İSMMMO Yaşam Sayı 78

Page 1

YAS AM

SAYI

ISSN: 1306-5653

78

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI

MESLEĞİMİZİN 30. YILI l DOSYA: RAYLARIN BÜYÜSÜ l PROF. DR. EMRE BURÇKİN: DİJİTALLEŞME MESLEĞİ KOLAYLAŞTIRACAK l RESİM TUTKUNU ALPER KARAKAŞ l GAZETECİ YAZAR ALİ AĞAOĞLU l SANATÇI ÖZGE ÖZBERK İLE SÖYLEŞİ l GEZİ: SAN FRANCISCO SOKAKLARI l İSTANBUL’UN KALBİ: BEYOĞLU


İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

MESLEK HAYATINIZDA

HEDEFLERİNİZE BİZİMLE ULAŞABİLİRSİNİZ www.istanbulsmmmodasi.org.tr

İSTANBUL STAJ MERKEZİ İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL İİM VE STAJ MERKEZİ MALİ MÜŞAVİRLER SERBEST MUHASEBECİ ODASI SERBEST MUHASEBECİ ŞUBESİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ODASI MALİ MÜŞAVİRLER

KURSLARI

arımızda Amacı ır. Bununla arını, mesleğe onusunda SAAT 18 12 Eğitim nevler çi 21 her gün 24 ktedir. Şirinevler 24 hafta 24 sonu atleri arasında 33 zere24yılda 5 dönem 30 dır.12Her kurs web 6 sayfamızdan

zda, verilen Uygulamaları nıebeKat:3 nek çözümler olarak basılı kitap

işli/İstanbul 43 47 80

TÜRMOB TÜRMOB İSTANBUL İSTANBUL TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ TÜRMOB İSTANBUL TEMEL TEMEL EĞİTİM VE STAJVEMERKEZİ MUHASEBECİ SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL ŞUBESİ EĞİTİM STAJ MERKEZİ SERBEST SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL ŞUBESİŞUBESİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASIODASI MALİMÜŞAVİRLER MÜŞAVİRLER ODASI İSTANBUL MALİ

STAJ SÜRESİNDEN SAYILMASI HAKKINDA ==> İŞLETME AĞIRLIKLI Toplam 178 saat olan SMMM yeterlilik sınavı hazırlık kursuna devam DİL durumunda KURSLARI süresinin 160İNGİLİZCE saat ve üzerinde olması 4 ay, 133 saat ve üzerinde EĞİTİMİN olması durumunda AMACI3 ay staj süresinden sayılabilecektir. Adayların, kurs süresini staj süresinden saydırabilmesi için, girecekleri İşletme Ağırlıklı İngilizce dil kurslarımızı diğerlerinden ayıran en sınava başvuru yaparken kursu tamamlamış olmaları gerekmektedir. önemli özellik kursların kaliteden ödün vermeden, sorumlu ve duyarlı eğitim anlayışıyla yürütülmesidir. İÇERİK DERS SAAT GENEL BİLGİLER l Finansall Muhasebe 302 dönem Kursumuz, Şubat ve Eylül dönemlerinde yılda l Finansalolarak Tablolaraçılmaktadır. Analizi 21 l Maliyet Muhasebesi l Mevcut İşletme veya İş İngilizcesi kurslarında27katılımcılara daha çok halkla ilişkiler, pazarlama ve satış elemanlarının 30 l Vergi Mevzuatı ihtiyaçveduyacağı, mail alma, mail cevaplama, telefonla l Temel Hukuk Borçlar Hukuku 15 görüşme, l İş Hukuku SSK ve yazışma Bağ-Kur kuralları, Mevzuatı pazarlama, genel istatistiki 12 raporlar hazırlama ile ilgili eğitim verilmektedir.13 l Ticaret Hukuku l Eğitim Süreleri; Başlangıç, Orta Öncesi, Orta ve İleri l Muhasebe Denetimi 21 seviyereleri için 154 saat, 11 Haftadan oluşmaktadır. l Meslek Hukuku 9 günleri l Kurslarımız; hafta içi akşam Pzt.-Salı-Çarş.-Perş.

TÜRMOB TÜRMOB TÜRMOB TEMELTEMEL EĞİTİM VE STAJVEVEMERKEZİ TEMELEĞİTİM EĞİTİM STAJMERKEZİ MERKEZİ STAJ İSTANBUL ŞUBESİŞUBESİ İSTANBUL ŞUBESİ İSTANBUL

STAJ SÜRESİNDEN SAYILMASI ==> SMMM STAJHAKKINDA BAŞLATMA

İşletme Ağırlıklı İngilizce Dil kursumuzda Bir kurun tamamına SMMM SINAVIsuretiHAZIRLIK kayıt yaptırmak ile, kursa devamKURSLARI süresinin 150 saat ve üzerinde olması durumunda 3 ay, devam süresinin 113 saat ve EĞİTİMİN AMACI 2 ay staj süresinden sayılabilecektir. üzerinde olması durumunda YETERLİLİK Başlama Sınavı Hazırlık Kurslarımızın amacı, Stajyer İki kurStaja devam eden kursiyerlerimiz, kurs süresini 6temel aya kadar Adaylarınısaydırabilir. sınavlara tam olarak hazırlayabilmektir. Eğitim staj süresinden içeriği ve eğitim materyalleri tamamen bu amaca yönelik SINAVLARINA İÇERİKolarak hazırlanmıştır. l Temel muhasebe terimleri, GENEL BİLGİLER HAZIRLIK l Hafta İçi Kursları: HaftaBilanço, içi her gün saatleri l Finansal Tablolar (Gelir Tablosu, Nakit18.30-21.30 Akış Tablosu) arası vebilgi tümsistemi, program süresince genellikle l Muhasebe muhasebe kayıt tekniği 5 Cumartesi günü 14.00-18.00 arasında, Kadıköy, Şişli, Şirinevler eğitim KURSLARI l Hizmet ve ticaretsaatleri işletmelerinde dönem içi işlemlerin birimlerinde devam etmektedir.

İSTANBUL İSTANBUL SERBEST SERBESTMUHASEBECİ MUHASEBECİ MALİ MALİMÜŞAVİRLER MÜŞAVİRLERODASI ODASI

TÜRMOB TÜRMOB TEMEL TEMELEĞİTİM EĞİTİMVEVESTAJ STAJMERKEZİ MERKEZİ İSTANBUL İSTANBULŞUBESİ ŞUBESİ

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

ve üzerinde olması durumunda 4 ay staj süresinden sayılabilecektir. Adayların, kurs süresini staj süresinden saydırabilmesi için, kursa katıldıkları dönemde dosya başvurularının bulunması ve aynı dosya süresi içinde sınavı kazanarak stajlarını başlatmış olmaları gerekmektedir. İÇERİK DERS SAAT DERS Finansal Muhasebe 27 Vergi Mevzuatı İş Hukuku SGK Mevzuatı 9 Matematik Maliyet Muhasebesi 18 Ekonomi-Maliye Ticaret Hukuku 9 İnkılap Tarihi Borçlar Hukuku Finansal Raporlama Standartları 8 Türkçe Muhasebe Denetimi 21 İngilizce Finansal Tablolar Analizi 15 ETÜD DERSLERİ Meslek Hukuku 15

SAAT 18 7 21 7 9 6 7 36

İSMMMO / TESMER EĞİTİM YOL HARİTASI

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI HAZIRLIK KURSLARI

saat 18:40-21:30 ile arasında yapılmakta, hafta sonları ise EĞİTİM BİRİMLERİMİZ Cumartesi günleri saat 13:00-18:00, Pazar günleri 09:30-15:30 TESMER Kadıköy Eğitim Birimi arasında gerçekleşmektedir. Ağırlıklı Dil Kurslarımızda katılımcılara HasanpaşalMah.İşletme Uzunçayır Cd. İngilizce No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul Dinlediğini Telefon: (216) 545 35anlama 51 - 545(Listening 35 52 Comprehension), Konuşma (Speaking), incelemeAkademi (Reading Comprehension), TESMER Şişli EğitimMetin BirimiOkuma, / İSMMMO Yazma (Writing) becerileri kazandırılmaktadır. Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3 Devam zorunluluğu olan program , kursiyerlerini ingilizce Beşiktaş Telefon: (212) 274 42 22 seviye belirleme ve çeşitli test-sınavlara da hazırlamaktadır. TESMER Şirinevler Eğitim Birimi - Hürriyet Mahallesi l Katılımcıların, en çok 17’şer kişilik sınıflarda, eşit seviyede Mahmutbeyolması Cd. Arıkan İş Merkezi Şirinevler eğitimDağlar açısından büyük No.1 önemKat.3 taşımaktadır. Telefon: (212)503 59 59 - 552 24 64 llwww.istanbulsmmmodasi.org.tr Kurtuluş Cad. No:114 34375 Kurtuluş- Şişli/İstanbul

lTelefon: egitim@ismmmo.org.tr (212) 315 84 00 Faks:(212) m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m 343 47 80

muhasebeleştirilmesi l Hafta Sonu Kursları: Hafta Sonu (Cumartesi - Pazar l Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar, günleri 10:00-18:30 saatleri arası) ve Hafta içi (9 gün l Operasyonel varlık ve borçların değerlemesi, 19:00-22:00 saatleri arası) Kadıköy, Şişli, Şirinevler eğitim l Finansal tabloların analizi, oranlar ve nakit akış tablosu birimlerinde devam etmektedir. yardımı ile analiz, l Maliyet muhasebesi terimleri, maliyet muhasebesi problemleri, EĞİTİM KİTAPLARI SMMMmuhasebesi Staj Başlatma Sınavları Hazırlık Kurslarımızda, verilen l Yönetim terimleri, karar problemleri eğitimlere paralel içerikte hazırlanmış Muhasebe Uygulamaları ve BİRİMLERİMİZ Hukuk konuları ile ilgili konu anlatımlı ve örnek çözümler EĞİTİM içeren kitaplarımız, Deneme Sınavı Kitapçığı kursiyerlerimize TESMER Kadıköy Eğitim Birimi ücretsiz olarak basılı kitap halinde veya pdf şeklinde Hasanpaşa Mah. Uzunçayır Cd. No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul verilmektedir. Telefon: (216) 545 35 51 - 545 35 52 TESMER Eğitim Birimi / İSMMMO Akademi STAJŞişli SÜRESİNDEN SAYILMASI HAKKINDA Gayrettepe Cad.başlama No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3devam ToplamMah. 233Yıldızposta saat olan staja sınavı hazırlık kursuna süresinin saat 274 ve üzerinde Beşiktaş Telefon:200 (212) 42 22 olması durumunda 5 ay, 166 saat l Kurtuluş l www.istanbulsmmmodasi.org.tr Cad. No:114 34375 Kurtuluşm www.istanbulsmmmodasi.org.tr m Şişli/İstanbul Telefon: l egitim@ismmmo.org.tr (212) 315 84 00 Faks:(212) 343 47 80

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

İŞLETME AĞIRLIKLI İNGİLİZCE DİL KURSLARI

EĞİTİM BİRİMLERİMİZ TESMER Kadıköy Eğitim Birimi Hasanpaşa Mah. Uzunçayır Cd. No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul Telefon: (216) 545 35 51 - 545 35 52 TESMER Şişli Eğitim Birimi / İSMMMO Akademi Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3 Beşiktaş Telefon: (212) 274 42 22 TESMER Şirinevler Eğitim Birimi - Hürriyet Mahallesi Mahmutbey Cd. Arıkan Dağlar İş Merkezi No.1 Kat.3 Şirinevler Telefon: (212)503 59 59 - 552 24 64 l www.istanbulsmmmodasi.org.tr

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m l egitim@ismmmo.org.tr

SMMM STAJ BAŞLATMA SINAVI HAZIRLIK KURSLARI

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m


başkandan

Sevgili İSMMMO Ailesi,

Mart, Nisan ayları baharın gelişini müjdeler. Bu aylarla beraber doğa hareketlenir, güneşli günler kendini gösterir. Ayrıca bu iki ay çok özel ve önemli günlere de ev sahipliği yapıyor. 1-7 Mart tarihlerinde Muhasebeciler Hafta’mızı kutladık. Bu hafta dolayısıyla mesleki sorunlara dikkat çekmek için Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda bir araya geldik. Gelişen teknolojiye karşın mesleki çalışmalarımız kolaylaşmıyor aksine iş yükü artıyor ve meslektaşlarımızın sağlığı bozuluyor. Bir kere daha buradan tekrarlıyorum. Mesleki sorunlarımız çözüm bekliyor. Raporlar halinde defalarca bakanlıklara sunduğumuz sorunlarımıza ivedilikle çözüm bekliyoruz. Sesimize kulak verilmesini istiyoruz... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü de kutladık. 18 Mart’ta ise, Çanakkale Zaferi’ni 104. yıldönümünü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı coşkuyla kutladık… Evet, yeni dergimizle karşınızdayız. Bu sayıda kapağımızı mesleğimize ayırdık. 30. yıllık mesleğimizi mercek altına aldık. Ekonomi var oldukça mesleğimiz de var olacak. Ama muhasebe, teknolojinin gelişimiyle şekil değiştiriyor. 30 yıl önce 20194 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3568 sayılı kanunla meslek yasası yasal zemine kavuşurken, İSMMMO’nun faaliyete başlaması ile meslek kimliğini daha da netleştirdi. Mesleğimiz bu günlere güçlenerek geldi. Dosya konumuzu ise trenli turizme ayırdık. Son yılların gözdesi Doğu Ekspresi turlarına bilet bulmak zor. Firmalar da buradan yola çıkarak pek çok trenli tur düzenleniyor. Tren ile seyahat edip Orta Anadolu’nun ve Doğu Anadolu’nun tarihi ve doğal güzelliklerini keşfetme fırsatı sunuyorlar… Zirvedekiler sayfamızın konuğu ise Consulta Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emre Burçkin. Burçkin, dijitalleşmeye dikkat çekerek, “Dijitalleşme, bağımsız denetim konusunda yapılan çalışmaları kolaylaştırıp karşılaştırılabilirliği sağlayacak. Mali müşavirlik yapan bürolar faaliyetlerine devam edecek ancak sadece kayıt tutmayla ilgilenen muhasebe büroları süreç içinde kaybolacak” diyor. Gazeteci sayfamızın konuğu ise Milliyet Gazetesi ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu. Yazılarıyla finansal piyasalardaki gelişmeleri okuyucularıyla paylaşıyor. O ekonomiyi herkesin anlayacağı şekilde de yazmaya gayret ediyor. Ağaoğlu, “‘Hem bankaların okuyacağı hem de kahvedekilerin anlayacağı basitlik ve içerikte yazı yazmaya çalışıyorum” diye anlatıyor. Renkli Yaşam sayfalarımızı ise meslek mensubu Alper Karakaş süslüyor. Resim tutkusu ile rakamları birleştiriyor. 22 yaşlarında Bedri Baykam’la tanışan ve ondan bir tablo satın alan Karakaş’ın koleksiyonunda 28 sanatçının eseri bulunuyor. Yurtdışında rotamızı ise San Francisco’ya çevirdik. ABD’nin Kaliforniya eyaletinin en güzel şehirlerinden… Bir yanında Okyanus, bir yanında körfez. Bu şehrin sokakları, sahilleri, meydanları ve köprüsü meşhur… İstanbul gezi sayfamızda ise Beyoğlu var. Osmanlı döneminden önce Bizans’ın önemli merkezlerinden biriyken günümüzde de popülerliğini koruyor. Görülmesi gereken pek çok yeri var… Kültür Sanat, Kitap, Sinema, Lezzet, Kariyer, Mizah, Teknoloji, Eğitim, Dostlarımız da diğer sayfalarımızı süslüyor. Keyifli okumalar.

Yücel Akdemir

İSMMMO ISSN: 1306-5653

YAS AM

SAHİBİ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Yücel Akdemir Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Gülgün Öztürk

YAYINA HAZIRLAYANLAR Nil Demirciler, Ela Gökmen, Ayşegül Emir, Gaye Delen basin@ismmmo.org.tr, yasamdergi@gmail.com

Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL

l DANIŞMA KURULU

Yücel Akdemir, Yahya Arıkan, Erol Demirel, Orhan Sarıgene, Cemile Kuzu, Ali Haydar Tunç, Gülgün Öztürk, Adem Çalışkan, İbrahim Balcıoğlu, Turgay Kanarya, Halil İbrahim Avcı, Alim Karataş, Taner Yüceur, Nadir Hikmet Güneş, Aysel Tümer, Ayhan Çorapçı, Çiçek Yağmur, Mithat Erdoğan, İbrahim Şennur, Nilgün Saraçer, Sebahaddin Kunaçaf, Ahmet Karakılınç, Hayrettin Özbakır, Bilal Karayazı, Nihat Savaş, Fahrettin Ravanoğlu, Nevzat Pamukçu, Murat Düzgün, Halim Bursalı, Yıldız İrgin, Murat Ceyhan, Süheyla Öztürk Selçuk, Hacı Demir, Sabri Karakaşlıoğlu, Hafize Öztürk, Mustafa Çanakçıoğlu, Oğuzhan Bahadır, Kazım Mermer, Ali Ekber Özkan, Yılmaz Bolgün, Hüsniye Sezgin, Emel Duman Yücetürk, Sevda Rızvanoğlu, Metin Gökdağ, Hüseyin Turna, Mustafa İrfan Yalçın, Turan Karabulut, Mahmut Şahin, İskender Demirci, Alper Karakaş, Filiz Bülbül, Arif Mert, Saadet Gençoğlu, Yalçın Sütütemiz, Özlem Gül Er, Cumhur Karatepe, Serdar Murat Akın, Yeşim Özer

l BASILDIĞI YER:

l Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam, kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel süreli yayındır. İki ayda bir yayımlanır, 3.000 adet basılır. Dergimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. l Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114, Şişli- İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00, Faks: (0212) 343 47 80


KAPAK

Meslekte 30 yıl Kurulduğu ilk günden bugüne kadar İSMMMO yönetimleri, sorumlulukların bilinciyle hareket ederek örgütlenme yapısını, oda çalışanlarının özverili çalışmaları ile destekleyerek üyelerine ve stajyerlerine hizmet vermeyi ilke edindi. Meslek bugünlere güçlenerek geldi….

16

İÇİNDEKİLER

Z İ R V E D E K İ L E R

‘Meslek dijitalleşmeden pay aldı’ Çağımız teknoloji çağı, dijitalleşme ile birlikte birçok sektör yok olma tehdidi ile karşı karşıya. Mali müşavirlik mesleğinin dijitalleşmeden pay aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Emre Burçkin, “Dijitalleşme mesleği bağımsız denetim konusunda yapılan çalışmaları kolaylaştırıp karşılaştırılabilirliği sağlayacak” diyor. 12

D O S YA

Rayların büyüsü Trenler, yeni bir nostalji furyası ile tahtını uçaklardan geri almaya hazırlanıyor... Raylar, her biri ayrı tabloya ilham olabilecek eşsiz manzaralar ile büyülü yolculuklara davet ediyor. Türkiye’de ise Doğu Ekspresi rüzgarı, farklı hatlarla binlerce kilometrelik Anadolu’yu tek bilete sığdırıyor... 26


GÜNDEMİN SESİ

R E N K L İ

Y A Ş A M

Rakamların dünyasından sanat atölyesine

‘Basit yazmaya çalışıyorum’ Milliyet Gazetesi ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu, bankacılık kökenli. Yazılarıyla finansal piyasalardaki gelişmeleri okuyucularıyla paylaşıyor. Ağaoğlu, “‘Hem bankaların okuyacağı hem de kahvedekilerin anlayacağı basitlik ve içerikte yazı yazmaya çalışıyorum” diyor. 22

YAŞAMIN PORTRESİ

‘Taşları teker teker dizmek gerek’ Özge Özberk, sinemamızın yetenekli ve tecrübeli ismi. Çağan Irmak’tan Biket İlhan’a, Murat Saraçoğlu’na kadar birçok iyi yönetmenle çalıştı. Hem kariyerini hem de son filminin çekim hikayesini kendinden dinledik... Özberk, “Taşları teker teker emekle dizmek, kaliteyi ve başarıyı beraberinde 32 getirir” diyor.

KARİYER

İşimiz hobilere kaldı! Zorlu rekabet koşullarında hem şirketler hem de çalışan açısından fark yaratmak zor… Ezber bozan bir başvuru ve çalışma hayatı için eğitimden sonra artık hobiler de CV’lerin başköşesine yerleşiyor.

36

Alper Karakaş, kendini bir İstanbul aşığı olarak tanımlıyor…22 yaşlarında Bedri Baykam’la tanışan ve ondan bir tablo satın alan Karakaş’ın koleksiyonunda 28 30 sanatçının eseri bulunuyor.

6 2 .

G Ü N

6

İSMMMO HABER

8

SAĞLIK

38

E Ğ İ T İ M

40

DOSTLARIMIZ

42

L E Z Z E T

44

EVİM EVİM

46

G E Z İ - D Ü N YA

48

G E Z İ - İ S TA N B U L

52

K Ü LT Ü R - S A N AT

56

SİNEMA - DVD

58

K İ TA P

60

T E K N O - YA Ş A M

62

MİZAH

64


ÇANAKKALE Gün geçmiş, yıl geçmiş ne yazar. Her karış torağında bin şehit bir mezar. Yeryüzünde yaşadıkça tek dişi canavar. Türk milleti aynı destanı yine yazar.

Zaferin 104. yılı Ülkemiz tarihinin en önemli zaferlerinden biridir İtilaf Devletleri’ne karşı 1915–1916 yılları arasında muhteşem bir azim ve mücadele ile kazandığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi. Bu yıl Çanakkale Zaferi’nin 104. yıldönümü her yıl olduğu gibi tüm yurtta coşkuyla kutlandı. Dünya tarihinin en önemli savaşla-

rından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal Atatürk’ün askerlerine “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” dediği zafer olarak da anılmaktadır. Türklerin hayatını değiştiren, dünya tarihinin en önemli savaşlarından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin önemi ve bu destanı anlatan en güzel şiirler...

Sen rahat uyu ey şanlı şehit. Gölgesinde gölgelen al bayrağın. Hangi kem göz sana edebilir nazar. Türk milleti aynı destanı yine yazar. Yedi cihana yeter yazdığın destan. Gök kubbe ay, yıldız sana verir selam. Çanakkale’yi düşmana yaptın ya mezar. Türk milleti aynı destanı yine yazar. Dünya döndükçe Çanakkale yine geçilmez. Kanınla suladın toprağı hangi canlı seni bilmez. Sen yazdın cihana şanlı tarihi artık kim bozar. Türk milleti aynı destanı yine yazar. Şefik Aydemir

62. GÜN

Su’suz hayat olmaz! İnsan vücudunun büyük bir bölümünün sudan oluştuğunu düşündüğümüzde ‘Su’suz hayat olmayacağını hemen hepimiz biliyoruz. Peki, suyun önemini ve içilebilir su kaynaklarının korunmasının önemini yeterince kavrayabildik mi? İşte tam da bu nedenle 22 Mart Dünya Su Günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması için farkındalık yaratmak adına belirlenmiş bir gün… İlk kez 1992’de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda önerilen Dünya Su Günü, gerek BM üyelerinin gerekse diğer dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su sorununa dikkat çekmek, içilebilir

6 l İSMMMO YAŞAM

su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının sağlanmasında teşvik olması amacıyla bu isme bir gün adamak üzere oluşturuldu. Her üç yılda bir toplanan ve 2009’da İstanbul’da düzenlenen Dünya Su Konseyi’nde katılımı artıran Dünya Su Günü, artan su krizini, sosyal ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilirliğini tehdit eden bir olgu olduğunu vurguluyor. Bu özel gün, her yıl 22 Mart’ta tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve tatlı su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla kutlanıyor. Her yıl bir tema ile kutlanan bu günün 2019 yılı teması ise, “Kimseyi Geride Bırakmamak” olarak belirlendi. Dünya Su Günü ile ilgili ilk öneri 1992

yılında Birleşmiş Milletler Çevre Kalkınma Konferansı’nda (UNCED) yapılırken, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 22 Mart 1993’te Dünya Su Günü kararının resmi olarak imzalanmasından sonra her yıl kutlanılmaya başlandı… Dünya Su Günü her yıl, Birleşmiş Milletler-Su (UN-Water) adına, Birleşmiş Milletlere ait bir üye tarafından koordine ediliyor.


Kadınlar erkeklerle eşit mi? Birleşmiş Milletler, 1921 yılından beri ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanan 8 Mart’ta bu yıl ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ temasının öne çıkarılacağını ilan ederek sloganlarının ise “Düşünürken eşitlik ilkesini, hayatı kurarken aklın rehberliğini, değişim için yenilikleri hiç unutma” sloganının belirledi. Ülkemizde hemen her gün bir ya da birkaç kadın erkek şiddetinden hayatını kaybediyor. Oysa birçok ülkede kadın erkek eşitliğine dair yasalar mevcut ama hukuken eşit haklara sahip olmak erkek şiddetini ve kadın düşmanlığını sonlandırmaya yetmiyor. Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün bu yılki teması ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği’ olarak belirlendi. Cinsiyet eşitsizliğinde ücret farklılıkları ilk sırada geliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun ‘Küresel

Cinsiyet Eşitsizliği 2018 Raporu’na göre dünyada toplumsal cinsiyet eşitliği siyaset, ekonomi ve eğitim alanlarında hala çok sorunlu görülüyor. Eşitliğin ücret alanında sağlanabilmesi için en iyi ihtimalle 200 yıl geçmesi gerektiği ifade ediliyor. Eşitsizliğin en yoğun olduğu alanlar ücret eşitsizliği, özellikle kamu kurumlarında ‘cam tavan’, eğitim ve sağlık olanaklarına ulaşmadaki eşitsizlik, siyaset ve ekonomi alanındaki gücün dengesizliği, bakım hizmetleri ve sosyal aktivitelere katılım oranlarındaki uçurum olarak belirlenmiş. Eşitsizliğin giderilmesi yönündeki

Onların sadece fazladan bir kromozomu var

önerilerin başında bütçelerin toplumsal cinsiyet temelli değerlendirilmesi de yer alıyor. Bunun yanı sıra tüm dünyada cinsiyet ayrımcılığını önlemek için en başta kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın sebeplerinin ortaya koyularak bu nedenlerin ortadan kalkması için çalışılması gerek.

62. GÜN

Down Sendromlular çekik küçük gözleri, basık burunları, kısa parmakları, kıvrık serçe parmakları, kalın enseleri ile sıradan bir insandan ayrışır. Down Sendromlu bebekler istisnalar olmakla beraber yaşıtlarından daha yavaş büyür, zihinsel gelişimleri geriden gelir. Bu gerilik, yaş büyüdükçe daha belirginleşir ama uygun eğitim programları ile Down Sendromlu çocuklar da pek çok başarıya imza atabilir… Onlar engelli değiller sadece fazladan bir kromozomları var… Birleşmiş Milletler, 10 Kasım 2011’de aldığı karar ile 21 Mart’ı Dünya Down Sendromu Günü olarak tanıdı, bu kapsamda dünya genelinde çeşitli etkinliklerle farkındalık yaratılıyor. 21. kromozomlarının 2 tane yerine 3 tane olması takvimlerde 21 ve 3 rakamını özel kılıyor. Bu yüzden Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü 21 Mart’ta kutlanıyor. Dünya genelinde 6 milyon insan bu genetik farklılığı taşıyor. Trizomi 21: Bütün hücreler ekstra bir 21. kromozama sahiptir. Down sendromlu insanların yüzde 94’ü bu gruptadır. Translokasyon: Ekstra 21. kromozom başka bir kromozoma bağlanır. Down sendromlu insanların yüzde 4’ü bu gruptadır. Mozaik: Hücrelerin bir kısmı ekstra bir 21. Kromozama sahiptir. Down sendromlu insanların yüzde 2’si bu gruptadır.

İSMMMO YAŞAM l 7


Kredi ihtiyacı ve bankacılık Odamız Basel Komitesinin  düzenlediği alanında uzman  kişilerin yer aldığı panelde, iş dünyasından   önemli isimler katılım sağlarken, mesleğin gelişimi  adına yararlı bilgiler paylaşıldı. Panellerde Komite Başkanlarının yaptıkları konuşmaların ardından açış konuşmasını gerçekleştiren Oda Başkanımız Yücel Akdemir, “Farkındalık eğitimindeyiz ama bazen bu  eğitimlerin farkında olmuyoruz. Artık defter tutma ile beyanname  göndererek hayatımızı idame ettiremeyiz. Farklı uzmanlık  alanlarına yönlenmemiz lazım. Bunları da farkındalık eğitimleriyle, çalışmalarıyla yapabiliriz. Biz ısrarla inatla anlatmaya  devam edeceğiz. Teknolojiye ayak uydurmayan, dijitalleşmeyen  meslektaşların sıkıntı çekeceklerini anlatıyoruz. Bir dönem  KOBİ’leri konuştuk. Şimdi ise kriterleri uygulamayı konuşuyoruz. Basel kriterlerinin ayak seslerini Türkiye’de yavaş  yavaş duyuyoruz. Eğitim gönül işidir. Bu bizim görevimiz.  Hepinizi tebrik ediyorum. Emeği geçen  başta, bu komiteden sorumlu yönetim kurulu üyemiz Gülgün Öztürk, Komite Başkanımız Murat Nail Üzel ve komite üyelerimiz olmak üzere panelistlerimize çok teşekkür ediyorum. En büyük teşekkürüm sizlere” diyerek sözünü tamamladı.

İSMMMO HABER

Mesleğin küresel gündemi Avrupa Birliği Uygulamaları Komitesi’nin düzenlediği panelde Oda Başkanımız Sayın Yücel Akdemir açılış konuşmasında “Ekonomi, teknoloji, finans… Bunların hepsi bu kavramlar iç içe geçti. Dünyada değerli arkadaşlar, aşağı yukarı bu konuda ekonomistler ne konuşuyorsa muhasebeciler de bu konuları konuşuyor. Zaman zaman sizin adınıza dünyadaki muhasebe örgütleriyle Avrupa ve Amerika’nın muhasebe örgütleri ile yan yana geliyoruz. Gördüğümüz bize aktarılan konu şu: Değerli konuşmacılarımız da ifade edecekler. Dünyada muhasebe örgütünün önünde de 4 tane ana gündem maddesi var. Farklı görüşler var ama aşağı yukarı böyle ifade ediyorlar. Bir tanesi teknoloji ve dijitalleşme ikincisine Siber güvenlik diyorlar üçüncüsüne Big Data diyorlar. Dördüncüsüne Sanal Para diyorlar. Değerli arkadaşlar bunlar da bakın bizde başladı. İşte en son Cevahir’de hem Adalet Bakanlığı’nın hem de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı konuşmacıları geldi. Panel türü bir seminer düzenledik. Orada da bunlar konuşuldu. Yani bizde teknoloji başladı‘’ diyerek dünyadan uygulama örnekleri verdi. Konuşmasını başta Gülgün Öztürk olmak üzere yönetim kurulu üyemiz, komitedeki başka komite başkanımıza ve çok değerli arkadaş çalışma arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum diyerek tamamladı.

8 l İSMMMO YAŞAM


Geleceğin mesleğine hazırlanıyoruz

bu durum için yeterli. Yeter ki bu çalışmalara  zaman ayıralım. Biz devletin verdiği hiçbir işe  karşı değiliz ama elektronik ortamda çözülebilecek bir işi bizim sırtımıza yüklemelerini  de kabul etmiyoruz. Aynı şeyi poşet olayında  da yaşadık. Poşetten herkes hakkını alıyor,  bize gelince hiçbir şey yok. Hiç kimse parasını

almadan bu beyannameleri doldurmasın. Bizim  alacağımız ücretlere de kimse karışmasın! Bizim  işimiz eğitim. Bizim mesleğimiz diğer mesleklere benzemiyor. Farkımız var. Odamız da farklı.  Eğitimlerimiz de farklı. Bu oda buraya gelmiş  ise, meslek bu noktaya gelmiş ise bu onur, bu  emek sizlerin. Bizi diğer odalarla kıyaslamalarına müsaade etmeyin” diye konuştu. Tek panel halinde gerçekleştirilen etkinlikte moderatörlüğü Odamızın Yönetim Kurulu  Üyesi Gülgün Öztürk yaparken, Youth Holding  CEO’su Emrah Kaya, Gelir İdaresi Başkanlığı  Grup Başkanı Abdullah Altınörs, İstanbul Büyük  Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı Vergi Müfettişi Öznur Gökçe ve Odamızın Vergi Mevzuatı  Komite Üyesi İbrahim Albayrak, birer sunum ve  konuşma yaptı. Panelin sonunda katılımcılara  plaketler verildi.

İSMMMO HABER

Odamızın Vergi Mevzuatı Komitesi’nin meslek mensuplarına yönelik  ‘Elektronik Ticaret Uygulamaları ve  Vergilendirilmesi’ başlığıyla düzenlediği  panel yoğun katılımla gerçekleştirildi. İSMMMO Hizmet ve Kültür  Binasında yapılan etkinlikte Oda  Başkanımız Yücel Akdemir ve Vergi  Mevzuatı Komitesi Başkanı Özgen Örek  bir açış konuşması gerçekleştirdi.  Açışta  konuşan Oda Başkanımız Yücel Akdemir, “Artık beyannamenin doldurulmasını  konuşmuyoruz. Özellik arz eden  konuları konuşuyoruz. Şimdi orayı da  aştık, elektronik ticaretlerde vergilendirmeyi konuşuyoruz. Farklı bir aşama. Bu bir  farkındalık eğitimi. Bu eğitimlerde bu salonların  dolması çok anlamlı. Çok uzun süredir bir şey  anlatıyoruz, koşullarımız, şartlarımız sıkıntılı bir  geçiş dönemindeyiz. Israrla diyoruz ki defter  tutma kalkacak, beyanname muhasebeciliği  bitecek, belki bu doldurduğumuz beyannamelerin birçoğunu makineler yapacak. Onun  için geçiş dönemi diyoruz, hepimizin geleceğe  kendimizi hazırlamamız lazım. Bunun yolu  da farkındalık eğitimlerinden geçiyor. Yani bir  dönem sona eriyor, fatura, fiş girmek kalkacak,  birçok şeyin ortadan kalktığını göreceğiz.  E-çekler, e-senetler geliyor. Meslek çok farklı bir yöne gidiyor. Geleceği konuşmak, mesleğin  gelecekle uyumunu konuşmamız gerekiyor  artık. Dünyada e-uygulamalara en hızlı uyum  gösteren mesleklerin başında geliyoruz. Biz  buna yatkınız, kadrolarımız, eğitmenlerimiz

İSMMMO YAŞAM l 9


4. Farkındalık Günleri Odamızın Kariyer Pazarlama Planlama Komitesi’nin meslek mensuplarına yönelik ‘etkin müşteri ve tahsilat’ başlığıyla düzenlediği ‘4.Farkındalık Günleri’ yoğun katılımla gerçekleşti. Odamızın İSMMMO Hizmet ve Kültür Binasında yapılan etkinlikte Oda Başkanımız Yücel Akdemir ve Girişim, Kariyer Pazarlama Planlama Komitesi Başkanı Bayram Erat birer açış konuşması gerçekleştirdi. Yücel Akdemir, eğitim çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiğini belirterek, “İki türlü eğitimlerimiz var. Birisi günlük ihtiyaçlarımıza yönelik eğitimlerimiz. İkincisi geleceğe yönelik farkındalık eğitimlerimiz. Şu an gerçekleştirdiğimiz etkin-

liğimiz de bu açıdan çok önemli. Neden önemli artık mesleki anlamda farklı bir döneme doğru yol alıyoruz. Bunun farkına varmıyorsak yolumuza devam edemeyiz. Artık defter tutarak, beyanname doldurarak yol almak mümkün değil. Bağımlı çalışan arkadaşlarımızın da çalıştıkları iş yerlerinde farkındalık yaratmaları, kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Birçok toplantıda söylüyorum, dünyada 4 tane önemli konu var artık. Teknoloji ve dijitalleşme, big data, siber güvenlik ve sanal para. Bu dört konu kamunun gündeminde. Artık Türkiye’de de kamu diyor ki, teknolojiden faydalanmayıp yaptıkları işleri dijital hale

İSMMMO HABER

Çevre için birlikteyiz! İSMMMO Çevre Komitesi Fotoğraf ve Sinema Kulübü, hayvan haklarına dikkat çekmek amacıyla ‘Çevre İçin Birlikteyiz’! başlıklı farkındalık paneli düzenledi. Kulüp, tüm canlıların yaşam haklarını savunma şiarıyla düzenlediği farkındalık etkinliğinde ‘Sokak Dostları Fotoğraf Sergisi’ açarak meslektaşları bir araya getirdi. Serginin ardından gerçekleştirilen panelde konuşan Oda Başkanımız Yücel Akdemir, “Sosyal ve toplumsal alanda da hepimizin sorumlulukları var, o alanlardan birisindeyiz bugün. Yaşanılır bir dünya olmadan, huzur içinde bir ülke olmadan mesleklerin de bir anlamı yok. Yaşanabilir bir ülkesi olması lazım. Bu ülkede bırakın çevreyi, diğer canlıların hak savunmalarını, kadınların bile yaşama güvencesini sağlamış değiliz. Ama inatla her türlü haklar konusunda mücadele etmeye devam ediyoruz” dedi.

10 l İSMMMO YAŞAM

getirmeyenlerin yaşama şansı yok. Alışkanlıklarımızı artık bir kenara bırakmalıyız. Kendimizi geliştirmek için yaşanan gelişmelere ayak uydurmamız gerekiyor. Farkındalık yaratma adına artık eski yöntemlerimizi, müşteri bulma yöntemlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. Bu eğitimlerin bu yüzden önemi büyük. Hepinize çok teşekkür ediyorum” diye konuştu. Etkinlikte, Oda Başkan Yardımcısı Erol Demirel, TÜRMOB Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Cemal Yükselen, TİDE Kurucusu ve Onursal Başkanı Ali Kamil Uzun, Pazarlama ve Satış Eğitmeni Sinan Bayraktar birer sunum ve konuşma yaptı.


E-Müşavirlik konuşuldu Odamızın Bilgi Teknolojileri ve E-Devlet İzleme Komitesi, meslek mensuplarına yönelik ‘Geleceğin Gündemi E-Müşavirlik’ başlığıyla bir panel düzenledi. İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nda yapılan etkinlikte Oda Başkanımız Yücel Akdemir ve Bilgi Teknolojileri ve E-Devlet İzleme Komitesi Başkan Yardımcısı Uğur Çelikkol birer açış konuşması gerçekleştirdi. Açışta konuşan Yücel Akdemir, 30 yılda muhasebe mesleğinin kabuk değiştirdiğini, teknolojiyle birlikte beyanname, fatura ve fişlerin artık dijital ortamdan geçtiğini söyledi. Meslektaşların mesleğe 30 yıldır ciddi katkıları olduğunun altını çizen Akdemir, dünyanın en saygın mesleğini icra etmenin gururunu taşıdıklarını ifade etti. Başkan Yücel Akdemir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Farklı bir mesleğiz, etkinliklere bakıyorum hiçbir meslek grubunda bunları göremezsiniz. Farkındalık eğitimleriyle mesleğimize ivme kazandırıyoruz. Bugün yine böyle bir eğitimle sizleri buluşturduk. Bugün e-muhasebeyi konuşacağız. Sizlerin ilgisi bizleri bu eğitimleri yapmaya daha da itiyor. Dünyada muhasebenin geleceği tartışılıyor. Teknoloji ve dijitalleşme, büyük veri, siber güvenlik, sanal para tartışılıyor. Meslek olarak geçiş döneminden geçiyoruz. Hepimizin kendimizi hazırlamamız gerekiyor. Komitedeki arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu hafta daha da önemli. Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayacağız. Her alanda kadınların damgası bulunuyor. Biz erkeklerin hayat müşterek cümlelerinde samimi olmamız lazım. Meslekte de aynı işi yapıyoruz ama mutlaka araya cinsiyete dayalı

ayrımcılık giriyor. Bunu hayatın her alanında yıkmamız gerekiyor. Ülkemizde maalesef hak ettikleri noktada değiller. Bu ülkede yeteri kadar kadınlara sahip çıkılmıyor. Birçok zorlukla karşı karşıya geliyorlar.” Bilgi Teknolojiler ve E-Devlet İzleme Komitesi Başkan Yardımcısı Uğur Çelikkol da yaptığı konuşmada, düzenledikleri panelle meslektaşların gelecekte teknolojiyle uyum içerisinde çalışabilmelerini sağlamayı ve altyapı sorunlarına dikkat çekmeyi hedeflediklerini ifade etti. Kaliteli iş üretimi için talep ve çözüm önerilerini değerlendirdiklerini ve

dijital dönüşümle meslek mensuplarının iş yapış şekillerine katkı sağlayacak uygulamalar geliştirmeye çalıştıklarını söyleyen Çelikkol, “Piyasadaki ürün ve hizmet çeşitliliğini arttırarak mesleği kolaylaştırıcı uygulamaları desteklemeyi hedefliyoruz” diye konuştu. Tek panel halinde gerçekleştirilen etkinliğin moderatörlüğünü komiteden Dr. Nuh Ziyahan Başar yaparken, Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. İclal Atilla, SMMM Murat Hekim, Dünya Gazetesi’nden Dr. Rüştü Bozkurt birer sunum ve konuşma yaptı. Panelin sonunda katılımcılara plaketler verildi.

İSMMMO YAŞAM l 11


ZİRVEDEKİLER

Çağımız teknoloji çağı, dijitalleşme ile birlikte birçok sektör yok olma tehdidi ile karşı karşıya. Mali müşavirlik mesleğinin dijitalleşmeden pay aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Emre Burçkin, “Dijitalleşme mesleği bağımsız denetim konusunda yapılan çalışmaları kolaylaştırıp karşılaştırılabilirliği sağlayacak, mali müşavirlik yapan bürolar faaliyetlerine devam edecek ancak sadece kayıt tutmayla ilgilenen muhasebe büroları süreç içinde kaybolacak” diyor.

‘Dijitalleşme mesleği kolaylaştırıp karşılaştırma sağlayacak’

12 l İSMMMO YAŞAM


NİL DEMİRCİLER

KENDİMİZİ GÜNCELLEMELİYİZ Dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı hızda kendimizi yenileyip güncelleyebiliyor muyuz?

DERNEKLERDE DE AKTİF ROLDE Prof. Dr. Emre Burçkin, serbest meslek çalışmaları ile ekonomiye, yönettiği yüksek lisans ve doktora tezleri, ulusal ve uluslararası yayınları, kitapları, bildiri ve projeleri ile akademiye önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Burçkin hayatının çeşitli dönemlerinde, İtalya, İsviçre ve Londra’da araştırma ve eğitim amaçlı bulunmuş halen her yıl 1988’de kurduğu, 2001’den beri Yönetim Kurulu Başkanlığı ve sorumlu ortak baş denetçi görevini üstlendiği Consulta Bağımsız Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik firmasının iş ortaklarından olan INAA ve Ambrosetti’nin toplantı ve organizasyonları için, yurt dışı ziyaretlerinde bulunmaktadır. Emre Burçkin’in akademik hayatı ve profesyonel iş hayatı dışında; İtalyan Lisesi Mezunlar Derneği üyeliği, ABD’de Sertifikalı Suistimal Araştırmacıları Derneği (ACFE) üyeliği, Burgazada LIONS Derneği üyeliği, İstanbul YMM üyeliği, Yüksek Ticaretler Derneği Mütevelli heyeti üyeliği bulunmaktadır. Kınalı Ada su sporlarında kulüp başkanlığını yürüten Emre Burçkin, aynı zamanda eski yüzücü ve dalgıçlardandır. 2012 yılında, Burçkin, Türkiye-İtalya ekonomik ilişkilerine yaptığı değerli katkılarından dolayı İtalyan Devleti tarafından Şövalyelik Nişanı’na layık görülmüştür. Osmanlı Fermanları, antika saat, araba ve tablo üzerine koleksiyonları bulunmaktadır. İtalyan kültürüne ve ekonomiye karşı yoğun bir ilgi ve sempatisi bulunan Emre Burçkin’in İtalyan dili ve kültürü alanlarında araştırma yapmak, İstanbul tarihi ve tarihsel süreçte ekonomik faaliyet ve gelişmeleri araştırmak özel ilgi alanları arasında yer almaktadır.

ZİRVEDEKİLER

Consulta Bağımsız Denetim, Yeminli Mali Müşavirlik ve Consulta Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, İtalyan Girişimciler Derneği (CIMM) Başkan Yardımcısı, Milano’daki Türk- İtalyan Dostluk Derneği ve ülkemizdeki İtalyan-Roma kulübünün üyesi olan Yeminli Mali Müşavir Prof. Dr. Emre Burçkin ile mesleği konuştuk: Mali müşavirlik mesleği gelecekte nereye gidecek? İSMMMO’da yapılan toplantıda dijital dönüşümü anlatmaya çalıştım. Büyük verinin, öğrenen makinelerin, nesnelerin internetinin çıktığı ortamlarda yani dijital transformasyonun devam ettiği süreçte muhasebenin de bu dönüşümün içinde olacağını söylüyoruz. Bu kapsamda gelecekte kaybolacak mesleklerden biri de muhasebecilik ve bu ifadede muhasebeciliği kayıt tekniği olarak öngörenleri kastediyorum. Kayıt tekniği için muhasebecilere ihtiyaç olmayacak ve 20 yıl içinde muhasebe büroları yok olacak. Bağımsız denetime uygun programlar geliştirilmesine rağmen bunların insanın yerini alamayacağını düşünüyorum. Yorumlama sanatında bir makinenin bir insana eş değer yorumlar yapabileceğini düşünmüyorum, çünkü karar vermeyi gerektiren birçok olay çıkıyor, bunu bir dijital dönüşümle çözüme ulaştırmak mümkün değil. Dijitalleşme mesleği bağımsız denetim konusunu kolaylaştırıp karşılaştırma sağlayacak, mali müşavirlik yapan muhasebe büroları kalacak ancak sadece kayıt tutmayla ilgilenen muhasebe büroları süreç içinde kaybolacak. Mesela avukatlık da ortadan kalkacak ama hukuk ortadan kalkmayacak. Yeni teknoloji ile birlikte bu tür mesleklerde zorunlu olarak düzenlemeler olacak. Mesleğe dönük eğitim alan öğrenciler nasıl bir eğitimle sahaya

çıkıyorlar, verilen eğitimler ne kadar güncel? Bunu genellemek çok kolay değil. Aslında eğitimin ihtisaslaşması üniversiteden üniversiteye değişiyor. Bu işi çok başarılı yapanların yanı sıra maalesef ortalama bir standardın altında kalan üniversiteler de mevcut. Uygulama ile üniversiteler arasında konuya hakim olma açısından önemli bir zaman farkı var, piyasa daha ileride yani üniversitelerde verilen eğitim piyasanın gerisinde. Bu durum neden kaynaklanıyor ve açık sizce nasıl kapatılabilir? Bu durum öğretim üyelerinin birçoğunun yoğun ders yükleri dolayısıyla uygulamada yer alamamaları ve uygulamadaki sorunlara hakim olamamalarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla bu açığı gidermek için asıl görev üniversiteler ile meslek odalarına düşmektedir. Üniversite-sanayi ilişkisi denilen sistem üniversite-uygulama ilişkisine dönüştürülebilir. Uygulamadan geçmedikten sonra bizim meslekteki kişilerin bu işin ruhunu öğrenme imkanları ne yazık ki mümkün olmamaktadır. İşletme bölümünde haftada 4 saat muhasebe okutulur, bunun yanında yönetim, işletme gibi dersler vardır. Lisans eğitimi süresince fiili imkansızlık mevcut. Bu imkansızlığı yüksek lisans derslerindeki uygulama ağırlıklı dersler ve seminerler kapatabilir; sadece teze, diplomaya yönelik çalışmalar değil uygulamayı da göz ününe alan lisans üstü çalışmalar kapatabilir. Burada doktorayı kastetmiyorum çünkü doktora, konusunda ihtisaslaşmış kişinin derinlemesine öğrenimidir. Dolasıyla doktora sadece akademik personele yöneliktir.

İSMMMO YAŞAM l 13


ZİRVEDEKİLER

PROF. DR. EMRE BURÇKİN KİMDİR? Consulta Bağımsız Denetim, Yeminli Mali Müşavirlik ve Consulta Grubu Yönetim Kurulu Başkanı, İtalyan Girişimciler Derneği (CIMM) Başkan Yardımcısı, Milano’daki Türk- İtalyan Dostluk Derneği ve ülkemizdeki İtalyan-Roma kulübünün üyesi olan Yeminli Mali Müşavir Prof. Dr. Emre Burçkin, 38 yıllık iş hayatını geride bıraktı. 1952 doğumlu Emre Burçkin, THY’den emekli olan eşi Şebnem Burçkin ile 1977 yılında evlenirken çiftin iki çocuğu bulunuyor. Marmara Üniversitesi (MÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde, iktisat alanında eğitimini tamamlamış olan kızı Zeynep Eroğlu, meslek hayatının rotasını, babası gibi çizdi. Oğlu Cem Burçkin ise, önce İstanbul Ticaret Üniversitesi Mühendislik Fakültesi tekstil desen bölümünde ön lisans, daha sonra işletme bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Burçkin, özel sektörde iş deneyimine 1974-1978 yılları arasında muhasebe ve denetim alanında başladı. 1976’da İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde başladığı işletme alanında lisans eğitiminin ardından, 1978’de aynı üniversitede finansman alanında lisansüstü eğitimini tamamladı. 1980’de İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme Fakültesi, muhasebe bölümünde araştırma görevlisi olarak, 1986’da MÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi işletme bölümünde öğretim görevlisi olarak çalıştı. MÜ’de Muhasebe -Finansman alanında 1984’te doktorasına başlamış, 1988’de yardımcı doçent, 1990’da doçent ve 1996 ve sonrasında profesör unvanı ile hizmet verdi. İdari alanda, MÜ Muhasebe Araştırma ve Uygulama Merkezi müdürlüğü ve MÜ İktisadi ve İdari İlimler Fakültesi yönetim kurulu üyeliği ile akademik yaşamda üstlendiği görevlerle birlikte, 2547 sayılı kanunun müsaadesi çerçevesinde özel teşebbüse ve çeşitli kurumlara mali danışmanlık ve eğitim hizmetleri verdi ve vermektedir. Özellikle enerji, inşaat ve ilaç sektöründe Türkiye’nin en gözde kuruluşları ile uzun yıllardır çalışmaktadır. Türkiye ile AB ülkeleri arasında, yabancı sermaye hareketlerine önemli katkılar ortaya koymuş, özellikle ülkemize İtalyan şirketlerinin yatırım yapmasını sağlamış ve sağlamaktadır. TÜSİAD ve Unicredit’in (Türkiye’de Yapı Kredi Bankası) düzenlediği Türkiye’de yabancı yatırımlar nezdinde mevzuat ve yabancı sermaye kanunları konularında konferanslar verdi. Öte yandan, uluslararası mali müşavirler, denetçiler ve vergi hukukçularına ülkemizde kongre düzenleyerek; hem ülke tanıtımı hem de ülkeye yabancı sermayenin gelmesi adına önemli katkılarda bulunmuş ve bulunmaktadır. T.C. Başbakanlık Yabancı Sermaye Ajanslığına konferanslar vererek, Türk ve yabancı personellerin yurtdışı ajanslarında vergi mevzuatı açısından eğitilmelerini sağladı.

14 l İSMMMO YAŞAM

Aslında yenilemeye çalışıyoruz. Dünyadaki ülkelerle karşılaştırma yaptığımızda da seviyenin çok gerisinde olmadığımızı söyleyebilirim. Ekonomimiz resesyonda olsa da Türkiye’nin ekonomik yapısına baktığımızda Türkiye’nin AB ülkeleri içerisinde Fransa, Almanya, İngiltere hariç diğerlerine yaklaştığını söyleyebiliriz. AB’ye yeni giren Bulgaristan, Hırvatistan gibi ülkelerden altyapı, eğitim süreçleri açısından ilerideyiz. Çok mütevazı olmanın da anlamı yok. Meslekte güncel kalabilmek için sizce neler yapılmalı? Meslekte güncellik kesinlikle okumaya, gündemi takibe, bilgi birikimini artırmaya, çalışma saatlerini ayarlamaya bağlı. Güncel kalabilmede önemli görev de meslek odalarına düşüyor. Hem İSMMMO hem YMM Odası sürekli konferanslar veriyor, eğitimler veriyor ve meslek

mensuplarının katılımını artırmaya çalışıyor. Kendim seminerlere konuşmacı olarak gittiğimde katılımcıların sordukları sorulardan seviyenin arttığını görüyorum. Böyle bir hazirunun yüzde 90’ının güncel olduğunu görüyorum. Bu eğitimlerin daha da artmasını diliyorum. Bir de KGK yönetmeliğinde değişim yaparak odaların da bu işin içinde aktif olarak belli konularda her yıl eğitime katkı sağlamaları lazım. Bugün İSMMMO’nun üyelerinin yüzde 70’i bağımlı, esasen bu hem iyi hem kötü. İyi tarafı sürekli kendilerini işletmenin içinde bulunduğu konuda yeniliyorlar ama onun ötesindeki diğer farklı konularda geride kalıyorlar. Odaların da bu açığı puan sistemi ile giderilebilir. TÜRMOB’da böyle bir yönetmelik çıkardı. İkisi birlikte uygulanmayacağı için şu anda bu yönetmelikte, uygulamada yok.


‘YAYINLARINIZIN UYGULAMAYA ÇOK BÜYÜK KATKISI VAR’ Üniversiteler İSMMMO’yu nasıl görüyorlar? Üniversiteler İSMMMO’yu ve bu alandaki diğer odaları da başarılı buluyorlar. Bu odalar Avrupa’nın diğer ülkelerindeki odalardan geri değil. AB ülkelerindekilerin gündeminde çok daha değişik şeyler var ama bu bizim gündemimizde olan konuların onların gündeminde olmadığı anlamını taşımıyor. Avrupa’daki meslek mensuplarının bizim meslek mensuplarından tek farkı daha fazla lisan bilmeleri. Onların mesleki anlamda ileri olduklarını söyleyemem. Bizde 10 yılını doldurmuş bir mali müşavir her konuya hakimdir. Avrupalıların hepsi ayrı ayrı konularda uzmanlar. Onlarda iş müşavirliği, çalışma müşavirliği var, biz hepsini aynı anda yapmaya çalışıyoruz. Biz bir kişiye birden fazla fonksiyon yüklüyoruz o nedenle geri olduğumuzu söylemem mümkün değil.

İSMMMO’nun yayınlarının sektöre katkısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Uygulamaya çok büyük katkısı var. Hem yayınlarının hem eğitimlerinin meslek mensuplarına çok faydası olduğunu görüyorum. Her elime aldığım yayında çok faydalı bilgiler olduğunu, kesinlikle uygulamayı çok iyi yönlendirdiklerini görüyorum. Zaten bu tür yayınlar yapılmasa meslekte bir kişi bu kadar çok fonksiyonu üstlenemez. Yayınlarda sizce nelere yer verilmeli? Gördüğüm kadarıyla tamamı güncel. Bence yayınlar çok güzel. Herhangi bir ilave yapamam. Ancak o yayınlara yönelik eğitimler ve soru-cevap günleri düzenlenerek meslek mensuplarıyla irtibat kurmak çok daha iyi olabilir. Bugün konumuz budur denilip soru-cevap şeklinde ilerlenebilir.

ZİRVEDEKİLER

Teknolojik gelişmeler ve değişimler mesleği nasıl etkiliyor? Konunun en başında söylediğim gibi hem olumlu hem olumsuz katkıları var. Olumlu katkıları müşavirlik, vergi ve bağımsız denetim hizmetlerinin çok daha rahat karşılaştırılabilir olmasını ve kısa zamanda yapılabilmesini sağlıyor. Öte yandan yine daha önce de söylediğim gibi sadece kayıt sistemi yönünden bakılan muhasebeciliğin de devam etmeyeceğini düşünüyorum çünkü buna gereksinim kalmayacak. Teknoloji birtakım şeyleri kolaylaştırırken bir takım şeylerin de değişmesine neden oluyor. Gençlerin, öğrencilerin meslekten, gelecekten beklentileri neler? Gençlerin çok fazla bu mesleğe merak saldıklarını düşünmüyorum. Yetiştirmek üzere gençler alıyoruz ama maalesef kaçıp gidiyorlar. Bu meslek özellikle ilk beş yılı çok sabır gerektiren bir meslek. Her mesleğin eğitime ihtiyacı var ama bu mesleği yapanların hem kendini eğitip hem de yenilemesi lazım. Lisan bilmeden bu mesleği yapmanız mümkün değil. Bazı konuları maalesef başka lisanlardan daha kolay anlıyorsunuz. Kendimden bir örnek vererek bunu anlatmak isterim; üniversiteyi bitirdiğimde nazım hesabın ne olduğunu anlayamıyordum, yurtdışına gittiğimde memory account’tan hatırlamak üzere hatıra hesabından geldiğini anladım. İşte böyle durumlar için dil bilmek faydalı oluyor. Böylece yurtdışı yayınları da kolaylıkla takip edip güncel kalabiliyorsunuz. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin mesleğe bakışı nasıl? Doktora öğrencilerinin mesleğe girmesi bence son derece gereksiz. Doktora akademik kariyer için yapılır. Bu işte akademik kariyer isteği varsa yapılmasında zorunluluk ve fayda vardır. Ben yüksek lisansa üniversitenin 5. yılıymış gibi bakmak istemiyorum. Yüksek lisansa gitmek için öğrenci okul bitince 1-2 yıl uygulamada kalıp seçtiği dalı seviyor ise yüksek lisansa devam etmeli. Yüksek lisans maalesef ülkemizde son yıllarda askerlik tecil yeri haline gelmiştir. Ben yüksek lisansa öğrenci alırken 1-2 yıl uygulamada kaldığını görmek istiyorum ve öğrencileri ona göre seçiyorum. Son olarak ne söylemek istersiniz? Bence insanlar var oldukça ekonomik deyimle mutlaka teknoloji ile paralel olacaktır. Yeni teknolojiler yeni ihtiyaçları doğuracaktır. Ekonomi bilimi insan gereksinimlerine yönelik bir bilim olduğuna göre meslek de yukarıda açıkladığım kapsamda insanlık var oldukça devam edecektir.

İSMMMO YAŞAM l 15


KAPAK

Mesleğimizin 30. yılı

30 yıl önce 20194 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3568 sayılı kanunla meslek yasası yasal zemine kavuşurken, İSMMMO’nun faaliyete başlaması ile birlikte meslek kimliğini daha da netleştirdi. Kurulduğu ilk günden bugüne kadar İSMMMO yönetimleri, muhasebe mesleğinin ülke ekonomisindeki yeri ve işletmelerin sürdürülebilirliğinde taşıdığı sorumlulukların bilinciyle hareket ederek örgütlenme yapısını, oda çalışanlarının özverili çalışmaları ile destekleyerek üyelerine ve stajyerlerine hizmet vermeyi ilke edindi. Meslek bugünlere güçlenerek geldi….

16 l İSMMMO YAŞAM


ELA DAMLA GÖKMEN

TEKNOLOJİYLE TANIŞMA… Gelir idaresinin ve diğer tüm kamu kuruluşlarının özellikle 2000’li yılların başlangıcından itibaren kayıt dışı ekonomi ile mücadele eylem planları çerçevesinde yürüttüğü çalışmalar, web ortamlı uygulamaları çok hızlı bir şekilde iş hayatına adapte etmiştir. Teknolojik gelişmelerle birlikte eskiden elle tutulan defterler yerini bilgisayarlara bırakmış sonrasında takip eden gelişmeler de mesleğin süreçlerini kolaylaştırmıştır.

İSMMMO’NUN KURULUŞU Mesleğin gelişiminde önemli kilometre taşlarından biri de İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın kurulması oldu. 20 Mart 1990’da kurulan İSMMMO, 12 Nisan 1990 tarihinde resmi olarak faaliyetine başlamıştır. Yahya Arıkan, Erkin Balaban, Adem Arslan, Tevfik Yılmaz ve Yaşar Alagöz’den oluşan ilk müteşebbis heyetin çalışmaları Muhasebeci Mali Müşavirler Birliği Derneği Beyoğlu Şubesi’nde

KAPAK

Türk filmlerinde klasik sahnelerdendir… Gençten bir katip elinde defter kalemle fişleri teker teker yazmaktadır…. Evet, geçmişte mesleğimiz aynen bu durumdaydı. Muhasebe, dünyada ekonomi var oldukça sürecek mesleklerden biri. Ama her meslekte olduğu gibi teknoloji ve e-dönüşümden nasibini alıyor. Bugün buna çok yakından şahitlik ediyoruz. Özelikle de teknolojik gelişmelerle birlikte şekil değiştiren ve kendini yeni düzene adapte etmeye çalışan bu meslek, bugün milyonlarca ailenin ekmek kapısı konumunda. Tarihi süreçte kendini yenilemek için birtakım aşamalardan geçmiş. Yapılan yasal düzenlemelerle hukuki bir zemine oturmuş. 30 yıllık tarihinde mesleğin gelişim sürecine mercek tuttuk… 1932 yılından itibaren mesleğin düzenlenmesi amacıyla çeşitli tasarılar hazırlanmış ancak 01.06.1989 tarihinde kabul edilen ve 13.06.1989 tarih ve 20194 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 3568 sayılı kanunla meslek yasası yasal zemine kavuşmuştur. Geçen otuz

yılda ise meslek mevzuat ve hızla yenilenen teknolojiler, farklı uygulama birliktelikleri ile karşı karşıya kaldı.

İSMMMO YAŞAM l 17


başlamış, 1 Eylül 1990 tarihinde İSMMMO Şişli’deki hizmet binasına taşınmıştır. 6 Mart 1995 tarihinden itibaren ise Fındıklı’daki İdari Merkez Binası’nda hizmet vermeye başladı. 2003 yılına kadar kentin değişik yerlerindeki birçok birimiyle faaliyet gösterdi. 2004 yılında ise bugün hizmet vermeye devam ettiği kültür ve hizmet binasına taşınırken üyelerine ve stajyerlerine, yüksek kalite anlayışıyla hizmet vermeye devam ediyor.

KAPAK

MESLEĞE KİMLİK KAZANDIRDILAR İSMMMO Kurucu Başkanı Yahya Arıkan’ın önderliğinde ekip ruhu içinde meslek mensuplarını bugünlere taşıyan oda yönetimleri, meslek için birer gurur kaynağı olurken, meslek mücadelesinin verilmesinde, mesleğe kimlik kazandırılmasında büyük emek sarf etmişlerdir. Kurulduğu ilk günden bugüne kadar İSMMMO yönetimleri, muhasebe mesleğinin ülke ekonomisindeki yeri ve işletmelerin sürdürülebilirliğinde taşıdığı sorumlulukların bilinciyle hareket ederek örgütlenme yapısını, oda çalışanlarının özverili çalışmaları ile destekleyerek üyelerine ve stajyerlerine hizmet vermeyi ilke edinmiştir. Oda yönetimleri, mesleğin kazanılma-

18 l İSMMMO YAŞAM

sında ve sürekliliğinde, kurumlarla ilişkilerde her daim duyarlı davranmıştır. Geleceği planlarken oda faaliyetleri Cumhuriyet’in temel kazanımları ve dünya uygulamaları ışığında yoluna devam edecektir. Bugün de İSMMMO Başkanı Yücel Akdemir’in önderliğinde tüm ekip arkadaşları ile emanet alınan bayrağı gelecek nesillere taşıma hedefiyle yoluna devam ediyor. Daha nice otuzlu yıllarda mesleği yüceltmek bilinciyle tüm camianın muhasebe haftasını kutluyorlar.

“DEĞER KATIYORUZ” İSMMMO Başkanı Yücel Akdemir, şu görüşleri dile getiriyor: “30 yıldır Türkiye ekonomisine verdiğimiz katkılarla değer üreten bir iş kolu yarattık. Çözüm üreten, farkındalık yaratan bir meslek mücadelesi sergileyerek bugünlere geldik. Ancak, son günlerde iş stresi ve yoğunluğu dolayısıyla yaşanan mali müşavir ölümleri nedeniyle de üzgünüz ve kırgınız. Özveriyle çalışmamıza rağmen hak ettiğimiz


KAPAK

saygıyı göremiyoruz. Mesleki sorunlarımız çözüm bekliyor. Gelişen teknolojinin işlerimizi kolaylaştırması gerekirken her gün yapılan kısa vadeli düzenlemelerle, meslek mensuplarımızın iş yükü biraz daha artıyor. İş stresinden sağlığımız bozuluyor. Bazen de hayatımızı kaybediyoruz. Raporlar halinde defalarca bakanlıklara sunduğumuz sorunlarımıza ivedilikle çözüm bekliyoruz. Sesimize kulak verilmesini istiyoruz. Her şeye rağmen ülkenin içinde bulunduğu; siyasal konjonktüre, ekonomik krizlere, üzerimize yüklenen iş yüküne rağmen 30 yıldır özveriyle sürdürdüğümüz meslek ve demokrasi mücadelesine devam etmeye, ülkemizi ve mesleğimizi hak ettiği yere getirmeye her zamankinden daha fazla kararlıyız. Mesleğimizin gelişimi adına finansal bilgi, yönetim muhasebeciliği, danışmanlık, uzmanlaşma konularında sürekli eğitimler ve yayınlarla meslek mensuplarının bilgi birikimini, kariyerini geliştiren, muhasebe ile ilgili uygulamalara yön veren bilimsel ve teknolojik çalışmalar yaptık. Ekonominin nabzını tutan mali müşavirler olarak; tek düzen muhasebe sistemi, enflasyon düzeltmesi, yeni TTK ve bağımsız denetim eğitimi projeleriyle meslektaşlarımızın gelişimi adına süreçleri ilmek ilmek işleyerek bugünlere geldik. Katiplik konumundan alıp mesleğimizi dünya standartlarına uygun bir meslek haline getirdik. Elle defter tutan meslek mensupları artık teknolojiden yararlanan, dijital muhasebeciler haline geldiler. Sadece defter tutan ve beyanname muhasebeciliği yapan meslektaşlarımız kendilerini geliştirerek denetim yapan, mali tablo düzenleyen, sistem kuran ve çeşitli uzmanlık alanları olan meslektaşlar haline geldiler. Böylelikle, mesleğinin yanında ülke ekonomisine yön veren, kayıt dışı ile mücadele eden, kamuya ve iş dünyasına yol gösteren politikalar üreten bir meslek grubu olduk.” Meslekte ilk yıllarda kadın sayısı yok

İSMMMO YAŞAM l 19


İSMMMO’da kadınların 30 yılı denilecek kadar azken günümüzde kadın sayısı giderek artıyor. İSMMMO’nun yönetiminde yer alan Serpil Zorbozan’dan sonra halihazırda İSMMMO Yönetim Kurulu’nda Cemile Kuzu ve Gülgün Öztürk kadın yönetim kurulu üyeleri olarak yer alıyorlar. Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile Muhasebe Haftası’nın bir arada kutlanması çok anlamlı ve değerli oluyor… İSMMMO’nun kadın yönetim kurulu üyeleri de mesleğe bakışlarını, meslekte kadın olmanın zorlukları ve kolaylıklarını şöyle özetliyorlar:

Gülgün Öztürk

KAPAK

ÖZTÜRK: KADIN OLMAK AYRICALIK İSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Gülgün Öztürk, konuyla ilgili şunları söyledi: “Bana göre kadın olmak, her türlü zorluğa rağmen bir ayrıcalıktır. Toplum nezdinde kadın olmanın yeri ve önemini kendi bulunduğumuz sosyal çevrede kavramamız, bizlerle olan bireylerin arasında varlığımızı hissettirmemiz gerekiyor. Önce kendimize inanmak, değer yargılarımızla, bilgi ve görgümüzle mesleğimizi icra etmek üzerimize düşen en büyük görev. Bu görevi yerine getirirken de cinsiyet gözetmeksizin karşılaştığımız sorunların yanında ataerkil bir toplumda kadın olmanın bizlere yüklediği sorumluklar da eklendiğinde ortaya çıkan tablo, evde ve işte kendine, çevresine yetmeye çalışan, bazen yorulan, sıkılan

20 l İSMMMO YAŞAM

ama her koşulda başarmak için çabalayan bir kimlik olarak karşımıza çıkıyor. Tüm zorluklar ve sorumluluklar aslında biz kadınları daha güçlü, daha çözüm odaklı bireyler haline getiriyor. Hızla değişen mevzuat, gelişen teknoloji bizleri günlük hayatlarımızda daha planlı, daha proaktif olmaya yöneltiyor. Meslek mensupları içinde oransal olarak da hızla artan sayılarımız ile biz kadınlar olarak yerimizi korumak, toplum gözünde mesleğimize daha çok saygı ve itibar kazandırmak, gelecek nesillere örnek rol modeller olmak bizlerin hedefi… İnanıyoruz ve inandıklarımızı da yürekten

söylüyoruz! Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri ve öngörüsüyle biz kadınlara kazandırdıklarının ve bizlere duyduğu güvenin bilinci ile daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz ve mesleğimizde hak ettiğimiz mertebelere erişeceğiz. Çünkü kadın eşittir sevgi, özveri, üretkenlik, sabır demektir. Doğanın bize kazandırdıkları eşliğinde ve dengelerin korunmasında yönetimlerde kadın sayısının artması büyük önem taşımaktadır. Meslek odamızın iki kadın yöneticisinden biri olarak, üstlendiğimiz misyon önce kendimize sonra ekip arkadaşlarımıza inanmak ve birlikte üretmek, gelecek nesillere örnek olmaktır. Gelecek bir anne için çocukları adına çok büyük önem taşımaktadır. Benim de bir kadın meslektaş olarak geleceğimizi şekillendirmek adına ulusal ve uluslararası mesleki gelişmeleri takip etmek, bilgi ve becerilerimi aktarmak, bulunduğum statüde önemsediğim en önemli konuların başında geliyor. Bu anlamda Dünya Emekçi Kadınlar Günü ile Muhasebe Haftası’nın bir arada kutlanması çok anlamlı ve değerlidir.”


CEMİLE KUZU: HER ALANDA AKTİFİZ

8 MART’TA YİNE YAN YANAYIZ

Dünya Emekçi Kadınlar Günü söyleşisi, kadının toplumdaki yeri ve önemine değinen konu ve konuklarıyla dolu dolu geçti. Ayrıca Oda Başkanımız Yücel Akdemir, odada görev yapan kadın çalışanlarla kahvaltıda bir araya geldi. İSMMMO Sosyal Etkinlikler Komitesi’nin düzenlediği söyleşi, odamızın Hizmet ve Kültür Binası’nda gerçekleşti. Oda Başkanımız Yücel Akdemir, İSMMMO Kurucu Onursal Başkanı ve TÜRMOB Genel Sekreteri Yahya Arıkan, Oda Saymanımız Cemile Kuzu ve Oda Yönetim Kurulu Üyemiz Gülgün Öztürk ve Sosyal Etkinlikler Komitesi Başkanı Sezer Asiye Karan’ın açış konuşması yaptığı söyleşiye çok sayıda kadın meslektaşımız katılım sağladı. Açış konuşmalarının

Haftası’nda ilk işimiz Taksim Atatürk anıtına gururla çelenk koymaktır. Dünya Kadınlar Günü, Muhasebe Haftası’nın bitimine denk gelmekte. Kadınlarımız bugün toplumun her alanında aktif. “Bir toplumun gelişmesini görmek için, önce o toplumun kadınlarına bakınız” demiş Napoleon Bonapart. Bunu, kadınların her alandaki mücadelesinde ve kazanımlarında görüyoruz. Üstelik de tüm engellere rağmen. Dünyada Yaşayanların yarısı kadın. Mesleğimizde kadın sayısı %40 civarında. Çalışmalarımızı, cinsiyet farkı gözetmeksizin yapıyoruz. Kadın olmanın getirdiği artılarımız

ardından moderatörlüğünü meslektaş Aynur Koçlu’nun yaptığı söyleşide, yazar, eğitmen, sunucu Güler Kazmacı, odamızın Esenler İlçe Temsilcisi Berna Özkan ve Bilecik Kurşunlu Köyü’nden kadın girişimci Bedriye Berber Engin, kadınların Türkiye toplumundaki konumundan kendi alanlarındaki gözlemlerine kadar birçok açıdan değerlendirmelerde bulundu. Söyleşinin ardından katılımcılara çiçek ve plaket verildi. Dünya Emekçi Kadın Günü etkinlikleri kapsamında Oda Başkanımız Yücel Akdemir, kadın çalışanlarımızla kahvaltıda bir araya geldi. Odamızın Sancaktepe İlçe Temsilciliği, Oda Başkanımız Yücel Akdemir ve kadın meslektaşların katılımıyla kadınlar günü kahvaltısı da düzenledi.

var. Sorumluluklarımızı, özenle, hassasiyet, özellikle bir kadın hassasiyeti ile yerine getiriyoruz. Yönetimde iki kadın olmak benim için mutluluk kaynağı oldu. Görevim sırasında epeyce gözlem yapma fırsatım oldu. Kolay değildi, sorumluluklarım var, hata yapmak istemiyordum, hele bir kadın olarak hiç. Çünkü mesleğimizi icra eden kadınları cesaretlendirmek, meslek örgütümüzde yönetici de olabileceğini göstermek istiyordum. Sevindiricidir ki, bugün bütün kurullarımızda, komitelerimizde ve eğitmenlerimiz arasında kadın arkadaşlarımızın sayısı azımsanamayacak ölçüde. Elbette daha da çok olmalı.”

KAPAK

İSMMMO Yönetim Kurul Üyesi ve Oda Saymanı Cemile Kuzu, şunları söyledi: “Etrafıma olumlu bakan bir insan olduğum için önce kadın olmanın kolaylıkları ile başlamak istiyorum. Bence, titizlik, sabırlı davranmak, azim kadına özgü özellikler. Biz kadınlar, toplumda daha fazla var olabilmek için, aslında erkeklerde de olması gereken bu özellikleri daha çok kullanıyoruz. Bu, bizim toplumda eşit birey olabilmemiz için gerekli. Kadınlar hayata daha uyumlu, aynı anda birçok işi birlikte organize edip takip edebiliyor. Mesleğimizin yapılanma yelpazesine baktığımızda bu özellikler, örneğin dijital ortamda, bir uzmanlık konusunda farklı bakış açıları ile çalışabilen esnekliği getiriyor (Bilirkişi, uzlaştırıcı, finans, mali tablo analizi, denetim gibi). Programların web tabanlı olması muhasebe yapan arkadaşlara da büyük kolaylık sağlamakta elbette. Dünyada kadın olmak zor, ülkemizde kadın olmak daha da zor. Çalışan kadın olmak ise en zoru. Çalışan diğer kadınların Cemile zorluklarını biz de yaşıyoruz. Kuzu Hala “cam tavan”ın konuşulduğu, bir kadının en üst derecede yönetici olabilmesinin neredeyse olanaksız olduğu bir ülkede çalışan kadın olmak kolay değil. İçinde yaşadığımız erkek egemen toplumda, özellikle serbest çalışan bir kadınsanız, müşteri portföyüne de bağlı olarak, çok sık olmamakla birlikte, müşterilerimiz ile ilk görüşmede “ Bu kadın bunu yapabilecek mi?” endişesi yaşanabiliyor, ilk anda müşteri size güven duymayabiliyor. Bunu aşabilmek için (inanın ki erkek meslektaştan çok daha fazla) kendinizi kanıtlamanız gerekebiliyor. Elbette bu güven eksikliği müşteri sizin bilgi ve titizliğinizi gördükten sonra kayboluyor. Mesleğimizin 30. Yılını kutluyoruz. Bu yılın aynı zamanda Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının da 100. Yılına denk gelmesi kutlamalarımıza ayrı anlam katmakta. Bizler, kadın olarak, birer birey olmak isteyen kadınlar olarak hayatın birçok alanında var olabilme hakkını Cumhuriyet ile birlikte kazandık. Bugün mesleğimi icra edebiliyorsam, meslek odamda yönetici olabildiysem bu, Cumhuriyet sayesindedir. Bu nedenle de her Muhasebe

İSMMMO YAŞAM l 21


‘Basit yazmaya çalışıyorum’

GÜNDEMİN SESİ

GAYE DELEN

Milliyet Gazetesi ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu, bankacılık kökenli. Yazılarıyla finansal piyasalardaki gelişmeleri okuyucularıyla paylaşıyor. O ekonomiyi herkesin anlayacağı şekilde de yazmaya gayret ediyor. Ağaoğlu, “Hem bankaların okuyacağı hem de kahvedekilerin anlayacağı basitlik ve içerikte yazı yazmaya çalışıyorum” diyor.

22 l İSMMMO YAŞAM

Ali Ağaoğlu… Ünlü inşaatçı adaşıyla karıştırılsa da onun çalışma alanı tamamen farklı. Bankacı geçmişi var. Uzun zamandır ise finansal danışman ve medyada yazar olarak görev yapıyor. Yazılarıyla okuyucularını finansal piyasalar hakkında bilgilendiriyor. Vatan gazetesinde uzun zamandır köşe yazarlığı yapan Ağaoğlu, Ocak ayında Milliyet gazetesinde yazmaya başladı. Ali Ağaoğlu, yazar olmasının tamamen Vatan gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Tayfun Devecioğlu sayesinde olduğunu belirterek, “Aklımdan hiç böyle bir iş yapmak geçmemişti. Bana ‘hem bankaların okuyacağı hem de kahvedekilerin anlayacağı basitlik ve içerikte yazı’ yazmamı söyledi. Zor bir hedefti halen daha ulaşabildim mi bilemiyorum ama 2004 yılında başlayan bu ‘macera’ halen daha devam ettiğine göre okuyanlara herhalde bir şeyler katabiliyorum ki yazı yazmaya devam edebiliyorum” diyor. Ağaoğlu’yla kariyerini, medyayı ve Türkiye ekonomisini konuştuk Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Finans alanına ilginiz nasıl oluştu?


ÇOK FAZLA HOBİM VAR İş dışındaki zamanınızı nasıl geçiriyorsunuz? Hobileriniz var mı? Çok fazla hobim olduğunu söyleyebilirim. Deniz üzerindeki birçok taşıtı, ‘oyuncağı’ (yelkenli, motoryat, kneeboard, wakeboard, su kayağı, wind surf) kullanabilirim. Motorsiklet, bisiklet, bilardo, mum ve çikolata yapımı, kayak, snowboard, tenis, squash, kendi çapımda marangozluk, go-kart ve araba yarışı gibi yaptığım ve birçoğunu da yapmaya devam ettiğim hobilerim var. Hobilerin insanları ‘zenginleştirdiğine’ inanırım ve herkese ‘zaman, emek ve para (az da olabilir-mum yapımı çok ucuz mesela)’ harcadıkları tanıma uyan hobileri olmasını tavsiye ederim. Kitap yazma ya da bu tarzda bir projeniz var mı? ‘Ben biriktirdim, siz harcayın’ başlıklı minik bir kitabım yayınlandı. Ancak bu daha çok benim için bir taslak niteliğindeydi. Daha geniş, yaşananlara, tecrübelerime dayanan ve özellikle gençlere ve finansal piyasalara yeni girenlerin kişisel gelişimlerine katkıda bulunacağına inandığım bir veya birkaç kitap yazma hayalim var. Umarım gerçeğe dönüşür.

GÜNDEMİN SESİ

Bir astsubay oğlu olarak 1963’te Ankara’da doğmuşum. Erzurum Ilıca’dan sonra ilkokulu Lüleburgaz’da okudum. Sokakta oyunla geçen güzel bir çocukluk geçirdim. Orta ikinci sınıfta Niğde Ulukışla’dan sonra orta son sınıfta İstanbul’a geldik. Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olup, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nü 1986’da bitirdim. Okul sırasındaki yarı zamanlı çalışmalarımı saymazsak ilk işim Anadolu Kredi Kartları’ndaydı. Bir yıllık bir çalışmadan sonra Standard Chartered Bank’ın İstanbul şubesinin Hazine bölümünde çalışmaya başladım. Benim mezun olduğum yıllarda denetim şirketleri moda idi, ben muhasebe ve denetimden çok, ön saflarda olmayı tercih ettiğimden dolayı Hazine bölümlerinde devam ettim. Alman WestLB Bankasının İstanbul ve Moskova şubelerinden sonra Egebank’a geldim. 2001 krizinde Birleşik Sümerbank ile tüm 2001 krizinin tam da kalbinde görev aldım. O günlerdeki yüzde 7.200 faizi veren kişi bendim. Hazine bölümlerinde çalışmayı hep sevdim ve halen daha benzer görevlere özel sektör şirketlerinde devam ediyorum. Çocukken ne olmak istiyordunuz, finansal danışman ve yazar olmaya nasıl karar verdiniz? Her çocuk gibi doktor olmak gibi bir hayalim vardı. Küçük kasabalarda yaşayanlar için ulaşılması zor bir hedefti ama hep makbul meslek olarak anıldığından ben de doktor olmak istemiştim. Dünya değişince ben de değiştim. Yazar olmam tamamen Vatan gazetesinin dönemin genel yayın yönetmeni Tayfun Devecioğlu sayesinde oldu. Aklımdan hiç böyle bir iş yapmak geçmemişti. Bana ‘hem bankaların okuyacağı hem de kahvedekilerin anlayacağı basitlik ve içerikte yazı’ yazmamı söyledi. Zor bir hedefti halen daha ulaşabildim mi bilemiyorum ama 2004 yılında başlayan bu ‘macera’ halen daha devam ettiğine göre okuyanlara herhalde bir şeyler katabiliyorum ki yazı yazmaya devam edebiliyorum... Finansal danışman olmak biraz 2001 krizinden sonraki mecburiyetten biraz da işlerini çok iyi yapan şirketlerin, finanslarını iyi yönetememelerinden zora düşmelerinden sonra bu konudaki ihtiyacın anlaşılmasıyla ortaya çıktı. Bu alandaki ihtiyaca yanıt verebilmeye elimden geldiğince çaba harcıyorum. Fortune Dergisi, CNBC-E, BloombergHT gibi yayın ve kanallarda yöneticilik ve programlar yaptınız? Vatan’da yazarlık yaptınız. Şu anda da Milliyet’te yazıyorsunuz... Milliyet’e geçişiniz nasıl oldu? Vatan ile başlayan medya serüvenim, bir borsa aracı kurumunda ayrılmam sonrasında ‘arkadan birilerinin itmesi’ ile oldu. Ben dergicilikten anlamam dedim. Bana, ‘artık iş dünyası dergilerinin genel yayın yönetmenleri artık gazeteciler değil, iş dünyasından gelenler oluyor’ dediler. Dergiye başladığımda ‘forma’ nedir bilmiyordum. Kısa sürede öğrendim ve özellikle Fortune 500 listesi ve ödül geceleri ile prestijini

İSMMMO YAŞAM l 23


hayli yükseltmeyi becerdiğimi düşünüyorum. Fortune devam ederken sabahları CNBC-e ile başlayan düzenli TV yayıncılığı ve devamında BloombergHT’de zaten hiç kopamadığım finansal piyasaları basit bir dille yorumlamaya toplamda 9 yılı aşkın bir süre devam ettim. Vatan gazetesinin yazılı olarak basımına son verilmesi sonrasında Demirören Yayın Grubu’na ait Milliyet Gazetesi’nde yazmaya devam etmem önerilince kabul ettim. Yeni mecramda yazmaya devam ediyorum, bir süre daha da devam etmeyi düşünüyor ve umuyorum.

GÜNDEMİN SESİ

YAZILI BASININ İŞİ ZOR

İSMMMO EĞİTİMLERİ TAKDİRE ŞAYAN İSMMMO’nun faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz? Yakından izlediğimi söyleyemem. Ancak yakın çevremden sizlerin etkinliklerine katılan, müşavirlik belgesi almak için eğitimlerinize katılan arkadaşlarım oldu. Her şeyden önce eğitim çalışmalarınız takdire şayan. Diğer yandan ise meslektaşların bir araya gelerek oluşturdukları sivil toplum kuruluşlarının ve meslek odalarının gerek üyelerinin gelişimine, gerekse öneri ve eleştirileri ile ‘ortak aklın’ oluşmasına katkılarının çok önemli olduğuna inanıyorum.

24 l İSMMMO YAŞAM

Türk basınının son durumunu değerlendirir misiniz? Yazılı basının geleceği ile ilgili neler söylemek istersiniz? Basının az sayıda grup elinde toplanması çok sesliliği ve çok renkliliği önemli ölçüde azaltıyor. Bunun yanı sıra dijital teknolojideki gelişmeler, sosyal medyanın hızı yazılı basını hayli zorlamaya başladı. Fortune dergisindeyken ‘En büyük rakibim Twitter’ diyordum Zira bizim çıkaracağımız dergi bir ay rafta kalacak ve her dem tazeliğini koruyacak. Düşünsenize her an güncellenen Twitter karşısında ne denli zorlu bir rekabet… Sosyal medya, kısa videolarla Youtube basılı ve aslına bakarsanız ‘donuk’ yazılı basını galebe ha çaldı ha çalacak! Yazılı basının, dijital karşısında işi hayli zor. Ancak dijital medyanın henüz daha oturmuş bir gelir yaratma modeli oluşmadığından, yazılı basın bir süre daha varlığını sürdürecek ancak her geçen gün mevzi kaybetmeye devam edecek diye düşünüyorum. Hele ki eline gazete ve kitap alıp, kağıt kokusunu sevenlerin sayısı azalmaya devam ettikçe... İnternet ve sosyal medya haberciliği konusunda neler söylemek istersiniz? İşini gerçek gazetecilik prensipleri doğrultusunda yapan, haberi kaynağından çekip çıkararak internet haber medyası bundan sonra önemli olacak. Hele ki basının ‘içerik kraldır!’ sözünü şiar edinmiş olanlar doğru ve hızlı haber ile dijital yayıncılıkta her zaman kendilerine yer bulacaktır. Bir önceki soruda da belirttiğim gibi gelir yaratabilme modellerini sürdürülebilir kılabilirlerse. The Guardian bile doğru ve dürüst


habercilik yapabilmek adına bağış toplama kampanyaları ile bağımsız haberciliğini sürdürmeye çabalıyor. Başarılı olup olamayacaklarını zaman gösterecek. Sosyal medya için çok da emin değilim. Özellikle haberlerin doğruluğu ve güvenilirliği benim için hep soru işareti olarak kalmaya devam edecek. Sokaktaki herkesin artık bir ‘muhabir’ olduğu dünyada neyin doğru, neyin manipülasyon olduğunu anlamak zor ve korkarım daha da zorlaşacak.

BOL PARA DÖNEMİ BİTTİ

UMARIM YENİ SIKINTILAR YAŞANMAZ Döviz kurları, enflasyon, konkordato ilan eden firmalarla ilgili görüşleriniz neler? Merkez Bankası’nın son 625 baz puanlık faiz artışı, rahip Brunson’un serbest bırakılması geçtiğimiz Ağustos ayında 7.20’li seviyelere yükselen döviz kurlarını 5.15’li seviyelere kadar geriletti. Ancak bu şok sırasında gerek bazı firmaların yedikleri döviz

şoku nedeniyle sendeledikleri aynı dönemde tahsilatlarda ve de ödemelerde yaşanan sorunlardan dolayı da ödeme zorlukları ile karşı karşıya kaldıkları hepimizin malumu. Bu nedenle de bazı firmalar mecburen konkordatoya gitmek zorunda kaldılar. İflas ertelemenin zorlaştırılması, konkordato sayılarının artmasına neden oldu. Önümüzdeki dönemde alınan tedbirler ile ekonomideki ‘dengelenme’ süreci devam edecek olur ise bunların sayısı azalacaktır. Ancak, ABD/NATO ile S-400 füze konusu yeni gerginlikleri doğuracaksa piyasalarda oynaklık artışı olabilecek ve bu da kurlar üzerinde negatif baskı oluşturabilecektir. Hal böyle olursa yeni konkordato taleplerinin artışı ihtimali de artabilecektir.

Umarım S-400 ve Suriye konusu bu yıl içinde çözülür ve yeni sıkıntılar yaşamayız. 2019 yılının resesyon yılı olacağı söyleniyor sizin görüşünüz nedir? Kolay bir yıl olmayacağı kesin. Özellikle bankacılık sektörü geçtiğimiz yıl yaşadıklarından sonra bu yıl ‘yoğurdu üfleyerek’ yiyecektir. Bu da büyüme, istihdam yaratma ihtiyacında olan ülkemiz için kısa vadede çok da iyi bir gelişme olmayacaktır. Yurt dışından önemli bir kaynak yaratamadığımız durumda ‘dengelenme’ uzunca bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.

KÜRESEL YAVAŞLAMA ETKİLER Küresel yavaşlama Türkiye’yi nasıl etkiler sizce? Mutlaka olumsuz etkileyecektir. Özellikle Almanya başta olmak üzere, Türkiye’nin en büyük ihracat bölgesi olan AB’deki yavaşlamanın Türk sanayicilerine etkisi olumsuz olacaktır. Gerçi, esnek ve kıvrak olan Türk işadamları her zaman yeni pazarlar bulmayı becerebilmişlerdir. Yine de yeni pazarların bulunması, bu pazarlarda tutunabilmek zaman alacak bir süreç. Bu sürecin kısa sürede atlatılması durumunda küresel yavaşlamanın negatif etkileri az çok bertaraf edilebilir. Diğer yandan böylesi bir yavaşlama, ülkemizde bazı yapısal reformların hayata geçirilmesi açısından faydalı olabilir. Hızlı bir büyümenin yaşandığı bir dönemde, ekonomiyi yavaşlatıp ‘tamirat’ yapamazsınız. Ancak yavaşlama bize de ulaşırsa bu yavaşlamada bizde ‘bakım/onarım’ çalışmalarını tamamlayıp, iyileşmenin başladığı döneme hazırlık yapmak ileride bizlere avantaj sağlayacaktır.

GÜNDEMİN SESİ

Türkiye ekonomisine gelecek olursak, son dönem ekonomi politikalarını nasıl yorumlarsınız? 2008 küresel kriz sonrasında yaşanan küresel likidite bolluğunu, diğer bir deyişle bol/bedava para dönemini biz enerjide kendine yeterlilik, katma değer yaratacak sektörlerin seçilerek öne çıkarılması ve buna uygun eğitim politikaları geliştirmek yerine inşaata ve tüketime yatırınca bol para döneminin sonuna gelinince sorun yaşamaya başladık. Yurt dışından yapmış olduğumuz borçlanmayı değer üretmeyen, bir başka deyişle almış olduğumuz kredileri üretecek ‘gelir’ yarat(a)mayınca bize borç verenler de kesenin ağzını sıkınca, bizim tarafta ekonomi mecburen yavaşlamak zorunda kaldı. Bunun sonucunda da 2018 Ağustosu’nda bir anlamda zirve yapan bir krizle karşı karşıya kaldık. Bundan çıkmak için atılan adımlar; temel değişikliklerle uzun vadede sürdürülebilir gelir yaratıp, artırmak yerine daha çok piyasaların ateşini düşürmeye yönelik oldu. Bir kısmı alelacele atıldığından bazıları faydadan çok zarar da verdi. Bankacılık sektöründe bir rehabilitasyona ihtiyaç

olacağını düşünüyor, yerel seçimlerden sonra bu konuda bazı adımlar atılarak, ekonomiye daha fazla kaynak yaratabilecek devlet-özel sektör birlikteliğinin sağlanmasına yönelik bazı adımlar atılabileceğini düşünüyorum.

İSMMMO YAŞAM l 25


Rayların büyüsü Endüstri devriminin en önemli velinimeti olan trenler, yeni bir nostalji furyası ile tahtını uçaklardan geri almaya hazırlanıyor…Teknoloji ile hızlanan raylar, her biri ayrı tabloya ilham olabilecek eşsiz manzaralar ile büyülü yolculuklara davet ediyor. Türkiye’de ise Doğu Ekspresi rüzgarı, farklı hatlarla binlerce kilometrelik Anadolu’yu tek bilete sığdırıyor…

DOSYA

UMUT EFE Cesaret, deneyim, kolaylık… Yeni çağın seyahat tutkunlarının kodları bu 3 kelime ile yazılıyor. Yaşadığımız cesur ve hızlı çağ, gökyüzünden dünyanın bir ucuna saatler sonra varmayı mümkün kılarken; deneyim heyecanı, dumanı tüten bir tren kompartmanından manzaranın büyüsü ile insan ruhuna sızan nostaljiyi yeni bir trend haline getirebiliyor. En hızlısı olmasa da en akılda kalıcı seyahatler tren

26 l İSMMMO YAŞAM

rayları üzerinde gerçekleşenlerdir… Zamanın durmuşçasına akan yavaş ritmi, yüksek dağların zirvelerinden bir anda bozkırlara açılan duraklar, denizlerden rengarenk kırsallara akan manzaralar, hepsi birkaç metrekarelik bir metal kutunun camının arkasında…

YOL HİKAYELERİ BİRİKTİRİN Londra’da başlayan endüstri devriminin dünyaya en büyük hediyelerinden biri olan trenler, 18. yüzyılda sanayi devriminin ortaya

koyduğu ürünleri taşımak için yola çıktı. Zaman içinde gelişerek 1825 yılında yolcu taşımaya da başlayarak en önemli ulaşım aracı haline gelen ve dev kablolarla çekilen tele-trenler, daha sonra elektrikle çalışanlara, tek raylı sistemlere ve saatte 400 kilometre sürate ulaşan hızlı trenlere evrildi. En eski yolculuk araçlarından biri olan trenler her ne kadar tahtını uçağa kaptırmış olsa da sosyal medyada yayılan ‘Doğu Ekspresi’ furyası, yeni bir akım başlattı… Trakya’dan Kars’a kadar uzanan bu


yolculuk bir örnek olsa da, Akdeniz’den İç Anadolu’ya, Ege’den Van’a kadar geniş bir tur seçeneği mevcut… Uçak ve otobüs yolculuklarına göre daha uygun maliyetlerle yolculuk yapmaya imkan tanıyan trenlerde, bilet fiyatları genelde uzun müddet değişmiyor. Bunun üzerine biriktireceğiniz yol hikayeleri, kilometrelerce uzanan raylarda yaşayacağınız coğrafyadan coğrafyaya geçişler de cabası…

EN GÖZDESİ DOĞU EKSPRESİ

YOLCU SAYISI KATLANDI

DOSYA

Tren seyahatleri sosyal medya sayesinde hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. TCDD Taşımacılık A.Ş. verilerine göre popüler trenlerde yüzde 60’lık bir yolcu artışı var. Son günlerin en popüler yolculuğu Doğu Ekspresi ile Ankara’dan Kars’a gitmek. Sosyal medya sayesinde öne çıkan bu rota rakamlara da yansıyor. Geçen yıla göre yüzde 60’lık bir yolcu artışı görülen Doğu Ekspresi Ankara’dan sonra Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum güzergahını izliyor ve yaklaşık 25 saatlik yolculuğun ardından son durağı olan Kars Tren Garı’na ulaşıyor. TCDD Taşımacılık A.Ş. verilerine göre geçen yıl 323 bin 600 yolcunun seyahat ettiği hattı bu yılın ocak ayında 48 bin 135 kişi tercih etti. 2017’nin aynı döneminde yolcu sayısı 30 bin idi.

Her ne kadar demir ağlar Doğu Ekspresi ile gündeme gelse de Anadolu’yu farklı tren seferleri ile karış karış gezmeniz mümkün… Rotanıza yine de en popüler seferle başlamak isterseniz Ankara’dan kalkıp yaklaşık 1 günde Kars’a giden Doğu Ekspresi için acele etmeniz gerekiyor, çünkü biletler yok satıyor… Bu seferle birlikte, coğrafya kitaplarından tanıdığınız İç ve Doğu Anadolu illerini kış aylarında görmenizi tavsiye ederiz… Karlı manzaralar eşliğinde Anadolu, her durakta başka bir görsel şölen sunuyor… Ancak hattın popülerliği göz önüne alındığında bileti erkenden almakta fayda var. Bu hatta Kars’a vardığınızda Ani Harabeleri’ni ziyaret edebilir, Sarıkamış’ta snowboard yapabilir veya şehrin Rus esintisini iliklerine kadar taşıyan farklı mimarisinin tadını çıkarabilirsiniz. Doğu Ekspresi’nde tren 19.20’de Irmak’tan kalkıyor ve 18.30’da Kars’a varıyor. Dönüşte ise Kars’tan 08.00’de yola çıkarak sabah 07:26’da Irmak’ta olabilirsiniz… Irmak Kırıkkale’nin Yahşihan ilçesine bağlı bir köy… BaşkentRay çalışmaları nedeniyle şu an Doğu Ekspresi’nin ilk durağı. Dilerseniz Ankara’dan da yolculuğunuza başlayabilirsiniz… Doğu Ekspresi’nin diğer durakları ise Kayseri, Sivas, Erzincan ve Erzurum.

İSMMMO YAŞAM l 27


KISA BİR BAŞLANGIÇ FIRAT EKSPRESİ

Eğer birkaç farklı yolculuğu birleştirmek istiyor ya da keşfinizi 24 saatten daha kısa bir sürede gerçekleştirmeyi hedefliyorsunuz, yaz sıcakları çok bastırmadan, Fırat Ekspresi ilk seçeneğiniz olabilir… Adana Tren Garı ile Elazığ Tren Garı arasında çalışan Fırat Ekspresi’nde yaklaşık 9 saatlik bir yolculuğun ardından son durağa ulaşılıyor. Trende pulman vagon bulunuyor ve haftanın her günü sefer düzenleniyor. Daha önce tren yolculuğu yapma fırsatı bulamayanlar Fırat Ekspresi sayesinde hem bu deneyimi yaşayabiliyor hem de Adana, Malatya ve Elazığ gibi durakları köşe bucak keşfederek bir gurme turuna imza atabilirsiniz…

AKDENİZDEN BOZKIRLARA TOROS EKSPRESİ

DOSYA

TREN YOLCULUĞUNDA BUNLARA DİKKAT l Eğer seyahatinizin günü ve zamanı belliyse mümkünse 2 hafta önceden internet üzerinden veya tren istasyonuna giderek trende yerinizi ayırtın. Bu sayede hem erken rezervasyon ücretlerinden faydalanabilir hem de istediğiniz koltuğu seçebilirsiniz. Fakat eğer biletinizi trenini kalkacağı gün almanız gerekiyorsa bu durumda mümkün olduğunca erken şekilde biletinizi almaya çalışın. Aksi takdirde treni kaçırma riski ile karşı karşıya kalırsınız. l Uzun yolculukları tercih edecekseniz müziğinizi, oyununuzu, yemeğinizi, içeceğinizi mutlaka yanınıza alın… Tuvalet kağıdı, peçete ıslak mendil de yanınızda bulunması gerekenlerden… l 24 saati bulan yolculuklarda yataklı bölümler için trenler temiz çarşaf ve yastık TCDD tarafından temin ediliyor. Kılıflar temiz olsa da titiz insanları yastıklar rahatsız edebilir. l Rahatınız için kompartımanın tamamını tutmak isteyebilirsiniz. l Çöpünüz için mutlaka poşet getirin. Kompartımandaki minik çöpe sığmak imkansız. l Mümkünse dolunayda yola çıkın çünkü hava karardığında ertesi sabaha kadar manzaralar kaçıyor. Dolunay da gece de manzara izlemek mümkün….

28 l İSMMMO YAŞAM

Başlangıç noktamız yine Adana… Bu kez 21 istasyonluk bir sürede Torosları keşfediyoruz… Adana-Konya-Adana arasında 21 istasyonluk bir hat ve her gün işliyor. Toros Ekspresi, Adana Garı ile Konya Garı arasında, Adana, Mersin, Niğde, Konya, Karaman olmak üzere toplam 5 ilin sınırları içerisinden geçerek ve en eski hatlardan biri olan bu güzergah Varda Köprüsü’nü de içine alıyor… Pek çok film çekiminin de yapıldığı bu güzergah, tahminlerinizin ötesinde bir manzara sunuyor yolcularına… Adana’dan 7.45’te başlayan yolculuk Konya’da 13.32’de son buluyor. Yolculuğun Adana kısmı Akdeniz ikliminde gezdirilirken, kızılçam ormanlarının kokusunu içinize çekerek tarihi köprüler ve Torosların heybetine şahitlik edeceksiniz… Akdeniz’i arkanızda bırakıp Torosları aştığınızda karşınıza


çıkacak bozkır coğrafyasıyla, zirvelerin ve düzlüğün uyumuna alışmakta zorlanabilirsiniz… Konya’ya uygun tarihlerde varmanız halinde Şeb-i Aruz gösterileriniz izlemeniz ya da buradan Çatalhöyük antik kentine de trenle devam etmeniz de mümkün…

GÜNEYDOĞU’NUN BÜYÜSÜ KURTALAN EKSPRESİ

Başkentten yola çıkıp 1212 kilometrelik hattı 23 saatte tamamlayan ve güzergah boyunca 7 kentte 70’ten fazla durağa uğrayan Kurtalan Ekspresi, Güneydoğu’nun can damarı… Demir yolu ulaşımında Türkiye’nin en eski hatlarından bir Kurtalan Ekspresi… Ankara-Kurtalan-Ankara arasında haftada 5 gün işleyen Güney Kurtalan Ekspresi haftanın 5 günü Ankara’dan sabah saat 11’de, Kurtalan’dan ise saat 08’de hareket ediyor.. 1212 kilometrelik yol 24 saat sürüyor. Trende yemek vagonu da var ama istasyonlarda yöresel lezzetleri tatmak da mümkün. Son durak Batman olsa da entegre seferler ile tam bir Güneydoğu Anadolu turu imkanı sunuyor… Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır, Mardin ve Batman ile adeta bir zaman tünelinden geçeceksiniz…

MAVİLİKLERE BOYUYOR İZMİR MAVİ TRENİ

İç Anadolu ile Ege bölgeleri arasındaki yolculukların vazgeçilmezi olan İzmir Mavi Treni kısa bir aranın ardından yeniden Ankara seferlerine başladı… İzmir Mavi Treni 1983 yılından bu yana İzmir Basmane’den Ankara Garı’na doğru uzanan

uzun bir tren yolculuğu imkanı sunuyor… Toplam 35 tane durağın geçildiği bu hatta 14 saat 30 dakikalık yolculuk ile coğrafyadan coğrafyaya atlıyor, mevsimler değişiyor… 824 km boyunca Ege ve İç Anadolu’nun en muhteşem manzaralarına tanık olabileceğiniz trende pulman, yataklı ve yemekli vagon seçenekleri mevcut. Bu isimle adlandırılmasının nedeni ise trenin ilk dönemlerde ağırlıklı olarak mavi renge boyanması. İzmir Basmane garından 19:20’de hareket eden ve sabah 07:38’de Eskişehir’e varan bu tren İzmirlileri İç Anadolu’ya, bozkırı da Ege’ye taşıyor.

DOĞU’NUN PARİSİ’NE VAN GÖLÜ EKSPRESİ

Yine Başkent Ankara’dan başlayan bir başka sefer… Bu kez Doğu’nun Paris’i, İnci Kefalı, sodalı suyu bir dönem canavarı ile ünlü Van Gölü’nde noktalanıyor rüya… Salı ve pazar günleri 24 saat süren yolculukla Van-Ankara arası sefer yapan Van Gölü Ekspresi, Ankara, Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Malatya, Elazığ ve Muş güzergahını izleyip Tatvan’a varıyor. Büyük bir İç Anadolu Turu ile bu kez bozkırların oluşturduğu muhteşem manzaralara, adeta bir ressamın elinden çıkmış tablolar gibi uzun uzun dalıp gidebilirsiniz… Yol boyunca İç Anadolu’nun bozkırları dahil her yerde şahane manzaralar olsa da en güzelleri Elazığ’da başlıyor ve tam 60 istasyonda durduktan sonra Tatvan’a ulaşan tren Van’a kadar ulaşmıyor. Burada yolculuğunuza renk katıp Tatvan’dan Van’a feribotla seyahat etme imkanı bulabilirsiniz… Van Gölü’nün muhteşem güzelliğine de tanıklık edebilirsiniz… Sosyal medyada Doğu Ekspresi’nin bir numaralı rakibi olan bu turla birlikte, Müküs Çayı’nda rafting, Artos Dağı’nda yamaç paraşütü, Van Gölü’nde dalış, Abalı’da kayak yapabilirsiniz. Van Kalesi, Muradiye Şelalesi ve Van Müzesi’ni görebilir, Van’ın artık dünyaca meşhur olan kahvaltısını yapabilirsiniz. Ve tabii ki yöreye özgü otlu peynirden bolca alarak sevdiklerinize götürebilirsiniz.

İSTİKAMET TRAVERTENLER: PAMUKKALE EKSPRESİ

DOSYA

Denizli ile Eskişehir arasında her gün sefer yapan Pamukkale ekspresi ile istikamet travertenler… Saat 10:10’da Eskişehir’den hareket ediyor ve Kütahya, Afyon, Sandıklı güzergahını izleyerek saat 18:30’da Denizli’ye varıyor. Denizli’den yola çıkan tren dizisi 4 pulman, yemekli ve yataklı vagondan oluşuyor… UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini alan bu bembeyaz yeri herkesin görmesini öneriyoruz. Pamukkale insanı şaşkına çeviren bir doğal güzelliğe ev sahipliği yapıyor…

İSMMMO YAŞAM l 29


Alper Karakaş, kendini bir İstanbul aşığı olarak tanımlıyor…22 yaşlarında Bedri Baykam’la tanışan ve ondan bir tablo satın alan Karakaş’ın koleksiyonunda 28 sanatçının eseri bulunuyor.

Rakamların dünyasından sanat atölyesine RENKLİ YAŞAM

UMUT EFE Kimi zaman bir merak, bir ilgi halinde başlayan hobiler, büyüyen bir tutku ile insan hayatını önce baştan aşağı değiştirir, sonra yaşamın biçimi haline gelir. Ve bu değişime imza atabilecek en güçlü tutkudur sanat… Resim tutkusu ile rakamları birleştiren meslek mensubu Alper Karakaş, projeleri ve iddialı hayalleri ile farklı alanlardaki ilgi ve bilgisini tek bir potada eritmiş… Sanat alanındaki çalışmalarına küçük yaşlarda resim yaparak

30 l İSMMMO YAŞAM

başlayan Karakaş, ilk ve orta okul dönemlerinde Kore’de yapılan ülkeler arası resim yarışmasında kazandığı takdir ödülü ile önemli bir başarıya imza atmış. Karakaş, “O yıllarda rahmetli Resim Hocam Erdinç Telci’nin bana ekstra zaman ayırması ve desteği beni motive etmiş ve doğru teknik ve bakış açısı kazandırmıştı. Aslında liseyi güzel sanatlar lisesi okumak isterken birden ticaret lisesine gitmem ailemin teşvik etmesiyle oldu” ifadeleri ile özetlediği resime başlama hikayesine 22 yaşında taksitle satın aldığı bir

Bedri Baykam tablosu ile ikinci bir köşe taşı ekliyor…

TAM BİR İSTANBUL AŞIĞI 1977 İstanbul doğumlu olan Alper Karakaş, kendini bir İstanbul aşığı olarak tanımlıyor… Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Muhasebe mezunu olan Karakaş, 2010 yılında mali müşavirlik diplomasını alarak mesleğe adım atmış.. İlk 3 yıl içinde kendi ofisini açan Karakaş, 7 yıl İSMMMO Bü-


İSMMMO SANAT GALERİSİ ÖNCELİĞİ Karakaş en çok önem verdiği alanlardan birisinin ise İSMMMO Sanat Galeri’si olduğunu vurguluyor. Mali müşavirlik mesleği ile beraber İSMMMO’da ‘Mesleki Gelişmeleri İzleme Kurulu Olarak” önceden beri var olan galeriyi İSMMMO Sanat Galeri olarak akredite ettiğini kaydeden Karakaş, şöyle devam ediyor: “ İstanbul’un en büyük sanat portalı olan LEBRİZ ile beraber İSMMMO Sanat Galeri, şu anda İstanbul Modern sanat merkezi gibi sıralamalarda yer almaktadır. Gerek Türkiye, gerekse de yurt dışında dünyada ismini duyurabiliyor. Şahsım adına Mesleki Gelişmeleri İzleme Kurulundaki böyle projede katkıları ve imzası bulunan tüm kurul arkadaşlarıma da teşekkürümü borç bilirim. İSMMMO en güçlü çok önemli meslek odalarından biri… Bunula beraber taktığım rozetim ve mali müşavirlik kimliğim asıl yaptığım iş olduğundan, gittiğim sanat galeri açılışları ve sanat camiasında hem hayranlık uyandırmıştır, hem de merakla dinleyici bulmuştur. Mali müşavir unvanım, sanatçı, ve sanat yatırımcılarında farklılık yaratması peşi sıra güzel olumlu sorular kovalıyor…”

RESİM YAPMAK TERAPİ GİBİ Mali müşavirlik mesleği ile sanat yatırımına girişmenin finansal yatırım ve bu alandaki şirketlerde koleksiyon girişimlerinin büyük artı sağladığını da kaydeden Karakaş’ın gelecek dönemlere dair önemli

projeleri ve hayalleri var. Zamanın büyük kısmını artık resim yapmaya ayıran Karakaş, son 5-6 yılını daha sık resim yapmaya harcıyor. Terapi olarak başlayan bu sürecin uzmanlaşmaya gittiğine işaret eden Karakaş, resim tutkusunu şöyle ifade ediyor: “Resim yapmak bende hobi gibi olmadı boş zamanı değerlendirmek gibi düşünmedim. Biraz da bir şeyi layıkıyla tam ve doğru yapmak benim sanırım karakterim. Şimdilerde Nişantaşı’nda bir resim atölyesinde çalışıyorum… Hem de saatlerce… Teknik, eskiz ve boyama beni yormuyor ama doğru iş çıkarana kadar çalışıyorum. Bazen gece uyurken uyanıyor hemen bir teknik not alıyor, bazen de bir kompozisyon toparlıyorum, çiziyorum. Yurt dışında sergiler açmış ve İstanbul’da tanınan ayrıca koleksiyonlarda eserleri olan sanatçı Erkan Yaprakkıran’dan resim dersleri alıyorum. Sıkı bir disiplin ve sabır gerektiriyor. Bu da beni ayrı bir mutlu ediyor.” Geçen yıl galeri sahibi Yonca Koçak’ın Gizem Günaçtı’nın küratörlüğünü yaptığı, Akaretlerdeki ‘LAVİSİONE ART’ sanat galerisinde bir karma sergiye katılan Karakaş’ın yeni hedefi ise Contemporary İstanbul’da bir eser sergilemek. Burada soyut tek bir eser sergilemek istediğini belirten Karakaş’ın koleksiyonunda olmasını istediği isim ise Taner Ceylan...

RENKLİ YAŞAM

yükçekmece İlçe Temsilciliği ile birlikte, aynı dönemde Büyükçekmece Mali Müşavirler Dernek yönetiminde saymanlık görevini de üstlenmiş… Karakaş, bugünse İSMMMO “Mesleki Gelişmeleri İzleme Kurul Üyesi” olarak mesleğini devam ettiriyor… 22 yaşlarında Bedri Baykam’la tanışan ve ondan ilk büyük boy sayılacak bir tabloyu taksit taksit ödeyerek satın aldığını kaydeden Karakaş, şöyle devam ediyor: “Sanat içinde olmanın ardından, sanat camiası her geçen gün beni içine çekiyor ve aile ortamı oluşturuyordu. Galerileri olduğu kadar müzayedeleri de asla kaçırmıyordum. Ofisime gelen onlarca müzayede dergileri bana yol gösterici oluyordu. 1 resim, 3 resim derken 28 kadar birçok değerli sanatçının eserlerini satın almaya başladım. Ve bunları koleksiyoner ve iyi ustalar yardımı ile büyük şansla edinmeye başladım. Eserlerde ekspertiz raporları imzalar ve yaratan sanatçı bunlar bende ayrı bir önem kazandı.”

İSMMMO YAŞAM l 31


‘Taşları teker teker dizmek gerek’

YAŞAM’IN PORTRESİ

Özge Özberk, sinemamızın yetenekli ve tecrübeli ismi. Çağan Irmak’tan Biket İlhan’a, Murat Saraçoğlu’na kadar birçok iyi yönetmenle çalıştı. Hem kariyerini hem de son filminin çekim hikayesini kendinden dinledik…

32 l İSMMMO YAŞAM

BANU BOZDEMİR Çemberimde Gül Oya, 2005 yılında Kırık Kanatlar, Hayat Ağacı, Kalbimdeki Deniz gibi dizilerde, Babam ve Oğlum, A.R.O.G, Mavi Gözlü Dev ve son olarak da Bizi Unutma filmlerinde rol aldı. Ayrıca bu sezon tiyatroda Dario Fo uyarlaması Açık Aile ile karşımızda… Yetenekli ve deneyimli oyuncu Özge Özberk’ten bahsediyoruz. Ünlü yönetmen Çağan Irmak’ın son filmi Bizi Hatırla’da rol aldı. Bizi Hatırla, ihmal ettiği babasının rahatsızlanmasının ardından onunla yeniden bağ kurmaya çalışan bir adamın hikayesini konu ediyor. Çalışkan bir adam olan Kaan, sahip olduğu başarılı kariyerini dişi tırna-


ğıyla gerçekleştirmiştir. Bulunduğu noktaya gelebilmek için yıllarca çalışmış ve sonunda istediği mevkiye gelmeyi başarmıştır… Özberk, filmde ailenin gelini Ece rolünde. 24 yıldır oyunculuk yapan Özge Özberk, “Bu meslek dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Hayatınızı adamanız, çok sevmeniz, çok okumanız, araştırmanız, birçok şeyden feragat etmeniz gerekiyor. Kısa yoldan şöhret, kısa yoldan düşüş demektir. Taşları teker teker emekle dizmek, kaliteyi ve başarıyı beraberinde getirir” diyor.

BAMBAŞKA BİR KARAKTER

kattınız? Filmi izledikten sonra sizde uyandırdığı duygu neydi? Filmin içeriğinde kentin çekirdek aile yapısına yarattığı sıkıntılar değil, tam tersine bu çekirdek aileye dışarıdan gelen iyi niyetli olduğunu düşündüğümüz bir müdahale sonucu her bir bireyin kendine özgü içsel dönüş ve temel düşünce değişimlerini görüyoruz… Kendi hayatımdan, yaşadıklarımdan veya tecrübelerimden herhangi bir şey kattığımı düşünmüyorum. Ece, benim yapıma kafaca çok uzak bir karakter. Ece’ye yukarıdan baktığımızda öz değerlerinden çok uzak kalmış, çocuklarıyla iletişimde ergen kızı için, ‘nefret doğurmuşum’ diyebilecek kadar zayıf, onu heyecanlandıran tek şeyin dergilerdeki dedikodular olduğunu görüyoruz. Temelde klasik, mutlu bir aile tablosu görüyoruz. Ece’nin geçmişte yaşadığı travma filmin bütününe müthiş yansıyor. Filmi ilk kez izlediğimde senaryoyu bilmeme karşın inanılmaz etkilendim. Kelimelerin ete kemiğe bürünmesi, etkili müzikle beraber olağanüstü etkili olmuş ve değerli kılmış. Taşrada geniş aile vardır ve ailenin büyükleri evde saygı görür, çocuklarıyla yaşarlar. Ama şehirde deminki soruda da değindiğimiz gibi bu iş biraz zor. Bakım evleri, huzur evleri daha yeni yeni toplumsal hayata giriyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?

TİYATRO EĞİTİMİ ALDI Özge Özberk, 13 Ağustos 1976 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Özgür Özberk adında o da oyuncu olan erkek kardeşi var. Müjdat Gezen Sanat Merkezi tiyatro bölümünden mezun olan sanatçı, 2000-2002 yıllarında İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Şiir Tiyatrosu Kulübü’nde yönetmenlik yaptı. Çeşitli amatör tiyatrolarda ve çocuk oyunlarında dansçı ve oyuncu olarak çalıştı. Oğlum Adam Olacak oyununda yönetmen yardımcısı ve oyuncu olarak görev aldı. Bizim Ev, Sır Dosyası ve Bizimkiler gibi çeşitli televizyon yapımlarında oyunculuk yaptı, Yıldız Tepe adlı televizyon filminde başrol oynadı. BKM Oyuncuları’nın Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü? oyununda da rol aldı. 2004 yılında yayınlanan Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı 12 Eylül 1980 öncesi Türkiye’sindeki yaşamdan kesitleri sunan, “Çemberimde Gül Oya”, 2005 yılında Kırık Kanatlar, Hayat Ağacı, Kalbimdeki Deniz gibi dizilerde, Babam ve Oğlum, A.R.O.G, Mavi Gözlü Dev ve son olarak da Bizi Unutma filmlerinde rol aldı. Ayrıca bu sezon tiyatroda Dario Fo uyarlaması Açık Aile ile karşımızda…

YA Ş A M ’ I N   P O RT R E S İ

Çağan Irmak’ın son film Bizi Hatırla’da rol aldınız. Senaryoyu okuduğunuzda sizi etkileyen şey neydi? Çağan’ın son filmi, Çocuklar Sana Emanet’i seyrettikten sonra ona mesaj attım yeter artık sonraki filmde ben de varım çok özledim diye. Bir süre sonra beni aradı bir senaryo yazdım ters köşe bir kadın var bakalım ne hissedeceksin diye. Tabii ki öncelikle hikayeye bayıldım. Kadının hikayesi çok etkileyiciydi. İlk kez ‘Bizi Hatırla’ filminde beni bambaşka bir karakterle izleyecek seyirci. Aile ilişkilerinizde kaçırdığınız duyguları telafi etmek adına bu film herkese iyi gelecek. Rolünüzden bahsedebilir misiniz? Ben, ailenin gelini Ece rolünü canlandırıyorum. İlk bakışta tam bir şehirli dergi kadını. Hayatın dergilerdeki yaşamlardan ibaret olduğunu sanan bir kadın aslında. Babanın eve gelişiyle hayatında yüzleşmek zorunda kaldığı ve sustuğu konuları haykırmak zorunda kalıyor. Her duygunun karşılığının alınabileceği tanıdık hikayelerden oluşan çok güzel bir Çağan Irmak filmi, Bizi Hatırla’nın seyirciyle buluşmuş olmasının büyük heyecanını yaşıyoruz. Bizi Hatırla kent yaşamının zorladığı çekirdek aile yapısının yarattığı sıkıntılara da bakış atan bir film. Kendi yaşam tecrübenizden filme neler

İSMMMO YAŞAM l 33


YAŞAM’IN PORTRESİ

ŞEHİRLİ İNSAN HİKAYESİ ÖNDE Mİ? Özberk’e Türk sinemasında son zamanlarda öne çıkan şehirli insanın hikayesi üzerine soru yönelttik. Çünkü sinemamızın yüzü genelde taşraya dönük oluyor. Özberk bunun dönemsel bir furya olduğunu düşünüyor: ‘Bu bir furya bence. Dizilerde, filmlerde tutan işler üzerine hikaye üretmek kolaya kaçmak. Bir dönem ‘hanımağa’ dizileri popülerken, mafyavari işler ve arkasından romantik komediler furyası başladı. Sosyal iletişim mecraları çoğaldıkça artık herkes her yaşamı bilir oldu. Kentsel hikayelerin fazlalaştığını düşünmüyorum açıkçası. Genel bir arz talep meselesi.’ Kaan’ı diğer birçok filmdeki şehirli, hırslı adamın aksine babasına karşı çok ilgili birisi olarak tasvir ediyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mıdır? O toprağın insanı. Aslında filmin kendi açmazı da orada. ‘Ben, senden gördüm bunu’ diyor, yani çalışmanın ne kadar kıymetli olduğunu, vazifemi yetiştirmenin ne kadar kıymetli olduğunu ben senden öğrendim, diyor. Zaten bu öğretinin sonucunda da mesleğinin içinde artık birçok şeye vakit bulamayışı kendi içinde o kaosu beraberinde getiriyor. Babasına karşı anlayışlı. Niye anlayışlı? Aslında kaybettiği o yılları yaşayamadığı anları farkettiği için oldu o. Yoksa babasının filmde anlattığımız o durumu olmasaydı, belki hala onu farketmiyor olacaktı. Bir bakıyor ki yaşayamadığı hayatın o tarafını birkaç güne sığdırmak zorunda. O yüzden ani verilmiş bir karar bence.

34 l İSMMMO YAŞAM

İnsanlar yaşlandıkça arkadaş arıyor, konuşmak istiyorlar. Geçmişini, hastalıklarını, ağrılarını, hüzünlerini yaşadığı tüm hikayelerini, kaybettiklerini, kazandıklarını. Rahmetli anneannemden biliyorum. Bizimle beraber yaşıyordu ve yaş almaya başladıkça kapının çalıp komşularının gelmemesinden daha çok şikayet etmeye başlamıştı. Biz de ona her seferinde ‘işleri var, vakitleri yok’ diyorduk. Şimdi bu filmle daha çok anlıyorum bu cümlelerin gerçekliliğini. Artık kendimizi aklama yöntemimiz, görüntülü telefonlar. Aynı şey mi? Tabii ki hayır. Sarılmanın yerini hiç bir şey tutamaz. Şehir hayatı koşturmacasının içinde dağılıp gidiyoruz, vakit ayıramıyoruz, konuşamıyoruz. Bu yüzden onların arkadaş ortamlarının, mutlu olabilecekleri ortamlarının en iyisinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Şahsen ben kendi adıma kimseye yük olmamak için bunu dilerdim. Babam ve Oğlum’dan sonra yine bir baba-oğul hikayesinde Çağan Irmak ile beraber çalışıyorsunuz. Nostaljik bir tecrübe oldu diyebilir miyiz? Irmak ile çalışmak nasıl bir deneyim? Çağan’la çalışmaya ilk kez ‘Çemberimde Gül Oya’ projesiyle başladım. Daha sonra ‘Babam ve Oğlum’ da beraber çalıştık. Aradan 13 sene geçti ve ‘Bizi Hatırla’ filmi ile bir araya geldik. Sanki her şey bıraktığım gibiydi, Çağan koca bir dünyayı tek bir kelimeye bazen bir bakışa sığdırabilecek güçte yeteneğe sahip.

KENDİMİ KOMEDİYE YAKIN BULUYORUM Siz dramdan komediye birçok farklı rolü üstlendiniz. Kendinizi en çok hangi türde tatmin olmuş hissediyorsunuz? Tercihiniz hangisidir? Televizyonda dramanın içine doğdum. Yaklaşık 20 yıl boyunca da bu böyle devam etti. Artık drama benim kanımda var. Fakat tiyatro sahnesinde enerjimi komediye yakın buluyorum ve komedi oynamaktan daha çok zevk alıyorum. Sizin yapımcılık da yaptığınız bir projeniz oldu. Daha önce sizinle röportaj yaparken hatırlıyorum kamera arkasına da bir ilginizin olduğunu söylemiştiniz. Bu noktada neredesiniz? Hala bu şekilde devam ediyor musunuz? Yönetmenlik, senaristlik, yapımcılık… Nasıl gidecek bu iş? Sadece iyi oynamak. Gerisi bu işi diğer insanlara ulaştırmak yani işi tamamlayarak tanıtmak. Bu çok meşakkatli bir süreç. Yol arkadaşlarınızın güvenilir ve akıl verenlerinizin tecrübeli olması gerekiyor. En azından benim için öyle olması gerekiyordu. Daha da önemlisi bu tecrübelere kulak asmak gerekiyor.Yapımcılıkta her şey bir zamanlama ve planlama meselesi baktığınızda… Hiç de kolay


değil.. Şimdilerde yazarlık demişken geçen yaz tamamladığım bir çocuk müzikali yazdım. Bu sömestr hayata geçirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Sinemada iki Cem Yılmaz, iki de Çağan Irmak filmi çektiniz bir de Yasemin Türkmenli’nin yönettiği ‘Evlenmeden Olmaz’ var. Bu beş film dışında Biket İlhan ve Murat Saraçoğlu’nun yönettiği iki filmde daha oynadınız. Bu anlamda fazla sürpriz isimlerle çalışmadığınızı görüyoruz. Kendinizi güvende hissetmek mi, yoksa böyle mi rast geldi seçimleriniz? Cem Yılmaz filmleri zaten GORA’nın devam filmleriydi. Ceku karakteriyle yer aldım. Çağan Irmak’la 13 yıl aradan sonra tekrar bu projede bir araya geldik. Sürpriz isimler yok derken en iyileri var diyebiliriz.

SEVDİĞİM İŞİ YAPIYORUM

teker teker emekle dizmek, kaliteyi ve başarıyı beraberinde getirir. Son olarak neler söylersiniz? Bu hayatta, kendimi tekrar eden ve hep aynı filmi çeken yönetmen olmaktan korktum. O yüzden birçok farklı hikayeyle seyircinin karşısına çıkmaya çalıştım. Bir seçimden

ziyade, bu benim de artık kendimden sıkıldığım başka birşey yapayım dediğim anlar oldu. O yüzden bunun da diğerlerinden çok farklı, özünde benim filmim ama dokunuşlarıyla çok farklı bir film olduğunu düşünüyorum. İnşallah haksız çıkmam bu konuda. Şimdiden herkese iyi seyirler..

YAŞAM’IN PORTRESİ

Müjdat Gezen’den mezunsunuz. Oyunculuk sevdası sizde ne zaman başladı? Ailenizin yaklaşımı nasıl oldu? 1994 yılında BKM’de sahneye adım attığım anda, doğru yerde, doğru meslekte olduğumu anlamıştım. Bu bir hissiyat, önüne geçemezsiniz. Gece gündüz süren uzun prova sürecinden sonra o heyecanımı asla kaybetmedim. 24 yıl önce ne hissediyorsam aynı heyecandayım. Ben tiyatroyu, okuduğum üniversiteyi bırakıp seçtim. Hiç pişman değilim. Ailemin dediği gibi sen sevdiğin işi yaparsan başarı arkasından gelir. Tecrübeli bir oyuncusunuz, hem kamera arkasına hem de önüne hakimsiniz. Genç oyuncu adayları için bir öğüt vermek istesiniz ilk olarak ne söylersiniz? Bu meslek dışarıdan göründüğü kadar kolay değil. Hayatlarını adamaları, çok sevmeleri, çok okumaları, araştırmaları, birçok şeyden feragat etmeleri gerekecek. Kısa yoldan şöhret, kısa yoldan düşüş demektir. Taşları

İSMMMO YAŞAM l 35


KARİYER

İşimiz hobilere kaldı! Zorlu rekabet koşullarında hem şirketler hem de çalışan açısından fark yaratmak zor… Ezber bozan bir başvuru ve çalışma hayatı için eğitimden sonra artık hobiler de CV’lerin başköşesine yerleşiyor.

36 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE

Uzun bir arayış ve belki büyük bir heyecanla başvurduğunuz iş ilanı için işveren tarafından özgeçmişinizi incelemek üzere ayrılan süre sadece 30 saniye… Bu 30 saniyelik süre içinde dikkat çeken bir CV ikinci bir aşama olarak dikkate alınabiliyor. Şirket ve İK tarafında çalışan arayışları belli bir vizyon

ve misyon çerçevesinde gerçekleşiyor… Şirket bünyesinde çalışan ve çalışacak tüm personellerin de bu vizyon ve misyona uygun olması beklenir. Şirket kültürünü korumaya dönük bu hamlenin başarısı ise doğru adaydan geçer… İş başvurularında aday için kurum kültürü en önemli kriter olurken, işe alımların kilidini ise artık hobiler açıyor… CV’lerin en özenilmeyen kısmı hobilerin yazıldığı yerdir. İş arayanların yüzde 90’ı bu kısma “Kitap okumak, sinemaya


gitmek” gibi basmakalıp seçeneklerle doldurur… Ancak işverenler, liderlik ruhu olan, ekip çalışmasına önem veren, çabucak karar verebilen, işine odaklanabilen çalışanları tercih eder. Hobileri ise adayların bu tip özelliklere sahip biri olup olmadığınız hakkında bazı ipuçlarını verir… Hatta hobileriniz işe alınacağız pozisyona uygun olup olmadığınızı bile anlatır…

BASKI VE STRESİ AZALTIYOR

ŞİRKETLER DE DESTEKLİYOR Öte yandan, iş dünyasında artan rekabet şirketlerin de çalışanlarını bu yönde desteklemesinin önünü açıyor… İş mülakatlarında adaya sorulan hobiler hem kişinin karakteri hem de hayata bakışı hakkında karşı tarafın fikir sahibi olmasını sağlıyor... Çünkü iş dışında farklı alanlarla ilgilenmek, hobi sahibi olmak, kişisel zenginliğin ifadesidir. Bunun bilincinde olan şirketler kendi içlerinde kurdukları kulüplerle hobileri destekliyor… Çoğu zaman adayların önemsemediği bu sorular, aslında kişinin karakterini, hayata bakış açısını gösteriyor. Hobi, sahibi olmak, kişilerin iş ya da okul hayatları dışında farklı alanlarda kendilerini geliştirme isteklerinin ve iletişim becerilerinin göstergesi olarak görülür. Hatta hobileriniz işe alınacağız pozisyona uygun olup olmadığınızı bile anlatır. İş görüşmelerinde adayların hobileri hakkında yapılan konuşmalar, görüşmeleri destekleyici ve güçlendirici bir unsur olarak kabul ediliyor. Bu nedenle görüşmelerde adayların hobileri hakkında mutlaka konuşuluyor ve iş hayatı dışında ilgilendikleri konular hakkında bilgi sahibi olmaya çalışılıyor. Uzun süreli uğraşılara, hobilere sahip olan kişilerin zamanla daha araştırmacı olduğu, eğlenerek çalışma alışkanlığı kazandığı, etkili ve hızlı karar alma yeteneklerinin geliştiği gözleniyor. Çoğu işveren ya da işe alım uzmanı, bir adayı değerlendirirken; eğitim, iş deneyimi, deneyim süresi gibi alanlara daha çok odaklansa da bu alanlar, adayı tanımaya dair detaylı bilgi vermeyebiliyor. Adayın şirket kültürüne ne kadar uygun olduğundan, görev alacağı pozisyonda yaratacağı fark ve etkiye kadar birçok önemli nokta aslında “Hobi ve ilgi alanlarında” saklı…

HOBİLER VE KAZANDIRDIKLARI l BİREYSEL VE TAKIM SPORLARI: Aslında Türkiye’de en yaygın hobilerden biri… Eğer geçmişte profesyonel veya amatör olarak bir futbol, basketbol, voleybol takımının alt yapısında oynadıysanız ya da oynamaya devam ediyorsanız bunu mutlaka CV’nizde belirtin. Bu sporlar ekip çalışmasına alışkın olduğunuzu gösterir. Tekvando, boks gibi bireysel sporlarla da ilgileniyorsanız bunları da yazabilirsiniz çünkü disiplinli ve zorluklarla mücadele edebilen kişilik yapısına sahip olduğunuzu ifade eder. l YOGA: Pilates ile birlikte günümüzde oldukça moda olan yoga, konsantrasyonu sağladığı, enerjik hale getirdiği ve sakinleştirdiği için çalışanlar tarafından mutlaka yapılması gereken etkinliklerin başında geliyor. l MACERA SPORLARI: Dağ bisikleti yarışları, paraşütle veya yüksekten atlama, snowboard, doğa yürüyüşleri gibi sporlarla uğraşmak sizin disiplinli olduğunuzu, risk alabildiğinizi ve hiçbir şeyden korkmadığınızı gösterir. l VİDEO PRODÜKSİYON: Boş zamanınızda video çekimi ve kurgu işleri ile uğraşıyorsanız çalıştığınız şirketlerin sosyal medya departmanı ve dijital kampanyaları için işine yarayabilirsiniz. l DAĞCILIK: Dağcılar en zorlu koşullara bile göğüs gerebilen insanlardır. Zaten CV’nize “10 ülkenin zirvelerine tırmandım” yazabiliyorsanız sizi işe almamaları için bir sebep yok. l BAHÇE İLE UĞRAŞMAK: Son dönemlerin yükselen trendleri arasında yer alan bahçe ile uğraşmak sizin ne kadar sabırlı ve işinize tutku ile bağlı olduğunuzu gösterir. l FOTOĞRAFÇILIK: Teknolojinin gelişmesiyle her ne kadar artık eskisi kadar zor olmasa da fotoğraf sanatıyla ilgilenmek de CV’niz için önemlidir. l MÜZİK GRUBU: Bir enstrüman çalıyorsanız veya müzik grubunuz varsa bunu mutlaka belirtin. Ancak aklınızda bulunsun iş görüşmesi sırasında işveren Youtube’dan grubunuzu aratabilir.

KARİYER

Uzmanlara göre, belirli hobiler, kişilerin belirli özelliklerini de ön plana çıkarabiliyor. Örneğin çeşitli takım sporları, folklor gibi hobiler takım çalışmasını desteklerken, fotoğrafçılık veya resim yapma gibi hobiler, çalışanın yaratıcılığını besliyor. Motor sporlarıyla uğraşanlar ise agresif, devamlı başarma arzusu olan heyecanlı kişiler oluyorlar. Dağcılık, sualtı sporları gibi hobilerle ilgilenenler azimli, kolay pes etmeyen ve bireysel başarıya önem veren insanlar olurken, voleybol ya da basketbolla ilgilenenler hem disiplinli çalışma hem de takım çalışmasına yatkın, satranç ya da briç gibi hobileri olanlar ise daha analitik ve pratik karar verme yetkinliklerine sahip kişiler oluyorlar. Hobi sahibi olmak aynı zamanda iş yaşantısında baskı ve stresle başa çıkabilmeyi, çözüm üretebilmeyi ve yaratıcı olabilmeyi de beraberinde getiriyor. Bir hobiyle uğraşmak, insanın hayatında sürekli karşısına dikilen problemlerle başa çıkabilmesini kolaylaştırıyor. Sabretmeyi, ilgi duyduğu bir işle oyalanmayı seven, işinde de bu duygularla baş etmeyi öğreniyor. Burada kritik olan daha özgün örneklere dikkat etmek… Örneğin; takım sporlarına ilgi duyan bir adayın, şirket içindeki ekip çalışmasına yatkın olma ihtimali yüksek olabilir ya da sosyal sorumluluk projelerinde yer alan bir aday; inisiyatif almaktan korkmayan, girişken bir birey olarak tanımlanabilir. Genel olarak hobilerine düzenli zaman ayıran

bir adayın, planlı hareket etme ve zamanı doğru yönetebilme konularında iyi olduğunu kesin olarak düşünebilirsiniz.

İSMMMO YAŞAM l 37


SAĞLIK

Çağımızın hastalığı Alzheimer! etkilerini azaltmak mümkün mü? İşte tüm bu sorulaELA DAMLA GÖKMEN Çağımızın hastalığı rın yanıtını sizler için araştırdık… olarak adlandırılan Şehir hatlarında uzun yıllar kaptanlık yaptıkAlzheimer, beyinde bazı tan sonra emekliye ayrılan Ahmet kaptan bir süre 47 MİLYON AZHEİMERLI VAR Alzheimer, beyinde bazı maddelerin birikmemaddelerin birikmesi sonra hafıza sorunu yaşamaya başlamıştı. Yaptığı siyle birden fazla bilişsel alanın bozulması sonucunda telefon konuşmalarını hatırlayamıyor, torunlarıyla, ve birden fazla bilişsel ailesiyle olan diyalogları hafızasından uçup gidiyordu. kişinin günlük yaşam aktivitelerinin gün geçtikçe alanın bozulmasıyla Daha sonra bu sorun günlük aktivitelerini etkiler hale daha fazla engellendiği kalıcı ve ilerleyici bir hastalık. kişinin günlük yaşam Dünya genelinde şu anda 47 milyon Azheimerlı gelince eşinin de desteğiyle doktor yardımı almaya aktivitelerini engelliyor. karar verdi. Yapılan tetkiklerden alzheimer sonucuna hasta var. 2030’da 76 milyon, 2050 yılında ise nüfus artışıyla birlikte 135.5 milyon hasta olması bekleniulaşıldı… Çoğumuzun çevresinde sıklıkla duymaya Bunama vakalarının yor. Ülkemizde ise yaklaşık 1 milyon demans hastası, yüzde 60-80’ini oluşturan başladığı alzheimer, artık çağımızın hastalığı olarak 600 bin civarında da alzheimer hastası bulunuyor. 65 anılan bir hastalık. Dünyanın birçok ülkesinde Alzheimer, genellikle 65 geniş çaplı araştırmalar devam etse de, alzheimer yaşın altında ise yaklaşık 30-40 bin demans hastası yaş civarında başlıyor ve hastalığında henüz kesin sonuca ulaşmış bir tedavisi var. 2015 yılında alzheimerın dünyadaki maliyeti 220 milyar dolar iken, 2050’de 1.1 trilyon doları aşacağı de yok ne yazık ki. Ancak erken teşhis ve ilaçlarla yaş ilerledikçe görülme tahmin ediliyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülay Kesıklığı artıyor. Hastaların hem hastalığı geciktirmek hem de hastaya daha iyi nangil, bunama vakalarının yüzde 60-80’ini oluşturan bir yaşam olanağı sunmak mümkün. Alzheimer ne 3’te 2’sini ise kadınlar alzheimerın genellikle 65 yaş civarında başladığını ve gibi belirtilerle ortaya çıkıyor ve nelere dikkat etmek yaş ilerledikçe görülme sıklığının arttığını söylüyor. oluşturuyor… lazım? Beslenme ve zihin egzersizleriyle alzheimerın

38 l İSMMMO YAŞAM


Hastaların üçte ikisini ise kadınların oluşturduğuna dikkat çeken Gülay Kenangil, “Alzheimer hastalığı ABD’de ilk 10 ölüm nedeni arasında önlenemeyen, yavaşlatılamayan ve tedavi edilemeyen tek ölüm nedenidir” diye konuşuyor. Alzheimerın kalıcı ve beyinde küçülme ile giden ‘nörodejeneratif’ hastalıklardan biri olduğuna dikkat çeken Gülay Kenangil, şu bilgileri veriyor: “Tanı koyarken dikkatli bir hikaye alımı, fiziki muayene, laboratuvar testleri ve beyin görüntüleme yöntemleri kullanılır. Alzheimer hastaları semptomlar başkaları tarafından fark edildikten sonra ortalama 8-10 yıl yaşarlar ama bu hastaya, yaşına ve bakım şartlarına göre 4-20 yıl arasında değişir.”

40’LI YAŞLARDA GÖRÜLEBİLİR Yaş, aile hikayesi ve kalıtım alzheimer için değiştirilemeyen risk faktörleri olarak sıralanıyor. Alzheimer hastalığında iki tip gen var; ilki risk genleridir. Eğer bir kişi ebeveyninden “APOE-e4” risk genini alırsa alzheimer riski artar ancak bu hasta olacağı anlamına gelmez. Tanımlayıcı genler olarak adlandırılan ikinci genler ise direkt olarak hastalığa yol açarken bu genleri ebeveynlerinden alan herkeste hastalık gelişir. Alzheimer hastalığı bu protein değişiklikleriyle oluşursa buna ‘Ailesel Alzheimer’ denir ve nesiller boyunca birçok aile ferdi etkilenir. Bu hastalarda semptomlar genellikle 60 yaş öncesi başlarken 30-40 yaşlarında bile ortaya çıkabiliyor. Bu protein değişiklikleri tüm dünyada sadece birkaç yüz ailede bulunmuş durumda. Ailesel Alzheimer, tüm alzheimer vakalarının yüzde 5’inden daha azında mevcut.

İSİMLERİ UNUTUR!

NASIL ÖNLEM ALINMALI? Alzheimerda yaş, aile hikayesi ve kalıtım değiştirilemez risk faktörleri olmasına rağmen bazı önlenebilir olası bunama nedenleri bulunuyor. Örneğin kalp-damar sağlığı için risk faktörleri aslında beynimizin sağlığı için de önemli. Şöyle ki; beyin, kan damarlarınca besleniyor, kan damarları bozuk olan kişinin beynine giden kan da azalıyor ve beyin hücrelerinin besin ve oksijeni azalıyor. Kalbinizi koruyup sigara ve alkolden uzak durarak, kan basıncınızı kontrol ederek, kolesterolünüzü düşürerek, kan şekerinizi (Açlık insülin seviyenizi 3’ün altında tutarak) ve kilonuzu normal seviyelerde tutarak beyninizi de koruyabilirsiniz.

BESLENME ETKİSİ Alzheimer hastalığından kesin korunma yöntemi maalesef yok ancak bazı unsurlara dikkat ederek kısmen önlem alma şansı olabilir. Yapılan çalışmalar sağlıklı beslenmenin Akdeniz mutfağının beyin sağlığını koruduğuna dikkat çekiliyor. Akdeniz mutfağı az kırmızı et, tahıllı besinler, meyve, sebze, balık, ceviz, fındık, zeytinyağı ve diğer sağlıklı yağlardan oluşması bakımından öne çıkıyor. Bu yiyeceklerle beslenmenin alzheimera da olumlu etki sağlayabileceğine dikkat çekiliyor. Besin değeri yüksek folik asit ve B12 yönünden zengin bir diyetle beslenin. Yaban mersini tüketin. Antioksidan içeriği bakımından zengin olan yaban mersini ve Omega-3 yönünden zengin diyetler, bilişsel fonksiyonlarımızı güçlendirir. Çok sıkı vejetaryen diyetlerin B12 eksikliğine neden olarak bilişsel fonksiyonlarımızı bozabileceğini unutkanlıklara ve dikkat problemlerine neden olabilir.

EGZERSİZ YAPIN

Düzenli egzersiz, düzenli uykuyla beynin oksijenini ve beslenmesi arttırılabilir. Yediklerimiz kalp ile beynimize de etki eder. Sağlıklı yaşlanmak için kilo almayıp bol bol egzersiz yaparak vücudun çalıştırılması, sigara ve alkolden uzak durmak, sosyal yaşamdan kopmamak ve en önemlisi beynin çalıştırılması öneriliyor. Bol bol kitap okuyup bulmaca çözmek, aktif bir sosyal yaşam ve beyni sürekli canlı tutacak faaliyetler yapmak da öneriler arasında yerini alıyor. Ayrıca el işi, farklı beceri kursları, müzikle ilgili kurslara katılım da beyni korumada aktif rol oynayabiliyor. Özellikle enstrüman çalmak ya da yeni dil öğrenmek gibi farklı aktivitelerin öğrenilmesi yoluyla zihnin uyarılması, araştırmalarda alzheimer riskindeki düşüş ile ilişkilendiriliyor.

SAĞLIK

Alzheimer belirtileri genellikle basit unutkanlıklarla başlar. Hastalar aynı soruları tekrar ederler, isim bulma güçlükleri yaşarlar, eşyaları koydukları yeri unuturlar. Okuduklarını eskisi gibi hatırlayamazlar. Alzheimer hastalığında erken tanı hayati önem taşır çünkü öncelikle hastanın tedaviden yararlanma şansı artar, geleceği planlamak için daha fazla zamanları olur, bilinmeyen problemlerle ilgili endişeleri azalır. İlaç çalışmalarına katılma şansları

artar ve araştırmalara katkı sağlarlar. Bakım, yaşam koşulları, finans ve resmi konularda fikir yürütebilirler. Doktorlar ve bakıcılarıyla ilişki kuracak zamanları olur. İlaçlarla hastalık durdurulamıyor ama geçici bir süre için yavaşlatılabiliyor. Hasta ve yakınlarının günlük yaşamı kolaylaştırılabiliyor. Tüm dünya hastalığı tedavi edebilecek ya da ortaya çıkmasını engelleyecek tedaviler üzerinde çalışıyor ama henüz kanıtlanmış bir tedavi bulunamadı…

İSMMMO YAŞAM l 39


Günümüzde en sık karşılaşılan sorunlarının başında bir işe, derslere, okula yoğunlaşamama ve odaklanma problemi geliyor. Uzmanlara göre, daha çok çocuklarda görülen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi psikiyatrik sorunların habercisi olabilir...

Dikkati dağınık mı? EĞİTİM

NİL DENİZ DEMİRCİLER İlkokul birinci sınıfa başlayan Mustafa derslerine konsantre olup okumayı bir türlü öğrenemiyordu. Oysa tabletten ya da akıllı telefonlardan oyun oynama zamanlarında konsantrasyonu gayet iyiydi... Çevremizde sıklıkla karşılaşmaya başladığımız bu tür vakalar odaklanma sorununun ne denli arttığının habercisi... Çocuklarda okul başarısını olumsuz yönde etkileyen bu sorunun tespiti ve çözümü için neler yapılmalı? Uzmanların bu konudaki önerileri neler? Teknoloji kullanımı ve aşırı kollamaya

40 l İSMMMO YAŞAM

kaçan tutumlar özelikle çocuklarda iletişim ve sosyal becerilerin gelişimini engelleyip odaklanma sorunu oluşmasına neden olabiliyor. Odaklanma sorununu aşmak için de çocuğun uyması gereken kuralları belirleyip bunlara uyulmasının sağlanması gerekiyor. Bu süreçte ortamı dikkat çekici nesnelerden olabildiğince arındırarak, çocuğa sade bir çalışma ortamı sağlanmalı. Çocuğa gününü planlamayı öğretmek de sorunun aşılmasında yardımcı olabilecek bir diğer konu olarak sıralanıyor. Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, özel öğrenme güçlüğü, depresyon, anksiyete bozuklukları, korkular, konuşma bozuklukları,

davranış sorunlarında da çocuğun bir etkinliğe odaklanma ve dikkatini sürdürme becerisinde zorluklar görüldüğünü söylüyor.

NELER YAPILMALI? Odaklanma sorununu aşmak için yapılması gerekenler konusunda ailelere tavsiyelerde bulunan Aynur Sayım, “Ailenin öncelikli kazanması gereken beceri, etkili yönerge verebilmektir. Ses tonu, göz teması kurulması, net olmak, hedef koymak, davranışa odaklanmak gibi teknikler, bilinçli şekilde yapılmalıdır. Aile, çocuğun uyması gereken kuralları belirlemelidir” diye konuşuyor.


Çocuğa kazandırılması gereken beceriler sıra ile ve somut ödüllendirme yapılarak kazandırılmalıdır. Örneğin; çocuk için örnek bir davranış seçilip onu motive edecek bir puan uygulaması yapılıp, şu kadar puana şu ödül şeklinde en baştan belirlenen hedefe yönelik motive olması sağlanmalı. Ayrıca açık ve net kurallar ve hedefler belirlenip kararlı bir tutum sergilenmelidir.

DAVRANIŞLARINI İNCELEYİN Çocuğun dikkat süresini kontrol etmek için davranışları incelenmelidir. Neden, hangi ortamda, ne şekilde davranış sorunu ortaya çıkıyor, inceleme yapılıp, o davranış için doğru yaklaşım gereken durumlarda terapistle birlikte belirlenmelidir. Durum tespiti yaptıktan sonra ortamı dikkat çekici nesnelerden olabildiğince arındırarak, çocuğa sade bir çalışma ortamı sağlanmalıdır. Çocuğun dikkatini toparlamanın bir yolu da gününü planlamayı öğretmekten geçiyor. İhtiyaç durumunda bulunulan ortamı çocuğa göre düzenlemek gerekir. Herhangi bir stres durumunda ise çocuğa güven verme, sakinleştirme şeklinde yaklaşım benimsenmelidir. Sorunların çözümü için aile oturumları yapmak, ortak çözümler bulmak çocuk için demokratik bir ortam yaratır, anlaşıldığını, ailesinin onu dinlediğini fark edip sorun çözme tekniklerini öğrenir.

SAĞLIKLI İLİŞKİ KURULMALI

l ÇALIŞMA DÜZENİ YARATIN: Baharla birlikte dikkati toplama zorlaşacağından, ders çalışma ve ödev yapma konusunda da aksamalar olabilir. Motivasyonun ve dikkatin zayıflaması da biyolojik ve hormonal değişimlerle ilişkilidir. Bu dönemde, çocuğun günlük çalışma temposunu kısmen hafifletmek gerekebilir. Önemli olan günlük çalışma yoğunluğundan öte, düzenin korunmasıdır. Yapılacak küçük hafifletmeler, ödev yapma sürekliliğini koruyup dikkatini geliştirecek ve öğrenilmesi gereken konuların kaçırılmamasını sağlayacaktır. l SPOR VE SANAT AKTİVİTELERİNE YÖNLENDİRİN: Çocuğunuzun ilgi ve yönelimlerine uygun olan sanat ve spor aktivitelerinden bir ya da bir kaçını seçerek gitmesini sağlayın. Böylece, hareket ihtiyacı giderilip yeni arkadaşlıklar kurması sağlanmış olur. Sevdiği faaliyetlere uğraşıyor olması, çocuğun dikkat kalitesini de olumlu yönde etkileyecektir. Ayrıca, daha sonraki yıllarda da devam ettireceği bir hobi kazandırmış olursunuz. l HAREKETLİ FAALİYETLERİ ÖNEMSEYİN: Hareket etmek, çocuk olmanın en keyifli uğraşlarından biridir. Çocuğun hareket etmesi için çoğu zaman belirli bir amacın olması bile gerekmez. Küçük bir çocuğun günde yaklaşık 6-7 saat harekete ihtiyacı vardır. Ayrıca, baharla birlikte bu ihtiyacın arttığı da düşünülürse, çocukların masa başı ve kendilerini pasifize edecek faaliyetlerini dikkatlerini vermeleri çok zordur. Bu nedenle, çocukla yapılan faaliyetlerde hareketliliğe özel bir önem vermek gerekir. Bir anlamda, çocukların hareket etmesi dikkatlerinin dağılmasını değil, toplanmasını kolaylaştırır. l DENGE OYUNLARINDAN YARARLANIN: Çocuklarla yapılacak, denge ve koordinasyon çalışmaları, dikkat geliştirmek için en ideal uygulamalar arasında gösteriliyor. Uzmanlar eşliğinde planlanacak bu tür faaliyetler, çocuğun kendi bedenini algılaması, fark etmesi ve yönetmesi gibi birçok beyin fonksiyonunu aktif hale getiriyor. Bu da özellikle görsel, dokunsal ve kinestetik dikkat açısından mükemmel sonuçlar veriyor. l NEFES VE GEVŞEMEDEN YARARLANIN: Nefes ve gevşeme egzersizleri, dikkat geliştirmede son derece önemli çalışmalar olarak gösteriliyor. Bu egzersizler, bedensel ve ruhsal enerjiyi dinginleştirerek dikkatin kısa sürede toplanmasını ve devamlılığını sağlar. Bu egzersizlerle ilgili bir uzmandan destek almak çocuğunuz için yararlı olabilir.

EĞİTİM

Çocukla kurulan sağlıklı ilişki çocuğun hayata bakışını ve hareketlerini olumlu yönde etkilemektedir. Bunun için de öncelikle onu olduğu gibi kabul etmek ve ona bunu hissettirmekten geçer. Şartlar ne olursa olsun, kötü not alsa da hata yapsa da onu koşulsuz sevdiğinizi hissettirmelisiniz. Çocukla kuracağınız iyi iletişim, iletişim dilinizin suçlayıcı, eleştirel, yargılayıcı değil de “ben”li cümleler kullanıp empati kurarak yaklaşmakla mümkün. Ona, “Kızgın olduğunu görüyorum, bunu anlatmak ister misin?” gibi ben dilini içeren cümleler kurmalısınız… Anne baba olarak modelliğiniz, çocuğun diğer insanlarla kurduğu iletişimin ve kendi disiplininin temelini atacaktır. Örneğin, akşam boyunca bilgisayar ve telefonu ile ilgilenen anne babaların çocuklarını teknolojik aletlerle ilgili disipline edemezler. Çocuğa zaman ayırmak, iyi bir ilişkinin başlangıcıdır. Arkadaşlarıyla zaman geçirmek, sohbet etmek, oyun oynamak yetişkinleri nasıl rahatlatıyorsa çocuğun da hem arkadaşları ile hem ailesiyle bunları yapmaya çok ihtiyacı var. Anne babalar çocuklarını yaşama hazırlayan, örnek olan, sorun çözmeyi, zorluklarla nasıl baş edeceğini öğreten rehberlerdir. Bu nedenle ona ayıracağınız zaman dilimlerinin çok değerli olduğunu hatırlayın. Çocuğun disiplin konusunda zorlandığını göz önüne alırsak, bir uzman yardımı alarak sorunun çözümüne yönelik hem çocuk, hem aile, hem de okulla çalışmalar planlamak en uygun yaklaşımdır. Ayrıca çocuğun güçlü ve geliştirilmesi gereken alanlarıyla ilgili çalışmalar da yapılmalı.

DİKKATİ NASIL ARTIRILIR?

İSMMMO YAŞAM l 41


Dostlarımıza da eğitim şart Nasıl ki bizler ve çocuklarımız bir eğitim sürecinden geçiyorsak en az 15 yıl boyunca evimizin bir bireyi olan pet dostlarımız için de eğitim şart… Binlerce yıldır insanlarla birlikte yaşayan kedi ve köpek anatomisine dair edineceğiniz bilgiler ve küçük eğitim metodları ile hızlı bir alışma süreci geçirmek de mümkün…

DOSTLARIMIZ

UMUT EFE Artık birer aile ferdi olan ve son yıllarda sahiplenme oranlarında önemli artışlar görülen pet dostlarımız binlerce yıldır insanoğlunun doğal ortamına eşlik ediyor… Yapılan son araştırmalara göre, 30 bin yıl önce evcilleştirilme başlarken, kedilerin 10 bin yıl kadar önce muhtemelen Orta Doğu’da evlerde görülmeye başlandığına işaret ediyor. Bir peti sahiplenmek büyük ve uzun yıllara uzanacak sorumluluk gerektiren bir karar. Köpekler ve kediler çok zaman ve 15 yıldan uzun bir süre boyunca bağlılık gerektiriyor. Bu süre içinde insanın doğal ortamına yuvasına eşlik eden minik dostlarımızdan insan davranışları bekleyip, bir anda ortama ayak uydurmalarını ummak ise en büyük yanlış…Kedi ve köpek anatomisine dair edineceğiniz bilgiler ve küçük eğitim metodları ile hızlı bir alışma süreci geçirmek de mümkün…

42 l İSMMMO YAŞAM

Pet sahipliği, eğer dostunuzu seçmeden önce iyi düşünürseniz çok keyifli ve avantajlı bir durumdur... Aslında her hayvan aynı cins olsalar bile farklı anatomi, karakter ve geçmişe sahiptir... Geçmişlerini bilmediğimiz kedi ya da köpeklerimize uygulayacağımız eğitimler onların ve bizlerin yaşam kalitesini artıracağına daha da kötü sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle önce beslediğimiz minik dostlarımızın karakter özelliklerini çok iyi bilmeliyiz. Unutmayalım ki dostlarımızın her birinin farklı farklı özellikleri vardır ve her biri her hareketi ile bizlere farklı bir şey anlatır… İyi takip iyi eğitim kaliteli yaşamın anahtarıdır.

OYUN ODAKLI EĞİTİM Bilinen en yaygın yöntem olan ‘oyun’ hem eğlenceli hem de yorucu bir eğitim metodu olmasına rağmen aslında hayatımızın her alanında kullandığımız bir eğitim metodudur aslında...

Gerek çocuklara gerekse sosyal yaşantımızda etrafımızdakilere karşı bile kullanabilen bu metodu evcil dostlarımıza uygulamamız için öncelikle az biraz da olsa hayvan psikolojisine hem de eğitim metotlarına hakim olmamız gerekiyor. En kolay eğitilebilir daha doğrusu alıştırılabilir türler olan kedi ve köpeklerde eğitimi ne kadar kolay olsa da hayvanlarımızı tanımaz ve onların anlatmaya çalıştıklarını anlamaz isek ne kadar güzel yerlerde beslesek bile iyi bir sonuç almamız neredeyse imkânsızdır. Oyun, köpeğinizin ve kedinizin dengesi açısından sadece yavruyken değil, yetişkinliğinde de çok önemli bir aktivitedir. Bazı oyunlar onun kas gelişimi için önemliyken, bazıları ise çevikliği ve zekası için önemlidir. Ayrıca iki farklı türün birlikte oyun oynaması, birbirlerini tanımaları için büyük bir fırsattır.

‘HAYIR’I ÖĞRETİN Öte yandan kedilerin cezayı anlamadığı farkına varacağınız ilk şeydir. İyi davranışın teşvik edilmesi çok daha etkilidir. Burada üç kuralı aklınızdan hiç çıkarmayın - saygı, pekiştirme ve ödül. Bir kedi dostu olduğunuzu gösterecek şekilde davranmanız önemlidir. Örneğin, kedilerin dik dik bakılmasından hoşlanmadığını ya da ani seslere ya da hareketlere tahammül edemediğini bilmelisiniz.. Pekiş-


tirme yalnızca tutarlılığı ve tekrarlamayı ifade etmektedir. Yavru kediniz veya köpeğinizin vazgeçmesini istediğiniz bir şeyde her zaman sakin ve kesin bir hayır demelisiniz. Teşvik etmek istediğiniz bir şey yaparsa, her zaman ona büyük bir coşku gösterdiğinizden emin olmalısınız. Bazı durumlarda net bir ‘hayır’ kesinlikle gereklidir. Örneğin, köpeğinizin size karşı ne olursa olsun hırlamaya hakkı yoktur.. Eğer buna izin verirseniz, unutmayın ki bir sonraki etap ısırmak olacaktır. Bu sebeple kesin bir ‘hayır’ bu durumların önüne geçebilir…

ÖDÜL VE CEZAYA DİKKAT

l Köpekler kimi zaman tıpkı insanlar gibi sızlanır ve/veya ağlarlar. Eğer ağlayan yavru köpekse bu oldukça doğal karşılanmalıdır. Çünkü yavru köpekler annelerinden mama, ilgi gibi ihtiyaçlarını ağlayarak temin ederler. Eğer yetişkin köpekte görülen ve kronikleşmiş bir durumdan söz ediyorsak bunun birkaç nedeni olabilir. Öncelikli olarak sızlanan köpeğinizin herhangi bir sağlık problemi olmadığından emin olmalısınız. Köpeğinizin yaşı ilerlemişse herhangi bir işlevsel bozukluğu olabilir ya da bir yerlerinin ağrıması ağlamasına ya da sızlanmasına neden olabilir. Ağlamak da tıpkı havlamak gibi köpeğinizin sizinle iletişim kurma yollarından biridir. Heyecan, acı çekme, ilgi isteme gibi durumlarda köpeğiniz ağlayabilir. l Gözünüzün önüne diş çıkarma zamanında olan, hiç durmadan ağlayan ve eline aldığı her şeyi ağzına sokmaya çalışan bir bebeği getirin. Çoğu zaman yavru köpeklerde görmeye alışkın olduğumuz çiğneme durumu aslında oldukça doğal bir durum… Yavru köpeklerde de durum çok farklı değil. Dişlerdeki hassasiyet, tüm dünyayı keşfetme merakıyla birleşince ortaya ısırılan ayakkabıların, parçalanan giyisilerin çıkması kaçınılmaz. Ancak yetişkin döneminde bir köpekte hala çiğneme özelliği rahatsız edici boyutlarda devam ediyorsa öncelikle bir sağlık problemi olup olmadığını öğrenmelisiniz. l Öncelikle şunu kabul etmeliyiz ki bir insanın konuşması ne kadar doğalsa bir köpeğin de havlaması o kadar doğaldır. Köpeğinizin nedensiz yere havlaması sinirlerinizi bozsa da çoğu zaman aslında altında mutlaka bir neden yattığını unutmayın. Köpekler çoğu zaman olası bir tehlikenin işaretini sezdiklerinde haber vermek ya da uyarmak için havlarlar. Havlamak onlar açısından oldukça önemli bir iletişim kurma yoludur. Köpeğinizin genellikle havlamak için birkaç farklı nedeni olabilir. Öncelikli neden, korkmuş olmasıdır. Farklı bir ses, yabancı bir kişinin eve gelişi, birinden hissettiği tedirgin edici bir davranış onun uyarı amaçlı havlamasına neden olabilir. Yani alt kat komşunuzun eve geldiğini duymamış olmanız köpeğinizin de fark etmeyeceği anlamına gelmez. l Kediler neden başını sürter sorusunu en

az bir kez sormuşsanız cevabı sizi oldukça memnun edecektir. Kedilerin önce burunlarını değdirip daha sonra da yanaklarından kulaklarına kadar sürterek kendilerini size okşatmaları aslında sizinle bir selamlaşma yöntemi. Bunu bacaklarınızda, omzunuzda ya da yüzünüze karşı yapabilir. Bunu bizim yanaklarımızdan öperken bir sağdan bir soldan yapmamız gibi de düşünebilirsiniz. l Eğer yabancı bir kediyle tanışacaksanız ve onun kendisini sevdirip sevdirmeyeceğinden emin değilseniz önce burnuna doğru parmağınızı uzatın. Eğer parmağınıza başını sürterse sizinle selamlaşmayı kabul ediyor demektir. Zaten kedileri sevmek için en doğru yer başlarıdır, izin vermedikleri sürece diğer yerlerinden sevmeye çalışmayın.

l Bilmeyenler, dakikalarca sevdikleri kedinin onları ısırıp gitmesinin ardından nankör olarak seslenebiliyor. Oysa kediler oldukça şakacı hayvanlardır. Tıpkı en iyi şakaların soğukkanlılık ve pokerface ile yapılabilmesi gibi kediler de aniden uyarılarak bir anda ısırıp sizi şaşırtabiliyor. Bu ani tepkilerin iki sebebi olabiliyor. İlki sevilmekten sıkılmaları ve sevdiğiniz bölgeyi değiştirirken onu tedirgin etmeniz olabilir. Sonuçta her bölgeye ayrı tepki verebiliyorlar. Diğer sebep ise ısırmanın kedilerin doğal bir iletişim yollarından biri olmasında yatıyor. Aniden uyarılarak ya avcılık ya da oyun hisleriyle ani mod değişikliğine gidebiliyorlar.

DOSTLARIMIZ

Ödüllerle doğrudan bağlantı oluşturun. İki tip ödül vardır - sizden gelen övgüler ve lezzetli bir ödül bisküvisi. Her ikisi de yavru kediniz için son derece motive edicidir. Kedilerin çoğu kucağa alınmaktan hoşlanmaz ve yavru kedinizi daha erken alırsanız, buna daha kolay alışacaktır. Köpeklerde ise güvenlik açısından, köpeğiniz en azından iki ana komutu bilmeli. ‘gel’ ve ‘dur’. Aynı zamanda köpeğiniz ‘dikkat’ kelimesini de anlamalı. Dikkat kelimesini anlaması onu olası tehlikelerden büyük ölçüde koruyacaktır. Bu komutları her aldığında onu ödüllendirin, fakat yapamadığında da cezalandırmayın.

DAVRANIŞLARINA DAİR PÜF NOKTALARI

İSMMMO YAŞAM l 43


LEZZET

Şimdi detoks zamanı Uzun ve yorucu bir kışın ardından, evlerde başlayan bahar temizliğine ruhunuzu ve vücudunuzu da ekleyin… Detoks ile eksilen vitamin ve mineral deponuzu doldurabilir, yağ yakımı sağlayabilir, bozulan uyku düzeninizi eski haline getirebilirsiniz.

44 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE Bahar geldi, çiçekler açtı, evlere güneş, zihinlere bir canlılık aktı… Uzun, soğuk ve yorucu bir kışın ardından, grip salgınından siz de nasibinizi aldınız… Vücuda giren antibiyotikler, biriken toksik maddeler, bir yandan iş yoğunluğu ve stres bedeninizi yordu, cildinizi soluklaştırdı, enerjinizi kaybettirdi. Açan güneşle birlikte, tüm bunları geride bırakıp vücudunuzda ve ruhunuzda da artık detoks zamanı… Bahar mevsimi gelmişken, taptaze sebze ve meyvelerle yenilenerek yaza daha canlı girmek için yapmanız tek gereken şey bir detoks programı hazırlamak. Detoks ile eksilen vitamin ve mineral

deponuzu doldurabilir, yağ yakımı sağlayabilir, bozulan uyku düzeninizi eski haline getirebilirsiniz. Sizi bahar yorgunluğundan da alıkoyacak olan yol kış boyunca vücutta biriken toksik maddelerden kurtulmaktan geçiyor. Detoks olarak adlandırılan bu yöntem sayesinde bağırsaklarınızı ve karaciğerinizi temizleyebilir, yağ yakımınızı hızlandırarak kilo verebilirsiniz.

BUNLARI TÜKETMEYİN Detoks beslenmenin temeli sağlıklı ve sıvı ağırlıklı ürünlere dayanır. Detoks programının etkili olmasında yaşam tarzınızın da büyük bir etkisi var. Dinleyeceğiniz müziğin rahatlatıcı olması, iyi uyumanız ve yoga, esneme hareketleri gibi basit


OLMAZSA OLMAZLAR • Sigara, alkol ve kafeini diyetinizden çıkarın. • Doymuş yağ tüketimini en aza indirin. • Soslar, çikolata, fruktoz şurubu içeren besinleri diyetten çıkarın. • İşlenmiş besinler, konserveler, tuz, şeker, beyaz un ve beyaz undan yapılmış makarna/ekmek, kırmızı et, tavuk, yağlı peynirler, krema, tereyağı, kuyruk yağı tüketmeyin. • Organik besinleri tercih edin. • Kür boyunca elma, kiraz, böğürtlen, dutsu meyveler, bitkisel protein kaynağı glutensiz tahıllar, kuru meyveler, ananas, kivi, limon, salatalık, yeşillikler ve ıspanağı tercih edin. • Protein kaynağı olarak yoğurt, kurubaklagil ve balık yiyin. • C vitamini içeriği yüksek olan besinleri yiyin. • Sıvı tüketimini artırın, bitki çayları için. • Yedi günü aşmayın. • Yiyecekleri iyice çiğneyin. • Rahat bir oturma pozisyonunda yemek tüketin. • Stresi minimum düzeye indirin.

detoksunda mevsimin sebzelerini kaçırmamak için mevsim sebzeleriyle hazırlanmış çorba ya da 1 kase yağsız yoğurt ve yeşillik karışımı da tok tutucu bir öğün olabilir.

HERŞEYİN BAŞI SU Detoksun en önemli püf noktası, bol su ve sıvı tüketmekten geçiyor.. Buna ek olarak sebze, meyve ve bunların suları da içilmesi gerekenlerden.. Haşlanmış kuru baklagil ve tam tahıl ürünleri muhakkak yer almalı. Bağırsaklarınızın sağlığı için probiyotik ve prebiyotik içeren takviye ve besinler kullanmak önemli. Bitki çayları mutlaka menünüzde ilk sıralarda yer almalı… Kahvaltılarınızda, yoğurt, yulaf kepeği, keten tohumu, taze meyve, tarçın karışımlarını tercih edebilirsiniz. Yulaflı omlet ve bol sebzeden oluşan kahvaltının tokluk hissini ise denemelisiniz..

Eğer önceden hazırlama imkanınız yoksa ya da o gün aniden evden çıkmak zorunda kaldıysanız şehrin yeni nesil mekanları imdadınıza yetişecektir…

l JÜS…

Tamamı organik malzemeler kullanılarak yapılan Jüs detoks içecekleri, soğuk press yöntemi uygulanarak hazırlanıyor ve cam şişeler içerisinde muhafaza ediliyor. Soğuk press sebze ve meyve sularının yanında sağlıklı smoothie ve organik kahveler de mekanda bulabileceğiniz diğer lezzetlerden birkaçı. Salata, çorba ve sağlıklı atıştırmalıklar ise karnı acıkanlar için ideal tatlar sunuyor. Karaciğer için oldukça yararlı olan zerdeçallı Morning Glory denenmesi gereken sebze sularından biri. Bunun dışında The Source, Lean Green, Down Easy, Glow Getter’de menüdeki juicelardan birkaç örnek….

l LEVEL UP…

Günlük hayat temposuna uygun bir biçimde, doğanın lezzetini, enerjisini ve tazeliğini sizlere getiriyor. Sunulan seçenekler arasında özel hazırlanan tariflerle smoothie, meyve suyu, çay ve salatalar gibi gücünüzü ve enerjinizi arttıracak besinler yer alıyor. Burada her şey taze ve mevsim meyveleriyle hazırlanıyor. İçinde ıspanak, kabak, limon, salatalık, nane, zencefil yer alan alkali en çok tercih edilenlerden..

l STUFF...

Alanının en eskisi olarak öne çıkan mekanlardan Kadıköy’de yer alan Stuff… Meyveli ve sebzeli smoothieleriyle meşhur olan Stuff, ufak ama şirin mi şirin bir cafe. Sağlıklı ürünler satmaya özen gösteren mekan Çimçim, Muz Sandalı, Kaptan Çilek ve Temel Reis gibi iddialı smoothieleriyle sağlıklı içecek sevenlerin dikkatini çekmeyi başarıyor. İçeceklerin şık sunumları yanında kalorilerini de gösteren mekanda eğer karnınız açsa lezzetli salatalar da bulabilirsiniz. Moda’da bulunan Stuff, sağlıklı yaşam felsefesine sıkı sıkıya bağlı kalanların uğraması gereken yerlerden.

LEZZET

egzersizler yapmanız detoksta en iyi sonucu almanızı sağlar. Eğer detoks programı ile fazla kilolarınızdan kurtulmayı amaçlıyorsanız bu noktada bir uzmana danışmanız gerekiyor. Bu noktada belli bazı yiyeceklere ve durumlara ise belli bir süre boyunca ambargo var… Hayvansal yağlar, trans yağ ve katı yağlar, hamur işleri, beyaz un, beyaz şeker, şarküteri ürünleri, asitli içecekler, şeker, gluten, et, süt ve peynirde yağlı ürünler, kötü anılar, stres ve öfke. Detoks programları ayda bir kez maksimum bir hafta süreyle uygulanmalı… Eğer kararınızı verdiyseniz sabah uyanır uyanmaz bir bardak ılık ballı su içerek 1 haftalık detoks programınıza başlayabilirsiniz. Suyunuzu içtikten sonra kahvaltınıza müsli, keten tohumu, tarçın, dövülmüş ceviz ve yağsız sütü karıştırarak başlayabilirsiniz.Bahar

DETOKS DURAKLARI

İSMMMO YAŞAM l 45


EVİM EVİM

Balkon ve bahçelere bakım vakti geldi Bahar ayları ile birlikte doğanın canlanması, havanın ısınması hemen herkeste dışarıda olma isteği doğuruyor. Büyük kentlerde bahçeli eve sahip olanların sayısı oldukça sınırlı kalsa da hemen herkesin büyük ya da küçük bir bahçesi bulunuyor. Şu günlerde balkon ve bahçeleri düzenleyip yaza hazırlama vakti de geldi....

46 l İSMMMO YAŞAM


ELA DAMLA GÖKMEN Havaların ısınması ile birlikte dağınık balkonuna bakıp iç geçiren Makbule Hanım balkonunu ve evinin bahçesini düzenlemek için nereden başlayacağına ve ne yapması gerektiğine bir türlü karar veremiyordu... Mevsim dönümlerinde kışın ihmal ettiğimiz balkonu ve bahçelerimizi düzenlemek için birçoğumuz benzer kararsızlıklar yaşayabiliyoruz. Siz de bu dönemde benzer bir kararsızlık yaşıyorsanız yazımızı okumanızı öneririz.... Kış mevsiminde kullanılmayan eşyanın konulduğu bir yer haline geliveren balkon, teras ve bahçeleri düzenlerken öncelikle gereksiz eşyayı kaldırmakla işe başlamalısınız. Kullanılmayan ya da başka alanlarda kullanacağınız eşyanızı kaldırıp mekanınızı sadeleştirin. Mekanınızı güzelleştirmek ve keyif köşesi yaratmak için yeşilliğin ve çiçeklerin etkisinden yararlanabilirsiniz. Var olan çiçeklerinize de bahar bakımı yapıp, çiçek besinleri ile gelişimlerini destekleyebilirsiniz. Bu mekanlarda yapacağınız çiçek düzenlemeleri ile balkon ve teraslarınızı kat bahçesi haline getirmeniz mümkün…

BAHÇE BAKIMI

Keyif denilince ilk akla gelen yumuşacık minderler ve yastıklar oluyor. Mekanlara renk katmada en etkin aksesuarlar renkli yastıklar, mumlar, mumluklar, mozaik lambalar da balkon, teras ve bahçelerinizde daha keyifli bir hava yaratmanızı sağlayacaktır. Modası nerdeyse hiç geçmeyen kandil şeklindeki mumluklar ya da su dolu kaselere yerleştireceğiniz küçük mumlar ile hem dekorasyonunuzu tamamlayabilirsiniz. Balkonlara çıkılan şu günlerde var olan oturma gruplarında küçük dokunuşlar yaparak büyük değişimler yaratmak mümkün. Sıcak bir atmosfer oluşturmak istiyorsanız, belirleyeceğiniz renk paleti ile koltuk döşemelerini de yenileyebilirsiniz. Yeşil ve hardal sarısı 2019 mobilya renkleri trendleri arasında yer alıyor. Çiçekli desenlerin modası geçmiyor. Daha yenilikçi yaklaşımla çiçekli desenler ve belirlediğiniz renk paletinden bir koltuk döşemesi kullanabilirsiniz. gül ve leylak gibi hem güzellik hem de hoş koku veren çiçeklerden faydalanabilirsiniz. Uzmanlara göre, sinek ve böcekleri balkonunuzdan uzak tutmak için sardunyalar birebir. Sarkıtlı saksılar ya da sabit saksılara dikeceğiniz sardunyaları balkonunuzda bolca kullanabilirsiniz.

OTURMA ALANI Yapacağınız düzenlemelerle sevdiklerinizle keyifli çay, kahve sohbetleri yapacağınız bir ortam yaratıp ısınan havanın tadını dış mekanlarda çıkarabilirsiniz. Küçük balkon ve teraslarda işlevsel ürünler tercih edilip mekanı daha verimli kullanabi-

lirsiniz. Duvara monte edilebilen ya da asılabilir saksılar kullanarak mekanınızda yer kaplamadan sıcak bir atmosfer oluşturabilirsiniz. Son yıllarda trend haline gelen duvar bahçe uygulamasını evinize taşıyabilirsiniz. Bu sayede balkonunuzda otururken bahçede oturuyormuşçasına keyif alabilirsiniz.

MOBİLYA SEÇİMİ Günümüzde balkon ve bahçeler de iç mekanlar gibi mobilyalarla süslenir hale geldi. Balkon, teras ve bahçenizde oluşturacağınız keyif köşelerinize mobilya seçerken koltuk ya da masa mı kullanacağınıza karar vermelisiniz. Bu kararı verirken o mekanın büyüklüğünden tutun da yemek yenilip yenilmeyeceğine karar vermenizde size yol gösterecektir. Yemek yenilecek mekanlarda masa-sandalye seçilebilir. Ancak yemek yemeyi planlamadığınız ve uzun uzun vakit geçireceğiniz mekanlarda koltuk tarzı bahçe mobilyalarını seçmeniz öneriliyor. Balkonunuz oturma grubu için küçük bir balkonsa daha küçük bir masa ve az yer kaplayan sandalyeler seçerek uygun oturum alanı yaratılabilir. Mekanınızda şık ve rahat bir ortam yaratmak için tik ağacından ya da plastik rattan ürünlerden oluşan yemek grupları ya da oturma grupları tercih edebilirsiniz. Çay saatlerinin geçirileceği oturma gruplarında ve yemek yerken kullanılabilecek masa-sandalye takımlarında seçeceğiniz döşemelikler kolay temizlenebilir, kir tutmayan, su itici kumaşlardan olmalı. Geniş balkonlarda ve bahçelerde koltuklu salıncaklar da son yılların vazgeçilmez bir dekorasyon malzemesi haline geldi. Demirinden ahşabına kadar da farklı malzemelerden yapılmış salıncaklar mekanlara sıcaklık katmanın yanı sıra keyifli anlar geçirmeyi garanti ediyor.

EVİM EVİM

Açık havada keyif yapma dönemine girdiğimiz şu günlerde bahçeli eve sahip olanlar da bahçelerini sadeleştirerek işe başlamalı. Kış mevsiminde kuruyup dökülen dalları, kuruyan bitkileri temizleyerek bahçenizde sadeleştirme yapabilirsiniz. Ayrıca çiçek dikebileceğiniz alanlardaki toprağı kabartıp sevdiğiniz uygun bahçe bitkilerinden satın alarak ya da tohum ekme metodu ile bahçenizi çiçeklendirebilirsiniz. Keyifli bir bahçenin ya da balkonun olmazsa olmazı çiçeklerdir. Birbirinden renkli çiçeklerle süslenmiş bir bahçe ya da balkon insana keyifli saatler yaşatır. Siz de bu etkiden faydalanmak, balkon, teras ve bahçenize farklı bir hava katmak için sakız sardunya, küpe çiçeği gibi çiçeklerin yanı sıra yasemin çiçeği, sarmaşık

RENK TRENDLERİ

İSMMMO YAŞAM l 47


GEZİ-DÜNYA

ABD’nin Kaliforniya eyaletinin en güzel şehirlerinden, San Francisco… Bir yanında okyanus, bir yanında körfez. Bu şehrin sokakları, sahilleri, meydanları ve köprüsü meşhur. Yokuşlu sokaklarını arşınlamak, köprüden şehre bakmak, Union Square ve Fisherman Wharf bölgesinde dolaşmak mutlaka yapılması gerekenlerden. Bir de Napa ve Sonoma Vadisi’nde şarap tadımına katılmak… İşte San Francisco turu.

San Francisco sokakları!

48 l İSMMMO YAŞAM


GAYE DELEN Her sokağı aşağıya doğru inen bir yokuşla karşılıyor sizi. Tramvayla aşağıya doğru inerken yolun heyecanıyla adeta çocukluğuma dönüyorum. Bu şehrin en güzel yanlarından biri sokakları, sahilleri, meydanları ve köprüsü… Evet, San Francisco’dan bahsediyorum. ABD’nin Kaliforniya eyaletine bağlı bir rüya şehir. Bir yanında okyanus bir yandan Akdeniz iklimi esintisi. Amerika’da kendimi ait hissettiğim sıcak şehirlerden biri. Bir edebiyatsever olarak Mark Twain ve Jack London’un da 20.yüzyılda yaşadığı bu şehri gerçekten her haliyle keşfetmek istiyorum.

YOKUŞLARLA DOLU

GEZİ-DÜNYA

San Francisco’yla ilgili anılarım hep Amerikan filmlerinden kalma. Polis arabaları şehrin inişli çıkışlı yokuşlu sokaklarında suçluları kovalar… Kaliforniya eyaletinin kuzeyinde San Francisco Körfezi Bölgesi’nde yer alan en önemli kültürel ve finansal merkezlerinden biri. Şehir, San Francisco Yarımadası’nın kuzeyine kurulmuş. Batısında Büyük Okyanus, kuzey ve doğusunda ise San Francisco Körfezi var. Pek çok tepe üzerine kurulu şehir İstanbul’un Amerika’da-

ki kardeşi olarak da anılıyor. Şehrin tarihi hikayesi ise şöyle: “1776 yılında kurulmuş. İspanyollar 18. yüzyılda burayı keşfetmiş. 19.yüzyılda Kaliforniya’da başlayan altına hücum döneminde bir anda zenginleşmiş ve büyümüş. Bu zenginleşmeyle Batı kıyısının en gelişmiş şehri olmuş ancak 1906 yılındaki depreme kadar. Depremle büyük bir yıkıma uğramış ancak sonra tekrar hızla kurulmuştur…” San Francisco’ya, Türkiye’den 14 saatlik direkt uçuşla gidilebiliyor. O kadar saat nasıl uçakta kalacağım derken yol göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. En uzun direkt uçuşlarımdan biri oluyor. Ama o da ne havalimanından geçişte bir sürpriz bekliyor bizi. Donald Trump’un göçmenlere karşı politikaları yüzünden havalimanından şehre giriş için üç saatlik bekleme kuyruğu. O kadar uçuşun üzerine sinirim bozulsa da göreceğimiz yeni yerleri hayal ederek mutlu olmaya çalışıyorum. Son dönemde havalimanının böyle olduğunu öğreniyoruz… Pek çok kişi yok yere saatlerini pasaport kuyruğunda harcıyor maalesef. Ancak kahvemizi içince biraz da olsun kendimize geliyoruz. Saat farkıyla koca bir gün halen önümüzde duruyor. 40 dakikada

İSMMMO YAŞAM l 49


merkezdeki otelimize varıyoruz. Yol boyunca Victorya tarzı renkli cepheli evleri büyük bir keyifle seyre dalıyorum. Bir yanda deniz, bir yanda tarihi evler ve diğer yandan tramvay. Hemen fotoğraf makineme sarılıyorum, bu anı ölümsüzleştirmek adına. Otelimiz merkeze çok yakın. Önünden tramvay geçiyor. Ünlü Union Square’e 10 dakika yürüme mesafesinde. Yokuşların inişi güzel olsa da çıkışında bir hayli zorlanıyorum. Zaten San Francisco’da Union Square ve Fisherman Wharf bölgesinde kalırsanız ulaşım açısından rahat edersiniz.

ŞEHRİN KALBİ BURADA ATIYOR

GEZİ-DÜNYA

SONOMA VADİSİ’NİN NEFİS ŞARAPLARI Kaliforniya’nın şarap vadileri Napa ve Sonoma. San Francisco’ya gelenlerin mutlaka zaman ayırıp gittikleri bir lokasyon. Otelimizden check out yapıp valizlerimizle beraber tur otobüsümüze biniyoruz. Yol iki saate yakın sürecek. Bir hayli uzun ama güzel şaraplar için çekmeye değer. Kaliforniya şaraplarını doğuş yeri. Yol boyunca doğaya ve doğal güzelliklere doyuyoruz. Bu bölgede pek çok şarap üretim çiftliği var. Bunlardan Benziger’i tercih ettik. Göz alabildiğine uzanan üzüm bağları, doğa ve şarap tadım aktiviteleri. Envai çeşitteki şaraplarının hepsinin tadına bakıyoruz. Turistik hale gelen çiftlik turunu da yapıyoruz. Enfes şaraplar eşliğinde yediğimiz öğlen yemeğinin ardından havalimanı için geri dönüşe hazırlanıyoruz. San Francisco ve Sonoma Vadisi’nden güzel anılar eşliğinde dönüşe hazırlanıyoruz.

50 l İSMMMO YAŞAM

Union Square ve çevresi şehrin kalbi. Market Street başta olmak üzere birçok cadde alışveriş için uygun. Bütün uluslararası markaları bulabilirsiniz. Ama San Francisco’da yaşam çevre şehirlerine göre ise bir hayli pahalı. Buradaki daire ve bina kiraları çok pahalı olduğu için genelde çevresinde yerleşim tercih ediliyormuş… Kaliforniya eyaletini hep Akdeniz iklimine yakınlığı ve sıcaklığıyla sevmişimdir. Ancak şubat ayında güzelim güneşin dondurucu soğukla birleşmesi hiç hoşuma gitmiyor. Günlük güneşlik havada çok fena ısıran soğuk. Zaten buradan yetişen ünlü yazar Mark Twain’in ‘Hayatımın en soğuk kışı, San Francisco’da bir yaz gecesiydi’ deyişi ünlüymüş. Bir de şubatta bu şehri gezdiğinizi düşünün… Twain’in sözüne sonuna kadar hak veriyorum. Zaten San Francisco’da hava güneşliyken birden


sis bastırabiliyor, yağmur yağabiliyormuş. Bu nedenle sisler şehri diye de anılıyor. Yani anlayacağınız havası her haliyle değişken. Etrafta gördüğüm evsizlere de şaşkınlıkla bakıyorum. Bu soğuk havada sokaktalar. Ve bu şehirdeki kadar evsizi Amerika’nın ne başka eyaletinde ne de başka şehrinde gördüm. Diğer yandan şehrin çok sıcak sizi kendine çeken bir enerjisi var. Şehir merkezinde dolaşıp, tramvaya biniyoruz. Gün ışığı kaybolmaya yüz tutup kendini ağır ağır çekse de güzel fotoğraflar çekmeyi başarıyoruz. Etrafta biraz dolanıp akşam yemeği için hazırlanmak üzere otele yollanıyoruz. Akşam yemeğimiz bir Brezilya restoranında. San Francisco, her ülkeden göçmenin yer aldığı çok kültürlü bir şehir. Burada her tür mutfağı bulabilirsiniz. Restoranda ete doyuyoruz. İlk günün yorgunluğuyla uykuya dalma vakti geliyor. Fisherman’s Wharf

Şehre gelenlerin yaptığı en güzel etkinliklerden biri de Fisherman Wharf’tan bisiklet kiralayıp köprüyü bisikletle geçip şehrin daha ileri kısımlarına gitmek. Bisikletlilere heves ederek baksak da biz köprüyü yürüyerek geçiyoruz. Yürüme yeri de var. Rehberimizden köprünün tarihini dinliyoruz. Golden Gate Boğazı üzerinde bir asma köprü. Şu anda, dünyadaki en uzun yedinci asma köprüsü. Köprü uzunluğu 2.73 km, ayaklar arasındaki uzaklık 1.28 km, yüksekliği 235 metreyi bulur. Taşıt trafiği için altı şeridi var. Körfeze köprü yapılması fikri 1872 yılına dayanıyor. Köprünün inşası 1933-1937 tarihleri arasında baş mühendis Josef B. Strauss’un yönetiminde gerçekleştirildi. İşsizliğin yaygın olduğu bir dönemde 35 milyon dolara inşa edilmiş. Köprü ismini San Francisco körfezine açılan Golden Gate boğazından alıyor. Bu ismi 1846 yılında Kaliforniya’daki altına hücum zamanında Kaptan John Fremont’un verdiği, kaptanın İstanbul’daki Golden Horn (Altın Boynuz) diye adlandırılan Haliç’i hatırlattığı için böyle isimlendirdiği de söyleniyor. Köprünün sonuna varınca fotoğraf çekme noktasında sıramızı bekleyerek bu anı ölümsüzleştiriyoruz…

ÜNLÜ ALCATRAZ ADASI

Golden Gate

NE YENİR? Okyanusa kıyısı olduğu için deniz ürünleri çok gözde. Göçmen ve kozmopolit bir nüfusa sahip. ABD’nin diğer eyalet ve şehirlerinde olduğu gibi her ülkenin mutfağını bulabilirsiniz. Meksika, İtalyan mutfağı, hamburger tarzı her şey var. Fisherman’s Wharf bölgesinde deniz ürünleri üzerine pek çok restoran bulunuyor. Biz bir akşam yemeğimizi burada yiyoruz. Gayet de memnun kalıyoruz. Steak, ızgara, hamburger, yengeç, ıstakoz, pizza… Her zevke hitap eden yemekleri 5 bine varan restoranında sunuyor.

GEZİ-DÜNYA

İkinci gün şehirdeki rotamız, Fisherman’s Wharf bölgesi oluyor. Gözde turistik destinasyonlardan. Buranın da en gözde yeri Pier 39. Sıra sıra hediyelik eşya dükkanları, restoranlar, parklar… Çok eğlenceli vakit geçiriyoruz. Denizden su üzerindeki tahtaların üzerine çıkmış deniz aslanları da izlemeye değer. Evet, bu kez istikametimiz ünlü köprü yani Golden Gate. Zaten şehrin simgesi. Bu şehre gelip köprüyü görmeden giden şehri gördüm dememeli. Adı itibariyle altın renginde değil tam aksine kırmızı. Ama duruşu ve yapılışıyla çok ihtişamlı. Zaten dünyanın en çok fotoğrafı çekilen köprüsü unvanı varmış.

San Francisco aynı zamanda ilginç bir adanın da ev sahibi. Alcatraz adası da burada. Uzun bir süre hapishane olarak kullanılmış. Meşhur kaçmanın imkansız olduğu hapishane. Hemen aklıma izlediğim Alcatraz Kuşçusu filmi geliyor. Bu adanın hapishane işlevi 1965’de sona ermiş. Bu tarihten sonra ise turistik amaçlı kullanılıyor. Bu adaya ve hapishaneye turlar var ancak bizim programımız uymadığı için bir dahaki sefere diyoruz. Ayrıca şehirde gezilebilecek başka yerler de var. Çin Mahallesi, İtalyan Mahallesi, Alamo Meydanı, Lombard Street bunlar arasında. İki gün şehri doyasıya yaşıyoruz. Üçüncü günümüzü ise Sonoma Vadisi’ne ayıracağız...

Alcatraz Adası

İSMMMO YAŞAM l 51


GEZİ-İSTANBUL

İstanbul’un kalbi: Beyoğlu İstanbul’un en eski ve tarihi ilçelerinden biridir Beyoğlu. Görülmesi gereken yerler arasında Galata Kulesi, Galata Köprüsü, İstiklal Caddesi, Galata Meydanı, Taksim Meydanı, Tünel Meydanı ve birçok tarihi kilise ve cami bulunuyor... İstanbul’a gelen yerli-yabancı turistlerin mutlaka görmek istediği ilçe, gece ve gündüz sürekli hareketli olması ile de biliniyor....

52 l İSMMMO YAŞAM

NİL DENİZ DEMİRCİLER Beyoğlu, Bizans döneminde ve Osmanlı’nın ilk 200 yıllık sürecinde bağları, bahçeleri ve konaklarıyla ünlü bir semtti. Eski adı Pera olan ilçe, 18’inci yüzyılın başından sonra, Galata’dan kuzeye doğru yerleşimin genişlemesiyle Tarlabaşı’ndan Dolapdere’ye kadar uzanan bir hal aldı. Geçmişte yabancı bankerlerin, tüccarların, diplomatların, Osmanlı yönetiminde görev alan azınlıkların yerleştiği, Hıristiyan ağırlıklı bir semt iken günümüzde kozmopolit yapısı dikkat çekiyor. İstiklal Caddesi ve çevresindeki sokaklarda gezerken binaların mimarisini görebilmek için başınız yukarıda gezmeniz gerekiyor. İstanbul’un hemen her yerinden otobüs ya da metro ile ulaşabileceğiniz Beyoğlu gezisine Taksim Meydanı’ndan başlanmalı... İlçede görülmesi gereken yerler arasında Galata Kulesi, Galata Köprüsü, İstiklal Caddesi, Galata Meydanı, Taksim Meydanı, Tünel Meydanı ve

bi çok tarihi kilise ve cami bulunuyor... İstanbul’un merkezi olarak anılan Taksim Meydanı’nın bugünkü düzenlemesi 1940’lı yıllardan kalmadır. Son yıllarda otobüs duraklarının kaldırılıp betonlaşan meydanı İstanbul Valisi Lütfi Kırdar, Fransız Mimar Henri Prost’a sipariş vererek tasarlattı. Bu tasarım neoklasik bir şehircilik tasarımı olarak anılıyor... Toplam 35 bin metrekarelik bir alana sahip olan meydan, Kadıköy ve Çağlayan meydanlarını ikiye katlıyor. Meydan ile bütünleşen, Taksim Gezi Parkı’nın büyüklüğü ise 23 bin metrekare civarında. Meydanın batı ucunda Cumhuriyet Anıtı konumlanmakta.

CUMHURİYET ANITI Taksim Meydanı’nın simge yapısı olan Cumhuriyet Anıtı, İtalyan heykeltıraş Pietro Comamica tarafından yapılmış ve 8 Ağustos 1928 tarihinde açılmıştır. Anıtın kaide ve çevre düzenlemeleri ise, mimar Guilio Mongeri tarafından yapılırken Topçu


gün yeniden inşa edilen Atatürk Kültür Merkezi (AKM) bulunuyor.

bulunan Alman Başkonsolosluğu hemen yakınında konumlanıyor.

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ

TAKSİM MAKSEMİ

Günümüzde yeniden inşa edilen Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı. 1969 yılında İstanbul Kültür Sarayı adı ile hizmete açıldı ve Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne verildi. 1970 yılında çıkan büyük yangınla, tüm sahne ve seyirci bölümü, büyük hasar gördü. 1977 yılında onarılarak, Atatürk Kültür Merkezi adını alarak, İstanbullu sanatseverler için yeniden açıldı. AKM bünyesinde çok aktiviteli kültür etkinliklerine ev sahipliği yapabilecek mekanlar vardı. Büyük salon, konser salonu, oda tiyatrosu, Aziz Nesin sahnesi, çocuk sineması, sanat galerisi içeren binada 245 araçlık otopark, dekor depoları, prova odaları, fuayeler gibi ek kullanımlara yönelik geniş ve pek çok sayıda birim yer alıyordu.

Beyoğlu’nun girişinde bulunan türbe benzeri bina, alana adını veren su ‘Taksim’inin yapıldığı, 1732 tarihli ‘Taksim Maksemi’dir. İstiklal Caddesi ve Taksim Caddesinin birleştiği yerde. Sultan III. Ahmet döneminde, Boğaziçi kıyı yerleşiminin su sorununu çözmek üzere yaptırılmış. 1731 yılında, Taksim Suyu Tesisleri’yle birlikte tamamlanmış. Buradan şehre su dağıtılmış. Yuvarlak kemerli giriş kapısının üstünde de 1732 tarihli, üç beyitlik kitabesi bulunuyor. Kapının üzerinde, yay kemerli pencere ve iki yanında, klasik Türk üslubunda kuş evleri yer alıyor. Maksemin, Harbiye yönündeki duvar ise Taksim Haznesi yani su deposudur. Herhangi bir sebeple makseme gelen suyun kesilmesi halinde, depodan su sağlamak amacıyla yapılmıştır. Maksem kapısının sağında kalan cephedeki I.Mahmut çeşmesi dönemin çeşme stilindedir. Boş bırakılmış kitabeliğin altından başlayan çeşme aynalığının üst kısmı istiridye kabuğu formuyla ve hemen bu bezemenin bittiği noktadan itibaren ise, bir sıra palmet dizisi, bir sıra da mukarnasla cephe hareketlendirilmiştir. Çeşme günümüzde kullanılmaz durumda. Maksemin Taksim Caddesi’ne bakan tarafında tek birim halinde, yine mermer cepheli, sivri

TAKSİM PARKI 1940’lı yıllarda yıktırılan Taksim Kışlası’nın arsası üzerine kurulan Taksim Parkı’nın ilerisindeki köşede Mecidiye Kışlası (bugünkü Taşkışla) bulunuyor. Dolmabahçe’ye doğru yürüdüğünüzde Askeri Hastane (1849) ve İTÜ Binası olan Gümüşsuyu Kışlası (1861) göze çarpıyor. Saçaklı, egzotik yorumlu Art Nouveau stili Japon Başkonsolosluğu ile daha yukarıda

GEZİ-İSTANBUL

Kışlası’nın üzerine yerleştirilmiş.19’ncu yüzyıl yapısı olan Taksim Topçu Kışlası’nın ahırlarının bulunduğu yer, Taksim anıtının hemen önünden başlayarak, Taksim Meydanı olarak anılan yerde bulunuyordu. Anıtın bir yüzü Kurtuluş Savaşı’nı, diğer yüzü ise Cumhuriyet Türkiye’sini simgeliyor. 1928 yılında Talimhane Caddesi ve İstiklal Caddesi-Sıraselviler aksı üzerine yerleştirilen anıtın kuzey yönünde Mustafa Kemal, askerlerin önünde görülmekte. Diğer yüzünde ise, sivil giysileriyle Mustafa Kemal Atatürk, yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu canlandırılmaktadır. Yine anıtın bu yüzünde Atatürk’ün ardında bulunan Ukrayna asıllı Sovyet general Mihail Frunze’nin heykeli kurtuluş savaşı sırasında, Türkiye’ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler. Frunze, Sakarya Savaşı’nın kazanılmasının ardından TBMM de bir konuşma yapmıştı. Ankara’da aynı zamanda elçi olarak görev yapmıştır. Bir başka Rus generali daha var. O da Kliment Yefremoviç Voroşilov. Kendisi Kurtuluş Savaşı sırasında, Ankara’da askeri danışmanlık yapmış. Her ikisi de anıtta yer almış. Atatürk’ümüzün hemen arkasında, İsmet ve Kazım Paşalarla birlikte duran iki kişi.... Anıtın ön yüzlerinde birer asker heykeli, üstlerindeki madalyonlarda ise iki kadın portresi var. Anıtın bu dar yüzleri altında birer ayna taşı ve önlerinde mermer yalaklar bulunuyor. Sanatçı bu yalakları akacak su ile meydan çeşmelerini anımsatan bir proje oluşturmuş, daha sonra ise, su öğesi kullanılmış. Meydanın bitişiğinde konumlanan Taksim Gezi Parkı ise, ortasında bir avlu olan kışlanın bulunduğu alandı. Önündeki talimhane bölgesi adından da anlaşılacağı gibi, kışlanın talimgahının bulunduğu yerdi. Kışlanın avlusu bir dönem Taksim Stadı olarak kullanılmış ve daha sonra Lütfi Kırdar tarafından yıktırılıp dümdüz edilmiş... Taksim Meydanı’nın doğu ucunda ise bu-

İSMMMO YAŞAM l 53


GEZİ-İSTANBUL

ÇİÇEK PASAJI

Caddede meyhaneleriyle ünlü Çiçek Pasajı da bulunuyor. Tanzimat Döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro izlemek için Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağın kesiştiği köşede yer alan ünlü Naum Tiyatrosu’na gelirlermiş. Burası sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle, İstanbul’un ve Avrupa’nın sayılı kültür merkezleri arasına girmiş. 1870 yılında çıkan yangında Naum Tiyatrosu da yanmış. Galata Bankerleri olarak tanınan Rum bankerlerinden Hristaki Zoğrafos Efendi, 1876 yılında, yanan Naum Tiyatrosu’nun yerini satın almış ve bu arsa üzerine İtalyan mimar Cleanthy Zanno’ya çizdirdiği projeyle içinde çarşı ve apartman bulunan bir bina yaptırmış. 1908 yılında bina mülkiyetinin Sadrazam Sait Paşa’ya geçmesiyle birlikte pasaj Sait Paşa Geçidi olarak anılmaya başlamış. 1940 Mütareke yıllarında ise, pasajdaki küçük dükkanlara, çiçekçiler yerleşmeye başlarken ekim devriminden kaçan, beyaz Rus kadınları, baronesler ve düşesler de burada çiçek satarlar. Cite de Pera, bir süre çiçek mezat yeri olarak da kullanılmaya başlanınca, Beyoğlu’ndaki çiçekçiler, pasaja toplanır ve pasajın adı Çiçekçiler Pasajı’na dönüşür. 1940’lardan başlayarak açılan bira ve meyhanelerle apartman sakinleri ve çiçekçiler başka yerlere taşınırlar ve geriye yalnızca çiçek adı kalır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise, Yorgo Efendi’dir. 1988 yılındaki restorasyondan sonra, meydan olarak kullanılmaya başlayan mekan, 2005 yılında yapılan yenilemeyle restore edilerek aydınlık, ferah ve hoş bir ortama dönüştü... Gösterişli bir cephe mimarisine sahip pasaj, İstiklal Caddesi’nin en güzel yapılarından biridir.

54 l İSMMMO YAŞAM

alınlık içinde “her şeye su ile hayat verdik” anlamında ayet kitabesinin bulunduğu bir çeşme daha var. Bu çeşme de tıkanmış musluğu, betonla dolgulanmış yalağı ile kullanılamaz durumda. Taksim’den görülebilen kubbeli bina Rum Ortodoks Aya Triada (Kutsal Üçleme) kilisesi. 1880 yılında mimar Kampanaki tarafından yapılan kilise, daha önce kubbeli bina yapmalarına izin verilmeyen Hıristiyanların 1839 Tanzimat Fermanı ile sağlanan haklar çerçevesinde, sahip oldukları ilk kubbeli binalardan biri. Sıraselviler Caddesi üzerinde Yunan asıllı Müzürüs Paşa’nın konağı olarak yapılan Romanya Başkonsolosluğu ile yine mimar Kampanaki eseri Belçika Başkonsolosluğu ilginç mimari eserler. Sıraselviler Caddesi’nden sağa Meşelik Sokak’a girildiğinde Zapyon Rum Kız Lisesi ve içinde Surp Harutyun Kilisesi’de bulunan, 1894 tarihli Eseyan Ermeni Kız Lisesi var...

İSTİKLAL CADDESİ Cumhuriyetin ilk yıllarında Cadde-i Kebir olarak anılan ve daha sonra İstiklal Caddesi olarak anılan caddeye çıktığınızda sağda Fransız Başkonsolosluğu’nu göreceksiniz. Burada 1719 yılında Vebalılar Hastanesi varken sonra yıkılıp mimarlar Bourmence ve Oliver Carre tarafından bugünkü bina yapılmış. Caddede Arapça ve Latince yazıtıyla Taxim Place’da yer alıyor. Soldan Küçükparmakkapı Sokak’a girince köşede yeni restore edilen Topbaş İşhanı konumlanıyor. Sokağın ilginç yapılarından biri olan Afrika Han ise küçük ve Büyükparmakkapı sokaklara açılan kapıları ile bir geçit niteliğinde. Tel sokakta ise,

Rumeli Han

ilginç pencereleri olan Beyoğlu Ticaret Lisesi göze çarpıyor. Tekrar İstiklal Caddesine dönersek, buradan 4 milyon civarında insanın geçtiği söyleniyor. Son dönemde burada gezinenlerin büyük bölümünün Araplardan oluştuğu görülüyor.... İstiklal Caddesi’ne caddenin güzelliğinin tadına varabileceğiniz tenha saatleri olan sabah saatlerinde gitmenizi tavsiye ediliyor... Buraya ayrı bir renk katan Tünel-Taksim hattında çalışan tramvay ilginç sistemiyle dünyada yalnızca İstanbul’da bulunuyor. İstanbul için artık bir nostalji tramvayı olmuş. 29 Aralık 1990’da nostaljik tramvay fiilen hizmet vermeye başlamış...

TARİHİ YAPI ZENGİNİ Neo-Klasik tarzdaki Rumeli Han (Cite de Roumeli), burada görülebilir. Sultan Abdülhamit’in Mabeyincisi Ragıp Paşa sahip olduğu üç hana, imparatorluğun yayıldığı, üç coğrafi ögenin adını vermiş. Afrika Han, Rumeli Han ve daha ileride göreceğiniz Anadolu Han. Rumeli Han’a bitişik olan İstiklal Caddesi’nin tek Müslüman yapısı ise, Hüseyin Ağa Camii’dir. 16’ncı yüzyılda Galatasarayı Ağası Hüseyin Ağa tarafından yaptırılan cami, 1936 yılında yeniden inşa edildiğinden özgün halinde değil. Caminin yanındaki


“İLÇE EKONOMİSİ TURİZME DAYALI” Beyoğlu ilçesinde 455’i bağımsız, bini bağımlı olmak üzere yaklaşık bin 455 meslek mensubu faaliyet gösteriyor. Beyoğlu İstanbul’un en büyük turizm merkezlerinden birisi olmakla birlikte konaklama ve eğlence yerleri açısından gözde ilçelerden biri olarak öne çıkıyor. Turizm acenteleri, oteller, restoranlar, kafe bar ve perakende satış mağazaları Beyoğlu’nda yoğun olarak faaliyet gösteren işyerlerini oluşturuyor. Yaklaşık 10 yıldan bu yana meslek mensubu olan İSMMMO Beyoğlu İlçe Temsilcisi S.M.

Mali Müşavir Soner Çelik, Beyoğlu’nda bağımsız olarak mesleki faaliyetlerini sürdürüyor. 20132016 döneminde Beyoğlu temsilci yardımcılığı, MMMBD Beyoğlu şubesi yönetim kurulu üyeliği yapan Soner Çelik, 2016 yılından beri Beyoğlu oda temsilciliği görevini yürütüyor. Beyoğlu’nun tarihi yerler bakımından en zengin ilçelerden biri olması nedeniyle turistlerin uğrak yeri olduğuna dikkat çeken Soner Çelik, ilçenin turizm gelirleriyle İstanbul ve ülke ekonomisine önemli katkı sağladığını vurguluyor.

Sakız Ağacı Sokak’ta baş kabartmalarıyla süslü binada Hacı Abdullah Lokantası, daha ileride Surp Asdvadzadzin Katolik Ermeni Kilisesi var.

çarşı hamamı özelliğindeki yapı 1965 yılında geçirdiği büyük onarımda mimari özgünlüğünü yitirirken günümüze kadar bakımlı bir şekilde koruna gelmiş ve halen kullanılır vaziyette. Kadın ve erkekler için ayrı bölümlerde klasik Türk hamamı olarak hizmet veriyor. Beyoğlu Sineması’nın bulunduğu Halep Çarşısı ise, 1885 yılına ait. 1896 tarihli Tokatlıyan Han, bir döneme damgasını vuran ama şimdi kişiliksiz bir iş hanına dönen talihsiz yapılardan biri...

İNCİ PASTANESİ

GALATASARAY HAMAMI Galatasaray Hamamı, 1715 yılında Galatasaray Lisesi’nin temeli olan Galatasaray Ocağı İçoğlanları Kışla Mektebi’nin yeniden inşası sırasında yaptırılmış. Halka açık bir

Meyhaneler Sokağı Nevizade’ye geliyoruz. Balık Pazarının sonuna kadar gitmeden sola döndüğümüzde Meşrutiyet Caddesine çıkıyoruz. Caddenin başlangıcında 1871 yılında yenilenen ve 2003 yılında bombalanan İtalyan Rönesans sitilindeki İngiliz Başkonsolosluğu ve görkemli bahçesi bulunuyor. Tekrar İstiklal Caddesi’ne döndüğümüzde solda ikinci katında heykeller bulunan Avrupa Pasajı var.

BALIK PAZARI Sultan Abdülaziz döneminden bu yana aynı yerde bulunan Balık Pazarı, Çiçek Pasajı’nın hemen yanından uzanan Sahne Sokak’ta yer alıyor. Pazarın İstiklal Caddesi girişinde, alışverişten önce bir şeyler atıştırmak isteyenler için midye ve kokoreç satıcıları var. Büyüklü küçüklü manav, hediyelik eşya, kuruyemiş ve baharatçılardan sonra balıkçı tezgahları başlıyor. İngiliz Konsolosluğu’na çıkan sokakta, şarküteriler arasında en eskisi Şütte. Pazarın Nevizade’ye doğru uzanan devamında ise, Degüstasyon ve Cumhuriyet Mahalleleri renk cümbüşünü tamamlıyor. Balık Pazarı’nın sokağında sahafların bulunduğu iki katlı Aslıhan Pasajı da var.

Balık Pazarı

Galatasaray Hamamı

GEZİ-İSTANBUL

İstiklal Caddesi’nde ayrıca Neo-Rönesans tarzındaki Emek Han var. Binanın alt katında yer alan ve cadde ile adı bütünleşen İnci Pastanesi, ünlü profiterolünü sunmaya devam ediyor. “İstiklal Caddesi’ne gidip ne yiyelim?” diyenler için İnci Pastanesi’nin leziz profiterollerinden yemelerini önerebiliriz.... İnci Pastanesi’nin arkasındaki Emek Sineması, bir zamanların ünlü paten merkeziymiş. Caddenin solunda karyatidli girişiyle dikkati çeken, Alkazar Sineması var. Az ileride Anadolu Pasajı, onun yanında da Atlas Sineması var. Galatasaray Lisesi yakınındaki Turnacabaşı Sokak’ta kanatlı kabartmaları ve sütunlu girişiyle Zoğrafyan Rum Lisesi ve sokağın dönemecinde 1581 yılında, Sultan II.Beyazıt tarafından kurulan Galatasaray Hamamı konumlanıyor.

Soner Çelik

İSMMMO YAŞAM l 55


Alice’e çağdaş bir yorum Ben kimim?, Hangisi gerçek, hangisi sanal? Kendini yaşadığı hayatın içerisine sıkışmış hisseden Alice, bir mobil uygulamanın çağrısına uyar ve beyaz tavşanı takip ederek sanal bir dünyanın içine dalar. “Ben Kimim?” sorusuna cevap ararken kendini fantastik bir dünyada bulan Alice, hayal gücü zenginliğiyle bu yeni evrende kendi cesaretini sınayacak, korkularıyla, arzularıyla baş başa kalacaktır. ‘Alice’ müzikali, gerçek hayattaki iletişimin yalnızlaştırdığı günümüz sanal dünyasında savrulan bir genç kızın, büyüme hikayesidir. Lewis Carroll tarafından yazılan ve bugüne kadar 174

K Ü LT Ü R S A N AT

Kadın yönetmenlerden değişen perspektifler

56 l İSMMMO YAŞAM

dile çevrilerek edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğine sahip ‘Alice Harikalar Diyarında’, Serdar Biliş’in yönetmenliği ve Beyhan Murphy’nin koreografisi ile çağdaş bir müzikal uyarlama olarak sahnedeki yerini alıyor… “ALICE” adı ile izleyicisiyle buluşacak olan müzikalde Serenay Sarıkaya “Alice” olarak izleyicisinin karşına çıkarken, Ezgi Mola “Kraliçe”, Enis Arıkan “Tavşan”, Şükrü Özyıldız “Şapkacı”, İbrahim Selim “Kral”, Merve Dizdar ise “Kedi” rolü ile başrolleri paylaşıyor. Müzikal mart ve nisan ayları boyunca Zorlu PSM’de 21.00’da izleyicisi ile buluşuyor.

Yedi günahtan her biri için yönetmenlik yapmak üzere davet edilen, dünyanın önemli sinemacıları arasında yer alan 7 yönetmen, istediği günahı filmleştirdiğinde Yedi Kadın, Yedi Günah seçkisi ortaya çıktı. Helke Sander; Oburluk, Bette Gordon; Açgözlülük, Maxi Cohen; Öfke, Chantal Akerman; Tembellik, Valie Export; Şehvet, Laurence Gavron; Kıskançlık ve Ulrike Ottinger; Gurur başlıkları ile geleneksel kurgusal anlatım, deneysel video, müzikal, radikal belgesel de dâhil olmak üzere çeşitli türlerden oluşan hikayeler anlattılar. Pera Film, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında kadın yönetmenlerin kısa filmlerinden derlenen Değişen Perspektifler adlı programı sunuyor. Bu seçkide, 18 kadın yönetmenin birbirinden farklı ve hayranlık uyandıran öyküleri, Yedi Kadın, Yedi Günah, Dünyadan Kısalar ve Türkiye’den Kısalar başlıkları altında sunuluyor. Dünyadan Kısalar seçkisinde Sydney’li bir anne ile kızı arasındaki yakın bağın, annenin genç kızına bir parti düzenlemesi konusunda yardımcı olmasıyla tehlikeye girmesini konu alan Yumaklar ve Düğümler filmi yer alıyor. Türkiye’den Kısalar seçkisinde ise, Almanya’da yaşayan orta yaşlı ev hanımı Nebile’nin, gündelik yaşamının rutininden kaçmak için yan komşuya açılan gizli bir tünel kazmaya başlamasıyla yaşadıklarını konu alan Nebile Hanım’ın Solucan Deliği izlenebilecek. Film günleri mart ayı boyunca Pera Müzesi’nde düzenlenecek…


Yaşamaya mecbursun 30 yılı aşkın kariyeriyle Türk rock müziğinin sınırlarını belirleyen grup Bulutsuzluk Özlemi, “Yaşamaya Mecbursun” konseriyle 29 Nisan’da Zorlu PSM’de sahne alacak! Şu an için Nejat Yavaşoğulları (vokal, gitar), Sina Koloğlu (klavye), Ahmet Pekmezci (bas gitar), Deniz Demiröz (solo gitar) ve Mert Alkaya’dan (davul) oluşan Bulutsuzluk Özlemi; 1984’ten bu yana Yavaşoğulları ve Koloğlu sabit kalırken birçok müzisyenin eklendiği ve çıktığı farklı ekiplerle dinleyici karşısına çıktı. “Türkçe sözlü rock yapılır mı?”sorusuna bugüne dek yaptığı 7 stüdyo, 5 de konser albümüyle cevap veren grup, Türkiye’nin her yerinde verdiği sayısız konserlerle müzikseverlerin aklından hiç çıkmayacak bir yer

edindi. Kendi adını taşıyan ilk albümünü 1986’da yayınlayan Bulutsuzluk Özlemi; Hezarfen Ahmet Çelebi, Güneye Giderken, Evinde Gitarın Var Mı? ve Kütürdet Beni Rutubet gibi parçalarla müzik kariyerine kuvvetli bir başlangıç yaparken Uçtu Uçtu (1990); albüme adını veren parçanın yanı sıra Evet Evet, Şili’ye Özgürlük, Acil Demokrasi ve onlara ülke çapında başarı getiren Sözlerimi Geri Alamam’la ön plana çıkıyordu.

Türk edebiyatı şehir tiyatrolarında 19.yüzyıl İstanbul’unda geçen eserin kahramanlarından Felatun Bey görüntü itibariyle modern, iç dünyası itibariyle yoz ve boş, bu anlayışta sürdürdüğü yaşamıyla gülünç durumlara düşen bir mirasyedidir. Eserin diğer kahramanı olan Rakım Efendi ise ailesinin ölümünden sonra Arap dadı tarafından bin bir güçlükle yetiştirilen, gelenek göreneklerine bağlı, kültürlü, azimli, çalışkan ve bu olumlu nitelikleri nedeniyle herkesin sevdiği, takdir ettiği bir gençtir. Bu ikilinin yolu yaşamları boyunca birçok noktada kesişir. Türk edebiyatının ilk popüler yazarlarından kabul edilen Ahmet Mithad Efendi’nin romanından uyarlanan oyun, Tanzimatı takiben ortaya çıkan diğer ilk Türk eserlerinde de sık olarak rastladığımız “yanlış batılılaşma” konusunu ironik bir yaklaşımla ele alıyor. Türk edebiyatının ünlü ismi Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılan oyun, Selçuk Soğukçay yönetmenliği ile 6-29 Mart tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul ve Kağıthane Sadabad sahnelerinde sergilenecek.

Mihri’nin otoportresi, Yapı Kredi Koleksiyonu, mart ayında Salt Galata’da sanatseverlerle buluşuyor… İmparatorluğun son döneminde yetişen portre ressamı Mihri (1885-1954), henüz 29 yaşındayken kadınlara mahsus güzel sanatlar okulu İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşunu sağlamasıyla toplumsal dönüşümün kayda değer aktörleri arasında yerini alır. Ancak, ömrünün büyük bir kısmını yurt dışında geçirmesi, Türkiye sanat tarihi yazımında arka

K Ü LT Ü R S A N AT

Mihri: Modern zamanların göçebe ressamı

planda kalmasına neden olur. Ülkeyle irtibatı gitgide kopan ve hakkında az sayıda araştırma bulunan “Mihri Rasim” ya da “Mihri Müşfik”in hikâyesine dair kimi ayrıntılar hâlen muammadır. Mihri: Modern Zamanların Göçebe Ressamı, Mihri’nin yerleştiği ülkelerde zamanın ruhuna göre yeniden kurguladığı kimliği ve hayatına odaklanıyor. Ayrıca, dönemin kültür ortamı ve İnas Sanayi-i Nefise’nin ilk öğrencileri üzerinden sanatçıların modernleşme sürecindeki rolünü detaylandırıyor. ergi, Rollins College Arşivleri’nden muhtelif yazışmalar başta olmak üzere kapsamlı arşiv belgeleri, gazete haberleri ve dergi yazılarıyla seçili eserler eşliğinde, çağının pasif bir tanığından ziyade aktif bir katılımcısı ve öznesi olmayı seçen Mihri’nin hayatına dair çok yönlü bir anlatım geliştiriyor.

İSMMMO YAŞAM l 57


Avengers: Endgame

Tür Aksiyon, Fantastik Yönetmen: Joe Russo, Anthony Russo Oyuncular: Frank Grillo, Robert Downey Jr., Mark Ruffalo Vizyon tarihi 26 Nisan 2019

Bir devam filmi niteliğindeki Avangers Endgame, bir araya topladığı süper kahramanalar ile vizyona giriyor. “Avengers Infinity War”un ardından pek çok süper kahraman küle dönüşmüştür. Doktor Strange, Gamora, Drax, Mantis, genç Örümcek Adam, Black Panther, Bucky Barnes, Groot, Scarlet Witch, Vision, Star Lord, Maria Hill, The Wasp ve Nick Fury gibi pek çok kahraman, Thanos’un Sonsuzluk Eldiveni’ni ele geçirmesi ve kendi dengesini kurması yüzünden yok olmuştur ve dünya umutsuz haldedir. Dünya üzerinde kalan Black Widow, Kaptan Amerika, Thor ve Hulk kendi yaslarını tutmaktayken, Iron ve Nebula ise kontrol edemedikleri bir uzay gemisinin içinde, uzay boşluğunda sürüklenmektedirler. Süper kahramanlar takımı için işler pek de iyi görünmemektedir. Ancak Kuantum Bölgesi’nden çıkmanın bir yolunu bularak Avengers ekibinin kalan üyelerine giden Ant-Man, yeni bir umut ışığı olacaktır. Daha önce var olduğunu bilmedikleri bölgeler, kahramanlar ve evrenlerin varlığını öğrenen ekip, Thanos’un kurduğu bu çarpık dengeyi değiştirmek ve kendilerinden alınanı geri getirmek için hayatlarının en büyük mücadelesine girişeceklerdir. Hepsi kişisel olarak önem verdikleri şeyleri kaybetmiş olan kahramanlarımız için intikam vakti gelmiştir.

Turkish’i Dondurma

SİNEMA-DVD

Tür: Tarihi, Dram Yönetmen: Can Ulkay Oyuncular: Şebnem Bozoklu, Erkan Kolçak Köstendil, Ali Atay Vizyon tarihi: 15 Mart 2019 Çanakkale Savaşı dönemine bir başka perspektiften bakan Turkish’i Dondurma, ünlü Türk isimleri bir araya getiriyor… Turkish’i Dondurma, Çanakkale Savaşı sırasında Avustralya’da yaşayan iki Türk’ün ülkeleri için verdikleri mücadeleyi konu ediyor. Avustralya’da yaşayan iki Türk, geçimlerini devecilik ve el arabası ile dondurma satarak sağlar. 1915 yılında memleketlerinde savaş çıktığını öğrenen ikili, Çanakkale’ye cepheye gitmeye karar verir. Ancak, yetkililer onların adadan çıkmalarına izin vermez. Bu sırada Avustralya’da Türkler aleyhine propaganda yapılmaya başlanır. İngilizler’in Avustralya’da asker devşirmek için broşür dağıttığını öğrenen iki Türk, ülkelerinde veremedikleri mücadeleyi Avustralya’da vermeye karar verir. Yönetmen koltuğunda Ayla filminin yönetmenliğini üstlenen Can Ulkay’ın oturduğu Turkish’i Dondurma’nın senaryosunu Gürkan Tanyaş kaleme alıyor. Başrollerinde Şebnem Bozoklu, Erkan Kolçak Köstendil ve Ali Atay’ın bulunduğunu gerçek bir öyküden uyarlanan filmin kadrosunda Will Thorp, Marleen Mathews, Tristan Alexander ve James Farley gibi isimler yer alıyor.

58 l İSMMMO YAŞAM

Captain Marvel Tür: Aksiyon, Fantastik Yönetmen: Anna Boden, Ryan Fleck Oyuncular: Brie Larson, Samuel L. Jackson, Jude Law Vizyon tarihi: 8 Mart 2019 Dünyaca ünlü Marvel hikayelerinin bir yenisi vizyona giriyor… Film Carol Danvers’ın Captain Marvel’a dönüşümünden değil, Carol Danvers’ın Captain Marvel olarak dünyaya düşüşünden ilerliyor. Süper güçlere sahip, güzel bir kadın olarak dünyaya düşen Carol Danvers, gezegeni keşfettikçe kimi görüntüler hatırlamaya başlar. Geçmişte gezegenimizde yaşadığını ve burada bir hayatı olduğunu hatırlamaya başlayan genç kadının güvenebileceği tek kişi ise SHIELD çalışanı Nick Fury’dir. Geçmişini keşfettikçe kendine dair bilmediği yeni detayları keşfeden süper kahraman, bir yandan da şekil değiştiren düşmanları Skrull ırkı ile onu ölümden kurtararak kendileri gibi güçlü yapan erdemli Kree ırkı arasındaki savaşta önemli bir rol oynamaktadır. İki ırkın dünya gezegeni üzerindeki savaşında bir taraf seçmek zorunda kalan Carol, bir süper kahraman olmanın gerçek anlamını keşfedecektir...


Herkes Biliyor

Tür: Gerilim, Dram Yönetmen: Asghar Farhadi Oyuncular: Penélope Cruz, Javier Bardem, Ricardo Darín Vizyon tarihi: 8 Mart 2019 Bir Ayrılık ve Satıcı’yla iki kez Oscar kazanan İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin en yeni filmi Herkes Biliyor Cannes Film Festivali’nin açılışında gösterildi. Ustalığını konuşturduğu ahlaki seçimler ve aile dramı alanına bu kez psikolojik gerilim ve gizemi de katan Farhadi’nin bu sekizinci uzun metrajlı filmi, Madrid’de geçiyor ve diyaloglarının tamamı İspanyolca… Farha-

di’nin İber Yarımadası’nda çektiği tamamı İspanyolca olan film, çocukları ve eşiyle birlikte Buenos Aires’ta yaşayan Laura adında bir kadının hikayesine odaklanıyor. 17 yıl önce Arjantin’e taşınmış olan İspanyol Laura, kardeşinin düğünü vesilesiyle çocuklarıyla birlikte köyünü ziyarete geliyor. Ne var ki; klasik bir İspanyol köy düğünü gecesi yaşanan beklenmedik bir olay Laura ve çevresindeki herkesin hayatını değiştiriyor. Zira çok uzun yıllardır herkesin bildiği ama kimsenin üzerine konuşmadığı bazı sırlar düğün gecesi Laura’nın kızının kaçırılmasıyla ortaya dökülüyor ve o günden sonra insanların aklında kalacak olay kaçırılma olayından ziyade bu olayın aile içinde yarattığı sarsıntılar oluyor...

DVD SEPETİ l Mutlu Son

Michael Haneke, bu yıl Cannes Film Festivali’nde yarışan son filmi Mutlu Son ‘da, alametifarikası olan sorunlu aileler, kuşaklararası intikam, bastırılmış suçluluk duygusunun yarattığı tahribat gibi temaları yeniden ele alırken arka planda da

l Thelma Norveç’in en önemli

l Bir Yıldız Doğuyor Bir Yıldız Doğuyor, Jackson Maine (Bradley Cooper) adlı başarılı ve ünlü bir müzisyenin bir gün büyük bir şarkıcı olma hayalleri kuran Ally’i (Lady Gaga) keşfetmesini, ona aşık olmasını ve zamanla değişen kariyerlerini anlatıyor. Ally tam hayallerinden vazgeçmek üzereyken Jack tarafından spot ışıklarının altına çıkarılır. O andan itibaren Ally’nin kariyeri yükselişe geçer ancak Jack’in içindeki şeytanla olan mücadelesi ilişkilerinin zarar görmesine neden olacaktır.

SİNEMA-DVD

sinemacılarından Joachim Trier bu kez gerçeklikten bir nebze uzaklaşıyor ve âşık olunca doğaüstü güçlere kavuşan bir genç kızın hikâyesini beyazperdeye aktarıyor. 1980’lerin Japon animeleri, Stephen King romanları ve synthesizer müziklerinden ilham alan filme adını veren Thelma, kasabadaki hayatını ve dindar ailesini geride bırakarak Oslo’ya, üniversitede biyoloji okumaya giden çekingen bir kızdır. Burada, güzel sınıf arkadaşı Anja’ya âşık olur, ancak bu durum Thelma’ya fazla ağır gelir.

Avrupa’daki göçmen krizini anlatıyor. Fransa’nın kuzeyindeki Calais’de görünüşte oldukça rahat ve zengin bir şekilde yaşayan Laurent ailesinin hayatı, beklenmedik olaylar sonucu hayatlarına giren Eve ’in gelmesi ile rayından çıkar. Bitmek bilmeyen aile sorunları ve yıllarca özenle sakladıkları sırları artık başa çıkılabilecek gibi değildir.

İSMMMO YAŞAM l 59


Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

l Yazar: İlber Ortaylı l Yayınevi: Kronik Kitap l Sayfa Sayısı: 288 Ünlü Ta-

rihçi İlber Ortaylı, bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceğini örnekler vererek anlatıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözünü hatırlatarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumluyor. İlber Hoca kitabında, “Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır” tavsiyeleri ile bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için yol gösteren vurgulara yer veriyor… Kitabın tanıtım bülteninde ise içeriğe ilişkin şu sorular aktarılıyor: İnsan hayatı kaç dönemden oluşur ve her bir dönemde neleri tecrübe etmek gerekir? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? Bir işin uzmanı olmak için nelere ihtiyaç vardır?

Gör Beni-İki Devrin Hikayesi

l Yazar: Akilah Azra Kohen l Yayınevi : Everest Yayınları l Sayfa Sayısı: 592 Satış rekorları kıran Fi”, “Çi”, “Pi” üçlemesinin ve Aeden’in yazarı Azra Kohen’in yeni kitabı

“Gör Beni – İki Devrin Hikâyesi” Everest Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kurtuluş Savaşı’nın ardından yokluklar içinde inşa edilen Cumhuriyet... Bambaşka uçların birbirini çekmesiyle filizlenen aşklar... Everest Yayınları’ndan çıkan Gör Beni ile bu topraklarda yaşayan insanların farklılıklarına rağmen bütünün parçası olduğunu bir daha hatırlıyoruz. Sümerlerden dinler tarihine, Cumhuriyet değerlerinden geleneğin gücüne kadar geniş bir perspektifte şekillenen roman, farklı olanı görmeye, anlamaya ve anlamlandırmaya davet ediyor okuru. Anlaşılmaz görüneni anlamak, uzlaşılmaz görünenle barışmak arzusundan yola çıkan bu hikâye içine gizlenen ve daha iyi bir dünyaya kapı açan bilgilerle bambaşka bir okuma deneyimi vaat ediyor.

Büyük sorulara kısa yanıtlar

KİTAP

l Yazar: Stephen Hawking l Yayınevi: Alfa l Sayfa Sayısı: 199

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Cem Say, bu kitapta yapay zekâ kavramını her yönüyle ve herkesin ilgisini çekebilecek biçimde anlatıyor. Yapay zekâ sistemlerinin dayandığı matematiksel altyapıyı, gelişim serüvenini, insan beyni dediğimiz doğal bilgisayarın çalışması hakkında verdiği ipuçlarını, güncel uygulamalarının nasıl çalıştığını ve nerelerde tıkandığını, yarattığı felsefi tartışmaları, bilinç ve özgür iradeyle ilgisini ve insanlığa olumlu/olumsuz etkilerini keyifli bir dille işliyor. Yazarın, yüzyıllar öncesinden başlayıp son teknolojik gelişmelere varan bir çerçeve kurarken yanıtını aradığı kimi sorular şöyle: İnsanların yapabilip makinelerin yapamayacağı şeyler var mı? Düşünen bir makine yapılabilir mi? Sadece 0 ve 1 her şeye yeter mi? Gödel neden öldü? Turing kimdir? Doğanın, yaşamın insanların programlama dili nedir? Hesaplama karmaşıklığı nedir? AlphaGo dünya go şampiyonunu nasıl yendi? Turing testi nedir? Bilgisayar insan dillerini nasıl anlar? Derin öğrenme nedir? Robotlar buluş, sanat, avukatlık, askerlik, doktorluk vs. yapabilir mi? Âşık olabilir mi? Bilgisayarlar bizi bizden iyi tanıyabilir mi? Yapay zekâ dünyayı ele geçirip hepimizi yok edecek mi?

60 l İSMMMO YAŞAM

l Metastaz l Gör Beni-İki Devrin Hikayesi l Bir Ömür Nasıl Yaşanır l Büyük Sorulara Kısa Yanıtlar l Yazılamayanlar l İtiraf l İsyan l Tarihe Geçen Savunmalar l İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar l Bahriye

l Remzi Kitabevi

EN ÇOK SATANLAR

ŞİİR BİR GÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri Bir türlü sabah olmayı bilmez Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında Ne çarşaf halden anlar, ne yastık Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın Onun unutamadığın hayali Sigaradan derin bir nefes çekmişcesine dolar içine Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için Vurursun başını soğuk taş duvarlara Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın Duyarsın Ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin Niçin yaratıldığını Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın Dolar gözlerin için burkulur Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların Sevilen gözlerin erişilmezliğini O hiç beklenmeyen saat geldi mi Düşer saçların önüne ama bembeyaz Uzanır gökyüzüne ellerin Ama çaresiz Ama yorgun Ama bitkin Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı Sevmek ne imiş bir gün anlarsın Bir gün anlarsın hayal kurmayı Beklemeyi Ümit etmeyi Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi Lanet edersin yaşadığına Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın

ÜMIT YAŞAR OĞUZCAN


İsyan

İtiraf

l Yazar: Turan Akıncı l Yayınevi: Remzi Kitabevi l Sayfa Sayısı: 296

l Yazar: İskender Pala l Yayınevi : Kapı Yayınları l Sayfa Sayısı: 248

“İstanbul’da bir isyanın anatomisi…” 31 Mart İsyanı çok yönlü, sürekli tartışılan bir tarihsel vakadır. Yenileşme karşıtları tarafından kışkırtılan ayaklanmacılar, saltanat merkezi İstanbul’da 14 gün boyunca “şeriat isteriz” nidalarıyla bir isyan başlattılar. Meşrutiyetin ilanıyla başlayan bu kalkışma can almaya başlayınca Selanik’ten gelen ve Mustafa Kemal Paşa’nın da içinde olduğu 40 bin kişilik Hareket Ordusu’yla bastırıldı. Elebaşıların çoğu idam edildi. Sultan Abdülhamit’in tahtan indirilmesiyle sonuçlanan bu olayı, araştırmacı Turan Akıncı gün gün ve tüm yönleriyle aktarıyor.

İskender Pala’nın her zamanki yetkin kaleminden… İtiraf her cümlesi hayretle ve merakla okunacak bir roman. İntikam ve hırs…İyilik veya kötülük…Siyah ile beyaz…Ve zıtların arasında savrulan hayatlar… Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştüğü yıllar… Hıristiyan hasımlarının Büyük Kartal diye andıkları Fatih’in, şehrine âlimleri davet etmekle kıvanç duyduğu, devletini ilimle ve sanatla yükseltmenin rüyalarını gördüğü, ulemanın tamamen özgür düşünceyi savunduğu, devletin yükseldikçe yükseldiği bir dönem… Ve eşsiz şöhretlere sahip Osmanlı ulemasının arasına sızmış bir kâfir. İntikam ateşinde kavrulmuş kötülük dâhisi bir zihin. Molla Lütfi, Ali Kuşçu, Sinan Paşa, Bellini ve daha niceleri… Kurbanlar, kurbanlıklar…

İLK GENÇLİK KİTAPLARI Momo

Yazar: Sir Arthur Conan Doyle Yayınevi : İş Bankası Kültür Yayınları Genç okurlar için hazırlanmış bu kitapta Sherlock Holmes ve doktor Watson’ın dört macerası yer alıyor. Dünyanın en ünlü dedektifinin maceralarını bir solukta okuyacaksınız. Somut delilleri bilimsel yöntemlerle değerlendirerek suçların nasıl işlendiğini bulmak ve suçluları yakalamak Sherlock Holmes’un icadıdır. Sherlock Holmes ve sadık arkadaşı doktor Watson’ın açtığı yolda pek çok roman dedektifi ve polis teşkilatı ilerlemiş, akıl çağının etkileri günlük yaşama ve polisiye edebiyata bu şekilde yansımıştır. Sherlock Holmes’un maceraları o kadar ilginç, sürükleyici ve akılcıdır ki, hâlâ okurların ilgisini çekmekte, televizyon dizileri ve filmleri yapılmaktadır.

KİTAP

Yazar: Michael Ende Yayınevi : Pegasus Sayfa Sayısı: 304 Zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Buldukları ya da kendisine hediye edilenler dışında hiçbir şeyi yoktur. Ancak olağanüstü bir yeteneği vardır: Momo, muhteşem bir dinleyicidir ve bunun için oldukça bol zamanı vardır. Bir gün hayaletimsi topluluk “duman adamlar” ortaya çıkar. İnce hesaplı planlar kurup insanların zamanını çalarlar. Onları durduracak tek kişiyse Momo’dur. Momo elinde bir çiçek, koltuğunun altında bir kaplumbağa ve gizemli Hora Usta’nın da yardımıyla koskoca duman adamlar ordusunun karşısında tek başına durur. Acaba Momo, zamanı çalan adamları tek başına alt edebilecek midir? Toplumumuz ve günümüz insanının zaman algısı ve zamanı okuması üzerine bir masal olan Momo’yla Michael Ende, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülmüştür. Pek çok kez sinemaya uyarlanan Momo, kırktan fazla dile çevrilmiş, tüm dünyada 7 milyonun üzerinde satılmıştır. Michael Ende’nin romanları uzun yıllardır ‘kült kitaplar’ arasında.

Sherlock Holmes’un maceraları-kısaltılmış metin

İSMMMO YAŞAM l 61


Cepte devrim niteliği taşıyan yeni model telefonlar birbiri ardına geldi. Samsung Galaxy Fold ve Huawei’nin Mate X’i lanse edildi. Teknoloji severlerin gündemine giren bu iki katlanabilir ekranlı cep telefonu modelini karşı karşıya getirdik.

Cepte katlama devrimi AYŞEGÜL EMİR Cep telefonu sektöründe katlama devrimi başladı. Samsung’un ABD San Francisco’da duyurduğu katlanabilir ekranlı telefonu Galaxy Fold’a rakip Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC) Huawei’den geldi. Mate X, bu fuarda tanıtıldı. Başka markaların bu alanda ürün çıkaracağı konuşulsa da resmi olarak henüz iki tanesi var. İki modeli karşılaştırdık.

TEKNO-YAŞAM

FARKLI KATLAMA l İki telefonun en göze çarpan özelliği katlanma şekilleri. Samsung’un Fold’u içeriye doğru katlanırken, Huawei Mate X, dışarı doğru katlanıyor. Galaxy Fold, 7.3 inç’lik Amoled içeriye açılan ana ekranla geldi. Samsung’un arkaya eklediği 4.6 inç’lik Amoled ekranı kapalıyken de kullanabiliyorsunuz. Mate X’in 8 inç’lik Oled esnek ekranı var. Bu ekranı yarıya kadar açtığınızda iki dışarı bakan 6.6 inç ve 6.38 inç’lik Oled ekran oluşuyor. Burada hem kapalı hem de açık durumdayken Mate X, Fold’dan daha

62 l İSMMMO YAŞAM

ince. Burada Mate X biraz daha önde. l Her iki tasarımın da iyi ve kötü yönleri var. Samsung, bu şekilde Fold’un iç ekranını çizilmelere karşı koruyor. Huawei’nin ekranı katlandığında tamamen düz oluyor. Esnek ekranlar devamlı açılıp kapatıldığında zamanla aşınmaya müsait hale geliyor. Bu nedenle iki firma da ekranın katlama yerinde keskin bir kat yerinden kaçınmış. Bunun yerine kavis vermişler. Şu anda hangisinin daha iyi olduğunu söyleyemiyoruz. Zamanla ortaya çıkacak.

TEKNİK ÖZELLİKLER l İki modelin teknik özelliklerine gelince. Galaxy Fold, 2019 yılının süper telefonu gibi. 7 nanometre muhtemelen Snapdragon 855 işlemci, 12 GB Ram, 512 GB depolama ve 4.380 mAh’lık pille gelecek. Altı kamerası var. Bu kameraların üçü arkada, ikisi içeride ve biri de kapakta bulunuyor. Mate X ise, 7 nanometre Kirin 980 çipset sunuyor. 8 GB Ram, 512 GB’lik depolama alanı, 4.500 mAH’lık pil, güç tuşuna entegre parmakizi tarayıcısı var.

Mate X üç kamerayla gelecek. Her iki cihaz da Android 9 Pie işletim sistemine sahip. X, 5G’li, Fold ise 4G LTE’li. Teknik özelliklerde Fold öne çıkmış görünüyor.

TÜRKİYE FİYATI l Fiyata gelince. Yeni bir inovasyon olarak fiyatları da şu anda kullandığımız telefonlardan bir hayli pahalı. Galaxy Fold için 1.980 dolarlık, Mate X için ise 2.600 dolarlık fiyat açıklandı. Fiyatta Fold biraz daha avantajlı görünüyor. Fold, burada da öne geçmiş durumda. Fold’un Türkiye’ye geliş tarihi ise mayısın ikinci haftası. Mate X’le ilgili ise bir tarih açıklanmadı. Telefonların Türkiye fiyatları açıklanmadı ama iki telefonun da yurtdışı fiyatlarına vergiler eklenince 20 bin TL gibi fiyat etiketine sahip olacaklarını tahmin etmek zor değil. l Son karara gelince bazı açılardan Mate X, bazı özelliklerde de Galaxy Fold öne çıkmış görünüyor. İçeri ve dışarı katlanma özelliğinin hangisinin daha iyi olduğunu telefonları kullanmaya başladığımızda göreceğiz.


HONOR AİLESİNE YENİ ÜYE GELDİ

Honor 10 ailesinin yeni üyesi Honor 10 Lite 32 GB versiyonu 1.799 TL, 64 GB versiyonu 1.999 TL fiyat etiketi ile Türkiye’ye geldi. Cihaz, muhteşem özçekimler sağlayan ön kamerası, damla çentiği ve yüzde 90’ı aşan ekran gövde oranı ile dikkat çekiyor. Yapay zeka destekli kamerası, uzun gece pozlama, farklı tasarım ve efekt özelliklerine sahip. Akıllı telefon, özçekim tutkunları için yaratıldı. Geliştirilmiş 13 MP + 2 MP yapay zeka çift ana kamera, geniş diyaframlı objektif ile birlikte ışığa maruz kalma süresini yüzde 50 oranında artırıyor. Tasarım özellikleriyle de ön plana çıkan telefon geleneksel kalıpları yıkarak moda ikonu olmayı hedefliyor. 6.21 inç’lik ekranı olan telefon, 3 GB Ram, Huawei 710 Kirin işlemciyle geldi.

SAMSUNG’DAN S10 SERİSİ

DİZÜSTÜ OYUN CANAVARI Oyun severlere kesintisiz oyun keyfi vadeden Excalibur serisi ile Casper, 2019’da ürün yelpazesini genişletmeyi ve yatırımlarını arttırmayı hedefliyor. Bu hedefe yönelik ilk adım olan Excalibur G670, 8. nesil Intel Core i7 8750H altı çekirdekli işlemcisi ile mükemmel bir oyun deneyimi vadediyor. G670’de, Nvidia GeForce GTX 1050Ti 4GB GDDR5 grafik kartı ile her oyunda kusursuz ve kesintisiz performansı alabilirsiniz. Ana kartı ve termal yapısı ise, özellikle işlemci ve ekran kartının maksimum seviyede soğumasını sağlıyor. Bu özelliği ile saatlerce kesintisiz oyun keyfi yaşatırken, en yüksek seviye kullanımda bile sessiz olabiliyor. 15.6 inç’lik ekranı var. G670, RGB aydınlatma ve binlerce farklı rengiyle oyun severlerin klavyelerini diledikleri renklerle özelleştirebilmesine imkân tanıyor.

ŞARJ DERDİNE SON VERİYOR

TEKNO-YAŞAM

Günlük hayatımızın vazgeçilmez birer parçası haline gelen elektronik cihazların, kolay şarj edilebilir olması da önem kazanıyor. Günsan, bu alanda kullanıcılara pek çok alternatif sunuyor. Çalışma odaları, ofis, kişisel alanlar ve iş istasyonları gibi elektronik cihazların sıklıkla şarj edildiği alanlarda tercih edilebilecek Eqona USB’li şarj prizi ile gündelik hayata pratik çözümler getiriyor. 2 USB girişi ile aynı anda 2 cihazın şarj edilmesi ve 2.1 A kapasitesi sayesinde hızlı şarj imkânı sunan priz, cep telefonları, tablet, dijital kamera benzeri elektronik cihazların pratik bir şekilde şarj edilmesini sağlıyor. Adaptöre gerek kalmadan doğrudan kabloyla şarj edebilme özelliğine sahip priz, telefon tutucu çerçevesi sayesinde çok daha pratik bir kullanım da sunuyor.

Samsung’un en yeni akıllı cep telefonu modelleri Galaxy S10e, S10+ ve S10, Türk kullanıcılarla buluştu. S10e 5.499 TL’lik, S10 6.599 TL’lik ve S10+ 7.499 TL’lik satış fiyatıyla geldi. Modellerde ekran gövde oranı azaltılırken, ön kameralar da sağ üst köşeye alındı. En merak edilen dev ekranlı S10 Plus. 6.4 inç’lik WQHD ekranı, 12 MP+12 MP+16 MP arka, 10 MP ve 8 MP’lik ön kamerası var. 8GB Ram, 128/512GB depolama alanına sahip. 4.100 mAh’lık pille donatılmış. S10’nun teknik özellikleri ise, 6.1 inç ekran, üç arka, iki ön kamera, 8 GB Ram, 512 GB hafıza, 3.400 mAh pil şeklinde. Daha düşük fiyat segmentini hedefleyen S10e ise 5.8 inç’lik ekranla gelecek.

İSMMMO YAŞAM l 63


l

K O M İ K

R E S İ M L E R

MİZAH

BORU YETMEDİ Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 metre kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı:- Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş böylece daha kolay yakmayı amaçlamış. Fizikçi: -Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş. Jeolog: -Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış. Matematikçi: -Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış. Antropolog: -Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir: - Boru yetmedi.

64 l İSMMMO YAŞAM

YEDEK TEMEL

Futbolcu Temel yeni bir kulübe transfer olmuş. Kendisiyle yapılan röportajda: - Şimdi yedekte kalmak içun çalişayrum. - Herhalde takıma girmek için demek istediniz? - Yoo yedekte kalmak içun. - Nasıl yani? - Maçlari rahat seyretmek içun daa…

HAKEMLER

Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin? - Boşuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan. - Olur mu, en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde... Şeytan şeytanca gülümsemiş: - Ama bütün hakemler de bizde...

ŞANGUR ŞUNGUR

Adam, papağanını gümrükten kolay geçirebilmek için bir kutuya koymuş, üstüne de ‘kırılacak eşya’ diye yazmıştı. Gümrük memuru yazıyı okuyunca, kutuyu şöyle bir silkelemeye başladı. Aynı anda içeriden papağanın bağırdığı duyuldu: -Şangur şungur. Şangur şungur..

KAYSERİLİ

Ev sahibi Kayseriliye sorar. Çay mı içersiniz, kahve mi? Kayserili ise şu cevabı verir: - Çayı şimdi içelim de, kahveyi yemekten sonra.


l İ N T E R N E T T E   B U N L A R   VA R : ) MEŞHUR TEKERLEMELER l Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada su şişesi. l Kartal kalkar dal sarkar dal sarkar kartal kalkar. l Kırk kırık küp kırkının da kulpu kırık küp.

mahkemeleşmişler mi, mahkemeleşmemişler mi? l O pikap, şu pikap, bu pikap? l Şemsipaşa Pasajı’nda sesi büzüşesiceler. l Adem madene inmiş madende badem yeniş madem Adem madende badem yemiş niye bize getirmemiş. l Şu yoğurdu sarımsaklasakda mı saklasak yoksa sarımsaklamasakda mı saklasak? l Bu çorbayı nanelemeli mi de yemeli, nanelememeli mi de yemeli? l Şu duvarı badanalamalı mı, badanalamamalı mı? l Bir berber bir berbere gel birader beraber bir berber dükkanı açalım demiş. l Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar, nesi için Çatalca’da topal çoban çatal yapıp çatal satar? l Gagavuz kuşunun gagası gerdandan sarkar, ger ger gerilen gergefin gültası Galata’dan galat gergedana gül atar. l Kara kızın kısa kayışını kasışına kızmayışına şaşmamışsın da kuru kazın kızışıp kayısı kazışına şaşmış kalmışsın. l Kapıyı kıcır gattırıcılardan mısın, ocağı kıvılcımlattırıcılardan mısın? Ne kapıyı kıcırdattırıcılardanım, ne ocağı kıvılcımlattırıcılardanım. l Al bu takatukaları takatukacıya takatukalattırmaya götür, eğer takatukaları takatukacı takatukalatmazsa takatukaları taktukacıya takatukalattırmadan getir. l Uykucu Ülkü, ucu tüllü üç örtüyü ütüyle ütüleyip de mi üstüne örtünmeli, üç örtünün ucunu tülleyip ütüleyip de mi üstüne örtünmeli?

OKUYACAĞI HIZDA Ahmet, kuzeni Ali’ye mektup yazıyordu. Bir ara annesi sordu: - Ne yazıyorsun Ahmet? – Ali’ye mektup yazıyorum anneciğim. - Niçin o kadar yavaş yazıyorsun? Çabuk yazsana oğlum. - Ali çabuk okuyamaz ki anneciğim… Ben de okuyacağı hızda yazıyorum işte…

EŞİ ORTADAN KAYBOLAN ADAM Bir adam polisi aramış: - Eşim alışverişe gitti, dönmedi. 8 saat oldu. Ne olur onu bulun! Görevli polis sormuş: - Eşinizi tarif eder misiniz? Adam anlamamış: -Nasıl yani? Polis: -Boyu ne kadar? Adam: -Ne bileyim, bazen yüksek topuk giyer beni geçer, evde yalınayak benden kısa. Polis: -Göz rengi? Adam: - Bilemem, bazen yeşil, bazen mavi lens takar aslında galiba ela… Polis: - Saçı ne renk? Adam: -En zor soru. Her hafta başka bir renk desem? Polis: - Üzerine ne giymiştir? Adam:- Hiç dikkat etmedim. Hep değişiyor… Polis: - Peki, alışverişe arabayla mı gitmişti? Adam: - Evet, siyah bir Mercedes. Otomatik vites, üzerinde görünmez hafif bir çizik var. Plakası şu... Polis:- Tamam efendim, arabanızı bulacağız...

Cevaplar

l Emişle Memiş mahkemeye gitmiş, mahkemede

1-Kızdığını en çok kim belli eder? 2-Hangi macunla diş fırçalanmaz? 3-Hangi bağda üzüm yetişmez? 4-Tavuklar en çok hangi ülkeyi sever? 5-En zengin ülke hangisidir? 6-En neşeli çiçek hangisidir? 7-En çok acı çeken dağ hangisidir? 8-En çok bakılan yer neresidir? 9-Markası olan ülkeye ne denir?

1-Ütü 2-Lahmacun 3-Ayakkabı bağında 4-Mısır 5-Paraguay 6-Gül 7-Ağrı Dağı 8-Bakkal 9-Danimarka

l Üç tunç tas has kayısı hoşafı.

ÇOCUK BİLMECELERİ

NE ZAMAN AT DİYORLAR? Birinci sınıf öğrencisi okuldan dönünce annesine:- Bugün öğretmen bize atlardan söz etti. Ama ben atın ne olduğunu hala anlayamadım. Annesi: -Neden, diye sordu? Öğretmen, ‘atın yavrusuna tay, dişisine kısrak, erkeğine aygır derler’ dedi. Anne: -Bunda anlaşılmayacak ne var çocuğum? -Peki anneciğim, ne zaman ata at diyorlar?

İSMMMO YAŞAM l 65


K A R E

B U L M A C A

SUDOKU K O L A Y

Z O R

SOLDAN SAĞA 1. Meşime, plasenta – İnce urgan – Kutsal Hint hecesi. 2. Kuran’ı usulünce ve yüksek sesle okuma – Bir halk çalgısı. 3. Yeşil abanoz – Hedefi vurma. 4. Yasa dışı cinsel ilişki – Tuzağa düşürülen şey – Çok eski tarih sözü. 5. Bir tür kılıç – Broşür. 6. Bir İngiliz kumaşı – Maori dansı. 7. Hicap – Bir baskı makinesi. 8. Dolap, hile – Balık yumurtası mezesi. 9. Okul – Bir uyarı aracı. 10. Bir mastar eki – Kırılmış taş döşenip üzerinden silindir geçirilerek yapılan yol. 11. Sömürge – İri, kart. 12. Bir Uzakdoğu sporu – Namuslu – Radyumun simgesi. 13. Çit, perde – Övgü. 14. Haysiyet – Kuran’da bir sure. 15. Lokmanruhu – Ateşli taraftar. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Ahlak – Genelge – Korner. 2. İlgi çekici, değişik kimse – Otlak – Kiradaki mülk. 3. Sadist – Tiyatroda oyun aksesuarı – Bir nota. 4. Olumsuzluk veren bir önek – Yatağın, yastığın içine doldurulan pamuk, kıtık gibi şeyler – Çok güçlü bir ışık kaynağı. 5. Bir şeyin özü – Eski trenleri çeken makine. 6. Tutsaklık – Kargış. 7. Verme, ödeme – Ayak direme – Bir bağlaç – Eski bir Türk güreşi. 8. En kalın erkek sesi – Kuru tütün yaprağı rengi – İleri gelenler. 9. Mücevher – Bir zaman birimi. 10. Futbolda topun oyun alanının dışına çıkması – Geveze – Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir tekne. 11. Tümör – Bozma, feshetme – Yapı tasarımcısı – Endonezya’nın plaka işareti. 12. Balık – Asya’da bir göl – Van’ın bir ilçesi.

Ç Ö Z Ü M

KARE BULMACA ÇÖZÜM SOLDAN SAĞA 1. Etene-İp-Aum. 2. Tilavet-Cura. 3. İpe-İsabet. 4. Zina-Av-Fi. 5. MeçRisale. 6. Terilen-Haka. 7. Ar-Rotatif. 8. Madik-Tarama. 9. Ekol-Zil. 10. MakMakadam. 11. Koloni-Anaç. 12. KarateAk-Ra. 13. Ör-Sitayiş. 14. ŞerefBakara. 15. Eter-Fanatik. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Etik-Tamim-Köşe. 2. Tip-Mera-Akaret. 3. Elezer-Dekor-Re. 4. Na-İçirik-Laser. 5. Evin-Lokomotif. 6. Esaret-Lanet. 7. İta-İnat-Ki-Aba. 8. Bas-Taba-Ayan. 9. Cevahir-Dakika. 10. Aut-LafazanŞat. 11. Ur-Fek-Mimar-Ri. 12. Mahil-Aral-Çatak.

K O L A Y

Z O R

SOLDAN SAĞA: 1. Etene-İp-Aum. 2. Tilavet-Cura. 3. İpe-İsabet. 4. Zina-Av-Fi. 5. Meç-Risale. 6. Terilen-Haka. 7. Ar-Rotatif. 8. Madik-Tarama. 9. Ekol-Zil. 10. Mak-Makadam. 11. Koloni-Anaç. 12. Karate-Ak-Ra. 13. Ör-Sitayiş. 14. Şeref-Bakara. 15. Eter-Fanatik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Etik-Tamim-Köşe. 2. Tip-Mera-Akaret. 3. Elezer-Dekor-Re. 4. Na-İçirik-Laser. 5. Evin-Lokomotif. 6. Esaret-Lanet. 7. İta-İnat-Ki-Aba. 8. Bas-Taba-Ayan. 9. Cevahir-Dakika. 10. Aut-Lafazan-Şat. 11. Ur-Fek-Mimar-Ri. 12. Mahil-Aral-Çatak.


UYGULAMALI MUHASEBE MESLEK ELEMANI EĞİTİMİ

MUHEL

YARIŞTA BİR ADIM

ÖNDE OLUN

e l r e l m i t i ğ e ı l a k Sertifi

n u ş o k e f hede

MUHEL

BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN

tesmer.muhelproje@ismmmo.org.tr

İLETİŞİM BİLGİSİ KAYIT ADRESİ: İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası, Kurtuluş Cad. No: 114 34375 Kurtuluş - Şişli / İSTANBUL, Telefon: (212) 315 84 00 EĞİTİM ADRESİ: İSMMMO Akademi, Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No: 48 Dedeman İş Hanı Kat: 3 Beşiktaş - İSTANBUL Telefon: (212) 274 42 22, (212) 274 35 39


2004 yılından itibaren bulut teknolojisini muhasebe yazılımında başarı ile uygulayan LUCA'dan E dönüşümde lider çözümler..

LUCA Ticari Paketleri’ nde yer alan çözümler ile firma iş süreçlerinde başlayan e uygulamaların LUCA Mali Müşavir Paketi’ ndeki e defter gönderimi ile Gelir İdaresi Başkanlığı’ na doğrudan bildirimi sağlanır. E dönüşüm süreçlerinde TÜRMOB İŞNET Özel Entegratörlük Hizmetleri anlaşması ile birlikte elektronik belgelerin saklanması konusunda da önemli hizmetler sunulur.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.