Academia.eduAcademia.edu
marife, y l. 9, say . 2, güz 2009, s. 25-46 KUR’ÂN’DA KRAH KAVRAMI VE D NDE ZORLAMA MESELES Ahmet KÜÇÜK* ÖZET Bu çal mada ikrah sözcü)ünün sözlük ve terim anlamlar tespit edilmeye çal lm , bu anlamlar n Kur’ân’daki kullan m ve kar l klar üzerinde durulmu , ikrah yasaklayan ayetlerin cariyelerin fuh a zorlanmas , sihrin kullan m ve dinî tercihler alan nda cereyan etti)i ortaya konmu , bu alanlar n ilk ikisinin de gerek ikrah kavram yla gerekse dinde zorlamayla ili kisinin oldu)u iddia edilmi tir. Makalede “...Dinde zorlama yoktur…” ayeti etraf nda süregelen tart malara girilip ayetin farkl anla lmas na neden olan sebepler belirtilmeye çal lm , Kur’ân’ n Mekkî sûrelerde ba ka din ve inanç mensuplar n n Müslümanlara yapt ) bask ve i kenceden s kça bahsetti)i hat rlat lm ve bunu yapanlar n k nand ) belirtilmi tir. Medine’de nazil olan bu ayetin ise özellikle Müslümanlara hitap etti)i ve onlar n ba kalar na bask ve zorlama yaparak k nananlardan olmamalar na dikkat çekildi)i tezi savunulmu tur. Anahtar Kelimeler: Kur’ân, *krah, Zina, Sihir, Dinde *krah/Zorlama. THE TERM OF IKRAH IN THE QUR’AN AND THE PROBLEM OF COMPULSION IN RELIGION This study is intended to ascertain the lexical and terminological senses of tehe Arabic word ikrah (compulsion/coercion), as well as to investigate its connotations in the Quran. Its also aims to demonstrate that the verses which forbid compulsion are related to the constexts such as forcing the female slaves to adultary, performing magic and religious proference. It also tries to prove that the first two contexts have relationship with the compulsion in religion. This study also addresses the debates revolving around the Quranic verse “Let there be no compulsion in religion…”, investigating the reasons that led to the different interpretations of the verse. It also emphasizes that the Quran especially in the chepters revealed in the Meccan period makes a fruguent mention of the fortunes inflicted on the Muslims by the followers of other faiths, blaming them. This study maintains that the aforementioned verse reveled in the Medinan period, addresses the Muslims in particular, warning them to avoid the blame the Quran puts on the despots. Key Words: The Quran, Iqrah (compulsion/coercion), adultary, magic, coercion in religion. 26 Ahmet Küçük 1. KRAH KAVRAMI krah kavramKnKn anlam alanKnKn tespiti için öncelikle onun lügat ve terim anlamlarK üzerinde durup Kur’ân’daki kullanKmlarKna dikkat çekilmesi gerekmektedir. Sözcü5ün KztKrar gibi benzer ve ihtiyar gibi de zKt anlamlara gelen di5er kelimelerle iliQkisinin kurulmasKnKn kavramKn anlam alanKnKn tespitinde kolaylKk sa5layaca5K bilinmektedir. Ancak konu baQlK5Kndan da anlaQKlaca5K üzere çalKQma salt bir kavram çalKQmasK olmayKp bir problemi ele alarak bu problem ba5lamKnda söz konusu kavrama de5inilmiQtir. ÇalKQma, haricî bir zorlu5u içeren ikrah boyutuyla sKnKrlandKrKlmKQtKr. Bu sebeple gerek sözlük ve terim anlamlarKnda gerekse Kur’ân’daki kullanKmlarda ikrah formuyla geçen ayetler esas alKnmKQtKr. çerisinde bu formun kullanKldK5K ayetlerin zinada zorlama, sihirde zorlama ve dinde zorlama diye üç alanda sevk edildi5i gözlenmiQ, dinde zorlama hususu bir problem olarak ele alKndK5K için daha geniQ ve müstakil olarak iQlenmiQtir. 1. 1. krah’Kn Sözlük ve IstKlah AnlamK krah sözcü5ünün Arapça sözlüklerde ke ri he fiilinden müQtak olup1 kerh ya da kürh kökünden türedi5i, if’al babKndan mastar oldu5u, me akkat, ho lanmamak, istememek, ki iyi r za ve sevgisinin olmad ! bir i i yapmaya zorlamak gibi anlamlara geldi5i ifade edilmektedir.2 Dilci bn Sîde gibi Kerh ve kürh kelimelerinin aynK anlamda kullanKldK5K görüQünü benimseyenler oldu5u gibi,3 bu ikisi arasKnda farklKlK5Kn oldu5una iQaret edenler de bulunmaktadKr. Kerh’in, kendisinden kaynaklanmayan/haricî bir zorluk ve meQakkati,4 yani zorlanmayK5 içerdi5i; kürh’ün ise kendi tabiatKndan kaynaklanan zorluk ve sKkKntKyK,6 meQakkati,7 yansKttK5K zikredilmektedir. Bu sebeple bir Qeyin aklî veya Qerî açKdan kerh’i, tab’î/hissî açKdan da kürh’ü kapsayabilece5i ya da bunun tersi olabilece5i, yani aynK Qeyin her iki özelli5i (kerh ve kürhü), dahilî ve haricî zorlu5u bünyesinde barKndKrabilece5i belirtilmektedir.8 mana veya inkâra zorlanma anlamKndaki ikrahKn dinî hükmünün ne olaca5K hususundaki tartKQmalar öteden beri Kelam ilmini meQgul etmiQtir.9 AynK Qekilde kiQinin serbest kaldK5Knda razK olmayaca5K bir iQe zorlanmasKnKn dinî ve hukukî sonuçlarK ise FKkKh ilminde yer almaktadKr.10 Bu durum ikrah kelimesinin * Dr., Selçuk Ü lahiyat Fak. Tefsir Ana Bilim DalK, e-mail: ahku@selcuk.edu.tr. bn Fâris, Mu’cemü Mekâyisi’l-Lu!a, s. 923; Razî, Muhtâru’s-S hah, s. 308. 2 bn Fâris, Mu’cem, s. 923; Cürcanî, et-Ta’rifât, s. 48; Ezherî, Tehzîbü’l-Lu!a, VI, 12; bn Manzur, Lisânu’l-Arab, XIII, 534; Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, IX, 408. 3 bn Sîde, el-Muhkem ve’l-Muhîtu’l-A’zam, IV, 136. 4 Isfahânî, el-Müfredât, s. 431. 5 bn Fâris, Mu’cem, s. 923; Süyûtî, el-Müzhir, I, 296. 6 Isfahânî, el-Müfredât, s. 431. 7 bn Fâris, Mu’cem, s. 923; Süyûtî, el-Müzhir, I, 296; Razî, Muhtâru’s-S hah, s. 308. 8 bn Sîde, el-Muhkem ve’l-Muhîtu’l-A’zam, IV, 136. 9 Taftazanî, et-Telvîh fî Hakâiki’t-Tenkîh, II, 390. 10 Serahsî, el-Mebsût, XXIV, 38. 1 26 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 27 dinî bir terim oluQunun onun sözlük anlamK çerçevesinde gerçekleQti5ini ortaya koymaktadKr.11 Çünkü ikrah’Kn cebir ve tehdit kullanarak kiQiyi razK olmadK5K söz ve davranKQa zorlamak Qeklindeki terim anlamKyla12 sözlük anlamK arasKnda ciddî bir farkKn olmadK5K görülmekte, çalKQmada ikrah’Kn esas anlamK13 olan bask ve zorlama manasK üzerinde durulmaktadKr. 1. 2. Kur’ân’da krah KavramKnKn KullanKmK Kur’ân’da ke-ri-he fiilinden müQtak kullanKmlar yaklaQKk kKrk ayette geçmektedir. stememek, ho lanmamak anlamKnda/kerihe-kerihû fiil kökü formunda on dört yerde,14 istemeyenler/ho lanmayanlar manasKnda/kârihûn-kârihîn ism-i fail kalKbKyla yedi yerde,15 ho lan lmayan/mekrûh karQKlK5Kyla ism-i meful olarak bir yerde,16 zorlamak/bask yapmak anlamKnda kerhen sülasî mastar olarak beQ yerde17 ve yine zorlamak/bask yapmak anlamKnda olup if’âl babKndan mastar biçiminde ikrah sözcü5ü ise iki yerde geçmektedir.18 Kur’ân’da kerihe fiilinden türeyip zorluk, me akkat, çirkin görmek ve ho lanmamak Qeklindeki merkezî anlamKyla muhtelif formlarda kullanKmlar da bulunmaktadKr. Küçük nüanslarla birlikte dahilî zorluk ve me akkat anlamKnda, faydan n z dd , zorda kalmak, mecbur olmak manalarKndaki zarar/ zd rar19 sözcükleriyle de ifade edilmektedir.20 KKsaca Kur’ân’da gerek ikrah’la benzer anlamlar taQKyan gerekse ikrah bir Qekilde ça5rKQtKran vekîl/sorumlu21 ve musayt r/zorba22 gibi sözcüklerle baQka kullanKmlar da söz konusudur. Ancak bu çalKQmada hacim ve konu baQlK5K dikkate alKnarak sadece ikrah’ n kavramsal çerçevesi üzerinde durulmaktadKr. Ke ri he fiilinin Kur’ân’da de5iQik versiyonlarla kullanKmKnK anlam ba5lamKnda üç kategoride incelemek mümkündür.23 Bunlardan biri; stememek/ ho lanmamak/çirkin görmek anlamKndaki kullanKmdKr. “Allah' n nurunu a! zlar yla söndür- 11 Bardako5lu, Ali, krah, D A, XXII, 30. krah kavramKnKn tanKmK, mahiyeti, QartlarK, çeQitleri, dinî ve hukukî sonuçlarK hk. geniQ bilgi için bkz.Bardako5lu, krah, D A, XXII, 30-37; Döndüren, Hamdi, krah, 7 A, IV, 67-68; Zeydan, Abdulkerim, el-Vecîz fî Usûli’l-F k h, s. 134-144; krQ. Zeydan, çev: Özcan, Ruhi, F k h Usûlü, s. 128138; Ebû Zehra, Muhammed, slâm Hukuku Metodolojisi (F k h Usûlü), çev: Abdulkadir 7ener, s. 303310; Atar, Fahrettin, F k h Usûlü, s. 154-155. 13 Esas anlam: Kelimenin toplum taraf ndan sürekli ayn kelime olarak bilindi!i de!i meyen anlam d r. Bkz. Izutsu, Toshihiko, Kur’ân’da Allah ve nsan, s. 31. 14 Enfâl, 8/8; Tevbe, 9/32-33; Muhammed, 47/9. vb. 15 Tevbe, 9/48-54; Hud, 11/28; A’râf, 7/88. vb. 16 srâ, 17/38. 17 Âli mran, 3/83; Nisâ, 4/19. vb. 18 Bakara, 2/256; Nûr, 24/33. 19 bn Fâris, Mu’cem, s. 598-599; Isfahanî, Müfredât, s. 296-297; Râzî, Muhtâru’s-S hah, s. 212-213. 20 F. Keziban Uçar,“Kur’ân Ayetlerinde krah ve IzdKrar”, s. 12-19. 21 En’am, 6/66, 107; Yunus, 10/108; Zümer, 39/41 vb. Söz konusu bu ayetlerde; “Biz seni onlar n üzerine bir bekçi k lmad k. Sen onlar n vekili de de!ilsin veya Ben sizin üzerinize vekil de de!ilim.” Qeklinde ikraha izin vermeyen ifadeler yer almaktadKr. 22 aQiye, 88/22; Tur, 52/37. lgili ayette geçen “Sen onlar n üzerinde zorlay c da de!ilsin” ifadesi Hz. Peygamberin insanlar üzerinde ikraha/baskKya baQvurmamasK gerekti5ini belirtmektedir. 23 GeniQ bilgi için bkz. Uçar,“Kur’ân Ayetlerinde krah ve IzdKrar”, s. 6-12. 12 27 28 Ahmet Küçük mek istiyorlar. Halbuki kâfirler ho lanmasalar da Allah nûrunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.”24 Qeklindeki ayet bu kategorideki örnek kullanKmlardan sadece biridir.25 kinci kategori ise; zorluk/me akkat/zahmet manasKnKn baskKn oldu5u kullanKmdKr ki; “Biz insana, ana-babas na iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle ta d ve zahmetle do!urdu…”26 manasKndaki ayet de bu tarz kullanKmlarK yansKtmaktadKr. Üçüncü kategori ise zorlamak/bask yapmak, bu baskK ve zorlamanKn gere5i olarak de5iQik iQkence türlerine maruz bKrakmak anlamKnK karQKlayan ikrah sözcü5ünün kullanKmKdKr. Son kategorideki bu kullanKmlar zinada, sihirde ve dinde ikrah Qekilde karQKmKza çKkmaktadKr. 1.3 Zina’da krah/Zorlama Kur’ân’da ikrah kavramKnKn kullanKldK5K alanlardan biri “dinde zorlama” konusuyla bir yönüyle iliQkili olan, hür erkek ve kadKnlara da yasaklanan zinanKn cariyelere zorla yaptKrKlmasK hususunda gerçekleQti5i ve konunun Qu ifadelerle anlatKldK5K görülmektedir: “…Dünya hayat n n geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye iffetli kalmak isteyen câriyelerinizi fuh a zorlamay n. Kim onlar zor alt nda b rak rsa bilinmelidir ki zorlanmalar ndan sonra Allah (onlar için) çok ba! lay c ve merhametlidir.”27 Erken dönem tefsir kaynaklarKndan olan Ferrâ’nKn beyanKna göre bu ayet, cariyelerin kendilerini/iffetlerini koruma isteklerine ra5men efendileri tarafKndan zina yapmaya zorlanmalar n anlatmak üzere inmiQtir.28 Ayetin, cahiliye dönemindeki cariyelerin zinaya zorlanarak onlardan ücret edinilmesi alKQkanlK5KnK29 Medine döneminde de sürdürmeye çalKQan Abdullah bn Übeyy bn Selûl’ün Muâze, Müseyke, Ümeyme, Amra, Kuteyle ve Ervâ adKnda altK cariyesini zina ederek para kazanmaya zorlamasK üzerine nazil oldu5u rivayet edilmiQtir.30 Peygamber (a.) de durumlarKnK kendisine arz eden bu iki Müslüman cariyenin bn Übeyy’in elinden alKnmasKnK emretmiQtir.31 Bu emir, bir taraftan cariyelerin çalKQtKrKlabilecekleri alanKn çerçevesine iQaret edip32 onun hak ve hukukunun gözetilip takip edilmesinin gereklili5ini yansKtKrken, di5er taraftan cariyesini zinaya zorlayan kiQinin onun üzerindeki sahiplik hakkKnK yitirdi5ini de göstermektedir.33 24 Tevbe, 9/32. AynK anlamdaki di5er kullanKmlar için bkz. Tevbe, 9/32; Yunus, 10/82; Saff, 61/8-9 vb. 26 Ahkaf, 46/15. 27 Nur, 24/33. 28 el-Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân, III, 210. 29 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, , III, 543; Kutup, Seyyid, Fi Zilâli’l-Kur’ân, X, 430. 30 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVIII, 158-160; es-Sa’lebî, el-Ke f ve’l-Beyân,VII, 99; Vahidî, Esbâbü Nüzûli’lKur’ân, s. 250-251; ZemahQerî, Ke âf, III, 238-240; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, XII, 232. 31 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-‘Azîm, III, 300; Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 543; Kutup, Fi Zilâl, X, 430. 32 Cariyelerin çalKQtKrKlabilece5i alan ve çerçeve hk. geniQ bilgi için bkz. Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 544. 33 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 544. 25 28 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 29 YukarKda meali verilen ayet baQtan beri erkek ve kadKnlarKn gözlerini haramdan sakKnKp iffetlerini korumalarKnK emreden bir ba5lamKn son halkasKnda da o günkü toplumun bir katmanK olan cariyelerin bu emir kapsamKnda tutulmasKnK öngörmektedir. Ayet özgürlü5ü ve sa5lKklK bir evlili5i engelleyen maddî kaygKlarKn giderilmesinin gereklili5ini vurgulamakta, hürriyet ve evlili5in kolaylaQtKrKlmasKna iQaret etmekte, ekonomik kazanç vb. amaçlarla cariyelerin fuhQa zorlanmasKnK yasaklamaktadKr. Ayetteki “…iffetli kalmak isterlerse…” ifadesinde lafKz olarak bir Qart edatK bulunmasKna ra5men cümlenin tümündeki mana dikkate alKndK5Knda Qarta ba5lK bir anlam sKnKrlamasKnKn geçersiz oldu5u,34 bu sebeple ayetten, iffetli kalmak istemezlerse onlara zina yapt r n veya serbest b rak n Qeklinde bir sonuç çKkarmanKn mümkün olmadK5K anlaQKlmaktadKr.35 AsKl olanKn, efendinin, cariyelerinin iffetini korumasKdKr. Cariyelerin iffetini korumak ise onlarK baQkalarKyla evlendirerek evlilik/nikah kurumunu inQa etmek ve onun tesisini zorlaQtKran engelleri kaldKrmakla mümkündür.36 Nitekim ayette geçen tahassunen lafzK evlili5e atKfta bulunmakta, cariyelerle evlilik dKQK iliQki bi5â/fuhuQ/zina olarak nitelenmektedir.37 Zaten bir önceki ayet, “ çinizden bekârlar , köle ve cariyelerinizden iyi olanlar evlendirin…”38 Qeklindeki ifadeyle iffeti korumayla evlilik arasKndaki iliQkiye dikkat çekmektedir. Ayetin indi5i Qartlar ve sûre bütünlü5ü esas alKndK5Knda amaç sadece cariyelerin fuhQa zorlanmasKnK yasaklamak de5il, slam toplumunda fuhQun her türlüsünü ve bu yolla kazanç sa5lamayK, iffetli kadKnlara iftira etmeyi, bu ba5lamda bir takKm dedikodu ve ahlâksKzlKklara dalmayK gayri meQru ilan ederek kaldKrmaktKr.39 Bu amaç do5rultusundaki yasak, toplumu kötülüklerden arKndKrma hususunda atKlmKQ en önemli adKmlardan biridir; zira bünyesinde bir takKm fKtrî ihtiyaç ve talepleri barKndKran insano5lunun oluQturdu5u toplumda özgürlü5ü ve evlili5i imkansKz kKlan Qart ve kriterler dayatKlKrsa bu durumdan iffetli aile yuvalarKnKn da etkilenece5i ve tehdit altKnda kalaca5K kaçKnKlmaz olacaktKr.40 DolayKsKyla ayet zinanKn her türlüsünü yasaklarken insano5lunun bu ihtiyaç ve taleplerini karQKlayabilece5i sa5lKklK bir aile ve toplum inQasK için gerekli olan özgürlü5ün ve evlili5in/nikâhKn kolaylaQtKrKlmasKnK da teQvik etmektedir.41 AyrKca ayet, geçmiQte zinaya zorlananlar hakkKnda genel af ilanKnda bulunmaktadKr.42 Ayetten, tKpkK kalbi imanla dopdolu oldu5u halde inkâr için zorlanan bir mü’minin söylemesi isteni- 34 Kâdî Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, IV, 186; Muhyiddîn ed-DervîQ, râbü’l-Kur’âni’l-Kerîm ve Beyânuhû, VI, 602. 35 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 542. 36 Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadis, VI, 347-349; Komisyon, Kur’ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, IV, 76-78. 37 Esed, Kur’ân Mesaj , II, 714-715. AyrKca bkz. Nisa, 4/24. 38 Nur, 24/32. 39 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 544. 40 Kutup, Fi Zilâl, X, 431. 41 GeniQ bilgi için bkz.s Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadis, VI, 345-350. 42 Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân, III, 544. 29 30 Ahmet Küçük len sözü ifade etmesiyle dinden çKkmayaca5K gibi43 tehdit altKnda zina vb. suçlara zorlanan kimselerin de suçlu ve günahkâr sayKlmayaca5K anlaQKlmaktadKr.44 Qlenen fiilin hem zorlayan hem de zorlanan için günah oldu5unda bir tereddüt bulunmamakla birlikte45 sahiplerinin mecbur ettikleri zinadan dolayK cariyelerin tövbe edip salih amel iQlemeleri halinde46 ba5KQlanaca5K ve onlarKn bu suçtan ötürü sorumlu tutulmayacaklarK, mazur sayKlacaklarK belirtilmektedir.47 Zaten suç, özgür bir insanKn yasaklarK bilerek ve isteyerek çi5nemesi sonucu tahakkuk eden bir olgudur. Hürriyeti elinden alKnanlara yaptKrKlan kötülüklerin ba5KQlanmasK da hem Allah (c.)’Kn yüceli5inden kaynaklanan bir lütûftur hem de fiilin irade dKQK gerçekleQmiQ olmasKndan dolayKdKr. Sonuç olarak yukarKdaki ayette zorlamak/bask yapmak, de5iQik iQkence türlerine maruz bKrakarak insanlarK yapmak istemedikleri çirkin fiillere icbar etmek anlamKndaki ikrah sözcü5ü, cariyelerin fuhQa zorlanmasK Qekliyle karQKmKza çKkmaktadKr. Bu, ikrah kavramKnKn kullanKldK5K önemli ba5lamlardan biridir; zira slâm düQünce tarihinde insanlarKn yaQama, aklK kullanma, din, nesil ve mal edinme hakkKnKn güvence altKna alKnmasK gibi beQ temel zorunlu gaye zarûriyyât adKyla formüle edilmekte,48 bunlarKn muhafazasKnKn her mü’min için bir görev oldu5u bildirilmektedir.49 AslKnda bu beQ zorunlu gaye bütün tarih, din ve medeniyetlerin de çKkKQ noktasK ve merkezi olarak kabul edilmektedir.50 Nesil edinme hak ve güvenli5i de bunlardan biri olup onun muhafazasK bir anlamda hayatKn korunmasKyla eQde5erdir.51 Bu sebeple zina sadece neslin korunmasKnK tehdit eden bir unsur de5il, aynK zamanda sa5lKklK bir hayatKn bizzat kendisini de yok eden bir hayasKzlKktKr;52 çünkü Kur’ân, bir Qekilde var oluQtan ziyade salih ve sahih bir var oluQu öngörmektedir. Yani önemli olan varlKksal mevcudiyet de5il, vasKfsal bir mevcudiyettir. FuhuQ ve zina ise salih, sahih bir birey ve toplumun inQasKnK ya da vasKfsal mevcudiyeti yok etmektedir. krahK yasaklayan veya olmamasK gerekti5ini bildiren ifadelerin birinin dinî tercih hususunda zikredilmiQ olmasK bu hususta baskK kuran, baskK gören ve baskKya boyun e5en kiQilerden oluQan toplumun vasKfsal mevcudiyetten uzaklaQtK5KnK yansKtmaktadKr. 43 Nahl, 16/106. Duman, Be Sûre’nin Tefsiri, s. 261. 45 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3512. 46 ZemahQeri, Ke âf, III, 240. 47 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVIII, 158, 160; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-‘Azîm, III, 300; Mera5î, Tefsîrü’lMera!î,VI, 352; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3512. 48 GeniQ bilgi için bkz. Pekcan, Ali, slam Hukukunda Gaye Problemi, s. 88-94; Küçük, Kur’ân’da Toplumsal S nanma, s. 180-210. 49 Al-i mrân, 3/28; Duman, s. 261. 50 Öztürk, Tarih Felsefesi, s. 76. 51 bn AQûr, slâm Hukuk Felsefesi Gaye Problemi, s. 142. 52 srâ, 17/32. 44 30 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 31 1.4. Sihirde krah/Zorlama krah kavramKnKn kullanKldK5K ba5lamlardan biri de siyasî otoriteyi elinde bulunduran Firavun gibi güçlerin kendi iktidarlarKnKn bekasK için özgür/normal hayatta da yasaklanan sihrin insanlara zorla ö5retilmesi veya yaptKrKlmasK Qekliyle karQKmKza çKkmaktadKr. Bu husustaki ayet Qu Qekildedir: “hatalar m z ve senin bize zorla yapt rd ! n sihri ba! lamas için Rabbimize iman ettik. Allah hem daha hay rl hem daha bâkidir.”53 Ayetteki ikrah kelimesi Firavun’un sihri yapmaya zorlad ! sihirbazlar n durumunu anlatma sadedinde kullanKlmKQtKr. Kur’ân’da zorlamanKn yasaklandK5K alanlarKn birkaç hususta zikredilmiQ olmasK dikkat çekicidir. Bu alanlardan biri de, yukarKda da bahsedildi5i gibi Firavun dönemindeki MKsKr dinlerinin eksenini ve o günkü hayatKn ayrKlmaz bir parçasKnK oluQturan sihir ve büyünün54 bir kKsKm insanlara zorla yaptKrKlmasKdKr. Hz. Musa ve sihirbazlar arasKnda geçen bu mucizevî olay, her birinde farklK bir detay ve fikir verilmek üzere55 üç ayrK sûrede zikredilmektedir.56 Mekke’de nazil olan bu üç sûreden57 sadece Taha sûresindeki ayet grubu sihirbazlarKn sihir yapmaya zorlandKklarKnK ifade etmektedir. Nitekim bazK kaynaklarda Firavun’un srailo5ullarK’ndan çok sayKda genci alKp onlara sihri zorla ö5rettirdi5ine dair görüQ ve rivayetler yer almaktadKr. Söz konusu bu gençlerin Musa’ya iman ettikleri58 ancak Firavun’a karQK koyamadKklarK için59 iQin kKrKlma noktasK olan Musa’nKn mucizesini görünceye kadar imanlarKnK ilan edemedikleri anlaQKlmaktadKr. DolayKsKyla iman ediQle imanKn ilanK arasKndaki süreçte sihrin yapKlmasKnda ikrah/zorlama söz konusu oldu5u gibi onun e5itim ve ö5retim sürecinde de zorlamanKn varlK5Kndan bahsedilmektedir.60 AyrKca sihrin kullanKldK5K alanKn kiQi veya toplumun dinî tercihlerinin söz konusu oldu5u bir alanda cereyan etmesi onun bu husustaki önemini ve ikrahla iliQkisini ortaya koymaktadKr. Sihir ve büyü aklK ve iradeyi devre dKQK bKrakarak insanlar n gözlerini büyüleyen61 ve onlarK hakikatten uzaklaQtKran illizyonik bir takKm giriQimler oldu5u için62 53 Tâhâ, 20/73. Esed, Kur’ân Mesaj , II, 633. 55 Verilen bu detay ve fikir için bkz. el-Meydanî, Ma’âricü’t-Tefekkür ve dakîku’t-Tedebbür, VIII, 180194. 56 Bkz. A’râf, 7/115-126; Taha, 20/70-74; 7uarâ, 26/45-51. 57 Vahidî, Esbâbü Nüzûl, s. 172, 234; Çetiner, Esbâb- Nüzûl, I, 392; II, 598, 674; Cerraho5lu, smail, Tefsîr Usûlü, s. 79-83. 58 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-‘Azîm, III, 167. 59 Kutup, Fi Zilâl, X, 58. 60 GeniQ bilgi için bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVI, 221; ZemahQerî, Ke âf, III, 77; bn Kesîr, Tefsîrü’lKur’âni’l-Azîm, III, 167; Mera5î, Tefsîrü’l-Mera!î, VI, 110. 61 A’raf, 7/116. 62 Sihir hakkKnda geniQ bilgi için bkz. YazKr, I, 441-445; IV, 2233-2234; Tanyu, “Büyü”, D A, stanbul, 1992, VI, 501-506; Komisyon, Kur’ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, I, 166-170; Komisyon, “Sihir”, 2 A, VII, 210-212. 54 31 32 Ahmet Küçük sa5lKklK bir din seçimi ve hakikat arayKQKnK bire bir etkileyen olumsuz bir faktördür. Bu sebeple de toplumsal yansKmalarK olan ve toplumlarKn tercihlerini etkileyen kötü bir fiildir. DolayKsKyla akKl ve irade sahibi hiçbir ferdin sonuçlarKnK yüklenemeyece5i a5Kr bir vebaldir. Ayette sihre zorlanan sihirbazlarKn daha önce iQledikleri bir kKsKm günahlarK toplu olarak, zorlanarak da olsa yapt klar sihir günah n ise müstakil ve ayrKntKlK bir Qekilde belirtmeleri muhtemelen bu sebeptendir. MKsKr’Kn muhtelif kentlerinden getirtilen bu sihirbazlar Allah’Kn ayetlerine ve Musa’nKn gösterdi5i mucizeye karQK koymak üzere sihir yapmaya zorlandKklarKnK fark etmiQ,63 Musa’nKn elinde olanKn bir sâhirin/sihirbazKn sihri olmayKp Allah’Kn mucizesi oldu5unu görmüQ, Firavun’a sihirden vazgeçtiklerini bildirmiQ64 ve Qimdiye kadar istemeyerek yaptKklarK bu fiili sonlandKrmaya karar vermiQ, onun bütün tehditlerine ra5men bu mucize karQKsKnda secdeye kapanarak Allah’a iman ettiklerini meydan okurcasKna ifade etmiQlerdir.65 Hz. Musa ile sihirbazlar arasKnda geçen bu olayda ikrah kavramKna taalluk eden birkaç boyut söz konusudur. Bunlardan biri sihrin din tercihini etkileyen ayart c /zorlay c bir faktör oldu5udur. Bu yönüyle sihir ikrah’Kn bir parçasK olarak görünmektedir. Görüldü5ü gibi Firavun ve avenesi, o ümit ba5ladKklarK sihirbazlarKn yKkKlKp secdeye kapanmasKyla kendilerini zelil kKlan bir ma5lubiyetle yenilmiQlerdir.66 Ancak bu yenilgiyi hazmedemeyerek hem halkKnK Musa’nKn ve iman eden sihirbazlarKn aleyhine kKQkKrtmKQ hem de halkKn bu yenilgiden etkilenip iman etmelerini engellemek için baQka zorlayKcK arayKQlara ve tehditlere yönelmiQtir. Bu durum bizzat ayetlerden anlaQKlmaktadKr.67 Zaten onlarKn, sabah sihirbaz olarak geldikleri o alandan akQam inanmKQ Qehitler olarak Rablerine dönüQleri de68 hem bu tehdidin gerçekleQti5ini hem de bunun halkKn iman etmesini engellemeye yönelik bir gözda5K oldu5unu yansKtmaktadKr. DolayKsKyla ikrah sihirbazlara tüm boyutlarKyla uygulanKrken; ayartKcK unsur, tehdit ve gözda5K boyutuyla da halkKn bütününe yönelmiQtir. Bu açKdan bakKldK5Knda yukarKdaki ayetin de “Dinde zorlama yoktur…” ayetinin anlam alanK ekseninde düQünülmesi gerekmektedir. Bütünü Mekkî sûrelerde anlatKlan bu olay, yani Firavun’un tehdit, baskK ve iQkencesine karQK sihirbazlarKn tavizsiz ve onurlu duruQlarK ve sonuçta Firavun’un yenilgisi69 Mekke’de benzer baskKlara maruz kalan mü’minlere hem bir teselli kayna5K hem de ibret ve örnek teQkil etmesi açKsKndan önem arz etmektedir.70 Nitekim dinî tercihleri sebebiyle ateQ kuyularKnda yakKlarak baskK ve iQkencenin 63 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVI, 221; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, III, 167; Mera5î, Tefsîrü’l-Mera!î, VI, 110. 64 ZemahQerî, Ke âf, III, 77. 65 A’râf, 7/125-126; Taha, 20/72. 66 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, IV, 2234. 67 A’râf, 7/123-124; Taha, 20/70-71. 68 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XV, 220; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, III, 167. 69 Duman, Beyânu’l-Hak, I, 381. 70 Derveze, Tefsîrü’l-Hadîs, I, 469. 32 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 33 en korkuncuna maruz kalan Ashâb- Uhdûd’tan bahseden benzer bir örnek yine Mekke’de nazil olan71 Burûc sûresinde anlatKlmaktadKr.72 AnlatKlan bu olayla sûrenin indirildi5i dönemde hem müminlere teselli verilmekte hem de inançlarKndan dolayK mümin kölelere baskK ve iQkence yapmakta olan KureyQlilere, Ashab-K Uhdûd’un iQledikleri bu fiilden dolayK kKnanKp lanetlendikleri ifade edilerek73 mesaj verilmektedir.74 TabiatK gere5i Mekkî sûrelerin bir ço5unda gerek peygamberlere gerekse onlara inanan müminlere kendi kavimleri tarafKndan reva görülen baskK ve iQkence ba5lamKnda bunlardan baQka bir çok benzer örnekler de bulunmaktadKr. 2. D NDE KRAH/ZORLAMA MESELES çerisinde ikrah sözcü5ünün geçti5i ve güncel olarak da sKkça kullanKlan söz konusu ayetlerden biri mealen Qu Qekildedir: “Dinde zorlama yoktur. ArtKk do5rulukla e5rilik birbirinden ayrKlmKQtKr. O halde kim tâ5utu reddedip Allah'a inanKrsa, kopmasK mümkün olmayan sa5lam bir kulpa yapKQmKQtKr. Allah her Qeyi iQiten ve bilendir.”75 krah konusunda merkeze alKnan bu ayetin, Medine döneminde nazil oldu5u ifade edilmekte,76 ayetin nüzûl sebebi olarak da birkaç olay zikredilmektedir. O olaylardan birisi Qudur: slâm gelmeden önce çocuklarK yaQamayan kadKnlarKn o günkü Qartlarda Yahudili5in kendi dinlerinden daha üstün oldu5u düQüncesiyle çocuklarKnKn yaQamasK halinde onlarK Yahudi yapacaklarKna dair bir ahitte bulunmuQ ve onlarK Nadiro5ullarK’na vermiQlerdir. Daha sonra Nadiro5ullarK’nKn sürgünü sKrasKnda bu çocuklar da onlarla birlikte gitmek istemiQlerdir. Bunun üzerine kadKnlar olayKn slâm’Kn geliQinden önce oldu5unu, artKk Allah’Kn kendilerine slâm’K gönderdi5ini ifade ederek onlarKn gitmesini engelleyip slâm’a girmeleri hususunda zorlanmalarKnK talep etmiQlerdir. Ayetin, Yahudi olduklarK için Nadiro5ullarKyla birlikte gitmek isteyen bu çocuklarKn anneleri olan bazK ensar kadKnlarKnKn bu talep ve tutumlarK hakkKnda nazil oldu5u rivayet edilmektedir. Ayetin nüzûlüne sebep olan bir di5er olayKn da, ensardan bir kiQinin kölesini Müslüman olmaya zorlamasK hadisesi oldu5u zikredilmektedir. Bir baQka rivayette nüzûl sebebi olarak, 7am’dan ticaret için Medine’ye gelen HKristiyan tüccarlardan etkilenerek HKristiyan olan ve tüccarlarla birlikte 7am’a giden iki kiQiden/çocuktan bahsedilmekte, çocuklarKn babasK olan ensardan Ebu’l-Husayn’in, Hz. Peygamber’e müracaat edip durumdan Qikayetçi olarak, ondan çocuklarKnK 71 Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, XIX; 248; krQ. Çetiner, Esbab- Nüzûl, II, 941; Cerraho5lu, Tefsir Usûlü, s. 83. 72 Bkz. Burûc, 85/3-8. 73 Burûc, 85/4. 74 Duman, Beyânu’l-Hak, I, 171. 75 Bakara, 2/256. 76 Süyûtî, el- tkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, I, 82; Suphi Salih, Kur’ân limleri, s. 183; Cerraho5lu, Tefsir Usûlü, s. 79. 33 34 Ahmet Küçük geri getirtmesi talebini dile getirdi5i, Peygamberin de bu talebi karQKlamadK5K olayK aktarKlmaktadKr. Söz konusu ayetin, Peygamber’in bu tavrKna alKnganlKk gösteren Ebu’l-Husayn hakkKnda nazil oldu5u bildirilmektedir. Bu üç olayKn, ayetin nüzûl sebebi oldu5una dair farklK kiQi ve tariklerden gelen rivayetler bulunmaktadKr.77 AyrKca Sabîh adKnda bir kölesi olan ensardan birinin, kölesini slâm’a girmesi hususunda zorlamasK üzerine bu ayetin nazil oldu5u gelen rivayetler arasKnda yer almaktadKr.78 YukarKda nüzûl sebebi olarak anlatKlan her dört olayKn da Medine’de cereyan etti5i ve Medine’de MüslümanlarKn Müslüman olmayan HKristiyan veya Yahudilere slâm’a girmeleri hususunda ya baskK yaptKklarK ya da baskK yapKlmasKnK talep ettikleri görülmektedir. Oysa ikrahK yasaklayan ayette geçen lâ sözcü5ü ikrahKn cinsini nefyedici hüküm taQKmaktadKr.79 Cinsini nefyeden sözcükler de usûl-ü fKkKhta umum ifade etmektedir.80 fî’d-dîn ifadesindeki fî harf-i ceri/edatK da zarfiyet de5il sebebiyet manasKna gelmektedir.81 Marife olarak zikredilen ed-dîn kelimesiyle kastedilenin de slâm dini oldu5u anlaQKlmaktadKr. DolayKsKyla ayetin bütünüyle hiç kimsenin slâm dinine girmesi için veya slâm dinine girmesi hususunda zorlanamayaca! Qeklinde bir anlam kazandK5K ortaya çKkmaktadKr.82 Daha da ötesi ikrah, dinde yoktur ifadesi; sadece din için de5il, her ne hususta olursa olsun ikrah n hiç bir türü, hak din olan slâm’da mevcut de!ildir manasKna gelmektedir.83 Hz. Ömer’le HKristiyan bir koca-karK arasKnda geçen Qu diyalog ayetin nasKl anlaQKlmasK ve dine davet noktasKnda nerede durulmasK gerekti5ini yansKtmasK açKsKndan önemlidir. Hz. Ömer’in koca-karKya, “ slâm’a gir, selamete eresin; muhakkak ki Allah Muhammed’i hak olarak göndermi tir” Qeklindeki ifadesine karQK kadKnKn, “Ben ya l bir kad n m, ölüm ise bana pek yak nd r” Qeklindeki cevabK üzerine Ömer de, “2ahid ol ey Allah’ m” deyip “dinde zorlama yoktur…” anlamKndaki bu ayeti okumayla yetinmiQtir.84 YukarKdaki ayette nüzûl sebebi itibariyle ikrahKn yasaklandK5K kesimin sadece Ehl-i Kitap mensuplarKnK kapsadK5K görünüyor olsa da ayetin hükmü, mensuplarKndan cizye alKnmasK caiz olan dinleri kapsamaktadKr.85 Bununla birlikte ayeti ba5lamKyla birlikte dikkate aldK5KmKzda, “…O (Allah) o kadar ulu ve büyüktür 77 Bu kiQi ve rivayetler için bkz. Vahidî, Esbâbü Nüzûl, s. 79-81; Taberî, Câmiu’l-Beyân, II, 19-23; Sa’lebî, el-Ke f ve’l-Beyan, I, 421-423; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, III, 267-269; bn Kesîr, Tefsîrü’lKur’âni’l-Azîm, I, 318; Süyûtî, Lübâbü’n-Nükûl, s. 43-44; Süyûtî, ed-Dürrü’l-Mensûr fî’t-Tefsîri Bi’lMe’sûr I, 329-330; bnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr fî lmi’t-Tefsîr, I, 304. 78 bnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, I, 305. 79 Muhyiddîn ed-DerviQ, ’râbu’l-Kur’ân, I, 388; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 860; Kutup, fî Zilâl, II, 46. 80 Zeydan, el-Vecîz fî Usûli’l-F k h, s. 308. 81 Muhyiddîn ed-DerviQ, ’râbu’l-Kur’ân, I, 388; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 861. 82 Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 24; Mevdudî, Tefhîm, I, 202; bn AQûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, III, 25. 83 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 860. 84 Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, III, 268. 85 Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 24. 34 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 35 ki O’nun dininde ikrah/zorlama yoktur; çünkü do!ru ile e!ri (hak ile bat l) birbirinden kesin olarak ayr lm t r….”86 Qeklinde bir anlam karQKmKza çKkmaktadKr. Daha geniQ bir bütünlük içerisinde bakKldK5Knda, Allah’a ve onun emirlerine küfredenler, yani nefislerine zulmedenler kendilerinin Mekke’de yaptKklarK gibi hep cebir/zorbalKk ve ikrah isterler, dine davet edildiklerinde de, “Allah istiyorsa bizi zorla dindar yaps n” diyerek dinî tercihlerin de zorbalKkla yapKlabilece5ini düQündüklerini yansKtKrlar, Allah (c.)’Kn da dini hiç kimseye zorla vermeyece5ini, onu özgür bir iradeyle tercih etmenin gerekti5ini, çünkü dinde ikrah kanununun olmadK5KnK bildirdi5i bu ayetin adeta onlara cevap niteli5i taQKdK5K görülmektedir.87 DolayKsKyla hem tarihsel arka planK, hem gramatik yapKsK hem de ba5lamKyla birlikte düQünüldü5ünde ayet, inananlarKn baQka din ve inanç mensuplarKna, gerek slâm’a girme hususunda gerekse hayatKn di5er alanlarKnda ikrah/baskK yapmalarKnK yasaklamaktadKr. Tefsir kaynaklarKnda yukarKdaki ayetin hükmünün, “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münaf klara kar cihad et, onlara kar sert davran…” 88 Qeklindeki bu ve benzeri ayetlerle89 nesh edildi5ini belirtenler oldu5u gibi90 ikrahK yasaklayan ayetin özellikle Ehl-i Kitap hakkKnda nazil oldu5undan hareketle cizye vermeyi kabul ettikleri takdirde Ehl-i Kitap’a ikrahKn yapKlamayaca5KnK, bu yüzden de mensûh olmayKp hâs ve muhkem oldu5unu ifade edenler de bulunmaktadKr.91 Mensuh oldu5u iddia edilen ilgili ayetin nüzûl sebebi hususî olsa da hükmünün umumî/genel oldu5u açKktKr.92 KaldK ki bu ayeti nesh etti5i iddia edilen kKtal ayetlerinin sonradan geldi5ine dair sarih bir bilgi olmadK5K gibi93 müfessirlerin nesih telakkisinde de farklKlKklar bulunmaktadKr.94 Bu farklK telakki sebebiyle kKtal ayetlerinin, ikrahK yasaklayan ayetle birlikte yüz on üç ayeti daha nesh etti5i iddia edilmektedir.95 Halbuki Kur’ân’Kn nüzûl seyri Hz. Peygamber’in hayatKyla birlikte incelendi5inde nesh edildi5i iddia edilen ayetlerin her biri Hz. Muhammed’in Gayr-i Müslimlerle olan iliQkisinde esas aldK5K dört safhadan her hangi bir 86 Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 24. YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 860. 88 Tevbe, 9/73. 89 Bakara, 2/193; Enfal, 8/39; Tevbe, 9/5, 29, 36. 90 bnü’l-Cevzî, Nevâsihü’l-Kur’ân, I, 92. Bu tartKQma ve tartKQmanKn taraflarK hk. bkz. Taberî, Câmiu’lBeyân, III, 23; Begavî, Me’âlimü’t-Tenzîl, I, 314; ZemahQerî, Ke âf, I, 304; Kurtûbî, el-Câmiu liAhkâmi’l-Kur’ân, III, 268; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 318; Süyûtî, Dürrü’l-Mensûr, II, 165166; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-Seb’i’l-Mesânî, II, 322; bn AQûr, et-Tahrîr ve’tTenvîr, III, 27. 91 bnü’l-Cevzî, Nevâsihü’l-Kur’ân, I, 93-94. AyrKca bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 23; ZemahQerî, Ke âf, I, 304; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, III, 268; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 318; Âlûsî, Rûhu’l-Meânî, III, 12-14. 92 Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 24; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 867. 93 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 867. 94 GeniQ bilgi için bkz. 7imQek, Kur’ân’ n Anla lmas nda ki Mesele, s. 96. 95 7imQek, Kur’ân’ n Anla lmas nda ki Mesele, s. 101. AyrKca yüzlerle ifade edilen mensuh ayetlerin eleQtirilip onlarda neshin vaki olmadK5KnKn tespiti hususunda bkz. Mustafa Zeyd, en-Nesh Fi’lKur’âni’l-Kerim, II, 503 v.d. 87 35 36 Ahmet Küçük safhanKn gere5i oldu5u anlaQKlmaktadKr. Bu safhalar davet-tebli! safhas , sava safhas , antla ma safhas ve müQriklerin antlaQmalara sadKk kalmadKklarK ortaya çKktK5Knda uygulanan ültimatom-topyekûn sava safhas olarak nitelenmektedir.96 Süreçlerin her birinde inen ayetler Hz. Peygamber’in Gayr-i Müslimlerle nasKl bir iliQki içerisinde olmasK gerekti5ini belirlemiQtir. AyrKca bu ayetler kendi Qart ve ortamKnda hem stratejik bir planlama hem ahlâkî ve hukûkî bir de5er hem de toplumsal iliQkiler ba5lamKnda önemli bir fonksiyon icra etmiQtir.97 Bu sebeple ikrahK yasaklayan ayet mensûh veya hâs de5il, aksine evrensel bir ilkenin dile getiriliQidir. Kur’ân’Kn öteden beri de5iQik vesilelerle iQaret etti5i bu ilke, söz konusu ayette daha açKk ve etkileyici bir üslupla yeniden vurgulanmKQtKr.98 Her ne kadar müQriklerin Müslüman oluncaya kadar zorlanaca5Kna, onlarKn ikrah yasa5KnKn dKQKnda kaldKklarKna, dolayKsKyla ikrahKn sadece Ehl-i Kitap ve benzerleri için yasak kKlKndK5Kna dair görüQler olsa da99 hem ayetin hükmünün umumî/âm oluQu hem de bu hükmün uygulayKcKsK olan baQta Peygamber (s.) dönemi olmak üzere di5er bütün dönemlerde Ehl-i KitabKn dKQKnda kalan müQrik vb. inanç gruplarKna da eman veriliQi bu hususta bir tahsisin olmadK5KnK ortaya koymaktadKr.100 AyrKca müQriklerle münasebetin belirleyicisi olan, bir baQka deyiQle cihadK/savaQK emreden ayetlerin bir kKsmK “Fitne tamamen yok edilinceye ve din (kulluk) de yaln z Allah için oluncaya kadar onlarla sava n. 2ayet vazgeçerlerse zalimlerden ba kas na dü manl k ve sald r yoktur…”101 Qeklindedir. Kur’ân’da yaklaQKk 60 yerde geçen fitne sözcü5ü a5KrlKklK olarak imtihan/deneme/s nanma manasKnda kullanKlmKQsa da102 de5iQik ba5lamlarda farklK anlamlar da içermektedir.103 Ba5lamlarKyla birlikte de5erlendirildi5inde fitne sözcü5ü imtihan anlamKndan sonra en fazla bask , eziyet ve i kence karQKlK5Knda yaklaQKk 96 GeniQ bilgi için bkz. Kapar, Hz. Muhammed’in Mü riklerle Münasebetleri, s. 105-272; 7imQek, Kur’ân’ n Anla lmas nda ki Mesele, s. 101. 97 7imQek, Kur’ân’ n Anla lmas nda ki Mesele, s. 102. 98 Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, V, 288. 99 Taberî, Câmiu’l-Beyân, III, 23; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, III, 268; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 866. 100 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 866-867; AteQ, Dinde Zorlama ve 2iddet Sorunu, s. 87-88. 101 Bakara, 2/193; Enfal, 8/39. 102 Bakara,2/102; En’am,6/53; Araf,7/155; Enfâl, 8/28; Tevbe, 9/126 vb. ayetlerle birlikte toplam 27 yerde bu anlamda kullanKlmaktadKr. 103 bn Manzûr, Lisânu’l-Arap, XIII, 319; Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, IX, 398-399. AyrKca bu anlamlarKn geniQ izahK muhtelif kaynaklarda Qu Qekilde özetlenmektedir: bn Kuteybe'ye göre fitne kelimesi imtihan/sKnanma, baskK ve iQkence, engelleme ve saptKrma, Qirk/küfür/günah ve ibret olmak üzere beQ anlamda kullanKlmaktadKr. Bkz. bn Kuteybe, Te’vîlü Mü kili’l-Kur’ân, s. 472-474; Yahya ibn Sellâm'a göre ise sözcük; Qirk, küfür, bela, dünyada azap, ateQe atma, öldürme, engelleme/alKkoyma, dalâlet, mazeret, musallat olma ve delilik olmak üzere on bir manaya gelmektedir. Bkz. Yahya ibn Sellâm, etTesârîf, I, 179-186; bnu'l-Cevzî'ye göre de fitne kelimesi: Qirk, küfür, imtihan, denenme/sKnanma, ateQle yakma, azap, engelleme/alKkoyma, öldürme, mazeret, dalalet, hastalKk, ibret, ceza, günah, delilik olmak üzere kullanKldKklarK ba5lam itibariyle toplam on beQ anlamK içermektedir. Bkz. bnu’lCevzî, Nüzhetü'l-A’yuni’n-Nevâzir fî 'Ilm'il-Vucûhi ve'n-Nezâir, s. 477-480. 36 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 37 on yerde geçmektedir.104 YukarKda meali verilen ayet de fitne’nin bask ve i kence manasKnda kullanKldK5K ba5lamlardan biridir. Hal böyleyken bu sözcü5e ilk dönem müfessirlerinin bir kKsmK ilk anlam olarak irk ve küfür manasKnK verip ayeti küfür ve irk kalk ncaya kadar kafirlerle sava n Qeklinde yorumlamKQlardKr.105 AynK kelime için son dönem müfessirleri ise QunlarK ifade etmektedirler: “Fitne kelimesi, Allah yoluna tabi olmak için gerekli olan özgürlük ve güven gibi artlara sahip olunmayan bir toplum durumunu anlatmaktad r. Bu nedenle Müslümanlara bu durumu düzeltmeleri, tekrar Allah yolunda bar ve özgürlü!ü sa!lamalar için sava a devam etmeleri emredilmektedir.”106 Ayetlerin devamKnda geçen “…din yaln zca Allah’ n oluncaya kadar…” ifadesindeki “din” kelimesi ile kastedilenin: “Hiçbir cezaland rma korkusu duymadan Allah’a ibadet edilinceye ve hiçbir kimse ba ka insana korku ile boyun e!mek zorunda kalmay ncaya kadar (onlarla sava n).” Qeklinde anlaQKlmKQtKr.107 Ayetler: “Allah’ n dinine davet özgürlü!ünü ve bu davete icabet edenlerin can güvenli!ini elde edinceye kadar onlarla sava n” Qeklinde emir ifade etmekte, devamKndaki “…e!er vazgeçerlerse…” ifadesinden de irk ve küfürden vazgeçerlerse Qeklinde de5il, mü riklerin dü manl k ve sald rganl ktan vazgeçip, insanlarla Allah’ n dininin aras ndan çekilmelerinin kastedildi5i anlaQKlmaktadKr.108 Sonuçta bu ba5lamdaki fitne ile kastedilenin inançlar üzerindeki bask ve i kence, ikrah ve zorlama oldu5u ortaya çKkmaktadKr. Buna göre dinî tercihlerde ikrahK kullanmak, insanlarK istemedikleri bir dine girmeye zorlamak, bir anlamda savaQKn/cihadKn gerekçesi olarak kabul edilmektedir. Bu açKdan bakKldK5Knda gerekçelerin yer de5iQtirdi5i görülmektedir; yani savaQKn gerekçesi insanlarKn zorla dine girmelerini sa5lamak de5il, aksine dinî tercihlerde dayatKlan zor ve baskKyK kaldKrmaktKr; zira cihat insanlarK dine sokmak adKna yapKlan bir savaQ olmadK5K gibi109 onun gayesi, müslüman olmalarK için insanlarK zorlamak da de5ildir.110 O, insanlarK inanç ve düQünceleri üzerindeki ikrah, baskK ve iQkenceden korumak için baQvurulan bir vasKtadKr.111 DolayKsKyla inançlar üzerindeki ikrahK kaldKrmak için cihadK/savaQmayK emreden bu ayetlerden din seçimi hususunda ikrahKn kullanKlabilece5i hükmünü çKkarmak ciddi bir problemdir/müQkildir.112 Bu konudaki iQkali gidermenin yolu ise kKlKç ayetleriyle neshedildi5i iddia edilen ayetlerin her birinin nüzûl seyri104 Bakara,2/191, 193, 217; Nisâ, 4/101; Enfâl, 8/39; Nahl, 16/110; Ankebût, 29/10; Hadîd, 57/14 ve Bürûc, 85/10. 105 Bkz. Mücahid, Tefsiru Mücahid, I, 98; Taberî, Câmiu’l-Beyân, II, 192-194; IX, 248. 106 Mevdudî, Tefhîm, II, 155. 107 ReQit RKza, Tefsîrü’l-Menar, IX, 615; Esed, Kur’ân Mesaj , I, 56, 330. 108 Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, V, 196-197. 109 bn AQûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, III, 26; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 864; Köse, “Cihad 7iddete Referans Olabilir mi?”, slâm Hukuku Ara t rmalar Dergisi, sayK: X, s. 50-53. 110 Meydânî, Me’âricü’t-Tefekkür, XV, 420. 111 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 864. 112 MüQkil ve Qkâli giderme yollarK ile ilgili geniQ bilgi için bkz. Süyûtî, el- tkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, II, 724-735; IQKcKk, Kur’ân Anlamada Temel lkeler, s. 53-75. 37 38 Ahmet Küçük ni/tarihini do5ru tespit edip zikredilen safhalarKn hangisine tekabül etti5ini ortaya çKkaracak müstakil çalKQmalar üzerinde yo5unlaQmaktadKr. Zira bu hususta birbirini nakzeden rivayetlerin varlK5Kndan bahsedilmekte,113 hatta Hz. Peygamber’in, söz konusu iki ayetin nüzûlünden sonra müQriklerle Hudeybiye antlaQmasKnK yaptK5K zikredilmektedir.114 Bu görüQ ve rivayetlerin varlK5K meselenin bu ba5lamda yeniden düQünülmesini ve ayetlerle yukarKda zikredilen safhalar arasKndaki iliQkinin yerli yerine oturtulmasKnK gerekli kKlmaktadKr. AslKnda dinî tercihlerde ikrah mümkün de de5ildir; çünkü dinin aslK olan iman kalpte kök salar, kalbin inanmasK ve tasdikiyle115 hüccet ve burhana dayalK olarak116 gerçekleQir. krah ise sadece lafKzlara ve bedene hükmedebilir; ancak kalpteki iman ve tasdike etki edemez. DolayKsKyla kendisiyle ulaQKlan sonucu anlamsKz kKlan ikrah gibi bir vasKta da manasKzdKr. Bu yüzden slâm’Kn, imanKn ve onun hayat tarzKnKn her hangi bir kiQiye zorla kabul ettirilmesi de de5ersiz ve anlamsKzdKr.117 AnlamlK olan kalbin rKzasK ve sa5lKklK bir tercih sonucu edilen imandKr; zira insano5lu akKl, irade ve seçim özgürlü5ü sayesinde do5ru ile e5riyi, hidayetle sapKklK5K ayKrt edebilecek yetenekte yaratKlmKQtKr. Bu yüzden onun iman veya küfür tercihinin kendi hanesine yazKlabilece5i ve sorumlulu5un da kendisine ait olaca5K mesajK verilerek118 ikrahla din edinmenin hem imkansKzlK5Kna hem de gereksizli5ine vurgu yapKlmaktadKr;119 çünkü Allah kimi slâm’a erdirir, gö!sünü açar, basiretini de nurland r rsa o bir beyyine/delil üzere dine girer; kimin de kalbini köreltir, kula! n ve gözünü mühürlerse onun dine zorla/ikrahla giri i de asla kendisine fayda vermez.120 Nitekim bu durum ikrahK yasaklayan ayetin devamKndaki “…do!rulukla e!rilik birbirinden ayr lm t r…” sözcükleriyle iman n küfürden apaç k delillerle ayr l p belirgin hale geldi!i Qeklinde anlaQKlmakta, iman olgusunun da ikrah ve icbarla olmayaca5Kna vurgu yapKlmaktadKr.121 Buna ilaveten “(Resûlüm!) E!er Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmalar için insanlar zorlayacak m s n?”122 ifadesiyle de hayatKn imtihan için yaratKldK5K esprisiyle inanç ve dinî tercihler üzerinde zor ve baskK kurmanKn bir arada olamayaca5Kna iQaret edilmektedir. Din meselesi zorunlu fiillerle de5il ihtiyarî seçimlerle kâim olaca5Kndan123 ikrah altKnda yapKlan bir dinî tercih, yani baskK altKnda her hangi bir dine giriQ ya 113 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 867. Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, V, 198. 115 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 861. 116 Mera5î, Tefsîrü’l-Mera!î, I, 386. 117 Mevdûdî, Tefhîm, I, 202. 118 Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, V, 289. 119 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 318; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 862. 120 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, I, 318; 121 ZemahQerî, Ke âf, I, 303. 122 Yunus, 10/99. 123 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 862. 114 38 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 39 da çKkKQ zarurete binaen cevaz verilen bir durum olarak kabul edilmektedir. Nitekim, “Kim iman ettikten sonra Allah' inkâr eder, -kalbi iman ile dolu oldu!u halde (inkâra) zorlananlar hariç - kalbini küfre açarsa, i te Allah' n gazab bunlarad r; onlar için büyük bir azap vard r.” 124 mealindeki ayet bu durumu açKklamaktadKr. Ayette geçen ancak zorlananlar manasKndaki “…illâ men ukrihe…” ifadesi, mükreh/zorlanan kiQi kafir olmamasKna ra5men küfürden istisna tutulmamKQtKr. Bu da mükrehle kafirin görünüQte aynK lafzK zikrettiklerinden dolayKdKr. Bu nedenle istisna geçerli sayKlmKQsa da125 kalpdeki imana ra5men düQmandan kurtulmak için dil ile söylenen bu lafKzda bir problem yoktur; zira Allah (c.)’Kn kullarKnK kalplerini üzerine inQâ ettikleri akide dolayKsKyla muaheze etti5i zikredilmektedir.126 Bu yüzden kim Allah’ inkar ederse gazap onlarad r, ancak zorlananlar bunun d nda denilmekte 127 ve mükreh gazaptan istisna edilmektedir;128 çünkü ayetteki illâ men ukrihe ifadesi ölüm, baskK ve iQkence tehdidi altKnda canlarKnK kurtarmak için görünüQte inançlarKndan caydKklarKnK söyleyen mü’minleri îma etmektedir.129 YukarKdaki ayetin nüzûl sebebi olarak bir çok olay zikredilmektedir.130 Hem ayetin Mekkî bir sûrenin akKQKnda seyretmesinden hem de bizzat bu rivayetlerden olayKn Mekke’de cereyan etti5i ve Mekke müQriklerinin özellikle zayKf Müslümanlara acKmasKz bir Qekilde baskK ve iQkence yaptKklarK anlaQKlmaktadKr. Ammar’Kn baba ve annesi olan Yasir ve Sümeyye gibi inananlarKn bu baskK ve ikraha boyun e5medikleri için Qehid edildikleri, Abdullah ibn Sa’d ibn Ebî Serh gibilerin ise irtidat etti5i,131 anne ve babasKnK kaybeden Ammar’Kn da canKnK kurtarabilmek için kalbi imanla dopdolu oldu5u halde dili ile istenen lafKzlarK ifade etti5i bildirilmektedir. Bütün bu rivayetlerde ayetteki illâ men ukrihe kKsmKnKn nüzûl sebebi olarak Ammar b. Yasir olayKnKn zikredilmesi ise ortak noktayK teQkil etmektedir.132 Gerek nüzûl sebebine gerekse ayetin konumuzla alakasK olan kKsmKna bizzat bakKldK5Knda ikrah/zorlama altKnda küfür lafKzlarK söylemenin caiz oldu5u ve bunun canKn korunmasK için bir ruhsat olarak verildi5i gibi hakkK açK5a çKkarKp onu yüceltmek için ölümü göze alKp azimetin tercih edilebilece5i de görülmekte- 124 Nahl, 16/106. Razî, Tefsîr-i Kebîr/Mefâtihu’l-Yayb, XX, 121; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 609. KrQ. Uçar, a.g.tez, s. 36. 126 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIV, 217. 127 ZemahQerî, Ke âf, II, 636. 128 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3130-3131. 129 Mevdûdî, Tefhîm, III, 64; Esed, Kur’ân Mesaj , II, 553. 130 Bu rivayetler için bkz. Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIV, 216; Vâhidî, Esbâbü Nüzûl, s. 217; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 609-610; Çetiner, Esbâb- Nüzûl, II, 550-552. 131 Çetiner, Esbâb- Nüzûl, II, 550-551. 132 Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIV, 216; Vâhidî, Esbâbü Nüzûl, s. 217; Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, X, 160; bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, II, 609-610; YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, V, 3131; Kutup, fî Zilâl, IX, 248-249; Mevdûdî, Tefhîm, III, 64; Çetiner, Esbâb- Nüzûl, II, 551. 125 39 40 Ahmet Küçük dir.133 Buradan hareketle ruhsat134 ve azimetin135 ne oldu5u, mükrehin söz ve davranKQlarKnKn hukûkî sonuçlarK hakkKnda kaynaklarda geniQ bölümler açKlmKQ,136 bunlar içerisinde özellikle mülcî olan ikrah altKndaki küfür lafKz ve fiillerinin büyük oranda geçersizli5ine hükmedilmiQtir.137 Görüldü5ü gibi ikrahKn fKtrî açKdan imkansKzlK5K, ahlâkî açKdan anlamsKzlK5K, hukûkî açKdan da de5ersizli5i ortaya çKkmaktadKr; oysa hayat, insanKn anlam ve de5er arayKQK içindir. radeyi devre dKQK bKrakKp ikrahK dayatan ve insanK bu arayKQtan mahrum eden Qartlar insanK da de5ersiz kKlar. “Dinde zorlama yoktur…” ilkesiyle insano5luna insanlKk vasfKnK veren inanç hürriyeti verildi5i gibi ona inandK5K davayK neQir ve davet/tebli5 hakkKnK da vermektedir. Ayet bu hususta bir eziyet ve zorlamayK yasaklamak suretiyle kiQinin inanç ve düQüncelerini savunup yaymasK için rahat hareket edebilmesini sa5lamakta, bu durum ise onun din ve inanç özgürlü5ünün mana ve de5erini ortaya koymaktadKr.138 Ayetin Medine’de inen ve içerisinde Müslümanlara savaQK ve infakK emreden ayetlerin var oldu5u bir sûrenin akKQKnda yer almasK, onu ayrKca anlamlK kKlmaktadKr.139 Onu anlamlK kKlan bir baQka Qey de, hem savaQKn var oldu5u veya her an var olabilece5i bir ortamda hem de MüslümanlarKn müstakil bir yurt ve devlete sahip olduklarK bir konumda din ve inanç özgürlü5ünün varlK5Kna ve onun çerçevesine vurgu yapmasKdKr. AyrKca ikrahK yasaklayan bu hüküm din düQmanlarK ve onlarKn dostlarKnKn slâm’Kn kKlKçla/savaQla kâim oldu5u ve inkarcKlarKn önüne “ya slâm ya k l ç” alternatifini koydu5u Qeklindeki yaygKn bir vehmi iptal etti5ine yeterli bir delildir.140 Tarih de bu iftiranKn yalan oldu5una tanKklKk eden bir Qahittir.141 Bütün bunlarla birlikte “Dinde zorlama yoktur…” ilkesiyle hiç kimseye teklifin, cezanKn ve cezalandKrmanKn olmadK5K sonucunu çKkarmak elbette mümkün de5ildir;142 zira slâm sadece vicdanlara mahkum edilen bir inanç ve felsefî bir takKm mülahazalar olmadK5K gibi insano5lunun bireysel ve toplumsal hayatKnK merkeze alan ahlâkî de5er ve hukukî düzenlemeleri de içermektedir. Onun, hukuk düzenini ihlale yönelik bütün giriQimler için sevk etti5i cezaî müeyyideler söz 133 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili,V, 3132. Tarif için bkz. Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukûk-u slâmiyye ve Ist lahât- F kh yye Kamusu, I, 34. 135 Bkz. BaktKr, Azimet, D A, IV, 330. 136 Kurtûbî, , el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, X, 161-170; Serahsî, el-Mebsût, XXIV, 38-156; bn Teymiye, Mecmû’ Fetevâ-i bn-i Teymiye, VI, 474; GeniQ bilgi için ayrKca bkz. Uçar, “Kur’ân Ayetlerinde krah ve IzdKrar”, s. 100-118; Kasap, “ slâm Hukukunda krah’Kn Sözlü Tasarruflara Etkisi”, s. 8-36. 137 Kurtûbî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, X, 162; Serahsî, el-Mebsût, XXIV, 45; Kasap, “ slâm Hukukunda krah’Kn Sözlü Tasarruflara Etkisi”, s.66. 138 Kutup, fî Zilâl, II, 46-47. 139 Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, V, 289. 140 Mera5î, Tefsîrü’l-Mera!î, I, 386; Esed, Kur’ân Mesaj , I, 78; krQ. AteQ, Kur’an’a Göre Dinde Zorlama ve 2iddet Sorunu, s. 90. 141 Mera5î, Tefsîrü’l-Mera!î, I, 386-387. 142 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 862. 134 40 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 41 konusudur. Hukukî ve cezaî müeyyidelerin yaptKrKm gücünün olabilmesi için de dayanKlmasK gereken bir güç ve kuvvetin olmasK kaçKnKlmazdKr.143 Birey ve toplumun hayatKnK korumak adKna baQvurulan bu güç ve kuvvetle ikrah/zorlama tabii olarak birbirinden farklK olgulardKr. Bu yüzden slâm’Kn hem dine girerken hem de dinin içinde ikrahK yasaklamasKyla144 cezaî müeyyideleri infaz ederken güce/Qiddete baQvurmasK arasKnda bir çeliQki görünmemektedir. Bu ba5lamda Kur’ân bireyin bizzat kendisinde kalKp toplumsal yansKmalarK olmayan bazK ibadet vb. davranKQlardan dolayK yani “hukukullah n/Allah’ n hakk ”nKn ihlali için dünya hayatKnda kuvvet kullanKlmasKndan bahsetmezken sKnKrlK sayKda da olsa toplumsal yansKmalarK olup “hukukunnâs /insanlar n hukukunu” ihlale yönelik davranKQlar için kuvvet kullanmayK gerektiren cezaî müeyyideler öngörmektedir.145 Bu cezaî müeyyideler zarurî maslahatlar veya makâsidü’ - eri’a diye tanKmlanan beQ Qeyin özgürlük/hak ve güvenli5ini tehdit eden suç ve davranKQlar etrafKnda cereyan etmektedir.146 Mürted’in öldürülmesi cezasK da bu çerçeveye taalluk eden davranKQKn karQKlK5K olup dininden dönme ile bire bir iliQkili de5il, yapKlan ahdi/sözleQmeyi bozmanKn veya slâm’a karQK potansiyel savaQçK olmanKn kaçKnKlmaz sonucudur.147 Sonuç olarak, özellikle Mekkî sûrelerde bir taraftan tarih boyu inananlara yapKlan zorlama/ikrah örnekleri ortaya konulup bunlarK gerçekleQtirenler kKnanKrken di5er taraftan ayetlerin geldi5i anda Mekke’de inananlara ikrahKn bütün boyutlarKnK yaQatan zalimlerin de kKnananlardan olup Allah’Kn gazabKnK hak ettikleri bildirilmektedir. Yani gerek tarihi süreçte gerekse o günkü Mekke’de baQkalarKnKn Müslümanlara dinî tercihleri sebebiyle yaptKklarK baskK, zorlama ve iQkenceden bahsedilmektedir. Medine’de ise bu olumsuz Qartlardan kurtulup aile, e5itim, sa5lKk, hukuk vb. alanlarda kurumsallaQan, farklK inanç gruplarKyla sözleQmeye dayalK olarak bir arada yaQayan, ancak bu defa topluma hâkim konum ve Qartlarda olan Müslüman kitle muhatap alKnmakta, “Dinde zorlama yoktur…” ifadesiyle de MüslümanlarKn baQkalarKna baskK yapmamalarK emredilerek anlamlK ve evrensel bir mesaj verilmektedir. OnlarKn, iktidarKn güç ve büyüsüne kapKlarak farklK inanç ve düQünce sahiplerine baskK ve iQkence uygulamalarKnKn yanlKQ olaca5K bildirilmekte, hiç bir kayKt ve Qart altKnda din hususunda baskK yapKlmamasK istenmektedir. KKsaca Mekke’de kendilerine reva görülen baskK ve iQkenceyi gerçekleQtirenler nasKl kKnandKysa kendilerinin de onlarKn yaptKklarKnK yaparak kKnananlardan olmamalarKna dikkat çekilmektedir. 143 AteQ, Kur’an’a Göre Dinde Zorlama ve 2iddet Sorunu, s. 94-95. YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 860; AteQ, Kur’an’a Göre Dinde Zorlama ve 2iddet Sorunu, s. 86-94. 145 Bu cezaî müeyyideler için bkz. Bakara, 2/178-179; Mâide, 5/38; Mâide, 5/33; Nûr, 24/2; Nûr, 24/4. 146 Küçük, Kur’ân’da Toplumsal S nanma, s. 350-351. AyrKca beQ Qeyin özgürlük ve güvenli5i hakkKnda da geniQ bilgi için bkz. Küçük, Kur’ân’da Toplumsal S nanma, s. 180-210. 147 YazKr, Hak Dini Kur’ân Dili, II, 863. Bu hususta geniQ bilgi için bkz. bn Teymiye, Fetevâ, III, 393; 7imQek, Günümüz Tefsir Problemleri, s. 571-575; AteQ, Kur’an’a Göre Dinde Zorlama ve 2iddet Sorunu, s. 95-108. 144 41 42 Ahmet Küçük SONUÇ krah kavramKnKn temelde, kendisinden kaynaklanmayan/haricî zorluk ve meQakkat anlamKndaki kerh, kendi tabiatKndan kaynaklanan/dahilî meQakkat ve sKkKntK manasKndaki kürh’le iliQkili oldu5u, kürh’ün aynK zamanda zd rar sözcü5üyle de ifade edildi5i, ikrah’Kn dinî terim karQKlK5Kyla sözlük anlamK arasKnda ciddî bir farklKlK5Kn olmadK5K anlaQKlmKQ, Kur’ân’da a5KrlKklK olarak haricî zorluk/zorlama karQKlK5Knda kullanKlan ikrah sözcü5ünün kendisinden türedi5i ke ri he fiilinin de5iQik formlarla üç kategoride kullanKldK5K görülmüQ, Kur’ân bütünlü5ünden ikrah’Kn genel olarak yasaklandK5K, ancak bu yasa5Kn özellikle üç alanda belirginleQti5i tespit edilmiQtir. Yasa5Kn zikredildi5i alanlardan birinin içerisinde a5KrlKklK olarak sosyal ve ahlâkî ilkeleri barKndKran Nur sûresinde belirtilmesi elbette tesadüfî de5ildir. krah yasa5KnKn her türlü ahlâksKzlK5K kapsadK5K gibi özellikle o günkü toplumda yumuQak karKn olarak duran iffetli kalmak isteyen cariyeleri kapsamasK da nesebi sahih/vasKflK bir birey ve toplum inQasKyla bu ahlâksKzlK5K yasaklama arasKndaki bire bir iliQkiye iQaret etmektedir. Do5ru ve sahih bir dinî tercihin ancak sahih bir toplumda gerçekleQebilece5i de kaçKnKlmaz bir gerçektir. Bu yüzden câriyelerin fuh a zorlanmas n n yasaklanmas yla dinde zorlamay yasaklamak arasKnda dolaylK bir iliQki söz konusudur. Zorlamay yasaklayan bir di er alan da akKl ve iradeyi devre dKQK bKrakKp insanlarKn gözlerini büyüleyen ve onlarK hakikatten uzaklaQtKran sihrin kullanKmKdKr. rade sahibi iken bile kullanKlmamasK emredilen sihrin, zor ve baskK kullanarak yaptKrKlmasKnKn yasaklanmasK ise tabii ve kaçKnKlmazdKr; zira sihir sa5lKklK bir din seçimi ve hakikat arayKQKnK etkileyen olumsuz bir faktördür. Bu sebeple Kur’ân, dinî tercihlerde ikrahK/zorlamayK yasaklayan “…dinde zorlama yoktur…” ayetinin nüzûlünden önce veya en azKndan aynK zaman diliminde zina ve sihir gibi ayartKcK unsur ve illizyonik/göz boyama özelli5i taQKyan giriQimleri de yasaklamaktadKr. BunlarKn normal/özgür hayatta yapKlmamasKnK emretti5i gibi baskK altKnda yaptKrKlmasKnK da kKnamakta ve yasaklamaktadKr. Bu, Kur’ân’Kn her hangi bir olgudan bahsederken önce dolaylK olarak onu etkileyen faktörleri ortadan kaldKrKp sonra esas olguyu gündeme taQKmasK Qeklindeki genel üslûbu olarak da anlaQKlabilir. Bu açKdan bakKldK5Knda sihrin kullanKmKnKn, yapKlmasKnKn veya zorla yaptKrKlmasKnKn yasaklanmasK da dinde zorlamanKn yasaklanmasKyla iliQkilidir. Kur’ân “…dinde zorlama yoktur…” ayetiyle zorlamayK yasakladK5K bir di5er alanKn din, inanç ve düQünce tercihlerinin gerçekleQti5i alan oldu5unu belirtmektedir. Bu alandaki yasa5Kn cihat ayetleriyle nesh edildi5i düQüncesiyle sadece Ehl-i KitabK kapsadK5K Qeklinde yaklaQKmlar olsa da, hem ayetin hükmünün umumî/âm oluQu hem cümlenin gramatik yapKsK hem de tarihsel süreç içerisindeki uygulamalar ayeti bu Qekilde anlamaya izin vermemektedir. Ayetin cihat ayetleriyle nesh edildi5i Qeklindeki yaklaQKmlar birkaç sebepten kaynaklanmaktadKr. Bu sebepleri Qu Qekilde sKralamak mümkündür; 42 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 43 1-Nesh algKsKndaki farklK yaklaQKmlarKn varlK5K ve bu hususta ortak bir algKnKn belirlenemeyiQi, 2-Nesh edildi5i iddia edilen ayetlerin Hz. Peygamber’in Gayr-i Müslimlerle olan iliQkisinde hangi safhaya oturdu5unun tespit edilemeyiQi, 3-FarklK ba5lamlarda de5iQik anlamlar içeren kavramlardan biri olan ve bazK yerlerde bask ve i kence anlamKnda kullanKlan fitne sözcü5üne bu ba5lamlarda da küfür ve irk anlamKnKn verilmesi. YukarKdaki bu sebepler aynK zamanda cihadKn/savaQKn gaye ve gerekçesi hususundaki tartKQmalarKn kayna5KnK da oluQturmaktadKr. CihadKn gaye ve gerekçesinin insanlarK dine sokmak mKdKr, yoksa dinî tercihler üzerindeki baskK ve ikrahK kaldKrmak mKdKr? Qeklindeki yapay bir tartKQmanKn çKkKQK da zikredilen bu sebeplere dayanmaktadKr. Oysa ayet slâm’a ve Müslümanlara karQK potansiyel savaQçK olmadKklarK sürece hangi din ve inanç grubuna dahil olursa olsun ikrahK/zorlamayK yasaklamaktadKr. Dinî tercihlerde ihtiyar ve rKzanKn esas oldu5undan hareketle baskK ve zorlama altKnda yapKlan dine giriQ veya çKkKQ Qeklindeki tercihlerin fKtrî bakKmdan mümkün olmadK5K gibi hukukî, ahlâki ve cezaî anlamda bir de5er ifade etmedi5i de açKktKr. Ancak zorlamayK yasaklayan bu ayetle cezaî müeyyideleri uygularken gerekti5inde güç kullanmanKn da yasak oldu5unu iddia etmek elbette mümkün de5ildir. Kur’ân’Kn, Mekkî sûrelerde baQka din ve inanç sahiplerinin gerek Peygamberlere gerekse onlara inanan Müslümanlara yaptKklarK baskK ve iQkenceyi ve onu yapanlarK kKnadK5K görülmektedir. Medine de nazil olan “…dinde zorlama yoktur…” ayeti genelde evrensel bir ilkeyi vurgularken özelde de güç ve iktidar sahibi olan Müslümanlara hitap etmekte, bu ba5lamdaki her türlü ikrahK yasaklamaktadKr. MüslümanlarKn iktidarKn büyüsüne kapKlarak farklK din ve inanç mensuplarKna baskK yapmalarK halinde kendilerine bu muameleyi yaparak kKnananlardan olan gerek Mekkeliler gerekse onlardan önceki iktidar sahipleri gibi olmamalarKna dikkat çekmektedir; zira erdem, baskK ve zorlama yapma imkanK varken onu yapmamaktKr. Bu sebeple MüslümanlarKn Medine’de devlet ve iktidar sahibi olup baskK yapmaya muktedir olduklarK bir süreçte söz konusu ayetin nazil oluQu onu anlamlK kKlmaktadKr. Zaten MüslümanlKk da tarih boyu sürdürülen bir hakikat, anlam ve fazilet arayKQKnKn zirve ve vuslatK, hakikatin, anlam ve erdemin bizzat kendisi de5il midir? B BL YOGRAFYA Kur’ân-K Kerim el-Âlûsî, 7ihabüddîn Mahmûd bn Abdullah el-Huseynî, Rûhu’l-Meânî fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm ve’s-Seb’ü’l-Mesânî, Beyrut, tsz. Atar, Fahrettin, F k h Usûlü, stanbul, 1992. AteQ, Abdurrahman, Dinde Zorlama ve 7iddet Sorunu, stanbul, 2002. Bakt r, Mustafa, Azimet md., D A, stanbul, 1991, IV. 43 44 Ahmet Küçük Bardako!lu, Ali, krah md, D A, stanbul, 2000, XXII. el-Begavî, Ebû Muhammed el-Huseyn bsm.y.y, tsz. bn Mes’ûd, Me’âlimü’t-Tenzîl, Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukûk-u slâmiyye ve IstKlahât-K FKkhKyye Kamusu, stanbul, tsz. Cerraho!lu, smail, Tefsîr Usûlü, Ankara, 1979. el-Cürcanî, 7erîf Ali ibn Muhammed, et-Ta’rifât,Beyrut, 1411/h. 1991/m. Ça! r c , Mustafa, Fitne md., D A., XIII, stanbul, 1996. Çetiner, Bedrettin, Fâtiha’dan Nâs’a Esbâb-K Nüzûl, stanbul, 2002. Derveze, zzet, Et-Tefsîrü’l-Hadis, trc: V. nce, M.Altunkaya, stanbul, 1997. Döndüren, Hamdi, krah md, 7 A, stanbul, 2000, IV. Duman, M. Zeki, Beyânu’l-Hak, Ankara, 2006. ----------, BeQ Sûre’nin Tefsiri, Kayseri, 1999. Ebû Zehra, Muhammed, slâm Hukuku Metodolojisi (F k h Usûlü), çev: Abdulkadir 7ener, Ankara, 1986. el-Meydanî, Abdurrahman Hasan Habenneke, Ma’âricü’t-Tefekkür ve dakîku’t-Tedebbür, DKmeQk, 2002-m/1423-h., VIII. Esed, Muhammed, Kur’ân Mesaj , çev; C. Koytak-A. Ertürk, stanbul, 1999. es-Sa’lebî, Ebu shak Ahmed b. Muhammed b. brahim, el-Ke f ve’l-Beyân fi Tefsiri’l-Kur’ân (nQr. El- mâm Ebî Muhammed b. ÂQûr), I-X, VII, 99; el-Ezherî, Ebu Mansûr Muhammed b. Ahmed, Tehzîbü’l-Lu!a, Kahire, 1964. Fuad Abdulbaki, 1411/1990/m. Muhammed, el-Isfahânî, Ra5Kp, el-Müfredât fî el-Mucemü’l-Müfehres, stanbul, arîbi’l-Kurân, Beyrut, 1422/h. 2001/m. IQKcKk, Yusuf, Kur’ânK Anlamada Temel lkeler, Konya, 1997. Izutsu, Toshihiko, Kur’ân’da Allah ve nsan, çev: Süleyman AteQ, stanbul, tsz. bn A ûr, Tahir, slâm Hukuk Felsefesi Gaye Problemi, çev: V.Akyüz,M.Erdo5an, stanbul, 1996. ----------, Et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, Tunus, 1997. bn Fâris, Ebu Hüseyin, Mu’cemü Mekâyisi’l-Lu!a, Beyrut, 1418/h.1998/m. bn Kesîr, Ebü’l-Fida smail, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, Riyad, 1413/h.1993/m. bn Kuteybe, Ebi Muhammed Abdullah b. Müslim, Te’vîlü Mü kili’l-Kur’ân, bsm.y.y, tsz. bn Manzur, Cemâlüddin Muhammed, Lisânu’l-Arap, Beyrut, tsz. bn Sîde, Ebu’l-Hasen Ali b. smail b. Sîde el-Mürsî, el-Muhkem ve’l-Muhîtu’lA’zam (nQr. Abdulhamid Hindâvî), I-XI, Beyrut, 2000, IV, 136. bn Teymiye, Mecmû’ Fetevâ-i bn-i Teymiye, y.y., tsz. 44 Kur’ân’da *krah Kavram Ve Dinde Zorlama Meselesi 45 bnu'l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Cemalüddin Abdurrahman bn Ali bn Muhammed el-KureyQî el-Ba5dadî, Nüzhetü'l-A'yuni'n-Nevâzir fî 'Ilm'il-Vucûhi ve'n-Nezâir, Tunus, 1979. -----------, Zâdü’l-Mesîr fî lmi’t-Tefsîr, Beyrut, 1407/h.1987/m. -----------, Nevâsihü’l-Kur’ân, bsm.y.y, tsz. el-Kâdî Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl ve Esrâru’t-Te’vîl, I-V, Beyrut, ts., IV, 186; Kapar, M. Ali Hz. Muhammed’in MüQriklerle Münasebetleri, Konya, 1993. Kasap, M. Mehmet, slâm Hukukunda krah’ n Sözlü Tasarruflara Etkisi, (BasKlmamKQ Y.L.Tezi), SÜSBE. Konya, 2005. Keskin, Hasan, Kur’an’da Fitne KavramK, stanbul, 2003. Komisyon (H. Karaman, ve ArkadaQlarK, Kur’ân Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, stanbul, 2006. Komisyon, 7 A, Sihir md., stanbul, 2000, VII. Köse, Saffet, Cihad 2iddete Referans Olabilir mi?, slâm Hukuku AraQtKrmalarK Dergisi, Konya, 2007, sayK: 10. el-Kurtûbî, Abdullah Muhammed ibn Ahmed ibn Ebibekr, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, Beyrut, 1421/h. 2000/m. Kutup, Seyyid, Fi Zilâli’l-Kur’ân, çev: M.E.Saraç-B.KarlK5a- .H.7engüler, stanbul, tsz. Küçük, Ahmet, Kur’ân’da Toplumsal SKnanma, stanbul, 2007. el-Mera!î, Ahmed Mustafa, Tefsîrü’l-Mera!î, Beyrut, 1418/h.1999/m. el-Mevdûdî, Ebü’l-A’lâ, Tefhîmü’l-Kur’ân, çev. M. Han Kayani, Y. Karaca, N. 7iQman, . BosnalK, A. Ünal, H. AktaQ, stanbul, 1996. Muhyiddîn 1417/h.1996/m. DervîQ, râbü’l-Kur’âni’l-Kerîm ve Beyânuhû, DKmeQk, Mustafa Zeyd, en-Nesh Fi’l-Kur’âni’l-Kerim, MKsKr, 1987. Mücahid, Mücahid b.Zübeyr el-Mahzûmî, Abdurrahman et-Tahir es-Sevrûtî, Beyrut, tsz. Tefsiru Mücahid, mhk: Öztürk, Mustafa, Tarih Felsefesi, ElazK5, 1999. Pekcan, Ali, slam Hukukunda Gaye Problemi, stanbul, 2003. er-Razî, Fahrüddin, Tefsîr-i Kebîr/Mefâtihu’l- ayb, Kahire, tsz. er-Razî, Muhammed ibn Ebî Bekir ibn Abdulkadir, Muhtâru’s-S hah, Kahire, 2000. RKza, ReQit, Tefsîrü Menar-Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Hakîm, MKsKr, 1373. es-Sa’lebî, Ebû shak Ahmet bn Muhammed bn brahim en-Nîsâbûrî, elKe f ve’l-Beyan, Beyrut, 2004. es-Sabunî, Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefâsîr, Mekke, tsz. Salih, Suphi, Kur’ân limleri, çev: M.Said 7imQek, Konya, tsz. 45 46 Ahmet Küçük es-Serahsî, 7emsü’l-Eimme Muhammed bn Ahmed bn Sehl, el-Mebsût, Beyrut, tsz. es-Süyûtî, Abdurrahman ibn Kemal Celaleddin, ed-Dürrü’l-Mensûr fî’t-Te’vîli Bi’l-Me’sûr, Tahran, 1377/h. ------, Lübâbü’n-Nükûl fî Esbâbi’n-Nüzûl, DKmeQk, tsz. ------, el- tkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, DKmeQk/Beyrut, 1427/h.2006/m. ------, el-Müzhir fî Ulûmi’l-Lu5a ve Envâuhâ, Beyrut, tsz. 7imQek, M. Said, Günümüz Tefsir Problemleri, stanbul, 1997. -------, Kur’ân’Kn AnlaQKlmasKnda ki Mesele, stanbul, 2004. et-Taberî, Ebî Cafer Muhammed bn Cerîr, Câmiu’l-Beyân An Te’vîl-i Ayi’lKur’ân, Beyrut, 1421/h. 2001/m. et-Taftazanî, Saadüddin Mesud b. Ömer, Et-Telvîh fî Hakâiki’t-Tenkîh, Kahire, tsz. Tanyu, Hikmet, D A, Büyü md., stanbul, 1992, VI. Uçar, F. Keziban, Kur’ân Ayetlerinde krah ve Izd rar (BasKlmamKQ Y.L.Tezi), S.Ü.S.B.E, Konya, 2004. el-Vahidî, 1424/h.2003/m. Ebi’l-Hasan Ali bn Ahmed, Esbâbü Nüzûl, Kahire, Yahya ibn Sellâm, et-Tesârîf, Tunus, 1980. Yaz r, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur’ân Dili, stanbul, tsz. ez-Zebîdî, Seyyid Muhammed Murtadâ, Tâcu’l-Arûs, MKsKr, 1306. ez-ZemahQerî, Mahmud ibn Ömer, el-KeQQâf ‘An Hakâiki Tenzîl, Beyrut, 1986-m./1406-h., III. avâmidi’t- Zeydan, Abdulkerim, el-Veciz fi Usûli’l-F k h, Amman,1990/h. 1411/m. -------- F k h Usûlü, çev: Ruhi Özcan, stanbul, 1993. 46