Yazınıza cevaben...

Yazınıza cevaben...

Sayın Ömer Turhan'ın https://www.linkedin.com/pulse/milli-ve-manevi-hassasiyetler-etrafında-iş-sap-ms-oracle-ömer-turhan/ yazısına cevaben yazılmıştır...

Ömer Bey,

Biraz başınızı ağrıtacağım ama kaleme aldıktan sonra döküldü kelimeler ve düşünceler, biraz uzun oldu fakat yine de herkesin sizin vasıtanızla bilgisine sunuyorum yazımı…

Bende en son çalıştığım firmada Workcube kullancısıydım. Hakikaten ilk başta Workcube’ü bir yabancı firma tarafından yazılmış bir uygulama olarak düşündüm, daha önce duymamıştım çünkü, uygulama adı Workcube olunca ister istemez aklınıza bu geliyor. Hatta sonrasında yerli bir yazılım olduğunu görünce çok hoşuma gitti, bravo dedim kendi kendime işte içerisinde tüm modülleri olan bir ERP uygulaması, genel olarak ilk izlenimlerim buydu.

En çok teklif, sipariş, CRM modüllerini kullandım uygulamanın. Detayları gireceğim fakat öncesinde bilgisayarla ilgili haşır neşirliğimle ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum…

Yaklaşık 38 yıllık bir bilgi işlem tecrübem var, aslında 38 yıldan beri bilgisayarla tanışıyorum demek lazım çünkü ilk başlarda sadece bir kullanıcıydım. Hatta bence ilk bilgisayar diyebileceğim cihaz, ilkokul 3’te arkadaşımın Belçika’dan getirdiği PACMAN oyun makinasıydı. O cihazı gördüğümde neler oluyor dedim, nasıl bir şey bu, bundan daha güzel bir şey olabilir mi dünyada dediğimi çok iyi hatırlıyorum, hakikaten aşık olmuştum o makinaya, zar zor arkadaşımdan 1 gün ödünç aldım ve başından ayrılmadığım bir 24 saat geçirdim o cihazla, gözlerim gitmişti artık oyun oynamaktan, hem oyun oynadım ama sürekli kafamda “nasıl oluyor da tuşu sola çekince sola doğru gidiyorum, bonusu yakalayınca hayaletler yok oluyor, level atladıkça oyun zorlaşıyor, daha heyecanlı hale geliyor…” soruları da vardı, haliyle ilkokul 3’de yaklaşık 10 yaşlarında programcılık hakkında (1980 yılından bahsediyorum) en ufacık bir fikrim yoktu, zaman geçti commodore, sinclair, amstrad, programcılık kursu, cobol, pascal, fortran, basic, sonrasında lotus 123, Windows 3.0 (ilk versiyon buydu galiba) derken bu günlere geldik.

İyi kötü, elimden geldiği ve takip edebildiğim kadarıyla tüm süreçlere tanık oldum bu aralıkta. Çalışmış olduğum firmalarda ki edindiğim tecrübeler doğrultusunda neredeyse enterprise tarafta bir çok uygulamayı kullanma şansına eriştim, kişisel olarak ta bir çok programı kendi özel yaşantımda da kullandım, örneğin Microsoft Money programı, bir ara kişisel bütçe hesaplarımı tuttuğum bir programdı, hatta hangi ay kişisel olarak benzine ne kadar para harcamışım, aylık yiyecek içecek giderim nedir, bu ay ne kadar harcama yapmalıyım gibi akla gelebilecek finansal anlamda her türlü raporu alıyordum ki Murat ne yapıyorsun dedim kendi kendime, buna harcayacağın zamanı başka şeylere harca diyerek programı kullanmayı bırakmıştım. İlk gerçek anlamda bilgisayarım üzerine kurduğum vmware üzerine IBM Domino server kurarak, kendi mail sistemimi kendim yönettim, hakkaten ne gereksiz işlermiş diye düşünüyorum bazen, hali hazırda hotmail, yahoo gibi servisler varken, ama illaki ben yaptım ben kontrol ettim diyeceğim ya sonuçta, tek amaç buydu aslında. Hazır web siteleri varken, oturup her şeyin tasarımını fireworks’de önce yapıp, herşeyi kesip biçim dreamviewer’a aktarıp oradan da web sitesi yapmak, günlerce uğraşmak ortada wordpress varken ne gereksiz işlermiş… Yok illa öğreneceğim ya, Flex ne müthiş bir teknolojiydi ve bence halen öyle, ama flash’a olan destek kesilince yaygınlaşamadı, action script’ler yazmak ve bunları animasyonlarla birleştirmek, animasyonları dataset’lerle birleştirmek, veri tabanlarıyla bağlantı kurmak, veri tabanının konsolundan bir değer değiştirince yaptığınız entegrasyon sayesinde animasyonun otomatikman değişmesi hakkaten ne müthiş şeyler… Ama tabi Türkiye’mizde bilgiye sahip olmak pek bir şey kazandırmıyor insana… Her neyse, yukarıda bahsettiğiniz konuyla alakalı olarak bu ön bilgiyi verme gereğini duydum ki bundan sonra söyleyeceklerim konusunda en azından, hangi temelden geldiğim iyi kötü anlaşılabilsin diye.

3 ay önce kendi şahıs firmamı kurarak (artık 48 yaşına geldim, buna hakkım var sanırım) bilişim sektöründe tecrübem doğrultusunda bildiğim ürünlerin satışını yapmaya başladım. Felsefem, ister hiç ürün satmayayım ister satayım, temele sağlam taşlar koyarak ilerlemek. Ve illaki bir işletme için temel taşlardan birisi de ERP. Çok ürüne baktım, tabiki öncelikli olarak ücretsiz, lisansız kullanabileceğim uygulamalara. Sizin sayfanızı da inceledim, ama maalesef ücretsiz bir uygulamanız yok. Tıpkı diğerleri gibi SAP, ORACLE, MICROSOFT ve diğer yerli firmalar… Keşke olsaydı.

Araştırmalarım sonucunda ODOO ile tanıştım, şaka gibi bir sistem, ilk başta çok detaylı incelemedim, iki seçenek sunuyor, karışık değil, enterprise kullanıcı olmak istiyorsanız para ödemelisiniz, aylık ücretide şudur (hemen görüyorsunuz ücretleri de) -bu noktalar önemli, ileride tekrar bahsedeceğim- haaa, ücret ödemek istemiyor musunuz? O zaman community versiyonu var, belirli bir kullanıcı sayısı sınırlaması da yok ama bazı modüller yok, al bunu kullan diyor. Tipik bir bilgi işlemci mantığıyla programı download edip kurdum, bakın çok basit, kimseyle muhattap olmadan, sitesine üye oldum, kurulum PDF dosyasını indirdim, basit bir kaynak ayırarak programı kurdum, 1 saat içerisinde ilk login ekranı karşıma geldi.

İşte bu dedim, sistem çalıştı ama iş bununla bitmiyor tabiki, inşallah karışık, gereksiz sınırlamaları olan bir uygulama değildir diye içimden geçirdim. Hemen bir şirket oluşturdum, birkaç müşteri kaydı, birkaç ürün kaydı, o arada bir arkadaşım benden cloud server sunucu teklifi istemişti, daha ilk resmi teklifimi verecektim, tak teklif hazır PDF çıktısı ile, dedim ne oluyor müthiş!!!! 2 saat sonra profesyonel olarak teklifim hazır.

Evet, Oracle, SAP veya Microsoft gibi iş yapma sistemleri oturmuş, belirli bir yol üzerinde giden ve fazla esnemeyen firmalar, bunun yanında Türk yazılım firmaları, sizin firmanız Workcube, fakat diğer tarafta da müşteriler var. Ve birçok müşteri, özellikle firma yöneticilerinin bilgi dağarcığı seviyesinde ilerleyebiliyor. Trendlere bakıyor, diğer yöneticilere danışıyor, maliyetlere bakıyor ve ürün seçimine karar veriyor. Genel tutum bu şekilde, fakat diğer tarafta değişen bir trend var. Opensource dünyası. Ben açıkçası Workcube’ü yukarıda saydığım diğer devlerle karşılaştırmak yerine, eğer gerçekten bir global bir uygulama olması bekleniyorsa daha farklı kriterlele karşılaştırılması gerektiğini düşünenlerdenim.

Bence kendinizi ODOO ile kıyaslayın, çünkü geleceğin dünyasında “en iyi bu işi ben bilirim” diyen Oracle ERP, SAP, Microsoft Dynamics gibi kurumsal uygulamalar yerine, % kaçını ODOO yakalayabilir bilemiyorum ama bu tarz uygulamalar alacak, şu anda maalesef bilinmiyor, Türkiye’de fazla kullanılmıyor ama adım gibi eminim, Türkiye’deki birçok kurum hatta kobi segmentinin üstündeki kurumlar bile ODOO’nun community versiyonu ile bile birçok işini halledebilecek durumda. Binlerce dolar SAP ve diğer uygulamalara yatırım yapacaklarına, sadece kendi kaynaklarında bir sanal server ayarlayarak, tüm modüllerin ne kadar kendilerine uygun olup olmadığını test edebilirler. Ama kendine güvenen insans sayısı da bir okadar az bu memlekette, çünkü bu işi yaparsa yöneticim ne der sorusu vardır kesin aklında, bu yüzden herkes nereye gidiyorsa bende oraya gideyim mantığı…

Her neyse, aynı şeyi sizin de yapmanız gerekirdi şimdiye kadar, Workcube’ün bir community versiyonunu çıkarmak ve 1 veya 5 kullanıcı için ücretsiz bunu dağıtmak. Uygulamaya erişim kolay olmalı, hemen müşteriler ilk başta uygulamanın ne olduğunu görebilmeli, fiyatını görebilmeli, bunlar hakikaten önemli faktörler (bunlar tamamen şahsi fikirlerimdir, katılmayabilirsiniz) ama sizin sitenizde, sisteminizde bunlar mevcut değil, büyük eksiklik.

Programla ilgili bir problem olduğunda, kullanıcılar hemen bu problemle daha önce karşılaşmış ve çözüme ulaşmış kullanıcıların yazılarını, notlarını hemen görebilmeli, bahsettiğim şey FORUM, sitenizde FORUM yok, sistemin yaygınlaşmasını istiyorsanız, kullanıcıların ürünü sahiplenmesini sağlamalısınız, FORUM bunun için en iyi yollardan bir tanesidir. Kullanıcı bir tane bile sorununu forum üzerinden çözebiliyorsa, zaten orada bir community kurulmaya başlanılacak demektir.

Tekrar belirtmek istiyorum; Online DEMO, Community Edition, FORUM ve FİYAT bilgisi bence sizin en eksik yönleriniz. Sitenizde çok bilgi var, dökümanlar, sunumlar ama ilginçtir ki ürünün kendisi yok veya onu hemen download edip kurup test edebilecekleri bir link, doküman.

Tabi ki burada hedefler çok önemli, şunu söyleyebilirsiniz, tipik SAP, ORACLE veya diğer kurumsal uygulamalar gibi bizde resmi olarak ilk başta müşteriyle tanışmak, projeyi anlamak için bir toplantı düzenlemek, sonrasında POC çalışması yapıp, müşteri ihtiyaçlarına göre tekliflendirme hazırlamak ve sonrasında implementation kısmına geçiyoruz diyebilirsiniz. Bu klasik yöntem ama yukarıda da bahsetmeye çalıştığım gibi, sadece bilgisizlik yüzünden Türkiye’de halen tonlarca para dökerek kurmaya çalıştığı ERP sisteminin, aslında hiç kimseye sormadan hemen kendi bünyesinde test edebileceğini bilmesi olayın döngüsünü kesin değiştirecektir.

2006 yılında IBM’in bir konferansına katılmıştım ve orada IBM’in linux’u destekleyeceği ve hatta bunun için 5 milyar dolar kaynak ayıracağı bahsedilmişti, konferanstan çıkarken 1 tane Linux cd’si bile hediye etmediler, kendi kendime (abi 5 milyar dolar ayıracaksın ama şuradaki 100-150 kişiyede ücretsiz bir versiyonunu hediye etmiyorsun enteresan…) demiştim. Devler gaza getirmesini iyi biliyor, aynı şekilde SAP’in sitesinde de veya politikasında da “ben son kullanıcılarla direkt çalışmam” mantığı var, sanki tüm iş yapanlar yılda 1 milyar dolar ciro yapıyor. Çok tepeden bakıyorlar ve son kullanıcılarda onları çok tepelerde görüyorlar, ona ulaşmak istiyorlar (tipik bir pazarlama yöntemi, şüphesiz) ama bu numarayı yutan birçok kurum var maalesef.

Workcube 5 yıl sonrasına mı bakıyor bilemiyorum ama projeksiyonu 20-40 yıl sonrasına çevirmek lazım. O dönemlerde (bence) ortama bu kadar havadan bakan uygulamalar yerini kullanıcılarla bütünleşmiş, kendi community’sini oluşturmuş, ister aylık cirosu 1 milyar dolar olsun ister basit bir ev kullanıcısı olsun, herkes tarafında kolaylıkla kullanılabilen, iletişim kanalları açık olan (illa vendor tarafından sağlanması şart değil) Forum, Blog gibi kendi interaktif community’si olan, hatta dışarıdan uygulamaya isteyen kişilerin, kimseye danışmadan sadece bir PDF üzerinden API dökümanını okuyarak istediği plugin’leri ekleyebildiği, artık şu aşamada bile olmazsa olmaz sosyal medya hesaplarının yönetilebildiği, e commerce sitesinin yönetilebildiği, özellikle CRM ve özellikle fırsat takip sistemin tam / entegre çalışabildiği, database bağımsız (isteyen sql isteyen oracle isteyen db2, mysql kullansın) yapısı olan ve kesin kez kesin ön tarafta yani UI tarafında profesyonel bir AJANS’ın (içinde tasarım uzmanları olan, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olmuş) olduğu uygulamaların olacağını düşünmekteyim.

Bu sadece ERP için geçerli olan bir durum değil aslında, genelde tüm uygulamaların artık havadan bakmak yerine biraz alçaktan uçarak her şeyin teknik taraf olmadığını, pencerenin diğer tarafından bakmayı (müşteri gözünden – kullanıcı gözünden) öğrenmeleri gerektiği bir döneme giriyoruz. Bizim ulaştığımız bu bilgilerin, yeni nesil artık doğduğunda için buluyor kendini. IPAD veya tablet kullanmayan 3-4 yaşından büyük herhangi bir çocuk var mı acaba? Bu gençler büyüdüklerinde, acaba hakikaten bir iş kurduklarında veya profesyonel yönetici olarak bir yerde çalışmaya başladıklarında bu kadar bürokrasi içine girerek, bu kadar hantal yapıları mı öğrenmeye / kullanmaya başlayacaklar veya en pratik ama profesyonel bir şekilde işimi nasıl çözebilirim gibi hareket etmeye mi?

Konuları dağınık gibi anlattığım düşünülse de özet olarak şu bilgiyi vermek istiyorum;

  • Eski devler yerinde dursun, 30000 fit yüksekten bakmaya devam etsinler ama yeni devler doğdu son 5-10 senede,
  • Yeni devlerin ortak yönleri ise, kullanıcıyı dışında tutmayan, aynen onları da uygulamanın bir parametresi / bacağı olarak olayın içinde gören uygulamalar / sistemler bunlar,
  • Acaba kaç developer, bir uygulama yazarken, bu uygulamayı kullanacak insanlarla öncesinde bir toplantı yapıp analiz yapıyor? Uygulamayı yazarken direkt son kullanıcıya test ettiriyor? Ve hep kullanıcıların taleplerine göre ürünü hazırlıyor? Tipik nasıl gidiyor işler; 1 proje yöneticisi development ekibine ne yapılmasını aktarıyor kesin, genel iş yapma şekli bu, ne kadar yanlış oysa ki,
  • Kaç uygulama acaba öncesinde, modern ağızla UI tasarımlarını bir sanat yönetmenine yaptırıyor? Bahsettiğim grafiker değil, sanat yönetmeni! O kadar önemli bir konu ki tasarım ama maalesef ülkemizde bizim yeğen de grafik programı kullanmasını biliyor o yapar diye ortaya çıkan binlerce web sitesi, “ne olacak canım yazılımcı tasarımı da yapsın” diyen binlerce (kusura bakılmasın) cahil yöneticiyle dolu,
  • Radikal karar alabilme gücü ve uygulamaya geçme? Çok detaylı bir konu, sadece başlığını yazmakla bırakıyorum,

İşte yukarıda birazından bahsedebildiğim konu ve nedenlerden dolayı, bence Workcube’ü diğer devlerle karşılaştırmaktansa bence bambaşka bir pencereden bakmak, uygulamanın geleceği açısından daha verimli olacağı düşüncesindeyim (eski bir workcube kullanıcısı olarak)

İsteyen istediği feet’ten uçuşuna devam edebilir fakat artık vazgeçilmez diye bahsedilen sistemler yok maalesef, sadece biraz cesaret lazım IT yöneticileri için ve iş gücü (Müşteri tarafından bahsediyorum). Yoksa kurulan tüm sistemler değiştirilebilir – istisnasız olarak- Ne kurulmuş olursa olsun, hepsi değiştirilebilir, replace edilebilir. İleriki devir bize göre “ben yaptım oldu” devri pek olmayacak, “benim kuralım budur, buna uyacaksın” devri hatta hiç olmayacak. Uygulama geliştiren / sistem tarafında çözüm üreten ve bu dönüşüme çabuk ayak uydurabilen firmalar çok daha ön plan da olacak.

Öyle dilinde “Bence IDC raporuna göre.. Aaaa Gartner raporunda şöyle.. IOT, Machine Learning, SaaS, PaaS, Big Data, Yapay Zeka…” gibi konuşmaları arasında bu havalı cümleleri kullanmaya çalışan ama daha basit bir excel tablosunda bile basit bir formül hesaplamasından bir haber olan, adı Satış Müdürü olup power pointe daha sunum hazırlamasını bilmeyen, telefonuna daha kurumsal email hesabının tanımlamasını yapamayan, hele hele IMAP’den bağlan dediğinde fosforları hızla tükenmeye başlayan, bu örneklerle çoğaltabileceğim birçok bilişimcilik oynamaya birçok insanla dolu. Bu yüzden bahsettiğim uygulamadan (ODOO) haberdar olması daha erken onlar için.

Fakat diğer tarafta da hızla organizma haline gelen (ister beğenelim ister beğenmeyelim) yapılar mevcut opensource dünyası, sosyal medya gibi. Ben merak ediyorum hangi ERP uygulamasının instagram entegrasyonu mevcut? Bir çok kişi güldü eminim bu soruya şimdi, Instagram ve ERP’mi? Veya hangi ERP programının direkt kendi içinde video konferans entegrasyonu var? (Zoom.us, webex, gotomeeting tarzında…) Devir hızla değişiyor. İster beğenelim ister beğenmeyelim, öncü olanlar, cesaretliler ve ileriyi görenler, kullanıcıyı para makinasından çok, o sistemin vazgeçilmez bir parçası olarak kabul edip, onlara hizmet edenler ayakta kalacak gibime geliyor…

Saygılarımla

Not: 1 resim ekledim, Odoo’nu kendi sitesinde diğer ERP uygulamalarıyla olan karşılaştırması, kaynağı göremedim tabiki, bilginize.



Ömer Turhan

Enterprenuer, Inventor, Software Architect

6y

250.000 TL'den daha az sermaye ile bir yıldan daha yakın zamanda kurulmuş girişimlere cirolarını 10 milyon TL'ye getirene kadar Workcube Catalyst bedava olacak, üstünde çalışıyoruz. Yazılım kullanma ihtiyacını imkanlar belirlemiyor, idrak belirliyor. İstediğiniz zaman Catalyst'e geçebilirsiniz. Odoo'ya gelince biliyorum. Güzel de. Bana da ilginç gelen şu olmuştu. Toyota Odoo kullanıyor diyor. Baktım ki Toyota Fransa'da forklift divison diyor. algı biraz geniş olmuş. Selamlar.

Ömer Turhan

Enterprenuer, Inventor, Software Architect

6y

Kıymetli Murat bey, Yazınızı keyifle okudum. Linkedin'de ilk etkinliğim olan Uzun ve okunması meşakkatli bir yazı yazdım. Ben 99 yılında bir şey gördüm. Web ve İş birleşiyordu. Orada nasıl olurum derken Workcube ortaya çıktı. Workcube'un bugün ki tasarımını Macromedia Freehand'de mockup çizerek yaptım. İki klasör tasarım yapmıştım. 2000'de kodlayalım dedim. 9 ay çalıştık. Ekibi dağıttım. O gün ki, teknolojiler kompeks bir iş uygulaması yapmak için yeterli olgunlukta değildi. 2002'de tekrar başladık. Birinci denemedeki yanlışlardan öğrendiklerimizle ve yeni teknoloji seçimleri yaparak aştık. İlk yıllar muhteşemdi. Çok takdir alıyor ve hızla büyüyorduk. Ama yanlışlar yaptık. Bereket versin öyle bir şey yapmıştık ki; 15 sene aynı pozisyonda şirketimiz yine de ilerledi. Küreselleşemedik, kısıldık. 2010'dan 2016 ortasına kadar ben aslında yoktum. Baştan aşağı yenilenmiş bir iş modeli ve yeni bakış açıları ve arayüzler ve kolaylaştırıcı teknolojilerle yeni bir yola girdik. Bu yolun adı Workcube Catalyst. OpenSource, NoCode, QPIC-R, ProcessNow gibi yenilikler koyuyoruz içine. Zamanla kendi kendini impelemente edecek. 99'da değiliz. 20 yıl geçti. Yeni meydan okumalar var. Önce kendimize. devamı aşağıda.

Yorumları görmek veya yorum eklemek için oturum açın