Bende isterdim güzel bir giriş yapıp edebiyat parçalamayı. Bi ara epey de inanmıştım ama,bazen zorlamaya gerek yok. Olmayınca olmuyor.
Ara ara hikaye yazmak istiyorum ama konum yok. Zaten mantıklı düşününce hikaye yazmanın ilk şartının elinde anlatacak konun olması gibime geliyor ama kestiremiyorum. Halbuki kestirsem ne güzel olurdu. Bu durumda kaçırıcam tabiiki cillop gibi nobel'i.
Yazsam kesin alırım. Öyle de kafa var. Zehir. Gerçi sizde zaten farkettiniz de belirtmekte fayda var; kendimle acayip dalga geçiyorum. Kendime gülebiliyorum. Bir de kendi esprisine gülmeyen insanlara daha çok gülüyorum, Babam birgün dedi ki bana, kendinle dalga geçmeyi becerebilirsen, kimsenin söyledikleri incitemez seni. Şimdi düşünüyorum da incitmek mincitmek, bu nedir ya. Ailem beni kız mı bekledi yoksa ? Nasıl laflar bunlar erkek çocuğuna ya? Gerçi ben dört elle sarıldım öğüdüne, kendimle acayip taşak geçerim. bazen o kadar abartıyorum ki zoruma gidiyor, kendi kendime küsüyorum. Çünkü küsmesem mesele büyüyecek, sonra kavga dövüş. bunlara gerek yok.
Bazen de öylesine canım sıkılır. Kendimi şanssız hissederim. Hani bi musluğa el atsam belediye suyu keser tipi şansız. doğuştan cenabetlik. Hadi bireysel şanssızlığı geçtim de bir şekilde çevremdekilere de zarar veriyorum. Buraya milyon tane şey yazarım da gerek yok. Bak sadece şunu söyleyeyim; Bi kere Amerika'dan bir şeyler sipariş ettim, sandy kasırgası çıktı, sipariş verdiğim firmayı yerle yeksan etti. Adamlar toplayamadılar götlerini. Yani aslında büyük kahramanım, halk adamıyım ama karanlıklarda saklanmayı seviyorum. Tanrı'nın bile unuttuğu şehirde polisten medet ummak ahmaklıktı ama çaresizlik insanlara en akla gelmez şeyleri bile yaptırıdı. Fakat güzel haber şu ki, bir çok insanın farketmediği bir yerde, bu kara tabloyu yakın zamanda değiştirecek bir dizi olaylar gerçekleşiyordu; zaten en büyük kaoslar, en büyük kahramanları doğurur, diyorum, kıçımda taytla şehrin en yüksek binasından aşağı bakar görüyorum kendimi. "sen mi büyüksün ben mi, yenecem seni gotham", diyorum, hiddetleniyorum tüm konsantrasyonum kayboluyor. Hem sonra tayt nedir kardeşim kaç yaşında adamın kıçında? Ben yarın öbür gün çoluma çocuğuma nasıl anlatırım çatı çatı gezerdim taytla diye? Çocuk araya da kaçıyor muydu peder derse haksız mı? değil.
Tayt aslında güzel bişey ama. Giyen kişiye bağlı. Bazı günler sokakta bedeni saran, sanki üzerlerinde bişey yokmuş gibi gezen güzel hatunlar oluyor. Bu durumlarda tayt`ı icaat edene dualar ediyorum. Yattığı yer cennet olsun.
Çok canım sıkılıyor, hakkaten çok canım sıkılıyor. Ne yapsak acaba? Kafama huni takıp elimde bi direksiyonla çarşı meydanında gezesim var ama havada yağmurlu. Şimdi durduk yere bide hastalıkla uğraşmayalım şu Corona döneminde.