*
Ana içeriğe atla

5 SORU 5 YANIT | Prenses Diana'nın öldüğü kaza nasıl ve neden gerçekleşti? (The Crown'da görmediğimiz detaylar)

Son sözleri, görgü tanıklarının ifadeleri ve komplo teorileri...
5 SORU 5 YANIT | Prenses Diana'nın öldüğü kaza nasıl ve neden gerçekleşti? (The Crown'da görmediğimiz detaylar)

Takvimler 31 Ağustos 1997'yi gösterirken, dünya Fransa'nın başkenti Paris'ten gelen bir haberle sarsıldı. Milyonların sevgilisi 'halkın prensesi' Diana, geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetmişti.

36 yaşındaki Diana geleceğin kralı Charles'tan boşanalı 5 yıl olmuştu aslında ama ne kamuoyunun kendisine yönelik sevgisi azalmıştı ne de medyanın ilgisi... Nitekim kazaya da bu sonu gelmeyen ilginin sebep olduğu söyleniyordu. Haberlere göre Diana ve yeni sevgilisi Mısırlı iş insanı Dodi Fayed, kaza sırasında paparazzilerden kaçıyordu.

Kazanın üzerinden 26 yıl geçti ama Diana'nın ölümüyle ilgili tartışmalar bir türlü bitmedi. O gece yaşananlara dair iddialar, teoriler ve komplo teorileri gündemden hiç düşmedi.

Son olarak Netflix'in en prestijli dizileri arasında sayılan The Crown'un final sezonunun ilk dört bölümünde Diana'nın son günlerine ve ölümüne odaklanılması, tartışmaları ve soru işaretlerini yeniden gündeme taşıdı. Bunda dizinin kazayla ilgili ayrıntıları muğlak bırakmasının etkisi de büyük. The Crown, Diana'nın son saatlerine ve ölümünden sonrasına odaklanırken "Orada ne oldu?" sorusunu yanıtsız bırakıyor.

Peki Diana'nın ölümüyle ilgili neler biliyoruz? Otopsi raporları, görgü tanıkları, araştırmacılar ve diğer kaynaklar ne diyor? 5 soruda mercek altına aldık…

1) 30 Ağustos günü neler yaşandı?

ITV'de yayınlanan Diana, Our Mother: Her Life and Legacy isimli belgesele göre, o sırada henüz 15 yaşında olan Prens William ve 12 yaşında olan Prens Harry, anneleriyle kazadan birkaç saat önce konuştu.

Kardeşler annelerini kaybettikleri sırada İskoçya'da Balmoral Kalesi'nde babaları, babaanneleri ve dedeleriyle birlikte tatildeydi. Diana çocuklarıyla konuşmak için kaleyi aramıştı. Harry, o konuşmayla ilgili olarak belgeselde şu ifadeleri kullanıyordu:

"Anneme ne dediğimi tam olarak hatırlamıyorum. Tek hatırladığım şey, konuşmanın kısalığı nedeniyle hayatımın geri kalanında pişmanlık hissetmiş olmam. Annemle son kez konuştuğumu bilseydim, ona başka şeyler söylerdim. Annemin o gece hayattan koparılacağına dair en ufak bir ipucu olsaydı elimde, o konuşma çok farklı şekillenebilirdi."

Prens William da kardeşiyle benzer şeyler söylüyor ve ekliyordu: "Harry ve ben, 'Haydi hoşça kal, sonra görüşürüz, kapatıyorum' demek için acele ediyorduk. Ne olacağını bilseydim bu kadar bıkkın davranmazdım. O telefon görüşmesi aklımda çok büyük bir yere sahip."

Gazeteci Christopher Anderson'ın The Day Diana Died isimli kitabında aktardığına göre, Diana son gününü 42 yaşındaki film yapımcısı Dodi Fayed'le geçirdi. Dodi, Harrod's mağazalarının Mısırlı sahibi Mohamed Al Fayed'in oğluydu.

Bir haftadan fazla süre boyunca Akdeniz'de yat tatili yapan çift, Mohamed Al Fayed'e ait uçakla İtalya'nın Sardinya adasından hareket etti ve 30 Ağustos günü Paris'e ayak bastı. Al Fayed'in sahibi olduğu Ritz Otel'de 2.000 dolarlık bir dairede kalan Diana ve Dodi, Cumartesi akşamı otelde yemek yedi. Restoranda çifti gören bir otel çalışanı sonradan People'a, "Aşık ergenler gibi görünüyorlardı" yorumunu yapacaktı.

Otelin önünde 30 kadar fotoğrafçının beklediği haberini alan çift, Ritz'te kalmak yerine Al Fayed'in Champs Elysees'deki dairesine gitmek üzere gece yarısından sonra otelden ayrıldı. Paparazzilerin dikkatini dağıtmak için üç ayrı araç önden yola çıksa da fotoğrafçıların çoğu Diana ve Dodi'yi beklemeye devam etti.

Çift Mercedes-Benz marka bir otomobille otelden ayrıldı. Direksiyonda Ritz'in güvenlik şefi Henri Paul oturuyordu. Araçtaki dördüncü kişi ise koruma Trevor Rees-Jones'tu.

Otelle Seine Nehri'nin paralelindeki Pont de l'Alma tüneli arasındaki mesafe aşağı yukarı 3 kilometreydi. The Associated Press haber ajansına konuşan görgü tanıkları, aracın tünel girişinde hızlanmaya başladığını aktarıyordu. Hatta People dergisine göre, Mercedes-Benz'in hızı saatte 195 kilometreyi bulmuştu. Andersen'ın kitabında da aracın Ritz'den çıkışıyla tünele girişi arasında sadece 3 dakika olduğu belirtiliyordu.

Bu esnada sağ şeritten yaklaşan beyaz bir Fiat Uno'dan kaçmaya çalışan Paul, aracın direksiyon hakimiyetini kaybetti, tünelin 13'üncü sütununa çarptı, takla attı ve yolun ortasında durdu. Paul ve Fayed olay yerinde hayatını kaybederken Rees-Jones ve Diana, yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.

NBC'nin 2008 tarihli bir haberine göre, Fransız polisinin sözü geçen beyaz Fiat Uno'yu bulma çabaları sonuçsuz kaldı. Aynı yıl The Guardian'da yayımlanan bir haberde de Diana ve Dodi'nin ölümüyle ilgili soruşturmanın nihayetinde jürinin, kazanın sorumluluğunun şoförde ve paparazzilerde olduğuna hükmettiği belirtiliyordu.

2) Diana'nın son sözleri neydi?

Kazanın ardından acil durum ekipleri olay yerine ulaştığında Diana hayattaydı. İlk müdahaleyi yapan ekipte yer alan Fransız itfaiyeci Xavier Gourmelon, görev süresi sona erdikten sonra 2017'de The Sun'a verdiği röportajda, "Sonradan Prenses Diana olduğunu öğrendiğim kadın, arabanın arka tarafında yerdeydi. Hafifçe hareket ediyordu ve hayatta olduğunu görebiliyordum" sözleriyle anlatmıştı o anları.

Kazadan birkaç dakika sonra olay yerine intikal eden 10 kişilik bir ekibin üyesi olan Gourmelon, daha sonra ITV'de yayınlanan 'Good Morning Britain' programına verdiği röportajda, Diana'yı sakinleştirmeye çalıştığını bu esnada Prenses'in ağzından, "Tanrım, ne oldu?" sözlerinin döküldüğünü söyleyecek ve şöyle devam edecekti:

"Kadını arabadan çıkarıp sedyeye yatırdık. O sırada doktor kalbinin durduğunu söyledi. Kalp masajına başladık. 20 saniye sonra bilinci yerine geldi ve kendisini ambulansa aktardık."

Gourmelon, Paris'te bulunan Pitié-Salpêtrière Hastanesi'ne götürülen Diana'nın yaşayacağını düşünüyordu. Ancak sabah 5 sularında dünyanın geri kalanıyla birlikte o da 'gönüllerin prensesi'nin öldüğünü öğrendi.

Reuters'a göre, hastanede bir kez daha kalbi duran Diana'ya, saatler boyunca kalp masajı ve elektroşok müdahalesi uygulandı. Ancak iç kanamanın durdurulamaması nedeniyle doktorların ortak kararıyla müdahaleye son verildi ve prensesin öldüğü ilan edildi. Diana'nın öldüğünü dünyaya teyit eden kişi, dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Robin Cook oldu.

The Independent'a yaptığı açıklamada, Gourmelon, "Şu an çok ciddi iç yaralanmaları olduğunu biliyorum. Ama tüm olay halen büyük oranda aklımda. O gecenin anısı sonsuza kadar benimle kalacak" ifadelerini kullanacaktı.

3) Ölümcül kazaya ne sebep oldu?

Çeşitli kaynaklara göre, Diana ve Dodi'nin ölümüne neden olan kazada birden fazla faktör etkili oldu.

Hem Anderson'ın kitabına hem de BBC'ye göre, kaza öncesi çok sayıda paparazzi motosikletlerle çifti taşıyan Mercedes-Benz'i takip ediyordu. Ancak bu takibin Henri Paul'ün sürüşünü ne derece etkilediği bugün bile bilinmiyor.

Paris Savcılığı'ndan yapılan açıklamada, kaza sonrası yapılan testlerde, Paul'ün kanındaki alkolün Fransa'daki yasal limitin üzerinde olduğunun tespit edildiği bildirildi.

Dahası CNN'e göre, Diana, Fayed ve Paul emniyet kemerlerini bağlamamıştı. Araçtan ağır yaralı olarak çıkarılan Rees-Jones'un kemerinin bağlı olup olmadığı da kesinleştirilemedi ancak öyle olduğu tahmin ediliyor. Öte yandan 2000 yılında '60 Minutes' programına konuşan Rees-Jones, kazayla ilgili hiçbir şey hatırlamadığını söyledi.

Yapılan soruşturmanın ardından jüri, 2008'de kazanın "sürüşte ağır ihmal" sonucu meydana geldiğine hükmetti. Buna göre hem şoför Paul'ün alkollü olması hem de aracın peşindeki paparazzi fotoğrafçılarının hızı ve tavrı kazaya yol açmıştı.

The Guardian'ın haberine göre, jüri ölenlerin emniyet kemerlerinin bağlı olmamasının da etkili olduğunu belirtmişti.

4) Prens Charles'ın 2005 yılında kazayla ilgili sorgulanmasının sebebi neydi?

Daily Mail'de 2021'de yayımlanan bir habere göre, o zamanlar henüz Galler Prensi olan Charles, Diana'nın ölümüyle ilgili olarak tanık sıfatıyla ifade verdi.

Habere kaynaklık eden kişi 2000-2005 yılları arasında Londra Emniyet Müdürü olarak görev yapan John Stevens'tı. Stevens, 2004 yılında başlatılan Paget Operasyonu kapsamında Charles'la şahsen görüştüğünü belirtiyordu.

Bunun sebebi Diana'nın 1995'te yani boşanmadan 1 yıl önce kaleme aldığı bir nottu. Uşağı Paul Burrell tarafından 2003 yılında medyayla paylaşılan notta Diana, "Ekim ayında burada masamda oturmuş birinin bana sarılmasını, beni güçlü kalma ve başımı dik tutma konusunda yüreklendirmesini arzuluyorum. Hayatımın bu evresi özellikle tehlikeli. [...] arabamda bir 'kaza' planlıyor; fren arızası ve ciddi bir kafa yaralanması. Böylece Charles için evlilik yolu açılabilecek" ifadelerini kullanıyordu. O dönemde Charles'ın William ve Harry'nin dadısı Tiggy Legge-Bourke'la bir ilişkisi olduğu söylentileri yayılmıştı. (The Crown'un beşinci sezonunu izleyenler bu notun yazıldığı dönemde Diana'nın otomobilinin frenlerinin tutmadığı sahneleri hatırlayacaktır.)

Stevens ise gazeteye yaptığı açıklamada şöyle demişti:

"Evet Galler Prensi ve Kraliyet Ailesi'nin diğer üyeleri hakkında suçlamalar dile getirilmişti ama kendisine resmen sorular sormadan önce delil bulmak ya da eldeki delilleri incelemek zorundaydık. Diana'nın notundaki senaryoyu destekleyen başka hiçbir delil bulamadık. Elimizde sadece not vardı, o da Charles'ı resmen şüpheli ilan etmek için yeterli değildi. Charles, Paget Operasyonu'na ancak olası bir tanık olarak gönüllü destek verebilirdi."

Charles'la olan konuşmalarının satır başlarını da gazeteye aktaran Stevens, Prens'in basında yer alana kadar nottan haberdar olmadığını ve Diana'nın böyle hisleri olduğunu bilmediğini söylediğini ifade ediyor ve ekliyordu: "Nihayetinde bizimle fazlasıyla iş birliği yapmıştı çünkü gizleyecek bir şeyi yoktu."

5) Diana'nın ölümüne ilişkin başka hangi iddialar, teoriler ve komplo teorileri ortaya atıldı?

Neredeyse 15 yıl boyunca dünyanın en güçlü kurumlarından biri olan İngiltere Kraliyeti'yle sorunlar yaşayan Diana'nın ölümünün talihsiz bir kaza olabileceği fikri pek çok kişiye inandırıcı gelmiyordu. Ortada bir komplo olduğu, Diana'nın bir cinayete kurban gittiği iddiaları ayyuka çıktı.

Bu iddiaları en yüksek sesle dile getirenler ise Daily Express gazetesi ve Mohamed al Fayed'di.

Sonuçta Londra Metropolitan Polisi yukarıda da bahsettiğimiz Paget Operasyonu'nu başlattı. 4 yıldan fazla süren ve milyonlarca sterline mal olan operasyon kapsamında tam 175 teori değerlendirildi ve hiçbirinin dayanağı ve gerçeklik payı olmadığı sonucuna varıldı.

Bunlar arasında en bilinenlerden biri Diana'nın hamile olduğuydu. Al Fayed, Diana'nın Dodi'nin bebeğini taşıdığını, İngiliz devletinin bunu kabul edilemez gördüğünü öne sürüyordu.

Dodi ile Diana'nın nişanlandığını da iddia eden Al Fayed'e göre, "Mısırlı bir Müslüman'ın geleceğin kralının üvey babası olmasını kabul edemeyen" Kraliyet Ailesi, Diana'yı öldürtmüştü.

Ancak yapılan otopside Diana'nın hamile olduğuna dair bir işaret bulunamadı. Arkadaşları da Diana'nın regl döngüsünün düzenli olduğunu, doğum kontrolü kullandığını ve en yakınlarına bile böyle bir ihtimalden bahsetmediğini dile vurgulayan ifadeler verdi.

Öne çıkan diğer komplo teorileri ise şunlardı:

  • Paparazziler kazaya kasten sebep oldu.
  • Şoför Henri Paul, Fransa veya İngiltere istihbaratlarının biri (ya da ikisi) tarafından arabayı sütuna çarpıp Diana'yı öldürmekle görevlendirilmişti. Zaten aslında Paul sarhoş da değildi, akşamın erken saatlerinde gayet iyi görünüyordu. Kazadan sonra cesedi değiştirilerek toksikoloji raporlarında alkol çıkması sağlandı. Testlerin birden fazla kez yapılmasının sebebi de buydu.
  • Diana'nın bindiği araçta bir sorun vardı ve bu bir sabotajın sonucuydu.
  • Diana gerektiği gibi tedavi edilmedi. Burada bir sabotaj söz konusuydu. Olay yerinde müdahale edilmek yerine en yakındaki hastaneye götürülse iyileşebilirdi.

Sizin İçin Seçtiklerimiz

Mashable'da Popüler