecmuası’nda Yer Alan
“Matbûâtımız” Başlıklı Yazısı ve Dönemin Osmanlı Basınına Bir
Eleştirisi ______________________________________________________ 303
Prof. Dr. Recep ŞKRİYEL
Üsküp Türk ‘Hak’ Gazetesi – Cemiyet Örgütü’nün Resmî Aracı ______ 321
Oktm. Önder SAATÇİ
Irak Türklerinin Varlık Mücadelesinde Bir İrfan Ocağı: Kardaşlık
Dergisi _______________________________________________________ 345
Yrd. Doç. Dr. Mahmut ÖZTÜRK
Sebilürreşad Mecmuası’nın Çanakkale Savaşları Münasebetiyle İzlediği
Yayım Politikası: Tefsir Yazıları __________________________________ 379
Yrd. Doç. Dr. Zeynep CUMHUR İSKEFİYELİ
Sırat-ı Müstakim/Sebilü’r-Reşad Dergisi Örneğinde Osmanlı Basınında
Misyonerlik Algısı ______________________________________________ 413
Doç. Dr. Emine GÜMÜŞSOY
Ebuzziya Tevfik ve Sirac Gazetesi ________________________________ 479
VI
İÇİNDEKİLER
Doç. Dr. Fatih ARSLAN
Tüketimin Kışkırtıcı Dili / Osmanlı-Tanzimat Basınında Reklam-Roman
İzdüşümleri ___________________________________________________ 503
Arş. Gör. Dr. Fehim KURULOĞLU
Birinci Dünya Savaşı’nda Türk Savaş Esirlerinin Yayın Faaliyetlerine Bir
Örnek: Türk Varlığı (1919-1920) ________________________________ 533
Doç. Dr. Ahmet ÖZCAN
Eski Harfli Jandarma Dergileri Üzerine Bir Değerlendirme ________ 559
Yrd. Doç. Dr. Musa GÜMÜŞ
Türk Basın Tarihinde Üsera Gazeteciliği: Vâveylâ Gazetesi / Mecmuası
Örneği İle Devrine Genel Bir Bakış (1915-1918) ___________________ 575
Yrd. Doç. Dr. Seydi Vakkas TOPRAK
Kanun-i Esasi Gazetesi’nde İttihâd-ı İslâm Teması _________________ 601
Prof. Dr. Necdet HAYTA
Tasvîr-i Efkâr Gazetesi ve Yenileşme Hareketlerindeki Rolü ________ 623
Prof. Dr. Zeynel ÖZLÜ
1920 İstanbul Matbûât Cemiyeti Kongresi’nin Türk Basınının
Gelişimindeki Rolü _____________________________________________ 637
Prof. Dr. Ahmet Ali GAZEL
Osmanlı Basın Tarihinde “Haber Aşırmaya” Dair Örnekler ve
Tartışmalar ___________________________________________________ 663
Uzman Susin GÖREN KEKEÇ / Doç. Dr. Raci TAŞCIOĞLU
II. Meşrutiyet Dönemi Türk Basınında Kadın:
Mehasin Dergisi Üzerine Bir İnceleme ___________________________ 689
Yrd. Doç. Dr. Halil ÖZŞAVLI
Osmanlı Ermeni Basını Tanzimat’tan Ermeni Milleti Nizamnamesi’ne
Kadar (1839-1860) ____________________________________________ 725
İÇİNDEKİLER
VII
II. CİLT
Yrd. Doç. Dr. Neriman ERSOY HACISALİHOĞLU
Osmanlı Basınında Bir Mizah Gazetesi: Gayda ____________________ 761
Prof. Dr. İsmail ÖZÇELİK
Tanin Gazetesi ve Balkan Savaşları Öncesine Dair Bazı Tespitler ____ 787
Yrd. Doç. Dr. Ahmet KÖKSAL
II. Abdülhamid Döneminde Gazetecilik Mesleğine Dair
Muhtelif Görüşler _____________________________________________ 815
Arş. Gör. Erol KARCI
Tanin Gazetesinde Şikâyetlerimiz Köşesi (1908-1909) _______________ 851
Arş. Gör. Koray ÜSTÜN
İkdam Gazetesinde II. Meşrutiyet Dönemi Eğitim Hayatına Bakış ____ 887
Yrd. Doç. Dr. Nergiz AYDOĞDU
Türk Basın Tarihinde İlk Resimli Dergi: Mirat ____________________ 913
Prof. Dr. Necati Fahri TAŞ
Osmanlı Devleti Döneminde Çocuk Gazeteleri Üzerine
Bir Değerlendirme ____________________________________________ 945
Arş. Gör. Güllü YILDIZ
Osmanlı Matbuatının Farklı Bir Yüzü: Muhammed Tâhir Tebrizî ___ 959
Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Baha ÖZTUNÇ
Bir Seyyar Muhabirin Rumeli’deki İzlenimleri ____________________ 977
MİLLİ MÜCADELE BASINI
Prof. Dr. Bahir SELÇUK
Millî Mücadele’nin Elazığ’dan Yükselen Sesi Satvet-i Milliye’nin Edebî
Yönü Üzerine ________________________________________________ 1021
VIII
İÇİNDEKİLER
Prof. Dr. Osman AKANDERE
Mütareke Dönemi İstanbul Basınında Kuva-yı Milliye Aleyhindeki Bazı
Suçlamalar (Bolşeviklik, Sahte Milliyetperverlik, Asilik, Dinsizlik) ___ 1063
Dr. Mustafa ÖZYÜREK
Milli Mücadele Dönemi’nde İstanbul Basınının
Anadolu’dan Haber Alma Kaynakları ___________________________ 1095
Doç. Dr. Şaban ORTAK
Milli Mücadele Dönemi’nde Farklı Bir Gazete: Wilson Gazetesi _____ 1115
CUMHURİYET DÖNEMİ BASIN
Prof. Dr. Mevlüt ÇELEBİ
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Sıradışı Bir Gazete: Halk Gazetesi ____ 1167
Yrd. Doç. Dr. Doğan DUMAN / Yük. Lis. Öğr. Selin ÖZKUZGUN
1935 Genel Seçimlerinde Türk Basınında
Siyasal Bir Obje Olarak Kadın _________________________________ 1199
Doç. Dr. Fahri YETİM
Öncü Gazetesi ve 27 Mayıs _____________________________________ 1225
Dr. Turgay Bülent GÖKTÜRK
Kıbrıs Türk ve Rum Basınında 27 Mayıs 1960 Darbesi ve Kıbrıs ____ 1249
Arş. Gör. Fatih ÖZEN
Tek Parti Dönemi Basınına Karikatür Üzerinden Bakış: Dokuz Eylül
Gazetesi Örneği ______________________________________________ 1285
Prof. Dr. Ömer Osman UMAR/ Yrd. Doç. Dr. Turgay MURAT
1950 Genel Seçimlerinin Türk Basınındaki Yansımaları ____________ 1305
Arş. Gör. Elif AŞCI
Darbe Sonrası Karikatürlerde Menderes ve Demokrat Parti İmajı __ 1335
İÇİNDEKİLER
IX
Yrd. Doç. Dr. Yakup ÖZTÜRK
Faruk Nafiz Çamlıbel’in Matbuat Hayatını İktidar ve Basın İlişkisi
Üzerinden Okumak ___________________________________________ 1363
Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ
Türk Basın Tarihinde Tekzip Hakkı ve Gelişimi __________________ 1411
Yrd. Doç. Dr. Fuat UÇAR
Milliyetçi Cephe Hükümetleri Döneminde Basının Siyasal Kutuplaşmaya
Olan Etkisi __________________________________________________ 1449
Arş. Gör. Dr. Emre AYKOÇ
1950-1960 Döneminde Milliyet Gazetesince Düzenlenen
Kampanyalar _________________________________________________ 1483
Öğr. Gör. Süheyla GÖKTÜRK
1955 Londra Konferansı ve 6-7 Eylül Olaylarının Kıbrıs Türk ve Rum
Basınındaki Yansımaları _______________________________________ 1525
III. CİLT
Prof. Dr. Hamit PEHLİVANLI
27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’nin Yerel Basındaki Yansımaları _____ 1565
Yrd. Doç. Dr. Fatma NİSAN
Büyük Doğu Dergisi’nin 1943-1951 Yılları Arasındaki Kapaklarının
Göstergebilimsel ve Söylemsel Çözümlemesi _____________________ 1599
Prof. Dr. Yasemin DOĞANER
Muhit Dergisi’nin Türk Basınındaki Yeri ________________________ 1641
Prof. Dr. Nesrin KARACA
Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Mizah Dergileri Karikatürlerinde
Yenileşme-Batılılaşma Göstergesi Olarak
‘Kadın’a Dair İçerik ve Söylem _________________________________ 1661
X
İÇİNDEKİLER
Oktm. Özlem YILDIRIM
İkinci Dünya Savaşı Sürecinde Türk Basınında Mihver Taraftarlığı ve
Hükümetin Bakışı ____________________________________________ 1705
Dr. Hasan SAYILAN
Türkiye’den Avrupa’ya İlk İşçi Göçünün Türk Basınındaki Yansımaları
(1961-1974) _________________________________________________ 1755
YEREL BASIN
Dr. Erol EVCİN
Birinci Dünya Savaşı’nda Bolu Gazetesi _________________________ 1809
Prof. Dr. Erdal AÇIKSES / Doç. Dr. Zafer ÇAKMAK
Satvet-i Milliye Gazetesi ________________________________________ 1869
Oktm. Aysel FEDAİ
Cumhuriyet Dönemi Mardin Basınından Bir Örnek:
Ulus Sesi Gazetesi ____________________________________________ 1897
Dr. Mehmet Serkan ŞAHİN
Atatürk Dönemi Malatya Basını (1923-1938) _____________________ 1923
Nezir KIZILKAYA
27 Mayıs 1960 Darbe Sürecinde Malatya Yerel Basını _____________ 1943
Yrd. Doç. Dr. Taner NAMLI
Geleneksel Edebiyatın Uç Beyliği: Edebiyat Dergiciliği İçinde Bizim
Külliye ______________________________________________________ 1979
Yrd. Doç. Dr. Günver GÜNEŞ
Cumhuriyet Döneminde Ödemiş’te Basın Yayın Yaşamı ___________ 1999
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Faruk GÜLER
Elazığ Basın Tarihinde Unutulan Bir Ses: Sadâ Mecmuası _________ 2023
İÇİNDEKİLER
XI
Yrd. Doç. Dr. Adem DOĞAN / Gazeteci Furkan DİLAVER
Askerî Darbelerin Yerel Basında Sunumu: Turan Gazetesi ve Günışığı
Gazetesi Örneği ______________________________________________ 2037
Yrd. Doç. Dr. Yavuz HAYKIR
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Vilâyet Basınına Bir Örnek:
Ma’mûratü’l-azîz Vilayet Gazetesi (1883-1934) ____________________ 2075
ULUSAL-ULUSLARARASI BASIN
Arşiv Görevlisi Murat ESEDOV
Türkiye ve Gürcistan Basınında
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi _____________________________ 2127
Doç. Dr. Dilaver AZİMLİ
1918-1920 Yıllarında Azerbaycan Basını _________________________ 2155
Yrd. Doç. Dr. Hasan ALPAGU
Türkiye ve Avusturya Medyasının Karşılaştırmalı Bir Analizi _______ 2171
Prof. Dr. Adalet TAHİRZADE
XX. Yüzyılın Başlarında Osmanlı Muharrirlerinin Azerbaycan Basınının
Gelişmesindeki Rolü __________________________________________ 2187
EKLER _____________________________________________________ 2229
FOTOĞRAFLAR _____________________________________________ 2233
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
Nergiz AYDOĞDU*
ÖZET
Türk Basın Tarihinde ilk resimli dergi olarak bilinen Mirat, Türk
düşünce tarihi, Türk basın tarihi ve Türk edebiyat tarihi kitaplarında
müstakil bir inceleme halinde olmasa bile birçok başlık altında zikredilmiştir. Bununla birlikte bugüne kadar Mirat’ın kurucusu, yazarları, yazılarının içeriği, görsel malzemelerin niteliği hem muhteva
olarak hem de dönemin diğer basın organlarıyla ilişkileri karşılaştırmalı olarak ele alınıp değerlendirilmiş değildir.
Derginin kurucusu ve sahibi Mustafa Refik Bey, büyük mütefekkir Namık Kemal’in hem fahri talebesi hem de yakın dostudur. Bu
bakımdan Namık Kemal’e dair yapılmış çalışmalarda Mirat’tan ve
Mustafa Refik Bey’den kısmen bahsedilir. Bu çalışma, Mirat dergisinin kurucusu, yazarları ve muhtevası hakkında yeni bilgiler sunmayı
amaçlamaktadır. Bu bakımdan Refik Bey’in biyografisi hakkında kısaca bilgi vermek ve derginin fihristini araştırmacıların kullanabileceği şekilde hazırlamak bu makalenin öncelikli amaçları arasındadır.
Bunun yanında Namık Kemal’in bu derginin ikinci sayısında yayınlamaya başladığı Montesqueu çevirisi şimdiye kadar tam olarak Latin
harflerine aktarılmış değildir. Makalenin eklerinde bu metnin çevrim yazısının sunulması planlanmıştır. Makalemizde ayrıca Mirat’ın
Türk basınında yayınlanan ilk resimli yayın organı olması sebebiyle
görsel malzemeler hakkında okuyucunun bilgilendirilmesi amaçlanmıştır.
Son olarak, araştırma konumuzun başlıca kaynakları Mirat Dergisi, dönemin süreli yayın organları, bu döneme dair yazılmış tarihçe,
hatırat ve biyografik eserler olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Mirat Dergisi, Mustafa Refik Bey, Resimli
dergi, Türk basını, Namık Kemal
Yrd.Doç.Dr., Kırklareli Üniversitesi, KIRKLARELİ,
nergiz.aydogdu@klu.edu.tr
*
914
NERGİZ AYDOĞDU
THE FIRST JOURNAL WITH ILLUSTRATIONS IN THE
TURKISH MEDIA: MİRAT
ABSTRACT
Mirat, known as the first journal with illustrations in the Turkish
media history, has been mentioned in Turkish intellectual history,
Turkish media history and Turkish Literature under different topics
altough it hasn’t been separately analyzed. However the founder,
writers, the content, the characteristics of its visual materials haven’t
been analyzed in terms of its content and its comparison with other
media organs.
The founder of the journal Mr. Mustafa Refik is both a close friend and an honorary student of the great thinker Namık Kemal. In
this regard Mirat and Mr. Mustafa Refik is partially mentioned in the
studies about Namık Kemal. This study aims to present new information about the founder, writers and content of the Mirat Journal.
For this reason, giving a brief information about Mr. Refik biography
and preparing the index of the journal in a way that the researchers
can use, are among this article’s primary aims. Besides, the translation of Montesque, that Namık Kemal started publishing in the second issue of this journal, has not been transferred completely to the
Lathin alphabet up until today. In the appendix of the article it is
planned to present the translation of this text. We also aim to inform
the readers about the visual materials in the journal since it is the
first journal with illustrations in the Turkish media.
Lastly, the primary sources of our research will be Mirat Journal,
periodical media organs of the era, history of the era, memoirs and
biographic works.
Key Words: Mirat Journal, Mustafa Refik, Illustrated Journal,
Turkish Press, Namık Kemal
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
915
1-Mirat Dergisinin Kurucusu Refik Bey
Mustafa Refik Bey’in doğum tarihi hakkında yazılan net bir bilgi
yoktur. Sicill-i Osmanî’de ölüm tarihi kaydedilir, fakat doğum tarihi
belirtilmez. İbnülemin Mahmud Kemal İnal ölüm tarihine dayanarak, yaptığı hesaplama ile doğum tarihini 1843 Miladi, 1259 Hicri
olarak verir.1 Süleyman Nazif, Namık Kemal isimli eserinde Refik
Bey’in Namık Kemal’den dört yaş küçük olduğunu belirtir. 2 Buna
göre Refik Beyin doğum tarihi Miladi olarak 1843/44 olmalıdır. Namık Kemal’in verdiği bilgilere göre orta okula gitme imkânı olmayan
Refik Bey, evinde imtihanlara çalışarak, on beş-on altı yaşlarında
iken Mekteb-i Mülkiye sınavını kazanmış, Mekteb-i Mülkiye’nin ilk
mezunları arasına girmiştir. Lise mezuniyetinin hemen ardından
memur olarak Mezahib Odası’nda çalışmaya başlamıştır. Tercüme
Odasında memur olarak çalışan Namık Kemal ile Mezâhib Odası memurlarından Refik Bey arasında kuvvetli bir dostluk oluşmuştur.
1865 yılında İttifak-ı Hamiyyet ismiyle kurulan “ihtilalci” örgüte Namık Kemal, Refik Bey’i üye yapar. Refik Bey bu örgütün altı kişilik
kurucu heyeti arasında yer alır. 3 Araştırmalar Refik Bey’in bu cemiyette öne çıkan bir faaliyetinden bahsetmez.
Refik Bey’in basın tarihimize ismi geçen ilk gazeteciler arasında
olduğunu söylersek mübalağa etmeyiz. Onun memuriyeti ile birlikte
gazete muharrirliğiyle de meşgul olduğunu dönemin aydınları kaydetmektedir. Ebüzziya Tevfik Bey, Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval’den
ayrılışından sonra gazetenin sorumluluğunun Refik Bey’e kaldığını
İbnülemin Mahmut Kemal, “Mustafa Refik Bey”, Türk Tarih Encümeni Mecmuası, I, S 4, Mart-Mayıs 1930, s. 35.
2
Süleyman Nazif, Namık Kemal, Dersaadet, İkdam Matbaası, 1922, s. 12.
3
Şerif Mardin, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, İletişim Yayınları, 1. B.,
İstanbul, 1996, s. 20.
1
916
NERGİZ AYDOĞDU
ve genç yaşta Tercüman-ı Ahval’in 1279, 1280, 1282 yılları başyazılarını yazdığını ifade etmektedir. 4 Refik Bey’in Tercüman-ı Ahval’de
okuyucuların alıştığı ve gazeteye mahsus addedilen bir gazete lisanı
ile yazdığını Ebüzziya Tevfik Bey ifade etmektedir. 5 Türk basın tarihinde ilk resimli dergi olan Mirat Mecmuasını tek başına 19 yaşında
Refik Bey çıkarmıştır. Gazete, dergi yazılarının yanı sıra şiir ile de
meşgul olan Refik Bey’in onbeş-yirmi kadar şiiri ve Letaif-i İnşa isminde büyük şairlerin seçilmiş eserlerinden oluşan bir kitabı vardır.
Revnak mecmuasında ölümünden sonra bir tezkiresi yayınlanmıştır 6.
Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in mektuplarındaki ifadelere
dayanarak Refik Bey’in basılmamış bir şiir kitabının da olabileceğini
belirtir.7 Revnak mecmuası birinci sayıda Refik Beyin tezkiresini yayınlarken bu metne bir not düşer 8, buna göre müellifin hayatını gelecek sayılarda yayınlayacaktır. Ne yazık ki on bir sayılık koleksiyonda bu biyografik metin yer almamıştır.
Refik Bey, 1282 yılında koleradan Mektebi Tıbbıye’ye giden kardeşi Rıza Beyden 17 gün sonra 23 yaşında vefat etmiştir 9. Ebüzziya
Tevfik, Haziran 1865’te toplanan İttifak-ı Hamiyet’in ilk toplantısından iki buçuk ay sonra Refik Bey’in vefat ettiğini söyler ki o zaman
tarih 1865 Ağustos’unun ortalarına isabet eder 10.
Ebüzziya Tevfik, Salname-i Hadîka, 1290, s. 71. Ayrıca bk. Ahmet Rasim,
Matbuat Tarih’ine Methal: İlk Büyük Muharirler, Yeni Matbaa, İstanbul, 1927, s.
14.
5
Ebüzziya Tevfik, Salname-i Hadîka, 1290, s. 71
6
“Asrımız üdebasından olub geçen seksen iki senesi terk-i hayat-ı müste´âr
eden Refik merhumun tezkiresinin suretidir”, Revnak, No: 1, 1290, İstanbul, s. 4.
7
Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları, TTK Yayınları, Ankara, 1967, I, s. 459.
8
Revnak, No: 1, 1290, İstanbul, s. 4
9
Talim-i edebiyat risalesinde Namık Kemal, Refik Bey’in yaşını 22 olarak verir.
bk. Kazım Yetiş, Namık Kemal’in Türk Dili ve Edebiyatı Üzerine Görüşleri ve Yazıları, Alfa Yayınları, 2.b., İstanbul, 1996, s. 324. Abdulhak Hamid Külliyât-ı asâr:
Mektuplar, I, İstanbul, Matbaa-i Amire, 1334, s. 212’de İstanbul’da kolerayı 1283 yılı
için gösterir. Ve Refik Beyin yaşını 23 olarak gösterir.
10
Ömer Faruk Akün de bu tarihi teyid eder. bk. Ömer Faruk Akün, Namık Kemal’in Mektupları, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1972,
s. 9.
4
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
917
Refik Beyin gazeteciliği hakkında Ebüzziya Tevfik Beyin tuttuğu
notlar önemlidir. Refik Beyin biyografisine dair çok önemli bilgi eksikliğimiz olmasına rağmen şahsiyetine dair yazılmış, önde gelen
Türk edebiyat tarihçilerinin ve dönemin önemli simalarının yazdığı
temsil gücü yüksek metinler vardır. Bunlardan ilki Namık Kemal tarafından Tasvir-i Efkâr’da yayınlanan 1282 Kolerasını ve Refik Bey’in
vefatını konu alan başlıksız makaledir. Refik Bey’e dair biyografik
bilgilerin kaynağı da bu yazıdır.
İkincisi Ebüzziya Tevfik Bey’in Salname-i Hadîka’da (1290) “Türk
Gazetelerinin Terâcim-i Ahvâli” başlıklı bölümde Tercüman-ı Ahval ve
Mirat hakkında yazdığı bahislerdir. Ebüzziya Tevfik Bey’in, Refik
Bey ile ilgili yazdığı bahsin en dikkate değer kaydı gazetecilik mesleğinin önderleri arasında Refik Bey’in yeridir: “Bir zaman erbâb-ı
şebâb içinde ma´işetini gazete muharrirliğinde aramak fikr-i
ahrârânesini memleketimizde icad eden veya ta´bir-i aharla bu fikri terakkiye râyet-keş-i müsabakat olanlardan Refik’in fikr ü kalemi
sâyesinde devam eyledi” 11. Türkiye’de bir gazetecilik mesleği oluşturmak ve buna dair ilkeler belirlemek Tanzimat aydınlarının meşgul olduğu fikirlerdendir12. Namık Kemal, yazılarının birinde gazeteyi “teayyüş için devlete bâr olmak istemeyen üdebâya bir sanat-ı
istifade”13 olarak değerlendirmektedir.
11
Ebüzziya Tevfik, Salnâme-i Hadîka, s. 71.
“Herkes, gazeteyi teayyüş için çıkarıyor. Hangi gazete kapansa sahibini tabiatıyla maişetinden mahrum etmez mi? Mülkümüzde esbâb-ı teayyüşün kıllet-i nevine nazaran bu mahrumiyet bir gazete sahibi veya muharririni aç da bırakabileceğinde şüphe olunabilir mi? Ya dünyada açlıkla mücâzata cevaz var mıdır?” [Gazete
muharrirliği ve İbret], İbret, No: 97, 21 Zilkade 1289/8 Kânun-ı sâni 1288, s. 1. Ayrıca bk. Namık Kemal, Osmanlı Modernleşmesinin Meseleleri-Bütün Makaleleri
I, Haz. Nergiz Yılmaz Aydoğdu- İsmail Kara, C 1, Dergah Yayınları, İstanbul, 2005,
s. 402-403.
13
“Türkçe Matbuat”, İbret, No: 94, 16 Zilkade 1289/ 3 Kânun-ı sâni 1288 s. 1.
Ayrıca bk. Aydoğdu ve Kara, s. 396. Başka bir makalede yine gazeteciliği “maişet-i
ahrarâne” özgür bir meslek olarak vurgular. Başlıksız makale, İbret, No: 101, 26
Zilkade 1289/24 Ocak 1873; bu yazı için ayrıca bk. Aydoğdu ve Kara, a.g.e., s. 411413
12
918
NERGİZ AYDOĞDU
Ebüzziya Tevfik, yukarıda sözünü ettiğimiz ifadelerin hemen devamında Refik Beyin Türk gazeteciliğine bir “lisan” kazandırmak bakımından önemine dikkat çeker. 14 Refik Bey’in Şinasi’nin Tercümanı Ahvâl’ine dil ve üslup olarak sahip çıktığını, devam ettirdiğini söylemeliyiz. Kayazâde Reşad Bey, Refik Bey’den bahsederken “Şinasi’nin mekteb-i irfanı sebak-hânlarından” diye bahsederek, onun
Şinasi’nin öğrencilerinden olduğu düşüncesini doğrular. 15
Namık Kemal, Mağosa’da iken Recaizâde Ekrem Bey’e yolladığı
mektupta Refik Bey’e dair samimi şu duyguları dile getirir: “İstanbul’dan posta ile Refik merhumun resmini göndermişler; sağlıkla
gelmeyeydi!.. Ben onun hayalini gönlüme dâğ-ı hasret, fikrime nurı muhabbetle nakşolunmuş zannederdim. Meğer gönül de, fikir de
başka yolda yapılmış birer mezar hükmünde imiş!..” (…)
“Refik’in bir resmini al da bak.. Suretinde nasıl fetânet, nasıl hamiyet, nasıl uluvv-i cenâb, nasıl mekânet ile mümteziç rikkat leme´ân
ediyor... (…) Hâlini düşündükçe, küsûf-ı ebedî’ye tutulmuş bir kamer sanıyorum. Biraz daha ağlayacağım” 16. Namık Kemal, Refik
Bey’in vefatı sebebiyle sürüklendiği teessürden 20 gün kurtulamıyor
ve eline kalem almadığını belirtiyor. 17 Büyük şair, “Talim-i Edebiyat”
başlığını taşıyan metinde Refik Bey’i dönemi için zikredilmeye değer
şairler arasında görürken, “ömrümde Refik kadar kimseyi sevemedim. O da ömründe benim kadar kimseyi sevememiş ki ölüm halinde, koleraya mübtelâ olduğu zaman pederini, validesini, akrabasını, kardeşlerini bırakmış yanına gelmek için küçük kardeşiyle yalnız Kemal’ine haber göndermiş” demektedir 18. Namık Kemal’in Leskofçalı Galib Beye yazdığı bir mektupta Recaizâde Mahmut Ekrem
14
Ebüzziya Tevfik, Salname-i Hadîka, 1290, s. 71
Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları, Ankara, TTK Yayınları, 1967, I, s. 458.
16
Fevziye Abdullah Tansel, a.g.e., I, s. 460-461. Aynı mektup için bkz. Abdülhak
Hamid, Külliyât-ı Asâr: Mektuplar, I, İstanbul Matbaa-i Amire, 1334, s. 219-221.
17
Tansel, Namık Kemal’in Mektupları, I, s. 17.
18
Yetiş, a.g.e., s. 324.
15
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
919
ile Refik Beyi karakter bakımından benzeştirirken Refik Bey’e dair
sevgisinin tazelendiğini görüyoruz. 19
Namık Kemal’in takdirine şayan olan büyük edebiyatçı Recaizâde Mahmud Ekrem, Zemzeme adlı eserinde Refik Bey’e yer verir ve
onun büyük bir istikbal vaat ederken ölümünü “ecel-i kaza” olarak
değerlendirir.20 Abdülhak Hamid de Recaizâde Ekrem’e yazdığı bir
mektupta Recaizâde Ekrem’in Zemzeme’de Refik Bey hakkında yazdığı mersiyeyi beğendiğini ifade eder. Bu beğeniyi Refik Bey için
kullandığı “edib-i yegâne” tabiri ile tamamlar 21.
2-Mirat Mecmuası
Türk basın tarihinde ilk resimli süreli yayın Mirat dergisidir. Mirat Dergisi ilk defa hicri Ramazan 1279 tarihinde çıkmıştır. Miladi
tarih (Mart 1863) dergide verilmez. Mecmuanın sayılarında çıktığı
ayın günü de yoktur. Mirat’ın her sayısının ön kapağında “İstanbul,
Tercüman-ı Ahval matbaasında tab´ olunmuştur” ifadeleri yer almaktadır. Derginin arka kapağında en üstte “İşbu risale umûr-ı mezhebiye ve politikadan bahs etmeyerek ve fünûn u sanâyi´e müteallik
mevadd ile harita ve resimleri hâvi olarak her şehr-i Arâbi ibtidasında çıkarılır” ifadeleri yer almaktadır.
Mirat’ın şekil ve yayın özellikleri bakımından nizami olduğunu
söyleyemeyiz. İlk sayısının birinci sayfasında içindekiler kısmının altında “Mustafa Refik” mührü vardır. Mecmuanın ilk sayısında içindekiler kısmında yazı başlıkları verilmiş, fakat ikinci sayıda eserlere
ve yazarlarına dair açıklayıcı bir bilgi yoktur. Üçüncü sayıda ise derginin ilk sayfasında içindekiler kısmı düzenlenmemiş ve fakat fotoğ-
19
Mithat Cemal Kuntay, Namık Kemal, Maarif Matbaası, İstanbul, 1944, I, s.
27.
20
Recaizâde Ekrem, Zemzeme II, Matbaa-i Ebüzziya, İstanbul, 1300, s. 45.
Refik Bey hakkında Recaizâde Mahmut Ekrem’in bir mensure ve mersiyesi
vardır. bk. Zemzeme, 42-49.
21
Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları, Türk Tarih Kurumları Yayınları, I, Ankara, 1967, s. 459.
920
NERGİZ AYDOĞDU
raflardan hemen önce yer alan sayfada “Mevadd-ı münderice” başlığı altında mecmuada bulunan yazılara ve sahiplerine dair bir bilgi
verilmiştir. Üçüncü sayıda Refik Bey’in bir mukaddimesi yoktur. İlk
sayıdaki yanlış basımlar ve hatalar ikinci ve üçüncü sayıların sonunda
gösterilmiştir. Derginin yazarları içerisinde Namık Kemal, Ali Paşa,
Pertev Paşa, Tab´hâne-i âmire musahhihlerinden Mehmed Said
Efendi, Mektûbi-i Hariciye hulefâsından Hâlet ve Bâb-ı âlî Tercüme
Odası’ndan Rif´at Bey vardır. Derginin üç sayısında da imzasız yazılar vardır. Bu imzasız yazılar büyük bir ihtimalle Refik Bey’e aittir.
Namık Kemal, bu dergide başka bir yerde kullanmadığı “Bâb-ı Tercüme Odası Hulefasından Kemal” imzasını kullanmıştır. Namık Kemal, Nuri Beye yazdığı bir mektupta Refik Bey’in Mirat mecmuasında başlıca yardımcısının kendisi olduğunu ifade etmektedir. 22
Dergideki resimlerin ise Beyoğlu’nda litoğrafya sanatı ile meşgul
Mandouce Bey’e ait olduğunu Refik Bey ikinci sayıdaki “İhtiraʻ-ı
cedîd” yazısında ifade etmektedir.23 Resimlerin altında da dikkatle
bakıldığında Mandouce’un adı görülecektir. İlk sayıdaki harita ve çizimlerin kime ait olduğu hususunda bir bilgiye ulaşamadık.
İlk sayının Refik Bey imzalı mukaddimesi şu şekildedir:
“Mukaddime: Fünûn ve sanâyie dair mevadd ile bunları tatbik ve
tavzîh içün lazım gelen alât ve edevât-ı sanâyie ve ebniye ve sâireye müteallik resimleri şâmil olmak ve şimdilik şehr-i Arabî ibtidâsında çıkarılmak üzre bir risale tab´u neşri arzu olunarak “Mirat” tesmiye kılınmış
ve sâl-i hal şehr-i Ramazan’ın gurresinden bed’ ile işbu birinci nüshası
tab´ olunmuştur.”
Mirat’ın ikinci sayısı Mukaddimesinde ise resimli yayın olduğu ve
risale ifadesi tekrarlanmaktadır:
Fevziye Abdullah Tansel, Namık Kemal’in Mektupları, Türk Tarih Kurumları Yayınları, III, Ankara, 1973, s. 207.
23
Refik Bey, “İhtiraʻ ı-cedîd”, Mirat, No: 2, s. 32. Bu resimler, Sergi-i Umumi-i
Osmani üzerine hazırlanan bir tezde kullanılmıştır. bk. Sevilay Kasap, Sergi-i Umumii Osmani 1863, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, 2003, s. 124-132.
22
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
921
“Bi-tevfik-i teâlâ cilve-pezîr-i zuhur olan işbu Mirat mülk ü milletimizde resimli matbuatın birincisi olduğundan revnümâ-yı âlem-şühud
olduğu günden beri âmme tarafından fevka’l-me’mul mazhar-ı hüsn-i
nazar-ı kabul olmuştur. Avrupa’da bu misüllü âsârın şimdiki derece-i
intizama vusulü mücerred himmet ve fütüvvet-i umumiye ile husûl bulmuş olduğu cihetle risalemiz hakkında dahi ber-kemal olan teveccüh-i
âmme derece-i matlubeye terakkisini müstelzim olacağından bu bâbda
cümleye arz-ı şükraniyet ederim. (…)”.
Mirat’ın çıkış ilanı olan bu mukaddimede Refik Bey’in dergisi
için “bir risale” tabirini kullanması dikkat çekicidir. Hâlbuki Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkâr gazetelerindeki ilanlarda Mirat resimli bir
“gazete” olarak tanıtılır. Matbuat tarihimizde Mirat Dergisi başta olmak üzere süreli yayın organları üzerine yazılmış metinlerde, çalışmalarda yayınların hangisinin dergi, hangisinin gazete olarak adlandırılacağı hususunda bazı karışıklıklar söz konusudur 24. Mirat Dergisi
için Namık Kemal, bir mektubunda “musavver mecmua” tabirini tercih eder. Mecmua-i Fünun sahibi Münif Paşa ise sahibi olduğu derginin içeriğine yakın bir muhtevaya sahip Mirat için “fünun gazetesi”
tabirini kullanır 25. Mecmua-i Fünûn Nizamnamesi’nde de Mecmua-i
Fünun için “gazete” tabiri kullanılmaktadır. Münif Paşa da çıkardığı
dergi için “fünûn ve edebiyat gazetesi” ifadesini tercih eder. 26 Türk
Matbuat tarihi üzerine yazan yazarlar ise Mirat’ın gazete mi, dergi mi
olduğu hususunda farklı görüşlere sahiptir. Enver Behnan Şapolyo,
Türk Gazeteciliği Tarihi Her Yönüyle Basın (Ankara: 1969) kitabında Mirat’ı resimli bir gazete olarak tanıtır. 27 Ahmet Rasim “Bizde ilk resimli
24
Nesimi Yazıcı, “Tanzimat Dönemi Basını Konusunda Bir Değerlendirme”,
Tanzimat’ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu, TTK Yayınları, Ankara,
1994, s. 69. (55-84)
25
Münif Paşa, Mecmua-i Fünûn, No: 9, İstanbul, 1279, s. 399.
26
Yazıcı, a.g.m. s. 69, dpt. 45.
27
Enver Behnan Şapolyo, Türk Gazeteciliği Tarihi Her Yöniyle Basın, Ankara,
1969, s. 143. Şapolyo, Süleyman Nazif’in Namık Kemal isimli kitabına dayanarak
Refik Bey ve Mirat Dergisi hakkında bilgiler verir. bk. a.g.e. s. 144.
922
NERGİZ AYDOĞDU
mecmua-i mevkuteyi tesis etmiş olan Refik’dir” 28 ifadeleriyle Mirat’ı
dergi olarak ifade eder. Abdülhak Hamid de ilk resimli mecmua,
dergi olarak Mirat’ı zikreder.29 Server İskit’in Türkiye’de Matbuat Rejimleri isimli eserinde Mirat Mecmuası “dergi” statüsünde Mecmua-i
Fünün ve Mecmua-i İber-i İntibah dergileri ile birlikte zikredilir. 30 Orhan Koloğlu, Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de Basın kitabında Mirat’tan bahsetmezken, Mecmua-i Fünun’dan gazete olarak bahseder 31.
Basın tarihi üzerine yazan Nesimi Yazıcı ise ilk gazete ve dergilerden
bahsederken Vekayi Tıbbiye ve Mecmua-i Fünun’dan kısaca bahseder
fakat Mirat’a bir değini dışında yer vermez 32.
Esas itibariyle aylık olarak neşredilmesi, mukaddimesinde ifade
edildiği gibi “Fünûn ve sanâyie dair mevadd” hakkında belirli bir
konu ve mesleğe dair yayınlanması, “resim ve haritalar” yayınlayarak
görsel bir zevke hitab etmesi sebebiyle Mirat mecmuasının ilk resimli
“dergi” olduğundan şüphe yoktur.
Mirat Dergisi Ebüzziya Tevfik’in Salname-i Hadîka’da “Türk gazetelerinin terâcim-i ahvâli” başlıklı bölümde dizgi hatası sonucu
“Mirkat” olarak yazılmıştır. 33 Dergi ile ilgili açıklamada “87 senesi
Receb’inde neşr edildi fakat devamı kabil olmadı” yazmaktadır ki bu
açıklamada Mirat için verilen tarih hatalıdır 34. Mirat Dergisi Ramazan
Ahmet Rasim, Matbuat Tarih’ine Methal: İlk Büyük Muharirler, Yeni Matbaa, İstanbul, 1927, s. 11.
29
Abdülhak Hamid, Külliyât-ı Asâr, s. 213.
30
Server İskit, Türkiye’de Matbuat Rejimleri, İstanbul, Matbuat Umum Müdürlüğü Neşriyatı, 1939, s. 17.
31
Orhan Koloğlu, Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de Basın, İstanbul, İletişim
Yayınları, 1992, s. 34.
32
Nesimi Yazıcı, “Tanzimat Dönemi Basını Konusunda Bir Değerlendirme”,
Tanzimat’ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu, Ankara: TTK Yayınları,
1994, (55-84), s. 69, 45dpt
33
bk. Abdülhak Hamid, Külliyât-ı Asâr, s. 221.
34
Ebüzziya Tevfik, Salnâme-i Hadika, s. 84. Bu eserde Tasvir-i Efkâr için verilen
kuruluş tarihi de hatalıdır. Zilhicce 1288 olarak verilen tarih 1278 olacaktır. bk. a.g.e.
s. 71.
28
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
923
1279 (H.), Mart 1863 35 Miladi tarihinde yayınlanmıştır. Derginin yayın haberi Mecmu-i Fünûn’da Münif Paşa’nın kalemiyle şu şekilde duyurulmuştur:
“Zuhur-ı Mirat:
“Geçen def´a Mecmua-i´iber-intibah isminde bir fünûn gazetesi tehaddüs eylediğini yazmıştık. Bu def´a dahi Mirat isminde olarak bir diğerinin zuhurunu i´lân ve bu vechle intişâr-ı ma´arif vesâitinin tekessürü bittab´ mucib-i memnuniyetimiz olacağından bunun ihdâsına himmet eden heveskârân-ı ilm ü marifetin mesâ´ilerini takdir ile hüsn-i muvaffakiyetlerini arzu ederiz.
“Çoktan berü bu makûle matbû´ât-ı´ilmiyyenin lüzum ve fâidesi
hiss olunduğu hâlde şu emr-i hayra bir taraftan teşebbüs olunmayub
mecmû´a-i ´âcızânemizin zuhurundan birkaç mâh geçer geçmez bu vadide iki gazetenin tehaddüs eylemesi fi’l-hakîka şâyân-ı dikkat ve belki
câ-yı ´ibrettir. İşte dünyada her şey böyle olub bir taraftan bir meslek-i
savâb-intimâ küşâd olundukda o isre iktifâ edenler zuhûr edeceğinden
şu keyfiyetin memleket hakkında hayırlı her türlü asâr ihdâs eylemeleriçün erbâb-ı ehliyet ve fütüvvete bâdi-i cesaret olacağı derkârdır. Münif”36.
Mirat’ın çıkışı Tasvir-i Efkâr ve Tercüman-ı Ahvâl gazetelerinde
aynı ilan metni ile yayınlanmıştır. İlân metnin Latin harflerine aktarılmış hali şu şekildedir:
“Babıâli’de Mezâhib Odası hulefâsından Refik Beğ Efendi tarafından ayda bir kerre çıkarılmak üzere Mirat namıyla tab´ u neşrine
mübâşeret kılınmış olan resimli gazetenin birinci nüshası Tercüman-ı
Ahval Matbaasında tab´ olunmuş ve nüsha-i mezkürede “Sergi-i
Umûmi-i Osmanî” harita ve resimleri dahi münderic bulunmuştur.
Sergi 27 Şubat 1863/9 Ramazan 1279 tarihinde açıldığına göre derginin çıkışı
bu tarihten sonradır. 1863 Sergi-i Osmanî’nin açılış tarihi için bk. Kasap, a.g.e., s. 31.
36
Münif Paşa, “Zuhur-ı Mirat”, Mecmua-i Fünûn, No: 9, İstanbul, 1279, s. 399.
35
924
NERGİZ AYDOĞDU
Kuruş
“Seneliği
55
Dersaadet İçin
Altı Aylığı
30
Dersaadet İçin
Bir nüshası
05
Dersaadet İçin
Eyâlât ve memâlik-i ecnebiye içün posta ücreti zamm olunur. Müşteri olunmak istenildiği halde Tercümân-ı Ahvâl Matbaasına müracaat
olunmak lâzım gelir.
Satılan Mahaller:
Tercüman-ı Ahvâl Matbaası, Sultan Bayezid’de Kağıtcı İsmail
Efendi’nin Dükkânı, Ayasofya’da Şirket-i Dâime’nin Tütüncü Dükkâncı
[Dükkânı]-Ceridehane kurbünde sucu dükkanı-Okcular başında Hoca
Sarafim’in gazinosu” Tercümân-ı Ahvâl, 22 Ramazan 1279, No: 309,
s. 2.37
Mirat Dergisi görebildiğimiz kadarıyla üç sayı çıkmıştır. Bu kısa
yayın hayatı Refik Bey’in siyasî idare ile olan mesafeli tavrı ile izah
edilebilir. Derginin ilk iki sayısının mukaddimelerine ve üç sayının
içeriğine bakacak olursak padişahın şahsına ve hükümete dair
olumlu veya derin bir saygı ve bağlılık ifadesi görülmez. Başka bir
ifadeyle siyasete ve Osmanlı devletinin iç ve dış ilişkilerine dair de
haber veya yorum niteliğinde yazı yoktur. Dergi, ilan metninde duyurulduğu gibi “fünun ve sanayie”dair bir yayın politikasını benimsemiştir.
Refik Bey, yazılarında fünûn ve sanayinin toplumun ilerlemesi
ve zenginleşmesi için öncelikli şart olarak görür. İlerlemenin anahtarı olarak da iyi bir eğitimi gerekli görür. Bu görevi devletin ve toplumun ortak sorumluluğu olarak düşünmektedir. “Esbâb- servet”
başlıklı makalesinde ise “ilerleme” bahsini ele alır, Avrupa ve İngiltere’nin ilerlemesinin başlıca sebebini sanayi ve ticaret olarak gör-
37
Aynı ilan sureti Tasvir-i Efkâr, 29 Ramazan 1279, No: 76, s. 4’te yer almıştır.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
925
mektedir. İstanbul’da, Osmanlı Devleti idaresi tarafından düzenlenen 1863 Sergi-i Umumi-i Osmani’nin, sergilenen eserlerin, Osmanlı sanayisinin ıslahının zorunluluğunu gösteren bir vasıta olduğunu dile getirir.38 Refik Bey’in ilk iki sayıda yazdığı yazılar tesadüfen kaleme alınmış metinler değildir. 1863 Sergi-i Umumi-i Osmani’nin açılmasının hemen peşi sıra kaleme alınan bu yazılar, sergide Avrupa’dan getirilen tarımda ve sanayide kullanılan ürünlerin
Osmanlı aydını nazarında büyüleyiciliği ile alakalı olmalıdır. Buhar
makinesine dair yazılmış ve eksik kalmış bir metin bu iddiamızı destekler mahiyettedir.39 Buna ilaveten İngiltere’den getirilen ve 1863
Sergi-i Umumi-i Osmani’de sergilenen sabanlar hakkında yazılan bir
sayfalık metin, sergide bulunan litoğrafya baskı üzerine yazılmış, “ihtira-ı cedid” başlıklı makale fünun ve sanayide Osmanlı devletinin
gecikmişliğini teyit eden metinlerdir.
Dergide dikkat çeken yazılardan biri de Sergi-i Umumî-i Osmanî’nin nizamnamesini özetleyen metindir. Yazının başında serginin düzenlemesi ile ilgili maddelerin “hikâyât” olarak geride kaldığı
bu sebeple yedi fasıl altmış bir maddelik nizamnamenin özetlendiği
belirtilmiştir. Sergiye dair Refik beyin, nizamname metninin özeti
hariç tutulursa, doğrudan kaleme aldığı bir yazı yoktur. Fakat yukarıda bahsi geçen “Esbâb-ı servet”, “Sabanlara dair malumat” ve “ihtiraʻ-ı cedîd” başlıklı yazılar sergiye ve sergideki ürünlere yer veren
küçük yazılardır. Dergide yer alan 1863 Sergi-i Umumi-i Osmani’ye
dair harita ve resimler, başka hiçbir yerde yayımlanmadığı gibi, Türk
modernleşme tarihinin, Türkiye’de sanayileşmenin adımlarını göstermesi açısından önemlidir.
Namık Kemal, Montesquieu’nün Consid́rations sur les causes de la
grandeur des Romaines: et de leur d́cadence isimli eserinin ilk bölümünü
Mirat’da “Romalıların Esbâb-ı İkbâl ve Zevâli hakkında mülâhazât”
başlığıyla tercüme etmiştir. Dergi kapanınca metin de yarı kalmıştır.
Refik, “Esbâb-ı servet”, Mirat, sayı: 2, Şevval 1279, s. 20-21.
Bâb-ı âlî Tercüme Odası hulefâsından Ahmed Rif´at, “Buhara dair ma´lumat”, Mirat, S 3, Zilkade 1279, 42-43.
38
39
926
NERGİZ AYDOĞDU
Bu tercüme orijinali ile kıyaslandığında Namık Kemal’in esere sadık
kaldığı ve metine müdahale etmediği görülecektir. Sadece metindeki
dipnotlar Namık Kemal’e aittir. Büyük düşünür, bu tercümeyi Mirat’da yayınlandıktan sonra başka bir yerde yayımlamamış ve devam
ettirmemiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Namık Kemal Antolojisi isimli
eserinde bu tercümenin bir kısmını Latin harflerine aktararak yayınlamıştır.40 Yarı kalmış bu tercüme, ilk defa, bu makalenin ekleri arasında, Latin harflerine aktarılarak yayınlanmaktadır.
Mirat dergisinin yukarıda sözü edilen yazıların büyük kısmı tefrika halinde yayınlanmıştır. Yazıların sonuna eklenen devam edecek
ibaresine bakılacak olursa derginin birden bire kapanması olağanüstü ve öngörülmeyen bir durumdur. Ebüzziya Tevfik Bey, Yeni Osmanlılar Tarihi’nde Mirat’ın yedinci sayısında kapandığını ifade etmektedir41. Ebüzziya, büyük bir ihtimalle derginin sayısını yanlış hatırlamaktadır. Araştırmamız esnasında Mirat’ın ilk üç sayısı haricinde
başka bir nüshaya rastlamadık. 42 Derginin kapanışına dair Tasvir-i
Efkâr’da veya Tercüman- Ahvâl’de bir ilân yoktur.
Derginin kapanması ile ilgili ulaştığımız bilgiler şunlardır. Refik
Bey, Münif Paşa’nın Mirat ile ilgili yazdığı yazıya 43 üçüncü sayıda “vecibe” başlığı altında bir cevap yazar. 44 Bu yazıda, Münif Paşa’nın Mirat’ı ve dergide yer alan yazıları görmezden gelerek küçümsemesinin
kabul edilemeyeceğini belirtir. Paşa’nın “Mecmua-i Fünun’a derc ettiği şeyler[i] zanniyât ve vekâyi-i âdiyeden ibaret” olarak değerlendiren Refik Bey, Münif Paşa’nın Mecmua-i İber-İntibah için kullandığı
ifadelerin ise taciz olduğunu belirtir. Refik Bey, bu yazıya Münif Paşa
veya hükümetten gelecek bir taarruzu da hesaba katarak, derginin
40
Ahmet Hamdi Tanpınar, Namık Kemal Antolojisi, Muallim Ahmet Halit Kitapevi, İstanbul, 1942, s. 33-34.
41
Ebüzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, Kervan Yayınları, İstanbul, 1973, I,
s. 312.
42
Ahmet Rasim de aynı kaydı zikretmektedir. bk. Ahmet Rasim, Matbuat Tarih’ine Methal: İlk Büyük Muharirler, yeni Matbaa, İstanbul, 1927, s. 13.
43
Münif Paşa, “Zuhur-ı Mirat”, Mecmua-i Fünûn, No: 9, İstanbul, 1279, s. 399.
44
[Refik Bey], “Vecibe”, Mirat, S 3, Zilkade 1279, s. 47-48.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
927
diğer yazarlarını korumak maksadıyla, dile getirilen görüşlerin şahsına ait olduğu ifadelerini ekler.
Ebüzziya Tevfik Bey ise Yeni Osmanlılar Tarihi’nde derginin kapanış hikayesini biraz dönemin dedikodularını da ekleyerek, şu şekilde aktarır. Âli Paşa, yazdığı yazıya istinaden Refik Bey’den, Münif
Paşa’dan özür dilemesini, Mezahib Odası Müdürü aracılığı ile ister.
Refik Bey, bunu kabul etmez ve dergiyi kapatmak zorunda kalır. Fakat Âli Paşa, derginin sessiz sedasız kapanması ile yetinmeyerek,
buna ilaveten Refik Beyi cezalandırmak ister, Mezahib Odası’nda katiplere verilen bir ödeneğin Refik Bey’e düşen kısmını emekli bir
odacıya verdirtir.45 Bu hikaye, Türk basın tarihi açısından hükümet
ile basın mensupları arasındaki ilişkileri resmetmesi açısından çok da
abartılı değildir.
3-Mirat Mecmuası Fihristi:
Sayı: 1, Ramazan 1279.
(İstanbul, Tercüman-ı Ahval Matbaasında Tab´ olunmuştur)
“Mevadd-ı Münderice”, s. 1
Refik [Bey], “Mukaddime”, s. 2
[Refik Bey], “Esâs-ı Medeniyet”, s. 2-4.
[Refik Bey], “Esbâb-ı Servet”, s. 5-11
[Refik Bey], “Âsâr-ı İnşâiye”, s. 12.
[Ali Paşa], “Fuad Paşa’ya hitaben yazılmış tebrik”, s. 12
[Fuad Paşa], “Cevab-nâme], s. 12
Kemal Bey “Âsâr-ı Şi´iriye”, s. 13-14.
“Luğaz”, s. 14
45
Ebüzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, I, s. 312.
928
NERGİZ AYDOĞDU
[Refik Bey], “Sergi-i Osmanî Nizamnâmesinin Hulâsa-i Meâli”, s.
14-16.
Resim 1: Sergi-i Umûmî-i Osmâninin harita-i musattahasıdır.
Resim 2: Sergi-i Umûmî-i Osmânînin Ön tarafından Görünüşü
Resim 3: Makinelere mahsûs mahallin ön tarafından Görünüşü
Resim 4: Makinelere mahsûs mahallin harita-i musattahasıdır.
Sayı: 2, Şevval 1279.
(İstanbul, Tercüman-ı Ahval Matbaasında Tab´ olunmuştur)
[Refik], [Mukaddime], s. 18.
Refik [Bey], “Esbâb-ı Servet”, s. 19-22.
Bâb-ı Tercüme Odası Hulefasından Kemal, [Mukaddime], s. 22
Bâb-ı Tercüme Odası Hulefasından Kemal, “Romalıların esbâbı ikbâl ü zevâli hakkında mülâhazat-Birinci Bâb: Roma’nın bidâyeti
ve muhârebâtı”, s. 23-25.
Tophane-i Âmire musahihlerinden Mehmed Said, “Birinci nüshaya derc olunmuş olan Lugaz’ın halline dair tevarüd eden makaledir” s. 25-26
[Refik Bey] “Âsâr-ı İnşâiye”, s. 26.
Âli Paşa “[Hâk-i pâ-yı hazret-i şehin-şâhiye takdim olunmuş olan
mazbata]”, s. 26-27.
Âli Paşa, “[Mabeyn-i Hümâyûn Müşirliği cânib-i Vâlâsına bir tezkire sureti], s. 27
Pertev Paşa, “Pertev Paşa merhumun tasvîr-i hümâyûn
takdîmine dair kaleme aldığı telhisdir”, s. 28.
[Refik Bey?], “Sabanlara Dair Malumat”, s. 29.
“Sadık ve Ferruh namında iki köle beyninde bir zât ile tertib
olunan muhaveredir”, s. 29-31.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
929
Ragıb Paşa, “Âsâr-ı Şi´iriye”, s. 31.
Namık Kemal, “Ragıb Paşa’nın şiirine nazire”, s. 31-32.
[Refik Bey], “İhtirâ´-ı cedîd [Litoğrafya]”, s. 32.
[Refik Bey], “Savâb ve hata cedveli”, s. 32.
Resim 5: Sergi-i Osmânî bahçesinde vâkiʻ fıskiyenin görünüşü”
Resim 6: Sabanlar
Resim 7: Sabanlar
Sayı: 3, Zilkade 1279.
Refik Bey, “Esbâb-ı Servet”, s. 34-38.
Bâb-ı Tercüme Odası Hulefasından Kemal, “Roma tarihi
muhâkeme-nâmesi tercümesi-mâba´d”, s. 38-42.
Bâb-ı âlî Tercüme Odası hulefâsından Ahmed Rif´at, “Buhara
dair ma´lumat”, 42-43.
Refik Bey, “Ziraat aletlerinin tarifi”, s. 44
Mektûbi-i Hariciye hulefâsından Hâlet, “Lugaz”, s. 44-45.
Resim 8: Buhar makinesi ve bahçevan aletleri
“Husûf-ı külli”, s. 45-46.
“Küsûf ve husûf hakkında malumat”, s. 46-47.
Resim 9: Heyet-i Husuf-i küllî
Refik, “Vecibe”, s. 47-48.
Resim 10: Sergi-i Osmâninin girilecek kapısından içerisinin görünüşü.
4- Sonuç
Türk basın tarihinde ilk resimli yayın organı Mirat dergisidir.
Derginin kurucusu Mezahib Odası memuru ve İttifak-ı Hamiyet cemiyetinin mensubu Refik Bey’dir. Refik Bey, Tercüman-ı Ahvâl’e
930
NERGİZ AYDOĞDU
yazdığı bir dönemde Mirat mecmuasını Namık Kemal’in desteğiyle
Ramazan 1279/Mart 1863 tarihinde çıkarır. Dergi, Refik Beyin Münif Paşa ile giriştiği tartışma dolayısıyla üçüncü sayıda kapanır. Kısa
süren yayın hayatına rağmen dergide yayınlanan harita ve resimler,
Türk sanayine dair durum tahlil eden ve çözüm öneren yazılar Türkiye’de sanayileşmeye ve modernleşmeye dair önemli ipuçları sunmaktadır. 1863 Sergi-i Umumi-i Osmanî’ye dair, başka bir yerde bulunmayan görsel ve çizimleri ile dergi resimli ilk süreli yayın olma
özelliğini hak etmektedir. Bu görsellerin yayıncı tarafından Avrupa
devletleri ile Osmanlı devleti arasındaki ilerlemeye dair farkı göstermesi açısından somut deliller olarak sunulduğunu da burada ifade
etmek istiyoruz.
EK. 1: NAMIK KEMAL, ROMALILARIN ESBÂB-I İKBÂL VE
ZEVÂLİ HAKKINDA MÜLÂHAZÂT
Bâb-ı Tercüme Odası Hulefasından Kemal, [Mukaddime]
[22] Serlevha-i risâlede nakş-efken-i kilk-beyan olan muhakeme
nâmenin suret-i irsâline dair olarak tevarüd eden tebrik-nâmenin bir
sureti teşekküren bu mahalle derc olunmuştur.
“Cevher-i fetanet-i aliyyelerinde revnak-pezîr olarak rev-nümayı âlem-zuhûr olan Mirat’ın nüsha-i mürselesi dû-dest iftihar ile nazar-gâh-ı mütâlaaya vaz´ olundu. Her sahîfesi ki bir âyine-i âlemnümâ ıtlâka şâyestedir. Karîn-nigâh-ı im´ân oldukça ibrâz eylediği
envâ-ı suver-i maarif eser-i hayret-efzâ-yı çeşm-i idrak olmuş ve hayrhâhânın hayal-hâne-i hâtırında mürtesim olan mütâla´at derecesinde terakki bulmak içün vücûhla arz-ı cemâl-i isti´dâd etmiştir.
Neşr-i maarif maksad-ı hammiyet müsadifiyle zuhura gelen şu
eser-i ulüvv-himmetleri imâle-i nigâh dikkat eden erbâb-ı insâfı ezher cihet ensiye-i muhıkkalarının ta´dâd ve tekrarına mecbur eylemiş ise de bunun hakikati üzre beyan ve ta´rîfinden kâl ü kalem âciz
ve maksad-ı aslîsi tarîk-i sıdk u selamette menâfi-i umûmiyeye hizmetten ibaret olan şu risale-i güzideyi o maksad-ı hayrın tamamıyla
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
931
zıddı bulunan birtakım mübalâgât ile leke-dâr etmeğe dahi sıdk u
hulûsum mâni´ ve câiz olmadığından yalnız bu bâbda masrûf olan
himmet-i fâikalarının ´an samîm tebrîkiyle iktifa eylerim.
Böyle bir eser-i celîle takdir ve teşekkürden başka bir hizmet ibrazından aczimi mu´terif isem de risâlenin zuhurundan dolayı hâsıl
olan kemâl-i fahr u meserretime delîl olmak ve münasib görülür ise
bir tarafına derc ü tahrîr buyurulmak üzere Fransa hükemâ-yı meşhuresinden “Monteskiyö” nün Roma Devleti’nin esbâb-ı ikbâl ü
zevâli hakkında te’lîf eylediği muhakeme-nâmenin bidâyetinden biraz yeri mümkün mertebe müellifinin şive-i ifâdesinden ayrılmayacak surette terceme olunarak ma´al-hicâb temyîz-i bâhirü’t-temyîz-i
vâlâlarına arz olunmuş ve rağbet buyurulduğu halde ilerüsüne dahi
devam olunacağı der-kâr bulunmuştur.
Ber-vücûd-ı füyûzât-ı akliyeden behre-dâr olunca adem-i
tenâsüb-i zâhîrisi nazar-ı i´tinâya alınmayacağı gibi bunun dahi istikâmet-i efkârı sekâmet-i güftârını meşmûl nazar-ı afv u iğmâz ettireceği me’mûl ol-bâbda.”
[23] ROMALILARIN ESBÂB-I İKBÂL VE ZEVÂLİ
HAKKINDA MÜLÂHAZÂT46:
Birinci Bab-Roma’nın bidâyeti ve muhârebâtı:
Roma şehri ibtidâ-yı teessüsünde şimdiki meşhûdumuz olan
memlekete mukâyis olmayıb belki Kırım’daki kasabalar gibi ganâim
ve behâime müteallik semere-i muharebâtı hıfz içün inşa olunmuş
bir mahall idi. Hatta başlıca mevâki´nin esâmi-i ´atîkasından dahi bu
kaziye istidlâl olunabilir.
Şehrin mevâki-i muhtelifesini yekdiğerine ilsâk eden güzergâhlardan başka sokakları bile olmayub halk ise daima işde veyahud
umûma mahsûs cemi´yetgâhlarda bulunarak hânelerde ikamet et-
46
dur.
Bu kitab 1734 senesi te’lif olunmuş ve o esnâda müellifi 45 yaşında bulunmuş-
932
NERGİZ AYDOĞDU
mediklerinden evleri nizamsız ve gâyet küçük inşa olunmuş idi. Fakat Roma’nın azamet ve ikbâli i´mâlât-ı umûmiyesinde müşâhede
olunmağa başlamış ve kuvvet ve iktidarınca bir büyük kıyas hâsıl etmiş ve elân etmekde bulunmuş olan ebniyesi kralların zaman-ı idaresinde yapılmıştır.
Romulüs47 ve ahlâfı teksîr-i arazi ve ahâli içün hem-civârları ile
lâyenkat´i muharebe halinde bulunarak memlekete milel-i mağlûbenin hayvânât ve hubûbattan ´ibaret olan menhûbatıyla avdet ederlerdi. Bu ise oraca memnuniyet-i azamiyeyi müstelzim olagelüb sonraları Roma’nın vâsıl olduğu kuvvet ve ´azametinin esbâb-ı esâsiyyesinden olan muzafferiyet âlaylarının menşei dahi budur.
Romalılar Laseydemon ahalisinin akabinden olub ecdâdları gibi
ashâb-ı celâdet ve huşûnetten olan Sabin kabîlesi ile birleşmelerinden
dolayı hayliden hayli tecdîd-i kuvvet etmiş ve mukaddemâ kullandıkları küçük siperleri terk ile kabîle-i merkûmenin geniş kalkanlarını
isti´mâle başlamışlardır. Şurası şâyân-ı dikkattir ki Romalılar
lâyenkâti´ her milletle muharib olarak hasmlarında kendülerinde
mer´i olan kavâ´idden daha müstahsen bir usül müşâhede edince
kendü âdetlerini terk ile onu telakki eylemeleri dünyaya tehakkümlerine en ziyâde medâr olan esbâbdan biri olmuştur.
O vakitler İtalya kıtasında bulunan cumhurlar bir kral ile akd
ettikleri mu´âhedâtın onun ahlâfı hakkında icrâ-yı ahkâmına kendilerini mecbur bilmeyüb bu ise mezkür cumhurlar içün bir nev´
hukûk-ı milel kavâ´idinden addolunurdu. Binaenaleyh Roma krallarından birine mahkûm olan millet diğerine zamanında iddia-yı istiklâl eder ve bu suretle mütemadiyen muharebe muharebeyi tevlîd
eylerdi.
[24] Numa’nın saltanat-ı medîde âsayiş-i perverânesi Roma’yı
bulunduğu vasat halde bırakmağa pek müsta´id olarak herne kadar
Roma’nın ol-vakt arazisi gayr-ı vâsi´ ve kuvveti daha müttesi´ ise de
47
Romulus Roma şehrinin bânisi ve krallarının birincisidir.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
933
ikbâli suret-i mütemâdiyede mukarrer olmak emârâtı müşâhede kılınırdı.
Roma’nın sa´âdet-hali esbâbından biri dahi krallarının cümlesi
ashâb-ı dirayet ve iktidardan olması kaziyesidir ki sâir mahallerde
böyle idâre-i mülkiye ve askeriyede mâhir zevâtın bilâ-fâsıla ta´kibi
görülemez.
Oraca medeniyetin bidâyet-i zuhurunda terbiye-i umumiyeyi ittihâz eden cumhurreisleri olarak ondan sonra ise cumhurreislerini
terbiye-i ´umûmiye meydana götürmüştür. Tarquin ne senato yani
millet meclisi ve ne de ahâli tarafından intihâb olunmaksızın saltanatı
iğtisâb etmiş olduğundan hükümet verâset ve istiklâl suretlerine tehavvül etmiştir. İşte bu iki tebeddül akabinde müşarunileyhin oğlu
Sextus, Lucrece48 nâmında ashab-ı ismetten bir kadının namusunu
ihlâl edüb çun ki her millette böyle bir mu´ameleden esaretini lâyıkıyla istifhâm ederek o halde hareket-i müfritaya ibtidâr ettiklerine
mebnî bu vak´a dahi Roma’yı taht-ı tehakküme alan zalemenin ilâ
el-an oradan tardını müstelzim olmuştur.
Her millet kendisine bir teklif-i cedid vaz´ olunca isti´mâlinden
bir şey istifade edüb etmeyeceğini bilemediği cihetle sühuletle tahammül edebilir ise de haklarında böyle bir hakaret icra olunduğu
takdirde bundan ancak bedbahtlığını istifhâm eder ve bu mütâ´laya
icrası mümkün olan her türlü fenalıkların tasavvurâtını dahi ilave
eyler.
Bununla beraber Lucrece’in vefatı vuku´a gelen ihtilâl içün yalnız bir vesile olmuştur. Çünkü ashab-ı nahvet ve erbâb-ı cüret ve
celâdetten olarak kal´e derununda kalan halk bi-eyyi halin ya rıbkai itâatten çıkmak veyahud ahlâkını ta´dîl etmek zarûri olmağla buhalde iki suretten birinin zuhûr etmesi yani ya Roma idaresini tebdîl
Sextus mûmaileyhânın cebren ırzına tasallut ederek, o dahi gayretinden kendisini helak etmiş olduğu mazbût-ı sahâyıf-ı tevârihdir.
48
934
NERGİZ AYDOĞDU
eylemesi veyahud sağîr ve hakîr bir hükümet-i müstakille kalması iktiza ederdi; a´sâr-ı ahîre tevârîhi ol-vakt Roma’da zuhura gelen
vekâyi´ içün bize bir misâl ibrâz edebilür ki ziyâdesiyle şâyân-ı dikkattir. Zira insanın her vakitte âmâli sûret-i müttehidede olduğundan vekâyi-i cesîmeyi intâc eden fırsatlar muhtelif ise de esbâbı yine
birdir.
İngiltere kralı Yedinci Şarl 49 ekâbiri iz´âf içün umûmun kuvvetini tezyîd etmiş olduğu gibi Roma kralı Servius Tullius dahi ondan
evvel senatonun iktidarını tahdîd içün ahâlinin imtiyâzını temdîd eylemiş ve fakat bundan Roma [25] ahâlisi daha ziyade cür’et bularak
bu kuvve-i müstakillelerin ikisini dahi imhâ etmiştir.
[Sayı: 3, s. 38’den devam] müşarunileyh Tarquin’in evsâfı kimse
tarafından mazhar-ı tahsin olmamış ve nâmı mecâlisde zaleme aleyhine îrad-ı nutk eden fusahanın lisanından kurtulamamışise de
idbârından evvel olan ve bu idbârı mukaddemâ cezm ü istidlâl etmiş
olmasına delâlet eden harekâtı ve milel-i mağlûbeye gösterdiği lutf u
mülâyemet ve asâkir hakkında olan sehâ ve ´inâyeti ve kendi muhafazasını birçok eşhâsa iltizâm ettiren tedâbiri ve ´umûm içün inşâ ettirdiği ebniye-i cesîme ve zaman-ı idbârında gösterdiği sebat ve
metânet ve yedinde servet ve devlet [39] olduğu halde Romalılarla
yirmi sene eylediği veya ettirdiği muhârebât ve’l-hâsıl ´ale’t-tevâli tedarük ettiği esbâb öyle şâyeste-i hakaret bir âdem olmadığını beyan
eder.
Ahlâfın insana ta´yîn ettiği merâtib-i ahvâl-i sâire gibi sevk-i kazaya tâbi´dir. Hayf ol hükümdarın şöhretine ki hilâfında bulunan
fırkanın mağduru ola veyahud imhâsına çalışdığı bir itikad-ı bâtıl
kendisinden sonra bekâ bula.
Romalılar krallığın lağvıyla zaman-ı hükümeti bir seneye münhasır olmak üzre konsolos nâmıyla reisler ta´yîn etmiş ve hükümet-i
mezküreyi iktidarının derece-i kusvâsına bu vak´a îsâl eylemişdir.
49
Orijinal metinde VII. Henri olarak geçiyor. [N.Y.A]
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
935
Çünkü hükümdârânın müddet-i hayatından birazı hırs u tam´a zamanları olarak onu başka hevesler ve belki hâl-i kesel ü fütur dahi
te´âkkub eder.
Halbuki cumhurun reisleri her sene tebeddül edeceği ve bir kere
daha nâil-i hükümet olmak içün zaman-ı idaresine şöhret vermek talebinde bulunacağı cihetle bir vakt hırsı terk etmezler ve senatoyu
dâima ahâliyi harbe sevk etmeğe da´vet ile her zaman yeni yeni
hasmlar irâ’e ederlerdi.
Bu heyet ise ahâlinin mutâlebât ve şikâyât-ı mütevâliyesinden
bîzâr olarak bunların ıztırâbını def´ etmek üzere hâricde işgâl eylemek talebinde bulunduğundan muhârebeye zaten meyyâl idi.
Bir de ganâimin hüsn-i suretle taksîmi cihetiyle harbin âhalice
mucib-i menfaat olması esbâbı istihsâl kılınmış olmasıyla muhârebe
âhâli-i merkûme indinde makbûl olduğu gibi Roma şehri ticaret ve
san´atten hemen bi’l-külliye mahrûm olduğundan efrâd içün istihsâl-i servet esbâbı yağmaya münhasır idi. Binaenaleyh yağma ve
gâret hususu bir suret-i muntazamaya vaz´ olunmuş ve el-hâletü hazihi bazı küçük Tatar kabilelerinde câri olan usûle yakın bir ka´ide
ittihâz kılınmıştır. Şöyle ki ganâim ortaya konularak asâkire tevzi´
olunur ve harbe gidilmezden evvel herkes hiç bir şeyi kendi
menâfi´ine ircâ´ eylemeyeceğine yemin eylediğinden ganâimde
zâyi´ât vukû´ bulmaz idi.
Romalılar akvâm-ı ´âlemin cümlesinden ziyade yeminlerinde
sâdık idiler ki bu madde nizâmât-ı askeriyelerinin râbıtası olmuştur.
Milel-i mağlûbe arazisinin birazı zabt olunarak iki hisseye taksîm
ile biri esmânı umûma aid olmak üzre fürûhat olunduğundan ve diğeri dahi cumhura bir mikdar vergi i´tâsı mukabilinde fukarâ-yı
âhâliye tevzî´ kılındığından bu suretle harbe gitmeyen âhâli dahi semere-i gâlibiyetten müstefîd olurlardı.
Konsoloslar muzafferiyet alâyı şerefine ancak bir galibiyet ve
fütûhât ile nâil olabildikleri cihetle fevka’l-gâye şiddetle harb ederek
936
NERGİZ AYDOĞDU
doğruca hasmın üzerine gidilir ve her işte evvelemirde kuvvetle karar verilirdi.
Binaenaleyh Roma her zaman bir muharebe-i mütemâdiye [40]
ve şedîdede bulunurdu.
Daima muhârib olan ve esas-ı idaresi bu kâ´ideye müstenid bulunan bir millet ise ya mahv olmak veyahud kah harb ve kah sulh
halinde bulunduğu cihetle ne lâyıkıyla tecavüze müsta´id ve ne de
tehaffuza muheyyâ olmayan sâir milletlerle başa çıkmak tabî´dir.
İşte bu hal ile Romalılar sanâyi-i harbiyede ma´lumât-ı vâsi´a istisâl etmişler idi.
Ara sıra vukû´ bulan muharebelerde istihsâl olunan ibretlerin
ekseri zâyi´ olur. Ve sulh u salâh başka efkârlar hâsıl ederek bu halde
insan nekâyısını ve belki fezâilini bile unutur.
Muhârebe-i dâimiye esâsının bir neticesi dahi bu olmuştur ki Romalılar hiçbir vakitte gâlib olmadıkça akd-i musâlaha etmezlerdi.
Hakikat-i hâlde diğer bir muharebeye gitmek içün bu milletle
bâ´is-i şeyn olacak surette akd-i sulh etmek ne fâide verir.
Mütâla´at-ı meşrûhaya mebni Romalılar mağlub oldukça iddialarını tezyîd ederek bu suretle husemâsına îrâs-ı dehşet eyler ve kendilerince gâlibiyet içün bir mecburiyet-i azîme hâsıl ederler idi.
Romalılar daima en hâil intikamlara düçâr olmak muhatarasında
bulunduklarından sebat ve şecâ´at kendileri içün elzem olarak indlerinde bu faziletler nefs ü evlad u ´ıyal u vatan muhabbetine ve insan nezdinde aziz ve makbul olan şeylerin kâffesine müsâvi idi.
İtalya’da bulunan milletler muhasaraya mahsûs âlet isti´mâl ettiklerinden ve bundan başka asâkirin ma´aşı olmadığı cihetle bir
mevki´de tutulmaları mümkün olamadığından muharebelerinin
pek azında bir netice-i kat´iye istihsâl olunur ve ekserinde ise hasmın
ordusu veyahud arazisi gasb u gâret olunarak ba´dehu gerek gâlib
ve gerek mağlub kendi memleketine avdet eder idi.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
937
İşte bu suret İtalya milletlerinin şiddet-i mukavemetiyle onları
taht-ı mahkûmiyete idhâl içün Roma ahâlisinin ısrarına sebeb olmuş
ve hâsıl ettiği galibiyetler ahâli-i merkûmenin ifsâd-ı ahlâkını mûcib
olmayub kendilerini tamamıyla fakr halinde bırakmıştır.
Romalılar hem-civâr bulunan şehirleri tîz elden zabt etmiş olsalar Pyrrhus’un50 ve Gauloisların51 ve Annibal’ın 52 vürûdunda hâl-i
[41] izmihlâle düçâr olmaları ve hemân kâffe-i düvelin ahvâl-i
tabi´iyesi gibi kemâl-i süratle fakrdan servete ve servetten sefâhete
intikâl etmeleri lâzım gelirdi.
50
Pirus Arnavudluk hükümdarı idi. Tarentis kavminin daveti üzerine İtalya’ya
giderek Romalılarla muharebe etmiş ve evvelemirde büyük galebelere nâil olmuş ise
de muahharan mağluben memleketi cânibine avdet eylemiş olduğu tarihlerde mündericdir.
51
Gauloislar şimdiki Fransa memleketinin ahali-i kadîmesidir. Bunların İtalya’da
Etrüsk kavmiyle muharebeleri vukû´ bularak ahâlî-i merkûme mağlub oldukları
halde Romalılardan istimdâd etmiş olduklarından Roma tarafından tavassut içün
gönderilen süferâ Gaulois’ların reisiyle münâza´a çıkarub Etrüsk kavmiyle birleşerek
i´lân-ı husumet etmiş ve onun üzerine Gaulois’lar dahi Roma’ya hücum ile muhasara
ve zabt ederek ahâli civarda bulunan memleketlere ilticâ ve millet-i gâlibe şehri ihrâk
ve ifnâ eylemiş idi.
Fakat Roma ahalisinden olub matrûden Ardât kavmi nezdinde bulunan Kamel
isminde bir zât lezzet-i intikamı ibkâ-yı nik-nâm uğuruna fedâ ile kavm-i mezkürün
Roma’ya i´ânesi esbâbını istihsâl etmiş ve bu suret Romalıların dahi gayretini mucib
olarak şehri tekrar istihlâs eylemişlerdir. Ve bu sırada bazı rüesâ Gaulois’lara bedel-i
sulh i´tâ ederek def´-i mazarratlarına talib olmuşlar iken müşarunileyh Kamel ona
dahi muhâlefetle vatanının namusunu halelden vikâye etmişdir.
52
Annibal me’ser-i celâdet ve şecâ´at-ı fevkâlâde ile kesb-i imtiyâz eden zevât-ı
meşhureden olarak yirmi beş yaşında iken mezkür cumhurda serasker olmuş ve Romalıların ba´zı müttefiklerine te´addî ile muhârebe açub ve İspanya ve Fransa üzerinden geçerek İtalya’ya gelüb üç-dört büyük muârebede galebe-i kâmileye mazhar
olmuş ve Romalıları fevkalgâye terhîb etmiştir.
Fakat doğru Roma üzerine gelmeyüb bir mâh kadar Capua şehrinde ikamet etmesi cihetiyle askeri sefâhete dökülmüş ve beri taraftan husemâsı dahi tecdîd-i kuvvet
etmiş olduklarından ve bundan başka mensub olduğu Kartaca cumhuru tarafından
dahi kendisine lâyıkıyla iâne olunamadığından o vakitten sonra vâki´ olan muharebelerinde mağlub olmağa başlamış idi.
Ma´mafih yine on sene İtalya’da sebat ederek fakat muahharan Roma crallarından [krallarından] Sipiyon Kartaca üzerine gitmiş ve bu dahi memleketini muhafaza
içün o tarafa ´azîmet eylemiş ise de bu sefer bütün bütün mağlub olarak oradan firâr
ile Anadolu’da vâki´ beytini hükümetine ilticâ eylemiş ve oradan dahi hasmlarına teslîm olunacağını anlamağla kendüsünü tesmîm etmiştir.
938
NERGİZ AYDOĞDU
Fakat bunlar dâima sarf-ı mesâ´i ve himmet ederek ve mukâbilinde mevâni´e tesadüf eyleyerek kuvvetlerini tevsi´e muktedir olmaksızın ´âleme hissettirir ve bir dâire-i sağîre derûnunda ilerüde
bütün dünya içün bir musibet olmuş olan birtakım fezâile [42] idman
hâsıl ederlerdi. (Bakıyyesi sonra) Kemal
EK 2: [KOLERA VE REFİK BEY]
Bir müddetten berü İstanbul Halkına müstevli olan Kolera
bunca gönüllerde müddet-i medîde def’ olmayacak bir yâd-ı elîm
terk ile gitmiş ve bir iki günden berü İstanbul’un hiçbir tarafında isri
işidilmemiştir.
Malumdur ki bu dâhiye İstanbul’un her cihetinde şiddeti bir derecede gösterdiğinden vefeyâtın miktarınca meşhûd olan [2] tahminler pek muhtelif olduğu gibi gazetelerde görülen yevmiye pusulalarıyla komisyon tarafından bazı zevâta suret-i mahsûsada gönderilen
jurnaller beyninde tebyin göründüğü cihetle rivâyâttan dahi bir fikri sahih hâsıl etmek mümkün olamıyor. Hele bazı erbâb-ı vukûfun
beyânına göre bu defaki kolera yalnız şimdiye kadar İstanbul’da 3
defa daha zuhûr etmiş olan emsâlinden değil 27 tarihinden berü
vukuʻ bulan vebalardan bile daha şedîd imiş. Cenâb-ı Hak emsâlini
göstermesin.
ʻ İllet-i mezküre eseriyle zevât-ı maʻ rûfeden Mısırlı Hurşid Paşa
ve masraf muhasebecisi Hacı Hakkı Efendi ve Maliye ve Meclis-i
Maʻ arif aʻ zasından ve meşâhir-i erbâb-ı fünûndan İhya Bey ve daha
hayli memûrîn-i Mülkiye ve Kalemiye ve ümerâ-yı askeriye ve etıbba
ve bürde-i ezkiyâ-yı zamâneden ve Mezâhib Odası mütehayyızân-ı
hulefâsından Refik Bey âfet-nâke res-i memâte düçâr olmuşlardır.
“Mumaileyh Mekâtib-i Rüşdiye’ye bile gitmemiş olduğu halde
hânesinde rüşdiye şakirdânından ziyade şey tahsil ederek, onbeşonaltı yaşında iken ol-vakt henüz açılmış olan Mekteb-i Mülkiye’ye
duhûl ile imtihanda birinci sınıfından şehadet-nâme almış ve meş-
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
939
hûd olan hadâsetine nazaran mevcud olan hadaseti ibtidâ-yı şöhretine sebeb olmuş idi. Muahharan memur olduğu Mezahib Odası’nda
hâiz-i imtiyaz olduğu gibi bir müddetler Tercüman-ı ahval muharrirliğinde bulunmuş ve o sıra da birkaç nüsha basıldıktan sonra bazı
esbâba mebni çıkamamış olan Mirat’ı ihdâs etmiş idi. Onbeş-yirmi
parçadan ibaret olmak üzere müntahab eş´ârı ve Letaif-i İnşa namıyla
meşâhir-i üdebânın muharrerâtından müretteb ve matbû´ bir eseri
vardır. Biçare daha 23 yaşında idi.
“Küçük biraderi Tıbbıye yedinci sınıf şâkirdanından Rıza bey
dahi Sultan Mehmed koluna memur bulunduğu halde kendisinden
17 gün mukaddem vefat etmiştir. O dahi kemal-i istiʻ dâd ile maʻ rûf
idi. Koleranın zaman-ı buhranı esnasında feda-yı nefs edercesine izhar-ı gayretle ibkâ-yı nam eylemiştir.
Beka mümkün değildir gerçi kim devrân-ı fânide
Fena amma belâ-yı mahz olur vakt-i civânide.”
Kemal, Tasvir-i Efkâr’ın 30 Rebiulahır 1283 tarihli ve 332, s.
1-2.
940
NERGİZ AYDOĞDU
KAYNAKÇA
[Refik Bey], “Vecibe”, Mirat, S 3, Zilkade 1279, s. 47-48.
“Asrımız üdebasından olup geçen seksen iki senesi terk-i hayat-ı
müste´âr eden Refik merhumun tezkiresinin suretidir”, Revnak, No: 1, 1290, İstanbul, s. 4.
Abdülhak Hamid, Külliyât-ı Asâr: Mektuplar, I, İstanbul Matbaa-i
Amire, 1334.
Ahmet Rasim, Matbuat Tarih’ine Methal: İlk Büyük Muharirler,
Yeni Matbaa, İstanbul,1927.
AKÜN, Ömer Faruk, Namık Kemal’in Mektupları, İstanbul, İstanbul Üniveristesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1972.
Ebüzziya Tevfik, Salname-i Hadîka, 1290.
Ebüzziya Tevfik, Yeni Osmanlılar Tarihi, İstanbul, Kervan Yayınları, I, 1973.
İbnülemin Mahmut Kemal, “Mustafa Refik Bey”, Türk Tarih Encümeni Mecmuası, I, S 4, Mart-Mayıs 1930, s. 34-42.
İSKİT, Server, Türkiye’de Matbuat Rejimleri, İstanbul, Matbuat
Umum Müdürlüğü Neşriyatı, 1939.
KOLOĞLU, Orhan, Osmanlıdan Günümüze Türkiye’de Basın, İletişim Yayınları, İstanbul,1992.
KUNTAY, Mithat Cemal, Namık Kemal, Maarif Matbaası, İstanbul,
1944, I.
MARDİN, Şerif, Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, İletişim Yayınları, 1. b., İstanbul, 1996.
Montesquieu, Consid́rations sur les causes de la grandeur des Romaines: et de leur d́cadence, Leipzig, 1839.
Münif Paşa, “Zuhur-ı Mirat”, Mecmua-i Fünûn, No: 9, İstanbul,
1279.
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
941
Namık Kemal, Osmanlı Modernleşmesinin Meseleleri-Bütün Makaleleri I, Haz. Nergiz Yılmaz Aydoğdu- KARA, İsmail, C 1,
Dergah Yayınları, İstanbul, 2005.
Recaizâde Ekrem, Zemzeme II, İstanbul, Matbaa-i Ebüzziya, 1300.
Süleyman Nazif, Namık Kemal, Dersaadet, İkdam Matbaası, 1922.
ŞAPOLYO, Enver Behnan, Türk Gazeteciliği Tarihi Her Yönüyle
Basın, Ankara, 1969.
TANSEL, Fevziye Abdullah, Namık Kemal’in Mektupları, Türk Tarih Kurumları Yayınları, I, Ankara, 1967.
TANSEL, Fevziye Abdullah, Namık Kemal’in Mektupları, Türk Tarih Kurumları Yayınları, III, Ankara, 1973.
Tasvir-i Efkâr, 29 Ramazan 1279, No: 76, s. 4.
YAZICI, Nesimi, “Tanzimat Dönemi Basını Konusunda Bir Değerlendirme”, Tanzimat’ın 150. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu, Ankara: TTK Yayınları, 1994, (55-84)
YETİŞ, Kazım, Namık Kemal’in Türk Dili ve Edebiyatı Üzerine Görüşleri ve Yazıları, İstanbul, Alfa Yayınları, 2.b., 1996, s. 324.
942
NERGİZ AYDOĞDU
TÜRK BASIN TARİHİNDE İLK RESİMLİ DERGİ: MİRAT
943
944
NERGİZ AYDOĞDU