164

Page 1

Tehcir

Mübadele

‹nkar

www.yuruyus.com

Asimilasyon

Haftal›k Dergi / Say›: 164 23 Kas›m 2008 Fiyat›: 1 YTL (kdv dahil)

‘Tek Millet’ fiovenizmi, Ezer, Yokeder, Sürer, Katleder; Ama Hiçbir Sorunu Çözmez! 5 5 9 1 1915

info@yuruyus.com

HAP‹SHANELERDE TECR‹TE ‹fiKENCEYE

SON! Halklar›n Ulusal Kimlikleri ve ‹nançlar›yla Yaflayabilmeleri ‹çin

TEK ÇÖZÜM SOSYAL‹ZMD‹R! www.yuruyus.com

Say›:164 info@yuruyus.com

ISSN 13005 - 7944

: a d ’ ra a k n A a h a D z n e u t K u r t i i B r r e l ! a l z n › i l ö ’ d s D e z i f n a i r i ¤ TAYA i t i d r u e z v u n u Ya ¤ u ld o › c n a l a y Ya


- Yeni Han yo -

lunda, fiahna Gedi¤i'nde gördüm. - Ben Ta v r a Bo¤az›'nda g ö r düm...

Ba¤›ms›zl›k Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

‘Ölürse t en ö lür’

"Pir Sultan Abdal’›n as›l›fl›n›n ertesi günü halk kahvede toplanm›fl konufluyormufl. ‹çlerinden biri demiflki: - Duydunuz mu? Bu gece H›z›r Pafla, Pir Sultan'› ast›rm›fl... Bir baflkas› hemen karfl› ç›km›fl ona: - Olamaz! Ben onu sabahleyin Koçhisar yolunda, Seyfebeli'nde gördüm. ‹kincisi: - Senin yanl›fl›n var, demifl, ben onu gün ›fl›rken Malatya yolunda Kardefller Gedi¤i'nde gördüm. Üçüncüsü: - Yeni Han yolunda, fiahna Gedi¤i'nde gördüm. Dördüncüsü: - Ben Tavra Bo¤az›'nda gördüm... Dinleyenler flafl›rm›fl. Kalk›p birlikte dara¤ac›n›n bulundu¤u yere gitmifller. Bakm›fllar ki dara¤ac›nda Pir Sultan'›n h›rkas› as›l›, kendisi ortada yok..." (*) *** Üstümüzde Pir Sultan h›rkas›, dilimizde hakikat avaz› düfltük yollara. Karl› ve so¤uk zamanlar›n, kanl› ve s›cak günlerinden geçtik. Ve gördük ki, hep ayn› H›z›r Pafla ç›kar karfl›m›za. Ayn› y›k›las› taht, ayn› düflesi taçt›r hayat›m›z› çalan... Bald›r› ç›plakl›¤›m›zla halk›z biz. Biliriz yoksullu¤un kederini ve yoksunlu¤un so¤u¤unu. Tepeden t›rna¤a sab›r ve bafltan aya¤a h›nc›z. Elde nas›r, yürekte hasret, bir de hayat denilen kavgam›z daimdir ömürler boyu bize... "Uyur idik..." ve uyard›lar, açt›lar gözümüzü umut ile. Ö¤rendik, sömürü ve zulüm nedendir. Gördük, yozluk ne ifltir. Ve anlay›nca olup biteni, ç›kt›k yola kazanmak için gelece¤i... "Halimizi hal eyledik/ Yolumuzu yol eyledik" ve bir yürüyüfl eyleyip ça¤› ça¤a ba¤lad›k. Her ad›mda bir H›z›r Pafla ç›kt› karfl›m›za. Ve hep ayn› fetva yaz›ld› hakk›‘Gör d ü m , m›zda: "Katli Engin, vaciptir, tiz vuAnkara'da, rula kellesi..." Ege’de, E¤ilmez Trakya'da, hakikatimiz Antalya'da ve yalan karfl›-

dahi bütün sokaklar›ndayd› hayat›n...’

s›nda. Ve korkuya yenilmez haysiyetimiz. "Gelin canlar bir olal›m/ Münkire k›l›ç çalal›m" der dururuz hodri meydanlar›n ortas›nda. Yar›nlara ulaflman›n kadim s›rr›d›r “ bir olmak” ... Dervifl h›rkas›d›r giydi¤imiz al önlük. Gören tan›r bizi. Hiç durmayan yürüyüflümüzden, aln›m›z›n akl›¤›ndan ve gerçe¤in dili oluflumuzdan. Tan›r bizi cümle alem. Hayat›n sorular›na umutlu cevaplar verip hayk›r›r›z o enternasyonal gerçekli¤i: "Tü feyli ye tan› may›z hak/ Dünya eme¤in olmal›..." Ecelsiz ölen bütün mazlumlar›n son nefeslerinin yadigar›d›r yüre¤imizi dolduran o rüzgar. Ba¤r›m›zdan baht›m›za f›rt›na olup eser. Da¤›t›r karanl›¤› ve ayd›nlat›r "bir gün mutlaka" denilen yar›nlar›. Dar ve zor yerlerden geçse de yolumuz, asla e¤ilmez boynumuz... "‹çinde umut olmayan üç deyifl söyle" derler de, dokununca gönlümüzün tellerine, kahrolur umutsuzluk. Dilimizden dökülen her bir kelime, umuda dair olur yine. Bulamazlar içinde y›lg›nl›k kokan tek bir hece bile. Ve cümlemizi, tarihsel rüzgarlar›n heybesinde kurar›z daima. Ve yay›l›r dalga dalga cihana... Y›lanlar, ç›yanlar içinden geçer yolumuz. Sömürünün karanl›¤›, sabah akflam kaplar zaman›. Ve daha neler gelir de bafl›m›za, ikrar›m›zdan vazgeçmeyiz asla. Türlü bela ortas›nda ne ah eder flu hakl› dilimiz, ne de aman diler dudaklar›m›z.. Elimizde Ferhad'›n hasretiyle birikir, coflar, taflar›z. Adalet arayan vicdan›m›zla dimdik bakar›z adaletsizli¤in o kirli surat›na. Ki insede bak›fl›m›za ve bafl›m›za bin bela, kaç›rmay›p gözümüzü kirletmeyiz özümüzü.... Karanl›k inip kalkarken en aciz haliyle, nice mor menekfle aç›l›r tenimizde. Sonra kan k›rm›z› güller açar serimizde. Ve usulca kanar yaras›ndan hakikat. Zaman›n köhne sarkac›d›r flimdi Kerbela'ya tak›l›p kalan. Engin bir gönüldür flimdi turnalar, gökyüzünde dönüp durur, vurulur ölmez! *** - Duydunuz mu? O malum flapkas›yla ‹stanbul'da görmüfller Engin'i, adalet ar›yormufl yine. - Ve Trabzon'da görmüfller, umut da¤›t›yormufl halka. - Sonra ‹zmir'de görmüfller ve Dersim'de ve ‹zmir'de, ve Malatya’da.. - Ben de Kars’ta gördüm geçenlerde... Görmüfller Ankara'da, Ege’de, Trakya'da, Antalya'da ve dahi bütün sokaklar›nda. Hayat› yürüyüfl eyliyormufl yine. Ki tarihimizden kay›tl›d›r; "Ö lür se ten ö l ü r, canlar ölesi de¤il." (*) Pir Sultan, As›m Bezirci, Syf: 38

Yitirdiklerimiz 28 Kas›m - 4 A ral›k

Zeliha ERTÜRK

1978 ‹stanbul do¤umlu olan Zeliha, aslen Sivas-Zaral›’d›r. Yoksul bir ailenin çoco¤u oldu¤u için, ilkokuldan sonra okuyamad›, çocuk yafllarda çal›flmaya bafllad›. Devrimcileri ve faflizmi Gazi ayaklanmas›nda tan›d›. 1996’da tutuklanarak götürüldü¤ü Eskiflehir hücre tipinde direnifle kat›ld›. 2000’de F Tipi hapishanelerle birlikte yeniden hücre ve tecrit gündeme geldi¤inde, ölüm orucu gönüllülerinden biriydi.

Kartal Hapishanesi’nde 5. Ölüm Orucu Ekibi’nde bafllad›¤› onurlu direniflini, 6 ay boyunca sürdürerek 30 Kas›m 2002’de ölümsüzleflti.

Feridun Yücel BATU

1969 Mufl do¤umlu olan Feridun, aslen Antalya-Finikeli’dir. 1990’da, Uluda¤ Üniversitesi’nde mücadelede yerini ald›. Birçok kez gözalt› ve tutsakl›klar yaflad›. Çeflitli görevler üstlendi. 1994 Eylül’ünde tutukland›. 19-22 Aral›k katliam›nda Ümraniye’de direnen devrimcilerden biriydi. 2001’de Kand›ra F Tipi’nden tahliye oldu, ancak k›sa süre sonra tekrar tutukland› ve K›r›klar F Tipi’ne konuldu.

Aral›k 2001’de örgütüyle iliflkisi kesilmifl olmas›na ra¤men, tecrite karfl› ölüm orucuna bafllayarak 1 Aral›k 2002’de flehit düfltü.

Tarih Yazanlar "... O GÜLÜfiÜNÜN Y‹NE YÜZÜNDE O L D U ⁄ U N U B ‹ L ‹ Y O RU M " Merhaba Mehmet, Yüre¤i devrim inanc›yla yüklü, kalbi devrim aflk›yla atan sevgili yoldafl›m. Görüflmeyeli uzun y›llar olmufltu. Ta ki, televizyonda seni görünceye dek. Hapishanede ayr›ld›¤›m›z günden sonra ilk kez televizyonda gördüm seni. Yoldafllar›nla birlikte Karadeniz da¤lar›ndayd›n... Da¤lar›n flahan›yd›n... Yine yüzünden hiç eksilmeyen gülüflünle karfl›m›zdayd›n. Seni, burjuva bas›nda lanse edip, y›ld›rmaya çal›flt›lar. Ama yan›lm›fllard›. Düflman›n bu sald›r›s› da, kinini, öfkeni büyütmüfltü. Bu kin ve öfke ve her gün büyüyen inanc›n seni Karadeniz da¤lar›na tafl›m›flt›. Hapishanede omuz omuza,

30 Kas›m 1998’de, bir direnifl destan› yazarak flehit düfltüler. Ege da¤lar›nda halk›n umudunun bayraktarlar›yd›lar. Oligarflinin askeri güçleri taraf›ndan, 29 Kas›m akflam› Gölgeli Da¤lar› eteklerinde BalErhan YILMAZ Mehmet YILDIRIM k›ca Köyü’nde kuflat›ld›lar. 20 saat boyunca çat›flarak, susturulamayan (Kenan) (Necati) sloganlar› ve marfllar›yla bir direnifl destan› yazd›lar. Onlar› teslim alamayan faflizmin askeri güçleri, direndikleri köy evini havan toplar›yla, roketlerle yak›p y›karak cesetlerini teslim alabildi. 1976 Diyarbak›r Bismil do¤umlu olan Erhan, lise y›llar›nda devrimci oldu. Mücadelede h›zla geliflti. Gençlik çal›flmalar› yan›s›ra Bal›kesir, Band›rma, Susurluk sorumluluklar›n› üstlendi. Bir süre tutsakl›k yaflad›. Tahliye oldu¤unda, art›k yeri özlemini duydu¤u da¤lard›. fiehit düfltü¤ünde birli¤inin komutan›yd›. 1964 Kars Ka¤›zman Oluklu Köyü do¤umlu olan Mehmet, genç yaflta çeflitli ifllerde çal›flarak, sömürüyü, adaletsizli¤i en çarp›c› biçimlerde yaflad›. 1993'te devrimcilerle tan›flt›. Bir süre tutsakl›k yaflad›. 1995'de Karadeniz K›r Birli¤i’ne kat›ld›. fiehit düfltü¤ünde birli¤inde komutan yard›mc›s›yd›.

Kubilay YEfi‹LKAYA

Enver ER

‹kisi de 1961 do¤umluydu. Mücadeleye devrimci hareket saflar›nda kat›ld›lar. ‹stanbul mahalli birimlerde görev yap›yorlard›. 28 Kas›m 1979’da, 18 yafl›nda Hasköy’de, faflist sald›r›lara karfl› nöbet tutarken, bulunduklar› kahvehanenin faflistler taraf›ndan taranmas› ile ç›kan

çat›flmada flehit düfltüler.

direnifllerle beraber oldu¤un Ali Haydar yoldafl›nla bu kez de Karadeniz da¤lar›nda omuz omuzayd›n... Karadeniz’deki o görüntülerde seni gördü¤ümde hiç flafl›rmam›flt›m. K›sa bir zamana s›¤an beraberli¤imizde, Yoksul Halk›n Gücü bürosunda üzüm ekmek yerken; kimi zaman bir simitle karn›m›z› doyururken yapt›¤›m›z sohbetlerde ipuçlar› vard› bunun... Seni az da olsa tan›yabilmifltim. Ama daha çok yaflad›¤›m›z gözalt› süreci seni bana daha iyi tan›tm›flt›. Sultançiftli¤i'nde flehit düflen yoldafllar›m›z ‹bifl Demir ve Güler Ceylan'›n anmas›n› yapmak için Ba¤c›lar'da mezarl›¤a gitti¤imizde gözalt›na al›nm›flt›k. Anmay› yapamadan al›nmak hepimizi üzmüfltü. Ondan dolay› da kinliydik düflmana. Ba¤c›lar Yeniyüzy›l Karakolu'nda yaflad›¤›m›z gözalt›nda senin düflman›n yapt›r›mlar›na karfl› gülerek karfl› gelmen, azg›n bir köpek gibi sald›rd›klar›nda yine o gülüflünle karfl›lay›p, iflkencecilere karfl›l›k vermen seni daha iyi tan›tm›flt› bana. Düflman da

seni çok iyi tan›m›flt› ki, flef olan iflkenceci korkudan sesi titreyerek " D u r s u n ' u n gerillas› lan bunlar" deyip iflkencecileri üzerimize sald›rt›yordu. O zamandan bugüne tam dört y›l geçti. Bu dört y›l, dostuna can, düflman›na yaban, bafle¤mez bir flahan, bir boran oldun ülkenin da¤lar›nda. Halk›n öfkesi sizinle dile geldi. Korkusu sizinle büyüdü düflman›n. Dersim, Karadeniz, Toroslar ve Ege. Ege da¤lar›nda dalgaland›rd›n›z flehitlerimizin bizlere b›rakt›¤› umudun bayra¤›n›.... O da¤lar ki, bir kez daha suland› kanlar›m›zla. Balk›ca Direnifli'nin yi¤it savaflç›lar›; miras b›rakt›¤›n›z bayrak zafere kadar elden ele tafl›narak oligarflinin burçlar›na dikilecek ve o zaman zafer halay›m›zda beraber olaca¤›z. Yaratt›¤›m›z, bizlere miras b›rakt›¤›n›z direnifl gelene¤i zafere kadar gücümüz, yol göstericimiz olacak. Sizlere s ö z ; Z A F E R B ‹ Z ‹ M OLACAK!


‹Ç‹NDEK‹LER

Ça¤r› / ‹lan

Boyun e¤meyece¤iz, kan›ksamayaca¤›z

4

TAYAD’l›lar bir kez daha Ankara’da

6

Tecrit ‹flkencedir! Sohbet Hakk› Uygulanmal›d›r!

9

Tecrit zulmü devam ediyor

11

M. Ali fiahin: ‘Devletime katil dedirtmem’

12

‹flkencecinin ahlak›

14

E m e k : Krizin faturas›n› ödemeyece¤iz!

16

Tiyatro Simurg Sivas Yand› 15 Y›l Oldu ‹dil Kültür Merkezi 29 Kas›m Saat: 18:00

Devrimci ‹flçi Hareketi: fians topuyla iflçi al›m›! 17 fiansa kalm›fl gelecek Ö¤retmenimiz: Çözüm gücümüzün s›n›r›, devrimcili¤imizin s›n›rs›zl›¤›ndad›r

18

Kural de¤iflmiyor: Yük emekçilere

19

Kim, neye dayanarak bu AKP’ye demokrat diyor

23

Biricisi bofl ç›kt›; s›rada ‘2. Alevi Aç›l›m›’ var 24 Halklar›n ulusal kimlikleri ve inançlar›yla yaflayabilmeleri için TEK ÇÖZÜM...

26

Zor zamanlar›n devrimcili¤inin ustas›

30

K›fl günü yoksullar›n evlerini bafl›na y›kan ‘müslümanlar’!

34

Gerçe¤in sesiyiz duyuraca¤›z her yere

36

Biz bu oyunu biliyoruz provokasyona izin vermeyece¤iz!

37

Film Gösterimi: Ekmek ve Güller ‹dil Kültür Merkezi 30 Kas›m Saat: 18:00 Topra¤›n Sesi Gazetesi Ka s› m 2008 6. Sa y› s› ÇIKTI!

‘Kad›na yönelik fliddet’in kayna¤› ve çözümü 38 Son gazi’yi ona ihanet edenler u¤urlad›

40

Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Üyeli¤i emperyalizme...

42

Yu r t d › fl › : Avrupa emperyalizmi devrimcilere sald›r›yor

44

Almanya: Bask›n ve tutuklamalara tepkiler

46

Gençlik: ‹nönü Üniversitesi’nde yemek protestosu

50

Bilgi

22

Fiyat Sorunlar / Çözümler Yerinde Islah

35

De¤inmeler

48 Karbon sorunu

Yitirdiklerimiz

51

Uflak Hapishanesi’nde Özgür K a d › n Tu t s a k l a r › n ç › k a r d › k l a r › Cansuyu isimli derginin kapa¤›...

Yurtd›fl› Büro: Vak›f EFSANE Pieter de Hoochstr. 30 3021 CS Rotterdam/NEDERLAND

Haftalık Süreli Yerel Yayın Fiyatı: 1 YTL Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Halit Güdeno¤lu Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. Billurcu Sok. No: 20/ 2 Beyo¤lu/ ‹STANBUL Telefon-Faks: 0212 251 94 35 Ofset Haz›rl›k: Ozan Yay›nc›l›k Adres: Merkez Mah. Abidei Hürriyet Cad. Atlas Apt. No: 155-157 Kat: 5/14 fiiflli/ ‹STANBUL Tel: 0212 241 26 41 Faks: 0212 241 11 16

‹nternet Adresi: www.yuruyus.com Mail Adresi: info@yuruyus.com ISSN: 1305-7944 Bask›: Ezgi Matbaac›l›k-Sanayi Cad. Altay Sokak No:10 Çobançeflme/ Yenibosna / ‹ST. Tel: 0 212 452 23 02 Da¤›t›m: Turkuvaz Da¤›t›m Pazarlama San. ve Tic. A.fi. Tel: 0 212 354 37 67

Avrupa: 4 Euro Almanya: 4 Euro Fransa: 4 Euro ‹sviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euro ‹ngiltere: £ 2.5 Belçika: 4 Euro Avusturya: 4 Euro


evrim mücadelesi de, en s›radan haklar ve özgürlükler için yürütülen ekonomik demokratik mücadele de, uzun soluklu, sab›rl› bir mücadeleyi gerektirir. Hiçbir fley kolay kazan›lm›yor ve hiçbir fleye bedelsiz ulafl›lam›yor. Mücadelenin bu flekle dönüflmesi, esas olarak egemen s›n›flar›n kitleleri y›ld›rmak, çaresizlefltirmek ve umutsuzlaflt›rmak için gelifltirdi¤i yöntemlerin bir sonucudur. Burjuvazi kitlelerin genifl kesimlerinin mücadeleye kat›lmas›n› engellemek için, mücadele etmeyi, hatta örgütlenmeyi, bedel ödemeyi gerektiren bir olgu haline getirmifltir. Burjuvazinin böyle davranmas›n›n son derece aç›k s›n›fsal bir nedeni vard›r; o iktidar›n›n ömrünü uzatmak, kitleleri daha kolay yönetebilmek için bu politikaya baflvurmaktad›r.

D

itleler bu bedelleri ödemeyi göze alamad›klar›nda, herfley burjuvazinin belirledi¤i flekilde cereyan edecek demektir. D i renmenin be d e l l e r i n i ö d e y e m e y e n l e r, b o y u n e¤er. Baflka bir seçenek yoktur s›n›flar mücadelesinde.

K

ürkiye hapishanelerindeki tecrite boyun e¤memek için 122 flehit verildi. Evet, büyük bir bedel ödendi, ve bu bedel sayesindedir ki, boyun e¤ilmedi. Oligarfli, 2000 y›l›nda F Tipi hapishaneleri açarken, buralar›, halka karfl› bir “korku, gözda¤› arac›” olarak kullanmak hesab›ndayd›. Sendikal› iflçiye, memura, gençlik örgütlerine üye olan liseli, üniversiteli gençlere, direnen gecekonduluya, köylüye karfl›, “F Tiplerine atar›z” tehdidi bir “y›ld›rma” unsuru olacakt›. Ama böyle olabilmesinin yolu, katliam operasyonuyla bulunduklar› hapishanelerden al›p F Tipi hapishanelere att›klar›, devrimci tutsaklar›, tecrit alt›nda teslim alabilmekten geçiyordu. Hücrelerde, tecrit alt›nda örgütsüzlefltirilmifl, bireylefltirilmifl, ideallerinden vazgeçirilmifl devrimciler, topluma sunulabilmeliydi ki, istenen moral y› k›m sa¤lanabilsin.

T

öyle bir tablo sunamad›lar topluma. Tam tersine, F Tipi hapis-

B 4

GÜNDEM

Boyun E¤meyece¤iz Kan›ksamayaca¤›z! hanelerdeki devrimci tutsaklar direndi. Ve fakat, bu sürecin bafllang›c›nda, direniflin tek göstergesi, F Tiplerinden ç›kan tabutlard›. O tabutlar olmaks›z›n, 19-22 Aral›k günlerinin ve ard›ndan F Tipi Nazi kamplar›n›n aç›l›fl›n›n yaratt›¤› “karanl›k tablo” da¤›t›lamazd›. Karanl›k ölümlerle da¤›t›ld›. oyun e¤mektense bedel ödedik. Bugün F Tipi hapishaneler, elbette tecritin hala uyguland›¤›, keyfi yasaklar›n, hukuksuzlu¤un hüküm sürdü¤ü, tecritin kendisinin bir iflkenceye dönüfltü¤ü yerlerdir. Bu anlamda da birer iflkencehane, birer zulümevidirler. Ama zulmün karfl›s›nda da hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan bir direnifl vard›r. Bu direnifl, ideolojik, maddi her biçimde sürüyor bafl›ndan beri ve hiç bitmeyecek de. Oligarflinin F Tiplerini bir tehdit, gözda¤›, y›ld›rma arac› olarak kullanmas›na izin vermeyece¤iz.

B

Tipi hapishaneler aç›lal›, 8 y›l› geçti. Kimi tutsaklar da dahil olmak üzere, çeflitli kesimler, art›k F Tiplerine özgü uygulamalar› kan›ksama e¤ilimindedirler. Direniflin bitirilmesi sürecinde “takipçisi olacaklar›” sözüyle özel bir rol üstlenen demokratik kitle örgütlerinin ve di¤er devrimci demokratik güçlerin tecrite karfl› bir türlü harakete geçmemesinde, veya tecrite karfl› mücadeleyi alabildi¤ine s›radan bir protestoya, adeta yasak savmaya indirgemesinde böyle bir kan›ksaman›n büyük pay› vard›r. avafl›n içindeki bir asker, savafl uzad›¤›nda, rehavete kap›l›p, alçak sürünmenin kurallar›n›, mevzi de¤ifltirmenin kurallar›n› unutmaya veya gözard› etmeye bafllad›¤›nda, düflman›n sald›r›lar›na gerekti¤i flekilde cevap vermedi¤inde, hiç um-

F

S

mad›¤› anda kurflunu yer, hiç ummad›¤› bir anda mevzisinde düflman› burnunun ucunda görür. S›n›flar mücadelesinde de kan›ksaman›n anlam› bundan çok farkl› de¤ildir. Kan›ksarsan›z, kurflunu yersiniz. Kan›ksarsan›z, er geç, bugün bulundu¤unuz mevziden de sökülüp at›l›rs›n›z.

ecritin muhtevas› ve amaçlar› aç›s›ndan dün ne söylenmiflse bugün de onlar geçerlidir. F Tiplerini meflrulaflt›rmak için söylenen bütün karfl›-devrimci yalanlar çökmüfl, F Tiplerini “birey özgürlü¤ü” ad›na savunan bütün küçük-burjuva teoriler iflas etmifl, geriye sadece devrimcilerin dile getirdi¤i gerçekler kalm›flt›r. F Tiplerini, 12 Eylül cuntas›ndan bu yana çok çeflitli biçimlerde sürdürdükleri, zaman zaman geri ad›mlar atsalar da hiçbir zaman vazgeçmedikleri “devrimci tutsaklar› teslim alma” politikas›n›n bir arac› olarak gündeme getirmifllerdi. Bu defaki araçlar›na çok güveniyorlard›. Büyük bir bedel ödemifl olsak da, Türkiye devrimci hareketini teslim alamayacaklar›n› gösterdik, kendilerine güvenleri sars›ld›, fakat elbette teslim alma politikas›ndan vazgeçmifl de¤iller. F Tipi hapishanelerde 7 y›ld›r sürdürülen tecritte ›srar ederek, bize kan›ksatmay› ve ard›ndan boyun e¤meyi dayat›yorlar. Tek tek insanlar, devrimciler ve örgütler için, kan›ksama, vazgeçmeye, teslim olmaya, daha kötüsü neyse, oraya aç›lan kap›d›r. Bu kap›y› hiçbir biçimde açmamak durumunday›z. erkes ve özellikle de demokratik güçler bilmelidir ki, tecriti kan›ksamak da en az boyun e¤mek kadar önemli ve vahimdir. Tecriti kan›ksamak, esas olarak sadece hapishanelerdeki bask›y›, iflkenceyi kan›ksamak de¤il, faflizmin tüm

T

H

23 Kas›m 2008


bask› ve zulmünü kan›ksamakt›r. Çünkü tutsak, dört duvar aras›ndaki insana iflkence yap›lmas›na, onun tecrit edilmesine tepki göstermeyen, içeriye s›rt›n› dönenler, zulmün baflka biçimleri karfl›s›nda da daha duyarl› ve sorumlu olamazlar... ecriti ve F Tipilerini halk›n mücadelesine karfl› bir tehdit ve gözda¤› olarak kullanmaktan vazgeçmek istemiyor AKP... Ona bu noktada geri ad›m att›rman›n yolu, tecritin ifle yaramad›¤›n›, asla baflar›ya ulaflamayaca¤›n› göstermekten geçiyor. Bu da yine içeride tutsaklar›n direnifli ve d›flar›da halk›n örgütlü güçlerinin tecrite karfl› mücadelesini sürdürmesiyle mümkündür. flte bugün tecrite karfl› mücadele bu nedenle sürüyor. TAYAD’l›lar iflte bu nedenle yine Ankara’ya yürüyorlar. Ne boyun e¤ece¤iz, ne kan›ksayaca¤›z. ‹çeride özgür tutsaklar, d›flar›da TAYAD’l›lar, zulme direnmekte, demokratik mücadelede ›srar ve kararl›l›¤›n anlam›n› bir kez daha gösteriyorlar bizlere. TAYAD’l›lar yine Ankara yolundalar. Süreci azçok takip etmifl olanlar›n bildi¤i üzere, 7 y›ll›k direnifl sürecinde defalarca ç›kt›lar bu yola... Defalarca baflkentte bafllar›nda k›z›l bantl› beyaz baflörtüleriyle tutsaklar›n sorunlar›na çözüm arad›lar. Çok sald›r›lara u¤rad›lar bu yollarda. Baflkentin kap›lar›ndan döndürüldüler. Ama tutsaklar›n sesini baflkente duyurmaktan, tafl›maktan hiç b›kmad›lar, hiç yorulmad›lar. Hiç kan›ksamad›lar. Onlar, tecritin sonuçlar›n› her ziyarette, her mektupta ve asl›nda her anlar›nda tekrar tekrar yafl›yor olmalar›na ra¤men kan›ksamad›lar hem de. Bu yüzden de tecrite karfl› mücadeleyi ne ak›llar›ndan, ne yüreklerinden ne de gündemlerinden hiç ç›karmad›lar. ‹flte bu tav›r, zamlara al›flan, al›flmasa da kan›ksayan emekçiler için, bu tav›r, sokak ortas›nda, meydanlarda polis terörünü kan›ksayan demokratik kitle örgütleri için, yoksullu¤u, yozlu¤u flu veya bu düzeyde kan›ksayanlar için, ö¤reticidir.

T

Say›: 164

uflku yok ki, zamlar›, iflkenceleri, haks›zl›¤›, adaletsizli¤i kan›ksam›fl, herfleyi sineye çeken bir toplum, sömürücü egemen s›n›flar›n h a y a l i n d e k i t o p l u m d u r. Ony›llard›r halka karfl› izlediklekleri politikalar, baflvurduklar› onlarca yöntem, neticede halk› bu hale getirmek içindir. ‹nsanlar umutsuzlaflt›klar›nda, kendilerini çaresiz hissetmeye bafllad›klar›nda, kan›ksamaya da bafllarlar. “Elimizden bir fley gelmez ki” düflüncesi, “eylem yapsak da, mücadele etsek de bir fley kazanamay›z ki” umutsuzlu¤u, kan›ksaman›n bafllang›c›d›r. Demokratik mücadele yürüten herkes, sendikalar, dernekler, devrimci örgütlerin çeflitli alanlardaki örgütlülükleri, kitlelerin bu ruh halini iyi tan›mal› ve bu noktaya gelinmesine izin vermemelidir. TAYAD’l›lar, tutsaklar, 8 y›l geçmesine ra¤men, tecriti kan›ksamad›lar; çünkü kazanacaklar›na inan›yorlar, o inanc› hiç kaybetmediler. Çünkü bu mücadelenin uzun süreli

K

Savafl›n içindeki bir asker, savafl uzad›¤›nda, rehavete kap›l›rsa, hiç ummad›¤› anda kurflunu yer, hiç ummad›¤› bir anda mevzisinde düflman› burnunun ucunda görür. S›n›flar mücadelesinde de kan›ksaman›n anlam› bundan çok farkl› de¤ildir. Kan›ksarsan›z, kurflunu yersiniz. Kan›ksarsan›z, er geç, bugün bulundu¤unuz mevziden de sökülüp at›l›rs›n›z.

oldu¤unu, büyük bir emek, sab›r, kararl›l›k gerektirdi¤ini biliyor ve bunu göstermeye haz›rlar. ecrite karfl› mücadelenin ö¤reticili¤inden, her alandaki mücadelede yararlan›lmal›d›r. Kitlelerde kazanma inanc›, gelece¤e inanç yaratabilmeliyiz. Onlara güven verebilmeliyiz. Umutsuzlu¤un, çaresizlik duygusunun önüne, örgütlen-

T

meyle, kitle çal›flmas›yla, eylemle, direniflle geçmeliyiz. Umutla, güvenle, inançla birlikte mücadele de büyüyecektir. Mücadele büyüdükçe, umut, güven ve inanç daha da pekiflecektir... Kitle hareketi ve devrimci mücadele, geliflme dinami¤ini böyle yarat›r. ny›llard›r devrimcilere karfl› neden bu kadar ac›mas›z bir yok etme siyaseti izlediklerinin bir aç›klamas› da buradad›r. Çünkü devrimciler, halk›n inanc›, coflkusudurlar. Halk›n haf›zas›d›rlar. Beyni ve kalbidirler. Halk›n duyarl›l›¤›, tepkisi ve refleksidirler. Devrimciler varoldukça, halk› duyars›zlaflt›ramazlar, uyutamazlar. Devrimciler varoldukça, sömürüyü ve zulmü kan›ksatamazlar.

O

ligarflik düzen, sömürü ve zulüm düzenidir. Zulüm, yalanla her zaman atbafl›d›r. Bunlar bilinmeli, ama asla kan›ksanmamal›d›r. Adalet Bakan› “devletime katil dedirtmem” diye insanlar hakk›nda 301’den davalar açt›r›rken, öte yandan Savunma Bakan›, “tehcirle, mübadele”yle, yani bu ülkenin tarihindeki en utanç verici katliamlar› savunuyor. Polis, peflpefle gelen bir çok olayda, iflkencesiyle, kurflunlar›yla alabildi¤ine teflhir olmuflken, hergün bir yeni polis terörü ortaya ç›k›yor. Bu da kan›ksatman›n baflka bir biçimidir. ‹ktidarlar, kitleleri “ehven-i fler”e raz› edebilmek, sömürüyü ve zulmü bu yöntemle kan›ksatabilmek için bazen sald›r›n›n boyutlar›n› t›rmand›r›rlar, baflka bir deyiflle pervas›zlafl›rlar. Pervas›zl›k karfl›s›nda hiçbir nedenle geri ad›m atmamak, sald›r› karfl›s›nda direnebilmenin ön kofluludur. Egemen s›n›flar›n halka karfl› baflvurdu¤u hiçbir bask› yöntemi meflru de¤ildir, hiçbiri karfl›s›nda sessizlik, tav›rs›zl›k, normal de¤ildir. ecrite karfl› mücadele, haklar›m›z ve özgürlüklerimiz için neler yapmam›z gerekti¤ini, sald›r›lar karfl›s›nda nas›l direnmememiz gerekti¤ini ö¤retmeye devam ediyor.

O

T

GÜNDEM

5


Israr, ‹nat, Kararl›l›k... 22 Y›ll›k Gelenek... 7 Y›ll›k Büyük Direnifl... Abdi ‹pekçi’de Büyüyen Sab›r...

TAYAD’l›lar TAYAD’ l›lar, haftalard›r bir çok flehirde hapishanelerdeki tecrite, Adalet Bakanl›¤›’n›n verdi¤i sözleri tutmad›¤›na dikkat çekmek için sürdürdükleri eylemlerin ard›ndan, geçen hafta yapt›klar› aç›klamayla, 22-23-24 Kas›m tarihlerinde Abdi ‹pekçi Park›’nda olacaklar›n› aç›klad›lar. Siz bu sat›rlar› okurken, onlar, bir kez daha Ankara’da ve art›k TAYAD tarihinin bir parças› haline gelen Abdi ‹pekçi Park›’nda olacaklar. Neden orada olduklar›n› aç›klamalar›nda iki madde halinde aç›k ve yal›n bir flekilde ortaya koyuyor TAYAD’l›lar: “Bizler TAYAD’l› Aileler olarak; ◆ 122 evlad›m›z›n can› kan› pahas›na elde edilen “sohbet genelgesi”nin uygulanmas› için; ◆ Tecrit iflkencesini ve iflkenceli ölümleri dile getirmek, bunlar›n sorumlular›ndan hesap sormak için; ... Abdi ‹pekçi Park›’nda olaca¤›z.” Asl›nda yeni bir sorunu dile getirmiyor TAYAD’l›lar. 2000 y›l›n›n

6

TAYAD/TECR‹T

Bir Kez Daha

ve özgürlükler alan›nda tam bir pragmatizm ve riyakarl›k içinde hareket etmektedir. Bu pragmatizm ve riyakarl›¤›, Kürt sorununda da, iflkence sorununda da, ve F Tipi hapishaneler sorununda da görmek mümkündür. Kürt sorunu bazen vard›r, bazen yoktur; “yok sayarsan yok olur”. Bazen hatalar yap›lm›flt›r denir, bazen “tek millet, ya sev ya terket”... ‹flkence konusunda da bazen “s›f›r tolerans” diyorlar, ama iflkencecileri korumak, onlara daha fazla yetki vermek için de ellerinden geleni yap›yorlar. Hapishaneler konusu da ayn›. Bir süre önce genelgenin (Sohbet hakk›n›n) uygulanmas›n›n do¤rudan, kiflisel olarak takipçisi olaca¤›n› aç›klayan bakan, daha sonraki çeflitli aç›klamalar›nda hapishaneler-

Ankara’da

Ekim ay›nda bafllat›lan bir direniflin sürdürücüsü olarak Ankara’dalar. 2000 y›l›n›n Aral›k ay›nda aç›lan F Tiplerine karfl› Ankara’dalar. TAYAD’l›lar›n aç›klamas›nda da belirtildi¤i gibi ad›, ölümlerle, geri dönülemez sakatl›klarla, iflkenceyle ve elbette tecritle birlikte an›lan F Tipleri, 7 y›lda sadece direnifl süreci içinde 122 insan›m›z›n can›n› ald›. Dahas› da var. Onlarca adli tutuklu ve hükümlü hücrelerde öldü geçen bu y›llarda. Yüzlerce tutsak sakat kald›. Ve tutsak ailelerinin çok yak›ndan bildi¤i üzere BUGÜN DE yüzlerce tutsak, tecritin yol açt›¤› hastal›k ve sakatl›klarla yaflamak zorunda..

Bakan ‘Yok’ d i y o r ; Ta y a d ’ l › l a r ‘Va r ’ d i y o r : K a n › t › T E C R ‹ T ‘ t i r. K a n › t › s a k a t l a r, h a s t a l a r, ve tabutlard›r AKP iktidar›, hemen hiçbir konuda istikrarl›, tutarl› bir politikan›n sahibi de¤ildir. Özellikle de haklar

deki sorunu, en baflta da tecrit sorununu inkar ediyor. Bilindi¤i gibi, 7 y›l süren direniflin bitirilmesi aflamas›nda, 10 saatlik sohbet hakk›n› öngören genelgenin yay›nlanmas›n›n yan›s›ra, bizzat Adalet Bakan› ve baflbakan Tayyip Erdo¤an da bu sorunun çözümü için sözler vermifllerdi. Söz vermek, sorunun varl›¤›n›n kabul edilmesiydi. Hapishanelerde sorun; hapishanelerde TECR‹T ve ‹fiKENCE var; bu tart›fl›lamaz. Bunu tart›flmaya, inkara kalkan›n karfl›s›na Engin Çeber’in tabutu dikilir. “Cezaevi s orunu yok” diyen Adalet Bakan›’n› kendi yönetimi alt›ndaki hapishanelerde iflkencede katledilenler tekzip eder her fleyden önce. Hapishaneler, YASAKLARDAN geçilmiyor. Tutsaklar, kendilerine verilen yasaklar› takip etmekte bile zorlan›yorlar; o kadar yo¤un. mektup yasaklar›, ziyaret yasaklar›, kitap yasaklar›, yay›n yasaklar›, te-

23 Kas›m 2008


lefon yasaklar›... Bu bir “cezaevi sorunu” de¤il mi peki? Sorun yoksa, tecrit yoksa, bu yasaklar ne? Soruyor TAYAD’l›lar. Sorular›n› duymazl›ktan gelenlere duyurmak için Ankara’ya gelerek soruyorlar.

Mücadelede ›srar›n ad›: A n k a r a Yürüyüflleri Ankara iyi tan›r TAYAD’l›lar›. TAYAD’l›lar da Ankara’y› iyi tan›r. Bu yüzden orada nelerle karfl›laflabileceklerini, oradan ne beklenip ne beklenemeyece¤ini çok iyi bilirler. Asla bofl hayallere kap›lmazlar. Ama bu ülkeyi yönetti¤i iddias›ndakilerin yakas›ndan da elleri düflmez. Dört duvar›n ard›na, hücrelerin kör karanl›¤›na hapsedilenlerin sesini tafl›rlar baflkentin en girilmez denilen yerlerine. Hesap sorarlar, aç›klama isterler, taleplerini tekrar tekrar hayk›rmaktan yorulmazlar. 2000 y›l›n›n 19 Aral›k’›n›n hemen öncesinde, Ankara’da, F Tipi’ne karfl› demokratik muhalefet bir hayli yayg›n ve canl›yd›. Ankara’y› aya¤a kald›ran, abart›s›z, TAYAD’l›lard›. 19 Aral›k’›n öncesinde K›z›lay’da tutsak yak›nlar›na ve demokratik muhalefete karfl› gerçeklefltirilen büyük sald›r›da da yine en önde TAYAD’l›lar vard› ve zaten as›l hedef de büyük ölçüde onlard›. Ankara’n›n karfl›-devrimi de aya¤a kalkm›flt› ve sald›r›yordu. Ankara’ya sokulmayacaklar›n› da bilseler, K›z›lay meydan›nda ipe çekileceklerini de duysalar, yine de Ankara yolunu yürümekten vazgeçmediler. 19 Aral›k’›n sonras›nda, F Tiplerine iliflkin koyu bir sessizli¤in oldu¤u o ilk günlerde, sessizli¤i bozan yine TAYAD’l›lard› ve sessizli¤i bozmak için baflvurduklar› eylem biçimi de yine bir Ankara Yürüyüflü’ydü. 2001 y›l›n›n 11-13 fiubat’›yd›. Sonra F Tiplerinde flehitler verilmeye baflland›. O y›l›n May›s›nda z o r l a m ü d a h a l e sonucu sakat b›rak›lanlar›n say›s› 40’› aflm›flt›... Bir

Say›: 164

TAYAD'l›lara Sizi düflünüyorum her gün Hayk›r›fllar›n›z› duyuyorum Etkili-yetkili kap›lardaki cans›z suratlara... Ve diyorum ki bir kez daha bu dünyadaki tek etkili ve yetkili olan evlat ac›s›yla yanan YÜREKLERD‹R 5 Eki m 200 5, Fat m a K oyup ›na r TAYA D ’ l › l a r a y u k a r› da ki d i z e l e r i ya z a n F a t m a K o y u p › n a r, 7 y›l süre n ö l ü m o r u c u d i reniflinin son flehidiydi. Direnifli n i s ü r d ü r ü r k e n , y a p t › ¤ › h e m e n h e r aç›klamada “ben son olay›m” diyordu. Öyle de oldu. Onun ve onunla birlikte 121 flehidin sa¤lad›¤› ka z a n › m s o n u c u n d a d i re n i fl e a r a v e r i l d i . . . L a k i n b u h a k k › t a n › m › fl o l m a y › hazmedemedi A K P i k t i d a r › . Ve rdi ¤i ha kk› ga s bet t i ba flt a n. Ta r i h e , verdi¤i sözü tutmayan YA LAN CI B ‹R ‹KT‹D AR ol ara k ge çme k pahas›na. Söz tutulmad›¤› için TAYAD’l›lar›n talebi bugün ayn›:

SOHBET HAKKI UYGULANSIN! T ECR‹TE S ON! kez daha Ankara yoluna düfltü TAYAD’l›lar. 2 1 M a y › s ’ t a geldiler Ankara’ya. fiehre, Türkiye’nin baflkentine giriflleri engellendi. Ama seslerini duyurmalar› engellenememiflti iflte yine. Girifllerinin engellenmesi bile, bu ülkede ört bas edilmeye çal›fl›lan bir sorun oldu¤unu gösteriyordu. 2002 y›l›n›n 16-17 fiubat’›nda TAYAD’l›lar A n k a ra K › z › l a y ’d a yd › l a r yine. Talepleri ayn›yd›. Ayn› y›l bir kez daha Türkiye’nin dört bir yan›ndan geldiler Ankara’ya. Temmuz’du. Ve bu kez yanlar›nda 110 bin imza vard›. Taleplerini, imzalarla birlikte, meclise, bakanl›klara, AB temsilcili¤ine ilettiler. 2003’teki Ankara yürüyüflü ise, TAYAD’l›lar›n en zorlu Ankara yürüyüfllerinden biriydi. 26-27-28 Temmuz’da Türkiye’nin bir çok ilinden ç›k›p Ankara’ya yönelen TAYAD’l›lar, kelimenin gerçek anlam›yla linç sald›r›lar›, engelleme l e r alt›nda Ankara’ya ulaflt›lar. Yol boyunca polis bir çok kez döndürmek istedi TAYAD'l›lar›. Dönmediler. TAYAD'l›lar›n Ankara yürüyüfl-

lerini s›radan yürüyüfllerden ay›rdeden de buydu zaten. TAYAD'l›lar, 2003’ün 16 Ey lül’ünde bir kez daha geldiler Ankara’ya; bu kez, deyim yerindeyse, geri dönmemecesine geldiler. Abdi ‹pekçi Park›'nda oturma eylemi ve açl›k grevine bafllad›lar ve bu direnifl, kendisi bir sab›r ve kararl›l›k destan›na dönüflerek, Büyük Direniflin sonuna kadar devam etti. 3,5 y›la yak›n sürdü TAYAD'l›lar›n Abdi ‹pekçi Park› eylemi. 2006 y›l›n›n Kas›m’›nda bir kez daha Ankara’da topland› TAYADl›lar. ‹flte direniflin tecritte bir gedik açacak olan sohbet hakk›n›n kazan›lmas›yla bitirilmesinin üzerinden 2 y›la yak›n bir süre geçtikten sonra yine A n k a r a ’ d a l a r.

TAYAD’l›lar›n Ça¤r›s› 8 y›l›n ça¤r›s›d›r 122 flehidin ça¤r›s››r Devrimciler, demokratik kitle örgütleri, emekçiler, TAYAD’l›lara güç verin Ankara’da, omuz verin. Çünkü bu kavga sadece TA-

TAYAD/TECR‹T

7


YAD’l›lar›n kavgas› de¤il, bu sorun sadece tutsaklar›n sorun de¤il. Bak›n, TAYAD’l›lar Ankara’ya yürürken yapt›klar› ça¤r›da flöyle diyorlar: ◆ Yeniden ölümler yaflanmas›n, art›k hapishanelerden tabutlar omuzlanmas›n diyen herkesi bizimle birlikte olmaya ça¤›r›yoruz. ◆ Unutmay›n ki; F Tipleri halk için yap›ld›. Bu sorun hepimizin so r u n u . Omuz omuza olursak sohbet hakk›n› uygulatabiliriz!.. Evet, hepimizin sorunu. F Tipi hapishaneler aç›lal› 8 y›l oldu. “Tecrit” politikas› ise, art›k hem hapishanelerdeki, hem d›flar›daki uygulamalar›yla, herkesin amac›na biçimlerine daha vak›f oldu¤u bir politikad›r. Dolay›s›yla hala 2000’deki gibi F Tipi hapishaneler sorununun ve tecritin sadece tutsaklar› ilgilendiren bir sorun olarak görülmeye devam etmesi mümkün de¤ildir. Böyle görmeye devam edenler ya iflah olmaz bir siyasi körlük içinde ya da kendilerini demokrasi mücadelesinin d›fl›na koymufl olanlard›r. TAYAD’l›lar Ankara’daki giriflimleri süresince Abdi ‹pekçi Park›’nda olacaklar. Oras›n›n seçilmifl olmas› kuflkusuz tesadüf de¤il. Oras›, TAYAD’l›lar›n sabr›n destan›n› yazd›¤› yerdir. Dünyada ve ülkemizde efli benzeri görülmemifl bir eylemi hayata geçirdikleri yerdir. Abdi ‹peki, “sabr›n direnifli” idi ve bir “ d i renifl ö¤retmeni” olmufltu. Park’taki “Elin alt›”nda, üç buçuk y›l direniflteydiler. Gerekirse diyorlar tutsak aileleri, gerekirse, yine otururuz orada. Gerekirse üç ay, üç y›l ve daha da fazla... TAYAD’l›lar, sabr›n, kararl›l›¤›n ve kazanma iradesinin ad›d›rlar. Tutsak o¤ullar›n›n ve k›zlar›n›n tecrite boyun e¤meme kararl›l›¤›n› temsil ediyorlar Ankara’da. O temsile kendi kararl›l›klar›n› kat›yorlar. Ankara’n›n tüm ilerici, devrimci, demokrat emekçileri. Siz de gücünüzü kat›n TAYAD’l›lara.

8

TAYAD/TECR‹T

ANTALYA... ‹ZM‹R... ELAZI⁄... SOHBET HAKKI UYGULANSIN!.. TAYAD’l› Aileler 16 Kas›m’da Antalya’da, ‹zmir’de alanlara ç›karak, Elaz›¤’da yapt›klar› panelle tecrite karfl› tutsaklar›n sesi oldular. Ankara’daki eyleme ça¤r›lar yapt›lar. TAYAD’l›lar Antalya K›fllahan Meydan›’nda yap›lan eylemle “45/1 Genelgesi”nin uygulanmas›n› istediler. “Söz Verip Tutmayana Ne Denir?” dövizlerinin de tafl›nd›¤› eylemde TAYAD’l› Aileler ad›na Özden Göko¤lu bir aç›klama okudu. Göko¤lu tecritin devlet politikas› oldu¤unu belirterek “1000 operasyon yapt›m” diyen, katil Mehmet A¤ar’›n Adalet Bakan› oldu¤u, adaleti sa¤laman›n Cemil Çiçek ve Mehmet Ali fiahin gibilerinin eline kald›¤› bir ülkede, direnenlerin sesi olaca¤›z, evlatlar›m›z onurumuzdur” dedi. * ‹zmir’de TAYAD’l› Aileler Buca Forbes’te yapt›klar› eylemle hapishanedeki tecrit gerçe¤ine dikkat çektiler. Eylemde tafl›nan tabutta Engin Çeber’in foto¤raf› ile ”S›r a Kimde” yaz›s› yerald›. Yurdagül Gümüfl’ün okudu¤u aç›klamada, düzen partilerinin flimdiye kadar vaat ettiklerinin hiç birini tutmad›klar›n›, tüm vaatlerin birer yalan oldu¤u, haklar›n ancak mücadele ile kazan›laca¤› belirtildi. Aç›klaman›n ard›ndan Forbes Caddesi’nde konuya iliflkin 500 bildiri da¤›t›ld›. Eyleme EmekliSen ve Partizan’da kat›larak destek verdi. *

yapt›klar› panelle tecrit gerçe¤ini dile getirdiler. Haklar Derne¤i binas›nda düzenlenen panele Halk Cephesi’nden Sakine Ögeyik, Dersim E¤itim-Sen Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Aslan ve TAYAD’l› Aileler ad›na Asef Harman panelist olarak, Do¤an Zengin ise misafir konuflmac› olarak kat›ld›lar. TAYAD mücadelesinde yer alan Do¤an Zengin “haks›zl›¤a, zulme karfl› direnen evlatlar›m›z onurumuzdur, onlarla gurur duyuyorum” diyerek duygular›n› ifade etti. Asef Harman da konuflmas›nda k›z› Feride Harman’›n ölüm orucu sürecinde yaflad›¤› bir an›s›n› anlatt›: “Feride’yi hapishaneden Ankara Numune Hastanesi’ne götürdükleri zaman refakatçi olarak gitti¤imiz zaman daha bana sar›lmadan önce gülerek al›n band›n› ç›kart›p ‘bunu kurtard›m, onurumu tafl›yan al›n band›m› düflmana kapt›rmad›m baba’ dedi.” Harman tutsaklar›n kararl›¤›n›n ve inanc›n›n büyüklü¤üne vurgu yapt›. Mehmet Ali Aslan ise emperyalizmin tecrit ederek küçük parçalara ay›r›p yönetti¤ini anlatarak birlikte mücadelenin önemine de¤indi. Son olarak söz alan Sakine Ögeyik de genelgenin uygulanmas› için duyarl› olunmas› birlikte mücadele edilmesi gerekti¤ini söyleyerek TAYAD’›n 22 Kas›m günü Ankara’da yapaca¤› eyleme destek verilmesi ça¤r›s›nda bulundu. ‹zmir

TAYAD’l› Aileler E l a z›¤’da ise

23 Kas›m 2008


‘Tecrit ‹flkencedir! Sohbet Hakk› Uygulanmal›d›r’ Türkiye Hapishanelerinde Tecrit Gerçe¤i Sempozyumu

Ülkemiz hapishanelerindeki tecrit, 16 Kas›m’da Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü’nde gerçeklefltirilen, “ T ü rkiye Ha pish a ne le r i nde Tecr i t G e rçe ¤i” sempozyumunda bir kez daha lanetlendi ve tecritin kald›r›lmas› için mücadele karar› al›nd›. TAYAD, ‹HD, TUYAB, TOHAV ve Dünya Doktorlar› taraf›ndan organize edilen ve çeflitli kurumlar›n konuflmac› olarak kat›ld›¤› sempozyumda, tecritin politik amaçlar›ndan, insan sa¤l›¤› üzerindeki etkileri ve hapishaneler tarihine kadar bir çok konuya de¤inildi.

“Umar›m Tecri tin Kal d› r›lm a s › n d a B i r Ad ›m Ol ur” Metris hapishanesinde iflkence ile katledilen Engin Çeber için sayg› duruflu yap›larak bafllayan sempozyumda M D M ad›na konuflan Frans›z doktor B e rn a r d G r a nj o n ; tecritin sa¤l›k üzerindeki olumsuz etkilerini anlatarak, “ u m a r›m bu panel tecritin kald›r›lmas› yö n ü nde olumlu bir ad›m olur” dedi.

Ah met Ku lak s›z (TAYAD): “ E n gin Çeber ’i F Tipi Zih niyet Öl d ü rd ü ” TAYAD’l› Ahmet Kulaks›z Engin Çeber’in ölümünün bir sonuç oldu¤una de¤inerek “Engin Çeber F Tipi hapishanede ölmedi ama F Tipi zihniyetin yaratt›¤› bir sonuç yüzünden öldü” dedi. Kulaks›z, büyük bedeller ödeyerek kazan›lan sohbet hakk›na demokratik güçlerin gereken de¤eri vermediklerini de söyleyerek tüm demokratik kurumlar›n tecritin kalkmas› için mücadele et-

Say›: 164

mesi gerekti¤ini belirtti. Kulaks›z’›n konuflmas› s›ras›nda dinleyicilerin duygulu anlar yaflad›¤› gözlendi. Kulaks›z’›n ard›ndan konuflan T ‹ H V ’ d e n fi ü k r a n ‹ rençin ve T O HAV’dan Veysi Ül gen tecritin insan sa¤l›¤›n› tehdit etti¤ini ve ceza sisteminden ç›kar›lmas› gerekti¤ine de¤indiler.

Co r i n na Gal (Dünya Doktorlar › n d a n ) : “Hem K›sa Hem de Uzun Va de li Olumsuz Et ki le ri Va rd›r” Doktor Gal Türkiye hapishanelerinden yeni ç›kan siyasi tutsaklar üzerinden toplanan yirmi kadar gözleme dayanan çal›flmas›n› aktararak tecriti anlatan bu gözlemlerinde iflkencenin efllik etmedi¤i hapishane görmediklerini söyledi. Gal, tecritten ç›km›fl bir kiflinin flu sözlerini aktard›: “Befl çocu¤um var ve onlarla ne yapaca¤›m› bilemiyorum. Aram›zda bir diyalog eksikli¤i var. Hapiste geçen bunca uzun zamandan sonra onlar› tan›m›yorum”. Gal ayr›nt›l› olarak sundu¤u çal›flmas›n›n ard›ndan “Uzun Süreli ve Tecrit Sistemindeki Hapsedilmele-

Sonuç Bildirgesi: Sempozyumun, TAYAD, TUYAB, ‹HD ‹stanbul fiubesi, TOHAV, TH‹V, Dünya Doktorlar› (MDM); ÇHD ‹stanbul fiubesi, Tecrite Karfl› Sanatç›lar, Yunanistan Mahkeme Çal›flanlar› Federasyonu (ODYE) taraf›ndan imzalanan ve 18 Kas›m’da TMMOB’da aç›klanan sonuç bildirgesinde flu talepler s›raland›: Te c r i t b i r iflkencedir. Ve kesinlikle yasaklanmal› ve ortadan k a l d › r › l m a l › d › r...

rin Fiziki ve Psikolojik Sonuçlar›” bafll›kl› raporu okudu.

P a n ayo tis ‹o kami dis (Yu n anis tan Ad li ye Çal› fl a n lar› Sendika s› Bafl kan›): “ H e r Direnifl Bir Toh u md u r, Birgün Mutlaka Yefle r i r ! ” 35 y›l önce cuntan›n tanklarla sald›rd›¤› ve birçok kifliyi öldürdü¤ü Politeknik Okulu’nda ölenleri anarak konuflmas›na bafllayan ‹okamidis cuntalar›n zalim oldu¤unu o gün Politeknik Okulu’nda birçok kifliyi öldürdüklerini ama bir y›l sonra cunta rejiminin devrildi¤ini, hapishanelerdeki direniflleri anlatt›. “Gücümüz yetti¤ince sizlere yard›mc› olmaya çal›flaca¤›z” diyerek desteklerini sunarken flairin "Tarlaya bir tohum at›l›r bu yeflerir... yolculuk zor ama mutlaka hedefe ulafl›lacakt›r” dizeleriyle sözlerini bitirdi. Sempozyumun ikinci bölümünün sunucusu ‹smet Yurtsever ikinci bölümün konuflmac›lar›n› tan›tt›.

Avu kat Gü ray Da¤ (ÇHD): “ H epimi ze Görev Düflü yor” Kanunun hapishanedeki tutuklu B u s ü re ç i ç i n d e , i l k a d › m olarak; haftada 10 kifli 10 saat s o h b e t h a k k › u y g u l a n m a l › d › r... Keyfi uygulamalara ve disiplin cezas› uygulamalar›na, hak ihlallerine, iflkence ve kötü mu ameleye son verilmeli, sorumlu l a r › c e z a l a n d › r › l m a l › d › r... Bu uygulamalar›n engellenmesi için, içinde demokratik kitle örgütü, meslek odalar› ile tutsak yak›nlar› temsilcilerinin de yer ald›¤›, “izleme kurullar›” oluflturularak, denetlenmesine olanak s a ¤ l a n m a l a d › r.

TECR‹T

9


Avu kat Behiç Aflc› (TAYAD Bafl kan›): “Tek Bir Hak lar› Var; O da Soh bet Hak k›d›r”

lar› rehabilite edilecek, yapt›klar›ndan piflmanl›k duyacak insanlar haline getirmeyi öngördü¤ünü, disiplin cezalar›yla tecritin gittikçe a¤›rlaflt›r›ld›¤›n› anlatan Da¤, Ne ‹nfaz Hakimli¤i’nin, ne de A¤›r Ceza Mahkemeleri’nin flimdiye kadar itiraz edilen hiçbir disiplin cezas›n› bozmad›¤›n›, bu mekanizmalar›n yaln›zca AB’nin gözünü boyamak için kondu¤unu belirtti. Da¤, 45/1 say›l› genelgedeki sohbet hakk›n›n uygulanmas› için herkesin üstüne düflen görevi yapmas› gerekti¤ini söyledi.

“Büyük direnifl ve hayatlar›n› feda eden 122 insan bugün bizimledirler. Bu salondad›rlar. Bizi izliyorlar. Bizlere arma¤anlar› olan sohbet hakk›n› uygulatmak için ne yapt›¤›m›za bak›yorlar. Bugün kesinlikle diyebiliriz ki hapishanelerde bulunan tutuklu ve hükümlülerin tek bir hakk› vard›r; o da sohbet hakk›d›r” diyen Aflc› bu hakk›n tecridi ortadan kald›rmamakla birlikte, tecridin var oldu¤unun kabul edilmesi ve somut bir ad›m olmas› niteli¤iyle önemli oldu¤unu vurgulad›. Bu hakk›n uygulanmas› için TAYAD’l›lar›n bir kez daha Ankara Abdi ‹pekçi’ye gidece¤ini anlatarak sözlerini tamamlad›. Behiç Aflc›’n›n ard›ndan konuflan TUYAB’dan Semiha Köz ve ‹H D ‹stanbul fiubesi’n den Ümit Efe kanunlar›n ve genelgelerin keyfi uygu-

land›¤›na de¤inerek tecritin hukuki bir dayana¤›n›n olmad›¤›n› söylediler.

Meh met Esato¤ lu (Tecrite Karfl› Sa n a tç›l a r ) : “Ne Ge re kirse Ya paca¤›z” Esato¤lu kendilerine sanatç› olarak Naz›mlar›, R›fat Ilgazlar› ve Sabahattin Alileri örnek ald›klar›n› söyleyerek bafllad› konuflmas›na. Behiç Aflc›'n›n ölüm orucu direnifliyle birlikte duyarl› sanatç›lardan bir platform oluflturduklar›n› söyledi. Sanatç›lar olarak tecrite karfl› yapt›klar›n› anlatan Esato¤lu bundan sonra da ne gerekirse yapmaya haz›r olduklar›n› söyledi. Üçyüzden fazla kiflinin kat›ld›¤› sempozyum 18 Kas›m günü TMMOB Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiubesi’nde sempozyumun sonuç bildirgesinin aç›klanaca¤› bas›n toplant›s›n›n duyurusu ile sona erdi. A d a n a Valisi ‹lhan At›fl’›n ise, daha etkili bir önerisi vard›. At›fl dedi ki, “çocuklar›m›z › h ap se atm a k y e ri n e, g ö re v i ni yapmayan anne babalar› hapse gönderelim.”. Tam da AKP’ye yak›flan bir vali. Hukuk, yasa önemli de¤il, yeter ki, düzenin politikalar›na hizmet etsin. Çocuklara onlarca y›l hapis cezas› isteyerek dava açt›¤› gibi, ortada bir suç olmad›¤› halde, çocuklar›n ailelerini hapsetmeyi de gündeme getirebilir. Çocuklar›n gösterilere kat›lmas› karfl›s›nda günlerce yay›n yapan, “çocuklar› korumaktan” söz eden burjuva bas›n da, 13-14 yafl›ndaki çocuklar hakk›nda istenen 23 y›l cezay› büyük oranda görmezden geldi. Ne AKP iktidar›na muhalefet, ne çocuklar›n haklar›n› savunmak, ne demokratl›k ad›na, seslerini ç›karmad›lar. Demek ki, burjuva bas›na göre, çocuklar eylemlere kat›lamayacak kadar küçük, ama 23 y›l ceza verilip hapis yat›r›lacak kadar büyükler!

Örgüt Üyesi Çocuklar; Bas›n Cezay›! Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n 20 Ekim’de Diyarbak›r’a gitti¤inde düzenlenen protesto gösterilerine kat›ld›klar› gerekçesiyle gözalt›na al›nan ve tutuklanan 13-14 yafllar›ndaki 6 çocuk hakk›nda “örgüt ad›na suç iflledikleri”, “örgüt propagandas›n› yapt›klar›” ve “yasad›fl› gösteriye kat›ld›klar›” iddialar›yla, 23'er y›la kadar hapis istemiyle dava aç›ld›. Çocuklara dava aç›labilmesi için rapora ihtiyaç vard›. Fakat, bu da sorun olmad›. Çocuklar toplu olarak Diyarbak›r Adli Kurumu’na ç›kar›ld›lar. Kurum doktoru, ayn› gün içinde hepsini “muayene ederek” yine ayn› gün raporu verdi. Rapora göre çocuklar, “ E y l e m i n h u k u k i a n l a m ve sonucunun bilincinde” idi. Oligarflinin gözünde, düzene karfl› gelen, gösteri yapan, eylemlere kat›lan, yafllar› kaç olursa olsun “ t er ö r i s t ”tir. Oligarflinin halka düflmanl›¤›, çocuk-büyük, genç-yafll›

10

TECR‹T

ayr›m› gözetmez. Onlar için, daha ilkokul ça¤›na bile gelmemifl çocuklardan, eli aya¤› tutmayan yafll›lara kadar hepsi düflmand›r. Oligarfliye yak›flan, bu çocuklara cezay› basmakt›r. Enesler’den, U¤ur Kaymazlar’a, çocuklar› kurflunlayarak öldürenlerin, bu çocuklara ceza vermelerinde de flafl›lacak bir fley olmayacakt›r. Çocuklar›n tutuklanmas›, bir gösteriye kat›ld›¤› için 23 y›l hapis istemiyle yarg›lanmas›, oligarflinin rahats›zl›¤›n›n nedenini de gösteriyor. Oligarfli için as›l olan, onlar› mücadelenin d›fl›na itmektir. “ Ç o c u k l a r › k u l l a n › y o r l a r ” demagojisi ile de, çocuklar› katlederek, tutuklayarak ve onlarca y›l hapis cezas› ile yarg›layarak da almak istedi¤i sonuç ayn›d›r. Oligarfli için as›l olan, onlar›n çocuk olmas› de¤il, düzene karfl› olmalar›d›r. *

23 Kas›m 2008


K›r›klar F Tipi’nden

Devam Ediyor Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’nden “Burada f a r k l › b i r fley yok. Elbistan'dan Sivas'a sevk sürgün edilen arkadafllar›m›z için 3 günlük açl›k grevi yapt›k. Dergi hala bize " y a s a k "; ilginç de¤il mi? Ço¤u hapishane al›rken biz 3 ayd›r yüzünü dahi göremez olduk, bakal›m bu hasretimiz ne zaman bitecek?.. Bizi her fleyden m a h r u m b›rakmaya çal›fl›yorlar ya san›yorlar ki umut dolu beynimizi, yüre¤imizi teslim alacaklar. Tarihte görülmemifl fley...” (F›rat Özçelik’in mektubundan)

u Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi’nden “Merhaba... Gönderdi¤in mektubu alamad›m. ÇÜNKÜ; "Mektup Okuma Komisyonunun taraf›ndan sak›ncal› görülerek Disiplin Kuruluna sevkedilen ... Mektup ve 1'er foto¤raftan müteflekkil olan mektubun... örgüt liderini övücü ve yüceltici oldu¤u görülmüfltür." ‹flte bu nedenle mektubun verilmedi. Gördü¤ün gibi, mektuplar›m›z›n engellenmesi sürüyor. Foto¤raf nas›l oluyor da sak›ncal› oluyor.. Ne demeli? Yusuf Kenan Dinçer ve Talat fianl›'n›n Elbistan Hapishanesi'nden Sivas Hapishanesi'ne kaç›r›lmalar›n› protesto için yapt›¤›m›z 3 günlük açl›k grevi nedeniyle de "3 ay spor kütüphane etkinli¤inden men” ce zas› verildi. [Bu "etkinlikler" zaten yok ama iflte cezas› kafa verecek ceza ar›yor]” (Kenan Günyel’in mektubundan) - Merhaba... 30 Ekim'de sana yaSay›: 164

zarken, ayn› gün gönderdi¤in bir me kt uba e l koyma karar›n› tebli¤ ettiler. Ard›ndan bugün de (11 Kas›m) baflka bir mektubuna el koyma karar›n› tebli¤ ettiler. ‹yice p a r a n oyaya dönüflünce, uçan kufltan bile "haber geliyor, gidiyor" sendromu yaflan›yor. 10 gün önce Silivri'ye gönderdi¤im normal bir mektuba da el koydular. ... 3 ayd›r dergiyi de alam›yoruz." (Serdar Karaçelik'in 11 kas›m 2008 tarihli mektubundan)

u Elbistan Hapishanesi’nden Kenan Dinçer ve Talat fianl› Elbistan Hapishanesi'nden Sivas Hapishanesi'ne zorla sevk edilmesi üzerine Elbistan'daki kad›n tutsaklar, kap›lar› dövüp slogan atarken, sevki takiben de üç günlük protesto açl›k grevi yapt›lar. Sonuç: Gülay Efendio¤lu ve Besime Duru'ya açl›k grevi yapmaktan bir ay sosyal faaliyetten men ve Güler Zere'ye de "personele hakaret"ten 2 ay sosyal faaliyetten men cezas› verildi. (Güler Zere’nin 10 Kas›m 2008 tarihli mektubundan)

u TECR‹T, gövdesiz eller demektir

“ Bizim buralarda hak gasplar› tüm h›z›yla sürmekte. En son 29 Ekim'i bize tam bir eziyete çevirdiler. Bayram ve tatillerde sözde tutsaklara bir hak olarak aç›k görüfl yapt›r›l›rken, di¤er taraftan da aç›k görüfl yapamayanlara kapal› görüfl de y a p t › r › l m a m a k t a d › r. Böylelikle haftal›k görüflçüsü gelen tutsaklar ma¤dur edilmekte. ... ‹flte böyle, her bayram ve resmi tatillerde oldu¤u gibi bu sefer de tecrit iflkencesi daha da a¤›rlaflt›r›ld›. Buradaki keyfilikler bununla da s›n›rl› kalm›yor, B u r a k ' a ( k › s a s ü r e önc e ifl ke nc e y a p› l a n t u t s a k -b n) hastane sevk esnas›nda sald›r›lmas›n›n üzerinden iki hafta geçmesine ra¤men adli t›p sevki yap›lmad›. Konuyla ilgili savc› da bizimle görüflmemektedir. ‹flkence ve darp izlerinin kaybolmas›n› bekleyerek sad›r›y› gerçeklefltiren jandarma subaylar›n› da korumufl oluyorlar.” (Ümit Çobano¤lu’nun 2 Kas›m 2008 tarihli mektubundan)

u Kürkçüler F Tipi’nden Genelge hala uygulanm›yor “G burada da. Uygulamaya dönük bir ad›m da söz konusu de¤il zaten. .. Mahkeme gelifl gidifllerde yine problem oluyor. 31 Ekim'de Arif ve Mehmet ile Adliye'ye gittik. Slogan att›k diye kelepçeler nezarethanede çözülmedi. Tüm tutuklular›nki çözüldü, sadece üçümüzünkini çözmediler. Nedenini sormak istedik, muhatap bulamad›k. Biz de her saat bafl› slogan atarak bu keyfili¤i protesto ettik. Geri hapishaneye getirilirken, "slogan atarsan›z a¤z›n›z› bantlar›z" denilerek jandarma komutan› taraf›ndan tehdit edildik. Dün de gazetelerden K›r›klar F Tipi'nde, bize tehdidi yap›lan uygulama orada birebir uygulanm›fl.” (Emrah Yayla'n›n 9 Kas›m 2008 tarihli mektubundan)

TECR‹T

11


M.Ali fiahin: ‘Devletime Katil Dedirtmem’

Peki Engin’i Kim Katletti? - Engin’in katledilmesiyle ilgili dava aç›ld›: 60 polis, jandarma, gardiyan, ‘flüpheli’! - ‹flkencecileri koruyan mekanizma yine harekete geçti; 30 iflkenceci baflka yerlere atand›. Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin, yazar Temel Demirer’in 301. Maddeden yarg›lanmas› için verdi¤i izni savunmak için: “Kimse kusura ba k ma s ›n . B e n d e vle time k a til d e dirtmem. Asla. Katil devlet sözünü kabul edemem.” diyor. Biz de, Bakan fiahin’e soruyoruz: Engin Çeber ’i Metris Hapis hane si ’nde ka tl ede n ki min devl e tiydi? Engin’in katledilmesinden sorumlu olan polis, karakollar, cezaevleri, bakanl›klar, devlet de¤il mi? Bugüne kadar senin devletinin kurumlar›ndan kaç bin ölü ç›kt›, onlar› kimin devletine maledeceksin? ‹flkenceyle, polis, asker kurflunlar›yla, hapishanelerde, Mad›maklarda yakarak, Marafllarda kar›nlar›n› deflerek, 16 Martlarda, 1 May›slarda, Gazilerde kurflunlayarak, binlerce insan›m›z› katleden senin devletini nas›l tan›mlayaca¤›z? Enginler’i katleden bir devlete katil demeyece¤iz de, peki ne diyece¤iz? fiahin’e sorarsan›z, devlet, hem her türlü iflkenceyi, katliam› yapacak, hem de halk hala devleti “kerim devlet”, “baba devlet” diye, “temiz devlet” diye görmeye devam edecek.

12

‹fiKENCE

Devletin y›pranmas› da, gerçeklerin konuflulmas›, yaz›lmas› yasaklanarak engellenecek! Engin’in katledilmesine iliflkin yay›n yasa¤› konulmas›n›n alt›nda yatan nedenlerden birisi de “ d e v l e t i k o r u m a k t › ”. Katletmek serbest, fakat bunu yazmak, aç›klamak suç. Bu devleti, “katil” kelimesi de tek bafl›na tan›mlamaya yeterli de¤ildir. ‹flkence, katliam da dahil olmak üzere, her türlü bask› ve terörün yan›nda yalan, demagoji de dahil olmak üzere, faflizmin tüm politikalar›n› uygulayan bir devlettir fiahin’in devleti. Salt 301. maddeden, fiahin’e yap›lan baflvurular›n say›s› bugüne kadar 381 olmufl, fiahin bunlardan 47’si için yarg›lama izni vermifl, 118’ini halen inceliyormufl. Fakat, Adalet Bakan›, diyor ki, “ B u n l a r › n 216’s›n› reddettim... E¤er bakan on ay › o l ma s a 3 81 do s ya m a hk em e ler de olaca kt ›.”. Herhalde fiahin, 301’den yarg›laman›n bakan iznine tabi olmas›na “ fl ü k r e t m e m i z i ” istiyor. Oysa, 301’den 381 dosyan›n bakan›n önüne gitmesi, bakan›n 47 dosyada yarg›lama izni vermesi bile, devletin niteli¤ini gösteren örneklerdir. Fakat, fiahin ‘halka karfl› devleti koruma’ düflüncesinin kayna¤›n› da söylüyor ki, bu da devletin niteli¤i aç›s›ndan yeterince aç›k bir itiraft›r. fiahin diyor ki; “Vatandafl bizim devletimize ‘katil devlet’ diyecek, ‘s o yk ›r› m’ s u ç l a m a s › y ö n e l t e c e k . B iz b u d ev l et i s o k ak t a m› b u l d u k ?” Aç›klaman›n anlam› fludur; devlet ‘ v a t a n d a fl ’›n de¤il, fiahin ve onun temsil etti¤i egemen s›n›flar›n devletidir. Bu devlet, halka ait olmayan, Engin’i katleden ve katillerini koruyan devlettir.

‹flkenceciler, ‹flkenceden Ya r g › l a n m a l › d › r Dergimizin bir önceki say›s›nda

da belirtti¤imiz gibi, 13 Kas›m’da aç›klanan Adli T›p raporu, Engin Çeber’in iflkencede öldürüldü¤ünü söylüyordu. Çeber’in avukat› Taylan Tanay, Türkiye’de ilk defa iflkencenin aç›k olarak Adli T›p raporlar›na geçti¤ini belirterek, Engin Çeber’i iflkenceyle öldürenlerin, “iflkenceyle öldürmek” suçundan yarg›lanmalar› gerekti¤ini söyledi. 14 Kas›m’da ‹stanbul Barosu’nda düzenlenen bas›n toplant›s›na Av. Tanay’›n yan›nda, Engin Çeber’in babas› Ali Tekin, Tabipler Odas› Genel Sekreteri Hüseyin De m i r d i z e n , Türk Ceza Hukuk Derne¤i Baflkan Yard›mc›s› H a s a n F eh mi De mi r ve Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i’nden E b r u T i m t i k de kat›larak aç›klamalarda bulundular. Demirdizen konuflmas›nda, “ Adli T›p’›n raporlar›nda geçmiflte ‘Kült travma, beyin kanamas› yafl a nm ›fl , de l ic i k e si c i a le t k u lla n ›l m›fl’ gibi ifadeler kulland›¤›n›” belirterek, “iflkence tespiti savc›ya b›rak›l›yordu” dedikten sonra, Çeber için verilen Adli T›p Raporu’nda tan›kl›klar›n da rapora girdi¤ini vurgulad›. Çeber’in babas› Ali Tekin de, iflkence yapt›klar› kesinleflen iflkencecilerin, s u ç l a r › n › n k a r fl › l › ¤ › olan cezaya çarpt›r›lmalar›n› istedi.

‹ fl k e n c e c i l e re D a v a ‹ fl k e n c e c i l e re K o r u m a Engin Çeber’in ‹stinye Karakolu’nda ve Metris Hapishanesi’nde yap›lan iflkenceler sonucu katledilmesine iliflkin, Bak›rköy Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’n›n yürüttü¤ü soruflturma tamamlanarak, polis, jandarma ve gardiyanlardan oluflan 60 iflkenceci hakk›nda “flüpheli” s›fat›yla dava aç›ld›. Ancak; bir yandan, Baflsavc›l›¤›n haz›rlad›¤› iddianame ilgili a¤›r ceza mahkemesine gönderilirken, di¤er yandan Metris Hapishanesi’n-

23 Kas›m 2008


deki birinci ve ikinci müdürlerin de aralar›nda bulundu¤u 30’a yak›n personel, a盤a al›nmak yerine Adalet Bakanl›¤› taraf›ndan baflka hapishanelere atand›lar. Böylelikle, iflkencecilerin görev yerleri de¤ifltirilerek, yarg›lamay› sürüncemede b›rakacak bir ad›m at›lm›fl oldu. Da¤›t›m› yap›lan personelin gönderildikleri yerler de gizli tutuluyor. Halk›n Hukuk Bürosu avukatlar›ndan Oya Aslan, yer de¤ifltirmelerin bir “ ö d ü l l e n d i r m e v e k o r u m a önlemi” oldu¤unu belirterek, “ [yer d e¤ i fl t i r m e l e r ] d a v a n › n u z a m a s › n a ve z ama na fl› m›nda n düflmesi ne ne -

den olacakt›r. Birtan Altunbafl davas› bunun en iyi örne¤idir. Kifliye ulaflma imkân› ortadan kalk›yor, dav a uzuyor.” dedi. Bu ülkede, bir çok iflkence ve infaz davas› benzeri yöntemlerle sonuçsuz kalm›flt›r; ya delliler toplanmam›fl, dava beraatle sonuçland›r›lm›fl, ya sürüncemeye b›rak›larak zaman afl›m›ndan düflürülmüfltür. Engin’in katledilmesi davas›nda da flimdiden ayn› yöntemler kullan›lmaya bafllanm›flt›r. Engin’in iflkencede katledilmesinin teflhir olmas› ve baflka çeflitli nedenler sonucunda, birkaç iflkenceci katilin tutuklanmas›, adaletin

yerine getirilmesi demek olmad›¤› gibi, adaletin yerine getirilece¤inin güvencesi de de¤ildir. Yaflanan bir çok örnekten biliyoruz ki, oligarflik devlet, katillerini korumaya, ilk f›rsatta hapishanelerden ç›karmaya çal›flacakt›r. Dahas›, Engin ve arkadafllar›na karfl› iflkence yapmak suçunu iflleyenler de, sadece tutuklananlardan ibaret de¤ildir. AKP iktidar› ve Adalet Bakanl›¤›, iflkencecilere kol kanat germekten vazgeçmelidir. Davay› sürüncemeye b›rakacak ad›mlar atmak yerine, suçlular›n yarg›lan›p iflledikleri suçun karfl›l›¤› olan cezaya çarpt›r›lmalar› sa¤lanmal›d›r.

Ferhat’› vuranlar›n, Engin’i katledenlerin cezaland›r›lmas› ‹çin

MÜCADELEYE DEVAM! Halk Cepheliler 19 Kas›m’da ‹stanbul K a r t a l K u r f a l › , Alibeyköy ve ‹kitelli’de yapt›klar› eylemlerle Ferhat’› vuranlar›n, Engin’i katledenlerin cezaland›r›lmas› istediler.

Kurfal› Erzincan Mahallesi’nde Halk Cepheliler 19 Kas›m’da; “Ferhat› Vuranlar Engin’i Katledenler Cezaland›r›ls›n” pankart› tafl›yarak suçlular›n cezaland›r›lmas›n› istedi. Eylemde “Engini Katledenler Cezalaland›r›ls›n”, “Ferhat› Vuran Polis Tutuklans›n”, “Yürüyüfl Susturulamaz”, “Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z” sloganlar› at›ld›. Deniz Kabak’›n okudu¤u aç›klamada her gün zam üstüne zam yapan AKP iktidar›n›n hiçbir sorunu

Say›: 164

çözmedi¤ine de¤inilirken “AKP iktidar› halka gözda¤› ve korku vererek, halk›n yoksullu¤u ve inançlar› üzerine siyaset yap›p iktidar›n› sürdürüyor. ‹flte bu yüzden Ferhatlar’› felç b›rak›p Enginler’i iflkencede katlediyor” denildi. Aç›klama sonras› yap›lan dergi da¤›t›m›nda iki saat içinde 100 dergi halka ulaflt›r›ld›... * Alibeyköy Cengiz Topel Caddesi’nde yap›lan eylemde adalet isteyen pankart aç›larak “Engin Çeber Ölümsüzdür” yaz›l› dövizler ve Engin’in resimleri tafl›nd›. Eylemde yap›lan aç›klamay› okuyan Ali Tafl; “bask› ve zulüm politikalar›yla yükselen halk muhalefetini sindirme amaçl› sald›r›lar›n pervas›zca sürdürüldü¤ü bir ülkede

Kurfal›

‹kitelli

yafl›yoruz” diyerek adalet istediklerini dile getirdi. Eylemin ard›ndan yaklafl›k bir saat boyunca megafonlarla Alibeyköy’ün gecekondu sokaklar›nda toplam 40 dergi da¤›t›ld›. * ‹kitelli Atatürk Mahallesi Parseller Caddesi’nde yap›lan eylemde aç›klamay› Mehmet Özdemir okudu. Aç›klamada “Daha ‘Adalet Bakan›’n›n özrü bitmeden iflkencede ölüm haberleri onu tekzip etmeye, ‘münferit’ aç›klamalar›n› yalanlamaya devam ediyor. Ferhat’› vuranlar, Engin’i katledenler cezaland›r›l›ncaya kadar durmayaca¤›z. Adalet istemeye devam edece¤iz” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan yap›lan dergi da¤›t›m›nda bir saat içinde 30 dergi halka ulaflt›r›ld›.

‹fiKENCE

13


“ ‹ ki tutuklu jandarma ta ra f› n d a fe ci fl e k il d e d ö v ülmü fl, elleri k elepçe li ol mas›na ra¤m en , ay ak lar›ndan s ürüklenmifl ve o fl e k i l d e g i r i fl x - r ay ci h a z›ndan geçirilmeye çal›fl›lm›flt›.” * “Rütbeli ‘indirin’ diye e mir v er in ce , a sk e rle r p e fl pefle ve rastgele bizim bulundu¤umuz bölüme ayaklar›nda ki botlarla tekme sallad›lar, darbeler bu iki arkadafl›n kafalar›na geldi. Daha sonra askerler bu ar kadafllar› zorla araçtan indirdiler.” ‹zmir K›r›klar 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde ‹leri K›z›latun ve Fehmi Çapan’a 3 Kas›m günü hastane sevki s›ras›nda iflkence yap›lm›flt›. Ring arac›nda ve tutsaklar›n elleri kollar› ba¤l›yken yap›lan iflkenceye, o gün ayn› arac›n içinde bulunan adli mahkum Orhan Yüksel de tan›k olmufltu. Yüksel, geçen hafta, hapishane savc›l›¤›na dilekçe vererek iflkenceye tan›kl›¤›n› anlatt›. Yüksel verdi¤i ifadede o anlar› flöyle anlat›yordu: “Rütbeli ‘indirin’ diye emir verince, askerler pefl pefle ve rastgele bizim bulundu¤umuz bölüme ayaklar›ndaki botlarla tekme sallad›lar, darbeler bu iki arkadafl›n kafalar›na geldi. Daha sonra askerler bu arkadafllar› zorla araçtan indirdiler sonra beni hastaneye götürdüler, muayenem yap›ld›.” * ‹flkencenin siyasi boyutlar› üzerine çok fley söyledik ve yazd›k. Kuflkusuz iflkence siyasal bir amaçla, halk›n mücadelesini bast›rmak, sindirmek ve tüm halka gözda¤› vermek için yap›l›yor. Fakat iflkence her halükarda, bir ahlaks›zl›k, bir insanl›k d›fl›l›kt›r. ‹flkencenin nas›l bir ahlaks›zl›k oldu¤unu gösteren olgulardan biri de onun yap›ld›¤› koflullard›r. Mesela bu olay› düflünün; EL-

14

‹fiKENCE

‹fiKENCEC‹N‹N AHLAKI Elleri ba¤l› bir insan› dövmek, bu düzenin ahlak›n› yans›t›r! LER‹ BA⁄LI bir insan; ve gardiyanlar, askerler, güruh halinde elleri ba¤l› bir insana sald›r›yor, KEND‹N‹ SAVUNAMAYACAK DURUMDA olan insan› coplarla, kalaslarla, tekmeler ve yumruklarla girifliyorlar. Ço¤u kez iflkence edilenin sadece eli de¤il, eli, aya¤› ve gözleri de ba¤l›d›r ve ayn› sahneler yaflan›r. ‹flkenceci gözleri ba¤l›, dolay›s›yla karfl›s›ndakinin ne yapt›¤›n› bilemeyen insan›n bu durumuyla “e¤lenir” hatta. Gözü ba¤l› insana aniden elektirik vermek, aniden karn›na vurmak, onun için “e¤lenceli” bir ifltir. Sadistlik, bu yüzden bir iflkenceciyi tarif etmekte son derece yetersiz kalan bir kavramd›r. Herkes bilir ki, feodal anlamda kavgan›n bu çeflidine K A L L E fi L ‹ K denilir. Burada tam anlam›yla bir ahla ks› zl ›k, çürümüfl lük, insaf ve vicdandan tamamen soyunmuflluk vard›r. Ve iflte bundan dolay›, asl›nda iflkence yapan, ‹NSANLIKTAN ÇIKMIfi biridir. ‹flkenceye ‹NSANLIK SUÇU denilmesi bofluna de¤ildir. Bu öyle bir suç, öyle bir eylemdir ki, ‹NSANLIKTAN ÇIKMAYAN hiç kimse bu suçu iflleyemez. Ama san›lmas›n ki, bu insanl›ktan ç›kma hali kiflisel bir sorundur. ‹flkence de, iflkenceci de her aç›dan düzenin ahlak›n›, karakterini çok iyi yans›t›r. Bu düzen ki, güçsüz, çaresiz, maddi veya manevi olarak elleri kollar› ba¤l› insanlar›n ezilmesi üzerine flekillenmiyor mu? Düflene bir tekme de siz vurun diyen, zay›f durumda olan›n üzerine bas›p geçmeyi ö¤reten, çaresiz olan karfl›s›nda kendi gücünü kan›tlayan bir sistem, iflkenceyi de do¤al görüyor. Do¤al gördü¤ü için iflkenceciyi özel olarak yetifltiriyor! Bu yüzdendir ki bugün Almanya’da, Amerika’da, ül-

keyi yönetenler, hukukçu müsveddeleri, aç›kça “iflkence yap›labilece¤ini” ileri sürebilmektedirler. Bu yüzdendir ki bizim ülkemizde “niye copla yaps›nlar, tafl gibi delikanl›lar›m›z var” diyenler, bir partinin baflkan› olup, seçimlere kat›labilmektedirler. Sömürücülü¤ün sözünü etti¤imiz ahlaks›zl›¤›, kültürü olmasayd›, kuflkusuz kimse iflkenceyi böyle aç›kça savunamazd›.

* Düzen, iflkenceyi çok çeflitli biçimlerde “do¤allaflt›rm›fl”, “kan›ksatm›fl”t›r. ‹nsanlar ölmeyince iflkencede “ h a b e r ” de¤eri görmeyen bir kültür ortaya ç›km›fl durumda. Bu kültür, insan›n duyarl›l›¤›n› her geçen gün törpülemifl, ancak çok büyük vahfletler, bir yank› yarat›r hale gelmifltir. Sincan F Tipi’nde Nurettin Erenler’e yap›ld›¤› gibi, ameliyattan daha yeni ç›km›fl bir insana iflkence yap›l›yor ve böyle bir olay üzerine ne soruflturma, ne tutuklama, bir fley olmuyor. Sevk zinciri çözülmedi¤i için, odadan jandarmalar ç›kmad›¤› için muayene olam›yor tutsaklar. Düzen, bir flekilde öldürmek, sakat b›rakmak istiyor ve bunu iflleyiflin bir parças› haline getiriyor adeta. Engin Çeber örne¤inde oldu¤u gibi, insanlar sadece say›mda aya¤a kalkmad› diye, iflkencede öldürülebiliyor. Bu arada K›z›laltun ve Çapan’›n gördükleri iflkence ‹ z m i r Adli T › p kurumu taraf›ndan verilen raporlarla da belgelend i v e b u na ka rfl › n , bir çok kez ve bir çok yerde oldu¤u gibi, K›r›klar’da da ne askerlerden, ne gardiyanlardan a盤a al›nan, tutuklanan bir iflkenceci yok! Bunlara bak›nca, geriye flu soru kal›yor; bu ülkede iflkence yasal m›? Yoksa bu kadar m› kan›ksanm›fl?

23 Kas›m 2008


Halk›n H ukuk B ürosu: HAP‹SHANELERDE D E⁄‹fiMEYEN FOTO⁄RAF: T ECR‹T VE ‹ fiKENCE! Halk›n Hukuk Bürosu 19 Kas›m günü “Hapishanelerde De¤iflmeyen Foto¤raf Tecrit ve ‹flkence” bafll›kl› bir yaz›l› aç›klama yay›nlad›. Aç›klamada Adalet Bakan› M. Ali fiahin’in Engin Çeber’in katledilmesinden dolay› diledi¤i özürün bir anlam› olmad›¤›, iflkencenin de devam etti¤ini belirtilerek flunlar ifade edildi: “Bu özürden sadece birkaç gün sonra ‹zmir/K›r›klar F tipi Hapishanesi’nde bulunan müvekkilimiz Burak DEM‹RC‹ 20 Ekim 2008 tarihinde hastaneye sevk edildi¤i esnada ring arac›n›n kötü koflullar›n› ve kamera ile gözetlenmesine itiraz etti¤i için sald›r›ya u¤ram›fl ve hastaneye götürülmemifltir” denildi. Aç›klamada Demirci’nin yaflad›klar›n› ispatlama imkân›n›n da elinden al›nd›¤› vurguland›. Aç›klamada devamla: “3 Kas›m 2008 tarihinde bu kez ‹zmir/K›r›klar F tipi Hapishanesi’nde bulunan müvekkilimiz ‹leri KIZILALTUN ile ayn› hapishanede bulunan Fehmi ÇAPAN sa¤l›k sorunlar› nedeniyle hastaneye sevk edilmifl, kendilerini hastaneye götüren ring arac›n›n kötü koflullar›na ve kamera sistemine itiraz ettikleri için sald›r›ya

u¤ram›fllard›r” denilerek hastaneye götürülmeden hücrelerine geri getirildikleri belirtildi. Burak DEM‹RC‹ ve ‹leri KIZILALTUN’un insan onuruna uygun davran›lmas›n› istedikleri, hukuka ayk›r› uygulamalara itiraz ettikleri, haklar›n› kullanmak istedikleri için sürekli sald›r›ya u¤rad›klar› Bir dahaki itirazlar›n›n yaflamlar›na neden olmas› endiflesi tafl›d›klar›n› söyleyen Halk›n Hukuk Bürosu son olarak flunlar› ifade etti: “Haklar ve özgürlükler mücadelesi verenlerin davalar›n› takip eden, karakollarda ve hapishanelerdeki hak ihlallerini izleyen, bu hak ihlallerine karfl› mücadele eden bizler, say›s›z suç duyurusunda bulunmam›zdan ve bu suç duyurular›n sonuçsuz kalmas›ndan biliyoruz ki iflkence ve kötü muamele siyasi iktidar taraf›ndan hofl karfl›lanmaktad›r. Bizler Burak ve ‹leri ile onlar›n ailelerine iflkencenin münferit oldu¤unu anlatamay›z. Hiçbir özür ya da kabul adalet duygular›n› tatmin etmedi¤i gibi adalet taleplerini karfl›layamaz. Gerçek adaletin yerini bulmas› iflkencecilerin cezaland›r›lmas›yla mümkün olacakt›r.”

Eli So¤umayan Polis! Rize’nin Derepazar› ‹lçesi’nde 29 yafl›ndaki E. G. polis taraf›ndan “polislere hakaret etti¤i gerekçesiyle” vuruldu. 16 Kas›m’da meydana gelen olayda, Polisin açt›¤› ateflte, omzundan ve boynundan vurulan E. G., flizofreni hastas›yd›. * Diyarbak›r Ba¤lar ‹lçesi’nde 16 Kas›m günü, polis, bir genci kovalarken, gelifligüzel atefl açarak evinin kap›s› önünde oyun oynayan 12 yafl›ndaki Z.B adl› k›z çocu¤unu vurdu. Yaralanan Z.B. dakikalarca hastaneye kald›r›lmay› bekledi. Polis vurdu¤u çocu¤un hastaneye kald›r›lmas› için k›l›n› bile k›p›rdatmad›. 12 yafl›ndaki k›z çocu¤unun yo¤un bak›mda oldu¤u belirtiliyor.

Say›: 164

Çeber’in Katline Yunanistan’da Protesto Yunanistan’l› örgütler, KKE/ML (Yunanistan Komünist Partisi/ Marksist-Leninist), AKOA (Yenilikçi Komünist Sol Çevreciler), OLME (Yunanistan Ortaö¤renim Çal›flanlar› Federasyonu) ve ADEDY (Yunanistan Memur Sendikalar› Konfederasyonu) yapt›klar› aç›klamalarda Engin’in katledilmesini protesto ederek, sorumlular›n cezaland›r›lmalar›n› istediler. Ayr›ca Yunanistan’’dan Sol Birlik Partisi Av r u p a Milletvekili Dimitrios P a padimulis, Avrupa Parlamentosu’na Engin Çeber’in iflkence ile katledilmesine iliflkin, 3 Kas›m’da bir soru önergesi verdi. P apadimulis, parlamentoya, “Türkiye’de ... tutuklu haklar›n›n tümüyle uygulanmas› konusunda hangi önlemleri almak niyetinde?” sorusunu yöneltti.

‘Gelece¤in Sesleri’ne Ödüller Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki özgür tutsaklar taraf›ndan düzenlenen “Umuda Davet fienli¤i”ne ürünlerini mektupla göndererek kat›lan Okmeydan› Halk Kitapl›¤› ö¤rencilerine ödülleri bir törenle verildi. 16 Kas›m’da Halk Kitapl›¤›’nda biraraya gelen ö¤renciler ve ailelerine F Tipi Hapishaneler hakk›nda k›saca bilgi verildikten sonra tutsaklar›n k›s›tl› olanaklar›na ra¤men her ö¤renciye özenle haz›rlad›klar› hediyeler sunuldu. Özel Emek Ödülü’nü Arda Tekin, En Yarat›c› Kat›l›mc› ödülünü Cansel

Ç›nar al›rken, üç yafl›ndaki Zilan Tekin’e de “En küçük Kat›l›mc› Ödülü” verildi. Heyecan ve duygusal anlar›n yafland›¤› etkinlikte bir anne duygular›n› “kimse bizi böyle düflünmedi. Ben hiç bu kadar duygulanmam›flt›m. Onlara hem k›z›m hem de benim için teflekkür edin” sözleriyle ifade etti. Tutsaklar›n ürünleri ve o koflullarda böyle bir flenli¤i gerçeklefltirmeleri karfl›s›nda bir ö¤rencinin “içerdekiler bunun için kendilerine ‘özgür tutsak’ diyorlar, flimdi anlad›m” demesi herfleyi özetliyordu.

‹fiKENCE

15


Krizin Faturas›n› Ödemeyece¤iz!

AKP iktidar›n›n yapm›fl oldu¤u zamlar Anadolu’nun birçok flehrinde KESK ve D‹SK taraf›ndan yap›lan eylemlerle protesto edildi.

‹zm i r : 15 Kas›m’da KESK ve D‹SK, çeflitli kitle örgütlerinin de kat›l›m›yla zamlara karfl› bir miting düzenledi. Basmane Meydan›’nda toplanan kitle sahil yolundan Konak Meydan›’na do¤ru “Zam, Zulüm, ‹flkence Halk Düflman› AKP”, “Sefalete Teslim Olmayaca¤›z” sloganlar›yla yürürken, sahil yoluna gelmeden önce k›sa bir oturma eylemi gerçeklefltirdi. Polisin eylemi taciz etme giriflimleri kitlenin kararl›l›¤›yla geri püskürtülürken, KESK ve D‹SK ad›na yap›lan aç›klamalarda “Kriz kapitalizmin krizidir. Kar h›rs›na dayal› ücretli sermaye düzeninin krizidir” denildi. Çok say›da demokratik kitle örgütünün destek verdi¤i mitinge yaklafl›k 3000 kifli kat›ld›. A d an a : D‹SK ve KESK “Krize, ‹flsizli¤e, Yoksullu¤a ve Zamlara Karfl› Emek, Bar›fl ve Demokrasi”

eylemi düzenledi. 15 Kas›m günü E¤itim-Sen önünde toplanmaya bafllayan kitle “Krizin Faturas›n› Emekçiler Ödemeyecek” pankart› açarak “Susma Sustukça Yeni Zamlar Gelecek” sloganlar›yla ‹nönü Park›’na yürüdü. BES Adana fiube Baflkan› Sinan Tunç okudu¤u aç›klamada AKP’nin zamlar›n faturas›n› iflçi ve emekçilere kesmek istedi¤ini vurgulad›. Halk Cephesi’nin de destek verdi¤i eylem 5 dakikal›k oturma eyleminin ard›ndan sona erdi.

‹st a nb u l : 16 Kas›m’da Bak›rköy Devlet Hastanesi önünde toplanan emekçiler, Özgürlük Meydan›’na polis engellerini de aflarak yürüdü. “Krize, ‹flsizli¤e, Yoksullu¤a ve Zamlara Karfl›, Emek, Bar›fl ve Demokrasi Mitinginde Buluflal›m” pankart› arkas›nda yürüyen emekçiler, “Do¤al Gaza De¤il Maafllara Zam”, “‹flçi Memur El Ele Genel Greve” sloganlar›n› att›. Yaklafl›k bin kiflinin kat›ld›¤› yürüyüflte emekçiler, hükümeti uyararak zamlar› geri almas›n› istedi. Aç›klamalar›n ard›ndan oturma eylemi yap›ld›. Kartal’da da zamlara ve krizin sonuçlar›na karfl› kitlesel bas›n aç›klamas› ve oturma eylemi yap›ld›.

Ank ar a : KESK Ankara fiubeler Platformu’nun ça¤r›s› ile K›z›lay’a yürüyüp oturma eylemi yapan emekçiler, zamlar›n geri al›nmas›n› isterken, “AKP’den hesab› emekçiler soracak” dediler. Ziya Gökalp Caddesi E¤itim Sen Ankara 1 No’lu

K a n d i l l i K ö m ü r Oca¤›’nda Eylem Kandilli kömür oca¤›nda faaliyet gösteren HEMA Kandilli ‹flletmesi’nde iflçiler ifl b›rakma ve iflyerini terk etmeme eylemi gerçeklefltirdi. Özel maden oca¤›nda çal›flan 540 iflçi maafllar›n› alamad›klar› gerekçesi ile ifl b›rakma eylemi yapt›. HEMA Kandilli ‹flletmesi’nde çal›flan maden iflçileri 2-4 ay aras›nda de¤iflen yemek paralar›n›n ve toplam 2 ayl›k maafllar›n›n ödenmemesi üzerine 5 Kas›m günü ifl b›rakt›lar. ‹flyerini terk etmeyen iflçilere bir sonraki vardiyaya gelen iflçiler kat›ld›.

16

EMEK

fiube önünde toplanan KESK üye ve yöneticilerine, Ankaral› emek ve demokrasi güçleri de destek verdi. Polisin önlerine kurdu¤u barikata tepki gösteren ve E¤itim-Sen eyleminden dolay› ald›klar› yarg› karar›n› hat›rlatan emekçiler, “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz”, “Emekçiye De¤il Çetelere Barikat” sloganlar› att›lar.

At›lmaya P rotesto -

Diyanet ve Vak›f Emekçileri Sendikas› (D‹VES) Genel Baflkan› Lokman ÖZDEM‹R, AKP’yi elefltirdi¤i için memuriyetten at›ld›. Diyarbak›r’da 13 Kas›m’da demokratik kurumlar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirilen eylemde, AKP’nin bask›lar› protesto edilerek 5 dakika oturma eylemi yap›ld›.

Petkim’de ‹ fl B›rakma Petkim Petrokimya Holding Afi iflçileri, Alia¤a’da 14 Kas›m’da tafle r o n l a fl t › r m a y a k a r fl › ifle bir saat geç bafllama eylemi yapt›lar.

Metal ‹flçileri Y ürüyor Metal iflçilerinin geleneksel hale gelen “cuma yürüyüflleri” 14 Kas›m’da da sürdü. Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’na üye binlerce iflçi, patron sendikas› MESS’in toplu sözleflme için sundu¤u teklifi protesto amac›yla ‹stanbul, Bursa, Eskiflehir, Bilecik, K›rflehir, Mersin, Tarsus, ‹zmir ve Kocaeli’de yürüyüfller yapt›lar.

Böylece tüm vardiyalardaki iflçiler iflyerini terk etmeyerek ifl b›rakma eylemi yapt›. Ödenmeyen maafllar›yla yemek paralar›n›n hemen ödenmesini isteyen iflçiler insanca yaflam koflullar›nda çal›flmak istediklerini belirten taleplerini dile getirdiler. Tafleron firma yetkililerinin ücretlerin 5 Kas›m günü yat›r›laca¤›n› belirtmelerine ra¤men iflçiler eylemlerini sürdüreceklerini, talepleri konusunda kendilerine ikna edici yan›t verilmesini istediklerini belirttiler. Ayr›ca iflçilerin hakk› olan y›ll›k 3.600 tonluk kömürün kendilerine da¤›t›lmad›¤›n› söylerken, "biz halk olarak kimin kasas›n› doldurdu¤unu iyi biliyoruz" diyorlar.

23 Kas›m 2008


Devrimci ‹flçi Hareketi

mifl. Art›k kay›rma, torpil, iltimas, rüflvet,

fians Topuyla ‹flçi Al›m›

fiANSA KALMIfi GELECEK! Zonguldak'taki Türkiye Taflkömürü Kurumu Üzülmez ‹flletmesi'ne al›nacak iflçiler için bugüne kadar al›fl›lagelen yöntemlere bir yenisi eklendi; flans topu.

flaibe yokmufl bunda. Oysa adaletsizlik daha iflin bafl›nda. Adaletsizlik flu ki, 21 bin kiflinin gelece¤i bir flans topunun sonucuna ba¤lan›yor. fians topunda ç›kanlar “kazanacak”, ç›kmayanlar, “flans›na küsecek”!!!. Adaletsizlik, ifle girme sorununun “flans”a indirgenmesinde, insanlar›n bu yolla afla¤›lanmas›ndad›r.

Üzülmez ‹flletmesi’nde ifle girmek için baflvuran 35 bin kifliden 15 bini köle pazar›ndan seçme yaparcas›na elenirken, geriye kalan 21 bine yak›n aday içinden 3000 kiflinin seçilmesi için ise, flans topu döndürülmeye baflland›. ‹flletmenin flans topu çevirme gerekçesi de, “rüflvet ve torpilin önüne geçebilmek”mifl!

Milyonlar›n iflsiz oldu¤u bir ülkede, bir sendikac›, iflsiz kalacaklar›n “flans topu” ile belirlenmesinde adalet görebilir mi? Buna onay verebeilir mi? ‹flsizli¤in böyle meflrulaflt›r›lmas›na hizmet etmeyi kabul eden bir sendikac›n›n, iflçilerin haklar›n›, iflsizlerin ifl sahibi olma haklar›n› savunabilmesi söz konusu olabilir mi? Olamayaca¤› bu örnekten de görülüyor.

Genel Maden ‹flçileri Sendikas› (GM‹S) Genel Baflkan› Ramazan Denizer de bu mülakat ve flans toplu kura öncesinde iflçilere bunun müjdesini vermifl. Denizer “Rüflveti ve torpili engelleyebilmek, siyaseti, kay›rmalar› engelleyebilmek için bu Noter huzurunda bu iflin yap›lmas›n›n en güzel oldu¤una inan›yoruz... Tereddütsüz, flaibesiz bir seçim oluyor” demifl. Hem iflletmecisi hem sendikac›s› övünüyorlar flans topuyla. Neymifl, çok adaletli bir yöntem-

‹flçinin, emekçinin gelece¤ini flansa ba¤lam›fl bir düzen ve bu düzene uyum sa¤lam›fl bir sendika baflkan›. Zar-zor da olsa, flans topunun adaletiyle ifle girecek olan 3000 iflçinin ve flu an çal›flan onbinlerce maden iflçisinin hangi koflullarda

rulu olarak istifan› uygun bulduk’ diyerek iflten ç›karm›flt›. +‹vme Dergisi okuru mimar ve mühendisler 14 Kas›m’da MOAfi önünde flube yönetimini emek düflmanl›¤›ndan vazgeçmeye ça¤›rarak, Mimar Alev fiahin’in iflten at›lmas›n› protesto etti. Eylem öncesinde Yüksel Caddesi’nde bildiri da¤›t›ld›. Eylemde yap›lan aç›klamada MOAfi yönetiminin demokrasi söyleminin sahte oldu¤u, Alev fiahin’in ‹vme Dergisi okuru olmas›ndan dolay› iflten ç›kar›ld›¤› belirtildi. Mimarlar Odas›’n›n egemenler ile ayn› bak›fl aç›s›na sahip olmas›n›n “kabul

Ankara Mimarlar Odas›’na Protesto Dünya Emekçi Kad›nlar Günü etkinliklerine kat›ld›¤› gerekçesiyle tutuklanarak 3 ay tutuklu kalan Mimar Alev fiahin, tahliyesinin ard›ndan Mimarlar Odas› Ankara fiubesi’ndeki (MOAfi) sekreter yard›mc›l›¤› görevine geri dönmüfltü. fiube yönetimi, fiahin’i önce yo¤un bir ifl yükü alt›nda bo¤arak y›ld›rmaya çal›flm›fl ve bu yöntem sonuç alamay›nca 31 Ekim 2008 tarihinde kendisine hiçbir gerekçe göstermeden, ‘Yönetim Ku-

Say›: 164

çal›flt›klar›n› ise hiç söz konusu dahi etmiyoruz. O maden ocaklar› ki, iflçinin kölece çal›flt›¤›, s›k s›k göçük alt›nda kal›p can›n› verdi¤i ölüm ocaklar›d›r. Sa¤ kalanlar›n da, çal›flma koflular›n›n getirdi¤i hastal›klar nedeniyle yaflam süreleri k›salmaktad›r. Sömürü koflullar›nda da olsa, çal›flmak, emekçi için yaflam›n› sürdürebilmenin tek yoludur. Ama iflsisiz bu düzende. ‹fle, afla, bir lokma ekme¤e muhtaç eder bu düzen bizleri. Kölece çal›flma koflullar›ndaki iflleri kapmak için, birbirimizle yar›fla girmemizi ister. ‹fli, afl›, ekme¤i, birbirimizin elinden kapmaya çal›flmam›z› ister. Bizleri iflsiz b›rak›p, eme¤imizi satma yar›fl›na sokarak, kölelik ücretiyle çal›flmaya raz› etmek ister. ‹nsana, onura düflmand›r bu düzen. “Bak›n iflsiz milyonlar var. Bulmuflsunuz bir ifl, flükredin buna” der. “Az isteyin, çok çal›fl›n, art›r›n üretimi” der. Kazanan hep patronlar, kaybeden ise biz emekçiler oluruz. Bu düzende, iflimiz, hayat›m›z, gelece¤imiz flansa kalm›flt›r. Ve boyun e¤miflsek tüm bunlara bilmeliyiz ki “flans›m›z hiç yaver gitmez”! Hay›r demeliyiz tüm bunlara. Onurlu bir ifl ve onurumuzla yaflamak istiyoruz. Eme¤imizin karfl›l›¤›n› almak istiyoruz. Bunlar› söylemek için, onurumuz ve gelece¤imiz için örgütlenmeli, mücadele etmeliyiz.

edilemez” oldu¤u vurguland›. ‹vme okurlar›na Halk Cephesi de destek verdi. 120 kiflinin kat›ld›¤› eylemde “Mühendisiz Mimar›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” sloganlar› at›ld›.

EMEK

17


Öğretmenimiz Çözüm gücümüzün s›n›r›, devrimcili¤imizin s›n›rs›zl›¤›ndad›r. Devrimcilerin en büyük gücü buradan gelir. Onlar her sorunu çözebilirler. Do¤an›n ve bilimin s›n›rlar› içinde her sorunu çözebilirler. Devrimcilerin elbette ki idealleri vard›r ama asla idealist de¤illerdir. ‹dealizm, egemenlerin felsefesidir. Gericidir. Devrimciler materyalistir, diyalektik düflünürler. Bu nedenle onlar do¤an›n ve bilimin s›n›rlar› içinde her sorunu çözebilirler. ‹dealistleri bekleyen son ise, hüsrand›r. Olmazc›l›kt›r. Y›l 1941: Faflist Alman ordusu, tekellerin doymak bilmez oburlu¤u u¤runa sosyalizmin anayurdu Sovyetler Birli¤i’ni iflgal eder. Yafl ortalamas› 20 olan milyonlarca yaral› K›z›l Ordu askeri yatmaktad›r Sovyet hastanelerinde. Onlardan biri de, Mikhail Kalaflnikof’dur. ‹flte onun sahiplenmesinin öyküsüdür Kalaflnikof’un öyküsü. Bugün, dünyada Kalaflnikoflar’dan yüz milyon adet oldu¤u, 5 0 ülkenin ordusunda kullan›ld›¤› tahmin ediliyor. 60 y›ld›r üretiliyor. Mucidi eski asker Mikhail Ka laflnikof.. Dünya üstünde özgürlük isteyen, özgürlü¤ü gaspedilen binlerce insan›n elinde Kalaflnikof oldu¤u san›l›yor. Neredeyse ulusal kurtuluflun simgesi haline gelmifl bir silah. Baz› ülkelerin bayraklar›nda yer al›yor resmi. "Gerçekten çok mutluyum, ülkemin savunmas› için bir silah yapt›m" diyor genç teknisyen Mikhail bütün mütevaz›l›¤› ile.

dan bir teknisyen. Silah› yaparken tamamen vatansever duygularla hareket etti¤ini, ülkesini Almanlara karfl› savunmak için yapt›¤›n› söylüyor.

Çok basit bir soru soruyor Almanlara, Mikhail: “N e ifl iniz v a r benim ülkemde?”

verir. Sadece yirmi bini kuzey s›n›r›na ulafl›r. 1936’da yeniden toparlan›rlar. Tam iki y›l yeniden toparlanmak, yeniden savaflmak için yürümüfllerdir.

Y›l 1941. Nazi Almanyas› Sovyetler’i iflgal ediyor. Hitler ordular›n›n güçlü silahlar› karfl›s›nda K›z›lordu direniyor.

Yüz bin devrimci ile bafllayan, tam iki y›l süren, yirmi bin devrimcinin tamamlad›¤› yürüyüfl ile Çin devrimine imza atarlar. Yürümek zorundad›rlar. Öle, vuraula, düfle kalka yürümek zorundad›rlar.

20 milyon Sovyet yurttafl› ölür bu direniflte. Sadece Leningrad savunmas›naliingrad direnida 900 bin, ünlü Sta flinde ise 1 milyon üçyüzbin Sovyet vatandafl› hayat›n› kaybetmifl-

Yorgunluktan yürüyemediklerinde yine devrimcili¤in s›n›rs›zl›¤› yetiflir imdatlar›na. Bu kez basit bir sedye tasar›m› ile çözüm gücünü gösterir devrimcili¤in s›n›rs›zl›¤›.

Çözüm Gücümüzün S›n›r›, Devrimcili¤imizin S›n›rs›zl›¤›ndad›r

‹kinci dünya savafl›nda Almanlar taraf›ndan yaralan›r. Hastanede yatarken tasarlar bu silah›. Bir teknisyendir sadece. S›ra-

18

Ö⁄RETMEN‹M‹Z

tir. Milyonlarcas› da yaraland›. Eksik vard›r belki ama hiç bir abart› yoktur bu say›larda. Yaral›lardan bir tanesi Mikhail Kalaflnikof'du. Hasta yata¤›nda Kalaflnikof’u tasarlamaya bafllad›. Basit olmal›! Ak›ll› olmal›! Day yan›k kl›› olmal›! Yola ç›kt›¤› üç ilke buydu. Ve onu gece gündüz bunu düflünmeye iten bir duygu vard›: Sosyalizmin ana yurdunun faflizme karfl› zaferi. Gece gündüz basit bir silah düflündü. Gündüzleri ve geceleri birbirine kar›flt›. Hayal mi gerçek mi ay›rd edemez halde aylarca kald›¤› hastanede sadece bunu düflündü¤ünü söylüyor Mikhail Kalaflnikof. Ve iflte bunun sonucunda ortaya ç›k›yor, bu basit, sade, seri, hafif ve ak›ll› silah... Y›l 1934. Uzun Yürüyüfl bafllar Çin’de. Tam 8 bin mil yol kateder devrimciler. Yüzbin kifli ile bafllayan uzun yürüyüflte seksen bin kifli can

Kam›fl toplarlar; onlar› en basit hali ile birbirine ba¤lay›p sedyeler yaparlar. Üçer kiflilik gruplara ayr›l›rlar.

‹ki kifli sedyeyi tafl›r, bir kifli sedyede dinlenir. Ve yürümeye devam ederler... Asla durmaz, beklemezler. Bilirler devrimciler, beklemek ölümdür. Dinlenen kalkar, bu kez di¤er tafl›y›c› yatar sedyeye.

Ve böylece tam iki y›l sekiz bin mil yol kateder ve yeniden savafla bafllarlar; dünya devrimler tarihine Uzun n Yürüyü üfl olarak geçen bu destana devrimcilerin basit ama sorun çözen yöntemleri damgas›n› vurur yine. SORUN H‹Ç B‹TMEZ; GÜCÜMÜZ ‹SE SORUNLARIMIZI SAH‹PLEND‹⁄‹M‹Z KADARDIR; NE KADAR SAH‹PLEN‹RSEK O KADAR ÇÖZEB‹L‹R‹Z! Ödedi¤imiz bedeller çok a¤›rd›r. Ödedi¤imiz bedellerin a¤›rl›¤›na katlanma sabr›n›, direnme inad›n› veren inanc›m›z oldu¤u sürece devrimci s›n›rs›zl›k bizimledir. Olmazc›lar› "...söyledim yapmad›lar, ça¤›rd›m gelmediler" diyen zavall›lar›, bu nedenle ba¤›fllamay› reddediyor tarih. Ve ödedi¤imiz bedeller nedeniyle, biz bu zavall› olmazc›lar›, flikayetçileri s›rt›m›zda yük olarak tafl›mamal›y›z, lay›k olduklar› tarihin çöplü¤üne atmakta asla tereddüt etmemeliyiz.

23 Kas›m 2008


Kimi b orsalardan anlar krizi, kimi uzay›p giden iflsizlik kuyru¤undan... K imi için k ar oran›n›n azalmas›d›r kriz, kimi ç orba tas›n›n boflalmas›...

tererek 1 milyon 820 bine yükseldi. ‹ngiltere Merkez Bankas› Baflkan› Mervyn King, “‹ngiltere son 30 y› l›n en büyük krizine giriyor” uyar›s›nda bulundu. ■ R e n a u l t g r u b u , çeflitli ülkelerdeki fabrikalar›nda üretimi yüz de 25 düflürme karar› ald›.

‹flaslar, kapatmalar, kurtarmalar, iflten ç›karmalar...

Kural De¤iflmiyor: Yük Emekçilere! Emperyalist sistemin krizi giderek daha fazla derinlefliyor, dünyan›n önde gelen tekelleri iflas aç›klamalar› yap›yor, üretim kapasiteleri düflürülüyor. ‹flten ç›karmalar›n artarak sürece¤i aç›klan›yor. Emperyalist veya iflbirlikçi devletler, tekeller için yüzlerce milyar dolarl›k “kurtarma paketleri” devreye sokup flirketleri kurtar›rken, emekçiler için yap›lan bir fley yok. Elbette krizde en büyük fatura dünya halklar›na ödetiliyor. ‹flsizler ordusu her geçen gün daha fazla büyüyor, kimi yerlerde de sürelerle iflçiler “ücretsiz izne” ç›kar›l›yor. Açl›k ve yoksulluk art›yor. AKP iktidar›n›n, özellikle ilk dönemler yapt›¤› aç›klamalar›n aksine, Türkiye’de bu kriz tablosunun d›fl›nda de¤ildir. Kapanan fabrikalar ve flirketler, büyüyen iflsizlik rakamlar› ve iflten ç›karmalar, bizzat Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n IMF kap›s›nda dolar dilencili¤ine ç›kma-

s› da, krizin Türkiye’yi “te¤et geçmedi¤inin” göstergeleridir.

D ü n y a d a K r i z Ta b l o s u : ■ Al manya ve J apony a ekonomilerinin durgunlu¤a (resesyona) girdi¤i aç›kland›. Yine krize ba¤l› olarak 15 AB ülkesinin ekonomilerinde de küçülme yafland›¤› aç›klanm›flt›. ■ A m e r i k a : ‹statistiklere göre Eylül ay›na kadar ilk 9 ayda, iflten ç›karmalar›n en yüksek oldu¤u fi nans, otomotiv, tafl›mac›l›k, pera k e n d e sektörlerinde ve kamuya ifl yapan flirketlerde iflten ç›kar›lanlar›n say›s›, 386.200 kifliye ulaflt›. Bu rakam, k›sa süre içinde iflçi ç›karacaklar›n› aç›klayanlarla birlikte daha da büyüyor. Y › l s o n u n a k a d a r iflsizlik oran›n›n yüzde 8,5 olaca¤› t a h mi n l e ri y a p› l › yo r. ■ ‹ n g i l t e re: ‹flsizlik say›s› son üç ayl›k dönemde 140 bin art›fl gös-

IMF ‹le Anlaflma Yak›n Baflbakan Tayyip Erdo¤an, IMF’ye ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z aç›klamalar›n› bir kenara b›rakarak, Washington'da IMF ve Dünya Bankas› baflkanlar› ile görüfltü ve “ Çöz üme e n ya k› n nok t ad ay ›z ” aç›klamas› yapt›. Görüflmeye iliflkin IMF’nin aç›klamas›nda da; ‘iyi bir görüflme’ de¤erlendirmesiyle memnuniyet belirtilerek, Erdo¤an’la IMF Baflkan› Dominique Strauss-Kahn’›n gelecekte de yak›n temas ve iflbirli¤i içinde olmay› sürdürme konusunda anlaflt›klar› vurguland›.

Say›: 164

■ F r a n s a : Otomobil tekelleri durgunluk nedeniyle üretimi s›n›rland›rma, geçici durdurma ve iflçi ç›karmaya baflvuruyor. ■ A l m a n y a : Otomotiv sanayinde çal›flan binlerce iflçi iflten ç›kar›lmayla karfl› karfl›ya. ‹flsiz kalma tehlikesi alt›nda olanlar aras›nda yaklafl›k 20 bin Türkiyeli iflçi de bulunuyor. ■ ‹sveç: Maliye Bakan› Anders Borg, 2009’da 100 bin kiflinin da h a iflini kaybedece¤ini, iflsizlik ora n›n›n 20 10’da yüzd e 9.2’ye ç›ka ca¤›n› aç›klad›. ■ H i n d i s t a n : Devlet Hava Yollar› flirketi Air India, 15 bin iflçiyi geçici olarak 3 ya da 5 y›ll›¤›na ücretsiz izine ç›karaca¤› aç›klamas›n› yapt›. Benzer durum, dünyan›n bir çok ülkesinde yaflan›yor. Dünyan›n büyük tekellerinin, son bir ay içinde

Aç›k ki, çözüm dedikleri, IMF’nin dayatt›¤› koflullar›n kabul edilmesi ve yeni borçlanmalard›r. IMF’den al›nacak yeni milyar dolarlar›n tekellere ak›t›lmas›, faturas›n›n ise halka kesilmesidir. Oysa, daha iki hafta önce Tayyip Erdo¤an IMF’ye karfl› esip gürlüyordu. Türkiye’nin IMF’ye ihtiyac› olmad›¤›n› söylüyordu. Elbette, bunlar bir aldatmayd›. Bir yandan bu aç›klamalar yap›l›rken, di¤er yandan IMF ile görüflmeler sürdürülüyordu ve özellikle Washington'da yap›lan görüflmelerin ard›ndan IMF’ye boyun e¤ildi. Olacak olan buydu zaten; olmayacak olan, göstermelik olan, birkaç hafta önceki “ümü¤ümüzü s›kt›rmayaca¤›” sözleriydi.

KR‹Z

19


iflten ç›karacaklar› iflçi say›s›na iliflkin aç›klad›klar› rakamlar›n toplam› 100 bini buluyor. ‹LO’nun tahminlerine göre, kriz dünya çap›nda 20 milyon iflçinin iflini kaybetmesine yol açacak. Günde 1 dolar›n alt›nda ve 2 dolarla geçinenlerin say›s›na yenileri eklenecek. Açlar›n ve yoksullar›n say›s›nda büyük art›fllar›n yaflanaca¤›n› söylemek bile gereksizdir.

ziantep’te 19, M a r a fl ’ t a 1 9 , Kayseri’de 6, Ege bölgesinde 5, ‹stanbul çevresinde 14, Urfa’da 8, Uflak’ta 2 tekstil fabrikas›, Çorlu’da 60 d e r i f a b r i k a s › kapand›. 7 çimento f a b r i k a s › n › n da üretimini durdurdu¤u aç›kland›.

T ü rk i y e ’ d e K r i z Ta b l o s u :

■ Y›l›n ilk 9 ay›nda 122 gemi siparifli iptal edildi. Deniz Ticaret Odas› Baflkan› Metin Kalkavan, tersanelerde 10 bin kiflinin iflten at›labilece¤ini aç›klad›. Fransa’dan ‹ngiltere’ye, Amerika’dan Filipinler’e, Arjantin’den Türkiye’ye kadar kriz art›k flu veya bu flekilde her yerde etkisini göstermektedir. ‹flten ç›karmalar, iflsizlik kurumlar›na artan baflvurular, kapanan flirketler ve krize karfl› eylemler, dünyadaki hakim görüntü haline gelmektedir.

■ Re sm i kay›tl ardaki iflsizli k o r a n › b i r y › l i ç i n d e y ü z d e 9 .2 ’ d e n yüzde 9.8’e ç›kt›. ‹flsiz say›s› geçen y›l›n A¤ustos ay›na göre, 207 bin kifli artarak 2 milyon 439 bine ulaflt›. ■ Otomotiv sat›fllar› Ekim ay› içinde yüzde 38 geriledi. ■ A d a n a ’ d a 7 , Ad›yaman OSB’de 7, I s p a r t a v e A d › y a m a n ’ d a 4 ’ e r, Diyarbak›r, Malatya, Ni¤de, Karaman, Konya, Bursa ve Ankara’da birer, Denizli’de 5, Ga-

■ TÜ‹K’in verilerine göre, 2008’in ilk 10 ay›nda kapanan flirket say›s›, geçen y›la göre yüzde 50 artt›. Son 10 ayda 41 bin flirket kapand›.

Kriz “Elbirli¤i”yle Afl›lmaz! Tayyip Erdo¤an, 3 Kas›m’daki Ekonomik Koordinasyon Kurulu toplant›s›nda; “sürecin birlik, be r ab er li k v e so sy al d ay an ›fl ma i çin de atlat›lmas› temeldir” demiflti. Bu söylem, krizin yükünün emekçilerin omuzlar›na yüklenmesinin k›l›f›yd›. Nitekim, krizin faturas› emekçilere en baflta iflten atmalar fleklinde ç›kar›l›yor zaten ve AKP iktidar›n›n iflten ç›karmay› engelleyen bir karar›, iflten at›lan emekçilerin haklar›n› korumak için att›¤› bir ad›m yoktur. Erdo¤an, bir yandan krizden “Ücretli kesimin etkilenmemesi için büyük önem veriyoruz” derken, di¤er yandan, krizin faturas›n› emekçilerin omuzlar›na y›kman›n kararlar›n› al›p, ad›mlar›n› at›yorlar. AKP, Türkiye’nin krizden etkilenmeyece¤ini söylerken, yalan söylüyordu. Amaçlar›ndan birisi de halkta rehavet yaratmak, krizin so-

toplar› döndürülerek karar verilecek... Bir ifl sahibi olma hakk›n›n kumara indirgenmesi, halk için büyük bir afla¤›lamad›r. Tablonun di¤er yan›, dayat›lan bu kumar için s›raya giren binlerce iflsizin durumu oluflturmaktad›r. ‹ktidardan, onurlar›yla çal›flabilecekleri ifl bulma sorumlulu¤unu yerine getirmesini istemek yerine, “flans topu”nun bafl›na toplanan binler, halk›m›z›n da içine düflürüldü¤ü durumu göstermektedir. “fians topu”nun bafl›ndan yans›yan, dayat›lan onursuzlu¤u, afla¤›lamay› tevekkülle karfl›layan bir halk tablosudur. Örgütlenmeyen, mücadele etmeyen, hakk›n› istemeyen, düzenin adaletsizli¤ini sorgulamayan, isyan etmeyen bir halk, oligarflik düzenin istedi¤i halk tipidir. fians topunun bafl›nda kendisinin isminin ç›kmas› için dua eden, toptan okunan ismini sevinç 盤l›klar›yla karfl›layan, onurunun ayaklar alt›na al›nmas›na sesini ç›karmayan binler, oligarflinin yaratt›¤› halk tablosudur. Bu tablo kabul edilemez. Bir parça onuru olanlar bu tabloya sessiz kalamaz, bu tabloyu kabul edemez. E¤er ki, binlerce iflsizin karfl›s›nda döndürülen flans topunun bir kalbi olsayd›, inan›n ki, utanc›ndan dönmez, orada ikiye ayr›l›rd›.

flans topu utançla dönüyor Zonguldak’ta kurmufllard› köle pazar›n›. Baflvuran 35 bini aflk›n iflsize, tomruk tafl›tt›lar, odun kestirdiler, kazmayla topra¤› kazd›rarak test ettiler. Test edilen iflsizlerin 15 bini bu mesleki ve bilimsel olmaktan uzak afla¤›lay›c› “köle pazar›”nda elendi. Geriye kalan 20 bin 814 adaydan seçilecek olan 3000 kifli için ise, “flanstopu” çevriliyor. “fians to pu madenci olmak isteyen adaylar için dön d ü ” Aynen böyle söylüyordu haberler. ‹flçi seçilen bu “amele pazar›”nda, insanlar›n gelece¤ine, kaderine, bir parça ekmek yiyip yemeyece¤ine “flans topu” döndürülerek karar veriliyor. Onlar›n bir ifl bulup çal›flmalar›, emeklerini, yaflamlar›n›, sa¤l›klar›n› vermenin karfl›l›¤›nda ayl›k bir ücret sahibi olup olamayacaklar›na, asgari koflullardaki yaflam haklar›na, flans

20

KR‹Z

23 Kas›m 2008


nuçlar›na örgütlü tepki göstermelerini engellemekti. fiimdi, bu yalanlar›n› tekzip eden aç›klamalar yap›yorlar. Krizin faturas›n› emekçilere yüklemeyecekleri de yaland›r. Yine yalan›n amaçlar›ndan birisi, emekçilerin krizin yarataca¤› sonuçlara karfl› duyarl›l›klar›n› zay›flatmak, rehavete sürüklemektir. Tersine, krizin birlik içinde atlat›laca¤› söylemi, krizin yükünün emekçilerin s›rt›na yüklenmesi demektir. Emekçilerden “fedakarl›k” istenerek, krizin faturas›na boyun e¤melerinin istenece¤i anlam›na gelmektedir. Emekçilerin “ f e d a k a r l › k ” yapmalar›n›n koflulu da yoktur. Zaten açl›k ve yoksulluk içinde yaflayan kesimlerden “ f e d a k a r l › k ” yapmalar› istemek, bir avuç az›nl›k lüks ve sefa içindeki yaflamlar›n› sürdürebilsinler diye, açl›ktan ölmeniz gerekse de sesinizi ç›karmay›n demektir. Patronlar›n ise, bugüne kadar tafl›d›klar› bir yük olmam›flt›r, bundan sonra da tafl›yaca¤› bir yük yoktur. Patronlar›n tek derdi, kârlar›n›n ne kadar olaca¤›na iliflkindir. Ki, kârlar› sözkonusu oldu¤unda gözlerini k›rpmadan iflçileri kap›n›n önüne koyduklar› da biliniyor. Patronlar, yine iflçi ç›karmaya devam edecekler. ‹ktidardan istedikleri ise, halktan flu ya da bu biçimde al›nacak paralar›n kendilerine aktar›lmas›, IMF’nin dayatt›¤› koflullar kabul edilerek, ken-

BTS’den Vizite Eylemi A d a n a - B i r l e fl i k Ta fl › m a c › l › k Sendikas› (BTS) Adana fiubesi, ek ödemelerde yaflanan haks›zl›¤› vizite eylemi yaparak protesto etti. 14 Kas›m’da Adana Gar› önünde yap›lan eylemde ek ödeme ma¤-duriyetinin sürdü¤ü ifade edildi. “Emekçiyiz Hakl›y›z Kazanaca-¤›z”, “Toplu sözleflme Hakk›m›z Grev Silah›m›z” sloganlar›n›n at›l-d›¤› eylemde Sendika Baflkan› Tonguç Özkan okudu¤u aç›klama-da yaflanan ma¤duriyeti anlatt›.

Say›: 164

dilerine sermaye yarat›lmas›d›r. Nitekim AKP, krize ra¤men kârlar›n› art›ran tekellerden, krizin yükünü paylaflma ad›na istedi¤i birfley yoktur. Örne¤in, ülkemizdeki iflbirlikçi tekellerin en büyüklerinden Sabanc› Holding, bu y›l›n ilk dokuz ay›nda net kâr›n› bir önceki y›l›n ayn› dönemine göre y ü z d e 1 8 a r t › r d › ve 1 milyar YTL kâr aç›klamas› yapt›. Ayn› dönem için, Vak›fbank 569 milyon YTL kâr elde ederken, 2007 sonuna göre yüzde 18 büyüdü. Tüprafl da, kâr›n› yüzde 18 art›rarak, 1.1 milyar YTL’ye ç›kard›. Emekçilerin, yoksul halk›n, kriz konusunda “elbirli¤i, iflbirli¤i” yapaca¤› hiçbir fley yoktur.

Tekellerle Emekçilerin Çö z ü m ü Ayn› Olamaz Krizi yaratanlar emekçiler de¤ildir, dolay›s›yla, emekçilerin krizin faturas›n› üstlenmesi için de, “fedakarl›k” yapmalar› için de bir neden yoktur. Fakat, daha önemlisi, emekçilerin tekellerin krizlerini atlatmalar›n› istemeleri için de bir neden yoktur. Emekçilerin krizin atlat›lmas› için kendilerine ç›kar›lan faturay› ödemeyi kabul etmesi demek, emperyalistkapitalist sisteme, yani kendilerini sömüren, açl›¤a, yoksullu¤a mahkum eden sisteme kan tafl›malar› demektir.

Demiryolu ‹flçilerinden Protesto M e r s i n - Birleflik Tafl›mac›l›k Çal›-flanlar› Sendikas›’na üye demiryolu emekçileri, yap›lan ek ödemelerin geri al›nmas›n› protesto etmek için 14 Kas›m’da ifl b›rakma eylemi yap-t›lar. BTS üyeleri bir ay önce 15 Ekim’de de ödemelerin geri al›nma-s›n› ülke çap›nda yapt›klar› eylem-lerle protesto etmifllerdi. Mersin Ga-r›’nda yap›lan eylemde, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine tekrar bu eylemi yapt›klar› belirtildi.

Sömürü düzeninin egemenleri, krizi atlatmak denildi¤inde, iflaslardan kurtulup, kârlar›n› katlayarak büyüttükleri düzenin yara almadan sürmesini anl›yorlar. Bu ise, emek sömürüsünün yara almadan sürmesi, giderek daha fazla büyümesi demektir. Emekçilere, bu tabloyu, “sizden iflinizi kaybetmeyeceksiniz”, “iflsizli k böylece azal acak” , “daha yük sek ücretlerle ç al›flma olana¤› bu lacaks›n›z” diyerek kabul ettirmek istiyorlar. Gerçek bu de¤ildir. Tekeller kârlar›n› büyütürken de, emekçiler yine açl›k ve yoksulluk içinde yafl›yorlard›. Yine, iflsizlik rakamlar› milyonlarla ifade ediliyordu. Kriz, sadece bu bedeli daha fazla art›rm›flt›r ve art›racakt›r. Fakat, bu bedellerden kurtulman›n yolu, tekeller için çal›flmak de¤ildir. Bu bedellerden kurtulman›n yolu, tekellere, onlar›n sömürü düzenlerine, her koflulda emekçilere dayatt›klar› iflsizlik, açl›k ve yoksullu¤a karfl› mücadele etmektir. Kriz, tekellerin kârlar›, soygun ve talan›n›n ürünüdür ve faturas›n› da kendileri ödemelidir. Kriz daha somut olarak göstermektedir ki, kapitalist sistem halklar için mutluluk de¤il, açl›k, yoksulluk ve ölüm demektir. Halklar için esas olan, bundan kurtulmakt›r.

Philips’de Direnifl Gebze- Hollanda sermayeli em-peryalist tekellerden Philips flir-keti, Gebze Organize Sanayii’nde kurulu bulunan fabrikas›n› bir sü-re önce kapatma karar› ald›. Ka-patma karar› nedeniyle iflsiz kala-cak olan 150 Philips iflçisi direni-fle geçti. Philips iflçileri, flirketin karar›n› protesto etmek için 14 Kas›m’da bir yürüyüfl yaparak ifl-sizli¤e boyun e¤meyeceklerini belirttiler. Eyleme Hollanda’dan gelen iflçiler de destek verdi.

KR‹Z

21


Günlük yaflam›m›zdan biliriz. Sat›n ald›¤›m›z bütün tüketim mallar›n›n (metalar›n) bir fiyat› vard›r. Peki, tüketim mallar›n›n, örne¤in ald›¤›m›z bir masan›n, dolab›n, giyece¤in, yiyece¤in fiyatlar› neye göre belirleniyor? Marx; “ f iy at , pa r ay la d il e ge ti r i l m i fl d e ¤ i fl t i r me de¤eridir” der. M et al ar ›n de ¤i fli m d e¤ er i, ya ni fi y a t › , o m e t a n ›n ü r etiminde har ca nan top lums al e me¤ in mi kta r› ile hesaplan›r. Yani, metalara de ¤erini veren emektir. Örne¤in kimimiz, alt›n, gümüfl gibi madenlerin sat›fl fiyatlar›n›n yüksek olmas›n›n nedenini, bu madenlerin do¤ada az miktarda bulunmas›na ve az miktarda üretilmesine ba¤lar›z. Oysa bu düflünce do¤ru de¤ildir. Bu madenlerin do¤ada az bulunmas› ya da ç›kar›lmas› ve ifllenmesinin bir çok metayla k›yasland›¤›nda daha fazla zorluklar içermesi, o madenlerin üretiminde harcanan eme¤in de fazla olmas›na neden olur. Gerçekte de, pazarda sat›lan alt›na, gümüfle de¤erini veren, onun ç›kar›lmas›ndan pazarda sat›lmas›na kadar geçen aflamalarda harcanan eme¤in fazla olmas›d›r. Ayn› flekilde, kimi metalar›n fiyatlar›n›n düflük olmas›n›n nedeni de, pazarda çok miktarda bulunmalar›ndan de¤il, üretimlerinde harcanan emek miktar›n›n düflük olmas›ndand›r. Bunun daha iyi anlafl›labilmesi için, meta de¤ifliminin bafllang›ç dönemlerine bakal›m. Paran›n henüz kullan›lmad›¤› dönemlerde, insanlar farkl› ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için kendisinin üretti¤i bir mal› baflkas›n›n üretti¤i bir malla de¤ifltiriyordu. Yani takas yöntemi kullan›l›yordu. Örne¤in hayvanc›l›k yapan biri, bu¤day ihtiyac›n› gidermek için, koyunlar›n›n bir k›sm›n› çiftçinin üretti¤i bu¤dayla de¤ifltiriyordu. Bu¤day üreten çiftçi de, mesela kendisine gerekli olan bir kazma ihtiyac›n› karfl›lamak için bu¤day›n› kazma ile de¤ifltiriyordu.

B‹LG‹ F‹YAT Fakat, bir koyun ne kadar bu¤dayla de¤ifltirilecek? Ya da bir kazmaya karfl›l›k ne kadar bu¤day verilecek? sorular›n›n cevaplanmas›, yani de¤iflimin olabilmesi için her mal›n de¤iflim de¤erinin belirlenmesi gerekiyordu. ‹flte bir mal›n de¤iflim de¤erini belirleyen, o mal›n üretimi için gerekli emek miktar› oldu. Buna göre, bir koyunu yetifltirmek için gerekli emek miktar›yla ne kadar kazma üretilebiliyorsa, bir koyunun de¤eri de o kadar kazmaya eflit oluyordu. Diyelim ki, bir koyunu yetifltirmek için harcanan emekle 5 kazma üretiliyorsa, bu demektir ki, bir koyun 5 kazma ile takas edilecektir. Ayn› flekilde, bir koyun için harcanan emekle, diyelim ki, 50 kilogram bu¤day elde edilebiliyorsa, bu demektir ki, bir koyun 50 kilogram bu¤dayla takas edilecektir. Böylece de¤iflime giren çeflitli mallar›n birbirlerine göre de¤erleri belirlenmifl oluyordu. Ama toplumda iflbölümü geliflip, üretilen mallar çeflitlendikçe takas yoluyla de¤iflim zorlaflmaya bafllad›. Bunu kolaylaflt›rmak için önce belli bir mal, de¤iflik mallar›n de¤ifliminde araç olarak kullan›lmaya baflland›. Daha sonra ise, alt›n ya da gümüfl gibi madenlerden yap›lan paralar de¤iflimin arac› olarak kullan›lmaya baflland›. Yani, art›k her mal›n alt›n ve gümüfl cinsinden de¤eri belirlendi ve örne¤in hayvanc›l›kla u¤raflan önce koyununu alt›na çevirdi, sonra eline geçen alt›nla bu¤day sat›n ald›. Peki, fiyat› etkileyen baflka unsurlar yok mu? Evet, var. Fiyat belirleyici olan yukar›da sözünü

etti¤imiz gibi, o ürünün içerdi¤i emekle belirleniyor olsa da, fiyat› etkileyen baflka unsurlar da var. Örne¤in, ar z ve talepteki ar t›fl ve az al ma la r da bi r me ta n› n fi y at ›n › etkilemektedir. Bir metan›n üretiminde harcanan emek miktar› de¤iflmedi¤i halde, o metan›n pazar fiyat›n›n zaman zaman artt›¤›n› ya da azald›¤›n› biliriz. Bir metaya yönelik talebe oranla, o metan›n üretiminin fazla ya da az olmas›ndan dolay› metalar›n fiyatlar›n›n artt›¤› ya da azald›¤› do¤rudur. Fakat, bu metalar›n fiyatlar›n›n arz ve talebe göre belirlendi¤i anlam›na gelmez. Arz ve talep, ancak metan›n fiyat›nda dalgalanmalara yol açar. Dolay›s›yla meta pazarda bazen gerçek de¤erinin biraz alt›nda bazen biraz üstünde bir fiyattan sat›labilir. Fakat, bu flekilde dalgalanmalarla oluflan fiyatlar o metan›n gerçek de¤eri de¤il piyasa fiyat›d›r. Arz ve talep aras›ndaki dalgalanmalarla oluflan piyasa fiyat›, bir metan›n üretimine harcanan toplumsal emek miktar› ile belirlenen gerçek de¤eri olmad›¤› için istikrarl› da de¤ildir. Arz ve talep, sürekli olarak birbirlerini dengeleme e¤ilimi gösterirler. Bir dalgalanma baflka bir dalgalanmayla dengelenir, fiyatlardaki bir artma bir azalmayla ve bir azalma da bir artmayla giderilerek, fiyatlar›n uzun bir zaman dilimi içindeki ortalamas›, gerçek de¤erine denk gelir. Dolay›s›yla, metalar›n gerçek de¤erlerini bulmak için, fiyattaki günlük dalgalanmalara, ya da çeflitli nedenlerle oluflan maliyet farkl›l›klar›ndan kaynaklanan fiyat farkl›l›klar›na de¤il, daha u zu n b i r z a m an d i l i m i i ç i nd e k i o r talama fiyat dur umuna bak›l›r. Bu uzun zaman dilimi içinde de¤iflen piyasa fiyatlar›n›n ortalamas› al›narak bulunan fiyat, metan›n gerçek de¤eri kabul edilir. Bu da onun içerdi¤i emek miktar›na denk düfler.


Kim, Neye Dayanarak Bu AKP’ye Demokrat Diyor?

Tayyip Erdo¤an: “Tek millet, t ek ba yr ak , te k va ta n, t ek d ev let dedik... Buna karfl› ç›kan›n b u ül k ed e y eri yo k . Bu yu rs un i s t ed i ¤ i y er e g i t s i n . . . ” Tayyip Erdo¤an: “Va t a n d a fl e ¤ er e li nd e b ö yl e b ir i mkâ n › varsa, kendisini savunma yo luna gidecektir.” (Pompal› tüfekle kitlenin üzerine atefl etmesine iliflkin) Said Yaz›c›o¤lu: “Bu tür uç f iki rlere bi z i tib ar etmiy oru z” (Alevilerin talepleri için). Vecdi Gönül: “Bugün e¤er Ege’de Rumlar, Türkiye’nin b ir ç o k y e r in d e E rm e n i le r y a fl a maya devam etseydi, Türkiye milli devlet olabilir miydi?” Abdulkadir Akgül: “devle t im v e m il let im e k arfl › ge len le ri elbette vurmaktan hofllanaca ¤›m” . M. Ali fiahin: “Ben devleti m e ka ti l d ed ir tm em” . DED‹LER. AKP yöneticileri, ›rkç›, flovenist, katliamc›, yasa, hukuk, hak, özgürlük tan›mayan bu sözleri sadece iki haftal›k bir süre içinde söylediler. Bu sözlerinden dolay› halktan özür dilemediler... Sözler ortada duruyor.

Say›: 164

Dahas›, sadece söz olarak kalm›yor, AKP bu sözlerde dile getirdiklerini pratikte uyguluyor da... Peki, bu sözlerin sahipleri demokrat olabilir mi? Yukar›daki sözlerden baflbakana ait olanlar var, bakanlara ait olanlar var, milletvekiline ait olan var. Tavan›ndan milletvekillerine kadar bu kafaya sahip bir parti, nas›l demokratikleflmeden yana, demokrasinin savunucusu bir iktidar oluyor? AKP iktidara geldi¤inden bugüne, demokratikleflme ad›na çeflitli kesimlerin deste¤ini ald›. Fakat AKP iktidar›, b›rakal›m demokrasiyi, hak ve özgürlükleri gelifltirmeyi, tersine bunlara düflman bir iktidar oldu. Bask› ve yasaklarla, iflkence ve infazlarla, katliamlarla yönetti. Bu gerçek, her gün daha fazla somutlanmaktad›r. AKP, hak isteyeni azarlad›. Haklar› için eylem yapanlar›n üzerine coplu, panzerli polisleri sald›. Alanlar› emekçilere yasaklad›. En s›radan demokratik haklar› fiilen kullan›lamaz hale getirdi. AKP iktidar›nda, dergi satt›¤› için, demokratik bir eyleme kat›ld›¤› için, bir derne¤e üye oldu¤u için, iflkencede öldürülenler, sokakta kurflunlananlar oldu. Bu nedenlerle gözalt›na al›n›p, tutuklanmak s›radanlaflt›r›ld›. Dernek üyesi olmak, bir pikni¤e gitmek, Amerikan emperyalizmine karfl› bir karikatür sergisi açmak suç muamelesi gördü. Ve deyim yerindeyse, son iki haftal›k süreçte, AKP’nin takkesi düfltü, kel göründü. Yukar›da aktard›¤›m›z sözlere ra¤men, halen AKP’nin “Ergenekon davas›” nezdinde kontrgerillaya karfl› mücadele etti¤ini ileri sürenler, demokratikleflme için AKP’ye destek aç›klamas› yapanlar, “ g e rçekle ri gör eme yenl e r ” olarak de¤il, gerçekleri g ö r mek iste meyenl e r olarak de¤er-

lendirilebilirler. Halen AKP’de mikroskopla “ d e m o k r a t l › k ” arayanlar, gözlerinin önünde yaflananlar› görmezden geliyorlarsa onlar›n demokratl›klar› da sorgulanmaya muhtaç haldedir. Bu sözler, bugüne kadar AKP hakk›nda yan›lg› içinde olanlar›n da gerçe¤i görmelerini sa¤lamal›d›r. Bak›n söylenenlere, Kürtlere düflman, Ermenilere, Rumlara, bir bütün olarak az›nl›klara düflman, Alevilere düflman, devrimcilere, ilericilere, yoksul halka düflman... k›sacas› AKP’nin, flu ya da bu nedenle bu düzenle çeliflkileri olan kesimler içinde düflman olmad›¤› hiç kimse yok. AKP’nin dostlar›, emperyalistler, iflbirlikçi tekeller, ya¤mac›lar, soyguncular ve katliamc› generallerdir. Kim, neye göre böyle bir iktidar›n demokrat oldu¤unu söyleyebilir? Aç›k ki, flu ya da bu nedenle gerçeklere gözlerini kapamayanlar›n, AKP iktidar›nda, demokratl›k, hak ve özgürlüklerden yana bir pratik bulmalar› mümkün de¤ildir. Aç›k ki, saflar›n› halktan yana belirleyenler, ayn› zamanda AKP’yi destekleyemezler. AKP’yi destekleyenler, gerekçelerini nas›l aç›klarlarsa aç›klas›nlar, AKP’nin halka karfl› suçlar›na da destek vermifl olurlar. Halka karfl› sorumluluk tafl›yanlar, AKP hakk›nda halk›n yalanlarla kand›r›lmas›na ortak olmamal›d›r. AKP’nin halk düflmanl›¤›n› belgeleyen bu sözler ortada dururken, kim ki bu sözlerin sahiplerini “demokrat” ilan ederse, ya l a nc› ve ç›k a rc› d › r. AKP, kendisinden öncekilerden daha fazla emperyalizmin ve iflbirlikçi tekellerin ç›karlar›n› savunan bir iktidar olmufltur. Ülkemizde, bu kesimlerin ç›karlar›n› savunan iktidarlar›n, baflvurduklar› yönetim biçimi ise fa flizm’dir.

AKP

23


Birincisi Bofl Ç›kt›; S›rada ‘2. Alevi Aç›l›m›’ Var AKP, oligarflinin her alandaki politikalar›n›n sürdürücüsü oldu¤u gibi, Alevi halk› düzen içine çekme politikalar›n› da sürdürmek istiyor. Fakat bunu AKP’nin yapabilmesi, di¤er düzen partilerine göre daha da zor. Çünkü AKP gelene¤i, Aleviler’e yönelik hakaretleriyle bilinen bir gelenektir. AKP bu “imaj›n›” de¤ifltirmek için iktidar› içinde çeflitli manevralara baflvurdu. Tayyip Erdo¤an’›n bu y›l›n bafl›nda iflbirlikçi Alevi bezirganlar›yla birlikte “Muharrem Orucu” açmas›, iflte bu manevralardan biriydi. O zaman “ A K P ’ n i n Alevi Aç›l› m›” olarak adland›r›ld› bu manevra. Muharrem Orucu açma(!) töreninde iflbirlikçi Alevi bezirganlar önünde kürsüye ç›kan Tayyip Erdo¤an, inançlar›n özgürlü¤ünden, Alevi kültüründen söz edip bir çok vaatte bulundu: Cemevleri yasal bir statüye kavuflturulacak, inanç özgürlü¤ü sa¤lanacak, 3 bin dede ve Zakir’e maafl ba¤lanacak, hatta zorunlu din dersi kald›r›lacak, ders kitaplar›nda Alevilik de tan›t›lacakt›... K›sacas›, vaat çoktu. O günden bugüne aylar geldi geçti. Ancak, AKP iktidar› vaatleri do¤rultusunda tek bir ad›m atmad›. Tersine, Alevi halk›n› afla¤›lamaya, inançlar›n› yok saymaya devam ettiler. Öyleki ders kitaplar›nda Aleviler’e iliflkin verdikleri üç befl sat›rl›k yer bile, Alevili¤i inkar ve asimilasyonun yeni bir göstergesi olmaktan öteye geçmiyordu. K›sacas›, AKP’nin bu ilk “Alevi Aç›l›m›”, bofl bir paketten ibaretti. AKP’nin Aleviler’den “devfliril mifl” Milletvekili R e h a Ç a m u ro¤lu ile birlikte gelifltirilen bu manevralar s›ras›nda verilen sözlerin hiçbiri tutulmad›. Yalan ve manevralar öyle deflifre olmufltu ki, devflirme milletvekili Reha Çamuro¤lu’nu bi-

24

ALEV‹ AÇILIMI

le Tayyip Erdo¤an’›n dan›flmanl›¤›ndan istifa noktas›na getirdi. Sözler tutulmam›flt› ama, Alevi halk› aldatmak, bofl beklentiler yarat›p, onlar› bir biçimde düzenin yede¤inde tutmaya yönelik politikalar ve manevralar devam edecekti elbette. * Alevi halk›n, 9 Kas›m’da Ankara’daki bir mitingle taleplerini güçlü bir biçimde dile getirmesinin hemen ard›ndan ortal›¤a yeni vaatler saç›ld›. Mitingte dile getirilen taleplerle ilgili ilk tepkileri “bunlar uç fikirlerdir, kabul etmemiz mümkün de¤ildir” fleklinde olan AKP’liler; bunun dönem aç›s›ndan çok “kârl›” bir politika olmayaca¤›n› düflünmüfl olacaklar ki, h›zla yeni vaatlerde bulundular. AKP yalakas› bas›n hemen müjdeyi verdi; “2. Alevi Aç›l›m›” geliyordu. Vaatler yine bol: “Aleviler için Genel Müdürlük kurulaa c a k... Cemevleri yasal statüye kavuflturulaa c a k... Cemevlerinin su giderleri karfl›lanaa c a k... Dedelere, Zakirlere devlet maafl› verileecek...

A K P ’ n i n Alevilik Politikas›, Alevili¤i Yok Sayma ve D›fllama Üzerine Kuruludur Yaklafl›k 1 y›l önce benzer vaatleri s›ralayan AKP, ayn› manevras›n› sürdürmektedir. Ders kitaplar›na üç befl sat›r ekleyebilir, Cemevlerinin su elektirik paras›n›n karfl›lanmas› için yasa ç›karma gibi düzenlemeler de yapabilir, fakat AKP Alevilerin inanç özgürlü¤ünü hiçbir zaman tam olarak karfl›layamaz. Onlar›n yüzy›llardan bu yana uzanan taleplerini yerine getiremez. Çünkü, AKP’nin zihniyeti A L EV ‹ L‹ ⁄ ‹ D I fi L A M A üzerine kuru-

ludur. AKP 6 y›l› aflk›n süredir iktidard›r ve bu sorunlar›n, taleplerin hiçbiri yeni gündeme gelmifl de¤ildir. AKP Aleviler’in sesini duymazdan geldi, çünkü esas zihniyeti budur. Talepleri duymad›¤› gibi, Cemevlerinin yap›lmas›na engeller ç›kard›, Alevi köylerine cami dayatmas›n›, Aleviler’e yönelik afla¤›lamalar› sürdürdü. AKP, Alevili¤in bir inanç olup olmad›¤›na, Cemevleri’nin ibadet yeri olup olmad›¤›na kendi karar vermek ve bu karar› Aleviler’e dayatmak istiyor. Politikas› budur.

AKP’nin T ü c c a r Mant›¤› ‹flin di¤er yan› ise AKP’nin tüccar mant›¤›n›n bir kez daha ortaya ç›kmas›d›r. AKP, yalanlar›yla elde edemedi¤ini, bu kez parayla “sat›n almaya” çal›fl›yor. Halk› afla¤›layarak sadaka politikalar›yla dilenci yerine koyan AKP, bu kez ayn› fleyi Alevi halk›n d e d e l e r i n e , Z a k i r l e r ine yapmak istemektedir. “Dedelere, Zakirlere devletin maafl ba¤lamas›” projesi, asl›nda Alevi halk› afla¤›lamakt›r. Alevi halk›na bir hakarettir. Alevi halk›n inançlar›n› özgür k›lacak ad›mlar›n at›lmas› yerine onlar›n “inançlar›n› parayla sat›n almak”, düpedüz inançlara sayg›s›zl›kt›r. Alevi halk›n inançlar›, ibadeti parayla al›n›p sat›lamaz. Düzen, Sünni din adamlar›n›, Diyanet’ten verilen maafllar vas›tas›yla devlete ba¤lad›¤› gibi, Alevili¤i de ba¤lamak istiyor olabilir. Ama Alevi halk buna izin vermeyecektir. Dedeler, Zakirler, devletin paras›yla Dedelik yapmay› reddetmeli, ve reddettiklerini de bugünden ilan etmelidirler. Devlet paras›yla Dedelik, Dedelik’in bir süre sonra flu ve-

23 Kas›m 2008


ya bu flekilde yozlaflmas›n› getirecektir. Bu kaç›n›lmazd›r ve düzenin amaçlad›¤›d›r. Alevi halk›n inançlar› devlet maafl›n›n emrine verilemez. Devletin kadrolu imamlar› gibi k a d rolu Dedelerini yaratmaya çal›flmak, Alevi halk›n inançlar›n› yozlaflt›rma, Alevi kitleyi devlete ba¤lama amaçl›d›r. Bu gerçeklerin bilinmesinde ve AKP’nin oyununun bozulmas›nda Dedeler’e ve Zakirler’e büyük bir sorumluluk düflmektedir.

‘Tek ‹nanç, Tek Din’ D a y a t a n l a r, ‹ n a n ç Özgürlü¤ünü Sa¤layamaz AKP; Alevili¤i bir ‹NANÇ olarak görmüyor. Bir sapk›nl›k olarak görüyor. Böyle bir kafa yap›s› tafl›yanlar inanç özgürlü¤ünü savunabilir mi? Alevili¤i, Sünnilik gibi, bir ‹NANÇ olarak görse, o zaman onu yasal bir statüye kavuflturmak zorunda kalacaklar; bu ise Alevili¤in geleneksel ve gerçek isyanc› özünün geliflmesi için bir zemin ortaya ç›karacak; düzen bu yüzden ›srarla Alevili¤i inkardan geliyor. Alevilik karfl›s›ndaki tutum ve dayatma, AKP’nin “demokrasisi”nin s›n›rlar›n› da gösteriyor. Kendi gibi düflünmeyenlere, milli ve dini anlamda “kendinden” olmayanlara, “Ya sev, ya t e rk et ” diyor AKP’nin lideri. “ Tek millet, tek devlet” diyen bu faflist kafa elbette dayatmac›l›¤›n› “ T E K ‹ N A N Ç , T EK D ‹N ” diye sürdürecektir. Alevi halk›n› katledenlerin, Alevi-Sünni çat›flmas›n› körükleyenlerin kafa yap›s› tam da budur. AKP, tüm halka oldu¤u gibi Alevi halka da düflman ve yabanc›d›r. Kendi gibi düflünmeyenleri, kendi inanc›n› tafl›mayanlar› d›fllayan bu anlay›fl, elbette sorun çöze mez. Bu zihniyet de¤iflmedi¤i sürece, Alevilere dair ne söylerlerse söylesinler, sonuç de¤iflmeyecektir. Verecekleri sözlerin, üçüncüsü, dördüncüsü de gelecek olan “Alevi Aç›l›mlar›n›n” h i ç b i r k›ymeti ol m a y a c a k t › r.

Say›: 164

‘Mutsuz’ Diyarbak›r Atatürk’ün Diyarbak›r’a geliflinin 71. y›ldönümü nedeniyle Diyarbak›r tren gar›nda temsili bir tören düzenlendi. 15 Kas›m’daki törende, askerler yürüyüfl yapt›lar ve yürüyüfl boyunca da “Ne Mutlu T ü rküm Diyene” slogan› att›lar. Diyarbak›r halk›, büyük oranda Kürtler’den olufluyor. Ve ‘Türküm’ demedi¤ine göre, mutsuz bir halk olmaya m› mahkum? Hangi hakla kim bir halk› mutsuzlu¤a mahkum edebilir? Oligarfli, Diyarbak›r’da yapt›¤› bu yürüyüflle diyor ki, “Türk” de¤ilsen, zulümlerden zulüm be¤en, mutlu olmay› bekleme... Diyarbak›r’da “Ne mutlu T ü rküm Diyene” slogan› eflli¤inde asker yürütenler, oligarflik düzenin mant›¤›n› da en yal›n haliyle ortaya koymaktad›rlar. Bu kafa yap›lar›d›r ki, bu ülkede yaflayan7 Türkler d›fl›ndaki milliyetlerden halk›m›za her türlü zulmü uygulam›fllard›r. Bu ›rkç› kafa yap›lar›d›r ki, ülkemizdeki Türk olmayan halklar› afla¤›lam›fl, bask› ve zulmün her türlü biçimiyle, “Türküm” dedirtmeye çal›flm›fllard›r. Oligarfli bu dayatmay›, ony›llarca “Kürt yok” diyerek sürdürdü, flimdi Kürt’ün varl›¤›n› kabul etmek

ABF’den Suç Duyurusu Alevi Bektafli Federasyonu, Alevilerin taleplerini dile getirdikleri 9 Kas›m Ankara mitingine yönelik provokatif haberlerinden dolay› Vakit, Yeni fi a f a k , Z a m a n gazeteleri ile, mitingin haberini vermeyerek, bu gazetelerin haberlerine yer veren T RT hakk›nda, suç duyurusunda bulundu. Bir suç duyurusu da CEM Vakf› Baflkan› Prof. ‹zzettin Do¤an hakk›nda yap›ld›. Sivas’ta katledilenlerin yak›nlar›, Sivas katliam›na iliflkin, katilleri b›rak›p yak›lanlar› suçlayan aç›klamas› nedeniyle Do¤an hakk›nda suç duyurusunda bulundular.

zorunda kal›yor, ama içine sindiremiyor. Her f›rsat›, Kürtler’e “ T ü r k olmay›” dayatmak için kullanarak gösteriyor. Gerçekte, sorun tam da bu ›rkç› kafalardad›r. Tüm Anadolu halk›na “ T ü r k ü m ” dedirtmeye çal›flan bu özürlü beyinlerdedir. Bölücü olan da, halklar› birbirine düflmanlaflt›rmaya çal›flan da bu kafalard›r. Anadolu’da 1915’lerden günümüze, Türküyle, Kürtüyle, Ermenisi, Rumuyla, yüzbinlerin kan›n› döken de bu ›rkç› zihniyettir. Oligarfli, halk›m›z›n flu ya da bu kesimine “ m u t s u z l u ¤ u ” dayatamaz. Anadolu halklar› kendi kimlikleriyle, kendi dilleri, kültürleri ve gelenekleriyle bu ülkede mutlu olma hakk›na sahiptir. Hiç bir halk, oligarflinin afla¤›lamalar›na, mutsuzlu¤u dayatmas›na katlanmak zorunda de¤ildir. Kürt halk› da, bu dayatmay› ony›llard›r hakl› olarak kabul etmemifltir. Oligarflinin dayatmalar›n›n aksine, bir halk için mutsuzluk, dahas› onursuzluk, kendi dilini, kimli¤ini, tarihini, de¤erlerini, kültürünü inkar etmektir. Diyarbak›r halk›, oligarflinin “Ne mutlu T ü r k ü m d i y e n e ” dayatmalar›na direndi¤i sürece mutlu bir halkt›r.

Siz Önce Marafllar’›n Hesab›n› Verin Eli say›s›z kez Aleviler’in kan›na bulaflm›fl olan MHP’nin Genel Baflkan› Devlet Bahçeli de, Alevilerin sorunlar›n›n çözümünü istediklerine dair bir aç›klama yapt›. MHP’nin, Aleviler’e dair herhangi bir söz etmeden önce, elindeki Alevi kanlar›n›n hesab›n› vermesi gerekir. Marafl’tan, Sivas’a, Çorum’a, Mad›mak’a bu ülkede Alevilerin kanlar›n› dökenlerin bafl›nda MHP gelir. Alevi halk, bu kanl› tarihi unutmufl de¤ildir.

ALEV‹ AÇILIMI

25


Tehcir... Mübadale... ‹nkar... Asimilasyon... ‘Tek Millet’ fiovenizmi, Ezer, Yokeder, Sürer, Katleder; Ama Hiçbir Sorunu Çözmez!

Halklar›n Ulusal Kimlikleri ve ‹nançlar›yla Yaflayabilmeleri ‹çin

TEK ÇÖZÜM SOSYAL‹ZMD‹R! Anadolu ve Trakya topraklar›, geçen yüzy›l› kan içinde, ac›lar içinde yaflad›. Toprak alt üst oldu, ve üstünde yaflayanlar de¤iflti. 20. Yüzy›l›n bafl›nda bu topraklarda yaflayanlar, bugün art›k yoklar. 21. Yüzy›l›n bafl›na belli ulus ve milliyetlerden “ar›nd›r›lm›fl” olarak girdi Anadolu ve bu topraklar› yönetenler hala yeni, baflka “ar›nd›rmalar” peflindeler. Hala “tek millet, tek din” dayatmas›yla diller, inançlar yasaklan›yor bu topraklarda. AKP’li Milli Savunma Bakan› Vecdi Gönül’ün geçen hafta Brüksel’de yapt›¤› konuflma düzenin bir as›rl›k zihniyetini bir kez daha gündeme getirdi. Irkç› kafa her f›rsatta kendini ele veriyor. Her f›rsatta katliamc›l›¤›n›, inkarc›l›¤›n› gösteriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bakan›, flöyle dedi sözü edilen konuflmas›nda: “E¤er Ege’de Rumlar devam etseydi ve Türkiye’nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba ayn› milli devlet olabilir miydi? ... Bugün dahi Güneydo¤u’da verilen mücadelede... kendilerini ma¤dur sayanlar›n katk›s›n›, özellikle tehcir sebebiyle ma¤dur sayanlar›n katk›s›n› reddedemeyiz.” Tarihi bir gerçe¤i anlat›yordu Gönül. D o ¤ r u y d u ; Ege’de Rumlar’›n varl›¤›n›n devam etmesi engellenmiflti. D o ¤ r u y d u ; Anadolu’nun bir çok yöresinde yerleflik olan Ermeniler’in devam etmesi de engellenmiflti. “Rumlar, Ermeniler devam etseydi milli devlet olabilir miydik?” diye soran Vecdi Gönül’e bir soru da biz soral›m: Peki Rumlar›n devam etmesi NASIL engellendi, Ermenilerin devam etmesi NASIL engellendi? Bu sorunun iki cevab› vard›r. Er-

26

TEHC‹R-MÜBADELE

meniler T E H C ‹ R’le, Rumlar MÜ BADELE’yle temizlendiler. Bu iki kelime, egemen s›n›flar›n zorunda kalmad›kca kullanmad›klar›, tarih kitaplar›nda pek yer vermedikleri, burjuva politikac›lar›n telaffuz bile etmek istemedikleri iki kelimedir. Anadolu tarihinin gösterilmek, ö¤retilmek istenmeyen kesitleri vard›r çünkü bu iki kelimede.

Te h c i r ’de Ne Oldu? Tehcir “zorunlu göç ettirme” demektir. Çeflitli ulusal topluluklara yönelik olarak bir çok kez tehcir uygulanm›fl olmas›na karfl›n, bunlar içinde tarihte en derin ve en kanl› izi b›rakan, Bakan Gönül’ün de sözünü etti¤i Ermeniler’e karfl› uygulanan tehcirdir. Anadolu’yu Ermenilerden “ar›nd›rmak” için ç›kar›lan Tehcir Kanunu 27 May›s 1915’de kabul edildi ve dört gün sonra 1 Haziran’da uygulanmaya bafllanmas›yla, Anadolu tarihinin en ac›, en utanç verici sayfalar›ndan biri aç›lm›fl oldu. Kanuna göre; * Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinde bulunan Ermeniler, Musul'un güney k›sm›, Zor ve Urfa sanca¤›na; Adana, Halep, Marafl civar›nda bulunan Ermeniler ise Suriye'nin do¤u k›sm› ile Halep'in do¤u ve güneydo¤usuna sürüldüler. * Tehcir kapsam›nda sadece bu iller yoktu; kay›tlara göre toplam 32 il ve ilçede say›lar› 1 milyonu geçen Ermeni, tehcire tabi tutuldu. Sadece Erzurum, Bitlis, Van, Diyarbak›r, Trabzon ve Elaz›¤'da 471 bin 928 E r m e n i baflka yerlere sürülmüfl ve bu flehirlerde tek bir Ermeni bile b›rak›lmam›flt›r. * Tehcir’in en yo¤un uyguland›¤› yerlerden biri de Sivas’t›r.

1914’de 141 bin Ermeni'nin yaflad›¤› Sivas'ta, 1915 sonras›nda sadece 8 bin 97 Ermeni kalm›flt›. * Tehcir sonras› Ermeniler’e ait 41 bin 117 bina (ço¤u iflyeri) “bofl k a l d › ”. Ve elbette Ermeniler’den geri kalan herfley, arazi, arsa, bina, ev, iflyeri, hepsi ya¤malan›p gasbedildi. Bunlara el konulmas›yla yeni zenginler olufltu. Eflraf, zenginli¤ine zenginlik katt›. * Ermeni yetiflkin erkeklerin büyük ço¤unlu¤u göç bafllamadan veya bafllar bafllamaz yolda öldürüldü. Baz› yerlerde, Ermeniler’in ihtiyaçlar› için al›flverifl yapmas›na bile izin verilmedi; paralar› üzerlerinde kals›n isteniyordu. Özellikle Do¤u’daki tehcir s›ras›nda, çok say›da savunmas›z Ermeni, r esmi ve sivil çeteler taraf›ndan soyuldu, öldürüldü. Binlerce Ermeni kad›n tecavüze u¤rad› ve kaç›r›ld›. Öldürülmeyenlerin büyük bölümü, yüzlerce kilometrelik yollar boyunca açl›k veya hastal›klar yüzünden öldü. Bütün bunlar, Osmanl› yönetiminden ve yönetimin emrinde oldu¤u Alman emperyalizminden ba¤›ms›z de¤ildi. * Sonuçta tehcirle ölen/öldürülen Ermeniler’in say›s› 1,5 milyona yaklaflm›flt›r. Tehcirle, Anadolu’daki Ermeni varl›¤› büyük ölçüde yok edildi. ‹flte AKP’li Savunma Bakan› Vecdi Gönül’ün övündü¤ü tehcir böyle bir katliamd›r. Osmanl›, Ermeniler’i böyle “devam ettirmemifl”ti.

Mübadale’de Ne Oldu? Mübadele “zorunlu yer de¤ifltirtme”dir. Mübadele, 1923’de y›l›nda Lozan Antlaflmas›'na ek protokol uyar›nca Türkiye'deki Rumlar›n Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türkle-

23 Kas›m 2008


1915 Tehcir rin Türkiye'ye zorunlu göçü sürecine verilen add›r. Türk ve Yunan hükümetleri aras›nda imzalanan Mübadele Sözleflmesi’ne göre “1 May›s 1923'ten itibaren Türkiye'deki Rum Ortodoks dinine mensup Türk vatandafllar› ile, Yunanistan'daki, ‹slam dinine mensup Yunan vatandafllar› zorunlu mübadeleye tabi tutulacaklar."d› * Mübadelede 1.500.000 milyon (Baz› belgeler, rakam› 2.200.000 olarak verirler) Rum Yunanistan'a, 500 bine yak›n Türk Türkiye'ye göçtü. Ama elbette bu karfl›l›kl› göçler, s›radan bir göç olarak cereyan etmedi. Milyonlarca insan, yurt bildi¤i topraklardan, yüzy›ll›k çevresinden kopar›ld›. * Mübadillerin tümü yerlerine de ulaflamad›. Yüzbinlerce mübadil mübadele s›ras›nda öldü. Sadece ‹stanbul’da mübadillerin tutuldu¤u toplama kamplar›nda 2 0 0 b i n Rum’un öldü¤ü geçti tarihin kay›tlar›na. Mübadele, görünürde karfl›l›kl› bir anlaflmayla gerçeklefltiriliyordu. Fakat a n l a fl a n l a r, egemen s›n›flard›. Yerinden yurdundan edilecek milyonlarca insana kimse bir fley sormam›flt›. Diplomasiye göre, “bar›flç›l” bir yer de¤ifltirmeydi bu; ama gerçek öyle olmad›. Mübadele, iki halk aç›s›ndan da ac›l› bir süreç oldu. Halklar›n ac›lar›, ölümleri, kimileri için ise “zenginlik”ti. Mübadele de, ayn› tehcir gibi, yeni zenginler yaratt›. Rumlar›n geride kalan mallar›, zenginlikleri ya¤maland›.

Ül ke miz Z e n g i n l e r i n i n Ç o¤u, Tehcir ve M übadele Z enginleridir ‹ttihatç›lar, Anadolu’da yaflayan Rum, Ermeni ve di¤er H›ristiyan halka karfl› sald›r›lar›n›, onlar› “Osmanl›’ya karfl› ba¤›ms›zl›k savafl› veren güçlerin ‘içerideki uzant›lar›’ ilan ederek meflrulaflt›r›yordu. Cumhuriyet döneminde art›k böyle bir fley söz konusu de¤ildi ama “ T ü r k l e fl t i r m e ” anlay›fl› ge-

Say›: 164

çerliydi. Cumhuriyet döneminde az›nl›klara yönelik bask›lar›n ve onlar›n Anadolu’dan kovma siyasetinin iki belirleyici nedeni vard›; biri bunlardan Anadolu’nun Türklefltirilmesi, di¤eri ise, ekonomik yaflam›n bir çok alan›nda kurumlaflm›fl, sermaye ve gayrimenkul biriktirmifl az›nl›klar› kovarak, onlar›n mallar›na el koyulmas›yd›. Bu el koyma; ‘milli burjuvazi’ yaratma siyasetinin en temel kaynaklar›ndan biri olmufltur. Böyle oldu¤u içindir ki, ülkemizde az›nl›klara karfl› uygulanan tüm bask› ve katliamlar, tehcirler, dönemin zenginleri, ifladamlar›, a¤alar›, yöneticileri taraf›ndan desteklenmifltir. Dini ve milli farkl›l›klar temelinde az›nl›klara karfl› k›flk›rtmalar, bir anlamda egemen s›n›flar›n bu soygunculu¤unu gizlemeye de hizmet ediyordu.

A n a d o l u ’ y u Ac › y a , K a n a Bo ¤ d u l a r Okullarda, Anadolu’nun bir “ T ü r k y u r d u ” oldu¤u ö¤retilir. Ama gerçek bu de¤ildir. Yüzlerce y›l, bu topraklarda baflka halklar da yaflad›. Türkler Anadolu’ya gelmeden önce de bu topraklar “bofl” de¤ildi. Anadolu’nun hemen her bölgesinde çeflitli halklar yerleflmiflti. Anadolu’da 73 milletin oldu¤unu söyleyen deyim, bofluna ç›kmam›flt› elbette. Fakat özellikle 1800’lerin sonundan itibaren bu tablo de¤iflmeye bafllad›. ‹ttihat ve Terakki Partisi, 1900’lerin bafllar›nda iktidar› ele geçirdi¤inde en önemli siyasetlerinden biri Anadolu’nun “ikinci bir Ma ked onya olma s›n› en gelle mek” oldu. Bu yüzden de daha o dönemden Anadolu’da yaflayan farkl› din ve milliyetlere mensup olanlara karfl› aleni bir “ar›nd›rma” politikas› izlendi. Yüzy›ll›k tarihe bak›ld›¤›nda görülür ki, “devam etmesi” engellenenler sadece Ermeniler ve Rumlar de¤ildi. ‹flte bak›n, k›sa bir özette bile nas›l bir “ar›nd›rma” yap›ld›¤›n› görmek mümkündür. Yüzy›l›n bafl›nda, Edirne geri

Ne Erdo¤an’›n “be¤enmeyen gitsin” sözleri, ne Gönül'ün s ö z l e r i a ¤ ›z da n k a ç m › fl de¤ildir, yanl›fl ifade edilen ve ya ya nl ›fl a nl a fl› l a n b ir fley de yoktur. Bu kafa tehcir kafas›d›r. Bu kafa 6-7 Eylül kafas›d›r. Bu kafa Kürtler ’e k a r fl › i m h a v e asim ilasyo nu s ü r d ü ren kafad›r.

al›n›rken, bölgedeki B u l g a r l a r sürüldü. (Bu dönemde Kalan az say›daki Bulgar da “mübadele anlaflmas›” ile gönderildi). ‹ttihatç›lar, öncelikle Edirne ve ‹zmir'i Rumsuzlaflt›rmaya çal›flt›lar. Bu çerçevede R u m l a r a yönelik gerçeklefltirilen devlet taraf›ndan örgütlenen çete sald›r›lar› son bulmad›. 1913'te, A r n a v u t l a r, ‹ttihat ve Terakki’nin karar›yla s›n›r d›fl› edildiler. Ayn› dönemde, B o fl n a k l a r, ‹ç ve Do¤u Anadolu'ya mevcut nüfusun yüzde 10'unu aflmayacak oranda yerlefltirilerek asimile edilmelerine baflland›. K ü r t l e r ’e yönelik, bir çok kez tehcir ve zorunlu iskan kararlar› uygulamaya konuldu. Kürtler, ‹ç ve Bat› Anadolu bölgelerine sürüldüler. 1916’da, bir çok önderleri idam edilen ve sürgüne yollanan A r a pl a r, ‹ç ve Bat› Anadolu'da zorunlu iskana tabi tutuldular. D ü r z i l e r de iç kesimlere gönderildi. Trakya bölgesinde yayg›n olarak Ya h u d i l e r, yerleflik bulunan 1918’de sürüldüler veya terketmek zorunda b›rak›ld›lar. Ço¤u Rusya’dan gelen G ü rcü ve L a z l a r, Anadolu’da yerleflik

TEHC‹R-MÜBADELE

27


1938 Dersim Ç e r k e s l e r, P o m a k , S ü r y a n i , Keldani ve S › r p l a r da, ‹ttihatç›lar’›n bu politikalar› çerçevesinde Anadolu içinde oradan oraya sürüldüler. 1913'ten itibaren, Osmanl› ‹mparatorlu¤u Ç i n g e n e l e r ’e kapat›ld›. 1917 ve 1935 ‹skan Kanunlar›’nda da Çingeneler’e yönelik bu yasak sürdürüldü. K›sacas›, bu topraklar üzerinde yaflayan ama “Türk” olmayan her ulustan halklar, ›rkç› politikan›n bir biçimde hedefi oldular. Osmanl› ‹ttihatç› iktidar›n›n “Anadolu’yu Türklefltirme” siyaseti çerçevesinde sald›rmad›¤›, sürmedi¤i, katletmedi¤i, asimilasyona tabi tutmad›¤› hiçbir halk kalmam›flt›r.

Te h c i r ’de, ‹skan’da, Asimilasyon’da Süreklilik! Asimilasyonun, zorunlu iskanlar›n en fazla hedefi olan ise Kürt halk›d›r. Kürtlere yönelik tehcirler Padiflah Abdülhamit dönemine kadar uzan›r. Abdülhamit, flöyle demekteydi: “Rumeli’de ve bilhassa Ana dolu’da Türk unsurunu kuvvetlen dirmek ve her fleyden evvel Kürtleri y o¤ u ru p k e n d im iz e m a l e tm e k flartt›r.” (Abdülhamit, Siyasi Hat›raalar›, Derya Yay. syf. 84) Kürtlere yönelik ‹ttihat ve Terakki döneminde ç›kar›lan “Tehcir Kanunu”nda flöyle deniyordu: “Madde 12: Kürtler ufak ufak kafilelere ayr›l›p, silahlar›ndan ar›nd›r›larak de¤iflik bölgelere gönderilecek ve orada genel nüfusun yüzde beflini geçmeyecektir. ” 14 Haziran 1934’de ç›kar›lan 2510 say›l› ‹skan Kanunu’nda da flöyle denilecektir: “Madde 9. (...) Türk kültürüne ba¤› olmayan göçebeler, toplu olmamak üzere kasabalara serpifltirmek suretiyle Türk kültürlü köylere da¤›t›l›p yerlefltirilecek (...)” “ Madde 11. a- Ana dili olmayanlardan [yani ana dili Türkçe olmayanlar›n herhangi baflka bir ana dilinin olamayaca¤› gibi anti bilimsel bir düflünce, yasaya böyle kay-

28

TEHC‹R-MÜBADELE

Bizim A n a d o l u m u z , farkl› ulus ve milliyetlerden d e ¤ i l , I R K Ç I L I K TAN ARINDIRILMIfi olacak. B i zim A n a d o l u m u z , ‘ZORUNLU iskan’lar›n de¤il, GÖNÜLLÜ birlikteliklerin yurdu olacak. Halklar›n kardeflce yaflayaca¤› bir Anadolu, m ü m k ü n d ü r ve bunu ancak devrimci bir ha lk i ktidar› gerçeklefltirebilir. dedilmifl.] toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle... kurmas› yasakt›r.” “ Madde 11. b- Türk kültürüne ba¤l› olmayan ve Türk kültürüne ba¤l› olup da Türkçeden baflka dil konuflanlar hakk›ndaki harsi (kültürel), askeri, içtimai, ve inzibati sebeplerle(...) toptan olmamak flart›yla baflka yerlere nakil [edilecektir].” Son olarak da 1940’lardan resmi politikan›n ifadesi olan belge aktaral›m: 5 A¤ustos 1942'de aç›klanan Hükümet Program›’nda “Anadoluyu Türklefltirme”nin henüz kesin sonuca ulaflmad›¤› ve bu anlamda da söz konusu siyasetin hala devam etti¤i görülür. Dönemin CHP’li Baflbakan› Rüfltü Saraco¤lu taraf›ndan okunan programda flöyle denilmektedir: “Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalaca¤›z. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi oldu¤u kadar ... bir vicdan ve kültür meselesidir. ... ‹stedi¤imiz sadece Türk milletinin hakimiyetidir”. A b d ü l h a m i t , ‹ t t i h a t v e Te r a k ki, Kemalist yönetim ve oligarflik yönetim... 1800’lerin sonlar›ndan

bu yana hepsinde ayn› söylemi görüyoruz. Politikan›n uygulan›fl›, dönemsel amaçlar› elbette her birinde farkl› farkl›d›r, fakat bir süreklilik oldu¤u da aç›kt›r. Bu süreklilik AKP hükümetine kadar uzan›p gelen bir sürekliliktir. CHP’li Baflbakan Saraço¤lu’nun sözleri 1942 tarihini tafl›yor. Ve y›l 2008; dönemin Baflbakan› Tayyip Erdo¤an “Tek Millet dedik... be¤enmeyen gitsin” diyerek ayn› zihniyeti tekrarl›yor. 2008 y›l›n›n hükümetinin bakanlar› ayn› fleyi söylüyor.

Kardeflli¤in Anadolusunu Biz Kuraca¤›z ‹ttihat ve Terakki yöneticileri, bir yandan ulusal kurtulufl savafllar›, bir yandan da emperyalistlerin müdahaleleri sonucunda hergün biraz daha küçülmekte olan Osmanl›’y› ancak “ulusal bütünlü¤ünü” sa¤layarak koruyabileceklerini düflünüyorlard›. Politikalar› baflar›ya ulaflamad›, Osmanl›’y› da kurtaramad›lar. Fakat ‹ttihat ve Terakki’nin gelifltirdi¤i bu anlay›fl, Kemalist iktidar›n milliyetçilik anlay›fl›nda ve sonras›nda da oligarflik iktidar taraf›ndan büyük ölçüde sürdürülmüfltür. Bu anlamda Vecdi Gönül’ün sözlerini, oligarflinin genel olarak inkar etti¤i bir gerçe¤in itiraf› olarak da görebiliriz. Çünkü bugüne kadar bir çok kez, Ermenilere karfl› uygulanan tehcir ve soyk›r›m için, “Osmanl› yapt›, ‹ttihatç›lar yapt›, Cumhuriyet döneminde Ermenilere karfl› böyle bir fley olmad›” aç›klamas›na s›¤›n›lm›flt›r. Oysa biliyoruz ki, Cumhuriyet döneminde de Anadolu’yu Ermeni ve Rumlar’dan ve tüm farkl› milliyet ve inançlardan temizleme harekat› sürdü. Kürtlere uygulanan zorunlu iskan politikalar›, 1930 Dersim katliam›; 1929- 1934 aras› Anadolu Ermenileri'nin ‹stanbul'a toplanmas›n› sa¤layacak göç ettirme bask›lar›; 1934 Trakya’daki provokasyonlarla

23 Kas›m 2008


Yahudiler'in göç ettirilmesi; 1942 di¤er “temizlik” katliamlar›n› sanki tarihi bir zorunlulukmufl, onlar olmasaym›fl bu ülke, bu devlet olmayacakm›fl gibi, sanki öyle katliamlara, soyk›r›ma baflvurmaks›z›n uluslaflma süreci yaflanamazm›fl gibi ortaya koyuyor, tarihi ve gerçe¤i çarp›t›yor. Halklara karfl› bir soyk›r›ma, dönüflen tehcir ve halklar›n iradesinin, tarihinin ayaklar alt›na al›nd›¤› mübadele, hiçbir koflulda savunulamaz. Bugün baz› kesimlerin “dün için do¤ruydu, gerekliydi ama bugün art›k savunulmas› yanl›flt›r” fleklindeki yaklafl›mlar da, politikalar› da, halklara karfl› bu soyk›r›m ve katliamlar› savunman›n oportünist biçimidir. Bu yaklafl›mlar da hiç tereddütsüz mahkum edilmelidir. Halklar›n kan› üzerine kurulan bir devlet, “farkl›” milliyetlerin, tehcir, mübadele veya asimilasyonla YOK ED‹LMES‹ üzerine infla edilen bir devlet, beklenece¤i üzere, nihayetinde sömürücü, ›rkç› ve giderek faflist bir devlet olmufltur. AKP iflte böyle bir ›rkç› zihniyetin sürdürücüsüdür. Ne Erdo¤an’›n “be¤enmeyen gitsin” sözleri, ne Gönül'ün sözleri a¤›zdan kaçm›fl de¤ildir, yanl›fl ifade edilen veya yanl›fl anlafl›lan bir fley de yoktur. Bu kafa tehcir kafas›d›r. Bu kafa 67 Eylül kafas›d›r. Bu kafa Kürtler’e karfl› imha ve asimilasyonu sürdüren kafad›r. Anadolu, halklar zenginli¤iyle, hiçbirini d›fllamadan, hiçbirini kovmadan, katletmeden, asimile etmeden de her halk kendi uluslaflma sürecini yaflayabilir ve bunlar›n hiçbirine baflvurmadan demokratik bir cumhuriyet kurulabilirdi. Sömürücü egemen s›n›flar›n, çeflitli ulusal sorunlara iliflkin politikalar›, Anadolu’yu ac›ya, kana bo¤mufltur. Anadolu’yu zenginliklerinden mahrum b›rakm›flt›r. Anadolu topra¤›nda yüzy›llara uzanan kardeflli¤in yerine düflmanl›k ekmifltir. Gelinen noktada da oligarflinin flovenistli¤i, ›rkç›l›¤›, hala di¤er

Say›: 164

ulus ve milliyetlerden tüm halklara karfl› düflmanl›k üretmeye devam etmektedir. Oligarfli, Kürt’e, Arap’a, Laz’a, Gürcü’ye, Çerkez’e düflmand›r. Hepsine karfl› derin ve de¤iflmez bir güvensizlik içindedir. Bu yüzden flu an için ulusal nitelikli bir mücadeleleri olmayan Lazlar, Gürcüler, Araplar gibi kesimlerin bile, en küçük bir muhalefetlerine tahammül edememektedir. Bak›n ülkemizin haline, bak›n “Türk olmayan”lar›n bugün maruz kald›klar›na. Say›lar› onbinlere kadar düflürülmesine ra¤men hala bu topraklarda H r a n t D i n k l e r vuruluyor. Bu topraklarda hala di¤er milliyetler, kendi anadilleri özgürce kullanam›yor, kendi dillerinde e¤itim yapam›yorlar... Bu politikan›n savunucular› “Ya Sev Ya Te r k e t ” sözünü a¤›zlar›ndan düflürmüyorlar. “Türklefltirme” flovenizmini “bayrak provokasyonlar›”yla, linç sald›r›lar›yla, bitmeyen “s›n›r ötesi operasyonlar›”yla, 301. Madde davalar›yla, sürdürüyorlar. Bu faflist ›rkç› kafa, bu ülkenin yönetiminden alafla¤› edilmeden, bu politikalar ve ›rkç› sald›r›lar da bitmeyecektir. Oligarflik düzen, hala korkuyor ve korkusunu flovenizmi pekifltirerek bast›r›yor. Dedik ki, tehcire, asimilasyona, zorunlu iskanlara baflvurmadan her halk uluslaflabilir ve demokratik bir cumhuriyet kurulabilir. Evet, hala da “kurulabilir” diyoruz; Anadolu halklar›, böyle bir cumhuriyeti er geç kuracaklard›r. Bizim Anadolumuz, farkl› ulus ve milliyetlerden de¤il, I R K Ç I L I K TAN A RINDI R I L M I fi olacak. Bizim Anadolumuz, ‘ZORUNLU iskan’lar›n de¤il, GÖNÜLLÜ birlikteliklerin yurdu olacak. Bizim Anadolumuzda, halklar DAYATMALARLA de¤il, KEND‹ KADER‹N‹ TAY‹N HAKKI’yla varolacak. Halklar›n kardeflce yaflayaca¤› bir Anadolu mümkündür ve bunu ancak devrimci bir halk iktidar› gerçeklefltirebilir.

Fransa: ‘milli marfl’ dayatmas› Fransa ve Tunus aras›nda oynanan futbol maç› s›ras›nda bir grup göçmenin Frans›z milli marfl›n› ›sl›klamas›ndan sonra, Fransa’n›n ›rkç› Cumhurbaflkan› Nicolas Sarkozy, göçmenlere karfl› sert önlemler alacaklar›n› aç›klad›. “Sert önlemler”in ilkini de Göçmen ‹flleri Bakan› Brice Hortefeux aç›klad›. Bakan›n aç›klamas›na göre, Fransa’da bundan sonra “milli marfl›n anlam› bir ders kapsam›nda okutulacak ve göç menlerin marfl› ezberlemesi zo r u n l u k › l › n a c a k ” : Hortefeux, "Bu güne dek milli marfl› bir flark› gibi okudular. De¤erinin ö¤renilmesini sa¤layaca¤›z" dedi. Bu politikaya, “sert önlem” adland›rmas› de¤il, “ › rkç › ön l em ” adland›rmas› uygun düfler elbette. Milli marfl›n de¤erinin ö¤renilmesini sa¤layacaklarm›fl. Biz 12 Eylül hapishanelerinden o “milli marfl ö¤retme” iflinin nas›l yap›ld›¤›n› biliyoruz. Frans›z burjuvazisinin de baflvuruca¤› araçlar farkl› olmayacakt›r: Cop, hapis, ceza, iflsizlik, geleceksizlik tehdidi...

***

Çek: Çingeneler’e Sald›r› Çek Cumhuriyeti baflkenti Prag’da faflistler, Çingeneler’e sald›rd›. Geçti¤imiz aylarda ‹talya’da yo¤unlaflan Çingeneler’e yönelik sald›r›lar, bu kez de Prag’da boy gösterdi. Çingeneler’in yo¤un olarak yaflad›¤› Roma adl› banliyöyü basmaya kalk›flan faflistlerin sald›r›s› sonucunda yaralananlar oldu. ‹talya’da Çingeneler’e karfl› günlerce süren sald›r›lar›, Avrupa Birli¤i’nin hemen tüm ülkeleri seyretmiflti. Muhtemeldir ki, bu sald›r›y› da geçifltireceklerdir.

TEHC‹R-MÜBADELE

29


de belli düzeydeki arkadafllar aras›nda hareketin durumuna iliflkin tart›flmalar yap›l›yordu. Bu de¤erlendirmelerin sonucunda bizim k›saca “83 de¤erlendirme si” dedi¤imiz “Hareketimizin Geliflimi ve Devrimci Mücadele” bafll›kl› de¤erlendirme broflürü ç›km›flt› ortaya. Hareketimizin dününü,

lar Özel Tip Hapishanesini açm›fl, yönetici bir çok tutsa¤› buraya sevk ederek güya di¤er hapishaneleri “lidersiz” b›rakm›fl, ve ard›ndan da baflta Metris olmak üzere bir çok hapishanede sald›r›ya geçmiflti. ‹flte bu durumda devrimci tutsaklar cuntan›n bu sald›r›s›na açl›k greviyle cevap vermifllerdi. Oportünizm bu eylemde kararl› durmam›fl ve 20. günden itibaren eylemin b›rak›lmas› için u¤raflm›flt›. Nitekim eylem 27. günde b›rak›ld› ve oportünizm teslimiyete giden yolu açt›... Hatta bir ibret belgesidir, Sultanahmet’te eylemi k›rmak için oportünizm hapishane müdüründen siyasi hareketlerin temsilcilerinden oluflan “konsey”in toplanabilmesi için izin istemifl, hapishane müdürü olan Binbafl›, toplant›n›n SAG'nin k›r›lmas› için yap›ld›¤›n› bilerek izin vermiflti buna. O günler önemli anlara tan›kt›r. Day›, büyük bir öngörü ile oportünizmin eylem k›r›c›l›¤›n› görmüfl ve arkadafllardan tedbir al›nmas›n› istemiflti. Bizler SAG içinde coflkulu, kararl›yken, eylem ilerledikçe coflkumuz daha da büyürken, oportünizm ise tersine son derece k›r›lgan, ruhsuz ve moralsizdi. Ayn› havaland›rmada iki ayr› hava, iki ayr› tav›r vard›... Yenilgi mi zafer mi, teslimiyet mi direnifl mi, tavr›n›n cevaplanaca¤› o önemli anlarda, Day›, onca y›ll›k deney ve tecrübelerinin ›fl›¤›nda bize oportünizmi kavrat›yordu. Metris'teki direnifllerin nas›l k›r›ld›¤›n›, karars›zl›klar›, oportünizmin kendi gücüne güvenmeme tavr›n› örnekleriyle anlat›yordu. * Day›'n›n bir baflka özelli¤i de sapmalara karfl› verdi¤i ideolojik mücadeleydi. Uzlaflma ve teslimiyet politikalar›na karfl› her koflulda kesintisiz mücadele yürüttü. Bunu çeflitli zamanlarda hep birlikte gördük. O e¤itimin sayesindedir ki, revizyonizmin, oportünizmin direniflleri k›ran, zay›flatan tav›rlar› bizi fazla etkilemiyordu art›k.

zor z amanların devrimciliğinin u stası Bunca kavgan›n aras›nda, bunca kuflat›lm›fll›kta, Day›’n›n d›flar›daki s›cak mücadelede olma iradesi hiç eksilmedi. Nitekim Day› Sultanahmet Hapishanesi’ndeyken d›flar›daki yoldafllar›m›z›n Day›’y› özgürlü¤üne kavuflturmak için haz›rlad›¤› bir plan a盤a ç›kt›. ‹dare, a盤a ç›kan plan karfl›s›nda flafl›rm›fl ve resmen sars›lm›flt›. Cüretli bir pland›. Hemen hapishane etraf›ndaki asker ve devriye say›s›n›, nöbetçi kulelerinin say›s›n› art›rd›lar. Hapishane duvarlar›n› da yükselttiler. Ona ra¤men korkular›n› bast›ramad›lar; hapishane etraf›ndaki evleri 15 günde bir aramaya bafllad›lar. Sultanahmet mahalle içinde, evlerin aras›ndayd›, olur ya o evlerden birinden tünel kaz›labilirdi... Bir deprem yaflam›flt›k Sultanahmet’te. Gündüzdü ve havaland›rmadayd›k. Her yer sars›lmaya bafllad›. Bizi d›flar›dan ay›ran sadece havaland›rma duvar› vard›. Hepimizin gözleri o s›rada havaland›rma duvar›ndayd›, onun y›k›lmas›n› bekledik dört gözle. “ Y›k›ld› y›k›lacak” gibiydi. Adeta yerimizde çak›l›yd›k. Ama y›k›lmad› duvar! Asl›nda o an hepimizin ortak düflüncesi, Day›’n›n öncelikle özgürlü¤üne kavuflturulmas›yd›. Depremde de bunu beklemifltik her nas›lsa! * Günlük yaflam›n yan› s›ra, siyasi çal›flmalar›m›z da devam ediyordu. Hem genel teorik konularda, hem

30

DAYI

cunta y›llar›n› de¤erlendiren bu broflürde okuyanlar›n en çok tak›ld›¤›, en çok da tart›fl›lan yer “ r i c a t ” konusuydu. Haliyle baflvuru kayna¤›m›z yine as›l olarak Day› oldu. Ricat konusundaki anlamamazl›¤›m›z› anl›yordu. Örneklerle, geniflleterek açm›fl, sürece bak›fl›m›z›, ne yapt›¤›m›z› anlatm›flt›. Onun anlat›mlar›yla hepimiz ikna olmufltuk. Day›'n›n bu tart›flma zemininde e¤iticili¤ini daha iyi anlad›k. En baflta cunta ve cuntaya karfl› mücadelemizin anlam›n›, misyonumuzu daha iyi kavram›flt›k. Ufkumuz aç›lm›fl, z o r zama nla r› n devrimci li ¤i nin nas›l olmas› gerekti¤i daha iyi kavranm›flt›. Day›, her bir yoldafl›m›z›n kafas›n› açmak, onlar› ideolojik olarak yetifltirmek için az u¤rafl vermedi. Hapishane direniflini örgütlerken, bir yandan da yoldafllar›m›z›n e¤itimine ayr› bir önem verirdi. Sürecin anlafl›lmas›, herkesin kendini buna haz›rlamas› aç›s›ndan tüm arkadafllar›n okumas›n›, siyasi-teorik e¤itimin eksik edilmemesini önermifltir hep. Onun için bizim tutsakl›k yaflam›m›zda e¤itim çal›flmalar› hiçbir zaman eksik olmad›. * Çeflitli tav›r al›fllarla devam eden mücadele içinde '83 y›l›n›n Temmuz-A¤ustos ay›ndaki açl›k grevi önemliydi. Cunta özel olarak ‹stanbul askeri hapishanelerindeki tutsaklar› teslim almak için Sa¤malc›-

23 Kas›m 2008


O bütün enerjisini mücadeleye katarken, mücadeleye zarar verecek ak›mlar›n karfl›s›na dikilirken, burada belirtmeliyim ki, oportünizmin çeflitli kesimleri de O'nu karalamaya yönelik çabalar içine giriyorlard›. Tutsak ailelerinin hapishanenin tam karfl›s›nda ziyareti bekledikleri bir kahve vard›. Oportünistler Day› ile ilgili olmad›k spekülasyonlar yap›p bunu ailelerine de yay›yorlard›. Onlar›n aileleri de bu spekülasyonlar› o kahvede bizim ailelerimize anlat›yorlard›... Bunlar› ailelerimizden duydu¤umuzda oportünistlerle konufluyorduk ama bir fley kabul etmiyorlard›. Öte yandan dedikodular›n› sürdürmekten de geri kalm›yorlard›. Yalan ve karalamalarla politika yapman›n, cuntan›n sald›r›lar›n›n artt›¤› bir dönemde devrimci hareketin önderine sald›rman›n onlara bir fley kazand›rmayaca¤› aç›kt›. * 1983 Temmuz’undaki Süresiz Açl›k Grevi s›ras›nda tutsak aileleri direniflin zaferi için ciddi bir kararl›l›k göstermifl ve Sultanahmet Meydan›’nda çad›r kurup direnifle destek olmay› tasarlam›fllard›. Yine ailelerden direniflin baflar›s› için, zulmü durdurmak için “kendimizi yakar›z” diyenler bile ç›km›flt›. Day› oportünizmin, revizyonizmin direnifl kaçk›nl›¤›yla ailelerin bu tav›rlar›n›n aras›ndaki farka s›k s›k vurgu yapard›. Ayr›ca flunu da belirteyim, Day› tutsak ailelerinin kararl›l›¤›na, sahiplenmesine hep özel bir önem vermifltir. Tarih içinde yerine oturtmak gerekir ki; tutsak ailelerinin örgütlenmesinde de Day›'n›n özel bir eme¤i ve çabas› vard›r. Day›, bir bak›ma tutsak aileleri hareketinin as›l mimar› olmufltur demek mümkündür. Ailelere verilen emek ve sevgide, gösterilen özende de Day›’n›n örnek bir tutumu olmufltur. Ailelerin direniflteki yerine iliflkin kafas›nda son derece net bir bak›fl ve hedefler oldu¤u için, ailelerimizin harekete geçirilmesi, örgütlenmesi sorununu bizlere de sürekli kavratmaya çal›flm›flt›r. Aç›k ziyaretlerde, duruflma

Say›: 164

Day›, cuntan›n politikalar›n› do¤ru çözümlemifl, onu küçümsemeden, ama abartmadan da karfl› politikalar gelifltiriyordu. Cuntan›n o y›llarda hapishanelerdeki politikalar› baflar›l› olamad›ysa, bunda Day›’n›n belirleyici pay› oldu¤u flüphesizdir. salonunda hep ailelerle koyu sohbetlere giriflmifl olurdu. Ev halk›na var›ncaya kadar birço¤unu tan›m›flt›. Sorunlar›n› bilirdi. Hem kiflisel, hem mücadeleye örgütlenmeye iliflkin sorular›n› cevaplar, arkadafllar› da bu noktada yönlendirirdi. Burada bir not daha düflmüfl olay›m; Tutsak ailelerimiz de O'nun bunca eme¤inin karfl›l›¤›n› vermifltir. * Sultanahmet'te bir komün, bir aileydik. Day›'n›n varl›¤› hepimize güç veriyordu. Day› ile sohbet etmek, volta atmak, O'nun ufuk aç›c› tart›flmalar›n› dinlemek, e¤itici, düflündürtücüydü. Yukar›da da sözünü etti¤im Temmuz 1983'teki Süresiz Açl›k Grevinde, oportünizmin eylemi k›rma giriflimlerine karfl›, biz sürdürmekten yanayd›k. Önce açl›k grevini 40. güne kadar sürdürecek yoldafllar›m›z belirlendi. Ard›ndan ölüm orucuna kat›lacak gönüllü arkadafllar soruldu. Birçok yoldafl›m›z gönüllülüklerini sundular. Ö l ü m o r u c u o zaman hepimiz için yeni bir olguydu. Day›, temsilcimizin de bulundu¤u bir hücrede, Ölüm Orucu'na gönüllü olan yoldafllar›m›zla tek tek konufluyordu. Yeni bir eylem biçimi, yine onun kumandas› alt›nda flekilleniyordu. Gönüllüler belirlendi ama kimi eksiklikler, kimi nedenler sonucu eylem ertelendi. Day› eylemin ertelenmesini, kimi zaaflar›n ortaya ç›kmas›n› mahkum ederek o süreci de kendi içinde bir e¤itime çevirmeye çal›flt›. Day›, cuntan›n politikalar›n› do¤ru çözümlemifl, onu küçüm-

semeden, ama abartmadan da karfl› politikalar gelifltiriyordu. Cuntan›n o y›llarda hapishanelerdeki politikalar› baflar›l› olamad›ysa, bunda Day›’n›n belirleyici pay› oldu¤u flüphesizdir. Day› demek, bir anlamda da politika üretmede ustal›kt›r. Taktiklerde; nerede nas›l yap›laca¤› konusunda da tereddütsüz bir ustad›r. O direniflin kurmay›d›r as›l olarak. Sultanahmet'te Ölüm Orucu’nu gündeme getirirken de son derece isabetli de¤erlendirmeler yapm›flt›. Teslimiyete karfl› ölümüne direnmek zorunluydu. Ölümü göze almak ve ölmek, devrime kan tafl›mak, devrimi büyütmekti. Day› bunlar› söyleyen, tespit eden bir önderden çok ayn› zamanda pratikte yapan ve yol gösterendi. Tüm bunlar› anlat›rken öylesine mütevazi, öylesine sadedir ki, oysa bu “serüven”de kendisi de olacakt›r. ‹flte bu süreç 1984 Ölüm Orucu’nu yaratan süreç olmufltur. Sultanahmet'te Day› ile çok fley paylaflt›k. O'nun yaflam›, düflünceleri bize örnek oldu. Ancak bir gün ayr›l›k zaman› da gelip çatt›. Sa¤malc›lar hücre tipi hapishanesi aç›l›nca sevkler de bafllam›flt›. Sultanahmet'ten oraya gidecek ilk sevkte Day› da vard›. Day›'n›n ve di¤er yoldafllar›m›z›n sevki bizi üzmüfltü. Day› bir yandan haz›rl›k yaparken bir yandan da kalacaklar aç›s›ndan gerekli düzenlemeyi yap›yordu. Bu ifller bitince, havaland›rmada toplu voltaya baflland›. Tüm arkadafllar Day›'n›n yan›nda yöresindeydi. O'nunla son voltalar at›l›yordu. Yar›na dair tahminler, de¤erlendirmeler yap›l›yordu. Yoldafllar›ndan ayr›lmak Day›’y› duyguland›rm›flt›. Moralimizi diri tutmam›z gerekti¤inden sözediyordu. Mücadelenin daha zorlu olaca¤›n› anlat›yordu... Hüzünlüydük ama voltam›z coflkulu, heyecanl›yd›. Son voltalara kadar herkes havaland›rmadayd›. Sonunda sevki ç›kanlar ça¤r›ld›. Day›'lar alk›fl ya¤muru alt›nda kucaklaflmalarla yolland›. Day› ile ayr›l›¤›m›z çok sürmeyecekti...

DAYI

31


riz. Bizim önderimizin önemi tart›fl›lmaz. Son an›na kadar örnek alaca¤›m›z o kadar çok yönü var ki. O’nda flekillenen devrimci kiflilik, önderlik misyonu ile hareket edebilme özellikleri, ülkemizin devrim yolunun tan›m› asl›nda. “Day›m›z bu durumda flöyle yapm›fl, Day›m›z bu konuda flöyle demifl”, diyerek hareket etti¤imiz o kadar çok konu var ki. O en zorlu günleri aflarken bize bü-

‹stanbul Sar›gazi'de devrimcilerin yapt›¤› yaz›lamalar, geçen hafta jandarma taraf›ndan silindi. Devrimcilere ait sloganlar› silen jandarma, duvarlara "MHP", "TSK", "As›l Faflist Tunceliler Ve Devrimciler”, "Jandarma” gibi yaz›lamalar yapt›.

Tutsak Ö ¤rencilerinden Ö ¤retmenlerine

‘O’nunla tan›mlanan birçok k o n u y u kendi miz de s›na yaca¤›z . ’ Önderimizi, ö¤retmenimizi kaybettik. ‹lk anda O’nun art›k yaflamad›¤›n› düflünmek çok zor geldi bana. Kabullenemedim. Bize yol gösteren, savafl› ö¤reten, önümüzü açan ö¤retmenimizin art›k yaflamad›¤›n› düflünmek çok ac› veriyor insana. Bu ailenin içinde olup da O’nun emek harcamad›¤› kimse yoktur. Birçok düflünce kafamdan geçiyor. Cenazeyi, O’na düflman›n dokunma ihtimalinde olabilecekleri düflünüyorum. O’nu nas›l sevdi¤imizi ve herfleyi göze alabilece¤imizi bir kez daha gösteririz. Yapaca¤›m›z tek fley, düflman› buna binlerce kez piflman etmek olur. Bunu bilen bilir, bilmeyen de görür ve ö¤renir. O’nu anlatmak ne kadar zor. ‹nsana katt›klar›n›, insanl›¤a katt›klar›n› anlatmak. Herfleyden önce O’ndan ö¤reneceklerimiz o kadar çok ki. Bofllu¤unu mutlaka hissedece¤iz ama bofllu¤a düflmeyece¤iz. Elbet dünyada birçok devrimci önder var, Onlardan ö¤rendik. Ancak ülkemizin yoksullu¤unu, ac›s›n› dindirecek olan bizle-

Bir bayrak denizi ak›yor Anadolu’dan Gazi’ye Akdeniz’den Karadeniz’den Ege’de n .. . D o ¤ u ’d a n Y ü r ü y o r emekçiler Kolkola kenetlenmifl hayk›r›yor: “Bofluna sevinmeyin...” Te k b i r beden flimdi yürüyen onbinler A¤ustos ’un 15’inde

32

DAYI

yük bir hazine b›rakt›. Örne¤in; kanserle mücadele ederken görevlerini bir gün olsun aksatmamas›. Tarihimize bakt›¤›m›zda 12 Temmuz, 16-17 Nisan süreçlerindeki, darbecilik karfl›s›ndaki tavr›... Hepsi bir rehber. Ama art›k fiziken bizimle olmayacak. Böylesi bir eksikli¤i yaflayaca¤›z. Örne¤in Büyük Direnifl sürecinde o kadar zorlu ac› dolu günler yaflad›k ama hep umudumuza sar›ld›k. Önderimizin bafl›m›zda oldu¤unu bilmek güç verdi. O’nun bir mesaj›, bir yaz›s› bizi sevindirdi. fiimdi, bundan sonra onsuz ancak O’nunla geçecek günler bizi bekliyor. Devrimcilik, dava adam› olmak, s›ra neferi olmak, O’nunla tan›mlanan birçok konuyu tekrar k e ndi miz de s› n aya ca ¤›z. fiehitlerimize verdi¤imiz bir söz vard›. Bundan sonra önderimize verdi¤imiz söz de buna eklendi. Buna göre hayat›m›z› flekillendirece¤iz. Her yeni güne böyle bafllayaca¤›z... O’na verdi¤imiz sözü tutaca¤›z.

1 5 b i n y ü re k u ¤ u r l u y o r o n u Analar›m›z evlatlar›n› Son bir kez görmek istiyorlar Görmek istiyorlar genç k›zlar, ya¤›z delikanl›lar söz veriyorlar b a fl u c u n d a sayg›yla öperken aln›ndan. Orak-çekiçli bayra¤›m›z Örtüldü¤ünde üzerine

Bunun üzerine devrimciler, 11 Kas›m günü jandarmaya ait tüm faflist yaz›lamalar› sildiler. Jandarman›n sildi¤i sloganlar duvarlara yeniden yaz›ld›. Yoksul gecekondu semtlerimizin duvarlar›na hangi sloganlar, hangi isimler yak›fl›rsa, yine onlar vard› Sar›gazi’nin duvarlar›nda: "Cüret, Direnifl, Savafl, Yaflas›n Önderimiz Dursun Karatafl” yaz›yordu bir sloganda mesela. Bir baflkas› yine önder yoldafllar›n› selaml›yordu ve hepsinin alt›nda umudun ad›n›n imzas› vard›.

g ö re v i n i y e r i n e g e t i re n l e r i n h u z u r u v a r yüzünde. Yüzündeki rahatl›k yoldafllar›na yoksul halk›na olan güvenden... ‹leriyi gösteriyor mahkeme kürsülerinde düflman› yarg›layan parma¤›. O ’ n u n re h b e r l i ¤ i n d e i l e r l i y o r u z He r zaman y a n › m › z d a o l d u ¤ u n u b i l e re k

23 Kas›m 2008


Sevinenler, tarihin çöp sepetine Hep hayalini kurdunuz. Hep ölmesini istediniz. Sat›l›k kalemlerinize defalarca “öldü” haberleri yapt›rd›n›z. Çünkü kabustu O sizin için. Çünkü o, halk›n adaletiydi. En girilmez kalelerinize girilmesini sa¤layan komutand›. Bunu baflaran›n O oldu¤unu biliyordunuz. Bu yüzden kabustu sizin için o. Bu yüzden korkuyordunuz ve bu yüzden... 11 A¤ustos’ta kalemleriniz bu yüzden öyle sevinçli yazd› “Dursun Karatafl öldü” haberlerini. Bu, y›llard›r yalan olarak defalarca yapt›¤›n›z ve devrimci harekete yönelik her operasyonun ard›ndan gerçe¤ini yapmak için yan›p tutufltu¤unuz bir haberdi. O yalan haberlerinizden medet ummufltunuz hep. Fakat hiçbir fley umdu¤unuz gibi olmad›. fiimdi haber gerçek; fakat bundan sonra da hiçbir fley umdu¤unuz gibi olmayacak. Siz Day›m›z’›n fiziki ve psikolojik sald›r›lar›n›za boyun e¤di¤ini hiç gördünüz, duydunuz mu? Day›’n›n ö¤rencilerinde yoldafllar›nda da göremeyecek ve duyamayacaks›n›z bunlar›. En amans›z sald›r›lar›n›za y›k›lmaz, yenilmez iradesiyle karfl› koyan Day›, o iradeyi bize miras b›rakt›. Sizin kabusunuz olan cüreti de miras b›rakt› bize. Unutmay›n biz devrim yolunda yürürken de, biz halk›n mücadelesini büyütürken de, ve biz sosyalizmi O’nun gülen yüzü yolumuzu ›fl›t›yor. Ve gözleri bizim üzerimizde biliyoruz görüyoruz yürüyoruz. Biliyor ki o limandan denize gidece¤iz O denizden ulaflaca¤›z deryaya Fiziken yok

Say›: 164

kurarken de her an, her daim yan›m›zda Day›m›z da olacak. Kurtuldu¤unuzu zannetti¤iniz korkulu düflünüz Day› yaflamaya devam ediyor olacak. Çünkü O ezilen halklar›n umutlu düflüdür. Sald›r›lar›n›z›n hiçbiri Day›m›z› ve hareketimizi yolundan döndüremedi bugüne kadar. Umutsuzlaflmad›k, çünkü; umut bizdik. Umutsuzlaflmad›k çünkü; yolumuzu gösteren Day›m›z vard›. Yin e v a r. Siz; “öldü, art›k hiçbir fley eskisi gibi olmayacak” diye sevinebilirsiniz, bofluna sevinmeyin; Çünkü, Day›m›z yafl›yor. Yaflam sadece fiziki bir varolufl de¤ildir. ‹nsanlar yaflatt›klar›, savunduklar›, düflüncelerle yaflar as›l olarak. Day›m›z da yaratt›¤› geleneklerle, savundu¤u düflüncelerle yafl›yor. O’nun b›rakt›¤› de¤erleri koruyarak, çizdi¤i yoldan sapmadan yürüyece¤iz. ‹flte bu nedenle art›k karfl›n›zda tek bir Dursun Karatafl de¤il, binlerce Dursun Karatafl bulacaks›n›z. Bu topraklar üzerinde; Sömürü oldukça, Bebeklerimiz açl›ktan öldükçe, Al›nterini ak›tan iflçiler kum torbas› de¤erinde görüldükçe, Halk›m›zdan çal›nan paralar tekellerin kasalar›na ak›t›ld›kça, Ülkemizin topraklar› analar›m›z›n gözyafllar› ile suland›kça,

a m a h e r daim bizimle ‹lerliyoruz yolumuzda Onunlay›z Onurlay›z kortejde... Ç ü n k ü o y ü re ¤ i m i z i n o r t a y e r i n d e umuda vuran yerde. Y ü r e¤i m i z sayg› ve sev gi dolu. Selaml›yoruz o n u . Parmakl›klar›n ard›ndan içiyoruz and›m›z›

Hapishanelerde iflkence, katliam oldukça, Hak, hukuk, adalet ahlaks›zdan, doland›r›c›dan yana iflledikçe, Ülkemizde Amerikan üsleri bulundukça, Ülkemiz emperyalizmin yönetti¤i bir ülke oldukça, Karfl›n›zda bir de¤il binlerce. Dursun Karatafl bulacaks›n›z. Bofluna sevinmeyin. Çünkü; Day›m›z binlerce Cepheli’de yafl›yor. Day›m›z, mücadeledeki kararl›l›¤›m›zda, inanc›m›zda, sorunlara yaklafl›m›m›zda, cüretimizde hep yaflayacak. Day›’n›n miras›n› tafl›ma ve yaflatma sorumlulu¤unu üstlenerek yürüyece¤iz yolumuzun bundan sonras›n›. Ve bundan böyle de tek görevimiz Day›m›z’a ve flehitlerimize verdi¤imiz sözümüzü yerine getirmektir. Sözümüz; Ba¤›ms›z demokratik bir ülke sözü. Sözümüz; Devrim sözü. Ve biz sözümüz için dövüfltükçe, “Dursun Karatafl Öldü” haberini duydu¤unuz andaki sevinciniz kursa¤›n›zda kalacak. Sizi sevindirmeyece¤iz. Ama ne yapaca¤›m›z› da söyleyelim; o çürümüfl, kokuflmufl düzeninizle birlikte sizi tarihin çöp sepetine gönderece¤iz. hayk›r›yoruz umudumuzu. Ta fl d u v a r l a r › y a r › p ulaflt›r›yoruz sesimizi O’nun sesi ise h e r daim bizde... Ve and olsun ki Difl ile t›rnak ile H e r daim umut ile yürüyece¤iz. Gelece¤i ellerimizle örece¤iz.

DAYI

33


aç›klama ile evlerini y›kt›rmayacaklar›n›, ne olursa olsun evlerine sahip ç›kacaklar›n› kamuoyuna duyurdular. Halk›n y›k›mlara karfl› kurmufl oldu¤u Beyda¤› Kültür ve Yard›mlaflma

Hay›r, Vur Vur ‹nlesin Cemal Ak›n Dinlesin, Baflkan fiafl›rma Sabr›m›z› Tafl›rma, Seçmen Burada Ak›n Nerede, Beyda¤› Bizimdir Bizim Kalacak” sloganlar› at›ld›. ***

Antalya’da Y › k › m l a r a K a r fl › Tepki 30 Ekim’de Antalya, Alt›nova’ya ba¤l› Menderes Mahallesi’nde 20 ev tapular› olmad›¤› gerekçesiyle Kepez Belediyesi taraf›ndan kepçelerle y›k›lm›flt›. 80 ev hakk›nda y›k›m karar› ç›karan belediye, ev sahiplerine haber bile vermeden kap›lar›na çevik kuvvet polislerini y›¤arak, evlerinden zorla ç›kar›l›p, hiçbir eflyalar›n› almalar›na izin bile vermeden y›k›m› gerçeklefltirmiflti. 9 Kas›m’da P›narl› Belediye Baflkan› ‹sa Y›ld›r›m Alt›nova Menderes Mahallesi’ne giderek evleri y›k›lan aileleri ve di¤er ev sahiplerini kand›rmaya çal›flmas› karfl›s›nda aileler “Bizden su-elektrik abonesi için kifli bafl›na 500 milyon para ald›n, flimdi biz ne yapaca¤›z, insanlar çad›r›n alt›nda yat›yor, bizi kand›r›yorsun yalan söylüyorsun kendini aklama, bize evlerimizin y›k›laca¤›na dair bir tebligat bile göndermedin ve sen halen bize yalan söylüyorsun” diyerek tepkilerini gösterdiler. Mahalle halk› bundan sonra haklar› kendilerinin arayaca¤›n› ve sadece oy için kap›lar›na gelen kimseye güvenleri olmad›¤›n› belirterek Belediye Baflkan›’na gereken cevab› verdiler. ***

K›fl günü yoksullar›n evlerini bafl›na y›kan ‘müslümanlar’! Gecekondu y›k›mlar› sürüyor. B›rak›n gecekondular›, naylon çad›rlar› bile söküp da¤›t›yorlar. Kim insanlar›n evlerini bafllar›na y›kar, kim, bir aileyi k›fl›n soka¤a atabilir... Bunu yapanlar ancak halk düflmanlar›, tekellerin ç›karlar›n›n temsilcileri, rant peflinde koflanlar, vicdanlar›, adaletleri olmayanlard›r... Bunlar›n hepsi bir arada AKP iktidar›nda toplanm›flt›r. Halk›n bafl›na evlerini y›k›yorlar, çünkü onlara göre, yoksul halk›n bar›nma hakk› yoktur. Asl›nda yaflama hakk› da yoktur. “‹flini bilmeyen” yaflamas›n! AKP, iflte bu anlay›flla kar k›fl demeden y›k›yor. Malatya, Antalya, Mu¤la, ‹stanbul, sadece son birkaç hafta içinde, AKP’nin emrindeki dozerlerin yoksullar›n evlerini bafllar›na y›kt›¤› yerlerin ad›d›r. ***

Malatya Beyda¤› Halk› Y › k › m l a r a D i re n i y o r ‹ktidara geldi¤i günden bugüne halk›n bir göz gecekondusunu bafllar›na y›kan AKP iktidar› yaz, k›fl demeden y›k›mlara devam ediyor. Y›k›m tehditi alt›ndaki Malatya’n›n Beyda¤› Mahallesi halk› 15 Kas›m günü Malatya AKP binas› önünde y›k›mlar› protesto ederek tepkilerini soka¤a tafl›d›lar. AKP binas› önünde biraraya gelen mahalle halk› yapt›klar› sözlü

34

GECEKONDULAR

Derne¤i imzal› pankart›n aç›ld›¤› eyleme yaklafl›k 500 kifli kat›ld›. Aç›klamada “Kentsel Dönüflüme

Bugün y›k›mlar bu flehir ve bölgelerdedir. Yar›n baflka flehirlerde, baflka semtlerde göreceksiniz AKP’nin buldozerlerini. Çünkü, kentsel dönüflüm projesi, bugün bir rant ve ya¤ma arac›d›r. AKP bu ya¤may› mümkün oldu¤unca büyütmek istiyor. Bunun için belediyelere yetki verildi. Tüm gecekondu yoksullar›, AKP’nin bu sald›r›s›na karfl› birlikte direnifli örgütlemelidirler. onlarca, yüzlerce kilometre ötede yoksul halk›n evini bafl›na y›kmak için çal›flan bir buldozer’in sesini herkes duymal›, kondusu bafl›na y›k›lan yoksullar›n ac›s›n› herkes paylaflmal›d›r. Bize evimiz için, bar›nma hakk›m›z için direnmekten baflka yol b›rak›lmam›flsa, bu yoldan yürüyece¤iz. Zaten baflka türlü bu ya¤madan evlerimizi kurtarabilmemiz mümkün de¤ildir.

M i l a s ’ d a Y›k›m! Mu¤la’n›n Milas ilçesinde barakalarda yaflayan iki aileye ait barakalar polis eflli¤inde zorla y›k›ld›. 17 Kas›m günü gerçeklefltirilen y›k›mda ailelere mensup yaklafl›k 20 kiflinin y›k›ma direnmesi üzerine polis coplarla sald›rd›. Yoksul kondulular›n uzaklaflt›r›lmas›yla da barakalar y›k›ld›.

23 Kas›m 2008


Sorunlar / Çözümler ratt›¤› yoksullu¤un sonucudur. Ama, gecekondu sorununun çözümü, ony›llar›n semtlerini darmada¤›n ederek; halk›, TOK‹’nin flehrin en ücra köflelerinde infla etti¤i, her yan›yla sa¤l›ks›z beton y›¤›n› sitelere tafl›nmaya zorlamak de¤ildir. Çözüm, halk›n sosyal yaflam›n› yok etmek, gecekondu arazilerine el koyup, rant yeri haline getirmek de¤ildir. Sorunun nedeni yoksulluktur, dolay›s›yla iktidarlar›n, belediyelerin kaynak ay›rmas› durumunda elbette halk da çok daha sa¤l›kl› evler yapmay› bilir. Dolay›s›yla, amaç gecekondular› ›slah etmek oldu¤unda, yerinde ›slah müm kündür ve olmas› gereken de budur. Fakat, geçmiflten günümüze tüm iktidarlar›n as›l ilgilendikleri, gecekondu halk›n›n yaflam›, evlerinin sa¤l›kl› olup olmamas› de¤ildir. Döneme göre, politika ve yaklafl›mlar› de¤iflmifltir; Bazen gecekondular› oy deposu olarak kullanabilmek için tapu tahsis belgeleri da¤›tt›lar. Bazen gecekondu

Yerinde Islah AKP iktidar› “Kentsel Dö nüflüm Pr ojesi” ad› alt›nda, gecekondular› y›k›yor, boflaltt›¤› gecekondu arazilerini, peflkefl çekiyor, rant alan› haline getiriyor. Halk› yaflad›¤› evlerden ç›kararak, sosyal yaflamlar›n›, düzenlerini yok ediyor. Boflalt›lan gecekondu bölgelerinde yepyeni semtler yapacaklar›n›, evlerinden ç›kar›lan gecekondu yoksullar›na yeni daireler vereceklerini söylüyorlar. Ama gecekondu halk›na neyi isteyip neyi istemediklerini hiç sormuyorlar. Halka ra¤men gerçeklefltirilen y›k›mlar, ‘gecekondular›n sa¤l›ks›zl›¤›’ gerekçesiyle meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. Sanki, y›k›mlara karfl› direnenler, bu sa¤l›ks›z konutlarda yaflamak istiyorlar! Gecekondulular elbette y›k›k, dökük evlerde oturmak istemiyorlar. Y›k›k dökük binalarda oturmak zorunda kalmalar› sömürü düzeninin ya-

Trabzon Temel Haklar Yeni Yerinde “Haklar› k azanmak i çin örgütlenmek z orunlu” Trabzon Temel Haklar Derne¤i, 16 Kas›m günü dernek binas›nda, tafl›nd›¤› yeni yerinin aç›l›fl›n› yapt›. Aç›l›fl program› Dernek Baflkan› Enbiya K›rali’nin konuflmas›yla bafllad›. Haklar ve özgürlükler mücadelesinin önemi üzerine konuflan K›rali “hak ve özgürlüklerimizi kazanmak, kazand›klar›m›z› korumak ve gelifltirmek için yeni yeni örgütlenmelere gitmek zorunday›z” dedi.

Say›: 164

K›rali’nin ard›ndan dernek çal›flanlar› Zeynep Erdu¤rul ve Hasan Basri Y›ld›z 2005 Ocak’›nda Trabzon Gençlik Derne¤i’nin kurulmas›ndan bugüne Trabzon’da yaflanan süreci anlatt›lar. Tecritin kald›r›lmas› için TAYAD eylemlerine omuz verildi¤ini söylediler. Konuflmada Özgür Karadeniz’in Sesi Gazetesi’nin 4. y›l›na girdi¤i de hat›rlat›ld›. Aç›l›fl program› slayt gösterimiyle devam etti. Ekrana yans›yan Selami Kurnaz, Faruk Kad›o¤lu ve Özgür Karadeniz’in Sesi Gazetesi izleyicilerden alk›fl ald›. Aç›l›fla gelen mesajlar›n okunmas›n›n ard›n-

arazilerinden rant elde edebilmek için y›k›m ekiplerini soktular. Bazen, yoksullar›n isyan›na ve devrimcilerin buralardaki örgütlenmelerine karfl› polis operasyonlar› düzenlediler. Evet, bir çok aç›dan “ilgili”ydiler gecekondularla ama gecekondular›n ›slah edilmesini hiç düflünmemifllerdir bile. Elbette, iktidarlar›n bu politikalar› karfl›s›nda gecekondu halk›n›n, evlerini korumak, y›k›mlara karfl› direnmekten baflka bir yolu yoktur. Ve Küçükarmutlu baflta olmak üzere bir çok gecekondu bölgesindeki y›k›mlara karfl› direnifl pratikleri, gecekondularda yaflayan tüm halk›m›z için de örnektir. Bu pratikler, gecekondu halk›n›n oturduklar› evleri, ancak direnerek koruyabilece¤ini göstermifltir. Gecekondu halk›n›n talebi aç›kt›r, gerekli kaynak verilsin ve gecekondular yerinde ›slah edilsin. Bunun biçimleri bulunabilir. Gecekondu bölgeleri, her aç›dan çok daha iyi bir duruma getirilebilir. Bunu reddeden, illa da gecekondular› y›k›m ekipleriyle kuflatanlar›n tek amaçlar›, gecekondu arazilerine el koymakt›r. Gecekondu halk› da buna karfl› direnme hakk›na sahiptir.

dan kemençe ve çekilen horonla aç›l›fl program› sona erdi. 65 kiflinin kat›ld›¤› aç›l›fl etkinli¤inde YDG, SGD, TKP, ‹HD ve SES Trabzon flubesi Trabzon Temel Haklar’a baflar› dileklerini ilettiler.

SORUN/ÇÖZÜM

35


Gerçe¤in Sesiyiz Duyuraca¤›z Her Yere Okurlar›m›z bu hafta da ad›mlad›lar yollar›. ‹zmir Yamanlar-Emek, Gümüflpala, Buca-Kuruçeflme mahallelerinde... Malatya Yeflilyurt Caddesi’nde... Antakya Gündüz’de... Adana Yüre¤ir’de... Bursa Panay›r, Vatan, Teleferik mahallelerinde... dergimizi halka tafl›d›lar. 15-16 Kas›m’da ‹zmir’in mahallelerinde ellerinde dergileriyle evlerin kap›lar›n› çal›p “Size gerçe¤in sesini getirdik” diyen okurlar›m›z zamlardan, yoksulluktan ve çözümden konufltular. ‹ki günde yap›lan dergi sat›fllar›nda toplam 101 dergi halka ulaflt›r›ld›. *** 18 Kas›m günü giydikleri Yürüyüfl önlükleriyle sat›fl yapt› okurlar›m›z. Dünyay› Obamalar de¤il halk kurtulufl savafllar› de¤ifltirir diyen okurlar›m›z çözümün halk›n kendi mücadelesinde oldu¤unu anlatt›lar. Malatya Yeflilyurt Caddesi’nde yap›lan da¤›t›mda 25 dergi sat›ld›. *** 18 Kas›m günü Antakya’n›n Gündüz Caddesi’ni ad›mlayan Yürüyüfl okurlar› halk›n sorunlar›n› dinleyerek sorunlar›n›n çözümlerini dergimizden anlatarak cevap verdiler. Yap›lan sat›flta 30 dergi ulaflt›r›ld›. *** Adana Yüre¤ir ‹lçesi sanayi çarfl›s›nda 19 Kas›m günü yap›lan dergi sat›fl›nda çarfl› esnaf›na gidildi. 6 kiflinin kat›ld›¤› sat›fl s›ras›nda polis Yürüyüfl okurlar›n› durdurup kimlik kontrolü yaparak, dergimizin da¤›t›m›ndan rahats›zl›¤›n› gösterdi. Okurlar›m›z esnafa 29 dergi satt›. *** 19 Kas›m’da okurlar›m›z Bursa Panay›r, Vatan ve Teleferik mahallelerinde dergi da¤›t›m› yapt›. Toplam 50 derginin sat›ld›¤› da¤›t›mda AKP iktidar›n›n krizin faturas›n› emekçilere ödetmeye çal›flt›¤› belirtilerek tüm milliyetlerden ve inançlardan halk›m›z›n tek kurtuluflunun Devrimci Halk ‹ktidar›’nda oldu¤u ve bunun için hep birlikte mücadele edilmesi gerekti¤i anlat›ld›.

36

AYAZMA

da yiyin gibi çocuklar›m›zla sürekli dalga geçiyorlar. Okul idaresinin de bu konuda herhangi bir çabalar› olmad›. Çocuklar ister istemez okula gitmek istemiyorlar. * fiu an bu iki büyük çad›r ve 18 tane derme çatma barakalar var, buralarda kal›yoruz son y›k›ma geldiklerinde 4 aile tekrar y›k›k döküklerden ev kurmas›nlar diye çad›rlar›n› motarla kesip eflyalar›n› dereye att›lar * H a c e t t i n A c a r : K›fl›n ortas›nda bizleri çoluk çocu¤umuzla d›flar›da b›rakt›lar, flu so¤ukta 10 tane ev verseler ne olacak? Çocuklar hastalan›yor, nas›l dayans›nlar? Belediye Baflkan› bizleri kand›rd›, bizleri soka¤a b›rakanlar insan olamaz diye düflünüyorum.... Anlayaca¤›n›z hep bizleri kand›r›yorlar. * Medine Aktafl (Hamile): S›cak bir yuva, hamileyim, bu Cuma do¤um yapaca¤›m. Çocuk olursa ona bu so¤ukta nas›l bakar›m ben, bizi yaln›z b›rakmad›¤›n›z için teflekkür ediyoruz (biz de teflekkür ediyoruz ona). Tüm siyasi partilerden geldiler, bizlere yard›m edeceklerini söylüyorlar ama biz biliyoruz ki onlar seçimlerde oy için bizleri kullanmaya çal›fl›yorlar. * Direnmekten, birlikte olmak ve mücadele etmek gerekti¤inden sözedip ayr›ld›k yanlar›ndan...

AKP’yi tan›mak için Ayazma’ya kulak verin Yürüyüfl muhabirleri, geçen hafta Ayazma’dayd›lar. Naylon çad›r›n bile çok görüldü¤ü yoksullar›n sesini duyuruyoruz size. * Kas›m Ayd›n: Her insan›n bir bar›nma ve insanca yafl a m a h a k k › vard›r ama bu devlet bize yaflama hakk› bile vermiyor. * fierafettin Çomak: Biz bu ülkenin vatandafl›y›z, askerlik yapt›k, 1995 y›l›nda memleketten buraya geldik. “‹stanbul’un tafl› topra¤› alt›n dedik” ama 3 senedir çad›rda yafl›yoruz. Küçükçekmece Belediye baflkan› Aziz YEN‹AY, ayda 400 YTL’den 1 senelik kira paras›n› ödeyece¤iz bunlar buradan ç›ks›nlar, Kayabafl›’ndaki TOK‹’nin sosyal evlerinden ev verece¤im demifl... Biz 3 senedir 3 y›k›m yaflad›k, hep k›fl ayl a r › n d a . Biz de haber yollad›k baflkana, bir protokol yapal›m dedik, sözlerinizi ka¤›da dökelim dedik. Yok dediler. Çocuklar 1 haftad›r okula gitmiyorlar. Okulda di¤er çocuklar›n siz çad›rda m› yafl›yorsunuz, sizin niye eviniz yok, siz flimdi açs›n›zd›r, dur size ekmek alal›m

23 Kas›m 2008


Oligarfli Okmeydan›'na Sald›r› Zemini Haz›rl›yor

Biz Bu Oyunu Biliyoruz Provokasyona ‹zin Vermeyece¤iz! ‹stanbul polisi, burjuva medyay› kullanarak Okmeydan›'n› hedef gösteriyor. Devrimcilerin mücadelesinin, örgütlenmesinin belli ölçülerde etkili oldu¤u yoksul gecekondu semtleri ilk kez hedef yap›lm›yor. Polisin sald›r›lar›n› "hakl›" göstermek için yoksul gecekondular›m›za "polisin giremedi¤i kurtar›lm›fl bölgeler" olarak lanse edilmesinin tarihi oldukça eskiye uzan›r. Polis, ne zaman bu semtlerde devrimcilere yönelik sald›r›ya haz›rlansa, ayn› senaryonun de¤iflik biçimleri yürürlü¤e konulur. Burjuva bas›n yay›n kurumlar›n›n yard›m›yla semt hedef gösterilir ve ard›ndan sald›r› gelir. Biz bu oyunu biliyoruz. Defalarca yaflad›k. Küçükarmutlu'da yaflad›k. Gazi'de yaflad›k. Hat›rlay›n, 2001'de ayn›s›n› Küçükarmutlu'da yapt›lar. Sabah Gazetesi’nde polisin direktifiyle "Filistin gibi" bafll›¤›yla Tayfun Hopal› adl› muhabire provokatif bir haber yapt›r›ld›. O manfletin mürekkebi kurumam›flken polis taraf›ndan Küçükarmutlu'ya panzerlerle, bombalarla operasyon düzenlendi ve dört devrimci katledildi. "Biz bu oyunu biliyoruz" derken, tan›¤›m›z dökülen kan›m›z, yoksul semtlerimizdeki mezarlar›m›zd›r. Okmeydan› Halk› üzerinde oynanan oyundan vazgeçin! Okmeydan› Halk›’n›n haks›z, gayr› meflru hiçbir fleyi yoktur. Okmeydan› Halk›, haklar› için mücadele eden, yozlaflmaya karfl› mücadele eden, zulme karfl› direnmek için örgütlenen bir halkt›r. Okmeydan› Halk›, kendi yaflad›¤› mahallede hiçbir provokasyona izin vermeyecektir. Sald›r›l›rsa, elbette her zamanki gibi direnecektir. 2001'de Küçükarmutlu’da yap›-

Say›: 164

lan, bugün Okmeydan›'nda yap›lmak isteniyor. Gecekondular›n yoksullar›na, ayd›nlar›m›za, iflçi, memur sendikalar›m›za sesleniyoruz; buna izin vermeyelim. Polisin sald›r›s›na ve provokasyonuna karfl› birlikte direnelim.

Okmeydan› Halk›: “Dün Gazi, Armutlu... Bugün Okmeydan›...” Okmeydan› Halk›, mahalle üzerinde yarat›lmaya çal›fl›lan bu provokasyonlara karfl› 15 Kas›m günü bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Geçti¤imiz günlerde tecavüzcü bir sap›¤›n öldürülmesi üzerine bas›nda s›kça yer alan provokatif haberlere ve artan polis terörüne karfl› durmak için yürüdü Okmeydan› Halk›. Sibel Yalç›n Park›’nda toplanarak yürüyüfle geçen halk, “ D ü n G a zi, A r m u t l u . . . B u g ü n O k m e y d a n›... Yoksul Halk›n Yaflad›¤› Ma h a l l e l e r d e P rov o kasy o na ‹ zin Vermeyece¤iz” yaz›l› pankartlar›n yan› s›ra “Katliam Planlar›n› Bofla Ç›karaca¤›z” “2001’de Armutlu’da, Bugün Okmeydan›’nda Katliam Planlan›yor. ‹zin Vermeyece¤iz” dövizleri tafl›nd›. Bir dövizde de 2001 y›l›n›n Sabah gazetesinin , “Buras› Filistin De¤il Armutlu.” manfletinin küpürü vard› ve alt›nda flöyle yaz›yordu: “Bu Manfletin Arkas›ndan 4 Ölü Ç›kt› Armutlu’dan, Bu Kez ‹zin Vermeyece¤iz!” Yol güzergah› boyunca kat›l›mlarla daha da kalabal›klaflan kitle, öldürülen bir sap›k dolay›s›yla mahallelerine yönelik haberlerden rahats›z olduklar›n› dile getirerek, “provokasyonlara karfl› gücümüz birli¤imizdir” ça¤r›s›nda bulundu. Yürüyüfl, Mahmut fievket Pafla Sa¤l›k Oca¤›’n›n önünde yap›lan aç›klamayla son buldu. Burada

Ömer Faruk Aksoy taraf›ndan okunan aç›klamada 1995 y›l›nda Gazi Mahallesi’nde, 2001 y›l›nda Armutlu’da bas›n›n da çanak tutmas›yla gerçeklefltirilen katliamlar hat›rlat›larak flöyle denildi: “ N ede n Hed ef Gö ster ili yo ru z? ” Açl›kla yozlaflmayla y›k›mlarla, vergilerle ve zamlarla bo¤uflurken biraz daha ezilen yoksul mahallelere yönelik bask›lar her geçen gün çeflitli bahanelerle artt›r›l›yor. Ekme¤imize göz dikildi¤inde zamlara tepki vermemizden midir? Çocuklar›m›z› yozlu¤un batakl›¤›ndan korumaya çal›flmam›zdan m›d›r? Y›llard›r kendi eme¤imizle yapt›¤›m›z bir hayat tarz› kurdu¤umuz mahallemizde y›k›m tehdidine karfl› evlerimizi korumaya çal›flmam›zdan m›d›r? ... Çetelere, h›rs›zlara, haraçç›lara karfl› duyarl›l›k göstermemizden midir? E¤er sorun bunlarsa ve tavr›m›z medyaya rahats›zl›k veriyorsa bizler bu flekilde yaflam›m›z› sürdürmeye devam edece¤iz. Bu nedenle bas›n› sald›rgan ve provokatif haberler yapmaya son vermeye ça¤›r›yoruz. Açl›¤a, yoksullu¤a, zamlara, iflsizlere ve yozlaflmaya karfl› mücadele etmeye devam edece¤iz. Mahallemizde yaflanabilecek bir sald›r›n›n, katliam›n, provokasyonun sorumlusu baflta mahallemizi hedef gösteren medya kurulufllar› olmak üzere AKP iktidar› ve polis olacakt›r. ” Eylem “ M a h a l l e m i z d e Te c a v ü z c ü ‹ s t e m i y o r u z ! P ro v o k a s y o n l a r a ‹ z i n Vermeyece¤iz! Kahrol s u n F a fl i z m Ya fl a s › n M ü c a d e l e miz!” sloganlar›n›n at›lmas›n›n ard›ndan sona erdi.

OKMEYDANI

37


‘Kad›na Yönelik fiiddet’in

KAYNA⁄I VE ÇÖZÜMÜ 25 Kas›m, Birleflmifl Milletler taraf›ndan 1999 y›l›nda “Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü” olarak ilan edilmiflti. Kad›na yönelik fliddet, gizli veya aç›k yaflanmaya devam ediyor. Bu tür günleri ilan eden emperyalistler ve iflbirlikçileri, sorunlar›n çözümü için gerçekte hemen hiçbir fley yapmazlarken, bu günler sorunun gündemleflmesine vesile oluyorlar. Elbette, herkesin bu gündeme müdahalesi de farkl› oluyor. 25 Kas›m vesilesiyle yine iktidar sözcülerinden feministlere, polisten patronlara kadar her kesim bu konuda birfleyler söyleyecek, ve ortal›¤› tumturakl› sözler kaplayacakt›r. Sömürücülerin nakaratlar› bellidir; Bu konuya ne kadar önem verdiklerinden, kad›n›n ne kadar “de¤erli bir varl›k” oldu¤una, fliddete maruz kalan kad›nlar için ne kadar çok fley yapt›klar›na kadar içi bofl konuflmalar yaparlar her y›l. fiatafatl›, ama sabun köpü¤ü misali, etkisi daha söylendi¤i gün biten sözlerdir bunlar. Elbette bu arada, kad›n sorununa dair kendilerince tahliller yapmay› da ihmal etmezler. Kad›n sorununun egemenler cephesinden ele al›n›fl›nda genel olarak i k i t ü r ç a r p › k l›k ortaya ç›kmaktad›r. Birincisi sorunu, kad›na sadece erkek taraf›ndan uygulanan fliddet olarak ele almakt›r. Ki bu bak›fl aç›s› sorunu cinsiyet temelinde bile do¤ru ele almayan bir anlay›fl›n ürünüdür. ‹kincisi, bu fliddeti düzenden, sistemden, sistemin verdi¤i kültürden kopar›p sadece bir “e¤itim” sorununa indirgemektir. Bütün mesele, “erkeklerin e¤itimsizli¤i”nden kaynaklanmaktad›r bu bak›fl aç›s›nda. Bu da sorunun çözümünü ortaya koymak yerine sistemi farkl› bir yolla aklamaktan baflka bir anlam tafl›mayan bir anlay›flt›r.

38

KADIN

Sorunun nedenlerini yanl›fl koyan bir anlay›fl›n sonuçta “kad›na yönelik fliddete karfl› mücadele”yi do¤ru bir zemine oturtmas› da mümkün de¤ildir. O halde sorunu ele almaya fluradan bafllayal›m: Nedir kad›na yönelik fliddetin nesnel temeli? Kad›na yönelik fliddet, en baflta erkek egemenli¤i üzerine flekillenen köleci, feodal toplumlardan bu yana sürüp gelmektedir. Bugün kad›na yönelik fliddet denilince, ilk akla gelen “feodal kültür” olmaktad›r. Köken itibar›yla bunun akla gelmesi do¤al olsa da, sorunu tarif etmez bu tan›m. Çünkü bugün art›k bu fliddet bizzat k ap it a l i z mi n ekonomisi, hukuku ve kültürü taraf›ndan beslenip sürdürülen bir kültür olarak vard›r. Sadece feodal kültürün a¤›rl›kl› olarak devam etti¤i ülkelerde de¤il, bizzat kapitalist ülkelerde de kad›na yönelik aile içi fliddetin son derece yayg›n olarak sürmesi de bunu göstermektedir zaten.

Kölenin kölesi kad›n! K›sa bir yaz› içinde kuflkusuz kad›nlar›n toplumlar tarihindeki evrimini dile getirmek mümkün de¤ildir. Ama baz› köfle tafllar›n› hat›rlayabiliriz; bir zamanlar, do¤urganl›¤›, soy zincirinin kad›na göre belirlenmesi ve kad›n›n üstlendi¤i bitki toplama iflinin düzenlili¤i nedeniyle kad›n toplum içinde güçlü bir yere sahipti. Kad›n›n toplumsal öneminin ve rolünün ön planda oldu¤u bu toplumlar, “ a n a e r k i l ” toplumlard›. Ama kad›n›n bu dönemi çok uzun sürmedi. Fiziki güç gerektiren ifllerin önem kazanmas›, özel mülkiyetin ortaya ç›kmas›, üretimde erke¤in

S o r u n s i s t e m s o r u n u d u r, kad›na ideolojik, politik, k ü l t ü re l o l a r a k s i s t e m i n nas›l bakt›¤› ve nas›l bir y e r v e r d i ¤ i s o r u n u d u r.

rolünün artmas›, mirasta erke¤in esas al›nmas› gibi yeni etkenler, kad›n›n toplum içindeki bu konumuna son verdi ve “ a t a e r k i l ” aile sistemi ortaya ç›kt›. O gün bugündür de bu sistem hükmünü sürdürüyor. Kad›n güçsüzleflmesine paralel olarak erke¤in zevk ve çocuk do¤urma arac› haline geldi. Dahas›, köleci, feodal ve kapitalist toplumlarda, hem erke¤in, hem sistemin kölesi konumuna itildi. Baflka bir deyiflle, köleci toplumda, o kölenin de kölesiydi. Kapitalizmde de ücretli kölelerin kölesi... Kapitalizmde kad›n›n kaderi biraz de¤iflecek gibi oldu. Burjuvazi, “eflitlik” slogan›yla, evde ifllevsiz olan kad›n› ihtiyaç duydu¤u iflgücü olarak kullanmak için evinden ç› k a r d › . Bu yüzden de kad›nlar, eflitlik slogan›n› bayrak yapan burjuva harekete var güçleriyle kat›ld›lar. Fakat sonuçta kad›n›n kapitalizmde elde etti¤i de farkl› bir statü olmad›. Kölelikten feodalizme, feodalizmden kapitalizme kad›n için de¤iflen tek fley, köleli¤in biçim de¤ifltirmesiydi. Feodalizm eve hapsetmiflti, kad›n yine köleydi, kapitalizm evden ç›kard›, kad›n yine köle kald›. Çal›flan, evinden ç›kar›l›p fabrikaya, atölyeye sokulan kad›n da, ü c retli bir köle olmaktan baflka bir fley de¤ildir. Di¤er yandan, toplumsal statü olarak ise hem bir cinsel meta ve hem de çal›flt›¤› zaman d›fl›nda evinde ev ifllerini gören, kocas›n›n ihtiyaçlar›n› karfl›layan ve çocuk bakan biridir. Yani yine iki kere köledir. Hem köle, hem kölenin kölesidir. Kad›nlar›n haklar›, özgürlükleri hiç mi geliflmedi bu süreç boyunca? Geliflti elbette. Seçme, seçilme hakk›ndan toplumsal baz› statülerin y›k›lmas›na kadar çeflitli geliflmeler oldu. Fakat, buras› son derece önemlidir, bu geliflme, esas olarak kad›nlar›n mücadelesini, s›n›flar mücadelesiyle bütünlefltirdikleri, bu bak›fl aç›s›yla mücadeleye at›ld›klar› ölçüde sa¤lanm›flt›r.

23 Kas›m 2008


Kad›nlar Madende

Kad›nlar nda Tu¤la Fabrikas›

Kapitalizm kurtaramaz! Kapitalizm, kad›n› afla¤›layan çok daha baflka mekanizmalar› da yaratm›flt›r zaman içinde. Kad›n›n cinsel bir meta olarak kullan›lmas›, tarihte yaln›z kapitalizmde bu kadar yayg›n ve bu kadar afla¤›lay›c›d›r. Reklamlardan moda” denilen olguya, sanat›n çeflitli biçimlerine kadar kapitalist kültürün içinde, kad›n cinsel bir meta olmaktan kurtulamaz. Kad›nla ilgili olsun veya olmas›n her alanda kad›n bedenini cinsel bir meta olarak kullanmak, burjuva kültürün ve ahlak›n›n kad›na bak›fl›n›n da özetidir. Kapitalizmin bu bak›fl aç›s›nda kad›n, cinselli¤i d›fl›nda hiçbir ifle yaramayan bir insan konumundad›r. (Elbette bu kad›nlar›n bir k›sm› için geçerli; bir di¤er k›s›m ise, fabrikada, tarlada, mutfakta çal›flacak kad›nd›r ve onun da baflkaca bir toplumsal rolü, söz hakk› olmayacakt›r.) Sömürücü s›n›flar›n kad›na bak›fl aç›s›n› en iyi gösteren bir di¤er olgu ise, sistemin, kad›n bedeninin sat›lmas›n› vergi l e n d i re rek kazanç elde etmesi, fuhuflu meflru kabul etmesidir. Kad›n› bu flekilde afla¤›layan, ezen bir sistem içinde kad›n›n bir de¤eri olabilir mi? Olmad›¤› için de kad›n hem s›n›fsal olarak üretim içinde ezilir, sömürülür ve hem de cinsiyet aç›s›ndan afla¤›lan›r, ezilir, horlan›r. Dahas› kapitalist çarklar›n aras›nda bunalt›lan erke¤in gerekti¤inde fliddetini yöneltti¤i, dövdü¤ü bir insan haline gelir. Bizim gibi ülkelerde, dinin de kad›na yönelik fliddeti, bask›y› meflrulaflt›rmas› nedeniyle, kad›n üzerindeki kuflatma daha da a¤›r hale gelir. Kad›n› bu denli afla¤›layan, horlayan bir sistem, kad›na yönelik fliddeti engelleyebilir mi? Bu sorunun cevab› da olumsuzdur. Kad›nlar, sistemde hala ikinci s›n›ft›r ve iki kez sömürülmekte, iki kez ezilmekte ve i k i t ü r l ü flid-

Say›: 164

Kad›nlar Kurtulufl Savafl›’nda

te Kad›nlar Direnifl

“Kad›na yönelik fliddet” denilince, bundan sadece “koca daya¤›n›” anlamam›z›, kad›na fliddete karfl› mücadeleyi de “dayak atan kocalara karfl› mücadele!” olarak ele almam›z› öneriy o r l a r. Oysa, böyle ele a l m a k , k a d › n l a r › n k u r t uluflu yolunda tek bir a d › m d a h i a t a m a m a k t › r. detin bask›s› alt›nda kalmaktad›rlar. Bunlar birbirinden ayr› da düflünülemez. Kad›n sorununu ele al›fltaki çarp›kl›klar da burada ç›kar karfl›m›za. Burjuva, küçük-burjuva çevreler, “kad›na yönelik fliddet” denilince, bundan sadece “koca daya¤› n›” anlamam›z›, dolay›s›yla kad›na fliddete karfl› mücadeleyi de “ d a y a k atan kocalara karfl› mücadele!” olarak ele almam›z› öneriyorlar. Sorunu bu kadar yüzeysel ele ald›klar› için de mesela, kad›na yönelik daya¤a daha a¤›r cezalar verilmesiyle sorunun çözülebilece¤i gibi s›¤ ve temelsiz öneriler sunuyorlar. Polisiye önlemler, kesilecek a¤›r cezalar m› engelleyecek bu fliddeti? Sorun sistem sorunudur, kad›na ideolojik, politik, kültürel olarak sistemin nas›l bakt›¤› ve nas›l bir yer verdi¤i sorunudur. Kuflku yok ki, ortaya koydu¤umuz “ataerkil” flekillenme nedeniyle burjuva kad›n›n da belli sorunlar› olsa da, kad›n sorunu esas olarak emekçi kad›n›n sorunudur; kad›na fliddet de ayn› flekilde halktan kad›nlar›n sorunudur. Dolay›s›yla kad›na yönelik fliddet kad›nlar›n s›n›fsal olarak ezilmiflli¤i sorunundan ba¤›ms›z olarak ele al›namaz. Bu anlamda biz diyoruz ki, “Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Mücadele”, k a d › n › n k u r t u l uflu mücadelesiyle birlefltirilmelidir.

Kad›nlar Devrimde

Bu da ancak tüm halk›n kurtuluflu ile mümkündür. Yani esas olarak kad›n› fliddete maruz kalmaktan kurtaracak olan da toplumsal kurtulufltan baflka bir fley de¤ildir. Kad›n›n kurtuluflu ancak sosyalizmle mümkün olacakt›r. Çünkü kad›na gerçek de¤erini verecek, tarihsel olarak flekillenmifl kad›n› ezen kültürü, kad›n› ezen üretim tarz›n› tasfiye edecek olan odur. Feodalizmin karanl›¤›ndan, kapitalizmin kölelik zincirlerinden kurtulan kad›n, özgürleflerek toplumsal yaflamdaki yerini al›r. Bunu söylerken biz kad›n sorununa ve kad›na yönelik fliddete karfl› mücadeleyi, devrim sonras›na erteliyor de¤iliz. Tam tersine bu mücadeleyi b u g ü n d e n verelim fakat, bunu bütün olarak toplumsal kurtuluflla birlefltirelim diyoruz. Kad›n›n mevcut toplumsal statüsünü de¤ifltirmek, “erke¤e karfl›” mücadele biçiminde cinsiyetçi temelde gerçeklefltirilemez. Ya da sorun “erke¤in e¤itilmesiyle” çözülemez. Çünkü sorunun kayna¤› tek bafl›na e r k e k ve e¤itimsizlik de¤ildir. Devrimci mücadele içinde yer alan kad›nlar gerek toplumsal statü olarak ve gerekse erkek ile eflit haklara sahip olma yan›yla özgürlüklerini bugünden kazanmaya bafllarlar. Devrimci hareketin tarihindeki kad›n flehitler, kad›n›n mücadele içinde nas›l özgürleflti¤ini ve ezilmifl kad›n statüsünün yönetici önder savaflç› kad›nla nas›l yer de¤ifltirdi¤inin örnekleriyle doludur. “ Ta r i h hakk› nda bir fleyler bil en bir isi, ka d›n mayas› olmadan büyük top lumsal de¤iflikliklerin gerçeklefl mes inin imka ns ›z oldu¤unu bi li r” der Marks. Biz de bunu bilerek kad›nlara “kad›na yönelik fliddet!”e son vermek için b ü y ü k t o p l u m s a l de¤ifliklikleri hedeflemeli ve kad›n erkek birlikte gerçeklefltirmeliyiz diyoruz.

KADIN

39


Son Gazi’yi Ona ‹hanet Edenler U¤urlad› Kurtulufl Savafl›’n›n son gazisi, Mustafa fiekip Birgöl, 11 Kas›m’da yaflam›n› yitirdi ve topra¤a verildi. Ulusal Kurtulufl Savafl› gazilerini süründüren, yoksulluk içinde ölmelerini ony›llard›r seyreden düzen, son gazi Birgöl için TBMM'den bafllayarak “ g ö r k e m l i ” bir tören düzenledi. Pe ki bu görkemi n al t › n d a n e y i g i z l e d i l e r v ey a g i zl e me ye çal›flt›lar? Oligarflik düzen, anti-emperyalist savafl›n gazilerini, ancak kullanaca¤› zaman hat›rlam›flt›r. Birgöl’e de bir anda böylesine ilgi göstermeleri, elbette kullanmak içindi. Bu flaflaal› tören, oligarflik düzenin Kurtulufl Savafl› gazilerine o güne kadar hiç de¤er vermedi¤i, onlar› adeta yüzüstü b›rakt›¤› gerçe¤ini gizliyordu. Ama bu, Birgöl’e düzenlenen törenlerin gizlediklerinin içinde daha tali olan yand›r. Daha önemlisi, cenazesini kald›rd›klar› gazinin savafl›n›, ideallerini çokt a n r a f a k a l d › r m › fl olduklar›n›, ona çoktan ihanet etmifl olduklar›n› gizliyorlard›. Baflka deyiflle, Gazi’nin cenazesini, kendi iflbirlikçiliklerini p er de l e me k için kulland›lar. ‹lk törenin düzenlendi¤i TBMM’nin, törenlere kat›lan generallerin, burjuva politikac›lar›n Kurtulufl Savafl›’n›n ruhuyla, idealleriyle e n k ü ç ü k b i r ilgileri yoktur. Onlar tam tersine, Kurtulufl Savafl› flehitlerinin ve gazilerinin savafl›n› bofla ç›karan, onlar›n kanlar›n› dökerek kazand›klar›n› yok eden bir yönetimin temsilcileridir.

Ne U¤runa Savafl›p Öldüler? Onlar›n ne u¤runa savafl›p öldüklerini anlamak için 1919’da bafllat›lan Ulusal Kurtulufl Savafl›’n›n ne için verildi¤ine, kime karfl› verildi¤ine bakmak gerekir. 1. Paylafl›m Savafl›’nda yenilen

40

SON GAZ‹

ülkeler saf›nda bulunan Osmanl› Devleti, Sevr Anlaflmas›’yla savafltan galip ç›kan emperyalist ülkelerce paylafl›ld›. Ülke aç›k iflgalle, soygun ve ya¤mayla karfl› karfl›yayd›. Osmanl› padiflah›, yönetici egemen s›n›flar›, iflbirlikçi paflalar kay›ts›z flarts›z emperyalistlere teslim olmufltu. Emperyalistler Anadolu’yu iflgal etmifl, topraklar› ya¤malamakta, ulusal onuru ayaklar alt›na almakta; halk›n idaresini çi¤nemekte, de¤erlerine, kültürüne sald›rmaktayd›. Bir yandan emperyalist iflgal ordular›n› ülkeye davet eden Osmanl› Sultan› Vahdettin, di¤er yandan da ülkenin çeflitli yerlerinde baflgösteren emperyalist iflgale karfl› direnifl e¤ilimlerini ezmeye çal›flmaktad›r. Gerçekte, kendisi bir v a t a n h a i n i , emperyalist ufla¤› olan Va h d e t t i n, emperyalist iflgale karfl› direnenleri, “Ya ‹stiklal Ya Ö l ü m ” slogan›yla milli kurtulufl bayra¤› açanlar›, “ v a t a n h a i n i ” ilan ederek, haklar›nda “ i d a m f e r m a n l a r › ” yay›nl›yordu. ‹flgalin ilk anlar›ndan itibaren, Antep, Marafl, Adana ve Ege da¤lar›nda anti-emperyalist tepkiler ve direnifl e¤ilimleri kendini göstermeye bafllam›flt›. Bu tepkiler 1919’dan itibaren, bugün cenazesini kald›rd›klar› gazinin de içinde bulundu¤u kurtulufl savaflç›lar› taraf›ndan tüm ülkeye yay›l›p büyütülecek ve zafere tafl›nacakt›. Bu u¤urda binlerce insan yaflam›n› yitirerek flehit düfltü, binlercesi de yaraland› ve kurtulufl savafl› gazisi oldular.

Gazi’nin ‹deallerinin Cenazesi Çoktan Kald›r›ld› Ba¤›ms›zl›k kan bedeli, can bedeli kazan›lm›flt›. 1920’lerde ba¤›ms›zl›¤›n› kazanan, sömürücü, ta-

lanc› emperyalistleri kurtulufl savafl›yla topraklar›ndan kovup atan ülkede, devlet eliyle palazland›r›lan burjuvazi ve giderek iflbirlikçileflen küçük-burjuva diktatörlü¤ü ad›m ad›m ba¤›ms›zl›¤› tasfiye ettiler. DP iktidar›yla da ulusal kurtulufla tamamen ihanet edilecekti. ‹ktidardaki bu güçler, savaflarak ülkemizden at›lan iflgalci emperyalistleri savafls›z-çat›flmas›z yeniden iflgale ve ülkemizi sömürmeye davet ediyordu. ‹flbirlikçiler, emperyalizmin yeni müttefikleri, kurtulufl savafl›n›n ruhunu, daha 1945’lerden itibaren gazilerin gözlerinin içine baka baka topra¤a gömmüfllerdi. Ba¤›ms›zl›k savafl›na ihanet eden iflbirlikçi oligarfli, o zamandan bu yana ülkemizde iktidardad›r. Bugün, gazinin cenazesini kald›ranlar da, 1950’lerdeki iflbirlikçilerin devamc›lar›, onlar›n soyundan olanlard›r. 1950’lerden günümüze, sat›lmad›k herhangi bir fley b›rakmad›lar. Vatan topraklar›ndan, halk›m›z›n al›n terinden bafllayarak, ülkenin her türlü zenginli¤ini emperyalizme peflkefl çektiler. Buna karfl› direnenleri, mücadele edenleri, faflist terörle sindirmeye, susturmaya çal›flt›lar. 1950’lerden günümüze, iflbirlikçi oligarflinin iktidar›nda, art›k u l us a l b i r d e ¤ e r b › r a k › l m a m › fl t › r. fiehitlik de, gazilik de iflbirlikçiler için bir anlam ifade etmiyor. Sadece iflbirlikçiliklerini, vatan hainliklerini gizlemek, flovenist duygular› körüklemek için kulland›klar› bir malzemeden ibarettir. “Ya ‹stiklal Ya Ölüm” fliar›yla tereddütsüz ölüme yürümek, vatan için kendini feda etmek, “ ba¤›ms›zl›k u¤runa al kanlara boyanmak ” iflbirlikçi egemenlere çok çok uzak fleylerdir. Onlar›n felsefesine göre, 23 Kas›m 2008


‘u¤runa ölmeyi de¤ecek hiçbir fley yok’tur. Onlar için önemli olan tek fley kendi ç›karlar›d›r. Dünün iflgalci emperyalistleri, oligarfli için “dost ve müttefik ülkeler” olmufltu. 1950’lerden bugüne bu söylem de de¤iflmedi. Peki ülkemizi yeralt› ve yerüstü zenginlikleriyle, maddi manevi de¤erleriyle iliklerine kadar sömüren emperyalistler ne olmufltu da “dost ve müttefik” olmufltu? Hay›r emperyalistler hiçbir zaman ülkemizin, halk›m›z›n dostu ve müttefiki olmad›, olamazd›. Emperyalistlerle dost ve müttefik olan, onlar›n iflbirlikçileri tekelci burjuvazi, toprak a¤alar›, tefeci tüccar s›n›f›, onlar›n ordusuyla, polisiyle, yarg›s›yla devlet örgütüydü.

Gazinin ve Gaziye ‹hanet E d e n l e r i n Temsil Ettikleri Bugün cenazesini kald›rd›klar› gazi, sonraki kiflisel yaflam› ve dü-

Bursa’da Burulafl ‹flçileri Eylem Yapt› TÜMT‹S Sendikas›’nda örgütlendikleri gerekçesiyle iflten ç›kar›lan sar› otobüs floförlerinin her pazartesi sürdürdükleri eylemleri 18 kas›m günü de devam etti. Otobüs floförleri direnifllerinin 181. gününde Orhangazi Park›’nda eylem yaparak mücadelelerine devam ettiklerini duyurdular. Eylemde yap›lan konuflmada Bursa Belediyesi’nin Anayasa'y› ihlal etti¤i belirtildi. Benzer bir olay›n Gaziantep’te yafland›¤›, yerel mahkemece at›lan iflçilerin ifle iade karar› al›nmas›na ra¤men belediyenin yasa tan› mazl›¤›na vurgu yap›ld›. Burulafl iflçilerinin bugünkü eyleminde direnifl kararl›l›¤› bir kez daha ifade edildi. Yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› eylemde pankart ve aç›lan çeflitli dövizlerle belediye protesto edildi.

Say›: 164

flünceleri ne olursa olsun, Ulusal Kurtulufl Savafl› Gazisi s›fat› itibar›yla ba¤›ms›zl›¤› temsil etmektedir. Gazi’nin cenazesini kald›ranlar ise ihaneti, iflbirlikçili¤i, vatan hainli¤ini temsil etmektedirler. Gazi, ekonomisini, politikas›n› emperyalist güçlerin belirleyemedi¤i bir ülkeyi temsil etmektedir. Gazi’nin cenazesini kald›ranlar ise, yeni-sömürgelefltirilmifl, emperyalizme ba¤›ml›, ekonomisinden politikas›na, kültürden sanata, e¤itimden sa¤l›¤a hemen herfleyini emperyalistlerin belirledi¤i bir ülkenin temsilcileridir. Gazi, emperyalist tekellere tan›nan imtiyazlara son vermek için savaflm›flt›. Onun cenazesini kald›ranlar, emperyalist tekellerin ülkemizdeki ç›karlar›n›n savunucusu, koruyucusudurlar. Gazi, ulusal onurun temsilcisidir. Gazi’nin cenazesini kald›ranlar›n ulusal onurlar› yoktur. Onlar,

uflakl›¤› temsil ediyorlar. Gazi, ba¤›ms›zl›k savafl› veren bir ordunun askeriydi, bugün onun cenazesini kald›ran generaller, iflbirlikçi, emperyalizm ad›na iflgallerde yer alan, ba¤›ms›zl›k mücadelelerine karfl› savaflan bir ordunun komutanlar›d›rlar. Gazi’nin savafl›, ülkenin gelece¤inin emperyalistler taraf›ndan belirlenmesine karfl›yd›. Gazi’nin cenazesini kald›ran generaller, milletvekilleri, bürokratlar, ülkenin gelece¤ini emperyalizme teslim edenlerdir. Dolay›s›yla, son gazi Birgöl ile, onun cenazesini kald›ranlar›n, en k ü ç ü k b i r o r t a k y a n l a r › y o k t u r. Bugün gazinin cenazesinde “ b a ¤›ms›zl›ktan” sözedenler, gerçekte ancak, emperyalizme karfl› ba¤›ms›zl›k bayra¤›n› dalgaland›ranlara karfl› her türlü bask› ve zulmü uygulayan günümüzün ‘Va h d e t t i n ’leri olabilirler. isimli dernek çal›flan›na dernekten ç›karken keyfi kimlik kontrolü dayatan polis, Ayd›n’› karakola götürmeye zorlad›. Sonraki günlerde de tekrar tekrar kimlik kontrolü dayatmas›nda bulundu. En son Gemlik ve Bursa’n›n emekçi mahallerinden biraraya gelen futbol tak›mlar› aras›nda yap›lan dostluk ve dayan›flma turnuvas› Gemlik polisini rahats›z etmifl olacak ki 4 Kas›m günü Gemlik'te esnafl›k yapan Karacaalili bir insana gidip futbol turnuvas›na kat›lan gençlerin resimlerini gösterip “bunlar› tan›yor musun?” dedi. Nedenini soran esnafa bu gençlerin “iyi yolda olmad›klar›”n›, oynad›klar› di¤er tak›mlardaki kiflilerin “DHKP-C’li ve Tuncelili olduklar›”n› söyleyerek hedef gösterdi. Gemlik Temel Haklar Derne¤i, polisin tek amac›n›n halk›n hak ve özgürlükleri için mücadele etmesinin önüne geçmek oldu¤unu söyleyerek mücadeleden vazgeçmeyeceklerini belirttiler.

Gemlik Polisi Terör Estiriyor... Gemlik'te haklar ve özgürlükler mücadelesinin geliflmesini engellemek için Gemlik polisinin keyfi uygulamalar› ve tehditleri devam ediyor. Yak›n zamanda Fethi Hare adl› bir kiflinin ailesine sürekli gidip tedirgin ederek keyfiliklerini sürdüren Gemlik polisi son dönemde de Gemlik Temel Haklar Derne¤i önünde kamp kurup derne¤e girip ç›kanlara kimlik kontrolü uygulay›p tehditler ediyor. Temel Haklar çal›flanlar› son günlerde Gemlik polisinin tehdit ve sald›r›lar›n› flöyle özetlediler: 14 Eylül günü dernekte yap›lan "AKP Yalan Söylüyor Kontrgerilla Görevi Bafl›nda" konulu panele kat›lan Faruk Özer’e Gemlik polisi dernek ç›k›fl›nda kimlik kontrolü yap›p derne¤e gitmemesi yönünde uyararak “emniyete götürmekle”, “iflyerini çal›flt›rtmamakla” tehdit etti. 3 Kas›m günü tecritle ilgili yap›lan eylemden bir gün sonra fienol Ayd›n

SON GAZ‹

41


Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi Üyeli¤i

Emperyalizme Hizmet Görevidir Baflbakan Tayyip Erdo¤an geçen hafta Amerika’dayd›. Türkiye'nin Birleflmifl Milletler (BM) Güvenlik Konseyi Geçici Üyeli¤i’ne seçilmesi nedeniyle, BM daimi temsilcilerine bir “tt e fl e k k ü r r esepsiyonu” verdi. New York'ta Cipriani Restaurant'ta verilen yemekte, Tayyip Erdo¤an “ Türkiye'ye gösterilen yük sek teveccüh ve güven için ” teflekkür ettikten sonra, “ Dünya bar›fl›y la ilg ili ya p ma m ›z g e re k e n bir ç ok görevler olacak, bütün bunlar› sa mimiyetle ön yarg›s›z bir flekilde yer ine getir menin gayret inde ola ca¤›z” diye konuflmufl. * Hat›rlanaca¤› üzere, BM Genel Kurulu’nda yap›lan oylama sonucu Türkiye 2009-2010 dönemi için Güvenlik Konseyi Geçici Üyeli¤i’ne seçildi. Türkiye daha önce de 1951-1952, 1954-1955 ve son olarak da 1961 y›l›nda Güvenlik Konseyi’nde temsil edilmiflti. 47 y›ld›r ise, tüm iste¤ine ra¤men, oraya seçilemedi. Baflbakan Erdo¤an Türkiye’nin konsey üyeli¤ine seçilmesini “ uluslararas› a¤›rl›¤›m›z›n bir sonucu” diye nitelerken, D›fliflleri Bakan› Ali

Babacan ise bu geliflmeyi “ tarihi bir gün” diye de¤erlendirdi. Ona göre, “ Dünya bar›fl› art›k Türkiye’den sorulacak” t›! ‹tibarl› ülke Türkiye, konsey üyesi olmas› dolay›s›yla art›k, bölgesel ve dünya ölçe¤indeki sorunlarda daha etkin rol oynayacakt›! Ancak gerçek böyle mi? Türkiye’nin siyasi konumuna ve BM’nin durumuna bakt›¤›m›zda, ne görüyoruz?

BM’nin m isyonu

Birleflmifl Milletler, ülkeler aras›nda yaflanacak ve yaflanan sorunlar› “bar›flç› yollarla” çözme iddias›yla 1945’de kuruldu. Savafl teknolojisinin geldi¤i düzey dünyan›n sonunu getirecek boyuta ulaflm›flt›. Bu noktada sorunlar “bar›flç›l” yöntemlerle ve “iflbirli¤i” temelinde çözüme kavuflturulmal›yd› ve ancak BM gibi bir örgüt bu iflbirli¤ini sa¤layabilirdi... Sosyalist sistem güçlü bir olgu olarak dünya çap›nda politikalar› etkilerken, BM’nin rolü de, belli ölçülerde sosyalistlerin etkisinin izlerini de tafl›yordu. Fakat sosyalist sistemin y›k›l›fl›yla birlikte BM büyük ölçüde emperyalistlerin, özel olarak da Amerika’n›n Bu samimiyet ve asl›nda bu teslimiyet, denetimine girmifltir. hiç kuflku yok ki, oligarfliyi BM GüvenBM’nin, baflta öngörülen lik Konsemisyonu asgari düzeyde bile yi’nin geçici yerine getirebilmesi, önceliküyeli¤i koltu- le onun ülkeler, halklar aras› ¤una o turteflitli¤i temel almas›na, bunu makta d evöngören hukuksal yap›ya uyreye girdi. mas›n› gerektirir. ABD destek Ancak, emperyalistler ve iflbirlikçilerinin prati¤i bu huverdi, b urjukukun s›k s›k ayaklar alt›na va politikaal›nd›¤›n› gösterir. BM’den s›nda ise ABD deste¤i- zaman zaman emperyalistlerin istemlerinden farkl› kararnin karfl›l›¤› lar ç›km›flsa, emperyalistler malumdur. ve iflbirlikçileri bu kararlar›

42

EMPERYAL‹ZM

genellikle tan›mam›fllard›r. Örnekleri mi? ABD, ‹srail ve T ü r k i y e... Bu ülkeler BM kararlar›na uymayan, uygulamayan, uygulatmayan, ‘uluslararas› hukuku’ say›s›z kez çi¤neyen ülkelerin bafl›nda gelmektedirler. Sadece ‹srail, BM’nin Filistin sorununa iliflkin ald›¤› 40’a yak›n karara uymam›flt›r. ‹srail, onlarca y›ld›r, BM’nin öngördü¤ü s›n›rlara çekilmiyor; tersine iflgal etti¤i alanlar› büyütüyor, ve bafl destekçisi de Amerikan emperyalizmi! Siyonizmin BM kararlar›n› çi¤nemesi karfl›s›nda seyirci kalan BM; Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Sudan, Somali, Yugoslavya, Sierra Leone, Liberya ve Angola'ya karfl›, askeri ve ekonomik yapt›r›mlar› hemen uygulamaktan geri kalmam›flt›r.

K endi hukukuna sayg›s› o l m a y a n l a r, dünyaya hangi hakla ‘nizam’ vermeye kalkabilir? BM, bugün tart›flmas›z olarak emperyalist ç›karlar› savunan, ald›¤› kararlar›yla emperyalist ç›karlara hizmet eden, kendi hukukuna bile uymayan uluslararas› bir kurum halindedir. Sorunlar› “bar›flç›l yollarla” çözme kurallar›, sadece güçsüz ülkelere karfl› iflletilen bir mekanizmad›r; dünya halklar›na karfl› suç iflleyenleri engellemiyor. Halklar›n, ülkelerin kendi iradesini hiçe sayan bunun yerine kendi iradesini dayatan baflta Amerika olmak üzere emperyalistlere karfl› hukukunu iflletmiyor. Sald›rgan emperyalistlere karfl› b›rakal›m ald›¤› kararlar› uygulamay›, karar dahi almayan BM, hakl›n›n, mazlumun, emperyalist sald›rganl›¤a direnen halklar›n ise elini

23 Kas›m 2008


kolunu ba¤lamaya çal›fl›yor. BM’nin bugünkü rolü, emperyalist sald›rganl›klar› meflrulaflt›rmaktan baflka birfley de¤ildir. En son örneklerden biri Irak’t›r. Kendisi hiçbir karara uymayan, iflbirlikçisi ‹srail için al›nan her karar› veto eden Amerikan emperyalizmi, “ BM kar a r la r›na uyma d›¤› ge rekçe siyle” Irak’a sald›rmak için BM’den kararlar ç›kartt›rm›flt›r. Türkiye, iflte böyle bir BM’nin Güvenlik Konseyi’ne seçildi. Bu bir “baflar›” de¤il. Olsa olsa herfleyden önce BM’nin ilkesizli¤inin, tutars›zl›¤›n›n bir kan›t›d›r. Çünkü, onlarca y›ld›r BM’nin kararlar›n› uygulamayan ülkelerden biri de Türkiye’dir. BM’nin K›br›s’la ilgili kararlar›n› uygulamayan Türkiye, flimdi konsey üyeli¤i s›fat›yla baflka ülkeleri “kararlara uymaya davet edecek”! Bu ne perhiz, bu ne lahana turflusu... BM’nin hukuka sayg›s›, kendi kararlar›na uymayan bir üyesini, yine ekonomik pazarl›klar sonucunda konsey üyeli¤ine seçmesinden bellidir. BM’deki koltuklar da, emperyalist ve iflbirlikçi tekellerin ekonomik ç›karlar›na ve pazarl›klar›na ba¤l›d›r. Dünya halklar› nezdinde hiçbir itibar› kalmayan, tek misyonu emperyalistlere, emperyalist ç›karlara hizmet etmek olan bir kurumda olmak kimseye itibar, prestij kazand›rmaz. Emperyalistlerin hizmetinde bir kurumda itibar arayanlar emperyalizm iflbirlikçili¤iyle, emperyalizmin uflakl›¤›yla övünenler olabilir ancak. Türkiye'nin Güvenlik Konseyi'nde yapaca¤›, emperyalizmin ç›karlar›na hizmet etmeye devam etmekten ibarettir.

Say›: 164

‘Demokrat’ Obama’n›n ‘Çocuk Katili’ Temsilcisi Amerika’da G-20 ülkeleri toplant›lar›na kat›lmak için bulunan Tayyip Erdo¤an’la, 15 Kas›m’da O b a m a a d › n a görüflme yapan isim ABD’nin eski d›fliflleri bakan› Madeleine Al b r i g h t’tan baflkas› de¤ildi. Peki Albrigt kimdi? Albright, dünya halklar›n›n unutamayaca¤› bir isimdir. 1990’dan itibaren Irak’a uygulanan ambargo nedeniyle, Irak’ta 500 bini aflk›n çocuk ölmüfltü. 1996’da bir gazeteci, Albright’a “Irak’ta ölen çocuklar›n say›s›n›n Hiroflima’ya at›lan atom bombas›ndan ölenlerin say›s›n› geçmesi sizi kayg›land›r›yor mu?” diye sormufltu ve Albright’›n büyük bir so¤ukkanl›l›k içinde verdi¤i cevap fluydu: “Zor bir tercih ama buna de¤er o l d u ¤ u n u d ü flü n ü y o r u z . ” . San›r›z, bu sözler Albright’› temsilcisi olarak atayan Obama’n›n politik kimli¤i hakk›nda da yeterince bir fikir vermeye yeter. Ve san›r›z, flaflk›n Obama hayranlar› için de yeterli olsa gerek. Obama’n›n Beyaz Saray Genel Sekreterli¤i’ni teklif etti¤i isim ise R a h m E m a n u e l ’dir. Bu kifli de, Bush’un Irak’› iflgalini destekleyen bir isimdir. Bu isimlerle Obama’n›n üstlendi¤i misyon aras›nda bir çeliflki yoktur. Sorun, Obama’ya olmad›k misyonlar yüklenilmesinde, Amerikan tekellerinin temsilcisi olarak baflkan seçilmesine bak›lmadan, Obama’dan dünya halklar› yarar›na beklenti içine girilmesindedir.

Obama’n›n yan›ndaki isimlere bak›larak da, Obama’n›n baflkanl›¤›ndaki bir Amerika’n›n nas›l bir Amerika olaca¤› görülebilir. Herkes emin olabilir ki, Obama’l› Amerika da, sömürü ç›karlar› için, yüzbinlerce hatta milyonlarca çocu¤un hayat›n› gözünü k›rpmadan yok edebilecektir. Obama’n›n prati¤ini belirleyecek olan da, baflta Obama’y› baflkanl›k koltu¤una tafl›yanlar olmak üzere, Amerikan tekellerinin ç›karlar› olacakt›r. Onlar›n ç›karlar› gerektirdi¤inde, ülkeler iflgal edilecek, milyonlarca insan öldürülecek, iflkencelerden geçirilecek, tutuklanacak, onlar›n ç›karlar› çerçevesinde sömürgecilik iliflkileri pekifltirilecek, dünya halklar›, emperyalizme teslim olmay› reddeden ülkeler terörist ilan edilecektir. Yine, emperyalist tekellerin ç›karlar› için, “ d e m o k r a s i ”, “ b a r › fl ” yalanlar› dile dolanacak, “ d i k t a t ö r l ü k l e r e k a r fl › ” savafl›lacakt›r. Obama’da halklar yarar›na meziyetler keflfetmek için derisinin renginden baflka her fleye gözlerini kapayanlar, belki Albrigt’la Tayyip görüflmesini de görmemifl olabilirler! Fakat, gözleri kapamak, Obama’n›n derisinin rengine tak›l›p, kendini kör etmek ortada olan gerçekleri de¤ifltirmeye yetmez. tenmesi protesto edildi. Mitinge kat›lan ‹sviçre Halk Cephesi de, üzerinde Engin Çeber’in foto¤raflar›n›n bulundu¤u ve “Türkiye’de iflkence s ü r ü y o r, Engin Çeber iflkenceyle katledildi” yaz›l› pankart tafl›d› ve Çeber’in katledilmesine iliflkin aç›klama olan bildiri da¤›tt›.

‹sviçre: Krize Karfl› Miting ‹sviçre’nin Zürich flehrinde 15 Kas›m’da iflçi sendikas› Unia taraf›ndan kriz nedeniyle bir miting düzenlendi. 3500 kiflinin kat›ld›¤› mitingde, bankalar›n kurtar›lmas› için devletin kaynak aktarmas› ve krizin faturas›n›n emekçilere yüklenmek is-

EMPERYAL‹ZM

43


Avrupa Emperyalizmi Devrimcilere Sald›r›yor ABD’deki 11 Eylül eylemlerini gerekçe gösteren Avrupa emperyalistleri, “ a n t i - t e r ö r y a s a l a r › ”yla yeni bir bask› politikas›n› devreye soktular. Avrupa emperyalistleri bir çok konuda oldu¤u gibi, terör yasalar›nda da Amerika’y› takip ve taklit ediyorlard›. Ancak belirtelim ki, 11 Eylül’den sonra yo¤unlaflan bu hak gasplar›, esas olarak 1990 bafllar›ndan itibaren gündemdeydi. 1990’l› y›llarda, sosyalist ülkelerde yaflanan y›k›mlar›n ard›ndan burjuvazi Avrupa’da hak ve özgürlüklere karfl› amans›z bir sald›r›ya geçmiflti. 11 Eylül’ü izleyen dönemde ise, “terörizm” demagojisiyle sald›rganl›k daha da t›rmand›r›ld›. Toplumsal yaflam “terör yasalar›”yla daha büyük ölçüde bask› ve denetim alt›na al›nd›. “Terör yasalar›”, tüm halk› hedef almakla birlikte, öncelikle hedeflenen kesim, g ö ç m e n l e r (ya b a n c › l a r ) oldu. Terör yasalar› bu aç›dan apaç›k ayr›mc›, ›rkç› maddelerle dolduruldu. Do¤rudan onlar›n takip ve denetim alt›na al›nmas›na, onlara yönelik farkl› (yani aç›kça ayr›mc›) gözalt›, tutuklama prosedürleri uygulanmas›na izin veren yasalar ç›kar›ld›. Göçmenlere sald›r›n›n bir yan›n› da göçmenler içinde örgütlü, devrimci, ilerici örgütlere sald›r› oluflturuyordu. Nitekim, Avrupa ülkelerinde s›k s›k Türkiyeli devrimcilere yönelik operasyonlara tan›k olunuyor. Fransa’da bu y›l içinde k›sa aral›klarla iki kez devrimcilerin bürolar›, evleri haydutça bas›ld›. Tutuklananlar oldu. Almanya’da da defalarca devrimcilere, Kürt yurtseverlere ve di¤er sol göçmen örgütlenmelerine karfl› operasyonlar yap›ld›, dernekler, bürolar, ev ve iflyerleri bas›ld›. Öyle ki Alman polisi, bir gecede onlarca evi, iflyerini bas›p, onlar› “suçlu” gibi göstererek, bu kesimleri toplumdan tecrit etmeyi adeta bir gelenek haline getirmifl durumdad›r. Tutuklanan, en az›ndan fifllenen, dev-

44

EMPERYAL‹ZM

rimci ilerici kifliler hakk›nda da “tter ö r” suçlamas›yla davalar aç›l›yor. Belçika’dan ‹ngiltere’ye ‹talya’ya kadar di¤er Avrupa emperyalist ülkelerinde de çeflitli derecelerde sald›r› ve engellemeler söz konusudur. Fakat Frans›z ve Alman polisinin Türkiyeli devrimcilere yönelik yo¤un operasyonlar› daha dikkat çekici. Türkiyeli devrimciler, bu ülkeler aç›s›ndan maddi anlamda büyük bir "tehdit" mi oluflturuyorlar, Hay›r! Ama emperyalizm ve onun polisi, s›n›fsal davran›yor, devrimi, sosyalizmi savunan güçlere karfl›, ilgili ülkelerin yasalar›na uysalar bile, sald›rmaktan geri kalm›yorlar. Kuflku yok ki, bu faflist zihniyet, kendi içindeki ilerici solcu güçlere karfl› da yöneliyor. Kendi burjuva siyasetleri içinde sak›ncal› gördük-

4

Avrupa h apishanelerindeki T ürkiyeli devrimcilerin tutuklanmas›n›n hiçbir meflrulu¤u ve hukukili¤i yoktur. Devrimci tutsaklar, serbest b›rak›lmal›d›r! leri güçleri sindirmek için de “terörizm destekçili¤i”, “teröristlere yak›n davranmak” gibi gerekçeleri s›k s›k kullan›yorlar. Almanya’da Sol Parti’ye yönelik sald›r›lar da bunun bir örne¤i. Sol Parti, sosyalizm söylemine karfl›n pazar ekonomisini kabul etti¤ini daha önce aç›klam›fl bir partidir. Ancak bu durumda bile sosyalizmin telaffuz edilmesine tahammül edemeyen ‹çiflleri Bakan› Otto Schily, "bunlar düzeni de¤ifl tirmek istiyor” diyerek istihbarat teflkilatlar›n› göreve ça¤›rd› ve "bu parti sürekli takip alt›na al›nmal›..." dedi. Terör yasalar› onlar için de iflletilmeliydi! Kendi içindeki bir düzen partisine böyle yaklaflan bir yönetim anlay›fl›, “yabanc›” devrimci örgütlere

karfl›, hukukunu ayaklar alt›na almakta tereddüt etmiyor. Ayn› bakan "tehlikeli, flüpheli kiflilerin suç ifllemeden ihtiyaten haps e at›lm as ›n›" istemiflti daha önce de. Bu zihniyet, emperyalizmin “terör yasalar›n›” nas›l kullanmay› istedi¤ini de gösteriyor. Bugün devrimcilere karfl› sürdürülen bask› ve tutuklamalarda, aç›lan davalarda da ayn› zihniyet söz konusudur. Fransa’da demokratik kurumlar›n elefltirilerine ra¤men ç›kar›lan yeni yasa ile polise genifl yetkiler tan›nd›. Gözalt› süresi 4 günden 6 güne ç›kar›ld›. “Örgüt üyesi ve yöneticileri”ne verilecek cezalar a¤›rlaflt›r›ld›. Almanya’da ç›kar›lan anti-terör yasas›nda 129/b maddesi de¤iflikliklere u¤rat›larak, daha do¤rusu a ¤ › r l a fl t › r › l a r a k yürürlü¤e kondu. Art›k göçmenlere bu yolla daha rahat soruflturmalar aç›labilecek, tutuklamalar ve cezalar verilebilecektir. Nitekim, flu anda Steimheim ve di¤er hapishanelerdeki DHKP-C davalar›ndan tutuklanan devrimci tutsaklar 129/b maddesine göre yarg›lan›yorlar. 129/b maddesi’ne göre; kendi ülkesinde "tt e r ö r i s t" olarak tan›mlanan devrimciler ve ilericiler, Almanya'da da " t e r ö r i s t " olarak kabul edilecekler. Bunun anlam› fludur: Emperyalizm ve yeni-sömürgesi durumundaki iflbirlikçi iktidarlar, art›k devrimcilere karfl› sald›r›da daha yak›n ve do¤rudan iflbirli¤i içinde olacaklard›r.

Hukuk yerine komplolar! Ne var ki, devrimcilere, göçmenlere karfl› yukar›da ancak bir k›sm› örnek verilen bu sald›r›lar, ne kadar terör yasalar›na dayand›r›lmak istenirse istensin, esas›nda h u kuksuz ve keyfidir. Bu nedenle de devrimcilere karfl› hemen tüm sald›r›lar, komplocu bir tarzda yap›l›yor. Emperyalizmin komplocu yüzü son y›llarda defalarca sergilendi. En aç›k örnek; ABD’nin, 11 Eylül’den sonra, “kitle imha silah› var, fluraya

23 Kas›m 2008


sald›racaklar, nükleer silah yap›yorlar...” yalanlar› üzerine bina etti¤i komplo teorileriyle Irak’› iflgal etmesidir. Ama emperyalistler bu yönteme her alanda baflvuruyorlar. AB ülkeleri bu yöntemi de ABD’den kapmakta hiç gecikmediler. Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde “terör eylemine haz›rlan›yorlar” diye göçmenlere karfl› say›s›z operasyon yap›ld›. 2004 y›l›nda Türkiye, ‹talya, Almanya, Hollanda, Belçika’n›n “befl ülkede birden”(!) gerçeklefltirdikleri ortak bir komplo ile de devrimciler gözalt›na al›nd›, bir k›sm› tutukland›. Yine Almanya’da S t a m m h e i m Hapishanesi’nde tutulan Türkiyeli 5 devrimci de komplolar sonucu yarg›lan›yorlar. Belçika, yarg›lad›¤› Türkiyeli devrimcileri suçlayabilmek için terör yasalar›ndan medet umdu, o yetmedi¤inde Türkiye oligarflisiyle, Hollanda’yla birlikte komplolar kurdu. Düflünün ki, tek bir devrimciyi tutuklat›p iade edebilmek için komplo kurabilen Belçika ve Hollanda, AB ülkeleri aras›nda, "özgürlükler" bak›m›ndan örnek gösterilen ülkelerin bafl›nda gelir. Ancak siyasi, ekonomik ç›karlar söz konusu olunca, devrimcilerin engellenmesi söz konusu olunca tüm bunlar bir yana b›rak›lmaktad›r. Hukuk mu, adalet mi, meflruluk mu? Hay›r, ç›karlar sözkonusu olunca bunlar ask›ya al›nabilir. Avrupa emperyalizminin Türkiyeli devrimcilere yönelik politikalar› ve operasyonlar›, ço¤u durumda Türkiye oligarflisiyle yap›lan p a z a r l › k l a r a göre flekillenmektedir. Emperyalist ülkeler, bu operasyonlar karfl›l›¤›nda bazen ihale al›yor, bazen baflka konularda Türkiye'ye istediklerini yapt›rma arac› olarak kullan›yorlar. Bu durumda aç›kça görülüyor ki, hukuk adalet, haklar ve özgürlükler, herhangi bir ihale dosyas›n›n içinde önemsiz bir unsura dönüflebiliyor.

AB, fa fliz m le öz de fllefliyo r Emperyalizm, tekellerin ç›karlar› için t e r ö r demagojisini devrimci-

Say›: 164

l e re karfl› silah olarak kullan›yor. Emperyalizmin kendi yasalar›na göre bile ortada "terör" diye suçlayabilece¤i bir fley yoktur, ama komplolarla, zorlama yorum ve subjektif de¤erlendirmelerle, devrimcilerin faaliyetleri “tt e r ö r i z m”le, kifli olarak devrimciler “tt e rö ri s t l i k”le suçlan›yor. fiu anda Belçika, Almanya ve Fransa’da devrimcilere karfl› sürdürülen yarg›lamalar böyle bir politikan›n sonucudur. Bas›lan dernekler yasal kurumlard›r, haklar›nda dava aç›lanlar, demokratik bir mücadele içinde yeral›yorlar. Ama buna ra¤men kar maskeli, a¤›r silahl› polislerle, kap›lar k›r›larak yap›lan bask›nlarla, bire bin katarak “ t e r ö r ” operasyonu havas› veriyorlar. Ortada Fransa’n›n, Almanya’n›n yasalar›na karfl› ifllenmifl bir suç yoktur; fakat emperyalistler, “devrimcileri Türkiye’de gerçeklefltirdikleri eylemlerden dolay› da” yarg›lamak istemektedirler. Belçika’da, Almanya’da aç›lan davalarda bu halen gündemdedir. Böyle bir fleyin, hukuken bir çok eksiklik ve çarp›kl›k içermesi bir yana, politik olarak da, Avrupa burjuva demokrasilerinin kendilerini oligarflinin faflizmiyle özdefllefltir m el e r i nde n baflka bir anlam tafl›maz. Nitekim s›n›fsal ç›karlar› aç›s›ndan asl›nda böyle bir özdefllik içindedirler. Çeflitli islamc› kesimlerin Londra’da, Madrid’de do¤rudan kitlelere karfl› gerçeklefltirdikleri ve devrimcilerin asla onaylamayaca¤› eylemler gerekçe gösterilerek, bu tür sald›r›lar›n her an yap›labilece¤i propagandas›yla anti-terör yasalar› ve uygulamalar›na “meflruluk” ve “halk deste¤i” sa¤lamaya çal›fl›yorlar. ‹slamc›lar›n onaylanamayacak eylemleri, tüm göçmenlere ve devrimcilere karfl› sald›r› ve k›s›tlamalar›n gerekçesi yap›l›yor böylelikle. Bugün Avrupa’da, polis ve zaman zaman yarg›, do¤rudan devrimcilerin ideolojilerine, yaflamlar›na müdahalede bulunmakta, flu dergiyi okuma, fluraya gitme, kimseyle dayan›flma içine girme, örgüt üyeleriyle görüflme... diye fiilen yönlen-

dirmektedirler. Polisin “suçlu” gibi gösterip uzak durulmas›n› istedi¤i dergiler yasal dergiler, dernekler yasal dernekler, kifliler ortada olan legal kiflilerdir. Dolay›s›yla bunlara müdahalenin, insanlar› temel hak ve özgürlüklerinden yoksun b›rakmak anlam›na geldi¤i aç›kt›r. Bu en s›radan, en basit haklara dahi sahip olunmayan bir yerde demokrasiden söz edilebilir mi? Bu nas›l bir demokrasidir? Ülkemizde birçoklar›n›n y›llard›r propagandas›n› yapt›klar›, benzemeye çal›flt›klar› Avrupa demokrasisi, bugün temel hak ve özgürlüklerin, hukukun böyle pervas›zca çi¤nenebildi¤i bir demokrasi durumundad›r. ‹nsan haklar›ndan, düflüncenin özgür olmas› gerekti¤inden durmaks›z›n bahseden onlar de¤il mi? Bu özgürlükler, Avrupa standartlar›n›n bafl›nda gelmiyor mu? Avrupa’daki DHKP-C davalar›nda da görülüyor ki, gelmiyormufl. Burada geçerli olan esas olarak burjuvazinin ç›karlar›d›r. Temel olan odur, d e m o k r a s i denilen fley de bunlar›n üzerine infla edilmektedir. Yani soyut bir demokrasi yoktur. Burjuva demokrasisi vard›r bu ülkelerde. Ve bu da ad› üzerinde burjuvazi için, burjuvazinin ç›karlar›n› korumak için bir demokrasidir. Elbette bu operasyonlar›n yap›lmas›nda da, aç›lan davalarda da, meselenin özü, politiktir. Evleri, dernekleri bas›lanlar›n, dava aç›lanlar›n, devrimci olmas›, emperyalizmin sald›rmas› için as›l gerekçedir. Çünkü onlar Avrupal› emperyalistlerin Türkiye’deki ç›karlar›na ters bir tav›r içindedirler. Emperyalizmin ç›karlar›n› koruyan Türkiye faflizmine karfl› mücadele ediyorlar. ‹flte emperyalistlerin as›l yok etmek istedikleri budur.

EMPERYAL‹ZM

45


Almanya: Bask› Ve Tutuklamalara Tepkiler Alman polisi taraf›ndan, 5 Kas›m’da Anadolu Federasyonu’nun Köln’deki merkezi ve ba¤l› derneklerle üyelerinin evlerine bask›nlar düzenlenmifl ve Federasyon Baflkan› Cengiz Oban, Nurhan Erdem ve Ahmet ‹stanbullu tutuklanm›flt›. Tutuklamalar› protesto eylemleri ve aç›klamalarda, tutuklular›n serbest b›rak›lmalar› isteniyor.

Ulm’de Dayan›flma Mitingi 5 Kas›m’daki bask›n ve tutuklamalar, Ulm kentinde yap›lan mitingle protesto edildi. Almanya Göçmen ‹flçiler Federasyonu (AG‹F) ve Almanya Demokratik Haklar Federasyonu (ADHF) taraf›ndan 13 Kas›m’da yap›lan mitingde, Almanya ve Avrupa’daki göçmen kurumlar›na yönelik sald›r›lar›n, göçmenlerin hak ve özgürlüklerinin, örgütlenme haklar›n›n, politik çal›flmalar›n›n s›n›rlanmas› amac›n› tafl›d›¤› belirtilerek, tutuklular›n serbest b›rak›lmas› istendi.

Hamburg’da Bildiri Da¤›t›ld› Bask›n ve tutuklamalara yönelik protesto eylemlerinden birisi, Hamburg Anadolu-Der taraf›ndan 15 Kas›m’da yap›ld›. Dernek çal›flanlar›, da¤›tt›klar› bildirilerle Alman polisinin sald›r›lar›n› teflhir etmeye devam etti ve bu hukuk d›fl› tutuklamalar›n mücadelelerinin önüne geçemeyece¤ini belirttiler. Karlshure Hapishanesi’nde tutulan federasyon baflkan› ve üyelerinin serbest b›rak›lmas›n› istediler.

DIE LINKE’den Aç›klama Bask›n ve tutuklamalar, “DIE LINKE” (SOL Partisi) taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klama ile de protesto edildi. Aç›klamada, “Terörizme karfl› mücadele ad› alt›nda insan haklar› bir kenara at›l›yor. Politikalar›n ve bas›n›n da katk›s›yla yarat›lan terör histerisi ile sistematik olarak haklar›m›z gasp ediliyor. Sadece bir flüphe üzerine, hiçbir suçlama yap›lmadan, insanlar uzun süre gözalt›nda tutuluyor” denildi. Ayr›ca, “129 Maddesine Karfl› Mücadele Komitesi”, Viyana’daki Bolivarc› Dernek de yapt›klar› aç›klamalarla Almanya devletinin sald›r›lar›n› protesto ettiler.

Nürnberg’de Stammheim Davas› ‹çin Seminer Almanya'n›n Nürnberg/Fürth flehrinde 13 Kas›m 2008`de, ‘129’a Karfl› Komite’, taraf›ndan seminer düzenlendi. 55 kiflinin kat›ld›¤› seminerde; Almanya devletinin 5 Kas›m’da Anadolu Federasyonu’na yönelik sald›r› lar› ve 3 ki flinin t ut ukl anmas›, “anti-terör” kapsam›ndaki 129. yasa maddelerinin içeri¤i, S t a m m h e i m Davas› ile Stuttgart-Stammheim Hapishanesi'ndeki k o fl u l l a r v e Mu stafa Atalay ve di¤er t u t s a k l a r › n s a ¤ l › k d u r u m l a r › üzerinde bilgilendirme, de¤erlendirme ve tart›flmalar yürütüldü. Alman solunun da kat›ld›¤› seminerden sonra tutsaklara kart yaz›ld› ve ileri derecede sa¤l›k sorunlar› yaflayan M u s t a f a At ala y’›n se rbest b›rak›l ma s› talebini içeren metin için imza topland›.

Yunanistan Hapishanelerinde Kitlesel Açl›k Grevi Yunanistan’da 30 Ekim’de 21 hapishanede yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi talebiyle 8.000 adli tutuklunun kat›l›m›yla yemek boykotu fleklinde bafllat›lan direnifl 3 Kas›m’da 3000 kiflinin kat›ld›¤› bir açl›k grevine dönüfltürüldü, açl›k grevindekilerin say›s› 8 Kas›m’da 6000’e yükseldi. ‹nsan haklar› örgütlerinin a ç › k l a m a s › n a g ö r e , a ç l › k g r evin deki tutuklulardan ikisi, açl›k g re v i n d e y a p › l a n s e v k n e d e n i y l e öldü. Bir ço¤u hastanelerde tedavi alt›na al›nan tutuklular›n taleplerin-

46

HABER

den öne ç›kanlar flöyle; u Ceza infaz yasas›n›n de¤ifltirilmesi, u Ceza indirimin eflit hale getirilmesi, u Sa¤l›k koflullar›n›n düzeltilmesi, u ‹nsanl›k d›fl› uygulamalara son verilmesi, u Sevk bekletme yerlerinin koflullar›n›n düzeltilmesi, u Ön tutuklama koflullar›n›n düzeltilmesi u Ceza art›r›m› uygulamas›n›n kald›r›lmas› (hapis cezalar›, hapishanede herhangi bir ‘suç’ ifllendi¤inde art›r›l›yor) u Disiplin cezalar›n›n ve keyfi olarak uygulanan hücre (tecrit) cezalar›n›n kald›r›lmas›. Yunanistan’da mevcut durumda, 7.500 kifli kapasiteli hapishanelerde

14.000 tutuklu bulunuyor. Bunlardan 3500’ü mahkemeye dahi ç›kar›lm›fl de¤il. Tutuklular›n büyük ço¤unlu¤unu 18 yafl alt› çocuklar ile uyuflturucu davas›ndan yatanlar oluflturuyor. Üçüncü s›ray› ise mülteciler al›yor. Yunanistan hapishanelerinde son 10 y›lda ölenlerin say›s› 417 iken, sadece 2008 y›l›nda ölenlerin say›s› 41. Adli tutuklular›n eylemleri, siyasi tutuklular›n yan›nda, bir çok sol örgüt, sendika, dernek taraf›ndan da destekleniyor. Yunanistan genelinde, çok say›da yürüyüfl, miting ve destek konserleri yap›ld›, imza kampanyas› bafllat›ld›.

23 Kas›m 2008


Gazze’ye Siyonist Kuflatma

Bir halk nas›l böyle ‘cezaland›r›labilir’? ‹srail taraf›ndan 5 Kas›m’dan bu yana Filistin-Gazze fleridi geçifl noktalar› kapal› tutuluyor. ‹srail taraf›ndan yeniden bafllat›lan ambargo nedeniyle, Gazze halk› en temel ihtiyaçlar›n› karfl›layam›yor. Günlerdir karanl›kta yaflayan halk›n yaflad›klar› açl›¤›n da ötesine geçmifl durumda. Ambargoyu sürdüreceklerini ve askeri sald›r›larda bulunabileceklerini belirten ‹srail, 4 Kas›m’dan bu yana 17 Filistinli’yi katletti. Birleflmifl Milletler; geçifl noktalar›n›n kapat›lmas› gerekçesiyle, yard›mlar› ve yak›t sevkiyat›n› durdururken, “uluslararas› toplum” sorunu takip ediyor deniyor. Gerçekte, ‹srail’e göstermelik “s›n›r› aç” ça¤r›lar› d›fl›nda takip edilen birfley görünmüyor.

Hukuk yok, uluslararas› yasalar, emperyalistleri ve onlar›n sad›k iflbirlikçisi ‹srail’i ba¤lam›yor. Onlar, dünya halklar›na istedikleri zulmü, katliam› yapmakta özgürler. Hesap verdikleri, bir uluslararas› mahkeme yok. Uluslararas› hukuk ve yasalar, emperyalizme karfl› olanlar› suçluyor, onlar› yarg›lamak için çal›fl›yor. Emperyalizmin hakimiyetindeki dünya, orman kanunlar›n›n geçerli oldu¤u, gücü elinde bulunduranlar›n, yasa, hukuk tan›mad›¤› bir dünyad›r. Kuflkusuz ‹srail’in bu sald›r›lar›, baflta Amerika olmak üzere emperyalist sistemden ba¤›ms›z de¤ildir. Emperyalizmin hakimiyetindeki dünyada, bir halk, katliamlarla, ambargolarla teslim al›nmaya çal›fl›l›yor. Bir halk›n yaflam› tehdit ediliyor. Filistin halk›, böyle bir dünyada bir yandan emperyalizme ve siyonizme boyun e¤memenin onurunu yaflarken, bir yandan da bedelini ödüyor.

Amerika Irak‘tan Çekilmeyecek Amerikan emperyalizmi ile Irak’›n iflbirlikçi hükümetinin, Irak’tan Amerikan askerlerinin çekilmesi konusunda, bir y›ld›r sürdürülen müzakereler sonucunda uzlaflmaya vard›klar› aç›klamas› yap›ld›. Irak hükümeti taraf›ndan kabul edilen ve mecliste oylanacak olan tasla¤a göre, ABD askerleri, 2011 y › l › n a k a d a r Irak’› tamamen boflaltm›fl olacaklar. Gerçekte ise, Amerika Irak’› kovulmad›¤› sürece terk etmeyecektir. Belki koflullar uygun hale geldi¤inde askerlerini Irak’tan çekecek. Fakat, yap›lan bu anlaflman›n anlam›, Amerika’n›n Irak’› iflgalinin olas› bir asker çekmeden sonra da, iflbir-

likçi iktidar arac›l›¤›yla sürdürülece¤idir. Emperyalizmin yeni-sömürgecilik iliflkilerine uygun olan da zaten budur. Emperyalizm için aç›k iflgal tercih edilen bir durum de¤il, Irak’ta sömürü politikalar›na teslim olmay› reddeden Saddam iktidar›n› y›kmak için baflvurdu¤u bir yöntem olmufltur. As›l olan iflbirlikçi iktidarlar arac›l›¤›yla gizli iflgal ve sömürüyü sürdürmektir. Irak’ta “çekilme” denilirken, gerçeklefltirilmesi planlanan da budur. Dolay›s›yla, dünya halklar› aç›s›ndan ortada sevinç duyulacak bir durum söz konusu de¤ildir.

‘Polis Devleti’nde Polise Yeni Yetkiler Almanya’da polisin yetkilerini daha da geniflleten yasa tasar›s›, Federal Meclis taraf›ndan onayland›. Yasa, Eyalet Temsilciler Meclisi taraf›ndan da kabul edilmesi ve cumhurbaflkan›n›n imzalamas› ile yürürlü¤e girecek.

Say›: 164

Federal Meclis’ten geçen yasaya göre, polis, “terör” gerekçesiyle, “flüphelilerin” bilgisayarlar›n› hakim iznine ba¤l› olarak izleyebilecek, telefonlar› dinleyebilecek, evlere girebilecek. “Acil durumlarda”, hâkimin izni olmaks›z›n müdahale

Ayn› yan›lg› ya da çarp›tma, Amerika’n›n yeni baflkan› Barack Obama’n›n, “Irak’tan asker çekme” söylemini seçim propagandas› olarak kulland›¤›nda da yafland›. Bu propaganda Obama’n›n “farkl›l›¤›n›n” kan›t› say›lm›flt›. Görüldü¤ü gibi, Amerika’n›n eski baflkan› için de yeni baflkan› için de sorun, Irak’tan çekilme de¤il, sömürgecilik iliflkilerini kal›c› flekilde oturtmakt›r. etme yetkisine sahip olacak. Yasa, bugüne kadar suçlar›n kovuflturulmas›ndan sorumlu olan “Federal Emniyet Teflkilat›”n›, ilk kez “suçun önlenmesi için mücadele” ile de görevlendirmifl oluyor. Alman polisi, suçu önleme gerekçesiyle, göçmenler ve muhaliflere yönelik bask›s›n› art›rabilecek.

HABER

47


değin m eler

Ezberci Ayd›n “Her sorunu korkusuzca masaya yat›rma, tart›flarak anlama, diyalogla çözme temayülünde bir yeni dünya karfl›s›nda bocal›yoruz.”

Karbon Sorunu Kocaeli F Tipi Hapishanesi’ne karbon ka¤›d› normal olarak al›n›yordu. Ama bir zaman sonra, “cezaevi güvenli¤ini tehlikeye sokabilece¤i” gerekçesiyle idare karbonu yasaklad›. - Tutsaklar, yasa¤a itiraz ettiler. - ‹nfaz Hakimli¤i tutsaklar›n baflvurusunu reddederek yasa¤›n devam›na karar verdi.

- Tutsaklar Kocaeli 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne baflvurdu. - Mahkeme itiraz›n görüflülmesini istedi. - Adalet Bakanl›¤› mahkemenin karar›n›n kald›r›lmas› için Yarg›tay’a baflvurdu. - Ya r g › t a y yasa¤›n devam›nda karar k›ld›... Yaaa... karbon ka¤›d› deyip geçmeyin.

BAM TELİ çizgiler

Can Dündar, ülkemizdeki farkl› milliyet ve inançlar karfl›s›ndaki politikay› elefltirirken söylüyor bunu. Elefltiri do¤ru, ama ya yukar›daki cümle? Dündar’›n tarif etti¤i gibi bir dünya m› var yani flimdi? Öyle bir temayül mü var, yoksa temayül tam tersi mi? Can Dündar gibi ayd›nlar, “ezber bozmak”tan en çok söz edenlerdendir; ama ezberden konuflmak da en çok onlarda. Burjuvazi taraf›ndan ezberletilmifl yukar›daki cümlenin ülkemizin ayd›nlar› taraf›ndan olur olmaz, içi dolar dolmaz, ikide bir tekrarlanmas› örne¤inde görüldü¤ü gibi...

Monarfli Hayranlar› “‹stikrar›n Sembolü Monarfli” diye koca bir bafll›k atm›fl Ifl›k tarikat›n›n gazetesi Türkiye. Devam›nda diyor ki: “Dünyada hala parlak monarfli geleneklerinin sürdü¤ü ülkeler var. Enteresand›r ki bugün dünyan›n en istikrarl› ve demokr asinin en muntazam iflledi¤i ülkeler bunlard›r.” (20 kas›m 2008, Türkiye) Ah Osmanl› ah! Bu islamc›lar›n dillerinin alt›ndaki bakla bu ya, her zaman aç›kça söyleyemeyip, böyle dolayl› haberlere baflvuruyorlar.

Al›flt›ra Al›flt›ra Fransa Senatosu, emekli lik yafl›n›n 70’e ç›kar›lmas› n › kabul etti. Daha önce 65’ti. Emeklilik s›n›r yafl›n›n 70’e ç›kar›lmas› uygulamas›, 2009 y›l›nda yürürlü¤e girecek. Bal gibi “ m e z a r d a e m e k l i l i k ” iflte. Asl›nda “mezara girmeden kimse emekli olamaz” diyecekler ama iflte al›flt›ra al›flt›ra söylüyorlar.

48

DE⁄‹NMELER

23 Kas›m 2008


Boran-Haziran Yay›nc›l›k TÜYAP Kitap Fuar›’ndayd›

Adalet, evrenin ruhudur. Ömer Hayyam

Tacizci ‘islamc›’ olunca Çorum Baflsavc›l›¤›, din e¤itimi görmek isteyen 15 yafl›ndan küçük iki k›za cinsel tacizde bulundu¤u için tutuklanan islamc› ENSAR Vakf› Çorum Baflkan› Zekai ‹fller hakk›nda iddianame tamamlanm›fl. Savc›l›k, istismar›n k›zlar›n beden ve ruh sa¤l›¤›n› bozup bozmad›¤›n› tesbit için bir rapor almad›¤› için tacizci “basit cinsel istismar” suçundan yarg›lanacakm›fl. E¤er bu rapor al›nsayd›,

tacizci en az 15 y›l hapis istemiyle yarg›lanacakt›. fiimdi ise, 4,5 y›ldan... Peki niye bu rapor al›nmam›fl derseniz; O da AKP iktidar›n›n ve AKP’nin yardakç›s› yarg›n›n “islamc›” s›fat› tafl›yan sap›klar› koruma konusunda adeta merkezi ve sistemli bir politika izlemeleri. AKP de, yarg› da, islamc›lar da Üzmezler’i çok çok seviyorlar. Onda k e ndi le r i ni mi görüyorlar acaba?

Çarflaf ve Deniz Denize düflen y›lana sar›l›r. Peki Deniz neye sar›lacak?... Önce Üçüncü Yol dedi, olmad›. Tony Blair, Ricky Martin flov ifle yaramad›. Anadolu Solu tutmad›... Laiklik laiklik deyip bir yere varamad›. fiimdi de çarflafa sar›ld›... Bakal›m daha nelere sar›lacak?

H‹Ç!!! Art›k kendisi bir kavrama dönüflen “ B e k le n e n ‹ s t a nb u l d e p r em i ”ne iliflkin bir rapor daha yay›nland›. Bu kez raporu haz›rlayan B ay ›n d › r l›k ve ‹s k a n B a k a n l› ¤›. Rapora göre, ‹stanbul’da 7.5 büyüklü¤ünde bir deprem olmas› halinde 90 bin

Say›: 164

kifli ölecek. 20 milyar dolarl›k bina kayb›, 60 milyar dolarl›k ekonomik kay›p olacak. Binlerce kifli a¤›r yaralanacak. 500 bin aile evsiz kalacak. Durum bu. Raporu haz›rlayan kuruma bak›ld›¤›nda, rapor resmi; devlet de, hükümet de iflin fark›nda demektir. Peki ne olacak?... Baflta söylemifltik. Hiç!

27. TÜYAP Kitap Fuar› 1-9 Kas›m tarihleri aras›nda Beylikdüzü fuar al›n›nda yap›ld›. 550 yay›nevi ve çeflitli derneklerin kat›ld›¤› fuar› yaklafl›k 323 bin kifli ziyaret etti. Fuara Boran-Haziran Yay›nc›l›k da kat›ld›. Boran-Haziran Yay›nc›l›k stand›n› ziyaret eden okurlar›n en çok ilgilendikleri kitap ölüm orucu direniflçisi ve flehitleri olan iki k›z kardeflin anlat›ld›¤› “Canan ve Zehra” kitab›yd›. Özellikle ö¤rencilerin ilgi gösterdi¤i bu kitap en çok sat›lan kitaplar aras›nda yer ald›. Mahir Çayan’›n Bütün Yaz›lar kitab› da en çok ilgi gören kitaplar›n bafl›ndayd›. Standda bulunan Metris Tarihi, ‘84 Ölüm Orucu’nu anlatan Direnifl Ölüm Yaflam, Can›m Feda, Kürt Sorunu Nas›l Çözülür? Anka Destan› ve K›z›ldere kitaplar› da okurlar›n ald›klar› kitaplar oldu. Boran Haziran Yay›nc›l›k pankart›n›n as›l› oldu¤u stand Mahir Çayan ile Che Guevara’n›n posterleri, Boran-Haziran yay›nc›l›ktan ç›kan kitaplar›n tan›t›m afiflleri, küçük tan›t›m broflürleri ile okurlar› karfl›l›yordu. Che ve Mahir’in yaflamlar›, kiflilikleri paylafl›larak, onlar›n düflüncelerinin ifadesi olan kitaplar okurlara tan›t›l›yordu. Boran Haziran Yay›nc›l›k stand›na gelen ziyaretçilerden birisi de Kübal› yazar Froilan Gonzalez Garcia’yd›. TÜYAP kitap fuar›n›n konu¤u olan ve çeflitli konferanslara kat›lmak için ‹stanbul’da bulunan Gonzalez, Boran Haziran stand›nda Che üzerine sohbet etti.

Grup Gün›fl›¤› Konserleri Antalya Ö¤renci Gençlik Derne¤i, 15-16 Kas›m tarihlerinde dernek binas›ndaki Tevfik Durdemir Halk Sahnesi’nde Grup Gün›fl›¤› konserleri düzenledi. Konser aç›l›fl›nda dernek ad›na konuflan ‹zzet Günay son dönemlerde yaflanan bask›lara de¤inerek mücadele ça¤r›s›nda bulundu. Konuflman›n ard›ndan sahneye ç›kan Grup Gün›fl›¤› Ankara’da 3 gün sürecek açl›k grevine kat›lacaklar›n› belirttiler. Coflkulu türkülerin ve çekilen halaylar›n ard›ndan söylenen “Hakl›y›z Kazanaca¤›z” marfl› ile konser sona erdi.

DE⁄‹NMELER

49


"Müflteri De¤il Ö¤renciyiz, Zorunlu Fifl Kald›r›ls›n" sloganlar› atan ö¤renciler aç›klama yaparak etraftaki ö¤rencilere de eyleme kat›l›m ça¤r›s› yapt›lar. Kat›l›mlarla say›lar› 500'ü aflan ö¤renci kitlesi mediko önünden rektörlü¤e yürüyüfle geçti. Yürüyüfl s›ras›nda kitlenin say›s› 700'ü buldu. Rektörlü¤e yaklaflan ö¤rencilerin önü ÖGB ve jandarma taraf›ndan kesildi. Rektörün ö¤rencilere aç›klama yapmak ve ö¤rencileri dinlemek zorunda oldu¤u belirten ö¤renciler da¤›lmayacaklar›n› söylediler. Ö¤rencilerin hakl› talebine jandarma takviyesi yap›larak karfl›l›k verilirken ö¤renciler sloganlarla kararl›l›klar›n› ifade ettiler. Ve rektörlük 15 kiflilik bir ö¤reni heyetini kabul etmek zorunda kald›. Görüflme için içeri girmek isteyen 15 ö¤renci jandarma taraf›ndan aranmak istenmesine tepki gösterip kendini aratmadan görüflmeye gittiler. Rektör Yard›mc›s› ile yap›lan görüflmede tüm uygulamalar anlat›larak talepler sunuldu. Ö¤renciler eski uygulamaya geçilece¤i sözünü alarak görüflmeden ayr›l›rken sözler tutulmazsa tepkilerinin artarak sürece¤ini söylediler. D›flar›da ö¤renciler taraf›ndan alk›fl, z›lg›t ve sloganlarla karfl›lanan heyet ad›na Samet Altunalev, görüflmede konuflulanlar› ve verilen sözü anlatt›. Ö¤renciler haklar›n›n takipçisi olacaklar› söyleyip sloganlar atarak da¤›ld›lar.

‹nönü Üniversitesi'nde Yemek Protestosu 19 Kas›m günü aralar›nda Gençlik Federasyonlu ö¤rencilerin de bulundu¤u Malatya ‹nönü Üniversitesi ö¤rencileri, yemek fiflleri ile ilgili yap›lan uygulamay› protesto ettiler. ‹dare taraf›ndan 10 Kas›m’dan itibaren yemekhaneden yararlanmak isteyen ö¤rencilerin, yemek fiflini bir hafta önceden almas› ya da haftal›k kartlardan almas› zorunlu k›l›nm›flt›. Yap›lan eylemle ö¤rencinin yeni fifl uygulamas› ile kuru so¤ana muhtaç hale getirildi¤i vurguland›. Daha öncesinde yap›lan görüflmelerde bizzat Rektör Yard›mc›s› Turgay Seçkin taraf›ndan uygulaman›n kald›r›laca¤› sözünü verilmiflti. Fakat verilen sözler tutulmad›. Rektör yard›mc›s›yla ikinci kez görüflüp yine söz alan ö¤renciler idarenin bir kez daha verdi¤i sözü tutmamas› üzerine günlük fifllerin kald›r›lmamas›, 2. ö¤retim ö¤rencilerine de yemek ç›kmas› ve yemekhanenin ticarileflmesinin önüne geçilmesi için protesto eylemi yapt›lar. 19 Kas›m günü 30 ö¤renci kafelerde duyuru yaparak yemekhane önüne yaklafl›k 50 kifliyle geldiler.

Liselilerden YÖK’e Hay›r Pankart› ‹stanbul Sar›gazi'de Mehmetçik Lisesi Ö¤rencileri pankart asma eylemi yapt›. 10 Kas›m günü YÖK'ü protesto etmek ve YÖK'ün kapat›lmas›n› talep etmek için, okul cam›ndan ve okulun karfl›s›nda bulunan inflaata "YÖK'E HAYIR" yaz›l›, Sar›gazi L‹SEL‹ GENÇL‹K imzal› pankart as›ld›.

‹stanbul Üniversitesi’nde Gericiler Sald›rd› ‹ktisat Fakültesi’nde Hüseyin Üzmez ile ilgili yarg› karar›n›n geri al›nmas› için imza toplay›p afifl asan TKP üyesi ö¤rencilere gericiler çivili sopalarla sald›rd›. Sald›r›da üç ö¤renci yaraland›.

Çift Bilet Uygulamas›na Ö¤rencilerden Protesto Bo¤aziçi Üniversitesi ö¤rencileri Kilyos-Hisarüstü aras›nda kendilerini tafl›yan ‹ETT otobüslerinin çift bilet uygulamas›n› ve otobüslerdeki olumsuz koflullar› rektörlük önünde protesto etti.

Roma’da Yüz Bin Ö¤renci Yürüdü ‹talya'da geçen hafta, baflkent Roma'da toplanan yaklafl›k yüz bin ö¤renci ve ö¤retim üyesi, üniversite bütçesinde kesinti yap›lmas› planlar›n› protesto ettiler. Roma'daki eyleme kat›lmak için ‹talya'n›n her taraf›ndan binlerce ö¤renci okobüsler ve özel tren seferleriyle Roma'ya ak›n ettiler. 14 Kas›m'daki eylem, Silvio Berlusconi hükümetine karfl› son dönemde gerçeklefltirilen en büyük protesto gösterilerinden biri olurken, ö¤retim üyeleriyle, ö¤rencilerin eylemi birlikte gerçeklefltirmeleri de eylemin bir baflka dikkat çekici yönüydü.

50

GENÇL‹K

23 Kas›m 2008


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.