Finlandiya'da NATO - ve biz uyarıldık ve uzun süre
unutulmuş anlaşma
Finlandiya'nın NATO'ya katılımı, Rusya ile bu blok arasındaki temas hattını kökten değiştiriyor. Daha doğrusu, Finlandiya-Rusya deniz sınırını hesaba katan bu hat, on kattan fazla artarak neredeyse 1600 km'ye çıkıyor. Ve Leningrad, Murmansk, Petrozavodsk, Beyaz Deniz-Baltık Kanalı'ndan çok uzak olmayan bir yerden geçtiğini hatırlıyoruz. Ve Vyborg, Primorsk, Pechenga, Ladoga Gölü yakınında.
Bildiğiniz gibi, Rusya Federasyonu ile Finlandiya arasında halen yürürlükte olan 1992 tarihli "İlişkilerin Temelleri Üzerine" ikili anlaşma, ülkelerin
“sınırların dokunulmazlığına ve birbirinin toprak bütünlüğüne saygı gösterme” (Madde 3);
"birbirlerine karşı güç kullanmaktan kaçınmak ve topraklarının bir akit tarafa ve başka bir ülkeye karşı silahlı saldırı için kullanılmasına izin vermemek" (Madde 4).
Ancak çok gariptir ki - Rusya Federasyonu'nun Baltık ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarda (1991-1992) olduğu gibi - bu belge, öncelikle her iki tarafın da her ikisi için de güvenlik tehdidi oluşturabilecek askeri bloklara katılmayacağına işaret etmiyordu. ülkeler. Veya ikinci olarak, bu ülkelerin bu tür bloklara muhtemel katılımıyla bağlantılı olarak taraflar, herhangi bir akit ülkenin bu tür bloklara katılma koşulları hakkında karşılıklı istişarelerde bulunacaklardır.
Bahsedilen anlaşmalardaki bu tür önemli eksiklikler, daha önce olduğu gibi Finlandiya'nın Baltık ülkelerinin NATO'ya olası - şimdi gerçek - katılımı için ön koşulları yaratamaz.
Kalesiz sınır
Bu arada, 1950'lerin ikinci yarısından bu yana, bazı Fin medyası, SSCB ile sınırların "açıklığa kavuşturulması" için periyodik olarak kampanya yürüttü. Ayrıca, Suomi'nin öncelikle 1956'da SSCB'den izin alan Japonya'nın "deneyimini" Shikotan ve Habomai adalarını kendisine devretmek için kullanması gerektiğine dikkat çekiliyor.
İkincisi, Moskova'nın 1956'da Helsinki yakınlarındaki Porkkala-Udd bölgesinin Sovyet Donanması'na kira kontratını erken feshetmesi, iddiaya göre SSCB'nin Suomi lehine bölgesel tavizler vermeye hazır olduğunu gösterdi. Hatırlayın burada kira süresi 50 yıl olarak belirlenmişti: 1947-1996…
Moskova, Finlandiya'da kampanyanın haklı olduğu izlenimini yaratan söz konusu bilgi doldurmaya tepki göstermedi. Mevcut bilgilere göre, Finlandiya Komünist Partisi (1944-1945 ve 1948-1966'da) başkanı Aimo Aaltonen (1906-1987), bu “intikam patlamalarına” SSCB'nin aktif bir yanıt vermesini önerdi.
Her zaman Kuusinen'in ve hatta Mareşal Mannerheim da dahil olmak üzere birkaç Fin liderin gölgesinde kalan bu politikacı, haklı olarak Sovyetlerin bu yayınlar hakkındaki "sessizliğinin" Helsinki'yi daha önemli bir intikam kampanyası başlatmaya teşvik edeceğine inanıyordu. Finlandiya'nın resmi siyasi figürlerinin pekala bağlantılı olabileceği.
Aaltonen, bu kararı "Büyük Fin" intikamcılığı için bir teşvik ve Suomi ile NATO arasında umut verici bir yakınlaşma için bir teşvik olarak değerlendirerek, Porkkala-Udd'un Sovyet kira kontratının erken tasfiyesine de karşıydı. Aaltonen, 50'lerin sonlarında ve 60'ların başlarında SSCB Dışişleri Bakanlığı'na ve Politbüro'ya yaptığı çağrılarda Finlandiya'da şunları bildirdi:
“Şimdiye kadar, son zamanlarda, ancak güçler, SSCB'ye karşı bölgesel iddialarda bulunma ve ülkenin NATO ile yakınlaşması lehine olgunlaşıyor. Kısıtlayıcı faktörler, İsveç'in tarafsızlığı ve SSCB ile ekonomik işbirliğinden elde edilen faydaların kütlesidir. Ancak ruh hali, zayıflamayacak olan "kayıpları geri getirmeye" çalışmak için kalır.
Porkkala Udd'dan ayrılma
Aaltonen'e göre bu durum şu nedenlerle gelişmiştir:
“Porkkala Udd'dan erken ayrılma, ülkemizdeki bazıları tarafından tazminat politikasına kademeli geçiş için bir işaret olarak görülüyor. Ve sonra - ve bu bloğun Suomi'nin 1939 sınırlarına dönüşüne katkıda bulunabileceğine inanarak NATO ile köprüler kurmak.
Aaltonen, örneğin, Kasım 1960'ta Moskova'da komünist partilerin uluslararası toplantısında Kruşçev ile yaptığı bir toplantıda bu tavrını belirtti. 1961, CPSU'nun XXII Kongresinde Finlandiya Komünist Partisi delegasyonuna başkanlık ettiğinde.
Aaltonen aynı zamanda, Stalin'in itibarını sarsmasının ve Porkkala Udd'dan erken ayrılmasının,
“Zamanla çakıştıkları için, ülkemizde Stalin'in bu üssün ve SSCB ile yeni sınır boyunca yarım asırlık Sovyet kiralamasına ilişkin diktasının “kişilik kültünün” bir tezahürü haline geldiği görüşünü oluşturdular.”
Sonuç olarak, Finlandiyalı komünistin belirttiği gibi,
"Aynı kişinin 'kültü' tarafından dayatılan bu sınırın revize edilmesi için henüz dile getirilmeyen öneriler var."
Bu yüzden
"SSCB ve Sovyet-Finlandiya ilişkileri için zararlı olan, hem Stalin'in kendi "müritleri" tarafından gelişigüzel eleştirilmesi hem de Porkkala Udd'dan ayrılmasıydı."
O sırada Aaltonen'in argümanları dikkate alınmadı. Ayrıca, Şubat 1966'da Finlandiya Komünist Partisi XIV Kongresi'nde Aimo Aaltonen, parti başkanlığı görevinden alındı. Resmi olarakotoriterlik, dogmatizm ve yoldaşların kendisine yöneltilen eleştirilerini görmezden geldiği için”, ancak Sovyet Politbüro'nun etkili, kamufle edilmiş, çok dikkatli olmayan “suç ortaklığı” olmadan değil.
1970 yılında Aaltonen bu partiden ayrıldı. Kısa süre sonra, Suomi'de bir Stalinist, yani Maocu-Arnavut yanlısı komünist bir grubun yaratılmasına katıldığına dair haberler geldi. Bundan bağımsız olarak, yıllar sonra bile - özellikle Finlandiya zaten NATO'da olduğu için - gerçekte gerçekleşen onun değerlendirmeleri ve tahminleriydi ...
bilgi