DUYGULARIMIZIN KONTROLÜ

Inside Out Film Analizi

İsa OKUL
4 min readMay 28, 2021

Pete Docter ve Ronnie Del Carmen’in yönetmenliğini yaptığı 2015 yılında vizyona giren Inside Out’dan (Ters Yüz)esinlenerek ele almak istediğim duygu ve işlevleri hakkında oldukça geniş bir çerçevenin olduğunu ve gerçekten insan yaşamının motivasyon kaynağı olduğunu söyleyebilmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.

Filmden yola çıkarak beynimizin birden fazla (başta neşe olmak üzere üzüntü, öfke, korku ve tiksinti) ana duygular çerçevesinde kontrol edildiği yönünde bir izlenim verilmektedir. Buna ek evrensel olarak kabul edilen şaşırma ve aşağılama duyguları da vardır fakat filmde bu iki duygu ayrı ayrı olarak ele alınmamıştır.

Öncelikle film ile ilgili ilk izlenimim olarak(öneriyle izlemeye başlamama rağmen) akışkan ve eğitsel olmaktan ziyade daha çok komedi ve animasyon tarzı olabileceğini düşünmüştüm. Ancak filmin daha ilk başlarında konunun gerçekten kapsamlı ve eğitsel olduğunu kavrayarak, severek seyrettim. Filmin içerisinde de bize yansıtıldığı üzere gerçekten daha film devam ederken “acaba benim duygularım şu an neleri çekiştiriyor veya hangi adalarım sağ ya da yıkılmak üzere ?” tarzı sorular eşliğinde kendimce düşünmelere başladım.

Filmde ana karakterimiz olan Riley ilk başlarda çok mutlu ve duygu mekanizması tamamen neşe duygusu kontrolünde hareket ediyor. Fakat bu durum Riley’nin bulundukları şehirden farklı bir şehre taşınmaları ile sonu eriyor ve mekanizmada diğer duygularda söz sahibi olmaya başlıyorlar.

Bu durumu kendimce şu şekilde yorumlamak istedim; “ acaba mekanizmaya diğer duygular ortak olmak istedikleri için mi Riley ailesine karşı olumsuz tavırlar almaya başlıyor, yoksa Riley beklemediği bir durumla karşı karşıya kaldığı için mi duygular mekanizmadaki hakimiyetini kaybediyor?”

Çekirdek anılar genellikle kişinin ilk defa yaptığı şeyler, unutamayacağı anılar olarak akılda kalıcı belirli özel ve önemli anlar olarak tanımlanacağı üzere bu çekirdek anılar birleşerek günlük yaşam içinde kişinin etrafındakilerle olan ilişkileri ile birer kişilik adaları oluşturmaktadır. Ne zaman neşe dışında mekanizmaya diğer duygular yaklaşmaya çalışsa o an Riley olumsuz tavırlar sergiliyor.

Fakat burada Riley on bir yaşına kadar hep ailesi ve çevresi eşliğinde mutlu olarak yaşadığı için (genellikle duygu mekanizmasının kontrolü neşe duygusunun elindedir) bu durumun neşe kontrollü olmasını filmde de verildiği üzere ergenlik öncesi döneme bağlayabiliriz. Çünkü kişi ergenliğe kadar genellikle mutluluk içindedir; ailesi tarafından da aşırı desteklenme ve yanlışını söylemeyerek sürekli ona mutluluk aşılama endeksli olunduğu ve üzüntülere odaklanılmadığı hatta üzüntüyü hiç aramadığı için kontrol neşenin elindedir.

Bu yüzden çekirdek anılar çoğunlukla mutluluk içerikli olduğundan Riley’nin mekanizmasında ani bir diğer duygu kontrolü oluştuğunda kendisi hiç beklenmedik tavırlar sergilemektedir. Hatta filmde neşe duygusu sürekli çekirdek anıları kucağında bazen bir torbada saklamaktadır. Buna ek olarak yine bu durumu neşenin mekanizmadan çıkıp o ortamdan uzaklaşması ile kontrolün diğer duygular tarafından ele geçtiğinde Riley’nin gösterdiği sınıfta kendini tanıtırken bir anda ağlamaya başlaması, ailesine karşı sert tavırları ve hatta en uç olarak evden kaçması gibi durumları da örnek verebiliriz.

Adalar, Riley’nin etrafında ki kişiler ile olan ilişkileri ve kendi kişiliği ile etrafına yansıttığı özelliklerini ya da çevresinden doğan yeni ilişkilerin olumlu kavramını temsil etmektedir. Başlıca Hokey, Şaklabanlık, Arkadaşlık, Aile, Dürüstlük Adaları gibi neşe temelli kurulu olan bu adalar aynı zamanda mutlu ilişkiler sürmeyi ve olumlu kişilik özelliklerini temsil etmektedir.. Bu adalar ne zaman neşe eksenli olmaktan çıkıp diğer duygu kontrolü ile hareket ederse o zaman Riley çevresine olumsuz tepkiler yansıtır ve kendisi de adalarının özelliklerini aktif hale getirecek şekilde davranmazsa; bu adalar yavaş yavaş çökmeye başlamaktadır. En son halinde ise tamamı ile her adada çöküş meydana gelmektedir.

Duygular ve beraberinde yaşama dair adalar

Üzüntü, Riley’in üzerinde olumsuz bir etki oluşturmakta ve bu durum onun çekirdek anılarının değişmesine sebep olmaktadır. Bunun gerçekleşmesiyse yine Riley’nin neşe kontrollü yetişmiş olmasından ve bu yüzden çekirdek anılarının da mutluluk ve neşe içerikli olmasından kaynaklıdır. Filmde de verildiği üzere aslında Riley’nin çekirdek anıları için neşe pozitif yönlü bir duygu iken diğer duygular negatif yönlüdür. Bundan dolayı da kontrol mekanizmasına kim oturursa(hangi duygu) Riley ona göre tavır sergilemektedir (çekirdek anılarından uzaklaşmakta ya da onlara daha çok yaklaşmaktadır). Tüm bu durumlarsa kişilik adalarına bağlı olarak onların daha aktif şekilde aktivasyonunu devam ettirmesine ya da tamamı ile faaliyetlerini durdurup yıkılmalarına sebep vermektedir.

Ayrıca filmin sonunda verilen mesajı da tamamen önemli buluyorum; mekanizma sadece neşe kontrollü olmamalıdır. Destekleyici olarak ergenliğe bağlı bir biçimde güncellenmiş bir mekanizmaya tüm kontrol sahiplerinin yeri ve zamanı geldiğinde söz hakkı almaları gerektiği noktasına inanıyorum ve nitekim filmde de bu durum bahsettiğim üzere verilmişti. Ancak burada değinmek istediğim nokta insanın doğuşundan beri kontrol mekanizmasında tüm duygularının olumlu- olumsuz ayırt etmeksizin söz sahibi olmaları gerektiği yönündedir. Yani Riley dışında belki de on bir yaşına kadar mutlu bir hayat sürmemiş birini ele aldığımızda bu sefer o kişi hiçbir zaman ergenliğine kadar mekanizma kontrolüne neşe ve mutluluk duygularını söz sahibi yapamayacaktır. Eğer onlar kontrol sahibi olduklarında bu sefer kişi oluşturduğu üzüntü temelli adalarını yıkacaktır ve çevresinin hiç alışkın olmadığı tavırları sergilemeye başlayacaktır. Bu durum kişinin sosyal ilişkilerinin bozulmasına, duygu durumunda rahatsız edici farklılıklara ve olumsuz yaşam biçimine yol açabilecek ve tamamen Riley’e zıt bir etki oluşturacaktır. Çünkü hiç kimsenin doğuştan yaşayacağı mekan, durum, aile düzeyi ve koşullar kontrolünde değildir ve bu durum genel perspektifte öngörülü olarak ergenliğe kadar(bakıma muhtaç olduğu için) kişinin kontrolüyle de değişemeyecektir. Yani aslında kişi elinde olmadığı çekirdek anılar oluşturduğunda ona karşılık zıt bir duygu mekanizmada kontrol sahibi olduğu zaman, çevre yine olumsuz tepkiler verecektir. Bu yüzden ben kişide kesinlikle doğuştan beri birbirleri ile rekabet içinde olmadıkları bir mekanizma kontrolü olduğunu düşünmekteyim.

İnsan doğduğu andan beri her türlü duyguyu yaşadığı durum ve çevresine göre değişken nitelikli deneyimlemektedir. Ayrıca insan öğrenen bir varlık olduğu için hangi ortamda hangi duruma karar vereceğini de yine kendisi istediği ada ve duygusunu seçip onları aktif hale getirerek hareket etmektedir. Yani biz duyguların kontrolünde onların çekişmeleri ile hareket etmiyoruz. Aksine onlar bizim tercihlerimiz doğrultusunda depolanıyor ve adalar oluşturuyorlar.

Inside Out’u (Ters Yüz) mutlaka izlemelisiniz.

--

--