Gerçek Sevgi Eylemsizdir!

Yazan: Müge Çevik

Ne çok anlam yüklüyoruz sevgiye, ne çok şey bekliyoruz sevmekten. Sevginin kendisi ile ilgili kafamızın karışık olduğunu ve pek çok duyguyu sevgi sandığımızı görüyorum.

Birini seviyorsak, kendimizde bazı haklar buluyoruz; sorular sorma, merak etme, sahiplenme en basit olanları.  Seviyorsak, en başta karşılığında sevilmeyi bekliyoruz, değer vermesini, sürprizler yapmasını, hediyeler almasını, bunu dile getirmesini….

Hatta, daha da ağır şeyler yapıyoruz bazen…o da sevgimizin derinliğini, bizi ne kadar motive ettiği ile ölçüyoruz. Yani hem severken hem de sevilirken bir tartı ile en, boy, derinlik ve itici güç ölçümü yapıyoruz. Bütün bunları yapıyoruz çünkü gerçek ve samimi sevgiyi pek çok şey ile karıştırıyoruz.

Uzatmadan en kısa halleri ile anlatırsam, bizi motive eden, elimizi ayağımıza dolayan heyecan veren, sevgi sandığımız şey bir dürtü. Beğenilme dürtüsü, cinsel dürtünün üstü örtülmüş hali hatta bazen. Çok basit, çok temel beğenilme ve özel hissetme ihtiyacımızın tezahürü.

Birinin bizi sevdiğini anlamak için önemli dediğimiz hareketler zinciri ise, kendi kriterlerimiz.  Emek ile sevgi arasında kafamızda kurduğumuz yanlış bağlantı. Gerçek sevgi illa da emek mi ister? Ya da gerçek sevgi illa da görülmek, gösterilmek ve ortaya dökülmek mi ister?

Hayır. Gerçek sevgi eylemsizdir. Koşullardan, durumlardan hatta çoğu zaman sevgiyi doğuran nesne ya da kişiden bağımsız olarak ve onu sonsuz özgür bırakarak, sahiplenmeden akar…sadece akar…hafif bir duygudur sevgi.

Oradadır. Vardır. Nettir.  Şekli, modeli, yoğunluğu değişir ama özü değişmez. Çünkü gerçek sevginin özü, insanın özüdür.

Birine duyulan sevgi, lütuf değildir asla. Sebebi de yoktur başı da sonu da. Sadece fark ettiğimiz anlar olmuştur. Sonra da kendimizi yokladığımızda orada olduğunu gördüğümüz. En kızgın anımızda bile, kırıldığımızda bile orada duran. Anlayamadığımız, anlamaya çalışmadığımız ama bildiğimiz.

Sorumlulukla falan da hiç işi yoktur sevginin.İnsan çocuğuna karşı sorumluluk hissettiği için mi sever? Çoğu zaman tersi olur, ama sorumluluk duymadan da sevebilir insan.

Tam da bu noktada kafanız karıştı biliyorum.  Kafanız karıştı çünkü sevgi ile ilişkiyi karıştırdınız. Sevgi var olmak için bir ilişkiyi zorunlu kılmaz, ama ilişki var olmak için sorumluluk almayı zorunlu kılar. Bu yüzdendir ki, duygular ve ilişkiler aynı anda başlayıp bitmez!

Duygular yaşarken biten ilişkiler acıtır insanı. Ama can acıtan duygu sevgi değildir. Biten şeyin ardından canımızı acıtan duygu, seçilmemiş olmaktır, daha fazla özel hissedemeyecek olmaktır…ama asıl canımızı acıtan çok güzel olacağını düşündüğümüz bir şeyleri yaşayamayacak olmaktır.  Dikkat edin, gelecekte olacak güzel paylaşıma dair inanç yoksa orada üzüntü de pek olmayacaktır.

Sevildiğimizi ölçtüğümüz gibi sevgimizi de ölçeriz kendimizce. Bize neleri yaptırıp yaptırmadığına bakarız. Örneğin kilo verme ve spor yapma konusunda ya da daha iyi giyinme konusunda bizi ne kadar motive ediyor ona bakarız.  Ve yine sevgi yerine dürtülerimizi ölçüyor oluruz.

Ve adım atmaya, kabukları kırmaya, mevcudu değiştirmeye yetecek gücü bulamadığımızda duygumuz eksik deriz. Oysa ki; “duygum eksik” cümlesindeki eksik duygu asla sevgi değildir;  ya cesaret ya da motivasyondur.

En fazla neye ihtiyaç duyarsak, o yönde davranırız.  Gerçek sevgi, özden doğan sevgi ise hiçbir şeye ihtiyaç duymaz. Bu nedenle de kimseye adım attırmaz. İçimizde bulamadığımız bir motivasyonu, başkasına duyduğumuz sevgi yaptıramaz.

Daha iyi anlaşılması için beğenilme, yani sevme değil de sevilme ihtiyacını düşünün. Bu ikisi de çok enerji yüklüdür. Ve birine yönelik çok yoğun hissedildiğinde kişiyi motive eder, adım attırır.  Sevgi ise kaldıraç olamayacak kadar dingin, dengeli, köklü, zamandan , durumdan bağımsızdır.

Gerçek sevgi, özden doğar, verdikçe azalmaz. Beklentisiz, hesapsızdır ve karşılık arayışı içinde değildir.

Sevginin formu, şekli üzerine, yani içinizde olan biteni tanımlamak üzerine bir şeyler söylemeye çalıştım ama lütfen bu, sevgimizi göstermeyelim şeklinde anlaşılmasın. Aksine, olduğundan bile çok gösterelim, abartalım, coşturalım.  Çünkü, özde gerçek mutluluk sevgiyi alırken değil verirken hissedilir.