Enjoying your free trial? Only 9 days left! Upgrade Now
Brand-New
Dashboard lnterface
ln the Making
We are proud to announce that we are developing a fresh new dashboard interface to improve user experience.
We invite you to preview our new dashboard and have a try. Some features will become unavailable, but they will be added in the future.
Don't hesitate to try it out as it's easy to switch back to the interface you're used to.
No, try later
Go to new dashboard
Published on Mar 16,2022
Like
Share
Download
Create a Flipbook Now
Read more
Published on Mar 16,2022
AYT Edebiyat Silver Serisi Read More
Home Explore AYT Edebiyat Silver Serisi
Publications:
Followers:
Follow
Publications
Read Text Version
More from murattasim
P:01

VİDEO

ÇÖZÜM

DİJİTAL

KÜTÜPHANE

Akıllı

Tahta

Uyumlu

TAMAMI

GÜNCEL

ÖSYM

%100 SORULARI

Müfredata

TAM uyumlu

TAM K O NU AN L ATIMLI

Ko laydan zora testler

“Enerjinizi bilgiye çevirin”

F A S İ K ÜL EĞİTİM SETİ

A Y

T

EDEBİ

Y

A

T

FASİ

KÜL

EĞİTİM

SE Tİ

FA Sİ K ÜL EĞİTİM SETİ

TANDEM YAYINLARI

Merkez Mah. Fatih Cad. No: 71 Halkalı - Küçükçekmece - İSTANBUL

Tel: 0212 696 99 99 Belgeç: 0212 696 46 46

www.kitapbende.com

TANDEM YAYINLARI

P:02

Edebî (Yazınsal) Türler

FASİKÜL 1

1 EDEBİYAT

EDEBİYAT (YAZIN)

 Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatına denir.

 Edebiyat, Arapça edeb sözcüğünden yapılmış ve Türk edebiyatında Tanzimat’tan sonra kullanılmaya başlanmış bir

sözcüktür.

 Edebiyat sözcüğünün günümüzdeki anlamı ile ilk defa Şinasi ve Namık Kemal’in yazılarında karşılaşılır.

Edebiyat ve Bilim İlişkisi

 Edebiyatla bilim arasında farklı şekillerde ilişki söz konusudur. Edebiyat da bilim de insana yöneliktir, insan içindir.

 Edebiyat öznel bir bakışla güzelliğe ulaşmayı, kişiye estetik zevk kazandırmayı amaçlar.

 Bilim ise deney, gözlem, araştırma gibi yöntemlerle gerçeğe ve doğru bilgiye ulaşmayı hedefler.

 Edebiyat öncelikle psikoloji, sosyoloji, tarih, felsefe gibi

sosyal bilimlerle doğrudan ilişki içindeyken fizik, kimya, biyoloji gibi deneysel bilimlerle dolaylı bir ilişki içindedir.

 Edebiyat bilimi, bilim de edebiyatı etkiler.

 Bilim, edebiyata kaynaklık edebilir. Kemal Tahir’in Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı Devlet Ana romanına tarih bilimi kaynaklık etmiştir.

 Edebî eserden hareketle bilim insanları yeni buluşlar gerçekleştirebilir.

 Jules Verne’in (Jul Vern) Ay’a henüz gidilmediği bir dönemde yazdığı Ay’a Seyahat adlı romanı, edebiyatın bilime kaynaklık etmesinin bir örneğidir.

1. ÖĞRETEN SORU

Edebiyatla bilim arasında farklı şekillerde ilişki söz konusudur.

Edebiyat bireyi anlatırken ----, toplumu anlatırken ----, geçmiş

zamandaki olayları ve kişileri anlatırken de ---- biliminden yararlanabilir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) sosyoloji - psikoloji - tarih

B) psikoloji - sosyoloji - tarih

C) sosyoloji - tarih - psikoloji

D) tarih - sosyoloji - psikoloji

E) psikoloji - tarih - sosyoloji

Çözüm:

Edebiyatın Güzel Sanatlar İçindeki Yeri

GÜZEL SANATLAR

İşitsel

(Fonetik)

Sanatlar

Görsel

(Plastik)

Sanatlar

Dramatik

(Ritmik)

Sanatlar

Edebiyat

Müzik

Resim

Heykel

Mimari

Tiyatro

Sinema

Dans

Bale

Opera

2. ÖĞRETEN SORU

Hem sesin hem hareketin anlatıldığı sanatlara dramatik sanatlar adı verilir.

Bu açıklamaya göre aşağıdakilerden hangisi dramatik sanatlardan biridir?

A) Tiyatro B) Müzik C) Resim

D) Edebiyat E) Heykel

Çözüm

1. ÜNİTE

P:03

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 2

FASİKÜL 1

EDEBİYAT VE DİL

 Dil; bireyleri milletine, yurduna, geçmişine sıkı sıkıya bağlar.

 Kuşaktan kuşağa aktarılarak gelen dil, bireyi geçmişle gelecek arasında bir köprü yapar.

 Toplumdaki siyasi, sosyal, kültürel değişimler ve teknolojinin getirdiği yenilikler de toplumla sıkı bir ilişki içinde olan

konuşma ve yazı diline yansır.

 Edebiyat da bu işlevini, edebî dil dediğimiz dilin imkânlarından yararlanmakla yerine getirir.

İLETİŞİM VE DİL

 İletişim duygu, düşünce ve bilgilerin türlü yollarla başkalarına aktarılmasıdır.

 İletişim insanların temel ihtiyaçlarındandır. İnsanların duygularını, düşüncelerini ve hayallerini başkalarıyla paylaşma ihtiyacı iletişimi ortaya çıkarmıştır.

 Toplumsal yaşamda etkili ve gelişmiş iletişim aracı olarak

dil kullanılmıştır.

İLETİŞİM ÖGELERİ

Gönderici (Kaynak): İletişimi başlatan ögedir.

Alıcı: Kodlanmış iletiyi alan, ona anlam verip kodu çözen iletişim ögesidir.

İleti (Mesaj): Göndericinin düşüncelerinin, isteklerinin, duygularının görsel veya işitsel hâle dönüşmüş şeklidir.

İleti; konuşma, yazı, hareket, resim vb. şekilde olabilir.

Kanal: İletinin alıcıya ulaşmasında kullanılan yol ve araçtır.

Işık, hava, ses vb. iletiyi alıcıya taşıyan kanaldır.

Geri Bildirim (Dönüt): Göndericinin iletisine alıcının verdiği

karşılıktır.

Kod (Şifre): İletinin özel bir tarzda düzenlenmiş hâlidir. Kod;

dil, hareket, resim vb. şeklinde olabilir.

Bağlam: İletişime katılan ögelerin birlikte oluşturduğu mekân

ya da ortamdır.

AKLINDA OLSUN

DİLİN KULLANIMDAN DOĞAN TÜRLERİ

Bir dilin kullanımında, bölgesel ve kültürel farklılıklar sonucu, dil içindeki farklılaşmalar olur.

AĞIZ: Bir dilin bir ülke sınırları içindeki farklı yerleşim bölgelerinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca

farklılaşan konuşma biçimidir: Kayseri ağzı, Erzurum ağzı, Trakya ağzı...

– Beni bak gıı, n’apıp durun? (Bana bak kız, ne yapıyorsun?) (Ege ağzı)

ŞİVE: Bir dilin, yazılı kaynaklarla izlenebilen tarihî

gelişimi içinde ayrılmış kollarıdır.

Azeri Türkçesi, Özbek Türkçesi, Türkmen Türkçesi…

– Bu yahınlarda erzag dükkânı var mı? (Bu yakınlarda bakkal var mı ?) (Azeri şivesi)

LEHÇE: Bir dilin, tarihî gelişimi içinde yazılı kaynaklarla izlenemeyen dönemlerinde ayrılmış kollarıdır.

Çuvaş lehçesi ve Yakut lehçesi gibi.

– Sene sul yaçepe salamlatap. (Yeni yılınız kutlu

olsun.)(Çuvaş lehçesi)

ARGO: Ortak dilden ayrı olarak belirli toplulukların

ses, yapı, söz dizimi ve anlam bakımından farklılık

gösteren dili veya kelime dağarcığıdır. Argo, çoğunlukla kaba bir söyleyiş özelliği gösterir.

– Arkadaşın çok afili, etrafa da caka satıyor.

JARGON: Aynı meslek veya topluluktaki insanların

ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya

söz dağarcığıdır.

– Hasta dün gece eks oldu. (eks olmak, ölmek anlamında bir tıp jargonudur.)

STANDART (ÖLÇÜNLÜ) DİL: Bir dili toplum olarak

konuşan ve yazanların hep birlikte uydukları, ağız özelliklerinden arındırılmış, belirli ölçü ve kurallara bağlı

ortak dildir. Standart Türkçe, İstanbul Türkçesi esas

alınarak biçimlendirilmiş olan konuşma ve yazı dilidir. 3. ÖĞRETEN SORU

İletişim, kimi zaman nesneler veya seslerle sağlanabilir. Bir fabrikada yemek arası verilirken çalınan zil ----, işçilerin ihtiyaçlarını

gidermek için harekete geçmesi de ---- olarak değerlendirilir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) gönderici - alıcı B) gönderi - dönüt C) gönderici - bağlam

D) bağlam - alıcı E) bağlam - dönüt

4. ÖĞRETEN SORU

Bir dilin karanlık döneminde, kendisinden ayrılmış, biçim, ses

ve kelime farklılıkları gösteren koluna ---- adı verilir. Dilin bilinen tarihî süreci içerisinde ayrılmış olan ve kimi ses ve biçim

farklılıkları içeren koluna ise ---- denir.

Bu parçadaki boşluklar sırasıyla aşağıda verilenlerden

hangisiyle doldurulmalıdır?

A) lehçe-ağız B) şive-ağız C) ağız -lehçe

D) şive-lehçe E) lehçe- şive

Çözüm: Çözüm:

P:04

Edebî(Yazınsal) Türler

3 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI

Sanat metinleri (edebî metinler); edebî bir heyecan uyandırmak, estetik zevk ve anlayış kazandırmak amacıyla yazılır.

 Coşku ve heyecanı dile getiren metinler (şiir), öyküleyici (anlatmaya bağlı) metinler (masal, fabl, destan, hikâye, roman),

göstermeye bağlı metinler (tiyatro) sanat metinleridir.

 Öğretici metinler; tanıtmak, bilgi ve haber vermek, uyarmak, düşündürmek, kanıları değiştirmek, yönlendirmek gibi amaçlarla yazılır.

 Tarihî metinler, felsefi metinler, bilimsel metinler, gazete çevresinde gelişen metin türleri (makale, deneme, sohbet, fıkra, eleştiri, mülakat, röportaj, haber yazıları),

 Kişisel hayatı konu alan metin türleri (anı, günlük, gezi yazısı, biyografi / otobiyografi, mektup) öğretici metinlerdir.

SANAT METİNLERİ (EDEBÎ METİNLER)

OLAY ÇEVRESİNDE OLUŞAN EDEBÎ METİNLER

ANLATMAYA BAĞLI METİNLER

HİKÂYE

Hikâye (öykü); yaşanmış ya da yaşanabilir olay veya durumların kişi, yer ve zamana bağlı olarak okuyucuda heyecan ve

zevk uyandıracak şekilde anlatıldığı kısa edebî türdür.

Hikâyenin Bölümleri

Serim bölümü; yer ve zamanın belirtildiği, kişilerin tanıtıldığı,

olayın anlatılmaya başlandığı bölümdür.

Düğüm bölümü, olayın okuyucuda merak duygusu oluşturacak şekilde işlendiği bölümdür.

Çözüm bölümü, olayların düğümlerinin çözüldüğü bölümdür. Okuyucuda merak uyandıran sorular bu bölümde cevaplanır.

Hikâyenin Yapı Unsurları

Olay örgüsü; hikâye kişilerinin başından geçen olaylar dizisidir, hikâyedeki ana olaya bağlı küçük olayların peş peşe sıralanmasıyla oluşur.

Kişi veya kişiler, hikâyede anlatılan olayları veya durumları

yaşayan kahramanlardır. Bu kişiler, kurmaca kişilerdir.

Mekân, olayın geçtiği yer ya da yerlerdir. Yazar, olayın akışı içinde

ayrıntıya girmeden yaşanılan ortamı ya da mekânı tanıtır.

Zaman, olayın başlangıcından bitişine kadar geçen süredir.

Olay zamanı, baştan sona doğru verilebileceği gibi herhangi

bir sıralamaya uyulmadan da verilebilir. Zaman açıkça belirtilebileceği gibi sezdirilme şeklinde de yansıtılabilir.

HİKÂYE TÜRLERİ

Hikâyeler, olay eksenli veya durum ağırlıklı oluşuna göre sınıflandırılır.

Olay (Vaka) Hikâyesi

 Bu tür öykülere klasik öykü de denir.

 Olayın serim, düğüm ve çözüm bölümlerine uygun olarak

mantıksal bir sıralamayla sonuca bağlandığı hikâye türüdür.

 Bu tarz hikâyenin temeli bir olay anlatımına dayanır.

 Olay hikâyesinde kahramanların ve çevrenin tasvirine önem

verilir, okuyucuda merak ve heyecan duygusu uyandırılır.

 Fransız yazar Guy de Maupassant (Giy dö Mopasan) tarafından geliştirilen bu hikâye türüne Maupassant tarzı

hikâye de denir.

 Olay hikâyesinin Türk edebiyatındaki başlıca temsilcileri

Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay ve Reşat Nuri Güntekin’dir.

Durum Hikâyesi

 Olaylardan çok, günlük yaşamın bir kesitini ele alıp anlatan hikâye türüdür.

 Durum hikâyesinde ruhsal çözümlemelere ağırlık verilir,

olay ikinci planda kalır.

 Bu tarz hikâyede serim, düğüm, çözüm bulunmaz; okuyucunun merak duygusuna seslenilmez.

 Rus yazar Anton

Çehov tarafından

geliştirilen bu hikâye türüne Çehov

tarzı hikâye de denir.

 Durum hikâyesinin

Türk edebiyatındaki

başlıca temsilcileri

Memduh Şevket

Esendal ve Sait Faik Abasıyanık’tır.

METİNLER

Çoşku ve Heyecanı

Dile Getiren Metinler

Olay Çevresinde Oluşan Metinler

Anlatmaya Bağlı

Metinler

Göstermeye

Bağlı Metinler

(Tiyatro)

Modern Tiyatro

Geleneksel

Türk Tiyatrosu

(Trajedi, Komedi,

Dram)

(Orta oyunu,

Karagöz,

Meddah,

Köy Seyirlik

Oyunları)

(Makale, Deneme,

Sohbet, Fıkra, Eleştiri,

Mülakat, Röportaj,

Haber Yazıları)

(Anı, Günlük, Gezi

Yazısı, Biyografi,

Otobiyografi, Mektup)

(Masal, Fabl,

Destan, Halk

Hikâyesi, Mesnevi,

Manzum

Hikâye,

Roman)

Sanat Metinleri Öğretici Metinleri

Tarihi Metinler

Felsefi Metinler

Bilimsel Metinler

Gazete Çevresinde

Gelişen Metinler

Bireysel Hayatı Esas

Alan Metinler

P:05

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 4

FASİKÜL 1

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Hayatın içindeki bir an ve bu andaki olaylar, anlatmak için yeterlidir. Dış âlemde meydana gelen olaylar arasından seçme,

ayıklama ve yeniden düzenleme ihtiyacı duyulmaz. Okuyucunun merak duygusunu kamçılayacak entrik unsurlar, iniş çıkışlar, düğümlerden faydalanma söz konusu değildir. Olay örgüsünün yürüyüşü büyük ölçüde “diyalog” veya “konuşmaya”

dayanmaktadır. Yazar-anlatıcı ya hiç müdahale etmez ya da

aralarındaki bağlantıları sağlamakla yetinir.

Bu parçada, aşağıda verilenlerden hangisinin özelliklerinden söz edilmektedir?

A) Durum hikâyesi B) Olay hikâyesi C) Roman

D) Geleneksel hikâye  E) Klasik mesnevi

Çözüm:

ROMAN

 Roman, yaşanmış ya da yaşanması mümkün olay veya durumların kişi, yer ve zamana bağlı olarak okuyucuda heyecan

ve zevk uyandıracak şekilde anlatıldığı uzun edebî türdür.

 Romandaki gerçeklik kurmaca gerçekliktir.

 Roman, yazıldığı dönemin zihniyetini yansıtır.

Romanın Bölümleri

Serim: Romanda anlatılan olayların başlangıcı burada verilir.

Merak duygusu ön plandadır.

Düğüm: Romandaki olayların gelişip okuru etkisine aldığı bölümdür.

Çözüm: Romandaki olayın açıklığa kavuştuğu, düğümün çözüldüğü bölümdür.

Romanın Yapı Unsurları

Olay

 Edebî metin kişilerinin başından geçenlere olay denir.

 Olaylar bazen kronolojik bir sırayla art arda anlatılırken bazen de geriye dönüş(flashback) tekniği kullanılarak olayın

öncesi anlatılır. Romanlarda birden fazla olayın sebep-sonuç ilişkisi içinde anlatılmasına olay örgüsü denir.

Mekân (Çevre)

 Olay örgüsünü oluşturan, olayların geçtiği yere mekân denir.

 Olayın daha iyi anlaşılabilmesi için yer ya da çevre, betimlemelerle tanıtılır.

Zaman

 Edebî metinde ele alınan olayların başlaması ile bitmesi

arasında geçen süreye zaman denir. Anlatmaya bağlı edebî metinlerde iki türlü zaman vardır:

 Vaka zamanı: Olayların yaşandığı, kişilerin içinde bulunduğu şimdiki zamana denir. Az veya çok her olay veya şahıs, içinde olduğu zamanın izlerini taşır.

 Anlatma zamanı: Romandaki olayların anlatılması için belirlenen zamandır. Anlatıcı, anlatma zamanını istediği şekilde düzenler. AKLINDA OLSUN

 XIV. yüzyılda İtalyan edebiyatında Boccaccio’nun (Bokaçyo) yazdığı Decameron (Dekameron) adlı eser, hikâye türünün ilk örneği kabul edilir.

 Türk edebiyatında Tanzimat’tan önce hikâye türünün yerini halk hikâyeleri, destanlar, masallar, mesneviler ve Dede Korkut Hikâyeleri tutmaktaydı.

 Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatına Tanzimat’la girmiştir. Ahmet Mithat Efendi’nin Letâif-i

Rivâyât adlı eseri ilk hikâye örneğidir.

 Teknik açıdan güçlü, Batılı örneklere benzeyen

ilk realist hikâye örneği Samipaşazade Sezai’nin

Küçük Şeyler adlı eseridir.

BAŞKA YERDE YOK

 Küçürek hikâye, az sayıda kelimeyle yoğun anlamlar aktarma gücü içeren sanatsal iletişim aracıdır.

 Küçürek (minimal) hikâye, betimlemeye ve çözümlemeye dayanmayan, yalnızca bir anın saptaması olan anlatılardır.

 Küçürek hikâyenin üç önemli belirleyici özelliği vardır: Kısalık, yoğunluk ve birlik.

 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda küçürek (minimal) hikâyede Ferit Edgü’nün Öç adlı öyküsü, bu türün en özgün örneklerinden birini oluştur.

 Toplam 4 tümce ve 24 sözcükten oluşan “Öç”, oldukça sıkıştırılmış ve yoğunlaştırılmış bir anlatıdır.

 Ferit Edgü, Haydar Ergülen, Vüs’at O. Bener gibi sanatçılar, küçürek hikâye tarzında eser veren

sanatçılardır.

TORTU

Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra yeğenine armağan

ettim. O da öğrenememiş doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.

Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç yangını anılar yaratmaktan başka.

Vüs’at O. BENER, Kara Tren

P:06

Edebî(Yazınsal) Türler

5 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

Kişiler

 Romanların çoğunda geniş bir şahıs kadrosu vardır.

 Roman kişisine kahraman denir.

 Romanda olayların akışını etkileyen insanlar dışında, hayvan, bitki, eşya gibi varlıklar da vardır. Bunlar da bir bakıma roman kişileri sayılır.

 Roman kişileri, tip ve karakter olarak yansıtılır:

Tip (yalın kat kişi):

 Benzerlerinin niteliklerini abartılı bir biçimde üzerinde taşır.

 Belirli bir zümreyi ya da sınıfı belirgin özellikleriyle temsil

eden kişidir.

 Tip “sevecen tip, alıngan tip, kıskanç tip, sosyal tip” gibi,

tek yönlü özelliğiyle anlatılır.

 Kalıplaşmış davranışlar sergiler, romanda ne zaman ortaya çıksa kolayca tanımlanabilir.

 Benzerlerine her eserde rastlanabilir.

Karakter:

 Kendine özgü özelliklere sahip olup toplumun genelini temsil etme özelliği göstermez.

 Çok yönlü ve değişkenliğe sahip özelliktedir, kendini sürekli yeniler.

 Kendine özgüdür, benzeri yoktur.

 İnsanın iç çatışmaları ve çıkmazlarını verme görevini yüklenmiş roman kişileridir. PRATİK BİLGİ

TÜRK EDEBİYATINDA ROMANLA İLGİLİ İLKLER

O İlk yerli roman:

Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Şemsettin Sami

O İlk çeviri roman:

Telemak - Yusuf Kâmil Paşa (Fenelon’dan)

O İlk edebî roman:

İntibah - Namık Kemal

O İlk tarihî roman:

Cezmi - Namık Kemal

O İlk realist roman:

Araba Sevdası - Recaizade Mahmut Ekrem

O Batılı anlamda ilk roman:

Mâi ve Siyah - Halit Ziya Uşaklıgil

O İlk psikolojik roman

Eylül - Mehmet Rauf

O İlk köy romanı

Karabibik - Nabizade Nâzım

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Tanzimat’a kadar Türk toplumunda onun yerini destanlar, efsaneler, mesneviler ve halk hikâyeleriyle masallar tutmuştur.

Bir edebiyat türü olarak bize Tanzimat’tan sonra Batı’dan gelmiştir. İlk örnekler Fransız edebiyatından yapılma çevirilerdir.

Bunlardan ilk tanıdığımız yapıt, Yusuf Kâmil Paşa’nın bir çevirisidir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat türü aşağıdakilerden

hangisi olabilir?

A) Hikâye B) Tiyatro C) Gezi

D) Anı E) Roman

Çözüm:

KONULARINA GÖRE ROMANLAR

Macera (Serüven) Romanı:

Günlük hayatta az rastlanan, ilgi çekici olayları okuyucuda heyecan ve merak uyandıracak biçimde anlatan roman türüdür.

Monte Cristo Kontu (Monte Kristo Kontu) - Alexandre Dumas

(Aleksandır Duma)

Sosyal Roman:

Sınıf çatışması, geçim sıkıntısı, göç gibi toplumsal ve ekonomik sorunları veya birtakım töreleri ele alan roman türüdür.

Yaprak Dökümü - Reşat Nuri Güntekin

Bilim kurgu Romanı:

Gelecekte olabilecek olayları bilimsel bir yaklaşımla, hayal gücünü de kullanarak anlatan roman türüdür.

Ben Robot - Isaac Asimov (Ayzek Ezimov)

Tarihî Roman:

Tarihî olayları ve kişileri konu alan roman türüdür.

Küçük Ağa - Tarık Buğra

BİZDEN NOT

Roman türünün ilk örneği, İspanyol yazar Cervantes’in (Servantes) XVII. yüzyılın başlarında yayımlanan Don Quijote (Don Kişot) adlı eseridir.

O Türk edebiyatına roman Tanzimat’la girmiştir.

P:07

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 6

FASİKÜL 1 BENDEN UYARMASI

Romanda Tema ve Konu:

 Tema, romana hâkim olan ve okura aktarılmak

istenen temel duygu ve düşüncelerin soyut ifadelerle dile getirilmesidir.

 Konu, bu temanın işlenmesi sırasında belirlenir.

Temanın kişi, yer, zaman ve durum bildirecek

biçimde somutlaştırılması sonucu konu ortaya

çıkar.

 Tema, romanın olay örgüsünün içinde yedirilmiş

olarak yer alır. Bir romanda yazarı yazmaya iten

sebep metnin temasıdır. Bu bakımdan metnin temasının sosyal hayatla, düşünce tarihiyle ve eserin yazıldığı dönemle ilişkisi vardır.

 Konu “Bu romanda ne anlatılıyor?” sorusuna alınabilecek yanıttır. Örneğin “aşk, ölüm, ayrılık”

kavramları birer temadır. Bu kavramlar bir romanda somutlaştırıldığında konu hâline gelir.

BİZDEN NOT

Romanla Hikâyenin Farkı:

 Romanda birden çok olay ya da birbirine bağlı

olaylar anlatılır. Hikâyede ise genellikle bir tek

olay anlatılır.

 Romandaki kişi sayısı hikâyeden daha fazladır.

 Romanda kişiler arasında karşımıza karakterler

de çıkar. Hikâyelerde ise bir karakter ortaya konmaz.

 Hikâyede olaylar kısa bir zaman diliminde gerçekleşirken romanda olaylar geniş bir zaman dilimine yayılır.

 Hikâyede yer ve kişi betimlemeleri dar kapsamlı tutulurken romanda çok ayrıntılı betimleme ve

anlatımlara yer verilir.

 Hikâyeler yapı bakımından kısa metinlerdir ancak romanlar uzun ve katmanlı metinlerdir ve yazılmaları bazen yıllarca sürer.

ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLERDE

ANLATIM TEKNİKLERİ

Anlatım teknikleri daha çok hikâye ve romanda kendini gösterir.

Diyalog Yöntemi

Diyalog yöntemi, düşünce ve duyguları, kişileri konuşturarak

belirtme yoludur.

Örnek:

Ağzını şişirerek sordu:

− Derslere ne zaman çalışıyorsun?

− Mektepten çıkınca... İki saat filan çalışıyorum, dersleri yapıyorum.

− Bizim öğretmeni gördün mü? Şimdi buradan geçti!

− O benim araba sattığımı biliyor!

Ve ileride birkaç çocukla bir kadının geldiğini görünce sözünü keserek bağırdı:

− Arabalar beş kuruşa!..

İç Konuşma (İç Monolog)

 İç monolog (iç konuşma) tekniği, hikâye karakterinin kendi iç sesi ile baş başa kaldığı, bir bakıma hesaplaştığı tekniktir.

 Bu teknikte; yazar (anlatıcı) aradan çekilerek öykü kişilerinin okuyucuyla karşı karşıya gelmesini sağlar, açıklama ve

yorumlar okuyucuya bırakılır.

 Cümleler akla ve dil bilgisi kurallarına uygundur. Dil, doğal

ve yalındır.

Fantastik Roman:

Gerçeküstü olay, kişi ve yerleri konu alan roman türüdür.

Yüzüklerin Efendisi - Tolkien (Tolkin)

Psikolojik Roman:

İnsanın iç dünyasını, bilinçaltını, olayların insanın ruh dünyasına etkilerini anlatan roman türüdür.

Eylül - Mehmet Rauf

Polisiye Roman:

Polisiye olayların konu edildiği; aksiyon, gizem, heyecan, korku gibi ögeler içeren roman türüdür.

Sherlock Holmes (Şarlok Holms) - Sir Arthur Conan Doyle

(Sör Artur Konan Doyl)

Tezli Roman:

Toplumsal veya siyasal bir sorunu konu edinen, bir tez içeren roman türüdür.

Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Egzotik Roman:

Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını konu edinen roman türüdür.

İzlanda Balıkçısı - Pierre Loti (Piyer Loti)

P:08

Edebî(Yazınsal) Türler

7 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

Örnek:

Niçin geldim buraya, niçin döndüm bu toprağa, dört bir yanı suyla çevrili bu çorak adaya? Havasına dayanamadığım,

iklimi sağlığıma zararlı ve her dönüşümde pişmanlık duyduğum bu kara parçasına geldim, niçin? Burada açtım gözlerimi, burada kapayacağım, dediğim için. Burda. Bu adada.

Bu odanın bir köşesinde. Bahçe içindeki küçük evimde.

Anlatma

Anlatma tekniği, anlatıcının romandaki olayları, olayın kahramanlarını, mekân ve zaman ögelerine bağlı kalarak okurlara

aktarmasıdır.

Örnek:

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu - Peyami Safa

Ferit ertesi sabah, zamanı anlamak için cama burnunu dayadı ve gökyüzüne baktı. Yandaki binanın yangın duvarlarıyla

ev arasındaki dar boşluğun üstünde alçak ve kara bir bulut

vardı. Zamanı birkaç saatlik hata ile bile tahmine imkân verecek tonlar silinmişti. Havlusunu ve sabununu alarak dışarı

çıktı. Sofa hemen hemen geceki kadar karanlıktı... Ağır ağır

tuvalete yürüdü, komütatörü çevirdi fakat ışık yanmadı. Vafi

Bey galiba gündüzleri cereyanı kesiyordu. Odasına döndüğü zaman, aydınlık artmıştı. Burnunu tekrar cama dayadı.

Gösterme

 Gösterme tekniği, hikâyede yer alan kişilerin ve mekânların tasvirinde kullanılır.

 Yazar olaylara müdahale etmez, olaylar okuyucunun gözleri önüne serilir.

Örnek: 

İnce Memet - Yaşar Kemal

Dikenlidüzü’ne beş kadar köy yerleşmiştir. Bu beş köyün beşinin de insanları topraksızdır. Bütün toprak Abdi Ağa’nındır.

Dikenlidüzü, dünyanın dışında, kendine göre apayrı kanunları, töresi olan bir dünyadır. Dikenlidüzü’nün insanları, köylerinden gayrı bir yeri bilmezler. Düzlükten dışarı çıktıkları pek

az olur. Dikenlidüzü’nün köylerinden, insanlarından, insanlarının ne türlü yaşadıklarından da kimsenin haberi yoktur.

Özetleme

 Bu teknikte, varlığı kuvvetle hissedilen anlatıcı, olayları, kişileri veya bilgi vermek istediği herhangi bir olayı ya da durumu özetleyerek anlatır.

Örnek:

Tutunamayanlar - Oğuz Atay

Bundan yirmi beş yıl kadar evveldi. Aksaray’ın Horozuçmaz

Mahallesi Lâlegül Sokağı Hane No. 54, Cilt No. 22, Sahife No.

669’da, iki katlı ahşap bir evde, medeni hali bekâr, cinsiyeti

erkek, dini İslam bir çocuk dünyaya geldi. Babası tütün rejisi

muhasipliğinden, on sekiz yıl dört ay yirmi iki gün sonra emekliye ayrılacak olan Hüsnü Bey, annesi de ev kadını Mürüvvet

Hanım’dı. Turgut bir ebe marifetiyle, babası ahşap evin alt katında merak ve endişeyle kıvranır ve beş dakikada bir merdivenleri tırmanırken dünyaya geldi. İşte, baba tarafından pek

talihli sayılmayan Birinci Dragut, aslen İstanbul vilayetinin Aksaray kazasına bağlı olup, tarihe geçen ismini ilk defa bu yarı münevver babanın, kulağına okuduğu ezanla duydu.

İç Çözümleme Tekniği

İç çözümleme, kahramanların iç dünyasına ilişkin durumların,

duygu ve düşüncelerinin bir anlatıcı tarafından olay ve hareketlerle birlikte aktarılmasıdır.

Örnek:

Matmazel Noraliya’nın Koltuğu - Peyami Safa

Ağlamak istiyordu Ferit fakat teyzenin öldüğünü haber aldığı

on iki saatten beri gözlerinden bir damla yaş çıkmadı. Annesi

ve ablaları öldüğü zaman da hıçkırıkları gecikmişti fakat bu kadar değil. Tecrübeyle biliyordu ki hiçbir ölüm vakası, gerçek

aktüalitesi içinde, yani geçmişe mal olup da muhayyileye hafıza yoluyla girmeden evvel, tesirini göstermezdi. Ancak şimdi, teyzesine karşı, ruhunda biraz evvelki istihza kımıldanışının

bir reaksiyonu olarak -fakat bu da muhakkak değil ve belki de

kısmen doğru- merhamete benzer bir şey duyuyordu. Ölümün

bütün kusurları temizleyen banyosuna teyze şimdi giriyordu.

Bilinç Akışı Tekniği

Bilinç akışı tekniğinde roman kişilerinin duygu ve düşünceleri mantıksal bir bağ ve dil bilgisi kuralına bağlı kalınmaksızın,

düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi doğrultusunda okuyucuya aktarılır.

P:09

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 8

FASİKÜL 1

Çatışma

 Öyküleyici metinlerde (roman, hikâye, tiyatro, masal vb.)

gerilimi sağlayan, olayların dayandığı asıl unsurdur.

 Eserin bütününde işlenen ve çoğunlukla zıtlıklara dayalı

sorun veya sorunlardır.

Örnek:

Son Kuşlar - Sait Faik Abasıyanık

Karakola koştum. Polislere haber verdim. Güya menettiler.

Gizli gizli, gene çimenler yer yer söküldü. Mühendis Ahmet

Bey’e ceza bile kesilmedi. Kuşları boğdular, çimenleri söktüler, yollar çamur içinde kaldı. Dünya değişiyor dostlarım.

Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama çocuklar, sizin

için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin

için kötü olacak. Benden hikâyesi.

Geriye Dönüş

 Kronolojik bir biçimde gelişen olay örgüsünde geçmişe yönelik bilgi vermek amacıyla kullanılan bir anlatım tekniğidir.

 Öyküleyici metinlerde (roman, hikâye, tiyatro, masal vb.)

olaylar belli düzende ilerlerken zaman durdurularak geçmişteki zamana dönülür. Bu zaman diliminde oluşan olaylardan söz edilir.

 Bu teknikte amaç, olayların geçmişini aydınlatmak, hikâyedeki kişiler hakkında bilgi vermektir. PRATİK BİLGİ

BİLİNÇ AKIŞIYLA İÇ KONUŞMANIN FARKI

O İç konuşmada anlatılan konu, belli bir düzen ve

mantık içerisinde düzenli cümlelerle ifade edilir.

O Bilinç akışında belli bir düzen yoktur. Mantık silsilesi olmayan, kopuk ve bozuk cümlelerden

oluşur.

Örnek:

Tutunamayanlar - Oğuz Atay

Üniversitede ders çalışırken de Selim, arkadaşlarına böyle

takılırdı. Kim çıkarmıştı bu sözü?

Kenan çıkarmıştı. Yüksek matematikten haziranda geçince,

Selim’le bir olup, etüd odasında, çalışmaya çalışan Turgut’un

baş ucundan ayrılmamışlardı. Kenan, Selim’in okulda tanıdığı ilk insandı. Turgut’un onları ilk fark ettiği gün, sıranın üstüne bir şeyler yazıyorlardı.

ANLATMAYA BAĞLI EDEBÎ METİNLERDE

ANLATICI VE BAKIŞ AÇISI

 Anlatmaya bağlı metinlerde(roman, hikâye, tiyatro, masal

vb) anlatıcının metinlerdeki kişi, olay, yer ve zamanı ele alış

biçimi ve bunlara karşı takındığı tutumdur.

 Anlatıcı, bu tür metinlerde olayı anlatan kişidir. Anlatıcı, yazarın kendisi değil kurmaca bir kişidir.

 Olaylar birinci (ben, biz) veya üçüncü kişi (o, onlar) anlatıcının ağzından anlatılır.

Bakış Açısı Türleri Şunlardır:

Hâkim (Tanrısal / İlahi) Bakış Açısı

 Anlatıcı, olaylara ve kahramanlara hâkimdir. Olayların nasıl gelişeceğini bilir ve görür.

 Olayları anlatırken kahramanların aklından geçenleri ve psikolojilerini yansıtır.

 Bu bakış açısında anlatıcı üçüncü kişidir.

Örnek:

Böylece Nuri Efendi’nin sayesinde zamanına tekrar sahip olan

insan hemen o gün borçlarından kurtulacakmış gibi sevinirdi.

Bunu yaparken iki türlü sevabı işlediğine inandığı muhakkaktı. Bir yandan yarı ölü bir saati diriltmiş oluyor, öbür yandan da

bir insana yaşadığının şuurunu hediye ediyordu.

Kahraman (Ben) Bakış Açısı

 Olaylar, kahramanlardan birinin ağzıyla anlatılır.

 Olayları yaşayan kahraman, olaylar karşısındaki izlenim ve

tutumunu kendi bakış açısıyla yansıtır.

 Bu bakış açısında anlatıcı, birinci kişidir.

Örnek:

Aylak Adam - Yusuf Atılgan

Kuru çam yaprakları... Uzun, örülmüş saçlı kızın ellerine batırmıştım. Öğretmenim! ‘Yaramaz seni!’ Neden dokunmadım

saçlarına? Cumartesiye dedi. Ayakları ıslanacak. Ayaklarım...

Ne işim vardı Alemdar’da? Taksi! Gıcırrrt. Nasıl üşüyordum!

‘Boş yere azap çekmeyin. Bir derman için.’ Yarım kadın, sağır mı bunlar? Hep daracık, korkuluksuz köprüdeyiz. Yarın saatin altında. Korkuluksuz köprüdeyiz. Korkuluk... Korku...

P:10

Edebî(Yazınsal) Türler

9 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

Örnek:

Evet, ne okumaktan, ne yazmaktan hoşlanırım. Bu böyle iken

bu sabah önümde koca bir defter, hatıralarımı yazmaya uğraşıyorum. Hattâ bunun için her gün olduğundan daha erken, saat

beşte kalktım. İster istemez sabah kahvemi kendim pişirdim.

Gözlemci (Müşahit) Bakış Açısı

 Anlatıcı; gördüklerini, tanık olduklarını aktarır.

 Kahramanlarının aklından geçenleri bilmez.

 Anlatıcının anlatımı gördükleriyle sınırlıdır.

 Nesnel bir tutum sergilenir.

 Bu bakış açısında anlatıcı üçüncü kişidir.

Örnek:

Ertesi gün güneş batarken caddeden geçenler, önlerindeki

eski model, süslü düğün arabasına bakıyordu. Arabanın ön tarafında düğün arabası için büyük sayılabilecek bir oyuncak bebek vardı.

MASAL

Genellikle halkın ürettiği, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, olağanüstü kişilerin başından geçen olağandışı

olayları anlatan edebî türdür.

Özellikleri

 Masallar; olaya dayalı, sanatsal metinlerdir.

 Eğitici ve öğretici nitelikler taşır.

 Genellikle bir tekerleme ile başlar.

 Daha çok evrensel konular dile getirilir.

 Yer ve zaman belli değildir.

 Tekrar edilen kalıplaşmış bölümler vardır.

 Olaylar, bütünüyle hayal ürünüdür.

 Olayların anlatımında öğrenilen geçmiş zaman ya da geniş zaman kullanılır.

 Kahramanlar genellikle devler, periler, cinler, padişahlar,

prensler vb. kişilerdir.

 Masalın sonunda iyiler ödüllendirilirken, kötüler cezalandırılır.

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki parçalardan hangisi tanrısal (hâkim) anlatıcının

bakış açısıyla verilmiştir?

A) Masadan kalktık, Enuice pencereye doğru ağır ağır yürüdü ve tespih ağacına bakarken şöyle dedi: “Kuşlar tüneklerine yerleşiyor, bizim için yatma vakti.”

B) Başhekim işitmiş, geldi baktı. Başhekim babamın pek yakın dostlarından olduğu için tanışırız. Beni odasına götürdü, konuştuk, biraz avundum, ama içimdeki coşkuyu

yenemiyordum.

C) El sallamak, güle güle diye bağırmak isterdi. Bahtınız açık

olsun demek isterdi. Fakat el sallayamazdı, bir eli bütün

koluyla birlikte Kutülamare’ de, bir kum tepesinde kalmıştı,

öbür eli de, pis, sefil fakat kocaman torbasını tutuyordu.

D) Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konmuş eski

usul bir saat, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve

aynanın üst tarafında, duvarda kılıflarıyla asılmış babama

ait bir çift çakmaklı tabanca duruyordu.

E) Karanlık göz bebeklerime kadar ilerliyor. Kitabı yavaşça bir

kenara bırakıyorum. Başımı kaldırıp az ötede oturan kız

kardeşime bakıyorum. Çenesini dizlerine dayamış, karanlığı dinliyor. “Yasemin hep aynı.” diye geçiriyorum içimden.

Çözüm:

BENDEN UYARMASI

 Masallarda yalın, duru bir dil ve anlatım söz

konusudur.

 Masalların başında, ortasında ve sonunda kalıp

sözlere yer verilir.

 Masallarda iyilik, güzellik, doğruluk, yardımseverlik gibi evrensel değerler yer alır.

 Masalların söyleyeni belli değildir, yani masallar

anonimdir.

 Masallar, halkın ortak edebî ürünleri arasında

yer alır.

 Halk arasında dilden dile söylenerek gelecek kuşaklara aktarılan masallar, sonradan yazıya geçirilmiştir.

P:11

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 10

FASİKÜL 1

FABL

Kahramanları çoğunlukla hayvanlardan seçilen, ders verme

amacı güden, genellikle manzum edebî bir türdür.

 Fabllarda bir öğüt yer alır. Bu öğüt, genellikle bir atasözü

ya da özdeyiş yoluyla verilir.

 Fabllarda soyut kavramlar, somut olaylar yardımıyla anlatılır.

 İnsanların başından geçen her türlü olay fablın konusunu,

iyilik-kötülük gibi çatışmalar olay örgüsünü oluşturur.

 Kahramanlar genellikle hayvanlardır fakat insanlar da zaman zaman bu kahramanlar arasında yer almaktadır.

 Hayvanlar fablda kurnazlık, cesaret, kibir, kıskançlık,

kahramanlık gibi insani özellikleri temsil edecek şekilde

yer alır; bunun için fabllarda teşhis ve intak sanatlarından

yararlanılır.

 Fabl türünde masalda olduğu gibi yer ve zaman belirsizdir.

Çözüm

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Klasik akıma bağlı sanatçılar arasında özellikle didaktik şiir türünde ürün vermiş bir ad da Molire’dir. En önemli yapıtı

Fabllar’dır. Bu türdeki ürünleri ondan önce Ezop denemiştir.

Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

III

II

IV V AKLINDA OLSUN

Olay Çevresinde Oluşan Metinler içinde yer alan

Anlatmaya Bağlı Metinlerden Destan, İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Bölümünde; Halk Hikâyesi

Halk Edebiyatı Bölümünde; Mesnevi, Divan Edebiyatı Bölümünde; Manzum Hikâye, Servetifünun Dönemi’nde ayrıntılarıyla işlenecektir.

Masal Planı

Döşeme: Dinleyicinin ilgisini çekme amacı taşıyan tekerleme

bölümüdür. “Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...“ gibi kalıplaşmış sözlerle başlar.

Serim: Kişiler tanıtılır. “Memleketin birinde...” gibi ifadelerle

olaya giriş yapılır.

Düğüm: Olaylar gelişir, çatışma ortaya konur. İyiler ve kötüler bu bölümde belirginleşir. Olayın ayrıntılarına girilir. Merak

duygusu yoğunluk kazanır. Olaylar hızlanarak çözüm noktasına yönelir.

Çözüm: Düğüm bölümünde belirginleşen çatışma bu bölümde iyilerin kazanması ve kötülerin cezalandırılmasıyla çözülür.

Dilek: Masal “Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine”

gibi iyi dilek bildiren kalıplaşmış sözlerle son bulur.

8 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Aşağıdakilerden hangisinin bir masalın döşeme bölümünden alındığı söylenebilir?

A) Pireler berber iken develer tellal iken...

B) Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.

C) Uzak memleketin birinde bir padişah yaşarmış.

D) Padişah işini göredursun, biz gelelim Keloğlan’a.

E) Sislerin arasından ansızın tek gözlü bir dev belirivermiş.

Çözüm:

 Ders verme amacı güdüldüğü için dili sadedir.

 Zaman zaman kalıp sözlere yer verilir.

 Masalda olduğu gibi fablda da “dostluk, dayanışma, korku,

öfke, kurnazlık” gibi evrensel tema ve kavramlar işlenir.

Fabl Planı

Fabllar; serim, düğüm, çözüm ve öğüt bölümlerinden oluşur.

Serim: Kişiler kısaca tanıtılır, olayın geçtiği çevre belirtilir, olay

başlatılır.

Düğüm: Çatışma ortaya konur ve olay düğümlenir. Olayın ayrıntılarına girilir. Merak duygusu yoğunluk kazanır.

Çözüm: Düğüm çözülür, çatışma sona erer. Olay genellikle

beklenmedik bir sonuca bağlanır.

Öğüt: Olayla ilgili ana fikir öğüt biçiminde verilir. Bu öğüt daha çok bir atasözü ile ortaya konur.

P:12

11 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 1

1. I. Jargon; aynı meslek veya topluluktaki insanların, ortak dilden ayrı olarak kullandıkları, kendine özgü bir

kelime hazinesi olan bir dildir.

II. Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma şekillerine

lehçe denir.

III. Argo; her yerde ve her zaman kullanılmayan veya

kullanılmaması gereken, genellikle eğitimsiz kişilerin

söylediği söz veya deyimlerden oluşur.

IV. Şive; bir dilin, izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur.

V. Bir dilde birliği, anlaşmayı sağlamak için kullanılan

ortak dile konuşma dili denir.

Yukarıdaki numaralanmış yargıların hangilerinde bilgi yanlışı vardır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve V

D) III ve IV E) IV ve V

2. İletişim sürecinin son aşaması olan ---- ile verilmek istenen iletinin anlaşılıp anlaşılmadığı değerlendirilir.

Bu cümledeki boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) alıcı B) bağlam C) ileti

D) kaynak E) dönüt

3. Goethe, “Sanat, insanın bir zamanlar yaşamış olduğu

duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu

başkalarının da hissedebilmesi için hareket, ses, renk

veya sözcüklerle belirlenen biçimlerle ifade etme ihtiyacından doğmuştur.” der.

Goethe’nin, güzel sanatları anlattığı bu cümledeki altı çizili sözlerle aşağıdakilerden hangisi ilişkilendirilemez?

A) Bale B) Hikâye C) Müzik

D) Resim E) Heykel

4. I. Gerçek dışı ve olağanüstü bir örüntü üzerine kurulmuş bir olay veya olaylar bütünüdür.

II. Kişileri, toplumun en alt katından en üstüne kadar

türlü zümrelerden olabilir.

III. İnsanlara ders verme amacıyla söylenmez.

IV. Yalnızca savaşlarda gösterilen yiğitliklere yer verilir.

V. “Evvel zaman içinde... Bir varmış bir yokmuş...”gibi

döşemelerle başlaması, dinleyiciyi hayal atmosferine

sokarak geçmiş zamanı iyice belirsiz kılmak içindir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerde belirtilen yargılardan hangileri masalla ilgili olarak söylenemez?

A) I ve II B) II ve III C) II ve V

D) III ve IV E) IV ve V

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Hint edebiyatındaki Pançatantra adlı eser ile Beydeba’nın yazdığı Kelile ve Dimne, Doğu’daki ilk masal / fabl örnekleridir.

B) Don Kişot adlı yapıtıyla Cicero, dünya edebiyatında

modern romanın ilk örneğini vermiştir.

C) Durum anlatımına dayanan öykünün, dünya edebiyatında ilk örneğini Anton Çehov ortaya koymuştur.

D) Ömer Seyfettin, edebiyatımızda olay öykücülüğünün

başarılı örneklerini vermiştir.

E) Fransız yazar La Fontaine, Ezop ve Beydeba’dan esinlenerek fabl türünde eser yazmıştır.

5. Hikâye ile ilgili aşağıdaki yargıların hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) İnsanların başlarından geçen veya geçme olasılığı bulunan olayları belli bir yer ve zaman içerisinde anlatan kısa yazılardır.

B) Hikâyede çevre sınırlı olup olayın geçtiği yer, kısaca

tasvir edilerek ayrıntıya girilmez.

C) Kimi zaman olaya gerek duyulmaz, onun yerine günlük hayattan bir kesit sunulur ve bir insanlık durumu

anlatılır.

D) Tanzimat’ın ilânıyla birlikte Batı edebiyatından edebiyatımıza giren kısa hikâyeden önce Türk edebiyatının yüzyıllar süren sağlam bir hikâye geleneği vardır.

E) Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebî kimliği kazandıran Fransız yazar Boccacio’dur.

1-C 2-E 3-B 4-D 5-E 6-B

P:13

EDEBİYAT 12

Pratik Test FASİKÜL 1

1. Fabl ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Fransız edebiyatı sanatçısı Lamartine bu türdeki yapıtlarıyla tanınmıştır.

B) Kişileştirme ve ve konuşturma sanatlarından yararlanılır.

C) Kahramanları çoğunlukla hayvanlardan seçilen, ders

verme amacı güden, genellikle manzum bir türdür.

D) Masalda olduğu gibi fablda da dostluk, dayanışma,

korku, öfke, kurnazlık gibi evrensel konular işlenir.

E) Beydeba’nın Kelile ve Dimne adlı yapıtı bu türün başarılı bir örneğidir.

2. Batı’daki ilk örnekleri 15. yüzyılda verilen bu tür, bizim

yazınımıza Şemsettin Sami’nin kaleme aldığı Taaşşuk-ı

Talat ve Fitnat’la girmiştir. Olmuş ya da olabilecek olayların anlatıldığı geniş kapsamlı yazılardır. Olaylar, ayrıntılarıyla anlatılır. Kişi kadrosu genellikle geniştir. Kişiler,

çoğunlukla, ruhsal ve fiziksel yönleriyle incelenirken çevrenin betimlenmesine de özen gösterilir.

Bu parçada sözü edilen yazınsal tür aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Öykü B) Tiyatro C) Gezi yazısı

D) Anı E) Roman

3. Durum veya kesit hikâyeciliği denilen ----tarzı hikâyede

serim düğüm çözüm şeklinde sıralanan bir olayın anlatımı öykünün temeli oluşturmaz. Bu tarz hikâyelerde bir

anlık bir düşünce, durum, akla gelen bir imge, ya da hayatın veya o anın içinde oluşan bir kesit öykünün temelini oluşturur. ---- ,günlük yaşamın her hangi bir kesitini

ele alıp anlatan öykünün bizdeki temsilcisidir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Mauppasant - Ahmet Mithat Efendi

B) Kafka - Sait Faik Abasıyanık

C) Çehov - Memduh Şevket Esendal

D) Mauppasant - Ömer Seyfettin

E) Çehov - Haldun Taner

4. I. İnsanın bilinçaltını, olayların insanın ruh dünyasına etkilerini, ruhsal çözümlemeleri konu alan romanlardır.

II. Yazıldıkları dönemden günümüze kadar gelen, hem

kitleleri hem de romancıları yüzyıllardır etkileyen romanlara denir.

III. Merak duygusunun korku, heyecan ve gizemle sürekli canlı tutulduğu, ana temanın cinayet olduğu romanlardır.

IV. Toplum yaşamını veya toplumdaki olayları sınıf kavgaları, ırkçılık, köyden şehre göç, yoksulluk gibi konuları ele alan romanlardır.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda tanımlanan roman türlerinden biri değildir?

A) Klasik roman B) Polisiye roman

C) Psikolojik roman D) Sosyal roman

E) Tarihî roman

5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilen açıklamalar

ayraç içinde verilen kavrama ait değildir?

A) Kahramanların iç dünyasına ilişkin durumların, duygu ve düşüncelerinin bir anlatıcı tarafından olay ve

hareketlerle birlikte aktarılmasıdır. (İç Çözümleme)

B) Yazarın geçmişten elde ettiği bilgiyle şimdiki zamanı

değerlendirmek için çeşitli yollarla geçmişe yönelmesidir. (Geriye dönüş tekniği)

C) Anlatıcının olayları, kişileri veya hakkında bilgi vermek

istediği herhangi bir şeyi kısa biçimde anlatmasıdır.

(Özetleme)

D) Aynı anda ulaşılması imkânsız olan durumlardan birini seçmek zorunda kalan bireyde görülen kararsızlık ve ikilem hâlidir. (Gösterme)

E) Roman kişilerinin duygu ve düşünceleri mantıksal bir

bağ ve dil bilgisi kuralına bağlı kalınmaksızın düzensiz bir şekilde ve çağrışım ilkesi doğrultusunda okuyucuya aktarılmasıdır. (Bilinç akışı)

6. Masal ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi

yanlıştır?

A) Halk dilinde anlatılarak oluşmuş, bir sanatçı tarafından sonradan derlenerek yazıya geçirilmiştir.

B) Decameron adlı yapıtıyla Boccacıo, dünya edebıyatında bu türün ilk örneğini vermiştir.

C) Olağanüstü ögelere yer verilir.

D) Girişte söylenegelen bazı kalıplaşmış tekerlemelerden sonra belirsiz bir yerden söz edilir.

E) Kahramanlar arasında genellikle cüceler, gulyabaniler, periler, devler, alev püsküren ejderhalar, cadılar

yer alır.

1-A 2-E 3-C 4-E 5-D 6-B

P:14

13 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 1

1. • Yer ve zaman kavramları belirsizdir. Genellikle “Hint,

Yemen, Çin, Maçin” kullanılır.

• Genellikle bir eğitim amacı güdülür; bu yönüyle didaktik (öğretici) bir nitelik taşır.

• Anlatım kısa ve yoğun olup kişileri her tabakadan seçilebilir.

• Millî ve dînî motiflere pek yer verilmez ve evrensel

esaslara dayanır.

Yukarıda verilen özellikler aşağıdaki metin türlerinden hangisiyle ilgilidir?

A) Roman B) Halk hikâyesi C) Mesnevi

D) Fabl E) Masal

2. Kırlangıçların mahallesinde bir kalabalık var bugün. Kayaların, ağaçların başları tepeleme kuş dolu. Hepsi kırlangıç olsa iyi. Serçeler bir sarmışlar ki etrafı, göz gözü

görmüyor. Kartallar duymuşlar haberi. Başlarını eğmişler; aşağıya, durmadan kırlangıçların mahallesine bakıyorlar. Geçmekte olan bir kaç köylü çocuk:

— Acaba ne oluyor diye yaklaşınca irkildi kuşların tümü.

Ahmet’le Mehmet bu kadar çok kuşu bir arada görünce,

parladı sevinçten kabardı. Ancak bir iki köylünün densizliği büyük bir gösteriyi kaçıracak değildi. Onca kuş

hemen haberleştiler aralarında, birden saldırarak bunlara, başladılar başlarındaki takkeleri gagalamaya. Canlarını zor kurtardı Ahmet’le Mehmet. Doğrusu hiç görülmemişti böylesi. Acaba ne oluyordu ki, kuşlar insanlara

saldıracak kadar ileri gidiyor, göze alıyorlardı tehlikeyi?

Bu metinde hikâyenin yapı unsurlarından hangisiyle

ilgili bir ayrıntı yoktur?

A) Zaman B) Mekân C) Kişi

D) Olay E) Anlatıcı

3. Halkın elindeki her şeyi sömüren Sırça Köşk sakinleri;

halkın elinde kalan artık son koyunları da kebap yapmak

için ister. Gelen koyunların kellelerinden üç tanesini halka

verir . Kellenin birinde beyin , birinde göz ve birinde dil

yoktur. Halk bunu sorunca siz becerip yiyemezsiniz ihtiyacınız yok gibi şeyler söylerler. Artık canından bezen

bir adam kelleyi Sırça Köşk’e fırlatır. Halk bir bakar ki yıkılmaz denen sağlam gördükleri Sırça Köşk’te bir delik

açılır. Diğer kelleleri de atarlar sonra Sırça Köşk tuzla buz

olur. Yıkıntıları da toplanır, halk eski yaşantısına devam

eder. Sırça Köşk’ün gereksiz olduğunu anlarlar.

Bu parçada sözü edilen anlatım tekniği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Geriye dönüş B) İç konuşma C) Anlatma

D) Bilinç akışı E) Diyalog

4. Aşağıdaki parçalardan hangisi kahramanın bakış açısıyla verilmiştir?

A) Daha sonraki günlerde Paris’te bir Türk bulmak amacıyla yollara düştü, aramaya koyuldu. Babasına bir

mektup göndermek zorundaydı. Ancak hangi vasıta

ile göndereceğini bulamadı.

B) Havanın kararmasına az kaldı. Akşam yemeğini her

zaman gittiğim restorantta yemeye karar verdim. Burası nezih, sessiz, sakin bir yerdi. Her zamanki masama oturdum, tam da denize bakan masa...

C) Mehmet Ali bir süre sonra tekrar askere alınır. Ahmet

Celâl köyde istenmediğini düşünmektedir. Ahmet

Celâl bir gün çok bunalınca dolaşmaya çıkar, Emine’yi görür.

D) Samimi bir arkadaşıymış gibi ellerini kederli binbaşının omuzlarına koyar. Binbaşı aniden elektrik çarpmışa döner ve kafasını yaşlı askere doğru çevirir.

E) Handan buna çok sinirlenir ve Nâzım’ın evlenme teklifini reddeder. Bu olaydan kısa bir süre sonra da

Handan, Hüsnü Paşa diye biriyle evlenir.

1-E 2-A 3-C 4-B

P:15

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 14

FASİKÜL 1

GÖSTERMEYE BAĞLI EDEBÎ METİNLER

TİYATRO

 Tiyatro sahnede, bir seyirci topluluğu önünde, oyuncular

tarafından canlandırılmak üzere yazılan edebî türdür.

 Konusunu günlük yaşamdan alabileceği gibi tarihten, mitolojiden de alabilir.

 Tiyatro eserinde yer, dekor ve kişilerle ilgili bilgiler perde

başlarında yer alır.

 Oyuncuların sergilemeleri gereken davranışlar yay ayraç

içinde verilir.

 Anlatım, karşılıklı konuşma (diyalog) şeklindedir.

 Tiyatro kelimesinin kökeni Yunanca seyir yeri anlamına gelen “theatron”dur.

 Köy seyirlik oyunları, meddah, Karagöz, orta oyunu,

kukla oyunu gibi türlere ayrılan geleneksel Türk tiyatrosu, Tanzimat sonrasında da bir süre devam etmiş; değişen hayat şartlarıyla birlikte varlığını sürdürememiştir.

 Batılı anlamda tiyatro Türk edebiyatına Tanzimat’la birlikte

Avrupa’dan gelmiştir.

 Bu dönemde İbrahim Şinasi, ilk Türkçe oyun olan Şair

Evlenmesi’ni yazmıştır.

 Ahmet Vefik Paşa, Molière’den (Molyer) uyarlamalar yapmıştır.

 Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi'nde tiyatro farklı anlayışlarla gelişmesini sürdürmüştür.

TİYATRO TÜRLERİ

TRAGEDYA (TRAJEDİ)

Kökeni Eski Yunan edebiyatına dayanan trajedi; seyircide heyecan, korku ve acıma hissi uyandırarak ruhu kötülüklerden arındırma amacı güden tiyatro türüdür.

Özellikleri

 Konular tarihten ve mitolojiden alınır.

 Kahramanlar; tanrı, tanrıça ve soylulardan oluşur.

 Oyun ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer.

 Şiir biçiminde (manzum olarak) yazılır.

 Birbiri ardınca süren koro ve diyalog bölümleri vardır.

 Kötü, çirkin sayılabilecek bayağı söz ve söyleyişlere yer

verilmez, seçkin bir üslupla yazılır.

 Kişiler arasındaki dövüşme, yaralama ve öldürme gibi korkunç ve çirkin olaylar sahnede gösterilmez; bu olayları haberciler aktarır.

 İnsanoğlunun hırslarını, kavgalarını gösterir; çoğu, felaketli sonuçlara bağlanır.

 Zaman, yer, olay birliğine uyulur. Bir olay, aynı yerde bir

günde geçebilecek biçimde düzenlenir. Buna “üç birlik”

kuralı (olay, zaman ve yer birliği) denir.

KOMEDİ (KOMEDYA)

 Kişilerin ve toplumun aksayan yönlerini güldürücü ögelerle iç içe yansıtan tiyatro türüdür.

 Korkaklık, cimrilik, dalkavukluk gibi huy ve davranışlar abartılarak seyirciyi güldürürken düşündürmek amaçlanır.

Özellikleri

 Konular, günlük yaşamdaki olaylardan alınır.

 Kahramanlar, toplumun her kesiminden olabilir.

 Şiir biçiminde (manzum olarak) yazılır.

 Her türlü bayağı söze, şakaya yer verilir, üslupta seçkinlik

aranmaz.

 Kişilerin öldürme, yaralama gibi her çeşit davranışı sahnede gösterilebilir.

 “Üç birlik” kuralına uyulma zorunluluğu vardır.

 Birbiri ardınca süren koro ve diyalog bölümleri vardır.

 İnsanoğlunun eksikliklerini gülünç biçimde göstererek onu

eğitme amacı güdülür.

BİZDEN NOT

Tragedya türünde bazı yapıtlar şunlardır:

 Persler, Yalvaran Kızlar, Agamemnon - Aiskhylos

 Antigone, Kral Oidipus, Elektra - Sophokles

 İphigenia, Helene, Herakles - Euripides

 Le Cid, Horace, Cinna - Corneille

 Andromak, Phaidra, Davacılar - Racine

PRATİK BİLGİ

Komedya, içerik bakımından üç gruba ayrılır:

1) Karakter Komedyası: Günlük yaşamda her zaman rastlanabilecek insan kusurlarını belli tiplerden

hareketle konu edinen komedi türüdür.

Tartuffe, Cimri, (Moliere); Venedik Taciri (Shakespeare).

2) Töre Komedyası: İnsanların gülünç ve aksak

yanlarını, gelenek-göreneklerin ve törelerin bozuk

taraflarını anlatan komedya türlerindendir.

Şair Evlenmesi (Şinasi), Gülünç Kibarlar (Moliere),

Eşek Arıları (Aristophanes), Müfettiş (Gogol).

3) Entrika Komedyası: Günlük yaşamda yaşanan

olayları merak uyandıracak ve insanları şaşırtacak

biçimde anlatan tiyatro çeşididir.

Yanlışlıklar Komedyası (Shakespeare),

Scapin’in Dolapları (Moliere).

DRAM

Hem tragedyanın hem de komedyanın özelliklerini içeren, yaşamı olduğu gibi, hem acıklı hem de gülünç yönleriyle yansıtan tiyatro türüdür.

 XVIII. yüzyılda klasisizme tepki olarak doğan romantizm

akımıyla ortaya çıkmıştır.

 Shakespeare, Victor Hugo, Goethe ve Schiller bu türde

başarılı yapıtlar ortaya koymuşlardır.

 Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre adlı yapıtı dram türünde yazılmıştır.

 Abdülhak Hamit Tarhan da dram türünde birçok yapıt vermiştir.

Özellikleri

 Acıklı ve gülünç sahneler bir arada yer alır.

 Olaylar, tarihten ya da günlük yaşamdan alınabilir.

 “Üç birlik” kuralına uyma zorunluluğu yoktur.

 Olaylar, çirkin bile olsa sahnede gösterilir.

P:16

Edebî(Yazınsal) Türler

15 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

 Kahramanlar toplumun hangi kesiminden olursa olsun

dramda yer alabilir.

 Şiir ya da düzyazı biçiminde yazılabilir.

Dram türünde bazı yapıtlar şunlardır:

 Hernani, Cromwell - Victor Hugo

 Haydutlar, Wilhelm Tell - Schiller

Bazı farklı tiyatro türleri şunlardır:

Epik Tiyatro

Oyunun izleyiciyi büyülemesine karşıdır. Yani temsil sırasında, izleyicinin oyuna kendini kaptırmasını ve büyülenmesini

önlemek ister. Araya şarkılar, tekerlemeler, oyunu birdenbire

kesen açıklamalar konur. Entrikaların iç yüzü durup dururken

açıklanır.

 Bu türün öncüsü, Alman yazar Berthold Brecht’tir.

 Haldun Taner’in, Keşanlı Ali Destanı adlı yapıtı bu türün

başarılı bir örneğidir.

Absürd Tiyatro

 Bu tiyatro anlayışında önemli olan, bir duygunun ve olayın

biçimini, oluşumunu göstermektir. Bilinmeyenlere, sembollere ve saçma denilebilecek kurgulara ağırlık verilir.

 Eugene İonesco, Samuel Beckett, Seraphin Audiberti,

John Osborn önemli temsilcileridir.

 Güngör Dilmen’in Canlı Maymun Lokantası adlı oyunu

bu türün bir örneğidir.

TİYATRONUN YAPI UNSURLARI

Dramatik Örgü: Tiyatro eserindeki olay örgüsüdür.

Çatışmalardan doğan olaylar, neden-sonuç ilişkisi ile birbirine bağlanır. Dramatik örgü perde, sahne vb. bölümlemeler etrafında düzenlenir.

Yer (Mekân): Olayların geçtiği çevredir. Canlandırılan olaylar,

yaşandığı zamana ve çevreye uygun bir dekor ile sahnede

yansıtılır. Tiyatroda mekân işlevsiz değildir. Oyunu iyi anlamak

için mekân-zaman-olay ilişkisinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Zaman: Olayların başlangıcı ile bitişi arasında geçen süredir.

Tiyatroda olaylar; kronolojik zaman, düğümden başlatılan zaman, sonuçtan başlatılan zaman ve düzensiz zamanlardan

biri ile oluşturulabilir.

Çatışma: Kişiler arasındaki iç ve dış mücadeleler, anlaşmazlıklardır. Karşıt duygu, düşünce ve isteklerin; kişilik özelliklerinin bir arada sergilenmesi ile ortaya çıkar. Sosyal statü, ekonomik durum, psikolojik yapı, eğitim ve kültür gibi unsurlardaki keskin farklılıklar çatışmayı belirleyen etkenlerdir.

Kişiler: Kişiler, oyundaki iletinin okura ya da izleyiciye ulaşmasını sağlayan temel unsurdur. Kişiler, olaylardaki ağırlıklarına göre birinci veya ikinci derecede önemli kişiler diye ayrılır. Kişiler çevrelerinden soyutlanmadan toplumsal, fiziksel ve

psikolojik özellikleriyle verilir.

TEMEL TİYATRO TERİMLERİ

Adaptasyon:

1. Yabancı dille yazılmış bir oyunu, yerel koşullara uygun biçimde kendi diline çevirme, uyarlama.

2. Bir romanı ya da öyküyü sahne için yeniden düzenleme,

uyarlama.

Aksesuar: Oyuncunun dekor gereği kullandığı eşyalar, dekora yardımcı sahne eşyaları.

Dekor: Oyunun geçtiği yeri canlandırmak için kullanılan ışık,

eşya gibi araçların tümü.

Diyalog: Oyundaki iki ya da daha çok kişinin konuşması.

Figüran: Genellikle tiyatro ve sinemada, konuşması olmayan

veya konuşması çok az olan rollere çıkan kimse.

Jest: Rol gereği yapılan el, kol ve beden hareketleri.

Kostüm: Oyunda rol gereği giyilen kıyafetlerin genel adı.

Kulis: Sahne gerisinde oyuncuların oyuna hazırlandıkları ve

sahneye çıkış sırasını bekledikleri yer.

Makyaj: Oyuncunun rolüne uygun olarak yüze şekil verme,

yüzü boyama işlemi.

Mimik: Duygu ve düşünceleri yüz ifadeleri ile yansıtma işi.

Monolog: Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa

verilen iç ses.

Pandomim: Düşünceleri ve duyguları kimi kez müzik, kimi

kez çeşitli eşyalar eşliğinde, kimi kez dansla ya da gövde ve

yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan sözsüz oyun.

Perde: 1. Bir tiyatro eserinin büyük bölümlerinden her biri. 2.

Sahneyi seyirciye açan ve kapatan kumaş parçası.

Piyes: Oyun.

Replik: 1. Oyuncunun, sözü karşısındakine bırakırken söyleyeceği son söz. 2. Oyunda karşıdakinin sözüne verilen karşılık, karşılama sözü.

Rol: Canlandırılan kişiliği ortaya çıkaran söz ve davranışlar.

Sahne: 1. Bir tiyatro metninde baş oyun kişisinin ya da önemli kişilerin yönelişlerini başlatıp bitiren kesim.

2. Bir tiyatro yapısında oyuncuların oynamaları için özel olarak yapılmış ve genellikle yükseltilmiş oylum ya da alan.

Suflör: Perde gerisinde oyunu metinden takip eden ve unutulan sözleri fısıldayarak oyunculara hatırlatan görevli.

Tirat: Oyunda kişilerin birbirlerine karşı söylediği uzun soluklu, coşkulu sözler.

Tuluat: Metin dışı, o an akla geldiği gibi hareket etme, söz söyleme, doğaçlama.

Çözüm

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Tragedya türü ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden

hangisi yanlıştır?

A) Acıklı yönü ağır basan bir tiyatro türüdür.

B) Ana karakterlerin halktan olması en önemli özelliğidir.

C) Konuları, mitolojiden ve tarihten alınır.

D) Zaman, yer ve olay birliği kuralına uyulur.

E) Klasik bir dil ve üslup anlayışıyla yazılır.

P:17

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 16

FASİKÜL 1

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

I. Yüceltilmiş sözlerle yazılan, kahramanın iyi bir durumdan kötü bir duruma düşmesiyle duygusal arınmayı sağlayacak acıma ve korku duygularına yönelen oyun türü.

II. İnsanların ve olayların ilginç yanlarını, güldürmek ve

düşündürmek amacıyla sahneye yansıtan tiyatro türü.

III. Ortaoyununda olduğu gibi, önceden yazılmış bir

metne dayanmadan, sahnede akla gelen sözlerle

oynanan halk tiyatrosu türü.

IV. Romalılar tarafından ortaya atılan, Türk edebiyatına

Tanzimat Döneminde giren, yalnız işaretlerle oynanan sözsüz tiyatro oyunu.

Aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?

A) Monolog B) Pandomim C) Tuluat

D) Komedi  E)Tragedya

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisi klasik komedyanın özelliklerinden biri değildir?

A) Karakterleri çoğunlukla üst tabakadan, soylu kişilerden

seçme

B) Konuları, çağdaş toplumdan, günlük yaşantıdan alma

C) Toplumsal çelişkilerin gülünç yanlarını vurgulayarak düşündürmeyi amaçlama

D) Vurma, yaralama gibi acı verici olayları izleyicinin gözü

önünde canlandırma

E) Birbiri ardınca kesintisiz sürüp giden diyalog ve koro bölümlerinden oluşma

ÖĞRETİCİ METİNLER

Bilgi ve haber vermek, ikna etmek, kanıları değiştirmek, uyarmak, düşündürmek, yönlendirmek, tanıtmak gibi amaçlarla

yazılan metinlerdir.

Tarihî Metinler: Tarih olaylarının ele alındığı, anlatıldığı metinlerdir.

Felsefî Metinler: Felsefî konuları ve felsefenin varlık, bilgi, değer gibi konularını ele alan metinlerdir.

Bilimsel Metinler: Bilimsel araştırmaları açık ve kesin bir dille, delillere dayanarak anlatan metinlerdir.

Gazete Çevresinde Gelişen Metinler: Makale, deneme, sohbet, fıkra, eleştiri, röportaj gibi gazete çevresinde oluşan metinlerdir.

Kişisel Hayatı Konu Alan Metinler: Hatıra (anı), gezi yazısı, biyografi, mektup, günlük gibi kişisel hayatla ilgili olan metinlerdir.

AKLINDA OLSUN

 Türk edebiyatında ilk makaleyi, Şinasi, ilk sayısı 22 Ekim 1860’ta çıkan ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval gazetesinde yayımlamıştır.

 Edebiyatımızda ilk makale: Tercüman-ı Ahvâl Mukaddimesi - Şinasi

 Edebiyatımızda önemli makaleler ve yazarları:

Şiir ve İnşa - Ziya Paşa

Yeni Lisan - Ömer Seyfettin

MAKALE ÖRNEĞİ

YENİ LİSAN’dan - Ömer Seyfettin

Eski Lisan nedir? Asla konuşulmayan, Latince ve İbranice gibi yalnız kendisiyle meşgul olanların zevk ve idrakine taalluk

eden bir şey. Size bunun tarihini çabucak çizelim. Biz Asya’dan

garba, Anadolu’ya hicret etmişiz. Din ve edebiyat bize Arapça

ve Farsça öğretilmiş. Hatta bir zamanlar resmi lisanımız Farsça olduğu gibi, bir padişahımız Arapçayı bize umumi, milli bir

lisan olmak üzere kabul ettirmeye kalkmış. Hicretimizin ilk asırlarında Arapça ve Farsça birçok kelime lisanımıza girmiş. Bunun katiyen zararı yok. Lakin edebiyat, sanat ve dolayısıyla tezeyyün fikri Farsça kaideler de getirmiş. Türkçe muvazenesini kaybetmiş. Tabiata muhalif ve son derece suni bir hal kesbetmiş...

DENEME

 Yazarın, bir konu üzerinde kanıtlama amacı gütmeden, kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi içten bir üslupla kaleme

aldığı yazılardır.

 Dünya edebiyatında bu türün kurucusu ve en ünlü ismi Denemeler adlı yapıtıyla Montaigne’dir.

Özellikleri

 Kişiselliğin öne en fazla çıktığı yazı türüdür.

 Konu seçiminde bir sınırlama yoktur.

GAZETE ÇEVRESİNDE GELİŞEN ÖĞRETİCİ METİNLER

MAKALE

 Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne

sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan

bilimsel yazılardır.

 Bu yazılarda amaç bilgi aktarmak ya da görüşlerine okuyucuyu inandırmak olduğundan açık, anlaşılır, ciddi bir dil

kullanılır.

 Herhangi bir konu sınırlaması olmayan bu tür, gazete ile

birlikte ortaya çıkmıştır.

Özellikleri

 Öğretici ve açıklayıcı nitelikler taşır.

 Gazete ve dergilerde yayımlanır.

P:18

Edebî(Yazınsal) Türler

17 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

FIKRA

 Herhangi bir konunun daha çok güncel, sosyal, siyasal ve

kültürel olayların yazarının penceresinden görüldüğü şekliyle anlatılan ve kanıtlama zorunluluğu olmayan, günübirlik, kısa, nükteli yazılardır.

 Bu yazılarda, konu yüzeysel ama ustalıkla ele alınıp okurların düşünmeleri sağlanır.

Özellikleri

 Gazete ve dergilerde yayımlanır.

 Kesin yargılara varma amacı güdülmez. BAŞKA YERDE YOK

 Cumhuriyet Dönemi’nde bazı sanatçılar deneme türünde yoğunlaşmış ve denemelerden oluşan yapıtlar yazmışlardır.

 Nurullah Ataç deneme türünün edebiyatımızdaki en başarılı örneklerini ortaya koymuş ve en

önemli temsilcisi olarak tanınmıştır.

 Türk edebiyatında Ahmet Haşim’in Bize Göre,

Gurebahane-i Laklakan’daki bazı yazıları; Ahmet

Rasim, Refik Halit Karay ve Falih Rıfkı Atay’ın

pek çok yazısı deneme türünün ilk örnekleri arasında sayılabilir.

 Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Mehmet Kaplan, Salah Birsel de bu türde başarılı

yapıtlar ortaya koymuşlardır.

Çözüm:

BENDEN UYARMASI

 Türk edebiyatında fıkra yazarlığı, Şinasi’nin 1860

yılında Agâh Efendi ile birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval gazetesindeki yazılarıyla başlamıştır.

 Ahmet Rasim, Ahmet Haşim, Falih Rıfkı Atay,

Refik Halit Karay, Haldun Taner edebiyatımızın en tanınmış fıkra yazarlarıdır.

SÖYLEŞİ (SOHBET)

 Herhangi bir düşünceyi, konuyu; yazarın karşısında biri

varmış gibi günlük, sıradan ve rahat bir dille anlattığı düşünce yazılarıdır.

 Bu yazılar; sıcak bir üslup ve samimi bir söyleyişle oluşturulur.

 Yazar, ele aldığı konuda fazla derinleşmez, ileri sürdüğü

görüşlerini kanıtlama ve okura kabul ettirme yoluna gitmez.

 Türk edebiyatında, Ahmet Rasim, Nurullah Ataç, Şevket

Rado başlıca söyleşi yazarlarımızdır.

SÖYLEŞİ (SOHBET) ÖRNEĞİ

ŞEHİR MEKTUPLARI’ndan - Ahmet Rasim

Cenab-ı Hak gani gani rahmet eylesin; peder hamur işini pek

severdi. O kadar severdi ki gün geçirmezdi; hamur çorbası,

saraylokması, mantı, baklava, ekmekkadayıfı, şekerpare, sarığıburma, tulumba, hurma yer; Allah’ın günü yaptırırdı. Mübarek yerdi de bir kere bismillah deyip de çorbadan girişti mi et,

dolma, sebze, zeytinyağlı, paça, tatlı, tuzlu, pilav demez; hoşafta kaşığı temizlerdi. Yemekten sonra çubuğunu yakar, sade

kahvesini içerdi.

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

“Ben gazetedeki köşemde roman eleştirileri yapmam. Zaten

bu köşenin görevi de eleştiri değildir. Amacım, okuyucuya bazı

günlük sorunları tanıtmak, bu sorunlar hakkında düşüncelerimi, derinliğe inmeden, kanıtlamaya kalkmadan söylemektir.

Kısa, yoğun, günübirlik yazılardır bunlar.”

diyen bir sanatçının özellikle hangi türde yazdığı söylenebilir?

A) Mektup B) Fıkra C) Deneme

D) Makale E) Anı

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Türk edebiyatında bu türün örnekleri Cumhuriyet’ten sonra verilmeye başlanmıştır. Ahmet

Haşim’in Bize Göre ve Gurabâhâne-i Laklakan adlı yapıtlarındaki kimi parçalar, edebiyatımızda bu türün ilk örnekleri sayılabilir. Türün en başarılı temsilcisi ise, Nurullah Ataç olarak bilinir. Sabahattin Eyüboğlu,

Suut Kemal Yetkin de bu türün ustaları arasında yer alır.

Bu parçada sözü edilen yazınsal tür aşağıdakilerden hangisidir?

A) Öykü B) Anı C) Roman

D) Deneme E) Gezi

P:19

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 18

FASİKÜL 1

ELEŞTİRİ:

 Eleştiri (tenkit), bir sanat yapıtının iyi ve kötü yönlerini inceleyerek bir yargı ile belirten yazı türüdür.

 Eleştiri türünde eser veren kişiye eleştirmen denir.

Konularına göre eleştiriler:

 Sanatçıya dönük eleştiri, esere dönük eleştiri, okura dönük eleştiri ve topluma dönük eleştiri.

 Esere dönük eleştiride, değerlendirilen eserin kendine özgü özellikleri esas alınır.

 Okura dönük eleştiride okuyucuyla özdeşleşen eleştirmen,

eserin kendisinde bıraktığı izlenimleri dile getirir. Bu tür eleştiride kişisel yargılar ve değerlendirmeler ağırlıktadır.

 Topluma dönük eleştiride sanat eserinin üretildiği toplumdan bağımsız değerlendirilemeyeceği görüşü esastır.

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bu, son bir yıl içinde okuduğum romanlar arasında etkisinden

uzun süre kurtulamadığım bir çeviri roman. Yazar, bu romanında öncekilerden farklı bir yol izlemiş. Bir kahramanın çevresinde gelişen bir öykü kurgulamış. Abartıyla yalınlığı, komediyle trajedinin özelliklerini bir arada kullanmış. Bir yıl gibi bir

zaman dilimini çok az geri dönüşlerle anlatmış. Haftalarca

“çok satanlar” listesinde yer alan bu çeviri yapıt, Türk okurundan gördüğü ilgiyi Fransız ve İngiliz okurlardan görmemiş. Bu

durum, çevirmenin başarısı olarak değerlendirilebilir.

Bu parçada aşağıdaki yazı türlerinden hangisine ait özellikler ağır basmaktadır?

A) Makale B) Deneme C) Eleştiri

D) Fıkra E) Günlük

Çözüm: BİZDEN NOT

 Eleştirmenin tutumuna göre eleştiriler, öznel

eleştiri ve nesnel eleştiri diye ikiye ayrılır.

 Öznel eleştiride kişisel yargılar söz konusu iken

nesnel eleştiride belirli ölçütlere göre inceleme,

değerlendirme ve kanıtlama esastır.

 Eleştirmenin yanlı-yansız, titiz-baştan savmacı

yaklaşımı eleştirinin niteliğini doğrudan etkiler

yani eleştirmenin tutumu, eleştirinin niteliğini belirler.

 Eleştirinin amacı, sanat eserinin güçlü ve zayıf

yönlerini belirterek gerçek değerini ortaya koymaktır.

AKLINDA OLSUN

 Türk edebiyatında Batılı anlamdaki eleştiri Tanzimat Dönemi’yle başlamıştır.

 Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat adlı eseri, Türk

edebiyatında Batılı anlamdaki ilk eleştiri örneğidir.

 Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut

Ekrem, Mizancı Murat, Muallim Naci ve Beşir

Fuat bu dönemde eleştiri türünde öne çıkan isimlerdir.

BAŞKA YERDE YOK

 Servetifünun Dönemi’nde Hüseyin Cahit, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Tevfik

Fikret, Ali Kemal, İsmail Safa ve Ahmet Şuayp

eleştiri türünde yazan sanatçılardır.

 Ahmet Şuayp, Türk edebiyatındaki eleştiri anlayışına nesnel bir bakış açısı getirmeye çalışmıştır.

 Hüseyin Cahit’in Kavgalarım ile Ahmet Şuayp’ın

Hayat ve Kitaplar adlı eserleri, bu dönemde eleştiri türünde tanınmış örneklerdir.

 Fecriati’de Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Hamdullah Suphi, Ali Canip, M. Fuat Köprülü ve

Şahabettin Süleyman eleştiri türünde yazan sanatçılardır.

 Milli Edebiyat Dönemi’nde Ali Canip’in Millî Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım

adlı eseri eleştiri türünün tanınmış örneğidir.

 Cumhuriyet Dönemi’nde Nurullah Ataç, Orhan

Şaik Gökyay, Suut Kemal Yetkin, Cevdet Kudret, Orhan Burian, Mehmet Kaplan, Berna Moran, Attila İlhan, Asım Bezirci, Memet Fuat, Fethi Naci, Şerif Aktaş, Hüseyin Cöntürk ve Gürsel

Aytaç eleştiride öne çıkmıştır.

 Orhan Şaik Gökyay’ın Destursuz Bağa Girenler, Mehmet Kaplan’ın Şiir Tahlilleri, Berna Moran’ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, Fethi

Naci’nin Yüz Yılın 100 Türk Romanı, Gürsel Aytaç’ın Çağdaş Türk Romanı Üzerine İncelemeler adlı eserleri eleştiri türündedir.

MÜLAKAT

 Uzmanlık alanlarında tanınmış kişilerle yaşamları, çalışmaları, yapıtlarıyla ilgili ya da istenilen herhangi bir konuda,

sorulu cevaplı olarak yapılan karşılıklı konuşmaların yazıya geçirilmesiyle oluşturulan yazılardır.

 Bu yazılarda görüşülen kimsenin adı, ne işle uğraştığı,

hangi amaç için kendisiyle konuşulduğu, buluşma yeri;

sorular ve cevaplar; mülakat yapılan kimsenin o konu üzerindeki temel görüşü belirtilir.

MÜLAKAT ÖRNEĞİ

HALDUN TANER İLE MÜLAKAT

Keşanlı Ali Destanı’nı yazmaya sizi neler zorladı?

Her yazarın bazı sevgili temaları oluyor. Mitosların kulis arkasını deşmek de beni en çok saran temalardan biri. Keşanlı Ali

Destanı gecekondu ortamında bir kahramanlık mitosunun parodisini yapıyor.

P:20

Edebî(Yazınsal) Türler

19 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

Bu oyununuzu alışılmış müzikallerden ayıran özellikler neler?

Alışılmışlıktan kastınız Amerikan modeli müzikallerse hemen

söyleyeyim ki, bu tarza karşı ne ilgim, ne de sempatim var. İlerde olacağını da hiç sanmam. Biz bambaşka bir yolun yolcusuyuz. Keşanlı Ali Destanı ile yepyeni bir halk tiyatrosu üslubuna gitmeyi deniyoruz.

RÖPORTAJ

 Herhangi bir yerin ya da kurumun gezilerek orada görülenlerin kişisel yorumlar ve fotoğraflarla desteklenerek

kaleme alındığı yapıtlardır.

 Bir yerin veya kurumun röportajı yapılabileceği gibi, bir ya

da birkaç kişinin veya bir eşyanın da röportajı yapılabilir.

 Röportaj, sunuş biçimi bakımından ikiye ayrılır:

1) Amerikan Röportajı:

 Bu tür röportajlarda giriş bölümünde okuyucu beklenmedik bir girişle karşılaşır.

 En son söylenmesi gerekenler en önce söylenir.

2) Alman Röportajı:

 Yazar, konuyu anlatırken yazıya kendini katar.

 Konuyu kendi ekseninde anlatır. BENDEN UYARMASI

Mülakat ve Röportajın Farkları:

 Mülakatın alanı görüşülen kişiyle sınırlıyken röportajda her çeşit konu ve olay ayrıntılı bir biçimde ortaya konur; anlatılanlar fotoğraflarla, belgelerle desteklenir ve zenginleştirilir.

 Mülakat, mülakat yapılan kişiye sorular sorularak gerçekleştirilir.

 Röportajda muhataplara soru sormayla beraber

bir olayı öyküleme, izlenim ve betimlemelere yer

verme vardır.

 Mülakatta bir kişiyi sorulara verdiği cevaplarla tanıtmak amaçlanır.

 Röportajda amaç bir olayı sorgulamak, bir gerçeği ortaya koymak suretiyle kamuoyunu aydınlatmaktır.

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Genellikle bir sanat değeri taşımayan bu nedenle de edebî bir

tür sayılmayan; öğretme, tanıtma ve tasvir etme amacı taşıyan; konuları bakımından bir bölgeyi, bir eşyayı veya bir insanı işleyen ---- son yıllarda gazeteyle birlikte yaygınlaşmıştır.

Görüntülü iletişim araçlarının hayatımıza girmesiyle beraber

bu tür, ayrı bir mahiyet kazanarak televizyon ve sinemaya taşınmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) konferans B) sempozyum C) röportaj

D) açık oturum E) panel

HABER YAZISI (METNİ)

 Toplumda veya doğada meydana gelen çeşitli olay, durum

ve görünümle ilgili bilgi ve duyurulara haber denir.

 Bu haberlerin halka duyurulması amacıyla hazırlanan yazılara da haber yazıları denir.

 Haberi yazan kişi anlattıkları karşısında tarafsız kalmalı, yorumdan kaçınmalıdır.

 5N 1K’da yer alan sorulara (ne, niçin, nasıl, nerede, ne

zaman, kim) verilen cevaplarla genişletilir.

 Kolay anlaşılır; akıcı, açık ve duru bir dil kullanılır.

 Haber plânı tersine dönmüş piramit diye bilinir.

 Tersine dönmüş piramitte, haberin giriş bölümünde olay

birkaç cümle ile özetlenir. Gelişme bölümünde sözü uzatmadan gerekli ayrıntılar verilir. Sonuç bölümünde olayın

etkisi anlatılır.

HABER YAZISI ÖRNEĞİ

BALIK KADAR DEĞERLERİ YOK

Akdeniz’de tekneleri batan 27 kaçak göçmeni kimse kurtarmaya yanaşmayınca üç gün üç gece balık ağlarının dubalarında

yolculuk ettiler. Gana, Kamerun, Nijerya ve Sudanlı kaçak göçmenleri taşıyan tekne Libya’dan yola çıktı. Derme çatma tekne

6 gün Libya açıklarında sürüklendikten sonra battı.İki balıkçı teknesinin kurtarma girişimi sonuç vermedi. Bölgede bulunan bir

Malta gemisi onlara yardım eli uzattı. AKLINDA OLSUN

Türk edebiyatında bazı anı eserleri ve yazarları şunlardır:

 Defter-i Âmalim - Ziya Paşa

 Kırk Yıl, Saray ve Ötesi - Halit Ziya Uşaklıgil

 Mor Salkımlı Ev - Halide Edip Adıvar

 Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı - Yakup Kadri

Karaosmanoğlu

 Çankaya, Ateş ve Güneş - Falih Rıfkı Atay

KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN ÖĞRETİCİ METİNLER

ANI (HATIRA)

 Yaşanan olayların, üzerinden belli bir süre geçtikten sonra olayları yaşayan ya da onun bir yakını tarafından yazılan eserlerdir.

 Bu eserler, aynı zamanda yaşanılan çağın toplumsal durumuna, kültürel özelliklerine ilişkin önemli gözlem ve bilgileri de kapsar.

 Anıların yazılış sistemi genellikle kronolojiktir. Yazar, yaşayıp gördüklerini belli bir tarih sırası içinde verir; tarih olmuş

olayları hafızaya ya da belgelere dayalı olarak ortaya koyar.

Özellikleri

 Geçmişteki olaylar kaleme alınır.

 Olayları yaşayan tarafından yazılabileceği gibi, onun bir tanıdığı tarafından da yazılabilir.

P:21

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 20

FASİKÜL 1

AKLINDA OLSUN

 Cumhuriyet Dönemi’nde Nurullah Ataç, Falih

Rıfkı Atay, Salâh Birsel, Cemil Meriç, Oğuz Atay,

Cemal Süreya, Oktay Akbal, Tomris Uyar, Cahit

Zarifoğlu günlük türünde eser yazmıştır.

 Günlük şeklinde düzenlenen roman, hikâye ve

şiirler de vardır:

 Andrè Gide’in Kalpazanlar adlı romanı, Ayfer

Tunç’un Suzan Defter adlı hikâyesi, Nazım Hikmet’in Saat 21-22 Şiirleri adlı eseri günlük şeklinde düzenlenmiştir.

ANI ÖRNEĞİ

MOR SALKIMLI EV’den - Halide Edip Adıvar

“... Bu günler benim için Suriye ve Arap diyarına hoca ve maarifçi olarak gitmemle sona erdi. Lüblanlı dostlarımızın ziyareti ve o münasebetle yapılan muhabbet gösterisi onların diyarı

ve halkı hakkında hafızamda yer almış olan acı tatlı bütün intibaları canlandırdı. Tatlı dediğim zaman sakın Arap diyarına

mahsus dünyaca meşhur tatlılarını kastettiğimi ve bazı gazetecilerin romantik, fakat çirkin bir tarzda Cemal Paşa’nın kudretine dayanarak o diyarda keyif sürdüğümü sanmayın.

GÜNLÜK(GÜNCE)

 Kişilerin yaşadıkları olayları, olaylarla ilgili

duygu, düşünce ve izlenimlerini, hayallerini

günü gününe tarih belirterek yazdıkları yazı türüdür.

 Günlükler, yazarın kendisiyle dertleşme amacıyla yazdığı yazılardır; iç dünyasını, yaşadıklarını, tanık olduğu olayları yansıtır.

Özellikleri

 Günlükler birinci kişi ağzından yazılır.

 Günlükte konuşma diline yakın bir dil kullanılır, kısa ve özlü ifadelere yer verilir.

 Genellikle öznel bir anlatım söz konusudur. PRATİK BİLGİ

 Günlük ve anı türündeki yapıtlar içerik ve yapı

olarak birbirine çok benzediğinden bazen birbiriyle karıştırılabilmektedir.

Bundan dolayı şu farklara dikkat etmek gerekir:

O Günlük, olayın yaşandığı gün yazılırken anı, yaşanan olayın üzerinden belli bir süre geçtikten

sonra yazılır.

O Günlük, sadece olayı yaşayan tarafından yazılırken anı, olayı yaşayan ya da olayı yaşayanın

yakını tarafından yazılır.

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Gazete, aşağıdaki türlerin hangisinin gelişiminde etkili olmamıştır?

A) Makale B) Deneme C) Fıkra

D) Röportaj E) Günlük

BAŞKA YERDE YOK

 Türk edebiyatında günlük türünün ilk örnekleri

divan edebiyatındaki ruznamelerdir.

 Ayrıca vakayiname, seyahatname, sefaretname gibi eserlerde günlük türüne özgü özelliklere rastlanabilir.

 Türk edebiyatında günlük türünün Batılı anlamdaki ilk örnekleri Tanzimat’la birlikte görülmeye

başlanmıştır.

 Direktör Ali Bey’in görev amaçlı seyahatlerinde tuttuğu notlardan oluşan Seyahat Jurnali türün Batılı anlamdaki ilk örneğidir. Bunu şair Nigâr Hanım’ın

Hayatımın Hikâyesi adlı eseri takip etmiştir.

BİYOGRAFİ (YAŞAM ÖYKÜSÜ)

 Tanınmış kişilerin başkası tarafından 3. kişili anlatımla hayatının yazılmasından oluşan eserlerdir.

 Biyografi türünde siyaset, bilim, sanat, spor vb. alanlarda tanınmış insanların hayatı; bilgi, belge ve tanıklara dayanılarak, tarafsız ve gerçekçi bir şekilde anlatılır.

 Kişinin değeri, benzerlerinden farklı yönleri anlatılır.

 Açık, sade bir dille yazılan biyografide kronolojik bir sıra izlenebilir.

 Diğer öğretici metinlerde olduğu gibi biyografilerde de anlatıcı kurmaca bir kişi değil, yazarın kendisidir.

BİYOGRAFİ ÖRNEĞİ

Divan Edebıyati Antolojisi’inden Mehmet Fuat Köprülü

“Fuzûlî” mahlasıyla tanınan Mehmet bin Süleyman’ın nerede ve hangi yılda doğduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Yaklaşık olarak 15. yüzyılın son yıllarında Kerbelâ’da ya da Hille’de doğduğu söylenebilir. “Bayat” adlı eski bir Türk aşiretindendir. Kuvvetli bir öğrenim görerek zamanının bütün bilgilerini elde eden ve yetiştiği alan dolayısıyla Türkçeden

başka Arap ve Acem dillerini de pek iyi öğrenen Fuzûlî, bu BENDEN UYARMASI

 Eski Yunan edebiyatında Plutarkhos’un Hayatlar,

İngiliz edebiyatında William Roper’in (Vilyım Rupır)

Sir Thomas More’un (Sör Tamıs Mor) Hayatı ve James Boswell’in (Ceymis Bozvel) Samuel Johnson’un(Semyul Cansın) Hayatı, Avusturya edebiyatından Stefan Zweig’ın (Ştefan Svayg) Üç Büyük Usta dünya edebiyatının tanınmış biyografilerindendir.

Bu türün divan edebiyatındaki karşılığı “tezkire”dir.

 Türk edebiyatında ilk tezkire Ali Şir Nevâi’nin Mecalisü’n Nefâis adlı yapıtıdır.

 Heşt Behişt (Sehi Bey), Gülşen-i Şuara (Ahdi), Tezkiretü’ş Şuara (Latifi) önemli tezkirelerdir.

 Tanzimat Dönemi’nde Beşir Fuat’ın Victor Hugo,

Namık Kemal’in Evrak-ı Perişan, Recaizade Mahmut Ekrem’in Kudemadan Birkaç Şair, Muallim Naci’nin Osmanlı Şairleri; Servetifünun Dönemi’nde

Süleyman Nazif’in Mehmet Akif adlı eseri biyografi türünde öne çıkar.

 Cumhuriyet Dönemi’nde İlhan Geçer’in Cahit Sıtkı

Tarancı, Mithat Cemal Kuntay’ın Namık Kemal, Ahmet Rasim’in İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Atatürk, Beşir Ayvazoğlu’nun Yahya Kemal, İhsan Işık’ın Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi adlı eserleri bu türün tanınmış

örneklerindendir.

P:22

Edebî(Yazınsal) Türler

21 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

1914 yılında seferberlik davulları çalarken Adana’nın Ceyhan

ilçesinde doğmuşum. Babam avukat, çiftçi, parti lideri. Annem eski öğretmenlerden Azime Hanım. Biri erkek olmak üzere

benden küçük dört kardeşim var. Evliyim, dört çocuk babasıyım. Yıllardır kalemimle geçiniyorum.

Bu parça aşağıdaki edebî türlerden hangisine örnek verilebilir?

A) Otobiyografi B) Biyografi C) Fıkra

D) Deneme E) Makale

BAŞKA YERDE YOK

Biyografi ve otobiyografi türleriyle benzerlikler

gösteren metinler:

 Monografi: Alanı kesin olarak belirlenmiş bir konuyu özel bir bakışla derinlemesine, ayrıntılı olarak anlatan yazılardır. Monografiler bir kişi, yer,

eser, olay, konu hakkında yazılabilir.

 Öz geçmiş / CV: Kişinin, hayatındaki önemli aşamaları; elde ettiği bilgi, beceri ve tecrübeleri kendi ağzından anlattığı yazı türüdür. Öz geçmiş, çoğunlukla bir iş başvurusunda, kişinin kendini tanıtmak için başvuru yaptığı kurum ya da kuruluşa verilmek üzere yazılır.

 Portre: Bir kişiyi ayırt edici yönleriyle tanıtmayı

amaçlayan yazılardır. Kişiyi yalnızca dış görünüşüyle yansıtan portreye fiziksel portre; kişinin iç

dünyasını, duygularını, düşüncelerini, huy ve karakter özelliklerini anlatan portreye ruhsal portre denir.

 Hâl tercümesi: Osmanlı Dönemi’nde yazılan,

daha çok öz geçmiş özelliği gösteren metinlerdir.

BENDEN UYARMASI

Biyografi ve Otobiyografinin Farkları:

 Otobiyografide anlatıcı birinci kişiyken biyografide üçüncü kişidir.

 Biyografiler bilgi, belge ve tanıklıklara bağlı olarak

nesnel bir dille yazılır.

 Yazarın iç dünyasına dönük kaleme alınan otobiyografiler ise hafızaya ve anılara dayanır. Bu nedenle otobiyografi, biyografi kadar nesnel olamayabilir.

MEKTUP

 Kişiler, kurumlar ve kuruluşlar arasında haberleşme amacıyla yazılan yazılardır.

MEKTUP TÜRLERİ

Özel Mektup: Kişinin yakınlarına ve tanıdıklarına yazdığı mektuptur. Özel mektupta anlatılanlar sadece gönderici ile alıcıyı ilgilendirir. Duygu ve düşünceler, içten bir anlatımla dile getirilir.

 Giriş bölümünde mektubun yazılış amacı belirtilir.

 Mektupta asıl anlatılmak istenenler gelişme bölümünde yer alır.

 Sonuç bölümünde sevgi, saygı ve iyi dilekler bildiren ifadelere yer verilir.

 Kâğıdın sağ üst köşesine yer ve tarih yazılır.

 Mektup bir hitap sözüyle başlar.

 Mektubun sağ alt köşesinde yazan kişinin adı ve imzası,

sol alt köşesinde adresi yer alır.

Edebî Mektup: Sanatçıların, düşünürlerin yazdıkları, sanat ve

düşünce derinliği taşıyan mektuplardır. Dil ve anlatım yönünden sanatsal değer taşıyan edebî mektuplar, yazıldıkları dönemin sanat ve düşünce hayatına ışık tutar. Bu yönüyle belge

niteliği taşır.

Resmî Mektup: Kamu kurum ve kuruluşları arasında ya da bireylerle bu kurum ve kuruluşlar arasında yazılan mektuplardır.

İş Mektubu: Ticaret, sanayi alanlarında veya bireylerle iş yerleri arasında yazılan mektuplardır.

Açık Mektup: Her hangi bir düşünceyi, görüşü açıklamak, bir

tezi savunmak için bir devlet yetkilisine ya da halka hitaben,

bir kişi ya da kurum tarafından yazılan, gazete, dergi aracılığı

ile yayımlanan mektuplardır.

üç dilde nazımla ve nesirle birçok eser yazdı.

OTOBİYOGRAFİ (ÖZ YAŞAM ÖYKÜSÜ):

 Yazarın kendi hayatını anlattığı yazı türüdür.

 Amerikan edebiyatında Paul Auster’in (Pol Ostır) İç Dünyamdan Notlar ve Isaac Asimov’un (Ayzek Ezimov) Dolu

Dolu Yaşadım, Fransız edebiyatında Andrè Gide’in (Andre Jid) Tohum Ölmezse dünya edebiyatının tanınmış otobiyografilerindendir.

 Türk edebiyatında Abidin Dino’nun Kısa Hayat Öyküm,

Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam adlı eserleri otobiyografi türünde yazılmıştır.

 Bazı hikâye ve romanlarda biyografi ve otobiyografi türlerinden yararlanılmıştır.

 Oğuz Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı (Mustafa İnan)

adlı eseri biyografik, Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanı ise otobiyografik bir romandır.

AKLINDA OLSUN

 Hikâye, roman, şiir gibi türlerde mektup bir

anlatım biçimi olarak kullanılabilir:

 Oğuz Atay’ın Babama Mektup adlı hikâyesinde,

Halide Edip Adıvar’ın Handan adlı romanında, Kemalletin Kamu’nun İzmir Yollarında adlı şiirinde

mektup, bir anlatım biçimi olarak kullanılmıştır.

 Divan sanatçısı Fuzuli’nin Şikâyetname adlı mektubu bu türün güzel

bir örneğidir.

 Goethe’nin, Genç Werther’in Acıları romanı mektup türündedir.

GEZİ YAZISI (SEYAHATNAME)

 Bir yazarın, gezip gördüğü yerlerin ilgi çekici yönlerini, gelenek ve göreneklerini, yaşam biçimini, halkın dünya görüşlerini, tarihi, coğrafi, ekonomik ve sosyal özelliklerini

kendi bakış açısıyla anlattığı yazı türüdür.

Çözüm:

P:23

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 22

FASİKÜL 1

 Çok eski bir geçmişi olan bu yazı türünün en tanınmış iki

ismi Marco Polo ile İbni Batuta’dır.

 Türk edebiyatında ilk gezi kitabı Seydi Ali Reis’in Miratü’l

Memalik (Ülkelerin Aynası) adlı eseridir.

 Ayrıca Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı on ciltten oluşan eseri, bu türün başarılı bir örneğidir. PRATİK BİLGİ

 Türk edebiyatında bazı gezi yazısı türündeki

eserler ve yazarları şunlardır:

O Frankfurt Seyahatnamesi - Ahmet Haşim

O Hac Yolunda - Cenap Şahabettin

O Bizim Akdeniz, Denizaşırı - Falih Rıfkı Atay

O Avrupa’da Bir Cevelan - Ahmet Mithat Efendi

O Anadolu Notları - Reşat Nuri Güntekin

10. ÖĞRETEN SORU

Ağra’da daha başka eserleri de dolaşacağız. Fakat sırası gelmişken burada 1899’da Hindistan’a umumi vali giden Lord

Curzon’a bir minnet borcumuzu ödeyelim. Büyük bir tarih ve

sanat kültürü ile yoğrulan bu zat, Hindistan’daki Müslüman

ve Türk anıtlarını kurtarmıştır. Bu anıtların bir kısmı yıkık bir

kısmı çökmek üzere idi. Hâlâ hepsinde taş yağmalarının hatta

kubbe yağmalarının eseri görünür. Lord Curzon, vaktiyle koparılmış parçalardan bir haylisini İngiltere’den satın aldı, getirdi ve yerlerine koydu. Büyük anıtları geniş ve muntazam

parklar içine aldı. Her birinin tamiri üstüne âdeta titredi. Artık

siz yalnız Taç Mahal’i veya herhangi bir saray ve türbeyi dolaşmazsınız. Eski Türk bahçeleri ile İngiliz bahçeleri üslubunda

büyük parklarda gezinirken bu anıtları da görürsünüz.

Bu parça aşağıdaki metin türlerinden hangisine örnek olabilir?

A) Olay çevresinde oluşan metinlerden öyküye

B) Gazete çevresinde gelişen metinlerden makaleye

C) Göstermeye bağlı metinlerden tiyatroya

D) Öğretici metinlerden biyografiye

E) Kişisel hayatı esas alan metinlerden gezi yazısına

E-POSTA

 Bilgisayarlar veya bir ağ içindeki belli gönderim merkezleri arasındaki elektronik bilgi iletişimidir.

 Elektronik posta mektuba benzer.

 Elektronik postanın mektuptan farkı e-postalara resim, müzik, video gibi her türlü dosyanın eklenebilmesi ve alıcının

bilgisayarına gönderilebilmesidir.

BLOG:

 Kişisel web sayfası olan blog, insanların birbiriyle paylaşmak istediği yazı, yorum, video vb. içeriklerin sıralandığı

web tabanlı yayındır.

 Bloglar; eğitim, siyaset, ekonomi, kültür, sanat gibi alanlarda yaygın bir şekilde kullanılır.

 Blog, günlüğün genel ağ ortamına taşınmış hâlidir.

 Kişisel bloglar günlük amaçlı kullanılır.

 Blogda paylaşımlar genellikle güncelden geçmişe doğru

sıralanır. Genellikle her paylaşımın sonunda gönderenin

adı yer alır.

SÖZLÜ ANLATIM TÜRLERİ

SUNUM

 Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli noktaları öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ortaya koyan;

önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara sunum denir.

 Sunumda amaç; bilgileri yenilemek, araştırma ve anket

sonuçlarını değerlendirmek, bilime katkıda bulunmaktır.

TARTIŞMA

 Karşıt düşünceleri ortaya koymak, problemlere cevap ve

çözüm bulmak, zamana bağlı olarak değişen doğruları

bulmak için düzenlenen düşünce etkinliğidir.

 Tartışmalar, farklı görüşlere sahip kişilerin aynı konu ile ilgili düşüncelerini bildirmeleri, savunmaları, problemlere

çözüm bulmaları amacıyla düzenlenir.

MÜNAZARA

 Birer cümle halinde ifade edilen bir görüşle farklı görüşün,

iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalara münazara denir.

 Münazaralar genellikle sınıf ortamında yapılan tartışmalardır.

PANEL

 Bir konunun çeşitli yönlerden aydınlatılması için, küçük

bir topluluk önünde, bir sohbet havası içinde yapılan konuşmalardır.

 Panelin sonunda, başkanın izniyle, dinleyiciler, panel üyelerine soru sorup tartışmaya katılırsa tartışma “forum”a

dönüşür.

FORUM

 Bir başkanın yönetiminde, toplumu ilgilendiren bir konuda,

dinleyicilerin, konuşma kuralları içerisinde yaptıkları tartışmalardır.

 Bir başka deyişle, bazı sorunların görüşülerek karara bağlandığı genel toplantıdır.

 Forum, dinleyicilerin konu üzerinde daha aktif ve farklı

bakış açılarıyla düşünmelerini sağlar.

SEMPOZYUM (BİLGİ ŞÖLENİ)

 Bir konunun çeşitli yönleri üzerinde, aynı oturumda, konunun uzmanı değişik kimseler tarafından (çoğunlukla akademik konularda) yapılan seri konuşmalardır.

 Bilgi şöleninde amaç, bildirilerle(tebliğ)konuyu tartışmak

değil, uzmanları tarafından olumlu ve olumsuz yönleriyle

değerlendirilerek konuya bir çözüm üretmektir.

 Konuşmaların sonunda oturum başkanı, konuyu özetler

ve çıkan sonucu dinleyicilere aktarır.

P:24

Edebî(Yazınsal) Türler

23 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

AÇIK OTURUM

 Güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların herkesin izleyebileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantıya

açık oturum adı verilir.

 Açık oturumlarda başkan önce konuyu açıklar, sonra konuşmacıları tanıtır ve onlara sırayla söz verir.

SÖYLEV (NUTUK)

 Bir topluluğa güzel düşünceler aşılamak, o topluluğu duygulandırıp coşturmak amacıyla söylenen güzel ve etkili

sözlerden oluşan yapıtlardır.

 Dinleyicinin dikkatini canlı tutmak için seslenme sözlerinden sıkça yararlanılır.

 İlk örnekleri Eski Yunan edebiyatında görülmektedir.

 Demosthenes, Cicero bu türün ünlü isimleridir.

 Atatürk’e ait Söylev adlı eser bu türün başarılı bir örneğidir.

KONFERANS

 Herhangi bir bilimsel alanda, topluluk karşısında yapılan konuşmalara  denir.

 Konferansı verecek kişi, kelimelerin telaffuzuna, (diksiyona) ve dil bilgisi kurallarına dikkat etmelidir.

 Verilmek istenen düşünceler; açık, anlaşılır ve orijinal olmalıdır.

11 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

I. Alanında uzman bir kişinin ortalama bir saatte gerçekleştirdiği sözlü anlatım türüdür.

II. Bir veya birkaç oturum hâlinde düzenlenen, konuşmacıların konuşma metinlerine bildiri (tebliğ) adı verilen türdür.

III. Konuşmacıların ne savunduklarından çok, nasıl savunduklarının ve ikna yeteneklerinin öne çıktığı türdür.

IV. Daha çok, başka tartışma türlerinin sonunda dinleyiciler

ile konuşmacılar arasında soru-cevaba dayalı gerçekleştirilen sözlü anlatım türüdür.

V. Bir jürinin yer aldığı ve tartışmada kazanan gruba bu jürinin karar verdiği türdür.

Numaralandırılmış bu cümlelerde aşağıdaki sözlü anlatım

türlerinden hangisine ilişkin bilgi verilmemiştir?

A) Sempozyum B) Münazara

C) Forum D) Panel

E) Konferan

13 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde boş bırakılan yere ayraç içindeki sözcük getirilirse tanım yanlış olur?

A) ---- yazarın herhangi bir konu üzerinde kesin sonuçlara

varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini senli benli bir

anlatım içinde verdiği yazı türüdür. (makale)

B) ---- ünlü kişilerin yaşamlarını, yaptıklarını, yaşadıkları döneme katkılarını anlatan yazı ve kitaplara denir. (biyografi)

C) Bir kimsenin kendi yaşam öyküsünü kendisinin yazıp anlattığı yapıtlara ---- denir. (otobiyografi)

D) Bir topluluk önünde belirli bir konuda yapılan etkili ve

inandırıcı konuşmalara ---- denir. (nutuk)

E) Bir yazarın, başından geçen ya da tanık olduğu olay ve

olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı

türüne ---- denir. (anı)

12 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

I. Makale açıklayıcı nitelik

II. Otobiyografi 3. kişili anlatım

III. Köşe yazısı güncel sorunlar

IV. Hitabet seslenme sözleri

V. Masal tekerlemeler

Yukarıdaki numaralanmış terimlerden hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

14 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde konuşmacı, dinleyicileri etkilemek amacıyla yeri geldikçe özellikle duygusal ve coşkusal bir söyleme başvurur?

A) Sempozyum B) Panel C) Söylev

D) Forum E) Münazara

sunum - münazara – açık oturum- forumkonferans

Yukarıda verilen kavramları boşluklara yazınız.

1. Bir dinleyici grubuna yapılan ; bilgi verme, bilgileri

güncelleme, bir araştırma veya anket çalışmasının sonuçlarını açıklama işlevi taşır. ( _________ )

2. Bir konunun olumlu ve olumsuz yönlerinin iki grup

arasında karşılıklı olarak tartışılmasına denir.

( _________ )

3. Geniş halk kitlelerini ilgilendiren bir konunun, uzmanlarınca bir başkan yönetiminde gerçekleştirilen , bir

dinleyici topluğu karşısında ya da televizyon ve radyo gibi yayın organlarında tartışılır.( _________ )

4. Toplumu ilgilendiren bir konuda, farklı gruplardan oluşan dinleyicilerin söz sırası alarak konuşma kuralları

içerisinde yaptıkları tartışmalardır. ( _________ )

5. Bilim, sanat, ekonomi, siyaset gibi alanlarda, alanında uzman biri tarafından dinleyicilere bilgi vermek için

yapılan uzun, bilgilendirici konuşma türüne denir.

( _________ )

Etkinlik

P:25

EDEBİYAT 24

Öğreten Test FASİKÜL 1

1. “Yeni yerler görmenin, yeni insanlar tanımanın, bilinmedik yerlerde doğa ile baş başa kalmanın dinlendirici tadı,

başka hiçbir şeyle kolay kolay ölçülemez. Ben de işte

bu tada ortak etmek istedim okurlarımı.” diyen sanatçının

ürün verdiği yazın türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Günlük B) Röportaj C) Biyografi

D) Gezi yazısı E) Mektup

6. Liseden Adnan’ı tanıyorum da Orhan’ı tanımıyorum. Bizden çok büyük sınıfta okuduğu için fazla iz kalmamış hatırımda, Melih’le Oktay öyle değil. İkisinin de hatırımda kalan izleri var. Melih tiyatro ile uğraşırdı. Oktay, Atatürk’ün

önünde başarılı bir tarih sınavı vermişti. Orhan’ı ilk, Monno

Vanna piyesini okul adına oynarken gördüm. Ercüment

Behzat ona önemli bir rol vermişti ama neydi, şimdi bilemem. Başarılı oynadığını söylüyorlardı. Bir şairin başarılı

aktörlüğünü kavrayamamıştım. Bir adam ya şair olurdu

ya aktör benim o zamanki anlayışıma göre. Şairlik çok büyüktü gözümde. Başka işle paylaşamazdım.

Bu parça aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alınmış olabilir?

A) Röportaj B) Makale C) Deneme

D) Mülakat E) Anı

2. Mektup türünün Türk edebiyatında epey uzun bir geçmişi vardır. ---- resmî ve özel mektuplara geniş ölçüde

yer verilirdi.

Bu paragraftaki boşluk aşağıdakilerin hangisiyle doldurulabilir?

A) Tezkirelerde B) Siyerlerde

C) Divanlarda D) Münşeatlarda

E) Mesnevilerde

3. Ben, 1929’da Akçaköy’de doğdum. Altı çocuklu, az topraklı bir evin ikinci çocuğuyum. Babam, ben dokuz yaşındayken kağnıdan düşüp öldü. Bizi çok gayretli bir köylü

olan anam bakıp büyüttü. Bir kardeşim ayakkabıcı, bir

kardeşim terzi oldu. Ayakkabıcı, terzi dedimse ancak köylerde geçen işler yapıyorlar. O kadar az toprakla hepimizin çiftçi olması zordu, ben de öğretmen oldum.

Aşağıdakilerin hangisi bu metnin bir öz yaşam öyküsünden alındığını gösteren özelliklerden biri değildir?

A) Öyküleyici anlatımın kullanılması

B) Üçüncü kişili anlatımın kullanılması

C) Kişinin özel dünyasını içermesi

D) Anlatımın yalın olması

E) Doğrudan anlatımı seçmesi

4. Türk edebiyatında “günlük” eski edebiyatımızda ---- ya

da Nurullah Ataç’ın önerisiyle ---- diye adlandırılır.

Bu cümledeki boşluklara aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) tezkire – hatıra defteri B) ruzname – günce

C) günce – hatıra D) biyografi – günce

E) ruzname – iç dökümü

5. Bir romanı elli kez okumak... Bu, birçoklarına gülünç gelebilir. Ama tekrar tekrar okumadan bir kitabın iyice anlaşılabileceği de düşünülmemelidir. Okumak, başlı başına bir iştir bence. Ben bir kitabı okuyorum, dahası okuduğumu sanıyorum. Yeniden okuduğumda ise onu daha

önceden okumadığımı sezinliyorum.

Bu parçada aşağıdaki yazı türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Günlük B) Eleştiri

C) Öz yaşam öyküsü D) Deneme

E) Makale

7. Klasik komedi (komedya) ile ilgili olarak aşağıdaki

yargılardan hangisi yanlıştır?

A) İnsanoğlunun eksikliklerini gülünç biçimde göstererek onu eğitme amacı güdülür.

B) Korkunç ve çirkin sayılabilecek olaylar, bayağı bir üslupla şiir biçiminde sahnede gösterilir.

C) İlk örneklerini Sophokles,Euripides ve Aiskhylos vermiştir.

D) Birbiri ardınca süren koro ve diyalog bölümlerine yer

verilir.

E) Üç birlik kuralına -zaman, yer, olay birliği - uyulma

şartı vardır.

1-D 2-D 3-B 4-B 5-D 6-E 7-C

P:26

25 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 1

1. Hüseyin Rahmi, bu romanında Tanzimat’tan sonra yanlış Batılılaşmadan kaynaklanan toplumsal ve bireysel çöküntüleri anlatıyor. Yazar ele aldığı toplum kesitini anlatırken doğal olarak acı bir üslup kullanıyor. Bu acı dil,

toplumsal çalkantıyı daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Bu parçada aşağıdaki yazı türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Deneme B) Makale C) Eleştiri

D) Fıkra E) Yaşam öyküsü

2. Ben onları kollarından tutup zorla sanatıma yöneltmek

istemem ama onlar eğilirse kendilerinin de bir “ben” olduğunu görür ve anlarlar. Ben hep “ben” derken başkalarına benlik vermek istemişimdir. Onlara, kendimi değil,

kendilerini anlatmak istemişimdir. İşte bu yüzden halka

dönüğümdür. Yani yığına değil; kişiye, insana dönük.

Sanatını böyle nitelendiren kişinin yazıları aşağıdaki

türlerden hangisine girer?

A) Makale B) Deneme C) Biyografi

D) Eleştiri E) Fıkra

5. (I) Öykü, olmuş ya da olması mümkün olayları konu alır.

(II) Öyküde tek bir olay vardır ve yan olaylara yer verilmez. (III) Kişiler, yaşamlarının her dönemini kapsayacak

biçimde anlatılmaya çalışılır. (IV) Bazı türlerinde olay, esas

olabildiği gibi insanın belli bir zaman dilimindeki durumu

da eserin ana hattını oluşturabilir. (V) Öykü türü, Türk

edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. (VI) Dünya

edebiyatında ise çok daha eskiye dayanır; İtalyan edebiyatının kurucusu sayılan Dante, öykünün ilk örneğini

vermiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde

öykü türüyle ilgili bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I ve II B) II ve IV C) III ve VI

D) III ve V E) IV ve V

6. 19 Şubat 2017. Bugün, sıradan bir gün oldu. Öncekinden biraz daha hafif şiddette yağan kar, şehri şefkatle

örtüyordu sanki. Havanın bu rengi çoğu insan için ürkütücü olsa da gökyüzünü bu hâliyle de seviyorum. Tatili

fırsat bilerek ertelediğim birkaç yazıya eklemeler yaptım.

Bakalım ne çıkacak ortaya?

Bu parçada, aşağıdaki yazın türlerinden hangisine

özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Anı B) Günlük C) Makale

D) Otobiyografi E) Öyü

7. Samoyed dilleri, Ural Dağlarının her iki yanında, ama

daha çok kuzey kesiminde, yaklaşık 30.000 kişinin konuştuğu bir dil ailesidir. Bu diller, Proto-Samoyed dilleri

olarak adlandırılan eski bir dilden türemiştir. Samoyed

dilleri ve Fin Ugor dilleri, Ural dilleri ailesini oluşturur. Bu

dilleri konuşan halklar Samoyed halkları adı altında toplanır.

Bu metinde aşağıdaki türlerden hangisinin özellikleri ağır basmaktadır?

A) Fıkra B) Deneme C) Makale

D) Haber yazısı E) Röportaj

3. İstanbul’un alınmasında, karadan gemi götürmenin büyük bir etkisi olmamış diyorlar. İnanmıyorum buna. 1453

yılının bir Bizanslısını düşünün: Okuryazar bir adam, tasalı; Türkler şehre girecek diye korkuyor. Bir sabah bakıyor ki Haliç’e zincir gerilmiş, gemiler geçemeyecek, içi

rahatlıyor adamcağızın. Ertesi gün bir de bakıyor ki Türk

gemileri gelmiş, karadan gelmiş... Bir düşünün o adamın şaşkınlığını. Korkudan birbirlerine girmişlerdir şehrin insanları! Az etki mi bu?

Bu parçada aşağıdaki metin türlerinden hangisine

özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Anı B) Söyleşi C) Gezi Yazısı

D) Fıkra E) Makale

4. Aşağıdakilerden hangisi dramın özellikleri arasında

gösterilemez?

A) Yaşamın hem acıklı hem gülünç yanlarına yer verilir.

B) Günlük yaşamdan veya tarihten alınan konular işlenir.

C) Üç birlik -yer, zaman ve olay- kuralına uyulur.

D) Hem şiir hem düzyazı biçiminde yazılır.

E) Toplumun her kesiminden kişi dramda yer alabilir.

1-C 2-D 3-B 4-C 5-C 6-B 7-C

P:27

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 26

FASİKÜL 1

ŞİİR BİLGİSİ

 Zengin imgelerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî türe şiir denir.

 Duygu, düşünce ve hayallerin genellikle ölçülü, uyaklı dizeler hâlinde anlatılan şekline nazım denir.

 Ortak zevk ve dil anlayışına sahip şairlerin ortak şekil özelliklerini, ahenk unsurlarını, imge ve temaları kullanarak oluşturduğu şiir anlayışına şiir geleneği denir.

NAZIM BİRİMİ

 Şiirin bütününü oluşturan dizelerin kümeleniş biçimine

nazım birimi denir.

 Nazım birimi, dize gruplarında bulunan dize sayısına

göre adlandırılır.

 Şiirin nazım şeklinin belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden biridir.

Nazım birimleri şunlardır:

Dize (Mısra): Şiirdeki her bir satırdır. Dize, en küçük nazım birimidir:

Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum

Beyit: Anlam bakımından birbirine uygun iki dizeden meydana gelen ve aynı ölçüyle oluşturulan şiir birimidir.

 Divan edebiyatında yaygın olarak kullanılan nazım birimidir:

Sor dil-i bîçâremin hâlin perîşan zülfüne

Hâlini bilmez perîşânın perîşan olmayan

Dörtlük: Dört dizeden oluşan ve anlam bütünlüğü taşıyan bölümlerdir. Halk şiirinde yaygın olarak kullanılan nazım birimidir:

Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor

Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini

Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim

Senden kopardım çiçeklerin en solmazını

Bent: Şiirde üç veya daha fazla dizeden oluşan ve anlam

bütünlüğü taşıyan bölümlerdir:

Hoyrattır bu akşamüstüler daima

Gün saltanatıyla gitti mi bir defa

Yalnızlığımızla doldurup her yeri

Bir renk çığlığı içinde bahçemizden

Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan

Lavanta çiçeği kokan kederleri

Hoyrattır bu akşamüstüler daima

NAZIM BİÇİMİ

 Şiirin nazım birimi, ölçüsü ve uyak örgüsüne göre kazandığı biçimsel özelliklerin genel adıdır.

Şiirin nazım biçimi belirlenirken şekline ait özellikler (nazım

birimi, kafiye düzeni, ölçü vb.) esas alınır.

TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM BİÇİMLERİ

I. Halk Şiiri II. Divan Şiiri III. Batı Etkisindeki

Türk Şiiri

Anonim Halk şiiri

Mani, Türkü

Âşık Tarzı Halk

Şiiri

Koşma, Semai,

Varsağı, Destan

Aruz Ölçüsüyle

Yazılan Halk şiiri

Divan, Kalenderi,

Semai, Selis, Satranç, Vezniahar

Beyitlerle Kurulanlar

Gazel, Kaside, Mesnevi, Kıt’a Müstezat

Bentlerle Kurulanlar

Tuyuğ, Rubai, Murabba, Şarkı, Muhammes, Terkibent. Terciibent

Sone, Terzarima,

Triyole, Balat, Serbest nazım

NAZIM TÜRÜ

 Bir şiirin işlediği konuya göre aldığı isimdir.

Nazım türü belirlenirken içerik (konu, tema vb.) esas alınır.

TÜRK ŞİİRİNDE KULLANILAN NAZIM TÜRLERİ

I. İslamiyet Öncesi

Türk şiiri II. Halk Şiiri III. Divan Şiiri

Sagu, Koşuk,

Destan

Âşık Tarzı Halk

Şiiri

Güzelleme,

Koçaklama,

Taşlama, Ağıt

Dinî-Tasavvufi

Halk şiiri

İlahi, Nefes,

Deme, Nutuk,

Sathiye, Devriye

Tevhit, Münacat,

Naat, Mersiye,

Methiye, Hicviye,

Fahriye

P:28

Edebî(Yazınsal) Türler

27 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

 Durak; şiir okunurken belirlenir, ahenk gereği durulan

yerler ayrılır, kelimeler bölünmez.

 Şiirler ölçüye göre genellikle şu şekilde duraklara ayrılır:

4+3 (7’li), 4+4 (8’li), 5+3 (8’li); 4+4+3 (11’li), 6+5 (11’li);

7+7 (14’lü).

Tel li tur nam sö kün ge lir (4+4 duraklı)

1 2 3 4 5 6 7 8

İn ci mer can yü kün ge lir (4+4 duraklı)

1 2 3 4 5 6 7 8

El van el van ko kun ge lir (4+4 duraklı)

1 2 3 4 5 6 7 8

Yar o tur muş ye le kar şı (4+4 duraklı)

1 2 3 4 5 6 7 8

SERBEST ÖLÇÜ

 Serbest ölçüde, dizelerdeki ahenk, aruz ya da hece ölçüsüne değil; sözcüklerdeki ses uyumuna dayanır.

 Kalıp ve kural sınırlaması yoktur.

 Serbest ölçünün kullanıldığı şiirlerde ahenk; vurgu, tonlama, aliterasyon ve asonans gibi unsurlarla sağlanır.

Ben sende yaşıyorum

Sen bende hüküm sürmektesin

Bırak ben söyleyeyim güzelliğini

Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber

Günlerden sonra bir gün

Şayet sesimi fark edemezsen

Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden

Bil ki ölmüşüm AKLINDA OLSUN

 Dizeleri oluşturan sözcükleri aruz kalıplarına uydurabilmek için, kısa hecenin uzun okunmasına

“imale”, uzun hecenin kısa okunmasına ise “zihaf” denir. Bunlar birer aruz kusuru sayılır.

 Aruz ölçüsü, Arap edebiyatında doğmuş; oradan İran edebiyatına, İran edebiyatından da Türk

edebiyatına geçmiştir.

 Divan, Servetifünun ve Fecriati şiirinde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Tanzimat şiirinde de ağırlıklı

olarak yer almıştır.

BAŞKA YERDE YOK

SÖYLEYİCİ: Şiirde konuşan, şairin sesini ve söyleyişini emanet ettiği kişi ya da varlıktır.

 Şair, her şiirde bir söyleyici belirler.

 Bu söyleyici şairin kendisi değil yalnızca o şiire

özgü kurgusal bir kişi ya da varlıktır.

MAHLAS: Divan şairlerinin şiirlerinde kullandığı takma addır.

 Şairler, mahlaslarını genellikle son beyitte söyler:

 Eyledin Nabi-i biçareye çok cevr ü sitem

 Yok ümidim ki mükâfattan âzâd olasın

TAPŞIRMA: Halk şiirinde âşıkların mahlas almalarına, adlarını veya mahlaslarını kullanmalarına verilen addır.

 Ozanlar, genellikle son dörtlükte adlarını veya

mahlaslarını kullanır:

Karac’oğlan der ki ismim överler

Ağu oldu yediğimiz şekerler

Güzel sever diye isnat ederler

Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var

AHENK UNSURLARI(SES VE RİTİM ÖZELLİKLERİ)

Şiirde ahenk, seslerin kulağa hoş gelmesiyle ortaya çıkan

önemli bir kavramdır.

 Başlıca ahenk unsurları şunlardır:

ÖLÇÜ (VEZİN): Şiirde, ahenk oluşturmak amacıyla dizelerdeki hece sayılarının ya da ses değerlerinin birbirine eşitlenmesine ölçü adı verilir.

HECE ÖLÇÜSÜ: Dizelerdeki hece sayılarının eşitliğine dayanan ölçüdür.

Boşa aranırdım, / boşa dalardım

Açıldım engine / kıyına vardım

Canım pahasına / inci çıkardım

Bir sağlam ipliğe / dizemiyorum.

Yukarıdaki dörtlük 6+5 (11’li) heceyle ve durakla yazılmıştır.PRATİK BİLGİ

DURAK: Hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde ölçü kalıpları içindeki durma yerleridir.

 Dizelerdeki duraklardan ahenk gereği kısa bir

süre durulur.

 Duraklara dikkat edilmeksizin okunan şiir, beklenen etkiyi uyandırmaz.

 Her şiirin duraklı olması gibi bir zorunluluk yoktur.

ARUZ ÖLÇÜSÜ

 Dizelerdeki hecelerin açık (kısa) ve kapalı (uzun) oluşlarına dayanan ölçü türüdür.

 Ünlü ile heceler, açık olup (•) ile gösterilir.

 Ünsüzle biten veya uzun ünlüyle biten heceler ise kapalı olup (—) ile gösterilir.

 Son hece daima kapalı kabul edilir.

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

— — • / • — — • / • — — • / • — —

mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün

P:29

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 28

FASİKÜL 1

REDİF

Dize sonlarında tekrarlanan, aynı harflerden oluşan, aynı görev ve anlamdaki ekler, kelimeler ve kelime gruplarıdır:

Kandilli yüzerken uyku-larda

Mehtabı sürükledik su-larda

Bu dizelerde, belirtilen “-larda (kalma durumu eki ve çoğul

eki)” sesleri, yazılışları, anlamları ve görevleri aynı olduğundan rediftir.

Akşam, yine akşam, yine akşam

Bir sırma kemerdir suya baksam.

Akşam, yine akşam, yine akşam

Göllerde bu dem bir kamış olsam.

Yukarıdaki şiirde “Akşam, yine akşam, yine akşam” dizesi

kelime grubu redifini oluşturmaktadır.

KAFİYE (UYAK) VE ÇEŞİTLERİ

Şiirde iki veya daha çok dize arasındaki farklı anlam ve görevdeki seslerin, kelimelerin benzerliğidir.

YARIM KAFİYE: Tek ses benzerliğine dayanan kafiyedir.

Can kafeste durmaz uçar

Dünya bir han, konan göçer

Ay dolanır yıllar geçer

Dostlar beni hatırlasın

Bu dizelerde, belirtilen “ç” sesleri, tek ses benzerliğine dayandığından yarım kafiye oluşturmuştur.

BENDEN UYARMASI

Dize sonundaki bir kelimenin başka bir dize sonundaki bir kelime içinde yer alması ile oluşan kafiyeye

tunç kafiye denir.

 Tunç kafiye zengin kafiyenin bir çeşididir.

Örnek:

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı:

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Yukarıdaki dizelerde “tanı “ sözcüğü tunç kafiyeyi oluşturmaktadır.

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde uyak (kafiye)

kullanılmamıştır?

A) Selam olsun karanfilin alına

Selam, tomurcuklu defne dalına

B Bu bohça, duygunun coşkun selidir

İçimi coşturan bahar yelidir

C) O gün gelsin şöyle bir yarış olsun da gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

D Öpe öpe uyandırdım, şiir yaptım sözcükleri

Savaşta kalemime kurşun yaptım sözcükleri

E) Değirmen değirmen, beni de öğüt

Ben meyvesiz ağaç, yürüyen söğüt

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Halka halka kâkülünden dağ dağ oldu gönül

Hoş gelip divanelik dağ üstü bağ oldu gönül

(“dağ” ve “bağ” sözcüklerinde “ağ” sesleri tam uyaktır.)

Bu beyitteki uyak türü, aşağıdakilerden hangisiyle aynıdır?

A) Ne hoştur kırlarda yazın uyumak

Bulutlar ufukta beyaz bir yumak

(“uyumak” ve “yumak” tunç uyak )

B) Rüzgârla titrerken karanlık çamlar

Yâdında canlanır eski akşamlar

(“çam” ve “akşam” sözcüklerinde “a” ve “m” sesleri de

tam uyak)

C) Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar

Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar

(“dön” ve “görün”de “n” yarım uyak)

D Çok sürse ayrılık aradan geçse çok sene

Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene

(“sene” ve “gene”de “ene” sesleri zengin uyak)

E) Gün olur sürüyüp beni derbeder

Bu ses rüzgârlara karışır gider

(“derbeder” ve “gider” de “der” sesleri zengin uyak)

TAM KAFİYE: İki ses benzerliğine dayanan kafiyedir.

Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordum

Kimdir o, nasıldır diye rüzgarlara sordum

Hulyamı tutan bir büyü var onda diyordum

Bu dizelerde, belirtilen “or” sesleri, iki ses benzerliğine dayandığından tam kafiye oluşturmuştur.

ZENGİN KAFİYE: İkiden çok ses benzerliğine dayanan kafiyedir.

Can bedenden ayrılacak

Tütmez baca yanmaz ocak

Selam olsun kucak kucak

Dostlar beni hatırlasın

Bu dizelerde, belirtilen “cak” sesleri, üç ses benzerliğine dayandığından zengin kafiye oluşturmuştur.

CİNASLI KAFİYE: Sesteş (eş sesli) kelimelerle yapılan kafiye çeşididir.

Niçin kondun a bülbül

Kapımdaki asmaya

Ben yarimden vazgeçmem

Götürseler asmaya

Bu dizelerde “asmaya” sözcüğü

1. dizede “Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan

üzüm vb. bitkiler.” anlamında,

2. dizede“ idam etmek” anlamında cinaslı kafiye oluşturmuştur.

Çözüm:

P:30

Edebî(Yazınsal) Türler

29 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

KAFİYE DÜZENİ

Kafiyelerin diziliş özelliğine kafiye düzeni (kafiye şeması / kafiye örgüsü) adı verilir.

Kafiye düzeni belirlenirken birbiriyle kafiyeli dizeler aynı sesle gösterilir.

DÜZ KAFİYE DÜZENİ

................. a

................. a

................. a

................. a (b)

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

ÇAPRAZ KAFİYE DÜZENİ

................. a

................. b

................. a

................. b

Nasıl yaşayacağım ey deniz, senden uzak

Yanıp sönüyor gibi gözlerimde fenerin

Uyuyor mu limanda her gece sallanarak

Altundan çivilerle çakılmış gemilerin

SARMA (SARMAL) KAFİYE DÜZENİ

................. a

................. b

................. b

................. a

İç ürperten sesin her gece odama dolar

Bir buğu yükselircesine kadehten

Nasıl başım döner nasıl mest olurum bilsen

Ağlarım, saçlarında gün doğuncaya kadar

MÂNİ TİPİ KAFİYE DÜZENİ

................. a

................ a

................. b (x)

................. a

Ne bağımda gülüm var

Ne dalda bülbülüm var

Artık ne aşkım, ne de

Aşka tahammülüm var

ÖRÜŞÜK KAFİYE DÜZENİ

a Bir dereden kopardım

b Bir incecik kamışı

a Ve bir bıçakla yardım

b Pek solgunsa da dışı

c Sesinde gizli berrak

b Pınarların akışı

c Dinle ne şakrıyor, bak

ASONANS

Dizelerde aynı ünlülerin ahenk sağlayacak şekilde sıkça tekrarlanmasıdır.

Neysen sen, nefes sen, neylersin neyi

Neyzensen, nefessen neylersin neyi

Bu dizelerde “e” sesli harfinin tekrarlanmasıyla asonans yapılmıştır.

ALİTERASYON

Dizelerde aynı ünsüzlerin ahenk sağlayacak şekilde sıkça tekrarlanmasıdır.

Sev seni seveni, zay’etme emek

Sevenin sözünden geçici olma

Bu dizede “s” ünsüzlerinin sık tekrarlanmasıyla aliterasyon

yapılmıştır.

NAKARAT

Şiiri oluşturan bölümlerin (üçlük, dörtlük vb.) her birinin sonunda aynen tekrarlanan dizelerdir.

Uzun ince bir yoldayım

Gidiyorum gündüz gece (Nakarat)

Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece (Nakarat)

KELİME VE KELİME GRUPLARININ TEKRARI

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır

İÇ KAFİYE

Dize ortalarında bulunan ve mısra sonlarındaki uyakla uyumlu ses benzerliği oluşturan ses benzerliğidir.

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zail

Bana ta’n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı

Bu dizelerin ortasında bulunan “mâil, gâfil” ve sondaki “ zail”

sözcükleriyle ahenk sağlanmış, iç kafiye yapılmıştır.

İMGE

Bir varlığı, kavramı, durumu daha canlı ve daha duygulu anlatmak için onu başka varlık, kavram veya durumların çizgileri ve şekilleri içinde tasarlayıştır.

 Bir şair, imge oluştururken izlenimlerinden hareketle gerçeği kendi algısına göre yeniden biçimlendirir.

 Duygu ve düşüncelerini ifade etmek için kendine özgü bir

dil oluşturur. Yeni bir anlatım için hayal gücü ve sanatçı duyarlılığı sayesinde alışılmamış sözler bulur.

Örnek:

karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır

yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım

bu gece dağbaşları kadar yalnızım

çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından

Yukarıdaki dizelerde “karanlığın ihtişamı”, “yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım”, “çiçekler damlıyor gecenin

parmaklarından” söz öbekleri imge örnekleridir.

P:31

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 30

FASİKÜL 1

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Güneş çekildi demin Gidene bak gidene

Doğdu bir cenk akşamı Güller sarmış dikene

Bu bütün günlerimin Mevlâ sabırlar versin

İçime denk akşamı Gizli sevda çekene

I. 7’li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.

II. Uyak (kafiye) şemaları aynıdır.

III. Nazım birimleri aynıdır.

IV. Doğaya özgü ögelerden yararlanılmıştır.

V. Bir dilek belirtilmiştir.

Yukarıdaki numaralanmış bilgilerden hangileri verilen şiirlerin ortak özelliği değildir?

A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve V.

D) III. ve IV. E) IV. ve V.

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Şiirin, dil ve imge aracılığıyla gerçekliği yoğunlaştıran, en özlü

ve en az söze indirgeyen bir anlatımı vardır.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede söylenene örnek gösterilemez?

A) Dünyanın en güzel kadını bu oydu

Saçlarını tarasa baştan başa Rumeli

imge

B) Dağ dağ o güzel ses, bütün etrafı gezindi

imge

Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi

imge

C) İnsanlar yüzyıllardır evler yaptılar

İrili ufaklı birbirinden farklı

(imgeli, kapalı bir anlatım yok)

D) Demirciler bir nehri dövmektedir

imge

Ucuz bir tarlaya sunulmak üzere

imge

E) Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan

Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan

imge

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde verilen dizelerde redif yoktur?

A) Ey, genç kanı kaynayan pınar

Ey, altında yatıp kaldığım çınar

(“ pınar” ve “çınar” sözcüklerinde “ınar” sesleri zengin

kafiye, redif yok. )

B) Uzaktan görenler yine aldanır

Gözlerde bir hayal gibi canlanır

“-ır (geniş zaman kipi eki)” redif

C) Ey, kumrulu bahçem, sümbüllü bağım

Ey, bülbüllü derem, mineli dağım

“-ım (birinci tekil kişi iyelik eki)” redif

D) Yatıyor can evimde hep o sonsuz emeller

Gönlüme dokunmadı göğsümü yırtan eller

“-ler (çoğul eki)” redif

E) Akşam, sanki boşluk içime dolar

Dağların cilası gittikçe solar

“-ar (geniş zaman kipi eki)” redif

Çözüm:

KONULARINA GÖRE ŞİİR TÜRLERİ

LİRİK ŞİİR

Aşk, tabiat, özlem, gurbet, vatan, din, ölüm gibi konularda duyguların dile getirildiği, coşkulu bir anlatımın kullanıldığı şiirlerdir.

 Adını Eski Yunan’da şairlerin şiirlerini söylerken kullandıkları “lir” adı verilen müzik aletinden almıştır.

 Türk edebiyatında koşma, semai, varsağı, ağıt, mersiye,

ilahi, münacat gibi şiirler lirik şiire örnektir.

Örnek:

sen say ki

yerin dibine geçti

geçmeyesi sevdam

ve ben seni sevdiğim zaman

bu şehre yağmurlar yağdı

yani ben seni sevdiğim zaman

ayrılık kurşun kadar ağır

gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın

yine de bir adın kalmalı geriye

EPİK ŞİİR

Savaş ve kahramanlık konularını coşkulu bir anlatımla işleyen

şiirlerdir. Destanlar epik şiir türündedir.

 Destanlar epik şiir türündedir.

 Epik kelimesi Yunanca destan anlamına gelen “epope” kelimesinden gelmiştir.

 Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı epik özellikler göstermektedir.

Örnek:

Yaşamaz ölümü göze almayan

Zafer, göz yummadan koşana gider

Bayrağına kanının alı çalmayan

Gözyaşı boşana boşana gider

P:32

Edebî(Yazınsal) Türler

31 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

DİDAKTİK ŞİİR

Bir düşünceyi aktarmak veya belli bir konuda öğüt, bilgi, ders

vermek amacıyla öğretici nitelikte yazılan şiir türüdür.

 Didaktik kelimesi Yunanca öğretici anlamına gelen “didaktios” kelimesine dayanmaktadır.

 Manzum hikâyeler, fabllar didaktik özellik gösterir.

SATİRİK ŞİİR

Kişilerin ve toplumun aksayan yönlerini eleştirel şekilde ele

alan şiirlerdir.

 Kişi, olay ya da durumlar; iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir.

 Satirik şiir; halk edebiyatında taşlama, divan edebiyatında

hicviye (hiciv), Batı etkisindeki Türk edebiyatında yergi adını almıştır.

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Kaman civarına bahar gelince

Yıkılır ovadan yörük çadırları,

Yücesinde pare pare duman tutmuş

Düldül Dağ’ın yaylasında mekân kurulur.

Hoş gelmişsin ilkbahar!

Nisan ayı içinde donanır dağlar,

Donanır yeşilinden, alından

Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Lirik B) Pastoral C) Epik

D) Didaktik E) Dramatik

Örnek:

Dinle sana bir nasihat edeyim

Hatırdan, gönülden geçici olma

Yiğidin başına bir iş gelince

Anı yad ellere açıcı olma

Mecliste ârif ol kelâmı dinle

El iki söylerse, sen birin söyle

Elinden geldikçe sen iylik eyle

Hatıra dokunup yıkıcı olma

Örnek:

Bir arzuhal yazsan makama varsan

Ağlasan derdini davanı sorsan

Ağır hasta olsan hekime varsan

Yarana bir ilaç sürmez parasız.

Örnek:

Benim bu gidişe aklım ermiyor

Fukara halini kimse sormuyor

Padişah sikkesi selam vermiyor

Kefensiz kalacak ölümüz bizim

Çözüm:

PASTORAL ŞİİR

Kır ve çoban yaşamının, doğa güzelliklerinin anlatıldığı şiirlerdir.

 Süsten, söz oyunlarından, yapmacıktan ve gösterişten uzak

bir anlatımla oluşturulur. Pastoral şiirler ikiye ayrılır:

1) İdil: Bir çobanın ağzından yazılıp kır yaşamının çekiciliğini, güzelliğini anlatan, çobanıl aşkı yansıtan kısa şiirlerdir.

2) Eglog: Birkaç çobanın karşılıklı konuşmaları yoluyla oluşturulan, aşk, kır yaşamı üzerine duygu ve düşüncelerin anlatıldığı pastoral şiirlerdir.

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,

Görmek seni eğer ukbâdan mümkün olaydı.

Hâlâ yaşıyor gizlenerek rûhuma “Kâbil”,

İmkânı bulunsaydı bütün ömre mukâbil

Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.

Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Bu dizelerde, aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Dramatik B) Lirik C) Pastoral

D) Didaktik E) Epik

BAŞKA YERDE YOK

Pastoral şiirin kurucusu ve ilk büyük temsilcisi eski Yunan edebiyatında Theokritos, ikinci büyük temsilcisi Latin edebiyatında Virgilius’tur.

 Türk edebiyatında Abdülhak Hamit Tarhan,

Sahra adlı yapıtıyla bu türün ilk örneğini vermiştir.

Çözüm:

Kazanmak istersen sen de zaferi

Gürleyen sesinle doldur gökleri

Zafer dedikleri kahraman peri

Susandan kaçar da koşana gider

Örnek:

Bingöl Çobanları

Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla

Çoban hicranlarını basar bağrına yayla

- Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al

Diye hıçkırır kaval

Bir çoban parçasısın olmasan bile koyun

Daima eğeceksin, başkalarına boyun

Hülyana karışmasın ne şehir, ne de çarşı

Yamaçlarda her akşam batan güneşe karşı

Uçan kuşları düşün, geçen kervanları an

Mademki kara bahtın adını koydu: Çoban

P:33

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 32

FASİKÜL 1

8 - ÖĞRETEN SORU / 2019 TYT

İş gelmez elinden gitmez bir kâre

Aslında neslinde giymemiş hâre

Sandığı gömleksiz duran mekkâre

Bedestene gelir kaftan beğenmez

Bu dörtlük, içerik açısından aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek verilebilir?

A) Epik B) Satirik C) Lirik

D) Didaktik E) Pastoral

Çözüm:

DRAMATİK ŞİİR:

 Manzum biçimde yazılmış olan tiyatro yapıtları, dramatik

şiirlerdir.

 Konularına göre; trajedi, komedi ve dram olmak üzere üçe

ayrılır.

Örnek

Vatan yahut Silistre’den

Âmalimiz, efkârımız ikbal-i vatandır,

Serhaddimize kal’e bizim hak-i bedendir.

Osmanlılarız, ziynetimiz kanlı kefendir.

Kavgada şehadetle bütün kâm alırız biz!

Osmanlılarız, can veririz, nam alırız biz!

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda.

Can korkusu gezmez ovamızda dağımızda.

Her kûşede bir şîr yatar toprağımızda

Kavgada şehadetle bütün kâm alırız biz!

Osmanlılarız, can veririz, nam alırız biz!

Paylaşırsa dost paylaşırmış

İnsanın derdini, sevincini

Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör

Hangi kapıyı çalsam kimseler yok

Hangi omza dokunsam yabancı çıkar

İçerdiği duygu yönünden bu şiire anlamca en yakın

olan aşağıdaki beyitlerden doğru olanların karşısına

(D), yanlış olanların karşısına (Y) yazınız.

1. Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı (....)

2. Hep seninçündür benim dünyâ cefâsın çektiğim

Yoksa ömrüm varı sensiz neyleyim dünyâyı ben (....)

3. Gülmek ol gonceye münâsibdir

Ağlamak bu dil-i hazîne gerek (....)

4. Bülbüller öter güller açar şâd gönül yok

Hiç böyleliğin görmemişiz fasl-ı bahârın (....)

5. Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz

Biz neşâtın da gamın da rûzgârın görmüşüz (....)

Öğreten Etkinlik - 6

Bülbülün aşkıdır dalda öttüğü

Çobanın sütedir koyun güttüğü

Toprağın Hâbil’i kabul ettiği

Şüphesiz yüzünün yumuşaklığından

Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan doğru

olanların karşısına (D), yanlış olanların karşısına (Y)

yazınız.

1. Telmih sanatına başvurulmuştur. (....)

2. Sarma kafiye düzeninde yazılmıştır. (....)

3. Redife yer verilmiştir. (....)

4. Yarım kafiye kullanılmıştır. (....)

5. 11’li hece ölçüsüyle yazılmıştır. (....)

Öğreten Etkinlik - 7

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde

Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin

Velhâsıl o rü’yâ duruyor yerli yerinde

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan doğru

olanların karşısına (D), yanlış olanların karşısına (Y)

yazınız.

1. Şiirde ahenk unsurlarına yer verilmiştir. (....)

2. Çapraz kafiye düzeninde yazılmıştır. (....)

3. Yaşama sevinci teması işlenmiştir. (....)

4. Kişileştirmeye başvurulmuştur. (....)

5. Görsel ögelere yer verilmiştir. (....)

Öğreten Etkinlik - 8

I. Rüyan, pınarlarda buğulanan nur

II. Sevgin, sırma sırma dökülen şafak

III. Senin için ekin öpüyor yağmur

IV. Senin’çin tarlada büyüyor başak

Bu dörtlükle ilgili aşağıda verilen bilgilerden yanlış

olanını bularak boş bırakılan yere yazınız.

• I. ve III. dizeler birbirleriyle tam uyaklıdır.

• I. ve III. dizeler ile II. ve IV. dizeler arasında çapraz uyak vardır.

• Dize sonlarında redif yoktur.

• Ölçüyü tutturmak için ünlü düşmesine başvurulmuştur.

• Dizelerin tümü 4+4+3 duraklıdır.

(---------------------------------------------------)

Öğreten Etkinlik - 9

P:34

33 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 1

1. İndim seyrân ettim Frengistan’ı

İlleri var bizim ile benzemez

Levin tutmuş goncaları açılmış

Gülleri var bizim güle benzemez

Bu dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

A) Çapraz uyak örgüsündedir.

B) Yarım uyağa yer verilmiştir.

C) Belirli bir ölçüye göre oluşturulmamıştır.

D) Tunç uyağa yer verilmiştir.

E) Satirik şiirin özelliklerini taşımaktadır.

2. Bir garip rüya rengiyle

Uyumuş gibi her şekil

Yukarıdaki dizelerle,

I. benim kadar

II. yaprak bile

III. rüzgârdaki

IV. hafif değil

sözlerinin tümü kullanılarak çapraz kafiye düzeninde, anlamlı bir dörtlük kurulmak istenirse aşağıdaki

kullanımlardan hangisi son iki dizeyi oluşturur?

A) I - II B) I - III C) IV - III

III - IV IV - II I - II

D) II - III E) III - II

IV - I I - IV

3. Aşağıdaki dizelerin hangisinde yarım uyak kullanılmıştır?

A) Bilmezsin kaç gece böyle sızladım

Şimdi tecrübem var, artık anladım

B) Umutsuzca bir yerde ve başıboş

Yoz avlu, ot bürünmüş duvar, çiğ güneş

C) Akşamla bacada mavileşince duman

Biten türkü gibi uzaklaşın kapımdan

D) Kuşlar uçuştu, çığlıklı ve aralık

Bir kapıdan girilen büyük yalnızlık

E) Zülfikar Bey’i vuran Uçanalı İsmail

Cellat olmasına cellat, çingene değil

4. Aşağıdaki dizelerin hangisinde redif vardır?

A) Ebedi âşığın dönüşünü bekler

Yalan yeminlerin tanığı çiçekler

B) Seviyorsam seni aşk ölümsüzdür gönlümce

Âşıksam kadınım değil tanrıçasın ece

C) Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla

Halay çeken kızlar misali kol kola

D) Gideceğim güzel gemi, demir al

O ellere yelken aç ki sanılır masal

E) Sonsuzluğa doğru kalkacak sihirli

Bir gemi gibisin öyle gizemli

5. Sular, bütün kan rengi akarken her pınarda

Dağların boğuştuğu bu kayalık diyarda

Bu dizelerdeki uyak çeşidi ile aşağıdakilerden hangisi özdeştir?

A) Bırak, bütün bir gece hayallerinle yorgun

Gözlerin, gözlerimin sularında uyusun

B) Yeşil ördek salınıyor gölette

Altın küpe şavk ediyor kulakta

C) Sarı zeybek şu dağlara yaslanır

Yağmur yağar silahları ıslanır

D) İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı

Uykudan bile mahşer gününde uyanmalı

E) Serpilmeye başladı bir rüzgâr ince ince

Son yokuştan düzlüğe çevrilince

6. Anadan doğunca kürkün var mıydı

Üryan gelmedin mi börkün var mıydı

Torba torba mecidiyen var mıydı

Tükenmez parayı sana kim verdi

Bu dizeler aşağıdaki şiir türlerinin hangisinden alınmış olabilir?

A) Satirik B) Lirik C) Didaktik

D) Epik E) Pastoral

1-B 2-E 3-B 4-E 5-A 6-A

P:35

EDEBİYAT 34

Pratik Test FASİKÜL 1

1. Uykunun duvarında başladı

Önceleri bir toz gölgesi sanki

Sonra bir yumak yün gibi

Ama şimdi iyice görüyor

Örümceğin ağını gün gibi

Yukarıda verilen dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bent şiir birimiyle oluşturulmuştur.

B) İmgesel bir söylem içermemektedir.

C) Serbest ölçüyle yazılmıştır.

D) Ulamaya yer verilmiştir.

E) Tam uyak kullanılmıştır. 4. Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun

Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini

Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun

Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken

Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu’muz

Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz.

Yukarıdaki dörtlüklerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) Farklı kafiye türleri kullanılmıştır.

B) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.

C) Memleket edebiyatının zihniyetini yansıtmaktadır.

D) Sarmal kafiye düzeniyle oluşturulmuştur.

E) Karşılaştırmalı bir söylem içermektedir.

3. Hece ölçüsüyle söylenmiş veya yazılmış şiirlerde dizelerin gelenekselleşmiş bölümlere ayrılmasına ---- denir.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) nakarat B) fasıl C) durak

D) imale E) ulama

2. Dökülür köpüklü sular yarından

Baharlar yaratır kışın karından

İçenler sihirli pınarlarından

Şöyle bir silkinir, ceylan olurlar

Orada yaşayan erlerin içi

Bir yaşta yoğurur derdi, sevinci

Onlar ki sabansız, tarlasız çiftçi

Davarsız, kavalsız çoban olurlar

I. Pastoral ögelere yer verilmiştir.

II. Cinaslı kafiyeden yararlanılmıştır.

III. Tunç uyak kullanılmıştır.

IV. Her iki dörtlükte de ulamaya yer verilmiştir.

V. Memleket edebiyatı zihniyeti taşımaktadır.

Yukarıdaki dizelerle ilgili olarak verilen numaralanmış bilgilerden hangileri yanlıştır?

A) I ve II B) II ve III C) I ve V

D) III ve IV E) IV ve V

5. Güneşin battığı yerde

Bir dönülmez ufka gittin

Beni böyle dertli, garip

Öksüz bıraktın

Gittiğin gün gibi sessiz

Seninle doluyum, sensiz

Yalnız bıraktın

Bu dizelerde aşağıdaki şiir türlerinden hangisine özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Satirik B) Dramatik C) Didaktik

D) Pastoral E) Lirik

1-B 2-B 3-C 4-D 5-E

P:36

35 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 1

1. Sarı saçlarına deli gönlümü

Bağlamışım çözülmüyor Mihriban

Ayrılıktan zor belleme ölümü

Görmeyince sezilmiyor Mihriban

Yukarıda verilen dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yineleme vardır.

B) Bütün dizeler 6+5 duraklıdır.

C) II. ve IV. dizelerde yarım uyak kullanılmıştır.

D) Lirik bir duyarlık ağır basmaktadır.

E) I. ve III. dizelerde zengin uyak kullanılmıştır

2. Güller kurumuş, son kuş uzaklaşmış ufuktan

Sönmüş hep ocaklar ve hep ölmüş kelebekler

Sorsam şu uçuk yüzlü ve yaş gözlü çocuktan

Atîden aceb elleri böğründe ne bekler

Yukarıda verilen dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Çapraz uyak düzeniyle oluşturulmuştur.

B) Aliterasyon ve asonans yapılmıştır.

C) Tunç uyak kullanılmıştır.

D) Doğadan görünümler yansıtılmıştır.

E) Bütün dizelerde redif vardır.

3. İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri

Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz

Ey eski dost, yâd edelim eski demleri

Mademki son sadanı dağıtmış, yorulmuşuz

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Seslenmeye yer verilmiştir.

B) Aliterasyon ve asonans vardır.

C) I. ve III. dizeler tunç uyak oluşturmuştur.

D) Birden çok yerde ulama vardır.

E) Özlemden söz edilmiştir. 7. Bu akşam, bu tenha saati ömrün

Uzak servilerin arkasında gün

Bu güneş döşenmiş bahar bahçesi

Suyun uzaklaşan, yaklaşan sesi

Ve yanık türküsü dalda bülbülün

Ateşten çemberi üstünde gülün

Yukarıda verilen dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Toplumsal bir sorundan söz edilmektedir.

B) Asonansa yer verilmiştir.

C) Pastoral ögelere yer verilmiştir.

D) Tam uyak vardır.

E) İmgeli söyleyişlere yer verilmiştir.

5. Bir akşam uyudu

Uyanmayıverdi

Aldılar, götürdüler

Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü

Duyarlarsa öldüğünü alacaklılar

Haklarını helal ederler elbet

Alacağına gelince

Alacağı yoktu zaten rahmetlinin

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Serbest ölçüyle yazıldığı

B) Günlük yaşamdaki olaylara yer verildiği

C) Yalın bir anlatımının olduğu

D) Konuşma dilinin söz değerleriyle oluşturulduğu

E) İmgesel bir söylemin ağır bastığı

6. Vuslata nâil de etse ger felek

Sev beni derdim yine son âna dek

Sevdiğim bu nükteyi bilmen gerek

Dil sevilmek sevmek ister haşre dek

I. Didaktik bir boyut taşımaktadır.

II. Konusu aşktır.

III. Hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.

IV. Birden çok yerde ulama vardır.

V. Zengin uyak kullanılmıştır.

Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) I ve II B) II ve V C) I ve V

D) III ve IV E) IV ve V

4. İptida Bağdat’a sefer olanda

Atladı hendeği geçti Genç Osman

Vuruldu sancaktar, kaptı sancağı

İletti hendeğe dikti Genç Osman

Eğerleyin kır atımın ikisin

Fethedeyim düşmanların hepisin

Sabah namazında Bağdat kapısın

Allah Allah! deyip açtı Genç Osman

Bu dizeler aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnek

gösterilebilir?

A) Epik şiir B) Didaktik şiir C) Satirik şiir

D) Dramatik şiir E) Pastoral şiir

1-B 2-E 3-C 4-A 5-E 6-C 7-A

P:37

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 36

FASİKÜL 1

EDEBÎ SANATLAR (SÖZ SANATLARI) AKLINDA OLSUN

Benzetmede, her zaman dört ögenin bulunması

gerekmez.

 Sadece benzeyen ve benzetilenle de benzetme

sanatı yapılabilir.

 Benzetme yönü ve benzetme edatı bulunmayan

bu tür benzetmelere teşbih-i beliğ (yalın teşbih) denir.

Karanfil oylum oylum

Geliyor selvi boylum

Bu dizelerde “boy” (benzeyen),“selvi”ye (kendisine

benzetilen) benzetilmiştir.

Ancak benzetme yönü ve benzetme edatı kullanılmamıştır.

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört ögesi de bulunan bir

“teşbih” vardır?

A) Her hatıra bir damla yaş oldukça gözümde

B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi

C) Canlandı hayalimde o mazideki yazlar

D) Her gölge bir insan kadar inceydi, derindi

Benzeyen: gölge

Kendisine benzetilen: insan

Benzetme yönü: incelik, derinlik

Benzetme edatı: kadar Cevap D

E) Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi

İSTİARE (EĞRETİLEME)

Benzetmenin asıl unsurları olan benzeyen ya da kendisine

benzetilenin yalnız birinin kullanılmasıyla yapılan edebî sanattır.

İstiare, benzetme ögelerinden benzeyen ve kendisine benzetilenin söylenip söylenmemesine göre ikiye ayrılır:

1) Açık İstiare:

Benzetme ögelerinden sadece kendisine benzetilenin söylendiği, benzeyenin söylenmediği istiaredir.

Semadan damla damla hediyeler düşüyor

Bağlara, bahçelere; yine mevsim sonbahar

Bu dizelerde yağmur (benzeyen) hediyeye (kendisine benzetilen) benzetilmiştir.

Yani benzeyen (yağmur) söylenmeyip yalnızca kendisine benzetilen (hediyeler) söylendiğinden açık istiare yapılmıştır.

Beyaz bir yorganla örtüldü dağlar

Her yerde derin bir sessizlik hâkim

Benzeyen: kar (yok)

Kendisine benzetilen: beyaz yorgan (var)

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan

nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Teşbihin dört ögesi vardır:

Benzeyen: Nitelik yönünden zayıf olandır.

Kendisine benzetilen: Nitelik yönünden güçlü olandır.

Benzetme yönü: Aktarılan niteliktir.

Benzetme edatı: gibi, kadar, sanki, güya, tıpkı, misal, andırır, adeta vb.

 “Benzeyen” ve “kendisine benzetilen” asıl ögelerdir.

 Benzetme yönü” ve “benzetme edatı” yardımcı ögelerdir.

Gece gibi simsiyahtı gözlerin sevgili

Nasıl da titrerdim baktığın zaman

Bu dizelerde “sevgilinin gözlerinin renginin çok siyah olduğu” anlatılmak istendiğinden; gözler, geceye benzetilmiştir.

Savrulur daldan düşen bir yaprak gibi Mecnun

O Benzeyen: Mecnun

O Kendisine benzetilen: yaprak

O Benzetme yönü: savrulmak

O Benzetme edatı: gibi

P:38

Edebî(Yazınsal) Türler

37 EDEBİYAT

FASİKÜL 1 BAŞKA YERDE YOK

 Aslan gibi askerler koşuyor teşbih

 Aslan askerler koşuyor teşbih-i beliğ

Benzetilen

 Aslanlar koşuyor istiare

Benzetilen

2) Kapalı İstiare:

Benzetme ögelerinden sadece benzeyenin söylendiği, kendisine benzetilenin söylenmediği istiaredir.

Yüreğim kanat çırpıyor maziye doğru

Gâh gülümsüyorum, gâh ağlıyorum

Bu dizelerde yürek (benzeyen) “kanat çırpıyor” sözleriyle kuşa

benzetilmiştir.

Sadece benzeyen (yürek ) söylenerek kapalı istiare yapılmıştır.

Ay zeytin ağaçlarından yere damlıyordu.

 Bu dizede “ay” benzeyendir, kendisine benzetilen de “su”-

dur, ancak söylenmemiştir.

MECAZIMÜRSEL (AD AKTARMASI)

Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden aralarındaki

değişik ilgilerden (parça-bütün, yer-insan, iç-dış, sanatçı-eser, neden-sonuç vb.) dolayı bir başka sözcük yerine kullanılmasına mecazımürsel denir.

Düşmanımdır seni kim bulursa cana yakın

Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun

Bu dizelerde gözler sözü, parça-bütün ilgisi kurularak (parçayı söyleyip bütünü kastetmek) insanlar yerine kullanılmıştır.

Nedir üç dört alın

Bir yurdun alnından boşansın ter

“Yurt” sözüyle kastedilen yurttaki insanlardır. (yer-insan ilişkisi)

Deniz güzel ve mavi bugün, çeşmeler serin akıyor.

“Çeşmeler” sözüyle su kastedilmiştir.(iç-dış ilişkisi)

Namık Kemal’i okudukça vatan sevgim daha da artıyor.

“Namık Kemal” sözüyle Namık Kemal’in eserleri kastedilmiştir. (sanatçı-eser ilişkisi)

Bereket yağar tarlalara her baharda

“Bereket” sözüyle yağmur kastedilmiştir (neden-sonuç ilişkisi).

İRSALİMESEL

Şiirde atasözü veya vecize (özdeyiş) kullanma sanatıdır.

Gün de doğar gün de doğar

Bir gün mutlaka gün doğar

Gün doğmadan neler doğar

Gün doğmadan Şehzadebaşında

Bu şiirin üçüncü dizesinde atasözü kullanıldığından irsalimesel yapılmıştır.

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2020 TYT

Vermez selâm o serv-i hırâmân gelir geçer

Yollarda ömr-i âşık-ı nâlân gelir geçer

Bu beyitte altı çizili sözle yapılan edebî sanat aşağıdakilerden hangisidir?

A) İstiare B) Tevriye C) Mecazımürsel

D) Teşhis E) İntak

(“serv-i hırâmân” sözü “salınarak yürüyen sevgili” anlamındadır. Sevgili, serviye benzetilmiş.Benzetilen “servi” var,

benzeyen “sevgili” yok.) Cevap A

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2019 TYT

Aşağıdaki beyitlerin hangisinde irsalimesel sanatına yer

verilmemiştir?

A) Ziyaretten murâd olan duâdır

Bugün bana ise yarın sanadır

B) Kardaşına kuyu kazarsa kişi

Kuyuya düşmek olur anın işi

C) Ne siyâh eylemiş bu nâsiyeyi

Saçımı bembeyaz eden bahtım

D) Balık baştan kokar bunu bilmemek

Seyrânî gafilin ahmaklığından

E) Ahde vefâyı va’d-i tehî sanmasın ki dost

Gözden ırağ olunca gönülden ırağ olur

Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözler atasözü veya vecize olduğundan irsalimesel sanatına yer verilmiştir. Cevap C

P:39

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 38

FASİKÜL 1

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Marmara’da her yelken

Uçar gibi neşeli

Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi, kimi sözler benzetme amacı

gütmeden kendi anlamları dışında kullanılır.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde, bu örnektekine benzer bir

kullanım vardır?

A) Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl

B) Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım

C) Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda

D) Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı

E) Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Adam, elini uzattı; tam onu koparacağı sırada mor menekşe:

“Bana dokunma!” diye bağırdı.

Bu cümlede en belirgin söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Teşbih (Benzetme) B) Tezat C) İstiare

D) Kinaye E) İntak (Konuşma)

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Durgun bir akşamın erguvan örtüsünü

Yırtarken çekinerek gecenin kara eli,

Yorgun bir gölge, omzunda bir günün yükü

Sürüklüyor ufuklara ağır adımlarını.

Bu dizelerde kişileştirilen varlıklar aşağıdakilerin

hangisinde verilmiştir?

A) Yorgun omuz - sürüklenen ufuklar

B) Durgun bir akşam - ağır adımlar

C) Erguvan örtü - bir günün yükü

D) Gecenin kara eli - yorgun bir gölge

E) Akşamın örtüsü - omzun yükü

TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME)

İnsan dışındaki varlık ve kavramlara insana ait duyuş ve davranış özellikleri yükleme sanatıdır.

 Kişileştirme sanatının bulunduğu yerde istiare sanatı da

vardır.

Güller ağlıyor, bahçelerde ne tuhaf

Bülbüller veda etmeden ayrılmış yine

Bu dizelerde güllere, “ağlıyor” sözüyle, bülbüllere “veda etmeden ayrılmış” sözüyle insana ait özellikler kazandırılarak

teşhis (kişileştirme) sanatı yapılmıştır.

İNTAK (KONUŞTURMA)

Kişileştirilen varlık veya kavramın konuşturulmasıdır.

Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna

— Tenimde bir yara işler gibisin

Bu dizelerde insana özgü konuşma özelliği “dal”a aktarılmıştır.

KİNAYE

Bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamda anlaşılacak

biçimde kullanılması sanatıdır.

 Kinayede sözün mecaz anlamı daha ön plandadır ve kastedilen de mecaz anlamdır.

Ey benim sarı tamburam

Sen ne için inilersin

İçim oyuk, derdim büyük

Ben onun’çün inilerim

Bu dizelerde “içim oyuk” sözüyle sarı tamburam denilen sazın içi gerçekten oyuk olduğu için gerçek anlamda, “dertli ve

acılı olmak” anlamına geldiği için mecaz anlamda kullanılarak kinaye sanatı yapılmıştır.

O Deyimlerin ve atasözlerinin çoğunda kinaye vardır.

Babam, eli açık bir insandı.

Bu cümlede eli açık deyiminde kinaye vardır. Çünkü bu söz,

cümlede hem gerçek hem de mecaz anlamda anlaşılabilecek

gibi kullanılmıştır. Cümlede eli açık sözüyle söz konusu kişinin mecaz anlamda elinde olanı esirgemeyen, cömert olduğu

anlatılmak istenmiştir.

TEVRİYE

Bir anlatım inceliği elde etmek için birden çok anlamı olan bir

sözün yakın anlamının değil uzak anlamının kastedilerek

kullanılması sanatıdır.

Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş

Baki’ye ait olan bu dizede şair, kendi adı da olan “Baki” sözcüğünü “sonsuz” anlamını kastederek kullanmıştır.

Dedim dilber niçin sararıp soldun?

Dedi “Çektiğim dil yarasıdır!“

Bu dizelerde “dil” sözcüğünde tevriye vardır. Çünkü “dil” sözcüğünün yakın anlamı (söz, konuşma organı) söylenip uzak

anlamı (gönül) kasdedilmiştir. AKLINDA OLSUN

Kinaye ile tevriye sanatı arasındaki fark şudur: “Kinaye”de iki anlamdan biri mecazken “tevriye”de

her iki anlam da gerçektir.

P:40

Edebî(Yazınsal) Türler

39 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisinde bir kinaye vardır?

A) Gönül sevdiğinden soğur

Görülmeyi görülmeyi

B) Gölgesinde dinlendiğim

Koca çamlar yerinde mi

C) Şu karşıma göğüs geren

Taş bağırlı dağlar mısın

D) Elbet bir devasız dertten

Doğan göz bir zaman ağlar

E) Uçtu kuşların kervanı

Her biri bir dala gider

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Kendi hüsnünden utanmış da kızarmış yanağı

Yüzün örtüp kapamış saçları baştan aşağı

Bu dizelerde yer verilen sanat aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüsnütalil B) Tezat C) Tevriye

D) Cinas E) Mecazımürsel

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki dizelerin özellikle hangisinde bir abartma vardır?

A) Bir ah çeksem dağı taşı eritir

Gözüm yaşı değirmeni yürütür

B) Bu topraklar ecdadımın ocağı

Evim, köyüm hep bu yerin bucağı

C Ne doğan güne hükmüm geçer

Ne halden anlayan bulunur

D) Derdim çoktur hangisine yanayım

Yine tazelendi yürek yarası

E) Yükseğinde büyük namlı karın var

Alçağında mor sümbüllü bağın var

TELMİH (HATIRLATMA)

Hemen herkesçe bilinen bir olaya veya kişiye gönderme yaparak o olayı veya kişiyi hatırlatma sanatıdır.

Şirinler yüzünden dağ delen Ferhatlar

Aslılardan yanan Âşık Keremler görmüşüz

Bu dizelerde, “dağ delen” sözüyle Ferhat’ın sevgilisi Şirin için

dağı delmesi; “yanan” sözüyle Kerem’in Aslı’nın aşkından yanarak yokluğa karışması olayları hatırlatılarak telmih yapılmıştır.

HÜSNÜTALİL (GÜZEL NEDENE BAĞLAMA)

Bir olayı gerçek nedeninin dışında bir nedene, çoğunlukla da

güzel bir nedene bağlama sanatıdır.

Güller kızarır utancından sevgili, sen gülünce

Sümbül bükülür kıskancından kâkül bükülünce

Gerçekte, güllerin kızarması (kırmızı olması) doğal bir durumdur. Ancak şair, bu durumu, gerçek nedeninin dışında güzel

bir nedene -sevgilinin gülmesinden utanmasına- bağlamaktadır.

TEZAT (KARŞITLIK)

Birbirine karşıt duygu, düşünce, hayal ve durumları ifade

eden kavramları bir arada kullanma sanatıdır.

Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet

Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten

(Ah ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyücü imişsin. Esaretten kurtulduk ancak bu kez de senin aşkının esiri olduk )”Hürriyet” ve “esaret” kavramları arasında tezat (karşıtlık) vardır.

TECAHÜLÜARİF (BİLMEZDEN GELME)

Bildiği bir şeyi bilmez görünme, bilmezlikten gelme sanatıdır.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Şair bu dizelerde saçlarına ak düştüğünü ve yaşlandığından

dolayı yüzünde kırışıklıklar olduğunu bilmektedir. Ancak bunları bilmezlikten gelerek tecahüliarif sanatı yapmıştır.

MÜBALAĞA (ABARTMA)

Sözün gücünü ve etkisini artırmak amacıyla bir durum, olay

ya da varlığın olduğundan büyük veya küçük, çok ya da az

gösterilerek anlatılması sanatıdır.

Merkez-i hâke atsalar da bizi

Kürre-i arzı patlatır çıkarız

(Yerkürenin merkezine de atsalar bizi, yerküreyi parçalar yine

dışarı çıkarız).

TARİZ (İĞNELEME)

Bir sözü, tersini kastederek kullanma sanatıdır.

Bir yetim görünce döktür dişini

Bozmağa çabala halkın işini

Günde yüz adamın vur kır dişini

Bir yaralı sarmak için yeltenme

Şair burada aslında söylediklerinin tam tersini kastetmektedir ve bu türlü davrananları taşlamaktadır.

P:41

Edebî(Yazınsal) Türler

EDEBİYAT 40

FASİKÜL 1

TEKRİR (YİNELEME)

Anlatımı çekici hale getirmek ve sözün etkisini artırmak için

bazı sözcük veya sözlerin tekrar edilmesidir.

Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince

Nefesten yumuşak yağan bu yağmur

Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince

Aynalar yüzümü tanımaz olur

CİNAS

Yazılışları ve okunuşları aynı fakat anlamları farklı olan sözcüklerin bir arada kullanılmasıdır.

Yine aylardan haziran , mevsimlerden yazdır

Gel ey sevdiceğim bana sevda yüklü şiirler yazdır

Bu dizelerde yazdır sözcüklerinde cinas vardır. Çünkü birinci dizedeki yazdır (mevsim adı), ikinci dizedeki yazdır

(eylem) sözcüğünün yazılışları aynı, anlamları farklıdır.

LEFFÜNEŞİR

Genellikle bir beyit içinde birinci dizede en az iki şey söyleyip ikinci dizede bunlarla ilgili benzerlik ve karşılıkları

verme sanatıdır.

Gönlümde ateştin, gözümde yaştın

Ne diye tutuştun, ne diye taştın

Bu şiirde birinci dizedeki ve sözcüklerine karşılık olarak ikinci

dizede; ve sözcükleri söylenerek leffüneşir yapılmıştır.

TENASÜP

Dizelerde anlamca birbirine uygun düşen sözcüklerin bir

arada kullanılmasına tenasüp (uygunluk) sanatı denir.

Güneşin rengi

Ağustos yıldızlarının sıcaklığı

Karanfilin kokusu

Beşikteki bebeğin gülüşü

Bu dizelerde güneş-yıldız, karanfil-koku, beşik-bebek sözcükleri arasında uygunluk vardır.

NİDA

Şairin, çok duygulanması ve heyecanlanmasını sağlayan olayları ve varlıkları göz önüne getirip değişik ünlemlerle onlara seslenmesidir.

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü

Ah benim vefasız sevdiceğim

Vefayı semt belleyenim ah

İSTİFHAM

Sözü, sorulan şeye cevap isteme amacını gütmeden duyguyu ve anlamı güçlendirmek için soru biçiminde söyleme

sanatıdır.

Bana kara diyen dilber

Gözlerin kara değil mi

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

Gömelim seni tarihe desem sığmazsın

SECİ

Düzyazıda sözcüklerin uyaklı olacak biçimde sıralanmasıdır.

Aşktır gönlü gülşen eden, aşktır içi ve dışı rûşen

eden. Her aşk davasın eden âşık olmaz ve her muhabbetten dem vuran sâdık olmaz. Aşıkım diyen namü nişandan geçer, yetmez deyü canan için candan geçer.

Bu cümlelerde renkli sözcükler uyaklı olacak biçimde kullanılarak seci yapılmıştır.

10 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2018 AYT

Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen edebî

sanat yoktur?

A) Aramazdık gece mehtâbı yüzün parlarken

Bir uzak yıldıza benzerdi güneş, sen varken

(Tenasüp)

B) Gül gülse dâim ağlasa bülbül acep değil

Zîrâ kimine ağla demişler kimine gül

(Tezat)

C)Yûsuf’u gerçi görenler ellerin kestiler

Gün yüzün gördü senin şakk oldu bedrin ayası

(Telmih)

D) Sen akşamlar kadar büyülü, sıcak

Rüyâlarım kadar sade güzeldin

(Teşbih)

E) Senin yanındayken, avuçlarımda

Suda sabun gibi eriyor zaman

(Teşhis)

(“Suda sabun gibi eriyor zaman” dizesinde teşhis değil, teşbih sanatı vardır.) Cevap E

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdaki dizelerin hangisinde ayraç içinde verilen sanat

yoktur?

A) Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş

Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş

(Mürsel mecaz)

B) Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü

Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü

(Tezat)

C) Sardı katil gece dünyayı siyah bir kefene

Bir emel yıldızı göz kırpıyor ancak aradan

(Teşhis)

D) Öyle bir boşandın ki çöle benzer ömrüme

Bir Nuh tufanı oldu, sel değil, sağanak değil

(Telmih)

E) Çiziyorum havaya dünyamı bir çiçekle

Ve hayran bakıyorum bu rüya gibi şekle

(İstifham)

(“bu rüya gibi şekle” sözünde istifham değil, teşbih sanatı

vardır.) Cevap E

P:42

Edebî(Yazınsal) Türler

41 EDEBİYAT

FASİKÜL 1

Aşağıdaki kavramları uygun kutucuklarla eşleştiriniz.

Etkinlik - 1

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf

olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Bir anlatım inceliği elde etmek için birden çok anlamı

olan bir sözün yakın anlamının değil uzak anlamının

kastedilerek kullanılması sanatıdır.

Benzetmenin asıl unsurları olan benzeyen ya da kendisine benzetilenin yalnız birinin kullanılmasıyla yapılan

edebî sanattır.

Sözün gücünü ve etkisini artırmak amacıyla bir durum,

olay ya da varlığın olduğundan büyük veya küçük, çok

ya da az gösterilerek anlatılması sanatıdır.

İnsan dışındaki varlık ve kavramlara insana ait duyuş

ve davranış özellikleri yükleme sanatıdır.

Bir sözcüğün, benzetme amacı güdülmeden, aralarındaki değişik ilgilerden (parça bütün, yer insan, iç dış,

sanatçı eser, neden sonuç vb.) dolayı bir başka sözcük

yerine kullanılmasına denir.

Bir olayı gerçek nedeninin dışında bir nedene, çoğunlukla

da güzel bir nedene bağlama sanatıdır.

Birbirine karşıt duygu, düşünce, hayal ve durumları

ifade eden kavramları bir arada kullanma sanatıdır.

HÜSNÜTALİL

İSTİARE

TEŞHİS

TEVRİYE

MÜBALAĞA

TEZAT

TEŞBİH

MECAZ-I

MÜRSEL

A

B

C

D

E

F

G

H

P:43

EDEBİYAT 42

Öğreten Test FASİKÜL 1

2. Sen rahat uyuyasın diye güneş

Her akşam kaybolur ufuklarda

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

B) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

C) Söylenişleri ve yazılışları aynı; anlamları farklı sözcükleri bir arada kullanma

D) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında hayali ve güzel bir

nedene bağlama

E) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

4. Kaynıyordu semaver saatlerdir fokur fokur

Koyu bir sohbet demleniyordu eskilerden

Bu dizelerdeki altı çizili sözcükte aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

B) İnsanlara özgü bir niteliği insan dışındaki varlıklara

aktarma

C) Söylenen sözün, gerçek ve mecaz anlamı dışında

büsbütün tersini kastetme

D) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

E) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

5. Ağarmış saç sakalı

Mintan beyaz yakalı

Döndü bağrım tandıra

Aşkın beni yakalı

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

B) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

C) Birbirine zıt özellikleri, duygu, düşünce ve hayalleri

bir arada söyleme

D) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

E) Söz arasında, bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

3. Teslim ol İbrahim gibi

Ateş yakmayı unutsun olsun anda gülistan

Eyvallah de İsmail gibi

Taşa vursun başın bıçak, utansın bıçaklığından

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

C) Söz arasında bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

D) Sözün etkisini artırmak için bazı sözcükleri veya sözcük gruplarını tekrar etme

E) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

1. Bir baca ayrıldı limandan duman duman

Giden pişman, kalan pişman

Bu dizelerde altı çizili sözde görülen söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mecazımürsel B) Kinaye C) İstifham

D) Teşbih E) Tevriye

6. “Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor” dizesindeki söz

sanatı, aşağıdaki dizelerin hangisinde vardır?

A) Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk

B) Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya

C) Ağır ağır önümden geçti deve kervanı

D) Savrulmaya başladı karlar etrafımızda

E) Güneş selamlıyordu dağda, kırda çiçeği

P:44

43 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 1

8. Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır

Bugün posta günü canım sıkılır

Ellerin mektubu gelmiş okunur

Benim yüreğime hançer sokulur

Yukarıdaki dörtlükte altı çizili olarak belirtilen dizede

aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz

sanatı vardır?

A) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

B) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

C) Bir sözcüğü hem gerçek hem mecaz anlamıyla kullanma

D) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

E) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

9. Cümle uşşâka sordum hep perişânın imiş

Anladım oda yakmak ey peri şânın imiş

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

B) Söylenişleri bir, anlamları ayrı iki sözü bir arada bulundurma

C) Söz arasında, bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

D) Aralarında karşıtlık ilgisi bulunan sözcükleri bir arada

kullanma

E) Bir anlam inceliği

11. Oda yansın, oda yansın

Beni yakan, oda yansın

Gider oldum ben dünyadan

Bundan sonra o dayansın

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

B) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

C) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

D) Söylenişleri ve yazılışları aynı; anlamları farklı sözcükleri bir arada kullanma

E) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

12. Aşkın yolunda hicre tahammül günah imiş

Uşşakın işi onun için her gün ah imiş

Bu dizelerde altı çizili sözlerde görülen söz sanatı

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tevriye B) Teşhis C) Cinas

D) Hüsn-i talil E) Mübalağa

10. Açılın açılın kalabalıklar

İçerim zemheri, dışarım bahar

Bir alev hâlinde geçtiğim yollar

Hallac-ı Mansursuz, Keremsiz değil

Bu dörtlüğün son dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Söz arasında bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

C) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

D) Sözün etkisini artırmak için bazı sözcükleri veya sözcük gruplarını tekrar etme

E) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

7. Bir kere sevdaya tutulmaya gör

Ateşlere yandığının resmidir

Âşık dediğin Mecnun misali kör

Ne bilsin âlemde ne mevsimidir

Bu dörtlüğün üçüncü dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Söz arasında bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

C) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

D) Birbirine zıt özellikleri, duygu, düşünce ve hayalleri

bir arada söyleme

E) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

1-A 2-D 3-C 4-D 5-A 6-E 7-B 8-D 9-B 10-B 11-D 12-C

P:45

EDEBİYAT 44

Pratik Test FASİKÜL 1

1. Sokak lambaları aydınlatır geceleri

Doğar her akşam mehtap gibi

Çocuklar karanlıktan ürkmesin diye

Üzülmez uykusuz kalmasına rağmen

Alışkındır fazla mesaiye

Bu dizelerde kullanılmayan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tezat B) Mübalağa C) Teşhis

D) Teşbih E) Hüsnütalil

5. “Nur akıyor gördüğüm dereden” dizesinde ---- sanatına

başvurulmuştur. Çünkü “nur”, benzetme amacıyla derede akan “su” yerine kullanılmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden

hangisi getirilmelidir?

A) kinaye B) mecazımürsel C) teşbih

D) istiare E) tevriye

2. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar

Unutuşun o tunç kapısını zorlar

Ve ruh, atılan oklarla delik deşik

İşte, doğduğun eski evdesin birden

Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven

Bu parçanın son dizesinde aşağıdaki açıklamalardan

hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

B) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

C) İnsanlara özgü bir niteliği, insan dışı varlıklara aktarma

D) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

E) Söylenen sözün, gerçek ve mecaz anlamı dışında

büsbütün tersini kastetme

4. Benzetmenin yalnızca temel ögeleri kullanılarak yapılan

söz sanatına “teşbihibeliğ” denir.

Aşağıdakilerin hangisinde bu açıklamaya uygun bir

kullanım vardır?

A) Yeşil ördek gibi daldım göllere

Sen düşürdün beni dilden dillere

B) Ben ki yaralıyım ben ki haytayım

Bakkallara düşmüş okul defterleri gibiyim

C) Bir çöl çoraklığında, hayalin susuzluğu

Hem uyku ihtiyaçları hem uykusuzluğu

D) Fikrim bir hülyaya bazı dalar da

Düşünüp dalarım bu odalarda

E) Saçların gece ve gözlerin yıldızlar

Karanlık gecelerde birçok umut var

6. Bırak beni ey sevgili hasretinle yanayım

Bakma canım yandığına, yine senden yanayım

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Söylenişleri bir, anlamları ayrı sözleri bir arada bulundurma

B) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

C) Söz arasında bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

D) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

E) Birden çok anlamı bulunan bir sözcüğü uzak anlamıyla kullanma

3. Gördün ise bir düşmüş

Tut elinden tut kaldır

Servet sana mülk değil

Ver yoksulu sevindir

Bu dizelerdeki altı çizili sözde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözcüğü ya da sözü hem gerçek hem mecaz anlamıyla kullanma

B) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

C) Bir sözü benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

D) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

E) Bir varlığı anlatmak amacıyla, ona benzetilen başka

bir varlığın adını kullanma

P:46

45 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 1

7. Zaman gelir ki cihan içre ins ü cin kalmaz

Değil değil yalnız ins ü cin, dünya kalmaz

Bu dizelerde ikinci dizeye geçilirken “değil değil” sözü kullanılarak yapılan söz sanatı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Akis B) Cinas C) Telmih

D) Rücu E) Tenasüp

12. Sürekli sevgiyi duydukça anne topraktan

İçimde korku nedir kalmıyor yok olmaktan

Bu dizelerdeki altı çizili sözde yer alan söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Açık istiare B) Mecazımürsel C) Teşhis

D) Teşbihibeliğ E) İntak

8. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde verilen

edebî sanat yoktur?

A) Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü

Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü (Tezat)

B) Aramazdık gece mehtabı yüzün parlarken

Bir uzak yıldıza benzerdi güneş, sen varken

(Tenasüp)

C) Ziyaretten murat olan duadır

Bugün bana ise yarın sanadır

(İrsalimesel)

D) Avazeyi bu âleme Davut gibi sal

Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş

(Telmih)

E) Nedendir de kömür gözlüm nedendir

Şu gece ki benim uyumadığım

(Teşhis)

10. Ne üstün bir zekâdır sendeki, nazar değmesin

Ezberlemişsin alfabeyi tam bir senede

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Söylenen sözün gerçek ve mecaz anlamı dışında büsbütün tersini kastetme

C) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

D) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

E) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

11. Sensiz bir harabe gibi yüreğim

Ne güneş doğuyor üstüme, ne ay

Bu parçanın birinci dizesinde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı yapılmıştır?

A) Bir olayın meydana gelişini, gerçek sebebinin dışında başka, güzel bir nedene bağlama

B) Bir anlam inceliği meydana getirmek için, bildiğini bilmezlikten gelme

C) Birbirine karşıt kavram ya da durumları bir arada söyleme

D) İnsan dışındaki varlıklara, insana ait özellikler yükleme

E) Aralarında ortak yön bulunan iki unsurdan zayıf olanı güçlü olana benzetme

9. Ay, zeytin ağaçlarından yere damlıyordu

Açtım avucumu altına tuttum

Yukarıdaki dizelerde ay, suya (yağmur damlasına) benzetilmiş fakat benzeyen “ay” söylenmiş; kendisine benzetilen “su” söylenmemiştir. Dolayısıyla bu dizelerde ----

sanatı kullanılmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) tezat B) tevriye C) istiare

D) teşbih E) mecazımürsel

1-B 2-C 3-A 4-E 5-D 6-A 7-D 8-E 9-C 10-B 11-E 12-D

P:47

EDEBİYAT 46

Sınav Tadında FASİKÜL 1

1. A nenni nenni

Kınalı kuzum

Büyüdün de adam mı oldun

Yanağı pembem, dudağı kirazım

Gözü okyanusum iyi ki doğdun

Bu dizelerdeki altı çizili sözde, aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

C) Bir varlığı anlatmak amacıyla, ona benzetilen başka

bir varlığın adını kullanma

D) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

E) Bir sözcüğü ya da sözü hem gerçek hem mecaz anlamıyla kullanma

4. ‘’Fuzuli rind-i şeydadır, hemişe halka rüsvadır

Görün kim bu ne sevdadır, bu sevdadan usanmaz mı’’

Şair, bu dizelerde kendisinin çılgın bir rind olduğunu ve

halka rezil olduğunu söylüyor. Bu durumdan haberi yokmuş gibi, kendisine bu sevdadan usanıp usanmayacağını soruyor.

Bu dizelerde şairin başvurduğu söz sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüsnütalil B) Tecahülüarif C) Kinaye

D) Abartma E) Tariz

5. Kurnaz tilki sesini yumuşatarak, ona

Dedi ki, kardeşçiğim artık dostuz

Müjde getirdim sana in de öpüşelim

Barış oldu hayvanlar arasında

Ama Allah aşkına oyalanma

Çünkü bilirisin ya, başımdan aşkın işlerim

Bu dizelerde en belirgin söz sanatı aşağıdakilerden

hangisidir?

A)Teşbih B) İntak C) Mübalağa

D) Hüsnütalil E) Telmih

6. Nasıl kıyarlar aklım almaz hiç taptaze fidanlara

Üç günlük dünya için değer mi savaşmaya

Bu dizelerde altı çizili sözde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

B) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

C) Bir varlığı anlatmak amacıyla, ona benzetilen başka

bir varlığın adını kullanma

D) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

E) Bir sözcüğü hem gerçek hem mecaz anlamıyla kullanma

2. Havalar soğudu iyiden iyiye, buz kesti dağ taş

Mezarlarında üşümez mi yatan ölüler acep

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) İnsanlara özgü bir niteliği cansız varlıklara aktarma

B) Bir nükte yapmak için bilinen bir durumu ya da olayı

bilmezlikten gelme

C) Söylenen sözün, gerçek ve mecaz anlamı dışında

büsbütün tersini kastetme

D) Tarihte bilinen ünlü bir olayı, kişiyi ya da durumu hatırlatma

E) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

3. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde belirtilen söz sanatı yoktur?

A) Ayrıldık ayrılalı gözüm kan ağlar

Aramıza örülmüş aşılmaz ağlar (Cinas)

B) Etsem de abestir sitem-i hare tahammül

Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül (Tevriye)

C) Ayak izlerine dokunmak için ey sevgili

Dalgalar, gezdiğin sahillere gelir (Hüsn-i talil)

D) Rüzgâr söylüyor şimdi o yerlerde

Bizim eski şarkımızı, âh şarkımızı (İntak)

E) Arayıp sormaz oldun kınalı meleğim

Bir kuş uçur da ne haldesin bileyim (İstiare)

P:48

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 1

7. Aşağıdaki dizelerin hangisinde, ayraç içinde belirtilen söz sanatı yoktur?

A) Yâr ile süremedim ben bir dem

Ağlıyor halime şu nazlı çiğdem (Cinas)

B) Elinde iki varsa birini hep ver

Elinden tut düşmüşün, duasını al (Kinaye)

C) Güç bela bir bilet aldım gişeden

Yolculuk başladı Haydarpaşa’dan (Mecaz-ı mürsel)

D) Gel gör gülistanım ey peri, gözlerin gülsün

Güllerim göz görmesin senden özge (İstiare)

E) Beni bende demen bende değilim

Bir ben vardır bende benden içeri (Tekrir)

10. Ağaçlar üşüyor kar kaplamış her yeri

Bahsediyorlar birbirlerine eski günlerden

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı ya da durumu, gerçekte olduğundan daha

üstün gösterme

B) İnsanlara özgü bir niteliği, insan dışı varlıklara aktarma

C) Söylenen sözün, gerçek ve mecaz anlamı dışında

büsbütün tersini kastetme

D) Bir sözü, benzetme amacı gütmeksizin başka bir söz

yerine kullanma

E) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

11. Kapkaranlık bir geceydi sensiz geçen günler

Güneş gibi doğdun ömrüme, bembeyaz şimdi günler

Bu dizelerde görülen söz sanatları aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A) Teşhis - tekrir

B) Telmih - kinaye

C) Teşbih - tezat

D) Mübalağa - tariz

E) Tevriye - cinas

12. Nerde kaldın, gelmedin ey gözleri sürmeli

Bilmem seni Çin’e mi Maçin’e mi sürmeli

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir sözcüğü, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek şekilde kullanma

B) Birden çok anlamı bulunan bir sözcüğü uzak anlamıyla kullanma

C) Birbirinin anlamca karşıtı olan sözcükleri bir arada

kullanma

D) Söylenişleri bir, anlamları ayrı sözleri bir arada bulundurma

E) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

8. Sonbahar sarmaş dolaş olmuş eylülle yine

Gökten inciler dökülüyor üstümüze tane tane

Bu dizelerde altı çizili sözcükte görülen söz sanatı

aşağıdakilerden hangisidir?

A)İstiare B) Telmih C) Teşhis

D) Tevriye E) İntak

9. Bir sarmaşık uyanıyordu uykusunda

Geriniyordu bir eski duvarın sıvasında

Bu dizelerde görülen söz sanatı, aşağıdaki dizelerin

hangisinde vardır?

A) Karlar etrafı bembeyaz bir karanlığa gömdü

B) Şakaklarıma kar mı yağdı ne var

C) İçimde kar donar, buzlar tutuşur

D) Gözümdeki yaşlardan bir deniz olur

E) O çay ağır akar, yorgun mu bilmem

P:49

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 1

16. Aşağıdaki dizelerin hangisinde kinaye sanatına yer

verilmiştir?

A) İstediğin kadar söylen, kalbimi kır

Ağzımı açarsam namerdim

B) Ömrümce bir deniz feneri kadar yalnızdım

Bekledim camlarda, geleceksin diye yıllardır

C) Dinmiş denizlerin şarkısı, rüzgâr uymakta

Körfez düşünür, Kanlıca mahzundur uzakta

D) Ay suda bestelerken en güzel şarkıyı

Küreklerim de suya en derin şiiri yazdı

E) Kış geldi yine ayaz mı ayaz her yer

Acep üşür mü mezarlıklarda ölüler

17. Camlara çıkma sevdiceğim

Açıp açıp perdeleri

Bu dizelerde aşağıdaki açıklamalardan hangisine uygun bir söz sanatı vardır?

A) Bir olayı, gerçek nedeninin dışında, hayali ve güzel

bir nedene bağlama

B) Bir anlam inceliği meydana getirmek için bildiğini bilmezlikten gelme

C) Söz arasında, bilinen bir duruma, olaya veya kişiye

işaret etme

D) Bir sözcüğü, benzetme amacı gütmeden bir başka

sözcük yerine kullanma

E) Söylenen sözün, gerçek ve mecaz anlamı dışında

büsbütün tersini kastetme

18. Aşağıdaki dizelerin hangisinde söz sanatı yoktur?

A) Güneş senin için doğuyor, senin için

Ve rüzgârlar sen ferahlayasın diye esiyor

B) Van Gölü masmavi bir çarşaf gibi

Bu akşam kuşlar erkenden uyumuş

C) Bu gece gökyüzünden yıldız akıyor

Avuçlarım çok küçük, yetmiyor

D) Bu yağmur... Bu yağmur... Bu kıldan ince

Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur

E) Sahilde yürüyorum, yalnızım

Kar yağıyor üzerime lapa lapa

13. Aşkındır bana yazdıran bunca ateşîn nazmı

Söyle ey sevgili bu ettiklerin niyaz mı naz mı

Bu dizelerde olduğu gibi, söylenişleri aynı, anlamları ayrı olan sözcükleri bir arada kullanma sanatı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüsnütalil B) Tecahülüarif C) Tevriye

D) Cinas E) Mecazımürsel

14. Ardımdan dökülen su

Ben gidince nem kalır

Bu dizelerdeki altı çizili sözcükte olduğu gibi, bir anlatım inceliği elde etmek için birden çok anlamı olan

bir sözün yakın anlamının değil de uzak anlamının

kastedilmesi sanatına ne ad verilir?

A) Hüsnütalil B) Tecahülüarif C) Kinaye

D) Tevriye E) Mecazımürsel

15. Deprem olurken Eminönü’ndeydim, Allah sizi inandırsın,

o Yeni Cami minareleri yok mu birbirine dokunuyor ayrılıyor, dokunuyor ayrılıyor, o kaldırım taşları, tencere

içinde fasulye kaynar gibi kaynıyordu.

Bu cümlede yer verilen söz sanatı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Mübalağa B) Tecahülüarif C) İntak

D) İstifham E) Hüsnütalil

1-C 2-B 3-D 4-B 5-B 6-C 7-A 8-A 9-E 10-B 11-C 12-D 13-D 14-D 15-A 16-A 17-D 18-E

P:50

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

ve Geçiş Dönemi

FASİKÜL 2

1 EDEBİYAT

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ

(...-XI. yüzyıl)

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Dönemi; dil, anlatım, duyuş ve zevk itibariyle yabancı etkilerden uzak, millî bir

edebiyat niteliğindedir.

Sözlü ve yazılı edebiyat olmak üzere ikiye ayrılır:

SÖZLÜ EDEBİYAT

 Sözlü edebiyat ürünleri arasında savlar, sagular, koşuklar ve destanlar yer alır.

Bunlar; günlük yaşantıdan izler taşıyan, halkın konuştuğu

dille söylenen ürünlerdir.

Şaman, kam, baksı, ozan gibi adlar verilen kişilerce kopuz

eşliğinde söylenmiştir.

Hekimlik, büyücülük gibi görevleri de olan bu ozanlar; şölen (kurban törenleri), sığır (av törenleri), yuğ (yas, ölüm törenleri) gibi törenlerde destan parçaları, koşuk ve sagu adını verdikleri şiirler söylemişlerdir.

Dönemin Özellikleri:

 Şiirler hece ölçüsüyle söylenmiştir.

 Şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılmıştır.

 Nazım birimi olarak dörtlük kullanılmıştır.

 Yabancı dillerin etkisi olmadığından, dildeki sözcük sayısı sınırlı kalmıştır.

 Ozanlar, benzetmelerinde doğadan yararlanmışlardır.

 Şiirlerde; kahramanlık, yiğitlik, ölüm, savaş ve aşk gibi

konular işlenmiştir. BAŞKA YERDE YOK

Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasında dil, din,

tarihî olaylar, coğrafya, lehçe ve şive farklılıkları etkili olmuştur.

TÜRK YAZI DİLİNİN TARİHİ GELİŞİMİ

ESKİ TÜRKÇE: Türklerin VIII. yüzyıldan XIII. yüzyıla kadar kullandıkları tek yazı dili Eski Türkçedir.

 Eski Türkçe; Kök Türk, Uygur ve Karahanlı devirlerini içine alır.

 Kök Türklerin bıraktığı Orhun Kitabeleri de denen Kök Türk Yazıtları Uygurlardan kalan dinî

ve hukukî metinler, Karahanlılar Dönemi’nde

yazılan ve İslami Türk edebiyatının başlangıcını meydana getiren Kutadgu Bilig, Divan-ı Lugati’t Türk ve Atabetü’l Hakayık gibi eserler Eski Türkçe ile yazılmıştır.

KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ: Kuzey-doğu Türkçesi XIII. yüzyıl

ile XIV. yüzyıllarda Eski Türkçenin devamı olarak Hazar Denizi’nin kuzeyinde ve Orta Asya’da kullanıldı.

 Eski Türkçenin özelliklerini koruyup geliştirerek devam

eden bu yazı dili Kuzey ve Doğu Türkçesi olmak üzere iki

koldan devam etmiştir.

BATI TÜRKÇESİ: Hazar Denizi’nin güneyinden geçerek batıya gelip yerleşen Oğuz Türklerinin yazı dilidir.

 Türkçenin Eski Türkçeden sonra görülen iki kolundan birini oluşturur.

 XIII. yüzyıldan günümüze kadar kesintisiz devam etmiştir.

Batı Türkçesi, üç devreye ayrılır:

1-Eski Anadolu Türkçesi (Eski Türkiye Türkçesi):

 Batı Türkçesinin ilk devri olan Eski Anadolu Türkçesi XIII.

yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar devam etmiştir.

 Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk Osmanlı bu devre

girmektedir.

2 - Osmanlı Türkçesi: Türkçe Osmanlı Devleti’nin sınırları

içinde, Hazar’dan Orta Avrupa ‘ya, Kırım’dan Afrika’ya kadar geniş bir sahaya yayılmıştır.

 Bu yayılma XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar devam etmiştir.

 Türkçe bu devrede yabancı dillerden kelime ve dil bilgisi kuralları almıştır.

3 - Türkiye Türkçesi: Batı Türkçesinin üçüncü devresi Türkiye Türkçesi devresidir.

 Genellikle “Yeni Lisan Hareketi” bu dönemin başlangıcı

kabul edilir.

 Bu devrin temelinde, İstanbul konuşmasının esas alındığı bir yazı dili vardır.

 1928’de Latin alfabesinin kabulü 1932’de Mustafa Kemal

Atatürk tarafından Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin (Türk Dil

Kurumu) kuruluşu bu hareketin önemli halkalarıdır.

 Türkler tarih boyunca Kök Türk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardır.

2. ÜNİTE

P:51

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

EDEBİYAT 2

FASİKÜL 2 AKLINDA OLSUN

Koşuk sözlü ürünü, halk edebiyatında koşma, divan edebiyatında ise içerik olarak gazel nazım biçimine karşılık gelir.

Sagu sözlü ürünü, halk edebiyatında ağıt, divan

edebiyatında mersiye nazım türüne karşılık gelir.

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

İslamiyet’in kabulünden önceki Türk edebiyatıyla ilgili aşağıdaki yargıların hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) Sürgün avlarına sığır, kurban törenlerine şölen, yas törenlerine yuğ denirdi.

B) İlk ürünleri arasında koşuk ve sagu ile atasözü özelliği taşıyan savlar yer alıyordu.

C) Şiirler hece ölçüsüyle yazılır, nazım birimi beyittir; uyak düzeni bakımından ise halk edebiyatındaki koşmaya benzer.

D) Koşuklarda doğa güzellikleri, günlük yaşam, av eğlenceleri anlatılır; ölen bir kişinin arkasından söylenen yas şiirlerine ise sagu denirdi.

E) Ozanlar şiirlerinde, içinde yaşadıkları toplumun çeşitli gerçeklerini, inançlarını, görüşlerini değişik biçimlerde dile

getirirlerdi.

DESTAN

 Ulusların yazı öncesi dönemlerinde oluşmuş olağanüstü

olaylarla, doğaüstü kahramanlarla ve kahramanlıklarla yüklü, öyküleyici özellikler taşıyan uzun şiirlerdir.

 Epik şiirin en güzel örnekleri olan destanlarda olağanüstü

olayların, doğaüstü kahramanların, tanrıların savaşlarının

yanı sıra o dönemde yaşayan insanlarının inanışları, yaratılış ve varoluş konusundaki düşünceleri, ulusların özlemleri ve düşleri anlatılır.

 İnsanlar önemli gördükleri her olayı, olağanüstü olay ve

hayallerle süsleyerek birbirlerine anlatagelmişlerdir. Destanlar bu şekilde oluşmuştur.

 Yeni olaylarla zenginleşen destanlar, halk arasında yayılarak ortak bir eser (anonim) hâline gelmiştir.

Destanların Genel Özellikleri:

 Ait olduğu ulusun dili, nazım biçimi ve ölçüsüyle söylenir.

 Olay ve kişiler olağanüstü niteliklere sahiptir.

 Anlatılan olaylar toplumda derin izler bırakmıştır.

 Yer yer, tanrıların olaylara karıştığı görülür.

 Kişiler, seçkin (kral, han, hakan vb.) insanlardır.

 Destanlar, oluşumları bakımından “doğal destan” ve “yapma (yapay) destan” olmak üzere ikiye ayrılır.

DOĞAL DESTAN

 Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda, halk arasında kendiliğinden oluşan uzun şiirlerdir.

 Bunlar genellikle daha sonra bir şair tarafından derlenip

düzenlenmiştir.

 Doğal destanlar, ulusların, özellikle tarih yazımının olmadığı dönemlerini aydınlatmaları bakımından önemlidir.

 Doğal destanların oluşumları üç aşamada gerçekleşir.

 Birincisi, tarihsel olayın ortaya çıktığı çekirdek dönemidir.

Toplumun belleğinde derin ve sarsıcı izler bırakan bir olay,

zaman içinde gelişerek büyür; farklı söyleyişlerle ve eklemelerle zenginleşir.

 İkincisi, ozanlar toplumun dilinde zenginleşen ve efsaneleşen olayları düşsel dünyalarında geliştirerek saz eşliğinde dillendirirler.

 Üçüncüsü, destan geleneğini bilen bir kişinin destanı yeniden oluşturup yazıya geçirmesidir

Doğal (Epik) Destan Örnekleri:

İslamiyet’in Kabulünden Önceki Türk Destanları

● Altay - Yakut Dönemi - Yaratılış Destanı

● Saka Dönemi - Alp Er Tunga Destanı, Şu Destanı

● Hun Dönemi - Oğuz Kağan Destanı, Attila Destanı

● Kök Türk Dönemi - Bozkurt Destanı, Ergenekon Destanı

● Uygur Dönemi - Türeyiş Destanı, Göç Destanı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ

SÖZLÜ ÜRÜNLERİ

KOŞUK

 Kahramanlık, sevgi, aşk, doğa güzellikleri gibi konuların dile getirildiği coşkulu şiirlerdir.

 Koşuklar, mânilere ve koşmalara kaynak olmuştur.

 Dörtlük şiir birimiyle oluşturulmuştur.

 Hece ölçüsüyle söylenmiştir.

 Uyak düzeni aaab, cccb, dddb şeklindedir.

 Sığır (av töreni) ve şölen (kurban töreni) adı verilen törenlerde söylenir.

SAGU

 Eski Türklerde sevilen, sayılan bir kişinin ölümünden sonra düzenlenen cenaze törenine “yuğ töreni”, bu törenlerde söylenen şiirlere de “sagu” denmiştir.

 Biçim bakımından koşuk gibidir.

SAV

 İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Dönemi’nde bugünkü atasözünün yerine kullanılmıştır.

 Bir düşünceyi, bir deneyimi, bir öğüdü, en az sözcükle kısaca anlatan kalıplaşmış sözlerdir.

 Biçim olarak cümle veya iki dize şeklinde söylenmiştir.

P:52

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

3 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

YAPMA (YAPAY) DESTAN

Bir ulusu ilgilendiren, önemli tarihi bir olayın yıllar sonra, destan özelliklerine uygun olarak bir şair tarafından kaleme alındığı şiirlerdir.

 Tasso’nun (Taso) Kurtarılmış Kudüs,

 Ariosto’nun (Ariyosto) Çılgın Orlando,

 Dante’nin İlahi Komedya adlı eserleri İtalyan edebiyatının,

 Vergilius’un (Vercilyus) Aeneis adlı eseri Latin edebiyatının,

 Milton’ın (Miltın) Kaybolmuş Cennet adlı eseri İngiliz edebiyatının yapma destan örneklerindendir.

Türk Edebiyatında Yapma Destan Örnekleri:

 Kayıkçı Kul Mustafa - Genç Osman Destanı

 Mehmet Akif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine

 Cahit Külebi - Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda

 Fazıl Hüsnü Dağlarca - Üç Şehitler Destanı

 Nâzım Hikmet Ran - Kuvayı Milliye

 Ceyhun Atıf Kansu - Sakarya Meydan Savaşı

 Gülten Akın - Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı

EFSANE

Kişi, yer ve olayları konu alan, inandırıcılık özelliğine sahip,

çoğu zaman olağanüstülüklere yer veren, belirli bir üsluba

ve şekle bağlı olmayan, kaynaklarını genellikle geçmişin derinliklerinden alan kısa, yalın, ağızdan ağıza aktarılan ortak

(anonim) halk anlatılarıdır.

EFSANENİN ÖZELLİKLERİ

 Efsaneler, dilden dile anlatılagelmiş, çok eski anlatılar olup

ortak (anonim) halk edebiyatı ürünleridir.

 Efsanelerin konuları bir kişiye, bir olaya veya bir yere dayandırılır.

 Efsanelerde anlatılanların, bir ölçüde de olsa, inandırıcılık

özelliği vardır.

 Efsanelerde çoğu zaman, olağanüstülük ağır basar. Bu nedenle de dinleyeni, bilinmeyen giz dolu bir dünyaya götürerek saygı ve ilgi uyandırır.

Batı Edebiyatı Doğal(Epik) Destan Örnekleri:

İlyada, Odysseia Yunan

Şahname İran

Kalavela Fin

Ramayana, Mahabarata Hint

Nibelungen Alman

Gılgamış Sümer

Chanson de Roland Fransız

Beowulf İngiliz

Le Cid İspanyol

İgor Rus

Şinto Japon

 Efsaneler, bir bakıma, mitlerin modernleşmiş şekilleri olarak ifade edildikleri için kutsal öğeler de taşırlar.

 Efsaneler, belirli şekilleri olmayan ve konuşma diliyle anlatılan, kısa halk anlatılarıdır.

DESTAN İLE EFSANENİN FARKI

 Efsane, halkın hayal gücüyle oluşturduğu “ideal insan tipi”ni dile getirir ve nesilden nesile anlatılır.

 Efsanelerde insanın kendisi dışındaki varlıklar veya kendisi dışında var olduğuna inandığı her şeyi anlama, açıklama söz konusudur.

 Bu açıklama, bir bilgiye veya belgeye değil, hayal gücüne

dayanır.

 Destanlar ise toplumsal hayatta derin iz bırakan yaşanmış

olaylardan beslenir, onların etkisiyle oluşur.

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DESTANLARI

 Türk destanları, sözlü edebiyat ürünü olduğu için bu destanlar hakkında bilgiler sınırlıdır.

TÜRK DESTANLARINDA MOTİF ADI VERİLEN MİTOLOJİK

ÖGELER:

 ışık, rüya, ağaç, demir, altın yay, at, kurt, geyik, kırklar,

mağara, sihir, Hızır

TÜRK DESTANLARINDA ORTAK TİPLER:

 alp tipi

 bilge tipi

 kadın tipi

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

I. Demir

II. Altın Yay

III. Işık

IV. Ağaç

Yukarıdaki mitolojik ögelerden Türk destanlarında yer alanlar aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) I, II ve IV E) I, II, III ve IV

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK DESTANLARI

ALTAY-YAKUT DÖNEMİ

YARATILIŞ DESTANI

 Evrenin yaratılışını, iyilik ve kötülüğün kaynaklarını, evrendeki düzeni konu edinen Yaratılış Destanı, XIX. yüzyılda

Prof. W. Radloff tarafından Altay Türkleri arasında derlenmiştir. Yaratılış Destanı, Türkler tarafından kabul edilmiş eski ve yeni dinlerin, özellikle de şamanizmin izlerini taşır.

Yaratılış Destanı’ndan bir bölüm:

 “Kara Han, Erliği dünyanın en derin katına sürdü. Bu güneşsiz, aysız, yıldızsız yerde dünyanın sonuna değin oturmasını buyurdu.. On altıncı kat gökte “Bay Ölkün” Altın

Dağda, altından bir tahtta oturur. Yedinci katta “Gün Ana”,

altıncı katta “Ay Ata” oturmaktadır.”

P:53

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

EDEBİYAT 4

FASİKÜL 2

SAKA DÖNEMİ

ALP ER TUNGA DESTANI

 Türk-İran savaşlarıyla, Alp Er Tunga’nın (Şehname’de Afrasyap olarak geçen kahramanın) yiğitliklerinin anlatıldığı

destandır. Alp Er Tunga, MÖ VII. yüzyılda yaşamış kahraman ve çok sevilen bir Saka hükümdarıdır. Alp Er Tunga’nın

hayatı savaşlarla geçmiştir. Uzun süre mücadele ettiği İranlı Medlerin hükümdarı Keyhusrev’in davetinde hile ile öldürülmüştür

ŞU DESTANI

 MÖ 330-327 yıllarında Makedonyalı İskender, İran’ı ve Türkistan’ı kuşatmıştı. Bu dönemde Saka hükümdarının adı

Şu idi. Bu destanda Türklerin İskender’le mücadeleleri ve

geriye çekilmeleri anlatılmaktadır. Geri çekilmeyen ailelerin Türkmen adıyla anılmalarını anlatan bir efsane de destan içinde yer almaktadır.

 Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügat’it Türk’te İskender’den

Zülkarneyn olarak söz eder.

HUN DÖNEMİ

OĞUZ KAĞAN DESTANI

 M.Ö. 209-174 tarihleri arasında hükümdarlık yapan Hun hükümdarı Oğuz Kağan’ın yaşamı ve savaşları anlatılır. Destan

kahramanı Oğuz’un gerçekte, Hun hükümdarı Mete olduğu

söylenmektedir. Gerçekten de Mete’nin tarihi kişiliği ile

Oğuz’un serüvenleri arasında büyük bir benzerlik vardır.

ATTİLA DESTANI

 Batı Hun Hükümdarı Attila’nın yaşamını ve kahramanlıklarını anlatan destandır. Hun hükümdarı Attila (395 -453), Avrupa’nın tamamına yakınına hükmetmiş ve devletinin sınırlarını Asya’ya taşımış, hükümdarlığı boyunca ordusu ile Batı ve Doğu Roma İmparatorluklarını sık sık kuşatmıştır. Attila’nın bu savaşları ve kahramanlıkları Attila Destanı’nın

konusunu oluşturur.

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2019 AYT

...

Yine günlerden bir gün Ay Kağan’ın gözü parladı. Doğum sancıları başladı ve bir erkek çocuğu oldu. Bu çocuğun yüzü gök,

ağzı ateş gibi kızıl, gözleri ela, saçları ve kaşları kara idi. Perilerden daha güzeldi. Bu çocuk anasının göğsünden ilk sütü

emdi ve bir daha emmedi. Çiğ et ve çorba istedi. Dile gelmeye

başladı. Kırk gün sonra büyüdü, yürüdü ve oynadı. Ayağı öküz

ayağı gibi, beli kurt beli gibi...

...

Oğuz Kağan Destanı’ndan alınan bu metinle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Kahramanı ruhsal derinlikleriyle tasvir edilmiştir.

(Kahramanın fiziksel özellikleri anlatılmıştır.Cevap A)

B) Gerçek ve hayalî unsurlar bir arada verilmiştir.

C) Tasvirlerde tabiat unsurlarına başvurulmuştur.

D) Zamanla ilgili unsurlar gerçeküstüdür.

E) Kahramanı olağanüstü özellikler taşımaktadır.

KÖK TÜRK (GÖKTÜRK) DÖNEMİ

BOZKURT DESTANI

 Destanın esası, yok olma felaketine

uğrayan Göktürk soyunun yeniden

dirilip çoğalmasında bir bozkurtun

anne kurt olarak etkili olmasıdır.

 Destanda, Türkler, Lin adlı bir ülkenin ordularınca yenilgiye uğraması

anlatılıyor. Düşman askerleri bütün

Türkleri öldürdüler. Bu büyük kıyımdan yalnızca 10 yaşlarındaki bir oğlan sağ kaldı geriye. Bu çocuğu Bozkurt iyileştirdi, onu büyüttü.

ERGENEKON DESTANI

 Bir yenilgi sonucunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra kurtuluşlarını anlatan destandır. Destan, adını Türklerin yüzyıllarca çift sürerek, avlanarak, maden işleyerek çoğalıp yaşadıkları, etrafı aşılmaz dağlarla çevrili, kutsal bir yer olan Ergenekon’dan almıştır.

UYGUR DÖNEMİ

TÜREYİŞ DESTANI

 Uygur hakanının, üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak Tanrı’ya, kızlarıyla evlenmesi için yakarması ve Tanrı’nın bir kurt şeklinde görünerek hakanın kızıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlilikten çoğalması anlatılır.

GÖÇ DESTANI

 Uygur hakanının Çinlilerle yapılan savaşlara bir son vermek için oğluna bir Çin prensesi alması ve buna karşılık

Kutul Dağı’nı vermesi, yurtta birliğin bozulması üzerine, Uygurların çektikleri çileler, sonunda yaşadıkları toprakları bırakarak göç etmeleri anlatılır.

İSLAMİYET DÖNEMİ TÜRK DESTANLARI

SATUK BUĞRA HAN DESTANI:

 Karahanlı hükümdarı Satuk Buğra Han’ın çeşitli illerdeki insanları Müslümanlığa çağırmasını, inanmayanlara keramet

göstermesini, savaşlarda ağzından ateşler saçarak inanmayanları yakması anlatılır.

MANAS DESTANI:

 Yaklaşık 500.000 mısradan oluşan ve dünyanın en büyük

destanı sayılan Manas’ta Müslüman Kırgızlarla putperest

Kalmuklar arasındaki mücadeleler anlatılır. Destanın başkahramanı Manas, İslamiyet’i yaymak için mücadele eden

kahraman bir savaşçıdır. Destanda, İslamiyet öncesindeki

Türklerin yaşam, kültür ve inançlarına dair bilgiler de yer

almaktadır.

P:54

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

5 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

CENGİZ HAN DESTANI:

 Moğol hükümdarı Cengiz Han’ın hayatı, savaşları ve Moğol istilasından sonra Kıpçak bozkırlarında ve eski Uygurların yaşadığı bölgelerdeki olaylar anlatılır.

BATTAL GAZİ DESTANI:

 Destanın kahramanı, Türkler arasında Battal Gazi adıyla

benimsenmiş bir Arap savaşçısıdır. Emevilerin Hıristiyanlarla yaptıkları savaşlarda büyük kahramanlıklar gösteren

Abdullah isimli bir kişinin kahramanlıkları, zamanla Battal

Gazi destanını doğurmuştur. Battal Gazi, Müslümanlığı yaymak için insanların yanı sıra büyücü, cadı ve dev gibi olağanüstü güçlerle de savaşır.

DANİŞMENT GAZİ DESTANI:

 Anadolu’nun fethi ve bu mücadelenin kahramanları anlatılır. Olayların tarihi gerçeklere uygunluğundan, kahramanlarının yaşamış Türk beyleri olmasından, Anadolu coğrafyasının gerçek isimleriyle anılmasından dolayı uzun süre

tarih kitabı olarak nitelendirilmiştir.

KÖROĞLU DESTANI:

 Destanın kahramanı Köroğlu’nun, Bolu Beyi’nin yaptığı zulümleri engellemek için ortaya koyduğu kahramanlıklar anlatılır. Etrafına yiğitler toplayan Köroğlu, Bolu Beyi tarafından gözlerine mil çekilerek kör edilen babasının intikamını almak için dağlara çıkar. Hayatını yoksul ve çaresizlere

yardım ederek geçirir. Halk arasındaki inanca göre “Silah

icat edildi, mertlik bozuldu.” demiş ve kırklara karışmıştır.

4 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Aşağıdakilerden hangisi İslamiyet öncesi Türk destanlarından biridir?

A) Cengiz Han Destanı

B) Köroğlu Destanı

C) Satuk Buğra Han Destanı

D) Danişmend Gazi Destanı

E) Bozkurt Destanı

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI DÖNEMİ

YAZILI ÜRÜNLERİ

 İslamiyet öncesi Türk edebiyatına ait, bilinen yazılı ürün

çok azdır.

 Türkler bu dönemde Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanmışlardır.

 İslam öncesi Türk edebiyatının en önemli yazılı eserleri Orhun Yazıtları ve Uygur Metinleri’dir.

ORHUN YAZITLARI(KİTABELERİ):

 Türk edebiyatının ilk yazılı örneği olarak kabul edilir.

● Tarih, coğrafya ve edebiyata kaynaklık etmiştir.

● Türk edebiyatının ilk nutuk (söylev) örneğidir.

● Türk adı ilk kez geçer.

● MS 720 - 735 yıllarına ait yazıtlardır.

● Bilge Tonyukuk ve Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır.

● Türklerin milli alfabesi olan Göktürk alfabesi ile yazılmıştır.

● Yabancı dillerin etkisinden uzak, yalın bir dil kullanılmıştır.

● Göktürklerin, bağımsızlıkları için Çinlilerle yaptıkları savaşlar ve bu savaşlar sonucunda devleti yeniden nasıl kurdukları anlatılır. Ayrıca Türk ulusuna seslenilerek birlik içinde

yaşamaları öğütlenmiştir.

● Yazıtların ilki, MS 720 yılında Bilge Tonyukuk tarafından yazılmış ve diktirilmiştir.

● İkinci ve üçüncü yazıtlar, Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Bu abidelerden birisi MS 732 yılında Kültigin adına, diğeri ise MS 735 yılında Kültigin’in ağabeyi Bilge Kağan adına dikilmiştir.

● Bilge Tonyukuk anıtında kullanılan dil, oldukça sadedir.

Yolluğ Tigin’in yazdığı anıtlarda dil, söylev dilidir.

● Yazıtlar, ilk kez 1893 yılında Danimarkalı Thomsen tarafından okunmuştur.

● Yazıtlar, günümüzde Moğolistan sınırları içinde bulunmaktadır.

GEÇİŞ DÖNEMİ ESERLERİ

 Geçiş Dönemi (XI-XII. yüzyıl), Türk edebiyatında İslamiyet’in Kabulünden Önceki Dönem’den İslami Dönem’e geçişi ifade etmektedir.

KUTADGU BİLİG

 “Mutluluk Veren Bilgi” anlamına

gelen Hakaniye lehçesiyle yazılan

Kutadgu Bilig, Geçiş Dönemi’nin

edebî eser niteliği taşıyan ilk örneğidir.

 Aynı zamanda İslamiyet’in etkilerinin görüldüğü ilk eserdir.

 1069’da Yusuf Has Hacip tarafından yazılan ve Karahanlı Hükümdârı Tabgaç Buğra Han’a sunulan eser, insanlara hem bu

dünyada hem de ahirette mutlu olmanın yollarını göstermeyi amaçlamaktadır.

 Eser 6645 beyit ve 173 dörtlükten oluşmaktadır.

 Eserde dörtlüklerin kullanılması onu İslamiyet’in kabulünden önceki şiir geleneğine; beyitlerle, mesnevi nazım biçimiyle ve aruz ölçüsüyle yazılması da İslamiyet etkisindeki

şiir geleneğine bağlamaktadır.

 Kutadgu Bilig, didaktik yani öğretici yanı ağır basan ve düşünce ağırlıklı bir eserdir. BAŞKA YERDE YOK

 Türk edebiyatında ilk mesnevi olma özelliğini taşıyan Kutadgu Bilig, aruzun fe’ûlün/fe’ûlün/

fe’ûlün/fe’ûl kalıbıyla yazılmıştır.

 Kutadgu Bilig, alegorik bir mesnevi örneğidir.

 Alegori “bir yaşantı veya davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme” demektir.

 Eserde söz konusu olaylar, dört sembolik kişi etrafında geçmektedir. Bu kahramanların ağızlarından yazarın insan mutluluğuna, sosyal düzene,

devlet yönetimine ilişkin görüşleri dile getirilir.

P:55

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

EDEBİYAT 6

FASİKÜL 2

DİVANU LÜGÂTİ’T-TÜRK

 1074’te Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan eser, Türkçe-Arapça bir sözlüktür.

 Eserin yazılış amacı Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin zengin dil varlığını ortaya çıkarmaktır.

 Eserde Türkçe kelimelerin Arapça karşılıkları verilmiş ve

Türkmen, Oğuz, Çiğil gibi çeşitli Türk boylarının dilleri tanıtılmıştır.

 Arap harfleriyle kaleme alınan eserde, Karahanlı Türkçesinin ses özellikleri görülmektedir.

 Eserde halk dilinde yer alan kelimeler, deyimler, atasözleri ve şiir örnekleri bulunmaktadır.

 Kaşgarlı Mahmut, bütün bu bilgileri Türk boylarını dolaşarak elde etmiştir.

 Eserin sonunda Türk illerini gösteren ve tarihî önem taşıyan bir harita bulunmaktadır.

Divanu Lügâti’t-Türk;

 Türkçenin bilinen ilk sözlüğü, ilk dil bilgisi kitabı, ilk edebiyat antolojisidir.

ATABETÜ’L-HAKAYIK

 “Hakikatlerin Eşiği” anlamına gelen Atabetü’l-Hakayık adlı eser Hakaniye lehçesiyle Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılmıştır.

 Eserin bazı bölümleri beyitlerle yazılmış

olup esas metin bölümlerinde dörtlük tercih edilmiştir. -Bu bölümlerde bilginin yararları ile cahilliğin zararları, cömertliğin övgüsü, cimriliğin

yergisi, kibirliliğin kötülükleri, dünyanın geçiciliği gibi konular işlenmiştir.

 Atabetü’l-Hakayık, dinî-ahlaki içerikli öğretici bir eserdir.

 İslam dininin etkisiyle eserde Arapça-Farsça birçok kelime

kullanılmıştır.

 Atabetü’l- Hakayık; İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının, İslam inançlarını telkin eden ilk eseri olma özelliği taşımaktadır.

DİVAN-I HİKMET

 Dinî-tasavvufi şiirin kurucusu olarak bilinen Hoca Ahmed Yesevî’nin hikmet adını

verdiği şiirlerinin yer aldığı ve öğrencileri

tarafından toplanarak kitap hâline getirilen bir eserdir.

 Dörtlüklerle yazılan hikmetler genellikle 7’li

ve 12’li hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.

 Hikmetlerde atasözleri de yer alır.

 Eserde Hz. Muhammed’in hayatı ve mucizeleri, dünyadan

şikâyet, kıyamet gününün yakınlığı, dervişliğin faziletleri gibi dinî konular işlenmiştir.

 Eser, tasavvufu yaymak amacıyla yazıldığı için lirizm yönü

zayıf, öğretici yanı ağır basan, sanat kaygısı taşımayan manzumelerden oluşmaktadır.

DEDE KORKUT HİKÂYELERİ

Eserin asıl adı Kitâb-ı Dedem Korkud Alâ Lisân-ı Tâife-i

Oğuzan’dır (Oğuzların diliyle Dedem Korkut’un Kitabı).

 Oğuzların çevredeki boylar ile savaşlarının yanı sıra, Türk

boylarının kendi iç mücadelelerinin de anlatıldığı öykülerden oluşur.

 Türk tarihine ait rivayetler, han ve beyler hakkında methiyeler, Türk töresine ait pek çok konu anlatılmıştır.

Dede Korkut Hikâyeleri,

● Destandan halk öykücülüğüne geçiş döneminin ilk ürünleridir.

● 15. yüzyılda yazıya geçirilmiştir.

● Yazarının kim olduğu bilinmemektedir.

● On iki öyküden oluşur.

● Şiir ve düzyazı bölümlerinden oluşmuştur.(Nazım-nesir karışıktır.)

● Olağanüstü olaylarla gerçek olaylar iç içedir.

● Öykülerin konuları aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaşlardır.

● Türklerin eski yaşamları ile ilgili ayrıntılar yanında, İslam dini ile ilgili özellikler de vardır.

● Her hikâyede adı geçen, olaylardan hisse çıkaran, hana

dua eden Dede Korkut; hikâyenin yazarı değil daha çok

manzum destani hikâyeler anlatan, ozanları simgeleyen

bilge bir kişidir.

5 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Eser Adı Eser Özelliği

I. Divan-Hikmet

II. Muhakemetü’l

Lugateyn

III. Atabetü’l Hakayık

IV. Dede Korkut Kitabı

V. Divânu Lugâti’t-Türk

• Ahmet Yesevi ve Dervişleri tarafından önce çıkarılan bir türe ait

şiirlerin toplandığı eser olarak

bilinir.

• Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılan bu eser, Türkçe-Arapça

sözlük niteliğindedir.

• Birçok hikâyeden oluşan bu

eser, Oğuzların sosyokültürel

hayatını kurgusal bir anlatımla

ele alır.

Yukarıdaki eser adları ile özellikleri eşleştirildiğinde hangi iki eser adı dışta kalır?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

 Eserin kahramanlarından

Kün Togdı (Hükümdar) adaleti,

Ay Toldı (Vezir) saadeti,

Ögdülmiş (Vezirin oğlu) aklı,

Odgurmış (Vezirin kardeşi) akıbeti

temsil eder.

 Kutadgu Bilig, Türk edebiyatındaki ilk siyasetname örneği olması yönüyle de önemli bir yere sahiptir.

P:56

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı ve Geçiş Dönemi

7 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

Aşağıdaki metinlerde verilen boşluklara metinlerin altında verilen uygun kavramları yerleştirelim.

Etkinlik

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Eski Türkler, genel sürek avlarına “…….”, kurban törenlerine “…….”; yas, ölüm törenlerine “…….”

adını verirlerdi. Bu dini törenler ……., ……., ……., ……. adını alan kişiler tarafından yönetilirdi. Büyücülük, müzisyenlik, hekimlik, şairlik gibi nitelikleri olan bu yöneticiler, törenlerde “…….” denen saz ile

bazı destan parçalarını veya …….,……. adı verilen şiirlerini söylerlerdi.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

• Yuğ törenlerinde söylenen sagunun halk edebiyatındaki karşılığı “…….”, divan edebiyatındaki

karşılığı “…….”dir.

• Koşuğun halk edebiyatındaki karşılığı “…….”, divan edebiyatındaki karşılığı “…….”dir.

• Bugünkü atasözünün yerine kullanılmış, kısa ve özlü sözlere ……. denir.

• İslamiyet öncesi Türk edebiyatının en önemli yazılı eserleri “………….” ve

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

• 11. yüzyılda (1069-1070) Yusuf Has Hacip tarafından yazılan …………., o zaman Doğu Karahanlı

devletinin hakanı olan Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur. “………….” anlamına gelmektedir.

• 11. yüzyılda (1072-1074), ………….tarafından yazılan …………., Araplara Türkçeyi öğretmek ve

Türkçenin Arapça ile boy ölçüşebilecek düzeyde bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla yazılmıştır.

• 12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından yazılan …………., bir ahlak ve öğüt kitabıdır.

“………….” anlamına gelmektedir.

• 12. yüzyılda …………. tarafından söylenen şiirlerden oluşan ………….’ in yazılma gayesi de

halka İslam esaslarını hikmetli bir şekilde öğretmektir.

• Destandan halk öykücülüğüne geçiş döneminin ürünü olan …………. on iki öyküden oluşmaktadır.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana

benzetilerek anlatılmasıdır. Sagu, baksı, koşuk, sığır, şaman, şölen, ozan, yuğ, kopuz, kam

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana

benzetilerek anlatılmasıdır. Uygur Metinleri, koşma, ağıt, Orhun Yazıtları, gazel, mersiye, sav

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana

benzetilerek anlatılmasıdır.

Kitab-ı Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi

Divanü Lügati’t Türk, Kutadgu Bilig, Hakikatler eşiği,

Atabetü’l Hakayık, Saadet veren bilgi, ilim, Divan-ı Hikmet

P:57

EDEBİYAT 8

Öğreten Test FASİKÜL 2

1. Aşağıdakilerden hangisi İslâmiyet öncesi Türk edebiyatının özelliklerinden biri değildir?

A) Sözlü edebiyat ürünlerine destan, sagu, koşuk ve

sav adları verilir.

B) Yerel bir özellik taşır ve yabancı etkilerden uzaktır.

C) Destanlar büyük şairler tarafından daha da genişletilerek yazıya geçirilmiştir.

D) Şiirlerde kahramanlık, yiğitlik, sevgi, tabiata övgü gibi

konuların ağır bastığı görülür.

E) Ozanlar, aynı zamanda büyücü, hekim, müzisyen,

oyuncu olarak toplumda görevler üstlenmişlerdir.

4. Aşağıdakilerden hangisi Kitab-ı Dede Korkut’un özelliklerinden biri değildir?

A) İslamiyet öncesi döneme aittir, yazıya geçirilmemiştir.

B) Destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçiş döneminin ürünüdür.

C) Nesir ve nazım karışımı 12 hikâyeden oluşur.

D) Oğuzların düşmanlarıyla ve olağanüstü güçlerle mücadeleleri anlatılır.

E) Sanatçısı belli olmayan, halkın ortak malı olan bir yapıttır.

2. Kutadgu Bilig ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi

yanlıştır?

A) İslam etkisindeki Türk edebiyatının bilinen ilk yapıtıdır.

B) Kaşgarlı Mahmut tarafından kaleme alınmıştır.

C) Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Karahan’a sunulmuştur.

D) Mesnevi şeklinde yazılmış bir yapıttır.

E) Yazarın, din, devlet, siyaset ve terbiye ile ilgili görüşlerini anlattığı bir nasihat ve siyaset kitabıdır.

6. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs’ü, Milton’un Kaybolmuş Cennet’i yapma destandır.

B Aruz ölçüsüyle, mesnevi tarzında yazılan Kutadgu

Bilig, İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının eldeki

ilk ürünüdür.

C) Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügati’t Türk adlı yapıtında

Farsça ile Türkçeyi karşılaştırmış ve Türkçenin üstün

yönlerini ortaya koymuştur.

D) Göç, Oğuz Kağan, Türeyiş İslamiyet öncesi döneme

ait Türk destanlarıdır.

E) Şehname, Mahabharata, İlyada ve Odysseia doğal

destanlardan bazılarıdır.

3. Türkçenin ilk tasavvuf şairidir. Türkistan’da doğmuştur.

Hayatını Türk toplulukları arasında İslam’ı ve tasavvufu

yaymakla geçirmiş, çok sevilmiştir. Şiirlerini dörtlüklerle

yazmış, hece ölçüsünü kullanmıştır. Sade bir halk diliyle

insanlara seslenmiştir. Bu şiirlere “hikmet” adı verilmiştir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı ve yapıtı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Edip Ahmet Yükneki - Atabetü’l Hakayık

B) Kaşgarlı Mahmut - Divanü Lügati’t Türk

C) Ahmedi - İskendername

D) Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig

E) Ahmet Yesevi - Divan-ı Hikmet

5. İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının bir ürünü olan yapıt, didaktik bir nitelik taşımaktadır. İnsanlara öğütler veren bir ahlak kitabıdır. Giriş bölümü aruz ölçüsüyle yazılan yapıtın asıl konusunun anlatıldığı bölümleri, dörtlük

biçimindedir.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Divanü Lügati’t Türk

B) Atabetü’l Hakayık

C) Risaletü’n Nushiye

D) Divan-ı Hikmet

E) Kutadgu Bilig

1-C 2-B 3-E 4-A 5-B 6-C

P:58

9 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 2

2. Türkçenin herkes tarafından bilinmesi ve öğrenilmesi için

yazılan bu yapıt sadece bir sözlük değil, aynı zamanda

Türk tarihinin, gelenek ve göreneklerinin, Türk edebiyatının da en zengin kaynaklarından biridir. Yapıtta çeşitli

Türkçe sözcükler, deyimler, atasözleri, eski Türk şiirinden örnekler açıklamalı bir şekilde yer almıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıt ve sanatçı aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) Kutadgu Bilig - Yusuf Has Hacip

B) Divanü Lügati’t Türk - Kaşgarlı Mahmut

C) Muhakemetü’l Lügateyn - Ali Şir Nevai

D) Divan-ı Hikmet - Ahmet Yesevi

E) Atabetü’l Hakayık - Edip Ahmet Yükneki

1. Aşağıdakilerden hangisi İslâmiyet etkisindeki Türk

edebiyatının ilk ürünlerinden değildir?

A) Muhakemetü’l Lügateyn

B) Divanü Lügati’t Türk

C) Atabetü’l Hakayık

D) Divan-ı Hikmet

E) Kutadgu Bilig

5. Aşağıdaki sanatçı-yapıt eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Yusuf Has Hacip - Kutadgu Bilig

B) Kaşgarlı Mahmut - Divanü Lügati’t Türk

C) Edip Ahmet Yükneki - Divan-ı Hikmet

D) Ali Şir Nevai - Muhakemetü’l Lügateyn

E) Yunus Emre - Risaletü’n Nushiye

6. I. Hece ölçüsü kullanılmış, genellikle yarım uyağa yer

verilmiştir.

II. Anlatımda sanatlara sıkça yer verilmiş, kapalı bir anlatıma başvurulmuştur.

III. Dil, yabancı sözcüklerle zenginleştirilmiş, mecazlı

söyleyişlere ağırlık verilmiştir.

IV. Yiğitlik, tabiat, aşk ve destansı olaylar şiirlerde işlenen başlıca konulardır.

Yukarıdaki özelliklerden hangileri İslâmiyet öncesi

Türk edebiyatına aittir?

A) I ve II B) II ve IV C) I ve IV

D) II ve III E) III ve IV

3. Aşağıdaki destanlardan hangisi karşısındaki ulusa

ait değildir?

A) Kalevala - Fin

B) Mahabharata - Hint

C) Gılgamış - Türk

D) Nibelungen - Alman

E) Şinto - Japon

4. Destandan halk hikâyeciliğine geçiş döneminin ürünü sayılan yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kutadgu Bilig

B) Atabetü’l Hakayık

C) Divan-ı Hikmet

D) Kitab-ı Dede Korkut

E) Muhakemetü’l Lügateyn

1-A 2-B 3-C 4-D 5-C 6-C

P:59

EDEBİYAT 10

Sınav Tadında FASİKÜL 2

4. 12. yüzyılda Edip Ahmet Yükneki tarafından Hakaniye

lehçesi ile beyitler ve dörtlükler hâlinde yazılmıştır. “Hakikatler eşiği” anlamına gelen yapıtta bilgi, dil, cömertlik, alçak gönüllülük, doğruluk gibi konular işlenmiştir.

Arapça ve Farsça sözcük sayısı dönemindeki yapıtlara

göre daha fazladır.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kutadgu Bilig

B) Divan-ı Hikmet

C) Kitab-ı Dede Korkut

D) Atabetü’l Hakayık

E) Risaletü’n Nushiye

5. Destanlar ulusların yazı öncesi çağlarında oluşmuş

I

olağanüstü olaylarla, doğaüstü kahramanlarla ve kahramanlıklarla yüklü, öyküleyici özellikler taşıyan uzun

II

eserlerdir. Destanlar, eski çağlarda ezgiye eşlik etmeye

uygun biçimde, çoğunlukla şiir şeklinde düzenlenmiştir.

III IV

Lirik şiirin en güzel örnekleri olan destanlarda olağanüstü

V

olayların yanı sıra eski çağ insanlarının yaratılış ve varoluş konusundaki düşünceleri de dile getirilmiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

6. Yapıt, ---- tarafından, Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin de Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla kaleme alınmıştır. Yapıtın arkasına konulan harita da yazarının kültür ve bilgi düzeyini göstermesi

bakımından önemlidir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ali Şir Nevai B) Yusuf Has Hacip

C) Kaşgarlı Mahmut D) Edip Ahmet Yükneki

E) Ahmet Yesevi

2. Divanü Lügati’t Türk ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmıştır.

B) Türklerin örf ve gelenekleri üzerine önemli bilgiler yer

almaktadır.

C) İslamiyet dönemi Türk edebiyatının yazılı ilk ürünlerindendir.

D) Eski Türk edebiyatına ait koşuk, sav, sagu örneklerine yer verilmiştir.

E) Aruz ölçüsüyle mesnevi biçiminde yazılmıştır.

3. Alın töpü yaşardı

Unıt otın yaşurdı

Kölnin suvın küşerdi

Sığır buka möngreşür

“Yamaçlar ve tepeler yeşerdi

Kuru otları gizleyip

Göllerin suyunu taşıdılar

Sığırlar ve boğalar sevinçlerinden böğrüşüyor”

İslamiyet öncesi Türk edebiyatına ait olan ve ikinci

dörtlükte günümüz Türkçesiyle verilen yukarıdaki dizeler, aşağıdaki şiir biçimlerinin hangisinden alınmış

olabilir?

A)Mani B) Koşma C) Türkü

D) Şarkı E) Koşuk

1. (I) İslamiyet etkisinde Türk edebiyatında Divan-ı Hikmet,

tasavvufi edebiyatın bir örneğidir. (II) 12. yüzyılda Ahmet

Yesevi tarafından yazılmıştır. (III) Aruz ölçüsünün kısa kalıplarıyla, dörtlükler biçiminde oluşturulmuştur. (IV) Halkın anlayacağı bir dille kaleme alınmıştır. (V) Yazılış amacı,

halka İslam dininin esaslarını öğretmektir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1-C 2-E 3-E 4-D 5-E 6-C

P:60

11 EDEBİYAT

FASİKÜL 2 İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

İSLAMİYET ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK

EDEBİYATI DÖNEMİ (XI.-XIX. yüzyıl)

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle din, dil ve kültür hayatında önemli değişiklikler oldu. 10. yüzyılda başlayan bu değişim XI. ve XII. yüzyıllarda da sürdü.

Dönemin Genel Özellikleri

 Şiirlerde hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü de ağırlıklı kullanılmıştır.

 Didaktik nitelik taşıyan öğüt verici eserlere ağırlık verilmiştir.

 Eserlerde Arapça ve Farsça sözcüklere yer verilmiştir.

 Eski Türk şiir biçimlerinin yanında mesnevi, gazel, kaside gibi şiir biçimleri de kullanılmıştır.

 Eserlerde genellikle dini ve tasavvufi konulara yer verilmiştir.

HALK EDEBİYATI

 Halk arasında gelişen ve İslamiyet’ten önceki Türk edebiyatı geleneklerinin devamı niteliği taşıyan sözlü bir edebiyattır.

HALK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

● Dil, halkın konuştuğu günlük konuşma dilidir.

● Deyimlere ve halk söyleyişlerine yer verilmiştir.

● Şiirle müzik iç içedir.

● Şiir, saz şairi (ozan) ya da âşık denen kişilerce, bağlama

adı verilen bir sazla söylenmiştir.

● Genellikle dörtlük şiir birimi kullanılmıştır.

● Genellikle hece ölçüsü kullanılmakla birlikte aruz ölçüsü

de kullanılmıştır.

● Genellikle hece ölçüsünün 7’li, 8’li, 11’li kalıpları kullanılmıştır.

● Şiirlerde genellikle yarım uyak kullanılmış ve rediften yararlanılmıştır.

● Şiirlerde az da olsa söz sanatlarına (teşbih, mecaz) yer

verilmiştir.

● Doğaya ve gerçek yaşama dayalı somut bir şiir anlayışı benimsenmiştir.

● Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, toplum, din,

zamandan şikâyet işlenen konulardır.

● Daha çok, şiir alanında ilerleme olurken düzyazı örnekleri

geri planda kalmıştır.

Halk edebiyatı ürünlerin içerikleri, biçimleri ve oluşturulma şekilleri bakımından üç bölüme ayrılır:

1) ANONİM HALK EDEBİYATI

2) ÂŞIK EDEBİYATI

3) DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI(TEKKE EDEBİYATI)

ANONİM HALK EDEBİYATI

 Anonim halk edebiyatı; söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı olan edebî ürünlerin oluşturduğu bir edebiyattır.

 Bu ürünler başta, tek bir kişiye aitken iken zamanla topluma mal olup anonim bir özellik kazanmıştır.

 Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en belirgin özelliği ürünlerin sözlü olmasıdır.

 Anonim halk edebiyatı kapsamına giren ürünlerin

bir bölümü nazım (mâni, türkü, ninni),

bir bölümü nesir (masal, efsane vb.),

bir bölümü de nazım-nesir (halk hikâyeleri) karışık şekilde

meydana gelmiştir.

 Bu ürünler, halk arasında yayılmış; yabancı dillerin etkisinden uzak kalmıştır.

 Manzum ürünlerde hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi

esastır.

MÂNİ ÇEŞİTLERİ

Düz Mâni:

Hece ölçüsünün 7’li kalıbıyla söylenmiş dört dizeden oluşan

mânilerdir.

Gülüm kurutmam seni

Suda çürütmem seni

Senelerce görmesem

Yine unutmam seni

Kesik Mâni:

Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük

grubu olan manilerdir. Kesik manilerde kafiye, cinaslı ise bunlara “cinaslı mani” denir.

Kuleden

Ses geliyor kuleden

O kaş o göz değil mi

Beni sana kul eden

Yedekli (Artık) Mâni:

Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenir. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır.

Dağdan kestim kereste

Kuş besledim kafeste

Yârin hasta dediler

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

İSLAMİYET ÖNCESİ

TÜRK EDEBİYATI

(...-XI. yüzyıl)

İSLAMİYET ETKİSİNDE

GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

(XI-XI. yüzyıl)

BATI ETKİSİNDE

GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI

(1860-...)

Tanzimat Dönemi

Edebiyatı

(1860-1896)

Servetifünun

Dönemi Edebiyatı

(Edebiyatıcedide)

(1896-1901)

Cumhuriyet Dönemi

Türk Edebiyatı Âşık Edebiyatı (1923-...)

Anonim Halk

Edebiyatı

Halk Edebiyatı

Sözlü Edebiyat Divan Edebiyatı

Yazılı Edebiyat

Fecriati Topluluğu

(1909-1912)

Millî Edebiyat Dönemi Dinî-Tasavvufi (1911-1923)

Halk Edebiyatı

(Tekke Edebiyatı)

P:61

EDEBİYAT 12

FASİKÜL 2

1 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

I. Ayrılır dosta gider

II. Sağ gelen hasta gider

III. Su gelir deste gider

IV.Gurbet yansın yıkılsın

Mâni nazım şeklinin biçim ve içerik özellikleri dikkate alınarak bir mâni oluşturulmak istense bu dizelerin sıralaması aşağıdakilerin hangisi olur?

A) I - II - IV - III B) I - III - II - IV

C) III - I - IV - II D) III - II - I - IV

E) IV - II - I - III

Yetiştim son nefeste

Son bir seslendi bana

Hayat buldum o seste

Ayaklı Mâni:

Kesik manilerin birinci dizesi doldurularak söylenir. Bunlara

“doldurmalı kesik mani” de denir.

Ah gamda gül gamda gül

Gamda bülbül gamda gül

Şadanlar her gün güler

Yiğit isen gamda gül

Karşılıklı Mâni (Deyiş)

İki kişinin karşılıklı bir biçimde söylediği manilerdir. Soru cevap şeklinde düzenlenir.

- A benim bahtı yârim

Gönlümün tahtı yârim

Gözünde göz izi var

Sana kim baktı yârim

- Kapıdan baktı yârim

Su gibi aktı yârim

Yüzüme göz değmedi

Güneşler yaktı yârim

AĞIT

 Bir kimsenin ölümü üzerine söylenen duygu yüklü şiirlerdir.

Ölen kişilerin iyi hallerini, meziyetlerini dile getirmek, kaybından dolayı duyulan üzüntüyü ifade etmek amacıyla söylenir.

 Genellikle uzun hava ve kırık hava denilen ezgilerle söylenir.

 Ağıtlar, âşık edebiyatı nazım türlerinden olmakla birlikte daha çok anonim halk edebiyatı ürünleri olarak bilinir.

 Ölçü ve uyak düzeni genellikle türkülerle aynıdır.

 İslamiyet öncesi Türk edebiyatında bu tür şiirlere “sagu”,

divan edebiyatında “mersiye” adı verilmiştir.

AĞIT ÖRNEĞİ

Telgrafın direkleri sayılmaz

Böyle civan teneşire koyulmaz

Benim yavrum baygın düşmüş ayılmaz

Ne deyip de ağlayayım bugün ben

Mezarımı yol üstüne kazsınlar

Üzerine al yeşili koysunlar

Gelen geçen nâmuratmış desinler

Ne deyip de ağlayayım bugün ben

NİNNİ

 Annelerin, bebeklerinin uyumasını sağlamak ya da ağlamasını durdurmak için sade bir dille ezgili olarak söyledikleri şiirlerdir. Kendine özgü bir beste ile söylenen bu şiirler,

annenin o andaki ruh durumunu yansıtır.

 Anne; bebeğine ilişkin isteklerini, iyi dileklerini, sevinçlerini, üzüntülerini anlatır.

TÜRKÜ

 Kendine özgü bir ezgiyle söylenen, anonim ürünlerdir.

 Türkülerde halkın anlayacağı sade bir dil söz konusudur.

 Türküler, halkın ortak malıdır. Halkın içinden çıkmış, halka

mâl olmuş ürünlerdir.

 Gerek dil gerek içerik gerek zevk yönüyle türküler halk yaşayışını yansıtır.

 Genellikle söyleyeni bilinmez. Söyleyeni belli olan türküler

de zamanla halka mal olmuştur.

 Düzenleyici, derleyici ve yörelerinin adıyla anılır.

 İki bölümden oluşur. Asıl sözlerinin bulunduğu bölüme “bent”

adı verilir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrarlanan

nakarattır. Buna “kavuştak” ya da “bağlama” denir.

 Daha çok, 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsüyle söylenir.

 Aşk, tabiat, ayrılık, gurbet, hasret, sevgi ve güzellik gibi konular işlenir.

 Konusu ve şekli devirden devire ve yöreden yöreye değişir.

TÜRKÜ ÖRNEĞİ

Ordu’nun dereleri

Aksa yukarı aksa

Vermem seni ellere

Ordu üstüme kalksa sürmelim amman

Oy Mehmed’im Mehmed’im

Sana küstüm demedim

Beni sana geçmişler

Vallahi ben demedim sürmelim amman BAŞKA YERDE YOK

 Türküler; ezgilerine göre bozlak, hoyrat, kayabaşı, oyun havaları,

 konularına göre aşk türküleri, doğa türküleri,

çocuk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik

türküleri gibi isimlerle anılır.

 Yapılarına göre gruplandırılırken türkülerin bent

ve kavuştaklarının kümelenişi göz önünde bulundurulur.

BENDEN UYARMASI

Anonim halk edebiyatında ağıt ve ninni, genelde

nazım türü olarak kabul edilmektedir.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:62

13 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

ANONİM HALK EDEBİYATI DÜZYAZI ÜRÜNÜ

HALK HİKÂYELERİ

 Halkın ortak malı olan halk hikâyeleri, göçebe hayattan yerleşik hayata geçişin ilk ürünlerindendir.

 Halk hikâyeleri, zaman ve coğrafyanın etkisiyle efsane, masal, menkıbe, destan vb. ürünlerle beslenerek o dönemde

uzun soluklu olayların anlatıldığı metinlerin yerini tutmuştur.

 Bu türün gelişiminde tarihî olayların ve dinin de etkisi vardır.

 Halk hikâyelerinin konuları genellikle aşk (Tahir ile Zühre,

Arzu ile Kamber, Âşık Garip Hikâyesi...) ve kahramanlıktır. (Köroğlu vb.)

 Bazen de her iki konu birlikte işlenir. (Kirman Şah, Yaralı

Mahmut...)

BENDEN UYARMASI

 Hikâyeleri ortaya çıkaran olaylar gerçek ya da

gerçeğe yakındır.

 Bu nedenle ortaya çıktıkları dönemin tarihî olayları bazen aynı şekilde bazen de hikâye gerçekliği içinde yer alır.

 Kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde meddahlar ve saz ustası âşıklar tarafından anlatılan halk hikâyelerinde ezgi ve şiir iç

içedir.(Nazım-nesir karışıktır.)

 Bu sözlü dönem ürünlerinde konuşma dilinin özellikleri görülür.

3 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

Zühre’nin annesi sihirbazı çağırıp durumu anlattı: “Padişah,

Zühre’yi Tahir’e verecek, ben buna razı değilim. Tahir, vezir

oğlu; benim kızım padişahlara layıktır. Bir ilaç ile padişahı Tahir’den soğut...” dedi. Padişah, sihirbazın hazırladığı şerbeti

içince Tahir’den soğudu ve onu saraydan kovdu. Tahir ile

Zühre birbirinden ayrılınca gece gündüz ağlaştılar. Zühre’nin

aşkından deliye dönen Tahir, eline sazını alıp bağlara ve bahçelere gidip türküler söylemeye başladı:

“Yârden ayrılmaklığım figândır

Dîdelerim pürnem, kaddim kemândır

Tan etmeyin dostlar âh u zârıma

Dostu görmeyeli hayli zamandır”

diyerek gönlünü avutmaya çalışıyordu. Bazen de aklına gelen

türküleri yazıyor ve geçtiği yerlerde bırakıp gidiyordu. Bu şiirler

başkalarının eline geçince aşkları bütün şehre yayıldı. Yaşlı

kadınlar bu şiirlerden bazılarını Zühre’ye de götürüyorlardı.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Bir halk hikâyesinden alınmıştır.

B) Mensur ve manzum parçalar içerir.

C) Ait olduğu dönemin dil özelliklerini yansıtır.

D) Nesil çatışması üzerine kurulmuştur.

E) Olağanüstü ögeye yer verilmiştir.

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisi anonim halk edebiyatı ürünlerinden değildir?

A) Mani B) Koşma C) Ninni

D) Ağıt E) Türkü

GELENEKSEL TÜRK HALK TİYATROSU

 Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan (temaşa) metinlerden oluşur.

 Türk kültürünün ürünü olduğu için geleneksel Türk tiyatrosu adı verilen tiyatro türleri Karagöz, orta oyunu, meddahlık ve köy seyirlik oyunları bu gruba girer.

KARAGÖZ OYUNU

 Bir gölge oyunu olan Karagöz oyununun başkişilerinden

Karagöz, cahil halk tipini; Hacivat ise aydın ya da yarı aydın tipi temsil eder.

 Oyun, deriden kesilmiş birtakım şekillerin (insan, hayvan,

bitki, eşya vb.) arkadan ışık verilerek beyaz bir perde üzerine yansıtılmasıyla oluşur.

 Oyun, seyircinin toplanabileceği karanlık bir yerde oynanır.

 Oyunun teknik araç ve gereçleri; zil, tef, kamış, düdük

(nareke) perdeyi aydınlatacak kandil veya ampuldür.

 Oyunda müziğin ayrı bir yeri vardır.

 Usta-çırak geleneği içinde yetişen, olayı anlatan ve bütün

kişileri şîve taklitleriyle konuşturan ustalara hayalî ya da Karagözcü denmiştir.

 Yardak, Karagözcünün isteği doğrultusunda, perde gazelleri, şarkılar, türküler okur. Def çalar. Zırıltı denen gürültüleri ve başka sesleri çıkarır.

 Oyun doğaçlama esasına dayandığından yazılı bir metne

bağlı kalınmaz.

KARAGÖZ OYUNUNUNDA TİPLER

 Karagöz okumamış bir insandır. Olduğundan başka gözükmeye çalışmayan bir halk adamıdır.

Hacivat’ın kullandığı yabancı sözcükleri anlamaz ya da anlamaz

görünüp onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli

nükteler çıkarırken Türkçe dil kuralları ile yabancı sözcükler

kullanan Hacivat ile alay eder.

 Hacivat kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Medrese eğitimi görmüş, Arapça ve Farsça kelimelerle, tamlamalarla konuşan, her konuda bilgi sahibi olan biridir. Karagöz’le sürekli bir didişme içindedir.

 Oyunda yardımcı tipler, kendi şivesiyle konuşturulur.

 Zenne (kadın tipini canlandıran erkek oyuncu),

 Çelebi İstanbul şivesiyle konuşan, çıtkırıldım, zengin bir mirasyedi),

 Tuzsuz Deli Bekir (argo konuşmaları ve naralarıyla tanınan

kabadayı ve sarhoş),

 Beberuhi (cüce ve aptal), Arnavut (bahçıvan),

 Daha çok, 7’li, 8’li ve 9’lu hece ölçüsü ile söylenir.

NİNNİ ÖRNEĞİ

Dandini dandini danalı bebek

Elleri kolları kınalı bebek

Benim de yavrum cicili bebek

Uyusun da büyüsün ninni

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:63

EDEBİYAT 14

FASİKÜL 2

 Efe (zorba), Matiz (sarhoş, külhanbeyi),

 Acem (zengin İranlı halı tüccarı), Tiryaki (afyoncu, tütüncü)

 Kastamonulu, Aydınlı, Bolulu, Kayserili, Rumelili gibi İstanbul’a iş aramaya gelmiş veya meslek tutmuş yerleşmiş taşralı tipler de vardır.

KARAGÖZ OYUNUNUN BÖLÜMLERİ

GİRİŞ (MUKADDİME)

 Bu bölümde perde ortasına göstermelik denen figürler (limon ağacı, çiçek saksısı, gemi, çeşme, hamam vb.) yerleştirilir.

 Göstermelik, kamıştan yapılmış nareke adlı düdüğün çıkardığı zırıltılı

ses ve def velvelesi eşliğinde perdeden yavaş yavaş kaldırılır.

 Ardından Hacivat, müzik eşliğinde bir semai okur, şarkısını bitirdikten sonra perde gazelini okur. Gazelin okunmasıyla oyun açılmış olur.

 Perde gazelinin bitimiyle Hacivat seyirciyi selamlar ve Karagöz’ü çağırmak için teganniye (şarkıya) başlar.

SÖYLEŞME (MUHAVERE)

 Bu bölümde, Karagöz’le Hacivat’ın aralarında geçenkonuşmalar yer alır.

 Karagöz ve Hacivat’ın tüm özelliklerini gözler önüne seren

bölümdür.

 Muhavere bölümü Hacivat’ın Karagöz’den dayak yiyip kaçması, Karagöz’ün “Sen gidersin de ben durur muyum.

Ben de giderim evime bakalım ayine-i devran ne suretler gösterir.” diyerek çıkması ile sona erer.

FASIL

 Asıl oyunun yer aldığı bölümdür.

 Karagöz oyunları, isimlerini (Abdal Bekçi Aşçı, Bahçe, Kanlı Kavak, Kanlı Nigâr, Yalova Sefası vb.) burada geçen olay

örgüsünden alır.

 Oyunun konusuna göre çeşitli tipler perdeye yansıtılır. Genellikle yöresel şiveyle konuşanlar ile azınlıkları temsil eden

tipler arasında geçen olaylar gösterilir.

 Her tip kendi müziği eşliğinde şarkısını söyler.

 Basit entrikalarla oluşan düğüm yine bu bölümde çözüme

kavuşturulur.

 Hacivat’ın Karagöz’e iş bulması, Karagöz’ün kendisini zor durumda bırakacak işler yapması en çok kullanılan temalardır.

BİTİŞ

 Karagöz oyununun en kısa bölümü bitiştir.

 Fasıl bölümü sona erdikten sonra Karagöz ile Hacivat perdeye gelirler.

 Burada kıssadan hisse söylenir.

 Gelecek oyunun adı, yeri ve zamanı konuşma arasında ilan

edilir.

 Karagöz Hacivat’ı tekrar döver, bunun üzerine Hacivat, klasik sözü, “Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibine haber vereyim heman!” diyerek perdeden ayrılır.

 Oyunu kapatan Karagöz’dür. “Her ne kadar sürç- i lisan ettikse affola!” diyerek perdeden çekilir.

 Perdedeki ışığın kararmasıyla oyun sona erer.

4 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

(I) Genellikle “gölge oyunu” olarak nitelendirilen Karagöz; çıra,

mum, lamba gibi bir aydınlatma kaynağı ile yarı saydam bir

perdeden yararlanılarak oynanır. (II) Karagöz ile Hacivat’ın

başından geçen olayların anlatıldığı oyunda Çelebi, Bebe Ruhi,

Tuzsuz Deli Bekir gibi yardımcı tipler de vardır. (III) Karagöz

oyunu; giriş, muhâvere, fasıl ve bitiş olarak adlandırılan dört

bölümden meydana gelir. (IV) Karagöz şakacı, nüktedan, meraklı

ve patavatsız bir tipi canlandırırken Hacivat medrese kültürüyle

yetişmiş eğitimli bir tiptir. (V) Toplumun aksayan yönlerinin

eleştirildiği oyunda Karagöz mendil, baston, sandalye gibi

aksesuarları kullanırken Hacivat bu aksesuarları kullanmaz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V BAŞKA YERDE YOK

Şeyh Küşteri :İran’ın Küşter kasabasından Bursa’ya gelerek yerleşmiş ve söylentiye göre, ilk Türk

gölge oyununu oynatmış olan kişi.

 Eski Karagöz ustaları, onu “Pirimiz Şeyh Küşteri”diye anarlar.

 Gerçekte gölge oyununu onun bulduğu kesin

değildir; önemli olan eski Karagöz ustalarının

Şeyh Küşteri’yi önder, koruyucu ve kurucu olarak seçmiş olmalarıdır.

Şeyh Küşteri Meydanı:Türk gölge oyunu tasvirlerinin oynatıldığı gerginin başka adı.

ORTA OYUNU

 Seyircinin ortasında oynanan, doğaçlamaya dayanan, müzik, dans, taklit gibi unsurlardan da yararlanan geleneksel

halk tiyatrosudur.

 Canlı oyuncularla oynandığı için, bir gölge oyunu olan Karagöz’den temelde bir farklılığı bulunmasına karşılık, bu iki

tür arasında oyun dağarcığı, güldürme yöntemleri, kişiler

ve yapı bakımından önemli benzerlikler bulunmaktadır.

 Açık bir meydanda; metinsiz, suflörsüz, ezbersiz oynanan

bir tiyatrodur.

 Oyunun oynandığı alana palanga denir.

 Dekor olarak yenidünya adı verilen bezsiz paravan ile dükkân adı verilen alçak hasır iskemleler kullanılır.

 Karşılıklı konuşmalara, şive taklitlerine dayanır.

ORTA OYUNUNUNDA TİPLER

 Pişekâr , Karagöz oyunundaki Hacivat’ın karşılığıdır. Oyunu başlatır, yürütür ve bitirir. Elindeki iki dilimli tahtadan şakşağı (pastav) adam dövmek, kapı açmak gibi durumlar için

kullanır. Sırtında çevresi kürklü bir cüppe, altında çakşır,

başında dört dilimli bir serpuş bulunur.

 Kavuklu, Karagöz’ün karşılığıdır. Oyunun başkomiğidir. Hep

sahnededir, her karmaşık olayın içinde vardır. Bildiğini bilmemeyi, gördüğünü görmemeyi oynar. Dilimli kavuk, kırmızı kumaştan cüppe ve entari giyer. Beline şal kuşak bağlar.

 Cüce veya Kambur (Oyunun başında Kavuklu ile birlikte

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:64

15 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

meydana çıkar. Onun ardından yürüyen “Kavuklu arkası”

diye de adlandırılan bedensel veya zihinsel engelli kişidir.)

 Zenne (kadın tipini canlandıran erkek), Rumelili (pehlivan/

arabacı), Balama (Rum-Frenk taklitçisi), Çelebi (zengin

mirasyedi), Külhanbeyi (tulumbacı), Denyo (küstah mahalle çocuğu), Arnavut (celep/bahçıvan), Acem (tüccar),

Arap (kına tüccarı), Yahudi (eskici/kuyumcu) gibi yardımcı tipler bir müzikle sahneye çıkarlar.

ORTA OYUNUNUN BÖLÜMLERİ

 Orta oyunu, Karagöz oyunundakine benzer biçimde giriş

(mukaddime), muhavere (karşılıklı konuşma), fasıl ve

bitiş bölümlerinden oluşur.

 Alana önce çalgı eşliğinde oyunun iki ana tipinden biri olan

başoyuncu Pişekâr girer, başçalgıcı sayılan zurnacıyla kısa bir

konuşmanın ardından, oyunun

adını söyleyerek gösteriyi başlatır.

 İkinci ana tip olan Kavuklu’nun gene çalgı eşliğinde alana girmesiyle başlayan karşılıklı konuşma bölümü (muhavere) kendi içinde ikiye ayrılır:

Kavuklu ile Pişekâr’ın birbiriyle tanış çıkmalarıyla sonuçlanan

ilk bölüm arzbâr; ardından Kavuklu’nun, sonunda rüya olduğu

ortaya çıkan bir öykü anlattığı tekerleme bölümü gelir.

 Asıl oyunun yer aldığı fasıl bölümünde Kavuklu sürekli

olarak alanda kalır, oyunun konusuna göre sahneye çıkan

çeşitli tiplerle güldürücü konuşmalar yapar.

 Kavuklu, dobra ve patavatsız bir tip olduğundan, sırayla

oyuna katılan tiplerle çok defa tartışır ve kavga eder.

 Pişekâr, bu gibi durumlarda oyuna karışır; anlaşmazlıkları hallederek kırgınlıkları tatlıya bağlar.

 Bitiş bölümünde Pişekâr’ın oyunun son bulduğunu açıklaması, işlemiş oldukları kusurlardan ötürü özür dilemesi,

gelecek oyunun adını, yerini ve zamanını açıklamasıyla

oyun son bulur.

MEDDAH OYUNU

 Geleneksel Türk tiyatrosunun önemli kollarından biri olan

Meddah oyunu, canlandırma ve benzetme öğelerinden

yararlanarak öykü anlatma sanatıdır.

 Meddah denen anlatıcı, anlattığı öykünün konusuyla ilgili

çeşitli etnik gruplardan kişilerin, değişik yaştaki ve tipteki insanların; hayvanların, makinelerin ve doğa olaylarının taklitlerini yapar.

 Meddah, tiyatronun tüm kişilerini kendi

kişiliğinde birleştiren bir aktördür. Meddah, hikâyesini anlatmak için dinleyicilerden daha yüksek

bir yere konmuş sandalyeye oturur, eline baston alır, omzuna da büyükçe bir mendil koyar.

 Bir hikâyeyi başından sonuna, karakterleri şivelerine göre

konuşturarak doğaçlama olarak -yazılı bir metin olmadan- anlatır.

 Meddah; hikâyelerini çeşitli bilmeceler, söz oyunları ve

şiirlerle süsler, çeşitli taklitlerle seyircinin ilgi ve dikkatini

sürekli canlı tutmaya çalışır.

 Meddah; anlatılarına tekerlemeler, şiirler veya kalıplaşmış sözlerle başlar.

 Meddahın dili; yalın, kullanılan halk dilidir.

BAŞKA YERDE YOK

 ºıklık geleneğinde usta-çırak ilişkisi önemlidir.

 Usta âşık, saza ve söze yeteneği olan birini çırak edinir ve ona adım adım âşıklığı öğretir.

 Mahlas edinme âşıklıktaki ikinci adımdır.

 ºıklık yolunda ilerleyen kişinin kendini yansıtan

bir mahlas seçmesi geleneğin belirlediği bir durumdur.

 Kişinin “âşık” olabilmesi için saz çalması da gereklidir.

 Genellikle “Hay Hak!” ya da “Hak dostum hak!” diye söze başlayan meddah “Sürç-i lisan ettikse affola!” diye de

sözünü bitirir. Oyundan çıkarılması gereken dersi belirler.

Bir sonraki öykünün adını ve nerede söyleyeceğini bildirir.

5 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

(I) Karagöz “ve orta oyunu geleneksel Türk tiyatrosunun belli

başlı türlerindendir. (II) Bunlar, önceden yazılmış ve ezberlenmiş metinlere dayanmaktan ziyade gösteriyi ön plana alır. (III)

Orta oyununda asıl konunun işlendiği bölüme “fasıl” adı verilirken Karagöz’de bu bölümün adı “muhavere”dir. (IV) Zaman

zaman her iki oyuna da müzik eşlik eder. (V) Kişiler açısından

bir karşılaştırma yapılırsa Karagöz’deki Hacivat’ın orta oyunundaki karşılığı Pişekâr, Karagöz’ün karşılığı ise Kavuklu’dur.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi

yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

ÂŞIK EDEBİYATI

 15. yüzyıldan sonra gelişerek günümüze kadar ulaşmıştır.

 ºık adı verilen halk şairleri tarafından ortaya konmuş ürünlerden oluşur. Bu sözlü ürünler, cönk adı verilen elyazması defterlerde toplanmıştır.

 Halk şairleri, genellikle okuryazar değildir; çoğu, şiirlerini

sazla çalıp söyler.

 Kalem ve kâğıt kullanarak yazan âşıklara kalem şairleri denir. Kalem şairleri eğitim görmüş, okuma yazma bilen, divan şiirinden etkilenmiş kişilerdir.

● Âşıklar; köylerden, kasaba ve şehirlerden, bir de asker

ocaklarından yetişmiştir.

● Âşıklar, saz şairliğini usta âşıkların yanında öğrenir sonra

onlardan mahlas alarak memleketi gezmeye, sazlarıyla şiirler söylemeye başlarlar.

● Âşıklar, şiirlerinin son dörtlüğünde mahlaslarına yer verirler.

● Âşık edebiyatı temsilcilerinden bazıları, divan şiiri geleneğinden etkilenmiş; şiirlerinde hecenin yanı sıra aruz ölçüsü de kullanmıştır.

● Şiirlerde halkın kullandığı sade dil kullanılmıştır.

● Şiirlerde aşk, tabiat, gurbet, ayrılık, ölüm, özlem, kıskançlık, yiğitlik, toplumun sorunları, insan davranışları gibi konular anlatılmıştır.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:65

EDEBİYAT 16

FASİKÜL 2

ÂŞIK EDEBİYATI ŞİİR BİÇİMLERİ

KOŞMA

 ºıkların en çok kullandığı şiir biçimidir. Aşk, sevgi, doğa

güzellikleri, türlü acılar, ölüm, insanlık sevgisi, yiğitlik gibi

konuların işlendiği şiirlerdir.

 Bu türün İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı koşuk, divan edebiyatındaki karşılığı ise gazeldir.

 11’ li hece ölçüsüyle söylenir.

 Dörtlük şiir birimiyle söylenir.

 Dörtlük sayısı en az üç, genellikle 5-6’dır ancak dörtlük sayısı 6’dan çok da olabilir.

 Son dörtlükte ozanın adı yer alır.

 Uyak düzeni abab, cccb, dddb... şeklindedir.

 Koşmalar konularına göre “güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt” gibi çeşitli türlere ayrılır.

ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ

1) GÜZELLEME

Doğa güzelliklerini anlatmak ya da at, silah, kadın gibi sevilen

varlıkları övmek için yazılan şiirlerdir. Aşk ve doğa şairi

Karacaoğlan güzelleme türünün önemli örneklerini vermiştir.

GÜZELLEME ÖRNEĞİ

Sabah kalktım bir güzele uğradım

Dedim güzel uykuların kaçtı mı

Hayli zaman ilimizden gideli

Senin gönlün başkasına düştü mü

2) KOÇAKLAMA

Yiğitçe ve coşkulu bir söyleyişle, savaş ve dövüşleri anlatan,

kahramanlık duygularını canlandıran şiirlerdir. Köroğlu ve

Dadaloğlu bu türün başarılı örneklerini vermiştir.

KOÇAKLAMA ÖRNEĞİ

Koç Köroğlu girdi meydan almaya

Nâra vurup düşmanına dalmaya

Yemin ettim yedi derya dolmaya

Doldurun denize basın kılıncı

3) TAŞLAMA

Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek

amacıyla yazılan şiirlerdir. Seyrani ve Bayburtlu Zihni bu türde

başarılı örnekler vermiştir. Taşlamalar satirik şiir türüne girer.

Divan edebiyatındaki karşılığı hicviyedir.

TAŞLAMA ÖRNEĞİ

Rüşvet ile yarar hâkim hücceti

Hüccet ile alır kadı rüşveti

Halk bilmiyor dini şer’i sünneti

Bozuldu sikkenin tuncuna kaldık

4) AĞIT

Bir kişinin ölümünden duyulan acının dile getirildiği belli bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Savaş, yangın, sel, deprem gibi afetlerin topluma verdiği zararları ve acıları anlatan ağıtlar da vardır.

İslamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı sagudur. Divan

edebiyatındaki karşılığı mersiyedir.

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Seni sevmek bana verse de çile

Yılmadan çekerim yeter ki he de

Senin gibi biten ender bir güle

Gözyaşı dökerim yeter ki he de

Bu dörtlüğün nazım türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Taşlama B) Koçaklama C) Güzelleme

D) Ağıt E) Destan

ÂŞIK EDEBİYATINDA ARUZLA YAZILAN NAZIM

ŞEKİLLERİ

DİVAN: Âşık şiirinde aruz ölçüsünün fâliâtün / fâliâtün / fâliâtün / fâilün kalıbı ile söylenen ve âşıklar arasında “divânî”

olarak bilinen şiirlerdir.

SELİS: Aruzlu türler arasında yer alan selis, aruz ölçüsünün

feilâtün (fâilâtün) / feilâtün / feilâtün / feilün kalıbıyla yazılan

şiirlerdir. Hecenin on beşli şekliyle de uyumlu olan bu şiirler

özel ezgilerle söylenir.

KALENDERÎ: Özel ezgileri olan kalenderîler, aruzun mefûlü

/ mefâilü / mefâilü / feûlün kalıbıyla söylenirler. Gazel,

murabba, muhammes ve müseddes şekillerinde yazılan bu

şiirlerin hece ölçüsüyle ve dörtlükler hâlinde söylenmiş

örnekleri vardır.

SATRANÇ: Aruz vezninin müfteilün / müfteilün / müfteilün

/ müfteilün kalıbında yazılan satrançlar hecenin 8+8=16’lı

şekliyle uyum gösterir. Özel bir ezgiyle okunan bu şiirlerde

iç kafiye vardır. Beyitler, içerideki kafiyeli bölümlerden

bölündüğünde dörtlük şekline dönüşür.

VEZN-Î ÂHAR: Âşık şiirinde aruzun müstefilâtün/

müstefilâtün / müstefilâtün / müstefilâtün kalıbıyla

yazılan, her mısrası dört parçadan oluşan dört mısralık ve

aynı zamanda musammat, yani iç kafiyeli şiirlere denir.

SEMAİ

 Aşk, sevgi, doğa güzellikleri, ayrılık acıları, özlem, ölüm gibi konuların işlendiği duygu yüklü şiirlerdir.

 Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenir.

 Uyak düzeni koşmaya benzer.

 Dörtlük sayısı en az 3, en çok 5-6’dır.

 Kendine özgü bir ezgisi vardır.

 Koşmadan bestesi, ölçüsü ve dörtlük sayısı yönünden ayrılır.

BAŞKA YERDE YOK

 Geleneğe göre kişinin âşık olduğunun en önemli göstergesi bade içme veya rüya görmedir.

 Bu durumla âşıklıkta çok sık karşılaşılır.

 ºıkların bazıları, rüyalarında Hızır aleyhisselamı görüp uyanınca saz çalıp şiir söylemeye başlamışlardır.

 Bazıları da yine rüyalarında pir elinden bade

içerler, pirin gösterdiği sevgilinin yüzüne âşık

olurlar ve böylece âşıklık makamına ulaşırlar.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:66

17 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

SEMAİ ÖRNEĞİ

Çağır Karacaoğlan çağır

Taş düştüğü yerde ağır

Yiğit sevdiğinden soğur

Sarılmayı sarılmayı

VARSAĞI

 İlk olarak Toroslar’da yaşayan Varsak Boyu’ndan ozanlar

tarafından kullanılmıştır.

 Kendine özgü bir ezgiyle söylenir.

 Hece ölçüsünün 8 ’ li kalıbıyla söylenir.

 “Bre, behey, hey” gibi ünlemlere yer verilir.

 Daha çok, içinde yaşanılan zamandan ve talihten şikâyet

dile getirilir.

 Sözlerinde ve ezgisinde; meydan okuyan, babacan bir hava vardır.

VARSAĞI ÖRNEĞİ

Bre ağalar bre beyler

Ölmeden bir dem sürelim

Gözümüze kara toprak

Dolmadan bir dem sürelim

DESTAN

● Toplumu derinden etkileyen olayların -savaş, deprem, bulaşıcı hastalıklar, yangınlar, değişik felaketler- dile getirildiği uzun şiirlerdir.

● Dörtlük sayısında bir sınırlama yoktur.

● Son dörtlükte şairin mahlası geçer.

● Hece ölçüsünün 11’ li kalıbıyla söylenir.

● Bu türe en güzel örneklerden biri Yeniçeri şairi Kayıkçı Kul

Mustafa’nın Genç Osman Destanı’dır.

DESTAN ÖRNEĞİ

İbtida Bağdat’a sefer olanda

Atladı hendeği geçti Genç Osman

Vuruldu sancaktar, kaptı sancağı

İletti hendeğe dikti Genç Osman

...

Kul Mustafa karakolda gezerken

Gülle kurşun yağmur gibi yağarken

Yıkılası Bağdat seni döğerken

Şehitlere serdâr oldu Genç Osman

DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI

(TEKKE EDEBİYATI)

● Dinî-tasavvufi halk şiiri geleneği, toplumsal bir görev üstlenmiş, halkı aynı düşünce etrafında kenetlemiş, onların hoşgörü içinde bir arada yaşamalarında kilit rol oynamıştır.

● Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi mutasavvıf şairlerin ve

diğer tekke bireylerinin toplumdaki birleştirici rolü sonraki

yüzyıllarda da devam etmiştir.

DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ

İLAHİ

 Allah’ı övmek ve ona yalvarmak için yazılan şiirlerdir.

 Özel bir ezgiyle okunur.

 Hecenin 7’li, 8’li ve 11’li kalıbıyla söylenir.

 Yunus Emre, bu türün en başarılı örneklerini vermiştir.

 Söylendiği yere, kesime veya tarikata göre “Âyin, Nefes,

Tapuğ, Deme” gibi farklı isimler alır.

NEFES

 Bektaşi şairlerin söyledikleri tasavvufi şiirlerdir.

 Genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut düşüncesi anlatılır.

 Bunun yanında Hz. Muhammed ve Hz. Ali için övgüler de

söylenir.

 Pir Sultan Abdal, bu türün başarılı örneklerini vermiştir.

NUTUK

Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere tarikat

derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri

şiirlerdir.

ŞATHİYE

 İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir.

 Görünüşte saçma sanılan bu şiirlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili değişik konulara değindiği anlaşılır.

 Kaygusuz Abdal, bu türde başarılı örnekler vermiştir.

DEVRİYE

Bu şiirler, ezelden beri var olan insan ruhunun Allah’tan gelip

tekrar Allah’a dönmesi düşüncesini ele alır.

7 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Edeblü ol cân isen

Hakk’ı bil insan isen

Müştâk-ı Sultân isen

Var edeb öğren edeb

Bu dörtlüğün nazım türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nutuk B) Devriye C) Şathiye

D) Güzelleme E) Münacaat

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Gelse celâlinden cefâ

Yahud cemâlinden vefâ

İkisi de cana safâ

Senden hem ol hoş bu hoş

Bu dörtlüğün nazım türü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Devriye B) İlahi C) Şathiye

D) Nefes E) Nutuk

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Yunus Emre olan ilahi;

Allah aşkını konu edinen, onu övmek için özel bir ezgiyle yazılıp söylenen, herhangi bir tarikat izi taşımayan şiirlerdir. Bu şiirler; söylendiği yere, kesime veya tarikata göre farklı isimler alır.

Aşağıdakilerden hangisi bu isimlerden biri değildir?

A) Âyin B) Nefes C) Tapuğ

D) Devriye E) Deme

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:67

EDEBİYAT 18

FASİKÜL 2

Aşağıda verilen kavramları, uygun bölümlerin altına yazınız.

Halk edebiyatının aşağıda verilen genel özellikleriyle ilgili yargılardan doğru olanların karşısına ‘’D’’ yanlış olanların karşısına

‘’Y’’ harfi koyunuz.

Etkinlik - 1

Etkinlik - 2

Semai, şathiyeAralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan ni , mâni, varsağı, nutuk, ninni, nefes, telikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdı destan, ağıt, deme, devriye r.

1. Genellikle hece ölçüsü kullanılmakla birlikte aruz ölçüsü de kullanılmıştır.

2. Şiirlerde genellikle tam uyak kullanılmış ve rediften yararlanılmıştır.

3. Doğaya ve gerçek yaşama dayalı soyut bir şiir anlayışı benimsenmiştir.

4. Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, ölüm, yiğitlik, toplum, din, zamandan şikâyet işlenen konulardır.

5. Anonim halk edebiyatındaki manzum ürünlerde hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi esastır.

6. Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en belirgin özelliği ürünlerin sözlü olmasıdır.

7. Meddah, seyircinin ortasında oynanan, doğaçlamaya dayanan, müzik, dans, taklit gibi unsurlardan

da yararlanan geleneksel halk tiyatrosudur.

8. Karagöz okumuş bir insandır. Olduğundan başka gözükmeye çalışmayan bir halk adamıdır.

9. Halkın ortak malı olan halk hikâyeleri, göçebe hayattan yerleşik hayata geçişin ilk ürünlerindendir.

10. Nefes, söylendiği yere, kesime veya tarikata göre “Âyin, Tapuğ, Deme” gibi farklı isimler alır.

11. Devriye, ezelden beri var olan insan ruhunun Allah’tan gelip tekrar Allah’a dönmesi düşüncesini ele

alır.

ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM

BİÇİMLERİ

Koşma

………..

………..

………..

ANONİM HALK EDEBİYATI

NAZIM

BİÇİMLERİ

Türkü

………..

………..

………..

TEKKE VE TASAVVUF

EDEBİYATI

NAZIM BİÇİMLERİ

İlahi

………..

………..

………..

………..

………..

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:68

19 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 2

2. Aşağıdaki terimlerden hangisi karşısında verilen anonim halk edebiyatı ürünüyle uyuşmamaktadır?

A) Zenne - Orta oyunu

B) Şive taklitleri - Karagöz

C) Gölge oyunu - Meddah

D) Ahenkli söyleyiş - Tekerleme

E) Güldürü ögeleri - Fıkra

5. Orta oyununun ilk bölümünde ---- sahneye çıkar ve izleyiciyi selâmladıktan sonra ---- ile konuşmaya başlar.

Elinde iki dilimli tahtadan yapılmış şakşak bulunur. Bu

konuşmada, oynanacak oyunun adı bildirilir; oyun hakkında bilgi verir.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangileri getirilmelidir?

A) Kavuklu - Matiz

B) Acem - Zenne

C) Çelebi - Kambur

D) Pişekâr - Zurnacı

E) Cüce - Denyo

3. Türküyle mâniyi karşılaştıran aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Her ikisinin de söyleyeni belli değildir.

B) Mâni başta aşk olmak üzere her konuda söylenirken

türküler daha çok doğa güzelliklerini övmek için söylenir.

C) Nazım birimleri birbirinden farklıdır.

D) Her ikisi de hece vezniyle yazılır.

E) Türküler yörelerine göre adlandırılırken mânide yöresel adlandırmalar yapılmaz.

4. Aşağıdakilerin hangisinde âşık edebiyatına ait nazım

biçimleri bir arada verilmiştir?

A) Koşma, ninni, türkü, ağıt

B) Koşma, semai, varsağı, destan

C) Mâni, semai, türkü, şarkı

D) Koşuk, mâni, varsağı, destan

E) Koşuk, ağıt, türkü, şarkı

6. Koşma ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Âşık edebiyatında en çok kullanılan şiir biçimidir.

B) Hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla söylenir.

C) İşlenen konuya göre semai, varsağı, bozlak ve kırık

gibi adlar alır.

D) Son dörtlükte ozanın adı ya da mahlası yer alır.

E) Saz eşliğinde söylenen, en az üç en çok on iki dörtlükten oluşan, lirik şiir türüdür.

1. Ayrılık olmaz beğlerde

Bülbül zâr eder bağlarda

Gök çimen ağlar dağlarda

Kurt iniler kuş iniler

Bu dörtlüğe bakılarak halk şiiriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Anlaşılır bir dil kullanılır.

B) Ozanın mahlası şiirinde yer alır.

C) Söz sanatlarından yararlanılır.

D) Hece ölçüsü kullanılır.

E) Uyak ve rediften yararlanılır.

7. İlahi ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Âşık edebiyatına ait bir nazım türüdür.

B) Hece ölçüsüyle söylenir.

C) Ezgiyle okunur.

D) Allah’a övgü ve yakarışlar içerir.

E) Tarikatlara göre değişik şekillerde adlandırılır.

8. Aşağıdakilerden hangisi halk edebiyatında aruz ölçüsüyle yazılan nazım biçimlerinden biri değildir?

A) Satranç B) Divani C) Selis

D) Kalenderi E) Alkış

1-B 2-C 3-B 4-B 5-D 6-C 7-A 8-E

P:69

EDEBİYAT 20

Pratik Test FASİKÜL 2

1. Anonim halk edebiyatı ile ilgili aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Şiirlerde hece ölçüsü kullanılmıştır.

B) Ürünlerde yalın bir dil kullanılmıştır.

C) Koşma, semai, şarkı gibi ortak şiir biçimleri kullanılmıştır.

D) Karagöz, meddah ve orta oyunu gibi tiyatro ürünleri

ortaya konmuştur.

E) Söyleyeni bilinmeyen ürünlerden oluşmuştur.

4. Türkü nazım biçimiyle ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi söylenemez?

A) Kendine özgü bir ezgiyle söylenen anonim halk edebiyatı şiir biçimidir.

B) Daha çok, 7’li, 8’li veya 11’li hece ölçüsü ile söylenir.

C) Konusu ve şekli devirden devire ve çevreden çevreye değişir.

D) Taşlama, koçaklama, güzelleme gibi türleri vardır.

E) Asıl sözlerinin bulunduğu bölüme bent, her bendin

sonunda tekrarlanan nakarat bölüme ise kavuştak

ya da bağlama denir.

6. ----, yuvarlak ve çevresi seyirciyle dolu bir meydanda oynanır. Ana karakteri olan Kavuklu ve Pişekâr gölge tiyatrosundaki Karagöz ve Hacivat’ı andırmaktadır. Bundan

dolayı Karagöz oyununun açık bir alanda, gerçek oyuncularla sahnede canlandırılmış şekli gibidir. Bölümleri ve

karakterlerin birçoğu bile aynıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Köy seyirlik oyunları

B) Meddah

C) Kukla

D) Drama

E) Orta oyunu

5. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Kesik mânilerde, ilk mısra hece sayısı bakımından

diğerlerinden eksiktir.

B) Düz mâninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen mânilere yedekli veya artık mâni

adı verilir.

C) Deyiş mânilerde uyak genellikle cinasla oluşturulduğu için bunlara cinaslı mâni de denir.

D) Mânilerin konusu genellikle aşk olmakla birlikte her

konuda mâni söylenebilir.

E) Mâniler kendine özgü bir ezgiyle okunur.

2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere

ayraç içinde belirtilen sözcük getirilemez?

A) ----, anonim halk edebiyatında ölüm ve doğal felaketlerle ilgili söylenen şiirlerin genel adıdır. (Ağıt)

B) Dörtlüklerle oluşturulan mâninin uyak düzeni ---- şeklindedir. (axaa)

C) Türküde asıl sözlerin bulunduğu bölüme bent adı verilirken her bendin sonunda tekrarlanan nakarat bölümüne ---- denir. (kavuştak)

D) Annelerin, bebeklerinin uyumasını sağlamak ya da

ağlamasını durdurmak için, sade bir dille ezgili olarak söyledikleri şiirlere ---- denir. (ninni)

E) Anonim halk edebiyatı nazım biçimlerinden mâni ----

hece ölçüsüyle söylenir. (7’li)

3. I. Türkü

II. Ninni

III. Koşma

IV. Nefes

V. Kaside

Yukarıdakilerden hangileri, anonim halk edebiyatı nazım biçimlerindendir?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

P:70

21 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 2

12. Kendine özgü bir ezgiyle söylenir. Söyleyeni belli olanlar da vardır; ancak bunlar da zamanla halka mal olmuştur. Oluşturuldukları yöreye göre değişik isimlerle (kayabaşı, bozlak, kırık vb.) adlandırılır. Konusu ve biçimi dönemden döneme, yöreden yöreye değişiklik gösterebilir.

Bu parçada açıklanan anonim halk edebiyatı şiir biçimi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şarkı B) Ninni C) Mâni

D) Türkü E) Semai

11. Koşma ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Anonim halk edebiyatı nazım biçimidir.

B) Hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.

C) Dörtlük şiir biçimiyle oluşturulmuştur.

D) Değişik türlere ayrılır.

E) Genellikle aşk, sevgi, doğa güzellikleri, yiğitlik gibi

konular işlenmiştir.

10. Savaşlar, kıtlıklar, yıkımlar, sevgiler, seviler, ölümler, ayrılıklar, yaşamın ağır koşullarına başkaldırı ve yakınmalar... anonim halk edebiyatı ve âşık edebiyatı ürünlerinin

konu haritası olmuştur.

Aşağıdakilerin hangisinde verilenler, bu cümlede altı çizili dönemlere ait ürünler değildir?

A) mâni - koşma B) türkü - semai

C) ninni - varsağı D) ağıt - destan

E) ilahi - koşuk

9. Anonim halk edebiyatı; ne zaman, nerede, kim tarafından oluşturulduğu belli olmayan ürünlerin tümüne birden verilen addır. ----, bu ürünler arasında yer alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Mâniler B) Türküler C) Koşmalar

D) Bilmeceler E) Tekerlemeler

8. İnançlarla alay eder gibi yazılan ama yorumlandığında derin anlamlar taşıdığı görülen tekke ve tasavvuf

edebiyatı şiirlerine ne ad verilir?

A) Nutuk B) Şathiye C) İlahi

D) Nefes E) Devriye

7. Koşma, konularına göre değişik adlar alır. Bunlardan biri,

----.

Bu bilgiye göre boş bırakılan yere aşağıdakilerden

hangisi getirilemez?

A) bir kişinin ölümünden duyulan acının lirik bir şekilde

anlatıldığı ağıttır

B) daha çok, içinde yaşanılan zamandan ve talihten

şikâyetlerin dile getirildiği varsağıdır

C) coşkun ve yiğitçe bir üslupla, kahramanlık duygularını belirten koçaklamadır

D) doğa güzelliklerinden, at , silah ve kadın gibi varlıklardan söz eden güzellemedir

E) bir kimseyi yermek veya toplumun bozuk yönlerini

eleştirmek için yazılan taşlamadır

1-C 2-B 3-A 4-D 5-C 6-E 7-B 8-B 9-C 10-E 11-A 12-D

P:71

EDEBİYAT 22

Sınav Tadında FASİKÜL 2

4. (I) Genellikle mânilerin ilk iki dizesi, uyağı doldurmak ya

da düşünceye giriş yapmak için söylenir. (II) Temel duygu

ve düşünce son dizede ortaya konur. (III) Üçüncü dizenin uyak bakımından serbest olması söyleyene kolaylık

sağlar. (IV) Mâniler genellikle yiğitlik ve savaş konularında yazılır. (V) Düz mâni, artık mâni, kesik mâni gibi çeşitleri vardır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

5. Halk edebiyatında “mâni” nazım biçimine karşılık divan edebiyatında hangi nazım biçimi geliştirilmiştir?

A) Tuyuğ B) Müstezat C) Murabba

D) Rubai E) Kıta

6. Aşağıdakilerden hangisi Karagöz oyununda yer aldığı hâlde orta oyununda yer almaz?

A) Musiki

B) Göstermelik adı verilen tasvirler

C) Ön deyiş, söyleşme gibi bölümler

D) Güldürmeye dayalı unsurlar

E) Rum, Ermeni, Yahudi gibi Müslüman olmayan tipler

2. Aşağıdakilerden hangisi anonim halk edebiyatı ürünlerinden biri değildir?

A) Türkü B) Ağıt C) Mâni

D) İlahi E) Ninni

3. Edebiyatımızın en küçük nazım biçimlerinden olan mâni,

I

anonim halk edebiyatı nazım biçimlerinden biridir. Tek

II

dörtlükten oluşan bu nazım biçiminin uyak düzeni aaxa

III IV

şeklindedir. Anlatılmak istenen ilk iki dizede verilmektedir. V

Bu parçada numaralı yerlerden hangisinde bir bilgi

yanlışlığı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1. (I) Anonim halk edebiyatı, söyleyeni bilinmeyen, halkın

ortak malı sayılan ürünlerden oluşur.(II) Sözlü edebiyat

geleneğinin devamı niteliğinde olan bu edebiyat, şiir ağırlıklıdır. (III) Şiirlerde, hece ölçüsü yanında aruz ölçüsü de

kullanılmıştır. (IV) Şiirlerde halkın konuştuğu dil kullanılarak ölüm, aşk, hasret, yiğitlik gibi evrensel konular işlenmiştir. (V) Şiirle müzik iç içedir ve şairler, şiirlerini birtakım ezgilerle oluşturmuştur.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışlığı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

7. Tekke ve tasavvuf edebiyatında devir kuramını anlatan

şiirlere ----, Bektaşi şairlerin söyledikleri tasavvufi şiirlere

----, Allah’ı övmek ve ona yalvarmak için kaleme alınan

şiirlere ---- denir.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden

hangileri sırasıyla getirilmelidir?

A) devriye, şathiye, nefes

B) nefes, nutuk, ilahi

C) şathiye, nefes, nutuk

D) devriye, nefes, ilahi

E) ilahi, nefes, nutuk

8. Aşağıdakilerden hangisi semai için söylenemez?

A) Kendine özgü bir ezgisi vardır.

B) Uyak düzeni abab, cccb, dddb şeklindedir.

C) Dörtlük sayısı en az 3 en fazla 5’tir.

D) Hecenin 7’li kalıbı ile söylenir.

E) Aşk ve doğa konusu işlenir.

1-C 2-D 3-E 4-D 5-A 6-B 7-D 8-D

P:72

23 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

ÂŞIK EDEBİYATI SANATÇILARI

16. YÜZYIL

KÖROĞLU

 Bolu Beyi’nden babasının öcünü almak için dağa çıkan,

yiğitlik ve iyilikseverliğiyle halkın gönlünde destanlaşan

Köroğlu’nun kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

 Şiirleri arasında yiğitçe ve coşkun bir seslenişle söylenmiş

koçaklamalar önemli yer tutar.

 Aşk, doğa ve ölüm konularını dile getirdiği şiirleri de vardır.

Mert dayanır namert kaçar

Meydan gümbür gümbürlenir

Şahlar sahi divan açar

Divan gümbür gümbürlenir

Yiğit kendini övende

Toplar menzili döğende

Kılıç kalkana değende

Kalkan gümbür gümbürlenir

Ok atılır kal’asından

Hak saklasın belasından

Köroğlu’nun narasından

Dağlar gümbür gümbürlenir

Köroğlu

KARACAOĞLAN

 Koşma türündeki şiirleriyle, özellikle de güzellemeleriyle

tanınmıştır.

 16. yüzyılın sonları ile 17. yüzyılın başlarında yaşadığı sanılmaktadır.

 ºık edebiyatının en büyük şairi kabul edilmektedir. Kendisinden sonra gelen halk şairlerinin üzerinde çok etkili olmuştur.

 Aşk ve doğa şairidir.

 Dili sade bir Türkçedir.

 Şiirlerinde, tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.

 Şiirlerinde, yaşadığı dönemin önemli siyasi ve sosyal olaylarına yer vermiştir.

 Divan şiirinden etkilenmemiş, bütün şiirlerinde halk şiirinin

şekil ve söyleyiş özelliklerine bağlı kalmıştır.

Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret ettin beni kavim kardaşa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Nice sultanları tahttan indirdi

Nicesinin gül benzini soldurdu

Nicelerin gelmez yola gönderdi

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacoğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacaoğlan

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

XVI. ve XVII. yüzyıllarda yaşayan, Yunus Emre ile Nasreddin

Hoca gibi nereli olduğu konusunda değişik rivayetler bulunan

bir saz şairidir. Çukurova, Balkanlar, Azerbaycan, Türkmenistan gibi değişik bölgelerde yaşadığı düşünülen saz şairi hakkındaki bir başka tartışma da Barak veya Varsak boyuna mensup olup olmadığıdır. Şiirlerinin temasını genellikle güzellik ve

gurbet kavramları oluşturan âşık, bütün şiirlerini hece ölçüsüyle söylemiştir.

Bu parçada söz edilen saz şairi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Köroğlu B) Âşık Ömer C) Karacaoğlan

D) Ercişli Emrah E) Gevheri

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:73

EDEBİYAT 24

FASİKÜL 2

17. YÜZYIL

KAYIKÇI KUL MUSTAFA

 Nerede doğduğu, nerede öldüğü kesin olarak bilinmemektedir.

 Cezayir’den Bağdat’a dek çeşitli yerlerde savaşmış; destanlar ve ağıtlar düzmüş bir Yeniçeri ozanıdır.

 Şiirlerinde çağının önemli tarihsel olaylarını yansıtmıştır.

 Divan şiirinin etkisinden uzak, halk zevkine bağlı, doğal bir

söyleyişle geniş bir üne kavuşmuştur.

 Bağdat kuşatmasında kaleden atılan oklarla yaralanıp Dicle’ye düşerek boğulan kahraman bir asker olan Genç Osman için yazdığı destan, şiirlerinin en tanınmışıdır.

 Genç Osman D"estanı kısa sürede bütün Anadolu’ya yayılmış, büyük ün kazanmıştır.

ÂŞIK ÖMER

 17. yüzyıl saz şairlerinden olan Âşık Ömer; İran, Suriye,

Irak, Arabistan ve Türkiye’de köy köy dolaştıktan sonra

uzun yıllar Türkiye’de kalmıştır. Konya’da doğan şair, saz

şairleri içinde en çok şiiri olan (yaklaşık 1500) şairdir.

 Divan şiirinden de etkilenerek aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır. Aşık Ömer’in gazel, kaside, murabba, tevhit ve naatları bulunmaktadır.

 Divan edebiyatından etkilenerek şiirler yazmasına karşın

halk şiirinin koşma, semai, varsağı nazım biçimlerinde daha başarılı olmuştur.

 Üstat olarak da anılan sanatçının Şairname adlı eseri, aşık

edebiyatının ilk Şairname'sidir.

Ela gözlerine kurban olduğum

Yüzüne bakmaya doyamadım ben

İbret için gelmiş derler cihana

Noktadır benlerin sayamadım ben

Kaldı deli gönül kaldı hep yasta

Mevla’m erdir beni murada kasda

Aşık Ömer eydür sevgili dosta

Allah’ısmarladık diyemedim ben

Âşık Ömer

18. YÜZYIL

GEVHERİ

 Şam’a, Arabistan’a gittiği ve Rumeli’de bulunduğu, bir paşanın divan kâtipliği yaptığı şiirlerinden anlaşılmaktadır.

 Toplumsal olaylarla ilgilenmemiş, şiirlerinde aşk ve doğa

güzelliklerini işlemiştir.

 Halk dili ve hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerinin yanı sıra aruz

ölçüsüyle yazılmış şiirleri de vardır.

Ala gözlü nazlı dilber

Seni kandan sakınırım

Kandan değil hey efendim

Seni candan sakınırım

Gevheri der ben bir merdim

Yüreğimden çıkmaz derdim

Sen bir kuzu ben bir kurdum

Seni benden sakınırım

Gevheri

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:74

25 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

DERTLİ

 Bolu ile Gerede arasında Şahnalar köyünde doğmuştur.

 İstanbul’da, Konya’da, Mısır’da kalmış tekrar köyüne dönmüştür. Bir süre Orta Anadolu’da dolaşmış; İstanbul’a gitmiş, kısa süreli birkaç memurluk yapmış, sonra da Ankara’ya gitmiş, orada ölmüştür.

 Şiirlerinde hem aruz hem hece ölçüsünü kullanmıştır ancak asıl ününü, hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde göstermiştir.

 Gevheri, Âşık Ömer, Fuzuli gibi ozanlardan etkilenmiştir.

Açıldı sümbüller erişti bahar

Garip bülbül gibi güllere düştüm

Aşk ile eyledim ben terk-i diyar

Zelil sefil gurbet ellere düştüm

Niçin cuş eyleyip çağlamayım ben

Nar-ı aşka ciğer dağlamayım ben

Niçin ah eyleyip ağlamayım ben

Dertli turna gibi göllere düştüm

Dertli

19. YÜZYIL

DADALOĞLU

 Toroslar’da yaşayan göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan olan sanatçının hayatı tam olarak bilinmemektedir.

 Türkmen aşiretlerini yerleşik hayata geçirme çabası karşısında, devlete karşı başkaldıranlarla birlik olmuş, çoğu şiirinde derebeyleri ve aşiretler arasındaki kavga ve mücadeleleri dile getirmiştir.

 Şiirlerinde yiğitçe bir seslenişin yanında, içli bir söyleyiş de

vardır.

 Yiğitçe ve coşkun bir seslenişle söylediği koçaklamalarıyla tanınmıştır.

Belimizde kılıcımız kirmani

Dışı deler mızrağımın temreni

Hakkımızda devlet etmiş fermanı

Ferman padişahın dağlar bizimdir

BAYBURTLU ZİHNİ

 Hem divan hem de halk şiiri türündeki eserleriyle tanınmıştır.

 Medrese eğitiminden sonra İstanbul’a gelmiş, toplumdaki yanlışları hicivleriyle ortaya koymuştur.

 Divan şiirini çok iyi bilen şair, Arapça ve Farsça şiirler yazmıştır.

 Asıl ününü âşık tarzında hece ölçüsüyle yazdığı şiirleriyle

sağlamıştır.

Bayburtlu Zihni’nin Eserleri:

 Divan

 Sergüzeştname: Manzum bir hayat öyküsü niteliği taşır.

 Kitab-ı Hikâye-i Garibe: Haksızlığa uğrayan bir delikanlının

macerası anlatılır. Düzyazı ağırlıklı

yazılmış olsa da kaside, mesnevi,

gazel gibi manzum bölümler de

içerir.

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

(I) Güney Anadolu’daki Avşar Türkmenlerinden olan Dadaloğlu, 19. yüzyılın başında yaşamıştır. (II) Osmanlı Devleti’nin

Türkmenleri göçebelikten yerleşik hayata geçirme politikasına

tepki göstermiştir. (III) “Benden selam olsun Bolu Beyi’ne” diye

başlayan şiiri meşhurdur. (IV) Şiirleriyle, Toroslarda yaşayan

göçebe Türkmen aşiretlerinin geleneksel dünyasını, törelerini

yansıtmıştır. (V) Asıl başarısı, bir meydan okuma ve mertlik havasında söylemiş olduğu koçaklamalarında görülür.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi

yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Çözüm:

 ….

Dadaloğlu yatın kavga kurulur

Öter tüfek davlumbazlar vurulur

Nice koç yiğitler yere serilir

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir

Dadaloğlu

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:75

EDEBİYAT 26

FASİKÜL 2

SEYRANİ

 Kayseri’nin Develi ilçesinde doğmuştur. İstanbul’a gelmiş

ancak devrin büyüklerini hicvettiği için memleketine dönmek zorunda kalmıştır.

 Dönemindeki aksaklıkları ele almış, taşlamalarıyla tanınmıştır.

 Aruzla da yazmakla beraber gerçek şair kişiliği hece ile

yazdığı koşma, nefes, destan, semai, devriye tarzındaki

şiirlerinde görülür.

 Halk şiirimize, hicivle mizah karışımı değerli örnekler kazandırmıştır.

ERZURUMLU EMRAH

 Halk edebiyatının 19. yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biridir.

 Erzurum’da medrese eğitimi almış,

ömrünün büyük bir bölümünü seyahatle geçirmiştir.

 İyi bir tahsil gördüğü, şiirlerinde kullandığı dil ve sanatlı söyleyişten anlaşılmaktadır.

 Başta Fuzuli olmak üzere Baki ve

Nedim’den etkilenmiş, hem divan hem de halk şiiri tarzında eserler vermiştir.

 Halk şiiri geleneğine bağlı olarak yazdığı eserleri sanat yönünden daha başarılıdır.

 Pek çok şiiri türkü ve şarkı formuna sokularak okunmuştur.

 Şiirleri Divan-ı Emrah adıyla yayımlanmıştır.

DİNÎ-TASAVVUFİ HALK EDEBİYATI SANATÇILARI

HACI BEKTAŞ VELİ

 13. yüzyılda yaşamış ünlü bir Türk mutasavvıfıdır.

 Bektaşiliğin kurucusudur. Türkistan’ın Nişabur şehrinde

dünyaya gelmiş, birçok mutasavvıftan ders alarak iyi bir eğitim görmüştür.

 Türkistan’ın büyük şeyhi Ahmet Yesevi’nin işaretiyle Anadolu’ya gelmiştir. Kırşehir’e yerleşmiş ve pek

çok derviş yetiştirmiştir.

 Ömrü boyunca halka, doğru yolu

göstermeye çalışmış, Anadolu’da büyük ilgi görmüştür.

 Makalat: Hacı Bektaş Veli’nin “sohbetler, sözler” anlamına gelen eseri, Ahmet Yesevi’nin Fakirname adlı yapıtının

açıklaması gibidir.

 Eser, tasavvuf konusunda ve farklı bölümler hâlinde yazılmıştır.

YUNUS EMRE

 13. yüzyılda yaşadığı söylenir.

 Yaşadığı dönemi, geniş bir bakış açısıyla ve Anadolu insanının diliyle duru bir biçimde şiirlerine yansıtmıştır.

 Yunus Emre’de Allah inancı ve derin bir insan sevgisi vardır.

 Şiir dili oldukça güzel, temiz ve içtenlik taşıyan bir halk

Türkçesidir.

 İnsan, Allah, ölüm, varlık, yokluk kavramlarını tasavvuf anlayışında eriterek, halka ve hayata bağlı kalarak yazdığı ilahilerinin toplandığı Divan’ı Tekke edebiyatının en güzel örneğidir.

 Halk dilini özentisiz, coşkun bir lirizmle kullanır.

 Şiirlerinde hem aruz hem de hece ölçüsü kullanmıştır.

 Şiirleri insana ait duyguları işlemesi yönüyle evrenseldir.

 İlahileri yüzyıllarca, insanlar tarafından ezberlenmiş ve söylenegelmiştir.

Eserleri:

 Divan: Allah, insan, ölüm, varlık, yokluk kavramlarını tasavvuf anlayışında eriterek yazdığı şiirleri yer alır.

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

I. Âşık Ömer, Şairname adlı eserinde kendisinden önce ve

kendi döneminde yaşamış birçok şairin adını anarak onlar

hakkında kısaca bilgiler vermiştir.

II. Dertli, Gevheri ve Bayburtlu Zihni gibi divan şiirinden etkilenen şairler, hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsüyle de eser

vermişlerdir.

III. Şiirlerinde divan ve tekke edebiyatından etkiler görülen

Köroğlu, dönemine göre ağır bir dille koçaklama tarzı şiirler

söylemiştir.

IV. Hayatının büyük bölümünü Güney Anadolu yöresinde geçiren Karacaoğlan, koşma ve semailerinde günlük konuşma

dilini bütün canlılığıyla yaşatmıştır.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi

yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:76

27 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

Çözüm:

HACI BAYRAM VELİ

 4. yüzyılda yaşamış Türk mutasavvıfıdır.

 Bayramilik tarikatını kurmuştur, düşüncelerini içeren lirik-didaktik şiirler yazmıştır.

 Yunus Emre tarzında şiirler söylemiş,

şiirlerinde Bayrami mahlasını kullanmıştır.

 Tasavvufla ilgili görüşleri, kendinden sonra gelenlerce belli bir inanç düzeni olarak benimsenen Bayramilik’te son biçimini almıştır.

KAYGUSUZ ABDAL

 15. yüzyılın Bektaşi şairlerindendir. Bir Bektaşi “ulu”su olarak Kaygusuz Sultan diye adlandırılmıştır.

 Şiirlerinden ve öğretici düzyazılarından, onun kültürlü bir

şair olduğu anlaşılır.

 Hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsünü de kullanmıştır.

Çoğu şiirinde, benimsediği tasavvuf ve Bektaşilik ilkelerini, özgür bir düşünce içinde, softa görüşle alay edercesine savunmuştur.

 İnançlardan teklifsizce, alaylı bir dille söz eder gibi yazdığı

şathiyeleriyle tanınmıştır.

Eserleri:

 Divan, Gülistan, Gevhername: Şiir

 Budalaname, Kitab-ı Miglate, Vücutname: Düzyazı

Garip kulun yaratmışsın

Derde mihnete katmışsın

Anı âleme atmışsın

Sen çıkmışsın uca Tanrı

Kaygusuz Abdal Yaradan

Gel içegör şu cur’adan

Kaldır perdeyi aradan

Gezelim bilece Tanrı

Kaygusuz Abdal

EŞREFOĞLU RUMÎ

 15. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıftır. Asıl adı Abdullah’tır. Babasının

adı olan Eşref ile anılmıştır.

 Tasavvuf yoluna giriş yapmak istediğinde Bursa’nın ünlü velilerinden

Emîr Sultan’a bağlanmak ister. Fakat Emir Sultan onu Ankara’ya, Hacı Bayram Veli’ye gönderir.

 Eserlerinde genelde yalın bir Türkçeyi tercih etse de Arapça ve Farsça sözcükler de kullanmıştır.

 Müzekkin-i Nüfus adlı tasavvufî eseri, şiirlerinin yer aldığı

Eşrefoğlu Rumî Divanı ile ünlenmiştir.

PİR SULTAN ABDAL

 16. yüzyılda yaşamış Bektaşi tarikatına bağlı şairlerden biridir.

 Hayatı hakkında, söylentiler dışında kesin bir bilgi yoktur.

 Şiirlerinde tasavvuf, tabiat, aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konuları işlemiştir.

 Divan edebiyatından hiç etkilenmemiş, halk edebiyatı nazım şekilleri içinde, duygu ve düşüncelerini sade bir halk

söyleyişiyle dile getirmiştir.

 Nefes türünde söylediği başarılı şiirleriyle tanınmıştır.

 Risaletü’n Nushiye: İnsanın su, toprak, ateş ve hava ile

sonradan ona eklenen canın birleşmesinden meydana gelişini anlatır. Nasihat kitabı anlamına gelen bu eser mesnevi biçiminde yazılmıştır.

Mecnun oluban yürürüm

O yâri düşte görürüm

Uyanıp melûl olurum

Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim

Baştan ayağa yareyim

Dost elinden avareyim

Gel gör beni aşk neyledi

Yunus Emre

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Onu halk şairi saymak bir bakıma yanlıştır. Ama o, halka halkın diliyle seslenerek halkın şairi olabilmiştir. Zaten başarısının sırlarından biri de budur. Hece ile söylediği şiirlerinden

başka, aruzla yazılmış şiirleri de vardır. Yaşamı üzerine kesin

bilgiler yoktur. Risalet’ün Nushiye adlı mesnevisinin yazılış tarihinden yola çıkarak XIII. yüzyılda yaşadığı konusunda birleşilmiştir.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Pir Sultan Abdal

B) Hacı Bayram Veli

C) Yunus Emre

D) Mevlana Celaleddin Rumi

E) Kaygusuz Abdal

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:77

EDEBİYAT 28

FASİKÜL 2

Mürşidim Muhammed bildim yolumu

Rehberim Ali’dir verdim elimi

Tığbend ile bağladılar belimi

Erenler meydanın gördüm bu gece

...

Pir Sultan’ım Hakk’a niyaz ederim

Erenler rahına doğru giderim

Küllü varım Hakk’a teslim ederim

Hakkın cemalini gördüm bu gece

Pir Sultan Abdal

NİYAZİ-İ MISRİ

 17. yüzyılda yaşamış, dini ilimler üzerinde çalışarak tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf alanlarında adını duyurmuştur.

 Aruz ve hece ölçüsüyle şiirler yazmış,

bu şiirlerini Divan-ı İlahiyat adlı eserinde toplamıştır.

 Yunus Emre’ye büyük bir hayranlık duyan şair, onun tarzında şiirler yazmıştır.

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI

 18. yüzyılda yaşayan, şiirlerini, Divan’ında toplayan şair, ünlü eseri Marifetname’de ise döneminin jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmiştir.

 Marifetname, yaşadığı dönemin bütün bilgilerini kapsayan, Doğu ve Batı dillerine çevrilmiş, her devirde ilgi görmüş ansiklopedik nitelik taşıyan bir eserdir.

5. ÖĞRETEN SORU

Halk edebiyatıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Az da olsa doğadan yararlanılarak oluşturulmuş söz sanatlarına yer verilmiştir.

B) Aşk, doğa güzellikleri, ayrılık, ölüm, yiğitlik gibi konular

işlenmiştir.

C) Deyimlerden ve halk söyleyişlerinden yararlanılmıştır.

D) Şiirler, sadece hece ölçüsüyle oluşturulmuştur.

E) Gerçek yaşamı esas alan somut bir şiir anlayışı benimsenmiştir.

6. ÖĞRETEN SORU

I. Dadaloğlu

II. Pir Sultan Abdal

III. Köroğlu

IV. Karacaoğlan

V. Kaygusuz Abdal

Yukarıda numaralanmış sanatçılardan hangileri koçaklamalarıyla tanınmıştır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve V

D) III ve IV E) IV ve V

7. ÖĞRETEN SORU

Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) Budalaname ve Kitab-ı Miglate, daha çok; şathiyeleriyle

ünlenmiş Kaygusuz Abdal’ın yapıtlarıdır.

B) Karacaoğlan, şiirlerinde dini ve tasavvufi konulara yer vermemiş; Divan şiirinden etkilenmemiştir.

C) Erzurumlu Emrah ve Bayburtlu Zihni’nin şiirlerinde, divan

edebiyatının etkisi görülmektedir.

D) Hacı Bektaş Veli’nin Makalat adlı yapıtında tasavvufla ilgili konular bölümler halinde anlatılmıştır.

E) Dostlar Beni Hatırlasın, Âşık Ömer’in şiirlerinin yer aldığı

bir yapıtıdır.

Çözüm:

Çözüm:

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:78

29 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

Aşağıda verilen bilgilerden yola çıkarak bilgilere karşılık gelen sanatçıları uygun kutucuklarla eşleştiriniz.

Etkinlik

Kayseri’nin Develi ilçesinde doğmuştur. Dönemindeki aksaklıkları ele almış, taşlamalarıyla tanınmıştır. Halk şiirimize, hicivle mizah karışımı

değerli örnekler kazandırmıştır.

3

16. yüzyılda yaşamış Bektaşi tarikatına bağlı şairlerden biridir. Divan edebiyatından hiç etkilenmemiş, duygu ve düşüncelerini sade bir halk

söyleyişiyle dile getirmiştir.

5

13. yüzyılda yaşamış ünlü bir Türk mutasavvıfıdır. Bektaşiliğin kurucusudur. Türkistan’ın Nişabur şehrinde dünyaya gelmiş, birçok mutasavvıftan ders alarak iyi bir eğitim görmüştür.

7

18. yy. da yaşayan şair, şiirlerini, Divan’ında

toplamıştır, ünlü eserinde ise döneminin jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmiştir.

1

17. yüzyılda yaşamıştır. Cezayir’den Bağdat’a

dek çeşitli yerlerde savaşmış; destanlar ve ağıtlar düzmüş bir Yeniçeri ozanıdır. Şiirlerinde çağının önemli tarihsel olaylarını yansıtmıştır.

2

13. yüzyılda yaşadığı söylenir. Yaşadığı dönemi,

Anadolu insanının diliyle duru bir biçimde şiirlerine yansıtmıştır. Onda Allah inancı ve derin

bir insan sevgisi vardır.

4

15. yüzyılın Bektaşi şairlerindendir. Şiirlerinden

ve öğretici düzyazılarından, onun kültürlü bir

şair olduğu anlaşılır. İnançlardan teklifsizce,

alaylı bir dille söz eder gibi yazdığı şathiyeleriyle

tanınmıştır.

6

KAYGUSUZ

ABDAL

HACI BEKTAŞİ

VELİ

KAYIKÇI KUL

MUSTAFA

YUNUS

EMRE

SEYRANİ

ERZURUMLU

İBRAHİM HAKKI

PİR SULTAN

ABDAL

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:79

EDEBİYAT 30

Öğreten Test FASİKÜL 2

2. I. Âşık Ömer

II. Erzurumlu Emrah

III. Bayburtlu Zihni

IV. Karacaoğlan

V. Dadaloğlu

Yukarıda verilen şairlerden hangileri şiirlerini divanda toplamamıştır?

A) I ve II B) I ve V C) II ve IV

D) IV ve V E) III ve IV

4. ---- Kayıkçı Kul Mustafa’nın Bağdat kuşatması sırasında

bir gencin büyük kahramanlıklar gösterip daha sonra

kaleden atılan bir okla yaralanarak Dicle’ye düşmesi ve

burada ölmesini anlattığı uzun bir şiiridir.

Bu cümlede tanıtılan yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Risaletü’n Nushiye

B) Sergüzeştname

C) Genç Osman Destanı

D) Battal Gazi Destanı

E) Satuk Buğra Han Destanı

1. (I) 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşadığı

sanılan halk şairidir. (II) Türk aşık edebiyatına yepyeni

bir söyleyiş biçimi getiren şair Âşık edebiyatının en büyük şairlerindendir. (III) Dili sade, arı ve duru bir Türkçedir. (IV) Şiirlerinde, tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir. (V) Aşk, doğa,ayrılık, gurbet, sıla özlemi ve ölüm

en çok değindiği konulardır.

Bu parçadaki numaralandırılmış cümlelerin hangisinde Karacaoğlan ile ilgili bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

5. Anadolu’dan İstanbul’a gelmiş ancak devrin büyüklerini

hicvettiği için memleketine dönmek zorunda kalmıştır.

Orada yoksulluk içinde ölmüştür. Dönemindeki aksaklıkları ele almış, değersiz yöneticileri ve ham sofuları yerden

yere vurduğu taşlamalarıyla tanınmıştır. Aruzla da yazmakla beraber gerçek kişiliği hece ile yazdığı koşma, nefes, destan, semai, devriye tarzındaki şiirlerinde görülür.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Seyrani

B) Kaygusuz Abdal

C) Köroğlu

D) Dadaloğlu

E) Karacaoğlan

3. Halk şairleri arasında en kültürlü şairlerden biridir. Divan

şairlerini aratmayacak tarzda gazeller, murabbalar söylemiştir. En çok bilinen şiiri, 38 dörtlükten meydana gelen ve 105 şairin adının sayıldığı Şairname’sidir. Burada

17 saz şairinin adı geçmektedir.

Bu parçada ele alınan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Karacaoğlan B) Kuloğlu C) Dertli

D) Dadaloğlu E) Âşık Ömer

6. Kaygusuz Abdal ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Şathiye türündeki şiirleriyle tanınmıştır.

B) Risaletü’n Nushiye adlı, düzyazı türünde kaleme aldığı yapıtında tasavvufi konuları ele almıştır.

C) Tekke ve tasavvuf edebiyatının bir temsilcisidir.

D) Şiirlerini yalın bir dille oluşturmuştur.

E) Hem hece hem aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır.

P:80

31 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 2

12. Okuyanda coşkunluk, yiğitlik duygusu, savaşma arzusu uyandırmaya yönelik şiirler yazan Dadaloğlu ve

Köroğlu gibi halk ozanlarımız, aşağıdaki şiir türlerinin hangisiyle ilişkilendirilebilir?

A) Didaktik B) Satirik C) Pastoral

D) Epik E) Lirik

9. I. Dili sade, arı ve duru bir Türkçedir.

II. Hem aruz hem heceyle şiirleri vardır.

III. Şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara yer vermiştir.

IV. Mesnevi türünde yapıtı vardır.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi, yukarıda numaralanmış yargılardan hepsiyle ilişkilendirilebilir?

A) Hoca Dehhanî

B) Yunus Emre

C) Hacı Bektaş Veli

D) Pir Sultan Abdal

E) Mevlana Celaleddin Rumî

7. I. Şathiyeleriyle tanınmıştır. (Seyrani)

II. Taşlama türünde başarılı örnekler ortaya koymuştur.

(Kaygusuz Abdal)

III. Divanı ve mesnevisi vardır. (Yunus Emre)

IV. Bütünüyle halk şiiri geleneğine bağlı kalmıştır. (Pir

Sultan Abdal)

V. Güzellemeleriyle tanınmıştır. (Karacaoğlan)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

8. I. Şiirde hem aruzu hem heceyi kullanma

II. Şathiye türündeki şiirleriyle tanınma

III. Divan ve mesnevi ortaya koyma

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Kaygusuz Abdal B) Âşık Ömer

C) Yunus Emre D) Karacaoğlan

E) Âşık Seyrani

10. I. Koçaklamalarıyla ünlenme

II. Divan şiirinden etkilenmeme

III. Mesnevi kaleme alma

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Dadaloğlu B) Âşık Paşa C) Yunus Emre

D) Pir Sultan Abdal E) Seyrani

11. ----, bir öğüt kitabı olan Risâletü’n-Nushiyye mesnevisinde iyilikleri ve kötülükleri saymış, insanı yücelten ve

alçaltan ne varsa anlatmış ve insan olmanın yolunu göstermiştir. Bunu yaparken peygamberlerin hayatlarından

örnekler de vermiş; cimrilik, haset, kibir, öfke, gaflet,

dünya sevgisi, kin, gıybet ve dedikodunun insanı felakete sürüklediğini belirterek bunların aşağılık ve insanı

küçük düşüren şeyler olduğunu vurgulamıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Yusuf Has Hacip

B) Edip Ahmet Yükneki

C) Yunus Emre

D) Mevlana Celaleddin Rumi

E) Hacı Bayram Veli

1-A 2-D 3-E 4-C 5-A 6-B 7-A 8-D 9-B 10-E 11-C 12-D

P:81

EDEBİYAT 32

Pratik Test FASİKÜL 2

2. Tekke ve Tasavvuf edebiyatı ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Şiirlerde, sadece hece ölçüsü kullanılmıştır.

B) Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal

önemli temsilcileridir.

C) Sanatçılar, şiiri, dini ve tasavvufi düşüncelerini yaymak için araç olarak görmüşlerdir.

D) Sanatçılar daha çok; şeyhler, pirler ve dervişlerdir.

E) İlahi, şathiye, nefes, nutuk ve devriye gibi ürünler ortaya konmuştur.

4. XVII. yüzyıl âşık edebiyatının en önemli temsilcilerindendir. Divan şiiri tarzında da şiirler söylemiştir. Şiirlerinden

iyi bir medrese eğitimi aldığı anlaşılmaktadır. Divan tarzındaki şiirlerinde “Adlî” mahlasını kullanmıştır. Türk ve

İran divan şairlerinin eserlerini okuyup anlayacak derecede bu iki dile ve kültüre hâkimdir. Hayatı hakkında kesin bilgiye sahip olmadığımız şairin, Aydınlı bir aileye

mensup olduğu bilinmektedir. Ailesi Aydın’dan Konya’ya

göç etmiş, Gezlevi (şimdiki adıyla Korualan) köyüne yerleşmiştir. Tasavvuf kültüründen de etkilenmiş, şiirlerinde

tasavvufî temalar da işlemiştir. Şiirleri Divan'ında toplanmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Karacaoğlan B) Âşık Ömer

C) Pir Sultan Abdal D) Âşık Veysel Şatıroğlu

E) Hacı Bektaş Veli

1. I. Şiirlerinde, tasavvufa ve dinî konulara yer vermemiştir. (Karacaoğlan)

II. Sergüzeştname adlı yapıtı, manzum bir hayat öyküsü niteliği taşır. (Bayburtlu Zihni)

III. Divan edebiyatından etkilenmiş, yazdığı “fes” redifli

kasidesiyle adından söz ettirmiştir. (Erzurumlu Emrah)

IV. Şiirleri arasında yiğitçe ve coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamalar önemli yer tutar. (Gevheri)

Yukarıda numaralanmış açıklamalardan hangileri ayraç içinde belirtilen sanatçıyla ilgili değildir?

A) I ve II B) II ve III C) II ve IV

D) III ve IV E) Yalnız IV

5. Aşağıdakilerin hangisinde divan edebiyatından etkilenmeyen halk ozanları bir arada verilmiştir?

A) Karacaoğlan - Köroğlu - Dadaloğlu

B) Köroğlu - Yunus Emre - Âşık Veysel

C) Yunus Emre - Âşık Ömer - Dadaloğlu

D) Âşık Veysel - Erzurumlu Emrah - Seyrani

E) Kaygusuz Abdal - Seyrani - Pir Sultan Abdal

3. Karacaoğlan ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Şiirlerinde dini lirizme ağırlık vermiştir.

B) Şiirlerinde hece ölçüsü kullanmıştır.

C) Güzellemeleriyle tanınmıştır.

D) Âşık edebiyatının önemli temsilcilerindendir.

E) Duru bir söyleyişi vardır.

6. İlâhiler, Allah’ı övmek, Allah’a yalvarmak için söylenen

ya da yazılan şiirlerdir. Tarikattaki şair müritlerce yazılır,

bu nedenle müridin bağlı olduğu tarikata göre adı değişir. Örneğin Bektaşilikte nefes, Mevlevilikte âyin denir.

Tekke ve tasavvuf şairlerinden ---- ilâhileriyle, ---- nefesleriyle tanınır. Nefeslerde Allah sevgisinin yanı sıra On İki

İmam’ın övgüsü işlenir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Yunus Emre - Pir Sultan Abdal

B) Kaygusuz Abdal - Erzurumlu Emrah

C) Mevlânâ Celâleddin Rûmî - Seyrani

D) Yunus Emre - Kadı Burhaneddin

E) Mevlânâ Celâleddin Rûmî - Gevherî

P:82

33 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 2

8. Aşağıdaki dizilerin hangisindeki şairlerin, şiirlerinde

divan şiirinden etkilenmediği söylenebilir?

A) Yunus Emre - Âşık Ömer

B) Pir Sultan Abdal - Karacaoğlan

C) Erzurumlu Emrah - Kaygusuz Abdal

D) Âşık Paşa - Everekli Âşık Seyrani

E) Bayburtlu Zihni - Âşık Veysel Şatıroğlu

11. ---- şiirlerinde temel konu kavga ve kahramanlıktır. O, göçebe bir toplumun içinden çıkmıştır. Dağlara, yaylalara,

soğuk pınar başlarına, kara ardıçlı yurtlara vurgunluğu,

sürdüregeldiği bu toplumsal yaşamın gereklerinden kaynaklanmaktadır. İsyanı da bu alışageldiği yaşam biçiminin dışına itilmek istenmesine tepkiden kaynaklanmaktadır. Göçebe toplum içerisinde olması, onu, aydın/şehirli sanatçıların süslemeli dillerine karşı özenti içerisinde

olan çağdaşlarından ayırmış, halk şiiri geleneğinin güzel

örneklerini vermesine yaramıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Seyranî’nin B) Âşık Veysel’in C) Âşık Ömer’in

9. ----, Osmanlı Devleti’nin iktisadi bunalımlar ve iç karışık- D) Dadaloğlu’nun E) Pir Sultan Abdal’ın

lıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır. Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur. Bugüne değin yapılan inceleme

ve araştırmalara göre 17. yüzyılda yaşamıştır. Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur. Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları

yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık

edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir. Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve

aşktır. Dil ve ölçü bakımından divan şiirinin etkisinden

uzak kalmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Âşık Ömer B) Gevherî C) Dadaloğlu

D) Karacaoğlan E) Everekli Âşık Seyrani

10. Toplumsal yaşamdaki eksiklikleri, bozuklukları; yöneticilerin yanlış tutum ve davranışlarını eleştiren şiirlere halk

edebiyatında ---- adı verilir. ----, bu tarzdaki şiirleriyle tanınmış bir halk ozanıdır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıda verilenlerden hangisi getirilmelidir?

A) koçaklama - Dadaloğlu

B) nutuk - Pir Sultan Abdal

C) şathiye - Kaygusuz Abdal

D) taşlama - Everekli Âşık Seyrani

E) varsağı - Âşık Veysel Şatıroğlu

12. I. En çok eser veren halk şairidir.

II. Budalaname adlı eseri vardır.

III. Makalat adlı tasavvufi içerikli bir eseri vardır.

IV. Halk şiirinin son büyük şairi olarak kabul edilir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerde aşağıdaki sanatçılardan hangisine ait bir özellik verilmemiştir?

A) Yunus Emre

B) Kaygusuz Abdal

C) Âşık Ömer

D) Hacı Bektaş-ı Veli

E) Âşık Veysel

7. ---- yaşamış Bektaşi şairlerinden olan ----, hem şiir hem

düzyazı alanında yapıtlar ortaya koymuştur. Şiirlerinde

hece ölçüsünün yanında aruzu da kullanmıştır. Bektaşilik

ilkelerini softa bir görüşle alay derecesinde savunduğu

şathiyeleriyle tanınmıştır. Asıl adı Alaaddin Gaybi’dir. İyi bir

öğrenim görmüş, genç yaşta Abdal Musa’ya derviş olmuştur. Mısır’a giderek bir tekke açmış, Hicaz, Suriye ve

Irak’ı dolaşarak Anadolu’ya dönmüştür. Rumeli’nin Yanya,

Filibe ve Manastır şehirlerinde de bulunmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) 13. yüzyılda - Yunus Emre

B) 19. yüzyılda - Seyrani

C) 15. yüzyılda - Kaygusuz Abdal

D) 16. yüzyılda - Köroğlu

E) 16. yüzyılda - Pir Sultan Abdal

1-D 2-A 3-A 4-B 5-A 6-A 7-C 8-B 9-D 10-D 11-D 12-A

P:83

EDEBİYAT 34

Sınav Tadında FASİKÜL 2

1. Bu şairler Anadolu’nun güneyinde, Toroslarda göçebe

yaşayan Türkmen boyları içinde yetişmişlerdir. Bu şairlerden ilki olan ---- şiirlerinde gerçek yaşam sahneleri,

gerçek doğa tasvirleri, giyim kuşam ve süslenişi iyice

belirlenmiş gerçek güzeller, onlarla geçirilmiş maceralar, geçit vermez dağlar, at üzerinde gidilen uzun yollar,

dostlarla sözleşmeler ve dargınlıklar, somut şekilde işlenmiştir. ---- ise Osmanlının göçebe yaşayan Türkmenleri yerleşik hayata geçirmeye kalkışmasına karşı çıkmış,

daha çok epik anlatımlı şiirler söylemiştir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıda

verilen şairlerden hangileri getirilmelidir?

A) Köroğlu’nun - Karacaoğlan

B) Dadaloğlu’nun - Pir Sultan Abdal

C) Karacaoğlan’nın - Dadaloğlu

D) Köroğlu’nun - Kayıkçı Kul Mustafa

E) Karacaoğlan’nın - Kayıkçı Kul Mustafa

4. I. Şiirlerinde Allah aşkını ve insan sevgisini coşkun bir

lirizmle dile getiren, ilahileri dilden dile dolaşan, tasavvuf edebiyatı şairidir.

II. Âşık edebiyatının, aşk konulu şiirleriyle tanınmış, divan edebiyatından etkilenmemiş bir şairidir.

III. Âşık edebiyatının, koçaklamalarıyla ün yapmış şairidir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerde özellikleri verilen sanatçılar aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

I II III

A) Yunus Emre Karacaoğlan Köroğlu

B) Mevlana Âşık Veysel Seyrani

C) Ahmet Yesevi Köroğlu Dadaloğlu

D) Kaygusuz Abdal Karacaoğlan Âşık Ömer

E) Yunus Emre Seyrani Dadaloğlu

5. I. Erzurumlu Emrah

II. Ruhsati

III. Sümmani

IV. Karacaoğlan

V. Dadaloğlu

Yukarıda verilen sanatçılardan hangileri tasavvuftan

etkilenmemiş, şiirlerinde tümüyle din dışı konulara

yer vermiştir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) II ve IV E) IV ve V

2. Âşık edebiyatının duygu yönünden en zengin ve güçlü

şairidir. Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17. yüzyılda yaşamıştır. Yaşamı hakkında kesin bilgilere sahip olmadığımız ozanın Güney Anadolu’da yaşayıp dolaştığı sanılmaktadır. Toroslarda, Türkmen boyları arasında yetişmiş; göçebe bir ozan olarak

Anadolu içinde ve dışında gezmiştir. Geleneksel halk şiirinin dil, anlatım, ölçü anlayışından ayrılmadan şiirlerinde aşk, doğa, ölüm, ayrılık gibi temaları işlemiştir.

Özellikle koşma ve semailerinde oldukça başarılıdır. Şiirlerinde dini konulara yer vermemiştir.

Bu parçada tanıtılan halk ozanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Seyrani B) Köroğlu C) Karacaoğlan

D) Âşık Veysel E) Dadaloğlu

3. Aşağıdaki sanatçılardan hangisinin, karşısında verilen türde şiiri yoktur?

A) Köroğlu - kalenderi

B) Seyrani - taşlama

C) Dadaloğlu - koçaklama

D) Karacaoğlan - güzelleme

E) Bayburtlu Zihni - mesnevi

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Âşık Ömer, divan edebiyatı dil özelliklerinin saz şairleri arasında yayılmasında öncülük etmiştir.

B) Karacaoğlan, şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara

yer vermiştir.

C) Köroğlu, yiğitçe söylediği koçaklamalarıyla tanınmıştır.

D) Dadaloğlu, Türkmen aşiretlerinin yerleşik hayata geçirilme çabalarına karşı çıkmıştır.

E) Seyrani, dönemin ileri gelenlerine taşlamalar yazdığı

için memleketine dönmek zorunda kalmıştır.

P:84

35 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 2

7. Şiirleri, 17. yüzyılda yaşadığını doğrular niteliktedir. Çeşitli savaşlara katıldığı, Yeniçeri Ocağı’nda yetiştiği söylenir. Tanık olduğu tarihi olayları konu olarak seçmesi,

coşkunluğu, içtenliği ve halkın benimsediği deyişleri yansıtmasından dolayı şiirleri uzun yıllar söylenegelmiştir.

Bağdat kuşatması sırasında şehit olan Genç Osman adlı

askerin kahramanlıklarını anlattığı destanı, ününün uzun

yıllar yaşamasını sağlamıştır.

Bu parçada sözü edilen halk ozanı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Âşık Veysel

B) Kayıkçı Kul Mustafa

C) Niyazi-i Mısri

D) Erzurumlu Emrah

E) Everekli Âşık Seyrani

10. Durmayın orada kargı kucakta

Dolansın yiğitler köşe bucakta

Bir savaş edelim kelle kucakta

Şehitler aşkına çalın kılıcı

İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, yukarıdaki şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?

A) Köroğlu

B) Ömer Hayyam

C) Kaygusuz Abdal

D) Yunus Emre

E) Hoca Dehhani

8. Tekke edebiyatı şairlerinden Kaygusuz Abdal şathiye,

I II III

Pir Sultan Abdal kaside türünde söylediği şiirleriyle

IV V

tanınmıştır.

Bu cümledeki bilgi yanlışının giderilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?

A) I. nin yerine “Divan edebiyatı” getirilmeli

B) II. nin yerine “Nefi” getirilmeli

C) III. nün yerine “hicviye” getirilmeli

D) IV. nün yerine “Nedim” getirilmeli

E) V. nin yerine “nefes” getirilmeli

11. I. Risaletü’n Nushiye adlı mesnevisi vardır.

II. Divan-ı Hikmet şiirlerinin yer aldığı yapıtıdır.

III. Süslü, sanatlı ve ağır bir dil kullanmıştır.

IV. Şiirlerinde daha çok, ilahi aşk temasını işlemiştir.

V. Şiirlerinde hece ölçüsünün yanı sıra aruz ölçüsü de

kullanmıştır.

Yukarıda numaralanmış yargılardan hangisi Yunus

Emre için söylenemez?

A) I ve II B) II ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

9. I. Haksızlığa, rüşvete, toplumsal dengesizliklere, kaba

sofuluğa, ahlaksızlığa karşı yazdığı taşlamalarıyla tanınmıştır. (Seyrani)

II. Makalat adlı yapıtında, tasavvufla ilgili konuları bölümler halinde anlatmıştır. (Hacı Bektaş Veli)

III. Koçaklamalarıyla tanınmıştır. (Köroğlu)

IV. Divan şiirinden etkilenmemiş, hece ölçüsüyle söylediği nefesleriyle tanınmıştır. (Kaygusuz Abdal)

V. Tasavvufi konuları alaylı bir üslupla işlediği şathiyeleriyle tanınmıştır. (Pir Sultan Abdal)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

12. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen ozanla uyuşmamaktadır?

A) Şiirlerinde çağının önemli tarihsel olaylarını yansıtmıştır. (Kayıkçı Kul Mustafa)

B) Divan şiirinin ifade ve dil özelliklerinin âşıklar arasında yayılmasına öncülük etmiştir. (Âşık Ömer)

C) Şiirleri arasında yiğitçe söylediği koçaklamalar önemli

yer tutar. (Kaygusuz Abdal)

D) Dönemindeki aksaklıkları ele almış, bazı yöneticileri

ve sofuları yerden yere vurmuştur. (Seyranî)

E) Başta Fuzuli olmak üzere Baki ve Nedim’den etkilenmiş, hem divan hem de halk şiiri tarzında eserler

vermiştir. (Erzurumlu Emrah)

1-C 2-E 3-A 4-A 5-E 6-B 7-B 8-E 9-E 10-A 11-B 12-C

P:85

EDEBİYAT 36

FASİKÜL 2

DİVAN EDEBİYATI

 Divan edebiyatı, XIII. yüzyılda Hoca Dehhani ile başlayıp

XIX. yüzyıla kadar varlığını devam ettirmiştir.

 Saray edebiyatı, klasik edebiyat, yüksek zümre edebiyatı gibi değişik adlarla anılan bu edebiyat için en yaygın

kullanılan isim divan edebiyatıdır.

 Bu adlandırmada şairlerin, eserlerini “divan” adı verilen bir

kitapta toplamaları etkili olmuştur.

 Bütün divan şairleri, geleneğin belirlediği bu kurallara uymuşlar, ortak söz varlığının dışına çıkmamışlardır.

 Divan edebiyatında sanatçıların beslendikleri kaynaklar,

İslami inançlar olmak üzere İslami ilimler, İslam tarihinin

olayları, tasavvuf, Hint-İran kökenli söylenceler, peygamber kıssaları, evliya menkıbeleri, çağın bilimleri, günlük

olaylar, gelenek ve görenekler, terimler, deyimler, atasözleridir.

 Genellikle; aşk, şarap, sevgili, ölüm, övgü, yergi, tabiat ve

tasavvuf gibi konular işlenmiştir.

 Divan şiirinde aşk büyük yer tutar. Ama bu aşk hem dünyevi hem de tasavvufidir.

 Hoca Dehhani ile başlayan bu geleneğin en tanınmış sanatçıları arasında XIV. yüzyılda Ahmedî, Süleyman Çelebi;

XV. Yüzyılda Şeyhi, Ahmet Paşa, Necati; XVI. yüzyılda Fuzuli, Baki, Hayali Bey, Taşlıcalı Yahya; XVII. yüzyılda Nef’i,

Nabi; XVIII. yüzyılda Nedim, Şeyh Gâlip; XIX. yüzyılda Enderunlu Vasıf vb. sayılabilir.

DİVAN EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

 Şiirler, aruz ölçüsüyle yazılmıştır.

 Hem beyit, hem dörtlük şiir birimiyle yazılan ortak şiir biçimleri kullanılmıştır.

 Uyak kulak için değil, göz içindir.

 Genellikle zengin uyak kullanılmıştır.

 Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır bir dil

kullanılmıştır.

 Söz sanatlarına ağırlık verilmiş, süslü ve sanatlı bir söyleyiş önem kazanmıştır.

 Şiirlerde, konu her beyitte tamamlandığından; konu bütünlüğü aranmamış, beyit bütünlüğü esas alınmıştır.

 Konu bütünlüğü olmadığından, şiirlerde başlık yoktur.

 Her şiir, redifiyle veya türünün adıyla anılmıştır.

 Bütün güzelliği değil, parça güzelliği önemlidir.

 Anlamdan çok, söyleyiş güzelliği önemlidir.

 Şiirlerde, “mazmun” adı verilen; klişeleşmiş, kalıplaşmış

ortak sözler “badem (göz), keman/yay (kaş), ok (kirpik,

gamze), inci (diş), gonca (dudak), servi (boy), gece (saç)

vb.” kullanılmıştır.

 Şairler, şiirlerinde “mahlas” denen takma ad kullanmışlardır.

 İnsanın iç dünyasına yönelik, soyut edebiyattır.

 Şiirlerde, yaşamdan kopuk konular, hayaller işlenmiş; günlük yaşama pek yer verilmemiştir.

 Arap ve Fars edebiyatlarının etkisinde gelişmiştir.

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Divan şiiriyle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Yabancı sözcüklerle ve kurallarla yüklü bir dil kullanılmıştır.

B) Ölçü olarak aruz kullanılmıştır.

C) Kavramlar, ortaklaşa kullanılan kalıplaşmış sözlerle anlatılmıştır.

D) Konular genellikle gerçek yaşamdan alınmıştır.

(Divan şiirinde bireysellik, soyut nitelikler taşıyan, gerçek

yaşamdan kopuk bir anlayış egemendir. Cevap D)

E) Şiirler “divan” adı verilen kitaplarda toplanmıştır.

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki edebiyat dönemlerinin hangisinde, şairlerin büyük bir çoğunluğu, şiiri, toplumsal amaçlardan, bilimsel

içeriklerden uzak, salt şiirsel değerleri ön plana alarak

yazmışlar ve ortak biçimler içinde kalıplaşmış ortak kavramlar kullanmışlardır?

A) Cumhuriyet Dönemi edebiyatı

B) Milli Edebiyat

C) Servetifünun edebiyatı (Edebiyatıcedide)

D) Tanzimat edebiyatı

E) Divan edebiyatı

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:86

37 EDEBİYAT

FASİKÜL 2 BAŞKA YERDE YOK

 İkinin üstünde bütünlük oluşturan dizelere “bent

(küme, bölüm)” denir.

 Divan edebiyatı şiir geleneğinde mısra ve beyit

dışındaki bütün nazım birimlerine bent denmiş,

bir şiiri oluşturan aynı ölçüye sahip üçer, dörder,

beşer, altışar vb. mısralık birimlerin her biri

bir bent olarak adlandırılmıştır.

BAŞKA YERDE YOK

 Gazeller; başta aşk ve güzellik olmak üzere ayrılık, sevgilinin güzelliği, baharın verdiği neşe

gibi konuları işler.

 Daha çok lirik konuların işlendiği gazeller işledikleri konuya göre birtakım isimler alır.

 Aşkın verdiği mutluluğu, sıkıntıyı, sevgilinin güzelliğini anlatan gazeller âşıkane gazel

 Hayata karşı kayıtsızlığı, yaşamaktan zevk almayı anlatan gazeller rindane gazel

 Kadını ve aşkın zevklerini şuh bir tavırla ifade

eden gazel türü şûhane gazel

 Ahlakla ilgili öğütler veren, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazeller hikemî gazel olarak adlandırılır.

 Türk edebiyatında Fuzûli, âşıkane gazelin; Baki, rindane gazelin; Nedim, şûhane gazelin;

Nâbî hikemî gazelin öncüsü sayılır.

 Dize ortalarında uyak bulunan gazellere “musammat gazel” denir.

 Gazelleri makamla okuyan kişilere “gazelhan”,

gazel yazan usta şairlere ise “gazelsera” adı verilir.

 Musarra, mısraları birbiri ile kafiyeli olan beyitlere denir. Gazellerin ilk beyitleri (matla) musarra’dır. Her mısrası aynı kafiyede olan şiirlere de musarra denir.

DİVAN EDEBİYATI ŞİİR BİÇİMLERİ

ŞİİR BİRİMİ BEYİT OLANLAR

GAZEL

 Türk edebiyatına Arap edebiyatından geçmiştir.

 Divan şairlerinin en çok kullandığı nazım biçimi olan gazel,

beyitlerle oluşturulur ve kafiye düzeni aa-xa-xa-xa… şeklindedir.

 Gazellerde beyit sayısı 5-15 arasında değişmektedir.

 Gazelin ilk beytine matla, son beytine makta, matladan hemen sonraki beyte hüsn-i matla, maktadan bir önceki beyte ise hüsn-i makta adı verilir.

 Şairin mahlasının bulunduğu beyte mahlas beyit ya da

mahlas-hâne adı verilmekte ve mahlas genellikle gazelin

son beytinde yer alır.

 Gazelin en güzel beyti beytül-gazel ya da şâh-beyit olarak

adlandırılır.

 Beyitler arasında anlam birliği bulunan gazeller yek-âhenk

gazel denir.

 Anlam birliğinden başka bütün beyitleri aynı güçte, değerde ve güzellikte olan gazellere yek-âvâz adı verilir.

 Konu bakımından halk edebiyatındaki karşılığı koşmadır.

GAZEL - Fuzuli

Hâsılım yok ser-i kûyunda belâdan gayrı

Garazım yok reh-i aşkında fenâdan gayrı

Yetti bî-kesliğim ol gaayete kim çevremde

Kimse yok çizgine girdâb-ı belâdan gayrı

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı

Bezm-i aşk içre Fuzûlî nice âh eylemeyem

Ne temettu’ bulunur bende sadâdan gayrı

3 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

Bir gazele ait üç beyit şu şekildedir:

I. Ne denlü ağlasa zâr olsa âşık

Açılsa gülse gül-zâr olsa dilber

II. Cefâyı az kılsa Hayretî’ye

Sözüm bu kim vefâ-dâr olsa dilber

III. Öpülse yâr ile yâr olsa dilber

Koculsa râm-ı dil-dâr olsa dilber

Bu beyitlerin şiirde yer alma sırası aşağıdakilerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?

A) I - III - II B) II - I - III C) II - III - I

D) III - II - I E) III - I – II

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:87

EDEBİYAT 38

FASİKÜL 2

4 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

Her beyti başlı başına bağımsız bir şiir olmakla birlikte bütün

beyitleri arasında bir duygu ve düşünce birliği bulunan şiirlere

Divan edebiyatında ---- denir. Örneğin Fuzûlî’nin gerek Divan’ında gerekse ---- mesnevisinde bu türden şiirlerin sayısı

oldukça fazladır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) yek-ahenk gazel - Leyla vü Mecnun

B) rindane gazel - Şikâyetname

C) âşıkane gazel - Rind ü Zâhid

D) yek-avaz gazel - Hadîkatü’s-Süeda

E) beytü’l gazel - Beng ü Bade

Çözüm:

KASİDE

 Divan edebiyatında sıklıkla kullanılan bir nazım biçimidir.

 Arap edebiyatından İran edebiyatına oradan da Türk edebiyatına geçmiştir.

 Kasideler, din veya devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılır.

 Bazen de kasidelerde yergi söz konusudur.

 Kaside denilince akla gelen ilk isim Nef’î’dir.

 Giriş (Nesib-Teşbib) bölümlerinde işlenen konulara ya da

rediflerine göre adlandırılır.

 Konularına göre, Bahariye (Bahar), Iydiye (Bayram), Şitaiye (Kış) Ramazaniye (Ramazan), Sayfiye (Yaz) adlarını alır.

 Divan edebiyatında rediflerine göre adlandırılmış başlıca

kaside örnekleri:

Su Kasidesi, Sühân kasidesi, Gül kasidesi, Sünbül Kasidesi.

 Beyit sayısı 33-99 arasında değişir. Ancak beyit sayısı 33’ten

az ve 99’dan çok olan kasideler de vardır.

 Uyak düzeni aa, xa, xa... biçimindedir.

 İlk beytine “matla”, son beytine “makta” denir.

 Şairin mahlasının bulunduğu beyte “taçbeyit” adı verilir.

 En güzel beytine “beytü’l kasid” adı verilir.

GÜL KASİDESİ - Necati

Yılda bir kere menâr-ı şahdan didâr gül

Gösterür nite ki nur-ı Ahmed-i Muhtâr gül

Oldı mânend-i Medine hoş münevver gülistan

Devha-i güldür menâre pertev-i envâr gül

Cem’ idüp evrâk-ı âl üstine itmiş zer-fişân

Yazmış ol mecmuaya vasf-ı ruhun ey yâr gül

Gülşen-i vasfunda her beyti Necati çakerün

Benzer ol mevzun nihale kim ucında var gül

KASİDENİN BÖLÜMLERİ

 Giriş (Nesib-Teşbib) Bölümü: Asıl konuya geçilmeden

önce; kış, bahar, yaz, ramazan, bayram tasvirleri yer alır.

 Girizgâh Bölümü: Asıl konuya geçiş ifade eden, nükteli ve

ince sözlere yer verilir.

 Methiye Bölümü: Övülecek kişinin yücelikleri sanatlı ve

süslü bir söyleyişle sıralanır.

 Fahriye Bölümü: Şair, kendini ve şiirini başka şairlerle karşılaştırarak över.

 Tegazzül Bölümü: Kasideyle aynı uyak ve ölçüde bağımsız bir gazel yer alır.

 Taç Bölümü: Şairin mahlası -takma ad- yer alır.

 Dua Bölümü: Kaside yazılan kişiye başarılı olması için edilen dualar yer alır.

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2021 AYT

Aşağıdaki beyitlerin hangisi bir kasidenin “fahriye” bölümünden alınmış olabilir?

A) Lâle-hadler yine gülşende neler itmediler

Servi yürütmediler gonceyi söyletmediler

B) Ayagı yer mi basar zülfüne ber-dâr olanun

Zevk ü şevk ile virür cân u seri döne döne

C) Yok bu şehr içre senin vasf ettiğin dil-ber Nedîm

Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana

D) Görüp bu hâli gül-istanda dondu cedvel-i âb

Bahâra dek duramaz korkarım kenâr çizer

E) Arab u Rûm’da üstâd-ı sühandır Vehbî

Acemî oldu yanında şuârası Acem’in

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:88

39 EDEBİYAT

FASİKÜL 2 AKLINDA OLSUN

Genellikle Kaside Biçimiyle Yazılmış Divan Edebiyatı Şiir Türleri Şunlardır:

 Tevhid: Allah’ın bir ve tek olduğunun anlatıldığı şiirlerdir.

 Münacaat: Allah’a yalvarış ve yakarışların dile

getirildiği şiirlerdir.

 Naat: Hz. Muhammed’in (sav) büyüklüğünü

anlatmak ve onu övmek için yazılan şiirlerdir.

Fuzuli’nin Su Kasidesi başarılı bir naat örneğidir.

 Methiye: Padişahları, vezirleri ve devrin ileri

gelen kişilerini övmek için yazılan şiirlerdir.

 Mersiye: Devlet büyüklerinin ölümünden duyulan acıların dile getirildiği şiirlerdir. Baki’nin,

Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümünden duyduğu acıyı dile getirdiği “Kanuni Mersiyesi” bu

türün güzel bir örneğidir.

 Hicviye: Bir kimseyi yermek amacıyla, sert ve

abartılı bir dille yazılan şiirlerdir. Edebiyatımızda bu türün en başarılı ismi Nefi’dir. -Nefi’nin

Siham-ı Kaza adlı yapıtındaki şiirler, bu türün

en başarılı örnekleri arasında yer almaktadır.

MESNEVİ

 İran (Fars) edebiyatından Türk edebiyatına geçmiştir.

 Türk edebiyatına girişi 11. yüzyılda Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eseriyle olmuştur.

 Mesnevilerde aşk, kahramanlık, din, tasavvuf gibi konular

işlenir.

 Beyit sayısı ve konu bakımından sınırlama yoktur.

 Uyak düzeni aa, bb, cc, dd, ee... şeklindedir.

 Daha çok, aruzun kısa kalıplarıyla yazılır.

 Genellikle, öyküleme gerektiren konular işlenmiştir.

 Mesneviler bir bakıma divan edebiyatında günümüz roman ve hikâyesinin yerini tutan eserlerdir.

MESNEVİNİN BÖLÜMLERİ

 Dibace : Mesnevinin ön sözüdür.

 Tevhit: Allah’ın birliği ve bütünlüğü anlatılır.

 Münacaat: Allah’a yakarışta bulunulur.

 Naat: Hz. Muhammed (sav) övülür.

 Miraciye : Miraç olayı anlatılır.

 Meth-i Çihar-yâr-i Güzîn: Dört Halife övülür.

 Methiye : Eserin sunulacağı kişi övülür.

 Sebeb-i Telif: Mesnevinin yazılış nedeni belirtilir.

 Âgâz-ı Dâstan: Mesnevinin asıl konusu bulunur.

 Hatime: Mesnevinin bittiğini belirten bölümdür.

HÜSN Ü AŞK’ tan - Şeyh Galip

Dil-zinde-i feyz-i Şems-i Tebrîz

Ney-pâre-i hâme-i şeker-rîz

Bu resme koyup beyân-ı aşkı

Söyler bana dâstân-ı aşkı

Kim vardı Arab’da bir kabîle

Mustecmi’-i haslet-i cemîle

Ser-levha-i defter-i fütüvvet

Ser-hayl-i Arab Benî Mahabbet

….

DİVAN EDEBİYATINDA ÖNEMLİ MESNEVİLER

 Leyla ile Mecnun, Beng ü Bade - Fuzuli

 İskendername, Cemşid ü Hurşid - Ahmedi

 Harname, Hüsrev ü Şirin - Şeyhi

 Hayrabad, Hayriye - Nabi

 Hüsn ü Aşk - Şeyh Galip

 Mantıku’t Tayr - Gülşehri

 Şem ü Pervane - Lamî Çelebi

 Ferhad u Şirin - Ali Şir Nevaî BENDEN UYARMASI

Hamse: Bir sanatçının beş mesnevisinden oluşan

eserine verilen isimdir.

 Hamse yazarı şairler, hamse şairi ya da hamsenüvis diye adlandırılır.

 Türk edebiyatında 16. yüzyılda gelişmeye başlamıştır.

 Türk edebiyatında ilk hamseyi Ali Şir Nevaî yazmıştır.

Hamse Sahibi Bazı Divan Şairleri:

Ali Şir Nevaî , Lamî Çelebi, Taşlıcalı Yahya, Nevizade Atai, Nergisi, Genceli Nizami

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Mesneviyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Uyak düzeni aa ba ca... biçimindedir.

B) Beyit sayısı, konunun işlenişine göre belirlenir.

C) Daha çok, aruz vezninin kısa kalıplarıyla yazılır.

D) Arap ve Türk edebiyatına İranlılardan geçmiştir.

E) Öyküleme gerektiren konular, bu türde işlenmiştir.

Çözüm:

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:89

EDEBİYAT 40

FASİKÜL 2

MÜSTEZAT

 Bir gazelin her dizesine bir kısa dize ekleyerek oluşturulan

şiir biçimidir.

 Eklenen bu kısa dizeye ziyade denir.

 Kısa dizeler okunsa da okunmasa da beytin anlamı bir

bütün oluşturur.

 Uyak düzeni gazelinki gibidir.

 Gazelde işlenen konular işlenir.

MÜSTEZAT - Nedîm

Ey şûh-i kerem-pîşe dil-i zâr senindir

Yok minnetin aslâ

Ey kân-ı güher anda ne kim var senindir

Pinhân ü hüveydâ

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Bu dizeler biçim ve içerik özelliklerine göre aşağıdaki nazım biçimlerinin hangisinden alınmış olabilir?

A) Şarkı B) Kaside C) Terkibibent

D) Kıta E) Rubai

7 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

Ey serv-i sehi sen geleli seyr ile bağa

Baş çekmedi ar’ar

Çok ali-nesebler özünü saldı ayağa

Kul böldü sanavber

Biçim ve içerik özellikleri dikkate alındığında bu şiirin nazım şeklinin aşağıdakilerden hangisi olduğu söylenebilir?

A) Müstezat B) Kıt’a

C) Şarkı D) Terkibibent

E) Rubai

Çözüm:

TUYUĞ

 Genellikle, aşk ve aşk yüzünden çekilen acılar ve içki gibi

konuların dile getirildiği şiirlerdir.

 Halk edebiyatındaki mani türüne benzer tarzda yazılmış şiirlerdir.

 Bazen dört mısra da birbiriyle kafiyeli olabilir.

 Tek dörtlükten oluşur.

 Uyak düzeni aaxa biçimindedir.

 Konu sınırlaması yoktur.

 Aruzun yalnızca fâilâtün, fâilâtün, fâilün kalıbıyla yazılır.

 Divan edebiyatına Türkler tarafından kazandırılmıştır.

 Kadı Burhaneddin, Ali Şir Nevai, Nesimi bu türün başarılı

örneklerini vermişlerdir.

KITA

 Sözlük anlamıyla “parça” demek olan kıta, iki ya da daha

çok beyitten oluşan şiir biçimidir.

 Felsefi, tasavvufi bir fikir, bir hayat görüşü, bir nükte, bir kişiyi övme ya da yerme, bir olayın tarihi kıtanın konusu olabilir.

 Kıtalarda mahlas bulunmayışı genel bir kural olmakla birlikte uzun kıtalarda şairler çoğunlukla mahlaslarını söylemişlerdir.

 Uyak düzeni gazelinki gibidir.

 Beyitler arasında anlam bütünlüğü bulunur.

KITA - Nefi

Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş

Vâr ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş

Gam çekme hakîkatte eğer ârif isen

Farz eyle ki el’ân yine âlem yoğ imiş

DİVAN EDEBİYATI ŞİİR BİÇİMLERİ

ŞİİR BİRİMİ DÖRTLÜK OLANLAR

ŞARKI

 Türklerin, divan edebiyatına kazandırdığı iki nazım biçiminden biri olan şarkı (diğeri tuyuğ), bestelenmek amacıyla

yazılır.

 Genellikle dörder dizeli bentlerle kurulur ancak beş ya da

altı dizeli bentlerden oluşan şarkılar da vardır.

 Her bendin üçüncü dizesi miyan, her bendin sonunda tekrarlanan dize ise nakarat olarak adlandırılır.

 Miyan, şarkının en dokunaklı ve en anlamlı dizesidir.

 Genellikle aşk, sevgili, eğlence, ayrılık gibi konuların işlendiği şarkılarda dörtlük sayısı 2-5 arasında değişmektedir.

 Kafiye düzeni aaaa-bbba-ccca, abab-cccb-çççb veya aAaA-bbbA-cccA’dır. (A: Nakaratları belirtir.)

 Türk edebiyatında şarkı adıyla yazılan ilk manzumeler, XVII.

yüzyılın sonlarında görülür.

 Divan edebiyatının en güzel şarkı örneklerini Nedim vermiştir. Şeyh Gâlip, Enderunlu Fâzıl, Enderunlu Vâsıf gibi

sanatçılar da bu nazım biçimini yaygınlaştırmıştır.

ŞARKI - Nedim

Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda

Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a

İşte üç çifte kayık iskelede âmâde

Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a

Gülelim oynayalım kâm alalım dünyâdan

Mâ-i Tesnîm içelim çeşme-i nev-peydâdan

Görelim âb-ı hayât aktığın ejderhâdan

Gidelim serv-i revânım yürü Sa’d-âbâd’a

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:90

41 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

MURABBA

 Felsefi, didaktik, dini konuların yanı sıra aşkın işlendiği şiirlerdir.

 Övgü, yergi, manzum, mektup, mersiye gibi türlerde yazılmıştır.

 Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.

 Uyak düzeni aaaa, bbba, ccca... biçimindedir.

 Dörtlük sayısı 3-7 arasında değişir.

 Şairin mahlası son dörtlükte yer alır.

 Taşlıcalı Yahya ve Namık Kemal bu türün başarılı örneklerini vermiştir.

TUYUĞ - Kadı Burhanettin

Ben seven hûblar içinde şâh imiş

Sanasın yılduz içinde mâh imiş

Ben denize çalmışum cânumı

Kamu işi başaran Alllah imiş

RUBAİ

 Hayatın anlamı, yaşam felsefesi, ölüm, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, şarap gibi konular işlenir.

 Divan edebiyatında Mevlana, Cumhuriyet Dönemi’nde Yahya Kemal Beyatlı ve Arif Nihat Asya rubai nazım biçimiyle

şiirler yazmıştır.

 Tek dörtlükten oluşur.

 Uyak düzeni aaxa biçimindedir.

 Kendine özgü yirmi dört aruz kalıbı vardır.

 Divan edebiyatına İran edebiyatından gelmiştir.

 Ömer Hayyam, bu türün başarılı örneklerini vermiştir.

RUBAİ - Yahya Kemal Beyatlı

Her rind, bu bezmin nedir encamı bilir

Dünyamızı nagâh zalam örtebilir

Bir bitmeyecek şevk verirken beste

Bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bize İran edebiyatından geçmiştir. Dört dizeden oluşur. Aruz

ölçüsünün kendine özgü kalıplarıyla yazılır. Az sözle önemli

bir şey söylenerek sağlanan anlam yoğunluğu, başta gelen

özelliğidir. Genellikle felsefeyle ilgili düşünsel temalar işlenir.

Bu parçada sözü edilen divan şiiri biçimi, aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Gazel B) Müstezat C) Murabba

D) Rubai E) Kaside

Çözüm:

MURABBA - Fuzuli

Hasılım berk-i havadisten melamet dağıdır

Mesnedim kuy-i melamette fena toprağıdır

Zâr gönlüm tende zından-ı bela tutsağıdır

Rahm kıl devletli sultanım mürevvet çağıdır

...

Gör Fuzuli’nin ruh-i zerdinde eşk-i âlini

Perde-i ibdar dutmuş suret-i ikbalini

Derd-mendindir inayetler edip sor halini

Rahm kıl devletli sultanım mürevvet çağıdır

DİVAN EDEBİYATI DİĞER ŞİİR BİÇİMLERİ

TERKİBİBENT

 Felsefi ve tasavvufi konuların yanı sıra aşkın işlendiği şiirlerdir.

 Mersiye, methiye ve hicviye türünde şiirler daha çok, terkib-i bent biçiminde yazılmıştır.

 Bentlerin her biri 7 veya 10 beyitten oluşur.

 Bent sayısı 5-15 arasında değişir.

 Bentler birbirine “vasıta beyti” denilen beyitlerle bağlanır.

 Vasıta beyti her bentten sonra değişir.

 Bentlerin uyak düzeni aa-xa-xa-xa…şeklinde gazeldeki gibidir.

 Bağdatlı Ruhi, Şeyhi, Ziya Paşa bu türün başarılı örneklerini vermişlerdir.

(Kanuni Mersiyesi’nden) / Baki

1. BENT

Ey pây-bend-i dâm-geh-i kayd-ı nâm ü neng

Tâ key hevâ/yi meşgale-i dehr-i bî-direng

An ol günü ki âhir olub nev-bahâr-ı ömr

Berg-i hazana dönse gerek ruy-ı lale-reng

Yüz yire kodu lûtf ile gül-berg-i ter gibi

Sanduka saldı hâzin-i devrân güher gibi

2. BENT

Hakka ki zîb ü ziynet-i ikbâl ü câh idi

Şâh-ı Skender-efser ü Dârâ-sipâh idi

Gerdûn ayağı tozuna eylerdi ser-fürû

Dünyâya hâk-ı bâr-gehi secde-gâh idi

….

Hurşîde baksa gözleri halkın dolagelür

Zîrâ görünce hâtıra ol meh-likaa gelür

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:91

EDEBİYAT 42

FASİKÜL 2

TERCİİBENT

 Allah’ın kudreti, evrenin sırları, doğanın zıtlıkları gibi konuların yanı sıra felsefi konuların da işlendiği şiirlerdir.

 Biçim yönüyle terkib-i bent gibidir.

 Terkibibentten farkı vasıta beytinin değişmemesidir.

 Bentler arasında geçişi sağlayan “vasıta beyti” değişmeden tekrarlanır.

 Vasıta beytinin değişmemesi bütün bentlerde aynı

konunun işlenmesini gerektirir.

 Bütün şiir boyunca aynı konu işleneceği için, yazılması oldukça zordur.

 Şeyh Galip, Ziya Paşa bu türün başarılı örneklerini vermişlerdir.

TERCİİBENT / Fuzuli

1. BENT

Ben kimem bir bî-kes ü bî-çâre vü bî-hânmân

Tâli’üm aşüfte ikbâlüm nigûn bahtum yaman

Nemlü eşkümden zemîn memlû ünümden âsmân

Âh ü nâlem nâvek ü peyveste ham kaddüm kemân

Sensüz olman ayru mihnetden belâdan bir zemân

El-amân hicrân belâ vü mihnetinden el-amân

2. BENT

Fâriğ idüm cümle âlemden bilür âlem beni

Ayb iderdi bî-haber sanub benî-Âdem beni

Koymadı devrân-ı çerh öz hâlüme hurrem beni

Şâd iken âlemde çerh itdi esîr-i gâm beni

Sensüz olman ayru mihnetden belâdan bir zemân

El-amân hicran belâ vü mihnetinden el-amân

10 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bir şairin, başka bir şairin şiirini konu ve biçim yönünden

örnek alarak aynı ölçü, aynı uyak ve aynı redifle yazdığı

benzer şiire ne ad verilir?

A) Muhammes B) Nazire C) Murabba

D) Taştir E) Müseddes

Çözüm: BAŞKA YERDE YOK

NAZİRE: Bir şairin başka bir şairin şiirini model

alarak aynı uyak, redif ve ölçüde yazdığı benzer şiire verilen addır.

TEHZİL: Nazirenin, şaka ve alay amacıyla yazılmış

haline verilen addır.

MUHAMMES: Aynı vezinde beşer dizelik bentlerden oluşan nazım şeklidir. İlk bendin beş dizesi birbiriyle kafiyeli, sonraki bentlerin son

bir veya iki dizesi ilk bent ile kafiyeli olur. (aaaaa-bbbba... veya aaaaa-bbbaa... )

TAŞTİR(TAHMİS) : Bir gazeldeki beyitlerin mısraları arasına başka bir şair tarafından üç dize

yazılmasıyla beş dizeye tamamlanan nazım

biçimidir.

MÜSEDDES: Bentleri altı dizeden oluşan divan

şiiri nazım biçimidir. Uyak düzeni genellikle

aaaaaa-bbbbba-ccccca-ddddda... şeklinde

olur.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:92

43 EDEBİYAT

FASİKÜL 2

12 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki dizilerden hangisi, tümüyle divan edebiyatı ürünlerinin adlarıdır?

A) şarkı - ağıt - rubai - müstezat - mani

B) müstezat - mersiye - gazel - naat - münacaat

C) tuyuğ - kaside - murabba - türkü - gazel

D) rubai - muhammes - destan - tuyuğ - masal

E) gazel - şarkı - murabba - mani - mesnevi

13 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Gazel ve koşmanın karşılaştırılması ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Gazel, Divan edebiyatına; koşma, Halk edebiyatına özgü

nazım biçimidir.

B) Gazelde nazım birimi beyit, koşmada dörtlüktür.

C Gazel, aruzun istenilen her kalıbıyla yazıldığı halde; koşma,

genellikle hece ölçüsünün 11’li kalıbıyla yazılır.

D) Gazel 10-20 beyitten, koşma 7-12 dörtlükten oluşur.

E) Gazellerin konusu sevgilinin güzelliği, aşk ve şarap; koşmalarınki ise genellikle aşk, sevgi ve doğa güzellikleridir.

14 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki beyitlerin hangisi bir kasidenin matla (ilk) beytidir?

A) Bahar erdi yine düştü letâfet gülsitân üzre

Yine oldu zemînin lütfu gâlip âsmân üzre

B) Gül devri ayş eyyâmıdır zevk u sefâ hengâmıdır

Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde dem

C) Cefâ taşın ne gam atsa Hayâlî sana alçaklar

Belâgat meyvesin hâsıl eden nahl-i hünersin sen

D) Bu devr içinde benim padişah-ı mülk-i sühan

Bana sunuldu kasîde bana verildi gazel

E) Arızın yâdıyla nemnâk olsa müjgânım n’ola

Zâyi olmaz gül temennâsıyla vermek hâre su

Çözüm:

Çözüm:

Çözüm:

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2020 AYT

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen terimle uyuşmamaktadır?

A) Bir kimseyi yermek amacıyla abartılı bir üslup kullanılarak yazılan şiirlere denir. (Hicviye)

B) Dört dizeden oluşan bu nazım şekli yalnızca Türk edebiyatında görülür. (Tuyuğ)

C) Ahenk sağlamak amacıyla bir gazelin her dizesine kısa

bir dize eklenerek oluşturulan nazım şeklidir. (Müstezat)

D) Hemen hemen her kasidede yer alan bu bölümde şairler kendilerini ve şiirlerini mübalağalı bir şekilde överler.

(Fahriye)

E) Her beytinin dizeleri kendi arasında kafiyeli olan bu nazım şekli, divan edebiyatının en uzun nazım şeklidir. (Murabba)

(Dizeleri kendi arasında kafiyeli olan nazım şekli, mesnevidir.

Cevap E)

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:93

EDEBİYAT 44

FASİKÜL 2

Aşağıda verilen boşluklara uygun kavramları getiriniz.

Kasidenin

hamse

Mesneviler mersiyeler

kasideler

Şarkılar

nazire

tuyuğ

mahlas rubai

Etkinlik

.............................., daha çok, aruz ölçüsünün kısa kalıplarıyla yazılan hacimli şiirlerdir. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan ni Divan şairleri, şiirlerinde ............................ denen takma ad kullanmışlardır. telikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Ölen kişilerin ardından yazılan ............................. genellikle terkibibent biçiminde yazılmıştır. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

............................., giriş bölümlerinde işlenen konulara ya da rediflerine göre adlandırılır. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Bir sanatçının beş mesnevisinin bir araya gelmesiyle oluşan yapıtına .............................. denir. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Tek dörtlükten oluşan .......................... kendine özgü yirmi dört aruz kalıbıyla yazılır. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan ni ............................, bestelenmek için dörtlükler halinde yazılan şiirlerdir. telikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Bir şairin şiirine başka bir şairce aynı ölçü, uyak ve redifte yazılan benzerine ............................ denir. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Tek dörtlükten oluşan ......................., divan şiirine Türkler tarafından kazandırılan bir nazım biçimidir. Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan nitelikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

Aralarında benzerlik ilgisi kurulan varlık veya kavramlardan ni ............................. beyit sayısı 33-99 arasında değişir. telikçe zayıf olanın, kuvvetli olana benzetilerek anlatılmasıdır.

A

B

C

D

E

F

G

H

I

İ

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:94

45 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 2

2. Genellikle 5 ile 15 beyit arasında yazılan lirik şiirlerdir.

Uyak düzeni aa, xa, xa... şeklindedir. Beyitleri arasında

anlam birliği bulunma şartı yoktur. Çoğu kez, her beytin

tek başına güzel olmasıyla yetinilir. Daha çok; güzellikten, aşktan ve aşk yüzünden çekilen acılardan söz edilir.

Bu parçada açıklanan divan edebiyatı nazım biçimi

aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şarkı B) Terkib-i bent C) Mesnevi

D) Gazel E) Rubai

4. Kasidenin ilk beytine matla, en güzel beytine beytül-kasid,

I II

şairin ismi geçen beytine de taçbeyit denir. Kasidelerde

III

asıl konu ile ilgili olmayan tasvirlerin yapıldığı bölüme

nesip, şairin kendini övdüğü bölüme methiye denir.

IV V

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1. Divan edebiyatıyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Şiirde bütün güzelliğine önem verilir.

B) Daha çok, beyit birimiyle yazılan kaside, gazel, mesnevi gibi nazım şekilleri kullanılır.

C) Dil; Arapça, Farsça sözcüklerle ve yabancı dil kurallarıyla fazlaca yüklüdür.

D) Beyitle ve dörtlükle oluşturulmuş nazım biçimleri vardır.

E) Gazel türünde Fuzuli, Baki; kasidede Nef’i; şarkıda

Nedim en tanınmış sanatçılardır.

5. Divan şiiri ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden

hangisi yanlıştır?

A) Arap ve Fars edebiyatının etkisinde gelişmiştir.

B) Halktan uzak, sanatlı ve ağır bir dil kullanılmıştır.

C) Gerçek hayattan çok, hayali ve soyut konular işlenmiştir.

D) Hece ölçüsünün yanında aruz ölçüsü de kullanılmıştır.

E) Şiirlerde genellikle zengin uyak kullanılmıştır.

3. Dil-harab-ı aşkınam sensin sebeb berbâdıma

Dini ayrı kâfir olsa rahm eder feryâdıma

Taş mıdır bağrın ki gelmezsin benim imdâdıma

Dini ayrı kâfir olsa rahm eder feryâdıma

Bu dizeler aşağıdaki nazım şekillerinden hangisiyle

yazılmış olabilir?

A) Tuyuğ B) Şarkı C) Rubai

D) Gazel E) Mesnevî

6. Aşağıdakilerden hangisi nazım birimi bakımından ötekilerden farklıdır?

A) Gazel B) Kaside C) Mesnevi

D) Kıta E) Murabba

7. Aşağıdakilerden hangisi şarkı ile tuyuğun ortak özelliğidir?

A) Dörtlük sayılarının aynı olması

B) Uyak düzenlerinin aynı olması

C) Nakarat bölümlerinin olması

D) Divan edebiyatına Türklerce kazandırılmış olmaları

E) Besteyle okunmak için yazılmış olmaları

1-A 2-D 3-B 4-E 5-D 6-E 7-E

P:95

EDEBİYAT 46

Pratik Test FASİKÜL 2

2. Divan edebiyatında bir şairin ---- türündeki beş yapıtının

bir araya getirilmesiyle oluşturulan esere ---- adı verilir.

Bu eserin sahibi olan sanatçılar edebî çevrelerde büyük

saygı görürdü.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden

hangisi getirilmelidir?

A) mersiye - muhammes

B) mesnevi - hamse

C) müstezat - muhammes

D) müseddes - hamse

E) methiye - müseddes

4. (I) Terkibibentler divan edebiyatında bugünkü roman ve

öykünün yerini tutmuştur bir bakıma. (II) Bu şiirlerde savaş, aşk, tarihi olaylar, din ve tasavvuf konuları ile çeşitli

toplumsal konular işlenmiştir. (III) Beyit sayısında bir sınırlama yoktur. (IV) Her beytinin kendi arasında uyaklanması hem yazma kolaylığı sağlamış hem de daha uzun

metinlerin bu şekle uygun olarak kaleme alınmasına imkân tanımıştır. (V) Ahmedi’nin İskendername'si bu türün

başarılı örneklerinden biridir.

Bu parçanın bütünü dikkate alındığında numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışının olduğu

söylenebilir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1. Kaside ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Beyit sayısı 33-99 arasında değişir.

B) Arap edebiyatında ilk dönemlerden beri kullanılan

çok önemli ve yaygın bir şiir biçimidir.

C) Giriş bölümlerinde işlenen konulara ya da rediflerine

göre adlandırılır.

D) Divan edebiyatında kasideleriyle tanınmış isim, Siham-ı Kaza şairi Nedîm’dir.

E) Şairin mahlasının bulunduğu beyte “taçbeyit” adı verilir.

5. Divan edebiyatında şairlerin çoğu, şiiri, toplumsal amaçlardan, bilimsel içeriklerden uzak, salt şiirsel değerleri

ön plana alarak yazmışlar ve ortak biçimler içinde kalıplaşmış ortak kavramlar kullanmışlardır.

Aşağıdakilerden hangisinde bu cümlede sözü edilen

“ortak biçimler” bir arada verilmiştir?

A) Gazel - kaside - şarkı - türkü

B) Rubai - murabba - gazel - semai

C) Tuyuğ - müstezat - kaside - varsağı

D) Kıta - terci-i bent - müstezat - semai

E) Mesnevi - şarkı - gazel - kaside

3. Şarkı ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Dörtlük sayısı 3-5 arasında değişir.

B) Yaşamın anlamı, yaşam felsefesi, ölüm, dünyanın

türlü nimetlerinden yararlanma başlıca işlenen konular arasında yer alır.

C) Divan edebiyatına Türkler tarafından kazandırılmıştır.

D) Kafiye örgüsü “abab, cccb, dddb...” biçimindedir.

E) Birinci dörtlükte ikinci ve dördüncü dizeler, sonraki

dörtlüklerde dördüncü dizeler aynen tekrarlanır; buna

nakarat denir.

6. Rubai ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Uyak düzeni “aaxa” biçimindedir.

B) Divan edebiyatına İran edebiyatından gelmiştir.

C) Yahya Kemal, bu türde başarılı örnekler vermiştir.

D) Genellikle yaşam felsefesi, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, şarap gibi konular işlenir.

E) Aruzun yalnızca “fâilâtün, fâilâtün, fâilün” kalıbıyla

yazılır.

1-D 2-B 3-B 4-A 5-E 6-E

P:96

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 2

1. Türklerin İslam dinini benimsemesinden sonra ortaya çıkan yazılı edebiyattır. Arap ve Fars edebiyatının etkisi altında gelişmiş, bu dillerden çok sayıda sözcük alınmıştır. Şiirler, aruz ölçüsüyle yazılmış; hem beyit hem dörtlükle yazılan ortak şiir biçimleri kullanılmıştır. Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır bir dil kullanılmıştır. Gazel, kaside, mesnevi, rubai gibi çok sayıda nazım

biçimine yer verilmiştir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat dönemi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Servetifünun Edebiyatı

B) Divan Edebiyatı

C) İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı

D) Tanzimat Edebiyatı

E) Millî Edebiyat

4. Terkibibent ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi

yanlıştır?

A) Sayısı 5 ile 15 arası değişen bentlerle oluşturulur.

B) Her bent 7 ya da 10 dörtlükten oluşur.

C) Genellikle şairin felsefi düşünceleriyle toplumsal konular işlenir.

D) Vasıta beyti bentleri birbirine bağlamak için kullanılır ve her bentten sonra değişir.

E) Terkibibentin en ünlü ismi divan edebiyatında Bağdatlı Ruhî, Tanzimat edebiyatında ise Ziya Paşa’dır.

5. Satirik şiir türünün divan edebiyatındaki karşılığı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Methiye B) Naat C) Mersiye

D) Kaside E) Hicviye

2. (I) Aruzun hemen hemen her kalıbıyla yazılabilen gazel,

divan edebiyatında çok yaygın olarak kullanılan bir nazım şeklidir. (II) Beyitler hâlinde yazılır ve beyit sayısı beş

ile on beş arasında değişir. (III) Gazelde birinci beyit kendi

arasında kafiyeli, diğer beyitlerin birinci mısraları serbest,

ikinci mısraları birinci beyit ile kafiyelidir. (IV) Gazelin ilk

beyitine matla, son beyitine makta adı verilir. (V) Gazeller genellikle öğretici bir nitelik taşımasına karşın bazen

de aşk şiirleri ve lirik şiirler gazel tarzında yazılmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

3. Aşağıdakilerden hangisi kasidenin türlerinden biri

değildir?

A) Naat B) Methiye C) Tegazzül

D) Münacaat E) Hicviye

6. Aşağıdakilerden hangileri, divan edebiyatına İran edebiyatından geçen nazım biçimleridir?

A) Mesnevi - rubai

B) Gazel - tuyuğ

C) Kaside - müstezat

D) Şarkı - murabba

E) Kıta - terciibent

P:97

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 2

1-B 2-E 3-C 4-B 5-E 6-A 7-C 8-D 9-B 10-E 11-E 12-A

7. I. Şarkı

II. Tuyuğ

III. Murabba

Yukarıda verilen nazım biçimlerinin ortak yönü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aynı uyak düzenine sahip olmaları

B) Türkler tarafından geliştirilmeleri

C) Aynı nazım birimiyle yazılmaları

D) Şairin mahlasının şiir içinde geçmesi

E) Aruzun belli bir kalıbıyla yazılmaları

10. (I) Divan edebiyatı nazım biçimlerinden şarkı, dörtlüklerden oluşur ve dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir.

(II) Şarkının konusu genellikle aşk, sevgili, ayrılık, içki ve

eğlencedir. (III) Aruzun bestelenmeye uygun ölçü kalıpları ile yazılır. (IV) Nazım birimi, kafiye şeması bakımından halk edebiyatındaki koşmaya benzer. (V) Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Nedim olarak kabul edilir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

8. Kasideler genellikle ---- göre adlandırılır. Kimi zaman da

kasideye redifi ya da uyağına göre ad verilir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) övülen kişinin niteliklerine

B) gündelik hayatın gereklerine

C) şairin mahlasına

D) nesib bölümünün konusuna

E) verilen mesaja

11. I. Her beyitte uzun dizelerin sonuna eklenen, ziyade

adı verilen kısa dizelerle oluşturulur.

II. Uyak düzeni gazelle aynıdır.

III. Şairin mahlasına yer verilmez.

IV. Beyit sayısı 33 - 99 arasında değişir.

Müstezat nazım biçimiyle ilgili olarak verilenlerden

hangileri yanlıştır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

9. Aşağıdaki halk edebiyatıyla divan edebiyatı karşılaş- D) II ve IV E) III ve IV

tırmalarının hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Halk edebiyatında ağırlıklı olarak hece vezni kullanılırken divan edebiyatında aruz vezni tercih edilmiştir.

B) Her iki edebiyatta da şairler medrese eğitimi almış,

kültürlü kişilerdir.

C) Halk edebiyatı toplumun sosyal yaşamına yer verirken divan edebiyatı aşk, tasavvuf, ölüm gibi soyut

konulara yönelmiştir.

D) Her iki edebiyat da şiir ağırlıklı bir edebiyattır ve düzyazı ikinci planda kalmıştır.

E) Halk şairleri günlük konuşma dilini kullanırken divan

şairleri daha çok Arapça ve Farsça sözcüklerle yüklü

ağır bir dil kullanmıştır.

12. Aşağıda ayraç içinde verilen terimlerden hangisi, birlikte verildiği açıklamaya uygun değildir?

A) Bir gazelin en güzel beyti (Makta beyit)

B) Bağımsız tek beyit (Müfred)

C) Kasidede şairin mahlasının geçtiği beyit (Taç beyit)

D) Bir gazelin ilk beyti (Matla beyti)

E) Terkibibentte bentleri birbirine bağlayan beyit (Vasıta beyti)

P:98

İslamiyet Etkisindeki Türk

Edebiyatı Dönemi

FASİKÜL 3

1 EDEBİYAT

1 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

“Esnaftandır. Ayakkabıcı olduğu için ona ‘Huffî’ şeklinde seslenmişlerdir. Tahsil ile kazanılmış ilimlerden mahrum ve halk

arasında ümmîliği ile meşhur idi. Ama zâtında kabiliyet ve tabiatında selâkat (güzel söz söyleme yeteneği) olduğu için bütün söz ve ibâreleri fasih ve sahih idi. Mürettep Divan’ı ve şiirleriyle hayli şöhreti vardı. Şiir sanatlarından cinasa mâyildir.”

Bu parça aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alınmış olabilir?

A) Seyahatname B) Tezkire

C) Şehrengiz D) Pendname

E) Surname

2 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Tezkire ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi

yanlıştır?

A) Dönemin şairlerinin biyografisine yer verilir.

B) Şairlerin şiirlerinden örneklere rastlamak mümkündür.

C) Yer yer şiirle ilgili eleştiriler veya değerlendirmeler yapılır.

D) Birbirinin tekrarı mahiyetinde bilgiler bulunabilmektedir.

E) Şairlerin kendi şiirleriyle ilgili değerlendirmeleri geniş olarak yer alır.

DİVAN EDEBİYATINDA NESİR (DÜZYAZI)

SADE NESİR

 Halkı bilgilendirmek için yalın, sanatsız bir dille yazılan eserlerden oluşur.

 Genel olarak tefsir ve hadis kitapları, din ve tasavvuf konularını içeren tarih, menakıpname ve destan niteliği taşıyan

eserler sade nesirle yazılmıştır.

 Mercimek Ahmet’in Farsçadan çevirdiği, didaktik özellikler taşıyan Kâbusname adlı eseri sade nesrin bir örneğidir.

ORTA NESİR

 Günlük konuşma dilinden ayrılmış, zaman zaman süslü

nesrin niteliklerini taşımakla beraber iletilmek isteneni, anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir.

 Öğretici bir amacı olan, bilim ve kültür konularında yazılmış eserlerin birçoğu orta nesir özelliği gösterir.

 Belirgin özellikleri, söz ve anlam oyunlarından kaçınılmış

ve içeriğin ön planda tutulmuş olmasıdır.

 Özellikle tarih, gezi, coğrafya ve din kitapları bu türde yazılmıştır.

SÜSLÜ NESİR

 Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklü, “seci”lerin

kullanıldığı, söz ve anlam sanatlarıyla dolu, bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş, güç anlaşılır bir nesirdir.

 Divan edebiyatında süslü nesir türünün karşılığı olarak “inşa” sözü de kullanılmıştır.

 Çok uzun cümlelerin, bol söz ve anlam oyunlarının göze

çarptığı bu türün en belirgin örneklerini Veysî ve Nergisî

vermiştir.

 Süslü nesrin ilk örneğini Tazarruname adlı eseriyle Sinan

Paşa vermiştir.

DİVAN EDEBİYATI NESİR (DÜZYAZI) TÜRLERİ

TEZKİRE

 Tezkire, tanınmış kişilerin hayat hikâyelerinden söz eden

eserlerin genel adıdır.

 Tezkireler, anlattıkları mesleğin adıyla (şairleri anlatanlara

“tezkiretü’ş şuara”, velîleri anlatanlara “tezkiretü’l evliya”

gibi) adlandırılır.

 Tezkirelerde, biyografisi yazılan kişinin hayatında geçen belli

başlı hadiseler kısaca nakledilir. Şairlerin şiirlerinden örnekler

verilir, onların edebî kişilikleri ortaya konmaya gayret edilir.

 Türk edebiyatında ilk tezkireyi Mecâlisü’n-Nefâis adıyla Ali

Şîr Nevâî yazmıştır. Anadolu’da yazılan ilk tezkire Sehî Bey’in

Heşt Behişt’idir

 Sinan Paşa’nın Tezkiretü’l Evliya adlı eseri evliyaların yaşamlarının yer aldığı bir tezkiredir.

 Gülşen-i Şuara (Ahdî), Tezkiretü’ş Şuara (Latifî), Meşairü’ş Şuara (Âşık Çelebi) önemli tezkirelerdir.

SEYAHATNAME

Yazarların gezip gördükleri yerlerden edindikleri izlenim ve

bilgileri aktardıkları eserlerdir.

 Amaç, gezilen yerlerin doğal güzelliklerini, toplumsal yaşamlarını, gelenek ve göreneklerini tanıtmaktır.

 Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eseri bu türün en önemli örneklerinden biridir.

 Seydi Ali Reis’in Miratü’l Memalik adlı eseri hem bir seyahatname hem de bir anıdır.

 Babürname; Babür Şah’ın, anı türünün ağır bastığı, gezi

yazısı özelliği de gösteren bir eseridir.

 17. yüzyıl divan şairi Nâbî’nin, edebî üslubu ve içerdiği

tarihî, sosyolojik, coğrafik, otobiyografik bilgiler bakımından dikkati çeken Tuhfetu’l-Harameyn’i de bu tür içinde değerlendirilebilir.

SİYASETNAME

 Devlet adamlarına yöneticilik ile ilgili bilgiler veren edebî

eserlerdir.

 Genellikle yöneticiler için kaleme alınmış olan bu eserlerde

devlet yöneticilerinin sahip olması gereken nitelikler anlatılır.

 Türk edebiyatında bu türün ilk örneği Yusuf Has Hacib’in

mesnevi tarzındaki Kutadgu Bilig adlı yapıtıdır.

 Nizamülmülk’ün Siyasetname, Lütfi Paşa’nın Asafname

adlı yapıtları bu türün başarılı örneklerindendir.

3. ÜNİTE

P:99

EDEBİYAT 2

FASİKÜL 3

TARİH – VAKAYİNAME

 Tarih, geçmişteki belli bir dönemi anlatan, resmi olmayan

yapıtlardır.

 Vakayiname ise Osmanlı Devleti’nin resmi tarihidir.

 Tarih yazarına “müverrih”, vakayiname yazarına da “vakanüvis” adı verilir.

 Silahtar Mehmet Ağa’nın Tarih, Naima’nın Naima Tarihi,

Peçevi’nin Peçevi Tarihi adlı yapıtları bu türlerin başarılı örnekleri arasında yer alır.

 Osmanlı Devleti’nin ilk tarihleri, kuruluştan bir buçuk asır

sonra kaleme alındı. Âşıkpaşazâde’nin Tevârih-i Âl-i Osman adlı eseri olmak üzere, daha sonraki tarihçilere kaynaklık eden Yahşi Fakih’e ait Menâkıb-ı Âl-i Osman ilk Osmanlı tarihi sayılabilir.

SEFARETNAME

 Osmanlı elçilerinin, bulundukları ülkelere ait bilgileri ve izlenimlerini içeren ve gezi yazısına benzeyen eserlerdir.

 Siyasal bir görevle yurtdışına gönderilen elçilerin ya da

bunların yanlarında bulunanların gittikleri yerin durumuna

ve özelliklerine ilişkin izlenimlerini, görüşlerini, olayları anlattıkları eserlerdir.

 Viyana’ya gönderilen Kara Mehmed Paşa’nın Sefaretname’si; İran büyükelçisi Kesriyeli Ahmed Paşa’nın maiyetinde vakanüvis olan Mustafâ Rahmî’nin Sefaretname-i

İran’ı; Ebu Bekir Râtıb’ın Nemçe Sefâretnamesi; Paris’e

elçi gönderilen Yirmisekiz Mehmed Çelebi’nin Fransa

Sefaretnamesi gibi yazılan yirmiden fazla sefaretname, ayrı bir edebî tür oluşturacak kadar önem kazanmıştır.

ŞEHRENGİZ

Bir şehrin güzelliklerinin anlatıldığı yapıtlardır. Bu yapıtlarda,

şehirle ilgili bilgiler verildikten sonra o şehre övgüler düzülür.

MÜNŞEAT

 Sanatlı bir dille yazılmış düzyazıların ve mektupların bir araya

toplandığı eserlerdir veya mektuplardan veya çeşitli konulardaki süslü nesir örneği olan düzyazılardan oluşan yapıtlardır.

 Nabi’nin özel-resmi mektuplarından ve değişik yazılarından

oluşan Münşeat adlı yapıtı bu türün başarılı örneklerindendir.

SİYER

 Hz. Muhammed’in (sav) hayatını anlatan eserlerdir. Peygamber’in dünyaya gelişi, peygamberliği, Miraç olayı, Hicret olayı, savaşları, mucizeleri ve vefatı derin bir heyecanla dile getirilir.

 Edebiyatımızda bu türün ilk örneği, Erzurumlu Darir’in Siretü’n Nebi adlı yapıtıdır.

SURNAME

 Şehzadelerin sünnet, kadın sultanların evlilik törenlerinin

anlatıldığı eserlerdir.

 Bu eserler, yazıldığı dönemin toplumsal yaşamına ilişkin

bilgiler de verdiği için tarihi bir özellik taşır.

GAZAVATNAME

 Savaşların, kahramanlıkların, zaferlerin anlatıldığı yapıtlardır.

 Türk edebiyatında ilk gazavatname örnekleri 15. yüzyılda

yazılmaya başlanmıştır.

 Kâşîfi’nin, Gazaname-i Rumu bu türün örneklerindendir.

HABNAME

 Görülen bir rüya anlatılıyormuş gibi, bir olay ya da kişi hakkında görüşlerin söylenmesi biçiminde yazılır.

 Hâbnameler tenkit ve hiciv maksadıyla yazılmış eserlerdir.

 Veysî’nin Hâbname-i Veysî’si bu türün en önemli örneğidir.

FÜTÜVVETNAME

Fütüvvet “gençlik, yiğitlik, cömertlik” anlamına gelir.

 Ahilik teşkilatının esaslarını anlatan, öğüt içerikli eserlerdir.

 Fütüvvetnameler, Selçuklu ve Osmanlı devrinde esnafların

bağlı olduğu bir örgüt olan ahiliğin ahlak anlayışını ve uyması gereken kuralları açıklar.

 Fütüvvetnamelerin en ünlüsü, Haliloğlu Yahya Burgazi’nin

Fütüvvetnâme’sidir.

KIYAFETNAME

 İnsanların dış görünüşlerinden, onların karakterleriyle ilgili

bilgiler çıkarmayı amaç edinen eserlere kıyafetname denir.

 Vücut organlarından ya da vücudun dış görünüşünden kişinin karakteri belirlenmeye çalışılır.

 Türk edebiyatında Hamdullah Hamdi’nin Kıyafetname,

Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Marifetname adlı eseri bu

türde önemli eserlerdir.

RUZNAME

 Genel olarak günlük tarzında yazılmış, özel olarak padişahların günlük faaliyetlerinin kaydedildiği tarihî eserlere

verilen ad.

 Batı dillerindeki journal kelimesi de aynı anlamdadır. Ruzname günlük gazete için de kullanılmıştır.

MENAKIPNAME (VELAYETNAME)

Din büyüklerinin, bazen de tanınmış başka gruptan kimselerin olağanüstülüklerle beslenmiş hayat öyküleri ve mücadelelerini konu alan eserlerdir.

PENDNAME

 İnsanlara öğüt vermek amacıyla yazılmış manzum ve mensur eserlerdir.

 Pendname türü kaside, gazel, terci-i bend, mesnevi nazım

şekilleriyle kaleme alınmıştır.

 Güvahi’nin Pendname adlı eseri bu türde yazılmıştır.

3 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

Gözle konşu hakkını dinle beni

İster isen Hak seve dâ’im seni

Kırma gönlün hoş geçin mü’min isen

Dü cihânda olmak istersen esen

Konşusunu kim ederse bî-huzûr

Dü cihânda Hak anı ede kusûr

İçerik özelliklerinden hareketle bu beyitlerin aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alındığı söylenebilir?

A) Surnâme B) Pendnâme C) Kıyafetnâme

D) Seyahatnâme E) Gazavatnâme

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:100

3 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen terimle uyuşmamaktadır?

A) Din uğruna yapılan savaşları konu alan eserler (Gazavatnâme)

B) Sanatlı bir dille yazılmış düzyazıların ve mektupların bir

araya toplandığı eserler (Münşeat)

C) Elçi olarak bir ülkeye gönderilen kişilerin elçilikleri sırasındaki gözlemlerini dile getirdikleri eserler (Sefaretnâme)

D) Herhangi bir manzumeyi alaycı bir şekilde taklit etmek

için oluşturulmuş eserler (Tehzil)

E) Bir şehrin güzelliklerinin sanatkârane bir biçimde dile getirildiği eserler (Surnâme)

(Bir şehrin güzelliklerinin sanatkârane bir biçimde dile getirildiği eserlere “şehrengiz” denir. Surname ise şehzadelerin sünnet, kadın sultanların evlilik törenlerinin anlatıldığı

eserlerdir. Cevap E)

5 - ÖĞRETEN SORU

Ey oğul geldik imdi onlara ki civanmertlik nasip oldu, civanmertliğin aslı nedir bilsinler. Çünkü civanmertliğin aslı üç nesnedir: Biri odur ki yapabileceğin bir işe sıva kolunu, yani bir

söz ki söyleyesin, yerine getirmelisin. İkincisi “gerçek”ten

başka söz söylemeyesin, üçüncüsü her işte sabrı âdet edinesin çünkü civanmertlikle ilgili her sıfat bu üçtendir.

Bu parça aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alınmış olabilir?

A) Fütüvvetname B) Seyahatname C) Sefaretname

D) Ruzname E) Surname BAŞKA YERDE YOK

T DİVAN EDEBİYATINDA AKIMLAR ANLAYIŞLAR

T TÜRKİ-İ BASİT AKIMI

 16. yüzyılda etkili olan bu akımın temsilcileri, aruz

ölçüsünü ve divan şiiri biçimlerini kullanmakla

birlikte bütünüyle öz Türkçe denebilecek şiirler

yazmışlardır.

 Mazmunlar yerine halk dilindeki mecazları, deyimleri ve atasözlerini kullanmışlardır.

 Yabancı sözcükler kullanmadan, Türkçe şiirler

yazılabileceğini kanıtlamayı amaçlayan bu eğilim, dönemin önemli şairlerince benimsenmemiş ve yaygınlık kazanamamıştır.

Temsilcileri:

- Tatavlalı Mahremi - Aydınlı Visali - Edirneli Nazmi

BAŞKA YERDE YOK

MAHALLİLEŞME AKIMI

 Bu akımda, Divan şiirinde İstanbul şivesine ve İstanbul tabiatına daha fazla yaklaşma amacı güdülmüştür.

 Bu akımla birlikte halkın konuşma dilinden bazı unsurlar şiire girmiştir.

 Atasözlerinin ve deyimlerin kullanılmasına ağırlık

verilmiştir.

 Dil son derece sadedir;

 Arapça ve Farsça sözcüklerin kullanımı çok azdır.

 En başarılı temsilcisi Nedim’dir.

Temsilcileri:

- Baki - Nedim - Enderunlu Vasıf

SEBK-İ HİNDİ (HİNT TARZI) AKIMI

 17. yüzyılda Hindistan’a seyahat eden İran şairlerinin oluşturduğu bir akımdır.

 Bu akımın divan şiirine getirdiği yenilikler şunlardır:

 Sözden çok, anlama önem vermek

 Açık ve düz söyleyişi bırakıp mecazlarla yüklü, kapalı ve güç anlaşılır bir söyleyiş oluşturmak.

 Her dizede üstün bir iç musikisi ve ahenk sağlamak.

 Şeyh Galip bu akımın öne çıkan ismidir.

Temsilcileri:

- Neşati - Nail-i Kadim - Şeyh Galip

DİVAN EDEBİYATI SANATÇILARI

13. YÜZYIL

HOCA DEHHANİ

 13. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır.

 Divan edebiyatının ilk temsilcisi olarak kabul edilir.

 Anadolu’da, dini içerik taşımayan Türkçe şiirler yazan ilk

şairlerdendir.

 Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat’ın isteği üzerine 20 bin

beyitten oluşan bir Selçuk Şehnamesi (Selçukname) yazmıştır.

 Farsça yazdığı bu eserinin yanı sıra Türkçe gazel ve kasideleri vardır.

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Divan edebiyatı diye adlandırdığımız düşünüş ve yazış biçiminin tam anlamıyla başlaması, Türklerin Anadolu’ya egemen

oldukları 13. yüzyıl sonlarına rastlar. Bu edebiyat, ---- etkisi altında yeni edebiyatın doğduğu 19. yüzyılın ortalarına kadar

sürer. İlk divan şairi diyebileceğimiz şair ise 13. yüzyılda yaşamış olan ----.

Bu parçadaki boş yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Fransa - Sultan Veled’dir

B) Batı - Hoca Dehhânî’dir

C) Avrupa - Yusuf Has Hâcib’dir

D) Tanzimat - Ahmet Yesevî’dir

E) Halkçılık - Âşık Paşa’dır.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:101

EDEBİYAT 4

FASİKÜL 3

MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ

 Belh şehrinde doğmuştur.

 Bir süre sonra Konya’ya gelmiş ve

oraya yerleşmiştir.

 Burada Şems-i Tebrizi ile tanışarak

ondan tasavvuf eğitimi almıştır.

 Büyük bir hoşgörü sahibidir. Ona

göre kâinatın temeli, insanı olgunlaştıracak ve Allah’a yaklaştıracak

şey sevgidir.

 Bu felsefesiyle yüzyıllardan beri bütün insanlığın ilgisini çekmektedir.

Eserleri:

Mesnevi: Küçük manzum hikâyelerle dini ve tasavvufi öğütler yer almaktadır. Mesnevi biçiminde yazılmıştır.

Divan-ı Kebir (Büyük Divan): Sanat gücünü ortaya koyan gazel, kaside, müstezat ve rubailerinden oluşur.

Fihi Mafih (Ne varsa içinde): Dini ve tasavvufi sohbetleri yer

almaktadır.

Mektubat: Devrin ileri gelenlerine nasihat için veya kendisine sorulan sorulara cevap olarak yazdığı mektuplar yer almaktadır.

Mecalis-i Seba (Yedi meclis): Çeşitli zamanlarda verdiği yedi

vaazı yer almaktadır.

SULTAN VELED

 Mevlana’nın oğlu ve Mevlevilik tarikatının kurucusudur.

Eserleri:

Divan, İbtidanme, Rebabname, İntihaname, Maarif

AHMET FAKİH

 Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için “fakih” olarak anılmıştır.

 Eski Anadolu Türkçesinin en eski şairi olarak bilinmektedir.

Eserleri:

Çarhname: Dini-tasavvufi konuları işleyen, kaside biçiminde

yazılmış bir eserdir.

Kitab-ı Evsaf-ı Mesacidi’ş-Şerife: Mesnevidir. Hac yolculuğu

sırasında gördüğü yerleri ve camileri anlatmıştır. İlk manzum

seyahatname özelliği taşır.

ŞEYYAD HAMZA

 Dini-tasavvufi şiirler yazmıştır.

 Bir derviş olarak Anadolu’yu dolaşmıştır.

 Şiirlerinde hem aruz hem heceyi kullanmıştır.

Eserleri:

Yusuf u Züleyha: Türk edebiyatında yazılmış olan ilk Yusuf u

Züleyha mesnevisidir. Aynı zamanda Türk edebiyatında aşk

konulu ilk mesnevidir.

Dastan-ı Sultan Mahmud

14. YÜZYIL

GÜLŞEHRİ

 Sade bir Türkçeyle yazmış, Türkçeyi sanat dili haline getirmeye çalışmıştır.

Eserleri:

Mantıkut Tayr: Feridüddin Attar’ın aynı isimli eserini esas alarak yazmıştır. Vahdet-i vücud inancını işlediği alegorik bir mesnevidir. Gülşenname olarak da bilinir.

Felekname: Farsça, tasavvufi bir mesnevidir.

Aruz Risalesi: Farsça yazılmıştır.

Keramet-i Ahi Evran: Türkçe mesnevidir.

7 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

“Kuşların dili” anlamına gelen ve mesnevi nazım şeklinde yazılmış olan ---- adlı eser, İranlı şair Feridüddin Attar tarafından

kaleme alınmıştır. İçinde tasavvufi hikâyeler bulunan eserin

Türkçe uyarlaması, yazıldığı dönemin dil özelliklerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Makâlât B) Garibnâme C) Mantıku’t-Tayr

D) Dânişmendnâme E) Atebetü’l-Hakâyık

ÂŞIK PAŞA

 Eserlerini sade bir Türkçeyle yazmış ve Türkçenin edebiyat dili olmasında önemli katkıları olmuştur.

 Hem aruz hem de hece ile yazmıştır.

Eserleri:

Garipname: Dini tasavvufi bir mesnevidir. Halka tasavvufu

öğretmek amacıyla sade bir Türkçeyle yazılmıştır.

Fakrname: Tasavvufi bir mesnevidir.

Kimya Risalesi :Nazım-nesir karışık bir eserdir.

AHMEDÎ

 Aşk, şarap, eğlence, tarih ve tabiat konulu şiirler yazmıştır.

 Şairliğin yanında tıp, astronomi, geometri, resim, hattatlıkla da ilgilenmiştir.

 Türkçeyi ustalıkla kullanan, şiir tekniği iyi olan bir sanatçıdır.

Eserleri:

İskendername: On bin beyitlik bir mesnevidir. Büyük iskender’in savaşlarını ve hayatını anlatır.

Cemşid u Hurşid:  Çin hükümdarı Cemşid ile Rum kayserinin kızı Hurşid’in aşkını anlatan bir mesnevidir.

Tervihu’l Ervah: Tıpla ilgili bir mesnevidir.

Mirkatü’l Edeb: Arapça-Farsça manzum lügattir.

KADI BURHANEDDİN

 Şair, bilgin, devlet adamıdır.

 Aruz ve heceyi kullanmıştır.

 Aşk, tabiat, yiğitlik ve tasavvuf temalarını işlemiştir.

 Tuyuğ türündeki şiirleriyle tanınmıştır. Azeri lehçesiyle yazdığı şiirlerinin toplandığı bir Divan’ı vardır.

SEYYİT NESİMÎ

 Vahdet-i vücud düşüncesini Hurufilik inancı çerçevesinde

cesur ve taşkın bir şekilde anlatmıştır.

 Alevi-Bektaşi şairler arasında yedi ulu ozandan biri kabul

edilir.

 Şiirlerinde coşkun bir lirizm görülür.

 Tuyuğlarıyla ünlüdür.

 Arapça, Farsça, Türkçe olmak üzere üç divanı vardır.

HOCA MESUD

 Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Türkçeyi iyi kullanmıştır.

Eserleri:

Süheyl ü Nevbahar : Mesnevi biçiminde yazılan  eserin asıl

adı Kenzül Bedayi’dir. Yemen padişahının oğlu Süheyl ile Çin

imparatorunun kızı Nevbahar’ın aşkı anlatılmıştır.

Ferhengname-i Sadi:  Sadi’nin Bostan adlı eserinden çevirdiği tasavvufi bir mesnevidir.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:102

5 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

15. YÜZYIL

ALİ ŞİR NEVAİ

 Çağatay edebiyatının en ünlü şairlerindendir. *Eserleriyle

Türk dil birliğini kurmaya çalışmıştır.

 Muhakemetü’l Lügateyn adlı eserinde Türkçenin Farsçadan daha zengin bir dil olduğunu söylemiştir.

 Türk edebiyatında ilk hamse sahibi bir şairdir.

 Türk edebiyatında ilk tezkire olan, Mecalisü’n Nefais adlı eseri yazmıştır.

Eserleri:Divan (Türkçe), Divan (Farsça)

Muhakemetü’l Lügateyn: Farsça ile Türkçe karşılaştırılarak

Türkçenin daha üstün bir dil olduğu ortaya konur.

Mecalisü’n Nefais: Edebiyatımızda, şairlerin hayatlarının yer

aldığı ilk tezkiredir.

Mizanü’l Evzan: Aruz ölçüsü ve nazım biçimleriyle

ilgili bilgiler yer almaktadır.

Hamse: (Beş mesneviden oluşan eseri)

1) Hayret-ül Ebrar

2) Ferhad ve Şirin

3) Leyla ve Mecnun

4) Seba-i Seyyare

5) Sedd-i İskenderî

ŞEYHİ

 Asıl adı Yusuf Sinaneddin’dir.

 Tıp ve tasavvuf alanlarında eğitim görmüştür.

 Ankara’da Hacı Bayram Veli’ye uğramış, ona bağlanmış ve

“Şeyhi” mahlasını almıştır.

 Divan edebiyatının önde gelen hiciv şairlerindendir.

Eserleri:

Divan

Harname: Yergi tarzında yazılmış bir mesnevidir.

Hiciv edebiyatının en güzel örneklerinden biridir.

Çelebi Mehmet’in kendisine armağan ettiği Kütahya’ya bağlı

Tokuzlu köyüne gitmiş, burada köylüler tarafından dövülmesi

üzerine bu mesneviyi kaleme almıştır. Alegorik (sembolik) bir

anlatımı olan eser, bu anlamda Türk edebiyatının ilk fabl örneği de kabul edilir. Eserde Şeyhî söylemek istediklerini bir

eşeğe (har) söyletir.

Hüsrev ile Şirin: Mesnevi biçiminde yazdığı bir aşk hikâyesidir.

8 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Bâtıl isteyü hakdan ayrıldum

Boynuz umdum kulakdan ayrıldum

Ne yüküm bir nefes giderici var

Ne biraz çekmeğine yarıcı var

Ger tonuzlara olmaya buyruk

Âh gitti kulağ ile kuyruk

Bu beyitler aşağıdaki eserlerin hangisinden alınmıştır?

A) Harnâme B) Şikâyetnâme C) Mantıku’t-Tayr

D) İskendernâme E) Sihâm-ı Kaza

AHMET PAŞA

 Kadılık ve vezirlik yapmıştır.

 Döneminde “sultanu’ş-şuara(şairler sultanı) olarak anılmıştır.

 Fatih için yazdığı Güneş Kasidesi ve Kerem Kasidesi ünlüdür.

 Din dışı gazel ve murabbalarıyla tanınmıştır.

 Tarih düşürme ve nazire yazmada önde gelen isimlerdendir.

 Divan sahibidir.

SÜLEYMAN ÇELEBİ

 Yıldırım Bayezit döneminde Bursa Ulu Camii’de imamlık

yaptığı sanılmaktadır.

 Edebiyatımızda en tanınmış mevlid yazarıdır.

 Bir vaizin Hz Muhammed (SAV)’in diğer peygamberlerden farklı olmadığını ileri sürmesi üzerine, peygamberin büyüklüğünü

göstermek için yazdığı Vesiletü’n Necat adlı eseri yazmıştır.

Vesiletü’n Necat (Kurtuluş Vesilesi):

 Hz. Muhammed SAV)’in övüldüğü ve hayatının anlatıldığı

yaklaşık 800 beyitten oluşan bir mesnevidir.

 Halk arasında “mevlid” diye bilinir.

 Münacaat (Tanrı’ya yakarış), velâdet (doğum), risalet (peygamberlik), miraç (göğe yükseliş), rıhlet (ölüm) ve dua bölümlerinden oluşmaktadır.

NECATİ BEY

 Şair ve hattat bir sanatçıdır.

 Aşk konulu gazelleriyle ünlüdür.

 Şiirlerinde sade bir dil kullanmış; atasözlerine, deyimlere

ve halk söyleyişlerine şiirlerinde yer vermiştir.

 Türkçe divanı vardır.

YAZICIOĞLU MEHMET

 Hakkında kesin bilgiler yoktur.

 En önemli eseri Muhammediyye’dir.

SİNAN PAŞA

 Divan edebiyatında süslü nesrin ilk temsilcilerindendir.

 Söz sanatları ve mazmunlarla dolu, süslü ve ahenkli bir dili vardır.

 Genellikle din, tasavvuf, ahlak ve felsefe gibi konuları ele

almıştır.

Eserleri:

Tazarruname adlı yapıtı süslü nesrin ilk örneğidir.

Maarifname: Öğüt kitabı

Tezkiretü’l Evliya: Biyografi

Tehzibü’l Ahlak: Öğüt kitabı

MERCİMEK AHMET

 Sultan II. Murad devrinde yaşamıştır.

 Aslı Farsça olan Kâbusname’yi padişahın isteği üzerine sade bir Türkçe ile tercüme etmiştir.

 Asrının Anadolu Türkçesinin güzel bir örneğidir.

HAMDULLAH HAMDİ

 Hamse sahibi yazarlardandır.

 Türk edebiyatındaki en güzel Yusuf u Züleyha mesnevisini yazmıştır.

AHMED-İ DAİ

 Asıl adı Ahmed olan şair, Dai mahlasını kullanmıştır.

Eserleri:

Türkçe Divan, Farsça Divan

Çengname: Tasavvufi-alegorik bir mesnevidir.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:103

EDEBİYAT 6

FASİKÜL 3

9 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

----, Kanuni’ye sunduğu şiirlerle onun himayesini kazanmıştır.

Padişahın ölümü üzerine edebiyatımızın en güzel

mersiyelerinden birini yazmıştır. Şairler sultanı olarak tanınan

şair, gazellerindeki güçlü ifade kudretiyle dikkati çeker.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Hayâlî B) Taşlıcalı Yahyâ C) Fuzûlî

D) Bâkî E) Necâtî

16. YÜZYIL

FUZULİ

 Divan edebiyatının birçok türünde eser vermesine rağmen

“gazel şairi” olarak tanınmıştır.

 “İlimsiz şiir, temelsiz duvara benzer.”  sözü ona aittir.

 Beşeri aşktan ilahi aşka dönüşen platonik aşkı anlatır. Leyla ile Mecnun adlı mesnevisinde bu konuyu ustaca işlemiştir.

 Şiirlerinde, Azeri Türkçesinin özellikleri görülür ve lirizm

en üst seviyededir.

Eserleri:

Divan (Türkçe), Divan (Farsça), Divan

(Arapça)

Beng ü Bade - Leyla ile Mecnun - Su

kasidesi

Rind ü Zahid - Muamma Risalesi

Şikâyetname - Hadis-i Erbain Tercümesi:(Kırk Hadis)

Hadikatü’s-Süeda (Saadete ermişlerin

bahçesi) - Heft-cam/Saki-name -Sıhhat ü Maraz -Enisü’l Kalb

BAKİ

 Divan şiirini, Arap ve İran şiiri seviyesine getirmiştir.

 Sultanu’ş şuara (şairler sultanı) olarak bilinir.

 Şiirlerinde dine, tasavvufa yer vermemiştir.

 Aşk, doğa, dünya zevki, hayattan tat alma ve devrinin ihtişamı, şiirlerinde yer alan başlıca konulardır.

 Gazel türünün tanınmış şairlerindendir.

 Dili kullanmada son derece başarılıdır; ahenkli, akıcı, zevkli bir dili vardır.

Eserleri: Divan

Kanuni Mersiyesi: Şairin, Kanuni’nin ölümünden duyduğu

üzüntüyü dile getiren, terkibibent biçiminde yazdığı şiiridir.

Fezail-i Mekke: Mekke’nin faziletlerinin anlatıldığı, çeviri bir

yapıttır.

TAŞLICALI YAHYA

 Hamse sahibi ve mahallileşme akımı içinde yer alan bir şairdir.

 Kanuni’nin oğlu Şehzade Mustafa’nın ölümü üzerine yazdığı Şehzade Mustafa Mersiyesi ile ünlüdür.

HAYALÎ

 Şiirlerinde mahalli çizgilere ve deyimlere yer vermiş, mahallileşme akımının içinde olmuştur.

 Divan’ı vardır.

ZATİ

 Gazel ve kaside türlerinde eserler vermiştir.

 Tanzimat Dönemi sanatçısı Ziya Paşa tarafından Türk şiirine temel koyan şairlerin üçüncüsü olarak anılmıştır.

Eserleri:

Şem ü Pervane, Şehrengiz, Ahmed ü Mahmud, Ferruhname,

Siyer-i Nebi, Fal-i Kur’an

SEHÎ BEY

 Anadolu sahasının ilk tezkire örneği olan Heşt Behişt (Sekiz Cennet) adlı eseriyle bilinir.

LATÎFÎ

 Öğrenimini tamamladıktan sonra, kâtiplik göreviyle İstanbul, Belgrad, Mısır ve Rodos’ta bulunmuştur.

 On civarında eser yazmıştır ve en meşhurları Evsâf-ı İstanbul ve Tezkiretü’ş-Şuara isimli mensur eserlerdir.

 Tezkiretü’ş-Şuara, Anadolu sahasında Sehî Bey’inkinden

sonra bu türde yazılan ikinci eserdir.

SEYDİ ALİ REİS

 Osmanlı denizcisi, Türk amirali, coğrafya ve matematik bilgini bir yazardır.

 Mir’at ül Memalik (Memleketlerin Aynası) adlı eseri Türk

edebiyatının gezi türündeki ilk örneği kabul edilir.

 Muhit ve Mirat’ı Kâinat (Kâinatın Aynası) diğer eserleridir.

17. YÜZYIL

NEF’Î

 Divan şiirinin hiciv (yergi ) şairidir.

 ºıkane gazelleri ve hicivleriyle ün kazanmıştır.

 Kasidelerindeki sağlam teknik, ahenk ve abartmalarla bir

ekol olmuştur.

Eserleri:

Divan(Türkçe ve Farsça)

Siham-ı Kaza (Kader okları):Kaside nazım biçimiyle yazılmış

olan eser, Türk edebiyatında hiciv türünün en önemli örneklerindendir.

Tuhfetü’l Uşak: Farsça bir kasidedir.

NABÎ

 Divan edebiyatında “hikemî ya da hakimane şiir” anlayışının öncüsü olarak “Nabi Mektebi (Ekolü)” denilen bir şiir tarzı ortaya koymuştur.

 Şiirlerinde heyecan ve duygu ögelerine az yer vermiş; daha çok, toplum düzensizliklerini, hayatın kişiyi kötülüklere

götüren yönlerini göstermeye çalışmış; din, ahlak ve töreyle ilgili öğütler vermiştir.

BAĞDATLI RUHİ

 Hicivleriyle ünlüdür.

 Divan’ında bulunan 17 bentlik sosyal hiciv içerikli terkib-i

bendi ünlüdür.

 Tanzimat şairlerinden Ziya Paşa bu esere nazire yazmıştır.

GÜVAHİ

 Atasözü, deyim, öğüt verici hikâye ve fıkralardan oluşan;

mesnevi biçiminde kaleme aldığı Pendname adlı yapıtıyla

tanınmıştır.

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:104

7 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

 Şiirlerinde hikmetli sözlere, özdeyişlere ve atasözlerine

yer vermiştir.

 Döneminde hikemî gazel tarzında yazdığı şiirleriyle ünlenmiştir. Şiiri düşüncelerini anlatmada bir araç olarak görmüştür.

 Dili devrine göre oldukça sade, üslubu sağlam ve akıcıdır.

 Oğluna yazdığı öğütlerden oluşan Hayriyye ve bir aşk öyküsünü anlattığı Hayrabat adlı iki mesnevisi vardır.

Eserleri:

Divan

Hayriyye: Ahlaki ve didaktik bir mesnevidir.

Hayrabat: Bir aşk macerasını anlatan mesnevidir.

Tuhfetü’l Haremeyn: Hac yolculuğu anlatılır.

Münşeat: Mektuplardan oluşur.

10 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Divan şiirinde “hikemî tarz”ın kurucusu kabul edilen şair,sosyal ve siyasal huzursuzlukların yaşandığı XVII. yüzyılda yetişmiştir. Gerek döneminin gerekse kendi mizacının etkisiyle, hikmet ve darbımesel ağırlıklı şiirler yazmıştır. Şiirlerinde duygu,

hayal ve kelime oyunlarından çok, tecrübeli bir devlet adamının sosyal eleştirileri ve yol gösterici öğütleri yer alır.

Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Neşâtî B) Şeyhülislam Yahyâ C) Yahyâ

D) Nef’î E) Nâbî

Eserleri:

Keşfü’z Zünun: 15000’e yakın kitap ve risalenin yazarlarıyla

birlikte isimlerinin yer aldığı dev bir bibliyografyadır.

Cihannüma: Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya kadar çok geniş bir

coğrafyayı ele alan, coğrafi bilgiler kitabıdır.

Fezleke: 1591’den 1654 tarihine kadar yaşanmış olayları anlatan bir tarih kitabı niteliğindedir.

Mizanü’l Hak: Din, ahlak toplum sorunları üzerine görüş ve

ilkelerini ortaya koyduğu yapıtıdır.

Tuhfetü’l Kibar fi Esfârü’l Bihar (Deniz Seferleri Konusunda

Büyüklere Armağan): Osmanlı Devleti’nin denizcilik tarihini

içerir.

EVLİYA ÇELEBİ

 Ömrünün büyük bir bölümünü gezilerle geçirmiş, gezilerine İstanbul’u dolaşarak başlamış, bazı ileri gelenler tarafından desteklenmiş veya bazı görevlerle Anadolu’yu, komşu ülkeleri; Kuzey Afrika ve Avrupa’ya kadar birçok yeri

gezmiştir.

Seyahatname: Gezi yazısı. 17. yüzyıl toplumlarının yayılışlarını, gelenek, töre, kültür ve uygarlıklarını anlatması bakımından tarih için bir kaynak sayılabilir.

 Sanatçı, bu yapıtında, söyleyeceklerini, çoğunlukla açık,

anlaşılır ama abartılı bir anlatımla ortaya koymuştur.

VEYSİ 

 Divan edebiyatında “inşa” adı verilen nesirdeki başarısıyla ün kazanmıştır.

 Nesirlerinde söz ve anlam sanatlarını yoğun biçimde kullanmıştır.

Eserleri:

 Dürretü’t-Tâc fî Sîreti Sâhibi’l-Mî’râc (Siyer-i Veysî): Hz.

Muhammed›in hayatını, Mekke ve Medine dönemi olarak

iki bölümde anlatan bir siyer kitabıdır.

Habname: Ahlaki öğütlerle dolu bir rüya kitabıdır.

Münşeat (Mektuplar), Şehadetnâme (Düsturü’l Amel), Divân,

Hicviyye

NERGİSİ

 Münşî (süslü nesir yazarı) olarak tanınır.

 Divan edebiyatında ilk mensur hamseyi yazan kişidir.

Eserleri: Münşeat , Horosname

NAİLİ

 Sebk-i Hindi akımının edebiyatımızdaki ilk temsilcisidir.

 Kelime seçimine çok önem vermiştir.

 Daha çok gazelleriyle tanınmıştır.

 Genelde aşıkane gazeller yazmış ancak rindane, arifane

bazen de hikemi tarzda şiirler de yazmıştır.

Eseri: Divan

NEŞATİ

 Sebk-i Hindi akımının etkisinde şiirler yazmıştır.

 Sade,doğal bir dili; zarif bir üslubu vardır.

 Bir mutasavvıf olmasına rağmen bu yönü şiirlerine çok yansımamıştır.

Eserleri:

Divan

Hilye-i Enbiya: Peygamberlerin mucizelerini anlatan mesnevi

Şehrengiz: Edirne’yi anlatan eseri

KATİP ÇELEBİ

 Astronomiyle ilgili birçok eseri de dilimize çevirmiş,

 Dünya’nın yuvarlak olduğuna ilişkin teorik metinlere özel

bir önem vermiştir.

 Tarih, coğrafya, devlet idaresi, hukuk, maliye, denizcilik gibi birçok alanda eser yazmıştır.

11 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

XVII. yüzyılda sanatlı nesrin en önemli temsilcilerinden biri olan

yazar, ilk defa mensur hamse oluşturmuş; XV. yüzyılda temelleri atılmış olan süslü nesre yeni bir boyut kazandırmıştır. Sanat ve maharet göstermek amacıyla o döneme kadar kullanılmamış Arapça ve Farsça kelimelere yer vermiş, zincirleme tamlamalar ve uzun cümlelerle özgün bir üslup geliştirmiştir.

Bu parçada kendisinden söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Veysî B) Nergisî C) Katip Çelebi

D) Nâbî E) Sinan Paşa

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:105

EDEBİYAT 8

FASİKÜL 3

18. YÜZYIL

NEDİM

 Lale Devri’nin coşkun, aşk, zevk

ve neşe şairidir.

 Şiirlerinde İstanbul’un köşk ve

bahçelerini, şenlikleri, eğlencelerini anlatmıştır.

 İstanbul Türkçesini kullanmıştır.

 Mahallileşme akımının en güçlü temsilcisidir.

 Nedimane denilen bir tarz oluşturmuştur.

 Şiiri soyut dünyadan çıkarıp somut dünyayı anlatmıştır.

 Aşk, şarap ve sevgiliyi anlatmıştır.

 Gazel ve şarkılarında sade, kasidelerinde ağır bir dil kullanmıştır.

 Şarkıları ve şuhane gazelleriyle tanınır.

Eseri: Divan

12 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Divan edebiyatı sanatçıları ve yaşadığı yüzyıllarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Sultan Veled - 13. yüzyıl B) Âşık Paşa - 14. yüzyıl

C) Şeyhî - 15. yüzyıl D) Fuzulî - 16. yüzyıl

E) Nedim - 17. yüzyıl

19. YÜZYIL

KEÇECİZADE İZZET MOLLA

 Keşan’daki sürgün hayatının bir ürünü olan Mihnet-i Keşan adlı eseriyle tanınmıştır. Bu eserinde İstanbul ve taşra

hayatını karşılaştırmıştır.

 Gülşen-i Aşk adlı mesnevisinde Şeyh Galip’in etkisi görülür.

 Bahar-ı Efkâr ve Hazan-ı Asr adlı iki divanı vardır.

ENDERUNLU VASIF

 Şarkılarıyla tanınmış, şiirlerinde İstanbul’u bütün güzellikleriyle anlatmıştır.

 Mahallileşme akımının ve şarkı biçiminin önemli temsilcilerindendir.

 Şiirlerini Divan’ında toplamıştır.

YENİŞEHİRLİ AVNİ

 Şiirlerinde divan şiirinin mazmunlarının yanında Batılılaşmayla gelen yeni türleri de kullanmıştır.

 Kolay bir söyleyişi olan sanatçının Türkçe bir Divan’ı vardır.

SÜNBÜLZADE VEHBİ 

 Divan şiirini en iyi temsil eden bir şairlerden biridir. 

Eserleri: Divan, Lutfiyye, Şevk-engiz,

Tuhfe (Hediye): Farsça -Türkçe bir sözlüktür. 

Nuhbe (Seçkin): Arapça-Türkçe bir sözlüktür. 

13 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

XVIII. yüzyılda yaşamış Klasik Türk edebiyatı şairidir. Sebk-i

Hindî’nin önemli temsilcileri arasında gösterilir. Genç yaşta divan sahibi olmuştur. Divan şiiri geleneğinin son büyük temsilcilerinden biri olarak kabul edilir. Mesnevi yazma gücünü alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk adlı eseriyle ispat etmiştir.

Bu parçada söz edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nâbî B) Nedîm C) Şeyh Gâlip

D) Şeyhülislam Yahyâ E) Hayâlî

14 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Yazar Yüzyıl Eser

I 14. yüzyıl İskendername

Nabî II Hayrâbad

Şeyh Gâlip 18. yüzyıl III

Bu tabloda numaralanmış yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

I II III

A) Âşık Paşa 15. yüzyıl Ferhad u Şirin

B) Zatî 16. yüzyıl Hadikatü’s-Süade

C) Ahmedî 17. yüzyıl Hüsn ü Aşk

D) Ahmet Paşa 18. yüzyıl Hüsn ü Aşk

E) Hayretî 17. yüzyıl Çengame

ŞEYH GALİP

 Divan edebiyatının son büyük şairidir. Galata Mevlevihanesi’nin şeyhliğini yapmış, mutasavvıf bir şairdir.

 Süslü ve çeşitli söz sanatlarıyla yüklü, ağır bir dili vardır.

 Sebk-i Hindi (Hint üslubu) adı verilen akımın temsilcisidir.

 Nabi’nin Hayrâbât adlı mesnevisini beğenmediği için yazdığı, ilahi aşka ulaşmak için yola çıkan bir dervişin aşk yolculuğunu anlatan, alegorik bir eser olan Hüsn ü Aşk adlı

mesnevisi ile tanınmıştır.

Eserleri:

Divan

Hüsn ü Aşk: Bir aşk hikâyesi gibi görünse de gerçekte, tasavvuf yoluna düşen ve Allah aşkına ulaşmak isteyen dervişin

macerasını anlatan bir mesnevidir.

 Sembolik bir tarzda yazılmıştır. Hüsn’ün bir kızı Aşk’ın bir

erkeği temsil ettiği yapıtta, her yer ve şahıs ismi bir şeyin

sembolüdür, örneğin Hüsn, Allah’ı; Aşk, dervişi; Beni Muhabbet, ârifleri; Mektebi Edeb, tekkeyi; Cünun, mürşidi temsil etmektedir.

 Aşk’ın Hüsn’e kavuşmasındaki güçlülüğü belirten yapıt,

konusu bakımından özgündür.

ENDERUNLU FAZIL

 Mesnevi tarzında yazdığı manzum hikâyelerle tanınmıştır.

 Mahallileşme akımının önemli temsilcilerinden sayılır.

Eserleri:

Divan, Hubanname, Defter-i Aşk, Çenginame, Zenanname

İslamiyet Etkisindeki Türk Edebiyatı Dönemi

P:106

9 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 3

2. ---- tarafından yazılan ----, tasavvufî özellikler taşıyan bir

mesnevidir.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden

hangileri getirilemez?

A) Âşık Paşa - Garipname

B) Gülşehrî - Felekname

C) Ahmet Daî - Çengname

D) Şeyh Galip - Hüsn ü Aşk

E) Ahmedî - İskendername

4. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen kişiyle ilgili değildir?

A) Mesnevi tarzında yazılmış olan Pendname adlı eseri

edebiyatımızda bir atasözleri kitabı olarak kabul edilir. (Güvahî)

B) Zindandayken devrin padişahı Fatih Sultan Mehmet’e

Kerem Kasidesi’ni sunmuş ve hapisten kurtulmuştur. (Nesimî)

C) Büyük bir ustalıkla söylediği rubailer ile divan edebiyatında kendine yer edinmiştir. (Azmizade Haletî)

D) Şarkı türünde söylediği şiirlerle dikkat çekmiş, dini

konulara değinmemiştir. (Nedim)

E) Su Kasidesi peygamberimiz için yazılmış güzel bir

naat örneğidir. (Fuzûlî)

1. 16. yüzyıl divan edebiyatının en güçlü şairlerinden biridir. Birçok alanda eser vermiş ama daha çok gazel şairi

olarak bilinmiştir. Şiirleri söyleyiş olarak kolay görünür

ama derin tasavvufi anlamlar taşır. Şiirlerinde Azeri lehçesini kullanan şair, tasavvuf ilkelerini şiirin bütününe yerleştirmede son derece başarılıdır. Yazdığı 4 mesnevide

de ilahi aşkı işlemiş, çağdaşlarına göre sade bir dil kullanmıştır.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bakî B) Fuzûlî C) Nedim

D) Nâbî E) Şeyh Galip

5. Mahallileşme akımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi yanlıştır?

A) Günlük konuşma dili, deyim ve atasözleri şiirde kullanılmıştır.

B) İstanbul’un günlük yaşayışı şiire girmiş, halk zevkine

yaklaşılmıştır.

C) Necatî, Nedim ve Enderunlu Vasıf gibi divan şairleri

tarafından benimsenmiştir.

D) Yeni mazmunlar geliştirilmiş ve söz sanatlarına ağırlık verilmiştir.

E) Soyuttan çok somut güzeller ve güzellikler işlenmiştir.

3. Divan edebiyatı sanatçıları ve yaşadığı yüzyıllarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) Şeyyad Hamza – 13. yüzyıl

B) Ahmedî – 14. yüzyıl

C) Nesimî – 16. yüzyıl

D) Nef’î – 17. yüzyıl

E) Şeyh Galip – 18. yüzyıl

6. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Kâtip Çelebi tarih, coğrafya, devlet idaresi, hukuk,

maliye, denizcilik gibi birçok alanda yapıtlar ortaya

koymuştur.

B) Aşk, doğa, dünya zevki, hayattan tat alma ve devrinin ihtişamı, 16. yüzyıl divan şairi Bâki’nin şiirlerinde

yer alan başlıca konulardır.

C) Nedim, şiirlerinde deyimlere, atasözlerine, hikmetli

sözlere ve özdeyişlere yer vermiş; döneminde hikemî

gazel tarzında yazdığı şiirleriyle ünlenmiştir.

D) Şeyh Gâlip, şiirlerinde sembolik anlatıma, soyut ve

kapalı hayallere, mecazlara bolca yer vermiştir.

E) Divan edebiyatında süslü nesrin önemli temsilcilerinden olan Sinan Paşa’nın söz sanatları ve mazmunlarla dolu, sanatlı ve ahenkli bir dili vardır.

P:107

EDEBİYAT 10

Pratik Test FASİKÜL 3

8. Divan edebiyatında kullanılan, kalıplaşmış benzetme ve

mecazlardan oluşan ---- ister istemez sanatçıların duyuş

ve düşünüş evrenlerini tekdüzeleştirmiştir. Nitekim bu tutumu değerlendirirken Celâleddin Harzemşah adlı yapıtının ön sözünde alaylı bir söyleyişle Namık Kemal şunları söyler: “Divanlarımızdan biri mütalâa olunurken insan, (şiirleri) boyu serviden uzun, beli kıldan ince, ağzı

zerreden ufak, kılıç kaşlı, kargı kirpikli, geyik gözlü, yılan

saçlı sevgililerle dolu göreceğinden, kendini devler, gulyabaniler âleminde zanneder.”

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) mazmunlar B) mahlaslar

C) muhammesler D) musammatlar

E) nazım şekilleri

11. ----, Ahiliğin özelliklerini anlatan, insanlara toplumda nasıl davranmaları gerektiğini açıklayan dinî-ahlâki nitelikli

öğüt kitaplarıdır. Bu kitaplardaki öğütler, yüzyıllar boyunca Türk toplumuna yön veren öğütlerdir. Dilinin sadeliği ve üslübunun akıcılığı, bu eserlerin önemini artırmıştır. Sade nesir türünde yazılır. Haliloğlu Yahya Burgazi bu türün başarılı örneğini vermiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Fütüvvetnameler B) Siyasetnameler

C) Sefaretnameler D) Seyahatnameler

E) Menakıbnameler

9. (I) Divan edebiyatında yaygın bir nesir türü olan sade

nesrin temel niteliği, konuşma diline yakınlığıdır. (II) Yalınlık, açıklık, düşünce ve olayların doğrudan doğruya

ifadesi bu türün asıl özellikleridir. (III) Kur’ân tefsirleri, hadis kitapları, fütüvvetnâmeler, menakıpnâmeler, gazavatnâmeler, ahlâk kitapları, sade nesrin hâkim olduğu eserler arasında yer almıştır. (IV) Mercimek Ahmet’in Farsçadan çevirdiği Tazarruname sade nesrin başarılı örneklerinden birisidir. (V) Veysî ve Nergisî de sade nesir alanında en tanınmış divan sanatçılarıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

10. (I) Hicviyeler de methiyeler gibi genellikle kaside nazım

şekliyle yazılmıştır ancak diğer nazım şekilleriyle yazılan

hicviyelere de rastlanır. (II) Örneğin divan şiirinin bilinen

ilk hiciv eseri olan Şeyhî’nin Harnâme’si kaside biçiminde kaleme alınmıştır. (III) Fabl özellikleri taşıyan bu

eserde başından geçen bir soygun olayını anlatan şair,

eserin sonunda varını yoğunu kaybettiğini ve padişahtan adalet istediğini ifade eder. (IV) Fuzûli’nin taşra bürokrasisini hicvettiği Şikâyetnâme adlı mektubu da divan edebiyatında sosyal bir eleştiri eseri kabul edilir. (V)

Bağdatlı Ruhî’nin 17 bentlik Terkîb-i Bend’i de XVI. yüzyıl toplum düzenindeki çarpıklıkların ve taşra yönetimi

teşkilâtının hicvedildiği bir eserdir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere

ayraç içinde belirtilen sözcük getirilirse tanım yanlış

olur?

A) Hazreti Muhammed’in (sav) hayatını anlatan yapıtlara ---- denir. (siyer)

B) Savaşların, kahramanlıkların, zaferlerin anlatıldığı yapıtlara ---- adı verilir. (tezkire)

C) Şairlerin şiirlerde kullandıkları takma adlara ---- denir. (mahlas)

D) Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere ---- denir. (methiye)

E) Din büyüklerinin, mürşitlerin, tarikat büyüklerinin hayatlarını, gösterdikleri kerametleri konu alan eserlere

---- denir. (menakıbname)

7. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen kişiyle ilgili değildir?

A) Babürname anı türünün ağır bastığı, gezi yazısı özelliği de gösteren bir yapıtıdır. (Seydi Ali Reis)

B) Türkî-i Basit Akımının önemli temsilcilerinden biridir.

(Aydınlı Visali)

C) Mecalisü’n Nefais adlı yapıtı edebiyatımızda ilk tezkire olarak kabul edilir. (Ali Şir Nevaî)

D) Kâbusname Farsçadan çevirdiği, didaktik nitelikler

taşıyan bir yapıtıdır. (Mercimek Ahmet)

E) Keşfü’z Zünun, bibliyografya türünde bir yapıtıdır.

(Kâtip Çelebi)

1-B 2-B 3-C 4-B 5-D 6-C 7-A 8-A 9-E 10-B 11-A 12-B

P:108

11 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1. Divan edebiyatında edebî nesre terim olarak ---- adı verilmiştir.

Bu cümlede boş bırakılan yere düşüncenin akışına

göre aşağıda verilenlerden hangisi getirilmelidir?

A) İnşa B) Nazım

C) Musarra D) Takti

E) Mukaffa

4. Bibliyografya kitabıdır. Bilimin tanımı, amacı, bölümleri,

kaynakları üzerine yazılmış bir kitaptır. Kitapta üç yüz kadar bilimin özellikleriyle ilgili bilgi verilmiştir. Ayrıca kitap,

on beş bin kadar eserin konuları, yazarları ve bu eserler

üzerine yazılmış not ve açıklamaları içermektedir.

Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kitab-ı Bahriye - Riri Reis

B) Keşfü’z Zünun - Kâtip Çelebi

C) Mirat’ül Memalik - Seydi Ali Reis

D) Seyahatname - Evliya Çelebi

E) Dürretü’t Taç - Veysî

5. I. Asıl gaye düzyazı alanında hüner göstermektir.

II. Söz sanatlarına çokça yer verilir.

III. Tefsir, hadis ve öğüt kitapları bu türde yazılmıştır.

IV. Yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır bir dil kullanılır.

V. Kelile ve Dimne adlı çevirisiyle Kul Mesut, bu türün

en güzel örneğini ortaya koymuştur.

Yukarıda numaralanmış yargılardan hangilerinde “süslü ve sanatlı nesir”le ilgili olarak bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I ve II B) II ve III C) II ve IV

D) III ve V E) Yalnız IV

2. Elçilerin gittikleri ülkelerle ilgili kaleme aldıkları yazılara

---- denir. Elçiler, görev gereği bulundukları ülkeyi, insanlarını, orada yaptıklarını, siyasi izlenimlerini yazarlar. Bu

eserler, o ülkenin sosyal, siyasal ve ekonomik durumları

hakkında bilgiler içermesi bakımından önemlidir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıda verilenlerden

hangisi getirilmelidir?

A) şehrengiz B) vakayiname

C) sefaretname D) seyahatname

E) habname

3. Bu yapıtlar görülen bir rüya anlatılıyormuş gibi, bir olay

ya da kişi hakkında görüşlerin söylenmesi biçiminde yazılır. Manzum da olabilir. Veysî bu türde başarılı bir yapıt

ortaya koymuştur. Bu yapıtlar tenkit ve hiciv maksadıyla

yazılmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıtlar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Münşeat B) Sefaretname

C) Surname D) Gazavatname

E) Habname

6. Aşağıda verilenlerden hangisi dinî ve tasavvufî metinlerden biri değildir?

A) Siyer B) Fıkıh

C) Hadis D) Sefaretnâme

E) Menâkıbnâme

P:109

EDEBİYAT 12

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1-A 2-C 3-E 4-B 5-D 6-D 7-D 8-A 9-B 10-E 11-E 12-D

7. (I) Tezkireler, çağının bir edebiyat ve kültür ürünüdür. (II)

Yazıldığı çağın sosyal, kültürel, sanatsal ortamını içerir.

(III) Aynı zamanda günümüz araştırmaları için değerli birer belge ve kaynak durumundadır. (IV) Şair tezkiresi

yazma geleneği XV. yüzyılda Çağatay sahasında Ali Şir

Nevaî tarafından kaleme alınan Mecalisü’n-Nefâis ile

Anadolu sahasında ise Sehi Bey’in yazdığı Mizanü’l Hak

ile başlayarak, asırlarca kesintiye uğramadan devam etmiştir. (V) Latifî, Ahdî, Âşık Çelebi ve Hasan Çelebi diğer

önemli tezkire yazarlarındandır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

10. (I) 18. yüzyıl şiir alanında olduğu gibi düzyazı alanında

da verimli bir yüzyıldır. (II) Bu dönemde biyografi, tarih

ve özellikle sefaretname türünde önemli eserler verilmiştir. (III) Önceki yüzyılda Veysi ve Nergisî’nin başını çektiği sanatlı söyleyiş yerini yalın bir söyleyişe bırakmaya

başlamıştır. (IV) Tarih türünde Naima, sefaretname türünde Yirmisekiz Mehmet Çelebi adını duyurmuştur. (V)

Dinî ve tasavvufî ilimlerin yanında tıp, astronomi ve matematik gibi ilimlerde söz sahibi olan Kâtip Çelebi bu devrin önemli isimleridir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

8. 1609’da İstanbul’da doğmuştur. Babası asker sınıfından

olduğundan başta Bağdat Seferi olmak üzere birçok savaşa katılmış, dönüşte İstanbul’da kendini tamamen ilmi

çalışmalara adamıştır. Arapça ve Farsçanın yanında Latince ve Fransızca öğrenmiş, deneysel bilimlerin önemi

üzerinde durmuştur. Avrupa’nın o dönemdeki yeniliklerinin memlekete getirilmesi düşüncesini ilk defa ileri sürmüştür. Sosyal bilimler alanındaki eserleriyle dünyaca

tanınmıştır. Başta coğrafya ve tarih olmak üzere birçok

alanda eser vermiştir. Eserlerinde sade, süssüz, açık bir

anlatım ve devrine göre yalın bir dil kullanmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kâtip Çelebi B) Âşık Çelebi

C) Kemalpaşazade D) Nergisî

E) Lamiî Çelebi

11. (I) Fuzûlî, divan edebiyatının en kudretli, en başarılı şairlerinden biridir. (II) Birçok nazım biçiminde başarılı şiirler söylemesine karşın gazel şairi olarak anılmıştır. (III)

Şiirlerinde Azeri lehçesinin etkileri görülen şair, şiirlerini

tasavvuf ve ilahî aşk etrafında örgülemiştir. (IV) Mesnevi

türünde de güzel örnekler veren şairin özellikle Leyla ile

Mecnun mesnevisi en ünlü olanıdır. (V) Kaside şeklinde

yazdığı Şikayetname adlı eserinde ise devrindeki rüşvetçiliği ve yozlaşmayı yermiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışlığı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

9. I. Taştir

II. Seci

III. Sefaretnâme

IV. Kaside

V. Münşeat

Yukarıda verilenlerden hangileri divan edebiyatında

düzyazıyla ilgili değildir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

12. ----, divan edebiyatında süslü nesrin ilk temsilcilerindendir. Söz sanatları ve mazmunlarla dolu, süslü ve ahenkli

bir dili vardır. Yapıtlarında genellikle din, tasavvuf, ahlak

ve felsefe gibi konuları ele almıştır. Tazarruname adlı yapıtı süslü nesrin başarılı bir örneğidir. Bu yapıt tasavvufî

nitelikte olup iki bölümden meydana gelir. Birinci bölüm,

“Tazarruât (Yakarışlar)” kısmıdır. İkinci bölüm ise manzum bir fahriye ve bir hâtimeden meydana gelmektedir.

Bu bölüm, yedi büyük peygamberin hayatını anlatan bir

Kısâs-ı Enbiyâ niteliğindedir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şeyh Galip B) Hoca Dehhani

C) Ali Şir Nevai D) Sinan Paşa

E) Bağdatlı Ruhi

P:110

13 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Edebiyat Akımları

EDEBİYAT AKIMLARI

 Edebiyat alanında ortaya çıkan, belirli bir görüş ve anlayışı ifade eden sanatsal işlevlerdir.

 Edebiyat akımlarının oluşmasında toplumsal yapıdaki gelişme ve değişmeler, siyasal yönetim özellikleri, felsefi anlayışlar, sanatçıların değişiklik istekleri başlıca etkenler olarak sayılabilir.

 Genellikle edebiyat akımı ya bir öncekine tepki olarak doğmuştur ya da önceki akımın uzantısı niteliğindedir.

 Kimi akımlar arasında büyük farklılık, kimileri arasında da

benzerlikler vardır.

HÜMANİZM

 14. yüzyılda İtalya’da doğan, insanı evrende tek ve en yüksek değer olarak gören, insanı geliştirme ve yüceltmeyi

amaçlayan bir akımdır.

 Hümanistlere göre sanatın ve edebiyatın asıl konusu insandır.

 Edebiyatın amacı insanı bu mükemmelliğe doğru götürmektir.

 İnsan sevgisinden yola çıkan hümanistler, içinde yaşadıkları çağa, topluma, yerel ve ulusal değerlere uzak kalmışlar; evrenselliği hedeflemişlerdir.

 Hümanist eserlerde antik Yunan ve Latin sanat/edebiyatından, düşünürlerinden örnekler görülür.

KLASİSİZM (KURALCILIK)

 17. yüzyıl ortalarında Fransa’da ortaya çıkan akıl, sağduyu ve insan tabiatı üzerine temellenen edebiyat akımıdır.

 Klasisizme göre, insanı insan yapan güç, akıl ve sağduyudur.

 Akıl ve sağduyuya dayanan yapıtlar, herkesin anlayabileceği nitelikte, güzel ve gerçeği yaşatan yapıtlardır.

 Klasisizmin öncülerinden Boileau, akıl ve mantığı seviniz,

yapıtlarınız daima en büyük süsünü ve değerini ondan alsın, sözüyle bu akımı özetlemiştir.

 Klasikler kişilerin her zaman, her yerde, her toplumda aynı duygu ve düşüncede olduğunu kabul etmiş, bu yüzden

yapıtlarında değişmez tipler ortaya koymuşlardır.

 Tiyatroda üç birlik (yer-zaman-olay birliği “bir yerde, bir

günde, bir tek olay”) kuralına uymaları, akla ve doğallığa

verdikleri önemin bir göstergesidir.

İlkeleri:

 Akıl, sağduyu ve insan doğasına önem verilir.

 Düş ve duygu değil; mantık ve ölçü önemlidir.

 Yapıtlarda, eski Yunan ve Latin kaynaklarından alınan konular işlenir.

 Yapıtlarda, konuya değil, konunun işleniş biçimine önem

verilmiştir.

 “Sanat, sanat içindir.” anlayışı benimsenmiştir.

 Sanatçılar, yapıtlarında kişiliklerini gizlemişlerdir.

 Yapıtlarda değişmez tipler oluşturulmuştur.

 Kahramanlar dış görünüşleriyle değil, ruhsal özellikleriyle

ele alınmıştır.

 Tiyatroda yer, zaman ve olay birliğine uyulmuştur.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Boileau,

La Fontaine, Racine, Corneille,

Moliere, Madam De La Fayette, Bousset, La Bruyere

Türk edebiyatında: Şinasi,

Ahmet Vefik Paşa

ROMANTİZM (COŞUMCULUK)

 Fransa’da, 1830’lu yıllarda klasisizme tepki olarak doğan;

duygu ve hayali esas alan edebiyat akımıdır.

 Klasisizmin önemsemediği “din”e önem verilmiştir. İnsanı bir

dine inanmaya iten, akıldan çok, duygular olduğundan romantizmde duygu, coşkunluk ve hayal önem kazanmıştır.

 Romantikler tabiata yönelmiş; çoğunlukla aşk, ölüm, tabiat konularını işlemişlerdir.

 İnsan ruhuna önem vererek karşıtlıklardan, (ak-kara, güzel-çirkin, iyi-kötü...) yararlanmışlardır.

 Romantizmin doğuşundaki etken, “Fransız İhtilali”dir.

 Klasisizm, mutlak monarşi zihniyetinin ürünüdür; romantizm

hürriyet, eşitlik ve demokrasi gibi düşüncelerin bir ürünüdür.

 İlkin Lamartine’in yayımladığı Meditation adlı şiir dergisi ile

ilgi çeken romantizm, Victor Hugo’nun yazdığı Cromwel

adlı dramının önsözü ve Hernani adlı dramıyla klasisizmin

önüne geçmiştir.

İlkeleri:

 Duygu, coşkunluk ve hayal önem kazanmıştır.

 “Sanat, toplum içindir.” anlayışı benimsenmiştir.

 Konular tarih ve ulusal kültürden seçilmiştir.

 Yapıtlarda genellikle aşk, ölüm, doğa, özgürlük, eşitlik gibi konulara yer verilmiştir.

 İnsan ruhuna önem verilerek karşıtlıklardan, (ak-kara, güzel-çirkin, iyi-kötü...) yararlanılmıştır.

 Gerçek, bir yönüyle değil; çirkin, bozuk, gülünç... bütün

yönleriyle ele alınır.

 Sanatçılar, yapıtlarında kişiliklerini gizlememiş; olaylar karşısında duygu ve görüşlerini açıkça anlatmışlardır.

 Tiyatroda, üç birlik kuralına (yer, zaman ve olay birliği) uyulmamış, dram gelişmiştir.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Shakespeare, Byron,

Shelley, Keats, Goethe, Schiller, J. J. Rousseau,

Chateaubriand, Madame de Stael, Lamartine,

Victor Hugo, Aleksandre Dumas Pere, Alfred

de Musset,Alfred de Vigny, Aleksandre Puşkin

Türk edebiyatında: Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem (şiirde)

4. ÜNİTE

P:111

EDEBİYAT 14

FASİKÜL 3 Edebiyat Akımları

1 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

---- akımında yüreğimize kitap sayfalarından ulaşılmak istenir.

Bize duyurulan her heyecanın eski, çok eski bir yazardan yapılan alıntıyla doğrulanması gerekiyor gibidir. ---- akımında ise

doğrudan doğruya yüreğimize, yücelik duygumuza seslenilir.

İşte aradaki büyük fark bence budur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Klasisizm - Romantizm B) Realizm - Romantizm

C) Realizm - Sembolizm D) Natüralizm - Sembolizm

E) Klasisizm - Natüralizm

Çözüm:

Çözüm:

Çözüm:

2 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

“Gerçeği olduğu gibi yansıtmak benim işim değildir. Dış dünyayı duygu ve hayal gücüyle zenginleştirerek vermek, tabiatın güzelliklerini dile getirmek sanatın görevi olmalıdır.” görüşünü ileri süren bir sanatçı, aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisinin savunucusu durumundadır?

A) Klasisizm B) Romantizm C) Realizm

D) Natüralizm E) Sürrealizm

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

“İyi ile kötünün, akla karanın çatışması az çok her romanda

vardır. Fakat XIX. yüzyıl Batı romancılığının yarattığı gelenek,

bu çatışmada yazarın apaçık taraf tutmamasını, insanları kahraman değil, kahramanları insan etmesini, kimi insanı ak, kimi

insanı kara değil, her insanı alaca göstermesini ister. Oysa yazar, ayırıyor insanları: Ak bir yana, kara bir yana, cılız bir yana

gürbüz bir yana...”

Paragrafta sözü edilen “ak-kara” çatışmasının, en belirgin

olduğu edebiyat akımı hangisidir?

A) Klasisizm B) Romantizm C) Realizm

D) Natüralizm E) Parnasizm

BAŞKA YERDE YOK

Realistler, yapıtlarını oluştururken insanları

eğitme gibi bir amaç gütmemiş; yapıtlarında sadece gerçekleri anlatan bir gözlemci konumunda

kalmışlardır.

Bu yüzden realistler, yapıtlarında his ve hayale kapılmadan, yaşam gerçeklerini olduğu gibi yansıtmışlardır.

Gustave Flaubert’ın yazdığı Madame Bovary adlı

romanının yayımlanması romantizm akımının, realizm akımı karşısında yenilgisi olarak kabul edilmiştir.

Stendhal’ın “Roman büyük bir yolun üstünde gezdirilen bir aynadır. Kah göklerin maviliğini yansıtır, kah yolun çukurlarında biriken çamuru; sonra

da kalkar, torbasında ayna taşıyan adamı ahlaksızlıkla suçlarsınız! Aynası, çamuru gösteriyor diye,

aynayı suçluyorsunuz! Asıl çamurlu büyük yolu,

en çok da suyun birikmesine, çamur olmasına yol

açan bayındırlık müfettişi suçlanmalı.” sözü realizmin temel niteliğini ortaya koymaktadır.

REALİZM (GERÇEKÇİLİK)

 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da romantizme tepki

olarak ortaya çıkan, gerçekçiliği ilke edinen edebiyat akımıdır.

 Realizmde, çevre ve ortamın tanıtılmasına önem verilmiş;

kahramanların gözüyle betimlemeler yapılmıştır.

 Olayların ve davranışların kahramanların ruhlarında bıraktığı izlenimler, duygu ve düşünceler belirtilmiştir.

 Realistler, yapıtlarında sadece gerçekleri anlatan bir gözlemci konumunda kalmışlardır.

İlkeleri:

 Gözlem ve belgelere önem verilmiştir.

 Yaşamdaki gerçek olay ve kişiler anlatılmıştır.

 Üslup açık ve yapmacıksızdır.

 Biçimsel güzelliğe önem verilmiştir.

 Yapıtlarda eğitme amacı güdülmemiş, “Sanat sanat içindir.” anlayışı benimsenmiştir.

 Sanatçılar, yapıtlarında kişiliklerini gizlemiş; olay ve kahramanları tarafsız bir gözle anlatmıştır.

 Yapıtlarda çevre betimlemeleri, örf ve âdetlerin anlatımı ön

plana çıkmıştır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: G. Flaubert, Stendhal, Balzac, Daniel

Defoe, Charles Dickens, Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Gorki,

Gogol, Hemingway, Mark Twain

Türk edebiyatında: Recaizade Mahmut Ekrem, Samipaşazade Sezai, Mehmet Âkif Ersoy, Halit Ziya Uşaklıgil, Ömer Seyfettin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Sait Faik

Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal

P:112

15 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Edebiyat Akımları

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim

İnan ki ne demiş isem görüp de söylemişim

Şudur benim cihânda en beğendiğim meslek

Sözüm odun gibi olsun hakikat olsun tek

Bu dizelerde dile getirilen düşünce, aşağıdaki edebî akımlardan hangisi ile ilişkilendirilebilir?

A) Romantizm B) Realizm C) Sembolizm

D) Sürrealizm E) Klasisizm

Çözüm:

5 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

Roman yazarı, bilimsel metotları uygulayan bir deneycidir. O,

sadece gözlem yapılarak öğrenilebilecek şartları kaydetmez,

bireyin çevre şartlarıyla mücadelesini sebep sonuç ilişkisi

içinde vererek başlangıçta oluşturduğu hipotezi ispatlamak

zorundadır. Onun için en önemli şey, insan tabiatını objektif

bir biçimde gözlemlemek, belli biyolojik kalıtımla doğan bir

kişinin belli sosyoekonomik şartlar içinde kaderinin ne olacağını incelemektir.

Bu parçada söz edilen edebî akım aşağıdakilerden hangisidir?

A) Romantizm B) Realizm C) Natüralizm

D) Sembolizm E) Sürrealizm

NATÜRALİZM (DOĞALCILIK)

 19. yüzyılın ikinci yarısında

Fransa’da realizmin ileri ve

abartılı biçimi olarak ortaya çıkmıştır.

 “Determinizm” (Tabiat olaylarında aynı sebepler, aynı şartlarda aynı sonucu doğurur.) anlayışı edebiyata yansıtılmıştır.

 Natüralizmde toplum büyük bir laboratuvar, insan deney

konusu, sanatçı bilgin olarak kabul edilmiştir.

 Gerçek yaşam, bütün yönleriyle anlatılmış; iğrenç, çirkin

ve bayağı olaylar eserlerde yer almıştır.

 Natüralistlere göre “Bedenden ayrı bir ruh yoktur, insanların yaşamı içgüdülerden ibarettir ve kötü çevreler, kötü kişileri yetiştirir.”

 Natüralistler, toplumsal nedenleri bir yana bırakmışlar, yalnızca yaşananı “nesnel” bir biçimde aktarmakla yetinmişlerdir.

 Bundan dolayı onlara “zabıt katipleri” yakıştırması yapılmıştır.

İlkeleri:

 Olaylar ve kişiler, yapıtlarda bir bilim adamı gözüyle ele

alınmıştır.

 Soyaçekim, çevrenin insan üzerindeki etkisi, deneye dayanma ve gözlem önemlidir.

 Dil, her insanın anlayabileceği özelliktedir.

 Roman kahramanları, toplumun hangi kesimindense o kesimin ağzıyla konuşturulmuştur.

 Realizmdeki biçim güzelliği ve konuyu sanatlı bir biçimde

işleme kaygısı natüralizmde yoktur.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Emile Zola, Guy De Maupassant, Alphonse Daudet, John Steinbeck, Goncourt Kardeşler

Türk edebiyatında: Hüseyin Rahmi Gürpınar, Nabizade Nâzım, Selahattin Enis Atabeyoğlu

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

(I) Natüralizm duyularla algılanabilir gerçekliğin tıpatıp yansıtılmasını ilke edinmiştir. (II) Endüstrileşme sürecinde ortaya

çıkan ekonomik ve ahlaksal bunalımla büyük kent halkının

eleştirilmesi natüralizmin temel konularıdır. (III) Natüralizmin

kökleri, düşünce tarihi açısından realizm içinde yer alır ama

onu aşar çünkü natüralizm doğayı olduğu gibi yansıtmayı

amaçlar. (IV) Natüralizmin temelinde deneysel doğa bilimlerinin verileri yatar. (V) Natüralizme göre, edebiyatın amacı,

ciddi konuları, sanatlı biçimde işlemek; sanatta iyiye, gerçeğe

ve güzele yönelmektir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde belirtilenler, natüralizm akımıyla ilgili değildir?

A) I B) II C) III D) IV E) V

SÜRREALİZM (GERÇEKÜSTÜCÜLÜK)

 Fransa‘da Andre Breton ve arkadaşlarınca oluşturulan edebiyat akımıdır.

 Sigmund Freud’un “psikanaliz” yönteminin edebiyata uyarlanmış biçimidir.

 Sürrealistler, her türlü geleneksel ve sanatsal baskıyı redderek düş gücünün özgürce kullanılması görüşünü benimsemiştir.

 Sürrealizme göre insan gerçek kişiliğini; gelenek, örf, din

gibi bazı dış baskılar nedeniyle açığa çıkaramamaktadır.

 Bu yüzden sürrealistler, hipnotize edilmiş insanlara şiir söyletmiş ve bunları başyapıt saymışlardır.

 Bu şiirlere “otomatik şiir” adını vermiş, akıl ve mantığı değersiz sayarak insanı yönlendiren gücün içgüdü ve bilinçaltı olduğunu ileri sürmüşlerdir.

İlkeleri:

 Söyleyişte özentiden uzak durulmuştur.

 İnsan aklın, mantığın, geleneklerin baskısından kurtulmalıdır.

P:113

EDEBİYAT 16

FASİKÜL 3 Edebiyat Akımları

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

(I) 1860 -1885 yılları arasında Fransa’da, sanatçıların etkisi altında kaldıkları parnasizm, sadece roman sanatına özgü bir

akımdır. (II) Romantizme tepki olarak doğmuştur. (III) Parnasçıları romantiklerden ayıran önemli fark “Sanat, sanat içindir.”

ilkesine sımsıkı bağlanmalarıdır. (IV) Türk edebiyatında ilk izleri Servet-i Fünun şairlerinde görülür. (V) Bu akımı bizde ilk

tanıtan ve temsil eden Cenap Şahabettin olmuştur.

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

7 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Mantığın egemenliğinden kurtulamadık daha. Uygarlık, bilimsellik ve ilerleme uğruna, insan psikolojisinin ve zihninin açıklanamaz karmaşıklığı görmezden gelindi. Mantığa uygun olmayan ve belli bir amaca hizmet etmeyen tüm yöntemler aforoz edildi. Düşüncenin çıkar gözetmez oyununa, rüyanın ve

çağrışımın sınırsız gücüne bugüne değin önem verilmedi; insan ruhunu ve gerçekliğini anlamak için bunlara yönelmenin

zamanı geldi. Bugüne kadar şiirin görmezden geldiği bilinç

dışı bütün alanları şiirin içine çekmek için buradayız.

Bu parçada dile getirilen düşünceler, aşağıdaki edebî akımlardan hangisi ile ilişkilendirilebilir?

A) Fütürizm  B) Dadaizm  C) Sürrealizm

D) Sembolizm E) Egzistansiyalizm

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Şair, okura gerçekleri değil, izlenimlerini duyurmaya çalışmalı;

anlam belirgin olmamalı; okur, sezinlediklerinden kendisi anlamlar çıkarmalıdır. Sözcüklerin anlamlarından çok ahenkleri,

oluşturacakları müzikalite önemlidir. Duyurmak ve sezdirmek

için mecazlı, çağrışıma elverişli söz ve söyleyişler seçilmelidir. Üzüntü, alaca karanlık; kırmızı ve sarı vb. renkler şiirde

önem taşıyan ögelerdir.

Bu parçada özellikleri verilen edebî akım aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Sembolizm B) Parnasizm C) Klasisizm

D) Kübizm E) Romantizm

PARNASİZM (ŞİİRDE GERÇEKÇİLİK)

 19. yüzyılın sonlarında romantizme tepki olarak Fransa’da

ortaya çıkmış, şiir alanında gerçekçiliği benimseyen edebiyat akımıdır.

İlkeleri:

 “Sanat, sanat içindir.” ilkesine bağlı kalınmıştır.

 Betimlemeye, düşünceye, biçim ve söyleyiş güzelliğine

önem verilmiştir.

 Sözcüklerin seçilerek kullanılışı, sıralanışı, bu sıralanıştan

doğan ahenk önemsenmiştir.

 Ölçü ve uyağa önem verilmiş, özen gösterilmiştir.

 Şairler, şiirlerinde kişiliğini gizlemiş, dış dünyada gördüklerini nesnel bir gözle anlatmaya çalışmıştır.

 Şairler, kendi tarihlerindeki üstün dönemlere, yükselişlere

özlem duymuşlardır.

 Uzak ve yabancı ülkelerin efsanelerinden yararlanılmıştır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Theophille Gautier, Theodore Banville,

François Coppee, Jose Maria de Heredia, Sully Prudhomme,

Leconte de Listle

Türk edebiyatında: Cenap Şahabettin, Tevfik Fikret, Yahya

Kemal Beyatlı

SEMBOLİZM (SİMGECİLİK)

 19. yüzyılın sonlarında parnasizme tepki olarak doğmuştur.

 Gerçeğin olduğu gibi değil, duygu ve düşüncelerin, sözcüklerin müzik ve sembol değerlerinden yararlanılarak yansıtılmasını benimseyen edebiyat akımıdır.

İlkeleri:

 Dış dünya olduğu gibi değil; hissedildiği, algılandığı, duyulduğu gibi anlatılmalı” görüşü benimsenmiştir.

 Şiirlerde alacakaranlık, ay ışığı, gündoğumu, günbatımı gibi belli belirsiz görüntüler yansıtılmıştır.

 Anlatımda açıklıktan kaçınılmış, duygular “telkin” yoluyla

duyurulmaya çalışılmıştır.

 Şiirde önemli olan musikidir, musiki değeri olmayan sözcükler kullanılmamalıdır.

 Şiirde anlam aranmaz çünkü şiir anlaşılmak için değil, duyulmak içindir.

 Şiirler oldukça ağır bir dille yazılmış, şiirde biçim kusursuzluğuna önem verilmiştir.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Charles Baudelaire, Stephane Mallerme, Arthur Rimbaud, Paul Verlaine, Paul Valery, Edgar Allen Poe

Türk edebiyatında: Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Yahya

Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi Tanpınar

 Bilinçaltı rüyada açığa çıktığından insanın rüyada ortaya

çıkan yönü, yalancı olmayan gerçek yönüdür.

 Sanat, bilinçaltının otomatik verileridir; sanatçı bu verileri

kullanırsa asıl şiir ortaya çıkar.

 Şiirin konusunu olağanüstülükler, rastlantılar ve rüyalar

oluşturur.

 İnsanı bütünüyle kavrayabilmek için; bilinçaltı, rüya ve düş

gücü edebiyata kaynaklık etmelidir.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Andre Breton, Luis

Aragon, Paul Eluard, Philippe Soupault,

Rene Char

Türk edebiyatında: Orhan Veli, Cemal Süreya

P:114

17 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Edebiyat Akımları

EMPRESYONİZM (İZLENİMCİLİK)

 19. yüzyılda ortaya çıkmış, edebiyatta ve resimde gelişerek diğer güzel sanatları etkilemiş bir akımdır.

 Empresyonistlere göre duyular, dış dünyayı bize olduğu

gibi değil, onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştırır.

 İnsana anlatılanlar dış dünya değil, bu dünyanın hayalerle bezenmiş izlenimlerdir.

İlkeleri:

 Varlığın gerçekçiliği ve nesnelliği yerine kişisel yorum ön

plana çıkarılmıştır.

 Dış dünyada görülen varlığın gerçek yönü değil; kişide

uyandırdığı izlenimler anlatılmıştır.

 Anlamda belirginlikten çok, kapalılık tercih edilmiştir.

 Sanatçılar, dış dünyaya ondaki varlıklara ve nesnelere karşı duyarsızdır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Rilke, James Joyce, Paul Cézanne, Ed

gar Degas

10 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bazen düşünüyorum da eğer benim yazdıklarım hayatla ilgili

değilse insanların yaşadığı nasıl bir dünya? Bana göre, tüm

kitaplarım gerçeği yansıtıyor. Ama hangi gerçeği? Benim gördüğüm gerçeği.

Bu parçada sanat anlayışını belirten yazarın aşağıdaki

akımlardan hangisine bağlı olduğu söylenebilir?

A) Natüralizm B) İzlenimcilik C) Klasisizm

D) Gerçeküstücülük E) Sembolizm

 Eşyanın dış görünüşüyle birlikte özünün de gösterilmesi

gerektii görüşündedirler.

 Yalnız dış görünüş değil, duygular da anlatılmalıdır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: A. Salmon, Max Jacob, Jean Cocteau,

Pablo Picasso, Georges Braque

FÜTÜRİZM (GELECEKÇİLİK)

 İtalyan şairi Tomasso Marinetti’nin 1909’da Fransa’da yayımlanan bildirgesiyle ortaya çıkmış bir akımdır.

İlkeleri:

 Şiir, her türlü atılımı, savaşkanlığı, sanayi girişimlerini, tersane ve makineleri övmelidir.

 Dizelerde makine ve çark seslerini duyurmaya çalışmışlardır.

 Edebiyat durgunluktan ve uyuşukluktan kurtulmalıdır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Marinetti, Mayakovski

Türk edebiyatında: Nazım Hikmet

DADAİZM (KURALSIZLIK)

 20. yüzyılın başlarında Tristan Tzara adlı gencin etrafında

toplanan bir grup şair, “dada” sözcüğünü, kurmak istedikleri akıma ad olarak seçmiş ve bu akımı kurmuşlardır.

 Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri kökünden

sarsmıştır.

 1922’den sonra yerini sürrealizme bırakmıştır.

İlkeleri:

• Her şeye kuşkuyla bakılmalıdır.

• Çevredeki hiçbir şeyin doğruluğuna ve varlığına inanılmamalıdır.

• Aklın hiçbir değerinin olmadığı kabul edilmelidir.

• Dil ve estetik kuralları bir yana itilerek başıboş bir yol izlenmelidir.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Tristan Tzara, Andre Breton, Luis Aragon, Philippe Soupauld, Paul Eluard

EKSPRESYONİZM (DIŞA VURUMCULUK)

 20. yüzyılda empresyonizme tepki olarak doğmuş, doğanın olduğu gibi yansıtılması yerine duyguların ve iç dünyanın ön plana çıkarıldığı bir sanat akımıdır.

 Almanya’da sanat dallarının tümünde etkili olan akım, hem

sanatta hem de toplumda kabul edilmiş biçim ve geleneklere bir başkaldırı niteliği taşımaktadır.

 Ekspresyonistler, yerleşik düzenin otoritesine karşı çıkmışlardır.

 Toplumdan dışlanmış yoksulların, ezilmişlerin, akıl hastalarının, sokak kadınlarının ve eziyet edilen gençlerin yanında yer almışlardır.

İlkeleri:

• Güzel sanatları genel olarak etkilemiş, insanların en gizli

yönlerini açığa vuran bir anlatım yolunu seçmiştir.

• Amacı, insanların ruhsal durumlarını anlatmaktır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Franz Kafka, James Joyce, T.S. Eliot,

Vincent Van Gogh (Resimde)

KÜBİZM

 20. yüzyılın başında empresyonizme tepki olarak ortaya

çıkmış ve daha çok, resimde kendini göstermiştir.

 Akımın amacı gerçeği gördüğümüz gibi değil, olduğu gibi

göstermektir.

İlkeleri:

 Devamlı olan ve değişmeyen eşyanın özünün betimlenmesine çaba göstermişlerdir.

AKLINDA OLSUN

 Şair Tristan Tzara’nın Larousse (Larus) sözlüğünden rastgele bir sayfa açarak bulduğu ve

Fransızca çocuk dilinde “tahta at” anlamına

gelen “Dada”, sanatçılar tarafından benimsenmiştir (Şubat 1916) ve hareketin adı olmuştur.

 “Dadacı Manifesto” aynı yıl Tristan Tzara tarafından yazılmıştır.

EGZİSTANSİYALİZM (VAROLUŞCULUK)

 20. yüzyılın ilk yarısının sonlarına yaklaşılırken Fransa’da

yaygınlık kazanan felsefe akımıdır.

 İnsanın kendisini bulmasını, özünü elde etmesini savunmuştur.

İlkeleri:

 İnsanın geleceğini yine kendisinin çizebileceğini ileri süren

bir felsefi anlayış hâkimdir.

 İnsanın kendisini aşması gerektiği, hür olmaya mecbur olduğu gibi konular ele alınır.

Temsilcileri

Dünya edebiyatında: Jean Paul Sartre, Albert Camus, Martin Heidegger

P:115

EDEBİYAT 18

Pratik Test FASİKÜL 3

2. Bu akıma bağlı sanatçılara göre, gerçeği olduğu gibi anlatmak olanaksızdır. Çünkü duyularımız, dış dünyayı bize,

olduğu gibi değil; onun asıl hâlini değiştirerek ulaştırır.

Nasıl ki düz bir çubuk, suda kırık görünürse dış dünyadaki maddeler de gerçek durumlarıyla görünmezler. İşte

bu yüzden biz sanatçılar, dış dünyayı hiçbir zaman gerçek hâlleriyle anlatamayız. Sadece ondan aldığımız izlenimleri anlatmış oluruz.

Bu parçada nitelikleri açıklanan edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Realizm B) Klasisizm

C) Romantizm D) Parnasizm

E) Empresyonizm

4. ---- anlayışını edebiyata getiren ----, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa’da ortaya çıkmıştır. Bu anlayışa göre, tabiat olaylarında aynı sebepler, aynı şartlarda, aynı sonucu doğurur. Bu yüzden bu akımın temsilcileri, sosyal

çevrenin insan üzerinde yaptığı etkileri de derinlemesine

araştırmışlar; bir anlamda kendilerini bilim adamı kabul

etmişlerdir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Psikanalizm - sürrealizm

B) Determinizm - natüralizm

C) Determinizm - realizm

D) Pozitivizm - egsiztansiyalizm

E) Psikanalizm - empresyonizm

1. Aşağıdakilerden hangisi realizmin özellikleri arasında gösterilemez?

A) Yapıtlarda, gerçek yaşamdaki olayların anlatılması

B) Yapıtlarda değişmez tipler oluşturulması

C) Sanatçıların, yapıtlarında kişiliklerini gizlemesi

D) Yapıtlarda söyleyiş güzelliğine önem verilmesi

E) “Sanat, sanat içindir.” ilkesinin benimsenmesi

5. 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da resimde görülmüş, daha

sonra edebiyat ve müzikte de etkili olmuş bir akımdır. Bu

akımda anlam açıklığından çok kapalılık yeğlenir. İzlenimcilik de denen bu akımda dış dünyadan algılanan görüntüler, ruh süzgecinden geçirildikten sonra dışa yansıtılır.

Amaç, gözlemler doğrultusunda birtakım gerçekleri yansıtmak değil; ruhsal durumları, izlenimleri yansıtmaktır.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Empresyonizm B) Sürrealizm

C) Parnasizm D) Romantizm

E) Natüralizm

3. Bu akımın adı Latincede ‘’seçme’’ anlamına gelir. Sonradan Latince ve Grekçeyi iyi yazmak ve öğretmek için

okutulan örnek eserlere denildi. Bugün de üzerinden

çağlar geçtiği hâlde değerini yitirmeyen şaheserlere bir

bilim veya sanat dalında doğruluğu benimsenmiş kurallara ana dilini en güzel yazan sanatçılara ve onların yazılarına okullarda öğretilen kesin bilgilere vb. bu sıfat veriliyor. Hangi manayı alırsak alalım bu terimin özünde kurallara sımsıkı bağlılık ve yetkinlik kavramı vardır, bireysel olandan çok genel üzerinde durmaktadır.

Bu parçada nitelikleri açıklanan edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Romantizm B) Parnasizm

C) Sembolizm D) Natüralizm

E) Klasisizm

6. ---- akımına bağlı sanatçılar, öznel şiirin yerine nesnel bir

şiir koymak istemiş, bazen doğanın değişik manzaralarını yaşatan veya tarihin türlü devirlerini canlandıran tasvirci şiire, bazen de duyguların yerine düşünceleri koyan

felsefi şiire önem vermiştir. Gauthier, Banville, Prudhomme, Coppee şiirde gelişen bu akımın önemli temsilcilerindendir. Edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden

biri ---- olmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Romantizm - Namık Kemal

B) Realizm - Cenap Şahabettin

C) Parnasizm - Tevfik Fikret

D) Sembolizm - Ahmet Haşim

E) Natüralizm - Nabizade Nâzım

P:116

19 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 3

8. İnsanı insan yapan; güç, akıl ve sağduyuda saklıdır. Ancak akla ve sağduyuya dayanan yapıtlar gerçeği ve güzeli yaşatır. Sanatçı, doğaya saygı göstermek, onu örnek almak zorundadır. Çünkü doğa gerçeğin ta kendisidir. Doğa ve gerçek akıl yoluyla incelenmelidir. Boileau

bu konuda şöyle der: “Aklı seviniz, yapıtlarınız görkem

ve değerini yalnız ondan alsın.”

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Realizm B) Sürrealizm C) Natüralizm

D) Romantizm E) Klasisizm

11. Namık Kemal’in şiiri özgürlükçü bir şiirdir. Denebilir ki bu

şiir, Victor Hugo’nun Orientales’inin ön sözünde yazdığı

düşüncelerin bir çeşit hayata geçirilişidir. Hugo, temsil

ettiği sanat akımının şiir görüşünü şöyle özetler: “Sanatın dizginlerle, kelepçelerle işi yok. O size ‘Yürü!’ diyor

ve sizi yasaklanmış meyvesi bulunmayan o büyük şiir

bahçesine salıveriyor. Şair istediği yere gitsin, hoşuna

gideni yapsın, kanun budur. Şair özgürdür.”

Bu parçada sözü edilen sanatçıların sahip olduğu şiir görüşü, aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisine aittir?

A) Realizm B) Sembolizm C) Klasisizm

D) Romantizm E) Sürrealizm

9. Balkan savaşları ve ardından gelen I. Dünya Savaşı yıllarında, edebiyatımızda topluma yönelik konular ağırlık

kazanmıştır. Hikâye ve roman yazarlarımız gündelik hayatı, halkın acılarını ve beklentilerini gerçekçi bir tutumla

dile getirmişlerdir. Ömer Seyfettin’in birçok hikâyesi ile

Yakup Kadri ve Halide Edip’in bazı romanları, bu dönemi

başarılı bir biçimde yansıtır.

Bu parçada sözü edilen Türk Edebiyatı Dönemi’nde,

aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisi etkili olmuştur?

A) Realizm B) Sürrealizm C) Klasisizm

D) Romantizm E) Sembolizm

10. 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarında Türk yazarları,

insan davranışlarını soyaçekimden gelen içgüdü özellikleriyle açıklayan edebiyat akımının etkisinde kalmışlardır. Sanatı toplumsal sorunların çözümü için bir araç

olarak gören ve üslupçuluğa karşı çıkan Fransız sanatçıları, Türk roman ve hikâye yazarlarına örnek oldular.

Nabizade Nazım, Hüseyin Rahmi gibi romancılar, toplumun alt katmanlarına kadar inerek sosyal çelişkileri yansıtmaya çalıştılar.

Bu parçada Türk yazarlarının etkisinde kaldıkları belirtilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Romantizm B) Realizm C) Klasisizm

D) Natüralizm E) Sürrealizm

12. Şiirde her şeyden evvel önemli olan, sözcüğün anlamı

değil, söyleyiş güzelliğidir. Şairin amacı, şiirlerinde sözcükleri birbirleriyle ahenkli bir biçimde kullanmak olmalıdır. Müzikaliteye ancak bu yolla ulaşılabilir.

Böyle konuşan bir sanatçı, aşağıdaki edebiyat akımlarından hangisine bağlı olabilir?

A) Klasisizm B) Romantizm C) Sembolizm

D) Fütürizm E) Sürrealizm

7. Bu akıma bağlı sanatçılar, dış dünyada gördükleri varlıkların, kendilerinde uyandırdığı izlenimleri yapıtlarında

anlattılar. Rilke ve Cezanne bu akımın başlıca temsilcileridir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Parnasizm B) Empresyonizm

C) Romantizm D) Sürrealizm

E) Sembolizm

1-B 2-E 3-E 4-B 5-A 6-C 7-B 8-E 9-A 10-D 11-D 12-C

P:117

EDEBİYAT 20

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1. ----, aklın kesin hâkimiyeti ve sanatkâra rehberliğini kabul etmez. Çünkü böyle bir tavır, insan gerçeğinin duygu,

his yönünün inkârı demektir. Hâlbuki asıl insan gerçeği,

çoğu zaman dışarıdan alınan ve şartlara göre değişebilen fikirlerde değil, ruhun derinliklerinden, belki zaman

zaman bilinçaltından gelen ve kolay kolay değişmeyen

duygulardadır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Realizm B) Sembolizm C) Natüralizm

D) Romantizm E) Klasisizm

4. Aşağıdakilerin hangisinde natüralizm ile ilgili bir bilgi yanlışı vardır?

A) Determinizm anlayışı edebiyata getirilmiştir.

B) Toplum bir laboratuvar, insan deney konusu, sanatçı

da bilgin olarak görülmüştür.

C) Romanlarda kahramanların portreleri ince ayrıntılarına kadar verilmiştir.

D) Dil, her seviyedeki insanın anlayabileceği bir düzeyde

tutulmaya çalışılmıştır.

E) Yapıtlarda, sadece yaşamın güzel yanları yansıtılmaya çalışılmıştır.

5. I. Sanatçı, yapıtlarında kişiliğini gizler; olay ve kahramanları tarafsız gözle anlatır. (Romantizm)

II. Roman kahramanları, toplumun hangi kesiminden

alınmışsa, o kesimin ağzıyla konuşturulmuştur. (Natüralizm)

III. Sözcüklerin seçilerek kullanılışı, sıralanışı, bu sıralanıştan doğan ahenk önemsenmiştir. (Parnasizm)

IV. Şiirlerde alacakaranlık, ay ışığı, gündoğumu, günbatımı gibi belli belirsiz görüntüler yansıtılmıştır. (Sembolizm)

V. İnsan ruhuna önem verilerek karşıtlıklardan, (ak-kara,

güzel - çirkin, iyi - kötü...) yararlanılır. (Realizm)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen

edebiyat akımlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

2. Sembolistler ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Anlamda kapalılığı sevmişler; gerçeğin, çok açık biçimde değil, imgelerle sunulması gerektiğini savunmuşlardır.

B) Şiirin anlamına okurun bilinciyle, sezgileriyle ulaşmasını amaçlamışlardır.

C) Charles Baudelaire, Paul Valery ve Paul Verlaine en

önemli temsilcileridir.

D) Müzikaliteye büyük önem vermiş, şiiri ve müziği birleştirmişlerdir.

E) Herkesin kolaylıkla anlayabileceği, yalın bir dil kullanmışlardır.

3. ---- göre gerçek olduğu gibi anlatılmaz. Her sanatçının

dış dünyadan edindiği izlenim birbirinden farklıdır. Şair

duygularını kapalı olarak anlatır. Dış dünyada gördüklerini değil sezdiklerini yazmışlardır. Sararmış yapraklar, kızıl gün batımı, durgun göller, ay ışığı altındaki doğa, loş

karanlıklar şairlerin başlıca konusu olmuştur. ---- gibi sanatçılar şiirde ---- önemsemişlerdir. Müstezat, sone, terzarima biçimlerini kullanmışlardır. Bu akımda dil süslüdür ve mecazlar vardır. Kapalılık, anlaşılmazlık esastır;

sanat, sanat için yapılır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Klasisizme - Şinasi - kuralları

B) Romantizme - Namık Kemal - duyguları

C) Sembolizme - Ahmet Haşim - müziği

D) Parnasizme - Cenap Şahabettin - ölçü ve uyağı

E) Realizme - Ahmet Haşim - izlenimleri

6. ----, ---- akımının öncüsüdür. ---- İnsanlık Komedyası’na

benzer bir kurguyla hazırladığı Rugen Macquartlar dizisiyle Fransa toplumunun derinlemesine bir çözümlemesini yapmayı hedeflemiştir. Toplam yirmi bir kitaptan

oluşan Roguen Macquartlar, onun en tanınmış romanları Nana, Germinal ve Meyhane’yi de kapsar. 1902’nin

sonbaharında, evinde dumandan zehirlenerek ölür.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Pierre Corneille - natüralizm - Balzac’ın

B) Emile Zola - natüralizm - Balzac’ın

C) John Steinbeck - natüralizm - Shakespeare’in

D) Honore de Balzac - realizm - Dante’nin

E) Gustave Flaubert - realizm - Shakespeare’in

P:118

21 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1-D 2-E 3-C 4-E 5-B 6-B 7-B 8-D 9-A 10-C 11-C 12-E

7. Bu akımın temel kuramı “Sanat, sanat içindir.” diye özetlenebilir. Daha çok şiirde kendini göstermiştir. Sanatsal biçim ve sanatsal içerik kaygısı ön plandadır. Bu akımın etkisindeki şiirlerde dış dünya nesnel bir biçimde anlatılır.

Duygudan çok, betimlemeye, biçim ve söyleyiş güzelliğine önem verilir. Sözcüklerin seçimi, kullanımdan doğan

ahenk önemlidir. Bu akımın temsilcileri arasında, Theophile Gauthier, François Coppee, Sully Prudhomme vardır.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı ve Türk edebiyatındaki temsilcisi aşağıdakilerin hangisinde bir

arada verilmiştir?

A) Sembolizm - Ahmet Haşim

B) Parnasizm - Yahya Kemal Beyatlı

C) Sürrealizm - Oktay Rifat Horozcu

D) Romantizm - Recaizade Mahmut

E) Fütürizm - Nâzım Hikmet Ran

10. Bizim bağlandığımız akım, hayale gezinti ve uçma fırsatı

veren bir mehtaptır. Aklın yerine hayali, ölçünün yerine

serbestliği, derli toplunun yerine savrukluğu, ortalamanın yerine aşırılığı getiren coşkun bir heyecan akımıdır.

Bu sayede edebiyata, güzel sanatların diğer kollarına özgürlük gelmiştir.

Aşağıdakilerin hangisinde, böyle diyen bir sanatçının bağlı olduğu edebiyat akımının aynı ulustan temsilcileri birlikte verilmiştir?

A) Racine - Corneille - Moliere

B) Chateaubriand - Goethe - Shelley

C) J. J. Rousseau - Victor Hugo - Lamartine

D) Emile Zola - Maupassant - Steinbeck

E) Baudelaire - Rimbaud - Edgar Allen Poe

8. Akımın manifestosunu hazırlayan Andre Breton’a göre

bu akım, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. Buna

göre, insanoğlunun dış dünyasından edindiği alışkanlıklar, istekler bilinçaltında toplanır. Bu istekler rüya, yarı

rüya durumunda çözülerek ortaya çıkar. Bu akıma bağlı

sanatçılar, psikanaliz anlayışını edebiyata uygulamışlar

bir anlamda bilinçaltının, bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır. Dolayısıyla içinden geldiği gibi yazmak, bu akımın en belirgin özelliğidir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Parnasizm B) Empresyonizm C) Realizm

D) Sürrealizm E) Romantizm

11. Bu iki akım arasındaki fark, gökyüzünü gözleyen astronomla kimyager arasındaki farka benzer. Birisi gördüğünü olduğu gibi aktarır; herhangi bir değişiklik yapmaz.

Diğeri ise elementleri alır, onları değişik işlemlerle birleştirir ya da ayrıştırır, kısacası onlarla bir deney yapar.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımları aşağıdakilerin hangisinde bir arada verilmiştir?

A) Klasisizm - romantizm

B) Realizm - romantizm

C) Realizm - natüralizm

D) Natüralizm - sembolizm

E) Parnasizm - sembolizm

9. Temelde Rönesans Dönemi’nin hümanist felsefe ve edebiyatına dayanan romantizm; edebiyatın özünü evrensel insan tabiatının anlatımı olarak gören, Eski Yunan ve

Latin sanatkâr ve eserlerini örnek alan, kuralcılık ve kurallara bağlılığı, nesnelliği, akıl ve sağduyuyu, evrenselliği, zevk vererek eğitmeyi ilke edinen, dil ve üslûpta ise

açıklık, pürüzsüzlük, doğallık ve mükemmelliği arayan

ve XVII. yüzyılın ikinci yarısında asıl gücüne ulaşan bir

edebiyat akımıdır.

Bu cümlede numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III

IV

V

12. Edebiyat akımlarının Batı edebiyatı ile Türk edebiyatındaki temsilcilerine ilişkin aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?

A) Victor Hugo - Namık Kemal

B) Stendhal - Halit Ziya Uşaklıgil

C) Baudelaire - Ahmet Haşim

D) Emile Zola - Hüseyin Rahmi Gürpınar

E) Racine - Tevfik Fikret

P:119

EDEBİYAT 22

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1. Bu akımı benimseyen sanatçılar, bilinçaltının bilinç alanına olan egemenliğini savunmuşlardır. İçinden geldiği

gibi yazmak, bu akımın en belirgin özelliğidir. Akılcılığın

karşısında olan sanatçılar, geleneksel ve biçime dayalı

inanç ve değerleri düşünceden silmişlerdir. Onlara göre,

dizelerdeki sözcükler, mantıksal bir sıra izlemek yerine

bilinç dışı psikolojik süreçlerle bir araya gelir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Parnasizm B) Sürrealizm C) Klasisizm

D) Realizm E) Egzistansiyalizm

2. Bu akımda dış dünya ile ilgili gözlemlerin, sanatçının ruhsal durumuna göre yansıtılması esas alınmıştır. Onlara

göre, duyularımız dış dünyayı bize olduğu gibi değil,

onun gerçek görünüşünü değiştirerek ulaştırır. Bunun

için de sanat yapıtlarında anlatılanlar, dış dünya değil,

bu dünyanın sanatçıda uyandırdığı izlenimlerin düşlerle

süslenmiş hâlidir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat akımı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Klasisizm B) Romantizm C) Sürrealizm

D) Empresyonizm E) Parnasizm

3. Aşağıdakilerin hangisinde aynı edebiyat akımından

etkilenmiş ve aynı ulustan olan sanatçılar birlikte verilmiştir?

A) Dostoyevski - Çehov - Tolstoy

B) Victor Hugo - Gustave Flaubert - Schiller

C) Balzac - Stendhal - Corneille

D) Moliere - Montaigne - Emile Zola

E) Shakespeare - Charles Dickens - Daniel Defoe

4. Hep musiki biraz daha musiki

Havalanan bir şey olmalı mısra

Deli bir gönülden kalkıp gitmeli

Başka göklere, başka sevdalara

Bu dizelerde temel özelliği belirtilen edebiyat akımının temsilcisi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Baudelaire B) Lamartine C) Puşkin

D) Victor Hugo E) Shakespeare

5. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi sembolizm akımı

içinde yer almaz?

A) Charles Baudelaire B) Paul Verlaine

C) Arthur Rimbaud D) Paul Valery

E) Guy De Maupassant

6. Evrende olup biten her şey bir nedensellik bağlantısı

içinde gerçekleşir. Aynı koşullar altında aynı nedenler,

daima aynı sonuçları verir. Koşulları sağlandığında bir

olayın gerçekleşmemesi olanaksızdır. Bu, insan ve toplum yaşamında da böyledir. Dolayısıyla toplum büyük

bir laboratuvardır.”

Bu sözleri dile getiren bir sanatçı, hangi edebiyat akımını benimsemiş olabilir?

A) Klasisizm B) Realizm C) Natüralizm

D) Parnasizm E) Sembolizm

1-B 2-D 3-A 4-A 5-E 6-C

P:120

23 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATI(1860-1896)

 3 Kasım 1839’da Mustafa Reşit Paşa tarafından Gülhane

Parkı’nda okunan Tanzimat Fermanı ile hem siyasi hayatta hem de edebiyatta yeni bir dönem başlamıştır.

 1860’ta Tercüman- ı Ahval gazetesi yayımlanmaya başlamış, bu tarih Tanzimat Dönemi Edebiyatı’nın başlangıcı

sayılmıştır.

 Hikâye, roman, deneme, makale gibi Batı edebiyatından

alınan türler edebiyatımıza girmiştir.

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE ROMAN VE ÖYKÜ

 Romanda Tanzimat’ın I. Dönemi’nde romantizm; II. Dönemi’nde realizm ve natüralizm akımının etkili olması söz konusudur.

 Türk edebiyatı romanla ilk kez, Yusuf Kâmil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği Telemak adlı romanla tanışır.

 Türk edebiyatındaki ilk yerli roman 1872’de Şemsettin Sami tarafından yazılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnattır.

 İlk öykü kitabı Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat adlı eseridir.

 Emin Nihat Bey’in Müsameretname adlı eseri de ilk öykü

örnekleri arasında sayılmaktadır.

 Batılı anlamda gerçekçi ilk öykü kitabı Samipaşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseridir.

 Mizancı Mehmet Murat’ın Turfanda mı Turfa mı? adlı romanı bu dönemi yansıtan önemli bir romandır.

TANZİMAT DÖNEMİ ROMANININ GENEL

ÖZELLİKLERİ

 Ortaya konan eserler roman tekniği bakımından zayıftır.

 Uzun betimlemelere ve tesadüflere (rastlantılara) yer verilmiştir.

 Yer yer romanın akışı durdurularak okuyucuya bilgi verilmiştir.

 Konular, günlük hayattan veya tarihten alınmıştır.

 Bu dönemde romantizmin etkisiyle sanatçılar daha çok

sosyal sorunları ele almışlardır.

 Genellikle yanlış Batılılaşma, kölelik ve cariyelik kurumunun kötülüğü gibi konular işlenmiştir.

 Kişiler tek yanlı ele alınmış, iyiler ödüllendirilmiş, kötüler

cezalandırılmıştır. Bu nedenle roman kişileri daha çok tip

özelliği taşır.

 Sanatçılar eserlerinde kişiliklerini ve düşüncelerini gizlememiştir.

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE ŞİİR

 Biçim olarak divan şiiri geleneği devam ettirilmiştir.

 İçerik olarak o güne kadar işlenmemiş konulara -hak, hukuk, adalet, medeniyet, eşitlik, hürriyet- yer verilmiştir.

 Aruz ölçüsünün yanında az da olsa hece kullanılmıştır.

 Konu bütünlüğünün esas alındığı şiirler yazılmıştır.

 Romantizm akımının etkisinde kalınmıştır.

Bu dönem sanatçılarından,

 Namık Kemal, edebiyatta yeniliğe hem düşünce hem de

uygulama yönüyle bağlıdır.

 Şiirlerinde “özgürlük, vatan, yasa, hak, adalet, ahlâk” konularını işlemiştir.

 Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç şiir bir yana bırakılırsa Ziya

Paşa’nın şiirleri biçim bakımından divan şiiri geleneğine

bağlıdır.

 Recaizade Mahmut Ekrem, şiirin tek amacının güzellik olduğunu söylemiştir.

 Şiiri bir bütün olarak görmüş, içeriğe ve biçime önem vermiştir.

 Şiirin konuşma dilinden ayrı, kendine özgü bir dile sahip

olduğu görüşündedir.

 Divan şiirinden vazgeçmemiş, yeni şiir biçimlerini de denemiştir.

 Abdülhak Hamit Tarhan, Batılılaşma yolunda önde giden

şairlerdendir.

 “Aşk” ve “doğa”nın yanı sıra şiirlerinde “ölüm” konusu geniş bir yer tutar.

 Muallim Naci, eski şiiri savunan genç şairlerle birlikte olmuş, Recaîzade Mahmut’la eski-yeni tartışmasını sürdürmüştür.

 Şiirin şeklinde ve özünde yenilikler yapmış, halk edebiyatı manzum şekillerinden de yararlanmıştır.

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıda verilen belirtici niteliklerden hangisine Tanzimat

romanında rastlanmaz?

A) Konular genellikle günlük hayattan ya da tarihten alınır.

B) Cariyelik kurumunu ve alafrangalık özentisini işler.

C) Kişiler genellikle tek yönlü ele alınır, iyiler mükâfatlandırılır.

D) Olayların akışında rastlantılara çok yer verilir.

E) Romanın içinde bilgi ve öğüt vermekten kaçınılır.

BAŞKA YERDE YOK

 Edebî bir topluluk olan Encümen-i Şuara (1861),

dönemin önemli bazı şairlerini bir araya getirmiştir.

 Hersekli Ârif Hikmet Bey’in evinde her hafta toplanan Encümen üyelerinin şiirleri, topluluk üyeleri önünde okunmaktadır.

 Gür sesinden dolayı genç Namık Kemal’e okutulan şiirlerin eleştirisi yapılmaktadır.

 Türk şiirini geliştirmek amacıyla bir araya gelen

bu sanatçılar arasında, edebî kişiliklerinin ilk dönemlerini yaşayan Ziya Paşa ve Namık Kemal

de vardır.

 Şinasi’nin de topluluğun bazı üyeleriyle edebî

ilişkisi bilinmektedir.

5. ÜNİTE

P:121

EDEBİYAT 24

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE GAZETE

 Bu dönemin başlıca şair ve yazarları önce gazetelerde edebiyatla ilgili görüşlerini ortaya koymuştur.

 TAKVİM-İ VAKAYİ: 1831’de çıkarılan resmi bir gazete olup

ilk gazetedir.

 CERİDE-İ HAVADİS: 1840’ta William Churchill tarafından

çıkarılan yarı resmi bir gazetedir.

 TERCÜMAN-I AHVAL: 1860’ta Şinasi ve Âgâh Efendi’nin

çıkardıkları ilk edebi ve özel gazetedir.

 TASVİR-İ EFKÂR: 1862’de Şinasi tarafından çıkarılmaya

başlanmış özel bir gazetedir. Bu gazeteyi daha sonra Namık Kemal çıkarmaya devam eder. 

 MUHBİR: Ali Suavi tarafından 1866 yılında çıkarılmaya başlanan özel gazetedir. Sadece Türkçe değil; Fransızca, Arapça, Almanca ve İngilizce de yayımlanmıştır.

 HÜRRİYET: Namık Kemal ve Ziya Paşa tarafından 1868 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. Bir diğer özelliği ise yurt dışında çıkarılan ilk Türk gazetesi olmasıdır.

 İBRET: Ahmet Mithat Efendi tarafından 1870 yılında çıkarılmaya başlanmıştır.

 TERCÜMAN-I HAKİKAT: Ahmet Mithat Efendi tarafından

1878 yılında çıkarılmaya başlanmıştır.

Çözüm:

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

----, Türk edebiyatında ---- tarzda yazılmış ---- tiyatrodur. Yapıtın ---- (1859) ve ---- (1860) yıllarda Türkiye’de Türkçe oyunlar

oynanan tiyatro yoktu.

Yukarıda boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden

hangisinin getirilmesi gerekir?

A) Zavallı Çocuk - özgün - bir - beğenildiği - yayıldığı

B) Afife Anjelik - yeni - son - bilinmediği - tanınmadığı

C) Şair Evlenmesi - batılı - ilk - yazıldığı - basıldığı

D) Hasan Mellah - bilinen - gerçek - övüldüğü - yerildiği

E) Aşk-ı Memnu - modern - klasik - okunduğu - sevildiği

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki dizelerin hangisinde özellikle Tanzimat Dönemi’ne özgü bir kavram yoktur?

A) Memleket bitti yine bitmedi hâlâ sen ü ben

Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen

B) Olmuş insâna taassub bir onulmaz illet

Hüsn-i tedbîrin ile kurtulur andan millet

C) Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin

Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azîmetten

D) Kanı ol gül gülerek geldiği demler şimdi

Ağlarım hâtıra geldikçe gülüştüklerimiz

E) Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr-ı hürriyyet

Esîr-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esâretten

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE TİYATRO

 Tanzimat’la Türk edebiyatına giren tiyatroda toplumsal ve

tarihsel konular işlenirken bu tür, hem eğlence hem de bir

eğitim aracı olarak görülmüştür.

 Batılı tarzda ilk tiyatro, 1859’da kaleme alınan ve 1860’ta

basımı yapılan, Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı tek perdeden oluşan töre komedyasıdır.

 Sanatçı, ortaoyunu ve meddah hikâyelerinden yararlanarak yazdığı eserinde görücü usulüyle evlenmeyi yerer.

 Sahnelenen ilk tiyatro ise Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre adlı eseridir.

 Namık Kemal, tiyatroyu hem bir eğlence, hem de düşünce yönüyle önemli bir kurum, adetâ bir ahlâk ve dil okulu

olarak görmüştür. Ona göre tiyatro, toplumsal yarar sağlamak için bir araçtır; yararlı bir eğlencedir.

 Tiyatrolarında toplumsal (Zavallı Çocuk, Gülnihal, Akif Bey)

ve tarihî (Vatan yahut Silistre, Celaleddin Harzemşah) konuları işlemiştir.

 Ahmet Vefik Paşa, Moliere’den çevirdiği ve Zor Nikahı, Zoraki Tabip adlı Türkçeye adapte edilmiş eserleriyle büyük

başarı sağlamıştır.

 Direktör Âli Bey, Kokana Yatıyor, Misafir-i İstiskal gibi birer perdelik komedileri yanında Moliere’den adapte ettiği

Ayyar Hamza ile tiyatroya katkıda bulunmuştur.

 Recaîzade Mahmut Ekrem, Atala ve Amerika Vahşîleri

adlı eserlerinin ön sözünde Afife Anjelik’in dram türünde

yazılmış ilk eser olduğunu belirtir.

 Çok Bilen Çok Yanılır komedisi Batılı anlamda tiyatronun

bütün özelliklerini taşır. AKLINDA OLSUN

TANZİMAT DÖNEMİ’NDEKİ DİĞER TİYATRO YAZARLARI

 Teodor Kasap:

Moliere’den uyarlamaları:

Pinti Hamit, İşkilli Memo, Para Mesleği

 Türk Edebiyatında İlk Mizah Dergisi: Diyojen Teodor Kasap tarafından çıkarılmıştır.

AKLINDA OLSUN

 Ali Haydar : Sergüzeşt- i Perviz

 Ahmet Mithat Efendi: Eyvah, Açık Baş, Çerkez

Özdenler

 Şemsettin Sami: Besa yahut Ahde Vefa, Seydî

Yahya, Gave

 Abdülhak Hamit Tarhan: Macerayı Aşk, Sardanapal, Duhter-i Hindu, Finten, Nesteren

 Ebüzziya Tevfik: Ecel-i Kaza

P:122

25 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı BENDEN UYARMASI

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE ÇIKARILAN DİĞER GAZETELER

• Vakayı-i Tıbbiye (1850)

• Ayine-i Vatan (1866)

• T e r a k k i G a z e t e s i

(1868)

• Basiret (1869) Mümeyyiz (1869)

• Musavver Gazetesi (1872)

• Devir-Bedir (1872)

• Vakit (1875)

• Mizan Gazetesi (1886)

• İkdam (1894)

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE ELEŞTİRİ

 Türk edebiyatında ilk eleştiri örneği Namık Kemal tarafından yazılan Tahrib-i Harabat adlı eserdir.

 Sanatçı, bu eserinde Ziya Paşa’nın Harabat adlı Divan şiiri antolojisini hedef almış, eski edebiyatı sert bir dille eleştirmiştir.

 Recaizade Mahmut Ekrem, Tâlim-i Edebiyat,Zemzeme,

Takrizat, Muallim Naci, Demdeme, Istılahat-ı Edebiye adlı eserleriyle eski ve yeni edebiyata dair tartışmalara, eleştirilere yer vermişlerdir.

TANZİMAT DÖNEMİ’NDE MAKALE

 Türk edebiyatında ilk makale örneği, Şinasi’nin Tercümanı Ahval Mukaddimesi adlı yazısıdır.

 Namık Kemal, Lisan-ı Osmanî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şamildir adlı makalesinde divan edebiyatını eleştirir. Türk edebiyatının yeniden düzenlenmesi gerektiğini öne sürer. Bunun da yazı dilinin konuşma diline

en kısa sürede dönüştürülmesiyle olabileceğini belirtir.

 Ziya Paşa, ünlü Şiir ve İnşa makalesinde divan edebiyatının ulusal bir edebiyat olmadığını, çağdaş Türk edebiyatının Halk edebiyatına dayanılarak kurulabileceğini ileri sürer. Halkın düzeyinin ve ifade biçiminin esas alınması gerektiğini savunur.

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Tanzimat edebiyatıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Makale, fıkra, deneme gibi Batıdan alınmış yazı türleri bu

dönemde gazeteler aracılığıyla edebiyatımıza girmiştir.

B) Yeni nazım şekilleriyle birlikte Divan edebiyatı nazım şekilleri de kullanılmıştır.

C) Ahmet Mithat, Şemsettin Sami bu dönemin romancılarındandır.

D) Vatan, millet, adalet, hürriyet gibi kavramlar bu dönemde

kullanılmaya başlanmıştır.

E) Bu dönemde çıkan resmî gazeteler, Tercümân-ı Ahvâl ve

Tasvîr-i Efkâr’dır.

I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

 Edebiyat, düşünceleri halka yaymak için kullanılan bir araç

olarak görülmüştür.

 “Sanat, toplum içindir.” görüşü benimsenmiş; eserler, bu

düşünce doğrultusunda ortaya konmuştur.

 Dilde sadeleşme görüşü benimsenmiş ancak bu düşünce

uygulanamamıştır.

 Sanatçılar, Fransız edebiyatı sanatçılarını örnek almıştır.

 Eserlerde daha çok sosyal sorunlara yer verilmiştir.

 Romantizmin etkisinde kalınmış ve bu akımın belirgin özelliklerine (hastalıklı oluş, intihar etmek, veremli oluş gibi) yer

verilmiştir.

 Divan edebiyatına karşı çıkılmış, ancak sanatçılar divan

edebiyatı nazım şekillerini kullanmaya devam etmiştir.

 Divan şiirindeki parça güzelliği anlayışı yerine, konu birliğine, bütün güzelliğine önem verilmiştir.

 Şiirin konusu genişletilmiş, günlük yaşamla ilgili her türlü

olay, duygu ve düşünce şiirlerde işlenmeye başlanmıştır.

 Vatan, millet, hak adalet, özgürlük gibi kavramlar ilk defa

bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.

 Batı edebiyatından roman, öykü, makale, eleştiri, deneme

gibi yeni yazınsal türler edebiyatımıza girmiştir.

 Eserlerde estetik ve güzellik deil, içerik ön plana çıkarılmıştır.

 Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde, Şinasi tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI

• Şinasi

• Namık Kemal

• Ziya Paşa

• Şemsettin Sami

• Ahmet Mithat Efendi

• Ahmet Vefik Paşa

ŞİNASİ (1826 - 1871)

 Türk edebiyatında birçok yeniliğin öncüsü durumundadır.

 Tercüman-ı Ahval (ilk özel gazete), Tasvir-i Efkâr gazetelerini çıkarmıştır.

 ilk makaleyi (Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi) ve ilk tiyatroyu (Şair Evlenmesi) yazmıştır.

 Noktalama işaretlerini ilk o kullanmıştır.

 Bir süre Fransa’da bulunmuş, Fransız edebiyatını ve sanatçılarını yakından tanımıştır.

 Eserlerini halkın kolaylıkla anlayabileceği bir dille kaleme

almış, düşüncelerini yalın bir anlatımla ve kısa cümlelerle

dile getirmiştir.

 La Fontaine’den, Lamartin’den de manzum çeviriler yapmıştır.

 Klasisizmden etkilenmiştir.

 Şiirlerinde, düzyazılarına göre ağır bir dil kullanmıştır.

Eserleri:

• Şair Evlenmesi: Türk edebiyatında Batılı tarzda yazılmış ilk

tiyatrodur. Tek perdelik bir komedya olan bu eserde Şinasi, görücü usulüyle evlenmeyi yermiştir. Geleneksel

Türk tiyatrosu ile Batı tiyatro tekniğini kaynaştırmış, ulusal

tiyatronun nasıl olması gerektiğini de örneklendirmiştir.

P:123

EDEBİYAT 26

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

• Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi: Türk edebiyatında ilk makaledir. Tercüman-ı Ahval’in ilk sayısında yayımlanmış;

gazetenin çıkışı, adı, gazetede yer alacak yazılar ile dili ve

anlatımı hakkında bilgi verilmiştir.

• Müntehabat-ı Eş’ar: Şiirlerinin yer aldığı eseridir.

• Durub-ı Emsal-i Osmaniye: Osmanlı atasözlerini topladığı

eseridir.

• Tercüme-i Manzume: 1859’da Fransızca’dan yaptığı çevirileri -Lamartine’den Souvenir, La Fontaine’den Kurt ile

Kuzu- yer almaktadır.

ŞAİR EVLENMESİ (özet)

Batılı tutum ve davranışı, kılık ve kıyafetiyle pek sevilmeyen,

eğitimli olmasına rağmen saf bir yapıya sahip şair Müştak Bey,

sevdiği Kumru Hanım’la, kılavuz ve yenge hanımlar aracılığıyla evlenmiştir. Nikah sonrasında kendisiyle evlendirilen kişinin, Kumru Hanım’ın

yaşlı ablası Sakine Hanım olduğunu görünce önce bayılır, sonra itiraz eder. Mahallelinin de işe karışmasıyla başına gelenleri

kabul etme mecburiyetinde kalan Müştak

Bey’in imdadına arkadaşı Hikmet Bey yetişir.

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2018 AYT

Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Kişiler, eğitim düzeylerine göre konuşturulmuştur.

B) Gülmece yoluyla toplumsal eleştiri yapılmıştır.

C) Kişilerin adlarıyla sosyal ve kişisel özellikleri arasında bağ

vardır.

D) Batılılaşmanın olumsuz yönlerini yerme amacıyla yazılmıştır.

(Tek perdelik bir komedya olan bu eserde Şinasi, görücü

usulüyle evlenmeyi yermiştir. Cevap D)

E) Tipleştirmeye dayalı bir tiyatro anlayışını yansıtmaktadır.

edebiyatın gelişmesi için çalışmıştır.

 İlk şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür.

Eserleri:

• İntibah: Türk edebiyatında ilk edebi roman

• Cezmi: Türk edebiyatında ilk tarihi roman

• Celaleddin Harzemşah: On beş perdelik olup oynanmak

için değil, okunmak için yazılmıştır. Bu eserin ön sözünde sanatçının edebiyat ve tiyatroya dair görüşleri yer almaktadır.

• Vatan yahut Silistre (Türk edebiyatında sahnelenen ilk tiyatro), Akif Bey, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela: Tiyatro

• Tahrib-i Harabat: Ziya Paşa’nın Harabat adlı divan şiiri antolojisi eserine karşı yazdığı eleştiri türünde bir eserdir.

Türk edebiyatında ilk eleştiridir.

• Takip, İrfan Paşa’ya Mektup, Renan Müdafaanamesi: Eleştiri

• Barika-i Zafer, Evrak-ı Perişan, Devr-i İstila, Kanije Muhasarası: Tarih içerikli eserleridir.

• Lisan-ı Osmanî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şamildir: Makale

İNTİBAH (özet)

Ali Bey, zengin bir ailenin tek çocuğudur. İyi bir öğrenim görür, on yaşına gelinceye kadar birkaç dil öğrenir. Yirmi yaşlarında iken babası ölünce keyfine göre yaşamaya başlar. Çamlıca’da bir gezinti sırasında, bir kadınla tanışır. Bu kadın, Mahpeyker’dir. Suriye’de çirkin işler yaparak zengin olmuş Abdullah Efendi adlı bir ihtiyarla yaşamaktadır. Oğlunun böyle bir

kadına gönlünü kaptırmasına üzülen annesi, Ali Bey’in mutluluğu için, eve Dilaşup adında güzel bir cariye alır.Olaylar bu

şekilde gelişir.

VATAN YAHUT SİLİSTRE (özet)

İslam Bey, gönüllü olarak orduya gideceği için, uzaktan sevdiği Zekiye ile vedalaşmak üzere onun odasına girer. İslam Bey’, i seven Zekiye İslam Bey’in

arkasından erkek elbisesi giyerek gönüllüler ordusuna karışır, Silistre’ye kadar gider. Silistre’de kuşatma altında kalırlar. Bu arada İslâm Bey yaralanır, ona

Âdem ismini almış olan Zekiye bakar. Yaralı olduğu halde İslam Bey, yanında Abdullah Çavuş ve Zekiye ile düşman cephanesini ateşlemek üzere giderler. Kumandan Sıtkı Bey de

Zekiye’nin asıl adı olan Ahmet’i değiştirip Sıtkı’yı kullanarak

yeniden askerlikte rütbe kazanmış olan babası çıkar.

NAMIK KEMAL (1840 - 1888)

 Vatan Şairi olarak tanınmıştır.

 Yapıtlarında çoğunlukla toplumsal konuları; vatan, millet,

hürriyet kavramlarını işlemiş, “Sanat toplum içindir.” görüşüne bağlı kalmıştır.

 Edebiyatı, topluma yarar sağlamak ve düşüncelerini halka

yaymak için bir araç olarak kullanmıştır.

 Tiyatroyu “faydalı bir eğlence” olarak nitelendirmiş, bu alanda birçok yapıt vermiştir.

 İlkin divan edebiyatı tarzında şiirler yazmış, Şinasi ile tanıştıktan ve Avrupa’ya gittikten sonra, Batı etkisindeki yeni

P:124

27 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

6 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Namık Kemal’in tiyatrosu, bir dava tiyatrosudur. Yazar; vatanperverlik, İslam birliği, insan hakları gibi inandığı değerleri,

toplumun kalkınmasına yönelik fikirlerini ve geleneğe ilişkin

tenkitlerini tiyatro türünde verdiği eserlerinde de işler. XIX. yüzyılın başında bir Rumeli şehrindeki yöneticinin zulmüne karşı

başlayan isyanı Gülnihal adlı oyununda; kuşatma altında bulunan bir kalenin fedakârlıklarla kurtuluşunu da ---- adlı oyununda anlatır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Kara Bela B) Zavallı Çocuk C) Akif Bey

D) Vatan yahut Silistre E) Celâlettin Harzemşah

 Dekadanlar başlıklı yazısıyla Servet-i Fünuncuları eleştirmiştir.

Eserleri:

• Esrâr-ı Cinâyât (Cinayetlerin Sırları): Türk edebiyatındaki

ilk yerli polisiye roman.

• Felatun Bey’le Rakım Efendi, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Paris’te Bir Türk, Henüz On Yedi Yaşında, Dünyaya İkinci Geliş yahut İstanbul’da Neler Olmuş, Dürdane Hanım,

Müşahedat: Roman

• Letaif-i Rivayat: Türk edebiyatında ilk öykü

• Kıssadan Hisse: Öykü

• Avrupa’da Bir Cevelân: Gezi yazısı

• Menfa: Anı-Otobiyografi

• Eyvah, Açıkbaş, Ahz-ı Sar yahut Avrupa’nın Eski Medeniyeti, Hükm-i Dil, Çengi yahut Daniş Çelebi, Fürs-i Kadimde Bir Facia yahut Siyavuş, Çerkes Özdenler:Tiyatro

FELATUN BEY’LE RAKIM EFENDİ (özet)

Mustafa Meraki’nin oğlu Felatun Bey, vaktinin çoğunu eğlence

yerlerinde geçiren mirasyedi bir tiptir. Polini adlı bir oyuncuya

âşık olur. Âşık olduğu oyuncu uğrunda

bütün servetini tüketir ve borca girer. Rakım Efendi ise eski Tophane kavaslarından birinin oğludur. Daha bir yaşında

iken babası ölmüştür. Fransızca öğrenir,

bir matbaacıya kitap çevirir, yabancılara

Türkçe dersi verir. Canan adlı bir cariyeyi

satın alarak ona okuma yazma öğretir,

piyano dersi aldırır. Sonunda, Canan’la

evlenir.

ŞEMSETTİN SAMİ (1850 - 1904)

 Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseriyle Türk edebiyatındaki ilk yerli romanı kaleme almıştır.

 Daniel Defoe’dan Robenson Crusoe ve Victor Hugo’dan

Sefiller adlı romanları Türkçeye çevirmiştir.

 Edebiyat alanındaki eserlerinin yanında dil alanında da

eserler vermiş, dil konusunda ileri sürdüğü çeşitli düşüncelerle dikkat çekmiştir.

 Kutadgu Bilig ve Orhun Abideleri’nin izahlı çevirilerini hazırlamıştır.

 Kamus-ı Türki adlı sözlüğünün ön sözünde, zengin bir dil

olan Türkçenin, sözlüğü olmadığı ve grameri yapılmadığı

için birçok sözcüğünü kaybederek Arapça ve Farsçaya

muhtaç bir duruma geldiğini öne sürmüştür.

Eserleri:

• Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat: Türk edebiyatında ilk yerli roman

• Kamus-ı Türki: İlk Türkçe sözlük

• Kamus-ı Fransevi, Kamus-ı Arabi: Sözlük

• Kamusu’l Alam: Ansiklopedi

• Besa yahut Ahde Vefa, Gave,Seydi Yahya:Tiyatro

AHMET MİTHAT EFENDİ (1844 - 1912)

 Hikâye, roman, tiyatro, tarih, anı, gezi yazısı, makale gibi

edebiyatın hemen her türünde pek çok eser vermiştir.

 Matematik, fizik, kimya, felsefe, hukuk, ekonomi, pedagoji gibi bilim dallarında da çeşitli yazılar yazmıştır.

 Bir süre İstanbul’daki evinde bir küçük matbaa kurarak

eserlerini kendisi yayımlamıştır.

 Otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eser üretmiştir. Bu yönüyle “yazı makinesi” olarak isimlendirilmiştir.

 En tanınmış romanı Felatun Bey’le Rakım Efendi’de yanlış

Batılılaşma konusu üzerinde durmuştur.

 Eserlerini dönemine göre, sade bir dille ve hiçbir üslup kaygısı duymadan yazmıştır.

 Amacı halkı eğitmek olduğundan romanlarında anlatım akışını keserek okura bilgi ve öğüt vermiştir.

 Fransız edebiyatından özellikle de duygusal ve romantik

ögelerden etkilenmiş, yapıtlarında köleliğe karşı çıkıp kadın haklarını savunmuştur.

7 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Aşağıdaki dizelerin hangisinde Felâtun Bey ile Râkım Efendi adlı eserde de dile getirilen dönemin yaygın sosyal sorunu eleştirilmektedir?

A) Ey vatan ver elini bir sıkayım!

Elimizden gidiyorsun adiyö...

Çeşm-i şefkat ile baktıkça sana

Beni mahzun ediyorsun adiyö.

B) Yorgan döşek demez satar

Tiyatroda loca tutar

Gider evde yerde yatar

Şık beylerde olan hâlet

Kabul olunmaz rezalet

C) Hür olmak ister isen olma cihanın

Zevkinde safasında gamında kederinde

Canan gide rindan dağıla mey ola rîzan

Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde

D) En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun

Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın

Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın

Ey gonca bu cemiyyeti her-dem mi sanırsın

E) Bir damla inciydi kirpiklerinde,

Aşkın ıztırabla dolu rüyası

Bir başka güzellik var kederinde

Bir başka âlem ki ruhunun yası,

Sessiz incileşir kirpiklerinde.

P:125

EDEBİYAT 28

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Tanzimat’ın ilk kuşağını oluşturan Şinasi, Ziya Paşa, Namık

Kemal ve Ahmet Mithat bu dönemin toplumsal yaşamını değişik ölçülerde edebiyata yansıtmaya çalışmıştır. İlk kuşaktan

sonra, ----, ----, ----, ---- oluşan ikinci kuşak, bu toplumsal sanat anlayışını arka plana atarak daha çok “insan”ı ve onun kişisel serüvenini ele almıştır.

Bu parçada verilen bilgilere göre boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) Tevfik Fikret - Cenap Şahabettin - Ali Ekrem - Süleyman

Nazif’ten

B) Halit Ziya - Mehmet Rauf - Hüseyin Cahit - Ahmet Şuayıb’dan

C) Rıza Tevfik - Mehmet Emin - Mehmet Akif - Muallim Naci’den

D Recaizâde Ekrem - Abdülhak Hâmit - Samipaşazâde Sezai - Nabizâde Nâzım’dan

E) Yahya Kemal - Halide Edip - Yakup Kadri - Refik Halit’ten

AHMET VEFİK PAŞA (1823 - 1891)

 Türkçülük akımının öncülerindendir.

 Türk tarihinin Osmanlılardan başlamadığını göstermek amacıyla, Ebülgazi Bahadır Han’ın Şecere-i Türki adlı eserini

çevirmiştir. , Türkçe sözcükleri ilk defa

bir araya toplayarak bir sözlük meydana getirmiş, Türk atasözlerini de bir kitapta toplamıştır.

 Halkı tiyatroya alıştırmaya çalışmış, bu amaçla Bursa valiliği sırasında şehirde bir tiyatro binası kurmuş, İstanbul’dan

bir topluluk getirtip kendi çevirdiği Moliere piyeslerini oynatmıştır.

 Bursa valiliği sırasında vatandaşları ve yanında çalışan memurları zorla tiyatroya götürmüştür.

 Moliere’den uyarladığı Zor Nikâhı ve Zoraki Tabip Türk tiyatrosunun ilk çeviri oyunları olmuştur.

 Edebiyat dünyasında, Moliere’den yaptığı çevirilerle tanınmıştır.

 Moliere’in komedyalarını Osmanlının toplumsal yaşamına

uygulamakta üstün bir başarı göstermiştir.

 Ana çizgileri bakımından zamanına göre sade bir dille çevrilmiş olan bu eserlerde, dilin yabancı sözcüklerle ağırlaştığı yerler de vardır.

Eserleri:

• Don Civani, Dudu Kuşları, İnfial-i Aşk: Moliere’den çevirdiği mensur oyunlar

• Savruk, Kocalar Mektebi, Kadınlar Mektebi, Adamcıl, Tartuffe: Moliere’den çevirdiği manzum oyunlar

• Zor Nikâhı, Zoraki Tabip, Tabib-i Aşk, Dekbazlık, Meraki,

Azarya, Yorgaki Dandini: Türk, Yahudi ve Rum yaşamına

uygun olarak yaptığı uyarlamalar

• Hikmet-i Tarih, Fezleke-i Tarih-i Osmani: Tarih alanındaki

eserleri

• Lehçe-i Osmani: Sözlük

• Şecere-i Türki: Ebulgazi Bahadır Han’dan çeviri

8 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Türk tiyatrosunun gelişimine önemli katkısı bulunan, tiyatro kurup bazı oyunlarda rol alan ----; başta Cimri olmak üzere Molière’in hemen hemen bütün eserlerini Türkçeye aktarmıştır. Tanzimat Dönemi’nin önemli kültür adamlarından biri olan yazar, kendine has yöntemlerle tiyatro çevirileri ve uyarlamaları yapmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Recaizade Mahmut Ekrem B) Ahmet Mithat Efendi

C) Namık Kemal D) Ahmet Vefik Paşa

E) Direktör Ali Bey

 Divan edebiyatına karşı Batı edebiyatı savunulmuş, Batılı

örnekler başarıyla ortaya konmuştur.

 Sanatçılar, roman ve öykülerinde realizmden; şiirlerinde

romantizmden etkilenmiştir.

 Yanlış Batılılaşma, kölelik, cariyelik romanlarda sıkça işlenen konular arasındadır.

 Yaşamdaki her güzel şeyin şiirin konusu olabileceği görüşü kabul edilmiştir.

 Şiirde divan şiiri biçimlerinin yanı sıra yeni şiir biçimleri kullanılmıştır.

II. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI

• Recaizade Mahmut Ekrem

• Muallim Naci

• Abdülhak Hamit Tarhan

• Samipaşazade Sezai

• Nabizade Nazım

RECAİZADE MAHMUT EKREM (1847 - 1914)

 Sanatta güzellik ilkesine bağlı kalmış, “Sanat sanat içindir.”

anlayışını benimsemiştir.

 Şiiri fikri güzellik, hayali güzellik, hissi güzellik olmak üzere üçe ayırmıştır.

 Genellikle duygusal şiirler yazmış, üç çocuğunun ölümü

dolayısıyla, özellikle de çok sevdiği Nijad’ın ölümünden

duyduğu acıyı dile getirdiği şiirleriyle daha çok karamsar

duygular işlemiş, ölüm konusu üzerinde fazla durmuştur.

 Küçük ayrıntıları örneğin bir kitap arasında bulunmuş kuru bir çiçeği, unutulmuş bir şiirin sararmış kâğıdını, gergef

işleyen bir kızın halini vb. şiirine konu olarak seçmiştir.

 Tevfik Fikret’i Servet-i Fünun dergisinin başına getirerek

Edebiyatı Cedide hareketinin başlamasına öncülük etmiş,

Üstat Ekrem diye anılmıştır.

Eserleri:

• Araba Sevdası: Türk edebiyatımında ilk realist romandır.

Yanlış Batılılaşma anlayışını Bihruz Bey’in kişiliğinde komik öğelerle gözler önüne serer.

II. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI

DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

 Sanatçılar, dönemin siyasal koşullarının ağırlığından “Sanat, sanat içindir.” ilkesini benimsemiştir.

 Sanatçılar, toplum sorunlarından ve siyasetten uzak kalmış, yalnızca edebiyatla ilgilenmişlerdir.

 Eserlerde kullanılan dil, halkın anlayacabileceği seviyeden

uzak, oldukça ağırdır.

P:126

29 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

• Nijat Ekrem, Nağme-i Seher, Pejmürde, Yadigâr-ı Şebap,

Zemzeme (I-II-III): Şiir

• Afife Anjelik, Vuslat yahut Süreksiz Sevinç, Çok Bilen Çok

Yanılır (komedi), Atala: Tiyatro

• Muhsin Bey, Şemsa: Hikâye

• Talim-i Edebiyat: Edebiyatla ilgili teorik bilgilerin verildiği

bir ders kitabı

• Zemzeme Mukaddimesi, Takdir-i Elhan: Eleştiri

ARABA SEVDASI (özet)

Üstünkörü bir eğitim görmüş Bihruz Bey,

bir paşanın oğludur. Babası ölünce çok

büyük bir mirasa kavuşur. Alafranga(Batılı) giyinip kuşanmak, Fransızca konuşmak gibi özentileri yanında bir başka

özentisi de özel bir arabaya sahip olmaktır. Kendini eğlenceye kaptıran Bihruz Bey,

gönlünü Periveş adlı bir kıza kaptırır. BAŞKA YERDE YOK

 Recaizade Mahmut Ekrem, Batı edebiyatı yolunda gelişen yeni edebiyatı savunmuş ve bu

edebiyatın kurallarını öğreten yapıtlar yazmıştır.

 Zemzeme Mukaddimesi (Zemzeme’nin III. cildine yazdığı edebiyat ve şiir hakkındaki fikirlerini

içeren uzun bir ön sözdür.) ile Takdir-i Elhan (Genç

bir şair olan Menemenlizade Tahir’in Elhan adlı şiir kitabı için yazdığı eleştiridir.) adlı yapıtları yüzünden Muallim Naci’nin Demdeme adlı yapıtındaki

çok ağır eleştirilere hedef olmuştur.

 Eski edebiyatı savunan Muallim Naci ve çevresiyle girdiği edebiyat tartışmalarıyla Edebiyatıcedide akımının doğmasına zemin hazırlamıştır.

MUALLİM NACİ (1850 - 1893)

 İlk şiirlerini Naci mahlasıyla 1867’den başlayarak yazmıştır.

 Ahmed Mithat Efendi’nin önerisiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesinin edebiyat sayfasını yönetmeye başlamış, Mesud-ı

Harabi takma adıyla yayımladığı aruzla yazılmış gazelleriyle ün yapmıştır.

 Bu gazetede, divan edebiyatı geleneğinin yeniden canlanmasını sağlamıştır.

 Divan şiiri tekniğini iyi bilen sanatçının az da olsa Batılı tarzda şiir denemeleri vardır ve bu alanda başarılı örnekler vermiştir. Ateşpare adlı eserindeki bu örnekler arasında Kuzu, Dicle ve Kebûter adlı şiirleri en tanınmış olanlarıdır.

 Aruzla ve divan şiirinin hemen her türünde yazdığı şiirler

yüzünden eski edebiyatın temsilcisi sayılmıştır.

 Eski edebiyat ile yeni edebiyat tartışmalarında, eski edebiyat taraftarlarının lideri durumundadır.

 Eleştirilerini dil bilgisi ve aruz kurallarına bağlı kalınması

noktasında yoğunlaştırmıştır.

 Öğrendiği Fransızca sayesinde Batı edebiyatının değerini

de anlamış ve bu iki kültürün etkisiyle eski ve yeni tarzda

şiirler kaleme almış ve bazı Fransız sanatçılardan La Fontaine, Musset, Lamartine, Hugo manzum ve mensur çeviriler yapmıştır.

 Köylü Kızların Şarkısı adlı şiiri , köy yaşamından söz eden

ilk şiir olarak değerlendirilmiştir.

Eserleri:

• Ateşpare, Şerare, Sümbüle, Füruzan: Şiir

• Demdeme: Eleştiri

• Istılahat-ı Edebiye: Edebi bilgiler içerir.

• Ömer’in Çocukluğu: Anı

• Lügat-ı Naci: Sözlük

10 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Şair, Tanzimat’tan sonra Divan edebiyatına ilk fakat usta bir

söyleyişe kavuşmuş şuurlu bir dönüşü temsil etmektedir. Yeni

şiirin sadece Batı’ya değil millî örneklere de bağlanmasını istemiştir. Şair, Köylü Kızların Şarkısı adlı şiiri ile edebiyatımızın

ilk ve şaşılacak kadar yeni olan ahenkli köy şiirini ortaya koymuştur. Bu şiirde köylülerin konuşmaları, yaşayışları ve duygulanışları aruz vezni içinde canlı bir üslupla yansıtılmıştır. Ayrıca Fransız şiirinden başarılı tercümeler de yapmıştır. Şiirlerini Ateşpâre, Şerâre ve Füruzan isimli kitaplarda toplamıştır.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nabizâde Nâzım B) Recaizade Mahmut Erem

C) Ziya Paşa D) Şemsettin Sami

E) Muallim Naci

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852 - 1937)

 Devrinin en büyük sanatçılarından sayılmış ve şair-i azam

(en büyük şair) diye anılmıştır.

 Eserlerinde hayat, tabiat, ölüm, insanlık gibi konuları işlemiştir.

 Şiirlerini romantizmin etkisinde yazmasına karşın, sanat

için sanat anlayışını benimsemiştir.

 Taşkınlık ve yücelik, söyleyişte tezat şiirlerinin başlıca özelliklerindendir.

 Şiirde biçimle ilgili değişiklikleri gerçekleştirmiş, divan edebiyatının bütün kurallarını yıkmıştır.

 Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihi konular önemli yer tutar.

 Tiyatroları oynanmak için değil, okunmak içindir.

 Tiyatroları sahne tekniği ve dil bakımından oynanmaya elverişli değildir.

 Oyunlarının bir kısmı manzum, bir kısmı mensur, bir kısmı

da nazımla nesir karışık olarak yazılmıştır.

 Tiyatrolarının konuları çoğunlukla Türk topraklarının dışında geçer.

 Eserleri konuları bakımından sosyal konulu, yabancı ülkeleri konu alan (egzotik), tarihi konulu (Mitolojik, İslam ve

Osmanlı tarihi), alegorik (sembolik) konulu olarak sınıflandırılabilir.

 Şiire metafizik söyleyişi getiren şair, eşi Fatma Hanım’ı kaybetmesi sonucu ünlü şiiri Makber’i yazmıştır.

 Validem adlı şiiri,Türk edebiyatında ilk uyaksız şiirdir.

 Sahra adlı şiiri, Türk edebiyatında pastoral şiirin ilk örneğidir.

 Tiyatro türünde kaleme aldığı ilk eseri Macera-yı Aşk’ta yaşamdaki komik unsurlara yer vermiştir.

P:127

EDEBİYAT 30

FASİKÜL 3 Tanzimat Dönemi Edebiyatı

11 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Sürekli bir “değişme” ihtiyacı duyan ----, bir düzen ve denge

düşüncesinden uzaktır. Bu düzensizlik, onun mizacının ve sanatının en belirgin özelliğidir. Onun şiirlerinde hem biçim ve

içerik hem de dil bakımından yenilikler dikkat çeker. O, Tanzimat Dönemi’nin en renkli şairidir. Hayal gücünün zenginliği,

duygularının çeşitliliği ve tabiata duyduğu ilgi, onun Tanzimat’tan sonraki Türk edebiyatının lirik şairleri arasında anılmasını da sağlamıştır. Özellikle eşinin ölümü üzerine yazdığı

şiiri, hafızalarda önemli bir yer edinmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) İbrahim Şinasi B) Namık Kemal

C) Ziya Paşa D) Abdülhak Hamit Tarhan

E) Recaizade Mahmut Ekrem

• İclâl: Yeğeni İclâl’in ölümü üzerine yazdığı mensur mersiyeyi, diğer bazı düzyazılarını ve hatıralarını toplamıştır.

• Şir: Tiyatro

SERGÜZEŞT (özet)

Kafkasya’dan getirilen bir kız çocuğu olan Dilber, cariye olarak bir eve satılır ve evde çok eziyet görür. Asaf Paşa isminde

zengin birine satılır. Asaf Paşa’nın konağında maddi rahatın

en iyisini bulur. Evin genç oğlu Celâl bir süre sonra Dilber’i

sever fakat annesi, bu durumu kabullenmeyerek Dilber’i tekrar satılığa çıkarır.

12 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

Dilber, küçük yaşta Asaf Paşa’nın konağına esir olarak verilmiştir. Asaf Paşa’nın Paris’teki resim tahsilinden dönen oğlu Celal

Bey, onu tabloları için model olarak kullanır. Celal Bey’in kendisini bir araç gibi görmesinden derin ızdırap duyan Dilber’in

yapabildiği tek şey ağlamaktır. Celal Bey, bu gözyaşları karşısında onun bir esir olarak neler hissedebileceğini anlamaya

başlar.Dilber’in ağlaması iki gencin hayatında bir dönüm noktası olur. Sadece sanatına âşık olduğunu tekrarlayan Celal Bey’in

nazarında Dilber, artık bir “oyuncak” değil, bir sevgilidir.

Bu parçada söz edilen eser aşağıdakilerin hangisidir?

A) Müşahedat B) Esaret C) Zehra

D) Sergüzeşt E) Gülnihal

 İngiltere’de kaldığı sıralarda İngiliz edebiyatını yakından inceleme fırsatını bulan sanatçının Finten adlı dramında Shakespeare’in açık etkisi görülür.

 Büyük İskender’i anlattığı Eşber adlı oyununu, Büyük İskender’in cihangir azametiyle eğlenmek için yazdığını söylemiştir.

 Tarık adlı oyununda, Tarık bin Ziyad’ın İspanya’yı fethetmesini, Endülüs Emevi Devleti’nin kuruluşunu ve yıkılışını

anlatmıştır.

 İlhan, Hakan ve Turhan adlı Türk tarihindeki olayları konu

alan oyunları vardır.

Eserleri:

• Sahra, Divaneliklerim veya Belde,

Makber, Ölü, Bunlar O’dur, Hacle, Bir

Sefilenin Hasbihali, Garam, Validem,

İlham-ı Vatan: Şiir

• Macera-yı Aşk, Duhter-i Hindu, Sabr

u Sebat, İçli Kız, Tarık, Zeynep, Finten, Nesteren, Liberte, Eşber, İlhan,

Turhan, Hakan, Sardanapal: Tiyatro

SAMİPAŞAZADE SEZAİ (1860 - 1936)

 Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan gibi yazarların etkisiyle Batı edebiyatına yönelmiştir.

 Romanında ve öykülerinde realizm akımının etkisindedir.

 Yazdığı kısa öykülerle Batılı anlamda ilk gerçekçi öykü örneklerini vermiştir. Bunları Küçük Şeyler adlı eserinde bir

araya getirmiştir.

 Eserlerinde gözleme önem vermiştir. Küçük, şaşırtıcı, önemsiz konu ve olayları, ruh çözümlemeleriyle, doğal ve günlük konuşma diliyle işler. 

 Sanat için sanat anlayışını benimsemiştir.

Eserleri:

• Sergüzeşt: Esir ticaretinin realist bir biçimde anlatıldığı romandır.

• Küçük Şeyler: Sanatçı, bu yapıtında en önemsiz şeylerden bile güzel hikâyeler çıkarılabileceğini göstermiştir.

 Yazar, kitapta Bu Büyük Adam Kimdir, Hiç, Kediler, Düğün,

Pandomima adlı hikâyelere yer vermiştir. Bu hikâyelerde yaşamdaki birtakım küçük olayları başarıyla anlatmıştır.

NABİZADE NÂZIM (1862 - 1893)

 Edebiyata şiirle başlayan sanatçı, roman ve öyküleriyle tanınmıştır.

 Natüralizm ve realizmden etkilenmiştir.

 Roman ve hikâyenin konularını İstanbul dışına çıkarmış, ilk

kez köy yaşamını ve insanını konu edinmiştir.

Eserleri:

• Karabibik: Türk yazınında köy yaşamını konu alan ilk romandır.

• Zehra: Psikolojik özellikleri ağır basan bir romandır.

• Yadigârlarım, Haspa, Hala Güzel, Sevda, Zavallı Kız, Bir Hatıra: Öykü

• Heves Ettim: Şiir

KARABİBİK (özet)

Antalya’nın Kaş ilçesine bağlı Beymelik

köyünde yaşayan Karabibik, babadan kalma tarlasının dört

dönümünü komşusu Kara Durmuş’a satarak askerlik borcunu

ödemiştir; tarlasını ele geçirmek isteyen komşusu Yosturoğlu

ile kavgalıdır. Her yıl Koca İmam’ın öküzlerini kiralamaktadır.

Kızı Huri’yi İmam’ın kayınbiraderi Sarı İsmail’e vererek öküzleri bedava kullanmayı düşünür. Tarla yüzünden kavgalı bulunduğu Yosturoğlu’nun yeğeni Hüseyin, Huri’yi sever, onunla

evlenir.

ZEHRA (özet)

Zehra, küçükken annesiz kalmış, babası Şevket Efendi onu

büyütmüştür. Babasının kâtiplerinden, Münire Hanım’ın oğlu

Suphi ile evlenir. Kocasının evdeki hizmetçi Sırrıcemal’le ilgilenmesi, Zehra’yı kıskandırır ve kızdırır. Kocasından intikam

almak için bir Rum kızının kocasıyla birlikte olmasını sağlar.

P:128

31 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 3

2. . ---- şiiri tekniğini iyi bilen ----, az da olsa Batılı tarzda şiir

yazmış ve bu alanda başarılı örnekler vermiştir. Daha

çok, Ateşpare’de rastlanabilen bu örnekler arasında;

Kuzu, Dicle ve Kebûter adlı şiirler en tanınmış olanlarıdır. Demdeme ve Sümbüle yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Divan - Ziya Paşa

B) Divan - Muallim Naci

C) Halk - Namık Kemal

D) Halk - Şinasi

E) Divan - Abdülhak Hamit Tarhan

4. Recaizade Mahmut, sanatta güzellik ilkesine bağlı kalmış, “Sanat, sanat içindir.” anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde ---- etkilenmiş, daha çok, aşk ve ölüm temalarını işlemiştir. Eski-yeni edebiyat tartışmalarının merkezinde yer almış, yeni edebiyat taraftarlarının lideri durumunda olmuştur. Edebiyatımızda ---- romanın ilk örneği sayılan ----, en tanınmış yapıtıdır. Zemzeme ve Takdir-i Elhan yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) romantizmden - gerçekçi - Sergüzeşt

B) realizmden - Batılı - Mai ve Siyah

C) klasisizmden - yerli - Şair Evlenmesi

D) realizmden - yerli - Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat

E) romantizmden - gerçekçi - Araba Sevdası

1. ---- dil, sözlük, ansiklopedi ve çeviri alanlarında yaptığı

çalışmalarla tanınmıştır. Dilci olarak üne kavuşan yazar,

romanı ve tiyatrolarıyla bu türlerin gelişmesine katkıda

bulunmasına rağmen, Türk edebiyatında tiyatro ve roman yazarı olarak tanınmaz. Türk dilinin sadeleşmesi

yolunda önemli çabaları olan yazarın, dilin nasıl sadeleştirilebileceği konusundaki düşünceleri kendisinden

sonrakiler tarafından örnek alınmıştır. Orhun Yazıtları ve

Kutadgu Bilig üzerinde çalışmalar yapmıştır. Bu eserleri Türkiye Türkçesine çevirmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ahmet Vefik Paşa

B) Muallim Naci

C) Şinasi

D) Ahmet Mithat Efendi

E) Şemsettin Sami 5. I. Romantizm akımının etkisiyle duygu yönüyle güçlü

şiirler yazmıştır.

II. Hem romanlarında hem tiyatrolarında tarihten yararlanmış, toplumda tarih bilinci oluşturmaya çalışmıştır.

III. “Sanat toplum içindir” düşüncesiyle yapıtlar vermiştir, sanatın topluma fayda sağlaması gerektiğini düşünmüştür.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerde özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Namık Kemal B) Recaizade Mahmut

C) Abdülhak Hamit D) Ahmet Mithat

E) Şinasi

3. Aşağıdakilerin hangisinde aynı yazınsal türde yapıtlar bir arada verilmemiştir?

A) Akif Bey - Celaleddin Harzemşah

B) Şemsa - Letaif-i Rivayat

C) Pejmürde - Müntehabat-ı Eşar

D) Sabr u Sebat - Karabibik

E) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat - Cezmi

6. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Küçük Şeyler, Samipaşazade Sezai’nin Batılı anlamda öykülerinin yer aldığı yapıtıdır.

B) Tercüman-ı Ahval ve Tasvir-i Efkâr Tanzimat Dönemi’nde çıkarılmaya başlanmış özel gazetelerdir.

C) Ziya Paşa, Harabat adlı yapıtında Şiir ve İnşa makalesindeki düşüncelerinin tam tersini söyleyerek divan şiirini savunur.

D) Ahmet Mithat, Cezmi adlı romanında, Osmanlı ordusunun İranlılarla yaptığı bir savaşı anlatır.

E) Şair Evlenmesi, Şinasi’nin, görücü usulüyle evlenmeyi anlattığı, tiyatro türünde bir yapıtıdır.

P:129

EDEBİYAT 32

Pratik Test FASİKÜL 3

8. Şemsettin Sami’yle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Türk dilinin düzeltilmesi, sadeleşmesi, sözlük ve gramerinin hazırlanması konularında bilimsel çalışmalar yapmıştır.

B) Edebiyatımızda ilk yerli roman olarak kabul edilen

Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı yapıtı yazmıştır.

C) Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig ile ilgili incelemelerde bulunmuştur.

D) Besa yahut Ahde Vefa, Gave, Seydi Yahya tiyatro

türünde yapıtlarıdır.

E) Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu göstermek için

Muhakemetü’l Lügateyn adlı yapıtı yazmıştır.

11. Tanzimat edebiyatının II. Dönemi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Divan edebiyatı nazım biçimleri terk edilmeye başlanmıştır.

B) “Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.” anlayışı

gelişmiştir.

C) Roman ve öyküler, teknik açıdan I. Dönem’in gerisindedir.

D) Şiirlerde ağır bir dil ve bireysel konular tercih edilmiştir.

E) Gazetecilik I. Dönem’deki etki ve işlevini kaybetmiştir.

9. Varlıklı bir ailenin çocuğu olan Âli Bey, yirmi bir yaşında

iyi eğitim ve öğrenim görmüş bir gençtir. Yalnız hayat

tecrübesinden yoksundur. Bir gün Çamlıca’da dolaşırken

Mahpeyker adında çok güzel bir kadınla tanışır. Bu tanışmadan sonra Âli Bey, hemen her hafta Mahpeyker’le buluşmak üzere Çamlıca’ya gider. Oysa bu kadının kirli bir

geçmişi vardır ve bu kadın, Âli Bey’i bir felakete sürükler.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aşk-ı Memnu B) Karabibik C) Sergüzeşt

D) İntibah E) Araba Sevdası

10. (l) Tanzimat edebiyatı, 1860’ta, Şinasi’nin Agâh Efendi

ile birlikte Tercümân-ı Ahvâl gazetesini çıkarmalarıyla

başlamış, 1895’e kadar sürmüştür. (II) Divan edebiyatının tersine, seçkin kişiler için değil halk için meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır. (llI)

Birinci dönemindeki sanatçıların çoğu, devrimci Fransız

sanatçıların etkisi altında kalmıştır. (lV) İkinci dönemindeki sanatçılar ise toplum işlerine daha az karışmış, “sanat için sanat” anlayışını benimsemiştir. (V) Her iki dönemin sanatçıları da Fransız edebiyatını örnek almış ve

sadece romantizm akımının etkisiyle yapıtlar vermişlerdir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

12. Bu gazeli âlem beğense Ekrem Bey beğenmez. Çünkü

benimdir. Buna birçok şairimiz tarafından vaktiyle nazireler söylenmişti. Ekrem Bey o adamları sevmez. Çünkü

benim gazelime nazire söylemişlerdir. Adı geçen gazele

Tahir Bey tarafından dahi nazire söylenip Elhan’a yazılmışken sonradan çizilmiş olması söylentisi de bu iddiayı doğrulamaktadır.

Muallim Naci’nin “Demdeme” adlı yapıtından alınan

bu parçanın yazınsal türü aşağıdakilerden hangisi

olabilir?

A) Deneme B) Eleştiri C) Söylev

D) Mülakat E) Röportaj

1-E 2-B 3-D 4-E 5-A 6-D 7-C 8-E 9-D 10-E 11-C 12-B

7. Tanzimat edebiyatının halk üzerinde en etkili olan sanatçısı ---- , “sanat toplum içindir” anlayışını savunmuştur.

Halka okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmış, bunun

için halkın anlayabileceği sade bir dille yapıtlar vermiştir.

Böylelikle Tanzimat kuşağı sanatçılarının içinde en çok

okunan yazar olmuştur. Roman ve öykü olmak üzere

edebiyatın farklı alanlarında yapıtlar vermiştir. Yapıtları

teknik açıdan yeterli görülmemiştir, olayın akışını durdurup bilgi vermesi eleştiri sebebi olmuştur. Yanlış Batılılaşma, cariyelik, aşk, tarih, macera, polisiye gibi çeşitli

konularda yazmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki sanatçılardan hangisi getirilmelidir?

A) Namık Kemal

B) Ahmet Vefik Paşa

C) Ahmet Mithat Efendi

D) Sami Paşazade Sezai

E) Nabizade Nazım

P:130

33 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1. Edebiyatımızda “Şair-i Azam” olarak tanınmıştır. Batı şiirinde gördüğü her yeniliği Türk şiirinde uygulamıştır.

Doğu ve Batı şiirini, yazıldıkları yerlere giderek öğrenmiştir. Yapıtlarında romantik özellikler vardır. Taşkınlık ve

yücelik, söyleyişteki tezat, şiirinin en önemli özelliklerindendir. Sahra, Makber ve Bir Sefilenin Hasbihali şiir türündeki yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen Tanzimat sanatçısı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Namık Kemal

B) Ziya Paşa

C) Recaizade Mahmut Ekrem

D) Abdülhak Hamit Tarhan

E) Ahmet Mithat Efendi

5. Aşağıdakilerden hangisi, Hüseyin Rahmi ile Ahmet

Mithat’ın ortak bir yönüdür?

A) Klasisizmin en önemli temsilcisi olmaları

B) “Sanat için sanat” görüşünü benimsemeleri

C) Yapıtlarında anlatımın akışını keserek okuru bilgilendirmeleri

D) Yapıtlarını yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü, sanatlı bir dille oluşturmaları

E) Tanzimat edebiyatının roman alanında önde gelen

temsilcileri olmaları

2. Tanzimat Edebiyatında, eski şiirin savunucusu ve temsilcisidir. Eski-yeni edebiyat konusunda Recaizade Mahmut ile aralarında tartışmalar olmuştur. Sanatçı, göze hitap eden uyağı savunurken, Recaizade Mahmut, kulağa

hitap eden uyağı savunmuştur. Tartışma konusu, “abes”

ve “muktebes” sözcüklerinin -eski yazıda- uyaklı olup olmadıklarıdır. Batılı şiiri benimsememesine rağmen bu

alanda başarılı şiirler yazmıştır.

Bu parçada tanıtılan Tanzimat sanatçısı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Ziya Paşa B) Ahmet Mithat Efendi

C) Muallim Naci D) Şemsettin Sami

E) Abdülhak Hamit Tarhan

4. Bir bakıma öz yaşam öyküsel yapıtı Yadigârlarım’dan

anlaşıldığına göre, babasının içkici ve ruh hastası bir kişi

olmasından, annesini de küçük yaşta yitirmesinden dolayı çocukluğu ve ilk gençliği pek de mutlu geçmemiştir. Şiirlerinde ölüm, tabiat, tanrı gibi temleri işlemiştir. Şiirde çok başarılı olduğu söylenemez. Zaten kendisi de

şiirlerinin yer aldığı yapıta Heves Ettim adını vermiştir.

Romanlarıyla ve öyküleriyle edebiyatımızda realizmin ve

natüralizmin temsilcisi olmuştur. Karabibik adlı yapıtı,

edebiyatımızda köy konulu ilk yapıttır. Bu yapıtında, köy

yaşamını tam bir gerçekçilikle yansıtmıştır. Zavallı Kız,

Haspa ve Sevda yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada tanıtılan Tanzimat sanatçısı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Samipaşazade Sezai

B) Nabizade Nâzım

C) Recaizade Mahmut Ekrem

D) Hüseyin Rahmi Gürpınar

E) Ahmet Mithat Efendi

6. Edebiyatımızda roman, öykü, tiyatro, eleştiri türünde ilk

yapıtlar, Tanzimat Dönemi’nde verilmiştir.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu cümlede sözü

edilen yazınsal türlerdeki ilk yapıtları kaleme alanlardan biri değildir?

A) Şemsettin Sami B) İbrahim Şinasi

C) Namık Kemal D) Ahmet Mithat Efendi

E) Halit Ziya Uşaklıgil

3. Tanzimat sanatçılarından Şinasi’nin Şair Evlenmesi,

Namık Kemal’in Sardanapal, Abdülhak Hamit’in

Gülnihal, Recaizade Mahmut’un Afife Anjelik, Ahmet

Mithat’ın Açıkbaş adlı tiyatroları bu dönemin önemli yapıtları arasındadır.

Bu cümlede numaralanmış yapıtlardan hangileri birbiriyle yer değiştirirse bilgi yanlışı giderilmiş olur?

A) I ile II B) II ile III C) II ile IV

D) III ile V E) IV ile V

I

II

III IV

V

P:131

EDEBİYAT 34

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1-D 2-C 3-B 4-B 5-C 6-E 7-B 8-E 9-E 10-A 11-C 12-D

7. Tanzimat döneminde yazılmış, kıskançlık konusunu irdeleyen ruhsal betimlemeye ağırlık veren ---- sonra, Servetifünun Dönemi’nde yazılmış yasak bir aşk üzerinde

duran ve edebiyatımızda ilk psikolojik roman olan ----,

Türk romancılığının kilometre taşlarındandır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere getirilmesi gereken

yapıt adları aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla verilmiştir?

A) Karabibik’ten - Araba Sevdası

B) Zehra’dan - Eylül

C) Sergüzeşt’ten - Mai ve Siyah

D) İntibah’tan - Aşk-ı Memnu

E) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’tan - Hayal İçinde

10. Türkiye’de ilk özel gazeteyi çıkaran, zaman zaman edebî

yazılarla donattığı bu gazetede halk ve devlet ilişkilerine

yeni ve olumlu biçimlerde yön vermeye çalışan, gazeteyi bizde de dünyaya açılan bir pencere haline getiren,

yine bu araçla edebiyat dilini halka indirmeye çabalayan

hep odur.

Bu parçada sözü edilen Tanzimat sanatçısı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İbrahim Şinasi

B) Namık Kemal

C) Recaizade Mahmut Ekrem

D) Ahmet Mithat Efendi

E) Abdülhak Hamit Tarhan

8. Modern edebiyatımızın kurucularından sayılan sanatçı,

Doğu ve Batı edebiyatları arasında köprü kuracak kadar

güçlü bir kültüre sahiptir. Kırkı aşkın yapıtının yarısı tiyatrodur. Bunlarda daha çok, tarihi konuları düzyazı, şiir ya

da düzyazı-şiir karışımı bir anlatımla işler. Aruzun yanı

sıra heceyi de kullanır. Oyunları sahne tekniğine uygun

olmayıp daha çok, okunmak için yazılmıştır. Ayrıca sanatçı, Tanzimat şiirine geniş ufuklar açmış, şiirde asıl biçimsel yenilikleri yapmıştır. Metafizik konuları, tezatlardan kuvvet alan ölüm, aşk, vatan, millet, tabiat konularını epik ve lirik bir dille işlemiştir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Cenap Şahabettin

B) Nabizade Nazım

C) Namık Kemal

D) Recaizade Mahmut Ekrem

E) Abdülhak Hamit Tarhan

11. Tanzimat şairlerinden Abdülhak Hamit’in, Batı şiirine

özgü doğa betimlemelerinin geniş ölçüde yer aldığı

Sahra adlı yapıtı, aşağıdaki şiir türlerinin hangisiyle

ilişkilendirilebilir?

A) Lirik B) Satirik C) Pastoral

D) Epik E) Didaktik

9. Yanlış Batılılaşmanın toplumsal etkileri, Tanzimat ve sonrası romanlarında, üzerinde en fazla durulan konulardan

biri olmuştur. Ahmet Mithat Efendi’nin ---- ve Recaizade

Mahmut Ekrem’in ---- adlı romanları bu konuyu canlı bir

biçimde anlatan yapıtlardır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıda verilenlerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) Hasan Fellah - Hüseyin Mellah

B) İntibah - Mai ve Siyah

C) Sergüzeşt - Karabibik

D) Taaşşuk -ı Talat ve Fitnat - Aşk-ı Memnu

E) Felatun Bey’le Rakım Efendi - Araba Sevdası

12. Tiyatro tarihimizde sahnelenen ilk tiyatro yapıtıdır. Yapıtın kahramanlarından Zekiye, cepheye giden nişanlısı İslam Bey’den ayrılmamak için erkek kılığına girer ve Âdem

adıyla orduda görev alır. Savaş sona erdikten sonra İslam Bey’le evlenir.

Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şair Evlenmesi - Şinasi

B) Celâlettin Harzemşah - Namık Kemal

C) Macera-yı Aşk - Abdülhak Hamit Tarhan

D) Vatan yahut Silistre - Namık Kemal

E) İçli Kız - Abdülhak Hamit Tarhan

P:132

35 EDEBİYAT

FASİKÜL 3 Servetifünun Dönemi Edebiyatı

SERVETİFÜNUN DÖNEMİ EDEBİYATI (EDEBİYATICEDİDE)

(1896-1901)

 1896’da, Recaizade Mahmut’un önderliğinde “Fenlerin zenginliği” anlamına gelen Servet-i Fünun dergisi çevresinde

toplanan genç sanatçıların oluşturduğu bir edebiyat topluluğudur.

 Bu topluluk, yeni bir edebiyat kurmaya çalıştığından “Edebiyatıcedide” (yeni edebiyat) adıyla da anılmıştır.

 Sanatçılar, dönemin siyasal koşullarının ağırlığı sebebiyle

içe kapanmışlar; eserlerinde bireysel konuları, aşkı, karamsarlığı, hayal kırıklığını, tabiat güzelliklerini, melankoliyi ve üzüntüyü işlemişler; toplumsal sorunlara yer vermemişlerdir.

 Sanatçıların bu tutumundan dolayı bu dönem “yüksek zümre edebiyatı” veya “salon edebiyatı” olarak isimlendirilmiştir.

 Hüseyin Cahit Yalçın’ın Edebiyat ve Hukuk adlı makalesinden dolayı Servet-i Fünun dergisi kapatılmış ve topluluk dağılmıştır.

DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

• “Sanat, sanat içindir.” görüşü benimsenmiştir.

• Sanatçılar, toplumsal konulara yer vermeyip bireysel

konulara yönelmiştir.

• Fransız edebiyatı örnek alınmıştır.

• Türk edebiyatı, Batılı bir nitelik kazanmıştır.

• Romanda realizm ve natüralizm, şiirde parnasizm ve sembolizmin etkisinde kalınmıştır.

• Eserlerde ağır, süslü ve sanatlı bir dil kullanılmıştır.

• Kullanılmayan Arapça ve Farsça sözcükler, sözlüklerden

bulunarak şiirlerde kullanılmıştır.

• Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır.

• Beyit bütünlüğü yerine, konu bütünlüğüne önem verilmiştir.

• Cümlenin dize sonunda tamamlanma şartı kaldırılmış,

cümleler sonraki dizelere de taşmıştır.

• Şiir, düzyazıya yaklaştırılmıştır.

• Batı şiirinden alınan sone, terza-rima, triyole gibi nazım biçimleriyle serbest müstezat kullanılmıştır.

• Uyağın göz için değil, kulak için olduğu görüşü savunulmuştur.

 Batılı anlamda öykü ve romanda başarılı eserler yazılmıştır.

• Romanlarda, olaylar ve kişiler tamamen İstanbul’dan, seçkin zümreden seçilmiştir.

• Gazetede ve tiyatroda gerileme görülmüştür.

1 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Devrin siyasi koşulları gereği içe kapanma, maraziliğe varan

bir melankoli ve kişisellik bu grubun olumsuz özellikleri gibi

görülse de estetik değerlerde derinleşme ve gelişme daha

belirgindir. Yeni bir edebî dilin oluşmasını ve gelişmesini sağlamışlardır ama bir önceki nesil tarafından sadeleştirilmeye

çalışılan yazı dilini yeniden ağırlaştırdıkları için eleştirilmişlerdir. Gerek şiirde gerekse nesirde ahenkli kelimelere, Arapça

ve Farsça tamlamalara, eski sözlüklerde bulunan fakat Arapça

ve Farsçada dahi artık kullanılmayan bazı sözcüklere şiirlerinde yer vermişlerdir.

Bu parçada sözü edilen edebî topluluk veya dönem aşağıdakilerden hangisidir?

A)Yedi Meşale B) Tanzimat C) Millî Edebiyat

D) Servetifünun E) Garip

SERVETİFÜNUN DÖNEMİ EDEBİYATI SANATÇILARI

 Tevfik Fikret

 Cenap Şahabettin

 Halit Ziya Uşaklıgil

 Mehmet Rauf

 Hüseyin Cahit Yalçın

TEVFİK FİKRET (1867 - 1915)

 Servetifünun Dönemi’nin şiir alanındaki en önemli temsilcisidir.

 Yazın yaşamına divan edebiyatı etkisinde yazdığı şiirlerle

başlamış, 1899’da ilk şiir kitabı Rübab-ı Şikeste’yi yayımlamıştır.

 Batılı sanat anlayışını benimsemiştir.

 Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.

 Beyit bütünlüğünü kırmış, şiiri düzyazıya yaklaştırmıştır.

 Parnasizm akımının etkisinde kalmış, serbest müstezatın

yanı sıra Batı edebiyatı nazım biçimlerinden sone ve terzarimayı kullanmıştır.

 Şiirlerinde yabancı sözcük ve tamlamalara oldukça fazla

yer vermiştir.

 Sanat anlayışındaki değişikliklerden dolayı sanat yaşamı iki

döneme ayrılır:

• Birinci Dönem (1895-1901): “Sanat için sanat” anlayışını benimsediği bu dönemde, şiirlerinin başlıca konuları

aşk ve doğadır. Günlük yaşamdaki bazı olayları konu

alan şiirler de yazmıştır.

Çözüm:

6. ÜNİTE

P:133

EDEBİYAT 36

FASİKÜL 3

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Çıkardıkları derginin adıyla anılan bir yazarlar topluluğunun

üç büyük temsilcisinden biridir. Şiirlerinde kurduğu özgün imgelerle dikkat çeken, konularını daha çok doğadan alan, ülkemizde sembolizmin öncüsü sayılan bir şairdir. Şiir dışında

yolculuk yazıları, piyesler, makaleler de yazmış olmasına karşın şiir ve özdeyişleriyle tanınan bir sanatçımızdır.

Bu parçada sözü edilen şair ve yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hamdullah Suphi B) Tevfik Fikret

C) Cenap Şahabettin D) Abdülhak Hamit

E) Süleyman Nazif

• İkinci Dönem (1901-1915): “Toplum için sanat” anlayışını benimsediği bu dönemde, Servet-i Fünun dergisinin kapanmasıyla Aşiyan’a çekilmiş, sadece toplumsal konuları işleyen gerçekçi şiirler yazmıştır. Sis adlı şiiri ile, içinde

yaşadığı çevrenin siyasal, sosyal ve ahlaksal bozukluklarını sert ve ağır bir üslupla dile getirmiş; İstanbul’a ağır hakaretlerde bulunmuştur.

 Ülkenin geleceğini gençlikte görmüş, gençliğe ve çocuklara büyük bir sevgi duymuştur.

 Çocuklar için, hece ölçüsüyle şiirler yazmış, bu şiirlerini

Şermin adlı yapıtında bir araya getirmiştir.

Eserleri:

• Rübab-ı Şikeste(Kırık Saz), Rübab’ın Cevabı, Haluk’un Defteri, Tarih-i Kadim: Aruz ölçüsüyle yazdığı şiirlerini içerir.

• Şermin: Çocuklar için hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerini içerir.

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Tevfik Fikret’in şiirlerinin özellikleriyle ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Aruzun kalıplarını müzikaliteleri bakımından ilk kez değerlendiren odur.

B) Kimilerinde konuşma dilinin anlatım özelliklerini kullanmıştır.

C) Özellikle Türkçe sözcüklere yer vermiştir.

(Tevfik Fikret şiirlerinde yabancı sözcük ve tamlamalarla

yüklü, ağır bir dil kullanmıştır. Cevap C)

D) Divan nazmının müstezat şeklini değiştirerek yeni bir nazım şekli oluşturmuştur.

E) Uyak düzenine büyük bir serbestlik getirmiştir.

BAŞKA YERDE YOK

 Cenap Şahabettin, hece ölçüsünün bir nazım

ölçüsü olamayacağını ileri sürmüş, hece ölçüsünü “parmak hesabı” diye nitelendirmiştir.

 Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı

savunmuştur. Bu tarzda yazdığı şiirlerine en iyi

iki örnek Yakazat- ı Leyliye ve Elhan-ı Şita şiirleridir.

 Arapça ve Farsça sözlüklerden o zamana kadar

kullanılmamış birtakım sözcükler bulup almış,

yabancı sözcüklerle birtakım yeni isim ve sıfat

tamlamaları kurmuştur.

 “Saat-i semenfâm (yasemin renkli saatler)”, “lerze-i rûşen (parlak titreyiş)” gibi, yabancı ve eski

sözcüklerle kurduğu bu yeni söyleyişler birtakım

tartışmalara neden olmuştur.

 Genç Kalemler’in sade dil anlayışına karşı Osmanlıcayı savunmuştur.

CENAP ŞAHABETTİN (1870 - 1934)

 “Sanat için sanat” görüşünü benimsemiş; sadece kişisel

konulardan, aşk ve doğa temalarından yararlanarak lirik şiirler yazmıştır.

 Doğayı renkleriyle tasvir eden, bireysel duyguları anlatan,

sembollerle yüklü, hayallerle dolu şiirler

yazmıştır.

 Dili, divan şairlerinin dilinden daha ağırdır.

 Parnasizm ve sembolizmin etkisinde şiirler yazmıştır.

 Şiirde ahenge çok önem verdiği için sadece aruz ölçüsünü kullanmıştır. Nazım

biçimi olarak daha çok, serbest müstezadı kullanmıştır.

Eserleri:

• Tâmat: Şiir

• Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları: Gezi

yazısı

• Tiryaki Sözleri: Özdeyişler (vecizeler)

• Yalan, Körebe: Tiyatro

• Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh, Evrak-ı Eyyam: Makale, sohbet,

eleştiri ve deneme yazılarını içerir.

HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1869 - 1945)

 Roman ve öykü türünün en önemli ismidir.

 Eserlerini o zamana kadar alışılmış olan yöntemin dışında,

yeni bir söz dizimi ile yazmıştır.

 Ağır bir dille yazmış, son eserlerinde sade dili tercih etmiş,

eskiden yazdığı eserleri sadeleştirerek yeniden yayımlamıştır.

 Realizm akımından etkilenerek başarılı ürünler ortaya koymuştur.

 Romanlarında daha çok, aydın kimseleri anlatmakla birlikte öykülerinin çoğunda halkın yaşayış ve âdetlerini vermeye çalışmıştır.

 Romanlarında yalnız İstanbul’u anlatan sanatçı, öykülerinde Anadolu, köy ve kasabalardaki yaşayışa yer vererek İstanbul dışına çıkmıştır.

Çözüm:

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

P:134

37 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

4 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

Eserlerinde yüksek zümreye ait kişilerden seçtiği kahramanların çoğu Boğaziçi, Beyoğlu, Adalar gibi zengin ve modern semtlerde yaşar. Ekmek ve iş kaygıları yoktur. Sadece aşkı, giyim

kuşamı, eğlenmeyi düşünürler. Çalışmayı küçümseyen, bazen

bir kusur sayan, hiç olmazsa üzüntü konusu yapan görüşleri

vardır. Hemen hepsi okumuş ve gelir düzeyi yüksek olan bu

kahramanlar; yabancı dil bilir, dönemin şiirsel ve karmaşık üslubuyla konuşur. Çocuklar yabancı mürebbiyeler elinde büyür;

evlerde piyano, keman çalınır ve alafranga sofralar kurulur. Yetişkinler ile çocuklar arasında yadırgatıcı bir resmiyet vardır. Yazarın geçim sıkıntısı çeken yegâne kahramanı hülyalı şair, yılda

ancak “iki çift ayakkabı ve iki kravat” alabildiği (!) ve çalışmak

zorunda olduğu için acınası bir yoksulluk içinde çizilir.

Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerin hangisidir?

A) Halit Ziya Uşaklıgil B) Hüseyin Cahit Yalçın

C) Recaizade Mahmut Ekrem D) Ahmet Hamdi Tanpınar

E) Abdülhak Şinasi Hisar

Eserleri:

• Mai ve Siyah: Batılı anlamda gerçekçi ilk roman.

• Aşk-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Bir Ölünün Defteri, Nemide,

Ferdi ve Şürekâsı, Sefile: Roman

• İzmir Hikâyeleri, Aşka Dair, Onu Beklerken, Kadın Pençesi, Solgun Demet: Öykü

• Kırk Yıl, Saray ve Ötesi: Anı

• Kâbus, Füruzan, Fare: Oyun

• Mensur Şiirler-Mezardan Sesler: Mensur şiir PRATİK BİLGİ

 Halit Ziya Uşaklıgil, edebiyata çeviriler ve şiirle

başlamıştır. Yazdığı şiirler Muallim Naci tarafından yerilince mensur şiire yönelmiştir.

 Edebiyatımızda mensur şiirin ilk örnekleri olan yapıtlarını

Mensur Şiirler- Mezardan Sesler adlı bir kitapta toplamıştır.

 Mai ve Siyah adlı yapıtıyla, edebiyatımızda Batılı anlamda

ilk romanı kaleme almıştır.

 Bu romanın başkahramanı Ahmet Cemil karakteri Servetifünun sanatçısını temsil eder. Kırılgan bir kişiliğe sahip, romantik bir şairdir. Romanda, aşk serüvenleri ikinci planda

kalmış; şairler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılar arasında geçen olaylar çerçevesinde o dönemin basın dünyasını anlatmıştır.

 Aşk-ı Memnu ilk büyük Türk romanı kabul

edilir.

 Bunun yanında eserlerinde birçok yeni isim,

sıfat tamlaması ve birleşik sıfatlar kullandığından dolayı, dekadanlık (imge için yeni

sözcükler uydurmak), alafrangalık ve dili

bozmakla suçlanmıştır.

MEHMET RAUF (1875 - 1931)

 Servet-i Fünun dergisinde küçük öyküler, mensur şiirler,

edebi makaleler yazmış, yine aynı dergide yayımlanan Eylül romanıyla tanınmıştır.

 Eserlerinde realizmden etkilenmiş, daha çok aşk teması

üzerinde durmuştur.

 Türk edebiyatının ilk psikolojik romanı olan Eylül ile sanatının en yüksek noktasına çıkmıştır. Romanda Suat, Süreyya ve Necip üçlüsü arasındaki aşk-sadakat-evlilik üçgeninde ruhsal çözümlemeler yapmıştır.

 Ferdâ- yı Garâm (Aşkın Yarını), Eylül’den sonra, en önemli romanıdır. Bu romanda, Sermet’le Macit’in, çocukluk yıllarında düşmanlıkla başlayan, ilk gençlik çağlarında büyük

bir tutkuya dönüşen aşklarının hüzünlerle, hep “yarın kaygılarıyla” gölgelenişini dile getirmiştir.

 Sansar adlı oyununda, eşlerin görüşüp anlaşması sağlanmadan yapılan evliliklerin ve ana babaların çocuklarına

gösterdikleri aşırı şefkatin eleştirisi vardır.

 Romanlarının çoğunda aşk ve kadın konusunu işleyen sanatçının üslubu ve dili, dönemindeki yazarlara oranla daha açık ve anlaşılırdır.

Eserleri:

• Eylül: Edebiyatımızda ilk psikolojik romandır.

• Garam-ı Şebab, Ferda-yı Garam, Serab, Genç Kız Kalbi,

Menekşe, Karanfil ve Yasemin, Böğürtlen, Son Yıldız, Define, Kan Damlası, Halas: Roman

• Âşıkâne, İntizar, Son Emel, Hanımlar Arasında, Bir Aşkın

Tarihi, Kadın İsterse, Üç Hikâye, Eski Aşk Geceleri, Aşk Kadını, Pervaneler Gibi, Gözlerin Aşkı : Öykü

• Pençe, Cidal, Sansar: Tiyatro

• Siyah İnciler: Mensur şiir

Çözüm:

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

P:135

EDEBİYAT 38

FASİKÜL 3

HÜSEYİN CAHİT YALÇIN (1874 - 1957)

 Servet-i Fünun dergisinde öyküler, fıkralar, makaleler ile

roman yayımlamıştır.

 Tanin gazetesini çıkarmıştır.

 Biçim ve öz bakımından Ahmet Mithat etkisi görülen ilk romanı Nadide adıyla yayımlanmıştır.

 İkinci romanı Hayal İçinde’de gerçekçi bir yaklaşım temelinde ruhsal çözümlemelere yer vermiştir.

 Dili oldukça sade, anlatımı özenti ve süsten uzaktır. Realizm akımının etkisinde eser üretmiştir.

 Öykülerinde İstanbul’da yaşayan azınlıkları, seçkin kişileri

anlatmış, betimleme ve ruh çözümlemesine fazlaca yer vermiştir.

 Yeni edebiyatı ve Doğu kültürüne karşı Batı kültürünü savunan makaleleriyle tanınmıştır.

 Fransızcadan çevirerek yayımladığı Edebiyat ve Hukuk adlı makalesi, Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasına yol

açmıştır.

 Servet-i Fünun’un savunucusu olarak yazdığı eleştirilerini

ve makalelerini Kavgalarım adıyla yayımlamıştır.

 Mütareke Devri’nde İstanbul işgal edilince İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürülmüş; orada tarih, toplum

bilim, eğitim üzerine yazılmış bazı bilimsel yapıtları çevirmiş, bunları Oğlumun Kütüphanesi başlığı altında bastırmıştır.

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

SERVETİFÜNUN DÖNEMİ’NİN DİĞER SANATÇILARI

 Süleyman Nazif

 Ahmet Şuayb

 Saffeti Ziya

 Ali Ekrem Bolayır

 Celal Sahir Erozan

 Saffeti Nezihi

 Faik Ali Ozansoy

 Hüseyin Suat Yalçın

 Hüseyin Siret Özsever

SÜLEYMAN NAZİF (1870-1927)

 Servetifünun Dönemi’nde şiir ve nesir alanındaki eserleriyle tanınmıştır.

 Servetifünun’a bağlı olduğu zamanlar, “sanat sanat içindir”

görüşüne uyarak yazdığı şiirlerinde, hüzünlü duygular ve

hayallerini işledi.

 1908’den sonra toplumsal konuları işlemiştir, “toplum için

sanat” anlayışını benimsemiştir.

 İtilaf Devletleri tarafından İstanbul’un işgal edilmesi üzerine “Kara Bir Gün” adlı yazısından dolayı Malta’ya sürülmüştür.

 Daüssıla şiirinde milli duyguları ve ıstırapları anlatmıştır.

 Malta’da sürgündeyken yazdığı “vatan” konulu şiirleriyle

ünlenmiştir.

Eserleri:

• Gizli Figanlar, Firak’ı Irak : Şiir

• Batarya ile Ateş, Malta Geceleri : Şiir-Nesir

• Çal Çoban Çal, Malum-ı İlam, Tarihin Yılan Hikâyesi: Makale

• Namık Kemal, Mehmet Akif, Fuzuli: Monografi

AHMET ŞUAYB (1876-1910)

 Edebî eleştiri üzerine yoğunlaşmış, çoğunlukla eleştiri türünde eser vermiştir.

Eserleri:

• Hayat ve Kitaplar, Esmar-ı Matbuat: Eleştiri:

Eserleri:

• Nadide, Hayal İçinde: Roman

• Hayat-ı Muhayyel, Hayat-ı Hakikiye Sahneleri, Niçin Aldatırlarmış:

Öykü

• Edebi Hatıralar, Malta Adası’nda,

Meşrutiyet Hatıraları: Anı

• Kavgalarım: Eleştiri, makale

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Romanlarında; ferdin iç dünyasını esas alan konuları, Servetifünun hareketinin genel karakterine daha uygun romantik

duyguları, hayalleri ve aşkları ele alır. Çok ender de olsa Halas gibi kimi romanlarında bazen yurtseverlik duygularının ve

sosyal alandaki Batılılaşma hareketine ait bazı unsurların anlatıldığı da olur. Romanlarında sosyal çevreye ve olaya değer

vermeyen sadece psikolojik içeriğe yönelen bir yazardan bundan fazlası da beklenemez. Gerçekten, onun romanlarındaki

esas muhtevayı ferdin iç dünyası oluşturur ve romanlarının

daha çok psikolojik roman çeşidine sokulabileceği sonucuna

varmak güçtür.

Bu parçada romanlarından ve romancılığından söz edilen

yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mehmet Rauf B) Halit Ziya Uşaklıgil

C) Hüseyin Rahmi Gürpınar D) Peyami Safa

E) Hüseyin Cahit Yalçın

Çözüm:

P:136

39 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2020 AYT

Servetifünun Dönemi’nin az tercih edilen türleri hakkında bir

çalışma yapmak öteden beri aklımdaydı. Dönem ve sanatçılarına dair tüm çalışmalarda şiir, roman, öykü üçlüsünün mutlak hâkimiyetine karşı ben araştırmamı sadece öteki türler üzerine yaptım. Yine de Servetifünun şair ve yazarlarınca yazılan

tüm şiir, roman ve öykü kitaplarını da okudum. Aslında Recaizâde’nin ve Abdülhak Hamit’in sağladığı hazırlığı, o edebî etkiyi dikkate almam ve onları okuyarak başlamam gerekirdi ancak bunun için yeterli zamanım yoktu. Bir araştırmacı olarak

kabul etmeliyim ki Servetifünun Dönemi’nin portresi, bu iki sanatçının eserlerini okumadığım ve değerlendiremediğim için

biraz eksik kaldı. Sonuçta çalışmamda Servetifünun’un şimdiye değin pek çizilmemiş bir edebî türler portresini çizdim.

Servetifünun’dan şiir, roman ve öyküyü çıkardığınızda geriye

ne kalır sorusuna yanıt aradım.

Bu parçada söz edilen araştırmacı hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Rübab-ı Şikeste ve Kırık Hayatlar’ı çalışmasına katmamış fakat okumuştur. (Rübab-ı Şikeste-Tevfik Fikret, Kırık Hayatlar- Halit Ziya = Servetifünun )

B) Tanzimat’ın II. dönemi ile Servetifünun arasında bir geçiş

olduğunu düşünür. (Recaizâde’nin ve Abdülhak Hamit’in

sağladığı hazırlığı…)

C) Talim-i Edebiyat, Çok Bilen Çok Yanılır ve Sahra adlı

eserleri okumuştur.

(Talim-i Edebiyat, Çok Bilen Çok Yanılır-Recaizade Mahmut

Ekrem, Sahra- Abdülhak Hamit Tarhan = Tanzimat Dönem’i

Cevap C)

D) Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Kavgalarım adlı eserleri değerlendirmiştir. (Kırk Yıl, Saray ve Ötesi- Halit Ziya, Kavgalarım- Hüseyin Cahit = Servetifünun)

E) Hüseyin Cahit, çalışmasında yer verdiği sanatçılardandır.

(Hüseyin Cahit= Servetifünun )

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

SERVETİFÜNUN DÖNEMİ BAĞIMSIZ SANATÇILARI

HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864 - 1944)

 Eserlerinde İstanbul’un mahallelerindeki yaşam tarzını gerçekçi bir biçimde anlatmıştır.

 Bu yönüyle sokağı edebiyata taşıyan sanatçı olarak kabul

edilmiştir.

 Herkesin kolayca okuyup anlayabileceği bir dille yazmıştır.

 Natüralizm akımının başarılı bir temsilcisidir.

 Ahmet Mithat geleneğini sürdürmüş, anlatımın akışına karışarak kendi duygu ve düşüncelerini aktarmıştır.

 Eserlerinde kahramanları çevrelerinin diliyle konuşturmuş,

taklitlere yer vermiştir.

 Romanlarının önemli özelliği toplumsal bir yergi taşımasıdır.

 Eserlerinde Tanzimat’tan Cumhuriyet sonrasına kadar, toplumsal değişimin bütün evrelerini İstanbul’un gündelik yaşamını temel alarak işlemiştir.

 Yoksul çevrelerin kadın yaşamını anlatmıştır. İffet, Tesadüf,

Nimetşinas, Sevda Peşinde adlı romanları buna örnektir.

SAFFETİ ZİYA (1875-1929)

 Sosyete yaşamını anlattığı Salon Köşelerinde adlı romanıyla tanınmıştır.

Eserleri:

• Salon Köşelerinde: Roman

• Kadın Ruhu, Çehreler: Öykü

• Haralambos Cankiyadis: Oyun

ALİ EKREM BOLAYIR (1867-1937)

 Türk-Yunan savaşını işleyen Vasiyet adlı şiiri büyük yankılar uyandırmıştır.

Eserleri:

• Zilal-i İlham, Vicdan Alevleri: Şiir

• Baria: Oyun

CELAL SAHİR EROZAN (1883-1935)

 Şiirlerinde aşk ve kadına çok fazla yer vermiştir.

Eserleri:

• Beyaz Gölgeler, Siyah Kitap: Şiir

SAFVET NEZİHİ (1871-1939)

 Romanlarıyla tanınır.

Eserleri:

• Zavallı Necdet, Kadın Kalbi, Teehhül Âleminde, Müessib,

Kumar Beliyyesi (çeviri): Roman

• İzah ve İstizah: Oyun

FAİK ALİ OZANSOY (1876-1950)

 Abdülhak Hamit Tarhan’ı taklit etmiş, bundan dolayı “İkinci Hamit” olarak anılmıştır.

Eserleri:

• Fani Teselliler, Elhan-ı Vatan: Şiir

• Pâyitahtın Kapısında, Nedim ve Lâle Devri: Oyun

HÜSEYİN SUAT YALÇIN (1867-1942)

 “Gave-i Zalim” takma adıyla siyasi ve sosyal hicivler yazmıştır.

 Çoğunu kendisinin yazdığı bir kısım çeviri ya da adapte

olan birçok tiyatro eseri vardır.

Eserleri:

• Lane-i Melal, Gave Destanı: Şiir

• Şehbal yahut İstibdadın Son Perdesi, Kirli Çamaşırlar, Ahirette Bir Gün, Deva-yı Aşk, Kayseri Gülleri, Tayyare, Küçük

Kedi: Tiyatro

HÜSEYİN SİRET ÖZSEVER (1872-1959)

 Aşk, kadın, doğa ve gurbet temalı şiirler yazmıştır.

 Son şiirlerinde hece ölçüsünü denemiş; dilde sadeliği benimsemiştir.

 Bazı şiirlerinde “Ömer Senih” mahlasını kullanmıştır.

Eserleri:

• Leyal-i Girizan, Bağbozumu, Kıvılcımlı Kül, Kargalar: Şiir

P:137

EDEBİYAT 40

FASİKÜL 3 Servetifünun Dönemi Edebiyatı

Çözüm:

AHMET RASİM (1852 - 1937)

 Sanat yaşamını bağımsız olarak sürdürmüştür.

 Roman, öykü, tarih, coğrafya, gezi, fıkra, anı, dil bilgisi gibi pek çok alanda eserler vermiştir.

 Fıkra türünün edebiyatımızdaki ilk temsilcilerindendir.

 Başarılı bir gözlemcidir, gözlemlerini bir ressam gibi eserlerine yansıtmıştır.

 Konuşma dilini ve İstanbul Türkçesini ustaca kullanmıştır.

 Kısa cümleli, yalın ve açık bir üslubu benimsemiştir.

 Fıkralarından oluşan Şehir Mektupları adlı dört ciltlik yapıtında, II. Abdülhamit Dönemi’nin İstanbul’unu büyük bir

gözlem yeteneği, sade ve kıvrak bir söyleyişle gözler önüne sermiştir.

 Fıkralarında yaşama hep iyimser bakmış, en acı olayları

dahi mizahi bir üslupla anlatmıştır

 Alaturkanın bütün inceliklerini bilen sanatçı, çoğunun güftesi kendisine ait altmış kadar şarkı bestelemiştir.

 Cep romanları adıyla birçok romanı yayımlanmıştır.

Eserleri:

• Eşkâl-i Zaman, Muharrir Bu Ya, Şehir Mektupları, Gülüp Ağladıklarım, Cidd ü Mizah: Fıkra

• Falaka, Gecelerim, Fuhş-i Atik, Muharrir-Şair-Edip: Anı

• Güzel Eleni, Meyl-i Dil, Ülfet, İki Günahkâr: Öykü

• İlk Sevgi, Askeroğlu, Tecrübesiz Aşk: Roman

• Romanya Mektupları: Gezi

• İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi: Monografi

FECRİATİ DÖNEMİ EDEBİYATI (1909-1912)

 1901’de Servet-i Fünun dergisi kapatılmış ve Servetifünun

topluluğu dağılmıştır.

 Edebiyat alanındaki bu boşluğu doldurmak amacıyla 1909

yılında bazı gençler bir araya gelerek Fecriati “geleceğin

aydınlığı” topluluğunu oluşturmuş ve yayımladıkları bir bildiri ile sanat anlayışlarını ortaya koymuşlardır.

 Ahmet Haşim, Aka Gündüz, Ali Canip Yöntem, Tahsin Nahit, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, M. Fuat Köprülü, Refik

Halit Karay, Müfit Ratip, Faik Ali, Celal Sahir, Faik Ali, Şahabettin Süleyman, Emin Bülent Serdaroğlu, İzzet Melih,

bu topluluktaki isimlerdir.

 Bu sanatçılardan bazıları Fecriati topluluğu dağıldıktan

sonra Milli Edebiyat hareketine katılmıştır.

 Servetifünun’a tepki olarak ortaya çıkmışlar, onları yeteri

kadar Batı yanlısı olamamakla suçlamışlardır.

7 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

• Servetifünun Dönemi bağımsız yazarlarındandır.

• Roman ve öykülerinde ince bir mizah vardır.

• Eserlerinde eski yeni çatışması, yüzeysel Batılılaşma ve

aile geçimsizliklerini işlemiştir.

Aşağıdakilerden hangisi, bazı özellikleri verilen yazara ait

eserlerden biridir?

A) Şık B) Kırık Hayatlar

C) Sözde Kızlar D) İstanbul’un İç Yüzü

E) Çalıkuşu

Eserleri:

• Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye, İffet, Metres, Cehennemlik ,Tesadüf, Nimetşinas, Gulyabani, Cadı, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Utanmaz Adam, Deli Filozof, Sevda Peşinde, Hakk’a Sığındık, Kesik Baş, Kaynanam Nasıl Kudurdu,

Ben Deli Miyim?, Efsuncu Baba, İnsanlar Maymun muydu? : Roman

• Kadınlar Vaizi, Katil Buse, Gönül Ticareti, Melek Sanmıştım Şeytanı, İki Hödüğün Seyahati, Eti Senin Kemiği Benim, Tünelden İlk Çıkış, Meyhanede Hanımlar, Namusla

Açlık Meselesi: Öykü

• Kadın Erkekleşince, Hazan Bülbülü, Gülbahar Hanım, Tokuşan Kafalar: Tiyatro

ŞIPSEVDİ (özet): Meftun Bey, okumak için

gittiği Paris’te yıllarca kalır, okumaz. Paraya

ihtiyacı olan Meftun, Kasım Efendi’nin kızı Edibe ile evlenmeyi tasarlar.Kasım Efendi beş yüz

lira “başlık parası” alarak kızını verir. Meftun’un

kız kardeşi Lebibe’yi de Kasım Efendi’nin oğlu Mahir alır.

ŞIK (özet): Şöhret Bey alafrangalık meraklısıdır. Madam Potiş adlı bir kadınla bir gün daha fazla zaman geçirebilmek için

annesinin küpelerini çalar. 

MÜREBBİYE (özet) : Dehri Efendi, zengin biridir. Karısının

ölümünden sonra Anjel isminde Paris’ten İstanbul’a gelmiş,

bir kadını mürebbiye olarak alır. Kadın yalıda, Dehri Efendi’nin

büyük oğlu Şemi’yi, Dehri Efendi’nin on sekiz yirmi yaş küçüğü olan “Amca Bey”i, Dehri Efendi’nin kızı Melahat’ın kocası

Sadri’yi “paralarından yararlanmak için” kullanır.

KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA BİR İZDİVAÇ (özet) :Babasından yüklü bir servet kalan İrfan Galip, Aksaray’da oturmaktadır. Okuduğu kitaplardaki Batı’ya ait düşünceleri çevresindeki insanlara uygulamaya çalışmaktadır. 

P:138

41 EDEBİYAT

FASİKÜL 3

8 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2019 AYT

II. Meşrutiyet sonrası edebiyat sahnesine çıkan ve genç edebiyatçılardan oluşan bu topluluk, ferdiyetçi bir sanat görüşünü

esas alır. Türk edebiyatı tarihinde ilk kez bir bildirgeyle ortaya

çıkan bu edebî topluluk, devrin sosyal ve politik ortamından

dolayı, amaçladıkları pek çok şeyi başaramadan dağılmıştır.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen edebî

topluluğun üyesi değildir?

A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

B) Refik Halit Karay

C) Ahmet Haşim

D) Celal Sahir Erozan

E) Cenap Şahabettin

(Parçada sözü edilen topluluk Fecriati’dir. Cenap Şahabettin sadece Servetifünun topluluğunda yer almıştır. Cevap E)

FECRİATİ DÖNEMİ EDEBİYATI SANATÇILARI

AHMET HAŞİM (1887- 1933)

 Fecriati topluluğunun ve modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir.

 Saf (öz) şiir anlayışına bağlı kalmıştır.

 Edebiyatımızda sembolizmin en önemli temsilcisi sayılmış,

sanat için sanat görüşüne bağlı kalmıştır.

 Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar makalesinde şiir anlayışını açıklamıştır.

 Musiki bakımından yetersiz bulduğu hece ölçüsünü, köylü ölçüsü olarak nitelendirmiş; bu yüzden bütün şiirlerinde

aruz ölçüsünü kullanmıştır.

 Şiirde konudan çok, söyleyişi önemser. Gerçek şiir ona göre herkesin kendisine göre yorumlayabileceği şiirdir.

 Şiiri sözden çok musikiye yakın bir tür olarak görür.

 Şiirlerinde aşk ve doğa, çocukluk anıları, gerçek hayattan

kaçış konuları egemendir.

 Güneşin doğuşu ve batışı, göl, kızıl renkler, akşam onun

şiirlerinde sıkça yer bulur.

 Fıkra, sohbet gezi yazısı türlerinde de önemli eserler vermiştir.

Eserleri:

• Piyale, Göl Saatleri: Şiir

• Gurebahane-i Laklakan, Bize

Göre: Deneme, fıkra, sohbet,

makale türündeki yazılarını içerir.

• Frankfurt Seyahatnamesi: Gezi yazısı

TAHSİN NAHİT (1887 – 1919)

 “Adalar, Kamer ve Zühre şairi” olarak tanınmıştır.

• Genelde kadın ve aşk temalarını işlemiştir.

 Tiyatroyla yakından ilgilenmiştir. 

Eserleri:

• Ruh-i Bikayd : Şiir

• Hicranlar, Jön Türk, Firar, Aşkımız, Sanatkârlar, Ben Başka,

Talak, Kırık Mahfaza, Osman-ı Sani, Kösem Sultan: Tiyatro

EMİN BÜLENT SERDAROĞLU (1886 – 1942)

 Hem bireysel hem de toplumsal konularda şiirler yazmıştır.

 Victor Hugo’nun Mavi Gözlü Yunan Çocuğu adlı şiirine karşı yazmış olduğu Kin şiiriyle tanınmıştır.

Eserleri:

• Kin, Hatay’a Selam, Dev Şarkısı: Şiir

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

FECRİATİ EDEBİYATI BEYANNAMESİ’nden

Şimdiye kadar memleketimizde “edebiyat” kelimesinin haiz

olduğu ehemmiyet ve ciddiyeti anlayan ve bu ehemmiyeti

halka ilham eden, tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki pek az

kimse gelmiştir. Tarih-i edebîmizi tetkik edersek, en parlak devirlerde bile edebiyatın bütün ihata-i manasiyle anlaşılıp anlatılmadığını görürüz. Onun için bizde sanat ve edebiyat daima

boş vakitlerin bir hemdem-i latifi olmaktan pek fazla bir ehemmiyet alamamış ve bunların nasıl terbiye-i hissiyenin tekâmülüne hizmet etmek tarikiyle bir milletin pişva-yı terakkiyatı olduğu takdir edilememiştir.

...

DÖNEMİN GENEL ÖZELLİKLERİ

 Türk edebiyatında bildiri (beyanname, manifesto) yayımlayan ilk topluluktur.

 “Sanat şahsi ve muhteremdir.(Kişisel ve saygıdeğerdir.)”

görüşü benimsenmiştir.

 Fransız edebiyatı örnek alınmıştır.

 Şiirlerinde ağır, süslü bir dil kullanmışlardır.Arapça, Farsça

sözcük ve tamlamalara sıkça yer vermişlerdir.

 Topluluk üyeleri şiirde sembolizm, parnasizm ile empresyonizmden; roman ve hikâyede realizm ile natüralizmden

etkilenmişlerdir.

 Aruz ölçüsünü kullanmışlar, serbest müstezat nazım biçimini geliştirmişlerdir.

 Fecriaticiler, bir bakıma Servetifünun’la Milli Edebiyat arasında bir köprü işlevi görmüştür.

Çözüm:

P:139

EDEBİYAT 42

FASİKÜL 3

10 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Şiiri hikâye olarak değil, sessiz bir şarkı olarak gören şair, metinlerinde müzikaliteye büyük önem verir. Şair, kendi şiirine yapılan eleştirilere cevap vermek amacıyla kaleme aldığı yazıyı,

Piyâle adlı şiir kitabının ön sözünde Şiir Hakkında Bazı Mülâhazalar başlığı altında yayımlar. Bu yazısında şiir görüşünü ortaya koyan sanatçıya göre şiir, sözcükler arasındaki dalgalanma

ve birleşmelerden doğan seslerin uyandırdığı duygudur. Bu şiir

anlayışı, açık bir anlamı ve anlatımı öne çıkarmaz; şiirin anlaşılabilmesi için okuyucunun da katkısını gerektirir.

Aşağıdaki şiirlerden hangisi bu parçada şiir anlayışından

söz edilen şaire aittir?

A) Bursa’da Zaman B) O Belde

C) Kaldırımlar D) Monna Rosa

E) Sessiz Gemi

11 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Öz şiirin güzel örneklerini veren Ahmet Haşim, 1921 yılında,

I

o zamana kadar yazdığı şiirlerinin büyük bir kısmını Göl

Saatleri adı ile bastırmıştır. Fecr-i Atî edebiyatı şairlerinden

II III

olan Haşim, şiirlerinde hak ve adalet olmak üzere iki tema

IV

üzerinde durmuştur. Vezin olarak da yalnızca aruzu kullanmıştır.

V

Bu parçadaki altı çizili yerlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Çözüm:

Çözüm:

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bireyci sanat anlayışı, bize Edebiyatıcedide’den miras kalmıştı

ve biz bunu söylemekle ortaya yeni bir görüş getirmiyorduk.

Öyle ya Edebiyatıcedidecilerin, özellikle Hüseyin Cahit’le Mehmet Rauf’un, Dr. Rıza Tevfik’le estetik konusu üzerinde tartışırken ter ter tepinircesine ‘Güzellik görecedir, güzellik görecedir.’ deyişlerinin, bizim ‘Sanat kişisel ve saygıya değerdir.’

sözümüzden farkı neydi?

Bu parçada, yazarın “biz” dediği kimler olabilir?

A) Fecriaticiler B) Servetifünuncular

C) Yeni Lisancılar D) Yedi Meşaleciler

E) Garipçiler

MÜFİT RATİP (1887 – 1920)

 Tiyatroda teknik bakımdan en iyi eserleri, tiyatroyla ilgili

eleştirileri o yazmıştır.

Eserleri:

• Sayfiyede, Zincir, Bir Buhran, Kadın Pençesi: Tiyatro

ŞAHABETTİN SÜLEYMAN (1885 – 1919)

 Tiyatroları teknik açıdan zayıftır. Eleştiri yazılarıyla öne çıkmıştır.

Eserleri:

• Fırtına, Aralarında, Karun, Avdet, Aziz Katil, Kül ve Burgu,

Çıkmaz Sokak, Yeni İzdivaçlarda: Tiyatro

FAZIL AHMET AYKAÇ (1884 – 1967)

 Hiciv geleneğini mizaha dönüştürmüştür.

 Eserleri:

• Kırpıntı, Divançe’i Fazıl, Harman Sonu, Şeytan Diyor ki, Tarih Dersi

İZZET MELİH (DEVRİM) (1887 – 1966)

 Roman ve öykü yazarıdır.

Eserleri:

• Leyla, Tezad, Sermed, Hüzün ve Tebessüm

CEMİL SÜLEYMAN (ALYANAKOĞLU) (1886 –

1940)

 Roman ve öykü yazarıdır.  

Eserleri:

• İnhizam, Siyah Gözler, Kadın Ruhu, Timsal-i Aşk, Ukde

Çözüm:

Servetifünun Dönemi Edebiyatı

P:140

43 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 3

4. ---- Fransızcadan çevirdiği ---- adlı makalesi, Serveti Fünun dergisinin kapatılmasına yol açmıştır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıda verilenlerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) Ahmet Şuayp’in - Esmar-ı Matbuat

B) Hüseyin Cahit Yalçın’ın - Edebiyat ve Hukuk

C) Cenap Şahabettin’in - Dekadanizm Nedir

D) Ali Ekrem Bolayır’ın - Biraz Daha Hakikat

E) Tevfik Fikret’in - Lisan-ı Şiir

1. Servetifünun edebiyatıyla ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin, bu dönemde şiirde öne çıkan sanatçılardır.

B) Cümlenin dize sonunda tamamlanma şartı kaldırılmış, cümleler sonraki dizelere de taşmıştır.

C) Romantizm akımının etkisinde kalınmış, sanatta toplumsal fayda gözetilmiştir.

D) Batılı anlamda başarılı ilk roman, bu dönemde Halit

Ziya Uşaklıgil tarafından yazılmıştır.

E) Batı edebiyatından alınan yeni şiir biçimleri kullanılmaya başlanmıştır.

3. Hüseyin Rahmi ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Roman, öykü, tiyatro türlerinde yapıtlar vermiştir.

B) Edebiyatımızda natüralizmin önde gelen temsilcilerindendir.

C) Romanlarında toplumsal sorunları eleştirel bir tarzda

işlemiştir.

D) Edebiyatımızda, sokağı edebiyata taşıyan sanatçı

olarak tanınmıştır.

E) Fecriati topluluğunun dağılmasından sonra Milli Edebiyat topluluğu içinde yer almıştır.

5. Aşağıdaki yargılardan hangisi Tanzimat edebiyatı ile

Servetifünun edebiyatının ortak özelliğidir?

A) “Sanat toplum içindir.” anlayışı doğrultusunda yapıtlar verilmiştir.

B) Şiirde romantizm ve realizm akımı etkili olmuştur.

C) Batı edebiyatı örnek alınmış, bu doğrultuda yapıtlar

oluşturulmuştur.

D) Tiyatro türünde, roman ve öykü kadar ilerleme olmamıştır.

E) Dilin sadeleştirilmesi düşünülmüş ancak bu düşünce

yapıtlarda uygulanamamıştır.

2. Romanlarında, Batı romanının özellikleri ve Ahmet Mithat tarzı romanın gereksiz ayrıntıları birleşir. Yapıtlarında

hemen bütün tipleri, kendi özel ifadeleriyle, bazılarını taklitli bir dille konuşturur. Böylelikle, eski meddah tarzı hikâyeyi, yeni romana ustalıkla yansıtan, güçlü bir yazardır.

Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Gulyabani, Mürebbiye yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Reşat Nuri Güntekin

B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

C) Hüseyin Rahmi Gürpınar

D) Halit Ziya Uşaklıgil

E) Refik Halit Karay

6. Mehmet Rauf ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Aşk maceraları yapıtlarının temelini oluşturmuştur.

B) Şıpsevdi ve Aşk-ı Memnu roman türünde kaleme

aldığı yapıtlarıdır.

C) Edebiyatımızda ilk psikolojik roman olan ve yasak

bir aşk üzerine temellenen Eylül’ü yazmıştır.

D) Serveti Fünun edebiyatının öykü ve roman alanında

başarılı isimlerindendir.

E) Mensur şiirlerini Siyah İnciler adlı yapıtında bir araya

getirmiştir.

P:141

EDEBİYAT 44

Öğreten Test FASİKÜL 3

1-C 2-C 3-E 4-B 5-C 6-B 7-E 8-A 9-B 10-C 11-E 12-E

7. (I) Serveti Fünun (fenlerin zenginliği), daha çok bilimsel

yazıların yayımlandığı bir dergidir. (II) 1896’da başına

Tevfik Fikret’in getirilmesiyle bir edebiyat ve sanat dergisi durumuna gelir. (III) Batılı tarzda bir edebiyattan yana

olan sanatçılar bu dergide yazmaya başlar. (IV) Servetifünun edebiyatının ikinci bir adı olan Edebiyatıcedide,

Serveti Fünun’da yazan sanatçıların benimsemeleri ile

dönem adı olarak yerleşmiştir. (V) Edebiyatıcedide sanatçıları, bu dergide Tanzimat edebiyatı sanatçıları gibi,

dili sadeleştirme çabası içinde olmuştur.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

10. Modern anlamda romancılığımızın kurucusu sayılan Edebiyatıcedide romancısı ----, yazınsal değeri yüksek anılar yazmıştır. Hem yazınsal hem siyasal nitelikte olan bu

anılarına ---- adını vermiştir. Yazar, bu yapıtta sadece

kendi yaşamına değil; II. Abdülhamit zamanına da ışık

tutmaktadır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Yakup Kadri - Zoraki Diplomat

B) Cenap Şahabettin - Tiryaki Sözleri

C) Halit Ziya Uşaklıgil - Kırk Yıl

D) Hüseyin Cahit Yalçın - Hayal İçinde

E) Ahmet Rasim - Gecelerim

11. ----, ---- Dönemi’nde yaşamış ancak bu topluluğa katılmamış ve yazın yaşamını bağımsız olarak sürdürmüştür.

Romanlarının önemli bir özelliği de yoksul çevreleri, kadın yaşamını dile getirmesi, onların çilesini işlemesidir.

İffet, Tesadüf, Nimetşinas, Sevda Peşinde adlı yapıtları bunun en güzel örnekleridir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Ahmet Haşim - Fecriati

B) Ahmet Rasim - Servetifünun

C) Hüseyin Cahit Yalçın - Servetifünun

D) Süleyman Nazif - Fecriati

E) Hüseyin Rahmi Gürpınar - Servetifünun

12. I. Batı’daki topluluklar örnek alınmıştır.

II. Sanatın, saygıdeğer ve bireysel olduğu anlayışı benimsenmiştir.

III. Yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü, ağır ve sanatlı bir dil kullanılmıştır.

IV. Hüseyin Cahit Yalçın, topluluğun en önemli temsilcisi durumundadır.

V. Daha çok, öykü ve oyun alanında etkili olmuştur.

Yukarıdaki yargılardan hangileri Fecriati topluluğu ile

ilgili olarak söylenemez?

A) I ve II B) II ve IV C) III ve IV

D) III ve V E) IV ve V

9. Edebiyatımızda akşam şairi olarak bilinir. Fecriati’nin en

önemli şairidir. Topluluğun dağılmasından sonra sanat

yaşamını bağımsız olarak sürdürmüştür. Aşk ve doğa temalı, musiki yönü güçlü şiirler yazmıştır.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cenap Şahabettin

B) Ahmet Haşim

C) Recaizade Mahmut Ekrem

D) Abdülhak Hamit Tarhan

E) Ahmet Hamdi Tanpınar

8. Aşağıdakilerden hangisi Cenap Şahabettin’le Ahmet

Haşim’de ortak değildir?

A) Fecriati topluluğunda yer almaları

B) Serbest müstezat biçiminde şiir yazmaları

C) “Sanat için sanat” ilkesini benimsemeleri

D) Düzyazı ve şiir türünde yapıt kaleme almaları

E) Sembolizm akımından etkilenmiş olmaları

P:142

45 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 3

2. Aşk ve doğa şairi olarak tanınmakla birlikte şiirlerinde

derin duygulardan çok, o zamana kadar görülmemiş

sözcükler ve tamlamalar kullanmasıyla ün kazanmıştır.

Parnasizm ve sembolizm akımlarından etkilenmiştir. Şiirin yanı sıra oyun, gezi yazısı ve özdeyiş türünde yapıtlar ortaya koymuştur.

Bu parçada tanıtılan Edebiyatıcedide şairi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Recaizade Mahmut

B) Cenap Şahabettin

C) Tevfik Fikret

D) Ahmet Haşim

E) Hüseyin Cahit Yalçın

1. Halit Ziya ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden

hangisi yanlıştır?

A) Edebiyatımızda, Batılı anlamda başarılı ilk romanları

ortaya koymuştur.

B) Eski roman ve öykülerinden başlıcalarını sadeleştirerek onları yeniden bastırmıştır.

C) Yapıtlarını o zamana kadar alışılmış olan yöntemin

dışında, yeni bir söz dizimi ile yazmıştır.

D) Kırk Yıl ve Saray ve Ötesi anı türünde kaleme aldığı

yapıtlarıdır.

E) Romanlarında, ağırlıklı olarak Anadolu insanını ve

sorunlarını işlemiştir.

4. Servetifünuncuların çağdaşı olan sanatçı, onların aksine

“toplum için sanat” düşüncesiyle, bağımsız olarak yapıt

vermiştir. Sayısı yetmişi bulan yapıtlarının yarısı romandır. Bunlar, natüralist anlayışla oluşturulmuş birer töre romanıdır. Konular İstanbul’un zengin-fakir bütün çevrelerinden alınmış, kahramanlar çok çeşitli tiplerden seçilmiştir. Toplumsal sorunlar, batıl inançlar, gelenekler, moda

tutkuları, toplumun ve kişilerin çeşitli görünüşleri vb. yalın ve doğal bir anlatımla dile getirilmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mehmet Rauf

B) Halit Ziya Uşaklıgil

C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

D) Hüseyin Cahit Yalçın

E) Hüseyin Rahmi Gürpınar

3. Aşağıdakilerin hangisinde sanatçı-yapıt eşleştirmesi yanlıştır?

A) Tevfik Fikret - Rübab-ı Şikeste

B) Halit Ziya Uşaklıgil - Kırık Hayatlar

C) Mehmet Rauf - Ferdayı Garam

D) Hüseyin Rahmi Gürpınar - Şıpsevdi

E) Cenap Şahabettin - Şermin

5. Aşağıdakilerden hangisi Servetifünun edebiyatı sanatçılarına ait bir yapıt değildir?

A) Kırık Hayatlar

B) Haluk’un Defteri

C) Göl Saatleri

D) Tâmât

E) Eylül

P:143

EDEBİYAT 46

Pratik Test FASİKÜL 3

7. Edebiyatıcedide’nin en önemli şairidir. Parnasizmin etkisiyle, gözleme dayanan, kişisel duygular yerine gördüklerini anlatan, biçim kusursuzluğuna önem veren şiirler yazmıştır. Aruzu ustalıkla kullanmış, manzum hikâyeler yazarak şiiri düzyazıya yaklaştırmıştır. Yazın yaşamının ilk döneminde bireysel bir tutum izleyen sanatçı,

sonraları toplumcu bir sanat anlayışını benimsemiştir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cenap Şahabettin B) Mehmet Âkif Ersoy

C) Tevfik Fikret D) Ahmet Haşim

E) Yahya Kemal Beyatlı

10. Servetifünuncular karamsar olduklarından kaçış temasına çok fazla ilgi göstermiştir. Yoğun baskı altındayken

Yeni Zelanda’ya yerleşme fikirleri ve Manisa civarında

bir çiftliğe sığınma istekleri vardır. Halit Ziya’nın ---- romanında bütün ümitlerini ve geleceğe dair güzel hislerini yitiren Ahmet Cemil, İstanbul’dan kaçarak çöllere sığınır. Tevfik Fikret’in ---- şiiri de gerçeklerin baskısından

kurtulmak istemenin sanatsal ifadesidir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Kırık Hayatlar - Sis

B) Sefile - Yağmur

C) Bir Ölünün Defteri - Han-ı Yağma

D) Mai ve Siyah - Ömr-i Muhayyel

E) Ferdi ve Şürekâsı - Sabah Olursa

9. I. Bize Göre şiirlerinin yer aldığı bir yapıtıdır.

II. Bütün şiirlerini serbest ölçüyle yazmıştır.

III. Frankfurt Seyahatnamesi ve Gurebahane-i Laklakan

düzyazı türünde kaleme aldığı yapıtlarıdır.

IV. Saf (öz) şiirin önde gelen temsilcilerindendir.

V. Sembolizm akımından etkilenmiştir.

Yukarıda numaralanmış yargılardan hangileri Ahmet

Haşim ile ilgili olarak söylenemez?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

8. ----, Hayal İçinde romanının başkahramanı Nezih, yazarın kendisine ve nesline benzemesi yönüyle dikkat çeker. Okul yıllarında çok sayıda Fransızca eser okuduğu

için arkadaşlarıyla girdiği kadın ve aşk ile ilgili tartışmalarda farklılığını hissettirir. Derste Montepin, Richebourg,

J. Verne, Ohnet gibi yazarların eserlerini okur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Halit Ziya Uşaklıgil’in

B) Hüseyin Cahit Yalçın’ın

C) Mehmet Rauf’un

D) Ahmet Rasim’in

E) Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın

11. I. Şiirde simgeciler, öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen örnek alınır.

II. Dili süslü, sanatlı, ağdalı ve ağırdır.

III. Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı

edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak temel amaç

olarak benimsenmiştir.

IV. Edebiyatımızda ilk edebî bildiriyi (beyannameyi) yayımlayan topluluktur.

V. Topluluk üyeleri, “Sanat kişisel ve saygıya değerdir.”

görüşüne bağlıdır.

Yukarıda özellikleri verilen edebî topluluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fecriatîciler B) Genç Kalemler

C) Servetifünuncular D) Tanzimatçılar

E) Yedi Meşaleciler

1-E 2-B 3-E 4-E 5-C 6-D 7-C 8-B 9-A 10-D 11-A

6. Aşağıdakilerden hangisi Servetifünun ve Fecriati edebiyatının ortak özelliği değildir?

A) Bireysel konuları işlemeleri

B) Ağır bir dil kullanmaları

C) Batı edebiyatından etkilenmeleri

D) Beyanname yayımlamaları

E) “Sanat için sanat” düşüncesini benimsemeleri

P:144

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1. Daha çok ustası Ahmet Mithat’ın edebî çizgisini izleyen,

döneminin güçlü akımı Servetifünun içinde yer almayan

sanatçı, öğrencilik yıllarında saltanata karşı çıkan şair ve

yazarlara özenerek şiirler de yazmıştır. Şiir, öykü, okul kitapları alanlarında, tarihsel ve bilimsel konularda yapıtlar yazmıştır. Renkli, canlı bir anlatımı vardır. Yapıtlarında

İstanbul›u özellikle de Beyoğlu’nu anlatmıştır. Kısa ve

canlı bir cümle yapısı vardır. Yazılarını dönemindeki bütün yayın organlarına göndermiştir. Edebiyatımızda fıkra

türünün güzel örneklerini vermiştir. Eşkal-i Zaman, Gülüp Ağladıklarım ve Falaka yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Refik Halit Karay B) Ahmet Rasim

C) Hüseyin Rahmi Gürpınar D) Falih Rıfkı Atay

E) Ahmet Hamdi Tanpınar

3. I. Manzum hikâyeler yazmıştır.

II. Özdeyişlerini bir kitapta toplamıştır.

III. Edebiyatımızdaki ilk psikolojik romanın yazarıdır.

IV. Yayımladığı makale Serveti Fünun dergisinin kapatılmasına yol açmıştır.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi, yukarıda numaralanmış yargılardan biriyle ilişkilendirilemez?

A) Halit Ziya Uşaklıgil B) Mehmet Rauf

C) Cenap Şehabettin D) Tevfik Fikret

E) Hüseyin Cahit Yalçın

5. Aşağıdaki yargılardan hangisi, Servetifünun Dönemi’nin özelliklerinden biri değildir?

A) Roman ve hikâyede, Tanzimat yazarlarında görülen,

anlatıcının araya girip okurla sohbet etmesi, bilgiler

aktarması, gerçeği zorlayan tesadüfler ve kişilerin

idealize edilmesi gibi kusurlar, oldukça azalmıştır.

B) Şiirde daha çok parnasyenlerin, romanda ise kısmen

romantiklerin ancak daha çok realistlerin etkisi altında kalınmıştır.

C) Tanzimat kuşağına göre, daha somut ve anlaşılır bir

dil kullanılmıştır.

D) Sanat yapma ve güzelliği yansıtma amaçlanmıştır.

E) Eserlerde hayal-gerçek çatışmasına ve karamsar

duygulara sıkça rastlanır.

2. Karamsarlık, sürekli yakınış, düş ve umut kırıklığı, mutluluğu arayış ve bulamayış Servetifünun romanında ana

konular olarak çıkar karşımıza. ---- romanı da böyle bir

konu üzerine temellenmiştir. Romanda Servetifünun kuşağını temsil eden genç bir şairin yaşamını kurmak, değiştirmek için kapıldığı türlü umutlar ve düşlerle, yaşamın ve çevresinin acımasız gerçekleri karşısında umut

ve düşlerinin nasıl yıkıldığı anlatılır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan

hangisi getirilmelidir?

A) Kırık Hayatlar B) Ferda-yı Garam

C) Hayal İçinde D) Mâi ve Siyah

E) Araba Sevdası

4. Baskı ve yılgı ortamı içinde yetişen Servetifünuncular yetişmeleri gereği aralarındaki ruh ve beğeni yakınlığıyla

bir araya gelmiş, bir topluluk oluşturmuşlardır. ----, Serveti Fünun dergisinin yönetimini üstlenmesiyle yeni ve

Batılı anlamda bir edebiyat oluşturmak isteyen gençler

bu dergide toplanmışlardır. Böylece ---- edebiyatımızda

yeni bir evre, yeni bir aşama başlamıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Halit Ziya Uşaklıgil’in - 1901’de

B) Tevfik Fikret’in - 1896’da

C) Recaizade Mahmut’un - 1890’da

D) Cenap Şahabettin’in - 1860’ta

E) Agâh Efendi’nin - 1862’de

6. Aşağıdakilerden hangisi Servetifünun romanının özellikleri arasında gösterilemez?

A) Realizm akımından etkilenilmesi

B) Batılı nitelikler taşıması

C) Sosyal ve millî konulara yer verilmemesi

D) Yazarların, olayları anlatırken kişiliklerini gizlemesi

E) Çok uzun betimlemelere ve beklenmedik tesadüflere yer verilmesi

P:145

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 3

1-B 2-D 3-A 4-B 5-C 6-E 7-B 8-A 9-C 10-B 11-E 12-A

7. Aşağıdaki yazar-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Nemide - Halit Ziya Uşaklıgil

B) Memleket Hikâyeleri - Ahmet Rasim

C) Şıpsevdi - Hüseyin Rahmi Gürpınar

D) Gurabahane-i Laklakan - Ahmet Haşim

E) Nadide - Hüseyin Cahit Yalçın

10. Aruz ölçüsü, Servetifünun şiirinin temel ölçüsüdür. Hece

ölçüsüyle yazılan şiir yok denecek kadar azdır. Tevfik Fikret çocuklar için yazdığı ---- adlı kitabındaki şiirlerini hece

ölçüsüyle yazmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Haluk’un Defteri B) Şermin

C) Çocuk ve Allah D) Kuş Cıvıltıları

E) Rübab-ı Şikeste

8. Servetifünun Dönemi’nin en uzun ve önemli tartışması

olan Dekadanlık tartışmasını ---- başlatmıştır. Bu tartışma,

adını da onun bir makalesinden alır. Sanatçı, Servetifünuncuların dilini eleştiren “Dekadanlar” adlı bir makale

yazar. Bu makalesinde bir karşılaştırma yaparak Servetifünuncuların dilinin süslü nesir üstatları Veysilere ve

Nergisilere rahmet okuttuğunu söyler.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ahmet Mithat B) Namık Kemal

C) Ziya Paşa D) Şemsettin Sami

E) Recaizade Mahmut

11. (I) Hüseyin Rahmi Gürpınar, Servetifünun Dönemi’nde

yaşayan, edebî anlayış bakımdan bağımsız bir kişiliktir.

(II) Geniş bir okur kitlesine ulaşabilmek için yapıtlarında

anlaşılır bir dil kullanmıştır. (III) Ahmet Mithat ekolünü takip etmiş yapıtlarında okuru bilgilendirmeye çalışmıştır.

(IV) Yapıtlarının en önemli özelliklerinden biri de toplumsal yergi taşımasıdır. (V) Şık, Şıpsevdi ve Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç adlı oyunları bunun başarılı örnekleridir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

12. Fecriati şiirinde şair, hem kendi ruh hâlini atmosfere taşır hem de dış atmosferdeki durumdan etkilenir. Bu noktada atmosfer ile şairin ruh hâli arasında bir özdeşleşme

gerçekleşir. Bu yöntem; gerçek dekoru, atmosferi, tabiatı, varlıkları anlamanın en doğru ve en etkin yoludur. Bu

özdeşleşimi ----, topluluk dağıldıktan yıllar sonra Bir Günün Sonunda Arzu başlıklı şiirinde “Göllerde bu dem bir

kamış olsam” mısrasıyla en açık bir şekilde ifade edecektir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Ahmet Haşim

B) Şahabettin Süleyman

C) Fazıl Ahmet Aykaç

D) İbrahim Alaettin Gövsa

E) Cenap Şahabettin

9. I. Kırılgan bir kişiliğe sahip, romantik bir şairdir.

II. Pek çok hayali vardır; en büyük hayali, tanınmış bir

edebiyatçı olmaktır.

III. Okul arkadaşı Hüseyin Nazmi ile olan dostlukları edebiyata olan ilgisini artırır.

IV. Servetifünun sanatçısını temsil eder.

Yukarıda özellikleri verilen roman kahramanı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Müştak Bey B) Bihruz Bey

C) Ahmet Cemil D) Rakım Efendi

E) Ömer Behiç

P:146

Millî Edebiyat Dönemi

FASİKÜL 4

1 EDEBİYAT

Milli Edebiyat Dönemi (1911-1923)

 1911’de Selanik’te, Genç Kalemler dergisinde bir araya

gelen Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem tarafından ortaya konan “Yeni Lisan” hareketiyle Milli Edebiyat Dönemi başlamıştır.

 Türkçenin sadeleştirilmesi, ulusal bir dil ve edebiyatın oluşturulması amaçlanmıştır.

 Dilde yalınlık, halk edebiyatından yararlanma ve hece ölçüsü kullanma, içerikte yerlilik temel ilke edinilmiştir.

 Ömer Seyfettin, “Genç Kalemler” dergisinde yayımladığı

“Yeni Lisan” makalesinde, dilin yabancı dillerin etkisinden

kurtarılması ve yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması

gerektiği konusuna değinmiştir.

 Ziya Gökalp’in etkisiyle Türkçülük ideolojisi benimsenmiş

ve eserlerde bu düşünce esas alınmıştır.

 Bu süreçte Türkçe ve hece ölçüsüyle şiir yazma eğilimi

güçlenmiştir.

 Sonraki yıllarda “Millî Edebiyat Anlayışını Sürdüren Beş Hececiler” bu sürece çok önemli katkıda bulunmuştur.

Dönemin Genel Özellikleri

 Yazı dilinde İstanbul Türkçesinin esas alınmasının gerektiği ileri sürülmüştür.

 Dilde sadeleşme düşüncesi savunulmuş ve bu düşünce

yapıtlarda uygulanmıştır.

 Türkçe, yabancı dillerin etkisinden kurtarılmaya çalışılmıştır.

 Türkçe karşılıkları olan Arapça, Farsça sözcük ve tamlamaların kullanılmasına karşı çıkılmıştır.

 Süslü, sanatlı ve özentili söyleyişten kaçınılmıştır.

 Eserlerde yerli ve millî konulara yer verilerek Anadolu hayatı yansıtılmıştır.

 Toplum için sanat anlayışına uygun “sade dil ve hece ölçüsüyle” milliyetçi şiirler yazılmıştır.

 Halk edebiyatının şiir biçimleri kullanılmıştır.

 Gerçek şiirimizin halk şiiri, milli ölçümüzün hece ölçüsü olduğu ileri sürülmüştür.

 Duygudan ziyade fikir ön plandadır, eserler didaktiktir.

 Söyleyişte ve anlatımda hitabet tonu egemendir.

 Bu dönemde yaşanan Milli Mücadele de eserlerde işlenmiştir.

 “Toplum için sanat” anlayışı çerçevesinde eserler ortaya

konmuştur.

 Halkın yaşamı ve sorunlarının yanı sıra bireysel konular da

işlenmiştir.

 Mizahi üslup önemsenmiş, mizah ve hiciv türünde eserler

verilmiştir.

BAŞKA YERDE YOK

Millî Edebiyat Dönemi’ndeki Farklı Şiir Anlayışları

Nayîler

Halit Fahri, Selahattin Enis, Hakkı Tahsin, Orhan

Seyfi, Yakup Salih, Hasan Sait gibi genç şairlerin

destekledikleri bu hareket, ulusal edebiyatın oluşmasını “ulusal geçmişe bağlanış”ta görmüştür.

O Bu görüşün temelinde, Mevlana ile Yunus Emre’nin şiirlerindeki içten söyleyişi, coşkulu,

gizemli havayı şiirlerinde yaşatmak vardır.

O Topluluk, düşüncelerini ortaya koyacak yapıtlar veremeden dağılmıştır.

Nev-Yunanilik

O Yahya Kemal’le Yakup Kadri’nin benimsediği

bu yönelim, Türk edebiyatını temelinden Batılılaştırmak amacıyla “Eski Yunan edebiyatını

örnek alma”yı benimsemiştir.

O Bu yönelim, Yahya Kemal’in Sicilya Kızları ve

Biblos Kadınları adlı şiirleri ile Yakup Kadri’nin

Siyah Saçlı Yabancı ile Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri başlıklı yazısı ile sınırlı kalmıştır.

O Bu yönelimin tek temsilcisi Salih Zeki Aktay’dır.

1 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

• Sanatlı, süslü bir dil ve anlatımdan kaçınılmıştır.

• Söyleyişte ve anlatımda hitabet tonu egemendir.

• Şiirlerde lirik bir söyleyişten ziyade didaktik bir yaklaşım

tercih edilmiştir.

• Halk şiiri nazım şekilleri ve hece vezni kullanılmıştır.

Bazı özellikleri verilen edebî dönem veya topluluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Millî Edebiyat B) Servetifünun

C) Garip Hareketi D) Tanzimat

E) Fecriati

7. ÜNİTE

P:147

Millî Edebiyat Dönemi

EDEBİYAT 2

FASİKÜL 4

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Sanatçı, divan edebiyatını Doğu’nun; Tanzimat ve Servetifünun edebiyatlarını ise Batı’nın birer kopyası ve taklidi saydığı

için onlara millî sanat gözüyle bakmıyordu. Ona göre gerçek

millî edebiyat ancak halk edebiyatıydı. Çünkü Türklerin kültürü, dili, duygu ve hayalleri ancak onda mevcuttu. Kendisi

aslında destan ve masallardan çıkarılacak bir Türk romantizmi

peşindeydi. 1913 yılından sonra dil, üslup ve kullandığı vezin

bakımından Yeni Lisan anlayışının ilkelerine sadık kaldı. Şiirlerini Kızıl Elma, Yeni Hayat ve Altın Işık isimli kitaplarda topladı.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ömer Seyfettin B) Ali Canip Yöntem

C) Mehmet Emin Yurdakul D) Ziya Gökalp

E) Rıza Tevfik Bölükbaşı

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Selanik’te çıkmaya başlayan ---- dergisiyle edebiyatta milliyetçilik akımı başlamış oldu. Başta ---- olmak üzere genç sanatçıların çıkardıkları bu dergi, Tanzimat Devri’ne kadar İran’ın

ve ondan sonra da Fransa’nın taklitçisi saydıkları edebiyatımızın artık kendi özüne dönmesi gerektiğini dile getirir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) Mavi - Attila İlhan

B) Yedi Meşale - Yaşar Nabi Nayır

C) Servetifünun - Tevfik Fikret

D) Genç Kalemler - Ömer Seyfettin

E) Hisar - Mehmet Çınarlı

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bütün hikâyelerinde, sağlam bir anlatma tekniği hemen fark

edilir fakat bazı ürünleri fıkradan bozma hikâyeler olarak algılanabilir. Ama o, hikâyelerinin işlevine inanan bir yazar olarak

toplumu etkilemeyi ve böylece dünyanın değişmesine katkıda

bulunmayı amaçlamıştır. Efruz Bey’in ön sözünde, “Hakikati;

görüldüğü gibi, edebiyat yapmadan yazmak istedim.” derken

ifade ettiği şey, hikâyeleri için de geçerlidir.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ömer Seyfettin B) Refik Halit Karay

C) Reşat Nuri Güntekin D) Ahmet Rasim

E) Halide Edip Adıvar

Milli Edebiyat Dönemi Sanatçıları

 Ziya Gökalp

 Ömer Seyfettin

 Mehmet Emin Yurdakul

 Mehmet Fuat Köprülü

 Yakup Kadri Karaosmanoğlu

 Halide Edip Adıvar

 Reşat Nuri Güntekin

 Refik Halit Karay

Ziya Gökalp (1876-1924)

 Milli Edebiyat Dönemi’nin düşünce yönüyle

temellerini atmıştır.

 Turancılık idealinin savunuculuğunu üstlenmiştir.

 Türkçülük akımının öncülerinden biri olarak

bu akımı eserlerinde işlemiştir.

 Türk sosyolojisinin kurucusu olarak görülmüştür.

 Edebiyatı, görüşlerini yaymada bir araç olarak kullanmıştır.

 Eserlerini sade, sanatsallıktan uzak bir dille yazmıştır.

 Şiirlerini hece ölçüsü ve halk şiiri biçimleriyle yazmıştır.

 Beş Hececiler üzerinde etkili olmuş, onların aruzu bırakarak hece ölçüsünü kullanmalarını sağlamıştır.

 Dil konusundaki düşüncelerini başlıklar halinde Lisan adlı şiirinde açıklamıştır.

Eserleri:

 Kızıl Elma, Yeni Hayat, Altın Işık: Şiir

 Türk Töresi, Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak, Türkçülüğün Esasları, Malta Mektupları, Türk Medeniyeti Tarihi:

Düşünce

 Yeni Mecmua, Küçük Mecmua: Dergi

Ömer Seyfettin (1884 - 1920)

 1911 yılında Selanik’te Ziya Gökalp ve Ali Canip

Yöntem’le birlikte çıkarmaya başladıkları Genç

Kalemler dergisindeki yazılarıyla tanınmıştır.

 Derginin ilk sayısında imzasız olarak yayımladığı Yeni Lisan adlı makalesinde dil ve edebiyat hakkında ileri sürdüğü görüşler, Milli Edebiyat Dönemi’nin başlangıç bildirisi olarak nitelendirilmiştir.

 Birinci Dünya Savaşı yıllarında Yeni Mecmua’da yayımlanan öyküleriyle ününü iyice yaygınlaştırmıştır.

 Günlük konuşma dilini kullanması, öykülerine canlı ve etkileyici bir özellik kazandırmıştır.

 Öykülerini daha çok, çocukluk anılarına, tarihsel olaylara

ve halk geleneklerine dayandırmıştır.

 Türk tarihi, toplum sorunları, çocukluk anıları ve balkanlardaki Türkler, başlıca konularıdır.

 Hikâyelerinde menkıbe, efsane, destan, halk fıkraları ve tarihten yararlanmıştır.

 Kitaplaştırmadığı az sayıda şiiri de vardır.

 Edebiyatımızda olaya yaslanan Maupassant tarzı öykünün

en önemli temsilcilerindendir.

 Efruz Bey, Yalnız Efe, Ashab-ı Kehfimiz adlı eserleri “uzun

hikâye” ya da “roman” olarak değerlendirilmektedir.

Eserleri:

 İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba, Bahar ve Kelebekler, Forsa, Beyaz Lale, Aşk Dalgası, Gizli Mabet, Tarih Ezeli Bir Tekerrür, Pembe İncili Kaftan, Kaşağı, Falaka, Kızıl Elma Neresi, Başını Vermeyen Şehit, Diyet, And, Teke Tek,

Kütük, Harem: Öykü

P:148

Millî Edebiyat Dönemi

3 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisi, Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin’in ortak özelliğidir?

A) Fecriati topluluğuna dahil olmaları

B) Genç Kalemler hareketinin başında bulunmaları

C) Hem nesir hem de nazım alanında eser vermeleri

D) Fikir adamı kişiliklerinin, sanatçı kişiliklerinden güçlü olması

E) Türkçülük akımının öncüleri sayılmaları

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Türk medeniyeti tarihini bilimsel bir yaklaşımla ele alan ve Türk

edebiyatını başlangıcından itibaren inceleyen önemli çalışmalar yapmıştır. O, edebiyat tarihini medeniyet tarihinin bir parçası olarak görmüş, bu nedenle edebiyat ile tarihî ve toplumsal gelişmeleri bir bütün olarak değerlendirmiştir. 1919 yılında

yayımlanan Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı eseri büyük yankı uyandırmış, Türk Edebiyatı Tarihi adlı eseri ise bu

alanın ilk bilimsel çalışmalarından biri kabul edilmiştir. Edebî

metinler de yazmasına rağmen edebiyat ve medeniyet tarihiyle ilgili çalışmalarıyla tanınan yazar, özellikle Ziya Gökalp’ın

düşüncelerinden etkilenmiştir.

Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şemsettin Sami

B) Ahmet Hamdi Tanpınar

C) Mehmet Fuat Köprülü

D) Ali Canip Yöntem

E) Falih Rıfkı Atay

Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944)

 Milli Edebiyat Dönemi ve Türkçülüğün önde

gelen temsilcileri arasında gösterilen sanatçı,

eserleriyle diğer Milli Edebiyat Dönemi sanatçılarını etkilemiştir.

 “Türk Şairi” veya “Milli Şair” diye bilinmektedir.

 Şiirleriyle geniş halk kesimlerine ulaşmayı, toplumsal sorunları dile getirmeyi amaçlamıştır.

 Şiirlerini yalın bir Türkçeyle oluşturmuştur. “Memleketimin

gariplerinin, dertlilerinin küçük bir şairi olmak, ülkemin hürriyet ve saadetini seslendirmek için yaşamak, işte benim

hayatımın ve sanatımın bütün gayesi!” diyerek yaşam ve

sanat felsefesini ortaya koymuştur.

 Türkçülüğü savunan şiirler yazmış; ulusal duygular, cesaret ve öğreticilik ögelerini ön plana çıkarmıştır.

 “Toplum için sanat” anlayışını benimsemiş ve kişisel duygularına şiirlerinde yer vermemiştir.

 İlk şiiri Cenge Giderken büyük bir ilgi görmüş, bu şiirde geçen “Ben bir Türk’üm dinim cinsim uludur” sözü, o dönemde adeta bir slogan gibi kullanılmıştır.

 Şiirde; dörtlük geleneğinin dışına çıkarak üçer, altışar, sekizer dizeden kurulu şiirler yazmıştır.

 Hece ölçüsünün uzun kalıplarını kullandığı için şiirleri düzyazıya yaklaşmıştır.

 İlk kitabı Türkçe Şiirler’de, halkçılık ve milliyetçilik düşüncesi egemendir. Bu şiirlerde, halkın sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda kalkındırılması gerektiğini dile getirmiştir.

Eserleri:

 Türkçe Şiirler, Tan Sesleri, Turana Doğru, Ey Türk Uyan, Türk

Sazı, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda, Dicle Önünde, Mustafa Kemal: Şiir

 Fazilet ve Asalet, Türkün Hukuku, Kral Corc’a, Dante’ye:

Düzyazı

 Heidelberg, Atina ve Sorbonne üniversitelerince onursal

doktorluk unvanı verilmiş, bilim kuruluşlarınca onur üyeliğine seçilmiştir.

Eserleri:

 Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Nasrettin Hoca, Türkiye

Tarihi, Divan Edebiyatı Antolojisi, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, Türk Saz Şairleri: Araştırma ve inceleme

Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966)

 Edebiyat dünyasına Fecriati ile adım atmış daha sonra Milli Edebiyat Dönemi sanatçılarından olmuştur.

 Türk medeniyeti tarihini bilimsel bir yaklaşımla ele alan ve Türk edebiyatını başlangıcından

itibaren inceleyen önemli çalışmalar yapmıştır.

 Türk edebiyat tarihi alanında dünyaca ünlü bir bilim adamıdır.

 1919 yılında yayımlanan Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar adlı eseri büyük yankı uyandırmış, Türk Edebiyatı Tarihi

adlı eseri ise bu alanın ilk bilimsel çalışmalarından biri kabul edilmiştir.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974)

 Fecriati topluluğunda bulunduğu sürece bireysel sanat anlayışını benimsemiş, topluluğun

dağılmasından sonra Milli Edebiyat akımında

yer almıştır.

 Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar, toplum için sanat anlayışını benimsemesini sağlamıştır.

 Eserlerinde sağlam bir gözlemcilik ve güçlü bir realizm görülür.

 Romanlarında Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan bunalımları, problemleri, aydın-halk çatışmasını işlemiştir.

 İlk romanı Kiralık Konak’ta, Tanzimat’la başlayan Batılılaşmanın toplumumuzdaki etkisi ve üç kuşak arasındaki çatışmayı dile getirmiştir.

 Türk edebiyatına tezli roman düşüncesini Yaban’la getirmiştir.

 Hep O Şarkı’da Abdülaziz devrindeki toplumsal yaşamı; Bir

Sürgün’de, II. Abdülhamit’e karşı Paris’e kaçan Jön Türkler’i; Nur Baba’da, tekkelerin toplumda sebep olduğu yıkımları; Hüküm Gecesi’nde, II. Meşrutiyet’ten sonraki parti

kavgaları; Sodom ve Gomore’de, İstanbul’un işgali sırasındaki yozlaşmış toplumsal yaşamı; Yaban’da Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu köylüsünün durumu ve aydın-halk çatışmasını; Ankara’da yeni kurulan Cumhuriyet’in ideallerini ve kuruluş yıllarının coşkusunu; Panorama’da inkılaplarla birlikte politika, toplum ve kültür yaşamını anlatmıştır.

P:149

Millî Edebiyat Dönemi

EDEBİYAT 4

FASİKÜL 4

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Kiralık Konak’ta modernleşme sürecinde apartman ile konak hayatını, dede-torun arasındaki hayat tarzı ve zevk

farklılığı çevresinde işlemiştir.

B) Nur Baba’da gerçek kimliğinden uzaklaştırılan tekke hayatını, tekke şeyhinin (Nuri) yaşadıkları ile anlatmıştır.

C) Hüküm Gecesi’nde İttihat ve Terakki yıllarını, gazeteci Ahmet Kerim’in yaşadıkları çevresinde anlatmıştır.

D) Yaban’da Kurtuluş Savaşı öncesi Türk aydını ile Türk köylüsü arasındaki derin uçurumu, romana has kurgu ile gözler önüne sermeye çalışmıştır.

E) İki cilt hâlinde 1953-1954’te yayımladığı Sodom ve Gomore’de, Cumhuriyet’in kuruluşundan Demokrat Partinin

iktidara geldiği zamana kadar geçen süreci, değişik zihniyetleri temsil eden kişiler ve olgu çerçevesinde bir bütünün değişik kolları olarak dikkatlere sunmuştur.

latır. Eser mektup türünde yazılması bakımından önemlidir.

 Kurtuluş Savaşı yıllarında ise ulusal duyguları öne çıkaran

roman ve öyküler yazmıştır. Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye bu dönemin yapıtlardır. Bu romanlarında Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu’da tanık olduğu olayları anlatırken

kendi gözlemlerinden yararlandığı için daha gerçekçidir.

 En tanınmış romanı Sinekli Bakkal’da halk, aydınlar ve saray çevresi gibi II. Abdülhamit döneminin farklı toplum kesimlerini resmeder. Bu romanıyla Doğu’nun değerlerini,

Batı’nın karşısına koyma amacındadır.

Eserleri:

 Heyula, Raik’in Annesi, Seviye Talip, Handan, Yeni Turan,

Son Eseri, Mev’ud Hüküm, Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu, Sinekli Bakkal, Yolpalas

Cinayeti, Tatarcık, Sonsuz Panayır, Döner Ayna, Akile Hanım Sokağı, Kerim Ustanın Oğlu, Sevda Sokağı Komedyası, Çaresaz, Hayat Parçaları: Roman

 Harap Mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş Seda, İzmir’den Bursa’ya (Yakup Kadri, Falih Rıfkı ve Mehmet

Asım Us ile birlikte): Öykü

 Kenan Çobanları, Maske ve Ruh: Tiyatro

 Türk’ün Ateşle İmtihanı, Mor Salkımlı Ev: Anı

 İngiliz Edebiyatı Tarihi: İnceleme

Sinekli Bakkal (Özet)

 Bu roman, Soytarının Kızı adıyla 1935 yılında, Londra’da

İngilizce olarak yayımlanmıştır.

 Türkçe ilk basımı 1936’da İstanbul’da yapılmıştır.

 Anı türünde birçok eser vermiş, bunlarla, dönemiyle sonraki kuşaklar arasında köprü kurmuştur. Anamın Kitabı’nda, çocukluk anılarını; Vatan Yolunda’da, Kurtuluş Savaşı

anılarını; Zoraki Diplomat’ta, elçilik anılarını; Politikada Kırk

Beş Yıl’da, siyaset anılarını dile getirmiştir.

Eserleri:

 Kiralık Konak, Nur Baba, Hep O Şarkı, Bir Sürgün, Hüküm

Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Panorama (I-II):

Roman

 Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri: Öykü

 Erenlerin Bağından, Okun Ucundan: Mensur şiir

 Vatan Yolunda, Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Politikada

Kırk Beş Yıl: Anı

 Atatürk, Ahmet Haşim: Monografi

 Nirvana: Oyun

 İzmir’den Bursa’ya (Halide Edip, Falih Rıfkı Atay ve Mehmet

Asım Us ile birlikte), Kadınlık ve Kadınlarımız, Seçme Yazılar, Ergenekon (iki cilt): Makale

 Alp Dağlarından, Miss Chaifrin’in Albümünden: Gezi

Yaban (Özet)

Ahmet Celal, bir paşa oğludur. Yedek subay olarak katıldığı Birinci Dünya Savaşı’nda bir kolunu kaybetmiştir. İstanbul’a İngilizlerin girmesi üzerine, emir eri Mehmet Ali’nin çağrısına uyarak,

onun Orta Anadolu’da Porsuk çayı kıyısındaki köyüne gidip yerleşir. Köylü için Ahmet Celal yabandır. Köylü kızı Emine’yi sevmeye başlar oysa Emine, Mehmet Ali’nin kardeşi İsmail’in karısıdır.

Kiralık Konak (Özet)

Babadan kalma bir servete sahip olan Naim Efendi, memurluk

yapmakta ve bu serveti özenle idare etmektedir. Karısı Nefise

Hanımefendi’yi kaybetmiştir. Naim Efendi’nin kızı Sekine Hanım, kocası Servet Bey alafranga yaşama düşkün bir insandır.

Servet Bey’in oğlu Cemil, eğlence hayatına çok düşkündür.

Servet Bey’in kızı Seniha ile konağa çay günlerine gelen Faik

Bey arasında bazı ilişkiler gelişir. Çay günlerine gelen bir diğer kişi Seniha’nın halasının oğlu Hakkı Celis’tir.

Sodom ve Gomore (Özet)

Necdet’in arkadaşı Cemil bir şeyler yapmak gerektiğini düşünür ve Kuvayi Milliyecilere katılır ve sonunda şehit olur. Leylâ’ya

âşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu kesmiş, olaylara

sadece seyirci kalmıştır. Leyla, yaşadığı zengin hayat bittiği için

üzgündür. Necdet ise artık İngilizler tarafından kullanılmış vatanperverlik duygusundan yoksun bu kızdan soğumuştur.

Halide Edip Adıvar (1884-1964)

 Milli Edebiyat Dönemi’nin tanınmış ilk kadın romancısı ve

hikâyecisidir.

 İngiliz dili ve edebiyatı profesörüdür. Bazı eserlerini İngilizce yayımlamıştır.

 Romanlarında gözlem önemlidir.

 Türk Ocağı’nda çalışmaya başladığı yıllarda kaleme aldığı

Yeni Turan adlı romanında yurt sorunlarına eğilmiştir.

 İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş, kadın psikolojisi

üzerinde durmuştur. Bu romanlarının kahramanları genellikle Batılı bir anlayışla idealize edilmiş, güçlü ve kültürlü

kadınlardır.

 Milli Mücadele’nin içinde bizzat rol almıştır.

 Ünlü “Sultanahmet Mitingi” ile halkı coşturmuştur.

 Handan romanında kahramanlarının birbirlerine yazdıkları mektuplarla gelişen olayları an-

P:150

Millî Edebiyat Dönemi

5 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Yazar, bu romanında II. Abdülhamit Dönemi İstanbul’unun kenar mahallelerinden birini mekân olarak seçer. Kitapta mahallenin sıradan insanlarından külhanbeylerine, Karagözcüden

Abdülhamit’in zaptiye nazırına kadar tüm tipler kendi doğal

hâlleriyle tasvir edilir. Tiplerin çoğu gelenekleri, görenekleri

ve birbiriyle kurdukları ilişkiler çerçevesinde işlenir. Ayrıca romanda bir yandan Karagöz ve Orta Oyunu’nun estetik ve toplumsal değeri ile Doğu ve Batı sanat felsefesinin nitelikleri üzerinde durulurken öte yandan saray çevresi de ayrıntılarıyla ele

alınır. Batı’nın akla dayanan sanat anlayışı ile Doğu’nun kalbe

dayanan sanat ve mistiği roman kişileri aracılığıyla somutlaştırılır. Bu değerleri temsil eden kişilerin evliliğiyle de Doğu ile

Batı birleşmiş olur.

Bu parçada tanıtılan roman, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fatih-Harbiye B) Sinekli Bakkal

C) Kırık Hayatlar D) Kiralık Konak

E) Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç

 Sinekli Bakkal Mahallesi’nin imamının kızı Emine, aynı mahallede bakkallık yapan Karagözcü ve orta oyuncu Tevfik

ile babası istemediği halde evlenir. Emine’nin Tevfik’ten bir

kızı olur, adını Rabia koyarlar. Rabia, Selim Paşa ve eşi tarafından korunmaktadır. Olağanüstü güzel bir sesi olan Rabia’ya, Selim Paşa’nın konağına gidip gelen Mevlevi Şeyhi

Vehbi Dede alaturka musiki dersi verir. Paşanın oğlu Hilmi’ye piyano dersi vermek için konağa gelip giden İtalyalı

piyanist Peregrini, kızın sesine hayran olur, bir süre sonra

Müslüman olur ve Rabia ile evlenir.

Ateşten Gömlek (Özet)

İzmir’in işgali sırasında kocası ve çocuğu Yunanlılar tarafından

öldürülen Ayşe, bir İtalyan ailenin yanına sığınarak, İstanbul’a,

akrabası Peyami’nin yanına gider. Ayşe, Peyami ve Peyami’nin

arkadaşı Binbaşı İhsan, Kuvayımilliye’ye katılmak üzere Anadolu’ya geçerler.

Vurun Kahpeye (Özet)

Aliye kasabaya öğretmen olarak gider. Bir süre sonra Aliye,

Kantarcılardan Tosun Bey ile nişanlanır. Aliye’ye aşık olan Uzun

Hüseyin Efendi, Tosun Bey’in görevli olarak kasaba dışında olmasından yararlanarak düşmanı kasabaya yönlendirir. Kumandan Damyanos Aliye’yi görür görmez âşık olur. Tosun Bey gizlice kasabaya gelir ve Aliye ile buluşur. Durmuş adlı genç ve

cesur kasabalı onlara yardım etmektedir.

Tatarcık (Özet)

Osman Kaptan ve Lalezar Hanım’ın tek kızı olan Tatarcık lakaplı Lâle, ailesiyle beraber Boğaz’ın Karadeniz’e bakan yamacındaki Poyraz köyünde yaşamlarını sürdürmektedir. Tatarcık, bisikletiyle geçtiği yolu kapatan Kör İsmail’le tartışır. Tatarcık,

kendisine takılmak isteyen Kübik Palas’ın sahibi Sungur Balta’yı da köylülerin gözü önünde paylar. Köylüler, genç kızlar ve

ev hanımları tarafından eş olmaya uygun görülmeyen Tatarcık,

duygularında samimi olan Recep’le nişanlanır.

Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)

 Romantizm ve realizm akımlarından etkilenmiştir.

 Roman, öykü, gezi, eleştiri ve tiyatro türlerinde eserler vermiştir.

 Sade bir dille yazdığı eserlerinde Türkçeyi tüm

canlılığıyla kullanmıştır.

 Ününü Çalıkuşu adlı romanıyla kazanmıştır. Bu romanın

odağına, Anadolu’da yaşamayı seçen idealist, aydın Türk

kadınını yerleştirmiştir. Bu romanı ilkin “İstanbul Kızı” adıyla oyun olarak yazmış ancak sahneleme imkânı “Çalıkuşu”

adıyla roman olarak yayımlamıştır.

 Yaprak Dökümü, Dudaktan Kalbe ve Akşam Güneşi romanları gibi, Çalıkuşu da sinema ve televizyon filmi olarak uyarlanmıştır. Yapıtlarında, yanlış Batılılaşma anlayışını, batıl

inançları, bozulan insani ilişkileri ve ahlak yapısını, yurdun

çeşitli yörelerindeki günlük yaşamı işlemiştir.

 Uzun yıllar Anadolu’nun birçok yerini gezmiş; bu geziler

sayesinde, Anadolu’nun sosyal ve kültürel yaşamıyla ilgili gözlemler yapmış, bu gözlemlerini Anadolu Notları adlı

eserinde toplamıştır.

Eserleri:

 Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Gizli El, Acımak, Eski Hastalık, Yaprak Dökümü, Akşam Güneşi, Damga, Miskinler Tekkesi, Bir

Kadın Düşmanı, Yeşil Gece, Son Sığınak, Kan Davası: Roman

 Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk:

Öykü

 Hançer, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, Taş

Parçası, İstiklal: Tiyatro

 Anadolu Notları: Gezi yazısı

Çalıkuşu (Özet)

Feride, küçük yaşta annesi ve babasını kaybetmiş bir subay

kızıdır. Çok haşarı olduğu için, okulda ona “Çalıkuşu” adını takarlar. Zamanla teyzesinin oğlu Kâmuran’ı sever. Feride, düğün günü Kâmuran’ın İsviçre’deyken Münevver adında biriyle

ilişkisi olduğunu öğrenir. Her şeyi terk ederek Anadolu’ya gider orada öğretmenliğe başlar. Babacan bir adam olan Hayrullah Bey, Feride’yi kızı gibi korur; halkın dedikodusu üzerine,

kâğıt üzerinde Feride ile evlenir.

Yaprak Dökümü (Özet)

Ali Rıza Bey, İstanbul’da geçim zorlukları içinde yaşamaktadır.

Fikret, Necla, Leyla adında üç kızı; Şevket adında bir oğlu vardır. Şevket, bir bankada memurdur. Evin bütün yükü onun üstündedir. Bir süre sonra Şevket, Ferhunde adında bir kadınla

evlenir. Eğlenceye düşkün olan bu kadın, güzel ve hareketli,

çağdaş olmaya meraklı olan Neclâ ve Leylâ’yı da etkiler.

Yeşil Gece (Özet)

Şahin Bey, öğretmen okulundan mezun olduktan sonra tayini

İstanbul’a çıktığı halde, tayinini Anadolu’da bir kasabaya aldırır. Anadolu’ya geldiğinde cahillik ve sefaletin sardığı köylülerle karşılaşır, Anadolu’nun işgal edilmesiyle hayatı değişir.

P:151

Millî Edebiyat Dönemi

EDEBİYAT 6

FASİKÜL 4

9 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Millî Edebiyat Dönemi’nde eser veren yazarların romanları

üzerine birçok çalışma yapılmış ancak bu romanlarla aynı dönemde yazılan hikâye kitapları pek ilgi görmemiştir. Pek çok

okur, Millî Edebiyat hareketinin nesirde “yıldız üçlüsü” olarak

bilinen yazarlarımızın nispeten başarısız olan Miskinler Tekkesi, Tatarcık veya Hep O Şarkı gibi romanlarını dahi bilir ama

Sönmüş Yıldızlar, Dağa Çıkan Kurt veya Millî Savaş Hikâyeleri

gibi başarılı hikâye kitaplarını çok az duymuştur.

Bu parçada sözü edilen eserlerin yazarları aşağıdakilerin

hangisinde bir arada verilmiştir?

A) Ömer Seyfettin - Aka Gündüz - Müfide Ferit Tek

B) Reşat Nuri Güntekin - Halide Edip Adıvar - Yakup Kadri

Karaosmanoğlu

C) Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Ömer Seyfettin - Refik Halit Karay

D) Mithat Cemal Kuntay - Halide Edip Adıvar - Aka Gündüz

E) Refik Halit Karay - Reşat Nuri Güntekin - Falih Rıfkı Atay

10 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

XIX. yüzyılın sonlarına doğru Türk şiiri millî kaygıların öne çıktığı yeni bir zeminde yol alır. Aynı süreçte ---- milliyetçi bir çıkış yaparak döneminin bireyci ve biçimci şiir anlayışına tarihî

ve romantik bir alternatif geliştirir. Hemen sonrasında Genç

Kalemler hareketi içerisinde şiir ve millî şuuru birleştiren,

II.  Meşrutiyet Dönemi boyunca egemen olacak biçim ve içerik anlayışının temellerini Türkçü bir düşünsel tutumla atan ----

kendini gösterir. Bu arada Servetifünun şiirinin öncülerinden

biri olan ve parnasizmden etkilenerek yazdığı bireysel şiirlerin ardından sosyal konulara ilgi duyan ---- başlangıçtaki sanat anlayışından oldukça uzaklaşarak toplumsal faydacı bir

çizgiye varır. Bu dönemde kendine özgü bireysel tutumuyla

ortaya çıkan ---- dışındaki Fecriaticiler de millî zemine geçip

toplumcu bir hassasiyetin ağır bastığı, şiirselliğin millî şuur ve

kaygıların gerisinde kaldığı bir görüş benimser.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdaki şairlerden hangisi getirilemez?

A) Tevfik Fikret B) Mehmet Emin Yurdakul

C) Ziya Gökalp D) Mehmet Akif Ersoy

E) Ahmet Haşim

Refik Halit Karay (1888-1965)

 Bir süre Fecriati topluluğunda bulunmuş, topluluk dağıldıktan sonra Millî Edebiyat hareketi içinde yer almıştır.

 Çeşitli gazetelerde, yazı ve fıkralar yazarak

edebiyata adım atmıştır.

 İlk yazılarında günlük hayatı anlatmış, hayatın gülünç yanlarını karikatürize etmiştir.

 Bazı dergilerde de “Kirpi” takma adıyla siyasal mizah yazıları yayımlamış, bunları Kirpinin Dedikleri adlı eserinde

toplamıştır. Bu yazılarından dolayı yaşamının büyük bir bölümü sürgünde geçmiştir.

 Memleket Hikâyeleri ve Gurbet Hikâyeleri’nde Anadolu’nun

sesini ve ruhunu yansıtmış, bu yönüyle ulusal değerlere

yönelişin öncüsü olmuştur.

 Akıcı, sürükleyici, lirik bir anlatıma sahip hikâyelerinde,

memleket gerçeklerine değinmiştir. Bu hikâyeleriyle Türk

hikâyeciliğinin sınırlarını İstanbul dışına taşımıştır.

 İstanbul’un İç Yüzü, Sürgün, Çete, Anahtar ve Bu Bizim Hayatımız adlı romanlarında, tanığı olduğu dönemin siyasal,

sosyal ve kültürel olaylarını ve bu dönemin olumlu veya

olumsuz kişilerini yansıtmıştır.

 Bugünün Saraylısı adlı romanında İstanbul’da yaşayan orta gelirli bir aileye, sonradan görme zengin bir akrabanın

çocuğu olarak gelen genç bir kızın, bu ailenin değer yargılarını nasıl altüst ettiğini gözler önüne sermiştir.

 Mizah ve hiciv yazıları ile fıkralarındaki çekicilik bu türlere

olan ilgiyi de artırmıştır.

 Sade ve güzel bir Türkçe kullanmıştır.

Eserleri:

 İstanbul’un İç Yüzü, Yezidin Kızı, Çete, Sürgün, Anahtar, Bu

Bizim Hayatımız , Nilgün (3 cilt), Yeraltında Dünya Var, Dişi

Örümcek, Bugünün Saraylısı, 2000 Yılının Sevgilisi, İki Cisimli kadın, Kadınlar Tekkesi, Karlı Dağdaki Ateş, Dört Yapraklı Yonca, Sonuncu Kadeh, Yerini Seven Fidan, Ekmek Elden Su Gölden, Ayın On Dördü, Yüzen Bahçe: Roman

 Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri: Öykü

 Kirpinin Dedikleri, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Guguklu Saat: Hiciv ve mizah yazıları

 Bir Ömür Boyunca, Minelbap İlelmihrap: Anı

 Bir İçim Su, Bir Avuç Saçma, İlk Adım: Fıkra

İstanbul’un İç Yüzü (Özet)

İsmet, İstanbul’un tanınmış simalarından Fikri Paşa’nın yanına

evlatlık olarak verilmiş bir kızdır, İsmet günlük tutmaktadır. Fikri

Paşa kibar bir şahıstır. Kimseyi üzmez, sessiz bir otoritedir.

1914’ten sonra özellikle değişim başlar. Ülkede çıkarcı, harp zenginleri çoğalmaya başlar. Bunların en önemlisi de Kani Bey’dir.

Bugünün Saraylısı (Özet)

Ata Efendi, kimsenin uğramadığı evine bir gün bir mektup alır.

Mektup teyze oğlu Yaşar’dandır. Yaşar kızı Ayşen’i 300 lira ile

Ata Efendi’nin yanına yollayacaktır. Ata Efendi bunu emrivaki

olduğu için kabul eder. Kız çok güzeldir. Ayşen’den dolayı eve

Yaşar’dan ve ortaklarından para gelmektedir. Ata Efendi başta

olmak üzere onun patronunun oğlu Rüştü de Ayşen’e âşık olur.

Ancak Ayşen, Elçi Sait Reşit ile yurt dışına çıkar.

Acımak (Özet)

Zehra, babasına karşı soğuktur Babası Mürşit Efendinin öldüğü gün babasının hatıra defterini bulur ve okur. Mürşit Efendi

rüşvet suçundan beş yıl hapse girer. O hapisteyken karısı Müşerref Hanım zengin biriyle ilişki kurar. Hapisten çıkınca Mürşit Efendi, mebus olan arkadaşı Cevdet’le karşılaşır, ondan kızı Zehra’yı okutmasını ister. Zehra bu sayede öğretmen olabilmiştir. Hatıra defterini okuyan Zehra gerçekleri öğrenir.

P:152

Millî Edebiyat Dönemi

7 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Önce Fecr-i Âtî’ye girip onun sanat anlayışına uygun şiirler

yazmış olan ----, 1911’den sonra, şiirlerini “Yeni Lisan” anlayışıyla yazmaya başladı. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp ile

birlikte “Yeni Lisan”ı açıklamaya çalıştı. Kısa bir süre içinde

heceyle yazmaya başladı. Şiirlerinin bir kısmını Geçtiğim Yol

adlı kitapta topladıktan sonra, şiiri de bırakarak edebî incelemelerle uğraştı.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Yusuf Ziya Ortaç

C) Ali Canip Yöntem

D) Orhan Seyfi Orhon

E) Hamdullah Suphi Tanrıöver

(Parçada Geçtiğim Yol adlı kitap sözü dikkate alındığında

boş bırakılan yere Ali Canip Yöntem ismi getirilmelidir.

Cevap C)

Milli Edebiyat Dönemi’nin Diğer Sanatçıları

Ali Canip Yöntem (1887-1967)

 Aruzla yazdığı lirik şiirleri, Fecriaticilerce takdirle karşılanmıştır. 1911’de Selanik’te, Ömer Seyfettin ile birlikte Genç

Kalemler dergisini çıkararak Milli Edebiyat hareketini başlatmış, heceyle ve sade bir dille şiirler yazmıştır.

 Lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde çalışmış

ve ders kitapları hazırlamıştır.

 Yeni Lisan hareketini sonuna kadar savunmuş, bu yüzden

Cenap Şahabettin’le ciddi bir tartışmaya girişmiştir.

Eserleri:

 Geçtiğim Yol: Şiir

 Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Bey’le Münakaşalarım:

Makale

 Epope, Türk Edebiyatı Antolojisi, Ömer Seyfettin-Hayatı ve

Eserleri, Edebî Nevilerle Mesleklere Dair Malumat: İnceleme-araştırma-derleme

Ahmet Hikmet Müftüoğlu (1870-1927)

 Servetifünun Dönemi’nde, İkdam ve Servet-i Fünun dergilerinde yazmıştır.

 Milli Edebiyat Dönemi anlayışında yazdığı öykülerini Çağlayanlar adlı yapıtında toplamıştır.

 Asıl ününü bir tarihi roman olan Gönül Hanım adlı eseriyle

kazanmıştır.

Eserleri:

 Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar: Öykü

 Gönül Hanım: Roman

Gönül Hanım (Özet)

 Üsteğmen Mehmet Tolun, Tatar genci Ali Bahadır Bey, kız

kardeşi Gönül Hanım, Türk kültür ve medeniyet tarihine büyük bir ilgi duymaktadır. Orhun Abidelerini görmek isterler.

Onlara Macar teğmenlerden Kont Bela Zichy de katılır, Moskova’dan trenle yola çıkarlar.

Şükûfe Nihal Başar (1896-1973)

 İlkin Tevfik Fikret’in etkisinde aruz ölçüsüyle, zaman içinde

Milli Edebiyat anlayışında hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.

 Şiirlerine lirizm ve kadınsı bir içtenlik egemendir.

 Milli uyanış hareketi içinde yer almış, Fatih Mitingi’nde etkileyici bir konuşma yapmıştır.

Eserleri:

 Yıldızlar ve Gölgeler, Hazan Rüzgârları, Gayya, Su, Sıla Yolları, Sabah Kuşları, Yerden Göğe: Şiir

 Renksiz Istırap, Çöl Güneşi, Yakut Kayalar, Yalnız Dönüyorum,

Domaniç Dağlarının Yolcusu, Çölde Sabah Oluyor: Roman

 Tevekkülün Cezası: Öykü

 Finlandiya: Gezi yazısı

Halide Nusret Zorlutuna (1901-1984)

 Kurtuluş Savaşı’nın etkisi ve heyecanıyla Milli Edebiyat akımına katılmıştır. Milli Edebiyat akımı içinde değerlendirilen

şiirlerinde geleneksel ölçü ve anlayışa bağlı kalmıştır.

 Kadın duyarlılığını işlediği şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, roman türlerinde de yazmıştır.

 Git Bahar adlı şiiriyle daha çok tanınmıştır.

Eserleri:

 Geceden Taşan Dertler, Yayla Türküsü, Yurdumun Dört Bucağı, Ellerim Bomboş: Şiir

 Küller, Sisli Geceler, Beyaz Selvi: Roman

 Büyük Anne, Aydınlık Kapı: Öykü

Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869-1949)

 Batı felsefesinin Türkiye’de tanınmasında çalışmaları olduğu ve Darülfünun’da felsefe dersleri verdiği için “Feylesof

Rıza” diye anılmıştır.

 Halk şiiri tarzında yazdığı manzumeleri ile tanınmıştır.

 Serâb-ı Ömrüm: Şiir

Hamdullah Suphi Tanrıöver (1885-1966)

 Kurtuluş Savaşı sırasında halkı aydınlatmak için gönderildiği yerlerde hitabetin etkili örnekleri olan konuşmalar yaptı.

 Konuşmalarından bazıları Dağ Yolu, yazıları da Günebakan

adlı kitaplarda toplanmıştır.

Eserleri:

 Dağ Yolu: Hitabet

 Günebakan: Çeşitli düzyazılarını içerir.

Müfide Ferit Tek (1892) - (1973)

 Türkçülük akımının roman türündeki ilk kadın temsilcilerindendir. Yazılarında Halide Edip Adıvar’ı örnek aldı.

 Millî Mücadele yıllarında İrfan, Hâkimiyet-i Milliye, İrade-i

Milliye gazetelerinde; Türk Yurdu ve Şehbal dergilerinde

Milli Mücadele’yi destekleyen yazılar yazdı.

Eserleri:

 Aydemir, Pervaneler: Roman

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ BAĞIMSIZ SANATÇILARI

Mehmet Akif Ersoy (1873 - 1936)

 İstiklal Marşı’nın şairidir.

 Toplumcu bir sanattan yanadır.

 Toplumun kurtuluşunun dine sarılmakla olacağını ileri sürmüş; bu düşünce doğrultusunda ahlaki, didaktik şiirler yazmıştır.

 Dini lirizm ve realizm şiirinin en önemli özelliğidir.

P:153

Millî Edebiyat Dönemi

EDEBİYAT 8

FASİKÜL 4

13 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Ben, sanatta bir akıma bağlanmaya karşıyım. Çünkü her akımın öncüsü aslında bir kişidir. Ondan sonra gelenler de aynı

yolu izleyerek akımın öncüsünü taklit etmekten başka bir şey

yapmaz. Bu bağlamda şiir akımı da olamaz. Çünkü bu da bir

çeşit taklit zinciridir. İşte ---- böyle bir zincirin halkası olmaktan kaçınmış, belirli bir akım içinde yer almamıştır.

Bu parçada öne sürülen düşünceye göre boş bırakılan yere aşağıdaki adlardan hangisi getirilmelidir?

A) Cenap Şehabettin (Servetifünun)

B) Faruk Nafiz (Beş Hececi)

C) Mehmet Akif (Bağımsız-Cevap C)

D) Oktay Rifat (Garipçi)

E) Ece Ayhan (II. Yeni)

12 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

---- hayatının sonuna doğru şiir kitaplarının adlarından içinde

yer alacak şiirlerin sırasına kadar bütün ayrıntılarla ilgilenmişse

de şiirleri ancak ölümünden sonra kitaplaşabilmiştir. 1961’de

yayımlanan ---- adlı kitabı, şairin en tanınmış eseridir. Adını,

kitabın ilk şiiri olan Süleymaniye’de Bayram Sabahı’nın üçüncü

dizesinden alan bu eser, şairin şiir anlayışını anlamada anahtar bir işleve sahiptir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?

A) Ahmet Haşim - Piyale

B) Yahya Kemal Beyatlı - Kendi Gök Kubbemiz

C) Necip Fazıl Kısakürek - Çile

D) Mehmet Âkif Ersoy - Safahat

E) Faruk Nafiz Çamlıbel - Han Duvarları BAŞKA YERDE YOK

O Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul’u şiirlerinde en

çok işleyen şairlerimizden biridir.

O Tevfik Fikret’in gerek İstanbul’a kızdığı ve nefret ettiği için gerekse 20. yüzyıl başlarındaki

baskılı ve sıkıntılı dönem yüzünden İstanbul’u

anlattığı ve İstanbul’a ağır bir hakaret içeren

Sis adlı şiirine karşılık, çok sert bir şiir olan Siste Söyleniş adlı şiiri yazarak aydın çevresine

ve halka umut vermiştir.

 İstiklal Marşı ve Çanakkale Şehitlerine şiirlerinde olduğu gibi kahramanlıkları millî ve dinî duygularla anlatmıştır.

 Milli Eğitim Bakanlığının isteği üzerine İstiklal Marşı’nı yazmış; şiir, Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir.

 Şiirlerinde aruz ölçüsünü Türkçeye büyük bir ustalıkla uygulamış ve Türk aruzu haline getirmiştir.

 Toplumsal içerikli manzum hikâyeler yazmıştır.

 Temel eseri Safahat yedi bölümden oluşur.

 Birinci bölüm olan Safahat’ta, Osmanlı toplumunun meşrutiyet yıllarındaki durumu anlatılır.

 Süleymaniye Kürsüsünde adlı bölümde, Osmanlı aydınlarının halkla ilişkisi dile getirilir.

 Hakkın Sesleri adlı bölümde, eski dini-didaktik Türk eserlerinde olduğu gibi her şiirin başında bir ayet yer alır.

 Fatih Kürsüsünde adlı bölümde, yeni kuşaklara çalışma ve

mücadele ruhu kazandırmak isteyen düşünceler yer alır.

 Hatıralar adlı bölümde Birinci Dünya Savaşı sırasında yazılmış şiirler bulunur. Her birinin başına bir hadis konulan

bu şiirlerde “İslam Birliği” ülküsü vurgulanır.

 Asım adlı bölümde Birinci Dünya Savaşı günlerinden tablolar çizilir.

 Yedinci bölüm olan Gölgeler’de dinî şiirler ve dörtlükler yer

alır.

Eserleri:

 Safahat, Hakkın Sesleri, Süleymaniye Kürsüsünde, Fatih

Kürsüsünde, Hatıralar, Gölgeler, Asım: Şiir

 Hasta, Küfe, Meyhane, Seyfi Baba, Hasır, Mahalle Kahvesi:

Manzum Hikâye

Yahya Kemal Beyatlı (1884 - 1958)

 Saf (öz) şiir anlayışına bağlı kalmıştır.

 Divan şiiriyle Batı şiirini ustalıkla sentezlemiştir.

 Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır.

 Hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri Ok’tur.

 Şiirde biçimi önde tutmuş, esinlenmeye değil;

“dil işçiliği”ne önem vermiştir.

 İstanbul, aşk, tabiat, ölüm, musiki, sonsuzluk, rintlik, deniz

başlıca konularıdır.

 “Beyaz Lisan” anlayışını savunmuştur. Bu anlayışı, şiirde

cümle yapısını Türkçenin şartlarına göre düzenlemek, halka mâl olmuş Türkçe kelimelerden oluşan bir söz varlığına dayanmak, söyleyişi sade bir ifadeye kavuşturmak, Türkçe duymak ve yazmak şeklinde açıklamıştır.

 Sözcük seçimine, dize bütünlüğüne, ahenge ve kafiyeye

büyük önem vermiştir.

 Parnasizmin Türk şiirindeki temsilcisidir.

 Nev Yunanilik (Neoklasizm) ve sembolizmden de etkilenmiştir.

 Süleymaniye’de Bayram Sabahı adlı şiiriyle bireyi tarih-kültür-gelenek ilişkisinde ele almış ve Süleymaniye Camii’ni

bir medeniyet sembolü olarak kullanmıştır.

 Sessiz Gemi, Rindlerin Akşamı, Aziz İstanbul, Atik Valde’den

İnen Sokakta, Bir Başka Tepeden, Mohaç Türküsü, Mehlika Sultan önemli şiirlerindendir.

 Bütün kitapları öldükten sonra yayımlanmıştır.

Eserleri:

 Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyla, Rubailer ve

Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş: Şiir

 Edebiyata Dair, Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Tarih Musahabeleri: Deneme, makale, söyleşi

 Siyasi ve Edebi Portreler: Biyografi

 Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım: Anı

P:154

Millî Edebiyat Dönemi

9 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

P:155

EDEBİYAT 10

Öğreten Test FASİKÜL 4

2. Aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat topluluğunun

özellikleri arasında yer almaz?

A) Dilde sadeleşme fikrini savunmuşlardır.

B) Batı edebiyatını günü gününe takip etmeyi amaçlamışlardır.

C) Yapıtlarında savaşların insanımız üzerindeki etkisini

işlemişlerdir.

D) Halk şiirine ait nazım biçimlerini kullanmışlardır.

E) Öncüleri Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp ve Ali Canip

Yöntem’dir.

3. Devleti içinde bulunduğu şartlardan kurtarmak için ortaya atılan ---- fikrinde ülke tebaası olan herkes devletin

her türlü imkânından eşit olarak faydalanabilirdi. Ancak

---- dünyaya yayılan olumsuz etkiler, bu düşünceyi temelinden sarstı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda da Slav ırkları ve Balkanlarda bulunan azınlıklar

bağımsızlığını ilan etti. Bu unsurları bünyesinde tutamayan devlet için bu düşüncede ısrar etmek anlamsız olduğu için yerini başka düşünce akımlarına bıraktı.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Batıcılık - I. Dünya Savaşı’yla

B) Osmanlıcılık - Fransız İhtilali’yle

C) Türkçülük - İngiltere ve Almanya’nın çalışmalarıyla

D) Osmanlıcılık - Rusların Panslavizm düşüncesiyle

E) İslamcılık - Fransız İhtilali’yle

1. Temel düşünceleri, halka dayanan, halkın anlayabileceği

bir edebiyatın oluşturulmasıydı. Dilde sadeleşme, hece

ölçüsünü kullanma, halk edebiyatını örnek alma hedeflendi. Bu sayede, ulusal özellikleri ağır basan bir edebiyat oluşmaya başladı. Yazar ve şairler İstanbul’un dışına

çıkarak Anadolu’yu yapıtlarına taşımaya özen gösterdiler.

Bu parçada özellikleri verilen edebiyat dönemi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Divan Edebiyatı B) Tanzimat Edebiyatı

C) Edebiyatıcedide D) Fecriati Edebiyatı

E) Millî Edebiyat

4. Türk edebiyatında her yeni akım, kendine ait basın-yayın organlarıyla sanat ve edebiyat görüşlerini aktarmaya

çalışır; akımın ortaya koyduğu edebî yayınlar bu yayın

organlarında yayımlanırdı.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat akımının oluşturduğu basın-yayın organlarından biri değildir?

A) Varlık B) Genç Kalemler

C) Dergâh D) Yeni Mecmua

E) Türk Yurdu

5. Türk milletinin, dil, edebiyat, din ve ahlak yönüyle aynı

kültürle yetişmiş kişilerden oluştuğuna inanmış; Turancılık idealinin savunuculuğunu üstlenmiştir. Döneminde,

Genç Kalemler dergisine yakınlık duymuş ve kısa zamanda o derginin yazar kadrosuna katılmıştır. Kızıl Elma,

Yeni Hayat ve Altın Işık şiirlerinin yer aldığı yapıtlarından

bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mehmet Emin Yurdakul

B) Ali Canip Yöntem

C) Ömer Seyfettin

D) Ziya Gökalp

E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

6. Realist bir yazar olan Refik Halit Karay, Çalıkuşu adlı romanında İstanbul’da iyi bir eğitim görmüş Feride’nin, bir

aşk yarasından dolayı Anadolu’ya öğretmen olarak gitmesini ve Anadolu’da geçirdiği zor günleri anlatmıştır.

Bu cümledeki bilgi yanlışlığı aşağıdakilerin hangisinde belirtilmiştir?

A) Cümlede sözü edilen roman, Çalıkuşu değil; Sürgün’dür.

B) Çalıkuşu romanı, Refik Halit Karay’ın değil; Reşat

Nuri Güntekin’dir.

C) Refik Halit Karay, roman türünde yapıt vermemiş,

öykü türünde yapıtlar ortaya koymuştur.

D) Refik Halit Karay, realist değil; romantik bir yazardır.

E) Cümlede sözü edilen romanın kahramanı “Feride”

değil, “Handan”dır.

1-E 2-B 3-B 4-A 5-D 6-B

P:156

11 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 4

3. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi yazınsal türü yönüyle

ötekilerden farklıdır?

A) Akşam Güneşi

B) Yezidin Kızı

C) Mahur Beste

D) Yeni Turan

E) Erenlerin Bağından

1. Yazın hayatı, çeşitli gazetelerdeki yazıları ve fıkralarıyla

başlayan yazar, Fecriati edebiyatından sonra Milli Edebiyat akımı içinde yer almıştır. Çok güçlü bir gözlemcidir. Olayları ve karakterleri en ince ayrıntılarına kadar inceler. Memleket Hikâyeleri adlı yapıtında yer alan hikâyeler, edebiyatımızda başarılı ilk Anadolu hikâyeleridir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hüseyin Rahmi Gürpınar

B) Refik Halit Karay

C) Reşat Nuri Güntekin

D) Ahmet Hamdi Tanpınar

E) Memduh Şevket Esendal

5. Sinekli Bakkal adlı yapıt ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Roman türünde kaleme alınmıştır.

B) İlk olarak Londra’da İngilizce olarak yayımlanmıştır.

C) Halide Edip Adıvar tarafından yazılmıştır.

D) II. Abdülhamit döneminin farklı toplumsal kesimleri

anlatılmıştır.

E) Aliye, Tosun Bey ve Damyanos, kahramanlarından

bazılarıdır.

6. I. Anadolu Notları

II. Sinekli Bakkal

III. Yaprak Dökümü

IV. Eski Şiirin Rüzgârıyla

V. Türk’ün Ateşle İmtihanı

Yukarıda numaralanmış yapıtlardan hangileri aynı

türdedir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) II ve V E) III ve V

2. Sanatçının çıkış noktası “yalnız bizim olanı aramak”tı.

Önemli olan Türk toplumunun tarihi, ruhu ve sezişidir.

Modern Türk şiir dilinin yolunu açanların başında gelir.

Türk aruzuna son ve en güzel biçimi verir. Şiirlerinde tarih, İstanbul, aşk, doğa, ölüm, musiki, sonsuzluk, rintlik

temalarını işler. Hece ölçüsü ile yazdığı Ok şiiri dışında

bütün şiirlerini aruzla yazmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Haşim

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Ziya Gökalp

D) Yahya Kemal Beyatlı

E) Mehmet Âkif Ersoy

4. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen yapıtla ilgili değildir?

A) Konağı kiraya verip kardeşi Selma Hanımefendi’nin

yanına taşınma fikri ortaya çıktığından beri Naim Efendi’nin rahatı kaçar. (Bugünün Saraylısı)

B) Ruslara esir düşen Üsteğmen Mehmet Tolun, günün

birinde Tatar genci ve onun kız kardeşiyle tanışmıştır.(Gönül Hanım)

C) Babasız kalan Lale, insanlardan uzaklaşıp içine kapanır, köyde dışlanır, buna tepki olarak okuyup İngilizce öğretmeni olur. (Tatarcık)

D) Leyla’ya âşık olan Necdet, bağımsızlıktan umudunu

kesmiş, olaylara sadece seyirci kalmıştır. (Sodom ve

Gomore)

E) Feride, düğün günü, Kâmuran’ın İsviçre’deyken Münevver adında hasta bir kızla ilişkisi olduğunu öğrenir.(Çalıkuşu)

1-B 2-D 3-E 4-A 5-E 6-C

P:157

EDEBİYAT 12

Sınav Tadında FASİKÜL 4

1. Millî Edebiyat başlangıçta bir dil hareketi olarak ortaya

çıkmıştır. Edebiyatımızın yapay ve eski dilinden dolayı

ulusal bir nitelik taşımadığını, dilin yalınlaşması, konuşma

dilinin edebî dile dönüştürülmesi hâlinde ulusal bir edebiyatın oluşturulabileceği öne sürülmüştür.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi yukarıda belirtilen

dil anlayışının savunucularından biri değildir?

A) Ziya Gökalp

B) Ömer Seyfettin

C) Ali Canip Yöntem

D) Süleyman Nazif

E) Mehmet Emin Yurdakul

3. Aşağıdakilerden hangisi yazınsal türü bakımından

ötekilerden farklıdır?

A) Safahat B) Handan C) Acımak

D) Damga E) Sürgün

2. Töre romanı olan yapıtta olaylar, Aksaray’ın romanla aynı

ismi taşıyan sokağında geçmektedir. II. Abdülhamit Devri

Türkiye’sinin toplumsal durumu ele alınmıştır. Yazar, Rabia ve Peregrini karakterleriyle Batı ve Doğu’nun bir sentezini yapmaya çalışmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Fatih-Harbiye B) Çalıkuşu

C) Sinekli Bakkal D) Yaprak Dökümü

E) Bugünün Saraylısı

5. (I) Yahya Kemal Beyatlı, Millî Edebiyat Dönemi’nde yaşamasına karşın şiirlerinde bu hareketin özelliklerini yansıtmamıştır.(II) Divan şiirini modernleştirerek yeni bir şiir

tarzı oluşturmuştur. (III) Bir tek şiiri dışında bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. (IV) Parnasizm ve sembolizm akımlarından etkilenmiştir. (V) Saf şiirin önemli temsilcilerinden olan sanatçı, şiir dışında başka alanda yazı

kaleme almamıştır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) Il C) III D) IV E) V

6. Millî Edebiyat hareketi, “Yeni Lisan” olarak bilinen dilde

sadeleşme hareketi ile birlikte 1911’de başlar. Milliyetçi

düşünceye dayanan Millî Edebiyat, dilinin yalın ve anlaşılır; konularının millî, milliyetçi ve yerli oluşu ile kendinden önceki mekteplerden ayrılır.----, bu anlayışla hikâye

türünde eser veren yazarlar arasında yer alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Halide Edip Adıvar

B) Ömer Seyfettin

C) Refik Halit Karay

D) Yakup Kadri

E) Hüseyin Cahit Yalçın

4. Ziya Gökalp, Millî Edebiyat Dönemi’nin ana prensiplerini şöyle sıralamıştır: Aruzu terk edip heceyi tercih etmek, halkın konuştuğu ve anladığı millî dille yazmak,

başka lisanlardan dilimize geçmiş olan kelimeler yerine

Türkçelerini tercih etmek.

Aşağıdaki şiirlerden hangisinin bu parçada belirtilen

prensipleri benimseyen bir şair tarafından yazıldığı

söylenemez?

A) Han Duvarları

B) Mohaç Türküsü

C) Akından Akına

D) Cenk Duyguları

E) Peri Kızıyla Çoban Hikâyesi

1-D 2-C 3-A 4-B 5-E 6-E

P:158

13 EDEBİYAT

FASİKÜL 4 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923-...)

 Cumhuriyet’in ilanından sonra Türk edebiyatında, çağdaş

anlayışlar doğrultusunda birçok yenilik görülmüştür.

 Dil devrimiyle birlikte Türkçe ve Türk edebiyatı gelişmeye

başlamış; milliyetçi, halkçı, yenilikçi, modern sanat ve edebiyat görüşlerinin benimsendiği bir edebiyat doğmuştur.

 Sanatçılar; Türkiye’nin gerçeklerini, kentlerdeki, köylerdeki yaşamı ve insan ilişkilerini, yurt dışına göçen işçileri anlatmışlardır.

 Yeni dil ve eski dil tartışmaları sona ermiş, Türk Dil Kurumu kurularak dilin arılaştırılmasına hız kazandırılmıştır.

 Doğu ve Batı edebiyatlarının klasik yapıtları Türkçeye kazandırılmıştır.

 Türk edebiyatında deneme, gezi, günlük, anı, söylev, mülakat, röportaj gibi yazınsal türlerin gelişmesi, yazarlar tarafından kullanılır olması, halk tarafından tanınması bu dönemde gerçekleşmiştir.

Dönemin Genel Özellikleri

 Tanzimat’la birlikte başlayan, Yeni Lisan hareketiyle hız kazanan dilde sadeleşme hareketi Cumhuriyet Dönemi’nde

devam etmiş, yazı diliyle konuşma dili birbirine iyice yaklaştırılmıştır.

 Dünyaya açılma ve çağdaşlaşma çabaları sanatçıları edebiyatı etkilemiş, Batı edebiyatı yakından takip edilmiştir.

 Avrupa’da ortaya çıkan dadaizm, sürrealizm, post modernizm gibi bireyin bunalımını esas alan ve modernizmi sorgulayan akımların etkisinde eserler üretilmiştir.

 Anadolu; doğal güzellikleri, insanı, sosyal hayatı ve folkloruyla edebî eserlere yansımıştır.

 Bireyin anlatılmasında psikoloji ve psikiyatri bilimlerinden

yararlanılmış; bireyi önemseyen varoluşçuluk, sezgicilik gibi fikirlere değer verilmiştir.

 Şiirde aruz büyük ölçüde bırakılmış, hece ölçüsü ve daha

çok da serbest ölçü kullanılmıştır.

 Roman ve hikâyelerde toplumsal farklılıklar, ülke ve toplum sorunları, Kurtuluş Savaşı, eski yeni çatışması, köy ve

kasaba insanının çelişkileri işlenmiştir.

 Tiyatro, Cumhuriyet’i ve modernleşme ilkelerini halka aktarmada bir araç olarak hızla yaygınlaşmaya başlamıştır.

 Uluslararası alanda sanatçılar yetişmiş, bu sanatçılar Nobel de dahil pek çok ödül kazanmıştır. BAŞKA YERDE YOK

Cumhuriyet Dönemi’nde Edebî Dergiler

 Varlık: Yaşar Nabi Nayır tarafından 1933’te Ankara’da yayımlanmaya başlayan dergi, 1946’dan itibaren İstanbul’da yayımlanmaktadır. Türk edebiyatının en uzun soluklu dergisi olan Varlık, farklı

akımlara ve anlayışlara ev sahipliği yapmıştır.

 Kültür Haftası: Peyami Safa tarafından 1936 yılında

yirmi bir sayı olarak yayımlanmıştır. Dergide; Peyami Safa, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy,

Ahmet Hamdi Tanpınar gibi imzalar görülür.

Cumhuriyet Dönemi’nde Şiir

 Cumhuriyet Dönemi şairleri Batı şiiri, divan şiiri geleneği

ve halk şiiri kaynaklarından yararlanmıştır.

 Divan şiiri Tanzimat’tan sonra biçimsel olarak etkisini kaybetse de içeriksel olarak şairleri etkilemeyi sürdürmüştür.

 Öz şiir anlayışındaki şairler, divan şiirinin imge ve ahenk

özelliklerinden etkilenmişlerdir.

 Millî Edebiyat Dönemi’nin devamı niteliğindeki Beş Hececiler, hece ölçüsünü kullanmış, halk şiir geleneğini, folkloru

ele almış ve millî bir edebiyatın kurulmasında çalışmışlardır.

 Garip şiiriyle başlayan serbest nazım iyice yaygınlaşmıştır.

 Sanatçıların toplumcu bir bakış açısıyla işçi ve köylülerin

sorunlarına yönelmesi şiirimizde yeni konu ve temaların

ortaya çıkmasını sağlamıştır.

1) Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir

 Şiirde her türlü ideolojinin dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran bu anlayış, temsilcilerini her

türlü eğilimin dışında tutup bağımsız kişilikler olarak şiir

yazmaya yöneltmiştir. BAŞKA YERDE YOK

 Ağaç: Necip Fazıl Kısakürek’in 1936’da on yedi sayı olarak yayımladığı dergidir. Dergide Necip Fazıl

Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Cahit Sıtkı Tarancı gibi imzalar görülür.

 Çınaraltı: Orhan Seyfi Orhon ve Yusuf Ziya Ortaç tarafından 1941-1948 tarihleri arasında yüz altmış bir

sayı olarak yayımlanmıştır. Türkçü ve milliyetçi bir

dergidir.

 Büyük Doğu: Necip Fazıl Kısakürek tarafından ilk sayısı 1943’te yayımlanan dergidir. Büyük Doğu, kimi

zaman bir dergi kimi zaman da bir gazete özelliği

göstermiştir.

 Markopaşa: 1946 yılında Sabahattin Ali, Aziz Nesin

ve Rıfat Ilgaz tarafından halkçı, toplumcu gerçekçi

bir anlayışla çıkarılan siyaset, mizah, hiciv dergisidir.

 Hisar: İlk sayısı 1950’de yayımlanan

dergi iki ayrı dönemde yayın hayatını sürdürmüştür. Dergi, kendi çevresinde oluşturduğu Hisar topluluğuyla önem kazanmıştır.

 Yaprak: Orhan Veli tarafından 1949

tarihinden itibaren on beş günde bir

yayımlanan dergidir.

 Pazar Postası: 1951’de yayımlanmaya başlayan dergi, özellikle İkinci Yeni hareketine bağlı şairlerin bu

dergide yazmasıyla ünlenmiştir.

 Türk Dili: Ankara’da 1951 yılında, Türk Dil Kurumu’nun aylık yayını olarak çıkmaya başlayan dergi

Türk dilinin ve edebiyatının en uzun soluklu dergilerinden biridir.

 Mavi:1952’de Ankara’da yayımlanmaya başlamıştır.

Mavi dergisi çıkış amacını derginin ilk sayısında açıklamış ve sayfalarının ulusal sanatı eserlerinde yansıtan sanatçılara açık olduğunu belirtmiştir.

 Papirüs: Cemal Süreya’nın çıkardığı dergidir. Dergi

ilk olarak 1960’ta yayımlanmıştır.

 Halkın Dostları: İlk sayısı 1970’te Aylık Devrimci Sanat ve

Kültür Dergisi alt başlığıyla İstanbul’da yayımlanmıştır.

8. ÜNİTE

P:159

EDEBİYAT 14

FASİKÜL 4

1 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

Yazar:

— Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yarım kalan son romanı dâhil

tüm romanlarını okudum. Utanarak söylemeliyim ki romanları

dışında yazdığı hiçbir şeyi okumadım.

Eleştirmen:

— En beğendiğiniz ve en az beğendiğiniz romanlarını sorabilir miyim?

Yazar:

— Türk modernleşmesini bir parodiye dönüştürdüğü ve Türk

romanının en ilginç üç karakterini -Hayri İrdal, Halit Ayarcı ve

Doktor Ramiz- yarattığı romanı bir şaheserdir. Kurtuluş mücadelesine odaklandığı romanı ise benim gözümde, biraz zayıf

kalmıştır ve bu yüzden en az “Tanpınar romanı” olan metnidir.

Eleştirmen:

— Size katılıyorum. Edebiyat tarihlerinde geçmese, kitabın

kapağında Tanpınar adını görmesem bu romanı onun yazdığını asla düşünmezdim. Şiirleri için de aynı şeyi düşünüyorum. Fakat zaten benim için Tanpınar, bir şairden ziyade muhteşem bir romancı, edebiyat tarihçisi ve araştırmacısıdır.

Bu diyalogdan hareketle aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) Yazar, Abdullah Efendi’nin Rüyaları kitabını henüz okumamıştır.

B) Eleştirmene göre XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi Tanpınar’ın

başyapıtıdır.

C) Yazarın en az beğendiği Tanpınar romanı Sahnenin Dışındakiler’dir.

D) Eleştirmen için Bursa’da Zaman Tanpınar’ın gerçek gücünü yansıtmakta yetersizdir.

E) Yazarın en beğendiği Tanpınar romanı Saatleri Ayarlama

Enstitüsü’dür.

 Öz (saf) şiir, Paul Valery’nin şiirde dili her şeyin üstünde

tutan görüşünden hareketle bazı şairlerimizde görülen ortak zevk ve anlayıştır.

 Türk edebiyatında “Öz Şiir” eğilimi Ahmet Haşim’in Şiir

Hakkında Bazı Mülahazalar adlı makalesiyle başlar.

Öz şiir anlayışını sürdüren şairler, aşağıdaki yargılarla ilişkilendirilebilir:

 Şairin ruhsal durumunu ve gerçekliği dolaylı biçimde yansıtacak özgün ve kişisel imgeler oluşturmaya çalıştılar.

 “Sanat sanat içindir.” anlayışını benimsediler, şiirin bir emek

işi olduğunu savundular.

 Şiirde biçim kaygısı taşıdılar, dizenin şiirin her şeyi olduğuna

inandılar. Çalışarak mükemmele varan şiir yazmaya çalıştılar.

 Dilde saflaşmayı amaçlayan sanatçılar, insanı bireysel bir

yaklaşımla ele aldılar.

 Şiirde müzikaliteye, ahenge, ritme önem verdiler ve ahengin ölçü ve uyakla sağlanacağına inandılar.

 Dili, günlük dilden bağımsız bir şiir dili olarak ele aldılar.

 Anlaşılmak için değil duyulmak, hissedilmek için şiir yazdılar.

 Ruh, masal, rüya, mit, gizemsellik, simgecilik, bireysellik

gibi temaları yoğun bir biçimde işlediler, şiir tekniğini geliştirmek için zekice buluşlar ortaya koydular.

Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiirin Temsilcileri

Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962)

 Şiir, öykü, roman, deneme ve edebiyat tarihi

alanlarında eserler vermiş, çok yönlü bir yazardır. Sembolizm akımından etkilenmiştir.

 Şiirlerinde müzikal yoğunluk vardır; aşk, ölüm,

metafizik gibi temalara geniş yer vermiştir.

 Rüya, hayal ve zaman kavramları üzerinde durmuştur. Ne

İçindeyim Zamanın, Bursa’da Zaman şiirleri bu kavramları

örnekleyen şiirleridir.

 Hikâye ve romanlarında insan ruhunun temeli saydığı bilinçaltına ve rüyalara geniş yer vermiştir.

 Romanlarında bu ögelerle birlikte tarihsel, toplumsal konuları da ele almıştır.

 Romanlarında, sosyal değişimlerin insan üzerindeki etkilerini, insanların kültürel kimlik arayışını etkili bir şekilde kaleme almıştır.

 Batı’dan aldıklarını zengin Doğu kültürü içerisinde eriterek

oluşturduğu şiirsel üslubu, çocukluk anılarından ve mizacından gelen hayal dünyası, sağlam roman kurgusuyla birleşerek romanlarına yansımıştır.

 Huzur’da Doğu-Batı karşıtlığını ve kimlik sorununu, İstanbul’un farklı semtlerini karşı karşıya getirerek işlemiştir.

 Huzur, hem bir aşk hem de Tanpınar’ın İstanbul’a olan derin sevgisinin romanıdır.

Eserleri:

 Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin

Dışındakiler, Aydaki Kadın: Roman

 Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru: Öykü

 Bütün Şiirleri: Şiir

 Beş Şehir, Yaşadığım Gibi, Edebiyat Üzerine Makaleler:

Deneme

 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Tevfik Fikret, Yahya Kemal,

Namık Kemal, Cahit Sıtkı’ya Dair: İnceleme

Huzur (Özet)

 Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının- İhsan, Nuran, Suat

ve Mümtaz’ın- adlarıyla verilir. Ancak, romanın

ana karakteri Mümtaz’dır. Yazar, diğer üç karakteri Mümtaz’la olan ilişkileri çerçevesinde

tanıtır. 1930’larda geçen bir kurguyla, Türkiye’nin Doğu ve

Batı arasında kalmışlığını anlatır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü (Özet)

 Hayri İrdal ve Halit Ayarcı’nın Saatleri Ayarlama Enstitüsü

kurmaları ve bu olay etrafında dönemin özellikleri mizahi bir

bakışla anlatılır.

Mahur Beste (Özet)

 İsmail Molla ilmiye sınıfındandır ve oğlu Behçet’i

de ilmiye sınıfından Ata Molla’nın kızı Atiye ile evlendirmiştir. İsmail Molla, Ata Molla, Sabri Hoca

o dönem ilmiye sınıfının önemli şahıslarıdır.

Sahnenin Dışındakiler (Özet)

 Cemal üniversitede okumak için çocukluğunun geçtiği İstanbul’a yerleşir. Sabiha’yı sevmektedir. İstanbul işgal altındadır. Arkadaşı İhsan da yurtdışından İstanbul’a döner. Cemal, İhsan ve Sabiha çok sık görüşürler.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:160

15 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Sağlam bir şiir zevki ve kültürü olan ----, şiire yönelik görüşlerini

yakın dostu Ziya Osman’a yazdığı mektuplarda ve yazılarında

dile getirmiş, şiirin kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı olduğunu ifade etmiştir. İlk şiirlerinde yalnızlığı, olgunluk döneminde

ise ölüm temasını işlemiştir. Şiirlerinde ölüm; yaşama arzusu ve

yaşama sevinciyle iç içedir. “Her mihnet kabulüm, yeter ki / Gün

eksilmesin penceremden” dizeleri onun hem hayata bakışını

hem de yaşama arzusunu en açık biçimde ifade eder.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Cahit Sıtkı Tarancı B) Ahmet Muhip Dıranas

C) Necip Fazıl Kısakürek D) Ahmet Hamdi Tanpınar

E) Bedri Rahmi Eyuboğlu

3 - ÖĞRETEN SORU / 2021 AYT

----; Batı’nın yalnızca maddeye ve teknik güce olan inancının değil, akla verdiği önemin de eleştirilmesinden yanadır. 1935’te yazdığı ilk oyunu Tohum’da görüşünü “her şeyin ve her hadisenin

anahtarını ruhta ve göze görünmeyende bulan prensip” olarak tanımlamıştır. Nam-ı Diğer Parmaksız Salih’te yüce gönüllülükle düzenbazlığın toplumda yan yana yaşadığını gösterir. Para’da ise

maddi çıkarlar için her türlü ahlaksızlığı mübah gören bir bankacının kendi hayat felsefesinin kurbanı oluşunu anlatmaktadır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Cevat Fehmi Başkut B) Ahmet Kutsi Tecer

C) Orhan Asena D) Necip Fazıl Kısakürek

E) Sabahattin Kudret Aksal

Cahit Sıtkı Tarancı (1910-1956)

 Baudelaire, Verlaine gibi sembolist Fransız şairlerinden etkilenmiştir. Şiiri “kelimelerle güzel

şekiller kurma sanatı” olarak tanımlayan sanatçı, “Sanat için sanat” ilkesine bağlı ahenkli şiirler yazmıştır.

 Hecenin kalıplaşmış duraklarını atarak şiire yeni söyleyiş imkânları kazandırmış, Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denemiştir.

 Az sözle çok şey anlatmayı amaçlayan ve şiirlerinin ses,

çağrışım değerlerine önem veren sanatçı, şiirlerinde küçük

insanın günlük yaşamını, ümitlerini, yaşama sevincini ve

ölüm korkusunu dile getirmiştir.

 Arkadaşı Ziya Osman Saba’ya gönderdiği mektuplar edebiyatımızın en güzel mektup örnekleri arasındadır.

Eserleri:

 Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût, Sonrası: Şiir

 Ziya’ya Mektuplar: Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektupları içerir.

Eserleri:

 Kaldırımlar, Örümcek Ağı, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı,

Çile (Bütün şiirlerini içerir.): Şiir

 Bir Adam Yaratmak, Tohum, Reis Bey: Tiyatro

 Aynadaki Yalan: Roman

 Cinnet Mustatili (Yılanlı Kuyudan): Hatıra

 Kafa kâğıdı: Otobiyografi

 Çöle İnen Nur: Biyografik roman

Necip Fazıl Kısakürek (1905-1983)

 Şiirlerinde metafizik konuları, felsefi görüşlerini, etkileyici bir anlatım, temiz ve berrak bir

Türkçeyle dile getirmiştir.

 Modern Türk şiirinin mistik şairidir.

 Şiirlerini hece ölçüsüyle yazmış, serbest ölçüye karşı olmuştur.

 Şiirde şekil bakımından kusursuzluğu aramıştır.

 Halk şiirinden yararlanmış, bunlara Batılı, modern bir özellik kazandırmıştır.

 İlk şiirlerinde karamsarlıklarını, buhranlarını, ruh çalkantılarını, korkularını, iç hesaplaşmalarını, çocukluk yıllarını ve

arayışlarını anlatmıştır. Örümcek Ağı ve Kaldırımlar adlı şiirleri bu karamsarlığın ürünüdür.

 Efendim dediği Abdülhakim Arvasi ile tanışması yaşam felsefesinin değişmesine neden olmuş, bireysel şiirden mistik şiire geçiş yapmıştır.

 Sonsuzluk Kervanı ve Çile gibi şiirlerinde metafizik anlayışını, dinî duygu ve düşüncelerini, arayışlarını anlatmıştır.

 Şiirleri gibi tiyatrolarında da olaylara mistik açıdan yaklaşan

sanatçı, görünen gerçeğin ardında görünmeyeni aramıştır.

 Tiyatrolarında belli bir tezi savunan sanatçı, vermek istediklerini yapıtının sonunda doğrudan dile getirmektedir.

Asaf Halet Çelebi (1907-1958)

 Divan edebiyatı, Budizm, Fars edebiyatı, tasavvuf ve Doğu-Batı uygarlıklarından aldığı ilhamla egzotik bir şiir dünyası oluşturmuştur.

 Hayal ve duygu şairi değil, bir sezgi şairidir.

 Türk edebiyatında letrizm (harfçilik) anlayışının

temsilcisidir.

Eserleri:

 He, Lâmelif, Om Mani Padme Hum: Şiir

 Divan Şiirinde İstanbul: Antoloji

Ahmet Muhip Dıranas (1908-1980)

 Baudelaire’in şiir görüşüyle Türk halk şiirini

kaynaştırarak kendine özgü şiirler yazmıştır.

 Şiirlerinde insanın iç dünyasını, tarih, metafizik,

doğa gibi temaları, güzelliğe olan aşkını, yaşama sevincini lirik bir söyleyişle yansıtmıştır.

 Olvido, Kar, Köpük, Ayaklar, Fahriye Abla gibi

önemli şiirler yazmıştır.

 Tiyatrolarında kadın-erkek ilişkilerini, yalnızlık, mutsuzluk

ve ümitsizlik gibi konuları ele almıştır.

Eserleri:

 Şiirler: Şiir

 Gölgeler, O Böyle İstemezdi: Tiyatro

Özdemir Asaf (1923-1981)

 Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak oluşturduğu sentez, sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.

 Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay

ve taşlama, şiirine egemen olan unsurlardır.

 İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen-ben ikileminde vermiştir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:161

EDEBİYAT 16

FASİKÜL 4

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en üretken şairlerindendir. Şiirlerinde hem yerli hem de evrensel değerleri ve unsurları işleyen, hem bireysel hem de toplumsal sorunları irdeleyen, ufku geniş bir şair olarak bir dönemin öncü edebiyatçılarından olmuştur. Yüze yakın yayımlanmış şiir kitabı bulunan şairin eserleri arasında Çocuk ve Allah, Çakırın Destanı,

Toprak Ana ve Çanakkale Destanı en çok bilinenleridir.

Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Mehmet Âkif Ersoy

B) Nâzım Hikmet Ran

C) Yahya Kemal Beyatlı

D) Fazıl Hüsnü Dağlarca

(Çocuk ve Allah, Çakırın Destanı, Toprak Ana ve Çanakkale Destanı- Fazıl Hüsnü Dağlarca. Cevap D)

E) Necip Fazıl Kısakürek

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenine; halk edebiyatı, divan

ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişimi, şiir için

bir çıkış yolu olarak seçmiştir. Gurbet, Hasret ve Hikmet Burçlarını Keşfeden Ve Evler isimli bir eseri de bulunan sanatçıya

“evlerin öyküsünü yazan şair” de diyebiliriz. Ona göre ev, süreklilik arz eden kalıcı değerleri simgeler. Bile/Yazdı ve Eski Toprak kitaplarındaki şiirlerinde eskiyle yeni, biçimle izlek arasındaki uyum kendisini somut bir biçimde belli eder. Onun şiirlerinde kelimeyi aşan fakat şiir cümlesi içinde kalan kendine özgü

alışılmamış bağdaştırmalar vardır. Şair, kendisine özgü bir çağrışım ağını oluşturacak özel bir dil kullanmakta ısrarcıdır.

Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Attila İlhan

B) Behçet Necatigil

(Bile/Yazdı ve Eski Toprak-Behçet Necatigil. Cevap B)

C) Orhan Veli Kanık

D) Edip Cansever

E) Melih Cevdet Anday

Behçet Necatigil (1916-1979)

 Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenine

halk edebiyatı, divan ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişim anlayışıyla

şiirini geliştirmiştir.

 Şiirlerinde orta halli bir vatandaşın, ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını anlatmıştır.

 İlk şiir kitapları Kapalı Çarşı ve Çevre’nin ardından yayımlanan Evler’de divan ve halk edebiyatının özelliklerini sıcak

bir lirizmle bir araya getirdiği şiirleri yer almaktadır.

 Ozana göre ev, süreklilik arz eden kalıcı değerleri simgeler. Bundan dolayı sanatçı “evlerin öyküsünü yazan şair”

olarak isimlendirilmiştir. Yazdığı çok sayıda radyo oyunu

büyük bir ilgiyle takip edilmiştir.

Eserleri:

 Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Eski Toprak, Dar Çağ, Yaz Dönemi, Divançe, İki Başına Yürümek, En/Cam, Zebra, Kareler

Aklar, Söyleriz, Beyler, Sevgilerde: Şiir

 Bile/Yazdı: Şiir görüşlerini içeren düzyazı

 Yıldızlara Bakmak, Gece Aşevi, Üç Turunçlar, Pencere,

Emekli : Radyo oyunu

 Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, Küçük Mitologya Sözlüğü: Derleme

Eserleri:

 Dünya Kaçtı Gözüme, Sen Sen Sen, Lavinia, Bir Kapı Önünde, Yumuşaklıklar Değil, To Go To (şiirlerinin İngilizce çevirisi) Nasılsın, Çiçekleri Yemeyin, Yalnızlık Paylaşılmaz, Benden Sonra Mutluluk: Şiir

 Yuvarlağın Köşeleri 1-2, Özdemir Asafça: Deneme

 Dün Yağmur Yağacak: Öykü

Sedat Umran (1926-2013)

 Eşyanın iç dünyasını yansıtarak Türk şiirine

büyük bir yenilik getirmiş şairdir.

 “Nesne şairi” olarak ve Leke adlı eseriyle tanınmıştır.

 Cansız nesnelerin bilinmeyen dünyalarını

okuyucuyla paylaşan, sevinçlerini eşyanın

kimliğinde dışa vurarak mutluluğa ulaşabileceğine inanmış bir sanatçıdır.

Eserleri:

 Meşaleler, Leke, Gittin Denizlerime Taş Atarak, Kara Işıldak: Şiir

Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914-2008)

 Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının en

üretken şairlerindendir.

 Şiirlerinde hem yerli hem de evrensel değerleri ve unsurları işleyen, hem bireysel hem

de toplumsal sorunları irdelemiştir.

 Şiire heceyle başlayan, serbest ölçüyle hemen her konuda çok ürün veren, usta bir ozandır.

 Türkçe Katında Yaşamak şiirinde “Türkçem benim ses bayrağım.” diyen ozan kendine özgü bir dil yapısı, bir biçim

oluşmuştur.

 Destan tarzında yazdığı şiirlerinin yanı sıra Kurtuluş Savaşı ile ilgili epik-lirik şiirler de yazmıştır.

 Bireysel bir nitelik taşıyan ilk şiirlerini Havaya Çizilen Dünya adlı yapıtında toplayan sanatçı, Çocuk ve Allah adlı yapıtında soyut, mistik konulara yönelmiştir.

Eserleri:

 Havaya Çizilen Dünya, Çocuk ve Allah, Daha, Çakır’ın Destanı, Taş Devri, Toprak Ana, Üç Şehitler Destanı, İstanbul-Fetih Destanı, Çanakkale Destanı, 19 Mayıs Destanı, Anıtkabir, Asu, Delice Böcek, Yedi Memetler: Şiir

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:162

17 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şiir - Yedi Meşaleciler

 1928 yılında ortaya çıkan bu topluluk, şiirlerini Yedi Meşale adlı bir kitapta toplayan Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi

Nayır, Sabri Esat Siyavuşgil, Kenan Hulusi Koray, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok, Muammer Lütfi Bahşi’nin oluşturduğu bir harekettir.

 Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi’nde “sanat sanat içindir”

deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup Yedi Meşalecilerdir.

 Bu grup artık Ayşe, Fatma edebiyatından bıktıklarını ilan

etmiş, Servetifünun ve Fecriati anlayışına yakın duran şiirler yayımlamıştır.

Yedi Meşalecilerin Özellikleri

 Milli Edebiyatçıların gerçekçilikten ve içtenlikten uzak yurt

sevgilerine karşı, içtenliği savunmuşlardır.

 Fransız sembolistlerin etkisinde kalmışlardır.

 İlkelerini, “samimilik, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik” şeklinde açıklayan topluluk, yeni bir edebiyat, farklı bir şiir oluşturmak amacıyla bir araya gelmiştir.

 Çarpıcı imge ve benzetmelerle zenginleştirdikleri şiirleri,

ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.

 Beş Hececileri eleştirmiş ve onlara karşı çıkmışlardır.

 Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler, hedeflerine gerçekleştiremeden dağılmıştır.

Yedi Meşalecilerin Temsilcileri

 Ziya Osman Saba

 Yaşar Nabi Nayır

 Sabri Esat Siyavuşgil

 Kenan Hulusi Koray

 Vasfi Mahir Kocatürk

 Cevdet Kudret Solok

 Muammer Lütfi Bahşi

Ziya Osman Saba (1910-1957)

 Şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev-aile sevgisi, Allah’a kulluk, kadere boyun eğiş, küçük mutluluklarla yetinme, ölüm

düşüncesi, öte dünya özlemi gibi konuları

işlemiştir.

 Şiirlerini gözlemci ve dışavurumcu bir tarzla, hece ölçüsüyle bazen de serbest ölçüyle yazmıştır.

 Öyküleri anı niteliği gösteren sanatçının, insan ve hayat

sevgisi, her olayda bir iyimserlik araması şiir ve öykülerinin genel özelliğidir.

 Kimi öykülerinde İstanbul’u canlı betimlemelerle anlatmıştır.

 Eserlerinde sosyal kaygı taşımamış, sanatsallığı öncelemiştir.

Eserleri:

 Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak: Şiir

 Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul: Öykü

Kenan Hulusi Koray (1906-1943)

 Cumhuriyet Dönemi’nde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Bahar Hikâyeleri adlı eserindeki bazı öykülerinde korku temasını işlemiştir.

 Konuya değil konunun anlatış şekline önem vermiştir. Özellikle ilk öykülerinde mensur şiire yaklaşan bir anlatım vardır.

Eserleri:

 Bir Yudum Su, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi: Öykü

 Osmanoflar, Son Öpüş, Büyük Öykü: Roman

Yaşar Nabi Nayır (1908-1981)

 Varlık dergisinin ve Varlık Yayınevinin sahibidir.

 Sanat hayatının ilk dönemlerinde şiirler yazmış, roman, hikâye, fıkra, makale, gezi yazısı, inceleme, çeviri, deneme, oyun, manzum

destan türünde eserler vermiştir.

Eserleri:

 Kahramanlar, Onar Mısra: Şiir

 Bu da Bir Hikâyedir, Sevi Çıkmazı: Öykü

 Bir Kadın Söylüyor, Adem ve Havva: Roman

 Mete, İnkılâp Çocukları, Köyün Namusu: Oyun

 Nereye Gidiyoruz, Atatürkçülük Nedir, Atatürk Yolu, Edebiyat Dünyamız, Dost Mektuplar, Değişen Dünyamız: İnceleme-derleme-makale

Sabri Esat Siyavuşgil (1907-1968)

 Sanat hayatına şiirler yazarak başlamıştır.

 Bir süre çeşitli gazetelerde fıkra yazarlığı, tiyatro eleştirmenliği yapmıştır.

 Yedi Meşale grubu dağıldıktan sonra bir ressam gibi eşya ve görünüm betimlemeleri

üzerine temellenen yeni şiirler yazmıştır.

Eserleri:

 Odalar ve Sofalar: Şiir

 İstanbul’da Karagöz ve Karagöz’de İstanbul, Psikoloji ve

Terbiye Bahisleri, Tanzimat’ın Fransız Efkâr-ı Umumiyesinde Uyandırdığı Yankılar, Folklor ve Milli Hayat: İnceleme-derleme

Vasfi Mahir Kocatürk (1907-1961)

 Kahramanlık, fedakârlık, milli duygular, vatan ve millet sevgisi gibi temaları işlemiştir.

 Epik şiirler yazmış; daha sonra hece ölçüsüyle, âşık tarzı şiire yönelmiştir.

Eserleri:

 Dağların Derdi, Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Hayat Şarkıları: Şiir

 Saz Şiiri Antolojisi, Türk Nesri Antolojisi, Meşhur Beyitler,

Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Edebiyatı Antolojisi: İnceleme-derleme

 Yaman, Sanatkâr: Oyun

Cevdet Kudret Solok (1907-1992)

 Edebiyata şiirle başlamış; sonraları oyun,

hikâye, roman türünde eserler yazmıştır.

 Otobiyografik nitelikler taşıyan Süleyman’ın

Dünyası adlı roman üçlemesinde Türkiye’nin Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki otuz yıllık toplumsal kesitini ortaya

koymuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:163

EDEBİYAT 18

FASİKÜL 4

8 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen

sanatçıyla ilgili değildir?

A) Şiiri “kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı” olarak tanımlayan sanatçı, duygusal şiirler yazmıştır. (Cahit Sıtkı

Tarancı)

B) Kapalı Çarşı ve Çevre adlı şiir kitaplarından sonra yayımlanan Evler kitabında divan ve halk şiirinin yansımaları

vardır. (Fazıl Hüsnü Dağlarca) (Kapalı Çarşı ve Çevre adlı

eserler Behçet Necatigil’e aittir. Cevap B)

C) Şiirleri gibi tiyatrolarında da olaylara mistik açıdan yaklaşan sanatçı, görünen gerçeğin ardında görünmeyeni aramıştır. (Necip Fazıl Kısakürek)

D) Çiçekleri Yemeyin gibi şiirlerinde toplumla, yaşadığı çağla,

kendisiyle hesaplaşmış ve hiciv ögelerini ustaca kullanmıştır. (Özdemir Asaf )

E) Budizm, divan ve Fars edebiyatı, tasavvuf ve Doğu - Batı

uygarlıklarından aldığı ilhamla egzotik bir masal dünyası

oluşturmuştur. (Asaf Halet Çelebi) 6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Yedi Meşale topluluğuna mensup olan sanatçı, edebiyatın birçok türünde eser vermiştir. Sanatı şişirmekten, harcamaktan

korkan bilinçli, birikimli bir eleştirmen ve edebiyat işçisidir. Sedat Simavi Büyük Edebiyat Ödülü’nü (1991) ve Edebiyatçılar

Derneği Onur Ödülü’nü (1992) almıştır. Orta oyunu eseriyle

Türk Dil Kurumu Bilim Ödülü’nü (1974) kazanmıştır. Birinci

Perde en tanınmış eserlerinden biridir.

Bu parçada kendisinden söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sabri Esat Siyavuşgil B) Ziya Osman Saba

C) Cevdet Kudret Solok D) Yaşar Nabi Nayır

E) Vasfi Mahir Kocatürk

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Dil özellikleri dikkate alınırsa aşağıdaki dizelerden hangisinin Cumhuriyet Dönemi’ne ait olduğu söylenebilir?

A) Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkid ne bilir

Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç sâ’at

B) Leblerin mecrûh olur dendân-ı sîn-i bûseden

Lâlin öptürmek bu hâletle muhâl olmuş sana

C) Tahammül mülkünü yıktın Hülâgû Han mısın kâfir

Aman dünyayı yaktın âteş-i sûzan mısın kâfir

D) Sülfür inceldi ve en yorgun yerinden kırıldı ayna

Ayna pusluydu bunca yıl nice sır taşımaktan

E) Senin hüsnün benim aşkım senin cevrin benim sabrım

Demâdem artar eksilmez tükenmez bî-nihayettir

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Öz (saf) şiir anlayışını sürdüren sanatçılarla ilgili olarak

aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Zengin ve sağlam bir şiir diliyle eserlerini kaleme almışlardır.

B) Şiirin toplum için değil sanat için olduğu görüşüyle hareket etmişlerdir.

C) Şiiri bir biçim sorunu olarak görmüşler; bu yüzden ahenk,

ritim, kafiye gibi unsurlara önem vermişlerdir.

D) Kendilerine özgü bir imge dünyası oluşturmuşlardır.

E) Ölçüye önem vermemişler, ağırlıklı olarak serbest tarzda

şiirler yazmışlardır.

Eserleri:

 Birinci Perde: Şiir

 Sokak: Öykü

 Sınıf Arkadaşları, Havada Bulut Yok, Karıncayı Tanırsınız:

Roman

 Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya, Danyal ve Sara, Kurtlar: Oyun

 Orta oyunu, Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman, Örneklerle Edebiyat Bilgileri: İnceleme-derleme-araştırma

Muammer Lütfi Bahşi (1903-1947)

 İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandıktan sonra heceye yönelmiş, sonra serbest nazımda

karar kılmıştır.

 Şiirlerinde genellikle millî konuları işlemiştir.

 Yedi Meşale topluluğunun en az tanınan şairidir.

 Yedi Meşalede çıkan şiirlerinden başka, şiirlerine dönemin

tanınmış dergilerinde rastlanmamış ve şiirlerini kitaplaştırmamıştır.

 Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan

kopmuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:164

19 EDEBİYAT

FASİKÜL 4 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:165

EDEBİYAT 20

Öğreten Test FASİKÜL 4

1 Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen kişiyle ilgili değildir?

A) Bazı öykülerinde İstanbul’u canlı betimlemelerle dile

getirmiştir. (Ziya Osman Saba)

B) Yazınsal türlerdeki yapıtlarından çok çıkardığı Varlık

dergisiyle edebiyatımızda unutulmayacak bir yer

edinmiştir. (Yaşar Nabi Nayır)

C) Bireysel duygularını ve karamsar iç dünyasınıdile getirdiği şiirlerini, Birinci Perde adlı bir kitapta toplamıştır. (Cevdet Kudret Solok)

D) Osmanoflar adlı bir romanı olan yazar, Cumhuriyet

Dönemi’nde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. (Sabri Esat Siyavuşgil)

E) İlk şiirlerini Dünya Kaçtı Gözüme adlı eserinde toplayan şairin, son dönem şiirlerinde dize sayısını azaltarak kısa şiirler yazdığı görülür. (Özdemir Asaf)

2. ---- anlayışını benimseyen şairler, şiirde dili her şeyin üstünde tuttular. Bu şairler üzerinde Fransız ---- Paul Valery, Rimbaud gibi şairlerin önemli bir etkisi olmuştur.

Sanatın bir form (biçim) sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan estetik şiir yazmaktır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Öz şiir – sembolistlerinden

B) Gelenekçi şiir – romantiklerinden

C) Garip şiir – parnasyenlerinden

D) II. Yeni şiir – empresyonistlerinden

E) Toplumcu şiir – sürrealistlerinden

4. İlk şiirlerinde imge zenginlikleri ve müzikal nitelikler dikkat çekicidir. Öğrencisi olduğu Yahya Kemal Beyatlı’dan

çok etkilenmiştir. Ama ilk eserlerinde Yahya Kemal’den

çok Ahmet Haşim izleri görülür. Haşim gibi o da küçük

yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duyduğu acıyı

ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirir.

İçedönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışır. Şiirinin bir başka yönü Bergson felsefesinden kaynaklanan

“zaman” kavramıdır. Onun eserlerinde“zaman”, basit bir

süreklilik değil, çok katlı ve karmaşık bir akıştır. Özellikle

Bursa’da Zaman şiirinde bu olgu üzerinde durur.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Necip Fazı Kısakürek

C) Arif Nihat Asya

D) Asaf Halet Çelebi

E) Cahit Sıtkı Tarancı

3. Aşağıda verilenlerden hangisi Cahit Sıtkı Tarancı’nın

şiir anlayışıyla örtüşmemektedir?

A) Hece ölçüsünü ve serbest ölçüyü kullanarak şiirler

yazmıştır.

B) Yabancı kaynaklara yönelmiş; özellikle İran, Arap ve

Hint edebiyatlarından yararlanmıştır.

C) Ahenk, ritim, coşku, lirizm ve sanatlı söyleyişe önem

vermiştir.

D) Şiirinin anlaşılmasını engelleyecek kadar kapalı sembollere ve mecazlara karşı olmuştur.

E) Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer vermiştir.

5. Aşağıdaki şairlerden hangisi Yedi Meşaleciler topluluğu içinde yer almaz?

A) Muammer Lütfi Bahşi

B) Kenan Hulusi Koray

C) Asaf Halet Çelebi

D) Cevdet Kudret Solok

E) Ziya Osman Saba

6. Öz (saf) şiir anlayışıyla ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi söylenemez?

A) Şiiri bir biçim sorunu olarak görmüşler; bu yüzden

ahenk, ritim, kafiye gibi unsurlara önem vermişlerdir.

B) Şiirin toplum için değil sanat için olduğunu iddia ederek bu doğrultuda şiirler yazmışlardır.

C) Ölçüye önem vermemişler, ağırlıklı olarak serbest

tarzda şiirler yazmışlardır.

D) Kendilerine özgü bir imge dünyası oluşturmuşlardır.

E) Zengin ve sağlam bir şiir diliyle eserlerini kaleme almışlardır.

1-D 2-A 3-B 4-A 5-C 6-C

P:166

21 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 4

3. (I) Necip Fazıl Kısakürek, halk şiirimizin öz ve biçim yapısından yararlanmış, bunlara Batılı, modern bir özellik

kazandırmıştır. (II) Sağlam bir şiir tekniğini kullanmış; lirizme, fikri derinliğe, benzetmelere, uyum, ahenk ve ritim unsurlarına sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. (III) Şiirlerinde

ağırlıklı olarak yaşama sevinci, hayata bağlılık, hayattan

lezzet alma temalarını işlemiştir. (IV) Bütün şiirlerini Çile

adlı şiir kitabında toplamıştır. (V) Şiirin yanı sıra tiyatro,

tarih, eleştiri, biyografi, öykü türlerinde de yapıtlar yazmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1. Edebiyatımızda unutulmayan, kolay kolay hafızalardan

silinmeyen şiirler vardır. Fahriye Abla, Kaldırımlar, Otuz

Beş Yaş, Lavinia bunlardan bazılarıdır.

Bu parçada aşağıdaki şairlerden hangisinin şiiri yer

almamıştır?

A) Ahmet Muhip Dıranas

B) Asaf Halet Çelebi

C) Özdemir Asaf

D) Cahit Sıtkı Tarancı

E) Necip Fazıl Kısakürek

5. I. Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.

II. Şiirlerinde ağırlıklı olarak aşk, tabiat, ölüm ve bireysel konuları dile getirmiştir.

III. Şiirde biçime önem vermiş, simgecilikten hareketle

oluşturduğu bir şiir diliyle yazmıştır.

Yukarıdaki bilgilerin hangileri, Ahmet Muhip Dıranas’la ilgili değildir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II

D) I ve III E) II ve III

6. Edebiyatın birçok alanında yapıt vermiş, şiirlerinde“zaman” ve “rüya” kavramları üzerinde durmuştur. Şiirlerini

sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazmıştır. Romanlarında

dönemindeki toplumsal türündeki yapıtında Ankara, İstanbul, Bursa, Erzurum ve Konya’ya dair izlenimlerini şiirsel bir üslupla dile getirmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Reşat Nuri Güntekin

B) Falih Rıfkı Atay

C) Ahmet Hamdi Tanpınar

D) Asaf Halet Çelebi

E) Sabahattin Eyüboğlu

2. Aşağıdakilerden hangisi Necip Fazıl Kısakürek’in bir

eseri değildir?

A) Reis Bey B) Tohum

C) Yuvarlağın Köşeleri D) Çile

E) Bir Adam Yaratmak

4. Şiirde her türlü ideolojik anlayışın dışında kalarak sadece

okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğiliminde

olan ----, dili günlük dilden ayrı bir şiir dili olarak ele almış; daha çok kişisel duygu ve düşüncelerini ifade etmeyi amaçlamıştır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdaki şairlerden

hangisi getirilemez?

A) Ahmet Haşim

B) Ahmet Hamdi Tanpınar

C) Rıfat Ilgaz

D) Ahmet Muhip Dıranas

E) Özdemir Asaf

1-B 2-C 3-C 4-C 5-A 6-C

P:167

EDEBİYAT 22

Sınav Tadında FASİKÜL 4

1. Aşağıdakilerden hangisi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın

romanlarından biri değildir?

A) Sahnenin Dışındakiler

B) Huzur

C) Yaz Yağmuru

D) Mahur Beste

E) Saatleri Ayarlama Enstitüsü

3. I. Şiirde ahenk unsurlarını dışlayarak sıradan, basit bir

söyleyişi benimsemişlerdir.

II. “Toplum için sanat anlayışı” düşüncesi etrafında ürün

vermişlerdir.

III. Edebiyat ve sanatta taklitçilikten uzak kalarak özgün

bir çizgi belirlemeye çalışmışlardır.

IV. İlkelerini “samimilik, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik” şeklinde açıklamışlardır.

Yukarıda verilenlerden hangileri Yedi Meşaleciler ile

ilgili olarak söylenemez?

A) I ve II B) I ve III C) II ve III

D) II ve IV E) III ve IV

2. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ---- adlı romanı, çocukluğu

yoksul bir ailede geçen, sayısız iş değiştirmesine karşın

Halit Ayarcı ile tanışıncaya kadar yoksulluktan bir türlü

kurtulamayan, dürüst, gerçekçi, akılcı olmaya çalışsa da

çevresinin etkisiyle,yalanlarla kuşatılmış bir hayat süren

Hayri İrdal’ın anıları şeklinde kaleme alınmıştır. Eleştirmenlerce Türkiye’nin Tanzimat öncesinde başlayan,

Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar devam eden bir döneminin alaycı ve eleştirel anlatımı olarak nitelenmiş bir romandır.

Bu parçada sözü edilen roman aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sahnenin Dışındakiler B) Mahur Beste

C) Aydaki Kadın D) Huzur

E) Saatleri Ayarlama Enstitüsü

5. Aşağıdaki yapıt-tür eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) O Böyle İstemezdi - Tiyatro

B) Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi - Öykü

C) Abdullah Efendi’nin Rüyaları - Öykü

D) Âdem ve Havva - Şiir

E) Beş Şehir - Deneme

6. Ahmet Hamdi Tanpınar, ----; Ziya Osman Saba, ----;Sait

Faik Abasıyanık, ----; Memduh Şevket Esendal ----Cumhuriyet Dönemi öykücülüğümüzün önemli yazarlarındandır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Abdullah Efendi’nin Rüyaları’yla - Otlakçısıyla - Sarnıç’ıyla - Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’yle

B) Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’yle - Abdullah Efendi’nin Rüyaları’yla - Sarnıç’ıyla - Otlakçı’sıyla

C) Abdullah Efendi’nin Rüyaları’yla - Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’yle - Sarnıç’ıyla - Otlakçı’sıyla

D) Otlakçı’sıyla - Abdullah Efendi’nin Rüyaları’yla - Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’yle - Sarnıç’ıyla

E) Sarnıç’ıyla - Otlakçı’sıyla - Abdullah Efendi’nin Rüyaları’yla - Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi’yle

4. Romanda bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının durumu anlatılır. Romanın kahramanlarından Mümtaz roman boyunca kendisine bir “iç nizam” aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm,

tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh hâlleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün

bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz’la Nuran’ın

aşklarıdır. İstanbul bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır.

Bu parçada sözü edilen roman aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sahnenin Dışındakiler B) Huzur

C) Mahur Beste D) Osmanoflar

E) Süleyman’ın Dünyası

1-C 2-E 3-A 4-B 5-D 6-C

P:168

23 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

TOPLUMCU ŞİİR

 Toplumcu şiirin temelini “insan, toplum ve onun üretim ilişkileri” oluşturur.

 Sanat, her türlü dinsel ve töresel bağdan koparılarak bireysel varoluş biçimi olarak algılanır.

Toplumcu Şiirin Özellikleri

 Şairler kendilerini toplumun bir parçası olarak görmüşler,

şiirlerini toplumsal bir kaygı ile yazmışlardır.

 Toplum için sanat ilkesi benimsenmiştir.

 Şiirlerde bir söylev havası vardır. Geniş kitlelere hitap etmek, onları harekete geçirmek amaçlanmıştır.

 Şair ancak toplum şiirleri yazarak kendini geliştirebilir, görüşü söz konusudur ve bireysellikten önce kolektif bilinç

esastır.

 Şiirde biçimden çok içeriğe önem vermişler, ölçüsüz ve

uyaksız şiirler yazmışlardır.

 Gelecekçilik (fütürizm) akımından etkilenen şairler, yapıtlarında toplumsal ilerlemeyi ve makineleşmeyi övmüştür.

Toplumcu Şiirin Temsilcileri

 Nâzım Hikmet . Rıfat Ilgaz

 Aziz Nesin . Ceyhun Atuf Kansu

 Ahmet Arif . Ercüment Behzat Lav

 Arif Damar . Hasan Hüseyin Korkmazgil

 Gülten Akın . Kemal Özer

 Cahit Irgat

Nâzım Hikmet Ran (1902-1963)

 Yazdığı eserlerde genellikle toplumsal konuları dile getiren sanatçı “toplumcu gerçekçi” şiirin öncülerinden olmuştur.

 Yazdığı ilk şiirleri ölçülü ve uyaklı olmasına

rağmen sonraları serbest şiire yönelmiş ve

serbest şiirin tanınmasını ve yerleşmesini sağlamıştır.

 Divan ve halk şiiri özelliklerini çağdaş bir anlayış içinde kaynaştırmış, eserlerinde son derece başarılı ve canlı bir dil

kullanmıştır.

 Rus şair Mayakovsky’nin etkisinde kalarak fütürizm akımından etkilenerek şiirler yazmıştır.

 Şiir dışında oyun, mektup, öykü ve roman türlerinde de

eserler vermiştir.

Eserleri:

 835 Satır, Jakond ile Si-Ya-U, Varan 3, 1 + 1= Bir, Sesini Kaybeden Şehir, Gece Gelen Telgraf, Portreler, Taranta Babu’ya Mektuplar, Simavne Kadısının Oğlu, Şeyh Bedrettin

Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Dört Hapishaneden Rubailer, Benerci Kendini Niçin Öldürdü, Kuvâyi Milliye, Yatar Bursa Kalesinde, Memleketimden İnsan Manzaraları,

Yeni Şiirler, Son Şiirleri, İlk Şiirler, La Fontaine’den Masallar: Şiir

 Kafatası, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Menofis, Demokles’in Kılıcı, Kadınların İsyanı: Oyun

 Kan Konuşmaz, Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim, Yeşil Elmalar : Roman

 Hikâyeler, Çeviri Hikâyeler, Masallar : Öykü-Masal

 Piraye’ye Mektuplar, Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar, Kemal Tahir’e Mahpushaneden Mektuplar : Mektup

Rıfat Ilgaz (1911-1993)

 Türk edebiyatının gülmece (mizah) ustalarındandır.

 İlk şiirini 1927’de Güneş dergisinde yayımlayan şairin ilk dönem şiirlerinde Ahmet Haşim’in etkisi görülür.

 Bireysel duygulanmalarını estetikçi bir yaklaşımla şiirlerine yansıtan, karamsar ve içe dönük bir şairdir.

 1940 yılına kadar yazdığı şiirleri romantik, bu tarihten sonraki şiirlerinde ise toplumsal gerçekçi bir özellik söz konusudur.

 Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanınmıştır.

Eserleri:

 Yârenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Üsküdar’da Sabah Oldu,

Soluk Soluğa, Karakılçık, Uzak Değil, Güvercinim Uyur mu,

Kulağımız Kirişte, Ocak Katırı, Alagöz: Şiir

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Toplumcu şiirle öz şiiri karşılaştıran aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Ceyhun Atuf Kansu toplumcu şiir anlayışı içinde yer alırken Yahya Kemal Beyatlı öz şiir anlayışının temsilcisi olmuştur.

B) Toplumcu şiirde sanat toplum için, öz şiirde sanat, sanat

içindir görüşü benimsenmiştir.

C) Toplumcu şiirde serbest ölçü kullanılırken öz şiirde uyak

ve ölçüye önem verilmiştir.

D) Toplumcu şairler fütürizmden etkilenirken öz şiirciler sembolizm ve parnasizmden etkilenmiştir.

E) Hem toplumcu şairler hem öz şiirciler dili günlük dilden

bağımsız bir şiir dili olarak ele almıştır.

(Toplumcu şairler söylev nitelikli, sade bir şiir dili kullanmıştır.Cevap E)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:169

EDEBİYAT 24

FASİKÜL 4

Aziz Nesin (1915-1995)

 Yurt sorunlarına değinen, toplum aksaklıklarına eğilen, mizaha elverişli kişilerle olayları halkın hoşuna gidecek bir biçimde ele

almıştır.

 İlkin şiir yazmış, sonra mizah ögeleri ağır basan öykülere yönelmiştir.

 Yapıtlarında toplumun aksayan yanlarını, türedi, zıpçıktı tiplerini, mizahın gereği abartmalı bir anlatımla dile getirmiştir.

 Markopaşa adlı mizah dergisini Sabahattin Ali ile birlikte

çıkarmıştır.

Eserleri:

 Sondan Başa, Seviye On Ölüme Beş Kala, Kendini Yakalamak, Hoşçakalın, Sivas Acısı: Şiir

 Biraz Gelir misiniz, Bir Şey Yap Met, Toros Canavarı, Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı, Çiçu, Tut Elimden Rovni: Oyun

 Kadın Olan Erkek, Erkek Sabahat, Gol Kralı Sait Hop Sait,

Saçkıran, Zübük, Şimdiki Çocuklar Harika, Tatlı Betüş, Surnâme, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Tek Yol: Roman

 Geriye Kalan, Damda Deli Var, Kör dövüşü, Ah Biz Eşekler,

Biz Adam Olmayız, Bülbül Yuvası Evler, Vatan Sağolsun, Yaşasın Memleket, İt Kuyruğu, Yeşil Renkli Namus Gazı, Fil

Hamdi: Öykü

 Memleketin Birinde, Hoptirinam, Uyusana Tosunum, Aziz

Dededen Masallar: Masal

 Duyduk Duymadık Demeyin, Dünya Kazan Ben Kepçe:

Gezi

 Böyle Gelmiş Böyle Gitmez, Yokuşun Başı: Anı

Ceyhun Atuf Kansu (1919-1978)

 Garip’le başladığı şiirinin çerçevesini genişleterek 1945’ten sonra yeni şiir anlayışıyla

ilerletmiş, sonrasında sanatını evrensel insan tecrübesiyle bütünleştirmiştir.

 Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş

biçimde yararlanarak Anadolu insanının özlemlerini, sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşımını coşkulu bir söyleyişle dile getirmiştir.

 Odağına çocukları oturttuğu şiirlerinde daha duyarlı ve başarılı olan sanatçı, edebiyatımızda çocuk acılarını anlatan

ilk şair olarak kabul edilir.

Eserleri:

 Bir Çocuk Bahçesinde, Bağbozumu Sofrası, Çocuklar Gemisi, Yanık Hava, Haziran Defteri, Yurdumdan, Bağımsızlık Gülü,

Sakarya Meydan Savaşı, Buğday Kadın Gül ve Gökyüzü: Şiir

 Devrimcinin Takvimi, Ya Bağımsızlık Ya Ölüm, Köy Öğretmenine Mektuplar, Atatürkçü Olmak, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı, Balım Kız Dalım Oğul, Halk Önderi Atatürk, Cumhuriyet Ağacı, Sevgi Elması: Denemeler

 Hababam Sınıfı, Bizim Koğuş, Karartma Geceleri, Sarı Yazma, Karadeniz Kıyıcığında, Meşrutiyet Kıraathanesi, Yıldız

Karayel, Hababam Sınıfı İcraatın İçinde: Roman

 Radarın Anahtarı, Don Kişot İstanbul’da, Kesmeli Bunları,

Nerde O Eski Usturalar, Saksağanın Kuyruğu, Hababam Sınıfı Baskında, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı: Öykü

 Yokuş Yukarı, Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra: Anı

Ahmet Arif (1927-1991)

 Şiirlerinde hep ezilen insandan yana olmuş

ve yoksulluğa vurgu yapmıştır.

 Bütün şiirlerini topladığı tek şiir kitabı olan

Hasretinden Prangalar Eskittim’i 1968 yılında

yayımlamıştır.

 Anadolu insanının yüzlerce yıllık çilesi, özlemi, sevinci ve isyanı, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan geleneğinden beslenen şairin lirik söyleyişiyle

şiirlerine yansımıştır.

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

İlk şiirini 1927’de Güneş dergisinde yayımlayan şairin ilk dönem şiirlerinde Ahmet Haşim’in belirgin bir etkisi görülür. Bireysel duygulanmalarını estetikçi bir yaklaşımla şiirin dünyasında buluşturur. Karamsar ve içe dönük bir şairdir. 1940 yılına kadar yazdığı şiirleri romantik, bu tarihten sonraki şiirleri

ise toplumsal gerçekçi bir özellik taşır. Devrin sosyal yapısı

ve geçim sıkıntısı Nâzım Hikmet’in de etkisiyle onu toplumu

önceleyen bir sanat anlayışına yaklaştırır. Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Üsküdar’da Sabah Oldu gibi şiir kitaplarının yanında birçok güldürü dizileri de yayımlanan ----, kendi şiirini

“yaşadığı çağa tanıklık eden ve konularını yaşadığı çağdan

alan somut bir şiir” şeklinde özetler.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Rıfat Ilgaz

(Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Üsküdar’da Sabah

Oldu- Rıfat Ilgaz. Cevap A)

B) Cahit Irgat

C) Sabahattin Ali

D) Ataol Behramoğlu

E) İsmet Özel

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde Ceyhun Atuf Kansu’yla

ilgili bilgi yanlışı vardır?

A) Edebiyatımızda çocuk acılarını anlatan ilk şair olarak kabul edilir.

B) Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde yararlanmıştır.

C) Şiirlerinde toplumsal sorunlara ağırlık vermiştir.

D) Anadolu insanının sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşını coşkulu bir söyleyişle dile getirmiştir.

E) Acılara Tutunmak adlı şiir kitabıyla ödül kazanmıştır.

(Acılara Tutunmak- Hasan Hüseyin Korkmazgil. Cevap E)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:170

25 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Ercüment Behzat Lav (1903-1984)

 Toplumcu gerçekçi şiirin öncülerindendir.

 Ölçülü uyaklı şiire ilk karşı çıkanlardan biri o

olmuştur.

 Gerçeküstücülük, fütürizm, kübizm gibi şiir

akımlarını denemiş, sonraları hümanist bir

görüşte şiirler yazmıştır.

Eserleri:

 S.O.S., Kaos, Açıl Kilidim Açıl, Mau Mau, Üç Anadolu: Şiir

 Karagöz Stepte, Altın Gazap: Oyun

Arif Damar (1925-2010)

 Toplumsal içeriği yoğun, dilde ve biçimde

dikkatli, titiz şiirleriyle tanınmıştır.

 Sonraları İkinci Yeni şairleriyle birlikte imgeye ağırlık veren şiirler yazmıştır.

Eserleri:

 Günden Güne, İstanbul Bulutu, Kedi Aklı, Alıcı Kuş, Seslerin Ayak Sesleri, Alıcı Kuşu Kardeşliğin, Ölüm

Yok ki, Ay Ayakta Değildi, Acı Ertelenirken, Yoksulduk Dünyayı Sevdik: Şiir

Hasan Hüseyin Korkmazgil (1927-1984)

 Şiirlerinde isyan, acı ve özgürlük temalarını

ağırlıklı olarak işledi.

 Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Hasan

Hüseyin’in ilk şiiri 1959’da Dost dergisinde çıktı, bu yıllarda mizahi hikâyeleri de yayımlandı.

Eserleri:

 Kavel, Temmuz Bildirisi, Kızılırmak, Kızılkuğu, Ağlasun Ay şafağı, Oğlak, Acıyı Bal Eyledik, Acılara Tutunmak: Şiir

 Öhhöööö!, Made in Turkey, Bıyıklar Konuşuyor: Mizahî öykü

Gülten Akın (1933-2015)

 İlk şiirlerindeki bireysel duyarlık, 1970’lerden

 sonra yerini toplumsallığa bırakmıştır.

 Halk şiiri geleneğini ve Nazım Hikmet çizgisini izleyerek Kırmızı Karanfil, Ağıtlar ve Türküler, Seyran Destanı, Sevda Kalıcıdır gibi kitaplarıyla nesnel ve toplumsal bir şiir dünyası oluşturmuştur.

Kemal Özer (1935 -2009)

 İkinci Yeni hareketiyle edebiyat dünyasına

adım atmıştır.

 Toplumcu anlayışı epik anlayışla bağdaştıran şiirler yazmıştır.

Eserleri:

 Gül Yordamı, Ölü Bir Yaz, Tutsak Kan, Kavganın Yüreği, Yaşadığımız Günlerin Şiirleri, Sen de Katılmalısın

Yaşamı Savunmaya, Geceye Karşı Söylenmiştir, Kimlikleriniz Lütfen, Araya Giren Görüntüler, Sınırlamıyor Beni Sevda,

İnsan Yüzünün Tarihinden Bir Cümle, Bir Adı Gurbet, Oğulları Öldürülen Analar, Sevdalı Buluşma: Şiir

Cahit Irgat (1915-1971)

 Yalın bir dille dönemin havasına kapılarak

serbest tarzda toplumcu şiirler yazmıştır.

 Şiirlerinde emekçilerin, yoksulların yaşamlarını anlatmıştır.

Eserleri:

 Bu Şehrin Çocukları, Rüzgârlarım Konuşuyor, Ortalık, Irgatın Türküsü: Şiir

 Geri Dönemezsin: Roman

Toplumcu Şiir – Maviciler

 1952-1956 yılları arasında çıkan Mavi dergisi etrafında bir

araya gelen yazarların oluşturduğu toplumcu-gerçekçi

şiir hareketidir.

Mavicilerin Özellikleri

 Garip akımına tepki olarak çıkmıştır.

 Şiire yeni bir ses düzeni, coşkulu bir anlatım ve kendisine

özgü bir duyarlılık getirmiştir.

 Temsilcileri: Attila İlhan, Ahmet Oktay, Ferit Edgü, Orhan

Duru, Özdemir Nutku, Yılmaz Gruda, Demirtaş Ceyhun,

Demir Özlü ve Tahsin Yücel

Attila İlhan (1925-2005)

 Birinci Yeni (Garip) ve İkinci Yeni olarak bilinen dönemin önemli şiir hareketlerine “toplumcu gerçekçi çizgiye uzak” diye pek ilgi

göstermemiştir.

 İlk şiirlerinde Nâzım Hikmet ve halk şiirinin

biçim özelliklerinden etkilenmiştir.

 Zamanla taşkın, çarpıcı imgelerle örülü, toplumsallaşmış

bireyi temel alan, kimi zaman öykülemeye dayalı, divan şiiri olanaklarından da yararlanmayı bilen, duyarlılığı

 Yüksek nitelikte şiirler yazmıştır.

 Şiirlerinde büyük harf ve noktalama işaretlerini kullanmamıştır.

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Nâzım Hikmet’in, Kuvayımilliye adlı eseri yapay destana

iyi bir örnektir.

B) Ceyhun Atuf Kansu, halk şiirinden yararlanarak toplumcu

gerçekçilik düşüncesine uygun şiirler yazmıştır.

C) Şiirlerinde ezilen insanları lirik bir duyarlıkla anlatan Ahmet Arif’in tek şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim

büyük ilgi görmüştür.

D) Hasan Hüseyin Korkmazgil, ilk şiir kitabı Kavel ile Yeditepe Şiir Armağanı’nı alarak dikkatleri üzerine çekmiştir.

E) Ölçüsüz ve kafiyesiz şiirin öncülerinden olan Ercüment

Behzat Lav, ilk şiir kitabı Kırmızı Karanfil’le tanınmıştır.

(Kırmızı Karanfil-Gülten Akın. Cevap E)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:171

EDEBİYAT 26

FASİKÜL 4

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Şiirini kendinden önceki şiir zincirine bir yeni halka olarak ekleyemeyen ozanın yaşayabileceğine hiç inanmadım. İlk kitabımdan bu yana, geçmiş Türk şiirinin rüzgârları, şiirlerimin arasında kendini hissettirdi. Duvar’da, Sisler Bulvarı’nda, Yağmur

Kaçağı’nda daha çok Dadaloğlu, Köroğlu bir yandan; Gevherî,

Dertli ve Zihnî de öte yandan olmak üzere bir halk şiiri, destan

şiiri soluğu vardır. Sonra Divan şiirini hesaba katmamanın yanlış hatta sersemce bir iş olacağını düşündüm. Ben Sana Mecburum, Belâ Çiçeği bu düşüncemin denemelerini gün ışığına

çıkarmıştır.

Bu parçada kendisinden söz eden şair aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Attila İlhan

(Ben Sana Mecburum, Belâ Çiçeği - Attila İlhan)

B) Turgut Uyar

C) İlhan Berk

D) Edip Cansever

E) Sezai Karakoç

 Halk ve divan edebiyatı kaynaklarından yararlanarak şiirde çağdaş bir içerik üretmeyi amaçlamış ve bunu ulusal

bileşim (sentez) olarak adlandırmıştır.

 Yapıtlarında toplumsal konulardan bireysel konulara kadar bir dizi konuyu kültürel doku zenginliği ile ele almıştır.

 Bağımsızlık, adalet, eşitlik, özgürlük, barış, halkçılık gibi temaları evrensele yakın bir söylemle işlemiştir.

 1970’lerde Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve

Yarın Artık Bugündür adlı senaryolar yazmış ve bu yapıtları halkın beğeniyle izlediği dizilere dönüşmüştür.

Eserleri:

 Duvar, Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum,

Bela Çiçeği, Böyle Bir Sevmek, Elde Var Hüzün, Korkunun

Krallığı, Ayrılık Sevdaya Dâhil, Kimi Sevsem Sensin: Şiir

 Zenciler Birbirine Benzemez, Sokaktaki Adam, Kurtlar Sofrası, Sırtlan Payı, Yaraya Tuz Basmak, Bıçağın Ucu, Dersaadette Sabah Ezanları, O Karanlıkta Biz: Roman

 Abbas Yolcu, Batı’nın Deli Gömleği: Gezi Yazısı

Kurtlar Sofrası (Özet)

 Roman yolsuzlukları araştıran gazeteci Mahmut Ersoy’un

çabalarını, devamında öldürülüşünü ve kız arkadaşı Ümit’in

olanlar hakkında esrar perdesini kaldırma çabalarını anlatmaktadır.

Sokaktaki Adam (Özet)

 Attila İlhan’ın yayımladığı ilk romanıdır.

 Bu roman, Attila İlhan’ın Zenciler Birbirine Benzemez ve

Kurtlar Sofrası eserleriyle birlikte bir üçlemeyi oluşturur. Yalnız yaşayan Hasan isminde bir karaketerin yaşadıkları üzerine kurulmuştur.

Zenciler Birbirine Benzemez (Özet)

 Roman, Avrupa’da mültecilerle karşılaşan, hayal kırıklığına

uğramış bir devrimci olan Mehmet Ali’yi anlatmaktadır.

Ahmet Oktay (1933-2016)

 Mavi hareketi içinde yer almış ve aynı dergide sosyalist realizm (toplumcu gerçekçilik) üzerine yazılar yazmış ve şiirleriyle etkin

bir rol oynamıştır.

Eserleri:

 Gölgeleri Kullanmak, Her Yüz Bir Öykü Yazar,

Dr.Kaligari’nin Dönüşü, Sürgün, Sürdürülen

Bir Şarkının Tarihi, Kara Bir Zamana Alınlık, Yol Üstündeki

Semender, Ağıtlar ve Övgüler, Gözüm Seyirdi Vakitten, Söz

Acıda Sınandı, Az Kaldı Kışa, Hayalete Övgü, Poyrazda Kımıldayan Salıncak: Şiir

5 - ÖĞRETEN SORU

Toplumcu şiir anlayışıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Toplum için sanat görüşü benimsenmiştir.

B) Şairler kendilerini toplumun bir parçası olarak gördükleri

için şiirlerini toplumsal bir kaygı ile yazmışlardır.

C) Romantizm akımından etkilenen şairler, şiirde toplumsal

ilerlemeyi ve makineleşmeyi övmüştür.

D) Şiirde biçimden çok içeriğe önem verilmiş, bu sebeple

de ölçüsüz, kafiyesiz şiirler yazılmıştır.

E) Şiirin her türlü geleneksel ve töresel bağları dışlanmıştır.

7 - ÖĞRETEN SORU

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen

yapıtla ilgili değildir?

A) Romanda değişik şehirlerden gelen, değişik düşünceleri

olan, uslanmaz, haylaz bir sınıfın öğrencileri ve onların

başlarına gelen olaylar anlatılmaktadır. (Şimdiki Çocuklar Harika)

B) Eserde İkinci Dünya Savaşı’nın sıkıntılı yıllarında bir aydın, şair ve edebiyat öğretmeni olan Mustafa Ural’ın yazdığı ve toplatılan şiir kitabı nedeniyle aranması anlatılmaktadır. (Karatma Geceleri)

C) Mülayim bir memur emeklisi, ailesiyle birlikte monoton

bir hayat süren Nuri Sayaner’in seri katil sanılarak polisler tarafından tutuklanması üzerine gelişen trajikomik olaylar anlatılır. (Toros Canavarı)

D) Ercüment Behzat Lav’ın bu ilk şiir kitabında serbest tarzı

kullandığı, sürrealizm, fütürizm gibi akımlardan etkilendiği görülür. (S.O.S.)

E) Nazım Hikmet bu şiir kitabında şiirini tam anlamıyla bir

ulusal bileşime ulaştırmış; Divan ve halk şiiri söyleyişlerini, çağdaş bir şiir anlayışı içinde eritmiştir. (Şeyh Bedrettin Destanı)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:172

27 EDEBİYAT

FASİKÜL 4 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:173

EDEBİYAT 28

Öğreten Test FASİKÜL 4

1. Toplumcu şiir anlayışıyla ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi söylenemez?

A) Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir.

B) Şairler kendilerini toplumun bir parçası olarak gördükleri için şiirlerini toplumsal bir kaygı ile yazmışlardır.

C) Romantizm akımından etkilenen şairler, şiirde toplumsal ilerlemeyi ve makineleşmeyi övmüştür.

D) Şiirde biçimden çok içeriğe önem verilmiş, bu sebeple de ölçüsüz, kafiyesiz şiirler yazılmıştır.

E) Şiirin her türlü geleneksel ve töresel bağları dışlanmıştır.

2. Bizim şiirimiz halkı ve halkın problemlerini konu edinmiştir. Anlayacağınız “toplum için sanat” görüşünü kabul

ederiz. Şiirlerimizde işçi ve köylülerin, emekçilerin yaşam koşullarını somut biçimde yansıtmaya çalışılır. Geniş kitlelere seslenerek onları harekete geçirme düşüncesi, şiirimizin en karakteristik özelliğidir. Özgürlüğe verdiğimiz değerin bir yansıması olarak nazım biçiminde

belli bir düzene bağlı kalmayarak geleneksel olana karşı

çıkmışızdır.

Aşağıdaki şiirlerden hangisi, bu parçada “biz” diye

söz edilen edebiyat anlayışına bağlı olarak yazılmış

bir şiir kitabı değildir?

A) Sınıf

B) 835 Satır

C) Kızılırmak

D) Adsız Kitap

E) Ömrümde Sükût

3. Aşağıdaki yapıt - sanatçı eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Hoş Geldin Halil İbrahim – A. Kadir

B) Bağımsızlık Gülü – Cahit Irgat

C) Karartma Geceleri – Rıfat Ilgaz

D) Eğin Türküleri – Enver Gökçe

E) Sondan Başa – Aziz Nesin

4. Türk edebiyatında ---- toplumcu gerçekçi anlayışta şiirler yazmıştır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Cahit Irgat B) Nâzım Hikmet Ran

C) Ercüment Behzat Lav D) Rıfat Ilgaz

E) Edip Cansever

5. (I) Nâzım Hikmet, hece ölçüsü ile yazdığı ilk şiirlerini çeşitli dergilerde yayımlamıştır. (II) Rusya yıllarında Mayakovski’nin etkisiyle serbest şiire yönelmiştir, serbest şiirin

edebiyatımızdaki ilk örneklerini vermiştir. (III) İçerdiği serbest şiirlerden dolayı Kaos adlı kitabı yayımlandığında büyük şaşkınlık oluşturmuştur. (IV) Bu şiirlerde dizeler, hatta

sözcükler kırılarak merdiven basamakları biçiminde sıralanıyor, keskin uyaklar, iç uyaklar kullanılıyordu. (V) Şiir

yanında roman, tiyatro gibi alanlarda yapıtlar vermiştir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

6. Türk mizahının hem mirasçısı hem de yenileyicisi olan ----,

geleneksel mizahtan çağdaş bir anlayışla yararlanır, bu

dünyanın yaşama biçimine, değerlerine, insan ve toplum

anlayışına mizah penceresinden bakar. Hikâye ve romanlarında toplumsal, ekonomik, kültürel olaylardan, kişilerden, kuruluşlardan, yaşanılan değişikliklerden esinlenmeyi çok iyi bilen bir mizahçıdır. Gözlemlerden malzeme

ve kurgu çıkarmayı iyi bilen yazar, yaşadığı çağın analizini çok iyi yapar. Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Tek Yol,

Surname romanlarında cezaevini anlatırken Tatlı Betüş’te

sosyete olarak geçinenlerin iç yüzünü ortaya döker.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Aziz Nesin B) Rıfat Ilgaz

C) Cahit Irgat D) Sadri Ertem

E) Abbas Sayar

P:174

29 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 4

8. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Ceyhun Atuf Kansu, halk şiirinden yararlanarak toplumcu gerçekçilik düşüncesine uygun şiirler yazmıştır.

B) Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları

adlı eserinde II. Meşruriyet’ten II. Dünya Savaşı’na

kadar uzanan zaman diliminin öyküsünü destanlaştırmıştır.

C) Şiirlerinde ezilen insanları lirik bir duyarlıkla anlatan

Ahmet Arif’in tek şiir kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim çok beğenilmiştir.

D) Hasan İzzettin Dinamo, 1977 yılında, Kutsal Barış adlı

romanıyla, Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanmıştır.

E) Ölçüsüz ve uyaksız şiirin öncülerinden olan Ercüment Behzat Lav, ilk şiir kitabı Yârenlik’le edebiyat

çevrelerinde tanınmıştır.

10. I. Arif Damar

II. Gülten Akın

III. Hasan Hüseyin Korkmazgil

Aşağıdakilerin hangisi, yukarıda verilen şairlerin ortak bir özelliğidir?

A) Sadece şiirle uğraşmaları

B) Birlikte edebiyat dergisi çıkarmaları

C) Aynı edebiyat anlayışı içinde yer almaları

D) Fütürizm akımına karşı çıkmaları

E) Ağırlıklı olarak hece ölçüsüyle şiir yazmaları

7. Aşağıdaki eserlerden hangisi, Aziz Nesin’e ait değildir?

A) Erkek Sabahat B) Zübük

C) Toros Canavarı D) Bizim Koğuş

E) Şimdiki Çocuklar Harika

9. I. Grup II. Grup

I. Nâzım Hikmet 835 Satır

II. Ahmet ArifHasretinden Prangalar Eskittim

III. Ceyhun Atuf Kansu Bir Çocuk Bahçesinde

IV. Gülten Akın Kırmızı Karanfil

V. Rıfat Ilgaz Toros Canavarı

Yukarıda I. grupta verilen sanatçılardan hangisi, karşısında II. grupta verilenle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

11. Aşağıdaki yapıt-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Umut Şiirleri - Niyazi Akıncıoğlu

B) Eğin Türküleri - Enver Gökçe

C) Karartma Geceleri - Rıfat Ilgaz

D) Taranta Babu’ya Mektuplar - Cahit Irgat

E) Hadi Öldürsene Canikom - Aziz Nesin

12. Aşağıdakilerden hangisi toplumcu şiiri benimseyen

şairlerin özelliklerinden biri değildir?

A) İmgesel, duyulmadık sözcüklerle dolu, kapalı bir anlatımı benimsemişlerdir.

B) Şiir vasıtasıyla geniş halk kitlelerini harekete geçirmek istemişlerdir.

C) Varoşlarda yaşayan ve ezilen insanların yaşamlarını

şiire yansıtmışlardır.

D) Biçim kaygıları yoktur, nasıl söylendiğini değil ne

söylendiğini önemsemişlerdir.

E) Şiirler “Sanat, toplum içindir.” anlayışıyla oluşturulmuştur.

1-C 2-E 3-B 4-E 5-C 6-A 7-D 8-E 9-E 10-C 11-D 12-A

P:175

EDEBİYAT 30

Pratik Test FASİKÜL 4

3. Şiir, roman ve öyküleriyle dikkat çeken sanatçı, köyden

kente göç, işçilerin durumu, yoksullar gibi toplumsal gerçekleri anlatır. İlk şiir kitapları olan Yârenlik ve Sınıf, bu

toplumcu anlayışının ilk yansımalarıdır. Toplumsal değişimleri ve çarpıklıkları hicveden mizah öyküleri ve romanlarıyla adından söz ettiren yazar, özellikle Hababam Sınıfı adlı romanıyla ünlenmiştir. Yaşamını son dönemlerin de sanatçı, daha çok anı ile çocuk edebiyatı türüne

ağırlık verdi. Öğretmenlik yıllarından kalma bir alışkanlıkla yeni yetişen kuşağa yönelik çalışmalar yapmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nazım Hikmet B) Suat Taşer

C) Enver Gökçe D) Rıfat Ilgaz

E) Mehmet Başaran

1. Rıfat Ilgaz, özellikle Hababam Sınıfı dizi romanlarıyla tanınmış, hem yazın yaşamında hem de kişisel yaşamında

toplumcu bir tutum sergilemiştir. 1940-1950 yılları arasında güçlenmiş toplumcu şiirin önde gelen temsilcilerinden biridir. Yapıtlarında yoksulların yaşamını, mizahi

öğelerle yansıtmıştır. Ölmeye Yatmak yaşam savaşımı

verenleri yansıttığı tanınmış bir öyküsüdür.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II

III

IV

V

5. Attila İlhan ile ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Maviciler topluluğuna öncülük etmiştir.

B) Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı ve Ben Sana Mecburum tragedya türünde yapıtlarıdır.

C) Kartallar Yüksek Uçar, Yarın Artık Bugündür ve Yıldızlar Gece Büyür yazdığı senaryolardır.

D) Sokaktaki Adam, Kurtlar Sofrası ve Sırtlan Payı roman

türündeki yapıtlarıdır.

E) Şiirlerinde bağımsızlık, adalet, eşitlik, özgürlük, barış, halkçılık gibi temaları, evrenseli yakalayan bir

söylemle işlemiştir.

4. I. Zübük adlı romanında dolandırıcı bir kişinin belediye

başkanlığından, milletvekilliğine kadar yükselmesini

mizahi bir dille anlatır. (Aziz Nesin)

II. Kendisi bir çocuk doktoru olan şairin Bir Çocuk Bahçesinde adını taşıyan ilk şiir kitabında, çocukluğa özlem, anne ve vatan sevgisi gibi temalar yer alır. (Rıfat Ilgaz)

III. İlk şiir kitabı olan Kavel ile Yeditepe Şiir Armağanı’nı

alarak dikkatleri üzerine çekmiştir. (Hasan Hüseyin

Korkmazgil)

IV. Köyden yol geçmesi anlatan Yıldız Karayel romanıyla

Orhan Kemal ve Madaralı Roman Ödüllerini kazanmıştır. (Ceyhun Atuf Kansu)

V. İlk kitabı Tebliğ’de kişisel yaşamının beslediği hapishane atmosferi, toplumsal ile bireysel olan arasında gidip gelen bir duygusallığın ağır bastığı görülür. (A. Kadir)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

2. ----, lirik ve epik temalı çağdaş şiirler yazmıştır. Geleneksel şiirimizden de yararlanarak yazdığı serbest şiirleri ile

tanınan şairin şiirlerinde Pir Sultan, Köroğlu gibi isimlerin izlerini bulmak mümkündür. Serbest şiirlerinde türkü

tadını aramış, eserlerinde sıcak bir insan sevgisi işlemiştir. Şiirlerinde ezilen insanların dertlerini dile getirmiş,

haksızlık adaletsizlik, eşitsizlik gibi temalar üzerinde durmuştur. Ezilenlerin kardeşliği, hapishane ve hapishanedeki günler şiirlerinde rastlanılan diğer önemli temalardır. Şiirlerinin toplandığı tek kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim çok sevilip okunmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Niyazi Akıncıoğlu B) Ahmet Arif

C) Ceyhun Atıf Kansu D) Enver Gökçe

E) Hasan İzzettin Dinamo

6. Yapıtlarını, bireysel duyarlıktan çok, toplumsal duyarlıkla

biçimlendiren ---- ve ---- toplumcu gerçekçi romanın temsilcileri arasında yer alır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Fakir Baykurt - Yaşar Kemal

B) Yusuf Atılgan - Halit Ziya

C) Mehmet Rauf - Kemal Tahir

D) Orhan Pamuk - Ahmet Hamdi

E) Sabahattin Ali - Nurullah Ataç

P:176

31 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 4

9. İlk şiiri lise öğrencisiyken arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı

Filiz adlı okul dergisinde 1938’de yayımlandı. Kısa zamanda olgunlaşan bir şiirle kuşağının önde gelen temsilcileri arasında yerini aldı. Bu dönemdeki şiirlerinde

toplumsal sorunlara ağırlık verdi. Şiirlerinin kaynağını

hoşgörü, insanlık sevgisi, ulusal bağımsızlık ve doğa

oluşturdu. Özellikle çocuklar için yazdığı şiirlerle edebiyat dünyasında beğeni topladı. Çocuklar Gemisi, Yanık

Hava, Yurdumdan, Bağımsızlık Gülü, Sakarya Meydan Savaşı bazı şiir kitaplarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ercüment Behzat Lav B) Rıfat Ilgaz

C) Gülten Akın D) Cahit Irgat

E) Ceyhun Atuf Kansu

12. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen yapıtla ilgili değildir?

A) Romanda değişik şehirlerden gelen, değişik düşünceleri olan, uslanmaz, haylaz bir sınıfın öğrencileri

ve onların başlarına gelen olaylar anlatılmaktadır.

(Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz)

B) Eserde İkinci Dünya Savaşı’nın sıkıntılı yıllarında bir

aydın, şair ve edebiyat öğretmeni olan Mustafa Ural’ın

yazdığı ve toplatılan şiir kitabı nedeniyle aranması

anlatılmaktadır. (Karatma Geceleri)

C) Mülayim bir memur emeklisi olan ailesiyle birlikte

monoton bir hayat süren Nuri Sayaner’in seri katil

sanılarak polisler tarafından tutuklanması üzerine gelişen trajikomik olaylar anlatılır.(Toros Canavarı)

D) Ercüment Behzat Lav’ın bu ilk şiir kitabında serbest

tarzı kullandığı, sürrealizm, fütürizm gibi akımlardan

etkilendiği görülür. (S.O.S.)

E) Nazım Hikmet bu şiir kitabında şiirini tam anlamıyla

bir ulusal bileşime ulaştırmış; Divan ve halk şiiri söyleyişlerini, çağdaş bir şiir anlayışı içinde eritmiştir.

(Şeyh Bedrettin Destanı)

10. ----, Mavi adlı dergiyle yeni bir şiir hareketine öncülük etmiş, ---- ve ---- hareketinin şiirimizi yozlaştırdığını ileri sürmüştür. Şiirin basit olamayacağını zengin benzetmeli,

içli, derin olması gerektiğini savunmuştur. Şiirin yanı sıra

roman, deneme, eleştiri, gezi yazısı ve senaryo gibi türlerde de yapıt ortaya koymuştur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Nurullah Ataç - Beş Hececiler - İkinci Yeni

B) Nazım Hikmet - İkinci Yeni - Hisarcılar

C) Attilâ İlhan - Garip - İkinci Yeni

D) Ziya Osman Saba - Garip - Yedi Meşaleciler

E) Necip Fazıl Kısakürek - Beş Hececiler - Garip

11. Şiirlerini bireysel duyarlıktan çok toplumsal duyarlıkla biçimlendiren ---- ve ---- toplumcu gerçekçi şiirimizin temsilcileri arasında yer alır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Nazım Hikmet - Aziz Nesin

B) Cahit Sıtkı - Faruk Nafiz

C) Melih Cevdet - Orhan Veli

D) Fazıl Hüsnü - Ahmet Haşim

E) Ahmet Hamdi - Oktay Rifat

1-E 2-B 3-D 4-C 5-B 6-A 7-D 8-D 9-E 10-C 11-A 12-A

8. 1920’li yılların sonunda 835 Satır ve Jokond ile Si-Ya-U

adlı şiir kitaplarıyla kamuoyunu etkilemiş, şiirimizde ayrı

bir yer edinmiştir. Şiirde kullanılan, kullanılmayan sözcükler diye bir ayrım yapmamış, dizelerin kullanımına

getirdiği özgürlükle de özgür şiir biçiminin gelişmesinde

büyük bir rol oynamıştır.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cevdet Kudret Solok

B) Orhan Veli Kanık

C) Melih Cevdet Anday

D) Nazım Hikmet Ran

E) Sabri Esat Siyavuşgil

7. Öz şiirle toplumcu şiiri karşılaştıran aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Öz şiirde uyak ve ölçüye önem verilirken toplumcu

şiir serbest tarzda oluşturulmuştur.

B) Toplumcu şiirde “sanat toplum için” anlayışı hâkimken öz şiirde “sanat sanat içindir” görüşü benimsenmiştir.

C) Toplumcu şairler fütürizmden etkilenirken öz şiirci

şairler sembolizm ve parnasizmden etkilenmiştir.

D) Her iki anlayışta da dil günlük dilden bağımsız bir şiir

dili olarak ele alınmıştır.

E) Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar öz

şiir anlayışı içinde yer alırken Aziz Nesin, Ceyhun

Atuf Kansu gibi isimler toplumcu şiir anlayışının temsilcisi olmuştur.

P:177

EDEBİYAT 32

Sınav Tadında FASİKÜL 4

1. ----, 1954’te yayımladığı Sisler Bulvarı adlı şiir kitabıyla birlikte toplumcu özden çok, bireysel duygulanımları öne

alan şiirlere ağırlık verir. Şiir yazmanın düzyazıdan“ciddi

ve içten farkları” olduğunu belirterek imgeyi öne çıkarır.

Ancak, imgenin asla tek başına amaç olamayacağını savunarak o yıllarda bir harekete dönüşmekte olan İkinci

Yenicilerden kendisini özenle ayrı tutar. Şiirle ilgili bu görüşlerini belirttiği yazıları Ankara’da bir grup gencin çıkardığı Mavi dergisi tarafından benimsenir ve destek görür.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) İlhan Berk

B) Attila İlhan

C) Süreyya Berfe

D) Ahmet Oktay

E) Melih Cevdet Anday

4. Önceleri Garip çizgisinde olan sanatçı sonra toplumcu

anlayışla şiirler yazmıştır. Çocuk doktoru olarak gittiği

köylerde insanların, özellikle çocukların yoksulluğunu,

acılarını, hastalıklarını Kızamık Ağıdı adlı şiirinde olduğu

gibi tüm samimiyetiyle şiirlerinde dile getirmiş ve gözlemlerinden dolayı üzüntü duymuş; Anadolu’nun en ücra

köşelerinden, memleketin farklı yöresindeki insanların

acılarını dile getirmiştir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerin hangisidir?

A) Ceyhun Atuf Kansu B) İlhami Bekir Tez

C) Hasan Hüseyin D) A. Kadir

E) Cahit Irgat

2. Ülkemin sorunlarını yapıtlarımda toplumcu bakış açısıyla

yansıtmaya çalıştım. Şiirlerimde bireysel temalardan çok,

sosyal olaylar üzerinde durdum. Toplumsal çatışmanın

insan üzerindeki etkileri özellikle üzerinde durduğum bir

konu olmuştur. Şiirlerimde biçemi değil içeriği önceledim.

Bu sözleri söyleyen kişinin, aşağıdaki şiir anlayışlarından hangisine yakın olduğu söylenebilir?

A) Yedi Meşaleciler B) Maviciler

C) Garipçiler D) II. Yeniciler

E) Toplumcu Gerçekçiler

5. İlk şiiri olan Sevgilimin Mezarında’yı on beş yaşında kaleme aldı. 1940 yılına kadar hece ölçüsüyle kişisel duygularını işleyen romantik şiirler yazdı. Daha sonra, toplumsal gerçekçiler arasında yer aldı ve yoksulların yaşamını, siyasi görüşünü yalın bir dille eserlerine yansıttı.

Şiirin haricinde roman, hikâye, anı, tiyatro ve çocuk şiirleri de yazdı. Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça en tanınmış şiir kitaplarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerin hangisidir?

A) Nâzım Hikmet

B) Ercüment Behzat Lav

C) Rıfat Ilgaz

D) A. Kadir

E) Cahit Irgat

6. Aşağıdakilerin hangisi toplumcu gerçekçi şairler için

söylenemez?

A) Gelecekçilik (fütürizm) akımından etkilenmişlerdir.

B) Emekçilerin sorunlarını, emek-sermaye çelişkisini ve

yaşamsal kaygılarını konu alırlar.

C) Kolektifliği, bireyselliğin önüne geçirmişlerdir.

D) Söylev üslubundan yararlanmış bu nedenle zaman

zaman lirizmden uzaklaşmışlardır.

E) Ölçü ve kafiye gibi şiirin ahenk unsurlarına önem vermişlerdir.

3. Toplumcu gerçekçi şiirin öncülerindendir; ölçülü uyaklı

şiire ilk karşı çıkanlardan biri o olmuştur. Gerçeküstücülük, fütürizm, kübizm gibi şiir akımlarını denemiş, sonraları hümanist bir görüşte şiirler kaleme almıştır. Açıl Kilidim Açıl, Mau Mau, Kaos eserlerinden birkaçıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerin hangisidir?

A) Nâzım Hikmet

B) Ercüment Behzat Lav

C) Rıfat Ilgaz

D) A. Kadir

E) Cahit Irgat

P:178

33 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 4

11. Aşağıdakilerden hangisi şiir türünde yazılmış bir yapıt değildir?

A) Bağbozumu Sofrası

B) Sondan Başa

C) Damda Deli Var

D) Mau Mau

E) Sesini Kaybeden Şehir

10. Toplumcu gerçekçi şiir, Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önemli bir damarıdır. Biçimsel ve izleksel oluşum bakımından modern şiirimize büyük bir açılım kazandırır.

İmgesel içeriğini toplumun yüreğine uzanarak kuran bu

anlayış, sanat alanında bir hayli taraftar bulmuştur.----,

bu anlayışın başarılı bir temsilcisidir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazarlardan

hangisi getirilemez?

A) Nâzım Hikmet

B) Rıfat Ilgaz

C) Cahit Irgat

D) Turgut Uyar

E) Ceyhun Atuf Kansu

12. Aşağıdakilerden hangisi toplumcu şiirin şekil ve içerik özelliklerine uygun şiir yazan bir şair değildir?

A) Rıfat Ilgaz

B) Halit Fahri Ozansoy

C) Ahmet Arif

D) Ceyhun Atuf Kansu

E) Nâzım Hikmet

7. Aşağıdakilerin hangisinde Nâzım Hikmet’le ilgili bir

bilgi yanlışı vardır?

A) İlk şiirlerini ölçülü ve uyaklı yazmış, daha sonra serbest şiire yönelmiştir.

B) Rusya’daki öğrenim yıllarında fütürist şair Mayakovski’nin sanat görüşünü benimsemiştir.

C) Öz, biçim ve tema bakımından yeni şiirleriyle toplumcu şiirin öncüsü olmuştur.

D) Sanat adlı şiiri, memleket edebiyatının bir bildirisi niteliğindedir.

E) Şiir dışında roman, tiyatro, masal, mektup gibi türlerde eserler vermiştir.

8. Aşağıda verilenlerden hangisi Ceyhun Atuf Kansu’nun

edebî kişiliğiyle ilgili değildir?

A) Şiirlerinde toplumsal sorunlara ağırlık vermiştir.

B) Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde

yararlanmıştır.

C) Yazınımızda çocuk acılarını anlatan ilk şair olarak kabul edilir.

D) Anadolu insanının sevinçlerini, acılarını ve yaşama

savaşını coşkulu bir söyleyişle dile getirmiştir.

E) Yarın Artık Bugündür adlı senaryosu ile pek çok ödül

kazanmıştır.

9. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi mizah-hiciv edebiyatı içinde değerlendirilemez?

A) Muzaffer İzgü

B) Aziz Nesin

C) Ahmet Arif

D) Rıfat Ilgaz

E) Refik Halit Karay

P:179

EDEBİYAT 34

Sınav Tadında FASİKÜL 4

13. Nazım Hikmet’in aşağıdaki eserlerinden hangisinin

türü farklıdır?

A) 835 Satır

B) Yusuf ile Menofis

C) Taranta-Babu’ya Mektuplar

D) Memleketimden İnsan Manzaraları

E) Benerci Kendini Niçin Öldürdü

14. Attila İlhan ile ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

A) Yazım kurallarını reddederek şiirlerinde büyük harf

kullanmamıştır.

B) Ağırlıklı olarak aşk, intihar, ölüm, kavga, kahramanlık vs. temalarını işlemiştir.

C) Şiirde toplumcu gerçekçi anlayış ile divan şiiri estetiğini birleştirmek istemiştir.

D) Garip şiirine karşı çıkarak İkinci Yeni’nin öncü şairlerinden biri olmuştur.

E) Şiirlerinde konuşma diline, argoya, halk deyimlerine

geniş yer vermiştir.

15. Sanatçı geleneksel sanat anlayışına karşı çıkarak yeni

anlatım yollarının ve biçimlerinin bulunması gerektiği görüşünü benimser. Şiirin yanında öykü, roman, oyun gibi

türlerde de yapıt üretmiştir. Yapıtlarında Rus şair Mayakovski ve ---- akımının etkisi görülür. Yaşamak Güzel Şey

Be Kardeşim, Yeşil Elmalar adlı eserleri roman; Yusuf ile

Menofis, Kafatası adlı eserleri oyun; Sevdalı Bulut adlı

eseri masal türündedir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) fütürizm B) klasisizm C) romantizm

D) realizm E) natüralizm

16. ----, lirik ve epik temalı çağdaş şiirler yazmıştır. Şiirlerinde

Pir Sultan, Köroğlu gibi ozanların izleri görülür. Ezilenlerin kardeşliği, hapishane ve hapishanedeki günler şiirlerinde rastlanan diğer önemli temalardır. Şiirlerinin toplandığı tek yapıtı Hasretinden Prangalar Eskittim çok büyük bir ilgi görmüştür.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Arif Damar B) Ahmet Arif

C) Ceyhun Atıf Kansu D) Rıfat Ilgaz

E) Aziz Nesin

17. Aşağıdakilerden hangisi Maviciler topluluğunun bir

özelliği değildir?

A) İçerikte toplumcu gerçekçi kuşak ile biçimde İkinci

Yeni akımı arasında özellikler taşıyan isimlerden oluşmaktadır.

B) Şiirin basit olamayacağını, zengin benzetmeli, derin

olması gerektiğini savunmuşlardır.

C) Garip Akımı’nın ve II. Yeni’nin şiir anlayışlarına karşı

çıkmışlardır.

D) Serbest ölçünün ahenk sağlamada yetersiz olduğunu savunmuşlardır.

E) Sosyal realizm anlayışını yansıtan şiirler yazmışlardır.

18. Aşağıdakilerden hangisi toplumcu şiir anlayışını öne

çıkaran sanatçılardan biri değildir?

A) Sedat Umran

B) Cahit Irgat

C) Ahmet Arif

D) Rıfat Ilgaz

E) Gülten Akın

1-B 2-E 3-B 4-A 5-C 6-E 7-D 8-E 9-C 10-D 11-C 12-B 13-B 14-D 15-A 16-B 17-D 18-A

P:180

35 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Millî Edebiyat Anlayışını Yansıtan Şiir

 Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü dönemde ortaya

çıkmış, dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenmiştir.

Millî Edebiyat Anlayışını Yansıtan Şiirin Özellikleri

 Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğunca bu sözcüklerin Türkçe karşılıkları kullanılmıştır.

 Hece vezni kullanılmış, millî konulara yer verilmiş, millî duygular ön plana çıkarılmıştır.

 Bu şairler şiirlerini Kültür Haftası, Hisar, Çınaraltı gibi dergilerde yayımlamışlardır.

 Cumhuriyet Dönemi’nde millî edebiyat anlayışını Beş Hececiler ve Hisarcılar devam ettirmiştir.

Millî Edebiyat Anlayışını Yansıtan Şiirin Temsilcileri

 Arif Nihat Asya

 Orhan Şaik Gökyay

 Kemalettin Kamu

 Behçet Kemal Çağlar

 Ömer Bedrettin Uşaklı

 Bedri Rahmi Eyüboğlu

 Cahit Külebi

 Zeki Ömer Defne

 Şukûfe Nihal Başar

 Halide Nusret Zorlutuna

 Necmettin Halil Onan

 Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

 Hüseyin Nihal Atsız

 Ali Mümtaz Arolat

 İbrahim Alaattin Gövsa

 Ahmet Kutsi Tecer

Arif Nihat Asya (1904-1975)

 Edebiyatımızda Bayrak Şairi olarak tanınmıştır.

 Halk ve divan şiiri biçimlerinin yanında modern şiir biçimlerini de kullanmıştır.

 Şiirlerinde aruz ve hece ölçüsünü başarıyla

kullanmanın yanı sıra serbest şiirler de yazmıştır.

 Şiirlerinde genellikle yurt, millet, bayrak sevgisi, kahramanlık, tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket güzellikleri gibi temaları dile getirmiştir.

 Son şiirlerinde mistisizme yönelmiştir.

Eserleri:

 Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Heykeltıraş, Rubaiyat-ı Arif, Kökler ve Dallar, Kıbrıs Rubaileri, Dualar ve

Aminler, Kova Burcu, Kubbe-i Hadra, Avrupa’dan Rubailer,

Basamaklar: Şiir

 Yastığımın Rüyası, Ayetler: Mensur şiir

 Kanatlar ve Gagalar, Enikli Kapı, Terazi Kendini Tartmaz, Aramak ve Söyleyememek, Kanatlarını Arayanlar: Düzyazı

Orhan Şaik Gökyay (1902-1994)

 Bu Vatan Kimin şiiri çok ünlüdür.

 Aruzla şiirler yazmış, sonraları âşık tarzına

uygun, çoğunlukla ulusal konuları işleyen

lirik şiirler kaleme almıştır.

 1940’lardan sonra edebiyat tarihi, folklor ve

halk edebiyatı araştırmalarına yönelmiştir.

 Kendi şiirlerini kitap olarak yayımlamamıştır.

Eserleri:

 Dedem Korkut’un Kitabı, Bugünkü Dille Dede Korkut Masalları, Katip Çelebi Hayatı-Şahsiyeti- Eserleri, Kâtip Çelebi’den

Seçmeler, Kâbusname: İnceleme- derleme-sadeleştirme

 Destursuz Bağa Girenler: Eleştiri

Kemalettin Kamu (1901-1948)

 Kurtuluş Savaşı sırasındaki şiirleriyle dikkat

çekti.

 Millî Mücadele Dönemi’nden sonraki şiirlerinde aşk, gurbet, yalnızlık gibi konuları işledi.

 Hecenin en çok 11’li kalıbını kullanmış ve

yalın bir dille şiirler yazmıştır.

 Bingöl Çobanları, Gurbet, Kimsesizlik gibi şiirleriyle tanınmış, “gurbet şairi” olarak adlandırılmıştır.

 Şiirleri ölümünden sonra Kemalettin Kamu, Hayatı, Şahsiyeti ve Şiirleri adlı kitapta toplanmıştır.

Behçet Kemal Çağlar (1908-1969)

 Halk şiiriyle ilgilenmiş, bu tarz şiirlerinde Ankaralı Âşık Ömer mahlasını kullanmıştır.

 Şiirlerinde ulusal duyguları, Atatürk, yurt ve

vatan sevgisi gibi konuları işlemiştir.

 Beş Hececilerden Faruk Nafiz Çamlıbel ile

birlikte Onuncu Yıl Marşı’nı yazmıştır.

Eserleri:

 Erciyes’ten Kopan Çığ, Burada Bir Kalp Çarpıyor, Benden

İçeri: Şiir

 Çoban, Atilla: Oyun

 Hür Mavilikte: Gezi yazısı

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Edebiyatımızda bazı sanatçılar eserlerinde işledikleri konulara

göre takma isimlerle anılır olmuştur. Masalcı Baba, Bayrak

Şairi, Halikarnas Balıkçısı, Destan Şairi, Evler Şairi... bunlardan bazılarıdır.

Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada takma isimleri belirtilen sanatçılardan biri değildir?

A) Arif Nihat Asya (Bayrak Şairi)

B) Behçet Necatigil (Evler Şairi)

C) Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)

D) Faruk Nafiz Çamlıbel (Destan Şairi, Fazıl Hüsnü Dağlar-

ca’dır. Cevap D)

E) Eflatun Cem Güney (Masalcı Baba)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:181

EDEBİYAT 36

FASİKÜL 4

Halide Nusret Zorlutuna (1901-1984)

 Git Bahar adlı şiirinde 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi’yle

memleketin içine düştüğü karanlık hali anlatmıştır.

 Milli edebiyat anlayışını yansıtan şiirlerinde,

geleneksel ölçü ve anlayışa bağlı kalmıştır.

 Kadın duyarlılığını işlediği şiirlerinin yanı sıra hikâye,

 roman türlerinde eserler yazmıştır.

Eserleri:

 Geceden Taşan Dertler, Yayla Türküsü, Yurdumun Dört Bucağı, Ellerim Bomboş: Şiir

 Küller, Sisli Geceler, Beyaz Selvi: Roman

 Büyük Anne, Aydınlık Kapı: Öykü

Ömer Bedrettin Uşaklı (1904-1946)

 Anadolu’da görev yaptığı yöreleri, kişisel izlenimleriyle şiirlerine yansıtmıştır.

 Döneminde “Anadolu Şairi” olarak ünlenmiştir.

 Sade bir söyleyişi vardır.

 Şiirlerinin önemli bir bölümü bestelenmiştir.

 Yıldızların Altında, Eğilmez Başın Gibi ve Kapıldım Gidiyorum bestelenen şiirlerinden bazılarıdır.

 Deniz Sarhoşları, Deniz Hasreti, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri: Şiir

Bedri Rahmi Eyuboğlu (1911-1975)

 Ressam olan sanatçının halk edebiyatına

duyduğu hayranlık, şiirlerine yansımıştır.

 Şiirleri, resimleriyle büyük bir benzerlik gösterir.

 Akıcı bir dille yazdığı gezi ve deneme türündeki eserlerinde halk kültürü, halk sanatı

konularındaki görüşlerini sergilemiştir.

Eserleri:

 Yaradana Mektuplar, Karadut, Tuz, Dol Karabakır Dol, Yaşadım, Üçü Birden, Dördü Birden: Şiir

 Canım Anadolu, Tezek: Gezi yazısı

 Deli fişek: Düzyazılarını içerir.

Cahit Külebi (1917-1997)

 Şiirlerinin özü itibariyle milli romantik bir şairdir.

 Şiirlerinde merkeze aldığı Anadolu insanının hayatını bütün yönleriyle kucaklamıştır.

Eserleri:

 Adamın Biri, Rüzgâr, Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Yeşeren Otlar, Süt, Güz Türküleri, Yangın: Şiir

Zeki Ömer Defne (1903-1992)

 Şiirlerini, günlük hayatın yanında halk edebiyatı geleneğinden aldığı unsurlarla zenginleştirmiştir.

 Şiir dili bakımından zengin bir şairdir.

 Şiirlerini Denizden Çalınmış Ülke, Sessiz Nehir ve Kardelenler adıyla kitaplaştırmıştır.

Şükûfe Nihal Başar (1896-1973)

 Hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.

 Şiirlerine lirizm ve kadınsı bir içtenlik egemendir.

 Milli uyanış hareketi içinde de yer almış, Fatih

Mitingi’nde etkileyici bir konuşma yapmıştır.

Eserleri:

 Yıldızlar ve Gölgeler, Hazan Rüzgârları, Gayya, Su, Sıla Yolları, Sabah Kuşları, Yerden Göğe: Şiir

 Renksiz Istırap, Çöl Güneşi, Yakut Kayalar, Yalnız Dönüyorum, Domaniç Dağlarının Yolcusu, Çölde Sabah Oluyor:

Roman

 Tevekkülün Cezası: Öykü

 Finlandiya: Gezi yazısı

Necmettin Halil Onan (1902-1968)

 Yahya Kemal’den etkilenmiş ve onun çizgisinde şiirler yazmıştır.

 Dur Yolcu adlı şiiriyle tanınmıştır.

Eserleri:

 Çakıl Taşları, Bir Yudum Daha: Şiir

Â İşleyen Yara, Kolejli Nereye: Roman

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu (1929-1992)

 Türk şiirinin destan türünde güçlü bir temsilcisidir.

 Geçmiş zamanlan şiirini günümüze yeni nesil üzerinde Türk destan devrinin ulusal bilincini uyandırmak istemiştir.

 İslamiyet öncesi ve sonrası Türk tarihini konu alan manzum destanlar yazmıştır.

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Aşağıdakilerin hangisinde açıklamalar, ayraç içinde verilen sanatçıyla ilgili değildir?

A) Doğayı izlenimci bir gözle, ülke gerçeklerini ve bireysel

duygulanışları içli bir duyarlılığın sezgileriyle şiirinde yansıtmıştır. Döneminde “Anadolu şairi” olarak ünlenmiştir.

(Ömer Bedrettin Uşaklı)

B) Kurtuluş Savaşı yıllarındaki şiirleriyle dikkat çekmiştir. İlk

şiirlerinde vatan sevgisi, Milli Mücadele yılları; sonraki şiirlerinde aşk, gurbet, yalnızlık gibi konuları işlemiştir. (Kemalettin Kamu)

C) Hazan Rüzgârları adlı kitabındaki şiirlerinde aruz veznini

bırakıp hece ölçüsünü kullanan şair, daha çok kadın, yurt

sorunları ve aşk konularını işledi. (Şukûfe Nihal Başar)

D) Halk şiiriyle ilgilenmiş, bu tarz şiirlerinde Ankaralı Âşık

Ömer mahlasını kullanmıştır. Benden İçeri şiir kitabıdır.

(Cahit Külebi) - Benden İçeri Behçet Kemal Çağlar’ın eseridir. Cevap DE) Mondros Mütarekesi’yle memleketin içine düştüğü karanlık hâli anlattığı Git Bahar adlı şiiriyle ünlenmiştir. (Halide Nusret Zorlutuna)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:182

Millî Edebiyat Dönemi

37 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Eserleri:

 Bozkurtların Ruhu, Genç Osman Destanı, Kürşad İhtilali

Destanı, Malazgirt Destanı, Bozkurtların Destanı, Kopuzdan

Ezgiler, Salur Kazan Destanı, Boğaç Han Destanı, Destanlarda Uyanmak, Destanlar Burcu: Şiir

Hüseyin Nihal Atsız (1905-1975)

 Türkçü-milliyetçi söylemli şiirlerini hitabet

üslubuyla yansıtmıştır.

 Şiirlerinde hece veznini kullanan şair, öğüt

veren destansı parçalar yazmıştır.

Eserleri:

 Yolların Sonu: Şiir

 Deli Kurt, Ruh Adam, Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor: Roman

Ali Mümtaz Arolat (1897-1967)

 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren şairler arasında yer alır.

 Tabiat ve aşk temalarını işleyen hece ölçüsündeki şiirleriyle tanınır. İlk şiirlerinde hece vezniyle sonrakilerde serbest vezinle şiirler yazar.

 Sembolizm’den etkilenen sanatçı, Türk edebiyatının ilk

sembolist şairleri arasında yer alır.

 Musiki de şiirlerinde önemli bir yer tutar.

Eserleri:

 Bir Gemi Yelken Açtı, Hayâl İkliminden Dönen Diyor ki: Şiir

İbrahim Alaattin Gövsa (1888-1949)

 Bir pedagog şair olarak çocuk şiirleri yazmıştır.

 Biyografiler kaleme almış, eğitimle ilgili kitaplar yazmış ve ansiklopedik yayınlar hazırlamıştır.

Eserleri:

 Çocuk Şiirleri, Güft ü Gu, Çanakkale İzleri, Acılar, Söz Oyunları: Şiir

Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967)

 ºık Veysel’in edebiyatımızda tanınmasına

katkıda bulunmuştur.

 İlk şiirlerinde bireysel temaları işlemiş; daha sonra halk kültürünün zengin kaynaklarıyla tanışmasıyla, ülke ve toplum sorunlarına yönelmiştir.

 Hece ölçüsüne yeni biçimler aramış, âşık tarzı söyleyişe

yönelmiştir.

 Türk halk şiirinden yararlanarak şiirler yazmıştır.

 Orda Bir Köy Var Uzakta adlı şiiri meşhurdur.

 Orta oyunu tekniklerini kullanarak yazdığı ve Batı’ya özenenleri eleştirdiği, eski bir İstanbul mahallesini, bütün havası, kişileri, töreleri ile tanıttığı Köşebaşı ve Köroğlu Destanı’ndan esinlenerek yazdığı Koçyiğit Köroğlu adlı manzum piyesi, edebiyatımızın önemli örneklerindendir.

Eserleri:

 Şiirler: Şiir

 Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı, Satılık Ev, Bir Pazar Günü: Tiyatro

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

İlk şiirlerini Dergâh ile Milli Mecmua’da yayımladı. Hecenin

beş şairine bağlanmayarak sanatını tek başına kurdu. İçtenlikli ve ince, duygusal yönü ağır basan memleket şiirleriyle tanındı; hece ölçüsüne yeni olanaklar aradı. Halk edebiyatıyla

ilgili kimi çalışmalarda bulundu. Şiirleri Şiirler adlı kitapta toplandı. Koçyiğit Köroğlu, Köşebaşı gibi piyesleri, tiyatrolarda ilgiyle izlendi.

Burada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Orhan Seyfi Orhon

D) Enis Behiç Koryürek

E) Ahmet Kutsi Tecer

(Şiirler- Koçyiğit Köroğlu- Köşebaşı adlı eserler, Ahmet

Kutsi Tecer’e aittir. Cevap E)

4 - ÖĞRETEN SORU

Aşağıdaki dizelerden hangisi “Millî Edebiyat anlayışını yansıtan şiir” anlayışıyla yazılmamıştır?

A) Erzurum’dan kalkar bir uçak

Hay benim yoksul memleketim

Can verme sırrına erenlerindir

B) Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti

Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyet’i

C) Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar

Yurda ay yıldızının ışığı yeter

D) Orda bir köy var uzakta

O köy bizim köyümüzdür

E) Suyu mu çekilmiş bulutların

Dönmüşsün kuruyan ırmaklara

5 - ÖĞRETEN SORU

Cumhuriyet Dönemi’nde Millî Edebiyat anlayışını yansıtan

şairler, ----.

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?

A) ağırlıklı olarak hece ölçüsünü kullanmışlardır

B) sürrealizm ve dadaizm akımlarından etkilenmişlerdir

C) konuşma dilinden yararlanmışlardır

D) milliyetçilik düşüncelerinden etkilenmişlerdir

E) süslü ve sanatlı söyleyişten uzak durmuşlardır

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:183

EDEBİYAT 38

FASİKÜL 4

7 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisi “Hecenin beş şairi”nden biri değildir?

A) Yusuf Ziya Ortaç

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Halit Fahri Ozansoy

D) Enis Behiç Koryürek

E) Kemalettin Kamu

(Kemalettin Kamu, Millî Edebiyat anlayışını sürdüren şairlerden. Cevap E)

8 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

1926 yılında Hayat dergisinde yayımlanan Sanat başlıklı şiir,

memleketçi edebiyatımızın ilk bildirisi sayılabilir. Türk edebiyatının o dönemde nasıl bir rota izlemesi gerektiğini ortaya

koyan bu şiir, ---- “bireysel” sanat anlayışından “toplumcu”

sanat anlayışına geçtiğinin de bir göstergesidir. Şiirde, yerli

ve millî sanat anlayışımız, Batı sanat zevkinden üstün tutulmuş ve Batı taklitçisi aydınlar eleştirilmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Enis Behiç Koryürek’in

B) Orhan Seyfi Orhon’un

C) Faruk Nafiz Çamlıbel’in

(Sanat şiiri Faruk Nafiz Çamlıbel’e aittir. Cevap C )

D) Yusuf Ziya Ortaç’ın

E) Halit Fahri Ozansoy’un

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Cumhuriyet’in ilanından 1940’lara kadar şiirimizin dört yöneliminden biri olan Beş Hececiler, halk şiirinin dış yapısını, özellikle ölçü ve uyak düzenini benimsediler. Böylelikle halk şiirinin dünyasına ulaşabileceklerini sandılar. Dil açısından arı,

açık bir söyleyişe yöneldiler. Ürettikleri şiirler ise kalıplaşmış

bir yapı içinde kaldı.

Aşağıdakilerden hangisi bu anlayışa bağlı kalarak şiir yazanlardan biri değildir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Orhan Seyfi Orhon

C) Ceyhun Atuf Kansu

(Ceyhun Atuf Kansu, toplumcu gerçekçi sanatçılardandır. Cevap C)

D) Enis Behiç Koryürek

E) Yusuf Ziya Ortaç

Beş Hececiler Topluluğu

 Milli Mücadele yıllarında şiire başlayan topluluk, şiirlerinde

Anadolu’yu ve Anadolu insanını işlemiştir.

Beş Hececilerin Özellikleri

 Memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik,

işledikleri başlıca konulardır.

 Hecenin beş şairi diye anılan bu sanatçılar (Faruk Nafiz

Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy ve Orhan Seyfi Orhon), Milli Edebiyat akımından özellikle Ziya Gökalp’in düşüncelerinden etkilenerek

aruz ölçüsünü bırakarak şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmaya başlamışlardır.

 İlk şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmış, daha sonra hece ölçüsü kullanılmaya başlanmıştır.

 Şiirde sade ve özentisiz bir üslup benimsenmiş, yapmacıklıktan uzak durulmuştur.

 Şiirlerde memleket sevgisi, yurt güzellikleri, kahramanlık

ve yiğitlik gibi konular ele alınmıştır.

 Ulusal-yerel sanat ve tarih motifleriyle örülü bir memleket

edebiyatı meydana getirilmeye çalışılmıştır.

 Şairler, hece ölçüsünün değişik kalıplarını kullanarak serbest müstezat yazmayı denemişlerdir.

 Şiirlerde dörtlük esasına bağlı kalınmamış, hece ölçüsünün duraklarında bazı değişiklikler yapılmış, yeni biçimler

geliştirilmiştir.

 Sanatçılar; bir olayı, bir hikâyeyi anlatmak için uzun şiirler

yazmış, düzyazıdaki söz dizimini şiire getirmişlerdir.

Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973)

 İlk şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmış, Milli Edebiyat akımından etkilenmiş ve hece ölçüsüyle yazmaya başlamıştır.

 Eserlerinde Anadolu’yu işleyerek Milli Edebiyat akımının memleketçi duyarlılığını çeşitlendirmiştir.

 Coşkun bir lirizmle aşk şiirleri yazmıştır.

 Han Duvarları şiiri, Anadolu’nun güzelliklerini anlattığı,

önemli şiirlerinden biridir.

 Sanat adlı şiirinde, memleket edebiyatının felsefesini ortaya koymuştur.

 Çoban Çeşmesi adlı şiir kitabında Anadolu insanının yaşamına eğilmiştir.

Eserleri:

 Han Duvarları, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Şarkın Sultanları, Gönülden Gönüle, Bir Ömür Böyle Geçti, Elimle Seçtiklerim, Suda Halkalar, Heyecan ve Sükûn, Zindan Duvarları: Şiir

 Özyurt, Canavar, Akın, Kahraman: Tiyatro

 Yıldız Yağmuru: Roman

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:184

39 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Eserleri:

 Akından Akına, Bir Rüzgâr Esti, Yanardağ, Aşıklar Yolu, Bir Selvi Gölgesi, Cenk Ufukları, Kuş Cıvıltıları (Çocuk Şiirleri): Şiir

 Binnaz, Kördüğüm, Nikâhta Keramet: Tiyatro

 Şeker Osman, Kürkçü Dükkânı: Roman

 Portreler, Bizim Yokuş: Anı

9 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Hece ölçüsünü ve konuşulan Türkçeyi büyük bir başarı

ile kullanan Halit Fahri Ozansoy’un şiir kitaplarından bazıları; Rüya, Efsaneler, Hep Onun İçin ve Sonsuz Gecelerin Ötesinde’dir

B) Genellikle kendi duygularını işleyen Orhan Seyfi Orhon

şiirlerini; Fırtına ve Kar, Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi, Gönülden Sesler ve O Beyaz Bir Kuştu adlı eserlerinde toplamıştır.

C) Enis Behiç Koryürek’in en ünlü şiirleri millî heyecanlarla

yüklü epik şiirleridir, Miras ve Vâridât-ı Süleyman adlı şiir

kitapları vardır.

D) Yusuf Ziya Ortaç’ın, şiirlerini topladığı kitaplardan bazıları; Akından Akına, Cenk Ufukları, Âşıklar Yolu ve Bir Rüzgâr Esti’dir.

E) Yalnızca hece ölçüsünü kullanan Faruk Nafiz Çamlıbel,

şiirlerini Bir Gemi Yelken Açtı, Yayla Türküsü ve Yurdumun

Dört Bucağı gibi kitaplarda toplamıştır.

(Bir Gemi Yelken Açtı- Ali Mümtaz Arolat’a, Yayla Türküsü

ve Yurdumun Dört Bucağı adlı eserler Halide Nusret Zorlutuna’ya aittir.)

10 - ÇÖZÜMLÜ SORU

I. Veda Busesi başta olmak üzere birçok şiiri bestelenmiştir. (Orhan Seyfi Orhon)

II. Gemiciler şiiriyle Türk denizcilerini anlatmıştır. (Enis Behiç Koryürek)

III. Gülmeceyle ilgilenen sanatçı, Akbaba dergisini çıkar-mıştır.( Yusuf Ziya Ortaç)

IV. Şiirlerini Şarkın Sultanları, Dinle Neyden, Gönülden Gönüle kitaplarında toplamıştır. (Faruk Nafiz Çamlıbel)

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerde aşağıda verilen sanatçılardan hangisine yönelik bir bilgi yoktur?

A) Orhan Seyfi Orhon

B) Enis Behiç Koryürek

C) Faruk Nafiz Çamlıbel

D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Halit Fahri Ozansoy

Enis Behiç Koryürek (1892-1949)

 Ziya Gökalp’in etkisiyle Milli Edebiyat akımını benimsemiş ve hece ölçüsüyle şiirler

yazmaya başlamıştır.

 Aruz ölçüsüyle aşk konusunda şiirler yazmıştır.

 Hece ölçüsü üzerinde çalışarak bazı durak

değişikliklerini, aynı şiirde çeşitli hece kalıplarını kullanmayı denemiştir.

 Hece ölçüsündeki kalıpların yapısında değişiklikler ile serbest ölçüye geçiş çalışmaları yapmıştır.

 Gemiciler şiiriyle Türk denizcilerini anlatmıştır.

 Ömrünün sonuna doğru mistik şiire yönelmiştir.

Eserleri:

 Miras, Güneşin Ölümü, Varidat-ı Süleyman: Şiir

Halit Fahri Ozansoy (1891-1971)

 Milli Edebiyat akımından etkilenmiş Aruza

Veda adlı şiiriyle aruz ölçüsünü bırakıp hece ölçüsüyle şiir yazmaya başlamıştır.

 Şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmış, genellikle egzotik anlatıma, hüzün

ve melankoli gibi bireysel duygulara, aşk

ve kadın temalarına yer vermiştir.

Eserleri:

 Rüya, Efsaneler, Cenk Duyguları, Paravan, Sulara Dalan

Gözler, Sonsuz Gecelerin Ötesinde, Hep Onun İçin, Gülistanlar Harabeler: Şiir

 Baykuş, Nedim, Hayalet, İlk Şair: Oyun

 ºıklar Yolunun Yolcuları: Roman

 Edebiyatçılar Geçiyor, Darülbedayi Devrinin Eski Günleri,

Eski İstanbul Ramazanları: Anı

Orhan Seyfi Orhon (1890-1972)

 Şiire aruz ölçüsüyle başlamış, Milli Edebiyat’ın etkisinde kalarak hece ölçüsüne dönmüştür.

 Hece ölçüsü ile yazdığı şiirlerinde yalın bir

dil kullanmıştır.

 Divan şiiri kalıplarını hece ölçüsüne uyarlayarak gazel benzeri şiirler yazmıştır.

 Veda Busesi başta olmak üzere birçok şiiri bestelenmiştir.

Eserleri:

 Fırtına ve Kar, Gönülden Sesler, Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi, O Beyaz Bir Kuştu, Kervan, İşte Sevdiğim Dünya: Şiir

Yusuf Ziya Ortaç (1895-1967)

 Şiire aruz ölçüsüyle başlamış, sonrasında

hece ölçüsünü benimsemiş ve başarılı şiirler yazmıştır.

 Şiirlerinde günlük yaşamın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir.

 Hece ölçüsüyle yazdığı Binnaz adlı oyunu,

Türk tiyatrosunun dikkat çeken eserlerinden biri olmuştur.

 Akbaba dergisinde akıcı bir dille yazdığı fıkralarında, siyasal mizahın özgün örneklerini vermiştir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:185

EDEBİYAT 40

FASİKÜL 4

Hisarcılar Topluluğu

 1950’lerde Hisar dergisi etrafında toplanan Munis Faik

Ozansoy, İlhan Geçer, Mehmet Çınarlı, Gültekin Samanoğlu, Mustafa Necati Karaer, Yavuz Bülent Bakiler gibi sanatçıların oluşturduğu edebi topluluktur.

Hisarcıların Özellikleri

 “Sanat millî olmalı, sanatçı bağımsız olmalıdır.” görüşünü

benimsemişlerdir.

 “Sanatta yenilik esastır, sanatçının dili yaşayan dil olmalıdır.” anlayışında eser vermişlerdir.

 Garipçilere ve İkinci Yenicilere tepki göstermişler ve milli

duyguları, manevi değerleri

öne çıkaran bir edebiyattan

yana olmuşlardır.

 Ölçü, uyak gibi klasik edebiyat ögelerini kullanarak aşk,

doğa ve vatan sevgisi gibi konuları işlemişlerdir.

 Şiir estetiğini korumak koşuluyla aruz, hece ve serbest ölçü kullanmayı, şiiri nesre yaklaştırmayı uygun görmüşlerdir.

Hisarcıların Temsilcileri

 Mehmet Çınarlı

 Munis Faik Ozansoy

 İlhan Geçer

 Mustafa Necati Karaer

 Gültekin Samanoğlu

 Yavuz Bulent Bakiler

 Bekir Sıtkı Erdoğan

 Coşkun Ertepınar

 Feyzi Halıcı

Mehmet Çınarlı (1925-1999)

 Yerli ve millî kültürle beslenen şiirleri şekil

ve içerik yönünden etkileyicidir.

 Hem aruz hem de hece vezniyle şiirler yazmıştır.

 Sade, yaşayan Türkçe ile bireysel ve ulusal

konular üzerinde durmuştur.

 Deneme ve eleştiri yazılarıyla Hisar dergisi çevresinde bir

şairler okulunun oluşmasını sağlamıştır.

Eserleri:

 Güneş Rengi Kadehlerle, Gerçek Hayali Aştı, Bir Yeni Dünya Kurmuşum: Şiir

 Halkımız ve Sanatımız, Söylemek Yaraşır, Sanatçı Dostlarım:

Deneme ve makaleler

Munis Faik Ozansoy (1911-1975)

 Hisar dergisinde başyazılar yazmıştır.

 Yahya Kemal Beyatlı ve Ahmet Hamdi Tanpınar’daki şiir zevkini yakalamaya çalışmıştır.

Eserleri:

 Büyük Mabedin Eşiğinde, Hayal Ettiğim Gibi,

Yakarış, Bir Daha, Zaman Saati, Yakınma, Kaybolan Dünya,

Düşündüğün Gibi: Şiir

İlhan Geçer (1917-2004)

 Daha çok duyguya yaslanan şiirler yazmıştır.

 Şiirleri dışında eleştirileri de vardır.

Eserleri:

 Büyüyen Eller, Belki, Yeşil Çağ, Hüzzam Beste: Şiir

Mustafa Necati Karaer (1929-1995)

 Hisar dergisinin kurucuları arasındadır.

 Halk edebiyatına ilgi duymuştur.

 Zengin bir çağrışım olan şiirlerinde gelenekten de geniş ölçüde faydalanan sanatçı dile hâkimdir.

 Kerem ile Aslı’yı yeniden yazmıştır.

Eserleri:

 Sevmek Varken, Güvercin Uçurtmak, Kuşlar ve İnsanlar, Ses

Mimarlarından: Şiir

Gültekin Samanoğlu (1927-2003)

 Hisar’ın kurucuları arasındadır.

 Hatıraları ve birtakım yaşantının ilham ettiği kapalı duyguları anlattığı şiirlerinde mutluluğu aramıştır.

Eserleri:

 Alacakaranlık, Uzun Vuran Gölge: Şiir

12 - ÖĞRETEN SORU

• Sanat millî olmalı, sanatçı bağımsız olmalıdır.” görüşünü

benimsemişlerdir.

• Millî, manevi değerlere bağlı şiir anlayışını yansıtmışlardır.

• Yaşayan Türkçeyi savunmuşlar, yeni türetilen sözcüklere uydurukça diyerek karşı çıkmışlardır.

Bazı özellikleri verilen edebî dönem veya topluluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) Millî Edebiyat B) Garip Hareketi

C) Hisarcılar D) II. Yeni

E) Maviciler

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisindeki yapıt, birlikte verildiği şaire

ait değildir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel – Gönülden Gönüle

B) Halit Fahri Ozansoy – Cenk Duyguları

C) Yusuf Ziya Ortaç – Akından Akına

D) Orhan Seyfi Orhon – Çobanıl Şiirler

(Çobanıl Şiirler, Garip akımına bağlı sanatçılardan Oktay

Rıfat Horozcu’ya aittir. Cevap D)

E) Enis Behiç Koryürek – Güneşin Ölümü

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:186

41 EDEBİYAT

FASİKÜL 4

Bekir Sıtkı Erdoğan (1926–2014)

 Aruz ve hece ölçüsünü kullanmış, divan ve

halk şiirinden yararlanmıştır.

 Rubai türünde şiirler yazmıştır.

 1965’te Deniz Harp Okulu Marşı, 1973’te

50. Yıl Marşı, 1981’de 100. Yıl Marşı,

1998’de 75. Yıl Marşı ile birincilik ödülleri

kazanmıştır.

Eserleri:

 Bir Yağmur Başladı, Yalan Dünya, Dostlar Başına: Şiir

Coşkun Ertepınar (1914-2006)

 Duygularını, öğretmenlik izlenimlerini tertemiz bir Türkçe ile şiirlerine yansıtmıştır.

 Şiirlerinde memleket sevgisi, barış, kardeşlik, dostluk gibi konuları işlemiştir.

Eserleri:

 Dönülmez Zaman İçin, Tek Adam, Kaderden

Yana, Mevsimlerin Ötesinden, Güzel Dünya, Şu Dağlar Bizim Dağlar, Zaman Bahçesinde, Destan Atatürk, Küçük Dünyamın İçinden, Dorukta Rüzgâr Var, Sevginin Yedi Rengi:

Şiir

Yavuz Bülent Bakiler (1936 - …)

 Geleneksel şiirimizin öz ve şekil özelliklerini kendi şiir anlayışıyla yansıtmıştır.

 Şiirlerinde, Anadolu’ya, Anadolu insanına

eğilmiş, onların sorunlarını yapıcı bir tavırla

dile getirmiştir.

 Sade ve rahat bir dili, aydınlık bir üslubu

vardır.

Eserleri:

 Yalnızlık, Duvak, Seninle, Harman: Şiir

 Üsküp’ten Kosova’ya, Türkistan Türkistan: Gezi Yazısı

Feyzi Halıcı (1924 -2017)

 Halk şiiri geleneğinden yararlanmıştır.

 Mevlana’nın etkisiyle memleket, din ve dostluk; şiirlerinde önemli yer tutmuştur.

 Konya Âşıklar Bayramı’nı gelenekleştirmiştir.

Eserleri:

 Bir Aşkın Şiirleri, İstanbul Caddesi, Günaydın,

 Dinle Neyden, Rubailer: Şiir

13 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

• Şairin şiir coğrafyası, siyasi sınırları aşarak gönül coğrafyasını kuşatan bir özellik gösterir. Bu geniş coğrafyanın ses bayrağı Türkçedir.

• Şiir dilinin zenginliğiyle dikkat çeken şair, imge yerine

güçlü ve vurucu bir dil kullanmayı tercih eder.

• Şiirlerini Yalnızlık, Duvak, Seninle ve Harman’da toplamıştır.

Yukarıda hakkında bilgi verilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mehmet Çınarlı

B) Yavuz Bülent Bakiler

(Yalnızlık, Duvak, Seninle ve Harman- Yavuz Bülent Bakiler. Cevap B)

C) Erdem Bayazıt

D) Cahit Zarifoğlu

E) Sezai Karakoç

14 - ÇÖZÜMLÜ SORU

• Garip şiirine karşı tepki göstermişlerdir.

• Millî, manevi değerlere bağlı şiir anlayışını yansıtmışlardır.

• Yeni şiirin divan ve halk şiiri geleneği üzerine kurulması

gerektiğini savunmuş; şiirde ölçü, uyak, nazım birimi,

uyak düzeni gibi ögeleri önemsemişlerdir.

• Sanatın belirli bir siyasi görüş veya ideolojinin aracı, propagandası olmasını reddetmişlerdir.

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda bazı özellikleri verilen

edebî dönem veya topluluk sanatçılarından biri değildir?

A) Behçet Necatigil

(Öz şiir anlayışını sürdüren şairdir.Cevap A)

B) Mustafa Necati Karaer

C) Feyzi Halıcı

D) Yavuz Bülent Bakiler

E) Bekir Sıtkı Erdoğan

15 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Hisar dergisinin kurucularından olan ----, yenileşmenin gelenek üzerine bina edilmesi gerektiğini savunmuştur. Şiirlerinde

hem aruz hem de hece ölçüsünü kullanan sanatçının yerli ve

millî kültürle beslenen şiirleri biçim yönünden kusursuzdur.

Zaman Perdesi eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 1983

yılında “Yılın şairi” seçilmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Mustafa İlhan Geçer

B) Coşkun Ertepınar

C) Mustafa Necati Karaer

D) Bekir Sıtkı Erdoğan

E) Mehmet Çınarlı

(Zaman Perdesi- Mehmet Çınarlı. Cevap E)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:187

EDEBİYAT 42

FASİKÜL 4 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:188

43 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 4

1. Aşağıdakilerin hangisinde, belirtilen yargılar ayraç

içinde verilen sanatçıyla ilgili değildir?

A) Doğayı izlenimci bir gözle, ülke gerçeklerini ve bireysel duygulanışları içli bir duyarlılığın sezgileriyle

şiirinde yansıtmıştır. Döneminde “Anadolu şairi” olarak ünlenmiştir. (Ömer Bedrettin Uşaklı)

B) Kurtuluş Savaşı yıllarındaki şiirleriyle dikkat çekmiştir. İlk şiirlerinde vatan sevgisi, Millî Mücadele yılları;

sonraki şiirlerinde aşk, gurbet, yalnızlık gibi konuları

işlemiştir. (Kemalettin Kamu)

C) 1927’de yayımladığı Hazan Rüzgârları’ndaki şiirlerinde aruz veznini bırakıp hece ölçüsünü kullanan

şair, daha çok kadın, yurt sorunları ve aşk konularını

işledi. (Halide Nusret Zorlutuna)

D) Ölüm ve yalnızlık karşısında duygulanan bir şair olarak tanınmıştır. Şiirlerinde ölüm korkusu ile yaşama

sevinci iç içedir. (Cahit Sıtkı Tarancı)

E) Şiirlerinde genellikle; yurt, millet, bayrak sevgisi, kahramanlık, tarih duygusu, din, aşk, tabiat ve memleket

güzellikleri gibi temaları dile getirmiştir. (Arif Nihat Asya)

2. Cenap Şahabettin ve Yahya Kemal Beyatlı tesiriyle şiire

başlayan şair, Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu ve memleket sevgisine yönelmiş, Millî Edebiyatın dil, sanat ve

konu anlayışını benimseyerek heceyle şiirler yazmaya

başlamıştır. Beş Hececiler’in en genci ama en kuvvetli

şairi olmayı hak edecek derecede heceyi modern bir anlayışla yorumlamıştır. Sanat adlı şiiri Beş Hececiler’in bildirisi olarak kabul edilmiş, Anadolu kültürü ve sanatına

heves duyulmasını öneren bu şiir ile yepyeni görüşler

öne sürmüştür.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel B) Enis Behiç Koryürek

C) Yusuf Ziya Ortaç D) Orhan Seyfi Orhon

E) Ahmet Kutsi Tecer

4. Cumhuriyet Dönemi’nde Millî Edebiyat anlayışını yansıtan şairler, ----.

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle tamamlanırsa

bir bilgi yanlışlığı ortaya çıkar?

A) halk edebiyatından yararlanmışlardır

B) fütürizm akımından etkilenmişlerdir

C) konuşma dilinden yararlanmışlardır

D) milliyetçilik düşüncelerinden etkilenmişlerdir

E) süslü ve sanatlı söyleyişten uzak durmuşlardır

3. Aşağıdaki şiir kitaplarından hangisi Beş Hececiler’den

birine ait değildir?

A) Dinle Neyden B) Miras

C) Cenk Duyguları D) Gayya

E) Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi

5. Balkan Savaşı’ndan başlayarak Birinci Dünya Savaşı yılları, Türkçe ve hece ölçüsüyle şiir yazma eğilimini güçlendirmiş, hececi şairlerin kimileri ulusal duyguları kamçılayan şiirler yazarken kimileride Anadolu’ya yönelmiştir. Bu yönelmede genel olarak Cumhuriyet Dönemi’nin

ilk yıllarında başlayan Anadolu edebiyatının etkisinden

söz edilebilir.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen şairlerden biri değildir?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Mehmet Akif Ersoy

C) Halit Fahri Ozansoy

D) Enis Behiç Koryürek

E) Yusuf Ziya Ortaç

6. Hece ölçüsü kullandığı şiirleriyle Millî Edebiyat anlayışına

bağlı bir şair olarak bilinen Kemalettin Kamu, şiirlerindeki

temalardan dolayı gurbet şairi olarak anılmış, Çoban Çeşmesi şiirindeki pastoral ögelerle dikkat çekmiştir.

Bu cümledeki bilgi yanlışı aşağıdakilerin hangisinde

belirtilmiştir?

A) Kemalettin Kamu hece ölçüsünü değil, aruz ölçüsünü kullanmıştır.

B) Bu parçada sözü edilen Kemalettin Kamu değil, Faruk Nafiz Çamlıbel’dir.

C) Kemalettin Kamu’nun pastoral ögeler içeren şiiri Çoban Çeşmesi değil, Bingöl Çobanları’dır.

D) Kemalettin Kamu gurbet şairi değil, Anadolu şairi olarak bilinir.

E) Kemalettin Kamu’nun bağlı olduğu anlayış Millî edebiyat değil, öz şiir anlayışıdır.

P:189

EDEBİYAT 44

Öğreten Test FASİKÜL 4

8. Arif Nihat Asya’yla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Şiirlerini hem aruz hem hece ölçüsü hem de serbest

ölçü ile yazmıştır.

B) Rubailerden oluşan 5 ayrı kitap yazmış, rubai nazım

biçiminin Türk edebiyatında önemli şairinden biri kabul edilmiştir.

C) Şiir dışında eser veren sanatçı, güncel konuları işlediği roman ve tiyatrolarında mizahi bir dil kullanmıştır.

D) Özdeyişlerini topladığı Kanatlar ve Gagalar adlı eseri

bu türün en güzel örneklerinden biri kabul edilir.

E) Milliyetçi düşünceleri olan şair, özellikle bayrak, vatan, millet sevgisini şiirlerinde işlemiştir.

9. Aşağıdaki şiirlerden hangisi karşısındaki şaire ait değildir?

A) Bingöl Çobanları - Bedri Rahmi Eyuboğlu

B) Bir Yolcuya - Necmettin Halil Onan

C) Orda Bir Köy Var Uzakta - Ahmet Kutsi Tecer

D) Han Duvarları - Faruk Nafiz Çamlıbel

E) Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor - Arif Nihat Asya

7. Aşağıda verilenlerden hangisi Ahmet Kutsi Tecer’in

edebî anlayışıyla örtüşmemektedir?

A) İlk şiirlerinde bireysel temaları işlemiş, sonraki şiirlerinde ise memleket sevgisi ağır basan bir şiir anlayışı benimsemiştir.

B) Köroğlu’nda bir halk öyküsünü ele alarak folklorik

zenginliğimizi sergilemeye çalışmıştır.

C) Eski Türk dansları, halk oyunları, köylü temsilleri, orta

oyunu üzerine araştırmalar yapmıştır.

D) En çok bilinen Orda Bir Köy Var Uzakta adlı şiirini babasının memleketi olan Apçağa köyü için yazmıştır.

E) Beş Hececilerden Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte

Onuncu Yıl Marşı’nı yazmıştır.

10. Aşağıdakilerin hangisi Millî Edebiyat anlayışını yansıtan şairlerin ortak özelliklerinden biri değildir?

A) Anadolu topraklarında oluşan millî edebiyatı devamı

ettirmişlerdir.

B) İçerik ve yapı özellikleri bakımından öz şiir anlayışına

yakın eserler üretmişlerdir.

C) Milliyetçilik düşüncelerinden etkilenerek bunu şiirlerine yansıtmışlardır.

D) Yabancı sözcükler yerine mümkün olduğunca bu

sözcüklerin Türkçe karşılıklarını kullanmışlardır.

E) Şiirlerinde halk şiirinin nazım biçimlerini kullanmışlardır.

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere

ayraç içinde belirtilen ifade getirilemez?

A) ----, Mondros Mütarekesi’yle memleketin içine düştüğü karanlık hâli anlattığı Git Bahar adlı şiiriyle ünlenmiştir. (Halide Nusret Zorlutuna)

B) Enis Behiç Koryürek, konularını deniz savaşlarından

alan ---- adlı manzum hikâyeleriyle ün kazanmıştır.

(Eski Korsan Hikâyeleri)

C) Faruk Nafiz Çamlıbel’in Atatürk’ün hayatını anlattığı---- adlı tiyatrosu edebiyatımızda ayrıcalıklı bir yere

sahiptir. (Kahraman)

D) ----, biçim arayışlarına girmiş; hece vezniyle gazeller

yazmıştır. (Orhan Seyfi Orhon)

E) Türkçülük ve milliyetçilik düşüncesini savunan ----,

şiirlerini Yolların Sonu adlı kitabında toplamıştır.(Zeki

Ömer Defne)

12. Aşağıdaki yapıt-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Sıla Yolları - Şukûfe Nihal Başar

B) Bozkurtlar Diriliyor - Hüseyin Nihal Atsız

C) Bir Yudum Daha - Necmettin Halil Onan

D) Deniz Sarhoşları - Ömer Bedrettin Uşaklı

E) Yayla Türküsü - Faruk Nafiz Çamlıbel

1-C 2-A 3-D 4-B 5-B 6-C 7-E 8-C 9-A 10-B 11-E 12-E

P:190

45 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 4

3. Şiire aruzla başlayan ----, 1912 yılından itibaren Millî Edebiyat hareketine kayıtsız kalamadı ve heceye ve halk edebiyatına yöneldi. Hece vezniyle, sade, akıcı ve anlaşılır

bir dille şiirler yazmaya başladı.1918 yılında yazdığı Binnaz adındaki tiyatro oyunu tiyatro tarihimizde heceyle

yazılmış başarılı ilk manzum piyes olarak kabul edildi.

Ayrıca 1922 yılında arkadaşlarıyla çıkarmaya başladığı

Akbaba adlı dergi, Türk Edebiyatının en uzun süre yayımlanan dergilerinden biri olmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Behçet Kemal Çağlar

B) Kemalettin Kamu

C) Yusuf Ziya Ortaç

D) Halit Fahri Ozansoy

E) Necmettin Halil Onan

1. I. Grup II. Grup

I. Ömer Bedrettin Uşaklı Gurbet şairi

II. Arif Nihat Asya Vatan şairi

III. Kemalettin Kamu Bayrak şairi

IV. Yusuf Ziya Ortaç Anadolu şairi

V. Namık Kemal

Yukarıda I. grupta verilen şairlerden hangisi, II. grupta verilenlerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

5. I. Coşkun Ertepınar ilk şiir kitabı Dönülmez Zaman İçinde’den itibaren şiirlerinde genel olarak yurt sevgisini,

insan sevgisini coşkulu bir biçimde işlemiştir.

II. Heceyle şiirler yazan İbrahim Alaattin Gövsa, özellikle çocuk şiirleriyle dikkat çekmiş; bu şiirlerini Çocuk Şiirleri adlı kitabında toplamıştır.

III. Nihal Atsız’dan etkilenen Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu genellikle Turancılık ve Türkçülük düşüncesi

üzerine şiirler yazmıştır.

IV. Daha çok aşk ve hüzün temalı şiirler yazan Arif Nihat Asya, Garip Hareketi’ne şiddetle karşı çıkmıştır.

V. Zeki Ömer Defne’nin Koçyiğit Köroğlu adlı oyunun

konusu Köroğlu hikâyelerinden alınmıştır.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangilerinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve V

D) III ve IV E) IV ve V

4. (I) Halit Fahri Ozansoy ilk şiirlerini aruzla, Fecriati ve Servetifünun çizgisinde yazmıştır. (II) Daha sonra Mehmet

Emin ve Ziya Gökalp’ın tesirleriyle heceye yönelen şair,

heceyle yazdığı ilk şiirleri 1918’de Akından Akına adlı kitapta toplamıştır.(III) Aruza Veda adlı şiirinde aruzu bırakarak heceye yönelmesini anlatmıştır. (IV) “Hecenin Beş

Şairi” arasında yer alan şair, şiirlerinde maziye bağlılık ve

gençlik hatıraları, aşk, ölüm, hüzün gibi konuları işlemiştir. (V) Şiir yanında tiyatroyla da ilgilenen Halit Fahri’nin

Baykuş, Nedim, Hayalet yazdığı piyeslerden bazılarıdır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

2. Aşağıdaki yapıt-tür eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Mevsimlerin Ötesinden - Şiir

B) Cenk Ufukları - Şiir

C) Göz Ucuyla Avrupa - Gezi

D) Satılık Ev - Tiyatro

E) Erciyes’ten Kopan Çığ - Roman

6. Aşağıdaki yapıtlardan hangisinin türü ötekilerden

farklıdır?

A) Yıldızlar ve Gölgeler

B) Yıldız Yağmuru

C) Kökler ve Dallar

D) Fırtına ve Kar

E) Gönülden Gönüle

P:191

EDEBİYAT 46

Pratik Test FASİKÜL 4

9. Beş Hececiler’in içerisinde yer alan ----, Ziya Gökalp’in

sanat anlayışını üzerine oturttuğu Türk medeniyeti tarihine sonuna kadar bağlıdır. Aruzla başladığı şiir serüvenini heceyle sürdürmüştür. Cumhuriyet’in ilanından sonra

yazdığı Yanardağ, Bir Servi Gölgesi, Kuş Cıvıltıları ayrıca

edebiyat ve basın anılarından oluşan Portreler adlı kitaplarıyla tanınmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki şairlerden

hangisi getirilmelidir?

A) Yusuf Ziya Ortaç

B) Faruk Nafiz Çamlıbel

C) Orhan Seyfi Orhon

D) Halit Fahri Ozansoy

E) Enis Behiç Koryürek

12. I. Bu Vatan Kimin lirik - epik tarzdaki şiirlerinin en tanınmış olanıdır.

II. Şiirle ilgili görüşlerini Piyale adlı şiir kitabının ön sözünde açıklamıştır.

III. Özellikle Dede Korkut Hikâyeleri üzerine yaptığı çalışmalarla dikkat çekmiştir.

Yukarıdaki bilgilerin hangileri, Orhan Şaik Gökyay’la

ilgili değildir?

A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II

D) I ve III E) II ve III

10. Beş Hececiler topluluğunun önemli bir temsilcisi olan

I

Cahit Sıtkı Tarancı, Binnaz adlı oyunu, tiyatro tarihimi-

II III

zin en başarılı yapıtlarından biridir. Akından Akına ve

IV

Cenk Ufukları şiir türündeki yapıtlarıdır.

V

Bu parçadaki bilgi yanlışının giderilmesi için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?

A) I. nin yerine “Yedi Meşaleciler” getirilmeli

B) II. nin yerine “Yusuf Ziya Ortaç” getirilmeli

C) III. nün yerine “Sarı Naciye” getirilmeli

D) IV. nün yerine “Otuz Beş Yaş” getirilmeli

E) V. nin yerine “Vazgeçemediğim” getirilmeli

11. Aşağıdakilerden hangisi “Millî Edebiyat anlayışını sürdüren şiir”in temsilcilerinden biri değildir?

A) Halide Nusret Zorlutuna

B) Kemalettin Kamu

C) Cahit Irgat

D) Behçet Kemal Çağlar

E) Ahmet Kutsi Tecer

1-D 2-E 3-C 4-B 5-E 6-B 7-A 8-E 9-A 10-B 11-C 12-B

8. Aşağıdaki şairlerden hangisi Beş Hececiler topluluğun temsilcilerinden biri değildir?

A) Orhan Seyfi Orhon

B) Halit Fahri Ozansoy

C) Enis Behiç Koryürek

D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Fazıl Hüsnü Dağlarca

7. Beş Hececilerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi

söylenemez?

A) Şiirde öyküleyici anlatım yolunu terk ederek kapalı

ve soyut anlatımı tercih etmişlerdir.

B) Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.

C) Sade ve özentisiz bir dille süsten uzak olmayı tercih

etmişlerdir.

D) Dörtlük esasına bağlı kalmayarak yeni biçim arayışlarına yönelmişlerdir.

E) Şiire aruz ölçüsüyle başlayıp daha sonra heceye yönelmişlerdir.

P:192

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 4

1. Aşağıdaki dizelerden hangisi Millî Edebiyat anlayışını yansıtan şiir anlayışıyla yazılmamıştır?

A) Şehitler tepesi boş değil

Toprağını kahramanlar bekliyor

B) Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti

Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyet’i

C) Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar

Yurda ay yıldızının ışığı yeter

D) Her taşı yakut olan bu vatan

Can verme sırrına erenlerindir

E) Sonsuzluk elinde bir mavi tülbent

Ok çekti yukardan, üstüme avcı

3. Dönemin şiir anlayışını Faruk Nafiz Çamlıbel’in Anadolu’yu ve millî heyecanları anlatan şiirleri belirler. Yahya

Kemal’i çok beğenmekle birlikte Atatürk Devri’nin destani havasının etkisine kapılarak bu dönemin özlediği şiirin dikkate değer örneklerini veren Faruk Nafiz’in bu yoldaki en önemli şiiri, Han Duvarları’dır. Hece vezniyle yazılan şiir, Anadolu coğrafyası ve insanıyla ilk defa karşılaşan bir İstanbullu şair ve aydının uğradığı şoku ve onun

gözünden Anadolu’nun şaşırtıcı manzarasını verir.

Bu parçada adı geçen şiirin yazıldığı edebiyat dönemi veya şiir anlayışı aşağıdakilerden hangisidir?

A) II. Yeni şiiri

B) Servetifünun

C) Cumhuriyet Dönemi

D) Fecriati

E) Millî Edebiyat

2. Şiirde sade ve özentisiz olmayı seçmiş, süsten uzak kalmışlardır. İlk şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmışlar, daha

sonra heceye geçmişlerdir. Şiirde memleket sevgisi, yurt

güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.

Bu parçada sözü edilen edebiyat topluluğu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Beş Hececiler B) Garipçiler

C) İkinci Yeniciler D) Fecriaticiler

E) Yedi Meşaleciler

5. Millî Edebiyat anlayışını sürdüren şiirin gelişimini görebilmek için Yayla Türküsü’yle ----, Burada Bir Kalp Çarpıyor’uyla ----, Zaman Bahçesinde’siyle ---- okunması gereken şairlerdendir.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Halide Nusret Zorlutuna – Behçet Kemal Çağlar –

Coşkun Ertepınar

B) Coşkun Ertepınar – Behçet Kemal Çağlar – Halide

Nusret Zorlutuna

C) Halide Nusret Zorlutuna – Coşkun Ertepınar – Behçet Kemal Çağlar

D) Behçet Kemal Çağlar – Coşkun Ertepınar – Halide

Nusret Zorlutuna

E) Behçet Kemal Çağlar – Halide Nusret Zorlutuna –

Coşkun Ertepınar

6. Cumhuriyet Dönemi’nin Millî Edebiyat anlayışına bağlı

kalarak eser veren şairlerindendir. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan ozan, lirik bir biçimde duygularını yansıtmış, ulusal duyguları öne çıkaran temalara yönelmiştir.

Halk edebiyatı ve folklor alanında çeşitli incelemeleri bulunan ozan Âşık Veysel’i keşfedip edebiyatımıza kazandırmıştır.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ömer Bedrettin Uşaklı

B) Ahmet Kutsi Tecer

C) Zeki Ömer Defne

D) Kemalettin Kamu

E) Orhan Şaik Gökyay

4. Aşağıdakilerden hangisi, Faruk Nafiz’in oyun türünde yazdığı yapıtlardan biri değildir?

A) Suda Halkalar

B) Canavar

C) Özyurt

D) Yayla Kartalı

E) Akın

P:193

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 4

11. Hisar dergisi etrafında toplanan sanatçılardan biri olan

----, Alacakaranlık, Uzun Vuran Gölge adlı yapıtları kaleme

almıştır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) İlhan Geçer

B) Yahya Akengin

C) Gültekin Samanoğlu

D) Mehmet Çınarlı

E) Munis Faik Ozansoy

1-E 2-A 3-E 4-A 5-A 6-B 7-D 8-D 9-D 10-B 11-C 12-A

9. Aşağıdakilerden hangisi Hisarcılara ait bir görüş olamaz?

A) Sanatçı yenilikçi olmalı, geleneğin reddi ve inkârı yoluna gitmemelidir.

B) Türk diline, edebiyatına katkıda bulunan geçmiş değerler yaşatılmalıdır.

C) Sanatçı, uydurma dile girmeden yaşayan dili kullanmalıdır.

D) Şiirde ölçü ve uyak yerine serbest tarz tercih edilmelidir.

E) Sanat ve sanatçı hiçbir ideolojinin güdümünde olmamalı, bağımsız olmalıdır.

12. I. Aruzla yazdığı şiirlerini Şarkın Sultanları, Dinle Neyden, Gönülden Gönüle kitaplarında toplamıştır.

II. Gemiciler şiiriyle Türk denizcilerini anlatmıştır.

III. Mizah alanında eserler veren sanatçı, Akbaba dergisini çıkarmıştır.

IV. Hıyaban, Papağan, Çınaraltı gibi edebiyat dergilerini

çıkarmıştır.

Numaralanmış cümlelerde aşağıda verilen sanatçılardan hangisine yönelik bir bilgi yoktur?

A) Halit Fahri Ozansoy

B) Enis Behiç Koryürek

C) Faruk Nafiz Çamlıbel

D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Orhan Seyfi Orhon

7. (I) Hecenin beş şairi içinde öne çıkan bir isimdir. (II) Yapıtlarında “Çamdeviren, Deli Ozan” gibi takma adlar kullanmıştır. (III) Şiir, oyun ve roman gibi farklı türde eserler üretmiştir. (IV) Şiirlerini son dönemde özellikle serbest ölçüyle yazmıştır. (V) Han Duvarları, Çoban Çeşmesi, Yayla Kartalı eserlerinden birkaçıdır.

Numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

8. Aşağıdaki şiir yapıtlarından hangisi Beş Hececiler’den

birine ait değildir?

A) Peri Kızı ile Çoban Hikâyesi

B) Miras

C) Cenk Duyguları

D) Yayla Türküsü

E) Dinle Neyden

10. Türk yazınında ----, Millî Edebiyat anlayışını yansıtan şiirler yazmıştır.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Faruk Nafiz Çamlıbel

B) Cevdet Kudret Solok

C) Yusuf Ziya Ortaç

D) Halit Fahri Ozansoy

E) Enis Behiç Koryürek

P:194

Cumhuriyet Dönemi Türk

Edebiyatı- ŞİİR

FASİKÜL 5

1 EDEBİYAT

3 - ÖĞRETEN SORU / 2019 AYT

1940’ların şiirindeki değişime genel hatlarıyla bakarsak şunu

göreceğiz: Konu alanı genişleyen şiir; fildişi kuleden uzaklaşarak deniz kıyılarına, ağaç altlarına, dış mahallelere doğru

uzanmıştır. Yeni olanaklar denenirken mutlak değerler yitip

gitmiş, biçimde şiire sonsuz bir özgürlük alanı tanınmıştır. Bu

dönem şairleri; şiiri insan içine çıkarmış, şiire kasket giydirmiş, şiirin kahramanının nasırından, vuran kundurasından bahsetmiştir. Sokaktaki adamın şiirine yönelmişlerdir.

Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Aralarında Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat Horozcu’nun bulunduğu bir topluluğun şiirde gerçekleştirdiği

yeniliklerden bahsedilmektedir.

B) 1940’lı yıllarda şiirin; nazım birimi, ölçü ve kafiye gibi şekilsel unsurların sınırlamalarından kurtarıldığı ifade edilmektedir.

C) 1940’larda şiirde gerçekleşen değişimin, şiirin estetik değerinde bir düşüşe neden olduğu savunulmaktadır.

D) 1940’lara gelinceye değin Cumhuriyet şiirinde, sıradan

insana ve gündelik konulara pek yer verilmediği ileri sürülmektedir.

E) Şiirde yaşanan değişimi örneklendirmek için Orhan Veli

Kanık’ın yazmış olduğu bir şiirine gönderme yapılmaktadır.

2 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Aşağıdakilerden hangisi Garip şiirine örnek olarak gösterilemez?

A) Deli eder insanı bu dünya;

Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,

Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.

B) Bir misafirliğe gitsem

Bana temiz bir yatak yapsalar

Her şeyi, adımı bile unutup

Uyusam...

C) Kuşçu amca!

Bizim kuşumuz da var,

Ağacımız da.

Sen bize bulut ver sade

Yüz paralık.

D) Ona bir kitap vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün aşkı

Ağacı o vakit seyredin.

E) İkiz hayaletler gibi yürüdük

Puslu aydınlıkta o bahar günü

Gece, bir tepeden seyrettik, büyük

Yıldızların suya döküldüğünü.

GARİP ŞİİRİ (I. YENİ) (1940-1954)

 Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rifat Horozcu; şiirde sürüp gitmekte olan aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe başkaldıran şiirlerini toplayarak Garip adında bir kitap yayımlamışlardır.

 “Garipçiler” diye adlandırılan bu şairler, yeni bir şiir anlayışı getiriyor, şiirimizin yapısında köklü değişiklikler yapmak

istiyorlardı.

Garipçilerin Özellikleri

 Şiir duygudan çok, akla dayanmalı; duygunun ya da duyarlılığın ürünü olan şairanelikten arındırılmalıdır.

 Geleneksel şiirin benimsediği her şey, yeni şiirin dışında

tutulmalıdır.

 Kafiyenin işlevi, ilkel insanın şiiri aklında tutmasından başka bir şey değildir. Bugünkü insan ilkel olmadığına göre,

kafiyenin işlevi kalmamıştır. Uyakla beraber her türlü söz

ve anlam sanatı da bırakılmalıdır.

 Şiirde, hece ölçüsü de aruz ölçüsü de gereksizdir. Çünkü

ölçüye bağlanma şairin üreticiliğini engeller.

 Şiirde bütün kurallara ve önceden belirlenmiş kalıplara karşı çıkılmış, kuralsızlık kural edinilmiştir.

 Şiirde ölçü, uyak ve dörtlük gibi bütün biçimsel özelliklere

karşı çıkılmıştır.

 Şairanelik, mecazlı söyleyişler, söz sanatları gerekli değildir.

 Şiirde o zamana kadar dile getirilmemiş konular işlenmiştir.

 Şiirlerde, öyküleyici anlatımla günlük yaşam, sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve yaşamdaki bazı

gariplikler ele alınmıştır.

 Şiirde günlük konuşma dili kullanılmıştır.

 Halk deyişlerinden yararlanılmış, toplumsal yergiye yer verilmiştir.

Garipçilerin Temsilcileri

 Orhan Veli Kanık

 Melih Cevdet Anday

 Oktay Rifat Horozcu

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU

1923’ten 1940’a değin şiir ortamımız sürekli bir devinim içindedir. Bu süre içerisinde şiir yazanlar belirli topluluklar oluşturmuştur. Bu topluluklar arasında ---- sayabiliriz.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilemez?

A) Hececileri

B) Halka Yönelenleri

C) Öz Şiircileri

D) Garipçileri (Garipçiler 1940-1954 yılları arasında etkin olan

bir harekettir. Cevap D )

E) Serbest Şiircileri

8. ÜNİTE

P:195

EDEBİYAT 2

FASİKÜL 5

Melih Cevdet Anday (1915 - 2002)

 İlk şiirlerindeki romantiklikten sıyrılarak duygulardan çok, aklın egemenliğine, güzel

günlerin özlemine yer verir.

 Telgrafhane ve Yan Yana kitaplarındaki şiirlerle, toplumsal ve insani değerleri savunan, kavgacı bir şiire yönelmiştir.

 1960 sonrası şiirinde mitolojik unsurlar kullanmaya başlamış, Anadolu’daki Eski Yunan kültürü ile tarihsel ve güncel olaylar arasında köprü kurmaya çalışmıştır.

 Düzyazılarında çoğunlukla yoğun bir düşünce ile şiirsel,

esprili, özlü bir dil vardır.

Eserleri:

 Garip, Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Yan Yana, Göçebe

Denizin Üstünde, Teknenin Ölümü, Kolları Bağlı Odysseus:

Şiir

 Doğu-Batı, Konuşarak, Yasak, Dilimiz Üstüne Konuşmalar,

Açıklığa Doğru, Paris Yazıları: Deneme

 Mikadonun Çöpleri, Dört Oyun, İçerdekiler, Yarın Başka Koruda, Müfettişler: Oyun

Oktay Rifat Horozcu (1914-1988)

 Yaşayıp Ölmek ile Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler kitaplarında Garip çizgisini sürdürürken geleneksel şiir biçimlerini denemiştir.

 Garip Dönemi şiirlerinde, kentte yaşayan

sıradan insanların günlük yaşamlarını yansıtmıştır.

 Halk masallarından, deyimlerinden, tekerlemelerinden yararlanmış, onlara yeni görünümler kazandırarak, toplum

sorunlarına değinmiştir

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Altındağ, Galata Köprüsü, Pireli Şiir, Delikli Şiir ve İstanbul Türküsü gibi şiirlerinde egemen olan yaklaşım, toplumsal duyarlıktır. Şair, bu şiirlerinde halk şiirimizin imkânlarından da yararlanmıştır. Ayrıca bu şiirlerin bazılarında ince eleştiri ve taşlama ögeleri de dikkat çekmektedir.

Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Orhan Veli Kanık

(Altındağ, Galata Köprüsü, Pireli Şiir, Delikli Şiir ve İstanbul Türküsü - Orhan Veli Kanık. Cevap A)

B) Bedri Rahmi Eyuboğlu

C) Ziya Osman Saba

D) Cahit Sıtkı Tarancı

E) Oktay Rifat Horozcu

4 - ÖĞRETEN SORU / 2020 AYT

Ahmet Haşim ve Orhan Veli’nin şiir anlayışlarına dair çalışma

yapan bir öğrenci, iki şair arasında kurgusal bir karşılaşma tasarlar. Bu karşılaşmada iki şair, şiir üzerine hayali bir tartışmaya girişir.

Aşağıdakilerden hangisi bu tartışmada geçebilecek bir diyalogdan alınmıştır?

A) A. Haşim: Azizim nazımdan ritim ve şekli atarsanız geriye bir şey kalmaz!

O. Veli: Anlam kalır, doğal bir söyleyiş kalır ki mirim, gerçek şiir de budur!

B) O. Veli: Mana kadar müzikaliteye önem verseydiniz şiiriniz daha iyi olurdu!

A. Haşim: Şiirde yalınlık aradım ben; süs ve gösteriş değil efendim!

C) O. Veli: Divan nazmının şekillerini, serbest müstezata kurban edemezsiniz!

A. Haşim: Halk şiirinin imkânları ve hece iyi bir şiir yaratmak için yeterlidir!

D) O. Veli: Şiirimi parnasyen biçimcilikle değil sembollerle

ördüm bendeniz!

A. Haşim: Saf şiirin peşinde koşarken şiir kuşunu öldürdünüz siz!

E) A. Haşim: Muhterem, nazmı belirsizliğe ve anlaşılmazlığa hapsettiniz!

O. Veli: Hayır efendim, söz dizimini değiştirirken şiiri yeniden icat ettik!

Orhan Veli Kanık (1914-1950)

 Şairane duygulardan uzak bir anlayışla şiiri, hayal gücünün kapalı duvarlarından kurtarıp sokağa, gerçek hayata çıkarmıştır.

 Şiirlerinde yapmacıksız, doğal bir söyleyişle günlük yaşayış içinde sokaktaki insanları anlatmıştır.

 Her konuyu şiire sokmuş, halk deyişlerinden yararlanmış,

toplumla ilgili yergiye yer vermiştir.

Eserleri:

 Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı, Bütün

Şiirleri: Şiir

 Nasrettin Hoca Fıkraları: Nazma çevirdiği fıkraları içerir.

 La Fontaine Masalları: Nazma çevirdiği masalları içerir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:196

3 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

BAŞKA YERDE YOK

O Başlangıçta bir topluluk olarak ortaya çıkmayan, bildirgesi bulunmayan sadece Garip Akımı’na tepki gösteren Cemal Süreya, İlhan Berk,

Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Ülkü

Tamer, Sezai Karakoç gibi şairler Pazar Postası dergisinde yazmaya başlamıştır.

O Derginin kurucusu olan Muzaffer İlhan Erdost 1956 yılında bu şairlerin şiir anlayışını

İkinci Yeni olarak adlandırmış

ve bu şairlerin şiiri İkinci Yeni olarak anılmaya başlamıştır.

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Bu şiirleri anlamıyorum ben. Öyle bir kargaşa, öyle bir karıncalanma var ki onlarda, bir türlü asıl şiiri yakalayamıyorum.

Çünkü sözcükler köprü olacak yerde köstek oluyor ayağıma;

tepeler gibi önüme dikiliyor, ne yapsam aşamıyorum. Durmadan biçim oyunlarıyla çarpışıyorum, öyleyken ben söze giremiyorum. Öze girmek diye bir sorun yok bu şiirler için. Sözcükler özle kaynaşmıyor, dilde yoğunlaşmıyor. Evet bir curcuna bu, başka bir şey değil…

Bu parçada geçen “Bu şiirleri” ifadesiyle aşağıdaki oluşumlardan hangisine bağlı olan şairlerin ürünleri kastedilmiştir?

A) Mavi Topluluğu

B) Hisarcılar

C) Fecriati

D) İkinci Yeni

E) Garipçiler

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

(I) İkinci Yeni şiiri, Garip şiirine bir tepkidir. (II) Başka bir deyişle anlamdan, gerçekten, yaşamdan kopmanın şiiridir. (III)

Anlamdan kurtulmak, soyutluğu sağlamak için duyulmadık

yeni sözcükler üretme yoluna gidilmiştir. (IV) Söz dizimi değiştirilmiş, yeni tamlamalar kurulmuştur. (V) Bu yeniliklere Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet öncülük etmiştir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde, İkinci Yeni şiiriyle ilgili bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

(Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet İkinci Yeni’nin

değil; Garip şiirinin öncüleridir. Cevap E)

 Perçemli Sokak şiir kitabını çıkardığı dönemde İkinci Yeni’nin

şiir anlayışına benzer, imgeli, soyut şiirlere yönelmiştir.

 Şiirleri bireyci, toplumcu, gerçeküstücü özelliklere sahip

olan sanatçı, “İleri şiir, toplumu yükselten, ileriye götüren

sanattır.” görüşündedir.

Eserleri:

 Garip, Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Elleri Var Özgürlüğün, Güzelleme, Karga ile Tilki, Aşk Merdiveni, Denize Doğru Konuşma, Dilsiz ve Çıplak, Koca Bir Yaz:

Şiir

 Birtakım İnsanlar, Kadınlar Arasında, Atlar ve Filler, Yağmur

Sıkıntısı, Çil Horoz: Oyun

 Bir Kadının Penceresinden, Danaburnu: Roman

İKİNCİ YENİ ŞİİRİ (1954-1960)

İkinci Yeni Şiirinin Temsilcileri

 Cemal Süreya

 Sezai Karakoç

 İlhan Berk

 Ece Ayhan

 Edip Cansever

 Turgut Uyar

 Ülkü Tamer

 Tevfik Akdağ

İkinci Yeni Şiirinin Özellikleri

 Garip akımına ve 1940 kuşağının toplumsal gerçekçi şairlerine tepki olarak ortaya çıkmış; değişik imge, çağrışım ve

soyutlamalarla yeni bir söyleyişi amaçlamışlardır.

 1950’li yıllarda Edip Cansever, İlhan Berk, Cemal Süreya,

Turgut Uyar, Sezai Karakoç ve Ece Ayhan gibi şairlerin öncülük ettiği bir şiir ve edebiyat akımıdır.

 Duyulmadık yeni sözcükler (üvercinka, cehennet, aparthan...) üretmişlerdir.

 Şiirde anlama değil, ses güzelliğine önem vermişlerdir.

 Sürrealistlerin (gerçeküstücülerin) kullandıkları bilinçaltını

harekete geçirme yönteminden faydalanmışlardır.

 Şiirde imgeye, hayal gücüne ve duyguya ağırlık vermişlerdir.

 Bireyin toplumdaki yalnızlığı, sıkıntıları, çevreye uyumsuzlukları gibi temaları işlemişlerdir.

 Şiirleri, rastgele seçilmiş sözcük ve cümlelerin alt alta sıralanmasıyla oluşturulmuş izlenimi uyandırır.

 Şiirde öyküleyici anlatım terk edilmelidir, anlatım kapalı ve

soyut olmalıdır.

 Şiir dili, konuşma dilinden uzak ve özgün olmalı; mantık

dokusundan arındırılmalıdır.

 Ahlak, erdem, gerçek gibi değerler şiirin amacı olmamalıdır.

 Şiirde ahenk, ölçü ve uyakla değil; musiki ve anlatım zenginliğiyle sağlanmalıdır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:197

EDEBİYAT 4

FASİKÜL 5

Ece Ayhan (1931-2002)

 İkinci Yeni adı yerine “sivil şiir”, “sıkı şiir”, “marjinallik”, “etik” gibi kavramları önermiştir.

 Şiirlerinde karamsar bir bakış açısı, sürrealizmi çağrıştıran ve dilin mantık dokusunu

gözetmeyen bir kurgu vardır.

 Şiirleri çağrışım zenginliğiyle de dikkat çeker ve tarihe, coğrafyaya, sokak yaşantısına, ekonomiye

göndermeler ve ölüm ve arzu iç içeliğiyle örülmüş bir lirizm

vardır.

9 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Durup dururken aklına gelmez yağmak yağmurun

Gitsen nereye gidebilirsin hâlâ bilmem

Bizans’ta olmak belki iyi belki fena belki bunu da diyemem

Ben küçük dükkânlarsız, kahvelersiz sokakları sevmem, odaları, duvarları sevmem

İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, yukarıdaki şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?

A) İlhan Berk B) Enis Behiç Koryürek

C) Ahmet Kutsi Tecer D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Cahit Sıtkı Tarancı

 İslam’ın Dirilişi, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü, Dirilişin Çevresinde, Kıyamet Aşısı, Allah’a İnanma ve Yalnızlık, Ölümden Sonra Kalkış, Çağ ve İlham, Yitik Cennet, Diriliş Neslinin Amentüsü,

 Gün dönümü: İnceleme-deneme

 Meydan Ortaya Çıktığında, Portreler: Öykü

 Mağara ve Işık: Düzyazı-şiir

İlhan Berk (1916-2008)

 Dünya şiirinin olanaklarını Türk şiirinde değerlendirmiş, geleneksel ve Batılı şiir biçimleri üzerinde denemelere girişmiştir.

 Başlangıçta toplumcu anlayışla büyük kentin hareketli yaşamını, işçileri, kırsal kesimdeki tarım emekçilerini anlatan; yaşama,

dünyaya beslediği sevgi, umut ve coşkuyu, özgürlüğü ve

eşitliği içeren şiirler yazmıştır.

 İkinci Yeni anlayışının belirmesiyle şiirin işlevi, şiirde

 anlamı daha farklı algılamaya başladığını gösteren şiirler

ortaya koymuştur.

 İnsanı, tarihi, doğayı, kutsal kitapları, mitolojiyi, kentleri şiirinde çağrışım zenginliği içinde kullanmıştır.

Eserleri:

 Güneşi Yakanların Selamı, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı, Galile Denizi, Çivi Yazısı, Otağ, Mısırkalyoniğne, Âşıkane, Şenlikname, Taşbaskısı, İstanbul Kitabı, Kitaplar Kitabı,

Deniz Eskisi, Delta ve Çocuk, Atlas, Galata, Kül: Şiir

 El Yazılarına Vuruyor Güneş: Günlük

Sezai Karakoç (1933-....)

 İkinci Yeni şiirinin öncülerindendir ve Diriliş

dergisini çıkarmıştır.

 Millî-dinî duyarlılıkları yansıtan, dinî değerleri, geleneğe duyarlığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran modern şairlerdendir.

 Mistisizmden, enbiya-evliya kıssalarından

yararlanmış; çarpıcı benzetme ve imgelerle, denenmemiş

sentezlere ulaşmıştır.

 İkinci Yeni akımı doğrultusunda geleneksel İslam kültürü

ile eski Türk uygarlıklarından beslenen çarpıcı, mistik, özgün şiirler yazmıştır.

Eserleri:

 Körfez, Şahdamar, Hızır’la Kırk Saat, Sesler, Taha’nın Kitabı, Gül Muştusu, Leylâ ile Mecnun, Zamana Adanmış Sözler, Gün Doğmadan (Tüm şiirlerinin toplu olarak basıldığı

eseri): Şiir

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Nereden gelmiş bu denizsiz kente

Bu yaşlı martı

Konmuş saat kulesinin üstüne

Öyle bir zamansızlıktan izliyor beni

Çağırsam hemen çıkıp gelecek, biliyorum

Çok eski bir oyundan kılıksız bir haberci gibi.

Bu dizeler, İkinci Yeni şiirine ilişkin aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz?

A) Kapalı bir anlatıma başvurma

B) Sesi ve ritmi önemseme

C) Kendine özgü bir biçemi olma

D) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanma

E) Duyulmadık yeni sözcükler oluşturma

Cemal Süreya (1931-1990)

 Asıl adı Cemalettin Seber’dir. İkinci Yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarındandır.

 Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı

buluşlarıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diri imgeleriyle İkinci Yeni şiirinin başarılı örneklerini vermiştir.

 Üslubundaki mizah ve ironi, ona ayrı bir özellik kazandırmıştır.

 Mensur yazılarında Osman Mazlum imzasını kullanmıştır.

 Aylık Papirüs dergisini aralıklarla çıkarmıştır.

 “Şiir, anayasaya aykırıdır.” sözü ona aittir.

Eserleri:

 Üvercinka, Göçebe, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Güz Bitiği, Sıcak Nal, Sevda Sözleri: Şiir

 Şapkam Dolu Çiçekle, Günübirlik: Deneme

 Mülkiyeli Şairler, 100 Aşk Şiiri: Antoloji

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:198

5 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Dinî Değerleri, Geleneğe Duyarlığı Ve Metafizik Anlayışı Öne Çıkaran Şiir (Millî-Dinî

Duyarlılıkları Yansıtan Şiir)

 “ Millî-dinî duyarlılıkları yansıtan, dinî değerleri, geleneğe

duyarlığı ve metafizik anlayışı öne çıkaran” anlayışı benimseyen şairlerden oluşmuştur.

 Sanatçılar, yapıtlarında yerli düşünce, yerli edebiyat, Türk

ulusu, İslam, Müslümanlar, özgürlük, emek, alın teri, oruç

bilinci gibi temaları sıkça kullanmışlardır.

 Bu anlayıştaki sanatçılar Yunus Emre, Fuzuli, Şeyh Galip,

Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek gibi sanatçıları

örnek almışlardır.

 Şiirlerinde geleneksel değerlerle Batılı değerlerin çatışmasına yer vermişlerdir.

Temsilcileri

 Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Mehmet Akif İnan, Nuri

Pakdil, Hilmi Yavuz, Alaeddin Özdenören, Nurullah Genç,

Ebubekir Eroğlu, Arif Ay, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Asaf

Halet Çelebi, Rasim Özdenören

10 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Yoğun anlama dayanan, konuşma diline karşı olan ve salt şiir

üzerine yoğunlaşan İkinci Yeni, kendine özgü bir söylemle ortaya çıktı. İstedikleri, bütün değer yargılarının yıkılmasıydı. Yüzeysel anlamı dışlayan, imge yüklü, kapalı bir dil kullanıyorlardı. Dilin bütün imkânlarıyla okuru sarsan, dağıtan ve anlamı

yokuşlara süren bu tavır, Türk şiir geleneği içerisinde önemli

bir yerde durmaktadır.

Bu düşüncelerle İkinci Yeni şiirini tanımlayan yazara göre aşağıdakilerden hangisi, İkinci Yeni anlayışıyla yazılmış

olamaz?

A) Ölürse balıkları güneşin

Susuzluktan dağın ardında

Düşerse kuluçkaların altına

Bu ağır bulanık meydanda

B) Tep kralları gibiydim, öyle yalnızdım

Bir çağda seni bu beyazlığında tuttum

Ak, sabah kalyonlarım hep gökyüzündeydi

Ben rüzgâr değirmeninizde kaldım

C) Tuna’nın üstünde güneş batarken

Sevgili yurdumu andırır bana

Bir hayal isterim Boğaziçi’nden

Bakarım İstanbul diye her yana

D) Kar, buz, tipi

Kaymaktan korkum yok ki

Kayarken yalnız tutunmak için

Ölümlerden bir ölümün seçimi

E) Bütün şiirlerde söylediğim sensin

Suna dedimse sen, Leylâ dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım

Salome’nin, Belkıs’ın

Boşunaydı saklamam öylesine aşikârsın, bellisin

 1960’lı yılların başından itibaren yenilikçi ve genç şairleri,

özellikle Devlet ve Tabiat adlı kitabıyla, etkilemiştir.

Eserleri:

 Kınar Hanımın Denizleri, Bakışsız Bir Kedi Kara, Ortodoksluklar, Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar

İçin Şiirler, Yort Savul, Zambaklı Padişah, Çok Eski Adıyladır, Çanakkaleli Melahat’a İki El Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi, Sivil Şiirler, Bütün Yort Savullar, Son Şiirler: Şiir

Edip Cansever (1928-1986)

 Yer çekimli Karanfil adlı şiir kitabında İkinci

Yeni’nin özgün örneklerini vermiştir.

 “Dize işlevini yitirdi.” sözü ona aittir.

 Yeni arayışlara yönelmiş; şiirde, tiyatrodan

esinlenen diyaloglar kullanmıştır. Nerde Antigone, Tragedyalar ve Çağrılmayan Yakup

bu dönemin ürünleridir.

Eserleri:

 İkindi Üstü, Dirlik-Düzenlik, Yerçekimli Karanfil, Umutsuzlar

Parkı, Nerde Antigone, Tragedyalar, Çağrılmayan Yakup,

Kirli Ağustos, Şairin Seyir Defteri, Yeniden, İlk yaz Şikâyetleri, Oteller Kenti, Ben Ruhi Bey Nasılım: Şiir

Turgut Uyar (1927-1985)

 Divan isimli yapıtında klasik gazel tarzını yeni şiire uyarlayan bir yaklaşım sergilemiştir.

 İmge ve çağrışımlarla dolu İkinci Yeni tarzındaki şiirlerinde büyük kent yaşamını bütün karmaşıklığıyla ele almış, yalnız insanın

toplumda basmakalıp yargılara karşı savaşını anlatmıştır.

Eserleri:

 Arz-ı Hal, Türkiyem, Dünyanın En Güzel Arabistanı, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Toplandılar, Kayayı Delen İncir, Büyük Saat, Dün Yok mu, Sonsuz ve Öbürü: Şiir

Ülkü Tamer (1937-2018)

 Halk ve divan edebiyatı kadar İngiliz ve

Amerikan şairlerinden de etkilenmiş, bu etkiler şiirini içerik olarak zenginleştirmiştir.

 İkinci Yeni ile başladığı şiirinde, her zaman

kendine özgü olmayı başarmış, özgür çağrışımların beslediği neşeli şiirler yazmıştır.

 “İnsan gibi, şiir de çıkmazdadır.” sözü ona aittir.

Eserleri:

 Soğuk Otların Altında, Gök Onları Yanıltmaz, Ezra ile Gary,

Virgülün Başından Geçenler, İçime Çektiğim Hava Değil

Gökyüzüdür, Sıra göller, Yanardağın Üstündeki Kuş: Şiir

Tevfik Akdağ (1932-1993)

 Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece adlı kitabında İkinci Yeni tarzı şiirlerine yer vermiştir.

 “İkinci Yeni’nin saklı sularından” diye isimlendirilmiştir.

Eserleri:

 Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece, Çıplak ve Sevinçle, Eski

İnsan Sözleri, Kıpırda Ey Karanlık: Şiir

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:199

EDEBİYAT 6

FASİKÜL 5

Erdem Beyazıt (1939-2008)

 Şiirlerinde, kendi öz değerine yabancılaştırılan bir neslin mücadelesini vermiştir.

 Destana yatkın bir üslupta söylediği şiirlerinde ayrıca ince duyarlılıklar geliştirmiştir.

 İslâmi söylem bütün şiirlerine yayılmıştır.

Eserleri:

 Sebeb Ey, Risaleler: Şiir

Mehmet Akif İnan (1940-2000)

 Mavera dergisinin kurucularındandır.

 Divan ve halk şiiri geleneğinden yararlandığı şiirleriyle tanınmıştır.

 Şiirlerinde sosyal konuları, aşkı, tabiatı, sade bir dille anlatmıştır.

Eserleri:

 Mescid-i Aksa, Ağ, Ölüm, Yürek Gazeli, Umut Gazeli, El Gazeli, Sensin, Şehir Gazeli : Şiir

Nuri Pakdil (1934-2019)

 Eserlerinde kavramlar bir vurgu olarak öne

çıkar.

 Kendine özgü bir üslubun, algılayış biçiminin, bir hayat ve edebiyat anlayışının oluşumu kaygısı taşımıştır.

Eserleri:

 Osmanlı Simitçiler Kasidesi, Anneler ve Kudüsler: Şiir

 Batı Notları: Gezi-İzlenim

Hilmi Yavuz (1936-...)

 Gelenekçilikle çağdaş bir bakışı kaynaştıran, biçim ve özün dengelendiği şiirleriyle

dikkat çekmiştir.

 İslam mistisizmi, özellikle de tasavvuftan

yararlanarak kendine özgü bir sözcük dağarcığı geliştirmiştir.

 Tasavvufa ve klasik şiire yaklaşım tarzı yeniden üretme

amaçlamıştır.

 Eserlerinde klasik şiire ait mazmunları çoğaltmış, yeni anlamlara kavuşturmuş, işlevselleştirmiştir.

 Postmodernizmin ilk örneklerinden biri sayılan Fehmi K’nın

Acayip Serüvenleri romanında üst kurmaca, geriye dönüş

gibi teknikleri kullanmış ve yenilikçi bir yapıt ortaya koymuştur.

Eserleri:

 Bakış Kuşu, Doğu Şiirleri, Yaz Şiirleri, Gizemli Şiirler, Zaman

Şiirleri, Hüzün ki En Çok Yakışandır Bize, Gülün Ustası Yoktur, Erguvan Şiirler, Çöl Şiirleri, Akşam Şiirleri, Yolculuk Şiirleri, Hurufi Şiirler, Büyü’sün Yaz, Küller ve Zaman, Kayboluş

Şiirler: Şiir

 Geçmiş Yaz Defterleri, Ceviz Sandıktaki Anılar, Bulanık Defterler: Anı-günlük

 Fehmi K’nın Acayip Serüvenleri: Roman

 Felsefe ve Ulusal Kültür, Roman Kavramı

ve Türk Romanı, Kültür Üzerine, Yazın Üzerine, Özel Hayat’tan Küreselleşmeye, Budalalığın Keşfi, Kara Güneş, Sözün Gücü,

Yüzler ve İzler, İslam’ın Zihin Tarihi: Deneme - inceleme - araştırma

Cahit Zarifoğlu (1940 – 1987)

 İlk şiirlerinde İkinci Yeni akımının etkileri görülür. Madde-ruh çatışması, Batı diktasına

karşı Doğu protestosu temalarını işlemiştir.

 Şiirlerinde dinsel inançları çerçevesinde ele

aldığı Anadolu insanlarının acı, umut ve sevgilerini yansıtmıştır.

 Son şiirlerinde İslamî düşüncedeki insan sevgisi, toplumsal mutluluk anlayışını işlemiştir.

 Gerçeküstü ögeler ve eski şiir kalıplarını kullanmıştır.

Eserleri:

Â İşaret Çocukları, Yedi Güzel Adam, Menziller, Korku ve Yakarış, Gülücük, Ağaç Okul: Şiir

 Sütçü İmam: Oyun

 Savaş Ritimleri: Roman

 Bir Değirmendir Bu Dünya, Zengin Hayaller Peşinde: Deneme

 Serçekuş, Katıraslan, Ağaçkakanlar, Yürekdede ile Padişah,

Küçük Şehzade, Motorlu Kuş, Kuşların Dili: Çocuk hikâyeleri-masalları AKLINDA OLSUN

O Dinî değerleri, geleneğe duyarlığı ve metafizik

anlayışı öne çıkaran şairlerden Asaf Halet Çelebi “ÖZ ŞİİR” bölümünde, Sezai Karakoç “İKİNCİ YENİ ŞİİRİ” nde anlatılmıştır.

O İsmet Özel, “1960 Sonrası Toplumcu Şiir” bölümünde; Rasim Özdenören “Modernizmi ve

Postmodernizmi Esas Alan Eserler” bölümünde yer alacaktır.

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Hayat karşısında rindane bir duruşu olan şairin içe dönük kişiliği eserlerinin dünyasına da yansımıştır. Kapalı ve gizemli

bir şiir diline sahiptir. Bu dil anlayışıyla dinî muhtevayı birleştirerek labirent izlekli şiirler yazar. Onun şiirleri ile birlikte çok

yüzlü ve zengin bir dünyanın eşiğinden içeri gireriz. Şair, 1977

yılında yayımladığı Menziller kitabı ile İslami düşünceyi öncelemeye başlar. Korku ve Yakarış adlı son şiir kitabında Hristiyan varoluşçu düşünür Sören Kierkegaard’ın etkisini; yaşam,

ölüm, tutsaklık, günah, kaygı ve rahmet kavramlarıyla yansıtan şair, şiirine lirik niteliğini kaybettirmeden evrensel nitelikli

fikrî unsurları da ekler.

Bu parçada kendisinden söz edilen şair aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Cahit Zarifoğlu

(Menziller, Korku ve Yakarış - Cahit Zarifoğlu. Cevap A)

B) Sezai Karakoç

C) Mehmet Çınarlı

D) Erdem Beyazıt

E) İsmet Özel

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:200

7 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

12 - ÇÖZÜMLÜ SORU

I. Güneş Donanması ve Yalnızlık Gide Gide adlarıyla çıkan şiir

kitaplarında hastalık, hafakan, ölüm, metafizik coğrafya gibi

temalar öne çıkar.

II. Birazdan Gün Doğacak şiirinde kavgacı, destana yatkın bir

üslûp kullanmış , duygularını mistik bir yaklaşımla ortaya koymuştur.

III. İslam mistisizmi, özellikle de tasavvuftan yararlanarak kendine özgü bir sözcük dağarcığı geliştirmiş, Gülün Ustası Yoktur, Hurufi Şiirler adlı yapıtlarında bu anlayışını yansıtmıştır.

IV. Menziller, Korku ve Yakarış gibi şiir kitaplarında İslamcı düşüncedeki insan sevgisi, toplumsal mutluluk anlayışını işlemiş; gerçeküstü ögeler kullanmıştır.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisiyle ilgili bir açıklama yukarıda verilmemiştir?

A) Cahit Zarifoğlu (Menziller, Korku ve Yakarış)

B) Erdem Beyazıt (Birazdan Gün Doğacak)

C) Alaeddin Özdenören (Güneş Donanması-Yalnızlık Gide

Gide)

D) Arif Ay (Cevap D)

E) Hilmi Yavuz (Gülün Ustası Yoktur, Hurufi Şiirler)

13 - ÖĞRETEN SORU

Seçkin bir kimse değilim

İsmimin baş harfleri acz tutuyor

Bağışlamanı dilerim

Sana zorsa bırak yanayım

Kolaysa esirgeme

Hayat bir boş rüyaymış

Geçen ibadetler özürlü

Eski günahlar dipdiri

Seçkin bir kimse değilim

İsmimin baş harflerinde kimliğim

Bağışlanmamı dilerim

Sana zorsa yanmaya razıyım

Kolaysa affı esirgeme

Millî-dinî ve mistik duyarlığın sezildiği bu dizelerin biçim

ve içerik özellikleri dikkate alındığında aşağıdaki şairlerden hangisine ait olduğu söylenebilir?

A) İlhan Berk B) Cahit Zarifoğlu

C) Orhan Veli D) Cemal Süreya

E) Rıfat Ilgaz

Alaeddin Özdenören (1940 - 2003)

 Mavera dergisinin kurucularındandır.

 Klasik şiirin duyarlılıklarına açık olan sanatçının şiiri Fuzuli, Şeyh Galip, Ahmet Haşim

ve Sezai Karakoç çizgisinin devamı gibidir.

 Lirik ve narin duyarlılıklar, manevîlik, hüzün

ve içlilik, estetikleşmiş yiğitlik onun şiirlerinin ana temalarını oluşturur.

Eserleri:

 Güneş Donanması, Yalnızlık Gide Gide, Şiirler/Bütün Şiirleri: Şiir

 İnsan ve İslam, Batılılaşma Üzerine, Devlet ve İnsan, Yakın

Çağ Batı Dünyası ve Türkiye’ye Yansımaları: Deneme

 Şiirin Geçitleri: İnceleme

 Unutulmuşluklar: Anı

Nurullah Genç (1960-…)

 Divan ve hece şiiri estetiğiyle ördüğü imge

dünyası, çok renkli ve özgündür.

 İlhamın gücüne inanan şairin şiirlerinde, İslami şiirin iki büyük öncüsü Necip Fazıl ve

Sezai Karakoç’un etkisi vardır.

 Sanatçının şiirlerinde dikkati çeken temalar, “hüzün”, “yalnızlık”, “hasret”, aşk , “ölüm” ve “sonsuzluk”tur.

Eserleri:

 Çiçekler Üşümesin, Nuyageva,Yankı ve Hüzün, Aşkım İsyanımdır Benim, Siyah Gözlerine Beni de Götür, Yanılgı Saatleri, Yağmur, Rüveyda: Şiir

Ebubekir Eroğlu (1950 - …)

 İslamcı şiirin içeriğini metafizik sorgulamalarla zenginleştiren şairlerden birisidir.

 Şiirleri ve Geçmişin İçindeki Geçmiş - Şi’r-i Kadim Üstüne Deneme adlı eserinde olduğu gibi şiir üzerine yazılarıyla dikkat çekmiştir.

 Türk şiirinin modernleşme serüvenini anlatan Modern Türk

Şiirinin Doğası adlı eserin yazarıdır. Sevap Defteri adlı kitabında divan ve halk şiirinin bazı ustalarını anlatır.

Eserleri:

 Kuşluk Saatleri, Kayıpların Şarkısı, Yirmidört Şiir: Şiir BİZDEN NOT

O Hilmi Yavuz, Kabataş Erkek Lisesini bitirdikten

sonra gazeteciliğe başladı. Londra Üniversitesi

Felsefe Bölümünü bitirdi.

O Lise yıllarında şiir yazmaya başladı ve bazılarını

Dönüm dergisinde yayımladı. Çeşitli gazetelerde

eleştiri ve inceleme yazıları yazdı. Bu yazılarının

bazılarında “Ali Hikmet” müstearını kullandı.

O “İrfan Külyutmaz” takma adıyla mizah yazıları yazdı.

O Yeditepe Şiir Armağanı, Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü’nü, Türkiye Yazarlar Birliği Fikir Ödülü’nü kazandı.

Arif Ay (1953 -…)

 İslami öz, şiirlerinin odağında yer alır.

 Soyuta dayalı bir şiir anlayışını benimsemiştir.

Eserleri:

 Hira, Dosyalar, Şiirin Kandilleri, Gökyüzü

Saatleri: Şiir

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:201

EDEBİYAT 8

FASİKÜL 5 Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:202

9 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 5

1. I. Şairane bir söyleyişi benimseme

II. Ölçü, uyak ve söz oyunlarını önemseme

III. Konuşma dilini kullanmaktan kaçınma

IV. Şiirin yapısında köklü değişiklikler yapma

V. Yaşamdaki sıradan olayları şiire taşıma

Yukarıdaki numaralanmış özelliklerden hangileri Garipçiler ile ilgili olarak söylenebilir?

A) I ve III B) II ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

2. ----, ölçü, uyak gibi alışılagelmiş kalıplardan ve kurallardan bağımsız olarak da şiir yazılabileceğini göstermiştir. Edebî sanatlar, kalıplaşmış benzetmeler olmadan, rutinleşmiş konulardan kurtularak gündelik hayatın sıradan konularını ve insanlarını şiire taşımıştır. Evrendeki

her konunun şiirin konusu olabileceğini savunmuş, cımbızlı nasırlı şiirler yazmıştır. Basit ve yalın halk dilini şiirin

dili hâline getirmeyi başarmıştır. Şiirlerinde yumuşak hicivler, espri ve mizahî ögelerden de yararlanmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Cahit Sıtkı Tarancı B) Attila İlhan

C) Orhan Veli Kanık D) Yusuf Ziya Ortaç

E) Yahya Kemal Beyatlı

3. Melih Cevdet Anday’la ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi söylenemez?

A) 1941’te iki arkadaşıyla birlikte Garip Hareketi’nin kurucularından biri olmuştur.

B) Rahatı Kaçan Ağaç adlı şiir kitabında yoksulluk, haksızlık gibi toplumsal sorunlara ince bir yergi getirmiştir.

C) 1963’te yayımlanan Kolları Bağlı Odysseus, konusunu mitolojiden alır; kapalı bir anlatımla oluşturulmuştur.

D) Halk edebiyatından yararlanmış, ölçü ve uyağı ahenk

ve ritim unsuru olarak kullanmıştır.

E) Orhan Veli’nin ölümü üzerine Garip akımının konu,

sanat ve içerik tarzını terk etmiş, kendine özgü bir

şiir oluşturmaya çalışmıştır.

4. Kitabına yazdığı ön sözde, hece ölçüsü ve uyağın şiiri

yozlaştırdığını savunur, şiirin insanın beş duyusuna değil, beynine seslenen bir söz sanatı olduğunu belirtir. Şairaneliğe, edebî sanatlara, ölçü ve kafiyeye karşı çıkar.

Yaşamı boyunca bu sanat çizgisini korumuştur.

Aşağıdaki şiirlerden hangisi bu parçada sözü edilen

şaire aittir?

A) Sessiz Gemi B) Merdiven

C) Çoban Çeşmesi D) Olvido

E) İstanbul’u Dinliyorum

5. Orhan Veli Kanık ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Öykülerinde şiirsel bir dil kullanmıştır.

B) Şiirlerinde günlük yaşamı yansıtmıştır.

C) Garip akımı içinde yer almıştır.

D) Şiirde ölçü ve uyağa karşı çıkmıştır.

E) La Fontaine’den fabl çevirileri yapmıştır.

6. Ece Ayhan, şiirlerinin yer aldığı Rahatı Kaçan Ağaç adlı

I II

yapıtında geleneksel Türk şiiriyle uzak bağlar kurmaktan çekinmemiştir. Kolları Bağlı Odysseus adlı yapıtıyla

III

başlayan mitolojik süreçte, Eski Yunan kültürü ile tarihsel ve güncel olaylar arasında köprü kurmaya çalışmıştır. Mikado’nun Çöpleri adlı oyununda kadın-erkek

IV V

ilişkisini konu edinmiştir.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1-E 2-C 3-D 4-E 5-A 6-A

P:203

EDEBİYAT 10

Pratik Test FASİKÜL 5

5. Aşağıdakilerden hangisi Melih Cevdet Anday’ın bir

eseri değildir?

A) Çobanıl Şiirler

B) Telgrafhane

C) Teknenin Ölümü

D) İçerdekiler

E) Göçebe Denizin Üstünde

1. (I) İlk şiirlerinde hece veznini kullanan daha sonra serbest vezne geçen Oktay Rifat Horozcu’nun şiirlerinde

değişik evreler vardır. (II) 1941 yılında başlayan Garip şiir

akımının öncülerinden olan şair, kentli insanların günlük

yaşamlarına şaşırtıcı, alaycı bir söyleyişle yaklaşmıştır.

(III) Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üstüne Şiirler, Güzelleme adlı şiir kitapları bu döneminin ürünleridir. (IV) Oktay Rifat, 1956’da çıkardığı Yan Yana adlı eseri ile Garip

Şiirinden ayrılıp İkinci Yeni’ye yaklaşmıştır. (V) 1960’lı yıllarda ise genellikle sosyal sorunlara değinen, toplumcu

şiir geleneğine yönelen şairin 1966’da yayımlanan Elleri

Var Özgürlüğün adlı şiir kitabında bu düşüncelerinin etkisi görülür.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) III B) IV C) V D) I E) II

3. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi Beş Hececilerdenbiri değildir?

A) Enis Behiç Koryürek

B) Orhan Seyfi Orhon

C) Faruk Nafiz Çamlıbel

D) Halit Fahri Ozansoy

E) Kemalettin Kamu

4. Garip akımıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi

yanlıştır?

A) Şairanelik terk edilmiştir.

B) Ölçü ve uyağa karşı çıkılmıştır.

C) Günlük yaşam şiire konu edilmiştir.

D) Sade, alaycı bir dil kullanılmıştır.

E) Roman ve tiyatro türleri ağırlık kazanmıştır.

2. I. Destan Gibi

II. Atlar ve Filler

III. Aylaklar

IV. Karga ile Tilki

V. Vazgeçemediğim

Yukarıdaki eserlerden hangileri şiir türünde yazılmamıştır?

A) I ve III B) II ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

6. Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının başarılı şairlerindendir. Türk şiirine yeni bir anlayış getirmiştir. Ayrıca şiirin yapısını, dilini ve üslubunu da değiştirmiştir. Dizeleri

zengin ve derin değil ama oldukça pürüzsüz ve akıcıdır.

Onun şiirlerinde her dönem bireysellik ön plandadır. Beş

Hececilerin ve Haşim’in şiirini reddetmiş, arkadaşlarıyla

Cumhuriyet Dönemi’nin önemli şiir hareketlerinden olan

Garip hareketini başlatmıştır.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Orhan Veli Kanık

B) Ahmet Muhip Dıranas

C) Faruk Nafiz Çamlıbel

D) Fazıl Hüsnü Dağlarca

E) Cahit Sıtkı Tarancı

1-B 2-B 3-E 4-E 5-A 6-A

P:204

11 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 5

1. Garip Akımı, pek çok şairi etkilemiştir. Bu akımdan etkilenen şairler, şiirlerinde ---- kullanmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse bir bilgi yanlışlığı ortaya çıkmaz?

A) imge ağırlıklı bir söyleyiş

B) söz ve anlam oyunlarını

C) sadece hece ölçüsü

D) kapalı bir anlatım

E) konuşma dilini

3. Şairin ilk kitabı Arz-ı Hal 1949’da; ikinci kitabı Türkiyem

ise 1952’de yayımlanmıştır. Üç yıl arayla yayımladığı ilk

iki kitabındaki şiirlere göre daha bir öznel açılımlı şiirler

vardır Dünyanın En Güzel Arabistanı’nda. Bu kitabı oluşturan şiirler İkinci Yeni hareketine organik olarak bağlanmasının göstergesi olarak alınmalıdır.

Bu parçada sözü edilen şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Edip Cansever

B) Turgut Uyar

C) Ece Ayhan

D) Cemal Süreya

E) Sezai Karakoç

2. Aşağıdaki yapıt-sanatçı eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Yenisi - Orhan Veli Kanık

B) Aşk Merdiveni - Melih Cevdet Anday

C) Çil Horoz - Oktay Rifat Horozcu

D) Dol Karabakır Dol - Bedri Rahmi Eyuboğlu

E) Çakıl Taşları - Necmettin Halil Onan

5. Aşağıdaki eserlerden hangisi, ötekilerden farklı bir

sanatçıya aittir?

A) Küller ve Zaman

B) Bakış Kuşu

C) Gülün Ustası Yoktur

D) Doğu Şiirleri

E) Yeşeren Otlar

6. Halk şiirinden, türkülerden yararlanarak çağdaş bir şiir

oluşturmuş, konu olarak yurt sevgisini, insan ve doğa

sevgisini işlemiştir. Şiirlerinde çocukluğunda ve gençlik

yıllarında yaşadığı Niksar, Tokat ve Sivas yörelerinden

anılarında kalan izlenimleri de aktarmıştır. Ölçü olarak

serbest şiiri kullanmakla birlikte espriye dayanan, gündelik hayatın basit avareliklerini konu edinen, şairanelikten uzak kuru ve ahenksiz kalan Garip şiirinden farklı bir

serbest şiir tarzı geliştirdi. İlk şiir kitabı Adamın Biri

1946’da yayımlandı. 1949’da çıkan ikinci kitabı Rüzgâr’da

Orhan Veli şiirine yaklaşırken daha sonraki şiirlerinde özgün bir yapıya ulaşmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Cahit Külebi B) Hilmi Yavuz

C) Erdem Beyazıt D) İlhan Geçer

E) Bekir Sıtkı Erdoğan

4. Aşağıdaki eserlerden hangisinin türü ötekilerden farklıdır?

A) Erguvan Şiirler

B) Menziller

C) Savaş Ritimleri

D) Sebeb Ey

E) Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda

1-E 2-B 3-B 4-C 5-E 6-A

P:205

EDEBİYAT 12

FASİKÜL 5

Ataol Behramoğlu (1942-...)

 İsmet Özel ile Halkın Dostları dergisini çıkarmıştır.

 İmgeci şiirden yalın ve toplumcu şiire geçerek işçi sınıfının, siyasi mücadelede bulunan insanların sosyal sıkıntılarını, duygularını, umutlarını anlatmıştır.

 Ant dergisinde yayımlanan “Toplumcu Genç Şairler Savaş

Açıyor” adlı yazıda yeni toplumcu şiir üstüne görüşlerini

açıklamıştır.

 Edebiyat ve kültür üzerine yazdıklarının yanı sıra antoloji

ve diğer çalışmaları da vardır.

Eserleri:

 Bir Ermeni General, Bir Gün Mutlaka, Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri, Ne Yağmur Ne Şiirler, Kuşatmada, Türkiye Üzgün Yurdum Güzel Yurdum, Eski Nisan, Bebeklerin

Ulusu Yok, Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var: Şiir

 Yaşayan Bir Şiir, Mekanik Gözyaşları, Kardeş Türküleri: Düzyazı

Refik Durbaş (1944-2018)

 İkinci Yeni çizgisinde başladığı şiir yaşamı,

zamanla toplumcu şiire evrilmiştir.

 Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle anlam ve biçime önem veren şiirler yazmıştır.

 Çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin, çay

evlerinin dünyasını yansıtan şair olarak tanınmıştır.

 Şiirinde günlük konuşma dili içine ustaca serpiştirilmiş eski sözcükler kullanmıştır.

Eserleri:

 Kuş Tufanı, Hücremde Ay ışığı, Çaylar Şirketten, Denizler

Sincabı, Kırmızı Kanatlı Kartal, Nereye Uçar Gökyüzü, Geçti mi Geçen Günler, Menzil, Tilki Tilki Saat Kaç, Düşler Şairi, İstanbul Hatırası: Şiir

Nihat Behram (1946-...)

 Başlangıçta şiirlerini İkinci Yeni etkisinde

yazmıştır.

 Kuşağının toplumsal ve psikolojik durumunu anlatmıştır.

 Etkili anlatımı, yaşama duyarlı bir lirizmi ve

doğa betimlemelerindeki titizliğiyle dikkat

çekti.

 Darağacında Üç Fidan isimli biyografik yapıtıyla geniş kitlelerin ilgisini çekti.

Eserleri:

 Hayatımız Üstüne Şiirler, Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar, Dövüşe Dövüşe Yürünecek, Hayatı Tutuşturan Acılar, Savrulmuş Bir Ömrün Günlerinde, Yine de Gülümseyerek: Şiir

 Kuyruğu Zilli Tilki, Göğsü Kınalı Serçe: Çocuk kitapları

1960 SONRASI TOPLUMCU ŞİİR

 Bu dönem şairleri kendilerini toplumun sözcüsü kabul etmişlerdir.

1960 Sonrası Toplumcu Şiirin Özellikleri

 Şiirler sloganlaşmış; geleceğe inanç, direnme, ümit temalı şiirler yazmışlardır.

 Evrensel sorunlar karşısında şiiri bir araç olarak görmüşler ve yerleşik düzene başkaldırmışlardır.

 Sanata estetik kaygılardan çok, ideolojik olarak yaklaşılmıştır.

 Sınıf anlayışı, halk ve işçi sınıfı, kadın, kadın hakları, kentleşme, kentleşme sorunları üzerinde durulmuştur.

 İnsana ve doğaya yer verilmiş, diyalektiğe (gerçekliği ve

onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri

aşmayı sağlayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi) girilmiştir.

 Şiir dili ve söyleyişinde aşırılıklardan kaçınılarak uzak çağrışımlara yer verilmemiş; açık bir anlatıma yönelinmiştir.

 Geleneksel söyleyişten yararlanılmaya çalışılmıştır.

Temsilcileri

 İsmet Özel, Ataol Behramoğlu, Refik Durbaş, Nihat Behram, Süreyya Berfe, Can Yücel, Ahmet Telli, Özdemir İnce, Metin Eloğlu

İsmet Özel (1944-...)

 İkinci Yeni doğrultusundaki ilk şiirlerinde yeni bir imge dünyasıyla göze çarpan şair, Evet

İsyan’da topladığı şiirleriyle 1960 sonrası toplumcu şiirin en önemli bir ismi olmuştur.

 Resim, şiir, müzik gibi güzel sanatlara karşı özel bir ilgisi olan sanatçının yabancılaşma, başkaldırı,

bunalım ve özgürlük gibi kavramlar şiirlerinin en belirgin

temalarıdır.

 Ataol Behramoğlu’yla birlikte Halkın Dostları dergisini çıkarmıştır.

 1970’lerde İslami düşünceye yönelerek dinî ve millî duyarlılıkları yansıtan eserler üretmiştir.

Eserleri:

 Geceleyin Bir Koşu, Evet İsyan, Cinayetler Kitabı, Celladıma Gülümserken, Erbain: Şiir

 Şiir Okuma Kılavuzu, Üç Mesele: Deneme

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:206

13 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Aşağıdakilerin hangisinde verilen bilgiler, ayraç içindeki

sanatçıyla ilişkilendirilemez?

A) Yazma kitabından başlayarak halk ağzından, türkü ve deyişlerinden yararlanmıştır. (Refik Durbaş) -Yazma kitabı

Can Yücel’e aittir. Cevap AB) Şiir, deneme, türlerinde çok sayıda eseri olan sanatçının

Erbain ve Evet İsyan adlı şiir kitapları çok ünlüdür. (İsmet

Özel)

C) Gün Ola, Savrulan adlı şiir kitaplarının yanı sıra çocuklar

için Çocukça, Eksik Alfabe gibi kitaplara imza atmıştır.

(Süreyya Berfe)

D) 1960 sonrası toplumcu gerçekçi şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden olan sanatçı Gidersen

Yıkılır Bu Kent şiiriyle ünlenmiştir. (Ahmet Telli)

E) Toplumsal içeriği ağır basan şiirler yazan şair, Şiir ve Gerçeklik yapıtıyla kuramsal yazılara yönelmiştir. (Özdemir İnce)

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Türk ve Batı şiirini çok iyi bilen Hilmi Yavuz’un şiirlerini

topladığı kitaplar arasında Hüzün ki En Çok Yakışandır

Bize, Yolculuk Şiirleri, Akşam Şiirleri’ni sayabiliriz.

B) Resim, şiir, müzik gibi güzel sanatlara karşı özel bir ilgisi

olan İsmet Özel’in şiirlerinin ana izleğini; yabancılaşma,

başkaldırı, bunaltı ve özgürlük gibi çağımız insanının en

temel sorunları oluşturur.

C) Sezai Karakoç’un şiirlerinin sağlam bir metafizik zemini

vardır; Leyla ile Mecnun, Mağara ve Işık yayımlanan şiir

kitaplarından bazılarıdır.

D) Kemal Özer’in 1965’te yayımlanan Bir Gün Mutlaka adlı

şiiri, onun toplumcu gerçekçi yönünü yansıtan bir bildiri

niteliği taşır. (Bir Gün Mutlaka adlı şiir, Ataol Behramoğlu’na aittir. Cevap D)

E) Şiir kültürü bakımından donanımlı bir şair olan Enis Batur, yalnızca şiir yazmakla kalmamış, aynı zamanda şiir

üzerine yazılar da yayımlamıştır.

Metin Eloğlu (1927-1985)

 Mizah şiirleri ile dikkati çekmiştir.

 Garip’ten yola çıkarak sokak Türkçesiyle,

argoyla ilginç sözcükleriyle oluşturduğu

kendine özgü şiir diliyle Türk toplumundaki aksaklıkları, düzenin bozukluğunu, yeni

zenginleri, töreleri, sanat sevicilerini, çoğunlukla hicvi kullanarak şiirleştirmiştir.

Eserleri:

 Düdüklü Tencere, Sultan Palamut, Horozdan Korkan Oğlan, Türkiye’nin Vadesi, Ayşemayşe, Dizin, Yumuşak G, Rüzgâr Ekmek, Hep, Ay Parçası, Önce Kadınlar: Şiir

Süreyya Berfe (1943-…)

 Halk şiiri geleneğinden beslenen yeni bir

şiir dili kurma arayışına girmiştir.

 Bu arayışın ürünü olan ilk şiir kitabı Gün

Ola’da Türkmen ve Avşar ağıtlarının, halk

ozanlarının, türkülerin ve Nâzım Hikmet’in

etkileri vardır.

 Daha sonraki şiirlerinde yine halk şiirinden yararlanarak

gerçekçi temaları, sağlam gözlemlerle içtenlikli bir hava

içinde vermiştir.

Eserleri:

 Gün Ola, Savrulan, Nabiga, Hayat ile Şiir, Ufkun Dışında,

Şiir Çalışmaları, Seni Seviyorum, Foklar Söyledi Ben Yazdım, Seferis ile Üvez: Şiir

Can Yücel (1926-1999)

 Şiirlerindeki uyaklı söyleyiş, coşkulu anlatım, geleceğe umut ve güvenle bakış belirgin özelliklerdir.

 Eserlerinde halk ağzından, türkü ve deyişlerinden de yararlanmış, argolu ifadeler kullanmıştır.

Eserleri:

 Yazma, Sevgi Duvarı, Bir Siyasinin Şiirleri, Ölüm ve Oğlum,

Şiir Alayı, Rengahenk, Gökyokuş, Beşibiyerde, Canfeda,

Çok Bi Çocuk, Kısa Devre, Kuzgunun Yavrusu, Gece Vardiyası, Güle GüleSeslerin Sessizliği, Gezintiler, Maaile, Seke Seke: Şiir

Ahmet Telli (1946-...)

 Toplumcu gerçekçi şiirin ikinci kuşağında

yer alan özgün şairlerdendir.

 Romantik ve başkaldırıcı şiirleriyle dikkat

çekmiştir.

Eserleri:

 Yangın Yılları, Hüznün İsyan Olur, Dövüşen

Anlatsın, Saklı Kalan, Su Çürüdü, Belki Yine Gelirim, Çocuksun Sen, Kalbim Unut Bu Şiiri, Barbar ile Şehla, Bakışın Senin: Şiir

 Arkadaşlık Günleriydi: Öykü

Özdemir İnce (1936-...)

 Toplumsal gerçekçi çizgide şiirler yazmıştır.

 Özellikle çağdaş Fransız şiirinden ve Sartre’nin varoluşçu felsefesinden etkilenmiştir.

Eserleri:

 Kargı, Tutanaklar, Kiraz Zamanı, Karşı Yazgı, Rüzgâra Yazılıdır, Elmanın Tarihi, Kentler, Yedi Deryalar Geçsen, Siyasetname, Eski Şiirler, Hayat Bilgisi, Zorba ve Ozan, Başak ile

Terazi, Burçlar Kuşağı, Can Yelekleri Tavandadır, Gürlevik,

Gündönümü Gündönümü, Yazın Sesi, Tekvin, Tohum Ölürse, Delta, Uykusuzluk Mani-Hayy, Güneş Saati: Şiir

 Şiir ve Gerçeklik, Söz ve Yazı, Tabula Rasa, Yazınsal Söylem

Üzerine, Dinozorca, Tarih Bağışlamaz, Çile Törenleri, Bu Ne

Biçim Memleket: Deneme

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:207

EDEBİYAT 14

FASİKÜL 5

1980 SONRASI ŞİİR

 1980 sonrası Türk şiirinde dönemin koşullarından hareketle şairlerin içine kapanarak bireysel konularda yazması ve

sanata tekrar yönelmesi durumu ortaya çıkmıştır.

 1980 sonrası şiiri, farklı şiir anlayışına sahip pek çok şairi

içinde barındırır.

 Bu dönem için şiirde bir akımın oluşmadığı, bireysel bir

şiir anlayışının öne çıktığı söylenebilir.

 Bazı şairler, halk şiiri geleneğine dönüş yapmış ve kendi

duygularını hecenin imkânlarını kullanarak sade bir dille

anlatmıştır.

 Bireyci, toplumcu, imgeci, anlatımcı, modernist, gelenekçi gibi farklı anlayışlara uygun örnekler verilmiştir.

 İdeoloji, şiirlerde öncelikli bir öge olarak görülmemiştir.

 Şiir, düzyazıya yaklaştırılmıştır.

 Olay anlatımına imkân veren temalara yer verilmiştir.

 Biçim ve ölçü bakımından halk ve divan şiiri geleneklerine

dönüş başlamıştır.

 Kültür ve medeniyet tarihimizin konu ve kavramlarına imge düzeyinde göndermeler yapılmıştır.

3 - ÖĞRETEN SORU

• Bireyci, toplumcu, imgeci, anlatımcı, modernist, gelenekçi gibi farklı anlayışlara uygun örnekler verilmiştir.

• Şiirde öne çıkan bir ideoloji veya görüş yoktur.

• Kapalı, imgelerle dolu bir anlatıma yer verilmiştir.

• Bazı şairler halk şiiri geleneğine dönüş yapmış, hecenin

imkânlarını kullanarak sade bir dille şiir yazmışlardır.

Bazı özellikleri verilen edebî dönem veya topluluk aşağıdakilerden hangisidir?

A) 1980 sonrası şiir B) II. Yeni şiiri

C) Garip Hareketi D) Tanzimat

E) Millî Edebiyat

BAŞKA YERDE YOK

1980 Sonrası Şiir Anlayışları

İmgeci Şiir

 Şiirin bir imge sanatı olduğunu, imgelerle yazıldığını ya da yazılması gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

 Haydar Ergülen, Tuğrul Tanyol gibi şairlerin benimsediği, sembolizm ve fantastik unsurların

bir arada bulunduğu şiir anlayışıdır.

Yenibütüncü Şiir

 Seyit Nezir öncülüğünde,

Broy dergisinde Veysel Çolak,

Hüseyin Haydar, Metin Cengiz, Tuğrul Keskin’in yayımladıkları makaleyle adları duyulmuştur.

 Yenibütüncüler, insan hayatının karmaşıklığından yola çıkarak ekonomiden

siyasete, tarihten gündelik yaşama kadar her

şeyi eserlerinde ele almışlardır.

Anlatımcı Şiir

 Başı, sonu ve belli bir hikayesi olan, olay örgüsüne, neden-sonuç ilişkisine, olay kahramanlarının veya olayın

geçtiği yerin betimlemesine yer veren şiirdir.

 1980’lerde döneme damgasını vuran ve şiir ortamında

öncü olan “İmgeci Şiir”e karşı çıkmışlardır.

 Şavkal Altınel, Turgay Başar bu anlayışta yazmıştır.

Folklorik/Mitolojik Şiir

 Adnan Özer, Yaşar Miraç gibi şairlerin başını çektiği

folklor ve mitoloji unsurlara dönmeyi amaçlayan bir şiir anlayışıdır.

 Folklorik şiirde esas olan yerli bir tutum geliştirmektir.

Mistik-Metafizik Şiir

 Tasavvufun yeni bir anlayış ve imge düzeniyle ele alındığı bu şiirde mistik ve metafizik konular işlenir. Bu anlayışta yazan şairler eserlerini Dergâh, Kaknüs gibi dergilerde yayınlamışlardır.

 Lâle Müldür, Hüseyin Atlansoy, Ebubekir Eroğlu tanınmış şairleridir.

Beatnik-Marjinal Şiir

 Amerika’da ortaya çıkan ‘‘Beat Kuşağından’’ etkilenen

bu şairler dadaizmin modern örneklerini ortaya koydular.

 Felsefi, toplumsal, özgürlükçü bir dil kullandılar. Bilinç

akışı, isyan, kuralsızlık temel unsurlardır.

 Küçük İskender en önemli temsilcisidir.

Yeni Garipçi Şiir

 Sunay Akın gibi şairlerin benimsediği bu anlayışta şairler

küçük insanı temel aldılar; komik, nükteli şiirler yazdılar.

1980 Sonrası Şiirinde Öne Çıkan Şairler

Haydar Ergülen (1956-...)

 Aşk, kardeşlik, çocukluk, yaşanmışlıklar gibi konuları çoğunlukla imgeli bir dille işlemiştir.

 Klasik ve çağdaş şiirimizin birikimlerini

 özümsemiş, kuşağının önde gelen şairlerinden biri olmuştur.

 Şiirleri kadar denemeleri ve şiir değerlendirmeleri ile de ilgi uyandırmıştır.

Eserleri:

 Karşılığını Bulamamış Sorular, Sokak Prensesi, Sırat Şiirleri, Eskiden Terzi, Kırk Şiir ve Bir, Karton Valiz, Ölüm Bir Skandal, Nar, Toplu Şiirleri:

 Hafız ve Semender, Keder Gibi Ödünç, Üzgün Kediler Gazeli: Şiir

Tuğrul Tanyol (1953-...)

 İmgeci, lirik, bireye önem veren bir şiir anlayışıyla popülerlikten uzak durmaya çalışmıştır.

 Müzik ve resim gibi diğer sanat dallarından da

beslenerek şiirde estetiğe önem vermiştir.

Eserleri:

 Elinden Tutun Günü, Sudaki Anka, Oda Müziği, İhanet Perisinin Soğuk Sarayı, Ağustos Dehlizleri, Büyü Bitti, Her Şey

Bir Mevsim: Şiir

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:208

15 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Eserleri:

 Uzak Fırtına, Voyıcır II, Seriler Kitabı, Kuzey Defterleri, Buhurumeryem, Saatler/Geyikler, Ultrazon’da Ultrason: Şiir

 Bizansiyya: Roman

 Anne Ben Barbar mıyım, Haller Leylâ: Deneme

Nevzat Çelik (1960 -...)

 Ahmed Arif ve Nâzım Hikmet etkisi belirgin

olan ilk şiirlerinden sonra kendi sesini bulmuştur.

 Zeki buluşları, uyak kurmadaki özgün becerisiyle dikkat çekmiştir.

Eserleri:

 Şafak Türküsü, Müebbet Türküsü, Suda Seken Hayat, Yağmur Yağmasaydı, Sevgili Yoldaş Kurbağalar: Şiir

 Bağışlanmış Hüzün: Roman

Metin Cengiz (1953-...)

 Toplumcu çizgide şiirler yazmıştır.

 Gelenekten yararlanmış, günümüz modern

dünyasının gerçekliğini şiirinde yansıtmıştır.

 Fransız şiirinden çeviriler yapmıştır.

Eserleri:

 Bir Tufan Sonrası, Büyük Sevişme, Zehirinde Açan Zambak,

İpek’A, Şiirin Gücü, Şarkılar Kitabı, Gençlik Çağı: Şiir

Sunay Akın (1962-...)

 Güncel konularda şiirler yazan sanatçı, Orhan Veli şiiri çizgisindedir.

 Dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık, şaşırtma ve çocuksu bir duyarlılık şiirlerinde

kendini göstermektedir.

 Şiirlerinde özellikle ince yergi ögelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker.

Eserleri:

 Antik Acılar, Kaza Süsü, Altmış İki Tavşanı: Şiir

 İstanbul’un Nazım Planı, Ay Çöreği ve Deniz Yıldızı, Kız Kulesin’deki Kızılderili, Önce Çocuklar ve Kadınlar, İstanbul’da

Bir Zürafa, Onlar Hep Oradaydı, Kırdığımız Oyuncaklar, Kule Canbazı: Roman

Enis Batur (1952-...)

 Şair kimliğiyle epik şiir ve lirik şiirler ve deneysel metinler yazmaktadır.

 Denemeci kimliğiyle Türkiye’nin ve dünyanın kültür ortamını ele almış; kendi öğrenme, araştırma merakının sonuçlarını okurlarıyla paylaşmıştır.

Eserleri:

 Eros ve Hgades, Bir Ortaçağ Yalnızlığı, Nil, Ara-Kitab, İblis’e

Göre İncil, Kandil, Meseller Kitabı, Sarnıç, Tuğralar, Yazılar

ve Tuğralar, Koma Provaları, Gri Divan, Perişey, Darb ve Mesel, Opera, Doğu-Batı Divanı: Şiir

 Kediler Krallara Bakabilir, Gönderen: Enis Batur, Şiir ve İdeoloji: Deneme

 Acı Bilgi: Fugue Sanatı Üzerine Bir Roman Denemesi, Elma: Örgü Teknikleri Üzerine Bir Roman Denemesi: Roman

Hüseyin Atlansoy (1962-...)

 Mistik, metafizikçi yönü ağır basan bir şairdir.

 Gündelik hayattan yola çıkan, geçmişi, insanlık hallerini, yaşanmışlıkları içinde taşıyan, yaşamın arka planında ne varsa şiirlerinde imgelerle anlatmaya çalışan bir tutum içindedir.

 Metropol yaşamını ve ilişkilerdeki hızlı değişimi konuşma dilinin imkânlarından faydalanarak ironik bir şekilde anlatmıştır.

Eserleri:

 İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, Karşılama Töreni, Sebepsiz Hüzünler Sultanlığı, Gizleyen Özne, Metropol İnsanları, İyi Günler İlerde Anneanne: Şiir

Murathan Mungan (1955-...)

 Etkili bir anlatım ve güzel bir Türkçeyle yazmıştır.

 Hikâyelerinde, tarihi olayların içine yerleştirdiği aşk, sevgi, ayrılık, hasret, ihanet, bağlılık gibi konuları işlemiş; kahramanların psikolojik yapılarına, duygu ve düşüncelerine

geniş şekilde yer vermiştir.

Eserleri:

 Osmanlıya Dair Hikâyat, Kum Saati, Başkalarının Gecesi,

Mürekkep Balığı, Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar, Metal, Omayra, Oda Poster ve Şeylerin Kederi, Yaz Geçer, Eski 45’likler,

Yaz Sinemaları, Mırıldandıklarım: Şiir

 Taziye, Geyikler Lanetler, Bir Garip Orhan Veli: Tiyatro

 Son İstanbul, Cenk Hikâyeleri, Kırk Oda, Lal Masallar, Kaf

Dağı’nın Önü: Öykü

 Yüksek Topuklar: Roman

Küçük İskender (1964-2019)

 Asıl adı Derman İskender Över’dir.

 Türk şiirine özgün bir soluk getirmesi ve

şiir dilinin geliştirmesinin yanı sıra sanat

yaşamı boyunca çizgisini korumuştur.

 Geleneksel yöntemler kullanarak yazdığı

divan tarzı şiirleri, gazelleriyle de dikkat çekmiştir.

Eserleri:

 Gözlerim Sığmıyor Yüzüme, Yirmi5April, Periler Ölürken Özür

Diler, Suzidilara, Güzel Annemin Hayal Gücü, Ciddiye Alındığım Kara Parçaları, Papağana Silah Çekme, Alp Krizi, Gözyaşlarım Nal Sesleri, Bir Çift Siyah Deri Eldiven, İpucu Bırakma Sanatı, Bahname Klarnet, Kahramanlar Ölü Doğar,

Çürük Et Deposu, Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm, Eski Kral

Deposu, Siyah Beyaz Denizatları, Barudî, Dicle ile Fırat, Bir

Daha Bana Benzeme Angel: Şiir

 Flu’es, Cehenneme Gitme Yöntemleri, Zatülcenp: Roman

Lâle Müldür (1956-...)

 Farklı kültürlerden beslenerek şiirini oluşturmuş ve çok kültürlü bir şiir dünyası kurmuştur.

 Şiirlerinde mistik ve metafizik konulara da

yer vermiştir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:209

EDEBİYAT 16

FASİKÜL 5

Â İşte Gidiyorum Çeşm-i Siyahım, Dom Dom Kurşunu gibi söz

ve besteleri sanatçılar tarafından sıklıkla seslendirilmiştir.

 Halk şiirine gönül veren ve konuşma dilini şiirleştiren ozanın 453 plağı, 50 kaseti ve yayımlanmış 9 adet kitabı bulunmaktadır.

Âşık Feymanî (1942-....)

 Asıl Osman Taşkaya’dır.

 Sazla şiirler söyleyen bir ozan değildir, eski gelenekte olduğu gibi bir “kalem şairi”-

dir.

 Çukurovalı âşıklar arasında büyük saygınlığı vardır. Şiir ve atışmalarda etkili olmuştur.

 Şiirlerinde tasavvufî deyişlere geniş yer vermiştir.

Âşık Ali İzzet Özkan(1902-1981)

 Şiirlerinde gelenekten kopmamıştır ve onları sazı eşliğinde söylemeye devam etmiştir.

 Beş yüzü aşkın şiiri vardır ve şiirlerini zaman

zaman çıkardığı kitaplarda toplamıştır.

 Bazı türküleri sanatçılar tarafından seslendirilmiştir.

 Mühür Gözlüm, Mecnun’um Leylâ’mı Gördüm, Şu Sazıma

Düzen Ver seslendirilmiş türküleridir.

 Köy Enstitülerinde Âşık Veysel ile birlikte gezici saz öğretmenliği yapmıştır.

Eserleri:

 Bugünkü Anadolu Halk Şiiri ,Türk’ün Sazından, Âşık Ali İzzet Ağlıyor, Kitap Küçük Dert Büyük

Davut Sulari (1925-1985)

 Alevi-Bektaşi inancı ve kültürüne bağlı aşıkların “gezgin aşıklar kolu”nun son temsilcilerinden olan sanatçı, yaşamının sonuna

değin bu özelliğini sürdürmüştür.

 Gezdiği yerlerde bilgisini, görgüsünü aktarmış; rastladığı kültürel öğeleri de dağarcığına alarak sanatını zenginleştirmiştir.

 Bugün Bayram Günü adlı şiiriyle geniş kitleler tarafından

tanınmıştır.

Abdürrahim Karakoç (1932-2012)

 Küçük yaşlarda şiire merak sarmış, ilk yazdığı şiirleri beğenmeyip yakmıştır.

 1958 yılından itibaren yazdıklarını Hasan’a

Mektuplar adlı yapıtında bir araya getirmiştir.

 Mücadeleci şiirlerinin çokluğu yaşadığı dönemin şartlarıyla ilgilidir.

Eserleri:

 Hasan’a Mektuplar, Eli Kulakta, Vur Emri, Kan Yazısı, Suları

Islatamadım, Beşinci Mevsim, Dosta Doğru, Akıl Karaya

Vurdu, Yasaklı Rüyalar, Gökçekimi, Gerdanlık-I/II, Parmak

İzi, Yağmur Yerden Yağar, Anadolu’da Bahar: Şiir

 Çobandan Mektuplar: Düzyazı

CUMHURİYET DÖNEMİ HALK ŞİİRİ

 Cumhuriyet Dönemi’nde halk kültürüne, geleneğine büyük önem verilmiş; folklor araştırmaları bilimsel bir kimlik

kazanmıştır.

 Geleneksel konuların yanında yeni ve güncel konulara da

yer verilmiştir.

 Şairler, bazı şiirlerinde sosyal sorunlar karşısında halkın

bakış açısını yansıtmışlardır.

 Divan şiirinin ve Arapça-Farsça sözcüklerin etkisi bu dönemde azalmıştır.

 Usta-çırak ilişkisi içinde eğitim ve geleneksel anlayışın devam ettiği söylenebilir.

 Biçim yerine içeriğe daha çok önem verilmiştir.

 Hece ölçüsü kullanımı ve uyak anlayışı geleneği sürdürülmüştür.

 Yalın bir dille somut içeriklere yer verilmiştir.

Temsilcileri

 ºık Veysel, Âşık Mahzuni Şerif, Âşık Feymani, Ali İzzet Özkan, Davut Sulari, Abdurrahim Karakoç, Âşık Daimi, Sefil

Selimi, Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu

Âşık Veysel Şatıroğlu (1894-1973)

 Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiş, içli bir saz şairidir.

 Şiirlerinde insan, yurt ve doğa sevgisini dile getirmiştir.

 Yurdun çeşitli yerlerinde açılan Köy Enstitülerinde bağlama öğretmenliği yapmıştır.

 Şiirlerini şair Ümit Yaşar Oğuzcan, Dostlar Beni Hatırlasın

adıyla kitap hâline getirmiştir.

Eserleri:

 Dostlar Beni Hatırlasın, Sazımdan Sesler, Deyişler: Şiir

Âşık Mahzuni Şerif (1940-2002)

 Bektaşi kültürünün ve Anadolu ezgilerinin

dünyaya tanıtılmasında önemli bir yeri vardır.

 Sade bir dille toplumsal sorunlara ince eleştiriler yöneltmiştir.

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU

1980 sonrası şiir anlayışlarıyla ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Yeni Garipçi Şiir: Küçük insanların öyküsü esas alınarak

komik, nükteli şiirler yazmışlardır.

B) İmgeci Şiir: Sembollerin ve fantastik özelliklerin bir araya

getirildiği şiir anlayışıdır.

C) Yenibütüncü Şiir: Materyalizmi esas alarak maddileşen

dünyaya karşı okuru politik olana yönelten şiir anlayışıdır.

D) Mistik-Metafizik Şiir: Tasavvufun yeni bir anlayış ve imge

düzeniyle ele alındığı şiir anlayışıdır.

E) Anlatımcı Şiir: Folklor ve mitolojik ögelere yeniden dönüş

yapan bir şiir anlayışıdır. (Folklorik/mitolojik şiir: Folklor

ve mitolojik ögelere yeniden dönüş yapan bir şiir anlayışıdır. Cevap E)

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:210

17 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

7 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi, ayraç içinde verilen sanatçıyla ilgili değildir?

A) Bozlak söyleyişinin en önemli ustası olan ozan, Gönül Dağı’yla geniş kitlelerin beğenisini kazanmıştır. (Neşet Ertaş)

B) Binden fazla şiiri bulunan ozanın şiirlerinin bir bölümü

Gönül Bahçesi adıyla yayımlanmıştır. (Murat Çobanoğlu)

(Gönül Bahçesi adlı eser, Şeref Taşlıova’ya aittir.)

C) Ne Ağlarsın, Seherde Bir Bağa Girdim, Bir Seher Vaktinde

şiirleriyle tanınan sanatçı, TRT’de uzun yıllar çalışmıştır.

(Âşık Daimi)

D) Şiirlerinde tasavvufi deyişlere yer veren şair, önceleri “Çoban Osman” mahlası ile şiirler söylemiştir. (Âşık Feymani)

E) Saz çalmayan ozanın Mihriban adlı şiiri oldukça beğenilmiş ve türkü hâline getirilmiştir. (Abdurrahim Karakoç)

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Âşık Veysel ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Kendisinden önceki şairler gibi zaman zaman aruzla da

şiirler kaleme almıştır. (Âşık Veysel, halk şiiri geleneğine

bağlı olduğundan aruz ölçüsüyle şiir yazmamıştır.)

B) Yedi yaşında gözlerini yitirmesine rağmen şiirlerinde çiçekler; allı yeşilli, sarılı morlu renkler kol kola vermiştir.

C) İç dünyasına çekilen şairin şiirlerinde insan önemli bir

malzeme olarak yer alır.

D) Âşıklık geleneğinin son dönemde yetişen büyük ustalarındandır.

E) Şiirlerinde aşk, yurt ve toprak sevgisi, alışılagelen bir söyleyişten uzak bir duyarlılıkla dile gelir.

5 - ÖĞRETEN SORU

Aşağıdakilerden hangisi Cumhuriyet Dönemi halk şiirinin

bir özelliği değildir?

A) Halk şairleri usta-çırak ilişkisi içinde yetişmeye devam etmişlerdir.

B) Ozanlar, halkın duygu ve düşüncelerini yansıtmışlardır.

C) Şiirlerde geleneksel konuların yanında güncel konuları

da işlemişlerdir.

D) Divan şiiri etkisi ve Arapça-Farsça sözcüklerin kullanımı

pek görülmez.

E) Saz çalma geleneği terk edilerek yeni çalgı aletleri kullanılmıştır.

Âşık Daimi (1932-1983)

 Küçük yaşta bağlama çalmasını ve âşıklık

geleneğini öğrendi.

 İlk ustası Âşık Davut Sulari’nin yanında çıraklığa başlayan Daimi, onunla dolaşarak

geleneğe, şiire ve türküye ilişkin bilgisini

pekiştirdi.

 Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım türküsü oldukça meşhurdur.

Sefil Selimi (1932-1983)

 Şiirlerinde yalın gerçeği felsefe ve tasavvufu işlemektedir.

 Türkiye Âşıklar Bayramı’nda düzenlenen ve

her yıl tekrarlanan yılın yedi şiiri yarışmalarında şiirleri hep ilk 7 seçme şiir arasında

yer almıştır.

 Sefil Selimi’nin Kul Yanmasın adını taşıyan kitabı vardır.

Şeref Taşlıova (1938-2014)

 “Âşık havası” denilen musiki makamlarını

ve halk folklorunu çok iyi bilen şair, aynı zamanda bu kültürün geniş halk kitlelerine

ulaşması için gece gündüz çalışmıştır.

 Binden fazla şiiri bulunan ozan; Azeri, Fars

ve Anadolu kültürüyle yoğrulmuş bilgi birikimiyle önemli değerlerimizden biridir.

 Şiirlerinin bir bölümü Gönül Bahçesi adıyla yayımlanmıştır.

Murat Çobanoğlu (1940-2005)

 ºıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü

 hikâyeler anlatma konusunda da başarılı

örnekler

 veren ozan, kendi türkülerinin yanı sıra yetkin türküleri de genç kuşaklara aktarmaktadır.

 Türkiye dışında, Avrupa’dan İran’a dek birçok ülkede konserler vermiştir.

 Kiziroğlu türküsü, Cumhuriyet Destanı, Öğretmen, Dertli

Bülbül şiirleri ünlüdür.

Neşet Ertaş(1938-2012)

 Bozlak söyleyişinin en önemli ustasıdır.

 Türkmen-Abdal müzik birikiminin yeni bir

yorumcusudur.

 Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır.

 “Bozkırın Tezenesi” lakabıyla da bilinir, bu adı ona Yaşar

Kemal takmıştır.

 Gönül Dağı, Kendim Ettim Kendim Buldum, Zahidem, Sevda Olmasaydı gibi türküleriyle geniş kitlelerin beğenisini

kazanmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:211

EDEBİYAT 18

FASİKÜL 5

NEŞET ERTAŞ

REFİK DURBAŞ

ENİS BATUR

CAN YÜCEL

İSMET ÖZEL

ÂŞIK VEYSEL

HAYDAR ERGÜLEN

MURATHAN MUNGAN

ABDÜRRAHİM KARAKOÇ

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ŞİİR

P:212

19 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 5

1. ---- ilk dönem şiirleri, imgeci, kapalı ve yergici bir nitelik

taşır. Yerel kaynakların yanı sıra, Rus ve Fransız şiirinden de yararlanan şair, şiirini, yoğun bir yaşantı birikimi

sonucu yazdığını söyler. 1965’te yayımlanan Bir Gün

Mutlaka adlı şiiri, onun toplumcu gerçekçi yönünü yansıtan bir beyanname niteliği taşır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Nâzım Hikmet’in B) Rıfat Ilgaz’ın

C) Süreyya Berfe’nin D) İsmet Özel’in

E) Ataol Behramoğlu’nun

2. İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Biçimden çok içeriğe önem verilmiş, geniş halk kitlelerine ulaşma amaçlanmıştır.

B) Ümit, geleceğe inanç ve hayatın zorluklarına direnme

gibi temalar üzerinde durulmuştur.

C) Biçim bakımından eskiye dönüş yapılmış, halk edebiyatı nazım biçimleri kullanılmıştır.

D) İkinci Yeni Şiiri’nin aksine açık anlatım tercih edilmiştir.

E) Sosyal temaları daha etkileyici hâle getirmek için slogan üslubundan yararlanılmıştır.

3. ----, 1971’de yayımladığı ilk şiir kitabı Kuş Tufanı’nda İkinci

Yeni etkisi görünse de şiir yaşamı, zamanla toplumcu

anlayışa yöneldi. Anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazan şair, çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin,

çay evlerinin dünyasını yansıttı şiirlerinde. Yer yer eski

sözcükleri kullanmada bir sakınca görmedi. Kimi şiirleri

şarkı tadında olduğu için bestelendi. Hücremde Ay ışığı

toplumcu şiir çizgisini yansıtan ikinci şiir kitabı oldu. Daha

sonraki kitabı Çırak Aranıyor’la da ödül alarak edebiyat

çevrelerinin dikkatini çekti.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Refik Durbaş B) Can Yücel

C) Süreyya Berfe D) İsmet Özel

E) Özdemir İnce

4. Aşağıda verilen 1980 sonrası şiir yönelimlerinden

hangisi karşısındaki sanatçıyla uyuşmamaktadır?

A) Yeni Garipçi Şiir - Sunay Akın

B) Mistik-Metafizik Şiir - Hüseyin Atlansoy

C) İmgeci Şiir - Haydar Ergülen

D) Beatnik-Marjinal Şiir - Lâle Müldür

E) Yenibütüncü Şiir - Seyyit Nezir

5. Aşağıdakilerin hangisindeki yapıt, birlikte verildiği

sanatçıya ait değildir?

A) Âşık Veysel - Sazımdan Sesler

B) Haydar Ergülen - Karşılığını Bulamamış Sorular

C) Sunay Akın - Delilirikler

D) Cahit Külebi - Yeşeren Otlar

E) Faruk Nafiz Çamlıbel - Dinle Neyden

6. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Mistik-metafizikçi yönü ağır basan şiirler yazan Hüseyin Atlansoy, şehir hayatını ve ilişkilerdeki hızlı değişimi, konuşma dilinin olanaklarından yararlanarak

anlatmıştır.

B) Şiirlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak seçen

Yahya Kemal Beyatlı, divan şiiri nazım şekillerini kullanmış, bir şiiri hariç bütün şiirlerinde aruz ölçüsüyle

yazmıştır.

C) İlk şiirlerinde düşünceyi dil içinde eritmeye yönelen,

toplumsal eleştiriye yönelen Edip Cansever,1957’de

yayımlanan Yerçekimli Karanfil ile İkinci Yeni akımına

yaklaşarak kendisine özgü bir şiir evreni kurmuştur.

D) 20. yüzyıl Türk edebiyatında âşık tarzını yaşatmaya

çalışan Şeref Taşlıova, şiirlerini Gönül Bahçesi adlı

kitabında toplamıştır.

E) İlk şiir kitabı Uzak Fırtına’yı 1988 yılında yayımlayan

Küçük İskender, şiirlerinde mistik anlayışı benimsemiştir.

1-E 2-C 3-A 4-D 5-C 6-E

P:213

EDEBİYAT 20

Pratik Test FASİKÜL 5

4. Aşağıdaki yazar ‑ eser eşleştirmelerinden hangisi

doğrudur?

A) Ataol Behramoğlu - Nabiga

B) Refik Durbaş - Horozdan Korkan Oğlan

C) Süreyya Berfe - Bir Gün Mutlaka

D) Nihat Behram - Gün Ola

E) İsmet Özel - Geceleyin Bir Koşu

6. Mistik, metafizikçi yönü ağır basan bir şairdir. Günlük yaşamdan hareket eden, geçmişi, insanlık hâllerini, yaşanmışlıkları içinde taşıyan, yaşamın arka planında ne varsa

şiirlerinde imgelerle anlatmaya çalışan bir tutum içindedir. Metropol hayatını ve ilişkilerdeki hızlı değişimi, konuşma dilinin imkânlarından yararlanarak ironik bir biçimde işlemiştir. İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, İlk Sözler, Su Burcu önemli

şiir kitaplarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tuğrul Tanyol B) Lâle Müldür

C) Haydar Ergülen D) Hüseyin Atlansoy

E) Murathan Mungan

3. Benim amacım halkın sorunlarını, acıları, sıkıntıları anlatmak, karamsarlık yerine halka umudu, yaşama direncini

aşılamaktır. Hayatın somut gerçeklerinden hareket ederek bir şiir evreni oluşturduk. Bunu yaparken de açık, anlaşılır bir dil kullandık. Ben ve arkadaşlarım şiiri kitleleri

harekete geçirecek bir evrensel dil olarak gördük.

Bu parçada kendinden bu şekilde söz eden şair, aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Salah Birsel B) Cahit Külebi

C) Cemal Süreya D) Hilmi Yavuz

E) Kemal Özer

5. Cumhuriyet Dönemi halk şiiri temsilcilerinden biridir.

1931’de Sivas’ta düzenlenen “Âşıklar Bayramı”na katılmış, şair Ahmet KutsiTecer’in ilgisini çekmiştir. Yurdun

çeşitli yerlerinde açılan Köy Enstitülerinde bağlama öğretmenliği yapmıştır. Şiirlerinde özellikle toprak, vatan,

millet, insan sevgisini dile getirmiştir. Şiirlerini şair Ümit

Yaşar Oğuzcan, Dostlar Beni Hatırlasın adıyla kitap hâline getirmiştir.

Bu parçada tanıtılan şair aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şeref Taşlıova

B) Âşık Veysel Şatıroğlu

C) Âşık Feymani

D) Abdurrahim Karakoç

E) Murat Çobanoğlu

1-E 2-C 3-E 4-E 5-B 6-D

2. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Nihat Behram, Darağacında Üç Fidan isimli biyografik yapıtıyla geniş kitlelerin ilgisini çekti

B) İsmet Özel, Erbain adlı şiir kitabında İslami-mistik anlayışla yazdığı şiirleri bir araya getirmiştir.

C) Süreyya Berfe’nin ilk şiirlerini topladığı Gül Yordamı, Bir

Ölü Yaz ve Tutsak Kan’da İkinci Yeni etkileri görülür.

D) Bir Siyasinin Şiirleri adlı kitabında Can Yücel,halk

edebiyatından yararlanırken argo ifadelere yer vermede bir sakınca görmedi.

E) İlk şiirlerinde Orhan Veli, Attilâ İlhan ve İkinci Yeni’den

etkilenen Ataol Behramoğlu, bu şiirlerini Bir Ermeni

General adlı kitabında toplamıştır.

1. I. 1980 sonrası şiir geleneğinde şiirleri ve yazılarıyla en

çok ses getiren isimlerden biri olmuştur.

II. İmgeci şiir anlayışını yansıtan şiirlerinde aşk, acı, hüzün, dostluk, gibi temaları kendine özgü bir dille işlemiştir.

III. Karşılığını Bulamamış Sorular, Kırk Şiir ve Bir, Nar, Hafız ve Semender eserlerinden bazılarıdır.

Yukarıda özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Murathan Mungan B) Hüseyin Atlansoy

C) Sunay Akın D) Lale Müldür

E) Haydar Ergülen

P:214

21 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 5

1. Aşağıdaki özellikleri verilen şiir anlayışlarından hangisi ayraç içinde verilen şairle ilişkilendirilemez?

A) Anadolu, toplum sorunları, millî duygular şiirin ana

konusunu oluşturur. (Faruk Nafiz Çamlıbel)

B) Aşırı duygusallığa, şairaneliğe, basmakalıp söyleyişe

karşı çıkmışlardır. (Orhan Veli Kanık)

C) İmge, hayal gücü ve duyguya ağırlık verilerek yeni

bir şiir dili geliştirilmeye çalışılmıştır. (Rıfat Ilgaz)

D) Şiirin estetik kaygılardan çok, ideolojik ve düşünsel

işlevi olduğuna inanmıştır. (Ataol Behramoğlu)

E) Her türlü düşünsel eğilimin dışında bireysel şiirler

yazmayı amaçlamış, biçim endişesini öne çıkarmışlardır. (Ahmet Muhip Dıranas)

3. Aşağıdakilerin hangisindeki yapıt, birlikte verildiği

sanatçıya ait değildir?

A) Ülkü Tamer - Alleben Öyküleri

B) Necati Cumalı - Harbe Gidenin Şarkıları

C) Kemal Özer - Cinayetler Kitabı

D) Refik Durbaş - Kuş Tufanı

E) Ece Ayhan - Kınar Hanım’ın Denizleri

2. Toplumsala yönelirken bile bireysel olandan hareket etmiş, dış dünyaya hep“iç”ten bakmıştır. Geceleyin Bir

Koşu, Evet İsyan toplumcu şiir çizgisinde yazılmış şiirlerini toplayan kitaplarıdır. Şairlik yaşamının ikinci döneminin ilk kitabı Cellâdıma Gülümserken Çektirdiğim Son

Resmin Arkasındaki Satırlar başlığını taşır. Bu kitabından

başlayarak toplumcu şiir çizgisinden mistik-dinsel bir duyarlılığa yönelir. Yabancılaşma, başkaldırı, bunaltı, özgürlük gibi temalar etrafında, modern dünyada yaşayan

insanın varoluş sorunlarını dile getirir.

Bu parçada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sezai Karakoç B) İsmet Özel

C) Gülten Akın D) Can Yücel

E) Ataol Behramoğlu

5. Aşağıdaki şairlerden hangisi, Cumhuriyet Dönemi

halk şiirinin bir temsilcisi değildir?

A) Âşık Ömer B) Âşık Veysel

C) Âşık Mahzunî Şerif D) Âşık Feymanî

E) Murat Çobanoğlu

6. I. Eros ve Hgades, Bir Ortaçağ Yalnızlığı, Nil gibi kitaplarda şiir dilinde her türlü denemeye açık bir söyleyişe yönelmiştir.

II. Günümüz modern dünyasının gerçekliğini şiirine yansıtarak Şarkılar Kitabı ile 1996 Behçet Necatigil Şiir

Ödülü’nü aldı.

III. Âşık edebiyatının son temsilcilerinden olan sanatçı,

türkülü kısa halk hikâyeleri söylemekte ustalaşmıştır;

şiirlerinde yer yer sosyal eleştiri ve toplumsal hicve

yönelmiştir.

IV. Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenini evrensel

değerleri önceleyen bir doğrultuda sürdüren sanatçı,

Perçemli Sokak’ta araladığı İkinci Yeni kapısını Âşık

Merdiveni ile açar.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisiyle ilgili bir açıklama

yukarıda verilmemiştir?

A) Enis Batur B) Oktay Rifat Horozcu

C) Murat Çobanoğlu D) Nâzım Hikmet

E) Metin Cengiz

4. ----, 1980 sonrası şiirin kendine özgü sese sahip şairlerinden biridir. Siyasi çalkantıların içinde yetişmesine rağmen şiirlerinde ideolojik ve popülist yaklaşımlardan uzak

durmuştur. Sade, ince ve lirik bir duyuşla insan-dünya

ilişkisini incelemiştir. Ferdi konulara ve temalara yoğun

ilgi duyan şairin şiirlerinde biçimsel olarak II. Yeni ve sonrası şiirinin modernist yaklaşımı gözükür. İmgeye önem

verir; yazım, imla ve noktalama kurallarını hiçe sayar.

Kırk Şiir ve Bir ve Keder Gibi Ödünç adlı yapıtları ödüle

layık görülmüştür.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Haydar Ergülen B) Sunay Akın

C) Gülten Akın D) Enis Batur

E) Hüseyin Atlansoy

1-C 2-B 3-C 4-A 5-A 6-D

P:215

EDEBİYAT 22

FASİKÜL 5

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE ROMAN VE HİKÂYE

Cumhuriyet Dönemi’nde Roman

 1923-1950 arasında roman, farklı biçim ve tekniklerle gelişerek Türk edebiyatındaki varlığını sürdürmüştür.

 Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında genellikle gözlemci

gerçekçilik odaklı romanlar yazılmıştır.

 Sanatçılar, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve değerleri işleyen romanlar yazmıştır.

 Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, Abdulhak Şinasi Hisar’ın Fahim

Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz; Peyami Safa’nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur adlı eserleri öne çıkan roman örneklerindendir.

 1950-1980 arasında roman; bireyin iç dünyasını esas alan,

toplumcu gerçekçi, modernist, millî ve dinî duyarlılıkları

yansıtan farklı eğilimlerle gelişimini devam ettirmiştir.

 Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz,

Fakir Baykurt gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; toprak kavgaları, tarımın makineleşmesi, köyden kente göç gibi toplumsal konuları işlemişlerdir.

 Peyami Safa, Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi bireyin iç dünyasını esas

alan romanlar kale almışlardır.

 Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu modernist çizgide romanlar yazmıştır.

 Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaşlı, Emine Işınsu, Sevinç Çokum

millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan romanlar yazmıştır.

 Kemal Tahir’in Devlet Ana, Yorgun Savaşçı; Orhan Kemal’in

Cemile, Murtaza; Yaşar Kemal’in İnce Memed, Yılanı Öldürseler; Fakir Baykurt’un Tırpan, Yılanların Öcü; Peyami

Safa’nın Yalnızız; Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü; Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, İbişin Rüyası;

Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam, Anayurt Oteli; Oğuz Atay’ın

Tutunamayanlar, Bir Bilim Adamının Romanı; Ferit Edgü’nün

Hakkâri’de Bir Mevsim; Adalet Ağaoğlu’nun Fikrimin İnce

Gülü, Bir Düğün Gecesi; Hüseyin Nihal Atsız’ın Ruh Adam;

Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Kilit, Çatı; Bahaeddin Özkişi’nin Sokakta, Köse Kadı adlı romanları önemlidir.

Cumhuriyet Dönemi’nde Hikâye

 Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında genellikle gözlemci

gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır.

 Bazı sanatçılar, toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini,yeni kurum ve değerleri ele alırken bazıları da bireyin

iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır.

 Reşat Nuri Güntekin’in Leylâ ile Mecnun; Fahri Celâlettin

Göktulga’nın Telak-ı Selase; Ercüment Ekrem Talu’nun Teravihten Sahura; Nahid Sırrı Örik’in Eski Resimler; Sadri Ertem’in Bacayı İndir Bacayı Kaldır; Memduh Şevket Esendal’ın Otlakçı, Pazarlık; Sabahattin Ali’nin Ses, Kamyon; Sait Faik Abasıyanık’ın Son Kuşlar, Lüzumsuz Adam adlı eserleri öne çıkan hikâye örneklerindendir.

 Cumhuriyet Dönemi’nin 1940-1960 yılları arasında bireyin

iç dünyasını esas alan, toplumcu gerçekçi, modernist, millî

ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır.

 Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bireyin iç dünyasını

esas alan hikâyeler yazmışlardır.

 Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz,

Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip Apaydın gibi toplumcu

gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları, köyden kente göç gibi toplumsal konuları işlemişlerdir.

 Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çizgide

hikâyeler vermişlerdir.

 Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç

Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazmışlardır.

 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz

Yağmuru; Kemal Bilbaşar’ın Cevizli Bahçe; Orhan Kemal’in

Ekmek Kavgası, Çamaşırcının Kızı; Halikarnas Balıkçısı’nın

(Cevat Şakir Kabaağaçlı) Merhaba Akdeniz; Samim Kocagöz’un Telli Kavak, Koca Öküzün Ölümü; Kemal Tahir’in

Göl İnsanları; Yaşar Kemal’in Sarı Sıcak; Haldun Taner’in

Yaşasın Demokrasi; Ziya Osman Saba’nın Mesut İnsanlar

Fotoğrafhanesi; Sabahattin Kudret Aksal’ın Gazoz Ağacı;

Muzaffer Buyrukçu’nun Katran; İlhan Tarus’un Köle Hanı;

Tarık Buğra’nın Oğlumuz; Fakir Baykurt’un Efendilik Savaşı; Nezihe Meriç’in Bozbulanık adlı eserleri öne çıkan hikâye örneklerindendir.

9. ÜNİTE Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:216

23 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Eserleri:

 Dikmen Yıldızı, Odun Kokusu, İki Süngü Arasında, Mezar Kazıcıları, Giderayak, Yayla Kızı, Bebek, Bir Şoförün Gizli Defteri, Sansaros: Roman

 Muhterem Katil, Beyaz Kahraman, Yandım

Osman, Mavi Yıldırım: Oyun

 Türk Kalbi, Kurbağacık, Bu Toprağın Kızları, Hayattan Hikâyeler, Sarı Zeybek: Öykü

DİKMEN YILDIZI (özet)

 Kurtuluş Savaşı Dönemi’ni anlatan Aka Gündüz’ün önemli

eserlerinden biridir.

 Kurtuluş Savaşı Dönemi’nde Yıldız, Yüzbaşı Murat ile nişanlıdır. Murat’ın gizli görev nedeniyle cephede öldüğünü söylerler. Bu kara haber üzerine Yıldız ruh sağlını kaybeder.

Mithat Cemal Kuntay (1885-1956)

 Tek romanı ve en önemli yapıtı Üç İstanbul’da, II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul’unu anlatmıştır.

 Bu üç dönemin yaşantısından sunduğu canlı kesitlerle dikkat çeken bu roman, televizyon dizisi olarak da yayımlanmış ve büyük

ilgi görmüştür.

 Vatan ve millet sevgisi temalı epik ve lirik şiirleri ile tanınmıştır. Yalın bir dil kullandığı Kemal ve Yirmi Sekiz Kanun-ı

Evvel adlı oyunlarında yurt sevgisini işlemiştir.

Eserleri:

 Üç İstanbul: Roman

 Kemal, Yirmi Sekiz Kanun-ı Evvel: Oyun

 İstiklâl Şairi Mehmed Âkif, Namık Kemal, Sarıklı İhtilalci Ali

Suavi: Monografi

Mustafa Necati Sepetçioğlu(1932-2006)

 Türk tarihi romancılığında kendine özgü bir

çizgisi vardır.

 Eserlerinde Türklerin Anadolu’ya girmesi

ve burada devlet kurmalarını, Selçuklu ve

Osmanlı dönemlerinin hikâyesini anlatmıştır.

Eserleri:

 Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler- Yediler-Kırklar, Bu Atlı Geçide Gider, Cevahir ile Sadık Çavuş’un Buğday Kamyonu, Karanlıkta Mum Işığı, Darağacı, Ebemkuşağı, Geçitteki Ülke, Çanakkale I / Geldiler ve Çanakkale II / Gördüler

ve Çanakkale III / Döndüler: Roman

 Menevşeler Ölmemeli, Bir Büyülü Dünya Ki: Öykü

 Büyük Otmarlar, Çardaklı Bakıcı Köprü, Son Bloklar, Her Bizans’a Bir Fatih: Oyun

Bahaeddin Özkişi (1928-1975)

 Eserlerinde insanın temel sorunlarını, tasavvuf terbiyesi, modern insanın açmazları,

Türk toplumu gibi konuları işlemiştir.

 Sokakta adlı eseriyle Peyami Safa Roman

Yarışması’nda başarı ödülü almıştır.

Eserleri:

 Sokakta, Köse Kadı, Uçtaki Adam: Roman

 Bir Çınar Vardı, Göç Zamanı: Öykü

Aka Gündüz (1885-1958)

 Bazı eserleri tezli roman özelliği göstermektedir.

 Kaybedilen topraklarda Türklerin maruz kaldıkları zulümler, savaşlarda gösterilen kahramanlıklar, toplumsal yozlaşma eserlerinin konularını oluşturmuştur.

 Dikmen Yıldızı, Bir Şoförün Gizli Defteri, Yıldız, Zekeriya Sofrası, Yayla Kızı adlı romanlarında Çanakkale Savaşı’ndan

başlayarak I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nın insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi söyleve dayalı bir üslupla anlatmıştır.

1 - ÖĞRETEN SORU

I. Millî Mücadele Dönemi, Atatürk İlke ve İnkılaplarının benimsetilmesi üzerinde durulmuştur.

II. Olay eksenli öyküler yazılmakla birlikte Çehov tarzı öyküler de ilgi görmüştür.

III. Toplumsal fayda geri plana itilmiş, bireysel zevk ve anlayış önemsenmiştir.

IV. Doğu - Batı çatışmasının anlatılmasına devam edilmiştir.

V. Anadolu insanının yaşam tarzı konu edilmiş, yanlış Batılılaşma konularına yer verilmiştir.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangisi Cumhuriyet Dönemi millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan eserlerin

özelliklerinden biri değildir?

A) I B) II C) III D) IV E) V BİZDEN NOT

O Cumhuriyet Dönemi’nde Reşat Nuri Güntekin,

Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi Milli Edebiyat sanatçıları eser vermeye devam etmiştir. Bu sanatçılarla ilgili ayrıntılı bilgiye

MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ’nde yer verilmiştir.

O Hüseyin Nihal Atsız’dan CUMHURİYET DÖNEMİ MİLLİ EDEBİYAT ANLAYIŞINI YANSITAN ŞİİR bölümünde söz edilmiştir.

Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtan Eserler

 Roman ve öykülerde I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Dönemi, Atatürk İlke ve İnkılaplarının Anadolu’ya benimsetilmesi ile ilgili konular işlenmiştir.

 Halkın ve Anadolu insanının yaşam tarzı konu edilmiş, yanlış Batılılaşmanın getirdiği ahlak bozuklukları, geri kalmış

halk arasındaki hurafeler, halk-aydın ilişkisi ele alınmıştır.

 Tanzimat’tan beri eserlerde yer bulan Doğu-Batı çatışması işlenmeye devam etmiştir.

Temsilcileri

 Aka Gündüz, Mithat Cemal Kuntay, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Bahaeddin Özkişi, Münevver Ayaşlı, Emine Işınsu,

Sevinç Çokum, Hüseyin Nihal Atsız

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:217

EDEBİYAT 24

FASİKÜL 5

Münevver Ayaşlı (1906-1999)

 Eserlerinde genel olarak yerli kültür üzerinde durmuştur.

 Sonu ölümle biten bir aşk hikâyesinin konu edildiği, birbirinin devamı olan nehir romanında (Pertev Bey’in Üç Kızı, Pertev

Bey’in İki Kızı, Pertev Bey’in Torunları), çöken imparatorluktan yeni kurulan Cumhuriyet’e geçerken

kuşaklar arasında meydana gelen kültür değişimini ve bunalımları işlemiştir.

 Türkiye’nin yakın tarihi açısından büyük önem taşıyan hatıralarında, küçük yaştan itibaren tanıdığı siyasî ve edebî

şahsiyetlerle bizzat şahit olduğu önemli olaylar hakkında

ilk elden gözlemlerini anlatmıştır.

Eserleri:

 Pertev Bey’in Üç Kızı, Pertev Bey’in İki Kızı , Pertev Bey’in

Torunları: Roman

 Başvekilimizi Tanıdım (1968), İşittiklerim Gördüklerim Bildiklerim (1973), Dersaadet (1975), Vaniköy’ünde Fazıl Paşa Yalısı, Hatırlayabildiklerim: Anı

 Edeb Ya Hu: Deneme

 Ondokuzuncu Asır ve Kıbrıs Fetvası, Avrupâ-i Osmani Rumeli ve Muhteşem İstanbul , Geniş Ufuklara ve Yabancı İklimlere Doğru, Gizli Cemiyetler, Teşrinisani ve Ötesi: İnceleme

Emine Işınsu (1938-…)

 Romanlarında Türk toplumunun geçirdiği

sarsıntıları, sağ-sol kutuplaşmalarını, dönemin gençliğini ve sorunlarını, kuşak çatışmasını, inanç buhranını bir öğretmen yüreğiyle, bir anne duyarlığıyla, içten ve yalın

anlatımıyla öyküleştirmiştir.

 Batı Trakya’da yaşayan Türklerin kimliklerine yönelik baskı ve dışlama altında geçen yaşamlarını konu alan Azap

Toprakları, Ak Topraklar, Tutsak, Çiçekler Büyür gibi tezli romanlar yazmıştır.

 Sanatçı Halide Nusret Zorlutuna’nın kızıdır.

Eserleri:

 Azap Toprakları, Ak Topraklar,Tutsak , Sancı Çiçekler Büyür,

Cambaz, Kaf Dağı’nın Ardında, Atlı Karınca Cumhuriyet Türküsü, Nisan Yağmuru, Bir Ben Vardır Bende Benden İçeri,

Bukağı, Hacı Bayram, Hacı Bektaş Veli, Bir Aile: Roman

 Bir Yürek Satıldı, Bir Milyon İğne, Adsız Kahramanlar : Oyun

 Bir Gece Yıldızlarla: Öykü

 Dost Diye Diye: Deneme

Sevinç Çokum (1943 -...)

 Eserlerinde geleneksel değerler, millî motifler ve ahlaki duyarlılıklar üzerinde durmuştur.

 Romanlarında İstanbul’un fakir ailelerinin

dünyasını ahenkli ve yalın bir anlatımla ele

almıştır.

 Daha çok kadınlardan oluşan kahramanlarının iç dünyalarını başarılı psikolojik tahlillerle anlatmıştır.

 Son yapıtlarında tarihi konulara yönelen yazar yapıtlarında bu konulara uygun bir anlatım kullanmıştır.

Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Eserler

 Olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını

anlatmışlardır.

 Modern hayatın insan üzerindeki etkileri üzerinde durmuşlardır.

 Psikoloji, psikoanalitik (psikoanaliz) gibi bilimlerden ve

Freud’un görüşlerinden faydalanmışlardır.

 Bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi (bireyin gördüğü rüyayı içerik olarak çözümlemek) ve bilinç akışı (insanın zihninden geçirdiklerini, çağrışımları, sınır koymadan, doğrudan peş peşe anlatmak) gibi yöntemlere başvurmuşlardır.

 Toplumda bireyin yabancılaşmasını anlatırken bireyin ruh

durumunu analiz etmeye çalışmışlardır.

 Psikolojik roman ve öyküde yazarın dikkati, bireyin iç dönüşümlerine ve manevi olarak yeniden doğuşuna yönelmiştir.

 Eserlerde olay örgüsüne bağlı merak unsuru ikinci planda

kalmış, bireyin ruh hali ve iç çatışmaları gerçekçi psikolojik tasvirlerle verilmiştir.

Temsilcileri

 Peyami Safa, Tarık Buğra, Abdülhak Şinasi Hisar, Mustafa Kutlu, Selim İleri, Samiha Ayverdi, Memduh Şevket Esendal, Halikarnas Balıkçısı, Ahmet Hamdi Tanpınar

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Yazılarımda, sanıyorum bir tek annemin tesirinde kaldım. İlk

romanım Küçük Dünya’da, bence bu tesir açıkça görünür.

İkinci romanım Azap Toprakları’nda kendi üslubumu buldum

gibi... Konu bulmaya ve nasıl yazdığıma gelince söz gelimi bir

konu gelir içimden, mesela Bulgaristan’daki Türklerin durumu

yahut sendika olayları... Böyle şeyleri ve konuyu düşünürken

karakterler doğar, önemli karakterler ekseri kendi isimlerini

beraberlerinde taşıyıp getirirler, ben bu isimleri değiştirmeyi

uğursuzluk addettiğim için ne gelmişse onu yazarım.

Bu parçada romancılığından ve yazma yönteminden söz

eden yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Emine Işınsu

(Küçük Dünya, Azap Toprakları- Emine Işınsu. Cevap A )

B) Sevinç Çokum

C) Adalet Ağaoğlu

D) Halide Nusret Zorlutuna

E) Samiha Ayverdi

Eserleri:

 Karanlığa Direnen Yıldız, Zor, Hilal Görününce, Bizim Diyar,

Çırpıntılar, Ağustos Başağı, Deli Zamanlar, Gül yüzlüm, Gece Rüzgârları, Tren Burdan Geçmiyor: Roman

 Bölüşmek, Eğik Ağaçlar, Makine, Onlardan Kalan, Derin Yara, Rozalya Ana, Evlerinin Önü, Bir Eski Sokak Sesi, Beyaz

Bir Kıyı, Gece Kuşu Uzun Öter: Öykü

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:218

25 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Peyami Safa (1899-1961)

 Eserlerinde özellikle romanlarında, Doğu-Batı kültürü, madde-ruh-insan psikolojisi, toplumsal değişme sonucu ortaya çıkan bunalımları işlemiştir.

 Romanlarının yanı sıra düşünce ağırlıklı yapıtları, polemikleri, köşe yazarlığı ve gazeteciliği ile de tanınmıştır.

 Sanatsal yönünü beğenmediği yapıtlarında Server Bedii

takma adını kullanmıştır.

 Bu adla yayımladığı Cumbadan Rumbaya adlı romanı ve

Cingöz Recai isimli polisiye dizi romanları büyük ilgi görmüştür.

 Çocukluk yıllarında yakalandığı kemik hastalığı ve sonrasında gelişen olayları anlattığı otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşu en tanınmış yapıtıdır. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı romanında tıp öğrenimi yaparken

bunalıma girerek felsefeye yönelen ve sonuçta mistik dünya görüşünde karar kılan bir gencin (Doktor Ferit) öyküsünü anlatmıştır.

 Fatih-Harbiye adlı romanında Batılılaşmanın Türk insanındaki ve toplumundaki etkilerini dile getirmiştir.

 Batılı tarihçilerce “zalim” olarak tanıtılan Hun hükümdarı Atilla’yı aklamak amacıyla tarihsel roman olan Attila’yı yazmıştır.

Eserleri:

 Şimşek, Sözde Kızlar, Mahşer, Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü, Canan, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Fatih-Harbiye, Attila, Süngülerin Gölgesinde, Bir Tereddüdün Romanı, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu, Yalnızız, Biz İnsanlar: Roman

 Bir Mekteplinin Hatıratı, Karanlıklar Kralı, İstanbul Hikâyeleri: Öykü

 Felsefi Buhran, Nasyonalizm, Doğu-Batı Sentezi, Sanat-Edebiyat-Tenkit: İnceleme, deneme

Fatih-Harbiye (Özet)

 Romanın kahramanlarından Neriman, artık Şinasi’nin ve çevresindekilerin tanıdığı Neriman değildir. Giyimi, zevkleri ve

çevresine karşı tavırları değişmiştir. Beyoğlu’ndan tanıştığı

zengin aile çocuğu Macit ile arkadaş olur. Macit onun gözünde Batıyı ve medeniliği temsil eden bir gençtir.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Özet)

 Romanın kahramanı olan on beş yaşında

bir çocuk, yedi yıldan beri bacağındaki

kemik hastalığı yüzünden hastane hastane dolaşmaktadır. Çocuk, sık sık gidip

geldiği Erenköy’deki akrabası Paşa’nın

kızı Nüzhet’i sevmeye başlar. Nüzhet’ten

gelen bir karttan Paşa’nın hastalandığını

Nüzhet’in de Doktor Ragıp’la evleneceğini öğrenir. BİZDEN NOT

O Ahmet Hamdi Tanpınar romanlarını, öykülerini

bireyin iç dünyasını esas alan bir anlayışla kaleme almıştır. Bu sanatçımızdan Cumhuriyet Dönemi Öz Şiir bölümünde söz edilmiştir.

3 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Kimi eleştirmenlere göre gerçeğin, bir sanatçı tutumuyla değil,

bir bilim insanı gibi algılanarak oluşturulduğu söylenen ----, gerçekte ilginç bir romandır. Roman, karşılaştığı birtakım doğaüstü olaylara kendisince çözüm bulamayan ve bu yüzden

kuşku ve endişelere kapılan materyalist düşünceli septik Doktor Ferit’in, çevresindeki bazı kişilerin telkinleriyle, bu durumdan kurtularak huzura kavuşmasını konu alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan hangisi getirilmelidir?

A) Süngülerin Gölgesinde

B) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

C) Yalnızız

D) Bir Tereddüdün Romanı

E) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

Tarık Buğra (1918-1994)

 İlk romanı Siyah Kehribar’dan sonra roman

alanında yoğunlaşmıştır.

 Kasaba yaşantısından, orta sınıf insanların

ev ve aile ortamlarından kesitler verdiği hikâyelerinde, yoğun, şiirli bir dille aşk, yalnızlık, uyumsuzluk gibi temaları işlemiştir.

 Olaydan çok, iç gerçekliğe ağırlık vermiştir.

 Kurtuluş Savaşı’na merkezden değil, bir kasabadan baktığı Küçük Ağa’da yakın tarihe, resmi tarih anlayışının dışına çıkan bir yorum getirmiştir.

 Osmancık’ta, Osman Bey’in Osman Gazi olarak tarih sahnesine çıkışını ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlatmıştır.

Eserleri:

 Siyah Kehribar, Küçük Ağa, İbişin Rüyası, Firavun İmanı, Dönemeçte, Gençliğim Eyvah, Yalnızlar, Yağmur Beklerken, Osmancık: Roman

 Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında, Hikâyeler: Öykü

 Ayakta Durmak İstiyorum, Dört Yumruk, Üç

Oyun, Sahibini Arayan Madalya: Oyun

Küçük Ağa (Özet)

 Dünya Savaşı resmen sona ermiş, savaş sonrası birçok asker memleketine geri dönmüştür. Bu erlerden biri de Salih

adlı Akşehirli bir askerdir. Salih’in samimi arkadaşı olan Niko da gelişmelerden etkilenmiştir.

Abdülhak Şinasi Hisar (1883-1963)

 Şiirsel bir dil ve özgün bir teknikle, romanlarında olaylardan çok kahramanlarının duygu ve düşüncelerine öncelik vermiş, sayfalarca uzayıp giden psikolojik çözümlemeler yapmıştır.

 İlk romanı Fahim Bey ve Biz eleştirmenler

tarafından “akıcı dil ve yetkin bir üslupla kaleme alınmış”

diye değerlendirilmiştir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:219

EDEBİYAT 26

FASİKÜL 5

4 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

“Boğaziçi medeniyeti” ifadesini edebiyatımıza kazandıran ----,

üç romanı ve denemeleriyle, hatıralarını ve geçmiş zaman özlemini zengin bir Türkçeyle kayda geçiren yazarlardandır. Bazı

yazarlar onu eskimiş ve geçmiş zamana takılı kalmış saysalar da günümüzün genç nesli onun eserlerinde, farklı sesler

ve tatlar bulacaktır. O, üstat saydığı Yahya Kemal’le birlikte

yeni ile büyülenen nesillere, eskinin güzelliklerini feda etmemeyi ve eskinin güzelliklerini yaşatmayı öğreten yazarlar arasında yer alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Samiha Ayverdi

C) Abdülhak Şinasi Hisar

D) Nahit Sırrı Örik

E) Salâh Birsel

 Romanlarında Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca üçgeninde varlıklı, gününü gün eden, sorunsuz insanların yaşamlarının yanı sıra mutluluk içinde geçen çocukluk ve gençlik hatıralarını yansıtmıştır.

 Çamlıca’daki Eniştemiz adlı romanı çocukluk yıllarındaki

izlenimlerinin bir ürünüdür.

 “Boğaziçi medeniyeti” sözünü edebiyatımıza kazandırmıştır.

Eserleri:

 Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz, Ali Nizami Bey’in

Alafrangalığı ve Şeyhliği: Roman

 Boğaziçi Mehtapları, Geçmiş Zaman Köşkleri, Boğaziçi Yalıları, İstanbul ve Pierre Loti: Anı

Fahim Bey ve Biz (Özet)

 Galatasaray Lisesinde okuyan ve Londra’da dışişlerinde çalışan Fahim Bey, buradan ayrılarak Bursa’da pamukçuluk

yapmak ister. Tanınmış bir aileden geldiği için, bazı kimseler

bu işe para yatırmaya niyetlenirler fakat Fahim Bey’in bir “hayal düşkünü” olduğunu anlayınca vazgeçerler. Fahim Bey İstanbul’da Galata’da bir yazıhane tutar, hayalî yazışmalar düzenler. Ömrü bir kenar mahalledeki evde son bulur.

Mustafa Kutlu (1947-…)

 Türk edebiyatında özellikle hikâye alanında Türk toplumunun yaşadığı toplumsal değişim ve dönüşümü konu edinmiştir.

 Birçok türde eser veren yazar, edebiyatımızda hikâyeleriyle tanınmıştır.

 Bireyin iç dünyasını ayrıntılara önem vererek anlatan sanatçı, Anadolu insanının derinliğini modern

çağa yönelik eleştirileriyle birlikte yansıtmıştır.

Eserleri:

 Ortadaki Adam, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer,

Yokuşa Akan Sular, Uzun Hikâye, Bu Böyledir, Sır: Hikâye

 Şehir Mektupları, Akasya ve Mandolin: Deneme

Selim İleri (1949-....)

 Öykülerinde gençlerin tutkularını, orta tabakadan insanların acılarını, yalnızlıklarını, arayışlarını anlatmıştır.

 Romanlarında siyasi olaylar, siyasi görüş

ayrılıkları ve bu durumun doğurduğu çatışmalar, gençlerin yaşadıkları bunalım, siyasi görüşleri nedeniyle toplumca dışlanan aydınları işlemiştir.

 İlk öykü kitabı Cumartesi Yalnızlığı’nda sınırlı ilişkilerde sıkışan insanların yaşamlarını anlatmıştır.

 Her Gece Bodrum romanıyla büyük başarı kazanmıştır. İç

konuşma tekniğini kullandığı bu romanda, toplumsal kargaşa içinde bunalıma düşen aydınların arayışlarını ve çıkmazlarını işlemiştir. Senaryolar, denemeler ve edebiyatla

ilgili incelemeler de yazmıştır.

Eserleri:

 Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların Son Günü,

Bir Denizin Eteklerinde, Eski Defterde Solmuş Çiçekler, Son

Yaz Akşamı: Öykü

 Her Gece Bodrum, Cehennem Kraliçesi, Ölünceye Kadar

Seninim, Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın, Yalancı

Şafak: Roman

 Sepya Mürekkebiyle Yazıldı, Perisi Kaçmış Yazılar, İstanbul

Yalnızlığı, Seni Çok Özledim: Deneme

 Yaşadığım İstanbul, Gramofon Hâlâ Çalıyor, Hepsi Alev: Anı

 Ay ışığı: Şiir

Her Gece Bodrum (Özet)

 Bilinç akışı ve iç konuşma gibi tekniklerin başarıyla kullanıldığı romanda Bodrum’a tatil yapmaya gelen Cem, Murat, Tarık ve onlara katılan Ahmet, Emine ve Kathrine isimli

karakterlerin arayışları, toplumsal kargaşa içindeki bunalımları anlatılmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:220

27 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Samiha Ayverdi (1905-1993)

 Eserlerinde geçmiş-şimdi çatışmasını,

Batılılaşma ile birlikte meydana gelen

değişimin aileyi olumsuz etkilemesini bireyin iç dünyasından hareketle anlatmıştır.

 Doğu ve Batı kültürünün etkisinde İstanbul’da konaklarda yaşayan, bilge kişilerin etkisiyle zamanla beşeri aşktan ilahi aşka yönelen insanların geçmişini ele almıştır.

 Duygusal bir yaklaşımla Osmanlı’nın son dönem toplumsal hayatının genel görünümünü yansıtmıştır.

 Eserlerinde tasavvufi öğütler vermiş, sosyal fayda anlayışını benimsemiştir.

 Romanları teknik açıdan zayıftır, anlatımı süslü ve sanatlıdır; olayların akışına müdahale ederek görüş ve düşüncelerini açıklamıştır.

Eserleri:

 Aşk Bu İmiş, Batmayan Gün, Ateş Ağacı, İnsan ve Şeytan,

Yaşayan Ölü, İbrahim Efendi Konağı, Son Menzil, Yolcu Nereye Gidiyorsun, Mesih Paşa İmamı: Roman

 Mabette Bir Gece: Öykü

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Her Gece Bodrum’dan sonra “roman yazma” isteği bir dönem çok ağır bastı. Bunda öyle sanıyorum ki Attila İlhan’ın etkisi olmuştur. Nasıl Yeni Dergi yıllarında, Memet Fuat’ın etkisiyle öyküler yazdıysam Attila Bey’in yol açışıyla da Ölüm İlişkileri’ni, Cehennem Kraliçesi’ni yazdım. Galiba hep yazma isteğiydi asıl ağır basan. Ama öyküden hiçbir zaman kopmadım. Sonra bir dönem geldi, öykümüzün geldiği noktayı kendime çok yabancı buldum. Belki bu da seyrek yazmama yol

açtı.

Bu parçada kendisi ve eserlerinden söz eden sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oktay Akbal

B) Sabahattin Kudret Aksal

C) Selim İleri (Her Gece Bodrum, Ölüm İlişkileri, Cehennem

Kraliçesi - Selim İleri. Cevap C )

D) Bilge Karasu

E) Orhan Pamuk

Memduh Şevket Esendal (1889-1952)

 Çehov tarzı adı verilen öykücülüğün temsilcilerindendir.

 Öyküye bir yalınlık getirmiş, onu gereksiz

süslemelerden kurtararak halktan kişilere

ve basit görünüşlü gerçek olaylara yöneltmiştir.

 Sıradan insanların gündelik yaşamları üzerinde durmuştur.

 Dilde yalınlığı, duruluğu benimsemiş, yapıtlarında konuşma dilini kullanmıştır.

 Ayaşlı ve Kiracıları adlı romanında Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara’dan bir kesit sunmuştur. Farklı farklı insanların ilişkilerini büyük bir ustalıkla sergilemiş; onların kişiliklerinde, dönemin bütün özelliklerini yansıtmıştır.

 Vassaf Bey adlı romanında, 1930’lu yılların Ankara’sında

gündelik yaşam ilişkilerini eksen alarak asıl bütünü başarıyla yansıtmıştır.

Eserleri:

 Otlakçı, Mendil Altında, Bir Kucak Çiçek, Hava Parası, Kelepir, Temiz Sevgiler: Öykü

 Ayaşlı ve Kiracıları, Miras, Vassaf Bey: Roman

Ayaşlı ve Kiracıları (Özet)

 Ankara’da, Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri, dokuz odalı

bir apartman dairesini oda oda kiraya vermektedir. Odalarda, kadın-erkek, genç-ihtiyar, evli-bekâr çeşitli insanlar oturmaktadır. Eski bir çiftlik sahibi olan yaşlı Hasan Bey, eski

konsoloslardan Şefik Bey, odun ve kömür satıcısı Buharalı

Abdülkerim ile karısı İffet Hanım, Faika ile kocası şoför

Fuat, Turan Hanım’la kocası Hâki Bey roman kişileridir.

6 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Samiha Ayverdi ile ilgili olarak aşağıda verilen bilgilerden

hangisi yanlıştır?

A) Sanatında mistisizmin büyük bir yeri vardır.

B) Roman ve öykülerinin teknik ve anlatım özellikleriyle pek

fazla ilgilenmemiş, daha çok vereceği mesaj üzerinde yoğunlaşmıştır.

C) Roman kişilerinin çoğu, çevresinde tanıdığı insanlardan

izler taşır.

D) Eserlerindeki olaylar daha çok Anadolu’nun muhtelif şehirlerinde geçmektedir.

E) Doğu-Batı, madde-mana, sevgi-nefret, dünya-ahiret, sabır-öfke

gibi temel karşıtlıklar eserlerinin konusunu oluşturur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:221

EDEBİYAT 28

FASİKÜL 5

Halikarnas Balıkçısı (1886-1973)

 Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı’dır.

 Bodrum’un antik çağlardaki adı olan Halikarnasos’tan esinlenerek “Halikarnas Balıkçısı” takma adını kullanmıştır.

 Bodrum’a (Halikarnasos) sürülmüştür. Üç

yıllık cezası bittiği halde çok sevdiği insanları ve doğal güzellikleriyle kaynaştığı Bodrum’dan ayrılamamıştır.

 Edebiyatımızda, deniz öyküleriyle tanınmıştır.

 Eserlerinde Ege, Akdeniz kıyı ve açıklarında gelişen, denize bağlı olayları işlemiştir.

 Zengin bir terim ve mitoloji hazinesinden yararlanmış, şiirsel ve sürükleyici bir dil kullanmıştır.

8 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2019 AYT

Hikâyelerinde tam bir gözlemci gibi davranır. Kaleminden çok

silgisi çalışır; gereksiz sözden olabildiğince kaçınır. Zaten büyük trajik olayların ve kahramanların öykülerinden çok gündelik olanın ve devlet dairesindeki, sokaktaki, evdeki insanın

mütevazı dünyasını anlatan yazar; öykü çerçevesini kısacık

ve sade cümlelerle çizer: “Ağustos, Cuma günü. Sicil müdürü

Cavit Bey, yemekten sonra minderin üstüne uzanmış, uyumak istiyor.” diye başlayan Mendil Altında öyküsünde olduğu

gibi... Köyün, köylünün sorunları, büyük toplumsal çatışmalar veya tarihimizin şanlı sayfaları ve kahramanları yoktur onun

öykülerinde. Açıkça hedeflenmiş bir mizah tonu veya sivri bir

eleştirellik de yoktur ama gündelik olanın içerdiği komik ayrıntılar pek çok hikâyede okuyucuyu güldürür. Onun hikâyeleri, gündelik yaşamın sıradanlığının içinde silikleşen insanların yaşadığı duygusal ve zihinsel çelişkileri aktarır.

Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Refik Halit Karay

B) Orhan Kemal

C) Sabahattin Ali

D) Aziz Nesin

E) Memduh Şevket Esendal

(Mendil Altında- Memduh Şevket Esendal. Cevap E )

7 - ÖĞRETEN SORU / 2018 AYT

“Yeni yapılmış büyük bir apartmanın dokuz odalı bir bölüğünde

oturuyoruz. Bu bölüğü Ayaşlı İbrahim Efendi adında biri tutmuş, isteyenlere oda oda kiraya veriyor.” cümleleriyle başlayan romanın yazarı, bu odalarda oturan insanları anlatarak bize

Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Ankara’dan toplumsal bir kesit sunuyor. Romanda bir yandan dönemin alt ve orta kesiminin günlük yaşantısı ve değer yargılarındaki değişimler sergilenirken

öte yandan bürokrasiye yönelik eleştiriler dile getiriliyor.

Bu parçada söz edilen romanın yazarı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Peyami Safa

B) Mithat Cemal Kuntay

C) Memduh Şevket Esendal

D) Ahmet Hikmet Müftüoğlu

E) Refik Halit Karay

9 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Pabuççular ve eskiciler, işlerinin üzerine abanmış, acele acele,

takır takır çekiç sallarken “Aganta burina burinata!” diye kâinata meydan okuyan nidamızı duyunca, işlerinin üzerinden

doğruldular. Birdenbire çekiç takırtısı sustu. Hatta halis muhlis bir kara adamı olan Aşçı Yaşar bile sesini kapıp koyverdi

ve eskicilerle beraber “Aganta!” diye narayı bastı. Neşenin

seslerimize, seslerimizin neşeye verdiği sonsuz hürriyette,

muhayyilem hız aldı.

Aşağıdaki yapıtlardan hangisi bu parçanın yazarına ait değildir?

A) Uluç Ali Reis B) Deniz Gurbetçileri

C) Mavi Sürgün D) Ötelerin Çocuğu

E) Deniz Küstü

(Deniz Küstü adlı roman Yaşar Kemal’e aittir. Cevap E)

 İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve

asi denizi, balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri, zengin bir terim ve mitoloji hazinesiyle ele almıştır.

 “Uluç Reis, Turgut Reis” gibi yapıtlarında Türk tarihinin

önemli denizcilerini anlatmıştır.

 Bütün yapıtlarında şiirli, yer yer aksayan ama sürükleyip

götüren bir anlatımı vardır.

Eserleri:

 Aganta Burina Burinata, Ötelerin Çocuğu, Uluç Reis, Turgut Reis, Deniz Gurbetçileri: Roman

 Ege Kıyılarından, Ege’nin Dibi, Merhaba Akdeniz, Yaşasın

Deniz, Parmak Damgası, Gülen Ada, Dalgıçlar: Öykü

 Mavi Sürgün: Anı

 Denizin Çağrısı, Yol Ver Deniz: Çocuk kitabı

 Anadolu Efsaneleri, Anadolu Tanrıları, Anadolu’nun Sesi,

Hey Koca Yurt, Düşün Yazıları: Mitoloji-inceleme-deneme

Aganta Burina Burinata (Özet)

 Aganta Burina Burina’ta bir denizci sözüdür. “Yelkenleri tut, zaptet” demektir. Bir

denizci çocuğu olan Mahmut, denize hayrandır. Mahmut zengin bir toprak sahibinin kızıyla evlenir, denizden uzak bir köye çekilir. Günün birinde Bodrum’a inen

Mahmut, denizi ve sefere hazırlanan bir

yelkenliyi görünce dayanamaz, her şeyi

yüzüstü bırakır, gemiye atlar, bir daha geriye dönmemek üzere denize açılır. “Aganta!” diye bağırır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:222

29 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

MİTHAT CEMAL KUNTAY

BAHAEDDİN ÖZKİŞİ

SAMİHA AYVERDİ

MÜNEVVER AYAŞLI

HALİKARNAS BALIKÇISI

SEVİNÇ ÇOKUM

MUSTAFA SEPETÇİOĞLU

AKA GÜNDÜZ

PEYAMİ SAFA

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:223

EDEBİYAT 30

Öğreten Test FASİKÜL 5

1. Hem erkek hem kadın kahramanlarının bolluğu ile kimi

zaman rastlantısal bir yapı kazanan Üç İstanbul, tezi ile

örtüşen bir romandır. Yazarın amacı “insan” gerçeğini yakalamaktır. Yazar, özlediği temiz topluma önce temizin

karşıtı olan kirliyi ortaya koyarak ulaşma çabasındadır.

Bu parçada söz edilen romanın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halide Edip Adıvar

B) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

C) Refik Halit Karay

D) Mithat Cemal Kuntay

E) Aka Gündüz

5. I. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu köylüsünün durumu

ve aydın-halk çatışması

II. Tekkelerin toplumda sebep olduğu yıkımlar

III. İstanbul’un işgali sırasındaki yozlaşmış toplumsal

yaşam

IV. Batılılaşmanın toplumumuzdaki etkisi ve kuşaklararasındaki çatışma

Yakup Kadri’nin aşağıdaki yapıtlarından hangisi, yukarıdaki temalardan biriyle ilişkilendirilemez?

A) Kiralık Konak B) Sodom ve Gomore

C) Nur Baba D) Ankara

E) Yaban

3. Aşağıdakilerin hangisi Memduh Şevket Esendal ile

ilgili olarak söylenemez?

A) Öyküye bir yalınlık getirmiş, onu gereksiz süslemelerden kurtarmıştır.

B) Miras adlı ilk romanında II. Abdülhamit Dönemi’nde

bir ailenin çözülüşünü anlatmıştır.

C) İnsanlara yaşamak için ümit, kuvvet ve neşe veren

yazılar yazmıştır.

D) Öykülerinde çizdiği tipleri bütün ruhsal durumlarıyla

derinlemesine yansıtması derin bir gözlem gücüne

sahip olduğunu gösterir.

E) Öykücülüğümüzde “Mauppassant” tarzının önemli

bir temsilcisidir.

4. Samiha Ayverdi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İstanbul üzerine yazdığı inceleme yazıları ve romanlarıyla adını duyurmuştur.

B) Romanlarının karakteristiğini insanlara, hayata mistik görüş açısından bakış oluşturur.

C) Yapıtlarında tarihî ve tasavvufi konular önemli bir yer

tutar.

D) Geçmişe duyduğu özlemi en iyi yansıttığı romanı İbrahim Efendi Konağı’dır.

E) Cumartesi Yalnızlığı’nda sınırlı ilişkiler içinde sıkışan

insanların yaşamlarını ele almıştır.

2. Romancılığıyla tanınan ‑‑‑‑ mizah, fıkra, makale, sohbet

ve tiyatro türünde yazdığı eserleri de vardır. Eserlerinin

önemli bir yönü de yenileşmeye başlayan modern Türkiye’nin doğuşunu, sosyal değişimini edebî bir zevkle yansıtmasıdır. Memleket sorunları ile ilgilenen milliyetçi bir yazardır. Dikmen Yıldızı en önemli yapıtları arasındadır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Halide Edip’in

B) Aka Gündüz’ün

C) Bahaeddin Özkişi’nin

D) Sevinç Çokum’un

E) Samim Kocagöz’ün

6. Romanları teknik açıdan zayıftır, anlatımı süslü ve sanatlıdır; olayların akışına müdahale ederek görüş ve düşüncelerini açıklamıştır. Eserlerinde tasavvufi öğütler vermiş,

sosyal fayda anlayışını benimsemiştir. Aşk Bu İmiş, Batmayan Gün, İbrahim Efendi Konağı öne çıkan eserleridir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar

B) Refik Halit Karay

C) Samiha Ayverdi

D) Peyami Safa

E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu

P:224

31 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 5

8. ----, Peyami Safa’nın Server Bedii imzasıyla yayımladığı

romanlardan biridir ve yıllar boyunca araştırmacılar tarafından “popüler” olarak nitelenerek yazarın romancılığı içerisindeki yeri göz ardı edilmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Fatih-Harbiye

B) Biz İnsanlar

C) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu

D) Cumbadan Rumbaya

E) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

7. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Orhan Kemal, hikâye ve romanlarında daha çok fabrika işçileri ile İstanbul’un kenar semtlerindeki insanları ele almıştır.

B) Memduh Şevket Esendal, romanlarında Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca üçgeninde varlıklı, gününü

gün eden, sorunsuz insanların yaşamlarının yanı sıra

mutluluk içinde geçen çocukluk ve gençlik hatıralarını yansıtmıştır.

C) Peyami Safa, yapıtlarında psikolojik sıkıntıları olan

insanları ele alarak sosyal değişimlerin kişiye yansımasını işlemiştir.

D) Kemal Tahir, köyü ve köylüyü anlatan romanlarının

yanı sıra yakın ve uzak tarihimize yönelmiştir.

E) Muzaffer İzgü, yapıtlarında mizah ögelerinden faydalanarak toplumun aksayan yönlerini dile getirmiş,

kişilerini halkın konuştuğu gibi konuşturmuştur.

9. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Abdülhak Şinasi Hisar’ın Çamlıca’daki Eniştemiz adlı romanı çocukluk yıllarındaki izlenimlerinin bir ürünüdür.

B) Selim İleri, İstanbul Mayısta Bir Akşamdı, Cemil Şevket Bey, Aynalı Dolaba İki El Rovelver’de unutulan yazarların romanlarını yazdı.

C) Peyami Safa, batılı tarihçilerce “zalim” olarak tanıtılan Hun hükümdarı Atilla’yı aklamak amacıyla tarihsel roman olan Attila’yı yazmıştır.

D) Tarık Buğra, yapıtlarında bir ideolojinin propagandasını yapma endişesi taşımadığından roman kahramanlarını idealize etmemiştir.

E) Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Abdullah Efendi’nin Rüyaları adlı yapıtı postmodern romanın ilk örneğidir.

10. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal kadar Ahmet Haşim’den etkilenmiş, aynı coğrafyada Doğu-Batı uygarlığı

ikilemini yaşayan, yitirdiklerine kavuşma isteği ile dolu,

içe dönük, doğa ve evrenle bağ kurmaya çalışan, geçmişine sıkıca bağlı, zaman ve özlem duygularını Bergson etkisinde çözümlemeye çabalayan, öznelliği yoğun,

titiz, hece ölçüsünde ses uyumunu büyük ustalıkla kullanan, imge zenginliği ve müzik kaygısı içeren şiirler yazmıştır. Özellikle Kara Kitap’ta Doğu-Batı sorunsalını kültürel ve felsefi içerimleriyle ele almıştır.

Bu parçadaki bilgi yanlışlığı aşağıdakilerin hangisinde belirtilmiştir?

A) Ahmet Hamdi Tanpınar şiir değil roman türünde yapıtlar ortaya koymuştur.

B) Yahya Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisidir.

C) Kara Kitap adlı yapıt Tanpınar’a değil Orhan Pamuk’a

aittir.

D) Tanpınar, şiirlerinde özellikle İstanbul’a duyduğu sevgiyi dile getirmiştir.

E) Ahmet Hamdi Tanpınar bütün şiirlerini aruz vezniyle

yazmıştır.

11. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi Cumhuriyet Dönemi

Millî Edebiyat zevk ve anlayışını yansıtmaya en uzaktır?

A) Ateşten Gömlek B) Yaban

C) Yeşil Gece D) Üç İstanbul

E) Eylül

1-D 2-B 3-E 4-E 5-D 6-C 7-B 8-D 9-E 10-C 11-E

P:225

EDEBİYAT 32

Pratik Test FASİKÜL 5

5. • Nehir romanında (Pertev Bey’in Üç Kızı, Pertev Bey’in

İki Kızı, Pertev Bey’in Torunları), çöken imparatorluktan yeni kurulan Cumhuriyet’e geçerken kuşaklar

arasında meydana gelen kültür değişimini ve bunalımları işlemiştir.

• Eserlerinde genel olarak yerli ve millî kültür üzerinde

durmuştur.

Bazı özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Emine Işınsu

B) Mustafa Necati Sepetçioğlu

C) Bahaeddin Özkişi

D) Cahit Zarifoğlu

E) Münevver Ayaşlı

1. Yaprak Dökümü romanında bir ailenin çöküşünü anlatan

yazar, romanlarının genelinde Anadolu’daki şehir ve kasaba hayatına ait hem hisli hem realist, canlı ve sürprizli

sahnelere yer verir. Bunlar Türk romanında bir memleket edebiyatı düşüncesinin öncüsü sayılacak kadar kuvvetli ve önemlidir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Reşat Nuri Güntekin

B) Halide Edip Adıvar

C) Refik Halit Karay

D) Ercüment Ekrem Talu

E) Mithat Cemal Kuntay

2. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılış dönemini konu edinen ve televizyon dizisi olarak da çekilen ---- adlı romanda ----, II. Abdülhamit, II. Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul’unu gözler önüne serer.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) Yaprak Dökümü - Reşat Nuri Güntekin

B) Üç İstanbul - Mithat Cemal Kuntay

C) Yeni Turan - Halide Edip Adıvar

D) Memleket Hikâyeleri - Refik Halit Karay

E) Osmanoflar - Kenan Hulusi Koray

3. ---- en güçlü yönü hikâyeciliği, özellikle, romancılığıdır.O,

hikâyelerinde, romanlarında yurt görüntülerine önem

vermiş, yurt sorunları ile ilgilenmiştir.Milliyetçi bir yazardır. Yapıtları yazıldıkları dönemi oldukça canlı bir şekilde

yansıtması yönüyle dikkat çeker. Edebiyatta daha çok

romancılığıyla tanınmış olan sanatçının mizah, fıkra, makale, sohbet ve tiyatro türünde yazdığı eserleri de vardır. Dikmen Yıldızı en önemli yapıtları arasındadır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Halide Edip’in B) Ahmet Rasim’in

C) Aka Gündüz’ün D) Kemalettin Kamu’nun

E) Samim Kocagöz’ün

4. Aşağıdaki yapıt - sanatçı eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Batmayan Gün – Samiha Ayverdi

B) Uzun Hikâye – Mustafa Kutlu

C) Fahim Bey ve Biz – Abdülhak Şinasi Hisar

D) Gülen Ada – Tarık Buğra

E) Her Gece Bodrum – Selim İleri

6. Benim yazarlık hayatım, annemin bana henüz okuma

yazma bilmediğim günlerde okuduğu masalları zihnimden yeniden yeniden yazmamla başladı, diyebilirim. Kendime göre masalların sonlarını değiştiriyordum. Sonraları, Reşat Nuri’nin, Halide Edip’in romanlarını okurken

özetler çıkarırdım. Bu da önemli. İlkokul dördüncü sınıftan itibaren roman denemelerim var. Ortaokulda, lisede…

Anı kitaplarımda adları geçen ilk roman denemeleri…

1973 yılında Destan Gönüller’le başlayan romancılığım

Ölüm İlişkileri, Bir Akşam Alacası adlı yapıtlarımla devam

etmiştir.

Bu parçada romancılığından ve yazma yönteminden

söz eden yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Oktay Akbal B) Peyami Safa

C) Samiha Ayverdi D) Selim İleri

E) Abdülhak Şinasi Hisar

P:226

33 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 5

11. I. Matmazel Noraliya’nın Koltuğu

II. Çamlıca’daki Eniştemiz

III. Teneke

IV. Mavi Kuş

V. Yorgun Savaşçı

Yukarıda verilenlerden hangilerinin bireyin iç dünyasını esas alan yapıtlardan biri olduğu söylenemez?

A) I ve II B) Yalnız II C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

9. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın medeniyet değiştirme çabalarının toplumumuzu soktuğu çıkmazları araştırırken yaptığı tahliller önemlidir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde bu

değişimi fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle,

Sahnenin Dışındakiler’de Batı ve Doğu uygarlığı arasında Bocalayışı ironik bir dille ortaya koyar. Beş Şehir

romanında ise İstanbul, Bursa, Ankara, Erzurum ve Konya’yı doğal tarihsel ve kültürel yapılarıyla anlatır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III

IV

V

10. (I) Olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin iç dünyasını anlatan sanatçılar bireyin yabancılaşmasını anlatırken bunun sosyo-ekonomik yönünden çok, bireyin ruh

durumunu analiz etmeye çalışmışlardır. (II) Bu yönüyle

bireyin iç dünyasını anlatan yazarlar toplumcu gerçekçilerden ayrılır. (III) Yazarlar, bireyin iç dünyasını anlatmak için, düş analizi ve bilinç akışı gibi anlatım yollarından yararlanmışlardır. (IV) Bu yapıtlarda, bunalım, yabancılaşma, bireyin toplumla hesaplaşması, yalnızlık, sıkıntı, bilinçaltı, bireysel sorgulamalar, evrenin düzeni gibi

konular ele alınır. (V) Yazarlar; psikoloji ve psikiyatrideki

gelişmelerden yararlanarak yalnızca toplumsal sorunları

ifade etmeye çalıştığı için dil ve anlatım bakımından mükemmel olma çabası içinde değillerdir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

1-A 2-B 3-C 4-D 5-E 6-D 7-A 8-C 9-E 10-E 11-D

8. Aşağıdakilerden hangisinde aynı sanatçıya ait yapıtlar bir arada verilmemiştir?

A) Sözde Kızlar - Mahşer

B) Yoksulluk İçimizde - Yokuşa Akan Sular

C) Cehennem Kraliçesi - Ötelerin Çocuğu

D) Boğaziçi Yalıları - Fahim Bey ve Biz

E) İbişin Rüyası - Firavun İmanı

7. Asıl sanatçı kişiliği Bodrum’a sürgün edilmesinden sonra

oluştu. Burada bulunduğu uzun yıllar boyunca kendini

bir taraftan tabiata, denize, deniz insanlarına verirken diğer taraftan bu dünyanın hikâye ve romanını yazmaya

gayret etti. Gerek roman gerek hikâyelerinin temel konusu deniz ve deniz insanlarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halikarnas Balıkçısı

B) Samet Ağaoğlu

C) Sait Faik Abasıyanık

D) Oktay Akbal

E) Zeyyat Selimoğlu

P:227

EDEBİYAT 34

Sınav Tadında FASİKÜL 5

1. Bir eleştirmenin Emine Işınsu’nun edebiyattaki yerini ve kişiliğini değerlendirirken verdiği aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Romanlarında mekân betimlemelerinden çok, insan

psikolojisini öne çıkarmıştır.

B) İlk romanı Küçük Dünya’da her şeyi roman kahramanının ruh hâlinden süzerek aktarmıştır.

C) Romanları kadının tutsaklığı, Türklerin tutsaklığı (Bulgaristan, Kerkük, Batı Trakya Türkiye’nin sorunlarını

içerir.

D) Son dönem eserlerinde Türk tasavvufunun zirveleri

Yunus Emre, Niyazi Mısri ve Hacı Bayram Veli’nin

hayatlarını ele almıştır.

E) Ustam ve Ben romanında dönemin sosyal - siyasal

çatışmalarını yansıtmıştır.

6. Millî Edebiyat Dönemi içerisinde değerlendirilen

Yakup Kadri, Halide Edip, Reşat Nuri, Refik Halit Karay, Oktay Rifat gibi sanatçılar Cumhuriyet Dönemi’nde de millî‑dinî duyarlılıkları yansıtan yapıtlar vermeyi sürdürmüşlerdir.

Bu cümledeki numaralanmış bölümlerin hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II III IV

V

2. Millî edebiyat anlayışını sürdüren sanatçılar, Kurtuluş Savaşı’nın etkilerinin sürdüğü bir ortamda yapıt vermiş, dünyadaki milliyetçilik akımından etkilenmişlerdir. Yerli konulara yönelmişler, millî hisleri ön planda tutmuşlardır. Bu

dönem yapıtlarında I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele Dönemi, bu dönemden sonra Atatürk ilke ve inkılaplarının

Anadolu’ya benimsetilmesi ile ilgili konular işlenmiştir.

Anadolu insanının yaşam tarzı konu edilmiş, yanlış Batılılaşmanın getirdiği ahlak bozuklukları, geri kalmış halk

arasındaki hurafeler, halk-aydın ilişkisi ele alınmıştır. Tanzimat’tan beri eserlerde yer bulan Doğu-Batı çatışması işlenmeye devam etmiştir. Bu dönemde daha çok Maupassant ve Çehov tarzı öyküler yazılmıştır.

Aşağıdakilerden hangisi bu doğrultuda yapıt veren

sanatçılardan biri değildir?

A) Aka Gündüz B) Mithat Cemal Kuntay

C) Emine Işınsu D) Ahmet Hamdi Tanpınar

E) Sevinç Çokum

5. Bazı yazarlar, düş analizi ve bilinç akışı gibi anlatım yollarını kullanarak bireyin iç dünyasını yansıtmışlardır. ----,

bu yazarlardan biridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Selim İleri

B) Oktay Akbal

C) Sadri Ertem

D) Halikarnas Balıkçısı

E) Samiha Ayverdi

3. Aşağıdaki sanatçı - yapıt eşleştirmelerden hangisi

yanlıştır?

A) Selim İleri - Her Gece Bodrum

B) Samiha Ayverdi - Batmayan Gün

C) Tarık Buğra - Küçük Ağa

D) Oktay Akbal - Merhaba Akdeniz

E) Ahmet Hamdi Tanpınar - Mahur Beste

4. Yazarların kendi yaşam öykülerini anlattığı romanlara----

roman denir. Edebiyatımızda Peyami Safa’nın,----; Orhan Kemal’in ---- adlı romanları, bu türün başarılı örnekleri arasında yer alır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen yapıtlar sırasıyla getirilmelidir?

A) biyografik - Cingöz Recai - Esir Şehrin İnsanları

B) romantik - Sokaktaki Adam - Hanımın Çiftliği

C) fantastik - Gençliğim Eyvah - Baba Evi

D) otobiyografik - Dokuzuncu Hariciye Koğuşu - Avare

Yıllar

E) psikolojik - Matmazel Noraliya’nın Koltuğu -Ekmek

Kavgası

P:228

35 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 5

11. Aşağıdaki yapıt-sanatçı eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?

A) Aşk Bu İmiş - Samiha Ayverdi

B) Ortadaki Adam - Mustafa Kutlu

C) Gençliğim Eyvah - Tarık Buğra

D) Mavi Sürgün - Selim İleri

E) Yalnızız - Peyami Safa

1-E 2-D 3-D 4-D 5-C 6-E 7-C 8-D 9-D 10-B 11-D 12-A

9. Bodrum civarındaki balıkçıların, süngercilerin yaşam

serüvenlerini anlatmaya çalışan Halikarnas Balıkçısı,

Uluç Reis, Turgut Reis, Reis Bey gibi köklerini aradığı

tarihsel romanları dışında, yazdığı yapmacıklıktan uzak,

gözleme dayanan eserleriyle konu kısırlığı çeken Türk

romanına yeni soluklar kazandırmıştır.

Bu cümlede numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II III IV

V

12. Konularını Ege ve Akdeniz Bölgesi kıyıları ve açıklarında

gelişen denize bağlı olaylardan çıkarır. Bodrum, onun

için vazgeçilmezdir. İçinde yaşadığı, en küçük ayrıntılarına kadar bildiği hür ve asi denizi, kaderleri denizin elinde

olan balıkçıları, dalgıçları, sünger avcılarını ve gemileri

zengin bir terim ve mitoloji hazinesinden ilham alarak

denize karşı sonsuz bir hayranlıkla şiirli, yer yer aksayan

ama sürükleyip götüren bir anlatımla hikâye ve romana

geçirir.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Halikarnas Balıkçısı

B) Oktay Akbal

C) Abdülhak Şinasi Hisar

D) Necati Cumalı

E) Leyla Erbil

7. (I) Abdülhak Şinasi Hisar mensur şiir ögelerini taşıyan

bir üslup kurma çabasındaydı. (II) Bu yüzden uzun cümle

kullanmaktan, sıkça betimleme yapmaktan kaçınmamıştır. (III) İstanbul’un kenar mahallelerini, düşkün insanlarını Batmayan Gün romanında konu edinmiştir. (IV) Betimlemelerinde Yahya Kemal’de sıkça gördüğümüz rüya,

hülya, zaman, aşina, nice gibi sözcükler sıkça geçer.

(V) Türkçe karşılıkları olmasına rağmen eski sözcükleri

kullanmaktan kendini alamamıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

8. Tarık Buğra, ilk romanı Siyah Kehribar’da, yaşamda umduğunu bulamayan aydın ve sanatçının içine düştüğü

çıkmazı verir. Küçük Ağa ve Küçük Ağa Ankara’da romanlarıyla da Kurtuluş Savaşı’nı yazar. Bu iki romanı tamamlayan Kurtlar Sofrası romanında da Sakarya Savaşı’ndan yararlanan çıkarcılarla yiğitlik gösterenleri ele

alır. Osmancık’ta ise Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna döner.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II

III

IV

V

10. Cumhuriyet Dönemi Türk öykücülüğüne yerli bir hava

getiren ----, İslamî bir yorumla aktardığı öykülerine Türk

kültürüne ait duyarlılıkları yansıttı. ---- çok önem veren

sanatçının eski edebiyatımızda görülen ---- geleneğine

dayanan öykülerinden her biri tek başına birer kısa öykü

olduğu gibi, kitap hâlinde bir bütün oluşturur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Selim İleri - Sanatlı söyleyişe - Çehov

B) Mustafa Kutlu - Biçime ve ahenge - kıssa

C) Tarık Buğra - İç söyleyişlere - Maupassant

D) Ahmet Hamdi Tanpınar - Sanatsız söyleyişe - Orta

oyunu

E) Peyami Safa - Psikolojik analizlere - kıssa

P:229

EDEBİYAT 36

FASİKÜL 5

TOPLUMCU GERÇEKÇİLER

 Toplumcu gerçekçilik (sosyal realizm), toplumcu dünya

görüşü üzerine temellendirilmiş bir edebiyat akımıdır.

 Bu akım, toplumu sosyal sınıflar arasında gerçekleşen çatışma alanı olarak değerlendirir.

 Toplumcu gerçekçi anlayış, sınıfsal çatışmayı ve bu çatışmanın toplumda yol açtığı etkileri ve sorunları yansıtmanın

yanında bu sorunlara çözüm yolunu da sunar.

 Toplumcu gerçekçilik, toplum için sanat ilkesine bağlı olarak edebiyata eğitici bir işlev yükler.

 Rus edebiyatında Maksim Gorki, Mihail Şolohov; Amerikan edebiyatında Jack London, John Steinbeck bu akımın

temsilcileridir.

 Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi anlayışla eser veren

sanatçılar, eserlerinde köy yaşamındaki sorunları, toprak

kavgalarını, ağa-köylü çatışmasını; köyden kente göçün

neden olduğu sorunları; büyük kentlerde yaşayan işçilerin, emekçilerin yaşam mücadelelerini ele aldılar.

 Toplumcu gerçekçi eser veren yazarların bir bölümü özellikle köy sorunlarına yönelmişlerdir. Bunun sonucunda da

toplumcu gerçekçi dünya görüşüne uygun bir köy edebiyatı ortaya çıkmıştır.

 Mahmut Makal’ın Bizim Köy adlı eseri, köy edebiyatının

başlangıcı sayılabilir.

Toplumcu Gerçekçi Eserlerin Özellikleri

 Sanatçılar, köylerdeki toprak kavgaları, ağa-köylü, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, öğretmen-imam çatışması, köyden kente göç ve sonuçları, dar gelirlinin sorunları ve geçim mücadelesi gibi konuları işlemişlerdir.

 Realizm ve natüralizm akımlarının etkisinde kalan bu yazarlar yapıtlarını konuşma diliyle yazmış, kahramanlarını

bölgesel ağızlara göre konuşturmuş, güçlü betimlemeler

yapmışlardır.

 Biçim, anlatım teknikleri gibi sanat kaygılarından uzakta,

toplumsal gerçekleri ele almış ve romanı dünya görüşleri

için bir araç olarak görmüşlerdir.

Temsilcileri

 Sabahattin Ali, Necati Cumalı, Sadri Ertem, Samim Kocagöz, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, Abbas Sayar, Kemal Bilbaşar, Talip Apaydın, Mehmet Başaran, Muzaffer İzgü, Şevket Süreyya Aydemir, İlhan Tarus, Orhan Hançerlioğlu, Reşat Enis Aygen, Faik Baysal, Bekir Yıldız, Tahsin Yücel

Sabahattin Ali (1907-1948)

 Olay hikâyesi geleneğini farklı bir tarzla devam ettirmiştir.

 Cumhuriyet’in ilk yıllarında köye ve köylü yaşamına ve sorunlarına yöneliş, sanatçının eserlerinde önemli bir yer tutmuştur.

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2018 AYT

Toplumsal gerçekçilik akımının sanatkâr hikâyecisidir. Halk şiiri geleneğini sürdüren ürünlerle edebiyat dünyasına giren yazar, sonradan hikâyeye geçmiştir. Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni

Dünya, Sırça Köşk adlı kitaplarda hikâyelerini toplayan yazarın

üç de romanı vardır. Edebiyat ve sanatın bir nevi propaganda

olduğunu belirten yazara göre sanatın bir tek ve açık maksadı

vardır: “İnsanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek ve insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak.”

Bu parçada söz edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sabahattin Ali (Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça

Köşk- Sabahattin Ali. Cevap A )

B) Ahmet Hamdi Tanpınar

C) Haldun Taner

D) Kemal Tahir

E) Tarık Buğra

 Yazar; yakından tanıdığı köy ve kasaba insanlarının mizacını, yaşayışını, sorunlarını eserlerinde konu edinmiştir.

 Hikâye ve romanlarında halk dilini ve folklor ögelerini başarıyla kaynaştırarak canlı, akıcı bir üslup sergilemiştir.

Eserleri:

 Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk: Hikâye Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan, Kürk Mantolu Madonna:

Roman

 Dağlar ve Rüzgâr: Şiir

Kuyucaklı Yusuf (Özet)

 Roman, ailesi eşkıyalar tarafından öldürülen ve Kaymakam

Selahattin Bey tarafından evlatlık alınan Yusuf’un, Kaymakam Selahattin Bey’in kızı Muazzez’le yaşadığı aşkı ve kasabadaki ileri gelenlerin yozlaşmasını anlatmaktadır.

Kürk Mantolu Madonna (Özet)

 Raif Efendi’nin sabunculuk öğrenimi için gittiği Berlin’de

resmini görerek âşık olduğu Maria Puder ile ilişkisini anlatan bir romandır.

 Yönetmen Metin Erksan’ın Sevmek Zamanı adlı filmine ilham kaynağı olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:230

37 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Çıkrıklar Durunca (Özet)

 Osmanlı’nın Tanzimat Dönemi ekonomisiyle iç piyasadaki egemenlik yabancıların eline geçmiştir. Bunun sonucunda özellikle dokuma tezgâhlarının bir bir kapanmasıyla ortaya çıkan sosyal deprem, dokumacı Hasan’ı sarsar. Romanda köylüler ve köylüleri sömüren Sıddıkzade arasındaki mücadeleden söz ediliyor.

Samim Kocagöz (1916-1993)

 Konularını yaşadığı ve yakından tanıdığı

Ege Bolgesi’nden, bu bölgenin köy ve ilçelerinde yaşayan insanların yaşamından almıştır.

 Eserlerinde tarım işçilerinin ve toprak köylülerinin sorunlarını, makineleşme sonucunda bu insanların işsiz kalması olgusunu sınıfsal çatışma temelinde yansıtmıştır.

 İnsanın insanla ve tabiatla ilişkilerini gerçekçi gözlemlerle

ve yalın bir dille anlatmıştır.

 1965’ten sonraki tarihi romanlarında Kurtuluş Savaşı sırasında Ege Bölgesi’nde yaşananları (Kalpaklılar,Doludizgin)

ve 12 Mart Dönemi öğrenci olaylarını (Baskın) anlatmıştır

Eserleri:

 Telli Kavak, Sığınak, Cihan Şoförü, Ahmet’in Kuzuları, Yolun Üstündeki Kaya, Yağmurdaki Kız, Gecenin Soluğu: Hikâye

 Bir Şehrin İki Kapısı, On Binlerin Dönüşü,

Kalpaklılar, Doludizgin, Bir Çift Öküz: Roman

Kemal Tahir (1910-1973)

 Edebiyat dünyasına toplumsal konuları işleyen şiirlerle giren yazar ilk öykülerini ise

Göl insanları adıyla çıkarmıştır.

 “Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, F.

M. İkinci, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı” gibi takma isimlerle gazetelere aşk ve macera romanları, senaryolar yazmıştır.

 Yapıtlarında sözcüklerle, deyimlerle, cümlelerle araştırma

ve kültür zenginliğiyle Anadolu şivesini, İstanbul şivesiyle

kaynaştırmış; canlı, rahat bir anlatımla yazmıştır.

 Romanları, bir “nehir roman” niteliği taşır.

 Birbirinin devamı olan Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu,

Büyük Mal üçlüsünde Tanzimat’tan Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanan bir zaman içinde kırsal kesimdeki toplumsal değişmeyi anlatmıştır.

Eserleri:

 Yorgun Savaşçı, Devlet Ana, Sağırdere,

Esir Şehrin İnsanları, Hür Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Kelleci Mehmet,

Yol Ayrımı, Rahmet Yolları Kesti, Kurt Kanunu, Köyün Kamburu, Yedi Çınar Yaylası,Karılar Koğuşu, Bozkırdaki Çekirdek,

Büyük Mal, Namusçular, Dam Ağası: Roman

 Göl İnsanları: Öykü

Yorgun Savaşçı (Özet)

 Osmanlı Devleti’nin mütarekeyi imzalamasından Milli Mücadele’nin güçlendiği döneme kadar olayları bir Osmanlı

yüzbaşısı ve İttihat ve Terakki üyesi olan Yüzbaşı Cemil’in

hikâyesi üzerinden anlatmıştır.

Sadri Ertem (1900-1943)

 Hikâye ve romanlarında köylünün, işçinin,

orta sınıfın hayat ve sıkıntılarını, gelenek ve

göreneklerin insanlar üzerindeki etkilerini

anlatmıştır.

 Küçük üreticinin, emekçinin, kapitalist tüccarlar karşısında zor duruma düşmesini anlattığı Bacayı İndir Bacayı Kaldır adlı öykü kitabı, sanatçının yazın anlayışının bir özeti gibidir.

Eserleri:

 Çıkrıklar Durunca, Bir Varmış Bir Yokmuş, Düşkünler, Yol Arkadaşları: Roman

 Silindir Şapka Giyen Köylü, Bacayı İndir

Bacayı Kaldır, Korku, Bay Virgül, Bir Şehrin Ruhu: Öykü

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2018 AYT

Toplumcu gerçekçi bakış açısıyla yazılan ve “Tütün Üçlemesi”

olarak adlandırılan seri içinde yer alan Acı Tütün romanında,

Batı Anadolu’nun (İzmir-Urla) toprak ve tarımla uğraşan insanlarının dramları, birer toplumsal sorun olarak kendini gösterir. Gücün etkili olduğu bir hayat içinde yaşam kavgası veren insanların acısıdır bu. Arabacı Yusuf, Ferit Taşçı ve ötekiler hayattan çok şey beklemeyen insanlardır. Biri arabasının

borcunu ödemek, diğeri evlenebilmek için mücadele eder.

Fakat birtakım “eller” kendi mutluluklarını, bu insanların emeklerini ellerinden alma düşüncesi üzerine kurmuşlardır.

Bu parçada söz edilen romanın yazarı aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Necati Cumalı

(Acı Tütün romanı Necati Cumalı’ya aittir. Cevap A)

B) Yaşar Kemal

C) Oktay Akbal

D) Haldun Taner

E) Orhan Kemal

Necati Cumalı (1921-2001)

 Şiir, hikâye, tiyatro, roman, deneme gibi çeşitli türlerde eserler vermiştir.

 Yazdığı bütün türlerde gereksiz uzatmalardan kaçınan sanatçı, eserlerinde şiirsel bir

dil kullanmıştır.

 Tiyatro eserlerinin (Boş Beşik gibi) filme çekilmesiyle Türk sinemasına katkıda bulunmuştur.

 Türk tiyatrosuna yeni konular ve kişiler getiren, yerli gerçekleri işleyen ve tiyatronun ilgi alanını genişleten sanatçı;

“ulusal tiyatro”nun kitleselleşmesine katkıda bulunmuştur.

Eserleri:

 Güzel Aydınlık, İmbatla Gelen: Şiir

 Susuz Yaz, Ay Büyürken Uyuyamam, Dilâ

Hanım Hikâye; Tütün Zamanı, Yağmurlar ve

Topraklar, Acı Tütün, Viran Dağlar: Roman

 Nalınlar, Derya Gülü, Gömü, Devetabanı,

Boş Beşik: Tiyatro

 Şiddet Ruhu, Etiler Mektupları: Deneme

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:231

EDEBİYAT 38

FASİKÜL 5

Yaşar Kemal (1923-2015)

 Sanatçı küçük yaşlarda evde anlatılan efsanelerden, Çukurova yöresindeki halk şairlerinden etkilenerek şiirler söylemeye,

destan anlatıcılığı yapmaya, halkın içinden

ağıtlar derlemeye başlamıştır.

 Yaşadığı yörenin zengin folkloru ve kültüründen beslenerek bu alanda geniş bir birikim elde etmiş, birikimini sonraki yıllarda eserlerine başarıyla yansıtmıştır.

 Halk hikâyelerinden, masallardan, destan ve efsanelerden aldığı coşkulu yöresel dil ile yazı dilini bir arada kullanmıştır.

 Şaşırtıcı imgelerle yazdığı ayrıntılı betimlemelerle anlatımına görsel bir zenginlik katmıştır.

 Toplumcu gerçekçi çizgide özellikle yaşadığı ve yakından

tanıdığı Çukurova’yı, insanının doğayla, toprak ağalarıyla

mücadelesini; toprak işçilerinin sorunlarını anlatmıştır.

 Romanları birçok dile çevrilen yazar, çeşitli ödüller almıştır.

Eserleri:

 İnce Memed (4 cilt), Teneke, Dağın Öte Yüzü Üçlemesi (Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu), Akçasazın Ağaları Üçlemesi ( Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufcuk Yusuf,

Akçasazın Ağaları), Yılanı Öldürseler, Al Gözüm Seyreyle

Salih, Kuşlar da Gitti, Deniz Küstü, Kimsecik Üçlemesi (Yağmurcuk Kuşu, Kale Kapısı, Kanın Sesi), Hüyükteki Nar Ağacı, Bir Ada Hikayesi Dörtlemesi ( Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri Horozları, Çıplak Deniz

Çıplak), Tek Kanatlı Bir Kuş: Roman

 Üç Anadolu Efsanesi, Ağrı Dağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, Çakırcalı Efe: Destansı roman Sarı Sıcak: Öykü Yanan

Ormanlarda 50 Gün, Çukurova Yana Yana, Peribacaları, Bu

Diyar Baştan Başa, Bir Bulut Kaynıyor, Allahın Askerleri, Çocuklar İnsandır: Röportaj

İnce Memed I,II,III,IV (Özet)

 Abdi Ağa’nın zulmüyle köyünü terk etmek zorunda kalan

Memed, Ağa’nın yeğeniyle evlendirilmek üzere olan Hatçe’yi kaçırır. Abdi Ağa’yı yaralayan, yeğenini de öldüren

Memed eşkıya Deli Durdu’ya katılır. Memed, sıradan bir

köy çocuğuyken zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür.

Mahmut Makal (1930 -2018)

 Varlık dergisinde yer alan “Köy Notları” ile

dikkat çekmiştir.

 1947-1949 arasında öğretmenlik yaptığı

köylerdeki gözlemlerini gerçekçi ve yalın

bir dille anlattığı Bizim Köy adlı kitap

1950’de yayınlanınca büyük ses getirmiştir.

 Makal, bu kitabıyla Türk romancılarına yeni bir kaynak önermiş ve Köy Enstitülü yazarlara yol göstermiştir.

 Yapıt UNESCO tarafından Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü’yle ödüllendirilmiştir.

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Orhan Kemal’le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Yapıtlarında, kişilerin karakterlerini olay içinde çizmiş, onları doğal bir biçimde konuşturmuştur.

B) Genellikle fabrika işçilerinin, kırsal kesim insanlarının ve

gecekondu bölgelerinde oturanların yaşamını konu almıştır.

C) Öykülerde günlük konuşma dilini kullanmış, yöresel söyleyiş özelliklerine bağlı kalmıştır.

D) Esir Şehrin İnsanları adlı romanıyla yazın çevrelerinde büyük yankı uyandırmıştır. (Esir Şehrin İnsanları adlı roman,

Orhan Kemal’e değil; Kemal Tahir’e aittir. Cevap D)

E) Anlatımı, olaylara bakış açısı yönünden toplumcu gerçekçi yazarlarımızdan biri sayılmaktadır.

Rahmet Yolları Kesti (Özet)

 Romanda kendi düzenini kurmuş eşkıya eskisi iki ağanın

(Çerçi Süleyman Ağa, Uzun İskender Ağa) genç birini (Maraz Ali) kullanarak bir kızı kaçırmak için tezgahladığı oyunlar anlatılmıştır.

Orhan Kemal (1914-1970)

 Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü’dür.

 İlk eserlerini kendi yaşamından kesitlerle

oluşturdu.

 Eserlerinde daha çok, kendisinin de yaşadığı

ve yakından tanıdığı Çukurova’yı anlatmıştır.

 Çukurova’daki pamuk tarlalarında ve fabrikalarda çalışan

işçilerin, ırgatların yaşamındaki zorlukları, geçim sıkıntılarını, köyden kente göçün neden olduğu uyum sorunlarını,

çatışmaları gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtmıştır.

 İstanbul’un kenar mahallelerinde yaşayan yoksul insanların, işçilerin dünyasını konu edinmiştir.

 Yalın bir dille yazdığı eserlerinde kişileri kendi ağız özellikleriyle konuşturmuştur.

Eserleri:

 Baba Evi, Avare Yıllar, Murtaza, Cemile, Bereketli Topraklar

Üzerinde, Devlet Kuşu, Vukuat Var, Gâvurun Kızı, Hanımın

Çiftliği, Eskici ve Oğulları, Gurbet Kuşları, Sokakların Çocuğu, Kanlı Topraklar, Müfettişler Müfettişi, Yalancı Dünya, Sokaklardan Bir Kız, Tersine Dünya: Roman

 Ekmek Kavgası, Sarhoşlar, Çamaşırcının Kızı, Grev, Arka Sokak, Kardeş Payı, Babil Kulesi, Küçükler ve Büyükler, Yağmur Yüklü Bulutlar, Kırmızı Küpeler, Arslan Tomsen, Serseri

Milyonerin İki Damla Gözyaşı, İnci’nin Maceraları: Hikâye

 İspinozlar, 72. Koğuş: Tiyatro

 Nazım Hikmet’le Üç Buçuk Yıl: Anı

Hanımın Çiftliği (Özet)

 Hanımın Çiftliği, Vukuat Var romanının devamıdır. Muzaffer Bey, Güllü’yü görür

görmez ona âşık olur ve onunla evlenir.

 Muzaffer Bey bir alacak verecek davasından dolayı öldürülünce de Güllü çiftliğin hanımı olur ve Serap ismini alır.

Baba Evi (Özet)

 Küçük Adamın Notları Üçlemesi’nin (Baba Evi, Avare Yıllar ve Cemile) ilk cildi olan bu eserde yazar, Niyazi’nin kişiliğinde çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatır.

Bereketli Topraklar Üzerinde (Özet)

 Köyden kente çalışmaya gelen ve uyum sağlayamadıkları koşullarda her biri farklı bir yok maceraya sürüklenen İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali’nin yaşadıkları anlatılmaktadır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:232

39 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

Kemal Bilbaşar (1910-1983)

 Anadolu kasabalarının ruhunu yansıtan

öyküleri ve destansı romanlarıyla tanınmıştır.

 Hikâye ve romanlarının konularını Anadolu halkının inanç, gelenek, töre ve

âdetlerinden almıştır.

 Eserlerinde daha çok Batı Anadolu’da

geçen olayları anlatmıştır.

 Refik Halit ile başlayan “memleket hikâyeciliği”ni devam

ettirmiştir.

Eserleri:

 Anadolu’dan Hikâyeler, Cevizli Bahçe, Pazarlık, Pembe Kurt,

Köyden Kentten Üç Buutlu Hikâyeler, Irgatların Öfkesi: Öykü

 Denizin Çağırışı, Ay Tutulduğu Gece, Cemo, Memo, Yeşil

Gölge, Yonca Kız, Başka Olur Ağaların Düğünü, Kölelik Dönemeci, Zühre Ninem: Roman

Talip Apaydın (1926-2014)

 Köy edebiyatı akımının temsilcileri arasında yer almıştır.

 İlk romanı Sarı Traktör ile tarımda makineleşmeye bir umut olarak yaklaşmıştır. Yarbükü romanınde ise köylüler arasında toprak ve su paylaşımı ile ilgili çekişmelerin olduğu zorlu yaşam koşullarını anlatmıştır.

 Öykü ve romanlarında doğa betimlemeleri ve insan ilişkilerini tüm doğallığı ile yansıtmıştır.

Eserleri:

 Sarı Traktör, Yar bükü, Emmioğlu, Yoz Duvar, Tütün Yorgunu,

Vatan Dediler, Define, Ortakçının Oğlu (Ortakçılar): Roman

 Ateş Düşünce, Öte Yakadaki Cennet, Duvar Yazıları, Hendekbaşı, Hem Uzak Hem Yakın: Öykü

 Kırsal Sancı, Susuzluk: Şiir

Mehmet Başaran (1926-2015)

 Öykü ve romanlarında gerçekçi yaklaşımı, gözlem ve deneyime dayalı güçlü betimlemeleri ve toplumsalcı yönüyle tanınmıştır.

 Yapıtlarında masaldan, mitolojiden ve tarihten yararlanmıştır.

 Öğretmenliğinin sağladığı deneyimlerle çocuk edebiyatı alanında eserler vermiştir.

Eserleri:

 Aç Harmanı, Sürgünler, Mehmetçik Mehmet, Dilsiz Oyunu,

Yüreğin Sesi, Zeytin Ülkesi, Yasaklı, Hoşçakal Dünya, Giz

Kokan Suskunluk, Eylülün Kızgın Soluğu, Öğretmeniz Acıya Sürgün: Roman ve Öykü

 Kuş Dili, Akça Kız, Aç Kapıyı Bezirganbaşı, Evvel Evvelken

Deve Tellalken, Boyalı Irmak, Yağmur Gelini, Armutlu Tarla,

Söğütler Ses Verince, Çiçeklerin Dili, Güneşin Türküsü: Çocuk kitapları

 Ahlat Ağacı, Karşılama, Nisan Haritası, Kocakent, Pıtraklı

Memleket, Gök Ekin, Meşe Seli, Günler Tuz Rengi, Sis Dağının Başında Borana Bak Borana, Eylülün Kızgın Soluğu,

Koca Bir Troya Dünya, Pir Sultan Ölür Ölür Dirilir: Şiir

Fakir Baykurt (1929-1999)

 Türk köylüsünü kendi zihni olgusu içinde şematik olarak değerlendirmiş ve sosyal gerçeklerin dışına çıkarak olumsuz

tiplemelere gitmiştir.

 Basit, kolay okunur betimlemelerle Türk

insanını karikatürize etmiş, mübalağalı

anlatımlara yer vermiştir.

 Köy yaşamını anlattığı ve tamamen köylü(yerel) ağızla yazdığı Yılanların Öcü adlı romanından sonra bu türe yönelmiştir.

Eserleri:

 Yılanların Öcü, Onuncu Köy, Irazca’nın Dirliği, Kaplumbağalar, Tırpan, Köy Göçüren, Kara Ahmet Destanı, Yüksek

Fırınlar, Koca Ren: Roman

 Efendilik Savaşı, Karın Ağrısı, Anadolu Garajı, On Binlerce

Kağnı, Sınırdaki Ölü, Barış Çöreği, Gece Vardiyası, Duisburg Treni: Öykü

Dursun Akçam (1930-2003)

 Kırsal alana ilişkin gözlemlerini mizahi bir

anlatımla öyküleştirmiştir.

 Kuzeydoğu Anadolu’nun köy ve kasaba

hayatını, dertlerini sergileyen, etkili ve yalın yazılarıyla tanınmıştır.

 Anı, röportaj, gezi izlenimlerini yazan sanatçı, gözlem ve birikimlerini kurgu gücüyle birleştirerek

öykü ve romanlar yazmıştır.

Eserleri:

 Maral, Ölü Ekmeği, Taş Çorbası, Köyden İndim Şehire, Kafkas Kızı: Öykü

 Kanlı Dere’nin Kurtları: Roman

 Kan Çiçekleri, Altta Kalanlar: Röportaj

Abbas Sayar (1923-1999)

 Romanlarında Türk köylüsünün nasıl yaşadığını bilmek, öğrenmek ve yaşam koşullarını değiştirmek gerektiğini anlatmıştır.

 İlk romanı Yılkı Atı’nda yılkıya bırakılan bir

atın doğadaki yaşam savaşını, arka planda

köy halkının yoksulluğunu ve çaresizliğini anlatmıştır.

 El Eli Yur El de Yüzü adlı romanında politika ile uğraştığı dönemdeki anılarından yola çıkarak köylünün politikacılara

bakışı; politikacılarla köy halkının birbirlerinden beklentilerini bir kara mizah örneği olarak dile getirmiştir.

Eserleri:

 Gönül Sandalı, Sereserpe, Gibi, Şey, Esinti, Bolluğa Takılan

Ses: Şiir

 Yılkı Atı, El Eli Yur El de Yüzü, Çelo, Can Şenliği, Dikbayır,

Tarlabaşı Salkım Saçak: Roman

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:233

EDEBİYAT 40

FASİKÜL 5

 Doktor Monro’nun Mektubu, Tarus’un Hikâyeleri, Apartman,

Karınca Yuvası, Ekin İti, Köle Hanı: Öykü

 Ceza Hâkimi, Bir Gemi, Suavi Efendi: Oyun

Orhan Hançerlioğlu (1916-1991)

 Anadolu’da kaymakamlık yaptığı sırada yaptığı gözlemler ve Yunan Mitolojisi’nden aldığı fantastik ögeler yapıtlarını zenginleştirmiştir.

 İlk romanı Karanlık Dünya’da Anadolu’da görev yapan ve kendini yabancı

hisseden bir aydının iç çatışmalarını ele almıştır.

 Hikâye ve romanlarında küçük bir Anadolu kasabasında

yaşamak zorunda olan aydınların iç sıkıntısını, büyük şehre gelen köylülerin büyük kentin çarkları arasında eriyip

yok oluşlarını, yoksul insanların yaşadıkları çatışmaları ele

almıştır.

 Felsefe ve psikoloji alanlarında araştırmalar yapmış, sözlükler hazırlamıştır.

Eserleri:

 Karanlık Dünya, Büyük Balıklar, Ekilmemiş Topraklar, Ali, Kutu Kutu İçinde, Yedinci Gün, Bordamıza Vuran Deniz, Başka Dünyalar: Roman

 İnsansız Şehir: Öykü

 Felsefe Sözlüğü, Dünya İnançları Sözlüğü, İslam İnançları

Sözlüğü, Ruh bilim Sözlüğü, Toplum bilim Sözlüğü: Sözlük

Reşat Enis Aygen (1909 – 1984)

 Natüralist estetiğe uygun eserler veren sanatçı, romanlarında, büyük kentin kenar mahallelerinden

ama daha çok köy-kasaba ortamından

alınmış yoksul insanlara ait çarpıcı sahneler sunmuştur.

 Önceki romanlarına göre gelişmiş bir

üslupla, sosyal gerçekçiliğe yaklaşan

tutumuyla, yoksul aydınlar ve sanatçıların hayatını işleyen

konulara Ekmek Kavgamız, Ağlama Duvarı, Yolgeçen Hanı, Despot gibi romanlarında yönelmiştir.

 Sanatçının asıl yeniliği Anadolu köy ve kasabasında yaşayanların (Toprak Kokusu) ya da köyden şehre göç edenlerin içine düştükleri işsizlik ve büyük şehir bunalımını konu

edinen (Ağlama Duvarı) romanlarında ortaya çıkmıştır.

Eserleri:

 Kanun Namına, Gonk Vurdu, Gece Konuştu, Afrodit Buhurdanında Bir Kadın, Toprak Kokusu, Ekmek Kavgamız, Ağlama Duvarı, Yolgeçen Hanı, Despot, Sarı İt: Roman

 Kılıcımı Sürüyorum: Öykü

Muzaffer İzgü (1933-2017)

 Yapıtlarında mizah öğelerinden faydalanarak, toplumun aksayan yönlerini dile

getirmiştir.

 Eserlerindeki kahramanlarını doğal, halkın konuştuğu gibi konuşturmuştur.

 Taşlama ya da yergi arası bir anlatımla

işlediği öyküleri düşündürücü olduğu kadar, güldürücü

öğeler de taşır.

 Çocuklar için yazdığı kitaplarda okuma sevgisini, doğaya

ve çevreye saygılı olmayı, dayanışmayı, barışı ve dostluğun önemini vurgulamıştır.

 Röportaj ve öykülerin yanı sıra tiyatro oyunu yazmaya yönelen sanatçı, iki yüze yakın radyo oyunu yazmıştır.

 Kendi yaşamını anlattığı Zıkkımın Kökü ve Ekmek Parası

adlı yapıtları TV filmi olarak uyarlanmıştır.

Eserleri:

 Gecekondu, İlyas Efendi, Halo Dayı, Kasabanın Yarısı, Zıkkımın Kökü: Roman

 Bando Takımı, Deliye Her Gün Bayram, Her Eve Bir Karakol, Dayak Birincisi, Çanak Çömlek Patladı, Üç Halka Yirmi

beş, İşte Mühür İşte Sen, Devletin Malı Deniz, Siz Bilirsiniz

Paşam: Öykü-mizah

 Ekmek Parası, Bülbül Düdük, Çizmeli Osman, Pazar Kuşları, Uçtu Uçtu Ali Uçtu, Yumurtadan Çıkan Öğretmen, Güldüren Uçurtma: Çocuk kitabı

 İnsaniyettin, Kara Düzen, Reçetesi Peçete, Gön, Utanmıyorum Üşüyorum, Her Devrin İti: Oyun

Şevket Süreyya Aydemir (1897-1976)

 Türk tarihinde önemli rol oynayan kişilikleri inceleyen eserleri ile ünlenmiştir.

 Kendi yaşamını anlattığı Suyu Arayan Adam,

Atatürk ve İnönü dönemlerini incelediği üçer

ciltlik Tek Adam ve İkinci Adam adlı kitapları en ünlü yapıtlarıdır.

 Toprak Uyanırsa adlı romanında bir Anadolu köyünün, bir aydının öncülüğüyle kalkınmasını anlatmıştır.

İlhan Tarus (1907-1967)

 Romanlarında işgal yılları ve Kurtuluş Savaşı’nda tanık

 olduğu olayları ele almıştır.

 Yeşilkaya Savcısı romanında Kurtuluş

Savaşı sırasında Doğu Anadolu’da bir

savcının Cumhuriyet karşıtlarıyla mücadelesini anlatmıştır.

 Vatan Tutkusu, Var Olmak ve Hükümet

Meydanı romanlarında Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sonrasında taşrada

yaşanan bunalımları, Kuva-yi Milliye’nin mücadelesini anlatmıştır.

Eserleri:

 Saman Pazarı, Yeşilkaya Savcısı, Var Olmak, Uzun Atlama,

Bir Endüstrileşmenin Romanı, Kasabanın Ruhu, Hükümet

Meydanı, Duru Göl, Vatan Tutkusu, 1980 Yılındayız: Roman

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:234

41 EDEBİYAT

FASİKÜL 5

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Millî Edebiyat Döneminde başlayan Anadolu’ya, kır ve köy kesimine açılma eğilimi, Cumhuriyet Dönemi roman ve öyküsünde tam anlamıyla amacına ulaşmıştır. Anadolu, değişik

bölgeleriyle roman ve öyküde yansıtılmıştır. Böylece Güney

Anadolu, Toroslar ve Çukurova, ---- Hanımın Çiftliği, Bereketli

Topraklar Üzerinde; Orta Anadolu Bölgesi ---- Sarı Traktör, Ortakçının Oğlu, Define, ---- Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan romanlarına konu olmuştur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Orhan Kemal’in – Talip Apaydın’ın – Fakir Baykurt’un (Hanımın Çiftliği, Bereketli Topraklar Üzerinde, Orhan Kemal’in;

Sarı Traktör, Ortakçının Oğlu, Define, Talip Apaydın’ın; Yılanların Öcü, Kaplumbağalar, Tırpan Fakir Baykurt’un eserleridir. Cevap A)

B) Kemal Bilbaşar’ın – Yaşar Kemal’in – Necati Cumalı’nın

C) Kemal Tahir’in – Tarık Buğra’nın – Samim Kocagöz’ün

D) Sait Faik’in – Selim İleri’nin – Sabahattin Ali’nin

E) Abbas Sayar’ın – Yusuf Atılgan’ın – Dursun Akçam’ın

 Roman ve öyküleri dışında dil bilim çalışmaları, sayısı 60’ı

bulan ve Flaubert, Baudalaire gibi önemli yazarların yapıtlarının da yer aldığı önemli çevirileri vardır.

 Romanlarında toplumdaki çarpıklıkları ironik bir anlatımla

dile getirmiştir.

 Peygamberin Son Beş Günü adlı romanında ideolojilerin

insanları mekanikleştirip kalıpların esiri hâline getirmesini

ele almıştır.

 Bıyık Söylencesi’nde, ilgi çekici bir bıyığın kişilerin önüne

geçmesi ve önemsiz nesnelerin asıl meseleleri örtmesini

sembolik ve ironik bir dille anlatmıştır.

Eserleri:

 Mutfak Çıkmazı, Peygamberin Son Beş Günü, Bıyık Söylencesi, Vatandaş, Yalan, Kumru ile Kumru, Gökdelen, Sonuncu: Roman

 Uçan Daireler, Haney Yaşamalı, Düşlerin Ölümü, Yaşadıktan Sonra, Ben ve Öteki, Aykırı Öyküler, Komşular, Golyan

Devrimi: Öykü

 Anadolu Masalları: Masal

 Dönüşüm, Vatandaş: Anlatı

 Yazın ve Yaşam, Yazının Sınırları, Tartışmalar, Yazın, Gene

Yazın, Alıntılar, Söylemlerin İçinden, Salaklık Üstüne Deneme, Yüz ve Söz, Göstergeler: Deneme ve eleştiri

Faik Baysal (1922-2002)

 Eserlerinin konularını büyük babasının

yanında geçirdiği çocukluk yıllarından almıştır. Adapazarı çevresinde, İstanbul’un

kenar semtlerinde sefalet içinde yaşayan

insanları anlatmıştır.

 Üstün bir gözlem gücü olan yazar, yapıtlarında Türkçeyi

başarıyla kullanmıştır.

 Yazın dünyasına şiirleriyle adım atmış, daha sonra romana yönelerek 1940 kuşağı romancıları içinde yer almıştır.

Eserleri:

 Sarduvan, Rezil Dünya, Drina’da Son Gün, Ateşi Yakanlar,

Voli, Madam Bambu: Roman

 Perşembe Adası, Sancı Meydanı, Babasının Oğlu, Nuni, Militan, Tota, Güller Kanıyordu, Ilgaz Teyze Öldü, Kırmızı Sardunya, Elleri Sesimin Rengindeydi, Terlikler, Beni Bırakma

Doktor: Öykü

 İlk Defa, Uyyy, Beyaz Şiirler, Ayın Ucunda: Şiir

Bekir Yıldız (1933-1998)

 Reşo Ağa ve Harran gibi ilk yapıtlarında çocukluğunun geçtiği Güneydoğu

Anadolu’da insanların zorlu yaşamını,

bölgenin töre ve geleneklerini,

ağa-köylü ilişkisini, kaçakçılık konularını işlemiştir.

 1960’tan itibaren kaleme aldığı Alman Ekmeği, Demir Bebek gibi romanlarında Almanya’daki Türklerin toplumla

uyumsuzluğunu, iç çatışmalarını çarpıcı gözlemlerle ve

eleştirel bir yaklaşımla anlatmıştır.

 Yaşamının son dönemlerinde evlilik kurumunu sorgulayan

Halkalı Köle, Aile Savaşları, Evlilik Şirketi gibi romanlar yazmıştır.

Eserleri:

 Halkalı Köle, Aile Savaşları: Roman

 Reşo Ağa, Kara Vagon, Kaçakçı Şahan, Sahipsizler, Evlilik

Şirketi, Beyaz Türkü, Alman Ekmeği, Dünyadan Bir Atlı Geçti, İnsan Posası, Demir Bebek, Mahşerin İnsanları, Bozkır

Gelini: Öykü

Tahsin Yücel (1933 -2016)

 Öykülerinde toplumcu gerçekçiliğin

verdiği karamsarlıkla, kendi tanıklıklarından ve yaşamından da yararlanarak işçi ve öğrenci çevrelerini anlatmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:235

EDEBİYAT 42

FASİKÜL 5

SADRİ ERTEM

YAŞAR KEMAL

NECATİ CUMALI

FAKİR BAYKURT

ABBAS SAYAR

SABAHATTİN ALİ

TALİP APAYDIN

KEMAL TAHİR

SAMİM KOCAGÖZ

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:236

43 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 5

1. Biz, edebiyatçıların sosyal sorumluluk taşıması gerektiğini düşündüğümüzden ulusumuzun bütün sorunlarını

toplumsal bir bakış açısıyla en uygun estetik biçimler

içinde yansıtmayı amaçladık. Edebiyatın daha önce yeterince işlenen tabiat ve insan konularından sıyrılıp toplum edebiyatı olmasıydı bütün arzumuz.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada “biz” diye sözü

edilen sanatçılardan birisi olamaz?

A) Sadri Ertem B) Sabahattin Ali

C) Samim Kocagöz D) Yusuf Atılgan

E) Kemal Bilbaşar

5. I. Rıfat Ilgaz

II. Muzaffer İzgü

III. Aziz Nesin

Aşağıdakilerden hangisi yukarıda numaralanmış sanatçıların ortak özelliğidir?

A) Modernizmi esas alan romanın öncüleri olma

B) Yapıtlarında bireyin iç dünyasına odaklanma

C) Deneme ve eleştiri türünün gelişmesine önemli katkılarda bulunma

D) Güldürürken düşündürmeyi de amaçlayan bir mizah

anlayışının başarılı örneklerini verme

E) Yapıtlarında toplumsal içerikten çok, bireysel temalara ağırlık verme

3. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Cumhuriyet’in ikinci kuşak sanatçılarından Orhan

Hançerlioğlu, Büyük Balıklar’da yüksek idealleri olan

kişilerin büyük kentlere duydukları özlemi anlatır.

B) Romanlarında tarihe de yer veren Aka Gündüz, Kurtuluş Savaşı’nın Batı cephesini konu alan, Kalpaklılar ve Doludizgin adlı romanları kaleme almıştır.

C) Romanlarının konusunu köy-kasaba çevrelerinden

alan Kemal Bilbaşar, Başka Olur Ağaların Düğünü’nde

Batı Anadolu’dan bir kasaba kesiti sunar.

D) Romanlarında, yeni bir insan modeliyle okurun karşısına çıkan İlhan Tarus, Yeşilkaya Savcısı’nda, bir

savcının, Doğu Anadolu kasabalarından birinde, toplumdaki çürümüş unsurlarla mücadelesini işler.

E) Talip Apaydın’ın, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki köy hayatından kesitler sunan Toz Duman İçinde romanı,

konusuyla diğer romanlarından ayrılır.

4. ---- romanlarında olduğu gibi öykülerinde de ekmek parası peşinde koşanların yaşamı, kendi yaşamından yansımalar olarak sergilenir. Günlük ekmek paralarını güçlükle çıkarabilen, daha yoksul olmamak için çalışan bu

insanların yaşamlarını sürdürdükleri ortam olarak, gecekondu bölgeleri, İstanbul’un yoksul semtleri, fabrikalar,

cezaevleri seçilmiştir. Sarhoşlar, Çamaşırcının Kızı, 72.

Koğuş tanınmış öyküleridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Orhan Kemal’in B) Kemal Tahir’in

C) Kemal Bilbaşar’ın D) Yaşar Kemal’in

E) Samim Kocagöz’ün

2. Yaşar Kemal ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Halk kültürü kaynaklarından yararlanmıştır.

B) Orta Direk, Yer Demir Gök Bakır ve Ölmez Otu adlı

romanlarıyla Köyden İndim Şehire adlı bir üçleme

oluşturmuştur.

C) Destansı romanlar kaleme almıştır.

D) Teneke adlı romanında idealizm ile baskın güç arasındaki mücadeleyi gözler önüne serer.

E) Yapıtlarında çoğunlukla Çukurova’yı, bu bölgenin insanlarını ve toplumsal gerçeklerini şiirsel bir dille anlatmıştır.

6. Hikâyelerini Anadolu’dan Hikâyeler, Cevizli Bahçe, Pazarlık, Pembe Kurt, Üç Bulutlu Hikâyeler, Irgatların Öfkesi

adlı kitaplarında toplayan ----, daha çok memleket hikâyeleri sınırları içinde kalması ve eleştirel gerçekçi kimliğiyle dikkati çeker. Yapıtlarının konularını, genellikle, Kuzey Anadolu ve Batı Anadolu bölgesi kasaba insanlarının hayatlarından alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sadri Ertem B) Kemal Bilbaşar

C) Samim Kocagöz D) Necati Cumalı

E) Bahaeddin Özkişi

P:237

EDEBİYAT 44

Öğreten Test FASİKÜL 5

8. Sivas’ın köylerinden birinde üç çocukluk arkadaşı İflahsızın Yusuf, Köse Hasan ve Pehlivan Ali, hemşerilerinden birinin Çukurova’da fabrikası olduğunu bildiklerinden iş bulma umuduyla yola koyulurlar. Zor çalışma şartlarında yaşamlarını sürdürmeye çalışan kahramanlar şehrin insanlarının bencil olduğunu, hayatın başkasının cebindeki parayı nasıl kendi cebime koyarım düşüncesi

üzerine kurulu olduğunu çok geçmeden anlayacaklardır.

Aşağıdaki yapıtlardan hangisi bu parçada sözü edilen yapıtın yazarına ait değildir?

A) Murtaza B) Baba Evi

C) Ekmek Kavgası D) Kurt Kanunu

E) Hanımın Çiftliği

11. O yıl köylüler yine Sıddıkzade’ye başvururlar, fakat yünlerini satamazlar. Bunun üzerine bir kurul seçerek İstanbul’a gönderirler. Artık yünlerini orada satacaklardır. Kurulda Hasan da vardır. İstanbul’a gelince epeyce dolaşır, epey aranırlar. Sonunda okumacılar loncasının başkanına rastlarlar. Başkan Hasan’a, bütün memleketin

ucuz Avrupa malları karşısında bunalım geçirdiğini, çıkrıkların durduğunu, köylülerin şehirlere akın ettiğini anlatır. Hasan köylülerin yanına döner, durumu açıklar. Savaşmaktan başka çare yoktur fakat köylüler hükümetle,

Sıddıkzade’yle uğraşmaktan çekinirler.

Bu parçada içeriği verilen romanın yazarı aşağıdaki

sanatçılardan hangisidir?

A) Sadri Ertem B) Abbas Sayar

C) Aziz Nesin D) Dursun Akçam

E) Muzaffer İzgü

7. Bir eleştirmenin Kemal Tahir’in edebiyatımızdaki yerini ve kişiliğini değerlendirirken verdiği aşağıdaki

bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) İlk kitaplarında daha çok köy sorunlarına eğilirken

sonraları Türk tarihinin ve özellikle yakın tarihin olaylarını ele aldı.

B) Konularını Çankırı, Çorum dolaylarından, Kurtuluş

Savaşı’ndan, eşkıya menkıbelerinden, ağalık düzeninden, hapishanelerden seçti.

C) Esir Şehrin İnsanları Mütareke Dönemi aydınlarını anlattığı “Esir Şehir” üçlemesinin ilk kitabıdır.

D) Yorgun Savaşçı eserinde Milli Mücadele Dönemi olayları Yüzbaşı Cemil’in hikâyesi üzerinden anlatılır.

E) Kalpaklılar ve Doludizgin romanları, Kurtuluş Savaşı’mızı destansı bir dille anlattığı belgesel niteliği taşıyan yapıtlarıdır.

9. Romanlarında toplumsal sorunlara ağırlık veren ----, roman ve öykülerini oyunlaştırarak tiyatro alanına girmiştir. Oyunlarından İspinozlar, yoksul bir göçmen ailesiyle,

zengin ancak görgüsüz bir ailenin karşılaştırılmasıdır. 72.

Koğuş’ta ise bir cezaevi koğuşundan hareket ederek, insanları suça itenin, toplum düzeni olduğu düşüncesini

ortaya koymaya çalışır. Kardeş Payı’nın konusu ise kimi

romanlarında da üzerinde durduğu, Anadolu’dan büyük

kentlere çalışmaya giden işçilerin sömürülüşüdür.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Orhan Kemal B) Recep Bilginer

C) Turan Oflazoğlu D) Sabahattin Ali

E) Kemal Bilbaşar

10. I. Onuncu Köy

II. İnce Memed

III. Acı Tütün

IV. Geçmiş Zaman Köşkleri

V. Siyah Kehribar

Yukarıda verilen eserlerin hangilerinin toplumcu gerçekçi bir anlayışla ortaya konduğu söylenemez?

A) I ve II B) Yalnız II C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

1-D 2-B 3-B 4-A 5-D 6-B 7-E 8-D 9-A 10-E 11-A 12-A

12. Mahmut Makal’ın köyün iç yüzünü olduğu gibi yansıtan

bu yazıları köy davasını ele alacak olanlar için bir ayna

vazifesi görecek, onları yanlış yollara sapmaktan kurtaracaktır. Bu bakımdan anlatılanlar, memleket için çok

hayırlı olacaktır. Gerçeği olduğu gibi görerek buna dayanan işler yapılırsa çetin zannedilen sorunları çözmek

kolaylaşır. İnsanlar için yüzyıllar boyunca meçhul kalmış

ve bu nedenden çözülmez bir düğüm sanılan sorunları

açık açık arka arkaya dizen bu eser köylerin kalkınması

için çalışmak isteyenlere büyük kolaylıklar sağlıyor. Bu

yazılarda ayrıca bizim henüz pek alışık olmadığımız bir

üslup ve eda şekli vardır ki köy dilinin ulusal edebiyatımıza mal olması için böyle yazılara ihtiyacımız var. Bu

açıdan ---- toplumumuza hizmeti büyüktür.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Bizim Köy’ün B) Yılanların Öcü’nün

C) Bir Karış Toprak’ın D) Yarbükü’nün

E) Cemo’nun

P:238

45 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 5

5. Aşağıdakilerden hangisi Samim Kocagöz’e ait romanlardan biri değildir?

A) Bereketli Topraklar Üzerinde

B) Doludizgin

C) Kalpaklılar

D) Bir Karış Toprak

E) Bir Çift Öküz

1. Sabahattin Ali, ilk romanı Yusufçuk Yusuf’ta bir kasabanın toplumsal yapısını, İçimizdeki Şeytan romanında

II. Dünya Savaşı öncesi İstanbul’da aydınlar arasındaki

tartışmaları yansıtır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II III

IV

V

2. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen sanatçıyla ilgili değildir?

A) Daha çok, memleketi olan Söke yöresini ele aldığı

romanlarıyla dikkati çeker. Bir Şehrin İki Kapısı, Yılan

Hikâyesi, Bir Karış Toprak, Bir Çift Öküz bu özelliği

taşıyan romanlarıdır. (Samim Kocagöz)

B) İlk romanı Denizin Çağırışı’nda yoksul bir öğretmenin yaşamı anlatılır. Değişik toplumsal konuları ele

aldığı öteki romanları, Yeşil Gölge, Başka Olur Ağaların Düğünü ve Zühre Ninem’dir. (Kemal Bilbaşar)

C) İlk romanı Aganta Burina Burinata’da küçük yaşta

başlayan deniz tutkusunu dile getirirken Uluç Reis

ve Turgut Reis’te Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerde sınırlarını genişletmek için yaptığı savaşları anlatır. (Aka Gündüz)

D) Fahim Bey ve Biz, Çamlıca’daki Eniştemiz, Ali Nizami

Bey’in Alafrangalığı ve Şeyhliği romanlarında, geçmişte kalan yaşayışa duyduğu özlemi dile getirir.

(Abdülhak Şinasi Hisar)

E) Kürk Mantolu Madonna’da bir aydının çevresi ve ailesiyle olan uyuşmazlığı, bu uyuşmazlığın nedenleri

verilir. (Sabahattin Ali)

3. Aşağıdakilerden hangisi Kemal Tahir’e ait romanlardan biri değildir?

A) Göl İnsanları

B) Sağırdere

C) Yedi Çınar Yaylası

D) Köyün Kamburu

E) Esir Şehrin İnsanları

4. Aşağıdakilerin hangisinde verilen bilgi, ayraç içindeki sanatçıyla ilgili değildir?

A) İlk romanı Karanlık Dünya’da Anadolu’da görevli bir

aydının çektiği yabancılıkları ve iç çatışmalarını ele

aldı. (Orhan Hançerlioğlu)

B) Alman Ekmeği, Demir Bebek romanlarında Almanya’daki Türklerin toplumla uyumsuzluğunu eleştirel

bir gözle ele aldı. (Bekir Yıldız)

C) Peygamberin Son Beş Günü adlı romanında ideolojilerin insanları mekanikleştirip kalıpların esiri hâline

getirmesini ele almıştır. (Tahsin Yücel)

D) Üstün bir gözlem gücü olan yazar, Sarduvan adlı romanında Türkçeyi başarıyla kullanmıştır. (Faik Baysal)

E) Yer Demir Gök Bakır’da borçları olan köylülerin Adil

Ağa’dan korkarak, ermiş gözüyle baktıkları Taşbaş’a

sığınmalarını anlatır. (Orhan Kemal)

6. ----, idealizm ile baskın güç arasındaki mücadelenin romanı olan Teneke’de, büyük çıkar gruplarına karşı kaymakam Fikret Irmaklı ve memur Resul Efendi’nin feodal

güçlere karşı inandıkları yüceltilmiş ahlâkî değerleriyle

onurlu direnişlerini anlatır. Romanın sonunda Kaymakam Fikret, arkasından çalınan teneke seslerine aldırmaksızın kendisini harcayan idarecilere kırgın bir hâlde

kasabayı terk eder.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Orhan Kemal

B) Yaşar Kemal

C) Dursun Akçam

D) Abbas Sayar

E) Mahmut Makal

P:239

EDEBİYAT 46

Pratik Test FASİKÜL 5

9. Öykü ve romanlarında gerçekçi yaklaşımı, gözlem ve

deneyime dayalı güçlü betimlemeleri ve toplumsalcı yönüyle tanınmıştır. Öğretmenliğinin sağladığı deneyimlerle çocuk edebiyatı alanında eserler vermiştir. Aç Harmanı, Sürgünler, Mehmetçik Mehmet, Dilsiz Oyunu, Yüreğin Sesi, Zeytin Ülkesi romanlarından bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Kemal Bilbaşar B) Attila İlhan

C) Rıfat Ilgaz D) Mehmet Başaran

E) İsmet Özel

11. Şiirin yanı sıra öykü ve roman alanında da yapıt veren

Necati Cumalı, yapıtlarında çoğunlukla Çukurova’yı, Akdeniz kıyı ve açıklarındaki denize bağlı olayları dile getirmiştir. Tütün Zamanı ve Yağmurlar ve Topraklar tanınmış romanlarıdır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III IV

V

8. Aşağıdakilerin hangisi, ayraç içinde verilen sanatçıyla ilişkilendirilemez?

A) Tarlada çalışan ırgatların, fabrikadaki işçilerin, köyden kente göç eden gurbetçilerin acıklı hikâyelerini

gerçekçi bir şekilde anlatır. Ekmek Kavgası adlı eseri

öykü türündedir. (Orhan Kemal)

B) Kuyucaklı Yusuf adlı romanıyla tanınmıştır; eserlerinde aşk teması etrafında güçlü güçsüz, ezen ezilen çatışmasını anlatarak okuru bilinçlendirmeye çalışmıştır. (Sabahattin Ali)

C) Romanlarında gerçekçi bir yaklaşımla köy ‑ kent sorunlarına, hapishane yaşamına yer veren yazar, daha

sonraki yıllarda tarihsel ve siyasal içerikteki romanlarıyla tanınmıştır. (Kemal Tahir)

D) Eserlerinde özellikle Çukurova köylüsü ile Güney ve

Doğu Anadolu insanını çeşitli yönleriyle anlatmıştır.

Anlatımında halk türkülerinden, masal ve efsanelerinden faydalanmıştır. (Yaşar Kemal)

E) Yalın bir dille toplumdaki aksayan yönleri, yergiye elverişli tarafları abartılı tiplerle mizahi bir şekilde anlatan sanatçı, Tarlabaşı Salkım Saçak romanını yazmıştır. (Dursun Akçam)

10. Aşağıdakilerin hangisi, ayraç içinde verilen sanatçıyla ilişkilendirilemez?

A) Yılkı Atı romanıyla ismini edebiyat dünyasına duyurdu.

Yılkı Atı, Çelo, Can Şenliği romanları ödül almıştır.

Yılkı Atı’nda bir atın doğadaki yaşam mücadelesi yanında köylünün yoksulluğunu ve çaresizliğini anlatmıştır. (Abbas Sayar)

B) Mizah ögelerinden faydalanarak toplumun aksayan

yönlerini okuyuculara aktardı. Taşlama, yergi özelliği

taşıyan eserleri düşündürür ve güldürür. (Muzaffer İzgü)

C) Köylünün doğa ile savaşını konuşma dilinin doğallığıyla anlattı. Tütün Zamanı, Yağmurlar ve Topraklar,

Acı Tütün en başarılı romanları arasındadır. (Fakir

Baykurt)

D) İlk romanı Sarı Traktör’de tarımda makineleşmeye bir

umut olarak yaklaşmıştır. Yarbükü’nde ise köylüler

arasındaki toprak ve su paylaşımıyla ilgili çekişmelerin olduğu zorlu yaşam koşullarını anlatmıştır. (Talip Apaydın)

E) Doğu Anadolu’nun toplum yapısına ışık tuttu. Cemo,

Memo, Başka Olur Ağaların Düğünü romanlarında

toplumcu bakışla köy gerçeğini anlatmıştır. (Kemal

Bilbaşar)

1-C 2-C 3-A 4-E 5-A 6-B 7-D 8-E 9-D 10-C 11-B

7. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Toplumsalcı anlatımın özgün yazarlarından olan Dursun Akçam kırsal gerçekliği edebî mizahi bir üslupla

anlattı.

B) Sadri Ertem’in fabrika ve dokumacılar arasındaki mücadeleyi işlediği Çıkrıklar Durunca, sosyal roman türüne ait ilk örneklerdendir.

C) Toplumcuğu, didaktizme yenilmeden şiirlerine sindirebilen Mehmet Başaran köy edebiyatının şiirde

önde gelen temsilcilerindendir.

D) İlhan Tarus, Yılkı Atı adlı romanında Anadolu gerçeklerini yılkıya bırakılan yaşlı bir atın yaşadıklarıyla sembolize etmiştir.

E) Rıfat Ilgaz Karadeniz’in, ekmeğini denizde arayan insanını bütün gerçekliği içinde yansıtan öykülerinde

kişilerin iç dünyalarını ortaya koydu.

P:240

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 5

1. Aşağıdakilerin hangisi Necati Cumalı’yla ilgili olarak

söylenemez?

A) Şiirin yanı sıra öykü, roman ve tiyatro türlerinde de

eserler vermiştir.

B) Roman ve öykülerinde daha çok Ege Bölgesi’nin köy

ve kasabalarında yaşayan insanların sorunlarına eğilmiştir.

C) Gözlemlerini yer yer gülmeceden de yararlanarak

dile getirmiştir.

D) Tütün Zamanı, Acı Tütün, Susuz Yaz önemli yapıtları

arasındadır.

E) Sarı Traktör adlı yapıtında köylüyü ve köy sorunlarını

dile getirmiştir.

6. Aşağıdakilerden hangisinde aynı sanatçıya ait yapıtlar bir arada verilmemiştir?

A) Kuyucaklı Yusuf - İçimizdeki Şeytan

B) Ekmek Kavgası - Çamaşırcının Kızı

C) Yılanların Öcü - Kaplumbağalar

D) Çıkrıklar Durunca - Deniz Küstü

E) Köyden İndim Şehire - Maral

2. 1960 öncesi köy romanlarında karşımıza çıkan eğitim

sorunları, 1960’tan sonraki yılların romanlarında köy öğretmenlerinin yaşadığı sorunlar olarak yer almıştır. Bu

konuyu işleyen köy romanları Fakir Baykurt’un, ----; ----,

Kimse ve O / Hakkâri’de Bir Mevsim adlı eserleridir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Kaplumbağalar - Kemal Bilbaşar’ın

B) Onuncu Köy - Ferit Edgü’nün

C) Efendilik Savaşı - Dursun Akçam’ın

D) Irazca’nın Dirliği - Sabahattin Ali’nin

E) Köygöçüren - Samim Kocagöz’ün

5. Bu manasız ve yabancı hayatta bir tek şeye hakikaten

sarılmış, hakikaten inanır gibi olmuştu. Bu da karısı idi.

Muazzez’in varlığı onun için büyük, boşlukları dolduracak mahiyette bir şey değildi, fakat onun yokluğu müthişti. Onun bu kadar sebepsiz yere, bu kadar insafsızca

hayatından koparılması çıldırtacak kadar acı idi. Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu. Koruyucusu Kaymakam Salahattin

Bey’in evinde bir daha kopmamacasına tutulmuştu ona

bir kere ondan vazgeçemezdi.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Avare Yıllar B) Kuyucaklı Yusuf

C) Namus Düşmanı D) Sevgiye On Ölüme Beş Kala

E) Kan Konuşmaz

3. Öykü yazmada kurgu ve konuya önem veren ---- ilk öykülerinden başlayarak gerçekçiliği benimsemiştir. Öykülerini topladığı ilk kitabı Telli Kavak’ta, konularını İstanbul’dan seçtikleri de olmakla birlikte, çoğunlukla olaylar

Söke Ovası’nda, Menderes Vadisi’nin dağ ve ova köylerinde geçer. Gözlemlerine dayanan öykülerinde Menderes kıyılarında pamuk, tütün tarlalarında geçimlerini

sağlayabilmek için çalışan köylülerin yaşantıları, değişik

sorunlarıyla birlikte verilmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Sabahattin Kudret Aksal

B) Samim Kocagöz

C) Dursun Akçam

D) Ebubekir Hazım Tepeyran

E) Memduh Şevket Esendal

4. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Reşat Enis Aygen, sosyal gerçekçiliğe yaklaşan tutumuyla, yoksul aydınlar ve sanatçıların hayatını işleyen konulara Ekmek Kavgamız, Ağlama Duvarı, Yolgeçen Hanı, Despot gibi romanlarında yönelmiştir.

B) Orhan Hançerlioğlu, ilk romanı Karanlık Dünya’da

Anadolu’da görev yapan ve kendini yabancı hisseden bir aydının iç çatışmalarını ele almıştır.

C) Konularını, gazeteci ve memur olduğundan, yaşadığı çevreden seçen İlhan Tarus, Saman Pazarı adlı

romanı kaleme almıştır.

D) Tahsin Yücel’in, en tanınmış romanı Tütün Zamanı,

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Trakya göçmeni

bir ailenin yaşadığı mağduriyeti, aile içi sorunları,

komşuluk, akrabalık ilişkilerini yöreye özgü renklilik

içinde ele alır.

E) Faik Baysal, Drina’da Son Gün’de İkinci Dünya Savaşı yıllarında Yugoslavya Türklerinin çektikleri sıkıntıları anlatır.

P:241

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 5

11. ----, bu romanını geleneksel öykülerle besler, kahramanını, yüce amaçlar için hazırlar. Söz gelişi Memed’in başkaldırı ve öç alma öyküsünü eşkıya romanlarında pek

yer verilmeyen bir aşk öyküsüyle zenginleştirir. Gerilim,

çoğu yerde öç alma ve aşk temasıyla sağlanır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kemal Tahir

B) Samim Kocagöz

C) Yaşar Kemal

D) Dursun Akçam

E) Ebubekir Hazım Tepeyran

1-E 2-B 3-B 4-D 5-B 6-D 7-B 8-E 9-A 10-B 11-C 12-E

10. Aşağıdaki sanatçı - yapıt eşleştirmelerden hangisi

yanlıştır?

A) Orhan Kemal - Eskici ve Oğulları

B) Necati Cumalı - Çelo

C) Sadri Ertem - Silindir Şapka Giyen Köylü

D) Talip Apaydın - Emmioğlu

E) Kemal Bilbaşar - Kölelik Dönemeci

12. Kemal Tahir, Yorgun Savaşçı; Samim Kocagöz, Kalpaklılar adlı oyunlarıyla Millî Mücadele Dönemi’ne ışık tutmuşlardır.

Bu cümlede numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II III IV

V

7. Aşağıdaki sanatçı - yapıt eşleştirmelerinden hangisi

yanlıştır?

A) Sabahattin Ali - Kürk Mantolu Madonna

B) Yaşar Kemal - Küçük Paşa

C) Kemal Tahir - Yol Ayrımı

D) Fakir Baykurt - Onuncu Köy

E) Talip Apaydın - Ortakçının Oğlu

8. Aşağıdakilerin hangisinde toplumcu gerçekçi anlayışı benimseyen sanatçılar bir arada verilmemiştir?

A) Samim Kocagöz - Tahsin Yücel - Orhan Hançerlioğlu

B) Bekir Yıldız - Faik Baysal - Reşat Enis Aygen

C) Dursun Akçam - Aziz Nesin - Rıfat Ilgaz

D) İlhan Tarus - Talip Apaydın - Sadri Ertem

E) Abbas Sayar - Arif Nihat Asya - Sevinç Çokum

9. Sabahattin Ali Türk edebiyatında köyü ve köylüyü belli

bir bakış açısı altında inceleyen ilk yazarlardandır. Ondan öncekilerden de köyü ve köylüyü konu alanlar vardı

ama bunlar yapıtlarının merkezine aydın kişiyi yerleştirmiş ve aydın-halk karşıtlığını sergilemiştir. Sabahattin

Ali’nin yapıtlarının merkezinde ise köy ve köylü vardır.

Onların toplumsal ve ekonomik durumlarını, doğayla mücadelelerini, devlete, aydınlara ve yöneticilere duydukları güvensizlikleri, ürünlerini satmakta çektikleri güçlükleri anlatır. Köy ve kasaba perspektifinde Anadolu insanını, bu insanların düşünüş ve yaşayış tarzlarını anlattığı

---- romanı, gerçekçi Türk romanının en özgün örneklerinden biridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kuyucaklı Yusuf

B) Tırpan

C) Sarı Sıcak

D) Yağmurlar ve Topraklar

E) Bir Çift Öküz

P:242

Cumhuriyet Dönemi Türk

Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

FASİKÜL 6

1 EDEBİYAT

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerden hangisi modernizmi esas alan yapıtların

belirleyici özelliklerinden biri değildir?

A) Okurların merak duygusunun kamçılanması amaçlanır.

(Modernizmde kapalı bir anlatım olduğundan okurun aktif bir tutum içinde olması gerekir. Cevap A)

B) Yaşamın çok boyutlu ve kavranması zor gerçeklerden

oluştuğu savunulur.

C) Anlatıcı, büyük ölçüde birey bilinciyle kendi “ben”ini öne

çıkarır.

D) Topluma ait değerleri yansıtma amacı yoktur.

E) Anlatılanlar kişilerin iç dünyasının süzgecinden geçirilerek verilir. AKLINDA OLSUN

Modernist Roman Anlayışıyla Geleneksel Roman

Anlayışı Arasındaki Farklar

O Geleneksel roman anlayışından yapıtların içeriğinin

ya da verdiği mesajın önemsenmesine karşın modern

romanda yazar daha çok biçimsel özelliklere eğilmiş,

romanın tekniğine, kurgulama yöntemine, dilin kullanımına, dile dayalı oyunlara öncelik vermiştir.

O Klasik romanda yazarın betimlemelere ve dış gözlemlere önem vererek dış dünyayı etkili bir biçimde

anlatması önemliyken, modern roman insanın iç dünyasına, ruhuna, bilinçaltına yönelmiştir.

O Geleneksel romanlarda roman boyunca bir anlatıcı varken modernist eserlerde I.ve III. tekil kişili anlatımın yanı sıra ilahi bakış açısı iç içe kullanılabilir.

PRATİK BİLGİ

Modernist romanın Batı edebiyatındaki

temsilcileri

O James Joyce (Ceymis Coys), Franz Kafka (Franz

Kafka),VirginiaWoolf(VircinyaVolf), MarcelProust

(Marsel Prost), Robert Musil (Robert Muziil), William Faulkner (Vilyım Folknır) gibi yazarlardır.

Türk edebiyatındaki temsilcileri

O Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet

Ağaoğlu, Mehmet Eroğlu gibi yazarlar modernizmin etkilerini yansıtan eserler vermişlerdir.

BAŞKA YERDE YOK

O Modernizmde de rastladığımız metinler arasılığı, postmodernist yazarlar zenginleştirerek

kullanmaya devam etmişlerdir.

O Türk edebiyatında İhsan Oktay Anar, Hasan Ali

Toptaş,OğuzAtay,Nedim Gürsel,OrhanPamuk,

Bilge Karasu, Pınar Kür, Selim İleri, İnci Aral, Buket Uzuner gibi birçok sanatçının romanlarında

postmodernizm akımının etkileri görülmektedir.

BAŞKA YERDE YOK

Modernizm ve Postmodernizm

O Tanımsal niteliği tam olarak belirlenmemiş olan

postmodernizm “modernizm sonrası, modernizmin devamı” gibi anlamlara gelmektedir.

O Postmodernizm, modernizm zemininde doğup

geliştiği gibi yine modernizmle iç içe varlığını sürdürmektedir.

O Postmodernizm, modernizme bazı eleştiriler getirse de anlatım biçimi, yazarın tavrı gibi konularda ciddi farklılıklar olsa da temelde benzeşmektedir.

O Postmodernizm, modernizmin daha ileri bir aşaması olarak görülebilir.

O Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında 1980’den

sonra postmodernizm akımı etkili olmaya başlamıştır.

O Modern sonrası anlamına gelen postmodernizme göre hayat bir oyundur.

O Postmodernist romancılar; bir kısmını modernizmden devraldıkları metinler arasılık, kolaj, pastiş, üst kurmaca, parodi gibi anlatım tekniklerini

yeni bir yorumla eserlerinde kullanmışlardır.

MODERNİZMİ VE POSTMODERNİZMİ ESAS

ALAN ESERLER

 I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkım ve felaketler insanın hayata karşı iyimserliğini, inancını temelden sarsmıştır.

 XX. yüzyılda ortaya çıkan kuantum fiziğinin getirdiği bulgular, Heisenberg’in (Hayzınberg) Belirsizlik Kuramı ve

Einstein’ın (Aynştayn) Görecelik Kuramı; insanın gerçek

algısının belirsizleşmesine neden olmuştur.

 Bilim alanındaki bazı gelişmeler sonucu roman anlayışı değişmeye başlamıştır.

Modernizmi Ve Postmodernizmi Esas Alan

Eserlerin Özellikleri

 Toplumdaki değeler çatışması, bireyin bunalımları, yalnızlığı, karmaşık ruh hâli ve yerleşik değerlere başkaldırı gibi

konulara yer verilmiştir.

 Romanlarda bilinen anlamda bir olay örgüsü yoktur, neden-sonuç ilişkisine bağlı kalınmamıştır, roman, en baştan

başlamak veya belirli bir sonla bitmek zorunda değildir; romanda birden çok son da olabilir.

 Yazar, insan dışındaki dünyayı yalın biçimde yansıtmaktan

kaçınır; geleneksel anlatımın dışına çıkar, yer yer sembolik anlatımdan yararlanır.

 Bu romanlarda, sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanılarak şiirsel bir dil kullanılır.

 Yazarlar gerçek yaşamdan beslenmek zorunda değildir

hatta yazar romanla gerçek yaşam arasındaki

 bağları koparır bu amaçla simgelere, mitolojiye, efsanelere, mistisizme, fanteziye yönelebilir.

 Modernist roman gizlerini hemen ele vermediğinden ve kapalı bir anlatıma sahip olduğundan okurun “aktif” olmasını gerektirir.

9. ÜNİTE

P:243

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 2

BAŞKA YERDE YOK

Büyülü Gerçekçilik (Fantastik Gerçekçilik)

O Büyülü gerçekçilik akımı, yeni bir sanat yaklaşımı olarak algılanmamalı çünkü büyülü gerçekçi roman, var olan roman anlayışının yeniden

yorumlanma biçimidir.

O Büyülü gerçekçilik, postmodern romanın odağındaki bir akımdır.

O Büyülü gerçekçilik akımının en tanınmış ismi

Gabriel García Marquez’dir. Nobel ödüllü Kolombiyalı yazar Marquez, Yüzyıllık Yalnızlık adlı romanıyla büyülü gerçekçilik akımının gelişiminde öne çıkmıştır.

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Kapı çalınıyor. Kim geldi acaba? Kimi istersem, kimin ismini yazarsam o gelir. Yazmanın bu yararı var işte, küçük bir işaretle,

canımın istediğini getiririm. İstersem fikrimi değiştiririm. Kim ne

yapabilir? Hadi bakalım, kapının zili çalmadı, gelen giden yok.

Bu parçada, postmodern romanın aşağıdaki hangi özelliği vurgulanmaktadır?

A) Metinler arası ilişkilere yer verme

B) Anlatıcıyı kurmacanın parçası kılma

(Postmodern romanda anlatıcı, yazarın kendisi değil kurmaca bir kişidir. Bundan dolayı parçada “Anlatıcıyı kurmacanın parçası kılma” özelliği vurgulanmaktadır. Cevap B)

C) Tarihî gerçekliği yeniden oluşturma

D) Çok katmanlı bir anlatı yapısı kurma

E) Okuru, kurmacanın merkezine yerleştirme

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2018 AYT

Uyumasından yararlanıp onun hakkında sessizce bilgi verelim. Özel hayatlarında hareketsiz ve başarısız olan Çehov kahramanları gibi kederliydi hep. Keder konusuna daha sonra

çok döneceğiz. Kendisine adının ilk harfleriyle Ka denmesini

tercih ettiğini, bu kitapta da öyle yapacağımı hemen söyleyeyim. Şimdi Erzurum garajından ayrıldıktan sonra yolculara iyi

seyahatler dileyen şoför gibi ben de ekleyeyim: Yolun açık olsun Ka... Ama sizi kandırmak istemem; Ka’nın eski bir arkadaşıyım ve Kars’ta başına gelecekleri daha bu hikâyeyi anlatmaya başlamadan biliyorum ben.

Bu parçadan hareketle postmodern romanla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Romanın kurmaca olduğu okura hissettirilir.

B) Romanın yazılma süreci metne konu edilir.

C) Anlatıcı, kurmacanın etkin bir figürü hâline getirilir.

D) Kurmaca ile gerçeklik arasındaki sınır belirginleştirilir.

(Postmodern romanda gerçek; göreceli, parçalı bir olasılıktır. Cevap D)

E) Doğrudan veya dolaylı biçimde okurla iletişim kurulur.

2 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?

A) İç konuşmadaki düzenli mantık silsilesinden çıkılarak kahramanın düşüncelerinin art arda ve düzensiz bir biçimde

verildiği teknik. (Bilinç Akışı)

B) Yazarların; olayları açıklamak, kahramanın kimliğine açıklık getirmek veya bir problemi çözmek için, anlattıklarının

şimdiki zamanından ayrılarak geçmişe gitmesi. (Geriye

Dönüş)

C) Bir yazarın, başka bir yazarın metninden aldığı parçaları

kendi metninin içinde eriterek yeniden yazması. (Metinler Arasılık)

D) Gerçekliğin farklı alanlarından alınan çeşitli parçaların,

doğrudan doğruya, “biçimci” görüşlere uygun olarak birleştirilmesi. (Kurgu)

E) Yazarın, kahramanların akıllarından geçeni, içlerinden geçirdiklerini, onların kendi kendileriyle konuşması biçiminde yansıtması. (Diyalog)

Postmodernizmde Kullanılan Anlatım Teknikleri

Üst kurmaca

 Sanatçının yazma eylemini kurmaca metnin parçası durumuna getirmesi, romanı nasıl yazdığını anlatması ve romanında yazma ile ilgili sorunlar konusunda düşünce üretmesi üst kurmacayı oluşturur.

 Bu teknik, roman teorisini roman pratiği içinde göstermektir. Örneğin bir polisiye roman içinde polisiye roman türünün

özelliklerinin de romanın içinde yer alması üst kurmacadır.

Metinler arasılık

 Metinlerin anlamının başka metinler tarafından şekillendirilmesi, bir yazarın başka bir metni ödünç alması ve dönüştürerek kullanmasıdır.

Kolaj/Montaj

 Metinlerde yazarın yapıttan bağımsız olarak deneme, fıkra, mektup gibi türleri metin içinde kullanmasıdır. Yazarın

amacı yapıttaki kurgusal bütünlüğü bozmaktır.

 Örneğin, bir romanda şiir, günlük, makale, masal gibi türler kullanılır veya ansiklopedi maddesi, reklam yazısı gibi

parçalar alıntılanabilir.

Leitmotiv

 Romanın değişik bölümlerinde, çeşitli nedenlerle tekrarlanan ifade kalıbı ya da belli sembollerdir. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanında Olric’in “efendim” demesi, Turgut’un “bat dünya bat” sözü birer leitmotiv örneğidir.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:244

FASİKÜL 6

3 EDEBİYAT

BAŞKA YERDE YOK

O Türk edebiyatında Latife Tekin ve Nazlı Eray gibi

postmodern yazarlar bu akıma öncülük etmiştir,

Elif Şafak bazı eserlerinde büyülü gerçekçilik akımına yer vermiştir.

O Batı’da “Magical Realism” olarak

bilinen akım, Türkçeye “Büyülü

Gerçekçilik”, “Büyüleyici Gerçekçilik” ve “Muhteşem Gerçekçilik”

olarak çevrilmiştir.

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Cimrilik, korkaklık, evlat sevgisi gibi bütün insanlarda ortak

olan bir niteliği abartarak bir insanda toplama işidir tipleştirme.

Söz gelimi Balzac’ın Goriot Baba’sı, Cervantes’in Don Kişot’u

birer tiptir. Buna göre Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı romanındaki ----, Yaşar Kemal’in Ortadirek adlı romanındaki ---- birer tiptir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Cemil – Afife

B) Hayri – Hakkı Celis

C) Yusuf – Fahim Bey

D) Selim – Meryemce (Tutunamayanlar’daki tip, Selim; Ortadirek’teki tip, Meryemce’dir.Hakkı Celis, Cemil ve Seniha-Kiralık Konak, Afife-Nur Baba, Fahim Bey-Fahim Bey

ve Biz roman kişileridir. Cevap D)

E) Adnan – Seniha

 Olayın çok etkisinde kalır. İntiharın sebeplerini merak eder.

İlkin Selim’in arkadaşlarından Metin ve Esat’la görüşür. Turgut Özben, Selim’le ilişkisi olan Günseli adlı bir kızla tanışır.

ORHAN PAMUK (1952-....)

 Romanlarında Doğu-Batı sorunsalını kültürel ve felsefi yönüyle irdelemiştir.

 Yeni Hayat, Kara Kitap gibi romanlarında

üst kurmaca tekniğini kullanarak bir olaydan çok o olayın anlatılış serüvenine odaklanmış ve edebiyatımızda postmodernizmin öncüsü olmuştur.

 İlk romanı Cevdet Bey ve Oğulları ile Orhan Kemal Roman

Armağanı’nı almıştır.

 2006 yılında “Nobel Edebiyat Ödülü”nü kazanarak Nobel

ödülü alan ilk Türk sanatçısı olmuştur.

 İlk ve son siyasi romanım dediği Kar’da, Kars’ta farklı ideolojideki grupların durumunu anlatmıştır.

Eserleri:

 Cevdet Bey ve Oğulları, Sessiz Ev, Beyaz Kale, Kara Kitap,

Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı, Kar, Masumiyet Müzesi:

Roman

 İstanbul: Hatıralar ve Şehir, Babamın Bavulu: Anı

SESSİZ EV (özet)

 Tarihçi Faruk, devrimci Nilgün ve zengin olmayı kafasına

koymuş bir öğrenci olan Metin’in 1980 yazında, İstanbul

yakınlarında Gebze’ye bağlı Cennethisar’da doksan yaşındaki babaanneleri Fatma Hanım’ın evinde geçirdikleri bir

haftanın öyküsü beş ayrı anlatıcının bakış açısından verilir.

TUTUNAMAYANLAR (özet)

 Genç Mühendis Turgut Özben yakın arkadaşı Selim Işık’ın

kendini bir tabancayla vurduğunu gazetelerden öğrenir.

Modernizmi ve Postmodernizmi Esas Alan

Yazarlar

OĞUZ ATAY (1934-1977)

 1970’li yıllarda yazdığı eserleriyle Türk edebiyatında modern roman ve hikayenin öncülerinden olmuştur.

 Roman ve hikâyeden başka tiyatro ve günlük türünde de

eser vermiştir.

 Modernist çizgide farklı biçim, teknik ve içerikte eserler yazmıştır.

 Kendisi de akademisyen bir aydın olan yazar, eserlerinde

yaşadığı toplumun ve düzenin yerleşik kurallarına uyum

sağlayamayan, bunlarla çelişen ve sonuçta tutunamayıp

yenilen aydın kişileri anlatmıştır.

Eserleri:

 Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar, Bir Bilim Adamının Romanı, Eylembilim (Yarım kalmış romanı): Roman

 Korkuyu Beklerken: Öykü

 Oyunlarda Yaşayanlar: Oyun

 Günlük: Günlük

5 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtlarında fantastik

gerçekçiliğe ait ögeler ağır basmaktadır?

A) Oktay Akbal B) Rasim Özdenören

C) Nazlı Eray D) İnci Aral

E) Nezihe Meriç

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:245

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 4

9 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Gerek anlatım biçimi gerek çizdiği tipler gerekse romana taşıdığı konular yönünden ele alındığında ---- Aylak Adam adlı

romanıyla, Tanpınar romanının, özellikle de Huzur ve ---- romanlarının başlattığı, alışılagelmiş modern roman yazma anlayışının dışına çıkanların başında gelir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Adalet Ağaoğlu – Mahur Beste

B) Tarık Buğra – Ölmeye Yatmak

C) Yusuf Atılgan – Saatleri Ayarlama Enstitüsü

(Aylak Adam -Yusuf Atılgan, Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar. Cevap C)

D) Attila İlhan – Kılavuz

E) Bilge Karasu – Sırtlan Payı

YUSUF ATILGAN (1922-1989)

 Romanlarında psikolojik yabancılaşma ve

yalnızlık temasını başarıyla işlemiş ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları

arasında yer almıştır.

 Bilinç akışı, iç konuşma, leitmotiv ve geriye

dönüş gibi modern anlatım teknikleriyle ruhsal bakımdan

sorunlu kişilerinin iç dünyasına ışık tutmuştur.

 İlk romanı Aylak Adam’da bohem bir hayat yaşayan ve gerçek sevgiyi arayan C. adlı genci anlatmıştır.

 Bu roman öncelikle Türk edebiyatında çağdaş bireyi olanca trajedisiyle yansıtabilen ilk roman olarak öne çıkmıştır.

 Yazar, Anayurt Oteli’nde ise iletişimsizlik, yaşamın anlamsızlığı, olayların rasyonel bir biçimde açıklanamayacağı,

davranışların nedeninin bilinemeyeceği tezini işlemiştir.

Eserleri:

 Aylak Adam, Anayurt Oteli, Canistan: Roman

 Bodur Minareden Öte: Öykü

8 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

Acemice yazıldığını düşündüğümüz, başı sonu olmayan öyküleriyle okurların belleğinde yer etmiştir. Öyküleri, biçim, teknik, dil ve anlatım özellikleri bakımından “olay öykücülüğü”nden ayrılır. “Olay öykücülüğü”nü yaygınlaştırmaya çalışan ----

etkilenmekle birlikte, kendi çizgisini geliştiren, yeni bir öykücülük akımının öncüsü olan ----, Cumhuriyet Döneminde klasik öykü tekniğini yıkmıştır. Böylece Türk öykücülüğünde bir

devrim gerçekleştirmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre

aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Gustave Flaubert’den - Ömer Seyfettin

B) Anton Çehov’dan - Sabahattin Ali

C) Franz Kafka’dan - Memduh Şevket Esendal

D) Guy De Mauppassant’dan - Sait Faik Abasıyanık

E) Alphonse Daudet’den - Haldun Taner

SAİT FAİK ABASIYANIK (1906-1954)

 Edebiyatımızda, “Çehov tarzı” öykücülüğün

temsilcilerindendir.

 Öykülerini yapmacıklıktan ve sanat kaygısından uzak bir dille yazmıştır.

Â İşitilmemiş, okunmamış sözler, yadırganan

bir üslupla, konu sayılamayacak kadar aykırı karşılanan

konuları öykülerine taşımıştır.

 Burgazada, deniz, doğa, ihtiyarlar, boyacı çocuklar, balıkçı kahveleri... onun öykülerinde sık sık rastlanan öğelerdir.

 Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Havada Bulut gibi öykülerinde; esnaf, işsizler, aylaklar gibi dertli insanlara, toplumun acı çeken kesimlerine eğilmiştir.

 Kumpanya ile öykülerine giren karakterler artmıştır:

 gezgin tiyatro topluluğu, cambazhane çalışanları, emekli

miralay, Galata, Samatya, Yedikule’deki deri işçileri, meyhaneler, sabahçı kahveleri, çımacılar, garsonlar...

 Alemdağ’da Var Bir Yılan’la gerçeküstücülüğe yönelmiştir.

Öyküdeki konu ve olay akışını iyice ortadan kaldırmış, öykülemeyi ruhsal değişiklikler yoluyla yapmıştır.

Eserleri:

 Semaver, Şahmerdan, Sarnıç, Havada Bulut, Son Kuşlar,

Alemdağ’da Var Bir Yılan, Lüzumsuz Adam, Mahalle Kahvesi, Tüneldeki Çocuk, Kumpanya, Havuz Başı: Öykü

 Medar-ı Maişet Motoru, Kayıp Aranıyor: Roman

 Şimdi Sevişme Vakti: Şiir

 Açık Hava Oteli: Röportaj, makale

7 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Çok katmanlı anlatım özelliklerine sahip olan bu romanda yer

alan kişiler, nesneler ve kavramlar ayrıştırıldığında bunların birtakım simgesel değerler üstlendiği görülür. Romanın merkezinde yer alan Galip, Şeyh Galip’i çağrıştırır. Bir diğer karakter

Celâl, Mevlanâ’nın simgesel karşılığı olarak olay örgüsünde yer

alır. Hüsn ü Aşk’taki Diyar-ı Kalb ise romanda Şehrikalp Apartmanı olarak karşımıza çıkar. Bu isimler ile okuyucu, Doğu anlatı türlerinin evreninde bir yolculuğa hazırlandığını fark eder.

Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yeni Hayat

B) Benim Adım Kırmızı

C) Kara Kitap

(Kara Kitap, bazı eleştirmenlere göre Şeyh Galip’in Hüsnü

Aşk’ının günümüze uyarlanmış biçimidir. Cevap C)

D) Cevdet Bey ve Oğulları

E) Sessiz Ev

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:246

FASİKÜL 6

5 EDEBİYAT BAŞKA YERDE YOK

Nehir Roman (Irmak Roman)

 Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun, belirli bir zaman dilimi içindeki yaşayış dönemlerini ciltler halinde anlatan romanlardır.

Novella (Novel)

 Avrupa’da öykü ve romanın gelişimini etkileyen, gerçekçi ve yergili bir anlatımla yazılmış

sağlam yapılı kısa anlatıdır.

 Novella terimi bazen, öyküden uzun ama romandan kısa bir anlatı türü olan “kısa roman”

ya da “uzun öykü”yü belirtmek için kullanılır.

NEZİHE MERİÇ (1925-2009)

 Türk edebiyatının önemli kadın yazarlarındandır.

 1970’li yıllardaki siyasî savrulmaları öyküleştirmiş, kadın ve

çocuk sorunlarına eğilmiştir.

 Toplumsal yaşamda kendi iç yalnızlığını sürdüren genç kız

ve kadınları anlatmadaki başarısı ve yapıtlarının şiirli anlatımı ile ön plana çıkmıştır.

Eserleri:

 Korsan Çıkmazı, Boşlukta Mavi: Roman

 Boz bulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç, Duman altı,

Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma: Öykü

ADALET AĞAOĞLU (1929-2020)

 Yapıtlarında toplumun çalkantılı dönemlerini ve bu dönemlerin bireyler üzerindeki etkilerini irdelemiştir.

 İlginç konularının yanı sıra yapıtlarının biçimsel yetkinliğiyle, özellikle ayrıntıları değerlendirişiyle, geriye dönüşler, iç

monologlar gibi değişik tekniklerden yararlanmadaki başarısıyla dikkat çekmiştir.

 Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Gecesi ve Hayır adlı eserlerini

yazmış ve bunlardan Dar Zamanlar Üçlemesi adıyla nehir

roman oluşturmuştur.

Eserleri:

 Ölmeye Yatmak, Fikrimin İnce Gülü, Bir Düğün Gecesi, Hayır, Ruh Üşümesi, Yaz sonu, Romantik Bir Viyana Yazı: Roman

 Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi, Hadi Gidelim, Hayatı

Savunma Biçimleri: Öykü

 Evcilik Oyunu, Çatıdaki Çatlak, Sınırlarda, Tombala, Üç Oyun:

Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar; Çok Uzak-Fazla Yakın: Oyun

BİLGE KARASU (1930-1995)

 Postmodern romanın Türkiye’deki önemli isimleri arasında değerlendirilmektedir.

 Eserlerinde bireyin sorunlarına ağırlık vermiş, onun günlük hayatındaki açmazlarını işlemiştir.

 Sevgi, dostluk, yalnızlık, tutku, inanç-inançsızlık, korku ve

ölüm gibi kavramları imgesel bir dille anlatmıştır.

 İnsanla insanüstüyü, olağanla olağanüstüyü yapaylığa düşmeden, metnin doğal akışı, içinde vermiştir.

Eserleri:

 Gece, Kılavuz: Roman

 Troya’da Ölüm Vardı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Göçmüş Kediler Bahçesi: Öykü

 Ne Kitapsız Ne Kedisiz, Narla İncire Gazel: Deneme

VÜS’AT ORHAN BENER (1922-2005)

 Edebiyatımızda daha çok, öz yaşam öyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle tanınmıştır.

 Yapıtlarında gündelik olaylarla bilinçaltında birikmiş yaşam

parçalarını birleştirmiştir.

 Eserlerinde ölüm temasını öne çıkarmıştır.

 Ihlamur Ağacı oyunu ile Türk Dil Kurumu Tiyatro Armağanı’nı,

İpin Ucu oyunuyla Abdi İpekçi Armağanı’nı kazanmıştır.

Eserleri:

 Buzul Çağının Virüsü, Bay Muannit Sahtegi’nin Notları: Roman

 Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren,

Kapan: Öykü

 Ihlamur Ağacı, İpin Ucu: Oyun

10 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Gazetelerde fıkra, başyazı, söyleşiler yazdı. Öykü ve oyun yazarı olarak tanındı. İlk oyunlarından sonra epik tiyatro örneği

olarak Keşanlı Ali Destanı’nı yazdı. Güncel olayları konu alan

eleştirel oyunlarını seyirciye sunabilmek için kabare tiyatrosunun kuruluşuna öncülük etti.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Haldun Taner (Keşanlı Ali Destanı-Cevap A)

B) Recep Bilginer

C) Necati Cumalı

D) Refik Erduran

E) Turan Oflazoğlu

HALDUN TANER (1915-1986)

 Öykülerinde olayları değil, yaşamdaki kesitleri ele alan yazar Sait Faik’ten etkilenmiştir.

 Gücünü gözlem, mizah ve yergiden alan sanatçı; büyük şehrin düzensiz ve çelişkilerle

dolu yapısını, görgüsüzlük ve bilgisizliğini

yansıtan öyküleriyle tanınmıştır.

 1960 sonrası tiyatro alanında “ulusal bir sahne”nin oluşturulması yönünde çalışmıştır.

 Şişhane’de bir kazaya sebep olan, belediyeye ait bir atın

gözünden, olay mahallinde bulunan ve kazaya karışan insanlar ve bu insanların hayatlarını anlattığı öyküsü Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu ilginç anlatımıyla edebiyatımızda

önemli bir yere sahiptir.

 Ülkemizin yanı sıra Almanya, İngiltere gibi ülkelerde de oynanan ve tiyatromuzda ilk epik tiyatro örneği olan Keşanlı

Ali Destanı’ndan sonra yazdığı Gözlerimi Kaparım Vazifemi

Yaparım, Zilli Zarife gibi oyunlarında epik tiyatro teknikleriyle geleneksel tiyatro ögelerini başarıyla kaynaştırmıştır.

Eserleri:

 Yaşasın Demokrasi, Tuş, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On

İkiye Bir Var, Konçinalar, Kızıl Saçlı Amazon, Sancho’nun

Sabah Yürüyüşü: Öykü

 Keşanlı Ali Destanı, Lütfen Dokunmayınız, Günün Adamı,

Fazilet Eczanesi, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, Gözlerimi

Kaparım Vazifemi Yaparım, Vatan Kurtaran Şaban, Astronot

Niyazi, Zilli Zarife, Eşeğin Gölgesi, Huzur Çıkmazı: Oyun

 Devekuşuna Mektuplar: Düzyazı

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:247

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 6

FERİT EDGÜ (1936-...)

 Yazılarında edebiyatın konumu, yazarın özgün koşulları ve

nitelikleri üzerine düşünceleriyle dikkat çekmiştir.

 Romanlarında “niçin” sorusundan çok “nasıl” sorusu üzerinde durmuştur.

 Çevresiyle uyum sağlayamayan bireyin sorunlarına eğilmiştir.

 Plastik sanatlar alanındaki deneme, eleştiri ve tartışmalarıyla dikkat çekmiştir.

 1980 yılından itibaren küçürek öykü yazmaya başlayan Ferit

Edgü, Öç adlı bu türdeki öyküsüyle oldukça ilgi görmüştür.

Eserleri:

 Kaçkınlar, Bozgun, Av, Bir Gemide, Çığlık: Öykü

 Kimse, O, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı: Roman

 Ders Notları, Yazmak Eylemi, Binbir Gece: Deneme

FÜRUZAN (1935-...)

 Yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken

göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek

silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların

dramlarına sevecen bir bakışla eğilmiştir.

 Almanya incelemelerinden sonra göçmen ve gurbetçi işçi

sorunları üzerinde durmuştur.

 12 Mart dönemini anlattığı ilk romanı 47’liler ile Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü; bütün umudu parasız yatılı okumak olan bir kızı ve buna izin vermeyen üvey bir babayı

anlattığı ilk öykü kitabı Parasız Yatılı ile Sait Faik Hikaye

Ödülü’nü kazanmıştır.

Eserleri:

 47’liler, Berlin’in Nar Çiçeği: Roman

 Parasız Yatılı, Su Ustası Miraç, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gecenin Öteki Yüzü, Gül Mevsimidir, Sevda Dolu Bir

Yaz: Öykü

 Lodoslar Kenti: Şiir

 Yeni Konuklar, Ev Sahipleri, İşte Bizim Rumeli: Gezi-röportaj

OKTAY AKBAL (1923-2015)

 Yazın çevrelerinde geniş yankı uyandıran Önce Ekmekler

Bozuldu adlı ilk kitabını, Aşksız İnsanlar izlemiştir.

 Yapıtlarında, sıradan insanların hayatını, dramını, gelenek

ve görenekler karşısındaki tutumlarını, sosyal ve ekonomik

sebeplerden dolayı düştükleri ümitsizlikleri dile getirmiştir.

 Öyküleri, ince duygulu, aydın bir orta sınıf insanının toplum törelerine uymazlık ve bireysel ümitsizliklerini belirten;

bu yönüyle birinci ve üçüncü kişilerin iç monologları görünümündedir.

Eserleri:

 Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi,

Bulutun Rengi, Yalnızlık Bana Yasak, Lunapark, Ey Gece

Kapını Üstüme Kapat: Öykü

 Garipler Sokağı, Suçumuz İnsan Olmak, İnsan Bir Ormandır, Düş Ekmeği: Roman

 Şair Dostlarım, Yazmak Yaşamak, Senin Adın Aşk, Temmuz

Serçesi, Vatan Mahzun Ben Mahzun, Atatürkçülük Savaşı,

Atatürk Bir Gün Gelecek, Yaşayıp Görmek, Susmak mı Konuşmak mı, Şairlere Ölüm Yok: Anı-deneme-eleştiri

12 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

1960’lı yıllardan sonra İslami söylem, taklit düzeyindeki Batılılaşma ile geleneksel hayatın ve bu hayata özgü değerler

manzumesinin karşı karşıya getirilmesi şeklinde dikkati çeker.

Çok Sesli Bir Ölüm, Çözülme adlı öykü kitapları olan ----, bu

hareketin öncü adlarından biridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi

getirilmelidir?

A) Tarık Buğra

B) Rasim Özdenören (Çok Sesli Bir Ölüm, Çözülme-Rasim

Özdenören. Cevap B)

C) Mustafa Kutlu

D) Samiha Ayverdi

E) Adalet Ağaoğlu

RASİM ÖZDENÖREN (1940-...)

 Eserlerinde, değerlerinden koparılmış ve modern kentlerin

varoşlarında bireyin acılarını, yalnızlıklarını gündeme getirerek yanlışa yönlendirilmiş ülke insanının yaşadığı kültür şokunu kuşatıcı ve derinlemesine bir yaklaşımla yansıtmıştır.

 Denize Açılan Kapı adlı yapıtıyla Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü’ne layık görülmüştür.

Eserleri:

 Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpılmışlar, Denize Açılan Kapı: Öykü

 Gül Yetiştiren Adam: Roman

11 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Bilge Karasu, Yeni Yalan Zamanlar’da büyük ölçüde kadın sorunlarını somutlayıcı bir tutumla yansıtmaya çalışmıştır. (Yeni Yalan Zamanlar İnci Aral’a aittir.)

B) Romanlarında bilinç akışı, iç monolog gibi yeni anlatım

teknikleriyle kendine özgü bir yol bulan Adalet Ağaoğlu’nun ilk romanı, Ölmeye Yatmak’tır.

C) Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı, ele aldığı konu, konuyu işleyiş tarzı ve kullanılan yeni anlatım teknikleri bakımından dikkate değer nitelikler taşır.

D) Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli adlı romanı, aynı otelde

kâtiplik yapan Zebercet adlı kahramanın ruhsal dünyasının açığa çıkarılması üzerinde şekillenir.

E) Toplumcu gerçekçi tutumla bireyin iç dünyasına kapanışını birlikte anlatan Haldun Taner, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, On İkiye Bir Var adlı kitapları ile ödül almıştır.

İNCİ ARAL (1944-...)

 Eserlerinde bireyin içinde bulunduğu çevre ve toplumsal

koşullar tarafından belirlenen ruh hallerini; bunun sonraki

yaşamlara nasıl yansıdığını; kadın-erkek arasındaki uyuşmazlık ve algılama farklılıklarını anlatmıştır.

 Yeşil (İlkin “Yeni Yalan Zamanlar” adıyla yayımlanmıştır),

Mor ve Safran Sarı adlı romanlarını Yeni Yalan Zamanlar adlı bir üçleme ile nehir roman haline getirmiştir.

 Yapıtlarında çoğunlukla modern ve zaman zaman da postmodern anlatım tekniklerini kullanmıştır.

Eserleri:

 Ölü Erkek Kuşlar, Hiç Bir Aşk Hiç Bir Ölüm, İçimden Kuşlar

Göçüyor, Yeşil, Mor, Safran Sarı, Sadakat: Roman

 Ağda Zamanı, Kıran Resimleri, Uykusuzlar, Sevginin Eşsiz

Kışı, Gölgede Kırk Derece: Öykü

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:248

FASİKÜL 6

7 EDEBİYAT

Eserleri:

 Kadınlar Kitabı, Uzun Sürmüş Bir Yaz, Sevgilim İstanbul,

Saklambaç, Sorguda, Son Tramvay, Öğleden Sonra Aşk,

Cicipapa: Öykü

 Resimli Dünya, İlk Kadın, İzler ve Gölgeler, Allah’ın Kızları,

Boğazkesen: Roman

 Yerel Kültürlerden Evrensele, Paris Yazıları, Paris Kitabı: Deneme

 Yüzyıl Biterken: Röportaj

 Uzun Bir Ayrılık İçin Kırk Kısa Şiir: Şiir

PINAR KÜR (1943 - ...)

 Yazın dünyasına şiir ve tiyatroyla giren yazar, daha sonra

öykü ve romana ağırlık vermiştir.

 Yapıtlarında kadına özel bir önem veren yazar, kadının toplumsal ve sosyal yönü kadar onun beklentilerini, duygu ve

ruh dünyasını da inceleyerek gözler önüne serer.

 Bir Cinayetin Romanı, Ölümün Vazgeçilmez Çekiciliği, Sonuncu Sonbahar gibi romanlarını üst kurmaca, bilinç akışı, iç monolog gibi teknikler kullanarak postmodern anlayışta kaleme almıştır.

Eserleri:

 Yarın Yarın, Küçük Oyuncu, Asılacak Kadın, Bitmeyen Aşk,

Bir Cinayet Romanı, Sonuncu Sonbahar, Cinayet Fakültesi:

Roman

 Bir Deli Ağaç, Akışı Olmayan Sular, Hayalet Hikâyeleri: Öykü

BUKET UZUNER (1955 -...)

 Yabancı yazarlardan etkilenen ve yapıtlarında çokça alıntılar yapan sanatçı, tarihsel konulardan sosyal konulara kadar pek çok konuyu ele almıştır.

 Kuzey Afrika, Kuzey Amerika ve Avrupa’da uzun yıllar geçiren sanatçı bu izlenimlerini ilgi çekici bir anlatımla eserlerine yansıtmıştır.

 İlk romanı İki Yeşil Su Samuru, Anneleri, Babaları, Sevgililer ve Diğerleri adlı yapıtında bir kadının fantastik yaşamını anlatmıştır. Romanın başkahramanı kendi yaşamını anlatan dosyayı yazara verir ve yazar hem başka bir konuyu

hem de bu kişinin yaşamını ele alır.

 Kurgu içinde kurgu barındıran roman postmodernist bir

anlayışla yazılmıştır.

Eserleri:

 İki Yeşil Susamuru Anneleri-Babaları-Sevgilileri ve Diğerleri, Balık İzlerinin Sesi, Kumral Ada Mavi Tuna, Uzun Beyaz

Bulut - Gelibolu, İstanbullular, Su-Uyumsuz Defne Kaman’ın

Maceraları: Roman

 Benim Adım Mayıs, Ayın En Çıplak Günü, Güneş Yiyen Çingene, Karayel Hüznü, Şairler Şehri, Şiirin Kız kardeşi, Yolda: Öykü

NAZLI ERAY (1945 -... )

 Fantastik gerçekçi romanlarıyla adından söz ettirmiştir.

 Masala özgü motifler ve farklı yazınsal türlere ait niteliklerle örgülenen yapıtlarında sağlam bir kurgu ve okuru yapıta bağlayan bir anlatım vardır.

 Düşle gerçeğin, yaşananla tasarlananın iç içe örüldüğü öykü ve romanları zengin bir düş gücünün ürünüdür.

TARIK DURSUN K. (1931-2015)

 Ege Bölgesi’ndeki sıradan insanların, dar gelirli memurların yaşamını anlatmıştır.

 Yapıtlarında ince alay ve folklorik ögelerden yararlanarak

canlı bir anlatım kullanmıştır.

 Bazı öykülerinde halk öykülerinden ve masallarından seçtiği konuları hikaye formu içinde başarıyla anlatmıştır.

 Kopuk Takımı romanında hayattan, aşktan ve sevgiden kopuk, yaşama tutunmaya çalışan kişileri ele almıştır.

Eserleri:

 Hasangiller, Vezir Düşü, Güzel Avrat Otu, Sevmek Diye Bir

şey, Yabanın Adamları, 36 Kısım Tekmili Birden, Bağrıyanık

Ömer ile Güzel Zeynep, Bahriyeli Çocuk, İmbatla Dol Kalbim: Öykü

 Rıza Bey Aile Evi, İnsan Kurdu, Sabah Olmasın, Denizin Kanı, Kopuk Takımı, Gün Döndü, Kayabaşı Uygarlığı’nın Yükselişi ve Birdenbire Çöküşü, Alçaktan Uçar Güvercin: Roman

HASAN ALİ TOPTAŞ (1958-…)

 Postmodernizmin etkisiyle iç içe geçmiş zamanların, düşle gerçeğin birbirine karıştığı çok katmanlı roman ve öyküler yazmıştır.

 Yalın ve sürükleyici bir anlatımı vardır.

 İmgelere önem vermiş, az sözle çok şey anlatmayı benimsemiştir.

 Seçtiği kelimeler ile kurduğu cümlelerde ritme ya da sese

önem vermesinden dolayı “roman yazan şair” olarak isimlendirilmiştir.

Eserleri:

 Sonsuzluğa Nokta, Gölgesizler, Kayıp Hayaller Kitabı, Bin

Hüzünlü Haz, Uykuların Doğusu, Heba, Kuşlar Yasına Gider: Roman

 Bir Gülüşün Kimliği, Yoklar Fısıltısı, Ölü Zaman Gezginleri,

Geçmiş Şimdi Gelecek: Öykü

İHSAN OKTAY ANAR (1960 -...)

 Postmodern tekniklerle ve masalsı bir anlatımla yazdığı tarihi romanlarıyla fantastik romanın önemli isimlerinden olmuştur.

 Her romanında ele aldığı konuya uygun bir dil kullanmış,

Osmanlıca ve Arapça sözcüklere çokça yer vererek son

derece zengin bir dil oluşturmuştur.

 Büyük bir bulmacayı andıran romanlarında ipuçlarını yapıtın her yerine serpiştirmiştir.

Eserleri:

 Puslu Kıtalar Atlası, Kitab’ül Hiyel, Efrâsiyâb’ın Hikâyeleri,

Amat, Suskunlar, Yedinci Gün: Roman

NEDİM GÜRSEL (1951 -...)

 Öykü ve romanlarında genç kuşak aydınlarının değişen

toplumsal koşullardaki yaşantılarını, bireyin yabancılaşmasını; acımasız ve anlayışsız dış dünya ile ilişkilerini, Osmanlı tarihiyle ilgili konuları anlatmıştır.

 Çağdaş sanat ve edebiyat akımlarının çeşitli sorunlarını; yaşantılarından ve gözlemlerinden edindiği geniş bir kültür birikiminin süzgecinden geçirerek yapıtlarına aktarmıştır.

 Boğazkesen adlı romanında Fatih Sultan Mehmet Dönemi’ni ve Fatih’in özel yaşamını anlatırken aynı zamanda yazar kendi aşk serüvenini de katarak bir üst kurmaca oluşturmuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:249

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 8

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE BAĞIMSIZ

SANATÇILAR VE ÖNE ÇIKAN DİĞER YAZARLAR

FATMA ALİYE

 Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olarak bilinen sanatçı, 1892 yılında Muhadarat adlı ilk romanını kendi adıyla

yayımlamıştır. Udi, Ref’et, Enin, Levayih-i Hayat diğer eserleridir.

KERİME NADİR

 Romanlarının çoğu filme çekilmiş, ilk romanı Hıçkırık’ın ardından Funda, Seven Ne Yapmaz, Samanyolu, Sonbahar,

Aşka Tövbe, Aşk Fısıltıları gibi romanlarıyla geniş bir okur

kitlesinin beğenisini kazanmıştır.

PERİDE CELÂL

 Popüler kadın romancılarımızdandır. Türk edebiyatında

postmodern romanın yaygınlaştığı dönemde kaleme aldığı Kurtlar romanıyla ses getirmiş, bu roman çeşitli eleştirmenler tarafından başyapıt olarak kabul edilmiştir. Sönen

Alev, Üç Kadının Romanı, Evli Bir Kadının Günlüğünden diğer romanlarıdır.

GÜLTEN DAYIOĞLU

 Çocuk kitaplarıyla adını duyuran yazar edebiyatımızın en

önemli çocuk edebiyatı yazarlarından biridir. Fadiş, Dört

Kardeştiler, Suna’nın Serçeleri önemli yapıtlarıdır.

MUAZZEZ TAHSİN BERKANT

 Cumhuriyet devri popüler romancılarındandır. Yapıtları özellikle kadınlar ve genç kızlar arasında çok okunmuş, bazıları filme alınmıştır. Sevgim ve Istırabım, Bu Kalp Duracak,

Dinmez Ağrı, Sus Uyanmasın yapıtlarından bazılarıdır.

MÜKERREM KÂMİL SU

 Popüler kadın romancılarımızdandır.

 Eserlerinde çeşitli çevrelerden kadın ve erkek kahramanları canlandırmıştır.

 Sen ve Ben, Aşk Fırtınası, Bahar Çiçeği, Sonsuz Gece, Kezban, Muallâ, Bir Genç Kızın Romanı, yapıtlarından bazılarıdır.

İPEK ONGUN

 Yazdığı çocuk ve gençlik romanlarıyla adını duyurmuştur.

Mektup Arkadaşları, Kamp Arkadaşları, Yaş 17, Afacanlar

Çetesi, Bir Genç Kızın Gizli Defteri, Bir Pırıltıdır Yaşamak,

Bu Hayat Sizin, Lütfen Beni Anla, Arkadaşlar Arasında önemli yapıtlarıdır

NAHİT SIRRI ÖRİK

 Eserlerinde bildiği İstanbul’u, isteklerine kavuşamayan üzgün insanları ve çoğunlukla aile çevresinde geçen olayları ele almıştır.

 Sultan Hamit Düşerken adlı romanında zayıf erkeklerin güçlü kadınların gölgesinde kalmasını ve o dönemki sosyal

yapıyı ele almıştır. Kıskanmak, Yıldız Olmak Kolay mı?, Tersine Giden Yol diğer eserleridir.

ŞEVKET BULUT

 Öykülerinde Anadolu insanının çilesini, acısını ve yoksunluklar içerisinde yaşadığı hayatı her türlü politik düşünceden uzak, milliyetçi bir bakış açısıyla dile getirmiştir. Alkarısı, Sarı Arabalar, Dilek Çınarı, Kefensiz Ölüler,Sınırdaki Tarla, Yıkık Minare, Dolunay öykü türündeki eserleridir.

NURSEL DURUEL

 İlk yapıtı Geyikler, Annem ve Almanya adlı öykü kitabıyla

birçok ödül kazanmış ve geniş kitlelerin dikkatini çekmiştir. Yazılı Kaya, Burgaç diğer öykü kitaplarıdır.

13 - ÇÖZÜMLÜ SORU / 2019 AYT

Yazar, 1980 sonrası Türk edebiyatının yenilikçi isimlerinden

biridir. İlk dönem eserlerinde köy gerçekliğini, köyden kente

göçü, çarpık kent ilişkilerini, bu çarpıklığın meydana getirdiği

yabancılaşmayı; yabancılaşan bireylerin içsel yolculuklarını

ve onların yoksul hayatlarını işledi. Daha önceleri toplumcu

gerçekçi bir bakış açısıyla işlenen bu konuları gerçeküstücü

bir yaklaşımla ele aldı. Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp

Masalları, Gece Dersleri, Âşk İşaretleri, Unutma Bahçesi adlı

romanlarında hayatın gerçeklerini gözleme dayalı bir anlayışla

halk ürünlerinin anlatım tarzlarından yararlanarak aktardı.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Leylâ Erbil B) Sevgi Soysal

C) Latife Tekin D) Nazlı Eray

E) Pınar Kür

Eserleri:

 Pasifik Günleri, Orphee, Yıldızlar Mektup Yazar, Arzu Sapağında İnecek Var, Ay Falcısı, İmparator Çay Bahçesi, Uyku

İstasyonu, Deniz Kenarında Pazartesi, Örümceğin Kitabı,

Aşık Papağan Barı, Ay ışığı Sofrası, Aşkı Giyinen Adam, Sis

Kelebekleri: Roman

 Ah Bayım Ah, Geceyi Tanıdım, Kız Öpme Kuyruğu, Hazır

Dünya, Eski Gece Parçaları, Yoldan Geçen Öyküler, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Kuş Kafesindeki Tenor, El yazması

Rüyalar, Beyoğlu’nda Gezersin: Öykü

 Düş İşleri Bülteni: Deneme

LATİFE TEKİN (1957 -...)

 Büyülü gerçekçi anlatım tarzıyla ön plana çıkmıştır.

 Romanlarında bir bütünlük yoktur, aynı roman içinde birden fazla anlatıcı ve bakış açısına yer vererek postmodern

roman özelliklerini kullanmıştır.

 Yapıtlarında köyden kente göçün yol açtığı yoksulluğu, kenar mahallelerdeki yaşamı, masalsı bir dille ve sembollerle anlatmıştır.

Eserleri:

 Sevgili Arsız Ölüm, Berci Kristin Çöp Masalları, Gece Dersleri, Buzdan Kılıçlar, Aşk İşaretleri, Ormanda Ölüm Yokmuş,

Unutma Bahçesi, Muinar, Rüyalar ve Uyanışlar Defteri: Roman

 Bir Yudum Sevgi: Senaryo Gümüşlük Akademisi: Anı

Sevgili Arsız Ölüm (Özet)

 Roman, iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, Aktaş ailesinin, sonradan adı Akçalı olarak değiştirilen Alacüvek

köyünde, kente göç etmeden önceki yaşamları anlatılmaktadır.

 Eser, roman karakterleri Huvat (baba), Atiye (anne) ve çocukları Nuğber, Halit, Seyit, Dirmit ve Mahmut vasıtasıyla

Anadolu köy halkının gelenek, görenek ve batıl inançlarla

örülü dünya algısını fantastik unsurları kullanarak açıklamaktadır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:250

FASİKÜL 6

9 EDEBİYAT

 Bir Tatlı Huzur, Adı Aylin, Füreya, Hayat – Dürbünümde Kırk

Sene, Hüzün - Dürbünümden Kırk Sene, Türkân, Hayal biyografik roman; Köprü, Nefes Nefese, Umut, Veda, Bir Gün,

Gece Sesleri, Bora’nın Kitabı, Dönüş, Gizli Anların Yolcusu

Sevdalinka roman türünde eserleridir.

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 Aşk şiirlerinin usta şairidir. Büyük oğlu Vedat’ın intiharından sonra ölüm temasına daha çok eğilmiştir. İnsanoğlu,

Deniz Musikisi, Dillere Destan, Aşkımızın Son Çarşambası,

Kör Ayna, Karanlığın Gözleri, Seninle Ölmek İstiyorum, Üstüme Varma İstanbul, Sahibini Arayan Mektuplar, Sevenler

Ölmez, Hüzün Şarkıları, Bir Gün Anlarsın şiir türünde eserleridir.

MAHMUT YESARİ

 Milli edebiyat çizgisinde yazdığı popüler romanlarla adını

duyurmuştur. Çulluk romanını yazmak için bir süre fabrika

işçiliği yapmıştır.

 Ağırlıklı olarak aşk maceralarının anlatıldığı Çoban Yıldızı,

Tipi Dindi, Ak Saçlı Genç Kız, Bağrı Yanık Ömer, Kırlangıçlar, Su Sinekleri, Kalbimin Suçu gibi romanlarında kimlik

değiştiren bir toplumun hayatını karikatürize etmiştir.

FAHRİ CELALETTİN GÖKTULGA

 Ömer Seyfettin’den etkilenen yazar, II. Meşrutiyet’le başlayıp tek partili siyasal yaşamın sonuna kadar süren geçiş

döneminin öykücüsüdür. Talak-ı Selase, Kına Gecesi, Eldebir Mustafendi, Avurzavur Kahvesi, Salgın, Rüzgâr, Çanakkale’deki Keloğlan öykü türünde eserleridir.

ERCÜMENT EKREM TALU

 Tanzimat sanatçısı Recaizade Mahmut Ekrem’in oğludur.

Sabir Efendi’nin Gelini, Kopuk, Asriler gibi romanlarında

Batılılığın yanlış anlaşılması ve kimsesiz çocukların yaşadığı sorunlar gibi konuları işlemiştir.

SELAHATTİN ENİS ATABEYOĞLU

 Edebiyatımızın en önemli natüralist yazarlarındandır.

 Zaniyeler adlı romanında, I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’undaki yozlaşmayı, haksız yollarla elde ettikleri paraları harcayan bürokratların yaşamlarını ele almıştır. Neriman, Sara, Cehennem Yolcuları, Orta Malı, Ayarı Bozuklar,

Endam Aynası, 8. Mahalle roman türünde diğer eserleridir.

ZEYYAT SELİMOĞLU

 Koca Denizde İki Nokta adlı yapıtıyla TDK Hikâye Ödülü’nü

almıştır. Tutkunun Köşeleri adlı romanında sınıf atlama ve

zenginleşme idealini anlatmıştır.

SAFİYE EROL

 Psikolojik tahlillerin ağırlıkta olduğu ve otobiyografik özellikler taşıyan Kadıköyü’nün Romanı ile adını duyurmuştur.

Ülker Fırtınası, Ciğerdelen roman türünde diğer eserleridir.

NAZAN BEKİROĞLU

 Nun Masalları adlı hikâye kitabıyla tanınan akademisyen

yazar, metinlerini tasavvuf kültürü ve İslami motiflerle oluşturmuştur. İsimle Ateş Arasında, Lâ: Sonsuzluk Hecesi, Nar

Ağacı, Mücellâ roman türünde eserleridir.

İSKENDER PALA

 Divan edebiyatı üzerine yaptığı çalışmalarla tanınmıştır. Katre-i Matem, Şah ve Sultan, Od (Bir Yunus romanı), Efsane

Bir Barbaros Romanı, Mihmandar (Bir Eyüp Sultan Romanı) dikkat çeken eserleridir.

MUSTAFA MİYASOĞLU

 Dönemeç romanında, Anadolu insanının tarihî bir dönüm

noktasındaki tavırlarını, değişmeyen özelliklerini yansıtmıştır.

TOMRİS UYAR

 Kristin adlı ilk öyküsü 1965’te Türk Dili dergisinde yayımlanmıştır. İpek ve Bakır, Ödeşmeler, Dizboyu Papatyalar, Yürekte Bukağı, Yaz Düşleri/Düş Kışları, Gecegezen Kızlar,

Rus Ruleti-Dön Geri Bak diğer öykü kitaplarıdır.

LEYLÂ ERBİL

 Hallaç, Gecede, Eski Sevgili adlı yapıtlarında topladığı öykülerinde kısıtlı toplum düzenine başkaldırıcı bir yaklaşım

benimsemiştir. Karanlığın Günü romanında 68 kuşağını anlatırken mektup türünde yazdığı Mektup Âşıkları romanında saf bir aşkı işlemiştir.

SEVGİ SOYSAL

 En önemli romanı Şafak’ta 12 Mart döneminin olaylarını ele

almıştır. Yürümek, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, Şafak, Hoş

Geldin Ölüm roman türünde;Tutkulu Perçem, Tante Rosa,

Barış Adlı Çocuk öykü türünde eserleridir.

OYA BAYDAR

 Elveda Alyoşa ile Sait Faik Öykü ödülü’nü, Sıcak Külleri Kaldı adlı yapıtıyla Orhan Kemal Roman Armağanı’nı, Kedi

Mektupları’yla da Yunus Nadi Roman Ödülü’nü almıştır.

ERENDİZ ATASÜ

 Dağın Öteki Yüzü adlı yapıtıyla Orhan Kemal Roman Armağanı’nı, Taş Üstüne Gül Oyması adlı yapıtıyla Yunus Nadi

Öykü Ödülü’nü almıştır.

TEZER ÖZLÜ

 İlk romanı Çocukluğun Soğuk Geceleri’nde bireyin farklılığını ve uyumsuzluğunu son derece sarsıcı ve incelikli bir

biçimde işlemiştir.

 Yaşamın Ucuna Yolculuk romanında yalnızlık, acı çekme, var

oluş, sonsuzluk ve ölüm kaygısı gibi temaları irdelemiştir.

MEHMET EROĞLU

 Üretken bir yazardır.

 Issızlığın Ortasında, Geç Kalmış Bir Ölü, Yarım Kalan Yürüyüş, Adını Unutan Adam, Yürek Sürgünü, Yüz:1981, Zamanın Manzarası önemli eserleridir.

VEDAT TÜRKALİ

 Bir Gün Tek Başına, Mavi Karanlık, Yeşilçam Dedikleri Türkiye, Tek Kişilik Ölüm, Kayıp Romanlar tanınmış eserleridir.

AYLA KUTLU

 Bir Göçmen Kuştu O adlı kitabıyla 1986 Madaralı Roman

Ödülü’nü, Hoşça kal Umut romanıyla 1988 Rüştü Koray

Ödülü’nü, Sen de Gitme Triyandafilis ile 1991 Sait Faik Hikâye Armağanı ‘nı aldı. Mekruh Kadınlar Mezarlığı ile 1996

Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazandı.

CELÂL SILAY

 Çagdas şiirin önemli, ilginç bir sairidir.

 Çöl Yolcuları, Dört Kapı, Lacivert Işıklar, Ebedi Renkler, Mısralar, Merhamet Şiirleri tanınmış yapıtlarıdır.

ELİF ŞAFAK

 İlk romanı Pinhan’ı yayımlayan Elif Şafak, aldığı Mevlâna

ödülüyle roman türündeki yeteneğini kanıtlamıştır. Şehrin

Aynaları, Mahrem, Bit Palas, Araf, Baba ve Piç, Siyah Süt,

Aşk, İskender, Ustam ve Ben, Havva’nın Üç Kızı, On Dakika Otuz Sekiz Saniye çok satan romanlarıdır.

AYŞE KULİN

 Biyografik roman türünün edebiyatımızdaki en önemli temsilcisi durumundadır. Biyografi biçiminde yazdığı ilk roman

olan Adı Aylin’de, bir Türk kızı olan Aylin’in fırtınalı yaşamı

ve ABD ordusunda albaylığa kadar yükselişini ele alır.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:251

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 10

NEZİHE MERİÇ

ORHAN PAMUK

FERİT EDGÜ

VÜSAT ORHAN BENER

ADALET AĞAOĞLU

OĞUZ ATAY

SAİT FAİK ABASIYANIK

YUSUF ATILGAN

HALDUN TANER

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı- ROMAN VE HİKÂYE

P:252

11 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 6

5. Doğuya özgü metaforlardan yararlanarak düş ile gerçeğin sınırlarını bulmaya çalışan ve varlık problemini sorgulayan Beyaz Kale ve konusunu Doğu Anadolu’nun sınır kentlerinden biri olan Kars’ta geçen bir aşk öyküsünden alan Kar romanları, ---- yenilik arayışlarını sürdürdüğünü göstermesi bakımından dikkate değer eserlerdir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Orhan Pamuk’un B) Pınar Kür’ün

C) Kemal Bilbaşar’ın D) Buket Uzuner’in

E) Adalet Ağaoğlu’nun

1. Metinlerde yazarın yapıttan bağımsız olarak deneme,

fıkra, mektup gibi türleri metin içinde kullanmasına ----,

bir roman kişisinin zihninden geçen gelişigüzel izlenimleri, duygu ve düşünceleri kayda geçirmeyi amaçlayan

tekniğe ----, romanın değişik bölümlerinde, çeşitli nedenlerle tekrarlanan ifadelere, sembollere ya da kalıplara ise

---- adı verilir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) üstkurmaca - iç monolog - bilinç akışı

B) kolaj/montaj - bilinç akışı - leitmotiv

C) pastiş - leitmotiv - geriye dönüş

D) bilinç akışı - monolog - kolaj/montaj

E) leitmotiv - metinler arasılık - üstkurmaca

2. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A) Pastırma Yazı B) Parasız Yatılı

C) Korkuyu Beklerken D) Kayıp Aranıyor

E) Troya’da Ölüm Vardı

3. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Nazan Bekiroğlu’nun roman ve denemelerinin yanı

sıra yayımlanmış tek hikâye kitabı Nun Masalları adını

taşımaktadır.

B) Hallaç, Gecede ve Eski Sevgili adlı hikâye kitaplarının yazarı olan Leyla Erbil, yazın hayatına Uğraşsız

adlı hikâyesi ile girer.

C) Edebiyata şiirle başlayan sanatçılarımızdan olan Ferit Edgü, ilk hikâyesini Yeni Ufuklar dergisinde yayımlamış, 1979’da ise Bir Gemide ile Sait Faik Armağanı’nı kazanmıştır.

D) İlk hikâyeleri 1971’den itibaren Dost dergisinde yayımlanmaya başlayan ve daha çok, romancılığı ile

ön plana çıkan Pınar Kür’ün, Bir Deli Ağaç ve Akışı

Olmayan Sular adlı hikâye kitapları vardır.

E) Nezihe Meriç’in, birbirinden bağımsız gibi görünen

ama bütüncül açıdan bakıldığında fantastik bir roman izlenimi uyandıran Göçmüş Kediler Bahçesi adlı

yapıtı, imgesel anlatımın tüm özelliklerini bünyesinde

taşır.

4. Modern roman; diyalog ve hikâye etme yerine bilinç akışını kullanır. Dolaşık ve karmaşık anlatım yöntemlerini

dener. Simgelere, mitolojiye, efsanelere, mistisizme, nihilizme, fanteziye yönelir. ----, bu türde başarılı yapıtlar

veren yazarlarımızdan biridir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Bilge Karasu B) Nezihe Meriç

C) Adalet Ağaoğlu D) Yusuf Atılgan

E) Ömer Seyfettin

6. Romanın ana hikâyesini, arkadaşının intiharını araştıran

mühendis Turgut Özben’in arkadaşından kalan kayıp

metinleri arayışı ve sonunda onun gibi tutunamayanlar

safına katılışı oluşturmaktadır. Turgut’un intiharın ipuçlarını bulmak amacıyla yaptığı araştırmalar, onu birbiriyle

zaman ve uzam bağlantısı bulunmayan değişik metinlere ve hiçbiri birbirini tanımayan Selim’in tutunamayan

arkadaşlarına ulaştırır. Metnin ana omurgasını da bu metinleri ve kişileri arayış oluşturur. Arkadaşını araştırdıkça

Turgut’un uğradığı değişim ve sonunda “Selimlik”i benimseyip kişilik bölünmesine uğrayarak ortadan kaybolmasıdır anlatılan.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen kitabın yazarına ait bir yapıt değildir?

A) Tehlikeli Oyunlar

B) Korkuyu Beklerken

C) Bir Bilim Adamının Romanı

D) Günlük

E) 47’liler

1-B 2-D 3-E 4-E 5-A 6-E

P:253

EDEBİYAT 12

Sınav Tadında FASİKÜL 6

1. Ümit Yaşar Oğuzcan ile ilgili olarak aşağıdakilerden

hangisi söylenemez?

A) Şiir kitapları ve antolojiler dışında roman, öykü, tiyatro türündeki eserleriyle yaygın bir üne kavuşmuştur.

B) Şiir serüvenini beş döneme ayırmıştır. Bunlar Uyanış,

Arayış, Çalkalanış, Kaynayış, Duruluş adlarını taşır.

C) İlk şiirleri Yedigün dergisinde çıkmış, daha sonra İstanbul, Büyük Doğu, Varlık gibi başka dergilerde şiirlerini yayımlamıştır.

D) Yoğun bir biçimde işlediği aşk, özlem, ayrılış konuları, büyük oğlu Vedat’ın ölümü sonrası ölüm temasına dönüşmüştür.

E) Dost Bildiklerim, Bir Gece Ansızın Gelebilirim şiirleri

bestelenmiş, çok beğenilen şarkılar olmuştur.

5. (I) Sanat hayatına şiirle başlayan Yusuf Atılgan sonradan öykü ve romana yönelmiştir. (II) Eserlerinde köy ve

kent yaşamını duyarlı bir yaklaşımla ele almıştır. (III) Özellikle Troya’da Ölüm Vardı adlı yapıtında bireyin ruh hâlini

başarılı bir şekilde ortaya koymuştur. (IV) Sade, duru ve

temiz diliyle sürükleyici bir anlatıma ulaşmıştır. (V) Sıkça

kullandığı iç monolog ve bilinç akışı tekniği onu edebiyatımızda farklı ve kendine özgü bir yazar kılmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

2. ----, Türk edebiyatında postmodern romanın yaygınlaştığı dönemde kaleme aldığı Kurtlar romanıyla ses getirmiş, bu roman çeşitli eleştirmenler tarafından başyapıt

olarak kabul edilmiştir. Sönen Alev, Üç Kadının Romanı,

Evli Bir Kadının Günlüğünden diğer romanlarıdır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Şükufe Nihal B) Peride Celâl C) Safiye Erol

D) Ayla Kutlu E) Fatma Aliye

3. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Yakın dönem Türk edebiyatının önemli hikâye ve roman yazarlarından olan Tarık Buğra, hikâyelerinde

bireyin iç dünyasını öne çıkarır.

B) Çocukluk, tahsil ve gençlik yılları hatıralarından beslenen Ziya Osman Saba’nın hikâyeleri, daha çok

hikâye-anı arası bir niteliğe sahiptir.

C) Dış ile iç, rüya ile gerçeği bir arada vermeye çalışan

Nezihe Meriç, yer yer şiire yaklaşan üslûbu ve kadın

duyarlılığı ile insanın iç ve dış dünyasını birlikte ele

alan hikâyeler yazmıştır.

D) Sait Faik Abasıyanık, kendisine kadarki Türk hikâye

geleneğini değiştiren ve türe yeni bir kimlik kazandıran bir yazardır.

E) Sabahattin Ali, Türk hikâyesinde giderek yaygınlaşan fantastik gerçekliğin en dikkat çeken yazarlarındandır.

4. Edebiyatımızda göçmen ve gurbetçi işçilerin sorunları

belli bir dönem, romanımızda kendine yer bulmuştur. Füruzan’ın ---- ve ---- Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanlarında bu tema çevresinde gelişen yaşamlar irdelenmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilen yapıtlar sırasıyla getirilmelidir?

A) Parasız Yatılı - Kemal Tahir’in

B) Lodoslar Kenti - Kemal Bilbaşar’ın

C) Berlin’in Nar Çiçeği - Orhan Kemal’in

D) Kuşatma - Bahaeddin Özkişi’nin

E) Gecenin Öteki Yüzü - Sadri Ertem’in

6. I. Anayurt Oteli - Zebercet

II. Tutunamayanlar - Selim Işık

III. Küçük Ağa - İstanbullu Hoca

IV. Huzur - Mümtaz

V. Kiralık Konak - Ayaşlı İbrahim Efendi

Yukarıda numaralanmış yapıtlardan hangisi, karşısındakiyle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

P:254

13 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 6

10. Postmodernizmde değişik anlatım tekniklerine başvurulur. Örneğin sanatçının yazma eylemini kurmaca metnin

parçası durumuna getirmesi, romanı nasıl yazdığını anlatması ve romanında yazma ile ilgili sorunlar konusunda

düşünce üretmesi ---- oluşturur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) üstkurmacayı B) leitmotivi

C) bilinç akışını D) geriye dönüşü

E) iç monoloğu

1-A 2-B 3-E 4-C 5-C 6-E 7-B 8-E 9-C 10-A 11-C 12-E

11. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Balık İzlerinin Sesi romanıyla büyük yankı uyandıran

Buket Uzuner, bu yapıtıyla Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandı.

B) Nedim Gürsel, Boğazkesen’de Fatih Dönemi’ni ve

Fatih’in yaşamını kendi aşk serüvenini de katarak bir

üst kurmaca oluşturmuştur.

C) İlk romanı Pinhan ile Mevlânâ Büyük Ödülü’nü alan

Ayla Kutlu’nun, farklı dünyalar arasında gidiş gelişlerle dolu bir anlatımı vardır.

D) Vüsat O. Bener, birinci ve üçüncü kişili anlatımı aynı

anda kullanmış, kimi öykülerinde öykünün içine kendisi de dâhil olmuştur.

E) Tarık Dursun K.’nın yalın ve etkili anlatımı, özellikle

çizim ve diyalog ustalığının yanı sıra anlatım-betimleme-ruhsal çözümleme dengesini koruyan öykülerinde belirir.

9. Aşağıdakilerden hangisi Bilge Karasu ile ilgili olarak

söylenemez?

A) Bireyin sorunlarına ağırlık veren, onun günlük hayatındaki açmazlarını işleyen bir yazardır.

B) Sevgi, dostluk, yalnızlık, tutku, korku ve ölüm gibi

kavramları imgesel bir dille anlatır.

C) Atçalı Kel Mehmet adlı kitabıyla Amerika’da verilen

Pegasus Ödülü’nü kazanan tek Türk yazardır.

D) Dili işlenmiş, üzerinde çok çalışılmış, incelikli bir dildir.

E) Edebiyatımızda postmodern romanın önemli isimleri

arasında gösterilmektedir.

12. Fantastik romanlar, gerçek ve bilinen dünyanın ötesinde,

hayal gücüne dayalı bir dünya oluşturularak burada geçen olayların anlatıldığı romanlardır. Fantastik evrende

ölüler dirilir, yaşlılar gençleşir, zaman tersine akar, bedenler değişir, sevgilinin kollarında dans ederek gökyüzüne

uçulur... Romancı, bu yolla gerçeklik algısını sorgular.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada sözü edilen roman türüne örnek olarak gösterilemez?

A) Amat

B) Unutma Bahçesi

C) Yıldızlar Mektup Yazar

D) Gece

E) Ateşten Gömlek

7. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Vedat Türkali önemli eseri Bir Gün Tek Başına’yı yazmış, Mavi Karanlık, Yeşilçam Dedikleri Türkiye ve Tek

Kişilik Ölüm’le romancılığını sürdürmüştür.

B) Büyülü gerçekçiliğin önemli temsilcilerinden Latife

Tekin, İmparator, Çay Bahçesi ve Aşkı Giyinen Adam

romanlarında varlık sorununu sorgulamıştır.

C) Rasim Özdenören, Denize Açılan Kapı adlı yapıtıyla

Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü’ne layık görülmüştür.

D) Elif Şafak, Şehrin Aynaları, Mahrem romanlarında değerler çatışması yaşayan kent insanının iç çatışmalarını işlemiştir.

E) Sevinç Çokum, Gece Rüzgârları’nda, değerlerinden

uzaklaşan bir toplumun ikilemini, ironik bir üslupla

eleştirmiştir.

8. Aşağıdakilerin hangisinde verilen bilgi ayraç içindeki sanatçıya ait değildir?

A) Öykülerinde, değerlerinden koparılmış ve modern

kentlerin varoşlarında kıstırılmış bireyin yalnızlığını

işledi. (Rasim Özdenören)

B) Yapıtlarında kadın erkek arasındaki uyuşmazlık ve

algı farklılıklarını, iletişimsizlikleri konu edinen bir yazardır. (İnci Aral)

C) Anadolu insanını masalımsı bir atmosferde anlattığı

Sevgili Arsız Ölüm adlı romanıyla büyük ün kazandı.

(Latife Tekin)

D) İroni ve eleştirinin ağır bastığı gerçek dışı bir evren

oluşturan sanatçı, düşle gerçeğin iç içe örüldüğü yapıtlar vermiştir. (Nazlı Eray)

E) Birçok dile çevrilen Kara Kitap adlı romanı edebiyatımızın en fazla tartışılan romanlarından biri oldu. (Ferit Edgü)

P:255

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 14

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TİYATRO

CUMHURİYET DÖNEMİ TİYATROSUNUN ÖZELLİKLERİ

 Tiyatro, yeni Cumhuriyet’in ilkelerini halka aktarmada bir araç

olarak kullanılmış; halkın eğitilmesinde aktif rol almıştır.

 Cumhuriyet Dönemi’nde yazılan ilk tiyatro eserlerinde millî

duygular dile getirilmiş, Anadolu’yu ve Kurtuluş Savaşı’nı

destanlaştıran oyunlar kaleme alınmıştır.

 1940’lardan sonra aile dramları, değer çatışmaları, köy gerçekliği, gelenekler, köyden kente göçün oluşturduğu problemler, toplumsal ve ekonomik adaletsizlikler, Osmanlı tarihindeki önemli olaylar anlatılmıştır.

 Sade, açık bir dille ilk dönemlerde şiir, sonrasında düzyazı biçiminde tiyatrolar yazılmıştır.

 Geleneksel tiyatroyla (Karagöz, orta oyunu ) modern tiyatronun özelliklerinin bir arada görüldüğü eserler ortaya konmuştur.

 Bu dönemde Batı’daki gelişmeler yakından izlenmiş, epik

ve absürt tiyatro gibi çağdaş akımların niteliklerine uygun

tiyatral eserler yazılmıştır.

 Kadınlar tiyatro oyunlarında daha aktif rol almış, çocuk tiyatrosu daha da gelişmiştir.

CUMHURİYET DÖNEMİ TİYATRO YAZARLARI

MUSAHİPZADE CELÂL (1870-1959)

 Aynaroz Kadısı adıyla yazdığı tiyatro eseriyle tanınan sanatçı, teknik yönden zayıf

ama mizahî yönden başarılı komediler

yazmıştır.

 Yapıtlarında Osmanlı’nın son dönemini

kendi deyişiyle, “tarihin gölgesi altında

hayal-meyal seçilen halk hayatını” anlatmıştır. Hem biçim

hem de içerik olarak geleneksel tiyatrodan yararlanmıştır.

Eserleri:

Fermanlı Deli Hazretleri, Aynaroz Kadısı, Kafes Arkasında, Bir

Kavuk Devrildi, Pazartesi- Perşembe, Gül ve Gönül, İstanbul

Efendisi, Atlı Ases, Balaban Ağa, Demirbaş Şarl, Kaşıkçılar,

Köprülüler, Gülsüm, Lale Devri, Macun Hokkası, Selma, Yedekçi: Tiyatro

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU

Oyunlarında 18. yüzyıl Osmanlı toplumsal hayatını anlatan,

Batı tiyatrosuyla orta oyununun sentezini yapmaya çalışan

---, Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi adlı oyunları Muhsin Ertuğrul tarafından film yapılmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere, aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Haldun Taner’in

B) Turan Oflazoğlu’nun

C) Musahipzade Celâl’in

(Aynaroz Kadısı, Bir Kavuk Devrildi- Musahipzade Celâl. Cevap C)

D) Turgut Özakman’ın

E) Orhan Asena’nın

1 - ÖĞRETEN SORU

(I) Sözlü gelenek içinde ortaya çıkıp gelişen geleneksel Türk

tiyatrosu yüzyıllarca varlığını sürdürmüştür. (II) Batılı anlamda

tiyatro, Türk edebiyatına Tanzimat Dönemi’nde Şinasi’nin yazdığı ilk yerli oyun olan Şair Evlenmesi’yle girmiştir. (III) Millî

Edebiyat Dönemi’nde tiyatroda görülen gelişme, Cumhuriyet

Dönemi’nde devlet konservatuvarlarının, devlet tiyatrolarının,

şehir tiyatrolarının açılması ve özel tiyatro gruplarının oluşması

ile güçlenerek devam etmiştir. (IV) Cumhuriyet Dönemi’nde

geleneksel Türk tiyatrosu örnek alınarak bu doğrultuda özgün eserler yazılmıştır. (V) Çağdaş tiyatro anlayışı, modern tiyatro salonları, yeni eserler, profesyonel oyuncu, yönetmen,

sahne tekniği, makyaj, kostüm vb. ile tiyatro artık kurumsallaşmıştır; bu dönemde Muhsin Ertuğrul, modern Türk tiyatrosunun oluşmasında önemli katkılar sağlamıştır.

Bu parçadaki numaralı cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

Çözüm

10. ÜNİTE Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:256

FASİKÜL 6

15 EDEBİYAT

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Cumhuriyet Dönemi oyun yazarlarındandır. Edebiyata şiirle

başlamış, daha sonra öykü ve tiyatro türünde de yapıtlar vermiştir. Edebiyattaki ününü tiyatrolarıyla kazanmıştır. Tiyatro

alanında tanınmasını sağlayan yapıtı, konusunu Babil efsanesi Gılgamış’tan alan Tanrılar ve İnsanlar piyesidir. Tiyatro

yapıtları arasında Hürrem Sultan, Karacaoğlan, Atçalı Kel Mehmet ve Ölü Kentin Nabzı da sayılabilir.

Bu parçada tanıtılan yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Recep Bilginer B) Orhan Asena

C) Necati Cumalı D) Refik Erduran

E) Haldun Taner

(Hürrem Sultan, Karacaoğlan, Atçalı Kel Mehmet, Ölü Kentin

Nabzı-Cevap B)

ORHAN ASENA (1922-2001)

 Eserlerinde tarihî olayları ve odağında kadınların yer aldığı toplumsal konuları işlemiştir.

 Tarih içerikli oyunlarında insanların sahip

olduğu veya olmak istediği iktidar kavramını anlatmıştır.

 Tanrılar ve İnsanlar, Hürrem Sultan, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Tohum ve Toprak, Simavnalı Şeyh

Bedrettin gibi tiyatro eserleri tarih konuludur.

Eserleri:

 Tanrılar ve İnsanlar, Korku, Hürrem Sultan, Tohum ve Toprak,

Fadik Kız, Kocaoğlan, Yalan, Alemdar Paşa, Gecenin Sonu,

Kapılar, Öç, Murtaza, Korkunç Oyun, El Kapısı, Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Nâzım Üçlemesi, Devlet ve İnsan, Simavnalı Şeyh Bedrettin, Atçalı Kel Mehmet, Şili’de Av, Ölü Kentin Nabzı, Hacivat Politikacı, Sağırlar Söğüşmesi: Tiyatro

CEVAT FEHMİ BAŞKUT (1905-1971)

 İlk yapıtlarında günlük yaşamı, köylü-şehirli, Batılı-Doğulu, memur-amir, eski-yeni ve kuşaklar arasındaki çatışmaları konu edinmiştir.

 1942’den sonra yazmaya başladığı oyunlarında İkinci Dünya Savaşı sırasında ve

sonrasında ortaya çıkan ekonomik bunalımı ve bunun topluma yansımalarını ele

almıştır.

 Paydos yurt dışında sahnelenen ilk Türk oyunu olmuştur.

 Buzlar Çözülmeden adlı yapıtı Deli Deli Küpeli adıyla sinemaya uyarlanmıştır.

Eserleri:

 Paydos, Buzlar Çözülmeden, Harput’ta Bir Amerikalı, Küçük Şehir, Büyük Şehir, Ayarsızlar, Hacı Kaptan, Koca Bebek, Soygun, Kadıköy İskelesi, Makine, Kleopatra’nın Mezarı, Hacıyatmaz: Oyun

 Kadın Bir Defa Sever, Dişi Aslan, Valde Sultanın Gerdanlığı: Roman

 Geceleri Bizi Kimler Bekliyor: Röportaj

RECEP BİLGİNER (1922-2005)

 Yapıtlarında toplumsal çelişkileri başarıyla yansıtan sanatçı Sarı Naciye adlı oyununda törelere karşı gelen bir babayı anlatarak dikkat çekmiştir.

 Yazar, oyunlarında günlük yaşamdan

seçtiği konuları, duygusal bir yaklaşımla

ele almıştır.

 Yunus Emre adlı oyunu, edebiyatımızda biyografik oyunlar

içinde en başarılı olanıdır.

Eserleri:

 Gazeteciden Dost, İsyancılar, Ben Devletim, Utanç

Dünyası, Sarı Naciye, Yunus Emre, Mevlana, Parkta

Bir Sonbahar Günüydü, Sevdiğim Adam, Karım ve

Kızım, Savaştan Barışa Aşktan Kavgaya: Tiyatro

 Politikada Bir Sarı Çizmeli: Roman

 Bir Zamanlar: Şiir

TURAN OFLAZOĞLU (1932-....)

 Oyun yazarlığı konusunda eğitim almış,

ilk oyunu olan Keziban’ı 1967 yılında Amerika’dayken yazmıştır.

 Yapıtlarında genellikle tarihi konular ve

köy konularında yoğunlaşmıştır.

 IV. Murat, Deli İbrahim, Genç Osman gibi tarihî oyunlarında koro bölümlerine yer

vererek tragedyaya öykünmüştür.

 Keziban, Allah’ın Dediği Olur, Elif Ana gibi oyunlarında köy

hayatını ele alan yazar; kan davası, ağa-köylü çatışması,

Anadolu insanının sıkıntıları gibi konuları dile getirmiştir.

Eserleri:

 Keziban, Yine Bir Gülnihal, Kösem Sultan, Cem Sultan, Allah’ın Dediği Olur, Deli İbrahim, Fatih, Dördüncü Murat, Sokrates Savunuyor, Genç Osman, Elif Ana, Bizans Düştü, III.

Selim, Sinan, Gardiyan, Dörtbaşı Mamur Şahin Çakırpençe, Yavuz Selim: Tiyatro

 Topkapı, Mütarekeden Büyük Taarruza: Senaryo

 Seçme Şiirler, Duino Ağıtları: Çeviri

 Moliere: Monografi

SABAHATTİN KUDRET AKSAL (1920-1993)

 Tiyatroda, Ionesco’dan etkilenmiş ve absürde kayan, soyut içerikli yapıtlar kaleme almıştır.

 Tiyatrolarında karamsar bir bakış açısına

sahip olan yazar, günlük yaşamdan tarihi

olaylara dek pek çok konuyu ele almıştır.

Eserleri:

 Evin Üstündeki Bulut, Şakacı, Bir Odada Üç Ayna,

Tersine Dönen Şemsiye, Kahvede Şenlik Var, Kral

Üşümesi, Önemli Adam: Oyun

 Gazoz Ağacı, Yaralı Hayvan: Öykü

 Şarkılı Kahve, Gün Işığı, Duru Gök, Bir Sabah Uyanmak,

Eşik, Çizgi, Zamanlar, Bir Zaman Düşü, Buluşma: Şiir

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:257

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 16

REFİK ERDURAN (1928-2017)

 Fıkra, eleştiri, hikâye, roman, türlerinde de eser vermesine karşın asıl kişiliğini tiyatrolarında göstermiştir.

 Oyunlarında yabancı hayranlığı, ün

tutkusu, aydınların topluma yabancılaşması, sorumsuzluk, genel ahlaki

yozlaşma gibi konuları eleştirel bir

anlayışla anlatmıştır.

 Eserlerini mizahi bir dille ele alarak geniş bir izleyici kitlesi

edinmiştir.

Eserleri:

 Canavar Cafer, Deli, Bir Kilo Namus, Cengiz Han’ın Bisikleti, İkinci Baskı, Aman Avcı, Ayı Masalı, Uçurtmanın Zinciri,

Direklerarasında, Karayar Köprüsü, Turp Suyu, Tamirci, Bunu Yapan İki Kişi, Madalyon, Ramiz ile Julide, Halay, Yemenimin Uçları, Bordello, Bahçemdeki Ayı, Kartal Tekmesi, Kelepçe: Tiyatro

 Yağmur Duası: Roman

 Gülerek, Metamorfoz: Anı

 Bosnalı Samuraylar: Gezi ÇETİN ALTAN (1927- 2015)

 Kara mizah ve başka yazarlara göndermelerle zenginleşen yapıtlar yazmıştır.

 Romanlarında postmodernist teknikleri kullanan yazar, Küçük Bahçe adlı yapıtında Bay X’in kişiliğinde farklı

yaşamları gözler önüne sermiştir.

Eserleri:

 Beybaba, Yedinci Köpek, Çemberler, Mor Defter, Suçlular,

Dilekçe, Tahterevalli, Komisyon, Islıkçı, Telefon Kimin İçin

Çalıyor: Oyun

 Büyük Gözaltı, Bir Avuç Gökyüzü, Viski, Küçük Bahçe, Rıza Bey’in Polisiye Öyküleri, Aşk Sanat ve Servet: Roman

SELAHATTİN BATU (1905-1973)

 Halk hikayeleri ve Eski Yunan trajedilerini yeniden yorumladığı oyunlarıyla tanınmıştır.

 Hem mensur hem de manzum olarak

yazdığı oyunları trajedi özelliği göstermektedir.

 Eski Yunan tragedyalarını yeniden

ele alan ilk tiyatro yazarıdır.

Eserleri:

 İphigenia Tauris’te, Kerem ile Aslı, Kerem, Güzel Helena,

Oğuzata, Köroğlu: Oyun

NEZİHE ARAZ (1920-2009)

 Oyunlarında karı koca anlaşmazlıkları, kuşaklar arası çatışma, kadının

hak ve özgürlük sınırları gibi konuları ele almıştır.

 Tasavvufa yönelen sanatçı, Yunus

Emre’nin ve Mevlana’nın hayatını

Dertli Dolap ve Aşk Peygamberi adlı

kitaplarda anlatmıştır.

Eserleri:

 Hayattan Yapraklar, Sihirli Fındıklar, Bozkır Güzellemesi, Öyle Bir Nevcivan, Alacakaranlık, Ateş Hattında Bir Kadın, Kuvayımilliye Kadınları, Savaş Yorgunu Kadınlar, İmparatorun

İki Oğlu, Dülger Balığı, Akıllı Tavşan ve Güçlü Aslan, Afife

Jale, Cahide, Kerem ile Aslı, Hoşgör, Ballar Balını Buldum,

Kutlu Melek, Nakşıdil Sultan, Uzun Bir Gün, Yarım Kalan Masal, Saat Dokuz Sıfır Beş: Oyun

GÜNGÖR DİLMEN (1930-2012)

 Tiyatrolarında tarih ve mitolojiden

aldığı konuları günümüzün sorunlarıyla bağ kurarak ele almıştır.

 Canlı Maymun Lokantası adlı yapıtıyla edebiyatımızda absürt tiyatronun ilk örneğini vermiş ve bu akımın

temsilcilerinden biri olmuştur.

Eserleri:

 Ayak Parmakları, Midas Üçlemesi (Midas’ın Kulakları, Midas’ın Altınları, Midas’ın Kördüğümü), Canlı Maymun Lokantası, Kurban, Akad’ın Yayı, Ben Anadolu, Ak Tanrılar, Deli Dumrul, İnsan ve Devlet, İttihat ve Terakki, Bağdat Hatun, Hasan

Sabbah, Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını, Hâkimiyetimilliye Aşevi, Osmanlı Dram Kumpanyası, Avcı Karkap: Oyun

 Kuyruklu Masallar, Mavi Orman, Bir Tavşan’ın Serüvenleri:

Çocuk Kitapları

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:258

FASİKÜL 6

17 EDEBİYAT

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

• Oyunlarıyla tiyatro edebiyatımıza önemli katkıda bulunan

yazarlarımızdandır.

• İlk dönemde yazdığı Masum Katiller, Kanaviçe, Duvarların

Ötesi gibi eserlerde olaylar arasında mantık bağı gözeten

klasik oyun kurgulama yöntemine başvurmuştur.

• Kendi türünde bir başyapıt olan Ocak’ta, öyküyü sağlam

bir yapıya oturttuğu, karşılıklı konuşmaları gerçek bir alışveriş ve sürükleyici bir etki-tepki biçiminde örgütlediği, oyunun duygusal öyküsüne sevecen ve tatlı bir tavırla yaklaştığı görülür.

• Konu seçimi, olaylara yaklaşımı, geçmiş olaylarla şimdikiler arasında köprü kurmaya elverişli anlatımıyla düşündürücü olduğu kadar eğlendirici bir yazardır.

Bazı özellikleri verilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

(Masum Katiller, Kanaviçe, Duvarların Ötesi-Turgut Özakman

Cevap E)

A) Turan Oflazoğlu B) Cevdet Kudret

C) Necati Cumalı D) Haldun Taner

E) Turgut Özakman

TURGUT ÖZAKMAN (1930 -2013 )

 Kadın-erkek ve aile ilişkilerini eksen aldığı

bazı oyunlarında Osmanlı toplumundan

çağdaş Türk toplumuna geçişte yaşanan

çatışmayı çarpıcı bir biçimde yansıtmıştır.

 Detaylı araştırmalar sonucunda kaleme

aldığı Şu Çılgın Türkler adlı belgesel romanı edebiyatımızda kısa sürede en çok

satılan yapıtlardan biri olmuştur.

Eserleri:

 Pembe Evin Kaderi, Güneşte On Kişi, Duvarların Ötesi, Kanaviçe, Ocak, Paramparça, Ah Şu Gençler,Bir Şehnaz Oyun,

Delioğlan, Töre, Fehim Paşa Konağı, Kardeş Payı, Darılmaca Yok, Berberde, Ben Mimar Sinan, Ak Masal Kara Masal,

Üç Destan, Ulusal Kolej Disiplin Kurulu, Tufan: Tiyatro

 Korkma İnsancık Korkma, Romantika, Şu Çılgın Türkler, Atatürk Yeniden Samsun’da, Diriliş-Çanakkale, Cumhuriyet-Türk

Mucizesi: Roman

ÖZDEMİR NUTKU (1931-2019)

 Türk ve dünya tiyatrosu üzerine akademik çalışmalar yapan ve tiyatroyla ilgili iki

bine yakın makalesi bulunan yazar, tiyatroya genel katkıları nedeniyle çok sayıda

ödüller kazanmış ve Türk tiyatrosuna eleştirmen, çevirmen, yazar, yönetmen ve eğitimci olarak büyük katkılar yapmıştır.

Eserleri:

 İnsancıklar, Eşek Arıları, Dönme Dolap, Kısa Oyunlar, Büyükbaba, Söylev, Çiçek, Savaş Oyunu, Ankara, Kriegsspiel,

Köprü: Oyun

 Modern Tiyatro Akımları, Darülbedayi’nin Elli Yılı, Dünya Tiyatrosu Tarihi, Tiyatro Yönetmeninin Çalışması, Meddahlık

ve Meddah Hikayeleri, Sahne Bilgisi, Dram Sanatı, Gösterim Terimleri Sözlüğü, Oyunculuk Tarihi: Araştırma, inceleme

Çözüm

CAHİT ATAY (1925-2012)

 Oyunlarının konularını genellikle köy ve

kasaba insanlarının hayatından alırken

toplumun aksayan yanlarını, yanlış gelenek ve görenekleri yeren bir anlayış benimsemiştir.

 Ağa-köylü-aydın üçlüsünün sorunlarının

işlendiği Pusuda oyununda suç kavramının yöresel koşullar çerçevesinde nasıl bir kahramanlık hevesi doğurabileceğinin ipuçları verilirken insanların bilinçsizce yaşamak zorunda bırakılmaları, ezilmeleri ve sömürülmeleri anlatılmıştır.

Eserleri:

 Pervaneler, Pusuda, Sahildeki Kanepe, Hamdi ve Hamdi,

Karaların Memetleri, Ana Hanım-Kız Hanım, Ormanda, Sultan Gelin, Kırlangıçlar, Palabıyık, Gültepe Oyunları, Evlenemeyenler ve İnsanlık Ölmedi Ya: Oyun

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:259

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 18

VASIF ÖNGÖREN (1938-1984)

 Bertol Brecht’in geliştirdiği epik tiyatronun Türkiye’deki en önemli uygulayıcılarından biridir.

 Ülkemizin temel sorunlarını ele alan oyunlarıyla Türk tiyatrosunda iz bırakmıştır.

 Oyunlarındaki yalın dil, gülmeceye yatkın

üslup kullanmıştır.

Eserleri:

 Göç, Asiye Nasıl Kurtulur, Almanya Defteri, Oyun Nasıl Oynanmalı, Zengin Mutfağı

OKTAY ARAYICI (1936-1985)

 Toplumcu gerçekçi çizgide oyunlar yazmıştır.

 Son dönem oyunlarında kimi güncel soruları geleneksel

 Türk tiyatrosunun biçim ve deyiş özellikleriyle bağdaştırarak yeni bir bireşime

ulaşmayı denemiştir.

Eserleri:

 Dışarda Yağmur Var, Kondulu, Hayriye, Seferi Ramazan Beyin, Nafile Dünyası, Bir Ölümün, Toplumsal Anatomisi, Rumuz, Goncagül, At Gözlüğü, Babalar

EROL TOY (1936-2021)

 Yapıtlarında ülkenin tarihsel süreç içindeki toplumsal gelişimini ele almıştır.

 Osmanlı İmparatorluğu’nun Fetret Devri’ni ve topraklarını genişletme çabasını,

Kurtuluş Savaşı’nı ve Atatürk’ün ölümünden sonra yaşanan süreci anlatmıştır.

Eserleri:

 Pir Sultan Abdal, Parti Pehlivan, Meddah, İzmir’in İçinde,

İpteki, Çeliğe Su Vermek: Oyun

 Acı Para, Azap Ortakları, İmparator, Kördüğüm, Son Seçim,

Gözbağı, Doruktaki Öfke, Kuzgunlar ve Leşler, Zor Oyunu,

Kilittaşı, Yitik Ülkü-3 Cilt, Arinna’nın Gölgesi, Sır Küpü: Roman

5 - ÖĞRETEN SORU

I. Rumuz Goncagül’de geleneksel ortaoyunu anlatımı ve

epik tiyatro özelliklerinden yararlanmıştır. (Oktay Arayıcı)

II. İphigenia Tauris’te’den sonra Bregenz uluslararası tiyatro

yarışmasında dereceye giren Güzel Helena’yı yazmıştır.

(Özdemir Nutku)

III. Pir Sultan Abdal adlı oyunu sömürüye karşı durmuş, efsaneleşmiş bir halk ozanının yaşamını yansıtan bir destan

gibidir.(Erol Toy)

IV. Çeşitli uluslararası tiyatro şenliklerinde yönetmenlik, tiyatro yazarlığı ve tiyatroya genel katkıları nedeniyle çok

sayıda ödül kazanmıştır. Söylev adlı oyunu vardır.(Selahattin Batu)

V. 1923-1940 döneminin çok eser veren yazarlarından biri

olan sanatçının Üç Kişi Arasında, Kör ve Kadın Polis Olursa

adlı oyunları vardır. (Vedat Nedim Tör)

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

VEDAT NEDİM TÖR (1897-1985)

 Şevket Süreyya Aydemir ve Yakup Kadri

ile birlikte Kadro dergisi kurucuları arasında yer almıştır.

 İstanbul Radyosu’nun kurucusudur.

 Oyunlarında toplumdaki değer yargılarının yok olmasını ve kişilerin yaşadığı kaos karşısında psikolojilerinin bozulmasını ele almıştır.

 Köksüzler adlı eserinde Kurtuluş Savaşı sonrasında Batılılaşmayı yanlış anlayan ve yozlaşan bir zümrenin eleştirisini yapmıştır.

Eserleri:

Â İşsizler, Kadın Polis Olursa, Fevkâlasriler, Hayvan Fikri Yedi, Kör, Köksüzler, Üç Kişi Arasında: Oyun

 Resim Öğretmeni: Roman

Çözüm

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:260

FASİKÜL 6

19 EDEBİYAT

ORHAN ASENA

SABAHATTİN KUDRET AKSAL

GÜNGÖR DİLMEN

NEZİHE ARAZ

TURAN OFLAZOĞLU

MUSAHİPZADE CELÂL

CAHİT ATAY

RECEP BİLGİNER

REFİK ERDURAN

Cumhuriyet Dönemi’nde Tiyatro

P:261

EDEBİYAT 20

Öğreten Test FASİKÜL 6

2. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Tarihe dayanarak çağın eleştirisini yapan Turan Oflazoğlu’nun Deli İbrahim, Dördüncü Murat ve Sokrates Savunuyor adlı oyunları vardır.

B) Refik Erduran Karayar Köprüsü ve Uçurtmanın Zinciri adlı oyunlarında, üstün yetenekli kişilerin topluma

karşı olan sorumlulukları üzerinde durur.

C) Tohum ve Toprak ve Atçalı Kel Mehmet, Necip Fazıl’ın

tarihsel olaylardan ve kişilerden hareket ederek kaleme aldığı oyunlardır.

D) Melih Cevdet Anday’ın bireyden topluma yönelen

oyunları İçerdekiler ve Mikadonun Çöpleri’dir.

E) Haldun Taner, Fazilet Eczanesi ve Huzur Çıkmazı adlı

oyunlarında, yanlış bir ahlâk düşüncesiyle yaşamdaki değişikliklere karşı çıkanları ele alır.

1. Cevat Fehmi Başkut’un Buzlar Çözülmeden’i ---- türünde;

Yakup Kadri’nin Erenlerin Bağından’ı ---- türünde; Adalet

Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak’ı ---- türünde; Attilâ İlhan’ın

Abbas Yolcu’su ---- türünde; Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya’sı

---- türünde yazılmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerin hangisinde verilenler getirilmelidir?

A) oyun - mensur şiir - roman - gezi yazısı - anı

B) oyun - mensur şiir - roman - anı - gezi yazısı

C) oyun - manzum öykü - roman - gezi yazısı - anı

D) roman - mensur şiir - anı - roman - deneme

E) roman - öykü - oyun - gezi yazısı - anı

3. Tarihsel, mitolojik ve fantastik kaynaklara dayanarak çağının eleştirisini yapmaya çalışan yazarlardan biri olan

----, kırk yıllık sanat yaşamına yirmi altı oyun, iki manzum

masal, iki de senaryo sığdıran oldukça üretken bir yazardır. Tiyatro serüveni yalnızca yazarlıkla sınırlı değildir;

ışıkçılık, dramaturgluk ve yönetmenlik de yapmıştır. Tiyatroda sözel, görsel ve işitsel ayrıntılar arasında kurduğu sağlam denge, birbirini tamamlayan bu alanlardaki zengin deneyimleri ile açıklanabilir. En ünlü yapıtı,

Frigya kralının bilindik efsanelerine bir dizi hâlinde yeniden hayat verdiği ---- adlı oyundur.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin sırasıyla getirilmesi gerekir?

A) Refik Erduran - Karayar Köprüsü

B) Turan Oflazoğlu - IV. Murat

C) Güngör Dilmen - Midas Üçlemesi

D) Recep Bilginer - Ben Devletim

E) Orhan Asena - Şili’de Av

4. ---- tiyatroda oyunların konularını genellikle tarihe dayandırarak tragedya ve komedya olarak iki ayrı alanda

düşünmüş, Genç Osman, Kösem Sultan gibi oyunlarını

tragedya tekniği ile yazmıştır. Yazdığı komedileri ise köy

ve köylü konuludur. ---- adlı oyununda bir köy ağasının

köylüyü sömürmesi, mallarını, topraklarını alması ve köy

gençlerinden birisinin ağaya oynadığı oyun anlatılmıştır.

Sanatçı bazı oyunlarında yerli tiyatronun unsurlarını da

kullanmıştır. Sözgelimi Gardiyan adlı oyununda orta oyununun özelliklerini kullanmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Refik Erduran - Yağmur Duası

B) Turan Oflazoğlu - Allah’ın Dediği Olur

C) Güngör Dilmen - İttihat ve Terakki

D) Recep Bilginer - Karım ve Kızım

E) Orhan Asena - Hacivat Politikacı

P:262

21 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 6

6. Sabahattin Kudret Aksal’ın bazı oyunları evlilik ve aile ile

ilgilidir. Bunlardan ---- bir aileyi kuruluşundan ele alarak

yeni kuşaklar yetiştirmesini ve dağılıp yok oluşunu verir.

---- adlı yapıtında ise evliliğin bir çıkar anlaşması durumuna getirilişini görürüz.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Kadıköy İskelesi - Makine

B) Bir Odada Üç Ayna - Kahvede Şenlik Var

C) Ocak - Paramparça

D) Ben Devletim - Karım ve Kızım

E) Elif Ana - Gardiyan

9. I. 1923-1940 döneminin çok eser veren yazarlarından

biri olan saatçinin Üç Kişi Arasında, Kör ve Kadın Polis

Olursa adlı oyunları vardır. (Vedat Nedim Tör)

II. İphigenia Tauris’te’den sonra Bregenz uluslararası tiyatro yarışmasında dereceye giren Güzel Helena’yı yazmıştır.(Özdemir Nutku)

III. Pir Sultan Abdal adlı oyunu sömürüye karşı durmuş,

efsaneleşmiş bir halk ozanının yaşamını yansıtan bir destan gibidir.(Erol Toy)

IV. Çeşitli uluslararası tiyatro şenliklerinde yönetmenlik,

tiyatro yazarlığı ve tiyatroya genel katkıları nedeniyle çok

sayıda ödül kazanmıştır. Söylev adlı oyunu vardır.(Selahattin Batu)

V. Rumuz Goncagül’de geleneksel Orta oyunu anlatımı

ve epik tiyatro özelliklerinden yararlanmıştır.(Oktay Arayıcı)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

8. Aşağıdakilerden hangisi Recep Bilginer’in yapıtlarından biri değildir?

A) İsyancılar B) Gazeteciden Dost

C) Utanç Dünyası D) Sarı Naciye

E) Harput’ta Bir Amerikalı

5. (I) Turgut Özakman, Pembe Evin Kaderi’nde ekonomik

değişimin günlük hayat üzerindeki etkilerini müstakil evden çok katlı apartmana geçişle inceler. (II) 1955’te sahnelenen Güneşte On Kişi, büyük sermayenin sömürüsüne karşı savaşan bir gazetecinin yenilgisini anlatır. (III)

Tufan’da hemen hemen aynı temayı bu defa Nuh’un Gemisi gibi fantastik bir ortamda ele almaktadır. (IV) Duvarların Ötesi farklı bir toplumsal konuya, suç ve suçluluk psikolojisinin bireysel veya toplumsal olmasına eğilmiştir. (V)

Yazarın Deli ve Bir Kilo Namus adlı oyunlarında ise toplumsal bilince ulaşamamış ve sorumluluğunu idrak edememiş bir halkın kaçınılmaz yenilgisi ele alınmaktadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

7. I. Uçurtmanın Zinciri, Büyük Jüstinyen adlı oyunlarında

üstün yetenekleri olan kişilerin topluma karşı olan sorumlulukları üzerinde durur.

II. Dürüst bir gazetecinin patronunca sömürülmesini İkinci

Baskı adlı oyununda ele almıştır.

III. Atatürk’ün toplumu yeniden yapılandırmadaki hızını

anlatan Metamorfoz (Başkalaşım) adlı senaryosu TRT

tarafından filme çekildi.

IV. Bir Kilo Namus adlı oyununda toplumsal bilince ulaşamamış bir halkın kaçınılmaz yenilgisi ele alınmaktadır.

V. Paydos’tan itibaren ahlâkî yozlaşma ve ekonomik çıkarlar uğruna bazı değerlerin yitirilmesine eğildiği görülür.

Yukarıda verilenlerden hangisi, Refik Erduran ile ilgili olarak söylenemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

10. Cumhuriyet Dönemi göstermeye bağlı edebî metinleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Absürt tiyatro ve epik tiyatro başta olmak üzere yeni

anlayışlar denenmiştir.

B) İlk yıllarda milliyetçiliğin öne çıktığı idealist eserler

yazılmıştır.

C) Türk tarihini yeniden gözden geçirme, işçi sorunları,

Almanya’ya gidenlerin kültür çatışmaları işlenmiştir.

D) Genellikle orta sınıfın beğenisi önemsenmiştir.

E) Geleneksel Türk tiyatrosu temel alınmış, doğaçlama

oyunlar öne çıkmıştır.

1-A 2-C 3-C 4-B 5-E 6-B 7-E 8-E 9-C 10-E

P:263

EDEBİYAT 22

Pratik Test FASİKÜL 6

3. Recep Bilginer’in ---- adlı oyununda olay, Toroslarda bir

orman köyünde ve Çukurova’da pamuk tarlalarında geçer. Köyde yaşayan baba, kız ve oğul üçlüsü, öteki köylüler gibi kendilerini yayla insanı saymaktadırlar. Ne var

ki orman köylüsü geçim sıkıntısı içindedir. Gençler, Çukurova’ya inip pamuk tarlalarında çalışarak yeni bir düzen kurmak peşindedirler. Elçi, Çukurova’dan köye gelip pamuk tarlalarına ırgat toplarken gençleri aldatmaya

çalışır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Köygöçüren B) Çıkrıklar Durunca

C) Sarı Naciye D) Bereketli Topraklar Üzerinde

E) Yedi Çınar Yaylası

2. Aşağıdakilerden hangisinde, absürt tiyatro ile ilgili

bilgi yanlışı vardır?

A) Berthold Brecht tarafından yazılan Godot’yu Beklerken bu türde ilk eserdir.

B) 2. Dünya Savaşı’nı yaşayan insanlığın içine düştüğü

umutsuzluk havası içinde oluşmuştur.

C) Klasik tiyatronun kurallarını yıkmış; perde düzenine,

dekora, serim, düğüm, çözüm bölümlerine önem

vermemiştir.

D) Güngör Dilmen’in Canlı Maymun Lokantası, Melih

Cevdet Anday’ın Dikkat Köpek Var, Sabahattin Kudret Aksal’ın Bay Hiç oyunları bu türe örnektir.

E) Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi yoktur, rastlantılara yer verilmiştir.

5. Turgut Özakman’ın, Reşat Nuri Güntekin’in Değirmen

adlı romanından değişiklikler yaparak oyunlaştırdığı ----

onun sanat yaşamının en başarılı oyunlarındandır. Osmanlı İmparatorluğu’nda, İstanbul’da oturan yöneticilerle Anadolu’daki kopukluğu ortaya koymaya çalıştığı

bu yapıtından sonra eğitim anlayışındaki yanlışlıkların irdelendiği ---- adlı bir oyunu da vardır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Sarıpınar 1914 - Ulusal Kolej Disiplin Kurulu

B) III. Selim - Sinan

C) Gecenin Sonu - Kocaoğlan

D) Sevdiğim Adam - Yunus Emre

E) İnsan ve Devlet - Deli Dumrul

6. Refik Erduran’ın bireyden çevreye ve topluma doğru genişleyen oyunları arasında en tanınanı---- adlı eseridir.

Yazar bu oyunda eski yaşayış biçiminden kurtulamadığı

halde kurtulmak için çaba göstermeyen, anlayışsız ve

görgüsüz bir erkeğin tutumundan hareket ederek Batılılaşmanın yanlış anlaşıldığını savunur.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Kahraman B) Deli

C) Ayı Masalı D) Açıl Kafam Açıl

E) Cengiz Han’ın Bisikleti

1-C 2-A 3-C 4-D 5-A 6-E

4. Türkiye’de çok okunan kitaplara imza atan Nezihe Araz,

gazeteciliğin yanında araştırma, senaryo ve oyun yazarlığı yaptı. Müzikli çocuk oyunları yazdı. Araz’ın Devlet Tiyatrolarında çeşitli tarihlerde oynanan oyunlarından bazıları Bozkır Güzellemesi, Cahide, Ballar Balını Buldum’dur. Buzlar Çözülmeden’le 1984 Muhsin Ertuğrul

Tiyatro Ödülü’nü; Afife Jale’yle 1987 Kültür Bakanlığı En

İyi Tiyatro Yazarı Ödülü’nü kazanmıştır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III

IV

V

1. Haldun Taner tarafından yazılan Keşanlı Ali Destanı edebiyatımızda absürd tiyatronun başarılı bir örneğidir.

Oyunun başkişisi Ali, İstanbul’un gecekondu mahallesi

Sineklidağ’da annesiyle birlikte yaşamaktadır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I II

III

IV

V

P:264

23 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 6

1.

Yukarıda I. grupta verilen yazarlardan hangisi, II. grupta verilen tiyatro yapıtlarından biriyle ilişkilendirilemez?

A) I B) II C) III D) IV E) V

3. I. Cem Sultan: İktidar mücadelesi anlatılır.

II. Sokrates Savunuyor: Sokrates’ın fikirleri ve içgüdüleri,

geleneğe ve kişisel çıkarlara düşkün insanlar arasındaki

çatışma anlatılır.

III. Keziban: Kan davası konusunu işlediği, eseridir.Oyunda

kan davası vasıtasıyla öç alma tutkusu işlenmiştir.

IV. Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe: Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Bayezid ve Selim arasındaki taht kavgası anlatılmaktadır.

V. Atçalı Kel Mehmet: Aydın İhtilali’ne önderlik eden Atçalı Kel Mehmet’in dramını konu alır.

Yukarıda numaralanmış bilgilerden hangileri, Turan

Oflazoğlu’nun tiyatro oyunlarıyla ilgili değildir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve V

D) III ve IV E) IV ve V

5. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A) Bir Düğün Gecesi

B) Karayar Köprüsü

C) Midas’ın Kördüğümü

D) Atçalı Kel Mehmet

E) Pembe Evin Kaderi

6. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde belirtilen kişiyle ilgili değildir?

A) Parkta Bir Sonbahar Günüydü oyununda parkta birbirleriyle tanışan ve evlenmek isteyen iki yaşlı ve yalnız insanın birlikte zorlukların üstesinden gelmesi anlatılır. (Recep Bilginer)

B) Çemberler üç perdelik oyunda içinde bulundukları

durumdan memnun olmayan baba, anne ve yetişkin çocukları Nejat ve Nevin, değişiklikler aramaktadır. (Çetin Altan)

C) Aile, kadın konularına eğilen sanatçı, sosyal taşlama

oyunları yazar. Üç Oyun, Türk Dil Kurumu Tiyatro

Ödülü’nü kazanmıştır. (Adalet Ağaoğlu)

D) Yazdığı Yıldızlara Bakmak, Gece Aşevi, Pencere gibi

radyo oyunları en az şiirleri kadar önemlidir. (Murathan Mungan)

E) Absürt tiyatronun önemli bir temsilcisi olan yazar

Canlı Maymun Lokantası oyununda kapitalist zengin

ile Doğulu fakir, Amerikalı petrol kralı ile Çinli şairin

şahsında canlandırılır. (Güngör Dilmen)

4. ---- II. Meşrutiyet döneminde yetişmiş ve sadece tiyatro

alanında eser vermiş önemli tiyatro yazarlarından birisidir. Cumhuriyetin ilanından sonra da eserler vermeye

devam etmiştir. Osmanlı toplumunda yozlaşan değerleri hicveden komedi tarzında yirmiden fazla oyunu bulunur. Şinasi’nin açtığı yerli komedi çığırını devam ettiren, Ahmet Vefik Paşa’nın oyunlarının teknik özelliklerini

taşıyan bir tiyatrocu olarak dikkat çekti. İstanbul Şehir

Tiyatroları’nın Üsküdar sahnesine onun adı verilerek adının yaşatılması amaçlanmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

A) Turgut Özakman B) Özdemir Nutku

C) Haldun Taner D) Sabahattin Batu

E) Musahipzade Celal

I. Grup II. Grup

I. Aziz Nesin Toros Canavarı

II. Ahmet Muhip Dıranas İnek

III. Nazım Hikmet Ran Gölgeler

IV. Oktay Rifat İçerdekiler

V. Melih Cevdet Anday

2. Öykü ve oyun türlerinde birçok yetkin yapıt vermiş olan

Haldun Taner, gözlemlerinde en küçük ayrıntıları kaçırmamış, yapıtlarında toplumsal yapımızı, her kesimden

seçtiği tipler ve olaylarla sergilemiştir. Aylak Adam ve

“Yaşasın Demokrasi” tanınmış yapıtlarıdır.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III

IV

V

P:265

EDEBİYAT 24

Sınav Tadında FASİKÜL 6

1-D 2-D 3-E 4-E 5-A 6-D 7-A 8-D 9-C 10-B 11-A 12-A

9. Aşağıda Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili bilgiler verilen

cümlelerin hangisinde boş bırakılan yere ayraç içinde belirtilen ifade getirilemez?

A) ----, edebiyatımızda mistisizme yer veren, psikolojik

derinliği ile yazarın belki de en önemli eseridir. (Bir

Adam Yaratmak)

B) ---- adlı eserde piyesin ana karakteri, taş kalpli, kanun tatbikçisi bir ağır ceza hâkimidir. Ama yaşadığı

bir olay onu çok değiştirecektir. (Reis Bey)

C) ----, yazdığı ilk oyundur ve Fransızlar himayesindeki

yerli Ermeni komitecilerle Maraşlıların mücadelesinin anlatılır. (Yine Bir Gülnihal )

D) ----, bir konak içinde üç neslin kumar ve yozlaşma

içinde tükenişini ele alır. (Ahşap Konak)

E) ---- adlı oyunda kumar tutkusu ve psikolojisini ele alınırken bunun insanı ve toplumu bozan etkisi anlatılır. (Nam-ı Diğer Parmaksız)

12. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?

A) Gül Yetiştiren Adam

B) Karayar Köprüsü

C) Midas’ın Kördüğümü

D) Atçalı Kel Mehmet

E) Pembe Evin Kaderi

7. (I) Milli Edebiyat Dönemi’nde Haldun Taner, Turgut Özakman, Orhan Asena, Çetin Altan, Refik Erduran, Nazım

Kurşunlu gibi yeni yazarlar çıktı. (II) Eserleriyle bir yandan kendilerinden öncekiler gibi toplum yaşayışını etkileyen gündelik sorunlara eğildiler. (III) Öte yandan da

değişen değerlerin aile içi ilişkileri nasıl etkilediği üzerinde durdular. (IV) Büyük sermaye karşısındaki küçük

esnafın dramı, yeni ortaya çıkan zengin zümre oyunlarda

sıklıkla işlendi. (V) Giderek yoksullaşan ve statü kaybeden bürokratlar, kimlik değiştiren politikacı tipleri yeni

oyunların konularını oluşturmaktadır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

8. Haldun Taner’in aşağıdaki eserlerinden hangisi, diğerlerinden farklı bir türdedir?

A) Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım

B) Ay ışığında Şamata

C) Günün Adamı

D) Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu

E) Fazilet Eczanesi

10. Orhan Asena ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden

hangisi karşısındaki eserle uyuşmamaktadır?

A) İlk oyunun konusunu Gılgamış efsanesinden almıştır. - Tanrılar ve İnsanlar

B) Kurtuluş Savaşı Dönemi anlatılır. - Şu Çılgın Türkler

C) Mithat Paşa’nın mahkemede yargılanması anlatılır. -

Yıldız Yargılanması

D) Osmanlı padişahı II. Mahmut’un bir yeniçeri isyanı

sonucu tahta geçmesi ve Alemdar Mustafa Paşa’nın

öldürülmesi olayları ele alınır. - Tohum ve Toprak

E) Osmanlı’da taht uğruna en yakınlarını katletmenin

gerçek öyküsü anlatılır. - Hürrem Sultan

11. Güngör Dilmen’in oyunlarında köşelerine sıkışmış, sıkıştırılmış insanların var olma savaşını işlemiştir. İlk oyunu

Şakacı aynı çevrede yaşayan bireylerin birbirleriyle olan

çatışmalarını verir. Kral Üşümesi adlı oyununda yöneten-yönetilen ilişkileri üzerinde durur. Evin Üstündeki Bulut, evlilik kurumunun bireyler üstündeki baskısını anlattığı oyunudur.

Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III

IV

V

P:266

FASİKÜL 6

25 EDEBİYAT

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE ÖĞRETİCİ METİNLER

CUMHURİYET DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİNLERİN GENEL

ÖZELLİKLERİ

 Metinlerde bilgilendirme, düşündürme amaçlanmış; metnin yapısı bu amaçlara göre belirlenmiştir.

 Metinlerde konuşma dili esas alınmış, sade bir anlatım kullanılmıştır.

 Dilde özleşme akımı doğrultusunda Arapça ve Farsça sözcük kullanımı önemli ölçüde azalmıştır.

 Metinlerde yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması, açık

ve sade bir dilin kullanılması daha fazla okura ulaşılmasını sağlamıştır.

 Konu alanı genişlemiş, öğretici metinlere yoğunlaşan yazarlar ortaya çıkmıştır.

CUMHURİYET DÖNEMİ ÖĞRETİCİ METİN

YAZARLARI

FALİH RIFKI ATAY (1894-1971)

 Dilimizin gelişmesinde ve özellikle Cumhuriyet’ten sonraki gezi edebiyatının oluşumunda önemli bir yeri vardır.

 Yapıtlarında dış ülkelerde gördüklerini anlatırken Türkiye’deki gezdiği yerlerle karşılaştırmalar yapmıştır.

 Yapıtlarını kısa cümlelerle ve sade bir dille oluşturmuştur.

 İlk anı kitabı Ateş ve Güneş’te Cemal Paşa’nın yaverliğini

yaptığı sırada Suriye’de yaşananları, Zeytin Dağı’nda I. Dünya Savaşı ve sonrasında yaşananları, Çankaya’da ise Atatürk’ün yanında bulunduğu sırada tanık olduğu olayları ele

almıştır.

 Brezilya izlenimlerini anlattığı Deniz Aşırı adlı yapıtı döneminde ses getirmiştir.

 “Yaşamak için nasıl yemek lazımsa yazmak ve taze kalabilmek için de okumak şarttır. Üslup, yaşayan bir karakter taşımalı, yani donmamalı, durmamalıdır.” diyen yazarın, canlı, sağlam, duru, renkli, kişilik taşıyan bir anlatımı vardır.

 Halkın anlayacağı sözcükleri ustalıkla kullanarak Türkçenin süssüz, sanatsız ama etkili bir biçimde nasıl kullanılacağını göstermiştir.

Eserleri:

 Denizaşırı, Yeni Rusya, Bizim Akdeniz, Tuna Kıyıları, Yolcu

Defteri: Gezi yazısı

 Ateş ve Güneş, Zeytindağı, Çankaya:

Anı

NURULLAH ATAÇ (1898-1957)

 Edebiyatımızda deneme türünün başarılı bir temsilcisi olmuş ve eleştiri türünün gelişmesine önemli katkılarda

bulunmuştur.

 Türkçenin özleşmesi için çalışmış, yazılarında hiçbir yabancı sözcük kullanmamaya özen

göstermiştir.

 Anlatımda devrik cümlenin, konuşma dilinin gerekliliğini savunmuş ve

bunları yapıtlarında uygulamıştır.

 Genç sanatçıların tanınmasında öncülük etmiştir.

Eserleri:

 Karalama Defteri, Günlerin Getirdiği, Sözden Söze, Ararken, Diyelim, Söz Arasında, Okuruma

Mektuplar: Deneme, eleştiri, söyleşi, inceleme

 Günce: Günlük

1 - ÖĞRETEN SORU

Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatında öğretici metinlerin

özellikleri ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Konuşma dilindeki sözcükler, halk söyleyişlerindeki tamlamalar kullanılmıştır.

B) Ulusal kültürden yararlanılmış Anadolu ve Anadolu insanı

konu edilmiştir.

C) Metinlerde, Batı kültür ve medeniyetinin örnek alınmasıyla oluşturulmaya çalışılan bir sosyal hayat yansıtılmıştır.

D) Millî ve özgün eserler üretilememiş, Batı edebiyatından çeviriler yapılmıştır.

E) Makalelerde terim ve kavramların yanında gündelik hayata ait sözlere yer verilmiştir.

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Nurullah Ataç’la ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?

A) Eleştiri türünün gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur.

B) Dilimizin özleşmesine öncülük etmiştir.

C) Konuşma dilindeki devrik cümlenin yazıda da kullanılmasını yaygınlaştırmaya çalışmıştır.

D) Yaşadığı dönemde deneme türünün başarılı bir

temsilcisi olmuştur.

E) Öykü alanında da ürünler vermiştir.

(Nurullah Ataç’ın öykü türünde eseri yoktur. Cevap E)

11. ÜNİTE Cumhuriyet Dönemi’nde Öğretici Metinler

P:267

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 26

SUUT KEMAL YETKİN (1903-1980)

 Estetik, sanat, felsefe, resim, İslam sanatları konularındaki yapıtlarının yanı sıra, 1940’tan sonra deneme türünde yapıtlar kaleme almıştır.

 Düşüncelerini, zaman zaman yalın bir anlatımla kaleme alarak deneme türünün en başarılı temsilcilerinden biri olmuştur.

 Düş’ün Payı, Yokuşa Doğru, Edebiyat Konuşmaları, Edebiyat Üzerine, Günlerin Götürdüğü, Şiir Üzerine

Düşünceler: Deneme

 Ahmet Haşim ve Sembolizm, Edebi Meslekler, Türk Mimarisi: İnceleme

Örnek Metin

Suut Kemal Yetkin - Kitaplar

Dünyada hiç bir dost insana kitaptan daha yakın değildir. Sıkıntımızı unutmak, donuk hayatımıza biraz renk, biraz ışık vermek, daracık dünyamızda, bulamadığımız şeyleri yaşamak için,

tek çaremiz, kitaplara sarılmaktır. Bırakınız ıssız bir adaya gitmeyi, herhangi bir yolculuğa çıkarken bile hangi okuryazar yanına bir iki roman bir iki şiir kitabı almayı düşünmez! Yolculukta çoğu zaman olduğu gibi çevremize bakıp dalmaktan, yanımıza aldığımız kitapları okuyamazsak bile onları gene de elimiz altında bulundurmak isteriz.

BAŞKA YERDE YOK

Eski Türk edebiyatı ile çağdaş Batı edebiyatını yakından inceleyen Ataç, denemeleriyle yeni bir kültür, edebiyat ve dil arayışı içinde oldu.

 Denemelerinde çoğulcu bir düşünce yapısına ulaşmak için Batı hümanizmi ve demokratikleşme sürecini sindirmek gerektiğini savunmuş, yerleşik değerlere, kabullere karşı çıkmıştır.

Nurullah Ataç bazı edebiyatçılara göre “Beğendiğini göklere çıkaran beğenmediğini yerin dibine batıran” bir eleştiri anlayışı benimsemiştir.

 “Ben eleştirmeci değil, bir denemeciyim.” diyen sanatçı, yazar ve yapıtları nesnel eleştiri kriterlerine

göre ele almamış, kendi beğenilerini esas almıştır.

 Divan şiirini çok iyi bilmesine ve sevmesine rağmen

bu şiirin artık bittiğini ileri sürmüş; eleştirileriyle Orhan Veli, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi dilde yenilik taraftarı olan şairlerin tanınmasında ve benimsenmesinde önemli bir rol oynamıştır.

 Dilde yalınlaşma ve özleştirmenin yılmaz savunucularındandır.

 Türkçedeki yabancı sözcükleri kullanmamış, dille

düşünce arasında dolaysız bir ilişki olduğunu, somut düşünme geleneğinin doğabilmesi için kavramların ve sözcüklerin kökeninin bilinerek anlaşılır olması gerektiğini vurgulamıştır.

 Bunun için Latince, Grekçe, Farsça, İngilizce, Arapça gibi yabancı dillerin eğitimini almak gerektiğini

ortaya koymuştur.

 Konuşur gibi yazma çığırı açmış, devrik cümleyi öne

çıkarmış, dilin şiirsel yönüne vurgu yapmıştır.

 Halk deyimlerinden ve günlük konuşma dilinden yararlandığı çevirileriyle de adından söz ettirmiştir.

 “Günlük” sözcüğünü dilimize kazandıran yazar,

günlük ve söyleşi türünde başarılı yapıtlar ortaya

koymuştur.

İSMAİL HABİB SEVÜK (1892-1954)

 Tarihten beslenen anlatımı ile gezi türünde

başarılı yapıtlar yazmıştır.

 Gözleme dayalı, renkli, kıvrak, edebî sanatlarla yüklü bir söyleyişi vardır.

Eserleri:

 Tuna’dan Batı’ya, Yurttan Yazılar: Gezi yazısı

 Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi, Dil Davası, Edebi Yeniliğimiz: İnceleme-araştırma

Örnek Metin

İsmail Habip Sevük - Carablus Köprüsü

Fırat’ı Carablus’ta görmeli, Fırat’ı Carablus’ta görmeli. Kulaklarımız, bu medihlerle dolu; gün bitmeden oraya yetişmek için

şoförü sıkıştırıyoruz. İkindi vakti Carablus’a vardık. Kasabanın

kendisi Fransızlarda, istasyonu bizdedir. Bizim istasyon, bir

dizi yapılarla bir dilim mamurecik hâlinde bir köy, ötedeki köy

de serpilip genişlemek isteyen bir kasaba hasbacığı, rayların

berisinden bizim bayrak Fırat’ı uğurluyor.

Rayların ötesinde de Fransız bayrağı Fırat’a “Hoş geldin.” derken nehir bu daha alışamadığı yabancı bayrağa biraz yadırgayarak bakmaktadır.

SALAH BİRSEL (1919-1999)

 Edebiyat çevrelerinde şiirlerinden çok denemeleriyle tanınmıştır.

 Denemelerinde günlük konuşma dilinde pek

az bilinen sözcük ve deyimleri yanında, kendi bulduğu ilginç deyişleri sıkça kullanmış ve

şiirlerindeki gibi alaycı bir tavır takınmıştır.

 Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu, Boğaziçi Şıngır Mıngır, Elmas

Boğaziçi gibi kitaplarında, geçmişin İstanbul’unu kendi tanıklıklarıyla anlatmıştır.

Eserleri:

 Şiirin İlkeleri, Sen Beni Sev, Şiir ve Cinayet, Kurutulmuş Felsefe Bahçesi, Halley Kimi Kurtarır, Sergüzeşt-i Nono Bey ve

Elmas Boğaziçi, Amerikalı Tolstoy, Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde, Hafiyeler Önde Gider: Deneme

 Boğaziçi Şıngır Mıngır, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu,

 Kahveler Kitabı: Anı

 Hacivat Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü, Aynalar Günlüğü, Bay

Sessizlik, Kuşları Örtünmek, Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu:

Günlük

 Dünya İşleri, Hacivat’ın Karısı, Ases, Kikirikname, Haydar

Haydar, Köçekçeler: Şiir

 Dört Köşeli Üçgen: Roman

SABAHATTİN EYÜBOĞLU (1908-1973)

 Türk kültürünü Anadolu hümanizmi kavramıyla açıklayarak yeni bir kültür yorumu getirmiştir.

 Denemelerinin bir bölümünü Mavi ve Kara

adıyla kitaplaştırmıştır.

 Anadolu, Anadolu halkı, Atatürk, demokrasi,

halk dili, halk eğitimi yapıtlarında en çok üzerinde durduğu konulardır.

Eserleri:

 Mavi ve Kara, Sanat Üzerine Denemeler, Yunus Emre’ye Selam, Pir Sultan Abdal: Deneme - eleştiri - inceleme

Cumhuriyet Dönemi’nde Öğretici Metinler

P:268

FASİKÜL 6

27 EDEBİYAT

EFLATUN CEM GÜNEY (1896-1981)

 Edebiyatımızda masal yazarı olarak tanınmıştır. Folklor alanında araştırmalar yapmış, Halk

şairlerimiz üzerine incelemelerde bulunmuştur.

 Halk hikâyelerini, masal ve efsaneleri yapılarını bozmadan derlemiştir.

 Çocuk edebiyatının, önemli yazarlarından

olan sanatçı, birçok masalımızın günümüz Türkçesiyle ortaya çıkarılması için, büyük çaba göstermiştir.

Eserleri:

 Açıl Sofram Açıl, Dede Korkut Masalları, Dertli Kaval, Halk

Türküleri, Bir Varmış Bir Yokmuş, Nasreddin Hoca Fıkraları, şık Garip, Gökten Üç Elma Düştü, Az Gittim Uz Gittim,

Folklor ve Halk Edebiyatı: Masal-Derleme-İnceleme

RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN (1892-1959)

 Devrin ileri gelenleri ile yaptığı röportajlarla

tanınmıştır.

 Bu röportajlarını Diyorlar ki adı ile kitap haline getirmiştir.

 İlk defa Mustafa Kemal Paşa’yı, uzun bir röportajla Türk okuyucusuna tanıtmıştır.

Eserleri:

 Diyorlar ki, Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’le Mülakat, Çanakkale’de Savaşanlar Dediler ki: Röportaj

 Atatürk’ü Özleyiş, Atatürk’ün Hastalığı: Anı

Örnek Metin

Ruşen Eşref - Mustafa Kemal’le Mülakat

Pek iyi Paşa Hazretleri, böyle bu kadar şiddetle hücum eden

düşmanı bu kadar süratli bir surette ricate mecbur eden amiller nedir?

Evet, bu suali sormakta hakkınız var. Arzedeyim: Şimdi saat on

bir buçuk evvelden sonra vaziyet bence şu idi:

Düşmanın karaya çıkmış olan kuvveti, sekiz taburdan fazla idi.

Şimdi bu sekiz taburluk kuvvet kendisiyle gayrimünasip gayet

geniş bir cephe üzerinde “261”e kadar şimalen, ve Kemalyeri’nin bulunduğu sırtların garp yamaçlarına kadar şarkan ilerleyebilmişti.

ŞEVKET RADO (1913-1988)

 Edebiyatımızda radyo sohbetleriyle tanınmıştır.

 1961 yılında fasiküller halinde yayımlamaya başladığı Hayat Ansiklopedisi büyük bir ilgi görmüştür.

Eserleri:

 Eşref Saat, Ümit Dünyası, Hayat Böyledir, Aile Sohbetleri, İnsan Severse Yaşar, Saadet

Yolu: Sohbet

 Kördüğüm ve Ötekiler: Şiir

Örnek Metin

Şevket Rado - Eşref Saat

Asık suratlı insanlardan hoşlanır mısınız desem tabii bana gülersiniz. Zaten ben de biraz gülmeniz için söze böyle başladım. Güler yüze ve gülmeye dair olan bu konuşmayı asık suratla dinlemenizi istemem tabii. Konuşurken söze başladığınız

sırada karşınızdakinin kaşlarını çattığını, asık bir suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşmak hevesiniz kırılır. Lafı kısa kesip

bu tatsız sohbeti bir an önce bitirmeye bakarsınız. Bir de karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini, hatta araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olsanız konuştukça konuşacağınız gelir.

CEMİL MERİÇ (1917-1987)

 Yapıtlarında, toprağından kopan insanın trajedisi ve kendini bulma çabasının yanı sıra

Türk aydınlarının bunalımlarını anlatmıştır.

 Medeniyet, tarih, sosyoloji, edebiyat, edebiyat tarihi, felsefe konularını kendisine özgü üslubuyla değerlendirmiştir.

Eserleri:

 Bu Ülke, Ümrandan Uygarlığa, Mağaradakiler, Kırk Ambar, Işık Doğudan Gelir, Kültürden İrfana, Jurnal: Deneme-inceleme-derleme

Örnek Metin

Cemil Meriç - Bu Ülke

Aydın olmak için önce insan olmak lazım. İnsan mukaddesi

olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın,

kendi kafasıyla düşünen kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını

yapan: Uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü

kucaklamaya çalışan bir tecessüstür.

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Güldürürken düşündürmeyi de amaçlayan bir mizah anlayışının başarılı örneklerini veren yazarlarımızın başında Aziz

Nesin, Rıfat Ilgaz ve Muzaffer İzgü’yü sayabiliriz.

B) Deneme türünün özgün örneklerini veren Nurullah Ataç,

bir eleştirmen olarak yeni şiirimizin başarı kazanmasında

etkili olmuş bir yazarımızdır.

C) Sabahattin Eyüboğlu, düşünce adamı kimliğiyle hümanist

düşünüşün yerleşmesi, halkçı bir kültürün oluşması yolunda çaba göstermiş bir aydınımızdır.

D) Şiirlerini bireysel duyarlıktan çok toplumsal duyarlıkla biçimlendiren Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever

toplumcu gerçekçi şiirimizin öncüleri arasında yer alır.

(Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever İkinci Yeni şiirinin öncülerindendir. Cevap D)

E) Falih Rıfkı Atay, Türkçenin inceliklerini taşıyan, yalın, akıcı

anlatımıyla anı ve gezi yazılarının bağımsız birer tür boyutuna ulaşmasında etkili olmuştur.

MEHMET KAPLAN (1915-1986)

 Tanzimat’tan sonraki edebiyat ile Türk halk

edebiyatının çok çeşitli konu ve şahısları

üzerinde araştırma ve inceleme yapmış,

tahlil ve eleştirileri ile tanınmıştır.

Eserleri:

 Tevfik Fikret, Namık Kemal-Hayatı ve Eserleri, Tanpınar’ın Şiir Dünyası, Şiir Tahlilleri

I-II, Nesillerin Ruhu, Büyük Türkiye

Rüyası, Türk Edebiyatı Üzerinde

Araştırmaları, Hikâye Tahlilleri, Kültür ve Dil: İnceleme-araştırma-makale-deneme

Cumhuriyet Dönemi’nde Öğretici Metinler

P:269

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 28

NİHAT SAMİ BANARLI (1907-1974)

 Türkçenin Sırları adlı yapıtıyla dilimizin zenginliği, gelişimi ve özleşmesiyle ilgili düşüncelerini ortaya koymuştur.

 Edebiyatla ilgili nitelikli araştırmalarıyla

Cumhuriyet Dönemi’nde ses getirmiştir.

Eserleri:

 Yahya Kemal Yaşarken, Yahya Kemal’in Hatıraları, Türkçenin Sırları, Metinlerle Edebî Bilgiler, Şiir ve

Edebiyat Sohbetleri: Deneme, sohbet, araştırma

 Resimli Türk Edebiyatı Tarihi: Edebiyat araştırma

 Kızıl Çağlayan- Bir Yuvanın Şarkısı, Sular Kararırken, Yabancı, Dumanlı Dağlar, Son Vazife, Bir Mabed Yıkıldı, Izdırap

Yarışı: Tiyatro

 Bir Güzelliğin Romanı: Roman

NERMİ UYGUR (1925-2005)

 Denemelerinde dünyayı, felsefeyi, kültürü

sorgulayan, sorunlara kendince çözümler

sunan yazar, özgün anlatımıyla dikkat çekmiştir.

Eserleri:

 Dilin Gücü, Felsefenin Çağrısı, Dünyagörüşü, Güneşle,İnsan Açısından Edebiyat, Türk

Felsefesinin Kuram-Eylem Bağlamı: Çözümleyici Bir Felsefe Denemesi,Dil Yönünden Fizik Felsefesi, Yaşama Felsefesi, Kültür Kuramı, Bunalımdan Yaşama Kültürü,

Çağdaş Ortamda Teknik, İçi Dışıyla Batı’nın Kültür Dünyası:

Deneme

Örnek Metin

Nermi Uygur - Dilin Gücü

Hep “dil”, “dil” diyoruz ya, bu bir soyutlama aslında. Herkesin

dili var, ama aynı dil değil bunlar. Bir toplumun dili öbürününkinden ayrı. Mr. Brown ile Signor Lombardi, Bay Ahmet ile Herr

Schmitz başka başka dilleri konuşur. Her birinin konuştuğu

kendi dili, anadilidir. Hiçbir insan topluluğu için “Acaba bu topluluğun anadili var mı?” diye bir soru soramayız. Uzaktaki yakındaki bir ya da birçok toplulukla paylaşsa bile, her topluluk

ana dilinde konuşur.

VEDAT GÜNYOL (1912-2004)

 Denemelerinde başta edebiyat olmak üzere, toplumsal yaşam içinde insanı ilgilendiren hemen her konuya eğilen yazar kendine özgü anlatımıyla dikkati çekmiştir.

Eserleri:

 Dile Gelseler, Yeni Türkiye Ardında, Devlet

İnsan mı, Bu Cennet Bu Cehennem, Çalakalem, Orman Işırsa, Daldan Dala, Bilinç

Yolunda, Güleryüzlü Ciddilik, Yine de Yaşarken, Güne Doğarken, Dünden Bugüne, Gün Ola Harman Ola: Deneme

 Gölgeden Işığa, Giderayak Yaşarken, Uzak Yakın Anılar: Anı

FETHİ NACİ (1927-2008)

 Nurullah Ataç’ı çağrıştıran öznel eleştirileriyle dikkat çeken yazar Cumhuriyet Dönemi’nde eleştiri türünün en önemli isimlerinden biridir.

 Toplumcu gerçekçi bir anlayışla yaptığı

eleştirileri daha çok son dönem edebiyatımız üzerine yoğunlaşmıştır.

Eserleri:

 İnsan Tükenmez, Gerçek Saygısı, On Türk Romanı, Edebiyat

Yazıları, 100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme,

Eleştiri Günlüğü, Gücünü Yitiren Edebiyat, Roman ve Yaşam,

Eleştiride 40 Yıl, 40 Yılda 40 Roman, Reşat Nuri’nin Romancılığı, 50 Türk Romanı, Şiir Yazıları, 60 Türk Romanı, Kıskanmak,

Sait Faik’in Hikâyeciliği, Yaşar Kemal’in Romancılığı, Yüzyılın 100

Türk Romanı, Dönüp Baktığımda: Eleştiri, inceleme

BURHAN FELEK (1889-1982)

 Gazetelerdeki yazdığı mizahi yönü öne çıkan fıkralarıyla tanınmıştır.

 45 yıl çeşitli gazetelerde fıkralar yazmış,

gülmeceye dayalı söyleşileriyle en çok okunan yazarlardan biri olmuştur.

Eserleri:

 Felek, Vatandaş Ahmet Efendi, Yaşadığımız

Günler, Nasrettin Hoca: Mizah ve fıkra yazıları

 Hint Masalları: Gezi BİZDEN NOT

Memet Fuat

Nazım Hikmet’in oğlu olan yazar toplumcu

gerçekçi eleştirinin Fethi Naci’yle birlikte en önemli adlarından biridir.

Gölgede Kalan Yıllar, Çağını Görebilmek, Düşünceye Saygı, Eleştiri Sorumluluğu, Unutulmuş Yazılar gibi yapıtları vardır.

Adnan Binyazar

Masalını Yitiren Dev adlı anı-romanında yoksulluk

içinde geçen çocukluk dönemini, Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Ölümün Gölgesi Yok adlı kitabında bir sevda öyküsü anlatan yazar, edebiyatımızda ilgi gören bir denemecidir.

Orhan Burian

Türkiye’ye özgü bir hümanizm anlayışını savunan

Yazar, eleştirileriyle edebiyatımızın önde gelen adlarından biridir. Yazılarını Denemeler ve Eleştiriler

adlı yapıtında toplamıştır.

4 - ÖĞRETEN SORU

I. Roman ve öyküleriyle tanınan sanatçının Minelbab İlelmihrab, Bir Ömür Boyunca adlı anı türünde yapıtları vardır. (Refik Halit Karay)

II. Deneme, fıkra yazan, gazetecilik ve radyoculuk yapan sanatçının Ümit Dünyası, Hayat Böyledir adlı eserleri vardır.

(Cemil Meriç)

III. Edebiyat tarihçisi olan sanatçı, gezi türünde başarılı yapıtlar vermiştir. Tuna’dan Batı’ya, Yurttan Yazılar, Avrupa

Edebiyatı ve Biz eserlerindendir. (İsmail Habip Sevük)

IV. Edebiyat araştırmacısı ve tarihçisi olan sanatçının Resimli

Türk Edebiyatı Tarihi, Şiir ve Edebiyat Sohbetleri adlı yapıtları vardır.( Nihat Sami Banarlı)

V. Medeniyet, tarih, sosyoloji, edebiyat, edebiyat tarihi, felsefe konularını kendisine özgü üslubuyla değerlendirmiştir. Bu Ülke, Jurnal, Kırk Ambar değişik türdeki yapıtlarındandır. (Şevket Rado)

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangileri yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) II ve V C) III ve IV

D) III ve V E) IV ve V

Cumhuriyet Dönemi’nde Öğretici Metinler

P:270

FASİKÜL 6

29 EDEBİYAT

EFLATUN CEM GÜNEY

İSMAİL SEVÜK

SALAH BİRSEL

SABAHATTİN EYÜBOĞLU

CEMİL MERİÇ

FALİH RIFKI ATAY

SUUT KEMAL YETKİN

NURULLAH ATAÇ

RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN

Cumhuriyet Dönemi’nde Öğretici Metinler

P:271

EDEBİYAT 30

Öğreten Test FASİKÜL 6

1. (I) Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren sanatçılarımız deneme, gezi yazısı, fıkra, sohbet ve anı tütünde yazmaya

başlar. (II) Nurullah Ataç eleştiri ve denemeleriyle öne çıkar. (III) Ahmet Rasim’in sohbetlerinin yanında, Ruşen Eşref Ünaydın’ın mülakatları vardır. (IV) Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu’da dolaşırken izlenimlerini ve düşüncelerini kaydettiği yazılardan oluşan Anadolu Notları, yazarın

Anadolu’yla ilgili izlenimlerini içerir. (V) Bu dönemde Umrandan Uygarlığa eseriyle Hasan Ali Toptaş deneme türünün edebiyatımızdaki en önemli ismi sayılır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

4. ---- edebiyatımızda mensur şiir, şiir, mülakat, hatıra, sohbet, gezi, deneme, öykü türlerinde yapıtlar verir. Edebiyatçılara; divan edebiyatı, Tanzimat, Servetifünun edebiyatı, Milli edebiyat hakkında sorular yöneltir ve bu görüşleri ---- adıyla yayımlar. Bu eser, edebiyatımızın ilk edebî

mülakatıdır. İstanbul hakkında çok eser vermesi sanatçıya “İstanbul Seyyahı” sıfatını kazandırır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Ruşen Eşref Ünaydın - Diyorlar ki

B) Samet Ağaoğlu - Kuvayı Milliye Ruhu

C) Cemil Meriç - Umrandan Uygarlığa

D) Eflatun Cem Güney - Bir Varmış Bir Yokmuş

E) Abdülhak Şinasi Hisar - İstanbul ve Pierre Loti

5. Aşağıdakilerin hangisinde boş bırakılan yere ayraç

içinde belirtilenler getirilemez?

A) ----, şiir, roman ve yazılarının yanı sıra Edebiyat Üzerine Makaleler, Yaşadığım Gibi deneme kitapları vardır. (Ahmet Hamdi Tanpınar)

B) ----, yazdığı Körfez, Şahdamar adlı şiir kitaplarına Mağara ve Işık, Edebiyat Yazıları adlı deneme ve inceleme kitaplarını eklemek gerekir. (Sezai Karakoç)

C) Ruşen Eşref Ünaydın Mütareke Dönemi’nde ---- adlı

eseriyle beğeni toplar. Bu röportaj 1930’da kitap hâline dönüştürülür. (Anafartalar Kumandanı Mustafa

Kemal ile Mülakat)

D) ----, yazılarında yeni bir nesir dilinin kurulmasına öncülük etmiştir, konuşur gibi yazar, özellikle devrik

cümle kullanır. Karalama Defteri yapıtlarındandır.

(Fethi Naci)

E) ----, edebiyat eleştirisi yazıları ile tanınan yazarın Gölgede Kalan Yıllar, Düşünceye Saygı, Çağını Görebilmek adlı yapıtları vardır. (Memet Fuat)

2. Türk yazınında ----, iki ciltlik Günce adlı yapıtıyla; ---, Kuşları Örtünmek, Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu adlı yapıtlarıyla günlük türünün başarılı örneklerini vermişlerdir.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Ferit Edgü – Nezihe Meriç

B) Nurullah Ataç – Salah Birsel

C) Bilge Karasu – Sabahattin Kudret Aksal

D) Füruzan – Adalet Ağaoğlu

E) Vüs’at O. Bener – Cemal Süreya

3. (I) Sabahattin Eyuboğlu, Mavi ve Kara, Sanat Üzerinde

Denemeler adlı yapıtlarda denemelerini toplamış; kültür

konularını hümanist bir bakış açısıyla ele almıştır. (II) Montaigne’in Denemeler’ini Türkçeye çevirmiştir.(III) Klasik

kültüre verdiği önem onun klasik Yunan eserlerini değerlendirmesini sağlamıştır. (IV) Yunus Emre başta olmak

üzere kültürümüzün önemli isimlerini ele aldığı denemelerinin önemi büyüktür. (V) Devekuşuna Mektuplar adlı

denemelerinde ironik bir tavırla okuyucularını aydınlatmaya çalışır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

P:272

31 EDEBİYAT

Öğreten Test FASİKÜL 6

6. Edebiyatımızda deneme, anı, eleştiri, fıkra, biyografi gibi

türlerde yapıtlar veren sanatçılar arasında Ahmet Hamdi

Tanpınar, Şevket Süreyya Aydemir, Bedri Rahmi Eyuboğlu, İsmail Habip Sevük sayılabilir.

Bu parçada, aşağıdaki yapıtlardan hangisinin yazarı

yer almamıştır?

A) Ezansız Semtler

B) Delifişek

C) Tek Adam

D) Tuna’dan Batıya

E) XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi

9. Kitaplarla geç tanışmış okurlar için bulunmaz bir hazine

olduklarını düşünürüm deneme örneklerinin. Sizinle konuşur, tartışır, şaka yapar gibi duran yazar, bir yandan

bilgi dağarcığınızı zenginleştirir, kendinizi sorgulamanızı

sağlar ve yeni kaynaklara yönelmeniz için kapılar aralar.

Deneme okumak, kısa zamanda duygusal ve düşünsel

evreninizi genişletir ayrıca. Kısacası hem dostunuz hem

eğitmeniniz hem de sırdaşınız olur deneme.

Bu sözleri söyleyen kişinin denemeyle ilgili olarak

özellikle aşağıdakilerden hangisini belirtmek istediği söylenebilir?

A) İleriki yaşlarda okunacak bir tür olduğunu

B) Sürükleyici bir anlatımla oluşturulduğunu

C) Genellikle vakit geçirmek amacıyla okunduğunu

D) Okura birçok yönden katkı sağladığını

E) Duygusal ve düşsel ögelere ağırlık verildiğini

10. Aşağıdaki eserlerden hangisi, diğerlerinden farklı türdedir?

A) Mavi ve Kara B) Yağmur Kaçağı

C) Söz Arasında D) Düş’ün Payı

E) Edebiyat Konuşmaları

11. Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir konuya açıklık getirmek, yeni bir düşünceyi ileri sürmek, bu yeni düşünceyi

desteklemek ve doğruluğunu kanıtlamak amacıyla yazılır. Kısacası, bir tezi savunma yazılarıdır. Bilimsel niteliği

ağır basan bu yazılar, gazete ve dergilerde yayımlanır.

Okuyucuya konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden

yararlanılır.

Bir parçada açıklanan yazınsal tür aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Deneme B) Fıkra C) Eleştiri

D) Makale E) Günlük

7. ---- yazdığı ve radyoda anlattığı masallardan dolayı “Masalcı Baba” olarak anıldı. Çocuk edebiyatı çalışmalarıyla

da tanınan sanatçı birçok uluslararası ödüle layık görüldü.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıda verilen yazar

adlarından hangisi getirilmelidir?

A) Ruşen Eşref Ünaydın

B) Pertev Naili Boratav

C) Eflatun Cem Güney

D) Yılmaz Karakoyunlu

E) Oktay Arayıcı

8. Nurullah Ataç’ın ----, ----, ---- denemeleri kadar önemli bir

başka çalışma alanı tercümeleridir. Milli Eğitim Bakanlığının Dünya Edebiyatı’ndan çeviriler dizisinde birçok başarılı çevirisi çıkan Ataç, tercüme bürosunun kurulmasına,

Tercüme Dergisi’nin çıkmasına katkıda bulunmuştur. Balzac’ın İki Gelinin Hatıraları ve Stendhal’ın Kızıl ve Kara’sı

başta olmak üzere pek çok dünya yazarından seçme eserleri Türkçeye o kazandırmıştır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Deli, Yağmur Duası, Metamorfoz

B) Sözden Söze, Okuruma Mektuplar, Dergilerde

C) Yokuşa Doğru, Düş’ün Payı, Günlerin Götürdüğü

D) Eşkâl-i Zaman, Gülüp Ağladıklarım, Şehir Mektupları

E) Şişedeki Zenci, Kahveler Kitabı, Kurutulmuş Felsefe

Bahçesi

1-E 2-B 3-E 4-A 5-D 6-A 7-C 8-B 9-D 10-B 11-D

P:273

EDEBİYAT 32

Pratik Test FASİKÜL 6

3. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Salah Birsel, Keçi Çobanı Kuzu Çobanı adlı denemesiyle 1970 Türk Dil Kurumu Deneme Ödülü’nü almıştır.

B) Romanlarıyla tanınsa da Cemil Meriç deneme, anı,

günlük türünde de yazmaktadır, Bir de Simit Ağacı

Olsaydı, Anılarda Görmek yapıtlarındandır.

C) Kendini bütünüyle edebiyat incelemelerine veren eleştirmen ve denemeci Fethi Naci’nin Yüz Soruda dizisi

büyük ilgi görmüştür.

D) Vedat Günyol, çıkardığı Yeni Ufuklar dergisiyle Türk

hümanizmini kurmaya çalışmış; çeviri, deneme ve

araştırma türlerinde eserler vermiştir.

E) Mehmet Kaplan’ın edebiyat araştırmalarının yanında

kitap olarak yayımlanmış denemeleri Nesillerin Ruhu,

Büyük Türkiye Rüyası, Kültür ve Dil’dir.

1. Suut Kemal Yetkin, Edebiyat Konuşmaları, Günlerin Getirdiği, Düşün Payı, Yokuşa Doğru ve Şiir Üzerine Düşünceler adlı kitaplarında topladığı denemelerinde özellikle

edebiyat ve sanat konularındaki düşüncelerini işlemiştir.

Bu cümlede numaralanmış bölümlerin hangisinde bir

bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

5. I. Sözden Söze

II. Düş’ün Payı

III. Günlerin Götürdüğü

IV. Okuruma Mektuplar

V. Yaşadığım Gibi

Numaralanmış eserlerden hangileri Nurullah Ataç’a

aittir?

A) I ve II B) I ve IV C) II ve III

D) III ve V E) IV ve V

6. Sanatsal bir yapıtın, eksikliklerinin yanında güzelliklerinin de anlatıldığı yazınsal türdür. Tahrib-i Harabat adlı yapıtıyla Namık Kemal, Türk yazınında bu türün ilk örneğini vermiştir.

Bu parçada açıklanan yazınsal tür aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Deneme B) Fıkra C) Eleştiri

D) Söyleşi E) Makale

2. Edebiyatımızda ----, Günce adlı yapıtıyla; ---- ise Aynalar

Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü adlı yapıtlarıyla günlük türünün en önemli yazarları arasındaki yerini almıştır.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

A) Vüs’at O. Bener - Cemal Süreya

B) Bilge Karasu - Sabahattin Kudret Aksal

C) Nurullah Ataç - Salah Birsel

D) Füruzan - Adalet Ağaoğlu

E) Ferit Edgü - Nezihe Meriç

4. I. Bize Göre,1928’de İkdâm’da neşredilen Avrupa seyahat notları ve bazı yazılarının bir araya getirilmesiyle oluşmuştur.

II. Frankfurt Seyahatnamesi, 1932’de tedavi olmak için

gittiği Frankfurt’taki izlenimlerinin yer aldığı yazılardan

oluşmuştur.

III. Gurabahane-i Laklakan, birkaç gazete ve dergide yayımladığı yazılarından derlenerek meydana gelmiştir.

Yukarıda verilen bilgiler, aşağıdaki sanatçıların hangisiyle ilgilidir?

A) Salah Birsel

B) Ahmet Haşim

C) Hamdullah Suphi

D) Yahya Kemal

E) Nurullah Ataç

I II

IV

III

V

P:274

33 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 6

12. Aşağıdakilerden hangisi ayraç içinde belirtilen sanatçıyla ilişkilendirilemez?

A) Radyo sohbetleri (Şevket Rado)

B) Gezi yazısı türünde eserler (Falih Rıfkı Atay)

C) Masal ve efsane derlemeleri (Cemil Meriç)

D) Anlatımda devrik cümleler (Nurullah Ataç)

E) Fıkra ve anı türünde yazma (Ahmet Rasim)

10. Ortaya atılan bir tezi ispatlama yazılarıdır. Bilimsel niteliği ağır basan bu yazılar, gazete ve dergilerde yayımlanır. Okura konunun önemini kavratabilmek için örnekleme, karşılaştırma, tanık gösterme gibi nesnel verilerden yararlanılır.

Bir parçada açıklanan yazınsal tür aşağıdakilerden

hangisidir?

A) Deneme B) Fıkra C) Röportaj

D) Makale E) Eleştiri

11. Daha önce de çeşitli antolojiler yayımlayan sanatçının

hazırladığı Aşk Şiirleri Antolojisi geçtiğimiz ay okurla buluştu. Yazar, günümüze kadar yazılmış, aşk temalı en

güzel şiirleri yapıtında bir araya getirdiğini ileri sürüyor.

Ancak yapıtı incelediğimde bu savın doğru olmadığını

gördüm. Çünkü birçok ünlü şairin, zamanında ses getirmiş ve günümüzde de dillerden düşmeyen aşk şiirlerini yapıtta göremiyoruz. Ayrıca yapıttaki yazım yanlışları, yapıtın titiz bir çalışmanın ürünü olmadığını gösteriyor.

Bu parçada aşağıdaki yazınsal türlerden hangisine

özgü nitelikler ağır basmaktadır?

A) Makale B) Eleştiri C) Deneme

D) Fıkra E) Günlük

9. I. Kısa, günübirlik bir nitelik taşıma

II. Belge, fotoğraf ve tanıklıklardan yararlanma

III. Düşünceyi kanıtlamaya çalışma

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Fıkra B) Makale C) Deneme

D) Röportaj E) Haber yazısı

1-C 2-C 3-B 4-B 5-B 6-C 7-E 8-E 9-C 10-D 11-B 12-C

7. I. Yakup Kadri Karaoosmanoğlu

II. Vedat Günyol

III. Falih Rıfkı Atay

Aşağıdakilerin hangisi, yukarıda verilen sanatçıların

ortak bir özelliğidir?

A) Sadece roman alanında eser vermeleri

B) Birlikte edebiyat dergisi çıkarmaları

C) Aynı edebiyat anlayışı içinde yer almaları

D) Modernizm akımına karşı çıkmaları

E) Anı türünde yapıt kaleme almaları

8. Nurullah Ataç ile ilgili olarak aşağıdaki yargılardan

hangisi yanlıştır?

A) Deneme alanında yetkin yapıtlar kaleme almıştır.

B) Türkçeyi özleştirme çalışmalarında bulunmuştur.

C) Anlatımda devrik cümlenin, konuşma dilinin gerekliliğini savunmuştur.

D) Edebiyatımızda eleştiri türünün gelişmesine önemli

katkılarda bulunmuştur.

E) Edebiyatımızda masal yazarı olarak tanınmıştır.

P:275

EDEBİYAT 34

Sınav Tadında FASİKÜL 6

2. Küçürek (minimal) hikâye, betimlemeye ve çözümlemeye dayanmayan, yalnızca bir anın saptaması olan anlatılardır. Küçürek hikâyenin üç önemli belirleyici özelliği

vardır: Kısalık, yoğunluk ve birlik. Çok kısa olmalarına

rağmen bu hikâyeler yazarının dile hâkimiyetini, kelime

dağarcığını, kurgu yeteneğini, duygu ve düşünce dünyasının derinliğini gösteren yoğun anlatımlardır.

Aşağıdaki sanatçılardan hangisi bu parçada söz edilen hikâye türünde eser yazmamıştır?

A) Vüs’at O. Bener

B) Necati Tosuner

C) Hulki Aktunç

D) Ferit Edgü

E) Sabahattin Ali

3. Aşağıdaki yapıt-yazar eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Dağ Yolu - Hamdullah Suphi Tanrıöver

B) Muharrir Bu Ya - Ahmet Haşim

C) Söz Arasında - Nurullah Ataç

D) Tarih Musahabeleri - Yahya Kemal

E) Düşsem Yollara Yollara - Haldun Taner

5. I. Batı medeniyetinin temelini araştırdı. Dilin, bir milletin

özü olduğunu savundu. Bu Ülke, Jurnal, Kırk Ambar değişik türdeki yapıtlarındandır. (İsmail Habip Sevük)

II. Deneme, fıkra yazan, gazetecilik ve radyoculuk yapan

sanatçının Ümit Dünyası, Hayat Böyledir adlı eserleri vardır. (Şevket Rado)

III. Yazar ve edebiyat tarihçisi olan sanatçı, gezi türünün

de ilk güzel örneklerini verdi. Tuna’dan Batı’ya, Yurttan

Yazılar, Avrupa Edebiyatı ve Biz eserlerindendir. (Cemil

Meriç)

IV. Daha çok, roman ve öyküleriyle tanınan sanatçının

Bir İçim Su, Üç Nesil Üç Hayat adında günceleri, Minelbab İlelmihrab, Bir Ömür Boyunca adlı anıları vardır. (Refik Halit Karay)

V. Edebiyat araştırmacısı ve tarihçisi olan sanatçının Şiir

ve Edebiyat Sohbetleri, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi yapıtlarındandır. (Nihat Sami Banarlı)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve III C) II ve IV

D) III ve V E) IV ve V

4. Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyet Dönemi’nin etkili gazetecilerinden olmasının yanında farklı türde kitaplarıyla bu türlerin en özgün örneklerini verdi. Ateş ve Güneş, Zeytindağı (anı), Bizim Akdeniz, Kaybolmuş Makedonya (gezi)

ve Pazar Konuşmaları (fıkra), Londra Konferansı Mektupları (inceleme), Çankaya (roman) başlıca yapıtlarıdır.

Bu cümledeki numaralanmış bölümlerin hangisinde

ayraç içinde verilen bilgi yanlıştır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

III IV

1. Burhan Felek, gazetelerdeki yazdığı mizahi yönü öne

çıkan fıkralarıyla tanınmıştır. Yazılarını Vatandaş Ahmet

Efendi, Yaşadığımız Günler, İnsan Tükenmez adlı yapıtlarında toplamıştır.

Bu parçadaki numaralanmış bölümlerin hangisinde

bir bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

I

II

IV

III

V

V

P:276

35 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 6

8. I. Okuyucu ile konuşuyormuş gibi, sorulu-cevaplı bir üslupla, içten bir hava içinde aktarılan yazılar

II. Nesnel iddialar ve gerekçeler içeren, kanıtlama amaçlı gazete ve dergi yazıları

III. Yaşanan olayların, izlenimlerin tarih atılarak sıcağı sıcağına yazılması ile oluşan kısa yazılar

IV. Bir düşünce veya duygunun birilerine iletilmesi amacıyla yazılan özel yazılar

Edebî türler ile ilgili aşağıdaki terimlerden hangisinin tanımı yukarıda verilmemiştir?

A) Makale B) Deneme C) Mektup

D) Söyleşi E) Günlük

1-E 2-E 3-B 4-E 5-B 6-B 7-C 8-B 9-D 10-D 11-B

10. Bir yazarın, herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini karşısındakiyle konuşuyormuş gibi anlattığı yazılardır. Gazete ve dergi yazısı olan ----, günlük konuşma dili ile, herkesin anlayabileceği bir üslupla yazılır. İçtenlik ve doğallık, bu türün önemli özelliklerindendir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi

getirilmelidir?

A) mektup B) nutuk C) hatıra

D) söyleşi E) makale

11. Yazarlığa çeviri ile başlayan sanatçı mülakat, mensur şiir

ve anı türünde eserler üretmiştir. Diyorlar ki adlı eseri,

mülakat türünün ilk ve en ünlü örneğidir. Anafartalar Komutanı Mustafa Kemal’le Mülakat da Türk basınında

önemli bir konuşma metnidir.

Bu parçada tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Suut Kemal Yetkin

B) Ruşen Eşref Ünaydın

C) Şevket Rado

D) Yaşar Kemal

E) Falih Rıfkı Atay

6. I. Fotoğraf ve soru-cevap tekniğinden yararlanma

II. Bir düşünceyi ispatlama amacı taşımama

III. Bir topluluk karşısında yapılan coşkulu konuşmalardan oluşma

Aşağıda verilenlerden hangisi yukarıdakilerden biriyle ilişkilendirilemez?

A) Mülakat B) Makale C) Söylev

D) Röportaj E) Deneme

9. Aşağıdakilerin hangisinde değerlendirme ve kanıtlama amacı taşıyan öğretici metinler bir arada verilmiştir?

A) Tiyatro - biyografi

B) Makale - eleştiri

C) Fıkra - söyleşi

D) Söylev - deneme

E) Deneme - makale

7. I. Abdülhak Şinasi Hisar’ın, romanları yanında anı ve

fıkra türünde Geçmiş Zaman Köşkleri, Geçmiş Zaman

Fıkraları adlı yapıtları vardır.

II. Mahmut Makal’ın öğretmenlik yaptığı köylerdeki gözlemlerini anlattığı Bizim Köy adlı kitap, köy edebiyatı akımının çıkış noktası oldu.

III. Yusuf Ziya Ortaç, Göz Ucuyla Avrupa, Bizim Yokuş

adlı eleştiri kitaplarıyla yazınımızda yer etmiştir.

IV. Nermi Uygur denemeci kimliğiyle edebiyatımızda yer

etmiştir; Güneşle, Yaşama Felsefesi, Kültür Kuramı yapıtlarındadır.

V. Yaşar Nabi Nayır, Varlık Dergisi’ni çıkarmış, Varlık Yayınevi’ni kurmuş Edebiyat Dünyamız, Edebiyatımızın Bugünkü Meseleleri adlı yapıtları yazmıştır.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışlığı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E) V

P:277

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 36

TÜRKİYE DIŞINDAKİ ÇAĞDAŞ TÜRK EDEBİYATI

 Türk dilinin konuşulduğu ülkelerde, bölgelerde yaşayan

şairler; halkın sorunlarını, beklentilerini şiirlerinde dile getirmiştir.

 Türkiye dışındaki çağdaş Türk şiirinde genellikle hürriyet

ve millî şuur temaları işlenmiştir.

 Bahtiyar Vahapzade (Azerbaycan); Şehriyar (İran); Recep

Küpçü (Bulgaristan); Mağcan Cumabayulı (Kazakistan);

Osman Türkay, Özker Yaşın (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti); Abdülhamit Süleyman Çolpan, Aybek (Özbekistan);

Ata Atacanoğlu (Türkmenistan) ve Nimetullah Hafız (Eski

Yugoslavya) Türkiye dışındaki çağdaş Türk şiirinin başlıca

temsilcileridir.

AZERBAYCAN TÜRK EDEBİYATI

BAHTİYAR VAHAPZADE (1925-2009)

 Şiirlerinde dil bilinci ve yurt sevgisine geniş bir biçimde

yer vermiştir.

 Bazı şiirlerinde toplumun aksayan yönlerini ve yaşamın çelişkilerini dile getirmiştir.

 Menim Dostlarım, Çınar, Aylı Geceler, Kökler ve Budaklar,

Gün Var Bin Aya Değer, İnsan ve Zaman: Şiir

 İkinci Ses, Yağıştan Sonra, Artık Adam: Tiyatro

ŞEHRİYAR (1906-1988)

 Farsça yazdığı şiirlerle büyük ün kazanmıştır.

 Şiirlerinde sade, akıcı ve ahenkli bir Azerbaycan Türkçesi

kullanmıştır.

 Divan (Farsça) Heydar Baba’ya Selam (Türkçe): Şiir

KIRIM TÜRKLERİ EDEBİYATI

CENGİZ DAĞCI (1919-2011)

 Roman ve öykülerinde Kırım Türklerinin dramını anlatmıştır.

 Yapıtlarını Türkiye Türkçesiyle kaleme almış; sade, anlaşılır bir dil kullanmıştır.

 Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı,

O Topraklar Bizimdi, Dönüş, Badem Dalına Asılı Bebekler,

Üşüyen Sokak: Roman

KIRGIZİSTAN TÜRK EDEBİYATI

CENGİZ AYTMATOV (1928-2008)

 Yapıtlarında doğa, aşk ve vatan sevgisine geniş bir şekilde yer vermiştir.

 Romanlarının ana konusu olan savaş ve aşkı sanatlı bir

üslupla dile getirmiştir.

 Manas Destanı ve diğer Kırgız destanlarından, efsanelerinden ilham almıştır.

 Gün Olur Asra Bedel, Cemile, Beyaz Gemi, Kopar Zincirlerini Gülsarı, Toprak Ana, Selvi Boylum Al Yazmalım, Yıldırım

Sesli Manasçı, Beyaz Yağmur, Kızıl Elma, Cengiz Han’a Küsen Bulut, Dişi Kurdun Rüyaları, Sultan Murat: Roman

ÖZBEKİSTAN TÜRK EDEBİYATI

ÇOLPAN (1897-1938)

 Duygulu, zeki, korkusuz bir özgürlük şairidir.

 Şiirlerini daha çok, hece ölçüsüyle halk şiiri tarzında yazmıştır.

 Şiirlerinde halkının özlemlerini, doğa, istiklal, hürriyet, eğitim, kadın hakları gibi çeşitli konulara yer vermiştir.

 İlk şiirlerinde Ali Şir Nevai ve Fuzuli’yi örnek almıştır.

 Sonraki şiirlerinde Mehmet ëAkif, Mehmet Emin Yurdakul,

Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin’in izleri görülür.

 Uyanış, Bulaklar, Tan Sırları, Koşuklarım: Şiir

 Halil Felenk, Uzun Kulaklı Baba, Müthiş Yumruk: Oyun

 Gece ve Gündüz: Roman

ESKİ YUNAN EDEBİYATI

 Latin edebiyatı da Eski Yunan kültür ve sanatının etkisinde gelişen bir edebiyattır.

 Eski Yunan ve Latin edebiyatlarında mitolojik öğelere ağırlık verilmiştir.

 Eski Yunan edebiyatının temelinde Homeros’un İlyada ve

Odysseia destanları vardır.

 Homeros ve Hesiodos gibi iki şair yetiştirmiş olan Yunan

edebiyatında öne çıkan tür, şiirdir.

SOKRATES (MÖ 4. yy)

 Eski Yunan felsefesinin kurucularındandır.

 Gerçek bilgiye ulaşma isteğiyle, bireylerin davranışlarında ve yaşamlarında temel aldıkları inançları sorgulamayı

öncelemiştir.

 Öğrencisi Platon, etkisinde kaldığı büyük düşünürün ölümünden yıllarca sonra mahkemede yaptığı savunmasını

Socrates’in Savunması adıyla kitaplaştırmıştır.

PLATON (EFLATUN) (MÖ 4. yy)

 Eski Yunan filozofudur. Ahlak ve erdem üzerine geliştirdiği düşüncelerini, devlet-toplum-birey ilişkisi içinde açıklamıştır.

 Kalabalıktan uzak bir yerde bir okul kurarak seçkin öğrenciler yetiştirmeye çalışmıştır.

 Bunun için “Akademi Okulu” açmıştır.

Eserleri:

 Devlet, Diyaloglar: Felsefe-düşünce

ARİSTOTELES (ARİSTO) (MÖ 4. yy)

 Eski Yunan filozofudur.

 Platon ile birlikte Batı felsefesinin önemli iki filozofundan

biri sayılır.

 Fizik, astronomi, felsefe, zooloji, mantık, politika ve biyoloji gibi konularda eser vermiştir.

Eserleri:

 Organon, Metafizik, Politika, Poetika, Retorik, Nikomakhos’a

Ahlak: Felsefe-düşünce

12. ÜNİTE Dünya Edebiyatı

P:278

FASİKÜL 6

37 EDEBİYAT

ARİSTOPHANES (MÖ 4. yy)

 Eski Yunan edebiyatının komedya yazarıdır.

 Komedyalarında izleyicileri güldürmekle kalmamış, dönemin siyaset adamlarının ve düşünürlerinin yanlış bulduğu

yanlarını da eleştirmiştir.

 Yapıtlarında, dilinin zenginliğinin yanında keskin alaycılığı

dikkat çeker.

Eserleri:

 Eşek Arıları, Kuşlar, Kurbağalar, Atlılar, Bulutlar, Barış, Lysistrate: Komedya

EURİPİDES (MÖ 4. yy)

 Eski Yunan edebiyatı tragedya yazarıdır.

 Edebiyat ve felsefeyle ilgilenmiş; tiyatroya konu, dekor ve

sahne düzeni bakımından yenilikler getirmiştir.

Eserleri:

 Medeia, Hippolytos, İphigeneia Aulis’te, İphigeneia Tauris’te,

Heraclides, Helena, Hekabe, Alcestis, Andromakhe: Tragedya

AİSKHYLOS (MÖ 5. yy)

 Eski Yunan edebiyatının önemli tragedya yazarıdır.

 Tragedyalarında yerleşik düzeni, gelenekleri ve toplum ahlakını benimsemiştir.

Eserleri:

 Zincire Vurulmuş Prometheus, Persler, Yalvaran Kızlar, Agamemnon, Thebai’ye Karşı Yediler, Oresteia, Kheephoroi,

Eeumenides: Tragedya

SOPHOKLES (MÖ 5. yy)

 Eski Yunan edebiyatının öne çıkan tragedya yazarından

biridir.

Eserleri:

 Kral Oidipus, Oidipus Kolonos’ta , Antigone, Aias, Elektra,

Trakhisli Kadınlar, Philoktetes: Tragedya

AİSOPOS (MÖ 7. yy)

 Ezop diye bilinir.

 Mısır, Asya, Yunanistan’ı gezmiştir.

 Gezdiği Doğu ülkelerinden edindiği izlenimlerini fabl tarzında yazmış ve bu türünün kurucusu kabul edilmiştir.

Eserleri:

 Ezop Masalları: Fabl türünde masal

HOMEROS (MÖ 7. yy)

 Yunan ve dünya edebiyatının destan şairlerinden biridir.

 İlyada ve Odysseia destanlarının derleyicisidir.

 Yunanlıların Truvalılarla olan savaşlarının anlatıldığı İlyada

Destanı’nda, eski Yunanlıların gelenek ve görenekleri, dini ve felsefi inançları ve Çanakkale’nin tarihi coğrafyası hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır.

 Odysseia Destanı’nda ise Truva’nın yıkılışından sonra, yurduna dönmek üzere yola çıkan Odysseus’un yolculuğu sırasında başından geçen olaylar ve ülkesine döndüğünde

yokluğunda olan bitenler anlatılmaktadır.

Eserleri:

 İlyada, Odysseia: Destan

HESİODOS (MÖ 8. yy)

 Didaktik şiir türünün kurucularındandır.

 Şiirleriyle halka adaletli davranma, iyilik yapma, çok çalışma gibi olumlu değerleri aşılamaya, öğüt vermeye çalışmıştır.

Eserleri:

 Teogoni, İşler ve Günler: Didaktik şiir

1 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Aşağıdakilerin hangisi Eski Yunan edebiyatı tiyatro yazarlarından biri değildir?

A) Aiskhylos (tragedya)

B) Sophokles(tragedya)

C) Sokrates

(Felsefecidir, tiyatro alanında eseri yoktur. Cevap C)

D) Euripides (tragedya)

E) Aristophanes (komedya)

BAŞKA YERDE YOK

LATİN EDEBİYATI

 Latin edebiyatı, Yunan kültür ve edebiyatının etkisiyle oluşmuştur. Latin edebiyatının önemli sanatçıları ve eserleri şunlardır:

 Tragedya: Ennius, Seneca

 Komedya: Plautus, Terentius

 Didaktik şiir: Lucretius

 Lirik şiir: Catullus

 Pastoral, epik ve didaktik şiir: Vergilius

 Lirik ve didaktik şiir: Horatius

 Lirik şiir ve mitoloji: Ovidius

 Hitabet: Cicero

 Tarih: Sallustius, Titus Livius, Tacitus

 Felsefe: Seneca

İTALYAN EDEBİYATI

DANTE (1265 - 1321)

 Rönesansı hazırlayan sanatçılardandır.

 Dante, otuz beş yaşındayken Papa’nın herkese yaptığı

“Kiliseye dön!” çağrısına uyar ve mistik bir yaşama döner.

Bundan sonra, sanatçıya asıl ününü kazandıran İlahi Komedya’yı yazar.

Eserleri:

 İlahi Komedya: Dini ve felsefi konuları

içerir. Destan tarzında yazıldığından

yapay destan olarak kabul edilir. Sanatçının Cehennem, Araf ve Cennet’e

yaptığı hayali bir seyahatin öyküsüdür.

 Belagat, Şölen: Dil, şiir ve felsefeyle ilgili düşüncelerini içerir.

 Yeni Hayat: Şiir ve şiir yorumları

Dünya Edebiyatı

P:279

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 38

2 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Fransız edebiyatının en ünlü yazarlarından biridir. İnsanlara

ders vermeden doğruları göstermeye çalıştığı Denemeler adlı

tek kitabı, günümüzde de bir başyapıt ve başucu kitabı olma

özelliğini korumaktadır.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisidir?

A) Montaigne

(Denemeler adlı eserin yazarı Montaigne’dir. Cevap A)

B) Balzac

C) V.Hugo

D) Voltaire

E) J.J. Rousseau

3 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Klasik akıma bağlı sanatçılar arasında özellikle didaktik şiir

I II

türünde ürün vermiş bir ad da Moliere’dir. En önemli yapıtı

III

Fabllar’dır. Bu türdeki ürünleri ondan önce Ezop denemiştir.

IV V

Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E ) V

(Fabllar adlı eser, La Fontaine aittir. Cevap C)

J. J. ROUSSEAU (1712 - 1778)

 Fransız İhtilali’ni hazırlayan sanatçılardan biridir.

 Yapıtlarında erdem, ahlak, özgürlük ve eşitlik gibi kavramlar üzerinde durmuştur.

 Modern demokrasi anlayışına temel oluşturan Toplum Sözleşmesi eseriyle tanınmıştır.

 İnsanın uygarlık tarafından değiştirilmemiş doğal halinin

birçok açıdan üstün olduğunu savunmuştur.

Eserleri:

 Toplum Sözleşmesi: Düşünce

 İtiraflar: Anı-düşünce

 Emile, Yeni Heloise: Roman

CHATEAUBRIAND (1768 - 1848)

 Romantizm akımının öncülerinden sayılır.

Eserleri:

 Devrimler Üzerine Deneme: Deneme

 Atala ve Rene: Roman

LAMARTİNE (1790 - 1869)

 Romantik ekolün üstadı olarak kabul edilmiştir.

Eserleri:

 Şairane Duyuşlar, Tefekkürler: Şiir

 Graziella: Roman

FRANSIZ EDEBİYATI

MONTAİGNE (1533 - 1592)

 Dünya edebiyatında deneme türünün ilk örneklerini vermiş ve bu türün kurucusu kabul edilmiştir.

Eserleri:

 Denemeler: Dünya edebiyatında deneme türünün ilk örneğidir.

LA FONTAİNE (1621 - 1695)

 Fabl türündeki yapıtlarıyla tanınmıştır.

Eserleri:

 Fabllar: Fabl

CORNEİLLE (1606 - 1684)

 Tragedya türündeki yapıtlarıyla tanınmıştır.

 Klasisizmin ilkelerini uygulayan ilk tragedya sanatçısıdır.

Eserleri:

 Le Cid, Horace, Cinna, Heraclius, Polyeucte, Rodogune:Tragedy

RACİNE (1639 - 1699)

 Tragedya sanatçısıdır

Eserleri:

 Andromak, Davacılar, İskender, Phedre, Berenice, Britannicus: Tragedya

MOLİERE (1622 - 1673)

 Komedya türündeki yapıtlarıyla tanınmıştır.

Eserleri:

 Tartuffe, Cimri, Kibarlık Budalası, Hastalık Hastası, Zoraki

Tabip, Gülünç Kibarlar: Komedi AKLINDA OLSUN

 Ariosto ve Tasso İtalyan edebiyatının iki önemli ismidir.

 Konularını Ortaçağ’dan alan bu sanatçılar, Yunan ve Latin edebiyatlarını örnek almışlardır.

 Ariosto’nun Çılgın Orlondo,Tasso’nun Kurtarılmış Kudüs destanları ünlüdür.

PETRARCA (1304 - 1374)

 Hümanist düşünceleri, lirik şiirleri ve şarkılarıyla Avrupa’da

yüzyıllar boyu edebiyat ve düşünce çevresinde etkili olmuştur.

 Lirik şiirleri sonraki dönemleri büyük ölçüde etkilemiştir.

Eserleri:

 Afrika: Romalı Komutan Scipio’yu anlatan destan

 Canzoniere, Triumphi: Şiir

BOCCACİO (1313 - 1375)

Dünya edebiyatında ilk öykü sayılan Decameron (On Gün)

ile Batı edebiyatını geniş ölçüde etkilemiştir. Bu kitabında Avrupa’da veba hastalığından kaçıp sığındıkları evde on kişinin

anlatmış olduğu yüz öykü yer almaktadır.

Eserleri:

 Decameron: Dünya edebiyatında öykü türünün ilk örneği.

Dünya Edebiyatı

P:280

FASİKÜL 6

39 EDEBİYAT

VİCTOR HUGO (1802 - 1885)

 Cromwell adlı oyunun ön sözünde yaptığı açıklamalarla

romantizmin önde gelen ismi olmuştur.

 Romantik dramın kurucusudur.

 Hernani adlı piyesin oynanmasından sonra romantiklerle

klasik edebiyat taraftarları arasında “Hernani Savaşı” denilen tartışma başlamış ve bu tartışma romantiklerin “klasizm” karşısında zaferiyle sonuçlanmıştır.

 İlk romanı Notre Dame’ın Kamburu’ndan sonra çok sayıda

şiir, piyes ve roman yazmıştır.

 En çok tanınan yapıtı Sefiller romanında toplumdan dışlanmış insanların yaşam mücadelelerini anlatmıştır.

Eserleri:

 Sefiller, Notre Dame’ın Kamburu, İzlanda Hanı, Deniz İşçileri, Gülen Adam, Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, Doksan Üç İhtilali, İhtiyar Balıkçı, Uğursuz Yıllar: Roman

 Cromwell, Hernani, Kral Eğleniyor, Ruy Blas, Lucreca Borgia: Tiyatro

 Doğulular, Cezalar, Dalıp Gitmeler, Ağlamak için Gözden

Yaş mı Akmalı, Sonbahar Yaprakları, Asırların Efsanesi, Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi, Aşk Dilencisi, Keder Sana Yakışmıyor: Şiir

ALEXANDRE DUMAS PERE (1802 - 1870)

 Fransız edebiyatının romantik yazarlarındandır.

Eserleri:

 Üç Silahşörler, Monte Kristo Kontu, Demir Maske: Roman

 Kara Lale, Aktör Kean: Tiyatro

GUSTAVE FLAUBERT (1821 - 1880)

 Realizmin kurucularındandır.

 İlk romanı olan Madam Bovary, yayımlandığında kamunun

ahlakına ve dini duygularına hakaret edildiği gerekçesiyle

yasaklanmış ve sonra davası beraatla sonuçlanmıştır.

 Sanatçı, bu romanında romantik yapıtların etkisinde kalan

ve bu yapıtlarda anlatılanları ciddiye alan bir kadının felakete nasıl sürüklendiğini anlatmıştır.

Eserleri:

 Madam Bovary, Salambo: Roman

 Üç Hikâye: Öykü

EMİLE ZOLA (1840 - 1902)

 Natüralizmin kurucusu ve en önemli temsilcisidir.

 Rugen Macquartlar adlı roman dizisiyle 19. yüzyılın ikinci

yarısından itibaren Fransa toplumunun çözümlemesini

yapmıştır.

 En tanınmış romanı Germinal'de maden işçilerinin güç yaşam mücadelesini çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermiştir.

Eserleri:

 Meyhane, Germinal, Nana, Toprak: Roman

 Rugen Macquartlar: Roman dizisi (Nehir roman)

BALZAC (1799 - 1850)

 Fransız edebiyatında realizmin öncülüğünü yapmıştır.

 Yapıtlarında, kişileri ve toplumu en ince ayrıntılılarıyla incelemiştir.

 Bir toplum tarihi yazmak amacıyla, eski ve yeni romanlarını toplamaya karar vermiş ve bütün yapıtlarını nehir roman

olarak İnsanlık Komedyası adı altında toplamıştır

Eserleri:

 Goriot Baba, Vadideki Zambak, Eugenie Grandet, Otuz Yaşındaki Kadın, Köylüler, Köy Hekimi, İki Gelinin Hatıraları: Roman

STENDHAL (1783 - 1842)

 Romanlarının değeri yaşadığı dönemde değil ölümünden

sonra anlaşılmıştır.

 Roman anlayışını “Roman, ana yolda gezen bir aynadır.

Bir an göklerin mavisini, bir an ayak altındaki çamurlu su

birikintilerini yansıtır.” sözleriyle dile getirmiştir.

 Ünlü romanı olan Kırmızı ve Siyah’ta (Kızıl ile Kara) “Kırmızı” sözcüğü devrim düşüncesine, “Siyah” da din düşüncesine simge olarak kullanılmıştır.

Eserleri:

 Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı: Roman

4 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Fransız edebiyatında şair, romancı ve oyun yazarı olarak tanınır. Cromwel adlı oyununun önsözünde, klasik estetiğin tüm

bağlayıcı kurallarına karşı çıkarak “Romantizm” akımının ilkelerini ortaya koyar. Mücadeleyle geçen hareketli yaşamında

halkın sevgisini kazanır. Ünlü romanı Notre Dame’ın Kamburu

dünya klasikleri arasında yerini alır.

Burada sözü edilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Voltaire

B) Diderot

C) Racine

D) Victor Hugo

(Cromwel ve Notre Dame’ın Kamburu -Victor Hugo Cevap D)

E) Alexandre Dumas

5 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

“Bunlar, gerçeğin anlatımını, bilimsel kurallara bağlayacak kadar ileri gittiler. Edebiyatı bir ameliyat masasına benzetmek,

romanı bir deney aracı yapmak istediler.”

Bu parçada sözü edilen özellikler aşağıdaki yazarlardan

hangisinde bulunabilir?

A) Balzac B) G. Flaubert

C) E. Zola D) Tolstoy

E) V. Hugo

(Sözü edilen özellikler natüralizm akımına aittir ve E. Zola natüralizmin temsilcisidir. Cevap C)

Dünya Edebiyatı

P:281

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 40

ALPHONSE DAUDET (1840 - 1897)

 Natüralizm akımının temsilcisidir.

 Öyküleriyle tanınan yazar, yapıtlarında betimleyici bir anlatıma önem vermiş, doğal ve canlı bir dil kullanmış, Provence yöresini sade bir dille canlandırdığı Değirmenimden

Mektuplar adlı kitabıyla ünlenmiştir.

Eserleri:

 Değirmenimden Mektuplar, Pazartesi Hikâyeleri, Küçük Şey,

Taraskonlu Tartarin, Tartarin Alplerde, Taraskon Savunması,

Taraskon Limanı: Öykü

GONCOURT KARDEŞLER

(EDMOND [1822 - 1896], JULES [1830 - 1870])

 Natüralist anlayışla yapıtlar ortaya koymuşlardır. Konularını 18. yy Fransız tarihinden alan romanlar yazmışlardır. Bir

hizmetçi kızın yaşamını konu alan Germinie Lacarteux adlı yapıtları, ilk natüralist romandır.

 “Roman anlatılmış ve tabiattan çıkartılmış belgelerle vücuda getirilmelidir. Tarihçiler, geçmişin hikâyecileri, romancılar da şimdinin hikâyecileridir.” sözüyle roman anlayışlarını ortaya koymuşlardır.

Eserleri:

 Germinie Lacarteux, Charles Demailly, Renee Mauperin:

Roman

 Journal: Günlük

GUY DE MAUPASSANT (1850 - 1893)

 Klasik (Olay) öykücülüğünün kurucusudur. Natüralizmden etkilenmiş, daha çok, öykü türünde başarılı yapıtlar ortaya koymuştur.

Eserleri:

 Ay Işığı, Tombalak, Güzel Dost, Kartopu: Öykü

JULES VERNE (1828 - 1905)

 Bilim kurgu romanları yazmıştır.

 Denizaltı yolculuğu, uzay yolculuğu gibi kendi zamanında

olmayan birçok olaya yapıtlarında yer vermiştir.

Eserleri:

 Balonla Beş Hafta, Dünyanın Merkezine Yolculuk, Ay’a Yolculuk, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Seksen Günde

Devr-i Alem, Kaptan Grant’ın Çocukları: Roman

CHARLES BAUDELAİRE (1821 - 1867)

 Sembolizmin en önemli temsilcisidir.

 Fransız şiirinin yenileşmesinde ve gelişmesinde önemli rol

oynamıştır.

Eserleri:

 Kötülük (Elem) Çiçekleri, Yapay Cennetler: Şiir Paris Sıkıntısı: Mensur şiir

PAUL VERLAİNE (1844 - 1896)

 Sembolizmi benimsemiş ve sembolist şiirler yazmıştır.

 Şiirde hayal dünyasına, doğanın yarı aydınlık, renkli görünümüne yönelmiştir.

 Fransız şiirine o güne kadar görülmeyen yeni bir hava, canlılık ve musiki getirmiştir.

Eserleri:

 Zühal Şiirleri, Güzel Şarkı, Aşıkların Bayramı, Usluluk: Şiir

ARTHUR RİMBAUD (1854 - 1891)

 Sembolist şiirler yazmıştır. Şiirlerinde sert bir dille burjuva

sınıfına ve katolik kilisesine eleştirilerde bulunmuştur.

Eserleri:

 Cehennemde Bir Mevsim, Tanrısal Esinler: Şiir

STEPHANE MALLARME (1842 - 1898)

 Modern Batı şiirinin kurucusu sayılır.

 Sembolizmin önde gelen temsilcilerindendir.

Eserleri:

 Hirodias, Tüm Şiirler: Şiir

ANDRE GİDE (1869 - 1951)

 Edebi, siyasal ve toplumsal sorunlara karşı hoşgörülü bir

tutum benimsemiş; genel ahlak anlayışının karşısında bireysel özgürlüklerin savunucusu olmuştur. Bazı yapıtlarında dünyadan sınırsız tat almayı, bazılarında da dünya nimetlerinden el çekmeyi işlemiştir.

Eserleri:

 Dünya Nimetleri, Denemeler: Deneme

 Kalpazanlar: Roman

ALMAN EDEBİYATI

GOETHE (1749 - 1832)

 Alman romantizminin kurucularındandır.

 Şiirlerinde aşk konusuna geniş yer vermiş, lirik bir anlayışı benimsemiştir.

Eserleri:

 Genç Werther’in Acıları, Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları,

Gönül Yakınlıkları: Roman

 Faust, Stella, Egmont, Pandora, Clavio:

Oyun

 Baladlar, Toplum Türküleri, Doğu-Batı Divanı, Sevgi Üçlemesi: Şiir

SCHİLLER (1759 - 1805)

 Alman edebiyatında romantik dramın en

önemli sanatçılarındandır.

 Oyunlarında özgürlük, isyan, doğa, ihtilal gibi konulara yer vermiştir.

Eserleri:

 Haydutlar, Wilhelm Tell, Don Carlos, Hile ve Sevgi, Mary Stuart: Oyun

 Mutluluk Şarkısı: Şiir

GRİMM KARDEŞLER

( VACOB [1787 - 1865] - WİLHELM [1786 - 1859])

 Almanya’yı köy köy, kasaba kasaba gezerek çeşitli mahalli lehçeleri araştırmışlar ve yüzyıllardan beri anlatılmakta

olan, eski Alman şiirlerini, efsanelerini ve masallarını düzenleyerek yayımlamışlardır.

Eserleri:

 Pamuk Prensesle Yedi Cüceler, Bremen Mızıkacıları, Henzel

ile Gretel, Peri Masalları, Kül Kedisi, Çizmeli Kedi, Kırmızı Başlıklı Kız, Uyuyan Prenses, Kurt ve Yedi Keçi Yavrusu: Masal

HEİNRİCH BÖLL (1917 - 1985)

 Yapıtlarında I. Dünya Savaşı’nı, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlatmış, sonraki yıllarda Alman seçkinlerini eleştiren

yapıtlar kaleme almıştır.

Eserleri:

 Ademoğlu Neredeydin, Ve O Hiçbir Şey Demedi, Babasız

Evler, Trenin Tam Saatiydi: Roman

 Haberci: Öykü

Dünya Edebiyatı

P:282

FASİKÜL 6

41 EDEBİYAT

İNGİLİZ EDEBİYATI

 Canterbury Hikâyeleri adlı yapıtıyla Chaucer, İngiliz edebiyatında Rönesansa zemin hazırlayan yazarlardandır.

 İlk büyük İngiliz şairi olan Edmund Spenser, pastoral türde

yazdığı şiirlerini Çoban Takvimi adlı yaptında toplamıştır.

 Betimleme ve ruh çözümlemelerinde başarılı olan, dönemin son büyük şairi John Milton’un en önemli yapıtı Kaybolmuş Cennet adlı yapma destanıdır.

 Deneme türünde başarılı ürünler veren Bacon’ın en önemli yapıtı Denemeler’dir.

WİLLİAM SHAKESPEARE (1564 - 1616)

 Rönesans Dönemi İngiliz edebiyatının en önemli tiyatro yazarıdır.

 Trajedilerinde kin, aşk, dostluk, yükselme, öç alma gibi

duyguları derinlemesine anlatmıştr.

 Komedilerinde hem olağanüstü bir mizah duygusu ortaya

koymuş hem de insanların kusurlarını gözler önüne sermiştir.

Eserleri:

 Hamlet, Macbeth, Romeo ve Jülyet, Othello, Kral Lear, Jul

Sezar, Antonius ve Kleopatra, Titus Andronicus: Tragedya

Venedik Taciri, Yanlışlıklar Komedyası, Hırçın Kız, Bir Yaz

Gecesi Rüyası, On İkinci Gece: Komedya

DANİEL DEFOE (1660 - 1731)

 Robenson Crusoe adlı romanıyla tanınmıştır.

Eserleri:

 Robenson Crusoe, Albay Jack, Roxana: Roman

JONATHAN SWİFT (1667 - 1745)

 Gulliver’in Gezileri adlı yapıtıyla meşhur olmuştur.

 İngiliz edebiyatının en usta hiciv yazarıdır.

 İngiltere’nin baskıcı politikalarına karşı yaptığı mücadelede yayımladığı siyasi broşürlerle İrlanda’da ulusal bir kahramana dönüşmüştür.

Eserleri:

 Gulliver’in Gezileri: Roman

CHARLES DİCKENS (1812 - 1870)

 Realist romanın öncülerindendir.

 Yapıtlarında 19. yüzyıl İngiltere’sinin sorunlarını ele almıştır.

Eserleri:

 Oliver Twist, Pickwick’in Kâğıtları, David Copperfield, Antikacı Dükkânı, İki Şehrin Hikâyesi, Büyük Umutlar: Roman

AMERİKAN EDEBİYATI

EDGAR ALLEN POE (1809 - 1849)

 Amerikan edebiyatının ilk kısa öykü yazarlarındandır.

 Modern anlamda korku, gerilim ve polisiye türlerinin de öncüsüdür. Düzyazılarından başka kurgu ve yazım teknikleriyle dikkat çeken Kuzgun başta olmak üzere, Annabel Lee

ve Helen’e adlı şiirleriyle tanınmıştır.

 Şiirlerinin esin kaynağını romantizmin gizemciliğinde bulması onun daha sonra sembolist şairler tarafından öncü

sayılmasını sağlamıştır.

Eserleri:

 Morg Sokağı Cinayeti: Roman

 Dedektif Auguste Dupin Öyküleri: Öykü

MARK TWAİN (1835 - 1910)

 Yapıtlarında, toplum gerçeklerini mizahi bir dille ele almıştır.

 Asıl adı Samuel Langhorne Clemens’tir.

 “Mark Twain” (İngilizcede “ikiyi işaretle”) geminin dibe oturmaması için gerekli su derinliğini ölçen bir gemici terimidir.

Eserleri:

 Tom Sawyer’in Maceraları, Huckleberry Finn’in Maceraları,

Mississippi’de Hayat: Roman

JOHN STEİNBECK (1902 - 1968)

 Yapıtlarında natüralizmin özelikleri görülür.

 İlk romanlarından başlayarak işçileri, yaşam koşullarını,

ilişkilerini dile getirmiştir.

Eserleri:

 Kenar Mahalle, Bitmeyen Kavga, Fareler ve İnsanlar, Gazap

Üzümleri, Sardalya Sokağı, Acı Hayatlar, Cennetin Doğusu:

Roman

E. HEMİNGWAY (1899 - 1961)

 Yapıtlarında yaşam gerçeklerini işlemiştir.

 1953’te “Pulitzer Ödülü”nü; 1954’te “Nobel Ödülü”nü kazanmıştır.

Eserleri:

 Güneş de Doğar, Silahlara Veda, Çanlar Kimin İçin Çalıyor,

İhtiyar Adam ve Deniz: Roman

JACK LONDON (1876 - 1916)

 Kitapları yabancı dillere en çok çevrilmiş Amerikalı yazarlardandır.

 1897’de Klondike’e altın aramaya gidenlere katılmış ve en

tanınmış romanı Vahşetin Çağrısı dahil birçok yapıtını bu

deneyimlerinden yararlanarak yazmıştır.

Eserleri:

 Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu, Demir

 Ökçe: Roman

İSPANYOL EDEBİYATI

CERVANTES (1547 - 1616)

 Modern romanın başlangıcı sayılan Don Kişot adlı eserin

yazarıdır. Bu roman o günlerde çok tutulan şövalye romanlarına bir yergi olarak yazılmıştır.

 Cezayir’de yaşadığı deneyimlerine dayanarak yazdığı Cezayir’de Sürgün ve Cezayir Mahkûmları adlı oyunlarında,

Akdeniz’de İspanyol egemenliğinin kurulmasına yönelik

düşüncelerini anlatmıştır.

Eserleri:

 Don Kişot, La Galatea, Persiles ile Sigismunda’nın

 Acıları: Roman

 Özgür Ruhlu Âşıklar, Rincocerete ile Cortadillo, İspanyollar

İngiltere’de, Yüksek İcazet: Öykü

 La Numancia, Cesur İspanyol: Oyun

6 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

Othello adlı tragedya 1603 yılında William Shakespeare

I II III IV

tarafından kaleme alınmıştır. Bu yapıt, kıskançlığı konu alan

V

ilk roman olduğu için önemlidir.

Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

A) I B) II C) III D) IV E ) V

Othello, roman değil; tiyatro türünde bir yapıttır. Cevap E

Dünya Edebiyatı

P:283

FASİKÜL 6

EDEBİYAT 42

DON KİŞOT (Özet)

Don Kişot, Manchalı bir asilzadedir ve şövalye romanlarının etkisi altında haksızlıklara karşı savaşmak uğruna, sıska atı Rossinante ile evinden ayrılır. İlk macerası yeldeğirmenleriyle savaşmak olur, yaralanır ve eve dönüşünde komşusu onu yaralı

bir hâlde yolda bulur. İyileşir iyileşmez aynı maceraları tekrarlamak üzere yanına yardımcısı Sancho Panza’yı da alarak yola koyulur.

 Babalar ve Oğullar, Duman, Rudin: Roman

ÇEHOV (1860 - 1904)

 Durum anlatımına dayanan, Çehov tarzı diye anılan, modern öykücülüğün kurucusudur.

Eserleri:

 Martı, Vanya Dayı, Vişne Bahçesi: Oyun

 Köylüler, Altı Numaralı Koğuş, Hikâyeler: Öykü

GORKİ (1868 - 1936)

 Rus edebiyatında toplumcu gerçekçi romanın öncülerindendir.

 Yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için, Rusçada “acı” anlamına gelen “Gorki” takma adını kullanmıştır.

Eserleri:

 Ana, Foma, Küçük Burjuvalar: Roman

 İtalya Hikâyeleri: Öykü

DOSTOYEVSKİ (1821 - 1881)

 Rus edebiyatında, realizmin en güçlü temsilcilerindendir.

 Yapıtlarında dine ve geleneklere bağlı kalmış, ruh tahlillerine yer vermiştir.

Eserleri:

 İnsancıklar, Öteki, Suç ve Ceza, Karamazof Kardeşler, Budala, Ezilenler, Beyaz Geceler, Ecinniler, Kumarbaz, Yeraltından Notlar, Ölüler Evinden Anılar: Roman

TOLSTOY (1828 - 1910)

 Rus edebiyatında gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden biridir.

 1900’lerden sonra zamanının büyük bölümünü dini düşüncelere ayırmış, bir tür Hristiyan anarşizmini savunduğu için

1901’de kilise tarafından aforoz edilmiştir.

Eserleri:

 Savaş ve Barış, Anna Karenina, Diriliş, Hacı Murat, Kazaklar, İvan İlyiç’in Ölümü, Yaşayan Ölü: Roman

 İnsan Ne İle Yaşar, Halk İçin Hikâyeler, Efendi ile Uşak, Sivastopol Hikâyeleri: Öykü

RUS EDEBİYATI

PUŞKİN (1799 - 1837)

 Modern Rus edebiyatının kurucusudur.

 Romantizmi Rus halkının yaşamından yerel renkler alarak

zenginleştirmiştir.

Eserlerinde anlattığı kişilikleri eleştirel bir tutumla vermesi; insanın bencilliğini, çıkarcılığını, insan ile toplum arasındaki ilişkiyi anlatması nedeniyle gerçekçiliğin hazırlayıcısı sayılmıştır.

Eserleri:

 Yüzbaşının Kızı: Roman

 Yevgeniy Onegin: Manzum roman

 Maça Kızı: Öykü

 Çingeneler: Şiir

 Boris Godunov: Oyun

GOGOL (1809 - 1852)

 Mizahi yönü ağır basan bir üslubu vardır.

 Realizmin etkisinde yapıtlar ortaya koymuştur.

Eserleri:

 Ölü Canlar, Taras Bulba: Roman

 Müfettiş: Oyun

 Palto: Öykü

TURGENYEV (1818 - 1883)

 Realizmin en iyi temsilcilerinden biridir.

 Romanlarının konularını sosyal olaylardan almıştır.

Eserleri:

8 - ÇÖZÜMLÜ SORU / ÖSYM

O büyük yazarları, onların yarattıkları kişiler yaşatıyor. Nitekim, ---- yaşatan ----.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin getirilmesi uygun değildir?

A) Cervantes’i - Don Kişot’tur

B) Geothe’yi - Faust’tur

C) Shakespeare’i - Hamlet’tir

D) Charles Dickens’ı - David Copperfield’dır

E) Stendhal’ı - Anna Karenina’dır

Anna Karenina, Tolstoy’un Anna Karenina adlı romanının kahramanıdır. Cevap E

7 - ÖĞRETEN SORU / ÖSYM

“Dostum dedi, talih tahminlerimizi gerçekleştiriyor. Şu kar-şıdaki müthiş devleri görüyor musun? Otuz kadar var. Ne olursa

olsun, Tanrı’nın ve insanların bu mağrur düşmanla-rına hücum edeceğim. Onlardan kalacak ganimetler bizim ilk servetimiz olacaktır.”

Bu parça, aşağıdaki yapıtların hangisinden alınmış olabilir?

A) Don Quijote’tan (Don Kişot)

B) Hamlet’ten

C) Faust’tan

D) Tartuffe’den (Tartüf)

E) Goriot Baba’dan (Goryo Baba)

Dünya Edebiyatı

P:284

FASİKÜL 6

43 EDEBİYAT

Dünya Edebiyatı

P:285

EDEBİYAT 44

Öğreten Test FASİKÜL 6

1-B 2-A 3-A 4-B 5-C 6-B

1. Lise yıllarımızda öğretmenimiz, Suç ve Ceza ve Sefiller

de derin karakter tahlillerini, Faust'ta insanoğlunun dürüstlük ve ahlak mücadelesini, Madam Bovary'de asla

ulaşılamayacak bir mutluluğun hikâyesini bulabileceğimizi söylemişti.

Bu parçada aşağıdaki sanatçılardan hangisinin yapıtına yer verilmemiştir?

A) Dostoyevski B) Tolstoy C) Goethe

D) Flaubert E) Victor Hugo

2. Martı adlı oyununda, bir taşra çiftliğinde aydın çevrenin

boş ve anlamsız yaşantılarını sergiler. Vanya Dayı adıyla

ünlenmiş yapıtında da aynı çevreyle karşılaşırız. Güzel

düşler kuran, soylu amaçlara bağlanan birtakım insanlar kendilerini yine tembelliğe kaptırmıştır. Vişne Bahçesi'nde ise yıllarını tam bir mirasyedi tutumuyla geçiren

bir ailenin, mutluluğu ancak geçmişte ve anılarda bulduğu görülür.

Bu parçada yapıtlarından söz edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anton Çehov

B) Shakespeare

C) Corneille

D) Maupassant

E) Moliere

3. Oluşturduğu karakterlerde insan doğasının en değişmez

özelliklerini benzersiz bir şiir diliyle yansıtmasıyla, yaşadığı yüzyıldan bu yana her çağda ve her ülkede en sık

sahnelenen oyunların yazarı olmuştur. Yapıtlarındaki karakterler, yaşamda karşılaşıldığında görür görmez tanınacak kadar gerçek kişilerdir. Romeo ve Juliet, Hamlet,

Othello önemli yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Shakespeare

B) Bacon

C) Daniel Defoe

D) Victor Hugo

E) Schiller

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

A) Euripides, Aiskhylos ve Sophokles trajedi türünde

yapıtlar ortaya koymuş eski Yunan edebiyatı sanatçılarıdır.

B) Anton Çehov, öyküleriyle klasik öykü de denilen olay

öykücülüğünün temellerini atmıştır.

C) Victor Hugo, Cromwell adlı yapıtının ön sözünde romantik dramın ilkelerini ortaya koymuştur.

D) La Fontaine, hayvanlar arasında geçen olayları araç

olarak kullanıp insanların kusurlarını anlatan, fabl denilen manzum öyküler yazmıştır.

E) Balzac, yapıtlarının hepsini “İnsanlık Komedyası” adı

altında birleştirmiştir.

5. Aşağıdakilerin hangisinde verilen yapıt, karşısındaki yazara ait değildir?

A) Tartuffe - Moliere

B) Parma Manastırı - Stendhal

C) Ana - Goethe

D) Goriot Baba - Balzac

E) Hernani - Victor Hugo

6. I. Sembolist bir şairdir. (Honore de Balzac)

II. Natüralizmin kurucusu ve en önemli temsilcisidir.

(Emile Zola)

III. Teolojik ve felsefi konuları içeren İlahi Komedya'yı

yazmıştır. (Dante)

IV. Yüzbaşının Kızı adlı romanında, Rusya’da Pugaçev’in

önderliğindeki isyancıların yaşamlarını yansıtmıştır. (Puşkin)

V. Bütün yapıtlarını İnsanlık Komedyası adı altında toplamıştır. (Paul Verlaine)

Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

P:286

45 EDEBİYAT

Pratik Test FASİKÜL 6

1. Gustave Flaubert’ın en önemli yapıtıdır. Batı edebiyatının klasiklerinden olan roman; romantik, hayalperest,

mantıktan çok, duyguları ile hareket eden bir kadının başından geç en olayları anlatır.Bu bakımdan, romantizm

akımına bir tepki niteliği de taşımaktadır. Psikolojik derinliği, tasvir ve realist gözlemleri, kurgusu ile dünya edebiyatının en mükemmel romanlarından biridir.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anna Karenina

B) Yüzbaşının Kızı

C) Madam Bovary

D) Genç Werther’in Acıları

E) Vadideki Zambak

2. Deneme türünün kurucusu kabul edilen ----, yapıtlarını

içten bir söyleyişle oluşturmuş, sözü uzatmadan düşüncelerini en kestirme yoldan ifade etmiştir. En önemli yapıtı olan Denemeler dünya edebiyatının önemli yapıtları

arasında yer alır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) J. J. Rousseau

B) La Fontaine

C) Montaigne

D) La Bruyere

E) Moliere

3. Bu yazara göre, duygu ve hayaller yerini, toplum ve insan gerçeklerine bırakmalı, konular tümüyle gerçek yaşamdan alınmalıydı. Yaşanan ve gözlenen gerçek, bütün çıplaklığıyla anlatılmalı, kişilerin psikolojileri, onların

kişiliklerini etkileyen çevrelerin tanıtımı, içinde bulundukları ortam ayrıntılarıyla verilmeliydi.

Bu parçada roman anlayışı belirtilen yazar aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Schiller

B) Balzac

C) Lamartine

D) Goethe

E) Victor Hugo

4. Aşağıdaki yazar-yapıt eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Steinbeck - Fareler ve İnsanlar

B) Victor Hugo - Cromwell

C) Tolstoy - Anna Karenina

D) Emile Zola - Germinal

E) Balzac - Madam Bovary

5. Aşağıdaki yapıtlardan hangisinin yazınsal türü ötekilerden farklıdır?

A) Vadideki Zambak

B) Gazap Üzümleri

C) Haydutlar

D) Fareler ve İnsanlar

E) Üç Silahşörler

6. Aşağıda verilen yapıt-yazar eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Karamazov Kardeşler - Dostoyevski

B) Silahlara Veda - Ernest Hemingway

C) Savaş ve Barış - Balzac

D) Cromwell - Victor Hugo

E) Yüzbaşının Kızı - Puşkin

P:287

EDEBİYAT 46

Pratik Test FASİKÜL 6

7. Modern romanın ilk örneği olarak bilinir. Birçok ülkede

oyuna çevrilmiş, resim ve balelere konu olmuştur. Roman, işlevini tamamlamış bir toplum düzenini yeniden

yaşama geçirmenin olanaksızlığını vurgular. Roman kahramanı Don Kişot hayalci, uşağı olan Sanço ise gerçekçi

insanın simgesidir.

Bu parçada sözü edilen yapıtın yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Honore de Balzac

B) Daniel Defoe

C) Montaigne

D) Cervantes

E) Stendhal

8. Natüralist roman ekolünün en önemli temsilcisidir. Yapıtlarını yazarken sözcükler üzerinde bir bilim adamı titizliğiyle durur. Yapıtlarında olumsuzlukların betimlemesini başarıyla yapmıştır. Toprak ve Germinal önemli yapıtlarından bazılarıdır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Guy de Maupassant

B) Honore de Balzac

C) Emile Zola

D) Gustave Flaubert

E) John Steinbeck

9. Yapıtta, insan ile doğa arasındaki savaşım anlatılır. Karakter tahlillerinden çok, serüven anlatımı ön plandadır.

Gerçekçi bir anlatıma sahip romanda kahramanın bir

kaza sonucu, tek başına ıssız bir adada verdiği yaşam

mücadelesi anlatılır.

Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Robenson Crusoe - Daniel Defoe

B) İhtiyar Adam ve Deniz - Ernest Hemingway

C) Gulliver’in Gezileri - Jonathan Swift

D) David Copperfield - Charles Dickens

E) Tom Sawyer’in Maceraları - Mark Twain

10. Aşağıda verilen yazar, yapıtı ve temsil ettiği akım eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?

A) Emile Zola - Germinal - Natüralizm

B) Moliere - Cimri - Klasisizm

C) Flaubert - Madame Bovary - Realizm

D) Charles Dickens - Fareler ve İnsanlar - Romantizm

E) Victor Hugo - Sefiller - Romantizm

11. I. Faust, Genç Werther’in Acıları (Lamartine)

II. Tartuffe, Gülünç Kibarlar (Moliere)

III. Nana, Meyhane (Emile Zola)

IV. Vanya Dayı, Vişne Bahçesi (Çehov)

V. Graziella, Şairane Duyuşlar (Goethe)

Yukarıda numaralanmış yapıtlarla birlikte verilen sanatçı adlarından hangi ikisi yer değiştirirse bilgi yanlışlığı giderilmiş olur?

A) I ve II B) I ve V C) II ve III

D) III ve IV E) IV ve V

12. Aşağıdakilerden hangisi eski Yunan edebiyatında komedi türündeki yapıtlarıyla ün kazanmış bir sanatçıdır?

A) Homeros

B) Aristophanes

C) Sophokles

D) Euripides

E) Aisopos

1-C 2-C 3-B 4-E 5-C 6-C 7-D 8-C 9-A 10-D 11-B 12-B

P:288

47 EDEBİYAT

Sınav Tadında FASİKÜL 6

1. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi ötekilerden farklı bir

türde yazılmıştır?

A) Germinal

B) Robinson Crusoe

C) Savaş ve Barış

D) Venedik Taciri

E) Suç ve Ceza

2. Okurla ilk buluşmalarından bu yana uzun yıllar geçmesine rağmen Don Kişot’uyla ----, Notre Dame’ın Kamburu’yla ----, Savaş ve Barış’ıyla ---- bugün hâlâ okur bulabilmektedir.

Bu parçada boş bırakılan yerlere, sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Cervantes - Tolstoy - Victor Hugo

B) Tolstoy - Cervantes - Victor Hugo

C) Balzac - Stendhal - Dostoyevski

D) Cervantes - Victor Hugo - Tolstoy

E) Dostoyevski - Tolstoy - Cervantes

3. Adaletsizliğe karşı bir hücum niteliği olan roman, romantizm akımının en önemli yapıtlarındandır. Romanın başkahramanı Jean Valjean önceleri basit, sıradan çalışkan

bir köylüdür. Küreğe mahkûm edildikten sonra hayata,

insanlara, topluma küser ve her şeyden nefret eden bir

insan haline gelir. Daha sonra akıllanır ve dürüst bir insan olarak hayatını sürdürür.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Beyaz Gemi

B) Sefiller

C) Robenson Crusoe

D) Suç ve Ceza

E) Faust

4. O büyük yazarları onların yarattıkları kişiler yaşatıyor.

Nitekim ---- yaşatan ----.

Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenlerin getirilmesi uygun değildir?

A) Cervantes'i - Don Kişot'tur

B) Geothe'yi - Faust'tur

C) Shakespeare'i - Hamlet'tir

D) Charles Dickens'ı - David Copperfield'dir

E) Stendhal'ı - Anna Karenina'dır

5. Aşağıdakilerin hangisinde aynı ulustan sanatçılara

ait yapıtlar bir arada verilmiştir?

A) Anna Karanina - Vadideki Zambak

B) Sefiller - Genç Werther’in Acıları

C) Madam Bovary - Üç Silahşörler

D) Suç ve Ceza - Fareler ve İnsanlar

E) Gazap Üzümleri - Elem Çiçekleri

6. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi ötekilerden farklı bir

türde yazılmıştır?

A) Madam Bovary

B) Babalar ve Oğullar

C) Kızıl ve Kara

D) Cromwell

E) Gazap Üzümleri

P:289

EDEBİYAT 48

Sınav Tadında FASİKÜL 6

7. Rönesansın ve Fransız edebiyatının en önemli sanatçılarındandır. Serbest düşünmenin öncülerinden sayılan

yazar, deneme türünün kurucusu ve ilk büyük ustasıdır.

Denemeler adını taşıyan yapıtında birey ve toplumla ilgili her konu üzerinde durmuş, Orta Çağ’a ait düşünce

ve inanç kalıplarının dışına çıkarak hemen her konuyu

yeni baştan düşünmüş ve yazmıştır.

Bu parçada sözü edilen sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Moliere

B) La Bruyere

C) Montaigne

D) J. J. Rousseau

E) La Fontaine

8. Romanda, 19. yüzyılın başlarındaki Fransız toplumu ve

Paris konu edilmiştir. Fransız hukuk sisteminin ve adaletinin çarpık yönleri, toplumun acımasızlığı dile getirilmiş, çok kötü zannedilen insanların şefkatle yaklaşıldığı

takdirde ıslah edilebileceği, Jean Valjean adında bir suçlunun kişiliğinde anlatılmıştır.

Bu parçada sözü edilen yapıt ve yazarı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Haydutlar - Schiller

B) Suç ve Ceza - Dostoyevski

C) Robenson Crusoe - Daniel Defoe

D) Fareler ve İnsanlar - John Steinbeck

E) Sefiller - Victor Hugo

9. Aşağıdakilerin hangisinde boş bırakılan yere, ayraç

içindeki sözcüğün getirilmesi bilgi yanlışlığına yol

açar?

A) ----, öykü türünün ilk örneklerini dünya edebiyatına

kazandırmıştır. (Boccacio)

B) ----, dünya edebiyatında deneme türünün ilk örneklerini ortaya koymuştur. (Montaigne)

C) ----, komedya türünde yapıtlarıyla tanınmış Fransız

edebiyatı sanatçısıdır. (Moliere)

D) Fransız edebiyatı sanatçısı ----, romantik dramın kurucusu sayılmıştır. (Shakespeare)

E) ----, fabl türündeki yapıtlarıyla insanlara ahlak dersi

vermeyi amaçlamıştır. (La Fontaine)

10. Hernani, Parma Manastırı, Monte Kristo Kontu, Babalar

ve Oğullar dünya edebiyatının unutulmaz yapıtları arasında yer almaktadır.

Bu cümlede yapıtı anılmayan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir?

A) Stendhal

B) Aleksandre Dumas Pere

C) Turgenyev

D) Guy de Maupassant

E) Victor Hugo

11. Cervantes’in kaleme aldığı romanda, başkahraman, şövalye romanlarının etkisiyle haksızlıklarla mücadele etmek için yola koyulur. İlk macerası yel değirmenleriyle

savaşmak olur, fena halde yaralanır. Modern romanın ilk

örneği sayılan bu yapıt, dönemin sosyal yapısına bir eleştiri niteliği taşımaktadır.

Bu parçada sözü edilen yapıt aşağıdakilerden hangisidir?

A) Savaş ve Barış

B) Don Kişot

C) Monte Kristo Kontu

D) Suç ve Ceza

E) İnsanlık Komedyası

12. Aşk ve dostluk arasındaki sınır çizgisi zayıftır. Sınırı geçmekten korkan Lotte, bir daha görüşmemeleri gerektiğini bildirir Werther’e. Werther bu acıya dayanamaz ve

Lotte’ye bir mektup yazar: “Silahlar dolu. Saat on ikiyi

vuruyor. Alınyazısı bu, önüne geçilmez. Lotte! Elveda

Lotte! Elveda!” sözleriyle son verir mektubuna ve yaşamına.

Bu parçanın alındığı yapıt, aşağıdaki sanatçılardan

hangisine aittir?

A) Puşkin

B) Shakespeare

C) Schiller

D) Goethe

E) Balzac

1-D 2-D 3-B 4-E 5-C 6-D 7-C 8-E 9-D 10-D 11-B 12-D

Create a Flipbook Now
Explore more