Yeni Demokrat Gençlik sayı 141

Page 1

Ayl›k Siyasi Gençlik Dergisi * Say›: 141 *Mart 2009 *Fiyat›: 1.50 YTL * ISSN: 1302-7506

Sistem partilerine oy yok!

Gelece¤imiz için birleflelim!

Genç kad›nlar örgütlenmeye! Ajitasyon-propaganda üzerine


NEWROZ ATEfi‹ ÖZGÜRLÜKTÜR!


3

KRAT YEN‹ DEMO GENÇL‹K

larla daha da zenginlefltirilmifltir ancak dergimizin yay›na haz›rlad›¤›m›z süre içinde tart›flmalar› sunumlara eklememiz mümkün olamad›¤› için ilk hallerini yay›nl›yoruz.

SUNU Merhabalar, YDG 3. Konferans› belgelerine yer verdi¤imiz dergimizin ard›ndan yeni say›m›zla birlikteyiz. Ekonomik krizin halk›m›z›n üzerinde etkisinin daha fazla hissedildi¤i, yüz binlerce emekçinin iflini kaybetti¤i bir dönemde halk gençli¤inden baflka güvenebilece¤i bir yer olmayan dergimizin periyoduna uygun flekilde yay›nlamakta çeflitli zorluklarla karfl›lafl›yoruz. Dergimizin yay›nlanmas›nda emek veren, katk› sunan arkadafllar›m›za bir kez daha teflekkür ediyoruz. Daha kolektif, daha planl› bir çal›flmayla dergimizin süreklili¤ini sa¤lamak ve sistemin gelece¤ini ellerinden ald›¤› halk gençli¤inin daha genifl kesimlerine politikalar›m›z› ulaflt›rmak, anti-emperyalist, anti-faflist, anti-feodal nitelikte devrimci gençlik hareketini yükseltmemiz ellerimizdedir. Bu say›m›zda 21-22 fiubat tarihlerinde Ankara’da örgütlenen 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulan yaz›lardan genifl flekilde yararland›k. Özellikle ajitasyon-propaganda üzerine haz›rlanan yaz›lar dergimizde konu hakk›nda küçük çapl› bir dosyan›n haz›rlanmas›n› sa¤lam›flt›r. E¤itim çal›flmas›na sunulan yaz›lar atölyelerde tart›flma-

www.ydg-online.org ‹

Ç

‹ N

D

E

Bu say›m›zda bir di¤er küçük çapl› dosya ise YDG Merkezi Kad›n Komisyonu’nun inisiyatifinde haz›rlanan ve hem 8 Mart çal›flmalar›na hem de Nisan ay› içerisinde örgütlenecek 2. Kad›n Buluflmas›’na katk› sunmay› hedefleyen yaz›lar›n da ilgi çekece¤ini düflünüyoruz. Dergimizin içeri¤inin yo¤unlu¤undan kaynakl› çok say›da haberi k›saltarak ve derleyerek yay›nlamak zorunda kald›k. Birçok yaz› ve habere de sayfalar›m›zda yer veremedik. Okurlar›m›z›n bu konuda bizi anlay›flla karfl›layaca¤›n› umuyoruz. Sistemin halk karfl›t› ve gençlik karfl›t› sald›r›lar›n›n yo¤unluk kazand›¤› bu dönemde sistem aç›s›ndan hesaplaflma arenas›na dönen yerel seçimlerde sistem partilerine de¤il halktan yana, devrimci, demokrat adaylar› hiçbir dar grupsal ç›kar göz etmeden ve gençli¤in mümkün olan en genifl kesimini devrimci düflüncelerle tan›flt›rma ve sistemi teflhir etme perspektifiyle destekleme yönlü 3. Konferans karar›n›n hayata uygulanaca¤›na inan›yoruz. ‹syan günü olan Newroz kutlamalar›n›n daha coflkulu, militan ve kitlesel geçmesi yerel seçimlerin de etkisiyle oldukça mümkündür ve bahar döneminin bafllang›c›nda önemli bir hareketin yaflanmas›n› sa¤layacakt›r. Di¤er say›m›zda buluflmak umuduyla tüm okurlar›m›za mücadelelerinde baflar›lar diliyoruz…

yenidemokratgenclik.blogspot.com bolognasureci.blogspot.com K

‹ L

E

R

‹syan ................................................................................ 4-5

Yunanistan Aral›k isyan›.......................................... 28-29

Yerel seçimlerdeki tavr›m›z........................................ 6-7

Kolektifin sesi.............................................................32-33

DTP’nin belediyecilik anlay›fl›..................................... 8-9

Birlik...................................................................................36

Demokratik lise mücadelesi için ileri.................. 10-11

Göçmen gençlik..............................................................37

Üniversitelerde bahar dönemi ............................. 14-15

Haluk Zorusevmez....................................................38-39

Ajitasyon ve propaganda üzerine......................... 18-27

Genç kad›n çal›flmalar›..............................................40-57

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No: 8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Yön Matbaac›l›k Davutpafla Cd. Güven San. Sit. B Blok, No: 366 Tel: (0212) 544 66 34 e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com ISSN. 1302-750

Yeni Demokrat Gençlik’in e-mail adresleri: yenidemokratgenclik@hotmail.com yenidemokratgenclik@yahoogroups.com

BÜROLAR ➧ Kartal: ‹stasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Kartal, Tel: (0216) 306 16 02 ➧ Ankara: S›hh›ye Mh. Süleyman S›rr› Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 432 23 01 ➧ ‹zmir: 856 Sk, No: 48/203 Kemeralt› Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 ➧ Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Bar›fl ‹flhan› No: 3 Cep: 0 542 216 48 00 ➧ Erzincan: Ordu Cd. Ordu ‹flhan› Kat: 3 Tel: (0 446) 223 67 18 Cep: 0 536 697 94 19 ➧ Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez ‹flsaray› Kat 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 ➧ Mersin: Silifke Cd. Çavdaro¤lu ‹flhan› Kat: 3 No: 118 Cep: 0 545 685 25 27 ➧ Avrupa Merkez Büro: Weseler Str 93 47169 As-druck Dusburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958

BANKA HESAP NUMARALARI Selma fiahin Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fib.

Euro Hesab›: 48209849-5001 TL Hesab›: 48209849-5002


Yeni Demokrat Gençlik

4

Gelece¤imize göz diken sistemin partilerine oy yok! Yerel seçimlerde çal›flma yapt›¤›m›z alanlarda kimin kazand›¤›ndan daha önemli bir konu, yerel seçimleri örgütlenme arac› haline getirip getiremedi¤imizdir. Seçimleri, bir adaya oy istemekten daha fazlas›n› hedefleyerek ele almam›z gerekmektedir. 2009 y›l›, Siyonist ‹srail Devletinin Filistin’de gerçeklefltirdi¤i katliamla bafllad›. “Terörle mücadele” bahanesi ileri sürülerek gerçeklefltirilen katliamda yüzlerce Filistinli; bebek, kad›n, çocuk demeden öldürüldü. ‹srail Devletinin elindeki her çeflit silah› kullanmaktan çekinmemesi, hedef gözeterek sivilleri vurmas› tüm dünyada halklar›n öfkesini büyütmüfl ve oldukça kitlesel eylemlerle ‹srail protesto edilmifltir. Gerçeklefltirilen katliam›n, emperyalizmin bilgisi dahilinde oldu¤u aç›kt›r. ABD’nin her düzeyde yetkilileri arac›l›¤›yla ‹srail’e destek aç›klamalar›nda bulunmas›, geriye kalan devletlerin k›saca “k›nama” aç›klamalar›nda bulunmakla yetinmesi, ç›karlar› söz konusu oldu¤unda h›zla harekete geçen kurumlar›n ‹srail’i k›namak için bir karar dahi almakta zorlanmas› bunun kan›t›d›r. ‹srail’e karfl› “en net” tavr› (!) sergileyen ülkelerden birisi olan Türkiye’nin de Davos olay›na, restleflmelere, büyük duyarl›l›k gösterilerine ra¤men ‹srail’le olan s›k› ba¤lar›n› gevfletmedi¤i bilinmektedir. Askeri, ekonomik iflbirli¤inin ivmesinden hiçbir fley kaybetmeden devam etmesi, gerçeklefltirilen flovun BOP (Büyük Ortado¤u Projesi) kapsam›nda oldu¤unu, bölgede TC’ye biçilen misyonla ilgisi bulundu¤unu ak›llara getirmektedir. Tüm bu yaflananlara karfl›, umudu diri tutan olay ise dünyada ve Türkiye’de Katil ‹srail’in katliam›n›n kitlesel ve sürekli eylemlerle protesto edilmesi olmufltur. Türkiye’de yüz binlerce insan›n büyük bir öfkeyle protesto gösterilerine kat›lmas›, ‹srail mallar›n› boykot etmesi, ekonomik krizin artan etkisiyle de birlikte daha da anlaml› hale gelmifltir. Bu süreç, tüm dünyada halklara biçilen gelece¤in, açl›k, zulüm, yoksulluk ve katliam oldu¤unun ve dünya halklar›n›n bu plana boyun e¤meyece¤inin kan›t› olmufltur.

Krize ve bask›lara karfl› Newroz ateflini harlayal›m! Emperyalizmin son ekonomik krizinin etkisini 2009 y›l›nda daha da fazla hissettirece¤i, burjuva iktisatç›lar›n dahi kabul etti¤i bir gerçek haline gelmifltir. Her kriz döneminde oldu¤u gibi irili ufakl› birçok sermaye oda¤›n›n batmas›yla birlikte daha güçlü olanlar›n krizi f›rsata çevirdi¤i gerçe¤i, sermayenin yo¤unlaflmas›n› da beraberinde getirmektedir. Büyük sermaye odaklar›n›n say›ca azald›¤› ancak daha da güçlendi¤i gerçe¤i, yaflanan krizin en çarp›c› sonuçlar›ndan birisidir. Bu sürecin, krizin faturas›n›n tüm dünyada halklara ödetilmeye çal›fl›ld›¤› gerçe¤iyle birlikte de¤erlendirilmesi gerekmektedir. ‹flten ç›karmalarla ve ücretlerin düflürülmesiyle emekçilerin hayat› cehenneme çevrilmeye çal›fl›lmaktad›r. Türkiye’de, ekonomik krizin en önemli sonucu da iflsizlik sorunudur. TÜ‹K’in son verilerinde dahi iflsizli¤in ciddi bir art›fl gösterdi¤inin saklanamamas›, “resmi rakamlar böyleyse gerçek rakamlar nas›ld›r?” sorusunu akla getirmektedir. Her dönemde oldu¤u gibi genel iflsizlik içerisinde genç iflsizlik oran›n›n daha yüksek olmas›, halk gençli¤inin nas›l bir durum içerisinde bulundu¤unu gözler önüne sermektedir. Resmi verilere göre her dört gençten birisinin iflsiz olmas›, ifl bulma umutlar›n›n giderek daha da azalmas›, ifl bulanlar›n da çok düflük ücretlerle çal›flmak zorunda kalmas›, her baflvurulan kap›dan “kriz var, yapacak bir fley yok” cevab›n›n al›nmas›, yaflan›lan durumun özetidir. Kriz sadece çal›flma hayat›na aday gençli¤i de¤il, ö¤renci gençli¤i de fazlas›yla etkilemektedir. Ço¤u ö¤renci ailesinin iflsiz kalmas›n›n, okurken çal›flan ö¤rencilerin ifllerini kaybetmesinin, reel gelirlerin


Yeni Demokrat Gençlik düflmesinin etkileri ö¤renci gençli¤i de yak›ndan ilgilendirmektedir. Yüz binlerce kiflinin iflini kaybetti¤i bir dönemde ö¤rencilerin ailelerinin bu oranlaman›n d›fl›nda kald›¤›n› düflünmek gerçekçi olmayacakt›r. Bologna projesi kapsam›nda ifl bulma umutlar›n›n iyice azald›¤› Türkiye’de bir de krizin etkisiyle ifl olanaklar›n›n azalmas› gerçe¤i eklenince durum iyice içinden ç›k›lmaz bir hâl almaktad›r. Önümüzdeki süreçte krizin etkilerinin üniversitelerde ve liselerde daha fazla hissedilece¤i aç›kt›r.

Yerel seçimlerde do¤ru saflara! Krizin etkilerinin boyutlanarak artt›¤› bir dönemde yaklaflt›¤›m›z yerel seçimler, yak›n tarihli di¤er tüm geliflmeler dikkate al›nd›¤›nda oldukça önemli bir yerde dur-

5 r›yla (asker, medya, sistem partileri vb) yüklendi¤i seçimlerde, “benden iki olsun”, “senden olmas›n” gibi yaklafl›mlar do¤ru de¤ildir. Yerel seçimlerde egemenlerin, ezilenlerin nas›l bir konumlanma içerisinde oldu¤unu do¤ru tahlil ederek saflar›m›z› netlefltirmeye çal›flmal›y›z. Yerel seçimlerde çal›flma yapt›¤›m›z alanlarda kimin kazand›¤›ndan daha önemli bir konu, yerel seçimleri örgütlenme arac› haline getirip getiremedi¤imizdir. Seçimleri, bir adaya oy istemekten daha fazlas›n› hedefleyerek ele almam›z gerekmektedir. Yap›lacak çal›flmalar, destek verdi¤imiz parti ve gruplar›n yan› s›ra A/P serbestli¤i kapsam›nda kendi derdimizi de anlataca¤›m›z bir alan olarak görülmelidir. Çal›flmalar›m›z›n önemli bir k›sm›n› oluflturan üniversitelerde, krizin etkileri es geçilmeden

Ana eksenini yerel seçimlerin oluflturdu¤u Mart ay›, önemli tarihsel olay lar›n da y›ldönümü olan günlere tan›kl›k etmifltir. Krizin ve yerel seçimler çal›flmas›n›n ekseninde tüm gündemlerde kitle çal›flmas›na yo¤unlaflaca¤›m›z aç›kt›r. Özellikle 8 Mart Emekçi Kad›n lar Günü ve 21 Mart Newroz süreci, Mart ay›nda öne ç›kan gündemlerdir. maktad›r. Sistem partilerinin ifltahla haz›rland›¤› bu seçimlerin etkisi, sürekli vurguland›¤› gibi “yerellerle” s›n›rl› kalmayacakt›r. Seçimler, gelinen aflamada, kriz, ulusal sorun gibi önemli geliflmelerin etkisinin ölçüldü¤ü bir arena haline daha fazla gelmektedir. Davos flovu, TRT fiefl, Kürt Dili ve Edebiyat› aç›l›m›, beyaz eflya-kömür yard›mlar› ile seçimlere iddial› bir flekilde haz›rlanan AKP’nin, gözünü dikti¤i Amed ve Dersim’de tüm di¤er sistem partilerini arkas›na alarak oylar›n› artt›rma, “kaleleri düflürme” hedefinde oldu¤u aç›kt›r. Her kesimin aç›kça ifade etti¤i gibi önümüzdeki süreçte Ulusal Hareketin verdi¤i savafl› da do¤rudan etkileyen faktörlerden birisi olacak bu seçimlerde saflar›n netleflmesi oldukça önemlidir. Küçük hesaplar›n, benden üç senden iki pazarl›klar›n›n yaflanan kutuplaflma düflünüldü¤ünde nas›l bir anlam tafl›d›¤› daha da iyi anlafl›lacakt›r. Sistemin tüm kurumla-

ö¤renci gençlik gelece¤ini sahiplenmeye ça¤›r›lmal›d›r. Ana eksenini yerel seçimlerin oluflturdu¤u Mart ay›, önemli tarihsel olaylar›n da y›ldönümü olan günlere tan›kl›k etmifltir. Krizin ve yerel seçimler çal›flmas›n›n ekseninde tüm gündemlerde kitle çal›flmas›na yo¤unlaflaca¤›m›z aç›kt›r. Özellikle 8 Mart Emekçi Kad›nlar Günü ve 21 Mart Newroz süreci, Mart ay›nda öne ç›kan gündemlerdir. Newroz’un, yerel seçimlerde halk›n tavr›n›n netleflmesinde önemli bir etkisinin olaca¤›n› tahmin etmek zor de¤ildir. Bu süreçte egemenlerin sald›r›lar›n›n yo¤unlaflaca¤›n› ve kitlelerin daha da hareketlenece¤ini söyleyebiliriz. 15 fiubat eylemlerine kolluk kuvvetlerinin müdahale tarz›, önümüzdeki süreci anlamak aç›s›ndan veriler sunmaktad›r. Ayn› flekilde emekçilerin beklenenden daha kitlesel bir flekilde eylemlere, mitinglere kat›ld›¤›n› gözledi¤imiz bu sürecin daha da ivmelenece¤ini görmemiz gerekmektedir.


Yeni Demokrat Gençlik

6

Yerel seçimlerde tavr›m›z erel seçimlere iliflkin ilk ola-

Y

rak belirtmemiz gereken

egemen s›n›f partilerinin kesinlikle desteklenmemesidir. Baz› adaylar›n kimlikleri ve propagandalar› partisinden ba¤›ms›z düflünülerek kafa kar›fl›kl›¤›na neden olmakta, hatta baz› ilerici-demokrat-yurtseverler taraf›ndan destek görmektedir. Kim olursa olsun egemen s›n›f›n sözcülü¤ünü yapan hiçbir partiye oy vermemek ilkesel olarak tak›nmam›z gereken bir tav›rd›r.

Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur. Yerel seçimlere iliflkin ilk olarak belirtmemiz gereken egemen s›n›f partilerinin kesinlikle desteklenmemesidir. Baz› adaylar›n kimlikleri ve propagandalar› partisinden ba¤›ms›z düflünülerek kafa kar›fl›kl›¤›na neden olmakta, hatta baz› ilerici-demokrat-yurtseverler taraf›ndan destek görmektedir. Kim olursa olsun egemen s›n›f›n sözcülü¤ünü yapan hiçbir partiye oy vermemek ilkesel olarak tak›nmam›z gereken tav›rd›r. Egemen s›n›f partilerinin amaçlar› ortadad›r. Kendi aralar›nda çat›flma yaflasalar da halka yönelik sald›r›larda ortak bir durufla sahip olan sistem partileri, asl›nda tek bir amaca hizmet ediyorlar: Varl›klar›n› devam ettirebilmek ve kitleler nezdinde sistemi meflru hale getirebilmek. Bundand›r ki tüm bu partiler hummal› bir çal›flmaya girmifller ve sistemin “meflrulu¤unu” gösterme ad›na as›l önemli olan›n oy vermek oldu¤unu yekpare bir biçimde dillendiriyorlar. Çünkü yerel seçimlerde al›nacak sonuçlarla beraber sürecin daha rahat akaca¤› düflünülmektedir.

Tüm bu olumsuzluklar›n karfl›s›nda bizim de bir taraf olmam›z gerekmektedir. Tavr›m›z; T. Kürdistan›’ndaki tüm yerleflim alanlar›nda DTP’nin adaylar›n›n desteklenmesi yönünde olmal›d›r. Çünkü geldi¤imiz aflamada ulusal sorunun önemi ve hassasiyeti tüm egemen sistem partilerini bölge özgülünde ayn› safta birlefltirmifl durumdad›r. 27 Temmuz seçimlerinde bölgeden ald›¤› oylarda art›fl sa¤layan AKP, önümüzdeki yerel seçimleri de ayn› performansla geçirmek derdindedir. Önceki seçimlerde AKP’nin, elde etti¤i moral üstünlü¤ü her türlü sald›r›n›n dayana¤› olarak kullanmaya çal›flmas›; DTP’nin T. Kürdistan›’ndaki olas› baflar›s›zl›¤› ve yerel yönetimlerin el de¤ifltirmesi halinde yerel yönetimlerin, ulusal-demokratik talepler ekseninde yürütülen mücadeleyi bast›rma gayretinde kullan›laca¤›n›n bir göstergesidir. AKP’nin Amed ve Dersim’i dolay›s›yla da bu bölgedeki di¤er illeri DTP’nin elinden almay› hedefleyen aç›klamalar›n› TSK ile ittifak içerisinde bölgeye yap›lan ziya-


Yeni Demokrat Gençlik

7

retler takip etmiflti. Tam da bu noktada, Ulusal HarekeYerel yönetimleri arpal›k ve rant yerleri olarak göte yönelik sindirme ve boyun e¤dirme plan› içerisinde T. ren burjuva-feodal yönetim anlay›fl›na alternatif bir duKürdistan›’ndaki yerel yönetimlerin al›nmas›n› hedeflerufl içerisinde, halk›n ç›karlar›n› esas alan ve her aflamayen çal›flmalar esasen yitirilen deste¤in tekrar kazan›ls›nda söz sahibi k›l›nd›¤›, bir yönetim anlay›fl›n›n gelifltimas›na dönük bir içeri¤e sahiptir. TRT 6 ad›yla Kürtçe rilmesi ve uygulanmas› çabas› içinde olmalar› gerekmekyay›na bafllanmas›, hapishanelerde Kürtçe iletiflim yasatedir. ¤›n›n kald›r›laca¤›, üniversitelerde Kürt dili ve edebiyat› Ayn› zamanda kolektif bir anlay›flla kitlelerle birlikte bölümlerinin aç›laca¤› ve ‹mral›’ya ek ko¤ufllar›n yap›layap›lacak çal›flmalar› önemsemelidirler. ca¤› söylemleri; yerel seçimler öncesi yitirilen Kürt seçBunlar ilkelerimiz olmal› ve ilkelerimizi tamamlayan men deste¤inin tekrar kazan›lmas› ve bir göz boyama nokta da seçim çal›flmalar› boyunca ajitasyon propaganolarak önümüze serilmektedir. dada serbestlik ilkesini tavizsiz bir flekilde hayata geçirTüm bunlara karfl› bizim de politikam›z, yurtsever me yaklafl›m›m›z olmal›d›r. güçlerle dayan›flma içerisinde olaDeste¤imiz soyut bir flekilde rak gerekçelerimizi kendi propaolmamal›d›r. Aksine nedenleriganda araçlar›m›zla genifl kitlelere mizle beraber aktif bir kampanya tafl›mak ve destek faaliyetimizi tarz›nda ele al›nmal›d›r. Ayn› zaAdaylar›m›z, yerel sürdürmektir. Bu tavr›m›z›n dayamanda aday›n seçim faaliyetini nak noktalar›ndan en önemlisi; hagölgelememek kayd›yla, kendi özyönetimlerde, halk›n her kim s›n›flar›n Kürt ulusal mücadegün çal›flmam›za k›s›tlama konulaflamada söz ve karar lesi karfl›s›nda ald›¤› pozisyon ve mamas› da ilkesel bir koflulumuz sahibi k›l›nd›¤› tipte bir “kalelerin düflürülmesi” hedefli olmal›d›r. gelifltirdi¤i tasfiye ve imha sald›r›Sorunumuz salt kazan›p demokrasiyi tam lar› için yerel seçimleri bir s›çrama kazanmamak olmamal›d›r. kat›l›mc›l›k ilkesi tahtas› olarak kullanmak istemeleAmac›m›z Demokratik Halk Devçerçevesinde, yönetimde ridir. rimi mücadelemize katk› sunmak, Özellikle gerilla bölgelerini kitlelerle ba¤lar›m›z› gelifltirmek, saydaml›k anlay›fl›n› da kapsayan yerleflim alanlar›nda havar olan iliflkilerimizi ileri tafl›mak içeren bir derinlikte kim s›n›flar›n halk düflman› politiolmal›d›r. Bu süreci anlaml› k›lasavunmal›d›r. kalar›n›n gö¤üslenmesi ve bofla ç›cak olan seçim atmosferini kapsakar›lmas› temelinde dost güçlerle yacak ve yükseltilecek direnifl ve dayan›flma ve ittifak› gelifltirmek kavgan›n emperyalizme ve faflizsürecin ortaya ç›kard›¤› bir zorunme karfl› mücadelede halk kitleleluluktur. rini birlefltirebilmesi, tek tek alanDi¤er bölgelerde ise e¤er varsa DTP’nin ya da olufllarda ve ülkenin genelinde karfl› koyuflu gerçeklefltirebilturulan ve bizim de bulundu¤umuz platformlar›n adaylamesi, kazan›mlar elde edebilmesidir. r› de¤erlendirilerek desteklenmeli, e¤er böyle bir aday Yerel seçimleri bir kampanya dahilinde ele almal›, söz konusu de¤ilse seçimleri boykot etmeliyiz. Yaln›z destekledi¤imiz veya gösterdi¤imiz tüm adaylar için bügösterilen adaylarda aramam›z gereken baz› özellikler tün olanak ve gücümüzle faaliyet yürütmeliyiz. Sembolik, olmal›d›r. Adaylar›m›z bulundu¤u alanda kitleler nezdinpasif bir hareket içinde olmamal›y›z. de sayg›nl›¤› olan, devrimci-demokrat-yurtsever nitelikTavr›m›z, yerel yönetimler ile ilgili anlay›fl›m›z›, düfllere sahip olmal›d›r. Yani anti-emperyalist, anti-famana yönelimi ve devrim propagandas›n› içermelidir. flist ve anti-flovenist olmal›d›r. Bu süreçten en iyi flekilde yararlanmak, teflhir ve ayd›nHalk düflman› politikalara ve Kürt ulusuna yönelik latma faaliyetini etkin bir biçimde yürütmek gerekmekgelifltirilen imha ve tasfiyeye karfl› tutarl› bir durufl içeritedir. sinde olmal›d›r. Kampanya yürütmek için herhangi bir aday›n destekAdaylar›m›z, yerel yönetimlerde, halk›n her aflamada lenmesi de flart de¤ildir. Faflist partilere oy verilmemesi söz ve karar sahibi k›l›nd›¤› tipte bir demokrasiyi tam kayönünde, düzenin teflhirini içeren ve emekçileri devrimt›l›mc›l›k ilkesi çerçevesinde, yönetimde saydaml›k anlaci saflarda mücadeleye ça¤›ran bir tarzla çal›flma yürüty›fl›n› da içeren bir derinlikte savunmal›d›r. meliyiz.


Yeni Demokrat Gençlik

8

DTP’nin belediyecilik anlay›fl› üzerine Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur. Yerel yönetimlere bak›fl aç›s› ya da belediyecilik incelenirken belediyecilikten ne anlafl›ld›¤› belirleyici olabilmektedir. Bu aç›dan kavramlara yüklenen anlamlar genel bir yol haritas› oluflturabilmektedir.

Merkezi iktidarlar yerelleri daha rahat, daha sorunsuz yönetmek ad›na devletin kimi yetkilerini belediyelere devredebilmektedir. Egemenler kendilerinden hem daha eski hem de ifllev ve kapsam bak›m›ndan onlar› aflan, tarihin bu en köklü kurumsallaflmas›n› (belediyeler) kendi politik ç›karlar› do¤rultusunda siyasal partilerin uzant›s›na dönüfltürüp devlete eklemlemeye çal›flmaktad›r. Buradaki temel amaç fludur; tarihte sürekli biçim de¤ifltiren ve vazgeçilmez k›l›nan zor ayg›t› olan devlet, baflkalafl›ma u¤rat›larak toplum temelli öz-yönetim talepleri, egemenlerin politik yönlendirmeleriyle sistem içine çekilmeye çal›fl›lmaktad›r. Belediyecili¤in böylesi ele al›n›fl› günümüzde egemenlerin “klasik belediyecilik” anlay›fl›d›r. Egemenler yerel yönetimleri böyle yorumlay›p sömürü çark›n› yerellerde daha etkin devreye sokarken belediye kavram›ndan anlamam›z gereken özüne uygun olmal›d›r. Arapça kökenli olmakla beraber belediye; “be-

led” kelimesinden gelir ve anlam olarak “mekanla ilgili olan” demektir. Bu tan›mlamadan yola ç›kan DTP, belediye ile toplumsallaflma iliflkisini kurarak belediyecili¤in bir yerde toplumsallaflma oldu¤unu belirtmektedir. Belediyecilik-toplumsallaflma iliflkisinden yola ç›karak belediyecili¤e ifllev olarak; “Ekolojik ve cinsiyet özgürlü¤üne dayal› demokratik konfederal bir toplumun kuruluflunda rol” verilmektedir. Bu rol DTP aç›s›ndan öylesine önemli görülmektedir ki; hedef ve inanç dahilinde düflünülse de “yeryüzünü kurtarma hareketi” olarak de¤erlendirme talihsizli¤inden kurtulamamaktad›r. Kuflkusuz belediyecili¤in bu kadar önemli bir yere konulmas›nda DTP aç›s›ndan ideolojik bir zemin vard›r. Bu zemin konfederalizm olarak tan›mlanan sistemin üzerinden yükselmektedir. Konfederalizm; esasta tabandan (yerelden) örgütlenme sa¤lanarak devletin zamanla etkisizleflece¤ini iddia eder. DTP aç›s›ndan bu örgütlenmenin ortas›na yerel yönetimler konulmaktad›r. Yap›lan tespitlerin devlete iliflkin tespitlerden ba¤›ms›z düflünülemeyece¤i aflikard›r. Bu tespitlerle beraber DTP ya da Ulusal Hareket aç›s›ndan devlet karfl›s›nda “zor”un misyonu esasa oturmamakta, DTP’ye göre toplumsallaflman›n yolu, yerelden güçlü örgütlenmeler yakalanarak devletin etkisizlefltirilmesinden geçmektedir. Sonuç olarak zor’un tümden reddi olmamakla birlikte zor, Ulusal Hareket aç›s›ndan savunulan ulusun meflru savunma gücü olarak görülmektedir. Bu ideolojik zeminle birlikte yerel yönetimlere gere¤inden fazla önem verilmektedir. Yerel yönetimlere verilen bu afl›r› önem, sistemin faflist merkezi yap›s›n›n engelleyicili¤inin belli yönleriyle göz ard› edilmesinden kaynakl›d›r. Devletin engelleyicili¤i özelde belediyeler üzerinden düflünsek bile oldukça aç›k bir gerçek olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Diyarbak›r Sur Belediyesi Baflkan› Abdullah Demirbafl DTP’nin belediyecilik program›n-


Yeni Demokrat Gençlik da bulunan “çok dillilik” hizmet anlay›fl›ndan yola ç›karak belediye meclisinde Türkçe, Kürtçe, Süryanice vd. hizmet verilmesi yönlü karar almas›yla beraber görevinden al›narak 3.5 y›ldan yarg›lanmas› çok eskiye gitmeden devletin engelleyicili¤ini görmek ad›na yeterli olacakt›r. Aç›klamaya çal›flt›¤›m›z DTP’nin temel açmaz›; sistemin, demokratiklefltirme önünde engel olmaktan ç›kart›lmas›n›n yerel yönetimler konusunda olanakl› savunmas›d›r. DTP yapt›¤› tan›ma göre; “Belediye, ulus-devlet taraf›ndan örtülü ve uzun vadeli yöntemlerle ele geçirilip özünden boflalt›lm›fl ‘demokratik komünal halk meclisi’dir”. Tan›mda da vurgu yap›ld›¤› üzere halk meclisleri, ister konfederalizm olarak tan›mlanan sistemde olsun isterse yerel yönetimlerin iflleyifli aç›s›ndan de¤erlendirilsin DTP aç›s›ndan oldukça önemli yerde durmaktad›r. DTP belediyecili¤inin, klasik belediyecilikten anlafl›ld›¤› üzere sadece yol yap›m, imar plan› ç›karma vb gibi hizmetlerle s›n›rlamayarak bir bütün halk›n sorunlar›yla ilgilenen ve bunu bafl›ndan sonuna kadar halk ile yapmaya çal›flan bir anlay›fl› mevcuttur. DTP yerel yönetimleri ele al›rken tek bafl›na belediye üzerinden düflünmez hatta belediyenin denetimini bizzat halk meclislerine b›rak›r. Halk meclisinin mahallelerden bafllanarak halk›n temsiliyetinin sa¤lanarak oluflturulmas›n› öngörür. Do¤ru iflletildi¤i oranda bu belediyelerin bizzat halk taraf›ndan denetlenmesi anlam›na gelir. Pratik anlamda bu konuya iliflkin s›k›nt›lar olsa da buna sa¤lamaya yönelik ad›mlar›n at›lmas› halkla iç içe bir sistem oluflturulmaya çal›fl›lmas› oldukça olumlu bir durumdur. DTP belediyecili¤in salt parayla yürütülebilece¤i anlay›fl›n› kabul etmez. Belediyecili¤in bir istihdam alan› olmaktan ç›kart›lmas›n› ve bürokratik aç›dan küçültülmesini hedefler. Hizmet çal›flmalar›n›n tümüyle maafll› profesyonel ve özellefltirme üzerinden yürütülmesi yerine amatör ve gönüllü kat›l›mlar›n teflvik edilmesini ve topluma mal edilmesini öngörür. Tüm bunlar pratikte tam anlam›yla karfl›l›k bulmasa da günümüzde en ilerici belediyecili¤in sergilenmesi gerçe¤i önemli ayr›m noktas› olarak durmaktad›r. DTP’nin 10 y›ll›k belediyecilik deneyimi sonras›nda

9 önümüzdeki dönem için oluflturdu¤u program›n hangi çeliflkiler üzerinden oluflturuldu¤unu programlar›nda ifade etmektedir. Bunlar; ✔ Demokrasinin bunal›m› ✔ Ekolojik kriz ✔ Cinsiyet eflitsizli¤i ve köleli¤i ✔ Ekonominin tahribi ✔ Kentlerin çöküflü Çeliflkiler s›ralan›rken kad›n sorununa özel olarak de¤inilmesi, yerel yönetimlerde kad›n sorununa dair önlemlerin al›nmas› sonucunu da do¤all›¤›nda do¤urmaktad›r. Kad›n sorununa iliflkin, belediye bünyesinde kad›n kurulunun oluflturulmas› ve kad›nlar›n kendilerini bu platformda ifade etmesi, belediyenin bütün kademelerinde % 40’l›k kad›n kotas›n›n zorunlu k›l›nmas›, bu alanda harcanmak üzere kad›n bütçesinin oluflturulmas›n› zorunlu k›lar. Yukar›da s›ralanan befl esas sorun çerçevesinde uzun vadede çözümler sunulmaktad›r. DTP belediyecili¤i kaba propagandan›n yap›ld›¤› yerel iktidarlar olarak görmeyip, eksiklikleri olsa da sorunlar›n halkla birlikte çözülecece¤i yönetimler olarak ele almaktad›r. Bu anlam›yla egemenlerin kentlerde, yerellerde yaratt›¤› tahribatlar› gidermek ad›na sorunlar›n kategorize edilerek uzun vadede çözülmesi hedeflenir. Sistemin farkl›l›klar› reddederek kendi kültürünü dayatt›¤› ortamda halk›n kendi kültürünü yaflatmas›n›n zor olaca¤› gerçekli¤i DTP’nin belediyecili¤inde halk›n kültürünün yaflat›lmas› ad›na festivallerin, flenliklerin, panellerin s›kça yap›lmaya çal›fl›lmas› vurgu yapaca¤›m›z noktalardand›r. Faflist merkezi devlet yap›s›n›n hükümeti, ordusu ve bir bütün olarak bürokratik yap›s›yla halktan yana her türlü çabay› bo¤maya çal›flt›¤› bir düzende, türlü bask› ve engellemelere karfl›n halktan yana yerel yönetimleri uygulamada yo¤un çaba harcayan ve ulusal bilincin geliflmesine büyük katk›lar sunan DTP’nin yerel yönetimlerde desteklenmesi günün görevidir. Amed YDG


Yeni Demokrat Gençlik

10

ZGÜR OKUL Demokratik lise mücadelesi için ileri Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur.

“YDG’nin lise faaliyetinde çal›flma tarz›m›z nas›l olmal›d›r?” sorusuna cevap verecek olursak; öncelikle liselerde yaflanan sorunlar›n ne oldu¤una ve bizlerin bu sorunlara nas›l yaklaflmam›z gerekti¤ine bakmak gerekir. Liselerde var olan sorunlar hepimizin bildi¤i gibi (paral› e¤itim, yozlaflma, ÖSS, tek tipleflme vb.) demokratik haklar›m›za yönelik sistem taraf›ndan yap›lan sald›r›lard›r. Liselerde yürütece¤imiz çal›flma yaflanan sorunlar ekseninde oluflmak zorundad›r. Liselerin yap›s› gere¤i bulundu¤u semtin konumlar›n› da göz önüne alarak politikalar›m›z bu çerçevede oluflmal›d›r. Liselerin kendi içerisinde özgünlükleri göz ard› edilmeden ve yap›s› do¤rultusunda esas/tali ayr›m› yap›larak yerellerde politikalar belirlemek oldukça önemlidir. Bunun yan› s›ra merkezi politikalar›m›z yerellerdeki politikalar›m›zla birlefltirilmelidir. Aksi takdirde da¤›n›k bir örgütlenme ve örgüt modeli karfl›m›za ç›karacakt›r. Yapaca¤›m›z çal›flmalar özellikle bulundu¤umuz liselerin koflullar›na göre ve ö¤rencilerin kayg›lar› çerçevesinde olmal›d›r. Liselerdeki politikam›za gelecek olursak; özellikle ekonomik krizin yaratt›¤› etkiler üzerinden örgütlenmek ve bunu liselerde var olan sorunlarla da birlefltirmek gerekmektedir. Ekonomik krizin gün geçtikçe devlete karfl› toplumsal bir muhalefeti oluflturmas› bununla beraber devletin halk üzerinde demokratik haklar›na yönelik artan sald›r›s› iç içe geliflen bir durumsa bizler de liselerde var olan toplumsal muhalefeti ve sistemin demokratik haklar›m›za yönelik artan sald›r›lar› do¤rultusunda bir örgütlenmenin verimli olaca¤›na inan›yoruz. Liselerde var olan sorunlar› birbirinden kopuk ele almak yerine tüm sorunlar›n kiflileri kölelefltirdi¤ini ve demokrasi anlay›fl›n› zedeledi¤ini, bunlardan dolay› kiflinin özgürleflmesinin toplumun özgürleflmesi ile paralel ol-


Yeni Demokrat Gençlik

11

mas› bizlere demokratik haklar›m›za sahip ç›kmay› ve Demokratik kitle örgütleri ülke topraklar›nda demokraörgütlenmeyi zorlamaktad›r. si mücadelesi yürütürken insanlar›n hak alma bilincini Elbette ki yerellerin kendi öz sorunlar› da bu çerçegelifltirir. LÖB’lerin kurulmas› ya da var olan LÖB’lerin vede flekillenmelidir. Bu di¤er toplumsal kesimlerin (ünigelifltirilmesi liselerdeki demokrasi mücadelemizi besleversiteli, iflçi ve köylü) eylemlerindeki edilgenli¤imizin de yecek ve gelifltirecektir. önüne geçecektir. Yani liselerde yaflanan sorunlar her Sistemin apolitik ö¤renci yetifltirme amac›na karfl›l›k ne kadar lise özgülünde yaflanan sorunlarsa da bir o kaolarak politik örgütlenmeler oluflturmak ve bu örgütlendar da toplumsal sorunlard›r. O halde bizler kendi öz meleri aktiflefltirmek gerekmektedir. Bu anlam›yla sorunlar›m›z› ne kadar toplumsallaflt›r›rsak di¤er kesimLÖB’lerin oluflturulmas› demokratik lise mücadelesini lerin sorunlar›na da duyarl›l›¤›m›z artar. ileriye tafl›yacakt›r. LÖB’lerin kitleselleflmesini sa¤lamak Bunlar›n d›fl›ndaki bir di¤er mesele ise lise ö¤rencileiçin öncelikli olarak çal›flmalar›n›n bulundu¤u alanlarda ri için kâbus olarak tabir edilen ÖSS’dir. ÖSS, yukar›da temel sorunlar üzerinden hareket etmek gerekmektebahsetti¤imiz gibi demokratik dir. Bu, ö¤rencilerin okul içerihaklar›m›za yönelik bir sald›r›sinde birebir maruz kald›¤› sod›r. Fakat ÖSS’deki farkl›l›k sarunlar çerçevesinde örgütlendece lise ö¤rencilerini kapsamamesidir. mas›d›r. Liseden mezun olanlar Liselerdeki çal›flmalar›m›zdaSistemin apolitik ö¤hatta üniversite ö¤rencilerinin ki bir di¤er arac›m›z ise YDG renci yetifltirme amac›bir k›sm› e¤itim sistemindeki komisyonlar›d›r. ‹fllevli bir koçarp›kl›klar nedeni ile tekrar misyonun oluflmas› düzenli bir na karfl›l›k olarak poliÖSS’ye baflvurabilmektedir. çal›flmay› sa¤layacakt›r. Komistik örgütlenmeler oluflÖSS’yi ele al›rken özellikle ÖSS yonlar› kurarken dikkat etmemiz turmak ve bu örgütlenkarfl›t› çal›flmam›za erken bafllagereken nokta komisyonlar›n mak ve oldukça kapsaml› ele alileriye dönük hiçbir karar almameleri aktiflefltirmek gemak gerekir. Liselerde yaflad›¤›dan sadece toplanmas›na izin rekmektedir. Bu anlam›z tüm sorunlar› (paral› e¤itim, vermemektir. Aksi takdirde kom›yla LÖB’lerin olufltuyozlaflma vb) içerisinde bar›nmisyon ifllevsizleflecek ve kendid›rmaktad›r. Bundan dolay›d›r ki ni tasfiye edecektir. Komisyonrulmas› demokratik lise ÖSS bizler aç›s›ndan olmazsa lardaki bir di¤er mesele ise komücadelesini ileriye olmaz ifllenmesi gereken bir komisyonlar›n kitleye aç›k toplant›tafl›yacakt›r. nu olarak karfl›m›zda durmaktalar alabilmesinin önünü açmakd›r. Özellikle ö¤rencilerin büt›r. Bulundu¤umuz alanlardaki yük bir ço¤unlu¤unun tepkisini tüm iliflkilerimizin komisyon almas› ve her dönem ö¤renciler toplant›lar›na kat›lmas› var olan için büyük bir kayg› oluflturmas› pratik sürece de kat›lmalar› deaç›s›ndan yaklaflt›¤› her dönem ona karfl› mücadele etmektir. ‹liflkilerimizi komisyona dâhil etmemek onlar›n mek bizim esas politikam›z olmal›d›r. söz ve karar haklar›n› engellemektir. Mümkün oldu¤unLiselerde bir di¤er politikam›z ise LÖB’lerdir. Liseli ca en genifl kesimle toplant›lar almak, çal›flma planlar› ç›Ö¤renci Birlikleri (LÖB) yerellerde oluflturulan ve her karmak ve yine en genifl kesimle hareket etmek önümüliseli ö¤rencinin kendini ifade edebilece¤i öz örgütlülükze koymam›z gereken görevlerden biridir. lerdir. Kendi içerisinde demokratik bir iflleyifli olan ve Liselerdeki demokratik mücadelemizi büyütmek antemsil etti¤i alan›n demokratik, ekonomik ve akademik ti-emperyalist, anti-faflist mücadeleyi gelifltirmek için çahaklar›n› savunan, bu hak ve talepleri hayata geçirmek isl›flmalar›m›z› ajitasyon ve propaganda yapabilece¤imiz teyen kesimleri kapsayan bir örgütlenmedir öz örgütlüaraçlarda beslemek gerekmektedir. Özellikle çal›flma lükler. yürüttü¤ümüz öz örgütlülükler içerisinde buna önem Örgütlenme k›stas›n›n sadece lise ö¤rencisi olmas› vermeli ve bu öz örgütlülüklerde YDG çal›flmas›n› bu LÖB’lerin kitleselleflmesini sa¤lamakla beraber, hak alma eksende yürütmeliyiz. Bu amaca ulaflmak için kuraca¤›bilincini yayg›nlaflt›rmam›z› sa¤layacakt›r. Her öz örgütm›z ya da kurulu olan YDG lise komisyonlar› olarak gelülük ayn› zamanda birer demokratik kitle örgütüdür. nifl toplant›lar veya etkinlikler gerçeklefltirilebilir.


12

Yeni Demokrat Gençlik

Haberler... Haberler... Haberler... Haberler... Haberler...

‹stanbul YDG’den Emine Aslan’a ziyaret

hem de toplad›¤›m›z cüzi miktardaki yard›m› teslim ettik. Yüzünden o s›cak gülümsemesi, oca¤›ndan da s›cak çay› eksik olmayan Emine Abla ile konufltukça mücadelemizin, bilincimizin kuvvetlendi¤i hissetmemek mümkün de¤il! Biz YDG olarak ziyaretlerimizin kampanyam›z boyunca ve kampanya sonras› da sürece¤ini belirttik. Sohbet tarz›nda geliflen ziyaret Emine Abla’n›n mesai bitimi nedeniyle evine dönmesiyle sona erdi. ‹stanbul YDG

‹stanbul’da anma

‹stanbul YDG olarak geçti¤imiz günlerde yerelimizde DESA’da direnen iflçilerle dayan›flma ad›na küçük çapta bir yard›m kampanyas› bafllatt›k. Faaliyet yürüttü¤ümüz alanlara iflçilerin direniflleri tafl›yarak etkisini derinden hissetti¤imiz iflçiler ile ö¤renci gençlik aras›ndaki yabanc›l›¤› aflmak amac›yla bafllatt›¤›m›z bu kampanyay›; direniflçilerin çocuklar› için k›rtasiye malzemesi toplama fleklinde gerçeklefltirmeye çal›fl›yoruz. 24 fiubat Sal› günü Sefaköy’de direnen Emine Arslan ziyaret edilerek hem kampanyam›z› anlatt›k

Ocak ay›n›n son haftas›n›n “Parti ve devrim flehitleri haftas›” olarak an›lmas› nedeniyle, 25 Ocak Pazar günü Partizan, PfiTA ve YDG olarak saat 13.00’te Sar›gazi’de toplanarak sloganlar eflli¤inde mezarl›¤a kadar yürüdük. Mehmet Demirda¤ yoldafl›n mezar› bafl›nda toplanan kitle sloganlarla anmaya bafllad›. Anmada Partizan, PfiTA ve YDG ad›na yap›lan konuflmalar›n ard›ndan Sincan F Tipi’den Tutsak Partizanlar›n yollam›fl oldu¤u selamlama okundu ve bir yoldafl›n fliir okumas›n›n ard›ndan anmay› bitirdik. Her sene anman›n ard›ndan gelenekselleflen etkinlik için de 8 fiubat Pazar günü Okmeydan›’nda bir salonda biraraya geldik. Konuflmalar›n ard›ndan bafllad›¤›m›z etkinlikte Meyman, Grup Helesa, Koma Çiya ve Grup K›z›l›rmak da bizimleydi. Temel Demirer’in yapm›fl oldu¤u konuflmayla daha da coflkuland›¤›m›z etkinli¤i okudu¤umuz marfllar ve çekti¤imiz halaylarla sonland›rd›k. ‹stanbul YDG

E¤itim-Sen etkinli¤i 23 Ocak Cuma günü, E¤itim-Sen’in kuruluflunun 15.y›l› dolay›s›yla 2 No’lu fiube’nin düzenlemifl oldu¤u etkinli¤e kat›ld›k. E¤itim-Sen Genel Baflkan› ve 2 No’lu flube baflkan›n›n yapm›fl olduklar› konuflmalar›n ard›ndan programa geçildi. Etkinlikte E¤itim-Sen müzik grubu, Serhad Rafla,


Yeni Demokrat Gençlik Belk›z Akkale, Ali Asker, Mehmet Atl› ve Suavi sahne ald›lar. Suavi’nin yapm›fl oldu¤u konuflmalar ve çekilen halaylarla coflku yarat›lan etkinli¤i bizler de YDG’liler olarak tüm devrimci coflkumuz ve gelecek güzel günlere olan inanc›m›zla selamlad›k. Marmara Üniversitesi’nden bir YDG’li

Parti ve Devrim fiehitleri Malatya’da an›ld› Parti ve Devrim flehitleri anma haftas› Malatya’da bir etkinlikle an›ld›. Komünizm ve devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllayan etkinlikte flehitleri anlatan bir konuflma yap›ld›. Konuflmada onlar› anman›n onlar›n devretti¤i bayra¤› daha yükseklere ç›karmakla mümkün olaca¤› vurguland›. fiehitlerin halka, devrime ve partiye ba¤l›l›klar› anlat›ld›. Ayr›ca Muharrem Yi¤itsoy ve Ak›ner Ça¤lar’› tan›yan bir arkadafl›m›z bizlere onlar› anlatt›. Ayr›ca etkinlikte fliir okunmas›n›n bir sinevizyon gösteriminin ard›ndan etkinlik sona erdirildi. Malatya YDG

Anadil Hakt›r! Malatya E¤itim-Sen 21 fiubat Dünya Anadil Gününde anadilin önemi konulu bir panel düzenledi. Panele konuflmac› olarak Alaaddin Dinçer ve ‹stanbul Kürt Enstitüsü baflkan› Sami Tan kat›ld›. ‹lk konuflmac› Sami Tan anadilin önemini vurgulad›ktan sonra anadilin demokratik bir talep oldu¤u söyledi. Daha sonra devletin Kürtçeyi y›llarca yok sayd›¤›, yasaklad›¤› flimdi ise Kürtleri asimile etmenin bir yolu olarak Kürtçe TV açt›¤›n› belirtti. Di¤er konuflmac› olan Alaaddin Dinçer ise anadilin temel bir insani hak oldu¤unu belirttikten sonra E¤itimsen’in tüzü¤ünde yer alan anadil hakk› için kapat›lmaya çal›fl›ld›¤›n› anlatt›. Dönemin bürokratlar› ile TSK’n›n E¤itim-sen’i kapatmak için birlikte dosya haz›rlad›klar›n› belirtti. Panel sorulan sorular›n cevaplanmas›n›n ard›ndan sona erdi. Malatya YDG

‹stanbul’da Hrant Dink anmas› Katlediliflinin 2. y›l›nda Hrant Dink, 19 Ocak günü saat 15:00’te Agos Gazetesi önünde kitlesel bir eylemlilikle an›ld›. Eylemde Hrant, en sevdi¤i enstrüman olan duduk eflli¤inde an›ld›. Efli ve yak›n dostlar›n›n ko-

13 nuflmas›n›n ard›ndan eyleme son verildi. Ancak kitle geçen y›l oldu¤u gibi Taksim’e yürümek isteyince polis barikat›yla karfl›laflt›. ‹lk anda yürümekte ›srarc› olan kitle polisin biber gaz› sald›r›s›yla da¤›ld›. Da¤›lman›n ard›ndan parça parça Taksim’in ara sokaklar›nda polisle k›sa süreli çat›flmalar yafland›. ‹stanbul YDG

Erzincan’da polis bask›s› Son dönemde Erzincan’da devrimci yay›nlar› takip eden özellikle liseli arkadafllar›m›za yönelik yo¤un bir bask› uygulanmaktad›r. Arkadafllar›m›z okulidare-polis iflbirli¤iyle okuldan uzaklaflt›r›lma, at›lma tehdidiyle sindirilmeye çal›fl›l›yorlar, arkadafllar›m›z›n aileleri okullara ça¤›r›l›yor ve polis ailelere “çocuklar›n›n okuduklar› dergilerin ve gittikleri kurumlar›n yasal oldu¤u ama bunlar›n böyle bafllay›p sonra da¤a gideceklerini” söyleyerek aileleri korkutarak çocuklar›n›n üzerlerinde psikolojik bask› uygulamalar›n› sa¤lamaya çal›fl›yorlar. Ayr›ca okul idaresi ve ö¤retmenler, arkadafllar›m›z›n birlikte oldu¤u arkadafllar›na giderek “senin onunla ne iflin var?” tipi sorularla arkadafllar›m›z tecrit edilmeye çal›fl›l›yor. En basit bir olayda TEM polisleri okula ça¤›r›larak “bir daha oraya (Umut Yay›mc›l›k bürosuna) gidersen orda biriyle görüflürsen senin hakk›nda rapor tutturarak okuldan att›r›r›m seni” denilmektedir. Bu flekilde e¤itim yuvas› olmas› gereken okullar adeta bir polis flubesine dönüfltürülmektedir. Bizler tüm bu yap›lanlar›n sistemin insanlar›n bir araya gelmesinden, sorunlar›n› paylaflmas›ndan ve bu noktada harekete geçmesinden korktu¤unu ve özelliklede son süreçte yaflanan ekonomik krizle birlikte bu hareketlili¤in artaca¤›n› bildiklerinden sald›r›lar›n› daha da azg›nlaflt›rarak art›rmas› sonucunda ortaya ç›kt›¤›n› biliyoruz! Burada bizlere düflen bu sald›r›lar›n özünü iyi kavramak, neyi amaçlad›¤›n› iyi bir flekilde tahlil edip, bu sald›r›lar›n ancak örgütlü mücadeleyle bofla ç›kar›laca¤›n› ve örgütlü mücadeleyi yükseltmekten geçti¤ini kavray›p bu noktada harekete geçmektir. Erzincan YDG Lise Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

14

f

rum

Üniversitelerde Bahar Dönemi Bu yaz› YDG’nin 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na sunulmufltur. Aral›k ay›nda gerçeklefltirmifl oldu¤umuz 3. Konferans›m›zda önümüzdeki bir y›ll›k süreçte halk gençli¤i içerisinde yürüttü¤ümüz çal›flmalar› genel hatlar›yla tart›flm›fl, bir bütün halk gençli¤i içerisindeki çal›flmalar›m›z›n genel politik yönelimlerini belirlemifltik. Bu çal›flmayla genel hatlar›n› belirledi¤imiz üniversiteli gençlikle ilgili politik yönelimlerimizi derinlefltirmeye çal›flaca¤›z. Öncelikle bir çal›flma yapabilmek için yöntem olarak “araflt›rma inceleme-ajitasyon ve propaganda-örgütlenme” aflamalar›n› uygulamak gerekir. Buradan hareketle bahar dönemine iliflkin çal›flmalar›m›z› üç bölümde ele alaca¤›z:

Araflt›rma-‹nceleme Uzun süredir gündemimizde olan mesleki ve özlük haklara yönelik sald›r› kapsam›ndaki emperyalist yasalarBologna Süreci’ne karfl› örgütlenme gündemi esas›m›z› oluflturan hatt›r. Bu kapsamda flimdiye dek birçok araflt›rma örgütümüz taraf›ndan yap›lm›fl, dergimizde yaz›lar ç›km›fl, birçok alanda buna karfl› belli bafll› çal›flmalar yürütülmüfltür. Ancak belirtti¤imiz gibi bu süreç derinleflen emperyalist krizin de etkisiyle yak›c›l›¤›n› hala korumaktad›r ve halk gençli¤ine yönelik tehdit unsuru oluflturmaktad›r. Bugün halk gençli¤i gelece¤iyle ilgili muazzam bir mu¤lâkl›k içerisindedir. Binbir güçlükle geldi¤i üniversitede e¤itimini devam ettirebilmenin yollar›n›n aray›fl›ndayken, kapsaml› sald›r›lardan nasibini almaktan kurtulamamaktad›r ve var olan ekonomik buhrandan dolayl› ve dolays›z biçimde etkilenmektedir. Artan yoksulluk ve e¤itim bedeli nedeniyle bar›nma, yemek, e¤itim ve sosyal ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için okulda asistan ö¤renci olarak çal›flan ö¤rencilerin topluca iflten at›lmalar›, asgari ücret almamalar›na karfl›n sigortalar›n›n asgari ücret üzerinden ödenmesi gereklili¤i, dolay›s›yla burslar›n›n kesilmesi ça-

l›flan ö¤rencileri neredeyse borçlu ç›kartmaktad›r. Yine fahifl harç fiyatlar›, belediye burslar›n›n kesilmesi gibi bir dizi uygulama üniversite gençli¤inin belini bükmektedir. Di¤er yandan krizin faturas›n› emekçilere ödetme amac›yla birçok fabrikadan iflçiler topluca iflten ç›kar›lm›fl, vardiyalar art›r›lm›fl, ücretsiz izin uygulamalar› bafllanm›fl, ifle al›mlar durdurulmufl, maafllar ayn› kalsa dahi artan enflasyon emekçilerin al›m gücünü büyük oranda düflürmüfltür. Dolay›s›yla üniversiteli gençli¤in ifl imkânlar› nas›l budanm›flsa ailelerinin de böylesi bir tabloda oldu¤u ya da tehdidi alt›nda bulundu¤u bir gerçekliktir. Yap›lan araflt›rmalara göre üniversitelerden ilifli¤i kesilen (at›lan) ö¤rencilerin % 80’i maddi olanaks›zl›klardan dolay› bu tabloyla karfl› karfl›ya kalmaktad›r ve bu sonuç üniversite gençli¤inin sürüklendi¤i ekonomik ç›kmaz› gözler önüne seren örneklerden bir tanesidir. Di¤er taraftan uzun süredir ifllemekte oldu¤umuz ve 2010 y›l›nda tamamlanmas› hedeflenen (ancak yeni projelerin haz›rland›¤›) Bologna Süreci sald›r›lar› devam etmektedir. Ülkemizde egemenlerin politikalar›n› uygulayabilmesi çok daha s›k›nt›l› oldu¤u için sistem daha gizli, tedbirli ad›mlar atarak süreci ilerletmeye çal›flmaktad›r. Toplant›lar üniversitelerde gerçekleflmesine karfl›n b›rak›n ö¤rencileri dekanlar dahi toplant›lara al›nmamakta (Ör; ‹TÜ’de gerçekleflen Bologna Süreci toplant›s›) üniversite gençli¤inin bu yak›c› süreçten habersiz kalmas›n› amaç edinerek oluflabilecek tepkileri önlemeye çal›flmaktad›r. Bugün hemen bütün üniversitelerde yaflam boyu ö¤renim kurslar› verilmekte, yetkin mühendislik/mimarl›k/flehir bölge planlama, sözleflmeli ö¤retmenlik/avukatl›k gençli¤in gelece¤ine büyük tehdit unsuru oluflturmaktad›r. Yaflad›¤› ekonomik buhrandan üniversiteyi bitirmek için “ç›kar yol” bulsa dahi önüne almas› gereken sertifi-


Yeni Demokrat Gençlik kalar y›¤›n› gelmektedir. De¤iflen ihtiyaçlara göre üniversite gençli¤ini esnek çal›flmaya uygun bir flekilde iflgücü pazar›na haz›rlanmas› hedeflenmektedir. Avrupa’da genç nüfusun üniversiteye olan taleplerinin düflmesinin aksine bizim gibi genç nüfusu yo¤un ve üniversite kap›s›nda milyonlarca gencin bekliyor olmas› egemenlerin ifltah›n› kabartmaktad›r. ‹nternetten e¤itim, özel okullara fonlar, sertifika merkezleri gibi bir dizi uygulamayla üniversiteleri tam anlam›yla pazara büründürmek, buradaki gençleri ise “güçlü bir Avrupa”, “bilgi Avrupa’s›” hedefi için pazar›n ihtiyaçlar›na uygun bir flekilde haz›rlamak... Gençlik elinde diplomas› bir dizi s›navdan geçecek, ne kadar çok sertifikan varsa o kadar çok tercih edileceksin, sertifikan yoksa asgari maafla talim edeceksin ya da genç iflsizler, diplomal› iflsizler ordusuna kat›lacaks›n ki var olan gerçeklik gençli¤in bu tabloya çok da yabanc› olmad›¤›n› bizlere gösteriyor. TU‹K’in yapm›fl oldu¤u araflt›rmaya göre Kas›m 2008 döneminde genç nüfusta iflsizlik oran› yüzde 23.9 olarak hesapland›, yani her 4 gençten biri iflsiz durumda. Yine son süreçte YÖK’ün yeni atama yönetmeli¤ine göre üniversitede doktoralar›n› tamamlayan araflt›rma görevlilerinin kadro beklerken kendilerini üniversitenin kap›s›nda bulmalar› bu y›¤›n›n ne kadar büyüyebilece¤ine anlamak için örneklerden birini teflkil ediyor. Bundan sonra doktoralar›n› bitiren araflt›rma görevlilerinin üniversiteyle olan iliflkileri kesilebilecek. “YÖK’ün 31 Temmuz 2008’de ç›kard›¤› ‘Ö¤retim Üyesi D›fl›ndaki Ö¤retim Eleman› Kadrolar›na Naklen veya Aç›ktan Yap›lacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi S›nav ile Girifl S›navlar›na ‹liflkin Usul ve Esaslar Hakk›nda Yönetmelikle ö¤retim eleman› kadrolar›na naklen ve aç›ktan yap›lan tüm atamalar için Akademik Personel ve Lisansüstü E¤itime Girifl S›nav› (ALES), Kamu Personeli Dil S›nav› (KPDS) veya Üniversiteleraras› Kurul Yabanc› Dil S›nav› (ÜDS) flart› getirildi. Ayr›ca YÖK Yürütme Kurulu’nun 26 Kas›m 2008 tarihli karar›yla da 50/d’ye göre istihdam edilenlerin, 33. maddeye göre kadroya geçirilmemesi istendi.” Bu uygulamayla sadece ‹stanbul ve Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde iflsiz kalacak asistan say›s› yaklafl›k 1000. Lisanstan sonra yüksek lisans için Lisansüstü E¤itim S›nav›’na (LES) giriyorsun, yabanc› dil s›navlar›na, mülakatlara giriyorsun, Doktoraya baflvurmak için LES’e giriyorsun, Doktora bitiyor, doktor oluyorsun, uzman oluyorsun. Ayr›ca doktoray› bitirmek için yeterlilik gibi ciddi bir s›nav var. Bütün bunlar› afl›yorsun. Tekrar sil bafltan ALES’e girmek zorunlulu¤u getiriliyor, yeterli misin de¤il misin? Bu, tablodan sadece bir örnektir. Krizin önümüzdeki süreçte daha da derinleflece¤i gerçekli¤i bu

15 buhran›n daha da büyüyece¤ini, örneklerin daha da artaca¤›n› bizlere göstermektedir. Tüm bunlar üniversiteli gençli¤in üniversitede ve sonras›nda yaflad›¤› belli bafll› sorunlar silsilesidir.

Ajitasyon Yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z tüm bu temel sorunlar› örnekleriyle ortaya koyduktan sonra kitleleri en yak›c› olarak etkileyecek yanlar›n tespit edilmesi ve ön plana ç›kart›lmas› gerekir. Örneklerle aç›klamak gerekirse yukar›da da de¤indi¤imiz e¤itimin ticarilefltirilmesinin etkisini iflten at›lan asistan ö¤renciler yak›c› bir flekilde hissetmektedir. Ayn› flekilde diplomas› elinde olmas›na karfl›n gençlerin gelece¤inin belirsizli¤i ve genç iflsizler ordusuna kat›lmas› yak›c› bir sorun olarak karfl›s›nda durmaktad›r. Yak›c› sorunlar›n tespitinin ard›ndan buna yönelik A/P araçlar›n› etkili bir flekilde kullanmak gelir. Yapaca¤›m›z çal›flman›n en temel yönü ise kitlelerin sorunlar›na sahip ç›kmas›n› sa¤layarak, örgütlü mücadelenin önemini ve etkisini gösterebilmek gelir. Bugün ilk elden yapmam›z gereken yayg›n ve etkin bir flekilde ajitasyon araçlar›n› kullanarak kitlenin bu öz sorunlar›na sahip ç›kmas›n› sa¤lamakt›r.

Örgütlenme YDG olarak hedefimiz üniversitelerde bu bahar döneminde yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z Bologna süreci kapsam›nda e¤itimin ticarilefltirilmesi, diplomal› iflsizlik, krizin üniversite gençli¤i üzerindeki etkileri temel konular üzerinde, bulundu¤umuz her alanda yo¤unlaflm›fl bir faaliyet örmektir. Bunun için alanlar›m›zdaki her türlü çal›flman›n birer örgütlenme arac› olarak kullan›lmas› gerekti¤inin vurgusunu mutlak yapmak gerekir. Faaliyet yürüttü¤ümüz DKÖ’lerde bu gündemleri ifllemek elbette temel görevlerimizden birisidir. Ancak çal›flmalar›m›z› A/P özgürlü¤ü kapsam›nda ve kendi özgün çal›flmalar›m›z› yaparak faaliyeti örmek oldukça önemlidir. Bugün halk gençli¤i içerisinde kendisini prati¤iyle, politik belirlemeleriyle alternatif olarak gösteren örgütümüzün kitleler taraf›ndan böylesi çal›flmalarla sahiplenildi¤i bir gerçekliktir. Bu gerçeklikten hareketle politikalar›m›z›n ve örgütümüzün halk gençli¤i taraf›ndan sahiplenilmesi için bahar sürecinde yo¤unlaflm›fl bir pratikle, yapaca¤›m›z her çal›flman›n ayn› zamanda bir örgütlenme arac› olarak kullanmam›z gerekti¤ini bilince ç›kartt›¤›m›z oranda bu dönemi baflar›l› bir faaliyet dönemi olarak tamamlayaca¤›z.


16

Yeni Demokrat Gençlik

Yunanistan’daki gençli¤in isyan› selamland› Yunanistan’da Aral›k ay›nda 15 yafl›nda Aleksis’in polis taraf›ndan katledilmesinin ard›ndan ülke çap›nda ç›kan isyan ve gençli¤in bu isyana kitlesel ve militan kat›l›m› yaln›zca Yunan egemen s›n›f›n›n de¤il tüm emperyalistkapitalist sistemin gündemine girmifl, dünyan›n dört bir yan›ndaki devrimci demokratik kamuoyu taraf›ndan ilgiyle karfl›lanm›fl, ülkemiz de dahil olmak üzere çok say›da ülkede dayan›flma eylemleri örgütlenmiflti. Yunanistan’da polisin katliam›yla fitili atefllenen isyan asl›nda uzun süredir devam eden sistemin emperyalizm patentli halk ve gençlik karfl›t› politikalar›n›n sonucu olarak gerçekleflti. Yunanistan solunun bölünmüfl ve parçal› yap›s›na karfl›n gençli¤in kendili¤inden patlayan ve günlerce devam eden isyan› ekonomik krizin giderek derinleflti¤i ve dünya çap›nda hak gasplar›n›n yo¤unlaflt›¤› bir dönemde geliflecek kitle hareketlenmelerinin nas›l bir nitelik kazanaca¤›n› da göstermektedir ve devrimci-demokrat kamuoyu taraf›ndan dikkatle incelenip dersler ç›kar›lmal›d›r. Bu bilinçle hareket eden ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi) Gençlik Komisyonu ve komisyonun ülkemizdeki üyesi olan YDG taraf›ndan ‹zmir, Ankara ve ‹stanbul’da paneller düzenlendi. Panellere Yunanistan’dan ILPS Gençlik üyesi ve YDG’nin kardefl örgütü Militan Ö¤renci Hareketi’nden yoldafllar kat›ld›lar. En bafl›ndan itibaren Aral›k ‹syan›n›n içinde yer alan ve mücadelenin tüm safhalar›n› do¤rudan yaflayan Yunanistanl› yoldafllar›m›z›n anlat›mlar›, ç›kard›klar› ders ve deneyimleri ve analizleri oldukça önemlidir ve bu deneyimlerin ülkemizde tan›t›lmas›na ihtiyaç bulunmaktad›r. Panellerde öncelikle k›saca ILPS ve ILPS Gençlik’in tan›t›mlar› yap›ld›. Ard›ndan Yunanl› yoldafllar haz›rlad›klar› sunumu aktard›lar. Sunumdan sonra ise soru-cevap

bölümüne geçildi. Paneller son olarak YDG’li bir arkadafl›m›z›n deneyimleri de¤erlendirdi¤i, ülkemizde gençli¤in durumuyla iliflkisini vurgulad›¤› ve Bahar döneminde YDG’nin hangi politik hatta ilerleyece¤ini aç›klayan bir konuflma ile sona erdi. ‹lk panel 27 fiubat Cuma günü saat 17’de ‹zmir’de Demokratik Haklar Derne¤i’nde örgütlendi. Üniversite ve lise ö¤rencilerinin kat›ld›¤› panel Yunanistan’daki mücadeleyi özetleyen ve ülkemizdeki polis bask›s›n› aktaran bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. Sunumlara kat›l›mc›lar›n ilgisi gelen sorularla kendisini gösterdi ve çok say›da soru Yunanl› yoldafllar taraf›ndan ayr›nt›l› flekilde cevapland›r›ld›. Panel ara vermeksizin 20.30’a kadar sürdü ve panelin ard›ndan da Yunanl› yoldafllara sorular sorulmaya devam edildi. 28 fiubat Cumartesi günü saat 14’de Ankara’da Özgür Üniversite’de örgütlenen panele ise genellikle üniversiteli ö¤renciler kat›ld›. Farkl› siyasal görüfllerden ö¤rencilerin de kat›ld›¤› panelde sorulan sorularla Aral›k’taki isyanda farkl› siyasal güçlerin konumlan›fl› somut flekilde aç›kland›. 1 Mart Pazar günü saat 13’de ‹stanbul Kad›köy’de Genel-‹fl Sendikas›’nda örgütlenen panele ise daha çok liseli gençler kat›ld›. Bu panelde de çok say›da soru sorularak Yunanistan’daki isyan tüm detaylar›yla ö¤renilmeye çal›fl›ld›. Kat›l›mc›lar›n sorular›yla ilgi gösterdi¤i panellerin verimli geçmesinde Yunanl› yoldafllar›m›z›n her soruya mümkün oldu¤unca detayl› yan›t vermeleri ve somut örneklerle yan›tlar›n› güçlendirmeleri belirleyici oldu. Paneller emperyalizmin sald›rganl›¤›n›n her ülkede benzer niteliklere sahip oldu¤unu ve mücadelemizde enternasyonal dayan›flman›n önemini de bir kez daha gösterdi. Enternasyonal ‹liflkiler Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

17

YDG 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› örgütlendi YDG 3. Konferans›’nda al›nan karara uygun olarak YDG 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› 21-22 fiubat tarihlerinde Ankara’da çeflitli alanlardan gelen YDG’lilerin kat›l›m›yla baflar›yla örgütlendi. Haziran 2008 tarihinde ‹stanbul’da örgütlenen ve 5 gün süren 1. Merkezi E¤itim Çal›flmas›na göre daha farkl› bir biçimde ve içerikte örgütlenen 2. Merkezi E¤itim Çal›flmas› ile Bahar Dönemi öncesinde politik haz›rl›k kapsam›nda önemli bir ad›m at›lm›fl oldu. 2. E¤itim Çal›flmas› 3 bafll›k alt›nda örgütlendi. Bunlar “yerel seçimler”, “ajitasyon-propaganda üzerine” ve “emperyalist kriz ve bahar süreci” bafll›klar›n› tafl›maktayd›lar. Atölye tarz›nda örgütlenen çal›flmada YDG’liler ilgi duyduklar› konudaki atölyeye dahil oldular

atölyeler içinde en uzun süren ve en canl› tart›flmalar›n yafland›¤› çal›flma oldu. Kat›l›mc›lar›n yo¤un ilgisi ve somutgündelik pratiklerden ç›kar›lan ders ve deneyimlerin aktar›ld›¤› atölyede öncelikle meselenin teorik boyutu, ajitasyon-propagandan›n tan›m› ve farklar›n›n aç›klanmas› ile ele al›nd›. Sonras›nda ajitasyon-propaganda araçlar› ve araçlar›n ifllevleri de¤erlendirildi. Ard›ndan ise YDG’nin ajitasyon-propaganda konusundaki mevcut durumu sorguland›, eksikleri ve olumlu yönleri üzerinde duruldu. Bu bafll›k alt›nda dergimiz de ayr›nt›l› flekilde de¤erlendirildi. Atölyede ayr›ca sistemin ve di¤er örgülerin ajitasyon-propaganda çal›flmalar› incelendi ve son olarak “Ezilenlerin Pedagojisi” kitab› üzerinden genel bir tart›flma yafland›.

Konular hakk›nda görüfl al›flveriflinin yap›lmas›n›n ard›ndan e¤itim çal›flmas› genel olarak de¤erlendirildi. E¤itim çal›flmas›n›n verimli geçti¤i, atölye tarz› sayesinde ilk e¤itim çal›flmas› na nazaran kat›l›m›n ve ilginin daha fazla oldu¤u, bahar dönemi öncesinde deneyim aktar›m› ve politik derinleflme aç›s›ndan oldukça faydal› oldu¤u genel kabul gören görüfller oldu.

ve 21 fiubat tarihinde gün boyu konu üzerinde farkl› alt bafll›klar üzerine tart›flmalar düzenlediler. Atölyeleri yönlendirmesi aç›s›ndan kat›l›mc›lardan birinin seçilmesinin ard›ndan alt bafll›klar do¤rultusunda gündemler ele al›narak konular hakk›nda derinleflilmeye çal›fl›ld›. Daha öncesinde yap›lan iflbölümüne göre alt konu bafll›klar› üzerine araflt›rma yaparak sunumlar haz›rlayan YDG’liler sunumlar›n› aç›klad›ktan sonra konu hakk›nda tüm kat›l›mc›lar›n görüfl, öneri ve elefltirileriyle canl› bir diyalog sa¤land›. Bu anlam›yla ön haz›rl›k ve kat›l›m bak›m›ndan 2. E¤itim Çal›flmas›n›n baflar›yla gerçekleflti¤i tüm kat›l›mc›lar taraf›ndan ifade edildi. “Yerel seçimler” bafll›kl› atölyede sistem aç›s›ndan yerel seçimlerin önemi, yerel seçim-genel seçim iliflkisi üzerinde duruldu. Ard›ndan devrimci demokrat hareket içinde çokça bahsi geçen Fatsa deneyimi üzerine haz›rlanan sunum de¤erlendirildi. Amed’ten YDG’lilerin haz›rlad›¤› ve DTP’nin belediyecilik anlay›fl›n› ve çeflitli pratiklerini de¤erlendiren yaz› ilgi çekti. Son olarak ise YDG olarak yerel seçimlerdeki tavr›m›z ve nas›l bir çal›flma izleyece¤imiz üzerine görüfl al›flverifli yap›ld›. “Ajitasyon-propaganda” üzerine atölye çal›flmas›, tüm

“Ekonomik kriz ve Bahar Süreci” konulu atölyede ise öncelikle ekonomik krizin emperyalist-kapitalist sistemde kökenleri ve nedenleri üzerinde duruldu. Ekonomik krizin küresel çapta ortaya ç›k›fl› ve ülkemize yans›malar› hem genel ekonomik durum hem de alanlardaki gözlemler üzerinden incelendi. Merkezi-yerel politika iliflkisine de¤inildi. Bahar döneminde ekonomik kriz üzerine kitle çal›flmas› öne ç›kaca¤› için üniversiteli gençlik, liseli gençlik, iflçi ve köylü gençlik, semt çal›flmalar›, genç kad›n üzerine politikalar›m›z ekonomik kriz gündemiyle ba¤lant›s› kurularak ele al›nd›. 22 fiubat Pazar günü ise tüm atölyelerdeki YDG’liler bir araya geldiler ve atölyelerinde hangi tart›flmalar›n yafland›¤›n› ve nas›l sonuçlar›n ç›kar›ld›¤›n› birbirlerine aktard›lar. Aktar›mlar üzerinden di¤er atölyelere kat›lanlar da soru, öneri ve elefltirilerini ilettiler. Konular hakk›nda görüfl al›flveriflinin yap›lmas›n›n ard›ndan e¤itim çal›flmas› genel olarak de¤erlendirildi. E¤itim çal›flmas›n›n verimli geçti¤i, atölye tarz› sayesinde ilk e¤itim çal›flmas›na nazaran kat›l›m›n ve ilginin daha fazla oldu¤u, bahar dönemi öncesinde deneyim aktar›m› ve politik derinleflme aç›s›ndan oldukça faydal› oldu¤u genel kabul gören görüfller oldu.


18

Yeni Demokrat Gençlik

Ajitasyon ve propagandan›n tan›m›, farklar› ve önemi Ajitasyon Ajitasyon, Frans›zca kökenli bir sözcük olup “k›flk›rtma” anlam›na gelmektedir. Ajitasyonun amac› bir konuyu s›radan, oldu¤u gibi anlatmak yerine karfl›daki kiflinin duygular›na hitap ederek onun heyecana, coflkuya veya öfkeye kap›lmas›n› sa¤lamakt›r. Sistem taraf›ndan bu yöntem oldukça genifl yelpazede kullan›lmaktad›r. Kitle iletiflim araçlar› ile yapt›¤› ajitasyonlarla kitlenin bilincinde bulan›kl›klar yaflamas›na neden olmaktad›rlar. Dikkat ederseniz sistem taraf›ndan ön plana ç›kart›lm›fl isimler (bakanlar, flark›c›lar, “muhalifler” vs) genelde sözlü ajitasyonda yetkin olan kifliler olmaktad›r. Elbette ki ajitasyon, devrimci mücadele aç›s›ndan ele al›nd›¤›nda tamamen farkl› bir içeri¤e bürünür. Burada amaç, bilinç bulan›kl›¤› yaratmak, kitleyi uyutmak de¤ildir; aksine kitlenin düflünmesini, sorgulamas›n›, hissetmesini sa¤lamak amac›yla herkesin bilebilece¤i bir olgudan, olaydan yararlanarak o olaydaki çeliflki ve haks›zl›¤› belirterek bunlara karfl› kitlede bir hoflnutsuzluk ve öfke yaratmakt›r. Ajitasyon mücadelemiz aç›s›ndan oldukça önemli bir yerde durmaktad›r. Daha genifl kitlelere ulaflmak için bizlerin kullanabilece¤i yegane araçlardan biridir. ‹yi bir ajitatör olmak için bir tak›m kriterlere uymak gerekmektedir. ❒ Asla kibirli olma hakk›na sahip de¤iliz. En az›ndan ajitatörlük görevini yerine getirirken bu noktada çok dikkatli olunmas› gerekmektedir. Çünkü karfl›m›zdaki insan “aptal” de¤ildir ve biz e¤er ona bu flekilde yaklafl›yorsak da bunu anlamas› iflten bile de¤ildir. ❒ Düflünsel anlamda geliflmifl olmal›y›z. Çok okumal› (tabii ihtiyaca uygun ve planl› bir flekilde) ve sürekli kendimizi gelifltirmeliyiz. ❒ Dili aç›k ve anlafl›l›r kullanmal›y›z. ❒ Gerçekçi olmal›, güçlükleri aç›kça ortaya koymaktan kaç›nmamal›y›z. ❒ Hedef kitlemizin düzeyinin ve beklentilerinin fark›nda olarak çal›flmam›z› yapmal›y›z.

❒ Ajitasyon için belirledi¤imiz konuya haz›rl›k yaparak gitmeli ancak sohbet esnas›nda planlad›¤›m›z biçimden uzaklafl›yorsa da bundan çekinmemeli, ne kendimizi ne de karfl›m›zdaki bu konuda pek de s›n›rlamamal›y›z. ❒ Sorulan soruyu duymazl›ktan gelmemeli, cevapland›rabiliyorsak, yine aç›k ve anlafl›l›r bir biçimde konuflmal›; cevab›n› bilmiyorsak da dürüst olmal›, laf› doland›r›p soruyu “arada kaynatma” yerine aç›kça “gerçekten ben de bilmiyorum. Ama araflt›raca¤›m mutlaka” diyebilmeli hatta “beraber araflt›ral›m, sonra da tart›flal›m” gibi öneriler sunarak iliflkimizi gelifltirmeli ve onu da araflt›rmaya yönlendirmeliyiz. ❒ ‹nsanlar› harekete geçirebilmek, onlar›n art›k sistemi sorgular hale gelmesini sa¤lamak çok de¤erli bir kazan›md›r. Bunun için ajitasyon elbette önemli bir yerde durmaktad›r ancak karfl›m›zdaki insan›n da konuflmas›n› sa¤lamak gerekir. Bunun için de öncelikle her fleyi biliyor havas›nda yaklaflmamak gerek. Yani kendimizi ö¤retmen, karfl›m›zdakini ö¤renci görmek hem devrimci anlay›fl›m›za uymaz hem de karfl›m›zdaki ile aram›za kendimiz bir s›n›r koymufl oluruz, böylelikle sa¤l›kl› bir iliflki yakalama gibi bir gerçekli¤imiz olmaz. Bunun yerine konufltu¤umuz konuya dair onun fikirlerine de¤er verdi¤imizi hissettirerek onun sorgulamas›n› sa¤lamal›y›z. “Sen ne dersin?”, “Sence nas›l olmal›?”, “Bu baflka ne anlama gelebilir ki!” gibi sorularla onu da tart›flma sürecine katabilmeliyiz. ❒ Ajitasyonda önemli bir nokta da ajitasyonun olumlu yönde yap›lmas›n›n etkili bir yöntem oldu¤udur. Mesela; “Kahrolsun emperyalizm!” demek yerine “Yaflas›n anti-emperyalist mücadelemiz!” demek daha ajite edicidir. ❒ Ajitatör gerek dürüstlü¤üyle gerekse de yaflam tarz›yla örnek olmal›d›r. Çünkü iyi bir ajitatör olmak için anda geliflen olaylara dolay›s›yla kitleye önderlik edebilmeli


Yeni Demokrat Gençlik ve manevi inisiyatif sahibi olabilmelidir. ❒ Ajitasyonda tarz›m›za dikkat etmeliyiz. Dogmatik olmamal›, haz›rl›kl›, donan›ml› olmal›y›z ve kitlenin niteli¤ini bilmeliyiz. Bunlara uyulmadan yapt›¤›m›z ajitasyon asla hedefimize hizmet etmez.

Propaganda Propaganda ise Latince “propagare” kökünden türemifltir. Bu kelime “yeni fidanlar elde etmek üzere topra¤› ekme” anlam›na gelmektedir. ‹lk olarak Roma Katolik Kilisesi taraf›ndan sosyolojik manada “fikirlerin yay›lmas›” anlam›na gelecek flekilde kullan›lm›flt›r. Yani propaganda; bir ö¤reti, düflünce ve inanc› baflkalar›na tan›tma, benimsetme demektir. Propaganda iç ve d›fl siyasette kullan›lan en önemli unsurlardan biridir. Propaganda devrimci mücadelenin yükseltilmesi özellikle örgütlenmenin art›r›lmas› için en temel yöntemdir. Çünkü do¤ru fikirler (ki biz devrimci düflüncelerimizin en do¤ru, en bilimsel düflünceler oldu¤unun fark›nday›z!) ancak iyi bir propagandac› arac›l›¤›yla canl›, ilgi uyand›ran ve karfl›m›zdakini devrimci tarzda uyararak onlar›n görüfl ufkunu açan, alternatifsiz olmad›¤›n› kan›tlayan etkili bir araca dönüfltürülebilir. ‹yi bir propagandac› olmak için de yukar›da sayd›¤›m›z özelliklere sahip olmak gerekir ama bu konu daha kapsaml› oldu¤undan daha geliflmifl yöntemlerimiz olmal›d›r. ❒ Karfl›m›zdaki insan› dinlememiz çok önemli. Çünkü biliyoruz ki insan kazanmada birebir iliflki, sözlü iletiflim esast›r. Buna ek olarak karfl›m›zdakinin çarp›t›lm›fl bilincini do¤rultmak istiyorsak da önceli¤imiz onlar›n kafalar›nda oluflan yanl›fllar› bilmektir. ❒ Propaganda yaparken konuflmalar›m›z ben-merkezci bir biçimde ilerlememelidir. ❒ Teorik bir temelimiz ve sa¤lam bir bilgi donan›m›m›z›n olmas› gerekir. ❒ Propagandist temel çeliflkileri iyi kavram›fl olmal› ki görevini yerine getirebilsin. ❒ Karfl›m›zdaki insan› ciddiye almal›y›z. Bunu ona nas›l belli edebiliriz? Düflüncelerini alarak bunun önemli oldu¤unu hissettirmek ilk ad›md›r. Önceden haz›rl›kl› gitmek, iliflkiyi planl› ve kararl› bir flekilde yürütmek de hem onu ciddiye ald›¤›m›z›n bir göstergesi olur hem de örgütlenme yönünde karfl›m›zdakine ad›m att›r›r. ❒ Sab›rl› olmal› ve karfl›m›zdakinde yer etmesi gereken noktalar› s›k s›k tekrar etmeliyiz. Çünkü en hakl›s›, en do¤rusu, en çarp›c› olsa bile, sab›rl› ve uzun soluklu bir örgütsel anlay›flla birleflmedi¤i sürece hiçbir fikrimiz kendi bafl›na mucizeler yaratamaz. Propaganda yaparken birçok düflünceyi birbirleriyle

19 ba¤l› bir bütün oluflturacak flekilde ortaya koymaya çal›flmal›y›z. Propaganda yapman›n esaslar›ndan biri de merkezi bir yay›n organ›na sahip olunmas› gereklili¤idir. Lenin yoldafl bu konuda flöyle söylemektedir: “Ben sadece, teorik gerçekleri, taktik ilkeleri, genel örgütlenme görevlerini ve herhangi bir an için tüm Parti’nin genel görevlerini gelifltirip ortaya ç›karan gazetenin, Parti’nin ideolojik önderi olabilece¤i ve olmas› da gerekti¤ini belirtmekle yetinece¤im.” (Lenin- Bir Yoldafla Örgütsel Görevlerimiz Üzerine Mektup) Ajitasyon ve propaganda birbirinden farkl›d›r ancak aralar›ndaki kal›n bir çizgi yoktur; dolay›s›yla araya kesin çizgiler koymaya çal›flmak dogmatizmdir. Ajitasyon- propaganda devrimci mücadelenin bel kemi¤idir. Bunlar›n farkl›l›klar›n› yukar›da aktarmaya çal›flt›k ancak bunu örneklerle de daha anlafl›l›r bir hale getirebiliriz. Diyelim ki bir grev hakk›nda ajitasyon haz›rlayaca¤›z. Bizim burada yapmam›z gereken olay›n sistemle ilgisini sentezlemekten çok olaya ilgiyi art›rmak, insanlar›n duyarl› davranmaya itecek örnekler bulup sunmakt›r. ‹flçinin ailesini üç kuruflluk maafl›yla geçindiremeyece¤ini anlatmak, çocu¤unu okuturken yaflad›¤› zorluklar› anlatmak ajitatörün iflidir. Ancak bu örnek üzerinden daha teorisel bir çizgi izleyerek tek tek tüm bu ba¤lant›lar› birlefltirip bunun sistemden kaynakland›¤›n› anlatmak ve alternatif sunmak da bir propagandac›n›n iflidir. Ama bu demek de¤ildir ki bir ajitatör asla propaganda yapamaz ya da bir propagandac› sadece kuramsal konuflur ve ajitasyon çekemez. Aksine propaganda yaparken ajitasyon kullanmazsan›z karfl›n›zdaki kifliye bunun önemini gerçekten kavratamazs›n›z. Zaten ajitasyon ve propaganda iç içe geçmifl mücadele biçimleridir. Bunlar sadece yapt›¤›m›z iflin esas amac›n› belirlemek amac›yla kulland›¤›m›z terimlerin tam olarak ne anlama geldi¤ini ö¤renip ne ifl yapt›¤›m›z› bilmemiz demektir. ❒ Ajitasyonda duygusal yön a¤›r basarken, propaganda daha kapsaml› oldu¤undan mant›ksal yön a¤›rl›kl›d›r. ❒ ‹letiflime geçti¤imiz zaman önceli¤in ajitasyona m› propagandaya m› verilmesi karar› ancak ve ancak hedefimizin ne oldu¤unun net olmas› ve iliflkinin niteli¤inin bilinmesi ile mümkün olur. Ajitasyon ve propaganda bizim için, mücadelemizi yükseltmemiz ve örgütlenme çal›flmas› yapabilmemiz için elimizdeki tek araçt›r. Bu yüzden de bu konularda yetkinleflmeli ve elimizden geldi¤ince kendimizi ve çevremizdekileri gelifltirmeliyiz. ‹stanbul’dan bir YDG’li


Yeni Demokrat Gençlik

20

Ajitasyon/Propaganda araçlar›n›n incelenmesi Devrimci teorinin ezilen genifl halk kitlelerine ulaflt›r›lmas› flüphesiz do¤ru politik müdahalelerin yan› s›ra, politikalar› kitlelere ulaflt›rma araçlar›n›n zenginli¤iyle de do¤ru orant›l› olacakt›r.

Her toplumsal yap›lanma içerisinde yer alan herhangi bir ideolojik yaklafl›m tarihten bu yana çeflitli türden A/P araçlar›n› yo¤un biçimde kullanm›flt›r. Özellikle çeflitli toplumsal altüst olufllar›n yafland›¤› dönemlerde A/P araçlar› daha yo¤un kullan›lm›fl ve bu alanda özel uzmanlaflmalar bile oluflturulmufltur. Bu gerçeklik ›fl›¤›nda bak›ld›¤›nda ve geçmifl devrimci deneyimler incelendi¤inde A/P araçlar›n›n önemi ve do¤ru kullan›m› bizler aç›s›ndan önemli bir yerde durmaktad›r. fiüphesiz bu önem A/P’nin kitleleri örgütlemede kaplad›¤› alandan ileri gelmektedir. Devrimci teorinin ezilen genifl halk kitlelerine ulaflt›r›lmas› flüphesiz do¤ru politik müdahalelerin yan› s›ra, politikalar› kitlelere ulaflt›rma araçlar›n›n zenginli¤iyle de do¤ru orant›l› olacakt›r. En genifl anlam›yla ajitasyon ve propaganda verili bir politik yönelim ve somut sorun üzerinden kitleleri e¤itme ve harekete geçirmek için verilen eme¤in bütünü veya teker teker parçalar›n› ifade eder. Bu gerçeklik A/P’yi ve zenginlefltirilmifl, yarat›c› araçlarla ifllenmesini daha önemli k›lmaktad›r. Her dönem koflul ve genel durumda kullan›lacak A/P araçlar› olabildi¤i gibi yaln›zca çeflitli özel yönelimler do¤rultusunda kullan›labilecek A/P araçlar›ndan da bahsetmek mümkündür. Ve tüm bunlar›n yan›nda bu araçlar kitlelerin kendini ifade edebildi¤i araçlard›r. Ve esas olarak

kitlelerle buluflturuldu¤unda kitlelerin devrimci ad›mlar›n› öne ç›karabildi¤i oranda daha ifllevli, yarat›c› ve zenginlefltirilebilirdir. Bu noktadan dolay› A/P araçlar›n› incelerken onlar›n esas olarak nas›l kitlelerden beslenebildi¤ine özel bir önem vermek yerinde olacakt›r. Büyük Proleter Kültür Devrimi gibi kitlelerin yo¤un kat›l›m›n›n oldu¤u devrimci süreçler bunun nice önemli örne¤iyle doludur. Bu yaz›da esas olarak devrimci teorinin halk kitlelerine ulaflt›r›lmas› noktas›nda kullan›lan çeflitli A/P araçlar›n› daha yak›ndan incelemeye çal›flaca¤›z. fiüphesiz bu yeterli olmayacakt›r. Fakat özelde bu araçlar içerisinde en çok öne ç›kanlar› yak›ndan incelememiz bu konuda belli bir kafa aç›kl›¤› da sa¤layacakt›r. A/P araçlar›n›n incelenmesine geçilmeden önce flu önemli noktan›n da alt›n› çizmek gereklidir. A/P araçlar› büyük oranda iç içe geçmifl durumdad›r. Baz› araçlar›n ajitasyon baz› araçlar›n propaganda yönü öne ç›kmakla beraber genel olarak net çizgilerle A/P araçlar›n› birbirinden ay›rmak çok do¤ru olmayacakt›r. Do¤al olarak alt bafll›klar halinde inceleyece¤imiz bu araçlar› ajitasyon araçlar› veya propaganda araçlar› diye ay›rmaktan kaç›nmak do¤ru olacakt›r.

Süreli Yay›nlar: Esas olarak propaganda yönü daha önde olan süreli


Yeni Demokrat Gençlik yay›nlar› gazete, dergi, bülten gibi bafll›klar alt›nda saymak mümkündür. Kullan›ld›¤› yere göre ajite yönü de öne ç›kabilen bu araçlar en önemli A/P araçlar› aras›ndad›r. Sadece belli bir konuya, özel bir döneme iliflkin ç›kar›labilece¤i gibi kitleleri günlük bilgilendirme, çeflitli geliflmelere iliflkin e¤itme ve harekete geçirme amac› da tafl›r. Kullan›lan arac›n ifllevine göre ve hedef kitlenin ihtiyaçlar›n› karfl›lama yetisine göre bu araçlar›n önemi artar ya da azal›r. Öte yandan tüm bunlar›n d›fl›nda süreli yay›nlar›n merkezi bir örgüt anlay›fl›, kültürü ve flekillenifli oluflturmas› aç›s›ndan ve hatta merkezi bir örgüt yap›lanmas›na hizmet etme aç›s›ndan da yeri büyüktür.

Radyo, Televizyon vb. ‹letiflim Araçlar› Çok genifl bir kitleye daha kolay ulaflma imkân› sunmas› ve anl›k bilgilendirme, etkide bulunma özelliklerinden ötürü en önemli A/P araçlar› aras›ndad›r. Özellikle dünya emekçi s›n›flar›n›n çeflitli ülkelerdeki deneyimlerinin de göstermifl oldu¤u gibi kullan›ld›klar› yere ve zamana göre genifl kitleleri devrim mücadelesine kanalize etmekte bu tür iletiflim araçlar› önemli bir yer tutmaktad›r. Ülkemizde Ulusal Hareketin televizyon deneyimi bile bu konuda bafll› bafl›na incelenmeye de¤er bir yerde durmaktad›r.

Afifl, Döviz ve Pankartlar Temel bir politik fliar›n veya talebin tan›t›lmas›n› ya da verili fliar do¤rultusunda kitlelerin harekete geçmesini sa¤lamak aç›s›ndan kullan›l›r.

El ‹lan› (bildiri) ve Pullamalar Önemli birer ajitasyon arac› olan bildiri ve pullamalar öne ç›kan temel bir çeliflki do¤rultusunda kitleleri harekete geçirme amac› tafl›yan ça¤r› niteli¤indeki araçlard›r. Tek bir araç olarak kullan›lmad›¤› durumlarda besleyici, tamamlay›c› birer ajitasyon arac›d›r.

Duvar Gazeteleri Önemli bir A/P arac› olan duvar gazeteleri özellikle Çin’deki kültür devrimi s›ras›nda yayg›n bir biçimde kullan›lan etkili bir araçt›r.

Yaz›lamalar Yine esas olarak kitlelerin harekete geçmesini amaçlamak, herhangi bir politik talebin, fliar›n yayg›n bir geçerlilik kazanmas› ve tan›t›m amac›yla kullan›labilecek bir araçt›r.

21

Çeflitli Kültürel Etkinlikler (konserler, piknikler, teatral etkinlikler vs.) Önemli oranda e¤itsel yönü olan bu tür etkinlikler birçok farkl› yönlü olumlulu¤u bar›nd›rman›n d›fl›nda önemli birer propaganda arac›d›r da ayn› zamanda…

Kitle Toplant›lar› Hem kitlelerin somut ihtiyaçlar›n›n belirlenmesi hem de sistemli bir biçimde fiili bir yöne itmek aç›s›ndan önemli birer propaganda görevi görebilen bu tür etkinlikler de birer propaganda arac› olarak say›labilir.

Grev ve Direnifller ve Toplumsal Olaylar Yine kitlelerin dolays›z bir e¤itim sürecinin fiili bir parças› olmas›n› sa¤layan bu tür toplumsal olaylarda propaganda ve ajitasyon arac›d›r. Görülece¤i gibi günlük devrimci faaliyet içerisinde en çok kulland›¤›m›zdan en aza do¤ru öne ç›kan A/P araçlar›n› s›ras›yla vermeye çal›flt›k. Bu liste uzat›labilir flüphesiz. Tüm bunlar›n d›fl›nda kitlelerin hak alma araçlar› ve pratiklerinden tutal›m da çeflitli devrimci örgütlerin ülkemizde belirledikleri devrim stratejisi do¤rultusunda yürüttükleri silahl› mücadelede kulland›klar› araçlar da bu s›n›fland›rmaya dair edilebilir. Öte yandan son y›llarda iletiflim teknolojisinde gelifltirilen ilerlemeler internet ve bilgisayar teknolojili birçok arac› da A/P araçlar› s›n›fland›rmas›na sokmufltur. Bu sayd›klar›m›z›n bütünsel olarak bu gözle incelenmesi bir gereklilikken sayd›¤›m›z ve daha sayamayaca¤›m›z birçok arac›n ifllevli hale getirilmesi de anl›k çeflitli ihtiyaçlara cevap olup olamamas› üzerinden de¤erlendirilebilir ancak. Ayr›ca A/P araçlar›n›n daha zengin bir biçimde kullan›lmas› sorunu bu konuda yarat›lacak deneyimlerin süreklilefltirilmesiyle daha ileri bir noktaya tafl›nabilir… A/P araçlar›n›n iyi kullan›lmas› sorunu bu araçlar› do¤ru ve yerinde kullanmay› baflarabilen örgütsel mekanizmalar ve kiflilerle de ilgilidir flüphesiz. Özellikle Sovyet devriminde usta ajitatör ve propagandistlerin gerçeklefltirdikleri pratikler bu yönüyle de incelenmeye de¤erdir. Bu alanda özel birimlerin kurulmas› bir ihtiyaçken maddi ihtiyaçlar ve somut durum üzerinden A/P araçlar›n›n kullan›lmas› yönünün sürekli gelifltirilmesi bir gerekliliktir. ‹zmir’den bir YDG’li


Yeni Demokrat Gençlik

22

Ajitasyon/propaganda gerçekli¤imiz Genel anlamda örgütümüzün ajitasyon ve propaganda faaliyetleri incelendi¤inde ileri bir noktada oldu¤umuz söylenemez. YDG’nin kendi tarihsel gerçekli¤i içerisinde bu konuda önemli deneyimleri oldu¤u söylenebilse de bu deneyimlerin sentezlenip ileriye aktar›lmas› noktas›nda ciddi bir eksikli¤imiz söz konusu. Nitekim örgütümüzün tarihinde en önemli A/P ve kitleleri örgütleme arac›m›z olan dergimizin tarihimizin belli bir döneminde ç›kmad›¤› gerçekli¤i bile bu konuda istikrarl› bir ilerleme sa¤layamad›¤›m›z›n temel bir göstergesi say›labilir.

olarak propaganda yönü öne ç›kan bir içerik tafl›maktad›r. Bir ayl›k periyotlarla ç›kan bir derginin ajitasyon noktas›nda önemli bir misyon yüklenmesi beklenemezse de dergimizin bu ihtiyaca da cevap olmas› bir gerekliliktir. Dergimiz en genel ifadeyle kolektif olarak ç›kar›ld›¤›na göre yay›nlanan yaz›lar›n ajitasyon derinli¤inin zay›f kalmas› esas olarak örgütümüzün bu noktadaki eksikli¤inin bir ifadesidir. Bu durumu flöyle bir örnekle derinlefltirirsek san›r›z daha anlafl›l›r olacakt›r: Ço¤u alan›m›zda kitlelerin önünde konuflabilen, rahatça görüfllerini ifade edebilen yoldafllar›m›z esas olarak parmak say›Di¤er bir yandan örgütümüzün yüzünü kitlelere döns›n› geçmeyecek kadar azd›r. Bu durudü¤ü dönemlerde, özellikle son birkaç y›ll›k ma sesli A/P yapmay› eklersek bu say› prati¤imiz incelendi¤inde bu konuda çeDergimiz en genel daha da düflecektir ki bu nesnellik örflitli deneyimler edindi¤imiz ise bir gergütümüzün A/P gerçekli¤inin kiflilerdeifadeyle kolektif çekliktir. Çeflitli alanlar›m›zda sergi ve ki yans›mas›d›r. olarak ç› duvar gazetelerinin kullan›lmas› düzenli bildiri ve afifllerin, çeflitli etkinliklerin, dergi da¤›t›mlar›n›n hem teker teker yoldafllar›m›za hem de bütünsel olarak örgütümüze kazand›rd›¤› art›lar göz ard› edilemez düzeydedir. Sorunumuz geldi¤imiz aflamada bu kazan›mlar›m›z› daha ileri bir seviyeye tafl›mak ve YDG’nin bu nokta da ilerlemesini sa¤layarak halk gençli¤inin somut sorunlar›na cevap olabilecek bir devrimci gençlik hareketi yaratmakt›r.

kar›ld›¤›na göre yay›nlanan yaz›lar›n ajitasyon derinli¤inin zay›f kalmas› esas olarak örgütümüzün bu noktadaki eksikli¤inin bir ifadesidir.

Peki, politik yönelimlerimizi, halk gençli¤ine dönük ça¤r›lar›m›z› kitlelerle nas›l buluflturaca¤›z? Sa¤l›kl› örgütsel bir iflleyiflin d›fl›nda kullan›labilecek en zengin araçlar ve yöntemlerle, s›k› bir yarat›c›l›kla bu sorunun hedefledi¤i fleyi baflarmak mümkündür. Burada örgütümüzün ne kadar sa¤l›kl› bir A/P faaliyeti yürüttü¤ü, bu konudaki eksikliklerine nas›l müdahale etti¤i ve sistemli ve belli bir hedef do¤rultusunda A/P yönünü nas›l, ne kadar gelifltirdi¤i sorular›n› sormam›z gerekmektedir. Çünkü politikalar›n kitlelerle buluflturulmas›n›n yolu ayn› zamanda bu politikalar›n iyi bir biçime bürünerek sunulmas›ndan da geçmektedir. Öte yandan somut bir sorun etraf›nda halk gençli¤inin harekete geçirilmesi, siyasi arenadaki anl›k geliflmelere müdahale etmede süreklilik sa¤lamak da yine A/P gerçekli¤imizle ilgilidir. YDG’nin en temel anlamda A/P gerçekli¤ini incelemek için dergimizin durumuna göz atmakta fayda vard›r. Son y›llarda bariz bir ilerleme kaydeden dergimiz esas

Bir örgütün A/P faaliyetinde derinlik kazanmas› için her fleyden önce o örgütün kitlelerle kurdu¤u-kuraca¤› ba¤lar›n incelenmesi gerekliliktir. Örne¤in dini önyarg›lar› önde olan bir alanda faaliyet yürüten bir devrimcinin, yürütece¤i devrimci faaliyeti daha yarat›c› k›lmas› ve kitlelere mal etmesi için bu gerçekli¤i göz önünde bulundurmas› çok önemlidir. Kitlelerle kurulan ba¤›n güçlülü¤ü A/P durumunu zenginlefltirecektir. Do¤al olarak kitlelerle kurulan her ba¤, onlara her zaman bir fleyleri daha iyi anlatma ve onlardan her zaman bir fleyleri daha iyi ö¤renme çabas›n› ve bu çabada sistemli bir A/P faaliyetinin oluflmas›n› beraberinde getirecektir. Bu konuda YDG’nin durumu incelendi¤inde yine son y›llarda bir ilerlemeden bahsedilebilse de çok önemli eksikliklerimiz de mevcuttur. B›rakal›m daha zengin araçlarla kitlelerin gündemine girmeyi ço¤u alan›m›zda düzenli bildiriler, afifl vb. araçlar dahi kullan›lmamaktad›r. Bu tespitler ›fl›¤›nda A/P gerçekli¤imiz, yüzünü kitlelere dönmüfl ve halk gençli¤inin genifl kesimlerini örgütlemeyi hedefleyen örgütümüzün bu hedefine uygun de¤ildir. Bu yönlü çal›flmalar›m›z›n derinlefltirilmesi somut bir ihtiyaç olarak kendisini dayatmaktad›r… ‹zmir’den bir YDG’li


Yeni Demokrat Gençlik

23

Sistem A/P’den nas›l yararlan›yor? Ülkemizde siyasetin nas›l iflledi¤i herkes taraf›ndan bilinen bir konudur. Sistem partileri taraf›ndan seçim dönemlerinde meydanlara ç›k›larak halka birçok vaat verilir ve sonraki seçim sürecine kadar bütün vaatler unutulur. Neredeyse birkaç seçim dönemi boyunca ayn› vaatler dinlenir ve birçoklar› da hiçbir zaman yerine getirilemez. Peki, halk›m›z neden hâlâ sistemden ve onun partilerinden umut beklemektedir. Ya da partiler halk›m›z› nas›l kand›r›yor? Burada bir sorunu net görmek gerekiyor. Sorun parti sorunu de¤il sistem sorunudur. Sistem, bireye do¤uflundan itibaren düflüncesini afl›lamaya bafllamaktad›r. Okuma-yazma ö¤renilmeden sistemin düflüncesi insan›n beyninde yer eder. ‹lkokulu, ortaokulu, üniversitesi sistemin düflüncesini afl›lar; radyosu, televizyonu sistemin düflüncesini anlat›r; ifl hayat›nda sistemin düflüncesinden ç›k›lamaz. Yani sistem bireye sürekli bir ajitasyon ve propaganda uygular. Yenilmez ve alternatifsiz oldu¤unu iddia eder. Böylesi bir süreç sonunda sistem halk›n büyük ço¤unlu¤u için bir ‘zorunluluk’ haline getirilir. Peki ya sistem ve sistem partileri ajitasyon ve propagandalar›n› nas›l, kime ve hangi sloganlarla yapar. Sürekli bir ajitasyon ve propagandadan bahsettik. Bunun yan›nda siyasi partiler parlamentoya yönelik çal›flmalar yürüttüklerinden kaynakl›, ajitasyon ve propagandalar› da seçim dönemlerinde yo¤unluk kazan›r. Baflta tüm halk kesimlerine olmak üzere, özelde yoksul kesimler bütün siyasi partilerin hedef kitlesi durumundalar. Siyasi partiler yo¤unluklu olarak karars›z seçmenler üzerine çal›flma yürütüyorlar. Bunun yan›nda partiler sloganlar›nda bütünü kucaklayabilecek aç›l›mlar yapmay› da ihmal etmiyorlar. AKP’nin “Alevi aç›l›m›”, TRT 6’n›n aç›lmas›, CHP’nin “çarflaf aç›l›m›” örnek gösterilebilir. Ayr›ca partiler halk›n genel sorunlar› üzerinden ajitasyon ve propaganda çal›flmalar›n› yürütüyorlar. ‹flsizlik, yoksulluk, e¤itim konusundaki sorunlar, adalet, demokrasi, eflitlik, özgürlük, siyasette fleffafl›k, sosyal devlet anlay›fl› gibi argümanlar s›kça kullan›lmaktad›r. Bütün eylem ve etkinliklerde oldu¤u gibi ajitasyon ve propagandan›n baflar›l› olabilmesi, iyi bir flekilde yap›lm›fl bir ön haz›rl›¤a do¤rudan ba¤l›d›r. Bu çerçevede sistemin ve partilerinin yapt›klar› ön haz›rl›klar kitleye gitme konusunda oldukça yarar sa¤lamaktad›r. Örne¤in bir se-

çim sürecinde siyasi partiler taraf›ndan broflürler, seçim flark›lar› haz›rlan›r, foto¤raf çekimleri yap›l›r, web siteleri kurulur, kampanyalar belirlenir, reklamlar ve tan›t›m filmleri çekilir vs vs. Bu flekilde bir siyasi parti ajitasyon ve propaganda çal›flmalar›nda kullanaca¤› malzemeleri haz›rlar. Ancak partiler bunlar› haz›rlarken öncelikle ajitasyon ve propagandada daha baflar›l› olmak, söylemler ve etkili materyaller gelifltirebilmek için kamuoyu araflt›rmalar› yaparak kitleyi tan›maya çal›fl›r. Bir ajitasyon ve propagandan›n baflar›l› olup olamamas›nda en önemli faktör yap›lan ajitasyon ve propagandan›n kitlenin koflullar›na uygunlu¤udur. Siyasi partiler, siyasetin de¤iflen çehresinde kitlelere daha yak›n olmay›, onlar› anlayabilmeyi, onlar› inançla örgütleyebilmeyi ve akademik (bilimsel) çal›flmalardan yararlanmay›, baflar›ya ulaflmak için gerekli olan siyasi çal›flmalar olarak görüyorlar. Bu nedenle çeflitli yöntemlerle ajitasyon ve propagandalar›n› bu düzen üzerine oturtmaya çal›fl›yorlar. Örnek verecek olursak AKP’nin iki seçim döneminde de kulland›¤› ve oylar›n› bu yöntemle artt›rd›¤› iddia edilen DELTA yöntemi gibi. Delta yöntemi, siyasette baflar›l› olmak için gerekli olan 5 bilefleni ifade ediyor. Bunlar; disiplinli çal›flma, empati, liderlik, teflkilatlanmada baflar› ve akademik yard›m olarak formüle ediliyor. Tabi bizim bunun yan›na sermayenin gücünü ve deste¤ini almalar›n› da eklememiz yanl›fl olmayacakt›r. Egemenler aras› dönemsel klik çat›flmas›ndan do¤an siyasi sürtüflmeler bile ajitasyon ve propaganda malzemesi olarak kullan›l›yor. Ma¤dur rolü oynanarak, ezilen halka yönelik ayn› safta oldu¤u ajitasyonunu çekilerek bu kesimin deste¤ini arkas›na almaya çal›fl›l›yor. Cumhurbaflkanl›¤› seçiminde 367 toplam oy meselesinde Anayasa Mahkemesi’nin vermifl oldu¤u karar ve devam›nda gelen genel seçimlerde ma¤dur politikas›n› uygulayan AKP ezilen kesimin deste¤ini alm›flt›r. ‹srail’in Gazze’ye gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar sonras› yaflam›n› yitiren binlerce insan için protestolar gerçeklefltiren yüz binlerin deste¤ini almak için Davos’taki zirvede Tayyip Erdo¤an göstermelik bir tepkiyle günceli yakalayan ve özellikle geri kitlenin be¤enisini kazanan bir ajitasyon çekmifltir. Amed’ten bir YDG’li


24

Yeni Demokrat Gençlik

Halk›n örgütlenmesinde A/P’nin yeri ve ezilenlerin pedagojisi örne¤i

Ezilenler, ideal insan› ezen ezilen sömürüsünün ortadan kalkmas›yla de¤il daha çok ezen ile ezilenin yer de¤ifltirmesiyle çözülece¤ini zanneder.

Ezilenlerin kendi güçlerinin fark›na varmalar›n› ve onlar› örgütlü mücadele ile sadece ezenlerle ezilenlerin yer de¤ifltirdi¤i de¤il; onlar›, bu ikili durumun tamamen ortadan kalkmas›na kadar bir süreç olan insanlaflma ve özgürleflme süreci içerisine girmeleri için ikna etme sürecinde önemli bir silah olan A/P’yi, onlar›n pedagojik özelliklerini bilmeden uygulamam›z mümkün olmamaktad›r. Bu nedenle bu yaz›m›zda pedagojik çözümlemeler ›fl›¤›nda prati¤imizi ve çal›flma tarz›m›z› tekrar gözden geçirerek somut çözümler arayaca¤›z. Ancak önce halk›m›z›n (ezilenlerin) baz› pedagojik özelliklerine bakmam›zda yarar var. Ezilenler, ezenlerin ç›karlar›na hizmet eden düzeni aç›k seçik göremedikleri ve bu durumda k›s›tlamalar, zorluklar yaflad›¤›nda bir tür yatay fliddet ortaya ç›kar ve tabiri caizse incir çekirde¤ini doldurmayacak nedenlerden dolay› çevrelerine sald›r›rlar. Asl›nda fark›nda olmadan sebebini çözemedikleri için bunu dolayl› da olsa ezene sald›rmak için yaparlar. Bu bir ac› çekme sü-

recine de denk düfler ki ço¤u kez ezilen, ac›lar›n› alkol vb. maddelerle dindirmeye çal›fl›r. Ezilenler, ideal insan› ezen ezilen sömürüsünün ortadan kalkmas›yla de¤il daha çok ezen ile ezilenin yer de¤ifltirmesiyle çözülece¤ini zanneder. Bundan dolay›d›r ki ezilen, iflyerinde hor görülen, afla¤›lanan, sömürülen erkek eve geldi¤inde hakimiyet s›n›rlar›n›n kendisine ait oldu¤unu düflünür ve burada niyetten ba¤›ms›z olmak üzere ezen konumuna geçer. Evdeki kad›n ve çocuklar üzerinde hakimiyet kurar ve onlar› ezer. Kendini afla¤›lamak ezilenlerin baflka bir özelli¤idir; ezenlerin kendi hakk›ndaki görüflünü içsellefltirmelerinden kaynaklanan bir özelliktir bu. Hiçbir fleye yaramad›klar›n›, hiçbir fley bilmediklerini, herhangi bir fley ö¤renmekten aciz olduklar›n›, -hasta ve tembel olduklar›n›- o kadar da s›k duyarlar ki sonunda kendi acizlerine ikna olurlar. (Sf 41) Ezilenler, ancak ezenleri keflfettikleri ve özgürleflme


Yeni Demokrat Gençlik için örgütlü mücadeleye girdikleri zaman kendilerine inanmaya bafllar. Bu keflif sadece düflünce düzeyinde olamaz, eylemi de içermelidir. Öte yandan da salt bu eylemcilikle s›n›rl› kalamaz, ciddi flekilde düflünme etkinli¤i gerektirir. Ancak bu koflullar yerine getirildi¤inde buna praksis denebilir. Önkoflulu eylem olan ezilenlerle elefltirel ve özgürlefltirici diyalogdur. Bu diyalogun içeri¤i tarihi koflullara ve ezilenlerin gerçekli¤i hangi ölçüde alg›lad›klar›na ba¤l› olarak de¤iflebilir ve de¤iflmelidir. Fakat diyalog yerine monologu, salt sloganlar› ve bildirileri geçirmek, ezilenleri evcillefltirme araçlar›yla özgürlefltirmeye kalk›flmak demektir. Ezilenleri özgürlefltirme ediminde kendi düflünsel kat›l›mlar› olmaks›z›n özgürlefltirmeye kalk›flanlar, onlara yanan bir binadan kurtar›lmas› gereken nesneler muamelesi yapm›fl olur. Bu da onlar› popülizmin tuza¤›na düflürmek ve onlar› manipüle edebilen kitlelere dönüfltürmektir. (Sf 43-44) fiimdi de devrimcileflme ve insanlaflmada s›kça baflvuraca¤›m›z e¤itime bir göz atal›m. Ancak e¤itim denilince iki ana noktay› gözden kaç›rmayal›m: Ezenlerin kulland›¤› e¤itim ve devrimcilerin kullanmas› gereken e¤itim. Burada bizler ezilenlerin insanlaflmas› sürecinde rehberlik ederken kullanaca¤›m›z e¤itim modelinde ezenlerin yöntemini kullan›rsak (ki bu çoklukla düflece¤imiz hatalardand›r çünkü hayat›m›z boyunca bize ö¤retilen de budur) bir de biz ezmekten baflka hiçbir fley yapm›fl olmay›z. ‹nsanl›¤›n kölelefltirilmesi sürecinde bir silah olan

25 bankac› e¤itim modeli k›saca flu özelliklere sahiptir. E¤itim, mutlak bilenler taraf›ndan mutlak bilmeyenlere sunulan bir “arma¤and›r”. Diyalog içermez, karfl›daki bireyin bofl bir levha oldu¤unu düflünür, durmadan doldurma e¤ilimi içerir. Karfl›s›ndaki bireye herhangi bir konuda haz›rlanm›fl, haz›r veriler sunar dolay›s›yla yarat›c›l›¤› öldürür. Sevgi içermez. Ö¤rencilere yard›m edilecek nesneler muamelesi yapar ve yarat›c›l›¤› öldürür. En önemlisi de diyaloga karfl›d›r ve diyaloga direnir. Bizler de bu e¤itim modeline karfl› olarak bizim “devrimci e¤itim” dedi¤imiz “problem tan›mlay›c› e¤itim” yöntemi alternatifine sahibiz. Hemen hemen tüm yaflam›m›z boyunca bankac› e¤itim modeline maruz kalsak da önce diyalogcu olmam›z›n gereklili¤inden dolay› bankac› e¤itim tarz›na karfl› durmaktay›z. Bankac› e¤itim, yarat›c›l›¤› felç eder ve engeller; problem tan›mlay›c› e¤itim gerçekli¤in sürekli deflifrasyonunu sa¤lar. Bankac› e¤itim bilinci bo¤maya çal›fl›rken, problem tan›mlay›c› e¤itim bilinci su yüzüne ç›kar›r. Kabaca anlatmaya çal›flt›¤›m›z farkl›l›¤›, flimdi de problem tan›mlay›c› e¤itimin en önemli aya¤› olan diyalog ekseninde incelemeye çal›flaca¤›z. Diyalogun bir çok özelli¤i vard›r ki onlar olmadan diyalog kurabilmek imkans›zd›r. Bunlardan bahsedecek olursak: diyalog yaratma edimi oldu¤u için hiçbir taraf di¤eri üzerinde egemen olamaz. Diyalog, derin bir dünya ve insan sevgisi olmadan var olamaz. Bizler sevgiyi, sevme edimini ve bundan do¤acak olan hassasiyeti ve duygu yo¤unlu¤unu her ne kadar küçümsesek de, sevgi tam da davaya adanm›fll›kt›r. Ve sevgi egemenlik kurulmas›n›n önüne geçer. ❏ Diyalog, içerisinde egemenli¤i bar›nd›ramayaca¤› gibi alçakgönüllülük olmaks›z›n var olamaz. Kendini karfl›s›ndakinden daha bilgili sayanlar›n, halka ulaflmas› imkans›zd›r. Birlikte ö¤renme ve eyleme görevine girmifl insanlar›n yüzleflmesi olarak nitelendirebilece¤imiz diyalog, taraflar/ taraflardan biri alçakgönüllü-


26

Yeni Demokrat Gençlik

Diyalog kurulurken halk›n dilinden uzaklaflmamak esast›r. Bu, halk›n anlayamad›¤› sözcükleri kullanmaktan kaç›nmaktan daha derin bir anlam tafl›r. O da fludur ki; onlar›n koflullar›n›, ihtiyaçlar›n› bilmeden onlar›n alg› alanlar›na girilemez.

lükten yoksun ise kopar. ❏ Diyalog, derin bir inanç gerektirir. ‹nsanlar›n do¤ufltan gelen ancak dayat›lan e¤itim ve kültür biçimi sayesinde deforme olan yapma, yaratma edimlerinin tekrardan kazan›laca¤›na inanmaks›z›n onlarla girilen diyalog kopmaya mahkumdur. Diyalogcu insan henüz yüz yüze gelmedi¤i milyonlara inan›r; çünkü yaratma gücünün somut durumlarda bertaraf edilse bile yeniden canlanmaya e¤ilimli oldu¤unu bilir. ❏ Diyalog, umut olmaks›z›n da var olamaz. Umut insanlar›n yetkin olmay›fllar›ndan do¤an sürekli bir aray›flt›r. Dolay›s›yla insanlaflt›rma süreci umutsuzluk de¤il bir umut nedenidir. Çünkü kifliyi durmadan aramaya yöneltir. Yani umut kollar›n› kavuflturup beklemek olmad›¤› gibi, sürekli bir eyleme yönlendirir kifliyi. ❏ Diyalog, elefltirel düflünmeyi gerektirir. Dünya ve insan aras›ndaki ayr›lmaz dayan›flmay› keflfeden ve gerçekli¤i dura¤an de¤il bir devinim, bir dönüflüm olarak kavrayan bir düflüncenin eylemden kopmayan ve bunun içerdi¤i tehlikelerden kopmadan sürekli güncellefltirilebilen düflünceye cesaretle var olur elefltirel düflünce. Bu bak›mdan sürekli araflt›ran, sürekli düflünen ve yaratan ve bunlar›n sorumlulu¤unu üstlenebilen bir diyalogcu gerçek bir elefltirel olabilir. ❏ Sevgi, alçakgönüllülük ve inanç üzerine kurulu bir diyalog tam da güven üzerine kurulmufltur. Son olarak da diyalogdaki güvenin önkoflulu, teori ve prati¤in tam uyumudur. Bu olmad›¤› taktirde daha önceden s›ralad›¤›m›z özellikler anlam›n› yitirmeye mahkumdurlar.

Kitlelerin içerisinde oldu¤umuz her siyasi çal›flma sürecinde temel dayana¤›m›z olan diyalogculukken yapt›¤›m›z en büyük hatalardan bir di¤eri de; kitlelerin fikri sorulup ö¤renilmeden, dolay›s›yla onlara ya da gündemlerine uzak program içerikleri haz›rlamam›zd›r. Böylesi içerikler, onlar›n özlemini tam olarak yans›tamamaktad›r; yans›tabilse dahi onlar›n emek vermedi¤i bir içeri¤i sahiplenifli beklentimizin alt›nda kalacakt›r. Dolay›s›yla diyalog kurulurken halk›n dilinden uzaklaflmamak esast›r. Bu, halk›n anlayamad›¤› sözcükleri kullanmaktan kaç›nmaktan daha derin bir anlam tafl›r. O da fludur ki; onlar›n koflullar›n›, ihtiyaçlar›n› bilmeden onlar›n alg› alanlar›na girilemez. Yani bir ön araflt›rma yap›p onlar›n talep ve gereksinimleri, özlemleri nelerdir ö¤renmeden istedi¤imiz kadar anlafl›l›r kelimeler kullanal›m halk›n kafas›nda karmafl›klaflacakt›r anlatt›klar›m›z. Peki, bu ön araflt›rma dedi¤imiz asl›nda “ön” olmay›p bütün “mücadele süreciyle paralel iflleyecek olan k›s›m nas›l yap›l›r, nelere dikkat edilmelidir?” gibi sorulara cevap arayal›m. Ayr›ca her ne kadar ön araflt›rmayla bafllasa da bu çal›flma asl›nda politikalar›m›z›n belirlenmesinden tutal›m da amac›m›za ulaflana kadar olan süreci kapsayabilecek ve sürekli de¤iflip dönüflerek ilerleyecek bir süreçtir. Ancak k›s›tl› bir anlat›m imkan›m›zdan dolay› bir ön araflt›rma gibi ele alaca¤›z konuyu; Öncelikle araflt›rmac› afla¤› yukar› araflt›rmay› belli aflamalardan geçirebilir. Bunlardan ilki araflt›rma bölgesi belirlenir ve bölge halk› hakk›nda ön bilgiler edindik-


Yeni Demokrat Gençlik ten sonra halkla temasa geçilmelidir. Çal›flmam›z kitlelerden gizlenecek bir çal›flma olmad›¤›na göre ve kitlelerin da¤›n›k olan fikirlerini al›p ona göre politik hatt›m›z› belirledi¤imize göre temasa geçip tan›flmak olmazsa olmazlardand›r. Daha sonra araflt›rmam›z› onlarla paylafl›p, olabildi¤ince genifl toplant›lar düzenlenebilir. Burada daha önceden de aç›klad›¤›m›z üzere diyalogun özelliklerine dikkat edildi¤inde karfl›l›kl› güven ve anlay›fl iliflkisi boy verecektir. Bu durumda insanlar en mümkün haliyle fikirlerini bize açabileceklerdir. Bu illa aç›k kitle toplant›lar› fleklinde olmayabilir, bireysel görüflmeler de bu ihtiyaca cevap verebilir belki ancak bunun en genifl kat›l›mla al›nmas›, insanlar›n birbirinin fikirlerinden etkilenmeleri de olumlu sonuçlar do¤uracakt›r. Kolektif bir kafa yorufl sa¤lanabilecektir. ‹flte bu noktada insanlar›n kafas›na yatmas›n› sa¤layabilirsek araflt›rmam›z› ya da çal›flmam›z›, çal›flma için kitleden destek istenmesi ve deste¤in gelmesi mümkündür. Bu durumda sorumluluk ve verilen emek, örgütlü duruflun ön koflullar›n› haz›rlayabilir. Bu yöntemle, çeliflkilerin neler oldu¤unu tahmin etmekten ziyade insanlar›n bilinçli bir tercihle bizlere çeliflkilerini anlatmalar›n› sa¤lamak ve bu flekilde çeliflkileri bizzat kitleyle belirlemek mümkündür.

27 Araflt›rman›n bu aflamas›nda dikkat edilmesi gereken husus, örgütlü ve devrimci olan bizler isek, çal›flma sahas›nda olmam›z, sahaya sürekli ziyaretlerde bulunmam›z ve dahas› iflte en çok koflturanlardan olmam›z›n gereklili¤idir. Araflt›rman›n sa¤lam verilere dayanabilmesi ve objektif bir gözlemin yap›labilmesi, çal›flman›n kaderini belirleyen etmenlerdendir. Bu durumda yap›labilecek yöntemlerden birisi de karfl›laflt›¤›m›z her fleyin not al›nmas› olabilir. ‹nsanlar›n hal ve hareketlerinden tutal›m da günlük yaflamdaki tav›rlar›na, konuflma ve hitap tarzlar›na kadar birçok veri not al›nabilir. Hiçbirisinin bofla gidece¤ini sanmamakla beraber, aksine yararl› olaca¤›n› düflünüyoruz. Araflt›rmam›z›n bir di¤er aflamas› da; elimizde toplanan bütün verilerin bir rapor haline getirilmesi ve kiflilerle paylafl›lmas› olmal›d›r. Burada kitlelerin kat›l›m›yla birlikte ortaya koydu¤umuz ve belirledi¤imiz çeliflkiler tekrar kitleyle paylafl›l›r ancak bu direkt bir “sunma” biçiminde de¤il, çözülecek bir problem fleklinde sunulmal›d›r. Bu aflamaya kodlama ad› veriliyor. Kodlama; e¤itim sürecine kat›lanlar›n ele al›nacak konuyu somut bir flekilde gözlerinin önüne getirmeyi sa¤layan örnek. Somut olarak bir sosyal durumu canland›ran/ ifade eden bir foto¤raf, resim, tart›flma konusu olabilecek öykü,ya da k›sa bir oyun vb. olabilir ya da baflka bir deyiflle kitleye çeliflkilerini keflfettirecek araçlar›n kullan›ld›¤› yönteme verilen add›r.

Kodlama a) Basit kodlama; Görsel (foto¤raf, slayt, grafik vs.), dokunsal (çeflitli materyaller), iflitsel (ses kay›tlar›, vb.) kategorilerde kullan›lan a/p araçlar›yla uygulanan yönteme verilen add›r. b) Karmafl›k kodlama; Görsel, iflitsel, dokunsal kodlamalar›n bir arada kullan›ld›¤› yönteme verilen add›r. Bunlardan baflka birçok materyal kodlamada kullan›labilir: Dramatizasyon, okumak, tart›flmak, gazete takibi ya da gazetelerin karfl›laflt›r›lmas› vb. Derleyen: Mersin’den bir YDG’li


28

Yeni Demokrat Gençlik

2008 Yunan Aral›k’›, gençli¤in isyan› Bu yaz› Yunanistan’dan Militan Ö¤renci Hareketi taraf›ndan ülkemizde gerçeklefltirilen panellerde sunulan yaz›d›r. 15 yafl›ndaki ö¤rencinin Atina’da flehir merkezinde iki polis taraf›ndan katledilmesi beklenmedik sertlikte ve genifllikte ayaklanmaya neden oldu. ‹syan›n bir geçmifli olmas›yla beraber dahas› gelece¤i de vard›r. Yunan Aral›k’› halk›n ve gençli¤in sermayenin artan sald›r›lar›na karfl› artan öfkesinin göstergesidir. Sermaye hükümetinin politikalar›n›n karfl›s›nda yeni nesillerin tepkisinin ifadesidir. Yeni nesillerin ve halk›n hareketini küresel çapta yeniden örgütleme çabas›n›n bir parças› olan isyanlar›n ve direnifl dalgas›n›n parças›d›r. Bu anlamda iflçi s›n›f›n›n ve halk hareketinin örgütlülüklerinin darbe almas›na neden olan sözde sosyalizmin 19891991’deki y›k›m›ndan sonra gerileyen halk hareketinin yeniden gelifliminin bir parças›d›r. Aral›k 2008’de Yunan gençli¤inin isyan› ayn› zamanda Yunan ö¤rencilerinin iki y›l önceki mücadelesi, Frans›z gençli¤inin CPE karfl›t› mücadelesi, Paris gettolar›ndaki isyan, ABD emperyalizmine karfl› Irak direnifli, Nepal’de halk hareketinin baflar›lar›, bunlar›n hepsi kendi içindeki çeflitlili¤ine karfl›n, kapitalist-emperyalist sistemin y›k›lmas› ve halk hareketinin yeniden inflas›nda yeni uzun dönüflümün bafllang›c›d›r. Yunan gençli¤inin isyan› çal›flma ve e¤itim koflullar›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu koflullar›n daha derin flartlar› bulunmaktad›r ve gençli¤in haklar›na yönelik sermayenin sald›rganl›¤›yla özellikle de günümüzdeki ekonomik kriz flartlar›yla ba¤lant›l›d›r. Geçmifl y›llardaki tüm gerici politikalar halk›n ve gençli¤in e¤itim alan›nda mücadele sonucu fethetti¤i tüm haklara yöneliktir. E¤itimin her alan›nda yeni sert s›n›f bariyerleri oluflturulmakta, paras›z e¤itim, Üniversite Özerkli¤i ve ö¤renci birlikleri üzerine özgürlükleri hedeflemekte, lise ö¤rencilerinin mücadelesini cezaland›rmaktad›r. Ayn› zamanda gençlik, kapitalist sald›r›lar karfl›s›nda artan çal›flma alan›ndaki güvensizli¤i de hissetmekte ve yaflamaktad›r. Esnek çal›flma iliflkileri ve kitlesel iflsizlik gençli¤in gelece¤ini çalmaktad›r. Gündemdeki küresel ekonomik kriz yaln›zca gelecek korkusunu somutlamakta, yaflamas› için flart olan temel haklar› tehdit etmektedir. Hali haz›rda mevcut sorun oldukça büyüyecektir. Halklar›n yaflam ve özgürlük ve ülkelerin ba¤›ms›zl›k hakk› da bu dünya gerçekli¤i içerisinde emperyalizmin sald›r›lar›na daha fazla u¤ramakta ve yukar›da sayd›klar›m›za

eklenmektedir. Bu dünya gerçekli¤inde emperyalistler, ABD emperyalizmi baflta olmak üzere dünya egemenli¤ini ve yeniden bölüflümü sa¤lamak için sert bir mücadele içinde rekabet etmekteler. Bu mücadele, arkas›nda ezilen halklar› ve parçalara ayr›lan ülkeleri b›rakmaktad›r. Bu resim yeni nesillerin gelecek konusunda kritik sorunlar›n› daha da katlamaktad›r. 15 yafl›nda Alexis’i öldüren ölümcül kurflun gençli¤in kulaklar›nda sistemin ölümcül sonunun yank›lanmas›n› sa¤lam›flt›r. Ve bu sistemin bir bütün olarak sorgulanmas›na sebep olmaktad›r. Ve bu sorgulama isyanlara ve ayaklanmalara kaynakl›k etmektedir. ‹flte bu Aral›k olaylar›na da neden olmufltur. Aral›k’taki Yunan gençli¤inin deneyimi hareketin daha önce karfl›laflmad›¤› yeni deneyimleri ortaya ç›kard›. 15 yafl›ndaki Alexis’in katlinin hemen ard›ndan geceleyin Yunanistan’daki tüm büyük flehirlerde isyan patlak verdi. ‹lk saatlerde duygular ön plandayd›, polisle çat›fl›lmakta, bankalar y›k›lmaktayd›. Anlafl›laca¤› üzere nefretin hakim oldu¤u ve fliddet eylemlerinin gerçekleflti¤i bu atmosferde bu tepkiye anarflistlerin müdahale etmesi mümkün oldu. Ancak gerçek daha farkl›d›r. Liseli ö¤rencilerin ve gençli¤in büyük bölümü duygusal tepkilerle ve solun mevcut durumunun etkisiyle militan bir bak›fl aç›s›n›n eksikli¤inin sonucunda eylemlere dahil oldu ve isyana kitlesel bir karakter kazand›rd›. ‹ki temel reformist parti olan YKP ve SYRIZA (Radikal Sol Koalisyon) flaflk›nl›¤a düfltü ve bu isyan› halk›n haklar›na yönelik halk karfl›t› politikalar›ndan hesap soran militan bir harekete dönüflmesi do¤rultusunda kak› sunmak ve harekete dahil olmak istemediklerini gösterdiler. 3 hafta boyunca gençlik her gün sokaklardayd›. Birçok gün ise çok say›da eylem gerçekleflti. Eylemler tüm Yunan flehirlerinde ve çok say›da kasaba ve köyde de örgütlendi. Gençli¤in karfl›laflt›¤› ç›kmaz son 30 y›l›n en büyük kitle hareketlenmesinin ortaya ç›kmas›na sebep oldu. Toplumun di¤er kesimleri de harekete kat›ld›. 10 Aral›k’taki genel grev (daha farkl› bir nedenle-ekonomik politikalar nedeniyle gerçekleflmiflti) daha önceki günlerdeki eylemlerden kaynakl› kitlesel geçti. Ülke çap›ndaki eylemler herhangi bir sebep olmadan gaz bombalar›yla bo¤ulmak istedi. Gizli polis halk› tutuklamaya bafllad›. fiu ana kadar çok say›da pro-


Yeni Demokrat Gençlik testocu tutukland› ve bir k›sm› anti-terörizm yasalar›yla yarg›lanmaya baflland› ve onlar›n serbest b›rak›lmas› hareketin görevidir. Yo¤un devlet terörüne karfl›n halk b›rakmad› ve sokaklara ç›kmaya devam etti. Reformist YKP en bafl›ndan itibaren olumsuz-karfl› ç›kan bir durufl sergiledi. ‹syan› elefltirdi ve sistemin yan›nda bir durufl sergiledi. Dahas› YKP halk›n mücadelesine v kavgas›na da dahil olmad›, ona da karfl› ç›kt›. Ayn› zamanda liselerde ve üniversitelerde harekete geçerek ö¤renci hareketini önemsizlefltirmeye çal›flt›. Di¤er reformist güç olan SYRIZA (Radikal Sol Koalisyon) ikili bir durufl sergiledi. Bir yandan gençlik örgütü hareketle ba¤lar›n› koparmamak için eylemlere kat›ld› di¤er yandan merkezi politik duruflu ile sisteme güvenlerini gösterdiler. Ayn› zamanda gençli¤in isyan›n› avantaj haline getirerek seçimde desteklerini artt›rmaya ve gençli¤in mücadelesini esas›ndan uzaklaflt›rmaya çal›flt›lar. Radikal solun büyük bölümü Aral›k eylemlerine kat›lmalar›na ve gençli¤in mücadelesinin geliflimine katk› sunmalar›na karfl›n siyasi aç›ndan karmafla içindeydiler. Bir yandan isyan›n do¤as›n›n geliflmesini ve devrimci koflul düzeyine ulaflmas›n› beklemekte ancak güçler dengesini anlamakta zorluk yaflamaktad›r. Di¤er yandan taleplerin özünden uzaklaflarak parlamenter yan›lsamalara da kat›ld›lar. (Hükümetin devrilmesi gibi) Anarflizm ve otonomi aç›s›ndan Aral›k eylemleri hedefini doldurmufltur. Onlar tüm meseleyi yaln›zca devlet bask›s›yla s›n›rlad›lar. Gençli¤in mücadelesine militan kitlesel bir ç›k›fl sunma konusunda yetersiz kald›lar. Hatal› bir mant›kla küçük gruplar halinde polis güçleriyle çat›flmada ve “örnek eylemler” ad› alt›nda sistemin sembollerini y›kmakta ›srar ettiler. Koflullar›n geliflmesini kapitalizm içinde libertaryan alanlar yaratma mücadelesi olarak alg›lad›lar. Biz en bafl›ndan itibaren gençli¤in isyan›yla, Aral›k’taki gençlik isyan›yla birlikteydik. Yetersizliklerimize karfl›n

29 gençlik isyan›n› kitlesel militan bir harekete dönüfltürmeye, isyan›n alt›ndaki temellere, sistemin halk karfl›t›, gençlik karfl›t› politikalar›na yo¤unlaflmaya çal›flt›k. ‹syan›n parlamenter yan›lsamalara kap›lmamas› için çaba harcad›k. Siyasi ve ideolojik aç›dan reformist yaklafl›mlara ve anarflistotonomcu pratiklere ve ç›kmazlara karfl› ç›kt›k. ‹syan› mümkün olan en üst düzeyde politize etmeye ve bu toplumsal tepkiyi daha kitlesel hale getirmek için tüm kapasitemizi kulland›k. Aral›k ay›ndaki mesele yaln›zca son y›llarda ilk kez gerçekleflen eylem de¤ildi ama en büyü¤ü ve sertiydi ve Sol’un durumuyla da ilgilidir. Farkl› kelimelerle ifade etmek gerekirse, toplumsal mücadeleyi ele al›p mücadeleyi sonuna kadar götürebilecek öncü eylem sorumlulu¤unu alabilecek kitlesel, siyasi e¤ilim eksikli¤idir. Yunanistan’daki mevcut sol siyasi güçler reformist siyasi e¤ilimleri ve kafa kar›fl›kl›klar› nedeniyle bu rolü üstlenmediler. Bu e¤ilimde olan bizim gibi güçler ise güçsüzlüklerinden kaynakl› baflaramad›lar. Harekete neden olan koflullar› Aral›k ay›n› takip eden köylülerin son isyan›ndan görmek de mümkündür. ‹lk olarak bu solun farkl› toplumsal kesimleri ortak siyasi mücadelede birlefltirmedeki baflar›s›zl›¤›n› göstermektedir. Dahas› köyü eylemlerindeki sorun Aral›k’takiyle ayn›d›r ve köylü eylemlerindeki reformist burjuva güçler sebebiyle daha a¤›r flekilde yaflanm›flt›r. Köylülere önderlik eden güçlerin belirli hedeflere karfl› mücadelesinin ve sonunu getirecek siyasi hedeflerin olmamas› nedeniyle sistemin taktikleri bofla ç›kart›lamam›flt›r. Yunan Aral›k’› gibi isyanlar flafl›rt›c› de¤ildir. Bunlar› dikkate almal› ve mümkün oldu¤unca yenilerine haz›rl›kl› olmal›y›z. Ekonomik krizin etkileri iflçi s›n›f›n›, halk›, gençli¤i ve tüm kitleleri sistemi tehdit edecek ve hareket içinde çözümü hedefleyecektir. Sol ve devrimci güçler için sorun koflullar› anlama ve önümüzdeki döneme uygun bir de¤iflimi sa¤lamakt›r. Solun kitlesel ve devrimci olarak yeniden inflas›nda kararl› ad›mlar at›lmal›d›r. Bu halk›n güçlerinin ve hareketinin yeniden inflas›yla kesinlikle ba¤ içerisindedir. Özellikle gençlik için durum oldukça kritiktir. Tüm gençler kötü bir gelecekle yüz yüzedir. Ve gençler mücadele etmedikçe hiçbir güzel fleyin olmayaca¤›n› anlamaktad›rlar ve as›l mesele de budur. Kapitalist-emperyalist sistemin yaratt›¤› sorunlara karfl› gerçek ç›k›fl yolunun sömürü sistemine karfl› mücadeleyle gerçekleflece¤ini göstermeliyiz. Gelecek Aral›k’lar için daha iyi haz›rlanmal›y›z.


30

Yeni Demokrat Gençlik

Her yer Filistin, her yer direnifl!

2008’i 2009’a ba¤layan günlerde, oldukça bilindik bir sahne yine gözlerimizin önünde sahnelendi. Katil ‹srail Devleti, Hamas’›n “topraklar›na” att›¤› füzeleri bahane ederek Filistin’de yine bir katliam gerçeklefltirdi. Medya, emperyalist devletler ve uflaklar› ‹srail’in “topraklar›na” at›lan füzeleri ve meflru müdafay› tart›fl›rken, y›llar önce ‹srail’in zorla Filistin topraklar›n› iflgal etti¤i gerçe¤i ›srarla unutturulmaya çal›fl›ld›. “Hamas m› yoksa ‹srail mi hakl›?”, “anti-semitizm” tart›flmalar›n›n gölgesinde Filistin halk› kitleler halinde katledildi. Çok “duyarl›” devletler “k›nama” aç›klamalar›nda bulundular, baz›lar› ise onu bile yapmaya gerek duymadan “‹srail’in teröre karfl› meflru müdafa hakk›n›” kulland›¤›n› hat›rlatt›lar kamuoyuna. Ç›karlar› do¤rultusunda kan dökmekten çekinmeyenlerin “katletmeyi iyi bilenlerin” farkl› söylemlere ra¤men ayn› yolun yolcusu oldu¤unu da bizler iyi biliyoruz. Dünya halklar›n›n ulus fark› gözetilmeksizin yoksullu¤a, katliamlara reva görüldü¤ü bu düzenin Kürt, Filistinli, Irakl›, Afgan demeden yapt›klar›n›n haf›zalardan silinece¤ini düflünenler elbette ki yan›l›yorlar. Katledenler, birbirlerine “siz katletmeyi iyi bilirsiniz” diyerek yapt›klar›n› perdeleyeceklerini düflünüyorlarsa elbette ki yan›l›-

yorlar. Sivas’›, Marafl’›, Gazi’yi, fiemdinli’yi, 33 Kurflunu, yak›lan köyleri, dipsiz kuyular› ve daha onlarcas›n› unutturabileceklerini düflünüyorlarsa elbette ki yan›l›yorlar. “K›nama” aç›klamalar›na ra¤men askeri ve istihbarat alan›ndaki yard›mlaflmalar›n, ekonomik dayan›flman›n sürdü¤ü bu dönemde Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›ndaki hedeflerin akla gelmesi, yaflananlar›n, bölgenin yeniden flekillendirilmesi plan›n›n uygulamas› fleklinde bir düflünceye neden olmas› “afl›r› bir flüphecilik” olarak yorumlanamayacak kadar gerçekçi durmaktad›r. Bölgede ezilen halklar›n savunuculu¤u rolünü üstlenen R.T. Erdo¤an’›n Davos’ta gerçeklefltirdi¤i flovun akabinde olabildi¤ince popüler hale gelmesi, henüz katliamdan önce ‹srail’in yapacaklar›ndan haberdar oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmemifltir. Kapal› kap›lar arkas›nda tutanak tutulmadan yap›lan görüflmelerde gerçeklefltirilen katliamdan bahsedilmedi¤i düflünülebilir mi? M‹T ile MOSSAD’›n iflbirli¤i, Filistin halk›n›n üzerine bombalar ya¤d›ran ‹srail pilotlar›n›n Türkiye’de e¤itim ald›¤›, Filistin halk›n› katleden silahlar› Türkiye’nin ‹srail’den sürekli sat›n ald›¤› gerçeklikleri, “k›nama” aç›klamalar›na ra¤men karfl›m›zda durmuyor mu? Dünya halklar›n›n dökülen kanlar› ve cans›z be-


Yeni Demokrat Gençlik denleri üzerinden yürütülen bu hesaplar›n, egemen sistemin gerçek yüzünü görmek isteyenlere yeni bir örnek sundu¤una tüm bu sorular›n cevaplar› eflli¤inde tan›k oluyoruz. Yaflananlar›n, sadece egemenlerin rotas›nda ve tam olarak kontrolünde olmad›¤› da halklar›n direnifliyle kan›tlanmaktad›r. Son örnekte Filistin halk›n›n, dünya halklar›n›n da öfkesini arkas›na alarak gösterdi¤i direnifl, emperyalistlerin ve uflaklar›n›n hiçbir planlar›n› “rahatça” yaflama geçiremeyece¤ini göstermektedir. Dünyan›n dört bir yan›nda milyonlarca insan›n günler boyu devam ettirdikleri protestolar, egemenlerin tüm yalanlar›na

ra¤men halklar›n benzer duygularla hareket etti¤inin kan›t› olmufltur. Türkiye’de de yüz binlerin günler boyu devam eden eylemlerine kolluk kuvvetlerinin müdahale tarz›, sistemin konu hakk›ndaki bak›fl aç›s›n› gözler önüne sermifltir. Tüm eksikliklerine ra¤men YDG’liler de ülkenin dört bir yan›nda eylemlere kat›ld›lar. ‹srail’in gerçeklefltirdi¤i katliama karfl› sistemin yaklafl›m›n› teflhir etmek ve ‹srail’i protesto etmek amac›yla çeflitli taleplerin dillendirildi¤i bir imza kampanyas›, ülke genelinde yürütülmeye çal›fl›ld›. YDG çal›flmas›n›n bulundu¤u tüm alanlarda efl güdümlü olarak yürütülememifl olsa da birçok alanda yüzlerce imza toplanm›fl ve çeflitli eylemlerle imzalar meclise gönderilmifltir. Bu süreçte, öncelikle 16 Ocak tarihinde Ankara’da devrimci-ilerici gençlik örgütlerinin gerçeklefltirdi¤i ve meclise yürümek istedikleri eyleme polisin tahammül-

31 süzce sald›rmas› dikkat çekmifltir. Yine Artvin’de YDG’lilerin de oldu¤u bir eyleme polis müdahale etmifl, eylemi engellemeye çal›flm›fl ve daha sonras›nda üniversite eyleme kat›lan 7 ö¤renci hakk›nda soruflturma açm›flt›r. Bunlar›n d›fl›nda 16 Ocak’ta Hacettepe Üniversitesi Beytepe kampüsünde, 19 Ocak’ta Taksim’de, 18 Ocak’ta Amed’de, 15 Ocak’ta Beyaz›t’ta, 8 Ocak’ta Ankara Üniversitesi Cebeci kampüsünde, 1 Ocak’ta Erzincan’da, 22 Ocak’ta ‹zmir’de, 21 Ocak’ta Tuzla’da, 13 ve 14 Ocak’ta ‹stanbul Sar›gazi’de gerçekleflen eylemlere YDG’liler de kat›lm›flt›r. Süreç boyunca YDG’liler çeflitli araçlarla çal›flmalar›n› zenginlefltirmeye çal›flm›fllard›r.

Sesli ajitasyonlar, resim sergileri, imza kampanyalar› gibi farkl› araçlar etkin bir flekilde kullan›lmaya çal›fl›lm›flt›r. YDG’nin merkezi bir tepki gösterme konusunda s›k›nt›lar›n›n oldu¤unun bir daha görüldü¤ü bu dönemde alanlarda etkin yerel çal›flmalar yap›lmas› olumlu olmufltur. Bu çal›flmalar esnas›nda, kendine güven konusunda önemli deneyimler de edinilmifltir. Hareketsizli¤in, tasfiyecili¤in etkilerinin aç›kça gözlemlendi¤i bir dönemde, niceliksel güce bakmaks›z›n, kitleleri ilgilendiren konularda mutlaka harekete geçilmesi anlay›fl›n›n güzel örneklerinin yafland›¤›na tan›kl›k ettik. “say›m›z az, biz yapamay›z” bak›fl aç›s›n›n, beklemecili¤in yerine konunun önemini kavrayarak “en iyisini nas›l yapar›z?” sorusu eflli¤inde yap›lan kimi çal›flmalarda, beklenilenin ötesinde baflar›lar elde edilmesi asla tesadüf de¤ildir. ‹srail iflgaliyle bafllayan bu sürecin, “kendi gücüne güven” konusunda kazand›rd›¤› deneyim, süreklili¤i sa¤lanabildi¤i oranda paha biçilemez de¤erdedir.


Yeni Demokrat Gençlik

32

KOLEKT‹F‹N SES‹ Örgütlü güç ve kolektivizm Mevcut sistem bireye, tüm flaflal› aksi söylemlerine ra¤men, önemli bir güvensizlik afl›lar. Bu güvensizli¤in en önemli nedeni, herkesin kendi ç›kar›n› düflündü¤ü ve do¤al olarak baflkas›n›n mutlulu¤unu önemsemedi¤i görüfllerinden beslenmektedir. Mutlulu¤un, zenginli¤in, refah›n, baflar›n›n, kariyerin; f›rsatlar› do¤ru de¤erlendirenlerin, zeki ve giriflimci olanlar›n ulaflabilece¤i sonuçlar oldu¤unu telkin eden egemen sistemin bireycili¤i, bencilli¤i kutsad›¤› aç›kt›r. “Mevcut sistemde herkesin zengin olmas› mümkün olmad›¤›na göre baz›lar› yoksul olmak zorundad›r. E¤er f›rsatlar› do¤ru de¤erlendirirsen neden daha iyi bir yaflam yaflamayas›n ki?” F›rsatlar› do¤ru de¤erlendirmek, en yak›n›ndaki kifliye bile güvenmemekle mümkündür. ‹flte egemen sistem, bu sayede, hayatta kiflinin yaln›z oldu¤unu sürekli hat›rlatarak, üzerine kuruldu¤u de¤erlerin en yoz olanlar›ndan birisini, bencilli¤i, her seferinde ön planda tutar. Paylafl›m›n ve kolektivizmin kendi sonunu getiren de¤erler oldu¤unu bilir. “Yaln›z birey güçlü bireydir”, “sadece kendine güven” diyerek, asl›nda güçsüz, örgütsüz ve statükoyu parçalama cesareti olmayan bireyler yetifltirmeye çal›fl›r. Kolektivizm ve örgütlülük konusu, soyut kavramlar›n ötesinde bir anlam tafl›r. Bu anlam, sadece birlikte ifl yapmakla bir tutulamayacak kadar önemlidir. Biz devrimcilerin sisteme karfl› sürekli vurgulad›¤› kolektivizme karfl› egemenlerin sürekli yaln›zlaflt›rma sald›r›s› yapmas›n›n nedeni de budur. Yaln›zlaflt›rmak ve güçsüzlefltirmek, sistemin tersinden (kolektivizmden) ö¤renerek hayata geçirdi¤i ve her alanda karfl›m›za ç›kan en önemli sorunlardan birisidir. Örgütlü yaflamda da kolektivizm birçok sorunun çözümü aç›s›ndan kilit bir noktada dururken, bencillik ve bireycilik sorunlar›n büyümesine, çözümsüzlü¤e neden olmaktad›r. Devrimcilik, en temel anlam›yla “ifl ortakl›-

¤›”d›r. Ayn› amaç do¤rultusunda bir araya gelen bireylerle oluflan örgütlülük, bu en temel ifllevin yerine getirilmesi için yeterlidir. Ancak devrimcilik, baflka her fleyin d›fl›nda salt kendi u¤rafl› alan›yla ilgili olmayan, bilakis yaflam›n her alan›na uzanan bir ifltir. E¤er yaflam›n her alan›nda politika ve s›n›f mücadelesinin, ideolojik saflaflman›n izleri varsa o halde devrimcilik belirli mesai saatleriyle s›n›rl› olmayan, hayat›n tamam›n› kapsayan bir faaliyettir. Daha önceki onlarca yaz›da birlikte ifl yapman›n önemine vurgu yap›ld›¤›n› biliyoruz. Ancak devrimcilik, tam da yukar›da sayd›¤›m›z nedenlerle birlikte ifl yapmaktan çok daha fazla anlam tafl›r. Ne s›radan iki ifl orta¤›n›n aras›ndaki ba¤ ne iki arkadafl aras›ndaki paylafl›m ne de bir araya toplanm›fl bir okul dolusu ö¤renci aras›ndaki iliflki, anlatmaya çal›flt›¤›m›z bu kavram› tan›mlamaya yetmeyecektir. Örgüt, hem ö¤renilen hem ö¤retilen, hem s›rlar›n paylafl›ld›¤› hem hatalar›n uyar›ld›¤›, hem üzüntünün birlikte duyumsand›¤› hem de sevincin doyas›ya yafland›¤› bir toplamd›r. Örgütlü yaflam bu nedenle her fleyden daha fazla kolektivizme ihtiyaç duyar. Birlikte ifl yapmak kadar paylaflmak, sorunlar›n üzerine birlikte gitmek ve güvenmek de örgütlü yaflam için vazgeçilmezdir. Egemen sistemin bireyci, benmerkezci sald›r›lar›na karfl› kolektivizme dayal› bir güç olabilmek, “devrim mümkün müdür?” sorusunun da berrakça cevaplanmas›n› sa¤layacakt›r. Sistemin örgütsüzlü¤ün güçsüzlük oldu¤unu bilerek devrimin mümkün olmad›¤›n› beyinlere kaz›ma çabas›na ancak kitlelere ve yoldafllar›na güvenen devrimci birey karfl› durabilir. Bu güvenin her sars›lmas›, örgütlülükten uzaklaflmak anlam›na da gelmektedir. Kolektivizm, bireyin varl›¤›n›, bireyin önemini reddeden bir konu de¤ildir. Nihai olarak sa¤l›kl› bir kolektif,


Yeni Demokrat Gençlik

33

Mevcut sistem, devrimci saflarda da tam anlam›yla kolektif bir bilinç oluflmas›na en büyük engeldir. O halde bahsi geçen bu sorunun toplumun tamam›nda oldu¤unu bilerek konuya yaklaflmak gerekmektedir.

sa¤l›kl› bireylerin birlefliminden oluflur. Ancak birey olmakla bireyci olmak aras›nda fark vard›r. Kolektivizmin vurgulad›¤› birey, tek bafl›na kald›¤›nda dahi yolunu bulabilen, güçlü bireydir. Bireyci ise, hayat›n ve örgütün merkezine kendisini koyar, bu benmerkezcili¤i sonucunda “ben olmazsam ifl olmaz” anlay›fl›na sahip olur. Bireyci ve benmerkezci olan kiflinin ç›kmaz› da buradad›r. O, gücünün her fleye tek bafl›na yetmeyece¤ini anlad›¤›nda önemli bir güven yitimi yaflar. Baflkalar›na zaten güvenmeyen birey (benmerkezci birey) gücünün her fleye yetmedi¤ini gördü¤ünde kendine de güvensizleflir ve art›k “olamaz”lar› tart›flmaya bafllar. O halde benmerkezci, çokça bildi¤imiz “kendini merkeze koyarak tart›flma”, “kendini gündemde tutma”, “baflkalar›n› küçümseme” özelliklerinin d›fl›nda farkl› flekillerde de karfl›m›za ç›kar. Kolektifini harekete geçiremeyen, bu nedenle güvensizlik yaflamaya bafllayan birey de tüm “mütevazili¤ine” ra¤men asl›nda bireyci anlay›fllara sahiptir. Her iki flekilde de yani üstten bakanda da alttan alanda da kolektivizmin yetersizli¤ini görebilmek mümkündür. Güçlü birey, kolektifin bir parças› olarak tart›flan, itiraz eden, kendi do¤rular›n› gündem yapmaya çal›flan bireydir. Ancak güçlü birey, kendi do¤rular›n›n do¤ru olmad›¤›n› anlad›¤›nda ikna olmaya da haz›r olan bireydir. Kolektivizmi kavrayan birey, “bu do¤rular benim do¤rular›m de¤il” diyerek hareketsizli¤i kutsamaz. O ö¤renmeyi bildi¤i kadar ö¤rendiklerini baflkalar›na tafl›may› da bilir. ‹flte bu flekilde kendisini de¤il kolektifi merkeze alarak tart›fl›r. Yaz›m›z›n girifl bölümünde belirtti¤imiz sistemin ben-

cillefltirme sald›r›s›n›n arkas›nda da bunun tersi bir anlay›fl›n oldu¤unu rahatl›kla görebiliriz. Sözde güçlü bireyler yaratarak herkesin birbirine güven sorunu oldu¤u bir toplum yaratma anlay›fl›, “gemisini kurtaran kaptan” vurgusu iflte bu anlay›fla hizmet etmektedir. Öte yandan tüm araçlar›yla sorgulamayan, düflünmeyen, tart›flmayan, kendi do¤rular›n› do¤ru bilen ya da her esen rüzgarda rota de¤ifltiren bireyler yaratma u¤rafl› da ayn› anlay›fla hizmet etmektedir. Tam anlam›yla güçlü ve kendi ayaklar› üzerinde durabilen, mütevazi ve kolektifine güvenen bireylerin bu sistem içerisinde oluflmas›n› beklemek do¤ru de¤ildir. Nihai olarak idealize edilmifl böylesi bir prototip devrimci saflarda da yarat›lamayacak bir örnektir. Mevcut sistem, devrimci saflarda da tam anlam›yla kolektif bir bilinç oluflmas›na en büyük engeldir. O halde bahsi geçen bu sorunun toplumun tamam›nda (do¤al olarak bizlerde de) oldu¤unu bilerek konuya yaklaflmak gerekmektedir. Kendi gözümüzle gördü¤ümüz, kendi beynimizle düflündü¤ümüz müddetçe asgari de olsa sübjektif olaca¤›m›z, bireyci yönler tafl›yaca¤›m›z aç›kt›r. Bunun tersini yaratabilmek mümkün olmad›¤›na göre kolektif mekanizmalar›m›z ve onlarla yakalad›¤›m›z uyum, sorunun asgariye indirilmesinde yaflamsal bir anlam tafl›r. Kitlelerin hareketlenmeye bafllad›¤› bu dönemde egemen sistemin güvensiz, iddias›z, ne yapaca¤›n› bilemeyen ve sürekli kendisini gündemde tutan devrimcilere ihtiyaç duydu¤u aç›kt›r. ‹flte buradan yapaca¤›m›z ç›karsamayla ne yapmamam›z gerekti¤ini akl›m›zdan bir an bile uzaklaflt›rmadan kolektivizme gereken önemi vermeliyiz.


34

Yeni Demokrat Gençlik

Filipinler Komünist Partisi 40 yafl›nda Bu yaz› ‹flçi-köylü Gazetesi’nin yurtd›fl› bask›s›nda yay›nlanm›flt›r. Devrimci gençlerin ilgisini çekece¤ini düflünerek dergimizde yer veriyoruz.

Filipinler proletaryas›n›n öncü gücü Filipinler Komünist Partisi Marksizm-Leninizm-Maoizm temelinde yeniden örgütleniflinin 40. y›l›n› coflkuyla kutlarken yeni demokratik devrim do¤rultusunda sürdürdü¤ü silahl› devrimi daha da ileri tafl›makta ve Filipinler devletinin vahfli sald›r›lar›na karfl› Yeni Halk Ordusunun baflar›l› taktik sald›r›lar›yla halk iktidar›n› k›rlarda gelifltirmeye devam etmektedir. FKP’nin kuruluflunun 40. y›ldönümü vesilesiyle “40. Kurulufl y›ldönümünü kutlarken partiyi güçlendir ve halk›n mücadelesini gelifltir” bafll›¤›yla aç›klama yapan FKP Merkez Komitesi de mücadeledeki kararl›l›klar›n› ve yaflad›klar› devrimci coflkuyu bir kez daha vurgulayarak andaki görevleri ve mevcut durumu tahlil etmifltir. Daha öncesinde Filipinler Adalar› Komünist Partisi olarak mücadele eden ve 40 y›l önce revizyonizme karfl› genç devrimcilerin öncülü¤ünde MarksizmLeninizm-Maoizmin rehberli¤inde yeniden kurulan ve halk savafl›n› bafllatan FKP’nin Merkez Komitesi mücadeleyi günümüzde sürdüren tüm parti organlar›ndaki, birimlerdeki yoldafllar›n›, Yeni Halk Ordusunun k›z›l komutan ve savaflç›lar›n›, Ulusal Demokratik Cephe’deki tüm güçleri, demokratik halk hükümetinin yerel organlar›ndaki tüm önderleri ve faaliyetçileri, kitle hareketindeki tüm faaliyetçileri ve genifl Filipinli kitleleri selamlayarak bafllad›¤› mesaj›nda ideolojik-politik ve örgütsel çal›flmalarda zaferler elde eden parti kadrolar›n› ve üyelerini, yabanc› tekelci kapitalizme, yerli feodalizme ve bürokrat kapitalizme karfl› birleflik cephe ve uzun süreli halk savafl› yoluyla yeni demokratik devrimi ilerleten tüm devrimcileri kutlam›flt›r.

Halk›n devrimci davas›n›n ilkeli bir kararl›l›k, militanl›k ve partinin devrimci mücadele içinde güçlendirilmesi olmadan zaferlerin kazan›lamayaca¤›n› belirten FKP yaflam›n› bu dava u¤runa savafl meydanlar›nda feda eden tüm devrim flehitlerini ve kahramanlar›n› ve yaflamlar›n cephe d›fl› faaliyet alanlar›nda devrime adayarak geçiren devrim flehitlerini anm›fl ve ABD destekçisi Arroyo rejiminin ezilen halk›n silahl› devrim mücadelesini stratejik olarak yok etmek için uygulad›¤› barbarca fliddeti mahkum etmifltir. FKP MK 40. y›l›n› kutlad›klar› 2009 y›l›nda e¤itim, örgütlenme, siyasi, kültürel ve di¤er alanlarda geliflmeyi ve devrimi yeni ve daha üst aflamaya ulaflt›rmay› hedeflediklerini vurgulamaktad›r. Özellikle parti kadrolar›n›n ve üyelerinin Marksizm-Leninizm-Maoizm ve yeni demokratik devrim üzerine e¤itimlerinin halk›n genifl kitlelerini ikna edip, örgütleyerek seferber etmede önemli bir yeri oldu¤unu belirten FKP kararl› ve etkili flekilde silahlar› kullanarak silahl› mücadele ve birleflik cepheyi ilerletme ve partiyi yeni üye ve aday üyelerle güçlendirme görevine de¤inen yaz›da devrimci kitle hareketinden ç›kan aday üyeleriyle partinin birimlerini topluluklar, fabrikalar, köyler, okullar ve di¤er kurumlarda oluflturman›n gereklili¤inden bahsetmektedir. FKP MK silahl› mücadelenin toprak reformu, büyük toprak a¤alar›n›n tasfiyesi ve kitle temelinin yayg›nlaflt›r›lmas› ve derinlefltirilmesi görevleriyle eflgüdümlü olarak güçlendirilebilece¤ini, siyasi iktidar organlar›n› ve kitle örgütlerini güçlendirme görevinin de omuzlar›nda oldu¤unu vurgulamaktad›r. Kampanya çal›flmalar›n›n temel konularda halk›n bilincinin yükseltilmesine, üretimi artt›rmaya, sa¤l›k çal›flmalar›n› gelifltirmeye, milislerin ve öz savunma birimlerinin kurulup e¤itilmesine ve genifl çapta kültürel çal›flmalar yapmaya hizmet edece¤ini belirten FKP MK gerilla cephelerinin artt›r›larak görece daha istikrarl› üs birimlerinin oluflmas›n›n önemli bir görev oldu¤unu vurgulamaktad›r. Ülke genelinde çok çeflitli ittifaklarla anti-emperyalist ve anti-feodal birleflik cephelerin kurulmas›n›n gereklili¤ine de¤inmektedir. FKP MK Filipinler devrimini ilerletmek için koflullar›n mükemmel oldu¤unu söylemektedir.


Yeni Demokrat Gençlik Dünya halklar›n› ezen emperyalizmin 1929 Büyük Buhran›ndan daha a¤›r bir ekonomik ve finansal krizle karfl›laflt›¤›n› ve krizin birkaç y›l içinde çözülemeyece¤ini belirten FKP MK emperyalistlerin Irak ve Afganistan’da da yenilgilere karfl›laflt›¤›n›, emperyalistler aras› çeliflkilerin keskinleflti¤ini, yar›-feodal yar›-sömürge ülkelerdeki kronik krizin h›zl› flekilde daha da kötüleflti¤ini ve egemen s›n›flar›n eski biçimlerle ülkeyi yönetmesinin daha fazla zorlaflt›¤›n›, genifl kitlelerin devrimci de¤iflim istedi¤ini ve bu devrime önderlik eden FKP’ye güvendiklerini aç›klamaktad›r. Filipinler’de krizin Arroyo hükümetinin aksi yöndeki güvencelerine ra¤men çok a¤›r flekilde hissedildi¤ini, az geliflmifl sanayisi, yar›-feodal ve tar›ma dayal› ekonomisi, hammadde ve düflük de¤erli ürünlerin ihrac›na ba¤l› olan ve IMF’nin kap›s›na koflan, iflsizli¤in çok h›zl› artt›¤› Filipinler’de sistemin gerçekli¤i saklamas›n›n mümkün olmad›¤›n› ifade etmektedir. FKP MK ABD’nin ve di¤er emperyalist güçlerin iflgali alt›ndaki Afganistan ve Irak’la, uzun süredir ulusal kurtulufl ve demokrasi için silahl› devrimci mücadelenin verildi¤i Filipinler, Kolombiya, Hindistan, Peru ve Türkiye’de mücadelenin yeni ve daha üst seviyelere yükselece¤ini, di¤er ülkelerdeki halklar› da etkileyerek halk savafllar›n›n artaca¤›n›, Latin Amerika’da ABD’nin düflmanca tutumlar›na karfl› ulusal ba¤›ms›zl›k isteyen hareketlerin güçlenmeyi sürdürece¤ini belirtmektedir. FKP MK bilhassa Güney Asya’n›n ulusal kurtulufl, demokrasi ve sosyalizm için silahl› devrimlerin h›zl› geliflimi için verimli bir zemine sahip oldu¤unu, Nepal’de halk savafl›n›n sonucunda NKP(Maoist)’in monarfliyi y›k›p cumhuriyetin kurulmas›na önderlik etti¤ini, Hindistan Komünist Partisi(Maoist) önderli¤inde Hindistan’da h›zl› flekilde büyüyen devrimci mücadelenin ise dünya proleter devriminin yeni ve bir üst aflamaya s›çramas›nda 1. Dünya Savafl› döneminde Bolflevik Devriminin ve 2. Dünya Savafl›n›n ard›ndan Çin devriminin yaratt›¤› büyük etkiye benzer bir etki yarataca¤›n› ifade etmektedir. Rusya ve Çin’de toplumsal huzursuzlu¤un yükseldi¤ini ve kapitalizme karfl› sosyalizm talebinin artt›¤›n›, emperyalist ülkelerde de iflçi s›n›f› ile tekelci burjuvazi aras›ndaki s›n›f mücadelesinin daha da keskinleflece¤ini ifade etmektedir. Filipinler’de devletin artan bask› ve fliddetine karfl› partinin ve tüm devrimci hareketin devrimci silahl› mücadeleyi daha da yükseltmekten baflka seçene¤inin olmad›¤›n› belirten FKP MK, YHO ve di¤er tüm güçlerin ABD’nin ve dünya kapitalist sisteminin ve ülkedeki egemen sistemin h›zl› flekilde kötüleflen krizini avantaja dönüfltürerek mücadeleyi yükseltebilece¤ini vurgu-

35 lamaktad›r. En somut olarak ise Filipinler Ordusunun 2 cephede, Moro adas›nda Moro ‹slami Kurtulufl Cephesi (MILF) ve di¤er bölgelerde YHO ile savaflmak zorunda kald›¤›n›, Filipinler halk›yla Moro halk›n›n sorumlu olduklar› bölgelerde devrimci davalar› için birli¤inin stratejik öneme sahip oldu¤unu ifade eden FKP MK birli¤in, koordinasyonun ve iflbirli¤inin Ulusal Demokratik Cephe ile MILF aras›ndaki uzun süreli ittifak antlaflmas›na uygun flekilde gelifltirilmesinin büyük bir imkan oldu¤unu belirtmektedir. Düflman›n silahl› güçlerinin ve egemen sistemin oldukça fazla olan zay›f noktalar›na sistemli flekilde etkili darbeler vurman›n gereklili¤inden bahsetmektedir. Ancak devrimle Filipinler’in ba¤›ms›z, demokratik, adil, ilerici ve bar›flç›l bir ülke olaca¤›n› aç›klamaktad›r. FKP MK, yeni demokratik devrim mücadelesinde niteliksel bir s›çrama gerçeklefltirmek için zengin tarihsel deneyimlerinden, halk›n, partinin ve YHO’nun mücadelelerinden ve sistemin içinde bulundu¤u durumdan yola ç›karak uzun dönemli bir plan haz›rlaman›n önemini vurgulamakta ve bu yönlü net hedefleri olan ve daha iyi sonuç al›nd›¤› takdirde gelifltirilebilir esnekli¤e sahip ve y›ldan y›la neler hedeflendi¤inin gösterildi¤i befl y›ll›k merkezi bir plan›n yarar›ndan bahsederek bu uzun dönemli plana göre düzeli olarak geliflimi denetlemenin mümkün olabilece¤ini vurgulamaktad›r. Plan›n flu özellikleri sahip olmas› gerekti¤ini FKP MK ifade etmektedir: 1. Parti kadrolar›n› ve üyelerini Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ideolojik çizgisi ve yeni demokratik devrimin siyasi çizgisi do¤rultusunda e¤itmek. 2. Devrimci kitle hareketinden öne ç›kan yoldafllarla parti aday say›s›n› artt›rmay› h›zland›rmak. 3. Halk› örgütleyip seferber etmek için kampanyalara yo¤unlaflmak. 4. Devrimci silahl› mücadeleyi yükseltmek, siyasi ve askeri kazan›m sa¤layacak hedefleri vurmak. 5. Toprak reformunu yeni ve daha üst seviyelere ç›karmak. 6. Gerilla cephelerini gelifltirip göreceli istikrarl› bölgeler haline getirmek. 7. En genifl kesime ulaflabilmek için birleflik cephe politikas›na uygun olarak çeflitli ittifaklar gelifltirmek. 8. Proletarya enternasyonalizmini ve genifl anti-emperyalist dayan›flmay› yükseltmek.


Yeni Demokrat Gençlik

36

Birlik Birlik Devrimci bir gençlik hareketi yaratmak iddias›yla yola ç›kal› epey bir zaman oldu. Her türlü zorlu¤a, bask›ya, engellemelere ra¤men devrimci bir gençlik hareketi yaratma iddiam›z güncelli¤ini korumaktad›r. Özellikle 2000 y›l›ndan bu yana tart›flmalar›m›z›n özü devrimci bir gençlik hareketini nas›l gerçeklefltirece¤imiz üzerine kuruludur. Geçen zaman zarf›nda bu tart›flmalardan önemli deneyimler kazanm›fl bulunuyoruz. Bu tart›flma sürecinde kâh olumlu yönü daha a¤›r basan kâh olumsuz yönü daha a¤›r basan süreçlerden geçtik. Geldi¤imiz aflamay› sentezlersek önemli bir deneyimi bünyemizde bar›nd›r›yoruz. Ülkemiz flartlar›nda devrimci bir gençlik hareketi yarat›lmas›n›n koflullar› nelerdir? Bu hareketin yarat›lmas›n›n ilk koflulu devrim ve proleter demokrasi perspektifine sahip bir örgütlenmenin öncü rolü oynamas›ndan geçmektedir. YDG bilindi¤i gibi iktidara talip olan bir örgütlenme de¤ildir. Dolay›s›yla YDG’nin iktidar perspektifiyle hareket etmesinin bir olana¤› yoktur. Demek ki YDG tek bafl›na bu hareketi yaratamaz. Daha do¤rusu iktidar perspektifi olmad›¤›ndan kaynakl› sadece YDG’nin yarataca¤› hareket uzun soluklu olmayacakt›r. Amac›m›z sadece devrimci bir gençlik hareketi yaratmak de¤ildir. Amac›m›z ayn› zamanda, yarat›lacak devrimci bir gençlik hareketiyle iktidar› ele geçirme, halk›n ç›kar›na hizmet edecek olan demokratik halk iktidar›n› kurma mücadelesine hizmet etmektir. Sözün özü demokratik halk iktidar› için devrimci bir gençlik hareketine ihtiyac›m›z vard›r. Ülkemizde devrim yürüyüflü, devrimci bir gençlik hareketinin yarat›lmas›, yarat›lan hareketin sönümlenmemesi ve bu hareketin sürekli geliflmesi aç›s›ndan önemlidir. Ve bu yürüyüfl devrimin bafl›ndan itibaren devrimci bir savafl olmaks›z›n imkans›zd›r. Bu hareketin yarat›lmas›n›n koflulu gençli¤in devrimci savaflta yer almas›d›r. Devrimci savafl›n elbette gençlik kitlelerinden gelecek olan deste¤e ihtiyac› vard›r. Ancak savafl›n organik bir parças› olmadan, savafl›n içerisinde her an yer almaya haz›r olmadan devrimci bir gençlik hareketi yaratma ve sürdürme iddias›n›n gerçekleflmesi mümkün de¤ildir. Bunlarla birlikte, devrim mücadelesini yürütecek, pro-

Demokratik halk iktidar› için devrimci bir gençlik hareketi leter ideolojiyle donanm›fl örgütlere duyulan gereksinim de ülkemiz devriminde belirleyici bir yere sahiptir. YDG ise ideolojik birliktelikten ziyade politik bir birlikteliktir. S›ralad›¤›m›z koflullar› bir bütün düflündü¤ümüzde devrim perspektifine sahip, savafl›n organik bir parças› olan ve Marksist ideolojinin günümüzdeki biçimi olan Marksist-Leninist-Maoist ideolojinin rehberli¤inde hareket eden öncü bir örgüt olmadan, devrimci bir gençlik hareketi yaratma ve devam ettirme iddias›n›n ayaklar› yere basmayacakt›r. Ülkemizde böylesi bir örgüt bulunmaktad›r. Önümüzdeki aylarda ad›n›n al›n›fl›n›n 37. y›l›na girecek olan, kurulufl oturumunun 16. y›l›nda mücadelesini sürdüren, halk gençli¤inin komünist öncüsü Komsomol, mücadelesine ara vermeksizin devam etmektedir. Halk gençli¤i, bu düzenden kurtulmak için savaflmak istiyorsa, içinde mücadele yürütece¤i örgüt Komsomol’dur. Durumu bir baflka aç›dan ele al›rsak, gençlik çal›flmalar› aç›s›ndan, Komsomol örgütlenmesi, di¤er örgütlenmeler içerisinde esas örgütlenme biçimidir. Her birimiz, ufkumuzu, bilincimizi sürekli devrimcilefltirmek, gelifltirmek göreviyle karfl› karfl›yay›z. Emperyalizme, faflizme karfl› olmak, ekonomik-demokratik taleplerimizi dillendirmek, onun mücadelesini vermek oldukça önemlidir. Ancak bu, yeterli de¤ildir. Emperyalizm, faflizm karfl›tl›¤›n›, demokratik halk devrimi savunusuna, ekonomik-demokratik mücadeleyi Yeni Demokratik Devrim mücadelesi düzeyine, devrimci-demokrat kimli¤imizi, komünist bir kimli¤e yükseltmek de amaçlar›m›zdan biri olmal›d›r. Bilincimizi ileri bir noktaya tafl›maman›n s›k›nt›lar›n›, mücadelemiz içerisinde yafl›yoruz. Emperyalizmin krizinin her taraf› etkilemesi sonucunda halk gençli¤inin alternatif bir düzen aray›fl› artmaktad›r. Demokratik halk iktidar›, sosyalizm ve komünizm mücadelesinde ideallerimizi gençlik kitlelerine tafl›mada, savafl› yükseltmede komünist gençlik örgütü olan Komsomol’un tan›t›lmas›, politikalar›n›n genifl kitlelere tafl›nmas› oldukça önemlidir. Komsomol’u devrimci/demokrat kesime tan›tmak için bu sayfada Komsomol’u ve çal›flma ilkelerini aç›klamaya çal›flaca¤›z.


Yeni Demokrat Gençlik

37

Göçmen Genç ILPS; Gençli¤in ve uluslararas› çal›flman›n önemi

GATS ve Bologna gibi projelerin dünya çap›nda h›zla yay›ld›¤› ve bunun etkilerinin dünyan›n her yerinde hissedildi¤i bir dönemde kendi iç çal›flmalar›m›z d›fl›nda uluslararas› çal›flmalar da mücadele ve dayan›flma aç›s›ndan kuflkusuz önemli bir rol oynamaktad›r. Bu ve benzeri politikalar sadece belli kiflileri, kurumlar›, bölgeleri ya da ülkeleri de¤il dünya çap›nda var olan tüm halk gençli¤ini etkilemektedir. Sadece e¤itim alan›n› hedef alan politikalar olarak lanse edilmeye çal›fl›lsa da, bu politikalar›n esasta halk gençli¤inin tüm yaflamlar›n› hedef ald›¤› bizim taraf›m›zdan aflikard›r. E¤itim öncesi ve sonras› bu tür politikalar›n ve projelerin etkileri en yo¤un flekli ile hissedilmektedir. Yüksek e¤itime haz›rl›ktan bafllayarak, mezuniyet sonras› mesle¤ini icra etmeye kadar hayatlar›m›z›n her bir noktas›n› vurmakta, emperyalist güçlerin önüne bizleri kendi gönüllerince konumland›r›lacak objeler haline getirmektedir. Bu nedenle sorunun bizden ibaret olmad›¤›n›, bunun yak›c› etkilerinin dünya çap›nda hissedildi¤ini her daim bilince ç›kararak, etkili gücü yaratabilme hedefiyle uluslararas› arenada di¤er devrimci-demokrat ve ileri gençlik kurumlar› ile yan yana hareket etmeliyiz. Bir 5 Kas›m Uluslararas› Eylem Günü’nde oldu¤u gibi dünyan›n dört bir yan›ndan kat›lan gençler ve gençlik kurumlar› ile

oluflturulan platformlarda daha aktif yer almal›, taleplerimizin ortaklaflt›¤› oranda birlikte hareket etmeliyiz. Bu nedenle özellikle 5 Kas›m gibi önemli uluslararas› ivme kazanm›fl günlere daha fazla yo¤unlaflmal› ve çal›flmalar›m›z›n pratik eyleme dönüfltü¤ü alanlar› iyi de¤erlendirmeliyiz. Daha somuta indirgendi¤inde uluslararas› çal›flmalar›m›zda koordinasyon görevini de üstlendi¤imiz ILPS Gençlik Komisyonu içerisinde yo¤unlaflmal› ve ortak sorunlar üzerinden ortak eylemlikler örgütlemede daha aktif hale gelmeliyiz. Bunun en somut örne¤i olarak 2010’da Yunanistan’da gerçeklefltirilecek 2. Uluslararas› Halklar›n Gençlik Konferans›’na aktif kat›l›m sa¤lamakla birlikte, bu konferans›n örgütleyicileri de olmam›z flartt›r. Ayr›ca ortak çal›flma noktas›nda Türkiye YDG ile de yak›n iletiflim içerisinde olmak, oradaki çal›flmalara aktif kat›l›m sa¤lamak bizim için önem tafl›maktad›r. Türkiye YDG taraf›ndan gerçeklefltirilen yaz çal›flmas› veya e¤itim çal›flmas› gibi faaliyetlerle kat›lmak ve di¤er geliflmeleri sürekli takip etmek bu ortak çal›flma aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. Uluslararas› çal›flmalar›m›z tabii ki sadece e¤itim alan›yla s›n›rl› de¤ildir, dünya çap›nda geliflen di¤er olaylara da an›nda tav›r koyabilmeli ve güncele müdahale ederken daha atik davranmal›y›z. Uluslararas› çal›flman›n ve dayan›flman›n önemi kesinlikle küçümsenemez. Bu do¤rultuda, özellikle e¤itim noktas›ndaki perspektifimiz de göz önünde bulundurularak bu çal›flmaya ciddi bir yo¤unlaflma gerekmektedir. Bu emperyalist, neo-liberal politikalar ve yapt›r›mlar var oldukça, ve bunun etkilerinin d›fl›m›zda dünyan›n bir çok farkl› yerinde hissedenler oldukça, uluslararas› çal›flma da gündemde yerini koruyacakt›r, gereklili¤ini hissettirecektir. Avrupa Türkiyeli ‹flçiler KonfederasyonuYeni Demokratik Gençlik


Yeni Demokrat Gençlik

38

Merhaba sevgili gençler,

Geçti¤imiz aylarda yazmak istedi¤im bir yaz›y›, her ne kadar güncelli¤ini hafiften kaybetmifl olsa da yazmak istiyorum. Malumunuz, ülkede o kadar çok geliflme yaflan›yor ki flahsen takip etmekte bile zorlan›yoruz. Özellikle de önümüzdeki aylarda bu tempo durulmak bir yana daha da artaca¤a benziyor. Efendim bildi¤iniz gibi geçti¤imiz aylarda bir k›s›m ayd›n “Ermenilerden özür diliyoruz” diyerek bir imza kampanyas› bafllatt›lar. Bir anda dikkatleri üzerine çeken bu kampanya sonucunda onlarca tart›flma koptu. Say›n Cumhurbaflkan›m›z›n etnik kökenine kadar gelip dayanan bu tart›flmalardan maalesef ben de nasibimi ald›m. Geçti¤imiz aylarda ald›¤›m bir mailde burada ismini telaffuz etmeyece¤im birisi “Haluk Bey kökeninizin Ermeni oldu¤unu biliyoruz, aya¤›n›z› denk al›n” gibi bir tehdit savurmufl bana. fiunu aç›kl›kla söyleyeyim ki ben kimseden korkacak adam de¤ilim ama tarihsel bir yanl›fll›k yap›lmamas› için hemen kökenim hakk›mda bilgi vereyim. Efendim ben, bu topraklar›n en köklü ailelerinden birisine mensubum ve Ermeni falan de¤ilim. Benim Pafla dedemin babas›, Osmanl›n›n son saray görevlilerinden birisidir. Yani efendim kökümüz gördü¤ünüz gibi ta saraya kadar dayanmaktad›r. Halen aile bireylerimizin hat›r› say›l›r bir k›sm›, Pafla dedemin babas›n›n ya¤l› portresini evlerinin en güzide yerinde sergilemektedir. Zorusevmez soyad›n› tafl›yanlar›n övünç kayna¤› olan Pafla dedemin babas›, nice kahramanca ifl de yapm›fl, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun y›k›lmamas› için çok önemli giriflimlerde bulunmufltur. Efendim benim Pafla dedemin babas› da atalar›ndan ald›¤› asilli¤in mukaddes bir devam ettiricisidir. Henüz soyad›m›z› almad›¤›m›z dönemlerde dahi atalar›m›z Zorusevmezler olarak bilinirlermifl. Benim atalar›m hep saray içerisinde yer alm›fllard›r. Örne¤in Osmanl›n›n en

güzel dönemi olan Lale Devrini benim atalar›m olan Zorusevmezler bafllatm›fllard›r. Sorar›m size gençler, Osmanl›n›n Lale Devrinden daha güzel bir dönemi olmufl mu? Ben daha ortaokulda ve lisede ö¤renciyken kaç tane tarih hocas›yla tart›flt›¤›m›, Lale Devrini övdü¤üm yaz›l›lardan zay›f not ald›¤›m› size hiç anlatmad›m. Bir keresinde hiç unutmam yine Lale Devrini överek anlatt›¤›m bir sözlü esnas›nda tarih hocam fiinasi Bey’den dayak da yemifltim. Benim Pafla dedemin babas› da saray›n son çeflnicibafl›s› olarak o miras›n devam ettiricisi olmufltur. Heyhat, Pafla dedem, saray›n çeflnicibafl›s› olan peder beyini bizlere adeta bir masalm›fl gibi anlat›rd›. Benim Pafla dedemin babas› Gams›z Pafla olarak tan›n›rm›fl. Her gün Gülhane’de fink atar, kendisini k›skananlar›n kem bak›fllar› alt›nda ufak çapk›nl›klar yaparm›fl. Eh bizim soyumuz ari Türk soyu oldu¤u için hem yak›fl›kl›l›¤›m›z hem de ufak çapk›nl›klar›m›z kem gözlerden hep nasibini alm›fl. ‹flte Gams›z Pafla da Saraydaki bir kan› bozu¤un iftiralar› sonucu “iflini yapmad›¤›”, “hep tembellik etti¤i” ve “hareme s›kl›kla gitti¤i” gerekçeleriyle öldürülmüfl. Hâlâ aile içerisinde tart›flmalar olsa da ben Gams›z Pafla’n›n bir flehit oldu¤unu düflünüyorum efendim. Asl›nda daha anlatacak o kadar çok fley var ki ama yine de burada kesip, Gams›z Pafla’n›n o¤lu olan Pafla dedemin maceralar›n› baflka bir yaz›ya saklayay›m. Ancak san›r›m burada anlatt›klar›m yeterli gelmifltir. Yani gördü¤ünüz gibi ailem sars›lmaz bir flekilde kan›tlanm›flt›r ki Ermeni de¤ildir efendim. “Ermeni oldu¤unu biliyoruz” fleklinde bana mail atan kardeflimiz de umar›m bu yaz›y› okumufltur. Sevgili gençler, bu ay yaz› tarz›mda bir de¤iflikli¤e gidece¤im ve sizlerden gelen sorulara cevap olmaya çal›flaca¤›m. Sonraki ay yeniden eski tarza döneriz.


Yeni Demokrat Gençlik

39

Efendim ben, bu topraklar›n en köklü ailele rinden birisine mensubum ve Ermeni falan de¤ilim. Benim Pafla dedemin babas›, Os manl›n›n son saray görevlilerinden birisidir. Yani efendim kökümüz gördü¤ünüz gibi ta saraya kadar dayanmaktad›r.

Soru 1: “Gönderen: saskin_ydg@... Kime: haluk_zorusevmez@... Konu: Ceza ne olsun? Merhaba Haluk A¤abey, bizler Türkiye’nin do¤al güzellikleriyle ünlü, deniziyle insan› bafltan ç›kartan bir flehrinde faaliyet yürüten YDG’lileriz. Biz kumara karfl› oldu¤umuz için tavla gibi oyunlarda hiçbir fleyine oynuyoruz ancak böyle olunca oynad›¤›m›z tavlan›n bir zevki kalm›yor. Bize ne önerirsin?” fiimdi sevgili gençler, mailinizi okudu¤umda flöyle bir gülümsemeden edemedim. Ben üniversitede ö¤renciyken takip etti¤imiz dergiden sürekli “bu ay hiç yaz›, haber yazmad›n›z” gibi serzenifller gelirdi. Biz de alandaki arkadafllarla birlikte o zaman bu soruna bir çözüm bulmufltuk: Tavla turnuvas› düzenleyip kaybedenlere dergiye yaz› yazd›r›yorduk. Siz de tavlada kaybedene dergiye yaz› yazma cezas› verebilirsiniz. Malum bir YDG’liye verilebilecek en a¤›r ceza dergiye yaz› yazmas› olacakt›r. Soru2: “Gönderen: mazlumydgli@... Kime: haluk_zorusevmez@... Konu: Aciiiil! Haluk Abi, YDG’den bu aralar flu içerikte mailler geliyor: ‘Arkadafllar dergimizin zaman›nda ç›kmas› için da¤›t›m›n› yapt›¤›m›z YDG’lerin karfl›l›¤›n› gönderelim’ Bu maillerin d›fl›nda bir kere de mes›nc›rda onlayn yakaland›m ve yine ayn› fleyi duydum. Bizde para olmad›¤› için ne yapaca¤›m›z› bilmiyoruz. Bize hemen bir ak›l…” Evet, mazlumydgli arkadafl›m. Ayn› mailler bana da geliyor. Sana tavsiyem birincisi mailleri hiç görmemifl gibi davran. Yar›n bir gün sorduklar›nda “aa bize gelmedi

ya o mail galiba”, “ya bizim alandan baflka bir arkadafl bak›yordu bu aralar maillere, galiba silmifl” ya da çok s›k›fl›rsan›z “ya biz bu ay dergiyi hep paras›z da¤›tt›k”, “bu ay ev kiras›n› veremedik o nedenle para gönderemedik” gibi bahaneler üretebilirsiniz. ‹kincisi mes›nc›rda “çevrimd›fl› göster” diye bir buton var, bu sayede kimseye yakalanmadan rahatça sohbet edebilirsin. Son olarak dergiyi faaliyetiniz için bir araç olarak kullan›p karfl›l›¤›n› da toplayarak gönderebilirsiniz ama bence bu çok zor ve zahmetli bir yol. Soru3: “Gönderen: bitkiniz@... Kime: haluk_zorusevmez@... Konu: Çook yorulduk!!! Slm Hlk abi. Bizim alanda baz› arkadafllar her gündemde “hemen harekete geçelim”, “imza toplayal›m”, “sesli ajit yapal›m” fln diolar. ‹flin kötüsü bu iflleri yap›nca bir sürü insanla tan›fl›yoz. Çoook yoruluyoz. Bizler çk bitkiniz. Yaz› yazmak bile yorucu. Ne yapcaz? Bye.” Sevgili Bitkiniz, içinde bulundu¤unuz ruh halini çok iyi anl›yorum. Hemen tecrübelerime dayanarak size de bir iki çözüm önereyim. Mesela ilk olarak böyle imza toplayal›m gibi önerilerde demagoji yap›n, “imza toplamak çok pasif bir ifl” gibi. E¤er bir uyan›k ç›k›p da “imza da toplayal›m baflka ifller de yapal›m birbirine engel de¤il” derse tam ifl zaman› kaç kifli olursan›z olun say›n›n yetersiz oldu¤unu savunarak ifli ertelemeye çal›fl›n. Bunlar› uygularsan›z rahatlars›n›z. Sevgili gençler, bu ay cevap verdi¤im üç sorudan yararlanarak sizler de sorunlar›n›za çözüm bulabilirsiniz. Yine de tak›ld›¤›n›z yer olursa bana dan›flmaktan çekinmeyin. Önümüzdeki ay görüflmek dile¤iyle.


40

Yeni Demokrat Gençlik

Kriz ve Kad›n iflçi grevlere, fabrika iflgallerine, kitlesel eylemlere kat›l›yor. Hükümetler sosyal güvensizlik yasalar›n› ardarda gündeme getiriyor. Kriz yo¤unlaflt›kça halk›n al›m gücü düflürüyor, en temel gereksinimlere bile fahifl fiyatlar konuluyor. Küresel çapta yaflanan krizin faturas›ndan gençlik de kendine düflen pay› al›yor. ‹flsizlik oran›n›n düne kadar en düflük oldu¤u ülkelerde bile gençler iflsizlikle bo¤uflur hale geliyor. Gelecek korkusuyla gittikçe daha fazla umutsuzluk bata¤›na sürüklenen gençlik, paral› e¤itim süreci ile birlikte e¤itim hakk›ndan bile mahrum b›rak›lmak isteniyor. Krizlerini aflmak için yeni yeni sektörler açmak amac›yla hareket eden egemenler e¤itimi de bir al›flverifl konusu haline getiriyor.

Emperyalist kriz tüm dünya emekçileri gittikçe a¤›rlaflan çal›flma koflullar›, sosyal y›k›m yasalar›n›n art›fl›, zamlar, iflsizlik vb. sald›r›larla sarmalamaya çoktan bafllad› bile. Uzun y›llard›r sessiz bir seyirle devam eden, ancak çeflitli formüllerle örtbas edilen kriz art›k kaç›n›lmaz olarak örtbas edilemez hale geldi ve patlak verdi. Ancak bu patlak verme daha bir ilk; burjuva iktisatç›lar bile krizin etkilerini daha net ve gerçek bir biçimde görmedi¤imizi, önümüzdeki döneme göre bu dönemin olumlu oldu¤unu söylemekten kaçam›yorlar. Sözde aniden ortaya ç›kan kriz flok etkisi yaratm›fl gibi görünse de bizler taraf›ndan krizin flafl›rt›c› görülmesi mümkün de¤il. Uzun süredir derinleflmekte olan krizin fark›nda olmak bir yana, emperyalist/kapitalist sömürü sisteminin içkin do¤as›n› biliyoruz. Krizlerin var olan sömürü sisteminin hareket yasalar›ndan biri oldu¤unu da biliyoruz.

Krizin faturas› halka… Krizi bitmek tükenmek bilmeyen kâr h›rslar›yla yaratanlar zararlar›n› ise emekçilere yüklüyorlar. Dünün ekonomik olarak en güçlü, halk›n “refah” seviyesinin yüksekli¤i bak›m›ndan en iyi ülkeleri bile bugün daha fazla emekçinin iflten ç›kar›lmas›na sahne oluyor. Milyonlarca iflçi iflinden ediliyor, dünyan›n her yerinden iflten atmalar, hak gasplar› haberleri geliyor, milyonlarca

Karfl›s›nda halk›n gittikçe büyüyen tepkisini gören emperyalist egemenler ekonomik krize paralel olarak siyasal krizlerinin de faturas›n› bizlere ç›kartmaya çal›fl›yorlar. Egemenler aras› rekabet gittikçe art›yor. Var olmak için sömürü sistemini derinlefltirmekten baflka çaresi olmayan sistemin egemenleri daha bir azg›nlaflarak yeni kaynaklar ar›yorlar. Bu da yeni kirli savafl politikalar›n› beraberinde getiriyor. Emperyalist egemenler iflgal edecekleri yeni yerleri çoktan keflfettiler bile. Filistin halk›na yap›lan sald›r›, katliam artacak olan kirli savafl gerçekli¤inin sadece bir bafllang›c›. Bugün Obama yeni yerlere “terörizmi” yok etmek için ABD’nin girece¤ini aç›klad›, bahanelerini de çoktan uydurdu. ‹lk hedefini Pakistan olarak ortaya koydu. Bizim gibi emperyalizme göbekten ba¤›ml› yar›-sömürge ülkeler için ise egemenler için daha büyük sömürü halk›m›z için ise daha büyük zulüm paketleri çoktan yola ç›kt›. Yar›-feodal yar›-sömürge ülkemizde bizler krizin zararlar›n› katmerleflmifl haliyle yafl›yoruz. Sürekli bir sefalet, sürekli bir açl›kla bo¤uflan Türkiye halk› bugün daha büyük sald›r›lar›n oda¤›d›r. Krizin faturas›n› ödetmek için sömürge ve yar›-sömürgelerin halklar›ndan daha iyi hedef neresi olabilir ki? Davos Zirveleri’nde flov yapan, IMF’ye güya meydan okuyan hükümet ve temsilcileri insanl›k d›fl› zamlarla halk›m›z› gittikçe daha fazla boyunduruk alt›na almaktad›r. Gecekondu mahallesinde daha az kömür yakmak için sobas›n› söndüremeyen bir ailenin kömürden zehirlendi¤i haberi halk›m›z›n içine düfltü¤ü sefaleti anlatan örneklerden sadece biridir.


Yeni Demokrat Gençlik Kad›nlar krizden nas›l etkileniyor? Halk›m›z›n ma¤duriyetini büyütecek olan krizden kad›nlar›n daha çok etkilendi¤i ve gittikçe daha çok etkilenece¤i ise aflikârd›r. Emekçi kad›nlar tüm dünyada ezilenlerin en ezileni olarak s›rt›nda daha büyük yük tafl›maktad›r. Evin iflleriyle, çocuk bak›m›yla u¤raflan kad›n çal›flsa da çal›flmasa da yoksullu¤un, zamlar›n, iflsizli¤in etkisinde en çok kalacak olan kesimdir. ‹flsizlik bugün tüm emekçi halk›m›z için ciddi bir sorunken kad›nlar için sorun daha büyüktür. Ülkemizde çal›flan kad›n oran› zaten çok düflüktür. Türkiye ‹statistik Kurumu (TÜ‹K) taraf›ndan 15 Ekim’de aç›klanan Hane Halk› ‹flgücü Araflt›rmas› 2008 Temmuz dönemi sonuçlar›na göre, erkeklerde iflgücüne kat›lma oran› yüzde 73.2 iken kad›nlarda bu oran sadece yüzde 27.2. Krizle birlikte bu 27.2’lik oran›n gittikçe düflece¤i dönemler yaflanacakt›r. En çok kad›n çal›flt›ran yerler olarak küçük ve orta ölçekli atölye tarz› iflletmelerin iflas bayra¤›n› çekmesi kad›nlar›n iflsizlikten etkilenme riskinin göstergelerinden biridir. Büyük iflletmelerdeki daralmalarda ise ilk iflten ç›kar›lmak istenen kad›n iflçiler-emekçiler olacakt›r. Ülkemizin yar›-feodal, yar›-sömürge yap›s›ndan kaynakl› kad›n›n ifl hayat›ndaki rolü çok s›n›rl› olsa da evdeki kocan›n iflsiz kalmas› veyahut maafl›n›n azalmas›, ücretsiz izne ç›kart›lmas› gibi durumlar karfl›s›nda ifl hayat›na giren kad›nlar da bu dönemde karfl›m›za ç›kacakt›r. Ancak bu ailenin yaflad›¤› geçim s›k›nt›s›n›n önüne geçemeyecektir, kad›n erkekle ayn› ifli yapmas›na karfl› erkekten daha az ücret alacak, hatta tüm aile çal›flma yaflam›na girse bile erke¤in tek bafl›na kazand›¤› paraya ancak yetiflebilecektir. Bu durum makineleflme ile birlikte kad›n›n ev sanayisi alan›ndan ç›k›p fabrikalara daha çok girdi¤i 1800’lü y›llardan beri böyledir. Ancak geçmiflte de görüldü¤ü gibi aile bazl› ücret gibi uygulamalarla kriz dönemlerinde bu durumun daha net ve yo¤un hale geldi¤i görülmektedir. Bir taraftan kad›n›n çal›flmas› evde daha çok haz›r yiyecek ve eflya sat›n al›nmas›na yol açacak bu da hem kad›n›n ailesine, çocuklar›na yabanc›laflmas›n› hem de evdeki tüketimin artmas›n› beraberinde getirecektir. Çal›flan kad›nlar›n yüzde 40’›n› oluflturan k›rsal kesimde tar›m alan›nda çal›flan, ço¤u istatistik verilerine göre çal›flan kad›n içerisinde görülmeyen kad›nlar ise bu dönemde krizin tar›m ve köylülük üzerinde kendisini gösteren etkilerini yaflayacakt›r. Devlet deste¤inin tar›mdan elini çekmesi, ithalat kotalar›n›n kald›r›lmas› gibi emperyalist uygulamalarla gittikçe daha fazla üretemez

41 hale getirilen köylü özellikle ülkemizde hedef tahtas›ndad›r. Gübreye, tohuma yap›lan zamlar yeni zamlar› beraberinde getirecek, al›m gücünün gittikçe düflmesiyle birlikte üretemeyen köylü ciddi bir borç bata¤› ve geçim s›k›nt›s› içinde k›vranacakt›r. Kad›nlar›n çal›flma oran›n çok yüksek oldu¤u tar›m alan›nda üretimin durmas› köylü kad›nlar›n çok büyük oran›n›n iflsizlik ve sefalet içine düflmesi anlam›na gelecektir. fiehirlere göçün ise köylü için çare olmad›¤› günümüzde köylü taraf›ndan anlafl›lm›flt›r. Hele kriz döneminde flehre göç eden köylünün daha büyük s›k›nt›lar yaflayaca¤›, ifl bulmak bir yana tüketimin artaca¤›, geçim s›k›nt›s›na ve de¤iflen yaflam alan›na paralel olarak aile kurumunun da sars›nt› yaflayaca¤› aflikârd›r. Aile kurumunun yaflad›¤› sars›nt› ise yaflam tarz›n› de¤ifltirmeye çal›flan kad›n› çok derinden etkileyecektir. Yine iflsizlik oranlar› belirlenirken hesaba kat›lmaya bile tenezzül edilmeyen ev kad›nlar› ise krizden etkilenme konusunda çal›flan kad›nlardan çok farkl› durumda de¤ildir. Evin ekonomisi büyük oranda kendisinden sorulan kad›n akaryak›ttan en temel g›da maddelerine kadar her türlü gereksinimin üstüne binen zamm›n aile içinde en çok s›k›nt›s›n› çeken bireydir. Ayn› flekilde kocas› iflten ç›kan kad›n zaten çok küçük paralarla evi döndürmeye çal›fl›rken paras›zl›k içinde çocuklar›n› beslemeye, evin ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya çal›flmaktad›r. Aile ortam›nda çal›flan kad›n için zaten yo¤unlukla görülen çocuklar›na, evine yabanc›laflma geçim s›k›nt›s›n›n da yo¤unlaflmas›yla birlikte kad›nlar›n geneline yay›lacakt›r. Açl›k ve yoksulluk boyunduru¤u alt›ndaki kad›nlar›n ekonomik kriz dönemlerinde çocuklar›n› daha çok satt›klar›, anne çocuk sevgisinin ortadan kalkt›¤›, annelerin çocuklar›na olan uzakl›¤›n› çocuklar›n› öldürmeye kadar vard›rd›klar› görülmüfltür. Ücret köleli¤i var oldukça yaflanacak olan fuhufl hepimizin tahmin edebilece¤i gibi kriz dönemlerinde artacak ve kad›nlar için açl›ktan kurtulufl olarak görülecektir. Bugün ABD’den Türkiye’ye krizin patlak vermesiyle birlikte daha çok kad›n›n fuhufl bata¤›na sürüklenmesi söz konusudur. Geçim s›k›nt›s› içerisindeki kad›n çaresizlik içinde yafl› ne olursa olsun kendisini sat›l›¤a ç›kartarak geçim s›k›nt›s›n› atlatmaya çal›flmaktad›r. Sadece aç›ktan fuhufl de¤il bu dönemde kad›n›n bir meta olarak görüldü¤ü sistemde zaten s›k s›k rastlad›¤›m›z gizli yap›lan fuhuflun da artaca¤› günler yaklaflmaktad›r. ‹flinden olmak istemeyen ya da ifl arayan kad›n “imkân” yaratmak için bedenini kullanma yolunu seçecektir. Krizden her türlü kâr sa¤lamaya çal›flan burjuva-feodal egemen-


42 ler ve onlar›n hiyerarflik astlar› ise kap›lar›na ifl için gelen emekçi kad›nlar karfl›s›nda a¤›zlar›n›n suyunu ak›tmaktad›r. ‹flsiz kalan koca, a¤abey, baba bütün kinini sisteme kusmad›¤› yerde evde en zay›f olarak gördü¤ü ö¤eye kusacakt›r. Ailesini geçindiremeyen erkek, sars›lan otoritesini kad›na yönelik uygulad›¤› sözlü veya fiili fliddeti ve di¤er bask› türlerini art›rarak kazanmaya çal›flacakt›r. Ayn› flekilde aile içi d›fl› fliddeti artmas›nda zaten toplumun genel gidiflat› etkili olacakt›r. Bugün devlet korku co¤rafyas› yaratma çabas›na h›z vermifl durumda. Her gün haberlerde daha korkunç fleylerle karfl›lafl›yoruz. Devletin kolluk kuvvetlerinin insanlar› daha pervas›zca katletti¤i, polise kimlik sordu¤u için a¤›r fliddete maruz b›rak›lan insanlar›n flu aralar daha yo¤un oldu¤u ülkemizde fliddete baflvurma oran›n›n artaca¤› muhtemeldir. Daha önceki dönemlerde yaflanan ekonomik krizler-

Yeni Demokrat Gençlik de de suç oranlar›n›n, çeteleflme mafyalaflma, taciz, uyuflturucu vb. olaylar›n artt›¤› saptanm›flt›r. Sadece geçim s›k›nt›s› de¤il devlet eliyle de kriz döneminde bu tür olaylar halk›m›z›n içinde daha çok yayg›nlaflt›r›lmaktad›r. Halk›m›z›n çeliflkilerinin yo¤unlaflt›¤›, sisteme karfl› tepkilerinin artaca¤› flu dönemde devlet siyasi “suç”lar› ifllemesinler diye halk›m›z› baflka suçlara itmektedir. Kuflkusuz burada yukar›da belirtti¤imiz gibi kad›nlar›n bu fliddet ve suç ortam›ndan ma¤dur olan kesimde olaca¤› aç›kt›r. Taciz, tecavüz, kad›n ticareti, aile içi d›fl› fliddet ço¤u zaman kad›nlar› hedef almaktad›r.

Genç kad›nlar için kriz neler getirecek, neler götürecek? Halk›n bir kesimi olarak tüm kad›nlar› hedef alan bu sald›r›lar ve durumlar genç kad›nlar içinde kendini göstermektedir. Hatta baz› sald›r›lar genç kad›nlar için daha yo¤un bir hâl almaktad›r. Genç kad›nlar›n daha özel daha ba¤›ms›z yaflad›¤› sorunlar da vard›r. Bugün birçok genç kad›n hem ekonomik krizden dolay› hem de kad›n ve tecrübesiz oldu¤u için iflletmelerin kap›s›ndan döndürülmektedir. Ya da yine ayn› sebeplerden kaynakl› çok kötü flartlarda, düflük ücret ve uzun saatler güvencesiz çal›flma koflullar› ile karfl› karfl›ya b›rak›lmaktad›r. ‹flten ç›kartmalarda da benzer gerekçelerin kad›nlar›n karfl›s›na ç›kaca¤› ortadad›r. Gerek tar›m alan›nda, gerek de kad›nlar›n yine daha yo¤unluklu görüldü¤ü küçük iflletmelerde daha çok genç kad›n iflçilerin ve köylülerin varl›¤› ortadad›r. Emperyalist krizden ilk olarak tar›msal üretimin ve küçük iflletmelerin etkilenece¤i ve bu ba¤lamda genç kad›n iflçilerin, emekçilerin ilk elden iflsiz kald›klar› ve kalacaklar› daha flimdiden görülmektedir.

Aile içi fliddet, aile içi d›fl› ta ciz, kad›na yönelik din, töre gi bi gerici kisveler alt›nda ger çeklefltirilen bask›, krizle para lel artmaya mahkûmdur.

Y›llard›r bar›nma, ulafl›m, harç, kay›t paras› gibi sorunlarla u¤raflan ö¤renci kad›nlar ise hem ekonomik hem de sosyal sorunlar›n›n artt›¤› dönemlere girmektedirler. Üniversiteli kad›n okuluna bafllar bafllamaz bar›nma sorununu daha ciddi yaflar. Ailesi “k›zlar›n› koruma iste¤iyle” üniversiteli kad›n› en “güvenli” yere yerlefltirmek ister ancak yurtlar yetersiz ve sa¤l›ks›z, ev fiyatlar› ise fahifl noktadad›r. Daha geçenlerde Ankara’da yaflayan bir ö¤renci kad›n arkadafl yurt ücretini ödeyemedi¤i için ac›mas›zca soka¤a at›lmak istenmifl, son anda çaresizce borç bularak yurtta bar›nma “hakk›n›” tekrar elde etmifltir. Bir sonraki ay, bafl›na ne gelece¤i ise meçhuldür. Krizin de gelifliyle birlikte hem çal›fl›p hem okumaya çal›flan genç kad›nlar›n say›s› artacak ancak genele yay›lm›fl iflsizlik veya kötü çal›flma koflullar›, düflük ücretli


Yeni Demokrat Gençlik

43

maafllar üniversiteli genç kad›n› okul b›rakmalara daha da kötüsü fuhufla kadar itecektir hatta itmektedir. Daha bir süre önce Hürriyet gazetesinde ç›kan bir haberde kriz yüzünden engelli ev kad›nlar›ndan memur genç erkeklere kadar bir sürü kiflinin kendisini internetten pazarlad›¤› haberinde üniversiteli genç kad›nlar›n bu kapsamda önemli bir yeri kaplad›¤› belirtiliyor. Bu flartlarda okula bar›nma paras›n› bile ödeyemeyen ö¤renciye bundan sonra e¤itim tamamen paral› olacak diyen egemenlerin kuklalar› bu haberlere sessiz kalmaktad›r. Bologna süreci ile birlikte gittikçe daha fazla elimizden al›nan paras›z e¤itim hakk› tüm ö¤rencileri etkilerken genç kad›nlar›n bu süreçten zarar görmesi daha yayg›n olmaktad›r. Zaten feodal zihniyetlerden kaynakl› kad›nlar için bir lütuf olarak görülen e¤itim hakk› kad›n›n elinden daha fazla al›nacakt›r. “Seni okutacak param›z yok” diyen aile elindeki iki kurufl paras› varsa da bunu evin k›z›n›n okumas› için kullanmayacakt›r.

rak görülen genç kad›n› fuhufl sektörüne haz›r kriz de varken itelemek daha kolay olmaktad›r. Sefaletin, açl›¤›n, artan feodal bask›lar›n, aile içi fliddetin bir taraftan da özellikle medyan›n etkisiyle sürekli propaganda edilen emperyalist yoz kültürün etkilerinin birleflmesi genç kad›n› “kurtulufl” aramaya sevk edecektir. Zenginlik, sözde bir özgürlük aray›fl›nda olan genç kad›n fark›nda olmadan daha çok zincirlenecektir.

Aile içi fliddet ve toplumun geneline yay›lan yozlaflmadan da yine en çok genç kad›n etkilenecektir. Hem kad›n hem de genç oldu¤u için feodal bask›y› çok daha yo¤un yaflar. Evin içinde abisinin babas›n›n karfl›s›nda korunmaya muhtaç, ancak bir taraftan da her türlü “etinden sütünden” yaralan›l›r bir araçken evinden d›flar› ç›kt›¤› anda cinsel bir obje ayn› zamanda da iyi bir tüketicidir. Yozlaflman›n, fliddet ve tacizlerin genç kad›nlar için tehlike olmas› durumunun artmas› kriz döneminde muhtemeldir.

feminist ya da reformist anlay›fllar kad›nlara adeta mücadele ça¤r›s› de¤il uzlaflma ça¤r›s› yap›yorlar. Kad›nlar bar›fl istiyorlar diyorlar. Emperyalist kriz yukar›da da belirtti¤imiz gibi yeni kirli savafllara gebedir, emperyalistler aras› dalafl›n da yo¤unlaflmas› gelecek y›llar›n savafl y›llar› olabilece¤ini gözler önüne seriyor. Kad›n elbette kirli savafla karfl›d›r ve yaflad›¤›m›z ve yaflamakta oldu¤umuz emperyalist savafllara, katliamlara olan öfkesini büyütmelidir. Bugün ‹srail siyonizminin katliam›ndan Kürt ulusuna karfl› Türkiye Kürdistan›’nda y›llard›r sürdürülen imha ve inkar politikas›na kadar kad›nlar tüm gerici savafllara karfl› olmal›d›r.

Kad›n bu sald›r›lar› nas›l püskürtür?

Yaz›m›z›n bafl›nda krizlerin kapitalizmin do¤as›nda oldu¤undan bahsetmifltik. Egemenler sömürülerini yo¤unlaflt›rma paketleriyle krizlerini aflamaya çal›fla dursun; bizlerin bu krizlerin sistemin krizi oldu¤unu fark etmemiz ve hedefimizi krizin üzerimizde kendini gösterdi¤i somut etkiler yan›nda toptan bu sömürü sistemine çevirmemiz gerekmektedir. Kad›nlar›n da bu ba¤lamda Liseli genç kad›n ise benzer piyasalaflma sürecinin bir aile içi fliddete, zamlara, iflsizli¤e, e¤itim sa¤l›k gibi alanparças›d›r. Bar›nma sorunu gibi durumlar karfl›s›na çok larda yasalaflan emperyalist uygulamalara karfl› ç›kmas› nadir ç›ksa da s›nav sisteminin yaratt›¤› hem bask› psikoçok önemlidir. Ancak bütün bu karfl› ç›k›fllar›n anti-emlojisi hem de ekonomik sömürü sistemi liseli kad›n için peryalist bir durufl belirleyicidir. Artan temelinde tüm kayoksullaflmayla, iflAile içi fliddet ve toplumun geneline yad›nlar›n özelde de sizlikle birlikte liseli y›lan yozlaflmadan da yine en çok genç kagenç kad›nlar›n mükad›n dershaneye cadele hatt› örmesi d›n etkilenecektir. Hem kad›n hem de genç hatta belki liselilerin belirleyicidir. Krize gittikçe paral›laflmaoldu¤u için feodal bask›y› çok daha yo¤un karfl› anti-emperyas›yla liseye bile gideyaflar. list mücadele dermeyecek. Okulunu ken mücadele ile ne b›rak›p ifle girecek demek istedi¤imizin daha do¤rusu kad›nlar›n hangi müya da okuldan arta kalan zamanlarda çal›flmak için ifl aracadele ile kurtulufla gideceklerinin alt›n› çizmek gerekyacakt›r. Bu liseli kad›n›n ciddi bir ifl gücü olarak büyük bir sömürüye maruz kalmas›na, üniversite hayallerinin mektedir. tamamen son bulmas›na yol açacakt›r. Bugün emperyalist sistemin kalemflörleri ve burjuva

Ayn› flekilde fuhufl sektörü de ilk elden genç kad›nlara gözünü dikmekte, hem genç ve daha duygusal olan hem de erkekler taraf›ndan daha iyi bir tatmin arac› ola-

Bu kad›n için hem anti-emperyalist mücadelenin bir


44

Yeni Demokrat Gençlik

Kad›n savafllardan da fazla s›yla etkilenmektedir. Sivil halka yönelik sald›r›lar›n daha yo¤un yafland›¤› gü nümüz kirli savafllar› ka d›nlar için ciddi bir fiziksel, psikolojik ve ekonomik y› k›md›r.

parças› oldu¤u hem de bir kad›n oldu¤u için önemlidir. Kad›n savafllardan da fazlas›yla etkilenmektedir. Sivil halka yönelik sald›r›lar›n daha yo¤un yafland›¤› günümüz kirli savafllar› kad›nlar için ciddi bir fiziksel, psikolojik ve ekonomik y›k›md›r. Günümüz savafllar› kimyasal silahlar›n da yayg›nlaflmas›na paralel milyonlarca ailenin yani kad›n›n ve çocu¤un yok olmas›na ya da sa¤l›¤›n›n bozulmas›na yol açmaktad›r. Ailesi y›k›ma u¤ramad›¤› için daha flansl› say›labilecek kad›n ise ekonomik s›k›nt›larla iç içedir. Savafl›n getirdi¤i k›tl›k, eflinin iflsizli¤i, bar›nma sorunu gibi sorunlar kad›nlara yönelik sömürüyü art›rmaktad›r. Ancak sistemin kirli savafl politikalar›yla devrimci savafllar› birbirine kar›flt›rmak büyük bir hata veya kand›rmacad›r. Tarihte de görüldü¤ü gibi kad›nlar devrimci savafllar›n en önünde yer alm›fl, militan ve kararl› durufllar›ndan sistemin onlara biçmeye çal›flt›¤› role ra¤men geri ad›m atmam›fl ve ancak böyle kazanm›fllard›r. Eflit oy hakk›ndan, eflit ifle eflit ücret mücadelelerine kadar reformsal haklarda bile kad›nlar çetin savafllar vererek, sokaklarda barikatlarda, da¤larda, cephelerde savaflarak kazan›m elde etmifllerdir. Hele de kad›n›n nihai kurtuluflunun devrimlerden geçti¤i ve devrimlerin ancak bar›fl

için savaflmakla mümkün olabilece¤i gerçe¤i karfl›m›zdad›r. Emperyalist krize karfl› yürütülecek mücadelede de kazan›mlar k›yas›ya savaflarak elde edilecektir. Kad›n›n yüzy›llard›r süren ezilenin de ezileni olma durumu üretim iliflkilerinden ba¤›ms›z de¤ildir, krizle birlikte kad›n›n daha çok hissedece¤i sald›r›lar da bu kapsamdad›r. Krizi yaratanlar emperyalist egemenlerdir ve faturas›n› halklara ç›karmak istemektedir; krizi yaratanlara karfl› savafl meflrudur. Lenin’in de söyledi¤i gibi biz kad›nlar bar›fl çabam›z› sosyalizm u¤runa ayaklanmaya ve sosyalizm için savafl›ma dönüfltürmeliyiz yani sahte bar›fl› k›rmal›y›z. Hele de ülkemiz gibi sürekli faflizm koflullar›n›n oldu¤u, en küçük demokratik hak talebine bile devletin azg›nca sald›rd›¤› ülkelerde, bu katliamlardan da, emperyalist sald›r›lardan da, feodal uygulamalardan da en çok nasibini alan biz Türkiye halk›na mensup kad›nlar için egemen s›n›flara karfl› savaflmak belirleyici noktad›r. Bu okul s›ralar›ndan, alanlara… yürütece¤imiz savafl anti-emperyalist bir mücadele temelinde örgütlenmeyi ve birleflik mücadele yürütmeyi gerekli k›lmaktad›r.

YDG Merkezi Kad›n Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

45

DESA Direniflindeki Kad›n ‹flçilerin Hat›rlatt›klar›...

“Bu kad›nlar beni bat›racak!”* DESA’n›n Çorlu, Düzce, Sefaköy olmak üzere üç fabrikas› bulunmakta. Ayn› zaman DESA 500 büyük firma aras›nda yerini al›yor. Toplamda yaklafl›k 1200 iflçi çal›fl›yor. Cinsiyet da¤›l›m› ise yar› yar›ya denilebilir. Yani 1200 iflçinin 600 kadar› kad›n iflçilerden oluflmaktad›r. Kad›n iflçilerin kendi içlerindeki dayan›flmas›n›n daha bir tutkulu oldu¤u gözlerden kaçm›yor. Yine Emine Arslan örne¤inde oldu¤u gibi, tek bafl›na bir kad›n, iflçi kad›n kimli¤iyle fabrika önünde direnifle geçebiliyor. Kamuoyunda bu kadar yank› uyand›ran DESA direniflinin arkas›nda kad›nlar›n mücadelesinin belirleyici oldu¤unu belirtmek gerekir. Milliyeti, dini, inanc› ne olursa olsun kad›n iflçiler aç›s›ndan de¤iflmeyen tek fley iflçi kaderini paylaflmalar›. Bu nedenle direnifllerde baflörtülü kad›nlar›n yer almas›na oldukça flafl›ranlar da yok de¤il. Di¤er yandan “baflörtüsü hakk›” için dahi olsa ülkemizin ‹slamc› bas›n›n›n konuya iliflkin tek kalem oynatmamas› ise emek mücadelesine olan mesafesini göstermesi aç›s›ndan ibretlik. Ulusal bas›n ise kad›n direniflçilerin bilhassa Emine Arslan üzerinden meseleyi ele alarak yaklaflt›. Emine Arslan’› direnen bir iflçi olarak görmekten çok kad›n kimli¤i üzerinden konuyu ele ald›. DESA’ya dönersek, modern üretim tesislerine sahip olan DESA’da iflçiler ise ayn› modern çal›flma koflullar› içerisinde de¤il vahfli kapitalizmin en ac›mas›z dönemlerini hat›rlat›r türden. Bu koflullara art›k katlanamayan ve bu kötü koflullar› düzeltmek isteyen iflçiler sendikaya üye oldular. Ve sendikaya üye olduklar› iflveren taraf›ndan anlafl›l›nca iflten at›ld›lar. ‹lk iflten ç›karma 2008’in Nisan ay›nda Düzce fabrikas›nda gerçekleflti. Daha sonra Sefaköy’deki fabrikada Haziran ay›nda Deri-‹fl Sendikas›na üye olan Emine Arslan iflten ç›kar›ld›. Direniflin sembolü haline gelmifl Emine Arslan DESA’da neler yaflad›¤›n› flöyle anlat›yor: “‹fle ilk girdi¤imde dokuz ay sigortam yap›lmad›. Sigortac›lar geldi¤inde bizleri fabrikan›n çat›s›na sakl›yorlard›. Biz saatlerce orada so¤ukta donuyorduk. Çal›flmaya bafllad›k fakat uzun çal›flma saatleri çok a¤›rd›. ‹ki gün eve gidemiyor ve fabrikada geceliyorduk. Eve gitti¤imizde bacaklar›m›z balon gibi oluyordu ve flifliyordu. Ö¤len vakti oluyordu yükleme var diye yemek vermiyorlard›. 220- 240 saat mesai yap›yorduk ayda. Önümüze gelen ka¤›tta ise 6-10 saat mesai yapt›¤›m›za dair ka¤›t imzal›yorduk. Solvent ve bali gibi kimyasallara

maruz kal›yoruz. Bunlara karfl› hiç önlem yok.” DESA iflçileri sabahlama denilen çal›flmada ise 40 saate varan sürelerde çal›flt›r›l›yorlar. Dinlenmek için yer yok, dinlenmek istersen depoya gidip kendini bir saat bir yerlere atabilirsin. Emine Arslan yükleme oldu¤u s›rada yemeklerin akflam befle sarkt›¤›n› ve yeme¤i befl dakika içinde yemek zorunda olduklar›n› anlat›yor. “15 dakika yemek molas› veriliyor. Befl dakikas› yemek kuyru¤u, befl dakikas› yeme¤i yemek ve sonras› ifle geri dönmek. Yemekten sonra tuvalete gidemiyorduk. Yemek bafllar bafllamaz tuvaletlerin kap›lar›na denetçiler dikiliyor”. Yeme¤i iflçiler bir an önce bitirsinler diye yemekhanede ustabafllar› taraf›ndan denetleniyor bir an önce bitmesi için iflçilere her daim gözlerimiz üzerinizde mesaj› veriliyor. Sadece Emine Arslan de¤il, Düzce fabrikas›nda Deri-‹fl Sendikas›’na üye olan ve at›lan kad›n iflçiler de orada yaflad›klar› flöyle anlat›yorlar: Nuray Öztürk: “‹çti¤imiz sular tuvaletten akan sulardan dolduruluyordu. Yemeklerden her fley ç›k›yordu.” Canan Çelik: “Tuvaletleri kilitliyorlard› bir dönem. Hamile kad›nlar tuvalete çok gittikleri için onlar› tuvalete göndermemek için yapm›fllar. Böyle bir fley olabilir mi? Çok fazla mesai vard›, ‘usta hastay›m’ diyordum, ‘ben de hastay›m’ diyordu.” Gülhan Akyüz: “Burada asgari ücretle çal›fl›yordum. Çal›flma saatleri çok uzundu. ‹nsan›n hem fizi¤ini hem de psikolojisini zorluyordu. ‹ki gün tatil diye girdik ifle, hiçbir zaman iki gün tatil yapmad›k. ‹flverene karfl› bir h›rs›m›z var, o h›rs bizi ayakta tutuyor. Paradan ziyade onurumuzun peflindeyiz. Bizler de fabrikalar buraya geldi¤inde daha iyi çal›flma koflullar›na kavuflaca¤›m›z› zannettik. Ancak hiç böyle olmad› en güzel arazilerimize kondular. Bize de daha fazla açl›k ve kölelik getirdiler.” DESA’da say›ca oldukça fazla kad›n iflçi bulunmas›na ra¤men, krefl, emzirme odalar› gibi olanaklar da bulunmuyor. Fabrikada uluslararas› denetim yap›laca¤› s›rada ise her fley usulüne uygun de¤ifltiriliyor. Damacanalarla su getiriliyor, her taraf tertemiz ediliyor. Olmayan emzirme odalar› kuruluyor. Fabrika yetkilileri taraf›ndan iflçilere, pis bir gülümseme ifadesiyle denetçiler soru sorduklar›nda neleri demeleri ve neleri dememeleri gerekti¤i ve olumsuz bir fley söylemeleri halinde iflten ç›kar›lacaklar› söyleniyor.


46

Yeni Demokrat Gençlik

Denetçiler iflçiye soru sorduklar› esnada ise ustabafllar› haf karfl›lanm›fl. Ama daha sonras›nda flehir de buna al›flfabrika yetkilileri kalabal›klaflarak iflçinin surat›na bak›yormaya bafllam›fl. Kad›n›n ev içindeki gizli eme¤inin ona kiflilar. sel geliflimi aç›s›ndan hiçbir fayda getirmedi¤i ama ne zaMarx ve Engels, Aral›k 1847’de kapitalizmin amans›z manki ev kölesi olmaktan kurtulup toplumsal üretime kaelefltirisini yaparken iflçilerin bu yaflad›klar›n› bundan 150 t›lmas›n›n ard›ndan kad›n için ilerici bir geliflmeye yol açt›küsur sene önce çok çarp›c› bir biçimde not düflmüfltü: ¤›n› DESA kad›n iflçileri üzerinde net bir flekilde görebili“Modern sanayi, ataeryoruz. kil ustan›n küçük atölyesi “Kad›n›n gerçek özsanayici kapitalistin büyük gürleflmesi” diyor Lenin, fabrikas›na dönüfltürmüfl“gerçek komünizm, ev tür. Fabrikaya doluflan ekonomisinin ayr›nt›lar›na emekçi kitleler, askerler gikarfl› ya da daha do¤rusu bi örgütlenmifltir. Onlar, sasosyalist büyük ekonomi nayi ordusunun s›radan eriçin onun kökten de¤ifltirilleri olarak, tam bir subaylar mesi u¤runa (devlet çark›ve çavufllar hiyerarflisinin n›n bafl›ndaki proletaryakomutas› alt›na sokulmufln›n yönetiminde) y›¤›n salard›r. Onlar yaln›zca burjuvafl›m› nerede ve ne zava s›n›f›n›n ve burjuva devman bafllarsa, ancak oraletinin köleleri olmakla kalda ve o zaman bafllayamazlar; her gün, her saat cakt›r.” [2] makineler taraf›ndan, denetçi Bafl›n›n kapal› olmas› ya DESA’n›n Çorlu, Düzce, Sefaköy olmak taraf›ndan ve en çok da burda olmamas›, muhafazakar üzere üç fabrikas› bulunmakta.. Toplamda olmas›, oy verdi¤i partinin juva fabrikatörünün kendisi yaklafl›k 1200 iflçi çal›fl›yor. Cinsiyet da¤›l›- ne oldu¤u bir kenara iflçi taraf›ndan kölelefltirilirler. Bu zorbal›k biricik amac›n›n kam› ise yar› yar›ya denilebilir. Kad›n iflçilerin s›n›f›n›n bilincinin patronlar zanç oldu¤unu ne kadar aç›k kendi içlerindeki dayan›flmas›n›n daha bir s›n›f›n›n bask›s› oldukça gebir biçimde ortaya koyarsa, o liflmeye aç›k oldu¤udur. tutkulu oldu¤u gözlerden kaçm›yor. kadar afla¤›l›k, o kadar tiksinMarx ve Engels’in deyimiydirici ve o kadar dayan›lmaz le “…modern sanayi ne kaolur.”[1] dar geliflirse, erkek eme¤inin yerini o ölçüde kad›n eme¤i al›r. Köle gibi çal›flt›r›lan DESA iflçileri için art›k çözüm müYafl ve cinsiyet farkl›l›klar›n›n iflçi s›n›f› için hiçbir ay›rt edici topcadelede etmekti. Sendikan›n ne oldu¤unu dahi bilmeyen lumsal geçerlili¤i kalmam›flt›r art›k. Bütün iflçiler, yafl ve cinsiiflçiler çok uzun saat çal›flma koflullar›ndan kaynakl› dünyayetlerine göre farkl› masrafa yol açan ifl araçlar›ndan baflka bir dan o kadar kopart›lm›fllard› ki Emine Arslan “biz kafestefley de¤illerdir art›k…”[3] ki kufl gibiydik” diyor. Ve direnifle bafllad›ktan sonra “ben Bundand›r ki iflçi s›n›f›n›n içerisinde kad›nlar›n daha bilmiyordum d›flar›da bu kadar emekten yana olan insan fazla yer almas› ilericidir. Bunu direnifllerde kad›nlar›n en oldu¤unu” diye ekliyor. ön saflarda yer almas›nda görebilmekteyiz. Çünkü iflyerle‹flçiler iflten at›ld›klar› günden sonra fabrika önünden rinde iflçi kad›nlar sadece ifli yapmakla kalm›yorlar cinsibeklemeye bafllad›lar. Ve iflyerine haklar›n› alarak sendikayetçi ifl bölümüne tabi tutularak ayr›ca, tuvalet temizliklel› olarak geri dönmek için sonuna kadar mücadeleye deri ve di¤er temizlik ve “kad›n iflleri” olarak görülen iflleri vam ediyorlar. Art›k sendikan›n ne demek oldu¤unu da bide yapmak zorunda b›rak›l›yorlar. liyorlar. Bunun d›fl›nda kad›nlar evlerine döndüklerinde iflleri Düzce ili insan› muhafazakar bir yap›ya sahiptir. Direbitmiyor. Erkeklerin iflleri bitiyor fakat kad›n evine döndüniflteki kad›n iflçilerin de ço¤unun bafl› kapal›d›r. Ayn› fle¤ünde, yemek, bulafl›k, temizlik gibi ifleri de yapmak zokilde erkek direniflçiler de düflünsel olarak muhafazakar runda b›rak›l›yor. Bu eziyet büyüdükçe kad›n›n hayat flartyap›dad›r. fiehir insan› üzerinde kapal› kad›n iflçilerin direlar› giderek, çekilmez hale geldikçe kad›n›n isyan› ve münifle geçmesi bafllang›çta yad›rganm›fl, direnifl önlü¤ü giyen, cadeledeki tutumu daha kararl› oluyor. “Dün köleydim. jandarma taraf›ndan defalarca gözalt›na al›nan kad›nlar tuOndan önceki gün de köleydim. Ama art›k yar›n köle ol-


Yeni Demokrat Gençlik mak istemiyorum” diyen kad›nlar›n direnifllere taflan öfkesi ise oldukça anlafl›l›r bir durum. Kad›n›n üzerine yapt›¤›m›z bu al›nt›lar›n önemini göstermek istercesine ve son bir al›nt› daha yaparak kad›nlar›n bilhassa iflçi kad›nlar›n Paris Komünü s›ras›nda ortaya koyduklar› direniflin önemini göstermek için, devrim arifesindeki Rusya’da, Lenin’in 1916 y›l›nda kad›nlar

Kad›n Komisyonu 2. Toplant›s›n› baflar›yla gerçeklefltirdi! YDG’nin 3. Konferans›nda oluflturulan kad›n komisyonu; ocak ay›n›n 4’ünde ilk toplant›s›n›, flubat ay›n›n 1’inde de 2. toplant›s›n› Ankara’da gerçeklefltirdi.

1. Toplant› Komisyon toplant›s›, görev alan yoldafllardan biri hariç tamam›n›n kat›l›m›yla gerçekleflti. Kad›n sorununa iliflkin eksikliklerimizin bilincinde olarak ald›¤›m›z toplant›, konferans ve sonras›ndaki süreçte geçirdi¤imiz uzun sonucu tart›flmalar›n da etkisiyle verimli geçti. Gündemlerimiz; oluflturulan kad›n komisyonunun iflleyifli, misyonu, 2. Genç Kad›n Buluflmas›, yerel kad›n komisyonlar›, kad›n sorununa iliflkin bülten gibi konulard›. Buluflman›n içeri¤ini kaba hatlar›yla belirleyerek tarih konusunda alanlara sorularak tarihi netlefltirmeye karar verdik. Haz›rlanacak bülten için iflbölümü yapt›k. Ve alanlar›m›za döndü¤ümüzde bu konuyu gündemlefltirmenin yapmam›z gereken ilk ifl oldu¤una karar verdik. Dergiyi ve ‹flçi Köylü gazetesini komisyon olarak zenginlefltirmemiz gerekti¤i konusunda fikir birli¤ine vard›k,

47 için söyledi¤i sözlere kulak verelim: “Komün’ün bir burjuva gözlemcisi, 1872 May›s’›nda bir ‹ngiliz gazetesinde flunlar› yaz›yordu: ‘E¤er Frans›z ulusu yaln›zca kad›nlardan oluflsayd›, ne korkunç bir ulus olurdu’. Kad›nlar ve 13 yafl›ndan bafllayarak gençlik, Komün s›ras›nda erkeklerin yan›nda mücadele etti ve bu, burjuvazinin alt edilmesi için gelecek mücadelelerde baflka türlü olmayacakt›r. ‹yi silahlanm›fl burjuvazi, kötü silahlanm›fl ya da silahs›z proletaryaya atefl etti¤inde, proleter kad›nlar pasif biçimde seyretmeyecekler, 1871 gibi yine silahlara sar›lacaklard›r.” [4] Kaynak: [1]Kad›n Sorunu Üzerine, ‹nter Yay›nlar›,1996, 4. Bas›m, s.10 [2] age. s.44 [3] age. s.10 [4] age. s.37-38

* DESA patronunun ifadesi

bunun içi ifl bölümü yaparak buluflmaya kadar bu konuda elimizden geleni yapmam›z gerekti¤i karar›n› ald›k. AT‹K Kad›n ve di¤er kad›n örgütleriyle iletiflime geçmenin önemini vurgulayarak bu konuda yapabileceklerimizi tart›flt›k. Ayr›ca 8 Mart’a iliflkin yap›labilecek birkaç eylemlilik konusunda konufltuk. ‹lk toplant›m›z oldu¤undan gündemimizi biraz daha genifl tuttuk ve birkaç somut karar alabildik.

2. Toplant› ‹lk toplant› sonras› kararlar›m›z›n birço¤unu yapamad›k, hatta kad›n sorununu yerellere tafl›makta çok güçlük çekti¤imizi fark ettik. Gerek da¤›n›k çal›flma tarz›m›z gerekse de bu konuyu ikinci plana düflürecek kadar yo¤un gündemlerin yaflanmas› bu süreyi de¤erlendirememize neden oldu. 2. Toplant›da bu süreçte yapamad›klar›m›zdan kaynakl› sorunun nereden kaynakland›¤›na iliflkin k›sa bir özelefltiriyi gündemimize ald›k. ‹lkine nazaran daha somut konular konuflmaya ve daha kararlar almaya çal›flt›k. Bültenle ilgili ald›¤›m›z yaz›lar› haz›rlayarak dergiye göndermeye ve dergiyle birlikte ek fleklinde ç›kmas›na karar verdik. Buluflma öncesi kad›n sorununa iliflkin perspektif yaz›lar›n› bölüfltük. Bunun ard›ndan yaklaflan 8 Mart’a yönelik yapabilecekleri s›ralad›k ve alan gerçekli¤imize göre bunlar› uygulamaya karar verdik.

YDG Merkezi Kad›n Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

48

8 MART’TA ALANLARA!... Yürüyoruz, yürüyoruz, yan yana güzel günler ad›na

da ifllenen cinayetlerle yaflamlar son bulmaktad›r.

Kad›n›z, insan›z, insanl›¤› aya¤a kald›r›yoruz

Ve yineliyoruz hep bir a¤›zdan

Sistem ise her durumda oldu¤u gibi 8 Mart’› tarihsel özünden, emekçi muhtevas›ndan kopararak kad›n› mücadeledeki hedefinden sapt›rmak ad›na bu günü Dünya Kad›nlar Günü olarak lanse etmektedir. Ancak hepimizce bilinmektedir ki kad›n› tarlada, fabrikada sömüren; fliddeti, taciz ve tecavüzü meflrulaflt›ran sistemin ta kendisidir. Bu durum kad›n sorununa bak›fl›n da s›n›fsal zeminini oluflturmaktad›r.

‘Ekmek ve gül! Ekmek ve gül!’

Dolay›s›yla da 8 Mart, Dünya Kad›nlar Günü de¤il;

Paydos bundan böyle köleli¤e, aylakl›¤a Herkes çal›fls›n, bölüflülsün kardeflçe, yaflam›n sunduklar› ‹flte bunun için yükseliyor yüreklerimizden Bu ekmek ve gül türküleri

James Oppenheimer Tarih 8 Mart 1857. ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma iflçisi daha iyi çal›flma koflullar› istemiyle greve bafllad›. Ancak polisin iflçilere sald›rmas› ve iflçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ard›ndan ç›kan yang›nda, ço¤u kad›n 129 iflçi can verdi. ‹flçilerin cenaze törenine 100 bini aflk›n kifli kat›ld›. Yukar›da al›nt›lad›¤›m›z fliire ilham olan ise ölen tekstil iflçisi kad›nlar›n ard›ndan yürüyüfle geçen 15 bin kad›n›n ‘Ekmek ve Gül!’ slogan›yd›. 1910’da 2. Enternasyonal’e ba¤l› Uluslararas› Kad›nlar Konferans›’nda Clara Zetkin’in 8 Mart’ta yaflam›n› yitiren tekstil iflçisi kad›nlar›n an›s›na bu tarihin Dünya Emekçi Kad›nlar Günü olarak kutlanmas› önerisi kabul edildi. O günden bu yana 8 Mart tüm dünyada emekçi kad›nlar›n haklar›na sahip ç›kt›klar›, seslerini alanlarda yükselttikleri bir gün olarak kutlanmaktad›r. Dünyan›n her yerinde oldu¤u gibi ülkemizde de sömürüye en çok maruz kalan kesimi kad›nlar oluflturmaktad›r. ‹flten ilk at›lanlar, düflük ücretle çal›flanlar ve en kötü çal›flma koflullar› olan ifllerde çal›flmaya zorlananlar hem kad›n hem de iflçi olduklar› için çifte sömürüye u¤rayanlar… Bunun yan› s›ra kad›nlar, hayat›n her alan›nda cinsiyet ayr›mc›l›¤›na u¤rayarak ikinci s›n›f statüyle sarmalanm›fllard›r. Görünmeyen ev içi emekleri ve kad›n kimli¤ine yönelik gerici/feodal bask›lar ise kad›nlar›n dört duvar aras›na mahkum olmas›na neden olmaktad›r. Erkek egemen zihniyetin bir ürünü olan “namus” kavram› kad›n üzerindeki her tür fliddeti meflrulaflt›rarak, kad›n›n köleli¤ini derinlefltirmekte, töre ad› alt›n-

✔ 2005 y›l›nda Bursa’da tekstil fabrikas›nda kap›lar üzerlerine kilitli oldu¤u için can veren 5 kad›n iflçinin, ✔ 2007’de toplayacaklar› f›nd›ktan kazanacaklar› 20 TL u¤runa Giresun’a giderken yapt›klar› kazada hayatlar›n› kaybeden ya da kamyon kasalar›nda bal›k istifi yap›lan yolculuklarda yaflanan kazalarda can veren tar›m iflçisi kad›nlar›n,

✔ Ceylanp›nar’a süt sa¤arak kazanacaklar› 2-3 TL için giderken minibüsün dereye devrilmesi sonucu ölen ve ço¤u çocuk yafltaki 10 kad›n iflçinin günüdür. 8 Mart;

✔ NOVAMED’de direnen, direnerek kazanan 81 kad›n iflçinin, ✔ Sendikaya üye oldu¤u için iflten ç›kar›lan, tehditlere ve rüflvete ald›rmadan tek bafl›na direnerek kazanan DESA iflçisi Emine Arslan’›n günüdür. 8 Mart;

✔ Ad›na “töre” denilerek öldürülen; ancak kayna¤› burjuva-feodal sistemin ta kendisi olan Güldünyalar›n ve fiemse Allaklar›n günüdür. 8 Mart;

✔ Açl›¤a, yoksullu¤a, iflkenceye, zulüm ve katliamlara yani emperyalizme, faflizme, feodalizme karfl› savaflan kad›nlar›n birlik, mücadele ve dayan›flma günüdür. Tüm kad›nlar›n de¤il emekçi kad›nlar›n, sömürgecilere ve kad›n› kölelefltiren her türden gericili¤e karfl› savaflman›n günüdür. 8 Mart;

✔ Cinsiyet ayr›mc›l›¤›na, erkek egemen zihniyete karfl› bir isyand›r. Bu isyan› meydanlara tafl›mak için 8 Mart’ta alanlara!


Yeni Demokrat Gençlik

49

Tarihte kad›n Kad›n›n yeri hakk›nda k›s›r bilgiler (bilgisizlikler) içimize o kadar sinmifl ki; kad›n›n bugünkü haks›z konumu kad›n taraf›ndan bile kabullenilmifltir. Bu kabulleniflin baflar›yla sürdürülmesindeki önemli etkenlerden biri de verilen tarih bilincidir. “Böyle gelir, böyle gider” güdümünde gördü¤ümüz ve bize böyle hissettirilen tüm dünya dönemleri haliyle biz de bilinç bulan›kl›¤›na neden olmaktad›r. Bunun üzerine de okumayan, araflt›rmayan, elindeki ile yetinen kuflaklar yarat›l›nca da bu cehalet içimize iyice sinmifltir. Bunu aflmak için de bize dayat›lan› kabul etmek yerine daha fazla sorgulamal›, araflt›rmal›y›z.

Anaerkil dönem Bu dönem insan›n ço¤almas›yla geliflen toplumsallaflma sürecinin bilinen ilk düzenidir. Bu dönemin bafll›ca özelliklerine bir göz atal›m: ‹nsan-do¤a aras›ndaki hâkim taraf›n do¤a olmas›, insan›n do¤adaki geliflmelere uygun bir flekilde hareket etmesine neden olmaktayd›. Bu da onun göçebe yaflam tarz›n› benimsemesine neden olmufltur. Buz ça¤lar›, bahar›n gelifliyle sellerin artmas›, büyük depremler, hayvanlar›n yer de¤ifltirmesi, sulak yerlerin aranmas›… Yaflam›n› sürdürmesi için gerekli olan tüm koflullar› el yordam›yla, deneyerek buldu¤u için insan›n geliflimi bu dönem oldukça yavaflt›r.

Kad›n›n yeri hakk›nda k›s›r bilgiler içimize o kadar sinmifl ki; kad›n›n bugünkü haks›z konumu kad›n taraf›ndan bile kabullenilmifltir. Bu kabulleniflin baflar›yla sürdürülmesindeki önemli etkenlerden biri de verilen tarih bilincidir.

Bir arada yaflayan insan topluluklar›nda kad›n-erkek aras›nda basit ve kaba bir iflbölümü hâkimdi. Toplumsal kurumlar, kanunlar da ayn› flekilde basit ve kabayd›. Bu sistem maderi kanun olarak da bilinir. Afliret oluflumlar› güçlenirken buralarda, iflbölümündeki sorumluluklar› sayesinde, hâkim olan kesim kad›n oldu. Çocuk bak›m› nedeniyle bar›nma yerinde kalan kad›n toplay›c›l›k görevini üstlenirken erkekler ilkel av aletleri de avc›l›kla u¤raflmaktayd›. Av›n süreklili¤inin olmamas› topluluk ekonomisinde kad›n›n eme¤inin öne ç›kmas›n› sa¤lad›¤› için yönetimde de söz sahibi olabilmifltir. ‹lkel dönemde kad›n; ailenin, afliretin bafl›, çocuklar ana semiyesine* ba¤l› ve poliandri* bir evlilik sistemi mevcuttu. Kad›n›n egemen oldu¤u bu semiye örgütü ortak mülkiyet esas›na dayanmaktayd›. Bu yüzden de komflu afliretler aras›nda bu süreçte savafllar o kadar s›k de¤ildi ve savafllara kad›n erkek birlikte silahlanarak giderlerdi.

Ataerkil döneme geçifl Nüfusun giderek artmas› afliretler aras› savafllar› ço¤altm›fl, fliddetlendirmifltir. Anaerkil dönemdeki semiyelerde var olan güçlü toplumsal kurumlar bu yüzden askeri örgütlere dönüflür. Bu süreçte üretim araçlar›n›n geliflmesi, ifl çeflitlerinin artmas› ifl bölümünü ilerletmifl,

Bunun üzerine de okumayan, araflt›rmayan, elindeki ile yetinen kuflaklar yarat›l›nca da bu cehalet içimize iyice sinmifltir. Bunu aflmak için de bize dayat›lan› kabul etmek yerine daha fazla sorgulamal›, araflt›rmal›y›z.


50 bu dönemde mülkiyet esaslar› da de¤iflmeye bafllam›flt›r. Anaerkil dönemde ifl bölümündeki sorumluluklar› nedeniyle kad›nlar geliflimin ak›m›nda birçok hakka sahiptiler. Ancak yeni zenginlik kaynaklar›, u¤rafllar›na da sahip olunca anaerkildeki düzendeki konumu de¤iflti. Özel mülkiyet anlay›fl› da bu süreçte oluflmaya bafllad›. Zaten özel mülkiyetin artmas› afliretler aras› savafllar›n artmas›n›n en büyük nedeniydi. Nüfusun artmas›, özel mülkiyetin geliflimi daha genifl topraklara sahip olma ihtiyac›n› artt›r›yordu. Bu da ifl kuvvetlerinin ço¤almas›na ve büyük servetlerin üretimine yol açt›. Artan iflgücü sayesinde ihtiyaç fazlas› ürünler ortaya ç›kt›. Bunlar›n takas› vs. ticaretin do¤mas›na dolay›s›yla maliyecili¤in geliflmesine neden oldu. Bu yeni alan› da erkekler yönetiyordu. Art›k durum de¤iflmifl, özel mülkiyet oluflmufl ve bu da erke¤in eline geçmiflti. Miras kavram›n›n geliflimi, özel mülkiyeti elinde bulunduran erke¤in mal›n› kendi

Yeni Demokrat Gençlik öz çocu¤una b›rakma ihtiyac›n› do¤urdu. Anaerkil dönemdeki poliandri evlilik sisteminde bu hakka sahip de¤ildi. Böylece kad›n›n baflka erkeklerle iliflkisi yasakland›. Erkek evlat mirasç› oldu. E¤er ailede erkek evlat yoksa k›z evlat mirasç› idi ancak kad›n baflka bir afliretten biri ile evlendi¤inde miras› direk o aflirete geçiyordu. Bunu engellemek için de kad›n›n baflka bir afliretten kifli ile evlenmesi yasakland›. Evlilik hukuku tamamen erkek egemen zihniyete göre oluflmaya bafll›yordu art›k. Evli bir kad›n›n kocas›n› aldatmas›n›n cezas› ölüm iken erkek için bu durum ya hafif cezalarla geçifltiriliyor ya da hofl görülüyor. Bu ve buna benzer birçok kanun kad›n›n toplumsal yaflam›n› azaltarak yok ediyordu. Kiflisel mülkiyet s›n›f ayr›l›k ve çat›flmalar›n›n do¤mas›na yol açarak anaerkil dönemde var olan basit ve kaba toplumsal yasalar› art›rd› ve karmafl›klaflt›rd›. Temeli çarp›flan ç›karlar üzerine olan bu karmafl›k toplumsal düzenin ürünü olarak da “devlet” meydana geldi. Devlet; üst (ezen) s›n›flar›n ç›kar bekçili¤ini yaparken kendi düzenlerine göre daha fazla eflitlikçi olan anaerkilli¤in simgesi kad›n›n haks›z konumunu kanunlarla sabitledi. Devletin daha fazla kurumsallaflt›¤› Roma dönemini örnek olarak göstermek gerekirse bu dönemde fuhufl kurumsallaflt›r›larak bir vergi arac›na döndürülmüfltür. Kad›na yönelik bask›n›n artmas›n› onaylayan bir di¤er kurum da din olmufltur. Dinlerin hemen hepsi kad›n›; erke¤i bafltan ç›karan, günaha teflvik eden yarat›k ilan ederler. H›ristiyanl›k ilk ortaya ç›kt›¤›nda kad›na yönelik reformlar› getirece¤ini söyledi¤inden kad›nlar taraf›ndan daha çok sahiplenilmifl ve egemen olan güce karfl› böylelikle yengiler kazanabilmifltir. Ancak k›sa zamanda kad›nlar›n fedakârl›klar›n› unutarak kad›nlara çok az “ba¤›flta” bulunmufltur.

Miras kavram›n›n geliflimi, özel mülkiyeti elinde bulunduran erke¤in mal›n› kendi öz çocu¤una b›rakma ihtiyac›n› do¤urdu. Anaerkil dönemdeki poliandri evlilik sisteminde bu hakka sahip de¤ildi.

Yahudilik ve Müslümanl›kta da kad›na yönelik “ fleytan” muamelesi vard›r. “On Emir” erkekler için yaz›lm›flt›r. Müslümanl›kta ise durum biraz daha farkl›d›r. –ama yaln›zca biçim aç›s›ndan farkl›d›r.- Bir yandan “Cennet analar›n ayaklar› alt›ndad›r” diyerek kad›n›n statüsünü “yükseltmifl” bir yandan miras hukukunda erke¤e kad›n›n iki kat› mal b›rak›lmas›n› emretmifltir bir yandan erke¤in nikâh›na dört kad›n cariye olarak da hiçbir s›n›rlama getirmeyerek harem usulünü meflru k›lm›flt›r. Anaerkil dönemde var olan ortak mülkiyet anlay›fl› nedeniyle s›n›f çat›flmas›n›n olmad›¤› ve eflitli¤in hâkim oldu¤u ancak babaerkil sistemin kiflisel mülkiyetin güdü-


Yeni Demokrat Gençlik münde bask› ve zulmü artt›rd›¤›, miras vs nedenlerle de kad›n› tutsak hale getirdi¤i görülmektedir. Engels’e göre bu dönemler aras› geçifl koflullar uygun oldu¤u için bar›fl içerisinde gerçekleflmifltir.

Ortaça¤ ve derebeylik Avrupa’da derebeylik sisteminin egemen oldu¤u ortaça¤ dönemi emekçiler için ne kadar karanl›k bir dönemse kad›n için daha fazla karanl›kt›. Toprak sahibi topra¤› üstündeki her fley gibi kad›n›n da sahibiydi. On sekiz yafl›na gelen erkekle on dört yafl›na gelen bir kad›n›n kimle evlenece¤ine toprak sahibi karar verir. Ve evlenirken bakire olmas› gereken kad›n›n “ilk gece hakk›n›” elinde tutar. E¤er vergi isterse ve damat da bunu öderse bu hakk›n› teslim eder. Bu dönemde köle muamelesi gören köylü erkekler ve kad›nlar tüm günlerini toprakta ya da toprak sahibine hizmet ederek geçirmek zorundalard›. A¤›r çal›flma flartlar› alt›nda gün boyu çal›flan köylü kad›n› ayn› zamanda evde de zaman geçirerek emek harcamak zorundayd›. Cinsel anlamda da hem kocas› hem de “sahibi”ne ait olmas› yaflamas›n› güçlefltirdi. Bu dönemde de fuhuflun had safhada oldu¤u bilinmektedir. Hatta genelevlerin varl›¤›n›n rahats›z etmesi flöyle dursun, buralar›n genç k›zlar› ve kad›nlar› korumakta yararl› oldu¤u iddia ediliyordu. Bu dönemin sonunu getiren olaylar›n pefl pefle yaflanmas› (Otuz Y›l Savafllar›, Amerikan’›n fethi) topraktaki erkek köylülerinin azalmas›na yani kad›n›n ifl yükünün artmas›na neden olmufltur. Ancak bu erkek egemenli¤inin kad›nlar›n eline geçmesi anlam›na gelmemekte aksine kad›n sömürüsünü katmerlefltirmekteydi.

Teknolojik geliflmeler ve vahfli kapitalizm ‹nsanl›k bir yandan ortaça¤ karanl›¤›nda eziliyor bir yandan da tarihin geliflimini h›zland›racak bulufllar› gerçeklefltiriyordu. Amerika’n›n keflfi ve birçok aletin icad›yla güçlenen, öncesi küçük bir grup olan ve burjuva denilen arac›lar, küçük tacirler güçlenmeye bafllad›. Toprak temel maddi güç olmaktan ç›kar, de¤erli tafllar ve madenler bu konumu elde ederler. Bu yeni temel de¤erin kaynaklar›n› sahipleri olan burjuvalar da bu dönem yükselifle geçerler. Yükselifle geçen bu grupta da egemen olan erkeklerdi.

51 Makineleflmenin yayg›nlaflmas› öncesi hammaddenin e¤rilmesi veya dokunmas› ev içerisinde el aletleri ile yap›l›yordu. Bu dokumac› aileler ço¤unlukla k›rda yaflarlar ama kente de yak›nd›rlar. Yerli pazarda kendilerine ihtiyaç vard›r ve arac›larla iyi anlafl›rlar. Ancak buharl› gemilerin, trenlerin icad›, ataerkil ustan›n küçük atölyesinin fabrikalaflt›r›lmas›, seri üretime geçilmesi vs geliflmeler ifl gücüne olan ihtiyac› art›rarak bu aileleri üretici konumdan tasfiye etmifltir. Ev atölyesinde ufak da olsa bir konum elde etmifl olan kad›n, fabrikalaflmayla birlikte bu üretici konumundan da olmufltur. Fabrikalaflmayla artan ifl gücü ihtiyac› sonucu hem kad›n hem erkek yo¤un sömürülere maruz kalm›flt›r. Ancak burjuvazi; kad›n›n, hayat›n› ve kiflisel ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmak için çal›flmas›n› bir dereceye kadar hofl görmesine ra¤men sanayinin en yüksek geliflmesine ç›kmas› için erkek iflçiden çok kad›n iflçi kullanmak ister. Bunun en büyük nedeni de kad›n eme¤inin erkek eme¤ine göre daha ucuz olmas›d›r. (Ayn› flekilde çocuk eme¤i de bu konuda daha fazla sömürüye maruz kalm›flt›r.) Özellikle 18. yüzy›l›n›n ortalar›nda 20. yüzy›l›n bafl›na kadar bu düzen vahfli koflullarda sürdürüldü. Bu dönemde artan iflçi hareketlilikleri, grevleri, direniflleri içerisinde kad›n da yer ald›. Yaflama kavgas› keskinlefltikçe aile düzeninde k›r›lmalar meydana geldi. Kad›n› evden fabrikaya hapseden sömürü düzeni, de¤il kendine ev ve çocu¤una bile zaman ay›rmas›na engel oluyordu. Bu kiflisel mülkiyet dünyas›nda kad›n, “cinsel bir meta” olarak görülmüfl ve bask› alt›nda tutulmaya çal›fl›lm›flt›r. Hatta ünlü Alman sosyalist-kuramc› Rebel “fuhuflun burjuva toplumunda gerekli bir kurum olarak görüldü¤ünü” söyler. Bugün de kad›n çok farkl› bir konumda de¤ildir. Ev kad›nl›¤› kurumsallaflt›r›larak kad›n›n ifl gücü ücretsiz sömürülmekte, kad›n meta halinde sergilenerek bir birey oldu¤u inkâr edilmekte, ikinci s›n›f\üçüncü s›n›f muamelesi kabullendirilmektedir. Kad›n sorununa iliflkin yapt›¤›m›z bu küçük çal›flmalar bu konudaki eksikli¤imizi gösterse de, bu konu da çal›flma yapman›n önemini bize kan›tl›yor. Bu sorun sistemden ba¤›ms›z de¤ildir. Bu yüzden de ancak sisteme karfl› bir mücadeleyle çözülebilir. *Semiye: kan ba¤› olan sülale, afliret (genelde Yahudilikte kullan›lan bir terim) *Poliandri: kad›n için çok efllilik


Yeni Demokrat Gençlik

52

‹zmir’de genç kad›n çal›flmas› deneyimlerinden 3. Konferans›m›zda detayl› olmasa da üzerine tart›flma yürüttü¤ümüz ve gündemimize ald›¤›m›z kad›n sorunu ve mücadelesi ve esas olarak genç kad›n buluflmam›z›n 2.sini örgütlemek üzere konferans›m›zda kurdu¤umuz merkezi kad›n komisyonumuzun ard›ndan bizler de ‹zmir’de kad›n mücadelesi ve kad›n sorununu gündemimize ald›k. Ve gün itibariyle söylenebilir ki bu çerçevede

mam›flt›k ve kad›n alan›ndaki çal›flmalar YDG’nin gündeminden düfltükçe bizlerin de gündeminden düflmüfltü. fiimdi ise 3. Konferans›m›z öncesi ve sonras› alan›m›zda kad›n sorunu ve mücadelesine dair yürüttü¤ümüz tart›flmalar ve YDG’nin de merkezi anlamda bu konuya e¤ilmesi sonucu kad›n alan›ndaki çal›flmalar tekrar gündemimize girmifl durumda.

2. Konferans›m›z sonras› tali komisyonlar›n (kad›n, kültür sanat vb…) kurulmas› karar›n›n al›nmas› ve genç kad›n buluflmam›z›n ça¤r›s›, kad›n sorununu do¤all›¤›nda gündemimize sokmufltu.

mütevaz› ad›mlar atmaya da bafllad›k. 2. Konferans›m›z›n ard›ndan merkezi yönelimimiz do¤rultusunda esas komisyonlar›n haricinde tali komisyonlar kurma anlay›fl›m›z ile birlikte ve özellikle de geçti¤imiz y›l gerçeklefltirdi¤imiz genç kad›n buluflmam›z›n ça¤r›s›n›n yap›ld›¤› dönemde bizler de alan›m›zda kad›n komisyonu kurmaya çal›flm›fl ancak baflar›l› olamam›flt›k. 2. Konferans›m›z sonras› tali komisyonlar›n (kad›n, kültür sanat vb…) kurulmas› karar›n›n al›nmas› ve genç kad›n buluflmam›z›n ça¤r›s›, kad›n sorununu do¤all›¤›nda gündemimize sokmufltu. Bununla birlikte kad›n sorununa dair tart›flmalar bafllatm›fl, komisyon kurmaya dönük ad›mlar atmaya çal›flm›flt›k. Fakat baflta anlay›fl eksikliklerimiz olmakla beraber sayabilece¤imiz birçok farkl› nedenden ötürü biraz önce de belirtildi¤i gibi bu konudaki çal›flmalar›m›zda baflar›l› olamam›fl, süreklili¤ini sa¤laya-

Bizler, bir önceki komisyon kurma deneyimimizden de yola ç›karak, bu konudaki çal›flmalar›m›za öncelikle çevremizdeki kad›n yoldafllar›m›z ile kad›n sorunundaki anlay›fl›m›za ve eksikliklerimize dair yürütülecek tart›flmalar ile bafllaman›n çal›flmam›z›n gelece¤i için daha olumlu olaca¤›n› düflündük ve ilk olarak bunu konuflmak/tart›flmak üzere bir araya geldik. Ak›betinden yukar›da k›saca bahsetti¤imiz bir önceki kad›n çal›flmas› giriflimimizin k›sa bir muhasebesinin de yap›ld›¤› tart›flmam›zda bütün kad›n yoldafllar›m›z ile bulufltu¤umuz ortak nokta, kad›n sorununun asl›nda ne denli büyük bir sorun oldu¤u fakat buna ra¤men biz kad›nlar›n bu konuya olan uzakl›¤›, yabanc›l›¤› oldu. Konuya dair anlay›fl eksikli¤imizin varl›¤› ve bizlerin asl›nda bu eksikli¤i giderme noktas›nda ad›mlar atmada da geri kald›¤› hepimizce kabul gördü. Buradan do¤ru ya-


Yeni Demokrat Gençlik p›lmas› gereken ilklerden birinin, kad›n sorununun tarihçesi ve günümüzde ne boyutta bizlere yans›d›¤› noktas›nda araflt›rmalar yap›lmas› ve yap›lan araflt›rmalar›n bir araya geldi¤imiz anlarda haz›rlanan sunumlar ile birbirimize aktar›lmas› oldu¤una karar verdik. Yürüttü¤ümüz tart›flmada “Neden kad›n mücadelesi?” sorusuna do¤ru yan›t verebilmek için düzenli araflt›rmalar›n, çal›flmalar›n yap›lmas›n›n bir gereklilik oldu¤u hakk›nda hemfikir olmakla beraber bu alanda ve asl›nda her alanda yapaca¤›m›z çal›flmalar›n belki de en önemli aya¤›n›n somut pratik ad›mlar atmak oldu¤unun üzerinde durduk. Kad›n konulu yapaca¤›m›z e¤itim çal›flmalar›n›n önemini asla göz ard› etmeden ancak çal›flmam›z›n bütününü buna bo¤mamaya da özen göstererek ilerlememizin daha verimli olaca¤› üzerinde önemle durduk. Aksi bir durum bizleri esas amac›ndan uzak bir prati(ksizli)¤e sürükleyecektir. Gün itibariyle somut bir program ç›kartmasak da kad›n sorununu gündeme getiren güncel olaylara koflullar›m›z elverdi¤ince refleks tepkiler vermenin ve konuya dair anlay›fl›m›z› kitlelere tafl›man›n olumlu olmakla beraber yap›labilir bir fley oldu¤una karar verdik. Ayr›ca 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü öncesi 8 Mart gündemli ad›mlar atman›n kitle çal›flmas› noktas›nda olumlu olaca¤›n› düflündük ve ilk elden bu konuyu

53 da gündeme alabilece¤imiz bir film gösterimi örgütledik. Amerikal› kad›nlar›n oy haklar› için verdikleri mücadeleyi konu alan bir film gösterimi gerçeklefltirdik. Esasen 8 Mart ça¤r›s› yapabilece¤imiz bir gösterim düflünüyorduk ancak haz›rlad›¤›m›z program amac›ndan çok da uzak olmamakla beraber kad›n alan›ndaki çal›flmam›z›n duyurusunu yapar nitelikte geçti. Etkinli¤imiz ilk olmas› gere¤i birçok eksikli¤i içinde bar›nd›rmakla bir olumlu de¤erlendirebilece¤imiz bir yerde duruyor. K›sa vadede önümüze koyaca¤›m›z somut ifllerin gündeminin de tarihi yak›nl›¤›ndan dolay› baflta 8 Mart olmas› ve bununlar beraber Nisan ay›nda gerçeklefltirece¤imiz kad›n buluflmam›z üzerinden flekillenmesi gerekti¤ini düflünüyoruz. Gelinen aflamada bir kad›n komisyonu kurma potansiyeline neredeyse sahip olsak da bunun karar›n›n al›nmas›n›n henüz erken oldu¤u kanaatindeyiz. Tekrara düflerek söylemeliyiz ki daha önceki çal›flmalar›m›z›n deneyiminden yola ç›karak hareket etmek gerekti¤ine inan›yoruz. Bizler çal›flmalar›m›za, planlad›¤›m›z fleylerin pratikte yaflam bulmas›n› sa¤lamaya devam ettikçe bileflenimiz ister istemez bir kad›n komisyonu ifllevi görmeye bafllayacakt›r. As›l önemli olan ifllevli halinin süreklilefltirilmesidir. ‹zmir’den YDG’li

ö¤retmenler taraf›ndan afla¤›lanmaktalar.

Kad›n›n liselerde kölelefltirilmesi Ülkemizde kad›nlar›m›z sürekli afla¤›lanmakta, ikinci s›n›f insan olarak görülmektedir. Zaten sistemin kölesi olan erkekler kad›nlar›n köleli¤i üzerine bir yük daha koyarak “kad›nl›k sorumluluklar›(!)” ad› alt›nda onlar› bir kez daha kölelefltirmektedir. Bizler lisede okuyoruz, bundan dolay› da liseli kad›nlar›n sorunlar›n› ele almak istedik. Her kad›n gibi liseli kad›nlar da toplumsal bask›ya maruz kalmaktad›r. Bu bask› bazen kendini fiziksel bazen de manevi olarak göstermektedir. Liseli kad›nlar hem ö¤renciler hem

K›z ö¤renciler erkek ö¤rencilerin yan›nda oturdu¤u zaman ö¤retmenleri taraf›ndan rencide ediliyorlar, hatta bazen fliddete bile maruz kal›yorlar. K›zlar›n sesinin namahrem oldu¤u söylenerek liseli kad›nlar bir kez daha yaln›zl›¤a itiliyor. Sistemin getirdi¤i erkek egemen anlay›fl› liselerde de kendini göstermektedir, erkek ö¤renciler k›z ö¤rencileri sadece birer meta olarak görmektedir. Bunun sonucu olarak da k›z ö¤renciler okul içinde ve d›fl›nda tacize u¤ramaktad›r. Bunlar bize uygulanan bask›lar›n sadece bir k›sm›d›r. Bizler toplumsal tabuyu y›km›fl bireyler olarak kad›n›n kurtuluflunun mümkün oldu¤unu ve bunun örgütlü mücadeleden geçti¤ini, bunu halk gençli¤ine anlatmay› kendimize görev olarak görüyoruz ve sonuna kadar da çaba sarf edece¤iz. Erzincan Kad›n Komisyonu Giriflimi


Yeni Demokrat Gençlik

54

Feodalizm ve KADIN S›n›fl› toplumlar›n tarih sahnesine ç›kmas›ndan bugüne kadar kad›n, hem ezenlerin hem de ataerkilli¤in etkisiyle ezilen erke¤in bask› ve sömürüsüne maruz kalm›flt›r. Kad›n üzerindeki bu çifte sömürünün dozu ve niteli¤i ülkelerin üretim iliflkilerine göre çeflitlilik arz etse de de¤iflmeyen, kad›n üzerindeki bask› ve sömürünün varl›¤›d›r. Ülkemizde de sosyo-ekonomik yap›; kad›n›n sömürü biçimine rengini vermifltir. Yar›-feodal bir ülke olmas› gerçe¤inden ötürü ülkemizde kad›n›n hayat›, gerici/feodal bask›lar›n cenderesinde bir kabusa çevrilmifltir. Ülkemizde kad›n, daha dünyaya gözünü açt›¤› an erkekten daha az de¤er biçildi¤i bir toplumun ba¤r›na düfler. Hatta bazen evlattan bile say›lmayabilir. Sadece k›z çocu¤u olan erkek kendini utanç içinde bulur, soyunun yürümeyece¤i pani¤ine kap›l›r; k›z çocuk dünyaya getiren kad›n›n ise “de¤eri düfler” ve kad›n, erkek çocu¤u oluncaya kadar çocuk do¤urmaya mahkum edilir. Ço¤u zaman k›z çocuklar›n› okula göndermekte bile tereddüt edilir. Okuyanlar›n say›s› üniversiteye kadar düfler. Kad›n›n evden uzak bir yerde okuyacak olmas› ise aileyi tedirgin eder. Kad›n›n zay›f bir kiflili¤e sahip oldu¤u, kendini “koruyamayacak” oluflu peflinen kabul edilir ve kad›n› koruman›n yolu da onu eve kapatmakta bulunur. Sonuçta kad›nlar›n büyük ço¤unlu¤u bu gibi nedenlerle e¤itimden ve sosyal yaflamdan uzak tutularak dört duvar aras›na hapsedilir. Son y›llarda oldukça artan Haydi K›zlar Okula, Baba Beni Okula Gönder gibi kampanyalar, söylenenleri kan›tlar niteliktedir. Kad›n›n, ço¤u zaman eflini seçme hakk› bile yoktur; gelece¤ini planlama ya da kararlar›n› tek bafl›na alma hakk› olmad›¤› gibi. Ülkemizde özellikle k›rsal kesimlerde; berdel, kuma, kan bedeli karfl›l›¤› evlenme, beflik kertmesi, bafll›k paras› gibi usullerle kad›n bir mal gibi al›n›p sat›labilmektedir. On befline gelen kad›na evlili¤e aday gözüyle bak›l›r ve sonuç olarak kad›nlar, daha kendi bedenlerini tan›madan evlendirilirler. Tecavüze u¤ramalar› sonucu zorla evlendirilen kad›nlar da vard›r. Kendisine tecavüz eden kifliyle evlenmek istemeyen, “s›n›rlar› zorlayan” kad›n ise, gerici/feodal de¤er yarg›lar›n›n toplumdaki etkisiyle ya yaflam› boyunca taciz ve tecavüzü “hak etmifl” olarak görülür – ki bu durum eflinden ayr›lm›fl kad›nlar için de geçerlidir- ya da Güldünya örne¤inde de

gördü¤ümüz gibi kendisine tecavüz edildi¤i için öldürülür, böylece “kirletilen” namus “temizlenmifl” olur. Kad›n, namus kavram›yla önce kendi ailesinin sonraysa efli ve ailesinin himayesi alt›nda bir insandan öte bir nesne olmaya mahkum edilir. Namus kavram›, bask›n›n kad›n üzerinde kurulmas›na temel teflkil ederek kad›na uygulanan her türlü fliddeti meflrulaflt›r›r. Kad›n›n, erke¤in namusu olarak nitelenmesi yönündeki gerici/feodal de¤er yarg›s› onun bireysel kad›n kimli¤inin, duygu ve düflüncelerinin yads›nmas› sonucunu da do¤urur. Bu nedenle de çizilmifl s›n›rlar›n d›fl›na ç›kan ya da kendi kararlar›n› uygulamaya çal›flan kad›nlar bunun bedelini ödemek zorunda kal›rlar. Kad›n›n, aile içindeki “ev hapsi” evlendikten sonra da efl bask›s›yla devam eder. S›n›rlar› evin duvarlar›yla çevrili olan bir dünyada kad›n, evin günlük ifllerini yapmakla ve çocuklar›na bakmakla mükelleftir. Bunun yan› s›ra eflinin bak›m›n› üstlenerek isteklerini karfl›lamak da kad›n›n “görevleri” aras›ndad›r. Günün büyük bölümünü bunlara ay›ran kad›n, sosyal yaflam›n asgari gereklerinden bile mahrum flekilde yaflamaya mecbur b›rak›lm›flt›r. Kad›na yönelik fliddet ise hâlâ normal bir olgu olarak de¤erlendirilebilmektedir. fiiddet olgusunu çok yönlü (fiziki, psikolojik, cinsel vb) ele ald›¤›m›zda görülmektedir ki fliddet yaflamayan kad›n, neredeyse yok gibidir. Ülkemizde kad›n›n ikinci s›n›f statüsü, kad›na bak›fl aç›s› ve kad›n›n namus kavram›yla özdefllefltirilmesi; ona yönelik her tür fliddeti onaylamakta ve ço¤u kez fliddet sadece eflin de¤il, tüm aile bireylerinin fliddeti olarak da ortaya ç›kmaktad›r. fiiddete u¤rayan kad›nlar›n ruhsal durumlar› incelendi¤inde flu sonuçlara ulafl›lm›flt›r: Korku, sessizlik, çekingenlik, titreme ve a¤lama nöbetleri, uykusuzluk, sese karfl› afl›r› tepki, unutkanl›k, bafl dönmesi, ayakta duramama, öfke patlamalar›, umutsuzluk, kendini suçlama, yaln›z soka¤a ç›kamama, gelece¤e yönelik planlar yapamama, güvensizlik, düzgün cümleler kuramama, yaln›zl›k hissi, konuflurken gözle iletiflim kuramama. Görüldü¤ü gibi feodal geleneklerin kad›na tan›d›¤› tek hak, erke¤e itaat etmek olmufltur ve bu gerici de¤er yarg›lar›n›n a¤›r etkisi alt›nda kad›n›n köleli¤i daha da derinleflmifltir. Hiçbir hakk› olmayan, fliddete, taciz ve tecavüze maruz kalan, özgüvenden yoksun kad›n; erke¤in cinsel arzular›n› tatmin etme arac› haline getirilerek, bir mal gibi al›n›p sat›labilen bedeniyle, düfllerinde bile yaflatamad›¤› özlemleriyle, s›n›rlar› belli bir dünyada yaflamaya mecbur b›rak›lm›flt›r. Amed YDG Kad›n Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

55

Nadezjda Konstantinovna Krupskaya Nadezjda Konstantinovna Krupskaya, 26 fiubat 1869 tarihinde Petersburg’da subay bir ailenin k›z› olarak dünyaya gelir. Döneminin en iyi okullar›nda e¤itim alan Krupskaya 14 yafl›ndayken babas›n› kaybetmesi üzerine annesiyle birlikte çeflitli ifllerde çal›fl›r ve son olarak ö¤retmenlik yapmaya bafllar. Büyüklere gece okullar›nda ders veren Krupskaya devrimci fikirler ile gençlik y›llar›nda tan›fl›r ve s›n›flar aras› farkl›l›klara yak›ndan tan›kl›k etme flans› buldu¤u bu y›llarda politik mücadeleye bafllar. Genç yaflta dönemin devrimci gruplar›ndan Naradnoya Volyac›’lar (Halk›n ‹radesi) adl› grupla tan›flan Krupskaya daha sonras›nda bu grup ile ba¤lar›n› keserek Marksist çevre içerisinde yer almaya bafllar. St. Petersburg’da Marksist bir ö¤renci çevresinde iflçileri e¤itti¤i 1894 y›l›nda ise Lenin ile tan›fl›r. Petersburg’da Lenin’in önderli¤indeki devrimci çal›flmalarda yer alan Krupskaya art›k bir Marksist olarak okulda iflçileri ve gençleri e¤itmeye ve onlarla yeni ba¤lar gelifltirmeye çal›fl›r. 1896 A¤ustos’unda Lenin’in tutuklan›p 3 y›l süre ile Ufa iline sürgüne gönderilmesinin ard›ndan yetkililere baflvurup Lenin ile niflanl› oldu¤unu gerekçe göstererek onun sürgün edildi¤i yere gönderilmek ister ve 1898 y›l›nda Lenin ile evlenir. Krupskaya’n›n bundan sonraki yaflam› devrimci mücadelesinin yan› s›ra Lenin’le de bütünleflir. Krupskaya 2 y›l süreli sürgün cezas›na çarpt›r›ld›ktan sonraki y›llarda Lenin ile birlikte bir süre Zürich’te yaflar. Bu dönemde Rus Sosyal Demokrat ‹flçi Partisi’nin tüm faaliyetleri içersinde yer al›r. Lenin ile birlikte neredeyse tüm Avrupa kentlerini dolaflan Krupskaya sa¤l›¤›n›n da bozuk olmas›na ra¤men Parti Merkez Yay›n Organ›n›n Yurtd›fl› Bürosunun Merkez Komite Sekreterli¤ini yapar ve bunun yan› s›ra Lenin’in de özel sekreterli¤ini yürütür. Lenin ad›na yap›lacak bütün yaz›flmalar› kendisi yapar ve gerekli illegal iliflkileri de o kurar. Menflevik-Bolflevik ayr›m›nda Rusya’daki Parti üyeleri ile yeniden iliflki kurulmas› ve örgütlenmesi sürecinde büyük emek sarf eder. 2. Enternasyonal’de proleter ve burjuva kad›n hareketinin tamamen birbirinden ayr›lmas› ve kad›nlar›n kendi s›n›f örgütleri içinde yer almas› için yürütülen mücadele içerisinde Clara Zetkin ile birlikte yer al›r. Kad›n iflçiler aras›ndaki çal›flmalara da kat›l›r ve kad›n iflçiler için bir propaganda broflürü olan “Kad›n ve Kad›n ‹flçi”yi yazar. Krupskaya 27-28 Mart 1915’te yap›lan Uluslararas› Kad›n Konferans›’nda da

yerini al›r ve Clara Zetkin’in de belirtti¤i gibi konferans›n devrimci karakterinin alt›n›n çizilmesinde büyük pay› vard›r. 1917 fiubat Devrimi’nden sonra Lenin ile birlikte Rusya’ya döner. Lenin’in arand›¤› bu dönemde gene onunla parti üyeleri aras›ndaki iletiflimi sa¤lamada görev al›r ve bunun yan› s›ra Viborg semtinde bir Halk E¤itim Sovyeti kurar. 1921’den itibaren ise Politik E¤itim Enstitüsü’nde dersler verir. Krupskaya yazd›¤› otobiyografisinde flu cümlelere yer vermifltir; “Bir gün, ö¤rencilerin politik tart›flmalar›na tesadüfen kat›lm›flt›m. Bu olayla gözlerimi açt›m. Kurslara gitmekten vazgeçip, Marksist eserleri okumaya bafllad›m. Yaflam›, sadece iflçilerin devrimci eyleminin de¤ifltirebilece¤ini kavrad›m. 1917’yi kapitalizmin ölüm saati olarak düflündüm. Ayn› fleyi Sovyetlerin 2. Kongresi’nde topra¤›n ve üretim araçlar›n›n mülkiyetinin halka verildi¤i zaman da düflünmüfltüm. Nihai amac›n baflar›lmas›ndan önce, daha kaç ad›m at›lmas› gerekiyordu? Son ad›m› görecek kadar yaflabilecek miydim? Önemli olan bunu düfllemek ve bilmek de¤il, tersine bu düflün gerçekleflmesinin olanakl› ve elimizde olmas›yd›. Onun gerçekleflmesini önleyebilecek hiçbir gücün olmad›¤› herkesçe aç›kt›. Kapitalizm can çekifliyordu. (…) ‹flçi s›n›f›n›n güçlenmesini, partinin büyümesini, dünyadaki en büyük devrime haz›rlanmas›n›, yeni sosyalist bir sistemin do¤uflunu, tamamen yeniden kurulan bir yaflam› görmek kaderimmifl. Hiç çocu¤um olmad›¤› için üzülmüfltüm, kendimin olmasa da flimdi birçok çocu¤um (Genç Komünistler Birli¤i üyeleri ve genç öncüler) var. Hepsi Leninist olmak istiyor. Otobiyografimi yazmam› genç öncüler istemiflti. Otobiyografimi onlara, sevgili çocuklar›ma ad›yorum.” Krupskaya Ekim Devrimi’nin zaferinden sonra ise Halk E¤itim Komiserli¤i yapar ve e¤itim sorunlar› üzerine çal›flmalar yürütür. E¤itim ve pedagoji üzerine yazd›¤› kitaplar›n›n yan› s›ra Lenin ile ilgili an›lar›n› da “Lenin’den An›lar” adl› kitab›nda bir araya getirir. Krupskaya halka ve sosyalizme olan ba¤l›l›¤›n› son nefesine kadar yaflatm›fl, tüm yaflam›n› sosyalizmin baflar›s›na adam›fl proleter bir devrimci olarak 27 fiubat 1939’da Moskova’da hayata veda eder.


Yeni Demokrat Gençlik

56

GE

KADIN

Genç Kad›n çal›flmas›nda bahar dönemi Tüm dünyay› etkisi alt›na alan ekonomik kriz, ülkemiz egemenleri taraf›ndan bir dönem “te¤et geçecek” söylemleriyle karfl›lanm›fl; fakat bu durum uzun sürmemifl, TÜS‹AD Baflkan› Arzuhan Do¤an Yalç›nda¤’›n a¤z›ndan “Te¤et geçmeyle yerle bir etme aras›” söylemiyle krizin gerçek boyutlar› egemenler cephesinden de aktar›lm›flt›r. Keza ülkemizin durumuna bakt›¤›m›zda krizin etkilerini hissedilir biçimde görmemiz olanakl›d›r. Do¤algaza, elektri¤e, temel g›da maddelerine üst üste yap›lan zamlar, 50 bine yak›n iflyerinin kapanmas› ve birçok sektörde firmalar›n küçülmeye veya üretime ara vermeye gitmesi, bunun yan› s›ra iflten ç›kartmalar›n artmas› krizin belirtebilece¤imiz göstergelerindendir.

Ekonomik kriz ve kad›n Ekonomik krizin kad›n aç›s›ndan etkilerine bakt›¤›m›zda ise denilebilir ki, kriz hem çal›flan emekçi kad›n› hem de ev emekçisi kad›n› “önce” ve “daha derinden” etkilemektedir. Emekçi kad›n aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, kad›nlar›n daha çok küçük ölçekli ve iflten ç›karmalar›n kolay oldu¤u, kay›t d›fl› sektörlerde çal›fl›yor olmalar› ve bu iflyerlerinin krizden ilk darbe yiyen yerler olmalar› do¤all›¤›nda da kad›n›n ilk iflsiz kalanlar olmas›n› beraberinde getirmektedir. Türkiye ‹fl Kurumu’nun Aral›k 2008 verilerine göre kay›tl› kad›n iflsiz oran› bir önceki y›l›n ayn› dönemine göre yaklafl›k % 50 artarak 263 bin 502’ye yükselmifltir. Kay›t d›fl› çal›flan kad›nlar da düflünüldü¤ünde rakamlar›n gerçek boyutu daha net görülecektir. Bunun yan› s›ra kimi çal›flmayan kad›nlar ise kriz dönemlerinde ek gelir için çal›flmak zorunda kalarak kay›t d›fl›, düflük ücretle ve zor koflullarda çal›flmaya mahkum olmaktad›r. Krizin kad›nlar üzerindeki etkisi salt iflsizlikle

s›n›rl› de¤ildir. Pefl pefle yap›lan zamlar ve iflsizli¤in sonucunda yoksulluk, ev emekçisi kad›n›n kemer s›kma politikalar›na neden olarak kad›n›n evdeki ifl yükünü artt›rmaktad›r. Yine yoksulluk artt›kça genel olarak artan gerilimden ve fliddetten en çok kad›nlar etkilenmekte, artan iflsizlik; psikolojik problemleri, aile içi gerilimleri ve beraberinde kad›na yönelik fliddeti artt›rmaktad›r. Dolay›s›yla denilebilir ki kad›nlar, ekonomik krizden maddi y›k›m›n yan›nda manevi bir y›k›ma da u¤rayarak daha fazla etkilenmektedir. Emekçi kad›n üretimin d›fl›na, ev emekçisi kad›n ise artan yoksullukla bo¤uflmaya itilerek krizin faturas›n› ödemeye mahkum edilmektedir. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda ve krizin etkisini önümüzdeki dönemde daha fazla hissettirece¤i düflünüldü¤ünde, özellikle semt çal›flmalar›nda kriz ve beraberinde artan iflsizlik ve yoksulluk gündemi üzerinde yo¤unlafl›larak faaliyet yürütülmeli; krizin nedeninin ve faturas›n› ödemesi gerekenlerin egemenler oldu¤u vurgulanarak sistem teflhir edilmeli, örgütsüz tepkileri örgütlü bir güce dönüfltürme ekseninde hareket edilmelidir.

Yerel Seçimler Önümüzdeki dönemin önemli gündemlerinden biri de 29 Mart’ta yap›lacak olan yerel seçimlerdir. Sistem partilerinin kad›n sorununa bak›fl› hepimizce bilinmektedir ki, kad›n› yanl›fl hedeflere yönelterek bilinç bulan›klaflt›ran ve böylece kad›n› sisteme yedeklemeye çal›flan, mücadeleden uzaklaflt›ran, dolay›s›yla da sorunu çözme yerine döne döne yeniden üretme pozisyonunda duran bir anlay›fla sahiptir. Bundan hareketle desteklenecek adaylar›n kad›n sorununa yaklafl›mlar› üzerinden bir faaliyet yürütülerek sistem partilerinin teflhirini bu konu özgülünde de yapmak gerekmektedir. Ayn› zamanda desteklenecek aday›n kad›n sorununa yönelik yaklafl›mlar› da bizim aç›m›zdan belirleyici olmal›d›r. Bu aç›dan


Yeni Demokrat Gençlik bak›ld›¤›nda; ✖ Kad›n sorununa yönelik mücadeleyi gelifltirecek kurum ve dernekler oluflturup bunlar› destekleyen, ✖ Kad›n sorununa yönelik çal›flmalarla ilgili bütçe oluflturan, ✖ Aile içi fliddet, taciz, tecavüz ve namus cinayetleriyle mücadeleye önem veren,

57 birlikleri içerisinde yer alarak kitlesel bir biçimde kutlama temelinde hareket edilmelidir. Ayr›ca üniversitelerde çeflitli eylem ve etkinlikler düzenlenerek kad›n sorununun çözümünün örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçti¤i vurgulanmal›d›r.

Genç Kad›n Buluflmas›

YDG 3. Konferans›’nda merkezi bir Kad›n Komisyonu kurulmufl ve bu komisyona Genç Kad›n Buluflmas›’n› örgütleme iradesi verilmifltir. Nisan ay› içerisinde ger✖ Kad›n sorunlar›na karfl› e¤itim amaçl› grup etkinçekleflmesi planlanan buluflmaya haz›rl›k aç›s›ndan ilk likleri düzenleyen, etapta alanlar›m›zda halihaz›rda kurulu bulunan Kad›n ✖ Psikolojik dan›flmanl›k hizmetleri sa¤layan, Komisyonlar›n›n çal›flmalar›n› etkinlefltirerek; Kad›n Komisyonlar›n›n bulunmad›¤› ve ku✖ Yerel yönetimlerin istihdam politikarulabilmesi koflullar›n›n oldu¤u alanlarlar›nda kad›na yönelik olumlu eylem ve da komisyonun kurulmas›yla ilgili çadestek politikalar›n› gelifltiren, l›flmalar› h›zland›r›p komisyonu akBilginin pratikten do¤✖ Kad›n›n erkek egemen zihniyetif hale getirerek buluflmaya kat›lte ve anti-demokratik yöntemlere du¤u gerçekli¤iyle hama, hem kad›n sorununa yaklafl›karfl› mücadele edebilmesi için siyareket ederek etkinlik m›m›z› hem de seçim ve 8 Mart sette dönüfltürücü rol ve iradeye ve eylemlere kat›lmay› çal›flmalar›ndaki faaliyetimizi örsahip olabilmesine zemin haz›rlayan gütlü bir flekilde örebilmemiz ayönemsemeli; fakat kaadaylar›, hem kendi A/P araçlar›n› zamanda alanlarda belli bir had›n sorununa karfl› tem›zla destekleyerek hem de seçim reketlili¤i yakalayabilmemiz aç›orik olarak donanmay› bürolar›nda desteklenecek aday›n s›ndan önem arz etmektedir. kendi çal›flmalar›nda aktif bir flekilde da taliye almamal›y›z. Kad›n Komisyonlar›n›n buluflmafaaliyet yürüterek desteklemeli, seçim ya haz›rl›k amac›yla, kad›n sorununa döneminde genç kad›n çal›flmas›n› güçlenyönelik e¤itim çal›flmalar› almas›, bulufldirerek alanlar›m›zda belli bir hareketlili¤i may› gerçekleflecek eylem ve etkinliklerde yakalamay› hedeflemeliyiz. gündemde tutmas› ve bu temelde haz›rl›kl› kat›l›m› buluflman›n verimli geçmesini de beraberinde getirecektir. ✖ Cinsiyet ayr›mc›l›¤›na karfl› ç›kan ve bu tür yaklafl›mlarla mücadeleye eden,

8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü ‹çinden geçti¤imiz dönemde neo-liberal politikalarla özelde kad›na yönelik hak gasplar› artm›fl, SSGSS yasas›yla kad›n›n çal›flma koflullar› zorlaflt›r›lm›fl, ev içi eme¤i yok say›lm›fl, kad›na adeta çal›flmama dayat›lm›flt›r. Yine yaflanan ekonomik kriz düflük ücretle zor koflullarda çal›flan kad›nlar› iflsizlik ve zamlarla bo¤uflmaya iterek, kad›n için zaten zor olan koflullar› daha da zorlaflt›rm›flt›r. 8 Mart tarihsel özü itibariyle, emekçi kad›nlar için sorun ve taleplerini alanlarda dile getirdikleri bir mücadele günüdür. Bu temelde ekonomik kriz ve son süreçte kad›n özgülünde artan hak gasplar› ana gündemleri üzerinden bir faaliyet yürüterek, 8 Mart’› devrimci özüne uygun flekilde, oluflturabilece¤imiz en genifl eylem

Aç›kt›r ki örgütümüz kad›n sorunuyla ilgili gündemlere müdahale etme ve refleks tav›rlar göstermede eksik kalmaktad›r. Bunun bir dizi nedeni olmakla birlikte ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›ndan da kaynakl› olarak kad›na karfl› sömürü ve bask›n›n daha yak›c› olarak hissedilmesi gerçekli¤inden hareketle, bu soruna karfl› duyarl›l›¤›m›z› art›rmak elzemdir. Bilginin pratikten do¤du¤u gerçekli¤iyle hareket ederek etkinlik ve eylemlere kat›lmay› önemsemeli; fakat kad›n sorununa karfl› teorik olarak donanmay› da taliye almamal›y›z. Bu çerçevede alanlar›m›zda çal›flmalar› bulunan DKÖ’lerde çal›flma yürütmeye, kad›n sorununu iflleyen kitap, dergi vb. yay›nlar›; an’a müdahale aç›s›ndan da gündemi takip etmeye özen göstermeliyiz.

YDG Merkezi Kad›n Komisyonu


Yeni Demokrat Gençlik

58

Komünist ustalardan ö¤renelim!

MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’‹N TAR‹H‹–14 Üçüncü Enternasyonal’in Savafl ve Faflizm Üzerine Perspektifi 20’li y›llarda III. Enternasyonal özellikle sömürge ve yar›-sömürge ülkelerden olmak üzere birçok gücü bir araya getirmeye, birlefltirmeye devam ediyordu. Baflta Çin olmak üzere, çeflitli hareketlere yard›mc› oluyordu. 1928’de gerçeklefltirilen VI. Kongre, Enternasyonal’in Program ve Tüzü¤ü’nü, Uluslararas› Durum ve Sömürge, Yar›-sömürge Ülkelerde Devrimci Hareketlerin Durumu üzerine tezleri kabul etmiflti. Kongre yeni bir dünya savafl› tehlikesi konusunda ikaz ediyor ve izlenmesi gereken taktiklerin alt›n› çiziyordu. Bu taktikler esas itibariyle ‘gerici savafl› iç savafla çevir’me anlay›fl› temelinde flekilleniyordu. Enternasyonal’in VII. Kongresi hummal› savafl haz›rl›klar›n›n ortas›nda, 1935 y›l›nda gerçeklefltiriliyordu. Bu koflullarda, faflizmin gücü ve sald›rganl›¤› geliflmiflti, hatta Almanya’da faflizm iktidara gelmiflti. Öyle ki, Sovyetler Birli¤i’ne karfl› yap›lacak bir sald›r› an meselesidir. “Faflist Almanya’y› kullanarak Sovyetler Birli¤i’ni bozguna u¤ratmak; Faflist Almanya, sömürgelerini art›rmak ve bu yolla Sovyetler Birli¤i’ni de sömürgelefltirmek amac›ndad›r; Sovyetler Birli¤i’ni yenilgiye u¤ratarak Dünya Sosyalist Devrimini sekteye u¤ratmak ve böylelikle emperyalizmin bütün dünyada, önündeki engelleri kald›rarak idamesini sa¤lamak, iflte bu strateji ayn› zamanda emperyalistlerin stratejisidir.”(30) ‹flte bu koflullarda, Stalin ve Dimitrov önderli¤indeki Enternasyonal, VI. Kongre’nin taktiksel plan›n›, yeni duruma uyarl›yordu. O nedenle, yeni taktikler, güçlerin mümkün olan en genifl birli¤ine yöneltilerek oluflturulmufltu. Kongre’nin kapan›fl konuflmas›n› yapan Dimitrov’un dedi¤i

gibi, “Bu kongre öyle bir kongredir ki, Komintern’e yeni koflullara uyarlanm›fl taktiksel bir plan sunmufltur.”(31) Taktikler Sovyetler Birli¤i’nin savunulmas›, faflizmin ve savafl körükçülerinin alt edilmesi ve Sovyet iktidar›n›n mümkün olan yerlerde inflas›n› ve ulusal kurtulufl mücadelelerinin zaferini sa¤lamaya yönelikti. Bu hedeflerin baflar›labilmesi için, olabildi¤ince fazla gücün birlikte hareket edece¤i Birleflik Cephe plan› detayland›r›lm›flt›. Kapitalist ülkelerde anti-faflist iflçi cepheleri ve anti-faflist halk cepheleri oluflturularak sosyal demokrat ve di¤er anti-faflist partilerle birli¤i sa¤lanmal›yd›. Sömürge ve yar›-sömürge ülkelerde, görev anti-emperyalist halk cephelerinin ulusal burjuvaziyi de içine alarak geniflletilmesi ve gelifltirilmesidir. Son hedef ise, oluflturulan cephelere ifltirak eden komünistlerin kendi ülkelerinde devrim gerçeklefltirerek dünya çap›nda kapitalizmi alt etmenin yolunu açmakt›r.

II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› ve Enternasyonal Proletaryan›n Taktikleri Bu önemli görevlerle beraber, Stalin baflkanl›¤›ndaki Sovyetler Birli¤i Hükümeti, II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› için do¤ru taktikleri uygulamak durumundayd›. Faflist olmayan emperyalist devletler Almanya’y› Sovyetlere sald›rmas› yönünde k›flk›rt›rken, Stalin 1939 A¤ustos’unda Almanya ile bir sald›rmazl›k pakt› imzalayarak bafllayacak savafl›n öncelikle emperyalist güçler aras›nda bafllamas› için çabalam›flt›. Bu, savafl›n ilk iki y›l› aç›s›ndan ‘gerici savafl› iç savafla çevir’ takti¤ini uygulamak bak›m›ndan kolayl›k sa¤lam›flt›. Almanya sosyalist temellere, Sovyetler Birli¤i’ne karfl›, 1941 Haziran’›nda sald›r›ya giriflti¤inde, art›k savafl›n karakteri de¤iflerek anti-faflist halk savafl›na bürünmüfltü ve elbette bu durum gerçekleflmeden çok önce III. Enternasyonal


Yeni Demokrat Gençlik taraf›ndan öngörülmüfltü. Baz› partiler, do¤ru taktikleri uygulayarak, devrimci krizi olgunlaflt›rmay› bilmifl ve devrimi baflarabilmifllerdi. Böylece, do¤ru taktiklerin uygulanmas›yla, enternasyonal proletarya Sosyalist Temelini muhafaza etmekle kalmam›fl, 1949 y›l›yla beraber emperyalist zincir muhtelif halkalar›ndan parçalanarak, emperyalist dünya sistemine alternatif, insanl›¤›n üçte birini kucaklayan Sosyalist Kamp oluflturulabilmiflti. Böylelikle, “Tarih II. Emperyalist Paylafl›m Savafl› aç›s›ndan olsun, genel kriz aç›s›ndan olsun, III. Enternasyonal taraf›ndan ortaya konan strateji ve takti¤in do¤rulu¤unu tan›tlam›fl bulunmaktad›r.”(32) Elbette ki ciddi hatalar da yap›lm›flt›, III. Enternasyonal rehberli¤inde taktiklerin do¤ru uygulanmas›ndaki yaklafl›m bak›m›ndan eksiklik ve II. Enternasyonal’in güçlü art›klar›n›n birçok Avrupa partilerindeki reformist yaklafl›mlar› ve Hindistan’da da onlara benzeyen Hindistan Komünist Partisi gibi partilerin sakat tutumlar› bu hatalar›n bafl›nda geliyordu. Büyük Britanya Komünist Partisi vaktinin önemli k›sm›n› üretimin art›r›lmas› yönünde harcamaktayd›. ABD Komünist Parti Sekreteri, Browder, kendisine ‘en büyük onuru’ bahfleden uzun tutukluluk süreci boyunca sadece bir grev-k›r›c› pozisyonundad›r. Frans›z Komünist Partisi ise birleflik cephede komünistler ve gericiler aras›nda bir fark görmeyerek “...bizim için sadece Frans›zlar›n, Hitlere ve onun iflbirlikçilerine karfl› savaflmas› söz konusudur.”(33) diye ilan ediyordu. Bu gibi bir yaklafl›m, böyle partilerin, kat›ld›klar› birleflik cephelerde hakim s›n›flar›n kuyru¤una tak›lmalar›na yol aç›yordu. Ayr›ca bu yaklafl›m, müteakip süreçte sa¤c› e¤ilimlerin geliflmesine ve hemen hemen bu partilerin hepsinin revizyonizmin sular›nda sürüklenmesine neden olmufltu. III. Enternasyonal zamanla bu revizyonist e¤ilimlerle mücadelesinde baflar›s›z kalmaya bafllad› ve büyük çapta rehberlik misyonunu karfl›lad›¤›, farkl› farkl› koflullarla karfl› karfl›ya kalan çeflitli üye partiler üzerindeki etkisini yitirmeye bafllad›. Düzenli periyodik yay›nlar hariç olmak üzere, Komintern 1940 itibariyle aktivitesini yitirmeye bafllam›flt›, hatta gelenekselleflmifl May›s Günü ve Devrimci Ekim Manifestolar› bile May›s 1940 – May›s 1942 aras›nda kesintiye u¤ram›flt›. En sonunda Komintern’in feshi kararlaflt›r›ld›. Savafl koflullar›nda bir kongrenin toplanamay›fl› sonras›nda Komünist Enternasyonal Yürütme Komitesi Prezidyum’u Enternasyonal’in bütün seksiyonlar›n›n feshedilmesini öneren bir önerge sunmaktayd›. 15 May›s 1943’te sunulan önerge, seksiyonlar›n ço¤unlu¤unca, önemli seksiyonlar dahil olmak üzere, onaylanm›fl ve Komintern 10 Haziran 1943 itibariyle feshedilmiflti art›k. Önerge di¤er fleylerin yan›nda flu noktalar› vurgulamak-

59 tayd›, “Çeflitli ülkelerdeki tarihsel geliflim sürecinde derin farkl›l›klar, karakteristi¤inde farkl›l›klar ve sosyal düzeninde farkl› çeliflkiler, ekonomik ve politik geliflimin farkl› düzeylerde, farkl› tempolarda geliflmesi ve son olarak iflçilerin uyan›kl›¤›n›n ve örgütlenmesinin farkl› düzeyleri, çeflitli ülkelerdeki iflçi s›n›f›n›n farkl› sorunlarla karfl›laflmas›n› koflullam›flt›r. Son çeyrek yüzy›ldaki geliflmeler ve Komünist Enternasyonal’in biriken tecrübesi ikna edici bir flekilde göstermifltir ki, Komünist Enternasyonal I. Kongresi’nin iflçi s›n›f› hareketinin ilk aflamalar›ndaki koflullara göre iflçilerin birlikte örgütlenme formu tercih edilmiflti. Fakat hareket ayr› ayr› ülkelerde karmafl›k problemlerle geliflme göstermekteydi, hatta bu durum ulusal iflçi-s›n›f› partilerinin takviye edilmesi önünde bir engel teflkil etmeye bafllam›flt›.” (34) I. Enternasyonal’in feshedilmesine iliflkin olarak Marx, varl›k nedeni olan ihtiyaçlar› karfl›layamayacak her örgütsel formun yok olmayla karfl›laflaca¤›n› belirtmiflti. Büyük komünist partilerin tümü önergeyi kabul etmiflti. “Çin Komünist Partisi-Merkez Komite, Marksizm’in tahrifatlara karfl› korunmas›, geliflen güçlerin birlefltirilmesi, Sovyetler Birli¤inin desteklenmesi ve faflizme karfl› mücadele ve ÇKP ile Koumintang aras›nda ittifak›n gelifltirilmesi bak›m›ndan; Enternayonal’in tarihsel misyonunu yerine getirdi¤ini ve kendi örgütsel formu sayesinde daha uzun ömürlü oldu¤u konusunda fikir birli¤ine varm›flt›r. ÇKP Komintern ve içindeki devrimci güçlerden oldukça yard›m alm›flt›r bugüne kadar, ancak flimdi Çinli komünistlerin önünde kendi politikalar›n› ba¤›ms›z bir flekilde belirleyecek ve bunlar› uygulayacak uzun bir süreç vard›r.”(35) Komintern’in feshedilmesiyle beraber Komünist Enternasyonal bülteninin yay›mlanmas› da durduruldu. K›sa bir süre sonra ise, Rusça ve di¤er dillerde, Savafl ve ‹flçi S›n›f› bafll›kl› (savafltan sonra Yeni Ça¤ olarak de¤ifltirilmifltir) bir bülten periyodik olarak yay›mlanmaya bafllam›flt›r. Savafl›n tamamen bitmesinden hemen sonra ise ‹flçi S›n›f› Partileri ve Komünist Partiler Enformasyon Bürosu (Kominform) 1947 Eylül’ünde gerçeklefltirilen bir konferansla beraber teflkil olunmufltu. Ancak bu da 1956 y›l›nda feshedilecekti. 30. HKP(ML)(Halk Savafl›)-MK; Politik Önerge, May›s 1984 sy 14-15, 31. Degras Jane, Ed., Komünist Enternasyonal-Belgeler, Cilt III, sy. 347, 32. HKP(ML)(Halk Savafl›)-MK; Politik Önerge, May›s 1984 sy 20, 33. Degras Jane, Ed., Komünist Enternasyonal-Belgeler, Cilt III, sy. 471, 34. age, sy. 477, 35. age, sy. 480.


Yeni Demokrat Gençlik

60

Devrimci gençlik mücadelesi

ve hapishaneler Hapishaneler sorunu devrimci gençli¤in önemli gündemlerinden birisidir. Ülkemiz s›n›f mücadelesini ve devletin faflist yap›lanmas›n› düflündü¤ümüzde bundan ‘do¤al’ bir durum yoktur. Halk gençli¤inin faflist sistemin çarklar› aras›nda ö¤ütülmesinde okullar›n ve zorunlu askerli¤in belirleyici bir yeri vard›r. Bunlar›n yeterli gelmedi¤i durumda gençli¤in karfl›s›na daha etkin bir bask› arac› olarak hapishaneler ç›kar. Hapishaneler sadece muhalif ve devrimci gençleri de¤il, tüm halk gençli¤ini hedefleyen bir araçt›r. Adli tutuklu ve hükümlülerin a¤›rl›kl› bir bölümünün gençlerden oluflmas› bunun aç›k bir göstergesidir. Bir flekilde düzen s›n›rlar› d›fl›na ç›kan herkes hapishaneler gerçe¤iyle tan›flmak zorundad›r. Sistemin ekonomik ve siyasi krizler içerisine girdi¤i, kitle hareketlerinin ve özelde gençlik hareketlerinin geliflti¤i süreçlerde devrimci gençler devletin önemli hedeflerinden birisidir. Bu yan›yla hapishaneler, devrimci gençli¤in sadece dayan›flma içerisinde oldu¤u yerler de¤il mücadele alanlar›n›n bir parças›d›r. Bunu anlamak için çok uza¤a gitmeye gerek yoktur. Tutuklu bulunan yüzlerce devrimci ve yurtsever gencin varl›¤›, her an yaflanabilen gözalt› ve tutuklamalar bu gerçe¤i gözler önüne sermektedir. Ülkemiz s›n›f mücadelesinin ve devrimci gençlik mücadelesinin söz konusu gerçekli¤i dururken Yeni Demokrat Gençlik’in hapishaneler sorununa dar kapsaml› yaklaflmas› düflünülemez. Hapishaneler bir mücadele alan› olarak YDG’lilerin incelemesi ve mücadele yöntemlerini ö¤renmesi gereken yerlerdir. Mücadelenin sürdü¤ü her alan gibi hapishanelerin de kendine özgü koflullar› ve mücadele biçimleri vard›r. Bunlar yeterince bilinmedi¤inde deneyimsiz birçok yoldafl›m›z›n devletin tecrit ve tredman sald›r›s› karfl›s›nda korumas›z kalmas› kaç›n›lmazd›r. Unutmayal›m ki her türlü sald›r› karfl›s›nda devrimci tutsaklar› as›l koruyan ve gelifltiren fley, kendi ideolojik bilinçleri ve direnifl gelenekleridir. Kamuoyu deste¤i ve dayan›flma giriflimleri ancak bu bilinç ve direnifl zemini üzerinde daha güçlü etki yarat›rlar. Tutsaklar›n bafl e¤mez

direnifli ve demokratik kamuoyu deste¤i birbirini tamamlayan unsurlard›r ve her biri kendi alan›nda vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Bu nedenle YDG’lilerin mücadele bilinci hem içerdeki hem de d›flar›daki mücadeleyi kapsayan bir nitelikte olmal›d›r. Devletin özellikle devrimci gençli¤i hedefledi¤i, gözalt› ve tutuklamalarla mücadeleyi sekteye u¤ratmaya çal›flt›¤› koflullarda YDG’liler her türlü sald›r›ya haz›rl›kl› olmak zorundad›r. Tecrit ve tredman uygulamas› nedir, hapishanelerde ne tür bask› ve dayatmalar vard›r ve bunlar karfl›s›nda direnifl ve devrimci bir yaflam nas›l örülmektedir bilinmelidir. Bu sayede hapishaneler salt özgürlü¤ümüzün k›s›tland›¤› yerler de¤il devrimci bilinç ve deneyimimizin geliflti¤i yerler olacakt›r. Hapishaneler devrimciler için her zaman bir mücadele okulu oldular. Bu okulun kendine özgü zorluklar› ve s›navlar› vard›r. Ve ancak örgütlü bir ele al›flla bunlar›n üstesinden gelmek mümkün olacakt›r. YDG hapishaneler mücadelesinde duyarl› tüm kesimlerle birlikteli¤e önem vermelidir. Çünkü hapishaneler mücadelesinde önemli sorunlardan bir tanesi, bu alandaki çal›flma ve giriflimlerin parçal› niteli¤idir. Her çal›flmam›zda oldu¤u gibi bu alandaki çal›flmalar›m›zda da muhalif kesimleri ve daha da önemlisi halk› bilinçlendiren ve birlefltiren bir tutuma özel önem vermeliyiz. Ülkemiz s›n›f mücadelesi tarihinde hapishaneler halk›n en genç, diri ve örgütlü kesimini hedefleyen birer bask› arac› oldular. Deniz, Mahir ve ‹brahimler, at›ld›klar› büyük kavgada genç yafllar›nda karfl›laflt›lar hapishane, dara¤ac› ve iflkencelerle... Onlar ve onlar›n ard›l› binlerce devrimci bize büyük bir direnifl ve mücadele gelene¤i b›rakt›lar. Hem içeride hem de d›flar›da bu gelene¤i büyütmek biz YDG’lilerin omuzlar›ndaki bir görevdir. Devrimci gençlik mücadelemizi büyütürken, hapishaneler baflta olmak üzere yolumuza ç›kabilecek her türlü engeli bilmeli ve bunu mücadelemizin birer manivelas› yapmas›n› ö¤renmeliyiz.


Yeni Demokrat Gençlik

61

Hukuk mu, devlet terörü mü? Kuruluflundan bugüne “modern” ya da “bat›l›” oldual›nd› ve gizlilik ad› alt›nda hiçbir fleyden haberi olmadan, ¤u iddias›yla yoluna bafllayan ve hâlâ bu iddias›n› sürdüyak›nlar›na da, avukatlara da hiçbir fley söylenmeden saren Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasalar›nda hep hukuk atlerce bekletildi. Yine gerekçe gösterilmeden arkadafldevleti vurgusu yap›l›yor. Hukukçular›n bile takibinde lar›m›z›n bir k›sm› tutukland›. zorland›¤› onlarca hukuk kural› piyasaya ç›k›yor. Bu huOlay›n üzerinden günler geçti ancak hâlâ neden tukuk kurallar›n›n ço¤u faflist TC’ye uyarlanm›fl faflist yasatukland›klar›n› do¤ru düzgün bilmiyoruz. Hangi gerekçe lard›r. Baz› flartlarda emperyalizmin ç›karlar›na göre biile arkadafllar›m›z›n yasad›fl› örgüt üyesi oldu¤u flüphesiçimsel de¤ifliklikler öngören “modern” yasalar kanuna ne vard›klar›n› merak ediyoruz. Bir insan› evinden apar konuluyor ancak bu hukuk devleti olmayan TC’yi allay›p topar götürmek, evini aramak, ard›ndan tutuklamak bu pullay›p hukuk devleti olarak göstermenin bir parças› olkadar kolay m› diye asl›na bak›l›rsa sorma gere¤i duymumaktan baflka bin anlama gelmiyor. yoruz. Çünkü yaflad›¤›m›z ülkeyi biliyoruz; bu ülkede soBaz›lar› hâlâ flu sorular› soruyor: Bu ülkede hukuk kakta gezerken bile insanlar katledilmektedir, daha gevar m›? Var belki ama uygulama alan› buluyor mu? Uyguçen gün bu “demokratik” devletin üniversitesinde, lan›yorsa kimin için uygulama alan› buluyor? Kimin hakDTCF’de polis elinde silahla flov yapm›fl, ö¤rencilerin k›n› koruyor? Kimi cezaland›r›yor? Bu sorular› kafas›na silah dayam›flt›r. Devrimci, demokrat sorman›n gereksiz oldu¤unu bize birçok olay insanlar baflta olmak üzere her türlü kenapaç›k göstermifltir. Mesela darbeler… Medisine muhalif sesi bu devletin hemen k›Bu ülkede hukuk var sela faili belli cinayetler… Mesela saca¤› bizlerce bilinen bir gerçektir. m › ? V a r b e l k i a m a u y 301’ler…Mesela 19 Aral›klar… Mesela Halk›n içinde terörünü s›radan“Terörle” Mücadele Yasalar›… Mesela laflt›rmaya yani meflrulaflt›ramaya gulama alan› buluyor Ceza Muhakemeleri Kanunlar›… Sayçal›flan egemenler sindirme politimu? Uygulan›yorsa kimakla bitmez bir sürü örnek art›k bizkalar›n›n bugüne kadar bofla ç›kt›min için uygulama ala lere göstermifltir bu hukuk egemenle¤›n› ve bundan sonra da bofla ç›karin hukukudur, halk›n hukuku de¤ildir. ca¤›n› yeterince görmüfllerdir. Ann› buluyor? Kimin hak Hatta tam tersine “devletin bekas›n› cak vazgeçmeden, dibe batt›kça dak›n› koruyor? Kimi ce korur” yani baflta devrimciler olmak ha çok azg›nlaflmaktalar. Yaflad›klar› zaland›r›yor? üzere halk› katletmek için var olan araçkrizlerini aflman›n bir yolu olarak üzelardan biridir. Düflüneni, okuyan›, hakk›n› rimize sald›ranlar›n korkular›n›n ne kaarayan› korumaz. Bu ülkede hakk›n› aramay›, dar büyük oldu¤u aflikârd›r. Egemenler okumay›, yazmay› b›rakal›m düflünmek bile suçtur. korkmakta sonuna kadar hakl›d›rlar. Krizler Kanunda yazsa da yazmasa da suçtur. Egemenlerin mensistemi y›kmaz ama bu krizlerin devrimci mücadelenin faati istedi mi kanun susar, mahkeme susar, insan haklayükseldi¤i günlere gebe oldu¤unu egemenler biliyorlar. r› susar, geriye polis sald›r›lar›, katliamlar›, gerekçesiz En küçük çapta bir demokratik hak mücadelesine, kengözalt›lar, gerekçesiz tutuklamalar kal›r. Mahkemeler aydisi için zararl› olarak gördü¤ü düflüncelerin en ufak bir larca susar, konuflursa da hakl›y› haks›z› “bilmeden” kabüyüme, yay›lma göstermesine bile tahammülleri yok. r›flt›r›r. Ancak biz meflru oldu¤umuzu biliyoruz. Halk›n ör15 Ocak’ta da Sivas, Ankara ve Kayseri’de opegütlenmesinden, söz söylemesinden, kendini ilgilendiren rasyon olarak adland›r›lan göz alt›larla birlikte bir “hukararlarda yetki sahibi olmas›ndan daha meflru bir fley kuk” olay› daha yafland› ve biz devletin “hukuk devleti” yoktur. Meflruuyuz ve meflru olmayan bask›lardan y›lmaoldu¤unu bir kez daha gördük. Gerekçesiz olarak YDG, yaca¤›z, bizi her gün daha fazla açl›¤a, yoklu¤a iten, geleDevrimci Demokrasi ve K›z›lbayrak okuru çok say›da ce¤imizi çalan, iflkenceden, katliamlardan geçiren sistearkadafl›m›z ev bask›nlar›yla sabah çok erken saatlerinde min uygulamalar›na boyun e¤meyece¤iz. gözalt›na al›nd›. YDG okuru Mustafa Sar›ca Ankara’dan Ankara YDG


Yeni Demokrat Gençlik

62

Uluslararas› Eylem Haftas› (20-29 Nisan)

‘E⁄‹T‹M HAKKINA SAH‹P ÇIK!’ ÇA⁄RI 5 Kas›m ‹nisiyatifi olarak bir araya gelen ve ‘5 Kas›mE¤itimin Ticarilefltirilmesine Karfl› Uluslararas› Eylem Günü’nü örgütleyen Enternasyonal Ö¤renci Hareketi (ISM) ikinci uluslararas› faaliyeti olan ve 20-29 Nisan 2009 tarihleri aras›nda gerçekleflecek ‘Küresel Eylem Haftas›’n›n çal›flmalar›na bafllam›flt›r. ISM yaklafl›k 30 farkl› ülkeden, 5 farkl› k›tadan bir araya gelmifl ilerici kurum, grup ve bireylerden oluflmaktad›r. Bu bilefleni bir araya getiren e¤itimin metalaflt›r›lmas›na karfl› ve özgür, paras›z ve herkes taraf›ndan ulafl›labilir e¤itim için yürüttükleri mücadeledir. Her geçen gün daha fazla kurum ve grup net flekilde görmektedir mi e¤itimin metalaflt›r›lmas› ve özellefltirmesinin sebebi olan güçler (birçok fleyde oldu¤u gibi) küresel çal›flmaktad›r. Ve bizler ancak mücadelemizi dünya çap›nda birleflti¤imiz zaman onlara karfl› güçlü etkiyi yaratabiliriz. Dünyan›n her yerinde ö¤renciler, ö¤retmenler, iflçiler ve ebeveynler kendilerine flunu sormaya bafllad›lar: kamusal e¤itim sistemi gerçekten halk›n ç›karlar› için mi kullan›l›yor, yoksa esasta özel sektörün ç›karlar›na m› hizmet ediyor? Har(a)ç paralar› okullar› ve üniversiteleri daha fazla ticarethanelere dönüfltürmüfl, ö¤rencilerin e¤itim borçlar› yükselmifl ve her

Gülsuyu’nda liseli etkinli¤i 18 Ocak Pazar günü “Liseli gençlik demokrasi bilincini birleflerek kazanabilir” fliar›yla Gülsuyu semtinde bir liseli buluflmas› gerçeklefltirdik. Panel-forum tarz›nda gerçeklefltirdi¤imiz buluflmaya tüm devrim flehitleri ve Gazze’de Siyonist ‹srail’in vahflice k›y›m›na maruz kalan insanlar için 1 dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›k. Buluflmam›zda lisedeki sorunlar›m›z›, LÖB faaliyetine neden ihtiyaç duydu¤umuzu ve YDG’nin kitle örgütlerinde çal›flma tarz›n› konufltuk. ‹lk olarak söz alan arkadafl›m›z, çarp›k s›nav sisteminden, gerici-faflist-flovenist-Kemalist e¤itim sisteminden, liselerdeki anti-demokratik ve keyfi uygulamalardan, yoz kültürün liselerdeki hakimiyetinden, ortaö¤retimdeki kendini daha da fazla hissettiren piyasalaflmadan bahsetti. Dinleyici arkadafllar›n da kendi okullar›nda yaflad›klar› sorunlar› somut örneklerle aktarmas›yla daha canl› bir hava ya-

geçen gün e¤itim bütçeleri kesilmektedir. Yüksekö¤renim enstitüleri gittikçe sponsorlara ba¤›ml› olmaktad›r ve sonuç olarak da ancak sponsorlar›n ‘de¤er’ gördükleri enstitü ve fakülteler ayakta kalma hakk› bulmaktad›r. Kamusal e¤itim anaokulundan üniversiteye kadar ba¤›ms›zl›¤› benimsemeli ve herkese ücretsiz ve ulafl›labilir olmal›d›r. Demokrasi ancak özgür, kendinden emin, geliflim ve güç yap›lar›n› do¤ru flekilde sosyal çevresine yans›tacak kifliler yarat›ld›¤› oranda olas›d›r. Bu kriterleri yerine getirmeyen hiç bir sistem demokrasi sistemi de¤ildir. Geçmifl 5 Kas›m eylemlili¤inde 5 farkl› k›tadan, 20 farkl› ülkeden bir araya gelmifl bu inisiyatif, bu mücadelenin ne denli enternasyonal oldu¤unun somut göstergesidir. 20-29 Nisan Küresel Eylem Haftas›nda da dünyan›n dört bir yan›ndan aktivistler e¤itime sahip ç›kmak ve e¤itimi metalaflt›ran neo-liberal politikalardan kurtarmak için birleflmektedirler. Bu hafta içerisinde nas›l ve kaç gün eylem yap›laca¤› kurum ve gruplar›n kendi inisiyatifindedir. Bunlar büyük veya küçük eylemlilikler olabilir. Ama önemli olan bunlar› birlikte koordine etmektir. Mücadelemizde örgütlenelim ve bir araya gelelim! fland› ve somut bir soru olarak da tüm bunlara karfl› “ne yapmal›?” sorusu geldi. Bu gündemden sonra k›sa bir ara verdik ve ikinci gündeme 68’lerin devrimci önderlerini ve o dönemlerdeki kitlesel ö¤renci-iflçi eylemliliklerini anlatan bir gösterimle bafllad›k. Alk›fllar eflli¤inde biten gösterimin ard›ndan söz alan arkadafl›m›z›n konuflmas›yla “ne yapmal›” sorusuna hep beraber cevap bulmaya çal›flt›k. Bunun için birleflik bir mücadelenin gereklili¤ini, örgütlenme adresi olarak da LÖB’ü gösterdik. Son gündemimiz olan YDG’nin DKÖ’lerde çal›flma tarz›na geçip ilk olarak demokratik kitle örgütü tan›mlamas›n› yapt›k. YDG’nin 2. Konferans›nda belirledi¤imiz her YDG’li en az bir DKÖ’de faaliyet yürütecek perspektifimizi tekrarlad›ktan sonra bunun nedenlerini konufltuk. Buluflmam›z›, müzik dinletisi ve halaylarla bitirdik. ‹stanbul Liseli YDG


63

Yeni Demokrat Gençlik

Çizgi-yorum

YDG Uluslararas› ‹liflkiler Komisyonu



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.