AdaletWeb122

Page 1

Devrimci Mücadele “Kuflaklar resmi geçidi” De¤ildir! “Eve, ifle, efle...” dönenlerin, devrim ad›na, flehitlerimiz ad›na, mücadele ad›na söyleyecek sözleri yoktur. 68’lilik, 78’lilik, 88’lilik, ‘DÜZENE DÖNÜfi’ün ad›d›r.

Adalet

Haftal›k Dergi / Say›: 122 / Tarih: 5 Eylül 2004 / F‹YAT (KDV Dahil) 750 000

www.ekmekveadalet.net Mail:info@ekmekveadalet.net

‹çiflleri ve Adalet Bakanlar›!

Ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizm mücadelemiz kuflaklar boyudur sürüyor

Ekmek ve

ISSN:

www.ekmekveadalet.com

Adalet

Ekmek ve

aln› k›z›l bantl›lar›n tecrite karfl› direnifli sürüyor

info@ekmekveadalet.com

1304687X 103

82 Kifliyi, Sahte Belgelerle Nas›l Tutuklad›¤›n›z› Aç›klay›n! SAHTE BELGELERLE dernekleri kapat›lan, çal›flanlar› tutuklanan TAYAD’l›lar, Temel Haklar üyeleri, Adalet için meydanlarda!


29 Eylül 2004 - Sar›gazi Meydan›, Saat: 20.00

07 Eylül 2004 - Esenyurt

✍ Gülüflün Hücrelere Tak›l› Kald› Muharrem Çetinkaya

✍ Cezaevleri Direniflleri-3 (Ulucanlar)

TAYAD Adres:Taksim Cad. Anaçefl Sok. Stüdyo Apt. No:15/10 Beyo¤lu/‹STANSBUL Tel:(212) 243 16 58 ‹nternet adresi: www.tayad.org.tr Mail:hucreiskencedir@hotmail.com.tr

Tüm bu kitaplar› Tutuklu Aileleri Yard›mlaflma ve Dayan›flma Derne¤i TAYAD’dan ve tüm kitabevlerinden edinebilirsiniz.

✍ Feda Destan›

✍ Karanfil Halay› - Ümit ‹lter

✍ Direnifl fiiirleri 1-2

✍ Yalanlar› Parçalayan Ulucanlar Katliam› ✍ Hapishaneler Gerçe¤i, Yaflanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri Kurultay› ✍ Hapishanelerde Sa¤l›k ve Yaflam Koflullar› Kurultay› ✍ Siyasi Tutsaklar Ne istiyor?

✍ Canan ve Zehra

✍ Direnifl Ölüm ve Yaflam -2 (Devrim Kufla¤›n›n Kahramanlar›) ✍ Yaflatmak ‹çin Öldüler

✍ Cezaevleri Direniflleri-2 (Ümraniye)

✍ Cezaevleri Direniflleri-1 (Buca)

✍ Hapishanelerde Katliam-1

✍ 12 Eylül, Tutsak Aileleri ve TAYAD

✍ Devrimci Sol Dava Dilekçeleri (Cilt 1 ve Cilt 2)

✍ Bir Savafl, Bir Dava ve Zafer

✍ Direnifl Ölüm ve Yaflam - 1 (1984 ölüm orucu)

✍ Dara¤açlar›nda Yap›lan Siyaset‹dam

✍ Bir Direnifl Oda¤› METR‹S

Hapishaneler gerçe¤i yaflayanlar›n dilinden anlat›ld›

Oligarflinin hapishaneler politikas›n›, katliam ve direniflleri bu kitaplarda okuyun!

28 Eylül 2004 - Ça¤layan

26 Eylül 2004 - Gülsuyu Toprak Saha

25 Eylül 2004 - V‹YANA

23 Eylül 2004 - Okmeydan›

22 Eylül 2004 - Gebze Meydan›, Saat: 20.00

21 Eylül 2004 - Alibeyköy

20 Eylül 2004 - Kartal Meydan›, Saat: 20.00

19 Eylül 2004 - Armutlu Güz fienli¤i

18 Eylül 2004 - ‹ZM‹R - Fuar Aç›khava

17 Eylül 2004 - Nurtepe

16 Eylül 2004 - Gazi Mahallesi

14 Eylül 2004 - ‹kitelli

13 Eylül 2004 - Alt›nflehir

11 Eylül 2004 - Ba¤c›lar

10 Eylül 2004 - Esenler

09 Eylül 2004 - Yenibosna

08 Eylül 2004 - Bahçelievler

05 Eylül 2004 - Halk Sofras› Pikni¤i

'Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz' konserlerimiz afla¤›daki tarih ve yerlerde devam edecektir:

Bu kampanyam›z› 1 Eylül'de Ankara'da Adalet Bakanl›¤› önünde yapaca¤›m›z bas›n aç›klamas› ve 'Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz' konseriyle bafllat›yoruz.

Grubumuz elemanlar› Ali Arac› ve Muharrem Cengiz, haklar›nda haz›rlanan düzmece iddialarla, sahte belgelerle aylard›r tutukludurlar. ‹ki arkadafl›m›z›n durumlar› hakk›nda kamuoyunu bilgilendirmek, davalar›nda gelinen aflamay› paylaflmak ve hukuksuzlu¤u dile getirmek için bir ay sürecek olan bir kampanya bafllat›yoruz. Bir ay boyunca hergün farkl› bir mahallede 'Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz' konserleri verece¤iz.

Grup Yorum’dan Ça¤r›: “Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz”

I U

YR

ÇA⁄ DUYU

Her alanda “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n” Kampanyas›’na Güç Verelim!

Fiyat›: 750 000 Avrupa: 3 Euro Almanya:3 Euro

Fransa:3 Euro ‹sviçre:3 Euro Hollanda:3 Euro

Sincan/ANKARA

A4-1

1 No'lu F Tipi Hapishane

Halk›m›, yoldafllar›m›, önderimi çok seviyorum. Sa¤l›cakla kal›n... Sayg› ve selamlar›mla.

Köyüme, köy mezarl›¤›na gömülmek istiyorum. Ailemizin gelenekleri uygulanarak topra¤a verileyim. Baflka özel bir iste¤im yoktur.

Devrimci mücadeleye bafllad›¤›mdan beri memleketimden tan›yanlar flehit olmam› bekledi. "Buraya bir devrim flehidi gerekiyor" dediler gözlerini üzerime dikerek. Bu bir yan›yla güven, bir yan›yla kararl›l›k, bir yan›yla istekti. Beklenen vakit geldi.

Halayday›m. Ölmek yok olmaksa e¤er, ölmeyece¤imi biliyorum. Yok olan sadece bedenimdir. Halk›m›n ba¤r›na gidiyorum. Orada ço¤alaca¤›m.

Bizim mezar›m›z Anadolu olacak. Bu topraklar›n her yan›nda yer bulaca¤›z. Gelecek kuflaklar için bu süreç yol gösterici olacakt›r. O ›fl›kta hafif bir p›r›lt› olabilirsem ne mutlu.

Halk›m›z›n kültürünü, devrimci de¤erleri her koflulda savunduk. O kültürün kayna¤› olduk. fiimdi bu kaynak kurutulmak isteniyor. ‹nançlar›m›zdan vazgeçerek mezarl›klar yaratmay› hedefliyorlar. Tercih önümde(!) Ya flimdiye kadar savunduklar›m için halk›m›n mezarl›¤›n› göze alaca¤›m ya da düflman›n mezarl›¤›na diri diri girece¤im. Tercihim halk›m›n, yoldafllar›m›n yüre¤idir.

reketimizdir.

Belçika: 3 Euro Avusturya: 3 Euro

‹ngiltere: £ 2.5

E-MAIL adresi: info@ekmekveadalet.net

5 May›s 2004 Bekir BATURU

Gelip Anadolu’nun bereketli topraklar›ndan Gelece¤i yaflan›las› o güzel günlere bir tohum olarak düfltün vatan topra¤›na coflku ve sab›rs›zl›¤›m›z›n tohumu olup günefle ulaflma heyecan›n› daha da bir harlayarak...

Muharrem Cemremiz oldu Günay Taarruzumuz Ve sen kara k›z Umudumuzun coflkusuyla ayd›nlatt›n Zaptedilen kavga alanlar›n› onbinleri ve sevdal› yürekleri 1 May›s sen oldun Selma Sen 1 May›s

Hayallerimiz vard› kofluya bafllad›¤›m›zda "Cemre", "Taarruz", "Tohum" olmak ve ayd›nlatmak sokaklar› umudumuzun coflkusuyla.

(Selma Kubat’a)

UMUDUMUZUN COfiKUSUYLA ANLATMAK

Yap›verlag Venloerstr. 507-A 50825 Köln Hopa:Hopa ‹fl Merkezi Zemin Kat No: 1 HOPA Tel: 0049 221 280 87 74 0049 221 280 87 75 Tel-Faks:0 466 351 42 08 ‹zmir- Milli-i Kütüphane Cad. No: 17/104 Tepeköylü ‹fl Merkezi Faks:0049 221 280 90 84 Konak/‹zmir Tel-Faks: 0 232 482 29 54 E-mail adresi: ekmekveadalet@arcor.de Kocaeli- Hürriyet Caddesi Gakko Kervan Saray ‹flhan› Kat:7 Adana- ‹nönü Cad. Örnekler Apt. No:5 Kat:5 No:79 Tel-Faks: 0 262 331 66 51 Tel-faks: 0 322 363 32 09 Malatya- Dabakhane Mah. Bak›rc›lar Çarfl›s› Sar›beyo¤lu ‹flhan› Ankara- GMK Bulvar› Onur ‹flhan› Kat: 6 Daire: 151 K›z›lay Kat:1 No:43 Tel: 0422 323 24 77 Tel-faks: 0 312 419 27 38 Mersin- Bahçe Mah. 4604 Sk. Tütüncü Apt. Kat: 1/6 Antakya- Armutlu Mahallesi Elmas Sok. fiaban Kanatl› Apt. Kat: Samsun- 19 May›s Mah. Talimhane Cad. Albayrak ‹flhan› NO:24 4 D: 6 Tel-faks: 0 326 223 87 18 Kat:2 Daire:9 Tel-faks: 0 362 435 25 80 Bursa- Sakarya mah. Uluyol cad. Ayd›n ‹flhan›-2 No: 24 Kat: 2 Trabzon- Kemerkaya Mah. Kundurac›lar cad. Dedeo¤lu sokak Daire: 2 Osmangazi/Bursa Pustular iflhan› Zemin Kat No:4 Tel-faks: 0 224 224 93 97 Tel-faks: 0462 321 14 80

Bürolar›m›z

INTERNET adresi: www.ekmekveadalet.net Ekmek ve Adalet Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Serkan Uymaz Genel Yay›n Yönetmeni: Gülizar Kesici Adresi: ‹nebey Mahallesi ‹nk›lap Caddesi Oto Han 55/54 Aksaray Fatih ‹stanbul ‹rtibat Telefonu: 0212 347 69 66 Faks: 0212 347 69 65 Hesap No: 0041310 -4 Y›lmaz Bas. Yay. Da¤. Org. Akbank Yusufpafla fiubesi/‹ST Ofset Haz›rl›k: Y›lmaz Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama ISSN: 1304 687X

Adalet

Ekmek ve

Anadolu halk› düflünceleri u¤runa ölmeyi göze alanlar›n gücünü biliyor. Tarihte bir çok örne¤i var. Biz yeni bir sayfa ekliyoruz sadece. O halk ki, ödün vermeden, ihanet ve alçakl›¤›n pek çok türüne ra¤men yok olmad›. Yeni kahramanlar›n› her koflulda ç›kard›. Bunun en somut örne¤i özveriyle ölebilmeyi sanat haline getirmifl büyük ha-

Bu süreçte her fley daha küçülmüfl, zavall› gözüküyor gözüme. S›ram geldi ve gere¤ini yapmaya haz›r›m. Örgütsüz, yoldafls›z, halktan uzak yaflaman›n anlam› yok(!)

Zor dönemlerde zarar görmemek ad›na geri ad›m atma düflüncem olmad›. Sak›nmadan yürüyerek bugünlere geldim. Hesap yapmad›m. Bu süreçteki sorulara cevaplar›m daha aç›k oldu. Güvensiz, zay›f yanlar›ma e¤ildim, onarmaya çal›flt›m. Zaaflar›mdan ar›nma gayretini b›rakmad›m. S›ran›n bana gelece¤ini biliyordum. ‹nanc›m›z› savunmak için son insan›m›za kadar demifltik. Son insan olamazd›m. Hep haz›rda durdum. S›ram geldi¤inde abartmadan haz›r›m diyecektim. Ölüm sürecin gereklili¤iydi sadece. Donan›m›m› buna göre tahkime çal›flt›m. Farkl› bir alternatifi alçalt›c› sayd›m.

Irak'ta direniflçilerin yan›ndan ayr›lmak istemiyor. Bazen dünya daral›yor, hücrede yoldafl›nla eski yaflanm›fll›klar› konuflmaya doyam›yor. Duygular genifl bir çizgide seyrediyor. Bunun olumlu yan› kendin için, yoldafllar›n için yaflad›¤›n› her daim an›msatmas› oluyor.


Ekmek ve Adalet Say› 122 ‹çindekiler

3... 5... 6... 9... 12... 14... 16... 18... 19... 21...

22... 24... 26.. 29... 32... 34... 35... 36...

38... 39... 40... 42... 43... 45... 46... 47... 48... 49... 50...

Hukuksuzluk devleti Hukuk için, adalet için kampanya Adalet için eylemdeyiz Bu sessizli¤i utand›r›n Tecrite karfl› 117 insan›n ölümü karfl›s›nda susanlar Mahkemeye getirmeme Yeni TCK’da da onun damgas› var Bahçelievler’de anlaflma Ba¤c›larda grev karar› Örgütsüzlük dayatmas›n› kabul etmeyece¤iz Baflbakan talimat verdi: “Yard›mlar› artt›rmam›z laz›m!” Hangi köye nas›l dönüle cek? Kuflaklar edebiyat›na 17 y›l öncesinden cevap Kuflaklara s›¤d›r›lamayan DEVR‹MC‹L‹K Irak direnifli ve devrimci lik Bombalar alt›ndaki Hz. Ali türbesi Rehin gazeteciler ve direnifle sald›r› Çeçenistan’da okula bask›n ve rehine eylemi Irak’ta rehin al›nan, öldürülen floförlere Tayyip aç›klamas› AKP’liler ‹srail’de Tutsaklar içeride, halk d›flar›da Filistin direniyor Susurluk bitmez Öcalan Devdimci Sol’un nesine karfl› Eylem anlay›fl›nda darl›k S›n›rd›fl› karar› kald›r›ld› Yüzbinler Bush’u protesto etti “Feda’da s›n›r yoktur” Kahramanlar ölmez “Bu gün benim babam... Yar›n sizin evlatlar›n›z” “Devrimciysem, örgütlüysem sak›nmadan...”

Hukuksuzluk Devleti 1 Nisan hukuksuzlu¤u, terör demagojisiyle gizlenemez. Terör demagojisi, sömüren ve zulmeden devlete karfl› mücadelenin meflrulu¤unu ortadan kald›rmaz. Bu devlete karfl› hukuk için, adalet için ve halk›n iktidar› için mücadele meflrudur. Türkiye’nin yönetiminde görüntüyle gerçek, her zaman birbirinden farkl› olmufltur. Siz ülkenin bafl›nda falan parti liderinin oldu¤unu düflünürken, bir de ö¤renirsiniz ki, as›l kararlar MGK’da veya Washington’da al›nmaktad›r. Siz bu ülkenin bir Anayasas› oldu¤unu san›rken, ö¤renirsiniz ki, Anayasan›n da üstünde tüm hükümetlerin, devlet kurumlar›n›n uymak zorunda oldu¤u G‹ZL‹ bir “K›rm›z› Kitap” vard›r. Siz Yarg›n›n bafl›n›n Yarg›tay Baflkan› oldu¤unu düflünürken, bir de bakars›n›z ki, koskoca(!) Yarg›tay Baflkan› M‹T’ten, polisten emir almaktad›r. Siz Çatl›, Çak›c› gibilerin en fazla A¤ar gibi kontra fleflerin adam› oldu¤unu düflünürken, ö¤renirsiniz ki, onlara bu “ulvi görevler”, Türkiye Cumhuriyeti’nin en tepesinde yer alanlar taraf›ndan verilmifltir... Yasalar s›k s›k de¤iflmesine, peflpefle “demokrasi paketleri” aç›lmas›na ra¤men hiç bir fleyin de¤iflmedi¤ini görürsünüz. Cevab› iflte yukar›daki olgulardad›r. Bu devlet “yasalar üzerine oturan” bir devlet de¤ildir. Susurluk bunun en somut kan›t›yd›. Devletin kendisi yasalar›n d›fl›nda “gizli bir yap›lanma”ya dönüflmüfl, “gizli-yasad›fl›” bir iflleyifle sahiptir. Dolay›s›yla “Hukuk devleti” söyleminin ard›nda da bir hukuksuzluk devleti vard›r. M‹T ve Yarg›tay’›n “50 defa görüflmesi”, hukuksuzluktur ve iflte bu “yasad›fl›” iflleyiflin sonucudur. Yarg› kararlar›, hukuka göre de¤il, M‹T’in, yerine göre polisin, Genelkurmay›n yönlendirmelerine göre belirlenir. M‹T, polis, sadece Yarg›tay düzeyinde de¤il, her düzeyde görüflür, yönlendirirler. Küçük ilçelerin savc›lar›ndan büyük flehirlerin DGM savc›lar›na kadar, “Terörle Mücadele”nin iflkenceci flefleriyle içiçedirler. Anayasaya, TCK’ya de¤il, M‹T’in, polisin ne dedi¤ine bakarlar. Terörle Mücadele Polisi veya M‹T’çiler, hiç bir fley yapmasalar, gelir savc›l›¤›n kap›s›nda, duruflma salonunda kendilerini göstererek, kararlar› yönlendirirler. Bu ayn› zamanda bu devletin nas›l yönetildi¤inin resmidir. Parlamentonun, yasalar›n hükmü yoktur. Halk›n yönetilmesine iliflkin hemen her konuda karar› devlet flemas›nda gösterilen kurumlar de¤il, M‹T, polis, J‹TEM verir. En s›radan konularda bile böyledir bu. Valilere, kaymakamlara, hatta gerekti¤inde bakanlara neye izin verip vermeyeceklerini, kimlerin etkinliklerinin yasaklanaca¤›n› onlar söyler. Tüm di¤er kurumlar, bu karar›n uygulanmas›yla yükümlüdür. Terörle Mücadele fiubeleri, iflte bunun için yayg›nlaflt›r›lm›flt›r. E¤er bir ülkede kontrgerilla politikalar› temel al›n›yorsa, do¤al olarak bu politikalar› do¤rudan uygulamakla yükümlü M‹T, polis, J‹TEM gibi kurumlar da devlet iflleyiflinin en tepesine oturacaklard›r. Savc›lar onlar›n fezlekelerini al›p iddianame yaparlar. Mahkemeler kararlar›n› delil, tan›k durumuna göre de¤il, onlara göre verirler. Adalet Bakan›’na, ‹çiflleri Bakan›’na ça¤r› yap›yoruz, Yarg›’n›n en üst kurumlar›na ça¤r› yap›yoruz: Aç›klay›n; bu ülkede insanlar nas›l gözalt›na al›n›yor, nas›l tutuklan›yor, nas›l cezalar veriliyor?.. Biliyoruz ki,


hiçbiri bu ülkenin mevcut yasalar› içinde bile 1 Nisan gözalt›lar›na, dernek kapatmalar›na, tutuklamalar›na gerekçe gösteremeyecektir. “Hukuk devleti”nde hukuki gerekçeler aç›klanabilir. Ama böyle bir hukuksuzluk devletinde, polis, M‹T devletinde aç›klayabilecekleri bir fley yoktur. Halk›n mücadelesini bast›rmak için en a¤›r ceza yasalar› ç›kar›l›r, yasalar “yasak”larla donat›l›r, bunlar da yetmezse, kendi yasalar› da çi¤nenip yap›lacak “operasyonlar” yine de yap›l›r. Devletin bu niteli¤i “reform”lar›n neden bir türlü gerçek reformlara dönüflmedi¤ini de gösterir. Bu yap›, kimilerinin hayallerini süsleyen türde bir “burjuva demokrasisi”nin bizim gibi ülkelerde neden mümkün olmad›¤›n› da anlat›r. Reformizmin, AB’cilerin yan›lg›lar› da bu noktadad›r. Sadece “reformlar” için mücadeleyle demokrasinin gelebilece¤ini san›yorlar. Düzeni ve düzen güçlerinin bu sistem içindeki rollerini bir bütün olarak de¤erlendirebilmekten uzaklar. Ony›llard›r bu ülkede sürdürülen katliam, kay›p, iflkence politikalar›nda MHP’lilerin her zaman özel bir rolü olmufltur. 1980 öncesi, uzun bir dönem boyunca emperyalizm ve oligarfli ad›na halka karfl› sald›r›lar MHP arac›l›¤›yla sürdürülmüfltür. Ama mesele MHP de¤il, MHP’yi kullanan devletin niteli¤i meselesidir. Faflizmi MHP’ye indirgemek de bir yan›lg›yd›. MHP’ye “geçit verilmez”se, etkisizlefltirilirse, demokrasinin geliflebilece¤ini düflünüyorlard›. Halbuki MHP faflizmin kendisi de¤il, sadece bir arac›yd›. 12 Eylül öncesi sadece faflizme karfl› direniflten sözedenler, bugün de sadece “burjuva demokrasisi için” mücadeleden sözediyorlar. Mesele devlet-devrim meselesidir. Devrimci hareket, o dönem de, iktidar perspektifiyle mücadele et1 Nisan Davas›, mifltir. Bir devrimci hareket de böyle yapmak dusadece 82 kiflinin rumundad›r. ‹ktidar hedefi hukuk, adalet ve öz- ve iddias› olmayan bir hareket, devrimci olma iddigürlük mücadelesi de- as›nda bulunamaz. Dev¤il, bu halk›n özgürlük rim, en basit ve yal›n ifamevcut sömürü mücadelesidir. Sadece desiyle, ve bask›c› iktidar› devir82 kifli için istenen bir mektir. Devrimci bunun çal›fland›r. Devlet ne, “hak” mücadelesi için devrim ne, devrimcilik de¤il, 70 milyon için nedir, bunlar unutturulçal›fl›l›yor. ‹flte bu istenen bir demokrasi maya yüzden, oligarflik devletin mücadelesidir. iflleyiflini en basit örnekle-

riyle yeniden anlatmak durumunday›z. Yaz›m›z›n en bafl›nda devletin iflleyifline iliflkin dikkat çekti¤imiz örnekler bunun içindir. Bu devlet mekanizmas› parçalanmadan, bu ülkede ne hukuk olur, ne adalet, ne demokrasi. Meflruluk bilincinden uzaklaflanlar veya baflka bir aç›dan meflrulu¤unu savunacak cüret ve kararl›l›¤a sahip olmayanlar, “devlete karfl› de¤iliz”, “iktidar peflinde de¤iliz” aç›klamalar›yla oligarfliden icazet dileniyorlar. ‹cazetle sürdürülen mücadele, sonuçta icazeti verenin ifline yarar. Biz bu devlete bir fley demiyoruz, bizim iktidarda gözümüz yok, yaln›z fluras›ndan buras›ndan biraz rötufl yapal›m demek, bu hukuksuzluk devletinin devam›ndan baflka bir fleye hizmet etmez. Meflrulu¤u savunmakta ve halk›n özlemlerine, taleplerine sahip ç›kmakta tereddütsüz olmal›y›z. Hiç kimse, bu düzenin ka¤›t üzerindeki yasalar› bile, devrimcileri, katliam yapan, kaybeden, mafyayla birlikte çal›flan, kendisi bir gizli örgüte dönüflmüfl bask›c› devleti y›kmaya çal›flt›¤› için suçlayamaz. Sömürünün ve zulmün oldu¤u her yerde direnmek hakt›r ve meflrudur. Bu hakl› ve meflru mücadelenin karfl›s›na meflru araçlarla ç›kamayanlar, terör demagojisiyle, devrimcilerin hakl›l›¤›na ve meflrulu¤una gölge düflürmeye çal›fl›yorlar. 1 Nisan Operasyonu da bu çerçevede yap›lm›flt›r. Düzenin, kendi yasalar›na göre bile suç sayabilece¤i hiç bir fley yoktur ortada. Gerçekleri yaz›yor diye Ekmek ve Adalet’i, tecritte ifllenen katliamlar› halka duyuruyor diye TAYAD’l› Aileler’i, halk›n gasbedilen haklar› için mücadele ediyor diye Temel Haklar’› kim suçlayabilir? ‹flte bu yüzden 1 Nisan Davas›’n›n iddianamesinde de bu tür suçlamalar yoktur. Bunun yerine terör demagojisi ve terörizm suçlamas› vard›r. Dosyada onlar›n adland›rmas›yla bile “terör” kapsam›na sokulabilecek tek bir eylem de yoktur, ama terör demagojisi zaten kan›t aramaz. 1 Nisan Davas›’nda iflte böyle “yasad›fl›” iflleyifle sahip, hukuksuz bir devlete karfl› hukuku savunuyoruz, demokrasiyi savunuyoruz. Susurluk devletinin yerine halk için bir devleti savunuyoruz. Bunlar› savundu¤umuz için bu hukuksuzluk terörüne maruz kal›yoruz, ama y›lmadan, yine bunlar› savunarak devletin terörünü altetmeliyiz. Mesele, bu bütünden anlafl›laca¤› gibi, sadece 82 kiflinin hukuk, adalet ve özgürlük mücadelesi de¤il, bu halk›n özgürlük mücadelesidir. Sadece 82 kifli için istenen bir “hak” mücadelesi de¤il, 70 milyon için istenen bir demokrasi mücadelesidir.


sahte belgelerle tutuklananlar serbest b›rak›ls›n

Böyle bir ülkede kimin hak ve özgürlüklerinin güvencede oldu¤u söylenebilir? Böyle bir ülkede hukuk yoktur. ‹flte önümüzdeki günlerde TBMM’de görüflülüp yasallaflt›r›lacak alan yeni TCK! Eski TCK’dan daha faflist, eski TCK’ya göre daha

1 Nisan’daki Haks›z Hukuksuz Tutuklamalara Karfl›

Hukuk ‹çin, Adalet ‹çin Kampanya 1 Nisan Operasyonu’nda hukuksuzluk terörüne maruz kalanlar, 1 Eylül’den itibaren adalet için bir kampanya bafllatt›lar. 1 Nisan Operasyonu ad› verilen ve Avrupa emperyalizmiyle oligarflinin ortaklafla gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda gözalt›na al›nan, dernekleri bas›lan, kapat›lan, tutuklanan TAYAD’l›lar, Temel Haklar üyeleri, Ekmek ve Adalet, Gençlik Gelecektir Dergisi çal›flanlar›, gecekondularda hak ve özgürlük mücadelesi verenler, devrimci sanatç›lar 1 Eylül’den bafllayarak, her yerde bu hukuksuzlu¤u anlatacak, demokrasi mücadelesini adalet talebiyle büyütecekler. “Adalet ‹çin” söylenecek türküler, sloganlar adalet için at›lacak, pankartlar adalet talebini dile getirecek. Tecrit ve direniflte oldu¤u gibi, sansür yine karfl›m›zda olacak, sesimiz yine bo¤ulmak istenecek. Sansür ne kadar koyuysa, biz sesimizi o kadar yüksek ç›kartmak için çal›flaca¤›z.

Bu mücadele, hukuktan, adaletten yana herkesin mücadelesidir. Bu mücadele, tüm sendikalar›n, derneklerin, sol, muhalif, demokrat, devrimci tüm örgütlenmelerin mücadelesidir. Çünkü, öyle bir ülkede yafl›yoruz ki, hukuksuzluk terörüne dur denilemedi¤i koflullarda hiç kimsenin hiç bir hakk›n›n güvencesi yoktur. Bak›n 1 Nisan Operasyonu’na. Fi tarihinde birilerinden bir ifade al›r, istedi¤i zaman kullan›r ve istedi¤i kifliyi tutuklat›r. En demokratik hakk›n kullan›m›, polis marifetiyle “halk› infiale sürüklemek” diye suçlan›r.

fazla polis devleti getiriyor. Onlarca maddeye yay›lm›fl “tehdit”, “afla¤›lama”, “olas› kast” gibi her türlü düflünceye, her türlü elefltiriye, her türlü örgütlenmeye karfl› kullan›labilecek suç türleriyle, polisin, yarg›n›n keyfili¤inin önü ard›na kadar aç›l›yor.

Bu koflullarda hak ve özgürlükleri mücadeleyle savunmaktan baflka yol yoktur. Bu kampanyaya destek vermeyenler, kendilerine yönelecek hukuksuzluklar›n kap›s›n› da açm›fllar demektir. Bu keyfilikler, komplolar, bugün “s›ra bana gelmez” diye düflünenlere de yönelecektir. 1 Nisan hukuksuzlu¤u, flu veya bu polis flefinin kafas›ndan ç›km›fl de¤ildir, oligarflinin politikas›d›r. Avrupa Birli¤i’yle iflbirli¤i içinde yap›lm›fl olmas›, bunu yeterince göstermektedir. Bu politikan›n ad›, tüm devrimci, demokratik güçlerin tasfiyesidir. Tasfiye için her yola baflvuracaklard›r.

Biz halk›n hak ve özgürlükleri için var›z diyenler, TAYAD’l›lar›n, Temel Haklar’›n adalet isteyen sesine sesini katmal›d›r. Burjuva medya, 1 Nisan hukuksuzlu¤unun ortaklar›ndan biridir. 82 insan haks›z, hukuksuz yere tutukluysa, sorumlular›ndan biri burjuva medyad›r. Polisin operasyonunu terör demagojisiyle, yalan haberleriyle onlar tamamlam›flt›r. Medya bu kampanya karfl›s›nda da sansürünü sürdürürse, 1 Nisan hukuksuzlu¤una iliflkin gerçeklerin duyurulmas›n› engellerse, suçunu büyütmüfl olacakt›r.

Aylard›r y›llard›r yasall›¤› konusunda hiç bir flüphe olmayan kurumlar, bir günde “terör örgütünün merkezi” ilan edilip kapat›l›r.

Sadece 1 Nisan operasyonunda tutuklanan 82 kifli için de¤il; tüm halk için, tüm demokratik muhalefet ad›na; hukuksuzlu¤a, adaletsizli¤e karfl› sesimizi yükseltelim.

Gözalt›na al›nan birinin parmak izleri, bir el bombas›n›n üstüne ç›kar›l›r ve o, bununla y›llarca tehdit edilir.

Hukuksuzluk devletinin keyfiliklerine, terörüne, adalet için yükseltece¤imiz mücadeleyle barikat kural›m.

Say› 122 5 5 Eylül 2004


ADALET ‹Ç‹N EYLEMDEY‹Z

Say› 122 6 5 Eylül 2004

Haklar ve Özgürlükler Cephesi’nin, 1 Nisan hukuksuzlu¤unda tutuklanan 82 devrimci, demokrat insan›n serbest b›rak›lmas› için bafllatt›¤› kampanyan›n ilk eylemleri gerçeklefltirildi. Ankara Adalet Bakanl›¤› önünde, ‹stanbul Sultanahmet Adliyesi’nde ve ‹zmir, Elaz›¤, Mersin, Adana, Dersim baflta olmak üzere Anadolu kentlerinde Adliye binalar› önünde eylemler yap›ld›, 1 Nisan hukuksuzlu¤unun sorumlular› hakk›nda suç duyurular›nda bulunuldu. 1 Eylül günü yap›lan eylemlerden baz›lar› flöyle:

Grup Yorum Adalet Bakanl›¤› Önünde ‹ki eleman›, Ali Arac› ve Muharrem Cengiz 1 Nisan hukuksuzlu¤unda tutuklanan Grup Yorum Adalet Bakanl›¤› önündeydi. ‹stanbul’un her gün bir mahallesinde konserler vererek kampanya kat›lan Grup Yorum’un ilk eyleminde, "Adalet ‹çin Türkü Söylüyoruz" pankart› aç›ld›. “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n, Komplolar› Bofla Ç›karaca¤›z, Adalet ‹stiyoruz” yaz›l› dövizlerin tafl›nd›¤› eylemdeaç›klamay› okuyan Grup Yorum eleman› Özcan fienver tutuklanan elemanlar›n› ve 1 Nisan hukuksuzlu¤unu hat›rlatarak, “Bu ve benzeri komplolar ilk de¤ildir. Demokrasi mücadelesi veren, haks›zl›¤a ve zulme karfl› d u r a n l a r,

bu tür komplolarla susturulmaya çal›fl›lm›fllard›r” dedi. fienver, komplolar›n Yorum’u susturamayaca¤›n› belirterek, “bundan sonra da adalet için türkü söylemeye devam edece¤iz” dedi.

Sultanahmet’te Suç Duyurusu Sultanahmet Adliyesi’nde biraraya gelen Haklar ve Özgürlükler Cephesi üyesi 250 kifli, sahte belgeler düzenleyen, komplolar haz›rlayan, 82 insan› tutuklayan/tutuklatan ‹stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, ‹stanbul Emniyeti TEM fiube Müdürü, sivil polisler, DGM savc›lar› ve hakimler hakk›nda “Kifli güvenli¤ini ortadan kald›rmak ve görevi kötüye kullanmak”tan suç duyurusunda bulundular. "Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n - Haklar ve Özgürlükler Cephesi" yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› eylemde, "Adalet ‹stiyoruz", "Hakl›y›z Kazanaca¤›z", “Komplolar› Bofla Ç›karaca¤›z” yaz›l› dövizler ve HÖC ile bütünleflen k›z›lbayraklar tafl›nd›. HÖC ad›na yap›lan aç›klamay› okuyan Cihan Keflkek, “1 Eylül günü, bar›fl, adalet kelimelerinin bol keseden kullan›ld›¤› bir gün olarak geçecek. Bizler, büyük bir adaletsizlik sonucu aylard›r F tiplerinde tecritte tutuklu bulunanlar için, demokratik mücadelenin sürdürücüsü oldu¤umuz için ve adalet istedi¤imiz için buraday›z. Bugün burada yaflanan büyük bir hukuksuzlu¤u ve yasad›fl›l›¤› protesto etmek ve bunun sorumlular› hakk›nda suç duyurusunda bulunmak için topland›k. Bizler 1 Nisan'da hücreevi olarak bas›na gösterilen kurumlar›n, der-


neklerin, kültür merkezinin çal›flanlar› ve üyeleriyiz. Yasad›fl› bask›nlarla hiçbir hukuki dayana¤›, somut iddialar› olmadan bir komplo sonucu tutuklanan arkadafllar›m›z›n serbest b›rak›lmas›n› istiyoruz" fleklinde konufltu. Eylem, suç duyurusu dilekçelerinin verilmesi ile sona erdi.

‹zmir’de Sald›r› ‹zmir Valili¤i önünde "Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n" yaz›l› pankart açarak bas›n aç›klamas› yapmak isteyen HÖC’lülere polis sald›rd›. Hukuksuzlu¤un kentteki en üst düzey yönetim yeri olan Valilik önünde aç›klama yap›lmas›na izin vermeyen polis, grubu zorla Kemeralt› çarfl› girifline kadar götürdü. Burada HÖC konuflma yapan Erdal Güngör, polisin sald›r›s›n› protesto ederken, eylemin amac›n› anlatt›. Güngör, "M‹T ve Yarg›tay Çak›c›'y› sahte belge düzenleyerek bir gecede kaç›r›yor, demokratik kurumlar› da bas›p çal›flanlar›n› komplo ile tutukluyor” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan, "Tecridi Kald›r›n Ölümleri Durdurun", "Komplolar› Bofla Ç›karaca¤›z", "Yaflas›n Haklar ve Özgürlükler Mücadelemiz" “Komplocu Polis Hesap Verecek” fleklinde sloganlar atan HÖC’lüler, polisin tavr›n› protesto etmek amac›yla 5 dakikal›k oturma eylemi yapt›.

Elaz›¤ 1 Eylül Çarflamba günü saat 14.00’da Elaz›¤ Haklar ve Özgürlükler Cephesi adliyeye giderek 1 Nisan operasyonlar›nda hukuksuzca tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas› talebiyle savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Suç

‹zmir

duyurusu sonras›nda bas›n aç›klamas› yapmak isteyen HÖC’lülere polis “yapt›rmayaca¤›z, savc›n›n emri var“ diyerek aç›klamay› engellemeye çal›flt›. Daha sonra HÖC ad›na savc›yla görüflen Hüseyin Çeli¤e savc› “yaparsan›z polis sald›racak, talimat›m›z var“ diyerek keyfiyeti sürdürdü. Buna ra¤men HÖC’lüler aç›klamay› adliye önünde yaparak bu tavr› bofla ç›kard›lar.”Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest ›rak›ls›n-HÖC” imzal› pankart›n aç›ld›¤› aç›klamada “Adalet ‹stiyoruz, Bask›lar Komplolar Bizi Y›ld›ramaz, Devrimci Kurumlar Susturulamaz” dövizleri aç›l›rken “Bask›lar Komplolar Bizi Y›ld›ramaz” slogan› at›ld›.

Dersim

Mersin Mersin Haklar ve Özgürlükler Cephesi 1 Eylül günü Mersin Adliyesi önünde yapt›¤› aç›klamayla 1 Nisan’da keyfi flekilde yap›lan bask›n ve tutuklamalar› k›nad›.”Adalet ‹stiyoruz Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n-Haklar ve Özgürlükler Cephesi” imzal› pankart aç›larak HÖC ad›na aç›klamay› okuyan Gülbeyaz Karaer; “ Keyfi flekilde tutuklananlar›n say›s› 82’yi buldu. Bizler Haklar ve Özgürlükler Cephesi olarak avukatlara ve tüm duyarl› insanlara sesleniyoruz. Gerçekten hukuktan adaletten yanaysan›z,haklar ve özgürlükler mücadelesinde samimiyseniz bu hukuksuzlu¤a karfl› ç›k›n”dedi. Aç›klamada “Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z, Gözalt›lar Tutuklamalar Bizi Y›ld›ramaz” dövizleri aç›ld›. “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z” sloganlar› at›ld›.

Say› 122 7 5 Eylül 2004

Adana 1 Eylül günü Adana Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Adana Adliyesi önünde yapt›¤› eylemle 1 Nisan hukuksuzlu¤unu protesto etti. Eylemde “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n” pankart› ve “Adalet ‹stiyoruz” dövizleri aç›ld›. Aç›klamaya kat›lan 20 kifli “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Adalet ‹stiyoruz, Yaflas›n Meflru Mücadelemiz” sloganlar› att›. Haklar ve Özgürlükler Cephesi ad›na aç›klamay› okuyan Öner Çelik;“Polis Ekmek ve Adalet Dergisi’nden ç›kt›¤›n› iddia etti¤i disketle önüne

Mersin


geleni tutuklamaktad›r. ...AKP iktidar›, bu disket komedisine Antakya biran evvel son vermeli, sahte belgelerle tutuklanan tüm arkadafllar›m›z serbest b›rak›lmal›d›r” dedi.

Dersim

Say› 122 8 5 Eylül 2004

Dersim HÖC’lüler 1 Eylül günü saat 13.00’da Adliye önüne bas›n aç›klamas› yapmak için gittiklerinde polis HÖC’lüleri engellemeye çal›flt›. Güvenlik fiube Müdürü elinde Valinin verdi¤i karar› göstererek aç›klaman›n adliye önünde yap›lamayaca¤›n› söyledi. Bunun üzerine HÖC ad›na Kaan ‹naç ve Derya Ula¤ Adliyeye giderek 1 Nisan hukuksuzlu¤u ile ilgili suç duyurusunda bulunarak tutuklanan insanlar›n serbest b›rak›lmas›n› talep ettiler. Suç duyurusundan sonra Adliye yolu kald›r›m›nda “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n-HÖC” imzal› pankartla “Komplolar› Bofla Ç›kartaca¤›z, Adalet ‹stiyoruz, ABD,AKP,AB Bizi Y›ld›ramaz, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” dövizlerini açarak bas›n aç›klamas›n› yapt›lar. Aç›klamada “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Komplolar› Bofla Ç›kartaca¤›z” sloganlar› at›ld›.

Antakya 1 Eylül günü Antakya Haklar ve Özgürlükler Cephesi Antakya Adliyesi önünde bir bas›n aç›klamas› yaparak 1 Nisan hukuksuzlu¤unu protesto etti. “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n” pankart› ve “Adalet ‹stiyoruz” dövizleri açan HÖC’lüler “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Tecrite Sansüre ‹flgale Son” sloganlar› att›lar. HÖC ad›na aç›klamay› okuyan Deniz Kutlu; “AKP polisinin sahte bel-

BU

Yalan Habere Karfl› Cephe’den Aç›klama 31 A¤ustos-1 Eylül tarihlerinde çeflitli gazete ve televizyonlarda, Adana’da Celal Bayar Köprüsü alt›nda iki kilo C-4 tipi patlay›c› bulundu¤u, olayla ilgili gözalt›na al›nan iki kiflinin ise “DHKP-C üyesi ve asker kaça¤› olduklar› tespit edildi.” fleklinde baz› haberlerin yeralmas› üzerine, Devrimci Halk Kurtulufl Cephesi Bas›n bürosu taraf›ndan “Bas›na ve Halk›m›za” bafll›¤›yla bir aç›klama yap›ld›. 3 Eylül 2004 tarihli ve 340 No’lu aç›klamada, flöyle denildi “‘Son günlerde flüpheli paketler yine tehlike saçmaya bafllad›. C-4 ile köprüyü uçuracaklard›...’ gibi klasik terör demagojisi söylemiyle sunulan ve örgütümüze maledilen olayla örgütümüzün hiç bir ilgisi yoktur. Sözü edilen patlay›c›lar örgütümüze ait de¤ildir. Bu konudaki haberler tümüyle yaland›r. Polis uydurmalar›yla haber yapan gazete ve televizyonlar yanl›fl ve yalan haberlerini düzeltmelidirler.”

gelerle insanlar› tutuklay›p dernekleri kapatt›¤›, dünya halklar›n›n ç›kar için katledildi¤i bir ortamda devrimci ve duyarl› insanlar olarak nas›l ve kiminle bar›fl? diye soruyoruz” fleklinde konufltu. Aç›klama “Adalet ‹stiyoruz”slogan›yla son buldu.

Samsun

1 Eylül Çarflamba günü saat 13.00’da Samsun Adliyesi önünüde HÖC taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. 1 Nisan operasyonu ile tutuklanan 82 kifliden bir ço¤unun hala keyfi bir flekilde tutuklu bulundu¤una de¤inilen aç›klamada bu tür hukuksuzluklar›n 12 Eylül zihniyetinin ürünü oldu¤u vurguland›. “Sahte Belgelerle Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n-HÖC” imzal› pankart›n aç›lÇA⁄RI, BU HAYKIRIfi; BU ÜLKEDE ADALET ‹STEYEN d›¤› eylemde “Komplolar› HERKES‹N ÇA⁄RISI HAL‹NE GELMEL‹D‹R Bofla Ç›kartaca¤›z, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” sloganlar› at›ld›. Uyum yasalar›na ra¤men polisin kamera çekimi yapt›¤› eyleme kat›lan 10 kifli eylemi alk›fllarla sona erdirdi.


BU SES‹ZL‹⁄‹ UTANDIRIN! ceriksizce yap›lan kopmlolar›, sahte belgeleri esas alarak yarg›lanan, kimisi idam edilen, kimisi y›llarca hapis yatan, kimisi ise toplumsal muhalefetin gücü ile komployu bofla ç›kartan baz› en çarp›c› örnekleri anlatmak istiyoruz. Bunlardan birisi ROSENBERGLER; Julius ve Ethel ROSENBERG.

Adlar›n› De¤il Say›lar›n› Akl›n›zda Tutun Bir gecede örgüt üyesi, terörist ilan edilen 82 insan var bu ülkede. Belki y›llarca hapis yatacaklar, t›pk› Rosenbergelere kurulan komplo gibi, t›pk› Dreyfus’a, Sacco ile Vanzetti’ye, Abu Jamel’e ve daha bir çok devrimciye, sosyaliste kurulan komplolar gibi. Ses verin! Bu utanmaz sessizli¤i bozun! 82 insan›n özgürlü¤ü sizin de özgürlü¤ünüzdür. Rahat döfleklerinizde uyuyamaz hale geleceksiniz. Ses verin! ir gecede 82 insan tutukland› bu ülkede! Bir gecede 82 insan örgüt üyesi ilan edildi! Bak›n 117 insan öldü bu ülkenin hapisanelerinde. Utanç verici sessizlik hala sürüyor.

B

Genç, yafll›, liseli, üniversiteli, esnaf, tutsak yak›n›,anne, baba, kardefl 82 insan bir gecede örgüt üyesi, terörist ilan edildi ve tutukland›. “Komplo” nedir? Komplo, “bir kimseye, bir kurulufla karfl› toplu olarak al›nan gizli zarar verici karard›r.” Kelime anlam› budur. Peki kim al›r bu karar›? Bizim ülkemizde YARGI, M‹T, POL‹S, GENELKURMAY baflta olmak üzere hemen hepsi bazen hep birlikte bazen ikisi üçü bir araya gelerek. Y›llar sonra kendi içlerindeki çekiflme veya baflka herhangi bir nedenle bu gizli ittifak ortaya ç›kar, birbirlerini suçlayarak sorumluluktan kurtulma manevralar› yaparlar. Befl ülkede birden bir çok flehirde bir gecede yap›lan bir operasyon düflünün. Tutuklanan 82 kifli! Kim bunlar? Hepsi yasal derneklerin üyeleri, adresleri, kimlik bilgileri tüm ayr›nt›lar› ile polisin elinde olan devrimci, sosyalist kimlikleri ile bilinen insanlar. Anneler, babalar, efller, ö¤renciler... Bizim insanlar›m›z, bu ülkenin insanlar›. Bu 82 insan neden bir gecede “terörist”, “örgüt üyesi” ilan edildiler? Nedir bu terörizm ve teröristlik? Art›k öyle bir hale gelmifltir ki, her iktidar kendini elefltiren, muhalif olan HERKES‹ HEMEN terörist ilan ediyor. En kolay, en ucuz suçlama bu. ARADAN YARIM YÜZYILA YAKIN ZAMAN GEÇSE DE çok bilinen ve son derece kaba, be-

ROSENBERGLER KOMPLOSU Her ikisi de Amerikan Komünist Partisi üyesi, her ikisi de Yahudi. Julius bir mühendistir, Genç Komünistler Birli¤i'nin üyesidir. Avrupa'da faflizmin yükselifli ve Yahudi sorunu üzerine araflt›rmalar yapmaktayd›. Sanayi Sendikas›'nda aktif bir militan olarak görev al›yordu. Ethel'le Julius 1939 y›l›nda Yahudi geleneklerine göre evlendiler. Evlilikleri boyunca sendikal faaliyetlerin içinde yer ald›lar. Bundan dolay› da sürekli iflsizlik ve maddi s›k›nt›larla bo¤ufltular. 1943'te ilk çocuklar› Michael, 1947'de de Robby do¤du. Bu dört kiflilik aile iki odal› yoksul bir evin sadeli¤inde yaflamlar›n› sürdürdü. Ta ki, 1950 Temmuz ay›na kadar.

ir Gecede ‘Ajan’ ‹lan Edildiler: Bir-

B

den bire, yani 17 Temmuz sabah› uyand›klar›nda “SOVYET AJANI KOMÜN‹STLER” olduklar› ilan edildi. Ajanl›k meselesini anlamad›lar, çok da üzerinde durmad›lar önce, ciddiye almad›lar, hatta komik buldular. Komünistlik konusunda ise zaten bir itirazlar› olamazd›, belgeliydi, parti üyelik kartlar› vard›. 6 A¤ustos 1945’de Hiroflima'ya at›lan atom bombas› korkunç bir k›y›m oldu¤u kadar, ABD'nin dünya hakimiyetini simgeleyen bir geliflmeydi. ABD, d›flta halklar› katlederek, içte büyük bir bask› ve korkutma ile imparatorlu¤unu infla ediyordu. ‹mparatorluk, teknolojik geliflmenin bu "üstün ürünüyle" elde etti¤i tart›fl›lmaz liderli¤ini ancak 4 y›l koruyabildi. 1949'da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i'nde ilk atom bombas› yeralt› denemeleri bafllad›. ABD, art›k “tek bir dü¤meye basma” tehdidiyle dünyay› avuçlar›n›n içinde tutabilme gücünü kaybetmiflti. ‹flte Julius ve Ethel Rosenberg, yaln›zca parti üyesi ya da ilerici olman›n bile "Sovyet casusu" damgas› yemek için yeterli oldu¤u böyle bir ortam›n kurban› olur. Ethel ve Julius Rosenberg, FBI taraf›ndan atom bombas› s›rlar›n› Sovyetler Birli¤i'ne satmakla suçlan›rlar.

cCarthy Dönemi; Hedef Sosyalistler:

M

Bu komplonun üç temel kahraman› var-

d›.

Say› 122 9 5 Eylül 2004


Komplocular Kifliliksizleri Kullan›r

50 Y›l Sonra ‹tiraf 50 y›l sonra Rosenbergler davas›n›n bafl tan›¤› Ethel’in kardefli David Greenglass, yalan ifade verdi¤ini, New York Times Gazetesi’nin editörlerinden Sam Roberts’›n “The Brother” adl› yeni kitab›nda ve CBS Televizyonu’nun 6 Aral›k 2001 tarihinde yay›nlanan “60 Dakika” program›nda itiraf etti. Kar›s› Ruth ile birlikte mahkum edilmekten korktu¤unu, daha sonra McCarthy’nin yard›mc›s› olan savc› Roy Cohn’un yalan söylemesi için kendisini cesaretlendirdi¤ini anlatan Greenglass, davan›n zaman zaman akl›na geldi¤ini, o zaman da kar›s›n›n “Bak, biz hala hayattay›z” dedi¤ini anlatt›. Greenglass, Rosenbergler’in ölümünden sorumlu olup olmad›¤› sorusuna da “evet” cevab›n› verdi. a- Klaus Fuchs, ‹ngiliz bir fizikçi. b- Hary Gold, eski solcu dönek bir kimyager. c- David Greenglass, eski solcu dönek bir fizikçi ve Ethel Rosenberg’in kardefli. Say› 122 10 5 Eylül 2004

Her fley, Klaus Fuchs’un, ‹ngiliz gizli servisine baflvurup Sovyetler'e atom s›rlar›n› satt›¤›n› itiraf etmesi ile bafllar. Fuchs, savafl s›ras›nda atom bombas› yap›m›nda çal›flan ekiptendir. Amerikan hükümeti Fuchs'un "atom s›rlar›n›" tek bafl›na çalamayaca¤›n› iddia eder. Sonuçta ucu Rosenbergler’e kadar uzanan bir komplo kurulur. Önce bir eski solcu bulunur: Harry Gold. Amerika'da ihanet y›llar› yaflanmaktad›r. Birbirini ihbar eden edene, itiraflar diz boyudur. Gold'un itiraflar› sonunda Ethel Rosenberg'in kardefli David Greenglass tutuklan›r ve sorgusunun hemen ard›ndan Julius Rosenberg tutuklan›r. Rosenberg tutukland›ktan bir süre sonra serbest b›rak›l›r. FBI'›n yeni itirafç›lar› David Greenglass ve eflidir. ‹kna edilirler ve itiraf ederler: "Atom bombas› s›rlar›n› Sovyetlere veren komplocular›n bafl› Julius ve Ethel Rosenberg"dir. Amerika'n›n her köflesinde bomban›n bilgilerini SSCB'ye aktaran casus aranmaya baflland›. Ayn› y›llarda “So¤uk Savafl” bafll›yordu. Komünizm fobisi bir virüs gibi yay›l›yordu. 1950'de bafllayan Kore Savafl›, komünizme karfl› bir haçl› seferiydi. Ama savafl bir yan›yla da ABD'de savafl karfl›t› muhalefetin güçlenmesine yol aç›yordu. Savafl karfl›tlar›n› bast›racak bir politika belirlemek gerekiyordu, ilk ad›m, tarihe "komünist avc›s›" olarak geçen Senatör Joseph McCarthy'nin “GÜVENL‹⁄‹ TEHD‹T EDEN 57 M‹LYON 205 B‹N 81 K‹fi‹Y‹ TESP‹T ETT‹M” aç›klamas›yla at›ld›. Ard›ndan, sendikalarda, üniversitelerde, sinema ve tiyatro endüstrisinde "ko-

münistleri" ortaya ç›kartmak için genifl çapl› soruflturmalar aç›ld›. Soruflturmalarda suçlu bulunanlar kara listeye al›nd›. Onlar› bekleyen iflsizlik ve sosyal tecritti. Atom bombas› bilgilerinin çal›nmas› olay› McCarthy'ci hükümet için bulunmaz bir f›rsat olarak de¤erlendirildi. "Hayat›, Sovyet Rusya'ya karfl› savaflla" özdeflleflen anlay›fl, düflman›n› belirlemiflti. Hedef sosyalistlerdi.

osenbergler Tutuklan›yor: Julius ve Ethel h›zla bir karabasan›n içine sürükleniyordu. Julius 17 Temmuz 1950'de tutukland›. Hemen ard›ndan efli için bas›n aç›klamas› yapan Ethel hedef tahtas›na oturtuldu. 11 A¤ustos 1950'de, yüz bin dolar kefalet karfl›l›¤›nda serbest b›rak›lmak üzere tutukland›.

R

Julius ve Ethel Rosenberg'i, komünizme sempati duyan yüz binlerce insandan ay›ran, “atom bombas› casuslu¤u yapt›klar›” iddias›yla yarg›lanmalar›na neden olan kimi özellikleri vard›. Julius, teknik bilimlere hâkim bir mühendisti. Davan›n kilit ismi, Ethel'in kardefli David Greenglass, 1944-1945 y›llar› aras›nda, Manhatton Projesi olarak bilinen atom bombas› projesinin gelifltirildi¤i Los Alamos'ta askerlik yap›yordu. Terhis olurken uranyum ve bir tak›m teknik araçlar› çalarken yakalanm›flt›. Greenglass, ortaya ç›kan iki ifade sonucu tutukland›. Manhatton Projesi'nde çal›flan bir bilim adam› Klaus Fuchs, atom bombas› bilgilerini Raymond ad›yla bildi¤i bir Rus ajan›na verdi¤ini (1950 fiubat›’nda) itiraf etti. Üç ay sonra, Raymond'un kimyager Harry Gold oldu¤u belirlendi. Tutuklanan Gold, belgeleri ald›¤› kiflinin ismini bilmedi¤ini, ancak kar›s›n›n ad›n›n Ruth "olabilece¤ini" polis ifadesinde belirtti. Greenglass'a bu aç›klamayla ulafl›ld›. Greenglass verdi¤i ilk ifadede Julius Rosenberg'i suç orta¤› olarak gösterdi. Rosenbergler’in ilk mahkemesi 6 Mart 1951'de yap›ld›. Hâkim Irving Kaufmann'›n baflkanl›k etti¤i yarg›lama süreci bir komploya dönüfltü. Ethel’in kardefli Greenglass, mahkemede, Julius'un atom bombas› bilgilerini almak üzere Gold'u gönderdi¤ini söyledi. Kar›s› Ruth'la paralel ifade veren Greenglass, Ethel Rosenberg'in de Ruslarla yap›lan ba¤lant›lar› kaleme ald›¤›n› öne sürdü. Rosenbergler’in avukat› Emmanuel Bloch, Greenglass'in cezaevinde kald›¤› sürece, özel bir yerde tutularak, Rosenbergler aleyhine ifade haz›rlad›¤›n› iddia eder. Casusluk davas›n›n bir baflka san›¤› Harry Gold, ilk ifadesini de¤ifltirerek Rosenbergler’i zan alt›nda b›rakacak aç›klamalarda bulunur. akk›m Olan Adaleti ‹stiyorum: Rosenbergler komünist kimliklerine her defas›nda sahip ç›karak, suçlamalar› fliddetle reddettiler. Duruflmalarda gerçekler görmezlikten

H


gelindi. Rosenbergler’in gösterdi¤i H‹ÇB‹R DEL‹L ‹NCELENMED‹, H‹ÇB‹R TANIK D‹NLENMEK ‹Ç‹N MAHKEMEYE ÇA⁄IRILMADI. Tan›k ifadelerindeki aleni yalanlar›n üzerine gidilmedi. Antikomünist propagandan›n yarg›çlar arac›l›¤›yla yürütüldü¤ü duruflmalar 14 gün sürdü. Sürekli antikomünist mücadeleye vurgu yapan mahkeme Rosenbergler’i ölüm cezas›na çarpt›rd›. Verilen karar›n adaletsizli¤i, davay› takip eden dünya kamuoyunda ve ABD'de büyük yank› uyand›rd›. Uluslararas› düzeyde yürütülen kampanyayla, Rosenbergler’in "yasal" linci engellenmeye çal›fl›ld› ama cinayete odaklanm›fl mahkeme çemberi k›r›lamad›. Yine de, muhalefetin gücü karfl›s›nda hükümet siyasi manevralar yapmak zorunda kald›. Hapishaneler müdürü James Bennett'i Ethel'le görüflmeye yollad›. Bennett, "iflbirli¤ine yanaflmalar› ve suçlamalar› kabul etmeleri durumunda idam karar›n›n yeniden gözden geçirilece¤ini" iletti. Ancak Ethel, dava boyunca tak›nd›klar› tutumdan ve suçsuz olduklar›n› söylemekten vazgeçmedi. Bennett'e flu sözlerle karfl›l›k verdi: "Elektrikli sandalyeden korkmuyorum. Bir yurttafl olarak hakk›m olan ADALET‹ ‹ST‹YORUM. ADALET ‹STEMEKDE ISRARLI OLACA⁄IM. ADALET ‹STEMEK YER‹NE afla¤›l›k bir pazarl›¤›, küçülmeyi kabul ederek, gittikçe daha s›k uygulan›r hale gelen antidemokratik, polis devleti yöntemlerine de ortak olmayaca¤›z..." ‹nfaz günü olarak belirlenen 18 Haziran 1953'te Rosenbergler’e son teklif götürüldü. Sabaha kadar Washington'a telefon açarak affedilmelerini isterlerse çocuklar›na kavuflacaklard›. Çocuklar› Robby 6, Michael ise 10 yafl›ndayd› ve Amerikan faflizmi Rosenbergler’i en hassas yerlerinden vurmak istiyor, onlar› ölümle yaflam aras›nda tercih yapt›rarak, itaate zorluyordu. Rosenbergler’in tavr› bir anne ve baban›n vakurlu¤unda ve bir militan›n kararl›¤›ndayd›: "Ya suçsuzlu¤umuza inanan onca insan, onlar da bizim çocuklar›m›z de¤il mi? Onlara ihanet etmeyece¤iz." Ve Washington'a telefon edilmedi. Rosenbergler 19 Haziran 1953'te, evlilik y›ldönümlerinde Sing Sing Hapishanesi'nde elektrikli sandalyede idam edildiler. 1966'da yani aradan ON ÜÇ YIL GEÇT‹KTEN SONRA, atom bombas›n›n mimar› Philip Morrison, Rosenbergler davas›nda "mahkemeye sunulan ‘bomba nas›l yap›l›r’ plan›n›n, çok kötü bir karikatür oldu¤u ve bu tasla¤›n ele verece¤i tek s›rr›n, SADECE böyle bir bomban›n YAPILAB‹L‹R OLDU⁄U" fleklinde aç›klama yapt›. Bu da zaten Hiroflima'da 1945 y›l›nda kan›tlanm›flt›. Yani bilirkifliler, mahkeme, herkes yalan söyledi. Evet bir plan vard› ama bu sadece bir atom bombas›-

n›n nas›l yap›laca¤›n› anlat›yordu ve zaten 1945’den beri biliniyordu, yeni bir fley yoktu. Çok daha sars›c› bir aç›klama yaklafl›k 50 y›l sonra 2001 y›l›nda Ethel'in kardefli David Greenglass'tan geldi. Greenglass idama yol açan ifadesinin yalan oldu¤unu itiraf etti. HER iki sosJulius ve Ethel ROSENBERG yalist de as›l›r, aradan elli y›l geçer ve ikna Rahat döfleklerin utanmas› bundan edilen ve itirafç› yap›lan kardefl konuflur: apans›z geliyorsunuz akl›ma “KULLANILDIM, art›k vicdam›n kald›rm›yor bunu. Bunu yapmazsam hapishanede çürüteceklerdi beni" der. Bir kardefl, bir itirafç› ve bir kifliliksiz piflman.

ahat Döfleklerinizde Uyuyamaz Hale Gelmemek ‹çin... Aradan yar›m

R

yüzy›l geçti¤i halde ne yöntemler ne gerekçe de¤iflmemifltir egemenler için. Yine, bul bir itirafç› kur bir komplo ve bir gecede 82 insan› tutukla, örgüt üyesi yap... Melih Cevdet de Türkiye’den ses verir bu komploya, Rosenbergler’e sahip ç›k›lmas› için ça¤r› yapar. ‘Rahat döfleklerinizde yat›yorsunuz, bak›n döfle¤in utand›¤›n› göreceksiniz’ der umursamaz, sorumsuz, ilgisiz insanlara.

Bir çift güvercin havalansa yan›k yan›k koksa karanfil de¤il bu an›lacak fley de¤il apans›z geliyor akl›ma Sevdi¤im çiçek adlar› gibi sevdi¤im sokak adlar› gibi sevdiklerimin adlar› gibi ad›n›z geliyor akl›ma. Rahat döfleklerin utanmas› bundan apans›z geliyorsunuz akl›ma ‹simlerini akl›n›zda tutamazsan›z, sadece say›lar›n› akl›n›zda tutun; bir gecede örgüt üyesi ilan edilen, bir gecede terörist ilan edilen 82 insan var bu ülkenin hapishanelerinde. Bu 82 insan belki y›llarca hapis yatacak, t›pk› Rosenbergeler’e kurulan komplo gibi. T›pk› Dreyfus’a, t›pk› Sacco ve Vanzetti’ye, t›pk› Abu Jamel’e ve daha bir çok devrimciye, sosyaliste kurulan komplolar gibi. Ses verin! Bu utanmaz sessizli¤i bozun! 82 insan›n özgürlü¤ü sizin de özgürlü¤ünüzdür. Rahat döfleklerinizde uyuyamaz hale geleceksiniz. Ses verin!

Say› 122 11 5 Eylül 2004


Tecrite Karfl› Direniflte 117 ‹nsan›n Ölümü Karfl›s›nda Susanlar, “Bar›fl”› Nas›l Savunabilir? Bar›fl, kardefllik, dostluk, insanl›¤›n binlerce y›lda yaratt›¤› en güzel de¤erlerdir. Ama bugün bu güzel de¤erlerin üzerinde hoyratça tepinilmektedir. “Bar›fl”, kaba bir demagoji ve istismar arac› olarak kullan›lmaktad›r. Biz, “bar›fl yanl›s›” gözükmek ad›na, bu riyakarl›¤›n, demagojinin ve çarp›tman›n bir parças› olmayaca¤›z. Biz gerçekleri söylemeye, bar›fltan, kardefllikten uzak düflmanl›klar›, katliamlar›, savafl gerçe¤ini hat›rlatmaya devam edece¤iz.

Say› 122 12 5 Eylül 2004

Bu ülkenin hapishanelerinden tabutlar ç›kmaya devam ediyor... Bu ülkenin emniyet müdürlüklerinde, M‹T binalar›nda iflkence tezgahlar› çal›fl›yor... Bu ülkenin da¤lar›nda insanlar›n kulaklar›, kafalar› kesiliyor. Bu ülkede sahte belgelerle insanlar tutuklan›yor... Bu ülkede hak arayanlar, polis taraf›ndan meydanlarda dövülüyor. Bunlar karfl›s›nda susanlar, bar›fltan sözedemez. Zulüm karfl›s›nda 364 gün susanlar›n, bir günlük bar›fl savunuculu¤u riyakarl›kt›r.

BAKIN BU ÜLKEDEK‹ SAVAfi VE BARIfi GERÇE⁄‹NE: “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” Demagojisine sar›lanlar, C‹HANDA Amerikan emperyalizminin iflgal orta¤› olurken, YURTTA kendi halk›na karfl› savafl›yor! Onbin asker polis, 20 hapishaneye sald›r›p, onbinlerce gaz bombas› ve kurflun at›p, tutsaklar› diri diri yak›yor. 28 tutsak öldürülüyor, yüzlercesi yaralan›yor. Bu aç›k bir savafl sahnesi de¤il mi? ‹ktidar, “ya düflüncelerinizi de¤ifltireceksiniz, ya da F tiplerinde öleceksiniz” diyerek tecrit zulmünü sürdürüyor. Bu kendi halk›na karfl› savaflan bir devletin resmi de¤il mi?

DEVLET! Bu devletin ve bu devleti savunanlar›n bar›fltan sözetmeye ne hakk› vard›r, ne yüzü?

BAKIN BU ÜLKEDEK‹ SAVAfi VE BARIfi GERÇE⁄‹NE: “Her türlü fliddete hay›r, silahlar sussun” demagojisiyle, halk›n mücadele ve direnme hakk›n› reddedenler, devletin fliddeti karfl›s›nda beyaz bayrak çekiyorlar. Dünya Bar›fl Günü’nü 2. Dünya Savafl›’nda Hitler faflizmine karfl› zafer kazananlara borçluyuz. 2. Dünya Savafl›’n›n kan ve atefl ortam›nda savafla karfl› bar›fl› savunan yurtseverlerin istedi¤i, Hitler’le bar›fl de¤ildi. Bar›fl› istemek, Hitler’in altedilmesi için savaflmakt›. Bugünkü “bar›fl savunucular›” ise Hitlerle bar›flmam›z› öneriyorlar. Bugünkü “bar›fl savunucular›”, Hitler karfl›s›nda savaflm›yorlar. Türkiye’nin onlarca flehrinde Nazi toplama kamplar› kurulmufl ve bu kamplardan 117 ölüm ç›km›fl, umurlar›nda de¤il. Bu kamplar›n kap›s›na yak›nda, Nazi kamplar›nda oldu¤u gibi “çal›flmak özgürlefltirir” tabelalar› as›lacak, Nazi kamplar›nda oldu¤u gibi tutsaklara Tek Tip Elbise giydirilecek, umurlar›nda de¤il. 1 Eylül’de 117 ölümü hayk›rmayanlar, en az›ndan k›namayanlar, hangi bar›fltan sözedecekler? Bu koflullar alt›nda 19 Aral›k’›, 117 ölümü görmeyenler, bar›fltan sözedemez. 19-22 Aral›k ve F tipleri katliam›n› sorgulamayanlar, katillerin yarg›lanmas›n› istemeyenler, 117 ölümün sorumlular›ndan hesap sormayanlar, bar›fltan, adaletten, hak ve özgürlüklerden sözedemez.

Devlet, halk›na karfl› savafl içinde. Tecritle, iflkenceyle, açl›kla öldürüyor.

364 gün susanlar, 1 Eylül’de fliddete, kan dökülmesine ne kadar karfl› olduklar›n› anlatarak ne kendilerini, ne baflkalar›n› aldatamaz, vicdanlar›n›n sesini bast›ramazlar.

Yasalar, “devlet” için geçerli de¤il, sadece halka uygulan›yor. Tüm devlet mekanizmas›, halk›n sindirilmesi amac›na göre flekillendirilmifl. Binlerce insan öldürülüyor ve “faili meçhul” kal›yor. Bine yak›n insan kaybediliyor ve baraj inflaatlar›na gömülüyor. Kim yap›yor bunlar›?

Hem bar›fl savunucusu kesilecek, hem devletin zulmünü görmezden geleceksiniz! Dökülen kan sizi rahats›z ediyorsa, yaln›z 1 Eylül’de de¤il, hiç bir gün rahat uyuyamayacaks›n›z. Çünkü bu ülkede her gün halk›n kan› dökülüyor. ‹çinde bir nebze insanl›k, demokratl›k olan›n içi


rahat etmez. Bar›fl derken, asla içten olamazlar. 117 ölüm gerçe¤i kemirir içlerini.

BAKIN BU ÜLKEDEK‹ SAVAfi VE BARIfi GERÇE⁄‹NE: Bar›fl, hakk›n, hukukun, adaletin oldu¤u yerde olur. Peki sahte belgelerle 82 kiflinin tutukland›¤› yerde nas›l bir bar›fl olabilir? Hamasi “bar›fl” edebiyat›n›n yap›laca¤› zamanda de¤iliz. Amerikan imparatorlu¤uyla, Amerikanc› iktidarlarla “diyalog”tan sözedilecek zamanda de¤iliz. Kimileri, ne oldu¤u anlafl›lmayan bir “5 y›ll›k bar›fl süreci”nden sözediyor; o “5 y›l›n” ülkemizde nas›l “huzurlu” bir ortam yaratt›¤›n› anlat›yor. Hangi 5 y›ldan sözediliyor acaba? Da¤larda 500 insan›n öldürüldü¤ü 5 y›ldan m›? 20 hapishaneye operasyonlar düzenlenip tutsaklar›n diri diri yak›ld›¤› 5 y›ldan m›? F tiplerinden 117 ölümün ç›kt›¤› 5 y›ldan m›? ‹flkencelerde, infazlarda onlarca insan›n katledildi¤i 5 y›ldan m›? Hak ve özgürlük isteyen onbinlerce kiflinin gözalt›na al›nd›¤› 5 y›ldan m›? Meydanlar›ndan polis terörünün eksik olmad›¤› 5 y›ldan m›? Bu ülkenin tarihindeki en koyu sansürlerin uyguland›¤› 5 y›ldan m›? 82 insan, polisin düzmece belgeleriyle tutukland›. Bu düzmece belgelerle dernekler kapat›ld›. Tutuklananlar, onlarca y›l hapis istemiyle yarg›lan›yor ve flu anda F tiplerinin hücrelerinde çürütülüyor. “Bar›fl döneminde” mi oldu bunlar? Peki bu “bar›fl”sa, savafl nas›l bir fley acaba? Hukuk geçerli de¤il, adalet yok, keyfilik hüküm sürüyor. Hay›r, biz böyle bir ülkede “bar›fl”tan de¤il, sadece ve sadece bu zulme, hukuksuzluklara karfl› mücadeleden sözediyoruz. Hitler art›klar›yla “bar›fl”a de¤il, Amerikanc›, faflist iktidarlara karfl› mücadeleye ça¤›r›yoruz. Gerçek bir bar›fl› kazanacaksak, ancak bu mücadeleyle kazanaca¤›z. Bar›fl› gerçekten isteyenler, bar›fl› kazanmak için mücadele etmeye cesaret edebilenlerdir. Ötesi ikiyüzlülüktür, çarp›tmad›r, demagojidir. 31 A¤ustos 2004

‹stanbul Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i

1 Eylül Gösterileri 1 Eylül Dünya Barıfl Günü nedeniyle bir çok il ve ilçede gösteriler, bas›n aç›klamalar› yap›ld›. ‹stanbul, Adana, Ankara, Hatay, Mersin, Urfa, Siirt, Van, Mufl, Ad›yaman, Antep, Malatya’da yap›lan gösterilerde a¤›rl›kl› olarak Irak’ta, Filistin’de süren katliamlara, tecrite ve oligarflinin da¤larda sürdürdü¤ü operasyonlara dikkat çekilerek, oligarflinin sald›r›lar›n› durdurmas› ça¤r›s› yap›ld›. Ankara’da yap›lan 1 Eylül eyleminde, ABD Büyükelçi¤ini önüne yürünüp elçilik kap›s›na siyah çelenk b›rak›l›rken, DEHAP’l›lar ‹stanbul Zeytinburnu’nda 1 Eylül 2001’de katledilen Zeynel Durmufl’un an›s›na Zeytinburnu ‹lçe Binas›’nda “bar›fl nöbeti” tuttular. “Bar›fl” isteyenlere oligarflinin cevab› bir çok yerde yasaklar ve sald›r›lar oldu. Aç›klamalara, yürüyüfllere müdahale edilip programlar›n tamamlanmas›na izin verilmezken, polis ‹zmir’de, Antalya’da ve ‹stanbul Taksim’de sald›rd›. Diyarbak›r’da ise Valilik 5 Eylül’de yap›lmas› planlanan mitingi “aç›k ö¤retim s›navlar›n›” gerekçe göstererek yasaklad›. Çeflitli devrimci demokratik kurumlar da 1 Eylül vesilesiyle yapt›klar› aç›klamalarda, 1 Eylül’ün tarihsel anlam› hat›rlat›larak, soyut bar›fl savunuculu¤unun halk›n mücadelesini, demokrasi mücadelesini gelifltirmeyece¤i, ülkemizde yaflanan zulme sessiz kal›narak bar›fl mücadelesi verilemeyece¤i vurguland›. Grup Yorum, Özgürlük Türküsü, FOSEM, TAVIR Dergisi ve ‹dil Kültür Merkezi taraf›ndan yap›lan aç›klaman›n sonunda flöyle deniliyordu: “En çok da 1 Eylül'de soraca¤›z. ‹flte tutsaklar›m›z, iflte can verenlerimiz, iflte iflgal edilmifl topraklar... HANG‹ BARIfi, K‹M‹NLE BARIfi?” ***

Yeni ‹nfaz Yasas›; Tecrit ‹çinde Tecrit 29 A¤ustos’ta ‹zmir Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i’nde Yeni ‹nfaz Yasas› üzerine bir söylefli düzenlendi. Söyleflide konuflmac›lar Av. Ersin Karat Soydan ve Av. Bahattin Özdemir cezaevlerini geçmiflten bu güne de¤erlendirmelerinin ard›ndan Yeni ‹nfaz Yasas›’ndaki maddeler hakk›nda dinleyicilere bilgi vererek, yasan›n tutsaklara karfl› nas›l dayatmalar getirdi¤ini örnekleriyle anlatt›lar.

Say› 122 13 5 Eylül 2004


Sahte Belgeler Hukuksuzlu¤unun Devam›nda Yeni Oyun;

Mahkemeye Getirmeme Sahte belgelerle ve düzmece ifadelerle aç›lan 1 Nisan Davalar›, hukuken çoktan çökmüfltür. Belgelerin sahteli¤i kan›tlanm›fl, onlarca insan›n tutuklanmas›na gerekçe olarak gösterilen ifadeler mahkeme önünde reddedilmifltir. Fakat iktidar hukuksuzlu¤u yeni biçimlerle sürdürüyor. Davan›n hukuki seyri ne olursa olsun, hukuksuzlu¤u politika haline getirmifl iktidar ve onun polisi, yarg›s›, 1 Nisan Operasyonu’nun as›l amac›ndan vazgeçmifl de¤iller. Amaç, hayat›n çeflitli alanlar›nda haklar ve özgürlükler mücadelesi yürüten insanlar›n bu mücadeleden uzaklaflt›r›lmas›yd›. Say› 122 14 5 Eylül 2004

Bunu sa¤lamak için, hukuken çökmüfl bir davada, polis-yarg›-hapishane idareleri iflbirli¤iyle flimdi de MAHKEMEYE GET‹RMEME oyunu oynan›yor.

1-) San›¤›n cezaevinden getirilmedi¤i görüldü, tutuklulu¤unun devam›na! Grup Yorum Eleman› Muharrem Cengiz, bundan tam 7 ay önce tutuklanm›flt›. 27 A¤ustos’ta Befliktafl 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde duruflmas› vard›. Ne var ki, Muharrem Cengiz duruflmaya getirilmedi. Kendini savunamad›. Avukat›n›n savunmas› ise dikkate bile al›nmad›. Bu duruflman›n sonunda ise mahkeme flu karar› verdi: “Tutukluluklar›n›n devam›na!” Ve duruflma “DEL‹LLER‹N ‹NCELENMES‹ ‹Ç‹N” 1 Aral›k 2004 tarihine ertelendi. Mahkeme Muharrem Cengiz’e flöyle demiflti k›saca: “ÜÇ AY DAHA YAT!”

2-) Mahkemeye getirilmediler... “Tutukluluklar›n›n devam›na!”... Samsun Gençlik Derne¤i üyeleri Serpil Aslan ve Dilber Ayd›n, 1 Nisan hukuksuzluk operasyonu kapsam›nda 8 Haziran’da gözalt›na al›narak tutukland›lar. Samsun’da 1 Nisan Operasyonu kapsam›nda 8 kifli tutuklanm›flt›. Samsun’da tutuklananlardan 6’s› Ankara’daki

hapishanelere konulmufltu. Serpil Aslan ve Dilber Ayd›n’›n “talihsizli¤i” ise Gebze Hapishanesine at›lmalar› oldu. 29 Temmuz’da yap›lan duruflmaya Ankara’da tutuklu bulunanlar getirilirken, Gebze’deki Serpil Aslan ve Dilber Ayd›n getirilmediler. Mahkeme, mahkemeye getirilenlerin hepsini tahliye ederken, Serpil Aslan ve Dilber Ayd›n tahliye edilmediler ve duruflmalar› 9 Eylül’e ertelendi. Tek suçlar›, polis-hapishane idaresi iflbirli¤iyle duruflmaya getirilmemifl olmakt›.

3-) “Tutuklulu¤unun devam›na!”... Erteleyebildi¤in kadar ertele! TAYAD Baflkan› Tekin Tangün 24 fiubat 2004’te tutukland›. 30 Temmuz’da mahkemeye ç›kar›ld›. Mahkeme sonunda flu karar verildi: “‹fl ve defter durumu dikkate al›narak duruflman›n 26 Kas›m 2004’e ertelenmesine karar verildi.” Tam 4 ay sonraya at›lan bir dava! ‹flleri yo¤unmufl; Çak›c›lar’›n ve villalar›n›n ifllerini takip etmekten zaman bulam›yor olsalar gerek! Ama Çak›c›lar’›n iflleri dururken, Tekin Tangünler’in haks›zl›¤a u¤ramas›n›n ne önemi var! Ne önemi var “geciken adalet adalet de¤ildir!” sözünün! Düflünün, sudan bir nedenle, Tekin Tangün, bir y›l yat›yor. Neresi adalet bunun? Hukuk bunun neresinde?

4-) “Mahkeme celbi gelmedi...” Tutuklulu¤unun devam›na! Yeter Gönül, 19 Mart’ta “Erdo¤an Kaldi Dedi ki...” komplosuyla Burdur’da gözalt›na al›narak tutukland›. ‹lk duruflmaya ç›kar›lmad›. Mahkeme “tutuklulu¤unun devam›na” diye karar verdi. 11 A¤ustos’ta Yeter Gönül’ün Befliktafl A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 2. Duruflmas› vard›. Yeter Gönül yine getirilmedi duruflmaya. Çünkü “Hapishaneye celp gelmemifl”mifl! Polis-Hapishane idaresi iflbirli¤inin üretti¤i bu komik gerekçelerle aylarca, y›llarca hücrelerde


tutuluyor insanlar. Yeter Gönül, daha sonra dosya üzerinden serbest b›rak›ld›.

Poliste oyun çok! Çünkü hukuksuzluk “onlara” serbest! M‹T-Yarg›tay-Çak›c› iliflkilerinde bir kez daha herkesin gördü¤ü gibi, bu ülkenin yasalar›, polis için, M‹T için, hatta yasalar› uygulamakla yükümlü mahkemeler için geçerli de¤ildir. Onlar her türlü hukuksuzlu¤u yapmakta serbesttir. Böyle oldu¤u için, sahte belgelerle operasyonlar düzenleyebiliyor, “hapishaneye celp gelmedi”, “ring arac› yoktu” gibi komik gerekçelerle, tutuklular› mahkemeye getirmeyerek aylarca daha hapiste yat›rabiliyorlar.

liklere dönüfltürülüyor. Adaletin geciktirilmesi, “yarg›n›n ifl yükünün a¤›rl›¤›”ndan de¤il, bilinçli bir politikan›n sonucudur. Susurluk adaleti, geciktirilmek zorunda zaten; çünkü, F tiplerinin hücrelerinde tuttuklar› devrimciler, demokratlar için ellerinde hiç bir delil yok. Onlar› içeride sadece ve sadece KEYF‹L‹KLE tutabilirler. Keyfilik, flimdi ya “ring olmad›¤› veya baflka bir gerekçeyle hapishaneden duruflmalara getirmeme”, ya da duruflma günlerini AYLAR SONRAYA ATMA biçiminde gerçeklefliyor. Bu da teflhir olunca, yar›n baflka bir biçim bulurlar. Çünkü dedi¤imiz gibi, bu ülkede hukuksuzluk serbest! Çünkü bu ülkede HUKUK YOK! Var diyen, bize dört örne¤ini verdi¤imiz bu keyfilikleri aç›klas›n!

Polis, Cezaevi ‹daresi ve baz› hakimlerin iflbirli¤iyle, sahte belgeler üzerinden gerçeklefltirilen tutuklamalar, delilsiz, gerekçesiz, uzun hapis-

Yine Komplo, Yine ‘Canl› Bomba’ Yalan› Malatya Temel Haklar çal›flan› Ak›n KILINÇ, “hakk›nda canl› bomba oldu¤u ihbar›” gerekçe gösterilerek 23 A¤ustos günü sokak ortas›nda gözalt›na al›nd›. Örneklerine yüzlercesini bildi¤imiz “bir telefon ihbar› dedi ki...” fleklindeki kurguya göre, K›l›nç, “30 A¤ustos bayram›nda eylem gerçeklefltirecekti.” Ülkemizde Gençlik Dergisi’nin de sahibi olan Ak›n K›l›nç, 24 saat terör flubesinde tutulduktan sonra adliyeye ç›kar›ld›. Bas›n davas›ndan dolay› da ifadesi al›nan K›l›nç, bu davadan serbest b›rak›l›rken, DGM’lerin yerini alan A¤›r Ceza Mahkemesi, baflka bir davadan üzerine “Küçükarmutlu’da ölüm orucu sürecinde insanlarla görüfltü¤ü, DHKPC militan› oldu¤u, hücre evlerinde çal›flmalar yapt›¤›" fleklinde zorla imzalatt›r›lm›fl ifadeleri gerekçe göstererek tutuklad›. Malatya E tipi Kapal› Hapishanesi’ne götürülen K›l›nç ile ilgili Temel Haklar dernek binas›n-

da 25 A¤ustos’ta bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamada, Malatya polisinin demokratik kurumlar› çal›flamaz duruma getirmeye çal›flt›¤› belirtilerek, AKP iktidar›n›n demokrasisinin, "KOMPLOLAR DEMOKRAS‹S‹" oldu¤u vurguland›.

2 Y›l Önce Kurulmak ‹stenen Komplo ve fiantaj Ak›n K›l›nç’›n karfl›laflt›¤› ilk hukuksuzluk bu de¤il. 2002 y›l›nda ‹stanbul’da gözalt›na al›nd›¤›nda polisin komplo giriflimi ve devrimcili¤i b›rakmas› yönünde flantaj›yla karfl›laflm›flt›. K›l›nç’›n 27 Ocak 2002 günü komployu duyurdu¤u aç›klamas›ndan yararlanarak olay› hat›rlayal›m: Hak ve özgürlük mücadelesi içinde yer alan bir devrimcidir Ak›n. 22 Ocak 2002’de gözalt›na al›n›r. ‹flkenceciler Ak›n’a; devrimcili¤i b›rakmas›n› söyler. Bunu söylemekle kalmazlar, b›rakmad›¤›nda tutuklatacaklar› “delili” de kendileri yarat›rlar. Emniyette bol miktarda bulunan bir bomban›n üzerine Ak›n’›n eli

30 A¤ustos 2004

TAYAD’l› Aileler Say› 122 15 5 Eylül 2004

masaya zorla bast›r›larak parmak izleri ç›kar›l›r. Art›k polisin elinde, üzerinde parmak izleri bulunan bir bomba vard›r. “Devrimcili¤i b›rakmazsan, iflte delil, iflte 22,5 y›l hapis” der polis. Ak›n’›n devrimci düflüncelerinde ›srar› ve hak ve özgürlükler mücadelesi içinde yer almay› sürdürmesi karfl›s›nda, iki y›l önce ‹stanbul’da bafllat›lan komplo, flimdi Malatya’da sürdürülüyor. ‘Parmak izli bomba’ olmad›, ‘canl› bomba’, o da olmad› ‘üzerine ifade var...’ poliste oyun çok ve yarg› polisin “h›k” deyicisi. Komploculuk, flantajc›l›k yöntemi de¤iflse de polisin hiç vazgeçmedi¤i yöntemlerdir. Özünde ise varl›klar›n›n gayri meflruluk üzerine kurulu oldu¤unun ve devrimci mücadele karfl›s›nda, devrimciler karfl›s›nda ne kadar aciz kald›¤›n›n da kan›t›d›r.


‹talyan Faflist Lider Benito Mussolini

Yeni TCK’da Da Onun Damgas› Var!

Türk Ceza Kanunu Tasar›s›, 14-15 Eylül’de TBMM’de görüflülecek. Prof. Sulhi Dönmezer baflkanl›¤›nda bir heyet taraf›ndan haz›rlanan tasar›, bu aflamaya gelinceye kadar halk›n tart›fl›lmas›na aç›lmad›. Yaklafl›k bir haftad›r ise burjuva partilerin ve medyan›n tart›flma gündeminde. Ama nas›l? Bir haftad›r neredeyse bütün burjuva bas›n, TCK’n›n “zina”ya iliflkin maddesi üzerine yaz›larla dolu. AKP, CHP ad›na yap›lan aç›klamalar da ayn› konuda. Oysa, TCK Tasar›s›, 346 maddeden olufluyor. Her biri, anti-demokratikli¤in, halka karfl› bask› ve terör mant›¤›n›n ürünü olan onlarca madde hiç tart›fl›lm›yor bile.

Say› 122 16 5 Eylül 2004

“Hükümet ile muhalefet, TCK'daki dört de¤ifliklik için uzlaflt›. 'Zina', 'kisve' ve 'din adamlar›'yla ilgili maddelerde AKP'nin istedi¤i oldu. '‹nanç özgürlü¤ü' pazarl›¤›n› ise CHP kazand›.” (1 Eylül 2004, Akflam) ‹flte tüm tart›flmalar›n›n özeti bu. Demokrasiymifl, hukukmufl, halk›n hak ve özgürlükleriymifl, umurlar›nda de¤il; “türban”la, laiklik-fleriat tart›flmas›yla yine herfleyin üzerine örtüyorlar. Güya muhalefetteki parti olan CHP, s›rf fleriatla ilgili bir maddeyi muhafaza edip türban konusunda AKP’ye bir “gol” atabilmek için, “tasar›y› deldirtmeyiz” diyor. Aferin, deldirtmeyin. AKP’lilerin hofluna gitmeyen bir maddenin yasada kalmas› için onlarca anti-demokratik hükümü gözü kapal› onaylayan bir muhalefetten ne köy olur ne kasaba!

Maddeler Yeni, Politika Eski TCK’ya iliflkin bir çok yaz›da s›k s›k at›f yap›ld›¤› gibi, bu ceza kanunu, 1926’da ‹talya faflist Mussolini’nin yönetimi alt›ndayken ‹talya’dan neredeyse oldu¤u gibi kopya edilmiflti. TCK’s›n›n faflist Mussolini’nin yasas›yla ayn› olmas›, oligarflinin gerçek niteli¤ini teflhir eden unsurlardan biridir. Bu nedenle, hemen her iktidar TCK’da “reform”lara soyunmufltur s›k s›k. Üç befl madde de¤iflikli¤iyle TCK’n›n faflist niteli¤i perdelenmek istenmifltir. “Reform” diye adland›r›lan ilk de¤ifliklikleri 1989’da ANAP iktidar› gündeme getirmiflti. Özal bu de¤ifliklikleri gösterip “Türkiye demokrasi yo-

lunda”... buyurmufltu. Yaklafl›k on y›l sonra TCK’da reform, bir daha gündeme geldi. 1998 Ocak’›nda ANAP-DSP Koalisyonu, son derece h›zl› bir flekilde 496 maddeden oluflan bir tasar› haz›rlad›. Gazeteler "TCK'da köklü de¤ifliklik", "yarg›da reform"... bafll›klar›yla verdiler tasla¤›. O zaman›n Adalet Bakan› Oltan Sungurlu, eski TCK’n›n faflist Mussolini ‹talyas›’ndan al›nm›fl olmas›na at›fla “Yerli mal› hukuk getiriyoruz" demeçleri veriyordu. Oligarfli içi çeliflkiler nedeniyle bu tasar› yasalaflamad›, kesilip, budan›p 1015 madde de¤iflikli¤ine dönüfltürüldü. Aç›n bak›n gazeteleri; Ekim 2000’de gazetelerde yine “TCK’da Devrim” bafll›klar› vard›. Sonra, fiubat 2002’de bir “devrim” daha yap›ld› TCK’da. K›sacas›, bu reformlar, devrimler hiç bitmedi. TCK, Adalet Bakanl›¤› aç›klamalar›na göre, bugüne kadar 56 kez de¤ifliklik yap›lm›fl bir yasayd›. Öyle bir yasa ki, de¤ifltir de¤ifltir, bir fley de¤iflmiyor. Faflist Mussolini’nin damgas› hep yerinde duruyor.

Oligarflinin en iyi bildi¤i numara: ‘Reform’ diyerek bask›y› pekifltirme 1989’da haz›rlanan TCK tasar›s› da, yine bugünkü tasar›da oldu¤u gibi, Prof. Sulhi Dönmezer baflkanl›¤›nda haz›rlanm›flt›. K›sa süre önce vefat eden Dönmezer’in ard›ndan burjuva bas›nda çok övgüler dizildi. Do¤rusu bunu haketmiflti; çünkü bu faflist düzene en çok ve en iyi hizmet edenlerden biriydi. Dönmezer, “Mussolini hukuku”nun temsilcisiydi. TCK’daki onlarca de¤iflikli¤in mimar› da oydu. O kadar de¤iflikli¤e ra¤men TCK’n›n faflist özünün de¤iflmemesinin de gösterdi¤i gibi, o hukuku faflizmi devam ettirmek için kullanan bir yasa haz›rlay›c›d›r. Önümüzdeki günlerde TBMM gündemine getirilecek tasla¤› da ayn› mant›kla haz›rlam›flt›r. TCK’da daha önce yap›lan de¤iflikliklerin en çok “gürültü kopartan›” hat›rlanaca¤› gibi, idam›n kald›r›lmas›d›r. ‹dam kald›r›lm›fl, ancak yerine konulan “a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapis” ve uzun hücre cezala-


r›yla tutsa¤› “idam edilmekten beter yapmak” hedeflenmifltir. Esas olarak AB’ye uyum manevralar›n›n bir parças› olarak yap›lan yeni TCK’daki tüm “reform”lar›n hedefinin de ayn› oldu¤u aç›kt›r. Çünkü ne bu ülkeyi yönetenlerin kafas› de¤iflmifltir, ne de politikalar›.

Cezalardan Ceza Be¤enin! TCK’n›n maddelerini bafltan sona kabaca bile okuyan herkesin görece¤i ilk fley, flu veya bu noktada düzene muhalif olan herkesi, mutlaka ama mutlaka cezaland›rma amac›d›r. Bir maddeden kaçarsa, baflka bir maddeye yakalanacakt›r. Yenisinin eskisinden daha “özgürlükçü”, daha

“Zina suçu” ve ikiyüzlülükler TCK tart›flmas›n›n adeta kilitlendi¤i “zina” konusuna gelince. Zina, toplumsal ve ahlaki birsuçtur, bunun tart›fl›lmas› bile abestir. Ancak burjuva medyan›n da kat›ld›¤› AKP-CHP tart›flmas›, sorunun ahlaki, kültürel, toplumsal, ekonomik boyutlar›n› ele almaktan uzakt›r. “Zina” maddesi çok eflli AKP’liler için ne getirir-ne götürür diye yürütülen bir tart›flmada bilimsel, sosyolojik gerçeklerin sözkonusu olmad›¤› bellidir. E¤er bir toplumda zina, fuhufl yayg›nlafl›yorsa, bunu flu veya bu ceza maddesiyle önlemek mümkün de¤ildir. Ekonomik, sosyal temellerinden kopar›lm›fl bir “zina cezaland›rmas›”, bu nedenle bu ülkede hemen her dönem kiflisel düflmanl›klar›n arac› olarak kullan›lm›flt›r, tehdit ve flantaj malzemesi yap›lm›flt›r. Tarih boyunca, özellikle bu tür ahlaki suçlar karfl›s›nda toplumlar geleneklerini kendi toplumsal yapt›r›mlar›yla savunmufllard›r. Düzenin bask›c›, cezac› mant›¤›yla zinan›n önüne geçilemez. Zina, mevcut kapitalist sistemin bir ürünüdür. Sistem okuluyla, medyas›yla, iliflkileriyle, bencillefltirmeyle durmadan ahlaks›zl›¤›, yozlaflmay› üretmektedir. Buna, prekapitalist unsurlar›n ve bunun yaratt›¤› kültür eklenmekte ve karfl›m›za “zina suçu” diye ç›kmaktad›r. B›rak›n zinay›, bu sistem sap›kl›¤› üretmektedir. Y›llard›r sürdürülen yozlaflt›rma politikalar›n›n, “cinsel özgürlük” propagandalar›n›n, yoksullu¤un rolü görülmeden soruna herhangi bir önlem ve çözüm de gelifltirilemez. Tüm bunlar› görmek, bu sistemi kökten de¤ifltirmek demektir. Bu nedenle bu sistem içinde istedi¤iniz kadar yasa ç›kar›n çözemezsiniz, biz çözeriz, ancak sosyalistler çözer böyle bir sorunu. Kapitalizmi savunan, uygulayan, feodal kal›nt›lar üzerine iktidar›n› kuran, halk› yoksullaflt›ran politikalar› uygulayan AKP ve CHP, utanmadan “kim daha ahlakç›” tart›flmas›na giriyorlar.

“demokratik” oldu¤unu iddia edenlere bir kaç örnek verelim: “Anayasay› ihlal” bafll›kl› maddede, “Cebir veya tehdit kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasas›’n› de¤ifltirme suçu”na a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet cezas› öngörülüyor. TCK’n›n eski halinde bu “suç”un tan›m›nda “cebir ve fliddet” kullanmaktan sözedilirken, yeni TCK’da “cebir ve tehdit” denilerek kapsam› geniflletilmifltir. Herhangi bir bas›n aç›klamas› bile rahatl›kla “tehdit” kapsam›na sokulup “anayasay› ihlal”den cezaland›r›labilir. “Türklü¤ü afla¤›lama...” gibi flovenist, “devletin yarg› organlar›n›, askeri veya emniyet teflkilat›n› afla¤›lama...” gibi iflkencecileri, susurlukçular› korumay› amaçlayan maddeler, “ayr›mc›l›k, bir s›n›f› baflka bir s›n›fa karfl› k›flk›rtma” gibi faflist ceza yasalar›n›n sosyalizmi yasaklayan klasik maddeleri, hepsi mevcut yeni TCK’da. “Afla¤›lama” diye çerçevesi belirsiz b›rak›lan bir suç türü konulmufl ki, bu maddeyle de en s›radan elefltiri 2 y›l hapisle cezaland›r›labilecek. “Temel Milli Yararlara Karfl› Hareket” bafll›kl› madde, “devlet gibi düflünmeyen” herkesi suçlu kategorisine sokuyor. Giysiler, düflünceler, inançlar üzerindeki yasaklar devam ediyor. Örgütlenmeye, özellikle de devrimci örgütlenmeye karfl› cezalar, daha da a¤›rlaflt›r›lm›fl, eski TCK’da “yard›m yatakl›k” olarak de¤erlendirilen “suç”lar, yeni TCK’da do¤rudan “örgüt üyeli¤i” maddesine göre cezaland›r›labilecek. Devrimci tutsaklar›n hapishanelerdeki direniflini k›rabilmek için TCK’ya da özel maddeler konulmufl; ölüm orucunu “teflvik”ten faflist bask›lara karfl› direnifllere kadar herfleye karfl› y›llarca hapis cezalar› öngörülüyor. Defalarca ç›kar›p istedikleri sonucu alamad›klar› “Piflmanl›k Yasas›” da AKP taraf›ndan TCK’ya yerlefltirilmifl durumda. TCK’da yer verilen “Etkin piflmanl›k” maddesiyle hainlere ceza indirimi sürekli hale getiriliyor. Tek tek maddelerini ele almam›fl olsak da verdi¤imiz örnekler de gösteriyor ki, “AB’ye uyum”un bir parças› olarak gündeme getirilen TCK da faflist bask› politikalar›na göre flekillendirilmifltir. Kapitalizmi koruma, faflizmi sürdürme esast›r. Yaz›m›z›n bafll›¤›nda belirtti¤imiz gibi, yeni TCK’da da Mussolini’nin damgas› vard›r. Böyle olmas› da do¤ald›r. AKP’nin Tecrit ve katliam bakan› Cemil Çiçek’in, her f›rsatta elefltiren, soru soran, talep eden herkese f›rça atan Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n beyninin Mussolini’den ne fark› var ki!

Say› 122 17 5 Eylül 2004


Emekçiler’den

Bahçelievler’de Anlaflma Ba¤c›lar’da Grev Karar› Genel-‹fl’de örgütlü Bahçelievler Belediyesi’nde çal›flan 397 iflçinin grevi 9. gününde anlaflmayla sonuçland›. Genel-‹fl 6 No’lu flube ile AKP’li belediye yönetimi aras›nda yap›lan görüflmeler sonucunda idari maddelerde anlaflma iflçilerin istedi¤i yönde sa¤lan›rken, iflçilerin ücretlerine birinci yıl yüzde 5, ikinci yıl enflasyon oranında zam yapılacak. Genel-‹fl 6 No’lu fiube Baflkanı Hasan Kaya, anlaflmadan bir gün önce, 1. yıl için vardıkları anlaflmanın 1 Eylül’e kadar geçerli oldu¤unu aç›klam›fl ve “Baflkan Osman Develio¤lu tıkanıklı¤ı aflmak için gerekli adımları atmazsa bu tarihten sonra tüm flartlar geçersiz olacak” demiflti. Bir haftal›k grev boyunca çeflitli sendikalara üye iflçiler, sendika yöneticileri ve DKÖ’ler Bahçelievler iflçisini yaln›z b›rakmad›. 28 A¤ustos günü D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi’nin de ziyaret etti¤i grev yerinde iflçilerde hakim olan düflünce, “dayatma karfl›s›nda grev iflçilerin direnme hakk›d›r” fleklindeydi.

Ba¤c›lar’da Grev Karar› Say› 122 18 5 Eylül 2004

Bahçelievler Belediyesi’nde anlaflma sa¤lan›rken, Genel-‹fl 6 No’lu fiube’nin örgütlü oldu¤u bir baflka belediye olan Ba¤cılar Belediyesi’nde grev karar› 31 A¤ustos günü as›ld›. ‹flçilerinin kazan›lm›fl haklar›n› gaspetmeye çal›flan AKP’li belediye, iflçilerin taban ücreti ve kıdemlerini gasp etmek istiyor. ‹flçiler, grev karar›n›n as›lmas› için Ba¤cılar Evlendirme Dairesi önünde toplanarak, “‹flçiyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z”, “AKP fiaflırma Sabrımızı Taflırma”, “Sözleflme Hakkımız, Grev Silahımız” sloganlar›yla belediye binasına yürüdü. Belediye önünde bir açıklama yapan Genel-‹fl Sendikası 2 No’lu Bölge Baflkanı Mehmet Karagöz, grev karar› al›nmas›na belediyenin uzlaflmaz tutumunun neden oldu¤unu belirtti. T‹S Daire Baflkanı ‹smail Özhamarat da açl›k ve yoksulluk rakamlar›n› hat›rlatarak, buna ra¤men belediyenin bu gerçe¤i görmezden gelerek sözleflme sürecini uzatt›¤›n› söyledi.

Grev Kararlar› Dalga Dalga Yay›l›yor Ba¤c›lar Belediyesi’nde grev karar›n›n as›lmas›n›n ard›ndan Genel-‹fl 6 No’lu fiube taraf›ndan Befliktafl belediyesi’ne grev karar› as›ld›. Burada Genel-ifl 4 No’lu fiube Baflkan› Veysel Y›lmaz, Mehmet Karagöz ve ‹smail Özhamarat bas›na aç›klama yaparak, hak ve özgürlükleri sa¤lama vaatleriyle iktidara gelenlerin bugün ABD emperyalizminin uflakl›¤›n› yapt›¤›na, mücadelelerinin sadece sendikal mücadele ile s›n›rl› kalmamas› gerekti¤i, ayn› zamanda politik mücadeleye de yön verilmesi gereklili¤ine de¤indiler. Befliktafl Belediyesi’nde daha önceden idari maddelerde anlaflma sa¤lan›rken, grev karar›n›n as›ld›¤› gün de devam eden görüflmelerde ücretler konusunda anlaflma sa¤lanamad›. E¤er 6 ifl günü içerisinde anlaflma sa¤lanamazsa Beflktafl Belediyesi’nde çal›flan 122 iflçi greve ç›kacak.

Yetkili Sendikalar Belli Oldu 1.5 milyon memuru ilgilendiren toplu görüflme süreci 15 Eylül’de bafllayacak. Toplu görüflme sürecine hazırlanan KESK, Kamu-Sen ve Memur-Sen temel olarak Uzlafltırma Kurulu kararlarını hayata geçirmesi yönünde uyar›rken, aksi halde fiili grev haklarını kullanmaya kadar gideceklerini belirtiyorlar. Toplu sözleflme ve grev hakk› bulunmayan memur sendikalar›ndan kamuda yetki kazananlar da aç›kland›. Çalıflma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı¤ı taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre yetkili sendikalar flunlar: Kamu-Sen’e ba¤lı Türk Büro-Sen, Türk Sa¤lık-Sen, Türk Haber-Sen, Türk ‹marSen, Türk Ulaflım-Sen, Türk Tarım Orman-Sen, Türk Enerji-Sen; KESK’e ba¤lı E¤itim Sen, Kültür Sanat-Sen, Tüm BelSen ve Memur-Sen’e ba¤lı Diyanet-Sen. Halen 1 milyon 564 bin memurun 787 bin 882’sinin sendika üyesi oldu¤u belirtilen aç›klamada, konfedarasyonlar›n üye da¤›l›m› ise flu flekilde: Kamu-Sen: 343 bin 921, KESK: 297 bin 114, Memur-Sen: 137 bin 937, BASK: 5 bin 228, Hürriyetçi Kamu-Sen: 147. Ba¤ımsız sendikalara ise 3 bin 535 memur üye. Bu arada, E¤itim-Sen üyeleri, e¤itim-ö¤retim y›l› haz›rl›k ödene¤inin 800 milyon liraya ç›kar›lmas›n› ve tüm e¤itim çal›flanlar›na verilmesi talebiyle, 31 A¤ustos günü Milli E¤itim Bakanl›¤› önünde bir eylem yapt›lar. Eylemde, “Yaflas›n Bilimsel, Demokratik E¤itim Mücadelemiz”, “Sürgünler, Cezalar Geri Al›ns›n” ve “E¤itim-Ö¤retime Haz›rl›k Ödene¤i Bir Maafl Tutar›nda Olsun” yaz›l› dövizler tafl›nd› ve Genel Baflkan Alaaddin Dinçer bir konuflma yapt›.

fieker iflçilerinden eylem Afyon fieker Fabrikası’na ba¤l› Makine Fabrikası’nda çal›flan iflçiler, 1 Eylül’de düzenledikleri eylemle fabrikaların›n kapatılması karar›n› protesto ettiler. fieker fabrikalar› Cargill’in, Ülker’in ç›karlar› için tasfiye edildi¤i belirtilirken , 200 iflçi AKP ‹l binas›na yürüyerek tepkilerini gösterdi. ‹flçilerin aç›klama yapma iste¤i ise, AKP milletvekili adayı olan fieker-‹fl fiube Baflkanı fiükrü Balık taraf›ndan flimdilik engellendi.


HÜCRELERDEN

Örgütsüzlük dayatmas›n› kabul etmeyece¤iz Cemil Çiçek TBMM çat›s› alt›nda demagoji yap›yor; 117 ölümü “örgüt disiplini alt›nda yap›yorlar” diye aç›klayamaz.

emperyalizmin ve oligarflinin hücrelerine karfl› direniflte

4. y›l Aln› k›z›l bantl›lar›n yürüyüflü sürüyor; Ölüm Orucundaki Tutsaklar:

Sevgi ERDO⁄AN Ölüm Orucu Ekibi Fehim Horasan Vedat Çelik M. Kemal Eren M. ‹nan Ifl›k H. Sergül Albayrak TKEP/L Davas›’ndan Remzi Ayd›n

Adalet Bakan› Cemil Çiçek, CHP ‹stanbul Milletvekili Ali R›za Gülçiçek'in soru önergesine nihayet bir aydan fazla bir zaman sonra cevap verdi. Çiçek, “5 Temmuz 2004 tarihi itibar›yla 3 kiflinin F tipi cezaevlerini protesto etmek amac›yla örgüt disiplini alt›nda ölüm orucu yapt›¤›n›” ifade etti. (Bas›n, 30 A¤ustos 2004) Önce bir düzeltme: Ölüm orucunda 3 de¤il, 6 tutsak vard›r. Cemil Çiçek selefi Sami Türk gibi direnifl ve ölümler karfl›s›nda en baya¤› demagojilere baflvurmadan konuflam›yor. Demek ki, ölüm orucu “örgütlü yap›ld›¤›nda” talepleri dinlenmez, sansürlenir, ölümler karfl›s›nda AKP’nin o her konuda baflvurdu¤u “bizi ilgilendirmez” tavr›na girilebilir. Ölüm orucu örgütlü yap›ld›¤›nda ayr›, örgütsüz yap›ld›¤›nda farkl› m›d›r? Taleplerimizin hakl›l›¤›, meflrulu¤u tart›fl›lamaz. Çiçek de tecriti tart›flamad›¤› için, 117 ölümü aç›klayamad›¤› için demagoji yapmaktad›r. “Tecrite son verin” diyoruz. Bundan daha meflru bir talep olamaz ve bu talep “örgüt, terör” demagojileriyle buland›r›lamaz. Çiçek’in baya¤› demagojileri karfl›s›nda TBMM çat›s› alt›nda beyni olan, düflünen hiçbir milletvekili yok muydu? Neden ç›k›p, “sen zaten örgüt üyeli¤inden ceza vermiflsin, bu aç›klama 117 ölümü ve halen süren ölüm orucunu aç›klam›yor ki” diye sormuyor? Sormazlar çünkü, TBMM çat›s› alt›nda hepsi her konuda demagoji yapar. Oras› sorunlar›n çözüm yeri de¤il, sorunlar›n üzerini demagojiyle, yalanla külleme yeridir. O çat› alt›nda sadece emperyalistlerin ve tekellerin istekleri yerine getirilir. Onlar›n isteklerine karfl› demagojiye baflvurmay› ak›llar›ndan bile geçiremezler. 4 y›ld›r biçimler de¤ifltirerek, her bakan›n, cezaevleri genel müdürünün a¤z›na sak›z oldu bu söz. Önce “örgüt bask›s› alt›nda yap›yorlar” denildi, bunun koca bir yalan oldu¤u pratik içinde kan›tland›. Art›k kimsenin bu yalana inanmad›¤›n› gördüklerinde ayn› kapsamda, “örgüt zorla yapt›rm›yor ama örgüt disiplini, otoritesi ölüm orucuna gitmeye zorluyor, tutuklu kendini zorunlu hissediyor” türünden yeni demagojiler üretmeye bafllad›lar. Bilimle, insanla dalga geçen bu demagojiye kimi küçük-burjuva ayd›n çevreler, reformist sol da destek verdi. Devrimci tutsaklar› “müride” benzeten flarlatanlar›n temel ifllevi buydu. Çiçek’in TBMM çat›s› alt›nda 4 y›l sonra dile getirdi¤i sözlerin, ilk gün Sami Türk’ün söylediklerinden hiçbir fark› yoktur. Ve bu demagoji ne yüzlerce günlük aç kalmay›, hücre hücre ölüme yürümeyi aç›klayabilir, ne de direniflinin k›r›lmak istenmesi karfl›s›nda bedenlerin tutuflturulmas›na cevap olabilir. Örgütlü Yaflayacak, Örgütlü Direnece¤iz Hapishanelerde 117 ölüm var ve AKP iktidar› sadece bilanço tutuyor. Sansürle gerçe¤i bo¤maya, soruldu¤unda da “bunlar bizim dönemimizde olmad›” diye yalan söyleyerek geçifltirmeye çal›fl›yor. Bu yalan, sansür ve demagoji aras›nda gerçek kafa yap›lar›n› da ka-


ç›n›lmaz olarak ortaya koyuyorlar. Cemil Çiçek’in sözlerini yeniden okuyun ve alt›nda yatan mant›¤› düflünün. Örgütlü yaflamay›, örgütlü direnmeyi sürdürdükçe katletmeye devam edece¤iz diyor Çiçek. Baflka bir aç›dan okundu¤unda da, biz halk›n tüm kesimlerine oldu¤u gibi, hapishanelerdeki tutsaklara da örgütsüzlü¤ü dayat›yoruz, demek istiyor. “Örgütlü yap›yorlar” vurgusu, örgütsüzlü¤ün dayat›lmas›d›r. Ve F tiplerinin yap›l›fl amac›na, tüm ülkenin F tipi haline getirilmesine uygundur. Dört y›ld›r bu dayatmaya karfl› 117 kez öldük. Yine ölürüz. Evet, örgütlüyüz; örgütsüzlük dayatman›z› kabul etmeyece¤iz! Tek tek hücrelere koysan›z da, nefes ald›kça örgütlü olaca¤›z. Birbirimizin yüzlerini görmememiz için olmad›k tedbirler alsan›z da, hep iletiflim içinde olaca¤›z. Sloganlar›m›zla “e¤itim çal›flmas›” yapacak, F tiplerinin gö¤ünde yank›lanan sloganlar›m›zla direnifller örgütleyecek, koflullara uygun Komün örgütlenmesinden de taviz vermeyece¤iz. Beyinlerimizde devrimci düflüncelerimizi tafl›d›kça, örgütlü hareket etmemizin önüne hiçbir set konulamaz, devrimci yarat›c›l›¤›m›z› s›n›rlayacak hiçbir yöntem dünya üzerinde gelifltirilmemifltir. Örgütlü yaflamak, örgütlü hareket etmek, her kesimin en do¤al hakk›d›r. Bunun karfl›s›nda faflizm, halk kitlelerini kolay yönetebilmenin en temel yolunun, onu örgütsüzlefltirmek oldu¤unu bilerek çeflitli yollara baflvurur. Tecrit, devrimci tutsaklar› örgütsüzlefltirmenin arac› olarak devreye sokuldu. Tecrite teslim olmayarak örgütsüzlefltirmeye boyun e¤meyece¤imizi tarife gerek b›rakmayacak flekilde ilan ettik. Bu kararl›l›k ve direnifl ruhu, Türkiye s›n›rlar›n› aflan, tarihsel ve dünya halklar›n›n esin kayna¤› olacak bir direnifli yaratt›. Böyle güçlü bir direnifl karfl›s›nda burjuva parlamentosu çat›s› alt›ndaki faflist demagojilerin hiçbir hükmü yoktur. AKP iktidar› ve onun Adalet Bakan› demagojiye son vermeli, tecriti kald›rmal›d›r. E¤er kendinden öncekiler gibi, “sansürlersem, duymaz, görmezsem biter” gibi bir yan›lg› içindelerse, bir kez daha ilan edelim buradan: Bu direniflin nefesi, AKP’nin de iktidar koltu¤una veda edece¤i güne dek sürecek kadar güçlüdür. Geçen dört y›l ve direnifl ekipleri içinde yer almak için yar›flan yoldafllar›m›z tan›¤›m›zd›r...

Abdi ‹pekçi Sabr› Bir y›ld›r oradalar. F tiplerinde dört y›ld›r direnen yak›nlar›yla adeta yar›fl halinde, “biz de var›z, direniflin sab›rl› sesi olmaya devam edece¤iz” diyorlar... Ankara Abdi ‹pekçi Park›’nda eylemlerini sürdüren TAYAD’l›lar haklar ve özgürlükler mücadelesinde ›srar, sab›r ve kararl›l›¤›n, herkesin g›ptayla izledi¤i örne¤ini sunuyorlar. Baki Öz de onlardan biri. 1 hafta önce “nöbeti” devrald› Baki Öz. Abdi ‹pekçi’deki direnifle ve çal›flmalar›na iliflkin flunlar› anlatt› dergimize: “4 y›ld›r tutsaklar F tiplerinde tecrit iflkencesi alt›nda yafl›yorlar ve direniyorlar. Biz de TAYAD'l›lar olarak burada çeflitli eylemlerle sesimizi duyurmaya çal›fl›yoruz. Direniflin bir yan› da burada 351 gündür sürüyor. Tecriti, iflkenceyi, 117 ölüm gerçe¤ini insanlara anlat›yoruz. Kimileri “bunlar Türkiye'de mi yafland›” diye soruyor, do¤all›¤›nda tepki duyuyorlar. Sadece burada de¤il, bulundu¤umuz her yerde anlatmaya devem edece¤iz. Tutuklayarak, iflkence yaparak, komplolarla sesimizi bo¤amazlar. ‹çerde ve d›flar›da direnifl tün flan›yla devam ediyor ve zafere kadar devam edecek!”

TAHS‹N AKGÜN'E JANDARMA SALDIRISI 26 A¤ustos Perflembe günü Tekirda¤ F Tipi'nden Bayrampafla Hapishanesine tedavisi nedeniyle sevk edilen Hasan Tahsin Akgün sald›r›ya u¤rad›. Tecrit alt›nda psikolojik sorunlar yaflayan tutsaklardan biri olan Tahsin Akgün’ün annesi Melek Akgün, o¤luyla görüfltükten sonra dergimize bir aç›klama yaparak yaflananlar› anlatt›. Bayrampafla Hapishanesi giriflinde soyarak arama yapmay› dayatt›klar›n›, o¤lunun bunu kabul etmemesi üzerine 6-7 kiflinin üzerine sald›rarak feci flekilde dövdüklerini, soyarak arama yapt›klar›n› ve bu aramay› da kameraya kaydettiklerini ifade eden Melek Akgün sözlerini flöyle sürdürdü: “Ayr›ca Tekirda¤ F tipi'nden Bayrampafla Hapishanesine götürülürken bir hainle ayn› ringte götürülmüfl ve ayn› hücrede bir süre onunla beraber b›rak›larak psikolojik iflkence yap›lmaya çal›fl›lm›fl.”


Baflbakan talimat verdi: “Yard›mlar› artt›rmam›z laz›m!” Tüm halk› böyle yaflamaya mahkum ediyorlar!

Geçen hafta yap›lan Bakanlar Kurulu toplant›s›n›n gündem maddelerinden biri de “sosyal yard›mlar”d›. Önce Devlet Bakan› Beflir Atalay, halen yap›lmakta olan sosyal yard›mlar hakk›nda bilgi verdi. Arkas›ndan sözalan Baflbakan Tayyip Erdo¤an, bakanlardan “sosyal yard›mlar›n artt›r›lmas›n› istedi.” Erdo¤an, flöyle dedi: “Bu yard›mlar› daha da artt›rmamaz laz›m. ‹flsizlik birinci sorunumuz. ‹stihdam› çözmeye çal›fl›rken sürekli olarak vatandafl›m›z›n yan›nda olmal›y›z. Ekonomik politikalar› sosyal politikalarla desteklemeliyiz.” Yoksullar› çok mu düflünüyor Tayyip? Hay›r, sadece IMF’nin kendilerine ö¤retti¤ini tekrarl›yor. Yani “islamc›” zihniyetine çok uygun olan sadaka politikas› da kendisine ait de¤il. “Ekonomik politikalar› sosyal politikalarla desteklemek”, halk› açl›¤a, iflsizli¤e sürükleyen IMF

özellefltirmede AKP pervas›zl›¤› TEKEL’in özellefltirilmesi operasyonu sürüyor. Tekel önce parçaland›, flimdi parçalar› sat›fla sunuluyor. Hem de “sudan ucuz”a! Fas’ta y›lda 14 milyar sigara üreten bir Tekel, 1,5 milyar dolara sat›l›rken, y›lda 70 milyar sigara üreten ülkemizdeki Tekel, 1-1,5 milyar dolar aras›nda elden ç›kar›lmaya çal›fl›l›yor. AKP, özellefltirmeyi h›zland›rmak ve direnifli k›rmak için Tekel’e ait 12 iflletmeyi kapat›rken, çok say›da iflçiyi iflten atmaya devam ediyor; ‹zmir’de oldu¤u gibi, kad›n iflçileri, efllerinden ayr› olarak baflka flehirlere sürgün ediyor. SÜMERBANK talan› büyük ölçüde tamamland›. Sümerbank Genel müdürü “elimizden

politikalar›n›n formülüdür. Bu sadakalar da “sosyal patlamalar›” önlemek içindir. IMF’nin “sosyal politikalar” dedi¤i de gerçekte “IMF’nin fitre ve zekat›”d›r. Ki bu noktada AKP’yle IMF’nin zihniyeti çak›flmaktad›r. Halk›n tümünün fitreye, zekata muhtaç hale getirildi¤i bir ekonominin hala “iyiye gitti¤ini” söylemek için AKP gibi yüzsüz bir yalanc› olmak gerek. Ekonomi “yalanlar”la yönetiliyor. Bakanlar Kurulu’nun yap›ld›¤› günlerdeki demeçlerinde, Baflbakan Yard›mc›s› Abdüllatif fiener, Cari a盤›n kapanmakta oldu¤unu, Sanayi ve Ticaret Bakan› Ali Coflkun, 700 milyon dolarl›k fabrika yat›r›m› için flirketlerin yar›flt›¤›n›, Devlet Bakan› Ali Babacan, yabanc› sermaye giriflinin 1 milyar dolar› buldu¤unu söylerken, Baflbakan biraz daha fazla sadaka da¤›t›n diyor. Yabanc› ve iflbirlikçi tekeller kârlar›na kâr kats›n, halka sadaka! AKP iflte bu politikay› dayat›yor halka. Onurlu bir halk, sadakayla yaflamay› kabul etmez.

geleni yap›yoruz, sat›yoruz sat›yoruz bitmiyor” diyor art›k. Sümerbank Tesisleri’nde 62 bin kifli çal›fl›rken, bugün çal›flan say›s› 3 bin 500’dür... Özellefltirmenin halk›n mal›n›n tekellere peflkefl çekilmesi olmas› bir yana, Türkiye’de özellefltirme tam bir talan ve soyguna dönüflmüfltür. FERROKROM da bu sat›fllara tipik bir örnektir.... Antalya Ferrokrom, AKP yandafllar›na sat›l›yor. Hem de 22 Trilyona. Az para m› demeyin; 22 trilyona sat›lan bu flirkette, 20 trilyonluk “sat›fla haz›r stok” var zaten. Dahas›, bir de al›c›ya 36 ay taksit yap›lm›fl. Yani Ferrokrum’u alan flirkete daha ilk günden üste para kal›yor. Ferrokrom’un binlerce dönümlük arazileri de cabas›... Sat AKP sat, IMF’den ald›¤›n aferinleri kazanc›n sanma; halk›n da ah›n› al›yorsun.

‹LAÇTA SOYGUN SÜRÜYOR SSK’n›n ilaç ihalelerinde bir yolsuzluk daha! 8 trilyon liral›k “faktör VIII” adl› ilac›n al›m›nda, yüzde 35 indirim yapan flirketin teklifi de¤il, daha pahal› satan flirketin teklifi kabul edilerek, baz› flirketlere aç›ktan 3 trilyon fazla ödendi. ‹hale Komisyonu, ilaçlar›n yüzde 35 indirim yapan BPL Sodhan flirketinden al›nmas›n› karara ba¤lamas›na ra¤men, SSK yönetimi bunu dikkate almad›. Bu arada Sa¤l›k Bakanl›¤›, ayn› ilac› SSK’ya 230 milyona, ecza depolar›na ise 88 milyona satan Roche adl› emperyalist flirkete karfl› da bir tav›r al›nmayaca¤›n› aç›klayarak, soyguncular› rahatlatt›.

Say› 122 21 5 Eylül 2004


Hangi Köye, Nas›l Dönülecek? ➧Korucular›n, Askerlerin, May›nlar›n ‹flgali Alt›ndaki Köylere Mi?

➧Yak›l›p Y›k›lm›fl, Yollar›, Tarlalar› Tahrip Edilmifl Köylere Mi?

➧Ve As›l Soru: Oligarfli Köye Dönüflleri Gerçekten ‹stiyor Mu? Köye dönüfl, y›llard›r kay›plar gibi, faili meçhuller gibi, Türkiye’nin gündeminde. Köye dönüflün sonuçlar›, büyük flehirlerin gecekondular›nda açl›k, iflsizlik, sefalet, fuhufl olarak yaflan›yor. Ve bu konuda “A‹HM kararlar›na”, AKP’nin demagojilerine karfl›n, sorun sürüyor. Say› 122 22 5 Eylül 2004

Köy boflaltma politikas› devam ediyor! Dersim’de Köy Boflaltma Dersim’de yeni bir köy boflaltma giriflimi yaflan›yor. Geyiksuyu Jandarma Karakolu, Geyiksuyu Köyü’ne ba¤l› Vengül mezras›’n›n ve Sin Köyü’nün “bir hafta içinde boflalt›lmas›n›” istedi. Geyiksuyu ve civar›nda bir süredir oligarflinin askeri güçleri taraf›ndan yo¤un askeri operasyonlar yap›lmaktayd›. Köylülere bu defa da söylenen, 4 bin köy boflalt›l›rken söylenenlerle ayn›d›r: “Köyü terkedin!” Köylüler nereye giderler, ne yiyip içerler, oligarfli bunlar› düflünmez bile. Oligarfli “köy boflaltma” politikas›ndan vazgeçmifl de¤il. Okurlar›m›z hat›rlayacakt›r, daha bir kaç hafta önce de benzer bir giriflim, fi›rnak’›n Beytüflflebap ilçesine ba¤l› Germav Köyü’nde gündeme gelmifl, ancak bask›lar teflhir olunca, köylüler k›sa sürede geri dönebilmiflti.

ancak koruculara ve arkas›ndaki güçlere söz geçiremiyor. ‹çiflleri Bakanl›¤›’ndan emir gelmifl, vali bu emir do¤rultusunda jandarmaya talimat vermifl, ancak köy yine de boflalt›lam›yor. Vali, koruculara yer veriyor, ev malzemesi veriyor, evlerinin projesini bile kendi elleriyle çiziyor, ama korucular iflgale son vermiyor. Vali, bu geliflmeler üzerine yapt›¤› aç›klamada “bu köy koruculara ait de¤il, bu köyde oturmaya hakları yok. Devletin oradaki köy korucularına hiçbir borcu yoktur. Koruculuk yapıyorlarsa, devlet bunun karflılı¤ını vermektedir.” diyor ancak yan›l›yor. Devlet, o koruculara neler yapt›rd›, nas›l iflkenceler, katliamlar yapt›rtt›, hangi pis ifllerini yapt›rtt›, onlar› hat›rlarsa, oligarflik devletin korucular karfl›s›nda neden “diyet borcu” oldu¤unu da anlar. O korucular›n binlercesi zaten flu veya bu suçtan devletin arad›¤› kifliler de¤il miydi? Devlet onlar›n geçmiflte ve korucu olduktan sonra iflledi¤i her suça göz yummad› m›? Korucular aç›kça söylüyor: “Devlet bize ‘Bu köy sizin’ dedi!” Katliam politikas›, Susurluk mant›¤›na uygun olarak ya¤ma ve talanla birlikte sürdürülmüfltür. Korucular, iflte bu politikan›n sonucunda köyden ç›kmamaya cüret ediyorlar. Benzer durumda daha yüzlerce köy var. Yüzlerce köyde, tarlalar korucular taraf›ndan gasbedilmifl de¤il mi? Sar›köy’lü köylülerden “köye dönüfl” yalan›na inan›p dönenler ise, 2 aydan beri manastırda kal›yorlar.

“A‹HM zoruyla” Köye Dönüfl fiovu

Ço¤unlu¤unu Süryanilerin oluflturdu¤u Sar›köy’de flu anda tam bir iflgal hüküm sürüyor.

Köye dönüfl sorunu “buyrun köyünüze dönün” demekle hallolamayacak kadar çok yönlü bir sorundur. Yüzlerce köy, Sar›köy örne¤inde oldu¤u gibi korucular taraf›ndan iflgal edilmifl, yüzlerce köyde de y›k›lm›fl köye dokunmayan korucular tarlalar› gasbetmifltir. Yüzlerce köyün ise yollar›, sular› tahrip edilmifltir. Köyleri yak›l›p y›k›lanlar›n köye dönüflü için, en baflta y›llard›r gördükleri zarar tazmin edilmelidir. Devletin su ifllerinden karayollar›na kadar tüm kurumlar› köylülerin hizmetinde olmal›d›r. Ama hangi devletin?

fi›rnak Valisi, köyün boflalt›lmas›n› emrediyor

Bask›, katliam politikas›n› sürdüren oligarfli

Devletin koruculara diyet borcu ve korucular›n iflgalinde bir köy: Sar›köy fiırnak’ın ‹dil ilçesine ba¤l› Sar›köy’de 1994’te köylerinden zorla sürgün edilen köylüler, geri dönmek isteyince, köylerinin korucular taraf›ndan iflgal edilmifl oldu¤unu gördüler.


bunu yapar m›? Avrupa Birli¤i’nin önümüzdeki ay yay›nlayaca¤› “‹lerleme Raporu”nun a¤›rl›kl› maddelerinden birinin “köye dönüfl” sorunu olaca¤› biliniyor. Oligarfli, y›llar sonra “köyleri boflaltt›¤›n›” kabul etmek zorunda kald›. Resmi rakamlara göre, 3428 köy boflalt›l›p, yak›l›p y›k›ld› bu ülkede. 2 milyonu aflk›n köylü, yerinden yurdundan edildi. Bu gerçe¤i kabul eden bir devletin yapmas› gereken bellidir. Ama oligarflinin buna niyeti yoktur. Oligarfli halkla alay edercesine, A‹HM kararlar› karfl›s›nda “evet, köyleri yakt›m, evet iflkence yapt›m, evet faili meçhuller oldu...” diyor ama ne bunlar› yapanlar› yarg›l›yor, ne de bunlar›n sonuçlar›n› ortadan kald›r›yor. Göstermelik bir kaç tazminatla, bunlar›n üstünü örtmeye çal›fl›yor.

AB’den müzakere tarihi almaktan baflka bir fley düflünmeyen iktidar, “köye dönüfl” flovu yapmak istiyor ancak, askeri, siyasi, ekonomik çok çeflitli nedenlerle flov da yapam›yor. Sar›köy çarp›c› bir örnektir. Ama daha önemlisi, Dersim’deki Sin Köyü örne¤inde görüldü¤ü gibi, oligarflinin bu politikay› terketmemifl olmas›d›r. Halk›n mücadelesini bast›rmak için halka her türlü zulmü reva gören, halk›n de¤il “devletin güvenli¤i”ni esas alan politika terkedilmedi¤i sürece, köye dönüfl sorunu çözülmeyece¤i gibi, yeni köy boflaltmalar›n yaflanmas› kaç›n›lmazd›r. Milyonlarca köylünün hakl› talebi olan Köye Dönüfl sorunu, ç›kar›lan yasalara, verilen demeçlere ra¤men, iflte bu nedenle çözülmeden duruyor.

‹stanbul Temel Haklar: Yang›n›n Ortas›nda 6 Ölü B›rakanlar Cinayetten Yarg›lanmal›d›r! 26 A¤ustos’ta Antalya’da Gündo¤mufl orman yang›n›nda, Orman ‹flletme fiefi Abdullah Ayd›n, Orman iflçileri Mehmet Ali Güzelce, Mesut Aranl›, Feridun Kaya, Hasan Da¤han ve Mevlüt Kaplan, alevlerin aras›nda b›rak›larak katledildiler. Ortada yine sorumlu yok! Orman Bakan› Osman Pepe’nin 6 ormanc›n›n ölümü üzerine “vatan millet Sakarya” edebiyat› yap›yor; Diyor ki; “Orman yang›nlar›yla mücadele konusunda Türkiye dünyadaki en baflar›l› ülkedir. En baflar›l› ülke olmam›z vatan aflk›yla yapt›¤›m›z mücadelelerin eseridir.” H›zland›r›lm›fl treni de vatan aflk›yla sefere koymufllard›. Suçlar›n› örtbas etmek için ‹slamc›l›k, milliyetçilik, her fleyi kullan›yorlar. AKP, öldürmeye devam ediyor. Öldürüyor ve takdiri ilahi diyor. AKP’li yetkililer “Allahtan rahmet dilemekten baflka ya-

pacak bir fley yok.” diyerek gizliyorlar suçlular›. AKP’nin atad›¤› Orman Genel Müdürü Osman Kahveci’ye soruluyor; niye gaz maskeleri yoktu? Diyor ki, “gaz maskesi ile yang›na müdahale etmek güç...” Soruluyor; niye yang›na dayan›kl› k›yafetleri yoktu? Diyor ki, “yang›na dayan›kl› elbiselerle müdahale etmek oldukça zor oluyor.” Soruluyor; ‹flçiler yang›n mahalline niye iple at›ld›lar? Diyor ki, “Yok öyle bir fley!” Peki ne var? Niye öldü 6 iflçi? Bunun cevab› da yok. Maske yok, oksijen tüpü yok, yang›na dayan›kl› elbise yok. Fakat ortada suçlu ve sorumlu da yok. Niye, çünkü “takdir-i ilahi”! AKP için insan hayat›n›n de¤eri yoktur. “Can› veren Allah, alan da Allah”; o zaman sorumlu, suçlu aramaya da gerek yok. AKP, orman iflçilerinin can

güvenli¤iyle de¤il, onlar› kendi gerici sendikas›na geçirmekle meflgul. AKP h›zland›r›lm›fl tren flovu yaps›n, AKP her yerde kadrolafls›n, arada onlarca, yüzlerce insan can vermifl, AKP için ne gam! AKP’nin cinayetlerini örtbas etmesine izin vermeyelim. Baflta Orman Bakan› ve Orman Genel Müdürü olmak üzere, 6 orman iflçisinin ölümüne neden olanlar, cinayetten yarg›lanmal›d›rlar. E¤er bu ülkede insan›n de¤eri varsa, ve bu ülkede hukuk varsa, bu cinayetin sorumlular› cezas›z kalmamal›d›r!

Say› 122 23 5 Eylül 2004

28 A¤ustos 2004

‹stanbul Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i Orman işçileri “Türk bayrağına” sarılı tabutlarla toprağa verildiler. Katleden devlet, bayrağa saran yine devlet! Tam bir riyakarlık, tam bir istismar. Sorumluları cezalandırma, yeni cinayetlerin, yeni felaketlerin önlemini alma, “takdir-i ilahi” deyip, şehit deyip bayrağa sar, tamam.


Kuflaklar Edebiyat›na 17 Y›l Öncesinden

Cevap Veriyoruz 68’lilik, 78’lilik denilerek yeniden hortlat›lan “kuflaklar” edebiyat› üzerine, 1987 Temmuz’unda Yeni Çözüm Dergisi’nde yaz›lan bir yaz›y› k›saltarak yeniden yay›nl›yoruz. Yaz› üzerine bugünden bir yorum yapmaya gerek yok; her cümlesi, bugünkü tart›flmalara, düzeniçi solun manevralar›na bir cevap niteli¤inde... ***

Say› 122 24 5 Eylül 2004

Son günlerde, Geleneksel Sol içinde geçmifli de¤erlendirme yönünde bir e¤ilimin giderek güçlendi¤ini görüyoruz. Bu çabalar›n temelinde ‘geçmifl’in yaratt›¤› potansiyel üzerinde etkin' olabilme arzusu yat›yor. ... Söz konusu yaz›, ‘Gelenek’ Dergisi’nin Mart 1987 say›s›nda (S.5) Gökhan Tekin imzas›yla ç›kan ‘77 Kufla¤› Üzerine’ yaz›s›. (...)

DEVR‹MC‹ MÜCADELE M‹? KUfiAKLAR ‘RESM‹ GEÇ‹D‹’ M‹? Gelenek yazar› daha girer girmez -bafll›ktan itibaren- soruna materyalist de¤il, idealist bir gözle bakt›¤›n› ortaya koyuyor. ‹dealizm tarihe nas›l bakar diye sordu¤umuz zaman, bu sorunun tüm yan›tlar›n› bu yaz›da bulabiliyoruz. ‹dealizm, toplumsal geliflmeleri-de¤iflmeleri, Lenin'in son derece kolay fakat mutlak bir flekilde k›s›r, skolastik ve kupkuru bir yöntem olarak nitelendirdi¤i do¤a yasalar›yla aç›klamaya çal›fl›r. ‘Biyolojik okul’ da denilen bu burjuva tarihçili¤inin tüm özelliklerini, ele ald›¤›m›z ‘77 Kufla¤› Üzerine’ yaz›s›nda bulmak müm-

kün. Gelenek yazar›na kal›rsa, 60'lardan itibaren devrimci mücadeleyi iki genç kuflak ve bu kuflaklar›n özellikleriyle aç›klamak gerekiyor. Son 20 y›ll›k devrimci mücadele ikiye bölünüyor. Birincisi 47 do¤umlu kufla¤›n sürükledi¤i ve belirledi¤i 65-71 dönemi, ikincisi ise 57 do¤umlu kufla¤›n sürükledi¤i ve belirledi¤i 75-80 dönemi. (...) Bu tesbitlerin kayna¤›nda, ‘Geleneksel Sol''un son 20 y›ld›r devrimci mücadeleye damgas›n› vuran devrimci düflünce ve prati¤i ‘Ö¤renci-gençlik olaylar›’ derecesine indirerek mahkum etme anlay›fl› vard›r. Verilmek istenen mesaj ‘bunlar ö¤rencidir, gençtir’, ‘saman alevi gibi yan›p sönenler’dir. Bu onar y›l arayla -hurra diye- gelen ve -elveda demeden kaybolup giden genç kuflaklar›n alternatifi ise ‘Geleneksel Sol’dur. Dünyan›n baflka bir yerinde böyle bir anlay›fl görülmüfl müdür (örne¤in Lenin veya Mao'nun v.b.'nin do¤um tarihleri tart›fl›lm›fl m›d›r) tam bilmiyoruz ama, Türkiye'de bu tip tart›flmalar ‘Geleneksel

Sol’un umudunu ba¤lad›¤› son silah durumundad›r. ... ‘Ö¤renci-gençlik olaylar›’ terimi malum amaçlarla 1960'lardan itibaren burjuvazi taraf›ndan siyasi literatüre sokulmufl bir terimdi. O günden beri de, devrimci hareket karfl›s›nda oportünizmin en kullan›fll› silah› durumundad›r bu terim. Silah burjuvaziden al›n›nca, cephanenin de oradan al›nmas› gerekiyordu. Bu silah›n cephanesi ise ‘macerac›l›k’, ‘anarflizm’, ‘terörizm’ demagojileriydi. Geleneksel Sol bu cephaneyi de bol bol kullanmaktan geri kalmad›. (...)

S‹YASETTE AMP‹R‹ZM VE AGNOST‹ZM ‹dealist düflünce, tarihsel süreç içinde, sömürünün devam› aç›s›ndan çeflitli felsefi ak›mlarda ifadesini bulmufltur. Ancak tüm bu ö¤retilerde bilinemezcilik ve metafizik yöntem temel olma niteli¤ini sürdürmüfltür. Ampirizm de 17-18 yy. ilerici burjuvazisinin ihtiyaçlar›na cevap veren, kaba deney ve salt duyumu ön plana ç›karan idealist felsefe ak›mlar›ndan biridir. Ampirizmin ülkemizdeki en klasik anlay›fl› ‘Denendi olmad›,


o halde yanl›flt›’ fleklinde somutlanabilir. Hemen tüm oportünist gruplarda var olan bu anlay›fl, Gelenek yazar›nda da var. 65-71, 75-80 dönemlerindeki devrimci mücadeleyi böyle bir anlay›flla yok saymaya çal›fl›yor. Yaz›n›n girifl ve sonuna yerlefltirdi¤i iki para¤rafla Ampirist ‘Denendi olmad›, o halde yanl›fl’ mant›¤›n›n en iyi örne¤ini veriyor: ‘77 döneminin gençlerine gelince; onlar daha çok 'yok olmufl' bir kesim izlenimi veriyorlar. Sanki kendilerine özgü bir dönemleri vard›; onu tamamlad›lar ve gittiler... bir 'kuflak' olarak bir 77 kufla¤›' olarak geçmiflte kald›lar.’ Herkesin bir gençlik dönemi vard›r, bir süre sonra yafllanmaya bafllar ve art›k o ‘genç’ olarak yoktur. Bunu Gelenek yazar› da bilir. O halde ‘yok oldular’ derken kastetti¤i ne? ‘Kuflak’ kelimesinden de anlafl›laca¤› gibi Gelenek yazar›n›n derdi 75-80 dönemine damgas›n› vuran siyasal çizginin ‘yok oldu¤u’ mesaj›n› verebilmek. Yok olufllar›n› da flu tekil sonuçlardan yola ç›karak kan›tl›yor: Yenilginin karamsarl›¤›na kap›lm›fllar, geçmifllerine lanet ya¤d›r›p yenilginin felsefesini yapmaya bafllam›fllar. (...) Ne kadar hazin bir son! Hiç kimsenin akl›na gelmiyor; bu döneme damgas›n› vuran siyasal çizginin (ideolojik-pratik) son durumu nedir? 12 Eylül sonras›nda as›l olarak Geleneksel Sol'da görülen bu kaç›fl›n teorilefltirilmesi e¤iliminin faturas› tekil birkaç örnekten yola ç›k›larak 75-80 döneminin devrimci mücadelesine kesiliyor ve hemen ‘yok oldular’ teorisi yap›l›yor. Ne kolay! Burjuvazi de 7 y›ld›r ayn› sak›z› çi¤niyor. Bu mant›k karfl›s›nda söylenecek çok fley var, ancak flu kadar›n› söylemekle yetinelim: ... Sürekli kendini inkar temelinde geliflen, bunalm›fl, karamsar, y›lg›n düflüncelerin öncelikle ve

özellikle Geleneksel Sol'da kuramsal bir çerçeveye oturdu¤u görülecektir. Bu sonuca varmak için de, tek tek karamsarlar›, y›lg›nlar›, aray›fl içinde olanlar›, kaçaklar› ve hatta hainleri saymaya gerek yok. Siyasal çizginin (ideolojik-pratik) izledi¤i rotaya bakmak yeterlidir. Ayr›ca unutmadan ilave edelim, 12 Eylül sonras›n›n siyasal gündemini belirleyen de -’içerde’ veya ‘d›flarda’ olsun- yine bu ‘yok oldu’ denilen 75-80 döneminin devrimci çizgisidir. Geleneksel Sol'un yapt›¤› ise önce daha güvenceli yerlere çekilmek ve uygun flartlarda siyasal arenaya girmek için icazet beklemekten öteye gitmemifltir. (...)

EKONOM‹ZM YA DA S‹YAS‹ ÖNDERL‹⁄‹N ROLÜ ‘77 kufla¤›’ yazar›na soruyoruz; ya siyasi partilerin, partilerin rolü? Aç›k bir cevap yok. Gelenek yazar›na kal›rsa gençlik 60'lardan beri kendi kendine kabar›p alçal›yor. Bu kabar›p-alçalmada etken olan siyasi çizgiye iliflkin tek söz yok. Nas›l olsun ki? Gelenek yazar›na kal›rsa, gerçeklefltirdikleriyle ‘... o güne dek duyulmam›fl, görülmemifl ölçüde önemli etkiler’ yaratan, ‘Her kesimde bir de¤iflim talebi’nin yükselmesine neden olan gençlik, tüm bunlar› -verili sosyo ekonomik koflullarda- gördükleri e¤itim sorunu, ‘okumam›fl büyüklerin, okumufl çocuklar›’ olarak ve vatan kurtarma düflleriyle yapm›flt›. Bu kadar basitti.

Gelenek yazar› 75-80 döneminde biraz zorlanmaya ve bu zorlanman›n etkisiyle olacak, daldan dala atlamaya, daha fazla burjuva jargonuna baflvurmaya bafll›yor. Biyolojik bölünmeyi sa¤lamak için önce bu 65-71 mücadelesinin yaratt›klar›n› silmek gerekiyor ve bunun için 73'lerde geçici bir yükselifl gösteren Ecevit Mavisi kullan›l›yor. Gelenekteki yaz›n›n bütününe bakt›¤›m›zda 75-80 döneminde büyük bir hareketlilik yafland›¤›n› anl›yoruz. Pratik oldukça yüksek boyutlara yükseliyor, toplumda önemli s›çramalar var vb. Ancak bunlar›n nedeni ve nas›l› konusunda tek kelime yok. Öyle bir dönemki toplum bir alt-üst olufl süreci içinde, ama kimse ne yapt›¤›n› bilmiyor ve tam bir ‘kaos’ ortam› yaflan›yor. (...) Örne¤in, son olarak flu söylenenlere bakal›m: ‘Afl›r› biçimci, giyimi, kuflam›, konuflmas› ile (...) her tür kad›nerkek iliflkisini bir tabu olarak gören (...) en büyük düflü de 'profesyonellik'te yatan bir gençlik.’

KAOS MU ANT‹-FAfi‹ST MÜCADELE M‹?

... Evet Devrimciler yanl›fl yapm›fllard›r: Bir kere moday› s›k› s›k›ya takip etmeliydiler ve ‘a¤abey’leri gibi ellerine birer pipo geçirip çenelerindeki top sakallar›yla ve de rak› sofralar›yla ‘biçimci’ olmaktan kurtulmal›yd›lar. Ayr›ca bu kadar dürüst ve ahlakç› kesilmelerine de gerek yoktu, cinsel özgürlü¤ü savunup uygulayarak ‘a¤abey'lerinden geri kalmamal›yd›lar. Bir de devrimci olmaya bu yola bafl koymaya (Gelenek yazar›n›n ‘profesyonellik’ dedi¤i bunlar olsa gerek) gere¤inden fazla önem vermifl bu ifli ciddiye alm›fllard›. Oysa bofl vakitlerini bu ifle ay›rmalar› yeterliydi.

65-75 dönemini ‘biyolojik’ ve ‘psikolojik’ kökenleriyle kolay ve basit bir flekilde aç›klayan

Oldu mu? Tatmin oldunuz mu? Çok yaz›k! Geleneksel Sol hâlâ ayn› yerde duruyor.

Evet sorunlar› böyle basit ve kolayca aç›klamak varken, ideolojiyi, siyasal çizgiyi, iflin içine kar›flt›rmaya ne gerek vard›? Böyle davranmakta Gelenek yazar› kendi aç›s›ndan zorunlu ve ‘hakl›’ olabilir. (...)

Say› 122 25 5 Eylül 2004


Kuşaklara sığdırılamayan DEVRİMCİLİK ve Kuşaklar edebiyatıyla meşrulaştırılan EVE DÖNÜŞ 68’lilik, 78’lilik bir kez daha tart›flma konusu. Daha do¤rusu, baz›lar› taraf›ndan yeniden ›s›t›l›p ortaya sürülüyor. Tart›flma ve bu kavramlar›n kullan›l›fl›n›n tarihi eskidir. 1980’lerin ikinci yar›s›nda piyasaya sürülmüfltür. 1980 öncesi 68’lilik diye bir fley yoktu. Nedense o zaman kimsenin akl›na gelmemiflti 68’li oldu¤u. Ne zaman ki hapishanelerde 12 Eylül’ün zulmünü yaflay›p d›flar› ç›kt›lar, o zaman 68’li olduklar›n› hat›rlad›lar. 68’lili¤in mucidi 1980’li y›llar›n ikinci yar›s›nda ç›kanlard›. 1990’l› y›llarda ç›kanlar da, 78’lili¤i icat etti.

Say› 122 26 5 Eylül 2004

Hapishanelerin iki yüzü vard›r. Bir yüzünde de¤irmen tafl› gibi insanlar›n ö¤ütüldü¤ü yerdir hapishaneler. Bir yüzünde devrimci bir okul. Ö¤ütülenler, hapishanelerden ç›k›p eve döndüler. Baz›lar› (geçmiflin cazip flöhretleri), eve dönüfllerinin karfl›l›¤›nda oligarfli taraf›ndan ödüllendirildiler, medyada, reklam sektörlerinde yer aç›ld› onlara. Legal kurumlarda ota¤ kurmalar›na icazet verildi. Hapishaneleri devrimci bir okul yapanlar ise kavgan›n içindeler. Onlar› burjuva medyada göremezsiniz, ne ölümleri, ne yaflamlar› yer almaz medyada. Yaln›z kavgalar›yla varolurlar hayat›n her alan›nda. Eve dönenler, kesintisiz sürdürülen mücadele karfl›s›nda ezildikçe, mücadeleyi mu¤laklaflt›ran, kendilerine özel misyonlar biçen teorilere sar›l›rlar. Kuflaklar edebiyat›n›n as›l subjektif kayna¤›, kendilerinin mücadele d›fl›nda kalmalar›n› mazur gösterebilme kayg›s›d›r. Kuflaklar teorisinde ve edebiyat›nda, s›n›flar mücadelesini her dönem “gençler” yürütmüfltür. Herfley, gençlik heyecan›, gençli¤in cüreti ve tabii gençli¤in cahilli¤iyle yap›lm›flt›r. Bunun mant›ki sonucu ise fludur: Onlar flimdi yafl›n› bafl›n› alm›fllard›r, art›k cahil de¤illerdir, macerac› de¤illerdir, o zamanki gibi olamazlar tabii. Böylelikle, ucuz bir kavramlaflt›rmayla, bugün neden mücadele ve örgüt d›fl›nda olduklar›n› aç›klay›vermifl olurlar. Gerisi laf kalabal›¤›d›r.

Bu tart›flma neden yeniden hortlad›? Son bir kaç haftad›r Birgün Gazetesi’nin köfle yaz›lar›nda ve eklerinde yo¤un bir biçimde 68’lilik, 78’lilik tart›fl›l›yor. Tart›flman›n kayna¤› olarak yazar P›nar Kür’ün 68’liler ve 78’liler üzerine baz› sözleri gösteriliyor. Yine bu gazetede belirtildi¤ine gö-

re, bu sözler üzerine “68'liler ve 78'liler çevresinde” yaklafl›k dört ayd›r tart›flma sürmekteymifl. Kim bu “68'liler ve 78'liler çevresi” ve neyi tart›fl›yorlar? P›nar Kür’ün tart›flma yaratt›¤› ileri sürülen sözleri flöyle: "68'liler... gerçekten çok idealist ve çok masumdular. O masumiyetleri insan›n içini yakar. Bir tek adam öldürülmedi 12 Mart'ta. Yani devlet öldürdü de. Bir tek insan› öldürmeden as›ld› bu çocuklar, bombaland›lar. Da¤larda flurada burada... Sinan, Deniz, Hüseyin, Yusuf, Mahir... Bunlar benim içimi yakan olaylard›r. 12 Eylül'de kimse benim içimi yakmad›. Orada da gençler öldü ama onlar biraz y›rt›c› geldiler bana. 12 Mart'ta olan o masumiyet yoktu onlarda." “68'liler ve 78'liler çevresi”nin tart›flmas› iflte bu sözlerdeki 78’liler masum de¤ildi sözleri üzerine cereyan ediyor. Alt› bofl, ideolojik-politik anlam›ndan kopar›lm›fl olarak sürdürülüyor tart›flma. Gerçekte bu sözlerin neresini tart›flacaks›n›z? Cevab› çok aç›kt›r; Mahirler neyse, biz de oyuz. Mahirler ne yap›yorlarsa, hangi amaçla yapt›larsa, hangi yoldan yürüyüp, hangi araçlar› kulland›larsa biz de ayn›s›n› yap›yoruz. P›nar Kür’ün sözleri, basit, kaba, ucuz bir çarp›tmadan ibarettir. “Bir tek insan› öldürmediler” sözünden bafll›yor çarp›tma. Yalan söylüyor. ‹srail Baflkonsolosu Efraim Elrom’un beynine kurflun s›kanlar Mahirlerdi. Jandarma Genel Komutan› Orgeneral Kemalettin Eken’e kurflun s›kan Deniz’in, ‹nan’›n önderi oldu¤u THKO’ydu. Bir tek insan› öldürüp öldürmeme bir yana, Sinan, Deniz, Hüseyin, Yusuf, Mahir... oligarflik diktatörlü¤ü y›kmak için silaha sar›lm›fllard›. Onlar›n önderli¤inde Ordu, Cephe kurulmufltu. Bu basit gerçe¤i hat›rlatm›yor hiçbiri P›nar Kür’e. Çünkü güya karfl›l›kl› tart›flan “68'liler ve 78'liler çevresi” ile P›nar Kür’ün kafas› bu noktada hiç de farkl› de¤ildir. Onlar Denizleri savunurken, onun silahl› mücadele karar›yla devrim yolunu açanlardan biri olmas› yan›yla de¤il, “onun hiç kimseyi öldürmedi¤i” teziyle savunurlar. Mahir Çayanlar› ve ‹brahim Kaypakkaya’lar› ise zorunlu kalmad›kça anmazlar. P›nar Kür ve “68'liler ve 78'liler çevresi”ni birlefltiren “fliddet” karfl›tl›klar›d›r.


P›nar Kür, 68’lileri “fliddete baflvurmad›klar›” için masum, 78’lileri ise fliddete baflvurduklar› için masum de¤iller diye nitelendiriyor. P›nar Kür’e karfl› “78’lilerin masumiyetini” savunanlar›n ölçüsü de farkl› de¤il. “Biz MHP’lilerin sald›r›lar› karfl›s›nda kendimizi savunduk, bundan öte bir fley yapmad›k.” diye savunuyorlar kendilerini. Birgün Ek’inde “78’lilerin” sözcüsü flöyle diyor örne¤in: “fiimdi 78 kufla¤› ne yapt›? Faflizmin sald›r›lar›na karfl› direndi sadece. Buna karfl› mücadele etti.” O kadar! Geçmiflte devrim için mücadele etmemifller, iktidar için mücadele etmemifller, bu yüzden de masumlar! (Hat›rlanaca¤› gibi, bu savunu, Devrimci Yol Ana Davas›’ndaki savunman›n da temeliydi.) Demek ki, fliddete baflvurmak, devrim için savaflmak, mevcut iktidar› zor yoluyla alafla¤› etmeye çal›flmak, masum ve meflru de¤il bu kafa yap›s›na göre. P›nar Kürler’in, 68’lilerin, 78’lilerin ve yar›n ç›kmas› muhtemel 88’lilerin, 98’lilerin ortaklaflt›¤› ve ortaklaflaca¤› nokta budur. 68’lilik, 78’lilik, devrimden kopuflun ad›d›r. Onlar flu veya bu örgütten de¤il, flu veya bu s›n›ftan de¤iller; kendilerini “biyolojik” tan›mlar›yla an›yorlar sadece. 1965-72 döneminin mücadelesine damgas›n› vuran, 68’liler de¤il, T‹P ve ona karfl› ideolojik mücadele içinde flekillenen THKP-C, THKO ve TKP/ML’dir. 1974-80 döneminin mücadelesine damgas›n› vuran 78’liler de¤il, Devrimci Sol, Devrimci Yol, TDKP, KSD gibi örgütlerdir. Bu örgütlerin döneme, koflullara göre örgütlendikleri halk s›n›f ve tabakalar› da gençlikten, gecekondulara uzanan bir çeflitlilik gösterir. Kendini bugün 68’li, 78’li diye ifade edenlere sormak laz›m: Verdikleri mücadeleyi bilmem hangi dönemli olarak m› vermifllerdir, yoksa falan örgütün yöneticisi, üyesi, savaflç›s› olarak m›? 68’lilik, 78’lilik, herfley bir yana, bir dönem ait olduklar› yeri, asl›n› inkard›r. Evet, inkar etmek, unutturmak istedikleri de bu gerçektir. O örgütler, yokolmal›, yok say›lmal› ki, eve, ifle, efle döndükten sonra, düzen içinde yaflay›p sosyalistlik oynamay› sürdürebilsinler. Onlarla birlikte “tarih” de bitmifltir onlar için. Herfley, onlarla bafllar, onlarla biter. Bugün, 68’lilik-78’lilik edebiyat›n› hortlatan da, 1968ler’den beri mücadeleyi kesintisiz ve ayn› devrimci anlay›flla sürdürenlerin hala yokedilememifl olmas›d›r. 1987-88ler’de gündeme gelen kuflaklar edebiyat› bugün yeniden tazeleniyor? Çünkü Türkiye devrimci hareketini tasfiye etmeyi baflaramam›fllard›r. Türkiye devrimci hareketinin varl›¤›, onlar›n dü-

zen içili¤ini, dönekli¤ini, mücadele ve devrim kaçk›nl›¤›n› a盤a ç›kar›yor. Ve a盤a ç›kan yüzlerini gizlemek için, burjuvaziyle ayn› a¤z› kullanmaktan çekinmiyorlar. S›n›flar mücadelesindeki çeflitli dönemleri “biyolojik kuflaklarla” aç›klamak, kat›ks›z bir burjuva görüflüdür. Burjuvazinin teorileriyle konufluyorlar. Oligarfli 24 y›ld›r 12 Eylül öncesinin devrimci mücadelesini unutturmak istiyor. Örgütler, s›n›flar gerçe¤ini yok sayan 78’lilik söylemiyle, ayn› amaca hizmet ediyorlar. Ama tart›flt›kça, b›rak›n devrimden kopufllar›n› gizlemeyi, eve, ifle, efle dönmüfl yaflamlar›n› daha fazla gözler önüne seriyorlar.

Devrim uzun soluklu bir mücadeledir; Devrimcilik, yaflam boyu! 68’lili¤i-78’lili¤i tart›flanlara bak›n; onlar bugünde yoktur. Devrimcilik, zamana ve mekana ba¤lanamaz; flu zamanda devrimci olunup bu zamanda devrimci olmamak, flu mekanda devrimci olup, bu mekanda devrimci olmamak, devrimcili¤in tan›m›nda yoktur. Eve dönenler, 68’lilik-78’lilik diyerek böyle bir devrimcilik tan›m› yap›p, bunu kabul ettirmek istiyorlar. Ama hiç bir kavram, devrim mücadelesinin bugününde olmad›klar›n›n üstünü örtemez. Onlar›n 117 ölüm karfl›s›nda söyleyecek tek sözleri olmad›... Onlar sahte belgelerle tutuklananlar aras›nda yoktur. Onlar meydanlarda coplananlar aras›nda yoktur. Onlar F tiplerinde yoktur. Onlar illegalitede yoktur. Onlar da¤larda yoktur. 12 Eylül uygulamalar›yla hesaplaflmaktan sözediyorlar, ancak bugün yaflanmakta olan iflkenceler, infazlar, da¤lardaki katliamlar, hapishanelerde ölümler, onlar› ilgilendirmiyor. K›sacas› onlar mücadelenin hiç bir alan›nda yoktur. Evlerinde, ifllerinde, efllerindedirler. Bofl zamanlar›nda da solculuk yaparlar. Devrimi unutmufllard›r. Eve bunun için dönüyorlar. Eve dönenler o kadar bencilleflmifltir ki, basit, s›radan hümanist duygular›n› bile kaybetmifllerdir. Burunlar›n›n dibindeki 117 ölüm onlar›n vicdan›n› s›zlatmazken, bir de utanmazca, tam bir istismarc›l›kla geçmiflte kaybettikleri “yoldafllar›”ndan sözediyorlar. Ey eve dönenler; an›lara sahip ç›kman›n bile bir bedeli var. Siz an›lar›n›za da sahip ç›kamazs›n›z. Türkiye devrimci hareketi, 1960’lar›n ortalar›n-

Say› 122 27 5 Eylül 2004


dan bugüne KES‹NT‹S‹Z gelen bir harekettir. Mücadelesi KES‹NT‹S‹Zdir. Düzen içine dönüfllerini flu veya bu biçimde meflrulaflt›rmaya çal›flanlar, Türkiye devrim tarihi karfl›s›nda sinek v›z›lt›s›ndan baflka bir anlam ifade etmezler. Zaten düzen içi yaflamlar›na yak›ndan bakt›¤›n›zda görürsünüz ki, tarih aç›s›ndan, sinek v›z›lt›s›ndan daha yüksek bir ses ç›karabilecek durumda da de¤illerdir. Evde, çoluk çocuk, kaynana kaynata, sünnet dü¤ün, çocu¤un okula b›rak›lmas›, araban›n tamiri, tatil yerinin ayarlanmas›, taksitlerin ödenmesi... var. Beyinleri EV’in sorunlar›yla meflguldür, DEVR‹M’in sorunlar›yla de¤il. EV, düzendir. Düflünün, büyük iddialarla ortaya ç›kan, iktidara talip olarak tüm ülkenin, halk›n meselelerinin çözümüne soyunan bir partinin baflkan› “iflini” hala sürdüren bir “ö¤retim üyesi”; dersine gidiyor, rutin yaflam›n› sürdürüyor ve kalan zamanlar›nda particilik yap›yor.

Say› 122 28 5 Eylül 2004

24 saat devrimcilik, geri, ilkel, “macerac› gençlere özgü” olarak kabul ediliyor. Hele bedel ödemek, can vermeyi göze almak, hiç gerekli de¤il... Ondan sonra 68’lilik, 78’lilik, Kitap yazmalar, sivil toplumculuk, legal atraksiyonlar... Kitaplar›n› da efllerine, çocuklar›na adarlar hep; ölenler, tutsaklar, ikinci plandad›r... Eflleri, çocuklar› onlar› düzene ba¤layan kanallard›r. ‹flte bu yüzden de, kitaplar›n›n sunuflundaki asl›nda eflleri nezdinde flükranlar›n› sunduklar› düzendir. Bofl zamanlar›nda solculuk, sosyalistlik yaparken, yine de mücadele ça¤r›lar› yapmaktan, geçmifl kahramanl›klar›n› ve gördükleri zulmü anlatmaktan geri kalmazlar. Halk› mücadeleye ça¤›ranlar›n “EV”ine bir bak›n bakal›m. Mesela nas›l çocuk yetifltiriyorlar? Onlar çocuk da büyütemez. Büyütmekten anlad›klar› çocuklar›n› “en iyi flekilde”, “burjuva e¤itimin” çarklar›ndan geçirmektir. Burjuvazinin söylemi de böyle de¤il mi: Okuyun, adam olun, hayat›n›z› kurtar›n, devletle bafl›n›z› belaya sokmay›n... Eve dönenlerin çocuklar›na iliflkin hayalleri de bundan farkl› de¤ildir; en iyi kolejlerde okutacak, bir kaç yabanc› dil bilecek... Sonra? Sonras› aç›k, düzenin hizmetinde olacak. Baz›lar› gazetelerdeki köflelerinde çocuklar›ndan arada bir sözediyor. Tablo tam da tarif etti¤imiz gibidir. Bireyci, rockçu flu bu... Ama kesinlikle devrimci de¤il. Birgün Ek’inde yay›nlanan yaz›lardan birinde bir 78’liye soruluyor: “Çevrenizdekiler sizin bir zamanlar "idaml›k" oldu¤unuzu biliyor mu? Hiç konufluyor musunuz o günleri?”

78’li cevap veriyor: “Konuflmuyoruz; ama çok enterasand›r, herkes biliyor. Bu dünyada hiçbir fley gizlenmiyor. Birisi birisine anlat›nca y›ld›r›m h›z›yla herkese yay›l›yor. Yedi yafl›nda bir o¤lum var. fiimdilik onun ö¤renmemesine dikkat ediyoruz. Hapishanede suçlular›n, kötü insanlar›n yatt›¤›n› zannediyor. Bu yaflta kafas›n›n kar›flmas›n› istemem.” Sadece o yaflta de¤il, ileriki yafllarda da “kafas›n›n kar›flmas›n›” istemeyecek. Çünkü kendisi, Tarifl direnifline kat›lm›fl, Devrimci Yol’da yöneticilik yapm›fl, sonra hapishanede “ö¤ütülüp” eve dönmüfl; okula gidip üniversite bitirmifl, düzen için çal›fl›yor. “Kahramanl›k yapmayal›m ki herkes özne olsun.” diye de dönekli¤ini teorilefltirmifl. O çocu¤una da “kahramanl›k yapma” diye ö¤retecek tabii. Düzene nas›l hizmet ediliyor, nas›l tasfiyecili¤e hizmet ediliyor, sadece nas›l çoçuk yetifltirdiklerine bakarak bile görmek mümkündür. Birgün’ün 68’liler-78’liler tart›flmas› diye konuflturduklar› da iflte bunlar. “Ne 68’lili¤i, ne 78’lili¤i, düzene dönüflünüzü meflrulaflt›rmaya çal›flmay›n” diyecek devrimciler yok onlar›n tart›flmalar›nda. Eve dönenler; siz hiç bir fleyi tart›flamazs›n›z; tart›flsan›z da do¤ru tart›flamazs›n›z. Sizin tart›flman›zdan devrim için bir fley ç›kmaz; çünkü durdu¤unuz yer devrim de¤il, bak›fl aç›n›z devrimci de¤il. Hiç kimseye bir fley ö¤retemezsiniz. Bu yaflam› belirleyen “döneklik”tir. Kendilerine bu s›fat› uygun görsün, ya da görmesinler, böyledir. Eflleri, çocuklar› nezdinde bile sayg›nl›klar› olamaz. Çünkü onlar›n bir dönek oldu¤u, aralar›nda hiç konuflulmasa da asla unutulmayan bir gerçektir. Y›llarca eski kahramanl›k hikayeleriyle durumu idare edebilirler, ama en ufak gaf›n›zda, hayat karfl›s›ndaki her kaç›fl›n›zda eskili¤iniz ve dönekli¤iniz yüzünüzü vurulur. Durmaks›z›n “yenilgiden” bahsediyorlar. “Yenildiler” dedikleri kendileridir. Evet, onlar yenilmifllerdir. Çünkü düzen onlar› ›slah etmeyi baflarm›flt›r. Yenilgi budur. Türkiye tarihinin en büyük hapishaneler katliam›yla aç›lan F tiplerinde de amaç budur; tutsaklar› ›slah etmek, düflüncelerini de¤ifltirmektir. ‹flte devrimcilerin fark› burada; devrimciler 12 Eylülleri yaflad›lar, gerekti¤inde can verdiler, bugün de 117 ölü, yüzlerce sakat veriyor ama yine de düflüncelerini de¤ifltirmiyor, eve dönmüyorlar... Döneklik iflte buna k›z›yor. Direnifl, iflte bu noktada y›lg›nlar›, yorgunlar›, reformistleri teflhir eden güçlü bir mekanizmaya dönüflüyor. Ve bu mücadelede yeri olmayanlar, 68’lilik, 78’lilik diye bir masal tutturup eve, ifle, efle dönmüfl düzen yaflamlar›n› gizlemeye çal›fl›yorlar.


bölüm 2 Devrimci Sol Dergisi’nin Temmuz 2004 tarihli 19. say›s›ndan yararlan›larak haz›rlanan yaz›m›z›n ilk bölümünde, direniflin karfl›s›nda do¤ru tav›r almak için, direniflin niteli¤inin do¤ru konulmas› gerekti¤ini belirtmifl ve “iflgal ve direniflin gösterdikleri” bafll›¤› alt›nda ilk madde olarak “direnifl, ulusal kurtulufl savafl›d›r” demifltik. Kald›¤›m›z yerden devam ediyoruz. ***

✭ Savafl›n taraflar›, emperyalizm ve halklard›r. ‘Irak Bata¤›’ndaki sadece ABD de¤il, emperyalist sistemdir Bugünün dünyas›nda bafl çeliflki, emperyalizm ile halklar aras›ndaki çeliflkidir. Dünyan›n onlarca bölgesinde, bu çeliflkinin belirledi¤i çat›flmalar çeflitli biçimlerde yaflanmaktad›r. Ortado¤u, çat›flman›n en üst boyutta sürdü¤ü co¤rafyad›r. Irak ise, bu bölgede, emperyalistler aç›s›ndan “afl›lmas› gereken barikat”, halklar aç›s›ndan “ön cephe” durumundad›r. Irak halk› sadece kendi gelece¤i, ba¤›ms›zl›¤› için direnmiyor. Direnifl, tüm dünya halklar›n›n gelece¤ini yak›ndan ilgilendiren bir muhtevaya sahiptir. Tersinden düflünürsek; Irak’ta halklara karfl› savaflan sadece Amerikan emperyalizmi ve iflbirlikçileri de¤ildir. Amerikas›, Avrupas› ile tüm bir emperyalist sistemdir. Bu gerçek, özellikle Avrupa emperyalistleri taraf›ndan da son dönemde s›kça dile getirilmektedir. Örne¤in, emperyalist tekellerin düflünce kurulufllar›n›n bafl›nda yer alanlardan, Londra merkezli Uluslararas› Stratejik Araflt›rmalar Enstitüsü (IISS) bu durumu gayet aç›k dile getiriyor son raporunda. IISS’nin raporunda yer alan, “Irak’ta devlet oluflturmada u¤ran›lacak baflar›s›zl›k, ABD ve Bat› için stratejik bir kabus olacakt›r.” ifadeleri, emperyalistlerin bataktan birlikte kurtulma yolu aramalar› gerekti¤ine iflaret ediyor. Irak’ta emperyalist cephenin gelece¤i, BM Güvenlik Konseyi’nin, G-8 Zirveleri’nin, NATO Toplant›lar›’n›n, gündemini oluflturuyor, pazarl›klar yap›l›yor. Nitekim, BM’nin son karar tasar›s›, bir yan›yla ABD’nin di¤er emperyalist devletler karfl›s›nda geri ad›m› niteli¤i tafl›sa da, bir baflka yan›, direnifli yok etme, bölgeyi emperyalist tekellerin ya¤mas›na açma noktas›ndaki uzlaflmay› ortaya koyuyor. “‹stikrarl› Irak” dediklerinin anlam› da budur. “‹stikrarl› Irak”; ekonomik olarak emperyalist sisteme entegre

olmufl, askeri olarak emperyalizmin bölgedeki üssü haline gelmifl, siyasi olarak burjuva demokratik sistemin bir taklidine dönüfltürülerek halklar›n aldat›ld›¤›, ba¤›ms›zl›k savafl›n›n bo¤uldu¤u, siyasi ve kültürel olarak emperyalist ideolojinin flekillendirdi¤i bir Irak’t›r. Emperyalist sistemin lideri konumundaki Amerika’n›n yenilgisi, tüm bir sistemin yenilgisi olacak, halklar emperyalist sistem karfl›s›nda güç ve moral kazanacak ve bunun yaratt›¤› güçle yeni direnifllerin önü aç›lacakt›r. Bu ise emperyalist sistemin ciddi bir bunal›m›n›n kap›ya dayanmas› demektir. Avrupa emperyalistlerinin, emperyalistler aras› çeliflkinin bir yans›mas› olarak, iflgalin bafl›nda, “karfl› ç›k›yor” görünmeleri kimseyi yan›ltmamal›. ‹flgale karfl› de¤ildirler. Karfl› olduklar›; kendilerinin içinde olmad›¤›, dolay›s›yla onlara ra¤men yap›lan ve emperyalist kampta güç kaybetmelerine, Irak pazar›ndan pay alamamalar›na neden olacak olan iflgaldir. Sonuç itibariyle de Fransa ve Almanya da dahil olmak üzere, Avrupa emperyalistleri de, Irak’ta ABD’nin mutlak bir yenilgi almas›n› istemezler. Fakat ABD’nin içine düfltü¤ü zor durumu da kendi ç›karlar› için kullanmaya çal›fl›rlar. Bunun içindir ki, Fransa ve Almanya, BM’nin Irak’daki rolünün artt›r›lmas› yoluyla paylafl›mda ve Ortado¤u’nun kapitalist pazara entegre edilmesinde söz-pay sahibi olmaya çal›flmaktad›rlar. ‹flgalcilerin, direnifl karfl›s›nda açmaza düflerek BM’ye baflvurmak zorunda kalmas› ve Avrupa emperyalistlerinin ald›¤› tavizler bunun sonucudur. Irak’›n iflgali, emperyalist tekellerin dünya hakimiyeti aç›s›ndan en önemli aflamayd›. Tersi, yani iflgalin baflar›s›zl›¤› ve Irak halk›n›n zaferi de, emperyalist sistemin ald›¤› büyük bir darbe olacakt›r. Zafer, sadece Irak halk›n›n de¤il, dünyan›n ezilen halklar›n›n, anti-emperyalistlerinin zaferi olacakt›r. Bu nedenle, Irak’ta savaflan biziz, dünyan›n bütün ezilen halklar›d›r.

✭ Amerikan imparatorluk planlar›n›n önünde güçlü bir barikat kurulmufltur 1990’lardan itibaren, “emperyalizm de¤iflti”, “tek kutuplu dünyada ABD ve Avrupa’n›n ülkelere müdahaleleri insan haklar›n› ve demokrasiyi gelifltirme amaçl› olacakt›r”, “küreselleflme herkesin yarar›nad›r” propagandalar› yo¤un olarak yap›ld›. 11 Eylül eylemlerinin ard›ndan “‹mparatorluk” söylemlerinin gittikçe aç›k bir hal almas›, bu demagojilerle üzeri örtülmeye çal›fl›lan emperyalizm gerçe¤ini herkesin gözleri önüne ser-

Say› 122 29 5 Eylül 2004


Irak halk› sadece kendi gelece¤i, ba¤›ms›zl›¤› için direnmiyor. Direnifl, tüm dünya halklar›n›n gelece¤ini yak›ndan ilgilendiriyor. Tersinden düflünürsek; Irak’ta halklara karfl› savaflan sadece ABD emperyalizmi ve iflbirlikçileri de¤ildir. Amerikas›, Avrupas› ile tüm bir emperyalist sistemdir.

Say› 122 30 5 Eylül 2004

miflti. Cilalar kaz›nd›¤›nda karfl›m›za ç›kan, Lenin’in tan›mlad›¤› emperyalizmden baflkas› de¤ildi. Asalak, çürümüfl, yay›lmac› tekelci kapitalizmden baflka bir fley olmayan emperyalizm, ilk bombalar›n› Afganistan üzerine boflaltt›. Amerikan imparatorlu¤unun, emperyalist tekellerin ekonomik, siyasi dünya hakimiyeti oldu¤u, görmek isteyenler için aç›kt›. Ancak yo¤un olarak ifllenen “teröre karfl› savafl” propagandalar› henüz etkisini sürdürmekte, bu hakimiyetin sa¤lanmas› için kerpiç evlerin üzerine boflalt›lan bombalar büyük tepki ile karfl›lanmamaktayd›. Emperyalistler, 11 Eylül’de kendi halklar›n›n kan›n› tekellerin gelece¤i için kullanarak yaratt›klar› “ma¤duriyet” havas›n› hala tepe tepe kullanmaktayd›lar. Oysa, Afganistan sald›r›s› karfl›s›nda al›nacak tav›r, iflgallerin yay›lmas›n›n önünde de ciddi bir engel teflkil edecekti. Avrupa solu baflta olmak üzere, reformist sol, “ne mollalar, Taliban teröristleri, ne de Amerikan bombalar›” gibi, kula¤a hofl gelen ama gerçekte emperyalist politikalar›n karfl›s›na ç›kmak bir yana ona dolayl› destek veren bir tav›r içinde oldular. ‹flgale onay verildi. “Teröre de savafla da karfl› olmak” ad›na Amerika’n›n imparatorluk planlar› karfl›s›nda tav›r al›nmad›. Sol ad›na al›nan bu tav›rlar gerçekte emperyalizmin hanesine yaz›lm›flt›r. Emperyalist karargahlarda üretilen teoriler ve terminoloji ne kadar yayg›nlafl›rsa, emperyalist politikalar karfl›s›nda bilinç çarp›kl›¤› ve bunun olumsuz prati¤i de o kadar yayg›n olacakt›r. S›ra Irak’a gelip, Ba¤dat semalar› bombalarla ayd›nland›¤›nda, bir çok kesim “teröre karfl› savafl”›n, “nimetlerinden herkesin yararlanaca¤›n›” vaaz ettikleri küreselleflmenin ne oldu¤unu görecekti. Amerika’n›n, kendi eserleri olan burjuva hukuk sistemini dahi paramparça eden pervas›zl›¤›, yalanlar›, tehditkâr cüreti teflhirini daha da h›zland›rm›flt›. Dünya halklar›, Irak’›n iflgalinin tekellerin dünya hakimiyeti aç›s›ndan önemini gördükleri noktada meydanlar› doldur-

dular. Kendi içinde çarp›k yaklafl›mlar elefltiri konusu olsa dahi, büyük bir bilinçlenmenin, devasa bir anti-Amerikan, anti-emperyalist bilincin geliflti¤i aç›kt›r. ABD, tarihinin en büyük protestolar› ile karfl›land›. Bu potansiyel, kendine akacak mecra ararken, iflgalin ard›ndan direniflin yükselmesi masa bafl› hesaplar›n da tersine dönmesini, emperyalizmin gerçek yüzünün (yalanlar, iflkenceler, katliamlar vb. vb.) aç›kça görülmesini beraberinde getirdi. ‹flgalciler, “çiçeklerle” de¤il, ama bombalarla, kurflunlarla karfl›land›lar. Bütün propagandalar birer birer çökmeye bafllad›. “Kitle imha silahlar›” yalanlar› ortaya ç›kt›. Amerika’n›n “diktatörden kurtard›¤›” Irak’a demokrasi, hukuk, özgürlükler götürmeyi bir yana b›rak›n, halklar›n iradesini nas›l yok etti¤i, tecavüzlerden iflkencelere, katliamlardan afla¤›lamalara kadar, tarihte bütün sömürgeci güçlerin baflvurdu¤u yöntemleri pervas›z bir flekilde yaflama geçirdi¤i görüldü. Ebu Garib Hapishanesi’nde ortaya ç›kan iflkenceler, demagoji ve yalan kampanyas›na inen son darbe oldu. Amerikan emperyalizminin “Ortado¤u’yu demokratiklefltirme” söylemi üzerine kurdu¤u imparatorluk planlar› askeri oldu¤u kadar siyasi planda da güçlü bir engelle karfl›laflm›flt›. Katliamlar, infazlar, kitleler halinde tutuklamalar, yerleflim yerlerini tel örgülerle çevirmeler, direnifl merkezlerini kuflatarak havadan karadan bombalamalar; hiçbiri direniflin gücünü zay›flatmad›. Aksine, güçlendirdi. Kaybettikçe daha fazla katliam yapt›lar ve yapmaya devam edeceklerdir. Yapt›klar› her katliam öfkeyi ve direnifli daha da büyüterek kaybetmelerini h›zland›rd›, h›zland›rmaya devam edecektir. fiimdi Pentagon kurmaylar›, emperyalist düflünce kurulufllar› tart›fl›yor. "Irak'ta yeniliyoruz", "kaybedebiliriz" tart›flmalar› iç çat›flmalar› da körükleyerek sürüyor. Bu tart›flmalarda en önemli nokta, "ABD stratejik amaçlar› itibariyle savafl› flimdiden kaybetti" tesbitidir. ‹flte o “stratejik amaç”, imparatorluk politikalar›ndan baflkas› de¤ildir. Irak’›n ard›ndan iflgal edilecek ülkelerin listeleri bile yay›nlanm›flt›. Bugüne kadar böyle bir sald›r› gerçekleflmemiflse, bu, Irak direnifli sayesindedir. ABD, Irak direniflini aflamad›. Ama, bu demek de¤ildir ki, imparatorluk planlar›ndan vazgeçti. Hay›r, sürdürecektir. Biçim de¤ifltirecek, propagandalar farkl›laflacak, “demokrasi” propagandas› aldat›c› biçimde daha ön plana ç›kar›lacak, ama sürecektir. Büyük Ortado¤u Projesi, bu de¤iflimin bir yans›mas›d›r. Askeri ifl-


galler yerine di¤er yöntemlerin ön plana ç›kmas›, demokrasi, özgürlük yalanlar›na daha fazla baflvurulmas›, “bölgede de¤iflim, ülkelerin kendi iç dinamikleri ile olmal›d›r” söylemlerinin daha da yo¤unlaflt›r›lmas›, hep bu de¤iflimin sonucudur. Özü ise ayn›d›r.

✭ “Teröre karfl› savafl” propagandalar› büyük darbe alm›flt›r ‹mparatorluk savafllar›n›n temel argüman›, “teröre karfl› savafl”t›. Emperyalist tekeller dünya hakimiyetini bu propagandayla sürdürdükleri iflgaller, dize getirmeler üzerine kuracakt›. Efli görülmedik bir yalan propaganda kampanyas› örgütlendi. Halklar›n zulme ve sömürüye karfl› bütün isyanlar›, tepkileri “terör” olarak nitelendirildi. Halk kurtulufl savaflç›lar› “terörist” ilan edilirken, “yokedilmesi gereken örgütler” listeleri yay›nland›, ülkeler “teröre destek veriyor” diye hedefe konuldu. “Teröre karfl› savafl”, Amerikanc› dünya düzeninin önündeki engelleri kald›rman›n söylemidir. “Teröre karfl› savafl”, emperyalist terörü, sömürüyü, milyarlarca insan›n aç b›rak›lmas›n›, halklar›n iradelerinin yok edilmesini gizlemenin propagandas›d›r. “Teröre karfl› savafl”, halklar›n meflru direnifllerini zor ve fliddet yoluyla ezmenin yöntemidir. “Teröre karfl› savafl”, Amerikan hukuksuzluk sistemini tüm dünyaya yayman›n, “terör” denildi¤inde her türlü katliam›, iflkenceyi yapman›n meflru oldu¤unu dayatman›n argüman›d›r. Tekeller, “komünizm tehlikesi”nin ard›ndan, emperyalist emelleri sürdürebilecekleri bir propaganda ele geçirdiklerini düflünerek, dört elle sar›ld›lar buna. Filistin halk› “teröre karfl› savafl” ad›na katlediliyor, Afganistan köyleri “teröre karfl› savafl” ad›na bombalan›yor, Irak “teröre karfl› savafl” ad›na iflgal ediliyordu. Amerika’n›n “teröre karfl› savafl”›na destek veren iflbirlikçiler ve di¤er emperyalist ülkeler de bu ortam› de¤erlendirerek, halklar›n hak ve özgürlüklerini yok etmek için harekete geçtiler. Türkiye oligarflisi de dahil olmak üzere bir çok ülkede “teröre karfl› savafl” ad›na her türlü hukuksuzluk, katliam mübah hale getirildi ve “anti-terör” yasalar› ile temel hak ve özgürlükleri yok etme sürecine girildi. Bu sald›r›ya paralel olarak, büyük tekellerin iflçi emekçilerin kazan›lm›fl haklar›na yönelik sald›r›lar›ndaki art›fl da dikkat çekici baflka bir noktad›r. Tekellerin düzeni siyasi, ekonomik, askeri her alanda sald›r› halindedirler. Emperyalizmin “terör” demagojisine reformist soldan da “her türlü fliddete karfl› olma”

22 Kas›m 2003’te, TMMOB, D‹SK, Türk-‹fl, Hak-‹fl, TTB, KESK, Memur-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in ça¤r›s›; ÖDP, EMEP ve DEHAP, ATO, T‹SK, Küresel BAK, ÇYDD’nin deste¤iyle yap›lan ve fiyaskoyla sonuçlanan miting

“Emperyalizmin “terör” demagojisine reformist soldan da “her türlü fliddete karfl› olma” ad›na destek verildi. Bugün gelinen noktada, “Teröre karfl› savafl”, Filistin’den sonra en büyük darbeyi Irak’ta alarak bütün inand›r›c›l›¤›n› yitirmifltir. Halklar nezdinde hiçbir itibar› yoktur, zorla yarat›lmak istenen meflrulu¤u da yok olmufltur. ad›na destek verildi. Bugün gelinen noktada, “Teröre karfl› savafl”, Filistin’den sonra en büyük darbeyi Irak’ta alarak bütün inand›r›c›l›¤›n› yitirmifltir. Halklar nezdinde hiçbir itibar› yoktur, zorla yarat›lmak istenen meflrulu¤u da tümden yok olmufltur. Afganistan sald›r›s›na do¤rudan ya da sessiz kalarak destek veren birçok kesim, “teröre karfl› savafl”›n, emperyalizmin hakimiyet savafl› oldu¤unu dile getirmek zorunda kalm›fllard›r. Bir k›s›m reformist sol, halen sürdürmeye çal›flsa da, Türkiye ve dünya gerçeklerine çarpmaktan kurtulamamaktad›rlar. Örne¤in, reformist solda, ucube “gücün terörüne de, terörün gücüne de karfl› olmak” ad›na ortaya konulan tav›r ve söylemler, özü itibariyle bu kesimlerin düzenden icazet alma arac› olarak hâlâ kullan›lmaktad›r. Ancak, bunlar›n halk nezdinde ne kadar dikkate al›nd›¤›, ‹stanbul’da yapt›klar› “teröre karfl› yürüyüfl”te de görülmüfltür. Eylemin hedefi ve biçimi itibariyle elefltirdi¤imiz islamc›lar›n ‹stanbul’daki Sinagoglara sald›r›lar›n›, üç befl reformist grup, AB’ci sendikac›lar kendi kendilerine protesto etmifllerdir. ‹spanya’da “sol” maskeyle tekellerin ç›kar›n› korumaktan baflka hiçbir mahareti olmad›¤› görülen Sosyalist Parti’nin ETA eylemleri karfl›s›nda yapt›¤›n› yapmak istemifller, ama komik duruma düflmekten kurtulamam›fllard›r. (Türkiye’nin Avrupa olmad›¤›n›, zulmün ve buna karfl› isyanlar›n topra¤› oldu¤unu yaflam onlara da anlatmaya devam edecektir.) - Sürecek -

Say› 122 31 5 Eylül 2004


Bombalar Alt›ndaki Hz. Ali Türbesi Ve Alevi Örgütlerinin Suskunlu¤u

Say› 122 32 5 Eylül 2004

Hz. Ali Türbesi üç hafta boyunca kuflatma alt›nda tutuldu, duvarlar›nda iflgalcinin kurflun izleri hâlâ taptaze duruyor. fiii inanc›na mensup direniflçiler bir yandan iflgale karfl› ba¤›ms›zl›k savafl› verirken, öte yandan kutsal mekanlar›n› iflgalcilerin çizmelerinden koruman›n savafl›n› verdiler. Bu süre içinde alevi örgütleri, say›lar› bir elin parma¤›n› geçmeyen bir grup insanla, Ankara’daki ABD elçili¤ine siyah çelenk b›rakmaktan baflka hiçbir fley yapmad›lar. Türkiye’de ve Avrupa’da kurulu bulunan ve alevi inançtan halk›m›z› temsil ettikleri iddias›nda bulunan onlarca “Alevi derne¤i” ya da federasyonu, milyonlarca alevi ve 15 kiflilik bir eylemle geçifltirilen Hz. Ali Türbesi’nin tepesine bombalar ya¤d›r›lmas›. Bu tablo üzerine Alevi dernekleri düflünmeyecekler mi? ‹nanç temelinde aya¤a kalkmad›klar› gibi, bir halk›n bombalanmas› karfl›s›nda da k›llar› k›p›rdamad› Alevi örgütlerinin. Hani “zulme karfl› direnenin, zalime karfl› mazlumun yan›nda” olacakt›n›z? Zalim size dokununca m› sesinizi ç›karacaks›n›z? Kerbela kültürü bunu mu gerektiyor? Bu suskunlu¤un, Alevilere özgü olmayan, genel örgütsüzlük, bask›lar›n yaratt›¤› korku, apolitikleflme gibi nedenleri elbette s›ralanabilir. Ancak bunun da ötesinde bu kurulufllar›n temsil ettiklerini iddia ettikleri kesimlerin duygular›na, taleplerine ne kadar tercüman olduklar› ve ne kadar örgütlü olduklar› tart›fl›lmal›d›r. Bu olay ve Sivas anmas› gibi günlerdeki geçifltirme tavr›, mevcut durumun örgütlülük de¤il örgütsüzlük oldu¤unu aç›kça göstermektedir. Hac›bektafl Belediye Baflkan› bu kurulufllar› d›fllarken, esas olarak da onlar›n örgütsüzlü¤ünü bilerek cüretli davranabilmifltir. Tepkisizli¤in bir di¤er nedeni, bilinçli olarak pompalanan ‘laik-fleriatç›’ çat›flmas›nda durduklar› yer ve bunun yaratt›¤› bilinç bulan›kl›¤›d›r. Necef’te direnen fiiiler “fleriat devleti istiyor”, öyleyse onlar› desteklememeliyiz diye düflünülmektedir. Reformizmin ve liberal burjuva kesimlerin bu propagandalar›, ezen-ezilen, mazlumzalim ayr›m›n› yok sayarken, “laik-fleriatç›” sapt›rmas›n›n Alevilerin beyinlerini ne hale getirdi¤i-

ni de çarp›c› olarak ortaya koymaktad›r. Alevi Dernekleri Niye Var Ve Ne Yaparlar? Irak’ta inanç merkezleri bombalan›r, halklar katledilir sesleri ç›kmaz, ülkemizin hapishanelerinde bu topraklar›n zulme karfl› direnen yi¤itleri katledilir sesleri ç›kmaz, baflbakan Alevilere hakaret eder göstermelik aç›klamalarla geçifltirilir... O zaman flu soru sorulmal›d›r: Alevi kurulufllar› ne yapar, ifllevi nedir? Türkiye ve dünyada yaflanan hiçbir fleye tepki göstermedikleri gibi, kendilerine ait bir gündemleri de yoktur. Bir örgütlenme programlar› mevcut de¤ildir. Örgütlü gibi görünüp asl›nda örgütsüz olduklar›ndan dolay›d›r ki, iktidar Alevilere yönelik politikalar›nda onlar› kaale almamakta, Erdo¤an’›n cemevlerine hakaretinde oldu¤u gibi cüretle sald›rabilmekte, yoksayma ve inkar politikas›n› sürdürmektedir. Siyasal, kitlesel bir a¤›rl›k oluflturmayan, Alevi halk içinde örgütlü olamayan bu kurulufllar›n adlar›n› elbette kimi zaman duyar›z! Örne¤in, devletin “laik-fleriatç›” çat›flmas›nda yedeklenenlerin bafl›nda yer al›rlar. Örne¤in, kimi reformist kesimlerin düzeni rahats›z etmeyen ça¤r›lar›n›n alt›na imza koyarlar. Ama bu imzalar›n da hiçbir pratik ifadesi olmaz, sözkonusu eyleme, etkinli¤e birkaç yöneticisi d›fl›nda kimse kat›lmaz, bazen onlar da olmazlar. Avrupa’daki Alevi kurulufllar›n›n durumu ise çok daha çarp›c›d›r. Tepkileri, kampanyalar›, en temel faaliyetleri Avrupa Birlikçili¤e endekslenmifl, neredeyse onlar›n icazeti ile hareket eder hale gelmifllerdir. AABF’nin bu yap›s› ülkedeki Alevi kurulufllar› da do¤rudan etkilemekte, devrimcilerden uzaklaflt›kça Avrupa Birlikçili¤i gelifltirilerek demokratik bir dinamik olarak Alevi kesim köreltilmektedir. Alevi halk›n hak ve özgürlükleri konusunda mücadele ve örgütlenme yerine AB’nin kendilerine sahip ç›kmas›n› istemeleri, AB yetkililerle “özel görüflmeleri” bu çerçevede yaflanan geliflmelerdir. Alevi kurulufllar›n›n içinde bulunduklar› apolitikleflme, aman devletin tepkisini çekmeyelim, iktidarla ters düflmeyelim kayg›s›yla ne hale geldikleri ve geliflen her olay karfl›s›nda “bana ne” tavr›n›n ciddi bir kan›ksamaya dönüflmesi yads›namaz bir gerçektir. Bu haliyle Alevi kitlenin politikleflmesine, örgütlenmesine de¤il apolitiklefl-


mesine hizmet eder durumdad›rlar. Tart›fl›lmayacak bir baflka gerçek ise, zulme karfl› tepkisini ortaya koyanlar, devrimcilerin harekete geçirdi¤i Alevi kitlesidir. Hac› Bektafli Veli Dernekleri eski Genel Baflkanlar›ndan Selahattin Özer, Alevi derneklerinin yeni yeni kurulmaya baflland›¤› 1994’lü y›llarda “Biz, Alevi gençlerini sol gruplar›n etkisinden kurtard›k. Ama bunlar› nereye kanalize edece¤iz?” diyordu. Alevi örgütlerinin yayg›n olarak kurulmas›nda devrimcilerin öncülü¤ündeki Gazi ayaklanmas›n›n oligarfli üzerinde yaratt›¤› bask›lanma belirleyici olsa da, düzenin alevi kurulufllar›na k›smen icazet vermesinin alt›nda iflte bu gerçek yat›yordu. Ki, Ehli-Beyt Vakf› ve Cem Vakf› gibi gericiAlevi örgütlerini öteden beri bu amaç için kullanmaktayd›. Devrimci mücadelenin geliflmesine paralel olarak Alevi kurulufllar›na yüklenen misyon elbette tam tersine de dönme potansiyelini tafl›maktad›r. Ancak, Özer’in dile getirdi¤i, bugün bir çok Alevi kuruluflunun yönetimindeki mant›kt›r. Hiçbir yere “kanalize edemedikleri” Alevi gençli¤i, bugün düne göre daha apolitik ve duyars›z hale gelmiflse, bunda Alevi kurulufllar›n›n bu politikalar›n›n önemli bir pay› vard›r. Devrimcileflmeyen Alevi gençleri, düzenin yozlaflt›rd›¤› kesimler içinde hiç de az›msanmayacak bir a¤›rl›k oluflturmaktad›r. Alevi kurulufllar›n›n önünde iki seçenek var. Ya, mevcut haliyle sürdürüp, demokrasicilik oyununun vitrininde yer almaya devam edecekler, oligarflinin “bak›n alevilere örgütlenme hakk› veriyoruz” demagojilerine malzeme olacaklar. Ya da, halk örgütlülü¤ü olacaklar. Halk örgütlülü¤ü olmak, halk› örgütleme hedefi tafl›makt›r, halk›n hak ve özgürlükler mücadelesinde aktif olarak yer almakt›r. ‹cazeti de¤il, direnerek, mücadele ederek kazanma perspektifiyle hareket etmektir. Bütün alevi kurulufllar›na ça¤r›m›zd›r; Devrimci, demokrat saflarda objektif olarak yer alman›z yetmez. Prati¤inizle de bu saflarda yer almad›kça, gittikçe düzenin bir gücü haline gelmek kaç›n›lmazd›r. Düzenle bar›fl›k bir Alevilik, biny›llard›r bizi katledenlerin elinden tutmakt›r. Diyanette Alevilere pay, e¤itimde Alevili¤in ö¤retilmesi gibi talepler demokratik bir talep olarak dile getirilse de, tüm mücadele buna hapsedilemez. Devrimci mücadeleye kat›l›n! Halk›n hak ve özgürlükler mücadelesinin içinde yer al›n. Kerbela’n›n direnifl ruhuna sahip ç›k›n.

Düzen ‹slamc›s›n›n ‹kiyüzlülü¤ü ve Necef Necef ve Hz. Ali Türbesi, Alevi fiii inanc›n›n kutsal›. Bu nedenle ülkemiz islamc›lar›n›n a¤›rl›¤›n› oluflturan Sunni islamc›l›k, Necef kuflatmas› karfl›s›nda istisnalar› d›fl›nda sessiz kald›. Bunda elbette iktidarda AKP’nin olmas›n›n pay› olmakla birlikte Sunni bak›fl aç›s› belirleyicidir. ‹flte bu durum, kimi islamc›lar taraf›ndan elefltiri konusu yap›ld›. Baz› islamc› kesimlerse, daha dün Alevileri yakan, her gün gazete sayfalar›ndan onlara küfreden kendileri de¤ilmifl gibi, Hz. Ali’yi, Kerbela’y›, Necef’i keflfettiler. Bunlar aras›nda en riyakar olan› ise kuflkusuz Vakit çevresiydi. Kendinden olmayan herkesin, özellikle de sol, Alevi kesimlerin katline alk›fl tutan, Mad›mak’a “flanl› k›yam›m›z” diyebilen bir faflist kafa yap›s›na sahip olan Vakitçiler, direnifle sahte sahiplenmenin örneklerini sundular. Sadece 29 A¤ustos tarihli Vakit’te yaz›lanlara bak›n: “Küffara karflı koyacak, nefsi esir edecek keskin, kuvvetli, kudretli bir kılıç yok mu” diye merak ediyorsanız, hiç durmayın Zülfikar’a sımsıkı sarılın!” (Ahmet Muhsin Meriç) “‹man Ali’nin türbesi atefller altındadır. Bu bizim onurumuza, gururumuza, fleref ve haysiyetimize dokunmuyor mu? Neyi bekliyoruz.” (Mustafa A¤ırman) “Zalimlerin Hz. Ali’yi bombalayamayacaklarını elbette biliyorum. Ama paramparça edilen, elbette ki benim onurum.” (Sibel Eraslan) Tayyip Erdo¤an, 1994 y›l›nda ‹stanbul Karacaahmet'te Cemevi inflaat›na müdahaleyi protesto eden Alevi toplulu¤una hitaben yapt›¤› konuflmada flöyle diyordu: “E¤er Alevilik, sevgili peygamberimizin damad› Hz. Ali'yi sevmekse, ben sizden daha fazla Aleviyim.” Vakitçiler bu inkarc›l›¤›n çok daha kaba ve kanl›s›n›n savunucusudurlar. Türkiye’de Ali’nin yolundan gidenlerin katledilmesini savun, Irak’takini destekle; bu çeliflki, bu ikiyüzlülük aç›klanamaz.

Vakit’e Aferin! Son bir not, ölüm orucunda sakat b›rak›lanlar konusunda Vakit’in yay›nlar›na iliflkin. Yay›nlar›n›n bilançosunu ç›karan Vakit flöyle diyor: “Kamuoyundan Cumhurbaflkan› Sezer’in aflar›na gelen tepkiler, Çankaya’ya 2004’te geri ad›m att›rd›. Bugüne kadar 249 kifliyi affeden Sezer, 2004’te... geçen 8 ayda 7 kifliyi affetti... 2 tanesi terör örgütü üyesi...” Aferin Vakit’e! Kamuoyu dedi¤i de kendisi! Sezer’den af dileyen olmad›, ama bu sonuca ve AKP’nin Korsakofflular› tutuklamas›na en çok Vakit seviniyor. Birileri Vakit’e terörist diyor, o da düzene yaltaklanmak için devrimcilere terörist diye sald›r›yor. Anti-komünist kafa gerçe¤i hâlâ göremiyor.

Say› 122 33 5 Eylül 2004


Rehin Gazeteciler Ve Direnifle Sald›r›lar “Irak ‹slami Ordu” ad›na üstlenilen bir rehin alma eylemi tart›fl›l›yor günlerdir. ‹ki Frans›z gazeteci Georges Malbrunot ve Christian Chesnot’u rehin alan grup, Fransa’daki türban yasa¤›n›n uygulanmamas›n› istiyor. Eylem, Fransa’daki islami kurulufllar, Filistinli islamc› örgütler dahil genifl bir kesim taraf›ndan tepkiyle karfl›land›. Burjuva bas›n›n köfle yazarlar› ise, çeflitli hesaplarla tart›flmaya dahil oldular. Amerikanc›lar olumsuz her örnek üzerinden, yakalad›klar›n› düflündükleri her f›rsatta direnifl düflmanl›¤›n› kusmak için kalemlerine sar›lmakta yine öncülük yapt›. Oktay Ekfli gibi “Laik devletçi” kalemler, bu vesileyle Türkiye’deki islamc›larla hesaplafl›rken, kimileri bu örnek üzerinden “direniflin nitelik de¤ifltirdi¤i” hükmünü ver-

diler. ‹stisnas›z hiçbir burjuva bas›n yazar›, “tüm bunlar›n sorumlusu Irak’› iflgal eden Amerikan emperyalizmidir” diye net bir tutum almad›. Birincisi; eylemin do¤rudan iflgale direniflle bir ilgisi yoktur. Gerek gazetecilerin hedef al›nmas›, gerekse savafl mant›¤›na ters bir flekilde hedef geniflletir tarzda Fransa’n›n hedeflenmesi yanl›flt›r. ‹kincisi; Fransa’n›n türban yasa¤› hak ve özgürlüklere yönelik bir sald›r›d›r. Ancak, bunun gazeteciler üzerinden ve Irak’ta yap›lmas› yanl›flt›r. Bu tür yanl›fl eylemler, direniflin merkezi bir komutas›n›n olmay›fl›n›n sonuçlar›d›r. Üçüncüsü; islamc› eylem anlay›fl›ndaki adaletsizlik, çeliflki ve çat›flmalara din eksenindeki bak›fl aç›s›, tüm bu yanl›fl eylemlerin ç›k›fl noktas›d›r. Dördüncüsü; bu örnek üzerinden direnifl karalanamaz. Irak’ta yaflanan bütün olumsuzluklar›n, dökülen her damla kan›n sorumlusu Amerikan emperyalizmi ve iflbirlikçileridir. Bu gerçe¤in üzerinden atlanarak yap›lan bütün tart›flmalar gerçe¤i çarp›tmaya yöneliktir.

Say› 122 34 5 Eylül 2004

Direniflten... ◆ Nepal’de gerillaya karfl› ABD deste¤ini almak için Irak’a asker gönderen Nepal hükümeti de iflbirlikçili¤in bedelini ödüyor. ABD birliklerine çal›flan 12 Nepalli rehine, Nepal hükümetinin iflbirlikçili¤e son vermemesi üzerine öldürüldü. Bu olay›n ard›ndan Nepal’de halk hükümeti ve iflçilerin çal›flt›¤› flirketi protesto eden eylemler düzenlediler. ◆ Direnifl gruplar› merkezi bir örgütlenme yaratmak için Lübnan’›n baflkenti Beyrut’ta bir toplant› düzenlediler. Toplant›ya sosyalist ve ulusalc› güçlerin kat›ld›¤› ö¤renildi. ◆ Bakuba'da bir polis konvoyuna atefl aç›lmas› sonucu 6 polis öldü, 8'i yaraland›. ◆ ABD’nin kullan›p bir kenara att›¤› iflbirlikçi Çelebi’nin konvoyuna sald›r› düzenlendi. ◆ Petrol boru hatlar›na sald›r› sürüyor. Batı Kurna, Nahravan, Rumeliye’deki boru hatla-

r›na yönelik sald›r›lar sonucu iflgalcilerin petrol rant› yar› yar›ya

düfltü. ◆ fiii dini liderler Sadr’›n direnifli yükseltmesinin ard›ndan gerçek yüzlerini daha aç›k gösteriyor. Sistani, Sadr’› yok ettirme plan› tutmay›nca 28 A¤ustos’ta di¤er fiii dini liderlerle bir toplant› yapt›. Necef'teki toplant›n›n ard›ndan aç›klama yapan Ayetullah Beflir el Necefi, “‹flgali sona erdirmeye yönelik bar›flç› çözümler henüz tükenmedi. Ama, söylenecek sözler tükendi¤inde silahl› savafl›m gündeme gelebilir” dedi. ‹flgal karfl›t› görünüp, tek dertleri koltuk olanlar›n demagojileri bunlar. ‹flgal alt›nda silahl› direniflin koflulu yoksa, ne zaman var?

Borsalar›n De¤il Direniflin ‹stikrar›n› Görün! ‹flgalcilerin ya¤ma alan›, kukla hükümetin gelir kayna¤› olan, petrol boru hatlar›na yönelik eylemin direnifl için önemi tart›fl›lamaz bile. Ama ÖDP’nin gazetesi bu eylemlerde, direniflin istikrar›yla, vurdu¤u darbelerle de¤il, yükselen petrol fiyatlar›, borsalarla daha ilgili. Eylemlerin yo¤unlaflt›¤› günlerde, haber bafll›¤› flu: “Irak'taki sabotajlar fiyatlar› yukar› tafl›d›” (27 A¤ustos) Denilebilir ki, “habercilik” yap›yor, yaratt›¤› sonucu ifade ediyor. Böyle düflünülebilirdi, ama ertesi gün “Sabotajlar sürüyor, fiyatlar hala gergin” bafll›¤›n› kullanarak ›srar etmesi, bu de¤erlendirmenin biraz fazla safça oldu¤unu ortaya koydu. Devrimcileri ilgilendiren direnifltir, iflgalciye vurulan darbelerdir. Peki Birgün niye direniflin de¤il de borsalar›n istikrar›n› görüyor; çünkü burjuvazinin ilgi alan›ndan beynini kurtaram›yor.


Çeçenistan’da Okula Bask›n ve ‘Rehine Eylemi’

Yanl›fl Eylem ve “Terör” Dema goglar› 1 Eylül günü Rusya'n›n Kuzey Osetya bölgesindeki Beslan kentinde bir okulda Çeçen eylemciler, kimisi ilkokul, kimisi daha küçük yaflta ö¤renciler, velileri ve ö¤retmenlerden oluflan 400 kifliyi rehin ald›. Eylemciler ilerleyen saatlerde baz› rehineleri serbest b›rakt›lar. Bas›na yans›yan bilgilere göre, “rehine eylemi”nin amac›, “‹ngufl Cumhuriyeti'nde tutuklu arkadafllar›n›n sal›verilmesi, Rusya’n›n Çeçenistan’dan çekilmesi” fleklinde. Eylemciler, aksi halde okulu havaya uçuracaklar›n› bildiriyorlar. Dergimiz yay›na haz›rlan›rken, henüz bir operasyon geliflmemekle birlikte, 13 kifli ölmüfltü.

Çarp›k Eylem Anlay›fl› Bir ilkokul ve yüzlerce çocuk; hedefin iflgalci Rusya ile ilgisi olmamas› bir yana, okul olmas›, bu eylem anlay›fl›n›n nereye uzanabilece¤inin de bir göstergesi. Ayn› anlay›fl bu eylemden önce de, Moskova Kent Merkezi’ndeki Rijskiy Metrosu yak›nlar›nda ‘intihar sald›r›s›’ düzenlenmifl ve 10 kifli hayat›n› kaybetmiflti. Dergimizde kimi vesilelerle elefltirdi¤imiz ‹slamc› çarp›k adalet anlay›fl› görülmeden, bu eylem de anlafl›lamaz. Dünya üzerinde ve ülkemizde eylem anlay›fl›na, hedeflerine, adaletine söz edilemeyecek sadece devrimcilerdir. Ve devrimciler, böyle bir eylem anlay›fl›n› hiçbir flekilde hoflgörmezler.

“Terör” Demagojisi “Terör” demagoglar› hemen harekete geçerek, tüm silahl› direniflleri karalama, Çeçenistan’da yaflananlar›, Rusya’n›n iflgal ve zulmünü görmezden gelerek kampanya bafllatt›lar. Eylemin yanl›fll›¤› tart›fl›lmazd›r, ancak Çeçenistan’daki zu-

lüm ve iflgal gerçe¤i, emperyalistlerin hepbirlikte Çeçen direniflini bo¤ma ittifak›, emperyalist medyan›n koyu sansürü vb. görülmeden, kuru “terör” demagojileri, “k›namalar” da hiçbir fleyi aç›klamaz. Hele bu eylemleri, “uluslararas› terörizm” diye aç›klamaya çal›flmak, Çeçenistan diye bir yer yok, orada hiçbir sorun yok demektir ki, bu Rusya’n›n resmi propagandas›d›r, ülkemizde de Amerikanc›lar yapmaktad›rlar. Çeçenistan’da yaflanan vahflet, ulusal sorun bu flekilde gözard› edilmek istenmektedir. Çeçen sorununu, terör sorunu haline getirmek isteyen Rusya, bu konuda emperyalistlerin deste¤ini almaktad›r. Ayn› Avrupa ve ABD emperyalistleri Rusya’y› s›k›flt›rmak istediklerinde dün “Çeçenistan’daki insan haklar› ihlalleri...” raporlar› haz›rl›yorlard›.

AKP “K›nayamaz”, Oligarfli Konuflamaz Eylemi k›nayanlar aras›nda AKP iktidar› da vard›. Muhammed Tokcan’›n gemi kaç›rmas›n›, ‹stanbul’un ortas›nda otelleri basmas›n› “bizim çocuklar” diye karfl›layan dönemin ‹stanbul Emniyet Müdürü de¤il miydi? AKP de bu anlay›fl›n d›fl›nda de¤ildir, okulda çocuklar› rehin alanlar, AKP ile ayn› kaynaktan besleniyorlar.

AKP Suçunu Biliyor AKP hükümetinin Bakanlar Kurulu 2 Eylül’de bir toplant› yaparak, Çeçenistan ile birlikte Irak’ta Türk floför ve iflçilerin öldürülmesi üzerine bir aç›klama yapt›. Aç›klamada, “Türkiye’nin Irak halk›n›n yan›nda oldu¤u, ‘gizli gündemi bulunmad›¤›’, Irak’taki faaliyetlerinin Irak halk› için oldu¤u, floförleri öldürenlerin Irakl›lara zarar

verdi¤i...” vurgular› yap›ld›. Bu aç›klama “BEN SUÇUMU B‹L‹YORUM” aç›klamas›d›r. Kendini Irak halk›na anlatmakta zorlan›yor AKP. Anlatamaz! ‹flgalin baflaras› için çal›flt›¤›n›, Amerikan iflbirlikçisi oldu¤unu aç›klayamaz halka. AKP siyasal niteli¤i, kendi çizgisi çerçevesinde düflünüldü¤ünde Irak’ta direniflçileri, islamc›lar› desteklemesi gerekir, ama destekleyemiyor ve sanc›lan›yor. Bu aç›klamadaki s›k›nt›n›n bir di¤er kayna¤› da budur. O zaman bafll›yor “Allahü ekber yaflas›n kapatilazm” demeye, Irak’ta “Allahü ekber yaflas›n emperyalizm” diye ABD önünde secde durmaya.

Irak’a Giden ‹flçiler; Tayyip’in, A. Gül’ün, “Irak büyük bir pazar terk edemeyiz” sözleri her fleyi aç›kl›yor. Onlar›n düflündükleri, patronlar›n, para babalar›n›n kasalar›d›r, holdinglerdir. “Büyük pazardan” baslenen onlard›r, AKP iktidar›n›n nimetlerinden yararlananlard›r. AKP floförlerin, iflçilerin can›n› düflünmez. “Ekmek paras›” diyorsunuz; tamam! Ancak düflünün; Irak halk›n›n ülkesi, namusu, ›rz›, can› iflgal alt›nda. ‹flgal alt›ndaki topraklarda her türlü ticari faaliyet iflgalciye destektir. Namuslu bir halka, namuslu bir emekçi, baflka halklar›n çekti¤i ac›lar› ekme¤ine kat›k yapmaz. Tam tersine zulme ve iflgale karfl› direniflinin yan›nda yer al›r. Tekeller, holdingler, para babalar›n›n kasalar›n›n dolmas› için Irak’a gitmeyin! Tayyip’in sözünü hat›rlay›n; “Irak büyük bir pazar terk edemeyiz” sözünü hiç unutmay›n! Bu sözde sizin can›n›z, ekmek paran›z de¤il, barababalar›n›n kasas›, AKP’nin ç›karlar› vard›r.

Say› 122 35 5 Eylül 2004


Irak’ta rehin al›nan, öldürülen floförlere Tayyip’in “aç›klamas›”:

‘BANA NE!’

Say› 122 36 5 Eylül 2004

‹flbirlikçilik ve Irak pastas›ndan pay alma hesab› yapan flirketlerin açgözlülü¤ü Irak’ta rehin al›nan ve öldürülen floförlerin say›s›n› art›r›yor. Son olarak Ramazan Erkül, Tikrit’te öldürüldü. Say› artt›kça AKP iktidar› da iflbirlikçilikte ars›zl›¤›n› daha aç›k ilan etmek zorunda kalmaktad›r. ‹slamc› kimli¤i kullanarak, gerçekle ilgisi olmayan “iflgale karfl›y›z” aç›klamalar› yaparak, ‹saril’i k›nama oyunlar› oynayarak, bedel ödemekten kurtulaca¤› hesab› yap›yordu. ‹slamc›l›¤›n›n, iflgalin hizmetinde oldu¤u böylece daha aç›k hale geldi. Tüm bu ölümler karfl›s›nda iktidar ne aç›klama yap›yor, ne tedbir al›yor? Pratik olarak ald›¤› hiçbir tedbir zaten olamaz. ‹flgalcinin kendini koruyamad›¤› bir ortamda, iflbirlikçileri neden ve nas›l korusun? Hal böyle olunca, AKP iktidar›, demagojik aç›klamalara ve ars›zl›¤a sar›l›yor.

‹ktidar›n ve Tekellerin ‹flbirlikçili¤inin Bedelini Ödeyen fioförler Karfl›s›nda “Bana Ne” Diyen, “Ne Var Bunda Her Ülkeden Ölen Var” Diyen Bir ‹ktidar: Tayyip Erdo¤an, “firmalar kendisi gidiyor, götürdükleri insanlar›n güvenliklerini als›nlar.” aç›klamas› yapabiliyor. Bu zihniyet bir ülkeyi yönetebilir mi? Resmen “bana ne” diyor. Irak pazar›ndan vazgeçemeyiz diyen AKP, öldürülen iflçiler karfl›s›nda “bana ne” diyen yine AKP. Nas›lsa Tayyip’in çocuklar› ölmüyor. Onlar, ABD’nin e¤itim program›na dahil oldular, ülkelerine iyi bir Amerikanc› olarak dönmeyi bekliyorlar. “Müslümanl›kta böyle terör yoktur” sözü ise bir baflka demagoji. fioförlerin öldürülmesi konusunda ne tedbir al›nacak sorusuna flu cevab› veriyor Erdo¤an; “Bu tür terör olaylar›n›n islamla uzaktan yak›ndan ilgisi yok. Nepalliler de ekmek mücadelesi için gelmiflti...” Yani baflkalar›na da yap›l›yor, ne var bunda demeye getiriyor Erdo¤an. Sen ülkenin iflgalini meflrulaflt›rmak için iflgalciyle iflbirli¤i yap, sonra da “ne var bunda her ülkeden ölen var” diye aç›kla! AKP iktidar› “çözüm” bulmak istiyorsa,

bunun yolu bellidir; iflgalci ABD ile iflbirli¤ine son vermeli, tüm flirketler Irak’› terk etmelidir. Öldürülen floförlerden birinin o¤lu, 1 Eylül dünya bar›fl günü vesilesiyle “bar›fl mesaj›” vermeye haz›rlananlara flöyle sesleniyor; “Bar›fl gününde ‹ngiltere, Amerika baflkanlar› konuflmas›n! Baflbakan Erdo¤an bar›fl mesajlar› vermesin.” Bu savafl› ç›karanlar, destekleyenler konuflamaz diyor ac›l› bir o¤ul. Bir baflka deyiflle, Tayyip Erdo¤an’›n riyakarca üzüntülü görüntüsü alt›nda yapt›¤› konuflmalar›n bofl oldu¤unu ve inanmad›¤›n› söylüyor.

Her fieyi Gizleyin! Sorun olan yerden uzak durma, “bana ne” tavr› sadece bu konuda de¤ildir. Yarg›tay-Çak›c› meselesinde biz taraf de¤iliz diyor, 117 ölüm konusunda bizim zaman›m›zda olmad› diyor. Ya sorunu gizliyor, ya sorundan kaç›yor. Meydana gelen tren “kazalar›n›n” ard›ndan, K›r›kkale’ye ba¤l› Akcakavak Köyü yak›nlar›ndaki tren kazas› bas›na duyurulmad›. Kentin valisi dahi yük treninde meydana gelen kazay› tam 13 saat sonra ö¤rendi. Demiryollar›nda sorunlar› çözemiyorsan, SORUNU G‹ZLE. Bu arada Pamukova’daki tren katliam›na iliflkin bilirkifli raporu da aç›kland›. Rapora göre TCDD sekizde dört oran›nda suçlu bulundu. Günlerdir islamc› bas›n›n “trenlere sabotaj kuflkusu a¤›rl›k kazan›yor” türünden yapt›klar› iktidar› kurtarma haberleri de ifle yaramad› demek ki. Neylersiniz, yalan, hile, takiyye, bas›n›n yönlendirmesi bilim karfl›s›nda hükümsüzdür. F tiplerinde de ayn› politika yürürlükte de¤il mi. AKP tarz› yönetimin bir baflka örne¤i de Tekirda¤’da yafland›. Kandilli Rasathane Müdürünün deprem konusundaki uyar›s› karfl›s›nda Tekirda¤ Valisi bilim adamlar›n› f›rçalad›. “Deprem konusunda huzursuzluk yaratmaya kimsenin hakk› yok” diyen AKP’nin valisi, do¤al olarak da tedbir almaya gerek olmad›¤›n› söylüyor. Tayyip Erdo¤an, iktidar koltu¤una oturdu¤u ilk günlerde “siyasetin çözüm üretme sanat›” oldu¤unu, hükümetin bunun için varoldu¤unu s›kça söylüyordu. Burjuva siyasetinin böyle bir özelli¤i olmad›¤› bir yana, Tayyip Erdo¤an nerede sorun varsa oradan uzak durarak, sadece emperyalizme dayan›p iktidar koltu¤unda oturma hesab› yap›yor. Ötesi yalan ve demagojidir.


Tayyip’in iste¤i yerine geldi; ‘Bush gibi korunacak!’

BU KORKU N‹YE? Baflkorumas› tescilli iflkenceci Maksut Polat olan Erdo¤an’›n koruma ordusuna, 15 koruma polisinden oluflan motorlu tim de eklendi. ABD baflkan›n›n nas›l korundu¤unu gördükten sonra, efendisine hayran ufla¤›n haleti ruhiyesi ile “Beni de Bush gibi koruyun” diyen Erdo¤an’›n iste¤i böylece yerine getirilmifl oldu. Motorlu tim için Almanya’dan özel olarak 465 milyara motorsiklet al›nd›. Erdo¤an’›n korkusunu bast›rmas› için halk›n cebinden 465 milyar daha ç›kt› böylece. Soydukça,

katlettikçe,

2004, Milliyet) aktaral›m:

Amerikan emperyalizmi ve ‹srail siyonizmi ile iflbirli¤ini gelifltirdikçe korkular› da art›yor. “Halk›n içindeki lider” imaj› bir yana b›rak›ld› art›k, bir buçuk y›ll›k iktidar icraat› bu korkunun kayna¤›d›r. Bu bir buçuk y›lda; hapishanelerde 117 ölüm, da¤larda, kentlerde infazlar, iflkenceler, artan iflsizlik, halk›n daha da yoksullaflt›r›lmas› vard›r. Korku bu tablo üzerinde yükselmektedir. Erdo¤an istisna de¤ildir, bu ülkeyi yönetenlerin nas›l bir korku içinde olduklar›n›, Melih Afl›k’›n köflesinde (1 Eylül

Burjuvalaflan ‹slam, Kapitalizmin Hizmetinde Din ‹ktidarda “islamc› parti” olunca, dinin, inanc›n kimileri için kâr kap›s› olarak kullan›lmas› günlük olaylar haline geliyor. Burjuvalaflan islamc›lar, kapitalistlerin yeni kâr arac› olurken, islamc› holdingler de kapitalist pazarda biz de var›z, diyerek iflbirlikçi tekellerle yar›fl›yorlar.

Promosyonlu Hac: Diyanet Hac’da özel hoca görevlendirilmesini yasaklamas›na ra¤men, görevlendirilen turizm acentalar›, hac› adaylar›n› (müflterileri) çekebilmek için “en ünlü hocalar bizde" kampanyas› yap›yor. Milliyet muhabirinin kendini “hac› aday›” gibi göstererek arad›¤› ‹klim Turizm yetkilisi Ahmet Özdemir, “Ünlü hocalardan Cüppeli Ahmet Hoca var. Ancak hasta, gidip gidemeyece¤i belli de¤il. Ama Avrupa ve Türkiye'de oldukça ünlü olan Haflim Akten'in 'Gözyafl› Geceleri' var. Cevat Gündo¤du, Emine fienliko¤lu da geliyor. Bütün ünlüler bizde” diyor. Piyasa “ünlü hoca” dolu olsa gerek ki, dini bilgiler d›fl›nda, hocalar›n baflka vas›flar› da say›l›yor ve “5 y›ld›zl› otel ve zemzem bidonu promosyonunun fiyata dahil oldu¤u, ifade ediliyor. Hacda bu y›l fiyatlar 1800 dolarla 8500 dolar aras›nda de¤ifliyor. 5 y›ld›zl› hac tabii ki burjuvalaflan müslümana! Burjuvalaflan islam, kapitalizmi ibadete de tafl›yor.

‹lahili Transparan Defile:

‹stanbul’da

“Gazi Orduevi’nde verilen zafer bayram› resepsiyonunun gazetelere yans›yan foto¤raflar›nda ilginç bir görüntü dikkatimizi çekiyor; Meclis Baflkan›n›n, Baflbakan›n, Genelkurmay Baflkan›n›n hemen enselerinde korumalar... Oysa Gazi Orduevi Türkiye’nin en iyi korunan yerlerinden biri... Ayr›ca davetliler özenle seçilmifl, tan›nan, bilinen kefliler... O zaman bu denli s›k› korumaya ne gerek var. Korumalar kimi kimden koruyorlar... Manzara Gazi Orduevi’ndeki gibi olmasa da Meclis’te de farkl› de¤il..”

transparan k›yafetlerin tan›t›ld›¤› bir defile, fonda ilahiler okunuyor, sahnenin aras›nda ise Cami görüntüleri yans›t›l›yor. Sak›ncas› m› var? ‹slamc›s› tesettür defilesi yapar, alt› (neredeyse) bikini üstü türbanl› reklamlar› dergilerinde yay›nlarsa, modac›lar da AKP’li Türkiye modas›na böyle uyar. Sahnede görüntü asl›nda AKP iktidar›n›n siyasetteki durumunun da bir yans›mas›d›r. Hem her türlü katliama imza atacaks›n, islam co¤rafyas›n› iflgal seferine ç›kan ABD’ye yaltaklanacaks›n, a¤z›n› aç›nca “dünya gerçekleri” diye kapitalizme tapacaks›n... Ama bu arada islamc›l›¤› da elden b›rakmayarak, “inflallah”› dilenden düflürmeyecek, “takdir-i ilahi”den söz edeceksin. AKP iktidar› podyumlara, cami fonlu ilahili transparan olarak böyle yans›yor.

Zem Zem Kola Türkiye’de!!! “‹slamc›” Ülker’in Cola Turka’s›ndan sonra, bu kez de Zem zem Kola Türkiye’de! ‹slamc›lar›n gözü ayd›n, koladan sonra yak›nda da zem zem firmas›n›n alkolsüz biras› da getirilecek. Zem Zem Cola Türkiye temsilcisi Cuma A¤aç, 2002’de Urfa’dan AKP milletvekili aday›yd›. Hedefleri, "büyüklü¤ü yaklafl›k 1 milyar dolar seviyesinde olan kola pazar›nda yer edinmek”mifl. Tayyip’in orta¤› oldu¤u Ülker’le ‘Pazar’da karfl› karfl›ya gelecekler demektir. Kimin inanc› daha güçlüyse, mutlaka pazar› o kapar! Yenisi kutsal zem zem suyunu istismar etti¤ine göre, Tayyip’in ifli zor. fiu flarlatanl›¤a bak›n! Resmen kapitalist, tek düflündükleri kendi kasalar›, iflbirlikçi tekellerle pazar savafl› veriyor, ama bunu yaparken de dini, halk›n inanc›n› kullan›yor, sömürüyorlar.

Say› 122 37 5 Eylül 2004


AKP’liler ‹srail’de ‹slamc›lar AKP Riyakarl›¤›n› Hâlâ Sorgulamayacak m›? Tayyip Erdo¤an’›n ‹srail terörünü “k›nayan” sözlerinin mürekkebi kurumad› henüz. O gün, AKP iktidar›n›n gerçekten Filistin halk›n›n ac›lar›n› paylaflt›¤›n›, ‹srail terörünü lanetledi¤ini düflünenler, ‹srail’e tav›r ald›¤› yorumlar› yapanlar oldu. Özellikle alt›nda AKP’nin imzas› olan her icraat› allay›p pullay›p satmay› kendine görev edinmifl olan, düzen islamc›s› bas›n manfletlerden duyurdu bu aç›klamalar›. Öyle ya, islamc› bir iktidar, islamc›lar›n en hassas oldu¤u konulardan birinde duygular›na tercüman oluyordu. Bu aldatmaya, AKP’nin kendi taban›n› ve halk› oyalamaya çal›flt›¤›na dikkat çekmifltik o günlerde. Ve bugün ‹srail’e giden AKP heyeti ile, yüzlerdeki maske bir kez daha indi. Say› 122 38 5 Eylül 2004

El Aksa’da Namaz, Tel-Aviv’de Kanl› ‹ttifak! Tayyip Erdo¤an taraf›ndan “‹srail ile iliflkilerin düzeltilmesi” amac›yla gönderilen heyet içinde, Erdo¤an’›n d›fl politika dan›flmanlar›, AKP’nin üst düzey yöneticileri bulunuyor. AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› fiaban Diflli, daha bir hafta önce Filistinli tutsaklara destek yaz›s› yazan Ömer Çelik, Egemen Ba¤›fl ve Mevlüt Çavuflo¤lu’ndan oluflan heyet, AKP islamc›l›¤›n›n mide buland›r›c› riyakarl›¤›na uygun olarak, önce kutsal Kudüs kentindeki El Aksa Camii ve Kubbetül Sahra'y› gezerek namaz k›ld›lar, ard›ndan ‹srailli yetkililerle yemek yediler. Tel-Aviv görüflmeleri de katil fiaron’un politikalar›n› belirleyen kifli ve kurumlarla. O El Aksa ki, ikinci intifadan›n bafllad›¤›, Filistin halk›n›n oluk oluk kan›n›n akt›¤› yer. Düzen islamc›lar›n›n istismar ve halka takiyyede nas›l ars›zlaflt›klar›n›n en çarp›c› örneklerinden biridir yaflanan. El Aksa’da namaz k›l›p müslümanl›¤›n› göstereceksin, müslüman Filistin halk›n›n her gün kan›n› ak›tan siyonist katillerle iliflkileri düzeltmek için yemek masas›na müslüman kardefllerinin etini koyup yiyeceksin. Bundan bir süre önce Filistin’e g›da yard›m› flovlar› da bu iflbirli¤inin üstünü örtmenin araçlar›ndan biriydi. Nitekim, Filistin’e yönelik hiçbir yard›ma izin vermeyen ‹srail de, bu nedenle sözkonusu yard›m›n ulaflmas›n› engellemedi. ‹slamc›lar! Bu riyakar tabloyu ne zaman sorgulayacaks›n›z? Erdo¤an’›n, “dünya gerçe¤i, re-

AKP iktidar›n›n içel politi- d›fl, siyasi-ekonomik ka” debütün politikalar›n› magojileri ile bu emir komuta geçifltirzinciri belirliyor m e y e çal›flt›¤› iflbirlikçilik, katliamc›l›k politikalar›n› sorgulamad›kça, bu ihanetlerin vebaline ortak olmaktan kurtulamazs›n›z. AKP iktidar› ‹srail ile iliflkiler konusunda önceki iktidarlardan farkl› hiçbir politika izlememektedir ve izlemesi de mümkün de¤ildir. ‹ktidar icazetini Beyaz Saray’a ba¤laman›n, mevcut düzeni sürdürmenin do¤al sonucudur bu durum. Ve AKP, istisnas›z her alanda ayn› ikiyüzlü politikay› sürdürmektedir. Irak’ta, Filistin’de hem katillerin orta¤› hem de “müslüman kardefllerimiz” demagojisi yanyana yürümektedir. ‹slamc›l›k AKP’nin iflbirlikçili¤inde kullan›lan, üzerini örtmeye yarayan bir etikettir sadece. ‹nanc›n›za sayg›n›z varsa bu iktidar› sorgulamal›s›n›z. Filistin’den Irak’a, F tiplerindeki zulümden ABD iflbirlikçili¤ine, bu riyakarl›¤› sorgulamayan bir islamc›, “zulme karfl› oldu¤unu, adil bir düzen istedi¤ini” söylememeli ve “biz iktidar koltu¤unu çok sevdik, nimetleri inançlar›m›zdan daha öndedir” diye ilan etmelidir.

Elaleme insan haklar› dersi

Bas›ndan

“.... ‹srail'e giden ekibin sözcüsü ‹srailleri teskin etmek için 'Dost ac› söyler' demifl. Sana ac› söylemeye kalkanlar› gecekondu a¤z› ile piflman edip, kendin a¤z›na geleni söyleyeceksin, sonra da kendine köylü atalar›n›n her türlü hak ve de¤eri kepaze etmifl deyifllerinden mesnet bulacaks›n. Kendimizden baflka dostumuz yoktur ama biz herkesle dostuz. ... Geçenlerde biri ‹srail cezaevlerindeki Filistinli mahkumlar›n açl›k direniflini ‹srail'in mangal partisi ile sabote etmesine karfl› yaz› yazm›flt›. Uzaktan bak›nca 'Helal be, 'diyor insan. 'Ne yaman bir durufl!' Biraz yak›na gelince kendi ülkesinde yirmi y›ld›r yaflanm›fl ve ard›nda yüzlerce ölü ve sakat b›rakm›fl ölüm oruçlar› hakk›nda yalanc›ktan bile tek bir ilgisini görmeyince insan›n midesi bulan›yor. Dinin büyülü tap›na¤›ndan bütün de¤erleri çalacaks›n, sahici hayat›nda zerre kadar itibar etmedi¤in dini ve ahlaki de¤erleri kapal› kap›lar ard›nda sonuna kadar çi¤neyeceksin, sahaya ç›k›nca da bu ahmaklar ordusuna yüce de¤erler tütsüsü yak›p uyutacaks›n. Yuh be! ...” Ayfle Önal / 1 Eylül / Akflam


Tutsaklar ‹çeride, Halk D›flar›da

Filistin Direniyor Filistinli tutsaklar›n ‹srail hapishanelerinde, tecrit baflta olmak üzere koflullar›n düzeltilmesi amac›yla bafllatt›klar› açl›k grevi direnifli sürüyor. Çeflitli Avrupa kentlerinde Filistin’li tutsaklarla dayan›flma etkinlikleri gerçeklefltirilirken, tutsaklara en büyük destek, Filistin topraklar›ndan yükseliyor. fiimdi Filistin halk›n›n dilinde Biru Seba, Nefha Veflta, Hadarim, Remle, Askalan ve Beyt Leid isimlerinin baflka bir anlam› var. Dün bu hapishaneler siyonizmin zulmüyle, evlatlara, efllere, kardefllere duyulan özlemle an›l›yordu; flimdi direniflle an›l›yor. ‹flgale karfl› direnen, ulusal ya da sosyal kurtulufl savafl› veren bir halk›n en önemli de¤erleridir tutsaklar. Onlar bu kurtulufl savafl›n›n içinde esir düflen, ama beyinlerindeki vatan ve halk

sevgisini dört duvar aras›nda da yitirmeyenlerdir. Bu nedenle tutsaklar› sahiplenme, o halk›n özgürlük savafl›n› sahiplenmesiyle efl anlaml›d›r. Filistin halk› da bu bilinçle onur duyuyor tutsaklar›yla ve “sahip oldu¤umuz her fley size feda olsun ey Filistin’in o¤ullar› ve k›zlar›” diyorlar.

fieyh Yasin ‹çin Misilleme Hamas, 31 A¤ustos günü, ‹srail’in Ber fieba kentinde ayn› anda iki ayr› eylem düzenledi. Otobüslerde fedailerin bedenlerini havaya uçararak yapt›¤› eylemler sonucunda 15 kiflinin öldü¤ü, 80’e yak›n kiflinin yaraland›¤› aç›kland›. Eylemleri üstlenen Hamas, “fieyh Yasin ve Rantisi’nin katledilmesine misilleme yap›ld›¤›n›” belirtirken, fedailer, eylem öncesi kasete kaydedilen görüntülerinde, fieyh Yasin ve Rantisi’nin intikam›n› alacaklar›n› dile getiriyor ve “bu eylemi direnen tutsaklara ad›yoruz” diyorlar. 6 ay sonra gerçeklefltirilen ilk feda eylemleri bunlar. Bu süre içinde onlarca katliam gerçeklefltirildi ‹srail taraf›ndan ve tecrit duvar›n›n yap›m› BM kararlar›na ra¤men sürdürüldü. fiimdi ç›k›p “sivillere yönelik eylem” elefltirileri yapanlar, tüm bu vahflet karfl›s›nda suskunlar. Elbette eylem hedefleri itibariyle elefltiri konusudur, ancak iflgal alt›ndaki topraklarda yaflanan kuflatma ve tecrit görülmeden yap›lacak elefltiriler, ucuz terör yaftalar› hiçbir fleyi aç›klamaz.

“Avrupa Tipi” Hapishane!

Koordinasyon: “Direnen Filistin ve Irak’a Selam Olsun” Haklar ve Özgürlükler Cephesi’nin de içinde yer ald›¤› ‘Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyon’, 30 A¤ustos’ta Galatasaray Lisesi önünde düzenledi¤i eylemle Irak’ta ve Filistin’de direnenleri selamlad›. “Necef’te ve Filistin’de Direnenler Kardeflimizdir” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde aç›klamay› Selma fiahin okudu. fiahin, “bu onurlu direnifllerin yan›nday›z” dedi. Filistin halk›n›n direnifline, ‹srail hapishanelerindeki tutsaklar›n açl›k grevinin eklendi¤ini dile getiren fiahin, benzer fleylerin Türkiye’deki hapishanelerde de yafland›¤›n› hat›rlatarak, direnifli selamlad›. Eylem, “Filistinli Tutsaklar Yaln›z De¤ildir” sloganlar› ile sona erdi.

Avrupa Konseyi’ne ba¤l› Türkiye’de Yarg›n›n Modernizasyonu Yöneticisi Leyla Kayac›, bas›na yapt›¤› aç›klamada “Avrupa Birli¤i ülkelerindeki cezaevlerinin içinde örnek al›nacak cezaevi mimarilerinin Türkiye’de uygulanaca¤›n›” söyledi. F tipleri mimarisi de ruhunu Avrupa’dan alm›flt›. Katliamla aç›ld›, direniflle sürüyor. Avrupa F tiplerini de yeterli görmemifl demek ki, ülkemiz için yeni hapishane modelleri mi öngörüyor. Temelinde hücreler olan, tecrit politikas›na dayanan hiçbir hapishane modelinin, hiçbir yarg› reformu projesinin bu topraklarda baflar› flans› yoktur. 28 A¤ustos’ta CNN Türk’teki Kafe Siyaset program›nda konuflan Kayac›, Yarg›n›n Modernizasyonu Projesinin üç y›ld›r sürdü¤ünü ve Adalet Bakanl›¤›’n›n talebi üzerine bafllat›lan projenin Avrupa Komisyonu’nca finanse edildi¤ini kaydediyor. Bu ülkenin bakanlar›n›n, bürokratlar›n›n beyni yok mu? Para AB’den, proje AB’den ölen biz! Kimin “kökü d›flar›da” bundan daha aç›k kan›t olabilir mi?

Say› 122 39 5 Eylül 2004


Susurlukçular Konufluyor

mas› oluflturmakta. Bir ad›m ilerisi olarak, kiflileri de¤il M‹T’i, Yarg›tay’› elefltirenler de, çözümü “iyilefltirmeler”de göstererek ayn› amaca bilerek/bilmeyerek hizmet etmektedirler. Susurluk sürecinde “A¤ar-ÇillerBucak” fleklinde yap›lan sapt›rma, bugün “Kozino¤lu-Çak›c›-Özkaya” ya da “M‹TYarg›tay-Mafya” tarz›nda yap›lmaktad›r. Devrimciler ortaya ç›kan iliflkilerin devletin kendisi oldu¤unu ve halka karfl› örgütlenen bir devletin nas›l çal›flt›¤›n›n kan›tlar› oldu¤unu ›srarla kitlelere anlatmal›d›rlar.

SUSURLUK B‹TMEZ! M‹T’çi Kaflif Kozino¤lu, faflist mafya Alaattin Çak›c›, Yarg›tay Baflkan› Eraslan Özkaya etraf›nda flekillenen iliflkiler üzerine yap›lan yay›nlar›n, sözde elefltirilerin, pisli¤i temizlemek de¤il, üzerini örtmek amaçl› oldu¤u art›k netlefliyor. Özellikle Do¤an Medya, yay›nlar›n› Özkaya’y› tasfiye üzerine oturturken, M‹T’i adeta yok say›yor, bir yan›yla da “M‹T bu tür yasad›fl› iliflkilere sahip olabilir, bunda sak›nca yok” demeye getiriyor. Zaten Ertu¤rul Özkök, “her devletin, derin devlete ihtiyac› vard›r” diyerek bunu aç›kça söylemiflti. Devrimci, demokratik muhalefetin güçsüzlü¤ünden yararlanan oligarflik güçler, ortaya ç›kan pisli¤i kendi ç›kar hesaplar›, tasfiye planlar› çerçevesinde kullan›rken, kitlelerin bilincini buland›rmay› da ihmal etmiyorlar. Say› 122 40 5 Eylül 2004

Ordusu, M‹T’i, polisi, yarg›s› ile devletin kendisi gizli örgüttür Ortaya ç›kan iliflkilerin Susurluk iliflkilerinin bir parças› oldu¤u gizlenmek isteniyor. Devletin kendisi gizli örgüt, bu henüz anlafl›lm›fl de¤ildir. Bir de gösterilen yan› vard›r ki, burada demokrasicilik oyunu oynan›r. “Derin devlet” tahlilleri yaparak, sanki bütün bu pislik “devlet içinde yuvalanm›fl bir grup çeteden saç›l›yor” gibi gösterenlerin yan›ld›klar› nokta da burasad›r. Bu çarp›tma bilinçli yap›lm›yorsa, devletin gösterdi¤i yüzüne aldan›l›yor demektir. Ortaya ç›kan iliflkileri de “derin devlet” diye aç›klamaktad›rlar. Susurluk’u yarg›lama komedisi sonucunda verilen Yarg›tay karar› da, ortaya ç›kan iliflkilere “devlet içinde yuvalanm›fl, onun yetkilerini kullanan çeteler” ifadesini bu yüzden kullan›yordu. Tam tersine, Susurluk devletin kendisiydi. Bugün de sözü edilen çeteleflme, gizli örgüt vb. devletin kendisidir. Çarp›tman›n bir di¤er yan›n›, ortaya saç›lan iliflkilerin kiflisellefltirilerek devleti aklamada kullan›l-

M‹T: Hukuk bizi ilgilendirmez M‹T haz›rlad›¤› raporu baflbakan Erdo¤an’a sundu. Bas›na yans›yan bilgilere göre, raporda, Çak›c›’y› kurtarma görevi verilen M‹T’çi “Kaflif Kozino¤lu’nun görevden al›nmas›nan gerek olmad›¤›” tespitine yer veriliyor. M‹T bu raporla, “biz yarg›ya da bask› yapar›z, mafyac›larla da iliflki yürütürüz, yasalar, hukuk bizi ilgilendirmez, biz devletiz” diyor. M‹T müsteflar› fienkal Atasagun’un, “Yarg› çözemezse biz çözeriz” sözleri de ayn› kapsamda, kendi hukuk, mahkemeler, yasalar yerine koyan anla-

Hangi Yüzle Kutlama? “30 A¤ustos Zafer Bayram›” kutlamalar› bu y›l yine “ba¤›ms›zl›k” vurgular›, “Ça¤dafl Türkiye” söylemleriyle kutland›. Devasa bayrak geçitlerinde sahte milliyetçilik, frakl› resepsiyonlarda “ça¤dafll›k” oyunu oynand›. Ülkeyi ekonomik olarak IMF’ye, siyasi olarak AB ve ABD’ye, askeri olarak NATO’ya ba¤layanlar; hangi yüzle ba¤›ms›zl›k kutlamas› yap›yorsunuz? Her 30 a¤ustos ancak, bu ülkeyi nas›l ba¤›ml›laflt›rd›¤›n›z hat›rlanmas›na vesile olabilir. Ne ilgisi varsa; Genelkurmay baflkan› Kurtulufl Savafl›’n› 1789 Frans›z Devrimi’ne benzetiyor. Biri ulusal, ötekisi s›n›fsal bir temele oturuyor. Ordunun derdi; kurtulufl savafl› ruhunu kendi eliyle öldürmüfl, köhnemifl Cumhuriyetine kitleler sahip ç›km›yor, yeni bir hava yaratmak istiyor. Bunu yaparken de saçmal›yor.


y›fl›n ürünüdür. M‹T’çi Kozino¤lu’nun yasad›fl› iliflkilerinin ortaya ç›kmas›ndan endiflelenen Çak›c›’n›n adam›na söyledi¤i “korkma biz devletiz” gerçe¤i, inceltilmifl olarak bu sözlerle ifadesini bulmaktad›r. “Devlet biziz” diyen, hukuku takmayan M‹T’in, devrimcilere karfl› sürdürdü¤ü savaflta nas›l yasad›fl› hareket etti¤ini tahmin etmek kimse için zor olmasa gerek. Burjuva bas›n, M‹T’i, Yarg›tay’› tart›fl›rken, bu kurumlar›n as›l çürümesindeki kayna¤›n, mafyac› Çak›c›’n›n bu kadar “güç” kazanmas› alt›ndaki gerçe¤in üzerinden atlamaktad›rlar. Evet, mafyac›lar dahil herkesi devrimcilere karfl› kulland›lar, kullanmaya devam ediyorlar. Çak›c›’n›n gücü, devletin yasad›fl› ifllerini yapmaktan ve bu bilgilerin ortaya saç›lmas›ndan duyulan korkudan kaynaklanmaktad›r.

Eymür: “Susurluk bitmez” Eski M‹T’çi Mehmet Eymür 28 A¤ustos 2004 tarihli Vatan Gazetesi’ne verdi¤i mülakatta, “Devlet isterse onu an›nda bitirir. Yeter ki araya birileri girmesin.” dedikten sonra yaflananlar›n ikinci Susurluk olarak adland›r›lmas›na flu cevab› veriyor: “Susurluk hiç bitmedi ki... Herkes burada yan›l›yor zaten. Susurluk bitmez.” Eymür kim? Y›llarca Susurluk iliflkileri içinde M‹T’te üst düzeyde çal›flm›fl biri. Bu sözleri s›radan birisi söylemiyor yani. Evet, Susurluk hiç bitmedi. Bugün ortaya ç›kan iliflkiler de gösterilenin ötesindedir. Örne¤in, M‹T’çi Kozino¤lu s›k s›k Genelkurmay ikinci baflkan› Orgeneral ‹lker Baflbu¤ ile görüflmektedir. Haziran-Temmuz aylar›nda yapt›¤› görüflmeler bas›nda da yer alm›flt›r. Peki Kozino¤lu’nun Baflbu¤’la kurumsal olarak ne iflleri var? Ne görüflüyorlar? M‹T ve Genelkurmay halka karfl› savafl›n kurmaylar›d›r. Katliamlar, infazlar, komplolar, kaybetmeler polis de dahil olmak üzere bu kurumlarda planlan›r ve Jitem’i, özel tim’i, polisi taraf›ndan uygulan›r. Eymür bu iflleyiflin aksamaks›z›n sürdü¤ünü en iyi bilenlerdendir. Üç befl ölüm mangas› eleman›n›n yarg›lanmas›n›, AKP’nin sahte demokratikleflmesini Susurluk’un bitti¤i fleklinde de¤erlendiren ve “demokratiklefliyoruz” havas›n› yayanlar halk› aldatan flarlatanlard›r. Susurluk bitmez; çünkü Susurluk halk›n, devrimcilerin bu kokuflmufl düzene karfl› mücadelesine karfl› baflvurulan politikalar›n, örgütlenmenin ad›d›r. Böyle bir düzende halk›n iktidar mücadelesi bitmeyece¤i için, Susurluk bitmez. Özkök’ler iflte bu gerçe¤i bilerek, Susurlukçular’›n s›rt›n› s›vazlay›p, Susurluk iliflkileri ve politikalar›na “her devletin ihtiyac› var” diyorlar. Ve bu nedenledir ki, Susurluk pisli¤ini bu düzen temizleyemez, temizlemez. fiuras›ndan buras›ndan ak›p koktukça makyajlar yap›l›r, tasfiyeler gerçekleflir, Susurluk sürer.

Genelkurmay Emrediyor Yarg› Dava Aç›yor KESK’e ba¤lı sendikaların Abdullah Öcalan üzerindeki tecrite iliflkin 7 Kasım 2003’te gazetelere verdi¤i ilana dava aç›ld›. Dava aç›lmas› için “gizli” ibareli talimat, Genelkurmay taraf›ndan Adalet Bakanlı¤ı’na gönderildi. Bakanl›k mahkemelere iletti ve dava aç›ld›. Genelkurmay taraf›ndan 10 Haziran 2004’te, yani gazeteye verilen ilandan tam 7 ay sonra, gönderilen talimat›n alt›nda, Harekat Baflkanı Korgeneral Metin Yavuz Yalçın imzasını taflıyor. Genelkurmay, 7 ay önce ilanlar› görmüyor, tam 7 ay sonra 31 Mayıs 2004’te Star Gazetesi’ne (AKP’nin gazetesi) konuya iliflkin haber yapt›r›l›yor ve bu haber kanıt olarak gösteriliyor. Çal›flma Bakanl›¤›’n›n görevini de yap›yor Genelkurmay ve “sendikaların verdikleri ilanlarla, sendikanın gelirlerini yasada belirtilen amaç ve faaliyetlerin dıflında kullandıkların›” söylüyor. Bu ülkede yarg›y› kim yönetir, hukuk var m›d›r, bas›n ne ifle yarar, tüm bu sorular›n cevaplar› var bu yaflanan olayda. M‹T’in Yarg›tay’la görüflmesini gündem yapan burjuva bas›n, Genelkurmay’›n aleni flekilde yarg›ya talimat vermesini gündeme bile getirmiyor. Genelkurmay bu ülkenin gerçek yönetenidir. Yarg› her dönem Genelkurmay’›n aç›k/dolayl› talimatlar›yla hareket etmifltir. Devrimcilere verilen cezalar, halk›n, emekçilerin örgütlülüklerinin kapat›lmas›, cezaland›r›lmas› en üstten, Genelkurmay’›n talimatlar› ile gerçekleflmifltir. Bu iflleyifl bugün de sürmektedir. Sahte belgeli 1 Nisan operasyonu ve davalar› da bu iflleyiflin çarklar›nda üretilmifltir.

Say› 122 41 5 Eylül 2004


A yn› S afta

Öcalan, Devrimci Sol’un Nesine Karfl›?

Abdullah Öcalan son “görüflme notlar›”nda, Osman Öcalanlar’›n ayr›l›¤›n› de¤erlendirirken flunlar› söylüyor: "Sözde radikal kanat haks›zl›k yap›ld›¤›n› iddia ediyor. Halbuki örgütü bu hale getiren kendileridir. Bana karfl›tl›k yapmad›klar› belirtiliyor. Tabii karfl›tl›k yapamazlar, çünkü benden yararlan›yorlar: Bu durum Dev-Yol ile Dev-Sol ayr›flmas›na benziyor. Ferhat aynen Taner gibidir; Taner de Avrupa yaflam›n›n düflkünlü¤ünü getirdi, evlilikler bafllad›. Abbas giller de Dev-Sol'a benziyor. Ben sa¤ iken Dev-Sol olamazlar.” (Ülkede Özgür Gündem, 29 A¤ustos 2004)

Say› 122 42 5 Eylül 2004

Ne demek istedi¤i yoruma aç›k görünüyor; Abdullah Öcalan’›n Osman Öcalan’› benzetti¤i Taner Akçam, Devrimci Yol’dan ayr›l›p Amerikan Üniversiteleri’nde ö¤retim üyeli¤ine gitmiflti. “Abbasgiller” yani mevcut Kongra-Gel yönetiminin ço¤u “Dev-Sol’a benziyor”, bu durumda Abdullah Öcalan kendisini Dev-Yol’la m› özdefllefltiriyor acaba? Bizce gelece¤i vahim bir benzetme ama mevcut durum itibar›yla uygun da bir benzetme; Devrimci Yol’un gelenekleriyle, PKK’n›n gelenekleri aras›nda zaman zaman da vurgulad›¤›m›z gibi büyük benzerlikler vard›r. Hotzotculuk, grupçuluktan, kendilerini Türkiye solunun “babas›” gibi görmeye, sol içi çat›flmalardaki olumsuz geçmifllerine kadar benzerlikleri çoktur. Eski Devrimci Yol, bugün düzene dönmüfl, ÖDP çat›s› alt›nda parlamentoculuk oynuyor. A. Öcalan’›n da bunu hedefledi¤i biliniyor. Bu anlamda da kendisini Dev-Yol ile benzefltirmesinde bir terslik yok. Biz, Tanerler’in de, Osman Öcalanlar’›n da niteli¤ini çok önce ortaya koymufluz. Onlar›n yeri belli. Devrimci Sol’un da yeri belli. Bir taraf düzen, emperyalizm cephesinde, bir taraf halk›n cephesinde. Peki bunlar bu kadar aç›k olmas›na ra¤men Öcalan niye “Ben sa¤ken Dev-Sol Olamazlar” diyor? Devrimci Sol’un bu ülke devrimine, halklar›n kurtulufl mücadelesine hangi zararlar›n›, hangi kötülüklerini görmüfl? Nesini be¤enmiyor Devrimci Sol’un. Evet, Devrimci Sol, Öcalan’›n söyledi¤inin tam tersine mevcut devleti y›kmal›, iktidar› hedeflemeliyiz diyor. Evet, Devrimci Sol, s›k s›k de¤iflmiyor; “de¤iflim” masallar›na karfl›, emperyalizm ve oligarfli

karfl›s›nda de¤iflmiyor, devrim ve sosyalizmi savunmaya devam ediyor. Evet, Devrimci Sol, ne NATO’ya bel ba¤l›yor, ne AB’ye girmeyi savunuyor. Evet, Devrimci Sol, “Amerika’n›n Ortado¤u’ya müdahalesinin demokratikleflmenin önünü açt›¤›n›” söylemiyor. Öcalan bunlardan m› rahats›z? E¤er öyleyse, o zaman Abdullah Öcalan’›n Osman Öcalan’dan fark› ne? Farkl› olarak ne savunuyor? Taner’e benzetti¤i Ferhat’tan temelde farkl› bir politika yoktur ortada. Osman Öcalan kendisinin ö¤rencisidir. A. Öcalan kuflkusuz, Kongra-Gel bünyesindeki sorunlar› baflka türlü de anlatabilir. Niye Öcalan’›n beyninde Devrimci Sol örne¤i dolafl›p duruyor? Öcalan ne zaman oligarfliye do¤rudan mesajlar gönderse, o mesajlar›n içinde bir “Dev-Sol” de¤inmesi vard›r. Devrimci Sol’da Öcalan’› çok rahats›z eden bir fley mi var? Kendilerinin oligarfliyle uzlaflmaya ne kadar haz›r oldu¤unu anlatmak için de “karfl›t örnek” olarak hep Devrimci Sol’u veriyor Öcalan: “(...) Türk solu bir hayli geri. Dev-Sol diyorsunuz. Çok çatapatlar, terörist mi diyelim art›k. Çok ilkeller. Tipik terör kelimesinden biraz bu mu anlafl›lmal›? Bizim durumumuz farkl›.” (7 Aral›k 1991, Cumhuriyet, Semih ‹diz’le Öcalan röportaj›ndan) “Onlar›, (Dev-Sol’u) Türkiye nas›l ›slah edecek flafl›yorum. Biz belki anlafl›r›z da. Fakat çok çatapatlar yani. Bir tanesini hizaya getirmek çok zor.” (1 Aral›k 1991, Sabah, Nezih Tavla’n›n Öcalan röportaj›ndan) Daha yak›n zamanda kendilerinin iktidar›, oligarflik devleti hedeflemedi¤ini yine Devrimci Sol örne¤i üzerinden anlat›yordu: “Bir polis müdürü Dev-Solcu’ya diyor ki 'sizin bütün derdiniz bizi devirip yerimize geçmekti'. ‹yi çözmüfl. Bizdeki klasik sol iktidarı hedefliyor... Ben iktidar olgusunu çözdüm, ideolojik krizi afltım.” (29 May›s 2004, Ülkede Özgür Gündem) Devrimci Sol’un devrimci gerçe¤i rahats›z ediyor Öcalan’›. Devrimci Sol’un temsil etti¤i uzlaflmaz devrimci çizgi ve direnifl gelene¤i rahats›z ediyor. “Fark›m›z› koyduk iyi oldu” diyerek bu rahats›zl›¤› teorilefltirmeye çal›flsa da, devrimci bir alternatifin varl›¤›, tüm reformistleri, uzlaflmac›lar›, pragmatistleri, düzen içileflme savunucular›n› rahats›z etmeye devam edecektir.


Solda iddias›zlaflman›n yans›malar› (4)

Eylem Anlay›fl›nda Darl›k Halklar›n yüzy›llard›r zulme direnmek, egemenlerin iktidar›n› y›k›p ezilenlerin iktidar›n› kurmak için baflvurduklar› eylem ve mücadele biçimleri, hiç bir kal›ba s›¤mayacak kadar zengindir. Türkiye solu ise, reformizmin, icazetcili¤in ve iddias›zlaflman›n k›skac›nda, bu tarihi reddeden “eylem biçimleri” tart›flmas› yapmaktad›r. Tutarl› bir burjuva demokrat›n bile meflrulu¤unu, belli durumlarda kaç›n›lmazl›¤›n› kabul edebilece¤i ölüm oruçlar›n›, feda eylemlerini reddeden, dünya halklar›n›n bu temeldeki direniflini anlayamayan bir anlay›fl(s›zl›k) sergilenmektedir. Tabii ki mesele salt “eylem biçimleri” tart›flmas› de¤ildir; eylem biçimlerine nas›l bak›ld›¤› bir yerde sonuçtur. Bedel ödenmeyen bir “solculuk” türünü savunanlar, kim ne yaparsa yaps›n, itiraz edeceklerdir. Tutsak yak›nlar›n›n, ard›ndan da tahliye olan tutsaklar›n d›flar›da ölüm orucuna yatmalar› karfl›s›nda yap›lan itiraz› hat›rlayal›m; “d›flar›da ölüm orucu olur mu?” Do¤rudur, Türkiye solunda ve belki dünyada daha önce böyle bir ölüm orucu olmam›flt›r; ama bir eylem biçiminin do¤rulu¤unun yanl›fll›¤›n›n k›stas› “daha önce olup olmamas›” de¤ildir. Ölüm orucu içeride olur, d›flar›da de¤il diyenler, genellikle, içeride ölüm orucuna baflland›¤›nda da flu veya bu gerekçeyle itiraz edenlerdir. Tutsaklar›n bedenlerini tutuflturarak flehit düflmeleri karfl›s›ndaki tav›r da bunun örne¤i de¤il mi? Denir ki; “Solda böyle bir eylem biçimi yoktur!..” Eylem biçimlerindeki yarat›c›l›k ve cüret, devrim iddias›n›n do¤rudan bir sonucudur. Emperyalizmin, oligarflinin önüne ç›kard›¤› engelleri aflacak bir iradenin gösterilmesidir. Devrim iddias›n› kaybe-

Devrimci iddia, kararlılık ve cüret, devrimci eylemin ilke ve kuralları dışında sınır tanımaz. Bu noktada düşüncelerine sınır koyanlar, ya iddialarından uzaklaşmışlardır ya da burjuva hümanizminin, karşıdevrimin terör demagojisinin etkisi altındadırlar. denler, eylem anlay›fl›nda da yarat›c›l›k ve cüretten uzaklafl›rlar. Reformistler d›fl›ndaki solun da eylem biçimleri konusunda kafa kar›fl›kl›¤›n›n kayna¤› buradad›r. Bir yandan ölüme yat›yor, öte yandan “uluslararas› standartlar” talep ediyor, bir yandan bedel ödüyor, bir yandan “hiç bir fley için ölmeye de¤mez” diyen ayd›n anlay›fl›yla, “yaflam› savunma” diye formüle edilen burjuva hümanizmiyle uzlafl›yor. Burjuva hümanizmiyle harmanlanm›fl düflüncelerle, ne eylem biçimlerine, ne ihanete do¤ru bir yaklafl›m getirmek mümkün de¤ildir. Reformizmin bedeller ödenen bu eylemler konusundaki tavr› kökten inkarc›d›r; “fiu koflullarda mümkün olabilir” de demiyor; her koflul alt›nda karfl›y›z diyor. Nazi iflgaline karfl› Sovyet halklar›n›n direniflini hat›rlay›n; insanlar›n kendilerini uçurumdan afla¤› atmalar› da bir direnifl biçimi olmufltur. Böyle bir “eylem biçimi”, ancak o koflullarla, o an›n gerekleriyle tart›fl›labilir. fiimdi kalk›p “can›m uçurumdan afla¤› atlamak biçiminde bir direnifl biçimi de olur muymufl?” diye ahkam kesmek kolayd›r, ama anlams›zd›r. Reformist anlay›fl “her türlü fliddete karfl›y›z” veya “insan yaflam›n› tehlikeye atan her türlü eyleme karfl›y›z” diye formüle ediliyor. Küçük-burjuva hümanizmi-

nin kuflatmas›, terör demagojisiyle birleflerek bir çok devrimci örgütü de eylem anlay›fl› konusunda daraltm›flt›r. Mesela silahl› mücadeleyi savunan bir örgütün, Hamas’›n eylemlerini “terörizm” olarak tan›mlamas› da bu darl›¤›n bir sonucudur. Kuflat›lm›fl, nefessiz b›rak›lm›fl Filistin’de herhangi bir eylemi, terör’ün kelime anlam› üzerinden tart›flmak devrimcilerin yaklafl›m› olamaz. Hatta b›rak›n “terörün kelime anlam›” üzerinden tart›flmay›, terör demagojisinin emperyalistler taraf›ndan bu kadar yo¤un ve çarp›t›lm›fl bir biçimde kullan›lmas› karfl›s›nda, Filistinlilerin eylemleri “terör” kelimesiyle birlikte tart›fl›lamaz. Elefltirdi¤in, mahkum etti¤in yanlar› varsa, elefltirirsin ve pekala bunu kelime anlam›n›n ötesine tafl›r›lm›fl bir “terör” kavram›n› kullanmadan da yapabilirsin. Halklar, devrimciler çaresiz de¤ildir; çaresiz b›rak›lamaz. Buna inanmak ve pratikte göstermeyi gerektirir. Tüm engelleri aflma iddias› ve kararl›l›¤›n› gerektirir. Bu noktada halklar›n ve devrimcilerin yarat›c›l›¤›n›n ve cüretinin tek bir s›n›r› vard›r: Devrimci eylemin ilkeleri ve de¤erleri veya baflka bir deyiflle, halka zarar vermemek. Devrimci iddia, kararl›l›k ve cüret, bunun d›fl›nda s›n›r tan›maz. Bu noktada düflüncelerine s›n›r koyanlar, ya iddialar›ndan uzaklaflm›fllard›r ya da burjuva hümanizminin, karfl›-devrimin terör demagojisinin etkisi alt›ndad›rlar.

Abart›c›l›k ve keskinlik: ‹ddias›zlaflan, ufku daralan ve küçük düflünmeye bafllayan her anlay›fl, bunu örtmek için abart›c›l›¤a baflvurur. Devrim ve iktidar hedefi unutuldu¤unda çok s›radan eylemler, baflar›lar büyütülmeye bafllan›r. S›radan kitle çal›flmalar›, s›radan günlük eylemler, kan ve atefl içindeki büyük bir savafl›n en ön cephesindeki çarp›flmalar› gibi anlat›l›r. Radikal, militan mücadele çizgisinden uzaklaflma, keskin sloganlarla

Say› 122 43 5 Eylül 2004


örtbas edilir. Solda bunun örnekleri say›lamayacak kadar çoktur. Bak›n yay›n organlar›na, s›n›rl› kitlesel eylemlilikler serh›ldan, intifada diye, s›n›rl› çat›flmalar ayaklanma, barikat savafl› olarak adland›r›l›r olmufltur. Az çok militan bir çizgide bulunanlar bu yönlü bir abart› içindeyken, reformist cephede de iddias›zlaflmaya ba¤l› olarak seçimlere kendi stratejik-taktik çizgileri aç›s›ndan, normal propaganda ölçüleri aç›s›ndan bile afl›r› bir anlam yüklenmeye, seçim çal›flmalar› burjuva partileri aratacak abart›larla süslenmeye bafllanm›flt›r.

Say› 122 44 5 Eylül 2004

Keskin sloganlar, gerçekçi olmayan hedef ve fliarlar iddias›zlaflmay›, iktidar hedefinden uzaklaflmay›, dünyan›n küçülmesini “tersinden” gösteren kan›tlard›r. NATO Zirvesi’ne karfl› mücadelede TKP bunun karakteristik bir örne¤ini verdi. TKP’nin slogan› “‹stanbul NATO’ya Kap›lar›n› Kapat›yor” diyordu, ama yürütülen mücadele ‹stanbul’un kap›lar›n› NATO’ya kapatma iddias›ndan çok uzakt›. Öyle ki, zirveye karfl› mücadelenin daha militan bir biçimde sürdürüldü¤ü 28-29 Haziran günlerinde TKP ortada yoktur. O gün ‹stanbul’dan onlarca kilometre uzakl›ktaki bir kamptan hangi kap›y›, nas›l kapatt›klar›n› bir tek kendileri biliyor! TKP’nin propaganda ve ajitasyonunun oda¤›nda düzen içili¤ini gizlemek vard›r. Onun, esas›nda bir fark›n›n olmad›¤› di¤er legal sol partilerden tek fark› budur. Her alanda rekabetçidir, ama militan mücadeleyle gerçek anlamda bir rekabet içinde olamad›¤› için de rekabetini keskin slogan ve söylemlerle sürdürmektedir. Bugünkü TKP, dünün durmaks›z›n “savafl›mdan” sözeden keskin söylemiyle revizyonizmini örtmeye çal›flan eski illegal TKP’nin legal alandaki kötü bir karikatürüdür. Reformist, revizyonist partilerin klasik hastal›¤›d›r; 1980 öncesinde, anti-faflist mücadele içinde zorunluluklar d›fl›nda hemen hemen hiç yeralmayan legal sol partiler, bu konuda çok söz etmeyi kendilerine görev sayarlard›. Mücadele kaçk›nl›¤›n› gizlemenin en kolay yolu buydu çünkü. Bugün de yap›lan özünde budur. Abart›c›l›k ve keskinlik, tüm devrimcilerin özenle kaç›nmas› gereken bir zay›fl›kt›r. Ancak daha büyü¤ünü, daha etkilisini, daha kitleselini yapma iddias› olmayanlar, yap›lan› abartma ihtiyac› duyarlar. Abartt›kça, yap›lan› yeterli görme anlay›fl› geliflir, eksiklikler, yetersizlikler görülmez olur. Ve o noktada da geliflme durur.

Gençlik Dernekleri Federasyonu’ndan AKP’nin Apolitiklefltirme Sald›r›s›na Karfl› Aç›klama

SESS‹Z KALMAYACA⁄IZ AKP hükümeti taraf›ndan üniversite ö¤rencilerini örgütsüzlefltirmek ve gençli¤i bask› alt›nda tutmak için yeni uygulamalar getiriliyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu Burs ve Kredi Yönetmeli¤i’nde yap›lan de¤iflikliklerle bulunduklar› okullarda eyleme kat›lan ö¤renciler, kredilerinin kesilmesiyle tehdit ediliyor. Yönetmeli¤in 25 A¤ustos’ta Resmi Gazete’de yay›nlanmas›n›n ard›ndan Gençlik Dernekleri Federasyonu taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›. Federasyon taraf›ndan yap›lan aç›klama flöyle: “Üniversite ö¤rencilerine verilen burs ve kredi sistemini düzenleyen, Kredi ve Yurtlar Kurumu Burs ve Kredi Yönetmeli¤i 25 A¤ustos’ta Resmi Gazete’de yay›nland›. Yönetmeli¤e göre ö¤rencilerin burslar›n›n kesilmesine yol açan durumlar, üniversite yönetiminin yorumuna b›rak›larak; ö¤renci gençlik burs ve kredi arac›l›¤›yla bask› alt›na al›nmaya çal›fl›l›yor. Buna göre slogan atmak, direnifl, boykot, iflgal, yaz› yazma, resim yapmak gibi davran›fllarda bulunanlar üniversite yönetiminin inisiyatifine ve YÖK’ün insaf›na b›rak›larak ö¤renciler rahatça bask› alt›nda tutulabilecektir. AKP iktidar› her f›rsatta toplumun her kesimine sald›rd›¤› gibi yine ö¤rencilere sald›r›yor. Ç›kard›klar› her yasayla bir taflla iki kufl vurmaya al›flk›n olan AKP iktidar› bir yandan gençli¤in siyasal duruflunun önüne geçmeye çal›fl›yor, di¤er yandan da ekonomik olarak kendisine yeni kaynaklar yaratman›n hesab›n› yap›yor. Bir yandan üniversite harçlar›na % 15 zam yapan iktidar öte yandan ö¤rencilerin ald›¤› üç kuruflluk bursa göz dikiyor. Yönetmelikte ö¤rencilerin eline geçecek bursun engellenmesi için her fley düflünülmüfl. Temsil etti¤i s›n›f›n gereklerini yerine getiren AKP iktidar› yine kendisini tan›yanlar› yan›ltmad›. Üniversitelerde yaflanan sorunlar› görmezden gelerek, yeni sorunlar›n bafl göstermesine sebep oluyor. Biz Gençlik Dernekleri Federasyonu olarak; AKP iktidar›n›n ö¤renci gençlik üzerinde hayata geçirmek istedi¤i bu yeni sald›r›ya karfl› sessiz kalmayarak tüm gençli¤i haklar›m›z ve özgürlüklerimiz için mücadele etmeye, GENÇL‹K DERNEKLER‹ FEDERASYONU çat›s› alt›nda örgütlenmeye ça¤›r›yoruz.”


Yurtd›fl›ndan

S›n›rd›fl› Karar› Kald›r›ld› 3 ayd›r hukuksuz bir flekilde s›n›rd›fl› edilmek üzere Dresden Hapishanesi’nde tutuklu bulunan Türkiyeli devrimci Muzaffer Do¤an hakk›ndaki tecrit ve s›n›rd›fl› karar› kald›r›ld›. TAYAD Komite taraf›ndan bir süredir “Muzaffer Do¤an’a Özgürlük” kampanyas› sürdürülürken, karar 27 A¤ustos günü yap›lan aç›klamayla kamuoyuna duyuruldu. “Muzaffer Do¤an kazand›! Fakat s›n›rd›fl› uygulamalar›na karfl› mücadele devam edecek!” diyen TAYAD Komite, Do¤an’›n 14 A¤ustos’tan itibaren açl›k grevinde oldu¤unu ve bu nedenle de tecrit edildi¤ini hat›rlatt›. TAYAD Komite aç›klamas›nda“Muzaffer Do¤an'›n s›n›rd›fl› edilmesi engellenebilirken, hala çok say›da insan anti-demokratik, faflist ülkelere s›n›rd›fl› ediliyor.” denildi. “S›n›rd›fl›n›n iflkence ve cinayet” oldu¤u belirtilen aç›klamada, enternasyonalist dayan›flmaya vurgu yap›ld›. Bu arada “Kein Mensch ist Illegal” Komitesi taraf›ndan 28 A¤ustos günü Dresden’de "Muzaffer Do¤an'a Özgürlük Yürüyüflü“ yap›ld›. Yürüyüflte “Yaflas›n Enternasyonal Dayan›flma, Muzaffer Do¤an’a Özgürlük, Siyasi Tutsaklara Özgürlük, S›n›rd›fl›lar Durdurulsun” sloganlar› at›ld›. Eyleme kat›lanlar›n ço¤unlu¤unu Alman solu oluflturdu.

‘Hartz IV’e Direnifl Yükseliyor Beflinci haftas›na giren “Pazartesi Gösterileri”ne kat›l›m giderek art›yor. ‹lk bafllad›¤› hafta 40 bin kiflinin kat›ld›¤› gösterilere bu hafta 150 bin kifli kat›ld›. Tekellerin hükümeti SPD-Yefliller hükümetinin ‘Hartz IV’ ad›yla gündeme getirdi¤i sosyal haklara yönelik sald›r›lar› protesto eden Alman halk›n›n tepkisi yükseldikçe, Baflbakan Schröder “diyalog” ça¤r›s›nda bulunmaya bafllad›. 30 A¤ustos günü düzenlenen gösterilerde Leipzig’de 60 bin kifli, Berlin’de ise 30 bin kifli sokaklardayd›. Berlin’de SPD Genel Merkezi önüne yürüyen onbinlerin içinde sendikalar›n kat›l›m› yo¤un oldu. 50 kentte düzenlenen gösterilerde, Türkiyeli devrimciler de yerlerini ald›lar. Köln’deki eyleme Anadolu Federasyonu da pankart ve dövizleriyle kat›ld›.

Federasyon Levrkusen ‹flçisinin Yan›nda Almanya’da yo¤unlaflan sald›r›lardan Leverkusen Belediye iflçileri de pay›na düfleni ald›lar. 400’den fazla otobüs floförünün çal›flt›¤› belediyede, floförlerin 70’e yak›n› bir tafleron firma taraf›ndan hiçbir ifl güvencesine sahip olmadan düflük ücretle çal›flt›r›l›yorlar. Kal›c› sözleflme yapma talebiyle 9 Ocak’tan bu yana iflyeri önüne çad›r kurarak greve bafllayan HBB tafleron firmas›na ba¤l› floförler, 30 A¤ustos günü kent merkezinde eylem yapt›lar. Eyleme Anadolu Federasyonu da kat›larak iflçilere destek verdi. Eylemden sonra iflçi temsilcisiyle görüflen Anadolu Federasyonu, iflçilerin sorunlar›n› ve taleplerini dinledi. Anadolu Federasyonu ayr›ca bir bildiri yay›nlayarak iflçilerin bu onurlu direnifli selamlad›¤›n› ve deste¤inin bundan sonra da devam edece¤ini duyurdu.

ÖLÜM ORUCU HER KITADA Avustralya - The Sydeney Town Hall’de “Stop The War” koalisyonunun düzenledi¤i mitingde, Necef kuflatmas› protesto edildi. 26 A¤ustos akflam› yap›lan eylemde Irak halk›n›n direnifline destek verildi. Cephe taraftarlar› da, “‹flkenceci ABD Ortado¤udan Defol” ve “Türkiye’de 117 insan Öldü Duydunuz mu?” pankartlar› ile eyleme kat›ld›. Pankartlar halk›n ilgisini çekerken 4 y›ld›r süren direniflin Irak’ta yaflanan vahflet ve direniflle benzerli¤i anlat›ld›.

A‹LE KAMPI SONA ERD‹ Fransa - Ekin Kültür ve Dayan›flma Derne¤i 22-28 A¤ustos tarihleri aras›nda Montpellier kentine yak›n bir köyde Aile Kamp› düzenledi. Aileler ve çocuklar›n da yer ald›¤› kamp süresince çeflitli kültürel, siyasi, sosyal etkinlikler düzenlendi. Avrupa’da yaflayan halk›m›z›n sorunlar› ve çözüm yollar›n›n da s›kça tart›fl›ld›¤› kampta, ülkemizde yaflanan sorunlar, ölüm orucu direnifli ve görevlerimiz, Ortado¤u'da emperyalist planlar ve halklar›n direnifli konular› ele al›nd›.

ÖLÜM ORUCU STANDI ‹sviçre - TAYAD Komitee 28 A¤ustos günü Basel'in en kalabal›k meydanlar›ndan olan Claraplatz'da Ölüm Orucu ile ilgili stand açt›. Stand çad›r›na Almanca "Tecrit Öldürüyor, Katliam› Durdurun" ve Türkçe "Ölüm Orucunda 117. fiehit Selami Kurnaz, Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez" pankartlar›, 117 flehidin resimlerinin yerald›¤› panolar as›l›rken, ölüm orucu ile ilgili bildiriler, Selami Kurnaz ile ilgili cephe aç›klamalar› da¤›t›ld›. Tutsaklara uygulanan tecritin kald›r›lmas›n› talep eden imza topland›.

Say› 122 45 5 Eylül 2004


Dünya’dan

Yüzbinler Bush’u Protesto Etti

Say› 122 46 5 Eylül 2004

ABD - Bush'un Cumhuriyetçi Parti Kongresi öncesi yüzbinlerce Amerikal› sokaklara dökülerek Irak iflgalini ve Bush’u protesto etti. New York’da düzenlenen gösterilere, düzenleyen örgütler 500 bin kiflinin kat›ld›¤›n› bildirirken, bunun bugüne kadar ki, en büyük kongre protestosu oldu¤u belirtildi. ‘Bar›fl ve Adalet ‹çin Birlik’ grubunun düzenledi¤i yürüyüfle kat›lanlar, Irak iflgalinin yan›s›ra, göçmen haklar›, sa¤l›k politikalar› ve Filistin ile Sudan’a yönelik politikalara dikkat çeken sloganlar hayk›rd›lar. 'Savafl Ekonomisine Hay›r', 'Bush Gitmeli', 'Bush Yalan Söyledi, Binlerce ‹nsan Öldü', 'Amerika'y› kurtar. Bush'u Yen' yaz›l› pankartlar tafl›nan gösteride, Irak'tan dönenlerin kurdu¤u 'Savafla Karfl› Irak Gazileri' örgütü de yer ald› ve üyelerinden biri konuflma yapt›. Kelly Doherty isimli eski asker, “Yurtseverlikleri istismar edilen ABD'li kad›n ve erkekler bir yalan u¤runa savafla gönderildiler, öldüler ve öldürdüler” fleklinde konufltu.

‹flgale Karfl› Direnifl Yükseliyor Afganistan - 9 Ekim'de yap›lacak kukla devlet baflkanl›¤› seçimleri öncesi iflgale karfl› direnifl yükseliyor. Devlet Baflkan› Hamit Karzai'yi koruyan ve Afgan ulusal polis gücünü e¤iten paral› bir ABD güvenlik flirketi merkezine 29 A¤ustos günü yap›lan sald›r›da 3 Amerikal› ve 3 Nepalli güvenlikçinin bulundu¤u 12 kifli öldü. Sald›r›y›, Taliban ve El Kaide birlikte üstlendi.

Chavez'den Kamulaflt›rma Venezüella - Devlet Baflkan› Hugo Chavez, zenginlere ait topraklar›n kamulaflt›r›lmas› gerekti¤ini söyledi. Son 4 y›ld›r toprak reformu program› uygulayan Chavez, kamulaflt›rmalar›n anayasaya uygun oldu¤unu belirtirken, “Venezüella'n›n zengin elitlerinin, kentlerdeki at›l mülkleri de kamulaflt›r›lacak” dedi. Amerika destekli muhalifler karfl›s›nda referandumda mutlak bir zafer kazanan yoksullar›n devlet baflkan› Chavez, seçim sonucundan ald›¤› güçle halkç› program›n› uygulamay› sürdürüyor. Ülkede topraklar›n büyük bölümü az›nl›k zenginlerin elinde bulunurken, milyonlarca topraks›z yoksul Venezuellal› bulunuyor.

Komünistler Powell'› Atina’ya Sokmad› Yunanistan - Atina Olimpiyat Oyunlar›'n›n kapan›fl› için Yunanistan'a gitmeyi planlayan ABD D›fliflleri Bakan› Colin Powell, protestolar karfl›s›nda Atina’ya gitmekten vazgeçti. 29 A¤ustos günü yap›lmas› planlanan ziyaret öncesi Atina sokaklar›nda, Selanik’te Yunanistan Komünist Partisi öncülü¤ünde gösteriler gerçeklefltirildi. Binlerce kiflinin kat›ld›¤› gösterilerde ABD Elçili¤i’ne yürümek isteyen kitleye polis gaz bombalar› ile sald›rd›. Üç gün boyunca süren gösterilerde “Katil Powell’i istemiyoruz” pankartlar› tafl›nd› ve devasa bir pankart da tarihi Akropolis’e as›ld›.

IMF’ye isyan Arjantin

- IMF politikalar›n›n halk› isyana sürükledi¤i Arjantin’de, IMF direktörü protestolarla karfl›land›. IMF politikalar›n›n sonuçlar›n› yaflayarak gören Arjantin halk›, 1 Eylül günü hükümetle görüflmeler için Arjantin’e giden IMF direktörü Rodrigo Rato’yu sokakta karfl›lad›. Baflkanl›k saray› önünde toplanan binlerce kifli polisin müdahalesiyle karfl›laflt›. Polise karfl› tafl ve sopalarla direnen sol gruplar ve iflsizlerden oluflan kitle, yollar› trafi¤e kapatt›, lüks ma¤azalar› tahrip etti. Kentin de¤iflik bölgelerinde yayg›n protestolar düzenlenirken, polis kitleye karfl› gaz bombalar› ve plastik mermiler kulland›. Arjantin ekonomisinin 2001’deki çöküflünde IMF sorumlulu¤unu kabul etmiflti. Arjantin halk› protestolar› ve yerel örgütlenmeleri ile IMF’ye karfl› isyan› sürdürmekte kararl›l›¤›n› göstermeye devam ediyor.


Yoldafllar› Selami Kurnaz’› Karadeniz da¤lar›n›n eteklerinde sloganlar ve s› k›l› yumruklar›yla u¤urlad›lar

“Feda’da s›n›r yoktur” Son sözüm, bizim illerde “silah tutan ele k›na yak›lmaz”, ve k›na yakm›yorum. Bedenimiz silah›m›zd›r. Günü geldi¤inde GÜLTEK‹N olaca¤›z. Gültekin Koç Ölüm Orucu Ekibi flehidi Selami Kurnaz Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki Parti-Cephe tutsaklar›n›n haz›rlad›¤› ‹LER‹ isimli derginin 20 say› boyunca haz›rlanmas›ndan sorumlu oldu. Direnifle bafllamas›n›n ard›ndan bu görevini bir baflka yoldafl›na devrederken, ‹leri, Selami’yle bir röportaj yapt›. Bu röportajdan kesitler yay›nl›yoruz. ‹leri: Ölüm orucu savaflç›s› olarak neler hissediyorsunuz? S. Kurnaz: Ölüm orucu savaflç›s› olmak, devrimci yaflam›mda yaflad›¤›m en yüce duygdur. Seçilme onuruna lay›k görüldüm. Yo¤un bir duygu atmosferindeyim. Sevinç, coflku, mutluluk, heyecan ve hüzün tüm hücrelerime sinmifl durumda. Ve yaflad›¤›m sürecin neler getirebilece¤inin fark›nday›m. Düflman ölmemizi de¤il sakat kalmam›z› istiyor. Bu yüzden biz de ölmek için her fleyi yapaca¤›z. Tek bir fleyi düflünüyorum... BAfiARMAK, BAfiARMAK, BAfiARMAK... ‹leri: 10. Ekip için adayd›n ve bekliyordun. Ne zamand›r band› takaca¤›n› biliyordun? S. Kurnaz: Nisan ay›nda “bant senin hakk›nd›r” diye ö¤renmifltim. Yani 20 Ekim’e var›n siz hesap edin. Ha bugün ha yar›n bafllayaca¤›z diye neredeyse sab›rdan, hasretten ölecektik alt› ay boyunca. ‹leri: Ölüm orucu savaflç›s› aday› olmaya karar verdi¤in günü anlatabilir misin? S. Kurnaz: 18 Haziran 2001’de gözalt›na al›nd›m, daha sonra da tutukland›m. Bayrampafla Hapishanesinin kap› alt›nda kal›yorduk. Ve gün 30 Haziran ve Zehra’n›n flehitlik haberi... O sayfada dal›p gittim. Neler

s›¤d›rd›m o dakikalara anlatamam. Her yerde Zehra’n›n gülüflü vard›. “Bac›lar giderken, abiler durmamal›” dedim. O gün karar›m› verdim. F Tipine geldi¤imde ilk günlerde ölüm orucu savaflç›s› aday›y›m, haz›r›m dedim. Hatta 6. ekiplerde yer almak istedi¤imi söyledim. Oysa bu ekip seçilmifl, gün say›yordu bafllamak için. Sonra 8. ekipte yer almak istedim, ama.... olmad›. ‹leri: Ekibinizin ad›n› feda flehidi Gültekin Koç’tan almas› senin için ne ifade ediyor.

istedikleriniz nelerdir? S. Kurnaz: Bu söz namusumuz, onurumuz. Bu sözü yerine getirmeden devrim yürüyüflümüzü sürdürmek zor. Bu söz tüm Cephelilerin, semptazan›, taraftar›, kadrosuyla tüm yoldafllar›m›z›n boynuna vebal. Parti-Cephe’ye gönül vermifl herkes bu ruhla hareket etmeli. Bu direniflte siyasi zaferi kazand›k, flimdi s›ra somut kazan›mlar› olan genel zaferimizde.

S. Kurnaz: Gültekin fedan›n ad›d›r. Parti bu ad› seçerken süreci, geliflmeleri, yeni sald›r›lar› öngörerek belirledi. TTE, zorla çal›flt›rma vb içeren, eski yöntemlere dayal› yeni sald›r› dalgas›n› ölüm orucu direniflinde karfl›layaca¤›z. Bu süreci tüm özgür tutsak kitlesi olarak iradi flekilde hareket edip, her fleyi silaha dönüfltürerek bertaraf edebiliriz. Bu arada yeni eylem tarzlar› da yaratmal›y›z. Ama flu unutulmas›n, bu sald›r› dalgas›n› as›l gö¤üsleyecek olan ölüm orucu ekipleridir. Nas›l Armutlu’ya sald››r oldu¤unda Nail, Muharrem, Eyüm kendi bedenlerini alev topuna dönüfltürdüyseler, Gültekin Koç ekibi de yeni sald›r› dalgas›nda kendi bedenlerini alev topuna dönüfltüreceklerdir. Ama saece bu eylem tarz›yla yetinmeyin, baflka eylem tarzlar›n› da devreye sokabiliriz. Biz flimdi daha farkl› feda eylemi tarz› nas›l yaratabiliriz? Onu tart›fl›yoruz.

Hapishanedeki yoldafllar›ma seslenmek istiyorum. Öncelikle bir BORAN diye özel ilgi beklemiyorum. Beni as›l sevindirecek olan yoldafllar›m›n örgütlülü¤ümüzün verdi¤i görevleri yerine getirmeleri olacakt›r. O zaman bizleri de sahiplendiklerini, düflündüklerini düflünece¤iz. Bu bize yeter.

Feda’da s›n›r yoktur. Gültekin Koç Ö. O ekibi sald›r› s›ras›nda yürüyüfllerini feda eylemleri ile taçland›racakt›r. Lam› cimi yok! Kaçar› da!

Son sözüm, bizim illerde “silah tutan ele k›na yak›lmaz”, ve k›na yakm›yorum. Bedenim, bedenimiz silah›m›zd›r. Ve günü geldi¤inde GÜLTEK‹N olaca¤›z. fiimdi de bunun sab›rs›zl›¤›n› yafl›yorum. Sizi seviyorum yoldafllar! Bunu sak›n unutmay›n ha!

‹leri: Sonuna kadar direnece¤iz diyoruz. Bu kararl›l›¤›mz ›fl›¤›nda yoldafllar›m›za söylemek

Süreç çok sanc›l›, zorlu geçecek. Tüm yoldafllar›m›z öncelikle iradi olmak zorunda. Çünkü geliflecek sald›r›y› ancak örgütlü olarak alt edebiliriz. Hiç kimse bireysel ç›k›fl arayafllar›na düflmesin. Bunun içinde olanlar›n nas›l soysuzlaflt›klar›n› gördük. fiunu herkes iyi bilmeli: bireysel kurtulufl arayanlar›n iflliklerde nas›l günün 24 saatinde gecesini gündüzünü flafl›racak flekilde çal›flt›r›lacaklar›n›, paspas yap›lacaklar›n›, en küçük bir harekette cezaland›r›lacaklar›n› bilmelidirler.

Say› 122 47 5 Eylül 2004


kahramanlar ölmez 4 Eylül - 10 Eylül fiehitlerimiz Dursun IfiIK 7 Eylül 1991 Hollanda’da faflistler taraf›ndan katledildi.

Zeynep Esra BOLAYIR 8 Eylül 1990 ‹YÖ-DER üyesiydi. Mücadelede henüz çok yeni oldu¤u bir süreçte Bursa’da geçirdi¤i bir trafik kazas› sonucu aram›zdan ayr›ld›.

Seher fiAH‹N

3 Eylül günü ‹stanbul 8 Eylül 1991 F›nd›kl›’daki Mimar Sinan Üniversitesi’nde rehberlik ve dayan›flma çal›flmalar› s›ras›nda polis bask›n›nda polisler taraf›ndan Üniversitenin üçüncü kat›ndan afla¤› at›ld›. Befl gün komada kald›ktan sonra 8 Eylül’de yaflam›n› yitirdi.

Tokat Niksar-Refladiye aras›nda, oligarflinin askeri Filiz ÜNAL güçleriyle Cephe gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Yener TÜRKER flehit düfltüler. Çat›flmada Filiz Ünal vurulup flehit dü9 Eylül 1998 flerken, Yener Türker’den çat›flma sonras› haber al›namad›. Araflt›rmalar sonucunda düflman taraf›ndan vuruldu¤u, veya Kelkit Irma¤›’nda bo¤uldu¤u sonucuna var›ld›. Recai Dinçel Karadeniz K›r SPB’lerinde savaflç› olan Filiz, Tokat Turhal ilçesi Çerçi Köyü’nden, Yener Ordu Mesudiye’dendi.

Büyük d ireniflte ölümsüzlefltiler

Gülay Kavak (DHKP-C) 7 Eylül 2001

Ölüm Orucu’na tutuklu oldu¤u Ümraniye Hapishanesi’nde bafllad›; 19-22 Aral›k katliam›n› Ümraniye Hapishanesi’nde yaflad›. Ard›ndan Kartal Özel Tip Hapishanesi’ne, durumunun a¤›rlaflmas› üzerine oradan da fiiflli Etfal Hastanesi’ne sevkedilerek, zorla müdahaleye maruz kald›. Bütün bunlara ra¤men, 1 Temmuz 2001’de tahliye edildi¤inde, hiç tereddütsüz Armutlu direnifl evine geldi ve direniflini sürdürdü. Gülay Kavak, l972 Zonguldak-Ulus, Kirazc›k Köyü do¤umludur. Antakya’da lisedeyken devrimcilere sempati duymaya bafllad›. ‹stanbul’a geldikten sonra, 1990’da bir Dev-Genç’li olarak mücadeleye kat›ld›. l993’te gençlik alan›nda milis sorumlusu oldu. Ayn› y›l gençli¤in yönetici kadrolar›ndan Erol Yalç›n’la evlendi. Erol Yalç›n, evliliklerinin üzerinden iki ay geçmeden 26 Kas›m 1993’te katledildi. Gülay, hiç bir tereddüte düflmeden mücadelesini sürdürdü. 1994 y›l›nda tutsak düfltü. 1996 ölüm orucunda ikinci Ölüm Orucu Ekibi’nde yerald›. 2000’de bir kez daha hücre sald›r›s›yla karfl› karfl›ya kal›nd›¤›nda, o da yüzlerce yoldafl› gibi, en önde olmak için öne f›rlad›. Ümraniye Hapishanesi Birinci Ölüm Orucu Ekibi’nde yerald›. Katliamc›lar onu tahliye etti¤inde, tahliye manevras›n›n figüran› olmay›, direnifl k›r›c›s› olmay› reddetti. Hainlere ders vererek, ihanete meydan okuyarak, kahramanl›¤›n yolunu seçti. ‹stanbul Gümüflsuyu’nda iflkenceci katliamc› Çevik Kuvvet’e karfl› gerçeklefltirdi¤i feda eyleminde halk›n adaletini uygulayarak flehit düfltü.

U¤ur Bülbül (DHKP-C) 10 Eylül 2001

U¤ur Bülbül, 1 fiubat 1976’da Kastamonu-‹nebolu’da do¤du. Bir memur ailesinin çocu¤u olan U¤ur, 15’inde çeflitli ifllerde çal›flmaya bafllad›. Devrimcilerle tan›flmas› 1996 y›l›nda hapishanelerde süren ölüm orucu s›ras›ndad›r. Faflizm, sadece bir pankart ast›¤› için onu 29 Nisan’da gözalt›na ald›. ‹flkenceden geçirdi. Serbest b›rak›lmas›ndan sonra askere gitti. Askerlik dönüflünde ise bu pankart ile ilgili aç›lan davadan ceza alarak tutukland›. 19 Aral›k katliam s›ras›nda Bart›n hapishanesindeydi. Yaraland›. Bir süre Bart›n’da hastanede kald›ktan sonra Sincan F Tipi Kamplar›’na götürüldü. Orada tecriti, iflkenceleri yaflad›. Öfke da¤lar olmufltu U¤ur’un yüre¤inde. Türkiye halk›n›n gelece¤i için kendini feda etmeye daha ölüm orucuna gönüllü olarak karar vermiflti. Sincan’dan tahliye olmas›ndan sonra feda eylemine gönüllü oldu; katledilen yoldafllar›n›n hesab›n› soran olmal›yd›! Feda gelene¤ine yeni bir halka ekleyerek ölümsüzleflti.

Hamide Öztürk (DHKP-C) 10 Eylül 2002 3 Haziran 2001’de, Bak›rköy Kad›n ve Çocuk Tutukevi’nde 5. Ölüm Orucu Ekipleri’nde ölüm orucuna bafllayan Hamide Öztürk, büyük direniflin 97. fiehidi oldu. 1996’dan beri tutsakt› Hamide Öztürk. Tutsak düflmesinden k›sa bir süre sonra, büyük bir direniflin, 1996 ölüm orucunun içinde buldu kendini. Bayra¤› tafl›mak için O da gönüllü oldu. ‘96 Ölüm Orucunda 3. Ekipte yerald›. 19 Aral›k 2000’de, 6 kad›n tutsa¤›n diri diri yak›ld›¤› Bayrampafla C-1 ko¤uflundayd›. Hamide, 1970 Antakya do¤umludur. Arap alevi bir ailenin çocu¤udur. Devrimcilikle, a¤abeyi Ahmet Öztürk vesilesiyle tan›flt›. 1990’da gençli¤in akademik-demokratik mücadelesi içinde yer ald›. Adana’da Özgür-Der içinde, Haklar ve Özgürlükler Platformu içinde mücadelesini sürdürdü. 11 kez gözalt›na al›nd› bu mücadeleleri boyunca. Daha büyük bir h›rsla sar›ld› mücadeleye. Akdeniz çap›nda görevler üstlendi. 1996’da ‹stanbul’da tutukland›. Ya zafer ya ölüm diyerek ç›km›flt› yola, ya zafer ya ölüm diyerek ölümsüzleflti.


Mao Zedung 9 Eylül 1976 Mao, büyük bir ustal›kla yönetti¤i Çin Devrimi’yle tüm sömürge halklar›n kurtulufl umudunu güçlendirmifl, prati¤iyle, teorisiyle onlara yol göstermifltir. Hem teorisi, hem savafl›, devrimciler aç›s›ndan bugün de dün oldu¤u kadar önemlidir. Marksizm-Leninizmin ustalar›ndand›r. Çin devrimi, Marksizmi-Leninizmin bir dogma olarak de¤il, bir eylem klavuzu olarak ele al›nmas›n›n ürünüdür. Mao, Çin'de Sovyet flabloncular›na karfl› flöyle diyordu: “Bu, ayakkab›lara uydurmak için ayaklar›m›z› kesmek anlam›na gelir.” Böyle bir flablonlaflt›rman›n ise yenilgiyle sonuçlanaca¤› mutlakt›r. Mao, Marksizm-Leninizmi derin ve yarat›c› kavray›fl›yla, “Uzun Süreli Halk Savafl›” teorisini gelifltirdi. Mao’nun 1949’da Halk Kurtulufl Ordusu’nun iktidar› ele geçirmesine uzanan yaflam›, gerilla savafl›n›n laboratuar›d›r. Mao'nun teorisinden oldu¤u kadar, devrimci yaflam›ndan ve kitleleri örgütlemedeki ustal›¤›ndan ö¤renmek, devrimciler için yol göstericidir. Mao, sömürge halklar›n halk savafllar›nda yaflamaya devam edecek.

Julius Fuçik 8 Eylül 1943 Çekoslovakya Komünist Partisi önderlerindendi. Nazi iflgalinde tutuklanarak idam edildi. Hücresinde idam› beklerken yazd›¤› “Dara¤ac›ndan Notlar” devrimciler, vatanseverler için bir direnifl manifestosu oldu.

“Bugün benim babam... Yar›n sizin evlatlar›n›z” Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi'nde tedavisi engellenerek katledilen Salih Sevinel için 29 A¤ustos’ta Gazi Mahallesi Cemevi'nde 40 yeme¤i verildi. Ailesinin ve TAYAD'l› Ailelerin düzenledi¤i yemek Kuran okunmas›yla bafllad›. Bunun ard›ndan devrim flehitleri için sayg› duruflunda bulunuldu. Salih Sevinel'in o¤lu Metin Sevinel anmada yapt›¤› konuflmada ; "Bugün burada 38 yafl›nda bir insan›n 40 yeme¤ini veriyoruz. Ölüm sebebi do¤al sebeplerden de¤ildir. Babam›n ölümü tecrit iflkencesinin bir sonucudur. Ve ne ilkti ne de son oldu. Babamdan sonra bir kifli daha Ftiplerinde katledildi. Bugün benim babam› katlettiler. Yar›n sizin evlatlar›n›z› katledecekler. Bunlar›n olmamas› için duyarl› olunmal›d›r" dedi. Yaklafl›k 170 kiflinin kat›ld›¤› anman›n sonunda Cemevi önünde toplan›larak "Salih Sevinel Ölümsüzdür, Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez...” sloganlar› at›ld›.

Direndiler, Kazand›lar Sosyal güvence ve sendika istemiyle bir süre önce direnifle geçen ve yapt›klar› çeflitli eylemlerin ard›ndan iflb›rakan 7 bin 500 kiremit iflçisi 30 A¤ustosta yeniden iflbafl› yapt›. Sendikal› olma kararl›l›¤›yla direnen iflçiler Çimse-‹fl Sendikas›'na üye olmaya bafllad›lar. Toprak Sanayi ‹flçileri Sözcüsü Erhan Eray, örgütlenme faaliyetlerine bafllad›klar›n› duyururken, 22 kiremit fabrikas›nda iflçilerin iflbafl› yapt›¤›n› belirtti. Eray konuflmas›n› flöyle sürdürdü: “fiimdiye kadar hiç kimsenin hayal edemedi¤i, ortaya ç›karamad›¤› bir olay Çorum'da gerçeklefltirilmifltir. 24 ayr› fabrikada çal›flan 7500 iflçi ayn› gayeler ve idealler içerisinde ayn› talepler do¤rultusunda tek yürek, tek ses olmufltur.” Eray, ifle al›nmayan iflçiler için hukuksal giriflimleri sürdürdüklerini söyledi.

Pervane Lojistik ‹flçisi Kazand› Bursa’da kurulu bulunan Pervane Lojistik’te sendikalaflt›klar› için iflten atılan TÜMT‹S üyesi iflçilerin, iflyeri önündeki direnifli baflar›yla sonuçland›. Geri ad›m adan patron, att›¤› 8 iflçiyi 30 A¤ustosta sendikal› olarak geri almak zorunda kald›.

Say› 117 49 1 A¤ustos 2004


¤an o d r E S e v g i c u E k i b i “Devrimciysem, örgütlüysem sak›nmadan Oru ölüm çilerinden bafl›m› uzatmam gerekir...” ifl Diren Merha-

ba Öncelikle selam ve sevgilerimi gönderiyor çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyorum. Ölüm orucuna bafllad›m. fiu anda 25. gündeyim. Gözlerimi bu aile içinde açt›m. Dünyay›, ülkemi, halk›, insan› bu ailenin penceresinden tan›d›m. Kendimi, kiflili¤imi, ideallerimi burada netlefltirdim. Yeniden yaflama f›rsat›m olsayd› e¤er tereddütsüz ayn› flekilde yaflard›m. Devrimci olmak, örgütlü mücadelede yer almak çocukluk düfllerimdi. Bunlarla büyüdüm. Hareketimizle tan›flmam bilinçli bir tercihti. Gençlik idealleri ile gerçe¤i, devrimcili¤in neden ve nas›l yap›lmas› gerekti¤ini burada ö¤rendim? Düfllerim bu gerçekli¤e çarparak süzüldü. Sanc›larla k›vran›p ar›nma yollar›na girdim. Elimden tutuldu, yöntemler sunuldu, sar›l›p sarmaland›m. ‹ddiam›n ete kemi¤e bürünmesi için s›n›rs›z emek harcand›. Yaflananlar düfllerden neferli¤e yükselmenin zorunlu süreciydi.

Fehim Horasan

Bu hareket içinde yaflad›klar›m az›msanmayacak zenginlikte oldu. Bir insan›n bir devrimcinin yaflayabilece¤i fleyleri “Gelecek kuflaklar y a fl a d › m . Sorumluluk için bu süreç yol d u y g u m gösterici olacakt›r. g ü n d e n güne geliflti. O ›fl›kta hafif bir Kiflili¤im ve p›r›lt› olabilirsem ahlaki yap›m flekilne mutlu.” lendi. Aile-

min ve yoldafllar›m›n eseriyim.

Beslendi¤im kaynak insan ve halk sevgisidir. Ezilen, haks›zl›¤a u¤rayan, yoksul insanlara hep yak›nl›k duydum. Onlar›n içinden geldim. Onlar için mücadele etmeli, onlar için ölmeliydim. Onlar›n aras›nda rahat ve mutlu oldum. Sorunlar›n› paylaflmak, çözüm üretmek yaflama gerekçemdi. Tutsakl›k bu çabalar içinde zorunlu bir durakt›. Tercihim de¤ildi. Bu zorunlu durakta halk›ma ve aileme lay›k olmal›yd›m. Devrimci mücadelede ve halk hareketlerinde tutsakl›k örnekleri bilinir. Siyasi düflüncesini reddederek egemenlerle iflbirli¤i ve ihanet, özellikle bask›n›n ve fliddetin art›¤› dönemlerde, umutsuzlu¤un ço¤ald›¤› zamanlarda fazlalafl›r. Devrimci mücadelenin iyi günlerindeki ucuz kahramanlar, inançs›zlar, kaypaklar yalpalay›p can telafl›na düflerler. Kimisi gericili¤e s›¤›n›r, kimisi ideolojide ve politikada yanl›fll›k arar. Devrimciler, bu süreçlerin ›srar ve inatla anlat›lmas›nda motor görevi görürler. Onuru ve kiflili¤i için, inançlar› için, haks›zl›¤a, zorbal›¤a, umutsuzlu¤a karfl› ç›kmak için baflka yol yoktur. Ya teslimiyet ya direnifl... Yokolufl ya da ölümlerden ço¤almak. Hareketimin bir neferiyim. Yap›tafllar›m sorumluluk duygusu ve sevgidir. Bilincimde bu iki güç el ele verdiler. Yüre¤imi ve bilincimi bunlarla donatt›lar. Devrimciysem, örgütlüysem sak›nmadan bafl›m› uzatmam gerekir. En baflta ahlak›n gere¤i budur. Adaletli olmal›y›m. Bana verilen eme¤e, güvene, sevgiye kiflisel hesaplarla ihanet edemem. Halk›ma umutsuzluk nedeni olmaya hakk›m yok. ‹nsan›m ve de devrimciyim. Devrimciyim ve iradesi, gelene¤i, de¤erleri ile dünyaya örnekler yaratm›fl bir ailenin parças›y›m. Bu onur hiçbir fleyle

de¤iflilmez. Düflüncelerim için ölmeye haz›r›m. Bu gücü halk›m ve yoldafllar›m anlayabilir ancak. Çünkü onlar yenilgi nedir bilmezler. Tan›kl›¤›n› tarih yapmaktad›r. Bizi teslim almak, düflüncelerimizden soyundurmak istiyorlar. Ülkem kan gölü. Halk›n kan› hoyratça saç›l›yor. Keyfilik diz boyu. F tipleri bunun parças›. Direnmekten, düflüncelerimizi ölümle savunmaktan baflka seçene¤im yok. Bizden önce 117 insan öldü. Hepsi en az benim kadar yaflam› seviyordu, buna haklar› vard›. Etkilendi¤im onlarca örnek sayabilirim. Yak›ndan tan›d›¤›m bir çok flehit yoldafl›m var. De¤erli an›larla yüklüyüm. Vefa, bilincimde güçlü bir kaledir. Ama daha öteleri var. Salt insan olmam, elimi vicdan›ma koymam yetiyor... Bir Canan... Gencecikti. Tutsak de¤ildi. Gülsüman, fienay Ablalar da öyle. Ya da farkl› örnekler, Feridun Yücel Batu veya adli bir davadan tutuklan›p onurunu namusunu korumak için ‹zmir'de Ölüm Orucu yapan bir tutuklu (sakat kalm›flt›)... Daha yeni katledilen Salih Sevinel... ‹nsanl›k onuru u¤runa ölmek için devrimci olmak gerekmiyor. Devrimci olmak sorumlulu¤un artmas› demek. Yoldafllar›m flehit düflerken tepeden t›rna¤a sars›ld›m. Bunun nedeni sorumluluk duygusudur. Yaflama karfl› hep cenk halinde olmam› sa¤lad›. Kendimle bar›flmad›m, içimdeki f›rt›nalar› d›flar› vurmaktan korkmad›m. ‹nsan›n iç dünyas› zorlu dönemlerde baflka türlü flekilleniyor. Zenginlefliyor, duyarl›l›¤› art›yor. Yaflanan her türlü ac›yla yürek kat›lafl›yor. Dünya bazen büyüyor(!) Filistin'de katledilen yedi yafl›ndaki çocu¤un ac›s›yla kavruluyor, feda eylemcisi bir anan›n duygular›n› hissediyor,


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.